226
file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01] 1. Bölüm İNSAN BİLİNCİNİN ÇİÇEKLERİ ÇAĞRIŞIM 114 milyon yıl önce Dünya'da, bir sabah gündoğumun- dan hemen sonra: Gezegen üzerindeki ilk çiçek, güneşin ilk ışıklarını almak için açıldı. Bitkilerin yaşamında bir evrim aşamasının gerçekleştiğini haber veren bu muh- teşem olaydan önce, gezegen zaten milyonlarca yıldan beri bitkilerle kaplıydı. İlk çiçeğin ömrü muhtemelen pek uzun olmadı ve büyük olasılıkla çiçekler ender rastlanan canlılardı, çünkü doğa ve iklim şartlan henüz çiçeklerin her tarafa yayılmasına izin verecek kadar iyi değildi. Yine de, bir gün önemli bir eşik noktasına ulaşıldı ve aniden, bütün gezegen kokulara ve renklere boğul du; tabii orada buna tanık olacak bir bilinç olsaydı. 15 ECKHART TOLLE Çok sonraları, çiçek dediğimiz o güzel ve kokulu var- lıklar, başka canlıların bilinç evriminde önemli bir rol oynadı. İnsanlar giderek artan bir şekilde çiçeklere karşı bir çekim ve hayranlık duyuyordu. İnsanların bilinç seviyesi geliştikçe, çiçekler belki de bir işlevi olmayan - yani hayatta kalmaları açısından bir önem taşımayan -ama değer verdikleri ilk şey oldu. Sayısız sanatçıya, şaire ve

Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

Embed Size (px)

DESCRIPTION

thank you

Citation preview

Page 1: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

1. Bölüm

İNSAN BİLİNCİNİN ÇİÇEKLERİ

ÇAĞRIŞIM

114 milyon yıl önce Dünya'da, bir sabah gündoğumun-dan hemen sonra: Gezegen üzerindeki ilk çiçek, güneşinilk ışıklarını almak için açıldı. Bitkilerin yaşamında birevrim aşamasının gerçekleştiğini haber veren bu muh-teşem olaydan önce, gezegen zaten milyonlarca yıldanberi bitkilerle kaplıydı. İlk çiçeğin ömrü muhtemelen pekuzun olmadı ve büyük olasılıkla çiçekler ender rastlanancanlılardı, çünkü doğa ve iklim şartlan henüz çiçeklerinher tarafa yayılmasına izin verecek kadar iyi değildi. Yinede, bir gün önemli bir eşik noktasına ulaşıldı ve aniden,bütün gezegen kokulara ve renklere boğuldu; tabii oradabuna tanık olacak bir bilinç olsaydı.

15

ECKHART TOLLE

Çok sonraları, çiçek dediğimiz o güzel ve kokulu var-lıklar, başka canlıların bilinç evriminde önemli bir roloynadı. İnsanlar giderek artan bir şekilde çiçeklere karşıbir çekim ve hayranlık duyuyordu. İnsanların bilinçseviyesi geliştikçe, çiçekler belki de bir işlevi olmayan -yani hayatta kalmaları açısından bir önem taşımayan -amadeğer verdikleri ilk şey oldu. Sayısız sanatçıya, şaire ve

Page 2: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

mistiğe ilham kaynağı oldular. İsa bize çiçekler üzerindedüşünmemizi ve nasıl yaşayacağımızı onlardanöğrenmemizi söyler. Buda'nın ise, bir defasında bir çiçeğieline alıp bakarken kendinden geçtiği anlatılır. Bir süresonra, yanındaki kişilerden biri, Mahakasyapa adında birrahip, gülümsemeye başlamıştı. Söylendiğine göre,Buda'nın sessiz vaazını anlayan tek kişi oydu. Efsaneyegöre, o gülümseme - yani anlayış - peş peşe gelen yirmisekiz usta boyunca kuşaktan kuşağa aktarıldı ve sonundaZen'in kökenini oluşturdu.

Bir çiçekteki güzelliği görmek, insanları uyandırabilirve çok kısa bir süre için bile olsa, kendi içlerindeki güzel-liği görmelerini sağlayabilirdi. Güzelliğin ilk algılanması,insan bilincinin evrimindeki en önemli olaylardan biriydi.Mutluluk ve sevgi duyguları, temelde bu algılamayadayanacaktı. Biz onu tam olarak anlayana kadar, çiçeklerbizim için en yüce, en kutsal ve biçimi olmayan bir içselifade olmaya devam edecekti. Yetiştikleri bitkilere oranlaçok daha uçucu, çok daha göksel ve çok daha nazik olançiçekler, başka bir alemin elçileri, fiziksel biçimdünyasıyla biçim olmayan dünya arasında bir köprü ola-caklardı. Sadece insanları mutlu eden güzel kokuları

16

VAE OLMANIN GÜCÜ

yoktu, aynı zamanda ruhlar aleminden bir koku getiri-yorlardı. "Aydınlanma" kelimesini geleneksel olarak ka-bul edilmiş anlamından daha geniş bir açıyla ele alırsak,çiçekleri bitkilerin aydınlanması olarak görebilirdik.

Herhangi bir alemdeki herhangi bir yaşam biçimi -mineraller, bitkiler, hayvanlar ya da insanlar - kaçınılmazbir şekilde "aydınlanma" sürecinden geçmektedir. Amabunun hızı son derece düşüktür, çünkü evrimsel birilerleme olmaktan çok daha fazlası söz konusudur: Aymzamanda gelişimde bir devamsızlık, varlığın tamamenfarklı bir seviyesine sıçrayış ve en önemlisi, maddedenuzaklaşma söz konusudur.

Bütün biçimler arasında en yoğunu olan taştan dahaağır ve daha delinmez başka ne olabilir? ama bazı taşlarbile molekül yapılarında değişim göstermekte, kristaledönüşmekte ve ışığa karşı geçirgen olmaktadırlar. Bazıkarbonlar inanılmaz ısı ve basınç altında kaldıklarındaelmasa ve bazı ağır mineraller de diğer değerli taşlaradönüşürler.

Page 3: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

Yaratıklar arasında dünyaya en bağlı hayvanlar olansürüngenler, milyonlarca yıldan beri değişmedenkalmışlardır. Ama bazılarının tüyleri ve kanatları çıkmış,o kadar zamandır kendilerini toprağa bağlayanyerçekimine meydan okuyarak, kuşlara dönüşmüşlerdir.Daha iyi yürümeyi ya da daha iyi sürünmeyi öğren-memişlerdir; yürümenin ve sürünmenin çok ötesinegeçmişlerdir.

Hatırlanamayacak kadar uzun bir geçmişten beri,kristaller, değerli taşlar ve kuşlar, insan ruhu için özel

17

ECKHART TOLLE

bir öneme sahip olmuşlardır. Bütün yaşam biçimleri gibi,elbette ki onlar da tek bir Yaşam'ın, tek bir Bilinç'in geçiciifadeleridir. Sahip oldukları özel önem ve insanlarınonlara bu kadar hayranlıkla yaklaşmalarının nedeni, gökselnitelikleriyle açıklanabilir.

İnsanların algılarında uyanık ve dingin bir dikkat, belliderecede bir Varlık olduğunda, her yaratığın, her yaşambiçiminin içindeki ruhsal özü görebilir ve kendi özleriylebirleştirerek kendileri kadar sevmeyi başarabilirler. Amabu olana kadar, çoğu insan sadece dış biçimi görür veiçsel özün farkında olmaz; tıpkı kendi ruhsal özlerininfarkında olmayarak kendilerini sadece fiziksel vepsikolojik biçimleriyle tanımladıkları gibi.

Bir çiçek, bir kristal, değerli bir taş ya da bir kuş içinkonuşmak gerekirse, bilinci çok az açık olan ya da hiç açıkolmayan biri bile, o biçimin ardında çok daha fazlasıolduğunu hisseder ve nedenini bile bilmeden ona karşıyakınlık ve çekim duyar. Bu göksel doğası nedeniyle,fiziksel biçimi, içindeki ruhu diğer varlıklarda olduğundandaha az bastırır. Yeni doğmuş yaşam formları - bebekler,kedi ya da köpek yavruları, kuzular vs. - bu konudaistisnadır. Çünkü onlar kırılgan ve hassastırlar; henüzmaddesel dünyaya tam olarak uyum sağlayamamışlardır.Onlara baktığınızda, bu dünyaya ait olmayan birmasumiyet, bir tatlılık, bir güzellik görürsünüz. Göreceduyarsız insanlarda bile belli bir neşe uyandırırlar.

Dolayısıyla uyanık olduğunuzda ve bir çiçeğe, kristaleya da kuşa bakarak onu zihinsel olarak isimlendirmedendüşüncelere daldığınızda, sizin için fizik ötesi

18

Page 4: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

VAR OLMANIN GÜCÜ

dünyaya açılan bir pencere haline gelir. Çok küçük bileolsa, içinizde ruhlar alemine doğru bir açılış hissedersiniz.Antik zamanlardan beri bu üç "aydınlanmış" yaşambiçiminin insan bilincinin evriminde çok önemli bir roloynamış olmalarının nedeni budur. Örneğin, neden birlotus çiçeği Budizm'in en önemli sembollerinden biridirve beyaz bir güvercin Hıristiyanlık inancında KutsalRuh'u temsil eder? Onlar, uzun zamandan beri, insantürünün geçireceği evrim için, gezegen çapında bir bi-linÇsıçraması için zemini hazırlıyorlardı. Şimdi tanık olmayabaşladığımız ruhsal uyanış budur.

BU KİTABIN AMACI

İnsanlık bir bilinç değişimine hazır mı? Kendi içlerindeoluşacak olan çiçeklenme yanında, ne kadar güzel olur-larsa olsunlar, bitkilerdeki çiçeklenme sadece solgun biryansıma olarak kalacaktır. İnsanlık böyle bir geçişe hazırmı? İnsanlar şartlanmış zihin yapüarının yoğunluğunu terkederek, kristaller ya da değerli taşlar gibi olabilirler mi;diğer bir deyişle, bilinç ışığını geçirir hale gelebilirler mi?Maddeciliğin yerçekimi gücüne karşı koyarak, kendilerinikendi benliklerine mahkûm eden egodan kurtulabilirlermi?

Böyle bir değişimin mümkün olduğu, insanoğlunagelen tüm büyük bilgelik öğretilerinin öncelikli mesajıolmuştur. Elçiler - Buda, İsa, Muhammed ve hepsi bi-linmeyen diğer birçokları - insanlığın erken açan çiçek-

19

ECKHAET TOLLE

leriydi. Onlar nadir bulunan, son derece değerli öncülerdi.O zamanlar her tarafta çiçekler açması mümkün değildi vebu yüzden mesajları genellikle yanlış anlaşıldı ya dabüyük ölçüde saptırıldı. Küçük bir azınlık dışında, insandavranışlarını kesinlikle değiştiremediler.

Page 5: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

Peki şimdi insanlık o öğretmenlerin zamanında ol-duğundan daha mı hazır? Bu neden böyle olsun ki? Buiçsel değişimi hızlandırmak için ne yapabilirsiniz? Bilincineski egoist durumunu tanımlayan özellikler neler ve yenibilinç durumu hangi işaretlerle tanınabilir? Bu kitapta, buve bunlar gibi diğer temel soruların cevaplarınadeğineceğiz. Daha da önemlisi, bu kitabın kendisi ortayaçıkan yeni bilincin yarattığı bir değişim aracıdır. Buradabelirtilen fikirler ve kavramlar önemli olabilir ama yine deikincil derecede öneme sahiptirler. Uyanışa doğru yolgösteren tabelalardan başka bir şey değildirler. Kitabıokumaya devam ederken, içinizde bir değişimgerçekleştiğini göreceksiniz.

Bu kitabın ana amacı, zihninize yeni bilgiler ya dainançlar yerleştirmek veya sizi herhangi bir şeye iknaetmek değil, bir bilinç değişimi getirmek, yani uyanışıgerçekleştirmek. Bu açıdan, kitap aslında hiç "ilginç"değil. İlginç kelimesi, mesafenizi koruyabileceğiniz, fi-kirlerle ve kavramlarla zihninizde oynayabileceğiniz, aynıfikirde olabileceğiniz ya da olmayabileceğiniz bir şeyanlamına gelir. Hayır, bu kitap sizinle ilgili. Bilinçdurumunuzu değiştirecek ya da anlamsız olacak. Bu kitapsadece hazır olanları uyandırabilir. Henüz herkes hazırdeğil ama birçoğu öyle ve her bir insan uyandığın-

20

VAR OLMANIN GÜCÜ

da, kolektif bilincin ivmesi de giderek artacak ve diğer-lerinin işi daha da kolaylaşacak. Uyanışın ne anlamageldiğini bilmiyorsanız, okumaya devam edin. Ancakuyanışı gerçekleştirerek bu kelimenin gerçek anlamınıöğrenebilirsiniz. Uyanış sürecini başlatmak için, sadece birbakış atmak yeterlidir ve bu süreç asla tersine çevrilemez.Bazıları bu kitabı okurken o küçük bakışı yakalamışolacaklar. Ama birçokları için, kendileri farkında olsunlarya da olmasınlar, o süreç çoktan başladı. Bu kitap, sürecifark etmelerini sağlayacak. Bazıları için kayıplar veacılarla başlamış olabilir; bazıları ruhsal bir öğretmen yada ruhsal bir öğretiyle karşılaşmış olabilir veya bunlarınhepsinin bir bileşimi olabilir. Eğer içinizdeki uyanış sürecibaşlamışsa, bu kitabı okumak süreci daha da hızlandıracakve yoğunlaştıracaktır.

Uyanışın temel bir parçası, uyanmamış sizi tanımaktır;yani diğer bir deyişle, egonuzu. Egonuzun nasıl

Page 6: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

düşündüğünü, nasıl konuştuğunu ve nasıl hareket ettiğinianlarken, sizi sürekli olarak uyanmamış durumda tutanşartlanmış zihinsel durumu da kavrayacaksınız. İşte buyüzden, bu kitap egonun ana özelliklerini ve gerekbireysel, gerekse kolektif olarak nasıl hareket ettiğinianlatmaktadır. Bu, birbirine bağlı iki nedenden dolayı çokönemlidir: Birincisi, egonun ardında çalışan temeldinamikleri bilmezseniz, onu tanıyamaz ve tekrar tekrarsizi kandırmasına izin verirsiniz. Yani egonuz sizi elegeçirir ve sizmiş gibi davranır, ikinci neden ise, tanımaeyleminin kendisinin uyanışın gerçekleşme yollarındanbirisi olmasıdır. İçinizdeki bilinçsizliği tanıdı--

21

ECKHART TOLLE

ğınızda, yükselen bilinci tanımak, yani uyanmak mümkünhale gelir. Egoya karşı savaşıp kazanmanız mümkündeğildir, çünkü karanlıkla savaşmış gibi olursunuz. Gerekliolan şey sadece bilincin ışığıdır. Siz o ışıksınız.

KALITSAL BOZUKLUĞUMUZ

İnsanlığın antik dinlerine ve ruhsal geleneklerine dahaderinden baktığımızda, yüzeyde aralarında birçok farklılıkolmasına rağmen, iki temel konuda çoğunun aynı fikirdeolduğunu görürsünüz. Bu görüşleri tanımlamak içinkullandıkları kelimeler değişebilir ama hepsi yine de tekbir temel gerçeğe işaret ederler. Aslında bu temel gerçekiki aşamalıdır: Birinci aşaması, çoğu insanların "normal"zihin durumlarının bozukluk ve hatta delilikdiyebileceğimiz şekilde olmasıdır. Hinduizm'in temelindekibelli öğretiler, bu bozukluğu kolektif zihinsel rahatsızlığayakın bir şekilde görmektedir ve buna "aldanma perdesi"anlamına gelen maya adını vermektedir. En büyük Hintlibilgelerden biri olan Ramana Ma-harshi, açıkça şöyledemiştir: "Zihin mayadır."

Budizm farklı terimler kullanmaktadır. Buda'ya göre,insan zihni normal durumundayken dukkha üretir ve bu daacı çekme, tatminsizlik veya keder olarak tercümeedilebilir. Buda, bunu insanın doğal bir özelliği olarakgörmektedir. "Nereye giderseniz gidin, ne yaparsanızyapın," der Buda, "dukkha ile karşılaşırsınız; her durumda

Page 7: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

er ya da geç kendini gösterecektir."

22 I

VAK OLMANIN GÜCÜ

Hıristiyan öğretilerinde, insanın normal kolektif durumu"original sin - ilk günah" olarak görülür. Aslında sin -günah kelimesi, yanlış anlaşılmış ve yanlış tercümeedilmiştir. Yeni Ahit'in yazıldığı antik Yunan-ca'dankelime anlamıyla tercüme edildiğinde, günah kelimesimantığı kaçırmak anlamına gelmektedir. Yanibeceriksizce, korlemesine yaşamak ve böylece acı çekmekya da acıya neden olmak demektir. Yine, kelime kültürelçapaklarından ve yanlış yorumlarından arındırıldığında,insanın kolektif bilincindeki bozukluğu ifade etmektedir.

İnsanlığın başarıları etkileyicidir ve inkar edilemezler.İnanılmaz güzellikte müzikler, edebiyat eserleri, tablolar,mimari eserler ve heykeller ürettik. Daha yakın zamanda,bilim ve teknoloji yaşam tarzımızda çok büyükdeğişikliklere yol açtı ve iki asır önce mucizevi olarakgörülebilecek şeyleri yapmamızı ve yaratmamızı sağladı.Hiç şüphesiz: İnsan son derece zeki bir yaratık. Ama buzekası, aynı zamanda delilikle gölgelenmiş durumdadır.Bilim ve teknoloji, insan zihninin bozukluluğunungezegen, diğer yaşam biçimleri ve insanın kendisiüzerindeki yıkıcı etkisini daha da artırdı. İşte bu yüzden,insanoğlunun kolektif deliliği en iyi yirminci yüzyıltarihine bakılarak görülmektedir.

1. Dünya Savaşı, 1914 yılında çıktı. Korku, açgözlülükve güç hırsıyla ateşlenen yıkıcı ve zalim savaşlar, tıpkıkölecilik, işkenceler ve dini ya da ideolojik nedenlerleyayılan şiddet gibi, insanlık tarihinin sıradan

23

ECKHART TOLLE

olayları arasına girdi. İnsanlar, doğal felaketlerden çokbirbirlerinin ellerinden acı çektiler. Ama 1914 yılında, sonderece zeki insan beyni, sadece içten patlamalı motorları

Page 8: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

üretmekle kalmadı, aynı zamanda bombaları, makinelitüfekleri, denizaltıları, alev makinelerini ve zehirli gazlarıda icat etti. İşte size deliliğin hizmetindeki zeka! Fransa ileBelçika arasındaki savaşta, milyonlarca insan bir avuçtoprak parçası için öldü. 1918 yılında savaş bittiğinde,hayatta kalanlar geride bıraktıkları yıkıma dehşetle ve neyaptıklarına inanamayarak baktılar: On milyon insanölmüş, çok daha fazlası sakat kalmıştı. İnsanoğlunundeliliği, daha önce hiç bu kadar yıkıcı, hiç bu kadarbelirgin olmamıştı. Bunun sadece başlangıç olduğunu iseçok az kişi biliyordu.

Yüzyılın sonlarında, diğer insanların elinde şiddetli birşekilde ölen insanların sayısı, yüz milyondan fazlaydı.Sadece ülkeler arasındaki savaşlarda değil, aynı zamandakitlesel imha silahları ve soykırım yüzünden ölmüşlerdi;Stalin'in yönetimindeki Sovyetler Birliği'nde yirmi milyon"devlet düşmanı, casus ve hain" öldürülürken, NaziAlmanyasındaki Yahudi Soykırımı da ondan aşağı değildi.Öte yandan, daha küçük içsel çatışmalarda ölenler deçoktu; örneğin İspanyol İç Savaşı ya da Kamboçya'daolduğu gibi.

Televizyonlardaki günlük haberlere bakarak, deliliğinhenüz ortadan kalkmadığını, hatta yirrriT"birinci yüzyılınbaşlarında daha da hızlanarak devam ettiğinisöyleyebiliriz. İnsan zihninin diğer kolektif bozuklu-

24

VAR OLMANIN GÜCÜ

ğunun diğer bir yönü ise, insanların diğer yaşam bi-çimlerine ve gezegenin kendisine uyguladıkları inanılmazşiddettir; oksijen üreten ormanların, bitkilerin vehayvanların yok edilmesi; fabrika çiftliklerinde hayvanlarauygulanan vahşet; nehirlerin, okyanusların ve havanınzehirlenmesi. Açgözlülüğün etkisinde kalan ve doğanınbütünüyle bağlantılarının farkında olmayan insanoğlu,kontrolsüz bir şekilde devam ettiği takdirde kendi sonunugetirebileceği davranışlarını hâlâ sürdürmektedir.

Kolektif insan bilinç bozukluğu, tarihin daha eskiçağlarına kadar uzanmaktadır. Aslında insanlık tarihi, birdelilik tarihi olarak bile adlandırılabilir. Eğer insanlıktarihi tek bir insanın geçmişi gibi klinik vaka olarakincelenebilseydi, teşhis muhtemelen şöyle olurdu: Kronikparanoid hayaller, patolojik cinayet eğilimi, aşırı şiddet

Page 9: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

eylemleri ve bilinçaltının kendini dışavurumunun birifadesi olarak belirlenen "düşmanlara" karşı inanılmaz birzalimlik. En kısa tanımıyla, tehlikeli deli!

Korku, açgözlülük ve güç hırsı, sadece ülkeler, kabi-leler, dinler ve ideolojiler arasındaki savaşların ve şiddetinardında yatan psikolojik motivasyonlar değildir; aynızamanda kişisel ilişkilerde de bir sürekli çatışmanedenidir. Başka insanlar ve kendinizle ilgili görüşleri-nizde bir bozukluk yaratırlar. Bu motivasyonlar yüzünden,her durumu yanlış yorumlar, korkuya dayalı yanlışeylemlerde bulunur ve asla doldurulamayacak bir delikolarak hep daha fazlasıyla kendinizi tatmin etmeyeçalışırsınız.

25

ECKHART TOLLE

Ama korkunun, açgözlülüğün ve güç hırsının sözünüettiğimiz bozukluklar olmadığını, her insan zihnininderinliklerinde yatan kolektif aldanma yüzünden yaratılandürtüler olduğunu anlamak önemlidir. Çok çeşitli ruhsalöğretiler, bize korkuyu ve açgözlülüğü bırakmamızı söyler.Ama ruhsal uygulamalar genellikle başarısızdır.Bozukluğun kökenine inmezler. Korku, açgözlülük ve güçhırsı, nihai nedensel etkenler değildir. Daha iyi bir insanolmaya çalışmak, kulağa takdir edilesi ve yüksek ahlaklıbir şey gibi gelir ama aslında, bilincinizde bir değişimgerçekleştirmediğiniz sürece asla başaramayacağınız birşeydir. Bunun nedeni, kişinin kendi kavramsal kimliğini yada diğer bir deyişle öz imajını daha güçlendirmeyeçalışması da bu bozukluğun daha gizli ve daha endergörülen bir ifadesi olmasıdır. İyi olmaya çalışarak iyiolamazsınız ama zaten içinizde var olan iyiliği bularak ve oiyiliğin ortaya çıkmasına izin vererek bunu yapabilirsiniz.Ama o iyilik ancak bilinç durumunuzda bazı temeldeğişimleri gerçekleştirdiğiniz takdirde ortaya çıkabilir.

Aslında soylu ideallerden esinlenmiş olan Komü-nizm'in tarihi, kendi içsel gerçekliklerinde, kendi bilinçdurumlarında gerekli değişimi gerçekleştirmedikleri süreceharici gerçekliği değiştirmeye çalıştıklarında nelerolduğunu açıkça göstermektedir; prensipleri doğru vesamimi bir şekilde uygulandığında belki de yeni bir dünyayaratabilecek olan Komünizm'in en büyük hatası, tüm

Page 10: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

insanlarda var olan bozukluğu dikkate almadan planyapmasından kaynaklanmıştır: Yani egoyu.

26

VAR OLMANIN GUCU

YENİ BİLİNCİN YÜKSELİŞİ

Çoğu antik dinler ve ruhsal gelenekler, belli bir görüşüpaylaşırlar: "Normal" zihin durumumuzun, temel birbozukluk içerdiği görüşünü. Ne var ki bu görüşten insandoğasına bir geçiş yaptığımızda - buna kötü haberdiyebiliriz - ikinci bir görüşle karşılaşırız: İnsan bilincininradikal bir değişim gerçekleştirme olasılığı, yani iyi haber.Hindu öğretilerinde - bazen Budizm'de de - bu değişimeaydınlanma adı verilir. İsa'nın öğretilerinde, aynı kavramkurtuluş olarak geçer ve Budizm'de de acı çekmenin sonuolarak tanımlanır. Özgürlük ve uyanış da aynı kavram içinkullanılan diğer kelimelerdir.

İnsanlığın en büyük başarısı sanat, bilim ya da tek-noloji eserleri değil, kendi bozukluğunu, kendi deliliğinitanıyıp kabul etmesidir. Uzak geçmişte, bu anlayış birkaçkişiye gelmişti. 2,600 yıl önce Hindistan'da yaşamış olanGautama Siddhartha adlı bir adam, bu mutlak gerçekliğigören belki de ilk kişiydi. Daha sonraları, ona Buda adıverildi. Buda, "uyanmış olan" anlamına gelir. Aynıdönemlerde, insanlığın erken uyanan öğretmenlerindenbiri Çin'de ortaya çıktı. Onun adı da Lao Tzu idi.Öğretilerinin kayıtlarını, şimdiye dek yazılmış en önemliruhsal kitaplardan biri olarak bizlere bıraktı: Tao TeChing.

İnsanın kendi deliliğini tanıması, elbette ki deliliğinkendini belli etmesi, dolayısıyla iyileşmenin başlamasıdemektir. Dolayısıyla, bu insanlar ortaya çıktıklarında,gezegen üzerindeki ilk' zayıf çiçekler açmıştı; diğer bir

27

ECKHAET TOLLE

deyişle, insan bilincinde yeni bir boyut başlamıştı. O ki-

Page 11: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

şiler kendi dönemlerinde çağdaşlarıyla konuşmuşlardı.Günahtan, acı çekmekten ve illüzyonlardan söz etmişlerdi."Nasıl yaşadığına bak," demişlerdi. "Ne yaptığını ve nasılbir acı yarattığını gör." Sonra, "normal" insan varlığınınkolektif kabusundan olası bir uyanışa dikkat çekmişler veyolu göstermişlerdi.

Ama dünya henüz onlara hazır değildi; yine de insanuyanışının hayati ve gerekli bir parçasıydılar. Kaçınılmazbir şekilde, çağdaşları - ve sonrasında gelen kuşaklar -tarafından genellikle yanlış anlaşıldılar. Öğretileri sonderece basit ve güçlü olmasına rağmen, bazı durumlardakendi öğrencileri tarafından kaleme alınırken dahisaptırıldılar ve yanlış yorumlandılar. Asırlar boyunca,orijinal öğretilerle ilgisi olmayan bir sürü şey eklendi amatemel bir yanlış anlamanın ötesine geçemediler.Öğretmenlerden bazıları alay konusu oldu, aşağılandı veyaöldürüldü; diğerlerine ise tanrı diye tapınıldı. İnsanzihninin bozukluğunun ötesinde kalan, kolektif deliliktenkaçışı sağlayacak yolu gösteren öğretiler böylecebozuldular ve kendileri de deliliğin bir parçası halinegeldiler.

Dolayısıyla, geniş çapta ele alındığında, dinler bir-leştirici güç olmaktan çıkıp, bölücü güç haline geldi. Tümyaşamın tekliğinin anlaşılması sayesinde şiddet ve nefretibitirecekleri yerde, daha fazla şiddet ve nefret getirdiler veinsanlar arasında, dinler arasında ve hatta dinlerin kendiiçlerinde daha fazla ayrım yarattılar. İnsanların kendilerinitanımlayabilecekleri ve

28

VAR OLMANIN GÜCÜ

kendi sahte benlik duygularını güçlendirmek için kul-lanabilecekleri inanç sistemleri ve ideolojiler halinegeldiler. Bu sistemler sayesinde kendilerini "haklı," di-ğerlerini "haksız" çıkarabiliyor, düşmanları sayesindekendilerini tanımlayabiliyor, kendilerine onları öldürmehakkı tanımak için başka insanları "diğerleri","inançsızlar" ya da "kafirler" diye adlandırıyorlardı. Kutsalmetinlerde insanın "Tanrı"nın suretinde yaratıldığısöylenirken, insanlar kendi suretlerinden "Tanrı"yaratmayı tercih ediyorlardı. Sonsuz, şekilsiz veisimlendirilemez olan, tapınılması gereken zihinsel biridole dönüştürülmüştü.

Yine de... yine de... din adına gerçekleşen tüm bu de-

Page 12: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

lice eylemlere rağmen, işaret ettikleri Gerçek, kendiözünde hâlâ parlamaya devam ediyordu. Yozlaşma veyanlış yorum katmanları birbiri üstüne yığılarak onualtlarında bırakmış olmalarına rağmen, hâlâ da parıl-damaya devam ediyor. Ama kendi içinizdeki Gerçek ilekarşılaşmadığınız, yüzleşmediğiniz sürece, onu anlamayıasla başaramazsınız. Tarih boyunca, bilinçlerinde belirginbir değişimi deneyimleyen ve kendi içlerinde bütündinlerin işaret ettiği yönde eğilim gören insanlar oldu. Okavrama dökülemeyen Gerçeği tanımlamak için, kendidinlerinin kavramsal çatısını kullandılar.

Bu insanlar sayesinde, bütün büyük dinlerde kendinisadece bir yeniden keşifle değil, aynı zamanda bazıdurumlarda orijinal öğretinin ışığının yoğunlaşması olarakifade eden "okullar" ya da hareketler gelişti. Erken dönemve Orta Çağ Hıristiyanlık dünyasında Gnos-

29

ECKHART TOLLE

tik ve mistik akımlar, İslam dininde Sufizm, Musevi-lik'teKabala ve Hasidizm, Hinduizm'de Advaita Vedan-ta,Budizm'de Zen böyle doğdu. Bu okulların çoğu, gele-neklere karşıydı. Kavram katmanlarını birbiri ardına yırtıpatıyor, gerçeğe ulaşmak için insanları kendi zihinlerinikullanmaya ve sorgulamaya teşvik ediyorlardı; işte bunedenle, yapılanmış dini hiyerarşiler tarafından şüpheyleve çoğu zaman da düşmanlıkla karşılanıyorlardı. Genelolarak empoze edildiği haliyle dinin aksine, onlar anlayışı,sorgulamayı ve içsel değişimi vur-guluyorlardı. Buezoterik okullar veya hareketler sayesinde, büyük dinlerorijinal öğretilerin değiştirici gücünü yeniden kazanmayıbaşardılar ama birçok durumda, sadece çok az sayıda insanonlara ulaşabildi. Ne yazık ki sayıları asla çoğunluğunkolektif bilincinde önemli bir etki yapacak kadar çokolmadı. Zaman içinde, etkilerini sürdürebilmek için buokullar da fazlasıyla katı-laştı veya kavramsallaştı.

RUHSALLIK VE DİN

Yeni bilinç yükselişinde yapılanmış dinlerin rolü nedir?Bugün artık birçok kişi dinle ruhsallık arasındaki ayrımınfarkında. Bir inanç sisteminin, doğasına bağlı ol-maksızminsanı ruhsallaştırmadığının farkındalar. Aslında,

Page 13: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

düşüncelerinizi (inançlarınızı) kendi kimliğinize ne kadarkaynaştırırsanız, kendi içinizdeki ruhsallık-tan o kadaruzaklaşırsınız. Birçok "dindar" insan, o se-

30

VAR OLMANIN GÜCÜ

viyede sıkışıp kalmıştır. Kendilerini tamamen düşünce-leriyle tanımladıklarından, bilinçaltından kaynaklanan birdavranışla kendi kimliklerini korumak için gerçeğe sahipolan kişilerin sadece kendileri olduğunu savunurlar.Düşüncenin sınırları olabileceğini kavrayamazlar. Aynenonlar gibi inanmadığınız sürece, sizin yanılgıdaolduğunuzu düşünürler ve gerçek şu ki yakın geçmişekadar, sadece bu nedenle sizi öldürmeyi kendilerine hakbilirlerdi. Hatta bazıları bunu hâlâ yapıyor.

Yeni ruhsallık, bilinç değişimi, var olan kurumsal-laşmış dinlerinin sınırlarına taşmaktadır. En tutucudinlerde bile daima ruhsallık grupları vardı ama ku-rumsallaşmış hiyerarşiler, onlan tehdit olarak görüyor vebastırmak istiyorlardı. Din yapılan dışında geniş ölçeklibir ruhsallık açılımı, tamamen yeni bir harekettir.Geçmişte, özellikle de Batı'da, bu kesinlikle düşünüle-meyecek bir şeydi, çünkü Kilise'nin ruhsallık konusundaözel bir yetkisi vardı. Kilise'nin izni olmadan kendiniziortaya atıp ruhsal bir konuşma yapmaya ya da ruhsal birkitap yayınlamaya kalkışırsanız, kazığa bağlanıpyakılanlardan biri olurdunuz. Ama şimdi, belli kiliselerinve dinlerin kendi içlerinde dahi, belirgin değişim işaretlerivar. Bu çok umut verici bir gelişme ve Papa II. John Paulbir kiliseyi ve bir sinagogu ziyaret ettiğinde, ruhsalaçıklığın ilk sinyallerini veriyordu.

Kısmen kurumsallaşmış dinlerin yapısı dışındaki ruhsalöğretiler sayesinde - ama aynı zamanda antik Doğubilgelik öğretilerinin yoğun etkisiyle - geleneksel dinlerintakipçileri arasında kendilerini biçimlerden, dog-

31

ECKHAHT TOLLE

Page 14: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

malardan ve katı inanç sistemlerinden arındırarak, kendiruhsal geleneklerinin ve kendi benliklerinin içinde yatangerçek derinliği keşfeden insanların sayısı giderek artıyor.İnsanın ne kadar "ruhsal" olduğunun neye inan-dığıyladeğil, bilinç durumuyla ilgisi olduğunu anlıyorlar; sonuçolarak, bunun dünyayla ve başka canlılarla ilişkilerinizdenasıl davranacağınızı belirlediğini de.

Biçimin ötesine geçmeyi başaramayanlar, kendi inanç-larına daha da fazla tutsak oluyorlar. Böyle insanlarda sa-dece benzeri görülmemiş bir bilinç sapkınlığıyla değil, ay-nı zamanda yoğun bir egoyla da karşılaşıyoruz. Bazı dinikurumlar yeni bilinçlere açık olurken, diğerleri doktrinle-rini daha da güçlendiriyor ve kendilerini egonun kendinisavunduğu insan yapımı diğer yapılar araşma katıyorlar.Bazı kiliseler, mezhepler, kültler ya da dini hareketler, te-melde kolektif ego kimlikleridir ve bu hareketlerde yeralan insanlann zihin yapıları, herhangi bir politik ideolojiyikörü körüne izleyenlerinkinden farklı değildir.

Ama egonun çözülmesi kaçınılmazdır ve bütün katı-laşmış yapısına rağmen, dini ya da diğer türde kurumlar,şirketler veya hükümetler, ne kadar güçlü görünseler bilekendi içlerinde dağılmaktan kurtulamazlar. En katı vedeğişime en fazla direnen yapılar, en önce çökenlerolacaktır. Bunun bir örneğini, Sovyetler Birli-ği'ndegördük bile. Ne kadar güçlü, kemikleşmiş, sağlam vemonolitik görünse de, birkaç yıl içinde kendiliğindençözülüverdi. Bunu kimse önceden tahmin edememişti.Herkes şaşırmıştı. Gerçek şu ki bunun gibi sürprizlerledaha. çok karşılaşacağız.

32

VAR OLMANIN

GÜCÜ DEĞİŞİMİN ACİLİYETİ

Radikal bir krizle karşılaştığında, eski varlığını sürdürme,başkalarıyla ve etrafinı saran doğayla iletişim kurmayollan işe yaramadığında, hayatta kalma olasılığı aşılmasıimkansız gibi görünen sorunlarla tehdit edildiğinde, bircanlı - ya da bir canlı türü - ya ölür, ya yok olur ya da ev-rimsel bir sıçrama yaparak sınırlarının üzerine çıkar.

Bu gezegende yaşayan canlıların ilk olarak denizde varolduklarına inanılmaktadır. Karada herhangi bir hayvanyaşamazken, denizler çeşitli canlı türleriyle dolmuştu bile.

Page 15: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

Bir noktada, deniz yaratıklarından biri bir şekilde kurutoprağa çıkmaya başlamış olmalıydı. Belki başlangıçta bir-kaç santim süründükten sonra, toprağın yüksek yerçekimigücü yüzünden yorgun düşerek yerçekiminin neredeysebulunmadığı ve varlığını sürdürmenin çok daha kolay ol-duğu suya geri dönüyordu. Sonraları tekrar, tekrar, tekrardenedi ve zaman içinde karada yaşamak üzere uyum sağ-ladı; yüzgeçleri yerine ayaklan, solungaçlan yerine akci-ğerleri oluştu. Ama bir türün herhangi bir krizle karşılaş-madığı sürece yabancı bir ortamda böylesine zor şartlar al-tında yaşamaya karar vermesi pek olası görünmemektedirelbette. Belki de büyük bir deniz parçası, zaman içindeana okyanusla bağlantısını kaybetti ve binlerce yılboyunca suyun giderek çekilmesiyle balıklan evrimezorladı.

Varlığını sürdürme olasılığını tehdit eden büyük birkrize karşılık vermek; işte insanoğlunun şimdi karşılaştığıdurum budur. İlk kez 2,500 yıl önce antik bilgelertarafından fark edilen, şimdi bilim ve teknoloji saye-

33

ECKHART TOLLE

sinde varlığını en belirgin şekilde ifade eden egoist insandeliliği, ilk kez gezegenin varlığını tehdit eder hale geldi.Çok yakın zamana kadar, insan bilincinin değişimi - yineantik bilgeler tarafından işaret edilmişti - bir olasılıktanfazlası değildi ve dini ya da kültürel geçmişlerine bağlıolmaksızın, orada burada birkaç nadir kişi tarafındanalgılanıyordu. İnsan bilincinin yaygın bir şekilde çiçekaçması daha önce gerçekleşmedi, çünkü şimdiye dek aslazorunlu değildi.

Dünya nüfusunun büyük bir bölümü, şimdi insanlığınçok önemli bir seçim yapmak zorunda olduğunu gö-rebiliyor ya da görecek: Evrim geçir ya da yok ol. İnsan-lığın şimdilik küçük ama giderek artan bir yüzdesi, eskiegoist zihin kalıplarını kırarak yeni bir bilinç boyutunaulaşmaya başladı bile.

Şimdi yükselen şey yeni bir din, yeni bir inanç sistemi,ruhsal ideoloji ya da mitoloji değil. Sadece mitolojilerindeğil, ideolojilerin ve inanç sistemlerinin de sonunageliyoruz. Değişim, zihninizin algılayabileceğinden çokdaha derinlere uzanıyor. Aslında, bu yeni bilincinmerkezinde, düşüncenin ötesine geçebilme, kendi benli-ğinizde düşünceden çok daha geniş bir boyutu algılaya-bilme yeteneği yatıyor. Artık kimliğinizi, benlik duygu-

Page 16: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

nuzu o kadar önemsemeyecek, kendiniz olarak algıladı-ğınız eski bilinç yapınızdan uzaklaşacaksınız. "Kafamdakises"in ben olmadığını anlamak ne de büyük bir özgürlük!Peki o zaman ben kimim? Düşünceden önceki farkmdalık,düşüncenin, duyguların ya da duyusal algılarıngerçekleştiği boşluk.

34

VAR OLMANIN GÜCÜ

Ego şundan daha fazlası değildir: Öncelikle düşüncekalıpları anlamına gelen biçimle tanımlama. Eğerkötülüğün herhangi bir gerçekliği varsa - üstelik mutlakdeğil, görece bir gerçeklik - onun tanımı da şu olabilir:Tam bir biçimle tanımlama; fiziksel biçimler, düşüncebiçimleri ve duygusal biçimler. Bu durum, bütünlebağlantılı olduğumu tamamen unutmama ve yadsımama,başkalarıyla ve Kaynak ile bağlantımı kaybetmeme nedenolur. İşte bu unutkanlık acı çekmek, aldanmak ve "ilkgünah"tır. Düşüncelerimi, söylediklerimi ve yaptıklarımıbu ayrılık illüzyonu belirlediğinde, nasıl bir dünyayaratırım? Bunun cevabmı bulmak için, insanlarınbirbirleriyle iletişimlerine bakın, bir tarih kitabı okuyun yada akşam haberlerini seyredin.

Eğer insan zihninin yapısı değişmeden kalırsa, sürekliolarak aynı dünyayı, aynı kötülükleri ve aynı delilikleriyaratıp duracağız.

YENİ BİR CENNET VE YENİ BİR DÜNYA

Dünya, biçimin dış ifadesidir ve içtekinin bir yansımasıdır.Kolektif insan bilinci ve gezegenimizdeki yaşam, özündebirbirine bağlıdır. 'Yeni bir cennet" insan bilincinindeğişim geçirmesidir ve "yeni bir dünya" bunun fizikselalemdeki yansıması olacaktır. İnsan hayatı ve insanbilinci, gezegenin yaşamıyla bağlantılı olduğundan, eskibilinç çözülürken, gezegenin birçok yerinde de coğrafi veiklimsel değişimler yaşanacaktır ve bunlardan bazılarınıgörmeye başladık bile.

35

Page 17: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

2. Bölüm

Page 18: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

EGO: İNSANLIĞIN ŞİMDİKİ DURUMU

Sese dökülüp ağızdan yayılsınlar ya da sadece düşüncelerolarak kalsınlar, kelimeler üzerinizde neredeyse hipnotikbir etki yapabilirler. Kendinizi kolayca onların içindekaybeder, bir kelimeyle bir şeyi bağdaştırdığınızda, neolduğunu bildiğiniz inancına kapılırsınız. Gerçek şu: Neolduğunu bilmiyorsunuz. Sadece gizemi bir etiketleörtüyorsunuz. Hiçbir şey, bir kuş, bir ağaç, hatta basit birtaş ve hepsinden öte insan, asla tam olarak bilinemez.Bunun nedeni, zihinle kavranamayacak bir derinliğe sahipolmasıdır. Hepimiz algılayabilir, dene-yimleyebilir,düşünebiliriz ve bunların tümü, sadece gerçekliğinyüzeydeki katmanıdır; yani bir buzdağının görünenucundan bile azdır.

Yüzeydeki görünüşün altına indiğinizde, her şeyinbirbiriyle bağlantılı olduğunu görmekle kalmaz, aynı

37

ECKHART TOLLE

zamanda bütün hayatın başladığı Kaynak ile de bağlantılıolduğunu görürsünüz. Bir taş, bir çiçek veya bir kuş bile,size Tann'ya, Kaynağa ve kendinize uzanan yolugösterebilir. Ona baktığınızda, elinizde tuttuğunuzda veisimlendirmeye kalkışmadığınızda, içinizde bir hayranlık,bir huşu uyamr. Özüyle kendini size anlatır ve özünü sizeyansıtır. Büyük sanatçıların sezdikleri ve sanat eserlerineyansıtmayı başardığı şey budur. Van Gogh asla şöyledemedi: "Bu sadece eski bir sandalye." Bunun yerine,sandalyeye baktı, baktı, baktı. Sandalyenin varlığınıhissetti. Sonra da tuvalinin karşısına geçip boyalarını elinealdı. Sandalyenin kendisi muhtemelen birkaç dolardanfazla etmezdi ama aynı sandalyeyi duyguyla yansıtantablonun fiyatı bugün 25 milyon dolardan fazla.

Dünyayı kelimeler ve etiketlerle doldurmadığınızda,insanlığın düşünceyi kullanmak yerine düşünceye esirolduğu zaman kaybettiği mucizevi bir duygu hayatınızageri döner. Hayatınız müthiş bir derinlik kazanır. Nes-nelere bir yenilik, bir tazelik gelir. En büyük mucize ise,bütün kelimelerin, düşüncelerin, zihinsel etiketlerin veimgelerin ötesinde, kendi özbenliğinizi deneyimlemek-tir.

Page 19: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

Bunun olması için, kendi "Ben" duygunuzu, sizi ta-nımladığını düşündüğünüz her şeyle oluşturduğu kör-düğümden çözüp ayırmanız gerekir. İşte bu kitap, bukördüğümlerle ilgili.

Nesnelere, insanlara ya da durumlara sözel ya da zi-hinsel etiketler yapıştırmakta ne kadar aceleci davranı-yorsanız, gerçekliğiniz o kadar sığ ve cansız olacaktır;

38

VAK OLMANIN GÜCÜ

aynı zamanda, kendinizi gerçeklikten uzaklaştırdığınızsürece, etrafınızda kendini belli eden yaşam mucizeleri debirer birer kaybolacaktır. Bu şekilde, akıl elde edilebilirama bilgelik kaybolur ve onunla birlikte mutluluk, sevgi,yaratıcılık ve canlılık da gider. Algıyla yorum arasındakihareketsiz boşlukta sıkışıp kalırlar. Elbette ki kelimeleri vedüşünceleri kullanmak zorundayız. Onların da kendigüzellikleri var; ama onların esiri olmak zorunda mıyız?

Kelimeler, gerçekliği insan zihninin kavrayabileceği birboyuta indirger ve emin olun, bu da o kadar derin birboyut değildir. Dilde ses telleri tarafından üretilen sekiztemel ses vardır: a, e, ı, i, o, ö, u, ü. Diğer sesler, hava ba-sıncıyla üretilen konsonantlardır: s, f, g gibi. Böylesinebasit seslerin kim olduğunuzu, evrenin nihai amacım veyabir ağacın ya da taşın derinliğinde ne olduğunuaçıklayabileceğine gerçekten inanıyor musunuz?

İLLÜZYON BENLİK

"Ben" kelimesi, nasıl kullanıldığına bağlı olarak, hem enbüyük hatayı hem de en derin gerçeği içinde barındırır.Geleneksel kullanımıyla, dilde en sık kullanılan kelime-lerden biri olmakla kalmaz ("benim," "benimki," "kendim"gibi ilgili kelimelerle birlikte), aynı zamanda da en büyükhatalardan biridir. Normal günlük kullanımında "ben",önemli bir hatayı, kim olduğunuzla ilgili bir yanlış kanıyı,sahte bir kimlik duygusunu da beraberinde

39

Page 20: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

ECKHART TOLLE

getirir. Bu egodur. Bu sahte benlik duygusu, sadece uzayınve zamanın gerçeklikleriyle ilgili değil, aynı zamandainsan doğasıyla ilgili derin görüşler geliştirmiş olan AlbertEinstein'ın "optik bir bilinç yanılsaması" olarakadlandırdığı şeydir. Bu sahte benlik duygusu, gerçekliğintüm yanlış yorumlarını, tüm düşünce yöntemlerini,paylaşımları ve ilişkileri de peşinden sürükler. Gerçek-liğiniz, ilk üllüzyonun bir yansıması haline gelir.

İyi haber şu: Eğer bir illüzyonun illüzyon olduğunuanlayabüirseniz, çözülür. Bir illüzyonun anlaşılması, sonaermesi demektir. İllüzyonun varlığını sürdürmesi, ancakonu gerçek sandığınız sürece mümkündür. Kimolmadığınızı anladığınızda, gerçekte kim olduğunuzkendiliğinden ortaya çıkar. Ego dediğimiz sahte benliğinmekaniklerini incelediğimiz bu ve bir sonraki bölümüdikkatle ve yavaşça okurken, bu deneyimi yaşayacaksınız.Peki bu sahte benliğin doğası nedir?

"Ben" dediğinizde genellikle sözünü ettiğiniz şey ger-çek kimliğiniz değildir. İnanılmaz bir basitleştirmeyle,"ben" dediğiniz her seferinde gerçek kimliğinizin derin-liğini, zihninizdeki "ben" düşüncesiyle ve "ben"i tanım-ladığınız her şeyle karıştırırsınız. Peki "ben" kelimesini ve"benim," "benimki," "kendim" gibi ilgili kelimelerikullandığınızda genel olarak sözünü ettiğiniz şey nedir?

Bir çocuk anne-babasmın ağzından ismini duyduğunda,zaman içinde bu kelimeyle bir özdeşlik kazanır vezihninde kimliğiyle ilgili bir düşünce biçimlenir. Oaşamada, bazı çocuklar kendilerinden üçüncü şahısmış gibisöz ederler. "Johnny acıktı." Çok geçmeden, büyülü

40

VAK OLMANIN GÜCÜ

"ben" kelimesini öğrenirler ve kendi kimlikleriyle öz-deşleştirdikleri isimlerinin yerine bu kelimeyi geçirirler.Sonra başka düşünceler gelerek ilk "ben" düşüncesiylebirleşir. Sonraki aşama, "ben" ve "benim" düşüncelerini,bir şekilde "ben"in parçaları olan düşüncelerlebirleştirmedir. Bu, kendini nesnelerle tanımlamadır amazaman içinde, nesnelere benlik duygusu katan bukelimeler, gerçek kimliği ortadan kaldırır. "Benim"

Page 21: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

oyuncağım kırıldığında ya da kaybolduğunda, korkunç biracı hissedilir. Bunun nedeni oyuncağın çok özel bir değeresahip olması değil - çocuk çok geçmeden o oyuncağa olanilgisini kaybedecek ve yerine başka oyuncaklarıgeçirecektir - "benim" düşüncesidir. Oyuncak, çocuğungelişmekte olan "ben" düşüncesiyle ya da diğer bir deyişlebenlik duygusuyla özdeşleşmiştir.

Dolayısıyla, çocuk büyürken ilk "ben" düşüncesi, başkadüşünceleri kendine çekmeye başlar: Kendini cinsiyetle,mülkiyetle, vücuduyla, milliyetiyle, ırkıyla, diniyle,mesleğiyle tanımlar. "Ben"in kendini tanımladığı diğerşeyler, bilgi ya da görüşler, sevilen ve sevilmeyenlerüreten rollerledir; baba, anne, karı-koca vb. gibi. Geçmiştebaşıma gelenler "bana" olanlardır ve bu anılarındüşünceleri "ben" düşüncesiyle birleşerek "ben vegeçmişim" duygusunu yaratırlar. Bunlar, insanların kimlikduygularını aldıkları şeylerden sadece bazılarıdır. Sonuçtabenlik duygusunun eklendiği ve rasgele bir arada tutulandüşüncelerden daha fazlası değildirler. Bu zihinsel yapı,normalde "ben" derken kastettiğiniz şeydir. Daha açıksöylemek gerekirse: "Ben" dediğiniz-

41

ECKHAKT TOLLE

de çoğu zaman konuşan siz değilsinizdir; o zihinsel ya-pının, ego-benliğin bazı yönleridir. Uyanışı gerçekleştir-diğinizde, yine zaman zaman "ben" kelimesini kullana-caksınız ama bunu benliğinizin çok daha derinlerindenhissederek yapacaksınız.

Çoğu kişi kendini hâlâ genel düşünce akımlarıyla,takıntılı düşüncelerle tanımlamaktadır ve bunların birçoğuanlamsızdır. Kendi düşünce sistemlerinden ve be-raberlerinde getirdikleri duygulardan ayrı tuttukları bir"ben" yoktur. Ruhsal açıdan bilinçsiz olmanın anlamıbudur. Kafalarında sürekli konuşan bir ses olduğusöylendiğinde, "Ne sesi?" derler ya da öfkeyle inkarederler; ama aslında bunu yapan sesin kendisi, düşünü-cü,gözlemlenmeyen zihindir. Neredeyse kontrolleriniellerinden almış gibidir.

Bazı insanlar, kendilerini düşüncelerinden ilk kezayırdıkları ve kısa bir süre için de olsa kimlik değişimiyaşadıkları zamanı hiç unutmazlar. Diğerleri ise bunu pekfark etmez ya da hiç nedensiz bile olsa, yaşadıkları içselhuzura veya mutluluğa bağlarlar.

Page 22: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

ZİHİNDEKİ SES

Bunun ilk farkındalığmı, Londra Üniversitesi'ndeki birinciyılımda yaşadım. Haftada iki kez sabah saat dokuzcivarında metroya binerek üniversite kütüphanesinegiderdim. Bir defasında otuzlu yaşlarının başlarında birkadın karşıma oturdu. Onu daha önce birkaç kez ay-

42

VAR OLMANIN GUCU

nı trende görmüştüm. Zaten görmemek de mümkün de-ğildi. Tren dolu olmasına rağmen, kadının iki tarafındakikoltuklar boştu ve bunun nedeni hiç şüphesiz kadının birhayli deli gibi görünmesiydi. Son derece gergingörünüyordu ve yüksek, öfkeli bir sesle hiç durmadankendi kendine konuşuyordu. Kendini düşüncelerine öy-lesine kaptırmıştı ki etrafındaki insanların farkında ol-madığı belliydi. Başını hafif sola ve aşağı doğru eğmişti;sanki yanındaki boş koltukta oturan biriyle konuşuyorgibiydi. Tam olarak içeriğini hatırlamıyorum ama'monolog şuna benzer bir şekilde devam ediyordu: "Vebana dedi ki... ben de ona yalancısın dedim, beni böyle birşeyle nasıl suçlarsın... hep benden yararlandın, benikullandın, ben sana güvendim, sen bana ihanet ettin..."Sesinde haksızlığa uğramış birinin öfkesi vardı ve sankikendini savunmazsa aşağılandığını hissedecekti.

Tren Tottenham Court Road İstasyonu'na yaklaşırken,kadın ayağa kalktı ve hâlâ konuşmaya devam ederekkapıya doğru yürüdü. Ben de aynı istasyonda inecektim;bu yüzden arkasında duruyordum. Merdivenlerden çıkıpcaddeye ulaştığımızda, Bedford Meyda-nı'na doğruyürümeye başladı. Hâlâ hayali sohbetine devam ediyorduve karşısındakini - her kimse - suçlayıp duruyordu. Çokmerak ettim ve benim de gittiğim, yönde yürüdüğü süreceizlemeye karar verdim. Hayali sohbetine kendisinifazlasıyla kaptırmış olmasına rağmen, nereye gittiğinibiliyor gibiydi. Çok geçmeden, 1930'lardan kalma SenatoBinası'nın önüne geldik; yani üniversitenin merkezyönetim ve kütüphane binası-

43

Page 23: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

ECKHART TOLLE

na. Çok şaşırmıştım. Aynı yere gidiyor olabilir miydik?Evet, kesinlikle oraya gidiyordu. Acaba öğretmen, öğrenci,ofis elemanı ya da kütüphaneci filan mıydı? Belki de birpsikoloji araştırması üzerinde çalışıyordu? Cevabı bilmemmümkün değildi. Yirmi adım arkasından yürüyordum veben binaya girdiğimde, asansörlerden birinde gözdenkaybolmuştu bile.

Az önce tanık olduğum şey karşısında çok şaşırmıştım.Yirmi beş yaşında yetişkin bir birinci sınıf öğrencisiolarak, kendimi entelektüel biri olarak görüyordum veinsan varlığıyla ilgili tüm ikilemlerin cevaplarının zekasayesinde, diğer bir deyişle, düşünerek bulunabileceğineinanıyordum. Ama farkındalık olmadan düşünmenin insanvarlığının en önemli ikilemi olduğunu henüz bilmiyordum.Profesörlere, bütün cevaplan bilen bilgeler, üniversiteye isebilgi tapınağı gözüyle bakıyordum. Böylesine deli birkişilik nasıl olur da bunun bir parçası olabilirdi ki?

Kütüphaneye girmeden önce erkekler tuvaletine uğ-radığımda, hâlâ onu düşünüyordum. Ellerimi yıkarkenkendi kendime şöyle dedim: Umarım sonum onun gibiolmaz. Yanımda duran adam bana bir bakış attı ve osözleri sadece düşünmediğimi, sesli olarak söylediğimianladığımda afalladım. "Aman Tanrım, zaten onun gi-biyim," diye düşündüm. Benim zihnim de kadınınki kadarkendi düşüncelerine dalmış değil miydi? Aramızda çok azfark vardı aslında. Onun düşünce sisteminin altında yatantemel duygu, öfke gibi görünüyordu. Benim durumumdaise daha ziyade endişeydi. O yüksek sesle

44

VAH OLMANIN GÜCÜ

düşünüyordu. Ben ise - çoğunlukla - zihnimden düşü-nüyordum. Eğer o deliyse, herkes deli demekti; ben dahil.Farklılıklar sadece derecelerdeydi.

Bir an için, kendi zihnimden bir adım geri çekildim vezihnime olduğu gibi, daha derin bir perspektiften baktım.O anda, düşünceden farkındalığa kısa bir geçiş yaptığımıhissettim. Hâlâ erkekler tuvaletindeydim ama tek

Page 24: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

başımaydım ve aynada kendi yüzüme bakıyordum.Zihnimden ayrıldığım o anda, yüksek sesle güldüm.Delice görünebilirdi ama aslında aklın gülüşüydü;Buda'nınki gibi dolu dolu bir gülüş. "Hayat zihniminsandığı kadar ciddi bir şey değil." Sanki kahkaha banaböyle diyor gibiydi. Ama bu sadece anlık bir olaydı veunutmam uzun sürmedi. Sonraki üç yılı endişeler vedepresyonla geçirecek, kendimi sadece zihnimle tanım-layacaktım. Farkındalık dönmeden önce, neredeyse intiharetmek üzereydim ve bu kez anlık bir şey değildi. Takıntılıdüşüncelerden ve kendi yarattığım sahte "ben"denkurtulmuştum.

Bu anlattığım olay, bana sadece farkındalığı göster-mekle kalmadı, aynı zamanda da insan zihninin mutlakgeçerliliğiyle ilgili ilk şüphe tohumlarım da ekti. Birkaç aysonra, şüphelerimin artmasına neden olacak önemli birolayla karşılaştım. Bir Pazartesi sabahı, fazlasıylahayranlık duyduğum bir profesörün dersine geldik ve bizeprofesörün o hafta sonu kendisini vurarak intihar ettiğisöylendi. Çok şaşırmıştım. Çok saygı duyulan bireğitmendi ve bütün cevaplan biliyor gibi görünüyordu.Ama o zamanlar, düşünmenin bilincimizin sadece mini-

45

ECKHART TOLLE

cik bir parçası olduğunu veya kendi içimde bulmak biryana, egonun bile ne olduğunu bilmiyordum.

EGONUN İÇERİĞİ VE YAPISI

Ego zihni tamamen geçmişle şartlanır. Şartlanması ikibölümlüdür: İçeriği ve yapısı.

Oyuncağı kırıldığı ya da kaybolduğu için derin acı du-yarak ağlayan bir çocuğun durumunda, oyuncak içeriktir.Yerini başka bir oyuncak ya da başka bir nesne alabilir.Kendinizi birlikte tanımladığınız içerik, çevreniz, büyürkenyaşadıklarınız ve parçası olduğunuz kültürle şartlanır.Çocuk zengin ya da yoksul olsun, oyuncak hayvanbiçiminde oyulmuş bir tahta parçası ya da karmaşıközelliklere sahip elektronik bir alet olsun, kaybının nedenolduğu acı değişmez. Böylesine büyük bir acınınoluşmasının nedeni, "benim" kelimesinde gizlidir ve bu da

Page 25: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

yapısaldır. Kişinin kendi kimliğini bir eşyaya bağlamakyönündeki bilinçaltı eğilimi, ego zihnin yapısıdır.

Egonun kendini var ettiği en temel zihin yapılarındanbiri, kimlik tanımlamadır. İngilizce "identification" yani"kimlik tanımlama" ifadesi, Latince "aynı" anlamına gelenidem ve "yapmak" anlamına gelen facere kelimelerindentüremiştir. Dolayısıyla kendimi bir şeyle tanımladığımda,onu "aynı yaparım." Neyle aynı? Kendimle aynı. Ona birbenlik duygusu veririm ve böylece benim "kimliğim"in birparçası haline gelir. Kimlik tanımlamanın en basithallerinden biri, eşyalarla tanımlama-

46

VAR OLMANIN GÜCÜ

dır: Oyuncağım daha sonralan arabam, evim, giysilerimvb. haline gelir. Kendimi nesnelerle tanımlamaya çalışırımama asla başaramam ve sonunda kendim onların içindekaybolurum. Bu, egonun kaçınılmaz yazgısıdır.

KENDİNİ NESNELERLE TANIMLAMAK

Reklam sektöründeki profesyoneller, gerçekte insanlarınihtiyacı olmayan şeyleri satmak için, o nesnelerin kişilerinkendilerine ve başkalarının o kişiye karşı bakış açısındafark yaratacağına potansiyel alıcıları inandırmalarıgerektiğini iyi bilirler; diğer bir deyişle, insanların benlikduygularına bir şey katacağını vurgularlar. Bunu nasılyaparlar? Örneğin bir ürünü satın almanın sizibaşkalarından ayıracağını, ortalamanın üzerineçıkaracağını söylerler. Ya da zihninizde bir ürünle ünlü,genç, çekici ya da mutlu görünen bir kişi arasında bağlantıkurdurarak bunu yaparlar. Yaşlanmış ve hatta ölmüşünlülerin kariyerlerinin zirvesindeyken çekilmişfotoğrafları ya da filmleri bile bu konuda işe yarayabilir.Söze dökülmeyen varsayım, o ürünü alarak, sihirli birmülkiyet hakkıyla onlar gibi olursunuz; daha doğrusu,onların yüzeysel imgesi haline gelirsiniz. Birçok durumda,aslında bir ürün değil, bir "kimlik güçlendirici"alıyorsunuzdur. Tasarımcı etiketleri öncelikle aldığınızkolektif kimliklerdir. Markalar pahalıdır ve dolayısıyla da"ancak özel kişilere ait" olabilir. Eğer onları herkesalabilseydi, psikolojik değerlerini kaybeder-

Page 26: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

47

ECKHART TOLLE

lerdi ve geride muhtemelen ödediğiniz paranın onda birikadar olabilecek maddesel değerleri kalırdı.

Kendinizi birlikte tanımladığınız şeyler, yaşa, cinsiyete,gelir seviyesine, sosyal sınıfa, modaya, etrafınızı sarankültüre ve diğer etkenlere göre kişiden kişiye değişir. Amakendinizi birlikte tanımladığınız şey sadece içerikleilgilidir; oysa bilinçsiz tanımlama takıntısı yapısaldır. Bu,ego zihnin çalışmasının en temel yollarından biridir.

Ama sorun şu ki tüketim toplumunun devam etmesinisağlayan şey, insanların kendi kimliklerini nesneleraracılığıyla bulmaya çalışmalarıdır ve bu da hiçbir işeyaramaz; ego sadece geçici bir süre için tatmin olur ve buyüzden sürekli daha fazlasını arar, bir şeyler satın almayadevam eder, sürekli tüketirsiniz.

Elbette ki yüzeysel kimliklerimizin varlıklarını sür-dürdüğü bu fiziksel boyutta nesneler gereklidir ve yaşa-mımızın kaçınılmaz parçalarıdır. Eve, giysiye, mobilyaya,aletlere, ulaşım araçlarına ihtiyaç duyarız. Güzellikleriveya öz nitelikleri açısından değer verdiğimiz şeyler deolabilir. Nesneler dünyasını aşağılamak yerine,onurlandırmamız gerekir. Her şeyin bir Varlığı vardır; herşey, enerjisini tüm yaşamın kaynağından alan geçici birbiçimdir. Antik kültürlerde, insanlar her şeyin - cansıznesnelerin bile - bir ruhu olduğuna inanırlardı ve aslınısöylemek gerekirse, bu konuda gerçeğe bugünolduğumuzdan daha yakınlardı. Zihinsel soyutlukyüzünden cansızlaşmış bir dünyada yaşadığınızda, artıkevrenin canlılığını hissetmemeye başlarsınız. Çoğu

48

VAR OLMANIN GÜCÜ

insan yaşayan bir gerçekliği değil, kavramsal bir ger-çekliği algılar.

Ama onları kendi kimliğimizi güçlendirmek için kul-landığımız sürece, nesneleri onurlandıramayız. Egonun

Page 27: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

yaptığı şey tam olarak budur. Egonun kendini nesnelerletanımlama çabası, kişinin onlara bağlanmasına, nesneleretakıntılı olmasına neden olur ve bu da sonuçta bir tüketimtoplumu ve tek ilerleme ölçütünün heR daha fazlasıolduğu ekonomi yapıları yaratır. Sürekli olarak dahafazlası için açlık duymak, bir hastalıktır. Kanserli hücrelerde bundan farklı değildir, çünkü onların da tek amacıkendilerini kopyalamaktır ve bunu yaparken parçasıoldukları organizmayı yok ettiklerini fark etmezler. Bazıekonomistler gelişim kavramına kafalarını o kadartakmışlardır ki o kelimeyi bir türlü bırakamazlar ve buyüzden gerileme dönemlerine bile "olumsuz gelişim"derler.

Çoğu kişinin hayatı, nesnelere karşı takıntılı bir ilgiylegeçer. Zamanımızın en önemli hastalıklarından birininnesne arayışı olmasının nedeni budur. Artık gerçek sizolan yaşamı hissedemediğinizde, hayatınızı nesnelerledoldurmaya çalışırsınız. Ruhsal bir uygulama olarak, sizenesneler dünyasıyla ilişkinizi tarafsız olarakgözlemlemenizi ve özellikle de "benim" kelimesiyletanımladığınız nesneleri incelemenizi öneririm. Örneğin,özdeğer duygunuzun sahip olduğunuz nesnelere bağlı olupolmadığını bulmak için dürüstçe kendinizi inceleyin. Bellinesneler size bir üstünlük ya da önem duygusu veriyormu? Onlardan mahrum kalmak kendi-

49

ECKHAKT TOLLE

nizi daha fazlasına sahip olanlardan daha aşağı hisset-tiriyor mu? Sahip olduğunuz şeylerden sık sık söz ediyorveya başkalarının gözünde değerinizi artırmak için onlarıkullanıyor musunuz? Başka biri sizden daha çok şeyesahip olduğunda veya çok değer verdiğiniz bir eşyanızıkaybettiğinizde, öfkeleniyor ve bir şekilde benlikduygunuzun zayıfladığını hissediyor musunuz?

KAYIP YÜZÜK

Bir danışman ve ruhsal öğretmen olarak insanlarlagörüştüğüm dönemde, vücudu kanser yüzünden gündengüne eriyen bir kadını haftada iki kez ziyaret ederdim.Kırklı yaşlarının ortalarında bir okul öğretmeniydi ve

Page 28: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/015 - 050 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:01]

doktorları en fazla birkaç ay daha yaşayabileceğinisöylemişlerdi. O ziyaretler sırasında bazen birkaç kelimekonuşurduk ama daha ziyade sessizce birlikte otururduk vebunu yaparken, bir öğretmen olarak yoğun yaşadığızamanlarda farkına varmadığı bir içsel huzuru tadardı.

