32
AT FAKÜL V AKFI YAYlNLARI TÜRK HUKUK ve ADAMI BEY SEMPOZYUMU (16 1 997) 1999

Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

  • Upload
    musag

  • View
    74

  • Download
    1

Embed Size (px)

DESCRIPTION

seyyid bey

Citation preview

Page 1: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

İZMİR İLAHİY AT FAKÜL TESİ ~ V AKFI YAYlNLARI "·

TÜRK HUKUK ve SİVASET ADAMI

SEYYİT BEY

SEMPOZYUMU

(16 Mayıs 1 997)

İZMİR- 1999

Page 2: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİD BEY: HAYATI VE ESERLERİ

I. SEYYİD BEY'İN HAYATI

A. II. Meşrutiyet'ten Önce Seyyid Bey

1. Ailesi ve Yetişmesi

Arş. Gör. Sami ERDEM*

Mehmed(l) Seyyid Bey 1873(2) yılında İzmir'de doğdu. Babası İzmir eşrafından olan Müezzinzadeler ailesinden(3) Abdullah Takiyyüddin'dir. (4) Medhal'de yer alan bir ifadesinden Seyyid Bey'in büyük dedelerinin Türkistan' dan. geldiğini ve ilirnde şöhret sahibi kimseler olduklarını öğreniyoruz.( 5)

Seyyid Bey'in İzmir'de bulunduğu yıllar ve yetişmesi ile ilgili olarak iyi bir medrese eğitimi almış olması dışında herhangi bir malumata sahip değiliz.(6) Ancakısöz konusu dönemde İzmir'in, hareketli bir sosyal ve fikri ortama sahip bulunduğu anlaşılmaktadır.(?) Medreseden yetişmiş olmakla birlikte Seyyid Bey'in de bu ortamdan etkilendiği muhakkaktır. Nitekim kendisi hakkında sonraları yapılan değerlendirmelerde, medrese çıkışlı

olmasına rağmen onun, "yeni fıkirli"(8) bir ilim adamı ve hukukçu olduğu ısrarla vurgulanmıştır. ·

2. İstanbul Hukuk Mektebi

Seyyid Bey'in açık görüşlü ve yeni fıkirli birisi olarak tavsif edilmesinin önemli sebeplerinden birisi de, kendisinin medrese eğitiminden .­sonra İstanbul Hukuk Mektebi'nde aldığı modern eğitimdir.

Kaynaklarda(9) Seyyid Bey'in Hukuk Mektebi'nde okuduğuna dair yer alan ifadeler onun bu tahsili konusunda detaylı bilgi vermemektedir. Hicri 1321 yılında yayınlanmış olan ve mevcudiyeti bilinen en son maarif salnamesinde(l O) isimleri zikredilen 1317 ve 1318 yıllarında mezun olmuş talebe arasında Seyyid Bey yer almamaktadır. Bu itibarla Seyyid Bey'in

Page 3: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

12 SamiERDEM

Melcteb-i Hukuk-ı Şahane'den mezuniyeti 1319 h./1901 'den sonraki bir yılda olmalıdır.

Osman Ergin, Hukuk Mektebini bitiren "İslam gençleri arasında avukatlığa heves edenler"in parmakla gösterilecek derecede az olduklarını kaydeder.(11) Kendisi hakkındaki bir kayıttan Seyyid Bey'in de bu azınlık içinde yer aldığını ve avukatlı~(12) yaptığını görüyeruz. Ancak Seyyid Bey'in hayatındaki pek çok nokta gibi bu hususta da elimizde teferruatlı bilgiler bulunmamaktadır.

Seyyid Bey'in medresede aldığı geleneksel İslami ilimler eğitimiyle beraber Batı'ya açık bu modern okulda kazandığı formasyon, sahip olduğu ilmi kabiliyede birleşince, İslam geleneğinin hala önemli bir zemin olma özelliğini koruduğu bir geçiş döneminde ltendisine, bir taraftan ayaklarını köklü bir zemin uzerine basma imkanı verirken öte yandan bu sağlam zeminin, içinde bulunulan modernleşme çizgisindeki değişme projesinin hizmetine sunulmasını kolaylaştıracaktır.

3. Darülfünun Hukuk Fakültesi UsUl-i Fıkıh Müderrisliği

Seyyid Bey'in, mezun olduğu Hukuk Mektebi'nde UsUl-i fıkıh o

müderrisi olarak görev yaptığı bilinmektedir. 1908 yılından itibaren Darülfünun'a bağlanarak Hukuk Fakültesi adını alan bu okulda verdiği dersler ve bu derslere ait kitaplaştırdığı notlar, Seyyid Bey'in ilmi açıdan kendisini ortaya koyduğu temel çalışmalar olmuştur. Seyyid Bey'in Hukuk Fakültesi'ndeki Usul-i fıkıh müderrisliği fasılalarla birlikte vefatma kadar devam etmiştir.

B. II. Meşrutiyet Döneminde Seyyid Bey

1. Meclis-i Mebusan ile Ayan Meclisi Üyelikleri ve İttihat ve Terakki Fırkası İçindeki Çalışmaları

1908 yılında II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Seyyid Bey'in yeni bir kimliğiyle karşı karşıya geliyoruz: Siyaset adamlığı. Bu yeni kimlik, Seyyid Bey'in sonraki hayatında daima baskın olmuştur. O kadar ki, "Darülfünun Usul-i fıkıh müderrisi Seyyid Bey"den daha çok, "İzmir mebusu SeyYid Bey" olarak tavsif edilegelmiştir.

IL Meşrutiyet döneminde Seyyid Bey'in siyasi hayatı 1908 seçimlerinde İzmir'den milletvekili seçilmesiyle başlar. Aynı şekilde o, 1912

Page 4: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİD BEY: HAYAT! VE ESERLERİ- 13

ve 1914 seçimlerinde de İzmir mebusu olarak Meclis-i Mebusan'da görev alır.(l3) Ancak üçüncü meclisteki mebusluğu iki yıl devam eder. Seyyid Bey, 30 Teşriniewel 1332 (13 Kasım 1916) tarihli irade ile Ayan Meclisi'ne üye olarak atanır.(l4)

1908 İnkılabını hazırlayanlar arasında sayılan(15) Seyyid Bey'in siyasi haya~ı İttihat ve Terakki Partisi ile iç içedir. O, kelimenin tam anlamıyla bir "İttihatçı"dır. Celal Bayar'ın ifadesiyle "Mebusan meclisinde İttihat ve Terakki Grup'unun sözcülüğünü yapmıştıi-."(16) Medrese kökenli olmasının verdiği ilnii nüfuzuyla Cemiyet içinde bir tür denge unsuru olmuş, mevcut bizipierin arasını buimada etkin rol üstlenmiŞtir. Bu yönüyle o bir "ılımlı İttihatçı" olarak anılacaktır.(l7)

İttihat ve Terakki içinde aktif bir tavır sergileyen ve lider kadroda yer alan Seyyid Bey önce 1910 yılında İttihat ve Terakki Fırkası başkan yardımcısı olur.(l8) Ardından Mayıs 1911 'de de Fırka'nın reisliğine

getirilir.(l9)

2. Müdafaa-i Milliye Cemiyett Üyeliği

İkinci ile Üçüncü Meclis arasındaki dönemde 3 Şubat 1913'te Seyyid Bey bazı zevat ile birlikte Müdafaa-i Milliye Cemiyeti'nin İzmir şubesini kurarak kısa bir dönem "reis-i evvel" olarak görev yapmıştır.(20)

3. ll. Meşrutiyet Dönemi Kanuniaştırmaları ve Seyyid Bey

Seyyid Bey Meclis üyesi ve bir İslam Hukuku müderrisi olarak II. Meşrutiyet dönemindeki kanuniaştırma ve tadil-i kavanin çalışmalarında

komisyon üyesi olarak görev almıştır.

-a. Kanun-i Esasi Tadilleri

Meclis-i Mebusan'daki mebusluğu sırasında Seyyid Bey, ilk olarak. 1909 yılında Kanun-i Esasİ'nin tadili için görevlendirilen otuz kişilik özel komisyon içinde üye sıfatıyla yer almıştır.(21)

b. Mecelle Tadilleri ve Medeni Kanun Hazırlığı

Seyyid Bey, medeni kanunla ilgili çalışmalara aktif olarak katılmıştır. \ .

22 Mayıs 1916'daMecelle'nin eksikkalmış olan kısımlarının tamamlanması . ve mevcut kısımlarından tadiline ihtiyaç duyulan maddelerin değiştirilmesi için gereken kanun tasarılarını hazırlamak üzere Osmanlı Mebusan

Page 5: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

14 SamiERDEM

Meclisi'nce teşkil edilen, medeni hukuk,, aile huku.ku ve ticaret hukuku alanlarında çalışacak üç ihziir-ı kavanin komisyonundan(22) kanun-ı medeni komisyonunda Seyyid Bey de üye olarak görev almıştır.(23)

Bazı kaynaklarda(24) Seyyid Bey'in Hukuk-ı Aile Kararnamesi'ni . tedvin eden komisyonun riyasetinde bulunduğu belirtilmekte ise de bunu teyid edecek bir bilgiye sahip değiliz. Nitekim Hukuk-ı Aile Kararnamesi'ni hazırlayan komisyonun bilinen üyeleri arasında Seyyid Bey'in ismine tesadüf edilmemektedir.(25)

4. İsHimcılık Akımı ve Seyyid Bey

Yakın geçmişte yapılan çalışmaların ortaya koyduğu . üzere II. MeŞf4tiyet döneminin siyasal ve fikri ortamı içinde İslô.mcılık akımının çok önemli bir yeri vardır.(26) İslamcılarla ilgili olarak yapılan tasniflerde Seyyid Bey de tabii olarak bu akım içinde yer almaktadır.(27) .

İslamcılık kavramlaştırması başlıbaşına bir yaklaşım olduğundan biz burada sadece İslamcılığın genel bir tarifine ve Seyyid Bey' in İslamcı ta:sniflerindeki yerine işaret etmekle yetineceğiz.

İsmail Kara'nın İslamcılık için kuşatıcı olmayı hedefleyen geniş çerçeveli tarifi şöyledir:

"İslamcılık, XIX-XX. yüzyılda, İslam'ı bir bütün olarak (inanç, ibadet, ahlak,.felsefe, siyaset, eğitim ... )(28) 'yeniden' hayata hakim kılmak ve akılcı bir metodla müslümanları, İslam dünyasını batı sömürüsünden, zalim ve müstebit :YÖneticilerden, esaretten, taklitten, hurafelerden ... kurtarınak; ~edenileştirmek, birleştirmek ve kalkındırmak uğru,na yapılan aktivist, modernist ve eklektik yönleri baskın siyasi, fikri ve ilmi çalışmaların, arayışların, teklif ve çözümlerin bütününü ihtiva eden ·bir hareket"tir.(29)

İslamcılar çeşitli yazarlar tarafından farklı kategorilerde tasnif edilmişlerdir. Seyyid Bey genellikle modernİst olarak tanımlanabilecek bir grup içinde mütalaa edilmiştir.(30)

Seyyid Bey, İslamcıların görüşlerini ihtiva eden en tanınmış dergiler olan Sırat-ı Müstakinı ve Sebilü 'r-Reşad dergilerinde herhangi bir yazı yazmamıştır. Türkçülerin ağırlıkta bulunduğu İslam Mecmuası'nda ise

Page 6: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEESERLERİ- 15

yalnızca, üç sayıda yayınlanan "İctihad ve Taklid" başlıklı bir makalesi bului:ımaktadır.

