Upload
kapsul-plus
View
222
Download
5
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Kapsul Plus
Citation preview
GÜNCEL
BİYOLOJİ
DERGİSİ
YIL 3 EKİM 2014
23
KOLON KANSERİ ANANAS DÜNYA GIDA GÜNÜ
Editörden
Değerli Kapsül Plus Okuyucuları;
Yeni, yine, yeniden… Sayılar art arda dizilirken arkamızı dönüp şöyle bir baktığımızda gördüğümüz grafi-ğin hep yükselişte olduğunu bilmenin verdiği mutluluk; biz Kapsül Plus ailesine tarif edilmez tatlar yaşatı-yor. Araştır, öğren, şekil ver ve sun… Dergi mutfağında çalışarak okuyucularımıza nimetleri sunmak bize
her ay katlanarak mutluluk veriyor.
Bu ay ki bilgi nimetlerinden bahsedecek olursak;
Uzun yıllardır araştırmaları yapılarak çözümünü, sırrını öğrenmeye çalıştılar.’200 yıl yaşamak ister misi-niz?’ içinizden kim istemez ki dediğinizi duyar gibiyiz. Normal yaşam süresini, gerek yaşam kalitesiyle ol-sun gerek çeşitli yollarla olsun uzatan örnekler var tarihe baktığımızda birde bilimsel açıdan bakmak ge-rek işte size sunduğumuz bu yazıda bulabileceğiniz ipuçlarını verdik. Her ne kadar sağlıklı olmak için bir-çok şey yazılsa da hastalıklarda var maalesef bunlardan biri günümüzde yayılmış olan kolon kanseri.. Be-lirtileri nelerdir, nedenleri, evreleri nelerdir? Yaşla orantılı riskleri ve riskleri en aza indirmek için çözümle-ri nelerdir, tedavisi nasıl yapılmalıdır? Çok açık ve bilgilendirici bir yazı sizlere sunuluyor. İletişim araçları öyle gelişti ve gelişmeye de devam ediyor ki bilim adamları beyinden beyine iletişimi direkt gerçekleştir-
meyi başardı, nasıl mı yazımıza davet ediyoruz.
Sevimli, yumuk yumuk tüylerini okşayarak sevdiğimiz birçok hayvan biliyoruz hepimiz, o hayvanların tüy-süz olsalardı nasıl olurlardı acaba diye aklınızdan geçirdiğiniz olmuştur resimlerine bakarken bilgilenece-ğiniz ‘ Tüysüz Hayvanlar ‘ bölümümüz ilginizi çekecektir. Meslek dallarından bu sayımızda Patoloji Labo-
ratuvar Teknikeri alanını araştırdık, görevleri nelerdir, kullandığı malzemeler ve mesleğin gerektirdiği özellikler nelerdir, çalışma ortamları ve eğitim süreleri nasıldır? Bütün bu sorulara cevap bulabilirsiniz.
Belirli günler olarak Dünya Gıda Günü ve Dünya Çocuk Günü’nü beraber işlemeyi uygun bulduk. Araştı-rılmayı hak eden hayvanlarımızdan ahtapotu sizler için araştırdık ve ilginç özelliklerini sıraladık. Hepimi-zin ağzı sulanarak zevkle yediği bir meyve olan Ananas iştahınızı açsa da faydalarını okumak sizi keyif-lendirecektir. Her zaman olduğu gibi dünyadan çeşitli güncel haberler yine sayfalarımız arasında siz de-
ğerli okuyucuların okumasını beklemektedir.
Keyifli, dolu dolu, şaşırtıcı olduğu kadar bilgi yüklü sayfalar arasında kaybolurken bir şeyi atlamayın.
Kapsül Plus sizler için var, keyifle okumanız dileğiyle…
Kapsül Plus Ailesi
DANIŞMAN
DOÇ.DR.FULYA DİLEK GÖKALP MURANLI
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
METE ARSLAN KONAK
GENEL YAYIN KOORDİNATÖRLERİ
TAYFUN GÖZLER
EMİNE CEYDA SÖZÜER
EDİTÖRLER
ASLIHAN DİKMEN
ÖZGE BİÇEROĞLU
İLETİŞİM ADRESLERİ
https://www.facebook.com/KapsulPlus2013
https://twitter.com/kapsulplus
6>
11
KOLON
KANSERİ
13
>2
0
200 YIL
YAŞAMAK
İSTER
MİSİNİZ ?
12
BEYİNDEN
BEYİNE
DİREKT
İLETİŞİM
GERÇEKLEŞTİ!
21
>3
6
TÜYLERİ
OLMADAN ÇOK
İLGİNÇ
GÖRÜNEN
15 HAYVAN
için
de
kil
er 3
9>
42
55
>5
9
46
>5
4
37
>3
8
43
>4
5
DÜNYA
ÇOCUK
GÜNÜ
ANANAS
PATOLOJİ
LABORATUVARI
TEKNİKERLİĞİ
AHTAPOT
DÜNYA
GIDA
GÜNÜ
KOLON KANSERİ
Kolo - Rektal
kanserler A.B.D.
de her iki cinsde
en sık görülen 2.
kanser türüdür.
Yılda ortalama
140.000 kişi
hastalığa
yakalanmakta ve
yılda ortalama
60.000 kişide bu
hastalıktan
kaybedilmektedir.
6 >
7
Vücutta bağırsakların çeşitli görevleri bulunmak-
tadır. Kalın bağırsak oldukça hacimli, birçok parçaya bö-
lünmüş bir borudur. Ortalama 130 – 160 cm. uzunlu-
ğunda ve 6 – 8 cm. çapındadır.
Kolon ve rektum, sindirim sisteminin "kalın bağır-
sak" olarak adlandırılan kısmını oluşturur. İşte kalın ba-
ğırsak olarak adlandırılan bu kısımda gelişen poliplerin
neden olduğu kansere "Kolon kanseri" denilmektedir.
Kolo - Rektal kanserler A.B.D. de her iki cinsde en sık gö-
rülen 2. kanser türüdür. Yılda ortalama 140.000 kişi has-
talığa yakalanmakta ve yılda ortalama 60.000 kişide bu
hastalıktan kaybedilmektedir.
Kolon kanseri'nin belirtileri nelerdir?
1- Dışkılama alışkanlıklarında değişiklik.
2- İshal veya kabızlık olması.
3- Gaitada bulaşmış kan görülmesi veya gaitanın katran
gibi siyah bir renk alması.
4- Dışkı çapının incelmesi.
5- Genel mide yakınmaları (gaz, şişkinlik, ağrı veya
kramplar).
6- Sıklaşmış Gaz ağrıları.
7- Bağırsakların dışkılama sonunda tamamen boşalama-
mış gibi olma hali.
8- Nedeni bilinmeyen kilo kaybı.
9- Uzun süren halsizlik.
Kolon nedir?
Kalın bağırsağın yaklaşık 150-
180 cm’lik üst kısmına “kolon"
denilmektedir.
Rektum nedir?
Kalın bağırsağın yaklaşık 15-17
cm’lik alt kısmına ise “rektum”
denilmektedir.
Kalın bağırsağın
görevi nedir?
İnce bağırsaklarda emile-
nemeyen maddelerden ibaret
kimusu konsantre edip dışarıya
atmaktır. Kalın bağırsak, daha
çok suyun geri emiliminde rol
oynar. Kalın bağırsakta inorga-
nik tuzlar, bir miktar glikoz, kısa
zincirli yağ asitleri emilir.
Kolon kanserinin evreleri nelerdir?
Evre 0: kanser hücreleri sadece kolonun en iç kısmında bulunur. “Karsinoma in sitü” evre 0 kanseri
anlatmak için kullanılır.
Evre 1: Kanser hücreleri kolonun iç duvarı içine ilerlemiştir. Tümör kolon duvarı boyunca henüz ilerle-
memiştir.
Evre 2: Kanser kolon duvarı içine doğru, daha derinlere yayılmıştır. Kanser komşu dokuları işgal et-
miş olabilir fakat lenf nodlarına henüz yayılım olmamıştır.
Evre 3: Kanser komşu lenf nodlarına yayılmıştır fakat vucudun diğer bölümlerine yayılım olmamıştır.
Evre 4: Bu evrede kolon kanseri vucutta karaciğer, akciğer gibi diğer organlara yayılmıştır.
Kolon kanseri'nin nedenleri
nelerdir?
Kolon kanserinin nedeni kesin
olarak bilinmemektedir fakat oluşu-
munda etkili olan bazı çevresel ve ge-
netik nedenler vardır. Kolon kanserin-
de kişinin beslenmesi hastalık ile ilgili
önemli bir etki yapar. Özellikle hay-
vansal yağ içerikli beslenen kişilerde,
kolon kanserine yakalanma oranı ar-
tar. Kalıtsal etkenler bu konuda büyük
öneme sahiptir.
