Upload
others
View
9
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
HEYELAN HAREKETLERİNİN FİBER OPTİK
SİSTEMLERLE İZLENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
MONITORING AND EVALUATION OF LANDSLIDE MOVEMENTS BY
OPTICAL FIBER SYSTEMS
Arzu ARSLAN KELAM*1 Mustafa Kerem KOÇKAR
2 Haluk AKGÜN
3
ABSTRACT
Landslides are one of the most destructive natural hazards in Turkey. There are several
contributing factors that cause landslides such as geological and morphological
characteristics, precipitation processes, groundwater level fluctuations, daily temperature
changes, snow melt and seismic effects. The purpose of this study is to develop an in-situ
monitoring and early warning system by using optical fibers in order to evaluate the effect of
contributing factors on the deformation characteristics and to decrease the risk caused from
landslides. During this study, a system that is composed of fiber optic cables and a device that
sends laser signals and collects backscattered light; referred to as BOTDA (Brillouin Optical
Time Domain Analyzer) has been used. This system has a 1 m spatial resolution and it can
detect strain with a 0.1με resolution along a 3 km cable. The system has been succesfully
implemented for relating the strain on the cable with displacement due to its high sensitivity
and continuous data gathering properties. For that purpose, the real case practice of the system
has been implemented in a landslide area in Kocaeli. The deformation characteristics of the
data gathered in the landslide region by fiber optic system have been processed along with the
precipitation parameters. Moreover, the studies regarding the influence of other parameters
such as seismic activity and groundwater level on the landslide movement are in progress.
This study reveals that the optical fiber system already used as a monitoring system is also
capable of detecting deformations and could be used as an early warning system in landslide
prone regions.
Keywords: Landslide monitoring system, Optical fiber system, Early warning system,
Kocaeli
ÖZET
Heyelanlar, Türkiye’de meydana gelen en yıkıcı doğal afetlerdendir. Heyelanlarda kütle
hareketine sebep olan çeşitli faktörler vardır. Bu faktörler; jeolojik ve jeomorfolojik
karakterler, yağış özellikleri, yeraltı suyu seviyesi değişimleri, günlük sıcaklık farklılıkları,
karın erimesi ve sismik etkilerdir. Bu çalışmanın amacı yukarıda bahsedilen bu faktörlerin,
heyelanların deformasyon karakteristiği üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi ve
heyelanlardan kaynaklanan tehlikeleri azaltmak için fiber optikleri kullanan yerinde izleme ve
erken uyarı sistemi oluşturmaktır. Çalışmada kullanılan fiber optik sistem, fiber optik kablolar
ve kablolara lazer gönderip geri yansıyan ışığı toplayan bir ölçüm cihazı olan BOTDA
(Brillouin Optical Time Domain Analyzer)’dan oluşmaktadır. Bu sistem, 1 m konumsal
çözünürlüğe sahiptir ve 3 kilometrelik bir hat boyunca 0.1µε çözünürlükte gerinim (şekil
*1 Araş. Gör., Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, [email protected] 2 Dr., Gazi Üniversitesi, Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi, [email protected] 3 Prof. Dr., Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, [email protected]
843
7. Geoteknik Sempozyumu 22-23-24 Kasım 2017, İstanbul
değiştirme) değerlerini tespit edebilmektedir. Yüksek hassasiyeti ve sürekli veri alma
özellikleri sebebiyle sistem, kablodaki gerinim ölçümlerinin deformasyon ile
ilişkilendirilmesinde ve buna bağlı olarak heyelan izlemede Kocaeli’nde belirlenen pilot bir
heyelan sahasında başarıyla uygulanmıştır. Heyelan sahasında ölçümlenen deformasyon
