Upload
zuhal
View
562
Download
5
Embed Size (px)
Citation preview
DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE ELEKTRONİK DEVLET TARTIŞMALARI:
KAVRAM ÜZERİNE BİR SORGULAMA
Rukiye ÖZCİVELEK TÜBİTAK-BİLTEN
Elektrik-Elektronik Mühendisi e-posta:[email protected]
ÖZET
Bu bildiride son dönemde dilimize yerleşen ve üzerinde sıkça konuşulan
“elektronikli” kavramlardan birisi olan e-devlet kavramı irdelenmektedir. E-
devlet politikaları ve uygulamaları konusunda dünyada ve ülkemizde yürütülen
çalışmalar ve e-devlet kavramı farklı bakış açılarıyla değerlendirilmeye
çalışılmıştır. Değişim söylemleriyle birlikte anılan e-devlet uygulamalarından
beklenen faydaların elde edilebilmesi için öncelikle değişenin ne olduğunun
tüm yönleriyle anlaşılması gerektiği düşünülmektedir. Bu amaçla, küresel
örgütlenmede olan değişimlere değinilerek e-devlet kavramı sorgulanmaya
çalışılmıştır. Dünyadaki uygulamalarda ortaya çıkan sorunlardan hareketle,
Türkiye için öneriler mevcut gelişmelerin ışığında değerlendirilmeye
çalışılmıştır.
1 E-Devlet Tanım ve Uygulamaları
E-devlet kavramı, devletin kendi iç işleyişinde ve sunduğu hizmetlerde
bilişim teknolojilerinin kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Kavramın
İngilizce (e-government) kullanımındaki karşılığı elektronik hükümet ve
yönetim olarak kullanılmaktadır. E-devlet projelerinin amaçları genelde daha
iyi bir yönetim olarak tanımlanmaktadır. Daha dar kapsamlı tanımlarda devlet
hizmetlerinin internet üzerinden sunulması olarak da tanımlanabilmektedir.
Çeşitli ülke uygulamalarında, yapılan çalışmalar uzun dönemli vizyonlara
odaklanmakta, devletin toplumun gelecekteki beklentilerini nasıl karşılayacağı
ve bilişim teknolojileriyle nasıl daha iyi yönetileceği sorularına geniş
çevrelerce yanıt aranmaktadır.
E-devlet uygulamalarının, toplumun ihtiyaçlarını karşılamada devleti nasıl
etkin kılacağı, fırsatları ve uğraştıracak noktalarının neler olduğu, e-devlet için
yapılması gerekenler üzerinde uzunca zamandır tartışılmakta, bu konularda
uluslararası kuruluşlar gibi ülkemizde de hem kamu hem de özel sektör
tarafından ayrıntılı raporlar yayınlanmakta, bir çok toplantı ve seminerler
düzenlenmektedir. 1
OECD’nin e-devlet ile ilgili hazırladığı son raporunda2 e-devlet
uygulamaları ayrıntılı olarak ele alınmakta, gelişen bilgi teknolojileriyle
hükümetlerin daha kaliteli hizmet sunma imkanına kavuşabileceğine,
yurttaşlarla işbirliği imkanı yaratılarak daha iyi yönetime olanak sağlayacağına
değinilmektedir.
E-devlet projelerini hayata geçirmenin riskli, pahalı ve zor bir iş olduğu
belirtilerek, başarı için hem politik hem de yönetim düzeyinde sahiplenme ve
liderliğin en öncelikli koşul olduğu vurgulanmaktadır. İkinci olarak e-devlet
uygulamalarının mutlaka bütünlük içinde olması gerektiğinin altı çizilmektedir.
Kendi içinde her bir uygulamanın büyük bir bütünün parçası olarak
tasarlanması gerektiği belirtilmektedir. Başarı için ayrıca kurumlar arası
işbirliğinin sağlanması, gerekli finansmanın temin edilmesi ile bilgi gizliliği ve
güvenliğinin sağlanması olmazsa olmaz koşullar arasında sıralanmaktadır.
