230

Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

  • Upload
    others

  • View
    14

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com
Page 2: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

GabrielGarciaMarquez

KoleraGünlerindeAşk

Page 3: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Kaçınılmazbirşeydi:Acıbademkokusuonamutsuzaşklarınyazgısınıanımsatırdıhep.DoktorJuvenal Urbino, yıllardır kendisi için önemini yitirmiş bir olayla ilgilenmek üzere koşup geldiği,hâlâ alaca ışığa gömülü odaya girdiği an ayrımına vardı bunun. Antilli göçmen, harp malulü,çocuk fotoğrafçısı, satrançta en yufka yürekli rakibi, bir altın siyanürüyle belleğinişkencelerindenkurtarmıştıkendini.Ölüyü, her zaman içinde yattığı portatif karyolada, zehri buharlaştırmak için kullanılmış olanküvetletabureninyanında,birbattaniyeyleörtülübuldu.Yerde,karyolanınayağınabağlı,boyluboyunca uzanmış, Danimarka cinsi, iriyarı, göğsü kar beyazı, kara bir köpek ölüsü, onunyanında da koltuk değnekleri vardı. Hem yatak odası, hem de laboratuvar işi gören boğucu,karmakarışık oda açık bir pencereden giren tan ışığıyla yeni yeni aydınlanmaya başlamıştı,amaölümüngücünüalgılamayayetecekkadar ışıkvardı içeride.Ötekipencerelerinaralıkları,odanın tümyarıklarıgibi,çaputlarla tıkanmışyadasiyahmukavvaylakapatılmıştı;bu,odanınağır havasını daha da yoğunlaştırıyordu. Üstü, etiketsiz şişeler, kavanozlara tıkabasa dolubüyük bir tezgâh, kırmızı kâğıtla kaplanmış sıradan bir ampulün altında soyuk soyuk olmuş,kurşun-kalay alaşımı iki küvet vardı. Tespit edici sıvıyla dolu üçüncü küvet ölünün yanındaduruyordu.Odanın dört bir yanına eski dergilerle gazeteler, üst üste yığılmış cam negatifler,kırık dökük eşyalar saçılmıştı, ama her şey özenli bir el tarafından tozdan korunmuştu.Pencereden giren hava çevreyi arıtmış olsa da, ayırt etmeyi bilen birinin farkına varabileceğimutsuz acıbadem aşklarının ılık külleri kalmıştı odada. Doktor Juvenal Urbino, burasınınTanrı'nın bağışlayıcılığına sığınarak ölmeye hiç de elverişli bir yer olmadığını, herhangi birönseziye kapılmaksızın, birkaç kez düşünmüştü. Ama zamanla, buraya egemen olandüzensizliğinYüceTanrı'nıngizlibiristencineboyuneğdiğinikabuletmiştisonunda.Bir polis komiseri, stajını belediye dispanserinde yapangencecik bir tıp öğrencesiyle birliktekendisinden önce gelmişti; Doktor Urbino gelinceye dek odayı havalandırıp ölünün üstünüörtenler onlardı, ikisi de onu, bu kez saygıdan çok başsağlığı dileği içeren bir ağırbaşlılıklaselamladılar;onunJeremiahdeSaint-Amour'laarkadaşlığınınderecesinibilmeyenyoktuçünkü.Ünlü hoca, her günkü genel klinik dersine başlamadan önce, her zaman tüm öğrencilerineyaptığı gibi, teker teker onların ellerini sıktı, sonra işaret ve başparmaklarının ucuyla birçiçekmişgibiörtününucunututtu,kutsayıcıbirpintilikleyavaşyavaşölüyüortayaçıkardı.Ölü,çırılçıplak, kaskatı, çarpık, gözleri açık, gövdesimorarmış, bir gece öncekinden elli yıl dahayaşlı gibiydi. Gözbebekleri saydam, sakalıyla saçları sarımsı, karnında boydan boya sicimledikilmiş eski bir yara izi vardı. Gövdesiyle kolları, koltuk değneği kullanmaktan, bir kürekmahkûmununki gibi gelişmişti, ama bacakları bir öksüzün bacakları gibiydi. Doktor JuvenalUrbino,ölümekarşıboşunabirsavaşımlageçenuzunyıllarboyuncaancak,birkaçkezyaptığıgibi,acılıbiryüreklebiranbaktıona."Ödlek,"dedi,"İşinenkötükısmıbitmişti."Ölününüstünüörttü,yenidenhocatavrınıtakındı.Biryılönce,üçgünsürenresmîbirjübileyleseksen yaşını kutlamış, yaptığı teşekkür konuşmasında bir kez daha emekliye ayrılmadürtüsüne karşı koymuştu. "Ölünce dinlenmeye bol bol vaktim olacak nasıl olsa. Amatasarılarımdahenüzhesabakalmıyorumbuolasılığı."Sağkulağınıngittikçedahaazişitmesine,adımlarınınkararsızlığınıgizlemekiçingümüşsaplıbirbastonadayanmasınakarşın,delikanlılıkyıllarındaki duruşunu koruyor, yeleğinin üstünden çaprazlama geçen altın köstekli keten takım

Page 4: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

elbiseler giyiyordu. Sedef rengi Pasteur sakalı, büyük bir özenle taranmış, düzgünce ortadanayrılmış aynı renk saçları kişiliğinin değişmez belirtileriydi. Onu her seferinde daha çokkaygılandıranbellekkaymalarını,kâğıtparçacıklarınaalelaceleçiziktirilmişnotlarlaolabildiğincegideriyordu;sonundabunotlarınhepside, tıkabasadoluçantasının içinerasgeleatılmışaraç-gereçler, ilaç şişeleri ve bir yığın başka şeyler gibi, ceplerinin içinde birbirine karışıyordu.O,yalnızca kentin en eski, en parlak hekimi değil, en zarif erkeğiydi aynı zamanda. Amagereğindençokgösterişlibilgisiveadınınsağladığınüfuzuhiçdeaçıkyürekliliklekullanmayışı,hakettiğindendahaazsevgikazandırmıştıona.Komiserle stajyer hekime verdiği buyruklar kesin ve ivediydi. Otopsiye gerek yoktu. Evinkokusu, ölüm nedeninin, küvette fotoğrafçılıkta kullanılan herhangi bir asidin açığa çıkardığısiyanürbuharlarıolduğunuanlamayayetiyordu.JeremiahdeSaint-Amour ise,yanlışlıklaböylebirşeyyapmayacakkadarçokşeybiliyordubukonuda.Komiser'induraksamasınıtipiközelliğiolan bir atılımla önledi: "Unutmayın ki, ölüm raporunu imzalayacak olan benim." Genç hekimhayal kırıklığına uğramıştı: Altın siyanürünün bir ceset üstündeki etkilerini inceleme fırsatını ogünedekhiçbulamamıştı.DoktorJuvenalUrbinoonudahaönceTıpFakültesi'ndegörmeyişineşaştı,amakolaycakızarıvermesinden,birdeAndlıvurgulamasından,onunkenteyenigeldiğinihemen anladı. "Aşk yüzünden delirenler hiç eksik olmaz burada; günün birinde size bu fırsatıverecek bir aşk delisi nasıl olsa çıkar," dedi. Ama bu sözleri söyler söylemez, anımsadığısayısız intiharlar arasından, bunun,mutsuzbir aşkın yol açmadığı tek siyanürle intihar vakasıolduğununfarkınavardı.Ozamansesininbildiktınısındabirşeydeğişti."Böyle bir durumla karşılaştığınızda, dikkat edin," dedi stajyere, "genellikle kalpte billurtanecikleriolur."Sonra, bir astıyla konuşurmuş gibi komiserle konuştu. Gömme işinin o gün öğleden sonra,büyük bir gizlilik içinde yapılması için bütün gerekli işlemlerin tamamlanmasını buyurdu."Belediye başkanıyla sonra görüşürüm," dedi. Jeremiah deSaint-Amour'un ilkel bir eli sıkılığıolduğunu, mesleğiyle, geçinebileceğinden çok daha fazla kazandığını, bu yüzden evdekiçekmecelerdenbirindecenazegiderlerinikarşılamayabolbolyetecekparasıolduğunubiliyordu."Amabulamazsanızda,önemiyok,"dedi,"bütüngiderleribenüstlenirim."Gazetelere,haberinonlarıhiçbirbiçimdeilgilendirmediğinidüşünsede,fotoğrafçınındoğalbirölümleölmüşolduğununsöylenmesinibuyurdu."Gerekirse,valiylebenkonuşurum,"dedi.Ciddi,yumuşak başlı bir adam olan komiser, hocanın yasalar konusundaki katılığının en yakınarkadaşlarınıbile çiledençıkardığınıbiliyordu;buyüzdende,gömme işini çabuklaştırmak içinyasal işlemleri kolayca atlamasına şaşmıştı. Razı olmadığı tek şey, Jeremiah de Saint-Amour'unkutsalgömütlüktegömülmesiiçinbaşpiskoposlakonuşmaktı.Komiser,küstahlığındanüzüntüduyarak,kendinibağışlatmayayeltendi."Anladığımagöre,buadambirermişti,"dedi."Dahadaazrastlananşey,"dediDoktorUrbino,"Tanrıtanımazbirermiş.AmabunlarTanrı’nınbileceğişeyler."Uzakta, sömürge kentinin öte yanında, katedralin büyük ayine çağıran çanları işitildi. DoktorJuvenal Urbino yarımay biçimindeki altın çerçeveli gözlüğünü taktı, ince köstekli, yayınabasılıncakapağıaçılansaatinebaktı:YedinciPazarayininikaçırmaküzereydi.Salonda parklardaki gibi tekerlekler üstüne konmuş kocaman bir fotoğraf makinesi,

Page 5: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

zanaatkârca boyanmış denizde günbatımı artalanı vardı; duvarlar önemli günlerde çekilmişçocukportreleriylekaplıydı:ilkkomünyon,tavşankılığı,mutludoğumgünleri.DoktorUrbinobuduvarların yıldan yıla, yavaş yavaş resimlerle örtüldüğünü görmüştü, akşamüstü satrançpartilerininderindüşüncelerisırasında;birçokkez,rasgeleportrelerdenoluşanbugalerinin,bubel bağlanamaz çocukların yönetip soysuzlaştıracakları, şimdiki görkeminin küllerinin bilekalmayacağı geleceğin kentinin tohumlarını içinde sakladığını düşünmüştü yüreği acıylaburkularak.Çalışma odasında bir deniz kurdunun pipolarıyla dolu bir kavanozun yanında bir satrançtahtasıylabitmemişbirsatrançoyunuduruyordu.Acelesine,içininkararmışlığınakarşın,DoktorUrbinoonuincelemeisteğinekarşıkoyamadı.Bununbirakşamöncekioyunolduğunubiliyordu;çünküJeremiahdeSaint-Amourbütünhaftaherakşamüçayrıkişiylesatrançoynuyor,amaherzamanoyunusonunadekgötürüyor,sonratahtaylataşlarıkutusunayerleştiriyor,kutuyudayazımasasınınbirçekmecesinekoyuyordu.DoktorUrbino,onunbeyaztaşlarlaoynadığınıbiliyordu,amabukez,dörthamledekesinlikleyenileceğiaçıktı. "Bir cinayetolsaydı, iyibir ipucuolurdubu,"dedikendikendine."Buustacatuzağıdüzenleyecektekbiradamtanıyorum."Kanınınsondamlasına dek çarpışmaya alışkın olan bu boyun eğmez askerin yaşamının son savaşımınıyarıdabırakmasınınnedeniniortayaçıkarmadanyaşayamayacaktıDoktorUrbino.Sabahınaltısındabekçi,sonturunuyaparken,sokakkapısınailiştirilmişnotugörmüştü:Kapıyıvurmadangirinvepolisehaberverin.Azsonrakomiser,stajyerhekimlebirliktekoşupgelmiş,ikisibirlikte,kuşkugötürmezacıbademkokusunakarşınbirdelilbulabilmekiçin,evdearaştırmayapmışlardı. Bitmemiş satranç partisini incelemekle oyalandığı birkaç dakika içinde komiseringözü, yazımasasının üstündeki kâğıtlar arasındaDoktor JuvenalUrbino'ya yazılmış bir zarfailişti; zarfın üstünde balmumundan öyle çok damga vardı ki, mektubu çıkarmak için yırtmakgerekti.Hekim, içeri dahaçok ışıkgirsindiye,pencereninkaraperdesiniaraladı, okunaklı biryazıyla önlü arkalı yazılmış on bir sayfaya önce çabucak bir göz attı; birinci paragrafıokuduğunda Yedinci Pazar ayinini kaçırdığını anladı. Soluk soluğa, ipin kaçırdığı ucunuyakalamak için birkaç sayfa geriye giderek okudu; bitirdiğinde çok uzaklardan ve çokzamanların ötesinden geri dönüyormuş gibiydi. Yatıştırmak için harcadığı çabaya karşınçöküntüsü gözle görülüyordu; dudakları tıpkı ölününki gibi morarmıştı, mektubu katlayıpyeleğinincebinekoyarkenellerinintitremesiniönleyemedi.Sonrakomiserlegençhekiminfarkınavardı,üzüntüsününsisleriarasındangülümsedionlara."Önemlibirşeyyok,"dedi."Sonistekleri."Bu sözlerin yalnızca yarısı gerçekti, ama onlar tümünün gerçek olduğuna inandılar; çünküDoktor Urbino yerinden oynamış bir döşeme taşını kaldırmalarını buyurdu onlara; kullanılakullanılaeprimişbirhesapdefterininarasındakasaanahtarlarınıbuldular.Sandıklarıkadarçokparasıyoktu,amacenazemasraflarıylaufaktefekbaşkagiderlerikarşılamayabolbolyetecekparası vardı. Doktor Urbino İncil okunmasından önce katedrale yetişemeyeceğinin o andabilincinevarmıştı."Sakallarımbittiğindenberiüçüncükezpazarayininikaçırıyorum,"dedi,"amaTanrıbağışlar."Böylece,bütünayrıntıları düzenlemek içinbir-iki dakikadahaoyalandı;mektubungizlerini biranöncekarısıylabölüşmeisteğinigüçlükleyenerek.KentteyaşayansayısızKarayipligöçmenehabervermeyiüstünealdı;içlerindeensaygıdeğer,enetkin,enköktencidavranmışolankişiye,hayal kırıklığına yenik düştüğü fazlasıyla açık olsa da, son saygı gösterisinde bulunmak

Page 6: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

isteyebileceklerini düşünerek. Aralarında ünlü profesyonellerden adları bilinmeyen oyuncularadek tüm satranç arkadaşlarıyla, daha az yakın olmakla birlikte, cenazesinde hazır bulunmakisteyebilecek öteki arkadaşlarına da haber verecekti. Ölünün mektubunu okumadan önce ilkbilenin kendisi olduğu sonucuna varmıştı, ama mektubu okuduktan sonra hiçbir şeyden emindeğildi. Ne olursa olsun, Jeremiah de Saint-Amour son bir pişmanlık ânı geçirmişse diyegardenyalardanbirçelenkgönderecekti.Cenazesaatbeştekaldırılacaktı;oensıcakaylardauygunsaattibu.Kendisinegerekduyacakolurlarsaonikidensonraogünmeslekteyirmibeşincigümüşyılını büyükbir şölenle kutlamaktaolansevgili öğrencisiDoktorLacidesOlivella'nın kırevindeolacaktı.Doktor Juvenal Urbino, ilk savaş yılları geride kalalı beri kolay bir alışkanlık içindesürdürüyorduyaşamını;eyaletteeşigörülmemişbirsaygınlıkkazanmıştı.Sabahlarıilkhorozlaröterken kalkıyor, o saatte gizli ilaçlarını almaya başlıyordu: gönül gücünü yükseltmek içinpotasyum bromür, yağmurlu havalarda kemiklerinin sızlamasına karşı salisilatlar, başdönmelerinekarşı çavdarmahmuzudamlası, iyiuyumak içindebeladon.Saatbaşı,gizli gizli,bir şey alıyordu, çünkü uzun hekimlik ve öğretmenlik yaşamı boyunca yaşlılığa karşı geçiciönlemleriçinreçeteyazmayaherzamankarşıolmuştu:Başkalarınınacılarınakatlanmak,kendiacılarınakatlanmaktandahakolaygeliyorduona.Buncakarışıkilaçalmaktanduyduğukorkuyuyenmek için cebinde her zaman kâfurulu bir sargı bezi bulunduruyor, kimse görmeden derinderin içine çekiyordu. Ölümünün eşiğine dek, pazartesinden cumartesine her gün saat tamsekizdeçalışmaodasındabirsaatoturupTıpOkulu'ndaverdiğigenelklinikdersinihazırlıyordu.Aynızamandaiyibirokuyucuydu;Paris'tekikitapçısınınpostaylagönderdiği,yada,İspanyoldiliyazınını Fransız yazını gibi dikkatle izlememesine karşın, kentteki kitapçının onun gibiBarcelona'danısmarladığıyeniyazınsalyapıtlarıokuyordu.Bukitaplarıhiçbirzamansabahlarıdeğil, öğle uykusundan sonra bir saat ya da geceleri uyumadan önce okuyordu. Çalışmasınıbitirince, banyoda, açık pencerenin önünde, temiz havanın geldiği yön o yön olduğundan, hephorozların öttüğü yöne doğru soluk alarak, on beş dakika soluk alma alıştırmaları yapıyordu.Sonrayıkanıyor,sakalınıdüzeltiyor,gerçekbirkolonyayla,FarinaGegenüberkolonyasıylabolbol ıslatıp yatıştırıyor, beyaz keten takımlarını, yeleğini, yumuşak şapkasını, keçi derisindenpotinlerini giyiyordu. Sekseninde de, kolera salgınından az sonra Paris'ten döndüğü zamankirahat davranışlarını, canlılığını sürdürüyordu; düzgün taranmış, ortadan ayrılmış saçları,madensi renginin dışında, tıpkı gençliğindeki gibiydi. Kahvaltısını evde ediyor, ama kendineözgübirperhizuyguluyordu:midesininsağlığı içinpelinotuçiçeklerinikaynataraksuyunu içiyor,yürekdaralmalarınıönlemekiçin,birbaşsarımsağındişlerinisoyarak,evdeyapılmışbirsomunekmekle birlikte, özenle çiğneyip birer birer yiyordu. Dersten sonra, kentle ilgili girişimleri,Katolikmilisler,sanatsalyadatoplumsalbuluşlarıylailgilibiruğraşıolurduçokkez.Öğle yemeklerini hemen hemen her zaman evde yer, avluya bakan terasta oturup düşleriçinde,mango yaprakları altında hizmetçilerin şarkılarını, sokak satıcılarının çığırtılarını, öğlesonu sıcağında kumsaldan yükselip evin çevresinde çürümeye yazgılı bir melek gibi kanatçırpanyağlımotorgürültüleriniişiterekondakikakestirirdi.Sonrabirsaatyenikitapları,özellikleromanlarlatarihselincelemeleriokur,yıllardırçevrenineğlencesiolanevcilpapağanaFransızcave şarkı dersleri verirdi.Saat dörtte, kocabir sürahi buzlu limonata içtikten sonra, hastalarınıziyaretegiderdi.Yaşınakarşın,hastalarınımuayenehanedekabuletmemektedireniyor,kentinheryerineyayagidilebilecekdenlibarışiçindeolduğuzamanlardanberihepyaptığıgibi,onlaraevlerindebakmayısürdürüyordu.

Page 7: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

İlk kez Avrupa'dan döndüğünden beri, iki doru atın çektiği, aileye ait bir kupa arabasıyladolaşıyordu; bu araba artık işe yaramaz olunca da, tek atlı bir faytonla değiştirdi onu; atarabaları dünyadan kalkmaya başlayıp kentte kalanların yalnızca turist gezdirmeye, bir decenazelereçelenk taşımayayaradıkları zamanda,modayakarşıbelli bir küçümsemeyle,onukullanmayı sürdürdü. Emekliliğe yanaşmasa da, onu yalnızca umutsuz hastalara bakmak içinçağırdıklarının farkındaydı, ama bunun da bir çeşit uzmanlık olduğunu düşünüyordu. Birhastanın nesi olduğunu görünüşünden anlayabiliyor, beratlı ilaçlara güvensizliği her seferindebirazdahaartıyor,cerrahininyaygınlaştığınıdehşetlegörüyordu."Bisturi,tıbbınbaşarısızlığınınen güçlü kanıtıdır," diyordu. Dar bir ölçütle, tüm ilaçların zehir olduğuna, besinlerin yüzdeyetmişininölümüçabuklaştırdığınainanıyordu."Neolursaolsun,"diyordusınıfta,"bilinençokazilaçvardır,onlarıdayalnızcabirkaçhekimbilir."Öğrencileringençlikcoşkularındanesinlenerek,kendisinin yazgıcı hümanizma diye tanımladığı bir tutumu benimsemeye vardırmıştı işi: "Kimolursa olsun, herkes kendi ölümünün sahibidir; o an gelip çattığında yapabileceğimiz tek şey,insanların korkusuz ve acısız ölmelerini sağlamaktır." Ama, yerel tıp folklorunun bir parçasınıoluşturanbuaşırıdüşüncelerekarşın,eskiöğrencileri,kendilerinikabulettirmişuzmanhekimlerbile olsalar, ona danışmayı sürdürüyorlardı; çünkü onun, o dönemde dendiği gibi, klinik gözüolduğunu teslim ediyorlardı. Sonuç olarak, değerli ve kendine özgü bir hekim olmuştu herzaman;müşterileride,VirreyesMahallesi'ndekisoyluevlerindeyoğunlaşmışlardı.Günleri öylesinedüzenliydi ki, akşamhastalarınıdolaştığı sırada,eşi, ivedibir durumortayaçıktığındaonanereyehabergöndereceğinibilirdi.Gençliğinde,akşamlarıevedönmedenönceCafe de la Parroquia'ya uğrardı. Satrancı, kayınbabasının iş ortakları ve bazı Karayipligöçmenlerle oynaya oynaya ilerletmişti. Ama yüzyılın başlarından bu yana Cafe de laParroquia'yagitmezolmuş,SosyalKulübündüzenlediğiulusalsatrançturnuvalarınıörgütlemekleuğraşmıştı. Jeremiah de Saint-Amour bu dönemde çıkagelmişti kente; daha o zaman koltukdeğnekleriyle ve çocuk fotoğrafçısı dükkânı olmaksızın. Aradan daha üç ay geçmeden de,satranç tahtası üstünde piyon sürmeyi bilen herkes tanımıştı onu; kimse onu yenmeyibaşaramamıştı çünkü.Satrancınbaşedilmezbir tutkuyadönüştüğüveonudoyuracakpekazrakibinkaldığıbirsıradaDoktorJuvenalUrbinoiçinonunlakarşılaşmakbirmucizeolmuştu.Onunsayesinde,JeremiahdeSaint-Amouraramızdaneyseoolabilmişti.DoktorUrbino,onunkim olduğunu, ne yaptığını, hangi onursuz savaşta sakatlanıp bezginleştiğini araştırmakzahmetinebilekatlanmaksızın,kayıtsızşartsızkoruyucusuolmuş,herşeydearkaçıkmıştıona.Son olarak, fotoğraf atölyesi açmak için ödünç para vermişti ona; Jeremiah de Saint-Amour,magnezyumlambasınınparıltısındanürkenilkçocuğunresminiçektiğiandanbaşlayarak,büyükbirtitizliklekuruşukuruşunaödemiştiborcunu.Her şey satranç yüzünden olmuştu. Önceleri, akşam saat yedide, yemekten sonraoynuyorlardı;rakibininapaçıküstünlüğündenötürühekimehaklıolarakayantajveriliyordu,amaikisi de eşit duruma gelinceye değin her seferinde azalıyordu bu avantajlar.Daha sonra,DonGalileo Daconte ilk açık hava sinemasını açınca, Jeremiah de Saint-Amour en şaşmazmüşterilerinden biri oldu; satranç partileri de, yabancı filmlerin ilk gösterimlerinden arta kalangecelerlesınırlandı.Böyleceöylesinedostoldularki,hekimsinemayaonunlabirliktegideroldu,amakarısı hiç gelmiyorduonunla; birazgüç tartışmaları gizleyecek sabrı olmadığından, birazda, salt sezgiye dayanarak, Jeremiah de Saint-Amour ona hiç kimseyle dost olamazmış gibigöründüğünden.Pazarları Doktor Urbino için farklı bir gündü. Katedralde büyük ayine katılıyor, sonra eve

Page 8: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

dönüp avluya bakan terasta dinleniyor, kitap okuyordu. Tanrı'nın gününde, çok seyrek, ancakçok ivedidurumlardahastabakmak içinevdençıkıyor, yıllardır, çokzorunluolmadıkçasosyalyükümlülüklerdekabuletmiyordu.OYedinciPazargünü,olağanüstübirrastlantıyla,azrastlanıriki olay bir araya gelmişti: bir dostunun ölümü ve seçkin bir öğrencisinin gümüş yılı. Bununlabirlikte, JeremiahdeSaint-Amour'un ölüm raporunu yazdıktan sonra, önceden tasarladığı gibidoğrucaevegidecekyerde,kendinimerakakaptırdı.Arabayabinerbinmez,ölününmektubunaçabucakbirgözattı,sonraarabacıyakendisinieskiköle mahallesinde karışık bir adrese götürmesini buyurdu. Bu karar alışkanlıklarına öylesineaykırıydı ki, arabacı, bir yanlışlık olmadığından emin olmak istedi. Yanlışlık yoktu: Adresdoğruydu;kimyazmışsaadresiçok iyibildiğinekuşkuyoktu.DoktorUrbino ilksayfayadöndü,üzücü açıklamalar seline bir kez daha kapıldı; umarsız bir kimsenin sayıklamaları olduğunakendiniinandırmışolmasaydı,buaçıklamalaroyaştabileyaşamınıdeğiştirebilirdi.Hava erkenden bozmaya başlamıştı; bulutlu ve serindi ama öğleden önce yağmur yağmatehlikesi yoktu. Arabacı kestirme bir yol bulabilmek için, sömürge kentinin taş döşeli engebeliyollarına dalıp çıkıyor, at kalabalığın ve Yedinci Pazar yortusu ayininden dönen dindartoplulukların kargaşasından ürkmesin diye sık sık durmak zorunda kalıyordu. Sokaklardakâğıttan çelenkler, müzik, çiçekler, balkonlardan şenliği seyreden renk renk şemsiyeli, muslingiysili kızlar vardı. Afrika palmiyeleriyle yeni sokak lambalarının karpuzları arasındanKurtarıcı'nın

1yontusununbellibelirsizseçilebildiğiKatedralMeydanı'ndaayinçıkışıbirotomobil

tıkanıklığınayolaçmıştı;saygınvegürültülüCafede laParroquia'daoturacak tekbiryerbileyoktu. Tek atlı araba, Doktor Urbino'nunkiydi; kentte tek tük kalmış öteki atlı arabalardan,parlaklığıhiçbozulmayanverniklenmişkörüğü,güherçiledenaşınmasındiyebronzdanyapılmışmaden kısımları, Viyana Operasının gala gecelerindeki gibi kırmızıya boyanmış, kabaralarıaltın yaldızlı tekerlekleri ve tekerlek çubuklarıyla ayrılıyordu. Dahası, en kibar aileler,arabacılarının temiz bir gömlek giymesiyle yetinirlerken, o kendi arabacısının solgun kadifeüniformaylasirktekihayvaneğiticilerigibisilindirşapkagiymesini istiyordu;bu,çağdışıolmanınötesinde, Karayiplerin en sıcak günlerinde bir acımasızlık olarak görülüyordu. Kente duyduğumanyaklığa varan sevgiye ve onu herkesten daha iyi tanımasına karşın, Doktor JuvenalUrbino'nun,pazargünkügibibirnedenle,kölemahallesininşamatasıarasınahiçduraksamadanatıldığıçokseyrekolmuştu.Arabacıadresibulmak içinsokaklardadönüpdurmak,birkaçkezbirilerinesormakzorundakaldı.DoktorUrbinobataklıklarınağırkokusunu,uğursuzsessizliğini,niceuykusuztansökümünde,avludakiyaseminlerinhoşkokusunakarışarakyatakodasınadekyükselen, yaşamıyla hiç ilgisi olmayan dünkü bir rüzgâr gibi geçtiğini duyumsadığı boğucukokusunu yakından tanıyordu. Ama araba, akbabaların kabaran denizin sürüklediği mezbahaartıklarıiçinbirbiriyleboğuştuklarısokaklarınçamuruiçindesarsılmayabaşlayınca,çokkezsılaözlemiyleyüceltileno iğrençkokudayanılmazbirgerçekliğedönüştü.GenelValilikkentinin taşevlerindenfarklıolarak,buradaevlerrenginiyitirmişahşaptanyapılmaveçinkodamlıydı;çoğu,İspanyollardanmiraskalanaçıktaakanpissuların taşarak içerigirmemesi içinkazıklarüstüneoturtulmuştu. Her şeyin acınası, bırakılmış bir görünümü vardı, ama pislik içindekitavernalardan, ne Tanrı'ya, ne de Yedinci Pazar yortusunun kurallarına aldıran yoksullarıncümbüşlü müziğinin patırtısı yükseliyordu. Sonunda adresi bulduklarında, arabanın arkasına,arabacının tiyatro kostümlerini andıran kılığını alaya alan bir sürü çıplak yumurcak takılmıştı;arabacı kamçısıyla onları kovalamak zorunda kalıyordu. Kendini özel bir ziyarete hazırlamışolanDoktorUrbino,yaşınınsaflığındandahatehlikelibirsaflıkolamayacağınıçokgeçanladı.

Page 9: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Dışarıdan bakıldığında, üstünde numarası olmayan evin, dantel perdeli pencereleri, eski birkilisedensökülmüşkapısındanbaşkaonudahaazmutluevlerdenayıracakhiçbirözelliğiyoktu.Arabacıkapınıntokmağınıvurduveancakadresindoğruolduğunuanladıktansonra,Doktor'unarabadan inmesineyardımetti.Kapıgürültüsüzceaçıldı; içerisininalacakaranlığında, tepedentırnağakaralarabürünmüş,birkulağınınarkasınakırmızıbirgültakılmışolgunbirkadınbelirdi.Yaşınakarşın, ki enaz kırkındaolmalıydı, altınpırıltılı acımasızgözleri, demirdenbirmiğferiandırankabarıkkıvırcıksaçlarıyla,yüksektenbakanbirzenci-beyazkırmasıydı.DoktorUrbino,fotoğrafçının atölyesindeki satranç partilerinin sisleri arasında daha önce birkaç kez görmüşolmasına,birkaçkezdesıtmanöbetinekarşıbir-ikikutukininreçetesiyazmışolmasınakarşın,tanımadıonu.Eliniuzattı;kadın,elsıkışmaktançok,içerigirmesineyardımetmekiçinonunelinielleriarasınaaldı.Salonda,birormanınhavasıvegörünmezmırıltısıvardı;hepsideyerliyerinekonmuşeşyalar,güzelnesnelerledoluydu.DoktorUrbino,geçenyüzyılınbirgüzpazartesinde,Paris'te, Rue Monmartre 26 numaradaki bir antikacı dükkânını, içinde hiçbir buruklukduymaksızınanımsadı.Kadınkarşısınaoturdu,anlaşılmasıgüçbir İspanyolca'ylakonuşmayabaşladı."Burasısizineviniz,Doktor,"dedi."Sizibukadarçabukbeklemiyordum."DoktorUrbinokendinisuçlanmışgibihissetti.Bütünyüreğiylebaktıona, tepeden tırnağayasiçindeoluşuna,soylukederinebaktıveziyaretininyararsızolduğunuanladı;çünkü,JeremiahdeSaint-Amour'unölümündensonraelinegeçenmektubundayazılı,gerekçesiaçıklanmışherşeyikendisinden çok daha iyi biliyordu. Gerçekten de öyleydi. Ölümünden birkaç saat öncesinedeğin onunla birlikteydi; tıpkı, devlet sırlarının bile herkesin ağzında olduğu o uyuşuk eyaletbaşkentindehiçkimsebilmeksizin,aşkaçokbenzeyenbirbağlılıkveyumuşakbirsevecenlikleneredeyseyirmiyılonunlabirlikteolduğugibi.Kadınındoğduğu,JeremiahdeSaint-Amour'unilkkaçakçılık yıllarını geçirdiği Port-au-Prince'te, bir serseriler barınağında tanışmışlar, bir yılsonrakadın,kısabirziyaret içinburayadekgelmiştiardından;oysa,aralarındakararlaştırmışolmasalar bile, buraya bütün bütün kalmak için geldiğini ikisi de biliyordu. Haftada bir gelipatölyeyi temizliyor,derleyiptopluyordu,amaenkötüdüşüncelikomşularbilegörünüşlegerçeğibirbirinekarıştırmıyorlardı,çünküherkesgibionlarda,JeremiahdeSaint-Amour'unsakatlığınınyalnızca yürümekle ilgili olmadığını sanıyorlardı. Doktor Urbino'nun kendisi de geçerli tıbbinedenlerden ötürü aynı şeyi düşünüyordu;mektupta kendisi yazmasaydı, hayatında bir kadınolduğuna dünyada inanmazdı. Ne olursa olsun, Doktor Urbino, içine kapanmış bir toplumunönyargılarının dışında kalan iki özgür ve geçmişi olmayan insanın, yasak bir aşkın tehlikesinigözealmalarınıanlamaktagüçlükçekiyordu."Oböyleistiyordu,"diyeaçıkladıkadın.Öteyandan,hiçbirzamanbütünüylekendisininolmayanbirerkeklepaylaştığı,birkaçkezanimutlulukpatlamalarıyaşadıklarıbugizlilik,istenmeyenbirdurumgibigörünmemiştiona.Tersine,yaşamonabununörnekbir durumolabileceğini kanıtlamıştı.Bir akşamönce, İtalyangöçmenDon Galileo Daconte, 17. yüzyıldan kalma bir manastırın yıkıntıları üstünde bir açık havasineması açtığından beri ayda en az iki kez yaptıkları gibi, ayrı ayrı sinemaya gitmişler,birbirlerinden uzakta oturmuşlardı. Geçen yıl moda olan, Doktor Urbino'nun da savaşınvahşetindenötürü yüreği burkularakokumuşolduğubir kitabadayalı bir filmgörmüşlerdi:BatıCephesindeYeniBirŞeyYok.Sonrageneatölyedebuluşmuşlardı;dalgın,üzgüngörünmüştüona Jeremiah de Saint-Amour; belki de çamurlar içindeki ölümcül yaralı sahnelerinden ötürü,diye düşünmüştü. Onu oyalamak için satranç oynamayı önermiş, gönlü hoş olsun diye kabuletmişti o da. Ama dalgın oynuyordu, beyaz taşlarla kuşkusuz; sonunda, dört hamlede

Page 10: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

yenileceğini kendisinden önce anlamış, onursuzca bırakmıştı oyunu. Doktor Urbino, o zaman,son satranç partisinde Jeremiah de Saint-Amour'un rakibinin, daha önce sandığı gibi generalJeronimoArgotedeğil,oolduğunuanladı."Ustacabiroyundu!"diyemırıldandı,şaşmış.Kadın, bu onurun kendisine değil ölümün sisleri arasında çoktan yolunu yitirmiş, taşlarıisteksizceoynatanJeremiahdeSaint-Amour'aaitolduğunubelirttiısrarla.Satrançpartisiyarıdakalınca, saat on biri çeyrek geçeye doğru -halk balosunun müziği susmuştu çünkü- ondankendisini yalnız bırakmasını istemişti. Doktor Juvenal Urbino'ya bir mektup yazmak istiyordu;yalnızca tanıdığıensaygıdeğer insandeğil,aralarındaki tekyakınlık,birbilimolarakdeğil,birmantıksöyleşisiolaraksatranç tutkusuolmasınakarşın,candandostuyduonun;böyledemekhoşuna gidiyordu. O zaman, Jeremiah de Saint-Amour'un çektiği işkencenin sonuna geldiğini,mektubu yazmak için gerekli olanın dışında yaşam süresi kalmadığını anlamıştı. Doktorinanamadıbuna."Demekbiliyordunuz!"diyebağırdı.Yalnız bilmekle kalmıyordu, diye doğruladı kadın, mutluluğu bulması için ona nasıl yardımetmişse,işkencedenkurtulmasıiçindeaynıaşklayardımetmişti.Sononbirayıböylegeçmiştiçünkü:acımasızbirişkence!"Habervermeliydiniz,"dediDoktor."Onabunuyapamazdım,"dedikadın,incinmiş,"onuçokseviyordum."HerşeyiöğrendiğineinananDoktorUrbino,böylebirşeyin,üstelikböylesineyalınbirbiçimdedilegetirildiğinihiçişitmemişti.Oandakihaliylebelleğinekazımakiçinbeşduyusuylabaktıona:Karagiysisiiçinde,solgun,zehirliyılangözleri,kulağınınarkasınasokulugüllebirırmakputunuandırıyordu. Çok eskiden, Haiti'nin ıssız bir kumsalında seviştikten sonra, yan yana, çıplakuzandıklarında, "Ben hiç yaşlanmayacağım," diye içini çekmişti Jeremiah de Saint-Amouransızın. Bunu, zamanın yıpratmasına karşı yiğitçe bir savaş önerisi gibi yorumlamış, ama odahaaçıkkonuşmuştu:Altmışyaşmagelinceyaşamınasonvermeyekesinkararlıydı.O yılın 23 Ocağında altmışını doldurmuş, o zaman, son sınır olarak kentin Kutsal Ruh'aadanmışenbüyükşenliğiolanYedinciPazaryortusununarifesinisaptamıştı.Biröncekigecenin,öncedenbilmediğihiçbirayrıntısıyoktu;sıksıkbundansözediyorlar,nekendisinin,nedeonundurduramadıklarıgünlerinkarşıdurulmazbirselgibiakışınabirliktedayanıyorlardı.JeremiahdeSaint-Amour, hiçbir anlamı olmayan bir tutkuyla seviyordu yaşamı; denizi ve aşkı seviyordu,köpeğiniveonuseviyorduvegünyaklaştıkça,ölümükendikararlaştırdığıbirşeydeğilmişde,amansızbiryazgıymışgibiumarsızlığayenikdüşüyordu."Düngeceonuyalnızbırakıpgittiğimde,artıkbudünyadanbirideğildi,"dedi.Köpeği alıp götürmek istemiş, ama Jeremiah de Saint-Amour, koltuk değneklerinin yanındauyuklayan köpeğe dalgın dalgın bakmış, parmaklarının ucuyla okşamıştı onu. "Üzgünüm,"demişti, "BayWoodrowWilsonbenimlegeliyor."Kendisimektubuyazarken,onuaçılır-kapanıryatağın ayağına bağlamasını istemiş, ama o, kaçıp kurtulabilsin diye yapmacık bir düğümatmıştı.Onakarşıdürüstolmayantekdavranışıbuydu;amaköpeğinyaşlıgözlerindesevdiğinianımsamaisteğihaklıçıkarıyordubudavranışını.DoktorUrbinoonunsözünükeserekköpeğinkurtulmadığını söyledi. "Öyleyse, istemediği için kurtulmamıştır," dedi. Buna sevindi, çünküöncekiakşamyazmayabaşladığımektuptanbaşınıkaldırıpbunuondanistediğizamanonason

Page 11: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kezbaktığıgibianımsamayıyeğliyorduölüsevgilisini."Birgülleanımsabeni,"demiştiona.Gece yarısından az sonra evine dönmüştü.Giyimli yatağa uzanıp sigaraları uç uca yakarakiçmiş,uzunveçetinolduğunubildiğimektubuyazması içinvakitbırakmıştıona.Saatüçtenazönce, köpekler ulumaya başladıklarında kahve yapmak için ocağa su koymuş, yas giysisinigiymiş,sonrabahçedensabahınilkgülünükoparmıştı.DoktorUrbino,birsüredir,buıslaholmazkadının anısını kolay kolay belleğinden silemeyeceğinin farkındaydı, nedenini de bildiğinisanıyordu:Ancakilkelerdenyoksunbirinsanacıyakarşıböylesinesaygılıolabilirdi.Ziyaretinin sonuna değin bunun başka kanıtlarını ortaya koydu. Doktor Urbinomektubun birparagrafından tersini anladığını sansa da, sevgilisine söz verdiği gibi, cenazeye gitmeyecekti;ardındangözyaşı dökmeyecek, ömrününgeri kalan yıllarını, içini bir kurt gibi kemirenanılarınateşinde için için yanarak heba etmeyecekti; yerli dulların çok kez yaptıkları gibi, dört duvararasına diri diri gömülüp kefen biçmeyecekti kendine. Mektupta açıklandığı gibi, o andanitibaren içindeki tüm eşyalarla birlikte artık kendisinin olan Jeremiah de Saint-Amour'un evinisatmayıdüşünüyordu; içindebirzamanlarmutluolduğuyoksullarınbuölümkapanında,ağlayıpsızlamadan,eskisigibiyaşamayısürdürecekti.Doktor Juvenal Urbino eve dönerken, bu tümce kafasına saplandı: "Yoksulların bu ölümkapanı." Bu niteleme boşuna değildi. Çünkü kent, onun kendi, zamanın kıyısında hiçdeğişmeden varlığını sürdürüyordu: içinde çiçeklerin paslandığı, tuzun bozulduğu, solmuşdefnelerle kokuşmuş bataklıklar arasında usul usul yaşlanmaktan başka, dört yüzyıldır hiçbirşeyin olmadığı, gece ürkülerine, ergenliğin yalnız nazlarına karşı duyarlıksız bir kent. Kışınansızın boşanan yıkıcı sağanaklar helaları taşırıyor, sokakları iç bulandırıcı bir çamuradönüştürüyordu. Yazın, evlerin damlarını söken, çocukları havaya uçuran deli rüzgârlarınkaldırdığı görünmez, kor gibi yakıcı bir toz, imgelemin en kuytu köşelerine bile doluyordu.Cumartesilerimelezyoksullarıalayı,evcilhayvanları,kapkaçaklarıyla,şamataiçindemukavvave tenekeden yapılmış kulübelerinden çıkıyorlar, sevinç çığlıklarıyla sömürge kentinin taşlıkumsalına yollanıyorlardı. En yaşlılarından bazıları birkaç yıl öncesine değin kızgın demirlegöğüslerine basılmış, krallığın köle damgasını taşıyorlardı. Hafta sonlarında çılgınca dansediyorlar, evde imbikten çekilmiş içkilerle zil zurna sarhoş oluyorlar, çalılıklar arasında uluortasevişiyorlar, pazar gece yarısı da, herkesin birbirine girdiği kanlı kavgalarla fandangolarınıdarmadağın ediyorlardı. Haftanın geri kalan günlerinde, satılabilecek ve satın alınabilecek nevarsa doldurdukları işportalarıyla, eski mahalle aralarına ve ara sokaklara sızan, ölü kentekızarmış balık kokan bir insan panayırı coşkunluğu, yeni bir yaşam esinleyen aynı taşkınkalabalıktıbu.İspanyol egemenliğinden bağımsızlık, daha sonra köleliğin kaldırılması, Doktor JuvenalUrbino'nuniçindedoğupbüyüdüğüsaygınyozlaşmasürecinihızlandırmıştı.Birzamanlarınsoyluaileleri, boşaltılmış kalelerinde sessizliğe gömülmüşlerdi. Savaş baskınlarıyla korsançıkarmalarında öylesine etkin olmuş taş döşeli sokaklarda balkonlardan ayrıkotları fışkırıyor,daha bakımlı konakların bile kireç duvarlarını çatlatıyorlardı; öğleden sonra saat ikide tekyaşambelirtisi,öğleuykusununyarıkaranlığındakibaygınpiyanoalıştırmalarıydı.İçeride,yatakodalarının günlük kokusuyla doyurulmuş serinliğinde, kadınlar güneşten, iğrenç bir bulaşıcıhastalıktan kaçar gibi kaçıyorlar, gündoğuşu ayininde bile yüzlerini dantel bir örtüyleörtüyorlardı. Sevişmeleri ağır ve zör, sık sık uğursuz önsezilerle tedirgindi; yaşam bitip

Page 12: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

tükenmez gibi görünüyordu onlara. Hava kararırken, o ağır günden geceye geçiş ânında,bataklıktan,biretobursivrisinekbulutuyükseliyor,bellibelirsizbirinsandışkısıkokusu,sıcakvehüzünlü,ruhunderinliklerindeölümünkesinliğiduygusunukıpırdatıyordu.Doktor Juvenal Urbino'nun, Paris'e özgü melankoli anlarında hep yücelttiği sömürge kentininyaşamıdabirbellekyanılgısındanbaşkabirşeydeğildi.Onsekizinciyüzyılda,herşeydenönceikiAmerika'nınenbüyükAfrikalıkölepazarıolmanınonursuzayrıcalığındanötürüKarayiplerinen zengin ticaretine sahipti. Bundan başka kent, yüzyıllardan beri süregelen ince yağmurlarıngerçeklik duygusunu altüst ettiği uzak ve buz gibi soğuk başkent yerine, buradan, dünyanınokyanusuna karşı yönetmeyi yeğ tutan Yeni Granada genel valilerinin alışılmış barınağıydı.Yıldabirkaçkez,Potosi'nin,Quito'nun,Veracruz'unürünleriyleyüklükalyonlardanoluşan filolarkörfeze yığılıyorlar, kent o dönemde parlak yıllarını yaşıyordu. 8 Haziran 1708 Cuma günü,öğleden sonra saat dörtte, o zamanın parasıyla yarımmilyar peso değerinde taşlar, değerlimadenlerle yüklü San José kalyonu, Cadiz'e doğru demir aldıktan hemen sonra, limanınağzından bir İngiliz filosu tarafından batırılmış, aradan iki yüzyılı aşkın bir süre geçmesinekarşın henüz kurtarılamamıştı. Kaptanın cesedinin kumanda yerinin yanında yüzdüğü,mercanlarındibindeyatanbuservet,anılaraboğulmuşkentinamblemiolaraktarihçilercesıksıkanımsatılmıştı.Körfezinöteyanında,meskenlerinbulunduğuLaMangakesiminde,DoktorJuvenalUrbino'nunevi, başka bir çağa aitti. Büyük, serin ve tek katlıydı; miyazına golüyle körfezdeki batıkgemilerinenkazınabakandoriksütunlu,revaklıbirterasıvardı.Zemin,girişkapısındanmutfağadek, satranç tahtası gibi siyah-beyaz taşlarla döşeliydi; bu yüzyılın başında yeni zenginlermahallesinikuranKatalonyalıustalarınortakzaafıolduğuanımsanmaksızın,DoktorUrbino'nunbüyüktutkusunayoruluyordu.Salongeniş,evintümügibiçokyüksektavanlıydı,sokağabakanboydanboyaaltıpenceresivardı; yemeksalonundan,sarmaşıcıdallar, salkımlarvebronzbirormandakırtanrılarınınflütüylebaştançıkmışgençkızlarınsüslediğikocamancamlıbirkapıylaayrılıyordu.Giriştekieşyalarıntümü,canlıbirnöbetçiyiandıranduvarsaatinevarıncayadekondokuzuncu yüzyıl sonlarından kalma gerçek İngiliz'di; avizeler damla kristalden yapılmıştı; heryandaSevrvazolarıylaçiçeksaksıları,kaymaktaşındanputheykelciklerivardı.AmabuAvrupalıuyumevingerikalanındasonaeriyor,bubölümlerdesorgunağacındankoltuklar,Viyanastilindesalıncaklı sandalyeler, yerli işçilik ürünü deri tabureler birbirine karışıyordu.Yatak odalarında,yataklardan başka, üstlerine ipek iplikle gotik harflerle sahibinin adı işlenmiş, kenarları renklipüsküllü, görkemli San Jacinto hamakları vardı. Yemek odasının yanında, başlangıçta galageceleri içindüşünülmüşolan,kenteünlüyorumculargeldiğindekonserverilenküçükbirmüziksalonu vardı.Ortamın sessizliğini artırmak için, taş döşemelerUluslararasıParisSergisi'ndenalınmış Türk haklarıyla kaplanmıştı; iyi düzenlenmiş plak rafının yanında son model birgramofonvardı;bir köşedebirManilaşalıylaörtülü,DoktorUrbino'nunyıllardırelini sürmediğibirpiyanoduruyordu.Evinheryanında,ayaklarıyeresağlambasanbirkadınınsağduyusuveözeniseziliyordu.Bununla birlikte, Doktor Urbino'nun yaşlılık gelip çatmadan önce tapınağı olan kitaplığın titizciddiliğievinbaşkahiçbiryerindegörülmüyordu.Orada,babasındankalmacevizyazımasasınınve kapitone deri koltuklarının çevresindeki duvarları, hatta pencereleri bile camekânlı kitapdolaplarıyla kaplatmış, koyun derisinden birörnek ciltli, sırtlarında yaldızlı harflerle adınınbaşharfleriyazılıüçbinkitabıneredeysedelicebirdüzenleyerleştirilmişti.Limanınhayhuyununvepiskokularınıninsafınakalmışolanötekiodalarıntersine,kitaplıktaherzamanbirmanastırın

Page 13: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

gizliliğivekokusuvardı.Karayipler'in,gerçektevarolmayanserinliğin içerigirmesi içinkapıvepencerelerin açılmasını öngören boşinanıyla doğup yetiştirilmiş olan Doktor Urbino'yla karısı,önceleri kapalı kalmaktan yüreklerinin daraldığını hissetmişlerdi. Ama sonunda Romalılarınsıcağa karşı uyguladıkları yöntemin yararına inandılar: ağustosun bunaltıcılığında, sokaklarınyakıcı havası içeri girmesin diye evleri kapalı tutmak, gece rüzgârlarına karşı da ardına dekaçmak.DoktorUrbino'nuneviozamandanberiLaManga’nınamansızgüneşinde,enserinevolagelmişti; yatakodalarının loşluğundaöğleuykusunayatmanın,NewOrleans'tangelenağır,külrengiyükgemilerinin,yandançarklıırmakgemilerinin,günbatımındaışıklarıyanmış,körfezindurgunpisliğinimüziktenbirdümensuyuylaarıtarakgeçişiniseyretmenintadınadoyumolmazdı.Aralıktanmartadeğinkuzeydenesenalizerüzgârlarıdamlarıuçurduğu,içerisüzülecekbirdelikbulmakiçinaçkurtlargibievlerinçevresindedönendiğindede,DoktorUrbino'nunevi,evlerineniyi korunanıydı. Bu temeller üstünde kurulmuş bir evliliğin mutlu olmaması için herhangi birnedeninolabileceğikimseninaklınagelmemişti.Oysa,DoktorUrbinoosabahsaatondanönce,yalnızcaYedinciPazarayininikaçırmasınayolaçmaklakalmayıp,herşeyinçoktantüketilmişgöründüğübiryaştaonudeğiştiripbambaşkabirinsanadönüştürebilecekikiziyarettenaltüstolmuşevedöndüğündehiçdemutludeğildi.DoktorLacides Olivella'nın akşam yemeği vakti gelinceye dek biraz kestirmek istiyordu, amahizmetçileritelaşiçindebuldu:Kanatlarınıkırpmakiçinkafestençıkardıklarızamanuçupmangoağacınınenyüksekdalmakonmuşolanpapağanıyakalamayaçalışıyorlardı.Tüyleriyolunmuş,kaçık bir papağandı bu: Konuşması istendiğinde konuşmuyor, en olmayacak durumlardakonuşuyordu ancak; o zaman da, insanlarda pek de sık rastlanmayan bir açıklık vemantıklayapıyordubunu.DoktorUrbino'nunkendisieğitmiştionu;buda,ailedehiçkimsenin,çocuklarınbileküçükkenhiçbirzamansahipolmadıklarıbirayrıcalıksağlamıştıona.Yirmiyılıaşkınbirsüredirevdeydi;kimsededahaöncekaçyılyaşamışolduğunubilmiyordu.Hergün,öğleuykusununardından,DoktorUrbino,evinenserinyeriolan,avluyabakanterastaonunlabirlikteoturuyordu;öğretmetutkusununençetinyollarınabaşvurmuştu;öylekipapağan,tıpkıbirakademisyengibikonuşmayıöğrenmişti.Sonra,erdemliliktenkaynaklananbirkötülükle,ona,Latinceayineeşliketmeyi,Mattaİncilin'denseçilmişbazıparçalarıöğretmiş,dörtaritmetikişleminiboşyerekafasınasokmayaçalışmıştı.SonAvrupayolculuklarındanbirindendönerken,ilkborulugramofonla,gününmodasıbirçokplak,buaradasevdiğiklasikbestecilerinplaklarınıgetirmişti.GeçenyüzyıldaFransa'daensevilenYvetteGilbertveAristideBruant’ınşarkılarını,ezberlesin diye, günlerce, bazen aylarca dinletmişti papağana. Şarkıları, Yvette Gilbert'inse,kadın sesiyle, Aristide Bruant'ınsa, tenor sesiyle söylüyor, sonra da, hizmetçilerin onunFransızca şarkı söylediğini işittikleri zaman koyverdikleri kahkahaların ustaca bir yansısı olanşirretçe kahkahalar atıyordu. Ünü öylesine uzaklara yayılmıştı ki, zaman zaman ırmakgemileriyle iç bölgelerden gelen bazı seçkin ziyaretçiler onu görmek için izin istiyorlardı; birseferinde New Orleans'tan gelen muz gemileriyle oradan geçen birçok ingiliz turistlerininbazıları, fiyatıneolursaolsun,onusatınalmak istemişlerdi.Amapapağanınününündoruğunaulaştığı gün, Cumhurbaşkanı Mario Fidel Suarez'in kabinesinin bütün bakanlarıyla tam takım,ünününgerçekolupolmadığınıanlamak içinDoktorUrbino'nunevinegeldiklerigündü.Öğledensonrasaatüçedoğru,akkorhalinegelmişağustosgöğüaltında,üçgünlükresmîgeziboyuncaçıkarmadıklarısilindirşapkaları,yünlükumaştanredingotlarıiçindebunalmış,geldiler;geldiklerigibidemerak içindegeridönmekzorundakaldılar;çünküpapağan,umutsuz ikisaatboyunca,tüm yalvarıp yakarmalara, tehditlere, karısının akıllıca öğütlerine karşın bu korkulu ziyaret

Page 14: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

konusunda direnmiş olan Doktor Urbino'nun herkesin içinde düştüğü utanca karşın, tek birsözcükbilesöylememişti.Papağanın bu tarihsel küstahlıktan sonra da ayrıcalıklarını sürdürmesi, kutsaldokunulmazlığının son kanıtı olmuştu. Başka hiçbir hayvanın eve girmesine izin verilmemişti;bütün bütün yitip gittiğine inanıldığından üç-dört yıl sonra mutfakta yeniden ortaya çıkankaplumbağa dışında. Ama o canlı bir varlık değil, hiç kimsenin nereye gittiğini bilimsel olarakbilmediği madensel bir uğurluk sayılıyordu. Doktor Urbino hayvanlardan nefret ettiğini itirafayanaşmıyor, karısından başka birçoklarını inandıran bin-bir çeşit bilimsel martavallar, felsefibahanelerle gizlemeye çalışıyordu bunu. Hayvanları aşın derecede sevenlerin insanlara enbüyük kötülükleri yapabileceklerini söylüyordu. Köpeklerin sadık değil, uşak ruhlu olduklarını,kedilerin fırsatçı ve hain, tavuskuşlarının ölüm muştucusu olduklarını, kakatuların

2 can sıkıcı

süslerden başka bir şey olmadıklarını, tavşanların açgözlülüğe kışkırttıklarını,maymunlarınkösnüllükbulaştırdıklarını, horozlarınsa lanetli olduklarını, çünkü İsa'nın üç kezyadsınmasınayardımettiklerinisöylüyordu.Oysa, FerminaDaza, o sıralarda yetmiş iki yaşında ve bir zamanlardaki ceylan yürüyüşünüyitirmiş olan karısı, ekvator bölgesinde yetişen çiçeklere ve evcil hayvanlara tapıyordu;evliliklerinin ilk zamanlarında akıl almaz sayıda evcil hayvan beslemek için kocasıyla çiçeğiburnundaki aşklarından yararlanmıştı. Başlangıçta Roma imparatorlarının adlarını taşıyanDalmaçya cinsi üç köpeği vardı; Mesalina adlı bir dişinin lütfuna ermek uğruna birbirleriniparçalamışlardı; (dişi köpek Mesalina adını onurla taşıyordu, çünkü yavruların dokuzunudoğurmadanonunagebekalıyordu.Sonrasırakedileregeldi:kartalbakışlı,firavunduruşluSinakedileri, şaşı gözlü Siyam kedileri, yatakların üstünden hayaletler gibi geçen, oynaşırkençıkardıkları seslerlegeceleri altüst edenkırmızı gözlü saraylı İran kedileri.Birkaç yıl avludakimangoağacınabelindenzincirlenmiş,Amazoncinsibirmaymunuolmuştu;BaşpiskoposAbdulioRey'eşaşılasıbenzeyişinden,onunkigibisafgözlerinden,anlamlıellerindenötürübellibiracımaduygusu uyandırıyordu; ama Fermina Daza’nın onu azat etmesinin nedeni, bayanlarcaonurlandırılmaktanhoşlanmakgibikötübiralışkanlığıolmasıydıdahaçok.Koridorlardaki kafeslerde çeşit çeşit Guatemala kuşları, önsezili balaban kuşları, kocamansarı ayaklı bataklık balıkçılları, çiçekliklerdeki anturyumları

3 yemek için pencerelerden bakan

gençbirgeyikvardı.Soniçsavaştanazönce,papanınolasıbirziyaretindenilkkezsözedildiğisırada,Guatemala'danbircennetkuşugetirmişler,amakuşungelmesiyleülkesinegeridönmesibirolmuştu;çünküPapalıkziyaretininduyurusununkomplocuLiberalleriyıldırmakiçinhükümetinbaşvurduğu bir tertip olduğu anlaşılmıştı. Bir kez de,Curazao kaçakçı yelkenlilerinden, içindealtı kokulu karga bulunan bir tel kafes satın almışlardı. FerminaDaza’nın çocukluğunda babaevindesahipolduğu,evlenincedesahipolmakistediklerininaynıydıbukargalar.Amahiçkimse,eviölümcülkokulanyladolduransüreklikanatçırpışlarınakatlanamadı.Dörtmetreuzunluğundabir de boa yılanı getirmişlerdi; ona istediklerini yaptırıyorlar, korkunç soluğuyla yarasaları,semenderleri,yağmuraylarmdaevedoluşançeşitçeşitzararlıböceklerikorkutuyorlardı,ama,yılanınpusuyayatmışbiravcınınsoluklarınıandıransoluklarıyatakodalarınınkaranlığınıaltüstediyordu. O dönemde mesleki yükümlülükleri için öylesine aranan, toplumsal ve kültüreletkinliklerine alabildiğine dalmış olan Doktor Juvenal Urbino'ya, karısının, onca iğrenç yaratıkarasında,Karayiplerçevresininyalnızcaengüzeldeğil,aynızamandaenmutlukadınıolduğunuvarsaymakyetiyordu.Amayağmurlubirakşam,tüketicibirgününsonundaevdekarşılaştığıbir

Page 15: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

felaketgerçekleyüzyüzegetirdionu.Salondangözalabildiğinebirkangölüüstündeyüzenbirölü hayvanlar dizisi uzanıyordu. Ne yapacaklarını bilmeksizin sandalyelerin üstüne tırmanmışhizmetçiler,katliamınpaniğindenhâlâkurtaramamışlardıkendilerini.Olan şuydu: Ansızın bir kuduz nöbetiyle çılgına dönen Alman mastılardan biri önüne çıkanbütünhayvanlarıparçaparçaetmiş,sonundakomşuevinbahçıvanıkarşısınaçıkmayürekliliğinigöstererek bıçak darbeleriyle öldürmüştü onu. Kaç hayvanı ısırdığı ya da yeşil salyasıylabulaştırdığı bilinmiyordu; bu nedenle Doktor Urbino sağ kalanların tümünün öldürülmesini,cesetlerin uzak bir tarlada yakılmasını buyurdu;MisericordiaHastanesi'nden de evin tepedentırnağadezenfekte edilmesi için yardım istedi. İçlerinde tek kurtulan uğur getiren kaplumbağaolmuştu;hiçkimseonunfarkınavarmamıştıçünkü.FerminaDaza, eve ilişkin konularda ilk kez kocasına hak verdi, uzun süre hayvanlardan sözetmektenkaçmdı.Linneo'nunDoğaTarihîninçerçeveletipsalonunduvarlarınaastırdığırenkliresimleriyleavundu.Birsabaherkendenhırsızlarbanyonunpenceresinikırıpbeşkuşaktanberikalıtyoluylageçengümüştakımlarıalıpgötürmeselerdi,belkidebirdahaevdehayvangörmeumudunuyitirecekti.Doktor Urbino, pencerelerin halkalarına çifte kilit takmış, kapıları kol demirleriyle içeridensağlamlaştırmış, değerli şeyleri kasaya saklamış, geç de olsa, savaştaki gibi tabancasınıyastığın altına koyma alışkanlığını edinmişti. Ama bir kurt köpeği alınmasına karşı çıkmıştı;aşılıdaolsaaşısızda,bağlıdaolsaçözükde,hırsızlaronusoyupsoğanaçevirselerbile."Bueve,konuşmayıbilmeyenhiçbiryaratık"giremez,"demişti.vBunu, bir kez daha bir köpek almakta direnen karısının kurnazlıklarına bir son vermek içinsöylemişti; bu acele genellemenin yaşamınamal olacağını aklının ucundan bile geçirmeksizin.Hırçın kişiliği yılların geçişiyle yumuşamış olan Fermina Daza, kocasının bu sözlerininsakmımsızlığını fırsat bildi: Hırsızlık olayından birkaçay sonra, Curazao yelkenlilerinebaşvurarakParamaribocinsi soylubirpapağansatınaldı;papağangemiciargosundanbaşkabir şey bilmiyordu, ama bunları öyle insansı bir sesle söylüyordu ki, on iki centavoluk yüksekfiyatınadeğiyordu.İyi cinsbir papağandı; göründüğündendahahafifti, başı sarı, dili karaydı; neftyağı fitille bilekonuşmayı öğrenemeyenmangrov cinsi papağanlardan onu ayıran tek şeydi bu. Davayı tamanlamıyla yitirmiş olan Doktor Urbino karısının kurnazlığına boyun eğdi, hizmetçilerin şaşkınadöndürdükleri papağanın gelişmesinden duyduğu zevke kendisi de şaştı. Yağmurlu öğlesonlarında, tüylerinin sırılsıklam olmasından duyduğu sevinçle dili çözülüyor, eskiye ait, evdeöğrenmiş olamayacağı ve sanıldığından daha da yaşlı olduğunu düşündüren tümcelersöylüyordu. Doktor Urbino'nun son kuşkuları da, hırsızlar çatının yuvarlak pencerelerindenbirindenbirkezdahaevegirmeyekalkıştıklarıgeceyokoldu;papağan,sahicibirçobanköpeğigibihavlayıp,hırsızlar,hırsızlar,hırsızlardiyebağırarakkorkutmuştuonları:evdeöğrenemediğiiki kurtarıcı önlem. O zaman Doktor Urbino papağanın sorumluluğunu üstlenmiş, hintkirazıağacınınaltında,içindebirisu,biridemuzezmesiiçinikikapbulunanbirtünek,taklaatsındiyedebirtrapezyaptırttı.Gecelerinsoğuduğu,kuzeyrüzgârlarındanötürükötühavanındayanılmazolduğu aralıktanmarta kadar, Doktor Urbino, papağanın kronik sakağı hastalığının insanlarınsolumasına zararlı olabileceğinden kuşku duymasına karşın, üstü bir örtüyle örtülü bir kafesekoyarakyatakodasına taşıyorduonu.Uzunyıllarkanatlarınıkırpmışlar,eğribacaklı,yaşlıbirbinicininçarpıkadımlarıylacanınınistediğigibidolaşmasınaizinvermişlerdi.Amabirgünmutfak

Page 16: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kirişinin üstünde akrobasi gösterileri yapmaya kalkışınca, anlaşılmaz gemici argosuyla,"kurtarın" diye çığlıklar atarak ocakta kaynayan et tenceresinin içine düştü; büyük bir şanseseri,aşçıkadın,haşlanmış,tüysüz,amacanlıçıkardıonu.Ogündensonrada,kafesekonanpapağanların öğrendiklerini unuttuklarına ilişkin yaygın inanca karşın, gündüzleri de kafestetutmayabaşladılaronu;saatdörtteortalıkserinleyince,DoktorUrbino'nunterastakidersleriiçinçıkarıyorlardıdışarı.Kanatlarınınçokfazlauzadığınıkimsezamanındafarketmemişti;osabahtamkısaltırlarken,papağankaçıphintkirazıağacınıntepesinekonmuştu.Tam üç saat onu yakalamayı başaramadılar. Hizmetçiler, çevredekilerin yardımıyla onuağaçtan indirmek için her türlü hileye başvurdular, ama dik başlı papağan yerindenkımıldamamakta direniyor, gülmekten katıla katıla, "Yaşasın Liberal Parti, Allah kahretsin,yaşasınLiberalParti,"diyebağırıyordu;kafayıbulmuşenazdörtsarhoşunhayatınamalolmuşgözü pek bir bağırıştı bu. Doktor Urbino yapraklar arasında güçlükle seçebildi onu; önceİspanyolca, sonra Fransızca, hatta Latince kandırmaya çalıştı; papağan ona hep aynısözcüklerle, aynı vurgu ve ses tonuyla yanıt veriyor, ama ağacın tepesinden kımıldamıyordu.Kimseninonu iyiliklekandıramayacağınakaniolunca,DoktorUrbino, sonzamanlardakamusaloyuncağıolanitfaiyedenyardımistenmesinibuyurdu.Gerçekten,kısabirsüreöncesinedek,yangınlargönüllülerce,bulunabilenduvarcıiskelelerivesu kovalarıyla söndürülüyordu, ama yöntemleri öylesine düzensizdi ki, kimi zaman yangındandaha zararlı oluyordu. Ama bir yıldır, Doktor Urbino'nun onur başkanı olduğu Kamu İşleriniDüzeltme Derneği'nin başarılı bir bağış kampanyası sayesinde, profesyonel bir itfaiyebölüğüyle, sirenli, çanlı, yüksek basınçlı iki hortumu olan bir sarnıçlı itfaiye arabası vardı. Osıralardabunlaröylemodaydıki,okulda,kiliselerinalarmçanlarınınçalındığınıişitinceçocuklaritfaiyecilerin ateşle savaşımını görmeye gitsinler diye derslere ara veriliyordu. Önceleriyaptıklarıtekşeybuydu.AmaDoktorUrbino,belediyeyetkililerine,Hamburg'da,itfaiyecilerinüçgün süren bir kar yağışının ardından, mahzende donmuş buldukları bir çocuğu yaşamadöndürdüklerini gördüğünü anlattı. Bir kez de, onların,Napoli'nin ara sokaklarından birinde birbinanın onuncu katındaki bir balkondan tabut içinde bir ölü indirdiklerini görmüştü; yapınınmerdivenleri öylesine dolambaçlıydı ki, aile tabutu dışarı çıkaramamıştı. Böylece, yerelitfaiyeciler kilit kırmak ya da zehirli yılanları öldürmek gibi başka ivedi işler görmeyi deöğrendiler.TıpOkulu'ndaonlariçinküçükkazalardaözelilkyardımkursudüzenledi.Bunedenle,bir beyefendinin erdemlerine sahip olan seçkin bir papağanı ağaçtan indirmek lütfundabulunmaların istemek tuhaf kaçmazdı. Doktor Urbino: "Söyleyin onlara, masraflar benden,"demişti.Sonra,akşamyemeği içingiyinmeyeyatakodasınagitti.Doğrusu,JeremiahdeSaint-Amour'unmektubunun ağırlığı altında öylesine ezilmişti ki, papağanın yazgısı o anda pek deilgilendirmiyorduonu.Fermina Daza, bol, dökümlü, düşük belli gömlek tipi ipek bir elbise giymiş, boynuna farklıboydaaltısırauzungerçekbirincigerdanlıktakmıştı;ayaklarında,yaşıartıkbutüraşırılıklaraelvermediğindenancakçokönemlidurumlardagiydiği yüksek topuklusatenayakkabılarvardı.Bumodaya uygun giysi, saygın bir büyükanne için uygun görünmüyordu, ama iri kemikli, hâlâince, dik bedenine, tek bir yaşlılık lekesi bile bulunmayan yumuşak ellerine, yanaklarınınhizasında kesilmiş, çelik mavisi, yana taranmış saçlarına çok yakışıyordu. Düğün resmindengeri kalan tek şey, duru badem gözleri, doğuştan kibiriydi, ama yaşın alıp götürdüklerinikişiliğiyle gideriyor, çabasıyla aşıyordu. Kendini iyi hissediyordu: Demir korselerin, daracıkbellerin,kumaşhileleriyleyükseltilmişkalçalarınçağıçoktangeridekalmıştı.Zevklesolukalan

Page 17: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

özgürleşmişbedenler,nasılsalaröylegörünüyorlardı.Yetmişikiyaşındabile.DoktorUrbino, onu tuvaletmasasının önünde oturmuş, elektrikli vantilatörün ağır ağır dönenpervanelerialtında,çuhadanyapılmabirmenekşeylesüslü,çanbiçimişapkasınıgiyerkenbuldu.Yatak odası geniş ve aydınlıktı; pembe cibinlikle korunmuş bir İngiliz yatağı vardı; avludakiağaçlara bakan iki açık pencereden, yağmur sıkıntısının tedirgin ettiği ağustosböceklerininşamatası geliyordu. Balayından döndüğünden bu yana, FerminaDaza kocasının giysilerini birgece önceden, zamana ve duruma uygun olarak seçer, banyodan çıkar çıkmaz hazır bulsundiyedüzenlibirbiçimdesandalyeninüstüneyerleştirirdi.Giyinmesineyardımetmeye,sonundaonu kendisi giydirmeye ne zaman başladığını anımsamıyordu; başlangıçta bunu sevgidenyapıyordu,amayaklaşıkbeşyıldır kendibaşınagiyinemediği içinneolursaolsunonayardımetmekzorundaydı.Evliliklerininaltınyılınıkutlamışlardıvebirbirleriolmaksızınyadabirbirlerinidüşünmeksizin bir an bile yaşayamıyorlardı; yaşlılıkları ilerledikçe de bunun daha az bilincinevarıyorlardı.Hiçbiribukarşılıklıköleliğinsevgiyemiyoksarahatlığamıdayandığınıbilmiyordu,amaellerini yüreklerine koyuphiçbir zaman sormamışlardı bu soruyu kendi kendilerine; çünküikisi de yanıtını bilmezden gelmeyi yeğlemişlerdi hep. Fermina Daza, kocasının adımlarınınyavaş yavaş dengesizleştiğini, ruhsal durumunun ani değişikliklerini, bellek boşluklarını, sonzamanlarda uykuda hıçkırma alışkanlığını yavaş yavaş keşfetti, ama onları son soluğunkaçınılmazbelirtileriyledeğil,çocukluğamutlubirgeridönüşleözdeşleştiriyordu.Buyüzden,güçbir yaşlı gibi değil, yaşlı bir çocuk gibi davranıyordu ona; bu aldanış ikisi için de Tanrı'nın birlütfuydu,çünküonlarıacımaduygusundankurtarmıştı.Evliliğinbüyükfelaketlerindenkaçınmanın,günlükküçükmutsuzluklarıgidermektendahakolayolduğunubilselerdi,yaşamikisiiçindeçokdahabaşkaolurdu.Amabirlikteöğrendikleribirşeyvarsa,oda,bilgeliğinbizeartıkhiçbirşeyeyaramadığıbirzamandageldiğiydi.FerminaDaza,kocasınınneşeliuyanışlarınayıllardırgönülsüzcekatlanmıştı.Kendisi,uğursuzönsezilerledoluyeni bir sabahın kaçınılmazlığıyla yüz yüze gelmemek için uykunun son ipliklerine sıkı sıkıtutunuyordu; oysa kocası yeni doğmuş bir bebeğin masumluğuyla uyanıyordu: Her yeni gün,insanın fazladankazandığıbirgündü.OnunhorozlarlabirlikteuyandığınıhissediyorduFerminaDaza; ilk yaşam belirtisi, o da uyansın diye bile bile yapılmış gibi görünen hiç nedensiz biröksürük oluyordu.Yatağın yanında olması gereken terliklerini el yordamıyla ararken, salt onutedirgin etmek için homurdandığını duyuyordu. Karanlıkta el yordamıyla banyoya doğruyollandığını duyuyordu. Çalışma odasında bir saat kaldıktan sonra, kendisi yeniden uykuyadaldığı sırada, onun giyinmek için döndüğünü duyuyordu; ışığı yakmıyordu ama. Bir kez, birtoplantıda, bir salon oyunu oynarken, kendisini nasıl tanımladığını sormuşlardı ona; "Benalacakaranlıkta giyinen bir adamım," demişti o da. Fermina Daza, bu gürültülerin hiçbirininkaçınılmaz olmadığını, onun bile bile tersine inanıyormuş gibi davrandığını biliyordu; tıpkıkendisinin uyanık olmasına karşın, uyanık değilmişçesine davrandığı gibi. Kocasının nedenleriaçıktı: Onun varlığına, diri ve aydınlık varlığına hiçbir zaman o kaygı anlarındaki kadargereksinmeduymuyordu.Birdansçıduruşuyla,birelialnındauyurken,hiçkimseFerminaDazakadar zarif olamazdı; ama hiç kimse de, uyumadığı halde uyuduğunu sanma duygusubozulduğundaonunkadaryırtıcıolamazdı.DoktorUrbino,onun,yaptığıenufakgürültüyübilekolladığını, hatta sabahın beşinde kendisini uyandırdığı için suçlayacak birisinin varlığındanmemnun bile olduğunu biliyordu. Bu öylesine doğruydu ki, terliklerini, her zamanki yerindebulamadığı seyrek durumlarda karanlıkta el yordamıyla ararken, karısı birden yarı uykulu birsesle: "Dün akşam banyoda bırakmıştın onları," diyordu hemen. Sonra, öfkeli, uyanmış bir

Page 18: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

seslehomurdanıyordu:"Buevinenkötüyanıbu;insanuykubileuyuyamıyor."Sonra karısı yatakta yeniden dönüyor, kendi kendine karşı bile en küçük bir acımaduymaksızın, günün ilk zaferini kazandığı için mutlu, ışığı yakıyordu. Temelde ikisi için desöylencesel, saptırılmışbir oyundubu, amaböyleolduğu içinde, yatıştırıcıydı: evlilikteaşkınsayısıztehlikelizevklerindenbiri.Amabuküçükoyunlardanbiriortakyaşamlarınınilkotuzyılınısonaerdiriyorduazkalsın;birgünbanyodasabunolmamasıyüzünden.Alışılmış yalınlığıyla başlamıştı her şey. Doktor Juvenal Urbino henüz kendi kendineyıkanabildiğigünlerde,banyodanyatakodasınadönmüş,ışığıyakmadangiyinmeyebaşlamıştı.Karısıosaatte,herzamankigibi,dölyatağıılıklığıiçinde,gözlerikapalı,hafifhafifsolukalarak,kolu kutsal bir danstaki gibi başının üstünde, yatıyordu. Ama her zamanki gibi yarı uyanıktı;kocası da biliyordu bunu.Karanlıkta uzun süren bir kolalı çarşaf hışırtısının ardından,DoktorUrbinokendikendinesöylendi:"Birhaftadırsabunsuzyıkanıyorum."O zaman karısı uyandı, anımsadı ve bütün dünyaya ateş püskürdü; çünkü gerçekten debanyoya sabun koymayı unutmuştu. Üç gün önce duşun altındayken sabun kalmadığını farketmiş, sonra koymayı düşünmüş, ama ertesi güne dek unutmuştu. Üçüncü gün aynı şeyolmuştu.Kocasının,onunsuçunuağırlaştırmakiçinsöylediğigibibirhaftaolmamıştıgerçekte."Amabirhaftadırbenhergünyıkanıyorum,"diyebağırdıkendindengeçerek,"sabunvardı."Kocası onun savaş yöntemlerini çok iyi bildiği halde bu kez katlanamadı. İş bahanesiyleMisericordia Hastanesi'ndeki lojmanlarda kalmaya başladı; eve ancak akşam karanlığında,hastalarına yaptığı ev ziyaretlerinden önce, kılık değiştirmek için uğruyordu. Karısı onungeldiğini işitince, sözde bir şeyle uğraşıyormuş gibi mutfağa gidiyor, arabasının atlarınınsokaktakinalsesleriniişitinceyedekoradakalıyordu.Buolayıizleyenüçayboyuncanezamanbu anlaşmazlığı çözmeye kalksalar, sağladıkları tek şey, anlaşmazlığı daha da alevlendirmekoluyordu.DoktorUrbino, karısı banyoda sabun olmadığını itiraf etmedikçe eve dönmeye razıolmuyordu;karısıda,onaeziyetolsundiye,bilebileyalansöylediğinikabuletmedikçe,onuevealmayayanaşmıyordu.Bu olay, doğal olarak, birçok başka tedirgin sabahların küçük atışmalarını çağrıştırdı.Kırgınlıklarbaşkakırgınlıklardoğurdu,eskiyaralarıdeşti,yeniyaralaradönüştürdüonları; ikiside acıyla, bunca yıllık evlilik savaşımında kin büyütmekten başka bir şey yapmadıklarınınfarkına varıp korkuya kapıldılar. Sonunda Doktor Urbino, başpiskoposa gidip birlikte günahçıkarmayıönerdi;çünkübanyodakisabunluktasabunolupolmadığınakararvereceksonhakemTanrı'ydı. O zaman, kendini tutmayı çok iyi bilen karısı, kendinden geçerek tarihsel bir çığlıkattı:"Başpiskoposuncanıcehenneme!"Buağırsözler,kentin temellerinisarstı,yalanlamasıkolayolmayandedikodularayolaçtı,birmüzikligüldürühavasıylahalkdilineyerleşti:"Başpiskoposuncanıcehenneme!"Sınırıaştığınınbilincinde,kocasındangelecektepkiyikestirdi;kamukuruluşlarınakiralanmışolsadahâlâkendimalı olan, babasının eski evine taşınıp yalnız başına oturmakla tehdit etti onu. Bir meydanokumadeğildibu:Gerçektendegitmek istiyordu, toplumsalskandalaaldırmıyordu,kocasıdazamanlabilincinevardıbunun.Önyargılarınakarşıgelmeyürekliliğiyoktu:Boyuneğdi.Banyoda

Page 19: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

sabunolduğunukabuletmekanlamındadeğil, çünkügerçeğesaygısızlıkolurdubu;aynıevdeyaşamayı sürdürmek anlamında; ama ayrı ayrı odalarda ve birbirlerine tek sözcük bilesöylemeksizin. Böylece, yemeklerini birlikte yiyorlardı, ama durumu öylesine ustalıkla idareediyorlardı ki, masanın bir ucundan öte ucuna çocuklar aracılığıyla birbirlerine mesajlargönderiyorlardı,çocuklaronlarınbirbirleriylekonuşmadıklarınınfarkınavarmadan.Çalışmaodasındabanyoolmadığından,bu formül, sabahgürültülerininyolaçtığıçatışmalarıçözmüştü; çünkü Doktor Urbino derslerini hazırladıktan sonra banyoya yıkanmaya gidiyor,karısını uyandırmamak için ciddi önlemler alıyordu. Sık sık karşılaşıyorlar, yatmadan öncedişlerini sırayla fırçalıyorlardı. Aradan dört ay geçtikten sonra, bir gün, sık sık yaptığı gibi,karısı banyodan çıkıncaya dek, kitap okumak için onun yatağına uzandı, uyuyakaldı. Karısı,uyanıp gitsin diye özensizce yanına yaklaştı. Gerçekten de yarı uyandı; ama kalkıp gidecekyerde, ışığı söndürüp başını yastığa yerleştirdi. Karısı, çalışma odasına gitmesi gerektiğinianımsatmak için omzunu sarstı, ama o, büyükannesiyle büyükbabasının kuştüyü yatağındakendiniöyleiyihissediyorduki,ödünvermeyiyeğtuttu:"Bırak,buradakalayım,"dedi."Banyodasabunvardı."Yaşlılığındönemecinde,buolayınezamananımsasalar,hiçbiri,kavganınyarımyüzyıllıkortakyaşamlarının en ciddi, ikisine de yoldan saparak yaşamabaşka bir biçimde yeniden başlamaisteğiesinleyenbiricikkavgasıolduğunainanamıyordu.İyiceyaşlanıpdinginliğekavuştuklarındada, bu olayı anımsatmaktan kaçınmaya özen gösterdiler; yeni kapanmış yaralar, daha dünaçılmışgibikanamayabaşlamasındiye.FerminaDaza'nınçişiniettiğiniişittiğiilkerkekoydu.EvliliklerininilkgecesindeonlarıFransa'yagötürengeminin kamarasındadeniz tutmasındanbitkin düştüğünde işitmişti onu; tıpkı at sidiğigibi fışkıran sidiğinin sesi ona öylesine güçlü, öylesine yetkeyle dolu görünmüştü ki, içindekiyıkım korkusunu artırmıştı. Yıllar geçip sidiğinin fışkırışı güçsüzleştikçe, sık sık belleğindecanlanıyordubuânı;çünküonunherkullanışındaküvetinkenarlarını ıslatmasınıbir türlükabuledemiyordu. Doktor Urbino, herkesin anlayabileceği kolay kanıtlar öne sürerek, bu günlükolayın,karısınınısrarlasöylediğigibi,dikkatsizliğindendeğil,organikbirnedendenilerigeldiğineinandırmayaçalışıyorduonu:Gençliğindeçişiöylesinenetvedimdikfışkırıyorduki,kolejdeykennişan alıp şişe doldurma yarışlarını o kazanıyordu; ama yılların yıpratmasıyla, yalnızcaazalmakla kalmamış, eğrilmiş, dallanıp budaklanmış, dikleştirmek için harcadığı tüm çabalarakarşın,birtürlüdoğrultulamayankaprislibirfıskiyeyedönüşmüştüsonunda."Tuvaleti icateden,erkeklerhakkındahiçbirşeybilmiyordumutlaka,"diyordu.Aşağılanmadandahadaaşağılayıcıbirdavranışla,hergünevinhuzurunakatkıdabulunuyordu:Herkullanışındaküvetin kenarlarını tuvalet kâğıdıyla kuruluyordu. Karısı bunu biliyor, ama banyoda amonyakkokusu çok belirgin olmadıkça bir şey söylemiyordu; o zaman da, bir suç duyurusu gibiaçıklıyordu: "Burası tıpkı tavşan kafesi gibi kokuyor." Bedeninin bu belası, Doktor Urbino'yayaşlılığın eşiğinde, kesin bir çözümesinledi; tıpkı karısı gibi oturarak ediyordu çişini, böyleceküvetinkenarlarıtemizkalıyor,hemdeonungözegirmesinisağlıyordu.Daha o zaman, kendi kendine yeterliği çok azalmış, banyoda ölümcül olabilecek bir kayma,duşakarşısakınımlıdavranmayaitmiştionu.Ev,modernolmasınakarşın,eskikentinevlerindeyaygın olan aslan ayaklı kurşun kalay alaşımı banyo küveti yoktu. Hijyenik bir gerekçeylekaldırtmıştı onu Doktor Urbino: Banyo küveti, yalnızca ayın son cuması, o da, sözüm onavücutlarındanattıklarıkirlerlekirlenmişsuyun içindeyıkananAvrupalılarınsayısızpisliklerinden

Page 20: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

biriydi. Böylece, peygamberağacından kocaman yekpare bir tekne yaptırmışlardı; FerminaDaza, bu teknede, yeni doğmuş bir bebek gibi törenle yıkıyordu kocasını. İçine meyveyapraklarıyla portakal kabukları katılmış suyla yapılan banyo bir saatten fazla sürüyordu; buDoktor Urbino'nun üstünde öyle yatıştırıcı bir etki yaratıyordu ki, kokulu suyun içindeuyuyakalıyordu sık sık. Banyosunu yaptıktan sonra, Fermina Daza onun giyinmesine yardımediyordu;apışarasına talkpudrası serpiyor,nasırlarını kakaoyağıylaovuyor, külotunu,sankikundakbeziymişgibi,büyükbirsevgiylegiydiriyor,sonragiysilerini,çoraplarından,üstünetopazbirkravatiğnesitakılmışkravatınındüğümünevarıncayadek,tektekgiydiriyordu.Sabahlarıdadinginleşmiştiartık;çünküDoktorUrbino,çocuklarınınelindenaldıklarıçocukluğadönmüştüyeniden.Öteyandan,karısıda,aileninsaatçizelgesineuymayıbırakmıştı,çünküodayaşlanıyordu:Uykusugittikçeazalmış,yetmişinidoldurmadankocasındandahaerkenuyanırolmuştu.Yedinci Pazar yortusu gününde, Jeremiah de Saint-Amour'un cesedine bakmak için çarşafıkaldırdığında,birhekimveinançlıbiriolarakenaçıkseçikdüşündüğüsıralardabileoânadekkendisineyadsınmışolanbirşeyaydınlandıDoktorUrbino'nunkafasında.Buncayılölümleiçli-dışlı olduktan, böylesine ölümle savaştıktan, ölümün tersine ve yüzünedokunduktan sonra, ilkkez ölümün yüzüne bakma gözü pekliğini göstermişti sanki; ölüm de bakıyordu ona. Ölümkorkusudeğildibu.Hayır:Korkuyıllardır içindeydi,onunlabirlikteyaşıyordu;birgecekötübirdüşünardındanuyanıpölümün,her zamanduyumsadığıgibi yalnızcasürekli bir olasılıkdeğil,anlık bir gerçeklik olduğunun bilincine vardığından beri. Oysa o gün gördüğü, o zamana dekimgelemininbirgerçeğiolmaktanöteyegeçmemişbirşeyinfizikselvarlığıydı.YüceTanrı'nınbugerçeği, ona, her zaman kendi ermişliğinin bilincinde olmayan bir ermiş saydığı Jeremiah deSaint-Amouraracılığıylaayankılmasınasevinmişti.Amamektup,onungerçekkimliğini,uğursuzgeçmişini,akılalmazkurnazlıkyeteneğiniaçıklayınca,yaşamındabirşeyin,kesin,değiştirilmezbirşeyinolduğunuduyumsadı.AmaFerminaDaza,onun ruhdurumununkendisinebulaşmasına izinvermedi.DoktorUrbino,karısı pantolonunu bacaklarına geçirmesine yardım eder, gömleğini iliklerken bunu yapmayaçalıştı.Amabaşaramadı;FerminaDaza'yıetkilemekkolaydeğildiçünkü,özelliklesevmediğibiradamınölümüyle.JeremiahdeSaint-Amour'un,yüzünühiçgörmediği,koltukdeğneklerikullananmelezbirsakatolduğu,sayısızAntiladalarındanbirindesayısızayaklanmalardanbirisırasındabiridammangasındankaçıpkurtulduğu,çocukfotoğrafçılığınızorunluluktanyaptığı,eyaletinenbeğenilenfotoğrafçısıolduğu,kendisininTorremolinosdiyeanımsadığı,amagerçekteadıCapablancaolanbirinibirsatrançpartisindeyendiğiydiFerminaDaza’nınbütünbildiği."OysatüylerürperticibircinayettenötürüömürboyuhapsehükümgiymişCayenalıbirkanunkaçağından başka bir şey değilmiş aslında," dedi Doktor Urbino, "düşünsene, insan eti bileyemiş."Kendisiyle birlikte mezara götürmek istediği gizleri içeren mektubu ona verdi, ama karısıkatlanmışsayfalarıokumadantuvaletmasasınıngözünesakladı,çekmeceyikilitledi.Kocasınınbitmez tükenmez şaşırtma yeteneğine, yıllar geçtikçe daha da karmakarışıklaşan aşırıyargılarına,halkıngözündeki imgesiylebağdaşmayanölçütlerininkısıtlılığınaalışmıştı.Amabukez kendi sınırlarını da aşmıştı. Kocasının Jeremiah de Saint-Amour'a, eski haliyle değil, birsürgünün sırt çantasından başka hiçbir güvencesi olmaksızın kente geldiği andan beri var

Page 21: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

olmaya başladığı haliyle değer verdiğini sanıyordu; bu yüzden de kimliğinin gecikmişaçıklamasınınonuniçinbudenliüzdüğünüanlayamıyordu.Onungizlibirsevgilisiolmasının,bu,talihsiz bir ânında kendisi de dahil, onun sınıfından erkeklerin atadan kalma bir alışkanlığıolduğuna göre, kocasına niçin çirkin göründüğünü anlamıyordu; üstelik sevgilisinin onun ölümkararını gerçekleştirmesine yardımcı olması, aşkının yürek parçalayıcı bir kanıtı gibigörünüyorduFerminaDaza'ya. "Onunkinden daha ciddi nedenlerle sen de aynı şeyi yapmayakarar verseydin, benim görevim de onun yaptığını yapmak olurdu," dedi. Doktor Urbino,karısının, yarım yüzyıldır onu çileden çıkaran bu anlayışsızlık tuzağına bir kez daha düşmüşbuldukendini."Hiçbirşeyanlamıyorsun,"dedi."Beniüzen,onunneolduğuyadaneyaptığıdeğil,buncayılhepimizikandırması."Gözlerikolaycaakıverenyaşlarladolmayabaşladı,amakarısıgörmezdengeldionları."İyi etmiş,"diye yanıtladı. "Gerçeği söylemiş olsaydı, ne sen, ne o zavallı kadın, ne de buülkedebaşkahiçkimse,böylesinesevmezdionu."FerminaDaza, kocasının köstekli saatini yeleğinin cebine iliştirdi.Kravatındüğümünüdüzelttivetopazkravatiğnesinitaktı.Sonraonungözyaşlarınıkuruladı.AguaFlorida'ylanemlendirilmişbirmendille gözyaşlarıyla ıslanmış sakalını sildi, sonramendili, uçlarını tıpkı birmanolya gibiaçaraküstcebinekoydu.Duvarsaatininonbirvuruşuevinkuytuluğundayankılandı."Çabukol,"dediFerminaDazaonunkolunagirerek."Geçkalıyoruz."DoktorLacidesOlivella’nınkarısıAmintaDescampsvebirbirindencanıtezyedikızları,gümüşjübileninyılınenönemlitoplumsalolayıolmasıiçinherşeyiöncedendüşünmüşlerdi.Evlerikentintam tarihsel merkezindeki, kötü bir yenileştirme rüzgârı gibi oradan geçen ve 17. yüzyıldankalmaenazdörtyapıyıVenedikbazilikalarınadönüştürenFloransalıbirmimarınözünübozduğueskiCasadelaMoneda'ydı.Altıyatakodası,geniş,havadarikiyemekvekabulsalonuvardı,amakenttençağrılanlarladışarıdangelecekçokseçkinkonuklarıbarındırmayayeterlideğildi.Avlu, ortada şırıl şırıl akan bir taş çeşme, akşam karanlığı çökerken evi hoş kokulara boğangüne yönelen tarhlarıyla bir manastır avlusunu andırıyordu, ama sıra kemerler arasındakiboşluk bunca soylu çağrılıyı barındırmaya yeterli değildi. Bu nedenle, yemeği, devletkarayolundanotomobilleondakikauzaklıktaki,ailenin,alabildiğinegenişbirbahçesi, kocamanhintdefneleri, dingin akan bir ırmağın sularında yerel nilüferlerin bulunduğu kır evinde vermeyikararlaştırmışlardı.MesondedonSancho'nunadamları,karısıOlivella’nınbuyruğuylagölgesizalanlararenklitentelerkoymuşlar,defneağaçlarıaltında,dikdörtgenbiçimindeyerleştirilmiş,yüzyirmi iki kişilik masalar hazırlamışlardı; bütün masaların üstüne keten örtüler serilmiş, onurmasasınınüstünedalındanyenikopmuşgüllerserpiştirilmişti.Ayrıca,programı,ulusalkadrilvevalslerlesınırlanmışbirüflemeliçalgılarbandosuyla,yemeğebaşkanlıkedecekolankocasınınsaygıdeğer hocası onuruna Bayan Olivella’nın bir sürprizi olarak, Güzel Sanatlar Okulu'nunyaylılardörtlüsüiçindebirpeykeyapmışlardı.Tarih,mezuniyetyıldönümünetamdenkdüşmesede, Yedinci Pazar yortusuna rastlayan pazarı, şenliğin anlamını daha da yüceltmek içinseçmişlerdi.Zaman darlığı yüzünden zorunlu bir şeyin yapılamaması korkusuyla, hazırlıklar üç ayöncesinden başlamıştı. Cienaga de Oro'dan, yalnızca irilikleri ve lezzetleriyle değil, sömürge

Page 22: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

döneminde alüvyonlu topraklarda yemlen dikleri, kursaklarında saf altın külçeciklerinerastlandığı içinde,tümkıyıbölgesindeünsalancanlıtavuklargetirtmişlerdi.Olivella’nınkarısı,kızlarından birkaçı ve hizmetçilerin eşliğinde, kocasının erdemlerini yüceltmek amacıyla, herşeyin en iyisini seçmek için lüks transatlantiklerin güvertesine çıkmıştı. Her şeyi öncedendüşünmüştü; şenliğin, yağmurların geç kaldığı bir yılın bir haziran pazarına rastlamasınındışında. O sabah, büyük ayine katılmak için dışarı çıktığında, havanın şaşırtıcı nemini,gökyüzünün kapalı ve basık olduğunu, denizdeki ufuk çizgisinin seçilemediğini görünce farkınavardı tehlikenin.Buuğursuzbelirtilerekarşın,ayinderastladığı rasatevimüdürü,kentinbahtsıztarihinde, en zorlu kışlarda bile, Yedinci Pazar yortusunda hiçbir zaman yağmur yağmadığınıanımsattıona.Bunakarşın,saatonikiyivurduğunda,çağrılılarınçoğuaçıkhavadaaperitifleriniiçerkenbir gökgürültüsü yeri sarstı, bir kasırgamasaları devirdi, tenteleri uçurdu ve yıkıcı birsağanaklagökyüzüboşaldı.Doktor Juvenal Urbino, yolda rastladığı son çağrılarla birlikte kargaşanın tam ortasındavarabildi;odaonlargibiçabukçabukotomobildenindiktensonra,taştantaşaatlayarakavludangeçipevegitmek istedi,amasonunda,DonSancho'nunadamlarınınkollarınagiripsarıyelkenbezinden bir sayvanın altında kendisini taşımaları gibi bir aşağılanmayı kabul etti. Ayrılmışmasalar elden geldiğince, evin içinde, hatta yatak odalarında yeniden kuruldu; konuklar denizkazasına uğramışlık duygularını gizlemek için en küçük bir çaba bile harcamadılar. Salon birgeminin kazan dairesi gibi sıcaktı; eğri eğri yağan yağmur içeri girmesin diye pencerelerikapatmak zorunda kalmışlardı çünkü. Bahçede,masalardaki bütün yerlere, üstüne konuklarınadlarıyazılıetiketlerkonmuş,âdetolduğugibi,biryanerkeklere,biryankadınlaraayrılmıştı.Ama üstlerinde adlar yazılı kartlar, evin içinde birbirine karışmış, herkes, hiç değilse bir kez,toplumsal boşinanlarımıza ters düşen zorunlu bir keşmekeş içinde, bulduğu yere oturmuştu.Felaketin ortasında, Aminta de Olivella, sırılsıklam saçları, çamura belenmiş görkemligiysileriyle,aynıandaheryerdehazırmışgibigörünüyor,amakocasındanöğrendiğioyenilmezgülümseyişiyle aksiliğe karşı koyuyordu. Aynı hamurdan yoğrulmuş kızlarının yardımıyla onurmasasındakiyerlerikorumayıbaşarmış,DoktorJuvenalUrbino'yu ortaya, Başpiskopos Obdulio y Rey'i onun sağına oturtmuştu. Fermina Daza, herzaman yaptığı gibi, yemek sırasında uyuklar ya da çorbayı ceketinin yakasına dökerkorkusuyla,kocasınınyanınaoturdu.KarşısındaDoktorLacidesOlivellaoturuyordu;ellilerinde,yaşını hiç göstermeyen, kadınsı havalı, neşeli ruhu, kesin tanılarıyla hiç bağdaşmayan biri.Masanın geri kalan yerlerinde, eyalet ve belediye yetkilileriyle, valinin yanında oturması içinkolunagirerekgetirdiğigeçenyılıngüzellikkraliçesioturuyorlardı.Çağrılılariçin,özelliklebirkıryemeğinde,kılıkzorunluluğuusuldenolmasada,bayanlardeğerlitaşlarlasüslügecegiysilerinebürünmüşler, erkeklerin çoğu siyah kravat-koyu renk kostüm, kimileri ise redingot giymişlerdi.Yalnızca, aralarında Doktor Urbino'nun da bulunduğu yüksek sosyeteden kişiler, günlükgiysilerini giymişlerdi. Herkesin önünde, kenarları yaldızlı dallarla süslü, Fransızca bir yemeklistesivardı.Sıcağın hasarından kaygılanan Bayan Olivella evin içinde koşuşturarak konuklardan, yemekiçinceketleriniçıkarmalarınıricaetti,amahiçkimsebuişeörnekolmayürekliliğinigösteremedi.Başpiskopos, bu yemeğin bir bakıma tarihsel bir yemek olduğunaDoktor Urbino'nun dikkatiniçekti:Bağımsızlıktanbuyanaülkeyikanabulayaniçsavaşlarıntarafları, ilkkez,yaralarkabukbağlamış, kinler dağılmış, aynı masanın çevresinde toplanmışlardı. Bu düşünce,Muhafazakârlarınkırkbeşyıllıkegemenliğindensonra,kendipartilerindenbirbaşkanseçtirmeyi

Page 23: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

başarmış olan Liberallerin, özellikle genç olanların coşkusuyla karşılandı. AmaDoktor Urbinoaynı görüşte değildi: Liberal bir başkan,Muhafazakâr bir başkandannedaha iyi, nededahakötü görünüyordu ona: Yalnızca daha kötü giyiniyordu. Bununla birlikte, başpiskoposa karşıçıkmak istemedi.Oysabuyemektehiçkimseninonunsandığınedendenötürübulunmadığını,soyağacının erdemlerinden ötürü bulunduğunu, bunun da her zamanpolitikanın risklerinden vesavaşındehşetindenöncegeldiğinisöylemekisterdiona.Buaçıdanbakıldığında,gerçektende,hiçkimseeksikdeğildiorada.Sağanak, başladığı gibi ansızın bitti, güneş bulutsuz bir gökyüzünde hemen parladı; amakasırgaÖylesine şiddetli olmuştu ki, bazı ağaçları kökünden sökmüş, taşan sular bahçeyi birbataklığa çevirmişti. Felaketin en büyüğü mutfakta olmuştu. Evin arkasında, açık havada,tuğlalar üstünde birkaç odun ateşi yakılmıştı; aşçılar tencereleri yağmurdan koruyacak vaktiancak buldular. Su basmışmutfağı kurulamak, arka geçenekte yeniden ocak hazırlamak içindeğerli zamanlarını yitirdiler. Ama saat birde sorunlar çözülmüştü; Santa Clara rahibelerineısmarlanan ve saat on birden önce göndermeye söz verdikleri tatlı eksikti yalnızca. Devletkarayolunu basan suların, daha ılıman kışlarda olduğu gibi, yatağından çıkmasındankorkuluyordu; bu durumda iki saatten önce tatlıya bel bağlamak olanaksızdı. Yağmur dinerdinmez pencereler yeniden açılmış, ev, sağanağın kükürt kokusunun arıttığı havaylaserinlemişti. Sonra terasta, bandonun valslerden oluşan programını uygulaması için komutverildi;amabu,kaygıyıartırmaktanbaşkabirşeyeyaramadı,çünküpirinçtenyapılmışüflemeliçalgıların evin içindeki yankısı, insanları bağıra bağıra konuşmaya zorluyordu. Beklemektenyorgundüşmüş,ağlamanıneşiğinde,AmintadeOlivellayemekservisininyapılmasınıbuyurdu.Güzel Sanatlar Okulu topluluğu, Mozart'ın Ay'ının ilk ölçülerinden öteye geçmeyen, durumgereğibirsessizliğinortasındakonserebaşladı.Gittikçeyükselenvebirbirinekarışanseslere,dumanı tüten tabaklarla masalar arasından güçbela geçen zenci uşakların engellemesinekarşın, Doktor Urbino programın sonuna dek müziğe kulak vermeyi başardı. Dikkatiniodaklaştırma yeteneği yıldan yıla azalıyordu; öyle bir noktaya gelmişti ki, satrançta, oyunungidişiniizleyebilmekiçin,hertaşoynatışınıbirkâğıdakaydetmekzorundakalıyordu.Amagenede, bir konserin gidişini kaçırmadan ciddi bir konuşmayı sürdürebiliyordu hâlâ: Tannhauser'idinlerkenDonGiovanni’nın librettosunu okuyan, Avusturya'da tanıdığı yakın dostu bir Almanorkestrayöneticisininustalığınaulaşamasada.ProgramınikinciparçasıSchubert'inGençKızveÖlüm'ü,kolaybirdramatizmleçalınmışgibigeldiona.Yenidenbaşlayançatal-bıçaksesleriarasındamüziği işitirken,başınıhafifçeeğerekkendisini selamlayan pembe yanaklı delikanlıya dikkatle bakıyordu. Onu kesinlikle bir yerdegörmüştü, ama nerede olduğunu anımsamıyordu. Sık sık başına geliyordu bu; özellikleinsanların adları, hatta çok iyi bildiği adlar ya da bir zamanlar dinlediği ezgiler söz konusuolduğunda;buöylesineürkütücübiracıveriyordukiona,birgece,ertesisabahadeğinbuacıyakazanmaktansaölmeyi yeğ tutabileceğini düşündü.Tamodurumagelmeküzereyken, allahtanbirşimşekbelleğiniaydınlattıbirden:Oğlangeçenyılöğrencisiolmuştu.Onuorada,seçkinlerarasındagörünceşaşırdı;amaDoktorOlivella,onunSağlıkBakanı'nınoğluolduğunu,adli tıpkonusundabirtezhazırlamakiçinkentegeldiğinianımsattıona.Doktor Juvenal Urbino eliyle neşeli bir selam yolladı ona; genç hekim ayağa kalkıp eğilerekkarşılık verdi. Ama ne o anda, ne de başka bir zaman, onun o sabah Jeremiah de Saint-Amour'unevindegördüğügençstajyerhekimolduğunuanımsamadıDoktorUrbino.

Page 24: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Yaşlılığa karşı kazandığı yeni bir zaferden ötürü içi rahatlamış, ne olduğunu çıkaramadığıprogramın son parçasının saydam, akıcı lirizmine bıraktı kendini. Daha sonra topluluğunFransa'danyenidönengenççellisti,eserinGabrielFaure'ninyaylılardörtlüsüolduğunusöylediona;Avrupa'dakiyeniliklerkonusundauyanıklığınakarşın,DoktorUrbinoondansözedildiğinihiçduymamıştı. Her zaman, özellikle onu kalabalık içinde dalgın gördüğünde yaptığı gibi, gözüüstündeolanFerminaDaza,yemeğinibırakıpelinionunelininüstünekoyarakbudünyayadöndürdüonu:"Düşünmebunuartık,"dedi.DoktorUrbinoesrikliğinöteyakasındanonagülümsedivekarısınınkorktuğuşeyi tamoandayenidendüşündü.Sahtesavaşçıüniformasıveşövalyenişanıyla, portrelerini çektiği çocukların suçlayıcı bakışları altında tabutunda uzanmış yatanJeremiahdeSaint-Amour'uanımsadı. İntiharhaberinivermekiçinbaşpiskoposadöndü,amaoçoktan duymuştu haberi. Ayinden sonra çok söz edilmişti bundan; bu arada Albay JeronimoArgote, Karayipli göçmenler adına onun kutsanmış toprağa gömülmesi dileğinde bulunmuştukendisinden."Böylebiristektebulunmakbilesaygısızlıkgibigöründübana,"dedibaşpiskopos.Sonra, daha insancıl bir sesle, intiharın nedenini bilip bilmediğini sordu.Doktor o anda aklınagelendoğrubirsözcükleyanıtladıonu:jerontofobi.

4YakınkonuklarıylailgilenmekteolanDoktor

Olivella, hocasının sözüne katılmak için bir an bıraktı onları. "Ne yazık," dedi, "aşk yüzündenolmayan bir intiharla karşı karşıyayız." Doktor Urbino, sevgili öğrencisinin düşüncelerininkendisininkilerleaynıolmasınaşaşmadı:"Dahakötüsü,"dedi,"altınsiyanürüyleintiharetmiş."Bu sözleri söylerken mektubun burukluğunun yerini yeniden acıma duygusunun aldığınıduyumsadı,amabunukarısınadeğil,müziğinmucizesinebağladı.Ozamanbaşpiskoposa,uzunsatrançakşamlarında tanıdığıbukilisedışıermiştensözetti; sanatını çocuklarınmutluluğunaadamasından, dünyadaki her şey konusunda derin bilgisinden, Spartalılara özgüalışkanlıklarındansözetti;onuyüreksaflığıyla,birden, tamanlamıylageçmişindenkoparışınakendisi de şaştı. Sonra, belediye başkanına, kentin geleceğini elinde tutan, belki defotoğraflarınındışındamutluolamayacakbirkuşağınimgelerinisaklamakiçinfotoğrafnegatifleriarşivinin satın alınmasının uygun olacağından söz etti. Başpiskopos, koyu ve kültürlü birKatoliğin, intihar eden birinin ermişliğini düşünme gözüpekliğini göstermesine şaşmıştı, amanegatiflerin arşivlendirilmesi girişimine katıldı. Belediye başkanı, arşivin kimden satın alınmasıgerektiğiniöğrenmekistedi.JeremiahdeSaint-Amour'ungiziDoktorUrbino'nundiliniyakıyordu,amaarşivleringizlimirasçısınıaçıklamadanbunadayanmayıbaşardı."Bununlabenilgilenirim,"dedi.Böylece,beşsaatönceyadsıdığıkadınagösterdiğibağlılıklakendinibağışlanmışhissetti.Fermina Daza bunun farkına vardı ve alçak sesle cenazeye katılacağına söz verdirdi ona.Elbettekatılacaktı,böyledediDoktorUrbinorahatlamış;kesinliklegidecekti.Konuşmalarkısavebasitti.Üflemeliçalgılarbandosu,programdayeralmayanbirhalkezgisiçalmayabaşladı; çağrılılar terastadolaşıyorlar,MesondedonSancho'nunadamlarının, dansetmek isteyen olursa diye bahçeyi kurulamayı bitirmelerini bekliyorlardı. Salonda tek kalanlar,onurmasasındakiçağrılılardı;DoktorUrbino'nunsonkezşerefekaldırdığıyarımkadehkonyağıbir dikişte yuvarlamasını alkışlıyorlardı. Hiç kimse onun daha önce böyle bir şey yaptığınıanımsamıyordu;yalnızcabirkezözelbiryemeğinyanısıra,üstünkalitelibirbardakşarabıbirdikişteiçmişti.Amaogüngönlüistemiştibunu,zaafınayenikdüşmesininkarşılığınıdaalmıştı:Yıllar yıllar sonra, bir kez daha şarkı söylemek geldi içinden. Kendisine eşlik etmeyi önerengenç çellistin isteği üzerine söyleyecekti de; ama buna olanak bulamadı, çünkü ansızın sonmodel bir otomobil,müzisyenlerin üstüne zifos sıçratarak, kornasının vakvaklarıyla çit içindeki

Page 25: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

ördekleri şaşkına çevirerek çamurlu bahçenin içinden geçip evin cümle kapısı önünde durdu.DoktorMarcoAurelioUrbinoDaza'ylakarısı,ellerindeüstüdantellerleörtülübirer tepsi,katılakatıla gülerek otomobilden indiler. Otomobilin arkasında, hatta şoför mahallinin yanındakikoltukta da aynı tepsilerden vardı. Gecikmiş tatlıydı bu. Alkışlar ve şakacı ıslıklar dinince,Doktor Urbino Daza ciddileşerek, Santa Clara rahibelerinin onlardan tatlıları fırtınadan öncegötürmeleriniricaettiklerini,amabirininbabasınınevininyanmaktaolduğunusöylemesiüzerine,anayoldansaptığınıaçıkladı.DoktorJuvenalUrbino,dahaoğluanlatmayıbitirmeden,korkuyakapıldı. Ama karısı, papağanı yakalamaları için itfaiyecilerin çağrılmasını kendisinin istediğinitam zamanında anımsattı ona. Aminta de Olivella, ışıl ışıl, kahveden sonra da olsa, tatlıservisini terasta yapmaya karar verdi. Ama Doktor Urbino'yla karısı tatmadan gittiler; çünküDoktorUrbino'nuncenazedenöncekutsalöğleuykusunayatmasınaancakvakitvardı.Uyumasına uyudu, ama kısa ve kötü bir uyku oldu bu; çünkü itfaiyeciler yangından çıkmışadöndürmüşlerdi evi; papağanı korkutmak için basınçlı suyla bir ağacın yapraklarını yolmuşlar,yönünüayarlayamadıklarıbirsupüskürtmesi,büyükyatakodasınınpencerelerinden içerigiripeşyaları ve duvarlara asılı, bilinmeyen ataların portrelerine onarılmaz zararlar vermişti.Komşular itfaiyekamyonununçanını işitinceyangınvarsanarakkoşupgelmişlerdi;dahabeterbir yaygara kopmamışsa, nedeni pazar günü okulların kapalı olmasıydı. Yangın merdiveniylebile papağana ulaşamayacaklarını anlayınca, itfaiyeciler bıçak darbeleriyle ağacın dallarınıkesmeye başlamışlardı; allahtan Doktor Urbino Daza gelmişti de, ağacın tümünü gövdesinevarıncayadekbudamamışlardı.Ağacınkesilmesineizinverilipverilmeyeceğinianlamakiçinsaatbeşten sonra geleceklerini söyledikten sonra bırakıp gitmişler, giderken de terasla salonubaştanbaşaçamuriçindebırakmışlar,FerminaDaza'nınensevdiğiTürkhalısınıyırtmışlardı.Üstelik bütün bu yıkımlar hiç işe yaramamıştı, çünkü genel kanı, papağanın karışıklıktanyararlanarakkomşubahçelerekaçtığıyolundaydı.Gerçektende,DoktorUrbinoonuyapraklararasındabirsüredahaaradı,amahiçbirdilde,neıslıklanedeşarkıylayanıtalamadı;böyleceonunkaybolduğunakararveripyatmayagitti;saatneredeyseüçolmuştu.Yatmadanönce, ılıkkuşkonmazlarınarıttığıidrarındagizlibirbahçeninhoşkokusunukeyifleduydubiran.Bir hüzünle uyandı. Sabah dostunun cesedi başında duyduğu hüzün değildi bu, öğleuykusundan sonra içini dolduran o görünmez sisti; son öğle sonralarını yaşamakta olduğununTanrısalbildirisidiyeyorumluyordubunu.Elliyaşınadek, içorganlarınınbüyüklüğü,ağırlığı,nedurumdaolduklarınınbilincinevarmamıştı.Yavaşyavaş,günlüköğleuykusundansonragözlerikapalı yatarken, onları tek tek içinde duymaya başlamıştı; uykusuz yüreğinin biçimini, gizemlikaraciğerini, anlaşılmaz pankreasını bile duyuyordu; en yaşlı kimselerin bile kendisinden dahagençolduklarını,kendikuşağındakikişilerleçektirdiğiefsaneleşmişgrupresimlerindenensonakalan biricik kişi olduğunu keşfetmişti. İlk unutkanlıklarının farkına vardığında, TıpOkulu'ndakihocalarından birinden duyduğu bir çareye başvurdu: "Belleği olmayan, kendine kâğıttan birbellekyapar."Amabukısaömürlübirdüşolmuştu,çünküceplerinesoktuğuanımsatıcılarınneanlamageldiğinibileunutacaknoktayagelmişti; burnununüstündekigözlüğünüevin içindedörtdönerek arıyor, kapıları kilitledikten sonra anahtarı kilidin içinde ters yönde döndürüyor,uslamlamalarınöncülleriniyadakişilerarasındakibağıntılarıunuttuğuiçinokuduğuşeyinucunukaçırıyordu. Ama onu en çok kaygılandıran, kendi mantığına duyduğu güvensizlikti: yavaşyavaş,önünegeçilmezbirçöküşiçindedoğrudüşünmeyeteneğiniyitirdiğininbilincinevarıyordu.Bilimsel bir temele dayanmasa da, Doktor Juvenal Urbino, salt deneyleriyle, ölümcülhastalıklarınçoğununkendineözgükokularıolduğunubiliyordu,amahiçbiriyaşlılığınkigibiözel

Page 26: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bir koku değildi. Teşrih masasında boylu boyunca uzanmış açık cesetlerde algılıyordu bukokuyu;yaşlarınıhiçgöstermeyenhastalarda,giysilerinesinenterde,karısınınuykudakigüçsüzsoluğunda tanıyordu onu. Öteden beri iyi bir Hıristiyan olmasaydı, yaşlılığın zamanındaönlenmesi gereken, saygınlıktan yoksun bir durum olduğu konusunda Jeremiah de Saint-Amour'ahakverirdi.Tekavuntusu,kendisigibiyataktagüçlübirerkekolanbiri içinbile tenselisteğin yavaş yavaş, merhametlice tükenmesiydi: cinsel dinginlik. Seksen bir yaşında, budünyaya uyku sırasında en küçük bir durum değişikliğiyle kopabilecek incecik bağlarla bağlıolduğunun bilincine varacak denli aklı başındaydı; bu bağları koparmamak için elinden geleniyapıyorsa,ölümünkaranlığındaTanrı'ylakarşılaşmamakkorkusundandı.Fermina Daza, itfaiyecilerin altüst ettikleri yatak odasını yeniden düzenlemeye koyulmuştu;saat dörde doğru, kocasına her günkü buzlu limonatasını gönderdi, cenazeye gitmek içingiyinmesi gerektiğini anımsattı. Doktor Urbino'nun öğleden sonra elinin altında iki kitap vardı:AlexisCarrell'inİnsanınBilinmezliğiveAxelMunthe'ninErmişMichele'ninÖyküsü. İkincikitaphenüz açılmamıştı; Doktor Urbino yatak odasında unuttuğu fildişi kitap açacağını getirmesiniistedi aşçı kadından. Ama kitap açacağını getirdiklerinde, İnsanın Bilinmezliğinin bir mektupzarfıylabelirlenmişsayfasınıokuyordudaha:Bitirmesinebirkaçsayfakalmıştı.Şerefeiçtiğisonyarım kadeh konyağa yorduğu bir baş ağrısının dolambaçları arasından kendine yol açarakağırağırokuyordu.Okumayaaraverdiğinde limonatasınıyudumluyoryadaağzının içindebirbuz parçasını ısırarak oyalanıyordu. Ayağında çorap, sırtında eğreti yakası takılmamışgömlek,kemerininyanlarındansarkanyeşilçizgilipantolonaskıları:Cenazeyegitmek içinkılıkdeğiştirme düşüncesi bile canını sıkıyordu. Birden okumayı bıraktı, kitapları üst üste koydu,sepetçi-söğüdünden yapılmış salıncaklı koltukta usul usul sallanmaya başladı; suya batmışbahçedeki muz ağaçlarını, yolunmuş hintkirazı ağacını, yağmur sonrasında uçuşan kanatlıkarıncaları,birdahagerigelmemeküzeregeçipgidenbiröğlesonunungeçicigörkeminiacıyladüşündü. Bir zamanlar bir insanmış gibi sevdiği Paramaribo türü bir papağanı olduğunuunutmuştu; birden sesini işitti: "Kralın papağanı."Çok yakından, neredeyse yanı başında işittisesini,sonrahintkirazıağacınınenalçakdalındagördüonu."Utanmaz,"diyebağırdı.Papağanaynıseslekarşılıkverdi:"Utanmazsensin,doktor."Gözden yitirmeden onunla konuşmayı sürdürüyor, bir yandan da, korkutmamaya büyük birözen göstererek pantolonunu giyiyordu; pantolon askılarını kollarından geçirdi, terasın üçbasamakmerdivenindekaymamakiçinbastonuylayeriyoklayarak,hâlâçamuriçindekibahçeyeindi. Papağan kımıldamıyordu. Öyle alçaktaydı ki, her zamanki gibi bastonunu uzatıp gümüşsapıyla onu durdurmaya çalıştı, ama papağan kaçtı. Yakındaki, biraz daha yüksek amaulaşılması kolay, itfaiyeler gelmeden önce evin merdiveninin dayalı durduğu bir dala sıçradı.DoktorUrbinoyüksekliğihesapladı,ikibasamakçıkarsaonuyakalayacağınıdüşündü.Dikbaşlıhayvanın dikkatini dağıtmak için şarkı söyleyerek bir basamak çıktı; papağan ezgisiz olarakşarkının sözlerini yineliyor, ama dalın üstünde yanlamasına adımlar atarak uzaklaşıyordu.Doktor Urbino, iki eliyle merdivene sıkı sıkı tutunarak, ikinci basamağı da güçlük çekmedençıktı, papağan yerini değiştirmeden şarkıyı baştan sona yinelemeye başladı. Doktor Urbinoüçüncübasamağı çıktı, sonradördüncüyü, çünküdalın yüksekliğini yanlışhesaplamıştı, sonrasol eliylemerdivene tutunup sağ eliyle papağanı yakalamaya çalıştı. Cenazeye geç kaldığınıonaanımsatmayagelenDignaPardo,yaşlı,hizmetçikadın,omuzbaşındamerdivendekiadamıgördü,pantolonaskılarınınyeşilçizgileriolmasaydıgözlerineinanamayacaktı.

Page 27: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

"AmanAllahım!"diyebağırdı."Düşüpölecek!"

