Upload
others
View
6
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
1
ANKARA ÜNİVERSİTESİ EGİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YAŞAMBOYU ÖĞRENME ve YETİŞKİN EĞİTİMİ ANABİLİM DALI
ERGEN ÇOCUK YETİŞTİRMEDE ANA BABALARIN KULLANDIĞI INFORMAL ÖĞRENME KAYNAK TÜRLERİNİN
VE DEMOGRAFİK DEĞİŞKENLERE GÖRE FARKLILAŞMASININ SAPTANMASI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Deniz TEKİNALP
Ankara Mayıs 2012
2
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
EGİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YAŞAMBOYU ÖĞRENME ve YETİŞKİN EĞİTİMİ ANABİLİM DALI
ERGEN ÇOCUK YETİŞTİRMEDE ANA BABALARIN KULLANDIĞI INFORMAL ÖĞRENME KAYNAK TÜRLERİNİN
VE DEMOGRAFİK DEĞİŞKENLERE GÖRE FARKLILAŞMASININ SAPTANMASI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Deniz TEKİNALP
Tez Danışmanı Prof. Dr. Rıfat MİSER
Ankara Mayıs 2012
3
i
ÖZET
ERGEN ÇOCUK YETİŞTİRMEDE ANA BABALARIN KULLANDIĞI INFORMAL
ÖĞRENME KAYNAK TÜRLERİNİN VE DEMOGRAFİK DEĞİŞKENLERE GÖRE
FARKLILAŞMASININ SAPTANMASI
TEKİNALP, A. Deniz
Yüksek Lisans, Yaşam Boyu Öğrenme ve Yetişkin Eğitimi Anabilim Dalı
Tez Danışmanı: Prof. Dr. Rıfat MISER
Ergen çocuk yetiştirmede, anne ve babaların kullandığı informal
öğrenme kaynak türlerinin ve bunların demografik değişkenlere göre
farklılaşıp farklılaşmadığının saptanmasını amaçlayan bu araştırma nitel
araştırma modeli niteliğindedir. Araştırmanın çalışma grubunu, çocuğu ergen
olan 25 anne ve baba oluşturmuştur. Bu araştırmada amaçlı örnekleme
yöntemlerinden kartopu veya zincir örnekleme; verilerin toplanmasında
görüşme yöntemi kullanılmıştır. Görüşmeler önceden hazırlanmış bir form
çerçevesinde yapılmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz ile
frekanslardan ve ki-kare testinden yararlanılmıştır. Bu araştırmadan elde
edilen bulgular, anne ve babaların, ergen çocuk yetiştirmede deneyimi olan
insanlara yöneldiklerini göstermiştir. Anne ve danışmanlar en çok tercih
edilen informal öğrenme kaynaklarındandır. Televizyon, kitap ve internet de
informal öğrenme kaynaklarındandır. Anne ve babaların informal
öğrenmelerinin cinsiyet ve eğitim durumuna göre değişmediği belirlenmiştir.
ii
ABSTRACT
THE DETERMINATION OF THE TYPES OF INFORMAL LEARNING
SOURCES USED BY PARENTS IN THE ADOLESCENT CHILDREARING
AND THEIR DIFFERENTATION ACCORDING TO DEMOGHRAPIC
VARIABLES
TEKİNALP, A. Deniz
Master Degree in the Department of Lifelong Learning and Adult Education
Supervisor:Prof. Dr. Rıfat MİSER
This study that aims at to determine the types of informal learning
sources used by parents in the adolescent childrearing and their
differentation according to demographic variables is a qualitative research.
The study group of the research is composed of 25 parents with adolescent
children. Of being the purposeful sampling methods, the snowbal and chain
samplings are used in the research; and face-to-face interview is used as
data gathering method. The interviews have been carried out under the
guidance of preconditioned interview form. The statistical frequencies and
chi-square test with qualitative analysis is used for the data analysis. The
findings obtained by this research indicate that the parents consult
experienced people for adolescent childreaering. Mothers and consultants
are the most preferred sources of informal learning. Moreover, television,
books and internet are also the sources of informal learning. It is designated
that the informal learning of parents does not vary with the gender and the
educational background.
iii
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET .............................................................................................................i
ABSTRACT ..................................................................................................ii
İÇİNDEKİLER .............................................................................................. iii
ÇİZELGELER LİSTESİ .................................................................................v
BÖLÜM 1
GİRİŞ .................................................................................................................................... 1
Problem ................................................................................................... 1
Amaç ....................................................................................................... 7
Önem....................................................................................................... 7
Sınırlılıklar ............................................................................................... 8
Tanımlar .................................................................................................. 8
BÖLÜM 2
KAVRAMSAL ÇERÇEVE .............................................................................. 9
Ergen-Ana-Baba İlişkileri ......................................................................... 9
Ana-Baba Eğitimi ................................................................................... 11
Disiplin ve Ana-Babalık Tuzakları .......................................................... 13
BÖLÜM 3
Araştırma Modeli ................................................................................... 24
Araştırma Grubu .................................................................................... 24
Veriler ve Toplanması ........................................................................... 25
Veri Analizi ............................................................................................ 26
BÖLÜM 4
BULGULAR ve YORUM ...............................................................................................27
Ergenlerin ve Ana-Babalarının Demografik Özelliklerine İlişkin
Bulgular .................................................................................................. 27
iv
Ergen Çocuk Yetiştirmede Karşılaşılan Güçlüklere İlişkin Bulgular ........ 31
Ergen Çocuk Yetiştirmede Kullanılan Informal Öğrenme
Kaynaklarına İlişkin Bulgular................................................................... 40
BÖLÜM 5
SONUÇ VE ÖNERİLER ................................................................................................46
Sonuçlar ................................................................................................. 46
Öneriler ................................................................................................... 47
KAYNAKÇA ......................................................................................... 48
EKLER ........................................................................................................ 49
Ek-1: Ana-Babaların Informal Öğrenme Kaynakları
(Görüşme Formu)..................................................................... 50
v
ÇİZELGELER LİSTESİ
Sayfa
Çizelge 1. Görüşülen Ana – Babaların Cinsiyetlerine Göre
Dağılımı .................................................................................. 27
Çizelge 2. Görüşülen Ana – Babaların Yaşlarına Göre Dağılımları ......... 27
Çizelge 3. Görüşülen Ana – Babaların Eğitim Durumlarına Göre
Dağılımı .................................................................................. 28
Çizelge 4. Görüşülen Ana – Babaların Ergen Çocuk Sayısına
Göre Dağılımı .......................................................................... 28
Çizelge 5. Görüşülen Ana – Babaların Ergen Çocuklarının
Yaşlarına Göre Dağılımı ......................................................... 29
Çizelge 6. Görüşülen Ana – Babaların Ergen Çocuklarının
Öğrenim Düzeylerine Göre Dağılımı ....................................... 29
Çizelge 7. Görüşülen Ana – Babaların Ergen Çocuklarının Gittiği
Kurslara Göre Dağılımı ........................................................... 30
Çizelge 8. Görüşülen Ana – Babaların Ergen Çocuklarının Gittiği
Kursların Süresine Göre Dağılımı ........................................... 31
Çizelge 9. Ergen Ana-Babalarının Çocuklarını Yetiştirmede
Karşılaştıkları Güçlüklere İlişkin Bulgular ................................ 31
Çizelge 10. Görüşülen Ana – Babaların Sorunların Çözümünde
Kendilerini Çaresiz Hissedip Hissetmediklerinin
Dağılımı .................................................................................. 40
Çizelge 11. Ergen Çocuk Yetiştirmede Kullanılan Öğrenme
Kaynaklarına İlişkin Bulgular ................................................... 41
Çizelge 12. Görüşülen Ana – Babaların İnformal Öğrenme
Kaynaklarından Yeni Bilgiler Öğrenip Öğrenmemesine
Göre Dağılımı .......................................................................... 42
vi
Çizelge13. Ana-Babaların Kullandıkları Informal Öğrenme
Kaynaklarından Yararlanmalarının Eğitim Düzeyine
GöreDağılımı........................................................................... 43
Çizelge 14. Ana-Babaların Kullandıkları Informal Öğrenme
Kaynaklarından Yararlanmalarının Cinsiyete Göre
Dağılımı .................................................................................. 44
1
BÖLÜM 1
GİRİŞ
Bu bölümde araştırmanın problemi, amacı, önemi ile sınırlılıkları ve
ilgili kavramların tanımları açıklanmıştır.
Problem
Türkiye’de yetişkin eğitimi; halk eğitimi ve yaygın eğitim kavramlarının
eş anlamlısı olarak kullanılmaktadır. Yetişkin eğitimi, örgün eğitim sistemi
dışında kalan, asıl işi okula gitmek olmayan ve belirli yaşı geçmiş olanlara
verilen eğitim olarak tanımlanabilir. Yurttaşlık eğitimi, yaşlılara yönelik eğitim,
hizmet içi eğitim ve diğerleri yetişkin eğitimi çalışmalarının bileşenlerini
oluşturur. Bu bileşenlerden biri de ana-baba eğitimidir. Ana-baba eğitimi,
beden ve ruh sağlığına sahip çocuklar yetiştirmesi için ailelerin öğrenme
gereksinimlerini karşılamakla ilgilenir.
Ana-baba eğitiminden başka, sorun alanıyla ilgili terminolojiye ana-
baba yetkinleştirmesi (parentempowerment), aile eğitimi, aile yaşamı eğitimi
(family life education) de dahildir. Ana-baba eğitimi ABD’de 1880’li yıllarda,
Fransa’da 1929’da kurulan ana-baba okullarıyla başlamış, son dönemde
giderek ana-baba eğitimi veren çok sayıda kurum oluşturulmuştur. Türkiye’de
ilk çabalar 1960’lı yılların başlarına rastlasa da asıl uygulama 1989 yılında
başlatılmıştır (Aydoğmuş ve diğerleri, 2001, 8).
Ana-baba eğitimi; tarihsel ortamı, her toplumun gelişmişlik düzeyini ve
özel koşullarını dikkate almak durumundadır. Dolayısıyla tüm toplumlar için
ve her zaman geçerli olabilecek bir eğitim programı tasarlayıp-uygulamak
uygun değildir. Sadece tüm toplumlar veya bir toplumun tamamı için değil,
farklı sosyal kategorilerin özel sorunlarını ve önceliklerini de dikkate alan
eğitim programları oluşturmak gerekir. Ana-baba eğitim programları; genel ve
özel nitelik taşıyabilir. Genel nitelik taşıyan programlar özetle şu sorun
alanlarını kapsar(Adams, 2006):
2
Çocuğun Biyolojik-Fizikî Gelişmesiyle İlgili Sorunlar. Ana-babalara
çocuğun biyolojik-fizikî gelişmesi için gerekli olan bilgilerin kazandırılması
yaşamsal öneme sahiptir. Bu da çocuğun vücuduna dair bilgilenmeyi
gerektirir. Ebeveynlerin vücudu tanımaları ve organların işleyişi ile ilgili olarak
bilgilendirilmeleri gerekir. Ana-babalar, normal ve dengeli bir fizikî gelişmenin
nasıl olması gerektiği konusunda bilgilendirilmelidir.
Hijyen ve Bakım. Hijyen ve bakım için, ana-babanın çocuğun vücudu
hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Örneğin, çocuğun beslenmesi
konusunda hangi besinlerin ne kadar verilmesi gerektiğinin bilinmesi
önemlidir. Başta ABD olmak üzere bazı ülkelerde çocuklar ve ergenlerde
obezitenin yaygınlığı, bu konudaki bilgi eksikliğinin sonucudur. “Azgelişmiş”
denilen bazı ülkelerde (Afrika, Asya ve Latin Amerika’nın bazı bölgelerinde)
ise milyonlarca çocuk açlıktan ölmektedir. Eğitim sayesinde bir dizi hastalık
önlenebilir. Örneğin, temiz su sorunu yaşayan yerde çocuğa suyun
kaynatılarak içirilmesi, bazı hastalıklara yakalanmayı önleyebilir.
Duygusal ve Cinsel Gelişme. Duygusal gelişme, çocuğun mutluluğu
bakımından kritik bir öneme sahiptir. Dengeli bir kişiliğin oluşması için
duygusal ve zihinsel gelişme önemli bir yer tutar. Duygusal yaşamın
zenginliği veya fakirliği, genişliği veya darlığı, verilen eğitimle, ana-babanın
(ebeveyn çevresinin) bu alandaki donanımı ve eğitici kapasitesiyle doğrudan
ilgilidir. Bu tür sorunların kaynağında genellikle çocukla ana-baba arasındaki
iletişim yetersizliğinin yattığı bilinen bir gerçektir. Ana-babalar çocuklarının
okul başarısını önemseyip duygusal boyutu dikkate almadıklarında, çocuğa
büyük bir kötülük yapmaktadırlar. Aşırı sahiplenici (possessive) olmak da
aşırı koruyuculuk da çocuğun sağlıklı duygusal-zihinsel gelişmesi
bakımından sorunlar yaratır ve bu tür aşırılıklar çocuktaki macera, keşif,
yaratıcılık yeteneğini köreltir ve kendini dünyanın merkezi sayan bir kişiliğin
çıkmasına neden olabilir. Ayrıca, ana-babaları çocuğun cinsel gelişimi
hakkında bilgilendirme, ana-baba eğitim programlarının vazgeçilmez
bileşenleri arasında olmalıdır.
Çocuğu Sanata, Spora ve Oyuna Yönlendirme. Sanatın ve bir
bütün olarak estetik etkinliğin insan yaşamı ve insan mutluluğu için
3
vazgeçilmez bir yeri olması gerekir. Sanatın her biçimi, insanı toplumu,
dünyayı anlamanın yolunu açar ve bu niteliğinden ötürü de insan mutluluğu
için hayati öneme sahiptir. Resim yapan, beste yapan, bir müzik aleti çalan,
şarkı söyleyen, dans eden kişi, yaşamdan daha çok tat alır ve hayatının bir
anlam taşıdığını düşünür. Ana-babaların çocuklarını estetik-entelektüel alana
yönlendirebilmeleri, ancak o amaç için eğitilmeleri ile mümkündür. Ana-baba
eğitim programlarının bu soruna özel bir önem vermeleri gerekir.
Çocuğun sağlıklı gelişmesinde oyun ve spor da önemlidir. Çocuğun
gerçeklikle bağ kurması oyun yolu ile olur. Ana-babalar, çocuğun
gelişmesinde oyun ve sporun önemini kavramaları için bilgilendirilmeli ve
eğitilmelidir.
Zihinsel-Entelektüel Gelişme. Bir çocuğun zihinsel-entelektüel
gelişme düzeyi, ana-babanın ve aile çevresinin entelektüel düzeyinin bir
türevidir. Okul eğitiminde bir maden işçisinin, bir tarım işçisinin çocuğu, bir
profesörün, bir avukatın çocuğuna göre büyük bir dezavantaja sahiptir. Her
iki gruptan gelen çocukların IQ’ları eşit olsa bile, okuyan, entelektüel bir
tartışma ortamında doğup-büyüyen çocuk arasında önemli bir fark olması
doğaldır.