5. Avrupa Seyabati

Birinci Dünya Savaşı esnasında muhtemelen 1331 (1916) yılında.,

Alman mebuslarının ziyaretine mukabele maksadıyla Almanya'ya giden bir heyet içinde Seyyid Bey de yer almış(31) ve böylece Avrupa'yı yakından görme imkaqını elde etmiştir.

Hüseyin Cahit YalÇın kendisinin de yer aldığı bu Almanya seyahati ile ilgili olarak, Seyyid Bey' in kişiliği ve meşrebi konusunda ilginç noktalar içeren bazı anekdotlar nakletmektedir. (32)

6. Teceddüd Fırkası Kurucu Üyeliği

1918 yılında mütareke ortamı içinde İttihat ve Terakki Cemiyeti 'nin yeni bir dönüşüm arayışı· neticesinde· tanınmış İttihatçılıirca kurulmuş olan Teceddüt Fırkası'nın(33) kurucuları arasında yer alan Seyyid ·.Bey, kısa

ömürlü olan bu partinin idare heyetinde aza olarak görev almıştır;(34)

C. Seyyid Bey'in Cumhuriyet Öncesi Dönemdeki Çalışmaian

1. Milli Mücadele ve Seyyid Bey

Milli Mücadele esnasında Mustafa Kemal'in kendileriyle ITtibat kurarak, Anadolu'daki harekete destek ve katılımlarını aradığı zevat arasında Seyyid Bey de bulunmaktadır. Daha sonraki bir tarihte de, Seyyid Bey'in Temsilciler Kurulu'na üyeliğinin sağlanması girişimine rastlıyoruz.(35)

2. Malta Sürgünü

II. Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki'nin liderlerinden ve Mebusan ve Ayan meclislerinde nüfuz sahibi olan birisi olarak Seyyid Bey, Mondros Mütarekesi'nin ardından ingilizler'in İstanbul'u işgali sonrasında başlatılan sürgün furyasından etkilenenler arasında yerini almıştır.

Malta'ya sürülenterin bir kısmı müşahhas suçlarta itharn edilirken(36) Seyyid Bey için bilinen açık bir suçlama sözkonusu değildir. Öyle anlaşılıyor ki, Seyyid Bey'in, bir yandan müderrisliği, diğer yandan siyasi şahsiyeti ile Mütareke sonrası ortamda milliyetçi hareketler için bir değer ifade edebilecek durumda olması, bu sürgün için mevhum bir gerekçe teşkil

Page 7: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

16 SamiERDEM

etmiştir. Seyyid Bey 29 Nisan 1920 günü yalnız olarak Malta'ya sürgüne gönderilmiştir .(3 7)

Yaklaşık bir buçuk yıl süren Malta sürgününün Seyyid Bey için oldukça verimli geçtiği söylenebilir. Zira Seyyid Bey, Malta'da faal bir ·hayat geçirmiş, özellikle Fransızca Öğrenme konusunda yoğun mesai sarfetmiştir. Ayrıca· muhtelif konularda sık sık "istifade/i konferanslar" verdiği de bilinmektedir.(3~)

Malta'dan kurtuluş Ekim 1921 'de gerçekleşmiş,(39) sürgünden döndükten sonra Seyyid Bey İstanbul'da İkarnet etmeyerek Ankara'ya gitmiş, bilahare tekrar İstanbul'a geçerek Ayan Meclisi'nin Ügasına kadar burada kalmış ve Darülfünun'daki hocalığına devam etmiştir.(40)

3. Hukuki Konularda Ata~ürk'e Danışmanlık

Ankara'da bulunduğu zamanlarda ve özellikle de Cumhuriyet'in ilanma takaddüm eden dönemde Seyyid Bey, Atatürk'e hukuki konularda danışmanlık yapmıştır. Hilafet konusunda Halk Fırkası'nın görüşlerinin dile getirilinesi ve ilmi/İslami açıdan temeliendirilmesi. konusunda Seyyid Bey önemli bir rol oynamış, Seyyid Bey'in hilafet ve halk hakimiyeti ile ilgili mühim bir risalesi müellif ismi konulmadan ve de-yletin resmi görüşÜnü ifade eden bir belge olarak tab ettirilmiştir. ·

Cumhuriyet'in ilanının bir· kaç ay öncesinde, 1923 yılının Temmuz ayında Atatürk, Cumhuriyet'e zemin teşkil edecek bir Teşkilat-ı Esasiye

. projesi üzerinde çalışmaktadır. Bu projenin gelişimi sürecinde henüz o. tarihte Meclis'te olmayan Seyyid Bey' in danışma mahiyetindeki katkısı konusunda Atatürk'ün çok yakınında bulunmuş birisi olan Hasan Rıza Soyak' ın anılarında birtakım bilgiler yer almaktadır.( 41)

· 4. Medeni Kanun Hazırlığı

Cumhuriyet'ten önceki devrede Seyyid Bey'i bir kere daha, medeni kanun hazırlamak üzere İstanbul'da teşkil edilmiş olan ihzar-ı kavanin komisyonlarında başkan olarak görüyoruz.(42)

Bilindiği gibi 1923 yılı başlarında Adiiye vekaleti tarafından tadil-i kavanin komisyonları kurulmuştur.(43) Altı komisyondan birincisi, Mec~;lle Vacibat Komisyonu idi. Bu komisyonun başkanlığına önce Mecelle şarihi Ali Haydar Efendi atanmışken, kendisinin daha sonra istifa etmesi üzerine

Page 8: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEESEKLERİ- 17

komisyon başkanlığına komisyon üyeleri tarafından Seyyid Bey seçilmiştir.(44) Akdedilen 41 ictima sonunda komisyon 21 madde hazırlamıştır.( 45)

' Seyyid Bey, Ağustos ayında Adiiye vekili oluncaya kadar bu

komisyondaki görevine devam etmiş,( 46) Adiiye vekilliği döneminde de bu komisyonların çalışmalarını dikkatle izlemiştir.(47)

D. Cumhuriyet Döneminde Seyyid Bey

1. ll. Meclis'te Milletvekilliği ve ı. Fethi Bey Kabİnesi'nde Adiiye Vekilliği

Seyyid Bey~ in, hukuki alandaki görüşlerini Darülfünun çatısının dışına taşıyarak tatbike koyma imkanı bulması, Cumhuriyet'in hemen arafesinde oluşan İkinci Meclis'e İzmir'den milletvekili olmasıyla gerçekleşecektir. Seyyid Bey'in bu meclisteki mebusluğu onun Adiiye vekilliği ile özdeşleşecek ve bundan sonra Adiiye Vekili Seyyid Bey olarak şöhret bulacaktır.

Yapılan seçimlerin ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ikinci · devresi ll Ağustos 1923 'te açılmıştır.( 48) Meclis' in 14 Ağustos 1923 günkü toplantısında mebusların katıldığı bir oylama ile Heyet-i Vekile seçimi yapılmış ve bu ayiama sonunda Heyet-i Vekile reisliğine Fethi Bey, Hariciye vekilliğine İsmet Paşa ve Adiiye vekilliğine de Seyyid Bey seçilmişlerdir.( 49)

İkinci Meclis'in, Fethi Bey başkanlığındaki bu ilk kabİnesi fazla uzun ömürlü olmamış, Meclis'in daha fazla desteğinesahip bir hükümete ihtiyaç bulunduğu gerekçesiyle 27 Ekim 1923'te istifa etmiştir.

2. Cumhuriyetin ilanı ve ı. İnönü Kabİnesi'nde Adiiye Vekilliği

Cumhuriyet'in ilanını takip eden 30 Teşrin-i evvel 1339/1923 günü, İnönü başkanlığındaki yeni kabine, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal tarafından Meclis'in tasvibine sunulmuş, Seyyid Bey'in Adiiye vekilliğini koruduğu bu yeni kabine aynı gün Meclis'ten güven oyu almıştır.( SO)

Ancak ikinci kabinenin teşekkülünden kısa bir müddet sonra 17 Kanun-ı evvel'de bazı bakanlada ilgili olarak bir "tasfiye" söylentisi ortaya atılmış ve bazı gazetelerce bu söylentiler ısrarla gündemde tutulmuştur. Buna göre kabİnede yapılması beklenen "mühim tasfiye" çerçevesinde Nafia

Page 9: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

18 SamiERDEM

Vekili Muhtar, Adiiye Vekili Seyyid ve Maarif Vekili Safa Beyiere istifa teklif olunacaktır.( SI) İki aylık bir aradan sonra yeniden bir tasfiye söylentisi ortaya atılır.

1923 yılı sonlarında başlayan ve aralarında özellikle Seyyid Bey'in de bulunduğu birkaç bakanın kabineden tasfiyesi tartışmaları 1924 yılı Mart ayının başlarında, bütçe görüşmelerinin ardından, kabinenin istifa ederek yeniden teşekkül ettirilmesi yoluyla bir sonuca bağlanacaktır.

3. Bilaferin Kaldırılması ve Seyyid Bey

1922 'de saltanatın hilafetten ayrılarak ilğa edilmesinden sonra hilafet kurumu üzerindeki tartışmalar devam etmişti. 1923 yılı sonlarında Ağa Han ve Emir Ali'nin, "hilafet ve imamlığın müslüman milletierin itimat ve hürmetine layık olan bir mevki e konulmasını ve böylece Türkiye' de kuvvet ve şeref bahşedilmesini"(52) istirham eden mektubu, hilafet müessesesinin sistem içindeki yeri konusunda yeni bir tartışma zemini oluşturdu.

Nihayet Büyük Millet Meclisi'nin 25 Şubat .1924 tarihli toplantısında İzmir milletvekili Şükrü Saraçoğlu tarafından, siyasetle dinin ayrılması ve Manisa milletvekili Vasıf tarafından, halifenin tahsisatı konularında verilen teklifler tartışmaya açıldı.(53)

Meclis'in 1 Mart'taki yeni toplantısının açılışı!lda bir konuşma yapan Mustafa Kemal şu üç ana husus,üzerinde durdu: "Cumhuriyetin korunması ve istikrara kavuşturulması, birleş~rilmiş bir milli eğitim sisteminin kurulması ve 'diyanet-i İslamiyeyi, asırlardanberi müteamel olduğu veçhile bir vasıta-i siyaset mevkiinden tenzih ve ila etmek' ihtiyacı."(54) Takip eden 2 Mart günü Halk Fırkası toplantısında, Cumhurbaşkanı'nın teklifleri tartışıldı ve aralarında hilafetin ilğa edilmesi hükmü de yer alan kanun teklifleri 3 Mart 1924'te Büyük Millet Meclisi'ne sunuldu.