DoktorUrbinopapağanıboynundanyakaladı,birzafersoluğualdı:çayest.5Amaonuhemenbıraktı,çünkümerdivenayağınınaltındankaydıvebiranboşluktaasılıkaldı;oanda,YedinciPazar yortusu öğleden sonra saat dördü yedi geçe, komünyonsuz, hiçbir şey için tövbeedemeden,kimseylevedalaşamadanöldüğünüdüşünebildi.Fermina Daza mutfakta akşam yemeği için çorbanın tadına bakıyordu; Digna Pardo'nunkorkunççığlığını,ardındandakomşularınkopardıklarıyaygarayıişittiğinde.Kaşığıyanafırlattı,hintkirazıağacınınyapraklarıarasındanelerolduğunudahaöğrenmeden,çılgıngibibağırarak,yaşınınbaşedilmezağırlığıylabecerebildiğincekoşmayaçalıştı;kocasını,çamurların içinesırtüstüuzanmış,canıçekilmiş,amaoyetişebilsindiyeölümünsondarbesineson bir dakika daha direndiğini görünce yüreği parça parça oldu. Doktor Urbino, kargaşanınortasında,onsuzölmeninumarsızacısınıngözyaşlarıarasındaonutanıdı;yarımyüzyıllıkortakyaşamlarında Fermina Daza’nın hiç görmediği kadar ışıklı, hüzünlü, minnet dolu gözlerlesonsuzadeksürecekbirbakışlabaktıona;sonsoluğunuverirken,"SeninekadarsevdiğimibirTanrıbilir,"diyebildi.Unutulmaz bir ölüm oldu bu; nedensiz de değildi. Fransa'da uzmanlık çalışmalarını bitirirbitirmez,DoktorUrbino, yeni ve sert yöntemleriyle, eyaletinuğradığı sonkolera salgınını tamzamanındasavuşturarakülkedekendinitanıtmıştı.Biröncekisalgın,odahaAvrupa'dayken,üçaydan kısa bir süre içinde, kendisi gibi çok değerli bir hekim olan babası da içlerinde olmaküzere,kentnüfusunundörttebirininölümüneyolaçmıştı.Kısazamandakazandığısaygınlıkveailemirasının yüklübir katkısıyla,Karayipeyaletlerindeuzunyıllar ilk ve tek tıpderneği olan,TıpDerneği'nikurmuş,ömürboyubaşkanlığınıyapmıştı. İlksuyollarını, ilkpissusitemini,LasAnimasKörfezi'ninpisliğininarıtılmasınaolanakverenkapalıpazaryerininyapımınısağlamıştı.Daha sonra, Dil ve Tarih akademilerinin başkanı olmuştu. Kudüs Latin Patriarkı, kiliseyehizmetlerinden ötürü Santo Sepulcro şövalye nişanı, Fransız hükümeti de Legion d'honneurnişanı vermişti ona. Kentte ne kadar dinsel ve din-dışı kuruluş varsa başkanlığını yapmış,özellikle,politikçıkargütmeyen,oçağiçinoldukçagözüpeksayılanilericifikirleriylehükümetlerveyerel ticaretüstündebaskıyapanetkinyurttaşlarınoluşturduklarıYurtseverCunta'nınetkincanlandırıcısı olmuştu.Bunlararasındaenanılmayadeğeni, ilkuçuşunda,uçakpostasıakılcıbir olasılık olarak düşünülmeden çok önce, ta San Juan de la Cienaga'ya dek bir mektuptaşıyan bir balon denemesiydi. Hâlâ aynı binada varlığını sürdüren Güzel Sanatlar Okulu'nukuran ve uzun yıllar nisan ayında yapılan Şiir Festivali'ni düzenleyen Sanat Merkezi fikri deonundu.Bir yüzyıl boyunca olanaksız görünen şeyi o gerçekleştirmişti: sömürge döneminden beri birhoroz dövüşü alanına ve horoz besleme yerine dönüştürülmüş olan Komedi Tiyatrosu'nunonarılıp yeniden açılması. Kentin tüm kesimlerini kapsayan, birçok kimsenin daha yüce biramaca değeceğini düşündükleri, yığınları seferber eden gösterişli bir kumpanyanın doruknoktasıydıbu.Bütünbunlarakarşın,yeniKomediTiyatrosuaçıldığında,neoturacakyerlerinede ışıkları vardı; seyircilerüstüneoturacakları iskemleleri,aralardaaydınlanmak için ışıklarınıkendileri getiriyorlardı.Avrupagalalarınınetiketi zorunlu kılınmıştı; kadınlar,Karayipler'in oensıcakgünlerindeuzungiysilerivekürkleriylegösterişyapmakiçinyararlanıyorlardıbundan;amahizmetçilerindeiçerigirmelerineizinvermekzorundakalınıyordu,iskemlelerlelambaları,kimileriilk ayine dek süren sonu gelmez programlara dayanabilmek için gerekli yiyecekleri taşısınlar

Page 28: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

diye.Mevsim,birFransızkumpanyasıylaaçıldı;bukumpanyanınyeniliğiorkestradailkkezharpbulunuşu," unutulmaz medarı iftiharı ise, yalınayak, ayak parmakları değerli taşlı yüzüklerledonatılmış olarak şarkı söyleyen bir Türk sopranonun pürüzsüz sesi ve dramatik yeteneğiydi.Daha ilk perdeden başlayarak, sahne güçlükle seçilebiliyordu; hurma yağıyla yanan bir yığınlambanınisindenşarkıcılarınseslerikısılmıştı,amakentintarihçileri,buufaktefekengelleriyoketmeye, unutulmaz şeyleri göklere çıkarmaya özen gösterdiler. Kuşkusuz Doktor Urbino'nunbulaşıcı çabasıylaoldubu; çünküopera tutkusu,kentinenaklagelmeyecekkesimlerini sardı,bir Isolde'ler ve Othello'lar, Aida'lar ve Sigfried'ler kuşağı yarattı. Ama Doktor Urbino'nungönlünün istediği aşırılıklara, İtalyancılarla Wagner'cilerin perde aralarında zarif bastonlarıylabirbirlerinegirmelerinedekvarmadıbututku.Doktor Juvenal Urbino, sık sık, hiçbir, koşul öne sürülmeksizin kendisine önerilen resmîgörevlerihiçbirzamankabuletmedi;meslekisaygınlıklarındansiyasalmevkileretırmanmakiçinyararlanan hekimlerin amansız bir eleştiricisi oldu. Her zaman bir Liberal sayılmasına,seçimlerdehepbupartininadaylarınaoyvermesinekarşın, inançtançok,geleneklerdenötürüböyleydi; sokakta başpiskoposun arabası geçerken diz çöken belki de son soylu aile çocuğuoydu. Doğuştan barışçıl, yurdun iyiliği için Liberallerle Muhafazakârlar arasında kesin biruzlaşma yanlısı olarak tanımlıyordu kendini. Bununla birlikte, halk içinde öylesine Özerkdavranıyordu ki, hiç kimse kendinden saymıyordu onu: Liberaller fosilleşmiş bir Muhafazakârolarakgörüyorlar;Muhafazakârlar, birmasonluğununeksikolduğunusöylüyorlar,Masonlar isePapalığın hizmetinde sinsi bir din görevlisi olarak reddediyorlardı onu. Daha az acımasızeleştirmenleri ise, halk sonu gelmez bir iç savaşta kan dökerken, onun Şiir Festivali'ninzevkleriylekendindengeçenbirsoyludanbaşkabirşeyolmadığınıdüşünüyorlardı.Yalnızca iki davranışı bu imgeye uymuyordu. Birincisi, yüzyılı aşkın bir süreden beri aileninkonağıolanCasaldueroMarkisi'nineski sarayındanyeni zenginlermahallesindeki yeni bir evetaşınmasıydı. Ötekiyse, ne adı, ne serveti olan bir köylü güzeliyle evlenmesiydi; soyluhanımefendiler gizliden gizliye alaya alıyorlardı onu, ama sonunda, seçkinlik ve karakterbakımındankendilerindenkatkatüstünolduğunukabuletmekzorundakaldılar.DoktorUrbino,halk arasındaki imgesiyle ilgili bu ve bunlar gibi daha birçok önyargılara çok önemverirdi herzaman; tükenmek üzere olan bir soyun son temsilcisi olduğunun hiç kimse kendisi kadarbilincinde değildi. Çocukları hiçbir pırıltıları olmayan iki safkan yarış atı gibiydiler; kendisi veailenin her kuşağının ilk çocukları gibi hekim olan oğlu, Marco Aurelio, ellisini geçtiği halde,kayda değer hiçbir şey yapmamıştı; bir oğlan çocuk bile. Ofelia, New Orleans Bankası'ndayüksekbirgörevliyleevliolanbiricikkızı,biroğlanbiledoğurmadan,üçkızlaâdettenkesilmişti.Tarihinakışıiçindesoyununkurumasıonaacıvermeklebirlikte,ölümünDoktorUrbino'yuençokkaygılandıranyanı,FerminaDaza’nınonsuzsüreceğiyalnızyaşamdı.Ne olursa olsun, acı olay yalnızca kendi insanları arasında sarsıntı yaratmakla kalmadı,dışarıdandaolsaefsaneningörkeminekatılmaumuduylasokaklara fırlayansıradan insanlarabulaşarak etkiledi onları. Üç günlük yas ilan edildi, resmî dairelerin bayrakları yarıya indirildi;tüm kiliselerin çanları, aile anıtkabrindeki mahzen mühürleninceye dek aralıksız çaldı. GüzelSanatlarOkulu'ndanbirgrup,doğalbüyüklüktebirbüstemodelolarakkullanılmaküzereölününyüzününbirkalıbınıçıkardı;amasonrabutasarıdancayıldı,çünküsonânınürküşününgerçeğeuygunbirbiçimdekalıbadökülmesihiçkimseyeyakışıkalırgörünmedi.Avrupa'yagiderkenbirrastlantıylaoradangeçenünlübirressam,dokunaklıbirgerçekçilikledevboyutlubirbezüzerineresmini yaptı; resimde Doktor Urbino,merdivenin üstünde, ölüm ânında papağanı yakalamak

Page 29: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

için elini uzatırken görülüyordu. Öykünün gerçeğine aykırı olan tek şey, resimde DoktorUrbino'nun üstünde yakasız gömleğiyle yeşil çizgili pantolon askıları değil, kolera yıllarındabasında yayınlanan resimdeki gibi, melon şapka ve siyah redingot olmasıydı. Bu tablo, acıolaydanbirkaçaysonra,görmeyenkimsekalmasındiye,tümkenthalkınınönündengeçtiğiithalmalıeşyasatılanbüyükElAlambredeOroGalerisi'ndesergilendi.Sonra,ünlüsoylununanısınasaygıgöstermeyigörevsayankamuveözelkuruluşlarınduvarlarındaasılıkaldı,sonundaikincibircenazetöreniyleGüzelSanatlarOkulu'nakondu;yıllarsonraresimöğrencileri,nefretettikleribir estetik anlayışının ve bir dönemin simgesi olarak Üniversite Alanı'nda yakmak üzerekaldırdılaronuoradan.Dulluğunun ilk ânından başlayarak, Fermina Daza'nın, kocasının korktuğu kadar umarsızolmadığıgörüldü.Hiçbir dava uğruna cesetten yararlanılmasına izin vermeme kararında direndi.Cumhurbaşkanının, eyalet valiliğinin tören salonunun cenaze odasına dönüştürülerek cesedinoradasergilenmesinibuyurantelgrafıkonusundadaaynışeyiyaptı.Başpiskoposunbizzatricaettiğigibiölünöbetininkatedralde tutulmasınadaaynıağırbaşlılıklakarşıçıktı;yalnızcaölülerayinisırasındaoradakalmasınarazıoldu.Oncaçeşitliisteklerdenşaşkınadönenoğlununarayagirmesinden önce de, Fermina Daza, ölülerin aileye ait oldukları, evde acı kahve ve çöreklenöbet tutulması gerektiği, herkesin ölüsüne dilediği gibi ağlayabilme özgürlüğü olduğuna ilişkinkırsal inancında direndi. Dokuz gecelik geleneksel nöbet tutulmayacaktı: Cenazenin ardındankapılarkapandı,yakınlarınziyaretleridışındabirdahadaaçılmadı.Evölümünegemenliğialtındaydı.Tümdeğerlieşyalargüzelcegüvenliyerlerekaldırıldı,çıplakduvarlarda, indirilen resimlerin izlerinden başka bir şey kalmadı. Evdeki sandalyelerlekomşulardan ödünç almanlar salondan yatak odalarına dek duvarlara sıralandı; ortada kalanboşluklaruçsuzbucaksızgörünüyor,seslerürkütücübirbiçimdeçınlıyordu,çünkübeyazbirörtüaltında köşesinde uzanan kuyruklu piyano dışında, bütün büyük eşyalar kaldırılmıştı. Birzamanlar Juvenal Urbino de la Calle olan adam, kitaplığın ortasında, babasının yazı masasıüstünde,yüzünde taşlaşmışsonkorkusu,üstündekaraörtüveSantoSepolcroŞövalyeleri'ninkılıcıyla, tabutsuz uzatılmıştı. Yanında, tepeden tırnağa yas giysilerine bürünmüş, titreyerek,ama kendine tam anlamıyla hâkim Fermina Daza, bir dram havası yaratmaksızın, hiçkımıldamadan, ertesi gün sabah saat on birde, kocasını evin kapısından mendil sallayarakuğurladığıânadeğinbaşsağlığıdileklerinikabuletti.Digna Pardo'nun avludan yükselen çığlığını işittiği, hayat arkadaşını çamurların içinde cançekişirken bulduğu andan beri kendine egemen olmayı başarması kolay olmamıştı. İlk tepkisiumut olmuştu; gözlerinin açık olduğunu, gözbebeklerinde daha önce hiç görmediği bir ışıkpırıltısı görmüştü çünkü. Karşılıklı kuşkulara karşın, onu ne denli sevdiğini bilmeden göçüpgitmemesi için ona bir ancık daha olsun bağışlamasını dilemişti Tanrı'dan; birbirlerinesöyleyemedikleriherşeyisöylemek,geçmişteyaptıklarıkötüşeyleriyenidendaha iyiyapmakiçinonunlabirliktesürdüğüyaşamayenibaştanbaşlamakiçindayanılmazbiristekduyduiçinde.Ama ölümün uzlaşmazlığı karşısında boyun eğmek zorunda kaldı. Acısı dünyaya ve kendinekarşıkörbirÖfkeyedönüştü;bu,yalnızlığınıtekbaşınagöğüslemegücünüveyürekliliğiniverdiona.Oandanbaşlayarak rahat yüzügörmedi, amaacısının bir belirtisi gibi görülebilecekherdavranıştan kaçındı.Elindeolmayan tekdokunaklı an, pazar gecesi saat onbirde, hâlâgemigibi yağlıboya kokan, bakır kulplu ipek kapitone kaplı piskoposluk tabutunun getirildiği andı.DoktorUrbinoDaza tabutunhemenkapatılmasınıbuyurdu; içerininhavasıdayanılmazsıcakta

Page 30: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

oncaçiçeğinkokusuylaazalmıştıçünkü;üstelikbabasınınboynundailkölümmorluklarınıseçergibiolmuştu.Sessizliğiniçindedalgınbirsesişitildi:"O yaşta insan, daha yaşarken yarı yarıya çürümüştür." Tabutu kapatmadan Fermina Dazaevlilikyüzüğünüçıkarıpölükocasınınparmağınataktı,sonraonunkalabalıktayolunuşaşırdığınıfarkettiğindeherzamanyaptığıgibi,elinionunelininüstünekoydu."Çokyakındagörüşeceğiz,"dedi.Ünlüler kalabalığı içinde görünmez olan Florentino Ariza, bağrına bir hançer saplandığınıhissetti. Fermina Daza, ilk başsağlığı dileklerinin kargaşası arasında seçememişti onu; ogecenin telaşındahiçkimseondandahahazırvenazır,ondandahayararlıolmayacaktıoysa.Kahve yetsin diye, kalabalıkla dolup taşan mutfakları düzene koyan o oldu. Komşulardanalınanlar yetmeyince, ek sandalyeler sağladı, daha şimdiden evin içinde tek bir çelenk dahakoyacakyerkalmayınca,akınakıngelençelenklerinbahçeyekonmasınıbuyurdu.Karahaberigümüşyılşöleninindoruknoktasınaulaştığıandaalanvehintkirazıağacınınaltındaçepeçevreoturarak cümbüşü sürdürmek için koşa koşa gelen Doktor Lacides Olivella’nın konuklarınakonyak yetiştirmekle o uğraştı. Kaçak papağan gece yarısı başı dik, kanatları açık yemeksalonundabelirdiğinde,tamzamanındatepkigösterentekkişiooldu;buolayevdebirşaşkınlıkürpertisiyaratmıştı,çünkübirnedametbelirtisigibigörünüyordu.FlorentinoAriza,saçmasapanbirsözsöylemesinefırsatvermeden,tamboynundanyakalayıpüstüörtülükafesegötürdüonu.Böyleceherşeyiöylesineakıllıca,öylesinebeceriyleyaptıki,onunbaşkalarının işineburnunusokanbirideğil,tersine,evinyıkımauğradığıbirsıradaemeğiödenmezbiryardımcıolduğunusandıherkes.Göründüğügibiydi;işeyarayan,ciddibiryaşlıadam.Kemikli, dik bir gövdesi, esmer, sakalsız bir yüzü, açık renkmetal çerçeveli yuvarlak gözlükcamlarının ardında meraklı gözleri, o çağa göre biraz eski, uçları yapıştırılmış romantikbıyıkları vardı.Şakaklarındaki perçemler yukarı doğru taranmış,mutlakbir dazlaklığa sonbirçözümolarak,pırılpırılparlayankafatasınınortasınayapıştırılmıştı.Doğuştan inceliği, zarif tavırları hemenbüyülüyordu insanı; amabunlar yıllanmış bir bekârdakuşku uyandıran iki erdem sayılıyordu aynı zamanda. Geçen martta doldurduğu yetmiş altıyaşınıgöstermemekiçinçokpara,çokemekveistemgücüharcamıştı;ruhununderinliklerinde,budünyadahiçkimseninkimseyionunkadarsessizcesevmediğineinanıyordu.Doktor Urbino'nun öldüğü gece, beklenmedik haberi aldığında, cehennemi haziran sıcağınakarşın her zamanki gibi giyinmişti: koyu renk takım elbise ve yelek, selüloz yakasında ipekşerittenbirfiyonk,fötrşapka,aynızamandabastonödevigörensiyahpoplinbirşemsiye.Amagün ağarırken ölü nöbetinden iki saatliğine yok oldu, tıraş olmuş, losyon kokuları içinde geridöndü. Artık cenazelerden ve Kutsal Hafta ayinlerinden başka yerde giyilmeyen siyah birredingot, uçları kıvrık bir yaka, boyunbağı yerine sanatçıların taktıkları türden bir kurdeleylemelonşapkasıvardı.Şemsiyesinideyanınaalmıştı,yalnızcaalışkanlıktandeğil,öğledenönceyağmur yağacağına emin olduğundan; cenaze çabuklaştırılabilir mi diye bunu Doktor UrbinoDaza'ya bildirdi. Gerçekten de buna çalışıldı; çünkü Florentino Ariza bir armatör ailesindengeliyordu,kendisideKarayipIrmakŞirketi'ninbaşkanıydı;buyüzdenhavatahminlerikonusundabilgisiolduğunainanılıyordu.Amacenazeninsaatonbirdekaldırılmasınıkararlaştırmışolansivilve askerî makamlar, kamu ve özel kuruluşlar, ordu ve Güzel Sanatlar bandoları, okullar vedinsel dayanışmadernekleri ayarlanamadı; böylece tarihsel bir olay olması öngörülen cenaze

Page 31: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bardaktan boşanırcasına yağan yağmurdan ötürü, kargaşa içinde sona erdi. Aile anıtkabrineçamurlarabata çıka,dalları gömütlüğünduvarlarındansarkansömürgedönemindenkalmabirceiba ağacının koruyuculuğunda çok az insan ulaşabildi. Aynı dalların altında, ama intiharedenlere ayrılmış dış parselde, bir gün önce öğleden sonraKarayiplimülteciler, Jeremiah deSaint-Amour'u,vasiyetiüzerine,köpeğiylebirliktegömmüşlerdi.Florentino Ariza, cenazenin sonuna dek kalan birkaç kişiden biriydi. İliklerine dek ıslanmış,bunca yıllık titiz özenden ve aşın önlemlerden sonra zatürreeye yakalanma korkusuyla döndüevine. İçine bir damla konyak damlatarak bir sıcak limonata yaptı kendine; yatağa girip ikifenaspirinpastiliyleiçti,bedeninormalısısınakavuşuncayadeğindebirgünyorganasarınıpbolbol terledi; ölü evine döndüğünde kendini güçlenmiş hissediyordu. Fermina Daza, silinipsüpürülmüş, konukları kabul etmeye hazır duruma gelmiş olan evin kumandasını yeniden elealmış,kitaplığınsunağına,ölükocasınınçerçevesinesiyahbiryasşeridigeçirilmişpastelboyalıbir portresini koymuştu. Saat sekizde ev alabildiğine kalabalık, sıcak bir önceki gece gibiyoğunduama tespihduasındansonrabiri, dul kadınınpazaröğledensonrasındanberi ilk kezbirazcıkdinlenebilmesiiçinerkenkalkılmasıdileğinifısıldadıkulaktankulağa.FerminaDazasunağınyanındaki insanlarınbüyükçoğunluğunuselamladı,amaensonakalanyakındostlarınısokakkapısınadekuğurladı; kapıyıherzamanyaptığıgibi kendisi kapatmakiçin. Gücünün son zerresiyle tam kapatacakken, boş salonun ortasında yas giysileri içindeFlorentinoAriza'yıgördü.Bunasevindi;çünküonuyaşamındançıkaralıyıllarolmuştuvevicdanıunutuşla arınmış olarak ilk kez görüyordu onu. Ama ziyareti için ona teşekkür edemeden, oşapkasını,titreyerek,saygıylagöğsünebastırdıveyaşamınındayanağıolanyarayıdeşti:"Fermina,"dedi,"sanasonsuzbağlılıkvebitmeyenaşkandımıbirkezdahadilegetirmekiçinyarımyüzyılbekledimbuânı."Florentino Ariza’nın o anda Kutsal Ruh'tan esinlendiğini düşünmesi için nedenler olmasaydı,FerminaDaza karşısındakinin bir deli olduğunu sanabilirdi. İlk dürtüsü, daha kocasının cesedimezardasoğumadanevinkutsallığınasaygısızlıkettiği içinonulanetlemekoldu.Amaöfkesininağırbaşlılığı önledi onu. "Defol," dedi. "Ömrünün sonuna dek de görünme bana." Kapatmaküzere olduğu kapıyı, geri dönüp ardına dek açtı, "Umarım az kalmıştır," diye tamamladısözlerini.Ayakseslerininbomboşsokaktauzaklaştığını işitincekapıyıusulcakapattı,sürgüyüvezincirivurdu, yazgısıyla baş başa kaldı. O âna değin, daha on sekizindeyken kendisinin yol açtığı,ölümüne dek de yakasını bırakmayacak olan dramın ağırlığının ve büyüklüğünün tam olarakbilincine varmamıştı. Felaketin olduğu öğle sonundan beri ilk kez ağladı, bir başına, kimsegörmeden; tek ağlama biçimiydi bu onun. Kocasının ölümü, yalnızlığı, öfkesi için ağladı, boşyatakodasınagirincedekendineağladı;çünküerdenliğiniyitirdiğiandanberioyataktayalnızbaşına çok seyrek yatmıştı. Kocasına ait her şey hıçkırıklara boğuyordu onu, ponponluterlikleri, yastığın altındaki pijaması, yarımay biçimindeki tuvalet masasının onsuz boşluğu,onun, tenine sinen kokusu. Belli belirsiz bir düşünce ürpertti onu: "İnsanın sevdikleri tümeşyalarıyla birlikte ölmeli." Yatmak için kimseden yardım istemedi, uyumadan önce hiçbir şeyyemek istemedi canı. Acının ağırlığı altında ezilmiş, Tanrı'dan hemen o gece uykusunda onaölümü göndermesini diledi; bu umutla, çorapsız ama giyinik, hemen uyuyakaldı. Bilincinevarmadan,amauykudayaşamayısürdürdüğünü,yatağınyarısınınonaçok fazlageldiğini,herzamankigibisolyandayattığını,amayatağınöteyanındaötekigövdeninağırlığınıneksikliğini

Page 32: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bilerek uyudu. Uykusunda, bir daha hiç böyle uyuyamayacağını düşünerek uyudu; uykusundahıçkırmayabaşladı,yataktayerinideğiştirmeksizinhıçkırahıçkırauyudu;horozlarınötüşündençok sonra, onsuz istenmez olan sabah güneşi uyandırıncaya dek. Çok uyuduğunun, amaölmediğinin,uykusundahıçkırdığının,hıçkırarakuyurken,ölükocasındançokFlorentinoAriza'yıdüşündüğününancakozamanbilincinevardı.OysaFlorentinoAriza, bir-iki uzun ve acılı gönül serüveninin ardındanFerminaDaza ansızınonubıraktıktansonrabiranbileonudüşünmektengerikalmamıştı.Aradantamellibiryıl,dokuzay,dörtgüngeçmişti.Unutmamakiçinbirhücreninduvarlarınahergünbirçizgiçekmekzorundakalmamıştı; çünkü tek bir gün bile geçmemişti ki onu anımsatan bir şey olmasın. İlişkilerikoptuğusıradayirmiikiyaşındaydı;annesiTránsitoArizaileCalledelasVentanas'takiralıkbirevinyarısındayaşıyordu;annesiburadaçokgençyaşındanberibirtuhafiyecidükkânıişletiyor,eskigömlekvekumaşparçalarınısöküpsavaştayaralananlariçinpamukolaraksatıyorduaynızamanda.FlorentinoAriza,KarayiplerIrmakTaşımacılıkŞirketi'nikurarakMagdalenaIrmağı'ndabuharlıgemi taşımacılığına yeni bir hız veren üç kardeşin en büyüğü, ünlü armatör Don Pio BeşinciLoayzailerasgelebirilişkidenedindiğitekçocuğuyduonun.Oğlu on yaşındaykenDon Pio Beşinci Loayza öldü.Masraflarıyla her zaman gizliden gizliyeilgilenmesine karşın, yasa gözünde onu kendi çocuğu olarak tanımamış, ne de geleceğinigüvence altına almıştı; böylece Florentino Ariza, nesebi herkesçe bilindiği halde, yalnızcaannesinin adıyla kalmıştı. Babasının ölümünden sonra, Florentino Ariza postanede memurolarakçalışmak içinokulubırakmakzorundakaldı;orada torbalarıaçmak,mektuplarıdüzenekoymak, postanın geldiğini, çıkış yerinin bayrağını postanenin kapısına dikerek halkaduyurmaklagörevlendirdiler.Ciddiliği telgrafçınındikkatiniçekti.AlmangöçmenLotarioThugut,aynızamanda,katedraldebüyükayinlerdeorgçalıyor, evdemüzikdersleri veriyordu.FlorentinoAriza'yamorsalfabesinive telgraf sistemini kullanmayı öğretti; daha ilk keman derslerinden sonra, Florentino Arizakemanı kulak dolgunluğuyla tıpkı profesyonel bir kemancı gibi çalmaya başladı.On sekizindeFermina Daza'yı tanıdığında, çevresinin en beğenilen delikanlısıydı; moda dansları en iyi obiliyor, duygusal şiirleri ezbere okuyor, arkadaşlarının nişanlılarına solo kemanla serenatlarçalıyordu. Daha o zaman, solgun bir yüzü, pomatla yatıştırılmış Kızılderili saçları, umarsızgörünüşünü artıran miyop gözlüğü vardı. Görme bozukluğunun yanı sıra, onu ömür boyulavmanlarabaşvurmak zorundabırakan kronik kabızlıktan yakmıyordu.Babasından kalma tekbir tören giysisi vardı, ama Tránsito Ariza onu öyle bakımlı tutuyordu ki, her pazar yeni gibigörünüyordu.Sıskagörünüşüne, içekapanıklığına,hüzünlügiysilerinekarşın,grubundakibütünkızlar onunla birlikte olmuş gibi yapmak için aralarında gizli gizli kura çekiyorlar, o da onlarlabirlikteolmuşgibiyapıyordu;FerminaDaza'yıtanıdığı,masumluğununsonaerdiğigünedek.Onuilkkez,LotarioThugut'unkendisini,adresibilinmeyen,LorenzoDazadiyebirinebirtelgrafgötürmekle görevlendirdiği bir akşamüstü gördü. Araya araya Los Evangelios Parkı'nda yarı-yıkık avlusu, köşelerinden fışkıran ayrıkotları, taştan kuru çeşmesiyle bir manastır avlusunuandıran eski mi eski evlerden birinde buldu onu. Florentino Ariza yalınayak hizmetçi kadınınardınatakılıpkoridordangeçerkenhiç insansesi işitmedi;dahaaçılmamışeşyakutuları,kireçartıkları, çimento torbaları arasında duvarcı araç-gereçleri vardı; ev köklü bir onarımdangeçmekteydi çünkü. Avlunun dibinde, geçici bir çalışma odasında, yazı masasının başında,

Page 33: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

şişmanmışişman,kıvırcıkfavorileribıyıklarınakarışmışbiradamoturduğuyerdekestiriyordu.LorenzoDaza'ydıadı;gelelidahaikiyılıgeçmediğinden,pekdearkadaşcanlısıolmadığından,pektanınmıyordukentte.Telgrafı, kötü bir düşün uzantısıymış gibi aldı. Florentino Ariza, adamın soluk gözlerine birçeşitresmiacımaduygusuylabaktı;mührüaçmayaçalışankararsızparmaklarını,yüreğindeki,telgraflarıhâlâölümlebağlantılandırmaksızındüşünemeyenbirçokkimsedebirçokkezgördüğükaygıyı gördü. Adam, telgrafı okuduktan sonra soğukkanlılığını yeniden kazandı. Rahat birsolukaldı:"Haberleriyi"Sonra,kötühaberalmışolsaydıbuparayıonavermeyeceğinisezdirenrahatlamışbirgülümseyişle,zorunlubeşreal'iverdiona.Sonradaelinisıkarakyolladıonu;birtelgraf memuruna yapılması alışılmamış bir şey; sonra hizmetçi kadın, uğurlamaktan çokgözetlemek için, sokak kapısına dek geçirdi onu. Kemerli koridoru bir kez daha, ters yönde,boydan boya geçtiler; ama bu kez Florentino Ariza evde birinin daha olduğunu anladı, çünküavlununboşluğunu,birokumadersiniyineleyenbirkadınsesidolduruyordu.İşodasınınönündengeçerken,pencereden,birbirineçokyakınikisandalyede,oldukçayaşlıbirkadınlagencecikbirkızın oturmuş, kadının kucağında açık duran bir kitaba baktıklarını gördü. Az rastlanır birgörüntü gibi geldi ona bu: annesine okuma öğreten bir kız. Tahmininde yanılmamıştı, çünkükadın, onu anne gibi büyütmüş olsa da, kızın annesi değil, halasıydı. Dersi kesmediler, amagençkızpencereninönündengeçeninkimolduğunuanlamakiçingözlerinikaldırdıveburasgelebakış,aradanyarımyüzyılgeçmesinekarşınhâlâbitmeyenbiraşktufanınınkaynağıoldu.FlorentinoAriza'nınLorenzoDazahakkındaöğrenebildiği tekşey,onunkolerasalgınındanazsonra,biricikkızıvehiçevlenmemişkızkardeşiylebirlikteSanJuandelaCienaga'dangeldiği,onların gemiden indiklerini görenlerin, oraya yerleşmeye geldiklerini hemen anladıklarıydı; iyidöşenmişbirevegerekliherşeyiyanlarındagetirmişlerdiçünkü.LorenzoDaza’nınkarısı,kızıküçücükken ölmüştü. Kız kardeşinin adı Escolâstica'ydı; kırk yaşındaydı ve sokağa çıkarkenFransiskengiysisigiymeye,eviniçindeyseyalnızcabelineipdolamayaantiçmişti.Küçükkızonüçyaşındaydı,adıdaannesininkigibiFermina'ydı.Lorenzo Daza’nın varlıklı bir adam olduğu sanılıyordu, Çünkü bilinen bir işi olmaksızın iyiyaşıyordu;LosEvengelios'takievinideparayıtıkırtıkırsayaraksatınalmıştı;evinonarımıona,eve ödediği iki yüz altın peso'nun en az iki katmamal olsa gerekti. Kızı, iyi aile kızlarının ikiyüzyıldır güzel sanatlarla sevecen ve uysal bir eş olmayı öğrendikleri Presentation de laSantisimaVirgenKoleji'ndeokuyordu.Sömürgedönemindevecumhuriyetin ilkyıllarında,okulayalnız soylu aile çocukları alınıyordu. Ama bağımsızlığın yıkıma uğrattığı eski aileler yenizamanlarıngerçeğineboyuneğmekzorundakalmışlar,kolejinkapılarıda,soylulukunvanlarınaaldırmaksızın, Katolik evliliklerden doğma yasal çocuklar olmaları koşuluyla, ücretiniödeyebilecekdurumdaolan tüm isteyenlereaçılmıştı.Öyle yadaböyle, pahalı bir kolejdi bu;Fermina Daza'nın burada okuması da, başlı başına ailenin toplumsal konumunun değilse de,ekonomik durumunun bir göstergesiydi. Bu haberler Florentino Ariza'yı yüreklendirdi; çünkübadem gözlü güzel yeniyetme kızın düşlerinin erişebileceği bir yerde olduğunu gösteriyordu.Amababasınınsıkıdisiplini,çokgeçmeden,aşılmazbirengelolarakortayaçıktı.Okulagruphalinde ya da yaşlıca bir hizmetçi kadının eşliğinde giden öteki öğrencilerin tersine, FerminaDazaevdekalmışhalasıylabirliktegidiyordu;tutumuda,okuldışındahiçbirşeyleoyalanmasınaizinverilmediğinigösteriyordu.Florentino Ariza'nın, tek başına bir avcının gizemli yaşamına başlaması böyle masum birbiçimde oldu. Sabahın yedisinde parkın göze çarpmayan sıralarından birinde oturup badem

Page 34: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

ağaçlarınıngölgesindebirşiirkitabıokuyormuşgibiyaparak,gençkızınmaviçizgiliforması,dizboyujartiyerliçorapları,çaprazbağcıklıerkekpotinleriveomuzlarındanbelinedeksarkankalın,ucukurdeleliteksaçörgüsüylegeçmesinibekliyordu.Doğalbirkendinibeğenmişlikleyürüyordukız, başı dik, bakışları kıpırtısız, adımları hızlı, burnu havada, kitaplarını içine koyduğu okulçantasını çaprazlanmış kollarıyla sımsıkı göğsüne bastırmış, kalçasının, onu ağırlığındanarınmış gibi gösteren ceylan devinimiyle. Yanı sıra, sırtında gri Fransisken giysisi, belindekordonuyla,adımlarınıgüçlükleatarakyürüyenhalası,onayaklaşılmasınahiçfırsatvermiyordu.FlorentinoArizaonlarıgündedörtkez,okulagidipgelirkengörüyor,küçükkızıgörmekyetiyorduona.Yavaşyavaşonuyüceltti,olmayacakerdemler,gerçekdışıduygularyordu;aradanikihaftageçtikten sonra da ondan başka bir şey düşünemez oldu. O zaman ona, o güzel yazmanyazısıyla, iki yüzü yazılmış basit bir pusula göndermeye karar verdi. Nasıl vereceğini düşünedüşünebirkaçgüncebindesakladıonu;düşünürken,yatmadanöncebirkaçsayfadahayazdı,öyle ki, ilk mektup, parktaki bekleyişleri sırasında okuya okuya ezberlediği kitaplardanesinlenmişbiraşksözlüğünedönüştü.Mektubu göndermenin yolunu ararken, Presentation'un bazı öğrencileriyle tanışmaya çalıştı;ama onun dünyasından çok uzaktılar. Öte yandan, bu düşünceyi kafasında birkaç kez eviripçevirdikten sonra, birinin tasarılarını öğrenmesi hiç de sakınımlı görünmedi ona. Gene de,Fermina Daza’nın gelişinden birkaç gün sonra bir cumartesi balosuna çağrıldığını, amababasınıngitmesine izin vermediğini öğrenebildi. "Her şeyin zamanı var,"diyekestiripatmıştı.Mektup,kâğıtlarınikiyüzüneyazılmışaltmışsayfayıgeçmişti;FlorentinoArizagizininağırlığınadaha fazla dayanamadı; annesine, bazı gizlerini açtığı biricik insana, hiçbir şey saklamadanaçıldı.TránsitoArizaoğlunungönülişlerindekisaflığındanöylesineetkilendiki,gözyaşlarıdöktü,kendi deneyimlerinin ışıklarıyla aydınlatmaya çalıştı onu. Bu çarşaf gibi coşkulu mektubugöndermemeyeonu razıetmeklebaşladı işe;gönül işlerindeonunkadar toyolduğunusandığıgençkızıuykularınıkaçıracakdenlikorkutmaktanbaşkabir işeyaramazdıbu. İlkadım,dedi,onun kendisine ilgi duyduğunun farkına varmasını sağlamaktı; böylece ona açılması onuşaşırtmayacak,düşünmeyevaktiolacaktı."Amaherşeydenönce,"dedi,"ilkinonudeğil,halasınıeldeetmelisin."İkiöğütde,kuşkusuzbilgeceydi,amageçkalmıştı.Gerçektende, FerminaDaza, halasına verdiği dersi bir an keserek, koridordangeçenin kimolduğunuanlamak içingözlerinikaldırdığında,FlorentinoAriza,umarsızgörünüşüyleetkilemiştionu. Akşam yemekte babası telgraftan söz edince, Florentino Ariza'nın eve niçin geldiğinianlamıştı;görevigereğigelmişti.Bunuöğrenmekilgisiniartırmıştı,çünküodönemdebirçokkişiiçinolduğugibi,onuniçindetelgrafbüyükbirbuluştu.Böylece,FlorentinoAriza'yıilkkezparktaağaçlarınaltındaokumayadalmışgörüncetanımış,amahalasıonunbirkaçhaftadanberioradaolduğunusöyleyinceyedekbuonuhiç tedirginetmemişti.Sonra,pazargünüayindençıkarkenonu gördüklerinde, halası, bunca karşılaşmanın rastlantı olamayacağına karar verdi. "Buncasıkıntıyabenim içinkatlanmıyorherhalde,"dedi.Çünküsert tavrına, tövbekârgiysisinekarşın,bir yaşam içgüdüsü, suç ortaklığına bir eğilimi vardı Escolâstica Hala'nın; bunlar onun en iyierdemleriydi; bu yüzdenbir erkeğin yeğenine ilgi duymasını düşünmekbile karşı konulmazbirheyecan uyandırıyordu onda. Ama Fermina Daza, henüz aşkın ne olduğunumerak etmektenbile uzaktı; Florentino Ariza'nın ona esinlediği tek şey biraz acımaydı; sağlıksızmış gibigörünmüştüonaçünkü.Amahalası,birerkeğingerçekkarakterinianlamakiçininsanınçokşeygörmüş olması gerektiğini söyledi; onların geçtiklerini görmek için parkta oturan adamın olsa

Page 35: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

olsaaşkhastasıolabileceğineinanıyordukendisi.EscolâsticaHala,sevgisizbirevliliktendoğantekçocukolangençkıziçinbiranlayışvesevgisığınağıydı.Annesiöleliberionuobüyütmüştü;LorenzoDazaile ilişkilerinde,haladançoksuçortağıgibidavranıyorduonun.Böylece,FlorentinoAriza'nınortayaçıkışıölüsaatlerigeçirmekamacıylauydurdukları özel eğlencelerdenbiri olduonlar için.Gündedört kez, LosEvangeliosParkı'ndangeçerken,ikiside,çelimsiz,ürkek,varlayokarası,sıcağakarşınhemenhemenherzamansiyahlargiymiş,ağaçlarınaltındakitapokuyormuşgibiyapannöbetçiyegözatıyorlardı."İşte, orada," diyordu ilk gören, gülmesini tutarak, daha o gözlerini kaldırıp, kendisinebakmaksızınparkıniçindengeçenciddi,yaşamınındışındaikikadınıgörmeden."Zavallıcık," demişti halası. "Yaklaşmaya cesaret edemiyor. Yanında ben varım diye, amaeğerniyeticiddiysebirgündeneyecekbunu;ozamanbirmektupgöndereceksana."Her türlü aksiliği düşünerek, yasak aşklarda başvurulan kaçınılmaz çare olan el işaretleriyleanlaşmayı öğretti ona. Bu beklenmedik, neredeyse çocuksu şeytanlıklar Fermina Daza'daalışılmadık bir merak uyandırıyordu; işin daha ileri gideceği birkaç ay aklına gelmedi.Eğlencenin kaygıya dönüştüğü ânı hiçbir zaman bilemedi; bir gece korkuyla uyandı; onunyatağının ayakucunda durmuş karanlıkta kendisine baktığını görmüştü çünkü.O zaman bütünyüreğiyle halasının kehanetlerinin gerçekleşmesini istedi; dualarında, mektubu göndermeyürekliliğinibulsundiyeyakarıyorduTanrı'ya,saltnedediğiniöğrenmekiçin.Amaduaları tutmadı.Tersine,FlorentinoAriza'nınannesineaçıldığı,onundakendisiniyetmişsayfalık aşk sözlüğünü göndermekten caydırdığı sırada oluyordu bu; böylece Fermina Dazayılın geri kalan günlerini umarak geçirdi. Aralık tatili yaklaştıkça kaygısı umutsuzluğadönüşüyordu;tedirginlikiçinde,okulagitmeyeceğiüçayboyuncaonugörmek,onundakendisinigörmesi için ne yapacağını soruyordu kendi kendine. Kuşkuları hiçbir çözüm bulamaksızınsürerken, Noel gecesi, onun gece yarısı ayinine katılan kalabalığın içinde kendisine baktığıönsezisi ürpertti onu; bu tedirginlik yüreğini ağzına getirdi. Babasıyla halasının arasınaoturduğundan başını çevirme yürekliliğini bulamadı, tedirginliğinin farkına varmasınlar diyekendine hâkim olmak zorunda kaldı. Ama çıkış kargaşasında onu öylesine yakınında, okarışıklıktaöylesineaçıkseçikduyduki, karşıkonulmazbirgüç,kiliseninortanetindendışarıçıkarken omzunun üstünden dönüp bakma ya zorladı onu; o zaman, gözlerinin bir karışötesinde,onunbuzgibigözlerini,solgunyüzünü,aşkkorkusundantaşlaşmışdudaklarınıgördü.Kendi gözü pekliğinden altüst olmuş, düşmemek için Escolâstica Halası’nın koluna sıkı sıkıtutundu;halası,danteleldivenininarasındanonunelininbuzgibi terlediğiniduyumsadı,kayıtsızşartsız suç ortaklığının belli belirsiz bir işaretiyle yatıştırdı onu. Havai fişeklerin, kutlamadavullarının, kapılara asılı renk renk fenerlerin gürültü-patırtısı, erince susamış kalabalıklarınbağırış-çağırışı arasında, Florentino Ariza, şenliği gözyaşları arasında seyrederek, o gecedoğanınTanrıdeğil,kendisiolduğusanrısıylagünağarıncayadekbiruyurgezergibidolaştı.Ertesi hafta, öğle uykusu saatinde, umutsuzca Fermina Daza'nın evinin önünden geçip de,onunhalasıylaavludakibademağaçlarınınaltındaoturduğunugörüncecoşkusuarttı. İlkgünişodasındagördüğütablonunaçıkhavadayinelenişiydibu:halasınaokumadersiverengençkız.Ama Fermina Daza, sırtında okul forması olmayınca değişmişti, omuzlarından dökülen,baştanbaşakırmalıbirtunikgiymiş,başınaonataçlıbirtanrıçagörünüşüverengardenyalardanbir taç takmıştı. Florentino Ariza, parkta, görüleceğinden emin olduğu bir yerde oturdu, amaokuyormuşgibiyapmayıp,kucağındaaçıkkitabı,gözleri,onaacıyarakbileolsabirkezcikolsun

Page 36: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bakmayandüşselgençkızadikilmiş,kalakaldı.Florentino Ariza, badem ağaçlarının altındaki dersin, belki de evin bitip tükenmeyenonarımlarından ileri gelen rasgele bir değişiklik olduğunu düşündü önce, ama daha sonrakigünlerde,FerminaDaza'nınüçaylıktatilboyuncahergünaynısaatteorada,onungörebileceğibir yerde olacağını anladı; bu kesinlik yeniden yüreklendirdi onu. Görüldüğünün farkındaymışizlenimi vermedi, en küçük bir ilgi ya da hoşlanma belirtisi göstermedi, ama ilgisizliğinde öyledeğişikbirpırıltıvardıki,onuyüreklendiriyordu.Çokgeçmeden,ocakayısonundabiröğledensonra, hala ansızın elişini sandalyesinin üstüne koyup yeğenini sundurmada, bademağaçlarından düşen sarı yaprakların ortasında yalnız bıraktı. Florentino Ariza bunun öncedentasarlanmış bir fırsat olduğu varsayımıyla yüreklenerek sokaktan karşıya geçti ve FerminaDaza’nın karşısına dikildi; ona öyle yakındı ki, soluğunun hışırtısını, yaşamı boyunca onunlaözdeşleştireceğiçiçeksikokusunuduyuyordu.Başıhavadaveancakyarımyüzyılsonrabirkezdaha,aynınedenletakınacağıkararlıbirtavırlakonuştuonunla."Sizdentekdileğim,birmektubumukabuletmeniz,"dedi.Sesi,FerminaDaza'nınondanbeklediğisesdeğildi:bitkingörünüşüylehiçilişiğiolmayan,açık-seçik, kendine güvenli bir sesti. Gözlerini elişinden ayırmaksızın yanıtladı: "Babamın izniolmaksızın kabul edemem." Florentino Ariza boğuk tınısını ömrü boyunca unutmayacağı busesin sıcaklığıyla ürperdi. Ama belli etmedi ve hemen yanıtladı onu: "İzin alın." Sonra bubuyruğubir ricaylayumuşattı: "Birölümkalımsorunubu."FerminaDazaonabakmadı,elişinearavermedi,amakararıtümdünyanınsığabileceğibirkapıyıaraladı."Hergünöğledensonragelin,"dedi,"sandalyemideğiştirmemibekleyin."Florentino Ariza ertesi hafta pazartesi günü, parkta oturduğu sıradan her zamanki sahneyigörünceyedeğinonunnedemek istediğinianlamadı.Tekbirdeğişiklikvardı:EscolâsticaHalaeve girince Fermina Daza ayağa kalkıp öteki sandalyeye oturdu. Florentino Ariza, ceketininyakasına beyaz bir kamelya iliştirilmiş, sokaktan karşıya geçti; onun karşısında durdu. "Bu,hayatımın en önemli ânı," dedi. Fermina Daza gözlerini kaldırıp ona bakmadı, bakışlarınıçevrede dolaştırdı; kuraklığın uyuşukluğunda bomboş sokakları, rüzgârın sürüklediği ölüyapraklarındönedöneuzaklaştıklarınıgördü."Mektubuverin,"dedi.Florentino Ariza okuya okuya ezberlediği yetmiş sayfayı getirmeyi düşünmüştü önce, amasonrayalın,açık-seçikyarımsayfalıkbirmektuptakararkılmıştı;yalnızcaönemliolanşeyesözveriyordu: sarsılmaz bağlılığı ve sonsuz aşkı. Kâğıdı redingotunun iç cebinden çıkardı, onabakmayürekliliğinibilegösterememişolanelişi işleyenürkekkızıngözlerininönünekoydu.Kazonun korkudan taş kesilmiş elinde titreyen mavi zarfı gördü, mektubu içine koysun diyekasnağınıkaldırdı;kendiparmaklarınındatitrediğinibellietmekistemiyorduçünkü.Ozamanbirşey oldu: Badem ağaçlarının yaprakları arasında bir kuş ürperdi, pisliği tam elişinin üstünedüştü. FerminaDazane olduğunu fark etmesin diye, elişini uzaklaştırdı, sandalyenin arkasınasakladı, ilk kez, yüzü alev alev, baktı ona. FlorentinoAriza, elindemektup, soğukkanlı, "Uğurgetirir," dedi. Fermina Daza, ilk kez gülümseyerek teşekkür etti ona, sonra kaparcasınamektubuelindenaldı, katlayıp koynunasoktu.FlorentinoArizao zamanceketinin yakasındakikamelyayısunduona.Kızkabuletmedi:"Bunişanlılıkçiçeğidir,”dedi.Sonra,vaktindaraldığınıgörüp,yenidensakınımlıhalinesığındı.

Page 37: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

"Şimdigidin,"dedi,"sizehaberverinceyedeğindegelmeyin."FlorentinoAriza'nınonugördüğünü,dahakendisianlatmadan,annesianladı.Çünkükonuşmaz,yemez içmez olmuştu; geceleri sabaha dek yatağında dönüp duruyordu. Ama ilkmektubununyanıtını beklemeyebaşlayınca, kaygısına ishaller, yeşil yeşil kusmalar karıştı; yönduygusunuyitirmişti, düşüp düşüp bayılıyordu. Annesi korkuya kapıldı, çünkü durumu aşk perişanlığınadeğil,kolerayıkımınabenziyordu.FlorentinoAriza'nınvaftizbabası,TránsitoAriza'nıngizliaşkyaşadığı zamanlardan beri sırdaşı olan yaşlı bir homeopat, hastayı görür görmez telaşakapıldı; çünkü nabzı düşmüş, güçlükle soluk alıyor, soğuk soğuk ecel terleri döküyordu. Amamuayenesonunda,neateşiolduğu,nedebiryerininağrıdığıanlaşıldı.Duyduğuteksomutşey,bir an önce ölmek için dayanılmaz bir istekti.Önce onu, sonra da annesini kurnazca sorguyaçekmesi,hekimin,aşkarazınınkoleranınkiyleaynıolduğunubirkezdahadoğrulamasınayetti.Sinirlerini yatıştırmak için ıhlamur yazdı, uzaklaşıp avunması için hava değişikliği salık verdi,amaFlorentinoAriza'nınistediğitamtersiydi:acısınıntadınavarmak.TránsitoAriza,açıkfikirli,yoksullukyüzündenvakitsizyitirdiğibirmutlulukiçgüdüsüolanbiryarımelezdi; oğlunun acılarından kendi acılarıymış gibi tat duyuyordu. Sayıkladığını işitince onaıhlamur içiriyor, ürpermeleri geçsin diye üstüne yün yorganlar örtüyordu; ama aynı zamandaacısınıntadınıçıkarmasıiçinyüreklendiriyorduonu.'"Gençsin,çekebileceğinkadaracıçek,"diyorduona,"buduygularömürboyusürmez."Postanede böyle düşünmüyorlardı kuşkusuz. Florentino Ariza kapıp koyvermişti kendini;öylesine dalgındı ki, postanın geldiğini duyurmak için astığı bayrakları birbirine karıştırıyor,çarşamba günü gelen gemi Liverpool postasını getiren Leyland Şirketi'ne aitken, Almanbayrağını asıyor, başka bir gün, Saint-Nazarie postasını getiren Compagnie GeneralTransatlantiqueŞirketi'neaitbirgemigeldiğinde,AmerikaBirleşikDevletleribayrağınıasıyordu.Bu aşk dalgınlıkları, bölümde öyle karışıklıklara yol açıyor, halkın öyle protestolarına nedenoluyordu ki, Lotario Thugut onu telgraf bölümünde alıkoymasa, katedral korosunda kemançalmayadagötürmese,FlorentinoAriza işsiz kalırdı.Yaş farklarındanötürüaralarındakibağıanlamak güçtü; dede-torun olabilirlerdi, ama işte olsun, meteliksiz ayyaşlardan, kefal tavaylahindistancevizli pilav yemek için Sosyal Kulüp'teki resepsiyonlardan kaçan, takım elbiselergiymiş varlıklı aile çocuklarına değin her sınıftan gece kuşlarının uğradıkları limantavernalarında olsun, çok iyi anlaşıyorlardı. Lotario Thugut, son telgraf dağıtımından sonraburalara gitmeyi alışkanlık edinmişti; sık sık Jamaica puncu içip, Antiller'den gelen iki direkligemilerin çılgın tayfalarıyla akordeon çalarak sabahlardı. İriyarı, kaplumbağa suratlıydı, altınsarısı bir sakalı, akşamları sokağa çıkarken başına giydiği gri bir beresi vardı; Noel Babaolmak için bir dizi çıngırağı eksikti. Haftada en az bir kez bir dişi gece kuşuyla -bir gecelikotellerde gemicilere acele aşklar satan kadınlara böyle diyordu- düşüyordu oraya. FlorentinoAriza'yı tanıdığında ilk yaptığı şey, bir öğretmen hazzı duyarak, ona cennetinin gizleriniöğretmek oldu. Ona en iyi görünen kuşları seçiyor, onlarla pazarlık ediyor, hizmetlerininkarşılığını kendi parasıyla ödemeyi öneriyordu. Ama Florentino Ariza kabul etmiyordu: Öerdendi;âşıkolmadıkçadaerdenkalmayakararlıydı.Otel, sömürge döneminden kalma, yıkık bir saraydı; geniş salonları,mermer döşeli odaları,kullanmakyadagözetlemek içinkiralanan, iğneyledelinmişmukavvalarlabölmelereayrılmıştı.Meraklılardan bazılarının örgü şişiyle gözlerinin çıkarıldığından, bir başkasının, gözetlediğikadınınkarısıolduğunukeşfettiğinden,satıcıkadınkılığınagiriplostromolarlaboşalmayagelen

Page 38: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

soylu baylardan, gözetleyenlerle gözetlenenlerin başına gelen birçok başka olaylardan sözediliyordu; öyle ki, bitişik odaya bir göz atmadüşüncesi bile FlorentinoAriza'nın içini korkuyladolduruyordu.Böylece,LotarioThugut,gözetlemeninde,gözetlenmenindeAvrupa'daprenslerinincelikleriolduğunabirtürlüinandıramadıonu.İriyarılığınındüşündürdüğününtersine,LotarioThugut'un,tıpkıbirmeleğinkigibigülgoncasınıandıran bir pipisi vardı; ama bu şanslı bir kusur olsa gerekti, çünkü gece kuşlarının endonukları, onunla yatma şansına ermek için birbirlerine giriyorlardı; boğazlanıyormuş gibiçığlıkları yapının temellerini sarsıyor, hortlaklarını korkudan tir tir titretiyordu. Kadınlarınkıçlarınıtutuşturanyılanzehrindenyapılmabirmerhemkullandığısöyleniyordu,amaoTanrı'nınkendisine verdiklerinden başka bir araca başvurmadığına ant içiyordu. Gülmekten katılarak,"Katıksız aşk bu," diyordu. Florentino Ariza'nın onun belki de haklı olduğunu anlaması içinaradan yıllar geçecekti. Aşk eğitiminin çok ileri bir döneminde, üç kadını aynı zamandaçalıştırarak krallar, gibi yaşayan bir adam tanıdığında inandı buna sonunda. Üçü de, sabaherkenden ona hesap veriyorlar, kazançlarının azlığından ötürü kendilerini bağışlaması içinayaklarına kapanıyorlardı; istedikleri tek lütuf, içlerinde en çok para getirenle yatmasıydı.FlorentinoAriza,böylebironursuzluğaancakkorkununyolaçabileceğinidüşünüyordu.Amaüçkızdanbiri,gerçeğinbununtamtersiolduğunusöyleyerekşaşırttıonu."Böyleşeyler,"dediona,"ancakaşkuğrunayapılır."LotarioThugut,cinselilişkidekihünerlerindençok,kişiselsevimliliğindenötürüotelinensayılanmüşterilerindenbiriolmuştu.FlorentinoArizadasuskunluğuveutangaçlığıylapatronuntakdirinikazanmıştı;aşkacılarınınençetindöneminde,boğucuodalarakapanıpşiirlervegözyaşartıcıtefrika romanlar okuyordu; düşleri, balkonlarda kara kırlangıç yuvaları, öğle uykusunundurgunluğunda öpüşme sesleri ve kanat çırpışları bırakıyordu. Akşama doğru sıcak birazazalırken, kaçamak bir aşkla günün yorgunluğunu çıkarmaya gelen erkeklerin konuşmalarınıişitiyorduisteristemez.Böylece,FlorentinoAriza,birçokgizden,önemlimüşterilerin,hattayerelyetkililerin, bitişik odalardan işitilip işitilmemesine aldırmaksızın, gel-geç sevgililerine açtıklarıbazıdevletsırlarındanbilehaberdaroluyordu.Sotavento'nundörtdenizmilikuzeyinde,denizindibinde,17.yüzyıldankalma,beşyüzmilyarıaşkınpesodeğerindesafaltınvedeğerlitaşlarlayüklübir İspanyol kalyonununyattığınıdaböyleöğrendi.BuöyküFlorentinoAriza'yı hayretleriçindebıraktı,amabirkaçay,aşkçılgınlığı,FerminaDazaaltınhavuzlardayüzebilsindiye,batıkserveti kurtarmak için, içinde dayanılmaz bir istek uyandırıncaya değin hiç düşünmedi bukonuyu.Yıllar sonra, şiirin büyüsüyle yüceltilmiş genç kızın gerçekte nasıl olduğunu anımsamayaçalıştığında,ogünlerinyürekparalayangünbatımlarındanayırtedemiyorduonu.İlkmektubunayanıt beklediği o kaygılı günlerde, kendini göstermeden onu gözlediği zaman bile, yılın hangimevsimi olursa olsun aylardan hep nisan olan o yerde, badem çiçeklerinin yağmuru altında,öğleden sonra saat iki ışığının yansısında alışılmamış bir güzellikte görürdü onu. Koronunayrıcalıklıgözetlemenoktasında,LotarioThugut'akemanlaeşliketmeyeilgiduymasınınbiriciknedeni, ilahilerin titreşimleriyle onun eteklerinin nasıl dalgalandığını görmekti. Ama coşkusu,sonundabuzevktenyoksunbıraktıonu;mistikmüzikruhdurumunaöyleyavangeliyorduki,aşkvalsleriyle coşturmaya kalkışmıştı onu çünkü; sonunda Lotario Thugut onu korodan atmakzorunda kaldı. Tránsito Ariza'nın bahçede yetiştirdiği gardenyaları yeme isteğine kapıldığıdönemerastlıyordubu;böyleceFerminaDaza'nın tadınıaldı.Annesininsandıklarındanbirindebir rastlantı sonucu,HamburgAmericanLinegemicilerininkaçakolaraksattıklarıbir litrelikbir

Page 39: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kolonya şişesi bulması da bu dönemde oldu; Florentino Ariza, sevdiği kadının başka tatlarınıtadabilmek için kolonyanın tadına bakma isteğine karşı koyamadı.Şişeyi başına dikip tanyeriağarıncaya dek içti; önce liman tavernalarında, sonra evsiz barksız âşıkların sevişerekavundukları dalgakıranlarda denize bakıp düşüncelere dalarak, kendinden geçinceye dek içipFerminaDazailesarhoşoldu.Sabahınaltısınadeğin,yüreğikaygıdanbiriplikgibiincelerekonubekleyenTránsitoAriza, enaklagelmedik kıyı köşedearadıonu; sonundaöğledenaz sonra,boğulanların karaya vurdukları rıhtımın bir köşesinde, taze bir kusmuk gölünün içindeyuvarlanırkenbuldu.Onunbirazkendinegelmesindenyararlanarak,mektubununyanıtınıeli-kolubağlıbeklediğiiçinazarladıonu.Güçsüzlerinaşkülkesinehiçbirzamangiremeyeceklerini,buülkeninacımasızveaşağılık olduğunu, kadınların yalnızca yürekli erkeklere kendilerini verdiklerini, çünkü yaşamagöğüs germek için öylesine gereksinim duydukları güvenliği kendilerine onların sağladıklarınıanımsattı ona. Florentino Ariza annesinin verdiği dersi belki de gereğinden çok benimsedi.Tránsito Ariza, onun, siyah yünlü takım elbisesi, melon şapkası ve selüloz yakasındaki içedokunan fiyonguyla dükkândan çıktığını görünce, anaç olmaktan çok kösnül bir kendinibeğenmişlikduygusunusaklayamadı;cenazeyemigittiğinisoraraktakıldıona.O,kulaklarıalevalev yanarak yanıtladı: "Öyle sayılır." Tránsito Ariza, onun korkudan güçlükle soluk aldığınınfarkına vardı, ama kararlılığı sarsılmazdı.Ona son öğütlerini verdi, kutsadı, sonra başarısınıbirliktekutlamakiçinbirşişekolonyadahavaatetti.Bir ay önce, Fermina Daza'ya mektubu verdiğinden beri, parka bir daha gitmemeye verdiğisözüsıksıkbozmuştu,'amaokendisinigörmesindiyeçokdikkatlidavranmıştı.Değinenbirşeyyoktu.Ağaçlaraltındakiokumadersiöğledensonrasaatikidolaylarındakentöğleuykusundanuyandığındasonaeriyor,FerminaDazasıcakazalıncayadek,halasınınyanındaelişi işliyordu.FlorentinoAriza,halanıniçerigirmesinibeklemeden,dizleriningüçsüzlüğünüyenmesinisağlayanaskeradımlarıylakarşıyageçti.AmaFerminaDaza'yadeğil,halasınayöneldi."Lütfen,bayanlabirdakikayalnızbırakırmısınızbeni?"dediona. "Onasöyleyeceğimönemlibirşeyvar.""Saygısız!"dedihala.“Onunbendengizlinesiolabilirki!""Öyleyse,bendesöylemem,"dedi,"amasiziuyarıyorum,olacaklardansizsorumlusunuz."EscolâsticaDaza'nın idealbirsevgilidenbeklediğidavranışbudeğildi,amaşaşkınlıklaayağakalktı,çünküilkkezFlorentinoAriza'nınKutsalRuh'tanesinlenerekkonuştuğuizleniminekapıldı.Buyüzdeniğnealmakiçiniçerigiripikigenciavludakibademağaçlarınınaltındayalnızbıraktı.Gerçekte,FerminaDaza,birkışkırlangıcıgibiyaşamınagiren,mektuptaki imzasıolmasaydıadınıbilebilmeyeceğibususkuntaliphakkındaçokazşeybiliyordu.Buaradaonun,çalışkan,ciddi, ama bir gençlik günahının onulmaz damgasıyla damgalanmış evli olmayan bir kadının,babasıbelirsizbiricikoğluolduğunuöğrenmişti.Sandığıgibibir telgrafdağıtıcısıdeğil, parlakbir geleceği olan nitelikli bir yardımcı olduğunu öğrenmiş, telgrafı babasına sadece kendisinigörmek için bir bahane olarak getirdiğini düşünmüştü. Bu sanı duygulandırmıştı onu. Onunkoronun çalgıcılarından biri olduğunu da biliyordu; ayin sırasında orada olup olmadığınıdoğrulamak için başını kaldırma yürekliliğini göstermese de, bir pazar günü öteki çalgıcılarherkes için çalarken, kemanın yalnızca kendisi için çalındığını sezinlemişti birden. Onunbeğeneceği bir erkek tipi değildi. Gözlük camlarının ardındaki yitik çocuk görünümü, papazkılığı,gizemlidavranışları,karşıkonmasıgüçbirmerakuyandırmıştıonda,amamerakınaşkın

Page 40: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bin-birtuzağındanbiriolabileceğinihiçdüşünmemişti.Mektubuniçinkabulettiğinikendikendineaçıklayamıyordu.Bundanötürükınamıyordukendini,ama gittikçe baskın hale gelen yanıt verme zorunluluğu yaşamını köstekleyen bir tedirginliğedönüşmüştü. Babasının her sözcüğü, rasgele her bakışı, en önemsiz el-kol hareketleri giziniortayaçıkarmakiçinkurulmuştuzaklargibigeliyorduona.Öylebirkorkuiçindeydiki,küçükbirdikkatsizlik onu ele verebilir kaygısıyla sofrada konuşmaktan kaçınıyordu; onun bastırdığıkaygısını kendi kaygısıymış gibi bölüşmesine karşın, Escolâstica Halası'ndan bile çekinirolmuştu.Olur olmaz saatlerde, hiç gereği yokken banyoya kapanıp dile getirdiklerinden dahafazla bir şey söyleyebilecekleri umuduyla elli sekiz sözcüğün üç yüz on dört harfinden birindesaklı, gizli bir şifre, büyülü bir formül bulabilmek için mektubu bir, bir daha okuyordu. Amamektubu ilk kez, yüreği deli deli çarparak, banyoya kapanıp okuduğunda, anladığından dahafazlabirşeyerastlamadı;uzun,coşkulubirmektupolduğunuboşunaumarakzarfıyırtarcasınaaçmış,amakesinanlatımıonuürkütenkokulubirpusulabulmuştuyalnızca.Önce, yanıt vermekzorundaolduğunuciddi olarakdüşünmemişti; amamektupöylesineaçıkseçiktiki,bundankaçınmakolanaksızdı.Buarada,kuşkununpençesindekıvranırkenFlorentinoAriza'yı istediğinden daha sık ve daha çok ilgiyle düşünmesine şaştı, giderek kaygıyla herzamanki saatteparkanedengelmediğini sormayabaşladı kendi kendine;mektubununyanıtınıdüşününceye dek gelmemesini isteyenin kendisi olduğunu anımsamaksızın. Böylece, sonundabir insanınbirinidüşünebileceğinihiçbirzamantasarlayamadığıbirbiçimdedüşünmeyebaşladıonu:Umulmadık yerlerde onu göreceği önsezisine kapılıyor, olmadık yerlerde arıyor, uyurkenkaranlıktakendisinebakıyormuşduygusuylaansızınuyanıyordu;öyleki,parktakisarıyapraklarüstünde onun kararlı adımlarını işittiği o öğle sonunda, bunun, imgeleminin oyunlarından biriolmadığına güçlükle inandı. Ama çelimsizliğinden umulmayacak bir güçlemektubunun yanıtınıistediği zaman, korkusunu yenmeyi başardı ve gerçekten kaçmaya çalıştı: Ona ne yanıtvereceğini bilmiyordu. Ama Florentino Ariza bir uçurumdan atlamıştı; ardından gelenuçurumlardankorkmuyorduartık."Mektubukabulettiğinizegöre,"dedi,"yanıtlamamakgörgükurallarınauymaz."İçinedüştüğü labirentinsonuoldubu.FerminaDazakendineegemenoldu,geciktiği içinözürdileyerektatilsonaermedenmektubunuyanıtlayacağınakesinsözverdi.Sözünü tuttu. Şubatın son cuması, okulların açılmasından üç gün önce, Escolâstica Hala,postaneye gidip listede adı bile bulunmayan Piedras de Moler'e kaça telgraf gönderildiğinisordu;dahaöncebirbirlerinihiçgörmemişlergibiFlorentinoAriza'danbilgiistedi,amaçıkarken,tezgâhın üstünde kertenkele derisiyle ciltlenmiş bir dua kitabı unutmuş gibi yaptı; kitabınarasında kenarları yaldız desenli keten kâğıdından yapılmış bir zarf vardı. Sevinçten çılgınadönen Florentino Ariza öğleden sonranın geri kalanını gül yaprakları yiyip mektubu okuyarakgeçirdi; harf harf okudumektubu, bir, bir daha okudu; kaç kez okuduysa, bir o kadar da gülyemiştiki,annesitıpkıbirdanagibionuyereyatırarakhintyağıiçirmekzorundakaldı.Çılgın bir sevdalanma yılı oldu o yıl. İkisi de yalnız birbirlerini düşünerek, birbirlerinidüşleyerek, kaygıyla birbirlerinin mektuplarını gözleyerek, aynı kaygıyla onları yanıtlayarakyaşadılar. O çılgınlık ilkbaharında, ne de ertesi yıl, birbirleriyle karşılıklı konuşma fırsatıbulamadılar.Dahası,birbirleriniilkkezgörüşlerindenyarımyüzyılsonraFlorentinoAriza'nınonusonsuza değin seveceğini yinelediği âna değin, ne bas başa kalmak, ne de aşklarından sözetmek olanağını buldular. Ama ilk üç ay boyunca birbirlerine yazmadıkları tek bir gün bile

Page 41: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

geçmedi; bir angeldi ki günde iki kez yazdılar birbirlerine, öyle kiEscolâsticaHala, yakmayakendisininyardımettiğiateşindoymakbilmezliğindenkorkuyakapıldı.Kendi yazgısından bir nebzecik öç almak için postaneye götürdüğü ilk mektuptan sonra,EscolasticaHala,sokakta rastlaştıklarındamektupalışverişine izinvermiş,amabeylikvekısada olsa konuşmalarına izin verme yürekliliğini bulamamıştı kendinde. Bununla birlikte, üç aysonra,yeğenininbaşlangıçtasandığıgibi,kendinibirgençliktaşkınlığınakaptırmadığını,buaşkateşininkendiyaşamınıdatehditettiğinianladı.Gerçektende,EscolasticaDaza’nınkardeşininmerhametindenbaşkageçimyoluyoktu;onunzorbakişiliğinin,onaduyduğugüveninböylesineboşa çıkarılmasını hiç bağışlamayacağını biliyordu. Ama karar ânı gelip çattığında,gençliğindenberidurupdurupanımsadığıkendionulmazbahtsızlığınayeğeninindeuğramasınayol açmaya yüreği elvermedi; onun, kendisinin suçsuz olduğu izlenimi verebilecek bir yolabaşvurmasına izin verdi. Basit bir yöntemdi bu: Fermina Daza her gün evden okula gidipgelirken, mektubunu gizli bir yere koyuyor, Florentino Ariza'ya, yanıtını nerede beklediğini omektuptabelirtiyordu.FlorentinoArizadaaynı şeyi yapıyordu.Böylece, yılıngeri kalankısmıboyunca,EscolasticaHala'nın vicdanını tedirgin eden sorunlar, kiliselerdeki vaftiz çanaklarına,ağaç kovuklarına, sömürge döneminden kalma yıkık kale duvarlarının gediklerine aktarıldı.Bazen mektupları yağmurdan ıslanmış, çamura bulanmış, kötü hava koşullarından ötürüörselenmiş buluyorlardı; birkaçı da çeşitli nedenlerle yitiyordu, ama her seferinde kopan bağıyenidendüğümlemeninyolunubuluyorlardı.Florentino Ariza, her gece, kendine acımadan, tuhafiyeci dükkânının ardiyesinde, hurmayağıylayananlambalarınisiylesözcüksözcükkendinizehirleyerekyazıyordu;dahaodönemdesayısı sekseni bulan Halk Kitaplığı kitapları arasında sevdiği ozanlara öykünmek için kendinizorladıkça gitgide daha uzun, daha çılgınca oluyordu mektupları. Acısından tat duymayaöylesine coşkuyla yüreklendirmiş olan annesi, sağlığından kaygı duymaya başladı. "Aklınıkaçıracaksın,"diyebağırıyorduyatakodasından, ilkhorozlarınöttüğünü işitince. "Hiçbir kadınbu kadarına değmez." Çünkü, böylesine kendini yitirecek duruma düşmüş birini tanıdığınıanımsamıyordu. Ama o dinlemiyordu. Bazen, mektubu Fermina Daza'nın okula giderkenbulabilmesiiçin,öncedenkararlaştırdıklarıyerebıraktıktansonra,hiçuyumadan,saçlarıaşktankarmakarışık gidiyordu işe. Oysa Fermina Daza, babasının gözetimine, rahibelerin pusuyayatmalarınakarşın,banyoyakapanarakyadanot tutuyormuşgibiyaparak,yarımokuldefterisayfasını güçbela doldurabiliyordu. Ama yalnızca ansızın üstüne biri gelir ya da yakalanırkorkusundan değil, kişiliğinden ötürü de, mektuplarında duygusallıktan kaçmıyor, bir seyirdefterinin özenli üslubuyla günlük yaşamınınolaylarını anlatmaya indirgiyorduonları.Gerçektesırf değişiklik olsun diye yazılmış, elini ateşe sokmadan ateşi canlı tutmak amacına yönelikmektuplardı bunlar. Oysa Florentino Ariza, her satırla tutuşuyordu. Kendi çılgınlığını onabulaştırmak kaygısıyla, bir minyatürcü gibi, kamelya yapraklarının üstüne iğneyle yazılmışdizelergönderiyorduona.Mektuplardanbirininiçinebirtutamsaçkoymagözüpekliğinigösterende oydu; ama hiçbir zaman dilediği yanıtı, Fermina Daza'nın bir saç örgüsünü, alamadıkarşılığında.Hiçolmazsaonunbiradımdahaatmasınısağladıama;çünküoandanbaşlayarak,FerminaDaza sözlüklerin arasında kurutulmuş yaprak damarları, kelebek kanatları, büyüleyicikuş tüyleri göndermeyebaşladı; doğumgünündede,ogünlerdeonunyaşındabir okullu kızınyanına yaklaşamayacağı bir fiyata, gizli gizli satılan Ermiş Pedro Claver'in binişinden birsantimetrekarelikbirkumaşparçasıarmağanettiona.Birgece,öncedenhiçhaberiolmaksızın,FerminaDazasolokemaniçinyazılmışbirvalsserenadıylasıçrayarakuyandı.Hernotanın,ona

Page 42: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

gönderdiği bitkilerin taçyaprakları, mektup yazmak için aritmetikten çalınan zamanlar, doğabilimlerindençokonudüşünerekgirdiğisınavlarınkorkusu içinbirgönülborcudavranışıolduğusezgisi ürpertti onu; ama Florentino Ariza’nın böylesine pervasızca davranabileceğine inanmayürekliliğibulamadıkendinde.Ertesi sabah, kahvaltıda, Lorenzo Daza merakını bir türlü yenemiyordu. Her şeyden önce,serenat dilinde bir solo parçanın ne anlama geldiğini bilmediğinden; sonra da, dikkatledinlemesine karşın, hangi evde olduğunu belirleyemediğinden. Escolastica Hala, yeğenininyüreğine su serpen bir soğukkanlılıkla, yatak odasının perdeleri arasından, solo kemancınınparkınkarşıyakasındadurduğunugördüğünegüvenceverdi;neolursaolsun,solobirparçanınbir kopma belirtisi olduğunu söyledi. O günkümektubunda Florentino Ariza serenadı yapanınkendisiolduğunu,valsikendisininbestelediğini,FerminaDaza'yayüreğindekendisininverdiğiadıtaşıdığını doğruladı: Taçlı Tanrıça. Onu bir daha parkta çalmadı, ama ay ışıklı gecelerde, oyatağında sıçramadan dinleyebilsin diye özellikle seçilmiş yerlerde sık sık çalmayı alışkanlıkedindi.Ensevdiği yerlerdenbiri, akbabalarınuyudukları,müziğindoğaüstü titreşimleredindiği,yoksulbirtepeninüstündeki,güneşeveyağmuraaçıkolanyoksullargömütlüğüydü.Dahasonrarüzgârlarınyönünüöğrendi,böylecesesininulaşmasıgerekenyereulaşacağındaneminoldu.Oyılınağustosunda,yarımyüzyılıaşkınbirsüredirülkeyikasıpkavuranbirçokiçsavaşlardanbiri daha yaygınlaşma tehlikesi gösterdi; hükümet kıyı şeridindeki tüm Karayip devletlerinde,sıkıyönetim ve akşamın altısından sabahın altısına dek, sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bazıkarışıklıklarınpatlak vermesine, silahlı kuvvetlerinher türlüaşırı cezalaruygulamasınakarşın,Florentino Ariza öyle şaşkın bir durumdaydı ki, dünyada olup bitenlerden haberi bile yoktu;böylece,birtanvakti,aşkkışkırtmalarıylaölülerinerdenliğinitedirginederken,biraskerîdevriyesuçüstü yakaladı onu. Komşu sularda seyreden liberal gemilere sol anahtarıyla bildirilergönderenbircasusolmaklasuçlanarakânındaidamedilmektenbirmucizeylekurtuldu."Necasusu,negemisi,"dediFlorentinoAriza,"zavallıbirâşıktanbaşkabirşeydeğilimben."Yerel garnizon tutukevinin hücrelerinde ayaklarından zincire vurulmuş tam üç gece yattı.Salıverildiğinde,tutukluluğununkısalığıhayalkırıklığınauğrattıonu;belleğindebirçoksavaşlarınbirbirinekarıştığıyaşlılıkgünlerinde',kentin,belkideülkenin,aşkyüzündenüçkilolukzincirlerevurulanbelkidetekadamıolduğunudüşünüyorduhâlâ.Bu çılgınca mektup alışverişleri iki yılını doldurmak üzereyken, Florentino Ariza, tekparagraftık bir mektupla Fermina Daza'ya resmen evlenme teklif etti. Bundan önceki altı ayiçinde, ara sıra beyaz bir kamelya göndermişti ona; ama Fermina Daza, ona yazmayısürdürmeye istekli olduğu,amabirbağlantıyagirmeyeceği konusundakuşkuyayervermemekiçin, kamelyayı bir sonrakimektupla geri göndermişti. Gerçekte bu kamelya alışverişlerini biraşkoyunugibialmıştıhep;onlarıyazgısınınbiryolayrımısaymakhiçaklınagelmemişti.Amaresmen evlilik teklifi gelince, ölümün ilk tırmığıyla içi parça parça oldu. Panik içinde durumuEscolastica Hala'ya anlattı; o da yeğeninin açılmasını, yirmi yıl önce kendi yazgısını çizmekzorundakaldığındagösteremediğibiryüreklilikveaçıklıklakarşıladı."Evetdeona,"dedi."Korkudanölsenbile,sonradanpişmanolsanbile.Çünkü,neolursaolsun,hayırdersenömürboyupişmanolursun."AmaFerminaDazaöylesineşaşkındıki,düşünmekiçinbirazzamanistedi.Öncebiray,sonrabiraydaha,ardındanbiraydaha;aradandörtaygeçince,birbeyazkamelyadahaaldı;amabu kez, daha önce olduğu gibi zarfın içinde yalnızca kamelya değil, bunun son olduğu kesin

Page 43: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bildirisi de vardı:Ya şimdi olur ya da hiçbir zamanolmaz.Aynı gün öğleden sonra, içinde birokuldefterindenkoparılmışbirkâğıtparçasıolanbirzarfalınca,bukezölümleyüzyüzegelenFlorentino Ariza oldu; yanıt kurşunkalemle yazılmış tek bir satırdı: Peki, eğer bana patlıcanyedirmeyeceğinizesözverirsenizsizinleevlenirim.FlorentinoArizabuyanıtahazırdeğildi;annesihazırdıama.Altıayönce,evlenmeniyetindenonailkkezsözaçtığında,TránsitoAriza,ozamanadekikiaileyebölüşegeldiklerievintümünükiralamak için gerekli adımları atmaya başlamıştı. 17. yüzyıldan kalma, iki katlı, İspanyolyönetiminde Tütün Tekeli'nin bulunduğu sivil bir yapıydı bu; sahipleri iflas edince parasalolanaklarıyapıyıayaktatutmayayeterliolmadığından,onubölümbölümkirayavermekzorundakalmışlardı.Eskidensatışyeriolan,sokağabakanbirbölümü,fabrikanınbulunduğu,taşdöşeliavlunun arkasında bir başka bölüm, şimdiki kiracıların çamaşır yıkamak ve kurutmak içinortaklaşakullandıklarıkocamanbirdeahırıvardı.TránsitoAriza,enküçük,amaenkullanışlıveiyi durumda olan birinci bölümü işgal ediyordu. Eski satış bölümünde kapısı sokağa açılandükkân, yanında da, Tránsito Ariza'nın yattığı, bir göz pencereden başka havalandırmasıolmayan eski ardiye vardı. Bir tahta perdeyle bölünmüş olan dükkân salonun yarısınıkaplıyordu.Burada,hemyemeyehemdeyazmayayarayanbirmasayladört sandalye vardı;FlorentinoAriza,tanonuhâlâyazarkenyakaladığızamanlarhamağınıburayaasıyordu, ikisineyetiyordu bu bölüm, ama bir üçüncü kişi için yetersizdi; hele bu üçüncü kişi, yedi sanlı soyluailelerinyataklarınauykularısırasındaevlerinindamlarıbaşlarınayıkılırkorkusuylagirdikleribirsırada, yıkık dökük bir evi yepyeni yapacak kadar onarmış bir babanın, Presentacion de laSantisimaVirgenKoleji'ndeokuyanbirgençbayansa.Buyüzden,beşyılsüreyleevinbakımınıüstlenmesikarşılığında,TránsitoAriza,malsahibininbahçedekiüstükapalıgeçeneğideişgaletmesineizinvermesinisağlamıştı.Bunayetecekgelirivardı.Alçakgönüllüyaşamıiçinonayeten,dükkândanvesargıbezlerindensağladığıgelirlerdışında,biriktirdiğiparaları,onun insafınakalmışaşırı ileri kabuledenutançiçindeki yeni yoksullardan oluşan müşterilere ödünç vererek artırmıştı. Kraliçe tavırlı soylubayanlar, yanlarında işlerini güçleştiren kâhya kadınlar ya da uşakları olmaksızın, dükkânınkapısıönündearabalarından iniyorlar,Hollandadanteliyadasırmalışeritsatınalıyormuşgibiyaparak, hıçkırıklar içinde yitik cennetlerinden arta kalan son cicili bicili eşyalarını rehinveriyorlardı. Tránsito Ariza, onları, toplumsal sınıflarına öylesine saygı göstererek sıkıntıdankurtarıyordu ki, çoğu, kendilerine yapılan iyilikten çok, onurlandırıldıkları için gönül borcuylaayrılıyorlardıdükkândan.Onyıldanazbirzamanda,birçokkezgözyaşlarıarasındakurtarılmış,sonra yeniden rehine verilmiş takılarını kendininmişler gibi tanımıştı,' yüksek ayar altınadönüştürülmüş kazançları ise, oğlu evlenmeye karar verdiğinden beri bir küpün içinde yatağınaltında saklı duruyordu. Hesapladı; başkasının evini beş yıl ayakta tutmakla kalmayıp, bututumlulukla, biraz da şansın yardımıyla, düşlediği on iki torun için evi satın bile alabileceğinigördü. Florentino Ariza'ya gelince, geçici olarak müdür başyardımcılığına atanmıştı; LotarioThugut,ertesiyılaçılmasıtasarlananTelgrafveManyetizmOkulu'namüdürolunca,onuyerineşefolarakbırakmakistiyordu.Böylece evliliğin pratik yanı çözülmüştü. Gene de, Tránsito Ariza, son olarak iki koşuluntedbirlilikolacağınainanıyordu.Birincisi,aksanı,kökenikonusundakuşkuyayervermeyen,amakimliğiyle geçim kaynakları konusunda hiç kimsenin kesin bilgilere sahip olmadığı LorenzoDaza’nın gerçekte kim olduğunun araştırılması, ikincisi ise, nişanlıların birbirlerini iyicetanıyabilmeleri için nişanlılık döneminin uzun tutulması, her ikisinin de duygularından emin

Page 44: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

olmaları için olabildiğince sakınımlı davranılmasıydı. Savaşın sonunu beklemeyi önerdi.Florentino Ariza, tam bir gizlilik konusunda aynı görüşteydi; gerek annesinin öne sürdüğünedenler,gerekkişiliğininkapalılığındanötürü.Nişanlılıkkonusundadaonunlaaynıgörüşteydi,amasaptanansüreonagerçekdışıgörünüyordu,çünkübağımsızlıktanbuyanayarımyüzyıldanberiülketekbirgünbilebarışyüzügörmemişti."Bekleyebekleyeyaşlanırız,"dedi.Konuşmadarastlantıolarakhazırbulunanisimbabası,homeopat,savaşınbirsakıncaolduğukanısındadeğildi.Onagöre,toprakağalarınınyükhayvanıgibigüttükleriyoksulların,hükümetinaynıbiçimdegüttüğübaldırıçıplakaskerlerleçarpışmalarındanötesavaşolmayacaktı."Savaşdağlarda,"dedi."Kendimibildimbilelikentlerdeinsanlarkurşunladeğil,kararnamelerleöldürülüyorlar."Öyle ya da böyle, nişanlılığın ayrıntıları, ertesi haftanın mektuplarında saptandı. FerminaDaza,EscolâsticaHala’nınöğüdüyle,ikiyıllıksüreyivetambirsuskunluğukabuletti.FlorentinoAriza'nınortaokulubitireceğiNoel tatilindedesti izdivacını talepetmesiniönerdi.Nişanın resmîtarihi o zaman, babasının onayına göre, kararlaştırılacaktı. Bu arada, eskisi gibi tutkuyla veaynı sıklıkla, ama ansızın korkulara kapılmaksızın, yazışmayı sürdürdüler; mektuplar yavaşyavaş karı-koca mektuplarınınkini andıran içli-dışlı bir havaya büründü. Uykularını hiçbir şeykaçırmıyorduartık.Florentino Ariza'nın yaşamı değişmişti. Karşılık gören aşkı, hiçbir zaman bilmediği bir güvenduygusu,bir güçvermişti ona; işindeöylebaşarılıydı ki, LotarioThugut,hiçgüçlükçekmedenyardımcılığına atanmasını sağladı. Şimdilik, Telgrafçılık ve Manyetizm Okulu tasarısı suyadüşmüş, Alman boş zamanlarını, gerçekte hoşuna giden biricik şeye, limana gidip akordeonçalmaya ve gemicilerle bira içmeye adamıştı; sonunda otele atıyorlardı kapağı. FlorentinoAriza,LotarioThugut'unozevkevindekietkisinin,kurumunsonundapatronuolmasından,dahasılimankuşlarınınemprezaryoluğunuyapmasındanilerigeldiğininedensonraanladı.Birkaçyıldırbiriktirdikleriyleazarazarödeyereksatınalmıştıonu;amaonunadınaişgörenkişi,sıska,şaşı,fırçakafalıbiradamdı;öyleyumuşakbaşlıydıki,onunnasılböyleiyibirkâhyaolabildiğinikimseanlayamıyordu.Amaöyleydi.EnazındanFlorentinoAriza'yaöylegelmişti; kâhyaona, kendisiböylebir istektebulunmadan,beldenaşağısorunlarıolursayalnızcabusorunları çözmesi içindeğil,kitapokumasıveaşkmektuplarınıyazmasıiçindahadinginbiryeriolabilsindiye,oteldesürekliolarakbirodayıboştuttuğunusöylediğizaman.Böylecenişanınresmiyetedökülmesiiçingerekli uzun aylar geçerken, Florentino Ariza, işyerinde ve evde olduğundan daha çok vakitgeçiriyorduorada;üsteliköyledönemleroluyorduki,TránsitoArizaüstünüdeğiştirmekiçinevegeldiğindegörebiliyorduonuancak.Okumak onun için doymak bilmez bir kötü alışkanlık haline gelmişti. Annesi, ona okumayıöğrettiğindenberi,Kuzeyli yazarların, çocukmasalları diye satılan, amagerçektehangi yaştaolursa olsun okunabilecek en acımasız, en çarpık resimli kitaplarını satın alıyordu ona.FlorentinoArizabeşyaşında,derslerdeolsun,okultatillerindeolsun,onlarıezbereokuyor,amaonlarlaiçli-dışlılığıkorkudankurtaramıyorduonu.Tersine,artırıyorlardıkorkusunu.Oradan şiire geçişi dingin sular gibi olmuştu. Daha ergenlik çağında, Tránsito Ariza'nınYazıcılarKapısı'ndaki elden düşme kitapçılardan satın aldığıHalkKitaplığı'nın tüm kitaplarınıyayınlanışsırasınagöreokumuştu;bukitapçılarda,Homeros'tandahaazdeğerliyerliozanlaradekherşeybulunurdu.Amaoayrımgözetmiyordu:Elinenegeçerse,yazgınınbirbuyruğuymuş

Page 45: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

gibi okuyordu; bütün o okuma yılları, okuduğu onca kitapta neyin iyi, neyin kötü olduğunuanlamasınayetmemişti.Açıkseçikolarakbildiğitekşey,düzyazıylaşiirarasındaşiiriyeğlediği,şiirlerarasındada,dahaikinciokuyuşunda,elindeolmadanezberlediğiaşkşiirleriniyeğlediğiydi;nedenliölçülüuyaklı,nedenliyürekparalayıcıolursa,odenlikolayezberliyorduonları.Bunlar,FerminaDaza'yayazdığı,İspanyolromantiklerininuzungizlikonuşmalarınınolduğugibiyeraldığıilkmektuplarınınkaynağıolmuş,gerçekyaşamonugönülacılarındandahadünyasalkonularlauğraşmayazorlayıncayadeğindeöylekalmıştı.Osıralarda,sulugözlütefrikalara,odönemin daha da açık-saçık düzyazılarına doğru bir adım daha atmıştı. Alanlarda, kemeraltlarında iki yüz centavo'ya satılan yerli ozanların kitapçıklarını okuyarak annesiyle birlikteağlamayıöğrenmişti.Amaaynızamanda,AltınÇağ'ındahaseçkinİspanyolşiirlerinideezbereokuyabiliyordu.Genellikleelinenegeçerse,elinegeçişsırasınagöreokuyordu;bunuöylesineuçnoktayavardırmıştıki, ilkaşkınınozoryıllarındançoksonra,artıkgençsayılmayacağıbirsırada, Gençlik Hazinesi'nin yirmi cildinin tümünü, Garnier Hnos'un İspanyolca'ya çevrilmişklasikler dizisinin tümünü, Don Vicente Blasco Ibânez'in Prometeo dizisinde yayınladığı dahakolayyapıtlarıilksayfasındansonsayfasınadekokudu.Ne olursa olsun, oteldeki gençlik hovardalıkları, okumak ve ateşlimektuplar yazmakla sınırlıkalmadı; aşksız aşkların gizlerini de öğretti ona. Otelde yaşam, gün ortasından sonraarkadaşları, gece kuşları, anadan üryan yataktan kalktıkları zaman başlıyordu; öyle ki,Florentino Ariza işten geldiğinde, kendi gizlerine ihanet eden başkişilerin ağızlarındanöğrendiklerikentingizleriüstünebağıraçağırayorumyapançıplakormanperilerininyaşadıklarıbir saray buluyordu karşısında. Çoğu geçmişin izlerini sergiliyorlardı çıplaklıklarında:karınlarında bıçak yarası izleri, kurşun yaraları, aşk yüzünden hançer yaraları, kasapdoktorların sezaryen dikişleri. Kimileri gündüzleri umarsızlık ya da gençlik sakınımsızlığınınürünüküçükçocuklarınıgetirtiyorlar,içerigirergirmezde,oçıplaklarcennetiniyadırgamasınlardiye soyuyorlardı onları. Herkes kendi yemeğini kendisi pişiriyor, Florentino Ariza'yı yemeğeçağırdıklarında herkesten daha iyi yemek yiyordu, çünkü pişirdiklerinin en iyisini seçiyordu.Günbatımınadeksürengünlükbirşenlikoluyordu;çıplaklarşarkısöyleyerekbanyolarınönündesırayagiriyorlar,birbirlerindenödünçsabun,dişmacunu,makasistiyorlar,birbirlerininsaçlarınıkesiyorlar,giysilerinideğiştokuşediyorlar,içedokunansoytarılargibiboyanıpgeceninilkavınıyakalamak için sokağa çıkıyorlardı. O andan başlayarak, otelin yaşayanları kişiliksiz,insancıllıktanyoksunoluyordu;karşılığındaparaödemeksizinbuyaşamakatılmakolanaksızdı.FerminaDaza'yı tanıdığındanberiFlorentinoAriza'nınkendisiniburadandaha iyihissettiğibiryeryoktu;çünküyalnızlıkduymadığıtekyerdiburası.Dahası,kendiniFerminaDaza'ylabirliktehissettiği biricik yer olup çıkmıştı sonunda. Belki de aynı nedenlerden ötürü, çok yaşlı, zarif,güzelgümüşsüsaçlıbirkadınyaşıyorduorada;çıplaklarındoğalyaşamınakarışmıyor,onlardakutsal bir saygı ' gösteriyorlardı ona. Vakitsiz bir nişanlı getirmişti onu buraya; bir süresömürdüktensonradayazgısıylabaşbaşabırakmıştı.Genede,damgalıolmasınakarşın, iyibirevlilikyapmayıbaşarmıştı.Oldukçaileribiryaştayalnızkaldığında, ikioğluylaüçkızıgelipkendileriyle birlikte oturması için aralarında tartışmışlar, ama o, bu sevecen baştan çıkmışlarotelinden daha yaşamaya değer bir yer düşünememişti. Sürekli olarak ona ayrılan odası, tekeviydi onun; bu durum, bu sefahat cennetinde okuyarak ruhunu zenginleştirme yeteneğindenötürübirgünbütündünyanıntanıdığıbirermişolacağınısöylediğiFlorentinoAriza'ylaeşitkıldıonuhemen.Öteyandan,FlorentinoArizadaonuöylesevmiştiki,çarşıdaalışverişlerineyardımediyor, öğleden sonralarını hep onunla konuşarak geçiriyordu. Ona gizini açmak zorunda

Page 46: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kalmadankendisinebirçoköğütlerverdiğinebakılırsa,aşkkonusundabilgilibirkadınolduğunudüşünüyordu.Fermina Daza'ya âşık olmadan önce elini uzatsa ulaşabileceği bunca kışkırtmayakapılmadığına göre, onunla resmen nişanlandıktan sonra hiç yapmayacaktı bunu. Böylece,FlorentinoArizakızlarlabirlikteyaşıyor,onlarınsevinçlerini,üzüntülerinipaylaşıyordu,amadahaileri gitmek ne kendisinin aklına geliyordu, ne de onların. Beklenmedik bir olay, kararlılığınınciddiliğinigösterdi.Birgün,öğledensonrasaatsekizde,kızlarakşammüşterilerinikabuletmekiçingiyinirlerken,kattemizleyicisiodasınagirdi:genç,amavaktindenönceyaşlanmış,kurumuşbir kadın, çıplaklar arasında tövbe etmiş bir giyimli. Her gün görüyordu onu, o görüldüğünühissetmeksizin: süpürgeler, bir çöp kovası, yerden kullanılmış prezervatifleri toplamak için birçuvalbeziyleodaodadolaşıyordu.FlorentinoAriza’nınherzamankigibiokumaktaolduğuodayagirdi; her zamanki gibi onu rahatsız etmemek için büyük bir özen göstererek odayı süpürdü.Birden, yatağın yanından geçti, Florentino Ariza karnında ılık ve sevecen bir eli, onu arayıpbulduğunu, düğmelerini çözdüğünü duyumsadı; soluğu odayı gittikçe daha çok dolduruyordu.FlorentinoArizaokuyormuşgibiyaptı;artıkbunuyapamazoluncagövdesinikaçırmakzorundakaldı.Kadın korkmuştu; çünkü temizlikçi olarak ona iş verirken ilk uyarıları, müşterilerle yatmayakalkışmamasıolmuştu.Bunusöylemelerinegerekdeyoktu.Çünküfahişeliğinpara içinyatmakdeğil, tanımadığı erkeklerle yatmak olduğunu sananlardandı o. İki ayrı kocadan iki çocuğuvardı, ama bunun nedeni, bunların rasgele serüvenler olması değil, üç kez birlikte olduktansonra hiçbir erkeği sevmeyi başaramamasıydı. O zamana değin, acelesiz, umutsuzluğakapılmadan ummaya doğuştan hazır bir kadın olmuştu, ama o evde yaşamın gücü, onunerdemleriniaşıyordu.Öğledensonrasaataltıdaişebaşlıyor,bütüngeceodaodadolaşıpbir-ikisüpürgevuruşuylayerlerisüpürüyor,prezervatifleritopluyor,çarşaflarıdeğiştiriyordu.Erkeklerinseviştikten sonra artlarında ne çok şey bıraktıklarını tasarlamak kolay değildi. Kusmuklar,gözyaşları bırakıyorlardı; bunları anlayabiliyordu, ama aynı zamanda sayısız içli-dışlılıkbilmeceleridebırakıyorlardıgeride:kangölcükleri,dışkıpüskürmeleri,camgözler,altınsaatler,takma dişler, yaldızlı saç hileleriyle- andaçlar, aşk mektupları, iş mektupları, başsağlığımektupları: her çeşit mektuplar. Bazıları, yitik eşyalarını Almak için geri dönüyorlardı, amaçoğunlukla bu eşyalar orada kalıyor, Lotario Thugut, bu düşmüş sarayın er geç, unutulmuşbinlercekişiseleşyayla,biraşkmüzesiolacağınıdüşünerekkilitaltındasaklıyorduonları.İş çetin, parası azdı; ama o iyi biliyordu işini. Dayanamadığı, hıçkırıklar, gözyaşları, somyagıcırtılarıydı;bunlar içineöylebirateş,Öylebiracıçöktürüyorduki,sabaholduğundasokaktailk önüne çıkacak dilenciyle ya da hiçbir bahane öne sürmeksizin, hiç soru sormaksızın,kendisinebuiyiliğiyapacakyitikbirsarhoşlayatmaisteğinekarşıkoyamıyordu.FlorentinoArizagibi, kadınsız, genç, temiz bir adamın ortaya çıkışı, gökten inen bir bağış gibi göründü ona;çünküdaha ilk gördüğüanda, onun kendisine denk olduğunun farkına varmıştı: aşka susamışbiri. Amao, yaklaşmalarına karşı duyarsız kalmıştı. Erdenliğini FerminaDaza için korumuştu;dünyadahiçbirgüç,hiçbirnedencaydıramazdıonuamacından.Nişanlılığı resmiyete dökmek için öngörülen tarihten dört ay önce, Lorenzo Daza sabahınyedisinde telgrafhaneye çıkagelip onu sorduğunda yaşamı böyleydi. Florentino Ariza dahagelmediğinden,birsırayaoturupgerçekopal taşlıağıraltınyüzüğünübirparmağındançıkarıpötekine takarak, sekizi on geceye dek bekledi onu. İçeri girdiğini görünce de, onun telgrafmemuruolduğunuhemenanlayıpkolunututtu.

Page 47: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

"Benimlegelin,delikanlı,"dedi."Sizinlebeşdakikaerkekerkeğekonuşmalıyız."Florentino Ariza, yüzü ölü gibi yemyeşil, onun ardı sıra gitti. Bu karşılaşmaya hazır değildi;çünküFerminaDazaonuuyarmanınbiryolunuveolanağınıbulamamıştı.Olan şuydu:Geçen cumartesi günü, Presentacion de la Santisima Virgen Koleji'ninmüdiresiRahibe Franca de la Luz, bir yılan gibi sinsi sinsi Kozmogoni Kavramları dersine girmiş,omzunun üstünden öğrencileri gözetlerken, Fermina Daza'nın defterine not tutuyormuş gibiyaparak bir aşk mektubu yazmakta olduğunu keşfetmişti. Bu suç, okulun kurallarına göre,kovulma nedeniydi. Hemen rektörlüğe çağrılan Lorenzo Daza, demir gibi katı disiplininin akıpgittiğigediğigördü.FerminaDazadoğuştanaçıksözlülüğüylemektupyazmasuçunu itirafetti,ama gizli nişanlısının kimliğini açıklamayı reddetti; Disiplin Kurulu'nun önünde de yadsımayısürdürünce, kurul kovulmakararını onayladı.Babası, o zamanadeğindokunulmazbir tapınakolan yatak odasında arama yaptı, sandığın dibinde, yazıldıkları gibi sevgiyle saklanmış,kurdelelerle bağlı üç yıllık mektup paketlerini buldu, imza yanılgıya yer vermiyordu; amaLorenzoDazakızının,gizlinişanlısıhakkında,onuntelgrafçıoluşuylakemantutkusundanbaşkahiçbirşeybilmediğinehiçbirzamaninanamadı.Böylesine zor bir ilişkinin ancak kız kardeşinin suç ortaklığıyla gerçekleştirebileceğineinandığından, bir özür öne sürmesine bile izin verme lütfunda bulunmaksızın, San JuandelaCienaga gemisine bindirdi onu. Fermina Daza, halasını son görüşünün anısını, kapıda onu,kederli, solgun, gri giysisinin içinde tutkuyla yanarken uğurladığı, hayatta ona kalan biricikşeylerle, kızkurusu bohçası, avcunun içinde bir mendile sarılı, bir aylık geçimini sağlayacakparayla, parkın çiseleyen yağmuru altında gözden silindiğini gördüğü o öğleden sonrayı hiçunutmadı. Baba sının otoritesinden kurtulur kurtulmaz, onu tanıyabilecek herkese sorarakKarayip eyaletlerinde arattı, ama izini bulamadı; otuz yıl kadar sonra, onun neredeyse yüzyaşında,AguadeDioscüzamhastanesindeöldüğünübildiren,uzunsüreeldeneledolaşmışbirmektupalıncayadeğin.LorenzoDaza, kızının, zar zor anımsadığı annesiyle zamanözdeşleştirdiği halasının kurbanıolduğu haksin cezaya gösterdiği yabanıl tepkiyi kestirememişti. Odasına kapandı, yemedeniçmeden kesildi, sonunda babası önce yıldırarak, sonra gizlemeyi beceremediği yalvarıpyakarmalarla ona kapıyı açtırmayı başardığında, artık hiçbir zaman on beş yaşına geridönmeyecekyaralıbirkaplanbuldukarşısında.Türlüpohpohlamalarlaonukandırmayaçalıştı.Onunyaşındaaşkınbir boşkuruntuolduğunuanlatmayaçalıştı;mektuplarıgerigöndermeye,okuladönerekdizçöküpözürdilemeye iyiliklekandırmaya çalıştı; ona layık bir taliple mutlu olmasına ilk yardım edecek kişinin kendisiolacağınadairnamussözüverdiona.Amabirölüylekonuşuyordusanki.Sonundayenikdüştü;pazartesi günü kahvaltıda çileden çıktı, hakaretler, sövüp saymalar arasında, beyinkanamasının eşiğinde boğulurken, Fermina Daza, dramatik bir tavır takınmadan, ama elititremeden, gözlerinde Lorenzo Daza'nın karşı koyma yürekliliğini bulamadığı taşlaşmış birbakışla,etbıçağınıboğazınadayadı. İşteozaman,dahaöncegördüğünühiçanımsamadığı,böylesine kötü bir anda yaşamına giren o uğursuz serüvenciyle erkek erkeğe beş dakikakonuşmayı göze aldı. Çıkarken tabancasını yanına aldı; ama onu gömleğinin içine saklamasakınımlılığınıgösterdi.Florentino Ariza daha soluk almadan, Lorenzo Daza onu kolundan tutup KatedralMeydanı'ndan geçirerek,Cafe de la Parroquia'nin sıra kemerlerine götürdü, terasta oturmayı

Page 48: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

önerdi. O saatte başkamüşteri yoktu; bir zenci kadın, sandalyelerin hâlâ masaların üstündeayakları havada durduğu, kocaman salonun mozaik döşemesinin çentik çentik olmuş tozlutaşlarını ovuyordu. Florentino Ariza, Lorenzo Daza'yı orada, bizim savaşlarımızdan başkayıllanmış savaşlar yüzünden bağıra çağıra kavga eden Asturiaslı tüccarlarla oyun oynar, fıçışarabı içerkengörmüştübirçokkez.Aşkınyazgısallığınınbilincinde,LorenzoDaza'yla,ergeçolacak olan, ikisinin de alınlarına yazıldığı için hiçbir insan gücünün önlemeye yetmeyeceğikarşılaşmalarının nasıl olacağını kendi kendine soruyordu sık sık. Bunun eşit koşullarda birtartışma olmayacağını düşünüyordu; yalnızca Fermina Daza mektuplarında babasının öfkelimizacıkonusundaonuuyardığıiçindeğil,kendiside,onunoyunmasasındakahkahalaratarkenbile gözlerinde öfke gördüğü için. Her şeyi kaba sabaydı: iğrenç göbeği, sözcüklerin üstünebasa basa konuşması, bir vaşağınkini andıran favorileri, yüzükparmağı opal taşlı yüzüğününbasıncıyla boğulmuş kaba elleri. Tek etkileyici özelliği, Florentino Ariza'nın, yürüyüşünü görürgörmez farkınavardığı, tıpkıkızıgibiceylanyürüyüşüyleyürümesiydi.Genede,oturması içinonayergösterdiğindegöründüğükadarkababulmadıonu;bir kadehanisado içmeyiönerincederahatbirsolukaldı.FlorentinoArizasabahınsekizindeanisadoiçmemiştihiç,amabunaçokgereksinim duyduğundan kabul etti. Lorenzo Daza’nın konuya girmesi beş dakikadan uzunsürmedi; bunu öylesine insanın elini kolunu bağlayan bir içtenlikle yaptı ki, sonundaFlorentinoAriza’nın aklını karıştırdı. Karısının ölümünden sonra kızını soylu bir hanımefendi gibiyetiştirmeyibiricikamaçedinmiştikendine.Katırticaretiyleuğraşan,okumasıyazmasıolmayan,adının sığır hırsızına çıkması, San Juan de la Cienaga eyaletinde yaygınlığı ölçüsündekanıtlanmamış biri için uzun, belirsiz bir yoldu bu. Kendine esmer tütünden bir puro yakarakyakındı: "İnsanın adının kötüye çıkması, sağlığının bozuk olmasından da beter."Oysa, dedi,servetiningerçekgizi,katırlarındandahaçok,onlardandahaazimliçalışmasıydı;köylerinyanıpkülolduğu,tarlalarınyakılıpyıkıldığısavaşzamanlarındabile.Kızı,yazgısıylailgilitasarısındanhabersiz olsa da, gayretli bir yardımcı gibi davranmıştı. Zeki ve düzenliydi; o denli ki, okumayazma öğrenir öğrenmez babasına da öğretmiş, on iki yaşına geldiğinde ise EscolasticaHalasına gerek duymaksızın evi çekip çevirmeye yetecek kadar öğrenmişti gerçekleri. İçiniçekti:"Altınbirkatırdıro."Kızıilkokulupekiyidereceyle,üstelikiftiharlabitirince,SanJuandelaCienaga’nın düşlerine dar geldiğini anladı. O zaman, topraklarıyla hayvanlarını elden çıkarıpiçindeyenibirheves,cebindeyetmişbinaltındeğerindepeso'ylabuyıkık,kurtyeniği,görkemli,amaeskiusuldeyetiştirilmişgüzelbirkadınıniyibirevlilikleyenidendoğmaşansınahâlâsahipolduğu kente göçmüştü. Florentino Ariza’nın ansızın ortaya çıkışı, bu çetin tasarının önünehesapta olmayan bir engel çıkarmıştı. "İşte bu yüzden, sizden bir dilekte bulunmaya geldim,"dediLorenzoDaza.Purosununucunuanisado'daıslattı,ağzınasokupçıkardı,sonraüzgünbirseslebağladısözünü:"Yolumuzdançekilin."Florentino Ariza, anisado'sundan küçük küçük yudumlar alarak dinlemişti onu. FerminaDaza’nıngeçmişiyleilgiliaçıklamalarınakendiniöylesinekaptırmıştıki,konuşmasırasıkendinegeldiğinde ne söyleyeceğini düşünmemişti. Ama o an gelince, ne söylerse söylesin yazgısınıtehlikeyeatacağınınbilincinevardı."Onunlakonuştunuzmu?"diyesordu."Busiziilgilendirmez,"dediLorenzoDaza."Bunusormamınnedeni,"dediFlorentinoAriza,"bencekararvermesigerekeninoolduğu."

Page 49: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

"Böylebirşeysözkonusuolamaz,"dediLorenzoDaza,"buerkekleri ilgilendirenbirsorundur;erkeklerarasındaçözülür."Sesinin tonu tehdit edici olmuştu; yakınmasalardan birinde oturan bir müşteri dönüp onlarabaktı.FlorentinoArizadahaalçak,amaelindengeldiğincekararlıbirseslekonuştu:"Neolursaolsun,"dedi,"onunnedüşündüğünübilmedenhiçbiryanıtverememsize.Onaihanetetmişolurum."Ozaman,LorenzoDaza,gözlerikızarmış,nemli,geriyeyaslandı,solgözüyuvasındadöndü,dışarıuğradı.Odaalçalttısesini."Sizivurmayazorlamayınbeni,"dedi.FlorentinoAriza,bağırsaklarındabuzgibibirürpertinindolaştığınıhissetti.Amasesititremedi,çünküodaKutsalRuh'unışığıylaaydınlanmışduydukendini."Vurun,"dedi,elinigöğsünebastırarak."Aşkyüzündenölmektendahabüyükbironuryoktur."LorenzoDaza,onugörebilmekiçin,dışarıuğramışgözüyletıpkıpapağanlargibiyanlamasınabakmakzorundakaldı,ikisözcüğüsöylemedi,hecehecetükürdüsanki:"O-ros-pu-ço-cu-ğu!''Hemenohaftaaşkınıunutsundiyekızınıyolculuğaçıkardı.Hiçbiraçıklamadabulunmadıona;bıyıklarınaçiğnenmiş tütünlekarışıkbiröfkebulaşmış,odasınadalıpbavullarınıhazırlamasınısöyledi.FerminaDaza,nereyegittiklerinisorduona.“Cehenneme,"diyeyanıtladı.Gerçeğeçokbenzeyenbuyanıttankorkuyakapılmış,eskigünlerdekigibionunlayüreklicegözgözegelmeyeçalıştıFerminaDaza,amao irideri tokalıkayışınıçıkardı,yumruğununçevresinedoladı,eviniçinde tabanca patlaması gibi yankılanan bir yumruk indirdi masanın üstüne. Fermina Daza,kendigücününerimini,etkinliğiniiyibiliyordu;ikihasırlabirhamağı,tümgiysilerinidoldurduğuikisandığıdenkyaptı;buyolculuğundönüşüolmadığındankuşkuduymuyorduçünkü.GiyinmedenöncebanyoyakapanıpFlorentino Ariza'ya, tuvalet kâğıdı topundan kopardığı bir kâğıt parçasına kısa bir vedamektubuyazmayıbaşardı.Sonrabahçemakasıylasaçörgüsünüboyunhizasındankesti,altıniplikleişlenmişküçükbirkadifekutuyakoyupmektuplabirliktegönderdi.Çılgın bir yolculuk oldu. Yakıcı güneşten sersemlemiş ya da eğri eğri yağan ekimyağmurlarından sırılsıklam, hemen hemen bütün yol boyunca uçurumların uyutucu buğusuylasoluklarıkesilmiş,SierraNevada'larınsivrikayalıklarıüstünden,Andlıbirkatırkervanıylakatırsırtında yaptıkları yolculuğun ilk aşaması bile tam on bir gün sürdü. Yolculuğun üçüncü günü,kenelerdençılgınadönenbirkatır,binicisiylebirlikte,iplebirbirinebağlıtümötekilerideardısırasürükleyerekuçurumayuvarlandı.Katırcıylabirbirinebağlıyedihayvanınınbağırışlarıfelakettensonra saatlerce dağ boğazlarında, uçurumlarda yankılandı, yıllar yılı da Fermina Daza’nınbelleğinde çınladı. Bütün eşyası katırlarla birlikte uçuruma yuvarlanmıştı; ama FerminaDaza,uçurumun dibinde dehşet çığlığı sönünceye dek düşüşün sürdüğü yüzyıllar süren o anda, neölenzavallıkatırcıyınedeparçaparçaolanhayvanlarıdeğil,kendikatırınındaötekilerebağlıolmamasınınneşanssızlıkolduğunudüşündü.İlkkezbiniyordukatıra;amaFlorentinoAriza'yıbirdahahiçgörmeyeceğinden,mektuplarıylaavunamayacağından emin olmasaydı, yolculuğun dehşeti, sayısız eziyetleri böylesine acıgelmeyecektiona.Yolculuğunbaşındanberibabasınateksözcükbilesöylememişti;babasıysa

Page 50: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

öyle şaşkındı ki, ancak kaçınılmaz durumlarda onunla konuşuyor ya da katırcılarla habergönderiyordu ona. Şansları biraz daha yaver gittiğinde, yol üstünde, Fermina Daza’nın içininalmadığıdağyemeklerininverildiği,tervekekresidiktenlekelenmişotyataklarınkiralandığıbirhana rastlıyorlardı. Bununla birlikte, geceyi daha çok, Kızılderili kamplarında, yol kıyısındakisıra sıra çatallı kazıklar üstüne oturtulmuş, palmiye damlı, her yolu düşenin tan vaktine dekkonaklayabileceği açık hava yatakhanelerinde geçiriyorlardı. Fermina Daza'nın geceleri uykugirmiyordu gözüne, korkudan ter döküyor, karanlıkta hayvanlarını kazıklara bağlayan,hamaklarınıbulabildikleriyerlereasansuskunyolcularıngidiş-gelişleriniduyuyordu.Günbatarkenilkyolculargeldiğinde,kampelayakçekilmiş,dinginoluyordu,amagünışıyınca,değişik yüksekliklerde asılı hamak yığını, çömelerek uyuyan dağ Aruaco Kızılderilileri, bağlıkeçilerin öfkesi, kafese kapatılmış dövüş horozlarının şamatası, savaş tehlikesinden ötürühavlamamaya alıştırılmış dağ köpeklerinin soluk soluğa dilsizliğiyle bir panayır yerinedönüşüyordu.Ömrünün yarısını o bölgede ticaretle geçirmiş olan LorenzoDaza bu sıkıntılarıyadırgamıyordu; sık sık tan sökümünde eski arkadaşlarına rastlıyordu. Kızı içinse bitmekbilmeyenbirçileydibuyolculuk.Salamurabalıkyüklerininpiskokusu,yurtözlemininyolaçtığıiştahsızlığa eklenince, sonunda yemek yeme alışkanlığını unutturdu ona; umutsuzluktançıldırmadıysa,FlorentinoAriza'nınanısındaherzamanbiravuntubulmasındandı.Budiyarınbirunutuşdiyarıolduğundankuşkuduymuyordu.Birbaşkasürekli korkuda,savaşkorkusuydu.Yolculuğunbaşındanberi,dağınıkdevriyelererastlama tehlikesinden söz ediliyordu; katırcılar davranışlarını ona göre ayarlayabilsinler diye,bunların hangi yandan olduklarını anlamanın değişik yollarını öğretmişlerdi onlara. Sık sık birsubayınkomutasında,dörtnal koşanboğaları yakalargibi, kementatarakyeniaskerdevşirenatlı asker gruplarına rastlıyorlardı. FerminaDaza, onca dehşetin ağırlığı altında ezilmiş, ona,yakınolmaktançokmasalsıgörünenolayıunutmuştu;takibirgecehangiyandanolduğupekanbulamayan bir devriye kervandan iki kişiyi yakalayıp kampa yarım mil uzaklıkta bir ağacaasıncaya değin. LorenzoDaza’nın bu adamlarla hiçbir ilişiği yoktu; ama başına böyle bir şeygelmediği içinbir şükrandavranışıolarakonları indirtipHıristiyanusulüncegömdürttü.Boşunada olmadı. Saldırganlar karnına bir çiftenin namlusunu dayayarak onu uyandırdılar; üstü başıdökülen,yüzüisiçindekomutanlarıyüzünebirlambatutarakLiberalmi,yoksaMuhafazakârmıolduğunusorduona."NeLiberalim,nedeMuhafazakâr,"dediLorenzoDaza."İspanyoluyruğuyum.""Şansınvarmış!"dedikomutan,sonraelinikaldırıpvedalaştıonunla:"YaşasınKral!"İkigünsonra,ValleduparKöyü'nünbulunduğuışılışıldüzlüğeindiler.Avlulardahorozdövüşleri,sokak köşelerinde akordeonlar, safkan atların sırtında atlılar, kestanefişekleri, çanlar vardı.Şenlik fişekleriyle bir şato kuruyorlardı. Fermina Daza şenliğin farkına bile varmadı. DayısıLisimacoSânchez'inevineindiler.Dayısı,eyaletinencinshayvanlarınabinmişgençakrabalarınoluşturdukları şamatacı atlılar alayının başında anayolda onları karşılamaya çıkmıştı;kestanefişeklerinin patırtısı arasında köyün sokaklarından geçirdi onları. Ev, BüyükMeydan'abakıyordu,sömürgedönemindenkalma,birkaçkezonarımgörmüşkiliseninyanındaydı:Geniş,loşodalarından,birmeyvebahçesinebakan,sıcakşekerkamışısuyukokankoridorundanötürüdahaçokbirçiftlikimalathanesiniandırıyordu.Dahaahırda,bineklerinden iner inmez,konuksalonu,dayanılmazsevgigösterileriyleFerminaDaza'yı bunaltan tanımadığı bir akraba kalabalığının istilasına uğradı; at sırtında gitmekten

Page 51: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

yüzüne kan çıkmış; uykusuzluktan ölesiye bitkin, içi boşalmış, bu dünyada artık hiç kimseyisevemeyecek denli eli ayağı tutmaz olmuştu Fermina Daza'nın: tek istediği ağlayabileceğitenha,dinginbiryerdi.Ondanikiyaşbüyük,kendisigibisoylubirkendinibeğenmişliğiolankuziniHildebrandaSanchez,görürgörmezdurumunuanlayan tek kişi oldu, çünküodagözüpekbiraşkın ateşiyle yanıyordu. Hava kararırken onu, kendisiyle paylaşacağı odaya götürdü;kabalarında açılmış yaralarla nasıl yaşayabildiğini bir türlü anlayamadı. Kocasına ikiz kardeşgibi benzeyen yumuşacık bir kadın olan annesinin yardımıyla, kestanefişekleriyle yapılmışşatonun gümbürtüsü evin temellerini sarsarken, banyoyu hazırlayıp öküz-gözü kompresleriylekuzinininacılarınıhafifletti.Geceyarısınadoğruziyaretçilergittiler,şenlikbirkaçdağınıkkolaayrıldı;kuziniHildebranda,FerminaDaza'ya uzun patiska bir gecelik verdi, içinimutluluğun bir anlık yılgınlığıyla dolduranyumuşacık çarşaflı, kuştüyü yastıklı yatağa yatırdı. Sonunda yatak odasında baş başakaldıklarında, kapıyı kilitleyip yatağının şiltesinin altından, Ulusal Telgraf damgalı balmumuylamühürlenmişManilakenevirindenbirzarfçıkardı.Kuzinininyüzündekimuziplikpırıltısınıgörmek,Fermina Daza'nın yüreğinin belleğinde beyaz gardenyaların yoğun kokusunu canlandırmayayetti;sonradişleriylebalmumumührükopardı,tansökünceyedekonbircoşkuluyasaktelgrafıngözyaşıdenizindeçırpınıpdurdu.Ozamananladı.Yolculuğa çıkmadanönce, LorenzoDaza kayınbiraderi LisimacoSânchez'edurumu telgraflabildirmekhatasını işlemişti;odaeyaletinçeşitliköyleriyleyörelerinedağılmışolangeniş,karmaşıkbağlarlabirbirinebağlıakrabalarınahabergöndermişti.BöyleceFlorentinoAriza, sadece yolculuğun tüm güzergâhını öğrenmekle kalmamış, Fermina Daza'yı sonkonakladığıCabode laVela'ya dek izlemek için bir telgrafçılar kardeşliği kurmuştu.Buonun,Fermina Daza'yla, üç ay kaldığı Valledupar'a vardığı andan başlayarak, bir buçuk yıl sonra,Lorenzo Daza'nın kızının sonunda aşkını unuttuğuna karar verip eve dönmeyi kararlaştırdığıRiohacha'dayolculuğunsonaerişinedeğinyoğunbiryazışmasürdürmesineolanakverdi.Buncayılsonrakavimselönyargılarınıbiryanabırakarakiçlerindenbirigibionakucakaçankarısınınakrabalarınınpohpohlamalarındanşaşkınadönmüşolduğundan,belkiLorenzoDaza'nınkendiside gözcülüğünü gevşettiğinin bilincinde değildi. Bu ziyaret, amacı bu olmasa da, gecikmiş birbarışma sağlamıştı. Gerçekten de, Fermina Sânchez'in ailesi, onun, oradan oraya dolaşıpduran, dürüst olamayacak denli yalın görünen yaban katırı ticaretiyle uğraşan, soyu sopubelirsiz, geveze, kaba bir göçmenle evlenmesine ne pahasına olursa olsun karşı çıkmıştı.LorenzoDaza kazanmak için her şeyini ortaya koyuyordu, ya hep ya hiç diyordu, çünkü talipolduğukız,bölgenin tipikbirailesininendeğerbiçileniydi:yüreklikadınlar,yüreklerisevgidolu,elleri tetikte, kafaları deliliğe varan bir onur duygusuyla allak bullak erkeklerden oluşananlaşılması güç bir kabile. Ama Fermina Sanchez aykırı aşkların kör kararlılığıyla kaprisindedirenmiş,ailesinekarşınevlenmiştionunla;öylesinealelacele,öylesinegizemlibirbiçimdeki,buevliliği aşk için değil, vakitsiz bir sakınımsızlığı kutsal bir örtüyle örtmek için yaptığı izlenimiuyandırmıştı.Yirmibeşyılsonra,LorenzoDaza,kızınınaşkserüvenlerinekarşıçıkışının,kendiÖyküsününkötü bir yinelenmesi olduğunun bilincine varmıyor, bir zamanlar kendisine karşı çıkmış, kendiailelerine yanıp yakınmış olan kayınçolarına başına gelen felaketten şimdi de o yakmıyordu.Amaonunyakınarakyitirdiğivakti,kızıaşktakazanıyordu.Böylece,o,boğalarıburar,katırlarıevcilleştirirken,kızıda,içlerindeengüzelleri,encanayakınlarıolan,kendindenyirmiyaşbüyükbiradamaduyduğuumarsıztutkusukaçamakbakışlarlayetinenHildebrandaSânchez'inbaşını

Page 52: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

çektiğibirkuzinlerkalabalığınınortasındadizgindenboşalmışgibidolaşıyordu.Valledupar'da uzattıkları konaklayışlarının ardından yolculuklarını dağ yollarından, çiçekliçayırlardan,düşselyaylalardangeçereksürdürdüler;geçtikleribütünköylerde ilkköydekigibi,müziklerle, kestanefişekleriyle, danışıklı yeni kuzinler, tam zamanında ulaşan telgraflarlakarşılandılar. Çok geçmeden Fermina Daza, Valledapur'a vardığı öğle sonrasının olağandışıolmadığını, bu verimli eyalette insanların haftasının her gününü bayrammış gibi yaşadıklarınıanladı. Ziyaretçiler nerede akşam orada sabah konaklıyorlar, nerede acıkırlarsa oradayiyorlardı; çünkü, ne olur ne olmaz, çok kez olduğu gibi, birisi gelişini bildiren telgraftan önceçıkagelir diye, kurulu bir hamağın, ocakta içinde üç çeşit etin kaynadığı bir tencerenin herzaman hazır bulunduğu kapıları açık evlerdi bu evler. Hildebranda Sanchez yolculuğunun gerikalan bölümünde kuzinine eşlik ederek, soyağacı ormanında, köklerine dek inerek, yüreğisevinçleçarpaçarpadolaştırdıonu.FerminaDazakendinegeldi;ilkkezkendikendineegemenolduğunu duyumsadı; kendisine eşlik edildiğini, korunduğunu duyumsadı, ciğerlerine dolanözgürlük havası, dinginliğini, yaşama isteğini geri getirdi. Ömrünün son yıllarında bile buyolculuğu, özlemin çarpık bilinciyle her seferinde daha yakın bir zamana ilişkinmiş gibicanlandırdıbelleğinde.Bir gece, günlük gezisinden, insanın yalnızca aşksız değil, aşka karşın damutlu olabileceğidüşüncesinin içine doğmasıyla allak bullak döndü eve. Bu düşünce korkuttu onu; çünkükuzinlerinden biri, annesiyle babasının Lorenzo Daza'yla yaptıkları konuşmaya kulak misafiriolmuştu; bu konuşma sırasında LorenzoDaza, kızınınCleofâsMoscote'ninmasallara yaraşırservetinin biricik kalıtçısıyla evlendirilmesinin ayarlanmasını öne sürmüştü. Fermina Dazatanıyordu onu. Ayinlerde kilise duvarlarına asılan örtüleri andıran zengin koşumlu, kusursuzatlarıyla meydanlarda at oynattığını görmüştü; üstelik zarifti, becerikliydi, taşlara bile iççektirecek romantik kirpikleri vardı; ama Fermina Daza, parktaki badem ağaçlarının altındakucağında şiir kitabıyla oturan açması, çelimsiz FlorentinoAriza'nın anısıyla karşılaştırdı onu;yüreğindeenküçükbirkuşkugölgesinebilerastlamadı.O günlerde bir falcıya gitmiş olan Hildebranda Sanchez, düşler içinde coşkuyla kendindengeçiyordu; falcının gaipten haber verme yeteneği şaşırtmıştı onu. Babasının emellerindenkorkuya kapılmış olan Fermina Daza da falcıya gitti. İskambil kâğıtları onun gelecekte hiçengelsiz,uzun,mutlubirevlilikyapacağınısöylüyorlardı.Bukehanetrahatbirsolukaldırdıona,çünkü böylesine mutlu bir yazgıyı, sevdiğinden başka bir erkekle tasarlayamıyordu. Bukesinlikten coşkuya kapılmış, kendi özgür istemini ele aldı. Florentino Ariza'yla telgraflasürdürdükleri yazışma, bir karşılıklı dilekler ve düşsel söz verişler bağlaşması olmaktan çıkıpsomut, düzenli, hiçbir zaman olmadığınca yoğun bir duruma geldi. Tarihler saptadılar, yol-yordam belirlediler, yaşamlarını yeniden buluşur buluşmaz hiç kimseye danışmadan, nerede,nasıl olursa olsun evlenme konusundaki kararlılıklarıyla bağladılar. Fermina Daza bubağlanmayı öylesine ciddiye alıyordu ki, babası, Fonseca Kasabası'nda ilk balosunakatılmasına izin verdiğinde, sözlüsünün onayını almadan kabul etmek yakışık alır görünmediona. Florentino Ariza, o akşam kendisine acele bir telgrafı olduğunu söylediklerinde, oteldeLotarioThugut'laiskambiloynuyordu.Fonseca telgrafçısıydı arayan; Fermina Daza baloya katılma izni alabilsin diye, yedi araistasyonla bağ kurmuştu. Bir kez izin alınca, yalın bir olumlu yanıtla yetinmeyip, hattın ötekiucunda vericiyi kullananın gerçekten Florentino Ariza olup olmadığını sınamak istedi.PohpohlanmaktançokaptallaşmışolanFlorentinoAriza,kimliğinibelirtenbirtümcekurdu:Taçlı

Page 53: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

tanrıça adına ant içtiğimi söyleyin ona. Fermina Daza parolayı tanıdı; ilk balosunda sabahınyedisine dek kaldı; sonra ayine geç kalmamak için uçarcasına üstünü değiştirmeye gitti. Osırada,sandığınındibinde,babasınınalıpgötürdüklerindendahaçokmektuplatelgrafbirikmişti;Fermina Daza evli bir kadın gibi davranmayı da öğrenmişti. Lorenzo Daza onun bu davranışdeğişikliklerini, uzaklık ve zamanın onu gençlik düşlerinden kurtardığının bir göstergesi olarakyorumladı, ama tasarladığı evlilikten hiç söz etmedi ona. Baba-kızın ilişkileri, EscolâsticaHala'nınkovulmasındansonra,FerminaDaza'nınkoyduğubiçimselsınırlar içindekolaycaakıpgidiyordu; bu, birlikte yaşamlarını öyle kolaylaştırıyordu ki, bu ilişkinin sevgiye dayalıolduğundankimsekuşkuduyamazdı.Florentino Ariza, mektuplarında, Fermina Daza'ya, batık kalyonun hazinesini onun içinçıkarmaklauğraştığını anlatmaya iştebudönemdekarar verdi.Bunubaşaracağındanemindi;verbasco'nun6 etkisiyle yüzeye çıkan balıkların çokluğundan ötürü denizin alüminyumlakaplanmış gibi göründüğü pırıl pırıl bir öğleden sonra, bir esin soluğu gibi aklına gelmişti bu.Gökyüzünün tüm kuşları katliamdan pay almak için seferber olmuşlar, balıkçılar onların buyasak mucizenin ürünleri yüzünden kapışmalarını önlemek için küreklerle onları kovalamakzorunda kalmışlardı. Sömürge döneminden beri, balıkları yalnızca uyutan verbasco'nunkullanılması yasaktı, ama, yerini dinamite bırakıncaya değin Karayipler'de balıkçılar arasındagün ışığında yaygın bir uygulama olarak sürüyordu. Fermina Daza'nın yolculuğu boyunca,Florentino Ariza'nın eğlencelerinden biri de, dalgakırandan balıkçıların baygın balıklarla dolukocakocaağlarıkayıklarınanasılyükledikleriniseyretmekti.Köpekbalıklarıgibiyüzenbirsürüyumurcak, meraklılardan denize para atmalarını istiyorlar, hemen dibe dalıp çıkarıyorlardıonlardı. Transatlantiklere karşı yüzen, Birleşik Devletler'de ve Avrupa'da dibe dalmaustalıklarına ilişkinbirçokgezinotlarıyazılmışolanyumurcaklardıbunlar.FlorentinoArizaâşıkolmadanöncedetanıyorduonları;amabatıkkalyondakiservetisuyüzüneçıkarabileceklerihiçaklınagelmemişti.Ogünöğledensonrabirdenaklınageldibu;ertesipazargününden,FerminaDaza'nınneredeysebiryılsonrageridönüşünedeğinyenibircoşkunedeniolduonuniçin.Euclides, yüzücü çocuklardan biri, on dakika bile sürmeyen bir konuşmadan sonra, denizaltıaraştırması tasarısıyla onun kadar heyecanlandı. Florentino Ariza, dalma ve denizcilikyeteneğini iyice öğrenmeden girişiminin nedenini ona açıklamadı. Soluk almadan yirmi metrederinliğe inip inmeyeceğini sordu ona; evet dedi Euclides. Fırtınalı havada açık denizde,sezgisinden başka araç-gereci olmaksızın tek başına bir balıkçı kayığını kullanıpkullanamayacağınısorduona;evetdediEuclides.Sotaventotakımadalarınınenbüyükadasınınkuzeybatısındaonaltıdenizmiliuzaktakibiryeritamolaraksaptayıpsaptayamayacağınısorduona;evetdediEuclides.Geceleriyıldızlarabakıpyönünüsaptayarakseyredipedemeyeceğinisordu ona; evet dedi Euclides. Bunu, balıkçıların yardımına karşılık kendisine ödediklerigündelik karşılığında yapmaya razı olup olmadığını sordu ona; evet dedi Euclides, amapazarları fazladan beş real daha öderse. Köpekbalıklarına karşı kendini korumayı bilipbilmediğini sordu ona; evet dedi Euclides, çünkü onları uzaklaştırmak için sihirli usulleri vardı.Engizisyonmahkemesininişkencealetlerialtındabilebirgizisaklayıpsaklayamayacağınısorduona; evet dedi Euclides, çünkü hiçbir şeye hayır demiyordu; üstelik öylesine inanarak evetdemeyibiliyorduki,ondankuşkulanmanınyoluyoktu.Sonundagiderlerihesapladı:kayıkkirası,kürek kirası, seferlerinin gerçek nedeninden kimse kuşkulanmasın diye balık avı araç-gerecikirası.Bundanbaşka, yanlarına yiyecek,bir damacana içmesuyu,bir gaz lambası, bir paketmum,tehlikeânındayardımistemekiçinbirdeavborusualmalarıgerekiyordu.

