142
YAZARLAR Yrd. Doç. Dr. Recep Orhan ÖZEL Ekrem KARAARSLAN Zafer SÖĞÜT ORTAOKUL - İMAM HATİP ORTAOKULU HZ. MUHAMMED’İN HAYATI 7 DERS KİTABI hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 1 22.06.2017 09:47:10

HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

YAZARLARYrd. Doç. Dr. Recep Orhan ÖZEL

Ekrem KARAARSLANZafer SÖĞÜT

ORTAOKUL - İMAM HATİP ORTAOKULU

HZ. MUHAMMED’İN HAYATI

7

DERS KİTABI

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 1 22.06.2017 09:47:10

Page 2: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

EDİTÖR

Dr. Murat KAYA

DİL UZMANI

Hüseyin KÜÇÜK

GÖRSEL TASARIM

Hacı Ahmet YÜCEL

PROGRAM GELİŞTİRME UZMANI

Hasan TOPAL

REHBERLİK UZMANI

Yahya Furkan KONYALI

ÖLÇME-DEĞERLENDİRME UZMANI

Mehmet Akif KARAKUŞ

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 2 22.06.2017 09:47:10

Page 3: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 3 22.06.2017 09:47:11

Page 4: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

ATATÜRK’ÜNGENÇLİĞE HİTABESİ

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cum-huriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mah-rum etmek isteyecek dâhilî ve hâricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşün-meyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dün-yada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil iş-gal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Mil-let, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

Mustafa Kemal Atatürk

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 4 22.06.2017 09:47:11

Page 5: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 5 22.06.2017 09:47:13

Page 6: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 6 22.06.2017 09:47:13

Page 7: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

İÇİNDEKİLER

1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Doğduğu Çevre ......................................................12

2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Doğumu, Çocukluğu ve Gençliği ..........................17

3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Peygamber Oluşu ve Mekke Dönemi ...................24

4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Medine Dönemi ve Vefatı ......................................34

1. Giyim ve Kuşamda Temizliğin Önemi ...............................................................49

2. Giyim ve Kuşamda İsraftan Kaçınmak ............................................................51

3. Giyim ve Kuşamda Sadelik .............................................................................52

4. Tertipli ve Uyumlu Giyinmek .............................................................................54

1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) İbadet Anlayışı ........................................................60

2. Farz İbadetler ..................................................................................................65

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler ..........................................................................70

4. İbadetlere Devamlılığı .....................................................................................74

ÖĞRENME ALANI: HZ. MUHAMMED’İN (S.A.V.) HAYAT HİKÂYESİ1. ÜNİTE: HZ. MUHAMMED’İN (S.A.V.) HAYAT HİKÂYESİNİ HATIRLAYALIM

ÖĞRENME ALANI: EN GÜZEL ÖRNEK3. ÜNİTE: HZ. MUHAMMED’İN (S.A.V.) İBADETLERİ

ÖĞRENME ALANI: GÜNLÜK HAYATTA HZ. MUHAMMED (S.A.V.)2. ÜNİTE: GİYİM KUŞAM

7

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 7 22.06.2017 09:47:13

Page 8: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

ÖĞRENME ALANI: SOSYAL HAYATTA HZ. MUHAMMED (S.A.V.)4. ÜNİTE: KOMŞULUK

1. Komşularla İletişim ........................................................................................... 81

2. Komşularla Sevinci ve Üzüntüyü Paylaşmak .................................................. 85

3. Komşu Haklarını Gözetmek ............................................................................. 89

4. Hediyeleşmek ................................................................................................. 94

ÖĞRENME ALANI: HZ. MUHAMMED (S.A.V.) VE AİLE5. ÜNİTE: AKRABALARLA İLETİŞİM

1. Akrabaları Ziyaret ............................................................................................99

2. Sevinçleri ve Üzüntüleri Paylaşmak ...............................................................104

3. Akrabayı Koruyup Gözetmek ........................................................................106

4. Akrabalar Arası Yardımlaşma ........................................................................ 110

ÖĞRENME ALANI: HZ. MUHAMMED (S.A.V.) VE TOPLUMSAL İLETİŞİM6. ÜNİTE: SOSYAL İLETİŞİM

1. Özel Hayata Saygı ........................................................................................ 116

2. Dengeli Davranmak ..................................................................................... 120

3. Başkalarının Haklarını Korumak .................................................................. 124

4. İyiliğe Karşılık Beklememek ......................................................................... 128

5. Mütevazı Olmak ............................................................................................ 131

8

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 8 22.06.2017 09:47:13

Page 9: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

9

1. İslam’dan önce Arap Yarımadası’nı gösteren bir haritayı inceleyiniz.

2. İslam öncesi Arap Yarımadası’ndaki hayat şartlarını araştı-rınız.

3. “Peygamber (s.a.v.), tebliğ, emanet ve hicret” kavramlarının anlamını araştırıp defterinize yazınız.

4. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) İslam dinini anlatırken ne gibi zorluklarla karşılaşmıştır? Araştırınız.

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

HZ. MUHAMMED’İN (S.A.V.)HAYAT HİKÂYESİ

HZ. MUHAMMED’İN (S.A.V.) HAYAT HİKÂYESİNİ HATIRLAYALIM

1.ÜNİTE

ÖĞRENMEALANI

1. Ü

NİT

E

10

Düşünelim!

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Arap Yarımadası’nın Mekke şehrinde doğmuştur. Mekke’nin yer aldığı Arap Yarımadası’nın üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen büyük bir bölümü çöllerle kaplıdır. Sıcak ve kurak bir iklime sahiptir. Kur’an-ı Kerim’de “şehirlerin anası”1 şeklinde ifade edilen Mekke, tarih boyunca dinî ve ekonomik açıdan özel bir konuma sahip olmuştur. Kâbe ve zemzem suyunun burada olmasından dolayı Mekke, pek çok kişiyi kendine çekmiş, önemli bir dinî ve ticari merkez olmuştur.

Peygamberimizin (s.a.v.) hayatının şekillenmesinde Arap Yarımadası’nın, Mekke ve Medine şehirlerinin önemli bir yeri vardır. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke’de doğup büyümüş, İslam dinini bu bölgede anlatmış ve Arabistan’ın diğer önemli bir şehri Medine’de vefat etmiştir. Dolayısıyla Peygamberimizin (s.a.v.) hayatını doğru ve sağlıklı öğrenmek için Arap Yarımadası’nı ve orada yaşayan insanların siyasi, sosyal, inanç ve ekonomik durum-larını bilmek gerekir.

İslamiyet’ten önce Araplar, kabileler hâlinde yaşıyordu. Her kabile, hâkim olduğu bölge ve şehirde ayrı bir devlet şeklinde hüküm sürüyordu.

1. En’am suresi, 92. ayet.

1.1: İslam'dan önce Arap Yarımadası

1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Doğduğu Çevre

Peygamberimiz’in (s.a.v.) doğduğu çevre hakkında önceki yıllarda öğ-rendiklerinizi hatırlayınız.

ORGANİZASYON ŞEMASI

Öğrencileri, ünite ile ilgili araştır-maya, düşünmeye ve gözlem yapma-ya yönlendirici hazırlık sorularının yer aldığı bölüm.

Düşünelim bölümü öğrencile-rin ön bilgilerini harekete geçirmeyi amaçlayan motivasyon ifadelerinin yer aldığı bölüm.

9

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 9 22.06.2017 09:47:13

Page 10: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

KULLANILAN SEMBOLLER

Öğrenelim!

Not Edelim!

Tartışalım!

Etkinlik

Okuma Parçası

Araştıralım!

Düşünelim!

Okuyalım, Düşünelim

Tarihten Bir Anekdot

Hicret, ikinci halife Hz. Ömer (r.a.) zamanında takvim başlangıcı ola-rak kabul edildi. Bu takvim “hicri takvim” olarak adlandırıldı.

Not Edelim!

Konuyla ilgili özlü bilgilerin yer aldığı bölüm.

Konuyu daha iyi anlamaya yönelik şiir, hikaye, ayet ve hadis meali örnek olay v.b. etkinlikleri içeren bölüm.

....................................................................................................................................................

....................................................................................................................................................

....................................................................................................................................................

Etkinlik“Yarım hurma ile de olsa kendinizi cehennem ateşinden koruyun! Bunu da bulama-

yan, güzel ve hoş sözle korunsun.” (Buhârî, Edeb, 34)

Yukarıdaki hadis-i şerifi dikkate alarak nafile ibadetlerden olan sadakanın önemini açıklayınız.

Bir Hatıra

10

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 10 22.06.2017 09:47:13

Page 11: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

11

1. İslam’dan önce Arap Yarımadası’nı gösteren bir haritayı inceleyiniz.

2. İslam öncesi Arap Yarımadası’ndaki hayat şartlarını araştı-rınız.

3. “Peygamber (s.a.v.), tebliğ, emanet ve hicret” kavramları-nın anlamını araştırıp defterinize yazınız.

4. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) İslam dinini anlatırken ne gibi zorluklarla karşılaşmıştır? Araştırınız.

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

HZ. MUHAMMED’İN (S.A.V.)HAYAT HİKÂYESİ

HZ. MUHAMMED’İN (S.A.V.) HAYAT HİKÂYESİNİ HATIRLAYALIM

1.ÜNİTE

ÖĞRENMEALANI

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 11 22.06.2017 09:47:14

Page 12: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

12

Düşünelim!

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Arap Yarımadası’nın Mekke şehrinde doğmuştur. Mekke’nin yer aldığı Arap Yarımadası’nın üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen büyük bir bölümü çöllerle kaplıdır. Sıcak ve kurak bir iklime sahiptir. Kur’an-ı Kerim’de “şehirlerin anası”1 şeklinde ifade edilen Mekke, tarih boyunca dinî ve ekonomik açıdan özel bir konuma sahip olmuştur. Kâbe ve zemzem suyunun burada olmasından dolayı Mekke, pek çok kişiyi kendine çekmiş, önemli bir dinî ve ticari merkez olmuştur.

Peygamberimizin (s.a.v.) hayatının şekillenmesinde Arap Yarımadası’nın, Mekke ve Medine şehirlerinin önemli bir yeri vardır. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke’de doğup büyümüş, İslam dinini bu bölgede anlatmış ve Arabistan’ın diğer önemli bir şehri Medine’de vefat etmiştir. Dolayısıyla Peygamberimizin (s.a.v.) hayatını doğru ve sağlıklı öğrenmek için Arap Yarımadası’nı ve orada yaşayan insanların siyasi, sosyal, inanç ve ekonomik durum-larını bilmek gerekir.

İslamiyet’ten önce Araplar, kabileler hâlinde yaşıyordu. Her kabile, hâkim olduğu bölge ve şehirde ayrı bir devlet şeklinde hüküm sürüyordu.

1. En’am suresi, 92. ayet.

1.1: İslam'dan önce Arap Yarımadası

1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Doğduğu Çevre

Peygamberimiz’in (s.a.v.) doğduğu çevre hakkında önceki yıllarda öğ-rendiklerinizi hatırlayınız.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 12 22.06.2017 09:47:14

Page 13: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

13

Öğrenelim!

Müşrikler, putlara tapmakla birlikte Allah’ın (c.c.) varlığını da kabul eder-lerdi. Ancak putların kendilerini Allah’a (c.c.) ulaştırdıklarına, kendileri için Allah (c.c.) katında şefaatçi olacaklarına inanırlar ve “...Biz onlara sade-ce, bizi Allah’a (c.c.) daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyo-ruz...” (Zümer suresi, 3. ayet) derlerdi.

Arap Yarımadası’nda insanların bir kısmı şehirlerde yerleşik hayata geçmişse de çoğu çöllerde göçebe hâlinde hayat sürerdi. Şehirde yaşayanlar geçimlerini ticaretle sağlar, şart-lar elverişliyse tarımla uğraşırlardı. Göçebe hayat sürenler ise kısmen tarımla uğraşır fakat daha çok hayvancılık yaparlardı. Çölde göçebe olarak yaşayanlara “bedevi” denirdi. Bedevi kabileler arasında genellikle su kaynakları ve otlaklar yüzünden sık sık kavga ve savaşlar çıkardı.

İslam öncesinde Araplar, sosyal hayat itibarıyla hür, köle ve mevali olmak üzere üç sınıfa ayrılmaktaydı. Hürler, toplumun geniş haklara sahip fertleriydiler. Köleler, hürlerin sahip olduğu hukuk ve onurdan yoksun olan sınıftı. Bunlar savaşta alınan esirlerdi. Köle ve cariyeler çeşitli hizmetlerde karın tokluğuna çalıştırılırdı. Mevali ise, esirler ile hürler ara-sında orta bir sınıftı. Genel olarak mevali, özgürlüğüne kavuşmuş köleler veya cariyelerden oluşurdu.

Putperestlik, Arabistan’da en yaygın inanç biçimiydi. İnsanlar kendi elleriyle yaptıkları heykel ve nesnelere “tanrı” diye tapardı. Her kabilenin bir putunun olduğu Arabistan’da Lat, Menat, Hubel ve Uzza gibi büyük putlar herkes tarafından tanınırdı. Kâbe’de yaklaşık üç yüz altmış put bulunuyordu. Kâbe’yi ziyarete gelenler bu putları da ziyaret eder, onlara adak adardı. Yahudi ve Hristiyanların yanı sıra az sayıda Mecusi ve Sabii de vardı. Ayrıca Hz. İbrahim’in (a.s.) getirdiği “Haniflik” dinine inanan, Allah’ın (c.c.) varlığını ve birliğini kabul eden az sayıda insan da bulunuyordu. Bu dini benimsemiş, çirkin davranışlardan uzak du-ran bu inançlı kişilere “Hanif” denirdi.

Not Edelim!

Putlara tapanlara “putperest” veya Allah’a (c.c.) ortak koşan anlamın-da “müşrik” denir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 13 22.06.2017 09:47:14

Page 14: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

14

Hz. İbrahim (a.s.) ve oğlu Hz. İsmail (a.s.) tarafından eski temelleri üzerine yeniden inşaa edilen Kâbe, bütün Araplar tarafından kutsal kabul edilirdi. Mekke yılın belli aylarında hem Kâbe’yi ziyaret etmek hem de ticaret yapmak amacıyla gelen insanlarla dolup taşardı. Bu aylarda Mina, Mecenne, Zülmecaz ve Ukaz adında çeşitli panayırlar kurulurdu. Bu pana-yırları ziyaret edenler, canlı bir alışveriş ve kültürel ortamının oluşmasına katkıda bulunurdu.

Araplar arasında okuma yazma bilenlerin sayısı çok azdı. Halkın çoğunun göçebe oldu-ğu ve eğitim kurumlarının olmadığı bir ortamda yazılı edebiyat yerine sözlü edebiyat daha çok gelişmişti. Güzel şiir okumak çok yaygındı ve oldukça ileri düzeydeydi. Belli zamanlarda düzenlenen panayırlarda şiir yarışmaları yapılır, birinci olan şiirler Kâbe’nin duvarına asılırdı.

İnsanlar atalarının örf ve âdetlerine körü körüne bağlıydı. Can ve mal güvenliği yoktu, kan davaları yüzünden kabileler arasında savaşlar eksik olmazdı. Adaletsizlik, soyguncu-luk, faizcilik, kumar oynamak gibi kötü alışkanlıklar son derece yaygındı. Güçlü ve zengin kimseler zayıf ve fakirleri ezerdi. Kölelere ve kimsesizlere karşı her türlü kötü davranış sergilenirdi. Kadınlara ve kız çocuklarına da pek değer verilmezdi. Kız çocuğu sahibi olmak utanç verici bir durum olarak kabul edilir, bu sebeple bazı insanlar kız çocuklarını diri diri toprağa gömerdi. Bazen de çocuklarını, fakirlik endişesiyle öldürürlerdi. Araplarda evlatlık alma geleneği yaygındı. Evlat edinilen çocuk, kendisini evlat edinen kişinin çocuklarıyla aynı haklara sahip olurdu.

Bu özellikleri sebebiyle, bu döneme “Cahiliye Dönemi” adı verilmiştir. Cahiliye Döne-mi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberliğinden önce, insanların yaşadıkları ve özünde, putlara tapma, soy-sopla övünme, hukuksuzluk, kibir ve zayıfları ezme gibi olumsuzlukları barındıran sosyal ve kültürel ortamı ifade etmektedir.

1.2: Kâbe’nin 20. yüzyıl başlarındaki görünümü

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 14 22.06.2017 09:47:14

Page 15: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

15

Öğrenelim! Cahiliye Devri’nde kız çocuğu sahibi olmak utanç sebebi sayılırdı. Birinin

kızı olduğu zaman öfkesinden yüzü simsiyah kesilirdi. Çünkü onunla alay edilir ve o kişi toplum tarafından dışlanırdı. Kur’an-ı Kerim’de bu duruma şu ayetlerle işaret edilmiştir:

“Onlardan birine, Rahman olan Allah’a (c.c.) isnat ettikleri bir kız evlat müjdelense, içi öfkeyle dolarak yüzü simsiyah kesilir-di.” (Zuhruf suresi, 17. ayet)

“Diri diri toprağa gömülen kız çocuğunun hangi suçla öldü-rüldüğü kendisine sorulduğu zaman...” (Tekvir suresi, 8-9. ayetler)

“...Ortak koştukları şeyler, müşriklerden çoğuna, çocukları-nı öldürmeyi süslü gösterirdi...” (En’âm suresi, 137. ayet)

Tartışalım!

Çevrenizde Cahiliye Dönemi’ni hatırlatan davranışlar var mı? Arkadaş-

larınızla tartışınız.

Öğrenelim! Mekke ve Kâbe

Yeryüzünde Allah’a (c.c.) ibadet için yapılan ilk bina Mekke’deki Kâbe’dir.1 Kuran’da Hz.İbrahim ve oğlu İsmail’in Kâbe’nin temellerini yeni-den yükseltmesi istenmektedir.2 Kâbe’nin inşası bittikten sonra Allah (c.c.), Hz. İbrahim’den insanları Hac için davet etmesini istemiştir.3

Mekke şehri Peygamber Efendimiz’in büyük dedelerinden Kusayy tara-fından, Kâbe’nin inşasından çok sonra kurulmuştur. Allah’a (c.c.) ibadet amacıyla yapılan Kâbe, Tevhid inancının zamanla unutulmasıyla putlarla doldurulmuştur. Cahiliye Devri’nde Mekke putperestliğin merkezi haline gelmiştir.

1. bkz. Ali İmran suresi, 96. ayet.

2. bkz. Bakara suresi, 127. ayet.

3. bkz. Hac suresi, 27. ayet.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 15 22.06.2017 09:47:14

Page 16: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

16

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

Peygamberimiz’in (s.a.v.) doğduğu çevrenin dinî, ekonomik ve sosyal özelliklerini aşağıdaki başlıklar altında sıralayınız.

Din ve İnançlar

Ekonomik Durum

Sosyal Hayat

Etkinlik

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 16 22.06.2017 09:47:14

Page 17: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

17

Düşünelim!

Peygamberimiz’in (s.a.v.) çocukluğunda ve gençliğin-de yaşadığı önemli olaylar nelerdir?

Miladi 571’de “Fil Olayı” meydana geldi.

Yemen Valisi Ebrehe, “Sana” şehrinde gösterişli bir tapınak yaptırmış ve Arapları burayı ziyarete davet etmişti. Buna rağmen hiç kimse bu gösterişli binayı ziyarete gelmemişti. Bu durumu gururuna yediremeyen Ebrehe, Kâbe’yi yıkmak amacıyla içinde fillerin de bulunduğu büyük bir orduyla Mekke yakınlarına kadar geldi. Fakat bu sırada beklenmedik bir olay oldu. Allah’ın (c.c.) bir mucize olarak gönderdiği sürü sürü kuşların attıkları küçücük taşlarla kibirli Ebrehe’nin ordusu ve kendisi perişan oldu. Yaralı olarak Yemen’e dönen Ebrehe burada öldü.

Öğrenelim! Kur’an-ı Kerim’de “Fil Olayı” hakkında bizlere şu bilgiler verilmektedir:“Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi? Onların kötü

planlarını boşa çıkarmadı mı? Onların üstüne ebabil kuşlarını gönderdi. O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu. Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.” (Fil suresi, 1-5. ayetler)

2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Doğumu, Çocukluğu ve Gençliği

Miladi 20 Nisan 571’de Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Mekke’de doğdu.

Sevgili Peygamberimiz’in (s.a.v.) soyu Hz. İbrahim’e (a.s.) dayanır. Peygamberimiz’in (s.a.v.) annesi Âmine, Kureyş kabilesinin bir kolu olan Zühreoğullarından Vehb’in kızıdır. Babası Abdullah ise Kureyş’in Haşimoğulları kolundan Abdülmuttalib’in oğludur. Babası, ticaret amacıyla çıktığı bir yolculuk sırasında Medine’de hastalanıp vefat etti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu sırada henüz doğmamıştı. Babasının vefatından birkaç ay sonra dünyaya geldi. Annesi Hz. Âmine (r.a.) Peygamberimiz’e (s.a.v.) Ahmed adını vermişti. Abdülmuttalib torununun doğumu vesilesiyle büyük bir ziyafet verdi. Kureyş’in ileri ge-

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 17 22.06.2017 09:47:14

Page 18: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

18

lenlerini bu ziyafete davet etti. Sevgili torununa ne isim verdiğini soranlara, “Muhammed ismini verdim.” dedi. Onlar, “Atalarının arasında bu adı taşıyan yoktur. Neden bu ismi verdin?” diye sordular. Abdülmuttalib, “Dilerim ki gökte Hak, yeryüzünde halk onu hayırla ansın.”2 cevabını verdi.

2. İrfan Yücel, Peygamberimizin Hayatı, 24.

Peygamberimiz (s.a.v.) hicri olarak rebiülevvel ayının 12. gecesi sa-baha karşı doğmuştur. Peygamberimiz’in (s.a.v.) doğduğu bu gece ül-kemizde “Mevlit Kandili” olarak kutlanmaktadır. Peygamber Efendimi-zin (s.a.v.) doğum tarihi Miladi takvime göre ise 20 Nisan’dır. Bundan dolayı Nisan ayının 3. haftası Peygamberimizi konu alan çeşitli etkinlik-lerle “Kutlu Doğum Haftası” olarak kutlanmaktadır.

Not Edelim!

Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) “Muhammed” ismi dışında aynı an-lama gelen “Ahmed, Mahmud ve Mustafa” (çokça övülen, yüceltilen ve seçilmiş) isimleri de verilmiştir. Bunlardan “Ahmed” ismi Kur’an-ı Kerim’in Saff suresi 6. ayetinde geçmektedir.

Not Edelim!

1.3: Hz. Peygamber’in (s.a.v.) doğduğu evin yerine yapılan kütüphane

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 18 22.06.2017 09:47:14

Page 19: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

19

Miladi 571’de Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sütannesi Halime’ye teslim edildi.

Mekke’nin havası çok sıcak olduğu için küçük çocuklara ağır geliyordu. Bundan dolayı aileler yeni doğan çocuklarını, havası daha elverişli olan çevre köylerden gelen sütannelere verirlerdi. Böylece çocuklar daha sağlıklı büyürlerdi. Peygamberimiz de (s.a.v.) bu amaçla Halime adında bir sütanneye verildi. Dört yaşına kadar sütannesi Halime’nin yanında kaldı. Efendimiz’in Şeyma, Abdullah ve Üneyse adlarında üç süt kardeşi vardı. Peygamberimizin (s.a.v.) sütannesinin yanında kaldığı süre içinde Halime’nin evinde bolluk ve bereket eksik olmamıştır.

Miladi 577’de Peygamberimizin (s.a.v.) annesi Âmine vefat etti.

Peygamberimiz (s.a.v.), dört yaşından altı yaşına kadar annesiyle birlikte yaşadı. Altı yaşındayken annesi ve hizmetçileri Ümmü Eymen ile birlikte babasının kabrini ve akrabala-rını ziyaret etmek için Medine’ye gittiler. Bir müddet orada kaldıktan sonra Mekke’ye döner-ken annesi “Ebva” köyünde hastalandı ve vefat etti. Henüz doğmadan babasını kaybeden sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) küçük yaşta annesini de yitirdi. Böylece hem yetim hem de öksüz kaldı. Hizmetçileri Ümmü Eymen, onu Mekke’ye getirip dedesine teslim etti.

Miladi 579’da Peygamberimizin (s.a.v.) dedesi Abdülmuttalib vefat etti.

Sekiz yaşına kadar dedesi Abdülmuttalib’in yanında kalan Peygamberimiz (s.a.v.), de-desini çok severdi. Abdülmuttalib de bu sevgiyi karşılıksız bırakmaz, hiç kimseye gösterme-diği şefkat, ilgi ve hoşgörüyü küçük torununa gösterir, yetimlik ve öksüzlüğünü ona hissettir-memek için elinden geleni yapardı. İyice yaşlanan Abdülmuttalib, hastalığı artınca canından çok sevdiği torununu, oğlu Ebu Talib’e emanet etti, kısa bir süre sonra da vefat etti.

Ebu Talib, yeğeni Muhammed’i hiçbir zaman kendi çocuklarından ayırmadı. Hayatı bo-yunca elinden gelen her türlü desteği ona verdi. Amcasının eşi Fatıma Hanım da Peygam-berimize (s.a.v.) öz oğlu gibi davrandı. Peygamberimiz de (s.a.v.) amcasının koyunlarını otlattı ve ev işlerinde amcasına yardımcı oldu.

1.4: Muhammed Rasulullah

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 19 22.06.2017 09:47:14

Page 20: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

20

Okuma Parçası

Miladi 583’te Peygamberimiz (s.a.v.) amcaları ile birlikte ticaret kervanlarına katıldı.

Mekkeliler ticaretle uğraşır, ticaret için kervanlarla yaz aylarında Şam’a, kış aylarında ise Yemen’e giderlerdi. Peygamberimiz de (s.a.v.) on iki yaşından itibaren amcalarıyla tica-ret kervanlarına katıldı. İlk yolculuğunu amcası Ebu Talib ile Busra’ya yaptı. Birkaç yıl sonra da amcası Zübeyr ile Yemen’e gitti. Bu yolculuklar sırasında ticari tecrübeler kazandı.

Miladi 591’de Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Ficar Harbine katıldı.

Araplar arasında sürekli savaş-lar olurdu. Ancak muharrem, recep, zilkade ve zilhicce aylarında kan dökmek ve zarar vermek haram sa-yılırdı. Buna rağmen Kureyş kabilesi ile Hevazin kabilesi arasında bu ay-larda savaş yapıldı. Bundan dolayı bu savaşa “günahın işlendiği savaş” anlamına gelen “Ficar Harbi” denildi. Bu savaşa amcalarıyla birlikte katı-lan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bizzat savaşmamış, sadece ok top-lamıştır.

Peygamberimiz ve Rahip Bahîra

Ebu Talib ticaret yapmak amacıyla gittiği Şam seyahatlerinden birinde yeğeni Muhammed’i de yanında götürdü. Peygamberimiz (s.a.v.) bu sırada on iki yaşındaydı. Şam’ın Busra kasabasının yakınlarında “Bahîra” adında Hristiyan bir rahip yaşıyordu. Rahip Bahîra, Peygamberimiz’le (s.a.v.) ko-nuştu, ona çeşitli sorular sordu. Aldığı cevaplardan ve fiziksel özelliklerinden onun Allah’ın (c.c.) göndereceği son peygamber olduğunu anladı. Çünkü ge-lecek son peygamber ve ona ait özellikler Tevrat’ta ve İncil’de bildirilmişti. Bu nedenle Şam’daki Yahudi ve Hristiyan bilginler, Hz. Muhammed’i (s.a.v.) tanıyarak kıskançlıklarından dolayı ona zarar verebilirlerdi. Rahip Bahîra bu endişesini Ebu Talib’e anlattı ve onu Şam’a götürmemesini istedi. Ebu Talib bu uyarıyı dikkate alarak alışverişini orada yaptı ve Peygamberimiz (s.a.v.) ile Mekke’ye döndü.

(İbn Hişâm, 1/191-194)

1.5: Ticaret kervanlarını gösteren temsili bir resim

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 20 22.06.2017 09:47:15

Page 21: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

21

Miladi 596’da Peygamber Efendimiz Hz. Hatice ile evlendi.

Dürüstlüğü ile tanınan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Mekke’nin hem soylu hem de zengin kadınlarından Hz. Hatice’nin (r.a.) kervanının başına geçti. Bu ticaret sırasında Hz. Hatice (r.a.), Peygamberimiz’i (s.a.v.) daha yakından tanıdı. Ona ticaretteki başarısı ve ah-lakının güzelliğinden dolayı evlilik teklifinde bulundu.

İffeti ve güzel ahlakıyla bilinen Hz. Hatice’nin (r.a.) evlilik teklifini kabul eden Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mutlu bir yuva kurdu. Evlendiği sırada Peygamberimiz (s.a.v.) yirmi beş yaşındaydı.

Vefakâr bir eş olan Hz. Hatice (r.a.), Peygamber Efendimizi (s.a.v.) gönülden sevmiştir. Hz. Hatice (r.a.) Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) İslam’a davetini ilk kabul edenlerden olup, tüm mal varlığını İslam için harca-mıştır.Peygamberimiz de (s.a.v.) aynı şekilde güzel ahlak sahibi, kendisini her şart ve durumda destekleyen eşi Hz. Hatice’yi (r.a.) hayırla anmış; onun hakkında şöyle buyurmuştur: “İnsanlar bana inanmazken Hatice bana iman etti. Onlar beni yalanlarken, o beni tas-dik etti. Herkes benden malını esirger-ken, o beni malıyla destekledi.”

Mekke ve çevresinde can ve mal güvenliği kalmamıştı. Özellikle Mekke’ye gelen yabancıların malları yağmalanıyordu. Yağma, hırsızlık ve gasp gibi olayları önlemek için Mekkeli birkaç kişi tarafından “Hilfu’l-Fudûl” (Erdemliler Topluluğu) adında bir birlik kuruldu. Peygamberimiz de (s.a.v.) haksızlıkları önlemek amacıyla yirmi yaşındayken bu birliğe katıldı.

Not Edelim!

Peygamberimizin (s.a.v.) çocukluk yıllarına ait örnek olaylar araştırınız. Bulduğunuz bu örnek olayları sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.

Araştıralım!

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 21 22.06.2017 09:47:15

Page 22: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

22

Kabilesi

Kureyş Kabilesi………………….Doğum Yeri

…………………

Babası…………………….

Annesi …………………….

Dedesi …………………….Sütannesi

……………………

Süt Kardeşleri …………………….…………………….

İlk Eşi …………………

Çocukları …………………….…………………….…………………….

Doğum Tarihi…………............Peygamber Efendimiz

(s.a.v.) ve yakın akra-baları ile ilgili bilgilere göre boşlukları doldu-

runuz.

Mekkeliler, güvenirliği ve dürüstlüğünden dolayı Peygamberimize (s.a.v.) “Muhammedü’l-Emin” (Güvenilir Muhammed) lakabını vermişlerdi.

Hz. Hatice’ye (r.a.) de iffeti ve güzel ahlakı sebebiyle “Tahire” (Temiz Ah-laklı) ismi verilmişti.

Not Edelim!

Etkinlik

Peygamberimizin (s.a.v.) bu evlilikten Kasım, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fatı-ma ve Abdullah olmak üzere altı çocuğu dünyaya gelmiştir. Bunlardan Hz. Fatıma (r.a.) dışındakiler henüz Peygamberimiz (s.a.v.) hayatta iken vefat etmiş, Hz. Fatıma ise ondan yaklaşık altı ay sonra vefat etmiştir. Peygamberimizin (s.a.v.) daha sonra evlendiği Hz. Mariye’den de oğlu İbrahim dünyaya gelmiş, o da çok geçmeden vefat etmiştir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 22 22.06.2017 09:47:15

Page 23: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

23

Okuma Parçası

Kâbe’nin Onarılması ve Hakem Olayı

Hz. İbrahim (a.s.) ve Hz. İsmail (a.s.) tarafından yapılan Kâbe, geçen zaman içinde yağmur ve sel suları ile harap olmuş, yeniden yapılması gerekmişti. Mekkeli-ler, Kâbe duvarlarının yeniden yapılması kararını vererek, işe koyuldular. Kâbe’nin duvarları Hacerü’l Esved’in konulacağı yere kadar yükseltilmişti. Ancak bu mü-barek taşı yerine koymada kabileler ara-sında anlaşmazlık çıktı. Ancak her kabi-le, taşı yerine koyma şerefinin kendisine ait olmasını istiyordu.

Sonunda Kâbe’nin avlusuna gelen ilk kişiyi aralarında hakem tayin etmeye karar verdiler. İlk gelen sevgili Peygam-berimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) olunca orada bulunanlar buna çok sevindiler, “Onun hakemliğine hepimiz razıyız. O Muhammedü’l Emin’dir.” dediler.

Durum, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) anlatılınca, Peygamberimiz (s.a.v.) yere bir örtü serdi, Hacerü’l Esved’i o örtünün üzerine koydu. Örtünün uçlarını kabile başkanlarına tutturdu ve taşı konulacağı yere kadar hep birlikte taşıdılar. Peygamberimiz de (s.a.v.) mübarek elleriyle taşı yerine koydu. Bu çözüm orada bulunan herkesi son derece memnun etti. Çünkü her kabile bu işe katılmıştı.

Peygamberimiz (s.a.v.) bu sırada otuz beş yaşındaydı ve henüz kendisine peygamberlik görevi verilmemişti. Hakem olayı onun zekâsını ve Mekke’de ka-zandığı sonsuz itibar ve güveni göstermesi bakımından önemlidir.

(İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 205-210; İbn Sa’d, Tabakat, C 1, s. 145-146.)

Öğrenelim! Araplar arasında ilk doğan çocuğun adına nispetle babasına künye ver-

me geleneği vardı. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) de doğan ilk çocuğu Ka-sım olduğu için kendisine Ebu’l Kasım (Kasım’ın Babası) künyesi verilmişti.

1.6: Hacerü’l Esved

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 23 22.06.2017 09:47:16

Page 24: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

24

3. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Peygamber Oluşu ve Mekke Dönemi

Miladi 610’da Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) ilk vahiy geldi.

Peygamberimiz (s.a.v.) otuz beş yaşından itibaren Mekke yakınlarındaki Nur Dağı’nda bulunan Hira Mağarası’na gidiyordu. Burada inzivaya çekilerek, Allah’ın (c.c.) kudret ve büyüklüğünü düşünüyor, tefekkür ediyordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kırk yaşındayken yine Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’na çekilmişti. Gecenin sessizliğini bozan, yeri ve göğü dolduran bir sesle irkildi. Bu, vahiy meleği Cebrail’in sesiydi. 610 yılında Ramazan ayında Efendimiz’e ilk vahyi getirmişti.

Cebrail, Peygamberimiz’e (s.a.v.) “Oku!” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.), “Ben okuma bilmem.” karşılığı-nı verdi. Buna rağmen Cebrail aynı emri iki kere daha tekrarladı. Sonra Alak suresinin ilk beş ayetini okudu. Yüce Rabb’imiz, “Yaratan Rabb’inin adıyla oku. O insanı bir kan pıhtı-sından yarattı. Oku! İnsana bilme-diğini kalemle öğreten Rabb’in, büyük ikram sahibidir.”3 ayetlerini Peygamberimiz’e (s.a.v.) indirdi.

Hz. Peygamber (s.a.v.), Allah Te-alanın (c.c.) kendisine verdiği görevin büyüklüğü ve sorumluluk duygusunun etkisiyle eve titreyerek döndü. Eşi Hz. Hatice’den kendisini örtmesini istedi. Bir müddet uyuduktan sonra başından geçenleri Hz. Hatice’ye anlattı. Eşi de Allah’ın (c.c.) kendisini yalnız bırakmayacağını söyleyerek onu sa-kinleştirdi. Hz. Hatice, Peygamber Efendimiz’in yaşadıklarının ne anlama geldiğini öğren-mek için onunla (s.a.v.) birlikte amcasının oğlu Varaka b. Nevfel’in yanına gitti. Varaka, Tev-rat ve İncil’i bilen, bilgin bir insandı. Peygamberimiz’in (s.a.v.) başından geçenleri dinleyen Varaka, Efendimiz’e gelenin vahiy meleği Cebrail olduğunu ifade etti. Onun Allah Teala (c.c.) tarafından peygamberlikle görevlendirildiğini bildirdi. Varaka’nın verdiği bilgiler Hz. Hatice’yi rahatlatmış, aklındaki sorulara cevap bulmuştu.

3. Alak suresi, 1-5. ayetler.

Not Edelim!

Sevgili Peygamberimiz’e (s.a.v.) ilk vahyin indirildiği gece “Kadir Ge-cesi” olarak bilinir. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’e göre Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlı bir gecedir.

1.7: Alak suresi, 1-5. ayetler

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 24 22.06.2017 09:47:16

Page 25: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

25

Miladi 610’da Peygamber Efendimiz (s.a.v.) İslam’ı anlatmaya başladı.

İlk vahiyden sonra bir süre vahiy gelmedi. Vahyin gelmediği bu zamana “fetret-i vahiy” de-nir. Daha sonra Cebrail, Peygamberimiz’e (s.a.v.) yeniden göründü. Peygamberimiz (s.a.v.) onu ilk gördüğü andaki gibi endişe ve telaş içinde evine geldi ve uyudu. Allah Teala (c.c.) daha sonra Cebrail ile şu ayetleri bildirerek Peygamberimiz’e (s.a.v.) İslam’ı anlatmasını em-retti: “Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve insanları uyar. Rabb’inin adını yücelt, elbiseni te-miz tut. Kötülüklerden uzak dur.”4 Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yakın çev-resi ve arkadaşlarından güvendiği kişilere İslam’ı anlatmaya başladı, onları İslam’a davet etti.

İlk önce sadık ve fedakâr eşi Hz. Hatice (r.a.) Müslüman oldu. Daha sonra Peygamberimiz’in (s.a.v.) evinde kalan ve o sırada on yaşında olan Hz. Ali, İslam’ı kabul ederek ilk Müslüman olan çocuk oldu. Hz. Peygamberin (s.a.v.) özgürlüğüne kavuşturduğu hizmetçisi Zeyd b. Harise de İslam’ı hemen kabul etti. Bunlarla birlikte en yakın arkadaşı Hz. Ebu Bekir de İslam’a ilk girenlerden oldu. Zübeyr b. Avvam, Sa’d b. Ebi Vakkas, Abdurrah-man b. Avf ve Hz. Osman gibi Mekke’nin tanınan kişileri de Hz. Ebu Bekir’in daveti üzerine İslâm dinini kabul ettiler. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), İslam’ı tebliğle görevlendirildikten sonra her fırsatta yakın çevresinde bulunanları İslam’a gizlice davete devam etti.

Miladi 614’te Peygamber Efendimiz (s.a.v.) üç yıl gizli davetten sonra açıktan davete başladı.

Geçen üç yıllık sürede Peygamberimiz (s.a.v.) İslam’ı en yakın çevresine gizlice an-lattı. Kısa bir süre sonra inen, “Sana emrolunan şeyi açıkça ortaya koy, müşriklere aldırma.”5 anlamındaki ayet ile Allah Teala (c.c.) Peygamberimiz’den (s.a.v.) İslam’ı artık tüm insanlara tebliğ etmesini istedi.

4. Müddessir suresi, 1-5. ayetler.

5. Hicr suresi, 94. ayet.

Düşünelim! • Peygamberimiz (s.a.v.) İslam’ı anlatmaya neden yakın çevresinden baş-

lamıştır?

• Hz. Peygamber (s.a.v.) İslam’ı anlatırken ne tür zorluklarla karşılaşmıştır?

Not Edelim!

Peygamberimiz (s.a.v.) ve ilk sahabeler Safa Tepesi’nin eteğinde bulu-nan Erkam’ın evinde toplanırdı. “Daru’l-Erkam” denilen bu ev güvenlik açısından iyi bir konumdaydı. Burada Peygamber Efendimiz’le (s.a.v.) bir araya gelen Müslümanlar Kur’an okur, ibadet eder ve çeşitli konularda istişare ederlerdi.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 25 22.06.2017 09:47:16

Page 26: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

26

Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Yakın akrabanı uyar. Sana uyan müminlere kol ka-nat ger.”6 ayeti gereğince açıktan tebliğe önce akrabalarından başladı. Haşimoğullarına bir yemek verdi ve onları İslam’a girmeye davet etti. Akrabalarından bazıları Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) çağrısını kabul edip imanla şereflendi. Ancak amcası Ebu Leheb gibi kişiler her seferinde itiraz ederek şiddetli bir şekilde İslam’a karşı çıktı. Amcası Ebu Talib ise İslâm’a girmemesine rağmen ömrünün sonuna kadar Peygamberimiz’i (s.a.v.) korudu. Efendimiz (s.a.v.) yakın akrabalarını İslam’a davetten sonra artık herkese İslam’ı tebliğe başladı. Kâbe’ye gidip kendisine inen ayetleri açıktan okudu ve insanları Allah’a (c.c.) iman etmeye çağırdı.

Kâbe’de yüzlerce put bulunuyordu ve Mekke her gün bu putları ziyarete gelenlerle dolup taşıyordu. Bu sayede Mekkeliler Arabistan’da büyük saygınlık kazanıyor ve ticaret yoluyla zengin oluyorlardı. Mekke’de İslam yayılırsa bu imkânlar ellerinden gidecekti. Ayrıca İslam herkesi eşit sayıyor; insanlar arasında soy, asillik, zenginlik, fakirlik farkı gözetmiyordu. Bu nedenle Mekke’nin ileri gelenleri İslam’ı kendi çıkarları için tehlikeli gördü ve İslam’ın yayıl-masını önlemek için her yola başvurdular.

Müşrikler, Peygamberimiz’in (s.a.v.) çağrısına ilk önce olumsuz karşılık verdiler. Ataları-nın ve kendilerinin taptıkları putları reddettikleri için Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) ve saha-beleri alaya alıp küçümsediler. Yaptıklarının işe yaramadığını, Müslümanların sayısının her geçen gün arttığını gördükçe, güçlerinin yettiklerine zulüm ve işkence yapmaya başladılar.

Zulme uğrayan ve işkence edilenlerin başında köleler ve kimsesi olmayan zayıf Müslü-manlar geliyordu. Safvân b. Ümeyye’nin kölesi olan Ebu Fukeyhe, efendisi tarafından her gün ayağına ip bağlanarak kızgın kumlar üzerinde sürükleniyordu. Ümeyye b. Halef, kölesi Bilal-i Habeşi’yi her gün kızgın kumlara yatırıyor, güneşin altında saatlerce susuz bırakıyordu. Göğsü-ne kocaman bir taş koyarak onu İslam’ı inkâra, putlara tapmaya zorluyordu. Bilal ise imanından aldığı güçle “Allah birdir!” diyerek yapılan işkencelere rağmen putlara tapmayı reddediyordu. Aynı şekilde Habbab b. Eret’in gördüğü işkencelerden dolayı vücudunda izler meydana gelmişti.

Zulüm ve işkenceler artık bütün Müslümanlara yapılıyordu. Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) de hakaret, işkence ve her türlü kötülüğü yapmaya başladılar. Geçeceği yollara dikenler döktüler, namaz kılarken üzerine deve işkembesi attılar. Ancak Hz. Peygamber (s.a.v.) tüm bunlara davası uğruna göğüs gerdi ve sabırla tebliğe devam etti. Baskı ve iş-kencelerin işe yaramadığını gören Mekkeli müşrikler, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) amcası Ebu Talib’e başvurarak ondan Peygamberimiz’i (s.a.v.) korumayı bırakmasını istediler. Ebu Talib müşriklerin isteğini Peygamberimiz’e (s.a.v.) anlatınca Hz. Peygamber (s.a.v.) amcasına:

“Ey amcacığım! Allah’a (c.c.) yemin ederim ki onlar sağ elime Güneş’i, sol elime de Ay’ı koysalar, ben yine de davamdan vazgeçmem.”7 diyerek kararlılığını ortaya koydu. Baskı ve tehditlerden sonuç alamayan müşrikler Peygamberimiz (s.a.v.) ile uzlaşma yoluna gitmeye çalıştılar. Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) mal, mülk ve makam vermeyi vaat ettiler. Fakat Efendimiz (s.a.v.) bütün bu teklifleri reddederek İslam’ı anlatmaya devam etti.

6. Şuarâ suresi, 214-215. ayetler.

7. İbn Hişâm, 1/284.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 26 22.06.2017 09:47:16

Page 27: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

27

Öğrenelim!

