Upload
phamnhan
View
237
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
The Journal of Academic Social Science Studies
International Journal of Social Science
Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS2920
Number: 35 , p. 139-162, Summer I 2015
Yayın Süreci
Yayın Geliş Tarihi Yayınlanma Tarihi
19.05.2015 15.07.2015
GANOS (IŞIKLAR) DAĞI VE YAKIN ÇEVRESİNDEKİ
(TEKİRDAĞ) AKARSULARIN DRENAJ ÖZELLİKLERİ THE CHARACTERISTICS OF DRAINAGE OF RIVERS IN THE GANOS
MOUNT AND ITS SURROUNDINGS (TEKIRDAG)
Yrd. Doç. Dr. Emre ÖZŞAHİN
Namık Kemal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Özet
Bu çalışmanın amacı, Ganos (Işıklar) Dağı ve yakın çevresindeki drenaj
sisteminin özelliklerinin ve tiplerinin açıklanmasıdır. Temel materyal olarak HGK
(Harita Genel Komutanlığı) tarafından hazırlanan Türkiye Topoğrafya Haritalarının
kullanıldığı çalışmada, CBS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) tekniklerinden ve çeşitli
kaynaklardan elde edilen verilerden yararlanılmıştır. Çalışmanın veri toplama ve
kontrolü arazi çalışmalarıyla sağlanmıştır. Sonuçta hidrografik açıdan hem Marmara
hem de Ege denizlerine dökülen akarsular tarafından drene edilen bu sahadaki akarsu
ağının bugünkü karakterini esas olarak Üst Pleyistosen’de kazandığı ve günümüzdeki
ana drenaj şebekesinin denge profiline ulaşmaya çalıştığı anlaşılmıştır. Topoğrafyadaki
parçalanma derecesi veya akarsu yoğunluğunun tekdüze olmadığı bu alanda, bazı
kesimlerde düşük, bazı kesimlerde ise yüksek akarsu yoğunluk değerleri tespit
edilmiştir. Toplam akarsu uzunluğunun 1157 km olduğu bu sahada, km²’ye düşen
drenaj yoğunluğunun ortalaması 2.54 km/km² olarak hesaplanmıştır. Sahadaki akarsu
ağının oluşum ve gelişiminde jeoloji, topoğrafya, iklim ve bitki örtüsü belirleyici rolü
oynamıştır. Böylece ilgili faktörler ve etkinlik derecelerine bağlı olarak dantritik, paralel,
kancalı, radyal, kafesli ve sentripetal drenaj tipleri tanımlanmıştır. Ayrıca bu sahada
etkili olan tektonik hareketler akarsularda ötelenmelere ve gençleşmelerin yaşanmasına
sebep olmuştur. Bu çalışmanın sonuçları sahadaki jeomorfolojik ve hidrografik gelişim
sürecinin açıklanmasında ve doğal ortamdaki diğer unsurların etkilerinin
çözümlenmesinde kullanılabilir. Sonuç olarak, bu çalışma sayesinde Türkiye
jeomorfoloji ve hidrografya literatürüne yeni bir kayıt işlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Tekirdağ, Ganos (Işıklar) Dağı, Drenaj, Drenaj özellikleri,
Drenaj tipleri, CBS (Coğrafi Bilgi Sistemleri)
Abstract
The aim of the present study is to describe the characteristics and the types of
the drainage system in and around the Ganos (Işıklar) Mount. In this study, Turkey’s
Topographic Maps prepared by the General Command of Mapping were used as the
main materials beside GIS (Geographic Information System) techniques and datas
obtained from various resources. The research data were collected and checked through
140
Emre ÖZŞAHİN
field works. It was found out that the river system in the this area that was drained by
the rivers flowing into both the Marmara Sea and the Aegean Sea gained its
characteristics mainly from the Upper Pleistocene and that the main drainage system
was on the way to reaching the equilibrium profile. In the study area where the degree
of fragmentation in the topography or the density of the river was not uniform, it was
determined that the density of the river was low in some parts while it was high in
others. The average drainage density per km² in this area where the length of the river is
1157 km was found to be 2.54 km/km². Geology, topography, climate, and vegetation
played an important role in the composition and development of the river system in the
study area. Thus, dendritic, parallel, barbed, radial, lattice, and centripetal drainage
patterns were identified in line with the related factors and their degree of activity. Also,
the tectonic movements seen in the area was the reason for drainage displacements and
regeneration. The results of the present study can be used for explaining
geomorphologic and hydrographic development processes in the area and for analyzing
the effects of the other elements in the natural environment. Lastly, the present study
brought a new entry to geomorphology and hydrography literature in Turkey.
Key Words: Tekirdag, Ganos (Işıklar) Mount, Drainage, Characteristics of the
drainage, Types of the drainage, GIS (Geographic Information System)
1. GİRİŞ
Türkiye’nin flüviyal jeomorfoloji konusundaki duayenlerinden biri olan Sırrı Erinç;
“Akarsu şebekesi topoğrafyanın tomografisidir.” ifadesiyle (Erinç, 2012: 367) akarsu drenajının
topoğrafyanın açıklanmasındaki en önemli anahtar unsurlarından biri olduğunu açıkça beyan
etmiştir. Gerçekten de akarsu sistemleri, yeryüzünü şekillendiren en etkin dış kuvvetlerden
olmasının yanı sıra iklim ve taban seviyesi değişiklikleri ile tektonizma (kıvrımlanma, faylanma
vb.) gibi çevresel değişimlere çok bariz tepki verir (Doğan, 2012: 296). Bu nedenle akarsular,
ilgili tepkinin önemli kayıtlarını içeren öncelikli morfolojik sistemler olarak görülmektedir
(Özşahin ve Ekinci, 2014: 40; Avşin, 2014: 314).
Akarsu sisteminin karmaşık dinamiklerinin çözümlenmesinde ve topoğrafyanın
gelişiminin açıklanmasında akarsu drenaj ağının önemi büyüktür (Zernitz, 1932: 498). Zira
topoğrafya şekilleri ile drenaj tipleri arasında sıkı bir münasebet vardır (Erinç ve Bilgin, 1956:
124). Bu ilintili durum dağlık alanlarda bulunan drenaj havzalarında daha fazla ön planda olup,
söz konusu sahalardaki drenaj şebekesi, tektonik ve iklimsel tekâmül süreci hakkında önemli
kayıtlar ihtiva etmektedir (Bordal, 2014: 2). Bu kayıtların doğru bir şekilde okunabilmesi için
söz konusu mekânlardaki drenaj ağının özelliklerinin ve tiplerinin ayrıntılı bir şekilde ortaya
konulması gerekmektedir.
Nitekim dünyadaki eğilime oranla biraz daha yavaş kalsa bile, Türkiye’de de drenaj
sistemleri üzerine mühim çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmalardan alanında ilk olarak,
Akyol (1947; 1948-1949) Türkiye’deki akarsu sistemleri ve rejimlerini etüt etmiş, Erinç ve Bilgin
(1956) Türkiye’deki drenaj tiplerini açıklamaya çalışmışlardır. Yine Turoğlu (1997) tarafından
İyidere havzası örneğinde yapılan benzer bir çalışmada ise akarsu ağı sayısal yaklaşımlarla
incelenmiştir. İlgili araştırma CBS tekniklerine dayalı bir şekilde gerçekleştirildiği için ulusal
coğrafya literatüründe önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Daha sonraki süreçte farklı
araştırmacılar tarafından da benzer konularda yeni yayınlar literatüre kazandırılmıştır.
Bu çalışmada, Ganos (Işıklar) Dağı ve yakın çevresindeki drenaj özelliklerinin
açıklanması amaçlanmıştır. Çalışma amacı kapsamında; Ganos Dağı ve yakın çevresindeki
drenajın özellikleri, drenaj üzerinde etkili olan faktörler ve sahada hangi drenaj tiplerinin ortaya
çıktığı etüt edilmiştir. Böylece genel kapsamlı da olsa Türkiye jeomorfoloji ve hidrografya
Ganos (Işıklar) Dağı Ve Yakın Çevresindeki (Tekirdağ) Akarsuların Drenaj Özellikleri 141
literatürüne yeni bir çalışma kaydının işlenmesi bakımından önem taşıyan bu araştırmadan
elde edilen sonuçlar, ilgili konuda çalışacak bilim insanlarına da kaynak teşkil edebilecektir.
Türkiye’nin kuzeybatı kesimindeki Marmara Bölgesi’nde yer alan Ganos Dağı ve yakın
çevresi, doğudan Marmara Denizi, batıdan Koru Dağı ile sınırı oluşturan Gökbüet depresyonu,
güneyden Gölcük depresyonu gibi graben alanları ve kuzeyden de Ergene Havzası ile Marmara
Denizi’ne dökülen Ovadere’nin havzasıyla sınırlandırılmıştır (Şekil 1). Bu şekilde alanın
yüzölçümü 456 km²’dir (Şekil 1).