Ailesinde kolon kanseri olan
kişilerde kansere yakalanma ihtimali
normalden daha yüksektir. Ayrıca da-
ha önceden meme ve yumurtalık kan-
serini geçirmiş kişilerde ve ailelerinde
kolon kanseri sıklığı daha fazladır.
Gardner Sendromu ve Ailesel Polipozis
hastalığı kalıtsal hastalıklardır ve sıklık-
la kolon kanserine neden olmaktadır.
Bunların dışında ülseratif kolit ve crohn
hastalığı da kolon kanseri ihtimalini
arttırır.
Beslenme, kolon kanserinde
önemli bir yere sahiptir. Özellikle Batı
tipi diyet kanser ihtimalini arttırır. Ko-
lon kanserinin oluşmasında hayvansal
yağların tüketiminin etkili olduğu araş-
tırmalar sonucu saptanmıştır. Ayrıca
bazı kimyasal maddeler kanser neden-
leri arasındadır. Sanayi işçilerinde, bazı
fabrikalarda çalışanlarda kolon kanseri
görülmesi kimyasal maddelerin etkisini
ortaya koymaktadır.
8>
9
Kolon kanserine yakalanma
riskini en aza indirmek için
neler yapmalıyız?
Fiziksel egzersiz yapmak
Aşırı kilolardan kurtulmak
Sigara kullanmamak
Sağlıklı gıda tüketimi
Yaşınıza bağlı olarak Ko-
lon kanserinde taşıdığınız
risk ne kadardır?
Teşhisteki ortalama yaş
70’dir. Fakat genç insanlarda
da rastlanmaktadır. Herkes
kolon kanseri riski altındadır
ancak 50 yaş ve üstündeki
kişiler için risk artar. 50 yaşın
üzerindekiler alkol alıyorsa,
kırmızı et yemeyi tercih edi-
yorsa, sigara kullanıyorsa ve
şişmansa onlar açısından
tehdit daha da büyür. Gene-
tik olarak bağırsak kanserine
eğilimli olanların yüzde 75'i
riskli grubuna girer.
Kolon kanserinin oluşum
şekilleri nelerdir?
1- Rastlantısal Kolon Kanseri
2- Ailesel Kolon Kanseri
3- Kalıtsal Kolon Kanseri
Aşırı alkolden sakınmak.
Kolon kanseri tedavisi nasıl yapılmaktadır?
Öncelikle hastalığın belirtileri görülen kişinin doktora başvurması ve hastalığa neden olan sebep-
lerin araştırılması ve belirlenmesi yer alır. Kalın bağırsak tedavisi hastalığın nedenine, evresine, büyüklü-
ğüne göre kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir.
Doktor her hasta için gerekli bir tedavi planı yapacaktır. Kolorektal tümörlerin tedavisi hastalığın
boyutuna, yerleşim yerine, evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve diğer faktörlere bağlıdır.
Kolon kanserinin tedavisi cerrahidir. Tümörlü olan kısım cerrahi yöntemlerle çıkarılır. Daha sonra
bağırsağın çıkarılan yerinin alt ve üst tarafı birbirine bağlanır. Eğer kanser anüse yakın bir yere yerleşmiş-
se bu bölgenin kısa olması ameliyatın şeklini değiştirir. Bu ameliyatta anüs tümüyle çıkarılır.
OP.DR.NURULLAH BURAK KORKMAZ / GENEL CERRAHİ UZMANI
10
> 1
1
BEYİNDEN BEYİNE
DİREKT İLETİŞİM
GERÇEKLEŞTİ!
BİLİME DAİR HERŞEY EKİBİ
Uluslararası bir nörobilim ve robot mühendisleri ekibi beyinden beyine direkt iletişimi mümkün
kıldı. Harvard Tıp Okulunda profesör olan ve ayrıca ekibin yöneticisi olan Alvaro Pascual-Leone, iki insa-
nın nasıl beyin aktiviteleriyle birbirleriyle iletişim kurabileceklerini bulmak istedik, ve devam ediyor; tabii
ki internet bunun bir yoluydu. Ardından "Hindistan ve Fransa gibi birbirinden çok uzak konumlandırılmış
iki insanın konuşma veya mesajlaşmayı es geçerek beyinden-beyine iletişim kurabileceği bir sistem geliş-
tirebilir miyiz" sorusu geldi. Cevap "evet"ti.
EEG ve TMS teknolojileri kullanılarak "hola" ve "ciao" kelimeleri başarıyla çevrildi.
Eski çalışmalarda, beyin aktiviteleri yardımcı araçlarla bilgisayara aktarılıyordu. Fakat bu çalışma-
da, ikinci bir beyne yollanıyor. Benzer araştırmaların devam etmesi bekleniyor.
Kaynak:
http://bit.ly/1vR7vef
http://bit.ly/1r6aJDr
10
> 1
1
200 YIL YAŞAMAK
İSTER MİSİNİZ ?
nsan ömrünü uzatmak hep ilgi alanlarımdan
biriydi. Neden? Çünkü ben sorgulamayı seviyo-
rum, birileri 70 sene yaşayacağımızı söylüyor
neden? 8 saat uyumamız gerekiyormuş, neden? Beynimi-
zin %10′nu kullanıyormuşuz, neden? Neden daha fazlası
olmasın, neden bunları araştırmadan kabullenelim? Eğer
sağlıklı bir şekilde 100-200 sene yaşamamızın olanağı
varsa niye yaşamayalım? En azından ben ne kadar yaşar-
sam o kadar kendimi geliştirir ve bir o kadar da insanlara katkı sağlayabilirim.
Zaman içinde bilim adamlarından tutunda bir çok farklı görüşten kesimin uzun yaşamla ilgilendiği-
ni ve epey mesafe katettiğini gördüm. İlk önce Bilim adamı Baird T. Spalding‘in Tibet Rahipleri araştırma-
sında yazdığı anıları okudum. Baird T. Spalding Tibet’te 500 -600 yaşındaki insanlarla karşılaştığını yazı-
yordu.
Baird T. Spalding’in fikirleri çok uçuk bulunurken Cambridge araştırmacısı Prof. Aubrey de
Grey insanların 1.000 yıl yaşayabileceğini iddia ediyor ve konuda çalışmalarını halen sürdüyor. TED
Talks‘ta yaptığı konuşmada ( http://www.ted.com/talks/aubrey_de_grey_says_we_can_avoid_aging?language=tr) çalış-
malarının bir özetini bulabilirsiniz.
100 Yaş Üstü Yaşayanlar Kulübü
artıyor.
1950′ li yıllarda 100 yaşını geçmiş insanların
sayısı 2 bin – 3 bin kişiyken günümüzde 340
bin kişiye ulaşmış. 21. yüzyılın sonunda da bu
rakamın 6 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Eğer dünyada yapacağınız çok iş varsa siz de
bu kulübün üyelerinden olabilirsi-
niz. (Kaynak: NTV)
Nerde O Eski Domatesler, Biberler
Sürekli başımıza kakılan sağlıksız besinlerden yakınıyoruz. Büyüklerimiz hep eski domateslerden, biberler-
den vs. bahsedip duruyorlar. Sağlık şirketleri bizi sürekli korkutuyor ama işin ilginç bir yönü var, 19. yüz-
yılda yaşam süresi 40 yıl civarındayken şimdi 80 civarında… Bunda sağlıkla ilgili bir çok etken var tabii
ama yine de ironik değil mi?
164 Yıl Yaşayan Zaro Ağa
Zaro Ağa, bazı kaynaklara göre 1777′de, bazı kaynakla-
ra göre de 1774′da Bitlis, Mutki,Meydan köyünde doğ-
muştur. 18. yüzyılın sonlarına doğru İstanbul’a gitmiş
ve Selimiye Kışlası, Ortaköy ve Tophane camiilerinin in-
şaatında çalışmıştır. 50′ li yaşlarında uzun yıllar İstan-
bul hamal topluluğunun başında kalmıştır. Daha sonra
operatör Emin Bey‘in şehreminliği zamanında belediye
serhademeliğine getirilmiş ve bu vaziyeti ölümüne kadar
sürdürmüştür. Böylece son günlerini İstanbul’da geçir-
miştir ve aynı şehirde ölmüştür. Ölümüne yakın ise kapı-
cılık yaptığı söyleniyor.
Dünya basının odak noktası olmuş ve dünyanın
en uzun yaşayan insanı olarak 1925′ te İtalya’yı 1930′da
Yunanistan’dan hareket ederek Amerika’yı, 1931′de İn-
giltere’yi ziyaret etmiştir.