Sen Hiç Yalan Söylemezsin!Hicr suresi’nin 94. ayeti ile İslam’a açıkça davet emri geldikten sonra

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir gün Safa Tepesi’ne çıkarak Mekkelilere:- Ey Kureyşliler, şu dağın arkasında size saldırmak üzere bir düşman

ordusunun hazır beklediğini söylesem, bana inanır mısınız? sordu. Hepsi bir ağızdan:

- Evet, inanırız. Çünkü senden hiç yalan duymadık, sen yalan söyle-mezsin, dediler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.):

- O hâlde ben, Allah’ın (c.c.) size ve bütün insanlara gönderdiği Pey-gamberiyim, diyerek onları İslam’a davet etti. (Târih-i Din-i İslâm, 2/151)

Öğrenelim!

Helak Olan Ebu Leheb

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) amcası olan Ebu Leheb, Efendimiz’e (s.a.v.) bizzat sıkıntı verir, eziyet eder, onu rahatsız edecek her türlü çirkin davranışı sergilerdi. Peygamberimizin (s.a.v.) kapısının önüne onu rahatsız etmek için deve işkembesi koyardı. Eşi Ümmü Cemil de topladığı dikenleri Efendimiz’in (s.a.v.) geçeceği yollara atardı. Bunun üzerine inen Tebbet suresinde onların bu kötülüklerinin karşılıksız kalmayacağı bildirilmiştir:

“Ebû Leheb kahrolsun. Kahroldu da. Serveti ve kazancı ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Karısı da boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde laf taşıyıcı olarak (ateşe girecek).”

(Tebbet suresi, 1-5. ayetler)

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 27 22.06.2017 09:47:16

Page 28: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

28

Miladi 615’te Müslümanlar Habeşistan’a hicret etti.

Müşriklerin ağır baskıları ve işkenceleri üzerine başkanlığını Hz. Osman’ın (r.a.) yaptığı on altı kişiden oluşan Müslüman kafilesi Habeşistan’a hicret etti.8 Peygamberimiz’in (s.a.v.) kızı ve Hz. Osman’ın (r.a.) eşi Rukiyye de hicret edenler arasındaydı. İslam’da yapılan ilk hicret budur. Bir yıl sonra da Ebu Talib’in oğlu Cafer-i Tayyar başkanlığında oluşan Müslüman kafilesi Kızıl-deniz yoluyla Habeşistan’a hicret etti. İkinci hicrette, seksenden fazla erkeğin, on sekiz kadar kadının hicret ettiği rivayet ediliyor.9 Habeşistan kralı Necaşi, Müslümanlara çok iyi davrandı ve onları, Mekke’ye geri götürmek için gelen elçilere teslim etmedi.

Miladi 616’da Hz. Hamza (r.a.) ve Hz. Ömer (r.a.) Müslüman oldu.

Peygamberliğin başlangıcından altı yıl geçmişti. Ebu Cehil peygamberimize (s.a.v.) ağza alınmayacak sözlerle hakaret ediyordu. Allah Resulü (s.a.v.) susuyor ve sabrediyor-du. Daha sonra bu hakaret ve haksızlıkları öğrenen Peygamberimiz’in (s.a.v.) amcası Hz. Hamza (r.a.), Ebu Cehil’in üzerine yürüdü ve yayıyla onun başına vurduktan sonra Müslü-man oldu.

Hz Ömer (r.a.) başlangıçta koyu bir İslam düşmanı idi. Peygamberimiz (s.a.v.) onun Müslüman olması için Allah’a (c.c.) dua ediyordu. Hz Ömer (r.a.) ise, Peygamberimiz’i (s.a.v.) öldürmek üzere yola çıkmıştı. Yolda karşısına çıkan bir kimse kız kardeşinin Müs-lüman olduğunu kendisine söyleyince kız kardeşinin evine yöneldi. Evden yükselen Kur’an sesini duydu bundan etkilenen Hz. Ömer (r.a.) Müslüman oldu. Mekke’nin iki güçlü insa-nının İslam’ı kabul etmesi Müslümanlar için büyük bir moral kaynağı oldu. Müslümanlar ilk defa Kâbe’de açıktan namaz kıldılar.

Miladi 616’da Müslümanlara karşı boykot uygulandı.

İslam’ın yayılmasını engellemek için her türlü yola başvuran ancak tüm çabaları sonuç-suz kalan Mekkeli müşrikler bir sözleşme imzalayıp Kâbe’nin duvarına astılar. Bu sözleşme-ye göre bundan sonra Müslümanlar ve onlara destek çıkanlarla hiç kimse görüşmeyecek, kız alıp vermeyecek, onlarla alışveriş yapmayacaktı. Boykot üç yıl devam etti. Müslümanlar bu üç yıl içerisinde çok büyük zorluklar çekti.

8. İbn Hişâm, 2/344-353.

9. İbn-i Hacer, Fethu’l-Bârî, VII/189.

Not Edelim!

İslam’ın İlk Şehitleri

Ammar b. Yasir, annesi Sümeyye ve babası Yasir de Mekkeli müşrikle-rin zulümlerine uğruyordu. Onların bu hâlini gördükçe Hz. Peygamber’in (s.a.v.) içi parçalanıyor ve onlara sabrı tavsiye ederek cenneti müjdeliyordu. Yapılan tüm eziyet ve işkencelere rağmen Hz. Sümeyye ve eşi Yasir, İslam’ı inkâr etmedi, putlara tapmayı da kabul etmediler. Sonunda öldürüldüler ve İslam’ın ilk şehitleri olma şerefini kazandılar.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 28 22.06.2017 09:47:16

Page 29: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

29

Miladi 619’da Peygamberimiz’in (s.a.v.) eşi Hz. Hatice (r.a.) ile amcası Ebu Talib vefat etti.

Boykotun sona erdirilmesinden kısa bir süre sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) iki büyük acıyı birlikte yaşadı. Çocukluğundan beri kendisini büyüten, koruyup gözeten amcası Ebu Talib vefat etti. Evlendiği günden itibaren kendisi için her türlü fedakârlıkta bulunan vefakâr eşi Hz. Hatice (r.a.) de çok geçmeden vefat etti. En büyük destekçileri olan sevdiği iki insanı art arda kaybeden Peygamber Efendimiz (s.a.v.) çok üzüldü. Bu sebeple bu yıla “Senetü’l-Hüzn” (Hüzün Yılı) ismi verildi. Onun sahipsiz kaldığını düşünen müşrikler baskılarını daha da artırdılar.

Hz. Ömer (r.a.) ve Hz. Hamza’nın (r.a.) nasıl Müslüman olduklarını araş-

tırınız. Öğrendiklerinizi sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.

Araştıralım!

Etkinlik

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), İslam’ı anlatırken çeşitli sıkıntılarla karşılaş-mış ve davasından asla vazgeçmemiştir. Zorluklarla karşılaştığımızda onu ör-nek alarak nasıl hareket etmeliyiz? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız.

......................................................................................................................

......................................................................................................................

......................................................................................................................

......................................................................................................................

......................................................................................................................

1.8: Cennetul Mualla Mezarlığı (Hz. Hatice’nin defnedildiği yer)

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 29 22.06.2017 09:47:16

Page 30: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

30

Miladi 620’de Peygamberimiz (s.a.v.) İslam’a davet için Taif’e gitti.

Taif’te, Kureyşlilerle akrabalık ilişkileri olan zengin müşrikler yaşıyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) onları İslam’a davet için 620 yılında Zeyd b. Harise ile Taif’e gitti. Efendimiz (s.a.v.), burada çok kötü karşılandı. Ağır hakaretlere uğradı, taşlandı ve ayakları kanlar içinde kaldı. Buna rağmen yılmadı, İslam’ı anlatmaktan vazgeçmedi.

Miladi 620’de Hz. Peygamber (s.a.v.) kabileleri İslam’a davet etti.

Peygamberimiz (s.a.v.) Taif’ten döndüğünde Araplar arasında “Eşhuru’l Hurum” denilen ve kan dökülmesi yasak aylardan olan zilkâde girmiş, hac mevsimi başlamıştı. Resulullah (s.a.v.) hac mevsiminde Mekke yakınlarında kurulan Ukaz, Mecenne, Zülmecâz gibi pana-yırlara gidiyor, oralarda toplanan diğer Arap kabileleriyle görüşüyordu. Kur’an-ı Kerim’den deliller getirerek onları İslam’a davet ediyordu. Bu sırada Mekke’ye Kâbe’yi ziyarete gelen Medineli altı kişi Akabe bölgesinde Peygamberimiz’le (s.a.v.) görüşerek Müslüman oldu.

Miladi 621’de İsrâ ve Miraç olayı gerçekleşti.

Sevgili Peygamberimiz’e (s.a.v.) büyük bir manevi destek olan İsrâ (gece yolculuğu) ve Miraç olayı gerçekleşti. Peygamberimiz (s.a.v.) geceleyin Cebrail tarafından önce Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’ya götürüldü. Oradan da Allah’ın (c.c.) katına yükseltildi. Miraç

Okuma Parçası

Rahmet Peygamberi

Taif’te zengin müşrikler yaşıyordu. Resulullah (s.a.v.) onları İslam’a davet et-mek ve annesinin amcaları olan akrabalarından destek ve yardım almak için 620 yılında Zeyd b. Harise ile Taif’e gitti. Resulullah (s.a.v.) burada Taifliler tarafından taş yağmuruna tutuldu. Vücudunu Hz. Peygamber’e (s.a.v.) siper eden Zeyd b. Harise yaralanmış, Resulullahın (s.a.v.) mübarek ayakları kanlar içinde kalmıştı. O, hayatı boyunca karşılaştığı en büyük sıkıntılardan birini o gün yaşamıştı. So-nunda bir bağa sığındı ve hâlini dua ederek Rabb’ine anlattı.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) bu talebine karşılık Cebrail aracılığı ile Rabb’imiz, “Ya Muhammed, dilersen şu iki dağı bu şehrin üzerine geçireyim.” dedi. Peygamber Efendimiz’se, “Hayır, onların yok olmalarını değil, Rabb’imin bunlardan, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayan ve sadece Allah’a (c.c.) ibadet eden bir nesil meydana getirmesini istiyorum.” dedi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu bağda durup dinlendiği sırada kendisine üzüm getiren Hristiyan bir köle olan Addâs’a İslam’ı anlattı. Addâs da kelime-i şehâdet getirerek İslam’ı kabul etti. Köle Addas’ın Müslüman olması Peygamber Efendimiz (s.a.v.) için büyük bir moral kaynağı oldu. Görüldüğü gibi o, en zor ve en sıkıntılı anlarında bile İslam’ı tebliğe devam etmiş, insanların kendisine yaptığı bütün kötülüklere rağmen hiç kimseye beddua etmemiş, kin gütmemiştir.

(İbn-Hişam, 2/62)

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 30 22.06.2017 09:47:16

Page 31: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

31

Gecesi’nde beş vakit namaz farz kılındı. Ayrıca Peygamberimiz’e (s.a.v.), Bakara suresinin son iki ayeti (Âmenerrasulü) indirildi. Allah’a (c.c.) inanıp Peygamberi tasdik eden kişinin cennetle müjdeleneceğini bildirildi. Daha önce Kudüs’ü hiç görmemiş olan Hz. Peygamber (s.a.v.), İsrâ ve Miraç olayını inkâr eden müşriklere, Mescid-i Aksa hakkında tam ve doğru bilgi vererek bu olayın bir mucize olarak gerçekliğini göstermiştir.

Miladi 621’de Peygamberimiz (s.a.v.) Medineli Müslümanlarla I. Akabe Biatı’nı, Mila-di 622 yılında da II. Akabe Biatı’nı yaptı.

Bir sene sonra hac mevsiminde Medine’den gelen on iki kişi Akabe adı verilen yerde Resulullah Efendimiz’le (s.a.v.) görüştüler. Allah’a (c.c.) ortak koşmayacaklarına, hırsız-lık yapmayacaklarına, çocuklarını öldürmeyeceklerine dair Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) söz verdiler. Bu görüşmeye “Birinci Akabe Biatı” denir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medi-nelilere Kur’an’ı öğretmesi ve onları İslam’a davet etmesi için Musab b. Umeyr’i görevlendir-di. Musab b. Umeyr bu sırada yirmili yaşlardadır. Kur’an-ı Kerim’i iyi bildiği, yumuşak huylu ve insani ilişkileri çok iyi olduğu için Efendimiz bu görevi ona vermiştir.

Bu görüşmeden bir süre sonra Medineli Müslümanlardan yetmiş beş kişilik bir kafile Mekke’ye gelerek Efendimiz’le (s.a.v.) görüştü.10 Buna “İkinci Akabe Biatı” denir. Bu gö-rüşme sırasında Medineli Müslümanlar, Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.v.) canları ve malları pahasına koruyacaklarına dair söz verdiler ve kendisini Medine’ye davet ettiler.

Miladi 622’de Peygamberimiz (s.a.v.) sadık dostu Hz. Ebu Bekir’le Medine’ye hicret etti.

İkinci Akabe Biatından sonra Allah (c.c.) tarafından Medine’ye hicrete izin verilmesiy-le Müslümanlar bütün varlıklarını Mekke’de bırakarak inançlarını yaşamak için Medine’ye göç ettiler. İslam tarihinde bu olaya ‘’hicret’’ denir. Hicretten sonra Mekke’de Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hz. Ebu Bekir (r.a.) ve Hz. Ali (r.a.) gibi bazı sahabeler dışında hiçbir Müslüman kalmadı. Mekke’li müşrikler Hz. Peygamber’i (s.a.v.) öldürme kararı almışlardı. Hz. Peygamber (s.a.v.) de bu durumdan haberdardı. Allah (c.c.) tarafından Medine’ye hicret izni verilen Peygamberimiz (s.a.v.), yakın arkadaşı Hz. Ebu Bekir (r.a.) ile hicret için hazırlık yaptılar. Arap geleneğinde bir adamı evinin içinde öldürmek korkaklığın en adisi sayılıyor-du. Bu nedenle müşrikler, Hz. Peygamberi (s.a.v.) dışarı çıkınca hep birlikte vurmak için evini kuşatıp beklemeye başladılar. Hz. Peygamber (s.a.v.) kavminin en güvenilir kişisiydi. Ebu Cehil, Ebu Leheb gibi can düşmanları dahi O’nun güvenilirliğinden asla şüphe etmez-lerdi. Mü’min ve müşriklerden pek çok kimse değerli eşyalarını Peygamberimiz’e (s.a.v.) koruması için emanet ederlerdi. Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Ali’yi (r.a.) yanına çağırarak

10. İrfan Yücel, Peygamberimizin Hayatı, 65.

Tartışalım!

Allah Teala (c.c.) tarafından hicret izni verilen Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Ebu Bekir (r.a.) ile Mekke’nin güneyindeki Sevr Mağarası’na gitmiştir. Mekke’nin kuzeyinde yer alan Medine’ye gidecek olan Peygam-berimiz (s.a.v.) neden kuzeye değil de güneye, Sevr Mağarası’na gitmiştir?

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 31 22.06.2017 09:47:16

Page 32: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

32

ona hicret etme kararını bildirdi. Hz. Peygamber (s.a.v.) kendisine emanet edilmiş olan malları sahiplerine iade etmesi için Hz. Ali’ye (r.a.) teslim etti. Hicret akşamı Hz. Peygam-ber (s.a.v.) müşrikleri şaşırtmak için kendi yatağına Hz. Ali’yi (r.a.) yatırdıktan sonra evden çıkıp gitti. O’nun evden çıkmasını bekleyen suikastçılar kör gibi baktılar fakat onu çıkarken göremediler. Karşıdan Hz. peygamber’in (s.a.v.) yatağında birinin yattığını gören düşman-lar Muhammed’i bekliyoruz sanıyorlardı. Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke’den ayrılırken; ‘’Ey Mekke, bütün dünyada en çok sevdiğim yer, senin topraklarındır. Fakat senin evlatların, beni senin duvarların arasında huzur içinde bırakmıyorlar’’ diye buyurdu. Düşmanları şa-şırtmak için gece yarısı Peygamberimiz (s.a.v.) ve Hz. Ebu Bekir (r.a.) Medine’ye ters is-tikamette olan Sevr Mağarası’na gittiler. Hz. Peygamber’i (s.a.v.) öldürmek için her yerde arayan müşrikler mağaranın kapısına kadar geldiler fakat mağaranın önüne bir güvercinin yuva yaptığını, örümceğin ağ ördüğünü görünce mağarada gizlenmesinin mümkün olmadı-ğını düşündüler. Elleri boş olarak geri döndüler. Böylece Allah’ın (c.c.) koruması sayesinde iki şerefli yolcuyu göremediler.11 “... Siz ona yardım etmezseniz, Allah (c.c.) o peygamberine yardım eder. Bakınız ona nasıl yardım etti, kafirler onu yurdundan çıkardıkları zaman ikisi o mağarada bulundukları sırada, o lahzada arkadaşına; üzülme, mahzun olma, Allah (c.c.) bizimle beraberdir, diyordu. Allah (c.c.) da derhal ona güven verdi. Onu görmediğiniz orduy-la destekledi. Kafirlerin sözünü alçalttı, yere çaldı. Allah’ın (c.c.) kelimesi ise en yücedir.’’12 Peygamberimiz (s.a.v.) ve Hz. Ebu Bekir (r.a.) ortalık yatışınca Mekkelilerin kendilerini takip etmelerini engellemek için farklı bir yol takip ederek Medine’ye hicret etti. Zorlu bir yolculuk-tan sonra Medine yakınlarındaki Kuba’ya vardılar.

Miladi 622’de Peygamberimiz (s.a.v.) Kuba Mescidi’ni yaptırdı.

Hicret sırasında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Kuba’da konakladı. Burada kaldığı sü-rede İslam’ın ilk mescidi olan Kuba Mescidi’ni sahabeyle birlikte çalışarak yaptı. Ranuna Vadisi’ne geldiklerinde burada ilk cuma namazı kıldırdı.

11. ALİ Himmet BERKİ ve Osman KESKİOĞLU, Hz. Muhammed ve Hayatı, DİB Yay. Ankara 2014, 29. Baskı, ss.187-190.

12. Tevbe Suresi 40. ayet.

1.9: Kuba Mescidi’nin günümüzdeki görünümü

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 32 22.06.2017 09:47:16

Page 33: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

33

Okuma Parçası

Korkma, Allah Bizimledir!

Hicret sırasında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve Hz. Ebu Bekir’i (r.a.) arayan müşriklerden bir grup, iz sürerek Sevr Mağarası’nın ağzına kadar geldiler. Onların ayak sesleri ve konuşmaları içeriden duyuluyordu. Hz. Ebu Bekir (r.a.) dışarı ba-kınca onların ayaklarını görmüş ve canından çok sevdiği Hz. Peygamber’e (s.a.v.) zarar gelir endişesiyle:

Ya Resulullah (s.a.v.) eğilip baksalar bizi görecekler, demişti. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.):

Korkma, Allah’ın (c.c.) yardımı bizimledir. (Tevbe suresi, 40. ayet) ayetini oku-yarak Hz. Ebu Bekir’i şu sözlerle teselli etti:

İki yoldaş ki onların üçüncüsü Allah’tır (c.c.). Hiç endişe edilir mi? (Tecrid Ter-cemesi, 10/19, Hadis No: 1557)

Mekkeli müşrikler mağaraya vardıklarında bir örümcek mağaranın ağzına ağ örmüş, bir çift güvercin yuva yapıp yumurtlamıştı. Örümcek ağının bozulma-dığını, güvercinlerin de uçmadığını gören müşrikler buraya uzun süre kimsenin gelmediğine karar verdiler ve içeri bakmadan gittiler. Allah (c.c.) böylece Pey-gamber’ini korudu.

(Mahmud Esad Efendi, Târih-i Din-i İslâm 2/330)

1.10: Sevr Mağarası

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 33 22.06.2017 09:47:16

Page 34: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

34

Düşünelim! • Yaşadığı yerden yabancı bir yere göç eden bir kişi hangi endişeleri

taşır?• Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hicret yeri olarak niçin Medine’yi seç-

miştir?

Öğrenelim!

Ebu Eyyub el-Ensarî, İstanbul’un fethi için miladi 668’de düzenlenen se-fere, ilerlemiş yaşına rağmen, katıldı. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) bayraktarı ve ev sahibi olan Hz. Ebu Eyyub el-Ensari bu kuşatma sırasında şehit düştü ve surların dibinde toprağa verildi. Osmanlı’nın İstanbul’u fethinden sonra bu büyük sahabenin hatırına Eyüp Camii yapılmış; türbesinin bulunduğu semte de “Eyüp” adı verilmiştir.

(TDV İslâm Ansiklopedisi, Ebu Eyyub El-Ensari md.)

4. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Medine Dönemi ve Vefatı

Miladi 622’de Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine’ye geldi.

Kuba’dan yola çıkan Hz. Peygamber (s.a.v.), Medine’ye vardığında büyük bir coşkuyla karşılandı. Böylece on yıllık Medine Dönemi başladı. Peygamberimiz (s.a.v.) Medine’de Ebu Eyyûb Hâlid bin Zeyd el-Ensarî’nin (r.a.) evinde yedi ay misafir kaldı.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ilk işi, Medine’de Müslümanların ibadet edeceği ve bir araya gelebileceği bir mescit inşa etmek oldu. Şehre girerken Peygamberimiz’in (s.a.v.) de-vesinin çöktüğü arsa satın alındı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) başta olmak üzere bütün sahabeler birlikte çalışarak bir mescit inşa ettiler. Bu mescide, “Peygamber Mescidi” anlamına gelen “Mescid-i Nebi” adı verildi. Mescid’in bitişiğine de Peygamberimiz (s.a.v.) ve ailesinin kalacağı küçük odalar yapıldı.

Mescid-i Nebi’nin inşası bittikten sonra Müslümanlara namaz vakitlerinin nasıl bildirile-ceği meselesi ortaya çıktı. Sahabeden Abdullah Bin Zeyd’in rüyasında görüp Hz. Peygam-bere (s.a.v.) anlattığı ezan, Peygamberimiz’ce de (s.a.v.) onaylanınca bu sorun çözüldü. Peygamberimiz (s.a.v.) Bilal-i Habeşi’yi ilk müezzin olarak görevlendirdi.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 34 22.06.2017 09:47:16

Page 35: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

35

Ashab-ı Suffe hayatlarını Peygamber medresesinden ilim ve irfan tahsil etmeye adamış seçkin kimselerdir. Bunlar daima Mescid-i Nebi’de bulunurlar, kendilerini ilim ve ibadete verirler, Kur’an tahsil ederler, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) vaaz ve irşâdını dinlerler, onunla beraber savaşlara iştirak ederlerdi. Gücü kuvveti yerinde olan Suffeliler, dağdan sırtlarında odun taşımak dahil olmak üzere ellerinden gelen işleri yapıyor, mümkün mertebe kendi ih-tiyaçlarını sağlamaya çalışıyorlardı. Hatta suffe ehlinden bazıları gündüz ilim tahsil ediyor geceleyin ise odun taşıyıp bunları satarak bir kısmı ile geçimlerini sağlıyor, diğer bir kısmını ise infak ediyorlardı. İhtiyaç ve zaruret içinde olsalar da, iffet ve vakarları onlara, başkala-rından bir şey istemeye izin vermiyordu. Aşağıdaki ayetin onlar hakkında indirildiği rivayet edilir.13

“Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaşamayanlara; hayalarından dolayı, kendilerini tanımayanların zengin sandıkları yoksullara verin. Onları yüzlerinden tanırsın; yüzsüzlük ederek insanlardan bir şey istemezler. Sarfet-tiğiniz iyi bir şeyi, Allah Şüphesiz bilir.“14

Miladi 623’te Müslümanlar arasında kardeşlik ilan edildi.

Bütün varlıklarını Mekke’de bı-rakıp Medine’ye göç eden Müslü-manlara “muhacir”, onları ağırlayan Medineli Müslümanlara da “ensar” denir. Peygamberimiz (s.a.v.), ara-larındaki bağı iyice güçlendirmek için her muhaciri bir ensarla kardeş (muahat) ilan etti. Ensar da sahip oldukları malllarını muhacir kardeş-leriyle paylaştılar. Tarihte eşine az rastlanan bu olay İslâm kardeşliği-nin en güzel örneklerindendir.

13. Kurtubî, el-Câmi’u li Ahkâmi’l Kur’an, C III, s.340.

14. Bakara suresi, 273. ayet.

Hicret, ikinci halife Hz. Ömer (r.a.) zamanında takvim başlangıcı olarak kabul edildi. Bu takvim “hicri takvim” olarak adlandırıldı.

Not Edelim!

Tartışalım!

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Medine’de yaptığı ilk faaliyetlerden biri “Suffe” adında yatılı bir eğitim yuvası kurmasıdır.

Bu bilgiden hareketle Peygamberimiz (s.a.v.) Hicret’ten hemen sonra hangi konuya öncelik vermiştir?

1.11: Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 35 22.06.2017 09:47:16

Page 36: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

36

Not Edelim! Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) bizzat katıldığı askerî seferlere “gazve”,

bizzat katılmayıp görevlendirdiği bir sahabenin komutasında yapılan sefer-lere ise “seriyye” denir.

Miladi 623’te Yahudilerle Medine Sözleşmesi imzalandı.

Medine’de iki Arap kabilesi Evs ve Hazrec dışında üç Yahudi kabilesi de yaşamak-taydı. Peygamberimiz (s.a.v.) burada yaşayan Yahudilerle onların hak ve sorumluluklarını belirleyen bir sözleşme imzaladı. Buna “Medine Sözleşmesi” denir. Dünyada bir ilk olan bu sözleşme Hz. Peygamber’in (s.a.v.) toplumsal barışa ve insan haklarına verdiği değeri gös-termesi bakımından önemlidir. Sözleşmenin maddelerinden bazıları şöyledir:

• Bu sözleşme, Peygamber Muhammed (s.a.v.), Kureyşli ve Medineli müminler, Müs-lümanlar, bunlara tabi olanlara sonradan iltihak edenler ve onlarla beraber cihat edenler içindir.

• İşte bunlar, diğer insanlardan ayrı bir ümmet oluştururlar.• Müslüman ve Yahudi topluluklar barış içerisinde yaşayacaklardır.• Şehrin dışından gelen saldırılarda, hep birlik olunacak ve şehir savunması birlikte yapı-

lacaktır.• Yahudiler dinlerinde serbest olacaktır.• İki taraftan biri, üçüncü bir tarafla anlaşmazlığa girerse diğer taraf yanında yer alacaktır.• Yahudiler ve Müslümanlar arasında oluşacak bütün anlaşmazlıklarda, Hz. Muhammed

(s.a.v.) hakem olarak kabul edilecektir.• Her topluluk kendine ait bölgeden sorumlu olacaktır.

Miladi 624’te Bedir Savaşı yapıldı.

Müslümanlar hicrete zorlanmışlar ve müşrikler Müslümanların geride bıraktıkları mal-larına el koymuşlardır. Mekkeli müşrikler Müslümanların Medine’de güçlenmesini içlerine sindiremiyorlardı. Medine’ye saldıracak büyük bir ordu hazırlamak için bin deveden oluşan bir ticaret kervanı hazırladılar. Bu mallar Müslümanların Mekke’de bıraktıkları mallardı. Bu büyük kervanı Ebu Süfyan’ın idaresinde Şam’a gönderdiler. Hz. Peygamber (s.a.v.) müş-riklerin savaşa hazırlık için Şam’a gönderdiği kervanın haberini alınca üç yüz sahabe ile onları takibe çıktı. Müslümanlar mallarını geri almak istiyorlardı. Peygamberimiz’in (s.a.v.) kendilerini takip ettiğini öğrenen Ebu Süfyan, Mekke’ye haber göndererek yardım istedi. Bunun üzerine yaklaşık bin kişiden oluşan büyük bir ordu kervanın güvenliğini sağlamak amacıyla Bedir kuyuları yakınlarına geldi. Kervan farklı bir yol takip ederek Müslümanların baskınından kurtuldu. Fakat müşrikler sayı üstünlüğüne güvenip Müslümanlarla savaşma-ya karar verdiler.

Müslümanlar Allah’ın (c.c.) yardımıyla müşrikleri bozguna uğrattı.15 Savaşta İslam’ın azılı düşmanlarından ve Mekke’nin ileri gelenlerinden Ebu Cehil, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rebia ve Şeybe b. Rebia öldürüldü. Müşriklerden toplam yetmiş ölü vardı, bir o kadar da asker esir alındı. Müslümanlardan ise on dört şehit vardı. Fidyelerini ödeyebilenler serbest bırakıldıktan sonra, esirlerden okuma yazma bilenler, on Müslümana okuma yazma öğret-meleri karşılığında serbest bırakıldı.

15. Enfal suresi, 16-17. ayetler.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 36 22.06.2017 09:47:16

Page 37: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

37

Miladi 625’te Uhud Savaşı yapıldı.

Bedir Savaşı’nın yenilgisini hazmedemeyen müşrikler bunun intikamını almak için üç bin kişilik bir ordu hazırladı. Savaş hazırlığını öğrenen Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine’de kalarak savunma savaşı yapmayı düşünüyordu. Fakat Peygamberimiz’in (s.a.v.) sahabe ile yaptığı istişare neticesinde çoğunluğun meydan savaşı yapılmasında ısrar etmesi üzerine Hz. Peygamber onların tercihlerine uyarak meydan savaşına karar verdi.

Peygamberimiz’in (s.a.v.) ordusu yedi yüz kişiydi. Hz. Peygamber (s.a.v.) Uhud Dağı’na ulaştığında düşman ordusu savaş vaziyeti almıştı. Müslümanlar da sırtlarını Uhud Dağı’na vererek savaş düzeni aldılar. Mekke atlılarının kendilerine arkadan saldırmasını önlemek için elli kişilik bir okçu birliği, Ayneyn Tepesi’ne yerleştirildi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), okçulara yerlerinden ayrılmamalarını kesin bir şekilde emretti. Savaş başladıktan bir süre sonra Müslüman ordusu, düşmanın merkezine kadar ilerledi. Çok geçmeden müşrik ordusu bozuldu ve askerler panik içinde kaçmaya başladı.

Düşman atlılarının arkadan saldırmasını engellemek için Ayneyn Tepesi’ne yerleştirilen okçular yerlerini terk ettiler. Ayneyn Tepesi’nde sadece birkaç sahabe kaldı. Okçuların yer-lerinden ayrılmasını fırsat bilen düşman süvarileri müşrik ordusunu kovalayan Müslüman-lara arkadan saldırdı. Kaçan düşman ordusu da geri dönünce Müslümanlar iki ateş arasın-da kaldı. Bu sırada çok sayıda sahabe şehit oldu. Atılan bir taşla Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) dudağı yarıldı, dişi kırıldı. Kılıç darbesiyle zırhından kopan halka yanağına batarak Peygamberimiz’i (s.a.v.) yüzünden yaraladı. Çok sevdiği amcası Hz. Hamza (r.a.), Vahşi adlı köle tarafından şehit edildi. Müslümanlar, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) emriyle düşmanla çarpı-şarak Uhud Dağı’na çekildi. Uhud Savaşı’nda müşriklerden yirmi iki kişi ölürken Müslümanlar-dan ise yetmiş şehit vardı.

1.12: Uhud Savaşı

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 37 22.06.2017 09:47:16

Page 38: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

38

Miladi 625’te Recî’ ve Bi’r-i Maûne olayları meydana geldi.

Peygamberimiz’in (s.a.v.) Adal ve Kare kabilelerine İslam’ı tebliğ için gönderdiği on sahabeden sekizi Recî’ kuyusu yakınlarında tuzağa düşürülerek şehit edildi. Sağ kalan ikisi de Mekkelilere para karşılığı verildi. Onlar da bu sahabeleri şehit ettiler. Bu olaya “Recî’ Faciası” denir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Necidlilerin isteği üzerine onlara İslam’ı anlatmak için Ashab-ı Suffe’den yetmiş kişilik bir heyet gönderdi. Bi’r-i Maûne kuyusu civarında saldırıya uğrayan yetmiş sahabeden sadece Ka’b b. Zeyd yaralı olarak kurtuldu. Peygamberimiz’i (s.a.v.) çok derinden üzen bu olaya da İslam tarihinde “Bi’r-i Maûne Faciası” denir.

Beni Nadir adlı Yahudi kabilesi Hz. Peygambere (s.a.v.) suikast girişiminde bulun-du. Medine Sözleşmesi’ne de uymayan bu kabile taşıyabildikleri mallarıyla 625 yılında Medine’den sürüldü.

Miladi 627’de Mustalikoğullarına karşı sefer düzenlendi.

Medine’ye baskın yapmak için hazırlık yapan Mustalikoğullarına karşı sefer düzenlendi. Kısa sürede dağılan düşman ordusunun büyük bir kısmı esir düştü. Bu seferden dönüş sıra-sında suyun bulunmadığı durumlarda teyemmümle abdest alınabileceği ayetlerle bildirildi.

Miladi 627’de Hendek Savaşı yapıldı.

Uhud Savaşı ile de İslam’ın yayılmasını önleyemeyen Mekkeli müşrikler, Müslümanları tamamen yok etmek için büyük hazırlıklara gi-riştiler. Mekke civarındaki kabilelerden büyük destek alarak yaklaşık on bin kişilik bir ordu kur-dular. Bunu haber alan Peygamberimiz (s.a.v.) ne yapacakları konusunda sahabelerin görü-şüne başvurdu. İranlı sahabe Selman’ın teklifi üzerine büyük gayretlerle Medine’nin etrafına kısa zamanda hendekler kazıldı. Medine’yi yok etmek için gelen müşrikler alışık olmadıkları bu savunma taktiği karşısında Medine’yi kuşatıp beklemeye başladılar. Kuşatma yaklaşık yirmi beş gün sürdü. Mekkeli müşriklerle müttefikle-rinin aralarında anlaşmazlıklar çıktı. Buna bir gece çıkan fırtına da eklenince düşman ordu-su kuşatmayı bırakıp yurtlarına döndü. Hendek

Tartışalım!

Müslümanların Uhud Savaşı’nı kaybetmesinin sebepleri nelerdir?

1.13: Hendek Savaşı’nda orduların yerleşim durumu

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 38 22.06.2017 09:47:16

Page 39: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

39

Savaşı’na müşrikler safında birçok kabile katıldığı için “Ahzab” savaşı da denir. Bundan sonra Mekkeliler savunmaya çekildi, bir daha Müslümanlara karşı saldırıya geçemediler.

Medine’de yaşayan Yahudi kabilesi Beni Kurayza, savaşın en zor anında düşmanla işbirliği yaparak Müslümanlara karşı savaştı. Halbuki daha önce Peygamberimiz’le (s.a.v.) Medine’ye saldıran düşmana karşı birlikte savunma yapacaklarına dair sözleşme yapmış-lardı. Onlar bu sözleşmeye ihanet ettiler. Hendek Savaşı bitince yaptıkları ihanet karşılıksız kalmadı. Kaleleri kuşatılan Beni Kurayza kabilesi teslim oldu ve cezalandırıldı.

Miladi 628’de Mekkelilerle Hudeybiye Antlaşması imzalandı.

Peygamberimiz (s.a.v.) Kâbe’yi ziyaret etmek için yaklaşık 1400 Müslümanla Mekke’ye hareket etti. Müşrikler bu haberi duyunca onları Mekke’ye sokmamaya karar verdi. Bunun üzerine Müslümanlar “Hudeybiye” denilen yerde konakladı. Yapılan görüşmeler sonucunda Hudeybiye Antlaşması imzalandı. Buna göre:

Müslümanlar, bir sene sonra Kâbe’yi ziyaret edecekti.

Mekkelilerden biri Müslümanlara sığınırsa geri verilecek, Müslümanlardan biri Mek-kelilere sığınırsa geri verilmeyecekti.

Arap kabileleri istedikleri tarafla anlaşma yapabilecekti.

Bu antlaşma on yıl süreyle geçerli olacak, bu süre içinde taraflar birbirine saldırma-yacaktı.

Barış ortamından yararlanan Hz. Peygamber (s.a.v.) sadece Arabistan’ı değil komşu ülkeleri de İslam’a davet etti, hükümdarlarını İslam’a çağıran mektuplar yazdırdı. Bu mek-tupları birer elçiyle Habeşistan, Bizans, İran, Mısır, Yemame ve Gassan hükümdarlarına gönderdi.

Düşünelim! Peygamberimiz (s.a.v.) savaş gibi önemli konularda sahabelere danışmış

ve görüşlerini almıştır. Sizce neden böyle davranmıştır?

Tartışalım!

Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke’yi fethettiğinde kendisine ve Müslüman-lara dayanılmaz eziyetlerde bulunan Mekkelileri neden serbest bırakmıştır?

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 39 22.06.2017 09:47:17

Page 40: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

40

Öğrenelim!

Hz. Muhammed’in (s.a.v) Bizans İmparatoru Herakliyus’a yazdığı mektup şöyledir:

Allah’ın kulu (c.c.) ve Resulü Muhammed’den (s.a.v.) Rumların büyüğü Herakliyus’a!

Doğru yolda gidene selam olsun. Seni İslam’a davet ediyorum. İslam’a gir ki kurtuluşa eresin. Allah (c.c.) da hem İsa’ya hem de Muhammed’e iman ettiğin için ecrini iki kat versin. Eğer davetimi kabul etmezsen sapkınlıkta kalan bütün halkının vebali senin boynundadır.

Mektuba şu ayet de ilave edilmiştir.

“(Resulüm!) de ki: Ey ehli kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz, Allah’tan (c.c.) başkasına tapmayalım; O’na hiçbir şeyi eş tutma-yalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman; ‘Şahit olun ki biz Müslümanlarız!’ deyiniz.”

(Âl-i İmrân suresi, 64. ayet)(M. Hamdullah, İslam Peygamberi, C. 1, s. 361)

1.14: Hudeybiye Antlaşması’nın yapıldığı yerin günümüzdeki görünümü

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 40 22.06.2017 09:47:17

Page 41: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

41

Miladi 628’de Hayber Kalesi fethedildi.

Yahudilerin, Medine üzerine yürümeye karar verdiğini haber alan Hz. Peygamber (s.a.v.), üç bin altı yüz kişilik bir ordu hazırlayarak Medine’den hareket etti. Üç günlük bir yolculuktan sonra Hayber’e vardı ve Hayber Kalesi kuşatıldı. Yirmi gün süren kuşatmada Yahudiler, kendilerini var güçleriyle savundular. Ancak sonunda kale düştü ve Hayber fet-hedildi.

Miladi 629’da Rumlarla Mute Savaşı yapıldı.

Allah Resulü (s.a.v.), İslâm’a davet için birer mektupla hükümdarları ve valileri İslam’a da-vet ediyordu. Mektupları götüren elçiler, gittikleri yerlerden, “Elçiye zeval olmaz.” kaidesince, sağ salim Medine’ye dönüyorlardı. Ancak bunlardan Busrâ Emiri’ne giden Haris bin Umeyr’in durumu böyle olmadı. Haris (r.a.), Mute’ye vardığında Gassânî emirlerinden Şurahbil bin Amr, yolunu keserek nereye gittiğini sordu. Haris, Resulullah’ın (s.a.v.) elçisi olduğunu söyle-yince, zalim Şurahbil, “elçinin dokunulmazlığı” kuralını çiğneyerek Haris’i hunharca şehit etti.16

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hâris’in bu şekilde şehit edilmesine çok üzüldü. İslam’a karşı açıktan açığa bir saldırı olan bu hareket, Müslümanları hiçe saymak anlamına geldi-ğinden, derhâl üç bin kişilik bir ordu hazırlandı. Aksi takdirde Medine İslam Devleti’nin itibarı zedelenir, kötü sonuçlar ortaya çıkabilirdi.

Rumlarla yapılan bu savaşta Müslüman ordusu sayıca çok az olmasına rağmen Halid b. Velid’in dâhice komutası sayesinde yenilmeden geri çekildi. Hz. Peygamber (s.a.v.), bu başarısından dolayı Halid b. Velid’e “Seyfullah” (Allah’ın Kılıcı) lakabını verdi. Bu savaşta Peygamberimiz’in (s.a.v.) amcası Ebu Talib’in oğlu Cafer, Zeyd b. Harise ve Abdullah b. Re-vaha şehit oldu.

Miladi 630’da Peygamberimiz Mekke’yi savaşmadan fethetti.

Müslümanların müttefiki Huzaa Kabilesi, Hudeybiye Antlaşması’na uymayan Mekke müşriklerinin desteklediği kabile tarafından saldırıya uğradı. Bunun üzerine Hz. Peygamber de on bin kişilik büyük bir ordu hazırlayarak Mekke’ye doğru yola çıktı. Peygamber Efendi-miz sahabelere kesinlikle kan dökmemelerini, silahlı çatışmaya girmemelerini emretti. Ama-cı kan dökülmeden Mekke’yi fethetmekti. Mekke’ye yaklaşınca Mekkelilere haberciler gön-derdi. Evine kapanan veya Kâbe’ye sığınan hiç kimseye dokunulmayacağını bildirdi. Birkaç küçük çarpışma dışında Mekke savaş yapılmadan fethedildi. Peygamberimiz Kâbe’yi put-lardan temizledi. Kendisine ve Müslümanlara dayanılmaz eziyet ve işkencelerde bulunan Mekkelileri serbest bıraktı. Onun bu hoşgörüsü ve affediciliği karşısında Mekkelilerin çoğu Müslüman oldu. Mekke’nin fethinden sonra çıkan Huneyn Savaşı’nı Müslümanlar kazandı. Aynı sene Taif de kuşatıldı.

Miladi 630’da Tebük Seferi yapıldı.

Rumların Müslümanlara saldırmak için bir ordu hazırladığı haberini alan Hz. Peygam-ber (s.a.v) otuz bin kişilik bir ordu hazırladı. Kıtlık ve imkânsızlıktan dolayı zor şartlar altında

16. Vâkıdî, Meğâzî, II, 755; İbn-i Kayyım, Zâdü’l-meâd, III, 381.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 41 22.06.2017 09:47:17

Page 42: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

42

hazırlanan ordu, Peygamberimiz’in komutasında Suriye’ye doğru yola çıktı. Tebük denilen yere varan Müslümanlar burada karargâh kurarak yaklaşık yirmi gün bekledi. Müslümanlara karşı herhangi bir ordunun hazırlanmadığı ve Medine’ye ulaşan haberlerin doğru olmadığı anlaşılınca Peygamberimiz geri döndü. Bu olay Müslümanların artık büyük bir askeri ve siyasi güç olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.

Miladi 632’de Peygamberimiz Veda Haccı’nı yaptı.

Mekke fethedildikten sonra İslam dini hızla yayıldı. 632 yılında Peygamberimiz binlerce sahabeyle birlikte hacca gitti. Hz. Peygamber hac sırasında Arafat’ta yaklaşık yüz bin Müs-lümana hitap etti. Nazil olan bir ayetle vefatının yaklaştığını ve bir daha haccedemeyeceğini anladığı için burada Müslümanlara veda etti. Bu nedenle Peygamberimiz’in bu haccına “Veda Haccı”, burada yaptığı konuşmaya da “Veda Hutbesi” denir. Haccını tamamlayan Efendimiz Medine’ye döndü.

Öğrenelim!

ARAYI ARAYI BULSAM İZİNİ

Arayı arayı bulsam izini İzinin tozuna sürsem yüzümü Hak nasip eylese görsem yüzünü, Ya Muhammed canım arzular seni

Bir mübarek sefer olsa da gitsem Kâbe yollarında kumlara batsam Hub cemalin bir kez düşte seyretsem Ya Muhammed canım arzular seni

Zerrece kalmadı kalbimde hile Sıtk ile girmişim ben hak yola Ebu Bekir, Ömer, Osman da bile Ya Muhammed canım arzular seni

Ali ile Hasan Hüseyin anda Sevgisi gönülde, muhabbeti canda Yarın mahşer gününde, ulu divanda Ya Muhammed canım arzular seni

Arafat dağıdır bizim dağımız Anda kabul olur bizim duamız Medine’de yatar Peygamberimiz Ya Muhammed canım arzular seni

Yitirdim o dostu bilmem ne yanda Sevgisi gönülde, muhabbet canda Yarın mahşer günü ulu divanda Ya Muhammed canım arzular seni

Yunus senin methin eder dillerde Sevilirsin bütün bu gönüllerde Ağlayı ağlayı gurbet ellerde Ya Muhammed canım arzular seni

Yunus Emre

Yunus Emre, yukarıdaki dizelerde Peygamber Efendimiz’e olan sevgisini dile getirmiştir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 42 22.06.2017 09:47:17

Page 43: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

43

Okuma Parçası

VEDA HUTBESİ

“Hamd, Allah’a (c.c.) mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ister, O’ndan bağışlanma diler ve O’na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerrinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah’a (c.c.) sığınırız. Allah (c.c.) kime hidayet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidayete erdiremez. Şeha-det ederim ki; Allah’tan (c.c.) başka ilah yoktur. Tektir, ortağı yoktur. Yine şeha-det ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve Resulüdür.