Urfa milletvekili Şeyh Saffet ve 53 arkadaşı, Meclis'e halifeliğin kaldırılmasını öngören bir kanun tasarısı götürdüler.( SS)

Meclis'in 3 Mart günü yapılan ve hilafetin kaldırılması teklifiJ?.in görüşüldüğü otururnun sonunda kürsüye gelen Adiiye Vekili Seyyid Bey, saatlerce(56) süren çok uzun bir konuşma ile kanun tasarısının öngördüğü hilafetin kaldırılması kararının şer'! dayanaklarını, tamamen ilmi bir üslup içinde Miİiet Meclisi kürsüsünde dile getirdi.

Page 10: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEFSERLERi- 19

Seyyid Bey'iQ, Meclis'teki konuşmasında dile getirdiği görüşler,

hilafetin kaldırılması tartışmaianna bağlı olarak ortaya çıkmış değildir.

Seyyid Bey, Meclis kürsüsünde savunduğu görüşlerini bir yıl önce bu konudaki bazı tartışmalar üzerine bir risale olarak kaleme almış ve yukarıda işaret ettiğimiz üzere bu risale imzasız olarak yayınlanmıştır. Seyyid Bey;in 3 Mart 1924 günü hilafetin kaldırılması öncesinde Meclis kürsüsünde yaptığı ve dikkatİeri üzerine topladığı konuşma işte bu risalenin geniş bir özetinden i}Jarettir.

·Bu uzun konuşmasına Seyyid Bey, hilafetin ka~dırılmasının İslam tarihi çetçevesinde çok önemli olduğunu vurgulayarak başlamıştır. Ona göre, Meclis böyle önemli bir kararı. işin bilincinde olarak almalıdır. Bunun için tartışılması gereken en hayati nokta ise işin şer'! temelleri meselesidir; siyasi yönü Meclis'in işidir.

Seyyid !3ey'in konuşmasının tümünde hakim olan ana fikir; hilafetin "dinf" bir kurum olmayıp "dünyevl" ve dolayısıyla "siyasf" bir kurum olduğudur. Bunun böyle olduğunu delillendirmek için Seyyid Bey, bütün İslam tarihini kısaca gözden geçirerek nihayetinde bilafeti "hakiki" ve "suri' olmak üzere ikiye ayırmış, mevcut şekliyle hilafetin ikinci kategoriye girdiğini öne surmüştür.

Seyyid Bey'in konuşmasında dikkatleri. çeken ve belki de onun delillerinin tesirini artıran en önemli hususlardan bitisi hilafetin, "velayet" ve "vekalet'' kavramlarıyla açıklanması olmuştur. Her ne kadar bu kavramsal yaklaşım yeni değilse de, günün şartları icabı ihtiva ettiği mantık! bütünlük sebebiyle fevkalade ikna edici görülmüştür.

Adeta bir fıkıh ve usul-i fıkıh dersi takrir eder gibi, en muteber fıkıh, usul-i fıkıh, tefsir ve İslam tarihi kaynaklarına ve bunların müelliflerinin otoritelerine yapılan atıfların sıklığı, bu konuşmanın hedeflediği muhataplar hakkında fikir verici olduğu kadar, geleneksel tartışma metotlarının, modern bir düşünceyi temellendirmede nasıl başarıyla kullanıldığının da bir örneği dir.

Seyyid Bey'in naslara, fıkha ve. İslam tarihindeki uygulamalara dayanan bu ilmi konuşmasının Meclis'teki milletvekilleri üzerinde meydana getirdiği tesir, konuşmanın seyrinde açıkça görülmektedir. Seyyid Bey'in konuşması sık sık takdir sesleriyle kesilmiş ve konuşmayı sürdürmesi teşvik edilmiştir.(57)

Page 11: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

Bu konuşmanın yaptığı etkinin önemli bir göstergesi de, daha sonra hilafet ve laiklik meselesi üzerine kaleme alınan eserlerde kendisine yapılan atıfların yoğunluğudur.

Seyyid Bey'in Meclis kürsüsünde yaptığı bu ilmi konuşmanın, · hilafetin ilğası kararının alınmasında rahatlatıcı bir fikri zemin oluşturmada etkili olduğu açık olma~la birlikte halifeliğin kaldırıhnasını, münhasıran bu konuşmanın bir sonucu ve ürünü(58) gibi görmek· kanaatimizce yanlıştır. Çünkü bu konuşmada dile getirilen görüşler, yukarıda da işaret ettiğimiz üzere yeni değildir. Ayrıca bu konuşmanın, 1922 'de hilafetin · saltanattan

. ayrılmasıyla başlayan ve Cumhuriyet' le ileri bir noktaya erişen bir dönüşüm sürecinin sonunda ve siyasi ,irade tarafından zaten hedeflenmiş bulunan bir kararın hayata geçirilmesi aşamasında yapılmış olduğu gözden uzak tutıilınamalıdır.( 59)

Meclis'in 3 Mart 1924 günkü oturumunda Seyyid Bey'den sonra söz alan İnönü'nün konuşması ·da yatıştırıcı bir etki yapmış(60) ve oylanan kanun tekliflerinin hepsi kabul edilmiştir.

4. ll. İnönü Kabinesi ve Seyyid Bey'in Tasfiyesi

Meclis'te aynı gün kabul edilen diğer bazı kanunlar uyarınca Şer'iye ve Evkaf vekaletleri ·ile Erkan-ı Harbiye-i Umumiye vekaletinin ilgası

sebebiyle İsmet Paşa kabİnesi 5 Mart 1924 günü istifa etti.(61)

6 Mart 1924 'te yeniden başvekil tayin edilen İsmet Paşa aynı gün yeni kabinesini oluşturmuştur. Bu yeni kabİnede eski bakanların çoğu yerlerini muhafaza etmişler, buna mukabil Seyyid Bey'in .de aralarında bulunduğu bir kaç bakanlık(62) el değiştirmiştir. Seyyid Bey'in yerine Adiiye vekaletine, eski kabinede Mübadele imar ve İskan Vekili olan İzmir mebusu Mustafa Necati Bey getirilmiştir.

Se)'yid Bey'in, başta Mustafa Kemal(63) olmak üzete.bütün Meclis'in takdirini kazanan tarihi Meclis konuşmasından hemen iki gün sonra

, görevinden alınınası dikkat çekici olmakla birlikte bunu izah etmek güç olmasa gerektir. Bu tasfiyenin öncesindeki gelişmelere kısaca bir gQZ atıldığında, aslında bu kararın ani olmadığı, aksine, medeni kaİıun tartışmaları başta olmak üzere kendisinin ısrarla savunduğu bazı görüşleri sebebiyle, Adiiye vekilliği görevine getirilmesinden kısa bir müddet sonra kabİnede Seyyid Bey' e karşı birhoşnutsuzluğunartarak geliştiği görülür.

Page 12: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEESERLERİ- 21

Tasfiyenin gerçekleştirilmesi, böylece bir zaman meselesi haline gelmiş ve bunun için en müsait ortaı:n beklenmiştir. Bazı bakanlıkların

kaldırıldığı 3 Mart kararlarının ardından kabİnede esaslı değişiklik ihtiyacı ortaya çıkınca, Seyyid Bey ismi, hukuk . alanında yapılacak müteakip değişiklikler konusunda daha etkin olması beklenen bir . isimle değiştirilmiştir. Bu tasfiyeye zemin. hazırlayan bazı gelişmeleri kısaca gözden geçirmek yararlı olacaktır.

5. Tasfiye Sebepleri

a. Medeni Kanun Hazırlığı ile İlgili Görüş ve Çalışmalan

Öyle gorunuyor ki, Seyyid Bey'in Adiiye vekilliğinden uzaklaştırılmasının en önem!i sebeplerinden biri, onun yeni Türkiye'nin hukuk sisteminin nasıl oluşturulacağına, adli ıslahatın nasıl olması

gerektiğine ilişkin umumi kanaatİ ve tavrıdır. O, yeni devletin ihtiyacı olan kanunların, ülkenin örf ve adetlerine uygun olarak hazırlanması gerektiğine inanıyordu. Adiiye vekilliğine başladığı günlerde kendisiyle yapılan ·bir mülakatta, ihtiyaç duyulan yeni kanunların yapılmasında acele edilmemesi ve titiz davranılması gerektiğini söylüyordu. Hatta, bilafetle ilgili olarak Meclis'te yaptığı uzun konuşmasını, bu yöndeki kanaatlerini kesin bir dille ifade ederek bitirmişti.(64)

Cumhuriyet öncesinde kaleme aldığı Medhal'de ifade ettiği üzere Seyyid Bey'e göre hükümet kanun yapma hususunda belli bir müctehidin kendi zamanındaki şartlara göre oluşmuş ictihatlarına bağlı olmamalı,

naslarla sabit ve değişmez temel esasları muhafaza etmekle beraber zamanla değişmesi mümkün olan hususları zamanın gerektirdiği şartlara uygun olarak düzenlemelidir. Bunu sağlamak için de müctehidlerin hangisinin ilgili konudaki görüşünü "muamelat-ı niisa erfak ve maslahat-ı asra evfak" bulürsa onu tatbike koymaya yetkisi vardır ve hatta içinde bulunulan ortam itibariyle bunu yapınağa mecburdur.(65)

Hatta diğer bilgi alanlarında olduğu gibi hukuk alanında da hükümetin Batı medeni hukukundan istifade etmesi mümkündür. Bunun şer'i açıdan bir sakıncası yoktur. Zira bu, hikmetin müslümanların yitik malı olduğunu ve onu nerede bulurlarsa almaya öncelikli olarak hak sahibi olduklarını bildiren hadisin(66) çerçevesi içindedir. Ancak, alınacak şeyin (iktibas edilecek alıkam-ı hukukiyenin) hikmet olması, millet ve devlet için fayda!) ve zaruri bulunması şarttır.(67)

Page 13: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

22 SamiERDEM

Prensipolarak bımu ortaya koyan Seyyid Bey, fıkıh ile Batı'nın Roma hukukuna ve kısmen de yerel örf ve adetlere dayanan hukuku arasında yaptığı mukayesede fıkhın, Batı hukukundan daha esaslı ve "hukuk-ı tabiiye­i beşeriyeye daha mülain:ı" olduğunu belirtmektedir. Ona göre, gerçek anlamda ihtiyaç bulunroadıkça alıkam-ı fıkhiyenin tamamen terkedilerek gereksiz yere ve etraflıca düşünülmeden Avrupa kanunlarının tercüme edilerek tatlıike konulması hikmet ve basirete aykırı bir davranış

olacaktır.(68)

Seyyid Bey 1916'da kurulan ihzar-ı kavanln komisyonlarının çalıştığı bir dönemde dile getirdiği görüşlerini 1923 'teki kanuniaştırma girişimlerinde de savunmaya devam etmiştir. Adiiye vekili sıfatıyla Seyyid Bey'in medeni i~anunun hazırtanması ile ilgili kanaatİ şudur:

"Kanun-ı medenimiz ciddi ve uzun mesai neticesinde ileride ikmal ··n;nacaktır. Zaten bu hususta istical etmek doğru değildir. Almanlar Alman ·.::'n"iH medenisini 30 senede vücuda getirmişlerdir. Fransızca'ya ancak 15 -;ı;.nede tercüme edebilmişlerdir. Alelacele tercüme edilmiş kanunların

k:>biliyet-i tatbikiyele ri olmadığı bilahare aniaşılıp hükümleri sakıt oluyor. · Faideli ve lazım olan, kanunları ancak· tatbik kabiliyetini haiz olacak

mahiyette vücuda getirmektir."(69)

Seyyid Bey 3 Mart 1923'te Meclis'te yaptığı konuşmanın sonunda bu görüşlerini tekrar dile getirir. Burada vurguladığı husus şudur: Bir ülkenin kanunları o ülkenin örf ve adetlerine uygun olmalıdır. Zira hukuk örf ve adet demektir ve hukuk kaideleri de bir ülkenin örf ve adetlerinden doğar ve onların değişmesiyle değişir.(70) Bu sebeple başka bir ülkenin hukuku alınırken o hukukun kaynaklandığı örf ve adetleri iyice tetkik etınek,

birbirine uygunluğunu araştırmak gerekir. Aksi takdirde aceleyle yapılacak hukuk iktihasları beklenen sonucu vermeyecek, aksine telafısi güç zorluklar ve problemler çıkaracaktır.(?!)

