66
GÜNCEL BİYOLOJİ DERGİSİ YIL 3 EKİM 2014 23 KOLON KANSERİ ANANAS DÜNYA GIDA GÜNÜ

EKİM 2014

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Kapsul Plus

Citation preview

Page 1: EKİM 2014

GÜNCEL

BİYOLOJİ

DERGİSİ

YIL 3 EKİM 2014

23

KOLON KANSERİ ANANAS DÜNYA GIDA GÜNÜ

Page 2: EKİM 2014
Page 3: EKİM 2014

Editörden

Değerli Kapsül Plus Okuyucuları;

Yeni, yine, yeniden… Sayılar art arda dizilirken arkamızı dönüp şöyle bir baktığımızda gördüğümüz grafi-ğin hep yükselişte olduğunu bilmenin verdiği mutluluk; biz Kapsül Plus ailesine tarif edilmez tatlar yaşatı-yor. Araştır, öğren, şekil ver ve sun… Dergi mutfağında çalışarak okuyucularımıza nimetleri sunmak bize

her ay katlanarak mutluluk veriyor.

Bu ay ki bilgi nimetlerinden bahsedecek olursak;

Uzun yıllardır araştırmaları yapılarak çözümünü, sırrını öğrenmeye çalıştılar.’200 yıl yaşamak ister misi-niz?’ içinizden kim istemez ki dediğinizi duyar gibiyiz. Normal yaşam süresini, gerek yaşam kalitesiyle ol-sun gerek çeşitli yollarla olsun uzatan örnekler var tarihe baktığımızda birde bilimsel açıdan bakmak ge-rek işte size sunduğumuz bu yazıda bulabileceğiniz ipuçlarını verdik. Her ne kadar sağlıklı olmak için bir-çok şey yazılsa da hastalıklarda var maalesef bunlardan biri günümüzde yayılmış olan kolon kanseri.. Be-lirtileri nelerdir, nedenleri, evreleri nelerdir? Yaşla orantılı riskleri ve riskleri en aza indirmek için çözümle-ri nelerdir, tedavisi nasıl yapılmalıdır? Çok açık ve bilgilendirici bir yazı sizlere sunuluyor. İletişim araçları öyle gelişti ve gelişmeye de devam ediyor ki bilim adamları beyinden beyine iletişimi direkt gerçekleştir-

meyi başardı, nasıl mı yazımıza davet ediyoruz.

Sevimli, yumuk yumuk tüylerini okşayarak sevdiğimiz birçok hayvan biliyoruz hepimiz, o hayvanların tüy-süz olsalardı nasıl olurlardı acaba diye aklınızdan geçirdiğiniz olmuştur resimlerine bakarken bilgilenece-ğiniz ‘ Tüysüz Hayvanlar ‘ bölümümüz ilginizi çekecektir. Meslek dallarından bu sayımızda Patoloji Labo-

ratuvar Teknikeri alanını araştırdık, görevleri nelerdir, kullandığı malzemeler ve mesleğin gerektirdiği özellikler nelerdir, çalışma ortamları ve eğitim süreleri nasıldır? Bütün bu sorulara cevap bulabilirsiniz.

Belirli günler olarak Dünya Gıda Günü ve Dünya Çocuk Günü’nü beraber işlemeyi uygun bulduk. Araştı-rılmayı hak eden hayvanlarımızdan ahtapotu sizler için araştırdık ve ilginç özelliklerini sıraladık. Hepimi-zin ağzı sulanarak zevkle yediği bir meyve olan Ananas iştahınızı açsa da faydalarını okumak sizi keyif-lendirecektir. Her zaman olduğu gibi dünyadan çeşitli güncel haberler yine sayfalarımız arasında siz de-

ğerli okuyucuların okumasını beklemektedir.

Keyifli, dolu dolu, şaşırtıcı olduğu kadar bilgi yüklü sayfalar arasında kaybolurken bir şeyi atlamayın.

Kapsül Plus sizler için var, keyifle okumanız dileğiyle…

Kapsül Plus Ailesi

Page 4: EKİM 2014

DANIŞMAN

DOÇ.DR.FULYA DİLEK GÖKALP MURANLI

[email protected]

GENEL YAYIN YÖNETMENİ

METE ARSLAN KONAK

[email protected]

GENEL YAYIN KOORDİNATÖRLERİ

TAYFUN GÖZLER

[email protected]

EMİNE CEYDA SÖZÜER

[email protected]

EDİTÖRLER

ASLIHAN DİKMEN

[email protected]

ÖZGE BİÇEROĞLU

[email protected]

İLETİŞİM ADRESLERİ

[email protected]

[email protected]

https://www.facebook.com/KapsulPlus2013

https://twitter.com/kapsulplus

6>

11

KOLON

KANSERİ

13

>2

0

200 YIL

YAŞAMAK

İSTER

MİSİNİZ ?

12

BEYİNDEN

BEYİNE

DİREKT

İLETİŞİM

GERÇEKLEŞTİ!

21

>3

6

TÜYLERİ

OLMADAN ÇOK

İLGİNÇ

GÖRÜNEN

15 HAYVAN

Page 5: EKİM 2014

için

de

kil

er 3

9>

42

55

>5

9

46

>5

4

37

>3

8

43

>4

5

DÜNYA

ÇOCUK

GÜNÜ

ANANAS

PATOLOJİ

LABORATUVARI

TEKNİKERLİĞİ

AHTAPOT

DÜNYA

GIDA

GÜNÜ

Page 6: EKİM 2014

KOLON KANSERİ

Kolo - Rektal

kanserler A.B.D.

de her iki cinsde

en sık görülen 2.

kanser türüdür.

Yılda ortalama

140.000 kişi

hastalığa

yakalanmakta ve

yılda ortalama

60.000 kişide bu

hastalıktan

kaybedilmektedir.

Page 7: EKİM 2014

6 >

7

Vücutta bağırsakların çeşitli görevleri bulunmak-

tadır. Kalın bağırsak oldukça hacimli, birçok parçaya bö-

lünmüş bir borudur. Ortalama 130 – 160 cm. uzunlu-

ğunda ve 6 – 8 cm. çapındadır.

Kolon ve rektum, sindirim sisteminin "kalın bağır-

sak" olarak adlandırılan kısmını oluşturur. İşte kalın ba-

ğırsak olarak adlandırılan bu kısımda gelişen poliplerin

neden olduğu kansere "Kolon kanseri" denilmektedir.

Kolo - Rektal kanserler A.B.D. de her iki cinsde en sık gö-

rülen 2. kanser türüdür. Yılda ortalama 140.000 kişi has-

talığa yakalanmakta ve yılda ortalama 60.000 kişide bu

hastalıktan kaybedilmektedir.

Kolon kanseri'nin belirtileri nelerdir?

1- Dışkılama alışkanlıklarında değişiklik.

2- İshal veya kabızlık olması.

3- Gaitada bulaşmış kan görülmesi veya gaitanın katran

gibi siyah bir renk alması.

4- Dışkı çapının incelmesi.

5- Genel mide yakınmaları (gaz, şişkinlik, ağrı veya

kramplar).

6- Sıklaşmış Gaz ağrıları.

7- Bağırsakların dışkılama sonunda tamamen boşalama-

mış gibi olma hali.

8- Nedeni bilinmeyen kilo kaybı.

9- Uzun süren halsizlik.

Kolon nedir?

Kalın bağırsağın yaklaşık 150-

180 cm’lik üst kısmına “kolon"

denilmektedir.

Rektum nedir?

Kalın bağırsağın yaklaşık 15-17

cm’lik alt kısmına ise “rektum”

denilmektedir.

Kalın bağırsağın

görevi nedir?

İnce bağırsaklarda emile-

nemeyen maddelerden ibaret

kimusu konsantre edip dışarıya

atmaktır. Kalın bağırsak, daha

çok suyun geri emiliminde rol

oynar. Kalın bağırsakta inorga-

nik tuzlar, bir miktar glikoz, kısa

zincirli yağ asitleri emilir.

Page 8: EKİM 2014

Kolon kanserinin evreleri nelerdir?

Evre 0: kanser hücreleri sadece kolonun en iç kısmında bulunur. “Karsinoma in sitü” evre 0 kanseri

anlatmak için kullanılır.

Evre 1: Kanser hücreleri kolonun iç duvarı içine ilerlemiştir. Tümör kolon duvarı boyunca henüz ilerle-

memiştir.

Evre 2: Kanser kolon duvarı içine doğru, daha derinlere yayılmıştır. Kanser komşu dokuları işgal et-

miş olabilir fakat lenf nodlarına henüz yayılım olmamıştır.

Evre 3: Kanser komşu lenf nodlarına yayılmıştır fakat vucudun diğer bölümlerine yayılım olmamıştır.

Evre 4: Bu evrede kolon kanseri vucutta karaciğer, akciğer gibi diğer organlara yayılmıştır.

Page 9: EKİM 2014

Kolon kanseri'nin nedenleri

nelerdir?