Allah’ın (c.c.) kulları! Size O’ndan korkmanızı ve sakınmanızı tavsiye ederim. Sizi Allah’a itaat etmeye teşvik ederim. Konuşmama hayır olanı isteyerek başlı-yorum.

Ey İnsanlar!

Sözümü dinleyin, size açıklıyorum. Bilemiyorum, belki de bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Ey İnsanlar!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz Mekke, nasıl kutsal bir şehir ise Rabbinize kavuşuncaya kadar canlarınız ve mallarınız da mukaddes ve birbirinize haramdır.

Ey İnsanlar!

Kimin yanında bir emanet varsa, onu sahibine versin. Borç mutlaka sahibine ve-rilecektir. Kiralanan şey de sahibine iade edilecektir. Borç ödenmelidir, kefil tazmi-natla mükelleftir. Cahiliye faizi kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz de Abdülmuttalib’in oğlu amcam Abbas’ın faizidir. Fakat sizin anaparayı alma hakkınız vardır. Böylece ne zulmetmiş ne de zulmedilmiş olursunuz. Allah’ın (c.c.) emriyle bundan böyle fa-izcilik yasaktır. Cahiliye’den kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. Cahiliye Devri’nde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, Abdülmüttalib’in torunu, Hâris’in oğlu Rebîa’nın kan davasıdır.

Ey İnsanlar!

Bugün şeytan, bu topraklarınızda kendisine tapınılmasından ümidini kesmiş-tir. Fakat basit gördüğünüz işlerinizde ona uymanız onu sevindirir.

Ey İnsanlar!

Devamlı dönmekte olan zaman, Allah’ın (c.c.) gökleri ve yeri yarattığı günkü duruma dönmüştür. Bir yıl, on iki aydır. Bunların dördü mukaddes (haram) ay-lardır ki üçü arka arkaya gelen zilkade, zilhicce ve muharrem, dördüncüsü de cemâziyelâhir ile şabanın arasındaki receptir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 43 22.06.2017 09:47:17

Page 44: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

44

Ey İnsanlar!

Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ederim. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, aile namusu ve şerefinizi kimseye çiğnetmemeleri, razı olmadığınız kimseleri evinize almamalarıdır. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları ise, onların yiyecek ve giye-ceklerini güzel bir şekilde temin etmenizdir.

Ey İnsanlar!

Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Gönül hoşluğu ile kendisi vermedikçe, kar-deşinin malına el uzatmak helal değildir. Sakın benden sonra küfre dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız. Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sa-rıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. Bu emanetler; Allah’ın (c.c.) kitabı Kur’ân ve O’nun Peygamber’inin sünnetidir.

Ey İnsanlar!

Rabbiniz birdir, babanız birdir. Hepiniz Âdem’densiniz, Âdem de topraktan ya-ratılmıştır. Allah (c.c.) katında üstünlük, ancak takva iledir. Allah (c.c.) her şeyi bi-len ve her şeyden haberdar olandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap olana; kırmızı olanın siyah olana, siyah olanın da kırmızı olana takvadan başka üstünlüğü yoktur.

Ey İnsanlar!

Allah (c.c.) her hak sahibine mirastan hakkını vermiştir. Malın üçte birinden fazlasını başkalarına bağışlamak caiz değildir. Çocuk kimin döşeğinde doğmuş-sa, ona aittir. Zina eden için ise mahrumiyet vardır. Hesabı da Allah’a (c.c.) kal-mıştır. Babasından başkasına soy iddiasına kalkışan soysuz yahut efendisinden başkasına intisaba yeltenen nankör köle, Allah’ın (c.c.) gazabına, meleklerin bü-tün Müslümanların lanetine uğrasın. Böylesi insanların ne tevbeleri ne de şahit-likleri kabul edilir.

Size benim hakkımda sorulduğunda ne cevap vereceksiniz?

Oradakiler cevap verdi: Senin tebliğ ettiğine, görevini eda ettiğine ve nasihat-te bulunduğuna şahitlik ederiz. Resulullah (s.a.v.) mübarek şehâdet parmağını göğe doğru kaldırıp, cemaat üzerine çevirip indirdikten sonra;

“Şahit ol Yâ Rab!Şahit ol Yâ Rab!Şahit ol Yâ Rab!”dedi. Sonra da buyurdu ki:

“Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsinler. Olabilir ki, ken-disine tebliğ edilen kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlamış olabilir. Allah’ın (c.c.) selamı, rahmet ve bereketi üzerinize olsun.”

(Buhârî, Hac 132, Meğâzî 77; Müslim, Hac 147; Vâkıdî, Meğâzî, III, 1111-1113; İbn Hişâm, II, 603-605; İbn Sa’d, II, 165-168)

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 44 22.06.2017 09:47:17

Page 45: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

45

Miladi 632’de Peygamber Efendimiz Medine’de vefat etti.

Peygamberimiz (s.a.v.) Veda Haccı’nı tamamladıktan sonra Medine’ye döndü ve bir süre sonra hastalandı. Hastalığı günden güne artıyordu. Vefatına birkaç gün kala ashabı-nın yardımıyla mescide gitti. Minbere çıkarak ashabıyla helalleşti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) 632 yılında (13 Rebiülevvel / 8 Haziran Pazartesi) 63 yaşında iken ruhunu Rabb’ine teslim etti.

Peygamberimiz’in (s.a.v.) vefatı Müslümanlar arasında çok büyük üzüntüye neden oldu. Hiç kimse onun öldüğüne inanmak istemedi. Hz. Ebu Bekir “Ey insanlar! Muhammed’e tapan kimler ise bilsin ki gerçekten o ölmüştür. Allah’a kul olan ve ona ibadet eden kimse bilsin ki Allah bakidir, asla ölmez.”17 dedi. Sonra da “Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o, ölür ya da öldürülürse siz geri mi döneceksiniz? Kim sözünden geri dönerse Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri ödüllendirir.”18 mealindeki ayeti okuyarak Müslümanları teselli etti.

Sevgili Peygamberimiz’in (s.a.v.) yirmi üç yıllık peygamberlik döneminin on üç yılı Mekke’de, on yılı ise Medine’de geçti. O, insanlara dünyada ve ahirette mutlu olmanın yol-larını gösterdi. İnsanlara öğrettiği ilkeleri önce kendisi yaşadı ve insanlara en güzel örnek yine o oldu.

17. Buhârî, Meğâzî, 83.

18. Âl-i İmran suresi, 144. ayet.

Not Edelim!

Peygamberimiz’in (s.a.v.) kabri Medine’de “Mescid-i Nebi”de bulunur. Hz. Peygamberin (s.a.v.) kabri ile minberi arasındaki yere “Temiz Bahçe” anlamına gelen “Ravza-i Mutahhara” denir.

1.15: Peygamber Efendimiz’in kabri

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 45 22.06.2017 09:47:17

Page 46: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

1. Ü

NİT

E

46

Ünite Değerlendirme Çalışmaları

Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

1. Peygamberimiz (s.a.v.) doğduğu sırada Arabistan’daki dinî hayat hakkında bilgi veriniz.

2. Peygamberimiz’in (s.a.v.) gençliğini kısaca özetleyiniz.

3. Peygamberimiz’in (s.a.v.) İslam’a davetine müşrikler neden karşı çıkmıştır? Sebeplerini yazınız.

4. Hicret’ten sonra Peygamberimiz’in (s.a.v.) Medine’de yaptığı ilk faaliyetler ne-lerdir?

5. Veda Hutbesi’nde öne çıkan konular nelerdir?

A

1. “Fetretü’l-vahiy” nedir?

a) Vahyin geldiği yer b) İlk vahye verilen isim

c) Vahyin bir süre kesilmesi d) Vahiy meleğinin özel ismi

2. Mekke’den Medine’ye göç eden Müslümanlara ne denir?

a) Ensar b) Suffe c) Muhafız d) Muhacir

3. Fakir ve kimsesiz Müslümanların yatılı kaldığı ve eğitim gördüğü Mescid-i Nebevi’nin bitişiğindeki yere ne denir?

a) Safa b) Daru’l-Erkâm c) Suffe d) Mescid-i Haram

4. Peygamberimiz (s.a.v.) ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

a) 622 yılında Medine’ye hicret etmiştir.

b) Önce yakın çevresi ve akrabalarını İslam’a davet etmiştir.

c) İlk haccını 627 yılında yapmıştır.

d) Peygamberimiz (s.a.v.) Hendek Savaşı’na hazırlık olarak sahabelerle birlik te hendek kazmıştır.

5. Aşağıdakilerden hangisi Peygamberimiz’in (s.a.v.) Veda Hutbesi’nde değin

diği bir konu değildir?

a) Emanetler sahiplerine verilmelidir. b) Her türlü faiz haramdır.

c) Her türlü kan davası kaldırılmıştır. d) Allah bazı ırkları diğerlerinden üstün yaratmıştır.

Aşağıdaki sorularda doğru cevabı işaretleyiniz. B

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 46 22.06.2017 09:47:17

Page 47: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.) H

AY

AT

HİK

ÂY

ES

İNİ H

ATIR

LAY

ALIM

47

E Aşağıdaki kavramları örnekte olduğu gibi numaralandırarak anlamları ile eşleştiriniz.

Aşağıda verilen cümleler doğruysa başlarına (D), yanlışsa (Y) yazınız. D

Aşağıdaki cümlelerdeki boşluklara çerçeve içinde verilen kelimelerden uygun olanı yazınız.C

(…..) Cahiliye Dönemi’nde en yaygın inanç biçimi putperestlikti.

(…..) Annesinin vefatından sonra Peygamberimizin (s.a.v.) sorumluluğunu amcası Abbas

üstlendi.

(…..) Hendek Savaşı müşriklerin zaferiyle sonuçlandı.

(…..) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Veda Hutbesi’nde evrensel ilkeler ortaya koy-

muştur.

(…..) Peygamberimiz’in (s.a.v.) ismi anılırken “sallallahü aleyhi ve sellem” demeliyiz.

1 Peygamberimizin (s.a.v.) Mekke’den Medine’ye göç etmesine verilen isim Sevr

2 Peygamberimiz’in (s.a.v.) hicret sırasındasığındığı mağara Abdülmuttalib

3 Peygamberimiz’in (s.a.v.) İslam’a davetinekabul eden ve Müslüman olan ilk kadın Veda Hutbesi

4 Peygamber Mescidi anlamına gelenMedine’de inşa edilen ilk mescit 1 Hicret

5 Peygamberimizin (s.a.v.) Arafat’ta yaptığıkonuşma Hz. Hatice

6 Peygamberimizin (s.a.v.) dedesinin adı Mescid-i Nebi

1. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hicri olarak…………………..ayının 12. gecesinde Mekke’de doğdu.

2. Putlara tapan kimselere “Allah’a ortak koşan” anlamında………........…denirdi.

3. Peygamberimize (s.a.v.) inen ilk vahiy “…….……” ile başlayan Alak suresinin ilk beş ayetidir.

4. Mekkeli müşriklerle 628 yılında yapılan antlaşmaya ………………………Antlaşması denir.

5. İslam tarihinde inşa edilen ilk mescit ………………… Mescidi’dir.

Kuba, Hudeybiye, Hanif, Hicret, Müşrik, Arabistan, Alak, Oku, Mescid-i Nebi, Rebiülevvel

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 47 22.06.2017 09:47:17

Page 48: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

48

1. “Sünnet, temizlik, sadelik, israf” kavramlarının anlamını araştırınız.

2. Peygamberimiz’in (s.a.v.) hadis-i şeriflerinden giyim ku-şamla ilgili olanlarından iki tane bulup defterinize yazınız.

3. Temiz ve sade giyinmenin dinimiz açısından önemini araş-tırınız.

4. Peygamberimiz (s.a.v.) temiz ve güzel elbiseler giyinmekle ilgili hangi tavsiyelerde bulunmuştur?

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

GÜNLÜK HAYATTAHZ. MUHAMMED (S.A.V.)

GİYİM KUŞAM2.ÜNİTE

ÖĞRENMEALANI

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 48 22.06.2017 09:47:17

Page 49: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

GİY

İM K

AM

49

Düşünelim! “Ey Âdemoğulları! Her mescide gidişinizde güzel elbisele-

rinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf suresi, 31. ayet.)

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:

“Temizlik, imanın yarısıdır.” (Müslim, Tahâre, 1)

Yukarıda verilen ayette ve hadis-i şerifte giyinmenin hangi yönleri vurgulanmaktadır?

İnsanlığa gönderilmiş en güzel örnek Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dir. Yeryüzünde ge-çerli olan ahlaki güzellikler onun şahsında bize ulaşmıştır. Rabb’imiz, “Andolsun ki, Resu-lullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.”1 buyurarak Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) bizim için her konuda örnek olduğunu vurgulamıştır. Peygamberimiz’in (s.a.v.) giyim kuşam konusunda dikkat ettiği hususlar da bizlere örnektir. Günümüzde insanın, özellikle sosyal çevreyle bağlarını oluşturan unsurlardan biri de giyim tercihleridir.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) giyim konusunda dikkat ettiği hususların başında temiz-lik gelir. “Elbiseni temiz tut.”2 ayetinde kendisine ve bütün Müslümanlara tavsiye edilen kı-yafet temizliğini kendi hayatında uygulayarak bizlere örnek olmuştur.

“Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve (in-sanları) uyar! Sadece Rabb’inin büyüklü-ğünü dile getir. Elbiseni tertemiz tut. Her türlü pislikten uzak dur.”3 ayetleri ile Allah Teala bizlere de seslenmekte ve adeta temiz-liğin tebliğ vazifesi ile bütünleşmiş bir özellik olduğunu anlatmaktadır. Yine bir başka ayet-i kerimede şöyle buyrulur:

1. Ahzap suresi, 21. ayet.

2. Müddessir suresi, 4. ayet.

3. Müddessir suresi, 1-7. ayetler.

1. Giyim ve Kuşamda Temizliğin Önemi

2.1: Dinimiz temizlik ve düzene önem vermiştir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 49 22.06.2017 09:47:17

Page 50: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

2. Ü

NİT

E

50

“…Muhakkak ki Allah, kendisine yönelip tövbe edenleri ve temizlenenleri sever.”4

Peygamberimiz (s.a.v.), elbiselerinin temiz olmasına dikkat ettiği kadar kendisine yakış-masına da dikkat etmiştir. Bulunduğu ortama göre elbise tercihinde bulunmuştur. Bera b. Azib şöyle anlatır:

“Resulullah orta boyluydu. Onun bir seferinde üzerine kırmızı bir cübbe giydiğini gör-müştüm; (cübbe ona o kadar yakışmıştı ki) o güne kadar ondan daha güzel hiç kimse görmemiştim.”5

Başka bir rivayette Ebu Ramse: “Ben, Resulullah’ın üzerine yeşil renkli bir takım giymiş olduğunu görmüştüm.”6 diye Peygamberimiz’i (s.a.v.) anlatır.

Bizlere ulaşan bilgilerden Peygamberimiz’in (s.a.v.) aşırıya ve israfa kaçmadan, çeşitli renklerde kendisine yakışan elbiseler giydiğini anlamaktayız.

Bir başka hadiste Peygamberimiz’in (s.a.v.) uzun kıyafetleri tercih ettiğini görmekteyiz. Ümmü Seleme şöyle anlatır: “Resulullah’ın en çok hoşlandığı giysi, gömlekti.”7 O zaman giyilen gömlekler boydan boya insanı örten elbiselerdi.

4. Bakara suresi, 222. ayet.

5. Buhari, Menâkıb, 23.

6. Ebu Davud, Libâs, 19.

7. Ebu Davud, Libâs 3.

Etkinlik

Malik bin Naz şöyle anlatır:- Ben bir gün pejmürde (eski, yırtık) bir kıyafetle Peygamberimiz’i (s.a.v.)

ziyarete gitmiştim. Beni bu kıyafet içinde gören Resulullah Efendimiz (s.a.v.) sordular:

- Senin malın, mülkün var mı?- Evet, var Ya Resulullah .- Ne gibi malların var?- Allah bana deve, koyun, at sürüleri ve buğday harmanları ihsan etmiştir.- Allah sana mal mülk vermişse, Allah’ın nimetinin ve ikramının eseri,

bizzat üzerinde görünsün, buyurdu.(Ebu Davud, Sünen, IV, 74, 4063)

Yukarıdaki olaydan yola çıkarak “Allah’ın nimetinin ve ikramının eseri, biz-zat üzerinde görünsün.” hadisi ne anlama gelmektedir? Düşüncelerinizi aşa-ğıya yazınız........................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 50 22.06.2017 09:47:17

Page 51: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

GİY

İM K

AM

51

İsraf; gereksiz yere para, zaman, emek harcamak; savurganlık ve tutumsuzluk olarak tarif edilir. İsrafı, her çeşit nimetin boşu boşuna harcanması olarak da değerlendirmek müm-kündür. Dolayısıyla, giyim kuşamda, içinde oturulan evin düzenlenmesinde ve teknolojik alet kullanımında olduğu gibi, zaman ve sağlık gibi nimetlerde de israf söz konusudur. İsraftan kaçınmak nimetlerin boşa gitmesini engellediği için toplumun ekonomik olarak kalkınmasına da yardımcı olmaktadır. Bu açıdan sosyal dayanışmaya da katkı sağlamaktadır.

Rabb’imiz, “Allah’ın Resulünde sizin için güzel örnekler vardır.”8 buyurarak Peygam-ber Efendimiz’in (s.a.v.) bizim için örnek olduğunu bildirmiştir. Bir başka ayette, “(Resulüm) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana (Peygambere) uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”9 buyurarak Pey-gamber Efendimiz’e (s.a.v.) itaat etmemizi istemiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) diğer konularda olduğu gibi giyim ve kuşamda israftan ka-çınmak konusunda da bizim için en güzel örnektir. Onun hayatına baktığımızda israftan ka-çınmayı giyim kuşam konusunda temel ölçülerden biri olarak kabul ettiğini görüyoruz.

İsraftan kaçınmak, kirli ve eski giymek manasına gelmez. Dinimiz bize sade ve güzel gi-yinmeyi emreder. Abdullah b. Mes’ud bu konuda şu hadis-i şerifi nakletmektedir:

Resulullah, “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.” buyurdu. Bir sa-habe, “Ey Allah’ın Resulü! Ben elbisemin, ayakkabımın güzel olmasını isterim. Bu da kibirden midir?” dedi. Allah Resulü (s.a.v.), “Hayır, Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir, ancak büyük-lenerek hakkı kabul etmemek ve insanları küçük görmektir.” buyurdular.10 Güzel görülen ve istenilen şey, israftan kaçmak ve cimrilik yapmamaktır.

“Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.”11 ayet-i kerimesinin devamında, “De ki: Allah’ın kulları için yarattığı süsü ve helal rızıkları kim haram kılabilir?”12 buyrulmuş-tur. Bu ayetler ile Rabb’imiz bizlere güzel giyinmeyi, helalinden yemeyi, israftan kaçınmayı emretmiştir.

Başka bir ayette Allah Teala, israftan kaçınarak dünya nimetlerini kullanmak gerektiği-ni vurgulamaktadır. “Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.”13

8. Ahzap suresi, 21. ayet.

9. Âl-i İmrân suresi, 31. ayet.

10. Müslim, İman, 147.

11. A'râf suresi, 31. ayet.

12. A'râf suresi, 32. ayet.

13. Mâide suresi, 87-88. ayetler.

2. Giyim ve Kuşamda İsraftan Kaçınmak

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 51 22.06.2017 09:47:17

Page 52: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

2. Ü

NİT

E

52

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de, “Kibirlenmeden ve israf etmeden yiyiniz, içiniz, giyiniz ve sadaka veriniz.”14 buyurmuşlardır. Dinimiz İslâm, başta yeme içme, giyim kuşam, araba, ev ve eşya gibi maddi ihtiyaçlar olmak üzere her türlü nimetlerden istifade ederken aşırılıktan kaçınmayı bizlere emretmiştir. Savurganlık, gösteriş ve lüks arayışından sakındırarak dengeli bir hayat tarzına yönlendirmiştir. Ayet-i kerimede şöyle buyrulur:

“Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma ki herkes tarafından ayıplanan, kaybettik-lerine hasret çeken bir hale düşmeyesin.”15

Ayrıca, “Rahman’ın o has kulları, harcamalarında ne israf eder ne de eli sıkı dav-ranırlar; bu ikisinin arasında bir denge tuttururlar.”16 ayetiyle de müminlerin bu mühim özelliğine vurgu yapılır.

3. Giyim ve Kuşamda Sadelik

Peygamberimiz (s.a.v.) insani yönü ile de yaşadığı dönemde örnek bir insandı. O, hayata kattığı değerlerle, çağları aşan bir rehberdi. Bu yönüyle günümüz insanının da örnek aldığı bir rehberdir. Onun evrensel yönü dünyanın neresinde olursak olalım, hangi zamanda yaşarsak yaşayalım, bizler için huzur kaynağı demektir. Giyinmek konusundaki tavsiyeleri, gereğinden fazla kıyafet kullanmamak konusundaki öğütleri, bizlere sade bir hayatın daha huzur verici olduğu mesajını vermektedir.

Resulullah şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse, gücü yettiği halde mütevazı davranarak lüks elbise giymeyi terk ederse, Allah kıyamet gününde o insanı yarattıklarının en başında huzuruna çağırır ve onu iman ehlinin giyeceği elbiselerden dilediğini giymede serbest bırakır.”17

14. Buhari, Libâs, 1.

15. İsrâ suresi, 29. ayet.

16. Furkan suresi, 67. ayet.

17. Ahmed b. Hanbel, Müsned, III/338, 339.

2.2: “...Allah israf edenleri sevmez” A’raf suresi, 31. ayet.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 52 22.06.2017 09:47:17

Page 53: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

GİY

İM K

AM

53

Tevazu, alçakgönüllülüktür. Başkalarına karşı büyüklük taslama ve kendini beğenmenin zıttıdır. Tevazu, güzel ve üstün ahlak sahibi oluşun bir göstergesi; kibir ve kendini beğenmişlik ise kötü ahlaklı oluşun ve günahkârlığın işaretidir. Bu sebeple tevazu ne kadar övülmüşse, kibir de o kadar eleştirilmiştir. Tevazunun ve kibrin en önemli göstergelerinden biri dış görünüş olduğuna göre biz Müslümanlar en çok kıyafetlerimizde bu konuya dikkat etmeliyiz.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), sahibi olduğumuz elbiselerin şükrünü yerine getirmek için nasıl bir yöntem izleyeceğimizi de kendi hayatında bizzat uygulayarak bizlere göstermektedir. “Allah’ım! Bana bunu giydirdiğin için sana sonsuz hamd ve senalar olsun. Ondan ve onu giyen azanın şerrinden sana sığınırım.”18 şeklindeki duasıyla hem yeni elbiseye kavuştuğunda onu bir şükür vesilesi olarak görmüş hem de kendisini gururdan uzak tutması için Rabb’ine dua etmiştir.

Peygamberimiz (s.a.v.) sadece kıyafette değil, her hususta çok sade bir hayat sürdür-müştür. O gençliğinde ve Hz. Hatice (r.a.) ile evlendikten sonra da ticaret yapmış ve varlıklı biri hâline gelmiştir. Buna rağmen hiçbir zaman hayatında sadeliği terk etmemiştir. Onun kı-yafetleri, sade ve gösterişten uzaktı. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sadeliğe verdiği önemi anlatan şu hadis de oldukça önemlidir.

Birgün sahabeler, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) yanında dünyadan bahsettiler. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Siz işitmiyor musunuz, siz işitmiyor musunuz? Sade yaşamak imandandır, sade yaşa-mak imandandır.”19

Günümüz dünyasında imaj oluşturmak için dış görünüşe önem verilmektedir. Bu durum-da bizler de elbiselerimizin üzerimize yakışmasına, temiz ve tertipli olmasına dikkat etmeliyiz. Bunu yaparken insanlara üstünlük taslamak gibi bir art niyet taşımamalıyız.

18. Ebu Davud, Libâs, 1; Tirmizî, Libâs, 28.

19. Ebu Davud, Tereccül, 1, 4161.

2.3 : Tertipli ve uyumlu giyinmiş çocuklar

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 53 22.06.2017 09:47:17

Page 54: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

2. Ü

NİT

E

54

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), peygamberlik döneminden önceki hayatında da çevre-sindeki insanlar tarafından saygıyla karşılanan bir insandı. Herkes onu “Muhammedü’l-Emin” olarak bilir ve her yönüyle örnek gösterirdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), gençliğinde olduğu gibi peygamberlik vazifesinden sonra da elbiselerinin temiz, tertipli ve uyumlu olmasına dikkat ederdi. Gerek cuma ve bayramlarda, gerekse yerli ve yabancı heyetleri kabul ederken özel bir kıyafet de kullanmıştır.20

Peygamber Efendimiz (s.a.v) temiz ve güzel giyinmeyi tavsiye etmiş, kendisine “Kişinin elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasından hoşlanması kibir midir?” diye soran bir adama “Allah güzeldir, güzelliği sever.”21 buyurmuştur.

Peygamberimiz (s.a.v) kişisel bakımına dikkat ederdi. Bilhassa misafirlik gibi durumlarda dış görünüşümüze daha dikkat etmemiz gerektiğini Peygamberimiz (s.a.v.) şu güzel sözleri ile vurgulamaktadır: “Sizler kardeşlerinizin yanına varacaksınız; binek hayvanlarınızı düzene koyunuz, elbiselerinize çekidüzen veriniz! Çünkü Allah, çirkin davranışı, çirkin görünüşü, kötü sözü ve bunlarda ısrar etmeyi sevmez.”22

Resulullah Efendimiz (s.a.v.), giydiği elbisede herhangi bir renk üzerinde ısrar etmemiş-tir. Öyle ki beyaz, siyah, sarı, yeşil ve kırmızı renkli elbiseleri çeşitli zamanlarda giymiştir. Ancak kendileri iklim gereği, beyaz rengi tercih ettikleri gibi Müslümanların da beyaz giymesini tavsiye etmiştir. Bunun dışında, renk tercihini zevklere bırakmıştır. Peygamberimiz (s.a.v.) giydiği elbisenin türü konusunda da değişik tercihlerde bulunmuştur. Pamuktan olduğu gibi yünden dokunmuş elbise giydiği de olmuştur. Ancak ipek elbise ve altın kullanmanın erkek-lere haram olduğunu bildirmiştir.23

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kadınların ipek elbiseyi rahatlıkla giyebileceklerini belirt-miştir. Ancak kadın elbisesinin temel niteliğinin “vücut hatlarını belli etmemesi” olduğuna dik-kat çekmiştir.24 Dolayısıyla teni gösterebilecek veya vücut hatlarını belli edecek elbisenin al-tına veya üstüne mutlaka başka bir şeyin giyilmesi gerekmektedir. Allah Teala şöyle buyurur:

20. Müslim, Hac, 451.

21. Müslim, İman, 147.

22. Ebu Davud, Libâs, 25.

23. Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 5, 137.

24. Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 5, 137.

Not Edelim!

Hz. Peygamber (s.a.v.) sarık, gömlek, hırka gibi yeni bir elbise giydiğinde onun bizzat ismini söyleyerek, şöyle dua ve niyazda bulunurdu:

“Allah’ım, bana bunu giydirdiğin için sana sonsuz hamd ve senalar olsun! Onun ve onu giyen azanın hayırlı olmasını niyaz ederim. Aynı şekilde, onun ve onu giyen âzânın şerrinden de sana sığınırım Allah’ım!”

(Ebu Davud, Libâs, 1)

4. Tertipli ve Uyumlu Giyinmek

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 54 22.06.2017 09:47:17

Page 55: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

GİY

İM K

AM

55

“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en uygun olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.”25

Elbiselerimizi Kullanırken Nelere Dikkat Etmemiz Gerekir?

Peygamberimiz (s.a.v.) kişisel bakımına özen gösterirdi. Saçını tarar, sakalını düzeltir, düzenli aralıklarla yıkanır ve tırnaklarını keserdi. Bu konuda Hz. Aişe (r.a.), Peygamberimiz’in (s.a.v.) saç sakal tararken, pabuçlarını giyerken, abdest alırken, hep sağ taraftan başlamayı ve önce sağ tarafı kullanmayı sevdiğini bildirerek bizim de ayakkabı ve elbise giyerken sağ tarafımızdan başlamamız gerektiğini öğütlemiştir.

Giyim kuşamda kadınlarla erkeklerin birbirlerine benzemeleri de yasaklanmıştır. Resul-i Ekrem Efendimiz, kadın gibi giyinen erkeklerin ve erkek gibi giyinen kadınların, Allah’ın (c.c.) rahmetinden uzak kalacaklarını bildirmiştir.26

25. Ahzâb suresi, 59. ayet.

26. Ebu Davud, Libas, 28.

Etkinlik

Resulullah (s.a.v.), “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete gi-remez.” buyurdu. Bir sahabe, “Ey Allah’ın Resulü! Ben elbisemin, ayakkabı-mın güzel olmasını isterim. Bu da kibirden midir?” dedi. Allah Resulü (s.a.v.), “Hayır, Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir, ancak büyüklenerek hakkı kabul etmemek ve insanları küçük görmektir.” buyurdular.

(Müslim, İman, 147)

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) bu hadisinde kibir olarak görmediği şey nedir? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız.

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 55 22.06.2017 09:47:17

Page 56: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

2. Ü

NİT

E

56

Not Edelim! Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) ait başlıca temizlik malzemeleri ayna,

tarak, makas, misvak ve sürmelikti. O, yolculuk sırasında bu tür eşyalarını yanında bulundururdu. (İbn-i Sa’d, I, 484)

Etkinlik

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) giyim kuşam ve kıyafet seçimi ile ilgili aşağı-daki soruları cevaplandırınız.

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

Elbiselerini temiz tutmak için neler yapardı?

İsraftan kaçınmak için giyiminde nelere dikkat ederdi?

Elbise seçiminde dikkat ettiği hususlar nelerdi?

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

...............................................................................................................................................

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 56 22.06.2017 09:47:17

Page 57: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

GİY

İM K

AM

57

Ünite Değerlendirme Çalışmaları

Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

1. Peygamberimiz (s.a.v.) giyim kuşam konusunda nelere dikkat etmiştir? Açıklayı-nız.

2. Temiz ve sade giyinmenin dinimiz açısından önemini açıklayınız.

3. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.), “Kibirlenmeden ve israf etmeden yiyiniz, içiniz, giyiniz ve sadaka veriniz.” sözünü açıklayınız.

4. Giyim kuşamda israf etmenin sonuçlarından birkaç tanesini defterinize yazınız.

A

1. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir şey giymeye sağ tarafından başlar ve önce ………………… çekerdi.2. Peygamberimiz (s.a.v.) elbiselerinde temizliğe dikkat ederdi. Temiz görünmek için yanında..….........................…. ve.……....................... bulundururdu. 3. Kibirlenmeden ve……....…................... etmeden yiyiniz, içiniz, giyiniz ve sadaka veriniz.4. Allah (c.c.) güzeldir, güzelliği sever, güzel giyinmek……................……. değildir.

Aşağıdaki cümlelerdeki boşluklara çerçeve içinde verilen kelimelerden uygun olanını yazınız.

İsraf, Besmele, Tarak, Misvak, Dua, Fayda, Kibir

B

(…..) Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Müslümanları gösterişten uzak giyinmeye çağı-rırdı. (…..) Peygamber Efendimiz (s.a.v.), temiz kıyafetler giymeye dikkat ederdi. (…..) Peygamberimiz (s.a.v.), elbiselerini giyerken dua ederdi. (…..) Peygamberimiz (s.a.v.), bulunduğu ortama göre kıyafet seçimi yapar, misafirleri-ni karşılarken elbiselerine de dikkat ederdi. (…..) Peygamber Efendimiz (s.a.v.), sadece beyaz elbiseler giymemizi tavsiye etmiştir.

Aşağıda verilen cümleler doğruysa başlarına (D), yanlışsa (Y) yazınız.C

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 57 22.06.2017 09:47:17

Page 58: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

2. Ü

NİT

E

58

1. Aşağıdakilerden hangisi Peygamberimiz’in (s.a.v.) giyim kuşamla ilgili sözlerinden biri değil-dir?

A) Temizlik, imanın yarısıdır.

B) Allah (c.c.) güzeldir, güzelliği sever, güzel giyinmek kibir değildir.

C) Bütün insanlar bir tarağın dişleri gibi eşittirler.

D) Şüphesiz ki Allah (c.c.), verdiği nimetinin eserini kulunun üzerinde görmekten hoşlanır.

2. Aşağıdakilerden hangisi Peygamberimiz’in (s.a.v.) giyim kuşam konusundaki tutum ve davra-nışlarından biri değildir?

A) Herkesin aynı renkleri tercih etmesini isterdi.

B) Sade ve temiz giyinmeye özen gösterirdi.

C) Bulunduğu ortama uygun giyinirdi.

D) İnsanların giyimlerinde israftan kaçınmalarını isterdi.

3. Aşağıdakilerden hangisi Peygamberimiz’in (s.a.v.) giyinmekle ilgili tavsiyelerinden biri değil-dir?

A) Daha çok yeşil renkli elbise giyininiz.

B) İsraftan kaçınınız.

C) Temiz ve sade kıyafetler seçiniz.

D) Elbiselerinizi gösteriş için giyinmeyiniz.

Aşağıdaki sorularda doğru cevabı işaretleyiniz. D

EAşağıdaki kavramları örnekte olduğu gibi numaralandırarak anlamları ile eşleştiriniz.

1 Alçakgönüllü olmak Sadelik

2 Gereksiz yere para, zaman, emek harcamak Kıyafet

3 Büyüklenmek, insanları küçük görmek İsraf

4 Giysi 1 Tevazu

5 Süsten gösterişten uzak olma Kibir

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 58 22.06.2017 09:47:17

Page 59: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

59

1. Peygamberimiz (s.a.v.) ibadet ederken nelere dikkat etmiştir?

2. “Tövbe, huşu, zikir, taat, şükür ve takva” kavramlarının anla-mını araştırınız.

3. Peygamberimiz’in (s.a.v.), ibadetlerine devamlılığı konusunda hayatından örnekler bulunuz.

4. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) farzlar dışında yaptığı ibadet-ler nelerdir?

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

EN GÜZEL ÖRNEK

HZ. MUHAMMED’İN (S.A.V.) İBADETLERİ

3.ÜNİTE

ÖĞRENMEALANI

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 59 22.06.2017 09:47:17

Page 60: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

3. Ü

NİT

E

60

İbadet, boyun eğmek, itaat ve kulluk etmek anlamına gelir. Allah’a (c.c) saygı, sevgi, şükür ve minnet duygularını söz ve davranışlarla ifade etmektir. İbadet, Allah’ın (c.c) verdiği sonsuz nimetlere karşılık insanın teşekkür borcunu yerine getirmesi; Allah Teala’nın razı olduğu işleri yapması, yasaklarından da uzak durmasıdır.

İnsanın yaratılış amacı Kur’an-ı Kerim’de, “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”1 ayetiyle belirtilmiştir. Buna göre insanın, Allah’ın (c.c) yaratma ga-yesine uygun bir hayat sürmesi, her halinin Allah’ın (c.c) rızasına uygun olması gerekmek-tedir. Bu konuda, “...Onlar ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar…”2 ayetiyle insanın her an ibadet bilinciyle hareket etmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Peygamberlerin gönderiliş amaçlarından biri de Allah’a (c.c) ibadet etmektir. Peygam-berler ibadetlerini eda ederken her konuda olduğu gibi bu konuda da insanlar için en güzel örnek olmuşlardır. Kur’an-ı Kerim’de, “Senden önce hiçbir Resul göndermedik ki ona: ‘Benden başka İlâh yoktur; şu halde bana kulluk edin.’ diye vahyetmiş olmayalım.”3 buyrularak, peygamberlerin esas vazifesine işaret edilmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allah’ın (c.c) kendisini yaratma amacı doğrultusunda, bir kul olarak bütün hayatını Rabb’inin istediği şekilde düzenlemiş ve hayatının merkezine iba-detleri yerleştirmiştir. “De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabb’i Allah içindir.”4 emri gereğince de tüm işlerinde sadece Allah’ın (c.c) rızasını esas almıştır. O bir kul ve peygamber (s.a.v.) olarak, Allah’a (c.c) kulluk ve taatta son derece titiz davranmış; tebliğ ettiklerini önce bizzat kendisi uygulamış, bizlere örnek olmuştur. Bu durumda Peygamberimiz’in (s.a.v.), hayatın diğer alanlarındaki uygulamalarını, özellikle de ibadetlerin edasındaki örnekliğini iyice öğrenmek ve ibadet hayatımızı buna göre düzenle-mek gerekmektedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir peygamber (s.a.v.) ve kul olarak ibadetlerini Kur’an-ı Kerim’de emredilen ve vahiyle kendisine bildirilen şekilde yapmıştır. Müminlerden de ibadet-lerini kendisinin yaptığı ve öğrettiği şekilde yapmalarını istemiştir. Bir hadis-i şerifinde, “Na-

1. Zariyât suresi, 56. ayet.

2. Âl-i İmrân suresi, 191. ayet.

3. Enbiyâ suresi, 25. ayet.

4. En’am suresi, 162. ayet.

Düşünelim! • Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ibadet anlayışının esasları nelerdir?

• Günlük hayatta hangi davranışlar ibadet sayılır?

1. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) İbadet Anlayışı

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 60 22.06.2017 09:47:18

Page 61: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.)

İBA

DE

TLER

İ

61

mazı benim kıldığım gibi kılın.”5 buyurarak bu konuya dikkat çekmiştir. Bu bağlamda hem farz hem de sünnet olan ibadetlerin yapılışında örnek insan yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dir.

Peygamberimiz (s.a.v.), faydalı tüm güzel iş ve davranışların temelde ibadet sayılabil-mesinin niyete bağlı olduğunu bildirmiştir. “Ameller niyetlere göredir, herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur.”6 uyarısıyla ibadetlerin kişinin niyetine göre değer kazanacağını ifade etmiştir. Allah’ın (c.c), kulun kalbine baktığını, ondaki niyeti esas aldığını belirtmiştir. Bir hadis-i şerifte, “Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalp-lerinize (niyetlerinize) ve amellerinize bakar.”7 buyurarak ibadetlerde niyetin önemine dikkat çekmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.v.) ibadet hayatında, “O (kimseler ki), iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla hu-zur bulur.”8 ayetini kendine rehber edinmiştir. Yine Kur’an’daki, “…Allah’ın zikri elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.”9 buyruğunu dikkate alarak Allah Teala’yı çokça zikretmiş, tövbe istiğfarda bulunmuştur.

Zikir, dil, kalp ve beden ile olmak üzere üç çeşittir. Dil ile zikir, Allah’ı (c.c) güzel isimleri ile anmak, ona hamdetmek, tesbihte bulunmak, dua etmek ve Kur’an okumaktır. Beden ile zikir, bütün organların Allah’ın (c.c) emirlerine uyması ve yasaklarından kaçınması ile olur. Kalp ile zikir ise Allah’ı (c.c) gönülden çıkarmamaktır. Kur’an’a göre Allah’ı (c.c) anmak ibadetlerin en büyüğüdür. Unutmayalım ki, biz Allah’ı (c.c) anarsak, O da bizi anacaktır.

Peygamberimiz (s.a.v.), ibadetlerinde Allah’ın (c.c) emrini yerine getirmek ve rızasını kazanmak bilinciyle hareket etmiştir. “Kim Rabb’ine kavuşmayı arzu ediyorsa salih amel yapsın ve Rabb’ine (yaptığı) ibadete hiç kimseyi ortak etmesin!”10 ayetlerindeki emre göre ibadetlerini sadece Allah (c.c) için yapmış ve ondan başka hiç kimseden yardım dileme-miştir.

Hz. Peygamber (s.a.v.), ihlas ve samimiyetle ibadet etmiştir. Bunun ibadetlere bereket getireceğini şöyle ifade etmiştir: “Sizden biriniz Allah’a kulluktaki samimiyetini güzelleştirirse yaptığı her iyilik onun için on katından yedi yüz katına kadar çoğaltılarak yazılır…”11

5. Buhari, Ezan, 18.

6. Buhari, İman, 41.

7. Müslim, Birr, 32.

8. Ra’d suresi, 28. ayet.

9. Ankebut suresi, 45. ayet.

10. Kehf suresi, 110. ayet.

11. Buhari, İman, 16.

Not Edelim!

Hz. Peygamber (s.a.v.) ibadet ve iyiliklerde küçük büyük ayrımı yapma-mış, Allah’ın hiçbir ibadet ve salih ameli karşılıksız bırakmayacağı düşün-cesiyle hareket etmiştir. Bu konuda, “Kim zerre miktarı hayır işlerse karşılığını görür.” (Zilzâl suresi, 7. ayet) ayetini kendine ölçü edinmiştir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 61 22.06.2017 09:47:18

Page 62: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

3. Ü

NİT

E

62

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ibadetlerini “Allah Teala’nın huzurunda, O’nu görüyormuş” bilinciyle yerine getirmiştir. Cebrail’in (a.s.) Pey-gamber Efendimiz’e, “İhsan nedir?” sorusuna, “Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmen-dir. Her ne kadar sen onu görmüyorsan da o seni mutlaka görüyor.”12 cevabını vermiştir. Hz. Pey-gamber (s.a.v.), ibadetlerin içten gelen bir istekle yapılmasını tavsiye etmiştir. “Hardal tanesi kadar en ufak bir riya (gösteriş) bulaşmış olan hiçbir amel asla kabul edilmeyecektir.”13 buyurarak ayıplanma korkusu, maddi menfaat ve gösteriş için ibadet et-mekten şiddetle müminleri sakındırmıştır. “Yazık-lar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.”14 uyarısı gereğince amellerinde Allah (c.c) rızası dışında bir niyetten Allah’a (c.c) sığın-mıştır.

Gösterişin, yaptığımız ibadetlerin boşa gitmesine sebep olacağını ifade eden Peygam-ber Efendimiz (s.a.v.), bir sohbet esnasında sahabelerine, “Sizin hakkınızda en çok kork-tuğum şey küçük şirktir.” diyerek endişesini dile getirmiştir. Ashâb-ı kirâm, “Ya Resulullah, küçük şirk nedir?” diye merakla sorunca, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Riya, yani başkalarına gösteriş için ibadet yapmaktır. Allah Teala, kıyamet günü herkesin amelinin

12. Müslim, İman, 1, 5.

13. Ebu Davud, Libas, 26.

14. Mâûn suresi, 4-6. ayetler.

Not Edelim!

Bir sahabe, Allah Resulü’ne (s.a.v.), “Ey Allah’ın Resulü (s.a.v.), kurtulu-şumuz neye bağlıdır?” diye sorunca Hz. Peygamber, “Allah’ın emrettiği şey-leri, insanlara gösteriş için yapmaktan sakınmana bağlıdır.” cevabını verdi.

O kimse bu defa, “Amellerde (iyilik ve ibadetlerde) kurtuluşa nasıl erilir?” diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) o kişiye, riyayı terk etmesi gerektiğini bildirdi. (Ebu Davud, Vesâyâ, 2)

İbadetlerimizin boşa gitmesine sebep olan söz ve davranışlar nelerdir? Aşağıya yazınız.

..................................................................................................................................................

..................................................................................................................................................

..................................................................................................................................................

Etkinlik

3.1: Dua eden bir çocuk

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 62 22.06.2017 09:47:18

Page 63: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.)

İBA

DE

TLER

İ

63

karşılığını verirken, insanlara gösteriş için ibadet yapanlara şöyle der: ‘Dünyada kendileri için gösteriş yaptığınız kimselere gidin. Bakın bakalım onların yanında size verecekleri bir şey bulabiliyor musunuz?’”15 Daima Yüce Allah’a (c.c) ibadetle meşgul olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ömrü boyunca hiçbir ibadetini bırakmamış, “En hayırlı amel (ibadet), az da olsa, devamlı olandır.”16 buyurmuştur. Hz. Peygamber’in (s.a.v.), ibadetlerde uyguladığı ve ümmetine tavsiye ettiği prensiplerden biri de kolaylık prensibidir. Örneğin namaz için, “Ayakta namaz kıl, güç yetiremezsen oturarak kıl, ona da gücün yetmezse yattığın yerde kıl.”17 tavsiyesinde bulunmuştur. Kendisi ibadetlere son derece düşkün olmasına rağmen ümmetine ağır gelir endişesiyle nafileleri, güçlerinin yettiği şekilde bıkmadan yapmalarını emretmiştir. Müslümanların bazen fazlaca ibadet edip sonrasında ibadetlerini terk etme ihtimaline karşılık, “Siz gücünüzün yettiği işlere bakın!”18 diyerek onları uyarmıştır.