verileri, yağış miktarı ile birlikte değerlendirilmiştir. Ayrıca, heyelanı tetikleyecek
faktörlerden olan sismik aktivite ve yeraltı suyu seviyesinin heyelan hareketine etkisi ile ilgili
çalışmaların uygulamaları başarılı bir şekilde devam etmektedir. Yapılan bu çalışma,
heyelanların oluşum mekanizmalarını izlemek için kullanılan fiber optik sistemin,
heyelanlarda meydana gelen deformasyon hareketlerini başarılı bir şekilde tespit edebilmekte
olduğunu ve olası tehlikelerin ivedi olarak değerlendirilmesi için erken uyarı sistemi olarak da
kullanılabileceğini göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Heyelan izleme sistemi, Fiber optik sistem, Erken uyarı sistemi, Kocaeli
1. GİRİŞ
Günümüzde, heyelanlardan kaynaklı tehlikelere dair farkındalık ve risk yönetimi kavramına
verilen önem hızla artmaktadır. Bunun sonucunda, izleme sistemlerinin afet risk yönetiminde
kullanımı yaygınlaşmaktadır. Heyelanları ve/veya şevleri izlemek için inklinometreler,
tiltmetreler, ekstensometreler, yer tabanlı LIDAR (Light Detection and Ranging) sistemleri
gibi farklı cihazlardan faydalanılan yöntemler kullanılmaktadır (Savvaidis, 2003; Pei ve diğ.,
2011). Ancak, bu yöntemlerin zamansal çözünürlükleri tekrarlanma peryotlarına bağlıdır ve
göreceli olarak daha azdır. Var olan diğer izleme sistemleri yerine fiber optikler, kolay
uygulanabilirlikleri ve hassasiyet üstünlükleri sebepleriyle tercih edilmiştir (Wang ve diğ.,
2008; Gupta, 2012). Fiber optik tabanlı teknoloji, deformasyon izleme ve bu izleme işlemi
esnasında aralıksız olarak veri alma özelliğine sahip olup, erken uyarı sistemi olarak da
kullanılabilmektedir. Jeomorfolojik parametreler, yağış rejimi, yeraltı suyu ve yüzey suları
seviyelerinin değişkenliği, günlük sıcaklık farklılığı, kar erimesi, sismik etki ve bunlara bağlı
olarak zeminlerin duraylılığını kaybetmesi kütle hareketlerinin öncelikli sebepleridir.
Türkiye’deki heyelanlar ve etkileri göz önüne alındığında bu sebeplerle oluşan
deformasyonların izlenmesinin can ve mal kaybını minimum seviyeye indireceği açıkça
söylenebilir.
Çalışmanın amacı, heyelanlardan kaynaklı tehlike ve buna bağlı riskleri azaltmak için fiber
optik yöntemleri kullanan bir yerinde izleme sistemi oluşturmaktır. Kullanılan fiber optik
sistem; fiber optik kablolar ve hem lazer ışık kaynağı hem de alıcı olarak görev yapan bir
ölçüm cihazı olan BOTDA (Brillouin Optical Time Domain Analyzer)’dan oluşmaktadır. Bu
sistem, 1 m konumsal çözünürlüğe sahiptir ve 3 kilometrelik bir hat boyunca 0.1µε
çözünürlükte gerinim (şekil değiştirme) değerlerini tespit edebilmektedir. Sistem, fiber optik
kabloda heyelan hareketi sebebiyle oluşan birim deformasyonunu gerinim cinsinden ölçen bir
izleme düzeneğidir. Bu düzenek yardımıyla fiber optik kablolarla ölçülen gerinim (strain)
miktarı kütle hareketi ile birlikte değerlendirilmektedir. Fiber optik sistem, çalışmanın
uygulama sahası olan Kocaeli ili, Başiskele Belediyesi, Kılıçarslan Mahallesi Bahçecik
Mevkii’ndeki heyelanlı alana yerleştirilmiştir. Uygulama sahasına nihai yerleşimi Ocak
2016’da yapılmış olan sistem, bu tarihten itibaren sürekli gerinim verisi kaydederek
çalışmaktadır. Bu çalışmada Ocak-Temmuz 2016 tarihleri arasında alınan gerinim verisine ait
değerlendirmelere yer verilmiştir. Sonuçlar değerlendirilirken bölgenin yağış değişimi dikkate
alınmıştır. Dünyada örnekleri olmakla birlikte Türkiye’de heyelanlar için fiber optik
yöntemlerle yapılan ilk heyelan izleme sistemi olan bu çalışma ile, uygulama sahasındaki
heyelan başarılı olarak izlenmiş ve yağış değişiminin heyelan hareketine etkisi ortaya
koyulmuştur.