Kolon kanserinin nedeni kesin

olarak bilinmemektedir fakat oluşu-

munda etkili olan bazı çevresel ve ge-

netik nedenler vardır. Kolon kanserin-

de kişinin beslenmesi hastalık ile ilgili

önemli bir etki yapar. Özellikle hay-

vansal yağ içerikli beslenen kişilerde,

kolon kanserine yakalanma oranı ar-

tar. Kalıtsal etkenler bu konuda büyük

öneme sahiptir.

Ailesinde kolon kanseri olan

kişilerde kansere yakalanma ihtimali

normalden daha yüksektir. Ayrıca da-

ha önceden meme ve yumurtalık kan-

serini geçirmiş kişilerde ve ailelerinde

kolon kanseri sıklığı daha fazladır.

Gardner Sendromu ve Ailesel Polipozis

hastalığı kalıtsal hastalıklardır ve sıklık-

la kolon kanserine neden olmaktadır.

Bunların dışında ülseratif kolit ve crohn

hastalığı da kolon kanseri ihtimalini

arttırır.

Beslenme, kolon kanserinde

önemli bir yere sahiptir. Özellikle Batı

tipi diyet kanser ihtimalini arttırır. Ko-

lon kanserinin oluşmasında hayvansal

yağların tüketiminin etkili olduğu araş-

tırmalar sonucu saptanmıştır. Ayrıca

bazı kimyasal maddeler kanser neden-

leri arasındadır. Sanayi işçilerinde, bazı

fabrikalarda çalışanlarda kolon kanseri

görülmesi kimyasal maddelerin etkisini

ortaya koymaktadır.

8>

9

Page 10: EKİM 2014

Kolon kanserine yakalanma

riskini en aza indirmek için

neler yapmalıyız?

Fiziksel egzersiz yapmak

Aşırı kilolardan kurtulmak

Sigara kullanmamak

Sağlıklı gıda tüketimi

Yaşınıza bağlı olarak Ko-

lon kanserinde taşıdığınız

risk ne kadardır?

Teşhisteki ortalama yaş

70’dir. Fakat genç insanlarda

da rastlanmaktadır. Herkes

kolon kanseri riski altındadır

ancak 50 yaş ve üstündeki

kişiler için risk artar. 50 yaşın

üzerindekiler alkol alıyorsa,

kırmızı et yemeyi tercih edi-

yorsa, sigara kullanıyorsa ve

şişmansa onlar açısından

tehdit daha da büyür. Gene-

tik olarak bağırsak kanserine

eğilimli olanların yüzde 75'i

riskli grubuna girer.

Kolon kanserinin oluşum

şekilleri nelerdir?

1- Rastlantısal Kolon Kanseri

2- Ailesel Kolon Kanseri

3- Kalıtsal Kolon Kanseri

Aşırı alkolden sakınmak.

Page 11: EKİM 2014

Kolon kanseri tedavisi nasıl yapılmaktadır?

Öncelikle hastalığın belirtileri görülen kişinin doktora başvurması ve hastalığa neden olan sebep-

lerin araştırılması ve belirlenmesi yer alır. Kalın bağırsak tedavisi hastalığın nedenine, evresine, büyüklü-

ğüne göre kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir.

Doktor her hasta için gerekli bir tedavi planı yapacaktır. Kolorektal tümörlerin tedavisi hastalığın

boyutuna, yerleşim yerine, evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve diğer faktörlere bağlıdır.

Kolon kanserinin tedavisi cerrahidir. Tümörlü olan kısım cerrahi yöntemlerle çıkarılır. Daha sonra

bağırsağın çıkarılan yerinin alt ve üst tarafı birbirine bağlanır. Eğer kanser anüse yakın bir yere yerleşmiş-

se bu bölgenin kısa olması ameliyatın şeklini değiştirir. Bu ameliyatta anüs tümüyle çıkarılır.

OP.DR.NURULLAH BURAK KORKMAZ / GENEL CERRAHİ UZMANI

10

> 1

1

Page 12: EKİM 2014

BEYİNDEN BEYİNE

DİREKT İLETİŞİM

GERÇEKLEŞTİ!

BİLİME DAİR HERŞEY EKİBİ

Uluslararası bir nörobilim ve robot mühendisleri ekibi beyinden beyine direkt iletişimi mümkün

kıldı. Harvard Tıp Okulunda profesör olan ve ayrıca ekibin yöneticisi olan Alvaro Pascual-Leone, iki insa-

nın nasıl beyin aktiviteleriyle birbirleriyle iletişim kurabileceklerini bulmak istedik, ve devam ediyor; tabii

ki internet bunun bir yoluydu. Ardından "Hindistan ve Fransa gibi birbirinden çok uzak konumlandırılmış

iki insanın konuşma veya mesajlaşmayı es geçerek beyinden-beyine iletişim kurabileceği bir sistem geliş-

tirebilir miyiz" sorusu geldi. Cevap "evet"ti.

EEG ve TMS teknolojileri kullanılarak "hola" ve "ciao" kelimeleri başarıyla çevrildi.

Eski çalışmalarda, beyin aktiviteleri yardımcı araçlarla bilgisayara aktarılıyordu. Fakat bu çalışma-

da, ikinci bir beyne yollanıyor. Benzer araştırmaların devam etmesi bekleniyor.

Kaynak:

http://bit.ly/1vR7vef

http://bit.ly/1r6aJDr

Page 13: EKİM 2014

10

> 1

1

200 YIL YAŞAMAK

İSTER MİSİNİZ ?

Page 14: EKİM 2014

nsan ömrünü uzatmak hep ilgi alanlarımdan

biriydi. Neden? Çünkü ben sorgulamayı seviyo-

rum, birileri 70 sene yaşayacağımızı söylüyor

neden? 8 saat uyumamız gerekiyormuş, neden? Beynimi-

zin %10′nu kullanıyormuşuz, neden? Neden daha fazlası

olmasın, neden bunları araştırmadan kabullenelim? Eğer

sağlıklı bir şekilde 100-200 sene yaşamamızın olanağı

varsa niye yaşamayalım? En azından ben ne kadar yaşar-

sam o kadar kendimi geliştirir ve bir o kadar da insanlara katkı sağlayabilirim.

Zaman içinde bilim adamlarından tutunda bir çok farklı görüşten kesimin uzun yaşamla ilgilendiği-

ni ve epey mesafe katettiğini gördüm. İlk önce Bilim adamı Baird T. Spalding‘in Tibet Rahipleri araştırma-

sında yazdığı anıları okudum. Baird T. Spalding Tibet’te 500 -600 yaşındaki insanlarla karşılaştığını yazı-

yordu.

Baird T. Spalding’in fikirleri çok uçuk bulunurken Cambridge araştırmacısı Prof. Aubrey de

Grey insanların 1.000 yıl yaşayabileceğini iddia ediyor ve konuda çalışmalarını halen sürdüyor. TED

Talks‘ta yaptığı konuşmada ( http://www.ted.com/talks/aubrey_de_grey_says_we_can_avoid_aging?language=tr) çalış-

malarının bir özetini bulabilirsiniz.

100 Yaş Üstü Yaşayanlar Kulübü

artıyor.

1950′ li yıllarda 100 yaşını geçmiş insanların

sayısı 2 bin – 3 bin kişiyken günümüzde 340

bin kişiye ulaşmış. 21. yüzyılın sonunda da bu

rakamın 6 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.

Eğer dünyada yapacağınız çok iş varsa siz de

bu kulübün üyelerinden olabilirsi-

niz. (Kaynak: NTV)

Page 15: EKİM 2014

Nerde O Eski Domatesler, Biberler

Sürekli başımıza kakılan sağlıksız besinlerden yakınıyoruz. Büyüklerimiz hep eski domateslerden, biberler-

den vs. bahsedip duruyorlar. Sağlık şirketleri bizi sürekli korkutuyor ama işin ilginç bir yönü var, 19. yüz-

yılda yaşam süresi 40 yıl civarındayken şimdi 80 civarında… Bunda sağlıkla ilgili bir çok etken var tabii

ama yine de ironik değil mi?

164 Yıl Yaşayan Zaro Ağa

Zaro Ağa, bazı kaynaklara göre 1777′de, bazı kaynakla-

ra göre de 1774′da Bitlis, Mutki,Meydan köyünde doğ-

muştur. 18. yüzyılın sonlarına doğru İstanbul’a gitmiş

ve Selimiye Kışlası, Ortaköy ve Tophane camiilerinin in-

şaatında çalışmıştır. 50′ li yaşlarında uzun yıllar İstan-

bul hamal topluluğunun başında kalmıştır. Daha sonra

operatör Emin Bey‘in şehreminliği zamanında belediye

serhademeliğine getirilmiş ve bu vaziyeti ölümüne kadar

sürdürmüştür. Böylece son günlerini İstanbul’da geçir-

miştir ve aynı şehirde ölmüştür. Ölümüne yakın ise kapı-

cılık yaptığı söyleniyor.

Dünya basının odak noktası olmuş ve dünyanın

en uzun yaşayan insanı olarak 1925′ te İtalya’yı 1930′da

Yunanistan’dan hareket ederek Amerika’yı, 1931′de İn-

giltere’yi ziyaret etmiştir.