Aile Planlaması. Ana-baba eğitim programlarının kapsaması gereken
bir alan da aile planlamasıdır. Son otuz-kırk yılda aile planlamasının önemi
daha fazla anlaşılmaktadır. Aile planlaması, ana-babaların sahip olmak
istedikleri çocuk sayısını kendilerinin belirleyebilmesine dayanır. Aileler,
çocuk sayısını sınırlamak ve kısırlığı aşmak için çaba harcamaktadırlar.
Bütün bunlar bilgilenmek, bilinçlenmek, bu amaç için eğitilmekle mümkün
olabilir. Ana-baba eğitim programlarını hazırlarken ailenin gelir düzeyini ,
eğitim durumunu , işi, konut koşulları gibi ekonomik, sosyal, kültürel
özelliklerini dikkate almak gerekir.
Özel nitelik taşıyan programlar ise; ergenlik, çocuklarda davranış
bozuklukları, çocukla iletişim kurma, vb. gibi daha spesifik sorun alanlarını
kapsar. Bu sorun alanlarında da ana-baba eğitim programları
yürütülmektedir.
4
Bir çocuğun biyolojik (beden-fizik) ve moral (zihinsel-entelektüel)
olarak sağlıklı yetişmesinin yolu aileden geçer. Ana-baba eğitimi iki şeyi
gözetmelidir: Birincisi, muhtemel hataları önlemek; ikincisi de olumlu tavır ve
davranışları içselleştirerek çocuğa yansıtmak. Çocuğun sağlıklı gelişmesi ve
insani potansiyelinin gerçekleşmesi, büyüdüğü, yetiştiği ortama bağlıdır.
Aydoğmuş ve diğerleri(2001, 115-130)’ne göre:
Doğumundan itibaren çocuk, etrafını saran fizik ve sosyal çevreye uyum savaşını verirken, bu çabasında en büyük desteği anne ve babasından alır. Çocuk, kendini ifade edebilmeyi, kendi kendini yöneten (otonom) bir birey olabilmeyi ailesinden öğrenir. Başarılı ana-babalar çocuğun ihtiyaçlarını sezen, onlara uygun yanıtlar veren, aşırı hoşgörülü veya katı olmayıp, çocuğa karşı esnek bir yaklaşım içinde olan, karşı çıkmadan önce her zaman çocuğun isteklerini dinleyen ana-babalardır.
Özellikle anne-baba, çocuğun kişiliğinin oluşmasında temel rolü olan
özdeşim modelleridir. Çocuk bu özdeşim modellerini kendine örnek alır ve
adeta onların yaşam biçimlerini taklit yoluyla öğrenir. Eğer çocuk anne ve
babayı model olarak alıyorsa, modelin amaca uygun bir performans
sergilemesi, gerçekten “ideal” bir model olmasa da, en azından kendinden
bekleneni verebilir durumda olması gerekir. Elbette mükemmel ebeveyn
olmak sadece bir dilek olabilir.
Günden güne büyüyen, varlığını ve benliğini hissettiren, kişiliği
olgunlaşan bir çocuk karşısında nasıl davranılacağını bilmek önemlidir. Ana-
baba tutumlarından kaynaklanan olumsuzluklar; fizikî, sosyal, kültürel, psiko-
pedagojik sorunları büyütmektedir. Dolayısıyla çocuk eğitiminin iki unsuru
olan ana-baba ve eğitici cephesinde durum kötüleşmektedir. ABD’de yapılan
bir araştırmaya göre, ana-babaların üçte biri, öğretmenlerin bir önceki kuşağa
göre işlerini daha kötü yaptıklarını söylemektedir. Bundan daha önemli olan,
araştırma anketini cevaplayan anne-babaların %55’i bizzat kendi anne-
babalık performanslarının anne ve babalarınınkinden daha kötü olduğunu
ifade etmiş olmalarıdır. Ankete cevap verenlerin %61’i de sorunsuz ailelerden
gelen çocukların daha başarılı olduğu görüşünü taşımaktadırlar (Kagan,
1995).
5
Aile içinde çocukları daha iyi yetiştirebilmek için farklı yaklaşımlar
önerilmektedir. Bu yaklaşımlar şunlardır(Öğülmüş, 2004, 58-64):
HaimGinot ve Olumlu Çocuk Yetiştirme, Thomas Gordon ve Etkili Anababalık Eğitimi, Myrna B. Shure ve “Ben Sorun Çözebilirim” (BSÇ). HaimGinot’a göre ana babalara, çocuğun yanlış davranışlarının değil, doğru davranışlarının vurgulanmasının gerektiğini açıklamak gerekmektedir. Çocuğa, neleri yapmaması gerektiğini söyleyerek vurgulamak yerine, ana babaların çocuğa neleri yapması gerektiğini söyleyerek olumlu şeyleri vurgulamaları önerilmektedir. Gordon’a göre, ana babaların yaptıkları en önemli yanlış, çocuğun sorunlarını üstlenerek, bu sorunları çocuk adına çözmektir. Çocuğun kendi çözümünü bulması en etkili yoldur. Etkin dinleme, çocuğun sorunlarını anlatıp bu sorunlarına yine kendisinin çözüm bulması için onu cesaretlendirir. Shure’a göre, sorun çözme sürecinde duygulara önem veren BSÇ modeli, çocuğu yaptığı bir davranıştan dolayı karşısındaki kişinin ne hissediyor olabileceğini düşünmeye özendirir. Bu programla çocuklara başkalarıyla sorunları nasıl çözebileceklerini öğretilmektedir.
Bu sorun alanları ile başarı ile başa çıkılabilmesi için ana-babaların
rollerini iyi oynamaları gerekir. Çocukla dengeli bir ilişki kurmak oldukça
belirleyicidir. Ana-babanın kılavuzluğu, yol göstericiliği gerekir. Bu da
kılavuzluk edenin “yolu iyi bilmesini” gerektirir. Çocuğun yapması gereken
şeylerin sınırını çizecek olan, otoriteyi kullanmak durumunda olan
ebeveynlerdir. Çocuklar, neleri yapması gerektiğini öğrenerek
içselleştirebilirler. Otorite yokluğunda çocuk önemsenmediğini, terk edildiğini
düşünebilir. Ebeveynler tarafından kullanılan otoritenin en önemli bileşeni
iletişimdir. Eğer ana-babalar yorgunluk, işlerinin olması gibi nedenlerle
çocukları ile ilgilenemiyorlarsa bunu açık olarak belirtmeleri gerekir. Belli
sınırlar içinde çocuğa hareket alanı bırakmak risk almasına izin vermek
pedagojik bir gerekliliktir. Çocuğun denemesine ve hata yapmasına izin
verilmelidir.
Bugün, ailelerin, daha önceki kuşaklardan çok farklı sorunları
bulunmaktadır. Uyuşturucu bağımlılığı, şiddet, intihar gibi ruhsal hastalıklar
önemli sorunlardır. Özellikle ergenlik döneminde ana-baba sorumlulukları
artmaktadır. Çünkü ergenlik dönemi, çocukların kimlik karışıklığı yaşadığı bir
dönemdir (Aydoğmuş ve diğerleri, 2001, 92-93).
Bu dönemde, her ileti gençte olumlu ya da olumsuz iz bırakır, davranış değişikliği yapar. İletişim yaptığı kaynak ve kişilerin özelliğine göre, giyinmesini, oturmasını, yürümesini, çalışmasını, amaçlarını, inançlarını, dünya görüşünü, düşüncelerini etkileyen iletiler alır .
6
Bu yüzden ana-babaların kapasitesini aşan durumlar ortaya
çıkmaktadır. Yetiştikleri ortamın en önemlisi olan aile çevresini olabildiğince
sağlıklı ve işlevsel hale getirmek gerekir. Bu da ana-baba eğitimi ile olur.
Ana-baba eğitiminin amacı, ebeveynleri çocuk eğitimi konusunda
yetkinleştirmek olarak tanımlanabilir.
Son yıllarda, ana-baba kapasitesini geliştirme çalışmaları giderek
artmakla birlikte, bu rolleri öğrenmenin asıl kaynağı informal öğrenmedir.
İnformal öğrenme, evde, işyerinde ve günlük ilişki ortamlarında gerçekleşir. Informal öğrenme, formal eğitim kurumlarının dışında kalan, günlük-pratik yaşamın sorunlarına cevap vermek için uygulanmaktadır. İnformal öğrenme, önceden oluşturulmuş bir müfredata dayanmadığı gibi, profesyonel olarak da örgütlenmemektedir (Schugurensky, 2000).
Livingstone(1995, 51)’a göre ise:
Informal öğrenme, formal ve non-formal eğitim kurumları dışında kalan tüm öğrenmeleri kapsamaktadır. İnformal öğrenmelerin birçoğu tek başına ya da grup içinde gerçekleşmekte ve beşikten mezara kadar sürmektedir. Öğrenenler, kitap, gazete, televizyon, internet, müzeler, arkadaşlar, akrabalar gibi birçok kaynağı öğrenmelerinde kullanır.
Bu informal öğrenme kaynaklarını anne ve babalar çocuk yetiştirirken,
rollerini öğrenmek için de kullanmaktadırlar. Büyükbaba, büyükanne, teyze,
komşu, gazete, dergi bu kaynakların önemli bileşenlerini oluşturmaktadır.
Böylece kötü örneklerin iyi örnekler tarafından ödünlenmesi, anne ve babanın
zaaflarının ve hatalı davranışlarının törpülenmesi ihtimali yüksektir. Anne ve
babalar bir informal öğrenme olan “danışma” yolu ile aile büyüklerine
danışarak çocuk yetiştirmede gerekli olan rolleri öğrenmektedirler. Bununla
birlikte, anne ve babanın çocukluk yıllarındaki kendi anne ve babasıyla olan
deneyimleri, şimdiki tutumlarında önemli olabilmektedir.
İnformal öğrenmeler, çocuk yetiştirmenin her döneminde olduğu gibi,
ergenlik dönemi sorunları ile başa çıkmada da etkili olmakta ve önemli bir rol
oynamaktadır.
Ergen çocuk yetiştirmede, anne ve babaların kullandığı informal
öğrenme kaynak türlerinin ne olduğunun ve demografik değişkenlere göre
farklılaşmasının saptanması bu araştırmanın problemini oluşturmaktadır.
7
Amaç
Bu araştırmanın genel amacı, ergen çocuk yetiştirmede, anne ve
babaların kullandığı informal öğrenme kaynak türlerinin ve bunların
demografik değişkenlere göre farklılaşmasının saptanmasıdır.
Bu genel amaç doğrultusunda şu sorulara yanıt aranılacaktır:
1. Ana-babaların ve çocuklarının demografik özellikleri nelerdir?
2.Ana-babalar ergen çocuk yetiştirmede ne tür güçlüklerle
karşılaşmaktadırlar?
3. Ergen çocuk yetiştirmede, hangi informal öğrenme kaynakları ne
sıklıkta kullanılmaktadır?
a. Deneyimi olanlara yönelme (danışarak öğrenme)
b. Radyo, televizyon, gazete, dergi, kitap
c. İnternet
4. Ana-babaların ergen çocuk yetiştirmede kullandıkları informal
öğrenme kaynakları, eğitim ve cinsiyet durumuna göre değişmekte midir?
Önem
Ana-babaların birer uzman olmasalar da, asgari düzeyde pedagojik
yeterliliğe sahip olmaları gerekir ki, bu da ana-baba eğitimini önemli kılıyor.
Çağımız toplumlarında ana-baba eğitimi sadece sorun çözen değil, sorun
önleyici niteliği nedeniyle de büyük öneme sahiptir. Asıl yapılması gereken
sorunun ortaya çıkmasını önlemektir. Bu yüzden ana-babaların rollerini
yerine getirmesinin temeli olan informal öğrenme biçiminin anlaşılması
önemli bir işleve sahiptir.
8
Bu araştırmanın ilgili literatüre ve uygulamaya katkı sağlaması
umulmaktadır.
Sınırlılıklar
Araştırma, çalışma grubu ile sınırlıdır.
Tanımlar
Ergen Çocuk: 14-19 yaşları arasında bulunan çocuklardır.
Yetişkin Eğitimi: Yetişkin eğitimi bu araştırmada yetişkinlere yönelik
eğitim olarak anlaşılmaktadır.
Ana-baba Eğitimi: Beden ve ruh sağlığına sahip çocuklar yetiştirmesi
için aileleri eğitmektir.
Informal Öğrenme: Bilinen, yerleşik eğitim kurumlarının (okul,
üniversite) dışında, evde, işyerinde, günlük ilişki ortamlarında gerçekleşen
öğrenmedir.
Ergenlik Dönemi: Ergenlik, çocuklukla yetişkinlik arasında kalan
çocuğun yaşamında biyolojik, sosyal ve psikolojik değişimlerin olduğu 14-19
yaş dönemidir.
9
BÖLÜM 2
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Bu bölümde ergen-anababa ilişkileri, disiplin ve ana-baba eğitimi
kavramları ele alınmıştır.
Ergen-Ana-Baba İlişkileri
Ergenlik, çocuklukla yetişkinlik arasında kalan bir ‘ara dönemdir’.
Ergenlik evresi, insanda sosyal, duygusal, kişisel ve zihinsel değişme ve
gelişmelerin olduğu özel bir evredir(Kulaksızoğlu, 2007, 32-34).
Ergenliğin 10 yaş dolaylarından başladığı ve 20’lerin başlarında sona
erdiği söylenebilir(Steinberg, 1985, 153). Bu yaşlar arasındaki ergen, anne
babası ve çevresindeki yetişkinler tarafından ne tam yetişkin ne de çocuk
olarak algılanmakta ve anne-baba ile yetişkinler, ergenlerin neleri
yapabilecekleri ve neleri yapamayacakları konusunda birbirinden farklı fikir ve
yaklaşımlar ileri sürmektedirler. ‘Pek çok araştırmacı ergenlik dönemini
fırtınalı, dengesiz, değişken, çatışmalı ve stresli bir dönem olarak kabul
etmektedir’ (Harroks, 1965’den aktaran:Ulusoy, 2005, 368). Hemen bütün
toplumlarda ergenlik çağı fırtınalı geçen bir dönem olarak gösterilmektedir.
Steinberg (1985)’de ergenlik döneminin çocuk-anababa ilişkileri
bakımından önemli olduğunu belirtir:
Aile ilişkilerinin büyük ölçüde değişime uğradığı dönemlerden biri ergenliktir. Yapılan bir çalışmaya göre, anababaların yaklaşık üçte ikisi ergenliği anababalığın en zor dönemi olarak tanımlamışlardır. Ergenlik süresince anababaların ruh sağlığını etkileyen etkenler üzerinde yapılan çalışmalar önemlidir;çünkü araştırmalar duygusal sorunlar (depresyon, kaygı, kendinden kuşkulanma vb. )yaşayan anababaların, anababalık rollerinde de verimsiz olduklarını göstermiştir.
10
Birçok araştırmacı ergenlikte aile ilişkilerinin ergenler ve anababaları
arasındaki çatışmada artma ve yakınlıkta azalma şeklinde değişime
uğradığını göstermiştir.