Page 54: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Euclides on iki yaşlarında, çevik, cin gibi, hiç durmadan konuşan bir oğlandı; bir lombozdansürünerekgeçebilsindiyeözelolarakyapılmışabenzeyenyılanbalığıgibibirgövdesivardı.Açıkhavaderisiniöylesinekarartmıştıki,asılrengininneolduğunukestirmekolanaksızdı;bu,onunirisarı-elagözlerinidahadaparlakgösteriyordu.FlorentinoAriza,onunbuçaptabirserüven içinkusursuzbiryardımcıolduğunahemenkararverdi;dahabaşka formaliteyegerekgörmeksizinertesipazarişekoyuldular.Tan vakti balıkçı limanından, tam teçhizat, pür keyif demir aldılar. Euclides hemen hemençıplak, yalnızca her zaman kalçalarının çevresine sardığı kuşağı, Florentino Ariza ise,redingotu,o içkarartıcışapkası,pırılpırılcilalıderibotları,boynundaozanpapyonu,adalarageçişsırasındaoyalanmakiçinbirdekitabıyla.DahailkpazargünüFlorentinoAriza,Euclides'iniyi bir dalgıç olduğu kadar usta bir denizci de olduğunun, denizin dilinden şaşılacak denlianladığının, körfezdeki maden artıkları hakkında bilgisi olduğunun farkına vardı. Paslanıpçürümüş her gemi teknesinin öyküsünü en akıl almaz ayrıntılarıyla anlatabiliyor, herşamandıranın yaşını, hangisi olursa olsun, her gemi enkazının kökenini, İspanyolların körfezingirişini kapattıkları zincirin halkalarının sayısına varıncaya dek biliyordu. Onun, çıktığı seferinamacınınneolduğunudabilmesindenkorkanFlorentinoArizakurnazcabirkaçsorusorduona;böyleceEuclides'inbatıkkalyonhakkındaenküçükbirbilgisiolmadığınıanladı.Batıkhazineninöyküsünüoteldeilkkezişittiğindenberi,FlorentinoAriza,kalyonlarınözelliklerihakkında olabildiğince bilgi edinmişti. San José'ninmercanların dibindeki tek gemi olmadığınıöğrenmişti.Gerçektende,TierraFirmefilosununamirallikgemisiydibu;servetininbirbölümünüyüklediği, Panama'da, söylencesel Portobello fuarının ardından yola çıkıp,1708 Mayısı'ndansonra varmıştı buraya. Burada demirlediği, gece gündüz şenlikle geçen uzun bir ay boyunca,İspanyakralınıyoksulluktankurtarmakamacınayönelikservetingerikalanınıdayüklemişlerdi:MuzoveSomondoco'danyüzonaltısandıkzümrütleotuzmilyonaltın.Tierra Firme filosu, çeşitli büyüklükte en az on iki gemiden oluşuyordu; limandan çok iyisilahlanmış bir Fransız filosunun koruyuculuğunda demir almıştı, ama filo, körfezin çıkışında,Sotayento takımadalarında bekleyen kaptan Carlos Wager'in komutasındaki İngiliz filosununtamisabetlitopatışlarınakarşıkoruyamamıştıonu.Böylece,SanJosé,batantekgemideğildi;kaçgemininbattığına,kaçınınİngilizateşindenkurtulmayıbaşardığınailişkineldekesinbelgeleryoksada.Kesinolaybirşeyvarsa,oda,amirallikgemisinintümdonanımıvekıçgüvertesindekımıldamadandurankaptanıylabirliktebaşüstübatanilkgemilerarasındaolduğu,yükünbüyükbirbölümünütekbaşınataşıdığıydı.Florentinoodönemindenizharitalarındakalyonlarınrotasınıincelemişti;böylecebatıkgemininyerinisaptadığınainanıyordu.BocaChica'nınikikalesiarasındankörfezdençıkmışlar,dörtsaatseyrettikten sonra, mercanlarla kaplı deniz dibinde uyuyan kıskaçsız ıstakozların elletoplanabileceği,takımadanıniçdenizinegirdiler.Havaöylehafif,denizöyledinginvesaydamdıki,FlorentinoArizasudakiyansısınıkendisisandı.Batıkgemininyeri,durgunsuyunbitiminde,büyükadayaikisaatuzaklıktaydı.Florentino Ariza, iç karartıcı giysisinin içinde, cehennem sıcağında yüzü gözü kıpkırmızı,Euclides'e yirmi metreye kadar dalmaya çalışarak, dipte ne bulursa çıkarmasını söyledi. Suöyleduruyduki,dipteonadokunmaksızınyanındangeçenmaviköpekbalıklarıarasındakarabirköpekbalığıgibidevindiğinigörüyorduonun.Sonrabirmercanyığınındagözdenyittiğinigördü;tam soluğunun tükendiğini düşünürken omuz başında sesini duydu. Euclides, beline dek gelen

Page 55: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

suyun içinde, ayakta duruyordu. Bunun üzerine, uyuşuk kedibalıkları, çekingen kalamarlar,gizemli gülfidanları üstünden, hep kuzeye doğru giderek daha derin yerler aradılar; sonundaEuclidesboşunazamanyitirdiklerinianladı."Bananearadığınızısöylemezseniz,nasılbulurum?"dedi.Ama Florentino Ariza söylemedi. O zaman Euclides soyunup dünyanın altındaki ötekigökyüzünü, mercanlarla kaplı deniz dibini görmek için bile olsa kendisiyle birlikte dalmasınıönerdi ona. Ama Florentino Ariza Tanrı'nın denizi sadece pencereden bakmak için yarattığınısöylerdihep;buyüzdenyüzmeöğrenmemişti.Akşamadoğrugökyüzübulutlandı,havasoğudu,nemlendiveöyleçabukkarardıki,limanaulaşmakiçinyönlerinifenerebakarakbulmakzorundakaldılar. Körfeze girmeden, Fransa'dan gelen transatlantiğin tüm ışıklarını yakmış, ardındayumuşakbirçorbagibibirdümensuyuyla,haşlanmışkarnabaharıandıranköpüklerbırakarak,kocaman,bembeyazyanlarındangeçipgittiğinigördüler.Böylece üç pazarı boşa geçirdiler; Florentino Ariza gizini Euclides'le paylaşmaya kararvermeseydi, tüm pazarları boşa geçireceklerdi. Bu, tüm araştırma planını baştanbaşadeğiştirdi;FlorentinoAriza'nınöngörmüşolduğuyerinenazyirmidenizmiliuzağındakieskidenkalyonlarıngeçtiği kanalı izlediler bu kez. İki aygeçmeden, denizinüstünde yağmurlubir öğlesonu,Euclidesdipteuzunsürekaldı;kayıköyleuzaklarasürüklenmiştiki,FlorentinoArizakürekçekerek yaklaşamadığından, Euclides neredeyse yarım saat yüzmek zorunda kaldı onaulaşabilmek için. Sonunda kayığa çıkmayı başardığında, ağzından iki kadın takısı çıkarıp,direnişininganimetigibigösterdiFlorentinoAriza'ya.Anlattıklarıöylesinebüyüleyiciydiki,FlorentinoAriza,sırfkendisigözleriylegörmekiçin,yüzmeöğrenip olabildiğince derine dalmaya söz verdi kendi kendine. Orada, ancak on sekiz metrederinlikte,mercanlarınarasındayatansayısızeskiyelkenlininbulunduğunu,bunlarınalabildiğinegeniş bir alana yayıldıklarını, öyle ki gözden silinip gittiklerini anlattı. En çok şaşılacak şeyin,körfezde su üstünde yüzen kayık iskeletlerinin hiçbirinin batık gemiler kadar iyi durumlardaolmayışı olduğunu anlattı. Yelkenleri hâlâ bozulmamış birçok karavela bulunduğunu, batıkgemilerindiptegörülebildiklerini, zamanveuzamındaonlarlabirliktebatmışgibigöründüğünü,öyle ki, başüstü battıkları 9HaziranCumartesi günü sabahonbir güneşinin ışıklarının onlarıhâlâaydınlattığını anlattı. İmgeleminin coşkusuyla soluk soluğaen kolayayırt edilen kalyonunSanJoséolduğunu,pupanınüstündealtınyaldızlıharflerleyazılmışadınınseçilebildiğini,amabunun aynı zamanda İngiliz toplarıyla en çok hasar görmüş gemi olduğunu anlattı. İçeride,duyargaları topların ağzından çıkan belki üç yüz yaşından daha yaşlı bir ahtapot gördüğünü,amabuahtapotunyemeksalonundaalabildiğinebüyümüşolduğunu,onukurtarmak içingemiyiparçalamak gerektiğini anlattı. Sırtında savaş üniformasıyla kasaradaki akvaryumdayanlamasına duran kaptanın cesedini gördüğü, nü, hazinenin bulunduğu sintineye inmemesininnedeninin,ciğerlerindekihavanınyetmeyişiolduğunuanlattı.Kanıtlar ortadaydı: zümrüt taşlı bir küpeyle, zinciri tuzdan çürümüş bir Meryem Anamadalyonu.Florentino Ariza, dönüşünden az önce Fermina Daza' ya, Fonseca'ya gönderdiği mektuptabatıkhazinedenilkkezozamansözetti.FerminaDazaiçinbatıkkalyonöyküsübildikbirşeydi;çünkü bir Alman dalgıç şirketini batık hazineyi çıkarmak için kendisiyle işbirliği yapmaya razıetmekiçinzamanveparaharcamışolanLorenzoDaza’nınsıksıkbundansözettiğini işitmişti.Tarih Akademisi'nin bazı üyeleri, kalyon söylencesinin, bu yolla Tac’ın servetini gasp eden

Page 56: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

soyguncubirkralnaibitarafındanuydurulduğunainandırmasalardı,LorenzoDazabugirişimindedirenecektide.Herneyse,FerminaDaza,kalyonunFlorentinoAriza’nındediğigibiyirmimetredeğil, hiçbir insanın ulaşamayacağı iki yüz metre derinlikte bulunduğunu biliyordu. Ama onunozanca aşırılıklarına öyle alışıktı ki, kalyon serüvenini onun en başarılı serüvenlerinden biriolarak yüceltiyordu. Bununla birlikte, gittikçe daha usa sığmaz ve aşk vaatleri kadar ciddilikleyazılmışayrıntılarladolumektuplaraldıkça,sanrılarakapılmışnişanlısınınaklınıkaçırdığındankorktuğunuHildebranda'yaitirafetmekzorundakaldı.O günlerde Euclides anlattığı masalı doğrulayan öyle çok kanıtla su yüzüne çıkmıştı ki,içlerindekiBabil'eyaraşırservetlebirlikteellikadargemiyikurtarmak içinbüyükbirgirişim içingerekli sermayeyi bulmadıkça, onca küpeyle yüzüğü su yüzüne çıkarmayı sürdürmek sözkonusu olamazdı. O zaman, er geç olması kaçınılmaz şey oldu: Florentino Ariza serüveninibaşarıyla sonuçlandırmak için annesinden yardım istedi. Takıların madenini ısırmak ve camtaşlaraışığıarkayaalarakbakmakTránsitoAriza'nınbirininoğlununsaflığındanyararlanmaktaolduğunuanlamasınayetti.Euclides,FlorentinoAriza’nınönündedizçökerek,yaptığı işinhiçbirkaranlıkyanıolmadığınayeminetti;amaneertesipazarbalıkçılimanındagöründü,nedeartıkbaşkabiryerde.Bu bozgundan Florentino Ariza'ya kalan tek şey, fener sevdası oldu. Açık denizde fırtınayatutuldukları bir geceEuclides'in kayığıyla oraya gitmiş, o zamandan beri, fenerciyle, iyi bildiğikarayavedenizeilişkinsayısızharikalarüstünesöyleşmekiçinÖğledensonralarısıksıkorayagitmeyi alışkanlık edinmişti. Dünyada olup biten onca değişikliklere dayanan bir dostluğunbaşlangıcı oldu bu. FlorentinoAriza, ışığı, önce odunla, sonra elektrik gelinceye değin, yağlabeslemeyiöğrendi. Işığıyönetmeyi,aynalarlaçoğaltmayıöğrendi;birkaçkezde, fenercinin işiolduğundaonunyerinegecelerikuledekalıpdenizigözledi.Gemileri,düdükseslerinden,ufuktabeliren ışıklarının azlığından ya da çokluğundan tanımayı, fenerin çakıntılarından, onlardankendisine bir şeyler kaldığını algılamayı öğrendi. Gündüzlerin, özellikle pazarların keyfibaşkaydı; eski kentin zenginlerinin yaşadıkları LosVirreyes kesiminde kadınlar plajı, erkeklerplajındançimentobirduvarlaayrılmıştı:birifenerinsağında,ötekisolunda.Öyleki,fenerci,bircentavoödenerekkadınlarplajınıngözlenebildiğibirdürbünyerleştirmiştikuleye.Gözlendiklerinibilmeksizin, kibar genç kızlar, kat kat volanlı mayoları içinde, bedenlerini neredeyse sokakgiysileri gibi gizleyen, üstelik daha az çekici olan eşarplar, şapkalarla gösterebildiklerincegösteriyorlardı kendilerini. Anneleri, ayine giderken giydikleri aynı giysiler, aynı tüy şapkalar,aynı organze şemsiyelerle, güneşin altında, sorgun ağacından salıncaklı sandalyelerdeoturmuş, kıyıdangözlüyorlardı onları; komşuplajdaki erkekler sualtındaonları baştan çıkarırkorkusuyla.Gerçekte,sokaktagörülebileceğindendahaheyecanvericihiçbirşeygörünmüyordudürbünle; ama her pazar, salt komşu bahçenin lezzetsiz meyvelerini tatmak zevki için dürbünbaşındabirbirleriyletartışmayagelenmüşterilerinsayısıçoktu.Florentino Ariza bunlardan biriydi, hoşuna gittiğinden çok can sıkıntısından; ama fenerciyleöylesine iyi dost olmalarının asıl nedeni bu değildi. Gerçek neden, Fermina Daza onu geriçevirdikten sonra, onun yerine koymaya çalıştığı uyumsuz aşkların ateşi yüreğini sardığında,fenerdenbaşkahiçbiryerdedahamutlusaatlergeçirmemiş,hiçbiryerdemutsuzluğunadahaiyibiravuntubulamamışolmasıydı.Ensevdiğiyerdiorası.Öyleki,yıllarcaannesini,dahasonradaamcasıXII.Leon'u,orayısatınalmasınayardımakandırmayaçalıştı.ÇünküKarayipler'defenerler, o dönemde özel mülktü; sahipleri de gemilerin büyüklüğüne göre limana giriş resmiistiyorlardı.FlorentinoAriza,bunun,şiirlegeçinmesininbiricikonurluyoluolduğunudüşünüyordu,

Page 57: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

ama ne annesi ne de amcası böyle düşünmüyorlardı; kendi olanaklarıyla bunugerçekleştirebilecekdurumageldiğizamanda,fenerlerartıkdevletinmülkiyetinegeçmişti.Ama bu hayal kırıklıklarının hiçbiri boşuna olmadı. Kalyonmasalı, ardından fenerin getirdiğiyenilik, Fermina Daza’nın yokluğunu hafifletti; hiç beklemediği bir anda da onun döndüğünüöğrendi.Sonunda,Riohacha'dauzunsüreneğleşmeninardından,LorenzoDazadönmeyekararvermişti. Aralık alizelerinden ötürümevsim deniz yolculuğuna pek elverişli değildi; geçişi gözealabilecek biricik gemi olan tarihsel uşkuna da, ters bir rüzgârla gerisin geri kalkış limanınasürüklenebilirdi. Öyle de oldu. Fermina Daza, yalnızca boğucu darlığından ötürü değil, piskokusuyla sıcaklığından ötürü de bir koltuk meyhanesinin hücresini andıran bir kamaranınyatağınabağlanmış,safrakusakusa işkence içindebirgecegeçirmişti.Sallantıöylegüçlüydüki,birkaçkezyatağınkayışlarıkopacakmışgibigeldiona;güvertedenkazazedelerinkiniandırankopukkopukacı çığlıklargeliyordukulağına;bitişik yataktababasınınbir kaplanınkiniandıranhorultularıkorkusunuartırıyordu.Neredeyseüçyıldanberiilkkezgözünükırpmadan,FlorentinoAriza'yı bir an bile düşünmeden bir gece geçirdi; buna karşılık o, arka odadaki hamağındaFerminaDaza’nındönüşünedekgeçecekdakikalarıbirerbirersayarak,uyanıkyatıyordu.Tanlabirlikte rüzgâr ansızın dindi, deniz dinginleşti; Fermina Daza deniz tutmasına karşın uyumuşolduğununfarkınavardı,çünküdemirzincirinşakırtısıuyandırdıonu.Yatağınkayışlarınıçözdü,limanınkargaşasıarasındaFlorentinoAriza'yıgörebilmekumuduyla lombozdandışarıyabaktı,amagördüğü,gününilkışıklarıylayaldızlanmışpalmiyeağaçlarıarasındakigümrükyapılarıyla,birgeceöncegeminindemiraldığıRiohacha'nınsırılsıklamiskelesiydi.

Page 58: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Gününgerikalanıbirsanrıgibigeçti;birgünöncesinedekkaldıklarıaynıevde,onudahaönceziyaretetmişolanziyaretçileri kabulederek,aynışeylerdensözederek,dahaönceyaşanmışbir yaşam parçasını yeni baştan yaşamakta olduğu duygusuyla afallamış. Yineleme öylesinetıpatıp aynıydı ki, anısı bile içini korkuyla dolduran gemi yolculuğunun da aynı olacağınıdüşünmek ürpertiyordu FerminaDaza'yı. Ama eve dönmenin tek seçeneği, dağ sırtlarında ikihafta katırla yolculuk demekti; üstelik ilk seferkinden daha da tehlikeli koşullarda; çünkü AnddevletlerindenCauca'dapatlakverenyenibiriçsavaşKarayipeyaletlerineyayılıyordu.Böylece,akşamsaatsekizde,birkezdahaşamatacıakrabaalayıtarafından,aynıvedagözyaşları,sondakikada kamarada eksik olan yığınla öteberinin armağan edilmesiyle uğurlandı. Tam demiralırken, aile erkekleri havaya ateş ederek gemiyi selamladılar; Lorenzo Daza da güvertedenaltıpatlarıyla beş el ateş ederek karşılık verdi onlara. Fermina Daza'nın kaygısı çok çabukgeçti, çünkü bütün gece elverişli bir rüzgâr vardı, deniz çiçek kokuyordu; Fermina Daza'nınemniyetkayışlarınıtakmadanuyumasınayardımcıoldu.DüşündeFlorentinoAriza'yıgördü;herzaman gördüğü yüzünü çıkarmıştı, çünkü gerçekte bir maskeydi bu, ama gerçek yüzü deaynıydı.Gördüğüdüşüngizemindenötürü kaygılı, erkendenkalktı, babasını kaptanköşkündeacıkahveylekonyak içerkenbuldu;gözlerialkoldenkaymış,amadönüşükonusundaenküçükbirkuşkubilegöstermeksizin.Limana giriyorlardı. Gemi denizde birkaçmil uzaktan duyulan pazaryeri koyunda demirlemişyelkenlilerağıiçindensessizcesüzülüyordu;tanyeriduru,incebiryağmurladoymuştu,amaçokgeçmeden yağmur şiddetli bir sağanağa dönüştü. Florentino Ariza, telgrafhanenin balkonunadayanmış,yelkenleriyağmurdanağırlaşmış,LasAnimasKörfezi'ndengeçippazaryerirıhtımınınönünde demirleyen uskunayı tanıdı. Bir gün önce, sabahın on birine dek beklemiş, o sıradarasgelebirtelgraftan,geminintersyöndenesenrüzgârlaryüzündengeridöndüğünüöğrenmişti;bununüzerine,ogünsabahındördündegelipyenidenbeklemeyekoyulmuştu.Sağanağakarşınkaraya çıkmaya karar veren birkaç yolcuyu kıyıya taşıyan kayıklardan gözlerini ayırmadanbekliyordu.Yolcularınbüyükçoğunluğu, yarı yoldakarayaoturmuşkayıktan inerek, çamurlarabata çıka rıhtıma ulaşıyorlardı. Saat sekizde, yağmurun dinmesini boşuna bekledikten sonra,zenci hamal Fermina Daza'yı geminin güvertesinden alıp beline dek yükselen suların içindenkucağındakıyıyaçıkardı;amaöylesinesırılsıklamdıki,FlorentinoArizatanıyamadıonu.Kapalı eve girip dönüşleri kendisine bildirilir bildirilmez eski köle kulübesinden dönmüş olanzencihizmetçiGalaPlacidia’nınyardımıylaeviyaşanırkılmakgibiyiğitçebirişegirişinceyedek,bu yolculuk sırasında ne denli olgunlaştığının Fermina Daza’nın kendisi de bilincinde değildi.Artık babası tarafındanhemşımartılan, hemde baskı altında tutulan ailenin biricik kızı değil,ancakyenilmezbiraşkıngücüylekaldırılabilecekbirtozveörümcekağıimparatorluğununsahibive hanımefendisiydi. Yunuyordu; çünkü dünyayı yerinden oynatabilecek bir ferahlık soluğuylaesinlenmiş gibi duyumsuyordu kendini. Eve döndükleri akşam, mutfak masasının başındaçörekle kakao içerken, babası evin yönetimi için gerekli yetkileri verdi ona; üstelik kutsal birtörenbiçimselliğiyleyaptıbunu:"Yaşamının anahtarlarını teslim ediyorum sana," dedi. On yedisini doldurmuş olan FerminaDaza, kazanılmışher özgürlük kırıntısınınaşkuğrunaolduğununbilincinde, gözünükırpmadanaldıonu.Ertesigün,kötüdüşlerledolubirgeceninardından,pencereyiaçıpdaparktakihüzünlüyağmuru, başı kopmuş yiğit yontusunu, Florentino Ariza'nın her zaman elinde şiir kitabıylaoturduğumermersırayıgörüncedönüştedirginliğiniilkkezderindenduydu.Olanaksızbirnişanlıgibideğil,kendinibütünvarlığıylaadadığıhayatarkadaşıolarakdüşünüyorduonuartık.

Page 59: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Gitti gideli boşageçen zamanınonanasıl ağır geldiğini, yaşamanınonaneyemal olduğunu,erkeğiniTanrı'nınbuyurduğugibisevmek içinneçoksevgiyegereksinimiolduğunuduyumsadı.Onuneskidenyağmurakarşınbirçokkezyaptığıgibiparktaolmayışına,ondanhiçbirbiçimdehaber, bir belirti bile almamış olmasına şaştı; birden ölmüş olabileceği düşüncesiyle ürperdi.Amasonrabukötüdüşünceyibiryanabıraktı;çünküsongünlerde,dönüşyaklaşmadanönce,birbirlerinegönderdikleri telgraflarıncoşkusu içinde,döndüktensonrahaberleşmeyi sürdürmekiçinbiryolsaptamayıunutmuşlardı.Gerçekşuydu:FlorentinoAriza,Riohachatelgrafçısı,FerminaDaza'nın,cumagünüelverişsizrüzgârlar yüzünden limana bir gün gecikmeyle varan gemiye bindiğini doğrulayıncaya değin,onungeridönmediğindenemindi.Böylece,haftasonunu,FerminaDaza'nınevindebiryaşambelirtisiyakalayabilmekiçinpusuyayatarak geçirdi; pazartesi günü hava karardıktan sonra pencerelerde bir ışığın dolaştığınıgördü;dokuzubirazgeçebalkonlu yatakodasındaki ışık söndü.Âşıkolduğu ilk geceleri allakbullak edenmide bulantılarından gece uyuyamadı. Onun bahçeye çıkıp gece yansından berieve dönmemesinden kaygıya kapılmış olan Tránsito Ariza horozlar öterken uyandı; onu evdebulamadı.FlorentinoAriza rıhtımdadolaşmayaçıkmış,günağarıncayadek rüzgârakarşıaşkşiirleri okumuş, sevinç gözyaşları dökmüştü. Saat sekizde, uykusuzluktan sanrılar içinde,ParroquiaKahvesi'ninkemerlerialtındaoturmuş,FerminaDaza'yahoşgeldindileklerini iletmekiçinbiryolbulmayaçalışırken,ansızınirkildi,içindenbirşeylerkoptu.Oydu. Katedral Meydanı'nı geçiyordu, yanında alışveriş sepetlerini taşıyan Gala Placidiavardı; ilkkezokul formasıyoktusırtında.Gittiğindendahauzunboylu,daha ince,dahayeğin,güzelliğigüvenduygusuylaarınmış.Saçörgüsüuzamıştı,amaarkasındandeğil,sağomzununüstündensarkıyordu;buküçükdeğişikliktümçocuksuizlerialıpgötürmüştü.FlorentinoAriza,budüşsel yaratık gözlerini yoldan ayırmadan alanı boydan boya geçinceye dek, yerinde şaşkınkalakaldı. Ama o katedralin köşesini dönüp çarşının girdili çıktılı aralıklarının sağır ediciuğultusu içinde gözden yitince, onu felce uğratmış olan o karşı konulmaz güç bu kez çabukçabukardındangitmeyezorladıonu.Kendinigöstermeden,dünyadaençok,sevdiğiilkkezdoğallığıiçindegördüğüvarlığıngünlükdavranışlarını, zarafetini, vakitsiz olgunluğunu inceleyerek izliyordu onu. Kalabalığın içindekendine kolayca yol açmasına şaştı. Gala Placidia oraya buraya çarpar, kolundaki sepetlersağa sola takılır, ona yetişmek için ardından koşmak zorunda kalırken, o, sokağın kargaşasıarasında, bir boşlukla çevrili, hiç kimseye çarpmadan, karanlıkta bir yarasa gibi buluyorduyolunu. Escolastica Halası'yla sık sık alışverişe çıkardı; ama bunlar hep ufak tefekalışverişlerdi, çünkü babası evin gereksinimlerini, üstelik yalnızca eşya ve yiyecekleri değil,kadın giysilerini de sağlamayı kendisi üstlenmişti. Öyle ki, bu ilk çıkış çocukluk düşlerindeyücelttiğibüyüleyicibirserüvenolmuştuonuniçin.Neebediaşkiksirisunanşarlatanlara,nesundurmalardauzanmış,yaralarısızıntılıdilencilerinyalvarmalarına, ne de ona evcilleştirilmiş bir timsah satmaya çalışan sahte Kızılderiliyealdırıyordu.Bellibirdoğrultuyayönelmeksizin,aradabirsırfeşyalarınesprisininsindiresindiretadına varmak için duraklayarak, uzun uzun, ince eleyip sık dokuyarak dolaştı. İçinde bir şeysatılanherkapıdaniçerigirdi;heryerdeyaşamaisteğiniartıranbirşeybuldu.

Sandıklarlayığılmışkumaşlarınvetiver7kokusuylaesrikleşti,desenli ipekkumaşasarındı,bir

Page 60: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

tarakveyağlıboyaçiçeklibiryelpazeyleÇingenekılığındakendiniElAlambredeOro'nunboyaynasındagörüncegüldü;kendigülüşügüldürdüonu.Denizaşırıürünlerinsatıldığıbirbakkaldaaçtığı bir tuzlanmış ringabalığı kutusuona, küçücük bir kızken,San Juande laCienaga'dakikuzeydoğu gecelerini anımsattı.Meyankökü tadında bir Alicante sucuğu tattırdılar ona; pazarsabah kahvaltısı için iki tane satın aldı; kurutulmuş morina balığıyla bir şişe de frenküzümürakısı aldı. Baharat tezgâhında, sırf kokusu hoşuna gittiği için, adaçayıyla mercanköşkyapraklarınıufaladıavcununiçinde;biravuçanason,bireravuçdazencefilleardıçaldı;Cayenebiberinin etkisiyle gözlerinden yaş gelinceye dek gülerek çıktı dışarı. Fransız eczacıdanaselbent suyuylaReuter sabunualırken, kulaklarınınarkasınaParis'temodaolanbir kokudansürdüler,tütünkokusunugidermekiçindekokulubirmendilverdiler.Alışverişçilikoynuyordukuşkusuz,amagerçektengereksediğişeylerifazladolaşmadan,buişiilkkezyaptığınınsanılmasınaolanakvermeyecekbiryetkeylealıyordu;yemekmasalarıiçinoniki metre sofra örtülük keteni, gerdek gecesinin ertesi sabaha dek salgılarının neminisaklayacakpamukluyu,aşkyuvalarındabirlikte tadınavarmak içinherşeyinen iyisiniyalnızcakendisi için değil, Florentino Ariza için de satın aldığının bilincindeydi çünkü. Pazarlık ediyor,beceriyordu da bunu; en uygun fiyata almak için incelikle, ağırbaşlılıkla tartışıyor, satıcıların,salt mermer tezgâhın üstünde çınlayışlarını işitmek hoşlarına gittiğinden, sahte olupolmadıklarınıdenediklerialtınparalarlaödüyordualdıklarınınkarşılığını.Florentino Ariza hayranlıkla gözetliyor, soluk almadan izliyordu onu; birkaç kez hizmetçininsepetlerine çarptı; özür dileyişlerini gülümseyerek yanıtladı hizmetçi; birkaç kez FerminaDaza’nın öyle yakınından geçti ki, kokusunu duyabildi; o sırada kendisini görmediyse, onugörmesinin olanaksızlığından değil, kurumlu yürüyüşünden ileri geliyordu bu. Ona öyle güzel,baştan çıkarıcı, sıradan insanlardan öyle başka görünüyordu ki, topuklarının kaldırımdaçıkardığı ritmik sesin kendisinden başka hiç kimseyi allak bullak etmemesini, volanlarınınhışırtısının hiç kimsenin yüreğini delice çarptırmamasını, saç örgüsünün salıntısı, ellerininuçuşması, gülüşünün altın parıltısıyla bütün dünyanın aşktan çılgına dönmemesini bir türlüanlayamıyordu.Hiçbirdavranışını,kişiliğininhiçbirbelirtisinibilekaçırmıyordu;amabüyübozulurkorkusuyla ona yaklaşma yürekliliğini bulamıyordu. Ama Fermina Daza Yazıcılar Kapısı'nınkargaşasınakarıştığında,yıllardırözlemlebeklediği fırsatı kaçırmaküzereolduğununbilincinevardı.FerminaDaza,okularkadaşlarının,YazıcılarKapısı'nınbirbatakhaneolduğu,doğalolarakiyiailekızlarınayasaklandığıyolundakigaripgörüşlerinipaylaşıyordu.Kiralıkarabaların,eşeklerinçektiğiyükarabalarınındurduğu,alışverişinenyoğun,engürültülüolduğuküçükbiralanabakankemerlibirgaleriydiburası.Adısömürgedönemindenkalmaydı,çünküdahaodönemdeyünlükumaştanyelek,parlakipeklikolluklargiymişyazıcılarsessizceoturupisteküzerine,çokazbirpara karşılığında, her çeşit belge yazıyorlardı: dilekçeler, dava dilekçeleri, savunmalar,kutlamakyadabaşsağlığıkartları,heryaştakileriçinaşkmektupları.Amabugürültülüalışverişmerkezininkötüünübuyazıcılardandeğil, sonzamanlarda türeyen,açık-saçıkkartlarlacinselgücü artıran merhemlerden, üstünde gerektiğinde hareket eden iguana sorguçlu ya dakullananınisteğinegöretaçyapraklarıaçılançiçeklerbulunanünlüKatalanprezervatiflerinedek,Avrupa'dan gemiyle kaçak olarak gelen her türlü şüpheli malları el altından satan seyyarsatıcılardan geliyordu. Sokağa pek alışık olmayan Fermina Daza, yakıcı on bir güneşindenkurtulabileceği gölgelik bir yer bulabilmek için nereye gittiğinin farkına varmaksızın Kapı'dangirdi.

Page 61: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Kundura boyacılarının, kuşçuların, elden düşme kitapçıların, şarlatanların, gürültüyü bastıransesleriyle bağıra bağıra çocuklara bademli kurabiye, meraklılarına hindistancevizli çörek,yumurcaklarakaramelasatanseyyarsatıcılarınhayhuyunadaldı.AmaFerminaDazaşamatayaaldırmıyordu; çünkü bir kırtasiyecinin sihirli mürekkeplerle yaptığı gösterilerin büyüsünekapılmıştı: kan kırmızısı mürekkepler, cenaze duyuruları için hüzünlü hareli mürekkepler,karanlıkta okumak için fosforlu mürekkepler, kendilerini ışıkta açığa vuran görünmezmürekkepler: Florentino Ariza'yla oynamak, yeteneğiyle onu şaşırtmak için hepsinden almakistiyordu, ama altın yaldızlı bir şişede karar kıldı sonunda. Sonra, kocaman kavanozlarınınardındaoturanşekercileredoğruyöneldi,bağırış-çağırışlararasındasesiniduyuramadığından,parmağını cama doğru uzatarak, altımelek saçı, altı sütlü karamela, altı susam helvası, altımanyoklu bal badem, altı kâğıtlı çikolatin, altı pionono, altı kraliçe lokması, altı bundan, altışundan, hepsinden altışar tane aldı, sonra şurupların üstüne konup konup kalkan sinekkümelerinin uğultusuna aldırmadan, ardı arası kesilmeyen hay-huya aldırmadan, öldürücüsıcakta dalga dalga yükselen kekre ter kokularına aldırmadan, dayanılmaz bir inceliklehizmetçininsepetlerineyerleştirdionları.Başındarenkrenkbiratkı,yuvarlacık,güzel,neşelibirzenci kadın, bir kasap bıçağının ucuna geçirilmiş ananas üçlüsünü uzatarak daldığı büyüdenuyandırdı onu. Ananasları aldı, ağzına attı, tadına vardı, bakışlarını kalabalıkta dolaştıraraktadına varmayı sürdürürken, bir ürpertiyle yerinde çakılı kaldı. Omuz başında, o şamatadaancakkendisininişitebileceğikadaryakınında,kulağınındibindebirsesduydu:"Burası bir taçlı tanrıçayauygunbir yer değil."Başını çevirdi, gözlerinin hemen yanındabuzgibi gözleri, solgun yüzü, korkudan taş kesilmiş dudakları gördü; tıpkı ilk kez, gece yarısıayininin kalabalığında kendine bu denli yakın olduğu zamanki gibi; ama o zamankinden farklıolarak,aşkürpertisideğil,hayalkırıklığınınuçurumunuduydu.Birandayanılgısınınbüyüklüğünüolanca açıklığıyla gördü; nasıl olup da böyle bir kuruntuyu, üstelik bunca özveriyle yüreğindebesleyebildiğiniyılgınlıklasordukendikendine."Tanrım,zavallıadam!"diyedüşünebildiancak.Florentino Ariza gülümsedi, bir şey söylemeye çalıştı, onun ardından gitmeye çalıştı; ama o,elininbirişaretiyleyaşamındançıkarıpattıonu."Hayır,lütfen,"dedi."Bitti."O gün öğleden sonra, babası şekerleme yaparken, Gala Placidia'yla iki satırlık bir mektupgönderdiona:"Bugünsizigörünceanladım;biryanılgıdanbaşkabirşeydeğilbizimki.Hizmetçitelgrafları, şiirleri, kurumuş kamelyaları da götürdü; Fermina Daza'nın ona gönderdiğimektuplarla armağanları da geri vermesini istedi: Escolâstica Hala'nın dua kitabı, kurutulmuşbitkikoleksiyonundanyaprakdamarları,ErmişPedroClaver'ingiysisindenbirsantimetrekarelikparça,ermişlerinmadalyaları,okulönlüğündenkesilmiş ipekbirşeridesarılıonbeşyaşındakisaç örgüsü. Sonraki günlerde, Florentino Ariza, deliliğin eşiğinde, sayısız umarsızlık mektubuyazıpgötürsündiyehizmetçiyeyalvardı;amao,geriverilecekarmağanlardanbaşkahiçbirşeykabul etmemesi konusunda kendisine verilen kesin buyruğu yerine getirdi. Öyle direndi ki,sonundaFlorentinoAriza her şeyi gönderdi; saç örgüsü dışında: FerminaDaza bir ancık bileolsa onunla konuşma lütfunda bulununcaya değin geri vermek istemiyordu onu. Bunusağlayamadı.OğlununumutsuzcabirkararalmasındankorkanTránsitoAriza,onurunubiryanabırakıp Fermina Daza'dan beş dakika kendisiyle görüşme lütfunda bulunmasını rica etti;FerminaDaza evinin avlusunda, içeri buyur etmeden, en küçük bir zaaf belirtisi göstermeden,ayakta kabul etti onu. İki gün sonra, annesiyle aralarında geçen bir tartışmanın ardından,Florentino Ariza, odasının duvarından, saç örgüsünün bir kutsal andaç gibi içinde sergilendiğitozlanmış cam yuvayı indirdi; Tránsito Ariza onu altın iplikle işlenmiş kadifemahfazaya koydu

Page 62: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

yeniden. Florentino Ariza, uzun mu uzun yaşamları boyunca onca karşılaşmaları sırasında,Fermina Daza'yı yalnız görme, onunla yalnız konuşma olanağı bulamadı hiç; tam elli bir yıldokuz ay dört gün sonra dulluğunun ilk gecesinde, sonsuz bağlılık ve bitmeyen aşk andınıyineleyinceyedek.Doktor Juvenal Urbino, yirmi sekiz yaşındayken, kentin en gözde bekârıydı. Yüksek tıp vecerrahi öğrenimi gördüğüParis'teuzunsüre kaldıktan sonraülkesinedönüyordu; karayaayakbastığıandanbaşlayarakda,vaktiniboşageçirmediğininbirçokkanıtınıverdi.Gittiğindendahaşık,'dahakişiliğinibulmuşolarakdönmüştü;kendikuşağındanarkadaşlarınınhiçbirimesleğindeonunkadarciddi,onunkadarbilgilideğildi,amamodadanslarıondandahaiyibilen,ondandahaiyidoğaçlamapiyanoçalandayoktu.Kişisel çekiciliklerinin ve aile servetinin büyüsüne kapılan kendi çevresinin genç kızları,aralarında gizlice kura çekerek onunla birlikte olma oyunu oynuyorlardı; o da onlarla birlikteolma oyunu oynuyordu; ama nazik, dokunulmaz, kışkırtıcı durumunu korumayı başarıyordu;FerminaDaza’nıntaşralıbüyüsünehiçdirençgöstermedenboyuneğinceyedeğin.BuaşkınklinikbiryanılgıürünüolduğunusöylemekhoşunagiderdiDoktorJuvenalUrbino'nun.Böyle bir şeyin, özellikle yaşamının, tüm gücünün ve tutkusunun sık sık hiç düşünmedendünyadabir eşi dahabulunmadığını söylediği kentinin yazgısı üstündeyoğunlaştığı bir ânındabaşına geleceğine kendisi de inanamadı. Paris'te, gecikmiş bir ağustos günü, rasgele birsevgilinin kolunda gezerken, kestane kebabının kırsal kokusu, baygın akordeonlar, sokakkahvelerinde öpüşmeye doyamayan sevgililerle o yaldızlı öğle sonlarının mutluluğundan dahakatıksızbirmutluluk tasarlamakolanaksızgörünüyordu;amao,eliniyüreğinekoyarakKarayipNisanı'nın bir ânını bütün bunlara değişmeyeceğini söylemişti kendi kendine.Her şeye karşın,yüreğinbelleğininkötüanılarısildiğini,iyileribüyüttüğünü,geçmişekatlanmayıbuhilesayesindebaşardığı mızı bilmeyecek kadar gençti daha. Ama geminin küpeştesinden sömürgemahallesinindenizeuzananbeyazçıkıntısını,damlarınüstündekikımıltısızakbabaları,kurusundiyebalkonlaraasılıyoksulçamaşırlarınıgördüğüanda,yurtözleminingönülalıcıtuzaklarınanedenlikolaycakurbanolduğunuanladı.Gemi, körfezde, boğulmuş hayvanların yüzen örtüsü arasından kendine yol açtı; yolcularınçoğupiskokudankaçıpkamaralarınasığındılar.Gençhekim,sırtındakusursuzalpakatakımı,yeleği, tozluklarıyla, genç Pasteur sakalı, ortadan düzgünce ayrılmış solgun saçlarıyla,boğazına düğümlenen hüznü değil, korkuyu belli etmemek için oldukça kendine güvenli,iskeleden indi. Yalınayak, üniformasız askerlerin korudukları neredeyse bomboş rıhtımda, kızkardeşleriyle annesi, yakın arkadaşlarıyla birlikte bekliyorlardı onu. Çağdaş görünüşlerinekarşın,yenikdüşmüş,gelecekleriolmayankişilergibigördüonları;bunalımdanveiçsavaştan,uzak,yabancıbirşeydensözedergibisözediyorlardı,amatümünündeseslerindebellibelirsizbirtitreyiş,gözbebeklerinde,sözleriyleçelişenbirgüvensizlikvardı.Ençokiçinedokunanannesioldu:birzamanlarzarafeti, toplumsalcanlılığıylayaşamdakendinikabulettirmiş,şimdiyseyastüllerininkâfurukokusuiçindeağırağırsolanhâlâgençbirkadın.Oğlununtedirginliğindekendinitanımış olmalıydı; çünkü kendini savunmak için, ondanöncedavranarak, yüzününnedenmumgibisararmışolduğunusorduona:"Yaşam bu, anne," dedi. "Paris'te sararıyor insan." Az sonra, kapalı arabada sıcaktanboğulmuş, onun yanında otururken, pencereden sel gibi içeri dolan gerçeğin acımasızlığınadaha fazladayanamadı.Denizkülebenziyordu,markilerineski sarayları,dilencilerinbolluğuna

Page 63: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

yenik düşmekteydiler, açıkta akan lağım sularının iğrenç kokuları ardında yaseminlerin başdöndürücüsıcakkokusunuduymakolanaksızdı.Herşeyona,gitmedenöncekindendahaküçük,daha yoksul ve iç karartıcı görünüyordu; sokakların çirkefi içinde öyle çok aç fare vardı ki,arabanınatlarıürküp tökezliyorlardı.Limandanevedekuzunsürenyolboyunca,LosVirreyesMahallesi'ninortasındaözlemlerinedeğecekhiçbirşeye rastlamadı.Hayalkırıklığınauğramış,annesigörmesindiyebaşınıöteyeçevirereksessizceağlamayakoyuldu.CasaldueroMarkisi'nineskisarayı,UrbinodelaCallelerintarihselkonağı,yıkıntınınortasındakurumla yükselen bu yapı olamazdı. DoktorUrbino, alacakaranlık verandadan girdiği avludakitozlu çeşmeyi, aralarında iguanaların dolaştığı çiçekleri kurumuş çalılıkları gördüğü, odalaraçıkan bakır korkuluklu büyük merdivenin mermer döşemelerinin çoğunun eksik ya da kırıkolduğunun farkına vardığı zaman yüreği parçalanarak anladı bunu. Seçkin olmaktan çokmesleğinebağlıbirhekimolanbabasıaltıyılöncehalkıkasıpkavuranAsyakolerasısalgınındaölmüş, onunla birlikte evin ruhu da ölmüştü. Dona Blanca, annesi, sonsuza dek sürmesiöngörülmüşbir yastanbunalmış,ölmüşkocasınınünlüşiirgeceleriyleodamüziği konserlerininyerine dokuz gece dualarını koymuştu, iki kız kardeşi, doğal çekiciliklerine, neşeli yapılarınakarşınrahibegibiydiler.Doktor Juvenal Urbino geldiği gece bir an bile kırpmadı gözünü, karanlıktan ve sessizliktenürkmüş, Kutsal Ruh'a üç tespih duası, yıkımları, kazaları, gecenin içinde pusu kurmuş tümbelaları defetmek için anımsadığı ne kadar dua varsa okudu; o sırada, yatak odasında, iyikapanmamış kapıdan giren bir balaban kuşu, saatte bir, tam saat başlarında ötüyordu.Yakındaki Divina Pastora

8 deliler evindeki delilerin sayrılı çığlıkları, yankısı evin boşluğunu

dolduran, sarnıçtan leğene damlayan acımasız su, yatak odasında yolunu şaşırmış balabankuşunun uzun bacaklı kuşlara özgü adımları, kendi doğuştan karanlık korkusu, uykuya dalmışkocaman evin içinde ölmüş babasının görünmez varlığı işkence ediyordu ona. Balaban kuşusaatbeşiöttüğünde,DoktorJuvenalUrbinoruhunuvebedeniniTanrı'yaemanetetti;çünküyıkıkyurdundabirgünbileyaşayacakyürekliliğibulamıyordukendinde.Herşeyekarşın,yakınlarınınsevgisi, kırda geçirilen pazar günleri, kendi sınıfından genç kızların istekli yaltaklanmaları,sonundailkizlenimininacılığınıyumuşattı.Yavaşyavaş,boğucuekimsıcağına,yoğunkokulara,arkadaşlarının önyargılarına, yarın bakarız doktor, kaygılanmayınlara alıştı, sonundaalışkanlığın büyüsüne kaptırdı kendini. Kendini bırakışma kolay bir gerekçe uydurmaktagecikmedi.Busenindünyan,diyordukendikendine,Tanrı'nınsanabağışladığıhüzünlü,boğucudünya;budünyayaadamalıydıkendini.İlkyaptığışey,babasınınçalışmaodasınasahipçıkmakoldu.Sabahserinliğindeahşaplarınınsolukaldığıkatı,asıksuratlıİngilizmobilyalarınıalıkoydu,amagenelvalilikdönemindenkalmabilimsel incelemelerleromantiktıpdergileriniçatıyayolladı;camlıraflarayeniFransızokulununkitaplarınıdizdi.Birhekiminölümekarşısavunduğuçıplakhastakadın taşbaskısıyla,Hipokratyemininin gotik harflerle basılı olanı dışında, solmuş taşbaskıları çıkardı, yerlerine, babasınınbiricik diplomasının yanına, seçkin Avrupa okullarından en iyi derecelerle aldığı kendi çoksayıdaçeşitlidiplomalarınıastı.MisericordiaHastanesi'ne yeni ölçütler kabul ettirmeye çalıştı; ama gençlik coşkusuyla onunsandığı kadar kolayolmadıbu, çünküküflenmiş sağlık ocağı, hastalıkların tırmanmaması içinkaryola ayaklarını su dolu kapların içine koymak ya da mikroptan arındırmanın temelkoşullarındanbirininzarafetolduğunatartışmasızinanıldığındanameliyatsalonunagecekılıkları

Page 64: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

vegüderieldivenlerlegirilmesigerektiğigibiatacıboşinanlarındadireniyordu.Daha yeni gelen bu genç hekimin, şeker olup olmadığını anlamak için hastaların sidiklerinintadınabakmasına,Charcot ve Trousseau'nun sözlerini mahalle arkadaşlarıymışçasına aktarmasına, derslerdeaşınınöldürücü tehlikesine karşı ciddi uyarılardabulunmasına, onun yerine yeni bir buluşolanfitillerekuşkugötürürbirinançduymasınakatlanamıyorlardı.Herşeyetersdüşüyordu:Yenilikçiruhumanyaklığavaranyurtseverliği, buölümsüzşakalarülkesindeağırmizahı, gerçekteonunen değerli erdemleri olan her şey, kendisinden daha yaşlı meslektaşlarının kuşkusuna,gençlerinsebıyıkaltındangülmelerineyolaçıyordu.Kentin tehlikeli sağlıkdurumubir saplantı halinegelmişti onda.Kocamanbir fareyuvasındanbaşka bir şey olmayan, İspanyollardan kalma lağım borularının kapatılıp yerlerine, artıklarıneskiden olduğu gibi pazaryeri koyuna değil, uzaktaki bir çukura döküldüğü kapalı pis suborularının yapılması için en yüksek mercilere başvurdu. Sömürge döneminden kalma iyidonanımlı evlerin helalarının pislik çukurları vardı, ama bataklık kıyısındaki gecekondulardabarınan halkın üçte ikisi açık havada defi hacet ediyorlardı. Dışkılar güneşte kuruyor, serin,yumuşak kasım rüzgârlarındaherkesinNoel sevinciyle soluduğubir tozadönüşüyordu.DoktorJuvenal Urbino, yoksullara kendi ayakyollarını gerektiği gibi yapmalarını öğreten zorunlu bireğitim kursu düzenlemeyi Belediye Meclisi'ne kabul ettirmeye çalıştı. Çöplerin, yüzyıllardırkokuşmuşluk göllerine dönüşmüş olan bataklıklara atılmaması, bunların haftada en az iki keztoplanarakkırlardayakılmasıiçinboşyeresavaştı.İçmesularınınölümcül tuzağınınbilincindeydi.Bir sukanalı yapmadüşüncesibileolmayacakbir şey gibi görünüyordu, çünkü buna önayak olabilecek kimselerin yıllardır yağan yağmursularının yoğun bir yosun tabakasının katmanı altında biriktiği yeraltı sarnıçları vardı. Odönemin en beğenilen eşyaları arasında, taştan süzgeçlerinden suyun gece gündüz küpleredamladığı oyma tahtadan gerdeller vardı. Birinin suyun yukarı çekildiği alüminyum güğümdeniçmesiniönlemekiçin,güğümünkenarlarıtıpkıoperetlerdekikraltaçlarıgibidişdişti.Pişmişkilinloşluğunda, suduru ve tazeydi, içtikten sonrabir orman tadı bırakıyorduağızda.AmaDoktorUrbino bu arıtmamasallarına kanmıyordu. Onca önleme karşın, güğümlerin diplerinin kurtçukyuvasıolduğunubiliyorduçünkü.Onlarıneredeysegizemlibirkorkuylaseyrederekçocukluğununağır akışlı saatlerini geçirmişti; o zaman birçok insanlar gibi, kurtçukların genç kızları baştançıkararak buz gibi suların dibine çeken doğaüstü yaratıkların ruhları olduğuna inandığı için;aşklarınınöcünükorkunçbirbiçimdealmayeteneği vardıbu ruhların.LazaraConde'ninevininyıkıma uğradığını görmüştü çocukken; ruhları küçümseme yürekliliği gösteren öğretmenin; üçgün üç gece pencerelerine atılan taşların oluşturduğu yığını görmüştü. Kurtların, gerçektesivrisinekkurtçuklarıolduğunuçoksonraöğrendi,amahiçunutmamacasına;çünküozamandanbaşlayarakyalnızcaonlarındeğil, birçokbaşkakötü ruhlarındabizim taştanyapılmışmasumsüzgeçlerimizinarasındanhiçzarargörmeksizingeçebileceklerininbilincinevarmıştı.Kentte birçok erkeğin yalnızca utanç duymaksızın değil, yurtseverce bir küstahlıklakatlandıkları kasık fıtığı da, uzun zaman, üstelik büyük bir övünçle, sarnıç suyuna yoruldu.Doktor Juvenal Urbino ilkokula giderken, fıtıklıların öğle sıcağında, evlerinin kapı eşiklerindeoturmuş, bacaklarının arasında uyuyakalmış bir çocuk gibi kocaman hayalarını yellediklerinigörünceelindeolmaksızınyüreğiürküntüyleçarpardı.Fıtığınfırtınalıgecelerdeuğursuzbirkuşgibiöttüğü,yakındabirakbaba teleğiyakıldığındadayanılmazbiracıylakıvrandığısöylenirdi;

Page 65: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

ama hiç kimse yakınmazdı bu sıkıntılardan, çünkü büyük, onurla taşman bir kasık fıtığı, herşeyinüstündebirerkeklikonuruolarakparlardı.Avrupa'dandöndüğündebu inançlarınbilimselbiryutturmacaolduğunuçokiyibiliyorduDoktorJuvenalUrbino,amabunlar,yerelboşinanlardaöylesineköklübirbiçimdeyerleşmiştiki,birçokkimselerolurdabirfıtığayolaçmaniteliğiniyokederkorkusuylasarnıçsularınınmadenbakımındanzenginleştirilmesinekarşıçıkıyorlardı.Suyun pisliği kadar, Antil yelkenlilerinin yanaştıkları Ruhlar Koyu'nun ardında, geniş bir açıkalan gibi uzananPazar yerinin sağlık koşulları da kaygılandırıyorduDoktor JuvenalUrbino'yu.Döneminünlübirgezgini,dünyanınen renkli yerlerindenbiridiyenitelemiştiburayı.Gerçektende, bolluk içinde yüzen, gürültülü, ama kuşkusuz dünyanın en ürkütücü yeri. Kendi pisliğininüstüne çöreklenmiş kabarandenizingelgeç isteklerinin insafına kalmış, koyungeğirerek lağımborularınınpisliklerinikarayapüskürttüğüyerdiburası.Yakındakimezbahaartıklarının,güneşindoğuşundanbatışınadekbirkangölündeyüzenkesikbaşların,kokuşmuşbağırsakların,hayvanartıklarının atıldığı yerdi burası aynı zamanda. Barakaların duvarlarına asılı Sotavento'nunlezzetli avhayvanlarıyla koyunetlerinin, yerdehasırlarüstüneserili,Arjona'dangelen turfandasebzelerin arasında, akbabalar, fareler ve köpeklerle bitmez tükenmez bir dalaş içindeçekişiyorlardı. Doktor Juvenal Urbino burayı sağlık koşullarına uygun bir duruma getirmekistiyordu; kesim yerlerinin başka bir yere taşınmasını, Barcelona'da gördüğü eski haller gibi,cam kubbeli kapalı bir pazaryeri yapılmasını istiyordu; bu pazaryerlerindeki yiyecekler öylegösterişli,öyletemizdikiyemeğekıyamazdıinsan.Amaöndegelenensaygılıdostlarıbile,buboş tutkusundan ötürü acıyorlardı ona. Böyleydi onlar: Soy soplarıyla, kentin tarihseldeğerleriyle, kalıntılarının paha biçilmezliğiyle, yiğitliği ve güzelliğiyle övünerek geçiliyorlardıyaşamlarını,amayıllarınyıpratıcılığıkarşısındakördüler.OysaDoktorJuvenalUrbinogerçeğingözleriylegörecekkadarseviyordukentini."Nesoylukentmişki,"diyordu"dörtyüzyıldıryoketmeyeçalıştığımızhalde,başaramıyoruz."Azkalsınbaşarıyorlardıama.İlkkurbanlarının,pazaryerininbataklıklarındayıldırımlavurulmuşgibi düşüp öldükleri kolera salgını, on bir haftada, tarihimizin en yüksek ölüm oranına yolaçmıştı. Ö âna dek önemli birkaç ölü, kilisenin döşeme taşlarının altına, başpiskoposlarlapapazların küçümseyici yakınlığına gömülmüşlerdi, daha az varlıklı olanlarsa, manastırlarınavlularınagömülüyorlardı.Yoksullar,suyuçekilmişbirkanallakenttenayrılanesintilibir tepeninüstündekisömürgedönemindenkalmamezarlığagönderiliyorlardı;kanalınçimentodanyapılmışköprüsününkemerineoyulmuş,ileriyigörenbirbelediyebaşkanınınbuyruğuylayazılmışbiryazıtvardı: Lasciate ogni speranza, vox ch'entrate.

9 Kolera salgınının ilk iki haftasında mezarlık

doluptaşmış,kilisededeboşyerkalmamıştı;çoksayıdaadsızşöhretinçürümüşkalıntılarınıntoplu mezara yollanmasına karşın. Katedralin havası, iyi kapatılmamış mahzenin buharlarıylaazalmış,ancaküçyılsonra,FerminaDaza'nıngeceyarısıayinindeFlorentinoAriza'nınyüzünüilkkezyakındangördüğüsıralardayenidenaçılmıştıkapılar.SantaClaraManastırı’nınavlusu,üçüncü haftanın sonunda geçitlerine varıncaya dek doldu; iki kat büyüklüğündeki manastırsebzeliğini mezarlık olarak kullanmak gerekti. Ölüleri alelacele, tabutsuz gömmek için derinçukurlar kazıldı, ama sonra bu tasandan vazgeçilmek zorunda kalındı, çünkü dolmuş topraktıpkıbirsüngergibi,basıldıkçamidebulandırıcıkırmızımsıbirsusızdırıyordu.Bununüzerine,kente birmilden daha az uzaklıkta bir sığır üretme çiftliği olanMano de Dios'ta

10 yapılmaya

başlandıgömmeişi;burasısonraresmenGenelMezarlıkoldu.Kolera yönergesinin yayınlanmasından sonra, garnizon komutanlığında gece gündüz her

Page 66: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

çeyrek saatte bir top atışı yapılıyordu; halkın, barut tozunun çevreyi temizlediği boşinanınauyularak. Kolera, daha kalabalık, daha yoksul olan zenci nüfus için daha amansız oldu, amagerçekte ne renk, ne soy sop ayrımı gözetiyordu. Salgın başladığı gibi ansızın bitti, hasarınniceliğidehiçbirzamanbilinemedi;saptanmasıolanaksızolduğundandeğil,kendifelâketimizdenduyduğumuzutancınbizimenolağanözelliklerimizdenbiriolduğundan.Juvenal'inbabası,DoktorMarcoAurelioUrbino,ouğursuzgünlerinsivilkahramanıoldu,aynızamanda da en ünlü kurbanı. Sağlık stratejisini resmî buyrukla o tasarlayıp yönetti, amasonunda girişimi ele alarak toplumsal düzenle ilgili her şeye o denli karıştı ki, salgının enbunalımlı anlarında onunkinin üstünde hiçbir yetke yokmuş gibi görünüyordu. Yıllar sonra, ogünlerin tarihini yeniden okuduğunda Doktor Juvenal Urbino babasının yönetiminin bilimselolmaktan çok acımaya dayalı, birçok bakımlardan mantığa aykırı olduğunu anladı; öyle kisalgınındoymazlığınıönemliölçüdekörüklemiştibuyöntem.Yaşamınyavaşyavaşbabalarınınbabaları durumuna getirdiği oğulların anlayışıyla anladı bunu; ilk kez, hatalarının yalnızlığınıonunla paylaşamadığına üzüldü. Ama erdemlerini yadsımıyordu: Çalışkanlığı, özverisi, herşeyden çok da yürekliliğiyle, kent yıkımın etkilerinden sıyrıldığında ona verilen birçok onurpayesinihakediyordu;böyleceadı,dahaazonurlubaşkasavaşımlarınkahramanlarınınadlarıarasındayeraldıhaklıolarak.Onurlandırıldığınıgöremedi.Başkalarındagörüpacıdığıonulmazbelirtilerikendindegörünce,boş bir savaşıma kalkışmadı bile; yalnızca kimseye hastalık bulaştırmamak için dünyadançekildi. Misericordia Hastanesi'nin bir servis odasına tek başına kapanmış, meslektaşlarınınçağrılarına, yakınlarının yalvarmalarına karşı sağır, ağzına dek dolup taşan koridorlarda acıçeken koleralıların dehşetine yabancı, karısıyla çocuklarına, var oldukları için duyduğu gönülborcunu dile getiren bir mektup yazdı; yaşamı ne denli, nasıl doymak bilmez bir oburluklasevdiğiniaçıklıyordumektupta.Yirmisayfalık,yürekparalayıcıbirelvedaydıbu;yazınıngittikçebozulmasından hastalığın ilerlediği anlaşılıyordu; imzanın son solukla atıldığını anlamak içinmektubukiminyazdığınıbilmeyegerekyoktu.Son isteğineuygunolarakcesedi yakılıpküllerihalkmezarlığınaserpildi;hiçbirsevenincegörülmedi.Doktor Juvenal Urbino, telgrafı üç gün sonra, Paris'te arkadaşlarıyla bir akşam yemeğisırasında aldı; şampanya bardağını babasının anısına kaldırdı: "İyi bir insandı," dedi. Dahasonra,olgundavranmadığı içinkendikendinikınayacaktı;ağlamamak içingerçektenkaçmıştı.Amaüçhaftasonramektubunbirkopyasınıaldı;gerçeğeboyuneğdiozaman.Herkestenöncetanımış olduğu, onu yetiştirip eğiten, otuz iki yıl annesiyle aynı yatakta yatan, buna karşın, omektubu yazıncaya değin, katıksız, yalın bir çekingenlikten ötürü bedeni ve ruhuyla nasıl birinsan olduğunu hiçbir zaman açığa vurmamış olan adamın imgesi canlandı birden içinde. Ozamana dek Doktor Juvenal Urbino'yla ailesi, ölümü yalnızca başkalarının başına gelen birfelaketolarakalgılamışlardı;başkalarınınanababalarının,başkalarınınkardeşleriyleeşlerinin,ama kendilerinin değil. Ağır bir yaşam süren insanlardı onlar, ne yaşlandıkları, nehastalandıkları, ne de öldükleri görülen, vakti gelince yavaş yavaş ortadan silinen, anılara,başka bir çağdan kalan sislere dönüşen, sonunda unutuşun içinde eriyip giden. Kötü haberigetiren telgraftan çok, babasının ona ölümünden sonra ulaşan mektubu, tepetaklak ölümünkesinliği içineatmıştıonu.Bununlabirlikte,eneskianılarındanbiri,belkidokuzbelkideonbiryaşına ilişkinbiranısı,birbiçimdebabasıaracılığıylaölümünvakitsizbirbelirtisiolmuştuonuniçin. Evde çalışma odasında yağmurlu bir öğleden sonra babasıyla birlikteydiler; o, renklitebeşirle yerin döşemelerine tarlakuşlarıyla günebakanlar çiziyor, babası ise pencereden içeri

Page 67: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

giren ışıkta, düğmeleri çözülmüş yeleği, kolları lastikli gömleğiyle, kitap okuyordu. Birden,ucunda küçücük gümüş bir el olan bir kaşağıyla sırtını kaşımak için okumaya ara vermişti.Kendisi ulaşamadığından, tırnaklarıyla sırtını kaşımasını oğlundan istemişti; kaşırken, kendibedenini duyumsamıyormuş gibi tuhaf bir duyguya kapılmıştı. Sonunda babası, omzununüstünden,hüzünlübirgülümseyişlebakmıştıona."Şuandaölsem,"demişti,"benimyaşımageldiğindebenizarzoranımsarsın."Görünürdehiçbiramacıolmaksızınsöylemiştibunu;ölümmeleğibirançalışmaodasınınserinalacakaranlığındadalgalanmış,sonraardındatüydenbirizbırakarakpenceredençıkıpgitmişti,ama çocuk görmemişti onu. O zamandan beri yirmi yıldan uzun bir zaman geçmişti; DoktorJuvenal Urbino'nun babasının o öğleden sonraki yaşına ulaşmasına çok az kalmıştı. Onabenzediğini biliyordu; bunun bilincine şimdi, altüst edici, onun gibi ölümlü olduğu düşüncesieklenmişti.Kolerabirsaplantıyadönüştüonuniçin.Herhangibirkurstaöğrenildiğindendahafazlabirşeybilmiyordu bu konuda; bu yüzden de daha otuz yıl önceFransa'da, Paris dâhil, koleranın yüzkırk bini aşkın insanın ölümüne yol açmış olması inanılmaz görünmüştü ona. Ama babasınınölümündensonra,sankionunanısınıdinginliğekavuşturmakiçinmişgibi,koleranınçeşitli türlerihakkındaöğrenebileceğiherşeyiöğrendi;zamanınenseçkinvesağlıkkordonlarınınyaratıcısıolan,salgınhastalıklaruzmanı,büyükyazarınbabasıProfesörAdrienProust'unöğrencisioldu.Böylece, ülkesine döndüğü zaman, pazaryerinin pis kokusunu ta denizden duyup lağımlardakifareleri, sokaklardaki pis su birikintileri içinde yuvarlanan çıplak çocukları görünce, yalnızcafelaketinnedenmeydanageldiğinianlamaklakalmadı,heranyenidenortayaçıkabileceğinindekesinolarakbilincinevardı.Aradan çok zaman geçmedi. Daha bir yıl olmadan, Misericordia Hastanesindeki öğrencileri,koğuşta yatan, tüm bedenini garip bir mavi rengin bürüdüğü bir hastaya bakmasını istedilerondan.Dahakapıdangörmesi,DoktorJuvenalUrbino'nundüşmanıtanımasınayetti.Amaşansıvardı: Hasta üç gün önce bir Curazao gemisiyle gelmiş, kendiliğinden hastanenin danışmaservisine gitmişti; hastalığı birine bulaştırması olası görünmüyordu. Gene de, Doktor JuvenalUrbino meslektaşlarını uyardı, hastalığın çıktığı geminin yerinin saptanarak karantinayaalınmasıiçinilgilimakamlarınkomşulimanlaraalarmvermelerinisağladı;sıkıyönetimilanetmekve derhal her çeyrek saatte bir top atışı tedavisini uygulamak isteyen garnizon komutanınıyatıştırdı."Otozu,Liberallerinişbaşınageçeceklerizamanasaklayın,"diyetakıldıona,"artıkortaçağdadeğiliz."Hasta dört gün sonra, beyaz, tanecikli bir kusmukla boğularak öldü, ama bunu izleyenhaftalarda,süreklialarmakarşınbaşkabir vakaortayaçıkmadı.Kasabir süresonra,TicaretGünlüğü, kentin değişik yerlerinde iki çocuğun koleradan öldüklerini yazdı. Bunlardan birininsıradan bir sürgün olduğu kanıtlandı; ama öteki, beş yaşında bir çocuk, gerçekten kolerakurbanı olmuşa benziyordu. Ana babasıyla üç kardeşi tecrit edilerek ayrı ayrı karantinayaalındılar.Çocuklardanbirikolerayayakalandı,amaçokçabuk iyileşti; tümaile, tehlikeortadankalkınca,evlerinedöndüler.Uçaydaonbirvakadahakaydedildi,beşinciaysalgın tehlikesininsavuşturulduğu düşünüldü. Mucizeyi yaratanın, Doktor Juvenal Urbino'nun söylevlerinden çok,sıkı sağlıkönlemleriolduğundankimseninkuşkusuyoktu.Ozamandanyüzyılınsonlarınadek,kolera,kentteolduğuncatümKarayipkıyılarındaveMagdalenahavzasındayerleşikbirhastalık

Page 68: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

olarakkaldı,amahiçbirzamansalgınboyutlarınaulaşacakdenliartmadı.Alarm,DoktorJuvenalUrbino'nun uyarılarının kamu makamlarınca daha ciddiye alınmasına yaradı. Tıp Okulu'ndakoleravesarıhummakürsüsükuruldu; lağımçukurları ivediliklekapatıldı,hayvankesimyerininuzağındabirpazarkuruldu.AmaDoktorUrbinonezaferinintadınıçıkarmakla ilgileniyor,nedetoplumsal görevlerini sürdürme isteği duyuyordu içinde; çünkü o sıralarda kolu kanadı kırık,şaşkın, darmadağın, her şeyi altüst etmeye, yaşamında geri kalan ne varsa unutmayakararlıydı;FerminaDaza'yayıldırımaşkıylavurulduğuiçin.Gerçekte klinik bir yanılgının ürünüydü bu. On sekiz yaşındaki bir hastada uyarıcı kolerabelirtileri sezdiğine inanan bir hekim arkadaşı, Doktor Juvenal Urbino'dan gidip hastayıgörmesini rica etti. O zamana değin bütün vakalar kentin kenar mahallerinde, hemen hementümüdezencinüfusarasındaçıktığından,hastalığınkutsaleskikentesıçramasıolasılığındankorkuyakapılanDoktorJuvenalUrbinohemenogünöğledensonrahastayıgörmeyegitti.Dahaazsevimsizbaşkasürprizlerlekarşılaştıorada.Los Evangelios Parkında, badem ağaçlarının gölgesindeki ev, dışarıdan sömürge bölgesininötekievlerikadaryıpranmışgörünüyordu,amaiçeride,dünyanınbirbaşkaçağındankalmışgibigörünen bir güzellik, şaşırtıcı bir ışık vardı.Giriş, doğrudan doğruya, yeni beyaza boyanmış,dört köşe bir Sevilla bahçesine açılıyordu; çiçek açmış portakal ağaçları, duvarlarla birörnektaşlarla döşeli zemin. Görünmeyen, sürekli bir su mırıltısı, silmelerin üstündeki çiçekliklerdekaranfiller,kemerlerinaltındaazrastlanırkuşkafeslenvardı.Bunlarınenazbulunanı,kocamanbir kafesin içindeki, kanatlarını açtıkları zaman bahçeyi belli belirsiz bir kokuyla dolduran üçkargaydı.Evinbiryerinde,birkaçzincirliköpek,yabancınınkokusundançılgınadönmüş,ansızınhavlamayabaşladılar,amabirkadınsesihemensusturduonları;sesinbuyurganlığındanürkensayısız kedi dört bir yandan fırlayıp çiçeklerin arasına saklandılar. Sonra öyle saydam birsessizlikolduki,kuşlarınkargaşası,suyuntaşınüstünetıptıpdamlayışıarasındandenizinıssızsoluğuduyulabiliyordu.Tanrı'nın varlığının kesinliğinden allak bullak olan Doktor Juvenal Urbino, böyle bir evinhastalıktan bağışık olduğunu düşündü. Gala Placidia'yı kemerli koridor boyunca izledi; bahçedaha bir moloz yığınıyken, Florentino Ariza'nın Fermina Daza'yı ilk kez gördüğü iş odasınınpenceresi önünden geçti, yenimermer döşelimerdivenlerden ikinci kata çıktı, hastanın yatakodasınagirmedenöncegeldiğininhaberverilmesinibekledi.AmaGalaPlacidiabirbildiriyleçıktıdışarı:"Bayaniçerigiremeyeceğinizi,çünkübabasınınevdeolmadığınısöylüyor!"Bununüzerine,hizmetçininbelirttiğigibiöğledensonrasaatbeştebirkezdahageldi;LorenzoDaza kapıyı kendisi açtı, kızının yatak odasına dek eşlik etti ona.Odanın loş bir köşesinde,kollarını kavuşturmuş, düzensiz soluğuna boş yere egemen olmaya çalışarak, muayenesüresince orada kaldı. Kimin daha tedirgin olduğunu anlamak kolay değildi, çekingendokunuşuyla hekiminmi, yoksa ipek geceliği içinde el değmemişliğin sakınımıyla hastanınmı;ikisi de gölgede oturan adama bağımlı, hekimin kişiliksiz bir sesle sorular sorduğu, hastanıntitreyen bir sesle onu yanıtladığı anlar dışında, birbirlerinin gözlerine bakmadılar. SonundaDoktor JuvenalUrbinohastayaoturmasını söyledi, olağanüstübir özenle geceliğini belinedeksıyırdı;çocuksumemebaşlarıyla,eldeğmemiş,dikgöğüsleriyatağınloşluğundabiranbiralevgibi parladı, sonra hasta kollarını çaprazlayarak telaşla gizledi onları. Hekim, soğukkanlılığınıbozmaksızın, ona bakmadan kollarını iki yana çekti, kulağını önce göğsüne, sonra sırtına

Page 69: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

dayayarakdinledi.Doktor Juvenal Urbino, öldüğü güne dek birlikte yaşayacağı kadını ilk kez gördüğünde hiçheyecan duymadığını anlatırdı hep. Kenarlarına dantel geçirilmiş uçuk mavi geceliğini, ateşligözlerini, omuzlarından sarkan uzun gür saçlarını anımsıyordu, ama koleranın sömürgebölgesineyayılmasıylakafasıöylemeşguldüki,onunoncaçiçeklenenyeniyetmeliğinehiçdikkatetmemişti; hastalığa yakalanmış olabileceğini gösteren en küçük belirti kaygılandırıyordu onuyalnızca. Fermina Daza daha açık davranıyordu: Kolera dolayısıyla onca sözünü işittiği gençhekim,kendindenbaşkahiçkimseyisevmeyetisiolmayanbilgiçbirigibigörünmüştüona:Tanı,beslenmeden kaynaklanan bir bağırsak iltihabıydı; üç günlük bir ev tedavisiyle geçti. Kızınınkolerayayakalanmadığının kanıtlanmasındanötürü rahatbir solukalanLorenzoDaza,DoktorJuvenal Urbino'yu arabasına kadar geçirdi, varlıklılara bakan bir hekim için bile ona aşırıgörünen muayene ücreti altın peso'yu ödedi, abartmalı minnet gösterileriyle uğurladı onu.Soyadının görkemi hayran bırakmıştı onu; bu duygusunu yalnızca gizlememekle kalmıyordu;onudahaazresmîkoşullardabirkezdahagörmekiçinneolursaolsunyapabilirdi.Olaya bitmiş gözüyle bakılabilirdi. Ama ertesi hafta salı günü, Doktor Juvenal Urbino,çağrılmadan, önceden haber de vermeden, öğleden sonra saat üç gibi uygunsuz bir saatteçıkageldieve.Tiriltirilbeyazredingotu,beyazmelonşapkasıylapenceredebeliripyaklaşmasınıişaret ettiğinde, Fermina Daza, iş odasında iki arkadaşıyla yağlıboya resim dersi alıyordu.Paletini sandalyeninüstüne koydu, yere sürünmesindiyeayakbileklerinedek kaldırdığı fırfırlıetekliğiyle ayak parmaklarının ucunda yürüyerek pencereye yöneldi. Başında bir taç, tacınüstünde,gözlerininyabanıl rengindebir taşıolan,alnınadüşenbiruğurlukvardı;heryanındantazelik fışkırıyordu. Evinde resim yapmak için bir gala gecesine gider gibi giyinmesi hekimindikkatiniçekti.Penceredennabzınıtutupsaydı;dilinidışarıçıkarmasınısöyleyip,alüminyumbirspatulaylaboğazınıinceledi,altgözkapaklarınıniçinebaktı,herseferindebironaylamadevinimiyaparak.İlkseferkindendahaaztedirgindi;FerminaDaza'ysadahatedirgindi,bubeklenmedikmuayenenin nedenini anlamamıştı çünkü; yeni bir şey olup da çağrılmadıkça, tekrargelmeyeceğini söyleyen kendisiydi. Dahası: Artık onu görmek istemiyordu. Muayene bitincehekim spatulayı, araç-gereçler, ilaç şişeleriyle tıka basa dolu çantasına koydu, sert birhareketlekapattı."Yeniaçmışbirgülgibisiniz,"dedi."Teşekkürederim.""Tanrı'ya şükür," dedi Doktor Juvenal Urbino ve kötü bir biçimde Ermiş Thomas'ı alıntıladı:"Unutmayın,neredengelirsegelsin,iyiolanherşeyKutsalRuh'tangelir.Müziksevermisiniz?"Bunurasgele,büyüleyicibirgülümseyişlesordu,amaoyanıtlamadı."Niçinsoruyorsunuz?"diyesordubukezFerminaDaza."Müziksağlıkiçinönemlidir,"dedihekim.Gerçekten de inanıyordu buna; Fermina Daza, çok geçmeden, tüm yaşamı boyuncaöğrenecekti müzik konusunun, onun bir dostluğu geliştirmek için kullandığı büyülü bir formülolduğunu,amaoandaalayaalınıyormuşgibigeldiona.Buyetmiyormuşgibi,onlarpenceredekonuşurken,resimyapıyormuşgibidavrananikiarkadaşı,yüzlerinipaletleriyleörterekkıkırkıkırgüldüler; bu, Fermina Daza'yı çileden çıkardı sonunda. Öfkeden deliye dönmüş, sert birhareketlepencereyikapattı.Dantelperdelerinönündeşaşkınkalakalanhekimsokakkapısının

Page 70: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

yolunu bulmaya çalıştı, ama yolu şaşırdı; o şaşkınlıkla da kokulu kargaların kafesine tosladı.Kargalar uğursuz bir çığlık kopardılar; hekimin üstüne bir kadın kokusu sindi. Tam o sıradaLorenzoDaza'nıngökgürlemesiniandıransesiolduğuyereçiviledionu:"Doktor,bekleyinbeni."Üst kattan her şeyi görmüş, mora çalan şişmiş gömleğinin düğmelerini ilikleyerek, öğleuykusunda gördüğü kötü düşün etkisiyle favorileri hâlâ diken diken, merdivenden iniyordu.Doktorutancınıyenmeyeçalıştı."Kızınızatıpkıbirgülebenzediğinisöyledim.""Öyledir,"dediLorenzoDaza,"amadikenibolbirgül."Selam vermeden Doktor Juvenal Urbino'nun yanından geçti. İş odasının penceresininkanatlarınıaçtı,yabanılbirseslebağırdı:"Gel,Doktor'danözürdile."Hekimonuönlemekiçinarayagirmekistedi,amaLorenzoDazaaldırmadıona."Çabuk,"diyediretti. Fermina Daza, gizliden gizliye anlayış dileyerek arkadaşlarına baktı, sonra babasınaözür dileyecek bir şey olmadığı, pencereyi içeri güneş girmesin diye kapattığı yanıtını verdi.Doktor Juvenal Urbino, söylediklerini doğrulamaya kalkıştı, ama Lorenzo Daza buyruğundadirendi.O zaman FerminaDaza, öfkeden sapsarı, pencereye doğru döndü, sağ ayağını öneatıpparmaklarınınucuylaeteğinikaldırarakDoktor'unönündebirreveransyaptı."Benibağışlanmanızıdilerim,efendim,"dedi.Doktor Juvenal Urbino,melon şapkasıyla bir şövalye selamı vererek neşeyle yansıladı onu,ama umduğu acıma gülümseyişini elde edemedi. LorenzoDaza, sonra, çalışma odasında birtelafi kahvesine çağırdı onu; hekim, içindeen küçük bir güceniklik kırıntısı kalmadığına kuşkubırakmamakiçinmemnunluklakabuletti.Aslında, Doktor Juvenal Urbino kahveyi yalnızca aç karnına içerdi. Törensel yemeklerde birbardak şarapdışında içki de içmezdi, amaLorenzoDaza’nın sunduğukahveyi içtiktenbaşka,bir kadeh de anisado içti. Sonra bir kahveyle bir kadeh daha, sonra bir, bir daha içti; oysabirkaç hasta ziyareti vardı yapacak. Başlangıçta, LorenzoDaza’nın kızı adına durmadan dilegetirdiği özürleri dikkatle dinledi; zeki, prenslere layıkaklı başındabir genç kız olarakniteledionu; tek kusuru, ona göre, katır gibi inatçı olmasıydı. Ama ikinci kadehten sonra, bahçenindibinde,FerminaDaza’nınsesiniişitiyormuşgibigeldihekime;imgelemionunardınatakıldı,eviniçine yeni çöken karanlıkta koridorun ışıklarını yakarken, yatak odalarına filit sıkarken,mutfakta,akşambabasıyla,masabaşındaikisininyalnızbaşlarınaiçecekleriçorbatenceresininkapağını açarken izledi onu; hıncın büyüsü bozulmasın diye gözlerini kaldırmaksızın, çorbayıhöpürdetmedeniçiyordu,babasıogünküsertdavranışındanötürüondanözürdileyinceyedek.Doktor Juvenal Urbino, Fermina Daza’nın, o gidinceye dek çalışma odasının önündengeçmeyeceğini bilecek denli tanıyordu kadınları; ama gene de kalmayı geciktiriyordu, çünküincinmiş onurunun, o günkü alçalmadan sonra, huzur içinde yaşamasına izin vermeyeceğiniduyumsuyordu.LorenzoDaza,dahaşimdidenesrik,onundalgınlığınınayrımındadeğildi;çünküönüne geçilmez gevezeliğiyle kendi kendine yetiyordu. Sönmüş purosunun ucunu çiğneyerek,gürültüyle öksürerek, boğazını temizleyerek, yayları, kafese kapatılmış bir hayvan gibi iniltilerçıkarandönerkoltuğayerleşmeyeçalışarak,dörtnalkonuşuyordu.Konuğununiçtiğiherkadehe

Page 71: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

karşılık, üç kadeh içmişti; yalnızcabir an, birbirlerinin yüzünüseçemediklerinin farkına varıncakonuşmasınaaraverdi,kalkıplambayıyaktı.DoktorJuvenalUrbino,buışıkta,birgözününtıpkıbir balık gözü gibi dışa dönük olduğunu, sözlerinin dudaklarının devinimine uymadığını gördü;aşırıiçkidensanrılarakapıldığınıdüşündü.Ozaman,kendisininolmayan,yalnızcakendiyerindeoturmayı sürdüren birinin bedeni içinde olmanın büyüleyici duygusuyla ayağa kalktı;mantığınıyitirmemekiçinbüyükbirçabaharcamakzorundakaldı.Lorenzo Daza'nın ardından çalışma odasından çıktığında saat yediyi geçiyordu. Dolunayvardı, içkinin etkisiyle eşsiz bir güzelliğe bürünen bahçe bir akvaryumun dibinde yüzüyordu;üstlerine örtüler örtülmüş kafesler, yeni açmış portakal çiçeklerinin ılık kokusu içindeuyuyakalmış hortlakları andırıyordu: İş odasının pencereleri açıktı,masanın üstüne bir lambaasılıydı, bitmemiş resimler, sehpaların üstünde tıpkı bir sergideki gibi duruyordu. "Neredesin,yoksun burada," dedi Doktor Juvenal Urbino geçerken, ama Fermina Daza duymadı onu;duyamazdı da, yatağın üstüne yüzükoyun uzanmış öğleden sonraki aşağılanmasının öcünüalmak içinöfke içindeağlayarakbabasınıbekliyorduçünkü.Doktor,onunlavedalaşmadüşünükuruyorduhâlâ,amaLorenzoDazabunuönermediona.Bileğininçocuksuluğunu,birkedininkiniandırandilini,narinbademcikleriniözlemledüşündü,DoktorJuvenalUrbino;amaonunkendisiniartıkhiçgörmekistemediği,böylebirşeyekalkışmasınaizinvermeyeceğidüşüncesicesaretinikırdı. Lorenzo Daza hole girince, örtülerin altında uyanık olan kargalar uğursuz bir çığlıkkopardılar. "Besle kargayı, oysun gözünü," dedi yüksek sesle Doktor, Fermina Daza'yıdüşünerek;LorenzoDazanedediğinisormakiçindöndü."Söyleyenbendeğilim,içki,"dedi.Lorenzo Daza arabaya dek geçirdi onu; ikinci vizite için altın peso'yu vermeye çalıştı, amahekim kabul etmedi.Arabacıya hâlâ görmesi gereken iki hastanın ev adreslerini doğru olarakverdi;yardımagereksinimduymaksızınarabayabindi.Arabataşdöşelisokaklardasarsılmayabaşlayınca, içi bulandı, arabacıya yolunu değiştirmesini buyurdu. Arabanın aynasında bir ankendinebaktı,imgesininbileFerminaDaza'yıdüşündüğünügördü.Omuzlarınıkaldırdı.Sonundageğirdi, başını göğsüne eğdi, uyuyakaldı; uykusunda ölüm çanlarını işitmeye başladı. Öncekatedralin, ardından, birbiri ardı sıra, bütün kiliselerin çanlarını işitti, San Julian elHospitalario'nunkırıktabakçanaksesleriniandırançanseslerinedek."Allahkahretsin,"diyemırıldandıhâlâyarıuykulu,"öIenlerölür."Annesiyle kız kardeşleri büyük yemek salonunda, ziyaretmasasına oturmuş, sütlü kahve vebörekle akşam yemeği yiyorlardı, onu kapıda, yüzü allak bullak, tepeden tırnağa kargalarınorospu kokusuyla yüz kızartıcı bir durumda gömdüklerinde. Katedralin büyük çanı hâlâ evinkocaman boşluğunda yankılanıyordu. Annesi, kaygıyla, nerelerde kaldığını sordu ona; o günöğleden sonra bir beyin kanaması geçiren Jaraiz de la Vera markisinin son torunu, GeneralIgnacio Maria'ya bakması için her yerde aramışlardı onu çünkü: ölüm çanları onun içinçalıyordu.DoktorJuvenalUrbino,kapınınpervazınadayanmış,söylediklerinianlamadandinlediannesini,sonrayatakodasınaulaşmayaçalışarakçevresindeyarımbirdönüşyaptı,yüzükoyunyerekapanarakbeşyıldızlıanisado'yuağızdolusukustu."KutsalMeryem,"diyeçığlıkattıannesi."Budurumdaevegelmeniçinçokolağanüstübirşeyolmuşolmalı."Ama en olağanüstü şey daha olmamıştı. Kentte, General Ignacio Maria'nın yası sona ererermez,Doktor Juvenal Urbino, kentteMozart sonatlarından oluşan bir dizi resital vermiş olan

Page 72: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

tanınmış piyanist Romeo Lussich'in gelişinden yararlanarak, Müzik Okulu'nun piyanosunukatırlarınçektiğibirarabayayükleyipFerminaDaza'yadilleredestanbirserenatyaptı.FerminaDaza, müziğin ilk ölçüleriyle uyandı; balkondan bakması, bu alışılmadık saygı gösterisinidüzenleyenin kim olduğunu anlamasına yetti. Tek hayıflandığı şey, istenmeyen talibin başınaoturağıboşaltanötekişımarıkküçükhanımlargibiyürekliolmamasıydı.Bunakarşılık,LorenzoDaza,serenatsürerkençarçabukgiyindi;biterbitmezde,DoktorJuvenalUrbinoilehâlâkonsergiysileriiçindekipiyanistisalonabuyuredipiyicinsbirkadehkonyaklaserenatiçinteşekkürettionlara.Fermina Daza, babasının yüreğini yumuşatmaya çalıştığının çok çabuk farkına vardı.Serenadın ertesi günü, sözgelimi söylüyormuş gibi, "Düşün, annen bir Urbino de la Calle'ninsana kur yaptığını bilseydi, neler hissederdi," dedi. Kuru bir sesle yanıtladı Fermina Daza:"Mezarındakemiklerisızlardı."Birlikteresimdersialdığıarkadaşları,LorenzoDaza’nınDoktorJuvenal Urbino tarafından Kulüp'te yemeğe çağrıldığını, Doktor'un kurallara aykırı davrandığıiçin ciddi olarak kınandığını anlattılar ona.BabasınınKulübeüyeolmak içindahaöncebirkaçkez başvurduğunu, ama her seferinde oy çokluğuyla reddedildiğini, yeniden başvurmasınınolanaksızolduğunuancakozamanöğrendi.LorenzoDazabuaşağılanmalarımandayüreğigibibir yürekle sineye çekiyor, rastlantı süsü vererek, Juvenal Urbino'yla karşılaşmak içinkurnazlıklara başvuruyordu; kendisiyle karşılaşmak için olmayacak şeyler yapanın DoktorJuvenalUrbino'nun kendisi olduğunun farkına varmaksızın. Bazen çalışma odasında saatlercegevezelik ediyorlardı; o sırada ev zamanın kıyıcığına asılı kalıyordu, çünkü Fermina Daza ogitmedikçe,evinyaşamındahiçbirşeyindoğalakışınısürdürmesine izinvermiyordu.ParroquiaKahvesi, iyibiruğrakoldu.LorenzoDaza,JuvenalUrbino'ya ilksatrançderslerinioradaverdi;Doktor Juvenal Urbino öyle çalışkan bir öğrenciydi ki, satranç, öldüğü güne dek yakasınıbırakmayanonulmazbirtutkuyadönüştüonda.Piyano serenadından az sonra, bir akşam, LorenzoDaza, evinin avlusunda, kızına yazılmış.J.U.C. baş harflerini taşıyan, zarfı mühürlü bir mektup buldu. Fermina'nın yatak odasınınönünden geçerken kapının altından içeri kaydırdı onu; babasının, bir talibin mektubunugetirecek denli değişmesi ona akıl almaz göründüğünden, mektubun oraya nasıl geldiğinianlayamadı. Ne yapacağını bilmediğinden onu komodinin üstünde bıraktı; birkaç gün oradaaçılmadan kaldı mektup; ta ki yağmurlu bir öğleden sonra Fermina Daza, Doktor JuvenalUrbino'nun boğazını muayene ettiği spatulayı ona armağan etmek için eve geldiğini düşündegörünceyedek.Düşündekispatulaalüminyumdandeğil,FerminaDaza'nınbaşkadüşlerdehazduyaraktatmışolduğuiştahaçıcıbirmadendenyapılmıştı;onueşitolmayanikiparçayaböldü,küçüğünüonaverdi.Uyanıncamektubuaçtı.Kasaveaçıktı.JuvenalUrbino'nundilediği tekşey,babasından,onugörme izni istemesine izin vermesiydi. Mektubun yalınlığı, ağırbaşlılığı etkiledi onu; günlerdiröylesine sevgiyle besleyip büyüttüğü öfke ansızın yatıştı. Mektubu, kullanılmayan küçük birmahfazayla sandığın dibine sakladı, ama Florentino Ariza'nın kokulu mektuplarını da oradasaklamışolduğunuanımsadı; ansızınbir utançürpermesiyle sarsılarak, yerini değiştirmek içinçıkardı onu sandıktan. O zaman, en doğru şeyin, mektubu hiç almamış gibi davranmakolduğunu düşündü, alevin üstünde mumun mavi kabarcıklar halinde patlayışını seyredereklambadayaktıonu. "Zavallıadam,"diye içini çekti.Birden,bir yıldanbirazuzunbir zamandanberi bu sözleri ikinci kez söylediğinin farkına vardı; bir an Florentino Ariza'yı düşündü,yaşamındanbudenliuzakoluşunaşaştı:zavallıadam.

Page 73: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Son ekim yağmurlarıyla üç mektup daha geldi, birincisine bir kutu Flavigny Manastırı'nınmenekşe rengi pastilleri eşlik ediyordu. İkisini, Doktor Juvenal Urbino'nun arabacısı evinkapısına dek getirmiş, Doktor Juvenal Urbino'nun kendisi de arabanın penceresinden GalaPlacidia'yı selamlamıştı;mektuplarıonungönderdiğindenkimsekuşkulanmasındiye, sonradakimsemektuplarınalınmadığınısöyleyemesindiye.Dahası,mektuplarınherikiside,adınınbaşharflerini taşıyanbalmumumühürlemühürlenmiş,üstlerideFerminaDaza'nıntanıdığıkargacıkburgacık bir hekim yazısıyla yazılmıştı. Özde, ikisi de ilk mektuptaki şeyi söylüyordu; aynıuysallıkla tasarlanmışlardı, ama ağırbaşlılıklarının ardında, Florentino Ariza'nın sakınmalımektuplarında hiç görülmeyen belli belirsiz bir kaygı kendini sezdirmeye başlıyordu. FerminaDaza, iki hafta arayla gelen bu mektupları alır almaz okudu, nedenini bilmeksizin tam ateşeatacakkenfikirdeğiştirdi.Amaonlarıyanıtlamayıhiçdüşünmedi.Ekim ayında gelen üçüncü mektup sokak kapısının altından atılmıştı ve öncekilerdenbambaşkaydı.Yazıöylesineçocuksuyduki,solelleyazıldığınahiçkuşkuyoktu,amaFerminaDazaancakmetin, küçültücübir imzasızmektupolduğunuaçığa vurunca farkına vardı bunun.Mektubuyazanherkimse,onunaşk iksirleriyleDoktorJuvenalUrbino'yubüyülediğini kesinmişgibiönesürüyor,buvarsayımdanuğursuzsonuçlarçıkarıyordu.Birtehditlebitiriyordusözlerini:Eğer FerminaDaza kentin en gözde erkeğinin düzeyine çıkmaya kalkışmaktan vazgeçmezse,herkesereziledilecekti.Büyük bir haksızlığın kurbanı olduğunu hissetti, ama tepkisi öç almak olmadı, tam tersine:Doktor Juvenal Urbino'nun kurlarından hiçbir zaman, hiçbir nedenle etkilenmeyeceğinden eminolduğundan, imzasızmektubuyazanıbulupher türlüusayatkınaçıklamayıyaparakyanılgısınıdüzeltecekti. Bu olayı izleyen günlerde üç imzasız mektup daha aldı; üçü de birincisi gibikalleşçe;amahiçbiriaynıkişitarafındanyazılmışabenzemiyordu.Yabirdüzenekurbangitmiştiyadagizlisevdasınınyanlışyorumusandığındandahauzaklarayayılmıştı.BütünbunlarınsaltDoktor Urbino'nun bir patavatsızlığının sonucu olduğu düşüncesi tedirgin ediyordu onu. Onunsaygın görünüşünden farklı bir insan olabileceği, hasta ziyaretleri sırasında bazen dilinitutamadığı,onunsınıfındanbirçokerkeklerinyaptıklarıgibi,hayalîtavlamaöyküleriyleövünmüşolabileceğigeldiaklına,amasonracaydıbundan;çünkükimbilironun istediğidebuydubelki.Onunla birlikte iş odasında resim dersi alan arkadaşlarından bilgi edinmeye çalıştı; amaişittikleri tek şey, piyano serenadına ilişkin iyi niyetli yorumlardı. Kendini öfkeli, güçsüz,aşağılanmış hissediyordu. Başlangıçta, görünmez düşmanıyla karşılaşıp ona yanıldığınıanlatmaktıistediği,şimdiysebudamamakasıylaonulokmalokmadoğramakistiyordu.Geceleri, bir avuntu bulabilmek umuduyla, gözünü kırpmadan, imzasız mektuplarınayrıntılarını,anlamlarınıçözümleyerekgeçiriyordu.Boşbirumuttubu:FerminaDaza,Urbinodela Callelerin iç dünyasına doğuştan yabancıydı; onların iyiliklerine karşı kendini savunacaksilahlarıvardı,amakötülüklerinekarşıdeğil.Ogünlerdegelenbirzencibebeğinyarattığıkorku,bukanıyıdahadaburuklaştırdı.Bebeklebirlikte mektup gönderilmemişti, ama kaynağını kestirmek kolay görünüyordu ona: Olsa olsaDoktor Juvenal Urbino göndermiş olabilirdi onu. Etiketine bakılırsa, Martinica'dan alınmıştı;güzel bir giysisi, altın ipliklerle süslenmiş kıvırcık saçları vardı, yatırınca gözlerini yumuyordu.Fermina Daza onu öyle eğlenceli buldu ki, kuşkularını yendi; gündüzleri yastığının üstündeyatırıyorduonu.Onunlabirlikteuyumayıalışkanlıkedindi.Amabirsüresonra,tüketicibirdüşünardından bebeğin büyümekte olduğunu fark etti: Görkemli giysisi butlarını açıkta bırakıyordu,ayakkabıları ayaklarının zoruyla patlamıştı. FerminaDaza Afrika büyüsü diye bir şeyden söz

Page 74: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

edildiğini işitmişti,amaböylesineürkütücüolanınıhiçduymamıştı.Öteyandan,JuvenalUrbinogibi bir adamın böyle bir canavarlık yeteneği olabileceğini bir türlü aklı almıyordu. Haklıydı:Bebekarabacı tarafındandeğil,hiçkimseninhakkındakesinbilgi veremediğigezicibirbalıkçıtarafındangetirilmişti.BilmeceyiçözmeyeçalışanFerminaDazabiran,melankolikhalikendisinikorkutan Florentino Ariza'yı düşündü, ama yaşam yanıldığını gösterdi. Gizem hiçbir zamanaçıklığakavuşmadı;evlenipçolukçocuğakarıştıktan,Tanrı'nınsevgilikuluolduğunainandıktansonrabile,uzunzamananımsadıkçakorkuylaürperttionu.DoktorUrbino'nunsongirişimi,PresentaciondelaSantisimaVirgenKoleji'ninmüdiresiRahibeFranca de la Luz aracılığıyla oldu; Kuzey veGüney Amerika'da kurulduğundan beri topluluğudestekleyenbir ailenin isteğini geri çeviremedi.Sabahındokuzundabir rahibeadayıylabirlikteçıkageldiler. Fermina Daza tuvaletini tamamlayıncaya dek yarım saat kuş kafesleriyleoyalanmakzorundakaldılar.RahibeFrancade laLuz, çocuksu tutkularıylahiç ilişiği olmayan,madensi bir ses tınısı, buyurgan bakışları olan erkeksi bir Alman'dı. Fermina Daza dünyadaondan,onailişkinherşeydennefretettiğikadarhiçbirşeydennefretetmiyordu;onunyapmacıkdindarlığının anısı bile bağırsaklarını bir akrep tırmalıyormuş gibi bir duygu veriyordu ona.Banyonun kapısından onu görüp tanıması, kolej işkencelerini, günlük ayinin dayanılmazuyuşukluğunu, sınav korkularını, rahibe adaylarının kölece bağlılıklarını, ruhun yoksulluğuprizmasındançarpıtılarakyansıtılanyaşamıbirandayenidenyaşamasınayetti.Bunakarşılık,Rahibe Franca de la Luz, içtenlikli görünen bir sevinçle selamladı onu. Onun böyle büyüyüpolgunlaşmasına şaştı, evi beceriyle çekip çevirişini, bahçenin zevkliliğini, portakal çiçekleriniövdü.Rahibeadayınaoradakendisinibeklemesini,birdalgınlıkânındagözlerinioyabilecekolankargalara çok yaklaşmamasını buyurdu; sonra Fermina ile baş başa oturup konuşabilecekleritenhabiryeraradı.FerminaDazasalonabuyurettionu.Kısaveburukbirziyaretoldu.FrancadelaLuzhemşire,sözegirmekiçinzamanyitirmeksizin,Fermina Daza'ya, okula onurlu bir biçimde yeniden dönmeyi önerdi. Kovuluşunun nedeni,yalnızcasicillerdendeğil,kurumunbelleğindendesilinecek,buonunöğreniminitamamlamasına,edebiyat lisansı diploması almasına olanak verecekti. Fermina Daza, şaşkın, bunun nedeniniöğrenmekistedi."Çok değerli, tek isteği senimutlu kılmak olan birinin dileği bu," dediRahibe. "Kim olduğunubiliyormusun?"Ozamananladı.Masumbirmektupyüzündenyaşamınıaltüstedenbirkadınınhangiyetkeyleaşkarabuluculuğuyaptığınısordukendikendine,amabunusöylemeyürekliliğinibulamacı.Evet,dedi,oadamıtanıyordu,bununiçindeyaşamınakarışmayahiçhakkıolmadığınıbiliyordu."Sendenistediğitekşey,beşdakikaseninlekonuşmasınaizinvermen,"dediRahibe."Babanınrazıolacağındaneminim."FerminaDaza’nınöfkesi,babasınınbuziyarettesuçortaklığıettiğidüşüncesiyledahadaarttı."Hastaykenikikezgörmüştükbirbirimizi,"dedi."Şimdigörüşmemiziçinhiçbirnedenyok.""İkiparalıkaklıolanbirkadıniçinbuadamgöktenzembilleinmişbiradam,"dediRahibe.Onunerdemlerini,bağlılığını,kendiniacıçekenlereyardımaadayışınıanlattı.Yenininiçinden,ucunda fildişinden bir İsa bulunan altın bir tespih çıkardı, FerminaDaza'nın gözlerinin önündesalladıonu.Sienalıbirkuyumcununyaptığı, IV.Clemens tarafındankutsanmış,enazyüzyıllıkbiraileandacıydıbu."Busenin,"dedi.

Page 75: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

FerminaDazakanınındamarlarındahızlıhızlıaktığınıhissetti,ozamanyüreklendi."Böylebirşeyinasılyapabildiğinianlayamıyorum,"dedi,"aşksiziniçinbirgünahtır."Hemşire Franca de la Luz, imayı anlamazlıktan geldi, ama gözleri kıpkırmızı oldu. TespihiFerminaDaza’nıngözlerininönündesallıyorduhâlâ."Benimleanlaşsaniyiolur,"dedi,"yoksabaşpiskoposgelir,ozamanişbaşkabirrenkalır.""Gelsin,"dediFerminaDaza.HemşireFrancade laLuzaltın tespihi yeninin içinesakladı, sonraöteki yenindensolmuşbirmendilçıkardı,yuvarladı,avcununiçindesıktı,uzaklardanacıyarakbaktıFerminaDaza'ya."Zavallıkızım,"diyeiçiniçekti,"hepbuadamıdüşünüyorsun."FerminaDaza, gözünü kırpmadanRahibe'ye bakarak, bu küstahlığı kafasında evirip çevirdi;sessizce düşünerek, hiç konuşmadan, gözlerinin içine baktı, baktı, sonunda onun erkeksigözlerinin yaşlarla dolduğunu sonsuz bir sevinçle gördü. Rahibe Franca de la Luz, top gibiyumulmuşmendillegözyaşlarınınkuruladı,ayağakalktı,"Babanhaklı,"dedi,"katırgibiinatçısınsen."Başpiskopos gelmedi. Böylece, kuşatma hemen o gün sona erecekti, eğer HildebrandaSanchez, Noel'i kuziniyle geçirmeye gelmeseydi. Bu geliş ikisinin de yaşamını değiştirdi.Sabahın beşinde Riohacha gemisinde karşılamaya gittiler onu; deniz tutmasından ölesiyehastalanmışbiryolcukalabalığınınortasında,amaışılışıl,alabildiğinekadınca,denizdegeçenkötügecedenötürüheyecanlı indigemiden.Sepetlerdolusucanlıhindiler,verimlitopraklarındayetişen çeşit çeşitmeyvelerle yüklü gelmişti; ziyareti boyunca herkese yetsin diye. LisimachoSanchez,babası,Noelşenlikleri içinçalgıcılaragerekolupolmadığınısoruyordu,elininaltındaeniyimüzisyenlervardıçünkü,dahasonrahavaifişeklergöndereceğinedesözveriyordu.Kızınıalmayamarttanöncegelemeyeceğinibildiriyorduüstelik;böylece tadınıçıkarmak içinuzunbirzamanvardıönlerinde.İkikuzinhemenişekoyuldular.Daha ilkakşamsoyunupteknedenbirbirlerinesularsıçratarakbirlikte yıkandılar. Birbirlerini sabunluyorlar, bitlerini ayıklıyorlar, kalçalarını, diri göğüslerinikarşılaştırıyorlar, birbirlerini son kez çıplak gördüklerinden beri zamanın onlara ne denliacımasızca davrandığını anlamak için birbirlerinin aynasında bakıyorlardı kendilerine.Hildebrandairiyarı,tenialtınsarısıydı,amabedenininbütüntüyleriesmer,kısa,kıvırcıktı.Bunakarşılık, FerminaDaza’nın, duru tenli, parlak tüylü, ince hatlı solgun bir çıplaklığı vardı.GalaPlacidia, odaya onlar için birbirinin eşi iki yatak koydurtmuştu, ama bazen ikisi bir yataktayatıyorlar, ışığı söndürüp gün ağarıncaya dek konuşuyorlardı. Hildebranda’nın sandığınınastarına sakladığı ince kaçak yaprak sigaraları içiyorlar, sonra da odaya sinenin kokusunugidermekiçinkokulukâğıtlaryakıyorlardı.FerminaDaza,ilkkezValledupar'daiçmiştisigarayı;sonradaFonseca'da,onkuzininbirodayadoluşuperkeklerdenkonuştukları,biryandandagizligizli tüttürdükleriRiohacha'da sürdürmüştü.Sigarayı, erkeklerin savaşgecelerindeateşi onlarıele vermesin diye yaptıkları gibi, ters tutarak, ateşi ağzının içine gelecek biçimde içmeyiöğrenmişti.Amayalnızkenhiç içmiyordu.Hildebrandalarda kaldığı süreceher gece yatmadanönce sigara içmeye alıştı. Ama her zaman gizli gizli içti sigarayı, kocasından, çocuklarındanbile; yalnızca bir kadının herkesin içinde sigara içmesi kötü gözle görüldüğü için değil, sigaraiçmektenaldığıtadıgizliliğebağladığıiçin.Hildebranda’nın yolculuğu da, onu olanaksız aşkından uzaklaştırmak için, ana babası

Page 76: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

tarafından düzenlenmişti; bu yolculuğun amacının, Fermina Daza’nın iyi bir evlilik konusundakarar vermesine yardım etmek olduğuna onu inandırmış olsalar da. Hildebranda, tıpkı birzamanlar kuzininin yaptığı gibi, unutuştan kaçma umuduyla kabul etmişti yolculuğa çıkmayı;Fonseca telgrafçısıyla, telgraflarını büyük bir gizlilik içinde göndermesi konusunda anlaşmayavarmıştı.Buyüzden,FerminaDaza’nınFlorentinoAriza'yıreddettiğiniöğrendiğizamanuğradığıhayal kırıklığı çok acı oldu. Öte yandan, Hildebranda’nın evrensel bir aşk kavramı vardı; biraşkın yazgısının dünyadaki bütün aşkları etkileyeceğine inanıyordu. Gene de tasarıya karşıçıkmadı. Fermina Daza'yı dehşete düşüren bir gözü peklikle, Florentino Ariza’nın kalbinikazanmakiçintekbaşınatelgrafhaneyegitti.FerminaDazaaracılığıylaoluşturduğuimgeyehiçmihiçbenzemediğiiçin,onutanıyamazdı.İlkgörüşte, neredeyse göze görünmeyecek denli silik, dayak yemiş köpek hali, gözden düşmüşhahamkılığı, hiç kimsenin gönlünü çelemeyecek gösterişli davranışlarıyla, kuzininin bumemuriçin deli divane olması olanaksız göründü ona. Ama çok geçmeden, ilk izleniminden ötürüpişmanlık duydu;FlorentinoAriza kayıtsız koşulsuzonahizmet etmeye koyuldu, kimolduğunubilmeden; hiçbir zaman da öğrenemedi bunu. Florentino Ariza'dan daha iyi hiç kimseanlayamazdıonu;nekimliğinisordu,nedeadresini.Çözümçokbasitti:Herçarşambaöğledensonra telgrafhaneye uğrayacak, o da yanıtı eline verecekti, hepsi bu kadar. Öte yandan,Hildebranda’nınyazılıolarakgetirdiği telgrafıokuyunca,biröneridebulunupbulunamayacağınısordu ona, Hildebranda kabul etti. Florentino Ariza önce satırlar arasında bazı düzeltmeleryaptı, sonra onları çizdi, yeniden yazdı; yer kalmadı, sonunda kâğıdı yırtıp Hildebranda'yadokunaklıgörünenbaşkabir telgrafyazdıyenibaştan.TelgrafhanedençıktığındaHildebrandaağlamaküzereydi."Çirkin,yüreksızlatıcı,"dediFermina'ya,"amatepedentırnağaaşk."Hildebranda'nınençokdikkatiniçeken,kuzinininyalnızlığıydı.Yirmisindeevdekalmışbirkızabenzediğini söylüyordu ona. İçinde kaç kişinin yaşadığını, her seferinde sofraya kimlerinoturduğunuhiçkimseninkesinolarakbilmediğievlerdeyaşayankalabalıkvedağınıkbiraileyealışık olan Hildebranda, kendi yaşında bir kızın özel yaşamının içine kapanmasını bir türlüanlayamıyordu. Ama öyleydi: Sabah saat altıda uyandığı zaman, başucu lambasınısöndürünceyedeğin,vaktiniboşageçirmeyeadıyordukendini.Yaşam,dışarıdandayatılıyorduona. Önce, son horozlar öter ötmez, sütçü, kapının tokmağını vurarak uyandırıyordu onu.Sonra, suyosunlarından bir döşek üstünde ölümsek sinaritlerle dolu sandığıyla balıkçı kadın,Maria la Baja'dan gelen sebzeler, San Jacinto'dan gelenmeyvelerle, şatafatlı satıcı kadınlarçalıyorlardıkapıyı.Sonradabütüngün,önünegelenkapıyıçalıyordu:dilenciler,piyangobiletisatankızlar,bağıştoplayanrahibeler,çığırtkandüdüğüylebileyci,boşşişealan,gazetekâğıdıalan,hurdasatınalanlar, iskambil falına,el falına,kahve falınabakan, toprakkaplardakisudageleceği okuyan sahte Çingeneler. Gala Placidia, bütün haftayı, sokak kapısını açıpkapatmakla,istemez,başkazamangeldemekle,yadabalkondan,aksiaksi,çokoldunuzartık,bir şeye ihtiyacımız yok, diye bağırmakla geçiriyordu. Escolâstica Hala'nın yerini öylesineyürekten çabayla, öylesine incelikle almıştı ki, Fermina Daza halasının yerine koydu onu;sevgidebile.Birkölekadınınsaplantılarıvardıonda.Boşvakitbulurbulmaz, işodasınagidipçarşafları ütülüyor, düzgünce katlıyor, aralarına lavanta çiçekleri koyarak dolaplarayerleştiriyordu; yalnız yeni yıkadıklarını değil, kullanılmaya kullanılmaya parlaklığını yitirmişolanlarıdaütüleyipkatlıyordu.FerminaSânchez'in,Fermina'nınondörtyılönceölenannesinin,giysi dolabına da aynı özeni gösteriyordu hâlâ. Ama kararları veren Fermina Daza'ydı. Ne

Page 77: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

pişirileceğini, ne satın alınacağını, yapılması gereken her şeyi o buyuruyor, gerçektebelirlenmesi gereken hiçbir şeyin olmadığı bir evin yaşamını belirliyordu böylece. Kafesleritemizleyipkuşlarayemverdikten,çiçeklerinhiçbirşeyinineksikolmamasınaözengösterdiktensonra, ne yapacağını bilmeksizin kalakalıyordu. Kolejden kovulduktan sonra, çok kez, öğleuykusunayattığındaertesigünedekuyanmıyordu.Resimderslerieğlencelibirvakitöldürmebiçimiydiyalnızca.Babasıyla ilişkileri,EscolasticaHala'nınsürgünegönderilişindenberisevgidenyoksundu,amabirbirlerineengelolmaksızınbirlikteyaşamanınyolunubulmuşlardı.FerminaDazauyandığındababası işe gitmiş oluyordu. Hemen hemen hiçbir şey yemese de, törensel öğle yemeğinegelmediği çok seyrek olurdu; Parroquia Kahvesi'ndeki iştah açıcılarla İspanyol mezeleriyetiyorduonaçünkü.Akşamyemeğideyemezdi:FerminaDazaonunpayınıbir tabağakoyupüstüne bir başka tabak örterek masada bırakıyordu; ancak ertesi gün sabah kahvaltısındaısıttırıp yiyeceğini bile bile. Haftada bir kez alışveriş için ince ince hesaplayıp para veriyordukızına; o da tutumlu davranıyordu, ama LorenzoDaza, öngörülmemiş giderler için kızının heristeğini seve seve yerinegetiriyordu.Hiçbir zaman kuruş saymıyor, hesap istemiyorduondan,amaosankiEngizisyonmahkemesinehesapverecekmişgibidavranıyordu.İşlerininniteliğindenya da durumundan hiç söz etmemişti, limandaki bürosuna da hiç götürmemişti onu; iyi ailekızlarına,yanlarındababalarıdaolsayasakbiryerdeydiişyeri.LorenzoDazasavaşındahaazkritik dönemlerinde, sokağa çıkma yasağının başladığı saatten, akşam saat ondan öne evedönmezdi. O saate değin Parroquia Kahvesi'nde kalır, hangisi olursa olsun, iskambil oynardı;bütün oyunlarda ustaydı çünkü, iyi bir öğretmendi de. Eve her zaman kafası yerinde, kızınıuyandırmadan gelir, uyanır uyanmaz ilk anisado'sunu içer, gün boyu, sönük purosunun ucunuçiğneyerek,araarabirkadehiçmeyisürdürürdü.Amabirgece,Ferminaonungeldiğiniduydu.Merdivenlerdepaldırküldürayakseslerini,ikincikatınkoridorundaderinderinsoluduğunu,yatakodasınınkapısınaavcuylavurduğunu işitti.Kapıyıaçtı;babasınındışadönükgözü,sözcükleriağzındayuvarlamasıilkkezkorkuttuonu."Mahvolduk,"dedi."Herşeymahvoldu,anlıyormusun?"Bütünsöylediğibundan ibaretti;birdahadabirşeysöylemedibukonuda,gerçeğisöylediğinigösteren hiçbir şey de olmadı, ama o geceden sonra, Fermina Daza dünyada yapayalnızolduğunun bilincine vardı. Belirsiz bir toplumsal çevrede yaşıyordu. Eski okul arkadaşları,kovulma onursuzluğundan sonra, kendisine büsbütün yasaklanan bir dünyada yaşıyorlardı;komşularıdasaymıyorlardıonu,çünküPresentaciondelaSantisimaVirgenkolejininformasıylatanımışlardıonu,geçmişinidebilmiyorlardı.Babasınındünyası,tüccarlarlaistifçilerin,ParroquiaKahvesi'ninherkeseaçıksığınağındabarınansavaşmültecilerinin,yalnızadamlarındünyasıydı.Son yıl, resimdersleri, kapalı dünyasındanbirazolsun kurtarmıştı onu; çünküöğretmen topludersyapmayıyeğliyor, işodasınabaşkaöğrencilergetiriyordu.Amabunlar,değişik,toplumsalkonumları belirsiz genç kızlardı; FerminaDaza için, sevgileri dersle birlikte sona eren, gelgeçarkadaşlardı.Hildebrandaeviaçmak,havalandırmak,kestanefişekleribabasınınmüzisyenlerini,havai fişeklerlekurulanşatolarınıgetirterek,esintileriylekuzinininküflenmiş ruhunuarıtmak içinbir maskeli balo düzenlemek istiyordu, ama çok geçmeden tasarılarının işe yaramadığınıanladı.Nedeniçokbasitti;çağıracakkimseyoktu.Neolursaolsun,onuyaşamaitenHildebrandaoldu.Öğledensonraları,resimderslerininardından,kentitanımakiçinkendisinisokağaçıkarmasını

Page 78: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

istedi ondan. Fermina Daza, Escolâstica Hala'yla her gün geçtikleri yolu, Florentino Ariza’nınokuyormuşgibiyaparakkendisinibeklediğiparktakisırayı,onunkendisiniizlediğiarasokakları,mektupları gizledikleri yerleri, bir zamanlar Engizisyon Hapishanesi'nin bulunduğu, sonradanonarılıp bütün yüreğiyle nefret ettiği Kutsal Meryem Koleji'ne dönüştürülmüş olan o uğursuzsarayıgösterdiona.FlorentinoAriza'nın,yatağındaişitebilsindiye,rüzgârınyönünegörekemançaldığıYoksullarMezarlığıtepesineçıktılar,oradantümtarihselkentiseyrettiler:yıkıkdamları,aşınmış duvarları, otlar bürümüş kale yıkıntılarını, koydaki dizi dizi adaları, lagunalarınçevresindekiyoksulbarakaları,uçsuzbucaksızKarayipler'i.Noelgecesi,katedraldekigeceyarısıayininegittiler.Fermina,birzamanlarFlorentinoAriza’nıngizlimüziğininkendisineen iyiulaştığıyereoturdu;böyle bir gecede, onun korku dolu gözlerini ilk kez yakından gördüğü yeri gösterdi kuzinine.Yazıcılar Kapısı'na dek yalnız başlarına gitmeyi göze aldılar; tatlılar satın aldılar, süslükâğıtların satıldığıdükkândaoyalandılar,FerminaDaza,aşkınınbir kuruntudanbaşkabir şeyolmadığını ansızın anladığı yeri gösterdi kuzinine.Evden koleje dek, attığı her adımın, kentinher yerinin, yakın geçmişinin her ânının, Florentino Ariza sayesinde var olduğunun kendisi debilincinde değildi. Hildebranda buna dikkatini çekti, ama o kabul etmedi; iyi de olsa, kötü deolsa, Florentino Ariza’nın, yaşamında başına gelen biricik şey olduğu gerçeğini hiçbir zamankabuleyanaşmayacaktı.O günlerde Yazıcılar Kapısı'nın üst katında, Belçikalı bir fotoğrafçı bir stüdyo açmıştı;ödeyecek parası olan herkes bu fırsattan yararlanarak resim çektiriyordu ona. Fermina'ylaHildebranda ilk resim çektirenler arasındaydılar. Fermina Sânchez'in dolabını boşalttılar, enşatafatlı giysileri, şemsiyeleri, gece ayakkabılarını, şapkaları paylaşıp yüzyıl ortasıhanımefendileri gibi giyindiler. Gala Placidia, korselerini sıkıştırmalarına yardım etti, krinolinlieteklerinin demir telleri içinde devinmeyi, eldivenlerini giymeyi, yüksek topuklu potinlerinidüğmelemeyi öğretti onlara.Hildebranda, devekuşu tüyleri bir omzunadüşengeniş kenarlı birfötr şapka seçti. Fermina, alçıdan meyveler, ketenden çiçeklerle süslenmiş, daha yenitarihlerden kalmabir şapkagiydi.Sonunda, aynada, ninelerinin gümüşlü levhaüstüne çekilmişeski fotoğraflarına çok benzeyen yansılarını görünce kendi kendilerine güldüler, sonra mutlu,gülmekten katıla katıla hayatlarının resmini çektirmeye gittiler. Gala Placidia, açıkşemsiyeleriyle, yüksek topukları üstündeellerindengeldiğincedengelerini korumayaçalışarak,krinolinli eteklerini tıpkı bebek arabalarını iter gibi tüm bedenleriyle iterek parkın içindengeçerkenbalkondanbaktıonlara,Tanrırastgetirsindiyeduaetti.Stüdyonun önünde kaynaşma vardı, çünkü o günlerde Panama'da boks şampiyonluğunukazanan Beny Centeno'nun fotoğrafı çekiliyordu o sırada. Kısa boks pantolonu giyiyordu,ellerinde boks eldivenleri, başında taç vardı, ama fotoğrafını çekmek kolay olmuyordu, çünkübir dakika kendini koruma pozisyonunda durması, olabildiğince az soluk alması gerekiyordu,ama tam kendini korumak için ellerini kaldırdığı sırada hayranları bir alkış koparıyorlar, o dahünerlerini göstererek onları memnun etme isteğine karşı koyamıyordu. Kuzinlerin sırasıgeldiğinde, gökyüzü bulutlanmış, yağmur yağdı yağacaktı; ama onlar yüzlerinin nişastaylapudralanmasına ses çıkarmadılar ve alçıdan bir sütuna öyle bir doğallıkla yaslandılar ki,gerektiğinden de uzun bir süre kımıldamadan durmayı başardılar. Sonsuza dek kalan birfotoğraf oldu. Hildebranda, neredeyse yüz yaşında, Flores de Maria Çiftliği'nde öldüğünde,yatakodasındakikilitlidolapta,lavantakokuluçarşaflarınarasında,kurutulmuşbirmenekşeyle,yılların soldurduğu bir mektubun içinde saklı buldular onunkini. Fermina Daza ise, bir aile

Page 79: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

albümünün ilk sayfaları arasında uzun yıllar sakladı kendisininkini; oradan ne zaman, nasılolduğunu kimsenin bilmediği bir biçimde yok oldu; inanılmaz bir rastlantılar dizisiyle, ikisi dealtmışlarınıçoktanaştıklarıbirsırada,FlorentinoAriza'nınelinegeçti.Fermina'yla Hildebranda, Belçikalının stüdyosundan çıktıklarında, Yazıcılar Kapısı’nınönündeki meydan, balkonlara varıncaya dek dolup taşmıştı. Yüzlerinin nişastayla apak,dudaklarınınçikolatarenklibirpomatlaboyanmış,giysilerininsenegününosaatine,nedeçağauygunolduğunuunutmuşlardı.Sokak alaycı ıslıklarla karşıladı onları.Kalabalığın alaylarındansakınmayaçalışarakbirköşeyesığındılar;tamosıradakalabalığıniçindenkendineyolaçmayaçalışanaltınkoşumlukupaarabasıbelirdi.Islıklardindi,düşmankalabalıkdağıldı.Hildebranda,arabanınbasamağındabelirenadamınilkgörüntüsünü,ipeksilindirşapkasını, işlemelikumaştanyeleğini,ustacadavranışlarını,yumuşakbakışlıgözlerini,kendinikabulettirişinihiçunutmayacaktı.Dahaöncehiçgörmemişolmasınakarşınhementanıdıonu.FerminaDaza,sözarasındahiçilgilenmiyormuş gibi, ondan söz etmişti kendisine; bir ay önce bir öğleden sonra, iki doru atkoşulu arabanın kapının önünde durduğu Casalduero Markisi'nin evinin önünden geçmekistemediğinde. Evin sahibinin kim olduğunu anlatmış, ondan hoşlanmayışının nedenleriniaçıklamayaçalışmıştı,amakendisinekuryaptığınailişkinteksözcüksöylememişti.Hildebranda unutmuştu bunu. Ama onu arabanın kapısında, bir ayağı yerde, bir ayağıarabanın basamağında, masallardan fırlamış bir hayalet gibi görünce tamdı, kuzininin ondanhoşlanmayışınınnedeninianlamadı."Arabayabinmekşerefinibağışlarmısınızbana,"dedionlaraDoktorJuvenalUrbino.“Nereyeemredersenizgötüreyimsizi."FerminaDazaçekingendavrandı,amaHildebrandakabuletmişti bile.Doktor JuvenalUrbinoyere indi, parmaklarının ucuyla, neredeyse dokunmaksızın, arabaya binmesine yardım etti.Fermina da, başka seçeneği olmadığından, Hildebranda’nın ardından, yüzü utançtanpembeleşmiş,arabayabindi.Ev birkaç blok ötedeydi. İki kuzin, Doktor Urbino'nun arabacıyla gizlice anlaştığının farkınavarmadılar,amaöyleyapmışolmalıydı, çünküarabanınevevarmasıyarımsaatsürdü.Onlargidiş yönündeki kanepede oturmuşlardı, ters yönde oturan Doktor Urbino'nun karşısında.Fermina yüzünü pencereye çevirdi, boşluğa daldı. Buna karşılık, Hildebranda büyülenmişti;Doktor Urbino'ysa onun büyülenmesiyle daha da çok büyülenmişti. Hildebranda, araba yolakoyulurkoyulmaz,doğalderiylekaplıkoltuklarınsıcakkokusunu,kapitoneiçdöşemesinincanayakınlığınıduyumsadı;burasınınona, insanınömürboyuiçindeyaşayabileceğihoşbiryergibigöründüğünü söyledi. Çok geçmeden gülmeye, birbirlerine, eski arkadaşlar gibi fıkralaranlatmaya başladılar; sonra her hecenin arasına belli bir hece konarak oluşturulan kolay birkuşdiliyle bir zekâ oyununa bile giriştiler. Fermina Daza söylediklerini anlamıyormuş gibidavranıyorlardı;onunkendilerinidinlediğini,dahasıonlarıdikkatle izlediğinibilebile;buyüzdenböyle davranıyorlardı zaten. Uzun uzun güldükten sonra, bir an geldi, Hildebranda potinlerininişkencesinedahafazladayanamayacağınıitirafetti."Ondankolaynevar,"dediDoktorUrbino."Bakalımkimdahaçabukçıkaracak."Potinlerininbağcıklarınıçözmeyebaşladı;Hildebrandadaonunmeydanokumasınıkabuletti.Korsesininbalinalarıeğilmesineolanakvermediğinden,buonun içinkolayolmadı,amaDoktor