844
7. Geoteknik Sempozyumu 22-23-24 Kasım 2017, İstanbul
1.1. Fiber Optikler
Fiber optikler çekirdek ve kılıftan oluşan, genellikle cam (silika) veya plastikten yapılmış ince
kablolardır. Kablo, çekirdek ve çekirdeği çevreleyen kılıf olmak üzere iki ana bölümden
oluşur. Ayrıca, bu iki katmanın üstünde, çekirdek ve kılıfı koruyan bir kaplama yer alır. Işığın
fiber kablo içerisinde ilerleme prensibi Snell yasasına dayanmaktadır. Bu yasaya göre,
çekirdeğin kırılma indisi kılıfınkinden daha büyük olduğu için kablo içerisine gönderilen ışık
çekirdeğe hapsolarak burada ilerlemektedir. Bugün fiber optik sistemler telekominikasyondan
yapı sağlığının izlenmesine, petrol ve doğalgaz boru hatlarının izlenmesinden mühendislik
yapıları üzerinde erken uyarı sistemi oluşturulmasına kadar pek çok alanda
kullanılmaktadırlar.
Fiber optik 1800'lü yıllardan itibaren kullanılmaya başlanan bir teknolojidir, fakat heyelan
aktivitelerinin izlenmesinde kullanımı oldukça yenidir (Al-Azzawi, 2007). Başlangıçta
telekominikasyon amacıyla kullanılmış olsalar da günümüzde heyelan sahalarının
izlenmesinin yanı sıra diğer birçok mühendislik uygulamasında kullanılmaktadırlar. Sahip
oldukları üstünlüklerden dolayı kullanım alanları gelişen teknolojiyle artmaktadır (Zhang ve
diğ., 2014).
Fiber optik sistem; fiber kablolar ile kabloya lazer gönderip yansıyan lazer ışığını toplayan bir
cihazdan oluşur. Kablonun sensör olarak kullanılmadığı sistemlerde ayrıca kabloya
yerleştirilen sensörlere ihtiyaç duyulmaktadır. Fiber optik çalışmalarda kullanılan BOTDA
(Brillouin Optical Time Domain Analyzer) gibi sistemler fiber optik kabloya gönderilen ve
kablodan geri yansıyan ışığın gelme süresi arasındaki farkı değerlendirdiği için zaman alanı
(time domain) sistemleri olarak adlandırılırlar (Ohno ve diğ., 2001). Proje kapsamında
kullanılan BOTDA, Brillouin saçınımı prensibiyle çalışan bir fiber optik ölçüm cihazıdır.
Brillouin saçınımı gelen ve yansıyan ışık arasındaki frekans farkına bağlıdır (Halley, 1987).
BOTDA frekans cinsinden ölçüm yapmaktadır ve kabloda meydana gelen değişimler frekans
kayması (frequency shift) olarak algılanmaktadır (Thyagarajan ve Ghatak, 2007). Yüksek
hassasiyetli ölçüm kapasitesi, ölçüm aralığının geniş oluşu ve yüksek konumsal çözünürlüğe
sahip olması BOTDA teknolojisinin tercih edilmesinin ana sebepleridir (Shiqing ve Qian,
2011). BOTDA bir fiber kablo serimi için zıt yönlerden gelen lazerlere ihtiyaç duyar. Bu
durum, iki lazer arasındaki frekans farkı fiberin Brillouin frekansına eşit olduğunda cihazın
verdiği grafikte belirli yerlerde yarattığı pik (tepe) noktalarıyla oluşmaktadır (Xiaofei ve diğ.,
2011). Bu sistemde gerilme ya da sıcaklık gibi değişimler ölçülürken frekanslar arasındaki
değişikliklerin oluşturacağı grafikteki bu tepe noktaları dikkate alınarak işlemler
yapılmaktadır. Bu sayede fiber üzerinde hangi noktada ne kadar bir birim deformasyon
değişimi olduğu anlaşılmaktadır. Sistem uzun mesafelerde yüksek hassasiyetle sürekli
ölçümler alabilmektedir. Bu avantajlarından dolayı BOTDA sadece gerinim (şekil değiştirme)
ölçmede değil büyük mühendislik yapılarının deformasyonlarının ölçümünde de rahatlıkla
kullanılabilmektedir (Xiaofei ve diğ., 2011; Yin ve diğ., 2010).
2. ÇALIŞMA SAHASI
Çalışma sahası Kocaeli ili, Başiskele Belediyesi, Kılıçarslan Mahallesi Bahçecik
Mevkii’ndedir. Bu alanda 2010 yılında meydana gelen heyelan, önemli bir kütle hareketine
sebep olmuştur (Şekil 1). Heyelan alanı sitede yer alan 2 katlı bir müstakil evi ve arkasında
bulunan sitenin sosyal tesislerini tehdit ettiğinden, bölge 2012 yılında Kocaeli Afet ve Acil
Durum Müdürlüğü tarafından yapılan inceleme sonucunda afete maruz bölge ilan edilmiştir.