Zaro Ağa “Bol Bol Yoğurt Yeyin” diyor;
Erken yediği akşam yemeklerinde sofrasında sadece yo-
ğurt ya da sadece ekmekle ayran bulundururdu. Tam
100 yıl bu alışkanlığını değiştirmedi. Uzun yaşamak iste-
yenlere; “Bol bol yoğurt yeyin!” derdi. 164 yıllık hayatın-
da tam 20 kez evlendi. Siirt ve İstanbul’daki “karı”larını
hiç ihmal etmedi ama çocuklarının ve torunlarının sayısı-
nı o da bilmiyordu.
Ölümü
Yaşamı boyunca 10 padişah görmüş ve 164 yaşında
vefat etmiştir.
14
> 1
5
256 Yıl Yaşayan Li Ching-Yuen
Çinli dövüş sanatları ustası ve uzun ya-
şam araştırmacısı olarak nam salan Li Ching-
Yuen 1677`de Chyi Jiang Hsie, Szechuan kö-
yünde dünyaya geldi.
Hayatının büyük bölümünü dağların
eteklerinde bitkiler toplayarak ve uzun yaşamın
sırlarını araştırarak geçirdi. Uzun ömrünün ilk
70 yılını uzun hayatın, sonsuz yaşamın sırlarını
arayarak geçiren Li Ching Yuen, 1748 senesin-
de 71 yaşındayken Çin ordusuna dövüş öğret-
meni ve taktik danışmanı olarak katılmak üzere
Kai Hsien`e taşındı. 1927 yılına kadar bu göre-
vini icra ettiği biliniyor.
1927 yılında ordudaki görevinden emek-
li olup eve döndükten bir yıl sonra öldü. Bazıları
onun doğal nedenler yüzünden öldüğünü söyle-
se de bazı kaynaklar ölmeden önce ‘bu dünya-
da yapmam gereken herşeyi yaptım. Artık eve
gidiyorum` dediğini iddia ediyor.
Uzun yaşamın sırrı soruldu-
ğunda Usta Li`nin cevabı her
zaman şunlardı:
-Temiz bir kalbin olsun
-Bir kaplumbağa gibi otur
-Bir güvercin kadar hayat
dolu yürü
-Bir köpek gibi uyu.
“150 Yıl Yaşayabiliriz” kitabının Yazarı Prof. Mikhail
Tombak diyor ki;
Ortalama yaşam süresinin 60-70 yıl olduğunu dikkate alırsak 150 yıl yaşamak
bir hayal gibi gelebilir. Oysa gerçekten mümkündür ve 150 sayısı da rasgele söy-
lenmiyor.
İnsan bedeni büyük bir enerji sistemidir ve bu enerji sürekli olarak değişip, dönü-
şür. Bedenimizdeki tam bir enerji değişimi döngüsü yedi yıl sürüyor ve bu arada-
hücrelerimiz de yenileniyor. Yaşamımızda böyle yirmi iki döngü bulunuyor ki, bi-
riken enerjiye bakıldığında 150 yıl yaşayabileceğimiz ortaya çıkıyor. Ancak, önce-
likle zihnimizden başlayarak, kendi kendimize yaşam süremizi sınırlıyor dolayısıy-
la doğanın bize sunduğu kapasiteyi tam olarak kullanamıyoruz. Bu kitap neyi,
nasıl, neden yaparsak bu kapasiteyi çok daha uzun ve sağlıklı olarak kullanabileceğimizi anlatıyor.
Uzun yıllar Moskova Sağlık Bilimleri Merkezi’nin başkanlığını yapan Profesör Tombak mucizevî diyetler-
den veya ilaçlardan söz etmiyor; sağlığımızı korumaya ve sürdürmeye yarayan temel ilkeleri açıklıyor.
Sağlığımız ile beslenmemiz, nefes almamız, fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarımızı karşılama biçimimiz arasın-
daki ilişkileri anlatırken kolayca uygulanabilecek öneriler yapıyor.
16
> 1
7
• Uzun yaşamın doğru nefes almaktır.
• Her gün ardışık olarak sıcak-soğuk duş
alın; kan dolaşımınız düzelecek,
bağışıklığınız güçlenecektir.
• Bedeninizin dış temizliğinin yanı sıra iç
temizliğini de yapar, kalınbağırsağınızı, ka-
raciğerinizi temizlerseniz, gençleşirsiniz.
• Erimiş buzdan elde edilen su, hücreleri-
mizdeki suyla aynıdır; bu suyu için.
• Boğazınız ağrımaya başladığında bir di-
lim limon emerseniz bakteriler yok olacaktır.
• İki kaşık sıvı yağı ağzınızda yarım saat
tutarsanız kanınızın yarısını temizlersiniz.
18
> 1
9
Ve daha pek çok benzer önerinin yanı sıra en önemlisi de şu:
Sağlığımız kendi ellerimizdedir…
Uzun Yaşam Sırlarını Özetlersek
Tibetli Rahipler uzun yaşam için, “Genç kalmak istiyorsanız, genç gibi hareket edin, genç gibi
düşünün, genç gibi yaşayın” diyorlar.
Zaro Ağa “Kendinize iyi bakın, bol bol yoğurt yeyin” diyor.
Li Ching-Yuen “Temiz bir kalbin olsun, kaplumbağa gibi otur, güvercin gibi hayat dolu yürü,
köpek gibi uyu” diyor.
Prof. Mikhail Tombak “Doğru nefes alın, sağlığınızın kendi ellerinizde olduğunu unutmayın”
diyor.
114 yaşındaki tatlı teyzemiz (aşağıdaki) “Bol bol gülün neşeli olun” diyor.
Son Olarak resimde gördüğünüz bayan Anthony Robbins‘in
UPW 2009 seminerine katılmış ve tam 114 yaşındaymış. Tony
Robbins sormuş, uzun yaşamanın sırrı ne? Bayan cevap vermiş;
Ha ha ha…
HAKAN MENGÜÇ / KİŞİSEL GELİŞİM UZMANI
TÜYLERİ OLMADAN ÇOK İLGİNÇ GÖRÜNEN 15 HAYVAN
Saç dökülmesinden muzdarip olan sadece biz insanlar değiliz. Çeşitli sebeplerden dolayı hayvanların da tüyleri dökülür. Bu se-
bepler hastalık, yaşlılık, genetik bozukluk ve hatta oynanmış gen-ler bile olabilir.
20
> 2
1
1. TAVŞAN
Bu sevimli tavşan
2009 yılında
dünyaya geldi ve
3 ay boyunca
tüyleri çıkmadı.
Bun sebepten do-
layı baya popüler
olmuştu. Fakat 3.
ayın sonunda
tüyleri çıkmaya
başladı ve nor-
mal bir tavşan ol-
du.
2. AYI
Dolores, Leip-
zig, Almanya'da bulunan
bir hayvanat bahçesinde
yaşıyor. Dişi ayılarda görül-
meyen bir şekilde aniden
tüm tüyleri döküldü ve bu
hale geldi. Başka bir sağlık
problemi olmayan ayının
genetik bir bozukluktan
dolayı tüylerinin dökülmüş
olabileceği belirtiliyor.
3. KİRPİ
Foxy Lodge Kurtarma Merkezi'nde yaşayan kirpi Betty ile ta-
nışın! Dünyanın en sevimli kirpilerinden birisi olan Betty'nin
bilinmeyen bir sebepten dolayı dikenleri çıkmıyor.
4. PAPAĞAN
Oscar, ''Moluccan
cockatoo'' cinsi bir
papağan ve tam 35
yaşında. Sadece kuş-
larla ilgili bir hastalı-
ğa yakalanan Oscar
tüylerini rahatsız ol-
duğu için kendi yolu-
yor.
5. RAKUN
Bu memeliler tüylerinin
dökülmesine sebep olacak
bazı hastalıklara yakala-
nabiliyorlar. Bu hastalıkla-
rın başında uyuz ve man-
tar enfeksiyonu geliyor.
Doğal ortamlarında da bu
gibi durumlarla karşılaş-
mak mümkün.
6. SİNCAP Tüysüz sincaplar çok alı-şılmadık bir fenomen değil-
dir. Genelde kenelerin sebep olduğu bir hastalık sonucu
tüylerini kaybederler.
7. HİNT DOMUZU
Bu hayvan kobay olarak yetişti-rilen tüysüz bir tür.
8. PENGUEN
Bu yavru tüysüz ola-rak dünyaya geldi ve
bu sebepten dolayı ai-lesi tarafından redde-dildi. Çin'in Liaoning şehrinde bulunan bir su parkında yaşayan bu hayvan bakıcıları-nın özverili çalışmaları sonucu iyileşti ve tüy-
leri çıktı.
9. SIÇAN Tüysüz sıçanlar laboratuvar ortamın-da farklı genlerin kombinasyonuyla
oluşturulmuştur.