Page 80: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Urbino,o,potinlerinigöldebalıktutmuşgibibirzafergülüşüyleeteğininaltındançıkarıncayadekbile bile oyalandı.O zaman ikisi de Fermina'ya baktılar; onun günbatımının tutuşan ışıklarınakarşı, sarıasma kuşununkini andıran her zamankinden ince profilini gördüler. Uç kat öfkeliydi:içinde bulunduğu hak etmediği durumdan ötürü, Hildebranda'nın uçarı davranışından ötürü,arabanın eve geç varmak için amaçsızca dönüp durduğundan emin olduğu için. AmaHildebrandagemiazıyaalmıştı."Şimdianlıyorum,"dedi,"benisıkanayakkabılardeğil,butelkafes."DoktorUrbinoonunkrinolinikastettiğinianladı, fırsatıkaçırmadı. "Ondankolaynevar,"dedi,"çıkarın."Birgözbağcıçabukluğuylacebindenmendiliniçıkarıpgözlerinibağladı."Benbakmıyorum,"dedi.Bant,yuvarlaksiyahsakalıylauçlarıinceltilmişbıyıklarıarasındandudaklarınınarılığınıortayaçıkarmıştı,Hildebrandabir yılgınlık ürpertisiyle sarsıldı. FerminaDaza' yabaktı, onunbu kezöfkeli değil, etekliğini çıkarmayı düşünebilmesinden dehşete kapılmış olduğunu gördü.Hildebranda ciddileşti, sağır-dilsiz alfabesiyle, "Ne yapıyoruz?" diye sordu ona. FerminaDazaaynı şifreyle yanıtladı onu: Eğer hemen eve dönmezlerse, yürüyen arabadan aşağı atacaktıkendini."Bekliyorum,"dediDoktor."Artıkbakabilirsiniz,"dediHildebranda.DoktorJuvenalUrbinogözlerindenbandıçıkarınca,onudeğişmişbuldu;oyununbittiğini,hemdekötübittiğinianladı.Birişaretiylearabacı,arabayıkendiçevresindedöndürdü,tamfenercininsokakfenerleriniyaktığısıradaLosEvangeliosParkı'nagirdi.BütünkiliselerAngelus'uçaldılar.Hildebranda, kuzinini gücendirdiği düşüncesiyle biraz tedirgin, sıradan bir el sıkışıyla Hekim'eveda ederek çabucak indi arabadan. Fermina da aynı şeyi yaptı, ama saten eldivenli eliniçekmeyeçalışırken,DoktorUrbinoonunortaparmağınısıktı."Yanıtınızıbekliyorum,"dedi.Ferminaozamanelinihızlageriçekti;boşeldivenDoktor'unelindeasılıkaldı,amaonualmakiçin beklemedi. Yemek yemeden yattı. Hildebranda hiçbir şey olmamış gibi Gala Placidia'ylamutfaktayemeğiniyediktensonra,yatakodasınagirdi;herzamankidoğalsevimliliğiyleöğledensonraki olaylar üstüne yorumlar yaptı.DoktorUrbino'ya, onun inceliğine, sevimliliğine duyduğuilgiyi saklamadı; Fermina Daza hiç yorum yapmadı, ama öfkesi geri geldi. Bir an geldi,Hildebranda itiraf etti: Doktor Juvenal Urbino gözlerini bantladığı zaman, pembe dudaklarıarasından kusursuz dişlerinin parıltısını görmüş, onu öpücüklere boğmak için dayanılmaz biristek duymuştu. FerminaDaza duvara döndü, onu incitmek için değil, tersine, bütün yüreğiylegülümseyerekkonuşmayasonverdi."Neorospusunsen!"dedi.Uykusundasıçrayarakgeçirdigeceyi,her yerdeDoktorUrbino'yugörüyordu:gülerken, şarkısöylerken, gözleri bantlı, dişleri kükürt sarısı parıltılar saçarak, Yoksullar Mezarlığı'na dektırmananbaşkabirarabanın içinde,belirlikurallarıolmayanbirdilleonunlaalayederken.Gündoğmadançokönceuyandı;bitkin,gözlerikapalı,önündekiuzunyıllarıdüşünerekuyanıkyattıyatağında. Sonra, Hildebranda banyodayken, çarçabuk bir mektup yazdı, çarçabuk katladı,çarçabuk zarfa koydu, Hildebranda banyodan çıkmadan, Gala Placidia'yla Doktor Juvenal

Page 81: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Urbino'ya gönderdi. Her zamanki mektuplarından biriydi, ne bir sözcük eksik, ne bir sözcükfazla;evet,Doktor,diyordumektupta,babamlakonuşabilirsiniz.FlorentinoAriza,FerminaDaza'nınAvrupa'daokumuş,oyaşta rastlanmayanbirüneerişmiş,parlak,varlıklıbirdoktorlaevlenmeküzereolduğunuöğreninceuğradığıçöküntüdenhiçbirgüççekipçıkaramadıonu.TránsitoAriza,onunhiçkonuşmadığının,yemedeniçmedenkesildiğinin,gecelerigözüneuykugirmediğinin,durmadanağladığının farkınavarınca,onuavutmak içinbirsevgilininoyunlarınabaşvurarakelindengelendenfazlasınıyaptı;birhaftasonrayenidenyemekyemesini sağladı. Sonra, üç kardeşten tek sağ olanı, Don XII. Leon Loayza ile konuştu,nedenini açıklamaksızın, taşımacılık şirketinde yeğenine ne olursa olsun bir iş vermesini ricaetti:yeterki,nepostanın,netelgrafınolduğu,nedeonabubatasıcakenttensözedecekbirinigörebileceği,LaMagdalenaOrmanı'nda,yitikbir limandaolsundubu iş.Amca,piçinvarlığınabile katlanamayan kardeşinin dul karısına saygısından, Florentino Ariza'ya kendi şirketinde işvermedi,amaCalledelasVentanas'ındüzeyindenhemenhemenüçbinmetreyükseklikte,yirmigünlükyolda,düşselbirkentte,VilladeLeyva'dabirtelgrafçılıkişisağladıona.Florentino Ariza, bu sağaltım yolculuğunun hiçbir zaman tam anlamıyla bilincine varmadı. Odönemde olan her şey gibi, onu da, bahtsızlığının prizmasından çarpıtılmış olarakanımsayacaktı yaşamı boyunca. Atama telgrafını alınca, üstünde bile durmadı, ama LotarioThugut, Almanlara özgü mantık yürütmelerle onu kamu yönetiminde parlak bir geleceğinbeklediğineinandırdı."Telgrafçılık,geleceğiolanbirmeslek,"dedi.Tavşanderisiyleastarlanmışbir çift eldiven, bir kalpak, Bavyera’nın buz gibi kışlarında giymiş olduğu kürk yakalı bir paltoarmağanettiona.AmcasıXII.Leonda,yünlükumaştan iki takımgiysiyle,ağabeyindenkalmasu geçirmez botlar armağan etti; ilk gemide bir kamara bileti aldı. Tránsito Ariza, giysileri,babasından daha ufak tefek, Alman'dan çok daha kısa boylu olan oğlunun ölçülerine göredüzeltti;obuzgibiyerinserthavasındahiçbirşeyieksikolmasındiye,yünçoraplar,uzundonlaraldı. Florentino Ariza onca acı çekmekten taşlaşmış, yolculuk hazırlıklarına, cenaze töreninehazırlananbirölüyebakargibibakıyordu.Gizli acısınıbir tekannesineaçmasına izinverenodemir gibi kapalılığından ötürü, gideceğini kimseye söylemedi, ama yolculuğunun öngününde,bilinçli olarak, az kalsın canınamal olacak sonbir çılgınlık yaptı.Gece yarısı, pazar giysisinigiyipFerminaDaza’nınbalkonununaltında,onuniçinbestelediği,yalnızcaikisininbildiği,üçyıldırgizli sevdalarının simgesi haline gelenaşk valsini çaldı.Sözcüklerimırıldanarak, gözyaşlarıylaıslanmış kemanını öyle yoğun bir esinle çaldı ki, daha ilk notalarda, sokağın tüm köpekleri,ardındankentintümköpeklerihavlamayabaşladılar,amasonramüziğinbüyüsüyleyavaşyavaşdinginleştiler; vals doğaüstü bir sessizlik içinde sona erdi. Balkon kapısı açılmadı, sokaktakimse görünmedi, hemen hemen her zaman elinde gaz lambası, serenatların kırıntılarındanyararlanmayakoşangecebekçisibile.FlorentinoAriza'yıbircinkovmaduasıgibirahatlattıbudavranış, çünkü kemanını kutusuna koyup da, arkasına bakmadan ölü sokaklar boyuncauzaklaşırken, artık ertesi sabah yola çıkacakmış gibi değil, bir daha kesinlikle dönmemekararıylayıllaröncegitmişgibiduyumsuyordukendini.KarayipIrmakŞirketi'ninbirbirinineşiüçgemisindenbiriolangemi,kurucusununanısınasaygıolarak,PioQuintoLoayzaadıyla yeniden vaftiz edilmişti.Geniş, düzbir demir gövdeüstündeyükselen iki katlı yüzen bir ahşap evi andırıyordu gemi; teknenin suya batan kısmının beşkademi geçmemesi, ırmağın değişken derinliklerinde daha iyi seyretmesini sağlıyordu. Dahaeski gemiler, yüzyıl ortasında, Ohio ve Mississippi üstünde seyreden gemilerin masalsımodelinegöreCincinnati'deyapılmışlardı;her ikiyanlarındaahşapbirkazanlaçalışanbirçark

Page 82: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

vardı.KarayipIrmakŞirketi'ningemilerininde, tıpkıonlarınkigibi,buharmakineleri,mutfakları,tayfaların hamaklarını değişik yüksekliklerde çaprazlama astıkları kocaman kümes hayvanlarıbölmeleri, alt güvertede, hemen hemen su düzeyindeydi. Üst katta, kaptan köşkü, kaptan veyardımcılarının kamaraları, önemli yolcuların en az bir kez akşam yemeğine ve iskambiloynamaya çağrıldıkları bir oyun ve yemek salonu vardı. Orta katta, genel yemek salonunaaçılan bir koridorun iki yanına sıralanmış altı birinci mevki kamarası, pruvada ise, ırmakdüzeyinde, oymalı tahtadan korkulukları, güverte yolcularının geceleri hamaklarını astıklarıdemirdirekleriolanaçıkbirsalonvardı.Dahaeskigemilergibiyandançarklıdeğildibugemiler;kıç tarafta,yolcugüvertesindekiboğucukamaralarınaltındayataypaletlikocamanbirçarklarıvardı.FlorentinoAriza, temmuzayınınbirpazarsabahısaatyedidebindigemiye; ilkkezgemiyolculuğunaçıkanlarınneredeyseiçgüdüselolarakyaptıklarıgibi,binerbinmezgemiyikeşfetmesıkıntısınakatlanmadı.Ancak,akşamkaranlığındagemiCalamarKöyü'nünönündengeçerken,kıç tarafa, çişini etmeye gittiğinde, tuvaletin lombozundan, ayaklarının altında köpüklerin vekızgınbuharlarınyanardağgümbürtüsüyledönenkocamanpaletlidevtekerleğigördüğüzaman,yaşamınınyenigerçeğininbilincinevardı.Daha önce hiç yolculuğa çıkmamıştı, içinde kalın giysilerin, aylık fasiküller halinde alıpkendisinin kartonla ciltlediği resimli romanlar, ezbere bildiği, okuna okuna neredeyse un ufakolmuş şiir kitaplarının bulunduğu teneke bavulu vardı. Mutsuzluğuyla özdeşleştirdiği kemanınıbırakmıştı, ama petote'sini zorla aldırmıştı ona annesi; uyumak için, çok yaygın, pratik birdonanımdı bu: bir yastık, bir çarşaf, kurşun-kalay alaşımı bir leğen, sivrisineklere karşı incedeliklibirörtü;bunlarıntümübirhasırasarılıpgerektiğindehamakasmakiçinkullanılabilecekikiiple bağlanmıştı. Florentino Ariza, kamaralarda yatak olduğundan, gereksiz olacağınıdüşündüğü için onu yanına almak istememişti, ama daha ilk akşam, sağduyusundan ötürüannesine bir kez daha gönül borcu duydu.Gerçekten de, o sabah Avrupa'dan gemiyle geleneyaletvalisininşahseneşlikettiği resmîgiyimlibiryolcusondakikadagemiyebinmişti.Karısı,kızı,üniformalıuşağı, iskeledengüçlüklesığankenarlarıyaldızlıaltıbavuluylahiçbeklemedenyolculuğunu sürdürmek istiyordu. Kaptan, Curazaolu dev gibi bir adam, son dakikada gelenyolculara yer bulmak için yerlilerin yurtseverlik duygularını uyandırmayı başardı. FlorentinoAriza'ya, İspanyolcayla piamento

11 karışımı bir dille, yolcunun cumhuriyetin başkentine giden

İngiltere'nin yeni olağanüstü elçisi olduğunu açıkladı; İngiltere krallığının İspanyolegemenliğindenkurtularakbağımsızlığımızakavuşmamıziçinbizeönemliyardımlardabulunmuşolduğunu,bunedenle,böylesinesoylubiraileninülkemizdekendinikendiülkesindeolduğundandaha rahat hissetmesi için ne denli özveride bulunsak az olacağını anımsattı ona. FlorentinoAriza,doğalolarak,kamarasınıverdi.Önce buna pişman olmadı, çünkü yılın o mevsiminde ırmağın suyu boldu; gemi ilk iki gecehiçbir engelle karşılaşmaksızın yol aldı. Akşam yemeğinden sonra saat beşte, mürettebatyolcularadipleriçadırbezindenaçılırkapanıryataklardağıttı;herkeskendisininkinineredeyerbulabilirseoradaaçıyor,petate'sindekiçarşafınıseriyor,üstünedecibinliğikuruyordu.Hamağıolanlar salonaasıyorlar, olmayanlarsa yemek salonundamasaların üstünde, yolculukboyuncaancakikikezdeğiştirilenmasaörtülerinesarınarakuyuyorlardı.FlorentinoAriza,ırmaktanesenserin rüzgârda Fermina Daza'nın sesini duyduğunu sanarak, yalnızlığını onun anılarıylabesleyerek,karanlıktakocamanbirhayvanınadımlarıylailerleyengemininsoluğundaonunşarkısöylediğiniişiterekuyanıkgeçirdigeceninbüyükbirbölümünü;ufuktagününilkpembesaçaklarıbelirip ıssız kırlarla köpüklü suların üstünde ansızın yeni bir gün doğuncaya dek. O zaman

Page 83: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

yolculukona,annesininbilgeliğinin sonbir kanıtı gibi göründü;unutuşakatlanacakyeterli gücübuldukendinde.Suların elverişli olduğu üç günün ardından, mevsimsiz kum yığınaklarıyla yanıltıcı burgaçlararasından geminin yol alması güçleşti. Irmak gitgide bulanıyor, gemi kazanları için istiflenmişodunların yanında ara ara tek bir saz kulübeye rastlanan, dev ağaçlardan oluşan arapsaçınadönmüş bir ormanın arasında gittikçe daralıyordu. Papağanların şamatasıyla görünmezmaymunların yaygarası, günortasının sıcağınıartırıyormuşgibiydi.Amageceleri uyumak içingemiyi palamarla bağlamak gerekiyordu; işte o zaman soluk almak bile dayanılmaz oluyordu.Sıcağa,sivrisineklere,kurusundiyeküpeşteyeserilmiştuzlanmışetlerinpiskokusuekleniyordu.Yolcularınçoğu,baştaAvrupalılar,kamaralarınkokuşmuşluğunubırakıpgeceyi,durmadanakanterlerinisildiklerihavluylahertürdenhayvanlarıkovalayarak,güvertedeyürüyerekgeçiriyorlardı;güneşdoğarken,bitkin,sivrisinekısırıklarındanheryanlarışişmişoluyordu.Üstelik o yıl Liberallerle Muhafazakârlar arasında aralıksız süren iç savaşta yeni bir olaypatlak vermiş, kaptan geminin iç düzeni ve yolcuların güvenliği için çok ciddi önlemler almıştı.Yanlışlıkları, kışkırtmaları önlemek için, o günlerde yolcuların en sevdikleri eğlenceyi,kumsallarda güneşlenen timsahlara ateş etmeyi yasakladı. Da ha sonra, bazı yolcular birtartışmasırasındaikidüşmantakımaayrılınca,herkesinsilahınaelkoydu;yolculuğunsonundageri vermeyesözvererek.Yolaçıkışlarınınertesigünü,avcı kılığında,bir karabinavekaplanavlamak için bir çifteyle ortaya çıkan İngiliz elçisinin bile gözünün yaşına bakmadı. TeneriffeLimanı'nı geçtikten sonra, sarı salgın hastalık bayrağı çekmiş bir gemiyle karşılaşınca,kısıtlamalar daha da sertleşti. Kaptan bu korkutucu uyarı işareti hakkında hiçbir bilgi eldeedemedi; çünkü gemi, sinyallerine yanıt vermedi. Ama aynı gün, Jamaica'ya canlı hayvantaşıyanbirbaşkagemiye rastladılar.Bugemionlara,salgınbayrağı taşıyangemidekolerayayakalanmışikihastaolduğunu,salgının,ırmağınhenüzgeçmediklerikesiminikasıpkavurduğunubildirdi. O zaman kaptan, yolcuların yalnızca bundan sonraki limanlarda değil, geminin odunalmak için yanaştığı ıssız yerlerde bile karaya çıkmalarını yasakladı. Böylece, varış limanınadek altı gün süren yolculuğun geri kalan kısmında, yolcular, mahkûmlar gibi davranmaalışkanlığınıedindiler.Bunlararasında,neredençıktığınıkimseninbilmediği,eldeneledolaşan,Hollanda'dabasılmışaçık-saçıkkartpostallarabakmakgibitehlikelibiralışkanlıkdavardı;oysaherdeneyimliırmakyolcusu,bunlarınkaptanındilleredestankoleksiyonundanyalnızcabirörnekolduğunubilirdi.Amahiçbir yerevarmayanbueğlencedesonundacansıkıntısınıartırmaktanbaşkabirşeyeyaramadı.Florentino Ariza, yolculuğun güçlüklerine, annesini üzüntüye boğan, arkadaşlarını çiledençıkaranosabırtaşısabrıylakatlandı.Hiçkimseylekonuşmadı.Günlersessizceakıpgidiyordu.Küpeşteninönündeoturmuş,hiç kıpırdamadan, kumsaldagüneşlenen, kelebekyakalamak içinçeneleri bir karış açık timsahları seyrederek, bataklıklardan birden ürküp havalanan balıkçılsürülerine,kocamananaçmemeleriyleyavrularınıemziren,kadınsıiniltileriyleyolcularışaşırtandenizayılarına bakarak kolayca geçiyordu günler. Bir gün de, üstüne akbabaların üşüştükleri,şişmiş, yeşillenmiş üç cesedin yüzdüğünü gördü. Önce, biri başsız iki erkek cesedi geçti,ardından denizanasını andıran saçları geminin dümen suyunda dalgalanan küçük bir kızıncesedi. Koleramı, yoksa savaş kurbanları mı olduklarını hiçbir zaman bilemedi; çünkü hiçbirzaman bilinemezdi bu; ama iç bulandırıcı pis kokuları, belleğinde Fermina Daza'nın anısınakarıştı.Hepböyleydi:Herolayıniyiyadakötüonunlabirbağlantısıvardı.Geceleyin,gemipalamarla

Page 84: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bağlandığında,yolcularınçoğugüvertedearalıksız,biraşağıbiryukarıgezinirken,ışığısabahadekyanantekyerolanyemeksalonunda,gazlambasınınaltında,resimliromanlarıneredeyseezbere okuyor, birçok kez okunmuş dramlar, düşsel kişilerin yerine gerçek yaşamda tanıdığıkişilerikoyunca,başlangıçtakibüyüyüyenidenkazanıyorlardı;olanaksızaşk rollerinikendisiyleFerminaDaza'yaayırıyordu.Kimigecelerde,onakaygılıaşkmektuplarıyazıyor,sonraonlarıyırtıp yırtıp durmadan ona doğru koşan sulara saçıyordu. Böylece en güç saatler geçipgidiyordu;kimizamançekingenbirprensinyadaaşkyüzündenyollaradüşmüşbirşövalyenin,kimi zaman da unutulmuş bir âşığın derisi yüzülmüş bedenine, kendi bedenine bürünüyor,sabahın ilk rüzgârlarıyla kalkıp küpeştenin yanındaki koltukların birinde, oturduğu yerdeuyuklamayagidiyordu.Bir gece her zamankinden daha erken okumayı yarıda kesip dalgın dalgın tuvalete yöneldi;bomboşyemeksalonundangeçerken,yırtıcıbirelgömleğininkolundanyakalayıpbirkamaranıniçine çekti onu. Alacakaranlıkta, kesik kesik soluk alan çıplak bir kadının sıcak bir terlesırılsıklam, yaşı belirsiz bedenini ancak duyumsadı. Kadın onu yatağa devirdi, kayışınıntokasını açtı, pantolonunun düğmelerini çözdü, sonra bacaklarını ayırıp ata biner gibi üstünebindi;onursuzca,erdenliğindenyoksunbıraktıonu. İkisibirliktecançekişerek,bataklıkkerevitikokan dipsiz bir kuyunun boşluğuna yuvarlandılar. Kadın, soluk soluğa, bir an üstüne uzanmışkaldı,sonrakaranlığıniçindeyokoldu."Şimdigidinveherşeyiunutun,"dedi."Hiçbirşeyolmadı."Saldırıöyleçabukveyengiliolmuştuki,cansıkıntısınınyolaçtığıanibirdelilikgibideğil,eninceayrıntılarınavarıncayadekuzunuzun tasarlanmışbirplanınsonucugibianlaşılabilirdi.Bugururokşayıcıgerçeklik,inanamadığı,kendikendineitirafbileetmekistemediğibirşeyi,tenselbir tutkunun, Fermina Daza’nın düşsel aşkının yerini alabileceğini, zevkin doruğunda birdenesinlenmişçesineanlayanFlorentinoAriza’nınkaygısınıartırdı.Böylece,FlorentinoAriza, kendisinesaldıranbuustakadının kimolduğunuaraştırmayakoyuldu;onunpanter içgüdüsünde derdine derman bulabilirdi belki de. Ama başaramadı. Tersine,araştırmasınınedenliderinleştirdiyse,gerçeğinodenliuzağındabuldukendini.Saldırı en son kamarada olmuştu, ama bu kamara, bir ara kapıyla sondan bir öncekikamarayaaçılıyordu;öyleki,ikioda,dörtkişilikbiraileninyatakodasınadönüşüyordu.Buradaiki genç kadınla, onlardan oldukça yaşlı ama çok güzel yüzlü bir üçüncü kadın, bir de birkaçaylık bir bebek kalıyorlardı. Gemiye Barranco de Loba'dan binmişlerdi; ırmağın akışınındüzensizliği yüzünden buharlı gemilerin uğramaz oldukları Mompox kentinden gelen yük veyolcularıaldıklarılimandan.SaltuyuyanbebeğibüyükbirkuşkafesindetaşıdıklarıiçindikkatiniçekmişlerdiFlorentinoAriza’nın.Transatlantiklerdeki gibi modaya uygun giyinmişlerdi; yastıklı ipek eteklikler, dantel yakalar,muslinden yapılma çiçeklerle süslenmiş şapkalar; kadınların daha genç olanları, günde birkaçkeztepedentırnağakılıkdeğiştiriyorlardı,öylekiötekiyolcularsıcaktanboğulurkenonlarbahargibitaptazegörünüyorlardı.Üçüdeşemsiyeleriyletüyyelpazeleriniustalıklakullanıyorlardı;amabunuodöneminMompoxlukadınlarıgibiçözülmesigüçartanlamlarlayapıyorlardı.Aynıailedenoldukları kuşku götürmemekle birlikte, Florentino Ariza aralarındaki ilişkiyi saptayamamıştı.Önce,dahayaşlıolanınötekilerinanneleriolduğunudüşündü,amasonraanneleriolacakyaştaolmadığınınfarkınavardı;üstelik,ötekilerinkatılmadıklarıyarıyasgiysilerigiyiyordu.İçlerindenbirinin, ötekiler bitişik kuşetlerde uyurken, yaptığı şeyi nasıl yapabildiğini anlayamıyordu; tek

Page 85: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

akla yakın varsayım, kamarada yalnız kaldığı bir andanyararlanması yada kimbilir belki deböyle bir ânı kendisinin yaratmış olmasıydı. Bazen ikisinin geç saatlere dek hava almak içingüverteyeçıktıklarısıradaüçüncüsününbebeğebakmakiçinkamaradakaldığınısaptadı;amaçoksıcakbirgece,üstü tülleörtülü,sorgunağacındanyapılmakuşkafesindeuyuyanbebeklebirlikteüçüdegüverteyeçıktılar.Arapsaçıgibidolaşıkbelirtilerekarşın,FlorentinoArizaüçününenyaşlılarınınsaldırınınöznesiolmasıolasılığınıhemenbiryanabıraktı,sonraiçlerindeengenç,engözüpekolanıdabıraktıbir yana.Geçerli nedenlerden değil, sadece üç kadını kaygıyla gözetlemesi, anlık sevgilisininkafesteki bebeğin annesi olması için yüreğinin derinliklerinde duyduğu isteği doğruladığı içinyaptı bunu. Bu varsayım onu öylesine kışkırttı ki, bu genç annenin yalnızca çocuğu içinyaşadığınınaçıkçaortadaoluşunahiçaldırmadan,FerminaDaza'danbiledahaçokdüşünmeyebaşladı onu. Yirmi beş yaşında var yoktu; ince, uzun, sarışındı, ona daha da uzak bir havaveren Portekizli gözkapakları vardı; oğluna gösterdiği sevecenliğin kırıntıları bile kim olursaolsun bir erkeğe yeterdi. Ötekiler dama oynarken, o sabah kahvaltısından yatıncaya deksalonda çocuğuyla ilgileniyordu; onu uyutmayı başarınca, sorgun ağacından kafesi güverteninenserinyerine, tavanaasıyordu.Uyurkende ilgisinieksiketmiyordu;alçaksesleaşkşarkılarısöyleyerek kafesi sallıyor, düşünceleri yolculuğun sıkıntıları üstünde uçuşuyordu. FlorentinoArizaonunergeç, tekbirel-koldevinimiyledeolsa,kendinielevereceğiumudunasarılıyordu.Okuyormuş gibi yaptığı kitabının üstünden hiç çekinmeden bakarak, keten bluzunun üstünetaktığı pandantifinin ritminden, soluk alışındaki en küçük değişiklikleri bile gözlüyor, yemeksalonunda onun karşısına gelecek biçimde oturmak için yer değiştirecek denli hesaplı birdensizliğevardırıyordu işi.Amagizinipaylaşankişiningerçekteoolduğuna ilişkinenküçükbirbelirti bile yakalamayı başaramadı. Ondan kalan tek şey -arkadaşlarından genç olanı böyleseslenmiştionaçünkü-adıydıyalnızca:Rosalba.Yolculuğun sekizinci günü gemi, mermer çeperli dar bir boğazdan güçlükle geçerek, PuertoNare'yeyanaştı.Yolculuklarını son iç savaştan en çok zarar gören eyaletlerden biri olan Antioquia'ya deksürdürecekolanyolcularınburadainmelerigerekiyordu.Liman,palmiyelerdenyapılmışbeş-altıkulübeyle, çinko damlı ahşap bir dükkândan oluşuyor, yalınayak, iyi silahlanmamış birkaçdevriyeaskeri tarafındankorunuyordu;asileringemileriyağmalamak içinbirplanhazırladıklarıhaber alınmıştı çünkü. Evlerin ardında, uçurumun kıyısına oyulmuş at nalı biçiminde çıkıntılıyabanıl dağlar yükseliyordu göğe. Gemide kimse rahat uyumadı; ama gece saldırıgerçekleşmedi.Günağarırkenliman,CordilleraCentralsıradağlarındakiorkideormanlarınadekaltıgünsürentırmanışahazırbekleyendizidizikatırlararasındahurmakozalağındanyapılmışuğurluklarveaşkiksirlerisatanKızılderililerlebirpazaryerinedönüşmüştü.Florentino Ariza, geminin zencilerin sırtında yük boşaltılmasını seyrederek eğlenmişti; Çinporselenleriyle dolu sepetlerin, Envigadolu evde kalmış kızlar için kuyruklu piyanoların indiğinigörmüştü; gemiden inen yolcular arasında Rosalbaların da bulunduğunu çok geç fark etti.Amazon çizmeleri, ekvator renklerinde şemsiyeleriyle katırlara yan binmişlerdi çoktan, onlarıgördüğünde;ozamangünlerdircesaretedemediğiadımıattı:Rosalba'yaeliylebirvedaişaretiyaptı; üç kadın onu öyle bir içli-dışlılıkla yanıtladılar ki, gecikmiş gözü pekliğinden ötürü içiburkuldu. Ardlarında bavulları, şapka kutuları ve çocuk kafesiyle yüklü katırlar, dükkânınarkasına kıvrıldıklarını, az sonra da, bir dizi işçi karıncalar gibi uçurumun kıyısındantırmandıklarınıgördü;yaşamındanbütünbütünçıkıpgitmişlerdi.Ozamandünyadayapayalnız

Page 86: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

hissettikendini;songünlerdepusudabekleyenFerminaDaza'nınanısıöldürücübirdarbeindirdiona.Ocumartesionungösterişlibirdüğünleevleneceğinibiliyordu;onuençokseven,herzamandasevecekolanvarlığınonunuğrunaölmehakkıbileyoktu.Oânadeğingözyaşlarınaboğulmuşolankıskançlıkruhunaegemenoldu.FerminaDaza'nın,salt toplumdabirsüsolarakkocadiyeistediği bir adama, tam sevgi ve bağlılık andı içeceği sırada Tanrısal adaletin yıldırımıylaçarpılması için Tanrı'ya yakarıyor, kendisinin olmazsa hiç kimsenin olmayacak olan gelinin,ölümün çiyiyle ağarmış portakal çiçekleri, büyük sunağın önünde gömülü on dört piskoposunölümcül mermer yontularının üstüne yayılan köpük köpük tüller arasında, boylu boyuncakatedralin döşemeleri üstüne uzanmış görüntüsüyle kendinden geçiyordu.Amaöcünü aldıktansonra, kendi kötülüğünden pişmanlık duydu; o zaman Fermina Daza'nın tertemiz soluğuyla,yabancıamacanlı,ayağakalktığınıgördü;onsuzbirdünyadüşünmesiolanaksızdıçünkü.Artıkuyuyamıyordu,araarabirşeyleratıştırmakiçinsofrayaoturuyordu,amabu,FerminaDaza'nınsofrada olduğunu düşlediğinden, ya da tam tersine, uğrunda aç kalarak onu onurlandırmakistemediğindendi. Bazen, Fermina Daza'nın, düğün şenliğinin esrikliği içinde, hatta halayınınateşligecelerinde,biran,hiçolmazsabiran,amamutlakabiranacıçekeceğini,alayaalınmış,aşağılanmış, horlanmış sevgilisinin hayalinin zihninde canlanacağını, mutluluğuna gölgedüşüreceğinidüşünerekavutuyordukendini.Yolculuğun sona ereceğiCaracoli Limanı'na varmadan bir gece önce, kaptan,mürettebattanoluşan bir üflemeli çalgılar orkestrası, kaptan köşkünden atılan renk renk havai fişeklerlegeleneksel veda balosunu verdi. Büyük Britanya elçisi, Odysseus'vari, eşsiz bir stoiklikle,çiftesiyle öldürmesine izin verilmemiş olan hayvanları fotoğraf makinesiyle avlayarak göğüsgermişti yaşama; yemek salonunda resmî giysileriyle görülmediği hiçbir gece olmamıştı. Amabalo gecesiMacTavish klanının Skoç kostümüyle ortaya çıkıp gayda çaldı, isteyenlere ulusaldanslarını öğretti; tanyeri ağarmadan neredeyse sürükleyerek kamarasına taşımak zorundakaldılaronu.FlorentinoAriza,acıdanbitkin,şenlikuğultusununbileulaşmadığı,ıssızgüverteninuzak bir köşesine çekilmiş, soğuktan kemiklerinin sızlamasına karşı koymak için LotarioThugut'unpaltosunasarınmıştı.Ölümehükümgiymişbirmahkûmun idamsabah-uyanışıgibi,sabahın beşinde uyanmış, bütün bir pazar, Fermina Daza’nın düğününü an an tasarlamaktanbaşka bir şey yapmamıştı. Çok sonra, evine döndüğünde, saatlerde yanıldığının, her şeyintasarladığından farklı olduğunun bilincine vardı, ama gene de imgelemiyle alay etmesağduyusunugösterdi.Ama, her şeye karşın, yeni evlilerin, kendilerini ilk gecenin nazlarınabırakmak için gizlice birkapıdansüzüldükleriânıngeldiğinidüşündüğüzamanyenibirateşnöbetiyledoruğaulaşanacılıbirpazaroldu,opazar.Onunateştentitrediğinigörenbirikaptanahaberverdi;oda,birkoleravakası olmasından korkarak gemi doktoruyla birlikte eğlenceyi bırakıp geldi; doktor, bolcabromür vererek, ne olur ne olmaz diye karantina kamarasına yolladı onu. Ama ertesi gün,Caracoli'nin sarp kayalıkları ufukta belirdiğinde, ateşi düşmüş, neşesi yerine gelmişti;yatıştırıcıların durgunluğu içinde, telgrafçılığın parlak geleceğinin canını cehenneme yollayıpaynı gemiyle eski sokağına, Calle de Las Ventanas'a dönmeye kesin olarak karar vermiştiçünkü.KraliçeVictoria'nınelçisinebıraktığıkamarayakarşılık,geridönüşünüsağlamasıgüçolmadı.Kaptanda,telgrafıngeleceğinbilimiolduğusavınıönesürerekonucaydırmayaçalıştı.Öyleki,dedi,dahaşimdidengemilerdekurulacakbirsistemüstündeçalışılıyordu.Amao,önesürülen

Page 87: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

tümkanıtlarakarşıdirendi;sonundakaptangerigötürdüonu;onabirkamaraborçluolduğundandeğil,KarayipIrmakŞirketiilesağlambağlarıolduğunubildiğinden.Dönüş yolculuğu altı günden az sürdü; Florentino Ariza tan sökerken Mercedes lagunasınagirdiklerinde, balıkçı kayıklarının ışıklarının geminin dümen suyunda dalgalandığını görünceevine döndüğünü duyumsadı. Eski İspanyol kanalı taranıp yeniden hizmete açılmadan önce,körfezden dokuz mil uzaklıkta, ırmak gemilerinin bağlama limanı olan Yitik Çocuk Koyu'nayanaştıklarındagünağarmamıştıdaha.Yolcuların,saataltıyadek,kendilerinikıyıyaçıkaracakşalopalarıbeklemelerigerekiyordu.AmaFlorentinoArizaöyleheyecanlıydıki,çokdahaerkenbinmişti posta kayığına; memurlar kendilerinden biri sayıyorlardı onu. Gemiden ayrılmadan,simgesel bir davranışta bulunma dürtüsünü yenemedi: Petaie'sini suya atıp görünmezbalıkçıların meşaleleri arasından lagunadan çıkıp açık denizde gözden silininceye dekbakışlarıyla izledi onu. Ömrünün geri kalan yıllarında ona artık hiç gereksinim duymayacaktı.ÇünküFerminaDaza'nınkentindenbirdahahiçayrılmayacaktı.Sabahın erinde koy uykudaydı. Havada asılı kalmış sise karşın Florentino Ariza katedralingünün ilk ışıklarıyla altın gibi parlayan çanını gördü, teraslardaki güvercinlikleri gördü; onlaragöre yönünü belirleyerek, Casalduero Markisi'nin sarayının balkonunun yerini saptadı; orada,mutsuzluğunun nedeni olan kadının, doygun kocasının omzuna yaslanmış uyumakta olduğunudüşündü.Budüşünceyüreğiniparçaladı, amaonuuzaklaştırmak içinhiçbir şeyyapmadı, tamtersine:Acısından tat aldı.Posta kayığı, pazaryerinin binbir çeşit kokularınındeniz dibinin piskokusuylakarışaraktekbiriğrençkokuyadönüştüğürıhtımdademirlemişyelkenlilerlabirentininarasındankendineyolaçarkengüneşortalığıısıtmayabaşlıyordu.Riohachagemisiyenigirmiştilimana; liman işçileri, bellerine dek suyun içinde, yolcuları, gemiden alıp kıyıya taşıyorlardı.PostakayığındankıyıyailkatlayanFlorentinoArizaoldu;oandanbaşlayarakda,artıkkörfezinpiskokusunudeğil,FerminaDaza'nınözelkokusunuduydukentiniçinde.Herşeyeonunkokususinmişti.Telgrafhaneyedönmedi.Tekuğraşı,annesininonasatınaldığı,hamağauzanıpezberleyinceyedek, bir kez, da ha okuduğu aşk romanlarıyla Halk Kitaplığı kitapları gibi görünüyordu hâlâ.Kemanınınneredeolduğunusormadıbile.Yakınarkadaşlarıylabağlarınıyenidenkurdu;araarabilardo oynuyorlar ya da Katedral Meydanı'nın kemerleri altındaki açık hava kahvelerindegevezelik ediyorlardı, ama cumartesi balolarına bir daha gitmedi: Fermina'sız düşünemiyorduonları.Daha yarım kalan yolculuğundan döndüğü sabah, Fermina Daza’nın balayını Avrupa'dageçirmekte olduğunu öğrenmiş, allak bullak yüreği, onun orada bütün bütün değilse de, enazındanyıllarcakalacağısonucunavarmıştı.Buinanç,ilkkezonuunutacağıumudunuesinlediFlorentinoAriza'ya.AnısıgittikçecanlanarakbütünötekianılarıbastıranRosalba'yıdüşünüyordu.Yaşamıboyuncahiçkesmeyeceği,uçlarıpomatlayapıştırılmışbıyıklarınıuzatmayabaşladığı,varoluşbiçiminideğiştirdiği,aşkınınyerinebaşkabiraşkkoymadüşüncesininonuöncedenkestirilemeyenyollarasürüklediğidönemdibudönem. Fermina Daza’nın kokusu yavaş yavaş seyrekleşti, yoğunluğu azaldı, sonunda yalnızbeyazgardenyalardakaldı.Yaşamınınasılsürdüreceğinibilmeksizinakıntıyakapılmışgiderken,savaşsırasındabirgece,Nazaret'inanlışanlıdulu,asiGeneralRicardoGatanObeso'nunkuşatmasısırasındaevibirtopateşiyleyıkıldığından,korku içindeonlarınevinesığındı.TránsitoAriza fırsatıganimetbilerek,

Page 88: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

dulu,kendininkindeyerolmadığıbahanesiyle,amagerçekteyaşamınızehiredenaşktanonubirbaşkaaşkınkurtaracağıumuduyla,oğlununyatakodasınagönderdi.Florentino Ariza, geminin kamarasında Rosalba tarafından erdenliği bozulduğundan berisevişmemişti;buyüzden,böyleolağanüstübirgecede,dulun,yatağındayatmasıdoğalgöründüona.Amaonunyerine,Nazaret'indulkarısıvermiştikararı.FlorentinoAriza’nınneyapacağınıbilmeksizin uzandığı yatağın kıyısınaoturdu, üçayönce yitirdiği kocası için duyduğuonulmazacıyı anlatmaya başladı; bir yandan da dulluk tüllerini çıkarıp havaya savuruyordu; sonundaüstünde hiçbir şey kalmadı, nikâh halkası bile. Yapma incilerle işlenmiş tafta bluzunu çıkarıpodanınbirköşesindekikoltuğunüstünefırlattı,korsesini,omzununüstünden,yatağınöteyanınasavurdu,bileklerinedek inenetekliğiyle fırfırlı içetekliğini, jartiyerininsatenkemerini, ipekyasçoraplarınıbirçırpıdaçıkardı,hepsiniyerleresaçtı;öylekioda,yasınınsonkalıntılarındanbirhalıyla kaplandı.Bunları büyükbir neşeyle, öyleölçülüduraklarla yapıyorduki, herdevinimioanda asi birliklerin kenti temellerinden sarsan top atışlarıyla kutlanıyormuş gibiydi. FlorentinoAriza onun sutyeninin kancasını açmasına yardım etmeye çalışmıştı, ama o usta bir elbecerisiylekendisindenöncedavrandı,beşyıllıksadıkevlilikyaşamında,sevişmeninbaşındansonuna dek tümaşamalarında kimsenin yardımı olmaksızın kendi kendine yetmeyi öğrenmiştiçünkü. Sonunda, bir yüzücünün hızlı devinimiyle bacaklarından kaydırarak dantel donunuçıkardı,çırılçıplakkaldı.Yirmi sekiz yaşındaydı, üç doğum yapmıştı, ama çıplaklığı el değmemiş bir kızın başdöndürücülüğünükoruyorduhâlâ.FlorentinoAriza,onubaştançıkmışsanmasındiyekocasınahiçbir zaman yapamadığı gibi, kendi ateşiyle yanarak onu soyan, demir gibi katı yasyoksunluğunu beş yıllık evlilik bağlılığının şaşkınlık ve masumluğuyla bir atılışta doyurmayaçalışanbuyabanılkısrağınsaldırgandürtüleriniyasgiysilerininnasılgizleyebildiğinihiçbirzamananlayamayacaktı. O geceden önce, dahası anasının onu doğurduğu o mutlu andan beri, ölükocasındanbaşkabirerkekleaynıyataktabirlikteolmamıştı.Pişmanlıkgibi tatsızbirduyguyakaptırmadıkendini.Tersine.Damlarınüstündenuğuldayarakgeçentopatışlarıylauyandı,günağarıncayadekkocasınınüstünniteliklerinisaydıdöktü;onsuzölmekten başka bir sadakatsizlikle suçlamadı kocasını; onun hiçbir zaman, şimdi, üç parmakboyundabirdüzineçiviyleçivilenmiş tabutunun içinde, toprakaltında ikimetrederinlikteolduğukadarkendisininolmadığınıbildiğiiçindekurtulmuşhissediyordukendini."Mutluyum,"dedi,"çünküevdeolmadığızamanlaronunneredeolduğunuancakşimdikesinliklebiliyorum."O gece, bir çırpıda, o sevimsiz gri çiçekli bluzlar aşamasından geçmeksizin yas giysileriniçıkardı;yaşamıaşkşarkılarıyla,papağanlar,kelebeklerlesüslübaştançıkarıcıgiysilerledolduyeniden;bedeninikimisterseonavermeyebaşladı.GeneralGaitanObeso'nunbirlikleri,altmışüç günlük bir kuşatmadan sonra bozguna uğratılınca, top ateşleriyle delik deşik olmuş eviniyeniden yaptırdı; fırtınalı havalardaazgındenizinöfkesini açığa vurduğudalgakıranınüstündebir de güzel teras yaptırdı. Burası, hiç şaka etmeksizin söylediği gibi, yalnızca hoşuna gidenerkekleri, ne zaman, gönlü nasıl isterse kabul ettiği aşk yuvasıydı onun; karşılığında hiçkimseden tek kuruş bile istemeksizin; ona iyilik edenlerin erkekler olduğuna inanıyordu çünkü.Çokseyrekbazıdurumlardabirarmağankabulediyordu,odaaltınolmamasıkoşuluyla;öyleustaca davranıyordu ki, hiç kimse uygunsuz davranışlarının açık bir kanıtını gösteremezdi.Yalnızcabir kezskandalıneşiğinegeldi;BaşpiskoposDantedeLuna'nın yanlışlıkla toplanmış

Page 89: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

birtabakzehirlimantaryediğiiçinölmediği,Nazaret'indulkarısınıngünahkârcakışkırtmalarındaısraredecekolursa,onucanınaokumakla tehditettiği içinmantarlarıbilebileyediğisöylentisiyayıldığında.Bunundoğruolupolmadığınıkimsesormadıona,kendisidesözetmedibundan;yaşamında hiçbir şey değişmedi. Gülmekten katıla katıla söylediğine göre, tüm eyaletin enözgürkadınıydıo.Nazaret'in dul karısı, hiçbir zaman, en işi başından aşkın olduğu zamanlarda bile, FlorentinoAriza’nınrandevularınagitmemezliketmedi;üstelikhiçbirzamanseviyormuşyadaseviliyormuşgibiyapmadan;amaherzaman,aşkabenzeyen,amaaşkgibisorunlarıolmayanbirşeybulmakumuduyla. BazenFlorentinoAriza gidiyordu onun evine; o zaman, denize bakan terasta, tuzluköpüklerle ıslanarak ufukta dünyanın doğuşunu seyretmek hoşlarına giderdi. Florentino Ariza,oteldekigözetlemedeliklerindenseyrettiğitümoyunları,LotarioThugut'unâlemyaptığıgeceleruluortaaçıkladığıformüllericanlabaşlaöğretiyorduona.Sevişirlerkenbakmasınaizinvermeye,klasikmisyonerpozisyonuyerine,bisikletyadaızgaradapiliçyahutkanatlarıkoparılmışmelekpozisyonunuuygulamayakışkırtıyorduonu;birseferinde,hamaktadeğişikbirşeykeşfetmeyeçalışırken ipler kopunca ansızın canlarından oluyorlardı. Verimsiz derslerdi bunlar. ÇünküNazaret'in dul karısı atak bir öğrenciydi, ama yönetilmiş sevişmeler konusunda hiç mi hiçyeteneği yoktu. Yatağın dinginliğinin büyüsünü hiç anlamıyordu, esinlendiği bir an bile olmadı;orgazmları yersiz, yüzeyseldi; hüzünlü bir çözülme. Florentino Ariza uzun zaman, onunyaşamındakitekerkekolduğuyanılgısıylayaşadı;bunainanmasıhoşunagidiyordudulkadının,ta ki uykusunda konuşma şanssızlığına uğradığı güne değin. Florentino Ariza, uykusundakonuşurkenonudinleyerek,yavaşyavaşdüşlerininseyirdefteriniparçaparçabirleştiripyenidenoluşturdu; gizli yaşamının sayısız adalarına sokuldu. Böylece, onun kendisiyle evlenmeyidüşünmediğini, kendisini baştan çıkardığı için duyduğu büyük gönül borcundan ötürü kendiniFlorentinoAriza'nınyaşamınabağlıhissettiğiniöğrendi.Şöyledemiştiona,sıksık:"Beniorospuyaptığıniçinsanatapıyorum."Bir bakıma pek de haksız sayılmazdı. Florentino Ariza, doğuştan erdenlikten, dulluğunperhizindendaha tehlikeli olangelenekselbir evliliğinerdenliğini bozmuştu.Sevginin sürmesinekatkıda bulunacaksa, yatakta yapılan hiçbir şeyin ahlaka aykırı olmadığını öğretmişti ona.Bundanböyleyaşamanedeniolacakbirşeydahaöğretmişti:insanınyatışlarınınsayısınındahadoğarken belli olduğuna, nedeni ister insanın kendisine, ister başkalarına bağlı olsun, istergönüllü olarak ister zorla, kullanılmayan yatışların bir daha geri gelmemek üzere yitipgideceklerine inandırmıştı onu. Kadının yeteneği, bunu harfi harfine almasıydı. Gene de, onuherkestendahaiyitanıdığınainandığından,FlorentinoAriza,öylesineçocukçayollarabaşvuran,üstelikyataktadurmadanölmüşkocasıiçinduyduğuüzüntüdendemvuranbirkadınınböylesinearanan bir kadın olmasının nedenini bir türlü anlayamıyordu. Bulabildiği, hiç kimseninyalanlamayacağı biricik açıklama, Nazaret'in dul karısının savaş sanatındaki eksikliklerinisevecenliğiylebolbolgidermesiydi.O,dünyasınıgenişlettikçe,FlorentinoArizadaeskiacılarınıbaşka kırık kalplerde dindirmek için kendi dünyasını araştırdıkça, birbirlerini daha seyrekgörmeyebaşladılar;sonundaacıçekmedenunuttularbirbirlerini.Florentino Ariza’nın ilk yatak aşkıydı bu. Ama, onunla, annesinin düşlediği gibi dengeli birberaberlik kurmak yerine, ikisi de yaşama atılmak için yararlandılar bundan. Florentino Ariza,kendisi gibi suskun, çelimsiz, üstelik başka bir çağdan kalma bir yaşlı adam gibi giyinen birerkek için inanılmaz yöntemler geliştirdi. Ama iki üstünlüğü vardı. Biri, kalabalığın içinde bileolsa,birkadınınkendisinibeklediğiniilkbakıştahemenanlamasıydı;ozamanbilesakınımlıbir

Page 90: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

biçimdekuryapıyorduona;çünkügeriçevrilmektendahautançvericidahaaşağılayıcıbirşeyolmadığınıduyumsuyordu.Ötekiüstünlüğü,kadınların,onunaşkasusamışbiradam,birsokakdilencisi olduğunu hemen anlamalarıydı; dövülmüş köpek aşağılanmışlığı, iyilik etmenin içerincinden başka, ondan hiçbir şey istemeden, hiçbir şey beklemeden, kayıtsız şartsız boyuneğmeye itiyordu onları. Biricik silahları bunlardı; bunlarla önemli, ama tam bir gizlilik içindesavaşlar verdi; bir noter titizliğiyle, birçok defterler arasında kolayca ayırt edilebilen şifreli birdeftere kaydediyordu onları; her şeyi dile getiren bir başlığı vardı defterin: Kadınlar. İlkkaydettiğiNazaret'indulkarısıydı.ElliyılsonraFerminaDazakutsalhükümlülüğündenkurtulupözgürlüğünekavuştuğunda,altıyüzyirmi ikiuzunsüreliaşkilişkisininkaydedildiğiyaklaşıkyirmibeşdefterivardı;tekbiracımasözcüğünebiledeğmeyensayısızgelgeçserüvenlerindışında.Florentino Ariza’nın kendisi de, Nazaret'in duluyla altı ay süren çılgınca bir aşktan sonraFerminaDaza’nınacısınagöğüsgerdiğineinanmıştı.Yalnızcainanmakladakalmayıphalayınınsürdüğü neredeyse iki yıl boyunca Tránsito Ariza'ya birkaç kez söz etti bundan; sınırsız birözgürlük duygusuyla buna inanmayı sürdürdü, ta ki yıldızının parlak olmadığı bir pazar günü,onu birden, yüreği hiç uyarmadan, kocasının kolunda, yeni dünyasının meraklı bakışları veövgüleriylekuşatılmış,büyükayindençıkarkengörünceyedek.Başlangıçta,adısanıbelirsizbirzıpçıktı diye onu aşağısayan, alaya alan soylu bayanlar, şimdi, kendini onlardan biri gibihissetsindiyecanlarınıveriyorlardı;FerminaDazabüyüsüyleesrikleştiriyorduonları.Çağdaşbirevli kadındurumunuöylehakkıylabenimsemiştiki,FlorentinoAriza'nınonu tanımak içinbirandüşünmesi gerekti. Başka biriydi: Olgun tavrı, yüksek topuklu potinleri, bir Doğu kuşununrenklerinde bir tüyle süslü tüllü şapkası, her şeyi değişik, sanki doğduğundan beri bunlarasahipmiş gibi doğaldı. Her zamankinden daha genç, daha güzel buldu onu Florentino Ariza,hiçbir zaman olmadığı kadar da anlaşılmaz; ipek giysisinin altında karnının yuvarlaklığınıgörünceye dek nedenini anlamadı bunun: Altı aylık gebeydi. Ama onu en çok etkileyen,kocasıylaolağanüstübirçiftoluşturmaları,ikisinindegerçeğinyüzeyindeyüzüyormuşçasınabirakıcılıkladünyayaegemenolmalarıydı.FlorentinoArizanekıskançlıkduydu,nedeöfke;kendikendine karşı büyük bir aşağısama duygusuydu duyduğu. Kendini zavallı, çirkin, aşağılık,yeryüzündeyalnızcaonadeğil,hiçbirkadınalayıkolmayanbirigibihissetti.Demek dönmüştü. Yaşamının değişmesinden ötürü pişmanlık duyması için hiçbir nedenolmaksızın dönüyordu. Tersine, özellikle ilk yıllar geçtikten sonra, böyle bir şey duyması içindaha az neden vardı. Gerdek gecesine her şeye karşın,masumluğun tülleri arasında varmışolması,FerminaDaza'nındurumundadahadaövgüyedeğerdi.KuziniHildebranda’nınyaşadığıeyaleteyaptığıyolculuksırasındayitirmeyebaşlamıştımasumluğunu.Valledupar'dahorozlarınniçin tavukların arkasından koştuğunu anlamıştı sonunda; eşeklerin kaba törenlerine tanıkolmuş, buzağıların doğuşunu görmüş, kuzinlerinin ailede hangi çiftlerin sevişmeyisürdürdüklerinden, hangilerinin, birlikte yaşamayı sürdürdükleri halde, nasıl, ne zaman, niçinsevişmeyibıraktıklarındandoğallıklasözettikleriniişitmişti.Kendikendinidoyumaulaştırmayaozaman başlamıştı; içgüdüsünün hep bildiği bir şeyi keşfetmenin tuhaf duygusuyla, önceyatağında,odasınıbölüşenyarımdüzinekuzininiuyandırmamakiçinsoluğunututarak,sonraikieliyle, banyonun döşemesinde geriye doğru kaykılarak, saçları çözülmüş, katırcıların içtiklericinsten ilkpurolarını tüttürerek.Herseferinde,ancakevlendiktensonrayendiğibellibelirsizbiriç-ezintiyle, tam bir gizlilik içinde yapıyordu bunu. Oysa kuzinleri yalnızca günde kaç kezyaptıklarıyladeğil,orgazmlarınınbiçimi,boyutlarıyladaövünüyorlardı.Amabu ilksel törenlerinbüyüleyiciliğinekarşın,kızlığınyitirilişininkanlıkurbantöreniolduğuinancınısürdürüyordu.

Page 91: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Öyleki,geçenyüzyılsonlarınınengösterişlisiolandüğünü,korkununeşiğindegeçti.Oyıllardaeşi bulunmaz soylu bir adamla evlenmesinin kopardığı gürültüden çok etkiliyordu onu balayıkaygısı. Katedralde, büyük ayinde evlenme ilanından söz edilmeye başlandığından beri,Fermina Daza, kimileri ölüm tehdidi içeren imzasız mektuplar almaya başladı yeniden; amabütün korkusu kızlığının bozulmasının yaklaşması üstünde toplandığından, şöyle bir bakıpgeçiyordu"onlara.Tarihin cilveleriyle, olupbittiler karşısındaboyuneğmeyealışkınbir sınıfta,imzasız mektuplara karşı takınılacak en doğru tavırdı bu; Fermina Daza bile bile böyledavranmasa da. Mafsal romatizmasından ve hınçtan aşağılanmış, sararıp solmuş kadınlarkümesinde yavaş yavaş beliren değişikliklerde görüyordu bunu Fermina Daza; çevirdikleridolapların boşluğunu anlamış, elleri kolları mutfak araç gereçleriyle dolu, önceden habervermeksizin,kendievleriymişgibi,birgünansızınbeliriyorlardıküçükLosEvangeliosParkı'nda.Tránsito Ariza bu dünyanın insanlarını iyi tanıyordu, ama bu kez acısını kendi içinde duydu;müşterilerinin,büyükşenliklerineşiğindegelipkendisindenküpleriniçıkarmasını,fazladanbirfaizkarşılığında rehin bırakılmış takılarını, yalnızca yirmi dört saatliğine ödünç vermesini ricaettiklerinibiliyordu.Küplerin,uzunsüredir,bukezolduğugibitamtakırkaldığıgörülmemişti:adısanı büyük hanımefendiler gölgeli kutsal evlerinden çıkıp ödünç aldıkları kendi takılarıyla,yüzyılın sonuna değin görülmemiş görkemlilikte bir düğünde ışıl ışıl ortaya çıkabilsinler diye.Düğününenbüyükövüncü,dahaşimdidenbazıyenisözlüklerdenöğrenebildiğinegöre,üçkezcumhurbaşkanlığı yapmış, filozof, şair, Ulusal Marş'ın söz yazan, Doktor Rafael Nunez'inhimayelerindeyapılmasıydı.FerminaDaza,katedralinbüyüksunağına, törengiysisininbirgünboyuncabellibelirsizbirsaygınlıkhavasınabürüdüğübabasınınkolundageldi.Katedralinbüyüksunağının önünde, Kutsal Üçlü'nün yüce perşembe günü sabah saat on birde, üç piskoposunkutsadıklarıbirayinleölümedekevlilikbağıylabağlandı;oanda,fırtınalıbirgemide,onuunutuşlimanına çıkarmayacak olan bir gemide, ateşler içinde sayıklayarak kendisi için ölüp bitmekteolanFlorentinoAriza'yaen küçükbir acımabile duymaksızın.Tören sırasında vedaha sonradüğün boyunca, zamkla yapıştırılmış gibi görünen bir gülümseyiş eksik olmadı yüzünden;kimilerininyengininalaycıgülümseyişidiyeyorumladıkları,gerçekteiseyenievlieldeğmemişbirgelininürküşünügizlemekiçinbaşvurduğuzavallıbirçareydibu.Neyseki,öngörülmeyenkoşullar,kocasınınanlayışlılığıylabirleşerek, ilkgüçgecesininacısızgeçmesinisağladı.Gökten inmişgibi.Karayipler'dekikötühavakoşullarıyüzünden rotasıaltüstolanCompagnieGenerale Transatlantique gemisi, kalkışın yirmi dört saat öne alındığını, altı ay önceöngörüldüğü gibi La Rochelle'den düğünün ertesi günü değil, hemen o gece demir alacağınıancaküçgünönceaçıkladı.Budeğişikliğindüğünün incesürprizlerindenbiriolmadığınakimseinanmadı; çünkü şenlik, ışıl ışıl transatlantikte, Johann Strauss'un son valslerini ilk kez oyolculukta çalacak olan bir Viyana orkestrasının eşliğiyle gece yansından sonraya dek sürdü.Öyleki,çağrılılardanbazıları,içtiklerişampanyadankörkütük,şenliğiParis'edeksürdürebilmekiçin kamarotlara boş kamara olup olmadığını sormaya giderken, kaygıya kapılmış karılarıtarafındansürüklenerekkarayaçıkarıldılar.Gemidenensoninenler,LorenzoDaza'yı,limandakikoltukmeyhanelerininönünde,törengiysisiparçaparça,yolunortasındayereoturmuşgördüler.Bir gözyaşı gölü olabilecek bir pis su birikintisinin ortasında oturmuş, Arapların ölülerineağladıklarıgibigırtlağınıyırtarcasınaağlıyordu.Neoilkfırtınalıgecede,nedenizinyatıştığıyolculuğundahasonrakigecelerinde,nedeuzunmuuzunevlilik yaşamında,FerminaDaza’nın korktuğubarbarcadavranışlar olmadı. İlk gece,

Page 92: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

geminin büyüklüğüne ve kamaranın lüksüne karşın, Riohacha gemisinin korkunç bir yinelenişioldu;kocasıonuavutmak içinbütüngecegözünükırpmayansevecenbirhekimgibidavrandı;fazlasıylaünlübirhekimindeniztutmasınakarşıyapabileceğitekşeydibu.Amaüçüncügün,LaGuayra Limanı'nı geçtikten sonra, fırtına dindi; daha şimdiden öyle uzun bir zaman birlikteolmuşlar,öyleçokkonuşmuşlardı ki, ikieskiarkadaşgibihissediyorlardı kendilerini.Dördüncügece,ikisideherzamankialışkanlıklarınadöndüklerinde,DoktorJuvenalUrbino,gençkarısınınyatmadanönceduaetmediğineşaştı.İçtenlikliydi bu davranışında: Rahibelerin ikiyüzlülüğü törenlere karşı bir direnç uyandırmıştıonda,amainancıbozulmamıştı;onusessizlikiçindekorumayıöğrenmişti."Tanrı'yladoğrudandoğruyaanlaşmayıyeğliyorum,"dedi.DoktorJuvenalUrbinoonuanladı;oandanbaşlayarakda,herbiriortakdinleriningereklerinikendince yerine getirdi. Kısa, ama o döneme göre oldukça resmîlikten uzak bir nişanlılıkgeçirmişlerdi;çünküDoktorUrbinoherakşamhavakarardığında,yanındabaşkasıolmaksızınevinde görmeye gidiyordu onu. Fermina Daza, piskoposlukça kutsanmadan önce onunparmağınınucunabiledokunmasınaizinvermiyordu,amaDoktorJuvenalUrbino'nunkendisidekalkışmamıştı buna. İlk okşamalarına, denizin yatıştığı ilk gece, yatakta hâlâ giyimli yatarkenbaşladı; bunu öyle özenle yaptı ki, geceliğini giyme önerisi doğal göründü Fermina Daza'ya.Üstünü değiştirmek için banyoya gitti, ama önce kamaranın bütün ışıklarını söndürdü; uzungeceliğiyle dışarı çıkınca, tam bir karanlık içinde yatağa dönmek için kapının aralıklarınıbezlerletıkadı.Bunuyaparken,şöylededineşeyle:"Nebekliyordun,Doktor.Biryabancıylailkkezyatacağım."Doktor Juvenal Urbino, onun, iki kişinin birbirine değmeden yatmaları hiç de kolay olmayanküçük bir yatakta olabildiğince ondan uzak kalmaya çalışarak, ürkmüş küçük bir hayvan gibiyanına süzüldüğünü hissetti. Onun soğuk, korkudan büzüşmüş elini tuttu, parmaklarınıbirbirindenayırdı;sonraneredeysefısıltıyladahaöncekidenizyolculuklarınıanlatmayabaşladıona. Fermina Daza hâlâ gergindi, çünkü yatağın içinde dönerken, onun kendisi banyodaykentepeden tırnağa soyunmuş olduğunun ayrımına vardı; bundan sonraki adımın yılgısı yenidencanlandı içinde.Amabundansonrakiadımbirkaçsaatgecikti; çünküDoktorUrbino,usulusulkonuşarak, onun bedeninin güvenini milim milim kazanıyordu. Ona Paris'ten, Paris'te aşktan,sokakta, otobüste, yazların yakıcı soluğunda, gevşek akordeon müziğinde, çiçekli açık havakahvelerindeöpüşen,hiçkimsetarafındantedirginedilmeksizin,Seine kıyısında ayakta sevişen Parisli sevgililerden söz etti. Karanlıkta konuşurken,parmaklarının ucuyla boynunun kıvrımını, kollarının ipeksi tüylerini, kaygan karnını okşadı,gerginliğinin geçtiğini duyumsayınca geceliğini çıkarmak için ilk adımı attı; ama o kişiliğininbelirginözelliğiolanbirdürtüyleönledionu."Benkendimçıkarırım,"dedi.Gerçektendeçıkardı,sonraöylesinekıpırtısızkaldıki,DoktorUrbinokaranlıktagövdesininyansımalarıolmasa,onunoradaolmadığınainanabilirdi.Birsüresonra,yenidenelini tuttu,bukez ılık,gevşek,amayumuşakbirçiylenemliolduğunuduyumsadı. Bir süre daha sessiz, kıpırtısız durdular, Doktor Juvenal Urbino bundan sonrakiadımı atmak için bir fırsat kolluyor, o ise, Doktor Urbino'nun gittikçe sıklaşan soluğuylagenişleyenkaranlıktaneredengeleceğini bilmediği bu ilk adımıbekliyordu.Birdenonubırakıpboşluğaatıldı;ortaparmağınınucunudiliyleıslatıponunyassımemeucunubellibelirsizokşadı;FerminaDaza canlı bir sinirine dokunulmuş gibi ölümcül bir iç çekilişi duydu.Saçlarının dibine

Page 93: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

dekkızardığınıgöremediğiiçinkaranlıktaolduğunasevindi."Sakinol,"dedionaDoktorJuvenalUrbino,çokdinginbir sesle. "Unutma,onları tanıyorum."Onungülümsediğinisezinledi;sesitatlı,değişiktikaranlıkta,"Çokiyianımsıyorum,"dedi,"öfkemdehâlâgeçmedi.":Ozaman,ÜmitBurnu'nukıvrıldıklarınıanladıDoktorUrbino;onunuzun,yumuşacıkelini tuttuyeniden, öksüz çocuk öpücüklerine boğdu; önce sert el tarağını, uzun, duyarlı parmaklarını,yarı-saydam tırnaklarını, sonra terli avcunun içindeki yazgısının okunmaz yazısını. Fermina,kendielininnasılolupdaonungöğsüneulaştığını,neolduğunuçözemediğibirşeye takıldığınıanlayamadı. "Muska," dedi Doktor Juvenal Urbino. Fermina, göğsünün tüylerini okşadı, sonrakökünden koparacakmış gibi tüm tüylü bölgeyi beşparmağıyla yakaladı. "Daha kuvvetli," dediDoktor Urbino. Canını acıtmayacak kadar kuvvetli çekmeye çalıştı; sonra onun karanlıklariçindeyitmişeliniarayan,Fermina'nınelioldubukez.AmaDoktorJuvenalUrbino,parmaklarınıonunkilerin arasından geçirmesine izin vermedi, bileğinden tutup görünmez, ama çok iyiyönlendirilmiş bir güçle kendi bedeni boyunca götürdü; Fermina onun çıplak derisinin üstünde,gövdesel bir biçimi olmayan, ama kıpır kıpır, dikleşmiş, canlı bir hayvanın sıcak soluğunuduyuncaya dek. Onun sandığının, kendisinin de sanabileceğinin tersine, elini çekmedi, onunkoyduğu yerde kıpırtısız da bırakmadı; ruhuyla bedenini Kutsal Bakire'ye emanet etti, kendideliliğine gülmemek için dişlerini sıktı ve dikelmiş düşmanı dokunuşundan tanımaya başladı;büyüklüğünü, batışının gücünü, kanatlarının açılışını, gözü pekliğinden ürkmüş, ama yalnızlığıiçinedokunarakkeşfediyor,kocasıkadarustaolmayanbirininokşamalarlakarıştıracağıözenlibirmeraklabenimsiyorduonu.DoktorJuvenalUrbino,ölümcülyoklamanınesrikliğinedirenmekiçinsongücünütopladı;sonundaFerminaçöplüğeatargibiçocukçabirsevinçleelindenbıraktıonu."Oaletinnasılbirşeyolduğunuanlayamadım,"dedi.OzamanDoktorUrbino,ciddiciddi,öğretmenyöntemiyleaçıkladıona;elinitutupsözünüettiğiyerlere götürüyor, o da örnek bir öğrenci yumuşak başlılığıyla elini onun yönlendirişinebırakıyordu. Uygun bir anda, Doktor Urbino, bütün bunların ışıkta daha kolay olacağını önesürdü. Işığı yakmaya davrandı, ama o, "Ellerimle daha iyi görüyorum," diyerek, kolunu tutupdurdurduonu.Gerçekteışığıyakmakistiyordu,amabunukimsesöylemedenyapmakistiyordu;öyle de oldu.O zamanDoktorUrbino, onun birden yanan ışıkta dölüt gibi kıvrılmış yattığını,üsteliküstününçarşaflaörtülüolduğunugördü.Sonraonunhiçnazlanmadanmerakınıuyandırannesneyi yeniden yakaladığını gördü; onu evirdi, çevirdi, giderek bilimsellikten öte bir ilgiyleinceledi."Neçirkinşey,"dedisonunda,"kadınlarınkindendahaçirkin."DoktorUrbinokatıldıona;çirkinlikten daha da önemli başka sakıncalarını gösterdi. "Ailenin en büyük çocuğu gibidir o,"dedi,"ömürboyuuğrundaçalışırçabalarsın,hertürlüözveriyi"gösterirsin,günügelincecanınınistediğini yapar."Fermina, bune işe yarar, şune işe yarar diye sorarak incelemeyi sürdürdü;gerekli bilgiyi aldığına inanınca da, ağırlığının da zahmete değmeyeceğini kendi kendinekanıtlamakiçinikieliyletarttıonu,sonraküçümsemeylesuratınıburuşturarakbıraktı."Üstelikdahabirçokşeyivarsanırım,"dedi.DoktorUrbino şaşkın kalakaldı.Doktora tezinin konusu, insanorganizmasını basitleştirmeninyararlarıydı. İnsan türünün eski çağlarda kaçınılmaz olan birçok yararsız ya da yinelenenişlevleri çağdışıgörünüyorduona;çağımız içingereklideğildibu işlevler.Evet:Dahabasit,buyüzdendeçokdahaazduyarlıolabilirdibuorganizma."YalnızcaTanrı'nınyapabileceğibirşey

Page 94: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bu kuşkusuz, ama ne olursa olsun, sorunu kuramsal terimlerle ortaya koymak iyi olur," diyesonuca vardı. Fermina eğlenmiş, güldü; öyle doğal bir biçimde güldü ki, Doktor Urbino bufırsattan yararlanıp ağzından öptü onu. Fermina karşılık verdi; Doktor Urbino çok yumuşaköpüşlerle yanaklarından, burnundan, gözkapaklarından öpmeyi sürdürdü, bir yandan da eliniçarşafınaltınakaydırarak,Japonkadınlarınınkigibiyuvarlak,kayganpubisiniokşadı.Ferminaonuneliniitmedi;amadahailerigidersediyekendielinitetiktetuttu."Tıpdersleriyeter,"dedi."Evet,"dediDoktorUrbino."Şimdisıraaşkdersinegeldi."Sonra çarşafı sırtından attı: Fermina karşı koymadı, ayaklarının hızlı devinimiyle yatağınucuna itti onu, çünkü sıcağa daha fazla dayanamıyordu. Gövdesi kıvrım kıvrım, esnek,giyimliykengöründüğündençokdahasağlamdı:Onudünyanınbütünkadınlarındanayıran,dağhayvanlarınınkigibikendineözgübirkokusuvardı.Bolışıktasavunmasızkalınca,yüzünebirdenkan çıktığını duyumsadı; bunu belli etmemek için aklına gelen biricik şey erkeğinin boynunasımsıkısarılaraksoluklarınıtüketenbiröpüşleonuöpmekoldu.DoktorUrbinoonusevmediğinibiliyordu.Tepedenbakışı,ciddiliği,güçlülüğühoşunagittiğiiçin,biraz da boş gururu yüzünden evlenmişti onunla; ama Fermina onu ilk kez öperken birbirlerinisevmelerinehiçbirengelçıkmayacağınainandı.Günağarıncayadeğinherşeydenkonuştuklarıilk gecede bundan söz etmediler; hiçbir zaman da söz etmeleri gerekmeyecekti. Ama uzunerimdehiçbiriyanılmadı.Gün ağarırken uyuduklarında, Fermina hâlâ kız oğlan-kızdı, ama uzun süre böylekalmayacaktı.Gerçektendeertesi gece,Karayipler'in yıldızlı göğüaltındaDoktorUrbinoonaViyana valslerini öğrettikten sonra, kamaraya döndüklerinde, onun ardından banyoya giripçıktığında onu yatakta çıplak kendisini bekler buldu. Bu kez girişkenliği ele alan o oldu;korkusuz, acısız, açık denizde bir serüven sevinciyle kendini bıraktı; kanlı törenden çarşafınüstündekionurgülündenbaşkahiçbirizkalmadı.İkisideiyiseviştiler:neredeysebirmucizegibioldu; yolculukboyunca, gecegündüz, her seferindedahadabaşarıyla sevişmeyi sürdürdüler;LaRochelle'evardıklarında,eskisevgililergibianlaşıyorlardı.Fransa'da on altı ay kaldılar; Paris'i bağlama limanı yapıp komşu ülkelere kısa gezilereçıktılar. Bu dönemde her gün, kışın pazarları günde iki kez sevişiyorlar, kahvaltı saatine dekyatakta gülüp eğleniyorlardı. Doktor Juvenal Urbino yeterince ateşli, üstelik iyi eğitilmiş biradamdı; Fermina Daza ise, kim olursa olsun hiç kimsenin kendisinden yararlanmasına izinverecekyaradılıştadeğildi;böyleceyataktabölüşülmüşbirgüçleuzlaşmakzorundakaldılar.Uçaysürenateşlisevişmelerdensonra,DoktorUrbinoikisindenbirininkısırolduğunuanladı;stajınıyapmış olduğu Salpetriere Hastanesi'nde ikisi de ciddi muayenelerden geçtiler. Çetin, amaverimsizolduçabalar.Amahiçbeklemedikleribiranda,hiçbirbilimselaracılığabaşvurmaksızınmucize gerçekleşti. Ertesi yılın sonunda, yurda döndüklerinde Fermina altı aylık gebeydi vekendini dünyanın en mutlu kadını gibi duyumsuyordu. İkisinin de öylesine istedikleri çocuk,beklenmedikhiçbir tatsızlıkolmaksızın,Kovaburcundadoğdu; koleradanölendedesininadınıverdilerona.OnlarıAvrupa'nınmı,yoksaaşkınmıdeğiştirdiğinianlamakolanaksızdı; ikisideaynızamanarastlamıştı çünkü. Derinden değişmişlerdi ikisi de; yalnız birbirlerinin gözünde değil, herkesekarşı değişmişlerdi; Florentino Ariza'nın, döndüklerinden iki hafta sonra o mutsuz pazar günüonlarıayindençıkarkengördüğündealgıladığıgibi.Yeni bir yaşam kavramıyla, dünyanın yenilikleriyle dolu, yönlendirmeye hazır dönmüşlerdi.

Page 95: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

DoktorJuvenalUrbino,edebiyat,müzik,ençokdamesleğindekiyeniliklerle.Olayların ucunu kaçırmamak için Le Figaro'ya, şiirin ucunu kaçırmamak içinde Revues desDeuxMondes'aaboneoldu.Paris'tekikitapçısıyla,aralarındaAnatoleFrancevePierreLoti'ninde bulundukları en çok okunan yazarların en son yapıtlarını kendisine göndermesi konusundaanlaşmaya varmıştı; ama Dreyfus davasına yüreklice karışmasına karşın, kesinlikle, onakatlanılmaz görünen Emile Zola'nınkileri değil. Aynı kitapçı Ricordi kataloğunun en büyüleyiciyeniliklerini postalamaya da söz vermişti; özellikle oda müziği alanında: babasının kenttekonserlerinöncüsüolarakkazandığıhaklıünükoruyabilmesiiçin.ModanınbaskısınaherzamankarşıolanFerminaDazaçeşitlidönemlerdenkalmaaltısandıkdolusu giysiyle dönmüştü; çünkü büyük terziler kandıramamışlardı onu. Son modanın astığıastık kestiği kestikhükümdarıWorth'unkoleksiyonunun tanıtımı için kışortasındaTuilleries'yegitmişti; aldığı tek şey, onu tambeş gün yatağa bağlayan bir bronşit olmuştu. Laferriere onadahaaziddialı,dahaazdoymakbilmezgöründü,amaoakıllıcabirkararlaençokhoşunagidenucuz satış dükkânlarını boşalttı; dehşete düşmüş kocasının, bunlar ölülerin giysileri diye antiçmesine karşın. Böylece, Ferry'nin ünlü, çılgın ayakkabılarına yeğ tuttuğu bir yığınmarkasızİtalyan ayakkabısı, dehşete kapılan sosyete yazarlarımıza bol bol yazı malzemesi sağlayancehennemateşigibikıpkırmızıbirDupuyşemsiyesigetirdi.YalnızcaMadamReboux'dantekbirşapkaaldı,amabunakarşılık,birsandığıyapmakirazsalkımları,çuhadanyapılmışbulabildiğiher çeşit çiçekler, yığın yığın devekuşu tüyleri, gerçek tavus kuşu tüylerinden hotozlar,hinthorozukuyrukları, bütünsülünler, sinekkuşları, dahahavadauçarkençığlıklar, acılar içindedoldurulmuşçeşitçeşitegzotikkuşlarladoldurdu:sonyirmiyıldaşapkalaradeğişikbirgörünümvermeyeyarayannevarsa.Dünyanınçeşitliülkelerindençeşitçeşityelpazelertopladı;birtanede değişik, her duruma uyacak bir yelpaze. İlkbahar indirimli satışlarının daha ateşiküllenmeden,BazardelaCharitéparfümerisinden,oncakokuarasındanseçtiğibirkokugetirdi;ama bu değişik kokuyla kendi kendini tanıyamadığı için ancak bir kez kullandı onu. Baştançıkarma pazarının en son yeniliği olan bir kutu kozmetik de aldı; Başkalarının içinde boyatazelemeninbileyakışıksızsayıldığıbirdönemdeonlarışenliklerdekullananilkkadınoldu.Bundan başka üç silinmez anıyı da birlikte getiriyorlardı: Paris'te, Hoffmann'ın Masalları’nındaha önce eşi görülmemiş ilk temsili; otellerinin penceresinden yürekleri acı dolu seyrettikleri,San Marco Meydanı'nın önünde, Venedik'in neredeyse bütün gondollarının yandığı korkunçyangın; bir de ocak ayında ilk kar yağdığında, OscarWilde'in görünmesiyle yitmesi bir olangörüntüsü.Amabütünbunlarınvedahabirçokbaşkaanılarınarasında,DoktorJuvenalUrbino,Paris'tekibekâröğrencilikgünlerineilişkinolduğundankarısıylabölüşemediğineherzamanesefettiği bir anıyı saklıyordu.Biri onun, anayasamızın, insanların değil,meleklerin yaşadıkları birülkeye göre yapılmış olduğunu söylediğini söylediği için -gerçekte onun böyle söylediğini hiçkimseduymamışolsada-kitaplarınınyanısıra,insanlarıcoşturanbirününtadınıçıkaranVictorHugo'nun anısıydı bu. O zamandan beri ona tapınırcasına saygı besleniyor, Fransa'dayolculuğa çıkan sayısız yurttaşların büyük çoğunluğuonugörmeye canatıyorlardı.AralarındaDoktor Juvenal Urbino'nun da bulunduğu beş-altı öğrenci, Avenue Eyleau'daki evinin önünde,kesinlikle geleceğinin söylendiği, ama hiçbir zaman gelmediği kahvelerde nöbet tutuyorlardı;sonunda ona bir mektup yazarak, Rionegro Anayasası'nın melekleri adına kendilerini kabuletmesidileğindebulunmuşlardı.Hiçyanıtalmadılar.Günlerdenbirgün,DoktorJuvenalUrbino,bir rastlantıyla Luxembourg Parkı'nın önünden geçerken, onun genç bir bayanın kolundaSenato'dan çıktığını gördü. Çok yaşlı buldu onu; güçlükle yürüyordu; saçları, sakalı

Page 96: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

resimlerindekindendahaazparlak,sırtındakendisindendahairiyapılıbirineaitmişgibigörünenbir palto. Saygısızca bir selamla anısını bozmak istemedi Doktor Juvenal Urbino: Yaşamıboyunca saklayacağı o neredeysegerçekdışı görüntü yetiyorduona.Paris'e evlenmiş olarak,onudaharesmîbirbiçimdegörebileceğikoşullardadöndüğünde,VictorHugoçoktanölmüştü.Bir avuntu olarak, Juvenal'le Fermina, Capucines Bulvarı'nda küçük bir kitapçı dükkânınınönünde kargaşaya meydan okuyan bir grubun meraklarını uyandırdığı karlı bir öğle sonununortakanısınısaklıyorlardı. İçerideOscarWildevardı.Sonunda,gerçektenzarif,amabelkidebunungereğindençokbilincinde,dışarı çıkıncagrup imza istemek içinçevresini sardı.DoktorUrbinosadeceonugörmek içinduraklamıştı; ama içindengeldiği gibi davranankarısı karşıyageçip yanında kitap olmadığından, ona uygun görünen biricik şeyi imzalatmak istedi: ceylanderisinden, uzun, parlak, yumuşak, yeni evli kadın teninin rengindeki eldivenini. Böyle ince biradamın bu jesti değerlendireceğinden emindi. Ama kocası kesinlikle karşı çıktı; öne sürdüğünedenlerekarşınFerminadirenince,DoktorUrbinobuutancadayanamayacağınıduyumsadı."Busokaktankarşıyageçersen,"dediona,"döndüğündebeniölmüşbil."Bu doğal bir şeydi Fermina için. Evliliğinin birinci yılı dolmadan, daha küçücük bir kızkenölümcül San Juan de la Cienaga'da yaptığı gibi, güvenle dolaşıyordu dünyada: bu yetenekdoğuştanvergiydiona:Tanımadığıkişilerledekocasınışaşırtanbirkolaylıklailetişimkuruyordu;nerede,kiminleolursaolsunİspanyolcameramınıanlatmaktagizemlibiryeteneğivardı."İnsanbir şey satmak istediği zaman dil öğrenmelidir," diyordu alaycı alaycı gülerek. "Ama insan birşey satın almak istediğinde herkes anlar nasıl olsa." Paris'in günlük yaşamını ondan dahaçabuk, ondan daha istekle özümleyen birini tasarlamak olanaksızdı; bitmez tükenmezyağmurlara karşın anısını sevmeyi öğrendiği Paris'i. Gene de, onca yaşantıyı bir aradayaşamanınağırlığıaltındabunalmış,yolculuketmektenyorgun,gebeliğindenötürüyarıuykulu,yurda döndüğünde, ona sorulan ilk soru, Avrupa'nın olağanüstülükleri hakkında ne düşündüğüoldu;onaltıaylıkmutluluğunukırıkdökükKarayipdilindedörtsözcükleözetledi:"Dahaçokbircurcuna."Florentino Ariza, Fermina Daza'yı katedralin çıkışında, altı aylık gebe, bir sosyete kadınıolarak yeni durumuna tam anlamıyla egemen gördüğü gün, ona layık olmak için ün ve servetkazanmaya amansızca karar verdi. Onun evli oluşunun yarattığı olanaksızlığı aklına bilegetirmedi; çünkü aynı zamanda Doktor Juvenal Urbino'nun ölmesi gerektiğine de karar verdi;sanki bu kendisine bağlıymış gibi. Ne zaman, nasıl olacağını bilmiyordu, ama kaçınılmaz birolgugibidüşündübunu;sonsuzadekbileolsabıkıpusanmadanbeklemeyekararlıydı.İşe en başından başladı. Önceden haber vermeksizin, Karayip Irmak Şirketi'nin başkanı,amcasıXII.Leon'unişyerinegidipkendinitanıttı;onunbuyruğundaçalışmakistediğiniaçıkladı.Amcası,VilladeLeyvatelgrafçılığıgibi iyibir işi teptiği içinona içerlemişti;amainsanlarınherzaman annelerinin onları dünyaya getirdiği zaman doğmadıkları, yaşamın onları bir kez daha,hemdesıksıkkendikendilerindendoğmayazorladığıdüşüncesinekaptırdıkendini.Hemsonra,kardeşinindulkarısı,hıncınıhâlâiçindetaşıyarak,amamirasçıbırakmadanölmüştügeçenyıl.Böyleceserüvenciyeğenine işverdi.TamdaLeonLoayza'yagörebirkarardıbu.Bir tüccarınruhsuzkabuğu içinde,GuajiraÇölü'ndebir limonata kaynağı fışkırtacak, yadabirinci sınıf bircenazeyi,yürekparalayıcıbirseslesöylediği Inquesta tombaoscura'yla

12gözyaşınaboğacak

denlitambirçılgıngizliydi.Kıvırcıksaçlıbaşı,birkırtanrısınınkileriandırankıvrıkdudaklarıyla,HıristiyanefsanesininkundakçıNeron'uolmasıiçinelindeliri,başındadefneyapraklarındantacı

Page 97: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

eksikti. Salt yazgının bir cilvesiyle hâlâ yüzen iskeleti çıkmış gemilerinin yönetimiyle, her gündahagüçleşen ırmak taşımacılığıarasındaboşkalansaatlerini, lirikdağarcığınıgenişletmeyeadıyordu. Cenazelerde şarkı söylemekten daha çok hoşuna giden bir şey yoktu. Bir kürekmahkûmununki gibi hiç eğitim görmemiş, ama etkileyici tınıları olan bir sesi vardı. Bir ona,Enrico Caruso'nun, sesinin gücüyle bir vazoyu paramparça ettiğini anlatmıştı; hiç olmazsapencere camlarını kırarak ona öykünmeye çalıştı yıllarca. Arkadaşları, ona dünyanın çeşitliyerlerineyaptıkları yolculukları sırasındabulabildikleri en incevazoları getirip sonundadüşünügerçekleştirebilsindiyeözelşenliklerdüzenliyorlardı.Hiçbirzamanbaşaramadıbunu.Genede,gökgürültüsünüandıransesininderinliklerinde,büyükCaruso'nunkristalvazolarıgibidinleyeninyüreğiniparçaparçaedentatlıbirışıltıvardı;cenazelerdeonuöylesinesaygınkılandabuydu.Biridışında;aklına,WhenWakeupinGlory'yi

13güzeldokunaklıbirLousianacenazeşarkısını

söylemek gelmişti de, kilisesine yapılan bu Luther'ci müdahaleyi anlayamayan papazsusturmuştuonu.Böylece, opera aryalarındanNapoliten serenatlara dek, yaratıcı yeteneği, yenilmez girişimcigücü,engörkemlidönemindeırmaktaşımacılığınınağababasıkıldıonu.Ölmüşikikardeşigibio da sıfırdan başlamıştı; üçü de, evlilik dışı çocuklar olma damgasına, üstelik hiçbir zamanbabaları tarafından tanınmamalarına karşın, varmak istedikleri yere varmışlardı. Kutsalbarınakları,ozamankiadıyla,TüccarKulübüolantezgâharistokrasisiningözbebeğiydiler.Ama,benzediğiRomaİmparatorugibiyaşayabilecekolanaklarıvarken,XII.LeonAmca, işineuygunolduğundan, karısı ve üç çocuğuyla eski kentte oturuyor, öyle basit bir evde, öyle yalın birbiçimdeyaşıyorduki, haketmediği cimri lakabını hiçbir zamanüstündenatamadı.Amabiriciklüksü daha da basitti: deniz kıyısında, işyerine birkaç kilometre uzaklıkta, altı tabure, bir suküpü,pazarlarıüstüneuzanıpdüşünceleredaldığıhamaktanbaşkaeşyasıolmayanbirev.Birionuzenginolmaklasuçladığındahiçkimsekendisindendahaiyiniteleyemezdionu:"Zengindeğilim,"diyordu,"parasıolanbiryoksulumben;bunlarbaşkabaşkaşeyler."Birkez,birisininbirkonuşmasırasında,bilinçlidelilikdiyeövdüğübugaripyaşamabiçimi,onunFlorentino Ariza'da, ne kendisinden önce ne de daha sonra hiç kimsenin görmediği bir şeyiânındagörmesini sağladı. FlorentinoAriza'nın, o iç karartıcı görünüşü, boşageçmiş yirmi altıyaşıyla iş istemek için bürosuna geldiği günden başlayarak, en gözü pek birini bile dizegetirecek bir asker disipliniyle sınadı onu. Onu yıldırmayı başaramadı. XII. Leon Amca,yeğeninin direncinin geçimini sağlamazorunluluğundandeğil, babasındanaldığı keçi inadındandadeğil,nebudünyada,nedeötedünyadahiçbirtersliğinsarsamayacağıbiraşktutkusundangeldiğinehiçkuşkuduymadı.En kötü yıllar, onuGenel Yönetim yazmanlığına atadıkları yıllar oldu; tam ona göre biçilmişkaftangibigörünüyordubuiş.XII.Leon'uneskimüziköğretmeniolanLotarioThugut,yeğenineyazı-çiziyleilgilibirişvermesiniöğütlemiştiona;çünküokuduğukötükitaplariyilerindençokolsada, bütünüyle bıkmaz usanmaz bir yazın okuyucusuydu. XII. Leon Amca, onun, yeğenininokuduklarınınkötüniteliğineilişkinsözlerinealdırmadı;çünküLotarioThugut,onunhakkındada,enkötüşanöğrencisiolduğunu,amamezartaşlarınıbileağlattığınısöylüyordu.Bununlabirlikte,Almanenazdüşündüğükonudahaklıçıktı;FlorentinoArizaneolursaolsun,herşeyiöylebüyükbircoşkuylayazıyorduki, resmîbelgelerbileaşkmektuplarınıandırıyordu.Yükleme formları,bundan kaçınmak için ne denli çaba harcarsa harcasın, kafiyeli oluyordu; sıradan işmektuplarının, etkilerini ortadan kaldıran bir şiirselliği vardı. Amca, bir gün büroda, elinde

Page 98: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

imzalama yiğitliğini gösteremediği bir deste mektupla yeğeninin karşısında belirdi ve ruhunukurtarmasıiçinonasonbirşansdahaverdi."Birişmektubuyazmayıbaşaramazsan,limanaçöptoplamayagidersin,"dedi.FlorentinoArizabumeydanokuyuşukabuletti.Ticaridüzyazınındünyasalyalınlığınıöğrenmekiçinolağanüstübirçabaharcadı;noterarşivlerindekiörnekleri,birzamanlarmodaolanşairlereöykünürken yaptığı gibi, büyük bir özenle taklit etti. Boş saatlerini, Yazıcılar Kapısı'nda,okumasıyazmasıolmayanâşıklarınkokulumektuplaryazmalarınayardımederek,yüreğindeki,gümrükyazılarındakullanamadığı sayısızaşksözcüğünükâğıdadökerekgeçirdiği dönemdiodönem. Ama aradan altı ay geçtiği halde, tüm çabalarına karşın, o inatçı kuğunun boynunukoparmayı başaramamıştı. Böylece, XII. Leon Amca ikinci kez onu azarladığında, yenilgiyikabuletti,amabellibirgururla."Beniilgilendirentekşeyaşk,"dedi."işinkötüsü,"dediamcası,"ırmaktaşımacılığıolmadanaşkolmaz."Onu rıhtımda çöp toplamaya gönderme tehdidini gerçekleştirdi, ama yerini buluncaya dekişinde onu basamak basamak yücelteceğine söz verdi.Öyle de oldu.Ne denli çetin, ne denliküçültücüolursaolsunhiçbirişyıldırmadıonu;neacınacakderecededüşükücretigönülgücünüeksiltti, neüstlerininnobranlığı karşısındabir anolsunsoğukkanlılığını yitirdi.Amamasumdadeğildi: Yoluna çıkan her şey, umarsız bir görünüşün ardında, her şeye gücü yeten birkararlılığın sonuçlarına boyun eğiyordu. XII. Leon Amca'nın, şirketin hiçbir gizini öğrenmedenkalmasındiyeöngördüğüveistediğigibi,otuzyılsürenbirbağlılık,hertürlüsınamadangeçmişbir direngenlikle tüm işlerde çalıştı. Bunların hepsini de takdire değer bir yetenekle yerinegetirdi, şiir sanatıylaöylesine çok ilişiği olanabugizemli çözgününher ipliğini tek tek inceledi,ama en çok istediği savaş madalyasını alamadı: Kabul edilebilir tek bir iş mektubu bileyazamadı. Kendisi istemeden, farkına bile varmadan, yaşamı, hiç kimsenin ozanlardan da hasağduyulu,dahadikkafalıbirtaşkesici,dahaaydınvetehlikelibiryöneticiolamayacağınısonsoluğunu verinceye dek durmadan söylemiş olan babasını haklı çıkardı. En azından, boşzamanlarındaonababasındansözetmealışkanlığınıedinmişolanamcasıXII.Leon'unanlattığıkadarıyla.Babasının,amcasındanedindiğiimgesi,birişadamındançokbirdüşçününimgesiydi.V.PioLoayza'nınbürosunuiştençokzevkiçinkullandığını,pazargünleribirgemiyikarşılamakya da uğurlamak bahanesiyle evden sıvışmak için her zaman dümen çevirdiğini anlattı ona.Dahası: Antrepoların bulunduğu avluya ıskartaya çıkarılmış bir kazan kurdurmuştu; karısı odolaylarda olduğunda biri kazanın buharlı düdüğünü seyrüsefer şifresiyle çalıyordu. XII. LeonAmca, bazı hesaplar yaptıktan sonra, Florentino Ariza’nın tohumunun, bir pazar öğledensonrasının boğucu sıcağında, kapısı iyi kapanmamış çalışma odasında bir yazı masasınınüstünde atıldığına kanaat getirmişti; karısı evinde oturmuş, hiçbir zaman var olmayan birgemininvedadüdüğünüişitirken.Karısıgerçeğiöğrendiğinde,bualçaklığınıkocasınaödetmekiçin artık çok geç kalmıştı; çünkü çoktan ölmüştü kocası. Kocasından sonra, bir çocuğuolmadığı için içiacıylayanayana,piçinsonsuzadek lanetlenmesi içinTanrı'yayakararakuzunyıllaryaşadı.Babasının imgesi tedirginediyorduFlorentinoAriza'yı.Annesi, ticaretehiçbireğilimiolmayan,ağabeyi, ırmak taşımacılığının öncüsü, Alman komodor Juan B. Elbers'in çok yakın işortaklarından biri olduğu için sonunda ticarette karar kılan bir büyük adam olarak söz etmiştiondan.Mesleği aşçılık olan, aynı annenin ayrı ayrı erkeklerden edindiği yasadışı çocuklardı;

Page 99: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

hepside,ermişlerinyaşamınailişkinkitaplardanrasgeleseçilmişbirpapanınadıylabirlikteonunsoyadını taşıyorlardı; XII. Leon Amca dışında; çünkü o doğduğunda tahtta bulunan papanınadıydıbu.Florentino,tümününannetarafındandedeleriydi,böylecebuad,birpapalarkuşağınıatlayaraktaTránsitoAriza’nınoğlunadekulaşmıştı.Florentino Ariza, babasının, bazıları Tránsito Ariza'dan esinlenmiş şiirler yazdığı, yapraklarıkırık kalp resimleriyle süslenmiş bir defteri çocukluğundan beri saklamıştı. İki şey şaşırtmıştıonu. Biri, babasının el yazısının kendisininkine benzemesiydi; Florentino Ariza el yazısını, birelkitabındaki yazılar içindeenhoşunagideni olduğu için seçmişolsada.Öteki de, babasının,dahaodoğmadançokönce,birdeftereyazdığı,kendisininolduğunusandığıbirtümce:Beniençoküzenölümdeğil,aşkyüzündenölmemek,Babasının iki resmini de görmüştü; tek resimleriydi bunlar onun. Biri, çok gençken, onu ilkgördüğü zamanki yaşında Sanda Fe'de çekilmiş bir resim: sırtında ayı postunu andıran birpardösü, kopuk bacaklarından başka bir şeyi kalmamış bir yontunun altlığına dayanmış.Başında bir kaptan kasketiyle yanında duran oğlan çocuğu da XII. Leon Amca'ydı. İkincifotoğraf, babasını sayısız savaşlardan kim bilir hangisinde, bir grup savaşçı arasındagösteriyordu: En uzun tüfek onunkiydi, resimden bıyıklarına sinmiş barut kokusu yayılıyordu.Öteki kardeşleri gibi o da Liberal veMason'du; buna karşın oğlunun papaz okuluna girmesiniistiyordu. FlorentinoAriza, babasıyla kendisi arasında söyledikleri benzerliği bulmuyordu, amaXII.LeonAmca’nındediğinegöre,yazılarınınşiirselliğindenötürüBeşinciPio'yudakınıyorlardı.Ne olursa olsun, ne resimlerinde benziyordu ona, ne anılarında, ne annesinin yaptığı, aşklayüceltilmiş resimlerine, ne de XII. Leon Amca’nın ince acımasızlığıyla betimlediği imgeyeuyuyordu. Ama Florentino Ariza, yıllar sonra, aynanın önünde saçlarını tararken keşfetti bubenzerliği; bir erkeğinbabasınabenzemeyebaşladığındayaşlanmayabaşladığını daancakozamananladı.CalledelasVentanas'taonailişkinhiçbiranısıyoktu.Tránsito Ariza'yla aşklarının başladığı ilk günlerde bir süre orada yattığını, ama doğduktansonra onu görmeye gelmediğini biliyor gibiydi. Vaftiz kaydı uzun yıllar tek geçerli kimlikbelgesiydi; bizler için de, Florentino Ariza için de; San Toribio bölge kilisesine kayıtlı olan bubelgedeonun,TránsitoArizaadındaevlenmemişyasadışıbirkızınkendisigibiyasadışıolduğubelirtiliyordu yalnızca. Gerçekten de, öldüğü güne dek gizli gizli oğlunun gereksinimlerinisağlamış olmasına karşın, babasının adı hiç geçmiyordu. Bu toplumsal durum, FlorentinoAriza'yapapazokulununkapılarınıkapattı,amaevlenmemişbirkadınınbiricikoğluolduğundan,savaşlarımızınenkanlıdönemindeaskerliktenyakasınısıyırmasınıdasağladı.Hercuma,okuldansonra,Karayip IrmakŞirketi'ninönündeoturupokunaokunaparçaparçaolmuş,hayvan resimleriyledonatılmışbirkitababakardı.Babası,sırtında,annesininsonradanonunüstüneuydurduğuyünlükumaştanbirredingot,sunaklardakiErmişYuhanna’nınkiniandıranbir yüzle ona bakmadan içeri girerdi. Birkaç saat sonra dışarı çıkarken de, arabacının bilegörmemesineözengöstererek,haftalığınıverirdiona.Konuşmazlardı;sadecebabasıböylebiristek göstermediğinden değil, ondan korktuğu için. Bir gün her zamankinden daha uzun sürebeklediktensonra,babasıonaparaverirken:"Bunual,birdahadagelme,"dedi.Bu onu son görüşü oldu. Babasından aşağı yukarı on yaş küçük olan XII. Leon Amca'nınparayıTránsitoAriza'yavermeyisürdürdüğünü,BeşinciPio,yanlış tedaviedilmişbir ishalden,

Page 100: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

yazılı hiçbir şey bırakmaksızın, bir sokak çocuğu olan biricik oğlunun yararı için hiçbir önlemalmayavakitbulamadanöldüğünde,annesiyledeonunilgilendiğinidahasonraöğrenecekti.Florentino Ariza'nın dramı, Karayip Irmak Şirketi'nin yazmanıyken, sürekli olarak FerminaDaza'yı düşündüğü için şiirsel dilden kurtulamaması, onu düşünmeden yazmayı hiçbir zamanöğrenememesiydi.Dahasonra,onubaşkagörevleregeçirdiklerinde,içiaşklaöylekabarıyorduki ne yapacağını bilmiyor, Yazıcılar Kapısı'nda, okuma yazma bilmeyen âşıklar için parasızmektuplar yazarak onlara armağan ediyordu bu aşkı. İşten çıkınca gidiyordu oraya.Redingotunu kıymaya kıymaya çıkarıyor, sandalyenin arkalığına asıyor, gömleğinin kollarıkirlenmesin diye kolluklarını takıyor, daha iyi düşünebilmek için yeleğinin düğmelerini çözüyor,kimi zaman gecenin geç saatlerine dek çılgınca mektuplarla mutsuzlara umut veriyordu. Arasıra,oğluylasorunlarıolanzavallıbiranneye,emekliaylığınınödenmesi içinhakkınıaramaktadirenen eski bir askere, bir şeyini çaldırdığı için hükümete şikâyette bulunmak isteyen birinerastlıyor,amanedenliçabaharcarsaharcasınonlarımemnunedemiyordu;çünkübirinibirşeyeinandırmayı yalnızca aşk mektuplarıyla başarabiliyordu. Yeni müşterilerine soru bilesormuyordu, gözlerinin akına bakmak onların sorumluluklarını üstlenmesine yetiyordu çünkü;yazarken başvurduğu şaşmaz formülüyle, başka hiçbir şey düşünmeksizin yalnızca FerminaDaza'yı düşünerek sayfalar dolusu aşkmektupları yazıyordu. Aradan bir ay geçtikten sonra,sabırsızâşıklarınkendisinişaşkınadöndürmeleriniönlemekiçinsıradabekleyenlerinbirlistesiniçıkarmakzorundakaldı.O döneme ilişkin en hoşuna giden anısı, heyecandan titreyerek, yeni aldığı bir mektubuyanıtlamasını isteyen, neredeyse çocuk yaşta çekingen mi çekingen bir genç kızın anısıydı;Florentino Ariza bir gün önce kendi yazdığı mektubu tanımıştı. Küçük kızın heyecanına veyaşınauygunbirüslupla,onauygunbirelyazısıylayanıtladımektubu;çünküherkesinkişiliğinegöre bir el yazısıyla yazmayı biliyordu. Bu şaşkın yaratığın talibini sevdiği kadar kendisinisevseydiFerminaDaza'nınonunasılyanıtlayacağınıtasarlayarakyazdımektubu.İkigünsonrahemen,kızınsevgilisiadına, ilkmektubundaonamalettiğiüslupveaşkbiçiminegörebiryanıtyazmasıgerekti;böylecesonundakendikendisiyleateşlibiryazışmayagirişmişti.Aradanbiraygeçmedenikisideayrıayrıgelipâşığınmektubundaönerdiği,kızındayanıtındayürektenkabulettiğişeyiçinonateşekkürettiler;evleneceklerdi.Mektuplarınınaynıyazıcı tarafındanyazıldığınıancak ilkçocuklarıdoğduğundasözarasındaanladılar; böylece ilk kez ikisi birlikte Yazıcılar Kapısı'na gelip çocuklarının vaftiz babasıolmasınıistedilerondan.FlorentinoArizadüşlerininpratiksonucundanöylesinecoşkuyakapıldıki, o güne değin kemer altlarında tanesi yirmi centavo'ya satılan, kentin yarısının ezberebildiğinden çok daha şiirli ve eksiksiz birAşıklarYazmanı kitabı yazmayane yapıp edip vakitbuldu. Fermina Daza ile kendisinin içinde bulunabilecekleri akla gelebilecek bütün durumlarısıraladı;sonrabunlarınherbiriiçin,aklınagelennekadarmektup-yanıtseçeneğivarsaokadarörnekyazdı.Sonunda,Covarrubiassözlüğükalınlığındaüçciltlikbinlercemektupçıktıortaya,ama kentte hiçbir basımevi onları basma riskini göze alamadı; eskimektuplarla birlikte tavanarasını boyladılar sonunda; çünkü Tránsito Ariza ömür boyunca biriktirdiği paraları bir yayınçılgınlığı uğruna savurmak için küplerini toprak altından çıkarmayı kesinlikle reddetti. Yıllarsonra, Florentino Ariza kitabi bastıracak olanaklara kavuştuğunda, aşk mektuplarının artıkmodasıgeçmişolduğugerçeğinikabuletmekçokgüçgeldiona.KarayipIrmakŞirketi'ndeilkadımlarınıatar,YazıcılarKapısı'ndaparasızmektuplaryazarken,Florentino Ariza'nın gençlik arkadaşları onu yavaş yavaş, bütün bütün yitirmekte olduklarına

Page 101: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kesin olarak inandılar. Doğruydu da. Bununla birlikte, ırmak yolculuğundan döndükten sonra,FerminaDaza’nınanılarınısilikleştirmekumuduyla içlerindenbazılarıylahâlâgörüşüyor,onlarlabilardo oynuyor, cumartesi balolarına gidiyor, kendini kızlar arasında atılan zarların sonucunabırakıyor, yeniden eskisi gibi olmak için ona iyi görünen ne varsa bırakıyordu kendini. DahasonraXII.LeonAmcaonaişverdiğinde,TüccarKulübü'ndeişarkadaşlarıyladominooynamayabaşladı; bunlar, ancak kendileriyle artık taşıma şirketinden başka bir şey konuşmaz, şirketinadını anmayıp yalnız baş harflerini kullanarak, ondan C.EC. diye söz eder olduğu zamankendilerinden biri saymaya başladılar onu. Yemek yeme biçimini bile değiştirmişti. Eskidensofrayahiçaldırmadan,rasgeleotururken,şimdiömrününsonunadeksürecek,düzenlisadebirbiçimdeyemekyerolmuştu;sabahkahvaltısındakocabirfincanacıkahve,öğleyemeğindebirdilim haşlanmış balıkla pirinç, yatmadan önce de bir sütlü kahveyle bir parça peynir.Nerede,hangi durumda olursa olsun her an acı kahve içiyordu, günde otuz fincana dek: kendihazırlamayı yeğ tuttuğu, bir termosta hep yanında taşıdığı, tıpkı ham petrole benzeyenkaynatılmış bir sıvı. Aşkın öldürücü darbesini yemeden önceki gibi olmak için duyduğu kesinisteğe,tümkaygılıçabalarınakarşın,başkabirinsanolmuştu.Gerçekşuyduki,birdahahiçbirzamaneskisigibiolmayacaktı.FerminaDaza'yıyenideneldeetmek yaşamının biricik amacı olmuştu; er geçona sahip olacağındanöyle emindi ki,mucizegerçekleşir gerçekleşmez, Fermina Daza'yı kabul edecek duruma getirmek için, TránsitoAriza'yıevionarmayısürdürmeyekandırdı.AşıklarYazmanı'nınbasılmasıönerisinegösterdiğitepkinin tersine,TránsitoArizabukezçokdaha ilerigitti:Evipeşinparaylasatınalıp tepedentırnağayenilemeyegirişti.Salonuyatakodasıhalinegetirdiler,üstkatta,biri karı-kocabiridedoğacakçocuklariçin,genişaydınlıkikiyatakodasıyaptırdılar;eskitütünfabrikasınınyerinde,FlorentinoAriza'nınboşsabahlarınıadadığıçeşitçeşitgüllerledolubirdegülbahçesi.Geçmişesaygının bir kanıtı olarak, bir tek tuhafiyeci dükkânına dokunmadılar. Eskiden FlorentinoAriza'nınyattığıardiyeyi,herzamankigibi,asılıhamak,üstünekitaplarınkarmakarışıkyığıldığıbüyük yazı masasıyla, olduğu gibi bıraktılar; ama Florentino Ariza karı-kocanın yatak odasıolarakdüşünülenüstkattakiodayayerleşti.Evinenbüyük,enhavadarodasıydıburası;geceleridenizinesintisindenvegüllerinkokusundanötürüoturmasıçokhoşolanbiriçterasıvardı;amaaynızamandaFlorentinoAriza'nınkeşişdisiplinineenuygunodada,buodaydı.Duvarlarıkaba,çıplak,kireçbadanalıydı;bütüneşyası,birkürekmahkûmununkigibibiryatak,üstündeucunabirmumdikilmişbirşişenindurduğuküçükbirkomodin,eskibirgiysidolabı,bir lavabo,birdeküvetleibriktenibaretti.İş yaklaşık üç yıl sürdü ve kentin, sömürgedönemindegelişmesini sağlamış, onu iki yüzyılıaşkınbirsüreAmerika'nınbirlimanıhalinegetirmişolanaynıetkenlerden,ırmaktaşımacılığıylatransit ticaretinin gelişiminin ivme kazanmasından kaynaklanan kısa süren canlanışıyla aynızamana rastladı. Ama bu dönem aynı zamanda Tránsito Ariza’nın onulmaz hastalığının ilkbelirtilerinin ortaya çıktığı dönemdi. Her zamanki müşterileri, her seferinde daha yaşlanmış,dahasolgun,dahakaçamakgeliyorlardıdükkâna,amaTránsitoArizaömrününyarısınıonlarlaalışveriş ederek geçirmesine karşın onları tanımıyor ya da birinin işini ötekininkiylekarıştırıyordu.Onunmesleğindeçokönemlibirşeydibu;çünkühemkendi,hemdebaşkalarınınonurunu korumak için kâğıt imzalanmıyor, verilen namus sözü yeterli güvence sayılıyordu.Öncelerisağıroluyormuşgibiydi,amaçokgeçmedenbelleğinindamladamlaakıpgittiğiaçıkçaortaya çıktı: Rehin dükkânını kapattı, küplerdeki servetle evi tamamlayıp döşedi; sahiplerininrehinden kurtarmak için para bulamadıkları, kentin en değerli takılarının birçoğu da artmıştı

Page 102: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

üstelik.Florentino Ariza’nın o sıralarda aynı anda birçok işle uğraşması gerekiyordu, ama kaçakavcılık işini büyütme yürekliliğini hiçbir zaman yitirmedi. Nazaret'in dul karısıyla başıboşyaşantısındansonra,sokakkadınlarıyla ilişkikurmayoluaçıldıona;FerminaDaza içinçektiğiacıyıhafifletmekumuduyla,kimsesizgecekuşlarınıavlamayısürdürdübirkaçyıl.Ama daha sonra, bu umutsuzca cinsel ilişki alışkanlığının içinin bir gereksinimimi olduğunu,yoksa salt bedeninin kötülüğünden mi ileri geldiğini açıklayamadı kendi kendine. Otele dahaseyrekgideroldu;yalnızcailgilerininyönüdeğiştiği içindeğil,oradakilerinonu,ozamanadeğinbildikleri evcil ve erdenlikli durumundan başka bir durumda görmelerinden hoşlanmadığı için.Gene de, üç ivedi durumda, onun zamanından önceki bir dönemin kolay çarelerinden birinebaşvurdu: Tanınmaktan çekinen kız arkadaşlarını erkek kılığına sokup birlikte âlem yapmayaçıkmışgibigirdiler içeri.Enazından iki kezbirisi farkınavardı, sözdeerkekarkadaşıylabaradeğil, doğruca yatak odasına yöneldiklerinin; böylece Florentino Ariza'nın zaten yeterincesarsılmışolanünüöldürücüdarbeyialdı.Sonundaorayagitmektenvazgeçti;çokseyrekolarakgittiğinde de, kaçırdıklarını telafi etmek için değil, tam tersine, aşırılıklardan kurtulmak içinsığınacakbiryerbulmakamacıylayapıyordubunu.İyideediyordu.Çünküöğledensonralarısaatbeşedoğru iştençıkarçıkmaz,kümesedalanbir atmaca gibi avlanmaya çıkıyordu. Önceleri, gecenin kendisine sunduğuyla yetiniyordu.Parklardakihizmetçikadınları,pazaryerindekizencileri,kumsaldakizüppekızları,NewOrleansgemilerindekigringoları

14 götürüyordu.Kentinyarısınıngünbatımındansonraaynı şeyi yaptığı

dalgakırana götürüyordu onları, nereye götürebilirse oraya götürüyordu, bazen degötüremeyeceğiyerlere;çünküsıksık,kendinikaranlıkbirkapıaralığınaçarçabukatıpkapınınarkasındaneyapabilirse,nasılyapabilirseyapıyordu.Deniz fenerikulesi,hemenhemenherşeyinçözüldüğüyaşlılığıneşiğindeözlemleanımsadığımutlubirsığınakolduherzaman;çünküözelliklegecelerimutluolunacakbiryerdiorası;ışığınher parlayıp sönüşüyle o dönemdeki aşklarından bir şeyin gemicilere ulaştığını düşünürdüFlorentino Ariza. Öyle ki, en çok oraya gidiyordu; arkadaşı, fener bekçisi, ürkmüş gecekuşlarınaenbüyüksaygıbelirtisiolanbönbirçehreyle,sevinçiçindekarşılıyorduonu.Aşağıda,kayalara çarpan dalgaların uğultusuna yakın bir ev vardı; burada, deniz kazasına uğramışlıkduygusundan ötürü daha yoğun sevişiliyordu. Ama Florentino Ariza, ilk geceden sonra fenerkulesini yeğ tutmuştu; çünküoradan tümkent, balıkçıların denizdeki ışıklı dümensuları, hattauzaklagunalarbileseçilebiliyordu.Kadınların fizikselvarlıklarıylasevişmeyetenekleriarasındaki ilişkikonusundakioldukçayalınkuramlarıodönemdeoluşmuştu.Kösnül tiplerden,bir timsahıçiğçiğyiyebilecekgibigörünen,ama genellikle yatakta en edilgin olan kadınlardan sakınıyordu. Onun tipi bunun tam tersiydi;sokakta hiç kimsenin dönüp bakmayacağı, soyundukları zaman bir deri bir kemik kalan, ilkdeğiştekemiklerininçatırtısı insanaacımaduygusuveren,amaerkekliğiyleençokövünenbirerkeğin bile paçavrasını çıkarabilen, o solgun, kurbağa gibi kızlar. Bu gözlemleri, AşıklarYazmanı'na uygulamalı bir ek yazmak amacıyla çarçabuk kaydetmişti; ama AusenciaSantander, yaşlı bir köpek bilgeliğiyle, onu evirip çevirdikten, göğsünden tutarak kaldırıpindirdikten, onu yeniden dünyaya getirdikten, kuramlarının inceliklerini parça parça ettikten,sonra da ona aşk konusunda öğrenmesi gereken biricik şeyi, yaşamı insana hiç kimseninöğretemeyeceğiniöğrettiktensonra,butasarıdaöncekininyazgısınaboyuneğdi.

Page 103: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Ausencia Santander yirmi yıl süren, kurallara uygun bir evlilik geçirmiş, bu evlilikten ona üççocuk kalmış, onlar da evlenip çoluk çocuk sahibi olmuşlardı; böylece, Ausencia Santanderkentineniyiyatağınasahipbüyükanneolmaklaövünüyordu.Onunmukocasınıbıraktığı,yoksakocasınınmıonubıraktığı,yadakocasıuzatmalısevgilisiylebirlikteyaşamayagittiği,kendisidebirçok kezgeceleri arka kapıdan içeri aldığı ırmakgemisi kaptanıRosendode laRosa'yıgüpegündüzönkapıdan içerialmaktakendiniözgürhissettiğizaman, ikisinindebirbirleriniaynızamandamı bıraktıkları hiçbir zamanaçıklığa kavuşmadı. FlorentinoAriza'yı hiç düşünmedenalıpgötürenkaptanınkendisioldu.Öğle yemeğine götürdü onu. Bir damacana evde çekilmiş rakı, en iyi cinstenmalzeme aldı;ancak çiftlikte yetiştirilmiş, ince kemikli piliç, gübrelikte yetişmiş domuz, ırmak kıyısındakiköylerde yetişen sebze ve otlarla yapılabilen destansı bir yahni yapmak için. Ama FlorentinoAriza, daha ilk andan, yemeklerin olağanüstü lezzetinden ya da ev sahibesinin taşkınlığındançok,evingüzelliğindencoşkuyakapıldı.Aydınlık,havadar,denizebakandörtbüyükpenceresi,art alanda eski kentin görünümüyle çok hoşuna gitti ev. Evdeki eşyaların çokluğunu ve gözkamaştırıcılığını seviyordu; salona düzensiz, aynı zamanda ağır bir hava veren, kusursuz birustalıklayapılmışbuçeşit'çeşiteşyaları,KaptanRosendodelaRosaheryolculukdönüşündegetirmişti ona; öyle ki artık başka hiçbir şeye yer kalmamıştı salonda.Denize bakan terasta,özel tüneğinde, tüyleri inanılmaz beyazlıkta, düşünceli suskunluğuyla insana birçok düşünceleresinleyenMalezyatürübirpapağanduruyordu'ayakta:FlorentinoAriza'nınogünedekgördüğüengüzelhayvan.KaptanRosendode laRosa, konuğuncoşkusuylacoşarak,herşeyinöyküsünüayrıntılarıylaanlattı ona. Bunu yaparken de, küçük küçük yudumlarla, ama aralıksız içkisini içiyordu.Betonarmegibiydi: iriyarı,başıdışındabütüngövdesikıllarlakaplı,bıyıklarıgürbir fırça,sesiancakonayaraşanbirçıkrıksesigibi,olağanüstünazikbiradam.Amahiçbirbedenonun içkiiçişinedayanamazdı.Sofrayaoturmadan,yarımdamacanaiçkiyiyuvarladı;bardaklar,şişelerledolu büyük tepsinin üstüne ağır bir gümbürtüyle yıkılırcasına yüzükoyun devrildi. AusenciaSantander, karaya vurmuş kıpırtısız balina gövdesini yatağa sürüklemek ve onu uykusundasoymakiçinFlorentinoAriza'danyardımistemekzorundakaldı.Sonra,yıldızlarınınbarışıklığınaborçlu oldukları şimşek gibi bir esinlenmeyle, aralarında kararlaştırmaksızın, üstü kapalı birbiçimdebile sözünüetmeksizin, yandaki odada ikisi de soyundular ve yedi yılı aşkın bir süre,Kaptan yolculuğa çıktığında olanak bulur bulmaz soyunmayı sürdürdüler. Üstlerine gelmetehlikesi yoktu, çünkü Kaptan, iyi bir gemicinin alışkanlığıyla, gün ağarırken bile olsa, limanagirişinigeminindüdüğünüçalarak,bildiriyordu;öncekarısıyladokuzçocuğu içinüçuzun,sonradasevgilisiiçinkesikkesik,hüzünlüikidüdüksesiyle.AusenciaSantander neredeyse ellisindeydi; yaşını da gösteriyordu, amaöyle kendine özgürbir aşk içgüdüsü vardı ki, onu gemleyecek hiçbir zanaatsal ya da bilimsel kuram yoktu.FlorentinoAriza,gemilerinçizelgesinden,onunezamangörmeyegidebileceğinibiliyor,gününyada gecenin hangi saatinde olursa olsun, önceden haber vermeksizin evine gidiyordu; herseferindedekendinibeklerbuluyorduonu.Yediyaşınagelinceyedek,anasınınonubüyüttüğügibi:çırılçıplak,amabaşındaorganzebirkurdeleyle.Giysileriniçıkarmadan içeribiradımbileatmasına izin vermiyordu; çünkü evde giyinik bir adam bulundurmanın uğursuzluk getirdiğineinanmıştıherzaman.KaptanRosendodelaRosailearalarındasüreklibiranlaşmazlıkkonusuolmuştu bu; çünkü boşinanları olan Kaptan, çıplakken puro içmenin uğursuzluk getirdiğineinanıyor, ara sıra, elinden eksik olamayan Havana purosunu söndürmektense, sevişmeyi

Page 104: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

ertelemeyiyeğ tutuyordu.OysaFlorentinoArizaçıplaklığınbüyüsüneçokdüşkündü;AusenciaSantanderkapıyıörterörtmez,kendisiniselamlamasına,şapkasını,gözlüğünübileçıkarmasınafırsat vermeden öpücük yağmuruna tutuyordu onu; her öpüşün ardından, aşağıdan yukarıyadoğru birer birer düğmelerini çözüyordu; önce pantolonunun, sonra kayışının tokasının, ensonunda da yeleğiyle gömleğinin; onu diri diri karnı yarılmış bir balık gibi bırakıncaya değin.Sonraonusalondaoturtupayakkabılarınıçıkarıyor,pantolonununbacaklarını,baldırlarınadekuzun donuyla birlikte indiriyor, en sonunda da baldırlarını saran jartiyerlerinin kancalarınıçözüyor, çoraplarını çıkarıyordu.FlorentinoArizao zamanbu şaşmaz törende kendinedüşentek şeyi yapmak için Öpüşmeyi bırakıyordu: Yeleğinin cebinden köstekli saatini, gözündengözlüğünü çıkarıyor, ikisini de, unutmamak için, ayakkabılarının içine koyuyordu. Başkalarınınevinde soyunurken, her zaman, hiç şaşmadan alırdı bu önlemi. Daha bunu doğru dürüstbitirmeden, onu soyduğu divanda, çok seyrek olarak da yatakta, hiçbir şey yapmasına vakitbırakmadan,üstüneçullanıyordu.Onualtınaalıyor,herşeyiyleherşeyinesahipoluyordu;kendiiçinekapanmış,katıksıziçkaranlığında,gözlerikapalı,yolunubulmayaçalışarak,birdoğrultudailerleyip geri dönerek, görünmez yönünü düzelterek, daha derin başka bir yol arayarak,karnındanakanyapışyapışsıvınınbatağınasaplanmadanilerlemeninbirbaşkayolunubulmayaçalışarak, kendi yerli dilinde bir atsineği vızıltısıyla yalnızca kendisinin bildiği, yalnızca kendisiiçin tutkuyla istediği bir şeyin karanlıkta nerede olduğunu kendi kendine sorup kendi kendineyanıtlayarak, onu beklemeden kendini kapıp koyveriyor, tam bir yenginin yeri göğü titretensevinçli patlamasıylabir başına kendi uçurumunayuvarlanıyordu.FlorentinoArizabitkin, eksikkalakalıyor, bir zevk aracından başka bir şey olmadığı duygusuyla, ikisinin terlerinden oluşangölüniçindeyüzüyordu."Birçokerkektenbiriymişimgibidavranıyorsunbana,"diyordu.O,özgürbir kadının gülüşüyle gülüyor, "Tersine,” diyordu, "onlardan bir eksiğiymişsin gibi." AmaFlorentinoAriza,onuniğrençbiraçgözlülükleherşeyialdığıduygusunakapılıyor,onurukırılmış,bir daha hiç gelmemek üzere çıkıp gidiyordu. Ama gecenin bir yansında yalnızlığın korkunçbilinciyle hiç nedensiz ansızın uyanıyor, Ausencia Santander'in bencil sevişmesinin anısıgerçekte olduğu gibi canlanıyordu içinde: hem tiksindiği, hem de istediği, ama kurtulmasıolanaksızbirmutluluktuzağı.Tanışmalarından iki yıl sonra, rasgele bir pazar günü, Florentino Ariza geldiğinde, AusenciaSantander'in ilk yaptığı şey, onu soyacak yerde, daha iyi öpebilmek için gözlüğünü çıkarmakoldu;böyleceFlorentinoArizaonunkendisinisevmeyebaşladığınıanladı.Bueveilkgeldiğigünöylesinemutlu olmasına, onu kendi evi gibi sevmesine karşın, orada hiçbir zaman iki saattençok kalmamış, geceyi hiç orada geçirmemiş, yalnızca bir kez, onu resmen davet ettiği içinyemeğekalmıştı.Gerçekteoraya,herseferindeelindebiricikarmağanıolantekbirgülle,bellibir şey için gidiyor, zamanı önceden belli olmayan bir dahaki sefere değin kayboluyorduortadan. Ama onu öpmek için gözlüğünü çıkardığı gün, biraz bu yüzden, biraz da dingin birsevişmenin ardından uyuyakaldıkları için, bütün bir öğleden sonrayı Kaptan'ın kocamanyatağında çırılçıplak geçirdiler. Öğle uykusundan uyandıklarında, Florentino Ariza, tiz sesigüzelliğiyle çelişen papağanın çığlıklarının anısını taşıyordu hâlâ. Ama öğle sonu sıcağındasessizliksaydamdı;yatakodasınınpenceresindengüneşisırtınayüklemişeskikentinkaraltısı,altın yaldızlı kubbeleri, ta Jamaica'ya dek uzanan tutuşmuş deniz görünüyordu. AusenciaSantander serüvenci elini gelişigüzel uzatarak, el yordamıyla onun uslu uslu yatan organınıaradı,amaFlorentinoArizaittionu.“Şimdiolmaz,"dedi,“içimdetuhafbirduyguvar,sankibirisibizi gözetliyormuş gibi." Ausencia Santander gidip keyifli keyifli gülen papağanın yönünüdeğiştirdi. "BubahaneyiYunusPeygamber'in karısı bile yutmaz," dedi.Kendisi de yutmamıştı

Page 105: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kuşkusuz, ama bunu iyi yanından aldı; ikisi de sessizlik içinde uzun süre sevişmeden sevdilerbirbirlerini.Saatbeşte,güneşhâlâyüksekteyken,AusenciaSantander,hepöyleçıplak,başındaorganzekurdelesi,sıçrayıpkalktıyataktan, içecekbirşeyalmak içinmutfağagitti.Amayatakodasındandışarıbiradımataratmazbirkorkuçığlığıkoyverdi.Gözlerineinanamıyordu.Tavanaasılı lambalardanbaşkabirşeykalmamıştıevde.Gerikalanher şey, tanınmışmağazalardan alınmış eşyalar, Hint halıları, yontular, goblen duvar halıları,değerli taşlardan ve madenlerden yapılmış bir sürü ıvır zıvır, evini kentin en güzel, en iyidonatılmışeviyapannevarsa,hepsi,kutsalpapağanbileuçupgitmişti.Denizebakanterastan,âşıkları rahatsız etmeden taşımışlardı onları. Geriye yalnızca boş salonlar, ardına dek açıkdört pencere, bir de dipteki duvarın üstüne kalın bir fırçayla yazılmış bir yazı kalmıştı:Düzülenlerin hali budur. Kaptan Rosendo de la Rosa, Ausencia Santander'in niçin karakolabaşvurmadığını, çalınmışeşyaalıp satanlarla temasageçmediğini, nedebaşınagelenüzücüolaydansözedilmesineizinvermediğinihiçbirzamananlayamadı.Florentino Ariza, hırsızların mutfakta unuttukları üç deri tabureyle o sırada kendilerininbulundukları yatak odasındakilerden başka eşyası kalmayan soyulmuş evde onu görmeyegitmeyisürdürdü.Amaeskisindendahaseyrekgiderolduonugörmeye;AusenciaSantander'insandığı, kendisine de söylediği gibi, evin tamtakırlığından değil, yüzyılın başında ilk katırlaçekilen tramvayların ortaya çıkması yüzünden; Florentino Ariza için, başıboş gece kuşlarınıngörülmemiş,değişikyuvasıydıbunlar.Gündedörtkezbiniyordutramvaya;ikikezişegiderken,iki kez de eve dönerken; kimi kez gerçekten kitap okuyarak, çoğu kez de okuyormuş gibiyaparak,enazındandahasonrabir randevukoparabilmek için ilk ilişkiyikurmayıbaşarıyordu.Daha sonra,XII. LeonAmca, emrine iki boz katırın çektiği,CumhurbaşkanıRafaelNunez'inkigibi yaldız koşumlu bir araba verdiğinde, tramvay günlerini, kaçak av serüvenlerinin en verimligünleri olarak anımsayacaktı. Haklıydı: Kapının önünde bekleyen bir arabadan daha kötü birdüşmanı olamazdı gizli aşkların. Öyle ki, hemen hemen her zaman onu kendi evinde gizliyor,tozlu yolda tekerlek izleri bile kalmasın diye yaya çıkıyordu ava. Bu yüzden, içlerinde bir yanbakışın aşkın nerede olduğunu anlamaya yettiği, kadidi çıkmış uyuz katırların çektiğitramvaylarıöylesineözlemleanımsıyordu.Genede,buncadokunaklıanınınarasındabirivardıkibir türlüunutamıyordu;adınıbilmediği,birlikteyalnızcaçılgınbirgeceyarısınıyaşayabildiği,ama ömrünün sonuna dek karnavalınmasum kargaşasını buruklaştırmaya yeten kimsesiz birgecekuşununanısıydıbu.Şenliğin patırtısı arasında, tramvayda yüreklice yolculuk etmesi dikkatini çekmişti. Ancakyirmisindevardı;delikılığınagirmişolmasaydı,şenliğealdırmıyormuşsanılabilirdi:Omuzlarınadökülen uzun, parlak, sapsarı saçları, sıradan, sade bir basma giysisi vardı. Sokaklardanyükselenmüziğinşamatasına,avuçavuçsaçılanpirinçununa,katırlarınüçgünlükçılgıncaşenlikboyunca undan bembeyaz olmuş çiçekten şapkalarla dolaştıkları tramvay geçerken yolcularınüstüne püskürtülen aniline hiç aldırmıyordu. Florentino Ariza karışıklıktan yararlanarak,karşılığında daha fazlasını alacağını sanmadığı için, dondurma yemeğe çağırdı onu. Hiçşaşmadanbaktıonakız."Sevesevekabulediyorum,amabilinkibendeliyim,"dedi.FlorentinoArizagüldübuna;arabalarıngeçişinigörsündiyedondurmacınınbalkonunaçıkardıonu.Sonrakiralık bir kapüşonlu pelerini üstüne geçirdi, birlikte Plaza de la Aduana'da dans edenlerinarasınakarıştılar,yeninişanlılargibieğlendiler;amakızınilgisizliği,geceninşamatasıarasındabir uçtan öteki uca gitti: Meslekten bir dansçı gibi dans ediyordu; yaratıcı, gözü pek; üstelikinsanıallakbullakedenbüyüleyicibirgüzelliğivardı.