Bu şekilde, 1924 yılının başlarında Adiiye vekili sıfatıyla Seyyid. Bey' in, 1917 tarihli Aile' Hukuku Kararnamesi' nin bazı tadillerle yeniden kabulünü gündeme getirmesi,(72) borçlar hukuku alanında da Mecelle'nİrı: tadil edilerek yürürlüğe konması yöııü11de yürütttüğü çalışmalar, siyasi· tercihler açısından kabul edilebilir olmaktan uzaktı. Nitekim tasarı 1923 ve 1924 yıllarında Me~lis'te bir çok tartışmalara yol açmıştır.(73)

Page 14: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEESERLERİ- 23

Seyyid Bey'in medeni kanun konusundaki bu görüşlerinin ve fıiliyata akseden girişimlerinin, kendisinin Adiiye vekilliği görevinden alınmasında çok önemli bir sebep teşkil ettiği görülmektedir.(74)

b. Cumhurbaşkanının Meclisi Fesih Yetkisi ile İlgili Görüşü

Cumhurbaşkanına meclisi şahsi kararıyla feshetme hakkı verilmesi . konusundaki tartışmalarda Seyyid Bey, bu hakkın tanınmasina şiddetle karşı çıkmış ve bunun yalnızca meclisin üÇte ikisinin tasvibine bırakılınasını

ısrarla istemiştir. Buna mukabil, Halk Fırkası'nın bazı kesimleri, şekil

· gerekçesiyle bu hakkın cumhurbaşkanına da tanınmasım istiyorlardı.

Nihayet 3 Şubat 1924 tarihli toplantısında Meclis TeşkiHl.t-ı Esasiye Encümeni, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun, fesih hakkını devlet başkanına veren 25. maddesini kabul etmiştir. "Maddenin bu şekilde kabul edileceğinin anlaşılması üzerine, Adiiye Vekili Seyyid Bey, aksi tezinde ısrar etmiş" buna mukabil İsmet Paşa, maddenin devlet başkanına fesih hakkı vermesi şeklinde kabulünü istemiştir. Sonuçta söz konusu madde, Seyyid Bey'in karşı çıktığı şekliyle, devlet başkanına meclisi fesih hakkı tanıyarak hazırlanmış ve genel kurula sevkedilmiştir.(75)

Cemal Kutay, Seyyid Bey'in, bu meselede İsmet Paşa ve onun görüşünü destekleyenlerle ters düşmesi neticesinde "istifa" ettiğini

söylemektedir.(76)

6. Mebusluktan Ayniışı ve Darülfünun Müderrisliği

Adiiye vekilliğinden ayrılmakla beraber Seyyid Bey'in Meclis'teki görevi milletvekili olarak kısa bir süre daha devam etmiştir. Ancak 20 Nisan 1924 tarihinde kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 23. maddesi milletvekillerinin aynı zamanda başka bir memuriyet almalarını

yasaklamıştır.(77) Bu kanun gereğince, Darülfiinun'daki müderrislik göreviyle mebusluk arasında tercih yapmak durumunda kalan Seyyid Bey, müderrisliği seçerek(78) Darülftinun'daki görevine dönmüş ve mebusluktan ayrılmıştır.(79)

1924 yılının ortalarında İstanbul'a, uzun yıllar hocalık yaptığı Darülftinun'a dönen Seyyid Bey, kuruluş halinde olan ilahiyat Fakültesi reisliğine (dekanlık) atanmış ve vefatma kadar bu görevi yürütmüştür.(80) ilahiyat Fakültesi'nde Tarih-i fıkıh dersini okutan Seyyid Bey aynı zamanda

Page 15: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

24 SamiERDEM

Hukuk Fakültesi'ndeki derslerine de devam etmiş ve burada da usul-i fıkıh dersini okutmuştur.(81)

7. Vefatı ve Defni

Seyyid Bey, genç sayılabilecek bir yaşta, şiddetli bir zatürreye(82) tutularak bir kaç günlük bir hastalığı müteakip 8 Mart 1925/ 12 Şaban 1343(83) Pazar günü sabah saat dokuz sularında(84) Kadıköy Cevizlik'teki evinde vefat etti. Vefat ettiği zaman 52 yaşında idi.(85)

Vefatını takipeden 9 Mart Pazartesi günü, kılınan nama.Zdan sonra büyük bir törenle Bayezid Camii'nden alınan Seyyid Bey'in cenazesi, bir müfrezenin arasında kalabalık bir cemaatla, "hiicegan ve dedeganın tekbir ve telıliileri arasında saat ikide Sultan Mahmut Türbesi'ne getirilmiştir."(86) Cenaze, Sultan Mahmud Türbesi'nin bahçes.inde hazırlanan kabre defnedilmiştir. ( 87)

Seyyid Bey'in vefatı ve defın merasimi ile ilgili haberler 9 ve 10 Mart tarihli bazı gazetelerde birinci sayfada büyük teessür ifadeleriyle yer almıştır.(88) Ayrıca vefat münasebetiyle Başvekil İsmet Paşa, Seyyid Bey'in ailesine bir telgrafla taziyede bulunmuştur.(89)

II. SEYYİD BEY'İN ESERLERİ

Seyyid Bey, bilinen eserleri itibariyle, kendi ihtisas alanı olan fıkıh çerçevesinde eserler vermiş bir müelliftir. Muasırlarıyla karşılaştırıldığında Seyyid Bey'in velild bir yazar olduğunu söylemek zordur.

Usill-i fıkha ve fıkıh tarihine dair olan kitapları Darülfünun'da okuttuğu derslere ait notlardır. Darülfünun Hukuk Fakültesi Mecmuası'nda ve İsican Mecmuası'nda yayınlanan birer makalesi dışında, hilafetle ilgili bir risalesi, "hak mefhumu" konusunda Darülfünun'da verdiği bir konferansın ve Ililafetin ilğası görüşmeleri esnasında Meclis'te yaptığı konuşmanın

yayınlanmış metinleri bulunmaktadır.

Seyyid Bey'in telifatının beklenenin altında olması, onun aktif siyasi çalışmalarının, ilmi yönünden daha ön planda olmasıyla açıklanabilir. Gerek IL Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki Fırkası içinde üstlendiği roller (mebus, fırka reisliği ve reis yardımcılığı ve Ayan Meclisi üyesi olarak) ve

Page 16: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİD BEY: HAYATI VEESERLERİ- 25

gerekse Mi:itareke sonrası ve Cumhuriyet dönemindeki siyasi çalışmaları onun ilmi mesaisini etkilemiş olmalıdır.

SeY)'id Bey' in eserlerinde dile getirdiği, savunduğu kimi görüşler içinde yaşadığı siyasi ve sosyal muhitin gündeminden izler taşımaktadır. Özellikle hliafet, kanuniaştırma ve buna bağlı olarak İslam hukukunun mevcut ~artlarda hayata nasıl geçirileceği yolundaki görüşleri, tarihi konum yanında, Seyyid Bey'in içinde yer aldığı aktif siyasi faaliyet zemininden önemli ölçüde etkilenmiştir. Eserlerindeki zamansal sıra ve ilgilendiği

alanlardaki muhteva ·ve yoğunluk değişimi birlikte değerlendirildiğinde bu husus açık biçimde görülmektedir.

Seyyid Bey'in eserlerinde güçlü bir mantık örgüsü dikkati çeker. Konuların ele alınışında her zaman tahlilci ' bir yaklaşım ön plana çıkmaktadır. Kavramların lugat ve ıstdalı anlamlarının sahih olarak "tesbiti, yanlış kullanımların tenkidi bu çerçevede önemli bir yer tutar. Çıkarımların geliştirilmesindeki tutarlılık, ilgili teınel kaynaklara yapılan atıflar ye bu atıfların yapıldığı eser ve müelliflerle ilgili kısa bilgi ve değerlendirmeler Seyyid Bey'in üslubuna ikna edici bir kesinlik kazandırmaktadır. Bunda, kendisinin medresede aldığı eğitimin rolü herhalde mühimdir.

Seyyid Bey'_in eserlerini konuları itibariyle usul-i fikzh, furu-z fikzh ve fıkıh tarihi olmak üzere üç ana başlık altında ele atabiliriz:

A. UsUl-i Fıkıh Alanındaki Eserleri

Seyyid Bey'in usUl-i fıkıhla ilgili eserleri umumu itibariyle İslamcılık çerçevesinin modern yaklaşımlarını yansıtır. İctihad kapısının açılması, taklicl'den uzak durma, mezhep taassubunun kırılması gibi hususlara yapılan vurgular dikkat çekicidir.

Seyyid Bey' in eserlerinde kendi döneminde gündemde bulunan ve hareketli tartışmalara sebep olan, çeşitli alanlardaki kanuniaştırma

çalışmalarına· çok sık atıflar bulunmaktadır. Hatta kanuniaştırmalarda yeni meselelere, dönemin şartlarına ve gereklerine uygun çözümler üretilmesi gerektiği düşüncesinin, Seyyid Bey'in bütün telifatında esaslı bir perspektif oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz.(90)

Bu düşünüş çerçevesinde, Seyyid Bey'in, eserlerind~ ictihadın

çerçevesını genişletme yaklaşımıyla örf ve masiahat gibi "değişme"

anlayışına bağlı mekanizmalara fazlaca yer vermesi, hüsün-kubuh

Page 17: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

26 SamiERDEM

tartışmasına hukuku ~orumlama ve geliştİnnede merkezi bir konum atfederek tercihini ibaha-i asliye prensibi yönünde yapması çok anlamlı bir bütün· oluşturmaktadır.