Fakat bir gün yanına gittiğimde, onu korkunç öfkeli birhalde buldum. "Ne oldu?" diye sordum. Hem maddi hemde manevi değeri çok büyük olan elmas yüzüğünükaybetmişti ve her gün birkaç saat kendisiyle ilgilenmekiçin gelen kadının aldığına emin olduğunu söyledi. Birininnasıl olup da böyle bir şeyi yapacak kadar kalpsiz veduygusuz olduğunu anlamadığını belirtti. Bana kadınlayüzleşmesi mi, yoksa hemen polisi araması mı

50

Page 29: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

VAR OLMANIN GÜCÜ

gerektiğini sordu. Ona ne yapması gerektiğini söyleye­meyeceğimi açıkladım ve hayatının bu döneminde biryüzüğün veya başka bir eşyasının kendisi için ne kadarönemli olabileceğini sordum. "Anlamıyorsun," dedi. "Bubüyükannemin yüzüğüydü. Hastalanıp ellerim şişenekadar her gün parmağımda taşırdım. Benim için sıradanbir yüzük değil. Öfkelenmem çok mu tuhaf?"

Tepkisinin hızı, öfkesi ve sesindeki savunucu ton, he­nüz kendi içine bakıp olayla kendisini çözerek ikisini detarafsızca inceleyebilecek kadar şimdiye ulaşmadığımgösteriyordu. Öfkesi ve savunmacılığı, aslında konuşanınegosu olduğunu belli etmek için yeterliydi. "Sana birkaçsoru soracağım ama hemen cevaplamak yerine, kendiiçinde cevapları bulmaya çalış. Her sorudan sora kısa birara vereceğim. Bir cevap bulduğunda, kelimeler olarakdışarı dökmek zorunda değilsin." Dinlemeye hazırolduğunu söyledi. Sordum: "Belli bir noktada o yüzüğüzaten bırakmak zorunda kalacağının farkında mısın; belkide oldukça yakın bir zamanda? Onu bırakmaya hazırolman için ne kadar zamana ihtiyacın var? Onubıraktığında daha az mı kendin olacaksın? Onukaybettiğinde kimliğin de zayıfladı mı?" Son sorudansonra birkaç dakika sessizlik oldu.

Tekrar konuşmaya başladığında, yüzünde bir gü­lümseme vardı ve oldukça huzurlu görünüyordu. "Sonsoru önemli bir şeyi anlamamı sağladı. Önce bir cevapbulmak için zihnime girdim ve zihnim şöyle dedi: 'Evet,elbette ki zayıfladın.' Sonra kendime aynı soruyu tekrarsordum: 'Kimliğim zayıfladı mı?' Bu kez cevabı düşün­

51

ECKHART TOLLE

mek yerine hissettim. Ve aniden, ben olmayı hissettim. Budaha önce hiç olmamıştı. Ben olmayı o kadar güçlühissedebiliyorsam, kimliğim zayıflamış olamazdı. Bunuhâlâ hissedebiliyorum; huzur verici ama son derece canlıbir şey."

"Bu, Var olmanın mutluluğudur," dedim. "Onu sadece

Page 30: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

kafanın içinden çıkmayı başardığında hissedebilirsin.Varlık hissedilmelidir. Düşünülemez. Ego bunu bilmez,çünkü egoyu oluşturan şey düşüncelerdir. Yüzük gerçektende kafanda Ben olmak duygusuyla karıştırdığın birdüşünceydi. Ben olmayı düşünüyordun ve yüzük de bununbir parçasıydı.

"Egonun aradığı ve kendini birleştirdiği şeyler, Varlıkyerine koyduğun şeylerdir. Nesnelere değer verebilirsinama onlara kendini bağladığında, bunun ego olduğunuanlaman gerekir. Ve asla bir nesneye değil, onunla ilgili'ben,' 'benim,' ya da 'benimki' düşüncelerine bağlanırsın.Bir kaybı tamamen kabullendiğinde, egonun ve varlığınınötesine geçersin ve bilinç olan Ben olmak ortaya çıkar."

"İsa'nın söylediği ve daha önce anlam veremediğim birşeyi şimdi anlıyorum," dedi, "'Eğer biri gömleğini alırsa,ona paltonu da ver.'"

"Kesinlikle," dedim. "Bu asla kapını kilitlemen ge­rekmediği anlamına gelmez. Sadece, nesnelerin gitmesineizin vermenin onlara tutunmaya çalışmaktan daha büyükgüç olduğu anlamına gelir."

Hayatının son birkaç haftasında vücudu giderekzayıflarken, kendisi giderek daha parıltılı, sanki için­

52

VAR OLMANIN GÜCÜ

den ışık yayılıyormuş gibi bir hal aldı. Eşyalarınınbirçoğunu başkalarına verdi ­ hatta bazılarını yüzüğünüçaldığını düşündüğü kadına verdi ­ ve verdiği her yenişeyle, mutluluğu daha da derinleşti. Annesi beni arayıpkadının öldüğünü söylediğinde, daha sonrasında elmasyüzüğü banyodaki ecza dolabının içinde bulduklarındanda söz etti. Acaba kadın yüzüğü geri mi getirmişti, yoksabaşından beri hep orada mıydı? Bunu kimse bilmiyor.Ama bir şey biliyoruz: Hayat size daima bilinç evriminiziçin en yararlı ders fırsatlarını sunacaktır. Bununihtiyacınız olan deneyim ya da ders olduğunu nasılanlarsınız? Çünkü şu anda aldığınız deneyim bu.

Peki kişinin sahip olduğu şeylerle gurur duyması ya dakendisinden daha fazla şeye sahip olan insanlaraimrenmesi tamamen yanlış mı? Hiç de değil. Kendinikalabalığın içinde belli etme türünden bir gurur, kişininbenlik duygusunun "daha fazlası" ile güçlenmesi ya da"daha azıyla" zayıflaması, ne yanlış ne de doğrudur; busadece egodur. Ego yanlış olamaz, çünkü bilinçsizdir.Kendinizde egoyu gözlemlediğinizde, onun ötesine geç­

Page 31: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

meye başlarsınız. Egoyu çok fazla ciddiye almayın.Kendinizde egoya dayanan bir davranış fark ettiğinizde,gülümseyin. Hatta bazen kahkahalarla gülebilirsiniz de.İnsanlık nasıl oldu da bu kadar uzun zaman egonunetkisinde kaldı diye merak da edebilirsiniz. Hepsinden öte,egonun kişisel olmadığını bilin. O siz değilsiniz. Eğeregonun kişisel sorununuz olduğunu düşünüyorsanız, busadece biraz daha egodur.

53

ECKHART TOLLE

MÜLKİYET İLLÜZYONU

Bir şeye "sahip olmak"; bunun tam olarak anlamı nedir?Bir şeyi "benim" kılmak ne demektir? Eğer New York'tabir caddenin ortasında durup bir gökdeleni işaret ederek"Bu bina benim. Ben ona sahibim," derseniz, ya çokzenginsinizdir, ya hayal görüyorsunuzdur ya da yalansöylüyorsunuzdur. Durum hangisi olursa olsun, "ben"düşüncesiyle "bina" düşüncesini birleştiriyorsu­nuz. İştemülkiyetle ilgili zihinsel kavram böyledir. Eğer herkessizin hikâyenizi onaylarsa, fikir birliğini geçerli kılmakiçin bir kağıt parçası imzalarlar. Tebrikler, zenginsiniz.Eee? Eğer kimse hikâyenizi kabul etmez ya daonaylamazsa, sizi bir psikiyatra götürürler, çünkü ya ciddihayal gücü sorunlarınız vardır ya da takıntılı biryalancısınızdır. Eee?

İnsanlar sizinle hemfikir olsun ya da olmasın, buradahikâyenin ve hikâyeyi yaratan düşünce biçimleriningerçekte sizin kim olduğunuzla bir ilgisi olmadığınıanlamak önemlidir. İnsanlar söylediğiniz şeyi doğru olarakkabul etse ve imzalanan kağıt parçalarıyla bu bütündünyada kabul görse bile, sonuçta sadece bir kurgudur.Birçok kişi, ölüm döşeğine düşene ve sahip olduklarınısandıkları her şey avuçlarından kayıp gidene kadar, bununkurgudan ibaret olduğunu anlamazlar. Ölüm kapıyıçaldığında, bir şeye sahip olma kavramının hiçbir anlamıolmadığını fark ederler. Hayatlarının son birkaçdakikasında, bütün hayatları boyunca daha güçlü bir benlikduygusu

54

Page 32: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

VAR OLMANIN GÜCÜ

arayışıyla dolaştıkları halde, aslında gerçek benliklerininbaşından beri orada olduğunu, sadece kendilerini eşyalarlatanımlamaları yüzünden büyük ölçüde gizlenmiş olduğunuanlarlar.

"Ne mutlu yoksullara," demiştir İsa, "çünkü cennetkrallığı onların olacaktır." Peki "yoksul" derken neyikastetmiştir? İçsel yükleri ve anlamsız tanım takıntılarıolmayan insanları elbette. Kendilerini eşyalarla ve zihinselkavramlarla tanımlamayan insanları kastetmiştir. Peki"cennet krallığı" nedir? Kendinizi başka şeylerletanımlamayı bırakıp "yoksul" hale geldiğinizdehissedeceğiniz güçlü Varlık mutluluğudur.

Hem Doğu'da hem de Batı'da tüm mülkiyetlerdenvazgeçmenin antik bir ruhsal uygulama olmasının nedenibudur. Ama mülkiyetlerinizden vazgeçmek, siziegonuzdan kendiliğinden kurtarmaz. Ego yok olmayıkolay kolay kabul etmeyecektir. Bu yüzden, kendini başkaşeylerle tanımlamaya çalışacaktır; örneğin, bütün maddimülkiyetlerin ötesine geçmiş bir insan olarak sizi kendinizidiğerlerinden daha değerli ve daha ruhsal hissetmeyeteşvik edecektir. Öyle insanlar vardır ki bütünmülkiyetlerinden vazgeçmişlerdir ama milyonerlerdendaha büyük egolara sahiptirler. Eğer bir tür tanımlamayıkaldırırsanız, ego hemen bir başkasını bulacaktır. Birkimliği olduğu sürece, kendini neyle tanımladığınaaldırmaz. Tüketim çılgınlığına ya da özel mülkiyethakkına karşı olmak, başka bir düşünce formu, başka birzihinsel pozisyon olarak mülkiyetle kendini tanımlamanınye-

55

ECKHART TOLLE

rini alabilir. Daha sonra göreceğimiz gibi, kendinizi haklıve diğerlerini haksız çıkarmaya çalışmak, en belirgin egokalıplarından biridir. Diğer bir deyişle, egonun içeriğideğişebilir; ama onu canlı tutan zihin yapısı değişmez.

Bilinçsiz varsayımlardan biri, bir eşyayı mülkiyetkurgusuyla tanımlarken, o maddi nesnenin gözle görünürsağlamlığının ve kalıcılığının, sizin benlik duygunuza da

Page 33: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

sağlamlık ve kalıcılık kazandıracağını sanmaktır. Buözellikle binalar ve araziler için geçerlidir, çünkü sahipolduğunuzu sandığınız şeyler arasında yok olmaz gibigörünenler bunlardır. İşin ilginç yanı, özellikle arazidurumunda bir şeye sahip olma kavramı gerçekten de çokmantıksız görünmektedir. Beyaz Avrupalıların yenikeşfedilmiş Amerika Kıta­sı'na akın ettikleri günlerde,Kuzey Amerika yerlileri bir araziye, daha doğrusu belliölçüde bir toprağa sahip olma fikrini anlayamıyorlardı.Dolayısıyla, Avrupalılar onlara aynı derecede anlaşılmazgörünen bir kağıt parçasını imzalattıklarında, o topraklarıkaybettiler. Aradaki fark şuydu: Beyazlar, toprağa sahipolabileceklerine inanıyorlardı; yerliler ise doğadaki diğertüm canlılar gibi kendilerinin toprağa ait olduklarınıdüşünüyorlardı.

Ego, sahip olmayı Varlık ile birleştirme eğilimindedir:Sahibim, o zaman Varım. Ne kadar çok Sahip isem, okadar çok Varım. Ego karşılaştırmalarla varlığını sürdürür.Başkalarını görme şekliniz, kendinizi görme şeklinedönüşür. Herkes bir malikanede yaşasa ve herkes

56

VAR OLMANIN GUCU

zengin olsaydı, malikaneniz ve zenginliğiniz benlikduygunuzu güçlendirmek için bir araç olamazdı, çünküçok sıradan olurdu. O zaman sahip olduğunuz zenginliktenvazgeçerek basit bir kulübeye taşınır, bu kez kendinizidiğerlerinden daha ruhsal görerek egonuzu beslerdiniz.Başkalarının size bakış açısı, nasıl ve kim olduğunuzkonusunda size ışık tutar. Egonun özdeğer duygusu,başkalarının gözündeki değerinizle doğrudan ilgilidir.Başkalarının size bir benlik duygusu vermesine ihtiyaçduyarsınız ve eğer büyük ölçüde özdeğeri ne kadar şeyesahip olduğunuzla bağdaştıran bir kültürde yaşıyorsanız,bu kolektif aldanmanın ötesine geçemi­yorsanız, bütünhayatınızı özdeğerinizi ve benlik duygunuzu güçlendirmekiçin sürekli yeni şeylere ve daha fazlasına sahip olmayaçalışmakla geçirirsiniz.

Eşyalara bağımlılığınızdan nasıl vazgeçebilirsiniz?Bunu denemeyin bile. İmkansızdır. Eşyalara bağlanmaktanvazgeçmek, ancak kendinizi onlarda aramayı bıraktığınızzaman mümkün olabilir, bu arada, sadece eşyalara bağımlı

Page 34: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

olduğunuzun farkına varın. Bazen bir şeyi kaybedene yada kaybetme tehlikesiyle karşılaşana kadar, ona bağlıolduğunuzu fark etmeyebilirsiniz. Eğer kendinizi bir şeyletanımladığınızın farkına varırsanız, kendinizi onunlatanımlamanız tam anlamıyla gerçekleşmez. Yani diğer birdeyişle, bir şeye bağlı olduğunuzun farkına varmak,kendinizi onunla tanımlamanın ötesine geçmeyebaşlamaktır. O zaman şunu hissedersiniz: "Benbağımlılığın farkında olan farkındalığın kendisiyim." İştebu, bilinç değişiminin başlangıcıdır.

57

ECKHART TOLLE

İSTEMEK: DAHA FAZLASINA İHTİYAÇ DUYMAK

Ego kendini sahip olmakla tanımlar ama bir şeye sahipolmaktan duyduğu haz oldukça sığ ve kısa ömürlüdür.İçinde derinden yerleşmiş bir tatminsizlik, bir tamam­lanmamışlık, bir yetersizlik vardır. "Henüz yeterince şeyesahip değilim," derse egonuz, aslında şunu söyler: "Henüzyeterince var değilim."

Gördüğümüz gibi, sahip olma ­ mülkiyet kavramı ­egonun kendisine sağlamlık, kalıcılık vermek ve kendisiniözel kılmak için yarattığı bir kurgudur. Ama bir şeye sahipolmakla kendinizi bulamayacağınız için, aslında egonunyapısına işleyen daha güçlü başka bir dürtü daha vardır:Daha fazlasına ihtiyaç duyma, yani diğer bir deyişle, "dahafazlasını istemek." Hiçbir ego, daha fazlasını istemedenyapamaz. Dolayısıyla, sürekli daha fazlasını istemek,egoyu en çok canlı tutan etkendir. Ego sahip olmayıistemekten çok daha fazlasını istemeyi ister. Dolayısıyla,sahip olmanın sağladığı sığ tatmin duygusunun yerinidaima daha fazlasını istemek alır. Bu, kendini birliktetanımlayacağı daha fazla şeye ihtiyaç duymaktır. Amagerçek bir psikolojik ihtiyaç değil, bağımlılık türünden birihtiyaçtır.

Bazı durumlarda, bu ihtiyaç o kadar güçlenir ki egofiziksel boyutta kendini var eder ve yatıştırılması imkansızbir açlığa dönüşür. Buna bir örnek olarak, daha fazlayiyerek daha fazla damak zevki alabilmek için kendilerinikusturan insanları verebiliriz. Aslında aç olan vücutlarıdeğil, zihinleridir. Bu hastalığa yakala­

58

Page 35: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

VAR OLMANIN GUCU

nan insanlar zihinlerindeki açlığı bir kenara atıp vü­cutlarını dinlemeyi öğrenebilirlerse, rahatsızlıklarındankurtulabilirler.

Bazı egolar ne istediklerini bilirler ve hedeflerinikararlı bir acımasızlıkla izlerler; Cengiz Han, Stalin veHitler, bu konuda birkaç örnek olabilir. Ama isteklerininarkasında yatan enerji aynı yoğunlukta zıt bir güçyaratarak sonunda kendi düşüşlerini getirir. Bu arada,kendilerini ve başkalarını mutsuz eder ya da yukarıdaverdiğimiz örneklerde olduğu gibi, cehennemi dünyayagetirirler. Çoğu egonun birbirleriyle çelişen isteklerivardır. Farklı zamanlarda farklı şeyler isterler ya da neistediklerini bilmeyebilirler. Huzursuzluk, gerginlik, cansıkıntısı, endişe, tatminsizlik, sürekli istemeninsonuçlarıdır. İstemek yapısaldır, dolayısıyla o zihinsel yapıyerinde kaldığı sürece, hiçbir şey kalıcı bir tatminsağlayamaz.

Su, yiyecek, barınak, giysi ve temel kolaylıklar gibi fi­ziksel istekler, delice ve açgözlü egoların yarattığı denge­sizlik söz konusu olmasaydı, gezegen üzerindeki insanla­rın çoğu için kolaylıkla karşılanabilirdi. Bunun en güzelkolektif ifadesini ekonomi dünyasında bulabilirsiniz; de­vasa şirketler, sürekli daha fazlasını elde etmek için bir­birleriyle mücadele eden egoist kimliklerden başka bir şeydeğildir. Tek hedefleri kazanç elde etmektir. Bu hedefeulaşmak için acımasızca ilerlerler. Doğa, hayvanlar,insanlar, hatta kendi çalışanları, muhasebe defterlerindekirakamlardan ibarettir ve bu cansız nesneler kullanıldıktansonra kolayca gözden çıkarılabilir.

59

ECKHAET TOLLE

"Ben," "benim," "daha fazlası," "istiyorum," "ihtiyacımvar," "elde etmeliyim," "yetmez" gibi düşünce formları,egonun içeriğiyle değil, yapısıyla ilgilidir. İçerik herzaman değişebilir. Bu düşünce formlarını kendinizde tespitedemediğinizde ve bunlar bilinçsiz halde kaldıkları sürece,söyledikleri her şeye inanırsınız; o bilinçsiz düşüncelerle

Page 36: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

hareket etmeye mahkûm olursunuz. Sürekli aramaktan vebulamamaktan kendinizi kurtaramazsınız; çünkü o düşünceformları hareket halinde olduğu sürece, hiçbir mülkiyet,yer, kişi ya da durum, sizi tatmin edemeyecektir. Egoistyapı yerinde kaldığı sürece, hiçbir içerik sizi tatmin etmez.Ne elde ederseniz edin, asla tatmin olamazsınız. Sürekliolarak daha fazla tatmin vaat eden, yarım benlikduygunuzu tamamlayacağı ve içinizde hissettiğiniz eksiklikduygusunu dolduracağı umudu veren yeni şeyler ararsınız.

VÜCUTLA KENDİNİ TANIMLAMAK

Eşyalardan ayrı olarak, egonun kendini tanımlamak içinkullandığı diğer temel şeylerden biri de "benim" vü­cudumdur. Öncelikle, vücut erkek ya da kadındır ve do­layısıyla, erkek ya da kadın olma duygusu çoğu insanınbenlik duygusunda önemli yer tutar. Cinsiyet, kimlikhaline gelir. Cinsiyetle kendini tanımlama, erken yaşlardanbaşlayarak teşvik edilir ve sizi bir role zorlayarak,hayatınızın her alanını etkileyen belli davranış kalıplarınaşartlandırır. Bu, birçok kişinin kapana kısıldı­

60

VAR OLMANIN GÜCÜ

ğı bir roldür; cinsiyetle kendini tanımlamanın bir ölçüdehafiflemeye başladığı Batı kültürüne oranla daha ge­leneksel yapıda olan toplumlarda, bu durum daha dabelirgindir. Bazı geleneksel kültürlerde, bir kadın için enkötü yazgı evlenmemek ya da hiç çocuk doğurmamakolabilir ve bir erkek için ise cinsel gücün yetersiz olmasıve çocuk yapamama gibi sorunlardan söz edilebilir. Butoplumlarda insanın hayatta tatmin olması için, önceliklecinsel kimliğini tatmin etmesi gerekir.

Batı'da, benlik duygusuna daha ziyade katkıda bulunanşey, fiziksel görünümdür: Diğerlerine oranla güçlü ya dazayıf, güzel ya da çirkin olması gibi. Birçok kişi için,özdeğer duyguları nihai olarak fiziksel güçleriyle, güzelgörünümleriyle, formda olmalarıyla ve dış görünüşleriyleilgilidir. Birçoğu çirkin ya da kusurlu bulunduklarıtakdirde özdeğer duygularının zayıfladığını hissederler.

Page 37: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

Bazı durumlarda, "vücudum" kavramı ya da zihinselimgesi, gerçekliğin tam anlamıyla çarpıtılmış bir halidir.Bir genç kadın aslında oldukça ince yapılı olmasınarağmen, aşırı kilolu olduğunu düşünerek kendini açlıktanöldürebilir, çünkü artık vücudunu görememektedir.Gördüğü tek şey, vücudunun zihinsel im­gesidir ve o dakendisine "ben şişmanım" veya "ben şişmanlıyorum"demektedir. Bu durumun temelinde, kendini zihinletanımlama yatar. İnsanlar kendilerini giderek daha fazlazihinle tanımladıkça ­ yani egosal bozukluğunyoğunlaşmasından söz ediyoruz ­ bu örneklerin sayısı dason yıllarda bir hayli artmıştır. Eğer

61

ECKHART TOLLE

bu hastalığa yakalanan kişiler kendi vücutlarını hiçbirzihinsel müdahale olmadan görebilselerdi, o zamankolayca iyileşebilirlerdi.

Kendilerini güzel görünümle, fiziksel güçle veya ye-tenekleriyle tanımlayanlar, o özellikler kaybolmayabaşladığında acı çekerler ve gerçek şu ki bu tür özelliklerinhepsi er ya da geç kaybolacaktır. Böyle bir durumda,kimliklerinin dayandığı şey çökme tehlikesiyle karşıkarşıyadır. Çirkin ya da güzel, her iki durumda da insanlarkimliklerinin önemli bir bölümünü fiziksel özelliklerindenalmaktadırlar. Daha açık konuşmak gerekirse, kimliklerinisürekli olarak vücutlarının zihinsel imgesindenkaynaklanan "ben" düşüncesine dayandırırlar. İşin acıtarafı, vücut da tüm fiziksel formların kaderini paylaşandiğer bir fiziksel formdur; yani hiçbir şekilde kalıcıdeğildir ve zaman içinde çürümeye başlar.

Yaşlanması, zayıflaması ve ölmesi kaçınılmaz olanfiziksel bedeni "ben" kavramıyla birleştirmek, er ya da geçacıya yol açar. Diğer yandan, kendini fiziksel bedenletanımlamamak da, ona bakmamak, ihmal etmek, te­mizlenmemek ya da umursamamak anlamına gelmez. Eğergüçlü, güzel veya canlıysa, bu özelliklerin tadınıçıkarmalısınız elbette; tabii devam ettikleri sürece. Doğrubeslenme ve fiziksel egzersizler sayesinde vücudunuzundurumunu geliştirebilirsiniz de. Ama anlatmaya çalıştığımşey şu: Kimliğinizi vücudunuzla bağdaştırmadığınıztakdirde, güzellik, güç veya canlılık kaybolduğunda, busizin özdeğerinizi ya da kimliğinizi hiçbir şekilde,

Page 38: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

etkilemez. Aslında, vücut zayıflamaya

62

VAR OLMANIN GÜCÜ

başladıkça, biçimi olmayan boyut, bilinç ışığı, içinizdedaha kolay parlayabilir.

Kimliklerini vücutlarıyla birleştiren insanlar sadecegüzel ya da neredeyse mükemmel vücutlara sahip olanlardeğildir. "Sorunlu" bir vücudu ve herhangi bir fizikselkusuru, hastalığı ya da sakatlığı da kimlik duygunuzakatabilirsiniz. O zaman kendinizi kronik bir rahatsızlığınkurbanı olarak görürsünüz. Doktorlardan ve bir kurban yada hasta olarak kimliğinizi onaylayan diğerlerinden sürekliilgi görürsünüz. O zaman farkında olmadan o hastalığatutunursunuz, çünkü kimliğinizi tanımlayan en önemlişeylerden biri haline gelir. Kısacası, bu da egonun kendinitanımlayabileceği başka bir düşünce formudur. Ego birkimlik bulduğunda, gitmesini istemez. Şaşırtıcı bir şekilde,daha güçlü bir kimlik arayışı içindeki ego, kendinigüçlendirmek için bir hastalık yaratabilir.

İÇSEL VÜCUDU HİSSETMEK

Kendini fiziksel vücutla tanımlamak egonun en temelbiçimlerinden biri olsa da, iyi haber şu ki ötesine geçmeyien kolay başarabileceğiniz form da budur. Bunu kendinizivücudunuz olmadığınıza ikna etmeye çalışarak değil,dikkatinizi vücudunuzun dış biçiminden ve vücudunuzlailgili düşüncelerden ­ güzellik, çirkinlik, güçlülük,zayıflık, şişmanlık, zayıflık gibi ­ içindeki canlılığıhissetmeye çevirerek yapabilirsiniz. Vücudu-

63

ECKHART TOLLE

nuzun dışarıdan görünüşü nasıl olursa olsun, dış biçimininötesinde yoğun canlı bir enerji alanı vardır.

Eğer "içsel vücut" farkmdalığı size tanıdık gelmiyorsa,

Page 39: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

bir an için gözlerinizi kapayın ve ellerinizin içinde hayatolup olmadığını hissetmeye çalışın. Zihninize sormayın,çünkü zihniniz "Bir şey hissetmiyorum," diyecektir.Muhtemelen şöyle de diyebilir: "Bana düşünecek dahailginç bir şey ver." Dolayısıyla, zihninize sormak yerine,doğrudan ellerinize sorun. Yani, içlerindeki belli belirsizcanlılığı hissetmeye çalışın. Orada olduğundan eminolabilirsiniz. Sadece dikkatinizi ellerinize vermenizyeterlidir. Başlangıçta belli belirsiz bir gıdıklanma hissialgılayabilirsiniz ama sonra bir enerji ve canlılıkhissedersiniz. Eğer dikkatinizi bir süre ellerinizdetutarsanız, canlılık duygusu yoğunlaşır. Bazı insanlarıngözlerini kapamasına bile gerek yoktur. Daha bunuokurken bile "içsel ellerini" hissedebilirler. Ardındanayaklarınıza geçin, dikkatinizi bir dakika kadar orada tutunve ellerinizle ayaklarınızı aynı anda hissetmeye başlayın.Sonra vücudunuzun diğer kısımlarını da katın ­ bacaklar,kollar, karın, göğüs, omuzlar... ­ ve böylece bütünvücudunuzun canlılığını hissedin.

Benim adına "içsel vücut" dediğim şey aslında artıkvücut değil, maddesel dünyayla biçimi olmayan dünyaarasındaki köprü olarak bir enerjidir. Elinizden geldiğincesık bir şekilde içsel vücudunuzu hissetmeyi alışkanlıkhaline getirin. Bir süre sonra bunu yapabilmek içingözlerinizi kapamaya bile ihtiyaç duymayacaksınız.Örneğin, birini dinlerken içsel vücudunuzu hisse­

64

VAR OLMANIN GÜCÜ

dip hissedemediğinize bakın. Yani, artık kendinizi biçimletanımlamamakta, biçimi olmayan Varlık durumunakaymaktasınızdır. Bu sizin öz kimliğinizdir. Vücutfarkmdalığı sadece sizi şimdiye getirmekle kalmaz, aynızamanda da egonuzdan kurtulmanız için bir çıkışkapısıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirdiği gibi, vücudunkendini iyileştirme yeteneğini de geliştirir.

VARLIĞIN UNUTKANLIĞI

Ego daima biçimle tanımlamak, kendinizi biçim içindearamak ve dolayısıyla da biçim içinde kaybetmektir. Bi­çimler sadece fiziksel vücutlar ve maddi nesneler değildir,harici biçimlerden daha temel olanı, bilinç alanımızda

Page 40: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

sürekli ortaya çıkan düşünce biçimleridir. Bunlar enerjiformasyonları olarak fiziksel nesnelerden daha azyoğunluklu ve daha hassastırlar ama yine de biçimdirler.Zihninizde hiç durmadan konuşan bir ses olarakalgılayabileceğiniz şey, aralıksız ve takıntılı düşüncelerdir.Her düşünce dikkatinizi tamamen kendi üzerineçektiğinde, kendinizi tamamen zihninizdeki sesle ve onaeşlik eden duygularla tanımladığınızda, kendinizidüşüncelerde ve duygularda kaybettiğinizde, tamamenbiçimle tanımlanırsınız ve dolayısıyla egonun tutsağıolursunuz. Ego, sürekli tekrarlanan düşüncelerin ve benlikduygusu eklenerek şartlanmış zihinsel­duygusal kalıplarınbir yığınıdır. Normalde biçimi olmayan bilinç olan Varlıkduygunuz biçimle karıştığında, ego ortaya

65

ECKHART TOLLE

çıkar. Kendinizle biçimle tanımlamanın anlamı budur. Bu,Varlığın unutkanlığı, öncelikli hata, gerçekliği kabusaçeviren mutlak ayrılık illüzyonudur.

DESCARTES'IN HATASINDANSARTRE'IN İÇGÖRÜSÜNE

Modern felsefenin kurucusu olarak kabul edilen on yedinciyüzyıl düşünürü Descartes, ünlü sözüyle ­ bunu temelgerçek olarak değerlendiriyordu ­ büyük bir hata yapmıştı:"Düşünüyorum, öyleyse varım." Bu aslında şu sorununcevabıydı: "Mutlak kesinlikle bilebileceğim herhangi birşey var mı?" Hiç şüphesiz her zaman düşündüğünüanlayarak ve bunu Varlık ile bağdaştırarak, kendinidüşünceyle tanımlamıştı. Nihai gerçek yerine aslındaegonun kökenini bulmuştu ama bunu bilmiyordu.

Yaklaşık üç asır sonra, bir düşünür Descartes'ın busözünde neredeyse diğer herkesin gözünden kaçan birnoktayı yakaladı. Bu kişinin adı Jean­Paul Sartre idi.Descartes'ın "Düşünüyorum, öyleyse varım," sözünüderinden inceleyen Sartre, sonunda kendi sözleriyle şunuanladı: "'Ben' diyen bilinçle düşünen bilinç aynı değil."Bununla ne demek istemişti? Eğer düşündüğünüzünfarkındaysanız, o farkmdalık düşünme sürecinin birparçası olamaz; dolayısıyla, bilincin farklı bir boyutuolması gerekir. Ve "ben" diyen de o farkmdahk­tır.

Page 41: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

İçinizde düşünceden başka bir şey olmasaydı, dü­şündüğünüzü dahi bilemezdiniz. Rüya gördüğünün

66

VAR OLMANIN GÜCÜ

farkında olmayan biri gibi olurdunuz. Rüya gören kişininrüyadaki imgelerle kendini tanımlaması gibi, siz dekendinizi düşüncelerle tanımlardınız. Birçok kişi hâlâ buşekilde yaşamakta, uyurgezer gibi ortalıkta dolaşmakta,uyuduğunu dahi bilmemekte, sürekli olarak aynı kabusgerçekliği yeniden yaratan zihin yapısının tutsağıolmaktadır. Rüya gördüğünüzü bildiğinizde rüya içindeuyanıksınız demektir. Yani başka bir bilinç boyutudevreye girmiştir.

Sartre'm içgörüsü muhteşemdir ama keşfettiği şeyinönemini kavrayabilmek için o da kendisini düşünceyle ta­nımlamaktadır: Yeni bir bilinç boyutunun ortaya çıkışı.

BÜTÜN ANLAYIŞIN ÖTESİNE GEÇEN HUZUR

Bu yeni bilinç boyutunu hayatlarının bir noktasında trajikbir kayıp yaşayarak keşfeden insanların sayısı çoktur.Bazıları sahip oldukları her şeyi, bazıları çocuklarını ya daeşlerini, sosyal pozisyonlarını, ünlerini ya da fizikselbecerilerini kaybederler. Bazı durumlarda, bir doğalfelaket ya da savaş yaşandığında, bütün bunları bir andakaybederler ve ellerinde "hiçbir şey" kalmadığını görürler.Buna bir sınır durumu diyebiliriz. Kendilerinitanımladıkları, kendilerine benlik duygusu veren herşeyleri ellerinden alınmıştır. Sonra, aniden ve açıklanamazbir şekilde, ilk anda hissettikleri yoğun korku veya acı,yerini kutsal bir Varlık duygusuna, derin bir huzura vekorkudan tam bir özgürleşmişliğe bı­

67

ECKHART TOLLE

rakır. Bu fenomeni St. Paul de yaşamış olmalıydı, çünküşöyle demişti: "Tüm anlayışın ötesine geçen Tanrısal

Page 42: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

huzur." Gerçekten de mantıklı görünmeyen bir huzurdurve bunu deneyimleyen insanlar kendilerine şöylesormuşlardır: Böyle bir durum karşısında nasıl oluyor dahuzurlu olabiliyorum?

Egonun ne olduğunu ve nasıl çalıştığını anladığınızda,bu sorunun cevabı gayet basittir aslında. Kendinizitanımladığınız, size benlik duygusu veren biçimlerçöktüğünde ya da elinizden alındığında, ego da çöker,çünkü ego biçimle tanımlamadır. Geride kendinizitanımlayabileceğiniz bir biçim kalmadığında, siz kimolursunuz? Etrafınızdaki biçimler yok olduğunda ya daölüm yaklaşırken, Varlık ya da Benlik duygunuz, biçimleiç içe geçmişliğinden tamamen arınır: Ruh, maddedekitutsaklığından kurtulur. Öz kimliğinizi biçimi olmayan, heryana yayılan bir Varlık, bütün biçimlerden vetanımlamalardan çok önce var olan bir Benlik olarakalgılarsınız. İşte Tanrısal huzur budur. Kim olduğunuzlailgili nihai gerçek, ben buyum ya da ben şuyum değil,Ben'dir.

Ne var ki trajik bir kayıp yaşayan herkes bu uyanışıdeneyimlemez. Bazıları hemen güçlü bir zihinsel imge yada düşünce biçimi yaratarak, kendilerini şartların, başkainsanların, adaletsiz kaderin ya da Tanrı'nın bir kurbanıolarak görürler. Bu düşünce biçimi ve yarattığı duygular ­öfke, kırgınlık, kendine acıma gibi ­ hemen bir sahtekimlik oluşturur ve trajik kayıpla çöken diğer tümtanımların yerini alır. Diğer bir deyişle, ego hemen

68

VAR OLMANIN GÜCÜ

yeni bir biçim bulur. Bu yeni biçimin son derece mutsuzbir kimlik olması egoyu hiç endişelendirmez, çünkü birkimliği olduğu sürece iyi ya da kötü olmasını umursamaz.Aslında, bu yeni ego daha katı, daha kasılmış ve dahadelinmez olacaktır.

Trajik bir kayıp yaşandığında, ya direnir ya da teslimolursunuz. Bazı insanlar derin bir kırgınlık yaşarlar;bazıları ise şefkatli, bilge ve sevgi dolu bir hale gelirler.Teslim olmak, olanları içtenlikle kabullenmek, kendiniziyaşama açmak demektir. Direnç, egonun sertleşen kabuğu,içsel büzülmesidir. Bu durumda kendinizi yaşamakapatırsınız. İçsel direnç durumunda yapacağınız her şey ­buna olumsuzluk adını da veriyoruz ­ daha fazla dış

Page 43: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

direnç yaratacak ve evren sizin tarafınızda olmayacaktır;yaşam size yardım etmeyecektir. Eğer panjurlarınızıkapatırsanız, güneş ışığı içeri giremez. Ama içtenlikleteslim olduğunuzda, yeni bir bilinç boyutu kendiliğindenaçılıverir. Eğer eyleme geçmek, bir şey yapmak mümkünya da gerekliyse, eyleminiz bütünle uyum içinde olacakve yaratıcı zeka ya da diğer bir deyişle koşulsuz bilinçtarafından desteklenecektir. O zaman şartlar ve insanlarsize yardımcı olacaktır. Hiç beklemediğiniz tesadüflergerçekleşecektir. Eğer hiçbir eylem mümkün değilse,huzur içinde olursunuz ve teslimiyetle birlikte içseldinginlik gelir, çünkü Tanrı'ya teslim olmuşsunuzdur.

69

Page 44: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

3. Bölüm

EGONUN ÖZÜ

Bazı insanlar kendilerini zihinlerindeki sesle ­ istek dışı vesürekli düşüncelerle onlara eşlik eden duygular ­ öylesinederinden tanımlamışlardır ki zihinlerinin esiri olduklarınısöyleyebiliriz. Bunu hiçbir şekilde fark etmediğinizsürece, düşünen kişiyi kendiniz sanırsınız. Bu egosal zi­hindir. Egosal diyoruz, çünkü her düşüncede ­ her anı, heryorum, görüş, bakış açısı, tepki veya duygu ­ bir benlikduygusu vardır. Ruhsal açıdan ele alırsak, bu bilinçsizlik­tir. Düşünceleriniz, zihninizin içeriği, elbette ki geçmişi­nizle şartlanmıştır; yetiştiğiniz ortam, kültürünüz, ailegeçmişiniz vb. gibi. Bütün zihinsel faaliyetlerinizin özün­de, sürekli tekrarlanan belli düşünceler, duygular ve tepkikalıplan vardır. İşte bu kimlik, egonun kendisidir.

Daha önce de gördüğümüz gibi, birçok durumda "ben"dediğinizde, konuşan egodur. İçinde düşünce ve

71

ECKHART TOLLE

Page 45: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

duygu, "ben ve geçmişim" diye tanımladığınız bir yığınanı, farkında olmadan oynadığınız ve alışkanlık halinegelmiş roller, milliyet, din, ırk, sosyal sınıf ya da politikeğilimler gibi kolektif tanımlamalar vardır. Buna ekolarak, sadece mülkiyetlerle değil, aynı zamanda görüşler,dış görünüş, uzun süreli kırgınlıklar, kendinizi baş­kalarından daha iyi ya da daha kötü veya başarılı ya dabaşarısız olarak görmeniz gibi kişisel tanımlamalar da sözkonusudur.

Egonun içeriği kişiden kişiye değişir ama her egodaaynı yapı işler. Diğer bir deyişle: Egolar sadece yüzeydedeğişir. Derinlerde hepsi aynıdır. Peki hangi şekillerdeaynıdır? Tanımlama ve ayrılıkla yaşarlar. Ego olaraktanımladığımız, benlik içeren zihin ürünü düşünceler veduygularla yaşadığınızda, kimliğinizin temeli sallantılıdır,çünkü düşünce ve duygular doğalarında gelip geçicidir.Her ego sürekli olarak hayatta kalmak, kendini korumak vegenişletmek için mücadele eder. Ben düşüncesinidesteklemek için, "başkası" şeklinde bir zıt düşünceyeihtiyaç duyar. Kavramsal "başkası" olmadan, kavramsal"ben" hayatta kalamaz. Başkaları, onları en çokdüşmanlarım olarak gördüğüm zaman başkalarıdır. Bubilinçsiz egosal kalıbın temelinde, başkalarında hata bulmave şikayet etme gibi egosal bir alışkanlık yatar. "Nedenkardeşinizin gözündeki çapağı görürsünüz de, kendigözünüzdeki merteği görmezden gelirsiniz?" dediğinde, İsabunu kastetmişti. Terazinin diğer ucunda, bireylerarasındaki fiziksel şiddet ve uluslar arasındaki savaşlarvardır. İncil'de, İsa'nın sorusu

72

VAE OLMANIN GUCU

cevapsız kalmaktadır ama cevap elbette ki şudur: Çünkübaşka birini eleştirdiğimde ya da suçladığımda, bu banakendimi üstün ve daha büyük hissettiriyor.

ŞİKAYET ETME VE KIRGINLIK

Şikayet etmek, egonun kendini güçlendirmek için en sıkbaşvurduğu yollardan biridir. Her şikayet, zihnin ürettiğive sizin tamamen inandığınız bir hikâyedir. Yüksek sesleya da düşüncelerinizde şikayet etmeniz arasında hiçbirfark yoktur. Kendini tanımlayacak başka bir şey bulamasa

Page 46: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

bile, birçok ego sadece şikayet ederek bile varlığınısürdürebilir. Böyle bir egonun­ etkisinde olduğunuzda,özellikle başka insanlar hakkında hiç farkında olmadan,alışkanlık olarak sürekli şikayet ettiğinizde, ne yaptığınızıbilmiyorsunuz demektir. İnsanlara olumsuz etiketleryapıştırmak, yüzlerine ya da arkalarından başka insanlarlakonuştuğunuzda veya sadece düşündüğünüzde, genelliklebu kalıpta yer alırsınız. Küfretmek ya da isimleryakıştırmak, etiket yapıştırmanın en kaba şeklidir veegonun haklı çıkarak başkalarının üzerinde zaferkazanması gerekir: "Serseri, aşağılık, piç!" Bütün bunlar,karşınızdakine söz hakkı tanımayan ve yargılayantanımlardır. Bunun bir alt seviyesinde bağırıp çağırmak vehemen altında da fiziksel şiddet gelir.

Kırgınlık, şikayet etme ve insanlara zihinsel etiketyapıştırmayla ilgili bir duygudur ve egoya daha fazlaenerji yükler. Kırgınlık, kendini kızgın, saldırıya uğra­

73

ECKHART TOLLE

mış, gücenmiş, haksızlığa uğramış ya da aşağılanmışhissetmektir. Başka insanlara açgözlülükleri, yalancılıkları,sahtekarlıkları, yaptıkları şeyler, geçmişte yaptıkları şeyler,söyledikleri şeyler, yapamadıkları şeyler, yapmaları ya dayapmamaları gereken şeyler için kırılırsınız. Ego bunabayılır. Başkalanndaki bilinçsizliği görmek yerine, bunukendi kimliğinize geçirirsiniz. Bunu kim yapıyor?İçinizdeki bilinçsizlik, yani ego. Bazen başkalarındagördüğünüz "hata" gerçekte var olmayabilir bile. Tam biryanlış anlama, başkalarını düşman olarak görmeye vekendini haklı ya da üstün çıkarmaya şartlanmış bir zihninyansımaları olabilir. Bazı zamanlarda ise hata var olabilirama ona odaklandığınızda ­ bazen başka hiçbir şeyigörmeyeceğiniz derecede ­onu abartırsınız. Başkalarındagördüğünüz şeyi kendinizde güçlendirirsiniz.

Başkalarının egolarına karşı tepkisiz kalmak, kendiiçinizdeki egonun ötesine geçmek için en etkili yöntemdirama aynı zamanda kolektif insan egosundan sıyrılmak içinde önemli bir adımdır. Ama ancak başka birinindavranışının egosundan kaynaklandığını anladığınız zamantam bir tepkisizlik durumunda olabilirsiniz. Kişiselolmadığını anladığınızda, sonuçta tepki vereceğiniz bir şeyde kalmaz. Egoya tepki vermeyerek, genellikle

Page 47: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

başkalanndaki akıllılığı ortaya çıkanrsınız ve bu da,şartlanmaya karşı şartlanmamış bilinçtir. Bazen gerçektenbilinçsiz insanlardan kendinizi korumak için bazı adımlaratmanız gerekebilir. Bunu onları düşman etmeden deyapabilirsiniz. Ama en önemli korunmanız,

74

VAR OLMANIN GÜCÜ

bilinçli olmaktır. Ego olan bilinçsizliği kişiselleştirdiği­nizde, karşınızdaki kişiyi düşman edinirsiniz. Tepkisizlikzayıflık değil, gerçek güçtür. Tepkisizliğin diğer bir adı dabağışlamadır. Bağışlamak, bir şeyi görmezden gelmek,daha doğrusu onun içinden bakarak diğer tarafınıgörmektir. Egonun diğer tarafına bakabildiğinizde, herinsanın özünde bulunan aklı görürsünüz.

Ego sadece başka insanlarla ilgili değil, durumlarlailgili olarak da şikayet etmeyi ve kırılmayı sever. Bir in­sana yapabileceğiniz şeyi, bir duruma da yapabilirsiniz;yani bir durumu da düşman edinebilirsiniz. Şöyle düşü­nürsünüz: Bu olmamalıydı; burada olmak istemiyorum;bunu yapıyor olmak istemiyorum; bana haksızlık yapıldı.Ve egonun en büyük düşmanı, elbette ki şimdi, yanihayatın kendisidir.

Şikayet etmek, birini hatasını düzeltebilmesi içinuyarmakla karıştırılmamalıdır. Ayrıca, şikayet etmemek,kötü davranışlara ya da kötü durumlara ses çıkarmamakanlamına da gelmez. Garsona çorbanızın soğuk olduğunuve ısıtılması gerektiğini söylemenin egoyla bir ilgisiyoktur; sonuçta tamamen tarafsız bir şekilde gerçeğisöylemektesinizdir. "Bana nasıl soğuk çorba getirirsin?"diye çıkıştığınızda, ego devreye girer. Burada, soğukçorba yüzünden kişisel olarak öfkelenmiş bir "ben" vardırve bu durumu olabildiğince sömürmeye kararlıdır, çünkü"ben," başka birini hatalı çıkarmaya bayılır. Sözünüettiğimiz şikayet etme, egonun hizmetindedir, değişimindeğil. Bazen ego şikayet etmeye devam etmek içindurumun değişmesini bile istemeyebilir.

75

Page 48: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

ECKHART TOLLE

Belki şu anda, herhangi bir şeyle ilgili şikayet edenzihin sesinizi dinleyin ve onun farkına varın: Egonun sesi,şartlanmış bir düşünce kalıbından fazlası değildir. Bu sesifark ettiğiniz her seferinde, sesin siz olmadığım daanlarsınız; siz, o sesin farkında olan farkmdalıksı­nızdır.Arka planda farkındalık vardır. Ön planda ses, yanidüşünen vardır. Bu şekilde egodan kurtulur vegözlenmeyen zihnin ötesine geçersiniz. Kendi içinizdekiegonun farkına vardığınız an, o artık ego değil, sadeceeski, şartlanmış bir zihin kalıbıdır. Ego farkında olmamayıgerektirir. Farkındalık ve ego birlikte var olamazlar. Eskizihin kalıbı ya da zihinsel alışkanlık bir süre daha hayattakalabilir ve tekrar tekrar ortaya çıkabilir, çünkü sonuçtabinlerce yıllık kolektif insan bilinçsizliğinin yarattığı birivme söz konusudur ama onu fark ettiğiniz her seferindezayıflamaya devam edecektir.

TEPKİSELLİK VE KİN

Kırgınlık genellikle şikayet etmeyle birlikte oluşan birduygu olsa da, öfke gibi daha güçlü bir duyguyla da ortayaçıkabilir. Bu şekilde, enerjik açıdan çok daha yüklü birhale gelir. Şikayet etmenin ardından tepkisellik gelir ki buda egonun kendini güçlendirmek için başvurduğu diğer biryoldur. Tepki vermek için bir sonraki şeyi bekleyen çokkişi vardır. Rahatsızlık duyacakları veya sinirlenecekleribir şey arayıp dururlar ve genellikle de bir sonraki öfkenedenini bulmaları uzun sürmez. "Bu çok

76

VAR OLMANIN GÜCÜ

büyük bir terbiyesizlik," derler. "Nasıl cüret edersin?""Buna çok kızdım." Bazı insanlar nasıl madde bağımlısıolursa, bu insanlar da öfke bağırmışıdırlar. Şuna bunaöfkelenerek, benlik duygularını güçlendirirler.

Uzun süreli kırgınlığa kin adı verilir. Kin, sürekli birduygudur ve birçok kişinin egosunda bu yüzden önemliyer tutar. Kolektif kin ­ kan davası gibi ­ ulusların ya dakabilelerin kolektif bilinçsizliğinde uzun süre devamedebilir ve asla sona ermeyen bir şiddet döngüsünü canlıtutar.

Kin, bazen uzak geçmişte yaşanmış ama takıntılı

Page 49: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

düşünceler sayesinde canlı tutulmuş bir olaydan kay­naklanan güçlü bir olumsuz duygudur. Böyle bir durumdainsanlar sürekli "biri bana şunu yapmıştı" ya da "biri bizeşunu yapmıştı" deyip dururlar. Diğer yandan, kin aynızamanda hayatınızın diğer alanlarını da kirletir. Örneğin,kin duyduğunuz kişi hakkında düşünürken ve nefretinizihissederken, şu anda olan bir şeyi, şu anda konuştuğunuzbir kişiyi ya da size yapılan bir şeyi algılamanızı tamamençarpıtacak olan olumsuz bir duygusal enerjiylekarşılaşırsınız. Güçlü bir kin, hayatın büyük bölümünükirletmeye ve sizi egonun tutsağı konumunda tutmayayeter.

Hâlâ kin güdüp gütmediğinizi, hayatınızda hâlâ ta­mamen bağışlamadığınız bir "düşmanın" bulunup bu­lunmadığım anlamak için kendinize karşı son derecedürüst olmanız gerekir. Eğer böyle bir durum söz konu­suysa, hem duygu hem de düşünce olarak kinin farkınavarmalısınız; yani, nefret duygusunun yanı sıra, onu canlıtutan düşünceleri de fark edebilmelisiniz. Kininiz­

77

ECKHART TOLLE

den kurtulmaya çalışmayın. Kinden kurtulmaya, bağış­lamaya çalışmak işe yaramaz. Bağışlama, ancak nefre­tinizin sahte bir benlik duygusunu güçlendirmekten başkabir amaca hizmet etmediğini anladığınızda doğal olarakgelecek olan bir şeydir. Görmek, özgürleşmektir."Düşmanlarınızı bağışlayın," derken, İsa aslında insanzihnindeki en temel egosal yapılardan birini ortadankaldırmaktan söz ediyordu.

Geçmiş, sizi şimdide yaşamaktan alıkoyma gücünesahip değildir. Bunu sadece geçmişe dayalı nefret ve kinyapabilir. Peki kin ya da nefret nedir? Sadece eski dü-şünce ve duygulardan oluşan bir "yük."

HAKLI OLMAK, HAKSIZ ÇIKARMAK

Şikayet etmek, başkalarında hata bulmak ve tepkisel­lik,egonun varlığı için ihtiyaç duyduğu sınır ve aynlıkduygusunu güçlendirir. Ama aynı zamanda, egoya birüstünlük duygusu kazandırarak da bunu yaparlar. Bir trafiksıkışıklığı, politikacılar, "açgözlü zenginler" ya da "tembelişsizler," iş arkadaşlarınız, eski eşiniz, erkekler ya da

Page 50: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

kadınlar hakkında şikayet etmenin size nasıl bir üstünlükduygusu kazandırabileceğini hemen göreme­yebilirsiniz.Şikayet ettiğinizde, mantık olarak siz hak­hsınızdır veşikayet ettiğiniz ya da tepki verdiğiniz durum veya kişihaksızdır.

Hiçbir şey egoyu haklı olmak kadar besleyemez. Haklıolmak, zihinsel bir pozisyonu tanımlamaktır; bir

78

VAR OLMANIN GÜCÜ

bakış açısı, bir görüş, bir yargı, bir hikâye gibi. Haklı ol­manız için, elbette ki başka birinin haksız olması gerekirve ego da haklı olmak için başkalarını haksız çıkarmayabayılır. Diğer bir deyişle: Daha güçlü bir benlikduygusuna sahip olabilmek için, başkalarını haksız çı­karmanız gerekir. Şikayet ve tepkisellikle, sadece birkişiyi değil, bir durumu da haksız çıkarabilirsiniz; örneğin"bunun olmaması gerekirdi," demek gibi. Haklı olmak,yargılanıp haksız çıkarılan bir kişi ya da bir durumkarşısında size hayali bir ahlaki üstünlük kazandırır. Bu,egonun açlığım çektiği üstünlük duygusudur ve böyleliklekendini güçlendirir.

BİR İLLÜZYONA KARŞI KENDİNİ SAVUNMAK

Hiç şüphesiz bazı gerçekler de vardır. "Işık sesten dahahızlı yol alır," derseniz ve biri size bunun aksini söylerse,siz kesinlikle haklısınız, o da kesinlikle haksızdır. Sadeceşimşeğin gök gürültüsü sesinin gelmesinden öncegörülmesi, bunun en belirgin kanıtıdır. Dolayısıyla, sadecehaklı değilsinizdir, aynı zamanda da haklı olduğunuzubilirsiniz. Bunda herhangi bir şekilde egodan söz edilebilirmi? Muhtemelen ama öyle olması şart değildir. Sadecedoğru olduğunu bildiğiniz bir şeyi ifade ediyorsanız veişin içine benlik duygunuzu katmıyorsanız, bunun egoylahiçbir ilgisi olamaz. Ego, zihin ve zihinsel bir pozisyonlatanımlamadır. Ama böyle bir durumda, farkında olmadanegonuzla hareket ediyor da

79

Page 51: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

ECKHAET TOLLE

olabilirsiniz. Eğer karşınızdakine "İnan bana, biliyorum,"ya da "Neden bana hiç inanmıyorsun?" diye soruyorsanız,işin içine ego karışmış demektir. "Işık sesten daha hızlı yolalır," gibi basit ve yalın bir ifade, şimdi bir illüzyonunhizmetine girmiş bir gerçektir. Sahte bir "benlik"duygusuyla kirlenmiştir; kişiselleşerek zihinsel birpozisyona dönüşmüştür.

Ego her şeyi kişisel olarak algılar. Duygular yükselir,savunmacılık devreye girer ve hatta saldırganlıkhissedilebilir. Gerçeği mi savunuyorsunuz? Hayır, gerçekolan bir şeyin savunulmaya ihtiyacı yoktur. Işık ya da ses,başka birinin söylediğini ya da düşündüğünü dikkatealmaz. Asıl savunduğunuz şey gerçek değil,kendinizsinizdir; daha doğrusu, sahte benlik illüzyonunuz.Hatta illüzyonun kendini savunduğunu söylemek daha dadoğru olur. Basit ve doğrudan gerçekler bile kendini egosalbozukluğa sunabiliyorsa, daha az somut gerçeklerden sözedilebilecek görüşler, bakış açıları ve yargılar ­ hepsidüşünce biçimlerinden ibarettir ­ kolayca benlikduygusunda kaybolabilirler.

Her ego, görüşleri ve bakış açılarını gerçeklerle karış­tırır. Dahası, bir olayla o olaya verilen tepki arasındakifarkı bilemez. Her ego, seçici algı ve bozuk yorumlamakonusunda bir "üstatf'tır. Sadece farkmdalık ­ düşüncedeğil ­ sayesinde bir gerçekle görüş arasındaki farkı bi­lebilirsiniz. Sadece farkmdalık sayesinde şunu görebilir­siniz: Burada bir durum var, şurada da bu durumla ilgiliduyduğum öfke var. Sonra, aynı duruma farklı yaklaşımlarolabileceğini anlarsınız. Ancak farkmdalık saye­

80 „

VAR OLMANIN GÜCÜ

sinde, bir durum ya da bir kişiyle ilgili sınırlı bir bakışaçısı sürdürmek yerine resmin tamamını görebilirsiniz.

GERÇEK: GÖRECE Mİ, YOKSA MUTLAK MI?

Basit ve kanıtlanabilir gerçeklerin ötesinde, "Ben hak­lıyım, sen haksızsın," görüşü gerek kişisel ilişkilerde,gerekse uluslar, kabileler, dinler vb. arasındaki ilişkilerde

Page 52: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

çok tehlikeli bir şeydir.Ama "Ben haklıyım, sen haksızsın," inancı, egonun

kendini güçlendirmesinin en temel yollarından biridir vekendini haklı kılıp başkalarını haksız çıkarırken, insanlararasında ayrım ve çatışmalara neden olmaktadır. Peki bu,hiçbir şekilde doğru ve yanlış davranışların, eylemlerin yada inançların olmayacağı anlamına mı gelir? Bu, bazıçağdaş Hıristiyan öğretilerinin zamanımızın en büyükkötülüğü olarak gördüğü ahlaki görecelik değil midir?

Gerçek şu ki Hıristiyanlık tarihi, mutlak gerçeğin teksahibi olduğuna inanmanın ­ diğer bir deyişle, haklı ol­manın ­ eylemleri ve davranışları delilik noktasına var­dıracak kadar sapkınlığa yol açabileceğinin en güzel ör­neğidir. Asırlar boyunca görüşleri Kilise doktrininden birparça saptığı ya da İncil'in dar görüşlü yorumlan("Gerçek") haklı ve kendileri haksız görüldüğü için in­sanlara işkence yaptılar ya da diri diri yaktılar. Kilise'yegöre bu insanlar o kadar hatalıydı ki öldürülmeleri gere­kiyordu. Gerçek, insan hayatından daha önemli olarak

81

ECKHART TOLLE

algılanıyordu. Peki Gerçek neydi? İnanılması gereken birhikâye; diğer bir deyişle, bir yığın düşünce biçimi.

Kamboçya'nın manyak diktatörü Pol Pofun öldürül­mesini emrettiği bir milyon insan, gözlük takanları dakapsıyordu. Neden mi? Ona göre, tarihin Marksist yorumumutlak gerçekti ve Pol Pofun kendi yorum eklemelerinegöre, gözlük takan insanlar eğitimli sınıfa aitti, yaniburjuvalar, köylüleri sömüren asalaklardı ve öldürülmelerigerekiyordu. Yeni bir sosyal düzen kurulabilmesi için,onların ortadan kaldırılması şarttı. Onun gerçeği de biryığın düşünce biçiminden ibaretti.

Kilise, göreceliğin, yani insan davranışlarına rehberlikedecek hiçbir mutlak gerçeğin bulunmadığı inancınınzamanımızın en büyük kötülüğü olduğunu düşünmektekesinlikle haklı; ama onu bulamayacağınız bir yerdeararsanız, mutlak gerçeği asla bulamazsınız: Doktrinlerde,ideolojilerde, kural yapılarında veya hikâyelerde. Bütünbunların ortak noktası nedir? Hepsi düşünceden oluşur.Düşünce, gerçeğe işaret edebilir ama asla gerçeğin kendisideğildir. Bu yüzden Budistler şöyle derler: "Ay'ı işareteden parmak, Ay değildir." Bütün dinler, nasıl

Page 53: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

yaklaştığınıza bağlı olarak, aynı derecede doğru ve aynıderecede yanlıştır. Onları egonun ya da Gerçeğinhizmetinde kullanabilirsiniz. Sadece kendi dininizinGerçek olduğuna inanırsanız, dininizi egonun hizmetindekullanıyorsunuz demektir. Bu şekilde kullanıldığında, dinideoloji haline gelir ve insanlar arasında çatışma, ayrılık vehayali bir üstünlük duygusu yaratır. Gerçeğin hizmetindekullanıldıklarında ise,

82

VAR OLMANIN GÜCÜ

çoktan uyanmış olan insanların ruhsal uyanış yolunda sizebıraktıkları tabelaları ve işaretleri görür, onları olmasıgerektiği şekilde izleyerek kendinizi biçimle ta­nımlamalardan özgürleştirirsiniz.

Sadece bir tek mutlak Gerçek vardır ve diğer tümgerçekler ondan türemiştir. O Gerçeği bulduğunuzda,davranışlarınız da onunla uyum içinde olur. İnsan dav­ranışları Gerçeği yansıtabileceği gibi, illüzyonu da yan­sıtabilir. Gerçek söze dökülebilir mi? Elbette. Ama keli­meler Gerçeğin kendisi olamaz; sadece Ay'ı işaret edenparmak olabilirler.

Gerçek sizden ayrılamayacak bir şeydir. Evet, Gerçeğinkendisisiniz. Onu başka bir yerde aradığınız her seferindealdanırsınız. Öz Varlık olarak siz Gerçeğin kendisisiniz."Ben yolum, ben gerçeğim, ben yaşamım," dediğinde, İsabunu kastediyordu. Bu sözler doğru anlaşıldığı takdirde,İsa'nın gerçeği en güçlü ve doğrudan işaret ettiğibölümdür. Ama yanlış yorumlandıklarında, çok büyük birengel haline gelebilirler. İsa en derindeki, en temeldekiBen'den söz etmiştir; bütün canlıların temel özü olankimlikten. Hayattan bizler olarak söz etmiştir. BazıHıristiyan mistikler, buna içteki İsa demişlerdir; Budistleraynı şeye içteki Buda derler; Hindular için ise içte yaşayantanrı, Atman'dır. Kendi içinizdeki o boyutla bağlantıkurabildiğinizde ­ bunu doğal olarak yapabildiğinizde,mucizevi bir başarı olarak değil ­ bütün eylemleriniz veilişkileriniz, derinden hissettiğiniz tüm yaşamın birliğiniyansıtacaktır. Bu sevgidir. Kanunlar, emirler, kurallar vetüzükler, kendi özlerinden

83

Page 54: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

ECKHART TOLLE

uzaklaşanlar için gereklidir. Kurumsal kanunların asılamacı, egonun aşırı uçlara kaymasını engellemektir amabunu bile yapamamaktadırlar.

EGO KİŞİSEL DEĞİLDİR

Kolektif seviyede, "Biz haklıyız, siz haksızsınız," şeklin­deki zihin yapısı, dünya üzerinde uluslar, ırklar, kabileler,dinler ya da ideolojiler arasındaki çatışmaların uzun süreli,aşırı ve yerel olduğu noktalarda özellikle derinden köksalmış durumdadır. Çatışmanın iki tarafında kalan herkes,kendilerini kendi bakış açılarıyla tanımlamış, kendi"hikâyelerine" aynı derecede inanmışlardır. İki taraf dadiğerinin bakış açısının var olabileceğini kesinlikle kabuledememektedir. İsrailli yazar Y. Halevi, "bir rekabethikâyesinin sona ermesi"nden söz etmektedir amadünyanın birçok yerinde, insanlar bunu yapamamakta yada yapmak istememektedir. İki taraf da kendilerininmutlak gerçeğe sahip olduğuna inanmaktadır. İkisi dekendilerini kurban, karşılanndakini "kötü" olarakgörmektedir ve düşmanlarını kavramsallaştı­rarakinsanlıktan uzaklaştırmış olduklarından, birbirlerine hertürlü şiddeti uygulayarak çocukları dahi öldürürken,yarattıkları acıyı ve karşılarmdakinin insanlığınıhissedememektedirler. Delice bir saldın ve intikam, eylemve tepki döngüsünde sıkışıp kalmışlardır.

Mekanizma aynı şekilde çalışmasına rağmen, buradakolektif "biz"e karşı kolektif "siz" egosunun bireysel

84

VAR OLMANIN GÜCÜ

"ben" egosundan daha tehlikeli olduğunu görmekteyiz. Bugezegende insanların birbirlerine'uyguladıkları şiddetinbüyük bölümü, suç organizasyonlarının veya zihinselaçıdan dengesiz insanların işi değildir; tam aksine,kolektif egonun hizmetine girmiş saygın vatanseverlerdir.Dolayısıyla, bu gezegende "normal" insanların aslında"deli" olduklarını söyleyebiliriz. Peki bu deliliğintemelinde yatan şey nedir? Tam olarak kendini düşünce

Page 55: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

ve duyguyla tanımlama; yani ego.Açgözlülük, bencillik, sömürü, zulüm ve şiddet, geze­

genin her yanına yayılmış durumdadır. Bunları temeldeyatan bozukluğun ya da zihinsel hastalığın bireysel vekolektif ifadeleri olarak görmezseniz, kişiselleştirme ha­tasına düşersiniz. Bir kişi ya da grup için bir kavramsalkimlik oluşturarak şöyle dersiniz: "İşte bu adam bu; onlarda onlar." Başkalarında algıladığınız egoyu kimlikleriylekarıştırdığınızda, kendi egonuz bu yanlış algıyı haklı vedolayısıyla üstün olmak sayesinde kendini beslemek içinkullanır ve bunu da genellikle düşman olarak algılanankişiyi aşağılayarak, ona öfke ve nefret duyarak yapar.Bütün bunlar, egoyu fazlasıyla tatmin eder. Sizinlekarşınızdaki kişi arasındaki ayrımı güçlendirir ve bufarklılık öylesine dev boyutlara ulaşır ki artık kar­şınızdakinin insan olduğunu, sizinle aynı özden geldiğinive aynı Yaşam'ı paylaştığını hissedemezsiniz.

Başkalarında güçlü şekilde algıladığınız ve onlarınkimliğiyle karıştırdığınız belli egosal kalıplar, aynı za­manda sizin içinizde de varlığını gösterir ama kendi içi­nizdekini fark edemezsiniz. Dolayısıyla, aslında düş­

85

ECKHAKT TOLLE

manlannızdan öğrenecek çok şeyiniz vardır. Onlarda ensinir bozucu, en rahatsız edici olarak tanımladığınız şeynedir? Bencillikleri mi? Açgözlülükleri mi? Güç ve kontrolihtiyaçları mı? Samimiyetsizlikleri, sahtekarlıkları, şiddeteğilimleri veya başka bir şey mi? Başka birinde rahatsızolduğunuz ve güçlü şekilde tepki verdiğiniz her şey, siziniçinizde de vardır. Ama bir tür egodan fazlası değildir vedolayısıyla kesinlikle kişilik dışıdır. O kişinin gerçekte kimolduğuyla ya da sizin gerçekte kim olduğunuzla hiçbirilgisi yoktur. Ancak onu asıl kimliğinizle karıştırdığınıztakdirde benlik duygunuz için tehdit oluşturabilir.

SAVAŞ BİR ZİHİN YAPISIDIR

Belli durumlarda, kendinizi ya da başka birini bir diğe­rinden zarar görmekten korumanız gerekebilir ama sa­vaştığınız şeyi kötü olarak kabul edip "kötülüğün kökünükazıma" misyonuna girişmemeye dikkat edin. Bilinçsizliğekarşı savaşmak, sizi de bilinçsiz yapar. Bilinçsizlik ya da

Page 56: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

bozuk egosal davranış, asla saldırıyla yok edilemez.Rakibinizi yenseniz bile, bilinçsizlik sizin içinize geçerveya rakibiniz yeni bir görünüme bürünür. Savaştığınız şeygüçlenir; direndiğiniz şey direnir.