Heyelanlı bölge yaklaşık olarak 45-50 m genişliğinde ve 35-40 m yüksekliğindedir. Heyelan
alanındaki eğimin dik oluşu, var olan jeolojik birimlerin ayrışmış, zayıf dayanımlı oluşu ve
845
7. Geoteknik Sempozyumu 22-23-24 Kasım 2017, İstanbul
heyelanın topuk kısmında bulunan Sarılık deresinin mevsimsel değişimlere bağlı olarak aşırı
yağış aldığı zamanlarda yeraltı ve yerüstü su seviyesindeki ani değişimler kütle hareketinin
meydana gelmesinin ve sonrasında hareketliliğin devam etmesinin başlıca nedenleridir
(AFAD, 2012).
Şekil 1. Heyelanlı Bölgenin ve Heyelan Tarafından Tehdit Edilen Sitenin Vadinin Karşısından
Görünümü
2.1. Çalışma Sahasının Mühendislik Jeolojisi Özellikleri
Çalışma alanı Başiskele Belediyesi, Kılıçarslan Mahallesi, Bahçecik Mevkii’nde yer alan
Sarılık Deresi dere yatağının olduğu vadide bulunmaktadır. Alandaki litolojik birimler,
kumtaşı-silttaşı ardalanması olarak tanımlanmıştır. Arazi gözlemlerine göre bu birimler
Paleosen-Eosen yaşlı İncebel Formasyonu’na aittir. İstifte dağınık ve devamlı olmayan
süreksizlikler ve küçük ölçekli kıvrımlar gözlenmiştir. İncebel Formasyonu’nun üst
kısımlarında 1-2 m kalınlıkta bir örtü tabakası ve bu tabakanın altında kumtaşı-silttaşı-marn
istifilerinin ardalanmalı şekilde devam ettiği görülmüştür. Su seviyesi ise zaman zaman
heyelanın tabanında 3-4 m derinliğe kadar çıkmaktadır. Heyelan sınırları içerisindeki litoloji
Kumtaşı-silttaşı ardalanmasıdır. Birimler zayıf-çok zayıf dayanıma sahiptir ve orta-çok
ayrışmış durumdadır (ISRM, 1981). Silttaşı kumtaşından daha dayanımsız ve daha
ayrışmıştır. Dağınık süreksizlik setleri ISRM (1981)’e göre devamlı değildir ve kil
dolguludur. Sondaj verileri kullanılarak kaya kalitesinin (RQD) %0-%10 aralığında olduğu
görülmüş, buna göre birim çok zayıf kaya (ayrışmış/bozunmuş kaya) olarak
sınıflandırılmıştır. Çalışma alanının tektonik olarak deforme olmuş bir makaslama zonunda
yer alması ve süreksizlik verilerinin dağınık bir yapı izlemesi sebebiyle heyelanı oluşturan
kaya kütlesi, düzensiz eklemli, foliasyonlu ve deformasyona uğramış zemin gibi davranan
ayrışmış kaya olarak belirlenmiştir. Çalışma alanındaki heyelanın oluşmasına etki eden
faktörlerden birisi de bu zayıf zemin özellikleridir.
Sitenin tehdit
altındaki kısmı
Sitenin
sosyal tesisi
846
7. Geoteknik Sempozyumu 22-23-24 Kasım 2017, İstanbul
Çalışma alanının bulunduğu yer Kocaeli İli’nde, Kuzey Anadolu Fay Sistemi (KAFS)’ne
yaklaşık 20 km uzaklıkta yer almaktadır. KAFS yaklaşık uzunluğu 1500 km olan sağ yanal
doğrultu atımlı bir fay sistemi olup ülkemizin en önemli aktif sismik kuşaklarından birisidir.
Özellikle 1999 yılında Kocaeli-Gölcük’te meydana gelen depremin can ve mal kaybına neden
olan yıkıcı sonuçları bilinmektedir. Heyelan sahası bölgedeki bu fay sistemine yakınlığı
sebebiyle sismik aktivitenin hem birincil hem de ikincil etkilerinin sahada şiddetli biçimde
hissedileceği bir bölgededir.