Özü- itibariyle geleneksel yapıyı muhafaza etmekle beraber modemİst olarak nitelenebilecek bu yaklaşım, neticede bazı yönleri ihmal edilmiş ama diğer bazı yönleri aşırı vurguianmış bir usUl-i fıkıh anlayışının doğmasına sebep olmuştur. Seyyid Bey'iıi usül-i fıkıh alanındaki yerini böyle bir çerçeve içine oturtmak mümkün görünmektedir.

Seyyid Bey'in usul-i fıkıhla ilgili olarak kaleme aldığı eserler şunlardır:

1. Us iil-i jikılı Dersleri, [I], tabi' ve naşirleri: Ahmed Tal'at ve Hacı Mehmed Tahir, Matbaa-i Hukfıkiye, Daru'l-Hilafe [İstanbul], 1328-1329 [1910-1911], 140 s.

2. Usfil-i Fıkılı Dersleri, [ll], taqi' ve naşiri: Eşref Hıdrt [Edip], Hukuk Matbaası, İstanbul 1330 [1914-1915], 192 s.(91)

3. Usfil-i Fıkılı, Cüz-i Evvel: Medlıal, Matbaa-i Amire, İstanbul, 1333 [1917], 330 s.

4. Usul-i Fıkılı Dersleri Mehiilıisinden İrade, Kaza ve Kader, Ka?er Matbaası, Dersaadet, 1338 [1922], 324 s.

5. "İctihad ve Taklid", İslam Mecmuası, yıl I, sy. 4 (2~ Rebiulahir 1332), s. 8-11, sy. 5 (13 Cumadel-Ula 1332), s. 5-10 ve sy. 7 (Cumadel-ahir 1332), s. 2-5.

6. Konferans: Hak Mefhumunun ve Kuvve-i Müeyyidesinin Suret-i Te[(lkkisi Hakkında İslam Felsefe-i Hukukuyla Avrupa Felsefe-i Hukuku Arasında Bir Mukayese, Kader Matbaası, İstanbul, 1338 [1922], 48 s.

B. Furô'-ı Fıklıa Dair Eserleri

Seyyid Bey ilmi mesaisini esas itibariyle usul-i fıkıh alanında

yoğunlaştırmış, Darülfünun'da uzun yıllar boyunca usUl-i fıkıh ve teşri'

müderrisi olarak görev yapmıştır. Bu sebeple furfi-ı fıkıh alanında sistematik bir çalışması mevcut değildir. Ancak İslam Mecmuası'nda yayınlanan bir makalesi ve hilafet hakkında yazdığı bir risale ile Meclis'te aynı konuda

Page 18: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEFSERLERİ- 27

yaptığı konuşmanın metni furı1-ı fıkıh çerçevesi içinde değerlendirilebilecek eserlerdir.

1. "Milk, Mal ve Bey'in Mahiyet-i Hukukiyeleri", Darülfünun HukukFakültesi Mecmuası, yıl I, sy. 2 (Mayıs 1332), s. 131-141.

2. Hilafet ve Hakimiyet-i Milliye, yy., [Ankara], ts. [1923],78 s.

Üzerinde müellifinin ismi, baskı yeri ve tarihi bulunmayan bu eserin Seyyid Bey'e ait olduğu konusunda güç1ü işaretler bulunmaktadır. Seyyid Bey'in, hilafetin kaldırılması görüşmeleri esnasında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmanın baş tarafındaki bir ifade, bu kitabın Seyyid Bey' e ait olduğu konusunda en müşahhas delil durumundadır.

Seyyid Bey'in kendisine ait bu ifadenin yanısıra eserin, muhtevası itibariyle de Seyyid Bey'in 1917 yılında yayınlanmış olan Medhal'inde yer alan bilafetle ilgili bölüm (s. 106-162) ve 3 Mart 1924 günü Meclis'te yaptığı konuşma ile umumi bir paralellik arzettiği aşikardır. Her üç metnin üslubu ve bu metinlerde kullanılan kavramsal çerçeve esas itibariyle ortaktır.(92) Ancak işaret etmek gerekir ki bu üç metnin ortaya çıktığı dönemlerin şartlarından dolayı birbirinden farklı sonuçları elde etmeye yönelik olarak farklı tezleri işlemiş olmaları Seyyid Bey'in konuyla ilgili düşüncesinin seyrini gösterınektedir.

Kitap, neşrinden kısa süre sonra Arapça'ya ve daha sonra da Fransızca'ya tercüme edilerek yayınlanmıştır.

a. Kitabın Arapça Tercümesi

el-Hilafe ve Sultatu'l-Ümme, tre: Abdülğanl Seni Bey, Matbaatü'l­Hilal, Mısır, 1924/h. 1342, 71 s.

Tercümenin aynı adla ikinci baskısı, Nasr Hamid Ebu Zeyd'in 53 1

sayfalık uzun bir takdim yazısıyla, Daru'n-Nehr, Kahire 1995'te yapılmıştır.(93)

b. Kitabın Fransızca Tercümesi

"Califat et Souverainete Nationale", tre.?, Revue du Monde Musulmane, LIX (1925), s. 5-81.(94)

3. Hilafetin Malıiyet-i Şer'iyesi: Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 3 Mart 1340 [1924] Tarihinde Münakid İkinci İcıimaında Hilafetin

Page 19: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

28 SamiERDEM

Ma/ıiyet~i Şer'iyesi Hakkında Adiiye Vekili Seyyid Bey Tarafindan İrad Olunan Nutuk, Türkiye Büyük Millet Meclisi Mtb., Ankara, ts.[1924], 63 s.

. Bu kitapçık, künyesinden de anlaşıldığı üzere Seyyid Bey'in, 3 Mart 1924 'te bilafetle ilgili görüşmelerin yapıldığı Meclis oturumunda yaptığı konuşmanın metnidir. Meclis'te meydana getirdiği etkinin Meclis dışına da taşınması ve bu konuşmada dile getirilen hususların daha geniş kitlelere duyurulması için konuşma, Meclis tarafından· müstakil olarak bastırılmıştır.

Bu konuşma metni, Seyyid Bey'in Medhal'den sonra bilinen en meşhur eseridir. Hatta Seyyid Bey'i siyasi yönüyle tanıyan ve değerlendiren çevrelerce en tanınmış eseridir. Bu sebeple çeşitli vesilelerle bu konuşma metninin kısmen ya da tamamen yeniden yayınlandığı görülmektedir.

a. Hi lafetin Mahiyet-i Şer 'iyesi, haz. Suphi Menteş, Menteş Ktb., İstanbul, 1969, 62 s.

Tesbit edebildiğimiz kadarıyla metnin yeni harflerle ilk yayını olan bu çalışmada Seyyid ~ey'in konuşması çok kötü bir Türkçe ile ifade edilmiştir.

b. Şeriat Açısından Halifeliğin 1çyüzü, bugünkü. dile çeviren, Hasan Adnan Önelçin, Tekirdağ Halkevi Yay., Ekin Bsm., İstanbul, 1970, 67 s.

Okunabilirlik açısından öncekine nisbetle daha düzgün olan bu metinde de bir takım okuma yanlışları mevcuttur.

c. "Hilafetin Şer'! Mahiyeti", haz. İsmail Kara, Türkiye 'de İslamcılık Düşüncesi, I, Risale Yay., İstanbul, 1987 içinde, s. 179-220.

Konuşma metninin kavramsal örgüsünün korunduğu bu çalışmada, metni takip etmeyi kolaylaştıracak bazı noktalarda dil açısından mübalağalı olmayan bir sadeleştirme üslubu takip edilmiş, metnin bazı .uzun bölümleri paragraflara ayrılmıştır. Asllıstılahlar muhafaza edilmiş ve fakat açıklamaya muhtaç görünen yerlerde parantez içinde o ıstılahiarın Türkçe karşılığı

verilmiştir. Ayrıca metinde geçen Kur'an ayetlerinin tercümesi verilmiş, ait oldukları sure adları ve ayet numaraları da parantez içinde belirtilmiştir.

C. Fıkıh Tarihine Dair Eseri

Tarilı-i Fıkılı Dersleri, Darülfiinun ilahiyat Fakültesi Talebe Cemiyeti Neşriyatından, Aded: 7, (Sömester 1, furya 11), Darülfiinun Mtb., İstanbul, 1340 [1924], 304 s.

Page 20: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEFSERLERİ- 29

Kapak sayfasmda "Mukarriri: Darülftinun ilahiyat Fakültesi Reisi Seyyid Bey" ibaresi bulunan v~ el yazısından teksir edilmiş olan eser büyük boydadır. Tesbit edebildiğimiz tek nüshası İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman. Ergin Kitapları, 54 nurnarada kayıtlıdır.(95) Bu nüshada 49-56, 289-296 ve 304'ten sonraki sayfalar mevcut değildir. Eser, müellifın başlangıçta verdiği plana göre eksik görünmektedir.

Kitabın dikkate değer bir kısmı İzmirli İsmail Hakkı'nın İ/m-i Hiltij'ının çeşitli bölümlerinden büyük ölçüde aynen iktihas edilmiştir.

Ancak İzmirli'nin söz konusu eserine herhangi bir atıf da bulunmamaktadır. İzmirli İsmail Hakkı'nın Darülftinun İhıhiyat Fakültesi'nde Fıkıh tarihi dersi , okutmuş olduğu{96) da göz önüne alınırsa bu durum ilk bakışta kitabın Seyyid Bey'e aidiyeti konusunda bir şüphe uyandırmaktadır. Ancak daha önce işaret ettiğimiz üzere Seyyid Bey de Darülftinun ilahiyat Fakültesi'nde Fıkıh tarihi dersi okutmuştur. Ayrıca elimizdeki eserde, herhangi bir atıf yapılmaksızın' ·seyyid Bey'in kendi kitaplarından da doğrudan ya da özet şeklinde iktihaslar yapılmıştır.

Bu bilgiler ışığında elimizdeki kitabın Seyyid Bey'e aidiyeti kesinlik kazanmaktadır. İlm-i Hi/aftan yapılan uzun alıntıları, eserin bir ders notu olmasına bağlamak mümkün olabilir. Ayrıca kitapta, İlm-i Hilaf yanında Hudari'nin Tarfhu't-teşri'i'l-İsldmı adİı . eserinden de yine atıfta bulunulmaksızın aynen tercüme yoluyla hayli iktihas yapılmıştır. Dolayısıyla bu dersin yeni ihdas edilmiş olması,(97) bu konuda kısa sürede bir ders

"notunun hazırlanmasını gerekli kıldığından Seyyid Bey'in böyle bir . derlerneye gittiğini düşünebiliriz.

'SONUÇ

İzmir mebusu (Meclis-i Mebusan ve TBMM), Ayan Mecl_isi üyesi, Darülftinun Hukuk Fakültesi'nde Usul-i fıkıh, ilahiyat Fakültesi'nde Tarih-i fıkıh müderrisi ve bu fakültenin kuruluş aşamasında reisi ( dekan) olan Seyyid Bey, özellikle İslam. hukuku alanındaki çalışmaları ve fikirleriyle döneminin önemli bir temsilcisidir. Bununla beraber, I( Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki içinde. üstlendiği üst düzey görevler ve Cumhuriyet döneminde yürüttüğü · Adiiye vekilliği dikkate alındığında

Seyyid Bey'in siyasi yönünün, ilmi yönünden daha ön planda olduğu göze çarpar.