Şekil 1. Ganos Dağı ve yakın çevresinin lokasyon haritası
2. MATERYAL VE YÖNTEM
Yöntem olarak fiziki coğrafya ilkelerinin temel prensipleri eşliğinde gerçekleştirilen
hidrografik çalışmalarda yararlanılan klasik metottan faydalanılan bu çalışmada, temel
materyal olarak HGK (Harita Genel Komutanlığı) tarafından hazırlanan Türkiye Topoğrafya
Haritalarının 1/25.000 ölçekli BANDIRMA G18; a3, b3, b4, c1, d2, d3 numaralı paftaları
kullanılmıştır. İlgili paftalar CBS metodolojisiyle öncelikle raster, daha sonra ise vektör veri
formatına dönüştürülmüştür. Bu safhanın ardından sahanın SYM (Sayısal Yükseklik Modeli),
drenaj ağı, eğim ve bakı özellikleri ile diğer mekânsal veriler (yerleşim alanları, tepeler vs.)
oluşturulmuştur. Sahanın jeoloji ve bitki örtüsü özellikleri, çeşitli kaynaklardan elde edilen
veriler sayesinde çözümlenmiştir. Yağış özellikleri Tekirdağ Meteoroloji İstasyonunun yağış
rasat verilerinin çeşitli yükselti kademelerine (300 m ve 924 m) enterpole edilmesiyle
saptanmıştır. Ayrıca Ganos Dağı ve yakın çevresindeki akarsu yoğunluk değerleri, CBS ile
ilişkili bir yazılım olan Hawth’s Tools kullanılarak tespit edilmiştir. Bu bağlamda saha 1 km²
alanında karelere bölünmüş ve her bir kareye düşen akarsu uzunlukları hesaplanmıştır.
Çalışma, gerek tematik haritalarının hazırlanması gerekse ölçme işlemlerinin
gerçekleştirilmesi safhalarında CBS teknikleriyle entegre bir şekilde yürütülmüştür. Zira son
zamanlarda drenaj ağları hakkında yapılmış çalışmalar CBS tekniklerine dayalı bir şekilde
gerçekleştirilmektedir (Zhang ve Guilbert, 2012: 29). Nitekim CBS sayesinde drenaj şebekesi
daha net bir şekilde tanımlanmakta ve daha kantitatif (niceliksel) olarak açıklanmaktadır
(Turoğlu, 1997: 355; Strahler, 2013: 454). Bu kapsamda ArcGIS/ArcMap 10.3 paket programı
kullanılmıştır.
142
Emre ÖZŞAHİN
Çalışma çerçevesinde yapılan analizlerden sonra Ganos Dağı ve yakın çevresine yönelik
sistematik bir şekilde arazi çalışmaları düzenlenmiştir. Bu geziler esnasında sahada drenajla
alakalı gözlemler gerçekleştirilmiş, literatür bilgileri karşılaştırılmış ve fotoğraf çekimleri
yapılmıştır. Son aşamada ise farklı yöntemlerle elde edilen bütün bulgular büro çalışmaları
kapsamında metin ve şekillere aktarılmıştır, nihai aşamada ise araştırma soruları çerçevesinde
yorumlanmıştır.
3. BAŞLICA JEOLOJİK VE JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLER
Ergene Havzası’nın güneyinde yer alan Ganos Dağı ve yakın çevresinde jeolojik olarak
çeşitli yaş ve türde litolojik istifler yayılış göstermektedir. Bunlardan en yaşlısı Üst Kretase’ye
ait ofiyolitik melanj; en genci ise Kuvaterner alüvyonlarıdır (Şekil 2). Bunun dışında Ganos Dağı
ve yakın çevresinde yer alan diğer istifler ise yaşlıdan gence doğru şöyledir; Gaziköy
Formasyonu (Orta-Üst Eosen), Korudağ Formasyonu (Üst Eosen), Soğucak Formasyonu (Üst
Eosen), Keşan Formasyonu (Üst Eosen), Yenimuhacir Formasyonu (Üst Eosen), Gazhanedere
Üyesi (Orta Miyosen), Anafarta Üyesi (Üst Miyosen), Çamrakdere Üyesi (Üst Miyosen),
Bayraktepe Üyesi (Üst Miyosen) ve Karatepe Formasyonu (Orta-Üst Miyosen)’dur (Şentürk vd.,
1998: 1; Özşahin, 2015a: 366; Şekil 2).
Şekil 2. Ganos Dağı ve yakın çevresinin jeoloji haritası (Yaltırak, 1996; Şentürk vd., 1998; Okay
vd., 2008; Özşahin, 2015b’den faydalanılarak)
Ganos (Işıklar) Dağı Ve Yakın Çevresindeki (Tekirdağ) Akarsuların Drenaj Özellikleri 143
Tektonik olarak, Kuzey Anadolu Fay Zonunun batı uzantısında bulunan Ganos Fayının
etkisinde kalan bu sahadaki ana fay, Marmara Denizi’nden Gaziköy’de karaya çıkar ve
birbirine yarı paralel uzanan bir ile üç faydan oluşur. Bu faylar çoğunlukla doğrultu atımlı ve
bindirme karakterlidir (Yaltırak, 1996: 138). Bölgedeki bütün birimleri kesen bu fay, yaklaşık
K70°D ile K62°D doğrultusunda uzanmakta olup, karada toplam 46 km uzunluğa sahiptir
(Okay vd., 2008: 6). Fayın toplam atımı, 70-85 km olarak saptanmış ve son aktivitesinin
başlangıç yaşı ise 3.4-3.7 milyon yıl arasında olduğu öne sürülmüştür KAF ile eş yaşlı olduğu
düşünülen Ganos Fayı günümüzde de halen aktiftir (Çınar Yıldız vd., 2013: 17).
Ganos Dağı ve yakın çevresinde bulunan diğer başlıca kırıklar ise, KBF (Kumbağ
Bindirme Fayı), KCBF (Kocaçay Bindirme Fayı), IBF (Işıklar Bindirme Fayı), DBF (Dolucatepe
Bindirme Fayı), TBF (Tepeköy Bindirme Fayı), ÇF (Çengelli Fayı), AF (Araplı Fayı), KTF (Kuzey
Tepeköy Fayı), GTF (Güney Tepeköy Fayı), MF (Mürefte Fayı), DF (Dolapdere Fayı) ve UF
(Uçmakdere Fayı)’dir (Özşahin, 2015b: 402; Şekil 2).
Ganos Dağı ve yakın çevresinde ana yerşekillerinin tümü mevcuttur (Şekil 3). Bunun
yanında sahada akarsu, kıyı, karst ve volkan topoğrafyalarına ait elemanter yerşekillerinin
varlığı da bildirilmiştir (Özşahin, 2015a: 360). İnceleme sahası esas itibariyle flüvyal süreçlerin
farklı yapılar ve litolojiler üzerindeki aşındırma ve biriktirme faaliyetleri sonucunda
şekillenmiştir. Buna göre sahanın uzun jeomorfolojik gelişimi sırasında iklim şartlarında
yaşanan farklılıklara rağmen, Ganos Dağı ve yakın çevresi flüvyal morfojenetik bölge sınırları
içerisinde kalmaktadır (Erinç vd., 1985: 19).
Şekil 3. Ganos Dağı ve yakın çevresinin genelleştirilmiş jeomorfoloji haritası
144
Emre ÖZŞAHİN
4. DRENAJ SİSTEMİ ÜZERİNDE ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER
Herhangi bir sahadaki akarsu ağının oluşum ve gelişiminde çeşitli etmenler rol
oynamaktadır. Böylece etkili faktörler ve etkinlik derecelerine bağlı olarak çeşitli drenaj
modelleri belirmektedir. Ortaya çıkan bu drenaj şebekesi jeoloji, topoğrafya, iklim ve bitki
örtüsü tarafından kontrol edilir (Charlton, 2008: 4). Atalay (1986: 139) herhangi bir sahadaki
drenaj ağının, o sahanın iklim, bitki örtüsü, topoğrafya, litolojik ve yapısal özelliklerinin adeta
aynası olduğunu ileri sürmüştür. Ancak bu hususta en önemli roller jeoloji (litolojik ve
tektonik) ve topoğrafya özelliklerine aittir (Hoşgören, 2012: 108). Aşağıda drenaj üzerinde etkili
olan faktörler etki dereceleri nispetinde açıklanmıştır.