3.METODOLOJİ
Sistemdeki fiber optik kabloların heyelan içerisine uygun konfigürasyonlarla
yerleştirilmesinden önce, ölçümlerin doğru ve güvenilir bir şekilde alınması amacıyla
heyelanın deformasyona maruz kalacağı düşünülen en hareketli bölgesinin tespit edilmesi
çalışmaları yapılmıştır. Bu amaçla kütle hareketinin yoğun olduğu bölgelerin uyumluluğu
farklı yöntemlerle kontrol edilerek fiber kabloların uygun konfigürasyonlarla yerleştirilmesi
için test çalışmaları başlatılmıştır. Bu işlemler için, öncelikle heyelan geometrisi ve arazi
çalışmaları sonucu elde edilen zemin parametreleri ile limit denge analizleri kullanılarak
kayma mukavemeti ve sonlu eleman yöntemi (FEM) kullanılarak deformasyon analizleri ile
modelleme çalışmaları yapılmıştır (Arslan Kelam ve diğ., 2016). Ardından, fiber optik sistem
heyelan tacının arkasında bulunan konteynıra yerleştirilmiş ve belirlenen aktif alana kablo
seriminin gergin durmasını sağlayacak sabitleme çubukları yerleştirilmiştir (Şekil 2a, 2b).
Galvanizlenerek arazi koşullarına uygun hale getirilmiş bu metal çubuklar 2 m
uzunluğundadır ve ortalama 1 metrelik bölümleri toprak altında kalacak şekilde
yerleştirilmiştir (Şekil 2c).
Şekil 2. a) Konteynırın Konumu, b) Fiber Optik Sistemin Konteynır İçindeki Görünümü, c) Sabitleme
Noktaları ve Kablo Seriminin Heyelan Topuğundan Görünümü
a
c b
847
7. Geoteknik Sempozyumu 22-23-24 Kasım 2017, İstanbul
Bu serim sonucunda kablolar 30 cm yer seviyesinin altında kalmıştır. Bu aşamadan sonra
heyelan sahasının içerisinde eş zamanlı deformasyon ölçümleri düzenli olarak alınmış ve
veriler değerlendirilmiştir. Kullanılan heyelan izleme sistemi deformasyon ölçüm değerleri
için atanan eşik değerler yardımıyla kritik sınırlar aşıldığında alarm vererek gerekli birimlere
haber iletecek bir erken uyarı sistemine dönüştürülmüştür. Heyelan sahasına yerleştirilen fiber
optik kabloların bağlı olduğu BOTDA yöntemiyle çalışan cihaz heyelan sahasında gerinim
değerlerini sürekli olarak ölçmektedir. Bu veri fiber optik sistemin uzaktan kontrolü için
sistem ile bütünleşmiş/entegre edilen yazılım ve bir GPRS sistemi yardımıyla uzaktan online
olarak bilgisayar veya cep telefonu ile kontrol edilebilmektedir. Bu sistem aynı zamanda
gerekli acil durum ekiplerini cep telefonu mesajı veya e-posta yoluyla uyarabilmektedir.
4.TARTIŞMA VE SONUÇLAR
Bu bölüm, uygulama sahasındaki kablo serimi tamamlandıktan sonra Ocak 2016’dan
başlayarak Temmuz 2016’ya kadar sürekli olarak alınan verilerin ölçüm sonuçlarının
değerlendirilmesini içermektedir. Temmuz ayından itibaren yağışların azalması ve yüzey
sularının çekilmesi sebebiyle heyelan sahasındaki deformasyon hareketleri özel durumlar
dışında çok azalmıştır. Bu sebeple Temmuz ayından sonraki heyelan izleme çalışmaları bu
çalışmaya dahil edilmemiştir. Sonuçlar değerlendirilirken öncelikle Meteoroloji Genel
Müdürlüğü’nden alınan saatlik, günlük ve aylık yağış verileri kullanılarak bölgedeki
hidrolojik durumun heyelan hareketi üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Ölçümlenen aylık
ortalama gerinim (şekil değiştirme) değerleri Şekil 3’te ve aylık toplam yağış miktarları Şekil
4’te verilmiştir. Verilen grafikler değerlendirildiğinde her ay için yağış etkileri açıkça
görülmektedir. Gerinim değişimi grafiğinin X-eksenini oluşturan mesafe değişkeni fiber optik
kablo uzunluğunu temsil etmektedir. Kablonun heyelan sahasına yerleştirilmiş olan kısmı 75
– 130 m aralığında olduğu için grafikte yalnızca bu mesafe gösterilmiştir. Gerinim ile yağış