Page 21: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

30 SamiERDEM

İçinde bulunduğu aktif siyaset hayatı, kendisinin ilmi bakımdan verimli çalışmalar ortaya koymasını engellemiştir. Bu açıdan dönemindeki diğer bazı şahsiyetlerle mukayese edildiğinde Seyyid Bey'in velud bir yazar olduğu söylenemez. Sayıca az olan eserlerinin önemli bir kısmı

Darülfiinun'daki ders notlarından derlenmiştir.

Seyyid Bey, yapılacak kanuniaştırmalarda esas olarak fıkıh içinde· çözümler aranması taraftarı olmuş, günün gereklerine elverişli hükümterin oluşturulabilmesi için geleneksel taklid zihniyetinin terkedilerek 'ictihadın işler hale getirilmesini ve mezhep taassubundan uzak kalınarak farklı

mezhep ve müctehidlere ait görüşlerin seçilip benimsenmesi gereğini

savunmuştur. Yine bu çerçevede örf, adet ve masiahat gibi, usUl-i fıkhın kaynaklar teorisinde hassasiyeti bulunan prensipierin işletilmesine büyük önem atfetmiş, yeni problemler karşısında iMha-ı asliye prensibi yoluyla fıkıh dairesi içinde çözümlere gidilebileceğine inanmıştır.

-Bu görüşleri doğrultusunda, hilafetin kaldırılması görüşmelerinde

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Adiiye vekili sıfatıyla yaptığı konuşmada hilafetin dini bir kurum olmayıp dünyevi ve siyasi bir mesele olduğunu ve artık böyle bir mües<ıeseye ihtiyaç bulunmadığını; onun yerini, milletip. hakimiyetini (hakimiyet-i milliye) esas kabul eden herhangi bir siyasıil yapının alabileceğini savunmuştur.

Özetle söylemek gerekirse, Seyyid Bey'in sahip olduğu siyasi ve ilmi kimliklerden her biri diğeri için bir dayanak teşkil etmiş ve İslam hukukuna yaklaşımında içinde bulunduğu siyasal ortamın çok önemli tesirleri olmuştur.

DiPNOTLAR

* Marmara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı

lUsfıl-i fıkha dair olan meşhur Medhal (Usiil-i Fıkıh, Cüz-i Evvel: Medhal, Matbaa-i Amire, İstanbul, 1333) dışındaki eserlerinde ve kendisinden bahseden metinlerde umumiyetle yalnızca Seyyid Bey ismi

· geçmektedir.

Page 22: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEFSERLERİ- 31

2Kazım Öztürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi Albümü, 23 Nisan 1920-14 Ekim 1973, Önder Mtb., Ankara, 1973, s. 91; İsmail Kara,Türkiye 'de İslamcılık Düşüncesi, I, 2. bsk., Risale Yay., İstanbul 1987, s. 177. Kendisi ile ilgili bibliyografık notlarda umumiyetle Seyyid Bey'in doğum tarihi verilmemektedir. Mesela bkz. İbrahim Alaattİn Gövsa, Türk Meşhurları Ansiklopedisi, İstanbul, [1946], s. 353; Erk, Meşhur Türk Hukukçuları, s. 325; "Seyit Bey,"Türkiye Ansiklopedisi, ed. M. Ekrem Üzümeri-Selamİ Dinçer- Sadi Kazancı, AnKara, 1957, V, s. 109,; "Seyyid Bey,"Meydan Larousse, Meydan Yay., 1973, XI, s. 232; "Seyit Bey," Türkiye 1923-1973 Ansiklopedisi, Kaynak Kitaplar, İstanbul, 1974, I, s. 14. Buna karşılık Feroz Ahmad- D. A. Rustow, Seyyid Bey'in doğum tarihini 1866 olarak vermektedirler ("İkinci Meşrutiyet Döneminde Meclisi er: 1908-1918", İ Ü. Ed F. Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, sy. 4-5, (1975-76), s. 271). Krş. Feroz Ahmad, İttihat ve Terakki, tre. Nuran Yavuz, 3. bsk., Kaynak Yay., İstanbul ts., s. 289-290. Doğrusu yukarıda verdiğimiz 1873 tarihi olmalıdır. Nitekim ileride vefatı ile ilgili kısımda da dile getireceğimiz üzere vefatı- esnasında Seyyid Bey'in 52 yaşında olduğu bilinmektedir (İkdam, 10 Mart 1341/1925).

3İkdam, 10 Mart 134111925.

4Öztürk, TBMM Albümü, s. 91.

5"( ... ) İbn Melek, cedd-i ekber-i acizldir. An-asi Türkistanlıdır. Büyük pederi, Aydınoğullarının davet-i mahsusası üzere Türkistan'dan Aydın sancağına gelmiştir. Müşarunileyh İbn Melek, \ elyevm İzmir sancağına muzafTire kasabasında medfundur. Fıkıh'tan Mecfna'u'l-bahreyn, hadisten Meşarik nam kitaplar üzerine de gayet güzel ve müfıd şerhleri vardır. Meşarik şerhi matbudur. Mahdumu da kendisi gibi mütebahhirindendir. Vefatı 885 [m. 1480] 'tedir.:', Medhal, s. 55, n. 1.

6Gövsa, Türk Meşhurları Ansiklopedisi, s. 353; Erk, Meşhur Türk Hukukçuları, s. 325.

7Seydişehirli Mahmut Esad Efendi o yıllarm İzmir'ini şöyle tavsif eder:

"Meslek hayatıma İzmir muhiti çok tesir etmiştir. Memuren İzmir'e gittiğİrnde kendimi başka bir muhitte buldum. Orada bir sosyete var. Efkar mü terakki, ticaret mü terakki. Burada kendimi bir Avrupa aleminde buldum

Page 23: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

32 SamiERDEM

ve daima Avrupa terbiyesi görmüş zevatla temasta bulunuyordum. Bunlar fikriine çok vüs'at verdi. On bir sene sonra İstanbul'a avdet.ettiğimde eski Mahmud Esad olmadığımı hissediyordurri." Büyük Türk Hukukçusu seydişehir/i İbnü'l-Emin Mahmud Esad Efendi, Ankar.a, 1943, s. 7'den .aktaran Osmanlı Mebusan Meclisi Reisi Halil Menteşe 'nin Anı/arı, ha.Z. İsmail Arar, Hürriyet Vakfı Yay., İstanbul, 1986, ha.Zırlayanın girişi, s. 4.

8Gövsa, Türk Meşhurları Ansiklopedisi, s. 353. Medrese kökenli olmanın olumsuzluklarının kırılmasında Seyyid Bey'in içinde y~r aldığı siyasi süreci ön plana çıkaran Hüseyin Cahit Yalçın şu satırları yazar: "Siyasi hayatın ibret verici hadiseleri içinde yuvarlandıkça, Seyit beyin medrese görüşü de incelmişti. Çok kabiliyedi bir fıtratı olacaktı ki o iskolastik terbiye onun müfekkiresini tamamen berbat . etmiye imkan bulamamıştı" ("Tanıdıklarım: Seyyid Bey", Yedigün, 9 Ey.lül 1936, nr. 183, s. 16, vurgular bizim).

9İkdam, 10 Mart 1341/1925; Erk, Meşhur Türk Hukukçuları, s. 325.

lOSalname-i' Nezaret-i Maarif-i [(mumiye, (1321 sene-i hicriy.esine mahsus), Matbaa-i Amire, 1321.

1 lOsman Ergin, Türk Maarif Tarihi, III-IV, Eser Mtb., İstanbul1977, s. ll 14.

12Ahmad- Rustow, "İ!dnci Meşrutiyet Döneminde Meclisler" s. 271.

·13Öztürk, TBMM Albümü, s. 91; Ahİnad- Rustow, "İkinci Meşrutiyet Döneminde.Meclis1er", s. 271..

14Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, c. III, kısım 4, c. II, kısım 4, 2. bsk. (1: 1967), Türk Tarih Kurumu'Yay., Ankara;:'i983, c. III, kısım 4, s. 325. Öztürk, Seyyid Bey'in Ayan Meclisi'ne seçilme tarihini 22.10. 1332 olarak vermektedir (TBMM Albümü, s. 91).

15Vatan, 10 Mart 1341/1925. Ayrıca bkz. 1341 Sene-i Maliy~sine Mahsus Millf Nevsal, Dördüncü sene, Kanaat Ktb., İstanbul, 1341/1925, s.

23.

16Celal Bayar, Ben de Yazdım: Millf Mücadeleye Gidiş, I, III, VIII, İstanbul, 1965, III, s. 779, n. I.

17 Ahmad, İttihat ve Terakki, s. 289-290.

Page 24: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEESERLERİ- 33

·18Ahmad, İttihat ve Terakki, s. 289-290.

19Ahmad, İttihat ve Terakki, s. 156-157; Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, Remzi Ktb., İstanbul, 1987, s. 184.

20Nazım H. Polat, Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara, 1991, s. 88.

21 Tarık Zafer Tunaya, Siyasal Partiler, III, Hürriyet Vakfı yay., İstanbul1989, s. 379, n. 22.

22Gotthard Jaschke, Yeni Türkiye 'de İslam/ık, Bilgi Yay., Ankara, 1972,_ s. 23. Bu komisyonlardan ikincisi olan hukuk-ı aile komisyonunun üyeleri ve çalışmaları için bkz. Mehmet Akif Aydın, İsliim-Osmanlı Aile Hukuku, Marmara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Yay., İstanbq.l, 1985, s. 163-165; Halil Cin - Ahmet Akgündüz, Türk Hukuk Tarihi, I-II, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yay., Konya, 1989, s. 57-58.

230sman Öztürk, . Osmanlı Hukuk Tarihinde Mecelle, İslami İlimler Araştırma Vakfı Yay., İstanbul, 1973, s. 96.

24Tanin, 21 Ağustos 1339/1923.

25Hukuk-ı Aile Komisyonu'nun azalarının listesi için bkz.Ceride-i Adiiye XII, sy. 149 s. 66'dan aktaran Aydın, İslam-Osmanlı Aile Hukuku, s. 163; krş. Cin- Akgündüz, Türk Hukuk Tarihi, II, s. 57.

26İslamcılıkla ilgili belli başlı çalışmalardan bazıları şunlardır: Tarık Zafer Tunaya, İslamcılık Akımı, 2 .. bsk. (1: 1962) Simavi Yay., İstanbul, 1991; Hilmi Ziya Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, I-ll, Selçuk Yay., Konya, 1966; Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, m, kısım 4 (1963); İsmail Kara, Türkiye 'de İslamcılık Düşüncesi, I-II, (1987); Mümtaz'er Türköne, Siyasf İdeoloji Olarak İslamcılığın Doğuşu (1991); İsmail Kara, İslamcıların Siyasi Görüşleri,İz Yayıncılık, İstanbul, 1994.