Resulullah, hayatında ibadetleri sadece namaz, oruç, zekât gibi temel ibadetlerle sınırlı tutmamıştır. Kur’an-ı Kerim’de salih amel olarak ifade edilen, ibadet sayılan güzel ve faydalı davranışların yapılmasını tavsiye etmiştir. Bu konuda Yüce Rabb’imiz şöyle buyurmakta-dır: “Tövbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar, rükû edenler, sec-de edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar… İşte o müminleri müjdele.”19 Hz. Peygamber (s.a.v.), bu ayetin bildirdiği esaslar çerçevesinde günlük hayatta tövbe etmek, iyiliği emretmek, hamd etmek, kötülükten sakındırmak, güzel söz söylemek, helal ve haram davranışlara dikkat etmek gibi davranışların ibadet olduğunu ifade etmiştir.

Not Edelim! • Allah’ın rızasını kazanmak için yapılan her türlü güzel iş, söz ve davra-

nışlara “salih amel” denir.

• Allah’ın bizlerden yapmamızı istediği ibadetler birer salih amel olduğu gibi, hayvanlara merhamet etmek, bitkileri korumak, yaşlıyı, kimsesizi, özür-lüyü, çocukları koruyup gözetmek de salih ameldir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bu ko-nudaki bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Mümin kardeşine tebessüm etmen sadaka-dır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, ke-mik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.”20

15. İbn Mâce, Fiten, 9.

16. Buhari, İman, 32.

17. Buhari, Taksîrü’s-salât, 17.

18. Müslim, Müsafirin, 215.

19. Tevbe suresi, 112. ayet.

20. Tirmizî, Birr, 36.

3.2: Gülümsemek sadakadır.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 63 22.06.2017 09:47:18

Page 64: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

3. Ü

NİT

E

64

Etkinlik

Farz ve vacip ibadetler dışında salih amel olarak geçen davranışları örnekte olduğu gibi yazınız.

....................................................................................................................................................

....................................................................................................................................................

....................................................................................................................................................

Yolunu kaybetmiş birine yol göstermek veya adres soran kimseye yardımcı olmak.

....................................................................................................................................................

....................................................................................................................................................

.................................................

.................................................

.................................................

.................................................

.................................................

Peygamber Efendimiz’inİbadet Anlayışının

Özellikleri

...............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

................................................

................................................

................................................

................................................

................................................

................................................

................................................

................................................

................................................

................................................

Örnekte olduğu gibi boş-lukları doldurunuz.

.................................................

.................................................

.................................................

.................................................

................................................

................................................

................................................

................................................

................................................

B

C

DEF

Aİbadetlerde gös-

terişten kaçın-

mıştır.

3.3: Beşiktaş Ortaköy Camii

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 64 22.06.2017 09:47:18

Page 65: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.)

İBA

DE

TLER

İ

65

2. Farz İbadetler

Bizler de ibadetlerimizi Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) anlattığı, yaşayarak örnek oldu-ğu şekilde yapmaya gayret göstermeliyiz. Hz. Peygamberin (s.a.v.) ibadet anlayışını esas almalı, ibadetlerin hayatımıza ve manevi dünyamıza katacağı güzellikleri fark etmeliyiz.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) devamlı Allah’a (c.c) ibadet ve taatle meşgul olmuş, ömrü boyunca hiçbir ibadetini terk etmemiştir. Özellikle namaz, oruç, zekât ve hac gibi farz iba-detlerin edasında daha hassas davranmıştır. “Sen Rabb’ini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol! Sana ölüm gelinceye kadar Rabb’ine kulluğa devam et!”21 ayetlerinde ifade edilen emre göre bir hayat yaşamış, Rabb’ine kullukta son nefesine kadar gayret et-miştir.

Hz. Peygamber (s.a.v.) farz ibadetlerin Allah’a (c.c) kulluğun temelini oluşturduğunu ifade etmiş, bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “İslam beş şey üzerine kurulmuştur. Bunlar: Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet et-mek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır.”22

NAMAZ KILMAKİlk vahiyden sonra Resulullah’a emredilen ilk ibadet namazdır. Resul-i Ekrem’e, abdest

almayı ve namaz kılmayı Cebrail (a.s.) öğretmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), dinin direği olarak tarif ettiği namaza çok düşkün olup, namazı gözünün nuru olarak ifade etmiş-tir. Farz namazları asla terk etmemiş ve geciktirmemiştir. Kur’an-ı Kerim’de, “Secde et ve yaklaş!”23 emrince Rabb’inin huzurundaki manevi yakınlığı namazla yaşamıştır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) namazda tüm benliğiyle Rabb’ine yönelir, “Namazların-da huşu içinde olan müminler kurtuluşa ermiştir.”24 ayetinde ifade edildiği şekilde na-mazını derin bir ruh hali içinde kılardı. Hz. Peygamber (s.a.v.), Rabb’ine karşı huşu ve teva-zunun zirvesine çıkar ve ona yalvarıp yakarmaktan, ayrı bir kulluk zevki alırdı. Hz. Aişe (r.a.) anlatır: “Resulullah bizimle konuşur, biz de onunla konuşurduk. Ama namaz vakti gelince (namaza durunca) sanki bizi tanımıyor gibi bir hâle gelir, bütün varlığıyla Allah’a yönelirdi.”25

Peygamberimiz (s.a.v.) namazı, hakkını vererek kılardı. Bir sohbeti esnasında, “Hırsız-ların en kötüsü namazından çalandır.” buyurmuştur. Bunun üzerine Ashab-ı Kiram, “Kişi namazından nasıl çalar?” diye sorunca Hz. Peygamber (s.a.v.), “Rükû ve secdesini tam

21. Hicr suresi, 98-99. ayetler.

22. Tirmizî, İmân, 3.

23. Alak suresi, 19. ayet.

24. Müminûn suresi, 2. ayet.

25. Zekeriya Kandehlevî, Fezâil-i A'mâl, 303.

Düşünelim! Namazın kişiye kazandırdığı güzel davranışlar nelerdir?

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 65 22.06.2017 09:47:18

Page 66: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

3. Ü

NİT

E

66

yapmaz.” şeklinde cevap vermiştir.26 Aynı şekilde müminleri namazlarını doğru bir şekilde kılmaları konusunda uyarırdı. Hakkı verilmeden aceleyle ve huşudan uzak bir şekilde kılı-nan namazların Allah (c.c) katında makbul olmayacağını bildirirdi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tek başına namaz kılarken uzun kılardı. Geceleri ayakları şişene kadar namaz kılmaya devam ederdi. Namazın farzlarını cemaatle kılmaya önem gösterirdi. Ancak cemaate namaz kıldırırken namazı fazla uzatmazdı. Namaz kıldıranla-ra, cemaatin içinde yaşlı, hasta ve çocukların bulunduğunu düşünerek, namazı bıktıracak derecede uzun kıldırmamalarını tembih ederdi. Resulullah Efendimiz (s.a.v.), namaza başlamadan önce safları düzeltirdi. Peygamberimiz (s.a.v.) beş vakit namazı asla gecik-tirmez, zamanında kılardı. Sahabeden İbn Mesud bir gün Hz. Peygambere (s.a.v.), “Hangi amel daha faziletlidir?” diye sorunca Peygamberimiz (s.a.v.), “Vaktinde kılınan (beş vakit) namazdır.”27 buyurmuştur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kıya-met gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır.”28 buyurarak farz namazların ahiretteki mesuliyeti hakkında müminleri ikaz etmiştir. Kur’an-ı Kerim’de Rabb’imiz, kulun ahiretteki durumunu be-lirleyen temel ibadet olarak namazı işaret etmiştir. Namazın dinimizdeki yerini gös-termesi bakımından Resulullahın vefatın-dan önceki son sözleri bu anlamda çok mühimdir:

Ümmü Seleme validemiz şöyle buyurur:

“Resulullah Efendimiz’in (s.a.v.) son vasiyetlerinden biri şu oldu:

‘Aman namaza dikkat ediniz! Aman namaza dikkat ediniz! Emriniz altındaki kişilerin haklarına riayet ediniz!’

Hz. Peygamber (s.a.v.) bu sözleri o kadar çok tekrarladı ki, mübarek lisanı söyleyemez hale gelince, bunları içten içe tekrar etmeye başladı.”29

26. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/310.

27. Buhari, Mevâkît, 5.

28. Tirmizî, Mevâkît, 188.

29. Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI/ 290, 315.

Etkinlik

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisişerifte şöyle buyurmuştur: “Namaz dinin direğidir. Kim namazı terk ederse dinini yıkmış olur.” (Tirmizî, İman, 8; Acluni,

Keşfu’l-Hafa, II/31)

Yukarıdaki hadis-i şerifte namazın önemine dair verilmek istenen mesajlar nelerdir? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız......................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

3.4: Peygamberimiz (s.a.v.) namazlarını cemaatle kılmaya önem verirdi.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 66 22.06.2017 09:47:18

Page 67: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.)

İBA

DE

TLER

İ

67

Hz. Peygamber (s.a.v.) cuma günü gusül abdesti almış, güzel koku sürünerek mescide gitmiştir. Cuma namazını kılmak için camiye erkenden gelip namaz vaktini bekleyen ve hutbe-yi sessizce dinleyenlerin iki cuma arasındaki günahlarının affedileceğini müjdelemiştir. Keyfî olarak sebepsiz yere cuma namazına gelmeyenleri ikaz etmiştir.30

ORUÇ TUTMAKİslam’ın beş temel şartından biri olan oruç, sorumluluk çağına gelmiş olan Müslümanla-

rın ibadet niyetiyle imsak vaktinden itibaren, güneşin batışına kadar yemeden, içmeden ve cinsel yakınlıktan uzak durmalarıdır.

Ramazan orucunu tutmak sorumluluk çağına gelmiş olan akıllı, sağlıklı ve yolcu olma-yan her Müslümana farzdır. Farz orucun dışında nafile oruçlar da vardır.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hayatında önemli bir yer tutan farz ibadetlerden biri de oruç-tur. Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler, siz-den önceki ümmetlere farz kılındığı gibi, size de oruç farz kılındı. Umulur ki (günahlardan ve kötü davranışlardan) sakınırsınız.”31 buy-rulmaktadır.

Hz. Peygamber (s.a.v.) Ramazan günlerini farz olduğu üzere oruçla geçirirdi. Çokça Kur’an okur, nafile namaz kılar, çevresindekilere yardımı artırır ve bolca sadaka verirdi. Sahura kalkan Hz. Peygamber (s.a.v.), birkaç lokma da olsa sahurda yemek yenilmesini tavsiye eder ve şöyle buyururdu: “Sahur yemeği yiyiniz. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır.”32

İftarını açmakta geç kalmaz, iftarını açtıktan sonra akşam namazını kılar, sonra yemeğe otururdu. İftarını genellikle hurma ile açardı. Hurma bulamazsa su ile orucunu açarak, “Kim hurma bulursa iftarını hurma ile açsın. Onu bulamazsa orucunu su ile açsın.”33 buyururdu.

Orucun günahlardan arınmaya vesile olduğunu bildiren Hz. Peygamber (s.a.v.) Rama-zan ayında Allah’ı (c.c) zikirle daha çok meşgul olur, tövbe ve istiğfarını artırırdı. “Kim inanarak ve sevabını sadece Allah’tan umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları affedilir.”34 buyururdu.

30. Ebu Davud, Salât, 204.

31. Bakara suresi, 183. ayet.

32. Buhari, Savm, 20.

33. Ebu Davud, Sıyam, 21.

34. Buhari, Savm, 6.

3.5: Mahya süslemesi

Peygamberimiz (s.a.v.) oruçluyken genel olarak nelere dikkat etmiştir? Bu ko-nuda öğrendiklerinizi aşağıya yazınız.

....................................................................................................................................................

....................................................................................................................................................

Etkinlik

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 67 22.06.2017 09:47:18

Page 68: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

3. Ü

NİT

E

68

Hz. Peygamber (s.a.v.), orucun insanı günahlara karşı koruduğunu ifade etmiştir. Bu-nunla ilgili “Oruç, (günahlara karşı) bir kalkandır.”35 buyurmuştur. Efendimiz, insanı ahlaken güzelleştirmeyen bir orucun Allah katında bir değerinin ve karşılığının olmayacağını da ifa-de etmiş, bu konuda şöyle buyurmuştur: “Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, o kişinin yemesini içmesini bırakmasına Allah’ın hiçbir ihtiyacı yoktur.”36

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) oruçluyken her zamankinden daha sükûnetle hareket eder, müminleri böyle davranmaya çağırırdı. Oruçlu kimseyi kötü söz ve davranışlardan şiddetle sa-kındırır ve şöyle tavsiyede bulunurdu: “Oruçlu kimse kötü söz söylemesin ve cahillik yapmasın.”37

ZEKÂT VERMEK

Zekât, temizlenme, arınma, bereket ve çoğalma anlamına da gelen, İslam’ın beş şar-tından biridir. Dinen zengin sayılan her Müslüman bu ibadeti yerine getirmekle yükümlüdür. Dinî terim olarak ise zekât, dinimizin koyduğu ölçülere göre zengin sayılan kimselerin (85 gram altına veya dengi bir miktarda paraya ) sahip oldukları mal veya paralarının belli bir miktarını yılda bir kez ihtiyaç sahiplerine vermeleridir. Kur’an-ı Kerim’de çoğu yerde na-mazla birlikte zikredilen zekâtın fert ve toplum açısından birçok faydası vardır. Kur’an-ı Kerim’de, “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Resul’e itaat edin ki size merhamet edilsin.”38 buyrularak diğer ibadetlerle birlikte zekâtın Allah’ın (c.c) rahmet ve mağfiretine sebep olduğu beyan edilmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.v.) imkânları olduğunda Allah (c.c) için infak etmeyi hayatında esas edinmiş, gerçek mülk sahibinin Allah Teala olduğu bilinciyle hareket etmiştir. Yüce Allah’ın (c.c), “Sonra siz, o (kıyamet) günü nimetlerden elbette hesaba çekileceksiniz.”39 ayetini ashabına hatırlatmış, mallarının zekâtlarını verme konusunda onları uyarmıştır. Zekâtların gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasına özen göstermiştir. Toplanan zekâtları bekletme-den ihtiyaç sahiplerine dağıtmıştır.

Hz. Peygamber (s.a.v.), müminleri zekâta teşvik et-meyi ve zekâtın önemini, “Namaz kıldığı halde zekât ver-meyen kimsenin namazının hayrı yoktur!”40 hadisiyle ifade etmiştir. Zekâtın fakirin hakkı olduğunu, bu hak ödenme-dikçe kişide borç olarak kaldığını ifade buyurmuştur. Aynı şekilde zekât sayesinde zengin ile fakir arasında kardeşlik ve gönül bağlarının güçlendirilmesini istemiştir. Yine Allah Resulü (s.a.v.) zekâtını verenlerin malının bereketli olma-sı için meleklerin dua edeceğini müjdelemiştir.

Peygamberimiz (s.a.v.) zekâtını verirken veya birine yardımda bulunurken gösterişten kaçınmış, muhatabını incitmeden ona yardım etmiştir. Verdiğini başa kakanların ve gösteriş yapanların ahirette azaba uğrayacağını ifade

etmiştir.

35. Ebu Davud, Savm, 25.

36. Buhari, Savm, 8.

37. Buhari, Savm, 2; Tevhid, 35.

38. Nûr suresi, 56. ayet.

39. Tekâsür suresi, 8. ayet.

40. Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, III/ 62.

3.6: Zekat, fakirin hakkıdır.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 68 22.06.2017 09:47:18

Page 69: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.)

İBA

DE

TLER

İ

69

Hz. Peygamber (s.a.v.), Yüce Allah’ın (c.c.) Kur’an’da zekâtın verilmesi emredilen sınıf-lardan birine dâhil olmayan kimselere zekât vermemiş; kendilerine zekât verilemeyenlerin isteklerini nazikçe geri çevirmiştir. Ancak zekât dışında yaptığı infakta böyle davranmamış, “Sizin güzel ahlakınız, karşınıza gelip el açanı, bir hurmayla bile olsa boş çevirmemenizdir.”41 buyurmuştur.

Müslüman, sahip olduklarından ahirette hesaba çekileceği bilinciyle hareket etmelidir. Bu dünyada malının kendisine emanet olarak verildiğini unutmamalı, malının faydasını ahi-rette görmek istiyorsa, Allah yolunda zekât ve sadaka vermelidir.

HACCA GİTMEKKelime olarak “gitmek, yönelmek ve ziyaret” anlamına gelen İslam’ın beş şartından biri

olan “hac”; İmkânı olan Müslümanların zilhicce ayında ihrama girdikten sonra, Arafat’ta vak-fe yaparak ve Kâbe’yi tavaf ederek yaptıkları farz bir ibadettir. Hicretin dokuzuncu yılında farz kılınmıştır. Kur’an-ı Kerim’de hac için, “Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır.” buyrulmuştur.42

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dört defa umre, bir defa da hac yapmıştır, söz ve fiilleriyle haccın yapılış şeklini göstermiştir. Haccın günahlardan arınma vesilesi olduğunu müjde-lemiş ve şöyle buyurmuştur: “Bir kimse hacceder, hac sırasında kötü söz ve günahlardan uzak kalırsa, annesinden doğduğu günkü gibi tertemiz ve günahsız olarak (evine) döner.”43 Aynı şekilde, “Makbul bir haccın mükâfatı ancak cennettir.”44 müjdesini vermiştir.

Hac sırasında Kâbe’yi tazim ve hürmetle tavaf etmiştir. Her zamankinden daha çok hoşgörülü davranmış, incitici söz ve davranışlardan sakınılmasını tavsiye etmiştir. Hz. Pey-

41. Tirmizî, Zühd, 37.

42. Âl-i İmrân suresi, 97. ayet.

43. Buhari, Hacc, 4.

44. Müslim, Hacc, 437.

3.7: Kâbeyi tavaf eden Müslümanlar

....................................................................................................................................................

Etkinlik

Peygamberimiz’in (s.a.v.) zekâtla ilgili dikkat ettiği hususları aşağıdaki boşluğa yazınız. Sonra da sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız.

....................................................................................................................................................

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 69 22.06.2017 09:47:18

Page 70: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

3. Ü

NİT

E

70

gamber (s.a.v.) hac ibadeti konusunda kolaylaştırıcı olmuştur. Babasının yaşlılıktan do-layı hac yapamayacak durumda olduğunu söyleyen kişiye, “Babanın yerine hac ve umre yapıver.”45 buyurmuştur. “En faziletli amel nedir?” sorusuna verdiği cevapta, “kabul edilmiş haccı” üçüncü sırada saymıştır.46

Her Müslümanın gücü nispetinde Peygamberimiz’i (s.a.v.) örnek alarak kendisine bir iba-det programı oluşturması güzel bir davranıştır. Kişinin beş vakit namazını Peygamberimiz’in kıldığı ve öğrettiği gibi dosdoğru kılması manevi huzura kavuşmasını sağlar. Mümin zekâtını, orucunu, haccını ve diğer ibadetlerini onun öğrettiği gibi yaparsa İslâm’ın hedeflediği mane-vi hayata kavuşur.

Nafileler, farzlar dışında yapılan, farz ibadetleri tamamlayan ve kulun Allah’a yakınlaş-masına vesile olan ibadetlerdir. Nafile ibadetler konusunda sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) yine en güzel örnektir. Allah onun gelmiş geçmiş bütün günahlarını affetmesine rağmen o, ayakları şişinceye kadar namaz kılmış, Ramazan ayı dışında belli günlerde oruç tutmuş, kendisinden bir şey isteyeni asla eli boş göndermemiştir.

Peygamberimiz (s.a.v.) nafile ibadetlerle, kulluk bilincini canlı tutmuş, Rabb’i ile olan bağ-larını güçlendirmiştir. Kulun farz ibadetlerle Rabb’inin rızasını ve sevgisini kazandığını, bu ma-nevi yolculuğun nafilelerle devam ettiğini bir kutsi hadiste şöyle ifade buyurmuştur: “…Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilaveten işlediği) nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder…”47

Allah Resulü (s.a.v.) günleri ve geceleri, farzların haricinde devam ettiği pek çok nafile ibadetlerle bereketlendirmiştir. Beş vakit namazın sünnetlerini düzenli kılmış, bunu en ha-yırlı kâr olarak nitelendirmiştir. “Kârların en hayırlısı farz namazdan sonra kılacağın iki rekât nafile namazdır.”48 buyurmuştur. Gecenin bir yarısında kıldığı “teheccüd” namazı, zikir ve tefekkür gibi ibadetler hayatının bir parçası haline gelmiştir. Sabah güneş doğup biraz yük-seldikten sonra “işrak” namazı ve ondan bir müddet sonra “kuşluk/duhâ” namazı kılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Bir adam güzelce abdest alarak mescide varır, sabah namazını eda eder, ardından da kuşluk namazını kılarsa, işte bu kişi, daha fazla sevap kazanmış olur.”49

45. Ebu Davud, Menâsik, 25.

46. Buhari, İman, 18.

47. Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI/ 256.

48. Ebu Davud, Cihat, 168, 2785.

49. İbn Hibbân, VI/ 276, 2535.

Düşünelim! Nafile ibadetler deyince aklımıza hangi ibadetler gelmektedir?

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 70 22.06.2017 09:47:18

Page 71: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.)

İBA

DE

TLER

İ

71

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) akşam namazından sonra “evvâbîn” adı verilen nafile na-mazı düzenli kılardı. Sevindiğinde veya sevindirici bir haber aldığında, Allah’ın bu ikramına şükretmek için secdeye kapanır, “şükür namazı” kılardı. Güneş ve Ay tutulması gibi hadi-selerde Allah’ın sonsuz kudreti karşısında “küsuf ve hüsûf” namazına dururdu. Yolculuğa çıkarken ve yolculuktan döndüğünde eve girmeden iki rekât “sefer namazı” kılmayı ihmal etmezdi. Bir sıkıntısı olduğunda, Allah’tan (c.c.) bir ihtiyacını talep edeceğinde yine “hacet namazı” kılardı. Sahabeler de herhangi bir ihtiyaç veya sıkıntıları olduğunda hâcet nama-zıyla Allah Teala’ya niyazda bulunurdu.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), nafile namazları daha çok tek başına evlerinde kılmıştır. “(O takva sahipleri, geceleri namaz ve istiğfar için) yataklarından kalkarlar. Rableri-nin azabından korkarak ve rahmetini umarak dua ederler…”50 ayetini bizzat yaşayarak ümmetine de tavsiye etmiştir. Nafile namaza dalarak sonradan yorgun düşüp farzları ihmal etme ihtimali karşısında sahabeyi şu sözü ile uyarmıştır: “Sizler, nafile amellerden güç yeti-rebileceğiniz kadarını üzerinize alınız!”51

50. Secde suresi, 16. ayet.

51. Buhari, Kitabu’r-Rikâk, 18/52.

Not Edelim! Peygamber Efendimiz (s.a.v.) farz namazlar dışında çokça nafile namaz kılmıştır. O

bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk amel, namazdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün de-ğilse, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından eksiklik varsa, Allah Teala (c.c.),

‘Kulumun nafile namazları var mı, bakınız?’ buyurur. Farzların eksiği nafilelerle ta-mamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir.”

(Tirmizî, Salât, 188/413)

EtkinlikPeygamberimiz’in (s.a.v.) kıldığı nafile namazları örnekte olduğu gibi zamanı ile birlikte yazınız.

Geceleri teheccüd namazı kılardı.

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

.............................................................................................................................................

• Manası Allah’a (c.c.), söylenişi Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) ait olan hadislere “kutsî hadis” denir.

Not Edelim!

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 71 22.06.2017 09:47:18

Page 72: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

3. Ü

NİT

E

72

Hz. Peygamber (s.a.v.) her abdest veya boy abdesti aldıktan sonra, iki rekât nafile namaz kı-larak, İslâm nimetini ve abdest alma imkânını lüt-feden Cenâb-ı Hakk’a şükretmiştir. Peygamber Efendimiz, bir gün abdest aldıktan sonra orada bulunanlara şöyle buyurmuştur: “Kim şu abdes-tim gibi abdest alır, arkasından iki rekât namaz kılar ve namazda nefsinin vesvesesinden uzak durursa, geçmiş günahları affedilir.”52

Allah Resulü (s.a.v.) Ramazanda teravih na-mazı kılar, Ramazanın son günlerinde mescitte itikâfa girer; dua, zikir ve tefekkürle meşgul olur-du. Ramazan öncesi ve sonrasında aralıklı şekil-de nafile oruç tutmaya devam ederdi. Bilhassa pazartesi ve perşembe günleri oruç tutardı. Her hicri ayın “eyyâm-ı biyd” denilen 13, 14 ve 15’inci günlerinde oruç tutar, ashabına da bugün-lerde oruç tutmasını tavsiye ederdi.

Hz. Peygamber (s.a.v.), şevval ayından altı günü oruçla geçirir, bu konuda çevresin-dekileri, “Kim Ramazan orucunu tutar ve ona şevval ayından altı gün ilave ederse, sanki yılın bütününde oruç tutmuş gibi olur.”53 buyurarak teşvik ederdi. Ayrıca muharremin 9 ve 10’uncu veya 10 ve 11’inci günlerinde aşure orucu, herhangi bir nimete kavuşunca da şükür orucu tutardı.

Hz. Peygamber, “Allah yolunda infak ediniz…”54 emri gereğince, ihtiyaç sahibi kimse-lerden hiçbir şeyi esirgemezdi. Ramazanda fıtır sadakası verir, diğer zamanlarda da çokça tasaddukta bulunurdu. Bir müminin merhamet, şefkat sahibi olabilmesinin yolunun sadaka vermekten geçtiğini bildirirdi. Bu konuda sıkıntısı olduğunu bildiren sahabeye, Peygamber Efendimiz, “Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri yedir, yetimin başını okşa.”55 tav-siyesinde bulunmuştur.

52. Buhari, Vudû, 24.

53. Müslim, Siyam, 204.

54. Bakara suresi, 195. ayet.

55. Ahmed bin Hanbel, II/ 263.

3.8: Ramazanda sofraların kalabalıklığının ayrı bir bereketi vardır.

EtkinlikPeygamber Efendimiz’in (s.a.v.) tuttuğu nafile oruçları örnekte olduğu gibi yazınız.

Peygamberimiz, şevval ayında altı gün nafile oruç tutardı.............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

.............................................................................................................................................

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 72 22.06.2017 09:47:18

Page 73: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.)

İBA

DE

TLER

İ

73

“(İhtiyacı sebebiyle) isteyene gelince, sakın onu azarlama!”56 ayetine uygun hare-ket ederek imkânlarını muhtaçlar için seferber eden Peygamberimiz (s.a.v.), verecek bir şey bulamadığında isteyenin gönlünü güzel birkaç sözle alırdı. “Sizin güzel ahlakınız, karşınıza gelip el açanı, bir hurmayla bile olsa boş çevirmemenizdir. Ya Aişe! (r.a.) Yarım hurmayla bile olsa fakiri geri çevirme.”57 buyururdu. “Veren el, alan elden üstündür.”58 hadisiyle Allah (c.c.) rızası için sadaka vermeyi ve yardım etmeyi tavsiye ederdi.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) cömert olmayı tavsiye etmiş, müminleri cimrilikten şiddetle sakındırmıştır. Yeni aldığı bir gömleği kendisinden isteyene hemen çıkarıp vermiştir. “Cömertlik, dalları dünyaya uzanan cennet ağaçlarından bir ağaçtır. Kim onun dallarından birine tutunur-sa, bu onu cennete götürür. Cimrilik ise, dalları dünyaya uzanmış cehennem ağaçlarından bir ağaçtır. Kim de onun dallarından birine tutunursa, o dal onu cehenneme çekip sürükler!”59 bu-yurmuştur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), fakir insan-ların yaralarını sarmayı, toplumun istifadesi için hayır kurumları kurmayı teşvik etmiş ve şöyle buyurmuştur: “İnsan ölünce şu üç ameli dışında bütün amellerinin sevabı kesilir: Sadaka-i câriye (toplumun faydası için yapılan hayır kurumları), kendisinden faydalanılan ilim, arkasından dua eden hayırlı evlat.”60

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) çocukları ve to-runları dünyaya geldiğinde şükür maksadıyla “aki-ka kurbanı” kesmiş, bilhassa Kurban Bayramı’nda kurban kesmeyi ihmal etmemiştir. Bir gün, ailesi bir koyun kesmiş ve etini dağıtmıştı. Bir ara, “Kurbandan geriye ne kaldı?” diye sormuştu. Hz. Aişe (r.a.)“Sadece bir kürek kemiği kaldı.” cevabını verince, o, şöyle buyurmuştur: “Hakikatte bir kürek kemiği hariç, hepsi duruyor!”61 Yani asıl kendilerine kalan kısım, dağıtıldığı için seva-ba dönüşen ve ahirette karşılarına çıkacak olandır.

56. Duhâ suresi, 10. ayet.

57. Tirmizî, Zühd, 37.

58. Buhari, Zekât, 18.

59. Beyhakî, Şuabü’l-İman, VII/ 435.

60. Tirmizî, Ahkâm, 36.

61. Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 33.

3.9: Kurban kesmek bir ibadettir.

....................................................................................................................................................

....................................................................................................................................................

....................................................................................................................................................

Etkinlik“Yarım hurma ile de olsa kendinizi cehennem ateşinden koruyun! Bunu da bulama-

yan, güzel ve hoş sözle korunsun.” (Buhârî, Edeb, 34)

Yukarıdaki hadis-i şerifi dikkate alarak nafile ibadetlerden olan sadakanın önemini açıklayınız.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 73 22.06.2017 09:47:19

Page 74: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

3. Ü

NİT

E

74

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) daima Allah’ı (c.c.)zikretmiş, tövbe ve istiğfarda bulunmuş, bu konuda şöyle buyurmuştur: “Bir kimse istiğfarı (tövbeyi) dilinden düşürmezse, Allah Teala ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona ummadığı yerden rızık verir.”62

Her halini Rabb’ine arz etmiş, duayı dilinden düşürmemiştir. “Ey Rabb’im! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım.”63 duasında bulunmuştur.

Kur’an okumayı hayatının bir parçası haline getirmiş, okuduğu ayetlerin anlamları üzerinde derin derin tefekkür etmiştir. Ramazan ayında Kur’an okumayı artırmış, Cebrail ile karşılıklı (mukabele) Kur’an okumuştur. “Sizin en hayırlınız, Kur’an-ı Kerim’i öğrenen ve öğretendir.”64 buyurmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) dört defa umre yapmış; Ra-mazan ayında yapılan umrenin daha faziletli olduğunu bildirmiştir.65 Nafile bir ibadet olan umre hakkında, “Umre, diğer umreye kadar geçen zaman içinde işlenen (küçük) günahlara kefarettir.”66 buyurmuş ve umre yapmayı teşvik etmiştir.

Bizler de dünyanın bir imtihan yeri olduğunu unutmamalı, dünyayı ahirete hazırlık mekânı olarak görmeliyiz. Rabb’imizle manevi bağlarımızı farz ibadetlerin yanında nafile ibadetlerle güçlendirmeliyiz. Hayatımızı, sevgili Peygamberimiz’i (s.a.v.) örnek alarak, nafile ibadetlerle Allah’ın (c.c.) razı olduğu şekilde düzenlemeliyiz.

İbadetlerde esas olan öncelikle farz ibadetleri eda etmek, farzların dışında orta yolu takip etmektir. Yüce Rabb’imiz, “(Allah) göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin Rabb’i’dir. Öyleyse, yalnızca ona kulluk et. Ona kullukta devamlı ve sabırlı ol.”67 buyurarak ibadet-lerde devamlılığın önemine dikkat çekmektedir. “İşlerin hayırlısı, orta yol üzere olandır.”68 bu-yuran Efendimiz, her konuda olduğu gibi ibadetler hususunda da ümmetine orta yolu tavsiye etmektedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Allah Teala’nın, “Sen şimdi Rabb’ini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol! Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabb’ine ibadet et!”69 emriyle son nefesine kadar Rabb’ine kullukta bulunmuş, ömrü boyunca hiçbir ibadetini bırakmamıştır. “İbadetlerin en faziletlisi, az da olsa devamlı olandır.”70 buyurarak az da olsa devamlı yapılan nafile ibadetin, çokça yapılan fakat bir müddet sonra kesilen nafile ibadetten daha hayırlı ol-duğunu bildirmiştir.

62. İbn Mâce, Edeb, 57.

63. Buhari, Deavât, 38.

64. Buhari, Fezâilu’l-Kur’an, 21.

65. Müslim, Hacc, 222.

66. Buhari, Umre, 1.

67. Meryem suresi, 65. ayet.

68. Beyhakî, Şuabu’l-İman, V/ 261.

69. Hicr suresi, 98-99. ayetler.

70. Buhari, Libas, 43.

Tartışalım!“Damlaya damlaya göl olur.” atasözünü ‘ibadetlerde devamlılık’ açısın-

dan değerlendiriniz.

4. İbadetlere Devamlılığı

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 74 22.06.2017 09:47:19

Page 75: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.)

İBA

DE

TLER

İ

75

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) farz ve vacip ibadetler konusunda emredilen neyse onu yerine getirmiştir. Bu ibadetlerini asla geciktirmemiş ve aksatmamıştır. Nafile olarak yaptığı ibadetlerde gücünün yettiği son noktaya kadar ibadete devam etmiştir. “Gecenin bir kıs-mında uyanarak sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl!”71 emrine, tarifi müm-kün olmayan büyük bir iştiyakla sarılmıştır. Geceleri ayakları şişene kadar namaz kılmış, tesbihatta bulunmuş ve dua etmiştir.

Peygamberimiz’in (s.a.v.) ibadetlerinde devamlılığının sebebi, Yüce Rabb’inin emirleri; Allah’a olan sevgisi, bağlılığı ve şükretme isteğiydi. Yüce Allah, ibadetlerin başı olan namaz konusunda, Kur’an-ı Kerim’de, “Gerçekten namazlarında huşu içinde olan ve namazlarını devamlı kılan müminler kurtuluşa ermiştir.”72 buyurmaktadır. Peygamber Efendimiz’in vefa-tından hemen önceki son sözlerinde de namaza dikkat edilmesini tavsiye etmesi genel olarak ibadetlerin devamlı şekilde yapılmasına, özel olarak da namazın devamlılığına işaret etmektedir

Hz. Peygamber (s.a.v.) ibadetlerinin tümünde devamlılığı esas almıştır. Hz. Aişe’ye (r.a.), “Hz. Peygamber’in (s.a.v.) herhangi bir güne mahsus yaptığı bir şey var mıydı?” diye soran sahabeye, o şu cevabı vermiştir: “Hayır! Onun ibadetleri devamlıydı. Resulullah’ın (s.a.v.) yaptığı şeylere hanginiz güç yetirebilir ki!”73

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), gecelerin bereketli ve feyizli anlarında namaz kılmayı, is-tiğfarda bulunmayı, (gündüzleri de dâhil) Kur’an okumayı ve dua etmeyi hiç terk etmemiştir. Teheccüd namazını hayatı boyunca kılmış ve hiçbir zaman terk etmemiştir.74

Peygamberimiz (s.a.v.) , Ramazan ayındaki farz oruç dışında pazartesi ve perşembe günleri düzenli şekilde oruç tutmaya devam etmiştir. “Ameller Allah Teala’ya pazartesi ve perşembe günleri arz edilir. Ben, amelimin oruçlu olduğum halde Rabb’ime arz edilmesini severim.”75 buyurmuştur. Sahabeden Abdullah b. Abbas da Peygamberimiz’in (s.a.v.) oruca devamı hususunda şunları söylemiştir: “Efendimiz (s.a.v.) Eyyamıbiyd’de (hicri ayların 13, 14 ve 15. günlerinde) evdeyken ve yolculuk sırasında oruç tutmayı bırakmazdı.”76

71. İsrâ suresi, 79. ayet.

72. Müminun suresi, 1-2. ve 9. ayetler.

73. Buhari, Savm, 64.

74. Ebu Davud, Tatavvu’, 26/1363.

75. Tirmizî, Savm, 44.

76. Nesâî, Savm, 70.

3.10: Namaza hazırlık abdestle başlar.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 75 22.06.2017 09:47:19

Page 76: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

3. Ü

NİT

E

76

Farz ve vacip olan ibadetlerde (namaz, zekât, oruç, kurban, vb.) azaltma ve artırma yapmak söz konusu olamaz. Bunların miktarları ve vakitleri kesin olarak belirlenmiştir. Bun-lara devam etmemek gibi bir tercih söz konusu değildir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bun-ların dışındaki nafile ibadetlerde kolay olanın devamlı şekilde yapılmasını tavsiye ederdi. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “İslam dini kolaylıktır. Kim sevabım çok olsun diye ibadette aşırı giderse bunun altından kalkamaz. İnsan Allah’a, ‘onun emrettiği gibi değil de, layık olduğu şekilde ibadet edeceğim.’ derse, bütün hayatını ibadetle geçirse bile, yine de Allah’ın hakkını vermiş olamaz. O halde, kendinizi zorlayıp aşırı gitmeyin, orta yolu tutun! Sizden istenen ibadetleri yaparak Rabb’inize yaklaşmaya çalışın ve daima Allah’ın lütuf ve rahmetinden ümitvar olun! Peygamberin sizlere gösterdiği gibi, günün başlangıcını, sonunu ve gecenin bir bölümünü nafile ibadetlerle değerlendirin.”77

Hz. Peygamber (s.a.v.), Cuma ve bayram günleri gibi toplu halde idrak edilen hususi zamanlarda idrak edilen hususi günlerde, boy abdesti alır, en güzel elbiseleri-ni giyer ve güzel kokular sürerek mescide giderdi. Bunları düzenli yapardı. Müslümanlara da böyle yapmalarını tavsiye eder ve bu davranışların bir kurban kesmeye bedel olduğunu bildirirdi.

77. Nesâî, İman, 28. Krş. Buhari, İman, 29.

Bir Hatıraİbadetlerde Ölçü

Ashab-ı Kiram’dan üç kişilik bir grup, bir gün Sevgili Peygamberimiz’in (s.a.v.) ibadetlerini öğrenmek üzere muhterem eşi Hz. Aişe’ye (r.a.) soru sormuşlardı. Aldığı cevaplar karşısında onun devamlı yaptığı ibadetleri az bulan bu kimseler kendi ken-dilerine,

“Allah’ın Resulü (s.a.v.) nerede, biz neredeyiz? Onun geçmiş ve gelecek günahla-rı bağışlanmıştır.” derler. İçlerinden biri,

“Ben ömrümün sonuna kadar, bütün gece uyumaksızın namaz kılacağım.” der. Bir diğeri,

“Ben de hayatım boyunca gündüzleri oruç tutacağım ve oruçsuz gün geçirmeye-ceğim.” der. Üçüncü sahabe de,

“Ben de sağ olduğum sürece asla evlenmeyeceğim.” diye söz verir. Bu durumu haber alan Peygamberimiz (s.a.v.) onların yanına gelir ve onlara şu ikazda bulunur:

“Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi uyarıyorum! Allah’a yemin ederim ki ben, si-zin Allah’tan en çok korkanınız ve O’na en saygılı olanınızım. Fakat ben, bazen oruç tutuyor, bazen tutmuyorum. Gece hem namaz kılıyor hem de uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Şunu iyi biliniz ki, benim sünnetimden yüz çeviren kimse, benden değildir.” (Müslim, Nikâh, 5)

3.11: Dua ibadetin özüdür.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 76 22.06.2017 09:47:19

Page 77: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.)

İBA

DE

TLER

İ

77

EtkinlikPeygamberimiz (s.a.v.) bir hadisişerifte şöyle buyurmuştur:

“Bütün işlerinizde orta yolu tutun. Gevşekliğe kapılıp ibadetlerinizi ihmal etmeyin. Ama Allah’ın rahmet ve cennetini kazanma gayretiyle aşırı gidip de kendinizi zorla-mayın. Cenneti kazanmak istiyorsanız, İslam’ı, Kur’an ve sünnet ölçüleriyle belirlenen bir çizgide yaşayın ve sözlerinizde, davranışlarınızda dosdoğru olun! Şunu iyi bilin ki, hiçbiriniz yaptığı ibadet ve iyilikler sayesinde kurtuluşu hak edemez.” Ashab-ı Kiram,

“Sen de mi ya Resulallah?” diye sorunca Hz. Peygamber (s.a.v.),

“Evet, Allah (c.c.) lütuf ve rahmeti ile beni bağışlamış olmasaydı, ben de kurtu-lamazdım. O halde, Allah (c.c.) sizden ne kadar ibadet etmenizi istiyorsa o kadarını yapın, aşırı gitmeyin. Çünkü ibadetlerinizin çokluğu ile cenneti kazanamazsınız, ama Allah’ın istediği miktar ve şekilde ibadet ederseniz, onun hoşnutluğunu ve dolayısıyla ebedi saadeti kazanmış olursunuz. Şunu iyi bilin ki, Allah’a en sevimli gelen ve onun hoşnutluğunu kazandıracak olan ibadet, az da olsa devamlı olanıdır.” (İbn Mâce, Zühd, 20)

Yukarıdaki hadis-i şeriften ibadetlerde devamlılık konusunda çıkarılabilecek sonuçlar nelerdir? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız.

....................................................................................................................................................

....................................................................................................................................................

...................................................................................................................................................

Bir müddet çokça yapıldıktan sonra terk edilen amelin pek bir kıymeti yoktur. Sabırla devam edildiği takdirde, az ve devamlı yapılan ibadetler, Allah’ın (c.c.) rızası ve sevgisini kazanmamıza vesile olacaktır. Zira denizler ve göller birer birer yağan yağmur damlalarından oluşur.

Bir mümin olarak farz ibadetleri yerine getirdikten sonra gücümüz yettiğince nafile iba-detlere hayatımızda yer vermeliyiz. Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) örnek alarak ibadetlerde devamlılık prensibini hayatımızda uygulamaya çalışmalıyız.

3.12: Cuma ve bayram namazları cemaatle kılınır.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 77 22.06.2017 09:47:19

Page 78: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

3. Ü

NİT

E

78

Ünite Değerlendirme Çalışmaları

Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

1. Niçin ibadet ediyoruz? Açıklayınız.

2. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ibadet ederken genel olarak nelere dikkat etmiştir?

3. İbadetlerimizin boşa gitmesine neler sebep olmaktadır?

4. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) namazda dikkat ettiği hususları kısaca özetleyiniz.

5. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) yaptığı nafile ibadetler nelerdir?

A

1. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) geceleri kalkar ve ………………………… namazı kı-lardı.

2. Farz ve vacip ibadetler dışında yapılan ibadetlere ………………………… denir.

3. Peygamberimiz (s.a.v.), Ramazandan sonra gelen ………………. ayında altı gün na-file oruç tutardı.

4. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “İbadetlerin en faziletlisi, az da olsa …………… olan-dır.” buyurmuştur.

5. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sevindirici bir haber aldığında Allah’a şükretmek için secdeye kapanır, …………………… namazı kılardı.

Aşağıdaki cümlelerdeki boşluklara çerçeve içinde verilen kelimelerden uygun olanını yazınız.

Şükür, Farz, Nafile, Namaz, Devamlı, Niyet, Şevval, Teheccüd, Vacip, Kuşluk

B

(…..) Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Ramazanın son günlerinde “itikâf”a girer; tövbe, istiğfar ve zikirle meşgul olurdu.

(…..) Peygamberimiz (s.a.v.), öncelikle nafile ibadetleri yerine getirmemizi tavsiye etmiştir.

(…..) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) nafile ibadetlerin bizi Allah’a yaklaştıracağını bildirmiştir.

(…..) Hz. Peygamber (s.a.v.), ibadetlerini “herkes görsün” diye yapardı.

(…..) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) çokça zikretmeyi, tövbe istiğfarda bulunmayı hayatının bir parçası haline getirmiştir.