Bugünlerde sık sık "buna karşı savaş," "şuna karşısavaş" diye savaş ilanlarını sık sık duyuyorsunuz; ben butür sözler duyduğum her seferinde, kesinlikle başarısızolacağını biliyorum. Uyuşturucuya, suç organi­

86

VAE OLMANIN GÜCÜ

zasyonlarma, terörizme, kansere, yoksulluğa ve daha birsürü şeye savaş açılıyor. İşin ilginç yanı, uyuşturucuya vesuç organizasyonlarına karşı savaş açılmasına rağmen, sonyirmi beş yıl içinde bu alanlarda belirgin artışlar gözlendi.Birleşik Devletler'de hapishanede yaşayan insanların sayısı1980'de 300,000 iken, 2004 yılında 2.1 milyona fırladı.Hastalığa karşı savaş, bize birçok şeyin yanındaantibiyotikleri de verdi. Başlangıçta, son derecebaşarılıydılar ve bulaşıcı hastalıklara karşı açtığımızsavaşta kazanmamızı sağlıyor gibiydiler. Şimdiyse birçokuzman, antibiyotiklerin yaygın şekilde kullanımının birsaatli bomba yarattığını ve antibiyotiklere karşı dirençlibakterilerin büyük bir olasılıkla aynı hastalıklarıhortlatacağını söylemektedir. Journal ofthe AmericanMedical Asso-ciation'a göre, Birleşik Devletler'de tıbbitedaviler, kalp hastalıkları ve kanserden sonra en yaygınüçüncü ölüm nedeni olarak görünmektedir. Çin tıbbı veho­meopati, hastalıklara düşman olarak yaklaşmayan vedolayısıyla ortaya çıkacak yeni hastalıklar yaratmayan çokgüçlü iki alternatiftir.

Savaş bir zihin yapısıdır ve bu zihin yapısındankaynaklanan tüm eylemler, ya kötü olarak algılanandüşmanı güçlendirecek ya da savaş kazanıldığı takdirdebirincisi kadar etkili ve genellikle de daha güçlü yeni birdüşman, yeni bir kötülük yaratacaktır. Bilinç durumunuzladış gerçekliğiniz arasında derin bir bağ vardır. "Savaş"gibi bir zihin yapısının tutsağı olduğunuzda, algılarınız sonderece seçici bir hal alır

87

Page 57: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

ECKHART TOLLE

ve bozulur. Diğer bir deyişle, sadece görmek istediğinizigörür, onu da yanlış yorumlarsınız. Böylesine bir aldatıcısisteminden ne tür eylemler doğabileceğini bir düşünün.Ya da hayal etmek yerine, bu gece televizyonda haberleriizleyin.

Egoyu olduğu gibi tanıyın: Kolektif bir bozukluk, insanzihninin deliliği. Egoyu olduğu gibi tanımladığınızda, onuartık başka birinin kimliği olarak yanlış yorum­lamazsınız.Dahası, egoyu olduğu gibi tanımladığınızda, ona karşıtepkisiz kalmak da daha kolaylaşır. Artık kişisel olarakalgılamazsınız. Şikayet etmek, suçlamak, haksız çıkarmayaçalışmak sona erer. Kimse haksız değildir, sadece birininegosu söz konusudur, o kadar. Herkesin aynı zihinselhastalığın pençesinde olduğunu anladığınızda, ister istemezşefkat duyarsınız. Bütün ego­sal ilişkilerin parçası olan birdramı daha fazla körük­lemezsiniz. Peki onu körükleyennedir? Tepkisellik. Ego buna dayanır.

HANGİSİNİ İSTERSİNİZ;BARIŞ MI, YOKSA DRAM MI?

Barış istersiniz. Barışı istemeyen hiç kimse yoktur. Amaiçinizde dramı, çatışmayı isteyen bir şey vardır. Onu şuanda hissedemeyebilirsiniz. İçinizdeki tepkiyi tetikleyenbir durumu ya da bir olayı beklersiniz: Birinin sizi o ya dabu nedenden suçlaması, size saygı duymaması, bölgenizeizinsiz girmesi, bir şeyleri yapma

88

VAR OLMANIN GÜCÜ

tarzınızı sorgulaması, para hakkında tartışması gibi... Ozaman içinizde yükselen ve belki düşmanlık ya da öfkekılığına bürünmüş korkuyu, o güçlü enerji akışınıhissedebiliyor musunuz? Kendi sesinizin sert çıktığını,bağırıp çağırdığınızı ya da sinsi bir sesle konuştuğunuzuduyabiliyor musunuz? Zihninizin pozisyonunu savunmak,

Page 58: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

suçlamak, saldırmak, haklı çıkarmak için yarıştığınıhissedebiliyor musunuz? Diğer bir deyişle, bilinçsizlikanında uyanabiliyor musunuz? İçinizde savaşta olan,tehdit edildiğini hisseden ve ne olursa olsun hayattakalmaya, bu tiyatro oyununda zafer kazanan karakterolarak kimliğini korumaya çalışan bir şeyin varlığınıhissedebiliyor musunuz? Huzurlu olmaktansa haklı olmayıtercih eden bir şeyin varlığını algılayabiliyor musunuz?

EGONUN ÖTESİNDE: GERÇEK KİMLİĞİNİZ

Ego savaşta olduğunda, hayatta kalmak için savaşmanınbir illüzyondan ibaret olduğunu sakın unutmayın. Oillüzyon kendini siz sanır. Başlangıçta Varlığa tanıkolurken orada olmak kolay değildir; özellikle de ego ha­yatta kalmak için mücadeleye giriştiğinde ya da geçmiştenkaynaklanan egosal bir kalıp aktif hale geldiğinde. Amabir kez tadını aldığınızda, Varlık gücünüzü geliştirirsinizve ego yavaş yavaş üzerinizdeki hakimiyetini kaybeder.Böylece, egodan ve zihinden çok daha büyük bir güçhayatınıza yerleşir. Egodan kurtulmak

89

ECKHAET TOLLE

için gereken tek şey, onun farkında olmaktır, çünkü far­kındalık ve ego bir arada var olamaz. Farkındalık, şimdiki

anın içinde gizli olan güçtür. Ona aynı zamanda Varlıkadını vermemizin nedeni budur. İnsan varlığının nihai

amacı ya da diğer bir deyişle sizin var oluş amacınız, ogücü bu dünyaya getirmektir. Egodan kurtulmanın

gelecekte ulaşılması amaçlanan bir hedef halinegetirilemeyecek olmasının nedeni de budur. Sadece Varlık

sizi egodan kurtarabilir ve ancak Şimdi'de var olabilirsiniz;geçmişte ya da yarında değil. Sadece Varlık içinizdekigeçmişi silerek sizi bilinç durumuna taşıyabilir. Ruhsal

aydınlanma nedir? Ruh olduğunuzu anlamak mı? Hayır, bubir düşüncedir. Sizin doğum belgenizde yazılı kişi

olduğunuzu söyleyen düşünceye oranla gerçeğe bir parçadaha yakındır ama yine de hâlâ bir düşüncedir. Ruhsal

aydınlanma, algıladığım, deneyim­lediğim, düşündüğüm yada hissettiğim şeyin aslında ben olmadığını, kendimi

sürekli kaybolmakta olan bu şeyler içinde bulamayacağımı

Page 59: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

açıkça görebilmektir. Buda muhtemelen bunu bütünçıplaklığıyla görebilen ilk insandı ve dolayısıyla, anata(bensizlik) onun öğretisinin merkez noktalarından biri

haline geldi. İsa "Kendinizi inkar edin," dediğinde, asılanlatmak istediği şuydu: Benlik yanılgısından kendinizi

kurtarın. Eğer benlik ­ yani ego ­ gerçekten ben olsaydı,onu "inkar etmek" saçmalık olurdu.

Geriye kalan şey, algıların, deneyimlerin, düşüncelerinve duyguların gelip gittiği bilinç ışığıdır. Bu Var­lık'tır;daha derin olan gerçek Ben. Kendimi bu şekilde

90

VAR OLMANIN GÜCÜ

tanıdığımda, hayatımda olup bitenlerin artık mutlak değil,sadece görece önemi kalır. Hepsini onurlandırırım amamutlak ciddiyetini ve ağırlığını kaybeder. Asıl önemli olanşey şu olarak kalır: Temel Varlığımı, gerçek Ben'i,hayatımın her anında arka planda hissedebiliyor muyum?Daha net konuşmak gerekirse, şu anda Ben olan Ben'ihissedebiliyor muyum? Yoksa kendimi olaylara, zihne vedünyaya mı kaptırıyorum?

BÜTÜN YAPILAR DENGESİZDİR

Ne biçim alırsa alsın, egonun ardındaki bilinçsiz dürtükendim olduğumu sandığım imajı güçlendirmek ister.Egonun ortaya koyduğu tüm davranışlar, gizli dürtüler,­daima aynıdır: Ortaya çıkma, kendini belli etme, özel ol­ma, kontrol etme ihtiyacı; güç, dikkat ve hep daha fazlasıiçin duyulan ihtiyaç. Ve elbette, bir ayrılık duygusu ya dadiğer bir deyişle, zıtlık veya düşman ihtiyacı.

Ego daima başka insanlardan veya durumlardan birşeyler ister. Daima gizli bir amaç, daima bir "henüz yet­mez" duygusu, yetersizlik ve doldurulması gereken birboşluk duygusu vardır. İstediğini elde etmek için insanlarıve durumları kullanır ve hatta bunu başardığında biletatmini asla uzun sürmez. Hedefleri sık sık şaşar ve"istiyorum" ile "ne" arasındaki boşluk çoğunlukla süreklibir hüzün ve acı kaynağı olarak kalır. Şimdi klasiklerarasına girmiş olan "(I Can't Get No) Satisfaction ­ AslaTatmin Olamıyorum" adlı şarkı, tamamen ego­

Page 60: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

ECKHART TOLLE

nun sarkışıdır. Egonun tüm hareketlerinin altında yatantemel duygu, korkudur. Önemli biri olamama korkusu, varolmama korkusu, ölüm korkusu gibi. Bütün hareketlerisonuçta bu korkuyu ortadan kaldırmak üzere tasarlanmıştırama egonun en fazla yapabileceği şey, bunu yakın birilişkiyle, yeni bir mülkle ya da şunda veya bundakazanmakla geçici olarak kapamaktır. İllüzyon sizi aslatatmin edemez. Sadece doğru şekilde anlaşılırsa, gerçeksizi özgür bırakabilir.

Neden korku? Çünkü ego biçimle tanımlanarak ortayaçıkar ve derinlerde, hiçbir biçimin kalıcı olmadığını,hepsinin gelip geçici olduğunu bilir. Dolayısıyla, dışarıdanbakıldığında güvenli görünse bile, egonun etrafında daimabir güvensizlik duygusu vardır.

Bir dostumla birlikte California, Malibu'daki güzel birdoğal mekanda yürürken, bir zamanlar bir malikane olanbir binanın kalıntılarına rastladık. Anladığımız kadarıyla,yıllar önce bir yangında yıkılmıştı. Her tarafı muhteşembitkiler ve ağaçlarla kaplanmış kalıntılara yaklaşırken,patikanın yan tarafında park yetkilileri tarafından konmuşbir tabelayla karşılaştık: DİKKAT! BÜTÜN YAPILARDENGESİZDİR. Arkadaşıma döndüm: "Biliyor musun,"dedim, "bu çok güçlü bir sutra." Orada şaşkın şaşkındurduk. Bütün yapıların (biçimlerin) dengesiz ve gelipgeçici olduğunu anladığınızda, içinizi derin bir huzurkaplar. Bunun nedeni, etrafınızdaki tüm biçimlerin gelipgeçici olduğunu anlamanın, sizi kendi içinizdeki biçimiolmayan ve ölümün ötesinde kalan boyuta karşıuyandırmasıdır.

92

VAK OLMANIN GÜCÜ

EGONUN KENDİNİ ÜSTÜNHİSSETMESİ GEREKİR

Egonun çevrenizdeki insanlarda ve daha da önemlisikendinizde gözlemleyebileceğiniz gizli ama kolayca göz­

Page 61: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

den kaçan bazı biçimleri vardır. Unutmayın: Sahte olanıntanımlanması, gerçeğe yaklaşmanın ilk adımıdır.

Örneğin, birine bir haber vermek üzeresiniz. "Biliyormusun ne oldu? Bilmiyor musun? Bak sana anlatayım."Eğer yeterince uyanıksanız, kötü olsa bile haberi ver­meden önce içinizde belli belirsiz bir tatmin hissedebi-lirsiniz. Bunun nedeni, çok kısa bir an için bile olsa,karşınızdaki kişiyle sizin aranızda egonun hoşuna gidenbir denge değişimi yaşanmasıdır. Bu kısa anda,karşınızdakinden daha fazlasını biliyorsunuzdur. His­settiğiniz tatmin, egoyla ilgilidir ve karşınızdaki kişiyeoranla daha güçlü bir benliğe sahip olmaktan kaynaklanır.Karşınızdaki kişi papa ya da Birleşik Devletler başkanıolsa bile, o kısacık anda daha fazlasını bildiğiniz içinkendinizi ondan üstün hissedersiniz. Birçok kişinindedikoduyu sevmesinin bir nedeni budur. Buna ek olarak,dedikodu genellikle kötü niyetli eleştiri ve başkalarınıyargılama amacını taşır; dolayısıyla, biriyle ilgili olumsuzbir yargıda bulunsanız bile, hayali ahlak üstünlüğüsayesinde egonuz güçlenir.

Eğer biri daha fazla şeye sahipse, biri daha fazlasınıbiliyorsa veya daha fazlasını yapabiliyorsa, egom kendinitehdit edilmiş hisseder, çünkü "az" duygusu hayali benlikduygusunu diğerleri karşısında zayıflatır. Bu­

93

ECKHART TOLLE

nun üzerine, diğer kişinin sahip olduğu, bildiği ya dayapabildiği şeyleri aşağılayarak, küçümseyerek veyaeleştirerek, kendini toparlamaya çalışır. Ya da ego farklıbir stratejiye geçiş yapabilir; eğer o kişi başkalarınıngözünde önemliyse, rekabet etmek yerine, o kişiyle bağ­lantı kurarak kendini güçlendirmeye çalışır.

EGO VE ÜN

Tanıdığınız birinden söz etmek, başkalarının gözünde"önemli" biriyle bağlantı kurarak egonun kendini güç­lendirmeye çalışması için kullandığı bir yöntemdir. Budünyada ünlü olmanın sorunlarından biri, kimliğinizin birkolektif imajın arkasında tamamen gözden kaybol­masıdır.Karşılaştığınız çoğu insan, sizinle bağlantı kurarakkimliğini ­ kendi kimliğiyle ilgili zihinsel imajını ­

Page 62: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

güçlendirmek ister. Kendileri sizinle hiç ilgilenmediklerini,sadece kendi kurgu benlik duygularını güçlendirmeyeçalıştıklarını fark etmeyebilirler. Sizin sayenizde dahafazlası olabileceklerine inanırlar. Sizin sayenizdekendilerini tamamlamaya çalışırlar.

Ünün fazlasıyla önemli olması, dünyamızdaki egosalçılgınlığın birçok ifadesinden sadece biridir. Bazı ünlülerde aynı hataya düşer ve kendilerini kolektif kurguylatanımlarlar. Kitlelerin ve basının onlar için yarattığı imajainanarak, kendilerini sıradan ölümlülerden üstün görmeyebaşlarlar. Sonuç olarak, hem kendilerine hem debaşkalarına karşı giderek yabancılaşırlar, gide­

94

VAR OLMANIN GÜCÜ

rek daha mutsuz olurlar ve kendi popülerliklerine giderekdaha çok dayanmaya başlarlar. Şişirilmiş imajlarıy­lakendilerini beslemeye çalışan insanlarla sarılmış ol­duklarından, samimi ilişkiler kuramaz hale gelirler.

Neredeyse insanüstü olarak algılanan ve dünyadagelmiş geçmiş en ünlü insanlardan biri haline gelen Al­bert Einstein, kendini asla kolektif zihnin kendisi içinyarattığı imajla tanımlamamış, tevazuunu korumayıbaşarmıştı. Hatta şöyle derdi: "İnsanların başarılarım veyeteneklerimle ilgili düşündükleriyle, gerçekte kimolduğum ve neler yapabildiğim arasında muazzam birçelişki var."

Ünlü birinin başkalarıyla samimi ilişkiler kurama­masının nedeni budur. Samimi bir ilişkide ego yoktur.Samimi bir ilişkide, karşınızdaki kişiyle aranızda açık,ilgili, samimi bir paylaşım vardır. Bu, paylaşılan Varlıkolarak adlandırılabilir ve her gerçek ilişkide mutlaka bu­lunmak zorundadır. Ego daima bir şey ister ve eğer kar­şısındakinden alabileceği bir şey olmadığına inanırsa, ta­mamen ilgisiz kalır: Sizi umursamaz. Dolayısıyla, egosalilişkilerin üç baskın durumu vardır: İstek, çarpık istek(öfke, kırgınlık, suçlama, şikayet etme) ve ilgisizlik.

Page 63: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

95

Page 64: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

4. Bölüm

ROLLERE BÜRÜNMEK:EGONUN ÇOK YÜZLÜLÜĞÜ

Maddi kazanç, güç duygusu, üstünlük, özel olmak, fizikselya da psikolojik zevk olsun, başka birinden bir şey isteyenego, ihtiyaçlarının karşılanması için genellikle bir çeşitrole bürünür. İnsanlar genellikle oynadıkları rollerinfarkında değillerdir, dolayısıyla kendilerinin o rollerolduklarını sanırlar. Bazı roller gizlidir; bazıları açıktırama sadece oynayan kişi göremez. Bazı roller, başkaları­nın dikkatini çekmek üzere tasarlanmıştır. Ego başkala­rının sonuçta psişik enerjiden oluşan dikkatini çekmek içinuğraşır. Ego asıl enerji kaynağının sizin içinizde olduğunubilmez ve bu yüzden onu dışarıda arar. Egonun aradığışey, biçimi olmayan dikkat değil, tanınma, saygı,hayranlık, övgü gibi bir tür dikkat ya da sadece bir şekildefark edilmiş olmak, böylece varlığını onaylatmaktır.

97

ECKHART TOLLE

Başkalarının dikkatinden korkan utangaç bir kişi de egodanözgür değildir ama onunki, başkalarının dikkatini hem

isteyen hem de ondan korkan dengesiz bir egodur. Korku,dikkatin ayıplama, kınama ya da eleştiri halini almasına

yöneliktir, yani ego besleneceği yerde zayıflamaktankorkar. Dolayısıyla, utangaç bir kişinin dikkat korkusu,dikkat ihtiyacından daha fazladır. Utangaçlık genellikle

baskın olarak olumsuz, yetersiz bulunma inancıyla ilgili biriçsel imajla birlikte var olur. Herhangi bir kavramsal benlik

duygusu - kendimi o ya da bu gibi görmek - olumlu (Benen büyüğüm) ya da olumsuz (Hiç iyi değilim) olmasına

bağlı olmaksızın, egodur. Her içsel imajın ardında,yeterince iyi olmama korkusu yatar. Her olumsuz içsel

imajın ardında ise, başkalarından daha iyi ya da dahabüyük olmak konusunda gizli bir arzu vardır. Egonun

güven duygusunun ardında, sürekli bir üstünlük ihtiyacı ve

Page 65: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

bilinçsiz bir aşağılık korkusu yatar. Buna karşılık, utangaç,yetersiz ve kendini aşağı hisseden bir ego, aslında üstünlükiçin güçlü bir arzu besler. Birçok kişi, içinde bulunduklarıdurum ya da karşılaştıkları insanlara bağlı olarak üstünlük

ve aşağılık duygulan arasında gidip gelir. Kendi içinizdebütün bilmeniz ve gözlemlemeniz gereken şudur:

Kendinizi herhangi birinden üstün ya da aşağıhissettiğinizde, bu egodur.

HAİN, KURBAN, ÂŞIK

Bazı egolar, eğer aradıkları takdiri ya da hayranlığıbulamazlarsa, başka türde dikkatle yetinmeye çalı­

98

VAR OLMANIN GUCU

şırlar ve bunları sağlayacak roller oynarlar. Olumlu dikkatçekemezlerse, bunun yerine olumsuz dikkat arayabilirlerve bunun için başkalarında olumsuz tepki yaratacak şeyleryapabilirler. Bunu bazı çocuklar da yapar; dikkatiüzerlerine çekmek için yaramazlık yaparlar. Ego bir aktifbedenle abartıldığı her seferinde, olumsuz rolleri oynamaközellikle önem kazanır. Bazı egolar, ün arayışlarında suçişlerler. Başka insanların nefretini çekerek, kötü ünlekendilerini belli etmeye çalışırlar. "Lütfen bana var oldu­ğumu, önemsiz olmadığımı söyleyin," der gibidirler.Egonun bu tür patolojik biçimleri, normal egoların sadecedaha aşırı versiyonlarıdır.

En sık görülen rollerden biri, kurban rolüdür ve dikkatbiçimi başkalarının sempatisini, acıma duygusunukazanmaktır. Kişinin kendini kurban olarak görmesi,birçok egosal kalıpta kendini belli eder; şikayet etmek,gücenmek, öfkelenmek gibi. Elbette ki kendimi kurbanolarak gösterdiğim bir rolü oynamaya başladığımda, sonaermesini istemem ve bunun için, her terapistin bildiği gibi,ego "sorunlarının" sona ermesini istemez, çünkükimliğinin bir parçası haline gelmişlerdir. Kimse "benim"üzücü hikâyemi dinlemezse, o zaman hikâyeyi kendikendime anlatmaya başlarım ve kendime acıyana kadarbunu tekrar tekrar yaparım. Böylece kendimi hayat ya dabaşka insanlar tarafından haksızlığa uğramış gibigösterebilirim. Bu benim içsel imajıma katkıda bulunur,beni başka biri yapar ve ego için önemli olan tek şey de

Page 66: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/051 - 100 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:06]

budur.

99

ECKHART TOLLE

Birçok sözde romantik ilişkilerin erken dönemlerinde,"beni mutlu edecek, beni özel hissettirecek, ihtiyaçlarımıkarşılayacak" kişinin dikkatini sürekli üzerinde tutabilmekiçin, taraflar karşılıklı olarak özel rollere bürünürler. "Bensenin olmamı istediğin kişiyi oynayacağım, sen de benimolmanı istediğim kişiyi oynayacaksın." Bu, sözedökülmeyen bilinçaltı anlaşmasıdır. Ne var ki rollerisürdürmek zordur ve bu yüzden, özellikle birlikteyaşamaya başladığınızda, roller bir süre sonra sona erer.Peki o rollerden sıyrıldığınızda ne görürsünüz? Ne yazıkki birçok durumda, o varlığın gerçek özünü değil, gerçeközünün üzerini örten şeyi görürsünüz: Rollerinden mahrumkalmış katıksız ego, acı beden ve şimdi öfkeye dönüşenarzuları. Muhtemelen bu öfke, temelde yatan bir korkuyuyok etmeyi ya da ihtiyaçları karşılamayı başaramayan eşeyönelecektir.

Sık sık adına "âşık olmak" denilen şey, aslında birçokdurumda egosal arzuların ve ihtiyaçların yoğun­laşmasıdır.Başka birine, daha doğrusu o kişinin imajına bağımlı halegelirsiniz. Bunun, içinde hiçbir şekilde bağımlılıkbulunmayan gerçek sevgiyle ilgisi yoktur. Geleneksel aşkkavramlarından söz ederken, İspanyolca belki de en dürüstdildir: Te quiero, "seni seviyorum" anlamına geldiği kadar,"seni istiyorum" anlamına da gelir. "Seni seviyorum"ifadesi için kullanılan diğer bir söz te amo şeklindedir vehiçbir belirsizliğe sahip olmayan bu ifade, belki de gerçekaşk da çok ender olduğu için, nadiren kullanılır.

100

Page 67: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

VAR OLMANIN GÜCÜ İÇSELTANIMLAMALARDAN KURTULMAK

Kabile kültürleri antik uygarlıklara dönüşürken, belliinsanlara belli görevler verilmeye başlandı: Hükümdar,rahip ya da rahibe, savaşçı, çiftçi, tüccar, zanaatkar, işçivb. Bir sınıf sistemi gelişti. Büyük çoğunlukla doğdu­ğunuz aileye bağlı olarak belirlenen göreviniz, kimliğinizi,başkalanmn gözündeki ve kendi gözünüzdeki "siz"ibelirledi. Göreviniz role dönüştü ama bir rol olaraktanınmadı: Yaptığınız iş sizdiniz ya da siz olduğudüşünülüyordu. Sadece kendi zamanlarının bazı özelinsanları, Buda veya İsa gibi, sınıf ayrımının aslında nekadar önemsiz olduğunu, bunun sadece biçimle tanım­lamadan ibaret olduğunu anladı ve bu tür tanımlamalarıninsanları şartlandırarak koşulsuz ışığın insanların içindeışımasını engellediğini gördü.

Çağdaş dünyamızda, sosyal yapılar daha az katı, dahaaz belirgin tanımlanmışlardır. Birçok kişi hâlâ çevrelerininşartlanmalarıyla yaşamasına rağmen, artık kendilerini birgörev ya da o görevle tanımlanmış bir kişilik olarakgörmemektedirler. Aslında, modern dünyada, giderekdaha fazla sayıda insan nereye uygun oldukları,amaçlarının ve kimliklerinin ne olduğu konusundaşaşkınlık yaşamaktadır.

Bana "Artık kim olduğumu bilmiyorum," diyen in­sanları genellikle tebrik ederim. Şaşırırlar ve bana so­rarlar: "Yani kim olduğunu bilmemenin iyi bir şey oldu­ğunu mu düşünüyorsun?" Onları araştırmaya, sorgula­maya teşvik ederim. Kim olduğunu bilmemek ne de­

ECKHART TOLLE

mektir? "Bilmiyorum," bir şaşkınlık değildir. Şaşkınlıkşudur: "Kim olduğumu bilmiyorum ama bilmem gerekirdi"ya da "Bilmiyorum ama bilmeye ihtiyacım var." Kimolduğunuzu bilmeniz gerektiği ya da buna ihtiyacınızolduğu inancından kurtulabilir misiniz? Diğer bir deyişle,kendinize bir benlik duygusu kazandırmak için kavramsaltanımlar yapmaya çalışmaktan vazgeçebilir misiniz? Kim

Page 68: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

olduğunuzu bilmeniz gerektiği ya da buna ihtiyacınızolduğu inancından vazgeçerseniz, ne olur? Aniden kafakarışıklığınız ve şaşkınlığınız yok olur. Bilmediğinizi tamolarak kabul ettiğinizde, gerçekten de bir huzur durumunagirersiniz ve bu da olabileceğinizi sandığınızdan çok dahagerçek "siz"dir. Kendinizi düşüncelerle tanımlamayaçalışmak, kendinizi sınırlamaktır.

ÖNCEDEN BELİRLENMİŞ ROLLER

Elbette ki farklı insanlar bu dünyada farklı rollere bürü­nürler. Başka şekilde olamaz. Entelektüel ya da fizikselbeceriler - bilgi, yetenek ve enerji seviyeleri - söz konusuolduğunda, insanlar birbirlerinden farklıdır. Ama asılönemli olan bu dünyadaki fonksiyonunuz değil, kendinizisizi ele geçirip oynadığınız rol olduğunuzu sanmanıza yolaçacak ölçüde bu fonksiyonla tanımlamanızdır. Rolyaptığınızda, bilinçsizsinizdir. Rol yaptığınızı fark ettiği­nizde, bu farkmdalık rolle gerçek kimliğiniz arasında birboşluk yaratır. Kendinizi tamamen oynadığınız rolle ta­

102

VAR OLMANIN GUCU

nımladığınızda, bir davranış kalıbını kimliğinizle karış­tırırsınız ve kendinizi fazlasıyla ciddiye alırsınız. Aynızamanda, başkalarına sizinkine karşılık gelen rolleryüklersiniz. Örneğin, kendilerini tamamen rolleriyle ta­nımlamış doktorlara muayene olduğunuzda, onlar için birinsan değil, sadece bir hastasınızdır.

Çağdaş dünyada sosyal yapılar antik kültürlere oranladaha az katı olmasına rağmen, hâlâ insanların kendilerinitanımlamaktan zevk aldıkları ve böylece egolarının birparçası haline getirdikleri birçok önceden tanımlanmış rolvardır. Bu durum, insan ilişkilerinin içtenliğinikaybetmesine, insancıllıktan uzaklaşmasına veyabancılaşmaya yol açar. Önceden tanımlanmış bu roller,size rahatlatıcı bir benlik duygusu verebilir ama bununkarşılığında, kendinizi kaybedersiniz. Ordu, kilise, birdevlet kurumu ya da büyük bir şirket gibi hiyerarşiyapısına sahip organizasyonlarda çalışan insanlar,kendilerini hemen rollerine kaptırırlar. Kendinizi

Page 69: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

oynadığınız bir role kaptırdığınızda, samimi insan ilişkileriimkansızlaşır.

Bazı önceden tanımlanmış rollere sosyal arşetiplerderiz. Sadece birkaçını belirtmek gerekirse: Orta sınıf evhanımı (eskisi kadar olmasa da, hâlâ yaygın); sert maçoerkek; baştan çıkarıcı kadın; topluma uyum sağlayamayansanatçı; sanat, edebiyat ve müzik alanında bilgisinibaşkalarının pahalı elbiselerini veya arabalarını sergilediğigibi sergilemeyi seven kültür adamı (Avrupa'da son dereceyaygındır). Bir de yetişkin olarak evrensel rol vardır. Burolü oynadığınızda, kendinizi ve

103

ECKHART TOLLE

hayatı fazlasıyla ciddiye alırsınız. Doğallık, sevinç,mutluluk ve iyimserlik, bu rolün parçaları değildir.

1960'larda Birleşik Devletlerin Batı Sahilleri'nde baş­layan ve kısa süre içinde bütün dünyaya yayılan hippi ha­reketi, birçok gencin egosal temelli sosyal ve ekonomik ya-pılara, önceden belirlenmiş davranış kalıplarına, sosyalarşetiplere ve rollere karşı bir başkaldırısıydı. Ebeveynle­rinin ve toplumun kendilerine empoze etmeye çalıştığı rol­leri oynamak istemiyorlardı. İlginç bir şekilde, 57.000 gençAmerikalının ve 3 milyon Vietnamlının öldüğü VietnamSavaşı'nın dehşetiyle aynı döneme denk gelmişti ve böyle­ce insanlar sistemin manyaklığını ve altmda yatan zihinyapısını açıkça görebilmişti. 1950'lerde birçok Amerikalıhâlâ davranışlarında ve düşünce yapılarında fazlasıylatopluma ayak uydururken, 1960'larda milyonlarca insan,kolektif deliliğin kendini bu kadar belli ettiği bir dönemdekimliklerini kolektif bilinçten uzaklaştırmaya başladılar.Hippi hareketi, insanlığın katı egosal yapılarının gevşedi­ğini göstermesi açısından çok önemliydi. Hareketin kendisidejenere olarak sona erdi ama ardında, sadece hareketinüyeleriyle sınırlı kalmayan bir açılım bıraktı. Bu, antikDoğu bilgeliğinin ve ruhsallığının batıya kayarak küreselbilinç uyamşında önemli rol oynamasını sağladı.

GEÇİCİ ROLLER

Başka insanlarla ilişkilerinizi tarafsızca gözlemleyebilmekiçin yeterince uyanıksanız, yeterince farkın­

Page 70: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

104

VAR OLMANIN GÜCÜ

daysanız, karşınızdaki insana bağlı olarak konuşma­larınızda, tutumlarınızda ve davranışlarınızda, belli belirsizdeğişimler gözlemleyebilirsiniz. Başlangıçta bunubaşkalarında gözlemlemek daha kolay olabilir; ama sonrakendinizde de fark etmeye başlarsınız. Çalıştığınız şirketinyönetim kurulu başkanıyla konuşma tarzınız, odacıylakonuşma tarzınızdan biraz farklı olabilir. Bir çocuklakonuşma tarzınız, bir yetişkinle konuşma tarzınızdan farklıolabilir. Neden? Çünkü rol yapıyorsunuzdur. Ne şirketyöneticisiyle, ne odacıyla, ne de çocukla konuşurkenkendiniz değilsinizdir. Bir şey almak için bir dükkanagirdiğinizde, bir restorana gittiğinizde, bankaya, postaneyegirdiğinizde, kendinizi önceden tanımlanmış belli sosyalrollere bürünmüş halde bulabilirsiniz. Bir müşteriolursunuz ve ona gC­re davranır ve konuşursunuz.Tezgahtar ya da garson da size bir müşteri gözüylebakarak kendi rollerini oynarlar. Ama böyle bir durumda,insanlar yerine zihinsel imajlar iletişim halindedir. İnsanlarkendilerini ne kadar rolleriyle tanımlarlarsa, ilişkileri deiçtenliğinden o kadar uzaklaşır.

Sadece karşınızdaki kişinin kimliğiyle ilgili bir zihinselimaja sahip olmakla kalmazsınız, aynı zamanda kendiniziçin de aynı şeyi yaparsınız. Dolayısıyla, karşınızdakikişiyle hiçbir şekilde iletişim kurmuyorsunuz­dur; sadecekarşımzdaki kişinin olduğunu sandığınız kişiyle iletişimkurduğunuzu sanıyorsunuzdur. İlişkilerde bu kadar çokkarışıklık ve çatışma yaşanmasına şaşmamak gerekir,çünkü hiç gerçek ilişki yoktur.

105

ECKHART TOLLE

AVUÇLARI TERLEYEN BİLGE

Bir Zen üstadı ve rahip olan Kasan, ünlü bir soylununcenaze törenini yönetecekti. Orada durup eyalet valisinin,diğer lordlann ve leydilerin gelmesini beklerken,

Page 71: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

avuçlarının terlemeye başladığını fark etti.Ertesi gün, öğrencilerini bir araya topladı ve henüz

gerçek bir öğretmen olmaya hazır olmadığını itiraf etti.Onlara, dilenci ya da kral olsun, tüm insanların önündeaynı tutumu sürdürmeyi başaramadığını açıkladı. Hâlâsosyal rollerle ve kavramsal kimliklerle hareket ediyor,insanların eşit olduğunu anlayamıyordu. Kasan oradanayrıldı ve başka bir üstadın öğrencisi oldu. Sekiz yıl sonraaydınlanmış olarak öğrencilerinin yanına geri döndü.

GERÇEK MUTLULUĞAKARŞI ROL OLARAKMUTLULUK

"Nasılsın?" "Harikayım. Daha iyi olamazdım." Doğru mu,yanlış mı?

Birçok durumda, mutluluk insanların oynadığı birroldür ve gülümseyen bir yüzün ardında aslında büyük biracı vardır. Mutsuzluk dışarıdan parlak bir gülümseme vebembeyaz dişler arkasına gizlendiğinde, reddedildiğinde,depresyon, yıkım ve aşırı tepkiler sık gözlemlenen şeylerolur.

Kötü durumda olmanın normal sayıldığı ülkelerdenziyade, iyi görünmek Amerika'da egoların sık oynadığı

106

<

VAR OLMANIN GÜCÜ

ve kendini oynamak zorunda hissettiği bir roldür. Belkibiraz abartı olabilir ama biri bana İskandinav ülkelerindenbirinin başkentinde sokakta yürürken insanlaragülümsediğin takdirde sarhoş muamelesi görüp aşındavranışlarda bulunduğun gerekçesiyle tutuklanabileceğinisöylemişti.

Eğper içinizde bir mutsuzluk varsa, önce onun varlığınıkabul etmeniz gerekir. Ama "Mutsuzum," demeyin.Mutsuzluğun kim olduğunuzla bir ilgisi yoktur. Şöyledeyin: "İçimde bir mutsuzluk duygusu var." Sonra ince­leyin. Kendinizi içinde bulduğunuz bir durumun bununlailgisi olabilir. Durumu değiştirmek ya da kendinizi oradankurtarmak için yapabileceğiniz bir şey olabilir. Eğeryapabileceğiniz bir şey yoksa, bununla yüzlesin ve şöyledeyin: "Pekâlâ, durum nasılsa öyle. Ya kabul ederim ya dakendime acırım." Mutsuzluğun öncelikli nedeni asla

Page 72: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

durum değil, durumla ilgili düşüncele­rinizdir.Düşüncelerinizin farkında olun. Onları daima tarafsız,daima olduğu gibi olan durumdan ayırın. Bir durum var vebununla ilgili düşüncelerim bunlar. Hikâyeler uydurmakyerine, gerçeklere bağlı kalın. Örneğin, 'Tıkıldım," birhikâyedir. Sizi sınırlar ve etkili hareket etmenizi engeller."Banka hesabımda elli sent kaldı," demek bir gerçektir.Gerçeklerle yüzleştiğinizde, güçlendiğinizi hissedersiniz.Düşündüğünüz her şeyin belli duygular yarattığını bilin.Düşüncelerinizle duygularınız arasındaki bağlantıyı farkedin. Kendinizi düşünceleriniz ve duygularınızlatanımlamak yerine, arkalarında yatan farkındalık olun.

107

ECKHAET TOLLE

Mutluluğu aramayın. Ararsanız bulamazsınız, çünküarayış, mutluluğun antitezidir. Mutluluk daima kaçıcıdırama mutsuzluktan özgürleşmeyi hemen başarabilirsiniz;hikâyeler uydurmak yerine gerçeklerle yüzleşerek.Mutsuzluk doğal iyihğinizi ve içsel huzurunuzu,dolayısıyla gerçek mutluluk kaynağınızı gizler.

EBEVEYNLİK: ROL MÜ, FONKSİYON MU?

Birçok yetişkin, küçük çocuklarıyla konuşurken rol yapar.Komik sesler çıkarır, komik sözler söylerler. Güyaçocuğun seviyesine inerler. Çocuğa kendileriyle eşit bi­riymiş gibi yaklaşmazlar. Şimdilik ondan daha fazlabildiğiniz ya da daha büyük olduğunuz gerçeği, çocuğunsizinle eşit olmadığı anlamına gelmez. Yetişkinlerin çoğu,hayatlarının belli bir noktasında kendilerini en evrenselrollerden biri olarak ebeveyn konumunda bulurlar. Enönemli soru şudur: Bir ebeveyn olma fonksiyonunu, rolünkendisi haline gelmeden yeterince iyi bir şekilde yerinegetirebilir misiniz? Bir ebeveyn olmanın zorunlukısımlarından biri, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak,çocuğun tehlike altında kalmasını engellemek ve bazençocuğa ne yapması ya da ne yapmaması gerektiğinisöylemektir. Ama ebeveyn olmak bir kimlik halinegeldiğinde, bütün benlik duygunuzun ondan kay­naklandığını hissettiğinizde, fonksiyon hemen aşırıvurgulanır, abartılır ve sizi kontrol altına alır. Çocuklara

Page 73: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

ihtiyaçları olan şeyi vermek, aşırı hale gelir ve onu

108

VAR OLMANIN GUCU

şımartır; tehlike altında kalmalarını engellemek aşınkoruyuculuğa dönüşür ve dünyayı keşfetme, kendi baş­larına bir şeyleri deneme ihtiyaçlarını bastırır. Çocuklarasürekli ne yapmaları veya ne yapmamaları gerektiğinisöylemek ise, aşırı kontrolcülük haline gelir.

Dahası, rol kimliği belli fonksiyonlara gerek kalma­dığında bile devam eder. Ebeveynler, çocukları yetişkinolduğunda bile ebeveyn olmaktan vazgeçemezler. Ço­cuklarının kendilerine ihtiyaç duymalanna ihtiyaçları vardırve bunu terk edemezler. Çocukları kırk yaşına geldiğindebile, ebeveynleri "Ben senin için neyin en iyisi olduğunubiliyorum" kavramından uzaklaşamazlar. Ebeveynin rolütakıntılı bir şekilde devam eder ve dolayısıyla hiçbirşekilde samimi bir ilişki kurulamaz. Ebeveynlerkendilerini o rolle tanımlarlar ve farkında olmadan,ebeveyn olmaktan vazgeçtiklerinde kimliklerinikaybedeceklerinden korkarlar. Eğer yetişkinliğe ulaşmışçocuklarını kontrol etme arzuları saptırılırsa, onlarıeleştirmeye, kendisini suçlu hissettirmeye çalışırlar.Aslında bunu yaparken bilinçaltmdaki bütün amaçlarırollerini ve dolayısıyla kimliklerini korumaktır. Yüzeydeçocukları için endişeleniyormuş gibi görünürler vekendileri de buna inanırlar ama aslında sadece rolkimliklerini sürdürme peşindedirler. Bütün ego­salmotivasyonlar, kişinin kendisi içindir ve bazen akıllıcakılık değiştirebilir; hatta egonun içinde yaşadığı kişininkendisi bile buna inanabilir.

Kendini ebeveynlik rolüyle tanımlayan bir anne ya dababa, çocukları sayesinde kendilerini daha bütün

109

ECKHAET TOLLE

hissetmeye de çalışabilirler. Egonun kendi eksikliğinikapamak için başkalarını kullanma taktiği, bu kez ço­cuklara yönelir. Eğer ebeveynin çocuklarını kullanma

Page 74: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

eğilimlerinin ardında yatan bilinçsiz varsayımlar vemotivasyonlar sese dökülüp bilinçli hale getirilebilsey-di,muhtemelen şöyle derlerdi: "Benim asla başaramadığımşeyi senin başarmanı istiyorum; dünyanın gözünde biriolmanı istiyorum ki ben de senin sayende biri olabileyim.Beni hayal kırıklığına uğratma. Senin için çok büyükfedakarlıklar yaptım. Sana kendini huzursuz ve suçluhissettiriyorum ki böylece sonunda benim isteklerimiyerine getirebilirsin. Senin için her şeyin en iyisini benbilirim. Seni seviyorum ve senin için doğru olduğunainandığım şeyleri yapmaya devam edersen, ben de senisevmeye devam edeceğim."

Bilinçaltı motivasyonlarınızı bilinçli hale getirdiğinizde,aniden ne kadar saçma olduklarını görürsünüz.Arkalarında yatan ego görünür hale gelirken, sapkınlığınıda belli eder. Konuştuğum bazı ebeveynler şöyle de­mişlerdi: "Tanrım, yaptığım şey bu muydu?" Ne yaptığı­nızı anladığınızda, ne kadar boşuna olduğunu da anlarsınızve bu olduğunda, bilinçsiz kalıp kendiliğinden sona erer.Farkındalık, en önemli değişim aracıdır.

Eğer kendi ebeveynleriniz bunu size yapıyorsa, onlarabilinçsiz ve egonun tutsağı durumunda olduklarınısöylemeyin. Bu muhtemelen onları daha da bilinçsizyapacaktır, çünkü ego savunmacı bir pozisyon alacaktır.Bunun içlerindeki ego olduğunu, gerçek kimlikleriyle birilgisi olmadığını sizin anlamanız yeterlidir. Egosal

110

VAR OLMANIN GÜCÜ

kalıplar ­ uzun ömürlü olanlar bile ­ bazen içsel olarakdirenmediğinizde kendiliklerinden çözülebilirler. Dirençonlara sadece yeni güç kazandırır. Ama bu olmasa bile,ebeveynlerinizin davranışlarım kişiselleştirmeye ihtiyaçduymadan şefkatle kabullenebilirsiniz.

Kendi bilinçaltı varsayımlarınızın veya onlara verdiği­niz tepkilerin ardında yatan beklentilerinizin de farkındaolmalısınız. "Ebeveynlerim yaptığım şeyi onaylamalı. Be­ni anlamalı ve beni olduğum gibi kabul etmeli." Gerçek­ten mi? Neden mecbur olsunlar ki? Gerçek şu ki mecburdeğiller ve olamazlar da. Bilinç evrimleri henüz o farkın­dalık seviyesine ulaşmadı. Henüz kendilerini rollerindenayırmaya hazır değiller. "Evet ama onların onayım ve an­layışım görmediğim sürece, kendimi rahat ve mutlu his­sedemiyorum." Gerçekten mi? Onların onayının ya da kı­

Page 75: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

namasının sizin gerçek kimliğinizle ne ilgisi var? Bütünbu incelenmemiş varsayımlar, çok fazla olumsuz duyguyave çok fazla gereksiz mutsuzluğa neden olur.

Uyanık olun. Zihninizden geçen içsel konuşmalardanbazıları annenize ya da babanıza ait olabilir mi? Acabaşöyle bir şey söylüyor olabilirler mi? "Yeterince iyideğilsin. Asla bir şeyi hak edemiyorsun." Ya da başka biryargı ya da zihinsel kavram olabilir mi? Eğer içinizdefarkındalık varsa, zihninizdeki sesi de olduğu gibi kabuledebilirsiniz: Geçmişle şartlanmış eski bir düşünce. Eğeriçinizde farkındalık olursa, zihninizde geçen herdüşünceye inanmanız gerekmez. Eski bir düşüncedir, okadar. Farkındalık, Varlık demektir ve sadece Varlıkiçinizdeki bilinçsiz geçmişi çözebilir.

111

ECKHART TOLLE

"Eğer çok aydınlanmış olduğunuzu düşünüyorsanız,"demişti Ram Dass, "gidip bir hafta ebeveynlerinizleyaşayın." Bu iyi bir tavsiyedir. Ebeveynlerinizle olanilişkiniz, sadece bütün ilişkilerinizin yapısını belirleyentemel ilişki değildir; aynı zamanda da Varlık derecenizisınamak için iyi bir sınavdır. Bir ilişkide ne kadar çokortak geçmiş varsa, o kadar şimdide yaşamanız gerekir;aksi takdirde, geçmişi tekrar tekrar yaşamak zorundakalırsınız.

BİLİNÇLİ ACI

Eğer küçük çocuklarınız varsa, onlara elinizden geldiğinceyardım edin, yol gösterin ve koruyun ama daha daönemlisi, onlara kendileri olma fırsatı tanıyın. Bu dünyayasizin aracılığınızla gelmiş olmaları, size ait olduklarıanlamına gelmez. "Senin için neyin en iyisi olduğunu benbiliyorum," inancı, çok küçük oldukları dönemlerde doğruolabilir ama yaşları büyüdükçe bu doğruluk azalır.Hayatlarının gidişatıyla ilgili onlardan ne kadar beklentinizolursa, onlarla birlikte olmaktan ziyade kendi zihniniziniçinde olursunuz. Zaman içinde hatalar yapacaklardır ve buyüzden bazı acılara katlanmak zorunda kalacaklardır; buherkes için geçerlidir. Aslında, yaptıkları hata sadece sizegöre hata olabilir. Size göre hata olan bir şey,

Page 76: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

çocuklarınızın yapmaya ya da de­neyimlemeye ihtiyaçduydukları şey olabilir. Onlara elinizden geldiğince yardımedin ve yol gösterin ama za-

112

VAE OLMANIN GÜCÜ

man zaman hata yapmalarına izin vermeniz gerektiğini deunutmayın; özellikle de yetişkinliğe ulaşmaya başladıklarıdönemlerde. Bazen, onların acı çekmesine izin vermekzorunda da kalabilirsiniz. Hiç nedensiz şekilde acıçekebilirler ya da kendi hatalarının sonuçları olarak bunuyaşayabilirler.

Onları bütün acılardan uzak tutabilseydiniz harikaolmaz mıydı? Hayır, kesinlikle olmazdı. O zaman insanolarak gelişemezlerdi ve sığ, kendi biçimsel kimlikleriylekalırlardı. Acı çekmek, sizi derinliğe ulaştırır. İşin ilginçyanı, acı kendini biçimle tanımlamaktan kaynaklanır vekendini biçimle tanımlamakla kaybolur. Acı büyük ölçüdeegodan kaynaklanır ama acı çekmek zaman içinde egoyuyok eder; ama bilinçli şekilde acı çekmeye başlayanakadar değil.

İnsanlığın acının ötesine geçmesi gereklidir amaegonun sandığı şekilde değil. Egonun en zararlı varsa­yımlarından biri, en aldatıcı düşüncelerinden biri, "Acıçekmemeliyim" şeklindedir. Bazen bu düşünce size yakınbirine sıçrayabilir: "Çocuğum acı çekmemeli." Budüşüncenin kendisi, acı çekmenin kökeninde yatar. Acıçekmenin soylu bir amacı vardır: Egonun yanıp yok ol­ması ve bilincin evrimi. Çarmıhta asılı olan adam, bununarşetip imajıdır. O tüm insanlardır. Acı çekmeye di­rendiğiniz sürece, acı daha uzun sürecektir, çünkü da­hafazla ego yaratacaktır. Ama acıyı kabullendiğinizde,bilinçli bir şekilde acı çektiğiniz için süreç belirgin şekildehızlanır. Kendiniz adına ya da başka biri adına acıçekmeyi kabullenebilirsiniz; ebeveynleriniz ya da ço-

113

ECKHART TOLLE

cuklarınız gibi. Bilinçli acı çekmenin ortasında değişim

Page 77: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

vardır. Acının ateşi, bilincin ışığı haline gelir.Ego şöyle der: "Acı çekmemeliyim." Bu düşünce, daha

fazla acı çekmenize neden olur. Daima paradoksal olangerçeğin bozulmuş bir halidir çünkü. Gerçek şu ki acınınötesine geçmeden önce, acıya evet demeniz gerekir.

BİLİNÇLİ EBEVEYNLİK

Birçok çocuğun içinde gizlenmiş, ebeveynlerine yöneliköfke ve kırgınlık vardır ve bu duygu, genellikleilişkilerinde samimiyetsizlik yaratır. Çocuk, ebeveynininbir insan olarak yanında olmasını ister; ne kadar bilinçlişekilde oy­nansa bile, rol yapmasını istemez. Çocuğunuziçin bütün doğru şeyleri ve elinizden geleni yapıyorolabilirsiniz ama elinizden geleni yapmak bile yeterlideğildir. Aslında, Varlığı ihmal ettiğiniz sürece, bir şeyleryapmak asla yeterli değildir. Ego, Varlık hakkında hiçbirşey bilmez ve bir şeyler yaparak zaman içinde kendinizikurtarabileceğinize inamr. Eğer egonun tutsağı olursanız,sürekli daha fazlasını yapmakla zaman içinde sonundakendinizi "yeterli ve tam" hissedeceğiniz bir noktayaulaşacağınızı sanırsınız. Ama bu doğru değildir. Sadecekendinizi bir şeyler yapmaya kaptırmış olursunuz. Bütünuygarlığımız, kendini Varlığa dayanmayan ve bu yüzdenhiçbir amaca hizmet etmeyen bir koşuşturmanın içindekaybediyor.

Meşgul bir ailenin hayatına, çocuğunuzla olan ilişkinizeVarlığı nasıl getirebilirsiniz? Anahtar, çocuğunuza

114

VAR OLMANIN GÜCÜ

dikkatinizi vermektir. İki tür dikkat vardır. Birine biçimtemelli dikkat diyebiliriz. Diğeri ise biçimi olmayandikkattir. Biçim temelli dikkat, elbette ki gereklidir veonun da bir yeri ve zamanı vardır. Ama çocuğunuzlailişkinizde sadece bu varsa, o zaman en önemli boyuteksik demektir ve Varlık sürekli olarak bir şeyler yap­makla engellenir. Biçimi olmayan dikkat, Varlık boyu­tundan ayrılamaz. Peki nasıl?

Çocuğunuza bakarken, dinlerken, dokunurken, birkonuda yardım ederken, şu andan başka bir şeyle ilgi­lenmemeniz, uyanık olmanız, farkında olmanız gerekir. Oanda eğer kendinizi veriyorsanız, bir baba ya da bir anne

Page 78: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

olmazsınız. Farkındalık, dinginlik, dinleyen, bakan,dokunan ve hatta konuşan Varlık olursunuz.

ÇOCUĞUNUZU TANIMAK

Siz bir insansınız. Bu ne demektir? Hayatta ustalaşmak birkontrol sorunu değil, insan ile Varlık arasında bir dengekurmaktır. Anne, baba, eş, genç, yaşlı, oynadığınız roller,yerine getirdiğiniz fonksiyonlar, yaptığınız her şey; bütünbunlar, insan boyutuna aittir. Onun da yeri vardır veonurlandırılması gerekir ama gerçekten anlamlı, tatminedici bir ilişki ya da hayat için tek başına yeterli değildir.Ne kadar uğraşırsanız uğraşırı, ne kadar çabalarsanızçabalayın, insan tek başına asla yeterli olamaz. Ve bir deVarlık söz konusudur. Onu dingin, farkında, uyanık birbilinçte bulabilirsiniz ve o bi-

115

ECKHART TOLLE

linç de sizsiniz. İnsan biçimdir. Varlık biçimi olmayandır.İnsan ve Varlık birbirinden ayrı değil, iç içedir.

İnsan boyutunda, hiç tartışmasız bir şekilde çocuğu­nuzdan üstünsünüzdür. Daha büyük, daha güçlü, dahabilgili, daha deneyimli, daha beceriklisinizdir. Bütünbildiğiniz bu boyutsa, sadece bilinçaltında bile olsa ken­dinizi çocuğunuzdan üstün hissedersiniz. Çocuğunuzun dakendisini aşağı hissetmesini isterseniz; sadece bilinçaltındaolsa bile. İlişkinizde sadece biçim olduğundan,çocuğunuzla kendiniz arasında bir eşitlik yoktur ve do­layısıyla elbette ki biçimsel olarak eşit değilsinizdir. Ço­cuğunuzu seversiniz ama sevginiz sadece İnsan boyu­tundadır; yani koşullu, sahipleniri ve aralıklı. SadeceVarlık boyutundayken eşit olursunuz ve ancak kendiiçinizdeki biçimi olmayan boyuta ulaştığınız zaman iliş­kinizde gerçek sevgiden söz edebilirsiniz. İçinizdekiVarlık, bir diğerinin içindeki kendini tanır ve çocuk se­vildiğini, saygı gördüğünü, kabullenildiğini hisseder.

Sevgi, kendinizi başka birinde görmektir. O zamankarşınızdaki kişinin "başkalığı" sadece İnsan boyutundakibir illüzyon olarak kendini gösterir. Her çocuğun içindekisevilme özlemi, aslında bu tanınma özlemidir; biçimseviyesinde değil, Varlık seviyesinde. Eğer ebeveynlerçocuğun sadece İnsan boyutunu onurlandırır ve Varlığı

Page 79: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

ihmal ederse, çocuk ilişkinin tatmin edici olmadığını,önemli bir şeyin eksik olduğunu hisseder ve dolayısıyla,çocuğun içinde ebeveynlerine karşı bir öfke ve acı oluşur."Neden beni tanımıyorsunuz?" Acı veya öfkenin söylediğişey aslında budur.

116

VAR OLMANIN GÜCÜ

Bir başkası sizi tanıdığında, bu tanıma Varlık boyutunuilişkinin her iki ucundaki insan için daha fazla bu dünyayaçeker. Dünyayı kurtaracak olan sevgi budur. Bunuözellikle çocuğunuzla ilişkiniz bağlamında anlatıyorumama aynı prensip, elbette ki bütün ilişkiler için geçerlidir.

"Tanrı sevgidir" denir ama bu tam olarak doğrudeğildir. Tanrı, sayısız yaşam biçiminin içinde ve öte­sindeki Tek Yaşam'dır. Sevgi ikicilliği vurgular: Seven vesevilen, kaynak ve hedef. Dolayısıyla, sevgi ikicilliğindünyasındaki tekliği tanımaktır. Bu, Tan­rı'nın biçimdünyasındaki doğuşudur. Sevgi, dünyayı daha az dünyevi,daha az yoğun, ilahi boyuta karşı daha duyarlı ve şeffafkılar; böylece, bilincin ışığı dünyaya girebilir.

ROL YAPMAKTAN VAZGEÇMEK

Herhangi bir durumda sizden isteneni, role dönüş­türmeden yapmak, hepimizin öğrenmek için buradabulunduğumuz yaşama sanatının temel dersidir. Eğer bireylemi kimliğinizi korumak ya da güçlendirmek yerinesadece yapılması gerektiği için yaparsanız ve kendinizionunla tanımlamazsanız, yaptığınız her şeyde en güçlüolursunuz. Her rol, bir benlik kur-gusudur ve onunaracılığıyla her şey kişiselleşir, böylece yozlaşır ve zihinyapımı "küçük ben" tarafından bozulur. Bu dünyanın güçmerkezlerinde bulunan ço-

117

Page 80: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

ECKHART TOLLE

ğu insan ­ politikacılar, televizyoncular, din ve işdünyasının liderleri, tamamen kendi rolleriyle tanımlanırlarve bu konuda çok az istisna vardır. Onlara VIP gözüylebakılabilir ama aslında bu egosal oyunda kendi rollerinioynayan insanlardan daha fazlası değildirler; oyun çokönemliymiş gibi görünse de, aslında gerçek amacındansapar. Shakespeare'in deyimiyle, "bir aptal tarafındananlatılan, gürültü ve bağırış çağırışlarla dolu, hiçbir mesajvermeyen bir hikâye." İşin ilginç yanı, Shakespeare busonuca vardığında, daha televizyon icat edilmemişti bile.Eğer egosal dünya dramının herhangi bir amacı varsa, o dadolaylı bir amaçtır: Gezegen üzerinde giderek daha fazlaacıya neden olmaktadır ve her ne kadar ego yaratımı olsada, acı aynı zamanda egonun da sonudur. Egonun içindeyanıp kül olduğu ateştir.

Rol yapan karakterlerle dolu bir dünyada, zihin ürünüimajlar yansıtmayan ama Varlığın özüne derinden bağlıolan birkaç kişi ­ böyle insanlar televizyonda, basında vehatta iş dünyasında bile vardır ­olduklarından dahabüyükmüş gibi görünmeye çalışmak yerine sadecekendileri olanlar, bu dünyada öne çıkanlar ve gerçektenfark yaratacak olanlardır. Onlar, yeni bilinci getirenlerdir.Yaptıkları her şey, bütünsel amaçla uyum içinde olduklarıiçin güçlenir: Ama etkileri yaptıklarından çok daha öteyegeçer. Sadece varlıkları bile ­ basit, doğal, varsaymışız ­bağlantıya girdikleri herkes üzerinde değiştirici bir etkiyapar.

118

VAE OLMANIN GÜCÜ

Rol yapmadığınızda, yaptığınız şeyde ego olamaz.Çünkü benliğinizi korumak ya da güçlendirmek gibi gizlibir amacınız yoktur. Sonuç olarak, eylemlerinizde çokdaha fazla güç olur. Tamamen duruma odaklanırsınız.Onunla bir olursunuz. Özel biri olmaya çalışmazsınız.Tamamen kendiniz olduğunuzda, en güçlü, en etkili sizolursunuz. Ama kendiniz olmak için çabalamayın. Bunuya da şunu yapmak için çabalamaya başladığınız anda, rolyapıyorsunuz demektir. "Sadece kendiniz olun," iyi birtavsiyedir ama aynı zamanda yanlış da anlaşılabilir. O

Page 81: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

zaman zihin araya girerek şöyle diyecektir: "Bir bakalım.Nasıl kendim olabilirim?" Ve bir strateji geliştirecektir:"Kendim olmak." Başka bir rol. "Nasıl kendim olabilirim?" aslında yanlış bir sorudur. Kendiniz olmak için bir şeyyapmanız gerektiğini belirtir. Ama burada nasıldan sözedemezsiniz, çünkü zaten kendinizsinizdir. Sadecekimliğinize fazladan yük eklemeyi bırakın. "Ama kimolduğumu bilmiyorum ki. Kendim olmanın ne demekolduğunu bilsem..." Eğer kim olduğunuzu bilmemekkonusunda tamamen rahat olabilirseniz, o zaman geridekalan gerçekte kim olduğunuz­dur; insanın ardındakiVarlık, zaten tanımlanmış olan bir şeyden ziyade saf birpotansiyeldir.

Kendinizi tanımlamaya çalışmaktan vazgeçin, bunu nekendinize ne de başkalarına yapmayın. Ölmezsiniz, meraketmeyin. Tam aksine, yaşamaya başlarsınız. Başkalarınınsizi nasıl tanımladığıyla da ilgilenmeyin. Onlar sizitanımladıklarında, kendilerini sınırlarlar ve bu da onlarınsorunudur. İnsanlarla paylaşıma girdiği­

119

ECKHART TOLLE

nizde, bir fonksiyon ya da rol olarak orada kalmayın,Varlık olarak orada olun.

Ego neden rol yapar? İncelenmemiş bir varsayım, temelbir yanlış, bilinçsiz bir düşünce yüzünden. Düşünce şudur:Ben yeterli değilim. Başka bilinçsiz düşünceler onu izler:Tamamen kendim olabilmek için, rol yapmak zorundayım;daha fazla ben olabilmek için daha fazlasına sahipolmalıyım. Ama zaten olduğunuzdan daha fazlasıolamazsınız, çünkü fiziksel ve psikolojik biçiminizinaltında Hayat'ın kendisiyle birsinizdir. Biçim olarak, daimabirilerinden aşağı ve birilerinden üstün olacaksınızdır.Temelde, aslında kimseden üstün ya da aşağı değilsinizdir.Gerçek özgüven ve gerçek tevazu, bu anlayıştan doğar.Egonun gözünde, özgüven ve tevazu birbirine zıttır.Gerçekte ise aynıdırlar ve tektirler.

PATOLOJİK EGO

Kelimenin daha geniş anlamıyla, aldığı biçim ne olursaolsun, egonun kendisi zaten patolojiktir. Kelimenin antikYunan kökenine baktığımızda, bu terimin egoya uy­

Page 82: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

gulandığında ne kadar uygun düştüğünü görürüz. Kelimenormalde bir hastalığı tanımlamak için kullanılmasınarağmen, aslında acı çekmek anlamına gelen pathoskelimesinden türemiştir. Buda bunu 2.600 yıl önce insandurumunun özelliği olarak keşfetmişti.

Egonun tutsağı olan bir kişi, acı çekmeyi acı çekmekolarak algılamaz, herhangi bir duruma verilecek en

120

VAR OLMANIN GÜCÜ

doğru tepki olarak görür. Kendi körlüğünde, ego kendisive başkaları üzerinde yarattığı acıyı görmez. Mutsuzluk,egonun yarattığı salgın bir zihinsel­duygusal hastalıktır.Gezegenimizin çevre kirliliğine eşit bir miktara sahipolduğunu söylemek yanlış olmaz. Öfke, endişe, nefret,kırgınlık, hoşnutsuzluk, kıskançlık, gıpta vb. olumsuzolarak algılanmaz, tamamen yanlış değerlendirilir vebaşka biri ya da bir dış etkenden kaynaklandığı iddiaedilerek haklı çıkarılır. "Acım için seni sorumlututuyorum." Egonun söylediği şey budur.

Ego bir durumla o durum hakkındaki yorumu vetepkisi arasında bir ayırım yapamaz. "Ne kötü bir gün,"diyebilirsiniz ve bunu yaparken, soğuk, rüzgâr, yağmur yada tepki verdiğiniz her neyse, aslında kötü olmadığınıanlamazsınız. Onlar her nasılsa öyledir. Asıl kötü olantepkiniz, içsel direnciniz ve o direncin yarattığı duygudur.Shakespeare'in dediği gibi, "İyi ya da kötü diye bir şeyyoktur; sadece düşünce onu isimlendirir." Dahası, egoyugüçlendirdiği için, aslında ego acı çekmekten ya daolumsuzluklardan hoşlanır.

Örneğin, öfke veya kırgınlık, ayrılık duygusunu vurgu­ladığı için egoyu fazlasıyla güçlendirir ve başkalarınınbaşkalığını vurgularken, "haklı olmak" gibi bir zihinselkale yaratır. Bu tür olumsuz düşüncelerin vücudunuzuniçinde yarattığı fizyolojik değişimleri gözlemleyebilseydi­niz, kalbin çalışmasını nasıl zorladığını, sindirim ve bağı­şıklık sistemlerini nasıl zayıflattığını görebilseydiniz, butür durumların gerçekten de patolojik olduğunu, zevk de­ğil, acı çekmek anlamına geldiğini kolayca anlardınız.

121

Page 83: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

ECKHART TOLLE

Olumsuz bir durumda olduğunuzda, içinizde o olum­suzluğu isteyen, onu zevk olarak algılayan ya da istedi­ğinizin o olduğuna sizi inandıran bir şey vardır. Aksitakdirde, kim olumsuzluğa takılı kalmak, kendilerini vebaşkalarını üzücü durumlara sokmak, kendi vücudundahastalık yaratmak ister ki? Dolayısıyla, içinizde birolumsuzluk hissettiğiniz her seferinde, eğer içinizdebundan zevk alan bir şeyin varlığını fark ederseniz, hemenegonun farkına varmaya başlarsınız. Bu olduğu anda,kimliğiniz egodan farkmdalığa kayar. Dolayısıyla egozayıflar ve farkmdalık güçlenir.

Eğer olumsuzluğun ortasında "Şu anda kendi acımıkendim yaratıyorum," diyerek farkına varırsanız, şartlanmışegosal durumların ve tepkilerin sınırlarının ötesinegeçmeye başlarsınız. Böylelikle farkmdalık sayesinde sizegelecek sonsuz olasılık için kapıyı aralamış olursunuz; ozaman herhangi bir durumla başa çıkmak için daha zekiceyollar bulabilirsiniz. Mutsuzluğunuzu aptallık olaraktanımladığınız anda, kendinizi ondan özgür kılarsınız.Olumsuzluk, zeka değildir. Daima egodur. Ego akıllıolabilir ama zeki değildir. Akıllılık kendi küçük hedefleriniizler. Zeka, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu büyükresmi görür. Akıllılık kişisel çıkarlara hizmet eder ve sonderece dar görüşlüdür. Çoğu politikacılar ve işadamlarıakıllıdır. Ama çok azı zekidir. Akıllılık sayesinde eldeedilen şeyler, kısa ömürlüdür ve daima zaman içinde kendisonlarını getirirler. Akıllılık bölücüdür; zeka birleştiricidir.

122

VAR OLMANIN

GÜCÜ ARKA PLANDAKİMUTSUZLUK

Ego ayrılık yaratır ve ayrılık da acıya yol açar. Ego buyüzden açıkça patolojiktir. Öfke, nefret ve benzeriduygulardan ayrı olarak, olumsuzluğun daha gizli bi­çimleri de vardır, sabırsızlık, sinirlilik, endişe ve bıkkınlıkgibi. Çoğu insanın içsel durumunu biçimlendiren arkaplandaki mutsuzluğu bunlar oluşturur. Onları fark

Page 84: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

edebilmek için son derece uyanık olmanız ve andayaşamanız gerekir. Bunu yaptığınızda, uyanmayabaşlarsınız ve zihnin yanlış tanımlamalarındanuzaklaşırsınız.

Bu, sık sık gözden kaçırılan ama son derece yaygınolan bir olumsuz durumdur. Size de tanıdık gelebilir. Sıksık geri planda kalan bir kırgınlık olarak tanımlanabilecekbelli belirsiz bir hoşnutsuzluk hissediyor musunuz? Birçokkişi, hayatlarının büyük bölümünü bu durumda geçirirler.Kendilerini o kadar onunla tanımlamışlardır ki geri çekiliptam olarak göremezler. Bunun temelinde, belli bilinçaltıinançları ya da diğer bir deyişle düşünceler yatar. Budüşünceleri düşünme şekliniz, uyurken rüya görmenizgibidir. Diğer bir deyişle, o düşünceleri düşündüğünüzünfarkında olmazsınız; tıpkı rüyadayken rüya gördüğünüzünfarkında olmadığınız gibi.