E-devlet uygulamalarının önündeki engeller olarak yasal mevzuat, bütçe
kısıtları, e-devlet uygulamalarının teknolojik değişimin gerisinde kalması, eşit
1Bu konuda en kapsamlı raporlar ve e-devlet proje envanteri TUENA projesi kapsamında hazırlanmıştı. “Kamu Kuruluşlarında Bilgi İşlem Eğilimi” ve”Elektronik Kamu Hizmeti Şebekeleri” raporlarına erişim için: http://www.tuena.tubitak.gov.tr/rapor/cbelgeleri.html
Başvurulacak diğer kaynaklar: N. Murat İNCE, (2001) “Elektronik devlet:Kamu hizmetlerinin sunulmasında yeni imkanlar” Ankara: DPT, ( http://ekutup.dpt.gov.tr/bilisim/incem/e-devlet.pdf )
Türkiye Bilişim Şurası, E-Devlet Raporu (2002), http://www.bilisimsurasi.org.tr/
Milli Emlak E-Devlet Raporu: http://www.milliemlak.gov.tr/e_devlet/giris.htm
2 OECD (2003) Flagship Report “The E-Government Imperative”:
erişim ve teknolojileri kullanım yeteneklerinin hem hizmeti veren tarafta hem
de hizmeti alan tarafta geliştirilmesi gerekliliği sıralanmaktadır.
E-devlet, e-ticaret kavramında olduğu gibi kendi başına, diğer ekonomi-
politik süreçlerden ayrı gelişmiş bir kavram değildir. E-devletin özünde
donanım, yazılım ve içeriğiyle birlikte bilgi ve iletişim (bilişim) teknolojileri
bulunmaktadır. Bilişim teknolojilerinin tartışıldığı her yerde söze baş
döndürücü bir değişiminden söz ederek başlanması adet halini almıştır.
Değişim tartışmalarında, yeni olarak nitelenen olgular karmaşasının -başta
iktisadi işleyiş olmak üzere- eskinin yeni görüntüleri mi olduğu, yoksa geçmişe
göre kökten ve nitelik olarak farklı yepyeni ilişkiler mi sergilediği sorusu ilk
elde akla gelmektedir.3
2 Değişen Nedir?
Bir tarafta hızlı değişim tartışmaları, diğer taraftan tren kaçırmama
telaşıyla, Türkiye’nin bu değişime nasıl uyacağı sorusuna yanıt aranırken
öncelikle bu değişimi ve bu süreçte olan biteni doğru anlamak ve irdelemek
gerekmektedir. Değişen nedir ve değişim sürecinde hangi başlıklar vardır diye
bakıldığında, bilişim teknolojilerinin önemini artıran gelişmeleri üç ana başlıkta
tanımlamak mümkündür: Küresel ekonominin örgütlenmesindeki değişimler, iş
dinamiklerindeki değişimler ve teknolojinin kendisinde olan değişimlerdir..
Küresel ekonomide bilgi ve iletişim teknolojilerinin önemini artıran bir dizi
değişim olmuştur. Bunlar genelde mallar ile hizmetler ticareti arasındaki farkın
ortadan kalkması ve hizmetlerin kendilerine dolaşacak bir altyapı
aramasından kaynaklanmaktadır.
Mal ve hizmetlerin ulus devlet sınırlarını aşarak serbest dolaşımı dünya
ticaretin en önemli sorunu olarak görülmüştür. Mal ticaretinin önündeki en
önemli engel olan gümrük tarifeleri ve tarife dışında engellerin kaldırılması ve
uluslararası anlaşmazlıkların çözümü ile ilgili bir uzlaşmaya varılmıştır. GATT
3 H.Ü.Nalbantoğlu (2001), “Yeni Ekonomi ve İnsan”, Yeni Ekonomi Sempozyumu, T.C. Merkez Bankası
anlaşması, 1994 Uruguay Turu ile tek kutuplu hale gelmiş dünyada yeni
küresel ticaretin temellerini oluşturan ve Dünya Ticaret Örgütü’nü kuran
anlaşma haline gelmiştir. Bir çok alanda mal ticaretinin önündeki neredeyse
tüm engeller kalkmaktadır.