Aşağıda verilen cümleler doğruysa başlarına (D), yanlışsa (Y) yazınız.C

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 78 22.06.2017 09:47:19

Page 79: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

HZ. M

UH

AM

ME

D’İN

(S.A

.V.)

İBA

DE

TLER

İ

79

1. Farz ne demektir?

a) Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) güzel davranışlarına verilen isim.b) Günlük hayatta sergilediğimiz güzel davranışlar. c) Allah’ın (c.c.) yapılmasını kesin bir şekilde emrettiği iş ve davranışlar.d) Dinimize göre yapılması yasaklanan söz ve davranışlar.

2. Aşağıdakilerden hangisi Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ibadet anlayışıyla uyuşmaz?

a) İbadetlerde devamlılık önemlidir.b) İbadetler içtenlikle ve ihlas ile yapılır.c) İbadetlerde gösterişten kaçınılır.d) Hiç ara vermeden bütün yıl oruç tutulur.

3. Aşağıdakilerden hangisi Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) kıldığı nafile bir namaz değildir?

a) Evvabin namazı b) Sabah namazı c) Teheccüd namazı d) İşrak namazı

4. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadisinde belirttiğine göre ahirette hesap günü insan ilk olarak hangi ibadetten sorguya çekilecektir?

a) Zekât b) Hac c) Namaz d) Oruç

5. Aşağıdakilerden hangisi Peygamberimiz’in (s.a.v.)ibadetlerinde dikkat ettiği bir konu de-ğildir?

a) İbadetlerini sadece Allah (c.c.) rızası için yapması. b) İbadet etme dışında asla bir iş yapmaması. c) Sahabelere güçleri ölçüsünde nafile ibadet yapmalarını tavsiye etmesi. d) Nafile ibadetleri devamlı yapması.

Aşağıdaki sorularda doğru cevabı işaretleyiniz. D

E

1 Peygamberimiz’in (s.a.v.) güzel davranışla-rına verilen isim Akika

2 İbadetlerin derin bir ruh hali içinde yerinegetirilmesi Salih amel

3 İhtiyaç sahiplerine kırkta bir oranındaverilen mal Zekât

4 Allah (c.c.) rızası için yapılan her türlü fay-dalı, güzel iş ve davranışa verilen isim 1 Sünnet

5 Yeni bir çocuk sahibi olan kişilerin şüküramacıyla kestiği kurban Huşû

Aşağıdaki kavramları örnekte olduğu gibi numaralandırarak anlamları ile eşleştiriniz.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 79 22.06.2017 09:47:19

Page 80: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

80

1. “Komşuluk, selamlaşmak, hediyeleşmek, kul hakkı” kavramla-rının ne anlama geldiğini sözlükten araştırınız.

2. Bir komşu olarak çevremizde yaşayan diğer insanlara karşı na-sıl davranmalıyız? Konuyla ilgili bir ayet ve hadis bularak defterinize yazınız.

3. Huzurlu bir toplum için komşular arası ilişkiler nasıl olmalıdır? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

4. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) komşularına karşı nasıl davran-mıştır? Bu konuda yaptığınız araştırmayı defterinize yazınız.

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

SOSYAL HAYATTAHZ. MUHAMMED

KOMŞULUK4.

ÜNİTE

ÖĞRENMEALANI

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 80 22.06.2017 09:47:19

Page 81: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

KO

ULU

K

81

Komşuluk, birbirine bitişik veya yakın yerlerde yaşayan kişilerin arasındaki sosyal iliş-kidir. İnsan sosyal bir varlıktır. Mutlulukları paylaşmak, hayatın zorluklarını aşabilmek ve Allah’ın (c.c) rızasına uygun bir hayat yaşayabilmek için Hz. Âdem (r.a.) den bugüne kadar insanlar hep bir arada yaşamış, bundan dolayı da sosyal kurallar oluşmuştur. Güzel dinimiz İslam da biz insanlara toplum içinde nasıl mutlu bir hayat yaşayacağımızı öğretmiştir.

“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, ondan en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.”1 ayetiyle Yüce Allah (c.c) bizlere insan ilişkilerinin önemini ve toplum içinde ona yöneldiğimiz takdirde yaptıklarımızın daha değerli olacağını belirtmektedir.

İşimiz, hâlimiz ve mevkimiz ne olursa olsun, yaşadığımız müddetçe etrafımızda mutla-ka insanlar olacaktır. Bu, toplum hayatının bir sonucudur. Hayatı yaşanır kılan, insanın diğer insanlarla bir arada bulunması, zorluk-ları ve güzellikleri paylaşmasıdır. Bu payla-şımın olmadığı ortamlarda, sağlıklı bir top-lum hayatından söz etmek mümkün değildir. Bir bireyin etrafında çekirdek ailesi, geniş ailesi, akrabaları, yakın ve uzak komşusu ve ait olduğu millet adını verdiğimiz top-lumdan oluşmuş bir çevresi vardır. Bireyin içinde bulunduğu bu sosyal yapı içerisinde komşuluk, bireyle toplum arasında önemli bir basamağı oluşturur. Öyle ki ailemizden sonra en yakın ilişki kurduğumuz insanlar, şüphesiz komşularımızdır. Onlar, günün her saatinde farklı sebeplerle yüz yüze geldiği-

1. Hucurât sûresi, 13. ayet.

Düşünelim! “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın.

Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşu-ya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” (Nisa suresi, 36. ayet)

Yukarıdaki ayete göre kimlere nasıl davranmalıyız?

1. Komşularla İletişim

4.1: İkramda bulunmak dostlukları kuvvetlendirir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 81 22.06.2017 09:47:19

Page 82: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

4. Ü

NİT

E

82

miz insanlardır. Hatta zamanla komşularımız aile fertlerimizden daha yakın hâle gelir. Zor zamanlarımızda komşularımızdan yardım isteriz. Sevinçli anlarımızda mutluluğumuzu on-larla paylaşırız. Komşularımız aile fertlerimiz gibidir. Dinimiz, insan ilişkilerinde, iyilik etmek ve mütevazı olmak esaslarına dikkat etmemizi istemektedir. Her insanın Allah’ın (c.c) kulu olduğu gerçeğinin göz önünde bulundurulması ve diğer insanlarla ilişkilerde bu gerçeğin asla unutulmaması gerekmektedir. Rabb’imizin komşuluk ilişkilerine ne kadar önem verdi-ğini Peygamberimiz (s.a.v.) şu hadis-i şerifte ifade etmektedir:

“Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, Allah Teala komşuyu kom-şuya mirasçı kılacak sandım.”2

Komşuluk, toplumsal ilişkilerin temelini oluşturur. Bu sebeple komşuluk ilişkilerinde orta-ya çıkan sorunlar toplumun tamamına etki eder.

Yaşadığımız şehir hayatı, insanı kalabalıklar içinde birbirine yabancı komşular durumu-na getirmiştir. Günümüzde hem iş ortamında hem de komşuluk ilişkilerinde herkesin kendi işine baktığı, kendi özel hayatı içinde “yalnızlık” yaşadığı bir hayat anlayışı hakimdir. Bu du-rum psikolojik ve sosyal olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Mesela, yıllardır aynı binada yaşadıkları halde birbiri ile tanışmayan, komşuluk ilişkilerine girmeyen ve komşu haklarından haberi olmayan nice insanların, ailelerin varlığını görmekteyiz. “Yapacağı kötü-lüklerden komşusu emniyette olmayan kimse cennete giremez.”3 buyuran Peygamberimiz (s.a.v.), komşular arasında asgari seviyede bile olsa güven duygusunun oluşacağı kadar bir görüşmenin öneminden bahsetmektedir. Komşusuna güven duygusu bile veremeyen, mesafeli duruşlarla oluşturulmuş hayat tarzında, komşuluk ilişkisinden söz etmek mümkün değildir.

Aslında komşuluk ilişkileri biraz da ken-diliğinden oluşur. Soğuk ilişkileri, yapaca-ğımız ufak müdahalelerle dinimizin istediği insan ilişkilerine dönüştürebiliriz. İlk bakış-ta basit gibi görünen küçücük girişimler, komşuluk ilişkilerinin oluşmasını ve deva-mını sağlayabilir. Merdivende karşılaştı-ğımız komşumuza vereceğimiz bir selam, göstereceğimiz bir güler yüz, samimi bir hâl hatır sormak, gerektiğinde pişirdiğimiz yemekten ona bir tabak ikram etmek, komşular arasında oluşacak sıkı bağların ilk adımını oluşturacaktır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Komşularına, iyi komşuluk et ki gerçek Müslüman olasın.”4 hadis-i şerifleriyle bir anlamda gerçek Müslüman olmayı, komşularla iyi ilişkiler içinde bulun-maya bağlamıştır. Böylece insan ilişkilerinin dinimizdeki yerini bizlere hatırlatmakta, komşulu-ğun önemini vurgulamaktadır.

“Ev alma, komşu al.” atasözü ile atalarımız komşuluğun hayatın merkezinde olduğunu vurgulamaktadırlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “İyi bir komşu, rahat bir binek ve geniş bir ev, insanı mutlu eden sebeplerdendir.”56 hadis-i şerifleriyle insan merkezli bir hayatın mutluluk ölçülerini vermektedir.

2. Buhari, Edeb, 28.

3. Müslim, İman, 73.

4. İbn Mâce, Zühd, 24.

5. Ahmed b. Hanbel, III/ 407-408.

4.2: Komşuluk toplumsal ilişkilerin temelini oluşturur.

Komşuluk

Medeniyettir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 82 22.06.2017 09:47:19

Page 83: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

KOMŞULU

K

83

Tartışalım!

Komşuluk ilişkilerinin hiç yaşanmadığı bir mahallede yaşamak zorunda kalsaydınız arkadaşlık ilişkilerinizde ve aile ortamınızda ne tür sıkıntılar ya-şardınız? Arkadaşlarınızla tartışınız.

Okuma Parçası

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN KOMŞUSU EBU EYYÛB EL-ENSARİ (EYÜP SULTAN)

Güneşli bir gün, Üsküdar’dayım. Eyüp’e gitmek için vapur bekliyorum. Gözüm rıhtıma yaklaşmakta olan vapura ilişiyor. Vapurdan martılara simit atan çocuklar, on-ların attığı simidi havada yakalayan martılar, İstanbul’un en güzel manzaralarından birini oluşturuyor. Vapurla yaptığım yolculuklar tadına doyamadığım yolculuklardır. Bu yolculuklarda kendimi misafir, martıları ise ev sahibi kabul ederim. Vapur kıyı-ya yanaşıyor, benim aklım da Haliç’e oradan da Eyüp’e gidiyor, Eyüp’ten de Eyüp Sultan’a geçiyor. Eyüp Sultan bize komşuluğu öğreten örnek bir ev sahibidir. Vapur-la Üsküdar’dan başlayacağımız yolculuğumuz Eyüp’e olduğu kadar aynı zamanda komşumuz Eyüp Sultan’adır.

Ailenizin komşularınızla ilişkilerini gözlemleyiniz. Ailelerin neleri paylaştıklarını, bir-birlerine nasıl destek olduklarını inceleyiniz. Komşuluk ilişkilerinde paylaşma ve yar-dımlaşmanın nasıl olması gerektiği ile ilgili düşüncelerinizi aşağıya yazınız......................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

Etkinlik

4.3: İstanbul Eyüp Mezarlığı

KO

ULU

K

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 83 22.06.2017 09:47:19

Page 84: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

4. Ü

NİT

E

Kimdi Eyüp Sultan, ne yapmış, nasıl yaşamıştı? İstanbul’da neden bu kadar sevil-mekteydi. Bütün bunları anlamak için onun yaşadığı yıllara, onun şehrine bir martı gibi süzülüyorum.

Zor şartlar içinde Mekke’den Medine’ye hicret eden Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.), Medine’de yüzlerce insan heyecanla beklemekteydi. O, birazdan şehre girecek, Medine-lilerin komşusu olacak, onlarla beraber yaşayacak, aynı sokağı paylaşacaktı. Bunu bilen herkes Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) misafir etmek için yarış içindeydiler.

Her geçtiği mahallede insanlar önüne çıkıyor, devesinin yularından tutarak onu çe-virmeye çalışıyor, “Bizim evimizi şereflendir Ya Resûlallah! (s.a.v.) İşte canlarımız, işte mallarımız... Bize misafir ol, seni biz koruyalım.” diyorlardı. Bu kutlu vazife Halid bin Zeyd’e nasip oldu. Allah Resûlü’nü (s.a.v.) yedi ay misafir edip, onu en güzel şekilde ağırlayan Halid bin Zeyd, Ebu Eyyûb el-Ensari olarak tarihe geçti ve ümmet tarafından çok sevildi.

Peygamberimiz (s.a.v.), Hâlid’in evinde yedi ay kaldı. Önce alt kattaki odaya yerleşti. Ama Ebu Eyyûb ile hanımı Ümmü Eyyûb, Resûl-i Ekrem’in üst katında ona komşu ol-maktan rahatsız oldular. Onu rahatsız etmekten korkarak evin üst katını ona ayırdılar. Al-lah Resulü, Eyyûb el-Ensari’nin evinden ayrılınca hemen onun evinin karşısında bulunan Mescid-i Nebi’nin yanında yapılan yeni evine taşındı. Bundan sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.), vefat edinceye kadar bu evde oturarak Ebu Eyyûb’e komşu oldu. Allah Resulü (s.a.v.) bu müddet zarfında zaman zaman Ebu Eyyûb’ün evine gidip orada dinlenir, kom-şuları ile meşgul olur, hâl ve hatırlarını sorardı.

Vapurun hareket düdüğünü çaldığını, iskeleden ayrılıp epey mesafe aldığını neden sonra fark edip elimdeki simitleri martılara atmaya başladım. Yüzümde beliren tebessüm sanki Medine’de o güzel insanların arasında onlara komşu gibi yaşadığım bir andan kalma hatıra gibiydi. Vapurun Haliç’e girmesi ile tekrar aynı heyecan sardı içimi, yolculuğun ba-şında hissettiğim ev sahipliği, yerini misafirliğe bırakmaya başladı. Beni ağırlayacak kişinin Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) ağırlayan, uzun yıllar ona komşu olan Eyüp Sultan haz-retleri olduğunu düşününce, bu yolculuğun ne kadar derin bir yolculuk olduğunu anladım. Asr-ı Saadet yıllarına yoğunlaşmıştı düşüncelerim. Kimdi Eyüp Sultan? Neden İstanbul’un ev sahibiydi?

İlk sahabelerdendi. Allah Resulü’ne (s.a.v.) II. Akabe Biatı’nda söz vererek iman et-mişti. Kahraman bir gaziydi. Efendimiz’in (s.a.v.) katıldığı bütün savaşlara katılmıştı. Hadis râvisiydi. Efendimiz’den 200 kadar hadis-i şerif rivayet etmişti. Aynı zamanda Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile akraba sayılırdı. Vahiy kâtipliği gibi mühim vazifeler almış, ensarın önemli hafızlarındandı. Yaşının çok ilerlemiş olmasına rağmen Kıbrıs’ın fethine ve II. İstan-bul kuşatmasına katılmıştı. Ve İstanbul’da şehit olmuştur Ebu Eyyûb el-Ensari.

Bir komşuyu ziyarete gider gibi geldiğimiz Eyüp ilçesi, bizi zamanda bir yolculuğa çı-kararak çağlar öncesinde ağırlıyor sanki. Komşuluğun bağlanmak demek olduğunu, Eyüp sokaklarında gezerken anlıyoruz. Osmanlı Devleti’nin onlarca devlet adamının, âliminin Eyüp Sultan’a komşu olmak için buralara yerleştiğini, türbelerindeki yakınlıktan anlıyoruz. Eyüp Külliyesi etrafında, saygının insan ilişkilerinde temel noktayı oluşturduğu bir medeni-yet karşılıyor bizi. Burada, Eyüp’te, en sıcak komşunun evinde bizi 500 yıllık çınar ağacı, Eyüp Camii ve Türbesi karşılıyor. Eyüp sokaklarında kaybolurken içimizde böyle bir kom-şuya sahip olduğumuz için duyduğumuz gurur kalıyor.

Zafer SÖĞÜT (Bu kitap için yazılmıştır)

84

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 84 22.06.2017 09:47:19

Page 85: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

KO

ULU

K

85

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hayatı boyunca tüm insanların yardımına koşmuş, bilhassa mazlumların sıkıntılarını, üzüntülerini gidermeye çalışmıştır. Peygamber (s.a.v.) olmadan önce bile nerede yardım isteyen biri varsa mutlaka onun yanında olmuştur. Hilfulfudul (Erdemliler Birliği) adı verilen derneğin üyelerinden biri olması, onun ne kadar yardımsever bir insan olduğunu göstermektedir. Ayrıca tüm şehir halkının kendisine “Muhammedü’l-Emin” demeleri, ona bu kadar büyük bir güven duymaları, onun arkadaşlarına, komşularına, ayrım yapmaksızın tüm insanlara de-ğer verdiğini göstermektedir. Arkadaşlığı ve komşuluğu böyle güzel olan bir insanın peygamberlikle vazifelendirilmiş olması, en güzel davranışlarla bizlere örnek olması anlamına gelmektedir. Bizler de her konuda olduğu gibi onun izinden gidip komşu-luk, arkadaşlık ilişkilerimizde onu örnek almalıyız.

“Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler! Sonra şeytan aralarını bozar. Çün-kü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.”6 ayeti, çevremiz-deki insanlara güzel söz söyle-menin önemini vurgulamaktadır. Komşularımız da sosyal hayatta en çok karşılaştığımız insanlar olduğu için onlara söyleyeceği-miz güzel bir söz veya onları kır-maktan çekinerek yaptığımız her görüşme bizlere sevap kazandı-racaktır. Bu noktada Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.), “Güzel söz sadakadır.”78 ifadesi ne kadar da anlamlıdır.

6. İsrâ suresi, 53. ayet.

7. Müslim, Zekât, 56; II/ 699.

Düşünelim! “Güler yüzlü olmak, tatlı söz söylemek” denilince aklınıza neler gel-

mektedir? Huzurlu bir çevre için nelere dikkat edilmelidir?

2. Komşularla Sevinci ve Üzüntüyü Paylaşmak

4.4: Komşuların en hayırlısı komşusuna iyi davranandır.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 85 22.06.2017 09:47:19

Page 86: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

4. Ü

NİT

E

86

Düşünelim! “Ant olsun, size kendi içinizden öyle bir Peygamber gelmiş-

tir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.”

(Tevbe suresi, 128. ayet)

Komşuluk ilişkilerinin din kardeşliğindeki yerini yukarıdaki ayete göre değerlendiriniz.

Peygamberimiz (s.a.v.) birçok hadisinde insanın sosyal hayata karşı olan sorumlulukla-rını, Allah (c.c) ile insan arasındaki konulardan biri olarak tanımlamıştır. Çünkü Allah (c.c) hem insana kendisi için vazifeler vermiş, hem de ondan başkalarına örnek olmasını istemiş-tir. Şüphesiz bu örnekliğin başında komşuluk ilişkileri gelmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde, “… Allah Teâlâ’ya göre komşuların hayırlısı, komşusuna karşı daha hayırlı olandır.”8 buyurarak komşuluğun vazifelerimizden biri olduğunu dile getirmiştir.

Komşuluk bilinci ile hareket eden in-san, komşularına yaptığı yardımın, pay-laşmanın Allah (c.c) katında bir karşılığı olduğunu bilir. Her anını insanlara iyilik yapmak, onların sevinç ve üzüntülerini paylaşmakla geçiren Peygamber Efen-dimiz (s.a.v.), yardımlaşmayan ve görüş-meyen komşuların, kıyamet günü birbirin-den şikâyetçi olacağını bildirmiştir.

Hz. Ömer (r.a.), Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) şöyle anlatır:

“Biz öyle zamanlar gördük ki, içimiz-den hiç kimse kendisinin altın ve gümüşe (maddi imkânlara) Müslüman kardeşin-den daha lâyık olduğunu düşünmezdi. Şimdi öyle bir devirdeyiz ki, altın ve gü-müş (dünya menfaatleri) bize, Müslüman kardeşimizden daha sevimli geliyor. Pey-gamber Efendimiz’in şöyle buyurduğunu işitmiştim:

8. Tirmizî, Birr, 28, 1944.

4.5: Komşular, birbirlerinin seviçlerini ve üzüntülerini paylaşırlar.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 86 22.06.2017 09:47:19

Page 87: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

KOMŞULU

K

87

“Kıyamet gününde nice komşular vardır ki, komşusunun yakasına yapışmış, ‘Ya Rabb’i! Bu, kapısını yüzüme kapattı ve iyilik, ihsan ve yardımını benden esirgedi!’ der.”9

“Komşuluk hakları” denilince sadece, komşulara zarar vermemek akla gelmemelidir. İyi bir komşuluk için sadece komşuya zarar vermemek yetmez, iyilikte de bulunmak gerekir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna iyilik etsin.”10 hadisi ile bu gerçeği ifade etmiştir.

Bir sahabe Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) gelerek, “Komşumun benim üzerimdeki hak-kı nedir?” diye sorduğunda Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Komşun hastalandığında onu ziyarete gidersin. Başına bir kötülük geldiğinde onu teselli edersin. Evinin çatısını onunkin-den yüksek yapma ki onun havasını kesmiş olmayasın. Ya ne pişirdiğini ona hissettirme ya da pişirdiğin yemeği fark ettiğinde o yemekten ona ikram et.”11 buyurarak komşuluk ilişkile-rimizde yapmamız gereken davranışları bizlere bildirmiştir.

9. Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, 111.

10. Buhârî, Edeb, 31; VII/ 79.

11. M. Yusuf Kandehlevi, Hayâtü’s-Sahâbe, I, 174.

Etkinlik

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde, “Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların emin olduğu kimsedir.” buyurmuştur.

(Buhari, İman 4-5; Müslim, İman, 64-65)

Buna göre bir Müslüman, komşularına nasıl davranmalıdır? Düşünceleri-nizi aşağıya yazınız.

......................................................................................................................................................

......................................................................................................................................................

......................................................................................................................................................

Tartışalım!Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Müminler birbirlerini

sevme, birbirlerine merhamet etme ve birbirlerine şefkat göstermede tek bir beden gibidir. O bedenin bir organı (bir mümin) acı çektiği zaman, bedenin diğer organları (diğer müminler) da uykusuz kalıp acı çekerler.”(Müslim, Birr ve

Sıla, 66)

Yukarıdaki hadis, bize komşuluk ilişkilerinde neye dikkat etmemiz gerekti-ğini anlatmaktadır? Arkadaşlarınızla tartışınız.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 87 22.06.2017 09:47:19

Page 88: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

4. Ü

NİT

E

88

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) amcası Abbas, evinin üstüne ilave olarak bir oda yapmış; Peygamberimiz (s.a.v.) şehrin manzarasını bozduğu, komşularının görüş alanına zarar verdi-ği gerekçesiyle burayı yıktırmıştır. Amcasının, “Oda yıkılmasın, bedelini fakirlere dağıtayım.” teklifine rağmen Peygamberimiz (s.a.v.) hiç taviz vermemiştir.12 Peygamberimiz’in (s.a.v.) bu tutumu onun komşu hakları söz konusu olduğunda ne kadar titiz davrandığını göstermektedir. Ayrıca başka bir hadis-i şerifinde ise, “Yoldan taş, diken ve kemik gibi rahatsız edici şeyleri kaldırman sadakadır.”13 buyurarak ortak kullanım alanlarının temizlik ve düzenine dikkat edil-mesi gerektiğini ifade etmiştir. İnsanların birlikte kullandıkları mekânların temizlik ve düzeninin “komşu hakkı” kavramı ile yakın ilgisi vardır. Hiç kimsenin, başkasının hayat şartlarını zorlaş-tırma hakkı olamaz. Bu sebeple ortak kullanılan alanlarda insanları rahatsız edecek, huzur ve emniyetlerini bozacak davranışlardan kaçınılmalıdır. İnsanları rahatsız eden ve onlara zarar veren her türlü olumsuz davranışın aynı zamanda kul hakkı olduğunu unutmamalıdır.

12. M. Yusuf Kandehlevi, Hayâtü’s-Sahâbe, III/ 1068.

13. Buhârî, Mezâlim, 25; Cihat, 126.

Etkinlik

Aşağıda boş bırakılan yerleri örnekte olduğu gibi doldurunuz.

Evimde pişen yemeğin kokusu etrafa yayıldığında ...........................................................

Komşum hasta olduğunda ..................................................................................................

Bayram ve kandil gibi özel günlerde ...................................................................................

Komşumun çocuğu okula gelmediğinde .............................................................................

Marketten dönen komşum elindeki poşetleri taşımakta zorlandığında ...............................

Komşuma müjdeli bir haber geldiğinde ................................................................................

Komşumla yolda karşılaştığımda ........................................................................................

Dinlediğim müziğin ya da izlediğim televizyonun sesinin komşumu rahatsız edebileceğini düşündüğümde .............................................................................................

Kardeşlerim evde ses çıkararak koşuşturduğunda .............................................................

komşuma da ikram ederim.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 88 22.06.2017 09:47:19

Page 89: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

KOMŞULU

K

89

3. Komşu Haklarını Gözetmek

Düşünelim! “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım

etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl suresi, 90. ayet)

Yukarıdaki ayette, Allah Teala bizlerden nelere dikkat etmemizi is-temektedir?

Rabb’ine karşı içten bir sevgi, saygı duyan bir Müslüman, tüm insanlara hatta tüm can-lılara merhamet eder. Bu merhamet de yakından uzağa doğru ilerler. İnsanın aile fertlerin-den sonra en çok görüştüğü kimseler komşulardır. Bu nedenle komşularımız için, iyi şeyler düşünüp mutlu olmalarını istemeli, mallarının ve canlarının zarar görmemesi için gayret etmeli, onlar hatalı bir iş yaptığında onlara doğru yolu göstermeliyiz. Komşularımız yardıma çağırdığında hemen gitmeli, sıkıntılarını paylaşmalıyız. Bu konuda Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.), ashabından Ebu Zer’e tavsiyesi güzel bir örnektir:

“Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy. Sonra da komşularını gözden geçir ve gerekli gördüklerine güzel bir şekilde ikram et!”14

14. Müslim, Birr, 143.

Etkinlik

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de Müslümanların esas vazifelerinden birini şöyle ifade eder: “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emre-der, kötülükten sakındırır ve Allah’a inanırsınız…” (Âl-i İmran suresi, 110. ayet)

Bu ayete göre “komşu hakkı” konusunda iyiliğin yayılması için neler yapılabilir? Düşün-celerinizi aşağıdaki boşluğa yazınız.......................................................................................................................................................

......................................................................................................................................................

......................................................................................................................................................

......................................................................................................................................................

......................................................................................................................................................

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 89 22.06.2017 09:47:20

Page 90: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

4. Ü

NİT

E

90

İyiliğini, mutluluğunu istediğimiz komşularımızla imkân buldukça vakit geçirmeli, onlara çe-şitli ikramlarda bulunmalıyız. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), tüm komşularımızla aynı yakın-lığı kurmanın mümkün olmadığını, bu yüzden komşular arasında yakından uzağa bir iletişim kurmamız gerektiğini belirtmiştir. Hz Aişe (r.a.) şöyle anlatıyor: “Ya Resulullah, iki komşum var; (öncelikle) hangisine hediye sunayım?” Allah’ın Resulü (s.a.v.), “Kapısı sana daha yakın olana.” buyurdular.”15

Komşular arasında samimiyet ve yakınlık sadece mesafe ile ölçülmez. Ayrıca komşu-muzla aramızda akrabalık ve din kardeşliği bağı varsa, bunlar da komşuluk hakkında yakın-laşmanın başka sebeplerini oluşturur.

Komşumuzun bizimle aynı dinden olmaması, ona karşı komşuluk vazifemiz olmadığı anlamına gelmez. Bizim gibi yaşamasa da bize benzemese de bizim gibi düşünmese de et-rafımızda yaşayan insanlar komşularımızdır. Komşumuz sayılan her insanla insani ilişkileri geliştirmek zorundayız.

Tartışalım!

Elif okuduk ötürüPazar eyledik götürüYaratılanı hoş gördük Yaratan’dan ötürü

(Yunus Emre)

Yunus Emre’nin yukarıdaki dizelerine göre komşularımıza duyacağımız sevginin temelinde ne olmalıdır?

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), komşuluk ilişkileri konusunda dikkat etmemiz gereken noktaları bizlere bildirmiştir. Bir sözünde, “Vallahi iman etmiş olamaz, vallahi iman etmiş olamaz, vallahi iman etmiş olamaz.” buyurmuşlar. Sahabeden biri, “Kim iman etmiş olmaz ey Allah’ın Resulü (s.a.v.)?” diye sorunca, Resulullah Efendimiz (s.a.v.), “Kötülüğünden komşusunun emin olmadığı kimse.”16 cevabını vermiştir. Bu hadis-i şeriften, komşuluk iliş-kilerinde, karşılıklı güven duy-gusunun Müslüman olmakla eşdeğer olduğunu görmekteyiz. Güven ortamında komşuların birbirlerine iyilik yaparak hem huzurlu bir ortam tesis ettikleri-ni hem de Rabb’imizin sevgisini

kazandıklarını söyleyebiliriz. “

15. Buhari, Edeb, 32.

16. Buhari, Edeb, 29; VII/ 78.

4.6: Paylaşmak komşular arasındaki bağları kuvvetlendirir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 90 22.06.2017 09:47:20

Page 91: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

KOMŞULU

K

91

“Komşuna iyilik ve ihsanda bulun ki (kâmil bir) mümin olasın…”17 emriyle Peygamber

Efendimiz (s.a.v.) komşuluk ilişkilerinde iyilik yapmayı, ikramda bulunmayı bunların karşılığın-

da da Allah’ın (c.c) rızasının kazanılacağını bildirmektedir.

Etrafına huzursuzluk veren, birlikte insanca yaşamanın gereklerini yerine getirmeyen bir

komşudan, hiçbir insan memnun olmayacağı gibi Allah Teala da memnun olmaz.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir gün ashaptan bir grup insanın yanında durdu ve “Size,

en hayırlınızın kim olduğunu, en kötünüzün kim olduğunu haber vereyim mi?” diye onlara

sordu. Oradakiler bir şey söylemediler. Allah’ın Resulü (s.a.v.) sorusunu üç kere tekrarladı.

Bunun üzerine bir sahabe, “Evet Ya Resulullah, hangimizin en hayırlı, hangimizin en kötü

kimse olduğunu bize haber verin.” dedi. Resulullah, “Sizin en hayırlınız, hayrı dokunması

umulan ve kötülüğünden emin olunan kimsedir; en kötünüz de hayrı dokunması umulma-

yan ve kötülüğünden emin olunmayandır.” buyurdu.18

Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) komşu haklarını şöyle ifade etmiştir:

“Bir kişi, ailesine ve malına gelecek kötülükten korktuğu için kapısını komşusuna kapalı

tutmak zorunda kalıyorsa, o komşu, gerçek mümin değildir. Aynı şekilde şer rinden emin

olunmayan komşu da gerçek mümin değildir.

Komşu hakkının ne olduğunu biliyor musun? Senden yardım dilediğinde yardım etmen,

borç istediğinde vermen, muhtaç olduğunda ihtiyacını görmen, hastalandığında ziyaret et-

men, bir hayra kavuştuğunda tebrik etmen, sıkıntıya düştüğünde taziyede bulunman, öl-

düğünde cenazesine katılman, izni olma dıkça binanı onun binasından daha yüksek yapıp

rüzgârına mani olmaman, çorbandan az da olsa ona da göndermek suretiyle yemeğin ko-

kusuyla onu rahatsız etmemendir. Bir meyve satın aldığında ona da ikram et, eğer bunu

yapamazsan meyveyi evine (komşuna göstermeden) gizlice getir. Onu çocu ğun da dışarı

götürüp komşunun çocuğunu özendirmesin.”19

Komşu haklarının en önemlilerinden biri de onlara manevi yönden yardımcı olmaktır.

Dinî ve manevi konulardaki eksiklerini tamamlamak, yanlışlarını düzeltmeye çalışmaktır. Bu

husustaki dikkat çekici bir örneği Ebzâ el-Huzâî şöyle anlatır:

“Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.) minbere çıkarak bir konuşma yaptı. Müslümanlar-

dan bazı kişileri hayırla yâd ettikten sonra şunları söyledi:”

“Bazılarına ne oluyor ki komşularına meseleleri anlatmıyor, bilmediklerini öğretmiyor, on-

ları anlayışlı hâle getirmiyor. Onlara iyiliği emretmiyor, onları kötülükten sakındırmıyorlar?

17. İbn Mâce, Zühd, 24.

18. Tirmizî, Fiten, 76; IV/ 528.

19. Beyhakî, Şuab, VII, 83; Kurtubî, Tefsir, V/ 120-123.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 91 22.06.2017 09:47:20

Page 92: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

4. Ü

NİT

E

92

Birtakım kimselere de ne oluyor ki, bilmediklerini komşularından sorup öğrenmiyor, anla-

yışlı olmaya çalışmıyorlar? Allah’a (c.c.) yemin ederim ki, bilgi sahibi olanlar ya komşularına

öğretir, onları anlayışlı hâle getirir, iyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar; diğer taraftan

bilmeyenler de komşularından sorup öğrenir, dinî konuları kavramaya çalışırlar...”20

Başkalarını küçük görmek, onlarla alay etmek İslam’ın yasakladığı çirkin işlerden biridir.

Bir kişinin kendisini komşularından üstün görmesi veya komşuları ile alay etmesi doğru bir

davranış değildir. “Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki on-lar kendilerinden daha hayırlıdır...”21 ayeti, insanlarla alay edilmesini yasaklamaktadır.

Peygamber Efendimiz de, “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe

de gerçek anlamda iman etmiş olamazsınız.”22 buyurarak insanların Allah’ın (c.c) rızasını

kazanmak için birbirini sevmesi gerektiğini bildirmektedir.

20. Ali el-Müttakî, Kenzü'l-Ummâl, III/ 684, 8457.

21. Hucurât suresi, 11. ayet.

22. Müslim, İman, 22.

4.7: Komşular arasında dayanışma ile birçok zorluk kolaylaşır.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 92 22.06.2017 09:47:20

Page 93: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

KOMŞULU

K

93

Etkinlik

Birlikte yaşadığımız insanlarla ilişkilerimizi geliştirmek için nelere dikkat etmeliyiz? Düşüncelerinizi konu başlıklarına göre yazınız.

APARTMANDA

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

MAHALLEDE

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

OKULDA

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

..............................................

Etkinlik

“Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.” (Zilzâl sûresi, 7. ayet)

Yukarıdaki ayeti dikkate alarak komşularınızın çocukları ile aranızdaki sevgi bağını kuvvetlendiren etkinlikleri planlayınız ve düşüncelerinizi aşağı-ya yazınız.

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 93 22.06.2017 09:47:20

Page 94: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

4. Ü

NİT

E

94

Düşünelim! Komşularınızla aranızdaki sevgi bağını güçlendirmek için neler

yapabilirsiniz?

Her konuda olduğu gibi insanlarla ilişkilerin nasıl olması gerektiği hususunda da en güzel

örnek olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), insanların en cömerdi ve en misafirperveriydi.

Kendisinden yardım isteyen herkesin yardımına koşar, kendisine yapılan iyiliği boş çevir-

mezdi. Peygamberimiz (s.a.v.) kendisine sunulan hediyeyi kabul eder, hatta hediye getiren

veya gönderen kişiye, hediye ile cevap verirdi. İnsanlara hediye vermeyi de çok severdi.

Hediye vermenin önemini vurgulayan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hediyenin insanları

birbirine yakınlaştırdığını şu sözleri ile açıklıyor: “Birbirinize hediye veriniz. Çünkü hediye

gönüllerdeki dargınlığı yok eder. Komşu hanımlar birbiriyle hediyeleşmeyi küçümsemesin!

Alıp verdikleri şey azıcık bir koyun paçası bile olsa...”23

Komşular arasında ortaya çıkan sorunları çözmenin bir yolunun da hediye vermek ol-

duğunu haber veren Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hediyenin miktarının, içeriğinin önemli

olmadığını vurgulamaktadır. “Çam sakızı, çoban armağanı” deyimi ile dilimize de yerleşen

bu bakış açısı, önemli olanın gönülden gelerek, karşılık beklemeden bir şeyleri paylaşmak

olduğunu ifade etmektedir. Kendisine hediye gönderilen kimsenin, hediyeyi küçük görme-

mesi istenmektedir. Bununla beraber hediye gönderen kimsenin de, hediyesini değersiz

görerek bundan utanmaması gerektiği ifade edilmektedir.

Hatırlanmak, insan için güzel bir duygudur. Katılaşmış veya kırılmış birçok kalbin de

anahtarıdır. Hediye vererek bir insanı hatırladığımızı gösterdiğimizde, onun gönlünü fethet-

miş ve aramızdaki buzları eritmiş oluruz. Diğer bir ifadeyle, komşularımıza verdiğimiz küçük

hediyeler, bilmeden üzmüş olduğumuz komşularımızı da kazanmak için iyi bir fırsattır ve

komşularımızla dostluklarımızı pekiştirmemizi sağlayacaktır.

Hediye vermek için olumsuz bir durum olmasına da gerek yoktur. Var olan sevgi bağının

güçlenmesi için de hediye verilebilir. Komşumuzun, kendileri için yaptığı yemekten bize de

bir tabak göndermesi ne güzel bir davranış ve vefa örneğidir.

23. Tirmizî, Velâ, 6/2130.

4. Hediyeleşmek

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 94 22.06.2017 09:47:20

Page 95: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

KOMŞULU

K

95

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!”24 sözleriyle sosyal hayatta insanın dikkat etmesi gereken davranışlarını özetlemektedir. O, komşuyu rahatsız etmememizi, misafirlerimizi mümkün olduğu kadar güzel ikramlarla ağırlamamızı, konuşma-larımızla iyiliği yaymamızı bizden istemektedir.

Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.), rehber ve önder kabul eden bizler, onun bize öğrettiği ilkelere uygun bir şekilde yaşamalıyız. Onun, “Allah Teala’ya (c.c.) göre arkadaşların hayır-lısı, arkadaşına faydalı olandır. Yine Allah Teala’ya göre komşuların hayırlısı, komşusuna faydalı olandır.”25 sözünden hareketle yaşadığımız toplumun daha huzurlu olmasını ve olu-şan huzurun devamını sağlamak için komşularımızla aramızda iyiliği çoğaltmalıyız. İslam’ın emrettiği komşuluk ilişkisi bu dünyada huzurlu ve mutlu bir hayat yaşamamıza imkân verir-ken Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmamızı da sağlayacaktır.

24. Müslim, İman, 74, 75.

25. Tirmizî, Birr, 28.

4.8: Hediyeleşmek gönüllerdeki dargınlığı yok eder.

Etkinlik

Hediye verirken nelere dikkat edilmelidir? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız.

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

....................................................................................................

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 95 22.06.2017 09:47:20

Page 96: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

4. Ü

NİT

E

96

Ünite Değerlendirme Çalışmaları

Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

1. Komşuluk ilişkilerini güçlendirmek için neler yapmalıyız?

2. Komşunun, komşusu üzerindeki haklarına birkaç örnek veriniz.

3. Komşulukla ilgili üç hadis yazınız.

4. Komşularımızla iyi geçinmek neden önemlidir? Örneklerle açıklayınız.

A

1. Güzel söz ….....................…….. dır.

2. Kim Allah’a (c.c.) ve ahiret gününe inanıyorsa …….........................……. iyilik etsin

3. Hediyeleşmek komşular arasındaki …………...............................… yok eder.

4. Bize verilen ……..........................……….. asla zarar vermemeliyiz.

5. Hiçbir karşılık beklemeden sadece arkadaşımızın gönlünü hoş etmek için verilen şeye ……..............................……….. denir.

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri verilen kelimelerden uygun olanları ile doldurunuz.

(Miras, Sadaka, Emanet, Dargınlık, Komşu, Hediye, Zekât)

B

( ) Komşularımızı akrabalarımız gibi görmeliyiz.

( ) Peygamberimiz (s.a.v.) komşularına önem verirdi.

( ) Peygamberimiz (s.a.v.) evinden uzakta bulunan komşularına karşı ilgisiz davranmıştır.

( ) İslam’a göre komşu, komşunun mirasçısıdır.

( ) Komşularımızın maddi durumlarını gözetir, gerekli durumlarda yardımlarına koşarız.

( ) Tozlanan eşyalarımızı evimizin balkonundan istediğimiz zaman, istediğimiz şekilde silkeleriz.

( ) Evimizde televizyonun sesini istediğimiz kadar açabiliriz.

( ) Komşumuzla samimiyetimizi artırmak için pişirdiğimiz yemeklerden onlara da ikram ederiz.

( ) Tanımadığımız komşularımıza karşı hiçbir sorumluluğumuz yoktur.

Aşağıda verilen cümleler doğruysa başlarına (D), yanlışsa (Y) yazınız.C

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 96 22.06.2017 09:47:20

Page 97: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

KOMŞULU

K

97

“Komşu, komşunun külüne muhtaçtır.”

1. Yukarıdaki atasözüne göre aşağıdakilerden hangisi iyi bir komşuluk ilişkisi değildir?

a) Komşularla iyi geçinmeliyiz. b) Komşularımıza yardım edersek onlar da bize yardım ederler. c) Komşuluk hakkının önemli olduğunun bilincinde olmalıyız. d) Komşumuz yardım istediğinde yardımına koşmalıyız.

2. Çok katlı apartmanda oturan birinin aşağıdaki hangi davranışı doğrudur?

a) Asansörün kapısını çarparak kapatmakb) Merdivenlerde yüksek sesle konuşmak c) Evde arkadaşları ile birlikte top oynamakd) Evde televizyonun sesini kendi duyacağı kadar açmak

3. Aşağıdaki atasözlerinden hangisi komşuların her zaman birbirine ihtiyacı olduğunu anlatır?

a) Gülme komşuna, gelir başına. b) Komşu komşunun külüne muhtaçtır.c) Ev alma, komşu al.d) Komşuda pişer, bize de düşer. 4. Aşağıdakilerden hangisi iyi bir komşuluk örneği değildir?

a) Komşularla selamlaşmak.b) Komşuların hakkını gözetmek.c) Komşulara ikramda bulunmak.d) Komşularla ilgiyi kesmek.

5. Aşağıdaki hadislerden hangisi “komşuluk”la ilgili değildir?

a) Komşuların hayırlısı, komşusuna faydalı olandır.b) İsraf etmemek ve kibre kapılmamak şartıyla yiyiniz, içiniz, sadaka veriniz ve

giyininiz.c) Şerrinden emin olunmayan komşu, gerçek mümin değildir.d) Allah’a ve ahret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin

Aşağıdaki sorularda doğru cevabı işaretleyiniz. D

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 97 22.06.2017 09:47:20

Page 98: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

5. Ü

NİT

E

98

1. Akrabaların birbirlerine karşı olan sorumluluklarını öğ-reniniz.

2. Ailenizin yardımıyla yakın ve uzak akrabalarınızı araştı-rınız ve ulaştığınız isimleri bir liste ya da şema ile gösteriniz.

3. Peygamberimiz’in (s.a.v.) akrabalık ilişkileri hakkında iki hadisini öğrenip defterinize yazınız.

4. Peygamberimiz’in (s.a.v.) akrabalarını araştırınız.

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

HZ. MUHAMMEDVE AİLE

AKRABALARLAİLETİŞİM

5.ÜNİTE

ÖĞRENMEALANI

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 98 22.06.2017 09:47:21

Page 99: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

AK

RA

BA

LAR

LA İLE

TİŞİM

99

İnsan, hayatı diğer fertlerle paylaşan sosyal bir varlıktır. Başta anne baba olmak üzere dede, nine, kardeş, amca, hala, dayı ve diğer yakınlarımız, sosyal hayatın parçalarıdır. Akrabalar arasında bazı hak ve sorumluluklar bulunur. Bu nedenle akrabalık bağlarının korunması ve güçlü tutulması hem dinimizin en temel buyruklarından biri hem de insani bir görevdir. Akrabaların zaman zaman birbirini ziyaret etmesi, insan ilişkilerinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Birbirini ziyaret eden akrabalar, karşılıklı görüşme, konuşma ve ikramlar-la ilişkilerini sıcak tutarlar. Hayatta karşılaşılan sıkıntıları ve yaşanan sevinçleri paylaşma imkânı bulurlar. Böylece insanların kalplerinde sevgi ve merhamet duyguları gelişir, arala-rındaki bağlar daha da güçlenir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) akrabalık bağlarını korumaya büyük önem vermiş ve akra-balarla ilişkileri devam ettirmeyi Allah’a (c.c) ve ahirete imanın bir gereği olarak görmüştür. Bu husustaki bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:

“... Allah’a ve ahiret gününe iman eden akrabasını görüp gözetsin...”1

Hz. Peygamber (s.a.v.) küçüklüğünden itibaren ahlaki sorumluluğun hissedildiği bir aile ortamında büyümüştür. Medine’de Peygamberimiz’in (s.a.v.) dedesi Abdülmuttalib’in anne tarafından akrabaları bulunmaktaydı. Kendilerine Neccaroğulları da denilen kişiler, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) ailesi içinde bir anlamda dayı konumundaydılar. Peygamberimiz

1. Buhari, Edeb, 85.

Tartışalım!