Page 106: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

"Başınanasılbirbelaaldığınıbilmiyorsun,"dedi,şenliğincoşkusuiçindekatılakatılagülerek."Tımarhanekaçkınıyımben."Florentino Ariza için o gece, daha aşkın yıkımına uğramadan önceki, yeniyetmeliğin saftaşkınlıklarına döndüğü bir geceydi. Ama böylesine kolay elde edilen birmutluluğun çok uzunsüremeyeceğini, deneylerinden çok, sakınımlılığından biliyordu.Böylece, daha tan sökmeden,her zaman olduğu gibi en güzel kılıklara ödüller verildikten sonra, fener kulesinden güneşindoğuşunuseyretmeyiönerdi.Sevesevekabuletti,amaödüldağıtımıbittiktensonra.FlorentinoArizabugecikmeninhayatınıkurtardığınainandıhep.Gerçektende,kıztamfeneregitmek için ona işaret verdiği sırada, Divina Pastora Tımarhanesinin iki gardiyanıyla birhastabakıcısıonunüstüneatıldılar.Öğledensonrasaatüçtekaçtığındanberionuarıyorlardı;yalnızca onlar değil, tüm zabıta kuvvetleri. Karnavalda dans etmek için dışarı çıkmakistediğinden bahçıvandan aşırdığı bir bıçakla bir gardiyanın başını kesmiş, ikisini de ağıryaralamıştı. Ama onun sokakta dans edeceği hiç kimsenin aklına gelmemişti; sarnıçlaravarıncayadektepedentırnağaaradıklarıpekçokevlerdenbirindesaklandığınısanıyorlardı.Onu götürmek kolay olmadı. Koynuna sakladığı bir bahçe makasıyla kendini savundu, deligömleğinisırtınaancakaltıerkekgiydirebildi;osıradaGümrükMeydanı'nıdoldurankalabalıkbu kanlı yakalama olayını karnavaldaki sayısız güldürülerden biri sanarak coşkuyla alkışlıyor,ıslık çalıyordu. Florentino Ariza allak bullak olmuştu; İlk Perhiz Çarşambasından başlayarak,ona bir kutu İngiliz çikolatası alıp Divina Pastora Hastanesi'nin sokağından geçiyordu.Pencereden bağıra bağıra ona sövgüler ve övgüler yağdıran kapatılmış kadınları görünceduruyor, bir şans eseri belki o da demir parmaklıklar arasından bakıyordur diye, çikolatakutusuyla onların dikkatini çekmeye çalışıyordu. Ama onu hiç görmedi. Aylar sonra bir günkatırlı tramvaydan inerken, babasıyla birlikte giden küçük bir kız elindeki kutudan bir çikolataistedi.Babasıonuazarladı,FlorentinoAriza'danözürdiledi.Amaobudavranışın,onu içindekiacılıktan kurtaracağını düşünerek, kutuyu olduğu gibi çocuğa verdi; babayı da, elini omzunavurarakyatıştırdı."Cehennemin dibine giden bir aşk içindi onlar," dedi. Kaderin bir cilvesi gibi, FlorentinoArizaLeonaCassiani'yi,hayatınıngerçekkadınıolankadınıdakatırlıtramvaydatanıdı;nekendisinede o bunu hiç bilmeseler, hiç sevişmemiş olsalar da. Beş tramvayıyla eve dönerken onarastlamadanöncesezmiştibunu:Parmakladokunurgibisomutbirbakışdokunduona.Gözlerinikaldırdı, karşısındaki sıranın en ucunda, ama öteki yolcular arasında hemen seçilen kadınıgördü.Bakışlarınıöteyeçevirmedi.Tersineonaöylepervasızcabakıyorduki,FlorentinoAriza,zencigenç,sevimli,amakuşkusuzbirorospudiyedüşünmektenkendinialamadı.Yaşamındançıkardı onu, aşkın bedelini ödemekten daha aşağılık bir şey düşünemiyordu çünkü: Hiçbirzamanyapmadıbunu.Florentino Ariza Arabalar Meydanı'nda indi, son duraktı bu, dükkânlar labirentinin arasındankoşar adım yürüdü, annesi saat altıda onu bekliyordu çünkü; kalabalığın öteki ucundançıktığında, kaldırımda neşeli bir kadının topuk seslerini işitti, kim olduğunu görmeden bildiğikişiyi görmek için dönüp baktı: oydu. Gravürlerdeki köle kadınlar gibi giyinmişti: sokaktaki subirikintilerindenatlamakiçinbirbalerindevinimiylekaldırdığıfırfırlıbireteklik,omuzlarınıaçıktabırakan bir bluz, renk renk boncuklardan dizi dizi kolyeler, beyaz bir türban. Florentino Arizaotelden tanıyorduonları.Sıksık,öğledensonrasaataltıdahâlâkahvaltıdaoluyorlardı; sonrada, cinselliği bir sokak hırsızının bıçağı gibi kullanmaktan başka çareleri kalmıyor, sokakta

Page 107: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

rastladıklarıilkerkeğinboğazınadayıyorlardıonu:yakamışını,yacanını.Sonbirkanıtbulmakiçin Florentino Ariza yolunu değiştirdi, El Candilejo diye boş bir ara sokağa saptı; kız daadımlarını sıklaştırarak gittikçe daha yakından izledi onu. O zaman Florentino Ariza durdu,döndü,ikieliyleşemsiyesinedayanarakkaldırımdayolunukesti.Kızkarşısındadurdu."Yanılıyorsungüzelim,"dediFlorentinoAriza,"bendeişyok.""Elbettevar,"dedikız,"yüzündenokunuyor."FlorentinoAriza, çocukkenaile doktorları olan vaftiz babasından kronik pekliğiyle ilgili olarakişittiğibir tümceyianımsadı: "İnsanlar ikiyeayrılırlar:kakalarını iyiyapanlarvekötüyapanlar."Bu dogmaya dayanarak, yıldız bilimden daha doğru olduğuna inandığı bir kişilik kuramıgeliştirmiştidoktor.AmayıllarınverdiğiderslerleFlorentinoArizabukuramıbaşkabirbiçimdeortayakoydu:"Dünyadakiinsanlarikiyeayrılırlar:düzüşenlervedüzüşmeyenler."Busonunculardansakınırdı;bunlardoğruyoldançıktıklarında,buonlariçinöylesineolağandışıbirşeyolurduki,sankiaşkıkendileri keşfetmişlergibiböbürlenirdi.Bunakarşılık,bunusıksıkyapanlar yalnızcabu iş içinyaşarlardı.Kendileriniöyleiyihissederlerdiki,mühürlenmişmezarlargibisuskunolurlardı,çünküyaşamlarının ağız sıkılığına bağlı olduğunu bilirlerdi. Başarılarından hiç söz ötmezler, gizlerinikimseye açmazlardı; öyle dalgın görünürlerdi ki, iktidarsız, soğuk, en çok da ürkek hanımevladına çıkardı adları; Florentino Ariza’nın durumunda olduğu gibi. Ama yanlış anlaşılmakhoşlarınagiderdi;çünküyanlışanlaşılmakkorurduonları.Üyelerinindünyanınneresindeolursaolsun ortak bir dile gereksinim duymaksızın birbirlerini tanıdıkları bir yalnızlar locasıoluştururlardı. Bu nedenle, Florentino Ariza kızın yanıtına şaşmadı:O da onlardan biriydi, buyüzdendeonunbildiğinibiliyordu.Ölünceyedeğin, her gün, her saat bilincinin onaanımsatacağı gibi, yaşamının yanılgısı oldubu.Onunkendisindenistediğiaşkdeğildi;heleparalıaşkhiçdeğildi.KarayipIrmakŞirketi'ndebirişti;nasılolursaolsun,parasıneolursaolsun,FlorentinoArizadavranışındanöyleutandıki,onupersonelmüdürünegötürdü, oda şirketingenel işler bölümünde, enaşağı düzeydebir işverdiona;kızağırbaşlılıkla,alçakgönüllülüklevebağlılıklaüçyılsürdürdübuişi.C.EC, kurulduğundan beri, koyun öte yakasındaki transatlantik limanıyla, ne de RuhlarKoyu'ndakipazariskelesiylehiçbirilişiğiolmayanırmakrıhtımındaydı.Çinkodamlı,çiftsaçaklı,cephesi sütunlarla bezeli uzun tek bir balkonu olan ahşap bir yapıydı; dört yanındaki demirparmaklıklıpencerelerindenrıhtımdakigemilerduvaraasılıresimlergibigörünüyordu.Almanlarilkin yapıyı yaptıklarında, damın çinkolarını kırmızıya, tahta perdeleri parlak beyazaboyamışlardı; öyle ki yapı bir ırmak gemisini andırıyordu. Sonra onu boydan boya maviyeboyamışlardı, Florentino Ariza'nın şirkette çalışmaya başladığı dönemde ise belli bir rengiolmayan tozlu bir hangara dönüşmüş, paslanmış damın eski levhalarının üstüne yeni çinkolevhalar konmuştu. Yapının arkasında, kümes telleriyle çevrili, çakıllı bir avluda, sonradanyapılmış ikibüyükdepo, içindeyarımyüzyıllık ırmaktaşımacılığınınartıklarınınkokuştuğupis,kötükokulubirkanalvardı:SimonBolivartarafındandenizeindirilen,tekbacalıilkelgemilerden,kamaralarındaelektriklivantilatörlerbulunançokyenigemileredektarihselgemilerinmolozları.Bunların çoğu başka gemilerde kullanılmak üzere sökülmüştü, ama birçoğu da öyle iyidurumdaydı ki, onları daha da özlenir kılan iguanaları ürkütmeden, kocaman sarıçiçeklerinyapraklarınıkesmeden,birfırçadarbesiyleyenidenyüzdürülebilirmişgibigörünüyorlardı.Yapının birinci katında yönetim bölümü yer alıyordu: sivil mimarlarca değil, gemi

Page 108: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

mühendislerince yapıldıklarından gemi kamaralarını andıran küçük, ama rahat, iyi donatılmışodalar. XII. Leon Amca koridorun sonundaki bir odada yürütüyordu işlerini, memurlardanbiriymişgibi;tekfarkla:Hersabahhoşkokuluçiçeklerledolubircamvazobuluyordumasasınınüstünde.Zeminkatta,kabasabasıralarla,biletsatışıvebagajişlerinindüzenlediğibirtezgâhınbulunduğu bir bekleme salonuyla yolcular bölümü vardı. En arkada da, adı bile görevlerininbelirsizliğihakkındabir fikir veren,genel işlerbölümüvardı;buradaşirketinötekibölümlerindeçözülememiş sorunlar yavaş yavaş ölmeye bırakılıyorlardı. LeonaCassiani, bir okul sırasınınarkasında, dağ gibi yığılmış mısır çuvalları, çözüm bekleyen kâğıtlar arasında kaybolmuştu,XII.LeonAmca'nın,genelişlerbölümününbirişeyarayabilmesiiçinnelerdüşündüğünüsormayaonu görmeye gittiği gün. Tüm memurları toplayarak üç saat süren sorulardan, kuramsalvarsayımlardan,somutkanıtlardansonra,oncasorunaçözümbulamamanın,tamtersine,hiçbirçözümüolmayançeşitliyenisorunlarlakarşılaşmanınsıkıntısıylabürosunadöndüXII.Leon.Ertesi gün, Florentino Ariza bürosuna girince, Leona Cassiani tarafından hazırlanmış,inceleyip,uygungörürseamcasınagöstermesiricasıylabirnotabuldu.Birgünöncekiincelemesırasında teksözcükbilesöylemeyen tekkişioydu. İşe,acınarakalınmışbirmemurayaraşırbiçimde davranmıştı bile bile; ama notada, bunu, işini savsakladığı için değil, bölümünhiyerarşisinesaygısındanyaptığınıbelirtiyordu.XII.LeonAmca'yaköklübiryenidenörgütlenmeönerilmiştiamaLeonaCassianitamtersinidüşünüyordu,çünkügerçektegenelişlerbölümüdiyebir şey yoktu; öteki bölümlerin başlarından savdıkları can sıkıcı, ama önemsiz sorunlarınçöplüğüydü bu bölüm. Bu nedenle de, çözüm, genel işler bölümünü kaldırmak, sorunları ilgilibölümlerdeçözülmeküzereonlaragerigöndermekti.XII.LeonAmca’nınLeonaCassiani'ninkimolduğukonusundaenküçükbir fikribileyoktu;birgün önceki toplantıda öyle birini gördüğünü de anımsamıyordu, ama notayı okuyunca onubürosuna çağırtıp kapalı kapılar ardında iki saat konuştu. İnsanları tanımak için başvurduğuyöntemeuygunolarak,herşeydensözettiler.Notasağduyuylayazılmıştı;çözümgerçektendeistenensonucuverdi.AmaXII.LeonAmcaiçinbununönemiyoktu;onuniçinönemliolanLeonaCassiani'ydi.Ençokdikkatiniçeken,ilkokuldansonrayalnızcaModaOkulu'ndaöğrenimgörmüşolmasıydı.Ayrıca, hızlı bir yöntemleevdekendi kendine İngilizceöğreniyor, üçaydanberi deakşamları daktilo kurslarına gidiyordu; önceleri telgraf, daha da önce buharlı gemiler içinsöylendiğigibi,geleceğiolanyenibirmeslektibu.Görüşmeden çıktığında XII. Leon Amca, ona adaşım Leona demeye başlamıştı; artık hepböyle diyecekti. Leona Cassiani'nin önerisine uygun olarak, tartışmalı bölümü bir kalemdarbesiylekaldırmaya,sorunları,onları yaratanlarcaçözülmeküzeredağıtmayakararvermiş,LeonaCassianiiçindebirgörevyaratmıştı;bellibiradı,belirliişlevleriolmayanbiriş,gerçektekendiözelyardımcılığı.Ogünöğledensonra,genel işlerbölümününşerefsizcenaze törenininardından,XII.LeonAmca,FlorentinoAriza'ya,LeonaCassiani'yineredebulduğunusordu,odagerçeğianlattı."Öyleysetramvayabin,onungibikimibulursangetirbana,"dediamcası."Bunungibiiki-üçkişiolsa,gemimiziyüzdürürüz."FlorentinoArizaXII. LeonAmca’nın kendisineözgüşakalarındanbiri sandıbunu,amaertesigünarabasızkaldığınıgördü;arabayıaltıayönceemrinevermişler,şimdide,tramvaylardagizliyetenekler bulsun diye geri almışlardı onu. Öte yandan, Leona Cassiani'nin başlangıçtakikuşkularıkısazamandayokoldu;ilküçyılboyuncaöylesinekurnazcaiçindesakladığınevarsa

Page 109: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

ortayakoydu.Aradanüçyıldahageçtiktensonraherşeyindenetiminielealmış,dörtyılsonradagenelyazmanlığıneşiğinedayanmıştı;amaiçerigirmeyireddetti,çünküFlorentinoAriza'nınyalnızca bir basamak altında bir görevdi bu. O zamana dek onun buyruğundaydı, böyle dekalmak istiyordu, gerçekte durum başka türlü olsa da: Florentino Ariza kendisinin onunbuyruğunda olduğunun bilincinde değildi. Ama öyleydi: Gizli düşmanlarının tuzaklarına karşınyükselmesine yardım etmek için Leona Cassiani'nin Yönetim Kurulu'nda önerdikleriniuygulamaktanbaşkabirşeyyapmamıştıFlorentinoAriza.LeonaCassiani'ningizlerikullanmaktaşeytancabiryeteneğivardı;herakşamgerektiğianda,olmasıgerektiğiyerdeolmayıbiliyordu.Güçlüydü,sessizdi,bilgecebiryumuşaklığıvardı.Amagerektiğinde,yüreğindeacıyla,çelikgibibirkişiliğindizginlerinigevşetiyordu.Bunuhiçbirzamankendi çıkarma yapmıyordu ama. Biricik hedefi, Florentino Ariza’nın kendi gücünü çok iyihesaplamaksızınvarmakistediğiyereyükselebilmesiiçin,bedelineolursaolsun,gerekirsekanıpahasına,basamaklardançıkmaktı.Sarsılmaz iradesiyle nasıl olsa kısa sürede yapacaktı bunu; ama gerçekte salt gönülborcundan ötürü yaptı. Öyle kararlıydı ki, Florentino Ariza, Leona Cassiani'nin çevirdiğidümenlerarasındakendiniyitirdi;şanssızbiranda,yolunukapatmayaçalıştığınısanarakonunyolunukesmeyeçalıştı.LeonaCassianihemenhaddinibildirdi:"Yanlışanlamayın,"dedi,"istediğinizzamanherşeydenuzakdururum,amaiyidüşünün."Gerçekten de bunu hiç düşünmemiş olan Florentino Ariza, o zaman elinden geldiğince iyidüşündü ve silahlarını teslim etti ona. Gerçekte, sürekli bunalım içindeki bir şirkette bu pissavaşın ortasında, ardı arası kesilmeyen kadın avcılığının üzüntüleri ve Fermina Daza’nıngittikçe belirsizleşen imgesi arasında, tasasız Florentino Ariza’nın, savaşın humması içindepisliğeveaşkabulaşmışbuyabanılzencininbüyüleyicigörünüşükarşısındabiranbileiçirahatolmamıştı. Öyle ki, onu tanıdığı o akşamüstü sandığı gibi biri olmadığına, ilkelerinin canınıcehennemegönderipkülçealtınlakarşılığınıödemekzorundakalsabileonunlasevişemediğinebirçok kez esef etti için için. Çünkü Leona Cassiani, ürkmüş bir kaçak köleninkini andırangiysileri, çılgın türbanları, sallantılı küpeleri, kemiktenyapılmışbilezikleri, yığın yığın kolyeleri,parmaklarının her birinde yapma taşlardan yüzükleriyle, o gün tramvayda olduğu gibiydi hep:sokaklardadolaşanbirdişikaplan.Yıllarındışgörünüşüneeklediğiçokazşeydeonunyararınaolmuştu. Çok daha alımlı, ateşli Afrikalı gövdesi gittikçe daha dolgun, göz alıcı bir olgunlukiçindesalmıyordu.FlorentinoArizaonyılonasokulamamış,böylecebaşlangıçtakihatasınıçokacıbirbiçimdeödemişti;LeonaCassianiise,bukonudışındaherkonudayardımetmiştiona.Annesinin ölümünden sonra sık sık yaptığı gibi, geç saatlere dek büroda kalıp çalıştığı birgece, Florentino Ariza, tam çıkmak üzereyken, Leona Cassiani'nin odasında ışık yandığınıgördü. Kapıyı vurmadan açtı, oradaydı; yazı masasının başında, dalgın, ciddi, gözünde onaakademikbirhavaverenyenigözlüğüyle.FlorentinoAriza,dışarıda,bomboşrıhtımdan,uykuyadalmış kentten, karanlık denizin üstüne çökmüş sonsuz geceden, limana varışının bir saattenfazlagecikeceğinibildirenbirgemininhüzünlüdüdüğündenbaşkabirşeyolmadığının,birsevinçürküntüsüyle bilincine vardı. El Candilejo Sokağı'nda yolunu kesmek için yaptığı gibi, iki eliyleşemsiyesinedayandı;amabukezdizlerinintutmadığınıfarketmesindiye."Söylekalbiminaslanı,"dedi,"bunanezamanbirsonvereceğiz?"

Page 110: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Ohiç şaşırmadan, tamanlamıyla kendineegemen, gözlüğünü çıkardı; güneşgibi bir gülüşlegözlerinikamaştırdıFlorentinoAriza'nın.Onahiçsendememiştidahaönce."Bakın,FlorentinoAriza,"dedi,"onyıldırburadaoturmuş,bunubanasormanızıbekliyordum."Ama artık çok geçti: Fırsat, katırla çekilen tramvaya onunla birlikte binmiş, onun oturduğuiskemledeonunlabirlikteoturmuştuhep,amaşimdibütünbütünkaçıpgitmişti.Gerçekşuydu:Elaltından onun için yaptığı bunca hilelerden, onun uğrunda katlandığı bunca pislikten sonra,yaşamda ondan daha çok yol almış, aralarındaki yirmi yıllık yaş farkını çoktan aşmıştı: onagöreçokyaşlanmıştı.Onuöyleçokseviyorduki,kandırmaktansa,onusevmeyisürdürmeyiyeğtuttu;bunuonakababirbiçimdesöylemekzorundakalsabile."Hayır,"dedi."Hiçbirzamanolmayanoğlumlayatağagirmişgibihissederimkendimi."Florentino Ariza, son sözü söyleme hakkının kendisinde olmamasının sızısını duydu. Birkadının, hayır dediği zaman, kesin kararı vermeden kendisine ısrar edilsin diye beklediğinidüşünürdü hep; oysa onun durumu başkaydı: ikinci kez yanılma riskini göze alamazdı. Kendiisteğiyle,hattaonun içinhiçdekolayolmayanbir incelikleçekildiyolundan.Ogecedensonra,aralarında var olabilecek herhangi bir gölge, burukluğa yol açmaksızın dağıldı; böyleceFlorentinoAriza,birkadınlayatağagirmeksizindostolunabileceğiniöğrendisonunda.Leona Cassiani, Florentino Ariza'nın gizini açmayı düşündüğü tek insan oldu. Bu gizi bilenbirkaç kişi zorunlu nedenlerle onu unutmaya başlamışlardı. Bunların üçü bu gizi mezaragötürmüşlerdikuşkusuz:onuölmedençoköncebelleğindensilenannesi;kızıgibisevdiğibirininhizmetinde yaşlılıktan ölenGalaPlacidia, bir de ona dua kitabının arasından ömrünün ilk aşkmektubunugetirmişolan,buncayılsonrasağolmasıolanaksız,ounutulmazEscolasticaHala.O zaman sağ mı ölü mü olduğunu bilmediği Lorenzo Daza Rahibe Franca de la Luz'akovulmasını önlemek için kızının gizini açıklamış olabilirdi, ama bunların onu dile düşürmeleripek olası değildi. Hildebranda Sânchez'in uzak eyaletindeki, adlarına ve açık adreslerinetelgraflar göndermiş olan on bir telgrafçıyı da saymak gerekiyordu; bir de, HildebrandaSânchez'leyabanılkuzinlerindenoluşanmaiyetini.Florentino Ariza, Doktor Juvenal Urbino'nun da hesaba katılması gerektiğini bilmiyordu.Hildebranda Sanchez, evliliklerinin ilk yıllarında onlara yaptığı birçok ziyaretlerden birinde giziaçıklamıştıona.Amabunuöylerasgelebirşeydensözedermişgibi,öyleolmayacakbirandayapmıştı ki, sandığı gibiDoktorUrbino'nunbir kulağındangirip öbür kulağından çıkmak şöyledursun, kulağına hiç girmemişti bile. Gerçekten de, Hildebranda, Florentino Ariza'nın adını,kanısınca,ŞiirFestivali yarışmasını kazanabilecek tanınmamışozanlardanbiri olarakanmıştı.DoktorUrbinoonunkimolduğunugüçlükleanımsamış,Hildebrandada,kaçınılmazolduğundandeğil, ama içindeen küçük bir kötülük olmaksızın, onunFerminaDaza'nın evlenmedenöncekitekâşığıolduğunusöylemişti.Nişanlılıklarınınalabildiğinemasumvegeçiciolduğuna,buyüzdendaha da çok içe dokunduğuna inandığı için söylemişti bunu ona. Doktor Urbino yüzünebakmadan yanıtlamıştı: "O adamın ozan olduğunu bilmiyordum." Sonra hemen silmişti onubelleğinden; başka nedenler arasında, mesleği onu bir ahlak davranışı olarak unutmayaalıştırdığıiçin.FlorentinoArizagizinibilenlerin,annesidışında,FerminaDaza'nındünyasınaaitolduğunufarketti.Kendidünyasındanbirkendisiydibilen;zamanzamanbölüşmekistediği,amaozamanadekböyle bir güvene değer kimse bulamadığı ağır yükü tek başına taşıyordu. Leona Cassianibölüşebileceği tekkişiolabilirdi;yalnızcabiçiminivezamanınıbilmekgerekiyordu.Biryazöğle

Page 111: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

sonunun boğucu sıcağında, tam bunu düşünürken, Doktor Juvenal Urbino, saat üç sıcağınadayanabilmekiçinherbasamaktaduradura,C.EC.'nındikmerdivenleriniçıkıppantolonunadektere batmış, soluk soluğa Florentino Ariza'nın odasına girdi. "Kasırga geliyor," dedi, son birsolukla.FlorentinoAriza,XII.LeonAmcasınıgörmeyegeldiğindesıksıkgörmüştüonuorada;amabuistenmeyengelişin,yaşamıyladoğrudanbirilgisiolduğuizleniminihiçbirzamanbudenliaçıkseçikedinmemişti.Doktor Juvenal Urbino'nun da mesleğinde engelleri yendiği, elinde şapkası, bir dilenci gibisanatgirişimlerinekatkısağlamakiçinkapıkapıdolaştığıbirdönemdiodönem.Ensürekli,encömertçekatkıdabulunanlardanbiri,tamosırada,çalışmaodasındayaylıkoltuğunagömülmüşher günkü on dakikalık şekerlemelerinden birini yapmakta olan XII. Leon Amca olmuştu herzaman. Florentino Ariza, Doktor Juvenal Urbino'dan, XII. Leon Amca'nın odasına bitişik, birbakımaonunbeklemeodasıolankendiodasındabeklemelütfundabulunmasınıdiledi.Çeşitli vesilelerle birbirlerini görmüşlerdi, ama hiç böyle yüz yüze gelmemişlerdi; FlorentinoAriza bir kez daha kendini aşağı görmenin bulantısını duydu içinde. Sonsuz gibi görünen ondakikaiçinde,amcasıuykudanvaktindenönceuyanmıştırumuduylatamüçkezkalktıyerinden;bir termos dolusu da acı kahve içti. Doktor Urbino bir fincan kahve içmeyi bile kabul etmedi.“Kahve zehirdir," dedi; sonra da, Florentino Ariza’nın kendisini dinleyip dinlemediğinealdırmadan, konudan konuya geçerek konuşmayı sürdürdü. Florentino Ariza, onun doğalseçkinliğine, sözcüklerinin akıcılığına veözenle seçilmişliğine, soluğunungizli kâfuru kokusuna,kişiliğinin büyüleyiciliğine, en basit sözcükleri, salt onun ağzından çıktığı için önemli kılmayıbaşardığı kolaylık ve inceliğe katlanamıyordu. Birden, Doktor, damdan düşercesine konuyudeğiştirdi:"Müziksevermisiniz?"Florentino Ariza hazırlıksız yakalandı. Kentte verilen bütün konserlere, opera temsillerinegiderdi, amaeleştirel yadabilgili bir konuşmayapacak yetenektegörmüyordu kendini.Modaşarkılara, özellikle yeniyetmeliğinde kendisinin bestelediklerine ya da gizli gizli yazdığı şiirlereaçıkbiryakınlığıolanduygusalvalsleregönlükayıyordu.Rasgelebirkezişitmeyegörsün,hiçbirTanrısal güç geceler boyu aklından çıkaramıyordu ezgilerini. Ama bu, bir uzmanın sorduğuböylesineciddibirsoruyaciddibiryanıtolamazdı."Gardelhoşumagidiyor,"dedi.DoktorUrbinoanladı. "Anlıyorum,"dedi, "bugünlerdemoda."Sonra, her zamanki gibi resmîmakamların paraca desteği olmaksızın gerçekleştirmesi gereken sayısız yeni tasarıyısıralayarak konuyu saptırdı. Bugün gerçekleştirilebilen temsillerin düzeyinin, geçenyüzyıldakilerin görkemiyle karşılaştırıldığında insanı umutsuzluğa düşürecek denli düşükolduğunuvurguladı.Gerçektendeböyleydi.BiryıldırCortot-Casals-ThibaudüçlüsünüTeatrodelaComedia'yagetirtebilmekiçinabonebiletlerisatıyordu,amahükümetteonlarınkimolduklarınıbilentekkişiyoktu;öteyandan,RamónCaralt'ınpolisiyeoyunlartopluluğu,ManoladelaPresaOperet ve Müzikli Güldürüler Kumpanyası, sahnenin ortasında bir anlık bir fosfor ışığıparıltısında kılık değiştiren akıl almaz gözbağcılar, mim oyuncular! Santanelaların, kendiniFolies-Bergere'in eski balerinlerinden biri olarak tanıtan Denise D'Altaine'in, hatta bir boğaylagöğüsgöğüsegüreşeno gözü kara iğrençBasklıUrsus'un biletleri o bir ay içinde tükenmişti.Amabizim,yarımyüzyıldadokuzsavaştansonrabarış içindeyaşamayabaşladığımızsırada,Avrupalıların bir kez daha barbarca bir savaşın en kötü örneğini vermelerinden yakınmamakgerekirdi.İyidüşünüldüğündetekbirsavaşsayılabilirdibusavaşlar:hepaynısavaş.Florentino

Page 112: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Ariza'nın,bubüyüleyicikonuşmadaençok ilgisiniçeken,DoktorJuvenalUrbino'nungeçmiştekigirişimlerinin en çok yankı uyandıran ve en kalıcı olanı, Şiir Festivali yarışmasını yenidencanlandırma olasılığıydı. Florentino Ariza, kendisinin de, yalnız ülkenin geri kalan yerlerindedeğil, öteki Karayip ülkelerinde de birçok ünlü ozanları çekmeyi başarmış olana bu yıllıkyarışmaya sürekli olarak katılanlardan biri olduğunu söylememek için dilini ısırmak zorundakaldı.Konuşma başlar başlamaz, havadaki sıcak nem birden soğudu, karşıt yönlerden esenrüzgârlarınoluşturduğubirfırtına,kapıları,pencerelerigümbürgümbürsarstı;binanıntemelleriakıntıya kapılmış bir yelkenli gibi çatırdadı. Doktor Juvenal Urbino bunun farkına varmamışgöründü.Hazirandapatlakverendelikasırgalarla ilgili rasgelebir-ikisözsöyledi;sonrabirden,kendiside farkına varmadan, karısından söz etti. Yalnızca en coşkulu yardımcısı değil, girişimlerininruhuyduo."Oolmasaydıhiçbirşeyolamazdım,"dedi.FlorentinoAriza,soğukkanlı,sesikendiniele verir korkusuylahiçbir şey söylemeyürekliliğini kendindebulmaksızın, başınınbelli belirsizbirdevinimiylebütünsöylediklerinionaylayarakdinledionu.Birkaçtümcedaha,DoktorJuvenalUrbino'nun kendisine soluk aldırmayan onca işi arasında, karısına neredeyse kendisi kadartapmayavakitbulduğunuFlorentinoAriza’nınanlamasınayetti;bugerçekallakbullakettionu.Ama istediği gibi tepki gösteremedi, çünkü tam o anda yüreği bir oyun oynadı ona, yalnızcayüreğinoynayabileceği kalleşçebir oyun:Kendisiyle, her zamankişisel bir düşmanı saydığı oadamın aynı yazgının kurbanları olduklarını, ortak bir tutkuyu bölüştüklerini açıkladı ona: aynıboyunduruğakoşuluikiyükhayvanıgibi.Bitmeztükenmezyirmiyediyıllıkbekleyişiboyuncailkkez, Florentino Ariza kendisinin mutlu olabilmesi için bu değerli adamın ölmesi gerektiğidüşüncesiylekatlanılmazbiracıduydu.Kasırga geçip gitti; ama bora on beş dakika içinde laguna bölgesinde tozu dumana katmış,kentinortasındayıkımayolaçmıştı.DoktorJuvenalUrbino,XII.LeonAmca'nıncömertliğindenbirkezdahahoşnut,yağmurunbütünbütündinmesinibeklemeden,FlorentinoAriza’nınarabayadeködünçverdiğişemsiyeyidalgınlıklaalıpgötürdü.Ama Florentino Ariza için hiç önemi yoktu bunun. Tersine, Fermina Daza’nın, şemsiyeninsahibininkimolduğunubilseydi,nelerdüşüneceğinidüşünereksevindi.LeonaCassianiodasınauğradığında,karşılaşmanınsarsıntısıylaallakbullaktıhâlâ;onagizini,döndürüpdolaştırmadan,yaşamıkendisineharamedenbir yarayıdeşergibi, açmanın tamsırasıgibigöründüona: yaşimdi açabilirdi gizini, ya da hiçbir zaman. Doktor Juvenal Urbino hakkında ne düşündüğünüsormakla başladı söze. Neredeyse hiç düşünmeden yanıtladı Leona Cassiani: "Birçok şeyleryapanbiradam,belkidegereğindençokşey,amasanırımnedüşündüğünühiçkimsebilmiyor."Sonra, kalemin ucundaki silgiyi, iriyarı bir zencinin ince, uzun dişleriyle kemirerek düşünmeyekoyuldu;sonundakendisiniilgilendirmeyenbirkonuyukapatmakiçinomuzlarınısilkti."Belkidebunedenlebirçokşeyyapıyor,"dedi,"düşünmekzorundakalmamakiçin."FlorentinoArizaonualıkoymayaçalıştı."Neyazıkkiölmesigerekiyor,"dedi."Herkesölecek,"dediLeonaCassiani."Doğru,"dedi,"amaoherkestençokölecek."LeonaCassianihiçbirşeyanlamadı,teksözcükbilesöylemedengeneomuzlarınısilkti,sonraçıkıpgitti.OzamanFlorentinoAriza,geleceğinbilinmezbirgecesinde,FerminaDaza'ylamutlu

Page 113: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bir yatakta, ona, aşkının gizini, bilmeyi hak eden biricik kişiye bile açmadığını anlatacağınıanladı.Hayır;hiçbirzamanaçmayacaktıgizini,LeonaCassiani'yebile;ömrününyarısıboyuncaonuöylesinegüveniçindesakladığıkasayıonaaçmakistemediğindendeğil,kasanınanahtarınıkaybettiğiniancakozamananladığıiçin.Amaogününensarsıcıolayıbudeğildi.Gençlikgünlerininözlemi,her15Nisan'dagürültüsüAntiller'deyankılananŞiirFestivali'ninanısıcanlı kalmıştı içinde.Başoyunculardanbiriolmuştuhep, ama hemen hemen her şeyde olduğu gibi, gizli bir başoyuncu. Yirmi dört yıl önce ilkyarışmadan başlayarak birkaç kez katılmış, ama hiçbir zaman en küçük bir derece bilealamamıştı. Ama onun için hiçbir önemi yoktu bunun, çünkü ödül kazanmak için katılmıyorduyarışmaya;yarışmanınonuniçinayrıbirçekiciliğivardı: ilkyarışmadamühürlüzarflarıaçarak,kazananların adlarını açıklamakla Fermina Daza görevlendirilmiş, daha sonraki yıllarda dagelenekolmuştubu.İlk yarışma gecesi, sıraların gölgesine gizlenmiş, yakasında isteğinin şiddetinden inip kalkanbeyazbir kamelya,FlorentinoAriza,FerminaDaza'nın,antikUlusalTiyatro'nunsahnesindeüçmühürlüzarfıaçtığınıgördü.AltınOrkide'yikazananınoolduğunuaçıklarken,FerminaDaza'nınyüreğinde neler duyacağını sordu kendi kendine. Yazısını tanıyacağından, o anda parktabademağaçlarıaltındaelişiişlediğiÖğlesonlarını,mektuplarıniçindekurutulmuşgardenyalarınkokusunu,tanyelindeçalınantaçlıtanrıçavalsinianımsayacağındanemindi.Amaolmadı.Dahakötüsü,AltınOrkide,ençokgözdikilenulusalşiirödülü,birÇinligöçmeneverildi.Bualışılmadıkkararınkopardığıgürültü,yarışmanınciddiliğikonusundakuşkuyarattı.Amakararyerindeydi;soneninüstünlüğü,seçicikurulunoybirliğinihaklıçıkarıyordu.Şiiri yazanın, ödül kazanan Çinli olduğuna hiç kimse inanmadı. Geçen yüzyılın sonunda, ikiokyanusu birbirine bağlayan demiryolunun yapımı sırasında Panama'yı kasıp kavuransarıhumma belasından kaçan birçok başka Çinliyle birlikte gelmişti. Ölünceye dek de oradakalmışlardı.Çinusulüyaşamışlar,Çinusulüçoğalmışlardı;birbirlerineöylesinebenziyorlardıki,hiç kimse birini ötekinden ayırt edemiyordu. Başlangıçta karıları, çocukları ve kesip yedikleriköpekleriylebirliktesayılarıonuaşmıyordu,amabirkaçyıl içinde,gümrükkayıtlarındahiçbir izbırakmaksızın, ülkeye vakitsizce giren Çinlilerle birlikte, limanın çevresindeki dört ara sokağıdoldurmuşlardı. Gençlerin bazıları öylesine kısa sürede saygın aile babaları olmuşlardı ki,yaşlanmaya nasıl vakit bulduklarını kimse açıklayamıyordu. Halk, sezgisiyle onları iki sınıfaayırmıştı:kötüÇinlilerve iyiÇinliler.Kötüler, insanınkrallargibiyiyip içebileceğiyadasofradabir tabak günebakanlı fare karşısında birdenbire düşüp ölebileceği kasvetli limanlokantalarındaki Çinlilerdi; bu lokantaların, beyaz zehir ticaretinin ve her türlü kaçakçılığınparavanasından başka bir şey olmadığından kuşku duyuluyordu. İyiler ise, çamaşırhanelerdeçalışan, kutsal bir bilimin kalıtçıları olan Çinlilerdi; gömlekleri yeni gibi tertemiz yapıyorlar,yakalarıvemanşetlerikalıptançıkmışgibiütülüyorlardı.ÇiçekŞenliğiyarışmasındayetmiş ikiçetinrakibinibozgunauğratan,buiyiÇinlilerdenbiriydi.Fermina Daza şaşkınlık içinde kazananın adını okuduğunda hiç kimse anlamadı. Yalnızalışılmadık bir ad olduğundan değil, Çinlilerin nasıl adlandırıldıklarını zaten kesin olarak hiçkimsebilmediğinden.Amauzunuzundüşünmeyegerekkalmadı;çünkükazanan,evlerineerkendönen Çinlilerin göksel gülüşüyle gülümseyerek, parterin arkasından belirdi. Kazanacağındanöyle emindi ki, ödülü almak için, ilkbahar törenlerinde giydiği sarı ipek gömleğini giymişti. Onsekiz kıratlık Altın Orkide'yi alınca, gözlerine inanamayan kalabalığın kulakları sağır edenşakalarıarasında,sevincindenöptüonu.Hiç istifinibozmadı.Bizimkindendahaazdramatikbir

Page 114: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Yüce Esirgeyici'nin havarisi gibi, sarsılmadan sahnenin ortasında bekledi, ortalığa sessizlikçökerçökmezde,ödülkazananşiiriokudu.Hiçkimseanlamadı.Amayenibirıslıksalvosudinerdinmez, Fermina Daza, dingin, içe işleyen kısık sesiyle ikinci kez okudu; daha ilk dizede birşaşkınlık kapladı ortalığı. Yetkin, usta bir elin suç ortaklığını ele veren bir esin soluğununbaştanbaşadolaştığı,katıksızParnasyenbirsoneydibu.Tekolasıaçıklama,birbüyükozanın,bu şakayı, Şiir Festivali yarışmasını alaya almak için tasarlamış olması, Çinlinin ise, bu giziölünceye dek saklamak üzere buna razı olmasıydı. Geleneksel gazetemiz, Ticaret Günlüğü,Karayipler'de Çin kültürünün eskiliği, etkisi ve Şiir Festivali'ne katılmaya hak kazandığıkonusunda derin bilgiye dayalı, sindirilmesi oldukça güç bir deneme yayınlayarak ulusalonurumuzu onarmaya çalıştı. Denemeyi yazan, sonenin yazarının gerçekten onu yazdığınısöyleyen kişi olduğundan hiç kuşku duymuyor, sözü döndürüp dolaştırmadan, denemeninbaşlığıyla başlayarak kanıtlıyordu bunu: Bütün Çinliler Şairdir. Eğer bir komplo varsa, bunuhazırlayanlarmezarlarındagizleriylebirlikteçürüyüpgittiler.ÖdülkazananÇinliyegelince,Doğuetkisinin ağır bastığı bir dönemde, günah çıkarmadan öldü; tabutuna konan Altın Orkide'yle,ama yaşamında özendiği biricik şeyi elde edememenin, bir ozan olarak tanınamamanınburukluğuyla. Ölümü dolayısıyla, basında çoktan unutulmuş Şiir Festivali olayı anımsatıldı;ellerindealtınbollukboynuzları tutangençkızlarıgösterenyenilikçibirdesenlebirlikteyenidenyayınlandı sone; şiirin koruyucu tanrıları da bu fırsattan yararlanarak her şeyi yerli yerineoturttular: Sone yeni kuşağa öyle kötü göründü ki, onun gerçekten de ölen Çinli tarafındanyazıldığınahiçkimseninkuşkusukalmadı.FlorentinoArizabuskandalı,yanındaoturantanımadığıiriyarıbirkadınınanısınabağladıherzaman. Törenin başından beri gözlemiş, ama sonra bekleyişin gerilimi içinde unutmuştu onu.Tenininsedefbeyazlığı,mutlu,tombulkörpeliği,yapmabirmanolyaylataçlanmışgenişsopranogöğsü dikkatini çekmişti. Üstüne sımsıkı oturmuş, kaygılı ve sıcak bakışlı gözleri gibi kara,kadifebirgiysisi,birÇingenetarağıylaensesindetoplanmışkapkarasaçlarıvardı.Kulaklarındasallantılıküpeler,boynundaküpelerlebirörnekbirgerdanlık,parmaklarında,tümüdeyalancıbirparlaklıkta, birbirinin eşi yüzükler, sağ yanağında da kalemle yapılmış bir yapma ben vardı.Töreninsonundakopanalkışlararasında,içtenbirüzüntüylebaktıFlorentinoAriza;"İnanın,içtenüzüldüm,"dedi.FlorentinoAriza, gerçekten hak ettiği başsağlığı dileğinden ötürü değil, birisinin gizini bilmesikorkusundan ötürü, etkilendi. Kadın açıkladı: "Yakanızdaki çiçeğin, zarflar açılırkentitremesindenanladım.”Elindekiyapmamanolyayıgöstererekyüreğiniaçtıona:"Bendeçiçeğimibuyüzdençıkardım,"dedi.Uğradığı bozgundan ötürü ağlamaklıydı, ama Florentino Ariza gece avcısı içgüdüsüyleyüreklendirdionu."Hadi,gidipbiryerdebirlikteağlayalım,"dedi.Evinedekeşlikettiona.Kapıda,geceyarısıolduğu,sokaktakimsebulunmadığıiçin,kendisinibirkonyak içmeyeçağırmayakandırdı;biryandanda,birlikteonyıllık toplumolaylarına ilişkingazete kesikleriyle resimlere bakacaklardı. Eskimiş bir tuzaktı bu, ama bu kez kendiliğindenoldu; çünküUlusalTiyatro'dan çıkıp yürürkenalbümlerinden sözeden kadının kendisiydi. İçerigirdiler.FlorentinoAriza’nınsalonagirergirmezilkdikkatiniçeken,tekyatakodasınınkapısınınaçıkolduğu, yatağıngeniş, şatafatlı, işlemeli bir yorganlaörtülü,başucuylaayakucununbronzyapraklarla süslenmiş olduğuydu. Bu görünüm heyecanlandırdı onu. Kadın farkına varmış

Page 115: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

olmalıydı; çünkü salonun ortasına doğru yürüyüp yatak odasının kapısını kapattı. Sonra,üstünde bir kedinin uyuyakaldığı, çiçekli kretondan bir divana çağırdı onu; masanın üstünealbümkoleksiyonunukoydu.FlorentinoArizahiçaceleetmeksizin,baktığışeydençok,bundansonra atacağı adımları düşünerek, albümün sayfalarını çevirmeye başladı; birden gözlerinikaldırdı;gözlerininyaşlarladoluolduğunugördü.Hiççekinmeden,gönlünceağlamasınıöğütlediona; çünkü hiçbir şey ağlamak kadar rahatlatmazdı insanı, ama aynı zamanda korsesiniçıkarmasınıdaönerdi.Onayardımetmeyedavrandı; çünkükorseçaprazbağcıklarlasımsıkısırtına yapıştırılmıştı.Dahabağcıkları çözmeyi bitirmeden, korsebir iç basınçla kendiliğindenaçıldı,usasığmazbüyüklüktekimemelerözgürcesolukaldılar.Bukolaydurumlardabile, ilkkezkorkusunuhiçbir zamanüstündenatamamışolanFlorentinoAriza, parmaklarının ucuyla usul usul boynunu okşamayı göze aldı; kadın ağlamaktanvazgeçmeksizin, şımartılmış bir çocuk iniltisiyle kıvrandı. O zaman tam okşadığı yerden öptüonu; parmaklarıyla okşadığı gibi, çok yumuşakbir öpüşle; bunu ikinci kez yapamadan, kadın,açgözlü, sıcak,anıtsalgövdesiyleonadoğrudöndü,sarmaşdolaşyereyuvarlandılar.Divanınüstündeki kedi bir çığlık kopararak uyandı, üstlerine atladı. Sabırsız acemi âşıklar gibi elyordamıyla birbirlerini arayıp bulabildiklerince buluyorlardı; giyimli, ter içinde, dağılmışalbümlerin üstünde yuvarlanarak, sevişmenin yıkımından çok, kedinin öfkeli pençelerindensakınmaya çalışarak. Ama ertesi geceden başlayarak, hâlâ kanayan yaralarıyla, birkaç yılsürdürdülersevişmeyi.FlorentinoArizaonu "sevmeyebaşladığının farkınavardığında,kadınkırkınıçoktanaşmıştı,kendisiyse otuzunu doldurmak üzereydi. Sara Noriega'ydı adı; gençliğinde, yoksulların aşkıüstüneyazdığı,hiçbirzamanyayınlanmayanbirşiirkitabıylabiryarışmakazanarakbirçeyreksaatsürenbirünekavuşmuştu.Devletokullarındaeğitimveyurttaşlıkbilgisiöğretmeniydi;eskiJetzemani Mahallesi'nde, rengârenk Aşıklar Pasajı'nda kiralık bir evde oturuyor, aylığıylageçiniyordu.Araarasevgilileriolmuştu,amahiçbirininevlilikniyetiolmaksızın;onunzamanında,onunçevresindenbirerkeğinbirlikteyatağagirdiğibirkadınlaevlenmesigüçtüçünkü.Onsekizyaşınınçılgıncatutkusuylasevdiğiilkresmînişanlısı,düğüniçinkararlaştırılangündenbirhaftaöncesözündendönerek,onuyüzüstübırakılmışbirnişanlı,yadaozamankideyimle,kullanılmışbir kız durumunadüşürdüğündenberi, kendisi de böyle bir umuda kapılmamıştı bir daha.Herşeye karşın, bu ilk yaşantı, acımasız ve kısa süreli de olsa, hiçbir burukluk bırakmadı onda,tersine şaşırtıcı bir kanıya vardırdı onu: İster evli olsun, ister olmasın, ister Tanrı buyruğunu,isteryasalarıçiğneyerek,yatağındabirerkekolmadıkçayaşamayadeğmezdihayat.FlorentinoAriza’nın onda en hoşuna giden şey, sevişirken, doyumun doruğuna ulaşmak için bir bebekemziğiemmesiydi.Çarşıdabulabildikleribiralayboyboy,çeşitçeşit,renkrenkaldılaronlardan;SaraNoriegaçokivedianlardaelyordamıylabulabilmekiçinyatağınbaşucunaasıyorduonları.O da kendisi kadar bağımsız olsa da, belki de ilişkilerinin herkesçe bilinmesine karşıçıkmayacak olsa da, Florentino Ariza daha en başından, gizli bir serüven olarak belirlemiştiilişkilerini.Hemenhemenherzaman,gecenin ilerlemişsaatlerindeserviskapısındansüzülüyor,tanyeriağarmadanazönce,parmaklarınınucunabasaraksıvışıyordu.Böyleodaodakiralanankalabalıkbirevde,komşuların,önündesonunda,göründüklerindendahaçokşeybileceklerinioda biliyordu, kendisi kadar. Bu yalnızca bir biçim sorunu olsa da, Florentino Ariza böyleydi;yaşamının sonuna dek de kadınlarla ilişkilerinde böyle olacaktı. Ne onunla, ne de başkakadınlarlailişkilerindehiçbirzamanhatayapmadı;onlarıngüveninihiçbirzamanboşaçıkarmadı.Abartmadeğildibu:Yalnızcabirkez,başına işaçabilecekbir iz,azkalsınyaşamınamalolan

Page 116: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

yazılıbirkanıtbırakmıştı.Gerçekte,herzamanFerminaDaza’nınsonsuzadekkocasıymışgibidavrandı;aldatan,amabağlıbirkoca;köleliktenkurtulmakiçinaralıksız,amaondabir ihaneteuğramanınhayalkırıklığınıuyandırmaksızınsavaşanbirkoca.Böylesine bir gizlilik yanlış anlamaya yol açmaksızın yürütülemezdi. Tránsito Ariza, aşk içindoğmuş, aşk için yetiştirilmiş olan oğlunun gençliğindeki ilk mutsuzluğundan sonra, her çeşitaşkakarşıbağışıklıkkazandığınainanmışolaraköldü.Amaonuçokyakındantanıyan,gizemlikişiliğini,gizemligiysilere,gariplosyonlaradüşkünlüğünübilendahaaziyicilbazıkimseler,onunaşkakarşıdeğil,kadınlarakarşıbağışıklığıolduğukuşkusunupaylaşıyorlardı.FlorentinoArizabunu biliyordu; yalanlamak için de hiçbir zaman hiçbir şey yapmadı. Sara Noriega'nın daaldırdığı yoktu. Âşık olduğu, ya da hoşuna giden ve âşık olmaksızın ondan hoşlanan sayısızkadınlargibi,odagerçektenasılsaöylekabulettionu:gelipgeçicibiradam.Sonundahangisaatteolursaolsunevinegitmeyebaşladı,ençokda,ortalığınendinginolduğupazarsabahları.Elinde ne iş varsa bırakıyor, Florentino Ariza'yı her zaman hazır bekleyen, içinde törenselbiçimselliklere dalmasına hiçbir zaman izin vermediği kocaman süslü yatakta tüm bedeniylekendini onun mutluluğuna adıyordu. Florentino Ariza, geçmişi olmayan evde kalmış bir kızınerkekler konusunda nasıl bu denli bilgili olduğunu, bir yunus balığınınkini andıran yumuşakbedenini, suyun altında deviniyormuşçasına, nasıl öylesine hafiflik ve yumuşaklıklaoynatabildiğini anlayamıyordu. Aşkın her şeyden önce bir doğa vergisi olduğunu söyleyereksavunuyordu kendini Sara Noriega, "insan ya bunu bilerek doğar ya da hiçbir zamanöğrenemez," diyordu. Florentino Ariza, onun göründüğünden daha görmüş geçirmiş olduğunudüşünerek geçmişe yönelik kıskançlıklarla kıvranıyordu; ama her şeyi yutmak zorundaydı;çünkü kendisi de, bütün kadınlara söylediği gibi, onun biricik sevgilisi olduğunu söylemişti.Hoşunagitmeyenbirçokbaşkaşeyarasında,SaraNoriega'nın,sevişirlerkenpençeleriyleonlarıparça parça etmesin diye tırnaklarını kestiği kızgın kedinin de yatakta olmasına katlanmakzorundakalmasıdavardı.Bununla birlikte, yatakta bitkin düşünceye dek kalmak kadar, sevişme yorgunluklarını şiirsevgisiyle gidermekten de hoşlanıyordu. Şaşılacak bir belleği vardı: Yalnızca, sokaklardakitapçıklar halinde satılan ve dönemin duygusal aşk şiirlerini anımsamakla kalmıyor, canıistediğindeyükseksesleokumakiçin,enhoşunagidenşiirleriiğneyleduvarlaraasıyordu.Eğitimve yurttaşlık bilgisi metinlerini, yazım derslerinde kullanılanlar gibi, çapraz uyaklı on hecelikoşuklarhalinegetirmiş,amaresmîmakamlarınonayınıalmayıbaşaramamıştı.Öyletumturaklıcoşkunluklarıvardıki,kimizamansevişirkenbağırabağıraşiirokumayısürdürüyor,FlorentinoAriza,ağlamayıkessinlerdiyeçocuklarayaptıklarıgibi,zorlaemziğiağzınasokuyordu.İlişkilerinin doluluğu içinde, Florentino Ariza hangisinin aşk olduğunu sormuştu kendi kendine;altüstolmuşyataktakisevişmeninmi,yoksapazaröğledensonralarınındinginsevişmelerininmi.SaraNoriega,çıplakkenyaptıklarıherşeyinaşkolduğunusöyleyerekyalınbiryanıtlayatıştırdıonu."Beldenyukarısıruhunaşkı,beldenaşağısıdabedenin,"dedi.Butanım,SaraNoriega'ya,aşkınbölünmüşlüğüüstünebirşiiryazmakiçiniyibirfikirgibigöründü;şiiriikisibirlikteyazdılar;ogünedeğinhiçkimseninböyleözgünbirşiirleyarışmayakatılmadığınainananSaraNoriega,beşinciŞiirFestivaliyarışmasınagönderdionu,amabirkezdahayenilgiyeuğradı.FlorentinoAriza'ylabirlikteevedönerkenöfkedendeligibiydi.Açıklayamadığıbirnedenle,budolabın, şiirin ödül kazanmaması için Fermina Daza tarafından çevrildiğine inanıyordu.

Page 117: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

FlorentinoAriza aldırmadı ona.Ödül dağıtımındanberi neşesi yerinde değildi; çünküFerminaDaza'yı uzun zamandan beri görmemişti; o akşam ondaki büyük değişikliğin farkına varmıştı:Önce,anneliği ilkbakıştabellioluyordu.Buyenibirşeydeğildionun için,çünküoğlununokulabaşladığınıbiliyordu.Genede,annelikyaşındaolduğuonadahaöncehiçoakşamkigibiaçıkgörünmemişti; belinin ölçüsünden, biraz soluk soluğa yürüyüşünden ötürü olduğunca, ödülkazananlarınadlarıokurkensesininçatlamasındanötürüde.SaraNoriegayiyecekbirşeylerhazırlarken,FlorentinoArizaanılarınıbelgelemeyeçalışarak,Şiir Festivali albümlerinin sayfalarını karıştırdı: Dergilerden kesilmiş renkli resimlere, kemeraltlarında andaç olarak satılan sararmış kartlara baktı; kendi yaşamının yanılgısının bir geçitresmioldubu.Ozamanadek,geçipgidenindünyaolduğunuvarsaymıştı;alışkanlıklar,moda,her şey geçip gidiyordu: Fermina Daza'nın dışında her şey. Ama o gece, yaşamın FerminaDaza için degeçmekteolduğunu, kendi yaşamınında, beklemektenbaşkabir şey yapmadangeçip gittiğini ilk kez bilinçli olarak gördü. Hiç kimseye söz etmemişti ondan; dudaklarınınsolduğunukimsefarketmeksizinonunadınıanamayacağınıbiliyorduçünkü.Amaogece,pazarsıkıntısıyla dolu başka birçok akşam yaptığı gibi, albümlerin yapraklarını çevirirken, SaraNoriega,insanınkanınıdonduranorasgeleçıkışlarındanbiriniyaptı."Orospununbiri,"dedi.Yanından geçerken, Fermina Daza'nın bir maskeli baloda kara panter kılığında bir resminigörünce söyledi bunu; kimden söz ettiğini Florentino Ariza'nın anlaması için adını anmasınagerek yoktu. Ömrü boyunca onu tedirgin edebilecek bir açıklamadan korktuğu için, hemensakınımlı bir savunmaya geçti. Üstüne basa basa, Fermina Daza'yı uzaktan tanıdığını,ilişkilerininbirmerhabadanöteyegeçmediğini,özelyaşamına ilişkinhiçbirşeybilmediğini,amaonun saygıdeğer bir kadın olduğunu, sıfırdan başlayarak kendi nitelikleriyle yükseldiğinekuşkusuolmadığınısöyledi."Sevmediği bir adamla yaptığı bir çıkar evliliği sayesinde," diye sözünü kesti Sara Noriega."Orospuluğunenaşağıbiçimidirbu."Aynı şeyi, daha az kaba bir biçimde, ama aynı katı ahlakçılıkla, felaketinden ötürü onuavutmak umuduyla annesi de söylemişti Florentino Ariza'ya. İliklerine dek sarsıldı; SaraNoriega’nınağırsözlerinekarşıuygunbiryanıtbulamadı,konuyusaptırmayaçalıştı.AmaSaraNoriega, FerminaDaza'ya duyduğuöfkeyi boşaltıncaya dek izin vermedi buna.Kendi kendineaçıklayamadığı bir anlık bir sezgiyle, ödülü kaçırması için dolabı döndürenin o olduğunainanmıştı. "Buna inanması için hiçbir neden yoktu: üstelik FerminaDaza’nın, gizlerini bilse de,seçici kurulun kararlarıyla hiçbir ilişiği yoktu. Sara Noriega kesin bir tavırla şöyle dedi: "Bizkadınlarherşeyisezinleriz."Böylecetartışmayasonverdi.O andan başlayarakFlorentinoAriza başka bir gözle gördüSara a.Onun için de geçiyorduyıllar. Taşkın doğallığı solup gidiyordu; sevişmeleri hıçkırıklarla kesiliyordu; gözkapakları, eskiburuklukların izlerini göstermeye başlamıştı. Dünkü çiçekti o artık. Öte yandan, yenikliğinöfkesiyleiçtiğikonyaklarınsayısınaaldırmıyordu.Parlak bir akşamında değildi: Isıtılmış hindistancevizli pilav yerlerken, her birinin yarışmadakazanamayan şiire katkısının ne olduğunu saptamaya çalışıyordu; her birine kaçAltınOrkideyaprağı düşeceğini anlamak için. Bizans oyunlarıyla oyalanmaları ilk kez olmuyordu, amaFlorentinoAriza,yeniaçılmışyarasınınacısınıdilegetirmekiçinfırsattanyararlandı;neredeysebeşyıllıkaşklarınınkinleriniortayadökenaşağılıkbirtartışmayadaldılar.

Page 118: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Geceyarısınaondakikakala,SaraNoriegaduvarsaatinikurmak içinbirsandalyeninüstüneçıktıveiçgüdüselolaraktamsaatbaşınaayarladı;belkide,açıkçasöylemeden,gitmevaktiningeldiğini onaanlatmak için. FlorentinoAriza o zamanbuaşksız ilişkiyi hemen kökünden kesipatmagereğiniduydu; ilkadımıatanınkendisiolması için fırsatkolladı:herzamanyaptığıgibi.SaraNoriega'yahayırdiyebilmek,artıkaralarındaherşeyinbittiğinisöyleyebilmekiçinyataktakalmasına izin versin diye Tanrı'ya yakararak, saati kurduktan sonra gelip yanına oturmasınıistediondan.Amao,uzakta,konuklaraayrılankoltuktaoturmayıyeğledi.OzamanFlorentinoAriza, konyağa batırdığı işaretparmağını emsin diye ona uzattı; bir zamanlar sevişmeyebaşlarkenhoşlanırdıbundan.Bukezkaçındı."Şimdiolmaz,"dedi."Birinibekliyorum."Fermina Daza onu bıraktığından beri, Florentino Ariza, son karan her zaman kendinesaklamayı öğrenmişti, paha az acı durumlarda, Sara Noriega'ya karşı özen göstermekledirenebilirdi;geceninsonunuyataktaonunlayuvarlanarakgeçireceğindeneminolarak;çünkübirkadının bir kez bir erkekle yattı mı, erkek ne zaman isterse onunla yatmayı sürdüreceğineinanıyordu: erkek her seferinde onu nasıl yumuşatacağını bilirse. Bu inancı gereği her şeyekatlanmış,enkirliaşk ilişkilerindebileherşeyinüstesindengelmişti; sırfkadınolarakdoğmuşhiçbirkadınasonsözüsöylemefırsatıvermemekiçin.Amaogecekendiniodenliaşağılanmışhissediyordu ki, öfkesini elinden geldiğince belli etmemeye çalışarak konyağını bir dikişte içti,hoşçakalbiledemeden,çıkıpgitti.Birdahadabirbirlerinigörmediler.SaraNoriega'ylailişkisi,obeşyıliçindeFlorentinoAriza'nınbiricikilişkisiolmasabile,enuzunvedengeli ilişkilerindenbirioldu.Onunyanında,özellikledeyataktakendini iyihissettiğini,amaonun hiçbir zaman Fermina Daza’nın yerini tutamayacağını anlayınca, tek başına ava çıktığıgeceler yeniden başladı; gücünü ve zamanını elinden geldiğince bölecek biçimde ayarladıkendini. Ama Sara Noriega onu bir süre oyalama mucizesini gerçekleştirmişti. Hiç olmazsaFermina Daza'yı görmeden yaşayabiliyordu; eskisi gibi yüreği bir an olsun onu görmedikçedinmeyen kaygılarla dolu, hangi saatte olursa olsun, yaptığı iş ne olursa olsun bırakıpamaçsızca dolaşıp durmuyor, önsezilerine uyarak belirsiz ara sokaklar boyunca, en aklagelmeyecek yollarda, olmayacak yerlerde aramıyordu onu.OysaSaraNoriega'dan kopması,içindeuyuyakalmışözlemleriuyandırdı;parktageçirdiğiöğlesonlarını,sonugelmezokumalarınıyeniden duyumsadı, ama bu kez Doktor Juvenal Urbino'nun bir an önce ölmesi gerektiğidüşüncesiyledahayoğunbirbiçimde.Uzun zamandır bir dulumutlu etmeye, onunlamutlu olmaya yazgılı olduğunu biliyor, ama bukaygılandırmıyordu onu. Tersine, hazırdı buna. Tek başına çıktığı gece avları sayesinde,FlorentinoArizadünyanınşendullarladoluolduğunuöğrenecektisonunda.Onların,kocalarınınölüleri başında acıdan çılgına döndüklerini, yaşamın karşılarına çıkaracağı engellerin onlarsızüstesindengelemeyecekleri için,kocalarıylabirliktediridirigömülmek içinyalvardıklarını,amayeni durumlarıyla uzlaştıkça yepyeni bir canlılıkla küllerinden göğerdiklerini görmüştü. Önce,boşalmış kocaman evlerinde karanlıkta yaşayan asalaklar gibi yaşamaya başlıyorlar, yıllarsüren kısır bir köleliğin ardından, yapacak hiçbir şey bulamaksızın, hizmetçileriyle gizlerinibölüşüyorlar, yastıklarıyla sevişiyorlardı. Boş zamanlarında ölü kocalarının dikmeye hiç vakitbulamadıkları düğmelerini dikiyorlar, her zaman tiril tiril dursun diye gömleklerini tekrar tekrarütülüyorlar, yakalarını, kol kapaklarını kolalıyorlardı. Sabunlarını banyoya koyuyorlar,yastıklarına, üstüne baş harfleri işlenmiş kılıflar geçiriyorlar, sofraya onlar için tabak, çatal,

Page 119: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kaşıkkoyuyorlardı;yaşarkenyaptıklarıgibiyaansızınölümdençıkagelirlersediye.Amayalnızbabalarının soyadlarını değil, kendi kimliklerini de, üstelik yeni evlilerin birçok kuruntusundanbaşka bir şey olmayan bir güvence karşılığında yadsıdıktan sonra, bu yalnızlık ayinlerisırasında,yenidenbaşlarınabuyrukolduklarınınyavaşyavaşbilincinevarıyorlardı.Çılgınca sevdikleri, belki de onları seven, ama son soluğuna dek, emziğini vererek, altınıdeğiştirerek, küçük anaç oyunlarla, sabahları evden çıkıp gerçeklerle yüz yüze gelmeyılgınlıklarınıyenerekyetiştirmekzorundakaldıklarıadamındeğerininneolduğunuyalnızonlarbiliyorlardı. Ama dünyayı kucaklasınlar diye onları yüreklendirdikten sonra, evden çıktıklarızamanyadönmezlersediyekorkuyakapılandakendilerioluyordu.Yaşamböyleydi.Aşkdiyebirşeyvarsa,ayrıbirşeydi:Başkabiryaşamdı.Oysa, yalnızlığın ondurucu aylaklığında, onurlu yaşama biçiminin, bedenin isteğine göre,acıkınca yemek, yalansız sevmek, yasal aşkın uygunsuzluğundan kaçmak için uyuyormuşgibiyapmakzorundakalmaksızınuyumak,hiçkimseyatakçarşaflarınınyarısı,soluduklarıhavanınyarısı, gecelerinin yarısı üstünde hak iddia etmeksizin, bedenleri kendi düşleriyle doyuncaya,sabahları bir başına uyanıncaya değin, bütün bir yatak üstünde yalnız kendilerinin hak sahibiolduklarınınbilincinevarıyorlardı.FlorentinoAriza,gizliceavaçıktığısabahınerkensaatlerinde,karalarabürünmüş,yazgılarıuğursuzbirkargagibiomuzlarınaçökmüş,beşayinindençıkarkenrastlıyordu onlara. Tanyeri ağarırken, onu seçer seçmez, karşıya geçip kaldırımdeğiştiriyorlardı:ufakufakkuşadımlarıylayürüyerek;çünkübirerkeğinyanındangeçmekbileonurlarını lekeleyebilirdi.Amao,avutulmamışbirdulun, içindebütünkadınlardandahaçokbirmutluluktohumusaklayabileceğineinanıyordu.Nazaret'in dul karısından bu yana yaşamına giren birçok dul, kocalarının ölümünden sonranasılmutlu olduklarını anlamasına olanak vermişlerdi.O zamana değin, onun için yalnızca birkuruntu olan şey, onlar sayesinde elle dokunulabilecek somut bir olasılığa dönüştü. FerminaDaza'nındaonlargibiolmamasıiçinhiçbirnedenbulamıyordu;yaşamonu,kendisiniolduğugibikabul etmeye hazırlamış, ölü kocasına karşı suçluluk duygusuna kapılmaksızın, FlorentinoAriza'ylabirlikteikikatbirmutluluğukeşfetmeyekararlı:heranolağanüstübiryaşamasevincinedönüşebilecek günlük bir aşk, bir de yalnızca kendisine ait, ölümün dokunulmazlığı sayesindearılığıkorunanbirbaşkaaşk.Felaketten başka her şeyin öngörüldüğü bir dünyanın ufuklarını yeni yeni seçmeye başlayanFermina Daza'nın boş kuruntulara dayanan bu hesaplardan ne denli uzak olduğundan kuşkuduysaydı,belkidebudenlicoşkuluolmazdıFlorentinoAriza.Ozamanlarvarlıklıolmanınbirçoküstünlüklerivardı,kuşkusuzbirçokdokuncalarıda;amainsanlarınçoğusonsuzadekyaşamanınenolasıyolusayarakcanatıyorlardıvarsıllığa.FerminaDaza,FlorentinoAriza'yı,şimşekgibiçakan bir olgunluk parıltısıyla itmiş, hemen ardından bir acıma nöbetiyle ödemişti bunu; amakararının doğruluğundan hiçbir zaman kuşku duymamıştı.O anda, usun hangi gizli güdülerininonabuöngörüyüverdiğiniaçıklayamamıştıkendikendine;amayıllarsonra,yaşlılığıneşiğinde,Florentino Ariza'yla ilgili rasgele bir konuşma sırasında, nasıl olduğunu bilmeksizin, birdenkeşfetti bunedenleri.Oradabulunanlarınhepsi, onunKarayip IrmakŞirketi'nindoruğavardığıdönemdeveliahtıolduğunubiliyorlardı;hepsideonubirçokkezgördüklerinden,hattaonunla işyaptıklarındanemindiler,amahiçkimsegözlerininönünegetiremiyorduonu.O zaman Fermina Daza’nın onu sevmesini engelleyen bilinçaltı nedenler aydınlığa kavuştu:"Gölgegibisilikbiri,"dedi.Gerçektendeöyleydi:hiçkimsenintanımadığıbiriningölgesi.Ama,

Page 120: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

onuntamtersibirerkekolanDoktorJuvenalUrbino'nunkendisineyaklaşmasınakarşıdirenirkenbir suçluluk duygusu kemiriyordu içini: katlanamadığı biricik duygu. Bu duyguya kapılmaktaolduğunu sezinlediğinde, ancak içini rahatlatacak birini bulunca denetleyebileceği bir çeşityılgınlıkkaplıyordubütünvarlığını.Çocukluğundan beri, ne zaman mutfakta bir tabak kırılsa, biri düşse, parmağını kapıyasıkıştırsa, o anda yakınındaki yetişkin kişiye şaşkınlık içinde dönüp hemen suçluyordu onu:“Senin yüzündenoldu.”Suçlununkimolduğuyada kendi kendini suçsuzluğuna inandırmak içinönemliolmasada;suçsuzluğunusağlamaalmakyetiyorduona.Bu öylesine açık bir kuruntuydu ki,Doktor JuvenalUrbino yuvasının huzurunu ne denli tehditettiğinin tam zamanında farkına vardı; bunu sezinler sezinlemez, "Üzülme sevgilim," diyordukarısına hemen, "suç benimdi." Karısının beklenmedik, dediğim dedik kararlarından korktuğukadar hiçbir şeyden korkmuyordu; çünkü bunların kökeninde hep bir suçluluk duygusununyattığına inanıyordu. Ama Florentino Ariza'dan kopuşunun yarattığı tedirginlik avutucu birtümceyle giderilemedi. FerminaDaza birkaç ay boyunca her sabah balkonun kapısını açıyor,FlorentinoAriza’nınbomboşparktakendisinigözetleyenimgesinibirtürlüsilemiyor,birzamanlaronunherzamanaltındaoturduğuağacı,üstündeoturuponudüşünerekkitapokuduğu,onuniçinacı çektiği, gittikçe silikleşen sırayı görüyor, içini çekerek pencereyi kapatıyordu: "Zavallıadam."Geçmişionarmakiçinişiştengeçtiğibirsırada,onunsandığıkadardirençliolmayışınınyolaçtığıhayalkırıklığıdaonaacıveriyor,hiçbirzamangelmeyenbirmektuptanötürügecikmişbir kaygı duyuyordu ara ara. Ama Doktor Juvenal Urbino'yla evlenmeye karar vermesigerektiğinde, Florentino Ariza'yı geçerli olmayan nedenlerle geri çevirdikten sonra, DoktorJuvenal Urbino'yu yeğ tutması için de geçerli nedenleri olmadığının farkına varınca, daha dabüyükbirbunalımadüştü.Aslındaonuötekindençokdahaazseviyordu,üstelikonuçokdahaaz tanıyordu; mektupları da ötekininkiler gibi ateşli değildi; kararlılığının duygulandırıcıkanıtlarını vermemişti onun kadar. Gerçek şuydu ki, Doktor Juvenal Urbino onunla evlenmekistediğinihiçbirzamanaşksözcükleriyledilegetirmemişti;onungibikoyubirKatoliğinkendisineyalnızcadünyasalnimetlerönermesienazındanşaşılacakbirşeydi:güvence,düzen,mutluluk;alt alta yazılıp toplandığında aşka benzeyebilecek, hemen hemen aşk sayılabilecek sayılar.Amaaşkdeğildibunlar;bukuşkularşaşkınlığınıartırıyordu;çünküaşkıngerçekteyaşamakiçinonaengereklişeyolduğundankendisideemindeğildi.Neolursaolsun,DoktorJuvenalUrbino'nunaleyhindekibaşlıcaetken,onun,LorenzoDaza'nınkızı için öylesine istediği ideal erkeğe kuşkuya yer vermeyecek biçimde benzemesiydi. Onu,babasının çevirdiği bir dümenin sonucu olarak görmemek olanaksızdı, gerçekte böyle olmasada;FerminaDaza,hekimolarak,çağrılmadan,evineikincikezgeldiğinigördüğündenberiböyleolduğunainanmıştı.Kuzini Hildebranda'yla konuşmaları aklını karıştırdı sonunda. Hildebranda, kendisi de kurbandurumunda olduğundan, Florentino Ariza'yla kendini özdeşleştiriyordu; başka şeyler arasında,Lorenzo Daza'nın belki de kendisini, Fermina'yı Doktor Urbino'dan yana etkilemesi içinçağırdığını unutarak. Florentino Ariza'yı tanımak için telgrafhaneye gittiğinde onunla birliktegitmemek için Tanrı bilir nasıl çaba harcamıştı Fermina Daza. Kuşkularının ne denli yerindeolduğunu anlamak için, onu bir kez daha görmek, onunla baş başa konuşmak, düşünmedenverdiği kararın onu daha önemli bir başka karara, babasıyla sürdürdüğü savaşta silahlarıbırakmakararma itmediğindeneminolmak için iyice tanımak istiyorduonu.Amayaşamınınenönemliânında,netalibininerkekgüzelliğine,nesöylenceselzenginliğine,negençyaştaeriştiği

Page 121: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

üne, ne de onun sayısız erdemlerinden hiçbirine aldırmaksızın, ayağına gelen kısmetitepmekten,yazgısınaboyuneğmekiçinkendikendinegizlicekoyduğusınırın,yirmibiryaşının,yaklaşmasından duyduğu korkuyla allak bullak olduğu için yaptı bunu. Tanrının ve insanlarınyasalarındaöngörülenkararı vermesineobiricikan yetti: ölümayırıncayadek.Ozaman tümkuşkular dağıldı, aklının en doğru şey olarak kendisine gösterdiği şeyi pişmanlık duymadanyapabildi:GözyaşıdökmedenFlorentinoAriza’nınanısınınüstünesüngerçekti,bütünbütünsildionu;belleğindekiyerindekocamanbirgelinciktarlasıçiçeklendi.Kendikendineizinverdiğibiricikşey,herzamankindendahaderin,sonbiriççekişoldu:"Zavallıadam!"Ama en korkunç kuşkular, balayı gezisinden döner dönmez başladı. Daha sandıklarıboşaltmadan,eşyalarıaçmadan,CasaldueroMarkisi'nineskisarayınınsahibivehanımefendisiolaraksahipçıkmak içingetirdiğinbirkutuyuboşaltmadan,korkunçbirbaşdönmesiyle,yanlışbirevde,dahadakötüsü,yanlışolmayanbiradamla tutukluolduğununbilincinevardı.Bundankurtulmasıiçintamaltıyılgeçmesigerekti.Ömrününenkötüyılları,kaynanasıDonaBlanca’nınburukluğu,görümcelerininzihinselgeriliklerindenötürüumutsuzluğadüştüğüyıllardıbuyıllar;diridiribirhücreyekapatılıpçürümeyebırakılmadılarsa,bununnedeni,görümcelerininhücreyizateniçlerindetaşımalarıydı.Kan bağının bedelini ödemeye boyun eğen Doktor Urbino, Fermina Daza’nın yalvarıpyakarmalarınakulakasmıyor,Tanrınınhikmeti,karısınınsonsuzuyumsağlamayeteneğiyleherşeyinyolunagireceğinegüveniyordu.Birzamanlaryaşamasevinciyleengüçkanarkişilerdebileyaşama isteği uyandıran annesinin durumunun kötüye gitmesi üzüyordu onu.Hiç kuşku yoktu:Çevresindepekrastlanmayanbirinsancılduyarlığıolanbugüzel,zekikadın,neredeysekırkyılboyunca içinde yaşadığı toplumsal cennetin temel direği olmuştu. Dulluk onu öylesineacılaştırmıştı ki, onun aynı insan olduğuna inanmak güçtü; yumuşamış, buruklaşmış, dünyayadüşman olmuştu.Gitgide kötülemesi, kocasının, onun deyimiyle, bir zenci sürüsü için bile bilekendini fedaetmesiyleaçıklanabilirdiolsaolsa;oysaonagörebiriciközveri,kocasınınkendisiiçinyaşamasıolacaktı.Neolursaolsun,FerminaDaza'nınmutluevliliği,balayıgezisiboyuncasürmüştü;evliliğininkayalaraçarpıpparçalanmasınıönlemesineyardımedebilecekbiricikinsanda, annesinin egemenliği karşısında korkudan eli-kolu bağlı kalmıştı. Fermina Daza içinedüştüğü ölüm tuzağının suçunu, budala görümceleriyle yarı-deli kaynanasına değil, onayüklüyordu. Evlendiği adamın mesleğindeki sözü geçerliğinin, yüksek sosyetedeki çekiciliğininardındaumarsızbirgüçsüzadamolduğundançokgeçkuşkulanmayabaşlamıştı:adınıntaşıdığıtoplumsalöneminyüreklendirdiğizavallıbirşeytan.Yeni doğanoğluna sığındıFerminaDaza.Onun, bedenindençıktığını, kendisineait olmayanbirşeydenkurtulmanınrahatlığıyladuyumsamış,ebekadınınkendisinegösterdiğiçiğetten,yağiçinde,kanabulanmış,göbekbağıboynunadolanmış,odanayaenküçükbirsevgikırıntısıbileduymadığını görünce korkmuştu kendinden. Ama sarayın yalnızlığında onu tanıdı, birbirlerinitanıdılar;sevinçiçinde,çocuklarınçocukolduklarıiçindeğil,onlarıyetiştirirken,onlarlaarkadaşolunduğuiçinsevildiklerinianladı.Giderek,mutsuzluğununyuvasında,ondanbaşkahiçbirşeye,hiç kimseye katlanamaz oldu. Yalnızlık, mezarlığı andıran bahçe, penceresiz kocamansalonlarda zamanın geçmek bilmezliği bunaltıyordu onu. Yakındaki deliler evinde delilerinçığlıklarıyla büyüyen geceler çıldıracak gibi duyumsuyordu kendini. Yemek salonundakimasanın,beşhortlaksütlükahveveçörekleakşamyemeğiyesinlerdiye,hergündantelörtüler,gümüş takımlar, cenaze şamdanlarıyla şölen masası gibi donatılması alışkanlığından utançduyuyordu.Günbatarken tespih çekilmesinden, sofra başındaki yapmacıklardan, çatal bıçağı

Page 122: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

tutuşunun, sokak kadınları gibi uzun, gizemli adımlarla yürüyüşünün, palyaço gibi giyinişinin,kocasınaköylügibidavranışının,çocuğunaüstünebirörtüörtmeksizinmemeverişinevarıncayadek sürekli olarak eleştirilmesinden nefret ediyordu. Son zamanlardaki İngiliz usulünce, üstünniteliklibisküviler,çiçekmarmelatlarıyla ilkbeşçayıdavetleriyaptığında,DonaBlanca,evinde,terleyerek ateş düşürmek için çikolatayla erimiş peynir ve manyok ekmeği dilimleri yenecekyerde,ilaçiçilmesinekarşıçıkıyordu.Düşleri bile kaçmıyordu gözünden. Bir sabah, Fermina Daza düşünde tanımadığı birinin,sarayın salonlarındaçıplakdolaşarakavuçavuç kül serptiğini anlatınca,DohaBlancasert birsesleonunsözünükesti:"Saygınbirkadınböyledüşlergörmez."Kendini hep başkalarının evinde hissetme duygusuna daha büyük iki talihsizlik eklendi. Biri,evdeneredeysehergünmutlakapatlıcanyenmesiydi,patlıcanınherçeşidi;DohaBlanca,ölmüşkocasına saygısından patlıcandan vazgeçmiyor, Fermina Daza'ysa yememekte direniyordu.Çocukluğundanberihiçağzınakoymamıştıpatlıcanı;çünkürengizehirrengiymişgibigelirdionahep.Amabukez,yaşamındabirşeyiniyiyedoğrudeğiştiğiniitirafetmekzorundaydı;çünkübeşyaşındayken, sofrada aynı şeyi söylemişti de, babası altı kişilik koca bir tencere patlıcanıyemeye zorlamıştı onu.Öleceğini sanmıştı; önce çiğnenmiş patlıcanları kustuğu, ardından dacezanınsonucunuortadankaldırmakamacıylaonazorlabirçanakhintyağıiçirdikleriiçin.Buikişey, gerek tadından, gerekse zehir korkusundan ötürü, birbirine karışarak tek bir sürgün ilacıgibi kalmıştı belleğinde; Casalduero Markisi'nin sarayındaki o tiksindirici yemeklerde, onlarınilgilerini hintyağının buz gibi bulantısıyla ödememek için bakışlarını öteye çevirmek zorundakalıyordu.Ötekitalihsizlikdeharpyüzündenoldu.Birgün,DohaBlancaonadokundurarakşöyledemişti:''Saygıdeğerbirkadınnasılolurdapiyanoçalmayıbilmez,anlamıyorum."Buöylebirbuyruktuki, oğlu bile karşı çıkacak oldu; çocukluğunun en güzel yılları tıpkı bir kürek mahkûmu gibipiyano dersleriyle geçmişti çünkü: büyüdüğünde buna sevinecek olsa bile. Karakterikendisininkine benzeyen' karısının yirmi beş yaşında aynı şeye mahkûm edilmesini aklıalmıyordu.Amaannesindenkoparabildiğibiricikşey,piyanoyerineharpıkoymasıoldu;harpınmeleklerin çalgısı olduğu gibi çocukça bir neden öne sürerek. Böylece Viyana'dan, altındanyapılmış gibi görünen, gerçekten de altınmış gibi ses çıkaran görkemli bir harp getirtildi;sonralarıbuharp,gününbirinde,alevleriçindekilerlebirlikteonuyutuncayadekKentMüzesi'ninendeğerlieşyalarındanbirioldu.FerminaDaza,felaketiönlemekiçinsonbirözveriylemidesininbulanmasını önlemeye çalışarak bu lüks cezaya boyun eğdi. Mompox kentinden özelliklegetirtilen ustalar ustası bir hocayla başladı; on beş gün sonra hoca ansızın ölünce, birkaç yılkonservatuvarıneniyimüzisyeniylesürdürdüdersleri;adamınbirmezarcınınkiniandıransoluğuarpejlerinakordunubozdu.Yumuşakbaşlılığınakendisideşaşıyordu.Çünküiçiniçinyadaeskidensevişmeyeayırdıklarısaatlerdekocasıyla yaptığı sessiz kavgalarda itiraf etmesede, yinedünyasınıngeleneklerininve önyargılarının batağına sandığından da çabuk saplanmıştı. Önceleri, yargı vermeözgürlüğünüvurgulamakiçinkullandığıtörenselbirtümcevardı:"Rüzgâreserkenyelpazenincanıcehenneme."Ama sonra, kazandığı ayrıcalıkları kıskançlıkla korumak istediğinden, utanılacak durumadüşmekten ve alaya alınmaktan çekindiğinden, aşağılanmaya bile katlanmaya hazır

Page 123: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

görünüyordu;dualarındaDohaBlanca'nıncanınıalsındiyebıkıpusanmadanyakardığıTanrı’nınsonundaonaacıyacağınıumarak.DoktorUrbinokendigüçsüzlüğünü,dinselinancınatersdüşüpdüşmediklerinibilekendikendinesormaksızın, eleştirel kanıtlarla haklı çıkarıyordu. Karısıyla çatışmalarının evin boğucuhavasından kaynaklandığını kabul etmiyor, onların evliliğin doğasından ileri geldiğini önesürüyordu: Ancak Tanrının sonsuz lütfuyla var olabilen saçma bir icattı evlilik. Birbirini yenitanıyan,aralarındahiçbirakrabalıkolmayan,yapılarıbaşka,kültürleribaşka,hattacinsleribilebaşkaikiinsanınbirdenbirekendilerinibirlikteyaşamaya,aynıyataktayatmaya,belkideherbiribaşka başka yönlere gitmek üzere çizilmiş iki yazgıyı bölüşmeyemahkûm bulmaları her türlübilimsel düşünceye aykırıydı. "Evliliğin sorunu şu," diyordu, "her gece seviştikten sonra sonaerer, her sabah kahvaltıdan önce yeniden kurulması gerekir." Onlarınki daha da kötüydü,dediğine göre; birbirine karşıt iki sınıftan doğmuştu, üstelik hâlâ genel valilerin geri dönmesinidüşleyenbir kentte. Tek olası bağ, aşk gibi, olmayacak, kararsız bir şeydi, o da eğer varsa:Üstelik onların durumunda, evlendikleri zaman aşk yoktu; tam aşkı keşfedecekleri sırada ise,yazgılarıonlarıgerçeklerleyüzyüzegetirmektenbaşkabirşeyyapmamıştı.Fermina Daza’nın harp dersleri aldığı dönemde yaşamları böyleydi. Kendisi banyodayıkanırken karısının içeri girdiği ve tüm kavgalara, zehirli patlıcanlara karşın, çılgın kızkardeşleriyle onları doğuran annesine karşın, karısının sırtını sabunlamasını isteyecek kadaronasevgiduyduğuohoşrastlantılargeridekalmıştı.Karısı,herşeyekarşın,Avrupa'danartakalan sevgi kırıntılarıyla sırtını sabunlamaya başlıyor, ikisi de anıların ihanetine uğruyorlar,ellerindeolmaksızınyumuşuyorlar,dilegetirmeksizinbirbirlerini seviyorlar, sonundayerde,hoşkokulu köpükler arasında çılgınlar gibi sevişiyorlardı; o sırada hizmetçilerin çamaşırlıktakendilerindensözettiklerini işitiyorlardı:"Yatmıyorlarda,ondanbaşkaçocuklarıyok."Araara,çılgıncabireğlencedönüşü,kapınınarkasınasaklanmışolanözlembirpençevuruşuylaonlarıyere yıkıyor, o zaman şaşılacak bir patlamayla her şey bir kez daha eskisi gibi oluyor, beşdakikaboyuncabalayındakigibidizginsizâşıklaroluyorlardıgene.Amabuseyrekdurumlarbiryana,yatmavaktigeldiğinde,ikisindenbiriötekindendahayorgunoluyorduhep.FerminaDazabanyodasigaralarınıkokulukâğıtlarasarıyor,birbaşınatüttürüyor,evinde, genç ve özgür, bedeninin tek sahibi olduğu zamanlardaki aşk avuntularına dönüyorduyeniden. Hep başı ağrıyor, ya da hava hep çok sıcak oluyor, ya uyuyormuş gibi yapıyor, yageneaybaşıoluyordu;bitmekbilmiyorduaybaşları.ÖylekiDoktorUrbino,birderssırasında,salt içini boşaltarakhafifletmek için, on yıllık evlilikten sonra kadınlarınhaftadaüç kezaybaşıolduklarınısöylemegözüpekliğinibulmuştukendinde.Şanssızlıküstüneşanssızlık,FerminaDazaoyıllarınenkötüsünde,ergeçolmasıkaçınılmazbir şeyle yüz yüze geldi: babasının dillere destan, bilinmeyen işlerinin içyüzü. Kayınpederininsuiistimalleri hakkında bilgi vermek için Doktor Juvenal Urbino'yu makamına çağıran eyaletvalisi,birtümceyleözetlemiştidurumu:"BuadamınbiryolunubulupkaçmayacağıhiçbirTanrıyadakulyasası•yok."Enbüyükdalaverelerindenbazılarınıdamadınınnüfuzunungölgesindeçevirmişti;DoktorUrbino'yla karısının bu konuda bilgileri olmadığına inanmak güçtü. Korunması gereken biricikonurun,ayaktakalanbiricikşeyolankendionuruolduğunubilenDoktorJuvenalUrbino,itibarınınbütünağırlığınıortayakoyduveşerefsözüvererekskandalıörtbasetmeyibaşardı.Böylece,LorenzoDazailkgemiylebirdahadönmemeküzereülkedenayrıldı.Yurtözleminigidermekiçin

Page 124: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

arasıraçıkılankısayolculuklardanbirineçıkıyormuşgibiyurdunadöndü;bugörünüşünaltındabirgerçekdeyokdeğildi:Birsüredir,saltdoğduğuköyünyağmurlarıyladolmuşsarnıçlardanbirbardak su içmek için ülkesinin gemilerine biniyordu. Pabuç bırakmadan gitti; suçsuz olduğunubağıraçağırasöyleyipdamadını,siyasalbiroyunakurbangittiğinehâlâinandırmayaçalışarak.Küçüğü için -evlendiğinden beri böyle diyordu Fermina Daza'ya- torunu için gözyaşı dökerek,içindezenginleşipözgürleştiği,karanlıkişlerçevirerekkızınıkibarbirhanımefendiyedönüştürmebecerisini gösterdiği bu ülke için gözyaşı dökerek. Yaşlı ve hastaydı giderken; amakurbanlarınındilediklerindençokdahauzunyıllaryaşadı.Ölümhaberigeldiğinde,FerminaDazaelinde olmaksızın rahat bir soluk aldı; sorulardan kaçınmak için yas da tutmadı, amaaylarcasigaraiçmekiçinbanyoyakapandığındanedeninibilmeksizinsessizbiröfkeyleağladı;gerçektebabasıiçinağlıyordu.Durumlarının en saçma yanı, hiçbir zaman o sıkıntılı yıllarda olduğunca mutlu görünmemişolmalarıydı.Çünkügerçekteonlarıolduklarıgibi,değişik,yeniliklerdenyana,gelenekseldüzenihiçe sayan kişiler olarak kabul etmeye yanaşmayan bir çevrenin gizli düşmanlığına karşı enbüyükyengilerinikazandıklarıyıllardıoyıllar.AmaFerminaDazaiçinrollerinenkolayıolmuştubu. Tanımadan önce onda birçok kuşkulara yol açan sosyete yaşamı, bir atasal anlaşmalar,beyliktörenler,öncedenbilinensözcüklerdizgesindenbaşkabirşeydeğildi:insanlarsosyetedebirbirleriningırtlağınasarılmamakiçinbunlarlaoyalanıyorlardı.Butaşrayapmacıklığıcennetininen ağır basan özelliği, bilinmeyene duyulan korkuydu. Fermina Daza çok yalın bir biçimdetanımlıyordu bunu: "Toplumsal yaşamın sorunu, korkuyu yenmek, evlilik yaşamının sorunu isecan sıkıntısını yenmeyi öğrenmektir." Gelinliğinin upuzun kuyruğunu ardından sürükleyerek,sayısız çiçeklerin birbirine karışmış kokuları, valslerin parıltısı, ter içindeki erkekler, dışdünyanın onlara gönderdiği bu göz kamaştırıcı tehlikeyi nasıl savuşturacaklarını henüzbilmeksizin ürpererek kendisine bakan kadınlar kalabalığıyla dolu Sosyal Kulübün genişsalonunagirdiğianda,Tanrısalbiresininaçıkseçikliğiylebirdenbilincinevarmıştıbunun.Yirmibiryaşınıyenidolduruyordu,okulagitmenindışındahemenhemenhiçevdençıkmamıştı,amaçevresine bir göz atması, düşmanlarının nefrete kapılmış olmadıklarını, korkudan donupkaldıklarını anlamasına yetti. Onları da kendisi gibi daha çok korkutacak yerde, kendisinitanımalarına yardımcı olma iyiliğini gösterdi. Hiçbiri olmasını istediğinden başka değildi; tıpkıkentler gibi, ona ne iyi görünüyorlardı, ne kötü; yüreğinde onları nasıl tasarlıyorsa öyleydiler.Paris'i, bitmez tükenmez yağmurlarıyla, korkunç satıcıları, arabacıların dillere destankabalığıyla,dünyanınengüzelkentigibianımsayacaktıhep;gerçekteöyleolupolmamasındandeğil,enmutluyıllarınınanısınabağlıkalmasındanötürürDoktorJuvenalUrbinoise,kendisinekarşı kullanılan silahların aynını kullanıyordu; yalnız daha ustaca, daha zekice, hesaplı birağırbaşlılıkla.Hiçbirşeyonlarsızolmuyordu:geçittörenleri,ŞiirFestivali,sanatolayları,yararapiyango çekilişleri, yurtseverlik törenleri, ilk balon yolculuğu. Her şeyin içindeydiler, hemenhemenherzamandaenbaşta,herkestenönce.Enmutsuzyıllarında,hiçkimseonlardandahamutluinsanlarınnedeonlarınkikadaruyumlubirevliliğinolabileceğinitasarlayamazdı.Babasının bırakıp gittiği ev, Fermina Daza'ya aile sarayının boğuculuğuna karşı bir sığmaksağladı.Başkalarınınbakışlarındankurtulurkurtulmaz,gizliceLosEvangeliosParkı'nagidiyor,yeni arkadaşlarını, bazı eski okul ya da resim dersinden arkadaşlarını orada kabul ediyordu:masumbirihanet.Çocuklukanılarındanonakalanbirçokşeyleevliolmayanbirannegibidinginsaatler geçiriyordu. Yeniden kokulu kargalar satın aldı; sokak kedilerini toplayıp baksın diye,artıkyaşlanmış,romatizmayüzündendevinimleribirazağırlaşmış,amahâlâeviçekipçevirecek

Page 125: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

gücüolanGalaPlacidia'yaverdi.FlorentinoAriza'nınkendisini ilkkezgördüğü,DoktorJuvenalUrbino'nun yüreğini anlamak için ona dilini çıkarttırdığı iş odasını yeniden açıp geçmişin birtapmağıhalinegetirdi.Birkışgünüöğledensonra,fırtınakopmadanbalkonkapısınıkapatmayagitti: orada Florentino Ariza'nın, parktaki badem ağaçlarının altındaki sırada, sırtında üstünegöre uydurulmuş babasının giysisi, dizlerinin üstünde açık kitabıyla oturduğunu gördü; ama ogünedeğin birkaç kez rastladığında olduğu gibi değil, belleğinde kaldığı yaşta gördü onu.Bugörüntününbirölümhabercisiolmasındanürktü.Belkideonunla,tıpkıonunkendievinionuniçinonardığı gibi, onca sevgiyle onardığı bu evdeonunla birliktemutlu olabileceğini kendi kendinesöylemegözüpekliğinigösterdi;buvarsayımbilekorkuttuonu,çünkünedenlimutsuzolduğununbilincine varmasını sağladı. O zaman son gücünü toplayıp, kocasını, kaçamaklı yanıtlarvermeksizin kendisiyle tartışmaya, onunla yüz yüze gelmeye, kavga etmeye, son horozlarınöttüğünü işitinceye, günün ilk ışıkları sarayın dantel perdeleri arasından sızıncaya, güneşdoğuncaya dek yitik cennetlerine kendisiyle birlikte ağlamaya zorladı; kocası öylesine çokkonuşmaktanyüzügözüşişmiş,uykusuzluktanbitkin,öylesineçokağlamaktanyüreğiyatışmış,potinlerinin bağcıklarını sıkıladı, kemerini sıkıladı, erkeklik diye onda hâlâ kalan ne varsasıkıladı, peki sevgilim, dedi ona, Avrupa'da yitirdikleri aşkı aramaya gideceklerdi: hemen osabah, bir daha dönmemek üzere. Bu öylesine kesin bir karardı ki, işlerini yöneten HazineBankası'na, başından beri çeşitli işlere, yatırımlara, kutsal ve ağır işleyen bir sürü kâğıtlaradağıtılmış,miktarınıbilmediği, yalnızcasöylendiği kadarölçüsüzolmadığını,parayıdüşünmekzorunda kalmamasına ancak yettiğini bildiği aile servetini hemen paraya dönüştürmesi içintalimat verdi. Toplanan paralar tam ayar altına çevrilerek, azar azar dış ülkelerdeki bankahesaplarınaaktarılacaktı;buacımasızülkedekendisiylekarısınaöldüklerindegömülmekiçinbirkarıştoprakbilekalmamacasına.AmaFerminaDaza, kendini tersine inanmaya ne denli zorlarsa zorlasın, Florentino Ariza’nınvarlığı bir gerçekti. Fermina Daza, kocası ve oğluyla, doru atların çektiği altın koşumluarabadan indiğinde, Fransa'ya giden transatlantiğin yanaştığı rıhtımdaydı Florentino Ariza;topluluk içinde birçok kez gördüğü gibi, arabadan inerken gördü onları: kusursuzdular.Yanlarında, daha şimdiden, büyüyünce nasıl olacağını bilecek bir biçimde eğitilmiş oğulları:Çocukken nasılsa büyüyünce de öyle olacaktı. Doktor Juvenal Urbino, şapkasını çıkararakselamladıFlorentinoAriza'yı: "Hollanda'yı fethetmeyegidiyoruz."FerminaDazabaşıylahafifçeselam verdi, Florentino Ariza da şapkasını çıkararak hafifçe eğildi; Fermina Daza, vakitsizdazlaklığın yıkımından ötürü en küçük bir acıma belirtisi göstermeksizin baktı ona.Onu nasılgörüyorsaöyleydi:hiçtanımadığıbiriningölgesi.Florentino Ariza da pek parlak günler geçirmiyordu. Gün geçtikçe artan işlerine, gecekaçamaklarının yorgunluklarına, yılların ölümcül dinginliğine Tránsito Ariza'nın hastalığıeklenmişti:belleği tümanılardanarınmış,bomboşolmuştusanki.Odenliki,bazenonadönüpher zamanki koltukta oturmuş kitap okuduğunu görünce, "Kimin oğlusun sen?" diye soruyorduşaşarak.FlorentinoAriza,herzamandoğruyanıtlıyorduonu,amaohemensözünükesiyordu."Söyleseneoğlum,"diyesoruyorduona,"benkimim?"Öyle şişmanlamıştı ki, yerinden kımıldayamıyordu; günlerini artık satılacak hiçbir şeyinkalmadığıtuhafiyecidükkânındailkhorozlaröterötmezkalkıpertesigünortalıkaydınlanıncayadek süslenip püslenmekle geçiriyordu; ancak birkaç saatçik uyuyordu çünkü. Başına çiçektentaçlar takıyor, dudaklarını boyuyor, yüzünü, kollarını pudralıyor, sonra da yanında kim varsanasılımdiyesoruyorduona.Komşularhepaynıyanıtıbeklediğinibiliyorlardı:

Page 126: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

"Cucarachita Martinez'sin sen." Bir çocuk masalından kaptığı bu kimlik hoşuna giden biricikkimlikti.Koltuğundasallanıyor,pembekuş teleklerindenyapılmışbiryelpazeyleyelpazeleniyor,sonra gene baştan başlıyordu: kâğıttan çiçeklerden yapılmış bir taç, gözlerinde sürme,dudaklarıboyalı,yüzündekatkatpudra.Sonragene,yanındakimvarsaaynısoru:"Nasılım?"Komşuların maskarası haline gelince, Florentino Ariza bir gecede eski tuhafiyeci dükkânınıntezgâhıyla dolaplarını söküp sokak kapısını kapattı, yatak odasını, onun CucarachitaMartinez'in yatak odasını anlattığı gibi düzenledi; Tránsito Ariza kim olduğunu bir daha hiçsormadı.XII. Leon Amca’nın öğüdüyle, ona bakmak için yaşlı bir kadın buldu, ama zavallıcık hepuykudagibiydi;zamanzamanodakimolduğunuunutmuşgibigörünüyordu.Öyleki,FlorentinoAriza, işten çıkar çıkmaz, annesini uyutana dek evde kalıyordu. Tüccar Kulübü'ne dominooynamayagitmiyordu.OlimpiaZuleta'ylaokorkunçbuluşmasındansonra,yüreğininderinlerindebirdeğişiklikolduğundan,görüşmeyisürdürdüğübirkaçeskiarkadaşınıdaaranmadıbirsüre.Yıldırım gibi olmuştu. Florentino Ariza, insanı hastalıktan yeni kalkmışa döndüren o ekimfırtınalarından birinde, XII. Leon Amca'yı evine bıraktıktan sonra, arabanın penceresinden,baştanbaşa fırfırlı bir organze giysi giymiş, bir gelinciği andıran, oynak bir küçük kız gördü.Şaşkınlık içinde oradan oraya koşuyordu, çünkü rüzgâr şemsiyesini kapmış denize doğrusürüklemişti. Florentino Ariza onu arabasına aldı, evine kadar götürmek için yolunu değiştirdi;açıkdenizekarşı,yaşanabilirdurumagetirilmiş,güvercinkümesleriyledolubahçesitasokaktangörüneneskibirkulübeydiev.Yoldakız,biryıldankısabirsüreöncegezicibirçanakçömleksatıcısıylaevlendiğinianlattı.FlorentinoArizaşirketiningemilerinde,çeşitçeşitsatılıkıvırzıvırladolusandıklarıboşaltırken,yadaırmakgemilerinde,annelerinyenidoğmuşbebeklerinitaşımakiçin kullandıklarına benzer, sorgun dallarından örülmüş bir yığın güvercinle dolu bir kafeslebirçokkezgörmüştüadamı.OlimpiaZuleta,yabanarısıgillerdenmişgibiydi:Yalnızca yüksek kalçaları, ince bedeninden ötürü değil, her şeyiyle: bakır tellerini andıransaçları, çilleri, birbirinden olağandan daha uzak, yuvarlak canlı gözleri, yalnızca zekice veeğlencelişeylersöylerkenkullandığıhoş tınılısesiyle.FlorentinoAriza'yaçekiciolmaktançok,zarif göründü; kocası, kaynatası ve ailenin öteki bireyleriyle birlikte yaşadığı evine bırakırbırakmazdaunuttuonu.Birkaç gün sonra, rıhtımda kocasını, bu kez mal boşaltırken değil, yüklerken gördü; gemidemiralırken,FlorentinoArizakulağınındibindeşeytanınsesiniişitti.Ogünöğledensonra,XII.LeonAmca'yıbıraktıktansonra,rastlantıymışgibi,OlimpiaZuleta’nınevininönündengeçti;çitinüstünden ürkmüş güvercinlere yem verirken gördü onu. Arabadan, çitin üstünden seslendi:"Güvercinin tanesi kaça?"Kız tanıdı onu, neşeli bir sesle yanıtladı: "Güvercinler satılık değil."Florentino Ariza sordu: "Peki, bir tane almak için ne yapmam gerekiyor?" Güvercinlere yemvermeyi sürdürerek yanıtladı kız: "Güvercinlerin sahibi sağanağa yakalandığı zaman onuarabanıza almanız gerekiyor." Böylece Florentino Ariza, Olimpia Zuleta'nın bir gönül borcuarmağanıyladöndüeveogece:birayağındamadenbirhalkaolanbirpostagüvercini.Ertesi gün öğleden sonra, tam yemek saatinde, güvercinlerin güzel sahibesi armağan ettiğigüvercinin güvercinliğe geri döndüğünü gördü; kaçtığını sandı. Ama incelemek için onu elinealınca, halkaya sarılı bir kâğıt parçasının farkına vardı: bir aşk ilanı. Florentino Ariza ilk kezyazılı bir iz bırakıyordu, son da olmayacaktı bu; bu kez sakınımlı davranıp kâğıdıimzalamamışsada.Ertesigünöğledensonra,birçarşambagünü,tamevegirerken,birsokak

Page 127: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

çocuğugüvercinibirkafesiçinde,ezbereokuduğubirhaberlebirliktegerigetirdionu:Güvercinlibayan gönderiyordu bunu; kaçmasın diye lütfen güvercini kafeste kapalı tutmasını, kaçacakolursa bir daha onu geri göndermeyeceğini söylüyordu. Florentino Ariza bunu nasılyorumlayacağını bilemedi: ya güvercin kâğıdı yolda kaybetmişti ya güvercinci, yeniden gerigöndersin diye yollamıştı. Ama bu üçüncü şıkta, doğal olan, güvercini bir yanıtla gerigöndermesiydi.Cumartesi sabahı, uzun uzun düşündükten sonra, Florentino Ariza güvercini imzasız birmektupla geri gönderdi. Bu kez, ertesi günü beklemek zorunda kalmadı. Aynı gün öğledensonra,aynıçocukbirbaşkakafesiniçindegerigetirdionu,birdehaber:Kaçangüvercinibirkezdaha geri gönderiyordu; önceki gün kibarlık olsun diye geri göndermişti onu, şimdiyseacıdığındangönderiyordu;amabukezdoğruydu;genekaçarsabirdahagöndermeyecektionu.Tránsito Ariza geç saatlere dek güvercinle oyalandı, onu kafesten çıkardı, kollarında salladı,ninniler söyleyerek uyutmaya çalıştı, sonra birden, ayağındaki halkada bir kâğıt parçacığıolduğunu gördü, tek bir dize yazılıydı: İmzasız mektupları kabul etmem. Florentino Ariza, ilkserüvenin doruk noktasıymış gibi yüreği çılgınca çarparak okudu onu; ö gece sabırsızlıktansıçrayıp durduğu için güçlükle uyudu. Ertesi gün erkenden, işe gitmeden, adını açık seçikyazarak imzaladığı bir aşk pusulasıyla güvercini bir kez daha uçurdu; halkaya bir de güliliştirmişti:bahçesininentaze,engözkamaştırıcı,engüzelkokulugülünü.Pek kolay olmadı. Üç aylık bir kuşatmadan sonra güvercinlerin güzel sahibi aynı yanıtıveriyorduhâlâ:"Benokadınlardandeğilim."Amamesajlarıkabuletmekten,FlorentinoAriza’nınrastlantı süsü verdiği buluşmalara koşa koşa gitmekten de vazgeçmedi. Florentino Arizatanınmayacakhalegelmişti:sorumluluklarınıhiçbirzamanüstlenmemişolan,enaşkasusamış,ama aynı zamanda en aşağılık âşık, hiçbir şey vermeyen, hep almak isteyen, hiç kimseninyüreğindeizbırakmasınaizinvermeyenadam,ogizliavcı,sokaklaradöküldü;onayaylımateşiaçargibiimzalımektuplaryağdırıyor,baştançıkarıcıarmağanlargönderiyor,güvercincikadınınevinin çevresinde sakınımsızca dönenip duruyordu; hatta iki kez, kocası ne yolculukta, ne deişteyken.İlkaşkındanbuyana,ilkkezyüreğininbirokladelindiğinihissediyordu.İlk karşılaşmalarından altı ay sonra, rıhtımda boyanmakta olan bir ırmak gemisininkamarasında buluştular sonunda.Olağanüstü bir öğleden sonra oldu.Olimpia Zuleta, şenliktebirgüvercincikadıngibikeyiflesevişiyordu;birkaçsaatyataktaçıplakuzanıpdinlenmekhoşunagidiyordu;sevişmeninkendisikadarseviyordubunu.Kamarasökülmüş,yarıyarıyaboyanmıştı;mutlu bir öğle sonunun anısıyla birlikte taşıyacağı hoş bir terebentin kokusu vardı. Birden,FlorentinoAriza,alışılmadıkbir esinle, yatağınyanındaelininerişebileceğibir yerdeduranbirkırmızı boya kutusunun kapağını açtı, işaretparmağını batırıp güzel güvercincinin karnınınüstünegüneyedoğrukanlıbirokçizipüstünebirtümceyazdı:Buamcıkbenimdir.AynıakşamOlimpia Zuleta, yazıyı unutup kocasının önünde soyundu; o geceliğini giyerken, kocası teksözcük söylemedi, soluk alıp verişi bile değişmedi; banyoya gidip tıraş usturasını aldı, birvuruştagırtlağınıkesti.FlorentinoArizaolayıancakgünlercesonra,kaçankocayakalanıpgazetecilerecinayetiniçinve nasıl işlediğini anlattığı zaman öğrendi. Yıllarca imzalı mektupları ürpererek düşündü;gemilerde çalıştığından kendisini çok iyi tanıyan katilin hapisteki yıllarını hesapladı; amagırtlağınausturadayanmasındanyadakopacak rezalettençok,bir şanssızlıkeseri ihanetininFermina Daza'nın kulağına gitmesinden korkuyordu. Bu bekleyiş yılları sırasında bir günTránsito Ariza'nın bakıcısı kadın,mevsimsiz bir sağanak yüzünden çarşıda umduğundan uzun

Page 128: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kalmış,döndüğündeölübulmuştuonu.Salıncaklıkoltuğaoturmuş,herzamankigibiyüzügözüboyalı, başında çiçekler; gözleri öyle canlı, gülümseyişi öyle hınzırcaydı ki, bakıcısı ancakbirkaç saat sonra farkına vardı ölmüş olduğunun. Kısa bir süre önce, yatağın altına gömülüküplerdeki altınlarla değerli taşları mahallenin çocukları arasında bölüştürmüş, bunlarla şekeralabileceklerini söylemişti onlara; bu taşların en değerlilerinin bazıları sonradan bulunamadı.FlorentinoAriza, hâlâ KoleraGömütlüğü diye bilinen, eski LaMano deDiosÇiftliği'ne gömdüonu,mezarınınüstünedebirgülfidanıdikti.Mezarlığa yaptığı ilk ziyaretlerinden beri, Florentino Ariza, Olimpia Zuleta'nın, annesininmezarının çok yakınında gömülü olduğunu fark etmişti;mezar taşı yoktu, adı ve doğumölümtarihleri taze betonun üstüne parmakla yazılmıştı; Florentino Ariza bunun, kocasının kanlı birşakasıolabileceğinidehşetledüşündü.Gülfidanıçiçekaçınca,birgülkoparıpkimsegörmesindiye çevresine bakınarak mezarının üstüne bıraktı; daha sonra annesinin mezarı üstündekigülfidanından kopardığı bir dalı onunkinin üstüne dikti. İki fidan da öyle neşeli serpilipbüyüyorlardıki,FlorentinoArizadalbudaksalmalarınıönlemek içinmakaslabaşkabahçearaç-gerecigetiriponlarıbudamakzorundakaldı.Amabaşaçıkmayagücüyetmedi:Birkaçyıl içindeikigülfidanıyabanıl otlar gibi mezarlar arasına yayıldı; kolera mezarlığının adı da bundan böyle GülMezarlığı oldu, ta ki halkın sağduyusundan daha az gerçekçi olan bir belediye başkanı birgecede gül fidanlarını söküp mezarlığın giriş kemerinin üstüne bir yazı asıncaya dek: GenelMezarlık.AnnesininölümüFlorentinoAriza'yı yenidençılgıncauğraşlarınayazgılı kıldı: iş, her zamankisevgilileriyledönüşümlübuluşmalar,TüccarKulübü'ndedominopartileri,hepaynıaşkkitapları,mezarlığa pazar ziyaretleri. Alçaltıcı, korkulu, ama onu yaşının bilincine varmaktan koruyanpaslanmışalışkanlıklar.Amabahçıvanmakasınıngülfidanlarınayenikdüştüğüaralıkayındabirpazar günü, yeni çekilmiş elektrik tellerinin üstünde kırlangıçları görünce ansızın annesininölümünün, Olimpia Zuleta’nın öldürülüşünün, Fermina Daza’nın onu sonsuza dek seveceğinibildiren birmektup gönderdiği o uzak aralık gününün üstünden nice zaman geçtiğinin bilincinevardı.Oânadekzamankendisi içindeğil,yalnızcabaşkaları içingeçiyormuşgibidavranmıştı.Daha bir hafta önce, sokakta, kendi yazdığı mektuplar sayesinde evlenen çiftlerden birinerastladıvevaftizbabalığınıyaptığıenbüyükoğullarını tanımadı.Tedirginliğinialışılagelmişbirşaşkınlıklagizledi:"Vaycanına,kocaadamolmuşsunsen!"HiçdeğişmemiştiFlorentino Ariza; bedeni ona ilk uyarı belirtileri göstermeye başladıktan sonra bile; çünküçabuk hastalanan kimseler gibi taş gibi sağlıklıydı. Tránsito Ariza hep söylerdi: "Oğlumungeçirdiği tekhastalıkkoleraoldu."Kolerayıaşklakarıştırıyordu,kuşkusuz;üstelikbelleğidahakarışmaya başlamadan önce. Ama gene de yanılıyordu; çünkü oğlu gizli gizli altı kezbelsoğukluğugeçirmişti; doktoru, bunların, yitirdiği her savaşın ardından yenidenortaya çıkantekbirhastalıkolduğunusöylesede.Bundanbaşka,birkezçıban,dörtkezsiğilçıkarmış,altıkez de mayasıl olmuştu, ama hiçbir erkek hastalıktan saymazdı bunları; ter sine savaşganimetleriydibunlar.Kırkını doldurur doldurmaz, bedeninin çeşitli yerlerinde anlatılmaz acılarla doktora koşmakzorundakalmıştı.Uzunmuayenelerdensonradoktorşöyledemişti ona: "Yaşıngereğibunlar."Bütün bunların kendisiyle bir ilişiği olup olmadığını bile sormaksızın dönüyordu eve hep.