Zaro Ağa “Bol Bol Yoğurt Yeyin” diyor;

Erken yediği akşam yemeklerinde sofrasında sadece yo-

ğurt ya da sadece ekmekle ayran bulundururdu. Tam

100 yıl bu alışkanlığını değiştirmedi. Uzun yaşamak iste-

yenlere; “Bol bol yoğurt yeyin!” derdi. 164 yıllık hayatın-

da tam 20 kez evlendi. Siirt ve İstanbul’daki “karı”larını

hiç ihmal etmedi ama çocuklarının ve torunlarının sayısı-

nı o da bilmiyordu.

Ölümü

Yaşamı boyunca 10 padişah görmüş ve 164 yaşında

vefat etmiştir.

14

> 1

5

Page 16: EKİM 2014

256 Yıl Yaşayan Li Ching-Yuen

Çinli dövüş sanatları ustası ve uzun ya-

şam araştırmacısı olarak nam salan Li Ching-

Yuen 1677`de Chyi Jiang Hsie, Szechuan kö-

yünde dünyaya geldi.

Hayatının büyük bölümünü dağların

eteklerinde bitkiler toplayarak ve uzun yaşamın

sırlarını araştırarak geçirdi. Uzun ömrünün ilk

70 yılını uzun hayatın, sonsuz yaşamın sırlarını

arayarak geçiren Li Ching Yuen, 1748 senesin-

de 71 yaşındayken Çin ordusuna dövüş öğret-

meni ve taktik danışmanı olarak katılmak üzere

Kai Hsien`e taşındı. 1927 yılına kadar bu göre-

vini icra ettiği biliniyor.

1927 yılında ordudaki görevinden emek-

li olup eve döndükten bir yıl sonra öldü. Bazıları

onun doğal nedenler yüzünden öldüğünü söyle-

se de bazı kaynaklar ölmeden önce ‘bu dünya-

da yapmam gereken herşeyi yaptım. Artık eve

gidiyorum` dediğini iddia ediyor.

Uzun yaşamın sırrı soruldu-

ğunda Usta Li`nin cevabı her

zaman şunlardı:

-Temiz bir kalbin olsun

-Bir kaplumbağa gibi otur

-Bir güvercin kadar hayat

dolu yürü

-Bir köpek gibi uyu.

Page 17: EKİM 2014

“150 Yıl Yaşayabiliriz” kitabının Yazarı Prof. Mikhail

Tombak diyor ki;

Ortalama yaşam süresinin 60-70 yıl olduğunu dikkate alırsak 150 yıl yaşamak

bir hayal gibi gelebilir. Oysa gerçekten mümkündür ve 150 sayısı da rasgele söy-

lenmiyor.

İnsan bedeni büyük bir enerji sistemidir ve bu enerji sürekli olarak değişip, dönü-

şür. Bedenimizdeki tam bir enerji değişimi döngüsü yedi yıl sürüyor ve bu arada-

hücrelerimiz de yenileniyor. Yaşamımızda böyle yirmi iki döngü bulunuyor ki, bi-

riken enerjiye bakıldığında 150 yıl yaşayabileceğimiz ortaya çıkıyor. Ancak, önce-

likle zihnimizden başlayarak, kendi kendimize yaşam süremizi sınırlıyor dolayısıy-

la doğanın bize sunduğu kapasiteyi tam olarak kullanamıyoruz. Bu kitap neyi,

nasıl, neden yaparsak bu kapasiteyi çok daha uzun ve sağlıklı olarak kullanabileceğimizi anlatıyor.

Uzun yıllar Moskova Sağlık Bilimleri Merkezi’nin başkanlığını yapan Profesör Tombak mucizevî diyetler-

den veya ilaçlardan söz etmiyor; sağlığımızı korumaya ve sürdürmeye yarayan temel ilkeleri açıklıyor.

Sağlığımız ile beslenmemiz, nefes almamız, fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarımızı karşılama biçimimiz arasın-

daki ilişkileri anlatırken kolayca uygulanabilecek öneriler yapıyor.

16

> 1

7

Page 18: EKİM 2014

• Uzun yaşamın doğru nefes almaktır.

• Her gün ardışık olarak sıcak-soğuk duş

alın; kan dolaşımınız düzelecek,

bağışıklığınız güçlenecektir.

• Bedeninizin dış temizliğinin yanı sıra iç

temizliğini de yapar, kalınbağırsağınızı, ka-

raciğerinizi temizlerseniz, gençleşirsiniz.

• Erimiş buzdan elde edilen su, hücreleri-

mizdeki suyla aynıdır; bu suyu için.

• Boğazınız ağrımaya başladığında bir di-

lim limon emerseniz bakteriler yok olacaktır.

• İki kaşık sıvı yağı ağzınızda yarım saat

tutarsanız kanınızın yarısını temizlersiniz.

Page 19: EKİM 2014

18

> 1

9

Page 20: EKİM 2014

Ve daha pek çok benzer önerinin yanı sıra en önemlisi de şu:

Sağlığımız kendi ellerimizdedir…

Uzun Yaşam Sırlarını Özetlersek

Tibetli Rahipler uzun yaşam için, “Genç kalmak istiyorsanız, genç gibi hareket edin, genç gibi

düşünün, genç gibi yaşayın” diyorlar.

Zaro Ağa “Kendinize iyi bakın, bol bol yoğurt yeyin” diyor.

Li Ching-Yuen “Temiz bir kalbin olsun, kaplumbağa gibi otur, güvercin gibi hayat dolu yürü,

köpek gibi uyu” diyor.

Prof. Mikhail Tombak “Doğru nefes alın, sağlığınızın kendi ellerinizde olduğunu unutmayın”

diyor.

114 yaşındaki tatlı teyzemiz (aşağıdaki) “Bol bol gülün neşeli olun” diyor.

Son Olarak resimde gördüğünüz bayan Anthony Robbins‘in

UPW 2009 seminerine katılmış ve tam 114 yaşındaymış. Tony

Robbins sormuş, uzun yaşamanın sırrı ne? Bayan cevap vermiş;

Ha ha ha…

HAKAN MENGÜÇ / KİŞİSEL GELİŞİM UZMANI

Page 21: EKİM 2014

TÜYLERİ OLMADAN ÇOK İLGİNÇ GÖRÜNEN 15 HAYVAN

Saç dökülmesinden muzdarip olan sadece biz insanlar değiliz. Çeşitli sebeplerden dolayı hayvanların da tüyleri dökülür. Bu se-

bepler hastalık, yaşlılık, genetik bozukluk ve hatta oynanmış gen-ler bile olabilir.

20

> 2

1

Page 22: EKİM 2014

1. TAVŞAN

Bu sevimli tavşan

2009 yılında

dünyaya geldi ve

3 ay boyunca

tüyleri çıkmadı.

Bun sebepten do-

layı baya popüler

olmuştu. Fakat 3.

ayın sonunda

tüyleri çıkmaya

başladı ve nor-

mal bir tavşan ol-

du.

Page 23: EKİM 2014

2. AYI

Dolores, Leip-

zig, Almanya'da bulunan

bir hayvanat bahçesinde

yaşıyor. Dişi ayılarda görül-

meyen bir şekilde aniden

tüm tüyleri döküldü ve bu

hale geldi. Başka bir sağlık

problemi olmayan ayının

genetik bir bozukluktan

dolayı tüylerinin dökülmüş

olabileceği belirtiliyor.

Page 24: EKİM 2014

3. KİRPİ

Foxy Lodge Kurtarma Merkezi'nde yaşayan kirpi Betty ile ta-

nışın! Dünyanın en sevimli kirpilerinden birisi olan Betty'nin

bilinmeyen bir sebepten dolayı dikenleri çıkmıyor.

Page 25: EKİM 2014

4. PAPAĞAN

Oscar, ''Moluccan

cockatoo'' cinsi bir

papağan ve tam 35

yaşında. Sadece kuş-

larla ilgili bir hastalı-

ğa yakalanan Oscar

tüylerini rahatsız ol-

duğu için kendi yolu-

yor.

Page 26: EKİM 2014

5. RAKUN

Bu memeliler tüylerinin

dökülmesine sebep olacak

bazı hastalıklara yakala-

nabiliyorlar. Bu hastalıkla-

rın başında uyuz ve man-

tar enfeksiyonu geliyor.

Doğal ortamlarında da bu

gibi durumlarla karşılaş-

mak mümkün.

Page 27: EKİM 2014

6. SİNCAP Tüysüz sincaplar çok alı-şılmadık bir fenomen değil-

dir. Genelde kenelerin sebep olduğu bir hastalık sonucu

tüylerini kaybederler.

Page 28: EKİM 2014

7. HİNT DOMUZU

Bu hayvan kobay olarak yetişti-rilen tüysüz bir tür.