Kulaksızoğlu, ergenlik döneminde görülen değişmelerin ve sorunların
şunlar olduğunu belirtmektedir (2007, 129-131):
Ergendeki büyümenin çabuk olması değişen bedenle duyguların, davranışların ve tutumların da değişmesini gerektirmektedir. Değişimin hızı yüksektir ve ergen buna uyum sağlamakta güçlük çeker. Dengesiz ve kararsız olma, zaman zaman yalnız kalma isteği ile huzursuzluk duygusu ve iç sıkıntısı ergende görülebilir. Gerçekleşmeyecek isteklerin peşinde koşabilirler. Otoriteye karşı olma, söz dinlememe, eleştirme, hata bulma gencin tutumlarındandır. Gelişmekte olan bedenine ve duygusal değişimlerine ayak uyduramaz, ’kimlik karmaşası’na düşebilir. Anne-babanın ve yetişkinin güvenini kazanmaya, kendisine güvenilen bir insan olmaya ihtiyaç duyar.
Ergenlerdeki sorunlar ve çatışmalar birbirinden çok farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmakla beraber, bunları ergenlik sırasında meydana gelen bedensel, duygusal, sosyal ve kişisel gelişmelerin gençte yarattığı farklılaşmaya bağlı olarak açıklamak mümkündür.
Madde bağımlılığı depresyon, intihar, suç ve suçluluk gibi sorunlar
endişe verici sayıdaki ergeni etkilemektedir. Araştırmalar hem şiddet içeren
suçların hem mala yönelik suçların ergenlik öncesi ile ergenlik dönemi
arasında artış gösterdiğini göstermektedir. Sigara, alkol, uyuşturucu
maddeler ve benzerleri gibi keyif verici olan ve alışkanlık veya bağımlılık
yaratan maddelerle ilk karşılaşma genellikle çocukluğun sonlarında ve
ergenlikte olmaktadır. Bağımlıların bazıları çok muhtemelen aşırı koruyucu
ana-baba tutumları nedeniyle gerginlik ve baskı doğuran uyaran ve
durumlarla yüzleştirilmemiş gençler olarak yetiştirilmişlerdir. Kendisine
yetişkin gibi davranılan ergenler daha çok ergenler yetişkin davranışları
göstermektedirler (Steinberg, 2007, 482-499).
Ailenin ergen üzerindeki aşırı baskıcı ve otoriter tutumu ve ilgisiz ve
tutarsız tutumu olumsuz etkiler bırakır. Özellikle anne ve babanın ilgisiz ve
tutarsız tutumu ergenin ev dışında olumsuz çevrelerin etkisinde kalmasına
yol açabilir. Aile, ergenin ilişkide olduğu arkadaşlarının ne tür alışkanlıkları
olduğunu, onların hangi çevrelerden geldiklerini gözleyerek, çocuğunu
karşılaşabileceği muhtemel kötü durumlarla nasıl baş edebileceği konusunda
donanımlı hale getirmelidir.
11
Ebeveyn-ergen ilişkisi, çatışma seviyesi bağlamında karakterize
olabilir. Bazı çatışmalar aile etkileşimi içinde normaldir, ancak yüksek boyutta
yaşanan çatışmalar, aile içinde stres yaşandığı zaman artabilir. Ergenin
‘gelişen otonomi’ talebi veya duygusu, ailede yaşanan çatışmanın kaynağı
olabilir (aktaran:Ulusoy ve diğerleri, 2005, 371).
Çuhadıroğlu (2006, 6), ana-baba-ergen çatışması ile ilgili şunları
söylemektedir:
Anne baba çocuk çatışmasının en yoğun yaşandığı dönem ergenlik dönemidir. Çünkü çocuklar kendi kimliklerini kazanma çabasındadırlar ve kimlik kazanma aşamaları içinde önemli bir adım o zamana kadar anne-babalarıyla olan bağımlılıklarını biraz kopartmaya çalışmaktır.
Ana-Baba Eğitimi
Ana-babaların çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmalarının ve
çocuklarının büyüme çağında etkin rol oynayabilmelerinin önkoşulu, bu
amaca uygun bir yetkinliğe ve yetişkinliğe sahip olmalarıdır. Başka türlü ifade
edilirse, bu amaçla eğitilmeleri gerekir. Ana-babaların, çocukların ve özellikle
de ergenlerin bazı istenmeyen davranışlarını etkisizleştirmeleri, değilse
törpülemeleri söz konusu olduğunda, aşırılıklardan sakınması beklenir. Aksi
halde ‘çocuğun iyiliği’ için yapıldığı söylenenin tam tersi tepkilere ve
sonuçlara neden olma riski bulunabilir. Aşırı disiplin de, aşırı tolerans da
çocuğun gelişmesi için uygun değildir. Dolayısıyla bu ikisi arasında uygun bir
dengenin oluşturulması gerekir. Anne ve babalar genellikle çocuğa yönelik
sınırlamaları ve yasakları ‘onun iyiliği için’ yaptıklarını söylerler, yaptıklarını
bu tür gerekçelere dayandırırlar. Aşırıya vardırılmış, ölçüsüz bir disiplinin
çocuk tarafından farklı algılanma ihtimali çok yüksektir. Bir başka önemli
sorun da çocuğun gelişme sürecinde anne ve babanın rolleri arasında uygun
bir tamamlayıcılığın gerçekleşmemesidir. Elbette her ikisinin rolleri farklı
olacaktır ama tavırlarda, davranışlarda ve verilen mesajlarda bir paralellik
olmalıdır.
12
Günümüzde bir kültürel değişim süreci yaşanmaktadır ve bu hızlı
değişiklikler, ana ve babaları yeni sorunlarla karşı karşıyı getirmektedir. Ana-
babaların çocuk eğitimine ve disipline dair geleneksel yaklaşımları da hızlı bir
değişim sürecine girmiş bulunmaktadır. Kaldı ki, disiplin yöntemlerinin bir
kuşaktan diğerine değişmesi olağan bir şeydir. Belli bir eşik aşıldığında,
kuşaktan kuşağa aktarılan disiplin metodları da değişmek durumundadır
(familymanagement, 2010).
Nitekim Türkiye’de yapılan ‘çocuğun değeri’ araştırması, otuz yıllık
dönemde çocuğa bakış tarzları ve çocuk yetiştirme yaklaşımlarındaki farkları
ortaya koymaktadır. Çocuk isteme nedenleri 1975 ve 2003’de annelere
sorulduğunda, çocuğun psikolojik değerinin önemli oranda artmış olduğu,
buna karşılık çocuğun yararcı değerinin ise azalmış olduğu görülmüştür. Söz
konusu araştırma, çocuk yetiştirmede önemli bir sentezin de ortaya çıktığını
göstermektedir. İki dönem arasında, geleneksel aile yapısındaki denetim
biçimleri önemli olmaya devam etmekle birlikte, özerklik alanının genişlediği
görülmektedir. Psikolojik planda bağlılık varlığını sürdürmeye devam etse de,
maddi planda nesiller arasında bir bağımsızlığın ortaya çıktığı
anlaşılmaktadır. Artık yeni anlayışta çocuğun özerkliği bir tehdit olarak
algılanmamaktadır (Kağıtçıbaşı, 2008, 28-32):
Son zamanlarda özellikle denetim ve sevginin ikisi de bir arada olabileceğini öne süren yaklaşımlar vardır. Birçok araştırmada, özellikle Amerika’da zencilerle yapılan araştırmalar ve Avrupa’da göçmenlerle yapılan araştırmalar, ana-babanın çocuğa gösterdiği güçlü denetimin aslında çocukta ileride psikolojik problemlere yol açtığını göstermektedir. Orta sınıf beyaz Amerikalılarla yapılan araştırmalar, ana-babanın kullandığı güçlü kontrolün çocukların sosyo-duygusal gelişmesinde olumsuz etkilere yol açtığını göstermektedir. Bu bulgularda, aslında denetimin nasıl çocuk tarafından yorumlandığı ve çevrede de diğer ailelerin nasıl davrandığı, bir yerde o ana-baba denetiminin çocuğa nasıl etki ettiğinde de belirleyici bir rol oynamaktadır
Ana-baba eğitimi, anne ve babaların çocuklarına karşı olumlu tutum ve
davranışlar geliştirmelerine yardımcı olmak, anne ve babalara çocukları ile
nasıl sağlıklı iletişim kurabileceklerini anlatmak, çocuğun gelişim özelliklerini
öğretmekle ilgilidir. Öğretmenler, yöneticiler ve ergenlik dönemi
profesyonelleri ana-babalık bilgileri ve yardımları için ulaşılabilir kaynaklardır.
Onlar, ana-baba eğitim programlarını planlarlar. Bu programları planlarken
ana-babaların ilgi alanları ve tutumları göz önünde bulundurulmalıdır(A. L.
13
Jacobson ve J. A. Engelbrecht, 2000, 140). Başarılı programlar, anne ve
babaların ihtiyaçlarına göre yapılandırılır ve bu programlar ana-baba
özellikleri, program materyalleri ve sonuçları arasındaki bağlantıyı zorunlu
kılarlar. Her anne ve baba farklılıklar gösterir. Örneğin daha genç, reşit
olmayan ve ekonomik durumu düşük seviyedeki anneler daha endişelidir.
Buna karşın, üniversite eğitimli annelerin çocuk eğitimi konusunda
bilgilenmek istedikleri görülmektedir(Gowen, Christy ve Sparling, 1993;
Sparling ve Lowman, 1983).
Başarılı ana-baba eğitimi programlarının sadece süre gibi, programın
niteliklerini değil;işsizlik, yalnız ebeveyn statüsü, düşük sosyo-ekonomik
statü, depresyon gibi katılımcıların bazı engellerini de dikkate alması gerekir
(Valente, 1999). Örneğin öğle tatillerinde ana-babalık eğitimlerine katılan
ana-babalar içinde, eğitim programlarına katılmalarını destekleyen
firmalarda çalışanların %15, %4 ve %26 oranlarında eğitimi bırakırken,
desteklemeyen firma çalışanlarının bu oranları %75, %79 ve %65 olduğu
görülmüştür(Felner at al. , 1994)ki bu sonuç, engellerin eğitime katılımda
önemli bir etmen olduğunu göstermektedir.
Disiplin ve Ana-Babalık Tuzakları
Disiplin, aile içinde düzenli ve dürüst yaşamanın kurallarını çocuğa
öğretmek olarak tanımlanabilir. Disiplin yoluyla anne-baba ve çocuk
arasındaki iletişim sağlanabilir (Başaran, 2011, 57-59).
Çocuk yetiştirme tutumlarıyla ilgili olarak Sümer (2008, 48-50)şunları
belirtmektedir:
Batı’da ana-baba tutum ve davranışları ile ilgili çalışmalarda, Amerika’da 1940’larda ve 50’lerde, özellikle Symonds ve Baldwin’in çalışmalarında, ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumları olarak ifade edilen sosyalizasyon çalışmaları, günümüzde de kullanılan duyarlı/duyarsız, demokratik/otokratik anne-baba olarak sınıflandırılmaya başlanmıştır. Fakat, en çok ilgi çeken ve Türkiye’de çok kullanılan Baumrind’in öne sürdüğü kuramda iki temel boyut vardır. Bunlardan biri ‘disiplin’ diğeri ise ‘özerklik veya yetkinlik sağlama’dır. Yani, toplum çocuğu denetlemek ister. Ebeveynlerin böyle temel bir sosyalleşme hedefi vardır, toplum aile üzerinden çocuğu disipline etmek
14
ister. Çocuğun da özerklik ve yetkinlik talebi vardır. Bu ikisinin nasıl dengeleneceği çocuk yetiştirme tutumlarını belirlemektedir.
Batı’daki araştırmaların en iyi olarak öngördüğü model, demokratik ya
da otoriter yetkeci açıklayıcı ana-baba tutumudur. Demokratik tutum, özerklik,
yüksek standartlar, yapıcı denetim ve karşılıklı açık iletişimi kapsamaktadır.
Bu tutum, ‘optimal model’ olarak sunulan modele benzemektedir, Darling ve
Steinberg’in meşhur tarama makalesinde ana-babalık için ‘içinde çocuğun
büyütüldüğü duygusal iklimdir’ denmektedir. Tutumlar öngörülen hedeflere
hangi araçlarla ulaşılacağını;anne babaların bizzat uyguladığı davranışları,
uygulamaları, pratikleri gösterir.
‘Aşırı koruyucu tutum’ benimseyen, ’aşırı sahiplenici’ annelerin
çocuklarına özerklik bırakmadıkları biliniyor iken, çocuklarının bireyselleşme
yeteneklerini zayıflatmaları kaçınılmazdır. Anne ve babaların çocuğun aile
dışı ortamlarda karşılaşabileceği muhtemel olasılıkları abartılı bir şekilde
aktarmaları, özerk davranışlar geliştirmeyi zorlaştırmaktadır. Ergen çocuğun
abartılı ‘evcilleştirilmesi’, onun kendini ifade etmesini engelleyerek, kişilik
gelişmesi, özellikle de özgüven duygusunu zayıflatmaktadır. Çelişkili görünse
de bu tür ana-baba tutumlarının özellikle de eğitimli burjuva ailelerde yaygın
olduğu söylenebilir. Bu ailelerde çocuğu dış dünya’dan olabildiğince
soyutlama eğilimi çok güçlüdür. Aslında daha önce hatırlatıldığı gibi,
’çocuğun iyiliği’, ’mutluluğu’ için benimsenen tutum ve davranışlar, beklenenin
tam tersi sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir (Kulaksızoğlu, 2007, 121).
İnsanlar artık giderek tarımsal alanlardan uzaklaşmaktadır. Tarım da
giderek daha çok makineleşmektedir. Kent yaşamı hakim yaşama biçimi
haline gelmektedir. Geniş aile hızla yok olmakta ve onun yerini ana-baba ve
çocuklardan oluşan ‘çekirdek aile’ almaktadır. Bu durum, çocuğun
büyüme/gelişme alanını değiştirmektedir. Tarım toplumuna özgü değer,
davranış ve tutumların yerini, kentsel yaşamın gerektirdiği yenileri almaktadır.
Geniş ailenin zengin ilişkiler ortamı yok olurken, çoğu zaman apartman
dairesine sıkışmış, anne ve baba dışındaki sosyal çevreyle sınırlı ilişki içinde
olan çocuklar, bazı bakımlardan (örneğin bireysel maddi özerklik)daha
avantajlı durumda olsa da, insani ilişkiler bakımından yetersiz bir ortamda
büyümektedirler. Elbette itaate dayalı eğitimin yerini giderek özerkliğe vurgu
15
yapan eğitimin alması önemlidir ama bir başına yeterli değildir (Kağıtçıbaşı,
2008, 27-39).
Çocuk yetiştirmenin en önemli kısmını çocuğun kabul edilebilir biçimde
davranmasına yardım etmek oluşturur. Buna terbiye ya da disiplin
denilmektedir. Disiplin, yaşa göre değişim göstermektedir. Çocuk
yetiştirmenin tek bir yolu olmamakla birlikte, çocuk ve ergen psikologları şu
noktaları önermektedir (familymanagement, 2010) :
Çocuklar genellikle anne ve babalarını memnun etmek ister. Akıllı
anne ve babalar disiplin eğitimi verirken, çocuklarının bu memnun etme
arzularını kullanabilirler
Anne ve babalar, kendilerini memnun eden davranışları sevinçle
onaylarsa, bu tutum iyi davranışları pekiştirir.
Ana-babanın, çocuk ya da ergenin yaramazlıklarını ve kötü
davranışlarını törpülemesi bir anlam ifade etmelidir ve anne babalar çok fazla
disiplinli olmamalıdır; yoksa, çocuk onların sevgi ve iyi niyetlerini
hissetmeyebilir.