10. ŞEMPANZE
Şempanzeler, diğer maymunlar gi-
bi alopesi hastalığına yakalanabiliyorlar. Bu hastalık sebebiyle vü-cutlarındaki tüm tüy-
ler dökülüyor.
11. KÖPEK
Bu cinsin ismi Peru Tüysüz Köpeği. Irk özelliği olarak tüy-leri bulunmuyor. Bu özelliğiyle tüylü hayvanlardan hoşlan-
mayan insanların tercih ettiği bir cins.
12. VOMBAT
Vombatlar 7 aylık olana kadar annelerinin kesele-rinde yaşarlar. Fakat bu yavrunun annesi 3 aylık-ken öldü ve yavru annesi-nin kesesinden alınmak zorunda kadı. Tüylerinin olmamasının sebebi hala
çok küçük olması.
13. BABUN
Bu tüysüz babun Zim-babve kırsalında görün-tülendi. Tüylerinin dökül-mesinin sebebi ''alopesi'' olabilir fakat hayvan do-ğada olduğundan dolayı tam sebebini net olarak
bilemiyoruz.
14. KANGURU Almanya'da Serengeti-Park'ta yaşayan bu minik yaratığın
ismi Sabrina. Annesi tarafından reddedilen bu yavrunun tüyleri halka çıkmamış. Kangurular annelerinin keselerinde
yaşadıkları süre boyunca tüy çıkarmazlar.
15. HAMSTER
Genetik bir bozukluk sebebiyle tüysüz doğan hamsterlar bir tür değildir . Sadece tüysüz ebeveynlerin yavruları tüysüz
olur.
Kaynak: http://www.boredpanda.com/hairless-bald-animals/
DÜNYA GIDA GÜNÜ
D ünyada üretilen gıda maddeleri
artan nüfusa yeterli olmamakta-
dır. Besin maddeleri üretiminin az olduğu yok-
sul ülkelerde açlık ve yetersiz beslenme soru-
nu vardır. Açlık, yetersiz beslenme, bedenin
gerekli ölçü ve türde besin alamamasıdır. Ye-
tersiz ve dengesiz beslenme sorunlarının ne-
denleri, besin üretim ve dağılımının yetersizli-
ği, bilgisizlik, hızlı nüfus artışı, ekonomik güç-
süzlük ve çevre sağlığının bozulmasıdır. Yapı-
lan hesaplara göre dünyada yaklaşık 450 mil-
yon insan yetersiz beslenmektedir. Sadece bu
sayı bile dünyamızın en büyük ve en önemli
sorununun açlık olduğunu gösteriyor. Dünyanın pek çok yerinde insanlar, açlıktan ölmekte, iyi beslene-
medikleri için hasta olmaktadırlar. Türkiye, yeryüzünde besin maddeleri üretiminde kendi kendine yeterli
yedi ülkeden biridir.
Dünya Gıda Günü’nde; dünyadaki açlık problemlerinin belirlenmesi ve çözüm yollarının gösteril-
mesi, ülkeler arasındaki gıda üretimi birlikteliğinin sağlanması, gıdaların üretimi- tüketimi ve satış nokta-
larındaki hijyen ve sanitasyon etkinliğinin sağlanması ile yeterli ve dengeli beslenmenin önemi Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 16 Ekim'i Dünya Gıda Günü olarak kabul etti. Dünya Gıda Gü-
nü'nde Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde açlık, gıda üretimi ve tüketimi gibi konular incelenir. Beslenme
üzerinde durulur. Ülkemizde her yıl 16 Ekim günü gazete ve dergilerde konuya ilişkin yazılar yayınlanır.
Kaynak ; http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/onemli_gun/dunyagida.asp http://www.dersimiz.com/belirligun-133-Dunya-Gida-Gunu-hakkinda-genel-bilgi.html#.VBqdUMJ_vj4
PATOLOJİ
LABORATUVAR
TEKNİKERİ
PATOLOJİ
LABORATUVAR
TEKNİKERİ
Patoloji laboratuvarı teknikeri , doku ve vücut sıvılarının
mikroskobik incelemesini yapan kişidir.
GÖREVLER
işlemi yapar,
ve normal dışı hücrelerin
ayrımını yapar,
mizler,
KULLANILAN ALET VE
MALZEMELER
santrifuj, yarı otomize sistemler,
otoanalizörler, elektronik terazi, eküv,
mikrodalga fırın,
tüpü, pipet, buret, desikatör, mezur, er-
lent,
balon, baget, joje, lam, lamem, parafin,
alkol ve oksilen gibi kimyasal maddeler,
38
> 3
9
MESLEĞİN GEREKTİRDİĞİ ÖZELLİKLER
Patoloji Laboratuar Teknikeri olmak isteyenlerin;
şarılı,
alerjisi olmayan,
kimseler olması gerekir.
ÇALIŞMA ORTAMI VE KOŞULLARI
Kapalı bir ortamda çalışırlar. Kimyasal madde bu-
harlaşması ve enfeksiyon tehlikesi olasılık dahilinde-
dir. Çalışırken laborantlarla, meslektaşları ve diğer
çalışanlarla iletişim halindedirler.
EĞİTİM SÜRESİ VE İÇERİĞİ
Mesleğin eğitim süresi 2 yıldır.
Eğitim süresince öğrenciler; Türk Dili , Yabancı dil,
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi gibi genel kültür
derslerinin yanı sıra Anatomi, Fizyoloji, Kimya, Histo-
loji, Genel Patolojide Temel Kavramlar, Genel Histo-
teknoloji, Özel Histokimya Teknikleri, İmmüno Histo-
kimya Teknikleri, Moleküler Patoloji Teknikleri, Ge-
nel Sitoteknoloji, Patoloji Laboratuvar Teknikleri Uy-
gulamaları, Sağlık Kurumlarının işleyişi ve Yönetimi,
Kişilerarası İlişkiler, İlk Yardım, Meslek İngilizcesi gibi
dersleri teorik ve uygulamalı
olarak alırlar.
MESLEK EĞİTİMİNE GİRİŞ
KOŞULLARI
Meslek liselerinin Ebelik, Ebelik-Hemşirelik,
Hasta ve Yaşlı Hizmetleri, Hemşirelik,
Laborant, Laboratuar, Laboratuar Teknisyenliği,
Sağlık Memurluğu, Veteriner-
Laboratuvar bölümlerinden mezun olanlar
“Patoloji Laboratuar” ön lisans programına
sınavsız geçiş için başvurabilirler.
Ortaöğretim Başarı Puanları, okul türleri, Mes-
leki ve Teknik Eğitim Bölge’leri
(METEB)’leri ve mezuniyet yılları dikkate alına-
rak kontenjan dahilinde yerleştirilebilirler.
Meslek liselerinin sınavsız geçiş için belirlenen
bölümleri dışındaki bölümlerden ya da
liselerden mezun olanlar/olacaklar ise ÖSYM
tarafından yapılan Yükseköğretime Geçiş Sına-
vına (YGS) girmeleri ve yeterli “YGS-2 “ puanı
almaları halinde sınavsız
yerleştirme sonunda kontenjan kalırsa ek yer-
leştirme ile açık olan programlara
istedikleri takdirde yerleştirilebileceklerdir.
EĞİTİM SONUNDA ALINAN
BELGE-DİPLOMA VE UNVAN
Eğitimini başarı ile tamamlayanlara Patoloji
Laboratuar ön lisans diploması ve “Patoloji
Laboratuar Teknikeri” unvanı verilir.
40
> 4
1
ÇALIŞMA ALANLARI VE İŞ
BULMA OLANAKLARI
Üniversite, devlet ve özel hastane-
lerin patoloji laboratuarları, özel
patoloji laboratuarları, Adli Tıp Ku-
rumu Patoloji Laboratuarları, Tıp
Fakültesi Histoloji Laboratuarları,
Moleküler Patoloji Laboratuarların-
da çalışabilmektedirler. Patoloji ye-
ni gelişmekte olan bir bilim dalıdır.
Günümüzde hastalıkların tanısında
patolojik tanı önemli bir yer tut-
maktadır. Ülkemizde patolojik ala-
nında tıpta uzmanlık yapmak iste-
yen öğrenci adaylarının tercihlerin-
de daha fazla yer vermektedirler.
Yetişen uzman doktorların sayısı ile
orantılı tekniker ihtiyacı artış göste-
recektir.
MESLEKTE İLERLEME
“Patoloji Laboratuvar” ön lisans
programını başarı ile bitirenler,
ÖSYM tarafından yapılan Dikey
Geçiş Sınavı’nda (DGS) başarılı ol-
dukları takdirde Biyoloji, Hemşire-
lik, Hemşirelik Sağlık Hizmetleri ve
Açıköğretim lisans programlarından
İktisat- İşletme bölümüne de dikey
geçiş yapabilirler. lisans programla-
rına dikey geçiş yapabilirler.