Page 29: EKİM 2014

8. PENGUEN

Bu yavru tüysüz ola-rak dünyaya geldi ve

bu sebepten dolayı ai-lesi tarafından redde-dildi. Çin'in Liaoning şehrinde bulunan bir su parkında yaşayan bu hayvan bakıcıları-nın özverili çalışmaları sonucu iyileşti ve tüy-

leri çıktı.

Page 30: EKİM 2014

9. SIÇAN Tüysüz sıçanlar laboratuvar ortamın-da farklı genlerin kombinasyonuyla

oluşturulmuştur.

Page 31: EKİM 2014

10. ŞEMPANZE

Şempanzeler, diğer maymunlar gi-

bi alopesi hastalığına yakalanabiliyorlar. Bu hastalık sebebiyle vü-cutlarındaki tüm tüy-

ler dökülüyor.

Page 32: EKİM 2014

11. KÖPEK

Bu cinsin ismi Peru Tüysüz Köpeği. Irk özelliği olarak tüy-leri bulunmuyor. Bu özelliğiyle tüylü hayvanlardan hoşlan-

mayan insanların tercih ettiği bir cins.

Page 33: EKİM 2014

12. VOMBAT

Vombatlar 7 aylık olana kadar annelerinin kesele-rinde yaşarlar. Fakat bu yavrunun annesi 3 aylık-ken öldü ve yavru annesi-nin kesesinden alınmak zorunda kadı. Tüylerinin olmamasının sebebi hala

çok küçük olması.

Page 34: EKİM 2014

13. BABUN

Bu tüysüz babun Zim-babve kırsalında görün-tülendi. Tüylerinin dökül-mesinin sebebi ''alopesi'' olabilir fakat hayvan do-ğada olduğundan dolayı tam sebebini net olarak

bilemiyoruz.

Page 35: EKİM 2014

14. KANGURU Almanya'da Serengeti-Park'ta yaşayan bu minik yaratığın

ismi Sabrina. Annesi tarafından reddedilen bu yavrunun tüyleri halka çıkmamış. Kangurular annelerinin keselerinde

yaşadıkları süre boyunca tüy çıkarmazlar.

Page 36: EKİM 2014

15. HAMSTER

Genetik bir bozukluk sebebiyle tüysüz doğan hamsterlar bir tür değildir . Sadece tüysüz ebeveynlerin yavruları tüysüz

olur.

Kaynak: http://www.boredpanda.com/hairless-bald-animals/

Page 37: EKİM 2014

DÜNYA GIDA GÜNÜ

Page 38: EKİM 2014

D ünyada üretilen gıda maddeleri

artan nüfusa yeterli olmamakta-

dır. Besin maddeleri üretiminin az olduğu yok-

sul ülkelerde açlık ve yetersiz beslenme soru-

nu vardır. Açlık, yetersiz beslenme, bedenin

gerekli ölçü ve türde besin alamamasıdır. Ye-

tersiz ve dengesiz beslenme sorunlarının ne-

denleri, besin üretim ve dağılımının yetersizli-

ği, bilgisizlik, hızlı nüfus artışı, ekonomik güç-

süzlük ve çevre sağlığının bozulmasıdır. Yapı-

lan hesaplara göre dünyada yaklaşık 450 mil-

yon insan yetersiz beslenmektedir. Sadece bu

sayı bile dünyamızın en büyük ve en önemli

sorununun açlık olduğunu gösteriyor. Dünyanın pek çok yerinde insanlar, açlıktan ölmekte, iyi beslene-

medikleri için hasta olmaktadırlar. Türkiye, yeryüzünde besin maddeleri üretiminde kendi kendine yeterli

yedi ülkeden biridir.

Dünya Gıda Günü’nde; dünyadaki açlık problemlerinin belirlenmesi ve çözüm yollarının gösteril-

mesi, ülkeler arasındaki gıda üretimi birlikteliğinin sağlanması, gıdaların üretimi- tüketimi ve satış nokta-

larındaki hijyen ve sanitasyon etkinliğinin sağlanması ile yeterli ve dengeli beslenmenin önemi Birleşmiş

Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 16 Ekim'i Dünya Gıda Günü olarak kabul etti. Dünya Gıda Gü-

nü'nde Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde açlık, gıda üretimi ve tüketimi gibi konular incelenir. Beslenme

üzerinde durulur. Ülkemizde her yıl 16 Ekim günü gazete ve dergilerde konuya ilişkin yazılar yayınlanır.

Kaynak ; http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/onemli_gun/dunyagida.asp http://www.dersimiz.com/belirligun-133-Dunya-Gida-Gunu-hakkinda-genel-bilgi.html#.VBqdUMJ_vj4

PATOLOJİ

LABORATUVAR

TEKNİKERİ

Page 39: EKİM 2014

PATOLOJİ

LABORATUVAR

TEKNİKERİ

Patoloji laboratuvarı teknikeri , doku ve vücut sıvılarının

mikroskobik incelemesini yapan kişidir.

GÖREVLER

işlemi yapar,

ve normal dışı hücrelerin

ayrımını yapar,

mizler,

KULLANILAN ALET VE

MALZEMELER

santrifuj, yarı otomize sistemler,

otoanalizörler, elektronik terazi, eküv,

mikrodalga fırın,

tüpü, pipet, buret, desikatör, mezur, er-

lent,

balon, baget, joje, lam, lamem, parafin,

alkol ve oksilen gibi kimyasal maddeler,

38

> 3

9

Page 40: EKİM 2014

MESLEĞİN GEREKTİRDİĞİ ÖZELLİKLER

Patoloji Laboratuar Teknikeri olmak isteyenlerin;

şarılı,

alerjisi olmayan,

kimseler olması gerekir.

ÇALIŞMA ORTAMI VE KOŞULLARI

Kapalı bir ortamda çalışırlar. Kimyasal madde bu-

harlaşması ve enfeksiyon tehlikesi olasılık dahilinde-

dir. Çalışırken laborantlarla, meslektaşları ve diğer

çalışanlarla iletişim halindedirler.

EĞİTİM SÜRESİ VE İÇERİĞİ

Mesleğin eğitim süresi 2 yıldır.

Eğitim süresince öğrenciler; Türk Dili , Yabancı dil,

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi gibi genel kültür

derslerinin yanı sıra Anatomi, Fizyoloji, Kimya, Histo-

loji, Genel Patolojide Temel Kavramlar, Genel Histo-

teknoloji, Özel Histokimya Teknikleri, İmmüno Histo-

kimya Teknikleri, Moleküler Patoloji Teknikleri, Ge-

nel Sitoteknoloji, Patoloji Laboratuvar Teknikleri Uy-

gulamaları, Sağlık Kurumlarının işleyişi ve Yönetimi,

Kişilerarası İlişkiler, İlk Yardım, Meslek İngilizcesi gibi

dersleri teorik ve uygulamalı

olarak alırlar.

Page 41: EKİM 2014

MESLEK EĞİTİMİNE GİRİŞ

KOŞULLARI

Meslek liselerinin Ebelik, Ebelik-Hemşirelik,

Hasta ve Yaşlı Hizmetleri, Hemşirelik,

Laborant, Laboratuar, Laboratuar Teknisyenliği,

Sağlık Memurluğu, Veteriner-

Laboratuvar bölümlerinden mezun olanlar

“Patoloji Laboratuar” ön lisans programına

sınavsız geçiş için başvurabilirler.

Ortaöğretim Başarı Puanları, okul türleri, Mes-

leki ve Teknik Eğitim Bölge’leri

(METEB)’leri ve mezuniyet yılları dikkate alına-

rak kontenjan dahilinde yerleştirilebilirler.

Meslek liselerinin sınavsız geçiş için belirlenen

bölümleri dışındaki bölümlerden ya da

liselerden mezun olanlar/olacaklar ise ÖSYM

tarafından yapılan Yükseköğretime Geçiş Sına-

vına (YGS) girmeleri ve yeterli “YGS-2 “ puanı

almaları halinde sınavsız

yerleştirme sonunda kontenjan kalırsa ek yer-

leştirme ile açık olan programlara

istedikleri takdirde yerleştirilebileceklerdir.

EĞİTİM SONUNDA ALINAN

BELGE-DİPLOMA VE UNVAN

Eğitimini başarı ile tamamlayanlara Patoloji

Laboratuar ön lisans diploması ve “Patoloji

Laboratuar Teknikeri” unvanı verilir.

40

> 4

1

Page 42: EKİM 2014

ÇALIŞMA ALANLARI VE İŞ

BULMA OLANAKLARI

Üniversite, devlet ve özel hastane-

lerin patoloji laboratuarları, özel

patoloji laboratuarları, Adli Tıp Ku-

rumu Patoloji Laboratuarları, Tıp

Fakültesi Histoloji Laboratuarları,

Moleküler Patoloji Laboratuarların-

da çalışabilmektedirler. Patoloji ye-

ni gelişmekte olan bir bilim dalıdır.

Günümüzde hastalıkların tanısında

patolojik tanı önemli bir yer tut-

maktadır. Ülkemizde patolojik ala-

nında tıpta uzmanlık yapmak iste-

yen öğrenci adaylarının tercihlerin-

de daha fazla yer vermektedirler.