Günümüzde, kültürler ve ana-babalık stilleri değişmektedir, heraile
çocuklarından farklı davranışlar sergilemelerini beklemektedir. Ailelerin
disiplin metodları kuşaktan kuşağa aktarılmaktadır. Özellikle ergen anne ve
babası olmak kolay değildir. Ergenlik, etkileyici fiziksel ve sosyal
değişikliklerin meydana geldiği bir dönemdir. Bu dönem, anne-babalar ve
aileler için bir dizi güçlüğü de beraberinde getirir. Bu güçlükler bir çeşit
ergenin anne ve babasına karşı hazırladığı tuzaklar olabilir.
Ana babalık tuzağı, çocukları etkilemenin bir yolu değildir. Bir sorun
karşısında aynı yanlış tavır sürdürülmeye devam edilirse sorunun çözümü
daha da zorlaşacaktır. Tuzağa düşmeden önce onu fark etmek oldukça
zordur. ‘Geri dönün, yanlış yol’diyerek anne ve babalara uyarıda bulunan
işaretler bulunmamaktadır. Birçok kişi, nasıl anne ve baba olunacağını
deneme/yanılma yolu ile öğrenmektedir.
16
Tuzaklar zamanla gelişmektedir. Birçok durumda, ana-babaların
tuzağa düşme nedenleri bellidir. Örneğin, çocuklarının en iyi olmalarını
istediklerinden dolayı aşırı eleştiri tuzağına düşebilmektedirler. Ergen
çocuklarını eleştirdikleri zaman, onların değişeceklerini ummaktadırlar. Bu
yapılan, kısa vadede etkili olabilmektedir. Örneğin, ergenin bağırıp çağırma,
ilk uygulandığında istenilen sonucu verebilmektedir. Fakat, zaman geçtikçe,
ergen buna alışacak ve kısa bir süre sonra etkisini yitirecektir. Bu tuzaklara
çok sık karşılaşılmaktadır. Tüm aileler zaman zaman ve sıkça da bu
tuzaklara düşmektedir. Eğer anne-baba ve çocuk arasındaki etkileşim
çoğunlukla pozitif ise, herhangi bir tuzak uzun süre etkili olmayacaktır. Diğer
taraftan, eğer tuzaklar bu etkileşimde süreklilik gösterirse, bir süre sonra
olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Eleştiri Tuzağı. Eleştiri tuzağı, bir kusur bulma tuzağıdır. Anne ve
babalar, çocuklarının zayıflıklarıya da hatalarına odaklandıkları zaman bu
tuzağa düşmektedirler. Herhangi bir ilişkide yüksek seviyede eleştiri
yaralayıcı olabilmekte;sürekli eleştiren bir kişiyi sevebilmek zor olmaktadır.
Ergenler, kendilerini sık eleştirirler ve dışarıdan gelen eleştiriler kendileri
hakkındaki olumsuz fikirleri destekler niteliktedir. Bu yüzden, kendilerine olan
saygıları tahrip olabilir. Sıkeleştiride bulunmak, ebeveyn/çocuk ilişkisini uzun
vadede zedeleyebilmektedir.
Eğer bu tuzağa düşülürse, beklentilerin gerçekçi olup olmadığının
düşünülmesi gerekir. Ergenin herhangi bir yanlış yapmayacağını ummak
doğru değildir.
Anne ve babalar çocuklarına negatif dönüt verebilir. Gerçekten,
hoşlanılmasa dadönüt almanın önemli olduğu anlar vardır. Yapıcı bir dönüt,
problemin nasıl çözülmesi gerektiği hakkında fikir verebilir. Eleştirilerin
sayısını azaltmak ve sadece gerçekten önemli olan konularda yapıcı dönüt
vermek ergenle anne ve baba arasında güçlü bir ilişki kurulmasını sağlar.
Şiddet Tuzağı. Aile üyeleri söylenme, bağırıp çağırma, huysuzlanma,
tehdit etme ya da vurma gibi negatif davranışlar sergilediği zaman, aileler
şiddet tuzağına düşmektedir. Örneğin, bir ergen annesinden bir çift ayakkabı
17
almasını istemektedir. İlk önce, annesi bu isteği reddeder. Bunun üzerine
çocuk sesini yükseltmeye başlar ve isteğinde ısrar eder. Annesi ise bu
davranışa üzülerek ayakkabıları almayı kabul eder. Bu olayda farkında
olmadan önemli bir öğrenme gerçekleşmiştir. Ergen, sesini yükselttiği zaman,
istediği her şeye sahip olabileceğini; anne ise kızının isteklerini
gerçekleştirerek negatif davranışlarını söndürmeyi öğrenmiştir. İleride ergen
istediği bir şey yerine getirilmediği zaman şiddete başvurarak bunu elde
edebileceğini öğrenmiştir. Şiddet tuzağı anne veya babaya da uyarlanabilir.
Örneğin, bir baba oğlundan bulaşıkları yıkamasını istemektedir. Fakat, ergen
çocuk televizyon izlemekte ve bu isteği göz ardı etmektedir. Baba ise sesini
yükselterek ve tehdit ederek oğluna bu işi yaptırır. Böylece, oğlu babasına
sesini yükseltmenin ve tehdit etmenin işe yaradığını öğretir.
Tartışma, huysuzlanma, sızlanma gibi negatif davranışlarla başa
çıkmak kolay değildir. Bazen, olumsuz davranış sergileyen gencin isteğini
gerçekleştirmek kolay olmayabilir. Kısa vadede ise söylenme, bağırıp
çağırma ya da tehdit etme, genç ile işbirliği içinde olmak için etkili bir yol
olarak görülebilir. Fakat, uzun vadede şiddet tuzağı, ana-babalardan ve
çocuklarından daha fazla negatif davranışı temin etmektedir. Bu şiddet
tuzağını ortadan kaldırmak için ana-babaların çocuklarının talep ettikleri her
şeyi gerçekleştirmemeleri ve bunu kabul edilebilir davranışlarla belli etmeyi
öğrenmeleri gerekmektedir.
‘Ben Öyle İstiyorum’ Tuzağı.Anne ve babalar, tümüyle otoritelerine
dayalı sorgusuz itaat talep ettiklerinde bu tuzağa düşerler. Ergenler,
kendilerinden istenenin arkasında yatan neden ile de ilgilenirler. Nedenleri
ortaya çıkarma becerileri gelişmekte olan bir birey için ‘ben öyle istiyorum’
yöntemi pek fazla bir değer taşımamaktadır. Akla yatkın kurallar koymak
önemlidir ve başkalarına şiddet uygulama kabul edilemez bir durumdur.
Ergenlerden derhal ya da hiç sorgusuz itaat beklemek ergenin bağımsızlık
duygusu geliştirmesini engelleyebilir. Böyle bir durum karşısında ergen
isyankar ve olumsuz davranarak aile içinde huzursuzluğa neden olur.
‘Gözden Uzak Olma’ Tuzağı. Bu tuzak, anne ve babaların ergen
çocuklarına uyguladığı denetimin miktarının azaltılmasıdır. Ergenlerin izini
18
kaybetmek kolay olabilir, çünkü onlar evden ve anne/babalarından uzakta
fazla zaman geçirmeye başlarlar. Az miktarda hatta hiç gözetim sağlamama
gençler ve aileleri için problem yaratabilir. Örneğin, anne ve babaları
tarafından gözetim altında olmayan ergenler, anti-sosyal yaşıtları tarafından
etkilenirler. Ergenlerin anne babalarından yüksek seviyede ilgiye ihtiyaçları
vardır. Denetimin en iyi yolu budur.
Bu bir düşünce tuzağıdır. Anne ve babaların, ergen çocuklarının
istenmeyen davranışlarını, onları üzmek için yaptıklarını düşünmeleri bu
tuzağadüştüklerini gösterir. Ergenlerin bu şekilde davranmalarının pek çok
sebebi bulunmaktadır ve de çoğunlukla bunu isteyerek yapmamaktadırlar.
‘Bunu beni üzmek için yapıyor. ’ diye düşünmek yararsızdır ve bu düşünce
anne/babanın gereksiz yere kızgın ve üzgün olmasını sağlar. Bu durum,
problemleri akla yatkın ve sakin olarak çözmeyi zorlaştıracaktır.
‘Kişiliğe Yönelik Olma’ Tuzağı. Ergenler, zamanla
anne/babalarından farklı ilgi alanları bulmaya, farklı düşüncelere sahip
olmaya ve artık onları mükemmel olarak görmemeye başlayabilirler.
Anne/babalar ve ergenler kendilerini, daha önce hiç önemli görünmeyen
konularda tartışırken bulabilirler. Anne ve babalar da bu değişiklikleri,
çocuklarının artık onları sevmedikleri şeklinde algılayıp;bunları çocuğun
büyüme aşamasının bir kısmı olarak düşünmek yerine, kişiliklerine yönelik bir
saldırı olarak alabilirler. Eğer ana-babalar, ergenin gelişen bağımsız ve
bireysel olma çabalarının bağımsız bir yetişkin olma amacıyla olduğunu
anlarlarsa, daha az reddedilmiş veya endişeli olurlar. Eğer, anne/babalar ve
ergen çocukları iyi ilişki kurarlarsa asla evi de terk etmeyeceklerdir.
Ayrıca, ana-babalar ergen çocuklarının davranışları hakkında
kendilerini suçlu hissederlerse de bu tuzağa düşebilirler. Okul, medya ve
arkadaşlar gibi birçok çevresel etmenin olduğu unutulmamalıdır.
Aşırı Koruma Tuzağı. Aşırı koruma tuzağı, anne ve babanın ergen
çocuklarını tüm negatif deneyimlerden korumaya çalışmasıdır. Çocuklarını
korumaya çabalarken onların davranışlarını kısıtlarlar veya daha fazla
19
bağımsız ve sorumlu olmalarını engellerler. Ayrıca ergenleri tüm başarısızlık,
kayıp ve hayal kırıklılıklarından korumaya çalışırlar.
Çocuğun okuldaki diğer öğrenciler tarafından kötü davranışlara maruz
kalması gibi durumlarda yetişkin müdahalesi ve koruması kesinlikle
gereklidir. Fakat, ergenlerin de dikkat isteyen durumlarla başa çıkabilmeye
ihtiyaçları vardır. Eğer anne/babalar sürekli olarak ergen çocuklarını bu tip
durumlardan kurtarırlarsa, istemeden de olsa her zaman onları kurtaracak biri
olacağı mesajını iletebilirler.
Fedakarlık Tuzağı. Fedakarlık tuzağı, ana-babaların çocuklarının
ihtiyaçlarına odaklanarak kendilerini feda etmeleridir. Anne ve babalar da
insandır. Herkes gibi onların da dinlenmeye, arkadaşlarıyla vakit geçirmeye,
hobileriyle ilgilenmeye ihtiyaçları vardır.
İnformal Öğrenme
Ana-babaların çocuk yetiştirirken kullandıkları bilgi, beceri ve
tutumların çoğu informal olarak öğrenilmiş gözükmektedir. Dolayısıyla ergen
çocuk ile ana-baba arasındaki sorunları çözmede informal öğrenmenin yararı
olabilir.
Informal öğrenme, formal ve non-formal eğitim kurumları dışında
kalan, önceden oluşturulmuş bir müfredata dayanmayan, profesyonel olarak
örgütlenmeyen ve günlük-pratik yaşamın sorunlarına cevap vermek için
uygulanan öğrenmeleri kapsamaktadır. Informal öğrenmelerin birçoğu ayrı
ayrı ya da grup ortamında;işyeri, aile, dini kurumlar, toplum gibi herhangi bir
yerde;beşikten mezara herhangi bir yaşta gerçekleşebilir. Öğrenenler kitap,
gazete, televizyon, internet, müze, okul, üniversite, arkadaş, akraba, deneyim
gibi çeşitli kaynaklardan yararlanabilirler (Schugurensky, 2000, 1).
Örneğin, beslenme bozukluğu olmayan çocukların beslenme
bozukluğu olan çocuklardan nasıl farklı olduğunun denendiği bir araştırmada,
genel olarak çok fakir bir dağ köyünde bütün aileler aynı derecede yoksullar
20
fakat bazı çocuklar sağlıklı gelişiyorlar bazıları ise beslenme bozukluğu
gösteriyorlar. Ailelerin gelir düzeylerinde, ekonomik faaliyetlerinde hiçbir
farklılık bulunmamaktadır. Tek fark, annelerin radyo dinleme miktarıdır.
Anneleri daha çok radyo dinleyen çocuklar, radyo dinlemeyenlere göre daha
iyi gelişiyorlar. Çünkü, radyodan beslenmeyle ilgili bilgi edinebilir,
spesifikbilgi edinebilir ya da genel olarak dünyaya bakışı gelişebilir yani
dışarıdan uyarılar alır (Kağıtçıbaşı, 2009, 36).
Sparling ve Lowman tarafından 1983 yılında Kuzey Teksas’ta yapılan
çalışmada, ana-babalık bilgilerinin kaynakları ortaya çıkarılmak istenildi. Bu
çalışmada ana-babalara sorulan ‘Bir ana-baba olarak size kim veya ne
yardım ediyor?’ sorusuna aile, kitaplar, arkadaşlar ve kilise yararlı ya da çok
yararlıolarak seçildi. Ana-babalara sorulan ‘En iyi nasıl öğrenmek istersiniz?’
sorusuna arkadaşlarla veya aileyle konuşmak, kitap ve makale okumak
yararlı veya çok yararlı olarak seçildi. Bir eğitsel toplantıya katılmak, başka
bir ana-baba izlemek ve televizyon seyretmek daha seyrek olarak seçildi.
Jacobson ve Engelbrecht, 2000).
Informal öğrenme, anne ve babaların çocukların toplumca onaylanan
davranışlar geliştirmeleri için nasıl sosyalleştirdikleri ile de ilgilenir. Çocukları
büyüdüğü zaman anne babalık şemsiyesi altında topluma karşı pozitif
tutumlar geliştirmelerine yardımcı olur (Collins, Harris ve Susman, 1995’den
aktaran: Thomas, 2002, 2). Çocuklar, doğumdan itibaren anneleri ya da diğer
bakıcılarla beraber informal olarak öğrenmeye başlarlar. Bu öğrenmelerin bir
kısmını duygularla nasıl başa çıkılması gerektiği, aile içinde ve sosyal
ilişkilerde kişilerle nasıl etkileşim içinde olmak gerektiği ve de kültürel değer
ve tutumların kazanılması gibi toplumca onaylanan davranışları öğrenme
oluşturur. Bunlar başlı başına çok büyük miktarda bilgi birikimi gerektirir
(Cole, 1992;Super ve Harkness, 1997’den aktaran: Thomas, 2002, 2). Ailenin
genişliği ne olursa olsun, üyeleri kim olursa olsun, ailenin çocuğun
hayatında ve öğrenmesindeki gücü tartışılmaz (Maccoby, 1992’den aktaran:
Seefeldt ve Denton, 1997, 81). Aile çocuğun en başta öğretmeni kabul
edilmektedir. Çocuğun doğmasından hatta daha da önce aile üyeleri,
çocukların hayatlarını şekillendiren bakım ve eğitimi sağlarlar. Trevarthen’in
21
(1995) ’in belirttiği gibi çocuklar öğretildiği için öğrenir. Fakat, günümüzde
kabul gören görüş ise erken çocukluk dönemindeki zihinsel öğrenme anne ya
da baba veya diğer yetişkinlerle etkileşimin sonucu oluştuğudur. Bu
öğrenmeler, günlük sohbetler ve aktiviteler aracılığıyla gerçekleşen sosyo-
kültürel öğrenmeden farklı değildir (Gauvain, 1995, 2000;Thomas, 1994’den
aktaran:Thomas, 2002, 2).