Kaynak
http://e-ogrenme.iskur.gov.tr/oyscontent/Courses/
Course162/pdf/p/7.pdf
ANANAS
A nanas (Ananas comosus), ananasgil-
ler (Bromeliaceae) familyasından sıcak
ülkelerde yetişen bitki ve onun meyvesi. Anayurdu Güney
Amerika'dır. Meyvesi iri, güzel kokulu ve lezzetlidir, üs-
tünde bir demet yaprak vardır. 1555'te Jean de Léry tara-
fından Brezilya'da bulundu, oradan İngiltere'ye götürüldü,
sonra Fransa'da yetiştirildi.
Ananas genelde 1-1.5 metre boylarında, bazen daha
uzun olup görünümü parlak uzun mumsu yapraklı bir gö-
rünümü olan kısa ve tıknaz kök yapısına sahiptir. Meyve
oluşumu sırasında 200'e kadar çiçek oluşturabilme kabili-
yetine sahiptir. Çiçekleri bir araya gelerel ananası oluştu-
rurlar. Üst kısmında fibonacci dizilimine göre yapraklan-
ma oluştururlar.
Ananas meyvesi şekil itibariyle kozalaklı çam ağaçlarının üreme organlarına benzediğinden, Avru-
palı gezginler bu meyveyi ilk bulduklarında İngilizce'de "çam elması" anlamına gelen pineapple, İspan-
yolca'da çam anlamına gelen piña vs. isimler vermişlerdir. Daha sonra ise çam kozalağı orijinalinin ko-
runması amacıyla Tupi-Guarani dilleri kullanılan bu isim seçilmiştir. Türkçe'de de orijinal haliyle benimse-
nen ananas kelimesi lugate ilk olarak 1938 yılında kaydedilmiştir.Taze olarak tüketilen bu tropikal meyve
neredeyse tüm dünyadaki tropikal mutfaklarda kullanılmaktadır. Tüm ya da dilimlenmiş olarak satışa su-
nulan bu meyve meyve tatlı olarak meyve salatalarında ve kokteyl yapımında kullanılmaktadır. Yoğurt,
reçel ve dondurmada da kullanılan tad verici ana unsurlardandır.
‘’ Ananas , ilk defa Christopher
Colbus tarafından Orta ve Güney
Amerika da yetiştirilmiştir. ‘’
ANANAS FAYDALARI
Ananas sindirimi geliştirmek ve infla-
masyonu azaltmak için yüzlerce yıldır Orta ve
Güney Amerika’da tıbbın bir parçası olarak tav-
siye edilmekte ve tedavilerde kullanılmaktadır.
Ananas aynı zamanda vücutta meydana gelen
ağır su kayıplarını tekrar kazanabilmemiz adına
kullanılırdı.
Taze olarak tüketilen ananas temel yapı
taşlarını daha etkili ve fazla bulundurduğundan
yemekleri daha rahat sindirmemizi sağlar ve
mide şişmelerini engeller. Aynı zamanda bir
anti kanser özelliği de vardır. Amino asit ihtiya-
cımızı büyük ölçüde karşılamaktadır.
Ananas ne kadar büyük olursa yenilebi-
lecek kısmı da o kadar fazla olmakta ve dolayısı
ile daha sağlıklı ve etkili olabilmektedir.
Yüksek oranlardaki lifler sayesinde kalp
ağrılarını azaltmaktadır. Yüksek tansiyonun
normal seviyelerde olmasını sağlar. İltihaplan-
maların oluşumunu engeller.
Kulak enfeksiyonlarında, nezle ve grip
gibi hastalıklarda oldukça etkilidir. Ameliyattan
sonra meydana gelen yaraların ve ağrıların da-
ha hızlı iyileşmesini sağlar. Selülit tedavisinde
ve diyetlerde zayıflamak için tüketilmesi gere-
ken en etkili meyvedir.
Ananas içeriği bakımından mükemmel
bir vitamin, mineral ve manganez kaynağıdır.
B1 vitamini ve C vitamini açısından oldukça
zengindir. Ananas gövdesinde bulunan iki
moleküller sayesinde anti tümör ve anti kan-
ser aktivitesi göstermektedir.
Kaynak
http://www.tropikalmeyveler.com/ananas.htm http://bitkirehberi.net/ananas-meyvesi/ http://www.agaclar.net/forum/egzotik-meyveler/9398.htm 4
4>
45
“ DÜNYA
ÇOCUK
GÜNÜ ”
“ DÜNYA
ÇOCUK
GÜNÜ ”
D ünya Çocuk Günü, çocuklar arasında ortak duygular oluşmasını ve ulusların barış içinde ya-
şama özlemlerinin pekişmesi amacıyla Birleşmiş Milletler Örgütü’nün 1954 yılında oybirliği
ile Ekim ayının ilk pazartesi günü “Dünya Çocuk Günü” olarak kabul edilmiştir. Geleceğini
teminat altına almak isteyen her milletin yarının büyükleri olan çocukların yetiştirilmesine imkân hazırla-
ması gerekmektedir. 54 ülke katılımıyla gerçekleşen Konferans’ta Çocukların Korunmasına Dair Cenevre
Bildirgesi kabul edilmiştir. Her toplumun geleceği olarak görülen çocuklar sosyal, ekonomik ve kültürel
alanlarda her türlü imkândan yararlanma hakkına sahiptir.
Bildirge esas olarak yoksulluk, çocuk işçiliği, eğitim gibi dünya çocuklarının refahını ilgilendiren
konulara odaklaşmaktadır. Konferanstan sonra pek çok ülke, çocukların sorunlarına ilişkin olarak kamuo-
yunun dikkatini çekmek, çocuklara mutluluk getirmek ve çocuk konusunda teşvik etmek üzere bir günü
Çocuk günü olarak belirlemiştir. 1 Haziran tarihi, 21 ülkede olmak üzere, en yaygın Çocuk Günü’dür.
Türkiye’de 23 Nisan da kutlanmakta 20 Kasım tarihinde ise Çocuk Hakları günü olarak kutlanmaktadır.
ÇOCUK HAKLARI
Madde 1: Her birey on sekiz yaşına kadar çocuk kabul edilir. Her çocuk vazgeçilmez haklara sahiptir.
Madde 2: Çocuk Hakları, bütün çocuklar içindir. Doğum yerleri, konuştukları dil ne olursa olsun fark et-
mez. Büyüklerin inançları ya da görüşleri nedeniyle hiçbir çocuğa ayrım yapılamaz.
Madde 3: Çocuklarla ilgili bütün yasa ve uygulamalrı oluşturanlar, önce çocukların yararını düşünmek
zorundadır. Devlet, çocukların koruma ve bakımını üstlenenlerin sorumluluklarını yerine getirmeleri için
önlemleri alır ve onların sorumluluklarını yerine getitirip getirmediklerine bakar.
Madde 4: ÇHS'de yazılı olan hakların uygulanması için gereken her türlü çabanın gösterilmesi gerekir.
Devlet çocukların bu haklardan yararlanmasını sağlar.
Madde 5: Devlet, hakların uygulanması konusunda çaba gösterirken başta anne baba olmak üzere ço-
cuktan sorumlu olan kişilerin haklarına karşı saygılı olur.
Madde 6: Yaşamak, her çoçuğun temel hakkıdır ve herkesin ilk görevi çocukların yaşamını korumaktır.
Madde 7: Her çoçuğun bir isme ve vatandaşlığa sahip olma hakkı vardır. Devlet, çocuk doğduğunda bu
ismi kaydeder ve çoçuğa bir kimlik verir.
Madde 8: Çoçuklara verilen isim, vatandaşlık hakkı ve aile bağları korunmalıdır. Tüm bunlar zorla değiş-
tirilemez ve alınamaz, değiştirilmek istenir ya da çoçuğun elinden bu haklar alınırsa devlet bu duruma
karşı çıkmalıdır.
Madde 9: Her çoçuğun ailesiyle birlikte yaşa-
ma hakkı vardır. Anne baba çoçuğa çaçuğa
bakamıyorsa, çocuk bu durumdan zarar gör-
mesin diye ona başka bir bakım sağlanmalıdır.
Bu durumda da her çoçuğun, anne babasıyla
düzenli olarak görüşebilme hakkı vardır.
Madde 10: Anne babası ayrı ülkelerde yaşa-
yan çocukların aileleriyle birlikte olabilmeleri
için devletler kolaylık gösterir.
Madde 11: Anne ve babaların izni olmadan
hiçbir çocuk başka bir ülkeye götürülemez. Ço-
cuklatı bu şekilde başka yerelere götüren kişi-
lere karşı mücadele edilmesi gerekir.