Yetişen uzman doktorların sayısı ile

orantılı tekniker ihtiyacı artış göste-

recektir.

MESLEKTE İLERLEME

“Patoloji Laboratuvar” ön lisans

programını başarı ile bitirenler,

ÖSYM tarafından yapılan Dikey

Geçiş Sınavı’nda (DGS) başarılı ol-

dukları takdirde Biyoloji, Hemşire-

lik, Hemşirelik Sağlık Hizmetleri ve

Açıköğretim lisans programlarından

İktisat- İşletme bölümüne de dikey

geçiş yapabilirler. lisans programla-

rına dikey geçiş yapabilirler.

Kaynak

http://e-ogrenme.iskur.gov.tr/oyscontent/Courses/

Course162/pdf/p/7.pdf

Page 43: EKİM 2014

ANANAS

Page 44: EKİM 2014

A nanas (Ananas comosus), ananasgil-

ler (Bromeliaceae) familyasından sıcak

ülkelerde yetişen bitki ve onun meyvesi. Anayurdu Güney

Amerika'dır. Meyvesi iri, güzel kokulu ve lezzetlidir, üs-

tünde bir demet yaprak vardır. 1555'te Jean de Léry tara-

fından Brezilya'da bulundu, oradan İngiltere'ye götürüldü,

sonra Fransa'da yetiştirildi.

Ananas genelde 1-1.5 metre boylarında, bazen daha

uzun olup görünümü parlak uzun mumsu yapraklı bir gö-

rünümü olan kısa ve tıknaz kök yapısına sahiptir. Meyve

oluşumu sırasında 200'e kadar çiçek oluşturabilme kabili-

yetine sahiptir. Çiçekleri bir araya gelerel ananası oluştu-

rurlar. Üst kısmında fibonacci dizilimine göre yapraklan-

ma oluştururlar.

Ananas meyvesi şekil itibariyle kozalaklı çam ağaçlarının üreme organlarına benzediğinden, Avru-

palı gezginler bu meyveyi ilk bulduklarında İngilizce'de "çam elması" anlamına gelen pineapple, İspan-

yolca'da çam anlamına gelen piña vs. isimler vermişlerdir. Daha sonra ise çam kozalağı orijinalinin ko-

runması amacıyla Tupi-Guarani dilleri kullanılan bu isim seçilmiştir. Türkçe'de de orijinal haliyle benimse-

nen ananas kelimesi lugate ilk olarak 1938 yılında kaydedilmiştir.Taze olarak tüketilen bu tropikal meyve

neredeyse tüm dünyadaki tropikal mutfaklarda kullanılmaktadır. Tüm ya da dilimlenmiş olarak satışa su-

nulan bu meyve meyve tatlı olarak meyve salatalarında ve kokteyl yapımında kullanılmaktadır. Yoğurt,

reçel ve dondurmada da kullanılan tad verici ana unsurlardandır.

‘’ Ananas , ilk defa Christopher

Colbus tarafından Orta ve Güney

Amerika da yetiştirilmiştir. ‘’

Page 45: EKİM 2014

ANANAS FAYDALARI

Ananas sindirimi geliştirmek ve infla-

masyonu azaltmak için yüzlerce yıldır Orta ve

Güney Amerika’da tıbbın bir parçası olarak tav-

siye edilmekte ve tedavilerde kullanılmaktadır.

Ananas aynı zamanda vücutta meydana gelen

ağır su kayıplarını tekrar kazanabilmemiz adına

kullanılırdı.

Taze olarak tüketilen ananas temel yapı

taşlarını daha etkili ve fazla bulundurduğundan

yemekleri daha rahat sindirmemizi sağlar ve

mide şişmelerini engeller. Aynı zamanda bir

anti kanser özelliği de vardır. Amino asit ihtiya-

cımızı büyük ölçüde karşılamaktadır.

Ananas ne kadar büyük olursa yenilebi-

lecek kısmı da o kadar fazla olmakta ve dolayısı

ile daha sağlıklı ve etkili olabilmektedir.

Yüksek oranlardaki lifler sayesinde kalp

ağrılarını azaltmaktadır. Yüksek tansiyonun

normal seviyelerde olmasını sağlar. İltihaplan-

maların oluşumunu engeller.

Kulak enfeksiyonlarında, nezle ve grip

gibi hastalıklarda oldukça etkilidir. Ameliyattan

sonra meydana gelen yaraların ve ağrıların da-

ha hızlı iyileşmesini sağlar. Selülit tedavisinde

ve diyetlerde zayıflamak için tüketilmesi gere-

ken en etkili meyvedir.

Ananas içeriği bakımından mükemmel

bir vitamin, mineral ve manganez kaynağıdır.

B1 vitamini ve C vitamini açısından oldukça

zengindir. Ananas gövdesinde bulunan iki

moleküller sayesinde anti tümör ve anti kan-

ser aktivitesi göstermektedir.

Kaynak

http://www.tropikalmeyveler.com/ananas.htm http://bitkirehberi.net/ananas-meyvesi/ http://www.agaclar.net/forum/egzotik-meyveler/9398.htm 4

4>

45

Page 46: EKİM 2014

“ DÜNYA

ÇOCUK

GÜNÜ ”

Page 47: EKİM 2014

“ DÜNYA

ÇOCUK

GÜNÜ ”

Page 48: EKİM 2014

D ünya Çocuk Günü, çocuklar arasında ortak duygular oluşmasını ve ulusların barış içinde ya-

şama özlemlerinin pekişmesi amacıyla Birleşmiş Milletler Örgütü’nün 1954 yılında oybirliği

ile Ekim ayının ilk pazartesi günü “Dünya Çocuk Günü” olarak kabul edilmiştir. Geleceğini

teminat altına almak isteyen her milletin yarının büyükleri olan çocukların yetiştirilmesine imkân hazırla-

ması gerekmektedir. 54 ülke katılımıyla gerçekleşen Konferans’ta Çocukların Korunmasına Dair Cenevre

Bildirgesi kabul edilmiştir. Her toplumun geleceği olarak görülen çocuklar sosyal, ekonomik ve kültürel

alanlarda her türlü imkândan yararlanma hakkına sahiptir.

Bildirge esas olarak yoksulluk, çocuk işçiliği, eğitim gibi dünya çocuklarının refahını ilgilendiren

konulara odaklaşmaktadır. Konferanstan sonra pek çok ülke, çocukların sorunlarına ilişkin olarak kamuo-

yunun dikkatini çekmek, çocuklara mutluluk getirmek ve çocuk konusunda teşvik etmek üzere bir günü

Çocuk günü olarak belirlemiştir. 1 Haziran tarihi, 21 ülkede olmak üzere, en yaygın Çocuk Günü’dür.

Türkiye’de 23 Nisan da kutlanmakta 20 Kasım tarihinde ise Çocuk Hakları günü olarak kutlanmaktadır.

ÇOCUK HAKLARI

Madde 1: Her birey on sekiz yaşına kadar çocuk kabul edilir. Her çocuk vazgeçilmez haklara sahiptir.

Madde 2: Çocuk Hakları, bütün çocuklar içindir. Doğum yerleri, konuştukları dil ne olursa olsun fark et-

mez. Büyüklerin inançları ya da görüşleri nedeniyle hiçbir çocuğa ayrım yapılamaz.

Madde 3: Çocuklarla ilgili bütün yasa ve uygulamalrı oluşturanlar, önce çocukların yararını düşünmek

zorundadır. Devlet, çocukların koruma ve bakımını üstlenenlerin sorumluluklarını yerine getirmeleri için

önlemleri alır ve onların sorumluluklarını yerine getitirip getirmediklerine bakar.

Madde 4: ÇHS'de yazılı olan hakların uygulanması için gereken her türlü çabanın gösterilmesi gerekir.

Devlet çocukların bu haklardan yararlanmasını sağlar.

Madde 5: Devlet, hakların uygulanması konusunda çaba gösterirken başta anne baba olmak üzere ço-

cuktan sorumlu olan kişilerin haklarına karşı saygılı olur.

Madde 6: Yaşamak, her çoçuğun temel hakkıdır ve herkesin ilk görevi çocukların yaşamını korumaktır.

Madde 7: Her çoçuğun bir isme ve vatandaşlığa sahip olma hakkı vardır. Devlet, çocuk doğduğunda bu

ismi kaydeder ve çoçuğa bir kimlik verir.

Madde 8: Çoçuklara verilen isim, vatandaşlık hakkı ve aile bağları korunmalıdır. Tüm bunlar zorla değiş-

tirilemez ve alınamaz, değiştirilmek istenir ya da çoçuğun elinden bu haklar alınırsa devlet bu duruma

karşı çıkmalıdır.

Page 49: EKİM 2014

Madde 9: Her çoçuğun ailesiyle birlikte yaşa-

ma hakkı vardır. Anne baba çoçuğa çaçuğa

bakamıyorsa, çocuk bu durumdan zarar gör-

mesin diye ona başka bir bakım sağlanmalıdır.