Size arka plandaki mutsuzluğu destekleyen en yaygındüşüncelerden bazılarını vereceğim. İçeriklerini ayırdımama yapıları olduğu gibi duruyor. Bu şekilde dahabelirgin olacaklardır. Hayatınızın arka planında

123

ECKHART TOLLE

bir mutsuzluk olduğunu hissettiğiniz her seferinde (ya daön planında), aşağıdaki düşünce kalıplarının hangilerininuygun olduğunu inceleyin ve kendi özel durumunuza göreiçeriklerini kendiniz doldurun:

"Huzurlu (mutlu, tatmin, vb.) olabilmem için, öncehayatımda olması gereken bazı şeyler var. Bunun henüzolmaması beni üzüyor. Belki de bu üzüntüm sayesindesonunda olur."

"Geçmişte olmaması gereken bir şey oldu ve bu beniçok üzüyor. Eğer o olay olmasaydı, şimdi huzurlu vemutlu olacaktım."

"Şimdi olmaması gereken bir şey oluyor ve huzurluolmamı engelliyor."

Bu bilinçaltı düşünceler genellikle bir kişiye yöneltilirve "oluyor," bu durumda "yapıyor"a dönüşür.

"Huzurlu olabilmem için bunu ya da şunu yapman

Page 85: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

gerek. Bunu henüz yapmadığın için sana kırgınım. Belkikırgınlığım sayesinde artık bunu yaparsın."

"Geçmişte yaptığın (ya da yaptığım), söylediğin ya dayapamadığın bir şey, şimdi mutlu olmamı engelliyor."

"Şimdi yaptığın ya da yapamadığın bir şey, mutlu ol­mamı engelliyor."

124

VAR OLMANIN

GÜCÜ MUTLULUĞUN SIRRI

Yukarıdakilerin hepsi gerçeklikle karıştırılan varsayımlar,incelenmemiş düşüncelerdir. Sizi şimdi huzurluolmadığınıza ya da olamayacağınıza inandırmak içinegonun kurguladığı hikâyelerdir. Huzurlu olmak vekendiniz olmak, aslında aynı şeydir. Ego der ki: Belkigelecekte bir gün, huzurlu olabileceğim; eğer bu, şu ya dao olursa, bunu ya da şunu elde edersem. Ya da şöyle der:Geçmişimde olan bir şey yüzünden asla huzurluolamayacağım. Eğer başka insanların hikâyelerini din­lerseniz, şöyle bir başlıkla karşılaşırsınız: "Şimdi NedenHuzurlu Olamıyorum." Ego, huzurlu olmak için tekfırsatınızın şimdide olduğunu bilmez. Ama belki de bili­yordur ve sizin de keşfetmenizden korkuyordur. Sonuçtahuzur, egonun sona ermesidir.

Şimdi nasıl huzurlu olabilirsiniz? Şu anla barış yaparak.Unutmayın, hayat oyununu sadece "şimdi"de oyna­yabilirsiniz. Başka bir zaman ya da yer olamaz. Şu anlabarış yaptığınız anda, neler olduğunu görün, neler yapa­bildiğinizi veya ne yapmayı seçebildiğinizi ya da hayatınsizin sayenizde neler yaptığını görün. Yaşam sanatınıözetleyen, bütün başarıların ve mutluluğun sırrını verensadece üç kelime var: Yaşamla Bir Olun. İnsanın yaşamlabir olması, şimdiyle bir olmasıdır. O zaman aslında hayatıyaşamadığınızı, hayatın sizin sayenizde yaşadığınıgörürsünüz. Hayat dansçıdır ve siz de danssınız.

Ego gerçekliğe karşı kırgın olmayı sever. Gerçekliknedir? Her neyse o. Buda buna tatata derdi; hayatın böy­

125

Page 86: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

ECKHART TOLLE

leliği. Yani şu an nasılsa öyle. Anın böyleliğine karşı çık­mak, egonun temel özelliklerinden biridir. Egonun bes-lendiği olumsuzluğu ve bayıldığı mutsuzluğu yaratan şeybudur. Bu şekilde kendinize ve başkalarına acı çektirirsinizve ne yaptığınızı, aslında dünyada cehennemi yarattığınızıbile bilmezsiniz. Farkında olmadan acı yaratmak; iştebilinçsiz yaşamanın özü. Bu, tamamen egonun esiri olmakdemektir. Egonun kendini tanıyamaması ve ne yaptığınıgörememesi, inanılmazdır. Başkalarına acı çektiren şeyleryapar ve bunun farkına bile varmaz. Bu işaret edildiğinde,öfkeyle inkar eder, akıllıca tartışmalara girişir ve gerçekleriçarpıtmak için kendini haklı çıkarmaya çalışır. İnsanlarbunu yapar, şirketler bunu yapar, hükümetler bunu yapar.Diğer her şey başarısız olduğunda, ego bağırıp çağırmayave hatta fiziksel şiddete başvurur. Komandoları gönderin.İsa'nın çarmıhtayken söylediği sözlerin anlamını ancakşimdi anlayabiliyoruz: "Onları bağışla, çünkü neyaptıklarını bilmiyorlar."

Binlerce yıldır insanlığı etkisi altında tutan acıya sonvermek için, önce kendinizden başlamalı, içsel du­rumunuzla ilgili sorumluluğunuzu kabul etmelisiniz. Bu daşimdi demektir. Kendinize şöyle sorun: "Şu anda içimdeherhangi bir olumsuzluk var mı?" Sonra uyanık olun vehem duygularınızı hem de düşüncelerinizi gözlemleyin.Daha önce sözünü ettiğim mutsuzluğu izleyin. Bumutsuzluğu gerçeklikle açıklamaya ve haklı çıkarmayaçalışan düşüncelere karşı dikkatli olun. Kendi içinizdekiolumsuz bir durumun farkına varmanız, başarısızolduğunuz anlamına gelmez; tam aksine, başan­

126

VAK OLMANIN GÜCÜ

h olduğunuz anlamına gelir. O farkındalık başlayanakadar, insan kendini içsel durumuyla tanımlama eğili­mindedir ve bu tanımlama da egodur. Farkındalıklabirlikte düşüncelerden, duygulardan ve tepkilerdenuzaklaşmak gelir. Bu, inkarla karıştırılmamalıdır. Dü­şünceler, duygular veya tepkiler tanınır ve tanındıklarıanda, otomatik olarak çözülür. O zaman benlik duygu-nuzda belirgin bir değişiklik olur: Daha önce duyguları­

Page 87: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

nız, düşünceleriniz ve tepkilerinizdiniz; şimdi ise o du­rumlara tanıklık eden Varlık'sınız.

"Bir gün egomdan kurtulacağım." Bunu kim söylüyor?Ego! Egodan kurtulmak hiç de o kadar büyük bir işdeğildir; tam aksine, çok basittir. Bütün yapmanız gereken,kendi düşüncelerinizin ve duygularınızın farkındaolmaktır. Bu gerçekte bir "yapış" değil, bir "görüş"tür. Buaçıdan, kendinizi egodan kurtarmak için yapabileceğinizbir şey olmadığını söylemek doğrudur. Bu değişiklikgerçekleştiğinde, düşünceden farkındalığa geçtiğinizde,egonun aklından çok daha büyük bir zeka hayatınızıkontrol altına alır. Duygular ve hatta düşünceler bilefarkındalık sayesinde kişisellikten uzaklaşır. Kişiliksizdoğaları tanınır. Artık içlerinde benlik kalmaz. Sadeceinsan duyguları, insan düşünceleridir. Bir hikâyeden ibaretolan bütün kişisel geçmişiniz, bir yığın düşünce ve duygu,ikincil derecede öneme sahip olur ve artık bilincinizin enyüksek noktasını meşgul etmez. Artık kimlik duygunuzuntemelini oluşturan şey onlar değildir. Siz Varlığın ışığı,tüm düşünce ve duygulardan önce var olan farkındalıkolursunuz.

127

ECKHART TOLLE

EGONUN PATOLOJİK BİÇİMLERİ

Daha önce gördüğümüz gibi, eğer kelimeyi daha genişanlamıyla kullanırsak, ego temel doğasında patolojiktir.Birçok zihinsel rahatsızlık, normal bir kişide görülen aynıtürde egosal özelliklerden oluşur ama bazı durumlarda okadar güçlü bir hale gelir ki patolojik doğaları şimdikişinin kendisi dışında herkes için son derece açıktır.

Örneğin, birçok normal insan, kendilerini olduklarındandaha önemli, daha özel göstermek ve başkalarınıngözündeki imajlarını güçlendirmek için zaman zamanyalan söyleyebilirler; kim olduklan, başarıları, yetenekleri,sahip oldukları şeyler ve egonun kendini tanımladığı dahabirçok şey konusunda. Ama egonun yetersizlik duygusuylave "daha fazla" olma ihtiyacıyla güdülenen bazıları, yalansöylemeyi alışkanlık haline getirirler. Size kendileri vegeçmişleri hakkında söyledikleri şeylerin çoğu, tam birhayal ürünü, egonun kendini daha büyük ve daha özelhissetmek için kurguladığı bir hikâyeden ibarettir.Büyüklük tutkuları ve şişirilmiş içsel imajları bazen

Page 88: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

başkalarını inandırabilir ama genellikle uzun sürmez.Etraflarındaki çoğu kişinin durumun tam bir kurgudanibaret olduğunu anlamaları zor olmaz.

Adına paranoid şizofreni ya da sadece paranoya denenzihinsel hastalık, temelde egonun abartılmış halidir vezihnin temelde yatan bir korkuyu haklı çıkarmak içinuydurduğu bir hikâyeden ibarettir. Hikâye­

128

VAR OLMANIN GÜCÜ

nin temel unsuru, belli insanların (bazen insanların çoğuya da tüm insanlar) bana karşı komplo kuruyordur, benikontrol etmeye ya da öldürmeye çalışıyordun Hikâyeninbazen içsel bir tutarlılığı ve mantığı vardır; dolayısıylabaşkalarını da inandırabilir. Bazen organizasyonların veyaülkelerin bile temellerinde paranoid inanç sistemleriolabilir. Egonun korkuları ve başka insanlara karşıgüvensizliği, algılanan hatalarına odaklanarak ve buhataları insanların kimlikleriyle birleştirerek başkalarının"başkalığını" vurgulama çabası, bir parça ileri götürülerekinsanları canavarmış gibi gösterir. Egonun başka insanlaraihtiyacı vardır ama asıl ikilemi, derinlerde onlardankorkması ve nefret etmesidir. Jean Paul Sartre'ın"Cehennem başka insanlardır" sözü, aslında egonunsözüdür. Paranoyaya yakalanmış bir kişi, sürekli olarakcehennemi yaşar ama içinde belli ölçülerde egosalkalıpların kendini gösterdiği herkes, cehennemi belli birölçüde hisseder zaten. İçinizdeki ego ne kadar güçlüyse, okadar büyük olasılıkla hayatınızdaki sorunlar için başkainsanları suçlarsınız. Sizin de başkaları için hayatı zor­laştırma olasılığınız yüksek olur. Ama elbette ki bunukendiniz göremezsiniz. Durum daima başkalarının size birşeyler yapması şeklindedir.

Paranoya dediğimiz zihinsel hastalık, aynı zamandakendini her egoda bulunan başka bir semptom olarak daifade eder ama paranoyada daha aşırı bir biçime bürünür.Bu rahatsızlığa yakalanmış olan kişi ne kadar zulmeuğradığını, insanların arkasından işler

129

Page 89: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

ECKHART TOLLE

çevirdiğini ya da tehdit edildiğini düşünürse, kendi benlikduygusunu o ölçüde evrenin merkezi olarak görür ve başkainsanlar açısından kendini o denli özel ve önemli hisseder.Kurban olma duygusu, başka insanlar tarafından haksızlığauğramış olma hissi, ona kendini çok özel hissettirir.Kendini kandırma sisteminin temelini oluşturan hikâyede,genellikle kendisini hem kurban hem de dünyayı kötügüçlerden kurtaran potansiyel kahraman olarak görür.

Kabilelerin, ulusların ve dinî organizasyonların kolektifegosu, sık sık güçlü bir paranoya unsurunu barındırır:Kötülere karşı biz. İnsanlığın çektiği acıların büyükbölümünün nedeni budur. İspanyol Engizisyonu, kâfirlerinve "cadıların" yakılışı, uluslararası ilişkilerin sonundaBirinci ve İkinci Dünya Sava­şı'na yol açması, tarihboyunca Komünizm, "Soğuk Savaş," 1950'lerdeAmerika'daki McCarthy akımı, Orta Doğu'da hâlâ sürenşiddetli çatışmalar; hepsi, insanlık tarihinde aşırı boyutlaraulaşmış kolektif paranoyanın ürünüdür.

Bireyler, gruplar ya da uluslar ne kadar bilinçsiz halegelirse, egosal patolojinin fiziksel şiddete dönüşmeolasılığı da o kadar artacaktır. Şiddet, egonun kendinedeğer katmak, kendisinin haklı ve başkalarının haksızolduğunu kanıtlamak için başvurduğu ilkel ama hâlâ çokyaygın bir yöntemdir. Bir tartışma nedir? İki ya da dahafazla sayıda insanın, birbirlerinden farklı fikirlerini ifadeetmesidir. Tartışmanın parçası olan her kişi, kendinigörüşlerini oluşturan

130

VAR OLMANIN GUCU

düşüncelerle tanımlamış, o düşünceler benlik duygusunaeklenen zihinsel pozisyonlar haline gelmiştir. Diğer birdeyişle, kimlik ve düşünce birleşmiştir. Bu olduğunda,ben görüşlerimi (düşüncelerimi) savunduğumda, kendimisavunuyormuş gibi hisseder ve buna göre davranırım.Farkında olmadan, hayatta kalmak için savaşıyormuşumgibi hisseder ve hareket ederim; dolayısıyla, duygularım

Page 90: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

bilinçaltımdaki bu inancı yansıtır. Karmakarışık olurlar.Öfkeli, üzgün, savunmacı veya saldırgan olurum. Yokolmamak için, her ne pahasına olursa olsun kazanmayaçalışırım. Bu bir illüzyondur. Ego, zihinsel pozisyonlarınve zihnin kimlikle hiçbir ilgisi olmadığını bilmez, egonunkendisi gözlemlenmeyen zihindir.

Zen şöyle der: "Gerçeği arama. Sadece görüşlerine sıkısıkıya tutunmaktan vazgeç." Bu ne demektir? Kendinizizihinle tanımlamaktan vazgeçin demektir. Bunuyaptığınızda, zihnin ötesinde kalan gerçek kimliğiniz zatenkendiliğinden ortaya çıkacaktır.

İŞ - EGO İLE VE EGOSUZ

Bazı insanlar, egodan tamamen özgürleştikleri anlaryaşarlar. Yaptıkları işte sıra dışı başarılar kazanmışolanlar, işlerini yaparken tamamen ya da büyük ölçüdeegolarından kurtulurlar. Bunun farkında olmayabilirlerama çalışmaları bir ruhsal uygulama haline gelir. Çoğuişlerini yaparken şimdidedirler ve özel hayatla­

131

ECKHART TOLLE

nnda görece bilinçsiz durumlarına geri dönerler. YaniVarlık durumları, hayatlarının belli bir alanıyla sınır­lanmıştır. İşlerini hiçbir şekilde gizli çıkarlar peşindeolmadan, anın kendilerinden istediği şeye içtenlikle cevapvererek yapan öğretmenler, sanatçılar, hemşireler,doktorlar, bilim adamları, sosyal görevliler, garsonlar,kuaförler, işadamları ve pazarlamacılarla tanıştım.Yaptıkları şeyle bütünleşirler, Şimdi ile ve işleri ya dakarşılarındaki kişiyle bir olurlar. Bu insanların etkileri,yaptıkları işin çok ötesine geçer. Kendileriyle bağlantıyagiren herkeste egolarının azalmasına yol açan bir etkiyaparlar. Ağır egolara sahip insanlar bile, bazen buinsanların yanında rahatlayabilir, savunmalarını indirebilirve rol yapmayı bırakabilirler. Egoları olmadan çalışaninsanların yaptıkları işte başarılı olmaları hiç de şaşırtıcıdeğildir. Yaptığı şeyle bir olan herkes, yeni bir dünyayaratmaktadır.

Yaptıkları şeyde teknik açıdan iyi olabilen ama egolarıyüzünden sürekli çalışmaları sabote edilen insanlarla da

Page 91: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

karşılaştım. Bu insanların dikkatleri sadece kısmenyaptıkları işe odaklanır; diğer parçası kendileri üzerineodaklanmıştır. Egoları takdir bekler ve bunu yeterincealamadığında, enerjisini kırgınlığa harcar ve asla yeterincealamaz. "Başka biri benden daha fazla takdir ediliyorolabilir mi?" Ya da temel odakları kazanç veya güçtür veçalışmaları bu amaca hizmet etmekten öteye gidemez.Yapılan bir iş bir amaca hizmet etmekten öteyegeçemediğinde, yüksek kaliteye sahip olamaz. Böyleinsanların çalışmalarında sorunlar, engeller ya

132

VAR OLMANIN GÜCÜ

da zorluklar baş gösterdiğinde, işler bekledikleri gibigitmediğinde, başka insanlar ya da şartlar işbirlikçi ol­madığında, hemen yeni durumla bir hale gelmek ve anıngereklerine cevap vermek yerine, duruma karşı tepkiverirler ve kendilerini ondan ayırırlar. Kendini kişiselolarak saldırıya uğramış hisseden bir "ben" vardır ve bolmiktarda enerji yararsız itirazlara ya da öfkeye harcanır;oysa aynı enerji, ego tarafından harcanmasa, durumudüzeltmek için kullanılabilir. Dahası, bu "anti" enerji yeniengeller, yeni sorunlar yaratır. Gerçek şu ki birçok kişikendinin en büyük düşmanıdır.

İnsanlar başkalarından yardımı ya da bilgiyi esirge­diklerinde veya daha başarılı olamasınlar diye saboteetmeye çalıştıklarında, farkında olmadan aslında kendiişlerini sabote ederler. İşbirliği, gizli bir çıkan olmadığısürece egoya yabancı bir kavramdır. Ego, siz başkalan­nabir şeyler verdikçe, işlerin daha düzgün akacağını ve herşeyin size daha kolay geleceğini bilmez. Başkalan­na azyardım ettiğinizde ya da hiç yardım etmediğinizde,yollanna engeller koyduğunuzda, evren de ­ insan veşartlar halinde ­ size az yardım eder ya da hiç yardımetmez, çünkü kendinizi bütünden uzaklaştırmış olursunuz.Egonun bilinçsiz "yeTmez" duygusu, başka birininbaşansma o basan kendisinden alınmış gibi yaklaşmasınaneden olur. Başka birinin başansı karşısında duyduğunuzkırgınlığın kendi basan şansınızı perdelediğini bilmez.Başarıyı kendinize çekebilmek için, gördüğünüz her yerdeonu kutlamanız ve onurlandırmanız gerekir.

Page 92: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

ECKHART TOLLE

HASTALIKTA EGO

Bir hastalık egoyu güçlendirebilir ya da zayıflatabilir.Eğer şikayet ediyorsanız, kendinize acıyorsanız ya dahasta olduğunuz için öfkeleniyorsanız, egonuz güçlenir.Hastalığı kavramsal kimliğinizin bir parçası halinegetirdiğiniz zaman da güçlenir: "Ben böyle böyle birhastalığın pençesindeyim." Güzel, o zaman kimolduğunuzu anlarız. Diğer yandan, normal hayatlarındabüyük egolara sahip olan bazıları, hastalandıklarındainsanlara karşı aniden nazik, kibar ve çok daha yumuşakdavranmaya başlarlar. Normal hayatta sahipolamayacakları görüşler geliştirebilirler. İçsel bilgilerineulaşabilir, bilgece sözler söyleyebilirler. Amaiyileştiklerinde enerji geri döner ve egoyu da beraberindegeri getirir.

Hasta olduğunuzda, enerji seviyeniz oldukça düşüktürve organizmanın zekası kontrolü ele alarak geri kalanenerjiyi vücudu iyileştirmek için kullanabilir; dolayısıyla,zihin için yeterince enerji kalmaz ve bu da egosaldüşüncelerin ve duyguların yeterli gücü bulamayacağıanlamına gelir. Ego, ciddi miktarda enerji harcar. Amabazı durumlarda, ego geri kalan azıcık enerjiyi kendiamaçları için kullanır. Sizin de tahmin edeceğiniz gibi,hastalandıklarında egoları güçlenen insanların iyileşmesidaha uzun sürer. Bazılarında ise hastalık kronik hale gelirve kendi sahte benlik duygularının bir parçası olur.

134

VAR OLMANIN

GÜCÜ KOLEKTİF EGO

Kendinizle yaşamak ne kadar zor! Egonun kişisel benliktatminsizliklerinden kaçmak için kullandığı yollardan biri,benlik duygusunu kendini bir grupla tanımlayarak

Page 93: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

güçlendirmeye çalışmaktır; bir ulus, bir politik parti,şirket, kurum, mezhep, kulüp, çete, futbol takımı gibi.

Bazen kişi hiçbir ödül, karşılık ya da takdir beklemedenhayatını daha büyük bir kolektif amaca hizmet etmeyeadadığında, kişisel egosu tamamen dağılabilir. Kişiselbenlik duygusunun yükünden kurtulmak ne kadar darahatlatıcıdır. Grubun üyeleri, ne kadar sıkı çalışsalar da,ne kadar fedakarlıklar yapsalar da, kendilerini mutlu vetatmin olmuş hissederler. Egonun ötesine geçmiş gibigörünürler. Asıl soru şudur: Gerçekten özgür kalmışlarmıdır, yoksa ego sadece kişisel olmaktan çıkıp kolektifhale mi gelmiştir?

Kolektif ego, kişisel egoyla hemen hemen aynı özel­likleri gösterir; çatışma ve düşman ihtiyacı, daha fazlasınıistemek, başkalarına karşı kendini haklı çıkarma takıntısıgibi. Er ya da geç, kolektif ego diğer kolektif egolarlaçatışmaya girişecektir, çünkü farkında olmadan çatışmaaramaktadır ve sınırlarını, dolayısıyla da kimliğinibelirlemek için zıtlıklara ihtiyacı vardır. O zaman grupüyeleri, ego temelli bir hareketin etkisiyle ister istemez acıçekeceklerdir. O anda uyanarak kolektif yapılarının güçlübir delilik unsuru içerdiğini anlayabilirler.

.135

ECKHAKT TOLLE

Aniden uyanıp kendinizi birlikte tanımladığınız veuğrunda çalıştığınız kolektif bilincin aslında deli olduğunuanlamak başlangıçta acı verici olabilir. Bazı insanlar bunoktada daha sinik ya da daha öfkeli hale gelerek tümdeğerleri inkar edebilirler. Bu, ilk inanç sistemi bir hayalolarak algılandığı ve dolayısıyla çöktüğü zaman, hemenbaşka bir inanç sistemini benimsediklerini gösterir.Egolarının ölümüyle yüzleşememiş, kaçarak başka birineyönelmişlerdir.

Kolektif ego, genellikle o egoyu oluşturan bireylerdendaha bilinçsizdir. Örneğin, kalabalıklar (geçici kolektifegosal kimliklere sahiptirler) o kalabalığın dışındaykenbireylerin yapmayacağı şeyler yapabilirler. Birçok ülke,sık sık bireysel boyutta ancak psikopatlık olarakalgılanabilecek davranışlara başvurmaktadır.

Yeni bilinç ortaya çıkarken, bazı insanlar aydınlanmışbilinçlerini yansıtan gruplar oluşturma ihtiyacı

Page 94: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

duyacaklardır. Bu gruplar kolektif egolar olmayacaktır. Bugrupları oluşturan kişilerin kendi kimliklerini o gruplarlatanımlamaya ihtiyaçları yoktur. Kimliklerini tanımlamakiçin artık biçim peşinde değillerdir. O grupları oluşturankişiler egolarından tamamen kurtulamamış olsalar bile,kendilerindeki veya başkala­rındaki egoyu hementanıyabilecek kadar farkındalık­ları olacaktır. Ama egosürekli araya girmek ve kontrolü ele almak isteyeceği için,kişinin sürekli olarak uyanık kalması gerekir. İnsanegosunun farkmdalık ışığına çıkarılarak çözülmesi;aydınlanma grupları, yardım organizasyonları, okullar yada insanların bir­

136.

VAR OLMANIN GÜCÜ

likte yaşadığı toplumlar olsun, bu grupların öncelikliamaçlarından biri bu olacaktır. Aydınlanmış kolektifbilinçler, yeni bilincin yükselmesinde önemli bir fonk-siyonu yerine getirecektir. Egosal kolektifler sizi bi-linçsizliğe ve acı çekmeye sürüklerken, aydınlanmışkolektif gezegen çapında değişimi hızlandıracak bir bilinçanaforu oluşturabilir.

ÖLÜMSÜZLÜĞÜN İNKAR EDİLEMEZ KANITI

Ego, insan psikolojisinde kimliğin kendini ikiye ayırdığınoktadaki çatlaktan içeri girer ve bu ayrımı "ben" ve"kendim" şeklinde isimlendirebiliriz. Dolayısıyla, kelimeyikişilik bölünmesi şeklindeki yaygın anlamıyla kullanırsak,her ego aslında şizofrendir. Kendinize ait bir zihinselimajla yaşarsınız ve bu kavramsal benlikle bir ilişki içinegirersiniz. Hayatın kendisi kavramsalla­şır ve"hayatım"dan söz ettiğinizde konuştuğunuz kişilerin"hayatlarından ayrılır. "Hayatım" diye düşündüğünüz ya dakonuştuğunuz ve buna inandığınız her seferinde, aldatıcıbir aleme sürüklenirsiniz. Eğer "hayatım" diye bir şeyvarsa, hayat ve benim de ayrı şeyler olmamız gerekir ki buaynı zamanda hayatımı kaybedebileceğim anlamına dagelir. Ölüm gerçek bir tehdit olarak görünmeye başlar.Kelimeler ve kavramlar, hayatı kendi içlerindegerçeklikleri olmayan ayrı parçalara böler. "Hayatım"kavramının ayrılık duygusunun kökeni, yani egonun

Page 95: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

kaynağı olduğunu bile söyleyebiliriz. Eğer

137

ECKHAET TOLLE

ben ve hayat ayrıysak, ben hayattan başka bir şeysem, ozaman her şeyden aynyımdır. Ama onlardan ınasıl ayrıolabilirim ki? "Ben" nasıl hayattan, Varlık'tan ayrı olabilirki? Bu tamamen imkansızdır. Dolayısıyla, "hayatım" diyebir şey yoktur ve ben de bir hayata sahip olamam. Benhayatın kendisiyim. Ben ve hayat tekiz. Bunun aksiolamaz. O halde hayatımı nasıl kaybedebilirim? Zatensahip olmadığım bir şeyi nasıl kaybedebilirim? Ben olanbir şeyi nasıl kaybedebilirim? Bu imkansızdır.

138

Page 96: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

5. Bölüm

ACI - BEDEN

Çoğu insanın düşünce sistemi büyük ölçüde istek dışı,otomatik ve tekrarlayın bir şekilde çalışır. Bu, bir türzihinsel parazitten daha fazlası değildir ve gerçek biramaca hizmet etmez. En kısa tabiriyle, aslında düşün­mezsiniz: Düşünce kendiliğinden oluşur. "Düşünüyorum"ifadesi, bir kasıt bildirir. Konu hakkında söz hakkınızolduğu, kendi adınıza bir seçim yapabileceğiniz anlamınagelir. Oysa çoğu insan için durum böyle değildir."Yediklerimi sindiriyorum," "damarlarımda kan dolaşımımsağlıyorum" gibi sözler ne kadar yanlışsa, "düşünüyorum"demek de o kadar yanlıştır. Sindirim kendiliğinden olur;kân dolaşımı kendiliğinden olur; düşünmek kendiliğindenolur.

Kafanızdaki sesin kendine ait bir canı vardır. Çoğu kişio sesin merhametine kalmış durumdadır; düşünce­

139

ECKHART TOLLE

nin, diğer bir deyişle zihnin tutsağı konumundadırlar. Vezihin geçmişteki olaylarla şartlandığından, geçmişi tekrartekrar canlandırmaya zorlanırsınız. Doğulular buna"karma" derler. O sesle tanımlandığınızda, elbette ki bununfarkında olmazsınız. Bilseydiniz zaten onun esiriolmazdınız, çünkü size sahip olan kimliği kendinizsandığınızda, yani o haline geldiğinizde gerçekten sizesahip olmasına izin verirsiniz.

Binlerce yıldır, insanlık giderek daha çok zihnin esirioldu ve kendisine hakim olan kimliğin "benlik" olmadığınıanlayamadı. Kendini sürekli zihniyle tanımladığından,sahte bir benlik duygusu ­ ego ­ ortaya çıktı. Egonunyoğunluğu, kendinizi ne derecede zihninizle vedüşüncelerinizle tanımladığınıza bağlıdır. Düşünmek,bilincin ya da gerçek kimliğinizin toplamının minicik bir

Page 97: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

parçasından başka bir şey değildir.Zihinle tanımlama derecesi, kişiden kişiye değişir. Bazı

insanlar kendilerini zihinlerinden arındırdıklarında kısa birsüre için bile olsa gerçek özgürlüğün tadını çıkarırlar ve okısa süre içinde hissettikleri huzur, mutluluk ve canlılık,hayatı yaşamaya değer hale getirir. Yaratıcılık, sevgi veşefkatin güçlendiği zamanlar da vardır. Ama diğerleri,sürekli egolarına tutsak olarak yaşarlar. Kendilerine,başkalarına ve etraflarını saran dünyaya karşıyabancılaşırlar. Onlara baktığınızda, yüzlerindekigerginliği, çatık kaşlarını veya gözlerinde­*ki dalgınbakışları fark edebilirsiniz. Dikkatlerinin büyük bölümüdüşüncelerine yönelmiş durumdadır ve bu yüzden sizigerçekten göremezler ve sizi asla gerçekten

140

VAR OLMANIN GÜCÜ

dinleyemezler. Dikkatleri sadece zihinlerindeki düşüncebiçimleri olarak var olan geçmişe veya geleceğe odak­lanmıştır. Ya da size oynadıkları role uygun şekilde dav­ranırlar ve yine kendileri olamazlar. Çoğu insan, gerçekkimliklerine yabancılaşmıştır ve bazıları öylesine ya­bancılaşmıştır ki başkalarıyla paylaşımları herkese "sahte"görünür; tabii onlar kadar kendilerine yabancılaşarak"sahte" davranmayı benimsemiş olanlar hariç.Yabancılaşma, herhangi bir ortamda, herhangi birdurumda, herhangi biriyle birlikteyken veya hatta kendibaşınızayken bile sürekli huzursuz olmak demektir.Sürekli olarak "eve" dönmeye çalışırsınız ama kendiniziasla evinizde hissedemezsiniz. Yirminci yüzyılın en büyükyazarlarından bazıları ­ Franz Kafka, Albert Ca­mus, T. S.Eliot, James Joyce gibi ­ yabancılaşmanın insan varlığınınevrensel ikilemi olduğunu fark etmiş, muhtemelen kendiiçlerinde de bunu derinden hissetmiş ve çalışmalarındamuhteşem bir şekilde ifade edebilmişlerdir. Her ne kadarbir çözüm sunamamış olsalar da, bize insanlığın busorunuyla ilgili derin bir bakış açısı sunmuşlardır. Kişininkendi sorununu açıkça ta­nımlayabilmesi, onu aşmak içinatabileceği ilk adımdır.

DUYGUNUN DOĞUŞU

Düşünce hareketine ek olarak ­ ama ondan tamamen ayrıdeğil ­ egonun bir boyutu daha vardır: Duygu. Bu, bütün

Page 98: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

düşüncelerin ve duyguların egodan kaynaklandı­

141

ECKHART TOLLE

ğı anlamına gelmez. Sadece kendinizi onlarla tanımla­dığınızda ve sizi tamamen kontrol altına aldıklarında, yani"ben" haline geldikleri zaman egoya dönüşürler.

Tüm fiziksel organizmalar gibi, vücudunuzun dakendine ait bir zekası vardır. Bu zeka, zihninizin söylediğişeylere ya da diğer bir deyişle düşüncelerinize tepki verir.Yani duygu, aslında vücudunuzun zihninize verdiğitepkidir. Vücudun zekası elbette ki evrensel zekanınayrılmaz bir parçası, onun sayısız ifadelerinden biridir.Atomlara ve moleküllere geçici bir kohezyon sağlayarak,onları bütün bir fiziksel organizma haline getirir. Vücudunbütün organlarının çalışmasının, oksijen ve yiyeceklerinenerjiye dönüşmesinin, kalp atışlarının ve kan dolaşımının,vücudu istilacılardan koruyan bağışıklık sisteminin, siniruçlarından giren duyusal verilerin beyne gönderilerek oradatercüme edilmesinin ve etrafınızı saran harici gerçekliğiniçsel resmi haline dönüşmesinin ardında yatanorganizasyon prensibi budur. Bütün bunlar, aynı andagerçekleşen diğer binlerce fonksiyonla birlikte, bu zekatarafından mükemmel bir şekilde koordine edilir.Vücudunuzu siz yönetmezsiniz; o zeka yönetir. Aynızamanda, organizmanın çevreye verdiği tepkilerden de osorumludur.

Bu, tüm canlı türleri için geçerlidir. Bitkinin fizikselbiçimini almasını ve çiçek açmasını, çiçeğin her sabahyapraklarını güneşe çevirmesini ve geceleri kapamasınısağlayan zeka aynıdır. Adına Dünya gezegeni denenkompleks canlıyı Gaia olarak ifade eden zeka da aynıdır.

142

VAR OLMANIN GÜCÜ

Bu zeka, bir canlının herhangi bir tehdit karşısındagüdüsel olarak tepki vermesini sağlar. Hayvanlarda da,insanlarınkine benzer duygular oluşmasına neden olur;

Page 99: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

öfke, korku, zevk gibi. Bu güdüsel tepkiler, duygunun ilkelbiçimleri olarak düşünülebilir. Belli durumlarda, insanlarda hayvanlannkine benzer güdüsel tepkiler verirler. Birtehlike karşısında, canlının hayatı tehdit edildiğinde, kalpdaha hızlı atmaya başlar, kaslar gerilir, solunum hızlanır;bu, kaçmaya ya da savaşmaya hazırlıktır. Yarattığı duygukorkudur. Köşeye sıkıştırıldı­ğında, ani bir enerjiyoğunluğu, vücuda daha önce sahip olmadığı bir güçkazandırır. Yarattığı duygu öfkedir. Bu güdüsel tepkiler,duygulara yakın gibi görünür ama kelimenin gerçekanlamıyla duygu değillerdir. Güdüsel bir tepkiyle birduygu arasındaki temel fark şudur: Güdüsel bir tepki,vücudun herhangi bir harici durum karşısında gösterdiğidoğrudan tepkidir. Diğer yandan bir duygu, vücudun birdüşünceye gösterdiği tepkidir.

Dolayh olarak, bir duygu aynı zamanda gerçek bir du­rum ya da olaya verilen bir tepki de olabilir ama aslındabu tepki, olayın ya da durumun zihinsel yorumuna karşıverilir. Yani diğer bir deyişle, zihnin herhangi bir durumya da olayla ilgili olarak iyi ve kötü, hoş ve sevimsiz, benve benim kavramlarıyla oluşturduğu bir düşünceye verilentepkidir bu. Örneğin, birinin arabasının çalındığınıduyduğunuzda, muhtemelen herhangi bir duygu.hisset­mezsiniz ama sizin arabanız çalındığında, muhtemelen çoköfkelenirsiniz. "Benim" zihinsel kavramının bu kadargüçlü duygular yaratabilmesi inanılmazdır.

143

ECKHART TOLLE

Vücut çok zeki olmasına rağmen, gerçek bir durumla birdüşünce arasındaki farkı söyleyemez. Her düşünceyegerçekliğin bir parçasıymış gibi tepki verir, çünkü sadecebir düşünce olduğunun farkında değildir. Vücuda göreendişe ya da korku verici bir düşünce, "Tehlikedeyim"mesajıdır ve dolayısıyla, gece sıcak ve rahat yatağınızayatıyor olsanız bile, vücudunuz bu mesaja uygun olaraktepki verir. Kalp daha hızlı atar, kaslar gerilir ve solunumhızlanır. Bir enerji yoğunluğu olur ama tehlike sadecezihinsel bir kurgudan ibaret olduğundan, enerji boşalacakbir yer bulamaz. Sonuç olarak, enerjinin bir kısmı zihnegeri döner ve vücudun uyumunu bozar.

Page 100: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

DUYGULAR VE EGO

Ego sadece gözlenmeyen zihin, kafanızın içinde sizmişgibi konuşan ses değil, aynı zamanda da vücudunuzun osesin söylediklerine karşı verdiği tepkiler sonucundaoluşan gözlemlenemeyen duygulardır.

Çoğu zaman ego sesin ne tür düşüncelerle uğraştığınıve düşünce sürecinde yarattığı yapısal bozukluklarıgördük. Bu bozuk düşünceler karşısında vücudun verdiğitepki, olumsuz duygulardır.

Zihindeki ses, vücudun inanıp ona göre tepki vereceğibir hikâye anlatır. Bu tepkiler, duygulardır. Buna karşılıkduygular, enerjiyi ilk başta duyguların oluşmasına nedenolan düşüncelere geri gönderir. İncelenme­

144

VAR OLMANIN GUCU

yen, kontrol edilmeyen düşünceler ve duygular arasındakikötücül döngü budur ve duygusal düşüncelere, duygusalhikâye kurgulamalarına yol açar.

Egonun duygusal içeriği kişiden kişiye değişir. Bazıegolarda, duygular diğerlerine oranla daha güçlüdür.Vücutta duygusal tepkilere yol açan düşünceler, bazenzihnin onları tanımlamaya fırsat bulamayacağı kadar hızlıgerçekleşebilir; dolayısıyla, vücut zaten bir duyguyla tepkivermiştir ve duygu da bir tepkiye dönüşmüştür. Bu türdüşünceler, genellikle söze döküle­meyen ve bilinçaltındakalan varsayımlardır. Kişinin geçmiş şartlanmalarından,genellikle de çocukluğundan kaynaklanırlar. "İnsanlaragüvenilmez" varsayımı, kişinin ilişkilerle ilgili takıntılıvarsayımlarına bir örnek verilebilir; belki de böyle birvarsayımı benimsemesi için çocukluğunda yeterincedestekleyici olmayan veya güven vermeyen ebeveynleri yada kardeşleri olmuş olabilir. İşte bu türü bilinçaltıvarsayımlarına başka örnekler: "Kimse bana saygıduymuyor. Kimse beni takdir etmiyor. Hayatta kalmakiçin savaşmak gerekir. Asla yeterince param olmaz.Yaşam seni hep hayal kırıklığına uğratır. Bolluğu haketmiyorum. Sevgiyi hak etmiyorum." Bilinçaltıvarsayımları, vücutta belli duygular yaratır ve bu duygularda zihinsel faaliyetlere ya da ani tepkilere yol açar. Buşekilde, kişisel gerçekliğinizi yaratırlar.

Egonun sesi sürekli olarak vücudun normal durumunu

Page 101: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

bozar. Neredeyse herkesin vücudu büyük bir gerilimaltındadır; sadece bazı harici etkenler tarafından

145

ECKHART TOLLE

tehdit edildiği için değil, aynı zamanda da zihin tarafındantehdit edildiği için. Vücuda bağlı bir ego vardır ve egoyuoluşturan bozuk düşünce kalıplarına tepki vermemekelinde değildir. Dolayısıyla, sürekli ve takıntılıdüşüncelerle birlikte bir olumsuz duygu akışı gelir.

Peki olumsuz duygu nedir? Vücut için zehirli olan,vücudun dengesini ve uyumunu bozan duygudur. Korku,endişe, öfke, kin, üzüntü, nefret, kıskançlık, gıpta; bütünbu duygular, vücuttaki enerji akışını bozar ve kalbi,bağışıklık sistemini, sindirim sistemini, hormon üretiminive vücuttaki diğer birçok şeyi etkiler. Henüz egonun nasılçalıştığı hakkında çok az bilgiye sahip olmasına rağmen,tıp bilimi bile olumsuz duygusal durumla fizikselhastalıklar arasında bir bağlantı olduğunu görmeyebaşlamıştır. Vücudu etkileyen bir duygu, aynı zamandabağlantıda olduğunuz ya da etrafınızda bulunan insanlarıda etkiler ve bir zincirleme reaksiyon başlatarakgörmediğiniz, tanımadığınız insanlara kadar uzanır. Bütünolumsuz duygular için genel bir terim vardır: Mutsuzluk.

Peki aynı şekilde, olumlu duyguların da vücut üzerindeolumlu bir etkisi var mıdır? Bağışıklık sisteminigüçlendirir, vücudu gençleştirip iyileştirirler mi? Ger­çekten de bunu yaparlar ama egodan kaynaklanan olumluduygularla kişinin kendi varlığıyla doğal bağlantısındankaynaklanan daha derin duyguları ayırmayı öğrenmemizgerekir.

Ego tarafından üretilen olumlu duygular, çabucakdönüşebilecekleri zıt duyguları da kendi içlerinde ba­

146

VAR OLMANIN GÜCÜ

Page 102: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

nndınrlar. İşte size birkaç örnek: Egonun adına aşk ya dasevgi dediği duygu, aslında sahiplenmek ve bağımlı halegelmekle ilgilidir ve bir saniye içinde nefrete dönüşebilir.Önemli bir olayın beklentisi, yani egonun geleceğe aşındeğer yüklemesi, olay bittiğinde ya da egonunbeklentilerini karşılamadığında, kolayca hayal kınklı­ğınadönüşebilir. Övgüler ve takdirler bir gün sizi canlı vemutlu hissettirirken, ertesi gün eleştirildiğinizde ya dadikkat alınmadığınızda, kendinizi dışlanmış ve mutsuzhissedebilirsiniz. Çılgın bir partinin zevki, ertesi sabahyerini baş ağnsına ve kasvete bırakır. Kötü olmadan iyi,çirkin olmadan güzel yoktur.

Egodan kaynaklanan duygular, zihnin sürekli deği­şebilen ve istikrarsız olan harici etkenlerle kendini ta­nımlamasına dayalıdır. Diğer yandan, daha derin duygulargerçekte duygu değil, Varlık durandandır. Duygular,zıtlıklar alemi içinde var olur. Varlık durumlan ise belirsizgibi görünse de, zıtlıklan yoktur. Gerçek doğanızınparçalan olan sevgi, mutluluk ve banş gibi, onlar daiçinizden yükselirler.

İNSAN ZİHNİNE SAHİP BİR ÖRDEK

Şimdi'nin Gücü adlı kitabımda, iki ördek kavga ettiğinde -ki hiç uzun sürmez ­ bir süre sonra aynldıklarını ve farklıyönlere doğru uçtuklannı belirtmiştim. Sonra her iki ördekde kanatlannı birkaç kez güçlü bir şekilde çırparlar veböylece kavga sırasında topladıklan aşı­

147

ECKHART TOLLE

rı enerjiyi atarlar. Kanatlarını çırptıktan sonra, hiçbir şeyolmamış gibi huzurlu bir şekilde süzülürler.

Eğer ördekler insan zihnine sahip olsalardı, kavgayıdüşüncelerinde canlı tutar, hikâyeler kurarlardı. Bir ördeğin

hikâyesi muhtemelen şöyle olurdu: "Az önce yaptığı şeyeinanamıyorum. On santim yanıma yaklaştı. Sanki gölünsahibi oymuş gibi davranıyor. Özel alanıma hiç saygısı

yok. Ona bir daha asla güvenmeyeceğim. Bir daha seferebeni kızdırmak için başka bir şey yapacak. Şimdiden

komplo planlamaya başladığından eminim. Ama buna dahafazla izin vermeyeceğim. Bir daha sefere ona

Page 103: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

unutamayacağı bir ders vereceğim." Böylelikle, zihin birsürü hikâyeler kurup durur ve aradan günler, aylar ve hattayıllar geçmesine rağmen, öfke ilk günkü gibi devam eder.Vücuda gelince; düşüncelerde kavga hâlâ devam ettiği vevücut da gerçekle düşünceler arasındaki farkı bilemediği

için, bütün düşüncelerin yarattığı bütün duygulara karşılıkenerji üreterek tepki verir ve bu da daha fazla düşünceye

yol açar. Bu, egonun duygusal düşünce süreci haline gelir.Bir insan zihni olsaydı, ördeğin hayatının ne kadar

karmaşık bir hal alabileceğini görüyor musunuz? Ama neyazık ki çoğu insan sürekli bu şekilde yaşıyor. Hiçbir

durum ya da olay gerçekten bitmiyor. Zihin ve zihin ürünü"ben ve hikâyem" sürekli devam ediyor. v

Bizler, yolunu kaybetmiş bir canlı türüyüz. Her doğalşeyin, her çiçeğin ya da ağacın ve her hayvanın, bizeöğretecek önemli dersleri var. Tek yapmamız gereken,durup bakmak ve dinlemek. Ördeğin bize verdiği

148

VAR OLMANIN GÜCÜ

ders şudur: Kanatlarını çırp ­ yani "hikâyeyi bırak" ­ve tekgüç yerine geri dön: Şimdiye!

GEÇMİŞİ BERABERİNDE TAŞIMAK

İnsan zihninin geçmişi bırakmak konusundaki becerik­sizliği ya da isteksizliği, Tanzan ve Ekido adında, şiddetliyağmurlardan sonra oldukça çamurlu bir hale gelmiş olantoprak kır yolunda yürüyen iki Zen rahibinin hikâyesindegüzel bir şekilde örneklenmektedir. Bir köyün yakınındangeçerlerken, yolun karşı tarafına geçmeye çalışan genç birkadın görürler. Çamur çok derin olduğu için, kadınüzerindeki ipek kimonoyu berbat etmeden karşı tarafageçemeyecektir. Tanzan hiç tereddüt etmeden kadınıkucağına alıp yolun karşı tarafına geçirir.

Sonrasında rahipler sessizce yollarına devam ederler.Beş saat sonra, yaşadıkları tapınağa yaklaşırlarken, Ekidodaha fazla kendini tutamayarak Tanzan'a döner. "Nedenkızı yolun karşı tarafına geçirdin?" diye sorar. "Bizrahiplerin bu tür şeyler yapmaması gerekir."

"Ben kızı saatler önce bırakmıştım," der Tanzan. "Sen

Page 104: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/101 - 150 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:11]

hâlâ taşıyor musun?"Şimdi birinin sürekli Ekido gibi hoşuna gitmeyen olay

veya durumları zihninde taşıyarak ve düşünce üstünedüşünce biriktirerek yaşadığını düşünürseniz, gezegendekiinsanların çoğunun nasıl yaşadığıyla ilgili bir fikir edinmişolursunuz. Zihinlerinde taşıdıkları yükün ağırlığına bakarmısınız?

149

ECKHART TOLLE

Geçmiş, anılar olarak içinizde yaşar ama anılarınkendileri sorun değildir. Aslını söylemek gerekirse, geç­mişten ve geçmiş hatalarımızdan ancak anılarımızı ha­tırlayarak ders alabiliriz. Ancak anılar, yani geçmişle ilgilidüşünceler sizi tamamen ele geçirdikleri ve benlikduygunuzun bir parçası haline geldikleri zaman bir sorun,bir yük oluştururlar. Bu olduğunda, geçmişle şartlanmışolan kişiliğiniz, hapishaneniz haline gelir. Anılarınızda birbenlik duygusu vardır ve hikâyeniz kendinizi algılamabiçiminiz haline gelir. Bu "küçük ben" aslında zamana vebiçime bağlı olmayan varlığınız olarak gerçek kimliğinizigölgeler.

Geçmişinizde sadece zihinsel değil, aynı zamandaduygusal anılar da vardır; eski duygular, sürekli olarakyeniden yaşanır. Hoşnutsuzluğunu beş saat boyuncadüşünceleriyle besleyerek taşıyan rahip gibi, çoğu insanbüyük miktarda fazladan bagaj taşırlar. Kendilerinikırgınlıklar, pişmanlıklar, düşmanlıklar ve suçlulukduygusuyla sınırlarlar. Duygusal düşünce sistemleri,benliklerinin bir parçası haline gelir ve böylece, kimlik­lerini güçlendirmek için eski duygulara tutunmayı öğ­renirler.

İnsan eski duyguları sürdürme eğiliminde olduğundan,neredeyse herkes, eski duygusal açılarıyla kendi etrafındabir enerji alanı örer ki ben buna "acı beden" diyorum.

Öte yandan, zaten sahip olduğumuz acı bedeni daha dabüyütmekten vazgeçebiliriz. Kanatlarımızı çırparak ­mecazi anlamda elbette ­ ve zihinsel olarak geçmişte

150

Page 105: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

VAR OLMANIN GÜCÜ

yaşamaktan vazgeçerek, eski duyguları biriktirmekten veberaberimizde sürüklemekten kendimizi kurtarabiliriz.Olayları veya durumları zihnimizde canlı tutmamayı,zihinsel film yönetmenliğini sürdürmek yerine dikkatimizişu ana çevirmeyi öğrenebiliriz. O zaman düşüncelerimizve duygularımız yerine, Varlığımız kimliğimiz halinegelir.

Geçmişte, sizi şimdide yaşamaktan alıkoyabilecekhiçbir şey olmadı; eğer geçmişin sizi şimdide yaşamaktanalıkoyacak gücü yoksa, başka ne gücü olabilir ki?

BİREYSEL VE KOLEKTİF

Şu anda tam olarak yüzleşilmeyen ve içeriği görünmeyenherhangi bir olumsuz duygu, tamamen çözülemez.Arkasında mutlaka bir acı kalıntısı bırakır.

Özellikle çocuklar, güçlü olumsuz duyguları fazlasıylaezici buldukları için, onları hissetmemeye çalışmakeğilimindedirler. Yanlarında bu duyguyla doğrudanyüzleşmelerini sağlayacak sevgi dolu ve şefkatli birbilinçli yetişkin olmadığından, çocuğun o duyguyuhissetmemeye çalışmaktan başka yapabileceği bir şeygerçekten de yok gibidir. Ne yazık ki bu erken uyanansavunma mekanizması, genellikle yetişkinlik dönemindede varlığını sürdürür. Duygu hâlâ bireyin içindetanımlanmadan ve doğal şekilde kendini ifade ederekyaşamaya devam eder; örneğin endişe, öfke, şiddetpatlamaları ya da fiziksel bir rahatsızlık şeklinde. Ba-

151

ECKHART TOLLE

zı durumlarda, tüm yakın ilişkileri etkileyip sabote edebilir.Çoğu psikoterapist, başlangıçta son derece mutlu birçocukluk geçirdiğini iddia eden ve daha sonraları bununtam tersi olduğu ortaya çıkan hastalarla sık sık karşılaşır.Gerçek şu ki hiç kimsenin duygusal acı duymadançocukluk yıllarını geride bırakması mümkün değildir.Ebeveynlerinizin ikisi de aydınlanmış insanlar olsaydı bile,

Page 106: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

kendinizi yine de büyük ölçüde bilinçsiz bir dünyadabulurdunuz.

Tamamen yüzleşilmemiş, tanımlanmamış, kabulle-nilmemiş ve serbest bırakılmamış güçlü olumsuz duygulartarafından geride bırakılan tüm acı kalıntıları, zamaniçinde bir araya gelerek fiziksel bedeninizin hücrelerindeyaşayan bir enerji alanı oluştururlar. Bu enerji alanı sadeceçocukluğunuza ait acılardan değil, ergenlik ve yetişkinlikyıllarınızda yaşadığınız olaylarla biriken acı duygularındanda oluşur; ve çoğu egonun sesi tarafından yaratılır. Sahtebir benlik duygusu hayatınızın temeli olduğunda, duygusalacı kaçınılmaz refakatçiniz olacaktır.

Neredeyse her insanın içinde yaşayan bu eski ama hâlâçok canlı duygulardan oluşan enerji alanı, acı bedenolarak tanımlanabilir.

Acı beden, doğasında kesinlikle bireysel değildir.İnsanlık tarihi boyunca sayısız insan tarafından hissedilmişacılar da bunun bir parçasıdır; ardı arkası kesilmeyenkabile savaşları, kölecilik, yağmacılık, tecavüz, işkence veakla gelebilecek her türlü şiddet eylemleri, bu duygularınnedeni olabilir. Bu acı, insanlı-

152

VAE OLMANIN GÜCÜ

ğın ortak bilinçaltında yaşamaya devam etmektedir veakşamları haberleri seyrettiğinizde veya insanlarınhayatlarındaki dramlara baktığınızda, hâlâ yenilerieklenmektedir. Kolektif acı beden, muhtemelen her in-sanın DNA'sma işlenmiş durumdadır ama henüz onugörme yolunu bulamadık.

Bu dünyada yeni doğan her bebek, daha şimdiden birduygusal acı bedene sahiptir. Bazılarında bu diğerlerineoranla daha yoğun ve daha güçlüdür. Bazı bebeklerçoğunlukla mutludur. Diğerleri ise inanılmaz veaçıklanamaz bir mutsuzluk içindedir. Bazı bebeklerinyeterince sevgi ve ilgi görmedikleri için ağladıkları doğ-rudur ama bazıları, hiçbir açıklanabilir neden olmadanağlarlar ve sanki etraflarındaki herkesi kendileri gibimutsuz etmeye çalışırlar; ne yazık ki genellikle de bunubaşarırlar. Bu dünyaya geldikleri andan itibaren, insanlığınacısını ağır bir şekilde paylaşırlar. Yine bazı bebekler,anne ve babalarının olumsuz duygularını algıladıkları vebu onlara acı verdiği için sürekli ağlayabilirler; aynı

Page 107: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

zamanda, acı bedenleri anne ve babalarının acıbedenlerinden beslenmeye devam eder. Durum her neolursa olsun, bebeğin fiziksel bedeni büyüdükçe, acıbedeni de büyür.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir noktavardır: Acı bedeni hafif olan bir bebeğin, yoğun bir acıbedene sahip bir başkasına oranla yetişkinliğe ulaştığındaruhsal açıdan "daha ileri seviyede" olacağı düşü-nülmemelidir. Hatta, genellikle bunun tersi doğrudur. Ağıracı bedenlere sahip insanlar, genellikle hafif acı

153

ECKHAET TOLLE

bedenlere sahip insanlara oranla ruhsal açıdan daha çabukuyanırlar. Bazıları kendi ağır acı bedenlerine kapalıkalsalar da, birçokları artık mutsuzluklarıyla yaşamayısürdüremeyecekleri bir noktaya ulaşırlar ve dolayısıylauyanma dürtüleri güçlenir.

Yüzü acıyla burulmuş, vücudu sayısız yaradan akankanla dolmuş İsa'nın acı çeken vücudu, neden insanlığınkolektif bilincinde böylesine önemli bir yer kazanmıştır?Özellikle Orta Çağ'da, milyonlarca insan bunu kendi içselgerçekliklerinin bir dışa yansıması olarak algılamasalardı,kendi içlerinde bir şeylerin kıpırdandığını hissetmeselerdi,bu sembole böylesine derinden bağlanmazlardı. Henüzkendi içlerinde doğrudan anlayacak kadar bilinçlideğillerdi ama farkına varmaya başlıyorlardı. İsa, acıyı veacıyı aşma olasılığını bünyesinde birleştiren ilk insanolarak görülebilir.

ACI BEDEN KENDİNİ NASDL YENİLER?

Acı beden, çoğu insanın içinde yaşayan yarı otonom birenerji biçimidir ve duygulardan oluşan bir varlıktır.Kendine ait ilkel bir zekası vardır ve tüm canlılar gibi,onun zekası da öncelikle varlığını sürdürmeye odaklan-mıştır. Tüm canlılar gibi, periyodik olarak beslenmekzorundadır ve kendini yenilemek için ihtiyacı olan yiyecek,kendisininkine uygun bir enerji olmalıdır; yani benzer birtitreşime sahip olmak zorundadır. Duygusal açıdan acıveren herhangi bir deneyim, acı beden için

154

Page 108: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

VAK OLMANIN GÜCÜ

yiyecek olarak kullanılabilir. İlişkilerde dramlar kadarolumsuz düşünceleri de sevmesinin nedeni budur. Acıbedenin mutsuzluk bağımlılığı vardır.

İçinizde sürekli olarak duygusal bir olumsuzluk vemutsuzluk arayan bir şeyin var olduğunu öğrenmek siziniçin sarsıcı olabilir. Gerçek şu ki bunu başkasında tespitetmek, kendi içinizde tespit etmekten çok daha kolaydır.Mutsuzluk sizi kontrolü altına aldığında, sadece ona sonvermeyi istememekle kalmazsınız, aynı zamanda olumsuzduygusal tepkilerden beslenebilmek için başkalarının dasizin kadar acınası bir durumda olmasını istersiniz.

Çoğu insanda, acı bedenin uykuda veya aktif olduğudönemler vardır. Uykuda olduğunda, ağır bir karanlıkbulut taşıdığınızı ya da içinizde uyumakta olan bir vol-kanın var olduğunu unutursunuz. Ne kadar süre uykudakalacağı, kişiden kişiye değişir: En sık görüleni birkaçhaftadır ama birkaç güne kısalabilir ya da aylar boyuncasürebilir. Daha nadir durumlarda, acı beden belli bir olaylatetiklenene kadar yıllar boyunca uykuda kalabilir.

ACI BEDEN DÜŞÜNCELERİNİZLENASIL BESLENİR?

Acı beden, acıktığında ve kendini yenileme zamanı gel-diğinde, uykusundan uyanır. Buna ek olarak, herhangi birzamanda herhangi bir olayla tetiklenerek de hare-

155

ECKHART TOLLE

kete geçebilir. Beslenmeye hazır olan acı beden, enönemsiz olayı, birinin söylediği ya da yaptığı bir şeyi vehatta bir düşünceyi tetik olarak kullanabilir. Eğer yalnızyaşıyorsanız ya da o sırada yakınınızda kimse yoksa, acıbeden sizin düşüncelerinizle beslenir. Aniden, düşüncesisteminiz belirgin bir şekilde olumsuz hale gelir.

Page 109: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

Genellikle, bu olumsuz düşünce krizi başlamadan öncezihninize olumsuz bir duygu dalgasının girdiğini farketmezsiniz; endişe ya da öfke gibi. Bütün düşüncelerenerjidir ve acı beden şimdi düşüncelerinizin enerjisiylebesleniyordun Ama her düşünceyle beslenemez. Olumlubir düşüncenin, olumsuz bir düşünceden tamamen farklı birduygu tonu algılamanız için olağanüstü hassas olmanızagerek yoktur. Aynı enerjidir ama farklı bir frekansasahiptir. Acı beden, mutlu ve olumlu bir düşünceyihazmedemez. Sadece olumsuz düşüncelerle beslenebilir,çünkü kendi enerji alanına uyan düşünceler sadeceonlardır.

Her şey, sürekli hareket halinde olan enerji alanlarıylatitreşirler. Oturduğunuz sandalye, elinizde tuttuğunuz kitapya da çalışma masanız, son derece katı ve hareketsiz gibigörünebilir, çünkü duyu organlarınız onların titreşimlerinio şekilde algılamak üzere yaratılmıştır. Yani moleküllerin,atomların, elektronların ve atomaltı partiküllerin bir arayagelerek ve titreşerek oluşturdukları şeyleri siz sandalye,kitap ya da masa olarak algılarsınız. Fiziksel nesne olarakalgıladığımız şey, belli bir hızda titreşen enerjidenibarettir. Düşünceler, maddeden daha hızlı titreşen birenerjiye sahip ol-

156

VAR OLMANIN GÜCÜ

duklanndan, beş duyumuzla algılanamazlar. Düşüncelerinkendilerine ait bir frekans alanı vardır ve olumsuzdüşünceler daha alt seviyelerde kalırken, olumlu dü-şünceler daha üst seviyelere çıkar. Acı bedenin titreşimhızı, olumsuz düşüncelerin titreşim hızıyla aynıdır ve acıbedenin sadece olumsuz düşüncelerle ve duygularlabeslenebilmesinin nedeni de budur.

Düşüncenin duygu yaratması kalıbı, acı beden duru-munda tersine döner. Acı bedenden yayılan duygu, kısasüre içinde düşünce sisteminizi etkisi altına alır ve zih-niniz acı bedenin kontrolü altına geçtiğinde, düşüncesisteminiz de olumsuz hale gelir. Zihninizdeki ses sizehayat ya da kendinizle ilgili üzücü, endişe verici, öfke-lendirici hikâyeler anlatır ve bunu yapmak için geçmi-şinizle, insanlarla veya geleceğinizle ilgili gerçek ya dahayali olayları kullanır. Kendinizi tamamen o sesin söy-ledikleriyle tanımlar, bütün bozuk düşüncelerine ina-nırsınız. O noktada, mutsuzluk bağımlılığı yerleşir.

Page 110: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

Sorun olumsuz düşünce trenini durduramamanızdeğildir; durdurmak istememenizdir. Bunun nedeni, osırada acı bedenin sizin sayenizde yaşaması ve sizmiş gibidavranmasıdır. Acı beden için, acı zevktir. Bütün olumsuzdüşünceleri iştahla yutar. Aslında, şimdi zihninizdeki ses,acı bedenin sesidir. İçsel konuşmalarınızın kontrolünü elegeçirmiştir. Acı beden ve düşünce sisteminiz arasındakötücül bir döngü oluşur. Her düşünce, acı bedeni beslerve karşılığında acı beden de daha fazla düşünce üretir.Birkaç saat ya da birkaç gün sonra, kendini tazeleyipbeslenmesini tamamlayarak uykusu-

157

ECKHART TOLLE

na geri döner ve arkasında enerjisi tükenmiş bir organizmave hastalıklara karşı daha açık bir fiziksel beden bırakır.Eğer bu size psişik bir asalak gibi göründüyse, haklısınız,çünkü gerçekten öyledir.

ACI BEDEN DRAMDAN NASDL BESLENİR?

Eğer etrafınızda başka insanlar, tercihen eşiniz ya daailenizden biri varsa, acı beden oluşacak dramdan bes-lenmek için onları kışkırtmaya çalışır. Acı bedenler yakınilişkileri ve aileleri severler, çünkü yiyeceklerini büyükölçüde böyle ortamlardan alırlar. Karşınızdaki kişinin acıbedeni sizi tepki vermeye zorlarken, buna direnmek çokzordur. Güdüsel olarak en zayıf ve en kırılgan noktalarınızıbilir. İlk seferinde başarılı olamazsa, tekrar tekrardenemeye devam edecektir. Karşınızdaki kişinin acıbedeni, karşılıklı beslenebilmek için sizinkini uyandırmayaçalışır.

Birçok ilişki, belli aralıklarla şiddetli ve yıkıcı acıbeden dönemleri yaşar. Küçük bir çocuğun ebeveynlerininacı bedenleri arasındaki şiddetli karşılaşmaya tanıklıketmesi son derece zor ve acı vericidir ama ne yazık kidünyanın her yerinde milyonlarca çocuk her gün bunuyaşamaktadır. İnsanlığın acı bedeninin kuşaktan kuşağaaktarılmasının en temel yolu da budur. Her dönemdensonra, eşler kendilerini toparlar, ne yaptıklarını anlar veego elverdiğince görece huzurlu

•bir döneme girerler.

Page 111: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

158

VAR OLMANIN GÜCÜ

Aşırı alkol tüketimi genellikle erkeklerde acı bedeniharekete geçirir ama aynı şey bazı kadınlar için de ge-çerlidir. Kişi sarhoş olduğunda, acı bedenin kontrolü elealmasıyla, tam bir kişilik değişimi geçirir. Acı bedeni fi-ziksel şiddetle kendini beslemeye alışmış bir kişi, genel-likle bunun için eşine veya çocuklarına odaklanır. Kendinegelip ayıldığında, yaptıkları için pişmanlık duyar ve birdaha asla tekrarlamayacağına söz verirken gerçektensamimidir. Ne var ki konuşan ve sözleri veren kişi, şiddeteğiliminde olanla aynı kişi değildir ve kişi yaptıklarınınfarkına varmadığı, kendi içindeki acı bedeni tanımadığı vekendini ondan ayırmadığı sürece, tekrar tekrar aynı şeyleriyapacağına güvenebilirsiniz. Bazı durumlarda, bunun içinprofesyonel yardım almak yararlı olabilir.

Çoğu acı beden, hem acı yaratmak hem de o acıyıkullanmak ister ama bazıları büyük ölçüde ya acıyı ya-ratan ya da kurbandır. Her iki durumda da, duygusal yada fiziksel olduğu fark etmeksizin, şiddetle beslenirler."Âşık olduklarını" düşünen bazı çiftlerin aslındabirbirlerine çekim duymalarının nedeni, acı bedenlerininbirbirlerini tamamlaması olabilir. Bazen acıyı yaratanın vekurbanın rolleri bile daha ilk karşılaşmalarında belli olur.Cenneti getirdiği sanılan bazı evlilikler, aslında cehennemigetirirler.

Eğer kedi beslediyseniz, kedilerin uyurken bile et-raflarında neler döndüğünün farkında olduklarını bi-lirsiniz; sıra dışı bir ses duyduklarında hemen kulaklarıdikilir ve bazen gözlerini hafifçe aralayabilirler.

159

ECKHART TOLLE

Uykuda olan acı bedenler de aynı şekilde hareket eder.Belli bir seviyede daima uyanıktırlar ve uygun bir tetikkendini ortaya koyduğunda, hemen harekete geçmeyehazırdırlar.

Yakın ilişkilerde, acı bedenler genellikle eşler birlikte

Page 112: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

yaşamaya karar verene ve hatta hayatlarının geri kalanınıbirlikte geçirmek için anlaşma yapana kadar bekleyecek

kadar akıllıdır. Sadece eşinizle evlenmekle kalmaz, onunacı bedeniyle de evlenirsiniz. Birlikte yaşamaya

başladıktan ya da balayı bittikten kısa süre sonra eşinizintamamen farklı bir kişiliğe sahip olduğunu görmek, sizi

fazlasıyla şaşırtabilir. Son derece önemsiz görünen konulariçin sizi suçlarken, bağırıp çağırırken sesi ve bakışları

değişebilir. Ya da tamamen içine kapanabilir. "Sorun ne?"diye sorarsınız. "Sorun yok," der. Ama aslında söylediği

şeyin altında yatan enerjiyi hemen hissedersiniz: "Sorundanbaşka bir şey yok." Gözlerine baktığınızda, ışık

göremezsiniz; sanki kalın bir peçe inmiştir ve daha öncetanıyıp sevdiğiniz kişinin yerinde tamamen farklı biri

vardır. Karşınızda tam anlamıyla bir yabancı görürsünüz vegözlerinin nefretle, düşmanlıkla, acıyla veya öfkeyle dolu

olduğunu fark edersiniz. Sizinle konuştuğunda, konuşankişi eşiniz değildir; acı bedenleri onun aracılığıyla

konuşuyordur. Söylediği şey, acı bedenin gerçeklikversiyonudur ve bu gerçeklik, korkuyla, düşmanlıkla,

öfkeyle ve daha fazla acıya neden olma isteğiyle kirlenmiş,çarpıtılmış, bozulmuştur.

Bu noktada, eşinizin gerçek yüzünün bu olup olma-dığını düşünür, bu insanla evlenmekle hayatınızın en

160

VAR OLMANIN GÜCÜ

büyük hatasını yapıp yapmadığınızı merak edersiniz. Amaişin aslı şu ki eşinizin gerçek yüzü, acı beden kontrolü elealmadan önce kaybolan yüzüdür. Acı bedene sahipolmayan bir eş bulmak zordur ama acı bedeni çok fazlayoğun olmayan birini seçmeniz akıllıca olabilir.