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) akrabalık ilişkilerini nasıl güçlendirmiştir?

1. Akrabaları Ziyaret

5.1: Akraba ziyareti gönül bağlarını kuvvetlendirir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 99 22.06.2017 09:47:22

Page 100: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

5. Ü

NİT

E

100

(s.a.v.) altı yaşlarındayken annesi Âmine ve dadısı Ümmü Eymen’le beraber Mekke’den Medine’ye gittiler. İki şehir arasında gerçek-leştirilen bu uzun yolculuğun altında güzel amaçlar yatmaktaydı. Buna göre genç ya-şında eşini kaybeden Âmine, hem sevgili eşi ve yetim yavrusunun babası Abdullah’ın kabrine uğrayacak hem de onun Medine’de-ki akrabalarını ziyaret edecekti. Onların bu akraba ziyareti bir ay kadar sürmüştü. Hatta Peygamberimiz (s.a.v.), hayatının ilerleyen dönemlerinde bu ziyareti hiç unutmamış hicret sonrası, kaldıkları evin yanından ge-çerken bu ziyaretin hatıraları gözünde can-lanmıştı. O esnada yanındakilere dayılarının çocukları ile burada oynadığını, kaldıkları evin bahçesindeki havuzda yüzdüğünü,2 Üneyse adındaki bir kız çocuğuyla, eve ko-nan kuşları uçurduğunu ifade etmiştir.3

Peygamberimiz’in (s.a.v.) gençlik ve ye-tişkinlik döneminde de akrabalarıyla ilişkilerini sürdürdüğü ve bu davranışın onun güzel ahlakının bir parçası hâline geldiği görülmektedir. İlk vahyin ardından yaşadığı heyecan ve tedirginliği paylaştığı eşi Hz. Hatice (r.a.), onun ahlaki vasıfları arasında akrabalık ilişkilerini devam ettirdiğine yer vermiştir.4 Hz. Hatice (r.a.), Peygamberimiz’in (s.a.v.) bu güzel ahla-kını, onun doğru yolda olduğunun bir delili olarak görmüştür.

Gerek akraba gerekse eş dost ziyaretinde uygun olan, ziyarete, ziyaretle karşılık ver-mektir. Ancak bazen ziyaret konusuna gereken özeni göstermeyen hatta kendisine yapılan ziyaretlerin devamını getirmeyen yakınlarımız olabilir. Böyle durumlarda Müslümana yakı-şan davranış, akrabalık bağını koparmamak ve ziyareti terk etmemektir. Peygamberimiz (s.a.v.) zamanında da bu tür hadiseler yaşanmıştır. Ziyaret ettiği akrabalarının kendisine gelmemesine gücenen bir sahabe Peygamberimiz’e (s.a.v.) gelerek şöyle yakınmıştır:

“Ya Resulullah! Ben akrabalarımı ziyaret ediyorum, onlar bana gelip gitmiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, on-lar bana kaba davranıyorlar.” Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.), ziyaretlere karşılık

2. Osman Keskioğlu, Hz. Muhammed ve Hayatı, 21-22..

3. Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi (Çev. Salih Tuğ), I, 42.

4. Buhari, Bed’ü’l-Vahy, 3.

5.2: Ziyaretlerde büyüklerin elleri öpülür.

Etkinlik

• Yakın çevrenizde oturan akrabalarınızı ziyaret programı oluşturunuz. Zi-yaretlerinizi fotoğraflayarak albümünüze koyunuz ya da sınıf panosuna asınız.

• Ziyaret sonrasında duygu ve düşüncelerinizi günlüklerinize yazınız.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 100 22.06.2017 09:47:22

Page 101: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

AK

RA

BA

LAR

LA İLE

TİŞİM

101

vermeyenin sorumlu olacağını ifade etmiştir. Ayrıca, “Şayet bu şekilde davranmaya devam edersen, onlara karşı senin yanında Allah’ın (c.c.) görevlendireceği bir yardımcı daima bu-lunacaktır.” buyurarak bu güzel davranışı sebebiyle Allah’ın (c.c) yardımını daima görece-ğini müjdelemiştir.5

Peygamberimiz’in (s.a.v.) de benzeri kişilerle karşılaştığını hatta kendileriyle dostluk ku-ramadığı hâlde akrabalık bağları nedeniyle ilişkilerini koparmamaya özen gösterdiğini ve zi-yaretin güzel sonuçlar oluşturmasını umduğunu görmekteyiz. Bununla ilgili olarak bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:

“Dikkat edin, benim asıl dostlarım ve yardımcılarım babamın ailesi değildir. Benim asıl dostlarım, Allah Teala ve salih müminlerdir; ancak onlarla akrabalık bağlarım vardır. Bu akrabalığı, ziyaret ile yaşatmak, tazelemek düşüncesindeyim.” 6

Bir sahabe, erdemli davranışın ne olduğunu sorunca, Hz. Peygamber (s.a.v.) kendisiyle alakayı kesen akraba ile görüşmeye devam etmenin pek kıymetli davranışlardan biri oldu-ğunu ifade etmiştir.7

Allah (c.c) rızası için yapılan her türlü iyi davranışın Allah (c.c) katında büyük değeri vardır. Şüphesiz ki, akraba ziyareti de aynı kapsamda yer almaktadır. Akraba ziyaretlerinde maddi beklenti ve çıkar gözetmemek ya da ziyaret için mutlaka karşıdan bir ziyaret beklememek gerekir. Ayrıca hayırlı işlerde öncülük yapmak yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de de övülen davranışlar arasında yer almaktadır.8 Bu sebeple zengin olsun, fakir olsun bize gelmeyen akrabamıza gitmeye ve bunu da herhangi bir şarta bağla-mamaya dikkat etmek gerekmekte-dir. Peygamberimiz (s.a.v.) bununla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:

“Sılayırahim demek, dost ve ak-rabadan görülen iyiliğe karşı iyilik etmek değil, ilgiyi kesen akrabayı arayıp ziyaret etmek ve kendisine iyilik yapmaktır.”9

Sılayırahim: Akrabaların birbirleri ile ilişkilerini kesmeyip devam ettir-meleri, ahlâkî ve dînî bir görevdir. Peygamberimiz (s.a.v.) buyurur ki: “Rahim (akrabalık), Allah’ın rahme-tinin eserlerindendir. Kim bu bağı

5. Müslim, Birr, 22.

6. Buhari, Edeb, 14; Müslim, İman, 366.

7. Ahmed b. Hanbel, IV/ 148, 158.

8. Vakıa suresi, 10. ayet.

9. Ahmed b. Hanbel, V/ 229.

Tartışalım!

Akrabalar arasında ziyaretleşmelerin ne gibi yararları olmaktadır?

5.3: Büyüğünün elini öpen bir çocuk

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 101 22.06.2017 09:47:23

Page 102: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

5. Ü

NİT

E

102

korursa, Allah ona merhamet eder. Kim onu koparırsa, Allah da ondan ihsan ve rahmetini

keser.”10

Bu hadis-i şerifin son kısmında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir uyarıda da bulunarak

akrabalık bağını koparanların Allah’ın (c.c.) rahmetinden mahrum kalacağını bildirmiştir. Şu

hâlde akrabalık bağlarını korumanın ve bu amaçla yapılan ziyaretleşmenin manevi karşılığı

çok büyükse de akrabalık ilişkilerini kesmenin günahı da bir o kadar büyüktür. Şu ayet-i

kerimede de Allah (c.c.) aynı şekilde bizlerin dikkatini akrabalık bağlarını kuvvetlendirmeye

çekmektedir: “...Kendisi adına birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah’tan ve akra-

balık bağlarını koparmaktan sakının...”11

Bir kutsi hadiste ise Allah (c.c.) şöyle buyurur:

“…Akraba ve dostlarıyla irtibatını kesmeyenlere ve benim için ziyaretleşenlere benim de

muhabbetim hak olmuştur.”12

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) akraba ziyareti sadece yaşayanlarla sınırlı değildir.

O, hayatta olanları evinde ziyaret etmeyi öğrettiği gibi ölenlerimizi de kabirlerinde ziyaret

edebileceğimizi söylemiştir. Bu şekilde bizlere ölen akrabalarımızı unutup gitmememiz, ve-

fatlarından sonra da kabirlerini ziyaret ederek kendilerine dua etmemiz gerektiğini hatır-

latmaktadır. Peygamberimiz (s.a.v.), bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: “Annemin

kabrini ziyaret için Rabb’imden

izin istedim. Bana izin verdi. Siz

de kabirleri ziyaret ediniz.”13 Hz.

Peygamber (s.a.v.) hayatının

ilerleyen dönemlerinde anne-

sinin kabrini ziyaret etmiş ve

başucunda gözyaşı döküp dua

etmiştir.14

10. Buhârî Edeb, 13.

11. Nisa suresi, 1. ayet.

12. Ahmed b. Hanbel, V/ 229.

13. Ebu Davud, Cenâiz, 75-77.

14. Hamidullah, age, 43.

5.4: Akrabalar arası ziyaretleşmeye sıla-i rahim denir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 102 22.06.2017 09:47:23

Page 103: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

AK

RA

BA

LAR

LA İLE

TİŞİM

103

Dinimizde akrabalık bağları sadece kan bağına dayalı olarak oluşmamaktadır. Sütanne-likten doğan akrabalıklar da söz konusudur. Peygamberimiz’in (s.a.v.) sütanneleri Süveybe ve Halime ile de akrabalık ilişkilerini koruduğu görülmektedir. Yine Peygamberimiz (s.a.v.) dadısı Ümmü Eymen’i de zaman zaman evinde ziyaret eder, “Benim, annemden sonra an-nemdir.” buyururdu.15

Şu hâlde akrabaları ziyaret, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) üzerinde oldukça durduğu ahlaki vazifelerden biridir. O, gerek peygamberliğinden (s.a.v.) önce gerekse sonra bu güzel dav-ranışı hayatında uygulamış ve Müslümanları da bu konuda duyarlı olmaya teşvik etmiştir. Ayrıca Müslümanlara akrabalık bağlarını koparmanın sorumluluğunu hatırlatmış, tek taraflı kusur ve ihmaller karşısında bıkmadan ziyarete öncülük yapmayı tavsiye etmiştir. Bizler de Hz. Peygamberin (s.a.v.) bu güzel davranışını örnek almalı, akraba ziyaretlerini gerçek-leştirmeliyiz. İmkân ölçüsünde uzakta olan akrabalarımızı da görmeli, mümkün olmuyorsa iletişim araçlarıyla kendilerine ulaşmalıyız.

15. İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Gâbe, VII/ 303.

Süt kardeşler ile diğer kardeşler arasındaki fark ve benzerlikleri araştırınız?

Araştıralım!

• Anne baba başta olmak üzere tüm akrabalar arasında güzel ilişkiler kur-maya ve bu ilişkileri değişik şekillerde devam ettirmeye sıla-i rahim denir.

Not Edelim!

5.5: İkramda bulunmak insanlar arasındaki sevgiyi artırır.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 103 22.06.2017 09:47:23

Page 104: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

5. Ü

NİT

E

104

Sevinç ve üzüntü, insanın en başta gelen duygusal özelliklerindendir. İnsan yaşadığı iyilik ve güzellikler karşısında sevinç duyarken, başına gelen zorluk, hastalık ve ölüm gibi olaylar karşısında da üzülmektedir. Her iki durumda da yaşadığı duyguları yakınları ile pay-laşma ihtiyacı hissetmektedir. Çünkü sevinç ve mutluluklar paylaşıldıkça daha da büyürken, üzüntü ve sıkıntılar paylaşıldıkça hafifler.

Peygamberimiz (s.a.v.), Allah’ın (c.c.) elçisi olmakla birlikte aynı zamanda bir insandı. O, insanlar içinden seçilmiş ve davranışlarıyla bizlere örnek olmuştur. Aile çevresinde yaşadığı bazı hadiseler karşısında bazen üzülmüş hatta gözlerinden yaşlar gelmiştir. Bazen de se-vinçli ve mutlu anları olmuş ve bunu ailesiyle paylaşmaktan da geri durmamıştır.

Bilindiği gibi Hz. Peygamber (s.a.v.) Hira’da ilk vahyi aldığında, endişe ve heyecan dolu duygular yaşamıştı. Bu durum vahiy meleği Cebrail ile ilk kez karşılaşmasının bir sonu-cuydu. Yine halk tarafından reddedilme ihtimali nedeniyle endişe ve üzüntü duyması da doğaldı.16 İşte Peygamberimiz (s.a.v.) gördüğü bu olağanüstü durumu ve o sırada yaşadığı duygularını ilk önce eşi Hz. Hatice (r.a.) ile paylaşmıştır. Akıllı ve anlayışlı bir eş olan Hz. Hatice (r.a.), Hz. Peygamberi (s.a.v.) can kulağıyla dinlemiş ve kendisini teselli etmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.v.), İslam’ın ilk yıllarında yardım ve desteklerini gördüğü kimselerin ölümüne üzülmüş ve merhametinin bir göstergesi olarak da ağlamıştır. Peygamberliğinin onuncu yılında önce amcası, sonra da kıymetli eşi Hz. Hatice’yi (r.a.) kaybetmiştir. Elbette onu daima destekleyen amcası Ebu Talib’in ve eşi Hz. Hatice’nin (r.a.) art arda vefat etmele-ri, Peygamberimiz’i (s.a.v.) üzmüştür. Bu yıla, “Hüzün Yılı” da denilmesi, Peygamberimiz’in (s.a.v.) üzüntüsünün tüm Müslümanlarca da paylaşıldığının bir göstergesidir.

Peygamberimiz (s.a.v.) İslam’ı tebliğ ederken de bazı üzücü hadiselerle karşılaşmıştır.

Örneğin müşriklerden biri Peygamberimiz’in (s.a.v.) yoluna çıkarak üstüne toprak saçtı.

Peygamberimiz’i (s.a.v.) bu hâlde gören kızlarından biri ağlayarak babasının üzerini

temizlerken, Hz. Peygamber (s.a.v.) kızına, “Ağlama kızım! Şüphesiz Allah (c.c.) babanı

koruyacaktır.”17 diyerek onu teselli etmiştir.

16. Hamidullah, age, I, 82.

17. İbn Hişam, es-Siratü’n-Nebeviyye, II, 44.

EtkinlikPeygamber Efendimiz (s.a.v.) ilk vahyi aldığında yaşadığı endişe ve he-

yecanını niçin eşi Hz. Hatice (r.a.) ile paylaşmıştır? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız...............................................................................................................................................

..............................................................................................................................................

2. Sevinçleri ve Üzüntüleri Paylaşmak

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 104 22.06.2017 09:47:23

Page 105: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

AK

RA

BA

LAR

LA İLE

TİŞİM

105

Peygamberimiz’in (s.a.v.) ve ailesinin zaman zaman maddi zorluklar yaşadığı görülmek-

tedir. Çocukları da yaşadıkları bu sıkıntıları Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile paylaşmak-

taydı. Peygamberimiz (s.a.v.) onları dinleyerek imkân ve duruma göre davranırdı. Bir gün

Hz. Peygamberin (s.a.v.) eline bir miktar para geçti. Kızı Fatıma gelip kocasının kuyudan

su çekerken zorluk içinde kaldığını, kendisinin de un yapmak için tane öğütecek gücünün

olmadığını ileri sürüp, bu işlere yardım etmek için bir hizmetli bulmasını istedi. Ancak Hz.

Peygamber (s.a.v.) diğer müminlerin de zor şartlar altında yaşadığını ifade ederek, kızına

bu isteği yerine getiremeyeceğini bildirdi.

Peygamberimiz (s.a.v.) sevinçli zamanlarını da yakınlarıyla paylaşırdı. Bunların başında bayramlar ve düğünler gelmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bayram, düğün vb. durumlarda, neşe ve sevinci artıracak, günah olmayan uygun eğlencelere izin vermiş ve yakınlarına da bunu tavsiye etmiştir.18 Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde, “Arife günü, kurban günü ve ‘teşrik’ günleri biz Müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme içme günleridir.”19 buyurmak-tadır. Yine o, kurbanını keserken de ailesini ve diğer inananları dualarında unutmazdı. Hz. Aişe’nin (r.a.) anlattığına göre, Peygamberimiz (s.a.v.), ailesi ile bayram sevincini şöyle yaşamıştır:

Bir bayram günüydü. Habeşlilerden bir grup kendi yöresel oyunlarını oynuyorlardı. Pey-gamberimiz (s.a.v.) bana,

“Onları seyretmek ister misin?’”diye sordu.

“Evet.” dedim. Bunun üzerine yanıma iyice sokularak Habeşlilere,

“Oyununuza devam edin.” dedi. Ben usanıncaya kadar onları izledim.20

Peygamberimiz (s.a.v.), torunları Hasan ve Hüseyin’le yakından ilgilenir, onlarla birlikte olmaktan mutluluk duyardı. Zaman zaman onların mutluluğunu görmek kendisine sevinç ve neşe verirdi. Bu amaçla torunlarıyla küçük oyunlar oynar ve onlarla şakalaşırdı. Mesela to-runlarını kucağına alıp severdi. Yine ellerinden tutar, ayaklarını ayaklarına koyar, göğsüne çıkarır ve onları bir dede şefkatiyle öperdi.21

Enes b. Malik, uzun süre Peygamberimiz’in (s.a.v.) aile terbiyesi altında yetişmişti. Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) Enes’in ailesini ziyaret etmiş ve kardeşi Ebu Umeyr’i çok üzgün görmüştü. Umeyr’in çok sevdiği ve devamlı oynadığı “Nuğayr” isimli kuşu ölmüştü. Hz. Pey-gamber (s.a.v.) ona, “Ey Ebu Umeyr, ne oldu Nuğayr?” diye sormuş ve onun üzüntüsünü paylaşmıştır.22

18. Buhari, Nikâh, 63.

19. Ebu Davud, Savm, 50; Tirmizî, Savm, 59.

20. Buhari, Iydeyn, 2.

21. Buhari, el-Edebü’l-Müfred, 249.

22. Buhari, Edeb, 112; Tirmizî, Birr, 57.

Tartışalım!

Ailemizde ortaya çıkan sıkıntı ve üzüntülü durumlarda nasıl davranmalıyız?

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 105 22.06.2017 09:47:23

Page 106: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

5. Ü

NİT

E

106

Ailede yeni bir çocuğun dünyaya gelmesi akrabalar arasında sevinç meydana getirmek-tedir. Anne babanın yanında diğer akrabaların hepsi bu sevince ortak olurlar. Bu gaye ile birbirlerini tebrik edip göz aydınlığı dilerler. Peygamberimiz de hem evlat hem de torun sa-hibi olmuş ve onların doğumu sebebiyle çok mesut olmuştur. Mesela oğlu İbrahim doğunca sevinmiş ve onu kucağına alıp eşine göstererek, “Şuna bir bak! Nasıl, bana benziyor mu?” diye yaşadığı mutluluğu ailesiyle paylaşmıştır.23

Yine Hz. Peygamber’i (s.a.v.), çocuklarının mutluluğu ile sevinen bir baba olarak gör-mekteyiz. Kızı Rukiye ile eşi Hz. Osman (r.a.) Habeşistan’a hicret etmişti. Bir süre onlardan haber alınamamıştı. Peygamberimiz zaman zaman şehir dışından gelenlere Hz. Osman (r.a.) ve kızı Rukiye’yi sorardı. Nihayet Kureyşli bir kadın Habeşistan taraflarından geldi. Peygamberimiz kadına onları sordu. Kadın, “Ey Ebü’l-Kasım, ben onları gördüm.” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.), “Ne şekilde gördün, durumları nasıldı?” diye sordu. Kadın, Rukiye’yi bi-nek üzerinde gördüğünü, eşinin de peşinden yürüdüğünü söyleyince Peygamberimiz buna çok sevindi ve onlar için Allah’a (c.c.) dua etti.24

Akrabalara karşı sorumluluklarımız arasında bir de onları koruyup gözetmek yer almak-tadır. Onlar arasında bilhassa maddi ve manevi açıdan yardıma muhtaç kimseler bulunabi-lir. Bu yüzden imkânı olanların, akrabalarının bu tür sıkıntılarına karşı duyarsız kalmaması gerekir. Kur’an-ı Kerim, birçok ayet-i kerimede ihtiyaç sahibi akrabaya yardım edilmesini istemektedir. Bununla ilgili olarak bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: “Allah’a ibadet edin. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve maliki bulunduğu-nuz kimselere iyi davranın.”25

23. İbn Sa’d, Tabakât, I, 137.

24. Ali el-Muttaki, Kenzü’l-Ummâl, XIII, 63.

25. Nisa suresi, 36. ayet.

Tartışalım!

Yüce Rabb’imiz herkese farklı imkânlar vermiştir. Akrabalarımız-dan kimileri çok zengin, kimileri de yardıma muhtaç olabilir. Böyle bir durumda akrabaların birbirine karşı sorumlulukları nelerdir?

3. Akrabayı Koruyup Gözetmek

Etkinlik

Anne-baba veya yakın akrabalarınızla yaşadığınız sevinçli bir anınızı ve o an neler hissettiğinizi aşağıya yazınız.

..............................................................................................................................................

..............................................................................................................................................

..............................................................................................................................................

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 106 22.06.2017 09:47:23

Page 107: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

AK

RA

BA

LAR

LA İLE

TİŞİM

107

Bir başka ayet-i kerime ise akrabayı koruyup gözetmenin önceki ilahi dinlerde de yer aldığını ifade etmektedir: “Hani, biz İsrailoğulları’ndan, ‘Allah’tan başkasına ibadet et-meyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, her-kese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz’ diye söz almıştık…”26

Peygamberimiz (s.a.v.) de akrabaya, muhtaç olsun olmasın, iyilik yapılmasını istemiş ve bunun kişiye iki ayrı sevap kazandıracağını şöyle ifade etmiştir: “…Akrabaya verilen ise iki sadaka sevabı yerine geçer: Biri sadaka sevabı, öteki de akrabayı koruyup gözetme sevabıdır.”27

Dinimiz hiç kimseye güç ve imkânının üstünde sorumluluk yüklemez. Buna göre akraba-lara yardımın ölçüsü kişinin sahip olduğu imkân ve duruma göre değişmektedir. Bu konuda maddi imkânını nasıl kullanması gerektiğini soran bir sahabeye Hz. Peygamber (s.a.v.),

“Harcamaya kendinden başla. Artanı çoluk çocuğuna sarf et. Ailenden bir şey artarsa, bunu da yakınlarına harca. Bunlardan arta kalanı da sağındaki solundaki komşulara ver!”28 buyurmuştur.

Diğer taraftan iyiliğin sadece iyilik karşılığında yapılması doğru değildir. Bu sebeple ak-rabaya iyilik etmek için onlardan iyilik görmüş olmak gerekmez. Çünkü dinimize göre insani ilişkilerde, maddi ve manevi çıkarlar değil, Allah (c.c.) rızası gözetilmelidir. Peygamberimiz Allah (c.c.) rızası dışında başka bir düşünceyle akrabaya yardım etmenin gerçek manada koruyup gözetme olmayacağını ifade etmektedir. Bununla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Akrabasının yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten kişi, kendisiyle alakayı kestikleri zaman bile, onlara iyilik etme-ye devam edendir.” 29

Dinimiz toplumsal barışı gerçekleştirecek adımlar atılmasını her zaman teşvik etmek-tedir. Bu esnada karşılaşılan olumsuz davranışlar sebebiyle yapılan iyiliklerden vazgeçil-mesini doğru bulmamaktadır. Bununla ilgili olarak ayet-i kerimede, “İçinizden fazilet ve mal sahipleri, akrabalara, fakirlere ve Allah yolunda hicret edenlere yapageldikleri yardımları esirgemesinler, bağışlasınlar, hoşgörülü davransınlar. Allah’ın sizi affet-mesini sevmez misiniz? Allah’ın bağışlaması ve merhameti boldur.”30 buyrulmuştur.

26. Bakara suresi, 83. ayet.

27. Tirmizî, Zekât, 26.

28. Nesâî, Zekât, 60; Büyû, 84.

29. Buhari, Edeb, 15.

30. Nûr suresi, 22. ayet.

EtkinlikYardıma muhtaç akrabalarınıza yardım ediniz ve birbirinizi yardım et-

meye teşvik etmek için yaptıklarınızı aşağıya yazınız ve sınıfta okuyunuz...............................................................................................................................................

..............................................................................................................................................

..............................................................................................................................................

..............................................................................................................................................

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 107 22.06.2017 09:47:23

Page 108: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

5. Ü

NİT

E

108

Akrabaları Müslüman olmasa bile kişi, onlarla belli bir hukukunun olduğunu unutmama-lıdır. Bir ayet-i kerimede Müslüman olmayan anne ve babaya ancak Allah’ı inkâr etmek için zorladıkları takdirde itaat edilmemesi emredilmekte, hemen peşinden de “Onlarla dünya-da iyi geçin!”31 buyrulmaktadır.

Hz. Ebu Bekir’in (r.a.) kızı Esma şöyle anlatıyor:

“İslam’ı kabul etmemiş olan annem Resulullah zamanında yanıma gelmişti. Peygamberimiz’e:

- Annem beni özleyip gelmiş. Ona ikramda bulunabilir miyim, diye sordum.

Resulullah:

- Evet, annene iyi davran, buyurdu.”32

Peygamberimiz (s.a.v.), kıymetli eşi Hz. Hatice (r.a.) vefat ettikten sonra onun yakınlarını unutmamıştır. Kendisi, “Ben Hatice’nin (r.a.) sevdiklerini severim.” der. Bir koyun kestiğinde bir kısmını Hz. Hatice ’nin (r.a.) yakınlarına gönderirdi.33

Akrabalarımıza karşı yapacağımız iyilikler sadece maddi yardımlarla sınırlı değildir. Be-raberliklerimizde tatlı dilli ve güler yüzlü olmak, incitici söz ve davranışlardan kaçınmak da gerekir. Bir sahabe, Peygamberimiz’e (s.a.v.) gelerek kendisini cennete yaklaştıracak amelin ne olduğunu sormuş, Peygamberimiz (s.a.v.) de, “Allah’a ibadet eder, ona hiçbir şeyi ortak koşmaz, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, akrabalarına karşı iyi davranışta bulunursun.” buyurmuştur. Sorusunun cevabını alan kişi dönerken Peygamberimiz (s.a.v.), “Eğer bunlara sımsıkı sarılırsa cennete girer.”34 buyurdu.

Toplumun temelini aile oluşturur. Mutlu ve huzurlu aile yuvaları, toplu-mun güven ve barışı için son dere-ce önemlidir. Hz. Peygamber (s.a.v.) yakınlarının yuva kurması ile de il-gilenmiş ve onların aile olmaları için gayret göstermiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.), “Annemden sonra annem.” dediği dadısı Ümmü Eymen’i özgür-lüğüne kavuşturmakla kalmamış, aynı zamanda onun Zeyd b. Hârise ile evlenmesine yardımcı olmuştur.

Peygamberimiz (s.a.v.) sütanne, sütbaba ve süt kardeşlerine de her türlü ilgi ve yardımlarını devam ettir-miştir.

31. Lokman suresi, 15. ayet.

32. Buhari, Hibe, 30; Müslim, Zekât, 50.

33. Buhari, Menâkıbu’l-Ensâr, 20.

34. Müslim, İman, 14.

5.7: Güven ve samimiyet her şeyden önemlidir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 108 22.06.2017 09:47:23

Page 109: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

AK

RA

BA

LAR

LA İLE

TİŞİM

109

Peygamberimiz (s.a.v.) bir gün otururken sütbabası çıkageldi. Resulullah, hürmeten el-bisesinin bir kısmını yere serdi ve onu üzerine oturttu. Az sonra sütannesi geldi. Peygam-berimiz (s.a.v.) bunun için de elbisenin diğer tarafını serdi. Biraz sonra süt kardeşi geldi. Resulullah onun için de ayağa kalktı ve onu da önüne oturttu.35

Bir başka bilgiye göre, henüz Mekke dönemindeyken sütannesi Halime yanına geldi, Peygamberimiz’e kıtlık ve kuraklıktan şikâyet etti. Efendimiz (s.a.v.) ona kırk koyun ve yiye-cek yüklü bir deve vererek onu memleketine gönderdi.36

Peygamberimiz (s.a.v.) doğumunda kendisini ilk olarak emziren Süveybe’yi hiç unutma-dı. Mekke’de iken onu ziyaret eder ve ona ikramlarda bulunurdu. Hicret edince Medine’den ona giyecek gönderirdi.37

Peygamberimiz (s.a.v.) akrabalarının eğitimi ile de yakından ilgilenir, ayrıca onlar için dua eder ve Allah’tan (c.c.) iyilik ve güzellikler dilerdi. Bir gün amcası Abbas’tan oğlu Abdullah’la beraber kendisine uğramalarını istemişti. Abbas ve oğlu Peygamberimiz’in (s.a.v.) yanına geldiklerinde Peygamberimiz şöyle dua etti:

“Allah’ım! Abbas’ı ve oğlunu açık ve gizli hiçbir günahın hariç kalmayacağı mağfiretinle bağışla. Allah’ım! Çocuğuna daha fazla özen göstermesi için ona ikram ve ihsanlarda bulun!”38

Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) Ümmü Seleme’nin oğlu Ömer’in yemek yerken tabağın her tarafından yediğini görünce, “Yavrum, besmele çek, sağ elinle ve hep önünden ye!” diyerek ona tavsiyede bulunmuştur.39 Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Medine döneminde her gün sabah namazına giderken kızı Fatıma ile damadı Ali’nin evlerine uğrar, onları namaza kal-dırırdı.40 Bu hadise Peygamber Efendimiz’in, çocuklarının evliliklerinden sonra bile onların eğitimine verdiği önemi ortaya koymaktadır.

Akrabalık ilişkilerini anne, baba, amca, dayı gibi yakınların ölümleri hâlinde de kesme-mek gerekir. Bir gün Hz. Peygamber’in (s.a.v.) huzuruna bir adam çıkageldi ve:

“Ya Resulullah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mıdır?” diye sordu. Resulullah şöyle buyurdu:

“Evet, onlara dua eder, günahlarının bağışlanmasını dilersin. Vasiyetlerini yerine geti-rirsin, akrabasını koruyup gözetirsin, dostlarına da ikramda bulunursun.”41

Peygamberimiz (s.a.v.) çok uzak akrabaları bile hatırlamaktan geri kalmamış, insanlar arası münasebetlerde bu durumun ehemmiyetine daima vurgu yapmıştır.

Şu hâlde Peygamberimiz’in (s.a.v.) akrabalarını sadece ziyaret etmekle kalmadığı, onla-rı imkânı ölçüsünde koruduğu ve gözettiği anlaşılmaktadır. Bizler de onu örnek alarak yakın ve uzak akrabalarımıza karşı aynı yaklaşımı göstermeli ve bu sorumluluğu yüreğimizde hissetmeliyiz.

35. Ebu Davud, Edeb, 119-120/5145.

36. İbn Sa’d, Tabakat, I, 113.

37. Dimyâtî, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 33.

38. Tirmizî, Menâkıb, 28.

39. Buhari, Et‘ime, 2.

40. Buhari, Teheccüd, 5; Tirmizî, Tefsir, 33.

41. Ebu Davud, Edeb, 120.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 109 22.06.2017 09:47:23

Page 110: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

5. Ü

NİT

E

110

Okuma Parçası

Kârlı Mal Budur

Medine’de Ensar arasında en fazla hurmalığı bulunan Ebu Talha idi. Ebu Talha’nın en sevdiği malı da Mescid-i Nebi’nin karşısındaki Beyruhâ adlı hur-ma bahçesiydi. Resulullah bu bahçeye girer ve oradaki tatlı sudan içerdi.

“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, gerçek iyiliğe asla eremezsiniz” (Âl-i İmrân, 92) ayet-i kerimesi nazil olunca, Ebu Talha, Pey-gamber Efendimiz’in (s.a.v.) yanına geldi ve:

“Ya Resulallah! Cenâb-ı Hak sana, ‘Sevdiğiniz şeylerden Allah yolun-da harcamadıkça, gerçek iyiliğe asla eremezsiniz.’ ayetini gönderdi. En sevdiğim malım Beyruhâ adlı bahçedir. Onu Allah rızası için bağışlıyorum. Allah’tan onun sevabını ve benim için ahiret azığı olmasını dilerim. Beyruhâ’yı Allah’ın sana göstereceği şekilde kullan.” dedi.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Aferin sana! Kârlı mal dediğin işte budur! Seni duydum Ebu Talha. Ancak onu akrabaları-na vermeni daha uygun görüyorum.”

Ebu Talha,

“Öyle yapayım Ya Resulallah.” dedi ve bahçeyi amcasının oğulları ve diğer akrabaları arasında paylaştırdı. (Buhari, Vekâlet, 14; Müslim, Zekât, 42)

Düşünelim! Akrabalarınızla hangi durumlarda nasıl yardımlaşabilirsiniz?

4. Akrabalar Arası Yardımlaşma

Akrabalar arasındaki ilişkilerin sadece ziyaret ve görüşmelerle sınırlı kalmaması gerekir. İmkân ölçüsünde yardımlaşmak, ihtiyaç ve sıkıntıların giderilmesinde el birliği yapmak akraba-lık vazifelerimizdendir. Bu konuda pek çok ayet-i kerime akrabalar arasında maddi ve manevi açıdan yardımlaşmayı tavsiye etmektedir. Bir ayet-i kerimede Allah Teala (c.c.) şöyle buyur-maktadır:

“Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcu-ya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.”42

42 Nisa suresi, 36. ayet.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 110 22.06.2017 09:47:23

Page 111: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

AK

RA

BA

LAR

LA İLE

TİŞİM

111

Peygamberimiz (s.a.v.), çocukluğundan itibaren akrabalarına yardımdan geri durma-mıştır. Amcası Ebu Talib ve Zübeyr’in ticari faaliyetlerine katılmış, onlarla Suriye, Bahreyn Umman bölgelerine gitmiştir. Gerek bu ticari yolculuklarda gerekse buralardan alınan mal-ların Mekke pazarında satılmasında amcalarına yardım etmiştir. Böylece aile bütçesine de maddi katkılarda bulunmuştur.43 Yine bu gaye ile ailesinin hayvanlarını otlatmış, ayrıca ço-banlıktan aldığı ücretle amcası Ebu Talib’e yardımcı olmuştur.44

Hz. Peygamber’in (s.a.v.)amcası Ebu Talib’e olan yardımı, sonraki yıllarda da devam et-miştir. Ebu Talib, kalabalık bir aile reisi olması nedeniyle geçim sıkıntısı çekmekteydi. Ayrıca Mekke’de de kıtlık yaşanmaktaydı. Hz. Peygamber (s.a.v.) küçük yaşlardan beri desteğini gör-düğü amcası Ebu Talib’e yardım elini uzatmak ve geçim sıkıntısını biraz olsun azaltmak istedi. Bu amaçla diğer amcası Abbas’a Ebu Talib’in oğullarından birer tanesinin bakımını üzerlerine almayı teklif etti. Teklife sıcak bakan amcasıyla beraber Ebu Talib’e gittiler ve durumu anlattılar. Ebu Talib de bu fikri onaylayınca Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Ali’nin (r.a.) , Abbas da Cafer’in bakımını üstlendi.45 Böylece Hz. Ali küçük yaşlardan itibaren Peygamberimiz’in (s.a.v.) terbiyesi altında yetişme şerefine ulaşmıştır.

Bilindiği gibi Hz. Peygamber (s.a.v.) İslam’a ilk önce yakın akrabalarını davet etmişti. Çünkü öncelikle yakın çevresinin desteğini almadan diğer insanlara ulaşması zor olabilirdi. “Sen, en yakın akrabanı uyar!”46 ayeti inince Resulullah, Mekke’de Safa tepesine çıkmış ve Kureyş’in ileri gelenlerini çağırarak onlara İslam’ı tebliğ etmişti.

Hz. Peygamber (s.a.v.), ilk vahyin ardından başlayan zorlu süreçte bazı akrabalarının desteğini de almıştır. Kendisine inanmaları için halalarının evine gelmiş, halaları ona kız-mak şöyle dursun, aile mensupları arasında düzenleyeceği davet toplantısına amcası Ebu Leheb’i de çağırmasını tavsiye etmişlerdir. Hz. Peygamber (s.a.v.) akrabalarını yemeğe davet etti. Sonra onlardan kendisini himaye etmelerini istedi. Karşı olan kimseler söz aldılar. Amcası Ebu Talib ile halası Safiyye onu Ebu Leheb’e karşı savundular.47

Halaları daha sonra Ebu Leheb’le konuştular; fakat Hz. Muhammed’in (s.a.v.) gerçekten peygamber olduğuna onu ikna edemediler.

İslam’ı ilk tebliğ ettiği sıralarda Hz. Peygamber’e (s.a.v.) yardımcı olanların başında yine bazı akrabaları geliyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) kabilelerin kaldıkları yerlere giderken çoğu zaman yanında Hz. Ebu Bekir (r.a.), bazen Hz. Ali (r.a.) bazen de henüz iman et-memiş olmasına rağmen amcası Abbas da bulunuyordu. Hz. Peygamber’in (s.a.v.), Taif’e gidişi de annesinin amcaları olan akrabalarından destek ve yardım almaya yönelikti. Yine oraya giderken de yanında azatlısı Zeyd b. Hârise bulunmaktaydı.

Aynı şekilde amcası Ebu Talib, Mekkelilerin baskı ve zulümlerine karşı onu korumuştur. Hz. Hamza Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) yaptığı eziyetlerden dolayı Ebu Cehil’e karşı koymuş ve bu sırada Müslüman olmuştur. Diğer amcası Abbas daha sonra Müslüman olsa da her zaman Hz. Peygamberin (s.a.v.) yanında bulunmuştur.

43. Celal Yeniçeri, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslâm, I/ 410.

44. İbn Sa’d, age, I/ 107-108; Hamidullah, age, I/ 49-50.

45. Asım Köksal, age, 118.

46. Şuarâ suresi, 214. ayet.

47. Nevevî, Riyâzus-Sâlihîn, (Haz. Raşit Küçük ve dğr.), II/ 459.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 111 22.06.2017 09:47:23

Page 112: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

5. Ü

NİT

E

112

Hz. Peygamber (s.a.v.) yakınlarının kendisine olan yardımlarını her zaman şükranla an-mıştır. Hz. Hatice’nin kız kardeşi Hâle’yi görünce, vefat eden eşi Hz. Hatice’yi (r.a.) hatır-lamıştı. Bu durumdan yakınan Hz. Aişe’ye Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle dedi: “Halk bana inanmazken o inandı. Herkes bana yalancı derken o doğru söylediğimi kabul etti. Kimse bana bir şey vermezken o beni malıyla destekledi ve Allah (c.c.) bana ondan çocuklar ihsan etti.” 48

Hz. Peygamber (s.a.v.) aile işlerinde de görev alır, böylece başta eşi olmak üzere aile fertlerinin işlerini kolaylaştırırdı. Mutfak işlerinde Hz. Aişe’ye (r.a.) yardımcı olduğu ifade edilmektedir. Yine avlusundaki hayvanların sütünü sağdığı da olurdu.49 Bir seferinde Hz. Aişe’ye (r.a.), “Allah’ın Resulü (s.a.v.) evde ne yapardı?” diye sorulmuş, o da “O, evinde ailesinin işleriyle meşgul olurdu, ezanı duyunca da mescide giderdi.” demiştir.50

Sonuç olarak Hz. Peygamber (s.a.v.) akrabalarla ilişkilerini sadece ziyaret ve görüşme-lerle sınırlı tutmamış, onlara maddi ve manevi her türlü yardımını yapmış, aynı zamanda bazı akrabalarının da yardım ve desteğini görmüştür.

48. Ahmed b. Hanbel, Müsned VI/ 118.

49. Hamidullah, age, II/ 1145.

50. Buhari, Nafakât, 7.

EtkinlikAkrabalarımıza karşı nasıl davranmamız gerekir? Düşüncelerinizi örnekte olduğu

gibi aşağıdaki boşluklara yazınız.

Akrabalarımızı bayramlarda ve diğer uygun zamanlarda ziyaret etmeliyiz.............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

............................................................................................................................................

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 112 22.06.2017 09:47:23

Page 113: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

AK

RA

BA

LAR

LA İLE

TİŞİM

113

Ünite Değerlendirme Çalışmaları

Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

1. Peygamberimiz’in (s.a.v.) akraba ziyareti ile ilgili tavsiye ve uygulamaları hakkında bilgi

veriniz?

2. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), yakın akrabalarından ne gibi yardımlar görmüştür?

3. Peygamberimiz’in (s.a.v.) sevinç ve üzüntülerini akrabalarıyla paylaşmasına birkaç örnek

veriniz.

4. Peygamberimiz’in (s.a.v.), akrabalık ilişkileri konusunda nasihatleri nelerdir?

Açıklayınız.

A

( ) Akrabalık bağlarının korunmasına önceki ilahi dinlerde de yer verilmiştir. ( ) Peygamberimiz (s.a.v.) akrabalarla ilişkilerin sürdürülmesinin, Allah’a ve ahiret

gününe imanın bir gereği olduğunu ifade etmiştir.( ) Peygamberimiz (s.a.v.) akrabalık ilişkilerine peygamber olduktan sonra ehem-

miyet vermeye başlamıştır.( ) Ziyaretlerimize karşılık vermeyen akrabalarla ilişkilerimizi bitirmeliyiz.( ) Hz. Peygamber (s.a.v.) akrabalarından hiç kimsenin yardım ve desteğini gör memiştir.

Aşağıda verilen cümleler doğruysa başlarına (D), yanlışsa (Y) yazınız.C

1. Dinimizde akrabalar arasında kurulan ilişkilerin genel adı …………........................dir.

2. ……….………., Peygamberimiz’in (s.a.v.) amcası ve eşi Hz. Hatice’nin (r.a.) art

arda vefatı ettiği seneye denir.

3. Peygamberimiz (s.a.v.) , Ebu Talib’in eşi ……………… vefat edince, “Annem öldü.”

diyerek üzüntüsünü ifade etmiştir.

4. ……… ……….., Peygamberimiz’in (s.a.v.) , “Annemden sonra annemdi.” diye andığı

dadısıdır.

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri, verilen kelimelerden uygun olanları ile doldurunuz.B

(Hüzün Yılı - Sılayırahim - Ümmü Eymen - Fatıma)

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 113 22.06.2017 09:47:23

Page 114: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

5. Ü

NİT

E

114

1. Aşağıdakilerden hangisi, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) akraba ziyareti ile ilgili uygulamalarından biri değildir?

A) Çocukluğunda annesi ile akrabalarını ziyaret etmiştir.

B) Kendisiyle dostluk kurmayan akrabalarıyla alakasını kesmemiştir.

C) Ziyaretlerinde maddi yardım alma gayesi gütmüştür.

D) Vefat eden yakınlarının kabirlerine gidip dua etmiştir.

2. Aşağıdakilerden hangisi Hz. Peygamber (s.a.v.) için doğru değildir?

A) Karşılaştığı olumsuz hadiseler karşısında üzüntü duymuştur.

B) Çocukları kendisine sıkıntı ve zorluklarını iletme imkânı bulamamıştır.

C) Sevindirici durumları ailesi ile paylaşmıştır.

D) Zor zamanlarda eşi Hz. Hatice (r.a.) tarafından teselli edilmiştir.

3. Aşağıdakilerden hangisi Peygamberimiz’in (s.a.v.) akrabalarla yardımlaşması çerçevesinde değerlendirilemez?

A) Çocukluğunda aile bütçesine katkıda bulunması

B) Hz. Ali’nin (r.a.) bakımını ve yetiştirilmesini üzerine alması

C) Ebu Talib’in kendisini Kureyş’e karşı koruması

D) Hz. Peygamber’in (s.a.v.) küçükken gördüğü destek ve yardımları hatırlamaması

4. Aşağıdakilerden hangisi, “Sana (Allah yolunda) ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: Maldan harcayacağınız şey, anne, baba, yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcu-lar için olmalıdır.” (Bakara suresi, 215. ayet.) ayetinden çıkarılamaz?