Bu durumda da her çoçuğun, anne babasıyla

düzenli olarak görüşebilme hakkı vardır.

Madde 10: Anne babası ayrı ülkelerde yaşa-

yan çocukların aileleriyle birlikte olabilmeleri

için devletler kolaylık gösterir.

Madde 11: Anne ve babaların izni olmadan

hiçbir çocuk başka bir ülkeye götürülemez. Ço-

cuklatı bu şekilde başka yerelere götüren kişi-

lere karşı mücadele edilmesi gerekir.

Madde 12: Her çocuk, görüşlerini serbestçe

ifade etme, kendisini ilgilendiren her konuda görüşlerinin dikkate alınması isteme hakkına sahiptir. Her-

kesin çocukları dinleme, onların fikrini öğrenme ve onlara sygı gösterme zorunluluğu vardır.

Madde 13: Her çocuğun duygu ve düşüncelerini istediği şekilde açıklama hakkı vardır. Çocukların da

başka kişilerin zarar görmemesi için gerekeni yapmaları gerekir.

Madde 14: Her çocuğun kendi düşüncesini geliştirme ve istediği dini seçme hakkı vardır. Bu konularda

çocukları büyüten yetişkinlerin de onlara yol gösterme hakkı ve sorumluluğu vardır.

Madde 15: Çocukların arkadaşlarıyla barış içinde toplana-

bilme, dernek kurabilme yada derneklere üye olma hakkı

vardır.

Madde 16: Hiç kimse onurunu kıramaz, onları küçük düşü-

remez, özel hayatına karışamaz. Çocukların bu hakkı yasa-

larla korunur.

Madde 17: Devlet, kitle iletişim araçlarının, çocuğun gelişi-

mi açısından önemini kabul eder. Çocuğun bunlarla çeşitli

bilgi ve belgelere ulaşmasını sağlar, kendi dili ve kültürü ba-

kımandan bu araçlarla alabileceği gereksinimleri karşılanır.

Ayrıca kitle iletişim araçlarının verebileceği her türlü zarar-

dan çocukları korur.

48

> 4

9

Page 50: EKİM 2014
Page 51: EKİM 2014

Madde 18: Yetiştirilmemizden en başta anne ba-

bamız ya da onların görevini üstlenmiş büyükleri-

miz sorumludur. Onların bu görevlerini en iyi bi-

çimde yapabilmeleri için her türlü kolaylık sağla-

nır, gerekiyorsa yardım edilir.

Madde 19: Hiç kimse, çocuklara karşı olan so-

rumluluklarını onlara zarar verecek şekilde kulla-

namaz. Devlet çocukların hiçbir zarara uğrama-

ması için her türlü önlemi almakla yükümlüdür.

Madde 20: Her çocuğun ailesinden yoksun kaldı-

ğında yada aile ortamı onun için uygun olmadı-

ğında devletten özel koruma ve yardım alma hak-

kı vardır. Anne ve babasıyla birlikte yaşayamaya-

cak çocuklar için özenli bir araştırmayla iyi aileler

bulunur.

Madde 21-22:Yaşadığı ülkenin dışında bir başka

ülkeye gitmekn zorunda kalan her çocuğun, gittiği

ülke tarafından korunma hakkı vardır.

Madde 23:Engelli çocukların özel olarak korun-

ma ve saygı görme hakkı vardır. Devlet engelli

çocukların bakımını, eğitimini sağlayacak kurum-

ları oluşturma sorumluluğuna sahiptir. Engelli ço-

cukların ailelerine her türlü yardım yapılır.

Madde 24:Her çocuğun sağlık hizmetinden

yararlanma hakkı vardır. Hastalıklardan korun-

ması devletin ve toplumun güvencesi altında

olup çocukların beslenmesine, aşılanmasına,

çevrenin temizliğine ve diğer sağlık koşullarına

dikkat edilir. Hastalanan çocuklar tedavi edilir.

Madde 25:Çocuk haklarına uygun olarak

kreşler, çocuk yuvaları, yurtlar, okullar, çocuk

hastaneleri oluşturulur, bunlar düzenli olarak

kontrol edilir.

50

> 5

1

Page 52: EKİM 2014

Madde 26-27:Her çocuğun gelişme hakkı ve

sağlığı güvence altında olmalıdır. Bu konuda

çocukların daha iyi bir yaşam sürdürmeleri

için gerektiğinde yardım edilir.

Madde 28:Her çoçuğun eğitimini tam yapa-

bilmek için desteklenir ve korunur. İlköğretim

parasız ve hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm ço-

cuklar tüm çocuklar için hak ve zorunludur.

Madde 29-30:Çocuklara verilen eğitim onla-

rın gelişmelerini en fazla ölçüde sağlayacak

düzeyde olmalıdır. Eğitim, çocukların hoşgö-

rüsünü, kendi kültürüne ve farklı kültürlere

saygısını, ayrımcılığa karşıtlığını, doğaya say-

gısını arttıracak biçimde düzenlenir. Çocuğun

kendi kültürü, bulunduğu ülkedekinden fark-

lıysa gelişim ve eğitim hakkının her aşamasın-

da buna özen gösterilir.

Madde 31: Çocukların boş zamanlarını de-

ğerlendirebilmeleri, kendilerini geliştirebilme-

leri için oyun bahçeleri, çocuk kulüpleri, kü-

tüphaneler, spor ve kültür merkezleri açılmalı-

dır. Her çocuğun bu tür etkinliklere katılma

hakkı vardır.

Madde 32:Çocukların okula gitme, oyun oy-

nama hakkı vardır. onlar yetişkinler gibi çalış-

tırılamazlar. Çalışmak zorunda kalırsa onların

yapacakları iş onların sağlığı ve eğitimleri için

sorun oluşturmamalıdır.

Madde 33: Bütün çocuklar her türlü zararlı

maddelere karşı korunur. Bu tür maddeleri

üretip çocuklara veren kişiler cezalandırılır.

Madde 34: Çocukları bedensel ve ruhsal

yönden örseleyecek hiçbir yaklaşıma izin veri-

lemez.

Page 53: EKİM 2014
Page 54: EKİM 2014

Kaynak http://bingol.aile.gov.tr/tr/html/4449/1-EKIM-DUNYA-COCUK-GUNU http://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%BCnya_%C3%87ocuk_G%C3%BCn%C3%BC http://www.kucukcekmece.gov.tr/cocukhak.html http://www.anneboyutu.com/yazar?sevgi-ozkan-cocuk-haklari-&ArtId=11592 http://www.belirligunlervehaftalar.com/Belirli_Gunler/Dunya_Cocuk_Gunu

Madde 35:Devlet çocukları koruma ve ço-

cukları kaçırıp onları satan, onları çalıştır-

mak isteyen kişilerle mücadele etme sorum-

luluğuna sahiptir.

Madde 36:Hiçbir kişi kendi çıkarları için ço-

cukları kullanamaz. Devlet böyle bir duruma

karşı her çocuğu korur.

Madde 37:Çocuklar hiçbir şekilde insanlık

dışı yöntemlerle yada aşağılanarak cezalan-

dırılamaz. Bir çocuk suça itilmişse ona uygu-

lanacak ceza yaşına ve gelişimine uygun,

onun eğitimini engellemeyecek şekilde ol-

malıdır.

Madde 38:Her çocuğun barış ortamında

yaşama ve savaşlardan korunma hakkı vardır. Çocukların askere alınmaması gerekir. Devlet, çocukları

silahlı çatışma ve sonuçlarından korumakla sorumludur.

Madde 39:Çocuklar çeşitli nedenlerle zarar görmüşlerse onların iyileştirilmesi için çalışmalar yapılır, bir

daha aynı şekilde zarar görmemeleri için önlemler alınır.

Madde 40:Yasalarla sorunu olan çocuklar bu durumdan tek başlarına sorumlu değildir. Çocuklar farkın-

da olarak kimseye zarar vermez. Suça itilen çocuklar yetişkinler gibi cezalandırılamaz, özel yasalarla top-

luma yeniden kazandırılırlar.

Madde 41:Bir devletin yasaları burada belirtilen hükümlerden daha iyiyse, bunlar hiçbir şekilde değiştire-

lemez.

Madde 42:Devlet, ÇHS'nin herkes tarafından öğrenilmesini sağlar.

Madde 43:ÇHS'nin uygulanmasını değerlendirmek üzere Çocuk Hakları Komitesi kurulmuştur.

Madde 44:Devlet ve ülkede yaşayan insanlar Çocuk Hakları Komitesine, çocuk haklarıyla ilgili durum

hakkında bilgileri vermekle sorumludur.

Madde 45:İlgili kuruluşlar Çocuk Hakları Komitesinin çalışmalarına kolaylık ve yardım sağlar.

Not:Çocuk Hakları Sözleşmesi 54 maddeden oluşmaktadır. Sözleşmenin bundan sonra 54'e kadar devam

eden maddeleri, sözleşmenin devletler tarafından nasıl imzalanacağı, onaylanacağı ve yürütüleceği ile

ilgilidir.