27Ülken, diğer bazı İslamcılar gibi Seyyid Bey'e de kitabında yer vermez. Tunaya, Bayur ve Kara, Seyyid Bey'e bir İslamcı olarak atıf yaparlar.

aittir.

28Tarifin şümulü açısından bizce buraya 'hukuk' da ilave edilmelidir.

29Kara, Türkiye'de İslamcılık Düşüncesi, I, s. XV. Vurgular Kara'ya

Page 25: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

34 Sami ERDEM

30İslamcılarla ilgili olarak yapılan çeşitli tasnifler için bkz. Kara, Türkiye 'de İslamcılık Düşüncesi, I, s. XXXVII-XXXVIII. Krş. Bayur, Türk İnkılabı Tarihi, III, kısım 4,. s. 456-457; Tunaya, "İsHimcılık Cereyanı," s. 632.

31 Yalçın, "Tanıdıklarım: Seyyid Bey", s. 16.

32Yalçın, "Tanıdıklarım: Seyyid Bey", s. 16.

33Tunaya, Siyasal Partiler, II, s. 92 vd.

34Celal Bayar, Ben de Yazdım, I, s. 122, n.l.

35Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten Bize: Söylevleri, Konuşmaları,

·Söyleşi/eri, Am/arı, Genelge/eri, Yazışmaları (1903-1938), Türkçeleştiren, M. Sunullah Arısoy, Hürriyet Vakfı Yay., İstanbul, 1987, s. 358.

36Suçluların itharn edildikleri suçlar ve bunlara ilişkin sınıflandırılmış listeler için bkz. Bilal Şimşir, Malta Sürgiinleri, 2. bsk., Bilgi Yay., Ankara 1985, s. 218-220.

37Şimşir, Malta Sürgünleri, s. 179, 183. Bilal Şimşir'in İngiliz arşiv belgelerine atıfta verdiği bilgilerde Seyyid Bey'in ismi Ali Seyyit Bey olarak geçmektedir. Ali isminin bir zühul eseri olarak ilave edilmiş olması veya bu ismin Seyyid Bey'e ya da babasına ait bir isim olması akla gelen ihtimaller arasındadır. Ali Seyyit Bey' in İngiliz kayıtlarına göre sürgün numarası ise 2794'tür (Malta Siirgünleri, s. 182). Malta sürgünü ile ilgili olarak Seyyid Bey'in yalnızca şu ifadelerine sahibiz: "Beni Arabyan hanında bir odaya kapayarak başımda nöbet bekleyen müslüman Hint askeri idi. Refikarn ve çocuklarım ziyaretime geldiği zaman onlarla benim arama girerek elinde hançerle nöbet bekleyen müslüman Hint askeri idi. İçimizde şeyhülislamhk etmiş olan zat da beraber Malta'da esir yaşadığımız zaman alem-i İslam'ın hiç bir tarafından bize dest-i muavenet uzatılmamış · idi ( ... )" Hilafetin Mahiyet-i Şer 'iyesi, TBMM Mtb., Ankara, ts. [1924], s. 31.

38Vatan, 9 Mart 1341/1925.

39Şimşir, Malta Sürgünleri, s. 401-404.

40İkdam, 1 O Mart 134111925.

41 Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, ı, Yapı ve Kredi Bankası Yay., İstanbul, 1973, s. 1,82; HakkıNaşit Uluğ, Üç Büyük Devrim, Ak Yay.,

Page 26: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEESERLERİ- 35

İstanbul, 1973, s. 95; HakkıNaşit Uluğ, Halifeliğin Sonu, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İstanbul, 1975, s. 167.

42Adliye vekili olduktim kısa bir süre sonra kendisi ile yapılan

mülakatta Seyyid Bey İstanbul'da kurulan kanun-ı medeni komisyonuna ve kendisinin daha önce vacibat komisyonun reisliğini yapmış olduğuna işaret etmektedir. Vatan, 21 Ağustos 1339/1923.

43Bernard Caporal, "ahval-i şahsiye" ve "ukud ve vacibat" komisyonlarının Adiiye Vekili Seyyit Bey tarafından kurulduğunu

söylemektedir ki bu bilgi doğru değildir. Öyle anlaşılıyor ki müellif yanlış olarak, Seyyid Bey'in adiiye vekili olarak bu iki alandaki kanunlaştırn:la!arda savunduğu görüşlerden hareketle bu komisyonların teşkilini de ona izafe etmektedir. Bkz. Bemard Caporal, Kemalizm 'de ve Kemalizm Sonrasında Türk Kadını, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., Ankara, 1982, s. 353. Gerçekte bu' komisyonlar Seyyid Bey'in selefi olan Rifat Bey zamanında teşkil edilmiştir. Bu konuda bkz. Vatan ve Tanin, 21 Ağustos 1339/1923.

44Bkz. Darülfünım Hukuk Fakültesi Mecmuası, yıl 2, sy. 14, s. 316, 321; Öztürk, Osmanlı Hukuk Tarihinde Mecelle, s. 103-104

45Velidedeoğlu, Türk Medeni Hukukunun Umumi Esasları, s. 72-74. Komisyonun benimsediği temel maddeler için bkz. "İkinci İctima Zabıtnamesi", D. H. F. M., yıl 2, sy. 14, s. 328 vd.

46Kaynaklarda komisyon çalışmalarıyla ilgili kesin tarihler bulunmadığından bu konuda tam bir tarih vermek mümkün olmamaktadır. Esasengerek 1916'da gerekse 1923'ten sonra kurulan Mecelle tadil ve ihzar­ı kavanin komisyonlarının çalışmaları hakkında derli toplu bir çalışma

bulunmamaktadır.

·47Seyyid Bey'in, İstanbul'da çalışmalarına devam eden bu komisyonların çalışmalarıyla bizzat ilgilendiği konusunda kendi beyanı için bkz. Vatan ve Tanin, 21 Ağustos 1339/1923.

48İkdam, 11 Ağustos 1339/I923;Vatan,12 Ağustos 1339/1923.

49Vatan, Tanin ,15 Ağustos 1339/1923.

50Vatan, 31 Teşrin-i evvel 1339/1923.

Page 27: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

36 SamiERDEM

51 Tasfiye söylentisini başlatan haber için bkz. Vatan 17 Kanun-ı evve11339/1923.

52Mektubun tam metni 5 Aralık 1923 tarihli Tanin ve İkdam ile 6 Aralık 1923 tarihli Tevhid-i Efkar gazetelerinde yayınlanmıştır.

53Jaschke, Yeni Türkiye 'de İslamlık, s. 125.

54Bemard Lewis, Yeni Türkiye 'nin Doğuşu, 2. bsk., tre. Metin Kıratlı, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara, 1984, s. 263.

55TBMM Zabıt Ceridesi, c. 7, s. 28.

56Cemal Kutay, Seyyid Bey'in "Meclis' in yedi saat fasılasız dinlediği izahat" ından söz etmektedir (Türkiye İstiklal ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi, XX, İstanbul, 1962, s. 11357).

57Tanin muhabiri, Adiiye Vekili'nin bu nutkunun "mebuslar üzerinde pek ~üyük tesir bıraJaı:ıış" olduğunu yazmaktadır.(Tanin? 3 Mart 1924).

58Mesela Ergin, Seyyid Bey'i fıkıh alanında "otorite" olarak tavsif ettikten sonra "Hilafetle Saltanatın ayrılmasında bu zatın bu nutkile hareket" edildiğini söylemektedir (Türk Maarif Tarihi, V, s. 1807).

59Hilafetin kaldırılması gibi hassas bir konuda Meclis'in oybirliğiyle karar alması, alınan kararın sonuçları açısından önemliydi. Seyyid Bey'in konuşması hiç olmazsa Meclis'te böyle bir havanın oluşmasına hizmet etmiş görünmektedir. Bu konuda bkz. Seçil Akgün, Halifeliğin Kaldırzlmasıve Laiklik (1924-1928), Turhan Ktb., Ankara, 1986, s. 188.

60Yalman, Yakın Tarihte Gördüklerün ve Geçirdiklerim, Yenilik Bsm., İstanbul, 1970, III, s. I 12.

61 Vatan, 6 Mart 1340/1924. Ayrıca bkz. Kutay, Türkiye İstiklal ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi, XX, s. 11366.

62Kabinedeki isim değişiklikleri için bkz. Mete Tunçay, T. C. 'nde Tek-Parti Yönetimi'nin Kurulması (1923-1931), 2. bsk., Cem yay., İstanbul, 1989, s. 96.

63Sonraları, 3 Mart günü Meclis'te hilafetin ilgası konusunda yapılan konuşmaları değerlendirirken Atatürk, Seyyid Bey'le ilgili şu

değerlendirmeyi yapacaktır: "( ... )Merhum Seyyid Bey'in ve İsmet Paşa'nın ilmi ve mukni hitabeleri her zaman için mütalaaya şayandır" (Nutuk, Ankara,

Page 28: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEESERLERİ- 37

1927, s. 514). Krş. İsmail Hakkı Uluğ, Atatürk'ün Çizdiği Portreler, İnkılap ve Aka, İstanbul, 1968, s. 3 7.

64Hilafe[in Mahiyet-i Şer'iyesi, s. 59-63.

65Medhal, s. 161. Dikkat edilmelidir ki burada Seyyid Bey, "hükümet" i "makam-ı hilafet" olarak kabul etmektedir.

66Bu hadisin sıhhati ve · kaynak değeri konusunda etraflı bir değerlendirme için bkz. Mehmet Özşenel, "Hikmet hadisi üzerine bir inceleme", Divan İ/mi Araştırmalar, 1996/2, s. 201-206.

67Medhal, s. 161.

68Medhal, s. 161-162. Dikkat etmek gerel~ir ki Seyyid Bey'in bu görüşleri, Batıcı, Türkçü ve İslamcı kesimlerin hukukun laikleşmesi etrafıııdaki tartışmaianna zemin teşkil eden 1917 tarihli Hukuk-ı Aile Karamarnesi'nin hazırlandığı bir dönemde ortaya konmuştur. Kararnamenin hazırlanmasına eşlik eden ortamın derli toplu bir değerlendirmesi için bkz. Aydın, İslam- Osmanlı Aile Huku_ku, s. 166-180. Ayrıca bkz. Abdülkadir Şener, "İctimal UsUl-i Fıkıh Tartışmaları", Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam İlim/eri Enstitüsü Dergisi, V (1982), s. 235-236.

69Seyyid Bey' in bu görüşlerini serdettiği ve adaha önce işaret edilmiş olan mülakat için bkz. Tanin ve Vatan, 21 Ağustos 1339/1923.

70Hilafetin Mahiyet-i Şer 'iyesi, s. 60.