doğru orantılıdır. Grafikte verilen şekil değiştirmelerin yönü heyelan hareketi ile aynı
yöndedir. Heyelandaki hareketlilik kablonun gerilmesine ve dolayısıyla ölçümlenen noktadaki
kablo boyunun kısalmasına sebep olduğundan gerinimdeki artış negatif işaretlidir. Ocak
ayından sonra aşağı yukarı aynı sıcaklık ve yağış ortalamasına sahip olan Şubat ve Mart
aylarında aşırı yağışlar sebebiyle gerinim değerlerinde artış olmuştur. Ancak, bu artışlar
benzer sıcaklık ve yağış ortalamalarına sahip olmalarına rağmen bu iki ay için aynı olmayıp,
Şubat ayı için gerinim ortalaması 600 με ile diğer aylardaki gerinim değerlerden daha az
olarak görünmektedir (Şekil 3). Bunun sebebi, Şubat ayında kısa süreli olarak ölçüm alınması
ve yağışlı günlerin bir bölümünün değerlendirilememiş olunmasıdır. Buna rağmen, Şubat
ayındaki günlük ani bir yağış süreci heyelan bölgesindeki kütle hareketlerini tetiklemiş ve
fiber kabloyu kopartmıştır. Bu durum Şubat ayındaki asıl durumun ölçümlenenden farklı
olduğunun kanıtıdır. Benzer bir durum da Haziran ayı için geçerlidir. Yağış miktarının Nisan
ayından daha fazla olduğu Haziran ayında da gerinim değerleri (Şubat ayı gibi), ölçüm alınan
yağışlı günlerin sayısının az oluşu nedeniyle olması gerekenden daha az bir ortalama gerinim
değerine (800 με) sahiptir. Mayıs ayı ortalama yağış miktarı Mart ayından ve Nisan ayı
ortalama yağış miktarı da Mart ayından daha azdır. Gerinim değişimleri yağış miktarıyla
doğru orantılı olarak artmakta ve azalmaktadır. Ocak ve Haziran ayları arasında ölçümlenen
gerinim aralığı yaklaşık 401-5005 με’dir. Gerinimdeki toplam (kümülatif) şekil değiştirme
miktarı 260 mm’ye karşılık gelmektedir.
848
7. Geoteknik Sempozyumu 22-23-24 Kasım 2017, İstanbul
Şekil 3. 2016 Yılı Ocak-Temmuz Aylık Ortalama Gerinim Değerleri (ortalama değer çizgisi altında ve
üstünde bulunan siyah taralı çizgiler ±1 (birim) standart sapma değerlerini temsil etmektedir)
Şekil 4. 2016 Yılı Ocak-Temmuz Ayları Aylık Toplam Yağış Miktarları (mm=kg/m2) (Meteoroloji
Genel Müdürlüğü, 2017)
Çalışma alanın Kocaeli olması sebebiyle gerinim değerlerini etkilediği düşünülen bir diğer
önemli parametre de sismik etkidir. Sismotektonik açıdan incelendiğinde bölge, yüksek
derecede aktif bir alanda ve 1. Derece Deprem Bölgesinde yer almaktadır (T.C. Bayındırlık ve
İskan Bakanlığı, 1996). Özellikle 1999 yılında Kocaeli-Gölcük’te meydana gelen ve çalışma
alanına yaklaşık 20 km uzaklıkta, Kuzey Anadolu Fay Sistemi (KAFS) üzerinde olan
depremin can ve mal kaybına neden olan yıkıcı sonuçları bilinmektedir. Veri ölçümleri
süresinde Ocak-Temmuz 2016 tarihleri arasında meydana gelen ve AFAD TR-KYH
tarafından kuvvetli yer hareketi istasyonları ile tespit edilen depremler dikkate alınarak sismik
aktivitenin heyelan sahasındaki deformasyon hareketine olan etkisi belirlenmeye çalışılmıştır.
849
7. Geoteknik Sempozyumu 22-23-24 Kasım 2017, İstanbul
Bu süreç zarfında bölgede sadece küçük depremler meydana gelmiştir (M<2). Bunlardan
heyelan sahasına çok yakın olan, 29.03.2016 tarihinde, saat 03:52’de Başiskele’de meydana
gelen 1.9 büyüklüğündeki bir depremin gerinim üzerindeki etkisi sistemde tespit
edilebilmiştir (Şekil 5). Sismik aktivitenin öncesinde ve sonrasında elde edilen ölçüm
miktarlarına bakıldığında depremin olduğu saatte 2500 με’lik bir ani gerinim değişimi
olmuştur. Bu etki depremin heyelan sahasına çok yakın olması sebebiyle (yaklaşık 7 km)
küçük magnitüdlü olmasına rağmen sistemde belirlenebilmiştir.