4. 1. Jeoloji
Akarsu ağlarının şekil kazanmasında etkili temel özelliklerin başında jeoloji
gelmektedir. İnceleme alanındaki drenaj ağının genel karakteri üzerinde jeolojinin etkisi litolojik
ve tektonik özellikler kapsamında kendini göstermektedir. Bu bağlamda litolojik özelliklerinin
drenaj ağına olan tesiri Atalay (1986: 48) tarafından bildirilen kayaçların erozyona dayanıklılık
indisleri çerçevesinde değerlendirilmiştir (Tablo 1). Söz konusu indis değerleri sahadaki litolojik
birimlerin muhteva ettiği içeriğe göre ayırt edilerek gruplandırılıp, haritalandırılmıştır (Tablo 1;
Şekil 4).
Tablo 1. Ganos Dağı ve yakın çevresindeki litolojik birimlerin erozyona dayanıklılık
indislerinin alansal dağılışları
Litolojik Birimler
Erozyona
Dayanıklılık
İndisi
Alan
km² %
Alüvyon
Çamrakdere Üyesi: Kiltaşı, miltaşı, kumtaşı, linyit
Gazhanedere Üyesi: Miltaşı, kumtaşı, kiltaşı, çakıltaşı
Yenimuhacir Formasyonu: Şeyl, siltaşı, kumtaşı
Korudağ Formasyonu: Çakıltaşı, kumtaşı, kiltaşı
0.3-0.4 269 59
Anafarta Üyesi: Kumtaşı, miltaşı, kiltaşı
Keşan Formasyonu: Kumtaşı, kiltaşı, çakıltaşı, volkanit
Gaziköy Formasyonu: Kumtaşı, silttaşı, silisifiye tüf
0.5-0.6 177 39
Bayraktepe Üyesi: Kireçtaşı, kumlu kireçtaşı, oolitik
kireçtaşı 0.6-0.7 2 0
Karatepe Formasyonu: Bazalt
Soğucak Formasyonu: Kireçtaşı
Yeniköy Karışığı: Serpantinit, fillit, mavişist, diyorit,
dolerit
0.8-0.9 8 2
Toplam 456 100
En geniş sahada (% 51) erozyona düşük derecede (0.3-0.4) direnç gösteren kayaçlar
yayılış gösterir (Tablo 1). Bu kayaçlar daha çok sahanın kuzey ve orta kesimlerinde
izlenmektedir (Şekil 4). İlgili durum sahadaki drenaj ağının genel olarak litolojik yapıya
işlemesini de beraberinde getirmiştir. Böylece drenaj yoğunluğu litolojinin aşınıma karşı direnci
nispetinde farklılık kazanmıştır. Bu nedenle kayaçların erozyona dayanıklılık indisi arttıkça
drenaj yoğunluğu azalmaktadır.
Ganos (Işıklar) Dağı Ve Yakın Çevresindeki (Tekirdağ) Akarsuların Drenaj Özellikleri 145
Şekil 4. Ganos Dağı ve yakın çevresindeki litolojik birimlerin erozyona dayanıklılık indislerinin
haritası
Arazinin yapısal özellikleri de drenaj ağının gelişmesini yönlendirmekte, böylece adeta
yapısal doğrultuları takip eden vadiler kurulmakta ve drenaj ağı yapısal doğrultulara önemli
ölçüde uyum sağlamaktadır (Atalay, 1986: 139). Bu sahadaki akarsu ağı da güncel şekline
Ganos Fay sisteminin etkisiyle yaşanan tektonik hareketler neticesinde kavuşmuştur. Bu
duruma dayanılarak akarsuların karakterinin genç olduğu yorumlanabilir. Atalay (1987: 80)
Türkiye’de tektonik havzalara ve fay zonlarına kurulan akarsuların genç karakterde olduğunu
kaydetmiştir. Ayrıca güncel vadi şebekesinin asli görünüşünün genel olarak tektonik
hareketlerin etkisi oranında kazanan bu sahada bahsi geçen faktörler kafesli ve kancalı drenaj
ağının ortaya çıkmasına da sebebiyet vermiştir.
4. 2. Jeomorfoloji
Akarsu ağının gelişmesinde etkili olan faktörlerden birisi de jeomorfolojik özelliklerdir.
Bu özelliklerin etkisine göre akarsu ağının topoğrafya üzerindeki kuruluşu ve gelişmesi devam
eder. Gerçekten de Erinç ve Bilgin (1956: 124-125) jeomorfolojik özelliklerle drenaj tipleri
arasında sıkı bir ilişkinin olduğunu belirtmişler ve bu ilişki çerçevesinde morfolojik gelişimin
146
Emre ÖZŞAHİN
açıklanabilmesi için her şeyden önce drenaj tiplerinin tespit edilip bunların hangi şartlar altında
teşekkül ettiklerinin belirlenmesi gerektiğini vurgulamışlardır.
Ganos Dağı ve yakın çevresinin jeomorfolojisinin bazı karakteristik özellikleri drenaj
şebekesinin tiplere ayrılmasında etkili bir rol oynamıştır. Bu bağlamda en belirgin etki yeryüzü
şekilleri vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Nitekim sahadaki dağlık alandan çevreye doğru akarsuların
akması neticesinde radyal, plato yüzeylerinin hafif eğimli ve dalgalı bir röliyef özellikleri
göstermesi dantritik ve ova sahalarında akarsu eğimlerinin azalmasına veya akarsuların
epijenik bir mekanizmayla temele saplanmasına bağlı olarak menderesli drenaj tipleri
belirmiştir. Yine sahadaki eğim özelliklerine bağlı olarak paralel drenaj ağı da gelişmiştir.
Bilhassa Ganos Dağı ve yakın çevresinde Marmara Denizi’ne dökülen akarsular ilgili drenaj
tipinin çok klasik örneklerini yansıtmaktadır. Jeomorfolojik durumla alakalı drenajı etkileyen
bir diğer özellik ise bakıdır. Zaten sahanın jeomorfolojik gelişimi esnasında güneye doğru
çarpılması güneye bakan yamaç arazilerin daha geniş alan kaplamasını beraberinde getirmiştir
(Özşahin, 2015c: 34). Bu duruma bağlı olarak birçok akarsu kolunda kapma hadiseleri vuku
bulmuştur (Özşahin, 2015a: 386).
4. 3. İklim
İklim özellikleri, drenaj ağının yoğunluğu ve akımı üzerinde etkili temel etmenlerden
biridir. Genel olarak Yarınemli Marmara iklimin egemen olduğu Ganos Dağı ve yakın
çevresinde, iklimin drenaj tipine etkisi akımdan ziyade daha çok yoğunluğu nispetinde
değerlendirilmiştir. Buna göre drenaj yoğunluğu sahanın yüksek kesimlerine doğru
artmaktadır. Zira bu durum yüksek alanlarda kıyı sahasına nazaran daha nemli iklim
şartlarının görülmesinden kaynaklanmaktadır. Gerçekten de Dönmez (1990: 25) Ganos Dağı’nın
yüksek kesimlerinde yağışın 1000 mm’yi aştığından bahsetmiştir. Söz konusu vaziyet sahaya ait
iklimsel parametrelerden yağış dağılışıyla da doğrulanmaktadır (Tablo 2). Bu bağlamda Ganos
Dağı ve yakın çevresinde 300 m yükseltinin üzerindeki sahalarda vadi yoğunluğunun yüksek
olmasının temel nedenlerinden birisi de ilgili alanlarda yağışın artış göstermesiyle alakalı bir
hadisedir. Bu sahalarda yıllık ortalama toplam yağış miktarı 750 mm’nin üzerindedir (Tablo 2).
Tablo 2. Tekirdağ meteoroloji istasyonun verilerine göre Ganos Dağı ve yakın çevresinde
yükseltiye bağlı yağış değerlerinin dağılışı
Merkez
Yağış (mm)
Aylar Yıl.