1994 Uruguay Turu, mal ticaretindeki serbestleşmeye ek olarak hizmet
ticaretinde de serbestleşmeye ilişkin bir ek içermektedir. (GATS, Hizmetlerin
Ticareti Genel Anlaşması). Bu ek 1994 ile 1947 arasındaki temel değişimi de
göstermektedir.
1980’lerin sonuna dek hizmetler genelde ulus devletler (eğitim, sağlık,
iletişim) ya da yerelde uzmanlar tarafından (mühendis, mimar, müteahhit vb.)
üretilmekteydi. Ulus devletler tarafından üretilen hizmetlerin çoğunda üretici
tekel konumundaydı. 1980 sonrası ortaya çıkan yeni sağ politikalar ile bu
alandaki devlet tekelleri zayıflamış, bu alanlar özelleştirme ve serbestleştirme
ile rekabete açılmışlardır.
Kısaca özetlenen bu gelişmelerle, daha önce ulus devletler tarafından
vatandaşlara verilen bu hizmetlerin, sınır ötesinden de verilebilmesine imkan
sağlanmış, e-vatandaşlık kavramı kullanılır olmuştur. Devlet bir ülkenin
sınırları içinde yaşayan vatandaşların kurdukları bir yapı olmakla birlikte
günümüzde sınır ötesinde yaşayan vatandaşları da içine alan bir yapıya
bürünmüştür.
Hizmetlerin dolaşımı için vazgeçilemez bir altyapı oluşturması bilgi ve
iletişim teknolojilerinde 1990 sonrası yaşanan hızlı gelişmenin önemli
etmenlerinden biridir. Hizmet ticaretinin temel altyapısı da bilgi ve iletişim
teknolojileriyle oluşturulmuştur. Telekomünikasyon ağları ve özellikle
internetin yaygınlaşmasıyla birlikte, eğitim, sağlık, mühendislik, sekreterlik ya
da eğlence hizmetleri giderek büyüyen bir pazar haline gelmiştir.
3 Uluslar Arası Kurumlardaki Politika Değişiklikleri ve E-Devlet
Küresel ekonomik durgunlukla birlikte, bilişim teknolojilerinin 90’ların
sonundaki hızlı büyümesi de durmuştur. Bu olumsuz gelişmelerle birlikte,
bilişim alanında politika önerilerinde bulunan bir çok uluslararası kurumun
politika önerilerinde de belirgin değişlikler gözlenmektedir. Uluslararası İktisadi
İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) raporlarında, bilişim teknolojilerine olan
talebi artırmanın en önemli ayağının e-devlet, e-uygulama planları gibi kamu
destekli girişimler olduğu, ekonomiyi canlandırmada kamu satın almalarının
önemli olacağı ve kamunun katalizör görevi yapması gerektiği belirtilmektedir.
Oysaki son zamana dek, küresel politikalarla paralel olarak önceden devletin
bir çok alandan olduğu gibi telekom alanından da elini eteğini çekmesi
istenmekteydi.
OECD’nin “Kamu Yönetimi” grubunda da e-devlet uygulamalarının
etkinliğini ölçmek üzere projeler oluşturulmakta, ölçme ve analiz yapmak için
yöntemler geliştirilmektedir.
E-devlet konusunda Birleşmiş Milletler’in ilgili birimleri ve başka bir çok
kuruluş tarafından raporlar hazırlanmakta, ülkelerin e-devlete ne kadar hazır
olduğu saptanmaya çalışılmaktadır. Avrupa Birliği’nin bilgi toplumu
programlarında da e-devlet uygulamaları önemli bir yer tutmaktadır. E-Avrupa
ve e-Avrupa+ girişimleri bunların somut göstergeleridir.
4 E-Devlet, Verimlik, Demokrasi, Katılımcılık Tartışmaları
E-devlet uygulamalarının amaçları, hizmetlerin daha kaliteli bir şekilde
sunulması, daha iyi ve etkin bir yönetim olarak tanımlanmaktadır. Bilişim
teknolojilerinin verimliliği artırdığı inancıyla, e-devlet uygulamalarıyla kurumlar
arasındaki işbirliği etkinleşecek, özel sektör devlet ilişkileri daha etkin olarak
yürütülecektir. Tüm bunlar genel ekonomik verimliliğe etki edecek gelişmeler
olarak sayılmaktadır.