Şekil 5. 29.03.2016 Tarihindeki Deprem Öncesi, Sırası ve Hemen Sonrasındaki Gerinim Değerleri
Elde edilen bu sonuçlar heyelanlarda sismik etkinin aletsel veri olarak belirlenebilmesi
açısından çok değerlidir. Ancak tek bir deprem kaydı örnekleme olarak yeterli değildir.
Depremin heyelandaki kütle hareketi üzerindeki etkisinin tam olarak anlaşılması için heyelan
sahasından daha fazla sayısal sismik veri alınarak değerlendirmeler yapılmasına ihtiyaç
vardır. Sismik etkinin heyelan sahasında takibi için çalışma sahasına bir kuvvetli yer hareketi
istasyonu yerleştirerek bölgede meydana gelen küçük sismik aktivitelerin de hassasiyetle
incelenmesi ile daha fazla veri elde edilebilecek bir sistemin kurulması ve daha detaylı
incelenmesi gereklidir.
Kullanılan sistemde kütle hareketleri sonucunda fiber optikler ile ölçümlenen deformasyon
verilerinin değerlendirildiği hassasiyet analizlerinden elde edilen sonuçlar çok değerlidir.
Ancak, sistem hassasiyetinin ve güvenilirliğinin arttırılması, yağış etkileri ile birlikte kütle
hareketlerini etkileyebilecek sismik faktörler ve bunun dışındaki diğer faktörlerle yapılacak
olan detaylı hassasiyet ölçümlerinin (örneğin yeraltı ve yerüstü su seviyesi değişimleriyle
yapılacak sayısal çözümlemeler, vb.) de hesaba katılarak yeni değerlendirmeler yapılması ve
bunların kütle hareketinin deformasyon karakteristiği üzerindeki etkilerinin araştırılmasıyla
mümkün olacaktır. Oluşturulan sistemin başarısı can ve mal kaybı ile ilişkili olduğundan, elde
edilecek olan verilerin hassasiyeti ve buna bağlı olarak erken uyarı sistemleriyle birlikte doğru
bir şekilde takip edilebilmesi önemli bir gerekliliktir. Bunun için şu anda devam edilmekte
olan bir diğer çalışma da heyelan sahasına derin kuyu piezometre ölçümleriyle yeraltı su
seviyesi ve boşluk suyu basıncının sürekli takip edilmesidir. Piezometre ile ölçümlenecek
yeraltı su seviyesi ve boşluk suyu basıncı verilerinin, heyelan sahasında ölçümlenen gerinim
değerlerine etkisinin araştırılması fiber optik sistemin hassasiyet analizlerinin başarısı
açısından çok önemlidir. Böylece, yağış etkisine ek olarak sismik aktivitenin ve yeraltı suyu
850
7. Geoteknik Sempozyumu 22-23-24 Kasım 2017, İstanbul
seviyesinin de kütle hareketi üzerindeki etkisinin daha doğru ve güvenilir olarak belirlenmesi
ve değerlendirilmesi sağlanabilecektir.
Türkiye’de ilk defa uygulanan bu proje kapsamında yapılan heyelanların izlenmesi
çalışmaları, yukarıda belirtilen faktörlerin heyelanlar üzerindeki etkilerinin
değerlendirilmesiyle bu konuda tehlike ve risk değerlendirmeleri üzerine yapılan çalışmalara
önemli bir katkı sağlayacaktır. Heyelanı tetikleyen faktörler ile ilgili hassasiyet çalışmaları
sona erdiğinde fiber optik sistem farklı parametrelerin etkisini değerlendirebilen bir heyelan
erken uyarı sistemi olarak ülkemizde başarıyla kullanılabilecektir. Sistem, üreteceği ek bilgi
ve/veya teknoloji sayesinde oluşturulan erken uyarı sistemi ile heyelanlar meydana gelmeden
önce sahaya müdahale şansı tanıyarak can ve mal kayıplarının önlenmesinde büyük katkılar
sunacaktır. Ülkemizde heyelanlar sonucunda meydana gelen kayıplar düşünüldüğünde böyle
bir heyelan izleme ve erken uyarı sisteminin can kayıplarının önlenmesinde ve kütle hareketi
kaynaklı maddi zararların önüne geçilmesinde çok yararlı olacağı düşünülmektedir.