Ort. O Ş M N M H T A E E K A
Tekirdağ
(4 m) 67.0 55.5 54.7 42.1 37.2 36.8 23.3 12.8 36.1 62.4 75.6 84.9 588.4
Ganos
Dağı
(300 m)
80.5 69.0 68.2 55.6 50.7 50.3 36.8 26.3 49.6 75.9 89.1 98.4 750.4
Ganos
Dağı
(924 m)
108.4 96.9 96.1 83.5 78.6 78.2 64.7 54.2 77.5 103.8 117.0 126.3 1085.2
Kaynak: Meteoroloji Genel Müdürlüğü, 2015
4. 4. Bitki örtüsü
Drenaj ağı, bilhassa drenajın yoğunluğu üzerinde etkili olan bir diğer etmen de bitki
örtüsüdür. Gür ve sık bitki örtüsü ile kaplı olan alanlarda drenaj ağı zayıfken, bitki örtüsünün
seyrek olduğu alanlarda drenaj ağı daha kuvvetlidir (Atalay, 1986: 138). Ganos Dağı ve yakın
Ganos (Işıklar) Dağı Ve Yakın Çevresindeki (Tekirdağ) Akarsuların Drenaj Özellikleri 147
çevresinde benzer bir durumun mevcudiyeti söz konusu görüşü destekler mahiyettedir. Bu
sahada bitki örtüsünün yetersiz olduğu alanlarda drenaj yoğunluğu fazla iken, bitki örtüsünün
ve kapalılık derecesinin yoğun olduğu ormanlık alanlarda akarsu ağı daha zayıf bir karakter
gösterir. Buna mukabil Ganos Dağı ve yakın çevresinde bitki örtüsünden mahrum sahalarda
dantritik akarsu ağının daha yaygın bir şekilde bulunması da ilgili durumun neticesinde
gerçekleşmiş olmalıdır.
5. BULGULAR
Akarsular tarafından derin bir şekilde yarılmış ve akarsu vadilerinin bazı kesimlerde
sahanın temeline ulaşacak derecede gömülmüş olduğu haşin bir topoğrafyaya sahip olan dağlık
alanlardaki drenaj sisteminin açıklanması jeomorfolojik sürecin izahı bakımından oldukça
faydalıdır (Atalay, 1987: 79). Zira drenaj konusu üzerine yapılan araştırmaların havza
geometrisi, aşınım yüzeyi sistemlerinin morfometrisi, havza gelişim doğrultusu, drenajın
kuruluşu ve düzenlenmesi ile kapma ve yarılma derecesi gibi konuların açıklanmasında yararlı
olduğunun altını çizmiştir (Öztürk, 2008: 114). Bu bölümde öncelikle drenaj sisteminin
özellikleri incelenmiş, akabinde ise sahadaki drenaj tipleri ayırt edilmiştir.
5. 1. Drenaj Sisteminin Özellikleri
Hidrografik açıdan hem Marmara hem de Ege denizlerine dökülen akarsular tarafından
drene edilen Ganos Dağı ve yakın çevresinde Marmara Denizi akaçlama havzası 231 km², Ege
Denizi akaçlama havzası ise 225 km² yüzölçüme sahiptir (Şekil 5). Sahadaki akarsuların büyük
kısmı topoğrafya yüzeyinin eğimine uygun olarak akmakta olup, geniş anlamda konsekant
akarsulardır (Şekil 5).
Ganos Dağı ve yakın çevresindeki akarsu şebekesi özellikle tektonik etkinin
kontrolünde gelişmiştir. Ganos Fayı ve segmentlerinin etkisi altında kalan bu sahadaki
akarsuların büyük çoğunluğu kuzeydoğu-güneybatı yönlü dislokasyon hatlarına yerleşmiş bir
şekilde bulunur. Nitekim Erinç vd. (1985: 16) Trakya’daki akarsu şebekesinin genellikle yapısal
doğrultu ve hatlara uyduğunu bildirmişlerdir.
5. 1. 1. Akarsu Şebekesinin Kuruluşu ve Gelişmesi
Miyosen ortalarına kadar, Ganos Dağı ve yakın çevresinin büyük kısmı sedimantasyon
sahası durumundadır (Yaltırak, 1996: 152). Oligosen sonları-Miyosen başlarında bu sahada
geniş alanlı bir aşınım yüzeyi meydana gelmiştir. Sıcak denizel (nemli) karakterli bir iklimin
etkisi altında gelişen Alt-Orta Miyosen yaşlı bu aşınım yüzeyi, sahada 470 m’nin üzerindeki
yükselti seviyelerinde izlenmektedir (Şekil 3). Aynı zamanda ilgili aşınım yüzeyleri üzerinde
kısa boylu akarsuların egemen olduğu bir drenaj sisteminin de gelişmiş olduğu tahmin
edilmektedir (Atalay, 1987: 79). Söz konusu akarsuların Alt-Orta Miyosen yaşlı satıhları
aşındırmaları neticesinde ilgili yüzeylerle yaşıt depolar ise çevre alçak sahalarda birikmiştir.
Miyosen sonlarında Ganos Dağı ve yakın çevresinde yeni bir tektonik dönem
(Neotektonik Dönem) başlamıştır. Bu tektonik rejim değişikliği neticesinde Alt-Orta Miyosen
(DI) aşınım yüzeyleri akarsular tarafından parçalanmış ve ilgili yüzeylerin aleyhine gelişen
araziler meydana gelmiştir. Üst Miyosen (DII) aşınım yüzeylerine tekabül eden ilgili röliyef
parçaları, sahada 270-470 m yükselti basamakları arasında yayılış gösterir (Şekil 3). Yine bu
dönemde gerçekleşen morfotektonik gelişme sedimantasyonu hızlandırmış ve yüksek alanlarda
etkin bir aşınım süreci yaşanmıştır (Erol, 1989: 14). Aşınan bu malzemeler Ganos Dağı ve yakın
çevresinin daha çok kuzeyindeki Ergene havzasında birikmiştir.
Üst Miyosen-Pliyosen geçişi esnasında tektonik hareketlerin yeniden canlanması Üst
Miyosen akarsu sistemlerini ortadan kaldırırken, yeni bir drenaj sisteminin de kurulmasına
vesile olmuştur. Pliyosen’de kurulan ilgili sistem Miyosen’dekine nazaran günümüzdeki drenaj
148
Emre ÖZŞAHİN
şebekesine daha yakın bir karakter arz etmektedir. Ancak Pliyosen akarsu ağlarının önemli bir
kısmı daha sonraki süreçte meydana gelen tektonik hareketler yüzünden büyük değişikliklere
maruz kalmıştır (Ardos, 1993-1996: 2; 1996: 110). Drenajda meydana gelen değişiklikler Üst
Miyosen (DII) aşınım yüzeylerin zararına gelişen Pliyosen (DIII) aşınım yüzeyi sistemlerinin
ortaya çıkmasını da beraberinde getirmiştir. Bu yüzeye ait kalıntılar günümüzde 130-270 m
yükselti seviyelerinde tanımlanmaktadır (Şekil 3). Belirgin biçimde serin ve daha nemli iklim
şartlarının hüküm sürdüğü Pliyosen dönemde büyük ölçekli aşınım süreçleri gerçekleşmiş ve
döneme ait eş yaşlı malzemeler ise daha çukur kısımlara doldurulmuştur.
Şekil 5. Ganos Dağı ve yakın çevresinin drenaj haritası
Ganos Dağı ve yakın çevresindeki akarsu ağı, bugünkü karakterini esas olarak Üst
Pleyistosen’de kazanmıştır (Altın, 1992: 81). Bu zamandaki drenaj şebekesi, topoğrafyanın asli
eğim koşullarına bağlı ve alttaki kıvrımlı bünyenin yapısal hatlarını dik veya verevine kesen
boyuna konsekant özelliğe sahip paralel veya yarı paralel şekilde kurulmuş olmalıdır. Erinç vd.
(1985: 16) Trakya’daki akarsu şebekesinin kuruluşunun nispeten daha basit yapısal faktörlerin
eseri olan ilksel eğim şartlarında ortaya çıktığının altını çizmiştir. Yine bu zamandaki östatik
Ganos (Işıklar) Dağı Ve Yakın Çevresindeki (Tekirdağ) Akarsuların Drenaj Özellikleri 149
salınımlara bağlı olarak drenajın yapısı daha da belirginleşmiş ve iklimdeki değişimlere uygun
olarak geriye aşınım etkinlik kazanmıştır. Pleyistosen’deki tektonik aktivitenin etkisiyle de ana
drenaj ağı denge profiline yaklaşmaya başlamıştır. Bu süreç aktüel olarak günümüzde de
devam etmektedir (Sekin, 1993: 90).
Sonuç olarak Ganos Dağı ve yakın çevresindeki drenaj sisteminin jeomorfolojik oluşum
ve gelişim safhasında yapı ve litoloji denetimindeki tektonik hareketler neticesinde kurulduğu
anlaşılmaktadır. Akyol (1947: 18) Türkiye’nin bugünkü akarsu sistemlerinin ana çizgilerinin
jeolojik olarak yakın zamanın mahsulü olduğunu ve genel olarak akarsuların yapı ve litolojinin
etkileri altında meydana geldiğini ifade etmiştir. İnandık (1960: 54) Türkiye’deki akarsu
şebekesinin kuruluşunu yerel özellikler ile genel morfolojik tekâmüle ve iklim değişikliklerine
bağlamıştır. Atalay (1987: 80) Türkiye’de çok karmaşık bir drenaj sisteminin bulunduğunu,
bilhassa akarsu şebekesinin kuruluş ve gelişmesindeki ana etkenin tektonik hareketler, tali
etkenlerin ise yapı ve litoloji olduğunu beyan etmiştir. Altın (1992: 81) yöredeki akarsu
şebekesinin yapısal çizgiselliklerin etkisinde kaldığını ve Ege-Ergene-Marmara havzalarındaki
çökmelerin belirlediği yeni taban seviyeleri ile değişen iklim koşullarının kontrolünde
bulunduğunu ifade etmiş, ancak son etkinin Neotektonik dönemde gerçekleşen hareketlerle
ortaya çıktığını zikretmiştir.