Ayrıca, bilişim teknolojileri ve internet sayesinde yönetime geniş
kesimlerin katılımı sağlanacak böylece demokrasi daha etkin olarak
uygulanabilecektir. E-devletle birlikte ortaya çıkan yönetişim kavramı
hükümetten daha kapsamlı bir kavram olarak tanımlanmaktadır. Yönetişim
sürecinin aktörleri; medya, çeşitli çıkar grupları, lobiciler, siyasi partiler, yasa
yapıcılar, genel kamu, kamusal hizmet sağlayan kurumlar olarak
sayılmaktadır.
İfade özgürlüğü ve kurumların işbirliğinin demokrasinin temelini
oluşturduğu dikkate alındığında, kişilere ve örgütlere hızlı ve kolay iletişim
olanağı sunan yeni teknolojilerin demokrasi tartışmalarını güçlendireceği
söylenebilir. Hatta temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye geçiş
tartışmaları yapılmakta, şeffaflığın artması ile birlikte yolsuzlukların azalacağı
öngörülmektedir. Hesap verilebilirliğin artacağı, politik eşitlik imkanı ve ifade
özgürlüğü e-devlet uygulamalarından beklenen faydalar arasında sıkça
sayılmaktadır.
E-devlet uygulamalarından olumlu olarak sayılan bu beklentilerin yanında,
bu uygulamalara ve öne sürülen bu beklentilere yöneltilen eleştiriler de
bulunmaktadır. Tol ve Eren4 makalesinde bu konudaki eleştiriler şöyle ifade
edilmektedir: "Küreselleşme ile uluslararası düzenin asil aktörü sayılan
egemen ulus-devletin ‘küçültülmesi’ ve ‘gücünün sınırlandırılması’, küresel
ölçekte demokratikleşme ve insan haklarının yasama geçirilmesi tartışmaları,
uluslararası düzenin neo-liberal yeniden yapılandırma çabalarıyla birlikte
gündeme gelmiştir. Neo-liberal yeniden yapılanmanın, liberal demokratik
siyasa alanında ‘demokrasinin demokratikleşmesi’ olarak tanımlanabilecek
temel birtakım önermeler ve araçlar sunmaktadır.” ‘Demokrasinin
demokratikleşmesi’ sürecini hızlandıracak, derinleştirecek ve köklü kılacak,
varolan temsili demokrasinin kurumlarının dışında siyasanın araçlarını da
tanımladığı belirtilmektedir. Tartışmalar şöyle devam etmektedir: “Bu
bağlamda, sivil toplumun devlet karsısında güçlendirilmesi, katılım, yönetişim,
bölgeselleşme, yerelleşme gibi araçlar gündeme getirilmektedir. Aslında bu
yeniden tanımlama, küreselleşme ve neo-liberal demokrasi anlayışı
çerçevesinde bir zorunluluğu da içermektedir. Refah devletinin ve ‘ulusal
kalkınmacı’ politikaların doğrudan ve dolaylı olarak ortaya çıkardığı kamu
hizmetlerinden ve gereksinim duyduğu kamusal mülkiyet biçimlerinden
vazgeçilmesini talep eden küreselleşme, bu bağlamda ulus-devletin merkezi
yapısı ve bu merkezi yapının yarattığı sınırlılıklardan da sıkıntı duymaktadır.