Cullen (1999)’a göre, araştırma yoluyla informal öğrenmeye ulaşma
oldukça çaba ve sebat gerektirir. Doğası gereği bulunması güç ve
irdelenmesi ve ölçülmesi için hazır olarak elde edilebilir değildir. Henze
(1992)ise informal öğrenmenin doğal ortamlarda saptanmasının güçlüğü
üzerine yorum yaparak sonuç olarak nadiren belgelendiğini ve çalışıldığını
belirtmektedir. Informal bir yöntem izleyen anne ve babalar bu özelliği göz
önünde bulundurabilirler (Thomas, 2002, 7).
Arkadaşlar, aile hayatı, boş zaman aktiviteleri ve medya, günlük
hayata dair öğrenme çevreleri sunarak gencin çeşitli bilgi, yetenek ve
beceriler kazanmasına fırsat verir (Aittola, 2000, 3). Akran grupları, boş
zaman aktiviteleri, drama çalışmaları ve aile durumları öğrenme ve kişisel
gelişim için önemli durumlar yaratır. Aile yapılarındaki değişimlere rağmen,
ailenin önemi kaybolmamıştır. Ivar Förnes (1996, 46-52’den aktaran:Aittola,
2000, 6) ’nin belirttiği gibi, akranlar ve aile kişilerin iletişim kurmasını, takım
halinde çalışmalarını ve bakış açılarını değiştirmeyi öğretirler. Buna ek olarak
aile bir arada olma, sevgi ve adama duygusu aşılayarak;nasıl başkalarıyla
birlikte yaşandığı, sorunların nasıl çözüldüğünü, ev ödevinin nasıl
paylaşıldığını ve günlük hayat-dünya kurmayı öğretebilir.
Eğitimcilerin ve sosyal bilimcilerin kabul ettiği gibi öğrenme çok yönlü
ve etkileşen bir çevrede meydana gelir. Aile ve toplumdaki informal öğrenme
çevresi arasında bağlantı bulunmaktadır. Değerlerin ve geleneklerin aktarımı
ailenin en önemli görevidir. Aile, sorumluluk alma, diğerlerini gözetme, sosyal
ve esnek olma, yakın ilişkilerin farkına varma ve farklılıkların tölare edildiği bir
ortamdır. Yakın aile ilişkileri kişisel gelişim ve öğrenmeye neden olan anlamlı
deneyimler sağlayabilir. . Merriam ve Yang (1996, 77-79’dan aktaran: Aittola,
2000, 6)’nın önemsediği gibi, kişilerin bakış açılarından birçok heyecan verici
22
değişiklikler, evlenme, anne-baba olma, hasta olma gibi başlıca hayattaki
değişimlerle ilgilidir. Örneğin evlilik ve anne-babalık kişilerin kontrol ve
üstünlük deneyimleri ile ilgilidir (Aittola, 2000, 6). Her anne ve baba farklı
mesajlar gönderirken, kendilerinin ve kültürün niteliklerini yeni doğan
çocuklarına aşılarlar. Anne-babalar bunu uygularken kendilerinin ve toplumun
beklentilerini karşılamaları için çocuklarını öğretmeye ve şekillendirmeye
başlarlar. Pozitif ya da değil, bu etkileşimler çocukların dünyadaki rollerinin
ne olduğu hakkında sağduyu geliştirmelerine fırsat verir. Aile üyeleri
arasındaki ilişkiler, anne ve babalar için informal öğrenme durumları
oluşturur. Özellikle özel günler ve bayramlar bunun için önemli bir fırsattır.
Aile üyeleri arasındaki günlük etkileşimler de öğrenme için iyi bir zemin
oluşturur. Örneğin, anneannesinin yemek hazırladığını izleyen bir çocuk
yardım edip edemeyeceğini sorarak, masanın nasıl kurulduğunu öğrenmek
ister ve anneanne torununa bu konuda bilgi verir. Aile üyeleri arasındaki
etkileşim ile toplum içinde yaşamanın geleneksel yönleri öğrenilir. Kişilerin bir
arada yaşayabilmelerini olanaklı kılan ortak değerler öğrenilir. Günümüzün
hızla ilerleyen dünyasında, aileler için gelenek ve görenekleri korumak
oldukça önemlidir. Ailelerin bu zor ve kompleks olan çocuk yetiştirmede
desteğe ihtiyaçları vardır. Aile büyükleri eski hikayeler anlatırken çocuklara
da roller vererek hikayeye katarlar ve toplumun gelenek göreneklerini,
kutlamalarını öğretirler. Anne babalar da bu olayı gözlemleyerek öğrenme
sağlanır. Ailenin tarihi, bayramları ve doğum günlerini kutlama şekilleri,
günlük aktivitelerin hepsi kültürel bağlamda değer biçilen aktiviteler çocukları
içerir. Çocuklar, ailenin gelenek ve göreneklerine katılırken, kültür aşılanmış
olmakta ve çocuklar kültürel/sosyal değerleri öğrenmekte ve
kazanmaktadırlar(Rogoff, 1995’den aktaran: Seefeldt ve Denton. 1997, 85).
Bruner (1990’dan aktaran: Seefeldt ve Denton, 1997, 85) ’in görüşüne göre
aile, kültürün, geçmişin ve şimdinin temsilcisi ise, geleceğin de temsilcisidir.
Çocuklar aile üyeleriyle birlikte, değerli birer insan olduklarını öğrenebilirler.
Ancak o zaman güvenli bir şekilde belirsiz olan gelecekleri ile yüzleşebilirler.
Antropolog Ashley Montague (1975)’ün görüşüne göre, dünyanın en önemli
işi diğer bir insana kanatlarını ve köklerini vermektir. Bu ‘kökler’ ve ‘kanatlar’
sözü çocuklarını birçok anlamlı etkinlikler yoluyla büyüten ve eğiten
23
ailelerden gelmektedir. Informal öğrenmede yetişkinlerin bire bir ilişkileri ‘bu
kökleri’ ve ‘kanatları’ eğitmek için çocuklara sunulan kişisel bir ele almadır
(White, 1979’dan aktaran: Mc Donald ve Nicosia, 1997, 73).
Eğitim sistemi açısından ailenin birkaç fonksiyonundan biri olan
sosyalleştirme çocuğu dolaysız olarak etkileyen bir süreçtir. Özellikle kültür
aktarma yönünden sosyalleştirmenin önemi büyüktür. Çocuğun kişiliğinin
gelişmesi ailede başlar. Toplumsal normlar orada öğrenilir (Elkin, 47’den
aktaran:Tezcan, 129). İlk beş yılda aile, bilinçli veya bilinçsiz bir şeyler
öğretebilir. Informal öğrenme türlerinden biri olan sosyalleşme (gizli
öğrenme), günlük hayatta gerçekleşen değerlerin, tutumların, davranışların
içselleştirilmesidir. Bunların edinilmesi için, bir niyetin olmadığı gibi, herhangi
bir şey öğrenildiğinin farkında bile olunmayabilir. Örneğin, küçük bir çocuk
ana dilini konuşmayı öğrenirken ya da yemek yeme alışkanlıklarını edinirken
taklit etme önemli bir role sahiptir ve çocuk bunu farkında olmadan
kazanabilir.
Sosyalleşme yoluyla öğrenme içten ve/veya dıştan olabilen ve
farkında olunmadan süregelen bir süreç olmasına rağmen, geçmişe ilişkin bir
bilme süreciyle öğrenmenin farkına varılabilir. Örneğin, farklı bir sosyal çevre
ile karşı karşıya kalındığında, kişi, sosyalizasyon sonucu oluşan önyargıları
olduğunun farkına varabilir. Aynı şekilde, bazı kişiler geçmişe ilişkin
öğrenmeleri ile ilgili bir sohbete dahil olana kadar herhangi bir şey
öğrendiklerinin farkında olmayabilirler.
Sosyalleşme yoluyla kasıtlı olmadan gerçekleşen öğrenme
deneyiminin farkına varma, öğrenmenin hemen sonrasında veya yıllar sonra
gerçekleşebilir (Schugurensky, 2000, 4-5).
24
BÖLÜM 3
YÖNTEM
Bu bölümde araştırmanın modeli, araştırma grubu, veriler ve
toplanması, verilerin analizine yer verilmiştir.
Araştırma Modeli
Bu araştırma, informal öğrenmelerin ana-babaların ergen çocuk
yetiştirmedeki rolünü saptamaya çalışan bir nitel araştırma olarak
tasarlanmıştır.
Nitel araştırma, gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri
toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda
gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin
izlendiği araştırma olarak tanımlanabilir. Nitel araştırmaların en çok gözlenen
7 özelliği vardır:1. Doğal ortama duyarlık, 2. araştırmacının katılımcı rolü, 3.
bütüncül yaklaşım, 4. algıların ortaya konması, 5. araştırma deseninde
esneklik, 6. tümevarımcı analiz ve 7. nitel veri (Yıldırım, Şimşek, 2008, 39-
41).
Araştırma Grubu
Araştırma grubunu çocuğu ergen olan 25 anne ve babalar
oluşturmuştur. Anne ve babaların altısı öğretmen olarak görev yapmaktadır.
Diğer anne ve babalar ise Ankara’daki değişik kurumlarda görev
yapmaktadırlar ve bir kısmı ise ev hanımıdır.
25
Bu araştırmada amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Amaçlı
örnekleme zengin bilgiye sahip olduğu düşünülen durumların derinlemesine
çalışılmasına olanak vermektedir. Bu anlamda, amaçlı örnekleme yöntemleri
pek çok durumda, olgu ve olayların keşfedilmesinde ve açıklanmasında
yararlı olur.
Bu araştırmada amaçlı örnekleme yöntemlerinden kartopu veya zincir
örnekleme kullanılmıştır. Bu yaklaşım araştırmacının problemine ilişkin olarak
zengin bilgi kaynağı olabilecek birey veya durumların saptanmasında
özellikle etkilidir (Yıldırım ve Şimşek, 2008, 107-111). Araştırmanın amacı
doğrultusunda çeşitli cinsiyetlerde ve eğitim düzeylerindeki anne ve babalarla
görüşüldü.
Veriler ve Toplanması
Bu araştırmanın verilerinin toplanmasında görüşme yöntemi
kullanılmıştır. Nitel yöntemlerden en sık kullanılanı görüşmedir. Görüşme,
insanların bakış açılarını, deneyimlerini, duygularını ve algılarını ortaya
koymada kullanılan, oldukça güçlü bir yöntemdir. Görüşmede kullanılan
temel yöntem sözlü iletişimdir (Bogdan ve Biklen, 1992’den aktaran Yıldırım
ve Şimşek, 2008, 40-41).
Bu araştırmada standartlaştırılmış açık uçlu görüşme yaklaşımı
kullanılmıştır. Görüşmede dikkatli yazılmış ve belli bir sıraya konmuş bir dizi
soru sorulmuştur. Görüşme Formu hazırlanmıştır. Görüşme formu veri
toplama amacıyla kullanılmadan önce birkaç kere anne ve baba üzerinde
denenmiş ve görüşülen bireylerin sorulan sorulara olan tepkilerine ve
yanıtlarına göre görüşme formuna son hali verilmiştir.
Veri toplama sürecinde, araştırmanın etik kurallara uygun olmasını
sağlamak için görüşme sürecinde katılımcıların isimlerinin ve
söyleyeceklerinin gizli tutulacağı kendilerine ifade edilmiştir.
26
Veri Analizi
Bu araştırmada betimsel veri analizi uygulanmıştır. Toplanan verilerin
orijinal formuna mümkün olduğu kadar sadık kalarak ve gerektiğinde
araştırmaya katılan bireylerin söylediklerinden doğrudan alıntı yaparak
betimsel bir yaklaşımla veriler sunulmuştur. Elde edilen veriler, önce
sistematik ve açık bir biçimde betimlenmiştir. Daha sonra yapılan bu
betimlemeler açıklanmış ve yorumlanmıştır, neden-sonuç ilişkileri irdelenmiş
ve birtakım sonuçlara ulaşılmıştır .
Görüşme sorularından ve içerik çözümlemelerinden elde edilen
sayısal veriler ise frekans, yüzde ve ki-kare testi ile değerlendirilmiştir.
Araştırmada, ilgili kategorinin hangi sıklıkla tekrar edildiği not edilmiştir.
Görüşme verisinin tümü kodlanmış ve yüzdeleri hesaplanmıştır. Her tema ve
kategori belirli yüzdelerle ifade edilmiştir.
27
BÖLÜM 4
BULGULAR ve YORUM
Ergenlerin ve Ana-Babalarının Demografik Özelliklerine İlişkin
Bulgular
Görüşmeye katılan anne ve babaların cinsiyetlerinin dağılımı Çizelge
1’de gösterilmektedir.
Çizelge 1. Görüşülen Ana – Babaların Cinsiyetlerine Göre Dağılımı(n:25)
Cinsiyet Sayı %
Kadın 22 88. 0
Erkek 3 12. 0
Toplam 25 100. 0
Görüldüğü üzere, görüşülen ebeveynlerin büyük çoğunluğu kadındır.
Görüşmeye katılan anne ve babaların yaşlarının dağılımı Çizelge 2’de
gösterilmektedir.
Çizelge 2. Görüşülen Ana – Babaların Yaşlarına Göre Dağılımları(n:25)
Yaş Sayı %
40-50 14 56. 0
30-40 11 44. 0
Toplam 25 100. 0
28
Görüldüğü üzere görüşmeye katılan ana – babaların yarıya yakını
otuzlu yaşlarda, yarıdan biraz fazlası ise kırklı yaşlardadır.
Görüşmeye katılan anne ve babaların eğitim durumlarına göre
dağılımı Çizelge 3’te gösterilmektedir.
Çizelge 3. Görüşülen Ana – Babaların Eğitim Durumlarına Göre Dağılımı
(n:25)
Eğitim Durumu Sayı %
İlkokul 6 24. 0
Ortaokul 1 4. 0
Lise 7 28. 0
Yüksekokul 4 16. 0
Üniversite 6 24. 0
Lisansüstü 1 4. 0
Toplam 25 100. 0
Görüldüğü üzere hemen her eğitim düzeyinden ana – baba ile
görüşülmüştür. Ancak yarıdan fazlası yüksekokul – üniversite mezunlarından
oluşmaktadır.
Görüşmeye katılan anne ve babaların ergen çocuklarının sayısının
dağılımı Çizelge 4’te gösterilmektedir.
Çizelge 4. Görüşülen Ana – Babaların Ergen Çocuk Sayısına Göre
Dağılımı(n:25)
Ergen Çocuk Sayısı Sayı %
1 20 80. 0
2 5 20. 0
Toplam 25 100. 0
Çizelge 4’te görüldüğü üzere görüşmeye katılan ana-babaların %80’i
bir ergen çocuğa sahip iken, %20’sinin 2 ergen çocuğu bulunmaktadır.