TEŞEKKÜR
Projeye katkılarından dolayı AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı ve Planlama ve Zarar
Azaltma Dairesi Başkanlığı’na, ve destekleri için Kocaeli İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü
ve Başiskele Belediyesi’ne teşekkür ederiz. Bu calışma, T. C. Başbakanlık Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı’nın Ulusal Deprem Araştırma Programı tarafından UDAP-Ç14-
02 No’lu proje ile desteklenmiştir.
KAYNAKLAR
[1] Savvaidis, P. D. (2003), “Existing Landslide Monitoring Systems and Techniques”, From
Stars to Earth and Culture, School of Rural and Surveying Engineering, The Aristotle
University of Thessaloniki, 242-258.
[2] Pei, H., Cui, P., Yin, J., Zhu, H., Chen, X., Pei, L., and Xu D. (2011), “Monitoring and
Warning of Landslides and Debris Flows Using an Optical Fiber Sensor
Technology”, J. Mount. Sci., Vol. 8, 728-738.
[3] Wang, B., Li, K., Shi, B. and Wei, G. (2008), “Test on Application of Distributed Fiber
Optic Sensing Technique into Soil Slope Monitoring”, Landslides, Vol.6, 61-68.
[4] Gupta, S. C. (2012), “Textbook on Optical Fiber Communication and Its Applications
(2nd Edition)”, PHI Learning Private Limited, New Delhi.
[5] Al-Azzawi, A. (2007), “Fiber Optics Principles and Practices”, Taylor & Francis Group,
Boca Raton.
[6] Zhang, D., Shi, B., Sun, Y., Tong, H. and Wang, G. (2014), “Bank Slope Monitoring with
Integrated Fiber Optical Sensing Technology in Three Gorges Reservoir Area”,
Engineering Geology for Society And Territory Volume 2, 135-138.
[7] Ohno, H., Naruse, H., Kihara, M. and Shimada, A. (2001), “Industrial Applications of the
BOTDR Optical Fiber Strain Sensor”, Optical Fiber Technology, Vol. 7, 45-64.
[8] Halley, P. (1987). “Fiber Optic Systems”, John Wiley & Sons, United Kingdom.
[9] Thyagarajan, K. S. and Ghatak A. (2007), “Fiber Optic Essentials”, Wiley-IEEE Press
[10] Shiqing, N. and Qian, G. (2011), “Application of Distributed Optical Fiber Sensor
Technology Based on BOTDR in Similar Model Test of Backfill Mining”, Procedia
Earth and Planetary Science, Vol. 2, 34-39.
851
7. Geoteknik Sempozyumu 22-23-24 Kasım 2017, İstanbul
[11] Xiaofei, Z., Wenjie, H., Qing, Z., Yanxin, S., Xianwei, M. and Yongwen, H. (2011),
“Development of Optical Fiber Strain Monitoring System Based on BOTDR”, The
Tenth International Conference on Electronic Measurement & Instruments (ICEMI),
16-19 Ağustos 2011, UESTC International Convention Center, Chengdu, China.
[12] Yin, Y., Wang, H., Gao, Y. and Li, X. (2010), “Real-Time Monitoring and Early
Warning of Landslides at Relocated Wushan Town, the Three Gorges Reservoir,
China”, Landslides, Vol. 7, 339-349.
[13] AFAD (2012), “Kocaeli İli Başiskele İlçesi Kılıçarslan Mahallesi Bahçecik Beykoz
Villaları Jeolojik Etüd Raporu”, T.C. Kocaeli Valiliği Afet Ve Acil Durum
Müdürlüğü (Basılmamış Rapor).
[14] ISRM. (1981), “Suggested Methods for the Quantitative Description of Discontinuities”
in Rock Masses. In: Barton T, editor. Rock Characterization, Testing and
Monitoring, Pergamon Press, Oxford, London.
[15] Arslan Kelam, A., Koçkar, M. K. and Akgün, H. (2016), “Utilization of Optical Fiber
System for Mass Movement Monitoring”, Disaster Science and Engineering, Vol.
2(1), 19-24.
[16] T.C Bayındırlık ve İskan Bakanlığı (1996), “Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası”, Afet
İşleri Genel Müdürlüğü, Deprem Araştırma Dairesi Başkanlığı, Ankara.
852
7. Geoteknik Sempozyumu 22-23-24 Kasım 2017, İstanbul