4 Tol-Göktürk, Eren Deniz,(2002) ”Küreselleşme, Yeni Uluslararası Akımlar ve Uluslararası İlişkiler Disiplinine Etkileri” ODTÜ Uluslararsı İlişkiler konferansında sunulan bildiri“http://www.ir.metu.edu.tr/conference/papers/tol-gokturk.pdf
Nitekim, bu sıkıntıyı giderecek yeni ‘demokratik’ açılımları içeren formüller de,
merkezi yapının yarattığı baskıdan yılan tüm kesimleri kapsayacak bir
‘bütünlük’ ve hız içinde sunulmaktadır. Neo-liberalizmin öne sürdüğü, ‘good
governance’ (iyi yönetişim), ‘corporate governance’ (şirket yönetişimi), ‘New
Public Management’ (Yeni Kamu Yönetimi), ‘post-modern kamu yönetimi’, e-
devlet vb. değişim öneren yönetim biçimleri ulus-devlet içerisinde merkezin
ağırlığını ve gücünü küresel sermaye lehine değiştirmenin bir aracı olarak
kullanılmaktadır.
Sivil toplum örgütleri aracılığıyla halkın yönetime doğrudan katılımını
sağlayan yönetim formülleri olarak gündeme gelen bu mekanizmalar, temsili
demokrasinin sınırlılıklarını ortadan kaldırmak bir yana, kimin katılacağı, hangi
koşullarda katılacağı, hangi aşamada katılacağı gibi son derece temel bir
takım konularda önceden hazırlanmış bir çerçeve içerisinde katılımı
tanımlamaktadır. Önerilen bu formüller, toplumsal siyasaları parçalamakta,
devletin vatandaşı karsısında refah dağılımını sağlama bağlamında
yükümlüklerinden kurtulması anlamına gelebilecek bir sürece işaret
etmektedir. Tüm bu mekanizmalar, ulus-devlet içerisinde bir bütün oluşturan
ve devletin hesap verebilirliği üzerine temsili de olsa kurulu yasama, yürütme
ve yargı süreçlerini, parçalayarak, ‘özerk ve bağımlı’ yerel, bölgesel, ulusal,
uluslararası ve ulusaşırı alanlar oluşturarak kamusal bütünlüğü bozan,
aşındıran ve dolayısıyla hesap verilebilirliği bir anlamda ortadan kaldıran bir
yapıyı önermektedir.”
Devletin yeniden yapılandırıldığı bu süreçte, haklarının gaspı karşısında
bireyin sorumlu tutabileceği, hesap sorabileceği mekanizmaların da ulus
devletin sınırları dışına çıkarıldığı belirtilmektedir. “Neo-liberal yeniden
yapılanmanın mantığında, devletin müdahale edip/etmemesi gereken (ve
gereklilikleri ulusaşırı alanda belirlenen) durumlar içeren piyasa-sivil toplumun,
sözde kendi iç dinamik ve işleyişi içerisinde gerçekleştirilecek yine sözde bir
‘ekonomik gelişme ve kalkınma’ kurgusunu içermektedir. Bunun anlamı da,
vatandasın karsısında artık hükümetler, bürokrasi, siyasal partiler vb. ile
ilişkisi bulunmayan, beslenme, barınma, eğitim gibi bir takım hakları
gerçekleştirmek ya da merkezi planlama aracılığıyla bölgesel dengesizlikleri
gidermek, kent politikaları uygulamak yükümlülüğü olmayan, işlevi gereği
temel hedefi karını maksimize etmek olan, dolayısıyla ‘kamusal alanda’
sorumlu tutulmayan/tutulamayan ve hesap sorulamayan piyasa/özel alan/sivil
toplumun bulunmasıdır. Ulusal düzeydeki yasama yargı ve yürütmenin klasik
alanının dışına çıkarılarak yerel, bölgesel, uluslararası ya da ulusaşırılaştırılan
süreçler aracılığı ile vatandasın karsısında devletin hesap sorulabilirliğini
sınırlayan bir durum yaratılmakla kalmayıp, ayni zamanda (klasik anlamda)
vatandaşlığın kapsam ve içeriği boşaltılarak, değiştirilmekte ve yeniden
(müşteri ya da şirket vatandaşlığı gibi) tanımlanmaktadır.”
Tol ve Eren’in öne sürdüğü gibi, OECD raporlarında ve e-devlet
uygulamaları için hazırlanan bir çok danışmanlık raporunda altı çizilen şey, e-
devlet uygulamalarını gerçekleştirirken müşteri odaklı bir yaklaşımın
sergilenmesi gerekliliğidir.