29
Görüşmeye katılan ana – babaların ergen çocuklarının yaşlarına göre
dağılımı, Çizelge 5’te gösterilmektedir.
Çizelge 5. Görüşülen Ana – Babaların Ergen Çocuklarının Yaşlarına Göre
Dağılımı(n:25)
Yaş Ergen ÇocukSayı %
14 yaş-16 yaş 13 44. 8
17 yaş-19 yaş 11 37. 9
18 yaş 8 27. 6
19 yaş 3 10. 3
16 yaş 2 6. 9
Toplam 37* 127. 5
* Anne ve babaların 1’den fazla ergen çocuğu olduğu için toplam, çalışılan grubun büyüklüğü olan 25’den fazladır.
Görüldüğü üzere görüşülen ana – babaların ergen çocuklarının yaşları
14 – 19 arasında değişmektedir. Ancak yarıdan fazlası 14 – 16 yaşlarındaki
ergenlerdir.
Görüşmeye katılan ana – babaların öğrenim düzeylerine göre dağılımı
Çizelge 6’da gösterilmektedir.
Çizelge 6. Görüşülen Ana – Babaların Ergen Çocuklarının Öğrenim
Düzeylerine Göre Dağılımı(n:25)
Eğitim Durumu Ergen Çocuk Sayı %
Lise 15 60. 0
Yüksekokul-Üniversite 5 20. 0
İlköğretim Okulu 5 20. 0
Toplam 25 100. 0
Görüldüğü üzere ergen çocukların 1/5’i ilköğretim okulu, 1/5’i
yüksekokul-üniversiteye, yarısı lise öğrenimine devam etmektedir.
30
Ergen çocukların gittiği kursların dağılımı Çizelge 7’de
gösterilmektedir.
Çizelge 7. Görüşülen Ana – Babaların Ergen Çocuklarının Gittiği Kurslara
Göre Dağılımı(n:25)
Kurslar Sayı %
Spor 7 27. 0
Üniv. Hazırlık 6 23.1
Yabancı Dil 5 19.3
Okul Kursları 4 15.4
Resim 1 3.8
Müzik 1 3.8
Ehliyet Kursu 1 3.8
Kuran Kursu 1 3.8
Toplam 26* 100.0
* Ergen çocukların gittiği kurslar birden fazla olduğu için toplam, çalışılan grubun büyüklüğü olan 25’den fazladır.
Görüldüğü üzere ergen çocukların 5’inin hiçbir kursa devam etmediği
20’sinin ise kursa devam ettiği öğrenilmiştir. Ergen çocukların büyük
çoğunluğu okul dışındaki kurslara devam etmektedir. Ergen çocukların gittiği
sanat kurslarının sayısı çok azdır, fakat yabancı dil, üniversite hazırlık ve
spor kurslarının her birine devam edenlerin oranı yaklaşık 1/5’dir.
Görüşülen ana – babaların ergen çocuklarının gittiği kursların
süresinin dağılımı Çizelge 8’de gösterilmektedir.
31
Çizelge 8. Görüşülen Ana – Babaların Ergen Çocuklarının Gittiği Kursların
Süresine Göre Dağılımı(n:25)
Kurs Süresi Sayı %
2 Yıl ve Üzeri 11 44. 0
1 Yıl 4 16. 0
1 Yıldan Az 4 16. 0
Toplam 19 76. 0
*Çocuklar birden fazla kursa gitmektedir.
Görüldüğü üzere ergen çocukların yarıya yakını 2 yıl ve üzeri süredir
kurslara katılmaktadır. Ergen çocukların 1/6’sı ise kurslara 1 yıl ve 1 yıldan az
sürede katılmaktadır.
Ergen Çocuk Yetiştirmede Karşılaşılan Güçlüklere İlişkin Bulgular
Ana-babaların ergen çocuklarını yetiştirmede karşılaştıkları güçlükleri
öğrenmek için şu soru yöneltilmiştir: Ergen çocuğunuzun sizi rahatsız eden,
çözüm bulmakta zorlandığınız davranışları var mıdır?Varsa nelerdir?Bu
soruya verilen yanıtlara göre ergen çocukların güç davranışlarının dağılımı
Çizelge 9’da gösterilmektedir.
Çizelge 9. Ana-Babalarının Ergen Çocuklarını Yetiştirmede Karşılaştıkları
Güçlüklere İlişkin Bulgular(n:25)
Davranışlar Sayı %
Karar Değiştirme 19 76. 0
Eleştirme 18 72. 0
Odaya Kapanma 12 48. 0
Arkadaş Seçimi 8 32. 0
Giyim Tercihleri 7 28. 0
Saç Şekli 7 28. 0
Eve Geç Gelme 4 16. 0
* Bir kişi birden fazla cevap verdiği için toplam cevap sayısı çalışılan grubun büyüklüğü olan 25’den fazladır.
32
Görüldüğü üzere görüşmeye katılan ana – babalar, genel olarak
ergenlerde görülen güç davranışların pek çoğunun çocuklarında da olduğunu
belirtmişlerdir. Ana – babaların ergen çocuklarında bulunduğunu belirttikleri
en yaygın güç davranışın “karar değiştirme” olduğu, bunu “eleştirme” ve
“odaya kapanmanın” izlediği görülmektedir.
Ergendeki büyümenin çabuk olması; değişen bedenle duyguların,
davranışların ve tutumların da değişmesini gerektirmektedir. Değişimin hızı
yüksektir ve ergen buna uyum sağlamakta güçlük çeker, kararsız olma
ergende görülebilir (Kulaksızoğlu, 2007, 129-131).
Ana – babalar ergen çocuklarının sık sık karar değiştirme hallerini şu
sözlerle anlatmışlardır:
“Çocuğum çok zor karar veriyor. ”(1 nolu görüşmeci)
“Çocuğum bundan sonra daha düzenli ders çalışacağını söylüyor, fakat sonra kararından vazgeçiyor. Bilgisayarı daha az kullanacağını belirtiyor, sonra bu kararından vazgeçiyor. ” (2 nolu görüşmeci)
“Çocuğum önce okumak istediğini söylüyordu, sonra ise Lise 2’den okulu terk etti. ” (4 nolu görüşmeci)
“Çocuğumun ders çalışma saatleri her gün değişiyor, ayrıca bazen gideceği yere gitmekten aniden vazgeçiyor. ” (5 nolu görüşmeci)
“Çocuğum çok çabuk demoralize oluyor, bu yüzden kararları değişebiliyor. ” (8 nolu görüşmeci)
“Çocuğumun söz verdiği konudan vazgeçmesi söz konusudur. ” (11 nolu görüşmeci)
“Çocuğum çok hercai(kararsız), örneğin üniversite okuyacağını söylüyor, sonra da üniversite okumayacağını söylüyor. ” (12 nolu görüşmeci)
“Çocuğum bazı konularda sık karar değiştiriyor, örneğin bir yere gidip gitmemekte kararsız davranmaktadır. ” (13 nolu görüşmeci)
“Çocuğum kararlarından çabuk vazgeçiyor, babaya ve bana danışıp bazı konularda kararlarını değiştiriyor. ” (15 nolu görüşmeci)
“Çocuğum her konuda karar değiştiriyor, meslek seçiminde de kararsızlık gösteriyor. ” (17 nolu görüşmeci)
“Çocuğum meslek seçimi konusunda karar değiştiriyor. ” (19 nolu görüşmeci)
33
“Çocuğum kıyafet seçimi, gidilecek yer konusunda karasızlık gösteriyor. ” (21 nolu görüşmeci)
“Çocuğum hiçbir şeye karar veremiyor. ” (24 nolu görüşmeci)
“Çocuğum üniversite tercihinde önce hukuk, öğretmenlik veya psikoloji bölümünü istedi, şimdi ise farklı bir bölümde okuyor. ” (25 nolu görüşmeci)
Görüldüğü gibi veliler, ergen çocuklarının karar değiştirme sorunundan
oldukça rahatsızlardır. Ancak, ergenlerin bu sorunu ait oldukları yaş
grubunun ortak bir özelliği durumundadır. Anne ve babalar çocuklarının bu
karar değiştirme davranışlarına anlayış göstermelidir. Fakat gerekli gördükleri
durumlarda müdahalede bulunmalıdır.
Ana – babaların çocuklarında bulunduğunu belirttikleri en yaygın güç
davranışlardan birini de “eleştirme” oluşturmaktadır. Anne ve babaların
çocuklarının eleştirisiyle ilgili sorunları vardır. Anne babaların bu konudaki
şikayetlerinin 6 kategoride olduğu saptanmıştır. Birinci kategori giyimle ilgili
eleştiride bulunmadır. Ana-babalar, ergen çocuklarının giyimle ilgili eleştiri
konusunu şu sözlerle anlatmışlardır:
“Çocuğum sürekli beni ve babasını eleştiriyor. Giyim konusunda çocuksu giyindiğimi söylüyor. ” (3 nolu görüşmeci)
“Çocuğum sen kendine bakmıyorsun” diyerek beni eleştiriyor, babasına da “geri kafalısın. ” demektedir (11 nolu görüşmeci).
“Çocuğum benim çok bakımlı olmamı istiyor ve beni genç olduğumdan dolayı çok kıskanıyor. ” (12 nolu görüşmeci)
“Çocuğum kıyafetime karışarak “çok genç gibi giyiniyorsun” eleştirisinde bulunuyor. ” (20 nolu görüşmeci)
“Çocuğum babasının giyimine çok karışıyor ve eleştiriyor. ” (22 nolu görüşmeci)
“Çocuğum benim ve babasının giyimlerini eleştirip bizi bu konuda yönlendirmeye çalışıyor. ” (25 nolu görüşmeci)
Ana – babaların çocukların eleştiriciliği konusundaki şikayetlerinin
ikinci kategorisinin izin alma konusunda olduğu görülmektedir. Bu konudaki
şikayetlerini ana – babalar şu sözlerle anlatmışlardır:
“Çocuğum arkadaşının evinde ders çalışmak için izin istedi, izin vermeyince “niye izin vermiyorsun, arkadaşlarımın annesi izin veriyor” diyerek beni eleştirdi” (14 nolu görüşmeci).
34
“Çocuğum “niye sinemaya izin vermiyorsunuz?” diyerek bizi eleştiriyor. ” (5 nolu görüşmeci)
Ana-babaların çocukların eleştiriciliği konusundaki şikayetlerinin
üçüncü kategorisinin ise tepki verme konusunda olduğu görülmektedir. Bu
konudaki şikayetlerini ana – babalar şu sözlerle anlatmışlardır:
“Çocuğum ona çok karıştığım için “karışma” diyerek beni eleştirmektedir. ” (23 nolu görüşmeci)
“Çocuğum özellikle babasını “beni beğenmiyorsun, benim düşüncelerimi onaylamıyorsun; öğretmenlerim beni takdir ediyor, sen etmiyorsun”diyerek eleştiriyor. ” (18 nolu görüşmeci)
Ana ve babaların çocukların eleştiriciliği konusundaki
şikayetlerinindördüncü kategorisinin ise diğer anne ve babaları karşılaştırma
konusunda olduğu görülmektedir. Bu konuyu ana – babalar şu sözlerle
anlatmışlardır:
“Çocuğum babasını maddi yönden arkadaşlarının babasıyla karşılaştırıyor ve sonra da” keşke benim anne – babam olmasaydınız” diyerek bizi eleştiriyor. ” (4 nolu görüşmeci)
“Çocuğum arkadaşlarının anne babasıyla beni ve babasını karşılaştırıyor. “ (5 nolu görüşmeci)
Anne ve babaların çocuklarının eleştiriciliği konusundaki
şikayetlerininbeşinci kategorisinin ise diksiyon hataları konusunda olduğu
görülmektedir. . Bu konuyu ana – babalar şu sözlerle anlatmışlardır:
“ Çocuğum ben konuşurken en ufak bir diksiyon hatasını bile buluyor. “ (3 nolu görüşmeci)
“ Çocuğum beni kullandığım cümleler konusunda eleştiriyor. ” (9 nolu görüşmeci)
Anne ve babaların çocuklarının eleştiriciliğikonusundaki şikayetlerinin
altıncı kategorisini ise teknoloji konusu oluşturmaktadır. Bu konuyu ana –
babalar şu sözlerle anlatmışlardır:
“Çocuğum, benim ve babasının özellikle teknolojiye ilgi duymamamızı çağdışı bir davranış olarak görüp bizi eleştirmektedir. ” (17 nolu görüşmeci)
Görüldüğü üzere eleştiri, ergen çocukların gösterdikleri güç
davranışlar arasında üst sıralarda yerini almaktadır. Bu eleştirilerin
çoğunlukla anne ve babaların canlarını sıktığı anlaşılmaktadır. Ancak,
35
ergenlerin bazı eleştirileri yapıcı ve anne babalara yol gösterici olabildiği de
unutulmamalıdır. Eleştirme, hata bulma gencin tutumlarındandır. Genç
ergenlik dönemine girdiği zaman, kendi ailesi dışında farklı ailelerden gelen
çocuklarla karşılaşır. Böylece çocuk başka ailelerin değerlerini,
davranışlarını, doğrularının, yanlışlarını da öğrenir ve yavaş yavaş anne
babalarıyla ilgili sorular belirmeye başlar ve ‘Benim annem böyle yapıyor ama
arkadaşımınki yapmıyor, galiba onlar her zaman en doğru şeyi yapmıyorlar’
gibi eleştirel bir sorgulama içine girer (Çuhadıroğlu, 2006, 6).
Ergen çocuk sahibi ana-babaların çocuklarını yetiştirirken
karşılaştıkları güç davranışları arasında “Odaya Kapanma” 2/1 oranıyla
üçüncü sırada yer almaktadır.
Ergenlik döneminde zaman zaman yalnız kalma isteği görülebilir
(Kulaksızoğlu, 2007:129). Bu dönemde gizlilik önemlidir, odasına kapanır ve
oraya girilmesini istemez, odaonun kimliğinin bir parçasıdır ve çoğu zaman
anneler ve nadiren babalar buraya tacizde bulunarak önemli bir hata
yaparlar. Ergen öfkelendiği zaman ya pasif olarak ya da aktif olarak tepki
verebilir (Altınay, 2000).
Ana – babalar çocuklarının “odaya kapanma” sorununu şu sözlerle
anlatmışlardır:
“Çocuğum sürekli odasına kapanıyor ve iletişimi zayıf. ” (4 nolu görüşmeci)
“Çocuğum sevmediği, anlaşamadığı misafirler geldiğinde ve özellikle internet kullanırken odasını kilitliyor. Ayrıca, benimle tartıştığı zaman ve kendini yorgun hissettiğinde odasına kapanıyor. ” (5 nolu görüşmeci)
“Misafir geldiğinde, çocuğum odasında oturuyor. ” (10 ve 11 nolu görüşmeciler)
“Çocuğum odasında bilgisayar başından hiç ayrılmıyor. ” (13 nolu görüşmeci)
“Çocuğum internet bağımlılığı yüzünden odasından çıkmıyor. ” (17 nolu görüşmeci)
“Çocuğum odasından sadece yemek için çıkıyor, odasında ders çalışıp, müzik dinliyor, internet kullanıyor. ” (19 nolu görüşmeci)
“Çocuğum odasına kapanıp bilgisayar oynuyor. ” (21 nolu görüşmeci)
36
“Çocuğum kalabalığı pek sevmediği için, özellikle misafir geldiğinde odasına kapanıyor. ” (22 nolu görüşmeci)
“Çocuğum odasına kapanıp kimseyi odasına almıyor ve bilgisayar başında oturuyor. ” (23 nolu görüşmeci)
“Misafir geldiğinde çocuğum bunu hiç önemsemeyip, odasında oturuyor. ” (24 nolu görüşmeci)
“Çocuğum odasına kapanıp saatlerce çıkmıyor, babasının alkol problemi olduğundan bu benim ve onun için avantajdır. ” (25 nolu görüşmeci)
Görüldüğü gibi ergen çocuklar odasına kapanıp, uzun süre orada
kalmayı tercih etmektedirler. Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Bilgisayarla
ilgilenmek ve yanız kalmaya ihtiyaç duymak. Bunlar, nedenler arasındadır.