5. 1. 2. Drenaj Yoğunluğu ve Sıklığı
Akarsu havzalarında drenaj yoğunluğunun saptanması drenaj sistemi ile ilgili önemli
ipuçları verir (Özşahin, 2008: 310). Drenaj yoğunluğu toplam kanal uzunluğunun (L) drenaj
alanına (S) bölünmesi (D = L / S) ile hesaplanmaktadır. Böylece birim alandaki akarsu uzunluğu
tespit edilebilir (Horton, 1945: 283). Akarsuların süreksiz kollarının 977 km, sürekli kollarının
180 km uzunluğunda olduğu ve buna göre toplam kanal uzunluğunun ise 1157 km olarak
belirlendiği sahanın drenaj alanı, 456 km²’dir. Bu değerler dikkate alındığında drenaj
yoğunluğu 2.54 km/km² olarak saptanmıştır. Diğer bir değişle Ganos Dağı ve yakın çevresinde
her bir kilometre kare 2.54 km uzunluğundaki akarsu kanallarıyla işgal edilmiştir.
Akarsu havzalarındaki drenaj sıklığı ise havza içindeki birim alandaki yatak sayısını
ifade eder. Bu bağlamda drenaj sıklığı (F), drenaj yoğunluğunun karesinin (D²) 0.694 sabit
katsayı ile çarpılmasıyla bulunur (Horton, 1945: 285). Ulaşılan değer akarsuların sahayı ne
derece sık bir drenaj ağı ile drene ettiğini göstermektedir (Turoğlu, 1997: 362; Cürebal, 2004: 21).
Ganos Dağı ve yakın çevresindeki drenaj sıklığı kilometre karede 4.48 km olarak tespit edilmiş
olup, bu değere istinaden sahadaki drenajın genişleme evresini karakterize etmekte olduğu
söylenebilir. Bundan önce Türkiye’nin farklı sahalarında hesaplanan değerler de benzer
sonuçları yansıtmaktadır. Özşahin (2008: 313) drenaj sıklığı değerinin artışının akarsu
genişlemesiyle doğru orantılı olduğunu ve ilgili değerin artmasının akarsuyun genişlediğinin
göstergesi olduğunu kaydetmiştir. Ayrıca bu bulgu sahadaki drenaj sıklığının çok olduğuna
işaret etmektedir. Bu durum muhtemelen sahanın doğal karakterinin bir sonucudur. Gerçekten
de İzbırak (1990: 129) dağlık alanların jeomorfolojik, jeolojik, iklim ve bitki örtüsü özelliklerinin
bir yansıması olarak akarsu sıklığının bu tür sahalarda daha fazla olduğunu belirtilmiştir.
5. 1. 3. Vadi Yoğunluğu
Ganos Dağı ve yakın çevresindeki vadi yoğunluğu sahanın her yerinde aynı değerde
değildir. Nitekim sahanın bazı kesimlerinde düşük vadi yoğunluğu değerleri görülürken, hatta
yer yer vadiden yoksunken, bazı kesimlerinde de bu sahalara oranla çok daha yüksek vadi
yoğunluğu değerleri mevcuttur (Şekil 6). Ancak bu alandaki akarsu ağının ön plana çıkan
özelliklerinin başında nispeten gelişmiş bir vadi şebekesinin varlığı gelmektedir. Sahada
bilhassa su erozyonuna dayanıklılık indisleri düşük olan kayaçların daha geniş alan kaplaması,
yamaç eğim değerlerinin yüksek ve orman alanlarının önemli oranda ortadan kaldırılmış
150
Emre ÖZŞAHİN
olması gibi sebepler yağışlarının büyük ölçüde yüzeysel akışa geçmesine yardım etmektedir. Bu
durum sahanın belirli kesimlerinde vadi yoğunluğunun artmasına yol açmıştır. Esasen Ekinci
(2011: 59) herhangi bir sahanın jeolojik yapısı, jeomorfolojik ve klimatolojik özellikleri, bitki
örtüsü kapalılık oranı, süre ve insan faktörüne bağlı olarak vadi yoğunluğunun mekânsal
değişim gösterdiğini ifade etmiştir.
Şekil 6. Ganos Dağı ve yakın çevresinin vadi yoğunluğu haritası
Ganos Dağı ve yakın çevresindeki vadi yoğunluğu bazı alanlarda km²’de 5.3 km’ye
yükselirken, bazılarında 0.039 km’ye kadar düşmektedir. Lakin yoğunluk değerleri genel olarak
2.01-3 km/km² arasında bulunur (Şekil 6). Toplam vadi uzunluğunun 1157.3 km olduğu bu
sahada km²’ye düşen vadi yoğunluğunun ortalaması ise 2.39 km’dir (Şekil 6).
5. 2. Drenaj Tipleri
Akarsular morfolojik gelişim evreleri ve süreçleri esnasında yapıya ve morfolojiye
uyarak onların özelliklerini yansıtırken, zamanla bir takım şekiller kazanarak çeşitli drenaj
tipleri oluşturmaktadır (Özdemir, 1996: 197). Ganos Dağı ve yakın çevresinde ilgili sebepten
dolayı dantritik, paralel, kancalı, radyal, kafesli ve sentripetal drenaj tipleri tespit edilmiştir.
Ayrıca bu sahada drenajı etkileyen asılı vadi, gömük menderesler veya kapma hadiseleriyle
Ganos (Işıklar) Dağı Ve Yakın Çevresindeki (Tekirdağ) Akarsuların Drenaj Özellikleri 151
temsil edilen gençleşmeler ile akarsu ötelenmeleri ve keskin dirseklerin bulunduğu da
anlaşılmıştır.
5. 2. 1. Dantritik Drenaj
Rastgele bir desen olarak ifade edilen dantritik drenaj ağı, herhangi bir jeolojik
kontrolün denetimi altında ortaya çıkmaz (Charlton, 2008: 4). Genellikle homojen yapılı
sahalarda rastlanan bu drenaj şebekesi (Hoşgören, 2012: 108), Türkiye ölçeğinde olduğu gibi
(Erinç ve Bilgin, 1956: 127) Ganos Dağı ve yakın çevresinde de en yaygın drenaj sistemini
meydana getirir. Bu sahada dantritik drenaj tipinin varlığında akarsu şebekesini meydana
getiren akarsuların, vadilerine gömülmeleri ve yeni oluşan akarsuların henüz yapıya uyacak
derecede gelişmemiş olmalarının etkisi rol oynamıştır. Ayrıca farklı direnç sahalarının etkisi
yüzünden de söz konusu drenaj şekline rastlanmaktadır. Kocadere kollarıyla birlikte bu
sahadaki dantritik drenajın en güzel örneklerinden birini oluşturur (Şekil 7).
Şekil 7. Kocadere ve kollarında izlenen dantritik drenaj ağına ait görünüm
5. 2. 2. Paralel Drenaj
Bu drenaj şekli, akarsuların birbirine paralel uzanan kollarının ortaya çıkardığı bir
drenaj tipidir. Ganos Dağı ve yakın çevresinde dantritik drenajdan sonra en yaygın olarak
görülen diğer drenaj tipi olan paralel drenaj, eğim ve yapı şartlarının etkisiyle ortaya çıkmıştır.
Erinç ve Bilgin (1956: 149) paralel drenajın akarsu kuruluşunun taze ve yamaç meyillerinin bir
tarafa doğru kuvvetli olduğu sahalarda belirdiğini kaydetmişlerdir. Charlton (2008: 4) paralel
drenaj şebekesinin güçlü bir eğim neticesinde meydana geldiğini bildirmiştir. Zeybek (2010:
152
Emre ÖZŞAHİN
108) ana akarsu vadilerine doğru eğimli yamaçlarda paralel drenajın geliştiğini ve bu durumun
söz konusu sahalarda akarsu ağının yeni oluştuğunu düşündürmekte olduğunu iddia etmiştir.
Hakikaten bir tarafı denize bakan bu sahada eğime bağlı olarak paralel drenaj şebekesi oldukça
sık bir şekilde seçilebilmektedir.