A) Akrabaya yardımda bulunmak, Allah’ın (c.c.) bir emridir.

B) Akrabalar, yardım konusunda öncelik hakkına sahiptir.

C) Akrabaya yapılacak maddi yardım, belli bir miktarın altında ya da üstünde olma-malıdır.

D) Akrabaya yapılan yardımda maksat, Allah (c.c.) rızasını kazanmaktır.

5. Aşağıdakilerden hangisi Peygamberimiz’in (s.a.v.) akraba ilişkilerinde sergilediği örnek davranışlardan değildir?

A) Akrabaları içindeki yetimlere sahip çıkması

B) Akrabalarının eğitim ve terbiyeleriyle ilgilenmesi

C) Aile kurmalarına yardımcı olması

D) Vefat eden eşinin yakınlarıyla ilişkilerini bitirmesi

Aşağıdaki çoktan seçmeli soruların doğru seçeneklerini işaretleyiniz.D

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 114 22.06.2017 09:47:24

Page 115: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

115

SO

SY

AL İLE

TİŞİM

1. Özel hayat kapsamına giren alanlar nelerdir? Araştırınız.

2. “İfrat” ve “tefrit” kavramlarını araştırınız.

3. Günlük hayatta karşılaşılan kul hakkı ihlallerinden ör-

nekler bulunuz.

4. Tevazu sahibi insanın özellikleri nelerdir? Araştırınız.

HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

HZ. MUHAMMED VETOPLUMSAL İLETİŞİM

SOSYALİLETİŞİM

6.ÜNİTE

ÖĞRENMEALANI

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 115 22.06.2017 09:47:24

Page 116: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

116

6. Ü

NİT

E

Düşünelim!

1. Özel Hayata Saygı

Peygamberimiz’in (s.a.v.), “Sizden biriniz, kendisi için istediğini Müslü-man kardeşi için de istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” (Buha-

ri, İman, 7) hadisini özel hayata saygı açısından değerlendiriniz.

Allah (c.c.) akıl ve irade özelliği ile yarattığı insana varlıklar içinde üstün bir konum ver-

miştir. Bunun yanında onu şeref, ırz, haysiyet ve onur gibi yüce değerlerin sahibi yapmıştır.

İnsana has olan bu özellikler, onun doğuştan değerli ve saygın bir varlık olarak yaratıldığını

göstermektedir. Bir ayet-i kerimede Allah (c.c.), insanın bu üstün yönü ile ilgili olarak şöyle

buyurmaktadır: “Biz gerçekten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları karada

ve denizde taşıdık; kendilerine güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın bir-

çoğundan üstün kıldık.”1

İslam, insanların huzur, güven ve barış içinde yaşadıkları bir toplumun oluşmasını hedef-

ler. Bunun için doğuştan getirilen yüce insani değerlerin yine insanoğlu tarafından korunma-

sı gerekmektedir. Toplumun barış ve huzur içinde yaşaması söz konusu değerlerin korun-

masına bağlıdır. Bu da kişiye, insan ilişkilerinde dikkat etmesi gereken bazı sorumluluklar

yüklemektedir. Özel hayatın saygınlığı da bunlardan biridir. Bu bağlamda gerek Kur’an-ı

Kerim’de gerekse hadis-i şeriflerde örnek davranış biçimleri ortaya konulmuş ve özel haya-

tın saygınlığını ortadan kaldıran söz ve davranışlara izin verilmemiştir.

Özel hayat kapsamına giren konuların dokunulmazlığı vardır. Hiç kimse bir başkasının

söz konusu haklarını ihlal edemez. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), insan ilişkilerindeki bu

önemli ilkeyi Veda Hutbesi’nde kendisini dinleyen sahabelere şöyle ifade etmiştir: “Ey in-

sanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz

Mekke nasıl kutsal bir şehir ise; canlarınız, mallarınız, namus ve şerefiniz de öylece mukad-

destir. Her türlü zarardan korunmuştur.”2

1. İsra suresi, 70. ayet.

2. Buhârî, İlim, 9; Hac, 132; Müslim, Kasâme, 29.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 116 22.06.2017 09:47:24

Page 117: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

117

SO

SY

AL İLE

TİŞİM

Dinimiz, özel hayatın korunması konusunda öncelikle önleyici tedbirler ortaya koymuş-tur. Bu amaçla kişinin göz, kulak ve dil gibi dış dünyaya açılan organlarını kontrol etmesi-ni istemektedir. Müslüman, görme ve duyma merakını kendisini ilgilendirmeyen konulara, özellikle de başkalarının özel hayatına yöneltmemelidir. Bir ayet-i kerimede, “Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.”3 buyrulmaktadır.

Yine insanın kontrol altında tutması gereken uzuvlarından birisi dildir. Doğruyu ve gü-zeli ifade eden dil, aynı zamanda kötülüğün aracı olabilmektedir. Başkasının özel hayatına giren bilgiler göz veya kulakla öğrenilmekte, dil yoluyla da yayılmaktadır. Böylece zan ve dedikodu gibi insan onurunu inciten çirkin davranışlara imkân verilmektedir.

Hiçbir insan, kendi özel hayatına ait bilgilerin toplum içinde konuşulmasına razı olmaz. Kişiye özel kalması gereken bilgilerin ağızdan ağza dolaşması, insanları üzer ve gönülle-rini incitir. Ayrıca insan ilişkileri bozulur ve dargınlıklar meydana gelir. Hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır: “Eğer insanların ayıplarını araştırırsan onları bozmuş ya da bozmaya yak-laştırmış olursun.”4

Bu sebeple Peygamberimiz (s.a.v.), insanı toplum içinde küçük düşürmeye varan bu tür sözlerin önüne geçmekte ve şöyle buyur-maktadır: “Her duyduğunu naklet-mesi kişiye yalan olarak yeter!”5

Bir sahabe Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) gelerek: “Ya Re-sulullah! Bana bir dua öğret!” deyin-ce, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Allah’ım! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden sana sığınırım, de!” buyurmuştur.6

Ahiret günü el, ayak ve göz gibi organların kişinin yaptıklarına şahitlik edeceği düşünülür-se, kişinin bu organlarını korumasının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.7

İslam, kişinin davranışlarını güzelleştirmek ister. Gizlilikleri öğrenmeye çalışmak, her söylenene kulak kabartmak Müslümana yakışmaz. Ayrıca böyle kimseler, toplumda gü-

3. İsra suresi, 36. ayet.

4. Ebu Davud, Edeb, 37.

5. Müslim, Mukaddime, 5.

6. Ebu Davud, Salât, 1551.

7. Yasin suresi, 65. ayet; Fussilet suresi, 21. ayet.

Etkinlik

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

Özel hayatı araştırmanın, insanların ahlakı üzerinde meydana getirdiği olumsuz so-nuçlar nelerdir? Düşüncelerinizi yazınız.

“Kim dünyada bir Müslüman karde-şinin ayıbını örterse, Allah da o kimse-nin dünya ve ahirette ayıplarını örter.”

(Tirmizi, “Birr”, 19)

Not Edelim!

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 117 22.06.2017 09:47:24

Page 118: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

118

6. Ü

NİT

E

ven ve itibarlarını yitirirler. Ancak özel hayatın sınırlarına saygı gösterenler, başkalarına ait mevcut sırları muhafaza edenler, zan ve dedikodu gibi kul hakkını doğuran sebeplerden korunmuş olurlar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bunun Müslümanı güzelleştiren bir davra-nış olacağını şöyle belirtmiştir:

“Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi, Müslümanlığının güzelliğinden ileri gelir.”8

İnsan ne kadar üstün özelliklere sahip olsa da hata ve kusurlardan uzak olamaz. Hatta bu durum Hz. Âdem’den (a.s.) itibaren insanın değişmez özellikleri arasında yer almaktadır. Bu sebeple başkalarının hatalarını konuşup durmak yerine kendi yanlış ve kusurlarımıza odak-lanmamız gerekir. Allah (c.c.) tövbe karşılığında hata ve günahları affedeceğini belirtmiştir. Herkesin affedilme imkânı olduğuna göre hata ve eksikleri araştırmak, bunları başkalarına yaymak doğru değildir. Özellikle de kulun Allah’la (c.c.) arasındaki meselelerde bir gün töv-benin söz konusu olabileceği unutulmamalıdır. Bununla ilgili olarak bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır:

“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biri-niz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O hâlde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir.”9

Bu ayet-i kerimede özel hayatın sınırlarını ihlal anlamına gelen “kusur araştırma” yasaklan-maktadır. Ayrıca aynı sonucu doğuran zan ve dedikodu gibi davranışlara yer verilerek bunların ne kadar çirkin bir davranış olduğu ifade edilmektedir.

Dinimize göre tüm Müslümanlar dinde kardeştirler. Kardeşlerin birbiri-ni incitecek ve üzecek davranışlardan özenle kaçınmaları gerekir. Bu da kardeşlik hukukuna aykırı davranış-lardan uzak durmakla mümkün olur. Şu hadis-i şerif, özel hayatın peşine düşmenin kardeşlik hukuku ile bağ-daşmadığını göstermektedir:

“Zandan sakınınız. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır. Başkalarının ko-nuştuklarını dinlemeyin, ayıplarını araştırmayın, birbirinize karşı övünüp böbürlenmeyin, birbi-rinizi kıskanmayın, kin tutmayın, yüz çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Allah’ın size emrettiği gibi kardeş olun…”10

8. Tirmizî, Zühd, 11.

9. Hucurat suresi, 12. ayet.

10. Müslim, Birr, 28-34.

6.1: Müminler ancak kardeştirler.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 118 22.06.2017 09:47:24

Page 119: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

119

SO

SY

AL İLE

TİŞİM

Okuyalım, DüşünelimMedine’de münafıklar, Müslümanlar arasında fitne ve fesat çıkarmak istiyorlar ve bunun

için fırsat kolluyorlardı. Bu kötü emelleri için Peygamberimiz’in temiz eşi Hz. Aişe’yi (r.a.) hedef seçmişlerdi. Bu amaçla üzerine iftira attılar ve bunu insanlar arasında yaydılar. Hz. Aişe (r.a.) bu konuda şöyle demektedir: “Hz. Peygamber (s.a.v.) , durumu Zeyneb bint-i Cahş’a sormuş ve ‘Ey Zeynep, bu hususta ne biliyorsun, ne gördün?’ buyurmuş, o da:

‘Ey Allah’ın Resulü (s.a.v.), kulağımı işitmediğim, gözümü de görmediğim şeylerden da-ima korurum. Ben Aişe (r.a.) hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum.’ demiş.” (Buhari, Şehadat, 15)

Daha sonra gelen ayet-i kerimeler, Hz. Aişe’nin (r.a.) tertemiz ve masum olduğunu ortaya koymuş; bu iftiraya ortak olanların da büyük bir vebal altına girdiklerini ifade etmiştir.

Peygamberimiz (s.a.v.) zaman zaman sahabeye vaaz ve nasihatlerde bulunurdu. O, bu konuşmalarında toplumda görülen olumsuz uygulamalara dikkat çeker ancak kimsenin adını açıkça kullanmazdı. Ayrıca hiç kimsenin ayıp ve kusurunu yüzüne vurmazdı. Böylece insanların kalbinin kırılmasını önlemiş olurdu. Hz. Aişe (r.a.) onun bu uygulaması ile ilgili olarak şunları söylemektedir: “Resulullah, bir kişiden kendisine olumsuz bir söz ulaştığı vakit, “Falan niye böyle söylemiş?” demezdi. Fakat “İnsanlara ne oluyor da şöyle şöyle söylüyorlar?” derdi.”11

İnsanların özel hayatlarına giren mekân ve alanlar çok çeşitlidir. Aile hayatı ve bu hayatın yaşandığı evler ile kişisel dolap, çanta, bilgisayar, telefon gibi araç ve gereçler bunlardan ba-zılarıdır. Ait olduğu kişi ya da kişilere özel kalması gereken bu alanlara girmek, konuşulanları dinlemek, özel bilgileri edinmek özel hayatın saygınlığını hiçe saymak anlamına gelmektedir. Bir ayet-i kerimede kişilere özgü alanlara izinsiz girilemeyeceği şöyle ifade edilmektedir:

“Ey iman edenler! Kendi evinizden başka evlere, geldiğinizi fark ettirip (izin alıp) ev halkına selam vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir; herhâlde düşünüp anlarsınız.”12

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), özel hayatı araştırmanın doğru olmadığını ifade ettiği gibi istemeden öğrenilen bu tür durumların saklı tutulmasının da manevi bir karşılığının olaca-ğını şu şekilde ifade etmiştir:

“…Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da onun hem dünyada hem de ahirette kusurunu gizler. İnsan din kardeşine yardım ettiği müddetçe Allah da ona yardım eder.”13

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) bahsedilen söz ve davranışları insanların özel ha-yatlarının dokunulmaz bir alan olduğunu göstermektedir. Şu hâlde bizler de Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) örnek alarak el, göz ve dil gibi organlarımızı kontrol etmeli ve başkaları-nın özel hayatının gizliliğine saygı duymalıyız.

11. Ebu Davud, Edeb, 6.

12. Nur suresi, 27. ayet.

13. Müslim, Zikir ve Dua, 38; Müslim, Birr, 72.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 119 22.06.2017 09:47:24

Page 120: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

120

6. Ü

NİT

E

Düşünelim!

İslam dininin ayırıcı özelliklerinden birisi, dengeli ve ölçülü olmaya önem vermesidir. Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın (c.c.) her şeyi denge ve ölçü içerisinde yarattığı belirtilmektedir. İnsana düşen, Allah’ın (c.c.) varlıklar üzerine koyduğu bu denge ve düzeni bozmamaktır. Bununla ilgili olarak bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: “Allah, göğü yükseltti ve onu dengeye oturttu. Sakın ola siz de denge konusunda aşırılığa gitmeyiniz.”14 Bu nedenle insanoğlu, evrenin ahenk ve düzenine uyum sağlamalı ve her türlü aşırılıktan uzak durmalıdır. Bir başka ayet-i kerimede Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ümmeti, “dengeli ümmet” olarak nitelenmiştir.15

Denge, her türlü aşırılıklardan uzak olmak, orta yolu takip etmek anlamına gelmektedir. Müslüman yeme, içme, giyinme, çalışma, harcama, ibadet etme gibi hayatın her aşama-sında ölçülü olmalı, doğal olanın dışına çıkmamalıdır. Aksi takdirde hem kendisi hem de başkaları zarar görür. Aşırılık, insan hayatında huzur ve mutluluğu da alıp götürmektedir. Örnek hayatıyla bizlere rehber olan Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) söz ve davranışların-da, denge ve ölçünün en güzel yönleri görülmektedir.

Denge ve ölçünün gözetilmesi gereken alanlardan bi-risi ekonomidir. Güzel ve mutlu bir geçim için gelir gider dengesine dikkat etmek, harcama ve tüketimi ona göre yapmak gerekmektedir. Kazancı aşan tüketim ve harca-malar kişiyi iflasa sürüklemekte, başkalarına muhtaç hâle düşürmektedir. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim cimriliği ve sa-vurganlığı iki aşırı uç olarak görmekte ve ikisi arasında orta bir yol tutmamızı öğütlemektedir: “Ve harcadıkları zaman ne israf ederler ne de cimrilik ederler; harca-maları, bu ikisinin arasında dengeli olur.”16

Harcamalarımız hayır için bile olsa dengeli ve ölçülü olmalıyız. Dinimiz, kişiyi ve aile fert-lerini başkasına muhtaç bırakacak şekilde hayır ve yardım yapılmasını doğru bulmamak-tadır. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim, sadaka ve bağış denilen mali ibadetlerimizde bile ölçülü olmamızı istemektedir. Bununla ilgili olarak bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: “Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz olma, yoksa pişman olur, açıkta kalırsın.”17

14 Rahman suresi, 7-8. ayetler.

15 Bakara suresi, 143. ayet.

16 Furkan suresi, 67. ayet.

17 İsra suresi, 29. ayet.

Günlük hayatta karşılaşılabilecek aşırı davranışları ve bunların sonuç-larının neler olabileceğini düşününüz.

2. Dengeli Davranmak

6.2: İslâm dengeli olmaya önem verir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 120 22.06.2017 09:47:24

Page 121: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

121

SO

SY

AL İLE

TİŞİM

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), yeme, içme, gibi işlerinde de son derece ölçülü idi. Acıkmadan yemez ve sofradan tam olarak doymadan kalkardı.18 Onun hiçbir zaman karnını tıka basa doldurduğu görül-memişti. Mideyi aşırı derecede doldurma-nın hastalıklara davetiye çıkaracağını bili-yordu. Bu nedenle Peygamber Efendimiz (s.a.v.), aşırı yeme ve içmeyi israf olarak nitelendirmekteydi. Bu konuda şöyle bu-yurmaktadır: “Canının çektiği ve arzu ettiği her şeyi yemen, şüphesiz israftır.”19

Peygamberimiz (s.a.v.) bu konuda biz-lere şöyle tavsiyede bulunmaktadır: “Hiçbir insan, midesinden daha tehlikeli bir kap dol-durmamıştır. Hâlbuki kişiye, kendisini ayakta tutacak birkaç lokma yeter. Mutlaka yemesi gerekirse, midesinin üçte birini yemeye, üçte birini içmeye, üçte birini de rahat nefes alıp vermeye ayırmalıdır.”20

Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yemek yerken ve su içerken, hızlı ve aceleci dav-ranmayı doğru bulmaz, başta Besmele çekmeyi, sonunda ise Allah’a (c.c.) hamd etmeyi ihmal etmezdi. Bununla ilgili bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: “Deve içişi gibi tek bir içişle su içmeyin, ikişer üçer yudumda için; içmeye “Bismillah” diyerek başlayın, bitirince “Elhamdülillah” deyin.”21 Yine Peygamberimiz (s.a.v.) yemeği soğuk veya çok sıcak yeme-meye dikkat etmekteydi. Onun yeme ve içmedeki bu güzel tutumunun, beden ve ruh sağlığı için son derece yararlı olduğunda şüphe yoktur. Tıbbın yeme ve içme konusundaki öneri ve uyarıları, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) uygulamalarıyla uyum sağlamaktadır.

Giyim kuşam da tıpkı yeme içme gibi insanın temel ihtiyaçlarından biridir. Peygamberi-miz (s.a.v.) bu konuda da orta yolu tercih ederek, ne düzensizliği ve dağınıklığı onaylamış ne de israf ve gösterişe kaçan giyim tarzını doğru bulmuştur. Bir hadis-i şerifte şöyle bu-yurmaktadır: “İsraf etmemek ve kibre kapılmamak şartıyla yiyiniz, içiniz, sadaka veriniz ve giyininiz.”22

Allah’ın (c.c.) insana verdiği nimetlerin başında konuşma yeteneği gelmektedir. Böyle-likle insan, düşüncelerini ifade edebilmekte ve insanlarla iletişim kurabilmektedir. Ancak dilin özensiz ve gelişigüzel kullanılması birçok olumsuzluğu da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle fazla ve gereksiz konuşmak, ses tonunu gereğinden çok yükseltmek doğru bu-lunmamış ve bunların kişiyi yanlışa ve günaha götürebileceği ifade edilmiştir. Bununla ilgili olarak bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır:

“Yürüyüşünde doğal ol. Sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini eşek sesidir.”23

18. Ömer Çelik ve Dğr., Üsve-i Hasene, 375.

19. İbn Mâce, Et’ıme, 51.

20. Buhari, Et’ıme, 12.

21. Tirmizî, Eşribe, 13.

22. Buhari, Libas, 1.

23. Lokman suresi, 19. ayet.

6.3: Yemek yerken israftan kaçınılmalıdır.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 121 22.06.2017 09:47:24

Page 122: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

122

6. Ü

NİT

E Peygamberimiz (s.a.v.) de hitap ederken tane tane konuşur ve onu dinleyen herkes ra-hatlıkla sözlerini anlardı. İnsanları, yapmacık ve kimsenin anlayamadığı kelimelerle hitap etmekten sakındırırdı. Bir hadisinde, “Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun.”24 diyerek yararsız ve boş konuşmadan uzak durulmasını istemiştir.

İnsan, sadece biyolojik özelliklerden oluşan bir varlık değildir. Onun sevgi, öfke, korku, cesaret gibi birçok duygusal yönü vardır. Bu duyguların kontrol edilmesi ve ölçülü bir seviye-de tutulması insanın sosyal çevresi ile uyumu açısından oldukça önemlidir. Peygamberimiz (s.a.v.) özellikle İslam’ı anlatırken çok sert hatta düşmanca davranışlara maruz kalmıştır. Ancak o, bu yaklaşımlar karşısında hiçbir zaman öfkeye kapılmamış ve aşırı tepkilere baş-vurmamıştır. Yeri geldiği zaman affedici ve merhametli olmayı da bilmiştir. O, bir hadis-i şerifinde insan ilişkilerinde sevginin de öfkenin de kontrollü olması gerektiğine işaret etmek-tedir:

“Sevdiğin kimseye karşı duyduğun sevgide aşırılığa kaçma, belki bir gün o kimse düşma-nın olur. Düşman olduğun kimseye gösterdiğin tepkide de aşırı gitme, belki bir gün o kimse dostun olur.”25

İbadet, insanın başta gelen sorumlulukları arasında yer almaktadır. Ancak, kişinin diğer so-rumluluklarını ihmal ederek sürekli ibadetle meşgul olması doğru bulunmamıştır. Aynı şekilde insanın doğal ihtiyaçlarını ibadet amacıyla terk etmesi, din adına kendisine zorluk çıkarması da onaylanmamıştır. Helal yoldan kazanmak, çalışmak, Allah’ın (c.c.) verdiği nimetlerden ye-mek içmek, başta aile ve çocuklar olmak üzere yakın çevreye karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek Allah’a (c.c.) kul olmanın önünde bir engel değildir. Bir ayet-i kerimede şöyle buyrul-maktadır:

“Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez.”26 Yine Allah (c.c.) hayatın, dünya ve ahi-ret dengesi kurularak yaşanmasını istemektedir: “Allah’ın sana verdikleri içinde ahiret yur-dunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma; çünkü Allah fesat peşinde koşanları sevmez.”27

Sahabe içinde tüm vaktini ibadete vererek daha iyi bir kul olacağını düşünenler olmuş an-cak Peygamberimiz (s.a.v.) bunları önlemiş ve onlara orta yolu tavsiye etmiştir. Örneğin Os-man b. Maz’un’un aile sorumluluklarını ihmal edercesine ibadete başladığı Peygamberimiz’e (s.a.v.) ulaşınca, ona şöyle demiştir:

“Bil ki ben hem uyurum hem namaz kılarım; oruç da tutarım, evlenirim de. Ey Osman, Allah’tan kork, zira ailenin senin üzerinde hakkı var, misafirin senin üzerinde hakkı var, nefsinin senin üzerinde hakkı var. Öyle ise bazen oruç tut, bazen ye. Namaz da kıl, uykunu da al.”28

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) her konuda olduğu gibi dinin ölçülü yaşanması konusunda da gereken duyarlılığı göstermiştir. İnsanlara namaz kıldırırken veya hitap ederken de orta yola dikkat etmiş, onları bıktırıp usandırmamaya özen göstermiştir.29

24. Buhari, Edeb, 31.

25. Tirmizî, Birr ve’s-Sıla, 60.

26. Bakara suresi, 185. ayet.

27. Kasas suresi, 77. ayet.

28. Ebu Davud, Salât, 317.

29. Ebu Davud, Salât, 223.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 122 22.06.2017 09:47:24

Page 123: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

123

SO

SY

AL İLE

TİŞİM

Söz ve işte aşırı giderek sınırı aşmaya “ifrat” denir, onun zıddı ise “tefrit”tir. Örneğin aşırı yemek ifrat, ihtiyacımız kadar yememek ise tefrittir.

Not Edelim!

Okuma Parçası

Teyze Anne Sayılır

Hudeybiye Anlaşması’ndan bir yıl sonra Peygamberimiz (s.a.v.), sahabe-siyle beraber Mekke’ye gelmişti. Orada üç gün kaldıktan sonra dönüş hazır-lığına başladılar. O esnada, Uhud Savaş’ında şehit olan Hz. Hamza’nın kızı Ümâme, Peygamberimiz’in (s.a.v.) arkasından:

“Amcacığım, amcacığım!” diye seslenerek gelmeye başladı. Hz. Ali (r.a.) bu yavruyu kucaklayıp orada bulunan hanımı Hz. Fatıma’ya uzattı.

“Amcanın kızını al!” dedi.

Medine’ye varınca bu yetim yavruyu evine almak için üç kişi arasında an-laşmazlık çıktı. Hz. Ali (r.a.):

“O benim amcamın kızıdır. Onun terbiyesini ve bakımını üstlenmek her-kesten çok benim hakkımdır.” dedi.

Hz. Ali’nin (r.a.) ağabeyi Cafer-i Tayyar:

“O benim de amcamın kızı olduğu gibi eşim de onun teyzesidir. Onu be-nim alıp götürmem daha uygun olur.” dedi.

Hz. Peygamber’in (s.a.v.), Hz. Hamza ile aralarında kardeşlik bağı kur-duğu Zeyd b. Hârise de:

“O benim (din) kardeşimin kızıdır. Bana herkesten daha yakındır.” diye ortaya çıktı.

İşte o zaman meseleyi Hz. Peygamber’e (s.a.v.) götürmek ve onun vere-ceği karara göre hareket etmek icap etti. Hz. Peygamber (s.a.v.):

“Teyze, anne sayılır.” buyurarak çocuğu Cafer-i Tayyar’ın götürmesini uy-gun gördü. Sonra bu davranışlarından memnun olduğu üç yakınını ayrı ayrı takdir etti. Hz. Ali’ye (r.a.):

“Sen bendensin, ben de senden.” buyurdu.

Cafer-i Tayyar’a:

“Senin hem görünüşün hem de ahlakın bana çok benziyor.” buyurdu.

Zeyd b. Hârise’ye de dönerek:

“Sen bizim kardeşimiz, dostumuzsun.” diye gönlünü aldı.(Buhari, Sulh 6; Meğâzî, 43)

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 123 22.06.2017 09:47:24

Page 124: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

124

6. Ü

NİT

E

Düşünelim!

Allah Teala’nın, insana verdiği sorumluluk ve hakların bir kısmı bireysel, bir kısmı ise toplumsaldır. Çünkü insan, günlük hayatının önemli bir bölümünü başkalarıyla paylaşan sosyal bir varlıktır. Anne baba, kardeş, arkadaş ve diğer insanlar hayatı paylaştığımız baş-lıca kimselerdir. Bu bağlamda başkalarıyla iletişim hâlinde olduğumuz birçok ortak alan bulunmaktadır. Evde aile fertleri, okulda arkadaşlar, işyerinde meslektaşlar, çarşı pazarda esnaf ve müşteriler, otobüste yolcular ve kamu kuruluşlarında tüm vatandaşlar birbirleriyle iletişim hâlindedir. Bu da karşılıklı hak ve sorumlulukları doğurmaktadır. Dolayısıyla insan, bulunduğu ortamda yalnız kendisi varmış gibi yaşayamaz. Günlük ihtiyaç ve isteklerini kar-şılarken başkalarının haklarına saygılı olmak durumundadır.

Dinimizde, “kul hakkı” kavramı, insanın başkalarıyla olan ilişki ve sorumluluklarını belir-lemektedir. Hem Rabb’imiz hem de Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kul hakkına çok önem vermiş, başkalarının haklarını koruma ve onlara saygılı olmanın önemine dikkat çekmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hayatı boyunca haksızın karşısında, haklının yanında ol-muştur. Eğer haksız taraf güçlüyse zayıfa destek olmaktan geri durmamıştır. Bu amaçla toplumda oluşturulan sivil girişim ve oluşumlara aktif olarak destek verdiği görülmektedir. Mekke dışarıdan pek çok insanın akın ettiği bir inanç merkezi olduğu gibi ticari açıdan da

hareketli bir şehirdi. Bu sosyal hareketlilik içinde zaman zaman adli olaylar meydana gelmekteydi. İşte Peygamberimiz’in (s.a.v.) böyle bir ortamda, “Hilfu’l-Fudûl” denilen yeminli birliğe katılması bu-nun en güzel örneklerinden biridir. Mekke’de gö-rülen zulüm ve haksızlıkları takip eden bu kurum, pek çok meseleyi gündemine almış ve hakları sa-hiplerine iade etmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de “Hilfulfudul” içinde aktif olarak vazife almıştı. Bir seferinde Ebu Cehil, bir tüccarın Mekke’ye getirdiği ticaret mal-larını başkalarına satmasına engel olmuş, düşük fiyata kendisi almak istemişti. Sıkıntıya düşen tüc-car, durumu Peygamberimiz’e (s.a.v.) anlatmış, Peygamberimiz (s.a.v.) de hiç çekinmeden o tüc-

Peygamberimiz’in (s.a.v.) henüz gençlik yıllarında Hilfulfudul cemiyeti-ne katılması, onun nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu göstermektedir? Arka-daşlarınızla değerlendiriniz.

3. Başkalarının Haklarını Korumak

6.4: Adalet her türlü maddi değerin üstündedir.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 124 22.06.2017 09:47:25

Page 125: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

125

SO

SY

AL İLE

TİŞİM

carın malını istenen fiyattan satın almıştı. Böylece hem tüccarı zarar etmekten kurtarmış hem de Ebu Cehil gibi birinin haksızlığına engel olmuştu. İlerleyen yıllarda yine benzeri bir durum meydana gelmiş, Ebu Cehil’e sattığı malların ücretini alamayan tüccar, durumu Peygamberimiz’e (s.a.v.)bildirmişti. Peygamberimiz (s.a.v.) bu tüccarı yanına alarak Ebu Cehil’e gitmiş ve borcunu ödemesini sağlamıştı.30

Hak ve adaletin yerini bulması, Peygamberimiz (s.a.v.) için her türlü maddi değerin üs-tündedir. Peygamberimiz (s.a.v.) “Hilfu’l-Fudûl”u peygamberliği döneminde, “Anlaşmaya karşı çıkmak için kırmızı renkli develer bile verilseydi yine de kabul etmezdim. Bugün dahi öyle bir anlaşma için biri beni çağırsa hemen hazırım” buyurdu.31 Onun bu yaklaşımından hak ve adaletin her zaman ve her yerde savunulması gereken evrensel değerler olduğu anlaşılmaktadır.

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Mekke toplumunda “emin” vasfıyla çağrılması da “hak” konusunda son derece duyarlı oluşunun bir göstergesidir. Başkalarının haklarına saygılı olduğu, hiç kimse kendisinden maddi ya da manevi zarar görmediği için ona böyle denilmiş-ti. Kâbe hakemliği için anlaşmazlığa düşenler, onu görünce sevinmişler ve gönül rızasıyla onun teklifini kabullenmişlerdi. Bu, Peygamberimiz’in (s.a.v.) gençlik döneminde bile başka-larının hakkını koruma konusunda topluma verdiği güvenin bir sonucudur.

Ekonomik hayat, toplumda hak ve haksızlığın en çok görüldüğü alanların başında gel-mektedir. Kur’an-ı Kerim’de ekonomik hakların korunması konusunda birçok ayet bulun-maktadır. Bunlardan birinde, “Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret durumu hariç, mallarınızı haksız yollarla yemeyin…”32 buyrulmaktadır. Peygamberimiz (s.a.v.) de alışverişte ölçüye ve tartıya dikkat edilmesini, müşteri ve satıcı arasında haksızlıkların önlenmesini istemiştir. Bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır: “Sattığın zaman ölçerek sat, aldığın zaman da ölçerek al.”33 O, kendi alış verişlerinde de buna çok dikkat etmiş, tartı ve ölçüyü kullanmayı ihmal etmemiştir. Bir gün çarşıdan birkaç parça giyecek satın almış ve satıcıdan, elbiselerinin karşılığı olan gümüşü tartıp almasını istemiştir.34

Çarşı ve pazarlar ekonomik hayatın en hareketli olduğu yerlerdir. Satıcı ve alıcı arasın-daki işlemlerin adaletli yürütülmesi çok önemlidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), insanla-rın birbirini aldatmadığı ve haksız kazanç sağlamadığı bir ticari hayat için oldukça çaba sarf etmiştir. Bu amaçla zaman zaman çarşı ve pazarları dolaşmış, ticari işlemlerin hak ve adalet ilkesine uygun yapılıp yapılmadığını denetlemiştir. Örneğin, yine böyle bir gün tahıl satan bir kişinin yanından geçmiş ve elini tahılın içine soktuğunda parmaklarına ıslaklık değmiş, bunun üzerine, “Bunu tahı-lın üstüne koysaydın ya! Bizi aldatan bizden değildir.” buyurmuştur.35

Bilindiği gibi İslam öncesi döneme “Ca-hiliye” adı verilmektedir. Bu dönemin temel özelliklerinden birisi, zayıf ve muhtaç insan-

30. Hamidullah, age, I, 53-54.31. Müstedrek, c. 2 s. 220.

32. Nisa suresi, 29. ayet.

33. Buhari, Büyu, 51.

34. Buhari, Büyu, 34.

35. Müslim, İman, 164.

6.5Ticarette haksızlıktan kaçınılmalıdır.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 125 22.06.2017 09:47:25

Page 126: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

126

6. Ü

NİT

E

Okuyalım, Düşünelim

Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.), “Din kardeşin zalim de olsa mazlum

da olsa ona yardım et.” buyurmuştu. Bir kişi,“Ya Resulallah! Kardeşim mazlumsa

ona yardım edeyim. Ancak zalimse nasıl yardım edebilirim?” diye sordu.

Allah Resulü (s.a.v.),“Onu zulümden alıkoyar, zulmüne

mani olursun. Şüphesiz ki bu ona yardım etmektir.” buyurdu. (Buhari, Mezalim, 4)

ların haksız ama güçlü kimselerce yok sa-yılmasıdır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.)getirdiği ilk mesajlarda mağdur edilen bu in-sanların hakları savunulmuş ve hakkın kişi-lerin konumu, soyu veya zenginliğinden ileri gelmediği vurgulanmıştır.

Bu bağlamda zayıfların haklarını elinden alan kimselere, sürekli ahiret hayatı ve he-sap günü hatırlatılmıştır. Habeşistan’a hicret eden Müslümanların sözcüsü Cafer b. Ebu Talib’in Necaşi ile aralarında geçen konuş-ma, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) gönde-riliş amacını çok güzel ortaya koymaktadır. Cafer, Necaşi’nin huzurunda Müslümanları savunmuş ve Cahiliye Dönemi’nde kuvvetli olanın zayıfları ezdiğini, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ise güçsüzlerin yanında yer alarak onların haklarına sahip çıktığını ifade etmiştir.36

Peygamberimiz’in (s.a.v.) üzerinde önemle durduğu konulardan bir diğeri de yetim hakkı-dır. Birçok yetim, ana-baba korumasından yoksun olduğu için haksızlıkla karşılaşıyor, ken-dilerine kalan miras ellerinden alınıyordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) birçok hadisinde yetimlere sahip çıkmayı ve onların haklarını korumayı öğütlemiştir. Bunlardan birinde şöyle buyurmaktadır: “Müslümanlar içinde en hayırlı ev, kendisine iyilik yapılan bir yetimin bulundu-ğu evdir. Müslümanlar içinde en kötü ev de kendisine kötülük yapılan bir yetimin bulunduğu evdir.”37

Medine’de Mescid-i Nebi’nin inşa edildiği arsa, Ensar’dan Es’ad b. Zürâre’nin koruma-sında bulunan Sehl ve Süheyl adındaki iki yetime aitti. Bu iki yetim arsayı mescit yapılması için bağışlamak istemiş ancak Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bunu kabul etmemiş ve arsanın bedelini ödemiştir.38

Hak ve adalet, sadece Müslümanların kendi aralarında geçerli olan bir uygulama de-ğildir. Bir Müslüman, başka din ve inanca mensup insanların hakkına da saygılı olmalıdır. Hayber’in fethi sırasında, Yahudilerin ileri gelenlerinden birinin koyunlarına çobanlık yaparak geçimini sağlayan Yesâr, bir sabah kale dışında koyun güderken Peygamberimiz’le (s.a.v.) karşılaşmıştı. Bir süre sohbet ettikten sonra Yesâr İslam’ı kabul etti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onun ismini Eslem yaptı. Daha sonra çoban, elindeki koyunları ne yapması gerektiğini Peygamberimiz’e (s.a.v.) sordu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onları ait ol-dukları yere vermesini söyledi.39 Bu örnek Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) savaş hâlinde dahi hakkı gözetmekten geri durmadığını göstermektedir. Yine bir sahabe, Yahudilerden birine borçlanmış; ancak günü geldiğinde borcunu ödememişti. Yahudi durumu Peygamberimiz’e (s.a.v.) şikâyet edince Peygamberimiz (s.a.v.) sahabenin borcunu ödemesini sağlamıştı.40

36. İbn Hişam, es-Sîre, I/ 359.

37. İbn Mâce, Edeb, 6.

38. Buhari, Menâkıbü’l-Ensar, 45.

39. İbn Hişam, age, III/ 397-398.

40. Ahmed b. Hanbel, III/ 423.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 126 22.06.2017 09:47:25

Page 127: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

127

SO

SY

AL İLE

TİŞİM

Dinimizde maddi yönden zor durumda kalanın borç istemesinde bir sakınca görülmemiş, imkânı olanın da borç vermesi güzel bir davranış olarak değerlendirilmiştir. Ancak borçlu-nun borcuna sadık olmaması, onu ödememesi veya geciktirerek alacaklıyı zor durumda bırakması doğru değildir. Kur’an-ı Kerim hak ihlalinin önlenmesi için borçların kayıt altına alınmasını istemiş,41 Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise ödeme gücü olduğu hâlde borcu geciktirmeyi zulüm olarak nitelemiştir.42

Peygamberimiz (s.a.v.) de değişik zamanlarda borç almış; ancak alacaklısının hakkını daima zamanında ödemiştir. Bir seferinde ordunun zorunlu ihtiyaçları için Mekke’nin zen-ginlerinden borç para ve zırh almıştı. Daha sonra elde edilen gelirlerle bunun tamamını ödemiş ve “Borç almanın karşılığı, teşekkür etmek ve onu ödemektir.” buyurmuştur.43

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kendi döneminde kız çocuklarına karşı yapılan haksız uy-gulamaların da karşısında olmuş, bu konuda toplumda gördüğü yanlış uygulamaları hemen düzeltme yoluna gitmiştir. Örneğin, erkek çocuğuna sevgi ile yaklaşan bir kişinin kız çocu-ğuna yönelik aynı tavrını göremeyince, “İkisine de eşit davransaydın ya!” buyurmuştur.44

Peygamberimiz (s.a.v.) döneminde hak ihlallerine maruz kalan diğer bir kesim ise kö-lelerdir. Köleler o dönemde toplumda değer görmez, ağır şartlar altında çalıştırılırdı. Pey-gamberimiz (s.a.v.) onların özgürleşmesi ve insani haklarını elde etmeleri için elinden gelen gayreti göstermiştir. Bu amaçla kendisi bazı köleleri özgürlüğüne kavuşturduğu gibi onlara çeşitli görev ve sorumluluklar da vermiştir. Böylece onlar özgür kimselerle aynı haklara sa-hip olmuşlardır.

Hak ve adaletin gerçekleşmesinde duygusal davranıp ayrımcılık yapmamak gerekmekte-dir. Aksi hâlde zayıf ve kimsesizlerin haklarını korumak mümkün olamaz. Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler! Adaleti tam yerine getirerek Allah için şahitlik edenler olun. Kendi-nizin, ana babanızın ve yakınlarınızın aleyhinde bile olsa…”45 buyrulmaktadır. Peygam-ber Efendimiz’in (s.a.v.) bazen haksız oldukları için yakınlarının ve tanıdıklarının aleyhine hüküm verdiği olmuştur. Bedir Savaşı’nda alınan esirler arasında Peygamberimiz’in (s.a.v.) amcası Abbas da vardı. Abbas’ın elleri bağlanmıştı. Esirler, maddi tazminat karşılığı serbest bırakılmaya başlanmıştı. Ensar’dan bazı kişiler Abbas’ın Allah Resulü’nün (s.a.v.) amcası olduğunu öğrenince onun tazminattan affedilmesini istediler. Allah Resulü (s.a.v.), “Hayır,

41 Bakara suresi, 282. ayet.

42 Buhari, Havâle, 1-2.

43 Vâkıdî, II/ 863.

44 Heysemî, VIII/ 156.

45 Nisa suresi, 135. ayet.

Etkinlik

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

Peygamberimiz’in (s.a.v.) gerektiğinde yakınlarının aleyhine hüküm vermesi, onun adalet anlayışı hakkında bize hangi mesajları vermektedir? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 127 22.06.2017 09:47:25

Page 128: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

128

6. Ü

NİT

E asla böyle bir şey olamaz. Onun ödemek zorunda olduğu bedelin tek bir dirhemi dahi ba-ğışlanamaz.” buyurdu.46Peygamberimiz (s.a.v.) hayatı boyunca hakkın ve haklının yanında olmuş ve bu konuda sayısız örnekler ortaya koymuştur. Bizler de aynı duyarlılığı göstermeli, başkalarının haklarına saygılı olmalı ve kul hakkını ihlal etmekten özellikle kaçınmalıyız.

Dinimizde iyilik yapmak önemli olduğu kadar onun yalnızca Allah (c.c.) rızası için yapıl-ması da bir o kadar önemlidir. Çünkü İslam, tevhit dinidir. Yani Müslüman tek bir Allah’a (c.c.) inandığı gibi amellerini de yalnızca onun rızasını kazanmak için yapar. İyi ve güzel davranışların, Allah (c.c.) rızasının dışında başka çıkar ve amaçlar için yapılması tevhit inancıyla bağdaşmaz. Bu tür amellerin Allah (c.c.) için hiçbir değeri yoktur.

Şu hâlde yaptığımız iyilikleri ne için ve han-gi niyetle gerçekleştirdiğimiz çok önemlidir. Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde bu gerçeği vurgulamaktadır: “Ameller niyetlere göredir.”47 Bir başka hadisinde ise, “Allah, sizin şekillerinize değil kalplerinize bakar.”48 buyura-rak davranışlarımızın arkasında yatan amaçla-rın önemini vurgulamıştır.

Bu doğrultuda güzel bir davranışı değersiz-leştiren durumların başında gösteriş gelmek-tedir. Çünkü gösteriş yapmak, davranışlarda

46. Buhari, Meğâzî, 3.

47. Buhari, İman, 41.

48. Müslim, Birr, 33.

Okuma Parçası

AdaletCafer-i Tayyar, Habeşistan’a hicret edenler arasında yer alıyordu. Bir gün

Peygamberimiz’e orada şahit olduğu bir olayı anlattı:“Bir gün otururken yaşlı bir kadın yanımızdan geçti. Başında da büyükçe bir

su testisi vardı. Bir genç bu zavallı kadını arkasından itti. Kadın iki dizinin üstüne düştü ve başındaki testi kırıldı. Kadın ayağa kalkarak o gence şöyle bir baktı ve:

“Ey zalim! Yarın Allah’ın adaleti ortaya konduğunda, gelmiş geçmiş bütün insanları bir araya topladığında, eller ve ayaklar yaptıklarını itiraf etmeye başladı-ğında ve Allah mazlumun hakkını zalimden aldığında, aramızdaki davanın nasıl halledildiğini göreceksin”, dedi.

Bu sözleri duyunca Hz. Peygamber (s.a.v.):“Kadın doğru söylemiş. Evet, doğru söylemiş. Güçsüzlerin hakkının güçlüler-

den alınmadığı bir toplumu Allah nasıl temize çıkarır?” buyurdular. (İbn Mace, Fiten, 20)

4. İyiliğe Karşılık Beklememek

6.8: “İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.” (Rahmân suresi, 60.ayet.)