Page 55: EKİM 2014

AHTAPOT

Page 56: EKİM 2014

A htapot (Octopoda) kabuksuz

bir kafadan bacaklıdır. Kaya-

lar üstünde kollarıyla sürüne-

rek ve suyu hunisinden püs-

kürterek hareket eder. Küçük türleri kaya-

lık ve yarıklar arasında gizlenerek avlanır.

İnsan ve büyük hayvanlardan saklanırlar.

Çekmenli kollarıyla yengeçleri ya-

kalar, kabuklarını boynuzsu ikiz çeneleriy-

le ve dişli dilleriyle parçalarlar. Parlak ve

ses çıkaran nesnelere karşı çok meraklıdır-

lar. Bazı türleri savunma mekanizması ola-

rak mürekkep fışkırtabilir. Bu durum birçok

kez Mürekkep balıklarıyla karıştırılmasına

yol açar. Mürekkep balığı en yakın akra-

basıdır.

Ahtapot Ege-Akdeniz mutfağının

aranan mezelerinden biridir. Özellikle zey-

tinyağlı salatası çok bilinir ve bölgede tü-

ketilir. Avlanan ahtapot etinin yumuşaması

için tahta bir sopayla düz bir taşın üzerin-

de dövülür. Haşlandıktan sonra salatası,

yahnisi, kızartması yapılarak yenilir. Tekne

üzerinden avlanması 'ahtapot salası' adı

verilen kendine özgü bir oltayla yapılır.

Kalın misina, iple yapılan oltaya plastik

yapma balıklar, fosforlu etiketler, ses çı-

kartabilecek zil, metal levha takılır.

İnsanlığın sadece 8 kola sahip canlı

olarak bildiği ahtapotların aslında bilinme-

yen bir çok özellikleri vardır. Bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre; dünya üzerindeki en zeki yara-

tıklar olarak memelilerden atlar, köpekler, yunuslar, domuzlar ve maymunlardan sonra kuşlarda, kargalar

ve kuzgunlar da yer almaktadır. Bu canlıların ardından bilim adamları diğer hiçbir gruba dahil olamayan

ahtapotların da zeki oldukları kanısındalar. Yapılan bir çok testte, labirentte yollarını bulmuşlar ve hafıza-

larına kaydedebildikleri görülmüştür.

Page 57: EKİM 2014

Ahtapotlar 8 kola sahiptirler ve bu kollar

düşmanlarından uzaklaşmalarına, savaşmalarına

yardımcı olur. Ahtapotların en ilginç yanlarından

biri; bu kollardan herhangi birinin koptuğu zaman

yerine başka bir tanesinin çıkıp, tekrar uzayabilmesi-

dir. Bunun bir benzerini gerçekleştirebilen bir diğer

canlı da, kertenkeledir. Zira o da aynı şekilde düş-

manlarından kurtulmak için bıraktığı kuyruğunun

yerine tekrar yenisi gelmektedir.

Ahtapotların bir diğer ilginç özelliği de, kalp-

lerinin 3 tane olmasıdır. Evet bizler hep tüm canlıla-

rın tek kalbi olduğunu düşünürdük fakat öyle değil. 8 kola ayrı şekilde kanın pompalanması tek kalp ta-

rafından yapılamayacağı aşikârdır zaten. Ayrıca ahtapotlar çok yumuşak ve esnek bir vücuda sahiptirler.

Bu özellikleri ile gözleri kadar büyük olmayan deliklerden dahi geçebilirler. Bunları savunma mekaniz-

maları olarak da kullanmaktadırlar.

56

> 5

7

Page 58: EKİM 2014

Ahtapotların en çarpıcı özelliklerinden

biri de; renk ve derilerini değiştirebilmeleridir.

Şüphesiz renk değiştirmek; avcılardan kurtul-

mak için en iyi kamuflaj yöntemlerinden biridir.

Aynı işi bilindiği üzere bukalemunlar da yap-

maktadır. Bu renk değiştirme durumu, örneğin

çizgili bir ahtapotken aniden benekli bir ahta-

pota dönüşebilirler. Ayrıca renk değiştirme ara-

lıkları da oldukça sıktır. Zira bir bilim adamının

ahtapotu gözlemlemesi sonucu, 7 saat boyunca

1000’e yakın görüntüsünü değiştirdiğini göz-

lemlemiştir.

Ahtapotların kemikleri olmadığı için bir

çok yerden kolaylıkla kaçabilmektedir. Yakala-

nan ahtapotların konuldukları kafesten kaçtıkla-

rı, bazen rafta tırmanırken görüldüğü ya da bir

masanın üzerine ordan oraya doğru hareket

ettikleri görülmüştür. Gözlerinin büyüklüğü ka-

dar küçük delikten geçebilirler. Örneğin aşağı-

dakli görüntüde, o küçük delikten nasıl ustalıkla

çıktığı görülmektedir.

Ahtapotlar eşeyli ürerler. Erkek ahtapot-

lar olgunluğa 8 ile 10. aydan sonra ulaşır. Bu

dönemde erkek ahtapotlar 8-9 cm manto boyu-

na ulaşırlar. Dişi ahtapotlar çiftleşme olgunluğa

16. ile 18. aylarda ulaşırlar. Bu dönemde dişi

ahtapotlar 13-15 cm manto boyuna ulaşırlar.

Ahtapotların da içinde olduğu Kafadan-

bacaklıların genellikle yaşam süreleri yumurtla-

ma sonrası son bulduğu için dişi ahtapotlar ol-

gunluğa erişme dönemleri bir yerde ömürlerini

belirler. Buna göre 13-14 cm manto boyuna

sahip dişi ahtapot 1-3 yıl arasında yaşam süre-

sine sahiptir. Erkek ahtapotlarda yaşam süresi 3

-4 yıldır.

Kaynaklar http://www.ahtapotlar.com/ahtapot_ahtapotlar_murekkep_baligi_octopus_ahtpotlarin_uremesi_ahtapotlarhakkinda_ahtapotlarin_ozellikleri.html http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahtapot

http://www.bilgiustam.com/ahtapotlarin-yasami-ve-bilinmeyen-ozellikleri/

Page 59: EKİM 2014

58

> 5

9

Kaynaklar http://www.ahtapotlar.com/ahtapot_ahtapotlar_murekkep_baligi_octopus_ahtpotlarin_uremesi_ahtapotlarhakkinda_ahtapotlarin_ozellikleri.html http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahtapot

http://www.bilgiustam.com/ahtapotlarin-yasami-ve-bilinmeyen-ozellikleri/

Page 60: EKİM 2014

'Avatar' Çin'de Gerçek Oldu

Şinhua ajansının haberine göre, Çin Bilimler Akademisi Omurgalı Paleontoloji ve Paleoantropoloji Enstitü-

sü'nden yapılan açıklamada, omurgalılar paleontoloğu Vang Şiaolin liderliğindeki bir ekip tarafından "Avatar"

filmindeki uçan yaratık ''Ikran''a benzeyen bir yaratığın 120 milyon yıllık fosillerini bulundu.

Bulunan pterozorun (uçan sürüngen) "Ikran"a benzemesinden dolayı adı "Ikrandraco" konuldu.

Fosil analizi sonucunda, Vang ve ekibi bu yeni türün keskin dişleri, düz ve uzun bir kafatası ve alt çenesin-

de bıçağa benzer bir kemik çıkıntısı olduğu sonucuna vardı.

Haberin devamı ;

http://www.ntvmsnbc.com/id/25537769

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Bitki Genetiği ve Tarımsal Biyoteknoleji

Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (BİYOM) TÜBİTAK destekli proje

Türkiye’de İlk Defa Genetik Olarak Saflaştırılmış Türk Soğan Tipleri

Üretti

‘Proje hakkında bilgi veren PAÜ BİYOM Müdür Yardımcısı Doç.Dr. Ali Ramazan Alan, TÜBİTAK ARDEB

destekli DiHaploid Teknolojisi ile Üretilesi’ projesi kapsamında yürütülen soğan ıslah çalışmlarında

geliştirilen tekniklerin ve üretilen saf çeşitlerin Türk tohumculuğa büyük katkıları olacağını söyledi.

İlk üretilen saf soğan fidesi, Marmara Bölgesi'nden toplanmış sarı renkte ve acı olan yerli bir çe-

şitten geliştirildi. İlk olması sebebiyle "PAÜ BİYOM" adı verildi.

Haberin devamı ;

http://www.tubitak.gov.tr/sites/default/files/content_files/iletisim/edergi/153.html#20

http://www.aktifhaber.com/pau-de-turkiyeye-uygun-soganlar-gelistiriliyor-362790h.htm

HABERLER

Page 61: EKİM 2014

'Avatar' Çin'de Gerçek Oldu

Şinhua ajansının haberine göre, Çin Bilimler Akademisi Omurgalı Paleontoloji ve Paleoantropoloji Enstitü-

sü'nden yapılan açıklamada, omurgalılar paleontoloğu Vang Şiaolin liderliğindeki bir ekip tarafından "Avatar"

filmindeki uçan yaratık ''Ikran''a benzeyen bir yaratığın 120 milyon yıllık fosillerini bulundu.