Diğer yandan Ganos Dağı ve yakın çevresinde faylı yapının hâkimiyeti altındaki
alanlarda da paralel drenaja ait çok güzel görünümler meydana gelmiştir. Erinç ve Bilgin (1956:
149) paralel drenajın görüldüğü bazı sahalarda faylı bir bünyenin mevcudiyetine dikkat
çekmişlerdir. Özdemir (1996: 198) paralel drenajın birbirine paralel fayların etkisiyle de
meydana gelebileceğine işaret etmiştir. Ganos Dağı ve yakın çevresinde söz konusu sebep
vasıtasıyla ortaya çıkan paralel drenajın en ideal örneklerine KBF etkisindeki akarsu kollarında
rastlanılmaktadır. Aslında bu sahada genellikle akarsular münferit olarak dantritik bir drenaj
karakteri göstergeler bile yan yana konuçlandıkları için ayrıca paralel drenaj tipi de oluşturur
(Şekil 8).
Şekil 8. Ganos Dağı ve yakın çevresindeki paralel drenaj ağına ait görünüm
Ayrıca ovalık sahaları kateden akarsulara ait kolların ana mecralarıyla doğrudan
birleşmeden belli süre beraber akmaları neticesinde paralel veya subparalel bir drenaj
görüntüsü ortaya çıkar. Yazoo tipi kavuşma olarak ifade edilen bu mecra tipi, Türkiye’de çok
yaygın olmayıp belli alanlarda görülmektedir (Erinç ve Bilgin, 1956: 156). Ganos Dağı ve yakın
çevresindeki Ergene Nehri’nin bir kolu olan Hayrabolu Deresi’nin Kocadere kolu üzerinde de
yazoo tipi kavuşma müşahede edilmiştir. Burada Kocadere’nin Domuzkaynak Deresi kolu, ova
Ganos (Işıklar) Dağı Ve Yakın Çevresindeki (Tekirdağ) Akarsuların Drenaj Özellikleri 153
sahasına ulaştığı noktadan itibaren belirli bir süre ana mecraya paralel aktıktan sonra onunla
birleşmektedir (Şekil 9).
Şekil 9. Ganos Dağı ve yakın çevresindeki yazoo tipi kavuşma görünüm
5. 2. 3. Kancalı Drenaj
Kancalı drenaj tipi sahadaki faylanmalara bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle fay
hatları ile bu tür drenaj şebekesinin dağılışı arasında paralel bir durum mevcuttur. Efe (1994:
226) fay hatlarının bulunduğu sahalarda kancalı drenaj yapısının hâkim olduğundan
bahsetmiştir. Zeybek (2010: 108) bu tür bir drenajın oluşmasında dislokasyon hatlarına
yerleşmiş bulunan ana akarsuların tabilerinin dirençsiz tabakalara bağlı olarak gelişmelerinin
rol oynamış olması ihtimali üzerinde durmuştur. Öztürk (2008: 148) kırık sistemlerinin drenaj
yönlenmesi ile kancalı drenaj gelişimini belirlediğini ileri sürmüştür. Ganos Dağı ve yakın
çevresinde bu drenajın en iyi örnekleri Ganos Fay Zonu çevresinde seçilmektedir. Nitekim
Sekin (1993: 91) Hoşköy Deresi’nde kancalı drenajın hâkim olduğunu dile getirmiştir. Bununla
birlikte Ganos Dağı’nın doğusunda bulunan Kirazdere, Dolapdere Fayı nedeniyle kancalı
drenaj ağına sahiptir (Şekil 10).
5. 2. 4. Radyal Drenaj
Radyal drenaj, çevresine göre daha yüksek olan sahalarda simetrik erozyon sonucu
gelişir (Charlton, 2008: 4). İnceleme sahasında dağlık alandan doğan ve eteklere doğru
birbirinden uzaklaşarak akan akarsular tarafından bu tür bir drenaj sistemi oluşturulur. Bunun
en güzel örneği Uçaktaşı ve Doluca tepelerinde gözlemlenir (Şekil 11). Aşınımdan arta kalan bu
154
Emre ÖZŞAHİN
kütlelerden kaynaklarını alan akarsular çevredeki alçak sahalara ulaşarak radyal bir akarsu
ağının oluşmasına neden olmuştur.
Şekil 10. Kirazlıdere görülen kancalı drenaj ağına ait görünüm
Şekil 11. Uçaktaşı (Radar) Tepe civarında akarsuların oluşturduğu radyal drenaj örneği
Ganos (Işıklar) Dağı Ve Yakın Çevresindeki (Tekirdağ) Akarsuların Drenaj Özellikleri 155
5. 2. 5. Kafesli Drenaj
Kafesli drenaj ağı, genellikle faylanmalara bağlı olarak var olan zayıf mukavemet
sahalarında teşekkül etmektedir. Charlton (2008: 4) bu tür drenajın çoğu kez yapısal faktörler
tarafından kontrol edildiğini ve bazen de bölgesel eğimle alakalı oluştuğunu zikretmiştir.
İnceleme alanındaki fay sistemlerinin yarattığı zayıf direnç zonlarında bu tür bir akarsu ağı
kurulmuştur. Erinç vd. (1985: 16) Ganos Dağı’ndaki eski topoğrafyalardan inen akarsu
kollarının havza dolgusunu yaran konsantrik bir kafesli drenaj karakteri gösterdiğini
vurgulamışlardır. Bununla birlikte bu sahadaki kafesli drenaj hem ortogonal hem de romboidal
kafesli drenaj şeklinde gelişmiş bir halde bulunur (Şekil 12). En güzel örneklerini Ganos Fayı,
KBF ve KCBF çevresinde görmek mümkündür.
Şekil 12. Kocadere ve Gölcük Deresi’nin kollarında seçilen kafesli drenaj örneği. Aynı zamanda
bu sahada depresyon tabanına (Gölcük Depresyonu) ulaşan akarsular sentripetal bir drenaj
deseni gösterirler.
5. 2. 6. Sentripetal Drenaj
Bu drenaj görüntüsü, çevredeki yüksek alanlardan doğan ve kendilerine taban seviyesi
gören alçak sahalara doğru akan akarsular tarafından oluşturulur (Hoşgören, 2012: 110).
Zeybek (2010: 106) dağlık sahalardan doğan akarsuların ova tabanına yönelmeleri neticesinde
ilgili drenajın oluştuğunu zikretmiştir. Bu bağlamda Ganos Dağı ve yakın çevresinde dağın
156
Emre ÖZŞAHİN
yüksek kesimlerinden kaynaklarını alıp, sahanın batısındaki depresyon tabanına ulaşan
akarsular hemen hemen sentripetal bir drenaj deseni çizmektedirler (Şekil 12).
5. 2. 7. Gençleşme Olayı Sonucunda Ortaya Çıkan Drenaj Tipleri
Akarsu şebekesinin Kuvaterner’de kurulduğu Ganos Dağı ve yakın çevresinde, yine bu
zamanda meydana gelen iklim değişimleri ve epirojenik hareketler sonucunda akarsularda
gençleşmeler yaşanmıştır. Ganos Dağı ve yakın çevresinde görülen asılı vadiler, gömük
menderesler ve kapma olayları bu durumun jeomorfolojik delillerindendir (Foto 1). Ayrıca
sahadaki genç tektonik etkinliğin göstergesi olan akarsu ötelenmeleri ve keskin dirsekler de
akarsu jeomorfolojisinin izahı bakımından önemlidir (Foto 1).
Foto 1. Ganos Dağı ve yakın çevresindeki akarsularda görülen gençleşme olayları ve
ötelenmeler (1-5: Asılı vadi; 2-4-8: Akarsularda ötelenmeler; 3-7: Asimetrik vadiler; 6: Faylanma
nedeniyle oluşmuş asılı vadiler ve akarsu ötelenmeleri)
Ganos (Işıklar) Dağı Ve Yakın Çevresindeki (Tekirdağ) Akarsuların Drenaj Özellikleri 157
Ganos Dağı ve yakın çevresinde gençleşme sonucu meydana gelmiş asılı vadiler
bulunmaktadır (Foto 1). Hoşgören (2011: 21) vadi tabanının yerden veya zeminden daha
yüksekte kalmasıyla ortaya çıkan asılı vadilerin faylanma olayı sonucunda meydana
gelebileceğini not etmiştir. Bu sahada da benzer nedenden dolayı özellikle Marmara Denizi
havzasında yüksek kıyıların hâkim olduğu sahalarda bu tür vadilerin mevcut olduğu tespit
edilmiştir. Erinç vd. (1985: 16) Ganos kütlesinin Marmara Denizi’ne bakan yamaçlarında, genç
faylarla kesilerek yüksekte kalmış asılı vadilerin bulunduğunu ileri sürmüşlerdir.