Bir başka yazıda5 ağ toplumunun siber-demokrasi vaatleri klip kültürünün
sanat iddialarına benzetilmekte ve onun kadar kof çıkacağı öne sürülmektedir.
WAP’lı cep telefonları ve Internet’te ‘chat’ ile kurulan özgürlük hayallerinin
teknoloji-toplum ilişkisinin algılanmasında derin bir patolojiye işaret ettiği
belirtilmektedir.
5 Türkiye İçin Yapılması Gerekenler
Bilişim teknolojilerinin yönetimin her alanında kullanılması kaçınılmazdır.
E-devlet projelerini planlarken esas hedefin elektronikleşmek değil, sunulan
hizmetin daha iyi yapılması olduğu göz önünden kaçırılmamalıdır.
2001 Nobel ekonomi ödülünü alan, yedi yıl boyunca Beyaz Saray’da
Clinton’un Ekonomik Danışmanlar Konseyi Başkanlığını yapan ve Dünya
Bankasında baş ekonomist olarak çalışan Stiglitz, kitabında bir taraftan
kaçınılmaz olarak görülen bir taraftan (dayatılan) bu değişim süreci için
devletlere değişimi kendi çıkarları doğrultusunda kontrol etmelerini ve ipleri
5 B. Kuban, S. İşevi (2001), “Küreselleşme, Bilgi Toplumu ve Demokrasi: Enformasyon Çağında Yetişkinler için Masallar” http://www.inovasyon.org/pdf/bkantakya.pdf
tamamen küresel ve yabancı kuruluşlara bırakmamalarını önermektedir.
“Gelişmekte olan ülkeler kendi geleceklerinin sorumluluklarını üstlenmek
zorundadır. Gelişmekte olan ülkelerin etkili devletlere, güçlü ve bağımsız bir
yargı sistemi ve demokratik sorumluluğu olan, kamu sektörünün verimliliğini
ve özel sektörün büyümesini engelleyen yozlaşmadan uzak, açık ve şeffaf
devletlere ihtiyacı vardır. (278)”6
Bunun için ihtiyaçlar tespit edilirken ve proje planlamaları yapılırken
gerçek ihtiyaçların kendi uzmanlarımız tarafından tespit edilmesi ve
uygulamaların yerli firmalar tarafından geliştirilmesi önem taşımaktadır.
Elimizdeki kaynaklar bellidir ve çok kısıtlıdır. Bugün Avrupa Birliği’nde bile
eldeki kaynakların hangi alanlara yatırılacağı (bread or broadband şeklinde)
sorgulanmaktadır. E-devlet projeleri merkezi bir planlamayla yürütülmelidir. Bu
açıdan e-Türkiye çalışmalarının koordinasyonunun Devlet Planlama
Teşkilatına verilmiş olması olumlu bir gelişmedir. E-devlet uygulamalarından
alınacak fayda, tüm kurumlardaki uygulamaların bütünlük içinde
çalışabilmesiyle olacaktır.
Her kurumun kendi iç işleyişinde ayrı bir altyapı kurması anlayışından
vazgeçilmeli, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesine hizmet götüren Türk Telekom
altyapısından en fazla yararlanmanın yolları aranmalıdır.
E-devlet projelerinin şimdiye kadar merkezi bir koordinasyonu
yapılamadığı için bu işlere harcanan miktarlarda bilinmemektedir. Türkiyede
e-devlet projelerinin envanteri en son TUENA projesi kapsamında
çıkartılmıştır. O dönemde farklı bakanlık ve kurumda yürütülen 60’ın üzerinde
proje olduğu tespit edilmişti. Bu konudaki önemli raporlardan birisi olan M.İnce
6 J. Stiglitz (2002) Küreselleşme: Büyük Hayal Kırıklığı plan b, İstanbul (Globalization
and its discontents isimli İngilizce orijinalinden A. Taşçıoğlu ve D.Vural’ın çevirisi)
raporunda7 bu konuyu şöyle belirtmektedir:“Söz konusu kamu projelerine
ayrılan finansal kaynağın büyüklüğünün ne olduğu konusunda ayrıntılı bilgi
temin edilememektedir. Bunun başlıca nedeni, bu konudaki en temel kaynak
olan yıllık kamu yatırım programlarında bilgi ve iletişim teknolojilerine yapılan
ya da yapılması öngörülen yatırım tutarlarının ayrı bir kalemde
gösterilmemesidir. Dolayısıyla, Türkiye'de kamu kesiminin bilgi ve iletişim
teknolojilerine yaptığı ya da yapmayı planladığı yatırım miktarı
bilinmemektedir. Bu bakımdan, kamunun günümüze kadar yaptığı ya da
ileriye dönük olarak yapmayı programa bağladığı yatırım tutarları konusunda
tahminler yapmak mümkün olamamaktadır”.