71Hilafetin Mahiyet-i Şer'iyesi, s. 62. Seyyid Bey'in bu konudaki görüşlerini aktardıktan sonra, Ergin şu değerlendirıneyi yapar: "M. Meclisj kürsüsünde bu sözleri söyleyen Cumhuriyet hükümetinin Adiiye vekilidir ve İstanbul Darülfünununda senelerce İslam Hukuku Felsefesi yahut İslam Hukuk Metodolojisio demek olan usul-i fıkıh dersini okutmuştur. Garpta bu türlülere otorite denilir ve herhangi bir meselede bunların bu türlü re'ylerile mütalaalarıyla hareket edilir. Nitekim bizde de Hilafetle Saltanatın

ayrılmasında buzatın bir kitap tutan bu nutkile hareket edilmiştir. Fakat( ... ) Medeni Kanun hakkındaki mütalaaları kabul edilmemiş, İsviçre Medeni Kanunu tercüme edilip Türkiye medeni Kanunu ittihaz olunmuştur. Bunun sebebi Atatürk'ün acele bir inkılap yapmak istemesi· ve komisyonların işi

çıkmamasıdır" (TürkMaarifTarihi, V, s. 1807).

Page 29: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

38 SamiERDEM

72Nitekim Seyyid Bey'in bu konudaki fikirleri tartışmalara sebep olmuş ve buna bağlı olarak istifasının isteneceği yolunda söylentiler yayılmıştır. Konuyla ilgili haber için bkz. Vatan, ı 7 Kanun-ı evvel, 1339/1923.

73Niyazi Berkes, Türkiye 'de Çağdaş/aşma, Doğu-Bati Yay., İstanbul, ts., s 5ı9.

74Krş. Kara, Türkiye 'de İslamcılık Düşüncesi, I, s. ı 77.

75Kutay, Türkiye İstik/al ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi, XX, s. ı 1369.

76Kutay, Türkiye İstik/al ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi, XX, s. 11369.

77Kanunun metni için bkz. Suna Kili - A. Şeref Gözübüyük, Türk Anayasa Metinleri, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., Ankara, ı985, s. 115.

781341 Sene-i Maliyesine Mahsus Millf Nevsai, s. 23. Bu seçimi Seyyid Bey'in mi yaptığı, yoksa bir emrivaki ile mi karşı karşıya kaldığı

meçhulümüzdür. Çok titiz olmayan bir ansiklopedide kendisine ayrılari notta Seyyid Bey'in, çift görevliliğin yasaklanmasından sonra bir seçim yapmada geciktiği, bu yüzden de Darülfiinun'dan maaş aldığı tarih esas alınarak

milletvekilliğinden istifa etmiş sayıldığı belirtilmektedir. Bkz. Türkiye 1923-1973 Ansiklopedisi, I, s. 14. Ancak burada verilen 25 Mart ı924 tarihi doğru olamaz. Çünkü ilgili kanun 20 Nisan 1924 tarihlidir. MeteTunçayda hilafet tartışmalarının ardından Halk Fırkasın 'dan istifa edenlerle ilgili bilgi verirken, Seyyid Bey'in, 1924 Anayasasının 23. maddesine istinaden 25 Mart 1924'ten itibaren mebusluktan istifa etmiş sayıldığını belirtmekte ama bunun için kaynak gösterınemektedir (Tek-Parti Yönetimi, s. 102, n. 83). Kazım Öztürk ise Seyyid Bey'in ı5. ı2. 1340'ta istifa ettiğini kaydetmiştir (TBMM Albiimü, s. 9ı). Ancak bu tarih çok geçtir. Seyyid Bey'in mebusluktan ayrılması, 20 Nisan 1924'ten kısa bir süre sonra gerçekleşmiş olmalıdır.

79İkdam ve Vatan, 10 Mart 134111925. Vatan gazetesi, Seyyid Bey'in mebusluktan istifasını onun "ilme olan merbutiyetine" bağlamaktadır.

80Seyyid Bey'in ilahiyat Fakültesi'nde reislik yaptığını vefatı üzerine gazetelerde kendisiyle ilgili olarak çıkan haberlerden öğreniyoruz. Bunun

Page 30: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEFSERLERİ- 39

dışında sadece Uluğ'un Üç Büyük Devrim adlı kitabında bu konuda kısa bir ' kayda rastlıyoruz (s. 100). Mehmed Ali Ayni, 1927 yılında yazdığı kitabında

(Darülfünun Tarihi, Yeni mtb., İstanbul, 1927, s. 74) ilahiyat Fakültesi öğretim kadrosunu veritken henüz ilahiyat Fakültesi reisinin seçilmediğini söylemektedir. Ancak kendisi herhangi bir tarih vermediğinden, bu bilginin, kitabın yazıldığı sıradaki durumu yansıtıyor olması kuvvetle muhtemeldir. Seyyid Bey'iı:ı ilahiyat Fakültesi'nde bir süre reislik (dekanlık) yaptığına ve bu okulda Fıkıh tarihi dersi okuttuğuna dair daha somut bir delil, kendisinin, Darülfiinun ilahiyat Fakültesi Talebe Cemiyeti neşriyatı arasında çıkmış olan Tarih-i Fıkıh Dersleri, adlı eseridir. 1340 tarihli bu kitabın ilk sayfasında "Mukarriri: ilahiyat Fakültesi Reisi Seyyid Bey" ibaresi bulunmaktadır.

81İkdam ve Vatan, 9 Mart 134111925.

829 Mart 134111925 tarihli Vatan' da yer alan vefat haberinin alt başlığı şöyledir: "Sabık Adiiye vekili şiddetli bir zatürreden üç gün içinde sönüp gitti."

·s3Seyyid Bey'in doğum tarihinde olduğu gibi vefat tarihi için de ikinci el kaynaklarda farklılık bulunmaktadır. Seyyid Bey'e ayrılan

biyografık notlardan ulaşabildiklerimizin büyük çoğunluğu 1924 tarihini vermektedir. Bunun da kaynağı muhtemelen Alaartin Gövsa'nın Türk Meşhurları Ansiklopedisi 'nde [1946], verdiği kısa not olmalıdır. Zaten Seyyid Bey hakkında araştırma mahsulü herhangi bir bibliyografik notun mevcut olmayışı, onun hayatıyla ilgili olarak fahiş derecede yanlış bilgilerin genel başvuru kaynaklarına geçmesine sebep olmuştur. Seyyid Bey'in vefat tarihini tam olarak Soyak vermiştir (Atatürk'ten Hatıralar, I, s. 182, dipnot). Ayrıca Ahmad - Rustow da doğru olarak 1925 yılını vermişlerdir ("İkinci Meşrutiyet Meclisleri", s. 271; Ahmad, İttihat ve Terakki, s. 289.

84İkdam, 9 Mart 134111925.

85Vatan, 9 Mart 1341/1925.

86İkdam, 10 Mart 134111925.

87Hasan Basri Erk, 1954 yılında yayınlanan Meşhur Türk Hukukçuları (s. 326) adlı eserinde Sultan Mahmud Türbesi'nin bahçesinde yaptığı araştırmada Seyyid Bey'in mezarını bulamadığım belirterek, Seyyid Bey'in isminin kabristanın planında da mevcut olmadığını söylemektedir. Kabristanda yazısız, kime ait olduğu meçhul bazı mezarların

Page 31: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

40 SamiERDEM ~ -

mevcudiyetinden hareketle bunlardan birisinin Seyyid Bey'e ait alİnası

ihtimalini dile getirmektedir. Söz konusu bahçede yaptığımız araştırmada biz de Seyyid Bey'in mezarı ile ilgili herhangi bir işarete rastlayamadık. Seyyid Bey gibi kamuya malolmuş bir şahsiyete ait mezarın bu şekilde meçhuliyete terkedilmesi veya sonradan kabrinin belirsiz hale gelmesi üzücüdür.

889 Mart 1341/1925 günkü İkdam, haberi "müessif', Vatan ise "elim" bir kayıp olarak verir.

89İkdam ve Vatan, 10 Mart 1341/1925.

90Kanunlaştırma hareketlerine gösterilen yakınlık, genel olarak İslamcıların siyasi beklentilerinin bir sonucu olmuştur. Onlar bu yolla, "hürriyet, eşitlik, adalet... gibi çokça ihlal edilen temel hakların" garanti altına alınabileceği yarsaymışlardı. Bkz. Kara, Türkiye 'de İslamcılık Düşüncesi, I, s. LVII.

91 Tunaya bu kitabı yanlış olarak "Usul-i Fıkıh Dergisi" şeklinde

vermektedir (İslamcı/ık Akımı, s. 289).

92Bu yönde bir değerlendirme için bkz. Ergin, Türk Maarif Tarihi, V, . s. 1628-29, n. 8.

93Kitapta, Nasr Harnid Ebu Zeyd'in takjirninden sonra Ali Abdurrazık'ın Kahire Amerikan Üniversitesi'nde Mart 1932'de verdiği ve daha sonra 1933'te Hadiiratü Misr el-Hadise isimli derleme bir eser içinde yayınlanmış olan "ed-Din ve eseruhu fi hadarati Mısr el-hadise" isimli , konferansın)8 sayfalık metni de yer almaktadır.

94Kitabın iki yıldan az bir süre sonra Fransızca'ya yapılan bu tercümesi Batılı araştırmacılar iÇin önemli bir başvuru kaynağı olmuştıır. Bu tercümeyi zikreden bazı kaynaklar şunlardır: Malcom H. Kerr, Islamic Reform, University fo California Press, Berkeley and Los Angeles, 1966, s. 164, n. 40; Hamid İnayet, Çağdaş İsliimf Siyasf Düşünce, tre. Yusuf Ziya, Yöneliş Yay., İstanbul, 1988, s. 104-107.

95M. Orhan Durusoy, İsta.nbul Belediye Kütüphanesi Alfabetik Kata/oğu, III, İstanbul, 1954, s. 394. Hasan Basri Erk, Seyyid Bey'in Fıkıh Tarihi adlı basılmış bir eseri olduğunu söylemektedir (Meşhur Türk Hukukçuları, s. 325). Özege .~ışında herhangi bir katalogda eserin künyesine te,sadüf edilmemektedir. Özege'nin verdiği bilgilerle İstanbul Belediye

Page 32: Erdem Sami Seyyit Bey Hayatı Ve Eserleri

SEYYİDBEY: HAYATI VEESERLERİ- 41

Kütüphanesi'nde mevcut nüsha arasındaki uygunluğa bakılırsa Özege, elimizdeki nüshanın künyesini vermiş olmalıdır.

96Bu konuda bkz. Ayni, Darülfünun Tarihi, s. 74; Kara, Türkiye'de İslamcılık Düşüncesi, II, s. 91. İzmirli'nin ayrıca Fıkıh "Tarihi adlı küçük hacim li bir çalışması olduğu bilinmektedir. Eser 1341/1925 'te İstanbul' da Darülfünun Matbaası'nda basılmış olup 32 sayfadır (Ali Bayram - Sadi Çöğenli, Seyjeitin Özege Bağış Kitapları Kata/oğu, VI, Atatürk Ü. Bsm. Erzurum, 1989, s. 26).

97Nitekim müellif, kitabın mukaddimesinde bu dersin yeni bir ders olduğunu ve bundan dolayı da maJzeme açısından çeşitli zorluklar bulunduğunu dile getirir (Tarih-i Fıkıh Dersleri, s. 3-5).