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 128 22.06.2017 09:47:25

Page 129: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

129

SO

SY

AL İLE

TİŞİM

ihlas ve samimiyetin olmadığının bir göstergesidir. Yaptığımız iyiliklerin insanlar arasında konuşulmasını ve iyilikler aracılığıyla adımızın duyulmasını istemek ve bu amaçla iyilikleri herkesin göreceği şekilde yapmak gösterişin bir sonucudur. Oysa Allah’a (c.c.) ve ahiret gününe iman eden için, güzel davranışının insanlar tarafından bilinmesinin hiçbir önemi yoktur. Allah’ın (c.c.) her şeyi biliyor ve görüyor olması yeterlidir. Hz. Lokman (r.a.), oğluna öğüt verirken şöyle söylemektedir: “Oğlum, eğer yaptığın iş hardal tanesi kadar bile olsa ve bir taş içine girse, Allah onu ortaya çıkarır. Muhakkak ki, Allah en gizli işleri bütün inceliğiyle bilir, o her şeyden hakkıyla haberdardır.”49

Kur’an-ı Kerim’de gösteriş için yapılan maddi ve manevi iyiliklerin hiçbir karşılığının ol-mayacağı şu örnekle anlatılmaktadır:

“Böylelerinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağa-nak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya hâline getirivermiştir. Bun-lar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah kâfirleri doğru yola iletmez.”50

Peygamberimiz (s.a.v.) de ibadetlerde Allah (c.c.) rızasının dışında amaçlar taşımanın yanlışlığına dikkat çekerek şöyle buyurmuştur:

“Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Allah’a şirk koşmaktır. Bu sözümle onların aya, güneşe veya puta tapacaklarını kastetmiyorum. Fakat beni korkutan şey, Allah’ın rıza-sının dışındaki amaçlar için yapılacak ameller ve gizli gösteriş duygularıdır.”51

Öte yandan Allah (c.c.) rızası için yapılan iyiliğin durumu ise şöyle ifade edilmektedir: “Allah’ın rızasını aramak, kendilerini veya kendilerinden bir kısmını Allah yolunda sabit kılmak için mallarını Allah yolunda harcayanların hâli ise bir tepedeki güzel bir bahçe-nin hâline benzer ki, ona kuvvetli bir sağanak düşmüş de yemişlerini iki kat vermiştir. Böyle bir bahçeye yağmur düşmese bile mutlaka bir çisenti vardır. Allah, yaptıklarınızı görür.”52

Peygamberimiz (s.a.v.) de iyilikleri şöhret olmak için insanlara duyurmayı ya da insanla-rın takdirini kazanmak için yapmayı doğru bulmamakta ve böyle yapanların gerçek niyetle-rinin er ya da geç ortaya çıkacağını ifade etmektedir.53

İyiliklerin karşıdakine sürekli hatırlatılması ve başa kakılması da onların Allah (c.c.) rı-zası için yapılmadığının göstergesidir. İyilik-leri karşılık beklemeden yapanlar, onları iyilik yaptığı kimselere hatırlatmaktan ve değişik yerlerde konuşmaktan kaçınırlar. Çünkü bu kötü davranış, iyilik görenlerin kalplerinin kı-rılmasına ve onurlarının incinmesine neden olur. Kur’an-ı Kerim bu davranışı “eziyet” ola-rak nitelemekte ve şöyle demektedir: “Sadakalarınızı başa kakma ve eziyetle geçersiz kılmayın.”54 Yine başka bir ayette, “İyiliği, daha fazlasını bekleyerek bir kazanç elde etmek için yapma.”55 buyrulmaktadır.

49. Lokman suresi, 16. ayet.

50. Bakara suresi, 264. ayet.

51. İbn Mâce, Zühd, 21.

52. Bakara suresi, 265. ayet.

53. Buhari, Rikâk, 36.

54. Bakara suresi, 264. ayet.

55. Müddessir suresi, 6. ayet.

İnsanlar arasında gösteriş, şöh-ret, çıkar sağlamak ve manevi bir konum elde etme amacıyla ibadet veya iş yapmaya “riya” denir.

Not Edelim!

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 129 22.06.2017 09:47:25

Page 130: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

130

6. Ü

NİT

E Yine yaptığımız iyiliklere karşılık maddi beklentiler içine girmemek gerekmektedir. Kur’an-ı Kerim’de bütün peygamberlerin (a.s.) insanları iyilik ve güzelliğe davet ettikleri ve bunun için insanlardan hiçbir ücret istemedikleri anlatılmaktadır: “De ki, buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Kendiliğimden bir şey iddia eden kimselerden değilim.”56

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de karşılık beklemeden iyilik yapanlar övülmüş ve onlar hakkında şöyle buyrulmuştur: “Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.”57

Bir başka ayet-i kerimede ise, “Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler. (Yedirdikleri kimselere şöyle derler:) Biz size sırf Allah rızası için yediriyo-ruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz.”58 buyrulmaktadır.

Şu hâlde bizler de başkalarına daima iyilik yapmayı kendimize ilke edinelim. Bununla bera-ber kalbimizde yalnızca Allah (c.c.) rızasını taşıyalım ve iyilikleri başka amaçlar için yapmak-tan uzak duralım.

56. Sad suresi, 86. ayet.

57. Ra’d suresi, 22. ayet.

58. İnsan suresi, 8-9. ayet.

Etkinlik

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

.....................................................................................................................................................

Dinimizde iyiliklerin başa kakılması niçin eziyet olarak görülmüştür? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız.

Tarihten Bir Anekdot

Ramazan günlerinde çoğunlukla kılık kıyafet değiştirmiş zenginler, hiç tanıma-dıkları bölgelere giderler, bakkal, manav dükkânlarına girerler, tenha zamanları se-çerek sorarlarmış:

“Zimem defteriniz var mı?”Zimem defteri, o esnaftan veresiye yani borç olarak mal alan mahalle sakinlerine

ait hesap defteridir. Borçlu ile borcunun miktarı yazılı olan defter…Genellikle o günlerde de bugünkü gibi veresiye alan varmış. Esnaf bu defteri

çıkarınca, gelen kişi şöyle dermiş:“Lütfen baştan, sondan ve ortadan (söyleyenin tercihine göre) şu kadar sayfanın

toplamını yapınız.” Esnaf bu kadar sayfanın toplamını yapar, söyler; gelen kişi de kesesini çıkarır, onu öder,

“Silin borçlarını… Allah kabul etsin der.” çeker gidermiş. Borcu ödenen, bor-cu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren, kimi borçtan kurtardığını bilmezmiş. Çünkü hepsi sadece ve sadece Allah rızası içinmiş… (Tolga Uslubaş, Böyleydi Osmanlı’nın Ramazanları, s. 89)

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 130 22.06.2017 09:47:25

Page 131: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

131

SO

SY

AL İLE

TİŞİM

5. Mütevazı Olmak

Tevazu, alçak gönüllü ve ağır başlı olmak anlamına gelmektedir. İnsanı yücelten bu ahla-ki özelliğe sahip olanlara da mütevazı denir. Kur’an-ı Kerim’de, kibirden uzak duran ve mü-tevazı olan müminler övülmektedir. Bir ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: “Rahman’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir.”59

Üstün bir ahlaka sahip olan Peygamberimiz (s.a.v.) son derece mütevazı idi. İnsanlara tevazu sahibi olmayı tavsiye ettiği gibi bu özellik onun her davranışında kendisini göster-mekteydi. Bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır:

“Allah bana birbirinize karşı mütevazı olup alçak gönüllü davranmanızı ve hiçbir kimsenin diğer bir kimseye karşı büyüklenmemesini vahyetti.”60 Bir başka hadis-i şerifinde ise tevazu sahibi olanların manevi açıdan derecelerinin yükseleceğini ifade etmektedir: “Kim Allah rı-zası için bir derece tevazu gösterirse, bu sebeple Allah onu bir derece yükseltir…”61

Sahip olduğumuz nimet ve güzellikler, başkalarına karşı büyüklenmenin aracı olmama-lıdır. Aksine bunların Allah’ın (c.c.) bir ikram ve lütfu olduğunu hatırlamalı ve şükretmeliyiz. Peygamberimiz (s.a.v.) de kendisine verilen nimetleri daima hatırlamış; ama asla bu özel-liklere sahip olduğu için gurur ve kibre kapılmamıştır.

Peygamberimiz (s.a.v.) yeme, içme ve oturma gibi insani davranışlarında oldukça sade idi. Gösteriş ve şatafattan uzak bir hayat yaşıyordu. Bu yüzden onu ilk kez görenler, diğer insanlardan ayırt edemez hatta hayretlerini gizleyemezlerdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sofra başında otururken yanına gelen bir kişi, gördüğü sadelik karşısında şaşırınca şu cevabı almıştı:

“Ben kulun oturduğu gibi oturur, kulun ye-diği gibi yerim. Ben ancak bir kulum.”62

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kişisel iş-lerini kendisi yapar hatta bu konuda ailesine yük olmamaya gayret ederdi. Yine ailesine ev işlerinde yardımcı olurdu. Zaman zaman elbi-selerini yamar, ayakkabılarını tamir eder63 ve koyununu sağardı.64

Sahabe, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) emirlerini yerine getirmek için can atmaktaydı. Buna rağmen Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kendi işlerini yaparken onlara yük olmak iste-miyordu. Sahabeden Ebu Hüreyre şöyle an-latmaktadır:

59. Furkan suresi, 63 ayet.

60. Müslim, Cennet, 64.

61. İbn Mâce, Zühd, 16.

62. İbn Sa’d, age, I/ 372.

63. İbn Sa’d, age, I/ 306.

64. Heysemî, IX/ 20.

6.7: “El-Kâsibu Habibullah” : ‘Kazanan (Başkasına yük olmamak için çalışıp çabalayan, kendi eli ile kazandığını

yiyen) Allah’ın sevgili kuludur.’ (Hadis-i şerif)

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 131 22.06.2017 09:47:25

Page 132: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

132

6. Ü

NİT

E “Bir gün Peygamber Efendimiz’le (s.a.v.) beraber çarşıya gitmiştim. Pey-gamberimiz (s.a.v.) oradan elbise satın aldı. Hemen koşarak onları elinden al-mak istedim. Bunun üzerine,

‘Bir kimsenin, eşyasını kendisinin taşı-ması daha uygundur. Ancak taşımaktan aciz olursa, Müslüman kardeşi ona yar-dım eder.’ buyurdu.”65

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hem Allah’ın (c.c.) bir elçisi, hem idareci, hem de ordu komutanıydı. Ama o, tüm bu gö-revleri yerine getirirken tevazusundan hiç ödün vermedi. Müslümanlar maddi açıdan güçlü ve iyi konuma geldiğinde de durumunda değişen hiçbir şey olmadı. Sahabeden bazıları şartların değişmesine bağlı olarak Peygam-ber Efendimiz’in (s.a.v.) de diğer liderler gibi rahat ve gösterişli bir hayat tarzına sahip olma-sı gerektiğini düşünüyordu. Ama Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bütün bu talep ve beklentiler karşısında kral değil, “kul resul” olduğunu vurguluyordu.66

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kendisinin halka mesafeli duran hükümdar ve krallar gibi görülmesini istemiyordu. Bir gün bir adam, Peygamberimiz’in (s.a.v.) huzuruna gelince titre-meye başlamıştı. Durumu fark eden Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ken-dine gel! Ben bir hükümdar değilim. Ben ancak, Kureyş kabilesinden, kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum!”67

Her toplumda ilgi ve yardıma ihtiyaç duyan kimseler vardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), toplumun muhtaç kesimleri ile iletişimini hiç kesmemiştir. O bizlere, soyluluk ve zenginlik gibi durumların bir üstünlük sebebi olmadığını ve insanın her şeyden önce insan olduğu için değerli olduğunu öğretmiştir. Bu bağlamda her zaman onların yanında olmuş, çağırdıkları zaman kendilerine gitmiştir. Yoksulların ve o gün değer verilmeyen kölelerin sofralarına oturmaktan çekinmemiştir. Öyle ki köleler arpa ekmeğine davet etseler bile da-vetlerine icabet ederdi.68 Şu ayet-i kerime konumu ve durumu ne olursa olsun hiç kimsenin küçümsenmemesi gerektiğini ifade etmektedir:

“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüneni sevmez.”69

65. Heysemî, V/ 122.

66. Ahmed b. Hanbel, II/ 231.

67. İbn Mâce, Sünen.

68. Heysemi, IX/ 20.

69. Lokman suresi, 18. ayet.

Etkinlik

.......................................................................................................................................................

.......................................................................................................................................................

Mekke’nin ileri gelenleri, Peygamberimiz’in (s.a.v.) yoksul ve kölelerle birlikte olmasını niçin istememiştir? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız.

6.8: Birbirimize karşı yardımsever olmalıyız.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 132 22.06.2017 09:47:26

Page 133: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

133

SO

SY

AL İLE

TİŞİM

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) yoksullarla ve kölelerle yakından ilgilenmesi, gurur ve kibir dolu müşrikleri rahatsız etmişti. Öyle ki, onları yanından uzaklaştırdığı takdirde kendi-sini dinleyeceklerini söylemekteydiler. Fakat buna rağmen Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onlara sahip çıkmış, onları yanından ayırmamıştır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kendisine ulaşılamayan bir lider olmadı. Toplumun en za-yıf ve en çaresizi bile rahatlıkla kendisine ulaşabilir ve derdini anlatabilirdi. İfade edildiğine göre Medineli herhangi bir kişi hatta bir köle bile Peygamberimiz’in (s.a.v.) elinden tutar, onu istediği yere kadar götürür, isteğini iletir ve sorununu çözerdi. Ümmü Züfer adında, akli dengesi pek yerinde olmayan bir kadın vardı. Bir gün Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) gelerek, “Ya Resulullah! Seninle görülecek bir işim var.” dedi. Efendimiz de “Pekâlâ, nerede görüşmemizi istiyorsan görüşüp derdini halledelim.” dedi ve yolun kenarına çekilip mesele-sini halledinceye kadar kadını dinledi.70

Irkı ya da konumu ne olursa olsun herkes onun gözünde aynı öneme sahipti. Mescid-i Nebi’yi süpüren siyahi bir kadın vefat etmişti. Sahabeler onun vefatını önemsemedikleri için Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) haber vermemişlerdi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onu sorduğunda öldüğü haberini verdiler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Bana haber verseydiniz ya!” dedi ve ardından kabrini öğrenerek ziyaretine gidip onun için dua etti.71

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kendisinin yüceltilmesini istemez ve diğer insanlardan ayrıcalıklı görülmesine razı olmazdı. Bir gün Resulullah bir grup ashabıyla yürürken, birisi gelip örtü ile Allah Resulü’nü (s.a.v) güneşten korumak istedi. Resulullah, örtünün gölgesini görünce başını kaldırdı, baktı ki bir çarşafla gölgelik yapılmış. Efendimiz, sahabeye örtüyü bırakmasını söyledi. Ardından çarşafı alıp yere koydu ve “Ben de sizin gibi bir insanım!”72 buyurdu.

Ebu Ümâme şöyle diyor: “Peygamber (s.a.v.) bir defasında bastonuna dayanarak yanı-mıza geldi. Onun için ayağa kalkmamız üzerine şöyle dedi: ‘Birbirini ululaştıran Acemlerin ayağa kalkmaları gibi ayağa kalkmayın.”73

Mekke’nin fethedildiği gün, halka karşı gurur sergileyen bir komutan tavrına bürünmedi. Aksine bu büyük zaferi nasip ettiği için Allah’a (c.c.) şükrediyordu. O gün başını tevazudan öyle eğmişti ki, başı devesinin eyerine değiyordu.74

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), sahabe ile beraber olduğunda onlardan biri gibi davranır, yapılacak işlerde iş bölümü yapar, kendisi de aktif sorumluluk üstlenmekten geri durmaz-dı. Kuba Mescidi’nin ve Medine’deki Mescid-i Nebi’nin inşaatında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir işçi gibi çalışmış, sahabelerle birlikte sırtında kerpiç taşımıştı.Minberde hutbe okurken, “Beni methetmekte aşırı gitmeyiniz. Şüphesiz ki ben bir kulum. Dolayısıyla bana, Allah’ın (c.c.) kulu ve O’nun Resulü deyiniz.” dedi.75

70. Müslim, Fedâil, 76.

71. Nevevi, Riyazu’s-Sâlihîn, II/ 259.

72. Heysemî, IX/ 21.

73. Ebu Davud, Edeb, 165.

74. Buhari, Rikâk, 1.

75. Buhari, Ehadîsü’l-Enbiya, 48.

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 133 22.06.2017 09:47:26

Page 134: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

134

6. Ü

NİT

E

Okuyalım, DüşünelimBir seyahatteyken sahabeden birkaç kişi yemek için bir keçi kesmeyi kararlaştırdılar.

Aralarında iş bölümü yaptılar. Biri kesecek, biri derisini yüzecek, bir diğeri de pişirecek-ti. Resulullah da ateş için odun toplayacağını söyledi. Ashabı ise odun toplama işini de kendilerinin yapacağını söyleyince, Resulullah, “Gerçekten isteyerek bunu yapacağınızı biliyorum. Ancak ben toplumda ayrıcalıklı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Böyle insanları Allah da sevmez.” buyurmuştur. (Kastallânî, el-Mevâhibü’l-Ledünniyye, Mısır 1281, I, 385.)

Etkinlik

...................................................................................................................................................

..................................................................................................................................................

....................................................................................................................................................

Peygamberimiz (s.a.v.) kendisini aşırı övenleri uyarırken hangi konuda endişe duy-muştur? Düşüncelerinizi aşağıya yazınız.

6.9: Mescid-i Nebi’nin günümüzdeki görünümü

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 134 22.06.2017 09:47:26

Page 135: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

135

SO

SY

AL İLE

TİŞİM

Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

1. Peygamberimiz’in (s.a.v.) söz ve uygulamalarına göre başkalarının özel hayatına nasıl saygılı olabiliriz?

2. Peygamberimiz’in (s.a.v.) hayatından hareketle davranışlarında ölçülü olan bir insanın özellikleri nelerdir?

3. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) karşılıksız iyilik yapma konusunda nelere dikkat çekmiştir? Açıklayınız.

4. Peygamberimiz (s.a.v.) başkalarının hakkını koruma konusunda neler yapmıştır? Açıklayınız.

A

Aşağıda verilen cümleler doğruysa başlarına (D) yanlışsa (Y) yazınız.

( ) Peygamberimiz (s.a.v.), özel hayat kapsamına giren alanların korunmasını is-temiştir.

( ) Peygamberimiz (s.a.v.), adaleti uygularken yakınlarının lehine davranmaya itina göstermiştir.

( ) Peygamberimiz (s.a.v.), ahiret hayatını düşünerek çalışmaya önem vermemiştir.

( ) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) soy, renk, ırk ve mevki gibi durumlarına göre in-sanlara değer vermiştir.

( ) Peygamberimiz (s.a.v.), iyiliklerin karşılık beklenerek yapılmamasını istemiştir.

C

Ünite Değerlendirme Çalışmaları

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri verilen kelimelerden uygun olanları ile doldu-runuz.

1. ….……………., Mekke’de görülen haksızlıkları önlemek amacıyla kurulan bir bir-liktir.2. Başkalarının kusur ve eksiklerini araştırmaya ….........................……… denir. 3. Davranışların, gösteriş amacıyla yapılması …….....................…. olarak adlandı-rılır. 4. …………...........………………., söz ve davranışlardaki ölçüsüzlüğü ifade etmek-tedir.5. Alçak gönüllü olmak ve kibirlenmemek ……….......................…..……. gösterge-sidir.

B

Riya, Tevazu, İfrat ve Tefrit, Hilfu’l-Fudûl, Tecessüs

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 135 22.06.2017 09:47:26

Page 136: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

136

6. Ü

NİT

E

Aşağıdaki soruların doğru seçeneklerini işaretleyiniz.

Aşağıdakilerden hangisi özel hayata saygı kapsamında değerlendirilemez?

a) Başkasına ait özel mekânlara izinsiz girmek.

b) Kişisel kusur ve eksiklikleri etrafa yaymak.

c) Derslerimizle ilgili bir bilgiyi başkalarıyla paylaşmak.

d) Kişiye özel konuları merak edip soruşturmak.

Aşağıdakilerden hangisi, Peygamberimiz’in (s.a.v.) başkalarının haklarını koruma-sı bağlamında değerlendirilemez?

a) Alış veriş piyasasına herhangi bir müdahalede bulunmaması.

b) Mekke’deki Hilfulfudul birliğine katılması.

c) Ticarette ortaklık yaptığı kişilerin kendisini iyilikle anması.

d) Borcunu geciktirenleri, ödemeye teşvik etmesi.

Peygamberimiz’in (s.a.v.) söz ve davranışlarına göre aşağıdakilerden hangisi karşılıksız iyiliğe örnektir?

a) İyilik yapan kimsenin yaptığı iyiliği unutması.

b) Yapılan yardımların insanlar arasında anlatılması.

c) Kişinin, toplumda cömertliği ile tanınmak istemesi.

d) Kalpte Allah (c.c) rızası dışında amaçların olması.

Aşağıdakilerden hangisi Peygamberimiz’in (s.a.v.) tevazusu ile ilgili yanlış bir bilgidir?

a) Günlük işlerde sahabeye yardımcı olması.b) Cami ve mescit yapımında çalışması.c) Başkalarının kendisini övmelerini istememesi.d) İnsanların kendisine ulaşmakta zorluk çekmesi.

Aşağıdakilerden hangisi Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) uygulamalarına göre dengeli bir davranıştır?

a) Bütün maddi imkânlarımızı sadaka olarak dağıtmak.b) Her gün oruç tutmak.c) Yemeklerde karnımızı tıka basa doldurmak.d) Cemaatle kılınan namazlarda okunan sureleri kısa tutmak.

2

3

4

5

D

1

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 136 22.06.2017 09:47:26

Page 137: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

137

SÖZLÜKA

akraba:1. Aralarında yakınlık, soyca ilgi ve kan bağı olanlar. 2. Hısım, evlilik dolayısıyla birbirine yakın olan kimseler.

amel: 1. Yapılan iş, eylem, fiil. 2. Dünya ve ahirette ceza veya mükâfat konusu olan her türlü iş ve davranış. 3. Bir niyete ve amaca bağlı olarak yapılan iş.

arife: 1. Kurban Bayramı’ndan bir önceki gün, zilhiccenin dokuzuncu günü. 2. Türk kültüründe hem Kurban hem de Ramazan Bayramı’ndan bir önceki gün.

aş: Yemek.

B – C

bereket: 1. Nimet, bağış, Allah’ın karşılıksız vermesi. 2. Bolluk, gürlük, feyiz, mutluluk ve güzelliklerin artması. 3. Yağmur, rahmet

boykot: 1.Bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma. 2. Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme, ambargo.

büyüklük taslamak: Kendini üstün görmeye çalışmak, böbürlenmek.

cübbe: 1. Üstlük olarak kullanılan uzun, geniş, düğmesiz, yakası dar ve dik bir giyecek. 2. Hukuk-çuların mahkeme salonlarında, öğretim üyelerinin törenlerde ve diyanet işleri başkanı, imam, hatip ve vaizlerin görev sırasında giydikleri bir giysi. 3. Osmanlılarda ilim adamlarının ve din bilginlerinin giymiş oldukları özel kıyafet.

E – F

eda etmek: 1. Yerine getirme, bir hakkı hak sahibine ödeme, verme. 2. İslam dininin yapılmasını emrettiği bütün ibadetlerin ve yüklediği sorumlulukların şartlarına uygun olarak vaktinde yerine geti-rilmesi.

esmayıhüsnâ: Allah’ın zatını, sıfatlarını ve fiillerini en güzel şekilde tanımlayan Allah’a ait güzel isimler.

farz: 1. Belirleme, tayin ve takdir etme, karar verme. 2. İslam dininde mükelleflerden yapılması ke-sinlikle istenen ve terk edilmesi günah olan fiiller, emirler.

fazilet: 1. Olgunluk, erdemlilik, üstünlük, değer, kıymet. 2. İnsanın doğuştan sahip olduğu ve sonra-dan çalışma yoluyla geliştirip zenginleştirdiği güzel nitelikler.

feraset: 1. Çabuk seziş, zihin uyanıklığı, keskin zekâ, çok seri kavrayış kabiliyeti. 2. Akıl ve duyu organlarıyla bilinemeyen, ancak sezgi gücü ile ulaşılabilen bilgi; ilham, keşif, kalp gözüyle görme. 3. İnsanın Allah’a karşı yükümlülüklerinin ve sorumluluklarının farkında olup bunları içtenlikle yerine getirdiği zaman insanda oluşan yetenek.

fert: Birey, kişi.

feyiz: 1. Verimlilik, gürlük, ongunluk. 2. İçten gelen sevgi ve saygı ile Allah’a yönelen kimsenin kalbi-ne doğan manevi haz, ilham, onu kuşatıp içine alan iç huzur.

G – H

ganimet: 1. Herhangi bir zorluk çekmeden elde edilen şey. 2. Savaş sırasında Müslüman olmayan düşman ordusundaki askerlerden alınan her türlü mal ve esirler.

hacet: Herhangi bir şey için gerekli olma, ihtiyaç, gereklilik, lüzum, ihtiyaç.

ZLÜK

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 137 22.06.2017 09:47:26

Page 138: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

138

hafız: 1. Ezberleyen, koruyan, saklayan, unutmayan kimse. 2. Kur’an’ı başından sonuna kadar ez-berleyip okuyabilen kimse.

hamd: 1. İyilik, güzellik, üstünlük ve erdemlilikle niteleme, övme, ululama, yüceltme. 2. Bütün övgü çeşitlerini içeren sevgi ve saygıyla Allah’a yapılan şükür. 3. Yapılan iyiliğin kendisine yönelik olma şartını aramadan, Allah’ın mutlak manada lütufkâr ve iyiliksever olmasını dile getirme.

huşu: Allah’a boyun eğme, gönlü korku ve saygı ile dolu olma.

İ

ifa: 1. Bir şeyi tam ve mükemmel bir biçimde yapma, yerine getirme, ödeme, eda etme. 2. Sorumlu-luk çağındaki insanların Allah’ın isteklerini şartlarına uygun bir şekilde yerine getirmesi.

ihlas: 1. Samimiyet, içtenlik, kalbî ve karşılıksız sevgi, samimi bağlılık, doğruluk, temizlik, saflık, gös-terişsizlik, riyanın karşıtı. 2. Tutum ve davranışlarda sadece Allah’ın hoşnutluğunu gözetme, sözün öze uyması, riyakâr ve iki yüzlülükten uzak olma.

ihsan: 1. İyilik etme, iyi ve güzel davranma, güzel yapma, bağışlama, bağışta bulunma, ikram etme. 2. İnsanın, kendisinin Allah’ın huzurunda olduğunu hissetmeye çalışarak onu görüyormuşçasına iba-detlerini yerine getirmesi.

ikram: Konuğu ağırlama, bir şeyi armağan olarak sunma.

infak: 1. Karşılıksız yardım, sadaka verme. 2. Gerek akrabalardan gerekse diğer insanlardan yoksul ve muhtaç olanlara maddi yardım yaparak onların geçimini sağlamaya yardımcı olma. 3. Allah’ın rızasını kazanmak için insanın kendisine verilen malların şükrünün bir göstergesi olarak onun emret-tiği yerlere harcama yapması, bağışta bulunması.

irade: 1. Seçme, tercih etme, isteme, dileme, arzu etme, meyletme, karar verme. 2. Aklın düşü-nüp karar vermesi, yapılması veya yapılmaması eşit olan çeşitli davranışlardan birini beğenip tercih etmesi. 3. Allah’ın dilemesi, arzu etmesi, tercih etmesi ve dilediğini yerine getirmesi anlamlarında Allah’ın sıfatlarından biri.

israf: Saçıp savurma, harcamalarda orta yoldan sapma, ölçüyü aşma ve aşırılık yapmak suretiyle sahip olduğu nimetleri gereksiz yere tüketme.

istiğfar: 1. Bağışlanma ve af isteğinde bulunma. 2. Estağfirullah (Allah’tan bağışlanma dilerim.), estağfirullah el-azim (Yüce Allah’tan bağışlanma isterim.) şeklindeki dua cümlelerini okuma.

işrak: Güneşin doğuşundan ufukta bir veya iki mızrak boyu yükselinceye kadar geçen zaman.

itikâf: 1. Bir Müslümanın, beş vakit namaz kılınan bir camide ibadet amacıyla bir süre bulunması. 2. İbadete açık olan bir mescitte, kişinin Allah’ın rızasını kazanmak için ramazanın son on gününde ibadet niyetiyle kalması.

K – L

kanaat: 1. Yetinme, razı olma. 2. Kişinin kendi elindekilerle yetinip başkasının mal, mülk ve kazan-cında gözü olmaması.

kanaatkâr: Azla yetinen, elindeki ile yetinen kimse.

kıyafet: 1. Giyinme tarzı, kılık. 2. Bir insanın şekli, görünüşü. 3. Dış görünüş.

kibir: 1. Büyüklenme, büyüklük taslama, kendini üstün görme, böbürlenme. 2. Kişinin, yaratılış ama-cını ve varlığının özünü kavrayamayarak kendini büyük görüp başkalarını küçük görmesi. 3. Kişinin sahip olmadığı özelliklerle övünerek kendini olduğundan farklı göstermeye çalışması ve başkalarını aşağılaması.

komşu: Ev, işyeri, arazi, şehir, ülke bakımından yakın olan, yan yana olanların birbirine göre aldıkları ad.

kul: 1. Allah’ın yarattığı her şey, mahluk. 2. İnsan.

kulluk: Kul olma durumu, kölelik, ubudiyet.

ZLÜ

K

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 138 22.06.2017 09:47:26

Page 139: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

139

kutsi hadis (hadisiküdsi): 1. Allah’ın, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) gönlüne ilham ettiği, onun da bu il-ham edilen şeyleri kendi ifadesi ile dile getirdiği hadis(ler), rabbani hadis. 2. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Kur’an-ı Kerim dışında Allah’a nispet ederek söylediği sözler, hadisler.

künye: Bir kimsenin adı,soyadı, ülkesi, doğumu, mesleği vb. bilgileri gösteren kayıt.

libas: Giysi.

M – N

mescit: İçerisinde beş vakit namaz, cuma ve bayram namazlarının kılındığı Müslümanların ibadet yeri, cami, namazgâh.

musibet: Ansızın gelen felaket, sıkıntı veren şey.

müşrik: 1. Allah’a ortak, eş koşan kimse. 2. Allah’a inandığını söylediği hâlde birçok tabiat olayının yaratılmasını ve idaresini Allah’ın dışında birtakım güçlere bağlayan ve bu güçleri kutsallaştırarak Allah’a ortak koşan kimse.

muahat: Hicretten sonra Hz. Peygamber’in (s.a.v.), Mekke’den hicret eden Muhacirlerle Medineli Ensardan olan Müslümanlar arasında yapmış olduğu kardeşlik antlaşması. Bu antlaşma ile Mek-ke’deki mallarını bırakıp tamamen yoksul durumda kalan Müslümanlar, Medine’deki din kardeşleri-nin yardımıyla yoksulluktan kurtulmuşlardır. Medineli Müslümanlar, evlerine, tarlalarına, paralarına muhacirleri ortak etmişlerdir.

nafile ibadet: Farz ve vacip dışında sevap kazanmak amacıyla yapılan ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) de yapmış olduğu ibadetler ve davranışlar.

nimet: 1. İyilik, mutluluk, bağış, ihsan. 2. Hayırlı mal, servet, varlık, yiyecek, içecek gibi şeyler. 3. Allah tarafından insanlara iman başta olmak üzere her çeşit iyiliğin verilmesi ve her çeşit zararın uzaklaştırılması.

R

rahman: “Dünyada, bütün canlılara şefkat gösteren, mümin kâfir ayrımı yapmaksızın insanlara mer-hamet eden, her türlü nimeti sürekli veren, rahmeti sonsuz olan.” anlamında Allah’ın esmayıhüsna-sından biri.

ravi: Sözü nakleden, aktaran; hadis terimi olarak, hadisi kendinden sonrakilere aktaran, rivayet eden kimse.

resul: Allah tarafından kendisine yeni bir kitap verilen, insanları hak dine çağırmakla, dinî ve toplum-sal hayatı Allah’ın emirlerine göre düzenlemekle görevli olan peygamber, nebi, Allah elçisi.

rızık: 1. Kendisinden faydalanılan her şey. 2. İnsan ve diğer canlıların beslenip yaşayabilmeleri için yedikleri ve içtikleri her şey. 3. Allah’ın tüm canlılara kendi katından verdiği yenilen, içilen, giyilen ve maddi manevi yararlanılan mallar, çocuklar, eşler, ilim ve iman gibi şeylerin hepsi.

rivayet: 1. Nakletme, nakil, haber verme, haber, anlatma. 2. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) söz, onay ve eylemlerinin yazılı veya sözlü olarak sonraki nesillere metin ve senetleriyle aktarılması.

riya: 1. Gösteriş, iki yüzlülük, sahtekârlık, özü sözü bir olmama. 2. Allah rızası için yapılması gereken ibadetleri ve güzel davranışları, insanlara gösteriş için yapıp kendini ve ibadetini beğendirme isteği, ibadetleri Allah’tan başkasına sunma.

S – Ş

sadaka-i cariye: 1. Müslüman bir kişinin insanlığın yararlanması için ortaya koyduğu keşifler ve bi-limsel çalışmalar. 2. İnsanlığın yararına sunulmak için meydana getirilen dinî, ilmî, kültürel ve tarihsel eserler. 3. Kişinin ölümünden sonra da kendisinin rahmetle anılmasına sebep olacak nesil yetiştirme-yi de içine alan tüm güzel ameller.

ZLÜK

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 139 22.06.2017 09:47:26

Page 140: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

140

sadakat: 1. Dostluk, bağlılık, güven duyma, vefalı olma, sözünde durma, doğruyu söyleme. 2. Sev-diği birisini yalnızca Allah rızası için sevme, maddi bir çıkar gözetmeme, sevdiği kişiye karşı içtenlikle davranma ve kendisine iyilikte bulunan kimsenin iyiliğini hiçbir zaman unutmama.

sahabe: 1. Arkadaş, dost, veli. 2. Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında yaşamış, Müslüman olarak Peygamberi çok kısa bir süre olsa da görmüş, onun sohbetinde bulunmuş ve yine Müslüman olarak ölmüş kimse.

sefer: Yolculuk hâli, yola çıkma.

sıla-i rahim: 1. Akraba ziyareti. 2. Anne baba başta olmak üzere tüm akrabalar arasında güzel ilişki kurma, onları ziyaret etme, hâl ve hatırlarını sorma, maddi manevi yardımda bulunma, gönüllerini alma.

sükûnet: Ruh dinginliği, sakin olma hâli.

sünnet: 1. Yol, âdet, gidişat, huy, karakter, mizaç, hâl, tavır, davranış. 2. Hz. Peygamber’in (s.a.v.)Kur’an-ı Kerim’den anlamış olduğu şeyleri hayatında yaşama biçimi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ha-yat tarzı. 3. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sözleri, davranışları ve sahabelerinin yapmış olduğu olumlu davranışları onaylaması.

şirk: 1. Denklik, ortaklık, ortak olma, eş koşma. 2. Allah’a inanmakla birlikte başka varlıkları da tanrı kabul etme.

şuur: Bilinç, bilerek ve farkında olarak bir işi yapma.

şükür: 1. Görülen iyiliğe karşı söz ve davranış ile hoşnutluk gösterme ve yapılan iyiliğin kıymetini bilme. 2. Kulun, Allah’ın vermiş olduğu sayısız nimetlerin onun sonsuz iyilik ve bağışının sonucu olduğunu fark ederek kalbinin teşekkür duygusuyla dolması ve bunu diliyle ifade etmesi; tutum ve davranışlarıyla haramlardan kaçınarak ve farzları yerine getirerek Allah’a bağlanması.

T – U

taat: İbadet etmek, kulluk hâli.

tadil-i erkân: Namazda rükûyu güzelce yapma, rükûdan sonra doğrulup bir müddet bekleme, sec-deleri gereği gibi yerine getirip iki secde arasında bir müddet oturma gibi namazla ilgili tüm hareket-leri Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yaptığı gibi yerli yerince acele etmeden ve tam olarak uygulama.

takva: 1. Bilinçli davranma; uyanıklık, dikkatli olma, sakınma, korunma, korkma, endişelenme, kay-gılanma. 2. Allah’ı görüyormuşçasına bir bilinç içerisinde farzları, vacipleri hakkıyla yerine getirme; Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla nafileleri çokça yapma; sünnete uyma.

tasadduk : 1. Bağışlama, sadaka verme, yardım etme, hayır yapma. 2. Allah yolunda harcama yapma; zekât ve fitre verme. 3. Allah’ın rızasını elde etmek amacıyla helal yollardan sahip olunan kazancın bir bölümünü ibadet niyetiyle ihtiyaç sahiplerine verme.

tefekkür: 1. Düşünme, derin düşünme, fikir yürütme, kavramaya çalışma, kafa yorma. 2. Var olan bir şeyin manasını anlamaya çalışma ve eşyanın bilgisini zihinde toplayabilmek için aklın hareket hâlinde olması, derin derin düşünmesi.

teheccüd: Gecenin son üçte birlik bölümünde uykudan kalkarak kılınan nafile namaz.

tertip: Uygun bir sıra ile düzene koyma, sıralama.

teşrik günleri: Kurban Bayramı‘nın birinci gününden sonraki üç güne verilen ad; Kurban Bayramı’nın ikinci, üçüncü ve dördüncü günleri.

tevazu: 1. Alçak gönüllü olma, kibirlenmeme, yumuşak huylu ve mütevazi olma. 2. İnsanın, kendi-sinin de yaratılmış olduğunu bilerek insanlara karşı büyüklük taslamaması.

ZLÜ

K

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 140 22.06.2017 09:47:26

Page 141: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

141

SO

SY

AL İLE

TİŞİM

tövbe: 1. Dönüş, günahtan pişmanlık, günahı terk etme, vazgeçme, istiğfar. 2. İnsanın, bilerek veya bilmeyerek yaptığı hata, kusur, büyük ve küçük günahlarından dolayı pişman olup bir daha aynı günahları yapmamaya karar vererek vazgeçmesi.

umre: Hac mevsiminin dışında, ihramlı olarak Kâbe’yi tavaf edip Safa ile Merve arasında say yap-tıktan sonra tıraş olmak suretiyle ihramdan çıkarak yapılan ibadet; Kâbe ziyareti.

V – Z

vacip: 1. Yapılması gerekli, zorunlu olan. 2. İslam fıkhında, yapılması farz seviyesinde olmayan fakat sünnetten daha kuvvetli olan dinî hükümler; farz ile sünnet arasındaki dini emirler.

zikir: 1. Anma, hatırlama. 2. Öğüt, nasihat, vaaz. 3. Allah’ı anmak amacıyla yapılması ve söylen-mesi istenen dua, ibadet, tespih ve övgü sözleri. 4. Allah’ın bazı isimlerinin anlamlarını düşünerek belli sayıda ve belli miktarlarda okuma.

ziynet: Süs, bezek.

ZLÜK

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 141 22.06.2017 09:47:26

Page 142: HZ. MUHAMMED’İN HAYATI - img.eba.gov.trimg.eba.gov.tr/830/553/45b/2e8/bb6/b94/b16/8f6/ce2/1df/e77/009/7b2/... · yazarlar yrd. doç. dr. recep orhan Özel ekrem karaarslan zafer

142

KA

YN

AK

ÇA KAYNAKÇA

Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, Çağrı Yayınları, İs-tanbul, 1992.

Akyüz, Vecdi, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslâm, Beyan Yayınları, İstanbul, 1994.

Alauddin Ali b. Abdülmelik el-Hindî, Kenzü’l-Ummal fî Süneni’l-Akvâl ve’l-Ef’âl, Beyrut, 1985.

Buhârî, Ebû Abdillah Muhammed b. İsmail, el-Câmiu’s-Sahîh, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992.

Çelik, Ömer ve Dğr., Üsve-i Hasene, İstanbul, 2003.

Çetin, Prof. Dr. Abdurrahman, Örneklerle Peygamberimiz, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2007.

Cücük, İbrahim, Ayet ve Hadislerle Peygamberi-miz, Furkan Yayınları, İstanbul, 1999.

Dârimî, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrah-man, Sünenü’d-Dârimî, İstanbul, 1992.

Davudoğlu, Ahmed, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Sönmez Neşriyat, İstanbul, 1983.

Dimyâtî, es-Siretü’n-Nebeviyye, Ebû Muhammed ŞerefeddinAbdülmün’im b. Halet, Dârü’s-Sabuni, 1996.

Dinimizi Öğreniyoruz Yaz Kur’an Kursları Kitabı, Hazırlayan: Komisyon, TDV Yayınları, Ankara, 2007.

Diyanet İslâm Ansiklopedisi, Hazırlayan: Komisyon, Cilt: 14-19-32-33, TDV Yayınları, İstanbul, 1999.

Ebû Davud, Süleyman b .Eş’as b. İshak el-Ezdi es-Sicistani, Sünenü Ebî Davud, İstanbul, 1992.

el-Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, terc. Heyet, Hu-zur Yayınları, İstanbul, 2009.

Hamidullah, Prof. Dr. Muhammed; İslâm’a Giriş, TDV. Yayınları, Ankara, 1996.

Heysemî, Hâfız Nureddin Ali b. Ebî Bekir, Mecmau’z-Zevâid ve Menbeu’l-Fevâid, Beyrut, 1988.

İbn-i Abdilber, Ebû Ömer Yusuf b. Abdillah b. Muhammed, İstiâb fî Marifeti’l-Ashâb, trh. yok. Kahire.

İbn-i Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, Beyrut, 1965.

İbn Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Beyrut, Dâru’l-FikrI, 1937.

İbn Mâce, Ebû Abdullah Muhammed b. Yezid el-Kazvînî, Sünenü İbn-i Mâce, İstanbul, 1992.

İbnSa’d, Ebû Abdullah Muhammed b. Sa’d b. Meni’ Zühri, Tabakât, Kahire, 2001.

İlmihal (İman ve İbadetler), Hazırlayan: Komisyon, TDV Yayınları, İstanbul, 1999.

İmam Nevevi, Riyazü’s Salihin, Tercüme: Mahmut Kısa, Beka Yayınları, İstanbul, 2011.Kandemir, M. Yaşar; Çakan, İ. Lütfi; Küçük, Raşit, Riyazüs Salihin Tercüme ve Şerhi, Erkam Yay., İs-tanbul, 1997. Kandehlevî, Muhammed Yusuf, Hayatü’s-Sahabe, (Trc. Sıtkı Gülle) – İstanbul, 1990.Kandehlevî, Zekeriya, Fezâil-i A'mâl, Risale Yayınla-rı, İstanbul, 2000. Keskioğlu, Osman; Berki, A. Himmet, Hz. Muham-med ve Hayatı, DİB Yay., Ankara 2006.Köksal, Hilal, Rivayetlerin Işığında Hz. Peygamber Döneminde Gündelik Hayat ve Kadın, Yüksek Li-sans Tezi.Mahmud Esad Efendi, Târih-i Din-i İslâm, Marifet Yayınları (Sadeleştirilmiş baskı), İstanbul 1995.

Müslim, Ebü’l-Hüseyin b. Haccac el-Kuşeyrî, el-Câmiu’s-Sahîh, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992.Nesâî, Ebû AbdirrahmanAhmed b. Ali b. Şuayb, Sünenü’n-Nesâî, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992.Şentürk, Habil, Psikolojik açıdan Hazreti Peygam-berin İbadet Hayatı, Bahar Yayınevi, 1985.Tirmizî, Ebû İsa Muhammed b. İsa, Sünenü’t- Tirmizî, İstanbul, 1992. Sarıçam, İbrahim, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, DİB Yayınları, Ankara, 2011.Yardım, Ali, Peygamberimiz’in Şemaili, Damla Yayınları, İstanbul, 2005.Yazıcı, Seyfettin, Temel Dini Bilgiler, DİB Yayınları, Ankara, 2007. Yeniçeri, Celal, Hz. Muhammed ve Yaşadığı Hayat, İFAV Yayınları, İstanbul, 2000.Yücel, İrfan, Peygamberimiz’in Hayatı, DİB Yayınla-rı, Ankara, 2012.

Sanal Kaynaklarhttp://www.diyanet.gov.tr, Erişim tarihi: 01.05.2015

http://tdkterim.gov.tr/, Erişim tarihi: 18.05.2015

http://www.sonpeygamber.info/bir-konu-iki-farkli-hadis, Erişim tarihi: 18.05.2015

http://hazretieyupsultan.com/hazreti_eyup_sultan/38.htm, Erişim tarihi: 28.04.2015

http://www.diyanet.gov.tr/tr/icerik/“komsusu-kotuluklerinden-emin-olmayan-kimse-cennete-giremez/6944, Erişim tarihi: 04.05.2015http://www.kuranmeali.org, Erişim tarihi: 01.07.20015

hz. Muhammedin Hayatı 7.indb 142 22.06.2017 09:47:26