YOĞUN ACI BEDENLER

Bazı insanlar asla tamamen uykuda olmayan acı bedenlertaşırlar. Gülümseyebilir ve kibarca konuşabilirler ama heran altında yatan mutsuzluk duygusunu hissedebilirsiniz;sanki karşılarındaki kişiyi suçlamak, mutsuz olacak birşeyler bulmak veya etraflarına mutsuzluk saçmak içinhazır bekliyor gibidirler. Acı bedenleri asla yeterincebeslenemez ve sürekli açtır. Egonun duyduğu düşmanihtiyacını abartırlar.

Page 113: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

Tepkisellikleri sayesinde, önemsiz konuları büyütereketraflarındaki insanları da dramın içine sürüklemeyeçalışırlar. Bazıları organizasyonlara veya başak kişilerekarşı uzun ve anlamsız savaşlara ya da mahkemedavalarına girişebilirler. Bazıları ise eski bir eşe ya daarkadaşa karşı dinmek bilmeyen bir nefret sürdürebilirler.İçlerinde taşıdıkları acının farkında olmayan bu insanlar,acıyı olaylara ve durumlara yansıtırlar. Öz farkmdalıklarıyetersiz olduğundan, bir olay ve o olaya verdikleri tepkiarasındaki farkı bile bilemezler. Onlara göre, mutsuzlukve acının kendisi bile olayın ya da durumun içindedir.İçsel durumlarının farkında olmadık-

161

ECKHART TOLLE

larmdan, acı çektiklerini ve fazlasıyla mutsuz olduklarınıidrak edemezler.

Bazen böylesine yoğun acı bedenlere sahip insanlar birdava için savaşan aktivistler olabilirler. Dava gerçektendeğerli olabilir ve bazen başlangıçta bazı başarılarkaydedebilirler; ama söyledikleri ve yaptıkları şeylere akanolumsuz enerji ve kendi bilinçsiz düşman ihtiyaçları,giderek davalarına karşı dönmeye başlar. Genelliklesonunda kendi organizasyonlarının içinde de düşmanedinmeyi başarırlar, çünkü gittikleri her yerde kendilerinikötü hissetmek için bir neden bulabilirler ve böylelikle acıbedenleri aradıkları şeyi sürekli bulmaya devam eder.

EĞLENCE, BASIN VE ACI BEDEN

Eğer çağdaş uygarlığa aşina olmasaydınız, buraya başkabir çağdan ya da başka bir gezegenden gelmiş olsaydınız,sizi şaşırtacak ilk şeylerden biri, insanların birbirlerine acıvermek ve öldürmek için bunca para ödemesi ve bununadına "eğlence" demesi olurdu.

Şiddet filmleri neden bu kadar çok seyirci çeker? İn-sanların mutsuzluk ihtiyacını besleyen bütün bir en-düstriden söz ediyoruz. İnsanlar o filmleri seyretmeyigerçekten istiyor, çünkü kendilerini kötü hissetmek is-tiyorlar. Peki insanların içinde kendini kötü hissetmekisteyen ve bunu iyi bir şey olarak gören nedir? Elbette kiacı beden. Eğlence endüstrisinin büyük bir bölümü

Page 114: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

162

VAR OLMANIN GÜCÜ

bunun için çalışıyor. Dolayısıyla, tepkiselliğe, olumsuzdüşüncelere ve kişisel dramlara ek olarak, acı bedenkendini sinema ve televizyonlar sayesinde de beslemek-tedir. Acı bedenler bu tür filmleri yazıp çekmekte, diğeracı bedenler de izlemek için para ödemektedir.

Peki televizyonda ve sinemada şiddet izlemek vegöstermek her zaman "yanlış" mı? Bu şiddet gösterilerininhepsi acı bedene mi hizmet ediyor? İnsanlığın şimdikigelişim düzeyinde, şiddet sadece tamamen sapkın değil,aynı zamanda da kolektif acı beden sayesinde güçlenmişdurumda. Eğer bu tür filmler şiddeti daha geniş açıdan elealırlarsa, kaynağını ve sonuçlarını, şiddeti uygulayanınyanında kurbana neler olduğunu, altında yatan kolektifbilinçsizliği ve bunun kuşaktan kuşağa geçtiğini - acıbedenlerin yanı sıra insanlann içinde yaşayan öfke venefret - o zaman insanlığı uyandırmak adına çok önemlibir adım atmış olurlar. İnsanlığın kendi çılgınlığınıgörebileceği bir ayna haline gelebilirler. Kendi içinizdedeliliği delilik olarak tanımladığınızda, bu farkmdalığınuyanışı ve deliliğin sonudur.

Bu tür filmler günümüzde de vardır ve acı bedenibeslememektedirler. En iyi savaş karşıtı filmler, savaşıgörkemli kılmak yerine en çıplak gerçekliğiyle göste-renlerdir. Acı bedenler, ancak şiddetin normal veya ar-zulanır bir davranış olarak gösterildiği, şiddeti görkemlikılarak izleyende olumsuz duygu üreten filmler sayesindebeslenebilirler.

Popüler haber basını, haber değil, olumsuz duygusatmaktadır; yani acı beden için yiyecek. On santimlik

163

ECKHART TOLLE

harflerle gazete başlıklarında "Öfke" ya da "Alçaklar" diyehaykırmaktadır. Özellikle İngiliz basınının bu konuda çokiyi olduğunu belirtmek gerekir. Olumsuz duyguların,haberlerden daha çok gazete sattırdığını biliyorlar.

Page 115: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

Haber basınında genel olarak olumsuz haberlere doğrubir eğilim var. İşler ne kadar kötüleşirse, haberciler de okadar heyecanlanıyorlar ve genellikle olumsuz heyecanbasının kendisi tarafından yaratılıyor. Acı bedenler bunabayılıyor.

KOLEKTİF DİŞİ ACI BEDEN

Acı bedenin kolektif boyutunda farklı özellikler vardır.Kabilelerin, ulusların, ırkların kendilerine ait kolektif bireracı bedeni vardır ve bazıları diğerlerine göre daha yoğunolurken, o kabileye, ulusa ya da ırka mensup herkes, bukolektif acı bedeni az ya da çok paylaşır.

Neredeyse her kadın^ kolektif dişi acı bedeni paylaşırve bu acı beden, özellikle aybaşı kanamalarından önceaktif hale gelir. Bu dönemlerde, birçok kadın yoğunolumsuz duygularla boğuşmaya başlar.

Özellikle son iki bin yıldır dişi prensibin bastırılması,egonun kolektif insan bilincinde mutlak hakimiyeti elealmasını sağladı. Elbette ki kadınların da egoları vardırama ego kadınlara oranla erkeklerde daha kolay kök salarve büyür. Bunun öncelikli nedeni, kadınların

164

VAR OLMANIN GÜCÜ

erkeklere oranla daha az zihin odaklı olmasıdır. Sezgilerinkaynaklandığı içsel vücutla ve organizma zekasıylabağlantıları daha güçlüdür. Kadınlar, erkeğe oranla dahaaz katıdır, daha açıktır ve diğer canlılara karşı dahaduyarlıdır; dolayısıyla doğal dünyayla daha fazla uyumiçindedir. -

Gezegenimizdeki eril ve dişil enerjiler arasındaki dengebozulmasaydı, ego böylesine güçlenemezdi. O zaman nedoğaya karşı savaş açar ne de kendi varlığımıza bu kadaryabancılaşırdık.

Kayıt tutulmadığı için kimse tam rakamı bilmemektedirama görünüşe bakılırsa, üç yüz yıllık bir süreçte, üç ila beşmilyon kadının, Roma Katolik Kilise-si'nin kâfirliğibastırmak için kurduğu kurum "Kutsal Engizisyon"tarafından işkenceyle öldürüldüğü bilinmektedir. Bu olay,insanlık tarihindeki en karanlık sayfalardan biri olan

Page 116: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

Yahudi Soykırımı ile başa baş görünmektedir. Kadınlarıncadı olarak damgalanıp işkence görmesi ve bir kazığabağlanıp yakılması için, hayvanlara sevgisini göstermesi,ormanlarda ya da kırlarda tek başına dolaşması veya şifalıotlar top-laması yeterliydi. Kutsal dişilik şeytani olarakadlandırıldı ve insan yaşamının bütün bir boyutu büyükölçüde ortadan kayboldu. Musevilik, İslam ve hattaBudizm gibi diğer kültürler ve dinler de dişil boyutubastırdılar ama en azından daha az şiddet içeren birşekilde bunu yaptılar. Kadının statüsü çocuk doğurmayave erkeklerin malı olmaya indirgendf. Kendi içlerindekidişil özellikleri inkar eden erkekler şimdi

165

ECKHART TOLLE

dünyayı yönetmektedir ve bu yüzden de dünya ruhsaldengesini kaybetmiştir. Geri kalanının bir delilik tarihiolduğu söylenebilir.

Peki bu akut kolektif paranoya olarak dişi korkusununsorumlusu kimdi? Elbette ki erkekler. Peki ama o zamanneden Hıristiyanlık öncesi birçok antik uygarlıkta -Sümerler, Mısırlılar ve Keltler gibi - kadınlara saygıgösteriyor ve dişil prensipten korkmak yerine hayranlıkduyuyorlardı? Erkeklerin kadınlar tarafından tehditedildiklerini düşünmelerine neden olan şey neydi?İçlerinde giderek büyüyen ego! Ancak erkek biçimindegezegenimizin tüm kontrolünü ele geçirebileceğinibiliyordu ve bunu yapmak için, dişil güçsüzlüğüyle ilgilibir inanış yaymak zorundaydı.

Zaman içinde ego kadınları da büyük ölçüde etkisialtına aldı ama asla erkeklerde olduğu kadar derin birhakimiyet kuramadı.

Şimdi, dişil özelliğin kadınların bile çoğunda bastı-rıldığı bir döneme geldik. Kutsal dişilik bastırılmış olduğuiçin, birçok kadında duygusal acıya yol açmaktadır.Aslında, iki bin yıldır çocuk doğurmak, tecavüz, kölecilik,işkence ve şiddetli ölümler yüzünden kadınların acıbedenlerinin bir parçası haline geldi.

Ama günümüzde işler hızla değişiyor, insanlar giderekdaha bilinçli bir hale gelirken, egonun da insan zihniüzerindeki hakimiyeti zayıflıyor. Ego kadınlarda asladerinden kök salamadığı için, erkeklere oranla kadınlar

Page 117: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

üzerindeki hakimiyetini daha hızlı kaybediyor.

166

VAR OLMANIN GÜCÜ

ULUSAL VE IRKSAL ACI BEDENLER

Kolektif acı çekmiş ya da ağır şiddet eylemlerine maruzkalmış belli ülkelerin acı bedenleri, diğerlerine oranla dahaağırdır. Daha eski tarihe sahip ulusların daha güçlü acıbedenlere sahip olmasının nedeni budur. Kanada veyaAvustralya gibi daha genç ülkelerin ve etraflarını sarançılgınlıklara karşı izole durumda kalmış --isviçre gibi -ülkelerin de daha hafif bir acı bedene sahip olmaları buyüzdendir. Elbette ki bu tür ülkelerde insanların kişisel acıbedenleri de vardır. Eğer yeterince duyarlıysanız, uçaktanindiğiniz anda bu tür ülkelerde ağır bir enerjiylekarşılaştığınızı hissedersiniz. Bazı ülkelerde ise, potansiyelşiddetin enerji alanını günlük hayatın yüzeyinin hemenaltında bile hissedebilirsiniz. Örneğin Orta Doğu gibi bazıyerlerde, kolektif acı beden öylesine akuttur ki acı bedeninkendini yenileyip besle-yebilmesi için nüfusun önemli birbölümü kendini sürekli olarak suç işlemeye ve kendinicezalandırmaya eğilimli bir halde olur.

Acı bedenin ağır ama artık akut olmadığı ülkelerde,insanların kendilerini kolektif duygusal acıdan ayırmayave uyuşturmaya eğilimi vardır: Almanya ve Japonya'dakendilerini çalışmaya vererek, başka ülkelerde yaygınşekilde alkole bağımlı hale gelerek (ama aşırı miktarlardaalkol alındığında, acı bedeni harekete geçirme ve beslemeeğilimi de vardır) bunu yaparlar. Çin'in ağır acı bedeni birölçüde yaygın şekilde uygulanan Tai Chi sayesindesınırlanır ki kontrol edemediği

167

ECKHART TOLLE

diğer her şeyi tehdit olarak gören Komünist hükümetin buuygulamayı yasaklamamış olması oldukça şaşırtıcıdır.

Page 118: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

Sokaklar ve parklarda, her sabah milyonlarca insan zihnidinginleştiren bu hareketli meditasyonu yaparlar. Bu,kolektif enerji alanında belirgin bir farklılık yaratır vedüşünceyi azaltıp Varlığı güçlendirdiği için acı bedenizayıflatır.

Tai Chi, Qigong ve Yoga gibi fiziksel bedeni içine alanruhsal uygulamalar, son zamanlarda Batı'da da bir hayliilgi görmektedir. Bu uygulamalar fiziksel beden ve ruharasında bir ayrım yaratmadıkları gibi, acı bedenizayıflatmakta da çok yararlıdırlar. Bu uygulamalarınküresel uyanışta çok önemli bir rol oynayacaklarınıbelirtmek gerekir.

Kolektif ırksal acı beden, asırlar boyunca zulüm görmüşolan Yahudilerde kendini özellikle belli eder. Aynı şekilde,Avrupalı öncüler tarafından sayıları belirgin bir şekildeazaltılan ve kültürleri yok edilen Amerikan Yerlileri'nde degüçlü bir şekilde görülür. Amerikalı zencilerin de acıbedenleri çok yoğundur. Ataları şiddetli bir şekildeköklerinden koparılmış, boyun eğmeye zorlanmış ve köleolarak satılmıştır. Amerikan ekonomik gücünün temelleri,dört-beş milyon zenci kölenin emeğine dayanmaktadır.Aslında, Amerikan Yerlileri'ne ve zencilere verilen acı,sadece bu iki ırkla sınırlı değildir; aynı zamanda modernAmerikan halkının da kolektif acı bedeninin bir parçasıhaline gelmiştir. Herhangi bir şiddet, zulüm veya baskıeylemleri sonucunda hem bu suçu işleyenin hem dekurbanın aynı derecede zarar

168

VAE OLMANIN GÜCÜ

görmesi kaçınılmazdır. Başkalarına yaptığınızı kendinizede yaparsınız.

Acı bedeninizin yüzde kaçının kolektif ve yüzde kaçı-nın size ait olduğu önemli değildir. Her iki durumda da,sadece içsel durumunuzun sorumluluğunu ele alarak bunuaşabilirsiniz. Başkalarını suçlamakta haklı gibi görünsenizbile, düşüncelerinizle acı bedeninizi beslemeye devameder ve egonuzun tutsağı olarak kalırsınız. Gezegendekötücül tek güç vardır: İnsan bilinçsizliği. Bunu anlamak,gerçek bağışlayıcılıktır. Bağışlamayla, kurban kimliğinizçözülür ve gerçek gücünüz ortaya çıkar; Varlığın gücü.Böylece, karanlığı suçlamak yerine, bulunduğunuz yereışığı getirirsiniz.

Page 119: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

169

Page 120: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

6. Bölüm

ÖZGÜRLEŞMEK

Acı bedenden özgürleşmek, öncelikle bir acı bedene sahipolduğunuzu bilmekle başlar. Sonra, daha önemlisi,şimdide kalabilme, uyanıklığınızı sürdürebilme, içinizdekiacı bedenin ağır bir olumsuz duygu yükü olduğunu farkedebilme beceriniz gelir. Onu tanıdığınızda, daha fazlasizmiş gibi davranamaz ve kendini sizin sayenizdeyenileyip yaşamaya devam edemez.

Acı bedenle kendinizi tanımlamanızı sona erdirecekolan şey, Varlığmızdır. Kendinizi onunla tanımlamayıbıraktığınızda, acı beden düşünce sisteminizi daha fazlakontrol edemez ve dolayısıyla, düşüncelerinizdenbeslenerek kendini daha fazla yenileyemez. Acı bedençoğu durumlarda hemen çözülmez ama onunla düşüncesisteminiz arasındaki bağlantıyı kopardığınızda, acı bedenenerjisini kaybetmeye başlar. Düşüncelerinizin

171

ECKHART TOLLE

duygulardan etkilenmesi azalır; şimdiye ait algılarınız,geçmiş olaylarla bozulmaz. Acı bedende hapis durumdaki

Page 121: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

enerji, titreşimini değiştirerek kendini Varlık içine akıtır.Bu şekilde, acı beden bilinç için yakıt haline gelir.Gezegenimizde yaşamış en bilge, en aydınlanmış in-sanların bir zamanlar ağır acı bedenlere sahip olmasınınnedeni budur.

Ne yaparsanız yapın, ne söylerseniz söyleyin, dünyayahangi yüzünüzü gösterirseniz gösterin, zihinsel duygusaldurumunuz gizlenemez. Her insan, içsel durumunuyansıtan bir enerji yayar ve çoğu insan bunu algılayabilir.Hissettiklerinin farkında olmayabilirler ama yine de sizinleilgili duyguları ve size karşı davranışları belirgin şekildeetkilenecektir. Bazı insanlar biriyle ilk kezkarşılaştıklarında, daha aralarında hiçbir konuşmageçmeden bunu hissedebilirler. Bir süre sonra, sözlerilişkinin kontrolünü ele alır ve kelimeler çoğu insanınoynadığı rollerin replikleri haline gelir. Sonra dikkat zihnekayar ve karşıdaki kişinin enerji alanını hissede-bilmebecerisi büyük ölçüde zayıflar. Yine de, bilinçaltında hâlâhissedilir durumdadır.

Acı bedenin bilinçsiz bir şekilde daha fazla acı aradı-ğını, yani kötü bir şey olmasını istediğini anladığınızda,birçok trafik kazasına o anda acı bedeni aktif hale gelensürücülerin neden olduğunu da anlarsınız. Acı bedenleriaktif durumda iki sürücü aynı anda bir kavşağa gel-diklerinde, bir kaza olasılığı normal şartlarda olduğundançok daha yüksektir. Büinçaltlarında, ikisi de o kazanınolmasını isterler. Acı bedenlerin trafik kazaların-

172

VAR OLMANIN GÜCÜ

daki rolü, özellikle "trafik canavarı" denen fenomendekendini açıkça belli eder; böyle bir durumda, bir sürücüönündeki arabanın fazla yavaş gitmesi gibi son dereceönemsiz bir nedenden dolayı öfkelenerek şiddete başvu-rabilir.

Birçok şiddet eylemi, geçici bir süre için manyakla-şan"normal" insanlar tarafından işlenir. Bütün dünyada,savunma avukatlarının mahkemede şuna benzer sözlersöylediğini duyarsınız: "Müvekkilim kendinde değildi," vezanlının yorumu: "Bana neler olduğunu bilmiyorum; sankibir güç beni ele geçirdi." Bildiğim kadarıyla, bugünekadar herhangi bir savunma avukatı hakime şöyledememiştir: "Bu bir zayıflamış sorumluluk hali.Müvekkilimin acı bedeni aktif hale geldiğinden, kendisi ne

Page 122: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

yaptığının farkında değildi. Aslında, bunu o yapmadı; acıbedeni yaptı."

Yani bu, insanların acı bedenleri tarafından kontroledildikleri zaman yaptıkları şeylerden sorumlu olma-dıkları anlamına mı gelir? Cevabım: Evet. Nasıl sorumluolabilirler ki? Bilincinizi kaybettiğinizde, ne yaptığınızıbilmediğinizde nasıl sorumlu tutulabilirsiniz? Amainsanların bilinçli ve kendi bilinçsizliklerinin sonuçla-rından zarar görmeyecek varlıklar olmaları gerekir. Sa-dece, evrenin evrim sürecinde yoldan çıkmışlardır.

Ama bu bile sadece kısmen doğrudur. Daha geniş biraçıdan bakıldığında, evrenin evrim sürecinde yoldançıkmak aslında mümkün değildir ve insan bilinçsizliği veacı bile, bu evrimin bir parçasıdır. Bitmek bilmeyen acıdöngüsüne daha fazla dayanamadığınızda, uyanma-

173

ECKHART TOLLE

ya başlarsınız. Dolayısıyla, acı beden de daha büyük re-simde bir yere sahiptir.

VARLIK

Otuzlu yaşlarında bir kadın bana gelmişti. Karşılaştığımızilk anda, kibar ve yüzeysel gülümsemesinin ardındaki acıyıhissetmiştim. Bana hikâyesini anlatmaya başladığında,gülümsemesi aniden bir acı ifadesine dönüştü. Ardından,kontrolsüz bir şekilde hıçkırıklara boğuldu. Kendini çokyalnız ve tatminsiz hissettiğini söyledi. Çok fazla öfke veüzüntü vardı. Çocukken, şiddet düşkünü babasınıntacizlerinin kurbanı olmuştu. O anda, acısının şimdikiyaşam şartlarından değil, son derece ağır bir acı bedendenkaynaklandığını anlamam uzun sürmedi. Acı bedeni,hayata bakış açısında bir filtre yaratmıştı. Duygusalacısıyla düşünceleri arasındaki bağlantıyı göremiyor,kendini tamamen ikisiyle birden tanımlıyordu. Acıbedenini düşünceleriyle beslediğinin ise kesinlikle farkındadeğildi. Diğer bir deyişle, son derece mutsuz bir benliğinyüküyle yaşıyordu. Ama belli bir seviyede, acının kendiiçinden kaynaklandığını anlamış olmalıydı. Uyanmayahazırdı ve bu yüzden gelmişti.

Dikkatini vücudunun içinde hissettiği şeylere çevirdimve duyguyu mutsuz düşüncelerinin ve mutsuz hikâyesinin

Page 123: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

yarattığı filtreden değil, doğrudan algılamasını istedim.Bana mutsuzluğundan çıkması için bir yol

174

VAR OLMANIN GÜCÜ

göstereceğimi umarak geldiğini ve mutsuzluğuna odak-lanmasını istememe şaşırdığını söyledi. Yine de, ondanistediğim şeyi isteksizce de olsa yaptı. Yanaklarındanyaşlar boşanıyor, bütün vücudu tir tir titriyordu. "Şu anda,hissettiğin şey bu," dedim. "Şu anda hissettiğin şeyin buolduğu gerçeğiyle ilgili yapabileceğin hiçbir şey yok.Şimdi, şu anın farklı olmasını istemek yerine -çünkü zatenvar olan acına daha fazlasını ekleyecektir - şimdihissettiğin şeyin bu olduğunu tamamen kabullenmenmümkün mü?"

Bir an sessiz kaldı. Birden, aniden ayağa kalkıp öfkeyle"Hayır, bunu kabullenmek istemiyorum!" diye ba-ğıracakmış gibi göründü. "Kim konuşuyor?" diye sordum."Sen mi, yoksa içindeki mutsuzluk mu? Mutsuz olmaklailgili mutsuzluğunun, başka bir mutsuzluk katmanıolduğunu görebiliyor musun?" Yine sakinleşti. "Sendenbir şey yapmanı istemiyorum. Tek istediğim, sadece oduyguların orada olmasına izin vermenin mümkün olupolmadığını anlaman. Diğer bir deyişle -bu biraz tuhafgörünebilir - eğer mutsuz olmak seni rahatsız etmezse,mutsuzluğa ne olur? Bunu öğrenmek istemez misin?"

Bir an şaşkınlıkla bana baktı ve bir dakika kadarsessizce oturduktan sonra, aniden enerji alanında belirginbir değişim hissettim. "Bu çok tuhaf," dedi. "Hâlâmutsuzum ama şimdi etrafında bir boşluk hissediyorum.Sanki eskisi kadar önemli değilmiş gibi görünüyor." İlkdefa böyle bir ifadeyle karşılaşıyordum: Mutsuzluğumunetrafında bir boşluk var. Bu boşluk, elbet-

175

ECKHART TOLLE

te ki şu anda deneyimlediğiniz şeyi içtenlikle kabullen-

Page 124: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

mekten kaynaklanır.Başka bir şey söylemedim ve deneyimi sonuna kadar

yaşamasına izin verdim. Daha sonra, duyguyu tanımlamayıbıraktığı, dikkatini içinde yaşayan eski acı duygusuna karşıdirenmeye değil, doğrudan kendisine yönelttiğinde, artıkacının düşüncelerini kontrol edemediğini ve dolayısıylazihinsel olarak oluşturulmuş "Mutsuz Ben" hikâyesinietkisiz hale getirdiğini anladı. Şimdi, hayatında kişiselgeçmişini aşan yeni bir boyut oluşmuştu; Varlık boyutu.Mutsuz bir hikâye olmadan mutsuz olamayacağınıza göre,bu da mutsuzluğun sonuydu. Aynı zamanda, acı bedenininsonunun da başlangıcıydı. Duygu kendi başına mutsuzlukolamaz. Sadece duygu ve mutsuz bir hikâye mutsuzlukolabilir. .

Seansımız sona erdiğinde, başka bir insanın daha içindeVarlığın yükselişine tanık olmanın tatminini yaşıyordum.İnsan biçiminde var olmamızın tek amacı, bu bilinçboyutunu dünyaya getirmektir. Aynı zamanda, ona karşısavaşmakla değil ama bilincin ışığını getirmekle bir acıbedenin yok oluşuna da tanık olmuştum.

Ziyaretçim gittikten birkaç dakika sonra, bir arkadaşımbir şey bırakmak için geldi. İçeri girer girmez şöyle dedi:"Burada ne oldu böyle? Enerji çok ağır ve bulanık.Neredeyse midem bulandı. Pencereleri açıp birkaç tütsüyaksan iyi olur." Çok yoğun acı bedene sahip birinin azönce acı bedeninden kurtulduğunu ve arkadaşımınhissettiği şeyin seans sırasında salınan enerjinin birkalıntısı olabileceğini söyledim. Ama arkadaşım

176

VAR OLMANIN GÜCÜ

kalıp dinlemeye istekli değildi; sadece bir an önce oradangitmek istiyordu.

Pencereleri açtım ve yakındaki küçük bir Hint resto-ranına yemek yemeye gittim. Ofisimde olanlar, zatenbildiğim bir şeyin onaylanmasıydı: Belli bir seviyede,görünüşte bireysel olan tüm acı bedenler, birbirlerinebağlıdır.

ACI BEDENİN DÖNÜŞÜ

Bir masaya oturup yemek siparişimi verdim. Birkaç

Page 125: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

müşteri daha vardı. Yakınımdaki bir masada, tekerleklisandalyede oturan orta yaşlı bir adam, yemeğini bitirmeküzereydi. Bir an yoğun bir şekilde bana baktı vebakışlarını kaçırdı. Aradan birkaç dakika geçti. Adamaniden huzursuz oldu ve vücudu seğirmeye başladı.Garson tabağını almaya geldiğinde, adam onunla tar-tışmaya başladı. "Yemek berbattı. Hiç beğenmedim." "Ozaman neden yediniz?" diye sordu garson. Bu adamı dahada kızdırdı. Bağırıp çağırmaya başladı. Ağzından küfürlerdökülüyordu ve o devam ederken, içerisi yoğun bir nefretduygusuyla dolmuştu. İnsan vücut hücrelerine girenenerjinin tutunacak bir şey aradığını hissedebiliyordu.Şimdi diğer müşterilere de bağırıyordu ama her nedense,ben yoğun bir Varlık halinde orada otururken, bana hiçaldırmıyordu. Evrensel insan acı bedeninin bana gelipşöyle fısıldadığını hissettim: "Beni yendiğini sandım amabak, hâlâ buradayım." Diğer yandan,

177

ECKHART TOLLE

seanstan sonra arkada kalan enerjinin benimle birlikterestorana geldiğini ve orada bulduğu en uygun titreşimliinsana, yani benzer ağırlıkta bir acı bedene sahip bir kişiyetutunduğunu da düşündüm.

Müdür kapıyı açtı ve "Git buradan," dedi adama. "Gitburadan." Adam akülü tekerlekli sandalyesiyle dışarıçıkarken, herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu. Bir dakikasonra geri döndü. Acı bedeni henüz tatmin olmamıştı; dahafazlasına ihtiyacı vardı. Tekerlekli sandalyesini şiddetleçarparak kapıyı açtı ve içeri doğru bağıra çağıra küfretti.Bir garson içeri girmesini engellemeye çalıştı. Adamtekerlekli sandalyeyi hızla ileri yöneltti ve garsonu duvaraçiviledi. Diğer müşteriler ayağa fırlayıp adamı durdurmayaçalıştı. Çığlıklar, bağırış çağırışlar, itiş kakışlar; tam birkıyametti. Çok geçmeden bir polis memuru geldiğinde,sakinleşmiş olan adama oradan gitmesini ve bir daha dagelmemesini söyledi. Neyse ki bacaklarındaki birkaç çürükdışında garson yaralanmamıştı. Her şey bittiğinde, müdürmasama geldi ve şakayla karışık şöyle sordu: "Bütünbunlara siz mi neden oldunuz?" Belki de sezgisel olarakbir bağlantı kurmuştu.

ÇOCUKLARDA ACI BEDEN

Page 126: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

Çocukların acı bedenleri, bazen kendilerini dalgınlık ya daiçine kapanıklık olarak belli eder. Çocuğun yüzü asılır,diğerleriyle oynamak istemez ve bir köşede elinde

178

VAK OLMANIN GÜCÜ

oyuncak bebeğiyle ya da parmağını emerek oturur. Ağ-lama ya da öfke krizlerine de girebilirler. Çocuk çığlıkçığlığa bağırarak kendini oradan oraya atabilir veya et-rafını kırıp dökmeye başlayabilir. Küçük melekleri birkaçsaniye içinde küçük bir canavara dönüşürken, ebeveynlerişaşkınlık ve çaresizlikle oldukları yerde kalakalırlar."Bütün bu mutsuzluk nereden kaynaklanıyor?" diye merakederler. Aslında bu, az ya da çok, insan egosununkökeninden kaynaklanan kolektif insanlık acı bedenindençocuğun aldığı payın eseridir.

Ama çocuk aynı zamanda ebeveynlerinin acı beden-lerinden de etkilenmiş olabilir. Dolayısıyla, ebeveynlerçocuklarına bakarak kendi durumlarını anlayabilirler. Aşırıduyarlı çocuklar, ebeveynlerinin acı bedenlerinden dahada fazla etkilenirler. Ebeveynlerinin delice bir tartışmasınatanık olmak, çocukta dayanılmaz bir duygusal acıya nedenolur ve bu aşırı duyarlı çocuklar yetişkinliğe ulaştıklarında,ağır bir acı bedene sahip olurlar. Çocuklar, birbirlerine"Çocukların önünde kavga etmemeliyiz," diyerek kendi acıbedenlerini gizlemeye çalışan ebeveynler tarafındankandırılamaz-lar. Bu genellikle ebeveynler kibarcakonuşmaya çalışırken, evin negatif enerjiyle dolu olduğuanlamına gelir. Bastırılmış acı bedenler fazlasıyla kirlidir -hatta açıkça aktif olanlardan bile daha fazla - ve bu psişikkirlilik, çocuklar tarafından emilerek kendi acı beden-lerinin gelişimini destekler.

Bazı çocuklar, son derece bilinçsiz ebeveynlerle yaşa-yarak ego ve acı beden hakkında farkında olmadan bir

179

Page 127: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

ECKHART TOLLE

şeyler öğrenebilirler. Hem annesi hem de babası güçlüegolara ve ağır acı bedenlere sahip bir kadın, bana onlarıntartıştığını gördüğü her seferinde şöyle düşündüğünüsöylemişti: "Bu insanlar delirmiş. Ben buraya nasılgeldim?" Bu şekilde yaşamanın delice olduğu konusundafarkmdalığı çoktan gelişmiş durumdaydı. Bu far-kındalık,ebeveynlerinden aldığı acıyı belli bir ölçüdeazaltabilmesini sağlamıştı.

Ebeveynler sık sık çocuklarının acı bedenleriyle nasılbaşa çıkacaklarını merak ederler. Asıl soru elbette ki kendiacı bedenleriyle başa çıkmayı bilip bilmedikleridir. Onukendi içlerinde tanımlayabiliyorlar mıdır?

Çocuk acı beden krizi geçirirken, duygusal tepkivermemek için farkındalığınızı korumaktan başkayapabileceğiniz bir şey yoktur. Çocuğun acı bedeni sadecetepkiyle beslenir. Acı bedenler son derece dramatikolabilir ama sakın kendinizi kaptırmayın. Çok fazlaciddiye almayın. Eğer acı beden saptırılmış istekletetiklenmişse, isteklerini kabul etmeyin. Aksi takdirdeçocuk şu mesajı alır: "Ne kadar mutsuz olursam,istediğimi elde etme olasılığım o kadar yükselir." Bu,hayatının ilerleyen yılları için kesin bir bozuklukformülüdür. Siz tepki vermediğinizde, acı beden hayalkırıklığına uğrar ve tamamen yatışmadan önce belki birazdaha şiddetlenebilir. Neyse ki çocuklarda görülen acıbeden krizleri, yetişkinlerdekine oranla daha kısa sürelidir.

Acı beden yatıştıktan kısa süre sonra ya da ertesi gün,çocuğunuzla neler olduğunu konuşabilirsiniz.

180

VAR OLMANIN GÜCÜ

Ama çocuğa sakın acı bedenden söz etmeyin. Bununyerine sorular sorun: "Dün sana ne oldu öyle de bir türlübağırıp çağırmayı bırakamadın? Hatırlıyor musun? Nelerhissetmiştin? İyi bir his miydi? Seni ele geçiren şey, biradı var mı? Yok mu? Eğer bir adı olsaydı, ona ne isimverirdin? Eğer görebilseydin, neye benzerdi? Görünüşünübana tarif edebilir misin? Gittiğinde ona ne oldu?Uyumaya mı gitti? Sence geri gelebilir mi?"

Bunlar sadece birkaç soru önerisidir. Bütün bu sorular,çocuğun içindeki tanıklık olgusunu uyandırma amacını

Page 128: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

taşır. Böylece çocuk kendini acı bedenden ayırabilir.Çocukların terminolojisini kullanarak kendi acı bedeninizitarif etmeyi de deneyebilirsiniz. Çocuğunuz acı bedenininetkisinde kaldığı bir daha sefere, "Geri geldi, değil mi?"diye sorabilirsiniz. Ama bunu yaparken, çocuğunuzunondan söz ederken kullandığı kelimeleri kullanın.Çocuğun dikkatini kendini nasıl hissettiğine yöneltin.Tutumunuz eleştiri ya da suçlama yerine, ilgi ya da merakolmalıdır.

Bunun acı bedeni hemen durdurmasını bekleyemez-siniz ve çocuk sizi duymuyor gibi bile görünebilir ama acıbeden aktif hale geldiğinde bile, çocuğun bilinci geriplanda farkmdalığını bir parça da olsa koruyacaktır.Birkaç seferden sonra, farkmdalık giderek güçlenecek veacı beden iyice zayıflayacaktır. Böylelikle çocuğunuzunVarlık geliştirmesine yardımcı olursunuz. Bir gün,çocuğunuz size kendi acı bedeninizin kontrolü ele aldığınısöyleyerek sizi uyarabilir.

181

ECKHAET TOLLE

MUTSUZLUK

Bütün mutsuzluklar acı beden değildir. Bazıları yenimutsuzluklardır ve şimdiki anla uyumunuzu kaybet-tiğinizde, o ya da bu şekilde şimdiyi inkar ettiğinizdeoluşurlar. Şimdiki anın daima orada olduğunu ve ondankaçınamayacağınızı anladığınızda, ona güçlü bir "evet"katabilir ve böylece sadece mutsuzluğun oluşmasınıengellemekle kalmaz, aynı zamanda içsel direnç gittiğiiçin, kendinizi Yaşam ile güçlenmiş halde bulabilirsiniz.

Acı bedenin mutsuzluğu, görünürdeki nedenle daimaorantısızıdır. Diğer bir deyişle, aşırı tepkidir. Ağır acıbedenlere sahip insanlar, genellikle üzgün, öfkeli, kırgınveya korkulu olmak için kolayca neden bulabilirler. Başkabirinin gülümseyerek omuz silkeceği ve hatta farketmeyebileceği şeyler, yoğun mutsuzluk nedeni olabilir.Ama elbette ki onlar asıl nedenler değil, sadecetetikleyicidir. Eski birikmiş duyguları geri getirirler.Sonrasında duygu zihne hareket eder ve egosal zihinyapısını abartarak enerji yükler.

Acı beden ve ego, yakın akrabadırlar. Birbirlerine ih-

Page 129: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

tiyaçları vardır. Tetikleyici olay ya da durum, ağır duy-gusal bir egonun gözünden ele alınır. Yani önemi tama-men çarpıtılır. Şimdiye, içinizdeki duygusal geçmişingözlerinden bakarsınız. Diğer bir deyişle, gördüğünüz vedeneyimlediğiniz şey olayda ya da durumda değil, kendiiçinizdedir. Bazı örneklerde, durum ya da olayda daolabilir ama kendi tepkinizle bunu abartırsınız. Bu

182

VAR OLMANIN GÜCÜ

tepki, bu abartı, acı bedenin istediği ve ihtiyaç duyduğuşeydir, çünkü onunla beslenir.

Ağır bir acı bedenin kontrolü altında olan biri için, ağırduygusal "hikâyesinden" ya da kendi bozuk içselyorumundan dışarı adım atmak genellikle imkansızdır. Birhikâyede ne kadar ağır bir olumsuz duygu varsa, o kadarağır ve aşılmaz hale gelir. Dolayısıyla hikâye de hikâyeolarak tanımlanmaz ve gerçek olarak algılanır. Düşüncehareketi ve beraberinde gelen duygulara sıkışıpkaldığınızda, dışarı çıkmak mümkün değildir, çünkü birdışarısı olduğunu bile bilmezsiniz. Kendi filminizde ya dadramınızda, diğer bir deyişle kendi cehenneminizde sıkışıpkalırsınız. Size göre gerçeklik budur ve başka bir gerçeklikmümkün değildir. Dolayısıyla da vereceğiniz tepki, tekolası tepkidir.

KENDİNİ ACI BEDENLETANIMLAMADAN KURTULMAK

Güçlü, aktif acı bedene sahip biri, başkalarına son derecerahatsız edici gelen bir enerji yayar. Böyle biriylekarşılaştıklarında, bazı insanlar hemen o kişiden uzak-laşmak, ilişkilerini olabildiğince asgariye indirmek is-terler. Karşılarındaki kişinin enerji alanından tiksinirler.Bazıları o kişiye karşı bir saldırganlık hissedebilirler veona kaba davranabilir, ona karşı sert sözler söyleyebilirveya bazı durumlarda fiziksel olarak saldırabi-lirler. Bu,içlerinde bir şeyin karşılarındaki kişinin acı

183

Page 130: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

ECKHART TOLLE

bedenine benzediğini gösterir. Bu kadar güçlü şekildetepki verdikleri şey, aslında kendi içlerinde de vardır.

Ağır ve sürekli aktif acı bedenlere sahip insanlar,kendilerini sık sık çatışmalı durumlarda bulurlar. Bazen iseaktif olarak bu durumları kışkırtabilirler. Ama bazızamanlarda ise gerçekten de bir şey yapmazlar. Yaydıklarıolumsuz enerji, düşmanlığı çekmek ve çatışma yaratmakiçin yeterlidir. Böylesine aktif acı bedenli biriylekarşılaşıldığında korunabilmek için yüksek derecedeVarlık gerekir. Eğer şimdide kalmayı başarabilirseniz,bazen kendi farkındalığmız karşınızdaki kişinin kendi acıbedeninden kurtulmasını ve mucizevi bir uyanışgerçekleştirmesini bile sağlayabilir. Uyanış kısa ömürlüolsa bile, uyanış süreci başlamış olur.

Tanık olduğum bu türdeki ilk uyanışlardan biri, yıllarönce olmuştu. Bir gece saat on bire doğru kapım çalındı.Diyafonda, komşum Ethel'in endişe yüklü sesini duydum:"Konuşmamız gerek. Bu çok önemli. Kapıyı aç." Et-Helorta yaşlı, oldukça zeki ve eğitimli bir kadındı. Aymzamanda güçlü bir egosu ve ağır bir acı bedeni vardı. Er-genlik çağındayken Nazi Almanyasından kaçmıştı ve ai-lesinden birçok kişi toplama kamplarında ölmüştü.

Ethel sinirden titreyerek kanepeme oturdu. Yanında getirdiğidosyanın içinden bazı mektuplar ve belgeler çıkararak, hepsinikanepenin üzerine ve yere yaydı. Aniden, içimde bir şalterinindiğini ve bütün vücudumun anormal bir enerjiyle dolduğunuhissettim. Açık, < uyanık ve şimdide kalmaktan başkayapabileceğim bir şey yoktu; vücudumun bütün hücreleriyleşimdide ol-

184

VAR OLMANIN GÜCÜ

mak zorundaydım. Zihnimde hiçbir düşünce olmadan,hiçbir zihinsel yargıda ya da yorumda bulunmadan onabakarak dinledim. Kelimeler ağzından makineli tüfek ateşigibi çıkıyordu. "Bugün bana rahatsız edici bir mektupdaha gönderdiler. Bana karşı bir kan davası sürdürüyorlar.Yardım etmelisin. Onlara karşı birlikte savaşmalıyız.Lanet olasıca avukatları hiçbir şekilde durmayacak. Evimikaybedeceğim. Beni tahliye kararıyla tehdit ediyorlar."

Page 131: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

İşin aslı şuydu ki bina yöneticileri bazı tamiratlarıyapmadığı için Ethel aidatları ödememişti ve bununkarşılığında konuyu mahkemeye aksettireceklerini söy-lüyorlardı.

Ethel on dakika kadar konuştu. Ben sadece oturdum,ona baktım ve dinledim. Aniden durdu ve bir rüyadanuyanmış gibi şaşkın gözlerle etrafındaki kağıtlara bakındı.Sonra sakinleşti ve yine her zamanki gibi kibar bir insanoldu. Bütün enerji alanı değişmişti. Sonra bana baktı ve"Bütün bunlar hiç de önemli değil, di mi?" diye sordu."Hayır, değil," dedim. Birkaç dakika boyunca sessizceoturdu, sonra kâğıtlarını topladı ve gitti. Ertesi sabah benisokakta durdurdu ve yüzüme şüpheyle baktı. "Sen bana neyaptın? Dün gece yıllardır ilk kez iyi uyudum. Aslında, birbebek gibi uyudum."

Benim ona "bir şey yaptığıma" inanıyordu ama aslındahiçbir şey yapmamıştım. Ona ne yaptığımı sormak yerine,belki de ne yapmadığımı sormalıydı. Tepki vermemiş,hikâyesinin gerçekliğini onaylamamış, zihnini daha fazladüşünceyle ve acı bedenini daha fazla duy-

185

ECKHART TOLLE

guyla beslememiştim, hepsi bu. Sadece o anda hissettiğişeyi hissetmesine izin vermiştim ve bu güç, hiçbir şekildemüdahale etmemekte, hiçbir şey yapmamakta saklıdır.Şimdide var olmak, söylenebilecek ya da yapılabilecekher şeyden çok daha güçlüdür ama bazen şimdide varolmak sözlere ve eylemlere yol açabilir.

Aslında ona olan şey kalıcı bir değişiklik değildi amazaten içinde olan, mümkün olan bir şeyi görmüştü. Zen'debuna satori denir. Satori, bir Varlık anıdır; zihni-nizdekisesten, düşünce sürecinden ve duygu olarak vü-cudunuzdaki yansımalarından kısa bir an için uzaklaş-maktır. Daha önce bir düşünce ve duygu karmaşasının varolduğu yerde, şimdi bir boşluk olmasıdır.

Düşünen zihin Varlığı anlayamaz ve bu yüzden sık sıkyanlış yorumlar. Size umursamadığınızı, mesafeliolduğunuzu, hiçbir şekilde şefkat duymadığınızı söyler.Gerçekte ise bağlantı kuruyorsunuzdur ama bunu duygu vedüşünceden çok daha derin bir seviyede yapıyor-sunuzdur.Aslında, o seviyede gerçek bir birleşme söz konusudur.

Page 132: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

Varlığın dinginliğinde, kendi içinizdeki ve karşınızdakikişinin içindeki biçimi olmayan özü bir hissedersiniz.Kendinizdeki ve karşınızdaki kişideki birliği bilmek,gerçek sevgi, gerçek ilgi, gerçek şefkattir.

TETİKLEYİCİLER

Bazı acı bedenler, sadece tek türde bir tetikleyiciye ya daduruma tepki verir. Bu durum, genellikle geçmişte

186

VAR OLMANIN GÜCÜ

derin acıya neden olan bir olayla ilgilidir. Örneğin, ebe-veynleri sürekli para konularında tartışan bir ailedebüyüyen bir çocuk, onların para konusundaki korkularınıbenimseyerek sadece parasal konular söz konusuolduğunda tetiklenen bir acı beden geliştirebilir. Böyle birçocukluk yetişkinliğe ulaştığında, son derece önemsizrakamlar söz konusu olduğunda bile parayla ilgili olarakkolayca öfkelenebilir. Bunun ötesinde aslında hayattakalma dürtüsü ve yoğun bir korku vardır. Kendileriniruhsal - ya da diğer bir deyimle, görece bilinçli - insanlarolarak tanıdığım birçoklarının, telefonda em-lakçılarıylaya da borsa simsarlanyla konuşurken bağırıpçağırdıklarına, suçladıklarına ve hatta tehditler sa-vurduklarına çok kez tanık oldum. Bütün sigara paket-lerinin üzerinde sağlığa zararlı oldukları yönünde bir uyarıbulunduğu gibi, belki bütün paraların ve hisse senetlerininüzerinde de benzer bir ifade bulunmalı: "Para acı bedeniharekete geçirebilir ve tam bir bilinçsizliğe yol açabilir."

Çocukluğunda ebeveynlerinden biri ya da her ikisitarafından terk edilmiş bir kişi, muhtemelen terk edil-meyle ilgili bir olayla karşılaştığında tetiklenen ağır bir acıbeden geliştirmiş olabilir. Havaalanına kendisini almayagelirken birkaç dakika geciken bir dost ya da eve birazgeç gelen bir eş, ciddi bir acı beden krizine yol açabilir.Eğer eşleri onları terk eder ya da ölürse, böyle birdurumda doğal olan duyguları, çok daha aşırı uçlarakayar. Yoğun acılara, uzun süren özlemlere, dinmeyen birdepresyona veya saplantılı öfkeye neden olabilir.

187

Page 133: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

ECKHART TOLLE

Çocukluğunda babası tarafından fiziksel tacize uğramışbir kadın, herhangi bir erkekle yakın ilişkiye girdiğindekolayca tetiklenen bir acı beden geliştirmiş olabilir. Bunaek olarak, acı bedenini oluşturan duygu, onu babasınmkinebenzeyen bir acı bedene sahip bir adama doğru çekebilir.Böyle bir durumda kadının acı bedeni, aynı acıyı dahafazla verebileceğini hissettiği birine karşı manyetik çekimyaratabilir. Bu acı bazen âşık olmak şeklinde yanlışyorumlanabilir.

İstenmeden doğan ve annesi tarafından ilgilenilmeyen,çok az sevgi gören bir çocuk, yetişkinliğe ulaştığında hemannesinin sevgisine ve ilgisine karşı yoğun özlem duyanhem de kendisinden bunları esirgediği için annesindennefret eden bir acı beden geliştirmiş olabilir. Bu durumda,karşılaştığı tüm kadınlar acı bedeninin ihtiyaçlarınıtetikleyecek, bu durum kendisini o kadınları baştançıkarma arzusuyla ifade edecektir. Bu konuda tamanlamıyla uzman olacağı şüphesizdir ama bir ilişki fazlayakın bir hal almaya başladığında ya da bir şekildekarşısındaki kadından beklenmedik bir hareketgördüğünde, acı bedeninin anne figürüne karşı öfkesitetiklenecek ve ilişkiyi sabote edecektir.

Kendi acı bedeninizi her ortaya çıktığında tanımayıöğrendiğinizde, hangi türde tetiklerin onu harekete ge-çirdiğini de çok geçmeden öğrenirsiniz. Bu tetikler ken-dilerini hissettirdiklerinde, onları olduğu gibi, tarafsızcagörmeli ve hemen yüksek bir farkındalık durumunageçmelisiniz. Bir iki saniye içinde, acı bedenin hareketegeçişiyle birlikte ortaya çıkan duygusal tepkiyi de his-

188

VAR OLMANIN GÜCÜ

sedersiniz ama tam bir farkındalık durumunda kalarakkendinizi onunla özdeşleştirmezseniz, acı bedeniniz sizikontrolü altına alamaz ve zihninizdeki ses haline gelemez.O anda eşinizle birlikteyseniz, ona şöyle diyebilirsiniz:"Az önce söylediğin şey, acı bedenimi harekete geçirdi."Eşinizle, biriniz diğerinin acı bedenini harekete geçiren

Page 134: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

bir şey söylediği ya da yaptığı her seferinde, birbirinizebunu bildirmek için anlaşın. Bu şekilde, acı beden kendinidramlar sayesinde daha fazla besleyemez ve sizibilinçsizliğe çekmek yerine, tamamen şimdide kalmanızayardımcı olur.

Acı beden ortaya çıktığı her seferinde şimdide kalmayıbecerebilirseniz, acı bedenin olumsuz duygusal enerjisininbir kısmı yanacak ve böylece Varlığa dönüşecektir. Acıbedenin geri kalanı çabucak geri çekilecek ve daha iyi birfırsatın çıkmasını bekleyecektir; yani, daha az bilinçliolduğunuz bir zamanı kollayacaktır. Acı beden için dahaiyi bir fırsat, Varlığı kaybettiğinizde gelebilir ve bu dabirkaç kadeh alkol aldıktan sonra ya da bir aksiyon filmiseyrederken olabilir. En minik olumsuz duygu bile - si-nirlenmek ya da endişelenmek gibi - acı bedenin geri dö-neceği bir kapı açabilir. Acı bedenin sizin bilinçsizliğinizeihtiyacı vardır. Varlığın ışığına tahammül edemez.

BİR UYANDIRICI OLARAK ACI BEDEN

İlk bakışta, acı beden insanlığın yeni bilincinin yük-selişindeki en büyük engelmiş gibi görünebilir. Zihni-

189

ECKHART TOLLE

nizi meşgul eder, düşüncelerinizi kontrol eder ve çarpıtır,ilişkilerinize zarar verir ve bütün enerji alanınızı kaplayanbir kara bulut gibi gelir. Sizi bilinçsiz bırakma, yanikendinizi tamamen zihin ve duyguyla tanımlamanızısağlamaya eğilimlidir. Sizi tepkisel kılar, kendi içinizde veetrafınızı saran dünyada mutsuzluğu artıracak şeyleryapmanıza ya da söylemenize neden olur.

Ama mutsuzluğunuz arttıkça, aynı zamanda ha-yatınızdaki sorunlar da artar. Vücut daha fazla stresikaldıramadığı için, bir hastalık ya da sinir bozukluğugeliştirebilir. Belki acı beden kötü bir şeyin olmasınıistediği için bir kaza geçirebilir, büyük bir çatışmayagirebilir ya da fiziksel şiddete başvurabilirsiniz. Ya da herşey o kadar büyük bir yük haline gelir ki artık mutsuzhayatınıza devam edemeyeceğinizi hissedersiniz. Ne var kiacı beden de siz olmadan var olamaz.

Acı bedenin kontrolü altına girdiğiniz her seferinde ve

Page 135: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

bunu fark etmediğinizde, egonuzun bir parçası haline gelir.Kendinizi tanımladığınız her şey, egoya eklenir. Acıbeden, egonun kendini tanımlayabileceği en güçlüşeylerden biridir; tıpkı acı bedenin de kendini ye-nileyebilmek için egoya ihtiyaç duyduğu gibi. Ama bukötü niyetli ittifak bir noktadan sonra bozulmak zorundakalabilir. Tıpkı elektrikle çalışan bir aletin fazla elektrikyüklendiğinde arızalanması gibi, acı beden de egosal zihinyapısı için fazla ağır hale geldiğinde, onunla güçlenmekyerine yıpranmaya başlar.

190

VAR OLMANIN GÜCÜ

Güçlü acı bedenlere sahip insanlar, genellikle ha-yatlarında artık dayanamayacaklarını, daha fazla acı vedramı kaldıramayacaklarını hissettikleri bir noktayagelirler. Biri bunu son derece açık ve yalın bir şekildeşöyle ifade etmişti: "Mutsuz olmaya doydum artık." Bazıinsanlar, benim de başıma geldiği gibi, artık kendileriyleyaşayamayacaklarını hissedebilirler. O zaman içsel huzuren büyük öncelik haline ge-. lir. Akut duygusal acıları,böyle durumlarda onları mutsuz benliği yaratan zihinsel-duygusal yapıları bozmaya zorlar. Bu olduğunda, nemutsuzluk hikâyelerinin ne de duygularının kendileriolmadığını, kendilerinin bilinen değil, bilen olduklarınıanlarlar. Böyle bir durumda acı bedenleri onlarıbilinçsizliğe çekmek yerine, uyandırıcı görev yapar veonları Varlık durumunda kalmaya zorlar.

Ama şimdi gezegen üzerinde gözlemlediğimiz benzerigörülmemiş bilinçsizlik yüzünden, birçok kişi artık acıbedenlerinden ayrılmak için çok fazla acıya katlanmakzorunda değildir. Bozuk bir duruma geri kaydıklarınıhissettikleri her seferinde, düşünce ve duyguyla tanımlamadurumundan çıkıp Varlık durumuna girme seçeneğinesahiptirler. Bunu yaparak, direnci bir kenara bırakabilir,uyanık kalarak kendi içlerinde ve etraflarında olupbitenleri anda izleyebilirler.

İnsan evriminin bir sonraki adımı kaçınılmaz değildirama gezegenimizin tarihinde ilk kez, bilinçli bir terciholabilir. Peki bu seçimi kim yapıyor? Siz. Siz kimsiniz?Kendinin bilincine varan bilinçlilik.

Page 136: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

191

ECKHART TOLLE

ACI BEDENDEN KURTULMAK

İnsanların sık sık sorduğu bir soru şudur: "Acı bedendenkurtulmak ne kadar sürer?" Bu, kişinin acı bedenininyoğunluğuna ve Varlık durumunun yoğunluğu ya daderecesine göre değişir. Ama gerek kendinizde gerekseetrafınızdaki kişilerde yol açtığınız acının nedeni acı bedendeğil, kendini acı bedenle tanımlama eğilimidir. Sizi tekrartekrar geçmişi yaşamaya ve bilinçsizliğinizi sürdürmeyezorlayan şey acı bedeniniz değil, kendinizi onunlatammlamanızdır. Dolayısıyla, daha önemli bir soru şuolmalıdır: "Kendimi acı bedenimle tanımlamaktankurtulmam ne kadar sürer?"

İşte bunun cevabı da şu: Hiç zaman almaz. Acı bedenharekete geçtiğinde, hissettiğiniz şeyin acı bedeniniz ol-duğunu bilin. Kendinizi acı bedenle tanımlamaktankurtulmak için ihtiyacınız olan tek şey, bu bilgidir. Ken-dinizi onunla tanımlamaktan vazgeçtiğinizde, değişimbaşlar. Bilmek, eski duyguların zihninize yükselmesini vesadece içsel konuşmanın kontrolünü değil, başka insanlarlapaylaşımlarınızı ve davranışlarınızı da kontrolünü elealmasını engeller. Dolayısıyla, acı beden sizi daha fazlakullanamaz ve sizin sayenizde kendisini yenileyemez. Eskiduygu bir süre hâlâ içinizde yaşamaya ve zaman zamanortaya çıkmaya devam edebilir. Sizi arada bir kendinizionunla tanımlamaya kandırabilir ve bu da bilgiyi bir süreiçin engelleyebilir ama uzun süre için değil. Eski duygularıdurumlara yansıtmamak, onlarla doğrudan kendi içinizdeyüzleşmek demektir.

192

VAR OLMANIN GÜCÜ

Hoşunuza gitmeyebilir ama sizi öldürmez de. Unutmayın,duygu siz değilsiniz.

Acı bedeni hissettiğinizde, sizde bir sorun olduğunudüşünme hatasına düşmeyin. Kendinizi sorunlu biri olarakgörmeniz egonun çok hoşuna gider. Bilmenin arkasından

Page 137: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

kabullenme gelmelidir. Başka bir şey yine süreci tersineçevirebilir. Kabullenmek, kendinizi şu anda olduğunuzgibi hissetmek için kendinize izin vermektir. Bir şey şuanda nasılsa öyledir, bunu şu anda değiştirmek içinyapabileceğiniz bir şey yoktur. Şey, pekâlâ, bir şeyyapabilirsiniz ama bu da acı çekmenize neden olur. İzinvermekle, gerçek kimliğinize bürünürsünüz: Derin, geniş,engin. Artık egonun kendini algıladığı gibi bir parça değil,bütünün kendisi olursunuz. Tanrı'nın doğasıyla bir olangerçek doğanız ortaya çıkar.

193

Page 138: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

7. Bölüm

GERÇEKTE KİMOLDUĞUNUZUBULMAK

Gnothi Seauton - Kendini Bil. Bu sözler, Delphi'dekiApollo Tapınağı'nın, yani kutsal Kâhin'in yerinin girişindeyazar. Antik Yunan uygarlığında, insanlar kendilerininasıl bir yazgının beklediğini öğrenmek ya da belli birkonuda nasıl bir adım atmaları gerektiğini danışmak içinkutsal Kâhin'e giderlerdi. Muhtemelen ziyaretçiler içerigirerken bu yazıyı okuduklarında, aslında Kâhin'in bileonlara söyleyemeyeceği kadar derin bir gerçeğiyansıttığını bilemezlerdi. Ne kadar büyük bir vahiy ya datutarlı bir bilgi alırlarsa alsınlar, muhtemelen bununkendilerini daha fazla mutsuzluk ve aadankurtaramayacağını da anlamazlardı. Gerçekte bu sözlerinbarındırdığı anlam şudur: Başka hiçbir soru sormadan

Page 139: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

önce, hayatımn en temel sorusunu sor: Ben kimim?

195

ECKHART TOLLE

Bilinçsiz insanlar - ve birçoğu hayatları boyunca kendiegolarının tutsağı olarak bilinçsiz kalmaya devam ederler -size hemen kim olduklarını söylerler: İsimlerini,mesleklerini, kişisel tarihlerini, vücutlarının biçimini ya dadurumunu ve kendilerini tanımladıkları diğer her şeyi.Bazıları kendilerini ölümsüz ya da ilahi ruhlar olarakgördükleri için, bir anlamda onlardan daha ileri seviyedeolabilirler. Peki kendilerini gerçekten tanıyorlar mı, yoksasadece zihinlerindeki kavrama kulağa biraz ruhsal görünen

birtakım özellikler mi ekliyorlar? Kendini bilmek, biT- dizifikir ya da inancı benimsemekten çok daha derinlereuzanır. Ruhsal fikirler ve inançlar, yararlı göstergelerolabilir ama kendi başlarına gerçekte kim olduğunuzuaçıklamak konusunda kesinlikle yeterli olamazlar. Kendinibilmenin zihninizde dolaşan fikirlerle hiçbir ilgisi yoktur.Kendini bilmek, zihinde kaybolmaktan ziyade Varlığadayanmalıdır.

KİM OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

Kimlik duygunuz, ihtiyaçlarınızı ve sizin için hayattaönemli olan şeyleri belirlemenizi sağlar; sizin için önemiolan şeyler ise, aynı zamanda sizi üzme ve rahatsız etmepotansiyeline de sahiptir. Bunu, kendinizi ne kadarderinden tanıdığınızı anlamak için bir kriter olarakkullanabilirsiniz. Sizin için önemli olan şey, söyle-dikleriniz ya da inançlarınızla ilgili olmak zorunda de-ğildir; sizin için asıl önemli olan şeyleri ele verecek

196

VAR OLMANIN GÜCÜ

olan, yaptıklarınız ve verdiğiniz tepkilerdir. Dolayısıylakendinize şu soruyu sorabilirsiniz: Beni rahatsız eden,öfkelendiren ve üzen şeyler neler? Eğer küçük şeyler siziüzüyor ve sinirlendiriyorsa, o zaman kendinizin de öyle

Page 140: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

olduğunuzu düşünüyorsunuzdur; yani küçük.Bilinçaltmızdaki inanç budur. Peki küçük şeyler nelerolabilir? Aslında her şey küçük ve önemsizdir, çünkü herşey gelip geçicidir.

"Ölümsüz bir ruh olduğumu biliyorum," ya da "Bu çıl-gın dünyadan bıkıp usandım, tek istediğim biraz huzur,"diyebilirsiniz; ama ancak telefon çalana kadar. Kötü ha-ber: Borsa çöktü; anlaşma bozuldu; arabanız çalındı; ka-yınvalideniz geldi; yolculuğunuz iptal edildi, sözleşmebozuldu; eşiniz sizi terk etti; daha fazla para istiyorlar;bunun sizin hatanız olduğunu söylüyorlar. Aniden endi-şelenir ve öfkelenirsiniz. Sesiniz sertleşir: "Buna dahafazla dayanamıyorum." Başkalarını suçlar, onlara saldırır,kendinizi savunur ve haklı çıkarmaya çalışırsınız; üstelikhepsi otomatik pilota bağlanmış şekilde olur. Açıkçagörüldüğü gibi, şimdi kendiniz için az önce başka bir şeyistemediğinizi söylediğiniz halde, huzurdan çok dahaönemli olan başka bir şey vardır ve artık ölümsüz bir ruholduğunuzu düşünmezsiniz bile. Anlaşma, para, sözleşme,kayıp ya da kayıp tehlikesi daha önemlidir. Kim için? Azönce sözünü ettiğiniz ölümsüz ruh için mi? Hayır, egonuziçin. Küçük benliğiniz, geçici olan şeylerde güvenlik veyatatmin aramakta, bulamadığı için de öfkelenmektedir. Eh,en azından şimdilik gerçekte kim olduğunuzudüşündüğünüzü biliyorsunuz.

197

ECKHART TOLLE

Eğer istediğiniz şey gerçekten huzursa, huzuru se-çersiniz. Eğer sizin için en önemli şey gerçekten huzursave kendinizin gerçekten ölümsüz bir ruh olduğunuzainanıyorsanız, zorlayıcı insanlarla ya da durumlarlakarşılaştığınızda tepki vermezsiniz ve tamamen uyanıkkalırsınız. Durumu hemen kabullenirsiniz ve kendiniziondan ayırmak yerine, onunla birleşirsiniz. Sonra, uya-nıklığınız sayesinde bir cevap gelir. Cevap veren gerçeksizsinizdir (bilinç), olduğunuzu sandığınız kişi değil (küçükben ya da ego). Son derece güçlü ve etkili olduğundan,hiçbir durumu ya da insanı düşman olarak görmesinegerek yoktur.

Dünya sürekli olarak sizin için gerçekten neyin önemliolduğunu gözünüze sokarak, kimliğinizle ilgili kendiniziuzun süre kandırmanızı engeller. Özellikle bir sorunla

Page 141: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

karşılaştığınız zaman insanlara ve durumlara tepki vermeşekliniz, kendinizi ne kadar iyi tanıdığınızın en gerçekçigöstergesidir.

Kendinizle ilgili ne kadar sınırlı, ne kadar dar bir ego-sal bakış açınız varsa, başkalarının egosal sınırlarına odenli tepki verirsiniz. Onların "hatalarını" ya da hatalarıolarak algıladığınız şeyleri, onların kimliği olarak yo-rumlarsınız. Yani sadece onların egolarını görür ve dola-yısıyla kendi egonuzu güçlendirirsiniz. Başkalarının ego-larının içinden bakmak yerine, egonun kendisine bakar-sınız. Peki egoya bakan kimdir? Sizin egonuz elbette.

Fazlasıyla bilinçsiz insanlar, kendi egolarım başka in-sanlardaki yansımalarından deneyimlerler. Başkalarındatepki verdiğiniz şeyin aslında sizde de olduğunu anla-

198

VAR OLMANIN GÜCÜ

dığınızda, kendi egonuzun farkına varmaya başlarsınız. Bunoktada, başkalarının size yaptığını sandığınız şeyleribaşkalanna yaptığınızı da fark edebilirsiniz. O zaman dakendinizi kurban olarak görmekten vazgeçersiniz.

Siz ego değilsiniz, dolayısıyla kendi egonuzun farkınavarmanız, kim olduğunuzu bildiğiniz anlamına gelmez;sadece kim olmadığınızı bildiğiniz anlamına gelir. Amakim olmadığınızı bilmek, gerçekte kim olduğunuzubilmek yolundaki en büyük engeli aşmak demektir.

Kimse size kim olduğunuzu söyleyemez. Eğer söyler-se, bu başka bir kavram olur ve yine değişemezsiniz.Kimlik, inançsızlığı gerektirir. Aslında, her inanç birengeldir. Zaten her kimseniz o olduğunuzdan, kim oldu-ğunuzun farkında olmanıza bile gerek yoktur. Ama far-kındahk olmadan, gerçek kimliğinizi bu dünyaya göste-remezsiniz. Gerçek kimliğiniz, ifade edilmemiş bir şekildeolduğu yerde kalır. O zaman da bankada 100 milyondolan varken sokakta dilenen yoksul bir adam gibiolursunuz, çünkü onun da sahip olduğu zenginlik ifadesinibulmamıştır.

BOLLUK

Kimliğinizle ilgili düşünceniz, aynı zamanda başkalann-dan karşılaştığınızı düşündüğünüz davranışlarla da ya-

Page 142: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/151 - 200 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:16]

kından ilgilidir. Birçok kişi, başkalannm kendilerine ye-terince iyi davranmadığından şikayet eder. "Yeterincesaygı, ilgi, takdir görmüyorum," derler. "Benden yararla-

199

ECKHART TOLLE

nıyorlar." Böyle kişiler, etraflarındaki insanlar nazikdavrandığında şüphelenirler. "Beni kullanmak istiyorlar,benden yararlanmak istiyorlar. Kimse beni sevmiyor."

Olduklarını düşündükleri kişilik şöyle biridir: "Ben,ihtiyaçları karşılanmayan aciz bir 'küçük ben'im." Kim-likleriyle ilgili bu temel yanlış kanı, bütün ilişkilerinde birbozukluk yaratır. Verecek bir şeyleri olmadığına vedünyanın veya diğer insanların onları ihtiyaçları olanşeyden mahrum bıraktığına inamrlar. Bütün gerçeklikleri,kimlikleriyle ilgili sahte duygulara dayalıdır. Bu özellikleridurumları sabote eder ve bütün ilişkilerini bozar. Eğereksiklik düşüncesi kendi kimliğinizin bir parçası halinegelirse, daima eksiklik yaşarsınız. Zaten hayatınızda olangüzellikleri fark edip değerlendirmek yerine, gördüğünüztek şey eksiklik olur. Hayatınızda zaten var olan güzelliğifark edip değerlendirmek, bütün bollukların temelidir.Gerçek şu: Dünyanın sizi neden mahrum ettiğinidüşünüyorsanız, siz de dünyayı aynı şeyden mahrumedersiniz, çünkü kendinizin küçük olduğunuzu ve verecekhiçbir şeyiniz olmadığını düşünürsünüz.