Madde 12: Her çocuk, görüşlerini serbestçe
ifade etme, kendisini ilgilendiren her konuda görüşlerinin dikkate alınması isteme hakkına sahiptir. Her-
kesin çocukları dinleme, onların fikrini öğrenme ve onlara sygı gösterme zorunluluğu vardır.
Madde 13: Her çocuğun duygu ve düşüncelerini istediği şekilde açıklama hakkı vardır. Çocukların da
başka kişilerin zarar görmemesi için gerekeni yapmaları gerekir.
Madde 14: Her çocuğun kendi düşüncesini geliştirme ve istediği dini seçme hakkı vardır. Bu konularda
çocukları büyüten yetişkinlerin de onlara yol gösterme hakkı ve sorumluluğu vardır.
Madde 15: Çocukların arkadaşlarıyla barış içinde toplana-
bilme, dernek kurabilme yada derneklere üye olma hakkı
vardır.
Madde 16: Hiç kimse onurunu kıramaz, onları küçük düşü-
remez, özel hayatına karışamaz. Çocukların bu hakkı yasa-
larla korunur.
Madde 17: Devlet, kitle iletişim araçlarının, çocuğun gelişi-
mi açısından önemini kabul eder. Çocuğun bunlarla çeşitli
bilgi ve belgelere ulaşmasını sağlar, kendi dili ve kültürü ba-
kımandan bu araçlarla alabileceği gereksinimleri karşılanır.
Ayrıca kitle iletişim araçlarının verebileceği her türlü zarar-
dan çocukları korur.
48
> 4
9
Madde 18: Yetiştirilmemizden en başta anne ba-
bamız ya da onların görevini üstlenmiş büyükleri-
miz sorumludur. Onların bu görevlerini en iyi bi-
çimde yapabilmeleri için her türlü kolaylık sağla-
nır, gerekiyorsa yardım edilir.
Madde 19: Hiç kimse, çocuklara karşı olan so-
rumluluklarını onlara zarar verecek şekilde kulla-
namaz. Devlet çocukların hiçbir zarara uğrama-
ması için her türlü önlemi almakla yükümlüdür.
Madde 20: Her çocuğun ailesinden yoksun kaldı-
ğında yada aile ortamı onun için uygun olmadı-
ğında devletten özel koruma ve yardım alma hak-
kı vardır. Anne ve babasıyla birlikte yaşayamaya-
cak çocuklar için özenli bir araştırmayla iyi aileler
bulunur.
Madde 21-22:Yaşadığı ülkenin dışında bir başka
ülkeye gitmekn zorunda kalan her çocuğun, gittiği
ülke tarafından korunma hakkı vardır.
Madde 23:Engelli çocukların özel olarak korun-
ma ve saygı görme hakkı vardır. Devlet engelli
çocukların bakımını, eğitimini sağlayacak kurum-
ları oluşturma sorumluluğuna sahiptir. Engelli ço-
cukların ailelerine her türlü yardım yapılır.
Madde 24:Her çocuğun sağlık hizmetinden
yararlanma hakkı vardır. Hastalıklardan korun-
ması devletin ve toplumun güvencesi altında
olup çocukların beslenmesine, aşılanmasına,
çevrenin temizliğine ve diğer sağlık koşullarına
dikkat edilir. Hastalanan çocuklar tedavi edilir.
Madde 25:Çocuk haklarına uygun olarak
kreşler, çocuk yuvaları, yurtlar, okullar, çocuk
hastaneleri oluşturulur, bunlar düzenli olarak
kontrol edilir.
50
> 5
1
Madde 26-27:Her çocuğun gelişme hakkı ve
sağlığı güvence altında olmalıdır. Bu konuda
çocukların daha iyi bir yaşam sürdürmeleri
için gerektiğinde yardım edilir.
Madde 28:Her çoçuğun eğitimini tam yapa-
bilmek için desteklenir ve korunur. İlköğretim
parasız ve hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm ço-
cuklar tüm çocuklar için hak ve zorunludur.
Madde 29-30:Çocuklara verilen eğitim onla-
rın gelişmelerini en fazla ölçüde sağlayacak
düzeyde olmalıdır. Eğitim, çocukların hoşgö-
rüsünü, kendi kültürüne ve farklı kültürlere
saygısını, ayrımcılığa karşıtlığını, doğaya say-
gısını arttıracak biçimde düzenlenir. Çocuğun
kendi kültürü, bulunduğu ülkedekinden fark-
lıysa gelişim ve eğitim hakkının her aşamasın-
da buna özen gösterilir.
Madde 31: Çocukların boş zamanlarını de-
ğerlendirebilmeleri, kendilerini geliştirebilme-
leri için oyun bahçeleri, çocuk kulüpleri, kü-
tüphaneler, spor ve kültür merkezleri açılmalı-
dır. Her çocuğun bu tür etkinliklere katılma
hakkı vardır.
Madde 32:Çocukların okula gitme, oyun oy-
nama hakkı vardır. onlar yetişkinler gibi çalış-
tırılamazlar. Çalışmak zorunda kalırsa onların
yapacakları iş onların sağlığı ve eğitimleri için
sorun oluşturmamalıdır.
Madde 33: Bütün çocuklar her türlü zararlı
maddelere karşı korunur. Bu tür maddeleri
üretip çocuklara veren kişiler cezalandırılır.
Madde 34: Çocukları bedensel ve ruhsal
yönden örseleyecek hiçbir yaklaşıma izin veri-
lemez.
Kaynak http://bingol.aile.gov.tr/tr/html/4449/1-EKIM-DUNYA-COCUK-GUNU http://tr.wikipedia.org/wiki/D%C3%BCnya_%C3%87ocuk_G%C3%BCn%C3%BC http://www.kucukcekmece.gov.tr/cocukhak.html http://www.anneboyutu.com/yazar?sevgi-ozkan-cocuk-haklari-&ArtId=11592 http://www.belirligunlervehaftalar.com/Belirli_Gunler/Dunya_Cocuk_Gunu
Madde 35:Devlet çocukları koruma ve ço-
cukları kaçırıp onları satan, onları çalıştır-
mak isteyen kişilerle mücadele etme sorum-
luluğuna sahiptir.
Madde 36:Hiçbir kişi kendi çıkarları için ço-
cukları kullanamaz. Devlet böyle bir duruma
karşı her çocuğu korur.
Madde 37:Çocuklar hiçbir şekilde insanlık
dışı yöntemlerle yada aşağılanarak cezalan-
dırılamaz. Bir çocuk suça itilmişse ona uygu-
lanacak ceza yaşına ve gelişimine uygun,
onun eğitimini engellemeyecek şekilde ol-
malıdır.
Madde 38:Her çocuğun barış ortamında
yaşama ve savaşlardan korunma hakkı vardır. Çocukların askere alınmaması gerekir. Devlet, çocukları
silahlı çatışma ve sonuçlarından korumakla sorumludur.
Madde 39:Çocuklar çeşitli nedenlerle zarar görmüşlerse onların iyileştirilmesi için çalışmalar yapılır, bir
daha aynı şekilde zarar görmemeleri için önlemler alınır.
Madde 40:Yasalarla sorunu olan çocuklar bu durumdan tek başlarına sorumlu değildir. Çocuklar farkın-
da olarak kimseye zarar vermez. Suça itilen çocuklar yetişkinler gibi cezalandırılamaz, özel yasalarla top-
luma yeniden kazandırılırlar.
Madde 41:Bir devletin yasaları burada belirtilen hükümlerden daha iyiyse, bunlar hiçbir şekilde değiştire-
lemez.
Madde 42:Devlet, ÇHS'nin herkes tarafından öğrenilmesini sağlar.
Madde 43:ÇHS'nin uygulanmasını değerlendirmek üzere Çocuk Hakları Komitesi kurulmuştur.
Madde 44:Devlet ve ülkede yaşayan insanlar Çocuk Hakları Komitesine, çocuk haklarıyla ilgili durum
hakkında bilgileri vermekle sorumludur.
Madde 45:İlgili kuruluşlar Çocuk Hakları Komitesinin çalışmalarına kolaylık ve yardım sağlar.
Not:Çocuk Hakları Sözleşmesi 54 maddeden oluşmaktadır. Sözleşmenin bundan sonra 54'e kadar devam
eden maddeleri, sözleşmenin devletler tarafından nasıl imzalanacağı, onaylanacağı ve yürütüleceği ile
ilgilidir.
AHTAPOT
A htapot (Octopoda) kabuksuz
bir kafadan bacaklıdır. Kaya-
lar üstünde kollarıyla sürüne-
rek ve suyu hunisinden püs-
kürterek hareket eder. Küçük türleri kaya-
lık ve yarıklar arasında gizlenerek avlanır.