Page 129: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Geçmişe gönderme yaptığı biricik şey, Fermina Daza'yla geçici aşkıydı; yaşamında hesabakattığı şeyler, yalnızcaFerminaDaza'yla ilgili olan şeylerdi.Böylece, elektrik tellerine konmuşkırlangıçları gördüğü gün, geçmişi, en eski anılarından başlayarak gelip geçti gözlerininönünden; gel-geç aşkları, bir yöneticilik makamı elde edebilmek için aşmak zorunda kaldığısayısızengeller,FerminaDaza'ylaherşeyinötesindeveherşeyekarşınbirbirlerininolacaklarıkonusundaki şaşmaz kararlılığa onu iten yığınla olayı geçirdi aklından; ancak o zamananladıyaşamının geçip gitmekte olduğunu. Bağırsaklarında dolaşan buz gibi bir ürpertiyle sarsıldı,gözleri karardı, yaşlılığın ilk pençesiyle yere düşmemek için, bahçe araç-gerecini bırakarakmezarlığınduvarınadayanmakzorundakaldı."Allahkahretsin,"dedikendikendine,yılgın,"tamotuzyılolmuş!"Gerçektendeöyleydi.FerminaDazaiçindegeçmiştibuotuzyıl,kuşkusuz;amayaşamınınenhoş, en doyurucu yılları olmuştu bu yıllar. Casalduero Sarayı'ndaki korkunç günler belleğinçöplüğüne atılmıştı. La Manga'daki evinde, bir kez daha seçmesi gerekse dünyanın bütünerkekleriarasındankendinekocaolarakseçeceğibirkoca,TıpOkulu'nda,soyunungeleneğinisürdürenoğlu,zamanzamanruhununbirbaşkabedenegeçtiğiduygusuylaonutedirginedecekdenli, o yaştaki haline benzeyen kızıyla birlikte, yazgısına tam anlamıyla sahip, yaşıyordu.Sürekli bir yılgınlık içinde yaşamamak için bir daha geri dönmemek üzere çıktıkları mutsuzgezidensonraüçkezdahagitmiştiAvrupa'ya.SonundaTanrıbirinindualarınakulakvermişolmalıydı:Paris'teikiyılkaldıktansonra,FerminaDaza ile Juvenal Urbino, yıkıntılar arasında kalan aşk kırıntılarını daha yeni yeni bulmayabaşladıklarısırada,birgeceyansı,DohaBlancadeUrbino'nunağırhastaolduğunubildirenbirtelgraf uyandırdı onları; hemen ardından ölüm haberini bildiren bir telgraf daha geldi. Hemengeridöndüler.Fermina Daza gebeliğini gizleyemeyen bol bir yas giysisiyle indi gemiden. Gerçekten degebeydigenevehabernakaratıyılboyuncadildendüşmeyen,birhalkşarkısınındoğmasınayolaçtı: Paris'te ne yapar bu güzel, ne zaman gitse gebe döner. Sözlerinin kabalığına karşın,Doktor JuvenalUrbino, uzun yıllar sonra bile hoşgörüsünün bir kanıtı olarakSosyal Kulüp'tekieğlencelerdebuşarkınınçalınmasınıistiyordu.Casalduero Markisi'nin varlığının ve armalarının belgelerine hiçbir zaman rastlanmamış olansoylu sarayı, önce uygun bir fiyatla Belediye Hazinesi'ne, daha sonra, Hollandalı biraraştırmacının,KristofKolomb'ungerçekmezarınınoradaolduğunukanıtlamakiçinyaptığıkazısırasındabirservetkarşılığındamerkezîhükümetesatıldı.Kolomb'unbeşincimezarıydıbu.DoktorUrbino'nunkızkardeşleriherşeydeneletekçekerek,rahibelik andı içmeksizin Salezyen Manastırı'nda yaşamaya gitmişlerdi; Fermina Daza da LaMangavillasınınyapımıbitinceyedekbabasınıneskievindekaldı.Kararlıadımlarlagirdieve;buyurmak için girdi, balayı gezisinden getirdikleri İngiliz eşyalarıyla, barışma yolculuğundansonragetirttiğibaşka tamamlayıcıeşyalarla;daha ilkgündendeAntiller'dengelengemilerdenkendisinin satın aldığı çeşit çeşit egzotik hayvanlarla doldurmaya başladı evi. Yeniden elegeçirdiğikocasıyla,iyiyetişmişoğluyla,döndüktendörtaysonradoğan,adınıOfeliakoyduklarıkızıyla girdi eve. Öte yandan, Doktor Urbino, karısına, balayı gezisindeki gibi tam anlamıylasahip olmanın olanaksızlığını anladı; çünkü onun istediği sevgi, karısının vaktinin büyükbölümüyle birlikte çocuklarına verdiği sevgiydi, ama elinde kalanla yaşamayı vemutlu olmayıöğrendi. Öylesine bekledikleri uyum hiç ummadıkları bir anda, evlerinde verdikleri bir akşam

Page 130: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

yemeğinde doruk noktasına ulaştı; Fermina Daza' nın ne olduğunu anlayamadığı bir yemekvardısofrada.Öncekocabirporsiyonaldı,amayemeköylehoşunagittikibirkezdahadoldurdu tabağını;görgüsüzlük olur diye üçüncü bir kez alamadığına hayıflanırken, birden iki tepeleme tabakdolusu patlıcan ezmesi yediğini anladı. Efendice kabul etti yenilgiyi. La Manga villasında ogünden sonra patlıcanın her çeşidi,CasaldueroSarayı'ndaki gibi sık sık pişirilmeyebaşlandı;patlıcanıherkesöyleseviyorduki,DoktorJuvenalUrbino,yaşlılığınboşzamanlarında,birkızıdahaolursaadınıpatlıcankoyacağınısöyleyipsöyleyipgülüyordu:PatlıcanUrbino.Fermina Daza özel yaşamın, toplum yaşamının tersine, değişken ve önceden kestirilemezolduğunubiliyorduartık.Çocuklarlabüyüklerarasındakifarkıbelirlemekkolayolmadıonuniçin,amasonçözümlemedeçocuklarıyeğ tutuyordu;çünküdahakesinölçütlerivardıonların.Ortayaşdönemecini kıvrılır kıvrılmaz,sonunda tümaldatmacalardanyoksunkalınca,hiçbir zaman,gençliğinde,LosEvangeliosParkı'ndaolmayıdüşlediğikişiolmadığınısezinlemeyebaşladı;tamtersine, kendi kendine bile söyleme yürekliliğini bulamadığı bir şey olmuştu: lüks bir hizmetçi.Sosyetenin, sonunda, en sevilen, en sayılan, bu yüzden de en çekinilen kadını olmuştu; amaondan,evinyönetimindeolduğundandahaçok istenen,dahaazbağışlandığıhiçbir şeyyoktu.Kocasının ona ödünç verdiği bir yaşamı yaşıyormuş gibi duyumsuyordu hep: onun kurduğu,üstelikyalnızcakendisiiçinkurduğubirmutlulukimparatorluğununmutlakhâkimi.Kocasınınonuherşeyden,dünyadaherkestençoksevdiğinibiliyordu,amayalnızcakendisi için:kendikutsalhizmetiiçin.En gücüne giden şey, günlük yemeklerin ardsız aralıksız birbirine zincirlenmesiydi. Çünküyalnız tam saatinde hazırlanmaları gerekmiyordu: Kusursuz olmaları, ona sorulmadan, neyemek istiyorsa o yemeğin pişirilmesi gerekiyordu. Arada bir, ev törelerinin birçok gereksiztörenlerinden biri gibi, soracak olsa, kocası gözlerini gazetesinden bile kaldırmadanyanıtlıyordu: "Ne olursa." içtenlikle söylüyordu bunu, o sevimli haliyle; çünkü ondan daha azkazakbirerkekdüşünülemezdi.Amayemeksaatinde,neolursaolsundeğil,hiçşaşmadantamistediğini yiyordu; et, etliğini belli etmemeli, balık balıklığını, domuz domuzluğunu, tavuk datavukluğunu belli etmemeliydi. Mevsimi olmasa bile, kaça olursa olsun, kuşkonmaz mutlakabulunup alınmalıydı; kocası hoş kokulu sidiğinin keyfini çıkarsın diye. Onu suçlamıyordu:YaşamısuçluyorduFerminaDaza. Ama yaşamın amansız bir başoyuncusuydu o. En küçük bir kusur yetiyordu, tabağıiterek,"Buyemeksevgisizpişirilmiş,"demesine.Bukonudainanılmazesinlergeliyorduona.Birseferindepapatyaçayıiçerken,dahadudaklarınıdeğdirirdeğdirmez,"Bunesnedepenceretadıvar," diye geri gönderdi onu. O da, hizmetçiler de şaşakaldılar; çünkü hiçbiri kaynatılmışpencere içen birini duymamıştı, ama tadına bakınca anladılar: Gerçekten de pencere tadıvardı.Kusursuz bir kocaydı:Ne yerden bir şey alıyor, ne ışığı söndürüyor, ne kapıyı kapatıyordu.Sabahınköründe,giysisininbirdüğmesieksikolsa,"İnsanınikikarısıolmalı,"dediğiniişitiyordu,"biri sevişmek için, biri de düğmelerini dikmek için." Her gün, kahvesinden bir yudum ya dadumanı tüten çorbadan bir kaşık içer içmez, artık kimseyi korkutmayan yürek paralayıcı biruluma koparıyor, sonra da içini boşaltıyordu: "Bir gün bu evden gidersem, herkes bilsin ki,diliminyanmasındanbıktığımdandır."Engüzel,endeğişikyemeklerinmüshilaldığı içinyemekyiyemediğigünlerpişirildiğinisöylüyordu;bununkarısınınbirhainliğiolduğunaöyle inanmıştıki,

Page 131: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

karısıdaalmadıkçamüshilalmazoldu.Anlayışsızlığındanbıkankarısı,doğumgünündealışılmadıkbirarmağanistediondan:Birgünboyuncaevişleriniogörecekti.Kocası,eğlenmiş,kabuletti;gerçektendesabahtanbaşlayarakevinsorumluluğunuüstünealdı.Görkemlibirsabahkahvaltısıhazırladı,amakarısınınsahandayumurtadanhoşlanmadığını,sütlükahveiçmediğiniunuttu.Sonradadoğumgününeçağrılanaltıkonukiçinöğleyemeğihazırlanmasınıbuyurdu;sonraeveçekidüzenverilmesiiçinkomutverdi;evi karısından daha iyi yönetmek için öyle bir çaba harcadı ki, sonunda en küçük bir utançbelirtisigöstermedenpesetti.Daha ilkanda,özelliklemutfakta,hiçbirşeyinyerinibilmediğininfarkına vardı: hizmetçiler de oyuna katıldılar, aradığını bulmak için her şeyi altüst etmesineseyirci kaldılar. Saat on olduğunda, öğle yemeği için talimat almamışlardı hâlâ; çünkü evintemizliği dahabitmemiş, yataklar yapılmamış, banyo temizlenmemişti; tuvalet kâğıdı koymayı,çarşafları değiştirmeyi, arabacıyı çocukları almaya göndermeyi unutmuş, hizmetçileringörevlerini birbirine karıştırmıştı; aşçıya yatakları düzeltmesini buyuruyor, oda hizmetçisinimutfağagönderiyordu.Saatonbirde,neredeysekonuklargelmeküzereyken,evin içindeöylebir kargaşavardı ki,FerminaDazagülmektenkatıla katıla kumandayıelinealdı; ama istediğigibi yengi kazanmışçasına bir tavırla değil; kocasının ev işlerinde işe yaramayışından ötürüduyduğuacımaylaallakbullakolmuş.Kocasıherzamankisavınıönesürerekaldıöcünü:"Benhiç olmazsa çıkabildim işin içinden, sen hastalara bakmaya kalksaydın bu kadar dayapamazdın." Ama bu ders yararlı oldu, hem yalnızca onun için değil. Yıllar boyunca ikisi deayrı ayrı yollardan geçerek akıllıca bir sonuca vardılar: Başka türlü birlikte yaşamalarıolanaksızdı;başkatürlübirbirlerinisevmeleride;budünyadahiçbirşeyaşktandahagüçdeğildi.Yeniyaşamınındoluluğuiçinde,FerminaDaza,FlorentinoAriza'yıçeşitlitoplantılarda,oişindeyükseldikçe gittikçe daha sık görür oldu; amaonu öyle doğal bir biçimde görmeyi öğrendi ki,birkaç kez dalgınlıkla ona selam vermeyi bile unuttu. Sık sık ondan söz edildiğini işitiyordu;çünkü onun C.FC.'de sakınımlı ama durdurulmaz yükselişi iş dünyasında sürekli bir konuşmakonusuydu.Hali tavrıdüzelmişti;çekingenliğigizemlibiruzaklığadönüşmüştü;birazkiloalmasıiyi olmuştu; yaşın verdiği yavaşlık yakışıyordu ona; dazlaklığına onurlu bir çözüm bulmayıbilmişti. Çağa ve modaya karşı her zaman meydan okumakta direndiği tek şey, koyu renklitakım elbisesi, çağdışı redingotları, olağandışı şapkası, annesinin dükkânından kalma,ozanlarınboyunlarınataktıklarıkurdeleleri,ouğursuzşemsiyesiydi.FerminaDazayavaşyavaşonu başka bir biçimde görmeye alıştı; Los Evangelios Parkı'nda, sarı yaprakların fırtınasıaltında oturup kendisi için iç çeken o bitkin yeniyetmeyle onun arasında bağ kurmaz oldusonunda. Gene de, hiçbir zaman ilgisiz gözlerle görmedi onu; ona ait haberlere her zamansevindi;çünküyavaşyavaşsuçlulukduygusunuhafifletiyorlardı.Bununlabirlikte,artıkonubütünbütünbelleğindensildiğinisandığıbirsırada,enbeklemediğibir yerde, özlemlerinin bir imgesine dönüşerek çıkıyordu ortaya. Yaşlılığın ilk esintileri, heryağmuröncesigökgürültüsünüişittiğinde,yaşamındaonarılmazbirşeyolduğunuduyumsamayabaşladığı zaman ortaya çıktı. Ekim ayında her gün öğleden sonra saat tam üçte, VillanuevaDağı'nda kükreyen, anısı yıllar geçtikçe yakınlaşan, bir taş gibi ağır gök-gürültüsünün açtığıonulmaz yaraydı bu. Yakın geçmişin anıları, aradan birkaç gün geçince belleğinde birbirinekarışırken, kuzini Hildebranda’nın eyaletine yaptığı o masalsı yolculuğun anıları hâlâ öylecanlıydı ki, özlemin çarpıttığı bir açık-seçiklikle daha düne ilişkinmiş gibi görünüyorlardı.DağdakiManaureKasabası'nı,dümdüz,yemyeşilbiriciksokağını,uğurgetirenkuşlarını,içindekendisinin yattığı yatakta yıllarca önce aşktan ölen Petra Morales'in bitmez tükenmez

Page 132: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

gözyaşlarıyla ıslanmış geceliğiyle uyandığı, insanın içine korku salan hortlaklar evinianımsıyordu.Guayaba'larınbirdahahiçduymadığıeski tadını,sesiyağmurunsesinekarışanyürek çarpıntılı önsezilerini,San JuandelCesar'ın o topaz sarısı öğle sonlarını anımsıyordu.Yeniyetmeliğinacısına,ıssızparkınbalkondangörünümüne,sıcakgecelerdegardenyalarıngizlikokusuna, yazgısının kararlaştırdığı o şubat öğle sonunda, yaşlı hanımefendi portresininyarattığı korkuya dayanamadığı için babasının evini elden çıkardı; o günlere ilişkin anılarınınereye yöneltse, Florentino Ariza'nın anısına takılıyordu. Ama bunların aşk ya da pişmanlıkacıları değil, gözlerine yaş getiren tatsız bir şeyin imgesi olduğunu anlayacak kadarserinkanlılığı vardı her zaman. Florentino Ariza'nın birçok kurbanının farkına varmadan içinedüştüklerituzağınonutehditettiğinibilmiyordu.Kocasına sıkı sıkı tutundu. Tamda onun kendisine en çok gereksinim duyduğu anda; çünküyaşlılığınsisleriarasında,üstelikerkekolmanın,dahagüçsüzolmanındokuncalarıyla,ondanonyılönde,birbaşınasendeleyerekyürüyordu.Birbirleriniöyle iyi tanırolmuşlardıki,evliliklerininotuz yılı dolmadan, ikiye bölünmüş tek bir varlık gibiydiler; sık sık, istemeden birbirlerinindüşüncelerini kestirmekten yadabaşkalarının yanında, birinin söyleyeceğini öteki ondanöncedavranıp söylediğinde düştükleri gülünç durumdan ötürü tedirginlik duyuyorlardı. Günlükanlaşmazlıklardan, ansızın ortaya çıkan nefretlerden, karşılıklı küçüklüklerden, evliliğinkarmaşıklığınınmasalsımutlulukpatlamalarındanbirliktebaşarıylageçmişlerdi.Öylebirdönemgeldi ki, birbirlerini daha iyi, acelesiz, aşırılıklara kaçmadan sevdiler; ikisi de aksiliklere karşıinanılmaz zaferlerinin daha bilincine vardılar, bundan daha çok mutluluk duydular. Kuşkusuzyaşam başka ölümcül sınavlar çıkaracaktı karşılarına, ama önemi yoktu artık; öte yakayageçmişlerdi.Yeniyüzyılıkutlamakiçinyenikamusalgösterilerledolubirprogramdüzenlendi;buyeniliklerinenunutulmazı,DoktorJuvenalUrbino'nunbitmeztükenmezgirişimgücününürünüolanilkbalonyolculuğuydu.Kentin yansı,ArsenalMeydanında toplanıpulusal bayrağın renklerinde taftadankocamanbalonuhayranlıklaseyretti:DoğruyollayaklaşıkotuzmilkuzeydoğudakiSanJuandela Cienaga'ya ilk uçak postasını götürecekti balon. Sorgun ağacından yapılmış sepete ilkbinenler,UluslararasıParisSergisi'ndeuçuşheyecanını tatmış olanDoktor JuvenalUrbino'yla karısı, uçuşmühendisi vealtı seçkin çağrılıydı.Eyalet valisindenSan Juande laCienagabelediyemakamlarına, bununülkenin tarihinde ilk uçak postası olduğunu belirleyen bir de mektup götürüyorlardı. TicaretGünlüğünden bir köşe yazarı balon düşecek olursa son sözlerinin ne olacağını sordu DoktorJuvenalUrbino'ya;odahiçduraksamadan,oncakınanmasınayolaçacakyanıtıverdi:"Kanımca,"dedi,"ondokuzuncuyüzyıl,bizdenbaşkaherkesiçinsonaeriyor."Balonhavalanırken,UlusalMarşısöyleyensafkalabalığınarasındakaybolanFlorentinoAriza,o kargaşalıkta adamın birinin bu yolculuğun bir kadına, hele Fermina Daza’nın yaşında birkadınagöreolmadığını söylediğini işitti; hak verdi ona.Amaher şeye karşın, pekde tehlikeliolmadı uçuş. Ya da en azından, hayal kırıklığı olduğu kadar tehlikeli olmadı. Balon inanılmazmaviliktebirgöktesakinbiryolculuktansonrakazasızbelasızhedefinevardı.Çokalçaktan,dinginveelverişlibirrüzgârla,öncekarlıdağdoruklarının,sonrauçsuzbucaksızCienagaGrande'ninüstündengüzelgüzeluçtular.Tamüç yüzyıl İngilizlerin kuşatmalarına, korsanların zorbalıklarınadayandıktan sonra, kolerakorkusuylahalkınınbırakıpgittiği,dünyanınengüzelkenti,eskiveyiğitCartagenade Indias'ı,

Page 133: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Tanrı’nıngördüğügibigökyüzündengördüler.Hiçbozulmamışsurları,sokaklarıbürüyenotları,hercai menekşelere boğulmuş kale duvarlarını, mermer sarayları, altın sunakları, zırhlarınıniçindevebanınçürüttüğügenelvalilerigördüler.Trajas de Cataca’nın delice renklere boyanmış göl evlerinin, yemek için içinde iguanayetiştirilenkafeslerin,gölbahçelerindekikınaçiçeğisalkımlarıylaastromelialarüstündenuçtular.Yüzlerceçıplakçocukgürültüdenkorkarakkendilerinesuyaatıyorlar,tüylüşapkalıgüzelkadınıniyilik olsun diye balonun sepetinden fırlattığı giyecek paketlerini, öksürüğe karşı tabonucaşişelerini, yiyecekleri kapmak için kendilerini pencerelerden,evlerindamlarından, şaşılacakbirbeceriylekullandıklarıoymakayıklardanatıyorlar,balıkgibisuyadalıyorlardı.Sessizliği öldürücü bir buğu gibi kendilerine dek yükselen, muz bahçelerinin karanlık deniziüstünden uçarken, Fermina Daza üç-dört yaşlarındayken kendisi gibi muslin giysiler giymiş,beyazşemsiyeli,organzeşapkalıbaşkakadınlararasındaneredeyseçocukyaştakiannesininelindentutmuş,karanlıkormandagezintiyeçıktıklarınıanımsadı.Birdürbünledünyayıseyredenbalonunmakinisti,"Ölüyebenziyorlar,"dedi.DürbünüDoktorJuvenalUrbino'yailetti;ekilialanlararasında, öküz arabalarını, demiryolu hattının sınırlarını, donmuş sulama kanallarını gördüDoktorUrbino; nereyebaksa, orayaburaya saçılmış insan cesetleri görüyordu.Biri koleranınCienaga Grande köylerini kasıp kavurduğunu duyduğunu söyledi. Doktor Urbino, bir yandankonuşuyor,biryandandürbünlebakıyordu."Çoközel bir kolera türüolmalı," dedi, "çünkühepsinindeense köklerineöldürücübir darbeindirilmiş."Bir süre sonra köpüklü bir denizin üstünden uçarak, hiç olaysız, tuzdan çatlak çatlak olmuştabanı kor gibi yanan uçsuz bucaksız yakıcı bir kumsala indiler. Güneşe karşı gündelikşemsiyelerdenbaşkakoruyucularıolmayanyetkililer,marşlaratempotutarakbayraklarsallayanilkokul öğrencileri, kurumuş çiçekler ve yaldızlı kartondan taçlarıyla güzellik kraliçeleri, ogünlerde Karayip kıyısının gönençli Gayra Köyü'nün bandosu bekliyordu onları. FerminaDaza’nın tek istediği, doğduğu kenti bir kezcik daha görmek, en eski anılarıyla yüz yüzegelmekti,amasalgın tehlikesindenötürükimseye izinverilmedi.DoktorJuvenalUrbino tarihselmektubuverdi;mektupsonradankayboldu,neolduğudaanlaşılmadı;heyettekilerkonuşmalarınsıkıcılığındanboğulacakgibioldular.Sonundaonlarıkatırsırtında lagunalarındenizlebirleştiğiPueblo Viejo İskelesi'ne götürdüler; çünkü makinist balonu bir türlü yeniden havalandıramadı.Fermina Daza, çok küçükken annesiyle birlikte, bir çift öküzün çektiği bir arabayla oradangeçtiğineemindi.Birazdahabüyüncebunubirkaçkezbabasınaanlatmış,amao,katırinadıyla,anımsamasınınkesinlikleolanaksızolduğunusöylemişti."O yolculuğu çok iyi anımsıyorum, doğru," demişti, "ama sen doğmadan en az beş yılönceydi."Balon seferine çıkan yolcular üç gün sonra, fırtınalı bir gecenin ardından perişan,havalandıklarılimanadöndülervekahramanlargibikarşılandılar.FlorentinoArizada,kalabalığınarasınakarışmış,oradaydıkuşkusuz;FerminaDaza’nınyüzündekorkuizlerinigördü.Amaaynıakşam, kocasının koruyuculuğunda düzenlenen bir bisiklet sergisinde gene gördü onu; bu kezyorgunluktaneser yoktuonda.Alışılmadıkbir velospitebinmişti; önünde, üstüneoturduğuçokyüksekbirtekerleği,arkasındaancakdayanmayayarayanküçücüktekerleğiylebirsirkaracınıandırıyordu daha çok. Yaşlı hanımefendileri çileden çıkaran, erkeklerin hoşnutsuzluğuna yolaçan, yanlarına renkli şeritler geçirilmiş bol bir pantolon giyiyordu; ama beceriksizliğine kimse

Page 134: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

ilgisizkalmadı.Florentino Ariza’nın, yıllar boyu, ansızın rasgele gözünün önüne gelen, sonra yüreğinde birburuklukbırakarakgeldiğigibikaybolangelgeç imgelerdenbirioldubu.AmabunlaryaşamınıngeçişinigösteriyorduFlorentinoAriza'nın;çünküyaşamınacımasızlığınıkendibedenindençok,hergörüşündeFerminaDaza'dafarkınavardığıayırtedilmezdeğişikliklerdegörüyordu.Bir akşam, sömürgedöneminden kalma lüks bir lokanta olanMesondedonSancho'ya gitti;kuş kadar bir şeyler yemek için, yalnız geldiğinde her zaman yaptığı gibi, uzak bir köşeyeoturdu.Birden,diptekibüyükaynadaFerminaDaza'nın,kocasıve ikiçiftlebirlikte,aynadakiyansısını tümgörkemiylegörebileceğibirköşede,birmasayaoturduğunugördü.Dokunaklıbirhalivardı; incelikle,havai fişeklergibiparlayan gülüşlerle yönetiyordu konuşmayı; damla kristalden kocaman avizelerin altında dahada pırıltılıydı güzelliği: aynanın içinden geçen Alice gibi. Florentino Ariza, soluğu tutulmuş,gönlünceinceliyorduonu;yemekyiyişini,şarabıdudaklarınadeğdirişini,dördüncükuşaktanDonSancho'ylaeğlenişinigördü;tekbaşınaoturduğumasadan,yaşamınınbirânınıonunlabölüştü;kimseyegörünmeden,birsaattenuzunbirsüre,onunözelyaşamınınyasakbölgesindedolaştı.Sonra,onunyanındakilerlebirliktekalktığınıgörünceyedek,vakitöldürmekiçindörtkahvedahaiçti. Öyle yakınından geçtiler ki, Florentino Ariza, onun, yanındakilerin kokusuna karışankokusunuayırtetti.Ogecedensonra,hemenhemenbiryılboyunca,aynayıonasatması için lokantanınsahibinisıkıştırdı; para ya da hizmet, yaşamında en çok istediği şey neyse, onun karşılığında.Kolayolmadı bu; çünkü Don Sancho, değerli çerçevesi Viyanalı zanaatçılarca yapılmış olan buaynanın,bireşiMarieAntoinette'eaithiçbir izbırakmadankaybolanikizaynalardanbiriolduğusöylencesine inanıyordu: iki eşsiz mücevher. Sonunda pes ettiğinde, Florentino Ariza aynayıevinin salonuna astı; çerçevenin güzelliğinden ötürü değil, içinde iki saat boyunca sevgilisininimgesikaldığından.Onu hemen hemen her görüşünde, Fermina Daza kocasının koluna girmiş, tam bir uyumiçinde,yalnızcaFlorentinoAriza'yaselamverirkenbozulankendilerineaitbirçevrede,Siyamlılargibi şaşılacak bir akıcılıkla deviniyorlardı.Doktor JuvenalUrbino, sıcak bir sevgiyle onun elinisıkıyor,hattabazendostçaomzunavuruyordu.FerminaDazaiseonukatıbirbiçimciliğinnesnelkurallarına yazgılı kılıyor, kendisini genç kızlık günlerinden hâlâ anımsadığını varsaymasınaolanak veren en küçük bir davranışta bile bulunmuyordu, iki ayrı dünyada yaşıyorlardı, amaFlorentino Ariza aralarındaki uzaklığı azaltmak için her türlü çabayı harcarken, FerminaDazatam tersi yönde adım atıyordu. Florentino Ariza’nın, bu ilgisizliğin korkuya karşı bir zırhtanbaşkabirşeyolmadığınıdüşünmeyürekliliğinikendindebulması içinaradanuzunzamangeçti.Yerel tersanede yapılan ilk ırmak gemisinin suya indirilişi sırasında birden aklına geldi bu;FlorentinoAriza’nın,C.FC.'ninbirincibaşkanyardımcısıolarakXII.LeonAmca'yıtemsilettiğiilkresmîtörendibuaynızamanda.Burastlantı, töreniözelbirgörkemliliğebüründürmüştü;kentinyaşamındaöyleyadaböylebirönemiolanherkesoradaydı.Florentino Ariza, geminin hâlâ taze boya ve sıcak katran kokan büyük salonunda konuklarlailgileniyordu ki, rıhtımda bir alkış salvosu koptu ve bando bir zafer marşı çalmaya başladı.Düşlerinin göz kamaştırıcı kadınını kocasının kolunda, olgun güzelliğinin görkemi içinde, törenüniforması giymiş şeref kıtasının önünden, pencerelerden atılan serpantin ve çiçek yağmurualtında,birzamanlarınkraliçesigibigeçtiğinigörünce,neredeysekendisikadareskibirürpertiyi

Page 135: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bastırmakzorundakaldıFlorentinoAriza.İkisideellerinikaldırarakyanıtverdilercandansevgigösterilerine;amao, yüksek topuklu iskarpinlerinden,boynunadolanmış tilki kuyruklarına, çanbiçimindekişapkasınadek,birimparatoriçegibibaştanbaşaaltınyaldızlarabürünmüş,öylegözkamaştırıcıydıki,kalabalığıniçindebirovarmışgibiydi.Florentino Ariza eyaletin önde gelenleriyle birlikte, müziğin ve havai fişeklerin şamatası,püskürttüğübuharlarlarıhtımııslatangemininüçyoğunböğürtüsüarasında,kaptanköprüsündebekliyordu onları. Doktor Juvenal Urbino, insana kendisine özel bir yakınlık duyduğunudüşündüren kendine özgü doğallığıyla selamladı karşılayıcıları: önce tören üniforması giymişgemikaptanını, sonrabaşpiskoposu,vali vebelediyebaşkanıylaeşlerini, sonradayenigelenAndlıgarnizonkomutanını.Yetkililerdensonra,koyurenktakımelbisesiiçinde,oncaönemli'kişiarasında neredeyse görünmez olan Florentino Ariza geliyordu. Garnizon komutanınıselamladıktansonra,Fermina,FlorentinoAriza'nınuzattığıeli karşısındaduraksadı.Komutan,onları tanıştırmak üzere, tanışıp tanışmadıklarını sordu. Fermina Daza ne evet, ne de hayırdedi,bir salonhanımefendisineözgügülümseyişiyleFlorentinoAriza'yaeliniuzattı.Dahaönceiki kezolmuştubu; ileridegeneolacaktı;FlorentinoAriza,FerminaDaza'nın kişiliğineözgübirdavranış olarak yorumlamıştı bunu hep. Ama o gün, o sonsuz hayal kurma yeteneğiyleböylesinezorlubir ilgisizliğin,aşkezinçlerinigizleyenbir kaçamakolupolmadığını sordukendikendine.Bu düşünce gençlik isteklerini uyandırdı. Yıllar önce Evangelios Parkı'nda yaptığı gibi, aynıkaygılarlaFerminaDaza'nın villasının çevresinde dolanmayabaşladı; ama kendisini görmesinikurduğundan değil, yalnızca hâlâ var olduğuna emin olmak için onu görmek amacıyla. Amaşimdi,kimseyegörünmedenoradangeçmesigüçtü.LaMangaMahallesi,tarihselkentten,suyuyeşilbirkanallaayrılmış,yeryersömürgedönemindeâşıklarınpazargünlerisığındıkları icacoçalılıklarıyla kaplı, yarı ıssızbir adanınüstündeydi.Birkaçyıl önce İspanyollardankalmaeskitaş köprüyü yıkmışlar, katırla çekilen tramvayların geçebilmesi için, karpuz lambalarladonatılmış beton bir köprü yapmışlardı yerine. Önceleri La Manga sakinleri, projedeöngörülmeyen bir işkenceye katlanmak zorunda kalmışlardı: titreşimleri yeri sürekli olaraksarsan kentin ilk elektrik tesisinin bunca yakınında uyumak. Doktor Juvenal Urbino bile, oncayetkisine karşın, tesisin kimseyi rahatsız etmeyeceği bir yere taşınmasını sağlayamadı;sonundaTanrı’nın lütfu imdadınayetişti.Bir gece tesisin kazanı korkunçbir gürültüylepatladı,yeni evlerin üstünden uçtu, kentin tam ortasından geçerek eski San Julian el HospitalarioManastırı’nın büyük dehlizinin üstüne düştü. Yıkılan manastır o yılın başında boşaltıldı, amakazan, o gece kentin hapishanesinden kaçıp manastırın kilisesine saklanmış olan dörtmahkûmunölümüneyolaçtı.Kentin, öylesine güzel aşk gelenekleri olan o dingin kenar mahallesi lüks bir mahalleyedönüştükten sonra, mutsuz aşklara pek de elverişli olmadı. Sokaklar yazın toz, kışın çamuriçinde, yıl boyu ıssızdı; tek tük evler, bol ağaçlı bahçelerin içine gizlenmişti; bir zamanlarınçıkıntılıbalkonlarınınyerini,kaçakâşıklarıncesaretinikırmakiçinözellikleyapılmışgibi,mozaikteraslar almıştı. Allahtan o dönemde tek bir atın çektiği kiralık körüklü arabalarla gezintiyeçıkmakmodaydı;ekimayında, insanın içinisızlatangünbatımınındeniz fenerikulesindendahaiyiseyredildiği,gizemliköpekbalıklarınınpapazokuluöğrencilerininkumsalınıgözetledikleri,herperşembe limanın kanalından, dokunulsa tutulabilecek kadar yakından geçen kocaman,bembeyaz transatlantiğin görüldüğü yüksek bir yerde sona eriyordu gezinti. Florentino Arizaişindegeçirdiğiyorucubirgününardından,birfaytonkiralamayıalışkanlıkedinmişti;amasıcak

Page 136: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

aylarda yapıldığı gibi, faytonun körüğünü kaldırmıyor, kanepenin içine gömülüyor, gölgedegörünmez olmuş, hep tek başına, arabacıda kötü düşünceler uyandırmamak için, umulmadıkyollarasaptırıyorduonu.Gerçektebugezintideonuilgilendirentekşey,muzağaçlarıylabolyapraklıhintkirazıağaçlarıarasındayarı yarıyagizlenmiş, Louisianapamukçiftliklerinindüşsel güzelliktekimalikânelerininacıklı bir kopyası olan, pembe mermerden tapmaktı. Fermina Daza’nın çocukları saat beşedoğru dönüyorlardı eve. Florentino Ariza onların aile arabasıyla geldiklerini görüyordu; sonraDoktorJuvenalUrbino'nunherzamankigibihastalarınıyoklamakiçinevdençıktığınıgörüyordu,ama evin çevresinde dolanıp durduğu bir yıla yakın süre içinde özlediği kadının hayalini bilegöremedi.Ortalığı kasıp kavuran ilk haziran sağanağına karşın, tek başına gezintisini sürdürdüğü biröğleden sonra, atın ayağı çamurda kaydı, yere kapaklandı. Florentino Ariza, tam FerminaDaza'nınevininönündeolduklarınındehşetle farkına vardı; üzüntüsününonuele vereceğini hiçdüşünmedenarabacıyayalvardı:"Buradaolmaz,yalvarırım,"diyebağırdı."Neredeolursaolsun,amaburadaolmasın."Onun bu telaşından şaşıran arabacı koşumlarını çözmeden atı ayağa kaldırmaya çalıştı,arabanındingilikırıldı.FlorentinoArizabecerebildiğincearabadandışarıçıktı,hızlanansağanakaltında,oradangeçenlerinkendisinievegötürmeyiönerecekleriniumarak,utancınaboyuneğdi.Urbino ailesinin hizmetçilerinden biri, giysileri sırılsıklam, dizlerine dek çamura batmış, oradabeklerken gördü onu; terasa sığınması için şemsiye götürdü ona. Florentino Ariza en çılgındüşlerinde bile böyle bir fırsatı düşlememişti, ama o akşamüstü, Fermina Daza'nın onu budurumdagörmesindenseölmeyiyeğlerdi.Eski kentte oturdukları sırada, Juvenal Urbino'yla ailesi, sekiz ayini için evlerinden katedraleher pazar yürüyerek giderlerdi; dinsel olmaktan çok dünyasal bir toplantıydı bu. Daha sonra,evden taşındıklarında birkaç yıl oraya arabayla gitmeyi sürdürdüler; hatta bazen bahçedekipalmiyelerin altında arkadaşlarıyla gevezelik ederek oyalandılar. Ama La Manga papazokulununözel kumsalı vemezarlığıyla kilisesi yapılınca, çokönemli durumlardışındabir dahakatedrale gitmediler. Bu değişikliklerden haberi olmayan Florentino Ariza, birkaç pazar,Parroquia Kahvesi'nin terasında oturarak üç ayinden çıkanları da gözledi. Sonra yanıldığınıanladı;birkaçyılöncesinedekmodasısürenyenikiliseyegitti;ağustosayınındörtpazargünü,tam saat sekizde, çocuklarıyla birlikte Doktor Juvenal Urbino'ya rastladı; ama Fermina Dazayanlarındayoktu.Opazarlardanbirinde,LaMangaMahallesisakinleriningörkemlianıtmezarlaryaptırmakta oldukları bitişikteki mezarlığı ziyaret etti; kocaman ceîba ağaçlarının gölgesialtında bunların en görkemlisine, daha yeni bitmiş, gotik camlı, mermer kabartmalı, mezartaşlarının üstüne yaldızlı harflerle ailenin tüm bireylerinin adları yazılı anıtmezara rastlayıncayüreği hop etti. Bunların arasında Dona Fermina Daza de Urbino de la Calle'ninki de vardıkuşkusuz;onunhemenyanındadakocasınınki,birdeyazıt:Efendimizinerinciiçindedebirlikte.YılıngerikalanıboyuncaFerminaDazaulusalyadatoplumsaletkinliklerinhiçbirinekatılmadı;her zaman kocasıyla birlikte başrolde oldukları Noel eğlencelerine bile. Ama eksikliği operamevsimininaçılıştemsiliduyulduençok.Perdearasında,adınıanmadan,kuşkusuzondansözeden bir grubun söyledikleri kulağına çalındı Florentino Ariza’nın. Geçen haziranda bir geceyarısı,birininonuPanama'yagidenCunardtransatlantiğindegördüğünü,onuyiyipbitirenutançverici hastalığı belli olmasın diye siyah bir tül taktığını söylüyorlardı. Biri, böylesine güçlü bir

Page 137: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kadına musallat olan korkunç hastalığın ne olduğunu sordu, aldığı yanıt zehir gibi bir kindoluydu:"Böyleseçkinbirkadınınhastalığıolsaolsaveremolur."FlorentinoArizaülkesindekivarsıllarıngelipgeçicihastalıklarayakalanmadıklarınıbiliyordu.Yaansızın,hemenhemenherzamanönemlibirşenliğinertesinde,şenliğiyasaboğarakölüyorlaryadagizliayrıntılarınısonundaherkesinbildiğiuzunsürenkorkunçhastalıklarayakalanıpmumgibisönüyorlardı.Panama'yakapanmak,varsıllarınyaşamındaneredeysezorunlubirkefaretti.Hastaların, pencereleri bez perdeli ıssız odalarda, önlerinde kalan sayılı günlerinin hesabınışaşırdıkları,asit fenikkokusunun,sağlığınmı,yoksaölümünmübelirtisiolduğunuhiçkimseninkesinlikle bilemediği, Darien'in tarih öncesi sağanakları arasında yitmiş kocaman beyaz birhangardan ibaret Adventist Hastanesi'nde, Tanrı’nın istemine bırakıyorlardı kendilerini,iyileşenler, elleri kolları gösterişli armağanlarla dolu dönüyorlar, hâlâ yaşıyor olmanın yakışıkalmazlığını bağışlatmak için belli bir kaygıyla avuç avuç dağıtıyorlardı onları. Bazılarıkarınlarında ayakkabıcı sicimiyle dikilmiş gibi kara yara izleriyle dönüyorlar, ziyaretçilergeldiğinde gömleklerini sıyırarak onları gösteriyorlar, aşın mutluluktan boğulup ölenlerinkilerlekarşılaştırıyorlar, kloroformun etkisiyle gördükleri meleksi görüntüleri ömürlerinin sonuna dekbıkıp usanmadan anlatıyorlardı. Ama dönmeyenlerin neler gördüklerini hiç kimse bilmiyordu;aralarında en acıklıları, kapatıldıkları veremliler koğuşunda; hastalığın acılarından çok,yağmurunhüznündenötürüölenlerdi.Seçmek durumunda olsaydı, Florentino Ariza, Fermina Daza için hangisini yeğ tutardı,bilmiyordu. Her şeyden önce, acı da olsa gerçeği bilmek istiyordu, ama ne denli uğraşırsauğraşsınöğrenemedibunu.Söylenenleridoğrulamakiçinhiçkimseninonaenküçükbirbilgibileveremeyişiakılalmazgörünüyorduona.Onundünyasıolanırmakgemilerinindünyasındaaçığaçıkmayan hiçbir gizem, saklanabilen hiçbir giz yoktu. Ama hiç kimse siyah tüllü kadından sözedildiğini işitmemişti. Özellikle zenginlere ait şeyler söz konusu olduğunda, her şeyin bilindiği,birçokşeyindahaolmadanbilindiğibirkenttehiçkimsebirşeybilmiyordubukonuda.AmahiçkimseFerminaDaza'nınortadankayboluşunuaçıklayamıyordu.FlorentinoArizaLaManga'nınçevresinde dolanıp duruyor, papaz okulunun bazilikasında kendini vermeden ayinleri dinliyor,başka bir ruh durumunda onu hiçmi hiç ilgilendirmeyecek törenlere katılıyordu; ama zamanıngeçişi anlatılanların inanılırlığını artırmaktan başka bir şeye yaramıyordu. Urbinoların evinde,anneninyokluğundanbaşkaherşeynormalgörünüyordu.Birçok soruşturmalar sırasında, bilmediği ya da araştırmadığı başka şeyler de öğrendi; buaradaLorenzoDaza'nın,Cantabria'da,doğduğuköydeöldüğünüde.Uzunyıllar,onuParroquiaKahvesi'nde, gürültülü satranç partilerinde gördüğünü anımsıyordu; sesi çok konuşmaktankarıklaşmış, gittikçe daha şişman, daha sevimsiz, yavaş yavaş kötü bir yaşlılığın çukurunayuvarlanıyordu.Geçenyüzyıldaki,otatsızanisado'lusabahkahvaltısındanberi teksözcükbilesöylememişlerdi birbirlerine, Florentino Ariza biricik varoluş nedeni haline gelen kızma iyi birevlilik sağlamayı başardıktan sonra bile, kendisi gibi, onun da kendisini kinle anımsadığındanemindi. Ama Florentino Ariza, Fermina Daza’nın sağlığı hakkında kesin bilgi alma konusundaöyle kararlıydı ki, Jeremiah de Saint-Amour'un tek başına kırk iki rakibiyle karşılaştığı ünlüsatrançturnuvasınınkutlandığıdönemde,babasındanbilgialmakiçinParroquiaKahvesi'negitti.LorenzoDaza’nınöldüğünüböyleöğrendi,bütünyüreğiylesevindi;busevincinbedeliningerçeğibilmedenyaşamayısürdürmekolabileceğininbilincindeolsada.Sonundaumutsuzlarhastanesikonusunda söylenenlerin doğruluğuna karar verdi; tek avuntusu ünlü bir atasözüydü: Yatağa

Page 138: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

düşenkadınsonsuzadeksevilir.Cesaretiniyitirdiğianlarda,FerminaDazaölecekolursa,ölümhaberininnasılolsakendisineulaşacağıdüşüncesineboyuneğdi.Hiçgelmedibuhaber.ÇünküFerminaDaza,sağdı, sağlığıdayerindeydi; kuziniHildebrandaSânchez'in dünyadan el etek çekmiş yaşadığı, Flores deMariaKöyü'ne yarımmil uzaklıktakiçiftliğinde.Yirmibeşyıllıkdengelievliliklerininbiricikciddibunalımıyla ikisideyeniyetmelergibitedirgin olduklarından, kocasıyla aralarında anlaşmaya vardıkları gibi, sessizce gitmişti.Olgunluk çağının dinginliğinde, büyümüş, iyi yetişmiş çocukları, önlerinde buruklaşmadanyaşlanmayı öğrenecekleri açık bir gelecekle, kendilerini artık herhangi bir aksiliğin tuzağındankorunmuş hissettikleri bir sırada hazırlıksız yakalamıştı onları bunalım. İkisi için de öylebeklenmedikbirşeydiki,Karayipler'dealışıldığıgibi,kavgalar,gözyaşlarıyadaarabulucularladeğil,Avrupalılargibiakılcıbiryoldançözmek istedilersorunu;neburalı,nedeoralıolduklarıiçin de, sonunda, hiçbir yere ait olmayan çocukça bir duruma saplandılar. Sonunda FerminaDaza,niçin,kimegideceğinibilebilmeden,saltöfkeyüzündengitmeyekararvermiş,kocasıda,suçlulukduygusuylaeli-kolubağlıolduğundan,onualıkoymayıbaşaramamıştı.Gerçektende,FerminaDaza,birgeceyarısı,yüzüyastülüyleörtülü,alabildiğinegizlilikiçindegemiye binmişti; ama Panama'ya giden Cunard transatlantiğine değil, San Juan de laCienaga'ya, doğduğu, ergenliğe dek yaşadığı, yıllar geçtikçe dayanılmaz bir özlem duyduğukentedüzenliseferleryapanküçükbirgemiye.Kocasınınisteğineveodöneminalışkanlıklarınakarşıçıkarak,evdekihizmetçilerle"birlikteyetişmişonbeşyaşındabirvaftizevladındanbaşkakimseyi almamıştı yanına; ama yolculuğu gemi' kaptanlarına ve bütün liman makamlarınabildirilmişti.Düşünmedenbukararıaldığında,çocuklara,Hildebrandateyzelerininyanınagittiğinisöylemişti;amaoradakalmayakararlıydı.DoktorJuvenalUrbinoonunkarakterininsağlamlığınıçokiyibiliyordu,amaöyleüzgündüki,suçununağırlığındanötürüTanrı’nınverdiğibircezagibialçakgönüllülükle kabul etti gidişini. Ama daha geminin ışıkları gözden yiter yitmez, ikisi degüçsüzlüklerindenötürüpişmanoldular.Çocuklarındurumuveeveilişkinbaşkakonulardabiçimselbiryazışmasürdürmelerinekarşın,hemenhemen ikiyılboyuncahiçbiri,gururunaşındırmadığıbirdönüşyolubulamadı.Çocuklarikinci yıl okul tatillerini geçirmeye, Flores de Maria'ya gittiler; Fermina Daza, yeni yaşamınauyum sağlamış görünmek için elinden gelenin çoğunu yaptı. En azından, Doktor JuvenalUrbino'nun, oğlunun mektuplarından çıkardığı sonuç buydu. Üstelik o günlerde, Riohachapiskoposu,gösterişlibirbiçimde,birsayvanınaltında,altınyaldızkoşumluünlübeyazkatırınabinerek,oyöredebirgeziyeçıktı.Ardısıra,uzakbölgelerdengelenbirbaşıboşlarkalabalığı,akordeoncular,yiyecekveuğurluklarsatangezginsatıcılardageldiler;çiftliküçgünsakatlarla,onulmaz hastalarla dolup taştı; bunlar gerçekte piskoposun bilgince vaazları ve toptan günahbağışlamalarıiçindeğil,sahibindengizlimucizeleryarattığısöylenenkatırınınlütfunaermekiçingeliyorlardı.Piskopos,dahabasitbirpapazolduğuyıllarda,UrbinodelaCalle'ninevinesıksıkgidiyordu;biröğlevaktipanayırdankaçıpHildebranda'nınçiftliğine,öğleyemeğinegitti;yalnızcadünya işlerinden konuşulan yemeğin ardından, Fermina Daza'yı bir kıyıya çekip günahçıkarmasınıistedi.FerminaDaza,pişmanlıkduyduğuhiçbirşeyolmadığınıaçıkbirbiçimdeönesürerek,yumuşak,amakesinbir tavırla reddetti.Amacı,enazındanbilinçliolarak,budeğilsede,yanıtınınulaşmasıgerekenyereulaşacağınıdüşünüyordu.Doktor Juvenal Urbino, belli bir alaycılıkla, yaşamının bu iki acı yılından kendisinin değil,karısının, aile bireylerinin ve kendisinin çıkardıkları giysileri koklamak gibi kötü huyunun suçluolduğunusöylerdi hep; ilk bakışta temizgörünseler bile, kokularındanonları yıkatmakgerekip

Page 139: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

gerekmediğinianlamakiçin.Dahaçocukluğundanberiyapıyordubunu;evliliklerininilkgecesindekocası fark edinceye dek de, kimsenin farkına varacağını ummamıştı. Günde en az üç kezbanyoya kapanıp sigara içtiğinin de farkına varmıştı, ama bunun üstünde durmamıştı; çünküonun sınıfından kadınların bir araya gelip bir odaya kapanarak, erkeklerden konuşup sigaraiçmeleri alışılagelmiş bir şeydi; yarım litrelik rakılardan da içiyorlardı, duvarcılar gibi kafayıçekip yerlere serilinceye dek. Ama önüne gelen giysiyi burnuna dayayıp koklaması yalnızcauygunsuz değil, sağlık için de tehlikeli görünüyordu Doktor Juvenal Urbino'ya. Fermina Dazatartışmak istemediği her şey gibi bunu da şakaya alıyor, Tanrı’nın bumeraklı sarıasma kuşuburnunu süs olsun diye insanların yüzlerinin ortasına koymadığını söylüyordu. Bir sabahalışverişe çıkarken, hizmetçi kadın, evin hiçbir köşesinde bulamadıkları üç yaşındaki oğlunuaramakiçinkonuyukomşuyuayağakaldırmıştı.FerminaDazakargaşanıntamortasındageldi;izüstündebirköpekgibievin içindebir-ikidolandı,kimseninsaklanabileceğiniakıletmediğibirdolabın içinde uyur buldu onu. Şaşkınlık içindeki kocası onu nasıl bulduğunu sorunca şöyleyanıtladı:"Kakakokusundan."Gerçekten de koku alma duygusu, yalnızca çamaşırların yıkanmasına ya da yitik çocuklarıbulmasına yaramıyordu: Yaşamın her alanında, yön duygusuydu bu onun, özellikle toplumsalyaşamda. Juvenal Urbino bütün evlilikleri boyunca farkındaydı bunun; özellikle başlangıçta,FerminaDaza'nın,üçyüzyıldırkendiçevresinekarşıolanbirçevredebiryabancıgibi,yalnızcadoğaüstü bir içgüdüyle açıklanamayacak çevresine egemen olma becerisiyle, keskin mercandalları arasında kulaç atarcasına, hiçbir şeye çarpmadan dolaştığı sıralarda. Taş gibi biryürektenolduğunca,binyıllıkbirbilgeliktendekaynaklanabilecekbukorkunçyetenek,kötübirpazar günü, ayine gitmeden önce bir şanssızlığa rastladı; Fermina Daza her zamankialışkanlığıyla, kocasının bir gün önce Öğleden sonra kullandığı çarşafı koklamış, yatağındabaşkabirerkekyatmışgibitedirginedicibirduyguyakapılmıştı.Önce yelek cebinden köstekli saati, ceketinin ceplerinden kalemi, cüzdanı, bozuk paralarıçıkarıp tuvaletmasasınınüstünekoyarkenceketleyeleğikokladı;sonrakravat iğnesini, topazkol düğmelerini, takma yakasının altın düğmesini çıkarırken, düzgünce ütülenmiş gömleğikokladı,sonraüstüneonbiranahtar takılıanahtarlığı,sedefsaplıçakıyıçıkarırkenpantolonukokladı, en sonunda da, iç çamaşırları, çorapları, üstüne markası işlenmiş keten mendilikokladı.Enküçükbirkuşkukırıntısıbileyoktu:Tümgiysilerine,buncayıllıkortakyaşamlarındahiçduymadığıbirkokusinmişti;tanımlanmasıolanaksızbirkoku;çünküneçiçekkokusu,nedeparfümkokusuydu,insandoğasınaözgübirkokuydubu.Hiçbirşeysöylemedi,sonrakigünlerdebu kokuya da rastlamadı bir daha; ama artık kocasının giysilerini yıkanmaları gerekipgerekmediğinianlamakiçindeğil,içinikemirendayanılmazbirkaygıylakokluyordu.Fermina Daza, giysilerinin kokusunu, kocasının günlük yaşamının neresine yerleştireceğinibilmiyordu.Sabahdersleriyleöğleyemeğiarasındaolamazdı;çünküaklıbaşındahiçbirkadının,hele kendi evinde, evi süpürmek, yatakları düzeltmek, alışveriş etmek, yemek hazırlamaklauğraştığı o saatlerde belki de çocuklarından birini başı yarılmış vaktinden önce okuldan evegönderebilecekleri,çocuğunonusabahınonbirinde,düzeltilmemişyatağında,çıplak,üstelikdeüstüne abanmış bir doktorla görebileceği kaygısıyla, böyle bir saatte çarçabuk sevişmeyekalkamayacağını düşünüyordu.Hemsonra,Doktor JuvenalUrbino'nun yalnız geceleri, tambirkaranlıkta,engeçsabahkahvaltısındanönce, kuşlarötmeyebaşlamadanseviştiğinibiliyordu.O saatten sonra, dediğine göre, soyunup giyinmenin yorgunluğu, horozlar gibi güpegündüz

Page 140: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

sevişmenin zevkinden daha büyük oluyordu. Öyle ki, giysilerine koku sinmesi ancak, hastaziyaretlerindenbirindeyadasatrançyahutsinemaakşamlarındançalınanbirandaolabilirdi.Busonuncuolasılığıkanıtlamakgüçtü;çünkübirçokarkadaşlarınıntersine,FerminaDazakocasınıgözetlemeyecek ya da birinden bunu onun adına yapmasını istemeyecek kadar onurluydu,ihanete en elverişli görünen ziyaret saatleri, denetlenmesi en kolay saatlerdi aynı zamanda;çünküDoktorJuvenalUrbino,evlerineilkkezgidişindenonlarısonbirhacveruhlarınınerinciiçinbir tümceyleötedünyayauğurlayıncayadek,hastalarınınherbirininhastalığının seyrini, viziteücretleriniayrıntılarıylakaydediyordu.Aradan üç hafta geçtikten sonra, Fermina Daza birkaç gün kokuyu duymadı, sonra enummadığıbiranda,artardabirkaçgünherzamankindendahasinsibirbiçimdeduydu;üstelikbu günlerden biri, ailece birlikte geçirdikleri, bir an bile birbirlerinden ayrılmadıkları bir pazargünüydü.Birgünöğledensonra,alışkanlıklarına,hattaisteğineaykırıolarak,kendinikocasınınçalışma odasında buldu; hiçbir zaman yapmayacağı bir şeyi, kendisi değil de, bir başkasıyapıyormuş gibi bir duyguyla, olağanüstü güzellikte bir Bengal büyüteciyle, son ayların hastaziyaretlerineilişkiniçindençıkılmaznotlarısökmeyeçalıştı.Bellibelirsizkreozotkokususinmiş,bilinmeyenhayvanderileriyleciltlikitaplar,öğrencilerinsilikgrupresimleri, iyicinsparşömenler,yıllarboyutoplanmışusturlaplarvegariphançerlerletıkabasadolubuçalışmaodasına ilkkezyalnızgiriyordu.Herzamankocasınınözelyaşamınınbiricikparçasısaydığı,aşkınkapsamınagirmediği için, içeri girme hakkı olmayan gizli bir tapınaktı burası; yalnızca birkaç kez, kısasüreli işler için kocasıyla birlikte girmişti buraya. Tek başına, hele ona yakışıksız görünenaraştırmalar için içeri girmeye hakkı yokmuş gibi geliyordu ona. Ama oradaydı işte. Gerçeğiortayaçıkarmakistiyor,ancakonubulmanınkorkunçyılgısıylakarşılaştırılabilecekbirkaygıylaarıyordu onu; doğuştan kibrinden, onurundan bile daha zorlayıcı, denetlenmesi olanaksız birkasırganındürtüsüyle:büyüleyicibirişkence.Hiçbir şeyi açıklığa kavuşturamadı, çünkü kocasının hastaları da, ortak arkadaşları dışında,onunözeldünyasınınbirparçasınıoluşturuyordu;yüzleriyledeğil,açılarıyla,gözlerinin rengiyleyadayüreklerinisakınmalarıyladeğil,karaciğerlerininbüyüklüğüyle,dillerininpasıyla,sidiklerinintortusuyla, ateşli gecelerinin sanrılarıyla tanınan, kimliksiz insanlar. Kocasına inanan, onunsayesindeyaşadıklarına inanan insanlar;oysagerçekteonun içinyaşıyorlar,onunelyazısıylatıp dosyasının altına yazılmış bir tümceye indirgeniyorlardı sonunda: Erinç içinde ol, Tanrıkapıdasenibekliyor.FerminaDaza,boşuboşuna ikisaatgeçirdiktensonra,yakışıksızbir işekışkırtıldığıduygusuylaçalışmaodasındançıktı.İmgeleminin kışkırtmasıyla kocasındaki değişiklikleri incelemeye başladı; sofrada olsun,yatakta olsun, isteksiz, öfkelenmeye, iğneleyici yanıtlar vermeye eğilimli buluyordu onu; evdeolduğu zamanlar, eski dingin adamdeğil, kafese kapatılmış bir aslan gibiydi. Evlendiklerindenberi ilk kezonungeç kalmalarınadikkat ediyor, onu inceden inceyedenetliyor, gerçeği ondansöküpalmak içinyalansöylüyorduona;amaardındançelişkilerindenötürüölesiyeyaralanmışhissediyordu kendini. Bir gece garip bir duyguyla sıçrayarak uyandı; kocası karanlıkta, nefretdoluymuşgibigörünengözlerlebakıyorduona.İlkgençlikyıllarında,FlorentinoAriza’nınhayaliniyatağınınayakucundagördüğüzamandabunabenzerbirürpertiduymuş tu,amaonunhayalinefret değil, sevgi doluydu. Üstelik hayal değildi bu kez gördüğü: Kocası sabahın ikisindeuyanmış, yatakta doğrulmuş, onu seyrediyordu uyurken; ama bunu neden yaptığını sorunca,yadsıdı.Yenidenbaşınıyastığakoyarak:"Düşgörmüşolmalısın,"dedi.

Page 141: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Ogecedensonra,FerminaDaza'nıngerçeğinneredebittiğini,düşünneredebaşladığını tamolarakbilmediğiodönemdebunabenzerbaşkaolaylarlabirdendelirmekteolduğununbilincinevarıpallakbullakoldu.KocasınınCorpusChristiPerşembesinekatılmadığının, sonhaftalardahiçbir pazar ayinine de katılmadığının, o yıl tinsel yaşama çekilmeye de vakit bulamadığınınbilincine vardı sonunda. Ruh sağlığında bu alışılmadık değişiklerin nereden kaynaklandığınısorduğunda,kaçamakbiryanıtaldı.Bu,kesinbiripucuydu;çünküsekizyaşındailkkomünyonakatıldığından beri böyle önemli bir günde komünyonu savsakladığı olmamıştı hiç. Böylece,kocasının yalnızca ölümcül bir günah işlemekle kalmadığının, günah çıkarttığı papazınyardımına başvurmadığına göre, günahında direnmeye kararlı olduğunun da bilincine vardı.Aşkıntamtersigibigörünenbirşeyiçinbuncaacıçekebileceğinihiçdüşünemezdi,amakendiniböylebirdurumdabuluyordu;ölmemenin tekyolununda, içinizehirleyenyılanınyuvasınıateşevermek olduğuna karar verdi. Öyle de yaptı. Bir gün öğleden sonra, kocası öğle uykusununardındangünlükokumasınıbitirirken,terastaçoraplarınıntopuklarınıonarmayakoyuldu.Birdenişini bıraktı, gözlüğünü alnına kaldırdı, en küçük bir sertlik belirtisi göstermeden kocasınaseslendi:"Doktor."

Kocasıogünlerdebütündünyanınokuduğu'L'Iledespingouins15romanınıokumayadalmıştı;

dalgın,yanıtladıonu:Oui.16FerminaDazaüsteledi:

"Yüzümebak."Doktor Juvenal Urbino, okuma gözlüğünün pusu arasından görmeden baktı ona, ama yakıcıbakışlarınıhissetmesiiçingözlüğünüçıkarmasıgerekmedi."Nevar,neoluyor?"diyesordu."Senbendendahaiyibilirsin,"dediFerminaDaza.Başka hiçbir şey söylemedi.Gözlüğünü indirdi, çorapları onarmayı sürdürdü.Doktor JuvenalUrbino uzun kaygı saatlerinin sona erdiğini anladı o zaman. Önceden tasarladığınım tersine,yüreğindebir depremsarsıntısı değil, bir erinç çarpıntısı duyduoan.Ergeçolmasıgerekenşeyin bir an önce olmasının verdiği ferahlıktı bu:BayanBarbara Lynch'in hayali sonundaeviniçinegirmişti.Doktor JuvenalUrbino, onudört ayönceMisericordiaHastanesi'nin kliniğindesırabeklerkentanımıştı;hemenoandadayazgısındakaçınılmazbirdeğişikliğinmeydanageldiğininbilincinevarmıştı. Uzun boylu, iri kemikli, melas renginde, melasın doğal kıvamında yumuşak tenli birmelezdi;osabahbeyazbenekli,kırmızıbirgiysi,gözkapaklarınıgölgeleyen,çokgenişkenarlı,giysisiylebirörnekbir şapkagiymişti. İnsan türününgeri kalanındandahabelirginbir cinselliğivarmışgibiydi.DoktorJuvenalUrbinokliniktehastabakmazdı;amavaktiolduğunda,nezamanoradan geçse, içeri girip üst sınıflardaki öğrencilerine, en iyi ilacın doğru tanı olduğunuanımsatırdı. Böylece, öğrencilerinin olağan olmayan bir davranışının farkına varmamalarınaözengöstererek,ansızınortayaçıkanmelezinmuayenesindebulunacakbiçimdeayarladıişleri;neredeyse hiç bakmadı ona, ama adını, adresini belleğine iyice yerleştirdi. O gün öğledensonra, son hasta ziyaretinin ardından, arabasını kızın muayene odasında verdiği adreseyöneltti;gerçektendeoradaydı;serinmarthavasıalmakiçinterasaçıkmıştı.Çinko damına varıncaya dek baştan başa sarıya boyanmış, kaba bez perdeli pencereleri,

Page 142: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

sundurmaya asılı karanfil ve eğreltiotu saksılarıyla,MalaCrianza bataklığında ahşap direklerüstüne oturtulmuş tipik bir Antil eviydi; saçağa asılı kafesin içinde bir turpial

17 kuşu ötüyordu.

Karşı kaldırımda bir ilkokul vardı; okuldan kargaşa içinde dağılan çocuklar, arabacıyı atürkmesindiyedizginlerikısmakzorundabıraktılar. İyideoldubu;çünküBayanBarbaraLynchdoktorutanımayavakitbuldu.Eskibirdostgibiselamladıonu,ortalıkyatışıncayadekbirkahveiçmeye çağırdı; Doktor Juvenal Urbino, alışkanlıklarına aykırı olarak, büyülenmişçesine içtikahvesini, onun kendisinden söz edişini dinleyerek; o sabah onu ilgilendiren biricik şey buydu,bundan sonraki aylar boyunca da bir an bile huzur vermeden onu ilgilendirecek biricik şeyolacaktı. Bir kez, yeni evlendiği sıralarda, bir arkadaşı, karısının yanında, er geç evliliğinindengesini tehlikeye düşürecek çılgınca bir tutkuya kapılacağını söylemişti ona. Kendini iyitanıdığına inanan, ahlaksal köklerinin sağlamlığını bilen Doktor Juvenal Urbino gülmüştü bukehanete.Hadibakalım:Olmuştuişte.Tanrıbilim doktoru Bayan Barbara Lynch, Doktor Juvenal Urbino'nun, kendi tanrısından ayırtetmek içinadlarınıküçükharfleyazdığıbirçok tanrıdanbirininsözünüyaymak içinbataklıktakiyoksul köyleri katır sırtında dolaşan zenci, sıska bir Protestan papazı olan muhterem pederJonathanB. Lynch'in biricik kızıydı. İyi bir İspanyolca konuşuyor, sözcükleri sıralarken sık sıktakılıyor,busürçmeleronunsevimliliğiniartırıyordu.Aralıktayirmisekizinidolduracaktı;kısabirsüre önce, onda aynı yanılgıya bir daha düşme isteği bırakmayan iki yıllık kötü bir evlilikgeçirdiği,babasınınçömeziolanbirpapazdanboşanmıştı."Biricik aşkın, Turpial'im," dedi.AmaDoktorUrbino bunu belli bir amaçla bile bile söylediğinidüşünmeyecekdenliciddiydi,tersine.Buncakolaylığınbirarayagelmesinin,Tanrı’nınonadahasonrapahalıyaödeteceğibirtuzağıolupolmadığınısordukendikendine;amaiçindebulunduğuşaşkındurumdanilerigelenTanrıbilimselbirsaçmalıkolarakaklındançıkardıbudüşünceyi.DoktorJuvenalUrbino,tamgitmeküzereyken,sabahkimuayenesinedeğindisözarasında;birhastanınhastalığındansözetmektendahahoşunagidecekbir şeyolmadığınıbiliyorduçünkü;hastalığındansözederkenöyle ışıl ışıldıki,DoktorJuvenalUrbino,ertesigündahaesaslıbirmuayene içinsaat tamdörttegeleceğinesözverdi.Kızşaşırdı,budüzeydebirdoktorunonunolanaklarının çok üstünde olduğunu biliyordu, ama Doktor Juvenal Urbino yatıştırdı onu: "Bumeslekteöyledavranırızki, varsıllar yoksullarınyerineparaöderler."Sonracepdefterinenotetti:BayanBarbaraLynch,MalaCrianzabataklığı,öğledensonrasaat4'te.Birkaçaysonra,Fermina Daza, tanı, sağaltım ve hastalığın seyriyle uzayan bu notu okuyacaktı. Ad dikkatiniçekti, sonra birden onun New Orleans'tan gelen meyve gemilerinden indirilen artistlerden biriolabileceği geldi aklına, ama adres büyük bir olasılıkla onun Jamaica'lı ve hiç kuşkusuz zenciolabileceğinidüşündürdüona;hiçüzülmedenkocasınınbeğenisinindışınaattıonu.Doktor Juvenal Urbino, cumartesi buluşmasına, Bayan Lynch daha onu karşılamak içingiyinmeyi bitirmeden, on dakika erken geldi. Sözlü sınava girdiği Paris günlerinden bu yanaböylesinebirgerginlikduymamıştı.Barbara Lynch, sırtında ince bir ipek gömlek, çadır bezinden yatağa uzanmış, sınırsız birgüzellikteydi.Herşeyibüyükvedolgundu:denizkızlarınınkiniandırankalçaları,içiniçinyananbirkorgibiderisi,korkusuzgöğüsleri,saydamdişetleri,kusursuzdişleri.Gövdesininheryanındansağlık fışkırıyordu, FerminaDaza’nın kocasının çamaşırlarında duyduğu insan kokuşuydu bu.Büyük bir sevimlilikle, "kolon çarpıklığı" dediği, Doktor Urbino'nunsa önemsenecek bir belirtiolmadığını sandığı bir şeyden ötürü gitmişti kliniğe. Öyle ki, Doktor Urbino, iç organlarını

Page 143: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

dikkattençok,istekleyokladı;sağduyusunuyitiriyor,buolağanüstüyaratığıniçinindedışıkadargüzel olduğunu keşfediyordu şaşkınlık içinde; Karayip kıyı bölgesinin en iyi hekimi gibi değil,içgüdülerinin karışıklığından altüst olmuş zavallı bir Tanrı kulu gibi, dokunuşun hazzına bıraktıkendiniozaman.Ciddimeslekyaşamındayalnızcabirkezolmuştuböylebirşey;yaşamınınenbüyükutancınıduymuştuogün;çünkühastakadın içerlemiş,onuneliniuzaklaştırmış,yatağıniçindeoturup şöyle demişti ona: "İstediğiniz şey olabilir, amaböyle değil."OysaBayanLynchkendini onun ellerine bıraktı, hekimin mesleğini düşünmediğine hiçbir kuşkusu kalmayınca da,"Ahlakbunaizinvermezsanıyordum,"dedi.DoktorUrbinogiysileriylegöldençıkmışgibiterdensırılsıklamdı;birhavluylaellerini,yüzünükuruladı."Ahlak,"dedi,"bizerkekleriodundanyaratılmışsanır."BayanLynchanlayışlaeliniuzattıona."Benimböylesanmam,böylebirşeyolamazanlamınagelmez,"dedi. "Böyleünlübiradamınbenimgibizavallıbirzencininfarkınavarmasınedemektir,düşünün.""Sizidüşünmedenbirânımbilegeçmedi,"dediDoktorUrbino.Bu itirafı öylesine titreyerek yapmıştı ki, acımaya değerdi. AmaBayan Lynch yatak odasınıaydınlatanbirgülüşlehertürlükötülüğündışınaçıkardıonu."Sizihastanedegördüğümananlamıştım,Doktor,"dedi."Zenciyim,amaaptaldeğilim."Hiç kolay olmadı. Bayan Lynch onuruna leke sürülmesin istiyordu, güvenlik ve aşk istiyordu;bunlara değdiğine inanıyordu. Doktor Urbino'nun onu baştan çıkarmasına olanak verdi, amaevde yalnız bile olsa odasına girmeden. En ileri gittiği nokta, tüm ahlak kurallarını dilediğinceçiğneyerek yoklama ve dinleme törenlerini yinelemesine izin vermekti, ama giysileriniçıkarmadan. Oysa Doktor Urbino ısırdığı yeri bırakmak istemiyordu; neredeyse her günkuşatmalarında direndi. Pratik nedenlerle, Bayan Lynch'le sürekli bir ilişki hemen hemenolanaksızdıonuniçin;amazamanındadurmakiçingereğindençokgüçsüzdü;tıpkıdahasonra,dahailerigitmekiçingereğindençokgüçsüzolacağıgibi.Sınırlarıburayakadardı.Muhterem Peder Lynch'in düzenli bir yaşamı yoktu; bir yanına İndilerle, İncil'i yaymakitapçıkları, bir yanına yiyecekler yüklenmiş katırının sırtında, aklına esince gidiyor, en aklagelmedik bir anda geri dönüyordu. İkinci bir sakınca da, karşıdaki okuldu; çünkü çocuklarpenceredensokağabakarak,şarkısöylergibidersleriniyineliyorlardı;eniyigörebildiklerievde,karşı kaldırımdaki, kapıları, pencereleri sabahın altısından başlayarak ardına dek açık duranevdi;BayanLynch'in,turpialdersleriöğrensindiye,kafesisaçağaastığınıgörüyorlardı;başındakırmızı bir türban, evi temizlerken, Karayiplilere özgü pırıl pırıl sesiyle dersleri onlarla birlikteyinelediğini görüyorlardı, sonra da sundurmada oturup kendi kendine İngilizce öğleden sonrailahilerisöylediğinigörüyorlardı.Çocukların olmadığı bir saat seçmek zorundaydılar; yalnızca iki seçenek vardı: öğle ile ikiarasındaöğle yemeği tatili -ki buDoktorUrbino'nunda yemek saatiydi- ya da öğleden sonrageçvakit, çocuklarevlerinegittikleri zaman.Bu ikincisidahauygunbir saatti; çünkübusaatteDoktor Urbino ziyaretlerini bitirmiş oluyor, ailesiyle birlikte akşam yemeği yemek için evegitmedenöncebirkaçdakikaboşvaktikalıyordu.ÜçüncüveDoktorUrbinoiçinenönemlisorunkendidurumuydu.Arabasızgidemezdi;oysaherkestanıyorduonu,üstelikhepkapıdadurmasıgerekiyordu.SosyalKulüp'tekiarkadaşlarınınhemenhemenhepsininyaptıklarıgibi,arabacısınısuç ortağı yapabilirdi, ama bu alışkanlıklarının dışındaydı. Öyle ki, Bayan Lynch'e yaptığı

Page 144: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

ziyaretlerapaçıkbirdurumagelince,üniformalıarabacı,arabauzunsürekapıdadurmasındiye,onudahasonraalmayagelmesidaha iyiolmazmıdiyesormagözüpekliğinigösterdi.DoktorUrbino,yapısınauymayanbirtepkiyle,sertbirseslesözünükesti:"Seni tanıdığımdan beri ilk kez söylememen gereken bir şeyi söylediğini işitiyorum," dedi."Pekâlâ:Busözlerisöylenmemişsayıyorum."Çözüm yoktu. Böyle bir kentte, hekimin arabası kapının önünde durdukça bir hastalığıgizlemekolanaksızdı.ArasıraDoktorUrbinohastalarınınevlerineuzaklıkelverirseyayayayadakiralıkbirarabaylagidiyordu; kötücül yahut zamansız varsayımlardan kaçınmak için. Ama bu gibi hileler pek işeyaramıyordu,çünküeczaneyeverilenreçetelergerçeğiaçığavuruyordu;öylekiDoktorUrbinohastalarınkutsalhakkıolan,hastalıklarınıngiziylebirlikte,erinçiçindeölmehakkınıkorumakiçindoğru ilaçlarla birlikte sahte ilaçlar da yazıyordu. Arabasının Bayan Lynch'in evinin önündedurmasınıçeşitlidürüstyollarladahaklıçıkarabilirdi;amabunuuzunsüre,heledilediğigibibirömürboyuyapamazdı.Dünya cehennem oldu ona. Çünkü bir kez ilk çılgınlıklarını doyurduktan sonra, ikisi detehlikelerin bilincine vardılar; Doktor Juvenal Urbino skandalı göze almaya hiçbir zaman kararveremedi. Coşkuyla kendinden geçtiği anlarda her şeye söz veriyor, sonra da her şeyerteleniyordu. Oysa onunla birlikte olma isteği arttıkça, onu yitirme korkusu da artıyordu;böylece buluşmaları her seferinde daha acele, daha güç oluyordu. Ondan başka hiçbir şeydüşünemiyordu.Akşamüstlerinidayanılmazbirkaygıylabekliyor, tümbağlantılarınıunutuyordu,onundışındakalanherşeyiunutuyordu,amaarabaMalaCrianza'yayaklaştıkça,sondakikadaçıkan bir engelin onu evin uzağından geçmeye zorlaması için Tanrı'ya yakarıyordu. Öyle birkaygı içinde oluyordu ki, bazen köşeyi dönünce, terasta okuyan muhterem Peder Lynch'inpamuk gibi bembeyaz başını, kızının salonda mahallenin çocuklarına İncil'den parçalarokuduğunu görünce seviniyordu. O zaman, tehlikeyi göze almadığı için sevine sevine evinegidiyordu, ama sonra, her gün sabahtan akşama dek saat hep beş olsun diye tasadançıldıracakgibioluyordu.Böylece, araba onun kapısında iyiden iyiye tanınır olunca, sevişmeleri olanaksızlaştı, üç aysonra da gülünç oldu. Birbirlerine tek sözcük bile' söyleyecek vakit bulamadan, Bayan Lynch,sevgilisinin korkudan çılgın gibi içeri girdiğini görür görmez, yatak odasına gidiyordu. Onubeklediği günler, önlemolarak, bol bir eteklik, renk renk çiçekli, fırfırlı, çok güzel bir Jamaicaetekliğigiyiyordu,amakolaylığınonunkorkusunuyenmesineyardımcıolacağına inandığından,içine hiçbir şey giymiyordu. Onumutlu etmek için ne yaparsa yapsın boşa gidiyordu. DoktorUrbino,soluksoluğa,terdensırılsıklam,yatakodasınadekonunardısıragidiyor,paldırküldüriçerigiriyor,herşeyi,bastonunu,doktorçantasını,Panamaşapkasınıyerefırlatıyor,pantolonukalçalarınadeksıyrılmış,amadahaazengelolsundiye,ceketinindüğmeleri ilikli,altınkösteğiyelekcebinetakılı,ayakkabılarıayaklarında,duyduğuhazzıntadınavarmaktançok,biranöncekalkıp gitme kaygısıyla, yılgınlık içinde sevişiyordu. O, yatakta doyumsuz uzanmış, yalnızlıktüneline girerken, kendisi, yaşamla ölümü birbirinden ayıran çizgide, katıksız sevişmişçesinebitkin, düğmelerini ilikliyordu bile; oysa gerçekte, fiziksel bir sevişme eyleminden öte bir şeydeğildiyaptığı.Amakurallarınauygundubu:Rutinbirhastaziyaretisırasındadamardanbiriğneyapmak için gerekli sürede olup bitiyordu her şey. Sonra, güçsüzlüğünden utanarak, ölmeisteğiyle, Fermina Daza'dan pantolonunu aşağı indirip onu kıçüstü kızgın ızgaranın üstüne

Page 145: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

oturtmasınıistemeyürekliliğinibulamadığıiçinkendikendinelanetleryağdırarakevedönüyordu.Akşamyemeğiyemiyordu;inanmadanduaediyor,karısıyatmadanönceortalığıtoplamakiçineviniçindedolanırken,oyatağıniçindeokumayısürdürüyormuşgibiyapıyordu.Başınınedenlikitabaeğerse,kaçınılmazbirbiçimdeBayanLynch'inbatağına,onungizliormanınınbuğusuna,ölümyatağınaodenligömülüyorduyavaşyavaş;ozaman,ertesigünöğledensonrasaatbeşebeş kaladan, onun, çılgın Jamaicaetekliğininaltında, karanlık gür ormanıyla yatakta kendisinibeklediğindenbaşkahiçbirşeydüşünemiyordu:bircehennemçemberi.Birkaç yıldır bedeninin ağırlığının bilincine varmaya başlamıştı Doktor Urbino. Belirtileritanıyordu. Ders kitaplarında okumuştu onları, gerçek yaşamda doğrulandıklarını görmüştü:önemli önbelirtiler olmaksızın, ansızın, tıp kitaplarından alınmışa benzeyen, ama sonundakuruntu oldukları anlaşılan, kusursuz arazlardan söz etmeye başlayan yaşlı hastalarda. LaSalpetriere'dekiçocukhastalıkları kliniğindekihocası,endürüstuzmanlıkdalıolarakpediatriyiöğütlemişti ona, çünkü çocuklar yalnızca gerçekten hasta oldukları zaman hastalanıyorlardı;hekimle bilinen sözcüklerle değil, gerçek hastalıkların somut belirtileriyle iletişim kuruyorlardı.Oysayetişkinler,bellibiryaştansonra,yahastaolmadanbelirtilergösteriyorlardıyadadahakötüsü: Zararsız hastalıkların belirtilerini gösteren ciddi hastalıkları oluyordu. Zaman zaman,etkisi geçici ilaçlar vererek oyalıyordu onları; yaşlılığın çöplüğünde onlarla birlikte yaşamazorunluluğuyla, ağrılarını sızılarını duymamayı öğreninceye dek. Her şeyi gördüğüne inanan,onun yaşında bir hekimin, hasta değilken kendini hasta hissetmenin tedirginliğini yenmeyibaşaramayacağıDoktorJuvenalUrbino'nunhiçaklınagelmemişti.Yadadahakötüsü:belkidegerçekten hastayken, salt bilimsel bir önyargıyla hasta olduğuna inanmamanın. Daha kırkyaşındayken,sınıfta, yarı şaka, yarı ciddi şöyledemişti: "Yaşamdagereksinimduyduğum tekşey, beni anlayan birisi." Ama kendini Bayan Lynch'in labirentinde yitmiş bulunca artık şakaolmaktançıkmıştıbu.Yaşlıhastalarının tümgerçekyadakuruntusalbelirtileribedeninde toplanmıştı.Karaciğerininbiçimini öylesine açık seçik duyumsuyordu ki, dokunmadan büyüklüğünü söyleyebilirdi.Böbreklerinde uyuyan bir kedinin homurtusunu duyuyordu, keselerinin hareli parlaklığınıduyuyordu, atardamarlarında kanının uğultusunu duyuyordu. Zaman zaman havasız kalmış birbalık gibi uyanıyordu. Yüreğinde ödem vardı. Bir an yüreğinin tempoyu kaçırdığını, okulbandolarında olduğu gibi teklediğini duyumsuyordu; bir kez, bir kez daha, sonunda tempoyuyakaladığını duyumsuyordu; çünkü Tanrı büyüktü. Ama hastalarına verdiği avutucu ilaçlarabaşvuracak yerde, korkudan donakalıyordu. Hiç kuşkusu yoktu: Elli sekiz yaşında da olsa,yaşamdagereksinimduyduğubiricik şey,onuanlayacakbir insandı.Dünyadaonuçokseven,kendisinindeençoksevdiğivarlığa,yanında içini rahatlatabildiği tekvarlığa,FerminaDaza'yadöndüböylece.Karısının öğleden sonra kitap okurken ansızın yüzüne bakmasını istemesinden, içindeyaşadığıcehennemçemberininortayaçıktığının ilkbelirtisinigörmesindensonraoldubu.Amanasılolduğunuanlamadı,çünküFerminaDaza’nıngerçeğisaltbirönseziyleöğrenmişolmasınıtasarlamakolanaksızgörünüyorduona.Öyle yadaböyle, ötedenberi giz saklamayaelverişlibirkentdeğildibukent.Evlereilkkeztelefonkurulmasındankısabirsüresonrabirçokdengelievlilik,adınıaçıklamayankimselerintelefonlardakigevezelikleriyüzündensonaermiş,birçokailekorkudantelefonlarını iptalettirmişyadayıllarcatelefonalmamışlardıevlerine.DoktorUrbino,karısınınkimseninkimliğiniaçıklamadan telefonladurumuaçıklamasına izinvermeyecekkadarsağlamkarakterli olduğunubiliyordu; bunuadını açıklayarak yapacak kadar saygısız birini de

Page 146: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

düşünemiyordu.Ötedenberibaşvurulanyöntemdenkorkuyorduo:Bilinmeyenbirel tarafındankapınınaltındankaydırılanbirkâğıtetkiliolabilirdi,çünküyalnızcagönderenlegönderileninçiftebilinmezliğini güvence altına almakla kalmıyordu; imzasız mektupların söylencesel kökeni,onlarınTanrınınişleriylefizikötesibirbağıolduğunudüşünmeyeolanakveriyorduaynızamanda.Kıskançlık nedir bilinmezdi evinde: Otuz yılı aşkın, erinç içinde bir evlilik boyunca DoktorUrbino,tıpkıyalnızkendikutularındaçakanİsveçkibritlerigibiolmaklaövünmüştübaşkalarınınyanında birçok kez; o zamana değin de böyleydi. Ama karısı gibi onurlu, kendine saygılı,sağlam kişilikli bir kadının, kanıtlanmış bir aldatılma karşısında tepkisinin ne olabileceğinibilmiyordu. Bu nedenle, karısının isteğiyle onun yüzüne baktıktan sonra, tedirginliğini bellietmemek için gözlerini yeniden öne eğmekten başka bir şey yapamadı; bir yandan kendikendinene yapacağını sorarken, bir yandandaAlcaAdası’nın ırmaklarının kıvrımlarınadalıpgitmişgibiyaptı.FerminaDazadabaşkabirşeysöylemedi.Çoraponarmayıbitirince,öteberiyirasgele dikiş kutusuna koydu,mutfağa gidip akşam yemeği için komut verdi, sonra da yatakodasınagitti.O anda Doktor Urbino kesin bir karara varmıştı; öğleden sonra saat beşte Bayan Lynch'inevine uğramadı. Sonsuz bir aşk, beklenmedik korkulara kapılmaksızın onunla buluşabileceğiyalnız ona ait saygın bir ev düşü, ölüme değin dingin bir mutluluk için verilen sözler, aşkınateşiylesözverdiğiherşeybütünbütünbiryanabırakıldı.BayanLynch'inondanaldığıensonşey,arabacının,onuacelebir ilaçsansındiyeeczanekâğıdınasarılmışküçükbir kutu içindegetirdiğizümrütbirtaçoldu;nebiryorum,nebirmesaj,nedeteksatırlıkbirnotvardı.Yaşamıboyuncabirdahanegördü,nederastladıona,DoktorUrbino;buyiğitçekararınonanedenliacıya mal olduğunu, iç yıkımına katlanabilmek için banyoya kapanıp nasıl acı gözyaşlarıdöktüğünübirTanrıbiliyordu.Saatbeşte,onagidecekyerde,papazagidipderinbirpişmanlıklagünahçıkarttı;ertesipazarda,gönlükırık,amaruhudingin,komünyonakatıldı.İlişiğini kestiği gece, yatmak üzere soyunurken, FerminaDaza'ya, sabah uykusuzluklarından,ansızın gelen sancılardan, günbatımında duyduğu ağlama isteğinden, yaşlılık sıkıntıları gibianlattığıgizlisevdasınınşifrelibelirtilerindenuzunuzun,acıacıyakındı.Ölmemekiçin,gerçeğisöylemekzorundakalmamakiçinbirineanlatmakzorundaydıbunları;hemönündesonundabuiçdökmeler, aşkın evcil törenleriyle kutsallaştırılmıştı. Fermina Daza dikkatle dinledi onu, amayüzünebakmaksızın,hiçbir şeysöylemeksizin;bir yandandaonunüstündençıkardığıgiysileritopluyordu.Onları,öfkesiniaçığavuracakhiçbirdavranıştabulunmaksızın,birerbirerkokluyor,tomar haline getiriyor, sorgun ağacından yapılma kirli çamaşır sepetine atıyordu. Kokuyuduymadı,amaönemiyoktu:Yarınneolacağıbilinmezdi.DoktorUrbino,yatakodasındakiküçüksunağınönündedizçöküpduaetmedenÖnce,sıkıntılarınıanlatmayı,hüzünlü,dahası içtenliklibiriççekişlebitirdi:"Öleceğimgaliba."FerminaDaza,gözünübilekırpmadanyanıtladıonu:"Eniyisibuolurdu,"dedi,"ikimizdedahahuzurluolurdukböylece."Yıllar önce, tehlikeli bir hastalık nöbeti sırasında Doktor Urbino, ona ölebileceğinden sözetmiş,odaaynıacımasız yanıtı vermişti.DoktorUrbinokadınların katı yürekliliğineyormuştubunu;busayedegüneşinçevresindedönüyordudünya;çünküonun,korkusubelliolmasındiye,hep j3İröfkeduvarıçektiğinibilmiyordudaha.Hemozaman,FerminaDaza içinkorkularınenbüyüğü,onsuzkalmakorkusuydusözkonusuolan.Oysa o gece, yüreğinin tüm gücüyle onun ölmesini istemiş, bu kesinlik ürkütmüştü DoktorJuvenal Urbino'yu. Sonra karısının, karanlıkta o işitmesin diye, yastığını ısırarak usul usul

Page 147: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

ağladığını duydu. Bu allak bullak etti onu, çünkü karısının bedensel ya da ruhsal hiçbir acıyüzündenkolaykolayağlamadığınıbiliyordu.Yalnızcabüyükbiröfkeyekapıldığındaağlardı;buöfke şu ya da bu biçimde onun suçluluk duygusundan kaynaklanıyorsa daha da çok ağlıyor,ağladıkça da, ağlama güçsüzlüğü gösterdiği için kendini bağışlamadığından, daha çoköfkeleniyordu. Doktor Urbino onu avutma yürekliliğini bulamadı; bunun yüreğine mızraksaplanmışbir kaplanıavutmayakalkışmakgibi olacağınıbiliyordu;ağlamasınınnedenlerininogünöğledensonraortadankalktığını,kökündenkazındığını,hattabelleğindenbilebütünbütünsilindiğinionasöylemeyürekliliğinibulamadıkendinde.Yorgunluğayenikdüştübirkaçdakikaboyunca.Uyandığında,karısıbaşuculambasınıyakmış,gözleri açık yatıyordu; ama artık ağlamıyordu. Kendisi uyuduğu sırada, kesin bir değişiklikolmuştuonda:Yıllarboyuyaşamınındibindebirikmiştortular,kıskançlıkacısıylayüzeyeçıkmış,bir anda yaşlandırmıştı onu. Birden beliren çizgilerinden, solgun dudaklarından, saçlarınınkırlığından etkilenerek, ona uyumaya çalışmasını söylemeyi göze aldı: Saat ikiyi geçmişti.Karısı,onabakmadan,amasesindeenküçükbiröfkekırıntısıolmaksızın,neredeysetatlılıklakonuştuonunla:"Kimolduğunubilmeyehakkımvar,"dedi.Ozaman,yüreğinetaşgibioturanağırlıktankurtulduğunuduyumsayarakherşeyianlattıona;çünkü karısının bildiğine, yalnızca ayrıntıları doğrulamak istediğine inanmıştı. Ama bilmiyordukuşkusuz; o anlatırken, yeniden ağlamaya başladı; bu kez başlangıçtaki ürkek hıçkırıklarladeğil, yüzünden aşağı yuvarlanan, geceliğinden geçerek içini yakan iri iri acı gözyaşlarıyla;çünkü kocası yüreğinin derinliklerindeumduğu şeyi yapmamış, her şeyi ölümüne yadsımamış,iftiraya uğradığı için kızmamış, başkalarının onurunun çiğnenmesine hiç aldırmayan bu sütübozuk topluma lanetler yağdırmamış, ihanetinin en çürütülmez kanıtları karşısında bilesoğukkanlılığınıkorumamıştı:birerkekgibi.Sonra,DoktorJuvenalUrbinoogünöğledensonragünahçıkarttığınıanlatınca,öfkedençıldıracağınısandı.Okulgünlerindenberi,dinadamlarınınTanrı'nınesinlediği tümerdemlerdenyoksunolduklarına inanıyordu.Bu,evinuyumundagüçlükçekmeden üstesinden gelmeyi başardıkları temel bir görüş ayrılığıydı aralarında. Amakocasının, papazın yalnız onun değil, aynı zamanda Fermina Daza'nın özel yaşamına daburnunusokmasınaizinvermesinekatlanamazdı."Birmeydançığırtkanınaanlatsaydındahaiyiydi,"dedi.Onun içinherşeyinsonuydubu.Dahakocasıgünahçıkarmayıbitirmeden,onurununağızdanağıza dolaşacağından emindi, bunun yol açtığı aşağılanma duygusuna katlanmak, ihanetinutancına, öfkesine, haksızlığına katlanmaktan daha güçtü. En kötüsü de, Allah kahretsin, birzenciyle. "Melez”diyedüzelttiDoktorUrbino.Amaoandaneolursaolsun,hiçbir açıklamanınyararıyoktu;herşeybitmişti."Aynışey,"dedi,"şimdianlıyorum:Zencikokuşuydu."Bunlar bir pazartesi günü oldu. Cuma günü, akşam saat yedide, Fermina Daza, yanınayalnızca bir sandıkla vaftiz evladı olan kızı alıp kendisine ve kocasına sorulacak sorulardankaçınmak içinyüzübirdantelörtüyleörtülü,SanJuande laCienaga'yadüzenliseferleryapanküçük gemiye bindi. Doktor JuvenalUrbino, FerminaDaza’nın kesin bir karar varmadan öncedüşünmekiçinyeterlibirsürekuziniHildebrandaSânchez'inFloresdeMariaKöyü'ndekiçiftliğinegitmesinikararlaştırdıklarıüçgünsürentüketicibirkonuşmanınardından,aralarındaanlaştıklarıgibi, limana gitmedi. Çocuklar, nedenini bilmeksizin, uzun zamandır istedikleri, birkaç kez

Page 148: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

ertelenenbir yolculukgibi aldılar bu yolculuğu.DoktorUrbino, acımasız küçükdünyasındahiçkimsenin kötücül yorumlar yapmamasını sağlayacak biçimde düzenledi her şeyi; bunu öyle iyiyaptı ki, Florentino Ariza, Fermina Daza’nın yok oluşuna ilişkin hiçbir iz bulamadıysa, bununnedeni gerçekte hiçbir izin olmamasıydı; soruşturma yollarından yoksun olması değil. Kocası,öfkesi geçer geçmez karısının eve döneceğinden kuşku duymuyordu. Ama Fermina Dazaöfkesininhiçgeçmeyeceğindenemindi.Oysa çok geçmeden, bu aşın kararının kırgınlıktan çok, özlemden kaynaklandığınıanlayacaktı.BalayıgezisindensonrabirçokkezAvrupa'yagitmişti;ongünlükdenizyolculuğunakarşın, orada mutlu olmak için bol bol vakti olmuştu. Dünyayı tanıyordu; başka bir biçimdeyaşamayıvedüşünmeyiöğrenmişti;amaobaşarısızbalonyolculuğundansonraSanJuandelaCienaga'yahiç gitmemişti.KuziniHildebranda’nın eyaletinegitmek, gecikmiş deolsa, bir çeşitkefaretödemektionuniçin.Buduygununevliliğininuğradığıyıkımlahiçbirilişiğiyoktu;çokdahaeskileredayanıyordu.Öyleki,yeniyetmeliğininduygusuzluğundaavutuyorduonu.Vaftiz evladıyla birlikte, San Juan de la Cienaga'da karaya çıkınca, olanca yeteneğinebaşvurarak, tümdeğişikliklerekarşınkasabayı tanıdı.Geleceğindenhaberiolankentinsivil veaskeri komutanı, San Pedro Alejandro treninin hareketine dek, resmî arabasıyla dolaşmayadavet etti onu; Kurtarıcı'nın yatağının söylendiği gibi bir bebek yatağı kadar küçük olupolmadığını doğrulamak için gitmek istiyordu oraya Fermina Daza. O zaman, öğle sıcağınındurgunluğunda,doğduğukasabayı bir kezdahagördü.Yosunbağlamış subirikintileriyledahaçok kumsalları andıran sokakları gördü; kapıları armalı kalkanlarla süslü, pencereleri bronzgüneşlikli, loş salonlarında, annesinin yeni evliyken varsıl ailelerin çocuklarına öğrettiği kesikkesik, hüzünlü piyano alıştırmalarının acımasızca yinelendiği Portekiz evlerini gördü. Kızgıntaşlar üstünde tek bir ağacın bile bulunmadığı bomboş alanı, iç karartıcı körükleri, ayaktauyuyan atlarıyla sıra sıra dizilmiş arabaları, San Pedro Alejandro'ya giden sarı treni gördü;büyükkiliseninköşesinde,yeşillenmiştaşkemerlikoridoru,manastırkapısıylaköyünenbüyük,engüzelevini,uzunyıllarsonrakendisininartıkonuanımsayacakbellektenyoksunolacağıbirzamandaiçindeAlvaro'nundoğacağıyatakodasınınpencerelerinigördü.Umudunuyitirmeksizinyerde gökte aramayı sürdürdüğü Escolâstica Halası'nı düşündü; onu düşünürken FlorentinoAriza'yıdadüşündüğününbilincinevardı; tatsızokulyıllarınıçokseyrekolarakanımsadığındaolduğugibi,parktakibademağaçlarınınaltında,sırtındayazargiysisi,kucağındaşiirkitabıyla.Köyün içinde bir-iki dolandıktan sonra eski baba evini tanıyamadı; çünkü evin bulunduğunusandığıyerdebirdomuzağılı, köşeyidönüncede,orospuların,olurdapostacıkendilerinebirmektupgetirirdiyekapıeşiklerindeuyukladıklarıgenelevsokağındanbaşkabirşeyyoktu.Onunköyüdeğildiburası.Dolaşmaya başladıklarında, Fermina Daza yüzünü dantel örtüyle yarı yarıya örtmüştü; hiçkimsenin onu tanımayacağı bu yerde tanınmak korkusundan değil, demiryolu istasyonundanmezarlığadekheryerdegüneştenşişmişölülerigörmemekiçin.Köyünsivilveaskerikomutanı"Kolera"dediona.FerminaDazabunubiliyordu,çünkügüneştekavrulmuşölülerinağızlarındakibeyaz pıhtıları görmüştü; ama balon döneminde olduğu gibi hiçbirinin ensesine ani bir ölümdarbesiindirilmişolmadığınıfarketti."Öyle,"dedionasubay,"Tanrıbileyöntemlerinigeliştiriyor."SanJuandelaCienagaileSanPedroAlejandro'nuneskişekerfabrikalarıarasındakiuzaklıkancak kırk beş kilometre kadardı, ama sarı trenin bütün gününü alıyordu; çünkümakinist her

Page 149: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

zaman gidip gelen yolcuların arkadaşıydı; yolcular beş dakikada bir, Muz Şirketi'nin golfalanındayürüyerekuyuşmuşbacaklarınıaçmak için trenidurdurmasını ricaediyorlar,erkeklerdağdan inen duru, buz gibi derelerde çırılçıplak yıkanıyorlar, karınları acıkınca trenden inipotlaklarda başıboş dolaşan inekleri sağıyorlardı. Fermina Daza yılgınlık içinde vardı oraya;Kurtarıcının içinde öldüğü hamağını astığı destansı demirhindi ağaçlarını hayranlıklaseyretmeye, ölüm döşeğinin söylendiği gibi yalnızca öylesine ünlü bir adama göre değil, yediaylık bir bebeğe göre bile küçük olduğunu anlamaya ancak vakit buldu. Ama her şeyi bilirgörünenbaşkabirziyaretçi,yatağınsahtebirandaçolduğunu,çünkügerçekte,Yurdun Babası’nın yerde ölmeye bırakıldığını söyledi. Fermina Daza evinden ayrıldığındanberi görüp işittiklerinden öylesine yıkılmıştı ki, yolculuğunun geri kalan bölümünde öylesineözlem duyduğu geçmişteki yolculuğunun anılarından hiç tat duymadı; özlediği köylerdengeçmekten bile kaçındı. Böylece hem onları, hem de kendini hayal kırıklığından korudu. Arasokaklardan gelen akordeon sesleriyle hayal kırıklığından kaçıyor, horoz dövüşü alanlarındangelen bağırışları, savaş ya da şenlik belirtisi olabilecek tüfek atışlarını işitiyor, köyün içindengeçmektenbaşkaçaresiolmayıncada,onueskisigibiçağrıştırmayısürdürebilmekiçinyüzünüörtüyordu.Geçmişindenöylesinekaçtıktansonra,birakşam,kuziniHildebranda’nınçiftliğinevardı;onunkapınıneşiğindekendisinibeklediğinigörünceazkalsınbayılacaktı;kendinigerçeğinaynasındagörmüşgibioldu.Şişmanlamış,çökmüş,çevresini,hâlâumutsuzcasevdiğiadamdandeğil,sırfumarsızlıktanevlendiği, onuçılgınca sevenbir askeremeklisindenolmabir sürühaylaz çocuksarmıştı. Ama yıkık gövdesinin içi hiç değişmemişti. FerminaDaza açık hava ve tatlı anılarınetkisiyle uğradığı sarsıntıyı birkaç günde atlattı, ama yalnızca pazar ayinlerine gitmek içinçiftlikten dışarı çıktı; bir zamanların kabına sığmayan akrabalarının torunları, göz alıcı atlarabinmişustabiniciler,öküzarabasınınüstündeayaktadurmuş,vadinindibindeki,ayininyapıldığıkiliseyedekkorohalindeşarkılarsöyleyen,tıpkıannelerininaynıyaştaolduklarıgibi,iyigiyinmişgüzel genç kızlarla birlikte.Dahaönceki gelişinde, hoşunagideceğini sanmadığı için gitmediğiFloresdeMariaKöyü'nün içindengeçtiyalnızca;köyügörürgörmezbüyülendi.Şanssızlığı,yadaköyünşanssızlığı,sonradanonugerçekteolduğugibideğil,görmedenöncetasarladığıgibianımsamasıydı.Doktor Juvenal Urbino, Riohacha piskoposundan haber aldıktan sonra onun yanına gitmeyekarar verdi. Karısının gecikmesinin nedeninin, dönmek istememesi değil, onurunu yenmeninyolunu bulamaması olduğu sonucuna varmıştı. Bu yüzden, Hildebranda'yla yazıştıktan sonra,habersizce gitti oraya;mektuplardan karısının özlemlerinin yön değiştirdiğini açıkça anlamıştı:Şimdiyalnızevinidüşünüyordu.FerminaDaza,sabahınonbirinde,gündelikçilerinbağırışlarını,at kişnemelerini, havaya ateş edildiğini, ardından avluda kararlı ayak seslerini, sonra da birerkeksesiişittiğinde,mutfaktapatlıcandolmasıdolduruyordu:"Vaktindegelmek,çağrılmaktaniyidir."Sevinçten öleceğini sandı. Düşünmeye vakit bulamadan, becerebildiğince ellerini yıkadı,"Şükürler olsun, Tanrım, sana şükürler olsun, ne iyisin," diye mırıldanarak; Hildebranda'nınyemeğe kimin geleceğini söylemeden, ondan istediği Allahın belası patlıcanlar yüzünden hâlâbanyo yapamadığını düşünüyordu, güneşten derisi soyulmuş yüzüyle, çok çirkin ve yaşlıolduğunu, kocasının onu bu durumda görünce geldiğine pişman olacağını düşünüyordu. Allahkahretsin.Ellerinibecerebildiğinceönlüğünekuruladı,becerebildiğincekendineçekidüzenverdi;

Page 150: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

delice çarpan yüreğini biraz olsun yatıştırabilmek için, annesinin dünyaya getirirken onadonattığı tümkibiri takındı, sonranazlı ceylan yürüyüşüyle, başı dik, bakışları aydınlık, burnuhavadakocasınıkarşılamayagitti;evedönmeninbüyüksevincindenötürüyazgısınagönülborcuduyuyordu; seve seve dönecekti onunla, kuşkusuz kocasının umduğu kadar kolay olmasa da;yaşamınıtüketenacılarısessizceonaödetmeyekararlıydı.Fermina Daza’nın ortadan kayboluşundan hemen hemen iki yıl sonra, Tránsito Ariza’nınkaderin bir cilvesi diye nitelendireceği olmayacak bir şey oldu. Florentino Ariza, sinemanınicadından özellikle etkilenmemişti, ama Leona Cassiani'nin kendisini, ünü, konuşmaların ozanGabriele D'Annunzio tarafından yazılmış olmasına dayanan Cabiria'nın ilk gösteriminegötürmesinedirenmedi.Don Galilleo Daconte'nin bazı geceler insanların beyazperdedeki sessiz aşklardan çok, gözkamaştırıcı yıldızları seyretmekten haz duydukları üstü açık avlusu, seçkin bir seyircikalabalığıyla tıklım tıklım dolmuştu. Leona Cassiani, öykünün beklenmedik gelişimini yüreğiağzında izliyordu. Florentino Ariza’nın ise dramın ezici ağırlığından uykudan başı göğsünedüşüyordu.Omuzbaşındabirkadınsesi,düşüncesiniokuyormuşgibigeldiona:"Tanrım,acıbukadardauzunsürermi!"Söylediği tekşeybuoldu,belkidesesininalacakaranlıktayankılanmasıönlemiştionu;çünküsessiz filmleri piyano eşliğiyle güzelleştirme alışkanlığı burada yerleşmemişti henüz; parterinalacakaranlığındaprojektörün yağmur hışırtısını andıran sesi duyuluyordu yalnızca.FlorentinoAriza,çokgüçdurumdakalmadıkçaTanrı’nınadınıanmazdı,amabukezbütünruhuylaşükrettiona.Çünkütenhabirbahçedesararmışyapraklarınhışırtısıarasında,"Şimdi gidin, size haber verinceye değin de gelmeyin," dediğini işittiği öğle sonundan beriyüreğinde taşıdığı o boğuk madensi sesi, yedi kat yerin dibinden gelse bile hemen tanırdı.Yanından hiç eksik olmayan kocasıyla birlikte onun tam arkasında oturduğunu biliyor, sıcak,düzenlisolukalıpverişleriniişitiyor,sağlıklısoluğununarıttığıhavayıaşklaiçineçekiyordu.Sonayların çöküntüsü içinde tasarladığınca, ölüm kurdunun için için oyduğubiri gibi duyumsamadıonu;birkezdaha,Minervatuniğininaltındailkçocuğununtohumuylayuvarlaklaşmışkarnıyla,ışılışıl, mutlu dönemindeki gibi canlandırdı onu kafasında. Beyazperdeden taşan tarihselfelaketlere tam anlamıyla yabancı, arkasına bakmadan görüyormuşçasına tasarlıyordu onu.İçinin derinliklerinden ona ulaşan badem kokusunu hazla içine çekiyor, sinemadaki kadınlarınaşklarınınnasılolupdagerçekyaşamdakiaşklardandahaazacılıolduğukonusundaonunnedüşündüğünümerakediyordu.Filminbitmesineazkala,birden,birsevinçparıltısıyla,öylesineçoksevdiğibirinsanahiçbirzamanbudenliuzunsüre,böyleyakınolmadığınınbilincinevardı.Işıklar yanınca başkalarının ayağa kalkmalarını bekledi. Sonra çarçabuk ayağa kalktı, filmboyunca çözdüğü yelek düğmelerini dalgın dalgın ilikleyerek döndü; dördü birbirlerine öyleyakındılar ki, içlerinden biri istemese de selamlaşmak zorunda kaldılar. Juvenal Urbino iyitanıdığıLeonaCassiani'yiselamladıönce;sonraherzamankiinceliğiyleFlorentinoAriza'nınelinisıktı.Fermina Daza nazik bir gülümseyişle gülümsedi onlara; nezaketin Ötesinde bir anlamtaşımayan,amagenedeonlarıdahaöncebirkaçkezgörmüş,kimolduklarınıbilen,buyüzdende kendisine tanıştırılmaya gerek duymayan birinin gülümseyişiyle. LeonaCassiani, birmelezinceliğiyle karşılık verdi. Florentino Ariza ise, onu görünce donakaldığı için ne yapacağınıbilemedi.

Page 151: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Başka bir kadın vardı karşısında.O günlerdemoda olan o korkunç hastalığın izi bile yoktuyüzünde,nedebaşkabirhastalığın;bedeniengüzelyıllarınınağırlığınıveçevikliğinikoruyordu,amasonikiyılının,kötüyaşanmışonyılınçetinliğiylegeçtiğiaçıktı.Yanaklarınadüşenkıvırcıkperçemli kısa saçlar yakışıyordu ona, ama saçları artık bal renginde değil, alüminyumrengindeydi; çekik güzel gözleri, haminne gözlüğünün ardında ışığını yarı yarıya yitirmişti.Florentino Ariza, onun sinemadan çıkan kalabalığın içinde, kocasının kolunda uzaklaştığınıgördü;onubirtoplulukiçinde,sırtındayoksullarınkullandıklarıgibibirşal,ayaklarındaterliklerlegörmekten şaşkınlık duydu. Ama en çok içine dokunan, kocasının, kolundan tutup ona çıkışyolunu göstermek zorunda kalması oldu; buna karşın yüksekliği hesaplayamadı, az kalsınkapınıneşiğinetakılıpdüşüyordu.FlorentinoAriza yaşlılığın bu tökezlemelerine karşı çok duyarlıydı.Daha gençken, parklardaokuduğukitaptanbaşınıkaldırıpyaşlıçiftlerinkarşıdankarşıyageçmekiçinbirbirlerineyardımedişlerinigözlerdi;buyaşamderslerionunkendiyaşlılığınınkurallarınısezmesineyaramıştı.OgecesinemadaDoktor JuvenalUrbino'nun yaşındaki erkekler bir çeşit güzgençliğiyle yenidendoğuyorlar, saçlarına düşen ilk aklarla daha saygın görünüyorlar, özellikle genç kadınlarıngözündedahabecerikli,dahabaştançıkarıcıoluyorlardı;oysageçkinkarılarıneredeysekendigölgelerine takılıp tökezlememek için kocalarının kollarına asılmak zorunda kalıyorlardı. Amaaradan birkaç yıl geçtikten sonra, kocaları ansızın ruhça ve bedence aşağılık bir yaşlılığınuçurumuna yuvarlanıyorlar, o zaman, açması körler gibi kollarına girip erkeklik onurlarıincinmesin diye, basamakların iki değil, üç olduğunu, sokağın ortasında bir su birikintisininbulunduğunu,kaldırımınüstündekişeyinölübirdilenciolduğunukulaklarınafısıldayan,büyükbirçabayla, son yaşam ırmaklarının tek geçidiymişçesine karşıdan karşıya geçmelerine yardımeden, kendilerini toparlamış karıları oluyordu. Florentino Ariza bu aynada kendini öyle çokgörmüştüki,kendinibirkadınınkolundataşıtmakzorundakalacağıoaşağılıkyaştankorktuğukadarölümdenkorkmuyorduartık.Ogün,ancakogün,FerminaDaza'yakavuşmaumudundanvazgeçmekzorundakalacağınıbiliyordu.BukarşılaşmaFlorentinoAriza’nınuykusunukaçırdı.Leona Cassiani'yi evine arabayla götürecek yerde, adımlarının taş döşeli yollarda tıpkı atnalları gibi yankılandığı eski kentin içinden geçerek, yaya eşlik etti ona. Açık pencerelerdenuçucuseskırıntıları,yatakodalarınıngizlilikleri,gizemliakustiğinbüyüttüğüsevişmehıçkırıkları,uykuyadalmışara sokaklardanyaseminlerin sıcak kokusu sızıyordu.Bir kezdaha,FlorentinoAriza, Fermina Daza'ya duyduğu bastırılmış aşkını Leona Cassiani'ye açıklamamak için tümgücünü toplamak zorunda kaldı. Yan yana, kararlı adımlarla, yaşlı sevgililer gibi birbirlerinitelaşsızca severek yürüyorlardı; LeonaCassiani, Cabiria'nın güzelliklerini, Florentino Ariza isekendi mutsuzluğunu düşünerek. Plaza de la Aduana'ya bakan bir balkonda bir adam şarkısöylüyor,şarkısıbirbirinezincirlenenyankılarlatümçevreyeyayılıyordu.Cuandoyocruzabaporlas olas inmensas del mar

18 Calle de los Santos de Piedra'da tam evinin önünde ondan

ayrılacağı sırada Florentino Ariza, Leona Cassiani'den, onu bir konyak içmeye çağırmasınıistedi.Böyle bir durumda ikinci kez istiyordu bunu. İlkinde, on yıl önce, "Bu saatte gelirsen, hepkalman gerekir," demişti ona.Girmemişti içeri. Ama şimdi, sonra sözünü tutmayacak olsa dagirecekti.AmaLeonaCassianişartkoşmadaniçeriçağırdıonu.Böylece, Florentino Ariza hiç ummadığı bir zamanda, daha doğmadan ölen bir aşkın kutsal

Page 152: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

barınağında buldu kendini. Leona Cassiani'nin anası babası ölmüşlerdi, tek erkek kardeşiCurazao'da servet yapmıştı; eski baba evinde tek başına yaşıyordu LeonaCassiani. Yıllarcaönce,onunâşığıolmaktandahaumudunukesmediğisıralarda,FlorentinoArizaanababasınınizniylepazarları,hattabazengecegeçsaatleredek,ziyaretinegiderdi;kendievisayarolduğuevin düzenine birçok katkılarda bulunmuştu. Ama o gece, sinema dönüşü, salonun kendisininanılarındanarındırılmışolduğuduygusunakapıldı.Eşyalarınyerideğişmişti,duvarlardabaşkaresimler asılıydı; Florentino Ariza, bunca acımasız değişikliğin, kendisinin hiçbir zaman varolmadığı inancınısürdürmek içinbilebileyapıldığınıdüşündü.Kedionu tanımadı.Unutulmanınacımasızlığına şaşarak, "Beni anımsamıyor artık," dedi. Ama Leona Cassiani, konyaklarıhazırlarken, omzunun üstünden, onu kaygılandıran buysa içinin rahat etmesini, çünkü kedilerinhiçkimseyianımsamadıklarıyanıtınıverdi.Divanda yan yana oturup, arkalarına yaslanarak kendilerinden, kim bilir kaç yıl önce, biröğleden sonra katırla çekileri tramvayda tanıştıkları öğle sonundanönceki yaşamlarından sözettiler. Yaşamları bitişik odalarda geçip gitmişti, ama o zamana değin günlük işlerden başkahiçbir şeyden söz etmemişlerdi. Şundan bundan konuşurlarken, Florentino Ariza elini onunoyluğununüstünekoydu,ustabirbaştançıkarıcınınyumuşakdokunuşuylausulusulokşamayabaşladı;LeonaCassianikarşıkoymadı,amaenküçükbirnezaketürpertisibilegöstermeksizin.Yalnızca,dahailerigitmeyeyeltendiğinde,onunaraştıranelinialıpavcunabiröpücükkondurdu."Usludur,"dediona."Çoktandır,seninaradığımerkekolmadığınıanladım."Çokgençken,yüzünühiçgörmediğigüçlükuvvetli,beceriklibiradam,onuansızındalgakıranınüstüne yıkmış, paralarcasına soymuş, bir an çılgınca sevişmişti onunla. Taşların üstüneuzanmış, her yanı yara bere içinde, o adamın hep orada kalmasını, onun kolları arasındaaşktan ölmeyi istemişti. Yüzünü görmemişti, sesini işitmemişti, ama binlerce erkek arasında,biçiminden, yapısından, sevişme tarzından onu tanıyacağından emindi. O zamandan beri,kendisini dinleyecek kimi bulursa, şöyle diyordu: "Bir on beş ekim gecesi saat on birlerde,EscolleradelosAhogados'taoturanzavallıbirzencisokakkızınınırzınageçeniriyarıbiradamhakkında bir şey biliyorsanız, söyleyin ona, gelip beni bulsun." Sırf alışkanlıktan söylüyordubunu;öyleçokkişiyesöylemişti ki,artıkumudunukesmişti.FlorentinoArizagecelerigemilerinvedadüdükleriniişittiğikadarçokişitmiştibuöyküyü.Saatsabahınikisiolduğunda,ikisideüçerkonyak içmişler, Florentino Ariza, kendisinin gerçekten de onun beklediği erkek olmadığınıanlamıştı;bunuöğrendiğinesevindi."Aferin,Leona,"dedigiderken,"buişindehakkındangeldik."O gece sona eren tek şey bu değildi. Kötücül kimselerin uydurduktan veremliler koğuşunailişkin söylenti uykularını kaçırmıştı; çünkü Fermina Daza'nın ölümlü olduğunu, bu yüzden dekocasından önce ölebileceği kuşkusunu sokmuştu içine. Ama onun sinemadan çıkarkentökezlediğinigörünce,birdendahaönceölecekolanınodeğil,kendisiolabileceğidüşüncesiyleuçurumadoğrubilebilebir adımdahaatmıştı.Bir önseziydi bu,üstelikönsezilerinenkötüsü;gerçeklebesleniyorduçünkü.Sabırlıbekleyişler,sevinçliumutlarlageçenyıllargeridekalmıştı,ama ufukta, kuruntulu hastalıkların dipsiz kuyusundan, uykusuz sabahlarda damla damlaişemelerden, günbatımında günlük ölümlerden başka bir şey seçilmiyordu. Bir zamanlar onunbağlaşıkları olmaktan öte, yeminli suç ortakları olan günün her anının ona ihanet etmeyebaşladığını düşündü. Birkaç yıl önce, yüreği korkuyla dolu, tehlikeli bir buluşmaya gittiğinde,gürültüsüzceiçerigirebilmesiiçinkapıyısürgüsüçekilmiş,menteşeleriniyeniyağlanmışbulmuş,

Page 153: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

amasondakikadasaygınbirkadınayatağındaölerekonarılmazbirzararvermekorkusundanötürücaymıştı.Böylece,dünyadaençoksevdiği,geçenyüzyıldanbuyüzyıladekenküçükbirdüş bozumuna uğramadan beklediği kadının ancak, yarımay biçiminde mezar tümseklerinin,rüzgârda dağılmış gelincik çiçekliklerinin bulunduğu bir sokaktan, ölümün karşı yakasına sağsalim varabilsin diye ona yardım etmek için koluna girecek zamanı kaldığını düşünmek aklauygundu.Gerçek şu ki, çağının ölçütlerine göre, Florentino Ariza yaşlılığın sınırını aşmıştı. Elli altıyaşındaydı; hiç göstermiyordu yaşını; üstelik bu yılların en iyi yaşanmış yıllar olduğunudüşünüyordu, çünkü aşk yıllarıydı bu yıllar. Amao dönemde hiçbir erkek onun yaşında, gençgörünseyadagöründüğüneinansabile,gençgörünmegülünçlüğünügözealamazdı;hiçkimse,geçenyüzyıldauğradığıbirhorgörülmeyüzündenhâlâgizligizliağladığınıutançduymaksızınaçığavurmayürekliliğinigösteremezdi.Gençolmakiçinkötübirdönemdiodönem:Heryaşınkendinegörebirgiyimtarzıvardı;amayaşlılığıntarzıerginliktenhemensonrabaşlıyor,tamezaradeksürüyordu.Yaşındaötesinde,birtoplumsalsaygınlıktıbu.Gençlertıpkıdedelerigibigiyiniyorlar,vakitsiztaktıklarıgözlüklerlekendilerinidahasaygıdeğerkılıyorlardı;otuzundansonrabaston iyigözlegörülen bir şeydi. Kadınlar içinse yalnızca iki yaş vardı; evlenme yaşı -ki bu yirmi ikiyigeçmiyordu- bir de sonsuza dek erden kalma yaşı: evde kalmış kızlar. Ötekiler, evli olanlar,anneler,dullar, nineler, onlarayrı bir türdü; yaşlarını, yaşadıkları yıllaragöredeğil, ölmek içingerikalanyıllaragörehesaplıyorlardı.OysaFlorentinoAriza,dahaçokgençliğindenberiyaşlıgörünmekgibigaripbirbahtıolduğunubilsebile,yaşlılığıntuzaklarınıamansızbirgözüpekliklekarşılıyordu.Başlangıçtabir zorunluluktubu.TránsitoAriza,babasının çöpeatmayakarar verdiği giysileribozupüstünegöredüzeltiyordu;ÖylekiFlorentinoAriza,oturuncayeresürünenredingotlar, içipamukla beslenerek küçültüldüğü halde kulaklarına dek inen papaz şapkalarıyla gidiyorduilkokula.Üstelik,beşyaşındanberiyakıngözlüğütaktığı,saçlarıdatıpkıyerliannesininkigibi,at yelesi gibi sert ve kalın olduğu için belirgin bir görünüşü yoktu. Allahtan, üst üste gelen içsavaşlardanötürühükümetdeğişikliklerindensonra,okullardaölçütlereskisindendahaazseçiciolmuştu; bu yüzden de devlet okullarında köken ve toplumsal konum bakımından tam birkargaşa vardı. Daha büyümesini tamamlamamış çocuklar, barikatların pis barut kokusuyla,sonucubelirsiz çarpışmalarda silah zoruyla ele geçirilmiş asi subayların rütbe veüniformaları,bellerinde,yönetmelikgereği,açıkseçikgörünensilahlarlagiriyorlardıderslere.Dersaralarındanedenineolursaolsunbirkavgaçıkınca,birbirlerineateşediyorlar,sınavlardakendilerinekötünot veren öğretmenleri tehdit ediyorlardı; içlerinden biri, La Salle Koleji'nde üçüncü sınıföğrencisi, dağıtılmışmilis kuvvetlerinin bir albayı, din dersindeTanrı'nınMuhafazakârParti'ninkayıtlı üyesi olduğunu söylediği için, cemaat papazı Juan Eremita Birader'i tek kurşunlaöldürmüştü.Öte yandan, yoksul düşmüş soylu aile çocukları, eski prensler gibi giyinmiş dolaşıyorlar,içlerinde çok yoksul olan bazıları yalınayak geziyorlardı. Her yanda görülen onca gariplikarasında, Florentino Ariza kuşkusuz en garip olanıydı, ama gereğinden çok dikkat çekecekkadar değildi. işittiği en ağır söz, sokakta birinin ardından, "Yoksullarla çirkinlerin istekleribitmez," diye bağırması oldu. Ne olursa olsun, zorunluluktan ötürü büründüğü bu kılık, ozamandan başlayarak yaşamı boyunca, gizemli mizacına ve kasvetli kişiliğine en uygun kılık

Page 154: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

olarak kaldı.C.EC.'de kendisine ilk önemli görev verildiğinde, İsa'nın saygın yaşında, otuz üçyaşındaölmüşyaşlıbiradamolarakanımsadığıbabasınınkilerinbiçemindeısmarlamaelbiselerdiktirdi. Böylece Florentino Ariza her zaman olduğundan daha yaşlı görünüyordu. Öyle ki,gerçekleri dobra dobra yüzüne karşı söyleyen çenesi düşük gelgeç sevgilisi Brigidia Zuleta,daha ilk günden, soyunduğuzamandahaçokhoşunagittiğini, çünküçıplakkenyirmi yaşgençgöründüğünüsöylemiştiona.Bununlabirlikte,sorununasılçözeceğinihiçbirzamanbilemedi;herşeydenönce, kişisel beğenisi başka türlügiyinmesineolanakvermiyordu, sonrada,hiç kimseyirmi yaşında, daha genç giyinmeyi bilmiyordu; sandıktan kısa pantolonuyla gemici beresiniçıkarmadıkça. Öte yandan, Florentino Ariza'nın, çağın yaşlılık kavramından kaçmasıolanaksızdı; öyle ki, sinemadan çıkarken Fermina Daza'nın sendelediğini görünce, ansızın,amansızcasürdürdüğüaşksavaşımında,kancıkölümünkaçınılmazolarakonuyenikdüşüreceğiyılgısıylaürpermesidoğaldı.O zamana değin amansızca yürüttüğü ve onursuzca yitirdiği en büyük savaş, kelliğe karşıverdiğisavaştı.İlksaçlarıntaraktakaldığınıgördüğüan,başınagelmeyenintasarlayamayacağıbircehennemazabınahükümgiydiğinianladı.Yıllarcadirendi.Buamansızyıkımakarşıbaşınınhersantiminisavunmakiçinbaşvurmadığımerhem,denemediğiiksir,benimsemediğibatılinanç,katlanmadığı özveri kalmadı. Bristol Tarım Almanağı'ndaki talimatı ezberledi; birinin, saçlarınbüyümesinin hasat dönemleriyle doğrudan bağıntılı olduğunu söylediğini işitmişti çünkü. Herzamanki dazlak kafalı berberini bırakıp yalnızca ay büyürken saç kesen, kente yeni gelmişyabancı bir berbere gitmeye başladı. Yeni berber, gerçekten de elinin uğurlu olduğunugöstermeye başladığı sırada, onun, Antiller'in çeşitli polis örgütlerince aranan, yeniyetmelerinırzınageçenbirırzdüşmanıolduğuanlaşıldı;zincirevurupgötürdüleronu.Florentino Ariza, o zaman, Karayip havzasının gazetelerinde rastladığı dazlaklıkla ilgili tümduyurularıkesti;aynıadamınyanyana iki resmiyeralıyordubuduyurularda;öncekabakgibicascavlak,sonraaslanyelesigibigürsaçlarla;şaşmaz ilacıkullanmadanöncevekullandıktansonra. Altı yıl içinde tam yüz yetmiş iki ilaç denemişti; şişelerin etiketleri üstünde yer alantamamlayıcı yöntemler sayılmazsa. Bütün bunlardan tek kazancı, ilaçlardan birinin yol açtığı,karanlıkta fosforumsu bir parıltı saçtığı için Martinikli üfürükçülerin kuzey mantarı dedikleri,kaşıntılı ve kokulu bir baş egzaması oldu. Son olarak, pazarda Kızılderililerin bağıra bağırasattıklarınekadarot,YazıcılarKapısı'ndasatılanDoğu'dangelmenekadarözelbüyüveiksirvarsa başvurdu; ama bütün bu üçkâğıtçılıkların farkına vardığında çoktan ermişlerinki gibiaçılmıştıbaşınıntepesi.Yirminciyüzyılın ilkyılında,BinGüniçsavaşınınülkeyikanaboyadığısırada,doğalsaçlardanölçüyegöreperukyapanbirİtalya'nınyoludüştükente.Birservetemaloluyordubu,üstelikyapımcıyalnızcaüçaygarantiveriyordu,amagücüyetendazlaklarınçokazı kapıldı bu cazibeye. Florentino Ariza ilk kapılanlardan biri oldu. Kendi saçlarına öylesineuyanbir peruk denedi ki, saçların ruh durumunagöre dikelmelerinden kendisi de korktu, amabaşında bir ölünün saçlarını taşıma fikrine bir türlü alıştıramadı kendini. Biricik avuntusu,amansızdazlaklığının, saçlarınınağardığının farkınavarmasınaolanakvermemesiydi.Birgünırmakrıhtımındakafayıbulmuşsarhoşuntekialışılagelendendahabüyükbircoşkuylakucakladıonu, işindençıktığınıgörünce;dok işçilerininşakalarıarasında,şapkasınıçıkardı, şapırtılıbiröpücükkondurdubaşınınüstüne."Amannegüzelkelkafa!"diyebağırdı.Ogece,kırkikiyaşında,şakaklarıylaensesindekibirkaçtelsaçıdakestivesonundatambirdazlaklıkyazgısınaboyuneğdi.Öyleki,hersabahyıkanmadanönce,yalnızcaçenesinideğil,

Page 155: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

başının ayva tüyleri bitmeye başlayan yerlerini de iyice sabunlayıp köpürtüyor, berberusturasıyla kazıyarak bebeklerin kıçı gibi yapıyordu.O zamana dek, işyerinde bile şapkasınıçıkarmıyordu,çünküdazlaklıkonayakışıksızgörünenbirçıplaklıkduygusuveriyordu.Amabirkezdazlaklığınıbenimseyince,eskidensözedildiğini işitipdedazlaklarınuydurmasıdiyeönemvermediğierkeklikerdemleriyüklüyordukelliğe.Dahasonra,başınınsağyanındakiuzunsaçlarıtepeyedoğrutaramamodasınıbenimsedi,birdahadavazgeçmedibundan.Amagenede,hepaynıcenazeşapkasınıandıranşapkayıgiymeyisürdürdü;canotier

19şapkanınyereladıolande

tartaritaşapkalarmodaolduktansonrabile.Oysa dişlerini yitirişi, doğal bir felaketten ötürü değil, sıradan bir iltihabı kökünden kazımakisteyengezici bir diş hekimininbaştan savmacılığı yüzündenoldu.Pedallı oymamakinesindenduyduğu korku, Florentino Ariza'nın azı dişlerinin sürekli ağrımasına karşın, acıyadayanamayacak hale gelinceye değin dişçiye gitmesini engellemişti. Annesi bütün gece bitişikodadan gelen onulmaz iniltileri işitince korkuya kapılmıştı; çünkü bunlar, belleğinin sisleriarasında neredeyse silinmiş olan bir zamanların iniltileri gibi gelmişti ona, ama aşk acısınınneredeolduğunugörmekiçinonaağzınıaçtırıncaapselerledoluolduğunugörmüştü.Amcası XII. Leon, ırmak gemilerinde, bir ustabaşı heybesinin içinde tam donanımlı bir dişçimuayenehanesiyledolaşanvedahaçokırmakboyundakiköylerdegezginbiryılgınlıksatıcısınıandıran,binicipantolonlu,devyapılıbirzenciolanDoktorFrancisAdonay'agönderdionu.Dişçi,ağzının içine bir göz atar atmaz, onu yeni felaketlerden bir çırpıda kurtarmak için, FlorentinoAriza’nınbütündişlerini,hattasağlamolanlarıbileçekmekgerektiğinekararverdi.Buhayvancatedavi,dazlaklığıntersine,anestezisizkatliamındoğalkorkusundanbaşkahiçbirkaygıvermediona. Takma diş fikri de canını sıkmadı; önce, en sevdiği çocukluk anılarından biri, çenekemiklerini bir masanın üstüne koyarak onları kendi kendine konuşturan bir panayırgözbağcısınınanısıolduğundan;sonrada,çocukluğundanberi,tıpkıaşkacısıgibiacımasızcaonaişkenceedendişağrılarısonaerdiğinden.Dazlaklıkgibi,yaşlılığınsinsiceindirdiğibirdarbegibigörünmedibuonda;kekremsikükürtlükauçukkokusunakarşın,ortopedikbirgülümseyişleyüzünün daha aydınlık olacağına inanıyordu çünkü. Böylece, Doktor Adonay’ın akkor halinegelmiş kerpetenlerine dirençsizce boyun eğdi; nekahet dönemine bir yük eşeğinin stoikliğiylekatlandı.XII. Leon Amca ameliyatın ayrıntılarıyla, acısını kendi etinde duyuyormuşçasına ilgilendi.Manyaklık boyutlarına varan bel canto sevgisinden ötürü, takma dişlere, La MagdalenaIrmağı'ndakiilkgemiyolculuklarındanbirindekapıldığıözelbirmerakıvardı.Birdolunaygecesi,Gamarra Limanı önlerinde, bir Alman yerölçümcüsüyle kaptan köşkünden bir napoliten şarkısöyleyerek ormandaki tüm yaratıkları uyandıracağına dair bahse tutuştu. Az kalsınkazanıyordu. Irmağın karanlığında bataklıklardaki balıkçılların kanat çırpışları, timsahlarınkuyruk vuruşları, kendilerini karaya atmaya kalkışan tirsi balıklarının yılgınlığı duyuluyordu;adamtamentiznotada,şarkınıngücündenatardamarlarınınkopmasındankorkulduğusırada,takmadişlerisonsoluklaağzındanfırladı,suyagömüldü.Çarçabuk yeni takma dişler yapılıncaya dek gemi Teneriffe Limanı'nda üç gün beklemekzorunda kaldı. Kusursuz olmuştu dişler. Ama dönüş yolculuğu sırasında, kaptana eski takmadişlerininasılyitirdiğinianlatmayaçalışırken,XII.LeonAmcayabanılormanınyakıcıhavasıylaciğerlerinişişirdi;gücününyettiğien tiznotayıçıkardı;güneşinaltındagözlerinibilekırpmadangeminin geçişini seyreden timsahları ürkütmeye çalışarak soluğunu sonuna dek tuttu: Yeni