Şunu birkaç hafta boyunca deneyin ve gerçekliğinizinasıl değiştireceğini kendi gözlerinizle görün: İnsanlarınsizden esirgediğini düşündüğünüz her şeyi - övgü, takdir,yardım, sevgi, ilgi vb. - onlara verin. Bunlara sahipolmadığınızı mı düşünüyorsunuz? Sahipmişsiniz gibiyapın, kendiliklerinden gelirler. Vermeye başladıktan kısasüre sonra, almaya da başlarsınız. Vermediğiniz bir şeyialamazsınız. Dışarı akış, içeri akışı belirler. Dünyanınsizden esirgediğini düşündüğünüz şeye zaten

200

Page 143: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

VAR OLMANIN GÜCÜ

sahipsiniz ama dışarı akmasına izin vermediğiniz sürece,sahip olduğunuzu bile bilemeyeceksiniz.

Bütün bolluğun kaynağı sizin dışınızda değildir. Kimli­ğinizin bir parçasıdır. Ama önce kendi dışınızdaki bolluğugörüp takdir ederek başlayın. Etrafınızdaki hayatın dolu­luğunu hissedin. Teninize vuran güneşin sıcaklığı, bir çi­çekçi dükkanının önünde sergilenen çiçeklerin muhteşemrenkleri, lezzetli bir meyvenin ağzınızda dağılışı ya dagökyüzünden dökülen suyla sırılsıklam olmak. Hayatındoluluğunu her adımınızda görebilirsiniz. Etrafınızı saranbolluğu fark etmek, içinizde uyuyan bolluğuuyandırmanız,ı sağlar. O zaman da dışarı akmaya başlar.Bir yabancıya gülümsediğinizde, bir enerji akışı olur.Verici konumuna gelirsiniz. Kendinize sık sık şunu sorun:"Burada ne verebilirim; bu kişiye, bu duruma nasıl hizmetedebilirim?" Bolluğu hissetmek için herhangi bir şeyesahip olmanıza gerek yoktur ama bolluğu hissederseniz,her şey size doğru akmaya başlar. Bolluk, zaten ona sahipolana gelir. Bu biraz haksızlık gibi görünebilir ama aslındadeğildir. Bu evrensel bir kanundur. Bolluk ve kıtlık, içselgerçekliğinizin dışa yansımasından ibarettir. İsa bunuşöyle söylemişti: "Çünkü kendisinde bulunana daha çokverilecek, hiçbir şeyi olmayandan elindeki bilealınacaktır."

KENDİNİ BİLMEK VE KENDİN HAKKINDA BİLMEK

Bulacaklarınızdan korktuğunuz için kendinizi tanımakistemiyor olabilirsiniz. Birçok kişi gizlice kötü ol­

201

ECKHAET TOLLE

duğundan korkar. Ama kendi hakkınızda bulabileceğinizhiçbir şey siz değilsiniz. Kendi hakkınızda bilebileceğinizhiçbir şey siz değilsiniz.

Bazıları korku yüzünden kim olduklarını bilmek is­temezken, bazıları da kendileri hakkında dinmek bilmeyenbir merak duyarlar ve sürekli olarak daha fazlasınıöğrenmek isterler. Kendinize karşı duyduğunuz hayranlık

Page 144: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

yüzünden yıllarınızı psikanalizlerle geçirebilir,çocukluğunuzun bütün detaylarına inebilir, gizlikorkularınızı ve isteklerinizi ortaya çıkarabilir, kişiliğinizigösterdiğini sandığınız makyaj katmanlarını birbiri ardınakaldırabilirsiniz. On yıl sonra, terapist sizden sıkılabilir veanalizin bittiğini söyleyebilir. Belki size beş bin sayfalıkbir dosya gönderir: "İşte hakkınızdaki her şey. Sizbusunuz." Ağır dosyayı evinize taşırken, nihayet kimolduğunuzu öğrenmenin getirdiği ilk tatmin duygusu, yavaşyavaş yerini tatminsizliğe, bir eksiklik duygusuna vehakkınızda bundan daha fazlası olması gerektiği yönündekikuşkulara bırakır. Gerçekten de daha fazlası vardır; belkigerçeklerin sayısı açısından değil ama derinlik boyutununniteliği açısından.

Kendiniz hakkında bilmeyi kendinizi bilmekle karış­tırmadığınız sürece, psikanalizlerin ya da geçmişinizleilgili bir şeyler öğrenmenin kötü bir tarafı yoktur. Sizinleilgili beş bin sayfalık dosyaya gelince: Geçmişle şart­lanmış zihninizin içerdiği her şey. Psikanaliz ya da içselgözlem sayesinde öğreneceğiniz her şey sizin hakkınız-dadır. Ama bu siz değilsiniz. Egonun ötesine geçmek,içerikten çıkmaktır. Kendinizi bilmek, kendiniz olmak­

202

VAR OLMANIN GÜCÜ

tır ve kendinizi bilmek, kendinizi içerikle tanımlamaktanvazgeçmek demektir.

Çoğu kişi, kendini hayatının içeriğiyle tanımlar. Al­gıladığınız, deneyimlediğiniz, yaptığınız, düşündüğünüz yada hissettiğiniz her şey, içeriktir. İçerik, çoğu insanındikkatini tamamen üzerine çeken şeydir. "Hayatım"dediğinizde, siz olan hayattan değil, sahip olduğunuz yada sahip olduğunuzu sandığınız hayattan söz edersiniz.Bunu yaparken, içeriği kastedersiniz; yaşınız, sağlığınız,ilişkileriniz, maddi durumunuz, işiniz, yaşamstandartlarınız, zihinsel ve duygusal durumunuz.Hayatınızın içsel ve harici şartlan, geçmişiniz vegeleceğiniz, hepsi içerik alemine aittir; tabii olaylar daöyle.

Peki içerikten başka ne var? İçeriğin olmasını mümkünkılan şey; yani içsel bilinçlilik alanı.

KAOS VE DAHA YÜKSEK DÜZEN

Page 145: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

Kendinizi sadece içerik açısından bildiğinizde, sizin içinneyin iyi veya neyin kötü olduğunu bildiğinizi de sanır­sınız. Olaylar arasında "benim için iyi olanlar" ve "benimiçin kötü olanlar" şeklinde bir ayırım yaparsınız. Bu, herşeyin iç içe geçtiği hayatın bütünlüğünün eksik veparçalanmış bir algısıdır; çünkü her olayın gerekli bir yerive bir fonksiyonu vardır. Bütünlük, nesnelerin yüzeyselgörünüşlerinden, parçalarının toplamından, hayatınızdakiveya dünya üzerindeki her şeyden fazladır.

203

ECKHART TOLLE

Gerek kendi hayatlarımızda ve gerekse insanlık tari­hinde bazen rasgele veya kaotik gibi görünen olaylarınarasında, daha yüksek bir düzen ve amaç yatar. Zen bunuşu şekilde güzelce ifade eder: "Kar yağdığında, her tanesiuygun bir yere düşer." Bu yüksek düzeni üzerindedüşünerek anlamamız mümkün değildir, çünkü üzerindedüşündüğümüz şey içeriktir; ama daha yüksek düzen,biçimi olmayan bilinç aleminden yükselir, yani evrenselzekadan. Ama onu görebilir, kendimizi ona uyum-landırabilir, o daha yüksek düzenin gerçekleşmesi için aktifve bilinçli katılımcılar haline gelebiliriz.

İnsanın henüz girmediği bir ormana girdiğimizde,düşünen zihnimizin etrafta göreceği tek şey düzensizlik vekargaşadır. Her tarafta çürüyen maddelerin arasından yenicanlar ortaya çıktığı için, yaşam (iyi) ve ölüm (kötü)arasındaki ayrımı bile yapamaz. Ancak kendi içimizdedinginliğimizi korur ve düşüncelerimizin gürültüsünübastırabilirsek, burada kendine ait bir uyum, bir kutsallık,her şeyin mükemmel bir yere sahip olduğu daha yüksekbir düzen olduğunu hissedebiliriz.

Zihin, bakımlı bir parkta daha rahat eder, çünkü dü­şünceyle planlanmış bir yerdir; organik olarak oluşma­mıştır. Burada, zihnin anlayabildiği bir düzen vardır.Ormanda ise, zihne karmaşa gibi görünen kavranamaz birdüzen vardır. Zihinsel iyi ve kötü kavramlarının öte­sindedir. Onu düşünceyle anlayamazsınız ama düşünceleribir kenara attığınızda, anlamaya ve açıklamayaçalışmadığınızda, onu hissedebilirsiniz. Ancak o zamanormanın kutsallığını fark edebilirsiniz. O gizli uyumu,

204

Page 146: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

VAR OLMANIN GÜCÜ

o kutsallığı hissettiğiniz anda, ondan ayrı olmadığınızıanlarsınız ve bunu anladığınızda da bilinçli bir katılımcısıolursunuz. Bu şekilde, doğa kendinizi yaşamın bü­tünlüğüyle uyumlu hale getirmenize yardım edebilir.

İYİ VE KÖTÜ

Hayatlarının bir noktasında, çoğu insan yaşamda sadecedoğum, büyüme, başarı, iyi sağlık, zevk ve kazanmaolmadığını, aynı zamanda kayıplar, başarısızlıklar, has­talık, yaşlılık, acı ve ölüm gibi kavramların da olduğunufark eder. Geleneksel olarak bunlar "iyi" ve "kötü" diyeadlandırılmıştır. İnsanların yaşamlarının "anlamı"genellikle "iyi" diye tanımladıkları şeylere odaklanır amaiyi sürekli olarak çökme, yıkılma, bozulma tehdidialtındadır; anlamsızlık ve "kötü" şeylerle tehdit edildi­ğinde, açıklamalar yetersiz kalır ve hayat anlamınıkaybetmeye başlar. Ne kadar çok sigorta poliçesine sahipolursa olsun, er ya da geç düzensizlikler insanın hayatınagirecektir. Kayıp ya da kaza, hastalık, sakatlık, yaşlılık yada ölüm şeklinde olabilir. Yine de, insanın özel hayatındaciddi bir sorunun patlak vermesi ve zihinsel açıdantanımlanan anlamın yok olması, daha yüksek bir düzeninbaşlangıcı anlamına gelebilir.

Bu dünyanın bilgeliği nedir? Düşüncenin hareketi vedolayısıyla büyük ölçüde düşünceyle tanımlanan anlam.

Düşünce, bir durum ya da olayı sınırlar ve onu iyi yada kötü diye sınıflandırır; sanki ayrı bir varlığı söz ko­

205

ECKHART TOLLE

nusuymuş gibi. Düşünmeye fazla dayanırsak, gerçeklikparçalanmaya başlar. Bu parçalanma bir illüzyondur amaiçine sıkıştığınızda son derece gerçek gibi görünür. Yinede, evren her şeyin birbirine bağlı olduğu ayrılmaz birbütündür ve hiçbir şey birbirinden kopuk değildir.

Bütün nesnelerin ve olayların daha derin içsel bağlı­

Page 147: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

lıkları, sonuçta "iyi" ve "kötü" şeklindeki zihinsel ta­nımlamaların sadece illüzyon olduğunu gösterir. Daimasınırlı bir bakış açısı sunarlar ve dolayısıyla sadece geçicive göreceli olarak doğrudurlar. Bu, bir piyangoda çokpahalı bir araba kazanan bilge adamın hikâyesinde açıkçagörülebilir. Ailesi ve dostları onun için çok sevinerekkutlamaya geldiler. "Harika değil mi?" dediler. "Çokşanslısın." Adam gülümsedi ve "Belki," dedi. Birkaç haftaboyunca arabasını zevkle kullandı. Sonra bir gün sarhoş birsürücü bir kavşakta arabasına çarptı ve sonunda adamkendisini hastanede buldu. Ailesi ve dostları onu görmeyegeldiler. "Bu gerçekten çok kötüydü." Adam yinegülümsedi ve "Belki," dedi. Kendisi hâlâ hastanedeyken,bir gece toprak kayması oldu ve evi denize gömüldü.Ertesi gün yakınları tekrar geldi. "Hastanede olman nebüyük şans, değil mi?" Adam yine gülümsedi. "Belki."

Bu bilge adamın "belki" yanıtı, olan bir olayıyargılamayı reddetmesidir. Olan bir şeyi etiketlemekyerine, olduğu gibi kabul etmekte ve daha yüksekdüzenle bilinçli bir uyum içine girmektedir. Herhangibir rasgele olayın resmin bütünündeki yerini zihningörmesinin genellikle mümkün olmadığım bilmektedir.Ama gerçek

206

VAR OLMANIN GÜCÜ

şu ki ne rasgele ya da tesadüfi olaylar ne de olaylarınbirbirinden kopukluğu söz konusudur. Herhangi bir olayınen baştaki nedenini bulmak isterseniz, yaratılışınbaşlangıcına kadar geri dönmeniz gerekir. Kozmos kaotikdeğildir. Kozmos kelimesi bile düzen anlamına gelir. Buinsan zihninin kavrayabileceği bir düzen değildir; sadecezaman zaman bir parçasını yakalayabilir.

NELER OLDUĞUNA ALDIRMAMAK

Büyük Hintli düşünür ve ruhsal öğretmen J. Krishna­murti, elli yıldan uzun bir süre boyunca bütün dünyayıdolaşarak, kelimelerle ifade edilemeyecek olan mesajınıkelimelerle vermeye çabaladı. Hayatının sonlarına doğruyaptığı konuşmalarından birinde, seyircileri bir soruylaşaşırttı: "Sırrımı bilmek ister misiniz?" Herkes dikkatkesilmişti. Kalabalığın içinde yirmi ila otuz yıldır onu

Page 148: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

dinledikleri halde öğretilerinin özünü yakalamayıbaşaramamış olan çok sayıda insan vardı. Sonunda, bütünbu yıllardan sonra, üstat onlara anlayışın anahtarınıverecekti. "İşte sırrım," dedi. "Ne olduğunaaldırmıyorum."

Daha fazla açıklamadı ve sanırım dinleyicileri önce­kinden de daha çok şaşırmıştı. Ama bu basit ifadeninilettiği mesaj aslında çok güçlüydü.

Ne olduğuna aldırmadığımda, bunun mesajı nedir?İçsel olarak olanlarla uyum içinde olduğumu gösterir. "Neolduğu" aslında an içinde durumun ne olduğudur

207

ECKHART TOLLE

ama içeriği, andaki biçimi kastetmektedir. Ne olduğuylauyum içinde olmak, olanlarla içsel dirençsizlik halindebulunmaktır. Hiçbir şeyi zihinsel olarak iyi ya da kötüşeklinde tanımlamamak, sadece olduğu gibi bırakmaktır.Bu, hayatınızda bir değişim yaratmak için herhangi bir şeyyapmayacağınız anlamına mı gelir? Hayır, tam aksine.Eylemlerinizin temeli şimdiki anla uyum içindeolduğunda, eylemleriniz Yaşam'm kendi zekasıylagüçlenir.

ÖYLE Mİ?

Zen Ustası Hakuin, Japonya'nın bir kasabasında yaşıyordu.Çok saygı duyulan bir adamdı ve birçok kişi ruhsal eğitimiçin ona gelirdi. Bir gün, kapı komşusunun ergenlikçağındaki kızının hamile kaldığı öğrenildi. Öfkeli anne vebabası kızı bebeğin babasıyla ilgili sorguladıklarında,sonunda kız onlara babanın Zen Ustası Hakuin olduğunusöyledi. Öfkeli anne­baba, hemen Haku­in'in yanınakoştular ve ona bağıra çağıra kızlarının söylediği şeyiaktardılar. Hakuin sakince onlara baktı ve sadece şöylekarşılık verdi: "Öyle mi?"

Skandalin haberi bütün kasabaya yayıldı ve hattaötesine taştı. Üstat ününü kaybetti. Bu onu hiç endişe­lendirmedi. Kimse artık onu ziyarete gelmiyordu. Yineetkilenmedi. Çocuk doğduğunda, kızın anne ve babasıbebeği Hakuin'e getirdiler. "Babası sensin, ona sen ba­kacaksın," dediler. Üstat bebeği sevgiyle koruyup ilgi­

Page 149: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

208

VAR OLMANIN GÜCÜ

lendi. Bir yıl sonra, bebeğin annesi pişman bir tavırlaanne ve babasına bebeğin gerçek babasının kasap dük­kanında çalışan genç adam olduğunu söyledi. Anne vebaba, büyük bir mahcubiyetle Hakuin'in yanına gittiler vebinbir özür dileyerek kendilerini bağışlamasını dilediler."Gerçekten çok üzgünüz. Bebeği geri almaya geldik.Kızımız bebeğin babasının sen olmadığım itiraf etti."Hakuin hiç itiraz etmeden bebeği onlara verirken sakincesordu: "Öyle mi?"

Üstat, yalana ve doğruya, kötü ya da iyi habere hepaynı şekilde karşılık vermektedir: "Öyle mi?" Andakidurumun olması gerektiği şekilde biçimlenmesine izinvermekte, iyi ya da kötü diye tanımlamamakta, dolayısıylainsanların oynadığı bu dünyevi oyunun bir parçası halinegelmemektedir. Ona göre sadece şu an vardır ve şu anolması gerektiği gibidir. Olayları kişisel­leştirmemektedir.Kimsenin kurbanı değildir. Olan her şeyle o kadarbütünleşmiştir ki olanların hiçbiri onu etkileyecek gücesahip değildir. Sadece başınıza gelenlere direndiğinizzaman olanların merhametine kalırsınız ve o zaman mutluya da mutsuz olacağınıza dünya karar verir.

Bebek güzel bir şekilde bakılmıştı. Kötü görünenolaylar, dirençsizliğin gücüyle iyiye dönüşmüştü. Aniçinde şekillenen olaylar ne gerektiriyorsa onu hiç di­renmeden yaptığından, zamanı geldiğinde bebeği de ra­hatlıkla geri verebilmişti.

Bu olayların kendi başınıza geldiğini düşünün; olay­ların farklı aşamalarında egonuz nasıl tepki verirdi?

209

ECKHART TOLLEEGO VE ŞİMDİ

En önemlisi, hayatınızda en öncelikli ilişki, Şimdi ile, dahadoğrusu Şimdi'de olayların aldığı biçimle olandır; yani, şu

Page 150: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

anda neler olduğuyla. Eğer Şimdi ile olan ilişkiniz düzgüngitmiyorsa, bu bozukluk tüm ilişkilerinize ve karşılaştığınızher duruma yansıyacaktır. Ego basitçe şu şekildeaçıklanabilir: Şu anla sürdürülen bozuk bir ilişki. Ama şuanla nasıl bir ilişki yaşayacağınıza da şu anda kararverebilirsiniz.

Belli bir bilinçlilik seviyesine ulaştığınızda (eğer bunuokuyorsanız, muhtemelen ulaşmışsınızdır), şu anla nasıl birilişki içinde olmak istediğinize de karar verebilirsiniz. Şuanın dostum mu, yoksa düşmanım mı olmasını istiyorum?Şu an hayattan ayrılamaz, dolayısıyla aslında hayatla nasılbir ilişkiniz olmasını istediğinize karar veriyorsunuzdur. Şuanın dostunuz olmasını istediğinize karar verdiğinizde, ilkhareketi yapmak da sizin elinizdedir: Ona dostçayaklaşmak, nasıl bir biçim alırsa alsın hoş karşılamak veçok geçmeden sonuçları görmek. Hayat size karşı dostçadavranır; insanlar yardımcı ve şartlar işbirlikçi olur. Tekbir karar, bütün gerçekliğinizi değiştirir. Ama o kararıtekrar tekrar vermek zorundasınız; ta ki bu şekildeyaşamak doğal hale gelene kadar.

Şu a'nı dostunuz yapmaya karar vermek, egonun sonaerişidir. Ego asla şimdiki anla, yani hayatla uyum içindeolamaz, çünkü doğası şu ana aldırmamaya, direnmeye yada aşağılamaya eğilimlidir. Ego zamanda

210

VAR OLMANIN GÜCÜ

yaşar. Egonuz ne kadar güçlüyse, hayatınızda o kadarfazla zaman alır. O zaman zihninizden geçen her düşünceya geçmişiniz ya da geleceğinizle ilgili olur ve benlikduygunuz geçmişteki kimliğinize ve gelecektekitatmininize dayanır. Korku, endişe, beklenti, pişmanlık,suçluluk, öfke gibi duygular, bilincin zamana bağlıbozukluklarıdır.

Egonun şu ana yaklaşımında üç farklı yol vardır: Biramaç olarak, bir engel olarak ya da bir düşman olarak.Bunları sırayla incelersek, aynı kalıba tekrar yakalandı­ğınızda hemen tanıyabilir ve tekrar karar verebilirsiniz. ­

Egoya göre, şu an en iyi haliyle sadece bir amaca hiz­met eder. Sizi daha önemli gelecekteki bir olaya taşır amao gelecek geldiğinde şu an olarak geleceğinden, aslındakafanızdaki bir düşünceden ibarettir. Diğer bir deyişle,asla tamamen burada olamazsınız, çünkü zihniniz sürekli

Page 151: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

başka yerlerdedir.Bu kalıp daha güçlenirse, şimdiki ana üstesinden ge­

linmesi gereken bir engel gözüyle bakılır. Sabırsızlık,hayal kırıklığı ve stres burada ortaya çıkar ve kültürü­müzde, birçok insanın günlük gerçekliği ve normal hayatıbudur. Aslında şimdi olan hayat bir "sorun" olarak görülürve kendinizi mutlu, tatmin olmuş ya da gerçektenyaşamaya başlamaya hazır halde bulmadan önce bir sürüsorunu çözmeniz gereken bir dünyada bulursunuz. Sorunşudur: Çözdüğünüz her sorunun ardından bir diğerigelecektir. Şu an bir sorun olarak görüldüğü sürece,sorunlarınız asla bitmez. "Ne olmamı istiyorsan oolacağım," der Hayat ya da Şimdi. "Bana nasıl davra­

211

ECKHART TOLLE

nırsan sana öyle davranacağım. Beni bir sorun olarakgörürsen, senin için bir sorun olacağım. Beni bir engelolarak görürsen, senin için bir engel olacağım."

En kötüsü ve oldukça yaygın görülen bir durum olarak,şu ana düşmanmış gibi yaklaşılır. Yaptığınız şeyden nefretettiğinizde, bulunduğunuz ortamla ilgili şikayet ettiğinizde,olan ya da olmuş olan şeylere sövüp durduğunuzda, içselkonuşmalarınız olmalı ve olmamalı gibi ifadelerledolduğunda, onu bunu suçlamaya devam ettiğinizde, zatenvar olan bir şeyle tartışıyorsunuz demektir. Hayat'ı düşmanedindiğinizde, o da size şöyle der: "İstediğin şey savaşsa,alacağın da savaş olacak." İçsel durumunuza sürekliyansımaya devam eden harici gerçeklik, düşman olarakalgılanır.

Kendinize sürekli olarak sormanız gereken en önemlisorulardan biri şudur: Şu anla ilişkim nasıl? Cevaba karşıuyanık olun. Şu ana bir amaç gözüyle mi bakıyorum? Birengel gözüyle mi bakıyorum? Onu bir düşman olarak mıgörüyorum? Şu andan başka bir şeyiniz olmadığına veolamayacağına göre, Hayat şu andan ayrılamayacağınagöre, aslında sorunun anlamı şudur: Hayat ile ilişkimnasıl? Bu soru, içinizdeki egonun maskesini indirmek vekendinizi şu ana getirmek için mükemmel bir yoldur. Sorumutlak gerçeği içermese de, doğru yönü gösteren yararlıbir işarettir. Artık ihtiyacınız kalmayana kadar kendinizebu soruyu sormaya devam edin.

Şu anla sürdürdüğünüz bozuk ilişkinin ötesine nasıl

Page 152: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

geçebilirsiniz? En önemli şey, onu kendi içinizde, dü­şüncelerinizde ve eylemlerinizde görmektir. Görme

212

VAK OLMANIN GÜCÜ

anında, şimdi ile ilişkinizin bozuk olduğunu fark etmeanında, şu andasınızdır. Görmek, Varlığın yükselişidir.Bozukluğu gördüğünüz anda, çözülmeye başlar. Bazıinsanlar bunu gördüklerinde yüksek sesle gülerler. Çünkübunu görmekle birlikte bir seçenek gücü gelir; şu ana evetdeme ve onu dostunuz kılma seçeneği.

ZAMAN PARADOKSU

Yüzeyde, şu an "olanlar"dır. Olanlar sürekli değiştiğinden,hayatınızın her günü binlerce farklı şeyin olduğu binlerceandan oluşur. Zaman, birbiri ardına gelen anlardan oluşansonsuz bir zincir olarak görülür. Eğer daha yakından, yanianın deneyiminden bakarsanız, aslında o kadar da fazla anolmadığını görürsünüz. Sahip olduğunuz tek an, şu andır.Hayat daima şimdide yaşanır. Bütün hayatınız, sürekli birŞimdi ile kendini gösterir. Geçmiş veya gelecek anlar bile,sadece onları hatırladığınız ya da beklediğiniz ölçüdevardır. Komik olanı şu ki bunu da sadece tek bir andayapabilirsiniz: Şu anda.

Peki neden bir sürü an varmış gibi görünür? Çünkü şuan, olanlarla, yani içerikle karıştırılır. Şimdi, şimdide olanşeylerle aynı değildir. Şu anın içerikle karıştırılmasısadece zaman illüzyonunu değil, ego illüzyonunu dadoğuran şeydir.

İşte paradoks da buradadır. Bir tarafta, zaman ger­çekliğini nasıl inkar edebiliriz? Bir yerden başka bir yeregitmek, bir yemek hazırlamak, bir ev yapmak, bu ki­

213

ECKHART TOLLE

tabı okumak için zamana ihtiyacınız vardır. Büyümek veyeni şeyler öğrenmek için zamana ihtiyacınız vardır.

Page 153: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

Yaptığınız her şey zaman ahr. Hiçbir şey zamandankurtulamaz ve Shakespeare'in adını "kanlı diktatör" diyeandığı zaman, sonunda sizi öldürecektir. Onu sizi be­raberinde sürükleyen bir nehre ya da her şeyi yakıp yokeden bir ateşe benzetebilirsiniz.

Geçenlerde uzun zamandır görmediğim ve dostum olanbir aileye rastladım. Onları gördüğümde çok şaşırdım."Hasta mısınız?" diye soracaktım neredeyse. "Neİer oldu?Size bunu kim yaptı?" Baston yardımıyla yürüyen annesanki önceki boyunun yarısına inmiş, yüzü çürük elmagibi büzülmüştü. Son gördüğümde gençliğin enerjisi,coşkusu ve beklentileriyle dolu olan kızları, üç çocukannesi olarak yorgun, bitkin, yıpranmış bir kadınadönüşmüştü. Birden hatırladım: Son görüştüğümüzden beriyaklaşık otuz yıl geçmişti. Bunu onlara zaman yapmıştı.Onların da beni gördüklerinde çok şaşırdıklarındanemindim.

Her şey zamandan payını alacaktır ama her şey şu andaolur. İşte paradoks budur. Nereye baksanız, zamanıngerçekliğini gösteren bir sürü kanıtla karşılaşırsınız;çürümüş bir elma, aynada baktığınız yüzle otuz yıl önceçekilmiş bir fotoğrafınızdaki yüzünüz... Ama zamanınkendisini asla deneyimleyemezsiniz. Sadece şimdiyideneyimleyebilirsiniz; ya da diğer bir deyişle, şimdide, şuanda olanları. Sadece somut kanıtlara bakarsanız, zamanıgöremezsiniz. Somut olan tek şey şu andır!

214

VAR OLMANIN GÜCÜ

ZAMANI ORTADAN KALDIRMAK

Egosuzluğu gelecekteki bir hedef haline getirip bunaulaşmak için çalışamazsınız. Elde edeceğiniz tek şey, dahafazla tatminsizlik, daha fazla içsel çelişki olur, çünküdaima henüz oraya ulaşmamış, henüz o duruma gelmemişgibi görünürsünüz. Egodan kurtulmak geleceğe dönük birhedef olduğunda, kendinize daha fazla zaman verirsiniz vedaha fazla zaman da daha fazla ego demektir. Ruhsalaraştırmanızın kılık değiştirmiş bir ego olup olmadığınadikkat edin. Kendinizi "benlik"ten kurtarmaya çalışmakbile, geleceğe dönük bir hedef haline getirildiğinde egoolmaktan kurtulamaz. Geçmiş ve gelecek olarak zaman,sahte zihin ürünü benliğin, yani egonun varlığını

Page 154: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

sürdürmek için kullandığı şeydir ve sadece zihninizdedir.Somut varlığı olan, hatta beş duyunuzlaalgılayabileceğiniz bir şey bile değildir. Zaman, hayatınyatay boyutudur ve gerçekliğin yüzeysel tabakasıdır. Ohalde dikey bir boyutu, yani derinliği de olmalıdır ve onasadece şu anda ulaşabilirsiniz.

Bu yüzden, kendinize daha fazla zaman yüklemekyerine, zamandan kurtulun. Zamanı bilincinizden silipatmak, egoyu ortadan kaldırmak demektir. Bu, tek gerçekruhsal uygulamadır.

Zamanı ortadan kaldırmaktan söz ederken, elbette kisaatlerden söz etmiyoruz. Saatler olmadan bu dünyadahareket etmek neredeyse imkansız olurdu. Asıl sözünüettiğimiz, psikolojik zamanı ortadan kaldırmaktır;

215

ECKHART TOLLE

yani egonun geçmiş ve gelecekle sürekli uğraşmasına sonvermek.

Hayata alışkanlık olarak söylediğiniz hayır, bir evethaline geldiğinde, şu anın olduğu gibi olmasına izin ver­diğinizde, egoyla birlikte zamanı da ortadan kaldırırsınız.Egonun hayatta kalabilmesi için, zamana ihtiyacı vardır veşu andan nefret eder. Ego, şu anla dost olmaya tahammüledemez. Ama hiçbir şey egoyu uzun süre tatmin edemez.Hayatınızı ego yönettiği sürece, mutsuz olmanın iki yoluvardır: İstediğinizi elde edememek ve istediğinizi eldeetmek.

Şu anda olanlar, şu anın aldığı biçimdir. İçsel olarakona direndiğiniz sürece, biçim sizi biçimin ötesinde ger­çekte kim olduğunuzdan, Yaşamın biçimi olmayan birli­ğinden ayırır. Şu anın aldığı biçime samimi bir şekildeevet dediğinizde, o biçim biçimi olmayan boyuta açılan birkapı haline gelir. Dünya ile Tanrı arasındaki ayırım yokolur.

Hayatın şu anda aldığı biçime tepki verdiğinizde,şimdiye bir araç, bir engel ya da bir düşman olarak bak­tığınızda, kendi biçimsel kimliğinizi, yani egonuzu güç­lendirirsiniz. Ego tepkiselliktir. Tepkisellik nedir? Tepkiyebağımlı hale gelmektir. Ne kadar tepkisel olursanız,kendinizi o ölçüde biçime dolarsınız. Kendinizi biçimletanımladığınız sürece, egonuz da o denli güçlenir.

Page 155: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

Biçime direnmediğinizde, biçimin ötesindeki gerçeközünüz kısa ömürlü biçimsel kimliğinizden çok dahabüyük ve sessiz bir güç olarak ortaya çıkar. O, biçimdünyasındaki her şeyden daha çok sizsinizdir.

216

VAR OLMANIN

GÜCÜ RÜYA VE RÜYAYI GÖREN

Dirençsizlik, evrendeki en büyük güçtür. Onun sayesinde,bilinç biçimin tutsaklığından kurtulur. Biçime içsel olarakdirenmemek - her ne olursa olsun - biçimin mutlakgerçekliğinin inkarıdır. Direnç, dünyayı ve dünyadakinesneleri daha gerçekçi, daha somut, daha sağlam ve dahauzun ömürlü kılar; kendi biçimsel kimliğiniz, yani egonuzda dahil olmak üzere. Dünyaya ve egoya bir ağırlık vemutlak bir önem kazandırır; böylece kendinizi ve dünyayıfazlasıyla ciddiye almaya başlarsınız. O zaman biçimleoynama durumu, hayatta kalmak için bir mücadeleye dö-nüşür ve algınız bu olduğunda, gerçekliğiniz de bu olur.

Olan her şey, hayatın aldığı her biçim, çok kısa ömürlübir doğaya sahiptir. Hepsi gelip geçicidir. Nesneler,vücutlar ve egolar, olaylar, durumlar, düşünceler,duygular, arzular, tutkular, korkular ve oyunun kendisi...hepsi gelir, çok önemliymiş gibi yapar ve siz daha neolduğunu bile anlamadan ortadan kaybolarak geldiklerihiçliğe geri dönerler. Acaba hiç gerçek oldular mı ki?Yoksa sadece bir rüyadan mı ibarettiler?

Sabah uyandığımızda gece gördüğümüz rüya kaybolurve şöyle deriz: "Ah, sadece bir rüyaymış. Gerçek de­ğilmiş." Ama rüyada bir şeyin gerçek olması gerekir,yoksa rüya var olamazdı. Ölüm yaklaşırken, hayatımızabakıp onun da başka bir rüya olup olmadığını merakedeceğiz. Şimdi bile, geçen yılki tatile ya da dün yaşadı­ğımız bir olaya baktığımızda, dün gece gördüğümüz rü­yadan herhangi bir farkı olduğunu görebiliyor muyuz?

217

ECKHART TOLLE

Page 156: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

Rüya vardır ve rüyayı gören vardır. Rüya, biçimlerinkısa süreli bir oyunudur. Dünya ise görece gerçektir amamutlak gerçeklik değildir. Bu rüyayı gören, dünyadaki birkişi değildir. Kişi, rüyanın bir parçasıdır. Rüyayı gören,rüyanın göründüğü alt tabakadır ve rüyayı mümkün kılanda budur. Görecenin ardındaki mutlak, zamanın ötesindekizamansız, biçimin içindeki ve ötesindeki bilinçtir. Rüyayıgören, bilincin kendisidir; yani gerçek siz.

Şimdi amacımız, rüyanın içindeyken rüyadan uyan­maktır. Bunu yaptığımızda, egonun yarattığı dünya sahnesisona erer ve daha sakin, daha dingin ve daha muhteşembir rüya başlar. Bu yeni dünyadır.

SINIRLARIN ÖTESİNE GEÇMEK

Herkesin yaşamında, biçim seviyesinin gelişimini vegenişlemesini dilediği bir zaman gelir. Bu, fiziksel zayıflıkya da maddi zorluk gibi bir sınırlamanın üstesindengelmeye çalıştığınız, yeni beceriler ve bilgiler edindiğinizzamanlarda ya da hem kendiniz hem de başkaları içinyaşamı zenginleştiren yeni bir şeyi dünyaya getirdiğinizzaman olur. Bu bir müzik eseri, bir tablo, bir kitap,sağladığınız bir hizmet, yaptığınız bir iş, kurduğunuz ya daönemli katkılarda bulunduğunuz bir organizasyon veya işbiçiminde olabilir.

Şu anda yaşadığınızda, dikkatiniz tamamen şimdiyeodaklandığında, şu an içeri akar ve yaptığınız şey hali­

218

VAR OLMANIN GÜCÜ

ne gelir. İçinde nitelik ve güç olur. Yaptığınız şey gele­cekteki bir amaca (para, ün, başarı, prestij gibi) hizmetetmediğinde, şu anda var olursunuz ve yaptığınız şeydenzevk ve mutluluk duyarsınız. Ve elbette ki şu anla dostolmadığınız sürece şu anda var olamazsınız. Olum­suzlukla kirlenmemiş etkili eylemin temeli budur.

Biçim, sınırlama demektir. Sadece sınırlamaları de­neyimlemek için değil, aynı zamanda da sınırlamalarınötesine geçerek bilinçli hale gelmek için buradayız. Bazısınırlamalar, harici seviyede aşılabilir. Ama hayatınızdabirlikte yaşamayı öğrenmek zorunda olduğunuz başka

Page 157: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

sınırlamalar da olabilir. Bu tür sınırlamaları ancak içselolarak aşabilirsiniz. Herkes er ya da geç bu türsınırlamalarla karşılaşır. Bu sınırlamalar ya sizi egosaltepkilerin tutsağı yapar ­ bu da yoğun mutsuzluk demektir­ ya da onlara teslim olduğunuz takdirde sizi içsel olarakhepsinin ötesine geçirir. Bilincin teslim olmuş hali,hayatınızın dikey boyutunu, derinlik boyutunu açar. Ozaman o boyuttan bir şey bu dünyaya gelir; başka şekildeifade edilmeden kalacak olan sonsuz değere sahip bir şey.Çok büyük sınırlamalara teslim olan bazı insanlar, şifacıya da ruhsal öğretmenler olurlar. Diğerleri insanlarınacılarını hafifletmek veya bu dünyaya yaratıcı bir hediyegetirmek için çalışırlar.

Yetmişli yılların sonlarında, Cambridge Üniversite­si'nin kantininde her gün bir­iki arkadaşımla birlikteyemek yerdim. Bazen yakındaki masalardan birinde te­kerlekli sandalyeye mahkûm bir adam otururdu ve ge-nellikle yanında üç­dört kişi daha olurdu. Bir gün, tam

219

ECKHART TOLLE

karşımdaki masaya oturduğunda, elimde olmadan yüzünebaktım ve gördüğüm şey karşısında çok şaşırdım. Adamınbütün vücudu felçli gibi görünüyordu. Vücudu çok zayıftıve başı sürekli öne eğik duruyordu. Yanındaki insanlardanbiri ağzına dikkatle yemeğini koyuyor, büyük bir kısmıtekrar dışarı dökülüyor, başka bir adamın tuttuğu küçük birtabağa düşüyordu. Felçli adam arada bir anlaşılmaz seslerçıkarıyordu ve biri kulağını onun ağzına yaklaştırıpinanılmaz bir şekilde ne dediğini anlayarak tercümeediyordu.

Daha sonra arkadaşıma adamın kim olduğunu sordum."Bir matematik profesörü," dedi. "Etrafındakiler deöğrencileri. Zaman içinde vücudun her yanına yayılan birsinir hastalığı var. En fazla beş yıl ömrü olduğusöyleniyor. Bir insanın karşılaşabileceği en kötü kaderolmalı."

Birkaç hafta sonra, ben binadan çıkarken adamın içerigirdiğini gördüm ve elektrikli sandalyenin girebilmesi içinkapıyı tuttuğum sırada göz göze geldik. Adamınbakışlarının ne kadar net olduğunu görünce bir kez dahaşaşırdım. Hiç de mutsuz birinin gözlerine benzemiyordu.Direnmekten vazgeçtiğini hemen anlamıştım; tam birteslimiyet halinde yaşıyordu.

Page 158: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

Yıllar sonra bir bayiden gazete alırken, son derecesaygın bir uluslararası haber dergisinin ön kapağındayüzünü görünce çok şaşırdım. Hâlâ hayatta olması biryana, aynı zamanda dünyanın en ünlü fizikçisi olmuştu. Oadam Stephen Hawking idi. Yıllar önce gözlerinebaktığımda hissettiğim şeyi doğrulayan çok güzel bir

220

VAR OLMANIN GÜCÜ

yazı vardı. Şimdi bir ses cihazı kullanarak konuşabiliyorduve muhabire şöyle demişti: "Kim daha fazlasını dileyebilirki?"

VARLIĞIN MUTLULUĞU

Mutsuzluk veya olumsuzluk, gezegenimizin bir hasta-lığıdır. Dışarıda gördüğümüz kirlilik seviyesi kadar, içeride olumsuzluk kirliliği var. Sadece insanların yeterinceşeye sahip olamadıkları yerlerde değil, her yerde budurum var. İşin ilginç yanı, özellikle insanların çok şeyesahip oldukları yerde bu kirlilik daha da fazla. Çok muşaşırtıcı? Hayır. Dünyanın zengin bölgeleri, kendilerinidaha derinden biçimle tanımlarlar ve daha fazla içerikodaklı olurlar; dolayısıyla, egonun da daha fazlatutsağıdırlar.

İnsanlar, mutluluklarının yaşadıkları şeylere bağlıolduğuna inanıyorlar ve dolayısıyla biçimlere bağlanı­yorlar. Başlarına gelen iyi ya da kötü şeylerin, evrenin endayanıksız, en geçici şeyleri olduğunu anlamıyorlar. Şuana olması ya da olmaması gereken bir şey gözüylebakıyor, kaçırdıklarına, kaybettiklerine üzülürken, ge­lecekte sahip olacaklarını umdukları şeylerin hayalinekapılıyorlar ve böylece şu anda yaşamayı unutuyorlar.Dolayısıyla hayatın kendisinde var olan, biçimin ötesindekeşfedilmeyi bekleyen mükemmelliği görmüyorlar. Şu anıkabullenin ve herhangi bir biçimden çok daha derin olanmükemmelliği bulun.

221

Page 159: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

ECKHART TOLLE

Varlığın mutluluğu ­ tek gerçek mutluluk ­ size her­hangi bir biçim, mülk, başarı, kişi ya da olay olarak ge­lemez. Dahası, mutluluk size kendiliğinden gelemez.Sadece içinizdeki biçimi olmayan boyuttan, içinizdekibilinçten, yani gerçek sizden yükselebilir.

EGONUN ZAYIFLAMASINA İZİN VERMEK

Ego her türde zayıflamaya karşı daima savunmadadır.Zihinsel "ben" biçimini onarmak için otomatik ego onarımmekanizmaları sürekli tetiktedir. Biri beni eleştirdiğinde yada suçladığında, ego zayıfladığında, kendini haklıçıkarmaya, savunmaya veya suçlamaya çalışarak hemenonarıma girişir. Karşı taraftaki kişinin haklı ya da haksızolmasının ego için bir önemi yoktur. Gerçekten kendinikorumayla çok ilgilenir. Bu, psikolojik "ben" biçimininkorunmasıdır. Trafikte bir sürücü size "salak" diyebağırdığında bağırış çağırışla karşılık vermek bile, otomatikbir ego onarım mekanizmasıdır. En yaygın şekilde görülenego onarım mekanizmalarından biri, geçici ama dev bir egoşişmesi sağlayan öfkedir. Bütün onarım mekanizmaları,ego için son derece mantıklıdır ama aslında bozuktur.Bunun en uç örnekleri fiziksel şiddet ve büyüklükhayallerine bürünmüş içsel kandırmalardır.

Güçlü bir ruhsal uygulama, hiçbir şekilde onarmayaçalışmadan, egonun zayıflamasına izin vermektir. Bunuarada bir denemenizi tavsiye ederim. Örneğin, biri

222

VAR OLMANIN GÜCÜ

sizi eleştirdiğinde, suçladığında ya da kötü sözler söyle­diğinde, hemen kendinizi savunmaya ya da intikam almayaçalışmak yerine, hiçbir şey yapmayın. İçsel imajın olduğugibi zayıf kalmasına izin verin ve içinizde ne tür duygularuyandığını inceleyin. Birkaç saniye için kendinizi rahatsızhissedebilirsiniz; sanki bir anda boyunuz yarıya inmiş gibigelebilir. Ama hemen ardından, yoğun derecede canlıgelen bir içsel enginlik hissedersiniz. Aslında hiç dezayıflamış filan değilsinizdir. Aslında, genişlemiş,güçlenmişsinizdir. O zaman inanılmaz bir anlayışa

Page 160: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

ulaşırsınız: Bir şekilde zayıflamış gibi görünürken mutlaktepkisizlikle kaldığınızda, sadece dışarıdan değil, aynızamanda da içeriden, gerçekte hiçbir şeyin zayıflamadığını,"azalırken çoğaldığınızı" hissedersiniz. Kendinizisavunmaya ya da biçiminizi güçlendirmeyeçalışmadığınızda, kendinizi biçimle tanımlamaktankurtulursunuz. Daha az hale gelirken (egonun bakışaçısından), aslında bir genişleme yaşar ve Varlığın öneçıkması için yer açarsınız. Biçimin ötesinde kalan gerçekgüç, görünüşte zayıflamış biçimde parlayarak kendini belliedebilir. "Diğer yanağınızı da çevirin," derken İsa'nındemek istediği şey buydu.

Bu elbette ki tacize davetiye çıkarın ya da kendinizibilinçsiz insanların kurbanı yapın demek değildir. Bazenkarşılaştığınız bir durum, karşınızdaki kişiye saldırgandavranmadan "geri çekil" işareti vermenizi gerektirebilir.Egosal bir savunma olmadığında, sözlerinizin ardındamuhteşem bir güç olur ama tepkisel davranmazsınız. Eğergerekirse, birine hiçbir şekilde

223

ECKHART TOLLE

olumsuzluk içermeyen, yüksek nitelikli bir "hayır" dadiyebilirsiniz.

Önemli biri olmamakla, öne çıkmamakla yetinirseniz,kendinizi evrenin gücüyle uyumlu hale getirirsiniz. Egoyazayıflık gibi görünen şey, aslında tek gerçek güçtür. Buruhsal gerçek, çağdaş kültürümüzün değerlerine veinsanların davranış kalıplarına belirgin şekilde zıttır.

Bir dağ olmak yerine, antik Tao Te Ching "Evreninvadisi olun," der. Bu şekilde, bütünlük içindeki yerinizegeri dönersiniz ve "her şey size gelir."

Aynı şekilde, İsa vaazlarından birinde şöyle der: "Biryere çağrıldığında git, en son sıraya otur. Öyle ki şölensahibi içeri girdiğinde sana, 'Arkadaşım, lütfen dahayüksek yere buyur!' desin. İşte o zaman seninle birliktesofrada oturan herkesin önünde saygınlık kazanırsın.Çünkü kendini yükselten kişi alçaltılacak, kendini alçaltankişi yükseltilecektir."

Bu uygulamanın diğer bir yönü, kendini öne çıkararak,özel olmak, bir etki bırakmak ya da dikkat çekmekisteyerek benliği güçlendirmeye çalışmaktan geri dur­maktır. Bu, arada bir herkesin fikrini belirttiği bir ortamdakendi fikrini söylemekten çekinmeyi ve duygularınızı

Page 161: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

incelemeyi de içerebilir.

DIŞARIDA OLAN, İÇERİDE DE VARDIR

Gece başınızı kaldırıp bulutsuz gökyüzüne baktığınızda,aslında son derece basit ama aynı derecede de güçlü bir

224

VAR OLMANIN GÜCÜ

gerçeği bir anda kavrayabilirsiniz. Gördüğünüz şey nedir?Ay, gezegenler, yıldızlar, Samanyolu'nun parlak kuşağı,belki bir kuyrukluyıldız veya iki milyon ışıkyılı ötedekiAndromeda Galaksisi. Evet. Peki daha basite indirgersenizne görürsünüz? Boşlukta yüzen nesneler. O halde evrenneden oluşur? Boşluk ve nesneler.

Bulutsuz bir gecede gökyüzüne bakarken nutkunuztutulmuyorsa, gerçekten bakmıyorsunuz, orada olanbütünlüğü görmüyorsunuz demektir. Muhtemelen sadecenesnelere bakıyor, onları isimlendirmeye çalışıyor­sunuzdur. Uzaya bakarken bir hayranlık duygusunakapıldığınız olduysa, bu kavranamaz gizem karşısındaderin bir huşu duyduysanız, bir an için açıklama arzunuzubir kenara atıp sadece boşluktaki nesnelerin değil, aynızamanda uzayın sonsuz derinliğinin de farkına varmışsınızdemektir. Bu sayısız dünyanın var olduğu enginliğebakarken muhtemelen zihniniz de dinginleş­miş olabilir.Hayranlık duygunuz orada milyarlarca dünya olduğunubilmekten kaynaklanmaz; hepsini kapsayan derinliktenkaynaklanır.

Boşluğu elbette ki göremez, duyamaz, dokunamaz,tadamaz ya da koklayamazsmız. Peki var olduğunu ne­reden bilirsiniz? Bu mantıklı görünen soru, aslında te­melden yanlıştır. Boşluğun özü hiçliktir, dolayısıyla ke­limenin normal anlamıyla var olamaz. Sadece nesneler ­biçimler ­ var olabilir. Ona boşluk demek bile isimlen­direrek nesnelleştirmek olduğu için yanlış olabilir.

Şöyle diyelim: İçinizde, boşluğa benzeyen bir şey var;bu yüzden farkında olabilirsiniz. Farkında olmak? Bu

225

Page 162: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

ECKHART TOLLE

da tam olarak doğru değildir, çünkü farkına varacak birşey yoksa boşluğun nasıl farkına varabilirsiniz?

Cevap hem basit hem de güçlüdür. Boşluğun farkındaolduğunuzda, aslında farkmdalığın dışında hiçbir şeyinfarkında değilsinizdir; yani içsel bilinç boşluğununfarkmdasınızdır. Sizin sayenizde, evren de kendininfarkına varabilir!

Göz görecek bir şey bulamadığında, hiçlik boşlukolarak algılanır. Kulak duyacak bir şey bulamadığında,hiçlik dinginlik olarak algılanır. Biçimi algılamak üzeretasarlanmış olan duyular bir biçim yokluğuyla karşılaş­tığında, algının ardında yatan ve algıyı mümkün kılanbiçimi olmayan bilinç, artık biçimle engellenmez halegelir. Uzayın kavranamaz derinliği üzerinde düşünceyedaldığınızda, gündoğumundan hemen önce erken saat­lerdeki sessizliği dinlediğinizde, içinizdeki bir şey derindentitreşmeye başlar. O zaman uzayın engin derinliğini kendiderinliğiniz gibi algılarsınız ve o biçimi olmayan eşsizdinginliğin, hayatınızdaki her şeyden daha çok sizolduğunu hissedersiniz.

Hindistan'ın antik metni Upanishad, bunu şu şekildeifade etmektedir:

Gözle görülemeyen ama bu yüzden gözün görebileceği:Bu insanların taptığı şey değil, sadece Brahman Ruhuolabilir. Kulakla duyulamayan ama bu yüzden kulağınduyabileceği: Bu insanların taptığı şey değil, sadeceBrahman Ruhu olabilir... Zihinle düşünülemeyen ama buyüzden zihnin düşünebileceği: Bu insanların taptığı şeydeğil, sadece Brahman Ruhu olabilir.

226

VAR OLMANIN GÜCÜ

Metne göre, Tanrı biçimi olmayan bilinçtir ve gerçekkimliğinizin özüdür. Onun dışında kalan her şey biçimdirve "insanların taptığı şey"dir.

Evrenin nesnelerden ve boşluktan oluşan iki aşamalıgerçeği ­ nesneler ve hiçlik ­ aynı zamanda sizsiniz.Mantıklı, akıllı, dengeli ve üretken bir insan yaşamı,gerçekliği oluşturan iki boyut arasındaki bir danstır: Biçimve boşluk. Bazı insanlar kendilerini biçim dünyasıyla,duyusal algılarla, düşüncelerle ve duygularla öylesine

Page 163: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

derinden tanımlar ki en önemli gizli yarısı hayatlarındaeksik kalır. Biçimle kendilerini tanımlamaları, onlarıegonun tutsağı haline getirir.

Gördüğünüz, duyduğunuz, dokunduğunuz ya da dü­şündüğünüz şey, sadece gerçekliğin bir yarısıdır. Biçim­dir. İsa'nın öğretisinde, buna sadece "dünya" denir vediğer boyut da "cennet krallığı ya da sonsuz hayaf'tır.

Uzayın her şeyin var olmasını mümkün kıldığı gibi,sessizlik olmadan hiçbir sesin duyulamayacağı gibi,kimliğinizin özünü oluşturan biçimi olmayan boyut ol­madan siz de var olamazdınız. Eğer bu kelime bu kadaryanlış kullanılmasaydı, adına "Tanrı" diyebilirdik; benVarlık demeyi tercih ediyorum. Her şeyden önce O vardı.Yaratılış ise biçim, içerik, olanlardır. Yaratılış, hayatın önplanıdır; Varlık ise arka planıdır.

İnsanlığın kolektif hastalığı, herkesin kendini olanlarafazlasıyla kaptırması, biçimlerle dolu bir dünyadahipnotize olması, kendi hayatlarının içeriğine dalması vedolayısıyla içeriğin, biçimin ve düşüncenin ötesinde yatanözü unutmasıdır. Kendilerini zamana öylesine

227

ECKHART TOLLE

kaptırmışlardır ki asıl kökenleri, evleri ve kaderleri olansonsuzluğu unutmuşlardır. Sonsuzluk, kim olduğunuzlailgili canlı gerçektir.

Birkaç yıl önce Çin'e gittiğimde, Guilin yakınlarındakibir dağın tepesinde bir kitabe gördüm. Üzerine altınharflerle yazılmış bir yazı vardı ve Çinli rehberime bununne anlama geldiğini sordum. "'Buda' demek," dedi. "Nedenbir yerine iki karakter var?" diye sordum. "Bir," diyeaçıkladı, "'adam' demektir. Diğeri ise 'hiç' anlamına gelir."Orada şaşkın şaşkın kalakaldım. Buda'nm adının yazılışıbile, görmeyi bilen gözler için aslında hayatın sırrını veBuda'nm tüm öğretisini sunuyordu. Gerçekliği oluşturaniki boyut, biçim ve biçimin reddedilişi, nesne ve hiçlikburada açıkça gösteriliyordu.

Page 164: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

228

8. Bölüm

İÇSEL BOŞLUĞU KEŞFETMEK

Antik bir Sufi hikâyesine göre, Orta Doğu'da bir yerlerdeyaşayan ve sürekli olarak mutlulukla umutsuzluk arasındagidip gelen bir kral vardı. En küçük şey bile onu fazlasıylaüzer, yoğun bir içsel tepki başlatır, mutluluğu bir andahayal kırıklığı ve umutsuzluğa dönüşürdü. Kral sonundahayatından ve kendi durumundan bıkarak bir çıkış yoluaramaya başladı. Krallığında yaşayan ve aydınlığıylatanınan bir bilgeyi çağırttı. Bilge adam geldiğinde, kralona şöyle dedi: "Senin gibi olmak istiyorum. Banahayatıma denge, dinginlik ve bilgelik getirecek bir şeyverebilir misin? Bedeli neyse öderim." "Size yardımedebilirim," dedi bilge adam. "Ama bedeli o kadar ağır kibütün krallığınız bile yeterli gelmeyebilir. Bu yüzden, eğerkabul ederseniz, hediye olarak vermek isterim." Kral kabuletti ve bilge adam gitti.

229

Page 165: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

ECKHART TOLLE

Birkaç hafta sonra adam geri döndü ve krala yeşimtaşından yapılmış çok güzel bir kutu verdi. Kral kutuyuaçtı ve içinde basit bir altın yüzük buldu. Üzerine bazıharfler kazınmıştı ve şöyle yazıyordu: Bu da geçer. "Bu dane demek şimdi?" diye sordu kral. "Bu yüzüğü daimaparmağınızda taşıyın," dedi bilge adam. "Her ne olursa, iyiya da kötü diye adlandırmadan, bu yüzüğe dokunun veyazıyı okuyun. Bu şekilde, daima huzurlu olabilirsiniz."

Bu da geçer. Bu sözleri bu kadar güçlü kılan nedir? İlkbakışta, bu kelimeler kötü bir durumda pek rahatlıksağlayabilir gibi görünmese de, hayatınızdaki güzelşeylerin tadını çıkarmanızı da engelleyebilir. "Çok mutluolma, çünkü uzun sürmeyecek." İyi bir duruma uyar­landığında, bu sözlerin verdiği mesaj bu değil mi?

Ama daha önce karşılaştığımız diğer iki hikâyeninışığında düşündüğünüzde, bu sözler gerçekten de büyükanlam kazanmaktadır. Her duruma "Öyle mi?" diyekarşılık veren Zen Ustası'nın hikâyesi, olaylara dirençgöstermemenin yararlarını vurgulamaktadır. Diğer yandan,sürekli "Belki" diyen adamın hikâyesi de yargısızlığıgöstermektedir. Bunlara şimdi bu yüzük hikâyesini deeklerseniz, kendini olaylara kaptırmamanızı sağlayacakşekilde her şeyin geçici olduğunu görürsünüz. Dirençsizlik,yargısızlık ve bağlantısızlık, gerçek özgürlüğün veaydınlanmış yaşamın üç temel özelliğidir.

Yüzüğe kazınmış olan o sözler, size hayatınızdakigüzel şeylerin tadını çıkarmamanızı söylemiyor; zor ya

230

VAR OLMANIN GÜCÜ

da acı verici bir durumda çok fazla rahatlık da sağlamıyor.Ama bundan çok daha derin bir amacı var: Her durumungeçiciliğiyle ilgili sizi uyandırmak. Bütün durumların,diğer bir deyişle biçimlerin, geçici olduğunu farkettiğinizde, kendinizi onlara daha az bağlarsınız ve birölçüde kendinizi onlardan uzaklaştırırsınız. Bağlantısızolmak, kendinizi dünyanın sunduğu güzelliklerin tadınıçıkarmaktan alıkoyacağınız anlamına gelmez. Aslında,

Page 166: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

böylelikle daha fazla zevk alırsınız. Değişiminkaçınılmazlığını ve her şeyin geçici olduğunu görüpkavradığınızda, gelecekte onları kaybetme korkusuduymadan dünyanın tüm güzelliklerinin tadını doya doyaçıkarabilirsiniz. Bağlantı kurmadığınızda, kendiniziolaylara kaptırmak yerine, onlara daha tepeden bakarsınız.Böylece uzayın boşluguyla sarılı bir halde Dünya'ya bakanve bir paradoks gerçeği anlayan astronot gibi olursunuz:Dünya eşsizdir ve aynı zamanda da çok önemsizdir. Bu dageçer sözü, kendinizi olaylardan bağlantısız kılmanızayardımcı olur ve bununla birlikte hayatınızda yeni birboyut açılır; içsel boşluk. Yargısız, dirençsiz ve bağlantısızolduğunuzda, bu boyuta geçebilirsiniz.

Kendinizi artık tamamen biçimlerle tanımlamadığı­nızda, bilinç biçimsel tutsaklığından kurtulur. Bu öz­gürlük, içsel boşluğun ortaya çıkışıdır. İçinizde bir din­ginlik, bir huzur hissedersiniz; hatta kötü gibi görünen birdurumla karşılaşsanız bile. Bu da geçer. Aniden, olayınetrafında bir boşluk oluşur. Duygusal iniş çıkışların vehatta acının etrafında bile bu boşluk vardır. Hepsin­

231

ECKHAKT TOLLE

den öte, düşüncelerinizin arasında boşluk vardır. O boş­luktan, "bu dünyaya ait olmayan" bir huzur yayılır, çünkübu dünya biçim, huzur ise boşluktur. Bu, Tanrısalhuzurdur.

Şimdi bu dünyadaki şeylere sahip olmadıkları bir önemivermeden, etrafınızdaki her şeyin tadını çıkarabilirsiniz.Yaratılış dansına katılabilir, kendinizi sonuçlarabağlamadan aktif olabilir, dünya üzerine mantıksız talepleryöneltmezsiniz; beni tatmin et, beni mutlu et, beni güvendehissettir, bana kim olduğumu söyle gibi. Dünya size buşeyleri veremez ve böyle beklentileriniz kalmadığında,kendi kendinize yarattığınız tüm acılar da sona erer. Bütünbu acılar, biçime aşırı değer yüklemekten ve içselboşluğunuzun farkında olmamanızdan kaynaklanır. Buboyut hayatınızda kendini var ettiğinde, kendinizi içlerindekaybetmeden, içsel olarak bağlanmadan, yani dünyayabağımlı hale gelmeden, nesnelerin, deneyimlerin vezevklerin tadını çıkarabilirsiniz.

Bu da geçer sözü, aslında gerçekliği gösteren birişarettir. Bütün biçimlerin geçici olduğunu gösterirken,

Page 167: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

aynı zamanda sonsuzluğa da işaret ederler. Sadeceiçinizdeki sonsuzluk geçici olanı geçici olarak algıla­yabilir.

Boşluk boyutu kaybolduğunda ya da bilinmediğinde,dünyadaki nesneler ve biçimler aşırı bir önem, gerçektesahip olmadıkları bir ciddiyet ve ağırlık kazanırlar. Dünyabiçimi olmayanın bakış açısından görülmediğinde,tehditlerle dolu bir umutsuzluk mekanı haline gelir.

232

VAR OLMANIN GÜCÜ

NESNE BİLİNCİ VE BOŞLUK BİLİNCİ

Çoğu insanın hayatı bir sürü şeyle doludur: Maddi şeyler,yapılacak şeyler, düşünülecek şeyler. Hayatları insanlıktarihi gibidir; Winston Churchill'in ifadesiyle, "bir lanetşey diğerini izler." Zihinleri bir sürü düşünceyle doludurve bir lanet düşüncenin arkasından diğeri gelir. Bu, çoğukişinin baskın gerçekliği olan nesne bilinci boyutudur vehayatlarının bu kadar dengesiz olmasının nedeni de budur.Gezegenimizi ve insanlığı doğru kader yoluna geriçekebilmemiz için, nesne bilincinin boşluk bilinciyledengelenerek sağlayacağı akıl gerekir. Boşluk bilincininyükselmesi, insanlık evriminin bir sonraki aşamasıdır.

Boşluk bilinci, nesne bilincine ek olarak ­ daima du­yusal algılar, düşünceler ve duygularla ilgilidir ­ birfarkındalık alt akıntısı söz konusudur. Farkındalık, sadecenesne bilincinin olmadığını, aynı zamanda bilinçlivarlıklar olma bilincinin olduğunu söyler. Ön planda birşeyler olup biterken arka planda uyanık bir içsel dinginlikhissedebiliyorsanız, işte olması gereken budur! Bu boyut,herkesin içinde vardır ama çoğu kişi farkında bile değildir.Bazen şöyle diyerek bu konuyu işaret ederim: "KendiVarlığını hissedebiliyor musun?"

Boşluk bilinci, kendini sadece egodan kurtuluş olarakdeğil, aynı zamanda bu dünyadaki nesnelere bağımlıolmaktan kurtuluş olarak ifade eder. Bu, dünyaya gerçekanlamını kazandırabilecek tek şey olarak ruhsal boyuttur.

233

Page 168: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

ECKHART TOLLE

Bir olay, bir kişi ya da bir durum için öfkelendiğiniz yada üzüldüğünüz her seferinde, asıl neden olay, kişi ya dadurum değil, sadece boşluğun sağlayabileceği gerçek birbakış açısının kaybıdır. Nesne bilincinde sıkışıpkalmışsınızdır ve bilincin zamana bağlı olmayan içselboşluğunun farkında değilsinizdir. Bu da geçer sözü doğrukullanıldığında, içinizde o boyutun tekrar farkınavarmanızı sağlar.

İçinizdeki gerçeğin bir diğer göstergesi, şu ifadedegizlidir: "Asla sandığım neden için kızgın değilim."

DÜŞÜNCENİN ALTINA DÜŞMEKVE ÜSTÜNE ÇIKMAK

Çok yorgun olduğunuzda, her zaman olduğunuzdan dahahuzurlu ve daha rahat olabilirsiniz. Bunun nedeni,düşünceleriniz yatıştığı için, zihninizin ürettiği sorunlubenliği artık hatırlamamanızdır. Yavaş yavaş uykuya doğrukayıyorsunuzdur. Alkol aldığınızda veya belli ilaçlarkullandığınızda (acı bedeninizi tetikleme­dikleri takdirde),yine kendinizi daha rahat, umursamaz ve belki bir süre içincanlı bile hissedebilirsiniz. Şarkı söyleyip dans etmeyebaşlarsınız ve bunlar, antik zamanlardan beri yaşamınmutluluk ifadeleridir. Zihniniz size daha az yükoluşturduğu için, var olmanın mutluluğunuhissedebilirsiniz. Belki de alkole "ruh" denmesinin nedenibudur. Ama ödenmesi gereken ağır bir bedel vardır:Bilinçsizlik. Düşüncenin üze­

234

VAR OLMANIN GÜCÜ

rine yükselmek yerine, altına inersiniz. Birkaç kadeh dahaiçerseniz, bitkiler alemine gerilersiniz.

Boşluk bilincinin bununla pek ilgisi yoktur. İki du­rumda da düşüncenin ötesine geçersiniz ama boşlukbilinci durumunda düşüncenin üzerine çıkar, yukarıdaörneğini verdiğimiz durumda ise altına inersiniz.

Page 169: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

TELEVİZYON

Televizyon seyretmek, dünya üzerinde milyonlarca insaniçin en sevilen boş zaman doldurma yöntemidir. Ortalamabir Amerikalı, altmış yaşma gelene kadar hayatınınyaklaşık on beş yıllık zamanını televizyon karşısındageçirmektedir. Diğer birçok ülkede de rakam yaklaşıkolarak aynıdır.

Birçok kişi, televizyon seyretmeyi rahatlatıcı bir şeyolarak görmektedir. Kendinizi yakından gözlemlerseniz,ekranın bir süre sonra dikkat odağınız olarak kalmadığını,düşüncelerinizin yavaşlayıp azaldığını, çok uzun süreizlemeye devam ettiğinizde, zihninizin hiçbir düşünceüretmediğini görürsünüz. Sadece artık sorunlarınızıhatırlamamakla kalmaz, aynı zamanda kendinizi geçiciolarak özgürleştirirsiniz de; bundan daha rahatlatıcı bir şeyolabilir mi?

Yani televizyon izlemek içsel boşluk yaratır mı? Şuanda var olmanızı sağlar mı? Ne yazık ki hayır. Uzun süreboyunca zihniniz hiçbir düşünce üretmese bile,televizyondaki programın düşünce sistemine uyumlu

235

ECKHART TOLLE

durumdadır. Yani televizyonun sağladığı kolektif zihnekatılmıştır ve onun düşüncelerini düşünüyordur. Zihninizsadece düşünce üretmemek açısından pasif durumdadır.Ama televizyon ekranından gelen düşünceleri ve imgelerisürekli olarak yutmaya devam eder. Bu, sizi alıcılığınızıngüçlendiği trans benzeri bir pasif duruma sokar vehipnozdan pek farkı yoktur. Kamuoyu görüşlerinibelirlemede kullanılmasının en önemli nedeni budur veinsanlar sizi o durumda yakalayarak mesajlarınıverebilmek için milyonlarca dolar öderler. Kendidüşüncelerinin sizin düşünceleriniz haline gelmesiniisterler ve genellikle de bunu başarırlar.

Dolayısıyla, televizyon seyrederken, asıl eğiliminizdüşüncenin üzerine çıkmak değil, altına inmektir. Tele­vizyon bu açıdan alkol ve bazı ilaçlara çok benzer. Zih­ninizi belli bir ölçüde rahatlatırken, çok ağır bir bedelödersiniz. Bilinç kaybı. O ilaçlar gibi, televizyonun dagüçlü bir bağımlılık yaratma özelliği vardır. Televizyonukapamak için uzaktan kumandaya uzandığınızda, bunun

Page 170: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

yerine bütün kanalları dolaşmaya başladığınızı görürsünüz.Yarım ya da bir saat sonra, hâlâ izlemeye devam ediyor,hâlâ kanallar arasında dolaşıyorsunuz­dur. Kumandaüzerinde parmağınızın basamadığı tek düğme, kapamadüğmesidir. Hâlâ izliyor olmanızın en muhtemel nedeni,izlemeye değecek kadar ilginç bir programın yayınlanmasıdeğil, genellikle izlemeye değecek bir şey olmamasıdır. Birkere saplanıp kaldığınızda, programlar ne kadar sıkıcı,anlamsız ve önemsiz

236

VAR OLMANIN GÜCÜ

olursa, o kadar çok bağımlı hale gelirsiniz. Eğer ilginçolsaydı, düşüncelerinizi kışkırtırdı, zihninizi tekrar dü­şünmeye zorlardı ve bu da daha bilinçli yapılan bir şeydirve dolayısıyla televizyon izlemekten daha iyidir. Buna ekolarak, ekrandaki görüntüler dikkatinizi daha fazla sabitbir noktada tutamazdı.