İnsan ve büyük hayvanlardan saklanırlar.
Çekmenli kollarıyla yengeçleri ya-
kalar, kabuklarını boynuzsu ikiz çeneleriy-
le ve dişli dilleriyle parçalarlar. Parlak ve
ses çıkaran nesnelere karşı çok meraklıdır-
lar. Bazı türleri savunma mekanizması ola-
rak mürekkep fışkırtabilir. Bu durum birçok
kez Mürekkep balıklarıyla karıştırılmasına
yol açar. Mürekkep balığı en yakın akra-
basıdır.
Ahtapot Ege-Akdeniz mutfağının
aranan mezelerinden biridir. Özellikle zey-
tinyağlı salatası çok bilinir ve bölgede tü-
ketilir. Avlanan ahtapot etinin yumuşaması
için tahta bir sopayla düz bir taşın üzerin-
de dövülür. Haşlandıktan sonra salatası,
yahnisi, kızartması yapılarak yenilir. Tekne
üzerinden avlanması 'ahtapot salası' adı
verilen kendine özgü bir oltayla yapılır.
Kalın misina, iple yapılan oltaya plastik
yapma balıklar, fosforlu etiketler, ses çı-
kartabilecek zil, metal levha takılır.
İnsanlığın sadece 8 kola sahip canlı
olarak bildiği ahtapotların aslında bilinme-
yen bir çok özellikleri vardır. Bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre; dünya üzerindeki en zeki yara-
tıklar olarak memelilerden atlar, köpekler, yunuslar, domuzlar ve maymunlardan sonra kuşlarda, kargalar
ve kuzgunlar da yer almaktadır. Bu canlıların ardından bilim adamları diğer hiçbir gruba dahil olamayan
ahtapotların da zeki oldukları kanısındalar. Yapılan bir çok testte, labirentte yollarını bulmuşlar ve hafıza-
larına kaydedebildikleri görülmüştür.
Ahtapotlar 8 kola sahiptirler ve bu kollar
düşmanlarından uzaklaşmalarına, savaşmalarına
yardımcı olur. Ahtapotların en ilginç yanlarından
biri; bu kollardan herhangi birinin koptuğu zaman
yerine başka bir tanesinin çıkıp, tekrar uzayabilmesi-
dir. Bunun bir benzerini gerçekleştirebilen bir diğer
canlı da, kertenkeledir. Zira o da aynı şekilde düş-
manlarından kurtulmak için bıraktığı kuyruğunun
yerine tekrar yenisi gelmektedir.
Ahtapotların bir diğer ilginç özelliği de, kalp-
lerinin 3 tane olmasıdır. Evet bizler hep tüm canlıla-
rın tek kalbi olduğunu düşünürdük fakat öyle değil. 8 kola ayrı şekilde kanın pompalanması tek kalp ta-
rafından yapılamayacağı aşikârdır zaten. Ayrıca ahtapotlar çok yumuşak ve esnek bir vücuda sahiptirler.
Bu özellikleri ile gözleri kadar büyük olmayan deliklerden dahi geçebilirler. Bunları savunma mekaniz-
maları olarak da kullanmaktadırlar.
56
> 5
7
Ahtapotların en çarpıcı özelliklerinden
biri de; renk ve derilerini değiştirebilmeleridir.
Şüphesiz renk değiştirmek; avcılardan kurtul-
mak için en iyi kamuflaj yöntemlerinden biridir.
Aynı işi bilindiği üzere bukalemunlar da yap-
maktadır. Bu renk değiştirme durumu, örneğin
çizgili bir ahtapotken aniden benekli bir ahta-
pota dönüşebilirler. Ayrıca renk değiştirme ara-
lıkları da oldukça sıktır. Zira bir bilim adamının
ahtapotu gözlemlemesi sonucu, 7 saat boyunca
1000’e yakın görüntüsünü değiştirdiğini göz-
lemlemiştir.
Ahtapotların kemikleri olmadığı için bir
çok yerden kolaylıkla kaçabilmektedir. Yakala-
nan ahtapotların konuldukları kafesten kaçtıkla-
rı, bazen rafta tırmanırken görüldüğü ya da bir
masanın üzerine ordan oraya doğru hareket
ettikleri görülmüştür. Gözlerinin büyüklüğü ka-
dar küçük delikten geçebilirler. Örneğin aşağı-
dakli görüntüde, o küçük delikten nasıl ustalıkla
çıktığı görülmektedir.
Ahtapotlar eşeyli ürerler. Erkek ahtapot-
lar olgunluğa 8 ile 10. aydan sonra ulaşır. Bu
dönemde erkek ahtapotlar 8-9 cm manto boyu-
na ulaşırlar. Dişi ahtapotlar çiftleşme olgunluğa
16. ile 18. aylarda ulaşırlar. Bu dönemde dişi
ahtapotlar 13-15 cm manto boyuna ulaşırlar.
Ahtapotların da içinde olduğu Kafadan-
bacaklıların genellikle yaşam süreleri yumurtla-
ma sonrası son bulduğu için dişi ahtapotlar ol-
gunluğa erişme dönemleri bir yerde ömürlerini
belirler. Buna göre 13-14 cm manto boyuna
sahip dişi ahtapot 1-3 yıl arasında yaşam süre-
sine sahiptir. Erkek ahtapotlarda yaşam süresi 3
-4 yıldır.
Kaynaklar http://www.ahtapotlar.com/ahtapot_ahtapotlar_murekkep_baligi_octopus_ahtpotlarin_uremesi_ahtapotlarhakkinda_ahtapotlarin_ozellikleri.html http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahtapot
http://www.bilgiustam.com/ahtapotlarin-yasami-ve-bilinmeyen-ozellikleri/
58
> 5
9
Kaynaklar http://www.ahtapotlar.com/ahtapot_ahtapotlar_murekkep_baligi_octopus_ahtpotlarin_uremesi_ahtapotlarhakkinda_ahtapotlarin_ozellikleri.html http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahtapot
http://www.bilgiustam.com/ahtapotlarin-yasami-ve-bilinmeyen-ozellikleri/
'Avatar' Çin'de Gerçek Oldu
Şinhua ajansının haberine göre, Çin Bilimler Akademisi Omurgalı Paleontoloji ve Paleoantropoloji Enstitü-
sü'nden yapılan açıklamada, omurgalılar paleontoloğu Vang Şiaolin liderliğindeki bir ekip tarafından "Avatar"
filmindeki uçan yaratık ''Ikran''a benzeyen bir yaratığın 120 milyon yıllık fosillerini bulundu.
Bulunan pterozorun (uçan sürüngen) "Ikran"a benzemesinden dolayı adı "Ikrandraco" konuldu.
Fosil analizi sonucunda, Vang ve ekibi bu yeni türün keskin dişleri, düz ve uzun bir kafatası ve alt çenesin-
de bıçağa benzer bir kemik çıkıntısı olduğu sonucuna vardı.
Haberin devamı ;
http://www.ntvmsnbc.com/id/25537769
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Bitki Genetiği ve Tarımsal Biyoteknoleji
Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (BİYOM) TÜBİTAK destekli proje
Türkiye’de İlk Defa Genetik Olarak Saflaştırılmış Türk Soğan Tipleri
Üretti
‘Proje hakkında bilgi veren PAÜ BİYOM Müdür Yardımcısı Doç.Dr. Ali Ramazan Alan, TÜBİTAK ARDEB
destekli DiHaploid Teknolojisi ile Üretilesi’ projesi kapsamında yürütülen soğan ıslah çalışmlarında
geliştirilen tekniklerin ve üretilen saf çeşitlerin Türk tohumculuğa büyük katkıları olacağını söyledi.
İlk üretilen saf soğan fidesi, Marmara Bölgesi'nden toplanmış sarı renkte ve acı olan yerli bir çe-
şitten geliştirildi. İlk olması sebebiyle "PAÜ BİYOM" adı verildi.
Haberin devamı ;
http://www.tubitak.gov.tr/sites/default/files/content_files/iletisim/edergi/153.html#20
http://www.aktifhaber.com/pau-de-turkiyeye-uygun-soganlar-gelistiriliyor-362790h.htm
HABERLER
'Avatar' Çin'de Gerçek Oldu
Şinhua ajansının haberine göre, Çin Bilimler Akademisi Omurgalı Paleontoloji ve Paleoantropoloji Enstitü-
sü'nden yapılan açıklamada, omurgalılar paleontoloğu Vang Şiaolin liderliğindeki bir ekip tarafından "Avatar"
filmindeki uçan yaratık ''Ikran''a benzeyen bir yaratığın 120 milyon yıllık fosillerini bulundu.