Page 156: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

takmadişlerideakıntıyakapılıpgitti.Ogündenberi,heryerdetakmadişbulunduruyordu;evinçeşitli yerlerinde, yazı masasının çekmecesinde, şirketin üç gemisinin her birinde. Ayrıca,dışarıda yemek yediği zamanlar, cebinde bir öksürük hapı kutusunda yedek bir takma dişbulundurmayı alışkanlık edinmişti; çünkü şirkette bir kır yemeğinde kızartma et yemeyeçalışırken, takma dişlerinden biri kırılmıştı. Yeğeninin de buna benzer beklenmedik olaylarınkurbanı olmasından korkan XII. Leon Amca, ona iki takım diş yapmasını istedi DoktorAdonay'dan: biri, her gün işte kullanmak için ucuz malzemeden, öteki de pazar ve bayramgünlerinde kullanmak için, daha sahici duygusu versin diye, gülümsediğinde görünen azı dişialtınlakaplı.Sonunda,yortuçanlarınınşenlendirdiğibirPaskalya-öncesipazarıFlorentinoArizayepyeni bir kimlikle ortaya çıktı; kusursuz gülümseyişi öyle bir izlenim bırakıyordu ki, sanki oadamgitmiş,başkasıgelmiştiyerine.Annesininöldüğü,FlorentinoAriza'nınevdetekbaşınakaldığıdönemdeoldubu.Onunsevmebiçimine uygun bir semtti burası; çünkü adının belirttiği çok sayıda pencerenin

20 perdeleri

ardında,birçokgözolduğunudüşündürmesinekarşın,saygınbirsokaktıbusokak.Amabütünbunlar, Fermina Daza'nın mutluluğu için, yalnızca onun mutluluğu için yapılmıştı; öyle kiFlorentino Ariza en verimli yılları boyunca evini başka aşklarla kirletmemek için birçok fırsatıkaçırmayı yeğ tutmuştu. Allahtan, C.EC.'de tırmandığı her basamak, yeni ayrıcalıklariçeriyordu,özelliklegizliayrıcalıklar;bunlarınenyararlısıpazarvetatilgünlerinde,bekçilerinsuçortaklığıylageceleri büroyukullanmaolanağıydı.Bir seferinde,birinci başkanyardımcısıyken,pazarlarıçalışankızlardanbiriyle,çalışmaodasında,kendisiyazımasasınınsandalyesine,kızda ata biner gibi üstüne oturmuş, kaçamak sevişirlerken, birden kapı açıldı; XII. LeonAmca,odasını şaşırmış gibi, kapıdan başını uzattı; gözlüğünün üstünden dehşet içindeki yeğeninebakakaldı. "Vay canına!" dedi, en küçük bir şaşkınlık göstermeden. "Hıh demiş babanınburnundandüşmüşsün!"Sonrakapıyıyenidenkapatmadanönce,gözleriboşluğadikili:"Size gelince, küçükhanım, devam edin, lütfen. Şerefim üstüne yemin ederim ki, yüzünüzügörmedim,"dedi.Bir daha sözü edilmedi bunun, ama ertesi hafta Florentino Ariza’nın odasında çalışmayaolanakyoktu.Pazartesisabahı,elektrikçiler,basıktavanabirvantilatörtakmakiçinpaldırküldüriçerigirdiler.Anahtarcılarselamsızsabahsıziçeridalıportalığıbirbirinekatarak,kapıyaiçeridenkilitlenebilen bir kilit taktılar.Marangozlar, nedenini söylemeksizin, ölçüler aldılar; döşemeciler,duvarlarınrengineuyupuymadığınıanlamakiçinkretonörneklerigetirdiler;ertesihaftada,cıvılcıvılçiçeklibasmaylakaplıikikişilikbirdivanı,kapıdansığmadığıiçinpenceredeniçerisokmakzorunda kaldılar. En olmayacak saatlerde, pek de rastlantıya benzemeyen bir saygısızlıklaçalışıyorlar, Florentino Ariza’nın tüm karşı çıkışlarına aynı yanıtı veriyorlardı: "Genelmüdürlüğün emri." Florentino Ariza amcasının, işlerine böylesine burnunu sokmasının, onunyoldan çıkmış aşklarına göz kulak olmak için gösterdiği bir incelik mi, yoksa davranışınınaşırılığını ona göstermenin kendine özgü yöntemi mi olduğunu hiçbir zaman anlayamadı. Hiçaklına gelmeyen gerçek şuydu: XII. Leon Amca, yeğeninin birçok erkeğinkinden farklıalışkanlıklarıolduğusöylentilerikulağınagittiği,bunu,onuyerineardılolarakbırakmasınaengelsaydığındanüzüldüğüiçinyüreklendiriyorduonu.XII. Leon Loayza, ağabeyinin tersine, altmış yıl süren dengeli bir evlilik geçirmişti: Pazargünleri çalışmamakla hep övünürdü. Dört oğlu, bir kızı olmuştu; hepsini de imparatorluğunun

Page 157: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kalıtçıları olarakyetiştirmek istemişti, amayaşam,odönemin romanlarındasık sık rastlanan,ama kimsenin gerçek yaşamda olacağına inanmadığı durumlardan birini çıkarmıştı karşısına:Dört oğlu da, birbiri ardı sıra, yönetim mevkilerine adım adım yaklaşırken öldüler; kızınınsaırmak taşımacılığına doğuştan hiçbir yeteneği yoktu; elli metre yükseklikte bir penceredenHudson'dangeçengemileri seyrederekölmeyi yeğ tuttu.Öyleki,FlorentinoAriza'nın,uğursuzgörünüşü, vampir şemsiyesiyle, bunca rastlantının bir araya gelmesi için bir şeyler yaptığımasalınakesingözüylebakanlaroldu.Amcası, hekimin zoruyla, kendi isteğine karşın işten çekilince, Florentino Ariza, pazaraşklarının bazılarından kendiliğinden vazgeçme özverisinde bulunmaya başladı. Motoruçalıştırankolun,ilksürücüsününkolunukoparacakdenligüçlüolduğu,kentinilkotomobillerindenbirinebinip,çekildiğikırevindeamcasınınziyaretinegidiyordu.Yaşlıadam,astroraelialarladoluterasındanakşamlarıdağınkarlıdoruklarınıngöründüğüeskibirköleçiftliğinde,üstüneipekiplikleadınınbaşharfleriişlenmişhamağınauzanmış,herşeydenuzak, sırtı denize dönük, saatlerce konuşuyorlardı. Florentino Ariza ile amcası, ırmaktaşımacılığından başka bir şeyden söz etmekte her zaman güçlük çekmişlerdi; ölümün herzaman görünmez bir konuk olduğu o uzun öğle sonlarında da konu aynıydı. Irmaktaşımacılığının, Avrupa konsorsiyumlarına bağlı eyalet sanayicilerinin eline geçmesi sürekliolarak kaygılandırıyordu XII. Leon Amca'yı. "Bu iş, her zaman,matacongoların işi olmuştur,"diyordu. "O züppeler, bu işi ellerine geçirirlerse sonunda Almanlara armağan ederler onu."Kaygısı,hiçyeriyokkenbileyinelemektenhoşlandığıbirsiyasaldüşünceninsonucuydu:"Yüzyaşımageldim;herşeyin,evrendekiyıldızlarınbileyerlerinindeğiştiğinigördüm,amabuülkedehiçbirşeyindeğiştiğinigörmedimdaha,"diyordu."Herüçaydabiryenianayasalar,yeniyasalar,yenisavaşlaroluyor,amahâlâsömürgedönemindekigibiyiz."Tüm kötülükleri federalizmin yıkılmasına yoranmason biraderlerine yineleyip duruyordu: "BinGün Savaşı yirmi üç yıl önce yitirildi; 76 savaşında." Politikaya ilgisizliği mutlağın sınırlarınavaran Florentino Ariza gittikçe sıklaşan bu söylevleri, denizin uğultusunu dinleyen biri gibidinliyordu. Ama kendisi, şirketin politikasına kesinlikle karşıydı. Amcasının görüşünün tersine,herzamanyıkımıneşiğindegibigörünenırmaktaşımacılığınıngerikalmışlığınıgidermenintekyolunun, doksan dokuz yıl bir günlüğüne Ulusal Kongre tarafından, Karayip Irmak Şirketi'netanınmış olan buharlı gemi tekeline gönüllü olarak karşı çıkmak olduğuna inanıyordu. Amcasıkarşı koyuyordu: "Bu fikirleri, o anarşistmartavallarıyla adaşım Leona sokuyor kafana." Amatümüyle doğru değildi bu. Florentino Ariza’nın görüşleri, üstün zekâsını ölçüsüz kişisel tutkusuyüzünden ziyan eden Alman komodor Juan B. Elbers'in deneyimlerine dayanıyordu. Oysaamcası,Elbers'inbaşarısızlığının,onunayrıcalıklarındandeğil,aynıandaüstlendiğiolmayacakişlerden ilerigeldiğinidüşünüyordu;ulusalcoğrafyanın tümsorumluluğunuüstünealmıştısanki:ırmağın seyrüsefere elverişliliğini, liman tesislerinin, kara giriş yollarının, ulaşım araçlarınınbakımınısağlamayıüstünealmıştı.Hemsonra,diyordu,CumhurbaşkanıSimonBolivar'ınserttepkisideyabanaatılacakbirşeydeğildi.Ortakların çoğu,bu tartışmaları, iki tarafındahaklı oldukları evlilik kavgaları gibi alıyorlardı.İhtiyarın inatçılığı doğal görünüyordu onlara: yaşlılığın büyük bir rahatlıkla söyleyegeldiği gibi,onun her zamanki öngörüsünü azaltmasından değil, tekelden vazgeçmenin, ona, yiğitlikgünlerinde, kendisiyle ağabeylerinin bir başlarına, tüm dünyadaki güçlü düşmanlarına karşıverdikleri tarihsel savaşın ganimetlerini çöpe atmak gibi görünmesinden ötürü. Bu yüzden,

Page 158: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

haklarını,yasalolaraksonaermedenöncehiçkimsenindokunamayacağıbirbiçimdegüvencealtınaaldığızamankimsekarşıçıkmadıona.Ama,FlorentinoArizaçiftliktederindüşüncelerlegeçen öğle sonlarında tam silahlarını bıraktığı bir sırada, XII. Leon Amca ansızın yüzyıllıkayrıcalıktan vazgeçmeye rıza gösterdi; biricik saygı gösterilebilecek koşulu, bununölümündenönceyapılmamasıydı.Yaptığıensonişlembuoldu.Artıkneiştensözetti,nekendisinedanışılmasınaizinverdi,negörkemli başının tek telini, ne de bilincinden en ufak bir şey yitirdi; kendine acıyabilecek hiçkimsenin onu görmemesi için elinden geleni yaptı. Terasta, bir Viyana salıncağında usul usulsallanarak, hiç erimeyen karları seyrederek geçiriyordu günlerini; yanı başında, küçük birmasanınüstünde,hizmetçilerinherzamansıcaktuttuklarıbirkahvedemliği,içindeartıkyalnızcaziyaretçiler geldiğinde taktığı iki takım takma dişinin bulunduğu bir bardak karbonatlı suduruyordu. Çok az arkadaşını görüyor, çok uzak, ırmak taşımacılığından çok önceki birgeçmişten söz ediyordu yalnızca. Bununla birlikte, yeni bir konu kalmıştı ona: FlorentinoAriza'nınevlenmesi.Birkaçkezhepaynıbiçimdesözettibundan:"Elliyaşdahagençolsaydım,"diyorduona,"adaşımLeona'ylaevlenirdim.Ondandahaiyibireşdüşünemezdimkendime."Florentino Ariza, bunca yıllık emeğinin, hiç akla gelmeyen bu koşul yüzünden son dakikadaboşa gitmesinden korkuyordu. Her şeyden vazgeçerdi, her şeyi denize atardı, ölürdü de,FerminaDaza'dan söz etmezdi ona. AllahtanXII. LeonAmca ısrar etmedi.Doksan iki yaşınıdoldurunca,yeğeninibiricikvârisiolaraktanıdıveşirkettençekildi.Altı ay sonra, Florentino Ariza ortakların oybirliğiyle yönetim kurulu başkanlığına ve genelmüdürlüğe atandı. Görevi üstlendiği gün, emekliye ayrılan ihtiyar kurt, bir kadeh şampanyaiçtikten sonra, salıncaklı koltuğundankalkmadankonuştuğu için bağışlanmasını diledi vedahaçokbirağıtıandırankısabirdoğaçtankonuşmayaptı.Yaşamınınbaşınıvesonunuyazgısınıniki olayınınbelirlediğini söyledi.Birincisi,Kurtarıcı'nın,TurbacoKöyü'nde, ölümedoğrumutsuzyolculuğuna çıkarken, onu kucağına almasıydı. Öteki ise, yazgısının önüne çıkardığı tümengellerekarşın,şirketinelayıkbirardılbulmasıydı.Sonunda,dramıacıklıolmaktançıkarmayaçalışarak,sözlerinişöylebağladı:"Buyaşamdangötüreceğimbiricikhayalkırıklığışu:Birçokcenazedeşarkısöylediğimhalde,kendicenazemdesöyleyemeyeceğim."Törene son vermek için -bunu yapmasa olmazdı- Tosca'dan "Hoşçakal Yaşam"ı söyledi; enhoşuna gittiği gibi, a capella, üstelik hâlâ bozulmamış bir sesle. Florentino Ariza duygulandı,teşekkürlerinidilegetirirkensesininhafifçetitreyişindenancaksezinlenebiliyordubu.Yaşamındadüşünüpyaptığıherşeyinasıldüşünüpyapmışsa,FerminaDaza’nıngölgesindeyazgısınıüstleneceğiangelipçattığında,sağvesağlıklıolmakiçinamansızcakararlılığındanbaşkabiriticigücüolmaksızınyükseliyordudoruğa.Ama Leona Cassiani'nin o gece onuruna verdiği şölene giderken, ona eşlik eden, FerminaDaza’nınanısıdeğildi.Tümkadınlarınanısıydı:mezarlıklarda,üstlerinediktiğigüllerlekendisinidüşünerek uyuyanların olsun, kocalarının ayışığında yaldızlanan boynuzlarıyla hâlâ onlarınüstündeuyumuşolduklarıyastığabaşkoyanlarınolsun. İçlerindenbiriolmayınca tümüyleaynızamandabirlikteolmakistiyordu;tıpkıkorktuğundahepistediğigibi.Ençetinzamanlarında,enkötü anlarında bile, yıllar boyu edindiği sayısız sevgilileriyle, ne denli güçsüz olursa olsun, bir

Page 159: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bağsürdürmüştü:Yaşamlarınıhepizlemiştionların,bugecede,içlerindeeneskisini,Rosalba’yıanımsadı; erdenliğinin ödülünü alıp götüren, anısı ilk günkü gibi ona acı veren Rosalba'yı.Gözlerini yumması yetiyordu, onu muslin giysisi, uzun, ipek şeritli şapkasıyla, gemininküpeştesineasılıbebekkafesinisallarkengörmesine.Ömrününsayısızyıllarıboyunca,birkaçkez, nerede olduğunu bilmeksizin, soyadını bilmeksizin, aradığının o olup olmadığını bilebilmeksizin, ama orkide ormanları arasında bir yerde onu mutlaka bulacağından emin, onuaramakiçinbütünhazırlıklarıyapmıştı.Herseferinde,sondakikadaçıkangerçekbirengelyada ansızın isteğini yitirmesi yüzünden, tam gemi demir alacağı sırada, yolculuğu ertelenmişti:hepFerminaDaza'ylailgilibirnedenyüzünden.Nazaret'in dul karısını, onu içeri alan kendisi değil, Tránsito Ariza da olsa, Calle de lasVentanas'takianaevinesaygısızlıkettiğibiricikkadınıanımsadı.Yataktaöylesineağırolsada,FerminaDaza'nın yerini tutmak istercesine, bol bol sevecenlik saçan tek kadınoolduğundan,ötekilerin hepsinden daha çok anlayış göstermişti ona. Bununla birlikte, sevecenliğinden dahabaş edilmez olan sokak kedisi eğilimi, ikisini de ihanete yazgılı kılmıştı. Her şeye karşın,şövalyelerin, aldat, ama bağlı kal ilkesi sayesinde otuz yıl kadar ilişkilerini aralıklı olaraksürdürmeyibaşardılar.ÜstelikFlorentinoAriza'nınuğrundakimliğiniaçığavurduğu tekkadınooldu: Öldüğünü ve belediyece kaldırılacağını kendisine bildirdiklerinde, cenaze giderlerinikarşılayarakonugömdürdü,cenazetörenindedetekbaşınabulundu.Sevdiğibaşkadullarıanımsadı.İçlerindehâlâhayattaolanenyaşlılarını,ikikezdulkaldığıiçinherkesin Çifte Dul diye tanıdığı Prudencia Pitre'yi. Sonra Arellano'dan dul kalan ötekiPrudencia'yı,giysilerinindüğmelerini,yenidendikinceyedekonuevindealıkoymakiçinkoparanosevgidolukadını.Sonra,Zuniga'dandulkalanJosefa'yi,onaçılgıncaâşıkolan,kendisineyârolmayacaksa başka kimseye yâr olmasın diye, uyurken bahçe makasıyla kamışını kesmeyekalkandulu.AngelesAlfaro'yuanımsıyordu; içlerindeençoksevdiğigeçicisevgilisini;MüzikOkulu'ndaaltıaylığınayaylıçalgılardersivermeyegelmişti;ayışıklıgeceleri,evininçatısındakiterastaonunlabirlikte geçiriyordu; anadan doğma çıplak, ayışığında yaldızlanan kalçaları arasında sesiinsansı bir nitelik kazanan çelloda gelmiş geçmiş tüm müziklerin en güzel süitlerini çalarak.Dolunayın ilk akşamından başlayarak, yeni sevişmeye başlayanların yırtıcılığıyla sevişmektenikisinin de yürekleri parça parça oluyordu. Ama Angeles Alfaro, sevecen cinselliği günahkârçellosuyla,unutuşabayrakaçmışbirtransatlantikle,geldiğigibigitmişti:Ayışıklıterastaondanartakalantekşey,ŞiirFestivaliyarışmasınakatılanşiirlerdekigibi,ufuktatekbaşına,hüzünlübirgüverciniandıranbeyazbirmendilsallayarakvedaedişiydi.FlorentinoAriza,dahaöncebirkaçkez başına gelen, ama bilincine varmadığı bir şey öğrendi ondan; insanın, tümü için de aynıacıyı çekerek, hiçbirine ihanet etmeksizin birkaç kişiye birden âşık olabileceğini. Rıhtımdakikalabalığınarasındabirbaşına,biröfkepatlamasıylakendikendineşöyledemişti:"insanyüreğibir genelevdenbile dahageniş."Ayrılık acısından yüzü gözyaşlarıyla sırılsıklamdı.Amagemiufukçizgisindegözdensilinirsilinmez,FerminaDaza’nınanısıonuntümdünyasınıdoldurmuştu.AndreaVarón'uanımsadı;geçenhaftaevininönündengeçmişti,amabanyonunpenceresindekituruncu ışık içeri giremeyeceği konusunda uyarmıştı onu: Biri ondan önce davranmıştı. Biri:Erkekyadakadın,çünküAndreaVarón,aşkkeşmekeşiiçindebutürayrıntılarlaoyalanmazdı.Florentino Ariza’nın listesindeki kadınlar arasında, bedeniyle geçinen, ama herhangi biryöneticiye gerek duymaksızın, onu aklına estiği gibi yöneten bir o vardı. En güzel yıllarında,ona,HepimizinHanımefendisitakmaadınıhakettirenmeçhulbirkibarfahişeolaraksöylencesel

Page 160: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

birünkazanmıştı.Valileri,amiralleriçılgınadöndürmüş,sanıldığıkadarünlüolmayanbazıorduveyazınilerigelenlerininomzunakapanıpağladıklarınıgörmüştü;sanıldığıkadarünlüolanlarında. Öte yandan, Cumhurbaşkanı Rafael Reyes'in, kente yaptığı beklenmedik iki ziyaretarasında çarçabuk bir yarım saatçik için, ömründe bir tek gün bile çalışmadığı HazineBakanlığındaki seçkin hizmetlerine karşılık ona ömür boyu aylık bağlattığı doğruydu. Zevkarmağanlarını bedeni elverdiğince dağıtmıştı; uygunsuz davranışını bilmeyen kalmamışsa da,hiç kimse ona karşı kesin bir kanıt ortaya koyamazdı; çünkü önemli suç ortakları, bir rezaletçıkacak olursa kendilerinin daha çok kaybedecek şeyleri olduğunun bilincinde olduklarından,kendileri gibi koruyorlardı onu. Florentino Ariza kutsal para ödememe ilkesini onun uğrundaçiğnemişti; buna karşılık o da, bu işi kocasıyla bile parasız yapmama ilkesini çiğnemişti. Hersefer içinsimgeselbirpeso'yaanlaşmışlardı,amaAndreaVarónalmıyorduparayı;FlorentinoArizadaelinevermiyorduonu;YazıcılarKapısı'nda,denizaşırıülkelerdengelendeğişikşeylersatınalmayayetecekdurumagelinceyedekdomuzkumbarayaatıyorlardı.FlorentinoAriza'nınkabızlık çektiği zamanlar kullandığı lavmanlara bambaşka bir kösnüllük katan o olmuş,FlorentinoAriza'yı,birliktegeçirdikleriçılgınöğlesonlarıbirliktelavmanyaparak,aşkiçindeyeniaşklaryaratmayaçalışmayarazıetmişti.Buncatehlikelirastlantılararasında,onabirnebzecikburukluktattırantekkadının,okarmaşıkSara Noriega olmasını bir şanslılık sayıyordu Florentino Ariza; ömrünün son günlerini, DivinaPostoradelilerevindebunakçaşiirleryazarakgeçirmişti;buşiirleröylesineaşırıaçıksaçıktıki,öteki delileri bütün bütün çileden çıkarmasın diye hücreye kapatmak zorunda kalmışlardı onu.Ama Florentino Ariza C.EC.'nin tüm sorumluluğunu üstlenince, Fermina Daza'nın yerine birbaşkasını koymaya kalkışmaya ne yeterince vakti olmuştu, ne de cesareti; onun yerine hiçkimseyi koyamayacağını biliyordu. İlişki kurduğu sevgililerini ziyaret etmek yavaş yavaş biralışkanlık haline gelmişti; işine yaradıkları sürece, olanak buldukça, yaşadıkları süreceyatıyorduonlarla.JuvenalUrbino'nunöldüğüYedinciPazaryortusugünü,yalnızcabiri kalmıştıona;ondördünüyenidoldurmuşbirkız;ozamanadeğinhiçbirindeolmayanherşeyvardıonda,FlorentinoAriza'yıaşktançılgınadöndüren.AméricaVicuna'ydıadı. İkiyılönce,PuertoPadrediyebirkıyıkasabasındangelmişti;ailesiaralarındabirkanbağıolanFlorentinoAriza'yaveliolarakemanetetmiştionu.Ortaöğrenimiçinbir hükümet bursuyla, bir petate, bir de oyuncak bebeğinkini andıran teneke bavullayollamışlardı onu; beyaz potinleri, altın yaldızlı saç örgüsüyle daha gemiden iner inmez,Florentino Ariza, birlikte birçok pazar Siestaları yapacaklarına ilişkin korkunç bir önseziyekapıldı.Dişlerine takılmış teller, yarabere içindeki dizleriyle, heranlamdaçocuktudaha,amaFlorentino Ariza onun çok geçmeden nasıl bir kadın olacağını hemen sezdi; bir yıl boyuncayavaş yavaş kendisi için yetiştirdi onu; cumartesileri sirk gezmeleri, pazarları dondurmakparkgezintileri, çocuksu öğle sonlarıyla onun güvenini kazandı; sevecen bir dedenin tatlı-sertliğiyleelinden tutup gizli kesimevine doğru götürdü onu. Küçük kızın önünde gökyüzünün kapılarıaçılmıştıbirden.Birçiçekgibiaçıldı;birmutlulukbulutununüstündeyüzüyordu;dersleri içindebir itici güç oldu bu; çünkü hafta sonları izinli çıkabilmek için hep sınıfının birincisi oldu.Florentino Ariza için, yaşlılık doyumun en korunaklı bir sığınağıydı. Hesaplı kitaplı aşklarlageçenbuncayıldansonra,masumluğunsınırsıztadıyenileyicibiraykırılığınbüyüsünesahipti.Çok iyi anlaşıyorlardı. Nasılsa öyle davranıyordu kız; hiçbir şeye şaşmayan saygıdeğer biradamın yol göstericiliğinde yaşamı tanımaya hevesli bir çocuk gibi; Florentino Ariza ise,yaşamdaolmaktanençokkorktuğubirerkekgibidavranıyordubilinçliolarak;yaşlıbirâşıkgibi.

Page 161: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Yalnızcayaşı,okulönlüğü,saçörgüsü,dağlı yürüyüşüyledeğil,alabildiğinekendinibeğenmiş,öncedenkestirilmezkişiliğinevarıncayadekFerminaDaza'yaapaçıkbenzerliğinekarşın,hiçbirzaman onunla özdeşleştirmedi onu. Dahası: O güne değin aşk dilenciliğinin itici gücü olan,FerminaDaza’nınyerinebirinikoymadüşüncesibütünbütünsilindi.Öylece,olduğugibihoşunagidiyordu; sonunda günbatımı hazlarının ateşiyle öylece, olduğu gibi sevdi onu. Kazara gebekalmasındiyeçoksertönlemleraldığıtekkişiooldu.Birkaçkezbirlikteolduktansonra,pazaröğledensonralarıikisinindebiricikdüşüoldu.Yatılı okuldan onu evci çıkarmaya yetkili tek kişi o olduğundan, C.FC.'nin altı silindirliHudson'uyla onu almaya gidiyor, arasıra güneşsiz akşamüstleri, arabanın üstünü açarak,FlorentinoAriza, başında acınası şapkası, kız gülmekten katıla katıla rüzgârda uçmasın diyeüniformasının denizci beresini iki eliyle tutarak, kumsalda dolaşıyorlardı. Biri, gerekmedikçevasisiylebirliktedolaşmamasını,onuntadınabaktığıhiçbirşeyyememesini,soluğunaçokyakındurmamasını, çünkü yaşlılığın bulaşıcı olduğunu söylemişti ona. Ama o aldırmıyordu, ikisi dehaklarında ne düşünülebileceğine önem vermiyorlardı, çünkü akraba oldukları biliniyordu, herşeydenöncede,yaşlarıarasındakiuçurumhertürlükuşkudanarındırıyorduonları.O Yedinci Pazar yortusu günü ölüm çanları çalmaya başladığında daha yeni sevişmişlerdi.Florentino Ariza yüreğinin çarpıntısını güç bastırdı. Gençliğinde, yas çanlarının çalınmasıcenazetörenininfiyatınadâhildi;yalnızcaçokyoksulolanlar içinçalınmazdıçanlar.Amageçenyüzyıldan bu yüzyıla geçerken, son savaşımızdan bu yana, Muhafazakâr yönetim, sömürgedönemi alışkanlıklarını pekiştirmiş, cenaze törenleri öyle masraflı olmuştu ki, yalnızca çokvarlıklılar ödeyebiliyorlardı giderleri. BaşpiskoposErcole de Luna öldüğü zaman, tümeyaletinçanlarıdokuzgündokuzgeceartsızaralıksızçalmış,halköylesinebunalmıştıki,ondansonrakibaşpiskopos, cenaze törenlerinde çan çalınması zorunluluğunu kaldırmış, ancak çok yönlükişilerlesınırlandırmıştı.Buyüzden,FlorentinoArizabirYedinci"Pazaryortusuöğledensonrasaatdörttekatedralinyasçanlarınıişitince,yitikgençliğininhortlağıylayüzyüzegelmişgibioldu.Buçanların,FerminaDaza'yıbüyükayinçıkışındaaltıaylıkgebegördüğüpazargünündenbuyana,yıllaryılıöylesinebeklediğiçanlarolduğuhiçaklınagelmedi.

Page 162: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

"Vay canına," dedi alacakaranlıkta. "Katedralin çanları çaldığına göre çok kodaman biriolmalı."ÇırılçıplakolanAmericaVicunayeniuyanmıştı."YedinciPazarayiniiçindir,"dedi.Florentino Ariza kilise işlerinden pek anlamazdı; ona telgrafçılığı da öğreten ve yazgısıhakkında hiçbir haber almadığı bir Alman'la koroda keman çaldığı günlerden beri ayine degitmemişti bir daha. Ama Yedinci Pazar ayini için yas çanlarının çalınmayacağını biliyordukuşkusuz. Kentte yas vardı; bildiği buydu. O sabah, Jeremiah de Saint-Amour'un fotoğrafatölyesinde ölü bulunduğunu bildirmek için Karayipli göçmenlerden bir heyet gelmişti evine.Florentino Ariza, onun yakın arkadaşı olmasa da, birçok başka göçmenin yakın arkadaşıydı;onu her zaman törenlerine, özellikle de cenazelerine çağırırlardı. Ama çanların, kararlı birinançsız, katı bir anarşist olan Jeremiah de Saint-Amour için çalmadığı kesindi; üstelik kendieliylekıymıştıcanına."Hayır,"dedi,"buçanlarvalidendahaaşağıbirisiiçinçalmaz."İyikapatılmamışgölgeliklerdensızan ışınlarlasolgungövdesibirkaplanınkigibibenekbenekolmuşAméricaVicuna ölümü düşünecek yaşta değildi. Yemekten sonra sevişmişler, uğultusu,kızgınçinkodamdayürüyenakbabaların tıkırtısınıgizleyemeyenpervanelivantilatörünaltında,öğleuykusununuyuşukluğuiçinde, ikisideçıplak,yanyanauzanmışlardı.FlorentinoArizauzunyaşamınarasgelegirentümötekikadınlarısevdiğigibiseviyorduonuda;amaötekilerdendahaçok kaygıyla seviyordu onu; çünkü o liseyi bitirdiğinde kendisinin yaşlılıktan ölmüş olacağınıbiliyordu.Oda, tıpkı gemilerdeki gibi, ilk boyandığından bu yana üst üste birçok kez boyanmış tahtaduvarlarıyla, bir gemi kamarasını andırıyordu daha çok; ama yatağın üstüne asılı elektriklivantilatöre karşın, çinko damın ısıyı yansıtmasından ötürü, öğleden sonra saat dörtte, ırmakgemilerinin kamaralarından çok daha boğucu oluyordu sıcak. Biçim olarak, bir yatak odasıdeğil, Florentino Ariza'nın C.FC. yapılarının arkasında, başka hiçbir amaç gütmeksizin, hiçbirbahaneolmaksızın,saltyaşlılıkaşkları içinbirsığmakolarakyaptırdığıbirkarakamarasıydı.Haftaiçindedokişçilerininbağırıpçağırmaları,IrmakLimanı'ndakivinçleringürültüsü,rıhtımdakikocamangemilerinbağırtılarıyüzündenoradauyumakolanaksızdı.Amaküçükkıziçinbirpazarcennetiydiburası.YedinciPazaryortusugünü,Angelus'tanbeşdakikaönce,yatılıokuladönmesigerekensaatedekbirlikteolmayıdüşünüyorlardı,amaçanlarFlorentinoAriza'ya,JeremiahdeSaint-Amour'uncenazesine katılmak için verdiği sözü anımsattı; "alışık olduğundan daha çabuk giyindi. İlkolarak, her zamanki gibi sevişmeden önce kendi eliyle çözdüğü kızın tek saç örgüsünü ördü,sonra onu masanın üstüne oturtup -o hiç beceremezdi- ayakkabılarının bağcıklarını bağladı.İçinde hiçbir kötülük olmaksızın yardım ediyordu ona; o da, sanki bir görevmiş gibi, onunkendisine yardım etmesine yardımcı oluyordu: İkisi de daha ilk buluşmalarından bu yanayaşlarını unutmuşlar, yaşamda birçok şeyi susarak geçiştirmiş, artık birbirlerine söyleyecekneredeysehiçbirşeylerikalmamışbirkarı-kocanıngüveniyledavranıyorlardıbirbirlerine.Tatil günü olduğundanbürolar kapalı ve karanlıktı; tenha rıhtımda kazanları söndürülmüş tekbir gemi vardı yalnızca. Boğucu sıcak yağmurun önbelirtisiydi; yılın ilk yağmurlarının; amahavanın saydamlığı ve limanın pazar sessizliği, iyi geçen bir ayı anımsatıyordu. Buradanbakıldığında, dünya, kamaranın alaca ışığında olduğundan daha acımasız, çanlar kimin için

Page 163: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

çaldıkları bilinmese de, daha dokunaklıydı. Florentino Ariza'yla küçük kız, İspanyolların kölelimanıolarakkullandıkları,hâlâ tartıkalıntılarının,köle ticaretindekullanılanbaşkapas tutmuşdemirlerinbulunduğugüherçilelitoprakavluyaindiler.Otomobil,antrepolarınıngölgesindeonlarıbekliyordu; yerlerine yerleşinceye dek, direksiyon başında uyuyakalmış sürücüyüuyandırmadılar. Araba, kümes telleriyle çevrili antrepoların arkasına kıvrıldı, Las AnimasKörfezi'ndeki,yarı-çıplakyetişkinlerintopoynadıklarıeskipazaryerindengeçti,yerdenkızgınbirtozbulutukaldırarakIrmakLimanındançıktı.FlorentinoAriza,bucenazetörenininJeremiahdeSaint-Amour için olamayacağından emindi, ama yas çanlarının ısrarlı çalışı kuşkuya düşürdüonu.Birelinisürücününomzunakoyupkulağınıniçinedoğrubağırarak,ölümçanlarınınkiminiçinçaldığınısordu."Şukeçisakallıhekimiçin,"dedisürücü,"neydiadı?”Kimden söz ettiğini anlaması için FlorentinoAriza’nın düşünmesine gerek yoktu. Ama sürücüonunnasıl öldüğünüanlatınca, bir an için kapıldığı umut boşa çıktı, çünküonaolmayacak birşey gibi geldi bu. Hiçbir şey, ölümünden daha çok benzemez insana; böyle bir ölümse,düşündüğü adama hiç mi hiç benzemiyordu. Ama ne denli saçma görünürse görünsün, takendisiydi:kentinenyaşlı,eniyihekimi,birçokbaşkaerdemlerindenötürüenünlüinsanlarındanbiri, seksen bir yaşında, bir papağanı yakalamaya çalışırken bir hintkirazı ağacından düşüpbelkemiğiparçalanarakölmüştü.FerminaDazaevlendiğindenberiFlorentinoArizaneyapmışsa,buhaberinumuduylayapmıştı.Ama o an gelip çatınca, uykusuz gecelerinde kaç kez düşlediği zaferin heyecanıyla değil,yılgınlıklasarsıldığınıduyumsadı;akılalmazbiraçıkseçiklikle,ölümçanlarınınkendisi içindeaynı biçimde çalmış olabileceğinin bilincine vardı. Benzinin solukluğu, taş döşeli yolda zıplayazıplaya ilerleyen otomobilde, yanında oturan América Vicuna'yı korkuttu; ne olduğunu sordu.FlorentinoAriza,buzgibieliyleonunelinituttu."Ah,yavrum,"diyeiçiniçekti,"bunusanaanlatmambirelliyılımıdahaalır."JeremiahdeSaint-Amour'uncenazesiniunuttu.ErtesicumartesialmayageleceğineçarçabuksözvererekyatılıokulunkapısındabıraktıAméricaVicuna'yı;sonrasürücüye,kendisiniDoktorJuvenalUrbino'nun evine götürmeşini söyledi. Bitişik sokaklarda bir otomobil ve kiralık arabakargaşasıyla karşılaştı; evin önünde bir meraklı kalabalığı birikmişti. Kara haberi şenliğindoruğunda alan Doktor LacidesOlivella’nın konukları akın akın geliyorlardı. Kalabalıktan eviniçinde kımıldayacak yer kalmamıştı; ama Florentino Ariza yatak odasına dek kendine yolaçmayıbaşardı,kapınınönündebirikenkalabalığınüstündenparmaklarınınucundayükseldiveDoktor Juvenal Urbino'yu, ondan ilk kez söz edildiğini işittiğinden beri görmek istediği gibi, ikikişilik karyoladaölümünbayağılığı içinde çırpınırkengördü.Marangozazönce tabut için ölçüalmıştı.Yanında,sırtındahâlâşölen içingiydiği yenievlininegiysisiyleFerminaDaza,dalgın,kederliduruyordu.FlorentinoArizabütünvarlığıylakendinibugözüpekaşkaadadığıgençlikgünlerindenberienküçük ayrıntılarına varıncaya dek tasarlamıştı bu anı. Yöntemlerin pek üstünde durmaksızın,onun uğrunda isim ve servet yapmıştı kendine; zamanın başka erkeklerine pek de erkeksigörünmeyenbir titizliklesağlığınavedışgörünümüneonunuğrundaoncaözengöstermişti;budünyadahiçkimseninhiçbirşeyi,hiçkimseyibekleyemeyeceğigibibeklemiştiogünü:biranbileumutsuzluğakapılmadan.Ölümünsonundaondanyanaarayagirdiğininkanıtı,FerminaDaza'ya,dulluğunun ilk gecesinde sonsuz bağlılık ve bitmeyen aşk andını yinelemek için gereksediği

Page 164: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

yürekliliğiverdiona.Vicdanına karşı, bunun, ne biçiminin ne zamanının hiç üstünde durmaksızın, bu fırsatın birdaha çıkmayacağı korkusunun çabuklaştırdığı düşüncesizce bir davranış olduğunuyadsımıyordu.Sık sık tasarladığı gibi, dahaaz kababir biçimdeolmasını isterdi bunun; amayazgı daha fazlasına izin vermemişti. Onu kendisi gibi allak bullak bir durumda bırakmanınacısıyla çıkmıştı ölü evinden; ama bunu önlemek için hiçbir şey yapamazdı; bu acımasızgeceninikisinindeezeldenberialınlarınayazıldığınıduyumsuyorduçünkü.İki hafta boyunca bir gece bile uyuyamadı. Fermina Daza’nın onsuz nerede olduğunu, nedüşündüğünü,ömrününgerikalanyıllarındaonayüklediğibukorkununağırlığıylaneyapacağınısoruyordu umarsızca kendi kendine. Karnını davul gibi şişiren bir kabızlığa yakalandı;lavmandandasevimsizgeçiciönlemlerebaşvurmakzorundakaldı.Dahagençliğindenberibildiğiiçinyaşıtlarındandaha iyi katlandığı yaşlılığınağrı-sızılarınınhepsibirdenyüklendilerona.Birhaftalık bir yokluktan sonra çarşamba günü işe gittiğinde Leona Cassiani onu öyle solgun vebitkin durumda görünce ürktü. Ama Florentino Ariza yatıştırdı onu: Her zamanki gibiuykusuzluktandıgene;gerçeğinyüreğininyaralarındandışansızmaması içinbirkezdahadiliniısırmak zorunda kaldı. Yağmur, düşünebilmesi için bir güneş kırıntısı bile vermiyordu ona.Dikkatini hiçbir şey üstünde toplayamadan, doğru dürüst yemek yiyemeden, uykuları daha dabozuk, kendisine kurtuluş yolunu gösterecek gizli belirtileri sezmeye çalışarak düşte gibi birhaftadahageçirdi.Amaperşembedenbaşlayaraknedensizbirdinginlikkapladıiçini;artıkyenihiçbir şey olmayacağının, yaşamda o güne değin yapmış olduğu her şeyin boşa gittiğinin birbelirtisi olarak yorumladı bunu; yaşamını nasıl sürdüreceğini bilmiyordu: Sonu gelmişti. Amapazartesigünü,CalledelasVentanas'takievinegeldiğinde,giriştebirikmişsularıniçindeyüzenbir mektup buldu; ıslak zarfın üstündeki, yaşamın bunca değişikliklerinin değiştiremediğibuyurgan el yazısını hemen tamdı; solmuş gardenyaların geceyi anıştıran kokusunu bileduyduğunu sandı; çünkü yüreği daha ilk korku ânında her şeyi söylemişti ona: Yarım yüzyılıaşkınbirsüredirbiranbilearavermedenbeklediğimektuptubu.FerminaDazakörbiröfkenindürtüsüyleyazdığımektubunFlorentinoArizatarafındanbiraşkmektubuolarakyorumlanabileceğinidüşünemezdi.Olancaöfkesiniboşaltmış,enacımasız,enyaralayıcı, üstelik en haksız, ama incinmişliğiyle karşılaştırıldığında Fermina Daza'ya çok azgelensözcüklerledoldurmuştumektubu.Yenidurumuylauzlaşmasağlamayaçalıştığıikihaftalıkacıbirşeytankovmaçabasınınsondavranışıydıbu.Yenidenkendisiolmak,kuşkusuzonumutlueden, ama kocası ölünce onda kimliğinin en küçük izlerini bile bırakmayan yarım yüzyıllık birkölelikboyuncavazgeçmekzorundakaldığınevarsahepsiniyenidenelegeçirmekistiyordu.Birgündenbirgüneiçindesürüklenircesinedolaştığıkocaman,bomboşkalanyabancıbirevdebirhortlak gibiydi; kimin daha ölü olduğunu soruyordu kendi kendine üzüntüyle: ölenin mi, yoksageridekalanınmı.Karanlıkbirdenizinortasındaonuyapayalnızbıraktığı içinkocasına için içinhınçduymaktankendinialamıyordu.Kocasınaaitherşeyağlatıyorduonu:yastığınaltındakipijaması,onahepbir hastanın terlikleriymiş gibi görünen terlikleri, yatmadan önce, kendisi saçlarını tararken,onun,aynanın içindesoyunurkenki imgesi,ölümündensonrauzunzamanüstünesinmişolarakkalacak teninin kokusu.Ansızınonasöylemeyiunuttuğubir şeyianımsadığı için, yaptığı işneolursaolsunyarıdabırakıpeliylealnınavuruyordu.Heran,ancakonunyanıtlayabileceği,günlükyaşamla ilgili yığınla soru geliyordu aklına. Bir seferinde, bir türlü anlayamadığı bir şeysöylemiştiona:Bacağıkesilmişkimseler,artıkolmayanbacaklarınınyerindeacıları,krampları,

Page 165: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

karıncalanmalarıduyarlar.Onsuzkendisideböyleduyumsuyordukendini;artıkolmadığıyerdeduyuyordukocasını.Dulluğunun ilksabahındauyandığında,gözleriniaçmadanuyumayısürdürmek içindaha rahatbirdurumarayarak, yatağın içindedöndü;kocası,onun için, tamoandaöldü.Çünküonun ilkkezgeceyidışarıdageçirdiğininancakozamanbilincinevardı.Birbaşkaduyguyada,sofrada,yemekyerkenkapıldı;gerçekteolduğugibi,kendiniyalnızhissettiğiiçindeğil,artıkvarolmayanbiriyleyemekyiyormuşgibigaripbirduygudanötürü.Yenidensofrayaoturupyemekyiyebilmekiçin,kızıOfelia’nınkocasıveüççocuğuylabirlikteNewOrleans’tangelmesinibekledi;amaherzamankimasada değil, bir anda karar verip koridora koydurduğu daha küçük birmasada.Ozamana dek düzenli olarak yemek yememişti. Acıkınca, hangi saatte olursa olsun mutfağagidiyor,çatalıtencereleriniçinedaldırıyor,tabağakoymadan,heryemektenazarazaryiyordu;fırınınönündeayaktadurupyanlarındakendinieniyihissettiği,onueniyianlayantekkişilerolanhizmetçikadınlarlakonuşarak.Ama,nedenliçabaharcarsaharcasın,ölükocasınınvarlığındankaçmayıbaşaramıyordu:Nereyegitse,neredengeçse,neyapsa,onuanımsatanbireşyasınarastlıyordu.Çünkü,acıçekmekonaonurluvedoğrubirşeygibigörünüyordu;amaacıdan tatalmamakiçindeelindengelenherşeyiyapmakistiyordu.Böylece,onsuzyaşamayısürdürmekiçinaklınagelentekşeybuymuşgibi,onakocasınıanımsatannevarsaevdenuzaklaştırmayaamansızcakararverdi.Biryoketmetörenioldubu.Çalışmaodasını,evlendiğindenberihiçbirzamansahipolamadığıiş odası yapsın diye, oğlu yazı masasını götürmeyi kabul etti. Kızı ise, ona New Orleans'taantikaeşyaaçıkartırmalarıiçinçokuygungörünenbazıeşyalarlasayısızbiblolarıgötürecekti.Balayı gezisinde satın aldığı şeylerin daha şimdiden antika olduklarını görmek hiç hoşunagitmese de, bütün bunlar içini rahatlattı gene de. Hizmetçilerin, komşuların, o günlerde onuyalnızbırakmayanarkadaşlarınınsuskunşaşkınlığınakarşı,evinarkasındaboşbiralandabirateş yaktırdı, ona kocasını anımsatan her şeyi yaktı: geçen yüzyıldan beri kentte görülen enpahalı,enşıkgiysileri,enzarifayakkabıları,onaresimlerindendahaçokbenzeyenşapkalarını,öğleuykularınıuyuduğu,üstündensonkezölmekiçinkalktığısalıncaklısandalyeyi,kimliğininbirparçasınıoluşturacakkadaryaşamınabağlıbinlerceeşyayı.Enküçükbirduraksamakırıntısıbile göstermeksizin yaptı bunu; kocasının da, üstelik salt sağlık nedenleriyle değil, budavranışınıonaylayacağınakesinlikle inanarak.Çünkü,enküçükbirçatlağıbileolmayansedirağacından yapılmış karanlık bir kutuya kapatılmaktansa, yakılmayı istediğini açıklamıştı onabirkaçkez.Amadiniönlüyordubunu:Neolurneolmazdiye,başpiskoposunağzınıaramayabilekalkışmıştı,amakesinbirhayırlayanıtlamıştıonubaşpiskopos.Boşbirkuruntuydubu;çünküKilise,mezarlıklarımızdaölüyakma fırınlarınınbulunmasına izinvermiyordu,hattaKatolikliktenbaşkadindenolanlar içinbile;bunuyaptırmakolsaolsaJuvenalUrbino'nunkendisinedüşerdi.Fermina Daza kocasının yılgınlığını hiç unutmadı, ilk saatlerin şaşkınlığı içinde bile,marangozdan, ona bir avuntu olsun diye, içeri ışık sızması için tabutta bir yarık bırakmasınıistedi.Boşuna bir kurban yakma töreni oldu bu. Fermina Daza kocasının anısının ateşe karşın,günlergeçtikçeolacağıdenlidayanıklıolduğununhemenfarkınavardı.Dahakötüsü,giysileriniyaktıktan sonra, kocasının yalnız en sevdiği yanını değil, ona en çok sıkıntı veren yanını daözlemeyi sürdürüyordu: sabahları kalkarken yaptığı gürültüleri. Bu anılar, onun saplandığı acıbatağından çıkmasına yardımcı oldu. Her şeyden önce, kocasını sanki ölmemiş gibianımsayarak yaşamayı sürdürmeye kesin karar verdi. Her sabah yeniden uyanmanın güç

Page 166: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

olacağını,amabugüçlüğüngittikçeazalacağınıbiliyordu.Üçüncü haftanın sonunda, gerçekten de, ilk ışıkları belli belirsiz seçmeye başladı. Ama buışıklarartıpaçıkseçikleştikçe,yaşamınıboydanboyakesen,onabiranbilerahatvermeyenbirimgeninvarlığınıngittikçedahaçokbilincinevarıyordu.LosEvangeliosParkı'ndaonugözleyen,yaşlandığındanberibellibirsevecenliklesıksıkanımsadığıaçmasıimgedeğildibu;şapkasınıgöğsünebastırmış,cellatredingotlu,acımasızbiradamıniğrençimgesiydi;budalacaküstahlığıonuöylesineallakbullaketmişti ki,FerminaDaza’nınonudüşünmemesiolanaksızdı.Onsekizyaşında onu geri çevirdiğinden beri, Florentino Ariza’nın içine, zamanın artırmaktan başka birşeyyapmayacağıbirnefretin tohumunuektiği inancını taşımıştı içindehep.Herangüvenmiştibunefrete;imgeyakınındaykenbunefretihavadaduyumsuyordu;görüntüsübileonubunaltıyor,öylesinekorkutuyorduki,hiçbirzamanonakarşıdoğalbirbiçimdedavranamadı.Ölükocasınınçiçeklerininevihâlâkokuyaboğduğubirsırada,onaolanaşkınıyenidendilegetirdiğigece,busaygısızlığınkimbilirhangiuğursuzÖçalmaplanınınilkadımıolmadığınainanamamıştı.Anısınınsürüpgitmesiöfkesiniartırıyordu.Cenazeninertesigünüonudüşünerekuyandığında,belleğindenistençlibirdavranışlauzaklaştırabildionuancak.Amaöfkesihepgerigeliyordu;çokgeçmedenonuunutmaisteğinin,onuanımsamasıiçindahagüçlübiruyarıcıolduğununayrımınavardı.Ozaman,özlemeyenikdüşerek,ogerçekdışıaşkındüşselgünleriniilkkezanımsamayıgözealdı.Parkınkesikbademağaçlarını,onunüstündeoturupkendisinesevdalandığısırayıozamanki haliyle gözlerinin önüne getirmeye çalışıyordu; çünkü bunların hiçbiri artık eskisi gibideğildi. Her şeyi değiştirmişlerdi; ağaçları, sarı yapraklarının oluşturduğu halıyla birlikte alıpgötürmüşler, başı kesik yiğit heykelinin yerine, içine o bölgenin elektrik kontrol donanımınıyerleştirdiklerigösterişlibiraltlıküstüneüniformalıbirbaşkayontukoymuşlardı;neadıvardı,netarihi,nedeonuhaklıçıkaracaknedenler.Sonunda,yıllarönce,eyaletyönetiminesatılmışolaneviparçaparçadökülüyordu.FlorentinoAriza'yıozamankihaliyletasarlamasıkolayolmuyordu;yağmuraltındaöylesineumarsız,osuskundelikanlının,durumunaenküçükbiranlayış,acısınaen küçük bir saygı göstermeden, karşısına dikilip soluk almasını hâlâ engelleyen kor gibi birhakaretleiçiniyakanbuyaşlıbunaklaaynıkişiolduğunuanlamasıysadahadagüçtü.Kuzini Hildebranda Sanchez, Fermina Daza'nın Bayan Lynch yıkımına uğradığında kendinitoparlamakiçingittiğiFloresdeMariaÇiftliği'ndendönüşündenkısabirsüresonraonugörmeyegelmişti.Yaşlı,şişman,mutlu;babasıgibiordudaalbayolan,amaSanJuande laCienaga'damuzişçilerininkırımısırasındakialçakçadavranışıyüzündenbabasınınreddettiğibüyükoğluylabirlikte gelmişti. İki kuzin birbirlerini sık sık görmüşlerdi; ilk tanıştıkları günleri özlemle anarakuzun saatler geçirmişlerdi birlikte. Son ziyareti sırasında, Hildebranda, geçmişe herzamankinden daha çok özlem dolu, yaşlılığın yükü altında alabildiğine ezilmişti. Geçmişeduyduğu özleme daha da acılık katmak için, genç Juvenal Urbino'nun, Fermina Daza'nın dikkafalılığınaöldürücüdarbeyiindirdiğiouzaköğlesonundaBelçikalıfotoğrafçınınçektiğieskibirhanımefendi kılığındaki fotoğrafın kendisindeki kopyasını getirmişti. Fermina Daza'nınkikaybolmuştu, Hildebranda'nınkiyse neredeyse görünmeyecek kadar silikti, ama ikisi deuğradıkları hayal kırıklığının sisleri arasından kendilerini tanıdılar; artık hiçbir zamanolamayacaklarıkadargençvegüzeldiler.Hildebranda'nın Florentino Ariza'dan söz etmemesi olanaksızdı; çünkü kendi yazgısını heponunkiyleözdeşleştirmişti. İlk telgrafını çektiğigünkügibianımsıyorduonu;unutulmayayazgılıüzgünbirküçükkuşuandırananısınıyüreğindensöküpatmayıhiçbirzamanbaşaramadı.OysaFerminasıksıkgörmüştüonu;kuşkusuzonunlakonuşmaksızın,onunilkaşkıolduğunubirtürlü

Page 167: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

aklınasığdıramıyordu.Kentteöyleyadaböylebirönemiolanherkesgibionunla ilgilihaberlerdeergeçulaşıyorduona.Onuntuhafalışkanlıklarıyüzündenevlenmediğinisöylüyorlardı,amabuna bile aldırmıyorduFerminaDaza; biraz dedikodulara hiçbir zamanaldırmadığından, birazda haklarında hiç kuşku duyulmayacak birçok erkekler için de buna benzer şeylersöylendiğinden. Oysa Florentino Ariza’nın gizemli kılıklara bürünmekte, tuhaf losyonlarsürünmektedirenmesi öylesinegösterişli, dahası öylesine saygı duyulanbir biçimdeyaşamdakendine yol açtıktan sonra öylesine bilmece gibi olmayı sürdürmesi garip görünüyordu ona.Onun aynı adam olduğuna inanmıyor, Hildebranda, "Zavallı adam, ne çok acı çekmiştir, kimbilir," diye içini çektiğinde şaşıyordu hep. Çünkü Fermina Daza uzun süredir acı duymadangörüyorduonu:Silikbirgölgeydio.Ama,FloresdeMaria'dandöndüğüsıralarda,onasinemadarastladığızamaniçindetuhafbirşeyoldu.Onunbirkadınla,üstelikbirzenciylebirlikteoluşuşaşırtmadıonu.Öylesinegençkalması,büyükbirrahatlıkladavranmasışaşırttıonu;belkide,BayanLynch'inözelyaşamınaaltüstedicibirbiçimdegirmesindensonraasıldeğişeninkendisiolduğuhiçaklınagelmedi. O zamandan beri, yirmi yılı aşkın bir süredir onu daha acıyan gözlerle görmeyisürdürdü.Kocasınınölüsübaşındanöbettutulduğugece,onunoradaoluşuyalnızcaanlaşılırbirşeygibigörünmediona;aynızamandakininindoğalbirbiçimdesonaerişigibiyorumladıbunu:bir bağışlama ve unutma davranışı gibi. Bu yüzden, kendisi için hiçbir zaman var olmayan biraşkın, üstelik Florentino Ariza'nın da, kendisinin de yaşamdan bekleyecekleri hiçbir şeyinkalmadığıbir yaşta,dramatikbir biçimdeyinelenmesiöylesinebeklenmedikbir şeyolduonuniçin.İlk şaşkınlığın yarattığı ölümcül öfke, kocasının simgesel yakılışından sonra da dinmedi; buöfkeye egemen olma yeteneğinin azaldığını duyumsadıkça arttı, dallanıp budaklandı. Dahakötüsü, belleğinin ölünün anılarını yatıştırmayı başardığı bölgelerini, yavaş yavaş, amaamansızca,FlorentinoAriza’nınanılarınıngömülüolduğugelincik tarlaları kaplıyordu.Böylece,elindeolmaksızınonudüşünüyordu;onudüşündükçeöfkeleniyor,öfkelendikçedeonudahaçokdüşünüyordu; giderek öyle dayanılmaz bir hale geldi ki, aklını başından aldı. O zaman ölükocasının çalışma masasının başına oturup Florentino Ariza'ya üç sayfalık saçma sapan birmektupyazdı;öylesinehakaretler,aşağılayıcıkışkırtmalarladoluydukimektup,bilinçliolarak,uzunsürmüşyaşamınınenaşağılıkdavranışındabulunmakiçinirahatlattı.FlorentinoAriza içindebuüçhafta işkence içindegeçti.FerminaDaza'yaaşkınıyenidendilegetirdiği gece, yarım yüzyılı aşkın bir zaman saldırılarına karşı direnmiş olan kaplanıöldürdükten sonra, yılgınlık içinde postunu ne yapacağını kendi kendine sorarak, öğledensonrakisağanağınaltüstettiğisokaklardabaşıboşdolaşıpdurmuştu.Sağanağınşiddetindenalarmdurumundaydıkent.Bazıevlerdeyarı-çıplakerkeklerlekadınlarsu baskınından Tanrı'nın izniyle ne kurtarabilirse kurtarmaya çalışıyorlardı; herkesin yıkımınınkendiyıkımıylailişiğivarmışgibigeldiFlorentinoAriza'ya.Amahavayatışmış,Karayipyıldızlarıyerliyerindedingindiler.Birden,başkaseslerinbiranlıksuskunluğundaFlorentinoAriza,LeonaCassiani'ylebirlikteyıllarönceaynısaatte,aynıyerdeşarkısöylediğini işittikleriadamınsesinitanıdı: Gözyaşlarıyla yıkanmış döndüm köprüden. O gece, yalnızca kendisi için, bir biçimdeölümlebağıntısıolanbirşarkıydıbu.Tránsito Ariza'yı, onun bilgece sözlerini, şakacıktan bir kraliçe gibi kâğıttan çiçeklerlesüslenmişbaşınıoandakikadarözlememiştihiç.Elindedeğildi;nezamankendinibir felaketin

Page 168: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

eşiğinde bulsa, bir kadının koruyuculuğuna gereksinim duyardı hep. Böylece, erişebileceği birkadın bulmaya çalışırken, yüksek öğretmen okulunun önünden geçti; América Vicuna'nınyatakhanesinin sıra sıra pencerelerinden birinde bir ışık gördü. Onu sabahın ikisinde, iççamaşırlarıiçinde,uykuılıklığında,üstündehâlâbeşikkokusu,alıpgötürmekgibibirbüyükbabaçılgınlığınakapılmamakiçinbüyükbirçabaharcamakzorundakaldı.KentinöteucundaLeonaCassianivardı;yalnız,özgür,sabahınikisinde,üçünde,hangisaatte,hangi koşullarda olursa olsun, hiç kuşkusuz gerek duyduğu sevecenliği göstermeye hazır.Uykusuzluklarınınıssızlığındaonunkapısınıçalmaisteğini ilkkezduymuyorduFlorentinoAriza,ama onun çok zeki olduğunu, birbirlerini, nedenini açıklamadan göğsüne kapanıpağlayamayacağıkadarçoksevdiklerinianladı. Issızkentteuyurgezergibidolaşarakuzunuzundüşündükten sonra, hiç kimsenin yanında kendini, Prudencia Pitre'nin, Çifte Dul'un yanındaolduğundandahaiyihissetmeyeceğigeldiaklınabirden.Kendisindenonyaşdahagençti.Geçenyüzyılda tanışmışlardı; buluşmaktan vazgeçmelerinin nedeni, onun yarı-kör, düşkünlüğüneşiğinde kendini göstermek istememekte direnmesiydi. Onu anımsar anımsamaz, FlorentinoAriza, Calle de las Ventanas'a geri döndü; bir alışveriş çantasına iki şişe porto şarabı, birkavanozdaturşukoydu;herzamankievindeoturupoturmadığını,yalnızolupolmadığını,hattasağolupolmadığınıbilebilmeksizinonugörmeyegitti.Prudencia Pitre, artık öyle olmasalar da genç olduklarına inandıkları zamanlarda, FlorentinoAriza’nın kimliğini belirten kapı tırmalayışını hiç unutmamıştı; soru sormadan kapıyı açtı ona.Sokak karanlıktı; Florentino Ariza, siyah redingotu, silindir şapkası, koluna asılı yarasaşemsiyesiyle belli belirsiz seçilebiliyordu; Prudencia Pitre'nin gözleri bol ışık olmadıkçaseçemezdionu;amasokaklambasınıngözlüğününmetalçerçevesindekiışıkçakıntısındanonutanıdı.Ellerihâlâkanlıbirkatilebenziyordu."Zavallıbiryetimiiçerialın,"dedi.Teksöyleyebildiğibuoldu;saltbirşeysöylemişolmakiçin.Onusonkezgörüşündenbuyananedenliyaşlandığınaşaştı;onundakendisiniöylegördüğününfarkınavardı.Amabiransonra,ilksarsıntıyıatlatınca,yaşamınonlardabıraktığıizlerindahaazfarkınavaracaklarını,birbirleriniyeniden,kırkyılöncetanıştıklarızamankigibigençgöreceklerinidüşünerekavuttukendini."Cenazeyegidergibigiyinmişsin,"dedi.Doğruydu.Kendiside,neredeysetümkentgibi,BaşpiskoposDeLuna'nınölümündenbuyanaenkalabalık,engörkemlicenazealayınıseyretmekiçinsaatonbirdenberipenceredeydi.Yerigöğütitretentopgümbürtüleri,askeribandonunuyumsuzluğu,tümkiliselerinbirgünöncesindenberi aralıksız çalan çan seslerinin şamatası üstünde yükselen cenaze ilahilerinin düzensizliğiuyandırmıştı onu öğle uykusundan. Tören üniformalarıyla atlı askerleri, dinsel toplulukları,okulları,görünmezyetkililerinuzunsiyah limuzinlerini, tüylübaşlıklı,altınyaldızkoşumluatlarınçektiğiarabaları,tarihselbirtoparabasınınüstündebayrağasarılısarıtabutu,ensonundada,çelenktaşımakiçinhâlâkullanılanüstüaçıkfaytonlarıgörmüştübalkondan.PrudenciaPitre'ninbalkonununönündengeçergeçmezsağanakboşalmış,alayçilyavrusugibidağılmıştı."Nesaçmabirölümbiçimi,"dediPrudenciaPitre."Ölümgülünçlüğealdırmaz,"dediFlorentinoAriza;sonraacıylaekledi:"Helebizimyaşımızda."Açık denize karşı, terasta oturmuşlar, gökyüzünü yarı yarıya kaplayan kocaman aylalı ayı,ufuktakigemilerin renkli ışıklarınıseyrediyorlar, fırtınasonrasının ılık,kokulumeltemini içlerine

Page 169: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

çekiyorlardı. Şaraplarını yudumluyorlar, Prudencia Pitre'nin mutfaktaki kocaman somundankesipgetirdiğiköyekmeğidilimleriüstünekonmuşturşularıatıştırıyorlardı.PrudenciaPitre,otuzbeşyaşındaçocuksuzdulkaldığındanberiböylebirçokgecelergeçirmişlerdi.FlorentinoAriza,kendisiyle birlikte olmak isteyecek hangi erkek olursa olsun, saatliğine kiralanmış bile olsa,kabul etmeye hazır olduğu bir dönemde rastlamıştı Prudencia Pitre'ye; olabilecek gibigöründüğündendahaciddiveuzunbirilişkikurmayıbaşarmışlardı.Prudencia Pitre, hiçbir zaman en küçük bir imada bile bulunmamış olmasına karşın, onunladüğün dernekle evlenebilmek için ruhunu şeytana bile satabilirdi. Onun pintiliğine, vakitsizyaşlanmış bir adamın gereksinimlerine, manyaklığa varan düzenine, karşılığında hiçbir şeyvermedenherşeyiisteme'kaygısınaboyuneğmeninkolayolmadığınıbiliyorduPrudenciaPitre;ama bütün bunlara karşın birlikte yaşamak için ondan daha iyi bir erkek olamazdı; çünküdünyadaondandahaaşkasusamışbirerkekyoktu.Amaonunkadardakaypakbiriyoktu;öyleki,aşklarıhiçbirzamanFlorentinoArizaiçinvarabileceğisınırdandahaöteyegeçmedi:FerminaDaza içinbağımsızlığınıkorumakararınıengellemeyeceğinoktayadek.Genede ilişkileriuzunyıllar sürdü; Prudencia Pitre'nin, üç ay evine gelen, üç ay da yolculuğa çıkan gezgin birkomisyoncu ile evlenebilmesi için Florentino Ariza'nın işleri ayarlamasından sonra bile; birkızıyla,birininFlorentinoAriza'danolduğunayeminettiğidörtoğluolmuştuondan.Saate aldırmadan gevezelik ettiler, çünkü ikisi de gençlik uykusuzluklarını bölüşmeyealışkındılar;yaşlılıkuykusuzluklarındaiseyitirecekleriçokdahaazşeyvardı.Hiçbirzamanikikadehigeçmesede,FlorentinoArizaüçüncükadehtensonrabilerahatsolukalamadı. Sucuk gibi terliyordu: Çifte Dul, ceketini, yeleğini, pantolonunu, dilerse üstünde nevarsa çıkarmasını söyledi ona; çünkü, hay Allah, önünde sonunda çıplakken giyimliykenolduklarından daha iyi tanıyorlardı birbirlerini. Florentino Ariza, o soyunursa, kendisinin desoyunacağını söyledi, amaPrudenciaPitre istemedi; kendini giysi dolabınınaynasındagörüp,birden, artık ne onun, ne de başka bir erkeğin onu çıplak görmesine izin verme yürekliliğinibulamayacağınıanlayalıçokoluyordu.Florentino Ariza, dört kadeh portoyla yatıştıramadığı bir coşkuyla, bir süredir biricik konusuolan geçmişten, geçmişin güzel anılarından söz etmeyi sürdürdü; ama içini boşaltmak içingeçmişte gizli bir yol bulmak kaygısıyla. Gereksediği buydu çünkü; yüreğinin içindekilerisözcüklere dökmek. Ufukta günün ilk ışıklarını seçince, dolaylı bir yaklaşımı denedi.Rasgeleymişgibigörünenbirbiçimdesordu:"Birisanaevlenmeteklifetseneyapardın,böyle,olduğungibi,dul,buyaşında?"Yaşlıbirkadınınkırışkırışgülüşüylegüldü,sonrasordu:"Urbino'nundulkarısıiçinmisöylüyorsunbunu?"FlorentinoArizakadınların,hepsindençokdaPrudenciaPitre'nin,enolmayacakzamanlarda,soruların kendilerinden çok, gizli anlamlarını düşündüklerini unuturdu hep. Onun, sözlerinindoğruluğundan korkuya kapılarak, yanlış limana sığındı: "Senin için söylüyorum." PrudenciaPitreyenidengüldü:"Sengitde,ananolacakorospuyukandır,ruhuerinçiçindeolsun."Sonra,söylemek istediği şeyi söylemesi için sıkıştırdı onu; çünkü ne onun, ne de başka bir erkeğin,sabahınüçünde,üstelikonugörmeyelibuncayılolmuşkensaltportoşarabıiçipköyekmeğiyleturşu yemek için onu yatağından kaldırmayacağını biliyordu. "İnsan bunu ancak, birlikteağlayabileceği birini bulmak için yapar," dedi. Florentino Ariza geri çekilirken, çarpışmayısürdürdü:"İlkkezyanılıyorsun,"dedi."Bugeceşarkısöylemekiçingeldimburaya."

Page 170: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

"Söyleyelimöyleyse,"dediPrudenciaPitre.O günlerde moda olan şarkıyı çok güzel bir sesle söylemeye başladı: Ramona, sensizyaşayamam artık. Gecenin sonu oldu bu; çünkü Florentino Ariza aynı öteki yüzünü bildiğinibirçok kez ona kanıtlamış olan bir kadınla yasak oyunlar oynama yürekliliğini bulamadıkendinde.Haziranınsonyıldızçiçeklerininkokusuyladolubir kentte, saatbeşayinindençıkankaralariçindekidulkadınlarıngeçtikleri,gençliğininsokaklarındanbirindebuldukendini.Amabukez,artıktutamadığıgözyaşlarınıgörmesinlerdiye,kaldırımdeğiştirenonlardeğil,kendisioldu;sandığıgibi,geceyarısındanberibirikenyaşlardeğildibunlar;başkaydıbugözyaşları:tamellibiryıl,dokuzay,dörtgündenberiiçindeboğulmuşolangözyaşları.Göz kamaştırıcı kocaman bir pencerenin karşısında, nerede olduğunu bilmeksizinuyandığında, zaman kavramını yitirmişti. Hizmetçi kadınlarla bahçede top oynayan AméricaVicuna'nınsesigerçeğedöndürdüonu:Hiçbozulmadansakladığı,yalnızlıktanbunaldığıseyrekdurumlardakendinidahaazyalnızduyumsamakiçinuyumayıalışkanlıkedindiğiannesininyatakodasında,onunyatağındaydı.Yatağınkarşısında,MesondeDonSancho'nunkocamanaynasıasılıydı;uyandığındaonugörmek,içindeFerminaDaza'nın imgesinigörmesineyetiyordu.Günlerdencumartesiolduğunuanladı;çünküşoförün América Vicuna'yı alıp eve getirmek için yatılı okula gittiği gündü o gün. Düşündeuyuyamadığınıgördüğü,FerminaDaza'nınöfkeliyüzündenötürütedirginbiruykuyla,uyuduğunubilmeksizinuyumuşolduğununfarkınavardı.Bundansonraatacağıadımınneolmasıgerektiğinidüşünerekbanyoyaptı;ağırağıreniyigiysilerinigiydi,kokularsüründü,uçlarısivriltilmişbeyazbıyığınıpomatlayatıştırdı;yatakodasındançıkınca,ikincikatınkoridorundanogüzelyaratığınokul önlüğüyle, onca pazar içini titretmiş olan, ama o sabah kılını bile kıpırdatmayan zarifdavranışıyla topuyakaladığınıgördü.Yanınagelmesini işaretetti ona;otomobilebinerkenhiçgereği yokken, "Bugün bir şeyler yapmayacağız," dedi. O saatte, tavana asılı kocamanpervanelivantilatörünaltındaçocuklarıylabirliktedondurmayiyenbabalarlatıkabasadoluolanAmerikanDondurmacısına götürdü onu.AméricaVicuna, koca bir kadehte, her biri bir başkarenkte,katkatbirdondurmaistedi;onunensevdiği,büyülübirbuğuçıkardığıiçinençoksatılandondurmaydıbu.FlorentinoAriza,hiçkonuşmadan,kadehindibineulaşabilmekiçinupuzunsaplıbir kaşıkla dondurmasını yiyen küçük kıza bakarak, sade kahve içti. Birden, gözlerini ondanayırmadan:"Benevleniyorum,"dedi.Kız, gözlerinde bir inanmazlık pırıltısı, kaşık havada kalakalmış, onun gözlerinin içine baktı,sonratoparlandı,gülümsedi."Yalan,"dedi."Yaşlıerkeklerevlenmezler."Parkta kukla gösterisini seyrettikten, rıhtımdaki kızarmış balık lokantalarından birinde öğleyemeklerini yedikten, kente yeni gelen bir sirkin kafeslerinde yabanıl hayvanları gördükten,okula götürmek için kemer altında satılan çeşit çeşit tatlılar satın aldıktan, kız, onun bundanböyle sevgilisi değil, velisi olduğu fikrinealışsın diye, üstü açık otomobille kentin içindebirkaçkez dolaştıktan sonra, akşamüstü, dinmek bilmeyen bir sağanak altında, tam Angelus ayinisaatinde okula bıraktı onu.Pazar günüarkadaşlarıyla gezmek isterse diye otomobil gönderdiona;amaonugörmek istemedi;geçenhaftadanberi ikisininyaşlarının tamanlamıylabilincinevarmıştı çünkü. O gece Fermina Daza'ya bir özür mektubu yazmaya karar verdi; salt

Page 171: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

vazgeçmediğinigöstermek için;amaertesigüneerteledibunu.Pazartesigünü tamüçhaftalıkbirişkencedensonra,yağmurdansırılsıklamevegirinceonunmektubunubuldu.Saatakşamınsekiziydi. İkihizmetçikızyatmayagitmişler,FlorentinoAriza’nınyatakodasınadeğingitmesineolanakverenkoridordakibiriciksürekliışığıyanıkbırakmışlardı.Yağsız,tatsıztuzsuz yemeğinin, yemek odasında masanın üstünde durduğunu biliyordu, ama günlerdirgelişigüzel yemek yedikten sonra kalan azıcık iştahını da mektubun heyecanı yok etti. Ellerititrediğinden,yatakodasınıntavanlambasınıyakmakbüyükbirçabayamalolduona.Islanmışmektubu bıraktı, komodinin üstündeki şamdanı yaktı, kendini yatıştırmak için başvurduğukendine özgü yapmacık dinginliğiyle, sırılsıklam ceketini çıkarıp sandalyenin arkalığına astı,yeleğini çıkarıp özenle katlayarak ceketinin üstüne koydu, boynundaki siyah ipek kurdelesini,çoktan dünyadan kalkmış selüloz yakasını çıkardı, gömleğinin düğmelerini beline dek çözdü,daha rahatsolukalmak içinkemerinigevşetti, ensonundada, şapkasını çıkarıpkurusundiyepencereninyanınakoydu.Birdenirkildi;mektubunneredeolduğunubilmiyordu;öylesinesinirliydiki, onu bulunca şaştı, çünkü onu yatağın üstüne koyduğunu anımsamıyordu. Açmadan önce,adının yazıldığı mürekkebi dağıtmamaya özen göstererek, bir mendille zarfı kuruladı; bunuyaparkende, bugizi artık iki kişinin değil, enazındanüç kişinin bölüştüğünü,mektubugetirenherkimse,Urbino'nundulkarısının,kocasınınölümündendahaancaküçhaftageçtiktensonrakendi dünyasının dışında birine mektup yazdığının, onu postayla göndermeyecek denlisakınımlı, elden vermeyip imzasız bir mektup gibi kapının altından atmasını buyuracak denligizlilikledavrandığınındikkatiniçekmişolacağınınbilincinevardıFlorentinoAriza.Zarfıyırtmakzorunda kalmadı, çünkü zamk suda erimişti, ama mektup kuruydu: başlıksız, kocasınınsoyadınınbaşharfleriyleimzalanmış,tamüçsayfa.Yatağınüstüneoturupbirsoluktaokudumektubu;içeriğindençoktonunaşaşarak,dahaikincisayfaya geçmeden, tam " beklediği gibi, hakaretlerle dolu bir mektup olduğunu anlamıştı.Başucu lambasının ışığındaaçıkbıraktıonu;ayakkabılarını, ıslakçoraplarınıçıkardı,kapınınyanındaki düğmeyi çevirerek tavan lambasını söndürdü, en sonunda da güderi bıyık kalıbınıtaktı, pantolonuyla gömleğini çıkarmadan, başını, okurken yaslandığı iki büyük yastığadayayarakyattı.Böylece,mektububirkezdaha,bukezsözcüğüsözcüğüne,gizlianlamlarınınhiçbiri gözünden kaçmasın diye her sözcüğü tek tek inceleyerek okudu; sonra dört kez dahaöyle doyasıya okudu ki, yazılı sözcükler anlamlarını yitirmeye başladılar. Sonunda mektubu,zarfsız,komodininçekmecesinekoydu;elleriensesindekenetlenmişsırtüstüuzandı,bakışlarınıFerminaDaza'nın imgesinin içindedurduğuaynanınboşluğunadikmiş, gözünübile kırpmadan,bellibelirsizsolukalarak,birölüdendahaölü,öylecekaldı.Tamgeceyarısımutfağagitti,birtermos dolusu petrol gibi koyu kahve yapıp yatak odasına getirdi; takma dişlerini, komodininüstündeherzamanhazırbulduğu,asitboriklisuyladolubardağıniçinekoydu;kahvesinden-biryudum almak için anlık durum değiştirmeleri dışında, dört saat aynı uzanmış mermerkonumundayattı;takiodahizmetçisisaataltıdabirbaşkadolutermoslaiçerigirinceyedek.O saatte Florentino Ariza bundan sonra atacağı adımın ne olacağını biliyordu. Aslındamektuptaki hakaretler üzmedi onu, haksız suçlamaları açıklama kaygısına da kapılmadı;FerminaDaza'nınkarakterini,davranışınınnedenininöneminibildiğinden,dahadakötüolabilirdibu.Onu ilgilendiren tek şey,mektubununbaşlı başınaonabir fırsat vermesi, yanıtlamahakkıtanımasıydı. Dahası: Buna zorluyordu onu. Böylece, yaşam Florentino Ariza’nın vardırmakistediği sınıra ulaşmıştı şimdi. Geri kalan her şeyi kendisine bağlıydı; yarım yüzyılı aşkın birzamandan beri içinde yaşadığı bu cehennemin önüne daha birçok ölümcül sınamalar

Page 172: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

çıkaracağınainanıyordu;bunlarıöncekilerintümündendahabüyükbirtutku,dahabüyükbiracı,dahabüyükbiraşklakarşılamayahazırdı;çünküsonsınamalarolacaktıbunlar.FerminaDaza'nınmektubunualdıktanbeşgünsonra,işegittiğinde,yağmurhışırtısınıandırangürültüleri suskunluklarından daha az dikkat çeken yazı makinelerinin ansızın, alışılmadıkyokluğundayüzergibiduyumsadıkendini.Birsessizlikoldu.Gürültüyenidenbaşlayınca,FlorentinoAriza,LeonaCassiani'ninodasınagirdi;onun,insansalbiraraçgibiparmakuçlarınaboyun eğen kişisel makinesinin başında oturuşunu seyre daldı. Leona Cassiani kendisinebakıldığını hissetti, o dayanılmaz güneşli gülümseyişiyle kapıya doğru baktı, ama paragrafıbitirinceyedekyazmasınaaravermedi.

"Söylebana,ruhumunaslanı21,"diyesorduFlorentinoAriza,"böylebirzımbırtıylayazılmışbir

aşkmektubualsan,neyapardın?"ArtıkhiçbirşeyeşaşmayanLeonaCassiani'ninyüzündegerçekbirşaşkınlıkbelirdi:"HayAllah!"diyebağırdı."Başımahiçböylebirşeygelmedi."Bu yüzden de verecek başka bir yanıtı yoktu. Florentino Ariza da o zamana dek hiçdüşünmemiştibunu;sonunadekgitmetehlikesinigözealmayakararverdi.Memurlarıniçtenliklitakılmalarıarasındabürodakiyazımakinelerindenbirinievegötürdü:"Yaşlıpapağankonuşmayıöğrenemez."NeolursaolsunyeniliklerehevesliolanLeonaCassianionaevindedaktiloderslerivermeyiönerdi.AmaLotarioThugut'un,başlamak içinenazbiryıl,profesyonelbirorkestrayakabul edilebilmek için beş yıl, iyi çalabilmek için de yaşam boyu günde altı saat gerektiğitehdidiyle ona notayla keman çalmayı öğretmek istemesinden beri, bir şeyi yöntemiyleöğrenmeye karşıydı FlorentinoAriza.Gene de, annesine, körlerinki gibi, bir keman aldırmayıbaşarmış, Lotario Thugut'un ona öğrettiği beş temel kuralla, bir yıl geçmeden katedralinkorosunda çalma, Yoksullar Mezarlığı'nda rüzgârın yönüne göre Fermina Daza'ya serenatlargönderme gözü pekliğini göstermişti. Yirmi iki yaşında keman gibi güç bir şeyde bunuyapabildiğine göre, yetmiş altı yaşında yazı makinesi gibi tek parmakla kullanılan bir araçtayapmaması için de hiçbir neden görmüyordu. Yaptı da. Harflerin klavyenin üstündeki yerleriniöğrenmesi için üç gün, yazarken aynı zamanda düşünmeyi öğrenmesi için altı gün, yarım topkâğıdıyırtıpattıktansonrailkmektubunuhiçyanlışsızyazmasıiçindeüçgüngerekti.Ciddibirbaşlık attı: Sayın bayan. Gençliğinde yazdığı kokulu mektuplarda yaptığı gibi, adının başharfleriyle imzaladı mektubu. Yeni dul kalmış bir kadına yazılan mektuplarda usulden olduğugibi,siyahçerçevelibirzarfakoyuparkasınaadresiniyazmaksızınpostaylagönderdi.Dahaönceyazdıklarınınhiçbirinebenzemeyenaltı sayfalıkbirmektuptubu. İlkaşkyıllarınınne tonu, ne üslubu, ne de söz sanatlarının esintisi vardı; yargı yürütmesi öyle akılcı, Öyleölçülüydü ki, gardenya kokusu aykırı kaçardı. Bir bakıma, hiçbir zaman yazamadığı işmektuplarına en yakın olanıydı. Yıllar sonra, daktiloda yazılmış kişisel mektuplar neredeysehakaret sayılacaktı, ama o dönemde, yazı makinesi kendine özgü bir töresi olmayan, özelamaçlarlakullanılmak içinevcilleştirilmesigörgükitaplarındaöngörülmeyenbirbüronesnesiydidaha.Gözüpekçebirçağdaşlıkgibigörünüyordudahaçok;FerminaDazadaböyledüşünmüşolmalıydı; çünkükırkıaşkınmektupaldıktansonra,FlorentinoAriza'yayazdığımektuba,çelikuçtan daha ileri bir yazı aracı olmadığından, yazısının pürüzlülüğünden ötürü özür dileyerekbaşlıyordu.FlorentinoAriza, onun kendisine gönderdiği korkunçmektuba değinmedi bile; amamektubun

Page 173: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

başından başlayarak, geçmişte kalan aşklara, hatta geçmişin kendisine bile anıştırmadabulunmaksızın,başkabirbaştançıkarmayöntemidenedi;herşeyinüstünebirçizgiçekipyenibaştanbaşlamak.BirzamanlarAşıklarYazmanı'naekolarakyazmayıtasarladığı,kadın-erkekilişkileri konusundaki düşüncelerine ve yaşantılarına dayalı, yaşam üstüne geniş kapsamlıgörüşleriniaçıkladı.Amabukez,gerçektebiraşkbelgesiolduğugereğindençokbelliolmasındiye, yaşlı bir adamın anılarının yalın üslubuna büründürdü onları. Önce, eski üslupla,serinkanlılıkla okunması, mum alevinde yakılmasından daha çok zaman alacak birçokmüsvedde yazdı. Göreneklere aykırı en küçük bir sürçmenin, düşüncesizce dile getirilmiş enküçük bir geçmiş Özleminin, Fermina Daza'nın yüreğinde geçmişin buruk tadınıuyandırabileceğinibiliyordu;gerçionun,biriniaçmayürekliliğinibuluncayadeğinyüzmektubunugerigöndereceğiniöncedenseziyordu,amaböylebir şeyinhiçolmamasını istiyordu.Birölümdirimsavaşıgibien inceayrıntılarınavarıncayadek tasarladıherşeyi:Bütünbir yaşamıdoludoluyaşamışbirkadındayenimeraklar,yeniilgiler,yeniumutlaruyandırmakiçinherşeyfarklıolmalıydı. Başlangıçta ait olmadığı, ama sonunda başka herhangi bir sınıftan daha çokbenimsediğibirsınıfıntümönyargılarınıçöpeatmakiçingereksediğiyürekliliğionaverebilecekçılgıncabirdüşolmalıydı.Aşkı,hiçbirşeyinaracıolmayan,başlangıcıvesonukendi içindebirmutlulukolarakdüşünmeyiöğretmeliydiona.Hemen bir yanıt beklememe sağduyusunu gösterdi, çünkü mektubun hemen gerigönderilmemesi yetiyorduona.Gerigönderilmedimektup;onunardındanyolladıklarınınhiçbiride geri gönderilmedi; günler geçtikçe kaygısı arttı, çünkü günler geri gelmez bir biçimdegeçtikçe, yanıt alma umudu da artıyordu. Mektuplarının sıklığı, parmaklarının becerisiylekoşullanmayabaşladı:öncehaftadabir,sonraiki,ensonundadagündebirmektup.Postanedebayrak diktiği günlerden bu yana, postanın gelişmiş olma sına seviniyordu; çünkü aynı kişiyemektupgöndermek içinnehergünpostanedegörülmetehlikesinigözealmak,nedemektubu,gezip dolaştığı yerlerde sözünü edebilecek birisi aracılığıyla göndermek zorunda kalacaktı.Memurlardanbirinibiraylıkpulalmayagöndermek,sonradamektubueskikentedağıtılmışüçposta kutusundan birine kaydırıvermek çok kolaydı oysa. Çok geçmeden bu töreni günlükalışkanlıklarına kattı: Yazmak için uykusuzluklarından yararlanıyor, ertesi gün işe giderken,şoföreköşedekibirpostakutusununönündebirdakikadurmasınısöylüyor,mektubuatmakiçinkendisi iniyordu otomobilden. Yağmurlu bir günde yapmaya kalkıştığı gibi, bunu şoförünyapmasınahiçbir zaman izinvermedi;bazende,dahadoğalgörünsündiye,aynı zamandabirdeğil,birkaçmektupgöndermeönleminialıyordu.Şoförötekimektupların,FlorentinoAriza’nınkendikendinegönderdiğiboşkâğıtlarolduğunubilmiyordukuşkusuz;çünküAméricaVicuna'nınvelisi olarak, çocuğun ana babasına bilgi vermek için her ay sonunda gönderdiği, çocuğundavranışları,ruhsaldurumu,sağlığı,derslerindekigelişimikonusundakişiselgörüşlerinibelirtenmektuplarındışında,kimseyleözelyazışmasıolmamıştıFlorentinoAriza’nın.Birinci aydan başlayarakmektupları numaralamaya, FerminaDaza onların belli bir sürekliliğiolduğunun farkına varmaz korkusuyla, gazetelerdeki tefrika romanlarda olduğu gibi, hermektubun başında önceki mektupların bir özetini vermeye başladı. Daha sonra, mektuplargünlük hale gelince, siyah çerçeveli zarflar yerine beyaz, uzun zarflar kullanmaya başladı;sonunda bu, onlara ticari mektupların kişiliksizliğini kazandırdı. Başlangıçta, en azından,tasarlayabildiği biricikdeğişik yöntemlevakit yitirdiğininbir kanıtını eldeedinceyedek, sabrınıbüyükbirsınavdangeçirmeyehazırdı.Gerçektende,gençliğindekibekleyişlerinyolaçtığıçeşitçeşit acılar olmaksızın, düşünecek başka hiçbir şeyi, o sıralarda elverişli rüzgârlarla kendi

Page 174: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

başınayolalanbirırmakşirketindeyapacakbaşkahiçbirişiolmayan,üstelik,isteryarınolsun,isterdahasonra,nezamanolursaolsun,FerminaDaza'nınsonundatekbaşınabirdulkadınınkaygılarındankurtulmanın tekçaresininonakapılarınıaçmakolacağınıanladığıgünkendisininsağ ve erkeklik yetilerine tam anlamıyla sahip olacağına inanmış beton gibi bir yaşlı adamıninatçılığıylabekledi.Bu arada, her zamanki yaşamını sürdürüyordu. Olumlu bir yanıt alacağı umuduyla, satınaldığından beri kendini onun sahibi ve hanımı sayacak kişiye layık olsun diye evi ikinci kezyenilemeyebaşladı.Sözverdiğigibi,yaşınınyıkımınakarşın,yalnızcaumarsızgecelerdedeğil,gün ortasında, kapıları açıkken de onu sevdiğini göstermek için birkaç kez Prudencia Pitre'yigörmeyegitti.BanyonunışığınısönükbuluncayadekAndreaVarón'unevininönündengeçmeyisürdürdü; yatağınınçılgınlıklarıylakendindengeçmeyeçalıştı;ogünedekhiçboşaçıkmamışolan, insanın varlığı sürdükçe, bedenin varlığının da sürdüğü batıl inancına uyarak, sevişmealışkanlığınıyitirmemekiçinbileolsa.TeksorunAméricaVicuna'ylaolanilişkisiydi.Şoföre,hercumartesisabahsaatondagidiponuyatılı okuldan alması için verdiği buyruğu yinelemişti, ama hafta sonları onunla ne yapacağınıbilmiyordu. İlk kez onunla ilgilenmiyor, o da bu değişikliğe üzülüyordu. Öğleden sonralarısinemaya, çocuk bahçesindeki konserlere, yarara düzenlenen piyangolara götürsünler diyehizmetçilereemanetediyorduonu,yadailkkezgötürdüğündenberihepgitmekistediğibüronunarkasındaki gizli cennete götürmek zorunda kalmamak için, okul arkadaşlarıyla pazarprogramlarıdüzenliyorduonuniçin.Yenidüşününbulutlarıarasında,kadınlarınüçgündeyetişkinolabileceklerinin,onuilkkezPuertoSadrepostagemisindekarşıladığındanberiaradantamüçyıl geçtiğinin farkına varmıyordu. Ne denli yumuşatmak isterse istesin, değişiklik acımasızolmuştu kız için, nedenini de anlayamamıştı. Dondurmacıda ona evleneceğini söyleyerekgerçeği açıkladığı gün, yılgınlıkla sarsılmış, ama sonra bu ona öyle saçma bir olasılık gibigörünmüştü ki, tümüyle unutmuştu onu. Ama çok geçmeden, Florentino Ariza’nın, evleneceğidoğruymuşgibi,açıklanmasıgüçkaçamaklarla,kendisindenaltmışyaşbüyükdeğilde,altmışyaşküçükmüşgibidavrandığınıanladı.Birpazargünüöğledensonra,FlorentinoArizayatakodasındadaktiloylabirmektupyazmayaçalışırkenbulduonu;üstelikkolejdedaktiloöğrendiğiiçinoldukçaiyiyazıyordu.Otomatikolarakyarımsayfadançokyazmıştı,amayeryerruhsaldurumunuaçığavuranbirtümcekolaycaayırtediliyordu.FlorentinoArizaonunneyazdığınıokumakiçinomzununüstündeneğildi.Onunerkeksıcaklığından, düzensiz solumasından, tıpkı yastığı gibi kokan giysilerinin kokusundan tedirginoldu kız. Florentino Ariza’nın bebek oyunlarıyla üstündekileri birer birer çıkardığı kente yenigelmiş küçük kız değildi o artık; önce ayı kardeşin hatırı için şu ayakkabıları, sonra köpekkardeşin hatırı için şu gömleği, sonra tavşan kardeşin hatırı için şu çiçekli donu; şimdi de,babacığınınkutucuğunakondurduğubiröpücük.Hayır:Şimdigirişimielealmaktanhoşlanantamanlamıyla bir kadındı o. Sağ elinin tek parmağıyla yazmayı sürdürürken, sol eliyle de, elyordamıyla onun organını aradı, buldu; onun, elinin altında canlandığını, büyüdüğünü, istekleürperdiğini duyumsadı; Florentino Ariza’nın yaşlı adam soluması düzensizleşti, güçleşti. Kıztanıyordu onu: O andan başlayarak kendini denetleyemez olacak, aklı karışacak, onunmerhametine kalacak, sonuna dek gitmedikçe de dönüş yolunu bulamayacaktı. Elinden tutupzavallıbirkörüsokaktakarşıdankarşıyageçirirgibi,yatağadekgötürdüonu;sonrakötücülbirsevecenlikle parça parça doğradı; gönlünce tuzladı, biraz karabiber, biraz sirke, bir dişsarımsak,kıyılmışsoğan,birlimonsuyu,birdefneyaprağıattı;tabağakonduğundakıvamında

Page 175: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

oluncaya, fırıngerekli ısıdahazırdurumagelinceyedek.Evdekimseyoktu.Hizmetçilerdışarıçıkmışlardı; evi yenileme işinde çalışan duvarcılarlamarangozlar da pazarları çalışmıyorlardı;dünya ikisine kalmıştı. Ama FlorentinoAriza tam uçurumun kıyısında esriklikten sıyrıldı, onuneliniuzaklaştırdı,ayağakalktı,titreyenbirsesle:"Dikkat,"dedi,"prezervatifimizyok,"Kızuzunbirsüresırtüstüuzanmışkalıpdüşündü;vaktindenbirsaatönceokuladöndüğünde,ağlama isteğinin çok ötesine geçmiş, yaşamını altüst eden pusuya yatmış yaban tavşanınizlerinibulmak içinkokualmaduygusunukeskinleştirmiş, tırnaklarınıbilemişti.Oysa,FlorentinoArizabirkezdahaerkeklerindüştüğüyanılgıyadüştü:Onun,girişimlerininyararsızlığına inanıpkendisiniunutmayakararverdiğinidüşündü.FlorentinoArizakendihavasındaydı.Altıaysonra,FerminaDaza'danenküçükbir işaretbilealmadan,bambaşkabiruykusuzluğunçölündeyitmiş,günağarıncayadekyatağıniçindedönüpdururkenbuldukendini.FerminaDaza'nın, ilkmektubunuzararsızgörünüşündenötürüaçtığını,belki debir zamanlarkimektuplardan tanıdığı adının başharflerini görünceyedekokuduğunu,sonunda yırtmak zahmetine bile katlanmaksızın onu çöp sepetine attığını düşünüyordu. Dahasonrakimektupların zarflarını görmek yetmiş olmalıydı onları açmadan aynı şeyi yapmasına.Florentino Ariza yazıya döktüğü düşüncelerinin sonuna ulaşıncaya dek sürecekti bu. Dünyadahiçbir kadının, yazıldıklarımürekkebin rengini bilebilmeden, altı ayboyuncakendisine yazılanmektupları açma merakına direnecek güçte olabileceğine inanmıyordu. Ama eğer böyle birkadınvarsa,ancakFerminaDazaolabilirdibu.FlorentinoAriza,yaşlılıkdönemininakıpgidenbirseldeğil,belleğinsuyunukurutandipsizbirsarnıçolduğunuduyumsuyordu.Hayalgücütükeniyordu.LaMangavillasınınçevresindebirkaçgün dolanıp durduktan sonra, bu çocuksu yöntemin o yas örtüğü kapıları açmayıbaşaramayacağınıanladı.Birsabah,rehberdebirtelefonnumarasıararken,onunkinerastladı.Numarayı çevirdi. Uzun uzun çaldı telefon; sonunda onun ciddi, kısık sesini tanıdı: "Buyurun!"Konuşmadankapattı,amaoulaşılmazsesinsonsuzuzaklığıgönülgücünüyenidenyükseltti.O günlerde, Leona Cassiani doğum gününü kutlamak için birkaç eş dost çağırdı evine.Florentino Ariza dalgındı, tavuğun salçasını üstüne döktü. Leona Cassiani peçetenin ucunubardaktaki suda ıslatıp onun yakasını sildi, sonra daha büyük bir kazayı önlemek için önüneönlük taktı. Florentino Ariza yaşlı bir bebek gibi otura kaldı. Yemek sırasında onun sık sıkgözlüğünü çıkarıp peçeteyle kuruladığını fark etti; gözleri sulanıyordu çünkü. Sıra kahveyegelince fincan elinde uyuyakaldı; Leona Cassiani onu uyandırmadan fincanı elinden almayaçalıştı,amaFlorentinoArizautançlatepkigösterdi:"Sadecegözlerimidinlendiriyordum."LeonaCassianioakşamyatarken,yaşlılığınınnedenlibelliolduğunaşaştı.Doktor Juvenal Urbino'nun birinci ölüm yıldönümünde, ailesi katedralde onu anmak içindüzenlenen ayine davetiyeler gönderdi. O sıralarda, Florentino Ariza, karşılığında hiçbir yanıtalmaksızın, ona yüz otuz ikinci mektubunu göndermişti; bu onu, çağrılmamış olsa da, ayinekatılmakiçingözüpekbirkararvermeyeitti.Dokunaklıolmaktançokşatafatlıbirtoplumsalolayolduayin.Yaşamboyubellikişilereayrılmışolanilksıralardakioturacakyerlerinarkalıklarındasahiplerinin adlarını taşıyan bakır plakalar vardı. Florentino Ariza, Fermina Daza'nın kendisinifarketmedengeçemeyeceğibiryereoturabilmekiçinayineilkgidençağrılılararasındaydı.Eniyiyerlerin,ortanefte,ayrılmışsıralarınhemenarkasındakisıralarolacağınıdüşünmüştü,amaöyle kalabalıktı ki, hiç boş yer bulamadı ve yoksul akrabaların oturdukları nefte oturmak

Page 176: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

zorundakaldı.Oradan,FerminaDaza'nın, tepeden tırnağa,papaz tuniğiniandıran,boynundanayaklarının ucuna dek düğmeli, hiç süssüz, siyah kadife bir giysiye bürünmüş, başında, ötekidulların, giderek dul olmayı sabırsızlıkla bekleyen birçok hanımefendilerin başlarına taktıklarıtüllüşapkayerineKastilyadantelindenbireşarptülle,oğlununkolundaiçerigirdiğinigördü.Açıkyüzünde kaymak-taşı parıltısı vardı; çekik gözleri orta nefin kocaman avizeleri altındacapcanlıydı; öyle dik, öyle vakur, öyle kendinden emin yürüyordu ki, oğlundan yaşlıgörünmüyordu. Florentino Ariza, ayakta, baş dönmesi geçinceye dek parmaklarının ucuylasıranınarkalığınadayandı;aralarındaancakbeş-altıadımlıkbiruzaklıkolduğunu,amaikiayrıdünyadayaşadıklarınıduyumsadıçünkü.FerminaDaza, büyük sunağın karşısındaki aile sırasından izledi töreni; hemen hemen bütüntören boyunca ayakta, tıpkı bir opera izlerkenki heybetiyle. Ama sonunda, dinsel törenlerinkurallarınıbozdu:Usulgereği,yenilenenbaşsağlığıdileklerinikabuletmekiçinyerindekalmayıpçağrılıların her birine ayrı ayrı teşekkür etmek için kalabalığın arasında kendine yol açtı:kişiliğineçokiyiuyanyenilikçibirdavranış.Tekertekerhepsiniselamlayarakyoksulakrabalarınoturduklarısıralaradekulaştı;sonunda,selamlamayıunuttuğubirtanıdığıkalmadığındaneminolmak içinçevresinebakındı.FlorentinoAriza,oandadoğaüstübiresintininayaklarınıyerdenkestiğini hissetti: Onu görmüştü. Gerçekten de, Fermina Daza, topluluk içindeki her zamankirahatlığıyla,yanındakilerdenayrıldı,onaeliniuzatıpçokyumuşakbirsesle:"Geldiğiniziçinteşekkürederim,"dedi.Çünkü,mektuplarıyalnızcaalmaklakalmamış,büyükbirilgiyleokumuş,yaşamısürdürebilmekiçinciddidüşünselnedenlerbulmuştu içlerinde. İlkmektubualdığında,masadakızıylakahvaltıediyordu. Mektubu, daktiloyla yazılmış olmasından meraka kapılarak açmış, imzasının başharflerinitanıyınca,birkırmızılıkyayılmıştıyüzüne.Amabunuhemenyendi,mektubuönlüğününcebinesakladı; "Hükümettenbirbaşsağlığımektubu,"dedi.Kızışaştı: "Bütün telgraflargeldi."FerminaDazahiçbozuntuyavermedi: "Bubaşka."Mektubudahasonra, kızınınsorunlarındanuzak, yakmaktıniyeti;amaonabirgözatmadürtüsünekarşı koyamadı.Gönderirgöndermezyüreğiniezmeyebaşlayanhakaretdolumektubunakarşılıkbekliyordu,amayücegirişindenveilk paragrafın havasından, dünyada bir şeyin değişmiş olduğunu anladı. Öylesine merakakapılmıştıki,yakmadanöncesakinsakinokumakiçinodasınakapandı;üçkezsoluksuzokuduonu.Yaşam, aşk, ölüm üstüne düşüncelerdi bunlar: birçok kez gece kuşları gibi başının üstündeuçan,amatamyakalamakistediğizamankanatçırpışıyladağılandüşünceler.Oradaydılar;açıkseçik, yalın, kendisinin dile getirmekten hoşlanacağı gibi. Tıpkı uyumadan önce günün bazıolaylarını yorumladıkları gibi, bu düşünceleri birlikte yorumlayabilmeleri için kocasının sağolmamasından ötürü bir kez daha acı duydu. Tanımadığı, ne gençliğinde ona yolladığı ateşlimektuplara,nedeyaşamıboyuncasürdürdüğükaranlıktutumunahiçuymayan,uzakgörüşlübirFlorentino Ariza beliriyordu gözlerinin önünde. Escolastica Hala'ya, Kutsal Ruh tarafındanesinlenmiş gibi görünenadamın sözcükleriydi bunlar daha çok; budüşünce ilk kez olduğugibişaşırttı onu. Ne olursa olsun, ruhunu en çok yatıştıran şey, bu yaşlı bilge mektubunun, yasgecesininküstahlığınıyinelemegirişimideğil, tamtersine,geçmişisilmeninçoksoylubirbiçimiolmasıydı.Dahasonrakimektuplar yatıştırdı onusonunda.Genede, gittikçeartanbir ilgiyleokuduktansonra yaktı onları; yaktığı her mektupla, içinde dağıtmayı başaramadığı bir suçluluk tortusu

Page 177: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kalsa da. Böylece, mektupları numaralanmış olarak almaya başlayınca, onları yok etmemeisteğine ahlaksal bir gerekçe buldu. Ne olursa olsun, başlangıçta niyeti onları kendisi içinsaklamakdeğil,insancılaçıdanonaöylesineyararlıgörünenbirşeyinyitmemesiiçinFlorentinoAriza'yagerivermeküzerebir fırsatbeklemekti. İşinkötüsü,zamangeçiyor,amamektuplarınardı arası kesilmiyordu; yıl boyunca her üç ya da dört günde bir mektup geliyordu; FerminaDaza,kabalıkediyormuşgibigörünmeksizinyadagururununyazmasınıengellediğibirmektuplaherşeyiaçıklamakzorundakalmaksızınonlarınasılgerigöndereceğinibilmiyordu.Dulluğubenimsemesineo ilkbiryılyetmişti.Kocasınınarınmışanısı,günlükdavranışlarında,en içtendüşüncelerinde,enbasit isteklerindebirengelolmaktançıkmış,onuönlemeksizin yolgösteren, tetikte bekleyen bir varlığa dönüşmüştü. Ara sıra, ona gerçekten gereksinimduyduğundakarşısınaçıkıyordu;birhayalgibideğil,etekemiğebürünmüşolarak.Oradaoluşuyüreklendiriyorduonu;hâlâcanlı,amaerkekkaprisleriolmaksızın,ataerkil istekleriolmaksızın,kocasını, tıpkı onun kendisini sevdiği gibi, sıralı sırasız törensel öpüşler, sevgi sözcükleriylesevmeninbunaltıcıgereksinimiolmaksızın.Çünkü,hayattaolduğundandahaiyianlıyorduonuozaman; kaygılı aşkını, toplumsal yaşamının desteğiymiş gibi görünen ama gerçekte hiçbirzaman sahip olmadığı güvenceyi karısında bulma telaşını anlıyordu. Bir gün, umarsızlığındoruğunda, "Ne kadarmutsuzolduğumun farkındabile değilsin," diyebağırmıştı ona.Kocası,hiçistifinibozmadan,kendineözgübirdevinimlegözlüğünüçıkarmış,onuçocuksugözlerininyarısaydam denizinde boğmuş, sonra da tek bir tümceyle o dayanılmaz bilgeliğinin tüm ağırlığınıaktarmıştıona:"İyibirevlilikteenönemlişeyinmutlulukdeğil,dengeolduğunuhiçunutma." İlkdullukyalnızlıklarındanbaşlayarak,butümceninardında,ozamanonayorduğugibi,bayağıbirtehdidin değil, ikisine de onca mutluluk saatleri sağlamış olan bir elmasın gizli olduğunuanlamıştı.Dünyanınçeşitliyerlerindeçıktıklarıbirçokyolculuklarda,FerminaDaza,yeniliğiyleonuçekenherşeyisatınalıyordu.Oanda,kocasınınussallaştırmaktanhoşlandığı içindengelendürtüylealıyordu onları. Kendi ortamlarında, Roma'nın, Paris'in, Londra'nın, ya da gökdelenlerinyükselmeye başladığı, çarlistonların yeri yerinden oynattığıNewYork'un vitrinlerinde güzel veyararlı şeylerdi bunlar; ama gölgede kırk derece sıcakta, kavrulmuş etlerle çiçek yağmurualtında, Strauss valslerinin sınamasına dayanamıyorlardı. Böylece, yarım düzine, parlakmadenler, kilitleriyle köşeleri fantezi tabutlar gibi bakırdan yapılmış koca koca gardıropbavullarla, dünyanın en son harikalarının sahibi ve hanımefendisi olarak dönüyordu buyolculuklardan; ama bunların değeri altında değil, birisinin onları ancak bir kezcik gördüğü ouçupgidenbiranlaölçülüyordu.Bununiçinsatınalınmışlardıçünkü;başkalarıbirkezcikgörsündiye.Başkalarınıngözündeki imgesininboşluğunuyaşlanmayabaşlamadançokönceanlamıştıFermina Daza; sık sık evde şöyle dediği işitiliyordu: "Bu ıvır zıvırdan kurtulmalı; insanayaşayacak yer bırakmıyorlar." Doktor Urbino, onun hiçbir sonuç vermeyen çabalarınagülüyordu;boşaltılanyerlerinyalnızcayenidendoldurulmayayarayacağınıbiliyorduçünkü.Amaodireniyordu;çünkü tekbirşeyedahayeryoktu,hiçbiryerde işeyararhiçbirşeyyoktu;kapıkollarına asılı gömlekler ya da mutfak dolaplarına tıkılmış, Avrupa kışlarında giyilen paltolargibi. Böylece, keyfi yerinde kalktığı sabahlar, dolapları indiriyor, sandıkları boşaltıyor, tavanaralarını yerle bir ediyor, çok görülmüş eşya yığınlarına,moda oldukları sürece giyme fırsatıbulmadığı için hiç giymediği şapkalara, imparatoriçelerin taç giyme törenlerinde giydikleri,Avrupalıartistlerinkopyaettikleri,buradaise,zencikadınlarınevdegiymekiçinpazardansatınaldıklarına benzediği için iyi aile kızlarının küçümsedikleri ayakkabılara karşı savaş açıyordu.

Page 178: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Bütünsabah,içterasayağakalkıyor,naftalintopçuklarınıngenziyakankokusundanötürüevdegüç soluk alınıyordu. Ama birkaç saat içinde dinginlik yeniden sağlanıyordu; çünkü sonundaFerminaDaza,yakılmayamahkûm,yerlerdesürünenonca ipeğe,kullanılmamışoncabrokara,saçılıpsavrulmuşoncadantelşeride,oncamavitilkikuyruğunaacıyordu."Oncainsanyiyecekekmekbulamazken,bunlarıyakmakgünah."Böyleceyakmatörenierteleniyor,durmadanerteleniyor,eşyalaryerdeğiştirmektenbaşkabirşey yapmıyorlar, ayrıcalıklı yerlerinden tasfiye edilmişmal depolarına dönüştürülmüş ahırlarayollanıyorlardı;DoktorUrbino'nundediği gibi, kurtarılmışbölgelerse, bir ancık yaşayan, sonradolaplardaölmeyegideneşyalarlayenidenağzınadekdolmayabaşlıyorlardı:birdahakiyakmatöreninedeğin."Hiçbir işe yaramayan, ama insanın atmaya da kıyamadığı şeyler için bir çare bulunmalı,"diyordu Fermina Daza. Doğruydu: Nesnelerin yaşanabilir alanlara, insanları yerlerinden ediponlarıköşeleresıkıştırarakyayılmaktakiaçgözlülükleriürkütüyorduonu;sonundaFerminaDazagöz önünden kaldırıyordu onları. Çünkü sanıldığı kadar düzenli değildi, ama kendine özgü,umarsız bir düzenli görünme yöntemi vardı: Düzensizliği gizliyordu. Juvenal Urbino'nunÖldüğügün,ölüyükoymak içinyeraçmakamacıyla,çalışmaodasınınyarısınıboşaltıpnevarneyokyatakodalarınayığmakzorundakalmışlardı.Evdenölümüngeçişisorunaçözümgetirdi.BirkezkocasınıneşyalarınıyakıncaFerminaDazaelinin titremediğini farketti veaynıdürtüylebelli aralıklarlaateş yakıp,eski yeni nevarsa,nevarlıklıların imrenmesini, ne de açlıktan ölen yoksulların öcünü düşünmeden içine atmayısürdürdü.Sonundada,yıkımınhiçbirizikalmasındiyehintkirazıağacınıkökündenkestirdi,sağkalanpapağanıda,yeniKentMüzesi'nearmağanetti.Ancakozaman,hepdüşlemişolduğubirevdegönlüncesolukaldı:geniş,kolay,kendisininolanbirev.KızıOfelia,üçayonunlakaldı,sonraNewYork'adöndü,Oğluherpazar,haftaiçindedefırsatbuldukça çoluk çocuğunu alıp öğle yemeğine geliyordu. Fermina Daza'nın yakın arkadaşları,yasbunalımıatlatıldıktansonra,onugörmeyegeliyorlar,yolukbahçedekâğıtoynuyorlar,yeniyemek tarifleri deniyorlar, onsuz da varlığını sürdüren doymak bilmez dünyanın gizli yaşamıhakkında bilgi veriyorlardı ona. İçlerinde ona en bağlı olanlardan biri, her zaman iyi birarkadaşlıksürdürdüğü,JuvenalUrbino'nunölümündenberionadahadayakınlıkgöstereneskibir soylu aileden gelme Lucrecia Real del Obispo'ydu. Damar sertliği olan, kötü yaşamındanpişmanlıkgetirmişLucreciadelReal,yalnızcaonaen iyiarkadaşlıketmeklekalmıyor,kentselve toplumsal tasarılar hakkında da danışıyordu ona; bu da, Fermina Daza'ya, kocasınınkoruyucugölgesindenötürüdeğil,saltkendisiolarakişeyaradığınıduyuruyordu.Amagenede,hiçbir zamanşimdikigibi kocasıylaböylesineözdeşleştirilmemişti; çünkü,herzamanyaptıklarıgibionukızlıkadıylaadlandırmayıbırakmışlardı;Urbino'nunduleşiolmayabaşlamıştı.Onaakılalmazgibigörünsede,kocasınınbirinciölümyıldönümüyaklaştıkça,FerminaDazagittikçe dahagölgeli, daha serin, daha sessiz bir ortamagirdiğini duyumsuyordu: umarsızlığınormanına. Florentino Ariza'nın yazıya döktüğü düşüncelerinin, ruh dinginliğine yenidenkavuşmasındanedenliyararlıolduğununhenüzpekbilincindedeğildi,birkaçyıldahadabilincinevarmadı. Kendi yaşamını anlamasını, yaşlılığın belirtilerini dinginlikle beklemesini sağlayan,yaşantılarınauyguladığıbudüşünceleroldu.Kocasınınanısınadüzenlenenayindekikarşılaşma,Florentino Ariza'ya, avutucu mektupları sayesinde, kendisinin de geçmişin üstüne süngerçekmeyehazırolduğunusezdirmesineolanakverentanrısalbirfırsatoldu.