Programın içeriği ­ eğer belli bir kalitesi varsa ­bazentelevizyonun uyuşturucu, hipnotize edici etkisini ortadankaldırabilir. Birçok kişiye fazlasıyla yararlı olan bazıprogramlar vardır; hayatlarını daha iyiye doğru değiştirmiş,kalplerini açmış, onları daha bilinçli insanlar halinegetirmişlerdir. Hatta bazı komedi programları ­ her nekadar anlamsız gibi görünseler de ­ farkında olmadaninsan egosunun bir karikatürünü göstererek ruhsal biramaca hizmet edebilirler. Bize hiçbir şeyi fazla ciddiyealmamayı, hayata hafif bir şekilde yaklaşmayı vehepsinden öte, gülmeyi öğretirler. Gülmek, iyileştiriciolduğu kadar da öz­gürleştiricidir. Ama televizyonkanallarının çoğu, tamamen egolarıyla kontrol edileninsanlar tarafından yönetilmektedir ve dolayısıylatelevizyonun gizli amacı, sizi hipnotize ederek kontrolaltına almak, yani sizi bilinçsiz kılmaktır. Yine detelevizyonda hâlâ keşfedilmemiş muazzam bir potansiyelvardır.

Her iki­üç saniyede bir değişen hızlı görüntülerdenoluşan programlar ve reklamlar izlemekten kaçının. Çokfazla televizyon ve özellikle de bu tür programlarıseyretmek, bugün dünya üzerinde milyonlarca çocuğuetkileyen dikkat dağınıklığı, zihinsel bo­

237

Page 171: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

ECKHART TOLLE

zukluklar gibi birçok sorunun kaynağıdır. Kısa bir dikkatsüresi, bütün algılarınızın ve ilişkilerinizin sığlaşmasınaneden olur. Ne yaparsanız yapın, bu durumda hangi işigerçekleştirmeye çalışırsanız çalışın, kalitesi düşük olur,çünkü kalite için dikkat gerekir. Sık sık ve uzun sürelerletelevizyon seyretmek, sizi sadece bilinçsiz kılmaz, aynızamanda da enerjinizi kurutur ve sizi pasif yapar.Dolayısıyla, rasgele seyretmek yerine seyredeceğinizprogramları dikkatle seçin. Bunu yapmaya gayretettiğinizde, programı izlerken vücudunuzdaki canlılığıhissedin. Zaman zaman solunumunuzu kontrol edin. Görselduyunuzu tamamen kontrol altına almaması için belliaralıklarla bakışlarınızı ekrandan kaçırm. Sesigerektiğinden fazla açmazsanız, televizyonun işitselduyunuzu etkisi altına almasına izin vermemiş olursunuz.Reklamlar sırasında televizyonun sesini kesin. Televizyonukapadıktan hemen sonra yatağa girmeyin ve daha da kötü­sü, sakın televizyon seyrederken uykuya dalmayın.

İÇSEL BOŞLUĞU TANIMAK

Hayatınızda düşünceleriniz arasındaki boşluk muhtemelengiderek açılıyordur ve bunun farkında bile olma­yabilirsiniz. Deneyimlerle büyülenen ve büyük ölçüdebiçimlerle tanımlanan bir bilinç, başlangıçta boşluğunfarkına varmakta zorlanır. Bu zamanla kendinizin farkındaolamayacağınız anlamına gelir, çünkü daima baş­

238

VAR OLMANIN GÜCÜ

ka bir şeyin farkmdasınızdır. Biçim sürekli olarak dik­katinizi dağıtır. Kendinizin farkında olduğunuz zaman­larda bile, kendinizi bir nesneye, bir düşünce biçiminedönüştürmüş olursunuz ve dolayısıyla da, farkında ol­duğunuz şey kendiniz değil, bir düşünce olur.

Page 172: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

İçsel boşluğu duyduğunuzda, onu aramaya başlaya­bilirsiniz ve onu bir nesneyi ya da deneyimi aradığınızgibi arayacağınız için| asla bulamazsınız. Ruhsal aydın­lanmayı ya da anlayışı arayanların karşılaştığı ikilembudur. Bu yüzden, İsa şöyle demişti: "Tanrı hükümranlığıgözle görülebilir biçimde gelmez. Ne de insanlar 'Bak,burada' ya da 'Orada' derler. İşte Tanrı hükümranlığıaranızdadır." j

Eğer bütün hayatınızı hoşnutsuzluk, endişe, korku,depresyon, umutsuzluk ya da başka olumsuz duygularıntutsağı olmuş halde geçirmiyorsanız; yağmurun ya darüzgârın sesini dinlemek gibi basit şeylerden zevkalabiliyorsanız; gökyüzünde hareket eden bulutlarıngüzelliğini görebiliyor ya da yalnız olduğunuzda yalnızlıkduymuyor, herhangi bir eğlence ya da zihinsel aktivitearamıyorsanız; tamamen yabancı birine ondan hiçbir şeybeklemeden içten bir nezaketle yaklaşıyorsanız... ne kadarkısa bir süre için olursa olsun, içinizde bir*boşluk açılmışdemektir. Bu olduğunda, kendinizi iyi hissedersiniz vecanlı bir huzur duyarsınız. Bunun yoğunluğu belkizorlukla fark edilebilir bir hoşnutluk duygusundan, antikHintli bilgelerin adına ananda ­ Varlığın kutsaması ­dedikleri şeye kadar değişebilir. Sadece biçime dikkatinizi

239

ECKHART TOLLE

verecek şekilde şartlandığınızdan, muhtemelen doğrudanfarkında olmayabilirsiniz. Örneğin, güzelliği görebilme,basit şeylerin değerini bilebilme, kendi başınıza kalmanınzevkini çıkarabilme ya da başka insanlarla şefkatli birşekilde iletişim kurabilme yeteneklerinde ortak bir unsurvardır. Bu ortak unsur, geri planda bulunan bir hoşnutluk,huzur ve canlılık duygusudur ve o arka plan olmadan, buduyguların hiçbiri mümkün olmaz.

Güzelliğin, şefkatin, nezaketin, hayattaki basit şeyleriniyiliğinin tanınmasının olduğu her yerde, bu içseldeneyimin arka planına bakın. Ama onu bir şey arar gibiaramayın. Onu tespit edip, "İşte, buldum," diyemezsiniz;onu zihinsel terimlerle tanımlayamazsınız. Bulutsuz birgökyüzüne benzer. Biçimi yoktur. O boşluktur; dinginliktir,Varlığın tatlılığıdır ve elbette ki bu sözlerden çok dahafazlasıdır. Onu kendi içinizde doğrudanhissedebildiğinizde, derinleşir. Dolayısıyla basit bir şeyin

Page 173: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

değerini takdir edebildiğinizde ­ bir ses, bir görüntü, birdokunuş ­ bir güzelliği görebildiğinizde, insanlara karşışefkatli olabildiğinizde, bu deneyimin kaynağının ve arkaplanının içsel boşluk olduğunu anlarsınız.

Çağlar boyunca birçok şair ve bilge, bu gerçek mut­luluğun ­ ben buna Varlığın mutluluğu diyorum ­ basit vegörünürde önemsiz gibi gelen şeylerde bulunduğunugözlemlemiştir. Çoğu insan, başlarına önemli bir şeyingelmesi beklentisiyle, sürekli olarak aslında hiç deönemsiz olmayan ama önemsiz gibi görünen şeyleri

240

VAE OLMANIN GÜCÜ

kaçırırlar. Ünlü düşünür Nietzsche, ender derin dinginlikanlarından birinde, şöyle demişti: "Mutluluk için aslındane kadar az şeye gerek var! Aslında en küçük şey, enbelirsiz şey, bir kertenkelenin sürünürken çıkardığı hışırtı,bir nefes, belli belirsiz bir bakış; en büyük mutluluklar enküçük şeylerden kaynaklanır. Dinginlesin."

Peki neden "en büyük mutluluklar en küçük şeylerden"kaynaklanır? Çünkü gerçek mutluluğun nedeni bir şey yada bir olay değildir ama ilk bakışta öyle görünür. Şey yada olay bilincinizin sadece küçük bir kısmını oluşturacakkadar belirsiz ve dikkati çekmeyen boyutlarda olabilir;geri kalanı içsel boşluktur ve biçimle engellenmeyenbilinçtir. İçsel boşluk bilinci ve gerçek kimliğiniz, temeldetektir. Diğer bir deyişle, küçük şeylerin biçimi, içselboşluğa yer bırakır. Ve gerçek mutluluğun, Varlığınmutluluğunun doğduğu yer, işte bu içsel boşluk,şartlanmamış bilinçtir. Küçük, sessiz şeylerin farkındaolabilmek için, içinizde dingin olmanız gerekir. Yüksekderecede farkındalık şarttır. Dinginlesin. Bakın. Dinleyin.Şimdide olun.

İçsel boşluğu bulmanın bir yolu daha vardır: Bilinçliolmanın bilincine varın. "Ben" deyin ya da "Ben" diyedüşünün ve hiçbir şey eklemeyin. Ben'in ardından gelendinginliği fark edin. Çıplak, örtülmemiş, gizlenmemişvarlığınızı hissedin. Gençlik ya da yaşlılık, zenginlik yada yoksulluk, iyilik ya da kötülük veya diğer hiçbir özellikona dokunamaz. Bütün yaratılışın geniş rahmi, bütünbiçimidir o.

Page 174: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

241

ECKHART TOLLE

DAĞDAKİ DERENİN SESİNİDUYABİLİYOR MUSUN?

Bir Zen ustası, öğrencilerinden biriyle birlikte bir dağyolunda sessizce yürüyordu. Antik bir sedir ağacına gel­diklerinde, pirinç ve sebzeden oluşan basit yemekleriniyemek için oturdular. Yemekten sonra, henüz Zen gize-minin anahtarını bulamamış genç bir rahip olan öğrencisi,sessizli bozarak ustaya sordu: "Usta, Zen'e nasıl gi­rebilirim?"

Elbette ki Zen olan bilinç durumuna nasıl girebileceğinisoruyordu.

Usta sessiz kaldı. Öğrenci sabırsızlıkla bir cevapbeklerken, aradan neredeyse beş dakika geçti. Tam başkabir soru sormak üzereyken usta aniden konuştu: "Dağdakiderenin sesini duyabiliyor musun?"

Öğrenci böyle bir derenin varlığının bile farkında de­ğildi. Zen'in anlamını düşünmekle meşguldü. Şimdi, sesidinlemek için dikkat kesildiğinde, gürültücü zihniyatışmaya başlamıştı. Önce hiçbir şey duyamadı. Sonra,düşünceleri yerini yüksek farkındalığa bırakırken, küçükbir derenin uzaklardan gelen şırıltısını belli belirsizduyabildi.

"Evet, şimdi duyabiliyorum," dedi öğrenci.Usta parmağım kaldırdı ve gözlerinde hem ateşli hem

de nazik bir bakışla açıkladı: "Zen'e oradan gir."Öğrenci şaşırmıştı. Bu onun ilk satorisiydi; ilk ay­

dınlanma anı. Zen'in bildiği bir şey olduğunu bilmedenbildiğini anlamıştı!

242

VAR OLMANIN GUCU

Sessizce yolculuklarına devam ettiler. Öğrenci, etra­fındaki dünyanın canlılığı karşısında afallamıştı. Sanki herşeyi ilk kez görüyor, ilk kez deneyimliyordu. Ama bir süresonra tekrar düşünmeye başladı. Zihinsel gürültü bir kez

Page 175: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

daha uyanık dinginliği örttü ve çok geçmeden bir sorudaha geldi: "Usta," dedi, "düşünüyordum. Dağdaki dereninsesini duyamasaydım ne diyecektin?" Usta durdu,parmağını kaldırdı ve cevap verdi. "Zen'e oradan gir."

DOĞRU EYLEM

Ego sorar: Bu durumu ihtiyaçlarımı karşılamak için nasılkullanabilirim ya da ihtiyaçlarımı karşılamak içinkullanabileceğim başka bir duruma nasıl geçebilirim?

Varlık, bir içsel boşluk durumudur. Şimdide oldu­ğunuzda, şöyle sorun: Bu durumun, şu anın ihtiyaçlarınanasıl karşılık verebilirim? Aslında, bu soruyu sormanızabile gerek yoktur. Olana karşı dingin, uyanık ve açık kalınyeter. Böylelikle, duruma yeni bir boyut kazandırırsınız:Boşluk. Sonra bakın ve dinleyin. Böylece, durumla birolursunuz. Bir duruma tepki vermek yerine onunlabirleştiğinizde, durumun kendisi size çözümü sunar.Aslında bakan ve dinleyen kişi siz değilsinizdir, uyanıkdinginliğin kendisidir. Eğer o anda eyleme geçmekgerekiyorsa ya da mümkünse, eyleme geçersiniz ya dasizin sayenizde doğru eylem gerçekleşir. Doğru eylem,bütüne uyan eylem-

243

ECKHART TOLLE

dir. Eylem gerçekleştiğinde, uyanık, dingin boşluk olduğugibi kalır. Kollarını kaldırıp zafer belirten bir tavırlahaykıran birini göremezsiniz. Kimse "Bak, yaptım işte,"demez.

Bütün yaratıcılık, içsel boşluktan kaynaklanır. Yaratılışgerçekleştikten ve bir şey biçim bulduktan sonra, "ben" yada "benim" kavramının doğmaması için uyanık olmanızgerekir. Yaptığınız şey için başarıyı kendinize mâlederseniz, ego geri döner ve boşluk kaybolur.

İSİMLENDİRMEDEN ALGILAMAK

Çoğu insan, etraflarını saran dünyanın belli belirsizfarkındadır; özellikle de çevreleri kendilerine tanıdıkgeliyorsa. Zihinlerindeki ses, dikkatlerinin büyük bölü-

Page 176: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

münü meşgul eder. Bazı insanlar, yolculuk yaptıklarındave yeni yerlere ya da yabancı ülkelere gittiklerinde dahauyanık olurlar, çünkü böyle zamanlarda algıları bilinçlerinidüşüncelerden daha çok kullanır. Daha fazla şimdideolurlar. Ama bazı insanlar, böyle zamanlarda bile tamamenzihinlerindeki sesin kontrolünde kalmaya devam ederler.Algıları ve deneyimleri, anlık yargılarla bozulur. Aslındahiçbir yere gitmemişlerdir. Sadece vücutları yolculukyapıyordur ama kendileri hep oldukları yerdedirler: Kendizihinlerinde.

Çoğu insanın gerçekliği budur: Bir şey algılandığıanda, ego tarafından isimlendirilir, yorumlanır, başka birşeyle karşılaştırılır, sevilir ya da sevilmez, iyi ya da

244

VAE OLMANIN GÜCÜ

kötü diye tanımlanır. Düşünce biçimlerinde, nesne bi­lincinde sıkışıp kalmışlardır.

Bilinçsiz isimlendirmeler durmadığı ya da en azındanfarkına varmadığınız sürece, ruhsal uyanış gerçekleşmez.Egonun gözlemlenmeyen zihin olarak yerinde kalmasınınnedeni, bu isimlendirmelerdir. İsimlendirmelerdenvazgeçtiğinizde ya da en azından bunların farkınavardığınızda, içsel boşluk oluşur ve zihninizin esiriolmaktan kurtulursunuz.

Yakmınızdaki bir nesneyi seçin ­ bir kalem, bir san­dalye, bir fincan, bir bitki - ve görsel olarak onu inceleyin.Büyük bir ilgi ve merakla ona bakın. Geçmişinizdengüçlü kişisel çağrışımlar uyandıran nesnelerden kaçının;nereden aldığınız, size kimin verdiği ya da benzeridüşünceler aklınıza gelmemelidir. Ayrıca, bir kitap ya dabir şişe gibi üzerinde yazı bulunan nesnelerden de sakının.İster istemez düşünceleri harekete geçireceklerdir.Kendinizi hiç zorlamadan, rahat ama uyanık bir şekilde,bütün dikkatinizi nesneye verin. Eğer aklınıza düşüncelergelirse, onlara aldırmayın. İlgilendiğiniz şey düşüncelerdeğil, algı eyleminin kendisi olmalıdır. Algının içindendüşünceyi çekip çıkarabiliyor musunuz? Zihninizdeki sesyorumlar yapmadan, sonuçlar çıkarmadan,karşılaştırmadan ya da bir şeyler bulmaya çalışmadanbakmayı başarabiliyor musunuz? Birkaç dakika sonra,bakışlarınızı odanın içinde dolaştırın ve uyanık dikkatinizigözünüze ilişen her şeye yöneltin.

Sonra, olabilecek sesleri dinleyin. Etrafınızdaki şeylere

Page 177: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

baktığınız şekilde, sesleri dinleyin. Bazı sesler

245

ECKHART TOLLE

doğal ­ su, rüzgâr, kuşlar gibi ­ bazıları ise insan yapımıolabilir. Bazıları güzel, bazıları sevimsiz olabilir. Amagüzel ve çirkin arasında bir ayırım yapmayın. Her sesinolduğu gibi olmasına izin verin ve hiçbir yorumdabulunmayın. Burada yine anahtar rahat ama uyanıkkalmaktır.

Bu şekilde bakıp dinlediğinizde, belli belirsiz ve baş­langıçta zor fark edilir bir dinginlik duygusunu ayrım­sayabilirsiniz. Bazı kişiler bunu arka planda bir dinginlikolarak hisseder. Diğerleri ise buna huzur der. Bilincinizdaha fazla düşünceye boğulmadığmda, bir kısmı biçimiolmayan, koşulsuz, orijinal durumunda kalır. Bu içselboşluktur.

DENEYİMLEYEN KİM?

Gördüğünüz, duyduğunuz, dokunduğunuz, tattığınız vekokladığınız şeyler elbette ki duyusal nesnelerdir. Bunlar,deneyimlediğiniz şeylerdir. Peki deneyimleyen kimdir?Şöyle bir şey söyleyebilirsiniz: "Kim olacak? Elbette kiben. Jane Smith, muhasebe müdürü, kırk beş yaşında,boşanmış, iki çocuk annesi, Amerikalı. Deneyimleyenbenim." Yanıldınız. Jane Smith veya her kimse, kendiniJane Smith olarak tanımlamasını sağlayan her şey,deneyimlenen nesnelerdir, deneyim­leyenin kendisi değil.

Her deneyimin üç olası içeriği vardır: Duyusal algılar,düşünceler ya da zihinsel imgeler ve duygular. Jane

246

VAR OLMANIN GÜCÜ

Smith, muhasebe müdürü, kırk beş yaşında, boşanmış, ikiçocuk annesi, Amerikalı; bunların hepsi düşüncedir vedolayısıyla da bu düşünceleri düşündüğünüz anda

Page 178: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

deneyimlediğiniz şeyin bir parçasıdır. Bunlar ve kendinizhakkında düşünüp söyleyebileceğiniz diğer her şeynesneldir, öznel değil. Yani deneyimdir, deneyimleyeninkendisi değil. Kim olduğunuzla ilgili daha bin tane tanım(düşünce) ekleyebilirsiniz ve bunu yaparken, kendinizideneyimlemeyi daha da karmaşıklaştırırsmız ama buşekilde, asla deneyimleyene ulaşamazsınız. O, bütündeneyimlerden önce olan ama var olmadığı takdirdedeneyimin gerçekleşemeyeceği özdür.

Peki deneyimleyen kim? Sizsiniz. Siz kimsiniz? Bilinç.Bilinç nedir? Bu soru cevaplanamaz. Cevap verdiğinizanda, sahteleştirirsiniz, çünkü başka bir nesneyeçevirirsiniz. Bilinç, geleneksel adıyla ruh, kelimeningerçek anlamıyla asla tanımlanamaz ve bunu yapmayaçalışmak boşuna olur. Bütün biliş, ikicillik ale­mindedir;öznel ve nesnel, bilen ve bilinen. Özne, ben, kendisiolmadan hiçbir şeyin bilinemeyeceği, algılanamayacağı,düşünülemeyeceği veya hissedilemeyeceği bilen, daimabilinmez olarak kalmalıyım. Bunun nedeni, bir biçimiminolmamasıdır. Sadece biçimler bilinebilir ve tanımlanabilirama biçimi olmayan boyutta, biçim dünyası var olamaz.O, dünyanın yükseldiği ve battığı aydınlık boşluktur. Oboşluk, ben olan hayattır. Zamandan bağımsızdır. Benölümsüzüm. O boşlukta olan şey, göreceli ve geçicidir;zevk ve acı, kazanç ve kayıp, doğum ve ölüm.

247

ECKHAET TOLLE

İçsel boşluğun keşfedilmesinin en büyük engeli, de­neyimden fazlasıyla büyülenerek kendinizi onun içindekaybetmenizdir. Yani bilinç, kendi rüyasında kaybolur.Kendinizi her düşünceye, her duyguya ve her deneyimeöylesine kaptırırsınız ki rüyada gibi olursunuz. İnsanlığınbinlerce yıldır içinde bulunduğu durum bu.

Bilinci bilemeseniz bile, kendiniz olarak farkına va­rabilirsiniz. Nerede olduğunuza bağlı olmaksızın, onuherhangi bir durumda doğrudan hissedebilirsiniz. Onuburada ve şimdide hissedebilirsiniz. O, temelde yatanbendir. Okuduğunuz ve düşündüğünüz kelimeler önplandadır ve ben, bütün deneyimlerin, düşüncelerin veduyguların algılandığı zemindir. ,

Page 179: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

NEFES

Düşünce akıntısında boşluklar yaratarak, içsel boşluğunuzukeşfedin. O boşluklar olmadan, düşünceleriniz tekrarlayıcı,ruhsuz, yaratıcı pırıltıdan yoksun bir hale gelir ki çoğuinsan için durum budur. O boşlukların uzunluğu içinendişelenmeniz gerekmez. Birkaç saniye bile yeterlidir.Zaman içinde bu süreler kendi kendilerine uzar ve kendiadınıza bir çaba harcamanız gerekmez. Uzunluklarındandaha önemli olan, bunu sık sık yapmaktır; böylece günlükfaaliyetleriniz ve düşünce akışınız arasında boşluğa yervermiş olursunuz.

Biri geçenlerde bana oldukça büyük bir ruhsal orga-nizasyonun yıllık tanıtım broşürünü gösterdi. Ona bak­

248

VAR OLMANIN GÜCÜ

tığımda, çok çeşitli seminerler ve atölye çalışmalarıylakarşılaşınca şaşırdım. O kişi bana bir­iki tanesini öne­ripöneremeyeceğimi sordu. "Bilmiyorum," dedim. "Hepsiçok ilginç görünüyor. Ama şunu biliyorum," diyeekledim. "Aklına geldiği her seferinde, nefesine dikkat et.Bunu bir yıl süreyle yaparsan, bütün bu seminer vekurslara katılmaktan daha güçlü bir değişim etkisi olur.Üstelik de bedava."

Nefesinizin farkında olmak, dikkatinizi düşüncelerdenuzaklaştırarak bir boşluk yaratır. Bilinç geliştirmenin biryolu budur. Bilincin bütünlüğü ifade edilmeden oradadurmasına rağmen, bilinci şimdi bu boyuta getirmek içinburadayız.

Nefesinizin farkında olun. Nefes alıp verirken nelerhissettiğinize dikkat edin. Havanın vücudunuza girişçıkışını hissedin. Göğsünüzün ve karnınızın nasıl geniş­leyip büzüldüğünü fark edin. Tek bir bilinçli nefes, dahaönce birbiri ardına kesintisizce dizilen düşüncelerin olduğuyerde bir boşluk yaratmaya yeter. Tek bir bilinçli nefes(iki-üç daha da iyi olur), günde birkaç kez tek-rarlandığında, hayatınıza bir boşluk kazandırmak içinidealdir. İki saatten uzun süre meditasyon yapsanız bile(bunu yapabilen insanlar vardır), bütün ihtiyacınız olan tekbir bilinçli nefestir ve zaten uzun süreli medi-tasyonlardabile yapabileceğiniz genellikle bu kadarıdır. Geri kalanıanı ya da beklentidir ve dolayısıyla da. düşüncedir. Nefesgerçekte sizin yaptığınız bir şey değildir ama olduğuna

Page 180: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/201 - 250 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:22]

tanıklık ettiğiniz bir şeydir. Solunum kendi kendine olur.Onu sürdüren şey, vücudun

249

ECKHART TOLLE

kendi zekasıdır. Bütün yapmanız gereken, oluşunu izle­mektir. Hiçbir çaba gerektirmez. Ayrıca, nefes verdiktensonra bir sonrakini almaya başlamadan önce oluşan aralığıda hissedin.

Birçok kişi, sığ nefes alıp verir. Nefesinizin ne kadarfarkında olursanız, doğal derinliği de o kadar artar.

Nefesin herhangi bir biçimi olmadığından, antik çağ­lardan beri ruhla bağdaştırılmıştır; yani biçimi olmayan tekHayat ile. "Tanrı insanı topraktan yarattı ve burundeliklerine yaşam nefesini üfledi; böylece insan canlandı."Almanca atmen.(nefes) kelimesi, antik Hintçe (Sanskritçte)Atman kelimesinden türemiştir ve içte yatan ilahi ruh yada Tanrı anlamına gelir.

Nefesin herhangi bir biçiminin olmaması, nefes far­kındalığının hayatınızda bir boşluk yaratmak, bir bilinçoluşturmak için en etkili yollardan biri olmasının önceliklinedenidir. Bir nesne olmadığı için, mükemmel birmeditasyon aracıdır. Diğer bir neden, nefesin en bellibelirsiz ve görünüşte en önemsiz fenomen olmasıdır. YaniNietzsche'nin deyimiyle, "en büyük mutluluğun kaynağı"olan "en küçük şey." Nefes farkmdahğını resmi birmeditasyon olarak uygulayıp uygulamamak size kalmıştır.Ama resmi meditasyon, günlük hayata boşluk bilincinigetirmenin yerini tutamaz.

Nefesinizin farkında olmak, sizi şu anda kalmayazorlar; bu da içsel değişimin anahtarıdır. Nefesinizinfarkında olduğunuz her seferinde, kesinlikle şimdideolursunuz. Nefesinizi düşünemeyeceğinizi ve sadecefarkında olabileceğinizi de anlayabilirsiniz. Bilinçli ne­

250

Page 181: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

VAR OLMANIN GÜCÜ

fes, zihninizi durdurur. Ama yarı uykuda ya da bir transtaolmanın ötesinde, tamamen uyanık ve fazlasıyla dinçolursunuz. Düşüncenin altına düşmez, üzerine çıkarsınız.Daha yakından bakarsanız, bu iki şeyin - tamamen şimdideolmak ve bilinç kaybı olmadan düşünce sürecinidurdurmak - aslında aynı şey olduğunu görürsünüz:Boşluk bilincinin doğuşu.

BAĞIMLILIKLAR

Uzun süreli zorlayıcı davranış kalıplarından biri, bağım-lılık olarak adlandırılabilir. Bir bağımlılık, sahte bir kimlikya da altkimlik olarak içinizde yaşar ve periyodik olaraksizi kontrolü altına alan bir enerji alam yaratır. Zihninizi,zihninizdeki sesi bile etkisi altına alabilir. Şöyle diyebilir:"Zor bir gün geçirdin. Biraz güzelliği hak ettin. Nedenkendini hayatındaki tek güzel şeyden mahrum edeceksinki?" Farkmdalık eksikliği yüzünden kendinizi zihninizdekisesle tanımlıyorsanız, kendinizi dolaba doğru yürürken vebüyük çikolatalı pastaya uzanırken bulursunuz. Bazızamanlarda, bağımlılık düşünce sürecinin tamamenetrafından dolaşır ve kendinizi hiç farkında olmadan sigaratüttürürken ya da elinizde bir içki kadehi tutarkenbulursunuz. "Bu nereden geldi böyle?" Paketten bir sigaraçıkarıp yakmak veya şişeden bir kadehe içki doldurmak,tamamen bilinçsizce yaptığınız şeylerdir.

Sigara içmek, fazla yemek, içki içmek, televizyonseyretmek, internet bağımlılığı gibi zorlayıcı bir davra-

251

ECKHART TOLLE

niş kalıbını sürdürüyorsanız, şunu yapabilirsiniz: İçinizdezorlayıcı davranışın başladığını hissettiğiniz anda, durun veüç kez bilinçli nefes alıp verin. Bu belirgin bir farkmdalıkyaratır. Sonra birkaç dakika boyunca, içinizdeki bir enerjialanı olarak o zorlamanın farkında olun. Belli bir maddeyifiziksel ya da zihinsel olarak tüketme isteğinin, bir türzorlayıcı davranış kalıbı olduğunu bilinçli olarak hissedin.

Page 182: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

Sonra birkaç kez daha bilinçli nefes alıp verin. Bunoktadan sonra, bir süre için o zorlamanın kaybolduğunuhissedeceksiniz. Eğer hâlâ sizi zorluyorsa ve kendinizitutamıyorsanız, bunu da sorun etmeyin. Bağımlılığınızı,yukarıda açıkladığımız şekilde bir farkmdalık egzersizihaline getirin. Farkmdalık arttıkça, bağımlılık kalıplarızayıflar ve zaman içinde kendiliklerinden çözülürler. Amaunutmayın; bazen zihninizde bağımlılığınızı haklıçıkarmaya çalışan düşünceler yakalayabilirsiniz. O zamankendinize şöyle sorun: Burada konuşan kim? O zamankonuşanın bağımlılık olduğunu anlarsınız. Bunu bildiğinizsürece, zihninizin gözlemcisi olarak şimdide kaldığınızsürece, size istediği şeyi yaptırma olasılığı düşüktür.

İÇSEL VÜCUT FARKINDALIĞI

Hayatınızda boşluk yaratmanın diğer basit ama oldukçaetkili bir yolu, yine nefesle yakından bağlantılıdır.Göğsünüz ve karnınız kalkıp inerken vücudunuza giripçıkan havayı hissettiğinizde, aynı zamanda içsel vücu-

252

IVAR OLMANIN GÜCÜ

dunuzun da farkına varırsınız. O zaman dikkatiniz ne-fesinizden, içinizdeki canlılığı hissetmeye kayar.

Bazı insanlar düşünceleriyle öylesine meşgullerdir,kendilerini zihinlerindeki sesle öylesine derinden ta-nımlarlar ki kendi içlerindeki canlılığı hissedemez halegelirler. Fiziksel vücutta dolaşan yaşamı hissedeme-mek,başınıza gelebilecek en büyük mahrumiyettir. O zaman,kendinizi iyi hissetmek için başka şeyler aramayabaşlarsınız ama kendi canlılığınızla bağlantınızıkaybettiğinizde hissettiğiniz huzursuzluğu bastıracak hiçbirşey bulamazsınız. İnsanların arayışa girdiği bu türşeylerden biri, uyuşturucular, aşırı yüksek sesli müzik gibiduyusal tetikleyiciler, heyecanlı ya da tehlikeli faaliyetlerveya seks bağımlılığıdır. İlişkilerdeki dram bile, bu konudabir araç olarak kullanılabilir. Sürekli arka planhuzursuzluğu konusunda en çok başvurulan yol, yakınilişkilerdir: "Beni mutlu edecek" bir kadın ya da erkek.Ama bu da çok risklidir, çünkü o huzursuzluk tekrar baş

Page 183: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

gösterdiğinde, insanlar bu kez karşılarmda-kini suçlamayabaşlarlar.

İki-üç kez bilinçli nefes alıp verin. Şimdi vücudunuzayayılan canlılığı belli belirsiz hissedebilirsiniz. Bunuyaptığınızda, vücudunuzun içini hissedebiliyor musunuz?Vücudunuzun belli bölümlerini hissetmeye çalışın.Ellerinizi, kollarınızı, ayaklarınızı ve bacaklarınızıhissedin. Karnınızı, göğsünüzü, boynunuzu ve başınızıhissedebiliyor musunuz? Peki ya dudaklarınız? İçlerindehayat var mı? Sonra vücudunuzun içini bir bütün olarakhissedin. Bu uygulama için başlangıçta gözleri-

253

ECKHART TOLLE

nizi kapayabilirsiniz. Vücudunuzu hissetmeye başladı-ğınızda, gözlerinizi açın, etrafınıza bakın ve aynı zamandavücudunuzu hissetmeye devam edin. Bazı okurlar gözlerinikapamaya gerek duymayabilirler; hatta bunları okurkenbile vücutlarının içini hissedebilirler.

İÇ VE DIŞ BOŞLUK

Vücudunuzun içi daha ziyade boşluktur. O sizin fizikselbiçiminiz değil, fiziksel biçiminizi hareket ettiren ya-şamdır. Onun sürekli olarak sürdürdüğü yüzlerce farklıfonksiyonu insan zihni sadece kısmen anlayabilir. Onunfarkında olduğunuzda, gerçekte olan şey, zekanın kendikendini fark etmesidir. Bu, henüz hiçbir bilim adamınınkeşfedemediği gerçek yaşamdır.

Fizikçiler, maddenin görünüşteki somutluğunun du-yularımız tarafından yaratılan bir illüzyon olduğunu yakınzamanda anladılar. Biçim olarak algıladığımız kendifiziksel vücudumuz da buna dahildir ama % 99.99'ugerçekten de boşluktur. Atomlar açısından dü-şünüldüğünde, bu muazzam bir boşluktur ve her atomuniçinde de yine büyük miktarda boşluk vardır. Fizikselvücut, gerçek kimliğinizle ilgili bir yanlış algıdan ibarettir.Göksel nesnelerin aralarındaki boşluğun ne kadarolduğunu anlamanızı kolaylaştırmak amacıyla, şunusöyleyebiliriz: Saniyede 300.000 kilometre hıza sahip olanışık, dünya ile ay arasındaki mesafeyi bir saniyeden birazuzun bir sürede alır; güneş ışığının dün-

Page 184: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

254

VAE OLMANIN GÜCÜ

yaya ulaşması ise yaklaşık sekiz dakika sürer. Uzaydakien yakın komşumuz olan Proxima Centauri adlı yıldızınışığı, dünyaya ulaşmak için 4.5 yıllık bir yolculuk yapmakzorundadır. İşte etrafımızı saran boşluk böylesineengindir. Bir de genişliği bütün kavrayışların ötesindekalan galaksiler arası boşluğu düşünün. Bizimkine enyakın galaksi olan Andromeda Galaksisi'nin ışığı, 2.4milyon yılda bize ulaşır. Vücudunuzun içindeki boşluğunda doğru orantılı olarak evrendekiyle aynı olduğunubilmek nasıl bir şey?

Dolayısıyla, görünürde biçim gibi görünen fizikselvücudunuz, aslında derinlere inildikçe biçimini kaybederve içsel boşluğa açılan bir kapı haline gelir. İçselboşluğun bir biçimi olmamasına rağmen, özünde sonderece canlıdır. "Boşluk," tam anlamıyla yaşamın ken-disidir; bütün ifadelerin dışa aktığı ifade edilmemişKaynak'tır. Bu Kaynak için kullanılan geleneksel kelimeTanrı'dır.

Düşünceler ve kelimeler, biçim dünyasına aittir; biçimiolmayanı ifade edemezler. Dolayısıyla, "Vücudumun içinihissedebiliyorum," dediğinizde, bu aslında düşünceyleyaratılan bir yanlış algıdır. Gerçekte olan şey, vücut gibigörünen bilincin - ben bilinci - kendi başına bilinç halinegelmesidir. Kendimi geçici bir "ben" biçimiyle daha fazlakarıştırmadığımda, o zaman sınırsız boyut ve ölümsüzlükkendini "benim" aracılığımla ifade edebilir ve "bana" yolgösterebilir. Ayrıca, beni biçime bağlı olmaktan daözgürleştirir. Yine de, "Ben bu biçim değilim" şeklindekientelektüel bir tanımlama ya

255

ECKHART TOLLE

da inanç, yararlı olmaz. Asıl önemli soru şudur: Şu anda,içsel boşluğumu, yani kendi Varlığımı ya da dahadoğrusu, ben olan Varlığı hissedebiliyor muyum?

Bu gerçeğe farklı bir açıdan da yaklaşabiliriz. Kendi-

Page 185: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

nize şöyle sorun: "Sadece şu anda olanın değil, aynı za-manda her şeyin var olduğu ve gerçekleştiği canlı birzamansız içsel boşluk olarak şimdinin kendisinin defarkında mıyım?" Bu sorunun içsel vücutla bir ilgisi yokgibi görünse de, şimdinin farkına varmakla aniden ken-dinizi daha canlı hissetmek sizi şaşırtabilir. İçsel vücu-dunuzdaki canlılığı bu şekilde hissedersiniz; Varlığınmutluluğun ayrılmaz bir parçası olan canlılığı. Onunötesine geçmek ve aslında o olmadığımızı anlamak içinvücudun içine girmemiz gerekir.

Günlük hayatta mümkün olduğu ölçüde, boşluk ya-ratmak için içsel vücut farkındalığınızı kullanın. Bek-lerken, birini dinlerken, gökyüzüne, bir ağaca, bir çiçeğe,eşinize, çocuğunuza bakmak için durduğunuzda, aynızamanda içinizdeki canlılığı hissedin. Bu, dikkatinizin yada bilincinizin biçimsiz kalması anlamına gelir. Bu şekildevücudunuzun içinde "yaşadığınız" her seferinde, budeneyimi şimdide kalmak için bir çapa olarakkullanabilirsiniz. Kendinizi düşüncelerde, duygularda veyadış durumlarda kaybetmenizi engeller.

Düşündüğünüzde, hissettiğinizde, algıladığınızda vedeneyimlediğinizde, bilinç biçim boyutunda doğar. Birdüşünce, bir duygu, bir algı veya bir deneyim olarakkendini ifade eder. Budistlerin bir gün içinden çıkmayıumdukları yeniden doğum döngüsü aslında sürekli tek-

256

VAR OLMANIN GÜCÜ

rarlanmaktadır ve ondan çıkmanız ancak şu anda, Şim-di'nin gücüyle mümkündür. Şimdi'nin biçimini olduğu gibikabullenerek, içsel olarak uzayla uyum sağlarsınız.Kabullenmek sayesinde, içinizdeki boşluk haline gelir-siniz. Böylece, biçim yerine boşlukla uyumlanırsınız: Buda hayatınıza doğru bakış açısını ve dengeyi getirir.

BOŞLUKLARI FARK ETMEK

Gün boyunca, gördüğünüz ve duyduğunuz şeyler sürekliolarak değişir. Bir şeyi gördüğünüz ya da bir sesi duy-duğunuz ilk anda, zihniniz gördüğünüz ya da duyduğunuzşeyi isimlendirmeden önce, genellikle algının olduğu andabir dikkat boşluğu oluşur. Bu içsel boşluktur. Süresikişiden kişiye değişir. Bunun farkına varmak kolay

Page 186: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

değildir, çünkü birçok kişide bu boşluk son derece kısadırve belki bir saniye bile sürmez.

Olan şey şudur: Yeni bir görüntü ya da sesle karşıla-şırsınız ve ilk algı anında, her zamanki düşünce akışındakısa bir kesinti gerçekleşir. Bilinç düşünceden ayrılır,çünkü duyusal algılama için gereklidir. Çok sıra dışı birgörüntü ya da ses, nutkunuzun tutulmasına yol açabilir;yani, içinizde çok büyük bir boşluk oluşur.

Bu boşlukların süresi ve sıklığı, hayattan zevk alma,doğayla ve diğer insanlarla bağlantınızı hissedebilmebecerinizi belirler. Egonuzdan ne ölçüde özgürleşmiş ol-duğunuzu da gösterir, çünkü ego boşluk boyutuna karşıtam bir bilinçsizlik halidir.

257

ECKHART TOLLE

Bu kısa boşlukların giderek daha fazla farkına var-dığınızda, süreleri uzar ve bu olurken, algı zevkinizindüşüncelerinizle giderek daha az bölündüğünü farkedersiniz. O zaman etrafınızdaki dünya yeniden taze vecanlı bir hale gelir. Dünyayı soyutluk ve kavram pence-resinden gördüğünüz sürece, size daha cansız ve daha düzgörünür.

KENDİNİZİ BULMAK İÇİNKENDİNİZİ KAYBEDİN

İçsel boşluk, kendi biçim kimliğinizi vurgulama ihtiya-cından kurtulduğunuz zamanlarda da ortaya çıkar. Buihtiyaç aslında egoyu ilgilendirir; gerçek bir ihtiyaç de-ğildir. Bu konuya daha önce kısaca değinmiştik. Budavranış kalıplarından birinden vazgeçtiğinizde, içselboşluk oluşur. O zaman daha fazla kendiniz olursunuz.Egoya göre, kendinizi kaybediyormuşsunuz gibi görünürama aslında durum bunun tam tersidir. Bu kalıplardanbirini bıraktığınızda, biçim seviyesinde kimliğinizizayıflatırsınız ve biçim ötesindeki gerçek kimliğiniz dahada güçlenir. Azaldıkça çoğalırsınız.

Peki insanlar biçim kimliklerini farkında olmadan nasılvurgularlar? İşte size birkaç örnek. Eğer yeterince uyanıkolursanız, şu bilinçsiz kalıplardan bazılarını kendinizde defark edebilirsiniz: Yaptığınız bir şey için takdir istemek vealamadığınızda öfkelenmek ya da üzülmek; sorunlarınız

Page 187: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

veya hastalığınız hakkında ko-

258

VAR OLMANIN GÜCÜ

nuşarak ya da sorun çıkararak dikkati üzerinize çekmek;kimse sormadığında ve durumda bir fark yaratmayacakkenfikrinizi belirtmek; karşınızdaki kişiden çok onun sizi nasılgördüğüyle ilgilenmek ya da diğer bir deyişle, kendiegonuzu görmek için başka insanları kullanmak; sahipolduğunuz şeylerle, bilginizle, görünüşünüzle, statünüzle,fiziksel gücünüzle veya başka şeylerle insanlarıetkilemeye çalışmak; birine ya da bir şeye öfkeyle tepkivererek geçici bir süre için egonuzu şişirmek; olaylarıkişiselleştirerek gücenmek, kırılmak ya da öfkelenmek;zihinsel ya da sözel şikayetlerle kendinizi haklı kılıpbaşkalarını haksız çıkarmak; görülmeyi veya başkalarınıngözünde önemli olmayı istemek.

Kendi içinizde böyle bir kalıbı fark ettiğinizde, birdeney yapmanızı öneririm. Bu kalıbı bıraktığınızda neolduğunu ve neler hissettiğinizi anlamaya çalışın. Sâdecebu davranışı bırakın ve neler olduğunu görün.

Biçim seviyesinde kimliğinizi zayıflatmak, bilinç ge-liştirmenin diğer bir yoludur. Biçim kimliğinizi vurgu-lamaktan vazgeçtiğinizde, sizin aracılığınızla dünyayaakacak olan gücü kendi gözlerinizle görün.

DİNGİNLİK

"Dinginlik, Tanrı'nın konuştuğu dildir ve diğer her şey budilin kötü bir tercümesidir," denir. Dinginlik aslındaboşluğu anlatmak için kullanılan diğer bir kelimedir.Hayatımızda zaman zaman boşlukla karşılaştığımızda

259

ECKHAKT TOLLE

bunun farkına varmak, kendi içimizdeki biçimden vezamandan bağımsız boyutla bağlantı kurmamızı sağlar vebu da, düşüncenin ve egonun ötesine geçmektir. Doğayı

Page 188: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

saran dinginlik ya da sabahın ilk saatlerinde oda-nızdakidinginlik veya sesler arasındaki sessizlik olabilir.Dinginliğin bir biçimi yoktur; düşünceyle farkınavaramamamızın nedeni de budur. Düşünce biçimdir.Dinginliğin farkına varmak ise dingin olmaktır. Dinginolmak, düşünce olmadan bilinçli olmaktır. Dingin oldu-ğunuz zamandan daha temel, daha derin bir şekildekendiniz olmanız mümkün değildir. Dingin olduğunuzda,kişi denen bu fiziksel ve zihinsel biçim olmadan önceolduğunuz varlık olursunuz. Aynı zamanda, biçim çö-züldüğünde olacağınız varlık haline gelirsiniz. Dinginolduğunuzda, geçici varlığınızın ötesinde siz, siz olursu-nuz: Bilinç; koşulsuz, biçimsiz, ölümsüz.

260

9. Bölüm

İÇSEL AMACINIZ

Hayatta kalma çabasının ötesine geçtiğinizde, hayatınızın

Page 189: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

amacı ve anlamı her şeyden daha büyük önem kazanır.Günlük hayatın koşuşturmacalanna kapılmış olan insanlar,hayatlarını önemden yoksun bırakmış gibi görünürler.Bazdan hayatın ellerinden akıp gittiğini düşünür. Bazdanişlerinin gerektirdikleri, aüelerini geçindirme çabası,maddi durumlan ya da yaşam şartlan yüzünden tamamensıkışmış haldedir. Bazdan sürekli stres, bazdan sürekli cansıkıntısıyla uğraşır. Bazdan çılgınca bir şeyler yapmayaçalışmaktadır; bazdan ise durağanlıkta kaybolmuştur.Birçok kişi, zenginliğin vaat ettiği özgürlüğün verahatlığın hayalini kurmaktadır. Bazdan ise zenginliğinözgürlüğüne kavuşmuştur ama bunun bile hayatlannaanlam katmaya yetmediğini görmüştür. Gerçekamaçlannın yerine koyabilecekleri hiçbir şey

261

ECKHAET TOLLE

yoktur. Ama hayatınızın gerçek ya da öncelikli amacınıdışarıda bulamazsınız. O sizin ne yaptığınızla değil, neolduğunuzla ilgilenir; yani, bilinç durumunuzla.

Dolayısıyla, anlaşılması gereken en önemli şey şudur:Hayatınızın bir iç amacı ve bir de dış amacı vardır. İçamacı Varlık ile ilgilidir ve önceliklidir. Dış amacı ise birşeyler yapmakla ilgilidir ve ikincil öneme sahiptir. Bukitap temelde iç amacınızdan söz etmekle birlikte, bu vebir sonraki bölüm, hayatınızın iç ve dış amaçlarınıuyumlandırmaya da değinecektir. Ama iç ve dış aslında okadar birbirine bağlıdır ki birine değinmeden diğerindensöz etmek imkansızdır.

İç amacınız uyanmaktır. Bu kadar basit. Bu amacı, ge-zegen üzerindeki herkesle paylaşıyorsunuz; çünkü bu in-sanlığın amacıdır. İç amacınız, bütünün, evrenin ve yükse-len zekasımn amacının temel bir parçasıdır. Dış amacınızzamanla değişebilir. Kişiden kişiye büyük farklılıklar gös-terebilir. İç amacınızı bulmak ve uygun şekilde yaşamak,dış amacımzı gerçekleştirmek için şarttır. Gerçek başarınıntemeli budur. Bu olmazsa, çaba, mücadele, kararlılık vesıkı çalışma ya da kurnazlıkla yine de başarılı olabilirsiniz.Ama bu tür bir başarıdan mutluluk duyamazsınız ve budeğişmez bir şekilde sonunda acıya yol açar.

UYANIŞ

Page 190: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

Uyanış, düşünce ve farkındalığın ayrıldığı bir bilinç de-ğişimidir. Çoğu kişi için bir olay değil, devam eden bir

262

VAR OLMANIN GÜCÜ

süreçtir. Ani, belirgin ve görünüşte tersine çevrilemez gibigörünen bazı ender kişiler bile, yeni bilinç durumu tümhayatlarına yerleşirken, yaptıkları her şeyin doğasınıdeğiştirirken ve böylece hayatlarıyla bütünleşirken, yinede bu süreçten geçecektir.

Uyanık olduğunuzda, düşüncelerde kaybolmak yerinekendinizi onun ardındaki farkındalık olarak algılarsınız. Ozaman düşünce, kendi başına hareket eden ve tümhayatınızı yöneten otonom bir akış olmaktan çıkar.Farkındalık düşünceden ayrılır. Düşünce hayatınızınkontrolünü elinizde tutmaya çalışmak yerine,farkındalığınızm hizmetkarı haline gelir. Farkındalık,evrensel zekayla kurulan bilinçli bağlantıdır. Bunun içinkullanılan diğer bir kelime, Var-lık'tır: Düşünce olmadanbilinç.

Uyanış sürecinin başlaması çok görkemlidir. Onunolmasını sağlayamaz, kendinizi ona hazırlayamazsınız.Zihin bunu çok sevse de, uyanışa doğru uzanan düzenli vemantıklı basamaklar yoktur. Önce bir şeyleri hak etmenizgerekmez. Hatta bazen günahkar biri, bir azizden dahaönce uyanabilir. Uyanış hakkında yapabileceğiniz hiçbirşey yoktur. Her ne yapmaya çalışırsanız, aslında buçabanın ardındaki şey, uyanışı veya aydınlanmayı endeğerli mal olarak kendine katmak ve böylece dahaönemli ve daha büyük olmaya çalışan ego olacaktır. Ozaman uyanmak yerine, uyanma kavramını, uyanmış birkişinin nasıl olacağıyla ilgili zihinsel bir imajı zihninizeeklersiniz ve sonra da o imaja uymaya çalışırsınız. Birimaja uya-

263

ECKHART TOLLE

rak yaşamak, özgün bir yaşam değildir; sadece egonunoynadığı başka bir bilinçsiz roldür.

Page 191: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

Dolayısıyla, uyanış hakkında yapabileceğiniz bir şeyyoksa, çoktan olmuşsa ya da henüz olmamışsa, nasılhayatınızın öncelikli amacı olabilir? Amaç uğrunda birşeyler yapılacak bir hedef demek değil midir?

Sadece ilk uyanış, düşünce olmayan bilinci ilk kez farketmek, kendi adınıza bir çaba gerektirmeden olur. Eğer bukitabı anlaşılmaz ya da anlamsız buluyorsanız, henüzuyanışınız başlamamış demektir. Eğer içinizdeki bir şey bukitapta anlatılanlara cevap veriyorsa, bir şekilde içindekigerçeği algılayabiliyor-sanız, o zaman uyanış sürecinizbaşlamıştır. Bir kez başladığında, tersine çevrilemez amaego yüzünden geciktirilebilir. Bazı kişiler için bu kitabıokumak, uyanış sürecini başlatabilir. Bazıları için ise, bukitabın fonksiyonu, çoktan uyanmaya başladıklarını gör-melerine ve süreci hızlandırmalarına yardımcı olmaktır. Bukitabın diğer bir fonksiyonu ise, insanların içlerindekiegoyu fark etmelerine yardım etmektir; böylece kendilerinikontrol etmeye ve uyanışı geciktirmeye çalıştığı herseferinde onun farkına varabilirler. Bazıları için, uyanış,alışkanlık haline gelmiş düşünce sistemlerini, özellikle dehayatlarındaki her şeyi tanımlamalarına neden olan ısrarcıve olumsuz düşünceleri fark etmeleriyle olur. Aniden,düşüncenin farkında olan ama bir parçası olmayan birfarkm-dalık oluşur.

264

VAR OLMANIN GÜCÜ

Farkındalık ve düşünce arasındaki ilişki nedir?Farkmdalık, o boşluk bilincin kendisi haline geldiğindedüşüncenin var olduğu boşluktur.

Bir kez Varlığı ya da farkındalığı yakaladığınızda, onuhemen tanırsınız. Artık zihninizdeki bir kavram değildir. Ozaman, yararsız düşüncelere dalmak yerine şimdide varolmak için bilinçli bir seçim yapabilirsiniz. Varlığıhayatınıza davet edebilir, kendi içinizde bir boşlukoluşturabilirsiniz. Uyanışla birlikte sorumluluk da gelir.Hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam edebilirsiniz yada önemini kavrar ve farkm-dalığm doğuşunun başınızagelebilecek en önemli şey olduğunu anlarsınız. Kendiniziyükselen bilince teslim etmek ve ışığını bu dünyayagetirmek, hayatınızın öncelikli amacı haline gelir.

Page 192: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

"Tanrı'nın zihnini bilmek isterdim," demişti Eins-tein."Geri kalanları detaydır." Tanrı'nın zihni nedir? Bilinç.Tanrı'nın zihnini bilmek ne anlama gelir? Farkında olmak.Detaylar nelerdir? Dış amacınız ve sadece dışarıdaolanlar.

Dolayısıyla, belki hâlâ hayatınızda önemli bir şeyinolmasını bekliyorsanız, bir insanın başına gelebilecek enönemli şeyin sizin için çoktan gerçekleştiğini yine de farketmeyebilirsiniz: Düşünce ve farkm-dalığın ayrılış süreci.

Uyanış sürecinin ilk aşamalarında olan birçok kişi, dışama'çlarınm ne olduğu konusunda hâlâ kararsızdırlar.Artık dünyayı güdüleyen şeyler onları gü-dülememektedir.Uygarlığın deliliğini açıkça görerek,

265

ECKHAKT TOLLE

kendilerini etraflarını saran kültüre bir şekilde ya-bancılaşmış hissederler. Bazıları, iki dünya arasındakiıssızlıkta kaldığını hisseder. Onları yöneten şey artık egodeğildir ama yükselen farkmdalık da henüz hayatlarına tamolarak yerleşmemiştir. İç ve dış amaçları henüzbirleşmemiştir.

İÇ AMAÇ DİYALOGU

Aşağıda sunacağım diyalog, hayatlarının gerçek amacınıarayan sayısız insanla yaptığım sohbetlerden doğmuştur.En içteki Varlığın iç amacınızla uyumlu halde olduğundabir şeylerin kıpırdandığı doğrudur. Dikkatlerini önce içeyöneltmemin nedeni de budur.

Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama hayatımda birdeğişiklik istiyorum. Genişlemek istiyorum; anlamlı bir şeyyapıyor olmak istiyorum ve evet, zenginlik ve beraberindegelen özgürlüğü istiyorum. Önemli bir şey, dünyada farkyaratan bir şey yapmak istiyorum. Ama tam olarak neistediğimi sorarsanız, bilmediğimi söylemek zorundakalırım. Hayatımın amacını bulmama yardım eder misiniz?

Amacınız burada oturup benimle konuşmak, çünkü şuanda buradasınız ve yaptığınız şey de bu. Ayağa kalkıpbaşka bir şey yapmaya başlayana kadar. O zaman,

Page 193: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

amacınız da o olacak.

266

VAR OLMANIN GÜCÜ

Yani amacım gelecek otuz yıl boyunca ofisimde oturupemekli olmayı beklemek mi?

Şu anda ofiste değilsiniz, dolayısıyla amacınız budeğil. Ofiste olduğunuzda ve yaptığınız her neyse onuyaptığınızda, amacınız o olur. Gelecek otuz yıl boyuncadeğil, şimdi.

Sanırım burada bir yanlış anlama var. Size göre, amaçşimdi yaptığınız şey; bana göre ise hayatıma genel birhedef, yaptığım şeye anlam katan büyük ve önemli bir şey,fark yaratan bir şey anlamına geliyor. Ofiste kâğıtlarıkarıştırıp durmak hiç de öyle bir şey değil. Bunubiliyorum.

Varlığın farkında olmadığınız sürece, sadece bir şeyleryapma boyutunda ve gelecekte, yani zaman boyutunda biranlam ararsınız. Ve bulacağınız anlam veya tatmin, isteristemez çözülerek veya bir kandır-macaya dönüşecektir.Değişmez bir şekilde, zaman içinde yok olacaktır. Oseviyede bulabileceğimiz herhangi bir anlam, sadecegörece ve geçici olarak gerçektir.

Örneğin, çocuklarınıza bakmak, onlarla ilgilenmekhayatınıza bir anlam katıyorsa, size artık ihtiyaçlarıkalmadığında ve belki de sizi artık dinlemediklerinde neolacak? Eğer başkalarına yardım etmek hayatınıza biranlam katıyorsa, hayatınızın anlamının devam edebilmesiiçin başkalarının sizden daha kötü durumda olmasınıistiyorsunuz demektir. Eğer o ya da bu faaliyette başarılıolma, yükselme, kazanma arzusu size anlam katıyorsa, yaasla kazanamazsanız

267

ECKHAKT TOLLE

ya da mutlaka bir gün olacağı gibi kazanmalarınız sona

Page 194: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

ererse? O zaman kendi hayal gücünüze veya anılarınızasığınmak zorunda kalırsınız; bu da hayatınıza anlamkatmak için pek tatmin edici bir yöntem sayılmaz. "Birşeyler yapmak" sadece onu yapamayan binlerce ya damilyonlarca başkaları olduğu zaman anlamlıdır, dolayısıylahayatınızın anlam kazanabilmesi için başka insanların"başarısız" olmasına ihtiyaç duyarsınız.

Başkalarına yardım etmenin, çocuklarınızla ilgi-lenmenin veya herhangi bir alanda başarı için mücadeleetmenin değersiz şeyler olduğunu söylemiyorum. Birçokkişi için, hayatlarının dış amacı için önemli şeylerdir amadış amaç tek başına daima göreceli, dengesiz ve geçicidir.Bu, böyle faaliyetlerde bulunmamanız gerektiği anlamınagelmez. Sadece bunları öncelikli amacınızla, iç amacınızlakarıştırmamanız gerektiği anlamına gelir. Ancak o zamanyaptığınız şey daha derin bir anlam kazanabilir.

Öncelikli amacınızla uyum içinde yaşamadığınız sürece,amacınız dünyaya cenneti getirmek bile olsa, egoylabirleşecek veya zamanla yıkılacaktır. Er ya da geç, sizi acıçekmeye götürecektir. Eğer iç amacınıza aldırmazsanız, neyaparsanız yapın, ruhsal gibi görünse bile, ego onu yapıştarzınıza sızacaktır ve bu da sonunda çökeceği anlamınagelir. "Cehenneme uzanan yolun taşları, iyi niyetlerledoludur," şeklindeki yaygın söz, bu gerçeği işaret eder.Diğer bir deyişle, hedefleriniz ya da eylemleriniz değil,kaynaklandık-

268

VAR OLMANIN GÜCÜ

lan bilinç durumu önceliklidir. Öncelikli amacınız, yeni birgerçeklik, yeni bir dünya için temelleri kurmaktır. Temelorada olduğunda, dış amacınız ruhsal güçle dolar, çünkühedefleriniz ve niyetleriniz evrenin evrimsel dürtüsüyleuyum içinde olur.

Öncelikli amacınızın özünde yatan düşüncenin vefarkındalığın ayrılması, zamanın inkar edilmesiylemümkündür. Burada elbette ki zamanın bir randevubelirlemek ya da bir yolculuk planlamak gibi pratikamaçlar için kullanılmasından söz etmiyoruz. Saatlerdende değil, sadece zihnin sürekli olarak anlam bulmak içingeleceğe baktığı psikolojik zamandan söz ediyoruz.

Yaptığınız şeyi ya da bulunduğunuz yeri hayatınızın

Page 195: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

ana amacı olarak gördüğünüzde, zamanı inkar edersiniz.Bu son derece güçlendiricidir. Yaptığınız şeyde zamanıninkar edilmesi, iç ve dış amaçlarınız, yani Varlık ve yapışarasında bir bağlantı kurar. Zamanı inkar ettiğinizde,egoyu inkar edersiniz. Ne yaparsanız, son derece iyi birşekilde yaparsınız, çünkü yapmanın kendisi dikkatinizinasıl odak noktası haline gelir. O zaman yaptığınız şey,bilincinizin bu dünyaya girdiği kanal haline gelir. Bu da,yaptığınız şeyde kalite olacağı anlamına gelir; odanın diğertarafına yürümek ya da bir telefon rehberinin sayfalarınıkarıştırmak kadar basit bir şey olsa bile. Sayfalarıçevirmenin asıl amacı, sayfaları çevirmek olur; aradığınıznumarayi bulmak, ikinci amaç haline gelir. Odanın diğertarafına yürümenin amacı odanın

269

ECKHART TOLLE

diğer tarafına yürümek olur; diğer tarafta duran kitabıalmak ikinci amacınızdır. Ama kitabı aldığınız anda, anaamacınız kitabı almaya dönüşür.

Daha önce sözünü ettiğimi zaman paradoksunuhatırlıyor musunuz? Yaptığınız her şey zaman alır ve yinede daima şimdidedir. Dolayısıyla, iç amacınız zamanı inkaretmekken, dış amacınızın gelecekle ilgili olması şarttır,çünkü zaman olmadan var olamaz. Ama daima ikincildir.Endişeli ya da gergin olduğunuzda, dış amacınız kontrolüele almıştır ve iç amacınızı gözden kaçırmışsınızdır. Bilinçdurumunuzun öncelikli olduğunu, diğer her şeyin ikincilolarak kaldığını unutmuşsunuzdur.

Bu şekilde yaşamak, büyük bir şeyler başarmamıengellemez mi? Hayatım boyunca küçük şeyler yapmakzorunda kalmaktan korkuyorum; hiçbir sonucu olmayanşeyler. Asla sıradanlığın üzerine çıkamayacağımdan, aslabüyük bir şey yapmaya cesaret edemeyeceğimden,potansiyelimi hayata geçiremeyeceğim-den korkuyorum.

Büyüklük, onurlandırılan ve değer verilen küçükşeylerden doğar. Herkesin hayatı aslında küçük şeylerdenoluşur. Büyüklük zihinsel bir kavramdır ve egonun ensevdiği fantezidir. Ama asıl paradoks, büyüklüğüntemelinin andaki küçük şeyleri onurlandırmaktayatmasıdır. Şu an daima küçüktür ama içinde en büyük

Page 196: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

güç gizlidir. Tıpkı en küçük şeylerden biri olan ama yinede inanılmaz bir güç içeren atom gibi. Ancak kendinizişimdiki anla uyumlandırdığınız za-

270

VAK OLMANIN GUCU

man bu güce ulaşabilirsiniz. Daha doğrusu, ancak o zamano güç size ulaşarak içinizden bu dünyaya akabilir. "İşleriyapan ben değilim, içimdeki Babam'dır," derken, İsa bunukastediyordu. Endişeler, gerilimler ve olumsuzluk, sizi bugüçten uzak tutar. Evreni yöneten güçten ayrı olduğunuzillüzyonu geri döner. Kendinizi yine yalnız hissedersiniz,bir şeylere karşı mücadele edersiniz veya onu ya da bunubaşarmaya çalışırsınız. Neden endişe, gerilim veyaolumsuzluk doğar? Çünkü şimdiki andanuzaklaşmışsmızdır. Bunu neden yaparsınız? Başka birşeyin daha önemli olduğunu düşündüğünüz için. Anaamacınızı unutursunuz. Küçük bir hata, tek bir yanlışanlama, sizi acı dünyasının içine alır.

Şu an sayesinde, hayatın kendisine ulaşabilirsiniz vebuna da geleneksel adıyla "Tanrı" denir. Ondanuzaklaşmaya başladığınız anda, Tanrı hayatınızıngerçekliği olmaktan çıkar ve elinizde kalan tek şey,bazılarının inandığı, bazılarının da reddettiği zihinselTanrı kavramı olur. Tanrı'ya inanmak bile, hayatınızın heranında kendini ifade eden Tanrı gerçekliğini yaşamakyanında bir hiçtir.

Şu anla tam bir uyum içinde olmak, bütün hareketinkesilmesi anlamına gelmez mi? Herhangi bir amacınvarlığı, şu anla uyumda geçici bir kesinti olacağı ve belkio amaca ulaşıldığında aynı uyumun daha derin, dahayüksek veya daha karmaşık bir seviyede yeniden oluşacağıanlamına gelmez mi? Toprağın arasından yolunu bulmayaçalışan bir bitkinin, bir ama-

271

Page 197: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

ECKHART TOLLE

cı olduğu için şu anla tam bir uyum içinde olamayacağınainanıyorum: Sonuçta amacı büyük bir ağaç olmaktır. Belkide yetişkinliğe ulaştığında, şimdiki anla uyum içindeyaşayabilir.

Bitkinin kökü hiçbir şey istemez, çünkü bütünle birdirve bütünlük onun içinden akar. Bütünün - Hayatın - fidanınbir ağaca dönüşmesini istediğini söyleyebiliriz ama fidankendisini hayattan ayrı görmez ve dolayısıyla kendisi içinbir şey istemez. Hayatın istekleriyle birdir. Endişeli ya dagergin olmamasının nedeni budur. Eğer erkenden ölmesigerekirse, kolaylıkla ölür. Hayatta olduğu gibi, ölümde debütüne teslim olur. Asıl köklerinin Varlığa, biçimi olmayansonsuz Hayata bağlı olduğunu bilir.

Antik Çin'deki Taocu bilgeler gibi, İsa da doğadanörnekler vermeyi severdi, çünkü doğada insanlarınbağlantılarını kaybettiği bir güç görürdü. Bu, evreninyaratıcı gücüdür. İsa, Tanrı eğer basit çiçekleri bileböylesine bir güzellikle yarattıysa, bir de bizi nasılgiydireceğini düşünmemizi söylerdi. Yani, doğa evreninevrim sürecinde güzel bir ifadeyken, insanlar onun altındayatan zekayla uyum içinde olduklarında, aynı dürtüyü dahayüksek, daha muhteşem bir şekilde ifade edeceklerdemektir.

Dolayısıyla, önce kendi iç amacınıza sadık kalarakhayata sadık kalırsınız. Şimdide yaşayarak ve yaptığınızşeye kendinizi tamamen vererek, eylemlerinizin ruhsalgüçle dolmasını sağlarsınız. Başlangıçta yaptığınız şeyde,fark edilir hiçbir değişim olmayabi-

272

VAR OLMANIN GÜCÜ

lir; sadece nasılı değişir. Öncelikli amacınız, şimdiyaptığınız şeye bilincin akmasını sağlamaktır. İkinci amaç,yaptığınız şeyle ne başarmayı istediğinizdir. Daha önceamaç kavramı hep gelecekle bağdaştırılır-ken, şimdisadece şimdide bulunabilecek daha derin bir amaç vezamanın inkarı söz konusudur.

insanlarla bir araya geldiğinizde, onlara dikkatiniziolabildiğince verin. Artık bir kişi olarak değil, birfarkındalık alanı, bir Varlık olarak orada kendinizi varedersiniz. Diğer kişiyle paylaşımda olmanın önceliklinedeni — bir şey alıp satmak, bir bilgi almak ya da

Page 198: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

vermek vb. - ikinci derece öneme sahip olur. Aranızdayükselen farkındalık alanı, paylaşımın öncelikli amacıhaline gelir. O farkındalık boşluğu, konuştuğunuzşeylerden, etrafınızdaki fiziksel ya da zihinsel nesnelerdendaha fazla önem kazanır. İnsan varlığı, dünyadakişeylerden daha önemli hale gelir. Yapılması gereken birşeyi ihmal etmezsiniz. Aslında, işleri yapmak daha dakolaylaşmakla kalmaz, aynı zamanda Varlık boyutualgılandığı ve öncelikli hale geldiği için daha da güçlü birşekilde yapılır. İnsanlar arasındaki farkındalık alanınınbirleşmesi, dünya üzerindeki ilişkilerde en temel unsurdur.