Ancak odaya kapanma bir ergenlik dönemi özelliğidir.
Ergen çocuk sahibi anne-babalarının çocuklarını yetiştirirken
karşılaştıkları güç davranışları arasında1/3 oranıyla arkadaş seçimi yer
almaktadır.
Ergenlik döneminin en belirgin özelliklerinden biri kişilerarası ilişkilerin
öneminin artmasıdır. Ergenler arasındaki arkadaşlık ilişkileri sadece teke tek
ilişkiler şeklinde değil, aynı zamanda bir veya birden fazla gruplar
özdeşleşme de göze çarpar.
Ana-baba genellikle gencin arkadaşlarıyla iyi ilişkiler kurma ve onlarla
özdeşleşme ihtiyacına olumsuz bir tepki gösterir. Ergenin, arkadaş grubuna
uyarak kendi bireyselliğini arkadaş grubunun hedefleri uğruna ikinci plana
atacağından endişelenir. Bu nedenle ergenin, arkadaşlarıyla ilişkisini her
fırsatta engelleme yoluna gidilir. Bunun sonucu olarak da ergenle ana-
babasının arası açılmış olabilir (Oskay, 1985, 142).
Ergenlik dönemine girdikleri zaman genç biraz etrafa açılır, arkadaş
gruplarına girmeye başlar. Anne baba tepki olarak aşırı bir kontrol çabasına
girer. “Hayır o arkadaşını beğenmiyorum, sen asla onunla arkadaş olma,
sana yakışan şu arkadaştır” gibi baskılara ergenlerin tepkisi artar ve böylece
kısır bir döngüye girilir. Yoğun bir çatışma ortamı olur (Çuhadıroğlu, 2000, 7).
37
Görüşülen ebeveynlerin çocuklarının arkadaş seçimi ile ilgili sorunları
olduğu görülmektedir. Ana – babaların bu konudakişikayetleri 3 farklı
kategoride incelenebilir. Birinci kategori çocuğun uygun arkadaşlarının
olmamasıdır. Ana – babalar, ergen çocuklarının uygun arkadaşları olmama
hallerini şu sözlerle anlatmışlardır:
“Bazen çocuğumun arkadaşlarının davranışlarındaki yanlışları gördüğünde uyardım, fakat bu yanlışları kendi görmeyince inanmadı, zamanla doğru olduğunu gördü. ” (2 nolu görüşmeci)
“Çocuğum hep kötü arkadaşları seçti. ” (4 nolu görüşmeci)
“Çocuğumun benim istemediğim arkadaşları var, bu beni rahatsız ediyor. ” (5 nolu görüşmeci)
“Çocuğum, arkadaşlarıyla ilgili yorumlarımı beğenmiyor, “ o sizin değil, benim arkadaşım “ diyerek karışmamı asla istemiyor. ” (7 nolu görüşmeci)
“Çocuğum çok iyi niyetli olduğundan sağlıklı bir arkadaş seçimi bulunmuyor. ” (11 nolu görüşmeci)
“Çocuğumun arkadaş seçimi özenli değil, onun için kırgınlıkları fazla olmaktadır. ” (17 nolu görüşmeci)
Anne ve babaların çocuklarının arkadaş seçimleriyle ilgili
şikayetlerinde ikinci kategoriyi hiç ya da çok az arkadaşı olması
oluşturmaktadır.
Anne – babalar ergen çocuklarının bu durumunu şu sözlerle
anlatmışlardır:
“Çocuğumun fazla arkadaşı yok. ” (19 nolu görüşmeci)
“Çocuğumun arkadaşı çok az, bundan dolayı okulu bıraktı, okula dışarıdan devam etti ve çok içine kapanık bir çocuk. ” (24 nolu görüşmeci)
Ana – babaların çocuklarının arkadaş seçimleriyle ilgili şikayetlerinde
üçüncü kategoriyi çocuklarının herkesle arkadaş olması oluşturmaktadır. Ana
– babalar çocuklarının bu durumunu şu sözlerle anlatmışlardır:
“ Çocuğum çok sosyal bir çocuk, facebook, dershane, spordan, girdiği her ortamdan arkadaşı bulunmaktadır. ” (3 nolu görüşmeci)
“Çocuğumun arkadaşlarını pek tanımıyorum, çünkü onları internetten tanıtıyor. ” (24 nolu görüşmeci)
38
Görüldüğü gibi, velilerin çocuklarının arkadaş seçimi ile ilgili sorunları
bulunmaktadır. Ergen, sosyalleşmek için arkadaşlara ihtiyaç duymaktadır.
Arkadaşlarıyla birlikte spor, sinema gibi aktivitelerle katılmaktan hoşlanır. Ev
ortamından yavaş yavaş uzaklaşmaya başlar. Bu durum, anne ve babaları
endişelendirebilir. Ancak, anne ve babalar bunu anlayışla karşılamalıdır.
Ergen çocuk sahibi anne ve babalarının çocuklarını yetiştirirken
karşılaştıkları güç davranışları arasında giyim ve saç şekli tercihleri 4 /
1oranında yer almaktadır. Ergen, elbise seçimi, saç şeklinin belirlenmesi gibi
konularda aşamalı olarak anne ve baba kontrölünden bağımsızlığını
kazanmalıdır. Bu konularda gence tanınacak özgürlük ailenin ekonomik
durumuna göre değişebilir. Genç, aile bütçesi ve kendisine ayrılabilecek para
miktarı hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
Ergenin giyim kuşam ve saç şekli gibi konulardaki aşırı merak ve
kaprislerine karşı anne ve baba anlayışlı olmalıdır. Genç, alışılmışın dışındaki
giyim ve saç şekli tercihlerinin, sosyal bakımdan kabul edilmeyecek bir şekle
dönüştürmedikçe, bu davranışların geçici bir heves olduğunu ve zamanla
kaybolacağını düşünerek sabırlı olmalıdır (Oskay, 1984, 164).
Ana – babalar, ergen çocuklarının giyim kuşam ve saç şekli
konularındaki şikayetlerini şu sözlerle anlatmışlardır:
“Çocuğumun saçı kıvırcık olduğundan düzleştirmek için uğraşmaktadır. ” (1 nolu görüşmeci)
“Çocuğum, saçının rengini değiştirmek istedi, ben ve babası bunun daha sonraki zamanlarda olabileceğini, şimdi çok erken olduğunu söyledik. ” (2 nolu görüşmeci)
“Çocuğum gri ve siyah renkleri tercih ediyor, marka merakı var. ” (3 nolu görüşmeci)
“Çocuğum giyimine çok düşkün, bir giydiğini bir daha giymiyor, modayı çok yakından takip ediyor, makyaj yapmayı seviyor, makyajsız dışarı çıkmıyor, evde bile makyaj yapıyor. ” (4 nolu görüşmeci)
“Çocuğum giyimine karışılmasını asla istemiyor, alışverişte kararları kendisi veriyor. ” (7 nolu görüşmeci)
“Çocuğum bazen kısa etek giymek istiyor, buna izin veriyoruz. Saçını düzleştirmek için oldukça uğraşıyor. ” (11 nolu görüşmeci)
39
“Çocuğum erkek olmasına rağmen kıyafetine önem gösteriyor, modayı yakından takip ediyor, kolye, küpe takıyor, uzun saçı seviyor. ” (12 nolu görüşmeci)
“Çocuğum henüz saçının şekline karar veremiyor, buna cesareti yok. ” (14 nolu görüşmeci)
“Çocuğum bazen beni dinlemeyip, kendi tercihlerini uyguluyor, alışverişi kendi tercihlerine göre yapmak istiyor. ” (15 nolu görüşmeci)
“Çocuğum giyiminde özensiz, saçını da ya çok uzatıyor ya da sıfır numara kestiriyor. ” (17 nolu görüşmeci)
“Çocuğum kendisini dinlemiyor, isteğine göre giyiniyor. ” (19 nolu görüşmeci)
“Kızımın bazı kıyafetlerini beğenmesem de fazla müdahale etmiyorum, sabahları saçıyla çok uğraştığı için okula geç kalıyor. ” (20 nolu görüşmeci)
“Erkek çocuğum uzunsaçı seviyor, tırnağını uzatıyor. ” (21 nolu görüşmeci)
Görüldüğü gibi, ergenler giyim ve saç tercihlerine karışılmasından pek
hoşlanmamaktadırlar. Çünkü bağımsızlıklarına bunun bir müdahale olduğunu
düşünebilirler. Eğer tercihlerinde bir hata varsa, bunun zamanla yok olacağı
bilinmelidir.
Ergen çocuk sahibi anne ve babalarının çocuklarını yetiştirirken
karşılaştıkları güç davranışlarında son sırayı 1 / 6 oranıyla “eve geç gelme”
oluşturmaktadır. Anne ve baba, ergenin evden uzakta iken nerede olduğunu,
ne yaptığını, zamanını kimlerle geçirdiğini, ne zaman döneceğini bilmelidir.
Bir geziden veya partiden eve dönüş saati ergenle anne ve babası arasında
yapılan genel bir anlaşmaya göre, ergenin diğer etkinlik ve çalışmalarına
uygun olarak ayarlanabilir. Bu hususta beklenmeyen herhangi bir değişiklik
imkanı varsa, eve bildirilmeli, anne ve baba ile konu tartışılmalıdır (Oskay,
1985, 163).
Ergenler, evdeki kuralları zorlarlar. Anne baba “Beşte evde olmanı
bekliyoruz” der. Ergen beş buçukta eve gelir. Yani “Sınırları ne kadar
esnetebilirim? Bunların sözünü ne kadar değiştirebilirim?” diye uğraşır
gençler (Çuhadıroğlu, 2006, 6).
Ana – babalar bu konudaki şikayetlerini şu sözlerle anlatmışlardır:
40
“Çocuğum evden kaçtı, 3 – 4 gün eve gelmedi, sonra bulundu. ” (4 nolu görüşmeci)
“Bazen çocuğumun arkadaşlarının ısrarıyla eve geç geldiği durumlar oluyor. ” (5 nolu görüşmeci)
“Çocuğum arada sırada eve geç saatte geliyor, gecikme nedenini de açıklamıyor. ” (17 nolu görüşmeci)
“Çocuğum bazen izin verilen saati aşıyor. ” (18 nolu görüşmeci)
Araştırmada verileri, eve geç gelmenin özellikle 16-19 yaş aralığında
meydana geldiğini göstermektedir. Daha küçük yaşlarda bu özellik az
orandadır. Eve geç gelme davranışının yaş ile ilgili olduğu söylenebilir. Yaş
arttıkça eve geç gelme davranışının arttığı gözlenmektedir.
Anne ve babaların ergen çocuklarının güç davranışlarının çözümünde
kendilerini çaresiz hissedip hissetmediklerinin dağılımı Çizelge 10’da
gösterilmektedir.
Çizelge 10. Görüşülen Ana – Babaların Sorunların Çözümünde Kendilerini
Çaresiz Hissedip Hissetmediklerinin Dağılımı(n:25)
Çaresiz Hissetme Sayı %
Evet 22 88. 0
Hayır 3 12. 0
Toplam 25 100. 0
Görüldüğü üzere, ana – babaların tamamına yakını bu dönemde
oldukça zorlanmaktadır. Veliler, ne yapacaklarını bilemediklerini
söylemektedirler.
Ergen Çocuk Yetiştirmede Kullanılan Informal Öğrenme
Kaynaklarına İlişkin Bulgular
Anne-babaların çocuklarını yetiştirmede kullandıkları informal öğrenme
kaynaklarını öğrenmek için onlara şu soru yöneltilmiştir: Sorunlarla baş
etmede kendinizi çaresiz hissettiğinizde kimlere danışıyorsunuz?Hangi
41
kaynaklardan bilgi almaya çalışıyorsunuz?Bu soruya verilen yanıtlara göre
ergen ana-babalarının çocuk yetiştirmede kullanılan öğrenme kaynaklarına
ilişkin bulgular Çizelge 11’de gösterilmektedir.
Çizelge 11. Ergen Çocuk Yetiştirmede Kullanılan Öğrenme Kaynaklarına
İlişkin Bulgular(n:25)
Öğrenme Kaynakları Sayı Yüzde
Anne 7 28. 0
Öğretmen 3 12. 0
Televizyon 6 24. 0
İnternet 6 24. 0
Kitap 8 32. 0
Danışman 7 28. 0
* Bir kişi birden fazla cevap verdiği için toplam, grubun büyüklüğü olan 25’den fazladır.
Görüldüğü üzere, ergen çocuk yetiştirmede ana-babalar çeşitli
öğrenme kaynaklarını kullanmaktadırlar.
Danışarak Öğrenme. Danışarak öğrenme, informal öğrenmenin
önemli bir kaynağıdır. Bu araştırmada, anne ve babalar ergen çocuklarını
yetiştirirken anne, danışman ve öğretmenlere danışmakta, deneyimlerinden
yararlanmak istemektedirler. Anne ve danışman 1/3 oranıyla yoğun tercih
edilen olup, öğretmene danışma 1/8 oranıyla daha seyrek tercih edilmiştir.
Basılı ve Görsel Araçlardan Öğrenme. Ana-babalar, gazete, radyo
ve kitapları informal öğrenmelerinde kullanmaktadırlar. Ana-babaların
yaklaşık 1/3’ünün kitaptan, yaklaşık1/4’ünün televizyondan bir öğrenme
kaynağı olarak yararlandıkları görülmektedir. Bir başka araştırmada da kitap
önemli bir öğrenme kaynağı olarak öne çıkmaktadır. Ancakdaha eğitimli
anne-babalar kitaptan daha fazla yararlanmaktadırlar. Eğitim durumu yüksek
olan anne ve babalar 4/5 oranıyla çoğunlukta olup, iki ergen çocuğu olanlar
42
1/5 oranındadır (Sparling ve Lowman, 1983;Gowen, Christy ve Sparling,
1993).
İnternetten Öğrenme. İnternet, önemli bir informal öğrenme
kaynağıdır. Anne ve babaların yaklaşık 1/4’ü internetten yararlanırlar.
Anne babaların informal öğrenme kaynaklarından yeni bilgiler öğrenip
öğrenmediklerinin dağılımı Çizelge 12’de gösterilmektedir.
Çizelge 12. Görüşülen Ana – Babaların İnformal Öğrenme Kaynaklarından
Yeni Bilgiler Öğrenip Öğrenmemesine Göre Dağılımı(n:25)
Öğrenme Sayı %
Evet 19 76. 0
Hayır 4 16. 0
Toplam 23* 100. 0
* 2 kişi cevap vermediği için toplam, grubun büyüklüğü olan 25’den azdır.