E-devlet uygulamalarının iyi planlanmazsa başarısızlığa uğrama riskinin
olduğu belirtilmektedir. Karşılaşılan sorunlar olarak, değiştirilmesi zaman alan
alışkanlıklar, kullanıcıların eğitim eksiklikleri, bilgi paylaşımında teknik
standartların uyuşması, yatırım envanterinin tam olarak izlenememesi, bilginin
gizliliği, bütünlüğü ve kimlik belirleme, tüketicinin korunması, kişisel verilerin
korunması başlıkları sıralanmaktadır. Ayrıca, kültürel nedenler, karar sürecinin
gelenekselliği, istihdam/yeni iş yaratma/mevcut işlerin kaybedilmesi endişesi
uygulamaların başarıya ulaşması için göz ardı edilmemesi gereken
unsurlardır.
E-devlet uygulamaları için ilgili yasal mevzuatın hazır olmaması da bu
uygulamaların yaygınlaşmasının önündeki engellerdendir (Elektronik imza,
elektronik sözleşme esasları, vergi yasalarında gerekli düzenlemeler gibi).
Bilgiyi yönetebilmek için önce toplamak, derlemek, sınıflandırmak,
saklamak ve açıklamak gerekmektedir. Kamu yönetim sistemlerinde öncelikle
bu tanımlama yapılmalı, hangi bilgilerin toplanacağı, neyin açıklanacağı ve
neyin gizleneceği tanımlanmalıdır.
E-devlet hizmetlerine tüm vatandaşların erişebilmesi gerekmektedir. Alım
gücü düşünüldüğünde, e-devlet hizmetlerine uzaktan erişim için şu anda
7 N. Murat İNCE (2001) “Elektronik devlet:Kamu hizmetlerinin sunulmasında yeni imkanlar” .. Ankara: DPT
gerekli teknoloji olan bilgisayar maliyetleri yüksektir. 2000 yılında TÜBİTAK
BİLTEN’in yaptığı hane halkı araştırmasına göre8 kentli hanelerin yalnızca %
12’si bilgisayar sahibi iken, bunların yalnızca % 6’sı internete bağlıdır.
Toplumun geniş kesimlerinin bu hizmetlerden dışlanmaması için halkın alım
gücünü yükseltecek ekonomi-politik uygulamaların yanı sıra, kamusal erişim
merkezleri oluşturulmalıdır.
Bilişim teknolojilerindeki gelişme ve eğilimler de göz önüne alındığında
açık kaynak kodlu yazılımların e-devlet uygulamalarında kullanılması
kaçınılmaz olarak görülmektedir.
6 Sonuç Yerine
AB’ye aday ülkelerin katıldığı e-Avrupa+ çalışmalarında, internete
bağlanabilme potansiyeli göstergesi olarak hanelerdeki telefon sahipliği
belirlenmiştir. Türkiye’de kentli hanelerin % 87 sinde telefon bağlantısı
bulunmaktadır. Bu oran aday ülkeler içerisindeki en yüksek oranlardan bir
tanesi olup AB ortalamasındadır. Ayrıca telefon sahipliği hem gelir gruplarına
hem de bölgelere göre eşit bir şekilde dağılım göstermektedir.