Başarı kavramı sadece egosal bir illüzyon mu? Gerçekbaşarıyı nasıl ölçebiliriz?

Dünya size başarının seçtiğiniz bir hedefe ulaşmakolduğunu söyler. Başarının kazanmak olduğunu, saygınlıkve zenginliğin herhangi bir başarının temel içerikleriolduğunu söyler. Yukandakilerin

273

ECKHAET TOLLE

hepsi ya da bazıları, genellikle başarının yan getirilendirama asla kendisi değildir. Geleneksel başarı * kavramı,yaptığınız şeyin sonucuyla ilgilidir. Bazıla^ rı, başarının sıkıçalışma ve şansın, kararlılık ve yeteneğin bir birleşimi ya dadoğru zamanda doğru yerde olmak olduğunu söyler.Bunların herhangi biri başarının belirleyicileri olsa da, özüdeğildir. Dünyanın size söylemediği şey - çünkü kendisi debunu bilmez — bir insanının başarıya ulaşamayacağıdır.Sadece başarılı olabilirsiniz. Deli bir dünyanın size başarı-nın başarılı bir şimdiden başka bir şey olduğunu söy-lemesine izin vermeyin. Yani ne demektir bu? Yaptığınızşeyde, son derece basit bir eylem olsa bile, bir nitelikolmalıdır. Kalite, dikkat ve ilgi gerektirir ve bununla dafarkmdalık gelir. Nitelik sizin anda var olmanızı gerektirir.

Bir işadamı olduğunuzu ve yoğun stres ve mücadeleylegeçen iki yıldan sonra, çok iyi satan ve size parakazandıran bir ürün ortaya koyduğunuzu düşünelim. Bubaşarı mıdır? Geleneksel bakış açısıyla, evet. Gerçekte ise,o iki yılı hem kendi vücudunuzu hem de dünyayı olumsuzenerjiyle kirleterek geçirmişsinizdir, hayatı kendinize veçevrenizdekilere zindan etmişsinizdir ve karşılaşmadığınızinsanları bile olumsuz etkilemişsinizdir. Bütün bu eylemin

Page 199: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

ardında yatan şey, başarının gelecekteki bir olay olduğu,sonuçların araçları haklı çıkardığı yönündeki bilinçsiz birvarsayımdır. Sonuçlar ve araçlar aynıdır. Eğer araçlar insanmutluluğuna katkıda bulunmuyorsa, sonuç

274

VAR OLMANIN GÜCÜ

da farklı olmaz. Sonuç, kendisine götüren eylemlerdenayrılamaz ve o eylemlerle çoktan kirlenmiş olduğundan,kaçınılmaz bir şekilde mutsuzluk yaratacaktır. Bu karmikeylemdir ve mutsuzluğun bilinçsiz sürekliliğidir.

Bildiğiniz gibi, ikinci veya dış amacınız, zaman bo-yutundadır ama ana amacınız şimdiden ayrılamaz.Dolayısıyla, zamanın inkar edilmesini gerektirir. Peki nasıluzlaşırlar? Bütün yaşam yolculuğunuzun nihayetinde şuanda attığınız adımdan oluştuğunu anlayarak. Daima şuanda attığınız tek adım vardır ve bu yüzden bütündikkatinizi vermeniz gerekir. Bu, nereye gittiğinizibilmediğiniz anlamına gelmez; sadece bu adımın öncelikliolduğunu, varılacak yerin ise ikincil derecede olduğunugösterir. Vardığınız yerde karşılaştığınız şey, bu adımınkalitesine bağlıdır. Diğer bir deyişle: Gelecekte sizibekleyen şey, şimdiki bilinç durumunuza bağlıdır.

Yaptığınız iş zamana bağlı olmayan bir nitelikiçerdiğinde, işte bu başarıdır. Varlık yapılan şey ak-madığında, burada ve şimdide olmadığınızda, kendiniziyaptığınız şeyde kaybedersiniz. Aynı zamanda kendinizidüşüncelere kaptırır, dışarıda olan şeylere tepki verirsiniz.

"Kendini kaybetmek" dediğinizde tam olarak ne demekistiyorsunuz?

Gerçek kimliğinizin özü bilinçlidir. Bilinç (siz) ta-mamen düşünceyle tanımlandığında ve dolayısıyla temeldoğasını unuttuğunda, kendini düşüncelerde

275

Page 200: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

ECKHART TOLLE

kaybeder. İstek ya da korku gibi zihinsel-duygusal bi-çimlerle kendini tanımladığında - egonun önceliklidürtüleri - kendini o biçimlerde kaybeder. Bilinç aynızamanda kendini eylemle tanımladığında ve olanlara tepkiverdiğinde de kaybeder. Her düşünce, her arzu ya dakorku, her eylem ya da tepki, Varlığın basit mutluluğunualgılayamadığı için yerine koymak üzere zevk ve bazen deacı arayan sahte bir benlik duygusuyla karışır. Bu, Varlığınunutkanlığında yaşamaktır. Kim olduğunuzu unutarakyaşadığınızda, her başarı sadece geçici bir illüzyon olarakkalır. Ne başarırsanız başarın, çok geçmeden yine mutsuzolursunuz veya yeni bir sorun ya da ikilem dikkatinizitamamen kendi üzerine çeker.

iç amacımın ne olduğunu anlamaktan dış seviyede neyapmam gerektiğini bulmaya nasıl geçebilirim?

Dış amaç, kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterir vehiçbir dış amaç sonsuza dek sürmez. Zamanla sınırlıdır veonun yerine başka bir amaç geçer. İç amaca bağlılığın dışdünyayı ne ölçüde etkileyeceği ya da değiştireceği dekişiden kişiye değişir. Bazı insanlar için, geçmişleriylebağlarının aniden ya da zamanla kopması anlamınagelebilir. İşleri, yaşam şartları, ilişkileri... Her şey güçlü birdeğişim geçirir. Değişimlerin bazıları kendiliğindenbaşlayabilir; acı verici bir karar süreci gerekmez, sadeceani bir anlayış yeterli olur: Yapmam gereken şey bu. Kararzaten verilmiştir. Düşünceyle değil, farkındalıkla gelir. Birsabah uyandığınızda, ne yapmanız gerektiğini bildi-

276

VAR OLMANIN GUCU

ğinizi hissedersiniz. Bazıları kendilerini çılgın bir işortamından ya da yaşam durumundan çıkmak üzere bulur.Dolayısıyla, dış seviyede sizin için neyin doğru olduğunubulmadan önce, neyin işe yaradığını, neyin uyananbilinçle uyum içinde olduğunu anlamadan önce, neyindoğru olmadığını, neyin artık işe yaramadığını, neyin içamacınızla uyum içinde olmadığını bulmanız gerekebilir.

Diğer türde değişimler, aniden karşınıza çıkabilir. Yenibir tanışma, hayatınıza beklenmedik bir boyut katabilir.

Page 201: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

Uzun süreli bir engel ya da çatışma aniden sona erebilir.Dostlarınız ya sizinle birlikte bu değişimi geçirir ya dahayatınızdan çıkıp giderler. Bazı ilişkiler çözülür, diğerleriderinleşir. İşinizden ayrılabilir ya da işyerinizde olumludeğişim merkezi haline gelebilirsiniz. Eşiniz sizi terk ederya da yeni bir yakınlık seviyesine ulaşırsınız. Bazıdeğişimler yüzeyde olumsuz gibi görünebilir ama çokgeçmeden, hayatınızda oluşan o boşlukta yeni bir şeyinyükseleceğini görürsünüz.

Bir güvensizlik ve kararsızlık süreci yaşayabilirsiniz.Ne yapmalıyım? Hayatınızı artık ego yönetmediği için, dışgüvenlik için duyulan psikolojik ihtiyaç azalır.Belirsizliklerle yaşayabilir ve hatta bundan zevkalabilirsiniz. Belirsizliklerle rahat olmayı öğrendiğinizde,hayatınızda sonsuz olasılıklar açılır. Artık yaptığınız şeydebaskın unsur korku değildir ve herhangi bir eylemdebulunacağınız zaman tereddüt etmezsiniz. Romalı düşünürTacitus, şöyle demişti:

277

ECKHART TOLLE

"Güvenlik arzusu, bütün büyük ve soylu girişimlerinönünde duran şeydir." Eğer belirsizlik sizin için kabuledilmez bir şeyse, korkuya dönüşür. Eğer mükemmel birşekilde kabullenebiliyorsanız, canlılığa, yaratıcılığa vedikkate dönüşür.

Yıllar önce, güçlü bir içsel dürtünün sonucu olarak,dünyanın adına "gelecek vaat eden" diye adlandıracağı birakademik kariyeri arkamda bıraktım ve kendimibelirsizliğin ortasına attım; birkaç yıl sonra, bir ruhsalöğretmen olarak yeni enkarnasyonum ortaya çıktı. Çokdaha sonra, benzer bir şey tekrarlandı. İngiltere'dekievimden vazgeçip, Kuzey Amerika'nın Batı Sahilleri'netaşındım. Nedenini bilmesem bile, o dürtüye boyun eğdim.O belirsizliğin ortasından, Şimdi'nin Gücü doğdu. O kitabınbüyük bölümü, kendime ait bir evimin olmadığı birdönemde, Cali-fornia ve İngiliz Columbiası'nda yazıldı.Görünürde hiçbir gelirim ve neredeyse hiç birikimimyoktu. Ama her şey güzel bir şekilde yerini bulmuştu.Kitabımın yazımını bitirmek üzereyken param bitti. Birpiyango bileti aldım ve 1.000 dolar kazandım. O para saye-

Page 202: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

sinde bir ay daha yaşayabildim.Ama herkes bu tür büyük değişimler geçinmeyebilir.

Spektrumun diğer tarafında, oldukları yerde kalıpyaptıkları şeyi yapmaya devam edecek olan insanlar vardır.Onlar için, sadece nasıl değişir, ne değil. Bunun nedenikorku ya da tembellik değildir. Sadece şu anda yaptıklarışey bilincin bu dünyaya gelebilmesi için mükemmelkonumdadır ve başka bir şeye ihti-

278

VAR OLMANIN GUCU

yaçları yoktur. Yeni dünyanın ifadesini bulmasında onlarda üzerlerine düşeni yapmaktadırlar.

Herkes için durumun böyle olması gerekmez mi? Eğeriç amacını gerçekleştirmek şu anla bir olmaksa, nedenherhangi biri kendini şu anki işinden ya da yaşamtarzından ayrılmak zorunda hissetsin ki?

Anda yaşamak ve şu anla bir olmak, herhangi birdeğişim başlatamayacağımz ya da herhangi bir hareketyapamayacağınız anlamına gelmez. Ama eyleme geçmedürtüsü bazen egosal isteklerden ya da korkudan değil,daha derin bir seviyeden gelebilir. Şu anla iç uyumlanmabilincinizi açar ve şu anın parçası olduğu bütünle uyumhaline sokar. Bu olduğunda, bütün, yani yaşamın tamamı,içinizden akabilir.

Bütün derken neyi kastediyorsunuz?Bir tarafta, bütün, var olan her şeyi kapsar. Dünya ve

tüm kozmostur. Ama mikroplardan insanlara vegalaksilere kadar her şey, aslında birbirlerinden ayrıkimlikler değil, çok boyutlu şekilde iç içe geçmiş bir ağınparçalarıdır.

Bu birliği göremememizin, her şeyi birbirinden ayrısanmamızın iki nedeni vardır. Birincisi, gerçekliği sadecesınırlı duyularımıza indirgeyen algıdır: Sadecegörebildiğimiz, duyabildiğimiz, koklayabildiğimiz,tadabildiğimiz ve dokunabildiğimiz şeyleri gerçek sanırız.Ama yorumlama ya da zihinsel adlandırmalar olmadanalgıladığımızda, yani algılarımıza düşüncekatmadığımızda, görünürde ayrı gibi olan şeylerin dahaderinlerdeki bağlantılarını sezebiliriz.

279

Page 203: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

ECKHART TOLLE

Diğer daha ciddi neden, sürekli düşüncedir. Sürekli birdüşünce akıntısına kapıldığımızda, var olan her şeyarasındaki bağlantıları ve iç içe geçmişliği göremeyiz.Düşünce, gerçekliği cansız parçacıklara dönüştürür. Sonderece aptalca ve yıkıcı eylemler, böyle parçalanmışgerçeklik görüşlerinden doğar.

Yine de, var olan her şeyin birbirine bağlı olmasındanbile daha derin bir şey vardır. En derin seviyede, aslındaher şey birdir. Bu Kaynak'tır, yani ifade edilmemiş tekYaşam. Zaman içinde kendini ifade eden evrenin, zamanabağlı olmayan zekası.

Bütün, var olan şeylerden ve Varlıktan oluşur; ifadeedilen ve edilmeyen, dünya ve Tanrı. Dolayısıyla, bütünleuyum içinde olduğunuzda, iç içe geçmişliğin ve amacınınbilinçli bir parçası olursunuz: Yani bilincin bu dünyadakidoğuşu. Sonuç olarak, beklemediğiniz yerlerden yardımlaralmaya başlarsınız. İlginç tesadüfler, inanılmazkarşılaşmalar ve senkronize olmuş olaylar çok daha sıkgörülür. Cari Jung, senkronizasyon için "nedensel olmayanbağlayıcı prensip," derdi. Bu, yüzeyde senkronize olaylarolarak karşımıza çıkan şeylerin aslında nedensel bir bağıolmadığı anlamına gelir. Bu, görüntü ve biçim dünyasınınaltında yatan zekanın dış ifadesidir ve bu derin bağlılığızihnin anlaması mümkün değildir. Ama o zekanın kendiniifade edişinde bilinçli katılımcılar olabiliriz.

Doğa, bütünün bilinçsiz tekliği durumundadır. Örneğin,2004 yılındaki tsunami felaketinde neredeyse hiçbir vahşihayvanın ölmemesinin nedeni buydu. İn-

280

VAR OLMANIN GÜCÜ

sanlara oranla bütünle daha fazla bağlantıda olduk-larından, tsunaminin gelişini daha görülmesi veyaduyulması mümkün olmadan sezebilmiş ve daha yüksekbölgelere çekilme fırsatı bulabilmişlerdi. Belki de bu bileolaya insan bakış açısından yaklaşmak sayılabilir.Muhtemelen kendilerini nedensiz bir şekilde daha yüksekbölgelere doğru ilerlerken bulmuşlardı. Bunu şu nedenden

Page 204: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

dolayı yapmak, zihnin gerçekliği bölmesidir; doğa isebütünle bilinçsiz bir teklik içinde yaşamaktadır. Bütünlebilinçli bir teklikle yaşayarak bu dünyaya yeni bir boyutgetirmek, insanoğlu olarak bizim görevimizdir; böylece,bilinç evrensel zekayla uyum içinde olabilecektir.

Bütün, insan zihnini amacıyla uyumlu halde olan birşeyler ya da durumlar yaratmak için kullanabilir mi?

Evet, ilham ve dürtü, yani "ruh" ve coşku, yani "Tanrı"olduğunda, bir kişinin tek başına yapabileceğinin çokötesinde bir yaratıcı güç oluşur.

281

Page 205: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

10. Bölüm

YENİ BİR DÜNYA

Astronomlar, evrenin on beş milyar yıl önce devasa birpatlamayla oluştuğu ve o zamandan beri genişlemeyedevam ettiği sonucuna vardılar. Ama gerçek şu ki evrensadece genişlemiyor, aynı zamanda giderek daha kompleksbir hal alıyor ve giderek daha çok çeşitleniyor. Bazı bilimadamları, bu sürecin belli bir noktadan sonra tersinedöneceğini, çokluktan tekliğe doğru bir akış olacağını bilesöylüyorlar. O zaman evren genişlemesini durduraraktekrar büzülmeye başlayacak ve sonunda ifade edilmemiş,kavranamaz hiçliğe geri dönecek; belki de doğum,genişleme, büzülme ve ölme döngüsünü defalarcatekrarlayacak. Peki amacı ne? "Evren neden var olmazahmetine katlanıyor?" diye sorar Stephen Hawking, hiçbirmatematik modelinin bu soruya asla cevap veremeyeceğinibilerek.

283

Page 206: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

ECKHART TOLLE

Sadece dışarı bakmak yerine içe bakarsanız, bir iç vebir de dış amacını olduğunu keşfedersiniz. Makrb-kozmosun mikroskobik bir yansıması olduğunuzdan,evrenin de sizinkinden ayrılamayan bir iç ve dış amacıolduğu açıktır. Evrenin dış amacı, biçim yaratmak vebiçimlerin etkileşimleri sayesinde kendini deneyim-lemektir; oyun, dram, rüya, adına ne derseniz. İç amacı isebiçimi olmayan özünü uyandırmaktır. Sonrasında iç ve dışamaçların birleşmesi gelir: O özü - bilinci - biçimdünyasına getirerek dünyayı değiştirmek. Bu değişiminnihai amacı, insan zihninin hayal edebileceği ya dakavrayabileceği her şeyin ötesindedir. Yine de, budönemde bu gezegen üzerinde bu değişim gerçek-leşmektedir ve sorumluluğu da bizlere verilmiştir. Bizimaracılığımızla iç ve dış amaç, yani dünya ve Tanrıbirleşecektir.

Evrenin genişleyip büzülmesinin hayatımız üzerinde negibi bir etkisi olduğuna bakmadan önce, evrenin doğasıhakkında söylenen hiçbir şeyin mutlak gerçek olarak kabuledilmemesi gerektiğini aklımızdan çıkarmamamız gerekir.Ne kavramlar ne de matematik formülleri sonsuzluğuaçıklayabilir. Hiçbir düşünce, bütünün enginliğinikapsayamaz. Gerçeklik birleşmiş bir bütündür amadüşünce onu parçalara ayırır. Bu da temel yanlış algılarakapı açar; birbirinden ayrı olaylar ve şeyler var, bununnedeni şudur gibi. Her düşünce bir bakış açısı anlamınagelir ve her bakış açısı - doğası gereği - sınırlama getirir.Yani sonuçta mutlak bir gerçekliği olamaz. Sadece bütü-

284

VAE OLMANIN GÜCÜ

nün kendisi mutlak gerçeğe sahiptir ve o da ne düşü-nülebilir ne de söze dökülebilir. Düşünce sınırlarınınötesinden görülen ve bu yüzden insan zihni için kav-ranamaz olan şey şudur: Her şey şimdide olur! Olmuşolan ve olacak olan her şey, zihinsel bir yapı olan za-manın dışında, şimdidedir.

Göreceli ve mutlak gerçeğin bir örneği olarak, güneşin

Page 207: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

doğuşunu ve batışını ele alın. Güneşin sabahlarıdoğduğunu ve akşamları battığını söylediğimizde, budoğrudur; ama aynı zamanda da sadece göreceli birdoğrudur. Mutlak açıdan bakıldığında yanlıştır. Güneş,sadece gezegenin yüzeyinde ya da yüzeyine yakın biryerde yaşayan bîri için doğup batmaktadır. Eğer uzaydaolsaydınız, güneşin ne doğduğunu ne de battığınıgörürdünüz; sadece sürekli parladığına tanık olurdunuz.Yine de, bunu anladıktan sonra bile, gün-doğumu vegünbatımmdan söz edebiliriz, hâlâ güzelliğini görebilir,resmini yapabilir, üzerine şiirler yazabiliriz; artık mutlakbir gerçeklikten çok göreceli bir gerçeklik olduğunubilmemize rağmen.

O halde, başka bir göreceli gerçeklikten söz ederekkonumuza devam edelim: Biçimsel evrene gelmek vebiçimi olmayana geri dönmek; yani daha sınırlı zamanaçısından, bunun hayatınız üzerinde yarattığı etki."Hayatım" kavramı, elbette ki düşünce tarafındanyaratılmış başka bir sınırlı bakış açısı, başka bir göreceligerçektir. Ama gerçekte ise siz ve hayat bir olduğunuzdan,aslında "sizin" hayatınız diye bir şey yoktur.

285

ECKHART TOLLE

HAYATINIZIN KISA BİR TARİHİ

Dünyanın ifade bulması ve ifade edilmemişe geri dönmesi- genişlemesi ve büzülmesi - dışarı çıkış ve eve dönüşdediğimiz iki evrensel harekettir. Bu iki hareket, bütünevrende çeşitli şekillerde kendini ifade eder; örneğinkalbinizin genişleyip büzülmesi, nefes alıp verirkengöğsünüzün kalkıp inmesi gibi. Aynı zamanda, uyku veuyanıklık döngüsüyle de kendini ifade eder. Her gece,derin, rüyasız bir uykuya daldığınızda, farkında olmadan,bütün yaşamın ifade edilmemiş Kaynağına geri dönersinizve sabah tekrar yenilenmiş bir şekilde uyanırsınız.

Bu iki hareket, dışarı çıkış ve eve dönüş, kişinin ya-şamında da kendini gösterir. Bir anlamda hiç yoktan budünyaya geliverirsiniz. Doğumu genişleme izler. Sadecefiziksel gelişim değil, aynı zamanda bilgi, hareket, mül-kiyet, deneyim gelişimleri de söz konusudur. Etki alanınızgenişler ve hayat giderek karmaşıklasın Bu, dış amacınızıbulmak veya izlemekle ilgilendiğiniz dönemdir. Aynı

Page 208: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

zamanda genellikle egonun genişlemesi, kendinizinesnelerle tanımlama ve dolayısıyla kimliğinizi giderekdaha belirgin bir şekilde oluşturma söz konusudur. Bu,aynı zamanda dış amacın ego tarafından gasp edildiği,doğal olarak genişlemesinin farkında olmadığı için hepdaha fazlasını istediği dönemdir.

Sonra, nihayet buraya ait olduğunuzu veya başardığınızıdüşündüğünüzde, geri dönüş başlar. Belki size yakın olan,dünyanızın birer parçası olan insanlar öl-

286

VAR OLMANIN GÜCÜ

meye başlar. Fiziksel biçiminiz zayıflar; etki alanınızdaralır. Daha fazla olmak yerine, daha az haline gelirsinizve egonuz buna giderek artan bir endişeyle tepki verir.Dünyanız büzülmeye başlamıştır ve artık kontrolünüzükaybettiğinizi hissedebilirsiniz. Sizin hayata tepkivermeniz yerine, hayat yavaşça dünyanızı daraltır. Kendinibiçimle tanımlayan bilinç, artık günbatımını yaşamakta,biçimin çözüldüğünü gözlemlemektedir. Ve günün birindesiz de kaybolursunuz. Koltuğunuz hâlâ oradadır. Amasizin oturduğunuz yerde şimdi bir boşluk vardır. Yıllarönce geldiğiniz yere geri dönersiniz.

Herkesin hayatı - her canlı formu - bir dünyayı temsileder ve evrenin kendini deneyimlediği şekilde kendinideneyimler. Biçim çözüldüğünde, bir dünya sona erer;ama aslında sayısız dünyalardan sadece biridir.

UYANIŞ VE EVE DÖNÜŞ

Kişinin hayatındaki eve dönüş, uyanış ya da biçimin çö-zülüşü - yaşlılık, hastalık, sakatlık, kayıp veya bir türkişisel trajedi şeklinde olsun - büyük bir ruhsal uyanışpotansiyeline sahiptir. Yani bilincin biçimden ayrılışı.Çağdaş kültürümüzde çok az ruhsal gerçek olduğundan,birçok kişi bunu bir fırsat olarak görmemektedir ve buyüzden, kendileri ya da yakınlarından biri böyle bir şeyyaşadığında, korkunç bir terslik olduğunu, olmamasıgereken bir şeyin olduğunu düşünürler.

287

Page 209: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

ECKHART TOLLE

Uygarlığımızda, insanlığın durumuyla ilgili derin bircehalet söz konusudur ve ruhsal açıdan ne kadar cahilolursanız, o kadar çok acı çekersiniz. Birçok kişiye göre -özellikle de Batı'da yaşayanlar - ölüm soyut bir kavramdandaha fazlası değildir ve bu yüzden, çözülmeye yaklaşırkeninsana neler olduğunu anlayamazlar. Çoğu yaşlı veyıpranmış insan, yurtlara kapatılır. Ölenlerin cesetleri - bazıkültürlerde herkesin görmesi için açıkça sergilenir - ortadankaldırılır ve gözden uzaklaştırılır. Ölen kişi bir yakınınızdeğilse, bir cesedi görmeye çalıştığınızda, bunun neredeyseyasadışı olduğunu fark edersiniz. Cenaze evlerinde,yüzünüze makyaj bile yaparlar. Ölümün sadece aziz birgörüntüsünü görmenize izin vardır.

Ölüm onlar için sadece soyut bir kavram olduğundan,çoğu insan kendilerini bekleyen çözülüşe karşı tamamenhazırlıksızdır. Ölüm yaklaştığında, bir şaşkınlık,umutsuzluk ve korku yaşanır. Artık hiçbir şeyin anlamıkalmaz, çünkü hayatın bütün anlamları ve amacı,başarmak, bir şeyler edinmek, kurmak, korumak ve tatminolmakla ilgilidir. Yani hayat, dış hareketlerle ve kendinibiçimle tanımlamayla bağdaştırılır. Çoğu insan, yaşamları,dünyaları yıkılmaya başladığında, herhangi bir anlamçıkaramazlar. Yine de, potansiyel olarak, burada çok dahaderin anlamlar gizlidir.

Özellikle yaşlılığa yaklaşırken, birinin kaybı ya dakişisel bir trajedi sayesinde, ruhsal boyut kişinin yaşamınagirmeye başlar. Yani iç amaçları, ancak dış amaçlarıçöktüğü ve egonun kabuğu çatlamaya başladığı za-

288

VAR OLMANIN GÜCÜ

man kendini belli eder. Böyle olaylar, biçimin çözülüşünedoğru yeni bir dönüş hareketinin başladığının gös-tergesidir. Birçok antik kültürde, bu süreci sezgisel olarakanladıklarını görürsünüz ve yaşlı insanlara bu kadar saygıduyulmasının nedeni de budur. Onlar, bilgelik abideleridirve uygarlıkların varlığını sürdürmek için ihtiyaç

Page 210: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

duydukları derinlik boyutunu sağlarlar. Kendini sadece dışboyutla tanımlayan ve ruhun içsel boyutuna tamamen cahilkalan bizim uygarlığımızda, yaşlı ya da eski kelimesisadece olumsuz kavramlar çağrıştırır. İşe yaramaz olarakgörülür ve birine yaşlı demek neredeyse hakaretmiş gibialgılanır. Eskiden "büyükanne" kelimesi büyük saygınlıkçağrıştırırdı. Şimdi ise en fazla şirin olarakalgılanmaktadır. Yaşlı neden işe yaramaz olarakdeğerlendirilir? Çünkü yaşlılıkta, vurgu bir şeyleryapmaktan Varlığa kayar ve kendini bir şeyler yapmayakaptırmış olan uygarlığımız, Varlık hakkında hiçbir şeybilmez. Şöyle sorar: Varlık mı? Onunla ne yapabilirsin ki?

Bazı insanlarda, dışa doğru hareket aniden ve erkendenkesilebilir. Bazı durumlarda, bu geçici bir süreç olabilir;bazılarında ise kalıcıdır. Küçük bir çocuğun ölümleyüzleşmemesi gerektiğine inanırız ama aslında bazıçocukların hastalık ya da kaza nedeniyle ebeveynlerindenbirinin ya da her ikisinin ölümüyle karşılaşması gerekir;hatta kendi ölümlerinin olasılığıyla bile. Bazı çocuklar,hayatlarının doğal genişlemesini sınırlayan sorunlarladoğarlar. Ya da çok genç bir yaşta kişinin hayatına büyükbir sınırlama gelebilir.

289

ECKHART TOLLE

Ama dışa doğru hareketin "olmaması gereken bir za-manda" kesilmesi, aynı zamanda o kişi için erken birruhsal uyanış potansiyelini de beraberinde getirebilir.Aslında olmaması gereken hiçbir şey olmaz; yani, dahabüyük bütünün ve amacının parçası olmayan hiçbir şeyolmaz. Dolayısıyla, dış amacın yıkılışı bizi kendi iç ama-cımızı bulmaya ve dolayısıyla da içle uyum içinde dahaderin bir dış amacın kendini göstermesine yol açabilir.Büyük acılar çeken çocuklar, genellikle yaşlarından önceolgunlaşırlar.

Biçim seviyesinde kaybedilen, öz seviyesinde kazanılır.Geleneksel "kör kâhin" ya da "sakat şifacı" figürü, biçimseviyesinde büyük bir kaybın ya da sakatlığın ruhta biraçılış yaratmasının simgesidir. Bütün biçimlerin dengesizdoğasının doğrudan bir deneyimiyle karşılaştığınızda,muhtemelen biçime yeniden aşırı değer yüklersiniz veböylece kendinizi onun içinde kaybedersiniz.

Page 211: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

Biçimin çözülüşünün sunduğu fırsat, çağdaş kültü-rümüzde yeni yeni fark edilmektedir. İnsanların çoğu hâlâbu fırsatı trajik bir şekilde kaçırmaktadır, çünkü egonunkendini dışa doğru genişlemeyle tanımlama yeteneğiolduğu kadar, eve dönüş hareketiyle tanımlama yeteneğide vardır. Bu durum, egonun kabuğunun açılması yerinebüzülmesine, giderek daha da sertleşmesine neden olur. Ozaman, zayıflayan ego geri kalan günlerini sızlanıp şikayetederek, korku veya öfkeye, kendine acımaya, suçlamayaya da diğer türde zihinsel-duy-gusal durumlara kısılıpkalmış bir halde bulur ve ken-

290

VAR OLMANIN GÜCÜ

dini anılara bağlılık, sürekli geçmişle ilgili düşünüp ko-nuşmak şeklinde ifade eder.

Ego kişinin hayatında kendini artık dışa doğru hare-ketle tanımlayamadığında, yaşlılık ya da yaklaşan ölüm,asıl anlamım gösterir: Ruhlar alemine bir açılış. Busürecin somut halini yaşayan /aslılarla karşılaştım. Tamanlamıyla ışık saçıyorlardı. Zayıflayan biçimleri, bilincinışığına karşı şeffaf bir hal almıştı.

Yeni dünyada, yaşlılık evrensel olarak tanınacak vefazlasıyla değer bulacaktır. Kendilerini hâlâ yaşamlarınındış şartlarında kaybetmiş olanlar için, iç amaçlarınınuyanışı olması gerekenden daha uzun sürecektir.Birçokları için ise, uyanış sürecinin yoğunlaşması vehızlanması anlamım taşıyacaktır.

UYANIŞ VE DIŞA DOĞRU HAREKET

Kişinin hayatındaki dışa doğru hareket, geleneksel olarakego tarafından ele geçirilmiştir ve kendi genişlemesi içinkullanılmaktadır. "Bak neler yapabiliyorum. Bahse girerimsen bunu yapamazsın," der küçük bir çocuk diğerine,vücudunun giderek artan gücünü ve yeteneklerini keşfe-derken. Bu, egonun kendini dışa doğru hareketle, "sendendaha fazla" kavramıyla tanımlamasının ve başkalarımküçülterek kendini güçlendirme girişiminin ilkidir. Elbetteki egonun birçok yanlış algılarının sadece başlangıcıdır.Ne var ki farkındalığınız arttıkça ve ego artık hayatınızıyöneten güç olmaktan çıktıkça, iç amacınızı uyan-

Page 212: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

291

ECKHART TOLLE

dırmak için dünyanızın çökmesini ya da büzülmesinibeklemeniz gerekmez. Gezegende yeni bilinç uyanmayabaşladıkça, uyandırılmak için sarsılması gerekmeyeninsanların sayısı da hızla artacaktır. Hâlâ dışa doğrugenişleme sürecinde olsalar bile, bu insanlar uyanış sü-recini gönüllülükle kucaklayacaklardır. Bu döngü dahafazla egoyla yönetilmediğinde, ruhsal boyut dışa doğruhareket sayesinde bu dünyaya gelecektir ve konuşmalar,düşünceler, eylemler ve yaratımlar, eve dönüş hareketikadar güçlü bir etki yapacaktır.

Şimdiye kadar, evrensel zekanın çok minik bir zerresiolan insan zekası, ego tarafından bozulmuş ve yanlışşekilde kullanılmıştır. Ben buna "deliliğin hizmetindekizeka" diyorum. Atomu bölmek muazzam bir zeka gerek-tirir. Ama bu zekayı atom bombalan yapıp biriktirmek içinkullanmak, delicedir veya en iyi haliyle son derece büyükbir budalalıktır. Aptallık görece zararsızdır ama zekiaptallık son derece tehlikeli olabilir. Bu zeki aptallık -dünyamızda ve tarihimizde sayısız örneklerini bu-labilirsiniz - şimdi bir tür olarak varlığımızı tehdit ederhale gelmiştir.

Egosal bozukluk olmadığı takdirde, zekamız evrenselzekanın dışa doğru hareketiyle ve yaratma dürtüsüyle tambir uyum içinde olur. Biçimin yaratılmasının bilinçlikatılımcıları haline geliriz. Aslında yaratan biz değiliz-dir;bizim aracılığımızla yaratımı gerçekleştiren evrenselzekadır. Kendimizi yarattığımız şeyle tanımlamayız ve buyüzden de kendimizi yaptığımız şeyde kaybetmeyiz.Yaratım eyleminin en yüksek yoğunlukta enerji gerektir-

292

VAR OLMANIN GÜCÜ

diğini biliyoruz ama hiç de "sıkı çalışma" ya da gerilimleilgisi yoktur. Gerilimle yoğunluk arasındaki farkı anla-mamız gerekir. Mücadele, zorlanma ya da gerilim, ego-nun geri döndüğünün işaretidir ve engellerle karşılaştı-

Page 213: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

ğımızda egonun verdiği olumsuz tepkilerden ibarettir.Egonun "düşman" yaratma isteğinin ardında yatan şey,

biçime eşit yoğunlukta enerjiyle karşı çıkmaktır. Ego nekadar güçlü olursa, insanlar arasındaki ayrılık duygusu daaynı ölçüde güçlü olur. Zıt tepkiler yaratmayan eylemler,sadece herkesin iyiliğini hedefleyenlerdir. Böylece güçlerbirleşirler; ayrılmazlar. Herhangi bir şey "benim" ülkemiçin değil, insanlık için yapılmalıdır; "benim" dinim içindeğil, tüm insanlarda doğmaya başlayan bilinç içinolmalıdır; "benim" türüm için değil, doğadaki tüm canlılarve tüm doğa için olmalıdır.

Gerekli olmasına rağmen, eylemin dış gerçekliğimiziifade etmekte ikincil unsur olduğunu da öğreniyoruz.Öncelikli unsur, bilinçtir. Ne kadar aktif olursak olalım,ne kadar çaba harcarsak harcayalım, dünyamızı yaratanbilinç durumumuzdur ve eğer iç seviyemizde hiçbirdeğişiklik olmazsa, hiçbir eylem miktarı herhangi bir farkyaratamayacaktır. Tek yaptığımız, aynı dünyanın farklıversiyonlarını defalarca yaratmak olur.

BİLİNÇ

Bilinçliliğin kendisi bilinçtir. İfade edilmemiş, sonsuzolandır. Ama evren, sadece zaman içinde bilinçli hale

293

ECKHAET TOLLE

gelir. Bilincin kendisi zamandan bağımsızdır ve bu yüzdende gelişemez. Ne doğumu ne de ölümü söz konusudur.Bilinç ifade edilen evren haline geldiğinde, zamana bağlıolur ve bir evrim sürecinden geçmesi gerekir. Hiçbir insanzihni, bu süreci tamamen kavrayabilecek kapasiteye sahipdeğildir. Ama kendi içimizde bir görüntüsünüyakalayabilir ve bilinçli bir katılımcısı olabiliriz. '

Bilinç zekadır; biçimin ardında yatan düzenleyiciprensiptir. Bilinçlilik milyonlarca yıldır hazırlayıcı bi-çimlere bürünmüştür ve onlar aracılığıyla kendini ifadeetmiştir.

Saf bilincin ifade edilmemiş alemi başka bir boyutolarak düşünülebilirse de, bu biçim boyutundan ayrıdeğildir. Biçim ve biçimi olmayan iç içe geçmiştir. Biçimiolmayan, bu boyuta farkındalık, iç boşluk, Varlık olarak

Page 214: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

akar. Bunu nasıl yapar? Bilinçli olan insan biçimisayesinde. İnsan biçimi, bu yüksek amaç için yaratılmıştırve milyonlarca diğer biçim ona zemin hazırlamıştır.

Bilinç kendini ifade boyutunda var eder ve biçimhaline gelir. Bunu yaparken, rüyadaymış gibi bir durumagirer. Zeka kalır ama bilinç kendini algılayamaz. Kendinibilinç içinde kaybederek biçimlerle tanımlanır. Bu, ilahiolanın maddeye girişi gibi tanımlanabilir. Evreninevriminin bu aşamasında, bütün dışa doğru hareket, burüyadaymış gibi durumda gerçekleşir. Uyanışınkıvılcımları sadece bireysel bir biçim yok olduğunda, yaniöldüğünde gelir. Sonra bir sonraki en-

294

VAR OLMANIN GÜCÜ

karnasyon, bir sonraki biçimle tanımlama, kolektif rüyanınparçası olan bir sonraki bireysel rüya başlar. Bf*. aslan birzebranın vücudunu parçaladığında, zebra biçimindekibilinç kendini çözülen biçimden ayırır ve bir an için bilinçolarak ölümsüz doğasının farkına varır; sonra hementekrar uykuya dalar ve başka bir biçimde enkarne olur.Aslan yaşlandığında ve artık avlana-mayacak halegeldiğinde, son nefesini verirken, yine kısa bir an uyanışgerçekleşir ve ardından yine başka bir rüya biçimi gelir.

Gezegenimizde, insan egosu kendini evrensel uykununson aşaması, bilincin kendini biçimle tanımlamasının sonadımı olarak ifade eder. Bu, bilincin evrimi için gereklibir aşamadır.

İnsan beyni, bilincin bu boyuta girdiği kanal açısındanoldukça farklı bir biçime sahiptir. Yaklaşık yüz milyarsinir hücresine (nöronlar) sahiptir; bu sayı, ga-laksimizdeki yıldızların sayısıyla hemen hemen aynıdır vedolayısıyla beynimiz, mikrokozmik bir galaksi olarakalgılanabilir. Beyin bilinç yaratmaz; bilinç, kendini ifadeetmek için dünya üzerindeki en karmaşık biçim olanbeyni yaratır.

Beyin hasar gördüğünde, bilincinizi kaybettiğinizanlamına gelmez. Sadece, bilincin bu boyuta girmek içinartık o biçimi kullanamadığı anlamına gelir. Bilincinizikaybetmeniz mümkün değildir, çünkü temelde osizsinizdir. Sadece sahip olduğunuz bir şeyikaybedebilirsiniz ama kendiniz olan bir şeyi kaybe-demezsiniz.

Page 215: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

295

ECKHART TOLLE

UYANIK EYLEM

Gezegenimizdeki bilinç evriminin bir sonraki aşaması,uyanık eylemlerdir. Şimdiki evrim aşamamızın sonlarınayaklaştıkça, ego giderek daha fazla bozulmaktadır; tıpkıbir tırtılın kelebeğe dönüşmeden önce kendini kozayakapatarak hareketsiz kalması gibi. Ama daha eskisiçözülürken bile yeni bilinç yükselmeye devam etmektedir.

İnsan bilincinin evriminde son derece muhteşem birdönemi yaşıyoruz ama ne yazık ki bu akşam televizyonhaberlerinde bununla ilgili bir şeye rastlaya-mayacaksınız.Gezegenimizde ve belki de galaksimizin birçok yerinde veötesinde, bilinç biçimsel rüyasından uyanmaktadır. Bu,bütün biçimlerin (dünyaların) çözüleceği anlamına gelmezama birçoğu yine de yok olacaktır. Bunun anlamı, bilincinartık kendini biçimde kaybetmeden biçimyaratabileceğidir. Biçimi yaratıp deneyimlerken bilekendinin farkında olmaya devam edebilir. Peki nedenbiçimi yaratmaya ve deneyimle-meye devam etmesigerekir? Zevk için. Bunu nasıl yapar? Uyanık eylemlergerçekleştirmeyi öğrenmiş uyanık insanlar aracılığıyla.

Uyanık eylem, dış amacınızın - yaptığınız şey - içamacınızla - uyanmak ve uyanık kalmak - uyum içindeolmasıdır. Uyanık eylem sayesinde, evrenin dış amacıylauyumlu hale gelirsiniz. Bilinç sizin sayenizde bu dünyayaakar. Düşüncelerinize akarak onları esinlendirir.Yaptığınız şeye akarak rehberlik eder ve güçlendirir.

296

VAR OLMANIN GÜCÜ

Yazgınızı izleyip izlemediğinizi ne yaptığınız değil,yaptığınız şeyi nasıl yaptığınız belirler. Yaptığınız şeyinasıl yaptığınız da bilinç durumunuzla belirlenir.

Page 216: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

Yaptığınız şeyin amacı sadece yapmanın kendisi ol-duğunda, öncelikleriniz değişir. Yaptığınız şeye bilincinakışı, yaptığınız şeyin kalitesini belirler. Diğer bir deyişle;herhangi bir durumda ve yaptığınız herhangi bir şeyde,bilinç durumunuz öncelikli etkendir; durum ve yaptığınızşey ikincil öneme sahiptir. "Gelecekteki" başarı,eylemlerin doğduğu bilinçten ayrılamaz. Egonun tepkiselgücü ya da uyanık bilincin dikkati olabilir. Bütün başarılıeylemler, uyanık dikkat alanından gelir; ego ve koşullu,şartlanmış, bilinçsiz düşünce bu konuda hiçbir şekildeyetkin olamaz.

UYANIK EYLEMİN ÜÇ YOLU

Bilincin yaptığınız şeye akabilmesinin ve kendini budünyada ifade edebilmesinin üç yolu vardır; bu yollarsayesinde, kendinizi evrenin yaratıcı gücüyle uyumlu halegetirebilirsiniz. Bu, yaptığınız şeye akan enerji frekansınıgösterir ve eylemlerinizi bu dünyada uyanmakta olanbilinçle birleştirir. Bu üç yoldan birine uymadığı takdirde,yaptığınız şey bozuk kalacak ve egonun etkisindeolacaktır. Bir günün akışını değiştirebilirler ama buyollardan birine uygun bir şey yaptığınızda, etkisi bütünhayatınız boyunca devam eder. Her yol, belli durumlar içinuygundur.

297

ECKHART TOLLE

Uyanıklığın yollan kabullenme, zevk alma ve coşkudur.Her biri, bilincin farklı bir frekansını temsil eder. Herhangibir şey yaparken içlerinden birinin kendini ifade edebilmesiiçin, canlı olmanız gerekir; en basit işten en karmaşık işekadar. Kabullenme, zevk alma Veya coşku durumundadeğilseniz, yakından baktığınızda kendiniz ve başkalarıiçin acı yarattığınızı görürsünüz.

KABULLENME

Yaparken zevk almadığınız bir şeyi, en azından yapmakzorunda olduğunuz bir şey olarak kabullenebilirsiniz.Kabullenme şu demektir: Şimdilik, durum budur, şu anda

Page 217: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

yapmam gereken şudur ve ben de bunu isteyerek ya-pacağım. Başınıza gelenleri içsel olarak kabullenmeninönemini uzun uzadıya incelemiştik; yaptığınız şeyi ka-bullenmek de bunun diğer bir yüzüdür. Örneğin, muhte-melen gecenin bir yansında ıssız bir yerde, tepenizden aşağıyağmur boşalırken, arabanızın patlak lastiğini de-ğiştirmekten zevk almayabilirsiniz ama bunu kabulle-nebilirsiniz. Kabullenme durumunda bir eylem gerçek-leştirmek, yaptığınız şeyle barış içinde olduğunuzu gösterir.Bu banş, yaptığınız şeye akan gizli bir enerji titreşimidir.Yüzeyde, kabullenme pasif bir. durum gibi görünebilir amagerçekte aktiftir ve yaratıcıdır, çünkü bu dünyaya tamamenyeni bir şey getirmektedir. Bu banş, bu gizli enerji titreşimi,bilinçtir ve dünyaya girme yol-lanndan biri, teslim olmuşeylem, yani kabullenmedir.

298

VAR OLMANIN GÜCÜ

Yaptığınız şeyden zevk almıyorsanız ya da kabulle-nemiyorsanız durun! Aksi takdirde, gerçekten sorumlulukalabileceğiniz tek şey olan bilinç durumunuz içinsorumluluğu almıyorsunuz demektir. Bilinç durumunuziçin sorumluluk almazsanız, hayatınızın da sorum-luluğunu almıyorsunuz demektir.

ZEVK ALMAK

Teslim olmuş eylemle gelen barış, yaptığınız şeydengerçekten zevk almanızı sağlayan bir canlılık duygusunadönüşür. Zevk almak, uyanık eylemin ikinci yoludur.Yeni dünyada, insanların eylemlerinin ardında yatan iticigüç istek olmaktan çıkacak ve zevk almak haline gelecek.İstemek, bütün yaratılışın ardında yatan güçten bağımsız,ayrı bir parça olduğunuz konusunda egonun yarattığıillüzyondan kaynaklanır. Zevk almak sayesinde, buevrensel yaratıcı gücün kendisine bağlanırsınız.

Gelecek ya da geçmiş yerine anda yaşadığınızda, ha-yatınızın odak noktası, yaptığınız şeyden zevk alabilmebecerisi - ve hayatınızın kalitesiyle birlikte - belirginşekilde yükselir. Mutluluk, Varlığın dinamik yönüdür.Evrenin yaratıcı gücü kendisinin farkına vardığında,mutluluk olarak kendini ifade eder. Yaptığınız şeydenzevk alabilmek için, hayatınızda "anlamlı" bir şey olma-

Page 218: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

sını beklemeniz gerekmez. Mutlulukta ihtiyacınız ola-bileceğinden çok daha fazla anlam vardır. "Yaşamaya

299

ECKHAET TOLLE

başlamayı beklemek" sendromu, bilinçsiz durumun enyaygın görülen aldatmacalarından biridir. Dış seviyedegenişleme ve olumlu değişim, yaptığınız şeyden zevk al-dığınızda hayatınıza çok daha kolay bir şekilde gelecektir.Yaptığınız şeyden zevk alabilmek için bir değişim ol-masını beklerseniz, daha çok beklersiniz. Yaptığınızşeyden zevk almak için zihninizden izin istemeyin. Bütünalacağınız, yaptığınız şeyden neden zevk alamayacağınızlailgili bir sürü bahane olur: "Şimdi olmaz," der zihniniz."Meşgul olduğumu görmüyor musun? Zamanım yok.Belki yarın zevk almaya başlayabilirsin..." Ama şu andayaptığınız şeyden zevk almaya başlamadığınız sürece, oyarın asla gelmez.

Bunu ya da şunu yapmaktan zevk alıyorum dediği-nizde, bu bir yanlış algıdır. Zevkin yaptığınız şeydenkaynaklandığı anlamına gelir ama gerçek hiç de böyledeğildir. Zevk, yaptığınız şeyden gelmez; yaptığınız şeyeakar ve böylece derinliklerinizden dünyaya ulaşır. Zevkinyaptığınız şeyden geldiğini sanmanız doğaldır ve aynızamanda da tehlikelidir, çünkü zevkin ve mutluluğunbaşka bir şeyden kaynaklanabileceğine inanmanıza nedenolur. O zaman dünyaya zevk getirmek yerine, dünyanın veyaptığınız şeylerin size zevk vermesini beklersiniz. Amabu olamaz. Birçok kişinin sürekli olarak hayal kırıklığınauğramasının nedeni budur. Dünya onlara ihtiyaçlarıolduğunu sandıklan şeyleri vermemektedir.

Peki yaptığınız şeyle zevk arasındaki ilişki nedir?Kendinizi tamamen verdiğiniz her eylemden, bir amaca

300

VAR OLMANIN GÜCÜ

hizmet etmeyen her faaliyetten zevk alırsımz. Gerçekte

Page 219: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

zevk aldığınız şey eylemin kendisi değil, sizin sayenizdeiçine akan derin canlılık duygusudur. O canlılık, si-~ zinlebirdir. Yani bir şeyi zevkle yaptığınızda, Varlığın dinamikyönüyle mutluluğu deneyimlersiniz. Yaptığınız herhangi birşeyden zevk almanın sizi tüm yaratılışın ardında yatan gücebağlamasının nedeni budur.

İşte hayatınıza güç ve yaratıcı enerji getirecek biruygulama. Her gün düzenli olarak yaptığınız şeylerin birlistesini hazırlayın. Sıkıcı, bıktırıcı, sinir bozucu ya dagerginlik yaratıcı olarak düşündüğünüz eylemleri deekleyin. Ama yapmaktan nefret ettiğiniz hiçbir şeyieklemeyin. Onlar, ya kabulleneceğiniz ya da yapmayıbırakacağınız şeylerdir. Listede evden işinize gidipgelmek, alışveriş yapmak, çamaşır yıkamak ya da günlükişleriniz arasında sıkıcı veya bıktırıcı olarak gördüğünüzherhangi bir şey olabilir. Bu faaliyetlere giriştiğiniz herseferinde, sizin için uyanıklık aracı olmalarına izin verin.Kendinizi tamamen yaptığınız işe verin ve eyleminardında yatan dingin, canlı bilincin farkında olun. Çokgeçmeden, sıkıcı, gerici, sinir bozucu olarakdeğerlendirdiğiniz bu işin gerçekten ile zevkli olduğunugöreceksiniz. Daha doğrusu, gerçekte zevk aldığınız şey oeylem değil, eyleme akan içsel bilinç boyutunuzdur. Bu,yaptığınız şeyde Varlığın mutluluğunu bulmaktır. Eğerhayatınızın yeterince önemli olmadığını, fazlasıyla gerginya da sıkıcı olduğunu düşünüyorsanız, bunun nedeni içselbilincinizi henüz hayatınıza aktaramamış olma-

301

ECKHART TOLLE

nızdır. Yaptığınız şeyde bilinçli olmak, henüz temelamacınız haline gelmemiştir.

İçsel bilinçlerini bu dünyaya ve yaptıkları işe akıtmayıöğrenen ve yaptıkları her şeyi farkındalıklanm korumakiçin kullanan insanların sayısı çoğaldıkça, yeni dünyabiraz daha yaklaşacaktır.

Varlığın mutluluğu, bilinçli olmamn mutluluğudur.O zaman uyanık farkındalık, kontrolü egonun elinden

alır ve hayatınızı yönetmeye başlar. O zaman, uzun zamanboyunca yaptığınız bir işin doğal olarak çok daha büyükbir şeye dönüşmeye başladığını görürsünüz.

Yaratım eylemi sayesinde başkalarının hayatlarınızenginleştiren insanların bazıları, sadece yapmaktan zevk

Page 220: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

aldıkları şeyi yapmakta ve bunun karşılığında herhangi birşey elde etmeyi beklememektedirler. Müzisyen, ressam,yazar, bilim adamı, öğretmen ya da mühendis olabilirler;ya da sosyal veya iş yapılarına yeni ifadeler kazandırmayıamaçlayabilirler (aydınlanmış iş). Bazen birkaç yılboyunca etki alanları küçük kalır, sonra aniden ya dazaman içinde giderek genişlemeye başlayabilir, yaratıcı birdalga oluşturabilirler. O zaman eylemleri daha önce hayalettikleri şeyin fazlasıyla ötesine geçer ve başkalarınadokunur. Zevke ek olarak, şimdi yaptıkları şeye yoğunlukda eklenmiştir ve bununla birlikte, normal insanlarınbaşarabileceği her şeyin ötesine geçen bir yaratıcı güçkendini dünyaya akıtmaya başlar.

Ama kafanızı sakın buna takmayın, çünkü, orada hâlâbazı ego kalıntıları olabilir. Hâlâ sıradan bir insanolduğunuzu unutmayın. Asıl sıra dışı olan, sizin

302

VAR OLMANIN GÜCÜ

aracılığınızla bu dünyaya gelen şeydir. Bütün varlıklarlapaylaştığınız özdür. On dördüncü yüzyılda İran'dayaşamış olan şair ve Sufi üstat Hafiz, bunu şöyle ifadeetmektedir: "Ben içinde Tann'nın nefesinin aktığı birflütüm; bu müziği dinleyin."

COŞKU

Yaratıcı kendini ifadenin, uyanma yönündeki iç amaç-larına sadık kalanlara gelebileceği bir yol daha vardır. Birgün aniden dış amaçlarının ne olduğunu kavrayı-verirler.Bir vizyonları, bir hedefleri olur ve o andan itibaren ohedefe ulaşmak için çalışırlar. Hedefleri veya vizyonları,zaten yaptıkları ve yapmaktan zevk aldıkları bir şeylebağlantılıdır. Uyanık eylemin üçüncü yolu burada kendinigösterir: Coşku.

Coşku, yaptığınız şeyden aldığınız derin zevke ekolarak, bir hedefiniz veya bir vizyonunuz olduğu anlamınagelir. Yaptığınız şeyin zevkine bir de hedefi eklediğinizde,enerji alanı veya titreşim frekansı değişir. Yapısal gerilimolarak adlandırabileceğimiz şey belli ölçüde zevkeeklenerek coşkuya dönüşür. Coşkunun beslediği yaratıcıeylemin zirvesinde, yaptığınız şeyin ardında muazzam biryoğunluk ve enerji oluşur. Ken-. dinizi hedefe doğru uçan

Page 221: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

bir ok gibi hissedersiniz; ve yolculuğun tadını çıkarırsınız.Dışarıdan bakan biri için, gerginmişsiniz gibi görü-

nebilir ama aslında coşku yoğunluğunun gerginlikle

303

ECKHART TOLLE

hiçbir ilgisi yoktur. Yaptığınız şeyi yapmaktan çok hedefeulaşmayı istediğinizde ve yapısal gerilim kaybolduğunda,stres kazanır. Stres, genellikle egonun geri döndüğününişaretidir ve kendinizi evrenin yaratıcı gücündenuzaklaştırıyorsunuz demektir. Bunun yerine, sadece egosalisteğin gücü ve gerilimi kalır; dolayısıyla, başarmak içinmücadele etmeniz ve "sıkı çalışmanız" gerekir. Stres, herzaman için yaptığınız şeyin kalitesini ve etkisini düşürür.Stresle endişe ve öfke gibi olumsuz duygular arasındagüçlü bir bağ vardır. Vücut için zehirli bir etkisi vardır vegünümüzde, kanser ve kalp hastalıkları gibi hastalıklarınen önemli nedenlerinden biri olarak görülmektedir.

Stresin aksine, coşkuda yüksek bir enerji frekansıvardır ve evrenin yaratıcı gücüyle titreşir. Ralph Wal-doEmerson bunu şöyle ifade etmiştir: "Hiçbir büyük şeycoşku olmadan başarılamaz." İngilizce coşku anlamınagelen enthusiasm kelimesi, antik Yunanca -en ekinden veTanrı anlamına gelen theos kelimelerinden türemiştir.Bununla ilgili olan enthousiazein kelimesi, "Tanntarafından ele geçirilmek" anlamına gelir. Aslında, kendibaşınıza yapabileceğiniz hiçbir önemli şey yoktur. Uzunsüren coşku, bir yaratıcı enerji dalgasını bu dünyaya getirirve bütün yapmanız gereken "dalgaya binmek"tir.

Coşku, yaptığınız şeye muazzam bir güç getirir veböylece, o güce ulaşmamış olan herkes, "sizin" başarıla-rınıza hayranlıkla bakarak, onları sizin kimliğinizeyüklerler. Ama İsa'nın şu sözlerini aklınızdan çıkarma-

304

VAR OLMANIN GÜCÜ

Page 222: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

manız gerekir: "Ben kendi kendime hiçbir şey yapamam."İsteme yoğunluğuna eşit zıt güç yaratan egosal isteğinaksine, coşkunun bir zıttı yoktur. Tek taraflıdır. Yaptığışeyler kazananlar ve kaybedenler yaratmaz. Başkalarınıdışarıda bırakmak yerine, onları da içine alır. İnsanlarıkullanması gerekmez, çünkü yaratma gücünün kendisidirve başka bir kaynaktan enerji almaya ihtiyacı yoktur.Egonun isteği daima başka birinden ya da başka birşeyden almaya çalışır; coşku ise bol bol verir. Coşku zordurumlar ya da işbirliği yapmayan insanlar şeklindeengellerle karşılaştığında, asla saldırmaz ve bunun yerineetraflarından dolaşır veya teslim olarak ya dakucaklayarak, zıt gücü yararlı bir enerjiye çevirerekdüşmanı dost yapar.

Coşku ve ego birlikte var olamazlar. Biri diğerininyokluğu anlamına gelir. Coşku nereye gittiğini bilir amaaynı zamanda, şu anla, canlılığının kaynağıyla,mutluluğuyla ve gücüyle derinden birdir. Coşku hiçbir şey"istemez," çünkü her şeye sahiptir. Hayatla birdir vecoşku temelli eylemler ne kadar dinamik olursa olsun,kendinizi onlarda kaybetmezsiniz. Çarkın ortasında daimadingin ama son derece uyanık bir boşluk, her şeyinkaynağı olan ama hiçbirinin dokunamadığı eylemlerinortasında bir huzur noktası bulunur.

Coşku sayesinde, evrenin dışa doğru yaratıcı prensi-biyle tam anlamıyla uyum içinde olursunuz ama kendiniziyaratımlarla tanımlamazsınız. Hiçbir tanım olmadığında,bağlantı da olmaz; çünkü bağlantı, acının en önemlinedenidir. Bir yaratıcı enerji dalgası geçtiğinde,

305

ECKHART TOLLE

yapısal gerilim tekrar azalır ve yaptığınız şeyin zevki kalır.Kimse sürekli coşkulu bir şekilde yaşayamaz. Daha sonrayeni bir yaratıcı enerji dalgası gelerek coşkuyuyenileyebilir.

Biçimlerin çözülüşüne yönelik hareket başladığında,coşku size daha fazla hizmet edemez. Coşku hayatın dışadoğru döngüsüne aittir. Sadece teslimiyet sayesindekendinizi geri dönüş hareketiyle uyumlandırabilir ve evedoğru yola çıkabilirsiniz.

Özetlemek gerekirse: Yaptığınız şeyden aldığınız zevkbir hedef ya da vizyonla birleştiğinde, coşkuya dönüşür.

Page 223: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

Bir hedefiniz olsa bile, şu anda yaptığınız şeyindikkatinizin odak noktası olarak kalması gerekir; aksitakdirde, evrensel amacın dışında kalırsınız. Vizyonunuzunveya hedefinizin sizin şişirilmiş bir imajınız ve dolayısıylaegonun gizlenmiş bir hali olmamasına dikkat edin; örneğinbir film yıldızı, ünlü bir yazar ya da zengin bir işadamıgibi. Hedefinizin, deniz kenarında bir villa, kendi şirketinizveya banka hesabınızda on milyon dolar gibi şunu ya dabunu elde etmeyi içermemesine de dikkat edin. Bütünbunlar statik hedeflerdir ve dolayısıyla sizigüçlendirmezler. Bunun yerine, dinamik hedefler seçin;örneğin, yaptığınız ve bütün insanlıkla sizi birleştirebilecekbir eylemi seçin. Kendinizi ünlü bir aktör ya da yazarolarak görmek yerine, çalışmanızla sayısız insanıesinlendirdiğinizi ve hayatlarına bir şeyler kattığınızıgörün. O eylemin sadece sizin hayatınızı değil, dahasayısız insanın hayatını zenginleştirdiğini görün. Kendinizi,herkesin yararı için ifade

306

• VAR OLMANIN GÜCÜ

edilmemiş Kaynağın yaratıcı enerjisinin biçim dünyasınaboşaldığı bir kanal olarak hissedin.

Bütün bunlar, hedefinizin veya vizyonunuzun zateniçinizde yaşayan bir gerçeklik olduğu anlamına gelir,Coşku, zihinsel planı fiziksel boyuta aktaran güçtür. Yanizihnin yaratıcı şekilde kullanılmasıdır ve içinde istekolmamasının nedeni de budur. İstediğiniz bir şeyi ifadeedemezsiniz; sadece sahip olduğunuz bir şeyi ifadeedebilirsiniz. Sıkı çalışma ve stres sayesinde istediğinizşeyi elde edebilirsiniz ama yeni dünyanın tarzı bu değildir.

FREKANS TUTUCULAR

Dışa doğru hareket, her insanda kendini eşit yoğunluklaifade etmez. Bazıları bir şeyler kurmak, yaratmak,katılmak, başarmak, dünyada bir etki bırakmak için güçlübir dürtü hissederler. Bilinçsiz olurlarsa, elbette ki egolankontrolü ele alacak ve dışa dönük enerjiyi kendi amaçlarıiçin kullanacaktır. Ama bu aynı zamanda onlara sunulanyaratıcı enerji akışının da azalması anlamına gelir veistediklerini elde edebilmek için giderek daha çok "çabaharcamaları" gerekir. Bilinçli olduklarında ise, dışa dönük

Page 224: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

hareketin içlerinde güçlü bir şekilde aktığı bu insanlar, sonderece yaratıcı olabilirler. Doğal genişleme süreci bittiktensonra diğerleri dışa doğru pek kendilerini belli edemezken,daha pasif ve görece olaysız bir varlık sürdürürler.

307I

ECKHART TOLLE

Doğaları gereği daha içe bakışlıdırlar ve onlara göredışa doğru hareket asgaridir. Dışa açılmaktan çok evedönmek isterler. Bir şeylere katılmak ya da dünyayı de-ğiştirmek konusunda güçlü dürtüler hissetmezler. Eğertutkuları varsa, genellikle kendilerine belli bir ölçüdebağımsızlık kazandıracak şeylerin ötesine geçmez. Bazılarıbu dünyaya uymakta zorlanabilir. Bazıları ise kendilerinikoruyabilecekleri bir şey bulacak kadar şanslıdırlar;örneğin kendilerine düzenli gelir sağlayan bir iş ya dakendilerine ait küçük bir iş gibi. Bazıları ruhsal birtopluma katılmaya ya da manastıra kapanmaya bile kararverebilir. Bazıları toplum dışına itilir ve uç noktalardayaşarlar. Bazıları bu dünyada yaşamayı fazlasıyla acı vericibuldukları için uyuşturuculara sığınırlar. Diğerleri isezaman içinde şifacı ya da ruhsal öğretmenler olurlar.

Eski çağlarda, onlara muhtemelen münzevi ya da bilgedenirdi. Günümüzde görünüşe bakılırsa onlar için bir yeryoktur. Ama yeni dünyada, rolleri yaratıcılar, yapıcılar vereformcular kadar önemlidir. Fonksiyonları, yeni bilincinbu gezegende sağlamlaşmasını sağlamaktır. Ben onlarafrekans tutucular diyorum. Onlar günlük hayatlanndakieylemlerle bilinç yaratmak için buradadırlar ve sadeceburada var olmaları bile yeterlidir.

Bu şekilde, görünüşte önemsiz olsalar bile aslında çokönemli bir görev sürdürürler. Onların işi, yaptıkları herşeyde anda kalmayı başararak bu dünyaya dinginliğigetirmektir. Yaptıkları şeyde bilinç ve dolayı-

308

Page 225: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

VAR OLMANIN GÜCÜ

sıyla da kalite vardır; en küçük işlerinde bile. Amaçlarıher şeyi kutsal bir tavırla yapmaktır. Her insan kolektifinsan bilincinin bir parçası olduğundan, yaşamlarınınyüzeyinde görünenden çok daha derin bir şekilde dünyayıetkilerler.

YENİ DÜNYA, ÜTOPYA DEĞİLDİR

Yeni bir dünya kavramı sadece başka bir ütopik vizyonmudur? Hiç de değil. Bütün ütopik vizyonların şöyle birortak noktası vardır: Gelecekte bir zamanda her şeyin iyiolacağı, her şeyin kurtarılacağı, uyum ve huzur olacağı,bütün sorunlarımızın sona ereceği konusunda zihinselyansımadırlar. Bir sürü farklı ütopik vizyon olmuştur.Bazıları hayal kırıklığıyla sonuçlanırken, diğerleri tam birfelakete yol açmıştır.

Bütün ütopik vizyonların temelinde, eski bilincin anayapısal bozukluklarından biri yatar: Kurtuluş için geleceğebakmak. Aslında var olan tek gerçek, zihni-nizdekidüşüncedir; dolayısıyla kurtuluş için geleceğebaktığınızda, farkında olmadan kurtuluş için kendizihninize bakarsınız. Yani biçimin veya egonun tutsağıolursunuz.

"Sonra yeni bir gök ve yeni bir yer gördüm," der İsa.Yeni bir dünyanın temeli yeni bir gökyüzüdür; yaniuyanık farkındalık. Dünya - dış gerçeklik - sadece onun biryansımasıdır. Yeni bir gökyüzünün yükselişi vedolayısıyla yeni bir dünyanın doğuşu, gelecekte ola-

309

ECKHART TOLLE

cak ve bizi kurtaracak olaylar değildir. Hiçbir şey biziözgür kılmayacak, çünkü bizi özgür kılma gücü olan tekşey şu andır. Bu anlayış, uyanıştır. Gelecekteki bir uya-nışın hiçbir anlamı yoktur, çünkü uyanış Varlığın anla-şılmasıdır. Dolayısıyla, yeni gök, uyanmış bilinç, gelecekteulaşılacak bir nokta değildir. Yeni bir gök ve yeni birdünya şu anda aranızda yükseliyor ve eğer şu andayükselmiyor olsalardı, zihninizde bir düşünceden ibaretolarak kalırlardı ve dolayısıyla hiçbir şekilde yükselişolamazdı.

Page 226: Eckhart Tolle - Var Olmanın Gücü

file:///C|/Documents and Settings/user/Desktop/251 - 310 Eckhart Tolle - Varolmanın Gücü.htm[02.03.2013 23:19:27]

Dağdaki Vaaz'da, İsa bugün bile çok az insanın anla-dığı bir söz söyler: "Ne mutlu yumuşak huylu olanlara;çünkü onlar yeri miras alacaklar." İncil'in yeni versi-yonlarında, "alçakgönüllü" olarak anılan bu "yumuşakhuylu" insanlar kimlerdir ve neden yeri miras alacak-lardır?

Bu insanlar egosuz olanlardır. Bilinç olarak gerçekdoğalarını anlayan ve diğer tüm canlıları kendilerindenolarak tanıyan insanlardır. Tam bir teslimiyet halindeyaşarlar ve kendilerinin bütünle ve Kaynak ile birliklerinihissederler. Uyanmış olan bilinçleri, gezegenimizüzerindeki tüm yaşamı değiştirmektedir, çünkü dünya,insan bilincinden ayrılmayan, insan bilincine göre dav-ranan başka bir canlıdır. Yani yumuşak huylu olanlarınyeri miras almasının anlamı budur.

Dünya üzerinde yeni bir tür doğuyor. Bu şimdi oluyorve yeni tür de sizsiniz!

310