Ganos Dağı ve yakın çevresindeki gömük menderesler, Çay Deresi, Kocadere ve
Gölcük Deresi gibi akarsuların Pleyistosen’deki genç tektonik hareketler yüzünden ortaya çıkan
yeni taban seviyesine göre epijenik olarak temele kopya edilmesiyle meydana gelmişlerdir
(Foto 1; Şekil 13). Aşınım yüzeylerine gömüldükleri için gençleşmenin delili olarak yorumlanan
bu menderesler, drenajın desenini de kıvrımlı bir durum almasına müsaade etmişlerdir (Altın,
1992: 108).
Şekil 13. Çay Deresi’nde görülen menderesli drenaj deseni
Ganos Dağı ve yakın çevresinde tanımlanan kapma hadiselerinin en tanıtıcı özellikleri,
kapılan alanda belirgin bir kapma dirseğinin meydana gelmesi ve kapılan akarsu kolunun
kurumuş olmasıdır (Şekil 14). Ayrıca kapılan akarsuya ait olduğu düşünülen akarsu çakılları ve
eski alüvyonlara kuru vadi içerisinde rastlanılması, bu tür bir müsadere olayının işareti olarak
yorumlanmıştır (Özşahin, 2015a: 377). Ganos Dağı ve yakın çevresinde Gaziköy yakınlarından
denize dökülen Değirmendere’nin Karamehmetdere isimli kolu memba kesiminde Sakıbın
Deresi tarafından kapılmıştır (Altın, 1992: 50; Şekil 14). Benzer şekilde Yeniköy civarında
Köydere ile Ihlamurluk Deresi arasında bulunan kuru vadi, bir zamanlar Ihlamurluk Deresi’nin
Köydere istikametinde aktığının delilidir (Şekil 14).
Bir diğer kapma olayı da Yeniköy yerleşmesinin doğusundaki Kavakdere ile Azının
Deresi arasında yaşanmıştır (Şekil 14). Bu iki akarsu arasında yer alan kuru vadi, drenajın bir
zamanlar Kavakdere yönünde olduğuna işaret etmektedir. Kumbağ’ın güneybatısında bulunan
Çınarlıdere ile Kurukavak Deresi arasındaki mevcut kuru vadi, Çınarlıdere’nin keskin bir
kapma dirseği ile Kurukavak Deresi’ni kaptığının göstergesi olarak tabir edilmiştir (Özşahin,
2015a: 377). Yenice yerleşim alanının kuzeydoğusunda Değirmendere Pırnallık Deresi,
158
Emre ÖZŞAHİN
güneydoğusunda ise Kirazlıdere Dolapdere’nin Botandere kolu tarafından kapılmıştır (Altın,
1992: 79). Yörgüç yerleşim alanı civarındaki Gölcük Deresi’ne ait bir akarsu kolu ise Çay
Deresi’ne kapma neticesinde bağlanmıştır (Şekil 14).
Şekil 14. Ganos Dağı ve yakın çevresindeki akarsularda yaşanan kapmaların haritası
Ganos Dağı ve yakın çevresinde etkili olan tektonik hareketler akarsularda
ötelenmelere ve keskin dirseklerin oluşmasına da neden olmuştur. Özdemir ve İnceöz (2003: 89)
tektonik olayların drenaj sisteminde akarsu ötelenmeleri başta olmak üzere önemli
değişiklikleri beraberinde getirdiğini öne sürmüşlerdir. Özdemir (1996: 198) ise akarsu
ötelenmelerini yapının en bariz etkilerinden biri olarak değerlendirmiştir. Bu bağlamda
sahadaki fay hatlarına yerleşen akarsu vadilerindeki akarsular kimi alanlarda keskin dirsekler
yapmış, kimi alanlarda da belirli bir mesafe ötelenmişlerdir. Nitekim Ganos Fayı boyunca
yapılan mikrotopoğrafya çalışmaları sonucunda bazı akarsularda sağ yanal ötelenmenin varlığı
ispatlanmıştır (Çınar Yıldız 2013: 4). Yine Yaltırak (1996: 145) Mursallı ile Gaziköy arasında
bulunan genç vadilerin sağ yönlü bir hareketle batıya bükülmüş olduğunu kaydetmiştir. Bu
kapsamda en belirgin etki Ganos Fayı’nın Hoşköy ve Gölcük derelerinin, DF’nın ise Dolapdere
Ganos (Işıklar) Dağı Ve Yakın Çevresindeki (Tekirdağ) Akarsuların Drenaj Özellikleri 159
ve Kirazlıdere akarsuları üzerinde sebep olduğu ötelenmeler ve keskin dirsek oluşumlarıdır
(Şekil 15).
Şekil 15. Hoşköy Deresi’nin drenaj ağında görülen ötelenmeler ve keskin dirsek oluşumları (1a:
Havzayı etkileyen fay hatları haritası, 1b-1c-1d: Havzanın bazı kısımlarında görülen ötelenme
ve keskin dirsekler ile kancalı drenaj örnekleri)
6. SONUÇ
Hidrografik açıdan hem Marmara hem de Ege denizlerine dökülen akarsular tarafından
drene edilen Ganos Dağı ve yakın çevresi, Türkiye’de drenaj şebekesinin farklılık gösterdiği
mekânlardan birisidir. Bu sahadaki akarsu bilhassa tektonik etkenlerin kontrolünde gelişmiştir.
Ganos Fayı ve segmentlerinin denetimi altında kalan bu akarsuların büyük çoğunluğu
kuzeydoğu-güneybatı yönlü dislokasyon hatlarına yerleşmiş bir şekilde bulunurlar.
Ganos Dağı ve yakın çevresindeki akarsu ağı, bugünkü karakterini esas olarak Üst
Pleyistosen’de kazanmıştır. Günümüzde ana drenaj şebekesi denge profiline ulaşmaya
çalışmaktadır. Topoğrafyadaki vadi yoğunluğunun tekdüze olmadığı bu sahada, bazı
kesimlerde düşük bazı kesimlerde de yüksek vadi yoğunluğu değerleri tespit edilmiştir. Bu
bakımdan kimi sahalardaki vadi yoğunluğu bazı alanlarda km²’de 5.3 km’ye yükselirken,
bazılarında 0.039 km’ye kadar düşmektedir. Ancak yoğunluk değerleri genel olarak 2.01-3
km/km² arasında bulunur. Toplam vadi uzunluğunun 1157.3 km olduğu bu sahada, km²’ye
düşen vadi yoğunluğunun ortalaması ise 2.24 km’dir.
Ganos Dağı ve yakın çevresindeki akarsu ağının oluşum ve gelişiminde jeoloji,
topoğrafya, iklim ve bitki örtüsü belirleyici rolü oynamıştır. Böylece ilgili faktörler ve etkinlik
derecelerine bağlı olarak sahada dantritik, paralel, kancalı, radyal, kafesli ve sentripetal drenaj
tipleri tespit edilmiştir. Ayrıca bu alanda drenajı etkileyen asılı vadi, gömük menderesler veya
kapma hadiseleriyle temsil edilen gençleşmeler ile akarsu ötelenmeleri ve keskin dirseklerin
varlığı da saptanmıştır.
Flüvyal morfojenetik bölge sınırlarında kaldığı için akarsu etkinliğinin yoğun olarak
hissedildiği Ganos Dağı ve yakın çevresindeki drenaj ağı, hidrojeomorfolojik gelişim döngüsü
esnasında yaşanan olaylara çok güçlü bir tepki vermiştir. Bu durum sahadaki güncel drenaj
ağının ortaya çıkmasında belirleyici olmuştur. Konu hakkında farklı sahalarda benzer
araştırmaların yapılması yeryüzünü şekillendirici en etkili dış kuvvet olan akarsu sistemini
anlamamız ve ondan en yararlı bir şekilde istifade etmemiz için önemlidir. Bu çalışmanın
160
Emre ÖZŞAHİN
sonuçları sahadaki jeomorfolojik ve hidrografik gelişim süreçlerinin açıklanmasında ve doğal
ortamdaki diğer unsurların etkilerinin çözümlenmesinde kullanılabilir. Diğer yandan bu tarz
çalışmalar flüvyal kökenli çeşitli türden doğal afetlerin doğru bir şekilde değerlendirilmesi
bakımından da önem taşır. Sonuç olarak, bu çalışma sayesinde Türkiye jeomorfoloji ve
hidrografya literatürüne yeni bir kayıt işlenmiştir.
KAYNAKÇA
AKYOL, İ. H. (1947). “Türkiye’de Akarsu Sistemleri ve Rejimleri.” Türk Coğrafya Dergisi, S. IX-X:
1-55.