Page 179: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

İki gün sonra değişik bir mektup aldı ondan: keten kâğıdına el yazısıyla yazılmış, zarfınarkasındagöndereninaçıkadıyazılıbirmektup.İlkmektuplardakiaynısüslüyazı,aynışiirsellikisteği, ama bu kez, katedralde kendisiyle konuşma lütfunda bulunduğu için duyduğu gönülborcunu dile getiren yalın bir paragraf. Fermina Daza mektubu okuduktan sonra birkaç günaltüstedicibirözlemledüşündüonu;öylesinebiriçtemizliğiyledüşündüki,ertesiperşembe,hiçyeriyokken,LucreciadelRealdelObispo'ya,ırmakgemilerininsahibiFlorentinoAriza'yıacabatanırmıdiyesordu.EvetdediLucrecia:"Kaşarlanmışbirşeytanolsagerek."Sonraonun,çokiyi bir parti olmasına karşın, hiç kadın tanımadığını, geceleri rıhtımda izini sürdüğü oğlanlarıgötürdüğügizlibirbürosuolduğunuyineledi.FerminaDazaanımsayabildiğinceeskidenberibusöylentiyi işitmiş, ama hiç inanmamıştı, önem de vermemişti. Ama bunun, bir zamanlar tuhafzevkleriolduğusöylenenLucreciadelRealdelObispotarafındanböylesineinançlayinelendiğiniişitince,herşeyiyerliyerineoturtmadürtüsünüyenemedi.FlorentinoAriza'yıçocukluğundanberitanıdığını anlattı ona. Annesinin Calle de las Ventanas'ta bir tuhafiyeci dükkânı olduğunu,bundanbaşkaeskigömleklerleçarşaflarsatınalıpyolyolkeserekiçsavaştagazlıbezolaraksattığınıanımsattı.Sonrada,kesinbirbiçimdebağladısözlerini: "Onurlubir insandır;bileğiningücüyle yapmıştır ne yapmışsa." Öylesine ateşliydi ki, Lucrecia söylediklerini geri aldı: "Onabakarsan,benim içindeaynışeyisöylüyorlar."FerminaDaza,yaşamındabirgölgedenbaşkabirşeyolmayanbiradamıniçinböylesinetutkuylasavunduğunukendikendinesormamerakınıgöstermedi. Onu düşünmeyi sürdürdü; en çok da postadan yeni bir mektup çıkmayınca.Suskunluk içinde iki hafta geçtikten sonra, hizmetçilerden biri, korkulu bir fısıltıyla öğleuykusundanuyandırdıonu."Hanımefendi,"dedi,"DonFlorentinogeldi."Oradaydı.FerminaDaza'nınilktepkisiyılgınlıkoldu.Olmaz, başka bir gün daha uygun bir saatte gelmesini, ziyaret kabul edecek durumdaolmadığını, konuşacak hiçbir şey olmadığını düşünebildi. Ama hemen kendini topladı, onusalona almalarını, onunla karşılaşmak için kendisine çekidüzen verinceye dek bir kahveyapılmasını buyurdu. Florentino Ariza, sokak kapısında, saat üç güneşinde kavrularak, amakendine güvenli, beklemiş, kibarca bir mazeretle bile olsa, kendisini kabul edilmemeyehazırlamış, bu kesinlik dinginleştirmişti onu. Ama Fermina Daza’nın kendisini kabul edeceğihaberi onu iliklerine dek ürpertti; loş, serin salona girerken, yaşamakta olduğu mucizeyidüşünecekvakitbulamadı;çünkühemensancılıbirgazpatlamasıyladoldubağırsakları.Solukalamaz olmuş, ilk mektubunun üstüne düşen kuş pisliğinin anısıyla sarılmış, osurdu; bu haketmediği talihsizlik dışında her türlü felaketi kabul etmeye hazır, ilk ürperti dalgası geçinceyedek,alacakaranlıktakımıltısızkaldı.Kendini iyi tanıyordu:Kalıtımsalpekliğinekarşın,sonyıllardakarnı,başkalarınınyanındaüç-dörtkezihanetetmiştiona;üç-dörtkezboyuneğmekzorundakalmıştı.Yalnızcabudurumlarda,bir de böyle önemli başka durumlarda şaka olsun diye yinelemekten hoşlandığı bir tümceningerçekliğine varırdı: "Tanrı'ya inanmam, amaTanrı'dan korkarım. "Bundan kuşkulanacak vakityoktu; anımsadığı rastgele bir dua okumaya çalıştı, ama hiç dua gelmedi aklına. Çocukken,başkabirçocuk taşlakuşvurmak içinsihirlisözcükleröğretmiştiona: "Kuşkuş,vuruldadüş."Yenibirsapanla ilkkezdağaçıktığındabunudenemiş,kuşvurulupdüşmüştü.Allakbullak,birşeyin başka bir şeyle bağıntısı olduğunu düşündü; dua edercesine tutkuyla formülü yineledi,ama sonuç aynı olmadı. Bağırsaklarını burgu gibi oyan bir burulma yerinden sıçrattı onu;karnındakigittikçedahayoğun,dahasancılıolangazbiriniltikoyverdi;buzgibibirterkapladı

Page 180: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

onu. Kahvesini getiren hizmetçi onu ölü gibi görünce korktu. Florentino Ariza içini çekti:"Sıcaktan." Hizmetçi iyi gelir diye pencereyi açtı, ama öğleden sonra güneşi doğruca yüzüneçarptığından, kapatmakzorundakaldı.Tamartıkbir dakikadahadayanamayacağınıanladığısırada,FerminaDazaalacakaranlıktaneredeysegörünmezbirbiçimdebelirdi;onuodurumdagörüncekorktu."Ceketiniziçıkarabilirsiniz,"dedi.Öldürücüburkulmadançok,karnınıngurultusunuişitmesiacıverecektiona.Ama,onuolumsuzyanıtlamak, sadece kendisini ne zaman ziyaret edebileceğini sormak için uğradığınısöyleyebilecek kadar bir ancık daha yaşamayı başardı. Fermina Daza, ayakta, şaşırmış,"Geldinizya,"dedi.Sonraonudahaserinolanterasadavetetti.OnadahaçokacılıbiriççekişgibigelenbirseslereddettiFlorentinoAriza."Lütfenyarınolsun,"dedi.FerminaDaza,ertesigününperşembe,LucreciadelRealdelObispo'nunşaşmazziyaretgünüolduğunuanımsadı,kesinbiröneridebulundu:"Öbürgünsaatbeşte."FlorentinoArizateşekküretti, şapkasıyla çarçabuk bir veda hareketi yaptı, kahvesinden bir yudum bile içmeden çıkıpgitti. Fermina Daza, otomobilin patpatları sokağın ucunda sönüp gidinceye dek ne olduğunuanlamadansalonunortasındaşaşkınkalakaldı.FlorentinoAriza,arkakoltuktadahaazacılıbirkonum bulmaya çalıştı, gözlerini yumdu, kaslarını gevşetti, kendini bedeninin isteğine bıraktı.Yeniden doğmak gibi bir şeydi bu. Hizmetinde bunca yıl çalıştıktan sonra artık hiçbir şeyeşaşmaz olan sürücüsü, aldırmamış görünüyordu. Ama sokak kapısının önünde otomobilinkapısınıaçarkenşöyledediona:"Dikkatedin,DonFloro,kolerayabenziyorbu."Amaherzamankişeydi.FlorentinoArizacumagünüsaattambeştehizmetçikadını izleyereksalonun loşluğundangeçip terastaFerminaDaza'yı, iki kişi içinhazırlanmışküçükbirmasanınbaşındabuluncaTanrı 'yaşükretti.Çaymı, kakaomu,kahvemi içerdiyesorduonaFerminaDaza. Florentino Ariza, kaynar, kahvesi bol bir kahve rica etti. Fermina Daza hizmetçiyebuyurdu: "Benimki her zamanki gibi." "Her zamanki gibi", öğle uykusundan sonra iç gücünüyükselten,çeşitçeşitDoğuçaylarıylayapılmışkoyubirçaydı.FerminaDazabirtenceredolusuçayı, Florentino Ariza da bir termos dolusu kahvesini bitirdiğinde, birçok konuya değinmişler,sonra yarıda bırakmışlardı; bu konular onları gerçekten ilgilendirdiği için değil, ne FlorentinoAriza'nın, ne de Fermina Daza'nın yüz yüze gelme yürekliliği bulamadıkları öteki konulardankaçınmakiçin. İkisideürküyorlardı;hiçkimseninolmayanbirevin,hâlâcenazeçiçeklerikokandamalı taş döşeli terasında, gençliklerinden böyle uzak ne yaptıkların anlamaksızın. İlk kezbirbirlerinebuncayakın,karşıkarşıyagelmişlerdi;yarımyüzyılsonrabirbirlerinidinginlik içindegörebilmek için yeterince zaman vardı önlerinde; ikisi de birbirlerini oldukları gibi görmüşlerdi:artık onlara değil, torunları olabilecek, gözden silinmiş iki gence ait olan kısa sürmüş birgeçmişinanısındanbaşkahiçbirortakşeyleriolmayan,ölümünpusudabeklediğiikiyaşlıinsan.Fermina Daza, sonunda, onun düşünün gerçek dışılığını anlayacağını, bunu saygısızlığınıbağışlatacağınıdüşündü.Tedirgin edici suskunluklardan ya da istenmeyen konulardan kaçınmak için, Fermina Daza,gemilerine ilişkinapaçıksorularsorduona.Şirketinpatronuolmasınakarşın,onunyıllarönce,şirketlehiçbir ilişiği yokkenyalnızcabir kezyolculuketmişolması inanılır gibi değildi.FerminaDazabununnedenini bilmiyordu;FlorentinoAriza ise,ölürdüdesöylemezdi.FerminaDazada

Page 181: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bilmiyordu ırmağı. Kocası da, kendisi gibi, Andlar'ın havasından hoşlanmıyor, bu duygusunuçeşitli nedenlerle gizliyordu: yüksekliğin kalp için yarattığı tehlikeler, zatürree riski, halkınikiyüzlülüğü,merkeziyetçiliğinhaksızlıkları.Buyüzden,dünyanınyarısınıtanıyorlardı,amakendiülkelerinitanımıyorlardı.Şimdilerde,ikikişilikmürettebatı,altıyolcusuvepostatorbalarıyla,LaMagdalena Havzası'nda köy köy dolaşan alüminyumdan yapılmış bir çekirgeyi andıran birJunkersdenizuçağıvardı.FlorentinoAriza,"Uçanbir tabutgibi,"dedi.FerminaDaza ilkbalonyolculuğuna katılmış, hiç de korkmamıştı, ama şimdi böyle bir serüvene atılma yürekliliğinigöstereninkendisiolduğunagüçinanıyordu."Herşeydeğişiyor,"dedi.Değişenin,yolculukbiçimideğil,kendisiolduğunuanlatmakisteyerek.Arasırauçaklarıngürültüsüşaşırtıyorduonu.Kurtarıcınınyüzüncüölümyıldönümündeonlarınakrobasi yaparak çok alçaktan uçtuklarını görmüştü. İçlerinden biri, kapkara, kocaman birakbaba gibi, LaManga'daki evlerin damlarına teğet geçmiş, yakındaki bir ağacın üstünde birkanat parçası bırakarak, elektrik tellerine takılı kalmıştı. Ama o zaman bile Fermina Dazauçakların varlığını sindirmiş değildi henüz. Son yıllarda, gümrükmotorları balıkçı kayıklarıyla,sayıları gittikçe artan gezinti sandallarını uyarıp uzaklaştırdıktan sonra deniz uçaklarının suyakondukları Manzanillo Koyu'na da merak edip gitmemişti. Gönüllü olarak uçağına binip gelenCharles Lindbergh bir demet gülle karşılamak için bu yaşında onu seçmişlerdi de, öylesineiriyarı,öylesinesarışın,güzelbiradamın,binmesineyardımetmekiçinikimakinistinkuyruğunabastırdıkları buruşuk tenekeyi andıran bir aletle nasıl havalanabildiğini anlayamamıştı. Ondançok da büyük olmayan uçakların sekiz kişi taşıyabileceklerini aklı almıyordu. Buna karşılık,ırmak gemilerinin denizdekiler gibi sallanmadıkları için çok keyifli olduklarını işitmişti, amaonlarındadahabüyüktehlikelerivardı:kumyığınakları,haydutlarınsaldırılarıgibi.Florentino Ariza bütün bunların bir zamanların söylenceleri olduğunu açıkladı ona: Şimdikigemilerin bir balo salonu, otel odaları gibi geniş ve lüks, özel banyolu, elektrikli vantilatörlükamaralarıvardı;soniçsavaştanberideartıksilahlısaldırılarolmuyordu.Kişiselbirzaferindensöz edercesine, bu gelişmelerin her şeyden çok, kendisinin öncülüğünü yaptığı rekabeticanlandıran seyrüsefer özgürlüğü sayesinde gerçekleştiğini açıkladı ona: Eskiden olduğu gibitek bir şirket yerine, çok etkin ve gelişmiş üç şirket vardı şimdi. Bununla birlikte, havacılığıngelişimi herkes için gerçek bir tehlikeydi. Fermina Daza onu avutmaya çalıştı: Gemiler herzamanvarolacaklardı,çünküdoğayakarşıymışgibigörünenbiraygıtabinmeyeisteklidelilerinsayısıçokdeğildi.Ensonunda,FlorentinoAriza,taşımacılıktaolsun,dağıtımdaolsunpostadakiilerlemelerdensözettiona,mektuplarındansözettirmeyeçalışarak.Amabaşaramadı.Az sonra, kendiliğinden fırsat çıktı. Bir hizmetçi kadın, yeni bir buluş olan, telgraf dağıtımyönteminden yararlanan özel bir kent postası aracılığıyla o anda gelen bir mektubu FerminaDaza'ya vermek için sözlerini kestiğinde, bu konudan epeyce uzaklaşmışlardı. FerminaDaza,her zaman başına geldiği gibi, okuma gözlüğünü bulamadı. Florentino Ariza serinkanlılığınıkorudu."Gerekmez,"dedi,"omektupbenim."Doğruydu. Boşa giden ilk ziyaretinin utancını yenmeyi başaramadığı için, korkunç bir ruhçöküntüsü içinde yazmıştı onu bir gün önce. Mektupta, önceden izin almaksızın onu ziyaretekalkışma saygısızlığından ötürü bağışlanmasını diliyor, onu yeniden ziyaret etmektenvazgeçiyordu.Mektubuhiçdüşünmedenpostayaatmış,üstündedüşündüğündede,gerialmakiçinçokgeçkalmıştı.Amabuncaaçıklamagereksizgöründüona;FerminaDaza'danmektubu

Page 182: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

okumamalütfundabulunmasınıdiledi."Elbette,"dediFerminaDaza. "Önündesonundamektuplaronlarıkimyazarsaonundur.Öyledeğilmi?"FlorentinoArizakararlıbiradımattı."Öyle,"dedi."Buyüzden,birkopmaolunca,ilkgeriverilenmektuplardır."Fermina Daza onun niyetini anlamazlıktan geldi: "Yazık ki okuyamıyorum, çünkü ötekilerdençok yararlandım," diyerekmektubu geri verdi ona. Florentino Ariza derin bir soluk aldı, onunumduğundan çok daha fazlasını böylesine içinden geldiği gibi söylemesine şaşarak. "Bunuöğrenmeninbeninedenlimutluettiğinitasavvuredemezsiniz,"dedi.AmaFerminaDazakonuyudeğiştirdi;FlorentinoArizaöğlesonuboyuncabirdahaaynıkonuyadönmeyibaşaramadı.Saataltıyıgeçince,hizmetçilerevinışıklarınıyakmayabaşladıklarında,gitmek için izin istedi.Kendini daha güvenli hissediyordu, ama çok da umutlu değildi; çünkü Fermina Daza'nınyirmisindeki değişken kişiliğini, önceden kestirilemeyen tepkilerini unutmamıştı; onun değişmişolabileceğinidüşünmekiçindenedenyoktu.Buyüzden,içtenliklibiralçakgönüllülüklebaşkabirgüngenegelipgelemeyeceğinisormayürekliliğinigösterdi;yanıtbirkezdahaşaşırttıonu."Nezamanistersenizgelin,"dediFerminaDaza."Hemenhemenherzamanyalnızım."Dörtgünsonra,pazartesigünü,öncedenhabervermedengeldi:FerminaDaza,çayservisinibeklemeden, mektuplarından ne denli yararlandığından söz etti ona. Florentino Ariza, onlarındar anlamda mektup değil, yazmak istediği bir kitabın dağınık sayfaları olduklarını söyledi.FerminaDazadaöyledüşünmüştü;öyleki, incinmeyeceğinibilse,daha iyideğerlendirebilmesiiçin onları geri vermeyi düşünüyordu. Yaşamakta olduğu güç günlerde mektupların ona iyiliğidokunduğundansözetmeyi sürdürdü;bunuöylesinegönülborcuyla,belkideöylesevecenlikleyapıyordu ki, Florentino Ariza sağlam bir adım atmaktan da öte bir şey yapma yürekliliğinibuldu:ölümcülbiratılım."Eskidenbirbirimizesenderdik,"dedi.Yasak bir sözcüktü bu: eskiden. Fermina Daza geçmişin düşsel meleğinin çevrelerindeuçtuğunuhissetti;ondankaçınmayaçalıştı.AmaFlorentinoArizabirazdaha ilerigitti: "Demekistediğim, eski mektuplarımızda." Fermina Daza sıkıldı, belli etmemek için ciddi bir çabaharcamak zorunda kaldı. Ama Florentino Ariza bunun farkına vardı; kırdığı pot, onun hâlâgençliğindeki gibi hırçın olduğunu, ama bunu yumuşak bir biçimde ortaya koymayı öğrendiğinigöstermişolsada,dahainceliklidavranmakzorundaolduğunuanladı."Demekistiyorumki,"dedi,"bumektuplarçokdahabaşka.""Dünyadaherşeydeğişti,"dediFerminaDaza."Bendeğişmedim,"dediFlorentinoAriza,"yasiz?"Fermina Daza’nın elindeki ikinci çay fincanı yarı yolda kaldı; acımasızlığa göğüs germişbakışlarıylaazarladıonu."Nefarkeder,"dedi."Yetmişikiyaşımıbitirdim."FlorentinoAriza'yı tamyüreğindenvurdubusözler.Birokçabukluğuve içgüdüsüylebir yanıtbulmak istedi, ama yaşının ağırlığına yenik düştü: Böylesine kısa bir konuşmadan ötürü hiçböyle bitkin hissetmemişti kendini; yüreği sıkıştı, her atışı atardamarlarında madensi bir

Page 183: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

yankıyla yankılanıyordu. Kendini yaşlı, üzgün, işe yaramaz, öylesine ağlama isteğiyle doluhissetti ki, daha fazla konuşamadı. Önsezilerle bölük bölük olmuş bir sessizlik içinde ikinciçaylarını bitirdiler. Fermina Daza yeniden konuşmaya başladığında, hizmetçilerden birindenkendisine mektup dosyasını getirmesini istedi. Florentino Ariza, onları alıkoymasını, çünkükarbon kâğıdıyla kopyalarını çıkardığını söyleyecek oldu, ama bu önlemin pek de soylu birdavranış gibi görünmeyeceğini düşündü. Artık konuşacak bir şey kalmamıştı. İzin istemedenönce, salı günü aynı saatte gelmeyi önerdi. FerminaDaza bu denli hoşgörülü olması gerekipgerekmediğinisordukendikendine."Bukadarziyaretinneanlamıolduğunuanlayamıyorum,"dedi."Biranlamıolupolmadığınıdüşünmemiştim,"dediFlorentinoAriza.Böylece,ertesisalısaatbeştegenegeldi;sonra,öncedenhabervermeâdetineuymaksızın,hersalı:Çünküaradan ikiaygeçtiktensonrahaftalıkziyaretler ikisinindegünlükyaşamlarınınbirparçasıolmuştu.FlorentinoArizagelirkençayiçin,İngilizkurabiyeleri,kestaneşekerlemeleri,yeşil zeytin, transatlantiklerde bulduğu küçük lezzetli şeyler getiriyordu. Bir salı, YazıcılarKapısı'nda bir kartpostala çıkartmacısından on beş centavo'ya satın aldığı Hildebranda'ylabirlikteyarımyüzyılıaşkınbirsüreönce,Belçikalıfotoğrafçınınçektiğifotoğrafınbirkopyasınıgetirdi ona.FerminaDazabir resminorayadeknasıl gittiğini anlayamadı;FlorentinoAriza'nınkendisi de anlayamamıştı bunu; olsa olsa aşkın birmucizesi olabilirdi. Bir sabah, bahçesindegülleri keserken, ertesi gidişinde ona bir gül götürme isteğine karşı koyamadı. Kısa bir süreöncedulkalmışbirkadınsözkonusuolduğunda,çiçeklerindilindeçözülmesigüçbirsorundubu.Ateşli bir aşkın simgesi olan bir kırmızı gül, yası bakımından incitici olabilirdi. Bir başka dildeuğur getiren çiçekler olan sarı güller ise, günlük dilde kıskançlık anlamına geliyordu. Bir kez,Türkiye'deyetişensiyahgüllerdensözetmişlerdi ona;belki deenanlamlısı onlarolurdu,amabahçesindeyetiştirmek içinbulamamıştıonlardan.Uzunuzundüşündüktensonrabirbeyazgülgötürmeriskinigözealdı;yavanvedilsizolduklarıiçinötekilerdendahaazseverdionları:Hiçbirşeysöylemezdibeyazgüller.Sonanda,FerminaDaza,biranlamvermealınganlığıgösterirsediyedikenlerinikopardı.Gizli amaçları olmayan bir armağan gibi iyi karşılandı beyaz gül; böylece, salı törenlerizenginleşti.Öyleki,FlorentinoAriza,elindebirbeyazgüllegeldiğinde,çaymasasınınortasındaiçi su dolu vazo hazır duruyordu. Bir salı, gülü vazoya koyarken, gelişigüzel söylenmiş gibianlaşılacakbirbiçimde:"Bizimzamanımızda,gülyerinekamelyagetirirlerdi,"dedi."Doğru,"dediFerminaDaza."Amaonunanlamıbaşkaydı;sizdebilirsiniz."Hep böyle oluyordu: FlorentinoAriza ilerlemeye çalışıyordu, FerminaDaza ise onun adımınıönlüyordu. Ama bu kez, ânında verilen yanıta karşın, Florentino Ariza on ikiden vurduğununfarkına vardı; çünkü Fermina Daza, kızardığını fark etmesin diye yüzünü öteye çevirmekzorunda kaldı. Sıcak, genç, capcanlı, pervasızlığı Fermina Daza’nın kendi kendine duyduğuöfkeyi geri getiren bir kızarma. Florentino Ariza konuşmayı büyük bir özenle daha az çetinkonularakaydırdı,amanezaketiöylesineaçıktıki,FerminaDazaduygularınıelevermişhissettikendini;budaöfkesiniartırdı.Kötübirsalıoldu.FerminaDazaneredeysebirdahagelmemesiniisteyecektiondan,amaonlarınyaşında,onlarındurumunda,âşıklargibikavgaetmekonaöylegülünç göründü ki, bir gülme aldı onu. Ertesi salı, Florentino Ariza gülü vazoya koyarken,Fermina Daza içini yokladı; geçen haftadan en küçük bir güceniklik kırıntısı bile kalmadığını

Page 184: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

sevinçlegördü.Ziyaretler,çokgeçmeden,garipbirailekapsamıkazandı;çünküDoktorUrbinoDaza'ylakarısıara sıra rasgeleymiş gibi geliyorlar, iskambil oynamak için kalıyorlardı. Florentino Ariza kâğıtoynamayıbilmiyordu,amaFerminaDazabirziyaretsırasındaöğrettiona;ertesisalıiçinUrbinoDaza çiftini yazılı olarak kozlarını paylaşmaya çağırdılar. Bunlar hepsi için de öyle hoşbuluşmalardı ki, tıpkı ziyaretlergibi çabucak resmîleşti; herbirininkatkısınıbelirleyenyerleşikkurallar kondu. Doktor Urbino'yla çok güzel pasta yapan karısı her seferinde değişik, yenipastalarlakatkıdabulunuyorlardı.FlorentinoArizaAvrupa'dangelengemilerdebulduğu lezzetlişeyler getirmeyi sürdürüyor, Fermina Daza da, her hafta yeni bir sürpriz bulmak içinuğraşıyordu. Her ayın üçüncü salısı oynuyorlardı; parasına oynamıyorlar, ama yenilen, birsonrakipartiiçinözelbirkatkıdabulunmayıüstleniyordu.DoktorUrbinoDaza,halkarasındakiimgesineuyuyordu:Yeteneklerikıt,davranışlarıhantaldı;ansızın neşe yadaüzüntü nöbetlerine yakalanıyordu; zihinsel yetilerinin sağlamlığı konusundainsanı korkuya düşüren yerli yersiz kızarmaları vardı. Ama hiç kuşkusuz -daha ilk bakıştafazlasıylabellioluyordubu-FlorentinoAriza'nın, insanlarınkendisi içinsöylemelerindenençokkorktuğu şeydi: iyi bir insan. Oysa, karısı canlıydı, aşağı tabakadan insanlar gibi bir zekâpırıltısı vardı; zarafetinedaha insancıl bir çeşni katıyordubu. İskambil oynamak için onlardandaha iyibir çift bulunamazdı;FlorentinoAriza'nındoymakbilmez,aşkgereksinimi, kendiniaileiçindehissetmekuruntusuyladoruğaçıkmıştı.BirgeceFerminaDaza'nınevindençıkarken,DoktorUrbinoDazabirlikteyemekyemeyiönerdiona: "Yarın tam saat yarımda, Sosyal Kulüp'te." Nefis bir yemekti bu, ama şaraba zehirkatılmıştı: Sosyal Kulüp, çeşitli nedenlerle giriş hakkını saklı tutuyordu; bunların enönemlilerinden biri de yasadışı çocuk olmaktı. Bu bakımdan, XII. Leon Amca’nın üzücüdeneyimleri olmuştu; Florentino Ariza'nın kendisi de, kurucu ortaklardan birinin çağrısıylamasayaoturduktansonradışarıçıkarılmanınutancınıduymuştubirkez.Irmaktaşımacılığındabüyük iyiliği dokunduğu bu kişi, onu bir başka yere yemeğe götürmekten başka çarebulamamıştı."Kurallarıbizkoyduğumuzagöre,onlaraençokuymakzorundaolanbizleriz,"demişti.Buna karşın Florentino Ariza, Doktor Urbino Daza'yla oraya gitmeyi göze aldı; önemlikonuklara özgüaltın defteri imzalamasını istemeseler de, özel bir ilgiyle karşılandı.Baş başayedikleri yemek kısa sürdü ve yumuşakbir hava içindegeçti. Aperatif olarak içtiği bir bardakportoşarabınınetkisiyle,birakşamönce,bubuluşmayüzündenFlorentinoAriza'yıtedirginedenkorkular dağıldı. Doktor Urbino Daza annesinden söz etmek istiyordu ona. Söylediği birçokşeydenFlorentinoAriza,FerminaDaza'nınoğlunakendisindensözetmişolduğunuanladı.Dahadaşaşırtıcıbirşey:Yalansöylemiştiondanyana.Çocuklukarkadaşıolduklarını,SanJuandela Cienaga'dan geldiğinden beri birlikte oynadıklarını, ona ilk okuma sevgisi aşılayanınFlorentino Ariza olduğunu, bunun için de eskiden beri ona gönül borcu duyduğunu anlatmıştıoğluna. Okul çıkışlarında sık sık Tránsito Ariza'yla dükkânında harika şeyler işleyerek birkaçsaatgeçirdiğini -çünküTránsitoAriza'nınbu işteustalığınadiyecekyoktu- sonralarıFlorentinoAriza'yıdahaseyrekgörmesininnedeninin,böyleolmasınıistemesideğil,yaşamlarınınfarklılığıolduğunusöylemiştiona.Sözüvarmak istediği yeregetirmeden,DoktorUrbinoDazayaşlılıküstünebazıgörüşlerönesürdü. Yaşlıların engellemesi olmasa dünyanın daha hızlı gelişeceğini düşünüyordu. "İnsanlık,

Page 185: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

seferdeki ordular gibi, en yavaş olanın hızıyla ilerler," dedi. İnsanların, yaşlılığın utancından,acılarından, ürkütücü yalnızlığından kaçınmalarını sağlamak için, durumlarının farkınavaramayacaklarıkentdışlarındasoyutlanacaklarıdaha insancıl,bunedenlededahauygarbirgeleceköngörüyordu.Birhekimaçısından,sınıraltmışyaşolabilirdi.Amabuanlayışdüzeyinevarılıncaya değin, tek çözüm, yaşlıların, yeni kuşaklarla doğal anlaşmazlıklarından kurtulmuş,birbirlerini avutacakları, aynı zevkleri, hoşlanmadıkları şeyleri, kötü alışkanlıklarını veüzüntülerini paylaşacakları yurtlardı. "Yaşlılar, yaşlılar arasında daha az yaşlıdırlar," dedi.Kısaca:DoktorUrbinoDaza,dulluğunyalnızlığındaannesinearkadaşlıkettiği içinonateşekküretmekistiyor,ikisinindeiyiliği,herkesinrahatlığıiçinbututumunusürdürmesini,onunyaşlılıktangelen huysuzluklarına sabır göstermesini rica ediyordu ondan. Florentino Ariza buluşmalarınınsonucundan ferahlıkduydu. "Müsteriholun," dedi ona, "ondandört yaşbüyüğümben; sadeceşimdideğil,eskidende,sizdahadoğmadançoköncede."Sonra,incebiralaylaiçiniboşaltmadürtüsüneyenikdüştü."Geleceğin toplumunda,"diyebağladı sözünü, "şimdidenmezarlığagidiponunlabanayemekiçinanthuriamçiçeklerigetirmenizgerekecek."Doktor Urbino Daza kehanetlerinin yakışık almazlığını onarmayı o âna dek düşünmemişti;sonundaonutuzağadüşürendolambaçlıyollarasaparakaçıklamalaragirişti.AmaFlorentinoArizatuzaktançıkmasınayardımetti.Sevinçleriçindeydi;çünkükaçınılmazbirtoplumsalgereğiyerinegetirmekiçinonunlaergeçbirkezdahaböylekarşıkarşıyageleceğinibiliyordu: annesinin resmen desti izdivacını talep etmek için. Yemek, yalnızca yemek olarakdeğil, buamansız talebinnedenli kolayolacağını veolumlukarşılanacağınıgösterdiği içindeçokyüreklendiricioldu.FerminaDaza'nınrazıolacağınagüvenebilseydi,bundandahauygunbirfırsat olamazdı. Dahası: Bu tarihsel yemekte konuştuklarından sonra, teklifin resmîliğine degerekkalmazdı.FlorentinoAriza,gençliğindebileözelbirdikkatleçıkıpinerdimerdivenlerden;çünkü;yaşlılığınönemsizbirilkdüşmeylebaşladığını,ikincisiyleölümüngeldiğinidüşünmüştühep.Merdivenlerinen tehlikelisi, dik ve dar olduğundan bürosununkiymiş gibi görünüyordu ona; ayaklarınısürümemek için çaba harcamak zorunda kalmazdan çok önce de basamaklara çok dikkatederek, iki eliyle korkuluğa tutunup çıkardı merdivenlerden. Birçok kez, daha az tehlikeli birmerdiven yaptırmasını önermişlerdi ona, ama karar hep bir ay sonraya erteleniyordu; çünküyaşlılığa ödün vermek gibi geliyordu bu ona; yıllar geçtikçe daha oyalanarak çıkıyordumerdivenleri; çabuk çabuk açıkladığı gibi, ona daha çok çabaya mal olduğundan değil, herseferindedahaçoközengösterdiğinden.Genede,DoktorUrbinoDaza'ylayemektendöndüğüo akşamüstü, aperatif olarak içtiği bir bardak portoyla yemekte içtiği yarım şişe kırmızışaraptan sonra, en çok da yengi kazanmış olarak çıktığı o konuşmadan sonra, üçüncübasamağaöylesinegençbirbaleadımıylaulaşmayaçalıştıki,solayağınınbileğiniburktu,arkaüstüdüştü,amamucizekabilindenölmedi.Düşerken,busürçmedenötürüölmeyeceğini,çünküaynı kadını onca yıl onca seven iki erkeğin yalnızca bir yıl arayla aynı biçimde ölmelerininyaşamınmantığınauygundüşmediğinidüşünmeyeyetecekkadarzihinaçıklığıbuldu.Haklıydı.Ayağından baldırına dek alçıya aldılar bacağını, kımıldamadan yatmaya zorladılar; ama odüşmedenönceolduğundandahacanlıydı.Doktoraltmışgünlükyatakistirahativerince,buncaşanssızlığainanamadı."Bunubanayapmayındoktor,"diyeyalvardı."Benimikiayım,sizinonyılınızdemektir."

Page 186: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Birkaç kez bir yontuyu andıran bacağını iki eliyle tutarak ayağa kalkmayı denedi, ama herseferindegerçeğeyenikdüştü.Sonunda,bileğihâlâacıiçinde,sırtındayaralaraçılmış,yenidenyürümeyebaşladığında,Yazgı'nınTanrısal bir düşüşledirenişini ödüllendirdiğine inandıbir kezdaha.Enkötügünüilkpazartesioldu.Acısıgeçmişti,hekimintanısıdayüreklendiriciydi,amaertesigünöğledensonra,FerminaDaza'yıdörtaydır ilkkezgörememeyazgısınaboyuneğmeyibirtürlükabuledemiyordu.Bunakarşın,birboyuneğmişlikuykusununardındangerçeğikabullenipona bir özür mektubu yazdı. Mektubu parfümlü bir kâğıda, karanlıkta okuyabilsin diye ışıklımürekkepleeldeyazmış,acımaduygusunuuyandırabilmekiçinkazanınciddiyetiniutanmasızcaabartmıştı.FerminaDaza, ikigünsonra,büyükaşkgünlerindekigibiyanıtverdi:çoksevecen,ama ne bir sözcük fazla, ne bir sözcük eksik. Florentino Ariza fırsatı kaçırmadan birmektupdaha yazdı. İkinci kez de yanıtlayınca, Florentino Ariza salıların şifreli konuşmalarındanalabildiğine uzaklaşmaya karar verdi; şirketin günlük işlerinin gidişini denetleme bahanesiylebaşucunabir telefonkurdurdu.Santral'den, ilkkezaradığındanberiezberebildiğiüçhanelibirnumaraya bağlamasını istedi kendisini. Boğuk tınılı, uzaklığın gizeminden ötürü gergin ses,sevdiği ses yanıt verdi; öteki sesi tanıdı, beylik birkaç merhaba tümcesinden sonra kapattı.FlorentinoArizaonunilgisizliğindenötürüyıkıldı:Birkezdahabaşadönmüşlerdi.Ama iki gün sonra, FerminaDaza'dan onu bir daha aramamasını rica eden birmektup aldı.Nedenleri geçerliydi. Kentte öyle az telefon vardı ki, iletişim, tüm abonelerin yaşamlarını,gizlerini bilen bir santralmemuresi aracılığıyla sağlanıyordu; evde olup olmamaları hiç önemlideğildi: Nerede olurlarsa olsunlar buluyordu onları. Bunca çabaya karşılık, konuşmalarıhakkındasürekli bilgi ediniyor, özel yaşamlarınıngizlerini, sıkı sıkı saklanandramlarını ortayaçıkarıyor, oldukça sık da araya girip görüşünü belirtiyor, ya da içlerini yatıştırıyordu. Öteyandan,oyıl içindeAdaletçıkmayabaşlamıştı;biricikamacı,sahibininoğullarıSosyalKulübekabul edilmediğinden bir misilleme olarak, uzun soyadlı ailelere, ad vererek ve hiçbir saygıduymaksızın saldırmak olan bir akşam gazetesi. Yaşamının açıldığına karşın, Fermina Dazayakın arkadaşlarıyla birlikteyken bile, sözlerine, davranışlarına her zamankinden daha çokdikkat ediyordu. Böylece, Florentino Ariza'ya, artık çağdışı olmuş mektupların bağıyla bağlıkalmayı sürdürdü.Mektup alışverişi öylesine sıklaşıp yoğunlaştı ki, FlorentinoAriza bacağını,yatağa bağlı olduğunu, her şeyi unutup hastanelerde hastalara yemek vermek için kullanılantürdenküçükbirportatifmasadakendinitümüyleyazmayaverdi.Birbirlerine yeniden sendemeyebaşladılar; eskimektuplarındaolduğugibi yaşamları üstüneyorumlaryapmayabaşladılar,amaFlorentinoArizabirkezdahagereğindenacelecidavrandı:Fermina Daza'nın adını bir kamelyanın taçyaprakları üstüne bir iğnenin ucuyla yazıp birmektupla gönderdi. İki gün sonra hiç yorumsuz geri geldi mektup. Fermina Daza'nın elindedeğildi: Bütün bunlar çocukça görünüyordu ona. Florentino Ariza, Los Evangelios Parkı'ndamelankolik şiirler okuyarak geçirdiği Öğle sonlarını, okula gidiş yolu boyunca mektuplarınısakladıklarıgizliyerleri,bademağaçlarıaltındakielişidersleriniçağrıştırmaktadirendikçe,dahadaçocukçabuldubunu.Yüreğiacı içinde,başkaönemsizyorumlararasında,rasgeleymişgibigörünenbirsoruylayerineoturttuonu:"Varolmayanbirşeydensözetmekteniçindireniyorsun?"Daha sonra, kendini yaşlanmanın doğal akışına bırakmamaktaki boşuna direnişi yüzündenkınadı onu; Fermina Daza'ya göre, Florentino Ariza'nın geçmişi çağrıştırma telaşının veuğradığı sürekli başarısızlığın nedeni buydu. Dulluğuna katlanabilmesi için ona bunca destekolan o düşünceleri oluşturabilen bir adamın, onları kendi yaşamına uygulamaya çalıştığında

Page 187: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

nasıl olup da böylesine çocukça bir yola saplandığını anlayamıyordu. Rolleri değişti. Bu kez,Florentino Ariza’nın pervasız ivecenliği içinde çözemediği bir tümceyle geleceğe bakması içinonuyüreklendirenFerminaDazaoldu:Bırakgeçsin zaman,bakalımnegetirecekbize.Çünkühiçbir zaman Fermina Daza kadar iyi bir öğrenci olmamıştı Florentino Ariza. Zorunluhareketsizlik, zamanın uçup gittiğinin her gün daha açık seçik ayrımına varması, onu görmekiçin duyduğu çılgınca istek, bütün bunlar, düşme korkusunun sandığından daha yerinde, dahatrajik olduğunu gösteriyordu Florentino Ariza'ya. İlk kez ölümün gerçekliğini akıllı bir biçimdedüşünmeyebaşladı.Leona Cassiani iki günde bir banyo yapmasına, pijamalarını değiştirmesine yardım ediyor,lavmanlarını yapıyor, oturağını altına koyuyor, sırtındaaçılmış yaralaraöküzgözü kompresleriuyguluyor, hekimin öğüdüyle, hareketsizliğin daha kötü şeylere yol açmaması için masajyapıyorduona.Cumartesipazargünleri ise,oyılaralıktaöğretmenlikdiplomasınıalacakolanAmérica Vicuna devralıyordu nöbeti. Florentino Ariza biraz içini rahatlatmak, en çok da onunnasıl dile getireceğini bilmediği sitemlerle karşılaşmamak, ona borçlu olduğu açıklamalardankaçınmak için ırmak şirketi hesabına onu Alabama'da bir yüksek kursa göndermeye sözvermişti.Yatılıokuldageçirdiğiuykusuzgecelerde,onsuzhaftasonlarında,onsuzyaşamındanedenli acı çektiğini tasarlayamıyordu Florentino Ariza; çünkü onun kendisini ne denli sevdiğinihiçbir zaman tasarlayamamıştı. Okuldan aldığı resmî bir yazıdan, onun her zamanki sınıfbirinciliğinden sonunculuğa düştüğünü, bitirme sınavlarında kalmak üzere olduğunu öğrenmişti.Ama velilik görevinden kaçtı: Geçiştirmek istediği bir suçluluk duygusu yüzünden, AméricaVicuna'nınailesinehiçbir şeybildirmedi;haklıolarak,başarısızlığınakendisinidekarıştırmayakalkışabileceği korkusuyla, onunla da konuşmadı bu konuyu. İşleri oluruna bıraktı böylece.Bilincinevarmaksızın,sorunlarınıölümünçözmesiumuduylaertelemeyebaşlıyordu.Yalnızonunlailgilenenikikadındeğil,FlorentinoArizadanedenlideğiştiğineşaşıyordu.Dahaonyılönce,hizmetçikızlardanbirine,evinmerdivenininarkasında,ayaküstü,giyimli,saldırmış,birFilipinhorozundandahakısabirsüredegebebırakmıştıonu.Şerefinelekesürenin,onubirkezbileöpmemişolanpazarlarıbuluştuğubirsevgilisiolduğunayeminetsindiye,dayalıdöşelibirevarmağanetmekzorundakalmıştıona;yamanşekerkamışıbiçicileriolankızınbabasıyladayıları da kızla evlenmeye zorlamışlardı oğlanı. İki kadının evirip çevirdikleri, beldenyukarısını,beldenaşağısınısabunladıkları,oenküçükbiristeklenmebelirtisigöstermeden,tümbedeniniovdukları adamın,dahabirkaçayönceonları aşklaürpertenadamolmasıolanaksızgörünüyorduonlara.İsteksizliğiniherbiribaşkatürlüaçıklıyordu.LeonaCassiani,bununölümünbirön-belirtisiolduğunudüşünüyordu.AméricaVicunaise,belirtileriniçözemediğigizlibirnedeneyoruyordu.YalnızcaFlorentinoArizabiliyordugerçeği;birözeladıvardıbugerçeğin.Neolursaolsun hakça değildi bu: İkisi de ona bakmaktan, onun kendisine böylesine iyi bakılmasındanduyduğundandahaçokacıduyuyorlardı.FerminaDaza'nın,FlorentinoAriza'nınziyaretlerininedenliÖzlediğininbilincinevarmasınaüçsalı yetti. Onu sık sık arayan yakın arkadaşlarıyla iyi geçiyordu vakit; hatta onu kocasınınalışkanlıklarındanuzaklaştırdıkçadahada iyigeçiyordu.LucreciadelRealdelObispobir türlüdinmek bilmeyen bir kulak ağrısı yüzünden Panama'ya gitmiş, bir ay sonra kulağına takılanküçük bir boruyla, acısı çok hafiflemiş, ama eskisinden daha az işiterek dönmüştü. FerminaDaza, onun karmakarışık soru ve yanıtlarına en iyi katlanan arkadaşıydı; bu Lucrecia'yıöylesine canlandırıyordu ki, gün geçmiyor, aklına estiği saatte çıkageliyordu. Ama FerminaDaza, Florentino Ariza'yla geçirdiği dinlendirici akşamüstlerinin yerini hiç kimseyle

Page 188: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

dolduramıyordu.Geçmişin anısı, Florentino Ariza'nın hâlâ inanmakta direndiği gibi, geleceği kurtarmıyordu.Tersine,FerminaDaza'nınherzamankiinancınıpekiştiriyordu:Yirmiyaşlarınınoateşlicoşkusuçoksoylu,çokgüzelbirşeydi,amaaşkdeğildi.Odobradobralığınakarşın,bununeyazıylanede sözle Florentino Ariza'ya açıklamayı düşünmüyordu; yazıya döktüğü düşüncelerinin onasağladığı onca avuntudan sonra mektuplarının duygusallıklarının kulağına ne denli yapaygeldiğini,şiirselyalanlarınınonundeğerininedenlidüşürdüğünü,onunmanyaklığavarangeçmişigerigetirmeülküsünenedenlizararverdiğinisöylemekdeistemiyordu.Hayır:Nebirzamanlarona yazdığı mektupların tek bir satırı, ne de nefret ettiği gençliğinin tek bir ânı, salıakşamüstlerinin onsuz, gerçekte oldukları denli uzun, onsuz öylesine yalnız ve umarsızolabileceğiniduyumsatmamıştıona.Yaşamını yalınlaştırma atılımlarından birinde, kocasının bir doğum gününde kendisinearmağan ettiği, kentteki ilk radyo olduğundan kocasıyla birlikte müzeye armağan etmeyidüşündükleri radyoyu ahıra yollamıştı. Yas acısı içinde onu bir daha kullanmamaya kararvermişti; onun gibi soylu bir dul, kendi kendineyken bile, kocasının anısını incitmeden hangitürden olursa olsun, müzik dinleyemezdi çünkü. Ama yalnız geçirdiği üçüncü salıdan sonraradyoyu yeniden salona getirtti; eskisi gibi Riobamba vericisinin duygusal şarkılarının tadınavarmak için değil, Cuba Santiago'sunun yayınladığı göz yaşartıcı romanlarla boş saatlerinidoldurmak için. İyioldubu;çünkükızıdoğduktansonra,kocasınınbalayıgezisindenberioncaçabayla ona aşıladığı okuma alışkanlığını yitirmeye başlamış, gözlerinin yorgunluğununartmasıylabütünbütünyitirmiştibualışkanlığını,öylekigözlüğününneredeolduğunubilmedenaylargeçiyordu.CubaSantiago'sununradyodayayınladığıromanlaraöylesinemeraksardıki,hergünartardasürekli olarak yayınlanan bölümleri heyecanla bekliyordu. Bazen dünyada olup bitenleriöğrenmekiçinhaberleridinliyor,seyrekolarakevdeyalnızkaldığındada,radyonunsesini iyicekısarak, Santo Domingomerengue'lerini ve Puerto Rico plena'larını uzaktan, ama açık seçikolarakdinliyordu.Birgece,ansızın,bitişikevdengeliyormuşçasınagüçlü,açıkseçikarayagirenbilmediği bir istasyondan yürek parçalayıcı bir haber işitti: Kırk yıl sonra aynı yerde ikincibalaylarını geçiren yaşlı bir çift, üstlerindeki parayı almak için, kendilerini gezdiren kayıkçıtarafından kürek darbeleriyle öldürülmüştü: on dört dolar için. Lucrecia del Real, yerel birgazetede yayınlanan öykünün tümünü anlattığında çok etkilendi. Polis, sopa darbeleriyleöldürülen yetmiş sekiz yaşındaki kadınla, seksen dört yaşındaki erkeğin, kırk yıldır tatillerinibirlikte geçiren, ama ikisinin de dengeli, mutlu evlilikleri, kalabalık aileleri olan, kimlikleribilinmeyen ikisevgiliolduklarınıortayaçıkarmıştı.Radyodadinlediği romanlarahiçağlamayanFermina Daza, boğazına düğümlenen gözyaşlarını güçlükle bastırdı. Florentino Ariza, ertesimektubunda,gazetehaberinikesiphiçyorumsuzonagönderdi.Fermina Daza'nın içine akıtacağı son gözyaşları olmayacaktı o yaşlar. Florentino Ariza evistirahatininaltmışgününüdoldurmadan,Adaletgazetesi,DoktorJuvenalUrbino'ylaLucreciadelReal del Obispo'nun varsayılan gizli aşklarını, birinci sayfasında, fotoğraflarıyla birlikte tamsayfa olarak yayınladı. İlişkinin ayrıntıları, sıklığı, biçimi, şekerkamışı çiftliğindeki zencilerleyasakeşcinselilişkileregirenkocanınzevkleriüstüneyorumlaryapılıyordu.Kırmızımürekkeplekocaman puntolarla basılmış makale, gücünü yitiren yerel aristokrasinin üstüne bir felaketyıldırımıgibiindi.Yazılanlarınteksatırıbiledoğrudeğildi:JuvenalUrbino'ylaLucreciadelRealçocukluklarından beri yakın arkadaştılar; evlendikten sonra da sürmüştü arkadaşlıkları, ama

Page 189: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

aralarındahiçbirzamanbirgönül ilişkisiolmamıştı.Aslında,buyayın,herkesinsaygıduyduğuDoktorJuvenalUrbino'nunadını lekelemeyedeğil,birhaftaönceSosyalKulübünbaşkanlığınaseçilenLucrecia delReal'in kocasına zarar vermeye yönelik gibi görünüyordu.Skandal birkaçsaatiçindeörtbasedildi.AmaLucreciadelRealbirdahaFerminaDaza'nınziyaretinegitmedi,odabunusuçununikrarıolarakyorumladı.Ama çok geçmeden, Fermina Daza da, sınıfının dokuncalarından kurtulamadı. Adaletgazetesi, en zayıf yanından yüklendi ona: babasının işleri. Babası sürgüne gitmek zorundakaldığında FerminaDaza,Gala Placidia'nın anlattığı tek bir olay biliyordu onun karanlık işlerihakkında.Daha sonra Doktor Urbino, valiyle yaptığı bir görüşmenin ardından bunu doğrulayınca,FerminaDazababasınınbiriftirayakurbangittiğinekanioldu.Olayşuydu:İkihükümettemsilcisiGiardino de Los Evangelios'taki eve arama emriyle gelmişler, evi dip köşe aramışlar,aradıklarını bulamamışlar, sonunda Fermina Daza’nın eski yatak odasındaki aynalı dolabınaçılmasınıbuyurmuşlardı.EvdeyalnızvekimseyehabervermeolanağındanyoksunolanGalaPlacidia,anahtarıolmadığıbahanesiyledolabıaçmayıreddetmişti.Ozaman,görevlilerdenbiri,tabancasınındipçiğiyledolabınaynalarını kırmış, camla tahtaarasındasahte yüzdolarlıklarlaağzınadekdolubirboşlukolduğunukeşfetmişti.UcuLorenzoDaza'yadekvarangenişçaplıbiruluslararası operasyon zincirinin son halkasıydı bu. Usta işi bir dolandırıcılıktı; çünkübanknotlarındamgasıözgünbanknotlarınkininaynıydı;büyügibigörünenbirkimyasalişlemlebirdolarlık banknotları silip üstlerine yüz dolar basmışlardı. Lorenzo Daza, dolabın kızınındüğününden çok sonra geldiğini, eve geldiğinde gizli dolarların önceden içine konmuş olmasıgerektiğini ileri sürdü; ama polis, dolabın FerminaDaza okula gittiğinden beri orada olduğunukanıtladı.Sahte serveti aynanınarkasınaondanbaşkahiç kimsegizlemişolamazdı.Skandalıörtbas etmek için Doktor Urbino'nun valiye kayınpederini ülkesine geri göndermeye sözverdiğindekarısınaanlattığıtekşeybuydu.Amagazeteçokdahabaşkaşeylerdeyazıyordu.Geçen yüzyılın sayısız iç savaşlarından biri sırasında, Lorenzo Daza'nın, Liberal BaşkanAquileoParrahükümetiylekarışıkbirsilahalışverişinisonucabağlamak için,FransızbandıralıSaint-Antoine ticaret gemisinin mürettebatıyla birlikte birkaç ay orada kalan Polonya asıllıJoseph K. Korzeniewski adında biri arasında arabuluculuk yaptığını yazıyordu. Daha sonraJoséphConradadıyladünyadaünkazanacakolanKorzeniewski,birbiçimde,LorenzoDaza'ylabağ kurmuştu; Lorenzo Daza, hükümet adına, ondan silah yükünü, usulüne uygun güvenlikbelgesi vemakbuzlarla satın almış, karşılığını da altınla ödemişti.Gazetenin yazdığına göre,Lorenzo Daza, olmayacak bir saldırıda silahların yok olduğunu bildirmiş, sonra onları gerçekdeğerlerininikikatına,hükümetekarşısavaşanMuhafazakârlarasatmıştı.Adalet, Lorenzo Daza'nın, General Rafael Reyes'in Savaş Donanması'nı kurduğu günlerde,İngilizordusundanartakalanpostallarıçokdüşükbirfiyatasatınaldığını,yalnızcabualışverişsayesinde servetini altı ayda iki katma çıkardığını da yazıyordu. LorenzoDazamalı çekmeyireddetmişti; çünkü postalların yalnızca sağ tekleri gelmişti; ama gümrük yürürlükteki yasalaruyarınca onları açık artırmaya çıkardığında, tek alıcı Lorenzo Daza olmuş, yüz peso gibisembolik bir fiyata satın almıştı onları. O günlerde, işbirlikçilerinden biri de, aynı koşullarla,Riohacha gümrüğüne gelen sol ayakkabı teklerini satın almıştı. İşler yoluna girince, LorenzoDaza, Urbino de la Callelerle hısımlığından yararlanarak postalları yüzde iki bin kârla yeniSavaşDonanması'nasatmıştı.

Page 190: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Adalet'inmakalesi,sonolarak,LorenzoDaza'nın,SanJuandelaCienaga'dan,geçenyüzyılınsonunda, onun söylemekten hoşlandığı deyişiyle, kızının geleceği için daha uygun bir ortambulmakiçindeğil,kazançlıbir işolan, ithal tütünükıyılmışkâğıtlakarıştırmasanayiindeyakayıeleverdiği içinayrıldığınıyazıyordu;bunuöyleustacayapmıştıki,enmeraklı tütüniçicilerbilehilenin farkına varmamışlardı. Lorenzo Daza'nın geçen yüzyılın sonlarında, en verimli etkinliğiolanPanama'danülkeyekaçakÇinlisokangizlibiruluslararasıörgütlebağlarıdaaçıklanıyordu.Bunakarşılık, ününüöylesinezedeleyenşüpheli katır ticareti yaptığıbiricikdürüst ticaretiymişgibigörünüyordu.Florentino Ariza, sırtı alevler içinde, elinde ilk kez şemsiye yerine bir bastonla ayağakalktığında, Fermina Daza’nın evine gitmek için sokağa çıktı ilk olarak. Yüzünde yaşınyıpranmışlığı,yaşamaisteğinialıpötürenbirküskünlükiçinde,tanınmazbirdurumdabulduonu.EvekapandığıdönemdeFlorentinoAriza'yayaptığı iki ziyaret sırasında,DoktorUrbinoDaza,Adalet'te yayınlanan iki makalenin annesinde yol açtığı büyük üzüntüden söz etmişti ona.Birincisi, kocasının sadakatsizliği vearkadaşının ihaneti yüzünden içindeöyle çılgıncabir öfkeuyandırmıştı ki, ayda bir pazar aile mezarlığını ziyaret etme alışkanlığından vazgeçmişti;kocasının, tabutunun içinde, bağıra bağıra söylemek istediği ağır sözleri işitememesi çiledençıkarıyordu onu çünkü: Ölüyle kavga ediyordu. Lucrecia del Real'e ise önüne gelenle habergöndermişti; yatağına giren onca kişi arasından hiç olmazsa birinin tam bir erkek oluşuylaavunsun diye. Lorenzo Daza'yla ilgili makalede ise ona en çok acı veren şeyin ne olduğunubilmek olanaksızdı; makalenin kendisinin mi, yoksa babasının gerçek kimliğinin geç ortayaçıkarılmasınınmı. Ama hangisi olursa olsun, belki de her ikisi yıkmıştı onu. Yüzüne öylesinesoylubiranlamverençelikmavisisaçları,tarazlanmışsarımısırpüsküllerinebenziyorduşimdi;o güzelim panter gözleri, öfkenin ışığıyla bile eskisi gibi ışıldamıyordu artık. Yaşamayısürdürmeme kararı her davranışından belli oluyordu. Uzun zamandan beri, banyoya ya dabaşka bir yere kapanarak sigara içme alışkanlığından vazgeçmişti, ama ilk kez başkalarınınyanında, üstelik dizginlenmez bir açgözlülükle içiyordu; önceleri, her zaman hoşlandığı gibi,kendisardığı,sonradapiyasadabulunanensıradansigaraları;çünküartıkonlarısarmayanevaktinedesabrıvardı.FlorentinoAriza’nınyerindebaşkabirerkekolsa,kendisigibi,sırtıbiryük eşeğininki gibi soyulmuş, acı içinde, yaşlı, sakat bir adamla artık ölümün getireceğimutluluktanbaşkabirmutlulukbeklemeyenyaşlıbirkadınageleceğinnegetirebileceğinisorardıkendi kendine. Ama o sormuyordu. Yıkımın döküntüleri arasında küçük bir umut ışığıyakalamıştı; çünkü Fermina Daza’nın uğradığı yıkımın onu yücelttiğine, öfkenin onugüzelleştirdiğine, dünyaya karşı beslediği kinin yirmi yaşındaki yabanıl karakterini gerigetirdiğineinanıyordu.Fermina Daza'nın Florentino Ariza'ya gönül borcu duyması için bir neden daha vardı; çünkükaralayıcı makalelerin hemen ardından, Adalet gazetesine, basının ahlaki sorumluluğu vebaşkalarının onuruna saygı üstüne örnek birmektup göndermişti.Mektup yayınlanmadı, amayazarı,Karayip kıyı bölgesinin eneski ve en ciddi gazetelerindenbiri olanTicaretGünlüğü'nemektubunbir kopyasınıgönderdi; gazetebirinci sayfadayayınladıonu.MektupJupiter takmaadıyla imzalanmışveöylesinemantıklı,öylesinevurucuve iyi iyi yazılmıştıki,eyaletinenünlüyazarlarındanbirineyoruldu.Okyanusunortasındatekbirsesolmuştubu,amaçokderinlerdenveçokuzaklardanişitilmişti.FerminaDaza,kimseninsöylemesinegerekkalmadan,yazarınkimolduğunu anladı; çünkü Florentino Ariza'nın ahlak konusunda dile getirdiği bazı düşüncelerini,hatta bir tümcesini tanımıştı. Böylece, bırakılmışlığının darmadağınıklığı içinde yeşeren bir

Page 191: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

sevgiyle karşıladı Florentino Ariza'yı. O sıralarda bir cumartesi akşamüstü Calle de lasVentanas'takiyatakodasındayalnızkalanAmericaVicuna,hiçaramadan,birrastlantısonucu,anahtarsız bir dolapta, Florentino Ariza'nın düşüncelerinin daktiloda yazılmış kopyalarıylaFerminaDaza'nınelyazısıylayazılmışmektuplarınıbuldu.DoktorUrbinoDaza,annesiningönülgücünüöylesineartıranziyaretlerinyenidenbaşlamasınasevindi. Annesinin, ahlaksal nitelikleri pek de iyi olmayan bir erkekle tuhaf bir dostluksürdürdüğünü öğrenir öğrenmez,meyve taşıyan ilk gemiyleNewOrleans'a dönen kız kardeşiOfelia'nın tam tersine. FlorentinoAriza'nın eve teklifsizce, kendine güvenle girdiğinin, akşamıngeç saatlerine dek süren ziyaretlerin fısıltılar, kısa süren âşık kavgalarıyla geçtiğinin farkınavardığı ilk haftadan başlayarak korkusu yılgınlığa dönüşmüştüOfelia’nın.DoktorUrbinoDazaiçin, ikiyalnızyaşlı insanarasındasağlıklıbiryakınlıkolanşey,Ofelia içingizlizinanınkötübirbiçimiydi. Ofelia Urbino her zaman böyleydi; babaannesi Dona Blanca'ya kızıymış gibibenziyordu;onungibiuzak,onungibiazametliydi;onungibiönyargılaragöreyaşıyorduoda.Birerkeklebir kadınarasındamasumbir ilişkiyi,beşyaşındabileolsalaranlamayeteneği yoktu;seksenindeyseler, hiç yoktu. Ağabeyi ile sert bir tartışma sırasında, Florentino Ariza’nın,annesini avutabilmek için, dul kadının bir yatağına girmesinin kaldığını söyledi. Doktor UrbinoDaza ona karşı çıkma yürekliliğini gösteremedi; hiçbir zaman yürekli olamamıştı onunkarşısında; ama karısı, serinkanlılıkla, aşkın yaşı olmadığı gerekçesiyle söze karıştı. Ofeliaçiledençıktı:"Bizimyaşımızdaaşkgülünçtür,"diyebağırdı,"amaonlarınyaşındaiğrençtir."Florentino Ariza'yı evden kovmayı öylesine kesin olarak aklına koydu ki, Fermina Daza’nınkulağına gitti. Hizmetçiler duymasın diye, her zaman yaptığı gibi, onu yatak odasına çağırdı;suçlamalarını yinelemesini istedi ondan. Ofelia hiç yumuşatmadı söylediklerini; adının sapığaçıktığını bilmeyenin kalmadığı Florentino Ariza’nın, ailenin adına, Lorenzo Daza’nın aşağılıkişlerindende,JuvenalUrbino'nunsafserüvenlerindendedahaçokzararverenşüphelibir ilişkiyürüttüğündenemindi.FerminaDazateksözcükbilesöylemeden,gözünübilekırpmadandinledionu;amasözlerinibitirdiğindebaşkabirinsanolmuştu;yenidencanlanmıştı."Üzüldüğümtekşey,sanabirsopaçekecekgücümünolmaması;bunuhakettin;küstahın,kötüniyetlinin birisin sen," dedi. "Hemen şimdi bu evden çıkıp gideceksin; annemin ölüsü üstüneyeminederimki,bensağoldukçabirdahaburayaayakbasmayacaksın."Hiçbir kuvvetecaydıramadıonu.BuaradaOfeliagidip kardeşininevindekaldı; arayaönemlielçiler koyarak, yalvar yakar oldu, ama boşuna. Ne oğlunun arabuluculuğu, ne arkadaşlarınınarayagirmesifikrinideğiştirtebildiona.Sonunda,herzamaniçtenliklibirsırdaşlığıolangelinine,gençlikyıllarınınsüslüsözcükleriylegiziniaçtı:"Yüzyılönce,ikimizdeçokgençolduğumuziçin,şu zavallı adamla bana yaşamı haram ettiler; şimdi de çok yaşlı olduğumuz için aynı şeyiyapmak istiyorlar." Sigarasının ucundan bir sigara daha yaktı, sonra içini kemiren ağuyuboşalttı:"Canları cehenneme," dedi. "Biz dulların bir üstünlüğümüz varsa, o da şu: Bize artık kimsebuyrukveremez."Yapacak hiçbir şey yoktu. Sonunda, Ofelia, bütün yolları denediğine kani olunca, NewOrleans'a döndü. Annesinden elde edebildiği tek şey, onunla vedalaşabilmek oldu; FerminaDaza,uzunyalvarıpyakarmalardansonrakabulettibunu,amaevegirmesine izinvermeksizin:Annesininölüsüüstüneantiçmişti;okaranlıkgünlerdetemizkalantekşeyoydu.

Page 192: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

İlk ziyaretlerinden birinde, gemilerinden söz ederken, Florentino Ariza, ırmak boyunca birdinlenme yolculuğu önermişti ona. Bir günlük fazladan bir tren yolculuğundan sonra, onlarınkuşağından birçok kimse gibi, geçen yüzyıl sonuna değin kullanılan adıyla Santa Fe diyegeldikleri, cumhuriyetin başkentine dek gidebilirdi. Ama Fermina Daza kocasının kötüalışkanlıklarını koruyor, söylediklerine göre, kadınların beş ayini dışında evden çıkmadıkları,dondurmacıya,hattadevletdairelerinebilegiremedikleri,gününhersaatindecenazelerinyollarıtıkadığı, katırların nallandığı

22 yıllardan beri, Paris'ten de beter, incecikten bir yağmurun

yağdığı o buz gibi soğuk, iç kapayıcı kenti tanımak için hiçbir istek duymuyordu. Ama ırmakçekiyordu onu; kumsallarda güneşlenen timsahları görmek istiyordu, gecenin bir yarısındadenizayılarının kadın sesiyle ağlamalarıyla uyanmak istiyordu, amaonun yaşında, hele dul vetekbaşınaolunca,böyleçetinbiryolculuğaçıkmadüşüncesigerçekdışıgibigörünüyorduona.Florentino Ariza, daha sonra, kocası olmadan yaşamayı sürdürmeye karar verdiği zaman,çağrısını yineledi; o zaman, daha olabilecek bir şey gibi göründü bu, Fermina Daza'ya. Amakızıylaettiği kavgadan,babasınayapılanhaksızlıklardan,ölükocasınaduyduğuhınçtan,yıllaryılı en yakın arkadaşı saydığı Lucrecia del Real'in ikiyüzlü yaltaklıklarından ötürü duyduğuöfkeyle buruklaşmış, kendi evinde bile fazlalık gibi duyumsuyordu kendini. Bir akşamüstü,dünyanın dört bir yanından gelmiş otlarla demlediği çayı yudumlarken,mutsuzluk ağacının birdahafilizlenmeyeceğibataklığadönüşmüşbahçeyedoğrubaktı."Bu evden başımı alıp gitmek, yürümek, yürümek, yürümek, bir daha hiç dönmemekistiyorum,"dedi."Gemiylegit,"dediFlorentinoAriza.FerminaDazadüşüncelidüşüncelibaktıona."Olabilir,"dedi.Söylemeden bir an önce bile aklına gelmemişti bu; ama böyle bir şeyin olabilirliğini kabuletmesi, onu olmuş saymasına yetti. Oğluyla gelini büyülenmişçesine dinlediler onu. FlorentinoAriza,çabukçabuk,FerminaDaza'nın,gemilerindebironurkonuğuolacağınıbelirtti;emrineevigibi bir kamara verilecek, her türlü gereksinimi sağlanacaktı; kaptan onun güvenliği, rahatıylaşahsen ilgilenecekti. Onu heveslendirmek için seyrüsefer haritaları, çılgın gün batıklarınıgösteren kartlar, La Magdalena'nın ilkel cennetine ilişkin şiirler getirdi; ünlü, ya da şiirleringüzelliğindenötürüsonundaünkazananyolculartarafındanyazılmışşiirler;FerminaDazakeyfiyerindeolduğuzamanlarbirgözatıyorduonlara."Beniçocukgibikandırmakzorundadeğilsin,"diyorduFlorentinoAriza'ya."Gidersem,gitmeyekararverdiğimiçingideceğim,doğagörünümlerineilgiduyduğumiçindeğil."Oğlukarısınıdaonunlayollamayıönerdiğindekestiripattı:"Kimsenin bana bakmasını gerektirmeyecek kadar büyüğüm ben." Yolculuğun ayrıntılarınıkendisi saptadı. Irmak boyunca sekiz günlük çıkışla beş günlük iniş sırasında, çok gerekliolanlar dışında, hiçbir şeysiz yaşama düşüncesi, uçsuz bucaksız bir ferahlık verdi ona: altıpamuklu giysi, tuvalet eşyası, gemiye binip inerken giymek için bir çift ayakkabı, yolculukboyuncagiymekiçindebirçiftterlik,hepsibukadar:yaşamboyudüşlediğigibi.1824 Ocağı'nda, ırmak taşımacılığının kurucusu Juan Bernardo Elbers, La MagdalenaIrmağı'ndasefereçıkan ilkgeminin,kırkbeygirgücündeilkelbirhurdaolanFidelidadadındakigemininkaydınıyaptırmıştı.Yüzyılıaşkınbirsüresonra,bir7Temmuzgünü,akşamüstüsaat

Page 193: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

altıda,DoktorJuvenalUrbinoDaza'ylakarısı,FerminaDaza'yı,onuilkırmakseferineçıkaracakolan gemiye dek uğurladılar. Florentino Ariza'nın, ünlü öncülüğünün anısına vaftiz ettiği, yereltersanede yapılmış ilk gemiydi bu: Nueva Fidelidad

23. Fermina Daza, kendileri için öylesine

anlamlı olan bu adın, Florentino Ariza'nın yıllanmış romantizminin inceliklerinden biri değil,gerçektentarihselbirrastlantıolduğunabirtürlüinanamadı.Öyle ya da böyle, Nueva Fidelidad'ın, eski olsun, yeni olsun, tüm öteki ırmak gemilerindenfarklıolarak,kaptankamarasınabitişik,geniş,konforlubirekkamarasıvardı: canlı renklerdebambueşyalarladöşenmişbirsalon,baştanbaşaÇinmotifleriylesüslüikikişilikbiryatakodası,küvetli ve duşlu bir banyosu, geminin baş tarafıyla iki yanını gören, eğreltiotlarının sarktığıbüyük bir kapalı güverte, tüm çevreyi dışarının gürültü-patırtısından koruyan ve sonsuz birilkbahar ikliminde tutan sessiz bir soğutma sistemi. O güne değin içinde üç cumhurbaşkanıyolculukettiği için,CumhurbaşkanlığıKamarasıdiyebilinenbu lükskamaranın ticaribiramacıolmayıp, üst düzey yetkilileriyle çok özel konuklara ayrılmıştı. Florentino Ariza C.F.C.'ninbaşkanlığınaatanıratanmaz,kamuoyundakisaygınlığınıdüşünerek,amaFerminaDaza'ylaergeççıkacaklarıbalayıyolculuklarınınmutlusığmağıolacağıgizliinancıylayaptırmıştıonu.Günü gelince, gerçekten de, Fermina Daza, sahibesi ve hanımefendisi olarakCumhurbaşkanlığı Kamarası'na yerleşti. Geminin kaptanı, Doktor Urbino Daza'yla eşini,Florentino Ariza'yı, şampanyayla tütsülenmiş somon balığı sunarak ağırladı. DiegoSamaritano'ydu adı; ayakkabılarının ucundan, üstüne yaldızlı iplikle C.F.C. arması işlenmişkasketinedektiril tiril,bembeyazketenüniformasınıgiymişti; tümırmakgemisikaptanlarıgibi,ceıbaağaçlarınıandıran,iriyarı,sesibuyurgan,halitavrıFloransakardinallerininkigibiydi.Akşamsaatyedideilkhareketdüdüğüçaldı;FerminaDazadüdüksesininsolkulağındakeskinbir acıyla yankılandığını duydu. Bir gece önce, yorumlamaya cesaret edemediği kötüönsezilerle bölünmüş düşler görmüştü. Sabah erkenden, şimdi La Manga Mezarlığı denen,yakındaki papaz okulunun mezarlığına gitmiş, lahdinin karşısında ayakta durup boğazınatıkanan haklı suçlamaları sıralayarak, kendi kendine yaptığı bir konuşmayla ölü kocasıylabarışmıştı. Sonra ona yolculuğunun ayrıntılarını anlatmış, çok yakında görüşmek üzereayrılmıştı oradan.Onu bitkin düşüren vedalaşmalardan kaçınmak için, tıpkı Avrupa'ya hemenhemenhergidişindeyaptığıgibi,gideceğinibaşkakimseyesöylemekistememişti.Yaptığıoncayolculuklarakarşın,buonunilkyolculuğuymuşgibiduyumsuyordukendini;günakıpgittikçede,kaygısı artıyordu. Gemiye biner binmez, kendini bırakılmış, hüzünlü duyumsadı; ağlamak içinyalnızkalmakistiyordu.Son düdük çalınca, Doktor Urbino Daza'yla karısı, sevgi gösterilerinde bulunmaksızınvedalaştılar onunla; Florentino Ariza, iniş iskelesine dek uğurladı onları. Doktor Urbino Daza,karısının ardından, ona yol vermeye davrandı; ancak o zaman anladı Florentino Ariza’nın dagideceğini.DoktorUrbinoDazahoşnutsuzluğunugizleyemedi."Bundansözetmemiştik,"dedi.FlorentinoAriza, niyetini apaçık belli ederek kamarasının anahtarını gösterdi ona: güvertedesıradanbirkamara.AmaDoktorUrbinoDaza'yayeterlibirmasumlukkanıtıgibigörünmedibu.Hoşnutsuzluğuna bir destek bulabilmek için bakışlarını karısına yöneltti; ama onun buz gibigözleriyle karşılaştı. Çok alçak, sert bir sesle: "Sen de mi?" dedi ona karısı. Evet o da kızkardeşi Ofelia gibi, aşkın yakışıksız olmaya başladığı bir yaşı olduğunu düşünüyordu. Amaçabuktoparlandı.Zamanındatepkigöstermeyibildi,gönülborcundançok,durumukabullenmiş

Page 194: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

birelsıkışıylavedalaştıFlorentinoAriza'yla.Florentino Ariza, salonun korkuluklarından onların gemiden indiklerini gördü; Doktor UrbinoDaza'ylakarısı,tıpkıumduğu,beklediğigibi,otomobilebinmedendönüponabaktılar;elsalladıonlara.İkisidekarşılıkverdiler.Yükleme rıhtımının tozbulutuarasındaotomobilgözdensilininceyedekkorkuluklardanbaktı,sonra kaptanın özel yemek salonunda gemideki ilk akşam yemeği için daha uygun bir kılığabürünmeküzerekamarasınagitti.Kaptan Diego Samaritano'nun kırk yıllık ırmak yolculuklarına ilişkin hoş öykülerle tat kattığıenfes bir akşam oldu; ama Fermina Daza, eğleniyormuş gibi görünmek için büyük bir çabaharcamak zorunda kaldı. Saat sekizdeki son uyarıya, ziyaretçilerin indirilip iskeleninkaldırılmasına karşın, kaptan yemeğini bitirip manevrayı yönetmek için kumanda mevkiinegeçinceyedekgemi demir almadı. FerminaDaza'ylaFlorentinoAriza, kentin ışıklarını tanımaoyunu oynayan şamatacı yolcular arasında, gemi körfezden çıkıp görünmez kanallar,balıkçılarındalgalanan ışıklarınınserpildiğibataklıklararasından ilerleyereksonundabüyükLaMagdalena Irmağı'nınözgürhavasını içineçekinceyedeksalonunkorkuluklarındanbaktılar.Osıradaorkestramodabirhalkşarkısıçalmayabaşladı;yolcularsevinçlebağrıştılar,balogürültüpatırtıarasındabaşladı.FerminaDaza kamarasına çekilmeyi yeğ tuttu.Bütüngece tekbir sözcükbile söylememişti;FlorentinoArizadadüşünceleriylebaşbaşabırakmıştıonu.Yalnızcakamarasınınönünde, izinistemek için ayırdı onu dalgınlığından; ama Fermina Daza'nın uykusu yoktu, biraz üşüyorduyalnızca; özel güvertede biraz oturup ırmağı seyretmeyi önerdi. Florentino Ariza küpeşteyesorgun ağacından iki koltuk çekti, ışıkları söndürdü, FerminaDaza'nın omuzlarına bir yün şalörttü, kendisi de onun yanına oturdu. Fermina Daza, Florentino Ariza’nın ona armağan ettiğiküçükkutudanbirsigarasardı,şaşılacakbirbeceriylesardıonu,ateşiağzınıniçinealarak,hiçkonuşmadanyavaşyavaşiçti;sonraikitanedahasarıpbirbiriardısıraonlarıdaiçti;FlorentinoArizaiseikitermosacıkahveyiyudumyudumiçti.Kentinışıklarıufuktayitmişti.Karanlıkgüvertedenbakınca,dingin,suskunırmaklaikiyakadakiçayırlıklar, dolunayda fosforlu bir düzlüğe dönüştüler. Ara sıra gemi kazanları için odunsatıldığını duyurmak amacıyla yakılmış kocamanaçık ateşlerin yanında samandan bir kulübegörünüyordu. Florentino Ariza gençliğinde çıktığı yolculuğun bulanık anılarını saklıyordu hâlâ:Irmağın görünümü, göz kamaştırıcı çakıntılarla daha dünmüş gibi canlandırıyordu onları.FerminaDaza'yıoyalayabilmekumuduylabirkaçanısınıanlattıona;amaobaşkabirdünyadasigara içiyordu.FlorentinoArizaanılarınıbiryanakoyupkendianılarıylabaşbaşabıraktıonu;bir yandan da sigara sarıp uzatıyordu ona; kutudaki sigaralar bitinceye dek. Müzik geceyarısındansonrasustu,yolcularınşamatasıdağıldı,uykulu fısıltılararasındayokolupgitti; ikigönülgemininsoluklarınıntemposuylaçarparakkaranlıkgüvertedeyalnızkaldılar.Uzun bir an sonra, Florentino Ariza ırmağın parıltısında Fermina Daza'ya baktı; bir hayaletgibi,mavi bir ışığın yumuşattığı yontu profilini gördü, sessiz sessiz ağladığını ayırt etti. Amabeklediğigibionuavutacakyerde,kapıldığıyılgınlığabıraktıkendini."Yalnızmıkalmakistiyorsun?"diyesordu."Yalnızkalmakisteseydim,seniiçeriçağırmazdım,"dedi.O zaman Florentino Ariza, karanlıkta buz gibi parmaklarını uzattı, el yordamıyla karanlıkta

Page 195: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

onun elini aradı; kendi elini bekler buldu onu. İkisi de, uçup giden bir an içinde, bu ellerinhiçbirinin, birbirine dokunmadan önce düşledikleri eller değil, iki yaşlı, kemikli el olduğununbilincinevaracakdenliayıktılar.Amabiransonradüşledikleriellerolmuşlardı.FerminaDazaölükocasından söz etmeye başladı; hâlâ sağmış gibi, şimdiki zaman kipiyle; Florentino Ariza,onurla, yücelikle, önlenemez bir yaşama isteğiyle sahipsiz kalan aşkını ne yapacağını kendikendinesormaânınınonuniçindegelipçattığınıoandaanladı.FerminaDaza, onun avcunda duran elini bırakmamak için sigara içmekten vazgeçti. Anlamakaygısı içinde yitip gitmişti. Kendi kocasından daha iyi bir koca tasarlayamıyordu, amayaşamını düşündüğünde, hoşnutluklardan çok güçlüklere rastlıyordu; birçok karşılıklıanlayışsızlıklar,hiçbirişeyaramayankavgalar,kötüçözümlenenkinler.Ansızın içiniçekti: "İnsanın,oncayıl,oncahırgür,oncasıkıntıarasındanasılböylesinemutluolabildiği inanılmazbir şey,Allah kahretsin, bütünbunlarınaşkolupolmadığını bilebilmeden."İçini boşaltmayı bitirdiğinde, birisi ayı söndürmüştü. Gemi ölçülü adımlarla, önce bir ayağını,ardındanötekiniöneatarakilerliyordu:tetiktekocamanbirhayvangibi.FerminaDazakaygıdansıyrılmıştı:"Şimdigit,"dedi.. Florentino Ariza elini sıktı, ona doğru eğildi, yanağından öpmeye davrandı. Ama o, kısık,yumuşaksesiyle,kaçındıbundan."Artıkolmaz,"dedi,"yaşlıbirkadıngibikokuyorum."Karanlıktaonundışarı çıktığınıduydu,merdivendeayakseslerini işitti, onunertesigünedekvarolmayacağınıduyumsadı.Birsigaradaha içti, sigarasını içerkenDoktorJuvenalUrbino'yugördü:kusursuzketengiysisi,mesleğindekititizliği,gözkamaştırıcısevimliliği,biçimselaşkıyla;geçmişte kalanbir başkagemiden,beyazşapkasıylabir veda işareti yaptı ona. "Bizerkeklerönyargıların zavallı tutsaklarıyız," demişti ona bir kez. "Oysa bir kadın, bir erkekle yatmayıaklına koymayagörsün, aşamayacağı duvar, yıkamayacağı kale, çiğneyip geçmeyeceği ahlakidüşünceyoktur:Tanrı’nınbileönemiyokturartık."FerminaDaza,FlorentinoAriza'yıdüşünerek,tanyeri ağarıncaya dek yerinden kımıldamadı; anısı içinde artık en küçük bir özlem ışığı bileuyandırmayan, Los Evangelios Parkı'nda ki umarsız nöbetçi gibi değil, şimdi olduğu gibi,çökmüş, sakat, amagerçek:her zamanelininulaşabileceğibir yerdeolan,ama tanıyamadığıbir erkek.Gemionu soluk soluğagünün ilk ışıklarının parıltısınadoğru sürüklerken,Tanrı'dandilediğitekşey,FlorentinoAriza’nınertesigünneredenbaşlayacağınıbilmesiydi.Bildi.FerminaDaza,kamarotakendisinigönlünceuyumayabırakmasınısöyledi;uyandığındakomodinin üstünde bir vazoda, hâlâ çiy damlalarıyla nemli, taze, tek bir beyaz gül duruyordu;yanındada,FlorentinoAriza’nınondanayrıldıktansonrayazabildiğince,sayfalarcabirmektup.Biröncekigecedenberionututsakedenruhdurumunudilegetirmektenötebiramaçgütmeyendinginbirmektuptubu:ötekilergibiduygulu,amagerçeğedayananbirmektup.FerminaDaza,yüreğininutanmasızcadelideliçarpmasındanötürükendikendinekarşıbellibirutançlaokuduonu. Kaptan kumanda mevkiinde, geminin nasıl işlediğini göstermek için kendilerinibeklediğinden,hazıroluncakamarotahabervermesiricasıylasonaeriyordumektup.Saat on birde hazırdı; kokulu sabunlarla yıkanmış, çiçek kokuları içinde, gri etaminden çoksade bir dul giysisiyle, geceki fırtınayı atlatmış. Kaptanın özel hizmetindeki, kusursuz beyazüniformalı kamarota sade bir kahvaltı ısmarladı, ama gelip onu almalarını söylemedi; kendi

Page 196: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kendine çıktı yukarı, bulutsuz gökyüzünden gözleri kamaşmış, kumanda mevkiinde kaptanlagevezelik ederken buldu Florentino Ariza'yı. Değişik göründü ona, yalnızca artık onu başkagözlerle gördüğü için değil, gerçekten değişmiş olduğu için. Ömrü boyunca giydiği cenazegiysileriyerine,rahatbeyazayakkabılar,bezpantolon,kısakollu,yakasıaçık,cebinemarkasıişlenmişbirgömlekgiyiyordu.Başındabeyazbir İskoçberesi,gözündeezeliyakıngözlüğününüstüne takılmışkoyu renkli camlar.Bütünbunları ilk kezgiydiği, yolculuk içinözelolaraksatınaldığıaçıktı;FerminaDaza'nınbirgözataratmaz,çorbanıniçinedüşmüşbirsinekgibifarkınavardığı,çokkullanılmışkahverengiderikemerdışında.Onuöyleapaçıkbirbiçimdekendisiiçingiyinmiş görünce, yüzünü ateş basmasını önleyemedi Fermina Daza. Ona günaydın derkentedirgin oldu. Onun tedirginliği Florentino Ariza'yı daha çok tedirgin etti. Nişanlılar gibidavrandıklarının bilincine varmaları ikisini daha da tedirgin etti; tedirginliklerinin bilincinevarmalarıonlarıodenli tedirginettiki,KaptanSamaritanoiçiacımaylatitreyerekfarkınavardıbunun.İkisaatboyunca,gemininyönetimini,genel işleyişiniaçıklayarakgüçdurumdankurtardıonları. Kıyıları görünmeyen, ufuk çizgisine dek uzanan geniş, çorak kum yığınakları arasındayayılanbir ırmakta çok yavaş seyrediyorlardı.Ama ırmağınağzındaki bulanık suların tersine,bu sular ağır akışlı ve duruydular; acımasız bir güneşin altında madensi bir parıltıları vardı.FerminaDaza,burasınınkumadacıklarıyladolubirdeltaolduğuizleniminiedindi."Irmaktankalakalabukadarcıkkaldı,"dediKaptanonlara.GerçektendeFlorentinoArizadeğişikliğeşaşmıştı;ertesisabahgemininyolalmasıgüçleşincedahadaçokşaşacaktı;dünyanınenbüyükırmaklarındanbiriolan,sularınanasıLaMagdalenaIrmağı'nınbirbellekyanılgısındanbaşkabirşeyolmadığınınbilincinevardı.KaptanSamaritanoelli yılda akıldışı bir ormansızlaştırmanın ırmağı nasıl tükettiğini açıkladı onlara: Gemilerinkazanları, Florentino Ariza’nın ilk yolculuğu sırasında insanın üstüne abandıklarını hissettiği içiçegeçmişdevgibiağaçlarladoluormanıyutmuşlardı.FerminaDazadüşlerinegirenhayvanlarıgöremeyecekti:NewOrleanstabakhanelerindengelenderiavcıları,kıyıdakiyarıklarda,kelebekyakalamak için saatlerce ağızlarını açıp ölü gibi yaparak pusuya yatan timsahların soyunutüketmişler, şamatacı papağanlar, çılgınca çığlıklarıyla maymunlar, yeşillikler azaldıkça ölüpgitmişlerdi; kumsallarda kocaman anaç memeleriyle yavrularını emziren, umarsız bir kadınsesiyleağlayandenizayıları,zevkiçinavlananlarınkurşunlarıyüzündensoyutükenmişbir türdüartık.KaptanSamaritanodenizayılarınaneredeyseanaçbirsevgibesliyordu;yoldansapmışbiraşkyüzündenlanetlenmişsoylukadınlargibigörünüyorlardıonaçünkü;onların,hayvanlarâlemindeerkekleri olmayan tek dişiler oldukları söylencesinin doğruluğuna inanıyordu. Yasalarınyasaklamasınakarşın,alışkanlıkhalinegeldiğigibi,onlaragemidenateşedilmesineherzamankarşıçıkmıştı.BirseferindeKuzeyKarolinalı,avlanmabelgesiolanbiravcıbuyruklarınakarşıgelmiş,Springfıeld'inintamisabetlibiratışıylabiranadenizayısınınbaşınıparçalamış,yavrusuanasınınkaskatıkesilmişölüsüüstündeacıdançılgıngibikalmıştı.Kaptanonunlailgilenmekiçinyetimkalanyavruyugemiyealdırmış,avcıyıdaöldürdüğüananınyanıbaşında,ıssızkumsaldabırakmıştı.Diplomatikprotestolar yüzündenaltı ayhapis yatmıştıKaptan; az kalsın kaptanlıkberatıelindenalınacaktı,amasalıverildiğinde,birdahaböylebirşeyolursagenedeaynışeyiyapmaya hazırdı. Tarihsel bir olay olmuştu bu: San Nicolas de las Barrancas'taki nadirhayvanlarparkındabüyüyüpuzunyıllaryaşamışolanyetimdenizayısı ırmaktagörülenensondenizayısıolmuştu."Bu kumsaldan her geçişimde," dedi, "o gringo bir kez daha gemime binse de onu orada

Page 197: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bıraksamdiyeyakarırımTanrı'ya."OnayakınlıkduymayanFerminaDaza'yıoyufkayüreklidevöylesineduygulandırdıki,osabahtanbaşlayarakyüreğindeayrıcalıklıbiryerverdiona. İyideetti: Yolculuk daha yeni başlıyordu, yanılmadığını anlaması için başka fırsatlar da çıkacaktıkarşısına.Fermina Daza'yla Florentino Ariza öğle yemeği saatine dek kaptan köşkünde kaldılar; dahabirkaç yıl öncesine dek sürekli bir panayır olan, şimdiyse ıssız sokakların ortasında yıkık birlimana dönüşen Calamar Köyü önlerinden geçtiler. Gemiden görülen tek varlık, bir mendillegemiye işaret veren, beyazlar giyinmiş bir kadındı. Fermina Daza öylesine umarsız görünenkadınıniçingemiyealmadıklarınıanlayamadı;amakaptan,onungemilerinyolunukarşıkıyıdakitehlikeli su çevrintilerine saptırmak için yanıltıcı işaretler veren boğulmuş bir kadının hortlağıolduğunuaçıkladı.Öylesineyalanındangeçtilerki,güneşinaltındaaçıkseçik,tümayrıntılarıylagördüonuFerminaDaza,gerçektevarolmadığınahiçkuşkusukalmadı,amayüzütanıdıkgibigeldiona.Uzun ve sıcak bir gün oldu. FerminaDaza öğle yemeğinden sonra vazgeçilmez öğle uykusuiçinkamarayadöndü;amakulağınınağrısından iyiuyuyamadı;gemi,BarrancaVieja'yabirkaçmil kalakarşılaştığıbaşkabirC.FC.gemisiylekeskinbirdüdükçalarakselamlaştığındadahada artmıştı kulak ağrısı. Florentino Ariza, güverte yolcularının çoğunun gece yarısıymış gibimışılmışıluyuduklarıbüyüksalonda,oturduğuyerdebirankestirdi;Rosalba'yıdüşündegördü;gemidenindiğinigördüğüyerinçokyakınında.GeçenyüzyıldankalmaMomposagiysisiyle,tekbaşına yolculuk ediyordu; küpeşteye asılı deri kafesin içinde bebek değil, o uyuyordu. Hemgizemli, hem eğlenceli bir düştü bu; öylesine ki, arta kalan keyfi bütün akşam, Kaptan ve ikiyolcuarkadaşıyladominooynarkendesürdü.Güneşin batışıyla sıcak azaldı, gemi yeniden yaşamaya başladı. Yolcular ağır bir uykudanuyanırcasına, yeni yıkanmış, tertemiz giysileriyle ortaya çıktılar, salonda sorgun ağacındankoltuklara oturup akşam yemeğini beklediler, tam saat beşte, yolcuların şakacı alkışlarıarasında, bir zangoç gibi çan çalarak, güverteyi bir uçtan bir uca koşarak geçen bir garsonduyurdu yemek vaktini. Yolcular yemeklerini yerken, orkestra fandangolar çalmaya başladı,dansgeceyarısınadeksürdü.Kulağının ağrısı yüzünden, Fermina Daza'nın canı yemek yemek istemedi; kazanlar içingemiye ilk odunların yüklenişini seyretti; dağ gibi yığılmış kütüklerden, yükleme işine gözcülükeden yaşlı mı yaşlı bir adamdan başka hiçbir şey yoktu yalıyarda. Çevrede kilometrelerboyunca başka hiç kimse yokmuş gibi görünüyordu. Fermina Daza için, Avrupatransatlantiklerindedüşünülemeyecekağır,sıkıcıbirduraklamaoldubu;öylebirsıcakvardıki,soğuk hava donanımlı kapalı güvertede bile duyuruyordu kendini. Ama gemi yeniden demiraldığındaormaniçlerindenhoşkokuluserinbirrüzgâresmeyebaşladı,müzikdecanlandı.SitioNuevoKöyü'nde,tekbirevin,tekbirpenceresinde,tekbirışıkvardı;acentebinasındanyükyadayolcuolduğunubelirtenişaretverilmedi,böylecegemidüdükçalmadangeçtioradan.FerminaDazabütünbiröğledensonrayıFlorentinoAriza’nınkamarasınınkapısınıçalmaksızınonugörmek içinhangi yollarabaşvuracağını kendi kendinesorarakgeçirdi; saat sekizedoğruonunlabirlikteolmaisteğinidahafazlayenemedi.Onarastlamakumuduylakoridoraçıktı;fazlayürümesigerekmedi:FlorentinoAriza,koridordabirsırayaoturmuş,LosEvangeliosParkı'ndakigibi suskun,hüzünlü, iki saattir nasıl edipdeonugörebileceğini soruyordukendi kendine. İkiside, yapmacık olduğunu bildikleri bir şaşkınlık devinimi yaptılar; çoğu, tatilin son cümbüşüyle,

Page 198: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

belli bir kaygıyla kendilerini tüketen şamatacı öğrencilerden oluşan genç insanlarla tıka basadolu birinci mevki güvertesinde bir aşağı bir yukarı dolaştılar. Öğrenciler gibi barda oturupşişelerden serinletici içkiler içtiler; Fermina Daza birden korkutucu bir durumda buldu kendini."Nekorkunç!"dedi.FlorentinoArizaonuböyleüzendüşünceninneolduğunusordu."Ozavallıihtiyarcıklar,"dedi,"sandaldakürekdarbeleriyleöldürülen."Müzik bitince, karanlık güvertede pürüzsüzce akıp giden uzun bir konuşmanın ardındanyatmayagittiler.Ayyoktu,gökyüzükapalıydı,ufukta,gökgürültüsüzşimşeklerçakıyor,biranaydınlatıyordu onları. Florentino Ariza ona sigaralar sardı, ama Fermina Daza dörtten fazlaiçmedi;çünküarasırabiranhafifleyen,amagemibaşkabirgemiylegeçişirken,yadauykuyavarmışbir köyünönündengeçerkendüdükçaldığındayahut ırmağındibine iskandiletmek içinyavaşladığında büsbütün artan bir acıyla kıvranıyordu. Florentino Ariza, Şiir Festivaliyarışmasında, balonla uçuşu sırasında, akrobatik velospitine binerken, onu nasıl özlemleseyrettiğini,saltonugörebilmekiçinbütünyılkarnavallarınasılÖzlemlebeklediğinianlattıona.Odabirçokkezgörmüştükendisini,amasaltonugörebilmekiçinorayageldiğinidüşünmemişti.Ama bir yıldır, mektuplarını okuduğundan beri, nasıl olup da Şiir Festivali yarışmasına hiçkatılmadığını sormuştu hemen kendi kendine: Katılsaydı hiç kuşkusuz kazanırdı. FlorentinoArizaonayalansöyledi:Yalnızonuniçinyazıyordu,onaşiirleryazıyor,yalnızkendisiokuyorduonları.Bukez,karanlıktaFlorentinoAriza'nıneliniarayanooldu,amabirakşamöncekendisininonunelinibeklediğigibibeklerbulmadıonu:Birdentuttuelini.FlorentinoAriza'nınyüreğibuzgibioldu."Kadınlarnetuhaf,"dedi.FerminaDazakatılakatılagüldü,derinden,gençbirgüvercingibigüldü;sonrasandaldakiyaşlıçifti düşündü gene. Alnına yazılmıştı: Bu imge hep kovalayacaktı onu. Ama o gecekatlanabiliyordu ona, çünkü yaşamında çok seyrek olduğu gibi, dingin ve iyi hissediyordukendini:bütünsuçlardanarınmış.Böyle,suskun,FlorentinoAriza'nınbuzgibiterleyenelielinde,gün ağarıncaya dek kalabilirdi, ama kulağının ağrısına dayanamadı. Bu yüzden,müzik susupardından salona hamaklarını kuran güverte yolcularının gidip gelişleri bitince, acısının, onunlabirlikte kalma isteğinden daha güçlü olduğunu anladı Fermina Daza. Bunu ona söylemeninacısını hafifleteceğini biliyordu, ama onu kaygılandırmamak için söylemedi. Çünkü, onu bütünyaşamını onunla birlikte geçirmişçesine tanıyormuş gibi geliyordu ona; acısını dindireceğinibilse,gerisingerilimanadöndürmeemriniverecekyetenekteolduğunainanıyordu.FlorentinoArizaogeceişlerinböylegideceğiniöncedensezinlemişti;geriçekildi.Kamarasınınkapısı önünde ayrılırken onu öpmeye yeltendi, ama Fermina Daza sol yanağını uzattı ona.KesikkesiksoluyarakdirendiFlorentinoAriza;bunuüzerineFerminaDaza,öğrenciliğindenberiFlorentinoAriza'nınbilmediğibir işveyleötekiyanağınısunduona. İkincikezdirendiFlorentinoAriza;ozamanFerminaDaza,düğüngecesindenberiunuttuğubirgülüşlebastırmayaçalıştığıderinbirürpertiyledudaklarınıuzattıona."Tanrım,"dedi,"gemilerdenedelioluyorumben."Florentino Ariza irkildi: Gerçekten, onun da daha önce söylediği gibi, yaşlılığın ekşi kokusuvardıonda.Amauykuyadalmışhamaklarınlabirentiarasındankendineyolaçarakkamarasınadoğru yürürken, kendisinin de tıpkı onun gibi koktuğunu, üstelik kendi kokusunun onunkindendörtyaşdahayaşlıolduğunu,FerminaDaza'nındabunuaynıduyguylahissettiğidüşüncesiyleavutuyordukendini.Yaşlısevgililerindealgıladığı,onlarındakendisindeduyduklarıinsanmayasıkokuşuydu bu. Sözünü hiç sakınmayanNazaret'in dul karısı daha kaba bir biçimde söylemişti

Page 199: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

bunuona:"Şimdidenakbabalargibikokuyoruz."Herbiriötekininkokusunakatlanıyordu,çünkübirbirlerinedenktiler:Benimkokumvarsa,seninde kokun var. Oysa América Vicuna sık sık kaygılandırmıştı onu; bebek kokusu anacıliçgüdülerini uyandırıyordu yeniden, ama onun kendi kokusuna katlanamayacağı düşüncesitedirginediyorduFlorentinoAriza'yı:iğrençbiryaşlıadamkokusu.Ama bütün bunlar geçmişte kalmıştı. Önemli olan, Escolastica Hala’nın, telgrafhanedekitezgâhınüstüneduakitabınıbıraktığıoakşamüstündenberiFlorentinoAriza’nınogecekigibibirmutluluğuhiçduymamışolmasıydı:Öylesineyoğundukibuduygu,onukorkutuyordu.Saatbeşte, tamuykuyadalacağısırada,gemikâtibi,ZambranoLimanı'nda,acelebir telgrafvermekiçinuyandırdıonu.LeonaCassiani'ninimzasınıvebirgünöncekitarihitaşıyordutelgraf;tümdehşetitekbirsatırasığmıştı:AméricaVicunadünöldü;nedenibilinmiyor.Sabahınonbirinde,LeonaCassiani'yleyaptığıbirtelgrafalışverişiyleayrıntılarıöğrendi;telgrafçılıkyıllarındanbuyanailkkezkendisikullanmıştıvericiyi.Bitirmesınavlarındakaldığı içinölümcülbir ruhçöküntüsüneuğrayanAméricaVicuna,kolejin revirinden çaldığı bir şişe lavdanom içmişti. Florentino Ariza içinin derinliklerinde buhaberin eksik olduğunu biliyordu. Ama yok: América Vicuna, kararından hiç kimsenin suçlubulunmasına olanak veren hiçbir açıklayıcı not bırakmamıştı. Leona Cassiani'nin durumubildirdiğiailesiPuertoPadre'dengelmeküzereydi;cenazedeoakşamsaatbeştekaldırılacaktı.Florentino Ariza içini çekti. Yaşamayı sürdürebilmek için yapabileceği tek şey bu anının onaişkenceetmesineizinvermemekti.Belleğindensildionu,amagerikalanyıllarıboyunca,sıksıkfarkına varmadan eski bir yaranın ansızın sızlaması gibi, birden canlandığını duyacaktı buanının.Sonrakigünlersıcakvebitmez tükenmezdi. Irmakbulandı,gitgidedaraldı;FlorentinoAriza'yıilkyolculuğundahayretedüşüreniçiçegeçmişdevağaçlarınyerinde,gemikazanlarınınyuttuğuormanlardanartakalankireçlidüzlükleri,enacımasızkuraklıklardabilesokaklarısularaltındakalan,Tanrı’nınunuttuğuköylerinyıkıntılarıvardı.Geceleyin kumsallardaki denizayılarının, denizkızlarınınkini andıran şarkıları değil, suyunüstünde denize doğru yüzen ölülerin iç bulandırıcı kokusu uyandırıyordu onları. Ne savaşlarvardıartık,nedesalgınhastalıklar,amaşişmişcesetlergeçiyorduhâlâ.Kaptanbirkezolsunciddidavrandı:"Yolculara,onlarınkazaraboğulmuşinsanlarolduğunusöylemekiçinemiraldık."Bir zamanlar gün ortasının boğucu sıcağını artıran papağanların şamatasının ve görünmezmaymunlarınşirretseslerininyerindeyalnızcaçoraktopraklarınsessizliğikalmıştı.Odun kesecek öyle az yer kalmıştı, üstelik bu yerler birbirlerinden öyle uzaktı ki, NevaFidelidad,yolculuğundördüncügünüyakacaksızkaldı.Gemineredeysebirhaftademirlikaldı,bu sırada mürettebat, orada burada kalmış son ağaçları bulmak için küllü bataklıklaradalmışlardı. Başka hiç kimse yoktu; oduncular, toprak ağalarının zorbalığından, görünmezkoleradan, hükümetlerin halkın dikkatini dağıtmak için kararnameler çıkararak örtbas etmeyeçalıştıkları gizli savaşlardankaçarakkeçiyollarını bırakıpgitmişlerdi.Buarada, canları sıkılanyolcular yüzme yarışları, av seferleri düzenliyorlar, canlı iguanalarla gemiye dönüp onlarınkarınlarınıboydanboyayararaksaydam,yumuşakyumurtasalkımlarınıçıkarıp ipleredizerekkurusundiyeküpeşteyeastıktansonra, çuvaldızla yenidendikiyorlardı.Yakın köylerdengelenyoksulorospular,avseferlerininizinisürüyorlar,kıyıdakiyalıyarlardaçadırkuruyorlar,müzikveiçkigetiriyorlar,karayaoturmuşgemininkarşısındacümbüşyapıyorlardı.

Page 200: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

C.EC. başkanı olmadan çok öncesinden beri Florentino Ariza ırmağın durumu hakkındaürkütücüraporlaralıyor,amaşöylecebirgözatıyorduonlara:"Kaygılanmayın,odunbittiğinde,çoktanpetrolleçalışangemilerçıkmışolacak."FerminaDaza'yatutkusundanbaşkagözühiçbirşey görmez olduğundan, bunu düşünmek zahmetine bile katlanmıyordu; gerçeğin farkınavardığında da, yeni bir ırmak getirmekten başka yapacak bir şey kalmamıştı artık.Geceleri,suların daha elverişli olduğu dönemlerde bile, uyumak için gemileri palamarla bağlamakgerekiyordu; işteozamansolukalmakbiledayanılmazoluyordu.Yolcularınbüyükbirbölümü,özellikledeAvrupalılarkamaralarınpiskokusundankaçıpgüvertededolaşarak,durmadanakanterlerini sildikleri havluyla her çeşit hayvanı kovarak geçiriyorlardı geceyi; şafak söktüğündeısırıklardanbitkin,heryanlarışişmişoluyordu.19.yüzyılınbaşlarındabir İngilizgezgin,kanolarvekatırsırtındayapılan,bazenelligünbilesürebilenyolculuğadeğinerekşöyleyazmıştı: "Buyolculuk,birinsanınyapabileceğiyolculuklarınenkötülerinden,ençetinlerindenbiri."Budurum,buharlı gemilerin çıktığı ilk seksen yılda doğru olmaktan çıkmıştı, ama sonra, timsahlar sonkelebekleri yedikleri, ana denizayılarının tükendiği, papağanların, maymunların, köylerintükendiğizamanbütünbütüngerigelmişti:Herşeytükenmişti."Sorun değil," diye gülüyordu Kaptan, "birkaç yıla kalmaz, ırmağın kurumuş yatağında lüksotomobillerledolaşırız."Fermina Daza'yla Florentino Ariza ilk üç gün kapalı güvertenin yumuşak ilkbaharıylakorunmuşlardı, ama odun kullanımı kısıtlandığı, soğutma sistemi işe yaramaz duruma geldiğizaman, Cumhurbaşkanlığı Kamarası buharlı bir kafeteryaya dönüştü. Fermina Daza geceleriaçık pencerelerden giren, ırmaktan esen rüzgârla yaşayabiliyor, gemi demirlediğinde filitmakinesi işe yaramaz olduğundan, böcekleri havluyla kovuyordu. Kulağının ağrısı dayanılmazolmuştu; bir sabah uyandığında ezilmiş bir ağustosböceğinin şarkısı gibi ansızın, bütün bütündindi. Ama sol kulağının işitme duyusunu yitirdiğinin, gece Florentino Ariza ona sol yanındanseslenipde,nesöylediğiniişitmekiçinbaşınıçevirmekzorundakalıncayadekfarkınavarmadı.Yaşlılığınoncaumarsızkusurlarındanbiridiyekabulediphiçkimseyesöylemedibunu.Herşeyekarşın,geminingecikmesionlariçinTanrısalbiraksilikoldu.FlorentinoArizabirkezbir yerde okumuştu: "Felaketlerde aşk daha yüce, daha soylu olur." CumhurbaşkanlığıKamarası'nınnemi,birbirlerinisorusormaksızınsevmelerinindahakolayolduğugerçekdışıbiruyuşukluğa gömdü onları. Korkuluklarının yanındaki koltuklarda, el ele tutuşmuş usa sığmazsaatler geçiriyorlardı; usul usul öpüşüyorlar, bitkinlik duymaksızın, okşayışların esrikliğinintadına varıyorlardı. Boğucu havanın üçüncü gecesi, Fermina Daza, kuzini Hildebranda’nınçetesiylebirliktegizligizli,dahasonra,evlenipçolukçocuğakarıştığızamaneğretidünyasınınarkadaşlarıylakapalıkapılarardındaiçtiğianisadoşişesiylebekledionu.Yazgısınıgereğindençokayıklıkladüşünmemek içinbirazesrikleşmeyegereksinimduyuyordu,amaFlorentinoArizaonunbunusonadım içinkendikendiniyüreklendirmekamacıylayaptığınısandı.Bukuruntuylaparmaklarının ucuyla, onun solgun boynunu, maden balinalarla zırhlanmış göğsünü, kemikleriaşınmış kalçalarını, yaşlı bir ceylanınkileri andıran oyluklarını okşama yürekliliğini gösterdi.Fermina Daza, gözleri kapalı, mutluluk içinde, ama hiç ürpermeden sigarasını içip içkisiniaralıklarla yudumluyordu, kabul etti.Sonunda, okşayışlar karnınadoğru kaydığında, yeterinceanasongitmiştiyüreğine."Buişiyapacaksakyapalım,"dedi,"amayetişkininsanlargibi."Onukamarayagötürdü;ışıklaryanıkyapmacıkutanmalarakapılmaksızınsoyunmayabaşladı.

Page 201: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Florentino Ariza sırtüstü yatağa uzanmış, bir kez daha, öldürdüğü kaplanın postunu neyapacağınıbilmeksizin,gücünütoplamayaçalışıyordu."Bakma,"dediFerminaDaza.FlorentinoAriza,gözlerinitavandanayırmadan"Niçin?"diyesordu."Hoşunagitmeyecekçünkü,"dediFerminaDaza.O zaman baktı ona Florentino Ariza; beline dek çıplak gördü onu; tıpkı tasarladığı gibi.Omuzlarıkırışkırış,göğüslerisarkık,kaburgalarıbirkurbağanınkigibi,soluk,soğukbirderiylekaplı. Az önce üstünden çıkardığı bluzla göğsünü örttü; ışığı söndürdü. O zaman FlorentinoArizadoğruldu,karanlıktasoyunmayabaşladı;çıkardığıhergiysiyionaatıyor,odagülmektenkatılakatılagerisingeriatıyorduonları.Uzunbir süresırtüstüuzanmışkaldılar;FlorentinoAriza,esrikliği geçtikçeyürekliliği azalmış,FerminaDazaise,dingin,neredeyseistençsiz,amaiçkiyi fazlakaçırdığındaherzamanolduğugibianlamsızbirgülmetutmasındiyeTanrı'yayakarıyordu.Vakitgeçirmekiçinşundanbundankonuştular. Kendilerinden, birbirine benzemeyen yaşamlarından, karaya oturmuş bir gemininkaranlık kamarasında çıplak olmanın gerçek dışılığından söz ettiler; oysa, doğru olan, ölümübeklemekten başka vakitleri kalmadığını düşünmekti. Her şeyin daha olmadan bilindiği birkentte, onun yaşamında bir kadının, tek bir kadının bile olduğunu işitmemişti Fermina. Bunusözgelişiymiş gibi söyledi ona; Florentino Ariza, sesinde en küçük bir titreme bile olmaksızın,hemenyanıtladıonu:"Erdenliğimiseniniçinkorudum,"dedi.Nasıl olsa buna inanmazdı Fermina Daza, doğru bile olsa; çünkü yazdığı aşk mektupları,anlamlarındanötürüdeğil, insanıallakbullaketmegücündenötürüdeğer taşıyanbunabenzertümcelerden oluşuyordu. Ama onun bu sözleri söyleşindeki yüreklilik hoşuna gitti. FlorentinoAriza ise, hiçbir zaman sorma yürekliliğini bulamadığı şeyi ansızın sordu kendi kendine:Evliliğinin sınırları dışında ne tür bir gizli yaşamı olmuştu Fermina Daza'nın? Hiçbir şeyşaşırtmazdıonu;kadınlarıngizliserüvenlerindeerkeklerleaynıolduklarınıbiliyorduçünkü:aynıoyunlar,ansızıngelenaynıesinlenmeler,aynıpişmanlıksızihanetler.Amabunusormamaklaiyietti. Kiliseyle ilişkilerinin oldukça gergin olduğu bir dönemde, günahını çıkaran papaz, hiç yeriyokken, kocasını hiç aldatıp aldatmadığını sormuştu FerminaDaza'ya; o da yanıt vermeden,sözlerinibitirmeden,izinistemedenayağakalkmıştı;birdahadaneona,nebaşkabirinegünahçıkartmayagitmemişti. Buna karşılık, FlorentinoAriza'nın sakınımlılığının umulmadık bir ödülüoldu:FerminaDazakaranlıktaelini uzattı, onunkarnını, kalçalarını, neredeyse tüysüzpubisiniokşadı. "Tenin tıpkı bir bebeğinki gibi," dedi. Ardından son adımı attı: Onu olmadığı yerdearadı,kuruntularakapılmaksızınbirkezdahaaradı,kıpırtısızbuldu:"Ölü,"dediFlorentinoAriza.Bütün kadınlarla ilk kez hep olurdu bu ona; böylece bu kâbusla yaşamayı öğrenmişti: Herseferinde ilkkezoluyormuşgibi yenidenöğrenmekzorundakalmıştı.Onunelinialıpgöğsününüstünekoydu:FerminaDaza,onunyorulmakbilmeyenyaşlıyüreğinin,neredeysederisinidelipçıkacakmış gibi, bir yeniyetmenin gücü, ivecenliği ve düzensizliğiyle çarptığını duyumsadı."Aşkın fazlasıdaaşksızlık kadar tehlikelidir bu iş için,"dediFlorentinoAriza.Ama inanmadansöyledibunu;utanıyordu, kendi kendineöfkeduyuyordu,başarısızlığı yüzündenonusuçlamakiçin bir neden bulmak istiyordu. Fermina Daza bunu biliyordu; onun savunmasız bedenini,acımasızlıktantatduyanyalpakbirkedigibi,alaycıokşayışlarlakışkırtmayabaşladı;sonundaFlorentinoAriza işkenceyedaha fazladayanamadı,kalkıpkamarasınagitti.FerminaDaza,en

Page 202: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

sonunda onun aşkına inanmış, gün ağarıncaya dek onu düşündü; alkolün etkisi dalga dalgauzaklaştıkçaonunkendisindenhoşlanmadığı,birdahageridönmeyeceğikaygısıkapladıiçini.Ama aynı gün, sabahın on birinde geri döndü Florentino Ariza; taptaze, dinlenmiş, belli birgösterişle karşısında soyundu. Onu, karanlıkta düşlediği gibi, bol ışıkta görmek hoşuna gittiFermina Daza'nın: yaşlanmayan bir adam; teni esmer, açık bir şemsiye gibi parlak, gergin,koltuk altlarında ve kasıklarındaki tek tük yumuşak tüyler dışında hiç tüysüz. Silahı kalkıktı;FerminaDazaonurasgelegöstermediğininkendikendiniyüreklendirmekiçinbirsavaşganimetigibi sergilediğinin farkına vardı. Tan yeli çıktığında üstüne giydiği geceliğini çıkarmasına bilefırsat vermedi; acemice ivecenliği FerminaDaza’nın içinde bir acıma ürpertisi uyandırdı. Amacanınısıkmadıbu;çünküböyledurumlardaacımaylaaşkıbirbirindenayırtetmekkolaydeğildi.Amasonundaiçiboşalmışgibiduyumsadıkendini.Yirmiyılı aşkınbir zamandanberi ilk kezsevişiyordu;böylesineuzunbiraradansonra,onunyaşında nasıl olduğunu merak ettiğinden tedirginlikle yapmıştı bunu. Ama Florentino Ariza,bedeninindeonuisteyipistemediğinianlamasınavakitbırakmamıştı.Çabukvehüzünlüolmuştu."Her şeyi berbat ettik," diye düşündü Fermina Daza. Ama yanılıyordu; ikisinin de uğradıklarıhayal kırıklığına karşın, Florentino Ariza’nın beceriksizliğinden ötürü duyduğu pişmanlığa,FerminaDaza’nın içkininçılgınlığınakapıldığı içinkendini kınamasınakarşın,sonrakigünlerdebir an bile birbirlerinden ayrılmadılar. Neredeyse yalnızca yemek yemek için çıkıyorlardıkamaralarından. Gemisinde saklanmak istenen tüm gizleri içgüdüsüyle keşfeden KaptanSamaritano, her sabahonlara beyazbir gül gönderiyor, onların zamanının valslerindenoluşanserenatlar yaptırıyor, şaka olsun diye içlerinde güç artırıcı maddeler bulunan yemeklerhazırlatıyordu. Çok sonra, aramaksızın, kendiliğinden gelen bir esinle esinleninceye dek birdahasevişmeyidenemediler.Birlikteolmanınyalınmutluluğuyetiyorduonlara.KaptanöğlenyemeğindensonraonlarabirnotgöndererekonbirgünlükyolculuğunsonlimanıolanLaDorada'yavaracaklarınıbildirmeseydi,kamaradançıkmakakıllarınabilegelmeyecekti.Fermina Daza'yla Florentino Ariza, kamaradan solgun bir güneşin aydınlattığı evlerin burnunugördüler, limanın adının

24 nedenini anladıklarını sandılar, ama geminin kazanları gibi soluyan

sıcağı duyup sokaklarda asfaltın kaynadığını görünce, pek açık seçik gelmedi bu ad onlara.Üstelikgemiorayadeğil,SantaFedemiryolununsondurağınınbulunduğukarşıkıyıyayanaştı.Yolcularinerinmezonlardasığınaklarındançıktılar.FerminaDazaboşsalonundokunulmazlığıolan temiz havasını soludu; küpeşteden, birlikte oyuncak treni andıran bir trenin vagonlarındaeşyalarını tanımaya çalışan kargaşa içindeki kalabalığı seyrettiler. Avrupa'dan geldiklerisanılabilirdi, özellikle kuzeye özgü paltoları, geçen yüzyıldan kalma şapkaları boğucu tozlusıcakla bir çelişki oluşturan kadınların. Kimileri saçlarına, sıcaktan solmaya başlayan güzelpatatesçiçekleri takmışlardı.Düşselbir savanadangeçerek,birgünlükbir trenyolculuğundansonrayüksekAndyaylalarındanyenigelmişler,giysileriniKarayipler'egöredeğiştirmeyehenüzvakitbulamamışlardı.Pazar yerinin şamatası arasında, umarsız görünüşlü, yaşlı mı yaşlı bir adam, dilencipaltosunun ceplerinden civcivler çıkarıyordu. Bir zamanlar kendinden çok daha uzun boylu,iriyarı birinin olan bir paltoyla, kalabalığın arasından kendisine yol açarak birdenbire ortayaçıkmıştı. Şapkasını çıkardı, belki birkaç kuruş veren olur diye, ters çevirip rıhtımın üstünekoydu,sonra,ceplerinden,parmaklarınınarasındadurmadançoğalıyormuşgibigörünen,avuç

Page 203: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

avuçyumuşacık,uçukrenklicivcivlerçıkarmayabaşladı.Rıhtım bir anda, farkına varmadan üstlerine basan telaşlı yolcuların arasında dört bir yanadağılankıpırkıpırcivcivlerdenbirhalıylakaplanmışgibioldu.Seyredenyalnızcakendisiolduğuiçin,FerminaDaza,onurunadüzenlenmişgibigörünenbuolağanüstügörünümdenbüyülenmiş,dönüşyolcularınıngemiyenezamanbinmeyebaşladıklarınınfarkınavarmadı.Onuniçinşenliksonaermişti:Gelenlerarasındabirçoktanıdıkyüz,yasgünlerinde,dahakısabirsüreöncesinedeğin ona yakınlık göstermiş olan arkadaşlarından bazılarını seçebildi; çabuk çabukkamarasına sığındı yeniden. Florentino Ariza şaşkınlık içinde buldu onu: Tanıdıklarının,kocasının ölümünden böylesine kısa bir süre sonra bir keyif yolculuğuna çıktığınıgörmelerindenseölmeyiyeğtutuyordu.FlorentinoArizaonunyıkıldığındanöyleetkilendiki,onukorumakiçinkamarayakapanmaktanbaşkabiryolbulacağınasözverdi.Özel yemek salonunda akşam yemeği yerlerken, birden belirdi fikir kafasında. Kaptan nezamandır kafasını kurcalayanbir sorunhakkındaFlorentinoAriza'ylagörüşmek istiyor, amaoher zamanki yanıtıyla başından savıyordu onu: "Bu sorunları LeonaCassiani benden daha iyiçözer." Ama bu kez dinledi onu. Sorun şuydu: Gemiler giderken yük taşıyor, dönüşte boşdönüyorlardı;yolculardaisebununtamtersioluyordu."Yükdahaavantajlı,çünküdahaçokparagetiriyor,üstelikyemekdeyemiyor,"dedi.FerminaDaza,ikierkeğinfarklıtarifeleruygulanmasıüstüne giriştikleri yorucu tartışmalardan sıkılmış, isteksizce yiyordu yemeğini. Ama FlorentinosonunadekgittiveancakozamanKaptan'abirkurtuluşhabercisigibigörünenbirsorusordu:"Kuramsalolarak,"dedi,"hiçdurmadan,yükyadayolcualmadan,hiçbirlimanauğramadanbiryolculukyapılabilirmi?"Kaptan bunun yalnızca kuramsal olarak düşünülebileceğini söyledi. C.FC.'nin, FlorentinoAriza'nın herkesten daha iyi bildiği iş yükümlülükleri, birçoğu kaçınılmaz, yük, yolcu, posta vedaha birçok sözleşmeleri vardı. Bütün bunları aşmaya olanak veren tek şey, gemide salgınhastalık çıkmasıydı. Gemi, karantinada olduğunu açıklar, sarı bayrak çeker, olağanüstükoşullardaseyrederdi.KaptanSamaritano,ırmaktagörülenbirçokkoleravakasındabirkaçkezbunuyapmakzorundakalmıştı;sonradansağlıkmakamları,hekimleribuvakalarınsıradanbirdizanteriolduğunadairraporvermeyezorlamışlarsada.Bundanbaşka,ırmağıntarihindebirçokkez,vergidenkurtulmak, istenmeyenbiryolcuyualmamak,yersizdenetimleriönlemek içinsarısalgın hastalık bayrağı çekilmişti. Florentino Ariza, masanın altından Fermina Daza'nın elinibuldu."İyiöyleyse,"dedi,"öyleyapalım."Kaptanşaşakaldı,amasonraihtiyartilkiiçgüdüsüyleherşeyiapaçıkgördü."Bugemiyiyönetenbenim,amabiziyönetendesizsiniz,"dedi."Eğerciddisöylüyorsanız,yazılıolarakemirverin,bizdehemenyerinegetirelim."Ciddisöylüyordu,elbette;FlorentinoArizaemri imzaladı.Önündesonunda,sağlıkvakalarınınsevinçli istatistiklerinekarşın,koleragünlerininsonaermediğinikimolsabilirdi.Gemiyegelince,sorunyoktu.Yüklenenazyükleraktarıldı,yolcularamakinelerdebirbozuklukolduğusöylendi,osabah erkenden başka bir şirketin gemisiyle gönderildiler. Bu gibi şeyler, ahlaka aykırı, hattaaşağılıknedenlerleyapıldığınagöre,aşkiçinyapılmasınınnedenyasalarauygunolmayacağınıanlamıyorduFlorentinoAriza.Kaptan'ın tekdileği,yolculuktakendisineeşliketmeküzerebirinialmakiçinPuertoNare'yeuğramaktı:Onundabirgönülgizivardı.

Page 204: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Böylece,NuevaFidelidad,ertesigünşafaksökerken,yüksüz,yolcusuz,anadireğintepesindeneşeyledalgalanansarıkolerabayrağıylademiraldı.Günışırken,PuertoNare'den,kaptandandahauzun,daha iriyarı,değişikbirgüzelliğiolanbirkadınaldılar;sirkeyazılmak içinbirsakalıeksikti. Adı Zenaida Neves'ti, ama Kaptan Vahşi Kadınım diye çağırıyordu onu: gemiye birlimandanbindiripötekindeindirdiği,gemiyebinerkenardısıramutlulukrüzgârlarıestireneskibirarkadaş. Florentino Ariza'nın, Envigado'dan gelen trenin, eskiden katırların çıktığı yoldangüçbela tırmandığınıgörünceRosalba’nınanılarını yenidenyaşadığıohüzünlüölümcül yerde,kısaaralıklarlayolculukboyuncasürecekbirAmazonsağanağıboşandı.Amakimsealdırmadı:Yüzenşenliğinkendidamıvardı.OgeceFerminaDaza,cümbüşekişiselbirkatkıdabulunmakiçin, mürettebatın alkışları arasında mutfağa inip kendi uydurduğu bir yemek hazırladı;FlorentinoArizaAşkUsulüPatlıcandiyevaftizettionu.Gündüzleri iskambil oynuyorlar, patlayıncaya dek yiyorlar, onları bitkin düşüren taş gibi ağıröğleuykularıuyuyorlardı:Tamgüneşbatarkenorkestraçalmayabaşlıyor,tıkabasadoyuncayadek somon balığıyla anisçido içiyorlardı. Hafif bir gemide, o hafta bütün yolculuk boyuncaolduğuncaçokyağmurunyağdığıyamaçlardaninensellerindahadaelverişlikıldığısulardahızlıbiryolculukolduyolculukları.Birkaçköyden,kolerayıürkütüpkaçırmakiçinhayırseverliktoplarıatıldı;onlardahüzünlübirböğürtüyleminnetlerinibelirttiler.Yolboyuncakarşılaştıklarıgemiler,hangi şirketten olursa olsunlar, başsağlığımesajları gönderdiler onlara.Mercedes'in doğduğuMagangueKöyü'nde,yolculuğungerikalankısmıiçinyeterinceodunyüklediler.Fermina Daza geminin düdüğünü sağlam kulağının içinde işitmeye başlayınca korktu, amaanisado içtiklerinin ikinci günü iki kulağı dadaha iyi duyuyordu.Güllerineskisindendahagüzelkoktuğunu, kuşların tan vakti eskisinden çok daha iyi öttüklerini, sırf onu uyandırsın diye,Tanrı'nın bir denizayısı yaratıp Tamalamaque kumsalına koyduğunu anladı. Kaptan işitti onu,geminin yolunu değiştirtti, kolları arasına aldığı yavrusunu emziren kocaman anayı gördülersonunda. Birbirleriyle ne denli kaynaştıklarının ne Fermina farkına vardı, en de Florentino:Fermina onun lavmanlarına yardım ediyor, yatarken bir bardağa koyduğu takma dişlerinifırçalamakiçinondanerkenkalkıyordu;yitikgözlüksorununudaçözdü,çünküokumakvesökükdikmek için Florentino Ariza’nınkini kullanıyordu. Bir sabah uyandığında Florentino'nunalacakaranlıkta gömleğinin bir düğmesini tutturduğunu gördü; o daha insanın iki karısı olmasıgerektiği törensel tümcesinisöylemedenatılıpkendisidiktidüğmeyi.BunakarşılıkFermina'nınondanbeklediğitekşey,omzundakiağrıiçinonavantuzçekmesiydi.Öteyandan,FlorentinoArizaorkestranınkemanıylaeskianılarıcanlandırmayabaşladı;yarımgünde Fermina için Taçlı Tanrıça valsini çalmayı başardı; saatlerce çaldı, sonunda zorlasusturdular onu. Fermina Daza bir gece ansızın ömründe ilk kez boğulurcasına ağlayarakuyandı;öfkedendeğil,acıdanağlıyordu;kayıkçınınkürekdarbeleriylesandaldaöldürülenyaşlıçiftinanısıyla.Amadinmekbilmezyağmuretkilemedionu;Paris'inbelkideonunduyumsadığıkadar hüzünlü olmadığını, Santa Fe'nin sokaklarından onca cenaze geçmediğini iş iştengeçtikten sonra düşündü. Florentino Ariza'yla birlikte ileride çıkacakları yolculukların imgesibelirdiufukta:bavulsuz,toplumsalyükümlülüklerdenuzakçılgınyolculuklar:aşkyolculukları.Varışlarından bir gün önce, kâğıttan çelenkler, renk renk ışıklarla büyük bir şenlik yaptılar.Hava kararırken sona erdi şenlik. Kaptanla Zenaida birbirlerine sımsıkı sarılarak, o yıllardayürekleri yaralamaya başlayan ilk bolerolarla dans ettiler. Florentino Ariza, Fermina Daza'yaözel valsleriyle dansetmeyi önermeye cüret etti, amao reddetti.Bununla birlikte, bütüngecebaşı ve topuklarıyla tempo tuttu, hatta bir an geldi, Kaptan boleronun gölgeleri içinde vahşi

Page 205: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

kadınıylasarmaşdolaşolurken,farkınavarmadanoturduğuyerdedansetti.Öyleçokanisadoiçti ki, merdivenlerden çıkmasına yardım etmek zorunda kaldılar; ardından, gözlerinden yaşgelinceye dek, sonunda herkesi korkutan bir gülme nöbetine tutuldu. Ama kamaranın güzelkokuludinginliğindegülmesinitutmayıbaşardığında,deneyimliikiyaşlıinsangibi,dingin,sağlıklıbir sevişmeyle seviştiler:O çılgın yolculuğun en güzel anısı olarak belleklerinde kalacaktı bu.Kaptan'la Zenaida'nın sandıkları gibi, evliler gibi duyumsamıyorlardı kendilerini; geç kalmışsevgililergibideduyumsamıyorlardı.Evlilikyaşamınınoçetinazabınınüstündenaşıpdoğrucaaşkınözüne varmışgibiydiler.Yaşamın yıprattığı iki yaşlı evli insangibi, tutkunun tuzaklarınınötesinde,umudunacımasızalaylarının,hayalbozumlarınınyanılsamalarınınötesinde,sessizlikiçinde yaşıyorlardı: aşkın ötesinde. Çünkü ne zaman, nerede olursa olsun, ama en çok daölümeyaklaşıldıkçaaşkınaşkolduğununbilincinevarmayayetecekkadaryaşamışlardıbirlikte.Saat altıda uyandılar. Fermina, anisado kokan bir baş ağrısıyla, Doktor Juvenal Urbino,ağaçtandüştüğüzamankindendahaşişman,dahagenç,geridönmüş,evinkapısındasalıncaklıkoltukta oturmuş onu bekliyormuş gibi bir duyguyla yüreği sersem. Ama bunun anisado'nunetkisindendeğil,dönüşünyaklaşmasındanilerigeldiğininbilincinevaracakdenliayıktı."Ölümgibibirşeyolacak,"dedi.FlorentinoArizaşaştı;dönüşbaşladığındanberirahatınıkaçırandüşünceyiokumuştuFerminaDaza.Hiçbiri,kamaradanbaşkabirevde,gemidekindenbaşkabiçimdeyemekyiyeceklerini,herzaman onlara yabancı bir yaşamın içinde yaşayacaklarını düşünemiyorlardı kendilerini.Florentino Ariza, yatakta, sırtüstü, elleri ensesinde kenetlenmiş kaldı. Bir an geldi, AméricaVicuna'nın acısıyla içi parça parça oldu; gerçekten daha fazla kaçamadı: Banyoya kapanıpgönlünce ağladı, acele etmeden, son gözyaşı damlasına dek. Ancak o zaman onu ne denlisevmişolduğunukendikendineitirafetmeyürekliliğinibuldu.Karaya çıkmak için giyinmiş, yukarı çıktıklarında, kanalları, eski İspanyol boğazınınbataklıklarını geride bırakmışlar, körfezdeki kayıkların molozları, yağ artıklarının gölcükleriarasındanyolalıyorlardı.Genel valilik kentininyaldızlı kubbeleriüstünde ışıl ışıl birperşembedoğuyordu, ama Fermina Daza, küpeştede durmuş, kentin güzelliklerinin iğrenç kokusuna,iguanalarınkirlettiklerisurlarınküstahlığınakatlanamıyordu:gerçekyaşamınyılgısı.Nekendisi,nedeobirşeysöylemediler,amasilahlarınıkolaykolayteslimedecekgibiduyumsamıyorlardıkendilerini.Kaptan'ı yemek salonunda, her zamanki zarafetiyle bağdaşmayanbir darmadağınıklık içindebuldular:sakallarıuzamış,gözleriuykusuzluktankıpkırmızı,giysisibiröncekigecedenhâlâ teriçinde,konuşmasıanasonlugeğirtilerlekesikkesik.Zenaidauyuyordu.LimanSağlıkDairesininbirmotorugemiyidurdurmaemriverdiğinde,sessizcekahvaltıyabaşlamaküzereydiler.Kaptankumandamevkiinden,silahlıdevriyelerinsorularınıbağırabağırayanıtlıyordu.Gemidehangi salgın hastalığın çıktığını, kaç yolcu bulunduğunu, kaçının hasta olduğunu, hastalığınbulaşma olasılığının ne olduğunu öğrenmek istiyorlardı. Kaptan yalnızca üç yolcuları olduğu,üçünündekolerayayakalandıkları,amasıkıbirbiçimdeayrıbiryerdetutulduklarıyanıtınıverdi.Ne LaDorada'dan gemiye binmeleri gereken yolcuların, ne de yirmi sekiz kişilikmürettebatınonlarla hiçbir teması olmamıştı. Ama devriye komutanı tatmin olmadı; geminin karantinayaalınması için gerekli işlemler yapılıncaya değin körfezden çıkıp Las Mercedes bataklığındaöğledensonrasaatikiyedekbeklemeleriniemretti.Kaptanbirarabacıküfrüsalladı,sonraelininbirişaretiyledümenciyebataklıklaradoğrutornistanetmesinibuyurdu.

Page 206: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Fermina Daza'yla Florentino Ariza, masadan bütün bunları işitmişlerdi, ama kaptanaldırmıyormuş gibi görünüyordu. Suskunluk içinde yemek yemeyi sürdürdü; canının sıkkınlığı,ırmak kaptanlarına dillere destan bir ün kazandıran görgü kurallarını çiğnemesinden bellioluyordu.Dörtyağdayumurtayıbıçağınınucuylaparçalayıpbütünolarakağzınaatarakyabanılbirzevkleçiğnediğiyeşilmuzdilimleriylebirliktesilipsüpürdü.FerminaDaza'ylaFlorentinoArizaağızlarını açmadan ona bakıyorlardı; bir okul sırasının üstünde, yıl sonu sınavlarınınsonuçlarının okunmasını bekliyormuş gibi. Kaptan'ın sağlık devriyesiyle konuşması sırasındabirbirlerine tek sözcük bile söylememişlerdi; yaşamlarının ne olacağı konusunda en küçük birfikirleri bile yoktu, ama ikisi de Kaptan'ın bunu kendileri adına düşündüğünü biliyorlardı:Şakaklarınınatışındanbellioluyordubu.Yumurtalarını,muzdilimlerini,sütlükahvesiniyuvarlarken,gemi,kazanlarırölantide,körfezdençıktı, suyun üstünü yorgan gibi kaplayan nilüferler, mor çiçekli, yürek biçiminde kocamanyapraklı su lotusları arasından geçip kanalların içinde ilerledi, bataklıklara doğru çark etti.Kaçakbalıkçılarındinamitleriyleöldürülmüş,yanlamasınayüzenbalıklardanötürüsuların rengimavi pembeydi; kara ve deniz kuşları madensi çığlıklarla üstlerinde döneniyorlardı. Karayiprüzgârı kuşların yaygarasıyla birlikte pencerelerden içeri doldu; Fermina Daza damarlarındaözgür isteminin düzensiz atışlarını duydu. Sağında, bulanık, dingince akan büyük MagdalenaIrmağı'nınhalicidünyanınöteucunadekuzanıyordu.Tabaklarda yiyecek başka bir şey kalmayınca,Kaptan peçetesinin ucuyla ağzını sildi, ırmakkaptanlarının güzel konuşmalarıyla kazandıkları ünü bir anda yok eden küstahça bir argoylakonuştu. Çünkü, onlar için konuşmuyordu, hiç kimse için konuşmuyordu; kendi öfkesiyleuzlaşmaya varmaya çalışıyordu. Bir dizi kaba küfürden sonra vardığı sonuç, kolera bayrağıyüzündendüştükleribukarışıkdurumuniçindennasılçıkacağınıbilmediğiydi.Florentino Ariza gözünü bile kırpmadan dinledi onu. Sonra, pencerelerden, rüzgârgülününoluşturduğukusursuzçembere,açıkseçikufka,tekbirbulutunbilebulunmadığıaralıkgöğüne,sonsuzadeküstündeyolalınabileceksularabaktı,şöylededi:"Doğrugidelim,doğru,dosdoğru,LaDorada'yadek."FerminaDazaürperdi;çünküKutsalRuh'tanesinlenmişoeskisesi tanımıştı;Kaptan'abaktı:Yazgılarını o belirleyecekti, ama Kaptan onu görmedi, çünkü Florentino Ariza’nın esininingücüyledonakalmıştı."Ciddimisöylüyorsunuz?"dedi."Doğdumdoğalı,"dediFlorentinoAriza,"ciddiolmayanhiçbirşeysöylemedimben."Kaptan Fermina Daza'ya baktı, kirpiklerinde bir kış kırağısının ilk pırıltılarını gördü. SonraFlorentinoAriza'ya,onunyenilmezgücüne,gözüpekaşkınabaktı;gecikmişbirkuşkuürküttüonu:ölümdençokyaşamdısınırsızolan."Peki,buallahıncezasıgidişgelişlerinezamanadeksürdürebileceğimizisanıyorsunuz?"diyesordu.FlorentinoAriza’nınyanıtı,gecelerlebirlikte,tamelliüçyıl,yediay,onbirgündenberihazırdı:"Bütünbiryaşamboyu,"dedi.

Page 207: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

Notlar

[←1]SimonBolivar(1783-1830).(Çev.)

Page 208: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←2]HindistanveMalezya'dayetişenbirtürpapağan.(Çev.)

Page 209: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←3]Amerika'nıntropikbölgelerindeyetişenbirbitkitürü.(Çev.)

Page 210: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←4]Yaşlılıkkorkusu.(Çev.)

Page 211: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←5]İşte.(Çev.)

Page 212: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←6]Latincevarbascum'danScrofulariaceetüründenbirbitki.(Çev.)

Page 213: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←7]Latince adı vetiveria zizanioides olan, tropikal Asya'da, parfümeri sanayiinde kullanılanhoşkokulukökleriiçinyetiştirilenbirbitki.(Çev.)

Page 214: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←8]Tanrısalçoban.(Çev.)

Page 215: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←9]Metindeİtalyanca.Tümumutlarınızıbırakın,siziçerigirenler.(Çev.)

Page 216: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←10]Tanrınıneli.(Çev.)

Page 217: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←11]Curazao'nunİspanyolca,PortekizceveHollandacakarışımıyerlidili.(Çev.)

Page 218: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←12]Metindeİtalyanca:Bukaranlıkmezarda.(Çev.)

Page 219: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←13]Metindeİngilizce:Görkemiçindedirilince.(Çev.)

Page 220: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←14]Gringoyadagringa,yabancılara,özellikle,İngilizveAmerikalılaraverilenküçümseyiciad.(Çev.)

Page 221: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←15]PenguenAdası,Fr.(Çev.)

Page 222: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←16]Evet,Fr.(Çev.)

Page 223: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←17]Turpial (ya da trupial): Amerika'da yaşayan, sarıasma kuşuna benzer, kolaycaevcilleştirilebilen,çoğukezbirkaçsözcüğüyinelemeyiöğrenenbirkuş.(Çev.)

Page 224: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←18]Denizinkocamandalgalarınıaçarken(Çev.)

Page 225: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←19]Sert,tepesidüzvebasıkhasırşapka.(Çev.)

Page 226: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←20]"CalledeLasVentanas",İspanyolca"PencerelerSokağı"anlamınagelir(Çev.)

Page 227: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←21]Leona,İspanyolca,dişiaslananlamınagelir(Çev.)

Page 228: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←22]"Çokeskizamanlardanberi"anlamınakullanılmışbirdeyim.(Çev.)

Page 229: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←23]NuevaFidelidad,İspanyolcaYeniSadakatanlamınagelir.(Çev.)

Page 230: Gabriel Garcia Marquez - turuz.com

[←24]LaDorada,İspanyolca,yaldızlıdemektir.(Çev.)