Bulunan pterozorun (uçan sürüngen) "Ikran"a benzemesinden dolayı adı "Ikrandraco" konuldu.
Fosil analizi sonucunda, Vang ve ekibi bu yeni türün keskin dişleri, düz ve uzun bir kafatası ve alt çenesin-
de bıçağa benzer bir kemik çıkıntısı olduğu sonucuna vardı.
Haberin devamı ;
http://www.ntvmsnbc.com/id/25537769
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Bitki Genetiği ve Tarımsal Biyoteknoleji
Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (BİYOM) TÜBİTAK destekli proje
Türkiye’de İlk Defa Genetik Olarak Saflaştırılmış Türk Soğan Tipleri
Üretti
‘Proje hakkında bilgi veren PAÜ BİYOM Müdür Yardımcısı Doç.Dr. Ali Ramazan Alan, TÜBİTAK ARDEB
destekli DiHaploid Teknolojisi ile Üretilesi’ projesi kapsamında yürütülen soğan ıslah çalışmlarında
geliştirilen tekniklerin ve üretilen saf çeşitlerin Türk tohumculuğa büyük katkıları olacağını söyledi.
İlk üretilen saf soğan fidesi, Marmara Bölgesi'nden toplanmış sarı renkte ve acı olan yerli bir çe-
şitten geliştirildi. İlk olması sebebiyle "PAÜ BİYOM" adı verildi.
Haberin devamı ;
http://www.tubitak.gov.tr/sites/default/files/content_files/iletisim/edergi/153.html#20
http://www.aktifhaber.com/pau-de-turkiyeye-uygun-soganlar-gelistiriliyor-362790h.htm
HABERLER
Parkinson Hastalarına Özel Kaşık
“Lift Labs” isimli teknoloji şirketi Parkinson hastaları için titreme giderme özelliğine sahip olan bir kaşık üretti. Üretilen
titreme giderici kaşık, Google tarafından satın alındı.
Hastaların el titremesini yüzde 70 oranında giderebildiği iddia edilen akıllı kaşık, fotoğraf makinalarında kullanılan
titreme giderici özelliğe benzer bir teknoloji kullanıyor.
Haberin devamı ;
http://www.ntvmsnbc.com/id/25538209
Yeni Bir İnsan Türü Evrilecek
İnsanoğlunun yakın gelecekte hızlı yaşayıp erken ölmek yerine yavaş yaşayıp geç öle-
ceği ve uzun vadede günümüzdekinden tamamıyla farklı bir insan türünün evrileceği iddia
ediliyor.
Belçikalı bilim insanlarının oluşturduğu Küresel Beyin Kurumu uzmanlarından Cadell
Last, önümüdeki yıllarda insanoğlunun temel bir evrimsel dönüşüme uğrayacağını öne
sürdü.
Last, 2050 yılına kadar hızla gelişen teknolojinin ve doğal seleksiyonun bir sonucu olarak
günümüzdekinden tamamen farklı bir insan türünün evrilemeyeceği düşünülüyor.
Haberin devamı ;
http://www.ntvmsnbc.com/id/25537461
Parkinson Hastalarına Özel Kaşık
“Lift Labs” isimli teknoloji şirketi Parkinson hastaları için titreme giderme özelliğine sahip olan bir kaşık üretti. Üretilen
titreme giderici kaşık, Google tarafından satın alındı.
Hastaların el titremesini yüzde 70 oranında giderebildiği iddia edilen akıllı kaşık, fotoğraf makinalarında kullanılan
titreme giderici özelliğe benzer bir teknoloji kullanıyor.
Haberin devamı ;
http://www.ntvmsnbc.com/id/25538209
Yeni Bir İnsan Türü Evrilecek
İnsanoğlunun yakın gelecekte hızlı yaşayıp erken ölmek yerine yavaş yaşayıp geç öle-
ceği ve uzun vadede günümüzdekinden tamamıyla farklı bir insan türünün evrileceği iddia
ediliyor.
Belçikalı bilim insanlarının oluşturduğu Küresel Beyin Kurumu uzmanlarından Cadell
Last, önümüdeki yıllarda insanoğlunun temel bir evrimsel dönüşüme uğrayacağını öne
sürdü.
Last, 2050 yılına kadar hızla gelişen teknolojinin ve doğal seleksiyonun bir sonucu olarak
günümüzdekinden tamamen farklı bir insan türünün evrilemeyeceği düşünülüyor.
Haberin devamı ;
http://www.ntvmsnbc.com/id/25537461
Türkiye’nin İlk Mintatür Yapay Kalp Pompası Geliştirildi
TÜBİTAK’ ın desteklediği proje Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nilüfer Eğrican’ın başvurusuyla başladı ve
daha sonra Koç Üniversitesinden Doç. Dr. İsmail Lazoğlu’nun yürütücülüğünde tamamlandı. “Minyatür Bir Yapay Kalp
Pompa Sisteminin Tasarımı, Analizi Ve Prototip Üretimi” projesinde Doç.Dr. İsmail Lazoğlu ve Florance Nightingale
Hastanesi Kalp-Damar Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Suha Küçükaksu’nun işbirliğinde Türkiye’nin ilk minyatür yapay
kalp pompası sisteminin prototipi geliştirildi.
Sağlık alanında bir ilke imza atılan proje ile yapay kalp pompası vücut içine yerleştirilecek şekilde tasarlandı.
Haberin devamı ;
http://teknolojikgelismeler.net/turkiyede-teknoloji/turkiyenin-ilk-minyatur-yapay-kalp-pompasi-gelistirildi/
Örümcek Ağının Özellikleri Keşfedildi
Stanford ‘da post doktoralı akademisyen Kristie Koski spektroskopisi tekniğini kul-lanarak fiziksel temas olmaksızın örümcek ağının elastik davranışlarını ölçmeyi başardı.
Araştırmalar sonucunda doğanın bir harikası olan örümcek ağının davranışsal özellikleri tespit edilmek amacıyla tüm elastik özellikleri ölçüldü.
Çalışma sonuçları biyoteknoloji alanındaki çalışmalarda ilham kaynağı olabile-ceği söylemekte.(Resim 1)
Resim 1: Sağda Lazer Işını Gönderilmemiş Örümcek Ağı, Solda Koski’nin Sistemi Kulla-
nılarak Lazer Işını Gönderilerek Tespit Edilmiş Örümcek Ağının Lif Yapısı ( Kristie Koski,
Stanford University)
Haberin devamı ;
http://teknolojikgelismeler.net/biyoteknoloji/orumcek-aginin-ozellikleri-kesfedildi/
Türkiye’nin İlk Mintatür Yapay Kalp Pompası Geliştirildi
TÜBİTAK’ ın desteklediği proje Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nilüfer Eğrican’ın başvurusuyla başladı ve
daha sonra Koç Üniversitesinden Doç. Dr. İsmail Lazoğlu’nun yürütücülüğünde tamamlandı. “Minyatür Bir Yapay Kalp
Pompa Sisteminin Tasarımı, Analizi Ve Prototip Üretimi” projesinde Doç.Dr. İsmail Lazoğlu ve Florance Nightingale
Hastanesi Kalp-Damar Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Suha Küçükaksu’nun işbirliğinde Türkiye’nin ilk minyatür yapay
kalp pompası sisteminin prototipi geliştirildi.
Sağlık alanında bir ilke imza atılan proje ile yapay kalp pompası vücut içine yerleştirilecek şekilde tasarlandı.
Haberin devamı ;
http://teknolojikgelismeler.net/turkiyede-teknoloji/turkiyenin-ilk-minyatur-yapay-kalp-pompasi-gelistirildi/
Örümcek Ağının Özellikleri Keşfedildi
Stanford ‘da post doktoralı akademisyen Kristie Koski spektroskopisi tekniğini kul-lanarak fiziksel temas olmaksızın örümcek ağının elastik davranışlarını ölçmeyi başardı.
Araştırmalar sonucunda doğanın bir harikası olan örümcek ağının davranışsal özellikleri tespit edilmek amacıyla tüm elastik özellikleri ölçüldü.
Çalışma sonuçları biyoteknoloji alanındaki çalışmalarda ilham kaynağı olabile-ceği söylemekte.(Resim 1)
Resim 1: Sağda Lazer Işını Gönderilmemiş Örümcek Ağı, Solda Koski’nin Sistemi Kulla-
nılarak Lazer Işını Gönderilerek Tespit Edilmiş Örümcek Ağının Lif Yapısı ( Kristie Koski,
Stanford University)
Haberin devamı ;
http://teknolojikgelismeler.net/biyoteknoloji/orumcek-aginin-ozellikleri-kesfedildi/
Bu dergi
Trakya Üniversitesi
Fen Fakültesi
Biyoloji Bölüm öğrencileri
tarafından aylık olarak
hazırlanmaktadır.