Bulunan pterozorun (uçan sürüngen) "Ikran"a benzemesinden dolayı adı "Ikrandraco" konuldu.

Fosil analizi sonucunda, Vang ve ekibi bu yeni türün keskin dişleri, düz ve uzun bir kafatası ve alt çenesin-

de bıçağa benzer bir kemik çıkıntısı olduğu sonucuna vardı.

Haberin devamı ;

http://www.ntvmsnbc.com/id/25537769

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Bitki Genetiği ve Tarımsal Biyoteknoleji

Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (BİYOM) TÜBİTAK destekli proje

Türkiye’de İlk Defa Genetik Olarak Saflaştırılmış Türk Soğan Tipleri

Üretti

‘Proje hakkında bilgi veren PAÜ BİYOM Müdür Yardımcısı Doç.Dr. Ali Ramazan Alan, TÜBİTAK ARDEB

destekli DiHaploid Teknolojisi ile Üretilesi’ projesi kapsamında yürütülen soğan ıslah çalışmlarında

geliştirilen tekniklerin ve üretilen saf çeşitlerin Türk tohumculuğa büyük katkıları olacağını söyledi.

İlk üretilen saf soğan fidesi, Marmara Bölgesi'nden toplanmış sarı renkte ve acı olan yerli bir çe-

şitten geliştirildi. İlk olması sebebiyle "PAÜ BİYOM" adı verildi.

Haberin devamı ;

http://www.tubitak.gov.tr/sites/default/files/content_files/iletisim/edergi/153.html#20

http://www.aktifhaber.com/pau-de-turkiyeye-uygun-soganlar-gelistiriliyor-362790h.htm

HABERLER

Page 62: EKİM 2014

Parkinson Hastalarına Özel Kaşık

“Lift Labs” isimli teknoloji şirketi Parkinson hastaları için titreme giderme özelliğine sahip olan bir kaşık üretti. Üretilen

titreme giderici kaşık, Google tarafından satın alındı.

Hastaların el titremesini yüzde 70 oranında giderebildiği iddia edilen akıllı kaşık, fotoğraf makinalarında kullanılan

titreme giderici özelliğe benzer bir teknoloji kullanıyor.

Haberin devamı ;

http://www.ntvmsnbc.com/id/25538209

Yeni Bir İnsan Türü Evrilecek

İnsanoğlunun yakın gelecekte hızlı yaşayıp erken ölmek yerine yavaş yaşayıp geç öle-

ceği ve uzun vadede günümüzdekinden tamamıyla farklı bir insan türünün evrileceği iddia

ediliyor.

Belçikalı bilim insanlarının oluşturduğu Küresel Beyin Kurumu uzmanlarından Cadell

Last, önümüdeki yıllarda insanoğlunun temel bir evrimsel dönüşüme uğrayacağını öne

sürdü.

Last, 2050 yılına kadar hızla gelişen teknolojinin ve doğal seleksiyonun bir sonucu olarak

günümüzdekinden tamamen farklı bir insan türünün evrilemeyeceği düşünülüyor.

Haberin devamı ;

http://www.ntvmsnbc.com/id/25537461

Page 63: EKİM 2014

Parkinson Hastalarına Özel Kaşık

“Lift Labs” isimli teknoloji şirketi Parkinson hastaları için titreme giderme özelliğine sahip olan bir kaşık üretti. Üretilen

titreme giderici kaşık, Google tarafından satın alındı.

Hastaların el titremesini yüzde 70 oranında giderebildiği iddia edilen akıllı kaşık, fotoğraf makinalarında kullanılan

titreme giderici özelliğe benzer bir teknoloji kullanıyor.

Haberin devamı ;

http://www.ntvmsnbc.com/id/25538209

Yeni Bir İnsan Türü Evrilecek

İnsanoğlunun yakın gelecekte hızlı yaşayıp erken ölmek yerine yavaş yaşayıp geç öle-

ceği ve uzun vadede günümüzdekinden tamamıyla farklı bir insan türünün evrileceği iddia

ediliyor.

Belçikalı bilim insanlarının oluşturduğu Küresel Beyin Kurumu uzmanlarından Cadell

Last, önümüdeki yıllarda insanoğlunun temel bir evrimsel dönüşüme uğrayacağını öne

sürdü.

Last, 2050 yılına kadar hızla gelişen teknolojinin ve doğal seleksiyonun bir sonucu olarak

günümüzdekinden tamamen farklı bir insan türünün evrilemeyeceği düşünülüyor.

Haberin devamı ;

http://www.ntvmsnbc.com/id/25537461

Page 64: EKİM 2014

Türkiye’nin İlk Mintatür Yapay Kalp Pompası Geliştirildi

TÜBİTAK’ ın desteklediği proje Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nilüfer Eğrican’ın başvurusuyla başladı ve

daha sonra Koç Üniversitesinden Doç. Dr. İsmail Lazoğlu’nun yürütücülüğünde tamamlandı. “Minyatür Bir Yapay Kalp

Pompa Sisteminin Tasarımı, Analizi Ve Prototip Üretimi” projesinde Doç.Dr. İsmail Lazoğlu ve Florance Nightingale

Hastanesi Kalp-Damar Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Suha Küçükaksu’nun işbirliğinde Türkiye’nin ilk minyatür yapay

kalp pompası sisteminin prototipi geliştirildi.

Sağlık alanında bir ilke imza atılan proje ile yapay kalp pompası vücut içine yerleştirilecek şekilde tasarlandı.

Haberin devamı ;

http://teknolojikgelismeler.net/turkiyede-teknoloji/turkiyenin-ilk-minyatur-yapay-kalp-pompasi-gelistirildi/

Örümcek Ağının Özellikleri Keşfedildi

Stanford ‘da post doktoralı akademisyen Kristie Koski spektroskopisi tekniğini kul-lanarak fiziksel temas olmaksızın örümcek ağının elastik davranışlarını ölçmeyi başardı.

Araştırmalar sonucunda doğanın bir harikası olan örümcek ağının davranışsal özellikleri tespit edilmek amacıyla tüm elastik özellikleri ölçüldü.

Çalışma sonuçları biyoteknoloji alanındaki çalışmalarda ilham kaynağı olabile-ceği söylemekte.(Resim 1)

Resim 1: Sağda Lazer Işını Gönderilmemiş Örümcek Ağı, Solda Koski’nin Sistemi Kulla-

nılarak Lazer Işını Gönderilerek Tespit Edilmiş Örümcek Ağının Lif Yapısı ( Kristie Koski,

Stanford University)

Haberin devamı ;

http://teknolojikgelismeler.net/biyoteknoloji/orumcek-aginin-ozellikleri-kesfedildi/

Page 65: EKİM 2014

Türkiye’nin İlk Mintatür Yapay Kalp Pompası Geliştirildi

TÜBİTAK’ ın desteklediği proje Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nilüfer Eğrican’ın başvurusuyla başladı ve

daha sonra Koç Üniversitesinden Doç. Dr. İsmail Lazoğlu’nun yürütücülüğünde tamamlandı. “Minyatür Bir Yapay Kalp

Pompa Sisteminin Tasarımı, Analizi Ve Prototip Üretimi” projesinde Doç.Dr. İsmail Lazoğlu ve Florance Nightingale

Hastanesi Kalp-Damar Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Suha Küçükaksu’nun işbirliğinde Türkiye’nin ilk minyatür yapay

kalp pompası sisteminin prototipi geliştirildi.

Sağlık alanında bir ilke imza atılan proje ile yapay kalp pompası vücut içine yerleştirilecek şekilde tasarlandı.

Haberin devamı ;

http://teknolojikgelismeler.net/turkiyede-teknoloji/turkiyenin-ilk-minyatur-yapay-kalp-pompasi-gelistirildi/

Örümcek Ağının Özellikleri Keşfedildi

Stanford ‘da post doktoralı akademisyen Kristie Koski spektroskopisi tekniğini kul-lanarak fiziksel temas olmaksızın örümcek ağının elastik davranışlarını ölçmeyi başardı.

Araştırmalar sonucunda doğanın bir harikası olan örümcek ağının davranışsal özellikleri tespit edilmek amacıyla tüm elastik özellikleri ölçüldü.

Çalışma sonuçları biyoteknoloji alanındaki çalışmalarda ilham kaynağı olabile-ceği söylemekte.(Resim 1)

Resim 1: Sağda Lazer Işını Gönderilmemiş Örümcek Ağı, Solda Koski’nin Sistemi Kulla-

nılarak Lazer Işını Gönderilerek Tespit Edilmiş Örümcek Ağının Lif Yapısı ( Kristie Koski,

Stanford University)

Haberin devamı ;

http://teknolojikgelismeler.net/biyoteknoloji/orumcek-aginin-ozellikleri-kesfedildi/

Page 66: EKİM 2014

Bu dergi

Trakya Üniversitesi

Fen Fakültesi

Biyoloji Bölüm öğrencileri

tarafından aylık olarak

hazırlanmaktadır.