Görüldüğü üzere, informal öğrenme kaynaklarından yeni bilgiler
öğrenmenin 2 / 3 gibi bir oranla büyük oranda gerçekleştiği söylenebilir.
Velilerin ana-babalık bilgi kaynaklarından öğrendikleri yeni bilgiler iki farklı
kategoriye ayrılabilir. Birinci kategori çocuklarını takip etmek olabilir.
Velilerin ana – babalık bilgi kaynaklarından öğrendikleri yeni bilgiler iki farklı kategoriye ayrılabilir. . Birinci kategori çocuklarını takip etmek olabilir.
Ana – babalar, ergen çocuklarının takip edilmesi gerektiği halini şu
sözlerle anlatmışlardır:
“Çabalarımdan yeni şeyler öğrendim, örneğin rehber öğretmenlerin çalışmak için ders programı hazırlamasını söylediler, çocuğun haberi olmadan internetten arkadaşlarını takip etmesini söylediler. Çocuk psikolojisi kitaplarının da büyük yardımı oldu. ” (1 nolu görüşmeci)
“Çocukları iyi dinleyip, onları sevdiğimizi, anladığımızı, güvendiğimizi hissettirmemiz gerekli, sorunlar karşısında sakin olunmalı, çocukların güvenini sarsmadan takip edilmesi gerekiyor. ” (8 nolu görüşmeci)
43
İkinci kategori, anne – babaların informal öğrenme kaynaklarından
öğrendikleri farklı bilgiler olabilir. Ana-babalar, ergen çocuklarının informal
öğrenme kaynaklarından öğrendikleri farklı bilgileri şu sözlerle anlatmışlardır:
“Her zaman yeniliğe, farklı yaklaşımları öğrenmek, hayata katmak istiyorum. ” (3 nolu görüşmeci)
“Ergenlik çağındaki çocukların kendi kararlarını verebilmesi, sorumluluk alması gerekir. ” (6 nolu görüşmeci)
“Çocuklara nasıl davranılması gerektiğini öğrendim. ” (9 nolu görüşmeci)
“Çabalarım sonucunda kendimi çok yeniledim. ” (10 nolu görüşmeci)
“Çocukla sorun çözmek için konuşulması gerekir. ” (16 nolu görüşmeci)
“Çabalarım sonucu çocuğumun aksiliklerine karşı nasıl davranılması gerektiğini öğrendim. ” (17 nolu görüşmeci)
“Çocuğuma nasıl davranılması gerektiğini öğrenerek iyi bir anne olmaya çalışıyorum. ” (18 nolu görüşmeci)
“Çocuğuma seçenek sunmayı öğrendim, ayrıca empati kurmayı da öğrendim. ” (21 nolu görüşmeci)
“Davranışlarımı yeni nesile göre adapte etmeyi öğrendim. ” (22 nolu görüşmeci)
“Çocukla oturup konuşmanınfaydası olduğunu, ve sabırlı olmayı öğrendim. ” (25 nolu görüşmeci)
Görüşülen ana-babaların kullandıkları informal öğrenme
kaynaklarından yaralanmalarının eğitim düzeyine göre dağılımı çizelge 13’de
gösterilmektedir.
44
Çizelge 13. Ana-Babaların Kullandıkları Informal Öğrenme Kaynaklarından
Yararlanmalarının Eğitim Düzeyine Göre Dağılımı(n:25)
Eğitim Düzeyi
İnformal Öğrenme
Kaynakları
İlköğretim Lise Yüksekokul/
Üniversite
Toplam
Ebeveyn
Öğretmen/Rehber Öğretmen
4 6 6 16
Televizyon
İnternet
Kitap
2 7 9 18
Toplam 6 13 15 34
sd = 2 x2 = 2. 28p>0. 0
*Her ana-baba birden fazla informal öğrenme kaynağından yararlanmaktadır.
Görüldüğü üzere, ebeveynlerin çocuk yetiştirmede kullandıkları
informal öğrenme kaynakları eğitim düzeyine göre farklılaşmamaktadır.
Görüşülen ana-babaların kullandıkları informal öğrenme
kaynaklarından yararlanmalarının cinsiyete göre dağılımı çizelge 14’te
gösterilmektedir.
Çizelge 14. Ana-Babaların Kullandıkları Informal Öğrenme Kaynaklarından
Yararlanmalarının Cinsiyete Göre Dağılımı(n:25)
Cinsiyet
İnformal Öğrenme
Kaynakları
Erkek Kadın Toplam
Ebeveyn
Öğretmen/Rehber
Öğretmen
1 14 15
Televizyon
İnternet
Kitap
2 15 17
Toplam 3 29 32
sd = 1 x2 = 0, 24 p>0. 0
45
Görüldüğü üzere, ebeveynlerin çocuk yetiştirmede kullandıkları
informal öğrenme kaynakları cinsiyete göre farklılık göstermemektedir.
46
BÖLÜM 5
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu bölümde, araştırma bulgularına dayalı sonuçlar ve bu sonuçlara
ilişkin geliştirilen öneriler yer almaktadır.
Sonuçlar
Görüşmeye katılan anne ve babaların büyük çoğunluğu kadındır.
Görüşmeye katılan ana-babaların yarıya yakını otuzlu yaşlarda,
yarıdan biraz fazlası ise kırklı yaşlardadır.
Ana-babaların yarıdan fazlası yüksekokul-üniversite mezunlarından
oluşmaktadır.
Görüşmeye katılan ana-babaların büyük çoğunluğunun bir ergen
çocuğu bulunmaktadır.
Görüşülen ana-babaların ergen çocuklarının yaşları 14-19 arasında
değişmektedir. Ancak yarıdan fazlası 14-16 yaşlarındaki ergenlerdir.
Ergen çocukların yarısı lise öğrenimine devam etmektedir, geri kalanı
ilköğretim ve üniversite öğrencileridir.
Ergen çocukların büyük çoğunluğu okul dışındaki kurslara devam
etmektedir. Bu kursların büyük çoğunluğuyabancı dil, üniversiteye hazırlık ve
spor kurslarıdır.
Ergen çocukların yarıya yakını bu kurslara 2 yıl ve üzeri süredir
katılmaktadır.
47
Ana-babaları ergen çocuklarında bulunduğunu belirttikleri en yaygın
güç davranışın karar değiştirme olduğu, bunu eleştirme ve odaya
kapanmanın izlediği görülmektedir.
Ana-babaların tamamına yakını ergenlik döneminde oldukça
zorlanmaktadır.
Anne ve babalar, ergen çocuk yetiştirmede deneyimi olanlara
yönelmektedirler. Anne ve danışmanlar en çok tercih edilen informal
öğrenme kaynaklarındandır.
Televizyon, kitap ve internet de yaygın informal öğrenme
kaynaklarındandır.
Toplantı, seminer ve kursgibi formal öğrenme yollarına katılım yok
denilecek kadar azdır.
Informal öğrenme kaynaklarından yeni bilgiler öğrenmenin büyük
oranda gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Ana-babaların informal öğrenmelerinin cinsiyete, eğitim durumuna
göre değişmediği belirlenmiştir.
Öneriler
Öğretmenler ve rehber öğretmenlerinçocuk yetiştirmede rehberlik
etmeleri için olanaklar sağlanmalıdır.
Anne ve babaların daha fazla informal öğrenme kaynağına ulaşması
sağlanmalıdır.
Benzer çalışmalar diğer ana-babalar üzerinde de yapılmalıdır.
48
KAYNAKÇA
Adams, Mike. (2006). “PhysicalEducation is KeytoImproving a Child’s
Confidence, Brainpowerand Long-term Health”. , naturalnews.
com/019837. html. (12. 09. 2009)
Aittola, Tapio(1999)’Possibilities of Informal Learnıng Inside and Outsidethe
School’. www. erill. uni-bremen. de/lios/sections/s2-aittola. html. (4.
04. 2010)
Altınay, Deniz. (2000). ’Ergenlik Dönemi Çatışmaları ve Çözümleri’.
file:///Users /FB /Desktop /Deniz-ergen-baba/ Ergenlik. (4. 04. 2010)
Aydoğmuş K. , Batlaş A. , Davaslıgil Ü. , Güngörmüş O. , Konuk E. ,
Korkmazlar Ü. , Köknel Ö. , NavaroL. , Oktay A. , Razon N. , Yavuzer
H. (2001). Ana Baba Okulu. (9. Basım). İstanbul: Remzi Kitabevi.
Başaran, İbrahim Ethem. (2011). Ana- Babanın Eğitimi El Kitabı. Remzi
Kitabevi: İstanbul.
B. Mc Donald, Robert&Nicosia, R. Tim(1997). ’Learning in Your Backyard’. In
B. Hatcherand S. Beck(Eds. ), Learning Opportunities Beyond the
School(p. 73). Georgia, ChildhoodEducation International.
Bert S. C, Farris J. R&Borkowski J. G. (2008). ’Parent Training:
Implementation Strategiesfor Adventures in Parenting’. Springer
Science+BusinessMedia.
Çuhadıroğlu, Füsun. (2000). ’Anne, Baba-ÇocukÇatışması’. 1-7. //
Vers/FB/Desktop/ANNE. WEBARCHİVE. (8. 05. 2010)
Duman, Ahmet. (2007). Yetişkinler Eğitimi. (2. Basım). Ankara: Ütopya
Yayınevi.
Familymanagement, (2010), www. familymanagement. com/english/facts. (4.
05. 2010)
49
Jacobson, Lee Arminta&EngelbrechtJo. (2000). ’Parenting Education
Needsand Preferences of Parents of YoungChildren’.
EarlyChildhood EducationJournal, Vol. 28, No. 2.
Kagan, Sharon L. (1995). “The Changing Face of Parenting Education”. Eric
Digest, EricClearinghouse on Elemantaryand Early Childhood
Education Urbana IL, eric. ed.gov. EricWebportal. (8. 12. 2009)
Kağıtçıbaşı, Çiğdem. (2008). ’Ana-Baba Eğitimi’. M. Artar(Yay. ). Türkiye’de
Çocuk Yetiştirme: Yaklaşımlar, Yöntemler, Sorunlar, Çözümler-6.
Ulusal Çocuk Kültürü Kongresi. Ankara:A. Ü. Çocuk Kültürü
Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları, ss. 27-44’deki makale.
Kulaksızoğlu, Adnan. (2007) (9. Basım). Ergenlik Psikolojisi. Remzi
Kitabevi:İstanbul.
Oskay, Gülter(1985). ’Arkadaşlık İlişkilerinden Kaynaklanan Ana-Baba Ergen
Çatışması’. Ankara:H. Ü. Ed. Fak. Derg. Cilt3, Sayı2.
Öğülmüş, Selahiddin. (2004). BenSorun Çözebilirim. (2. Basım).
Ankara:Babil Yayıncılık.
Schugurensky, Daniel. (2000). “The Forms of Informal Learning: Towards a
Conceptualization of theField”. , www. oise. utoronto. ca/depts
/sese/csew/nall/res/ 19forms of informal. htm. (18. 02. 2010)
Seefeldt, Carol&Denton, Kristin(1997). ’TheFamily As a Resourcefor
Learning’. In B. Hatcherand S. Beck(Eds. ), Learning Opportunities
Beyond the School(p. 85). Georgia, Childhood Education
International.
Steinberg, Laurence. (2007). Ergenlik. (Çev. F. Çok, H. Ercan, M. Artar, E.
Uçar, S. A. Sevim, M. Bağlı, A. Aypay, T. Şener, R. Parmaksız, C.
Satman, T. Yiğit ve E. G. Kapçı)Ankara, İmge Yayınları. (Eserin
Orijinali 1985’de yayımlandı).
50
Sümer, Nebi. (2008). ’Çocuk Yetiştirme Tutumları’. M. Artar(Yay. ).
Türkiye’de Çocuk Yetiştirme: Yaklaşımlar, Yöntemler, Sorunlar,
Çözümler-6. Ulusal Çocuk Kültürü Kongresi. Ankara:A. Ü. Çocuk
Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları, ss. 47-58’deki
makale.
Tezcan, Mahmut. (1977). ’Çocuk Eğitiminde Ailenin Rolüne Sosyolojik Bir
Bakış’. Aile ve Eğitim. 129.
Thomas, A. (2002). ’Informallearning, home education and home schooling’,
theencyclopadia of informaleducation, www. infed.
org/biblio/homeeducation. htm. (10. 04. 2010)
“WhatResearch Says AboutInvolvement in Children’s Education-in Relationto
Academic Achievement. ”(2002). , www. Michigan. gov/documents/
Final-Parent –Involvement –Fact - Sheet-147-7. pdf. (10. 12. 2009)
www. uni. edu/freeburg/publications/noralannnndintellect. pdf. (26. 12. 2009)
51
EKLER
EK 1. Ana-Babaların Informal Öğrenme Kaynakları (Görüşme Formu)
Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü
YaşamBoyuÖğrenme ve Yetişkin
Eğitimi AnaBilim Dalı
Halk Eğitimi Yüksek Lisans Programı
Konu: Ana - Babaların Informal Öğrenme Kaynakları
Araştırmacı
Deniz TEKİNALP
52
1) Cinsiyetiniz E() K()
2) Kaç yaşındasınız? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
3)En son hangi okulu bitirdiniz?. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
4) Çocuklarınız kaç yaşındadır?
1. Çocuk 2. Çocuk 3. Çocuk
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
5) Ergen çocuğunuz okula gidiyor mu?
1. Çocuk () 2. Çocuk () 3. Çocuk ()
6) Hangi okula gidiyor?
İlköğretim Okulu () Lise () Yüksekokul-Üniversite ()
7) Ergenlik çağındaki çocuğunuzun gittiği kurslar var mı? Varsa hangileridir? birden
fazla işaretlenebilir)
Hayır ()
Evet ()
Resim () Müzik () Yabancı Dil() Spor ()
Hobi/El Sanatları () Başka (). . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. .
8) Ne kadar zamandan beri bu kurslara gidiyor?
Bir yıldan az Yaklaşık bir yıl 2 yıl ve üzeri
. . . . . . . . . . . . . . () () ()
. . . . . . . . . . . . . . () () ()
53
9) Ergen çocuğunuzun sizi rahatsız eden, çözüm bulmakta zorlandığınız davranışları
var mıdır? Varsa nelerdir?
() Odasına kapanıp saatlerce çıkmaması
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
() Giyim, kuşam tercihleri
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
() Saçının uzunluğu, kısalığı, rengi
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
() Sık sık ana-babasını eleştirmesi.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
54
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
() Sık sık karar değiştirmesi.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
() Arkadaş seçimi
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
() Eve geç saatlerde gelmesi.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
55
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
() Diğer
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
10) Bu sorunla baş etmede kendinizi çaresiz hissettiğiniz zamanlar oluyor mu?
Evet() Hayır ()
11) Bu durumda kimlere danışıyorsunuz? Hangi kaynaklardan bilgi almaya
çalışıyorsunuz?
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
12) Bu çabalardanişinize yarayan yeni şeyler öğrendiniz mi?
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
56
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
13) Başka söylemek istediğiniz bir şey var mı?
……………………………………………………………………………………….
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………