AKYOL, İ. H. (1948-1949). “Türkiye’de Akarsu Rejimleri.” Türk Coğrafya Dergisi, S. 11-12: 1-34.
ALTIN, B. N. (1992). Işıklar (Ganos) Dağı ve çevresinin neotektonik dönem jeomorfolojik-tektonik
gelişimi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Coğrafya
Enstitüsü, İstanbul.
ARDOS, M. (1993-1996). “Türkiye’de Akarsu Şebekesinin Kuvaterner’deki Oluşum ve Gelişimi.”
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Dergisi, S. 4: 1-6.
ARDOS, M. (1996). Türkiye’de Kuvaterner Jeomorfolojisi. 2. Baskı, İstanbul: Çantay Kitabevi.
ATALAY, İ. (1986). Uygulamalı Hidrografya. İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları
No: 38.
ATALAY, İ. (1987). Türkiye Jeomorfolojisine Giriş. İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Yayınları.
AVŞİN, N. (2014). “Göksu Nehri Vadisinin Flüvyal Jeomorfolojisi (Mut-Silifke Arası).”
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, C. 7, S. 34: 314-334.
BORDAL, M. (2014). Drainage Reversals Due to Tectonic Uplift: An Investigation Through
Modeling. University Honors Theses Paper 95, USA: Portland State University.
CHARLTON, R. (2008). Fundamentals of Fluvial Geomorphology. USA & Canada: Routledge.
CÜREBAL, İ. (2004). “Madra Çayı Havzasının Hidrografik Özelliklerine Sayısal
Yaklaşım.” Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 11: 11-24.
ÇINAR YILDIZ, S., ÖZDEN, S., TUTKUN, S. Z., ATEŞ, Ö., ALTUNCU POYRAZ, S., KAPAN
YEŞİLYURT, S., KARACA, Ö. (2013). “Ganos Fayı Boyunca Geç Senozoyik Yaşlı Gerilme
Durumları, KB Türkiye.” Türkiye Jeoloji Bülteni, S. 56 (1): 1-21.
DOĞAN, U. (2012). Akarsu Süreçleri. Kazancı, N. ve Gürbüz, A. (Ed.), Kuvaterner Bilimi (s. 281-
306). Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınları No: 350.
DÖNMEZ, Y. (1990). Trakya’nın Bitki Coğrafyası. Genişletilmiş İkinci Baskı, İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Yayınları No: 3601, Coğrafya Enstitüsü Yayınları No: 51.
EFE, R. (1994). “Biga Yarımadasında Neotektoniğin Jeomorfolojik İzleri.” Türk Coğrafya Dergisi,
S. 29: 209-242.
EKİNCİ, D. (2011). Safranbolu ve Çevresinin Jeomorfoloji Özellikleri. II. Baskı, İstanbul: Titiz
Yayınevi.
ERİNÇ, S. (2012). Jeomorfoloji I. 7. Baskı, İstanbul: DER Yayınları.
ERİNÇ, S., BİLGİN, T. (1956). “Türkiye’de Drenaj Tipleri.” İstanbul Üniversitesi Coğrafya
Enstitüsü Dergisi, C. 4, S. 7: 124-156.
ERİNÇ, S., KURTER, A., EROSKAY, O., MATER, B. (1985). Batı Anadolu ve Trakya Uygulamalı
Jeomorfoloji Haritası 1/500.000. Ankara: TÜBİTAK TBAG Proje No. 593.
EROL, O. (1989). Türkiye Jeomorfolojisi, Türkiye’nin Jeomorfolojik Evrimi ve Bugünkü Genel
Jeomorfolojik Görünümü. İstanbul: Yayınlanmamış Ders Notu.
Ganos (Işıklar) Dağı Ve Yakın Çevresindeki (Tekirdağ) Akarsuların Drenaj Özellikleri 161
HORTON, R. E. (1945). “Erosional Development of Streams and their Drainage Basins;
Hydrophysical Approach to Quantitative Morphology.” Bulletin of the Geological Society
of America, V. 56: 275-370.
HOŞGÖREN, M. Y. (2011). Jeomorfoloji Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Çantay Kitabevi.
HOŞGÖREN, M. Y. (2012). Hidrografya’nın Ana Çizgileri I. 7. Baskı, İstanbul: Çantay Kitabevi.
İNANDIK, H. (1960). Akarsular ve Göller. İstanbul: Baha Matbaası.
İZBIRAK, R. (1990). Sular Coğrafyası. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları: 159.
METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (2015). Tekirdağ Meteoroloji İstasyonuna ait uzun yıllar
içinde gerçekleşen ortalama değerler (1954 - 2013). Ankara: Meteoroloji Genel
Müdürlüğü.
OKAY, A., OKAY, N., ÖZGÖRÜŞ, Z. (2008). Ganos Fay Zonu ve çevresinin Oligosen sonrası
tektonik evrimi: Trakya’da Paleotektonik dönemden Neotektonik döneme geçişin niteliği.
Ankara: TÜBİTAK Proje No: 104Y155.
ÖZDEMİR, M. A. (1996). “Doğu Anadolu Fay Zonunun Sincik (Adıyaman) İle Hazar Gölü
(Elazığ) Arasındaki Jeomorfolojik Özellikleri.” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
C. 8, S. 1: 191-216.
ÖZDEMİR, M. A., İNCEÖZ, M. (2003). “Doğu Anadolu Fay Zonu’nda (Karlıova-Türkoğlu
arasında) akarsu ötelenmelerinin tektonik verilerle karşılaştırılması.” Afyon Kocatepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 5, S. 1: 89-114.
ÖZŞAHİN E. (2008). “Keçi Dere (Gönen Çayı’nın Bir Kolu) Havzasının Hidrografik Özelliklerine
Sayısal Yaklaşım.” Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C. 5, S.
10: 301-317.
ÖZŞAHİN E., EKİNCİ, D. (2014). “Gönen Çayı’nın mendereslenme morfolojisi ve
mendereslenmeyi etkileyen faktörler.” Türk Coğrafya Dergisi, S. 62: 39-51.
ÖZŞAHİN, E. (2015a). “Şarköy Deresi (Şarköy) - Bağlar Deresi (Marmara Ereğlisi) Arasındaki
Marmara Denizi Akaçlama Havzasının (Tekirdağ) Jeomorfolojik Özellikleri.” Akademik
Sosyal Araştırmalar Dergisi, Y. 3, S. 10: 360-393.
ÖZŞAHİN, E. (2015b). “Ganos Dağı ve Yakın Çevresinin Tektonik Jeomorfolojisi (Tekirdağ).”
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, C. 8, S. 37: 398-418.
ÖZŞAHİN, E. (2015c). “Ganos (Işıklar) Dağının Ekojeomorfolojisi (Tekirdağ).” Researcher: Social
Science Studies, Y. 3, S. 4: 23-44.
ÖZTÜRK, B. (2008). “Biga Yarımadasında Asimetrik Havza Gelişimi ve Yapı İlişkisine Bir Örnek:
Yapıldak Dere Havzası.” Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı Dergisi, S. 6-7: 133-149.
SEKİN, S. (1993). Bolayır-Şarköy-Gaziköy Çevresinin Jeomorfolojik Etüdü, Yayınlanmamış
Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Coğrafya Enstitüsü, İstanbul.
STRAHLER, A. (2013). Introducing Physical Geography. Sixth Edition, USA: John Wiley & Sons,
Inc.
ŞENTÜRK, K., SÜMENGEN, M., TERLEMEZ, İ., KARAKÖSE, C. (1998). 1:100 000 ölçekli
Açınsama Nitelikli Türkiye Jeoloji Haritaları Bandırma-D4 Paftası. Ankara: Maden Tetkik
ve Arama Genel Müdürlüğü No: 64.
TUROĞLU, H. (1997). “İyidere Havzasının Hidrografik Özelliklerine Sayısal Yaklaşım.” Türk
Coğrafya Dergisi, S. 32: 349-355.
YALTIRAK, C. (1996). “Ganos Fay Sistemi’nin Tektonik Tarihi.” TPJD Bülteni, C. 8, S. 1: 137-156.
ZERNITZ, E. R. (1932). “Drainage Patterns and Their Significance.” The Journal of Geology, V. 40,
N. 6: 498-521.
ZEYBEK, H. İ. (2010). Turhal Ovası (Doğal Ortam Özellikleri). İstanbul: Çantay Yayınları.
162
Emre ÖZŞAHİN
ZHANG, L., GUILBERT, E. (2012). “A Study of Variables Characterizing Drainage Patterns in
River Networks”, International Archives of the Photogrammetry, Remote Sensing and
Spatial Information Sciences, V. XXXIX-B2: 29-34, XXII ISPRS Congress (25 August – 01
September 2012), Melbourne, Australia.