E-Avrupa+ girişimi ilk ara raporunda da belirtildiği üzere,Türkiye bilişim
teknolojilerinin yaygınlığı ve sahipliği açısından diğer aday ülkelerden daha
kötü bir durumda değildir. Merkezi hükümet olarak tanımlanan tüm
bakanlıkların ve ilgili teşkilatlarının web sitesi bulunmakta, bu site üzerinden e-
devlet hizmetlerinin ilk aşaması olarak tanımlanan vatandaşlara bilgi sunma
hizmeti gerçekleştirilmektedir. Bazı kurumların sayfalarında ise başvuru
formları gibi formlar alınmakta, hatta bu formlara etkileşimli bir şekilde yanıt
verilmektedir.
Kamu kesiminin bu uygulamalara ne derece hazır olduğunu ölçmek
amacı ile anketler yapılmaktadır. Bu kapsamda e-Türkiye çalışma
gruplarından mevcut durumun tespiti çalışma grubu tarafından bir anket
8 Bilgi Teknolojileri Yaygınlık ve Kullanım Araştırması (2000) http://www.bilten.metu.edu.tr/Web_2002_v1/tr/docs/KAMUSAL-22Ocak.pdf
hazırlanmıştır. Bu anketin uygulanmasından sonra elde edilecek sonuçlar
değerlendirilerek, kamunun hangi noktada olduğu konusunda daha sağlıklı
yorumlar yapılabilecektir.
E-devlet uygulamalarında beklenen yararın sağlanabilmesi için öncelikle
bu kavramın kendi içimizde sorgulanması ve uygulamalardan beklenecek
faydaları sloganlaştırmak yerine herkesin aynı şeyi anlayacağı şekilde
tanımlanması gerekmektedir. Ülkemizin kısıtlı kaynakları göz önüne
alındığında, benzer uygulamalar için farklı kamu birimlerinde yapılan ayrı ayrı
harcamaların önüne geçilmeli, kamu kurumları arasında merkezi bir
koordinasyon mutlaka sağlamalıdır. Bunun için kurumlar arasında işbirliği ve
paylaşımı artırıcı politikalar uygulanmalı, mümkün mertebe ülkemizin kendi
kaynakları bu çalışmalarda kullanmalıdır.
Türkiye’nin kendine güveninin bir örneği de e-Türkiye çalışmaları
olmalıdır.
KAYNAKLAR
B. Kuban, S. İşevi (2001), “Küreselleşme, Bilgi Toplumu ve Demokrasi: Enformasyon Çağında Yetişkinler için Masallar” http://www.inovasyon.org/pdf/bkantakya.pdf
Bilgi Teknolojileri yaygınlık ve Kullanım Araştırması (2000) TÜBİTAK BİLTEN, http://www.bilten.metu.edu.tr/Web_2002_v1/tr/docs/KAMUSAL-22Ocak.pdf
Elektronik Kamu Hizmeti Şebekeleri” TUENA Raporu: http://www.tuena.tubitak.gov.tr/rapor/cbelgeleri.html
H.Ü.Nalbantoğlu (2001), “Yeni Ekonomi ve İnsan”, Yeni Ekonomi Sempozyumu, T.C. Merkez Bankası
Kamu Kuruluşlarında Bilgi İşlem Eğilimi” TUENA Raporu: http://www.tuena.tubitak.gov.tr/rapor/cbelgeleri.html
Milli Emlak E-Devlet Raporu: http://www.milliemlak.gov.tr/e_devlet/giris.htm
N. Murat İNCE, (2001) “Elektronik devlet:Kamu hizmetlerinin sunulmasında yeni imkanlar” Ankara: DPT, ( http://ekutup.dpt.gov.tr/bilisim/incem/e-devlet.pdf )
OECD (2003) Flagship Report “The E-Government Imperative”: Tol-Göktürk, Eren Deniz,(2002) ”Küreselleşme, Yeni Uluslararası Akımlar
ve Uluslararası İlişkiler Disiplinine Etkileri” ODTÜ Uluslararsı İlişkiler konferansında sunulan bildiri“http://www.ir.metu.edu.tr/conference/papers/tol-gokturk.pdf
Türkiye Bilişim Şurası, E-Devlet Raporu (2002), http://www.bilisimsurasi.org.tr/