Upload
ismail-hakki-altuntas
View
291
Download
14
Embed Size (px)
DESCRIPTION
ihramcizade İsmail Hakki Toprak Efendi mp3, ihramcizade İsmail Hakki Toprak Efendimin Sohbeti,sesi ihramcizade sohbeti, ihramizade sesi, ihramcizade ses,
Citation preview
İHRAMCIZÂDE İSMAİL HAKKI TOPRAK EFENDİMİN SOHBETİ-SESİ
SOHBETİ DİNLE
Gavs’ül-âzam Ġhramcızâde Hacı Ġsmail Hakkı Toprak Sivasî kaddese’llâhü sırrahu’l-azizin
(1967-1968 yıllarında olabilir) Ankara’da Hamamcı ġaban Aydın Efendinin evine teĢrif
buyurduklarında o zamanın Ģartlarına göre çekilmiĢ ses kasetini dinleyenler açısından daha
iyi anlaĢılabilmesi için bazı kısımlarını imkânımız miktarınca yazıya aktarmaya çalıĢtık. Allah
Teâlâ büyüklerimizden razı olsun.
Amin.
1
Tedbîrini terk eyle, takdir Hudâ’nındır.
Sen yoksun o benlikler hep vehm-ü gümânındır.
Birden bire bul aĢkı bu tühfe bulanındır
Devrân olalı devrân Erbâb-ı safânındır.
ÂĢıkta keder neyler gam halk-ı cihânındır
Koyma kadehi elden söz Pir-i Mugân’ındır.
2
Meyhâneyi seyrettim uĢĢâka mutâf olmuĢ
Teklîfü tekellüften sükkân-ı muâf olmuĢ
Pür neĢ-e olup meclis bî-havf-ı hilâf olmuĢ
Gam sohbeti yâd olmaz, meĢrepleri sâf olmuĢ
ÂĢıkta keder neyler gam halk-ı cihânındır
Koyma kadehi elden söz Pir-i Mugân’ındır.
3
Ey dil sen o dildâre layık mı değilsin ya
Dâvâyı muhabbette sadık mı değilsin ya
Özr-ü nedir Azrâ’nın Vamık mı değilsin ya
Bu gâm ne gezer sende âĢık mı değilsin ya
ÂĢıkta keder neyler gam halk-ı cihânındır
Koyma kadehi elden söz Pir-i Mugân’ındır.
4
Mahzun idi bir gün dil meyhâne-i mânâ’da
Ġnkâra döĢenmiĢtim efkâr düĢüp yâda
Bir pir gelip nâgâh pend etti alel-âde
Al destine bir bâde derdi gamı ver yâde
ÂĢıkta keder neyler gam halk-ı cihânındır
Koyma kadehi elden söz Pir-i Mugân’ındır.
5
Bir bâde çek, efzûn kalıp mecliste zeber-dest ol
Atma ayağın taĢra meyhânede pâ-best ol
Alçağa akarsular, pay-i hümâ düĢ mest ol
Pür çûĢ olayım dersen GÂLĠB gibi ser-mest ol
ÂĢıkta keder neyler gam halk-ı cihânındır
Koyma kadehi elden söz Pir-i Mugân’ındır. [1]
—Bismillahirrahmanirrahim
—…..
—Birbirinizde mahvolun. GardaĢlarım!
—Birbirinizde mahvolun.
—Yok olun.
—Yok
—Yok olan var olur.
—Lailahe illallah.
—Nihayet, Lamevcude illallah
—Hiçbir mevcud yok Allah var
—Yok olunca Allah var olur.
—Hacı ġaban Efendi
—Doktor Ahmet Köksal’ı Sivas’a almanın kolayı
Hamamcı ġaban Aydın ―ĠnĢallah Efendim‖
—Doktor Ahmet Köksal’ı Sivas’a almanın kolayı.
—Kiminen görüĢeceksen görüĢ.
— Doktor Ahmet Köksal Sivas’taydı, görüĢürdük.
—Bir hanımla geldi.
—Bu hanım kim, dedim
—―Ailem‖ dedi.
—Bende dedim ki
—Oruç tutar mı dedim.
—―Yok ne oruç ne namaz bir Ģey yok‖ dedi
—Orda ne olduysa o kadına oa dakikada orucada baĢladı, namaza da baĢladı.
—ġimdi Albistan’dalar, Albistanda
—Ne bileyim iĢte hayali hal
—O Hayali hal
—Bu ne
Hacı Berber Bekir ―ġey KonuĢtuğunu alıyor, Efendim‖
—Biz de adamakıllı konuĢamıyoruz ki.
—
Bende sanırdım ayrıyem dost gayrıdır ben gayriyem
Benden görüp iĢiteni bildim ki ol canan imiĢ.
—Ben yoğmuĢum o varmıĢ.
—Ben yoğmuĢum.
—..
Derman arardım derdime derdim bana derman imiĢ
Burhan arardım aslıma aslım bana burhan imiĢ
Sağım solum gözler idim dost yüzünü görsem deyu
Ben taĢrada arar idim ol can içinde canan imiĢ
Öyle sanurdum ayrıyam dost gayridir ben gayriyam
Benden görüp iĢiteni bildim ki, ol canan imiĢ
Savm-u salât u hac ile sanma biter zâhid iĢin
Ġnsan-ı kâmil olmağa lâzım olan irfan imiĢ
Kanden gelir yolun senin ya kande varır menzilin
Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvan imiĢ
MürĢid gerektir bildire Hakk’ı sana hakke’l-yakîn
MürĢidi olmayanların bildikleri güman imiĢ
Her mürĢide dil verme kim, yolunu sarpa uğradır
MürĢidi kâmil olanın gayet yolu âsân imiĢ
Anla heman bir söz dürür yokuĢ değildir düzdürür
Âlem kamu bir yüzdürür gören anı hayran imiĢ
ĠĢit Niyâzi’nin sözün bir nesne örtmez Hak yüzün
Hakk’tan ayan bir nesne yok gözsüzlere pünhan imiĢ[2]
—…….
Ġhramcızâde Ġsmail Hakkı Efendi ile Mehmet ġen Veli aralarında konuĢuyorlar. Ve ziyaretine
gelen misafirlere
—MaĢallah süphanallah, maĢallah maĢallah
—Çok memnun olduk,
—Çok yaĢa, berhudar olun, berhudar olun.
Elini öpenlere;
—Berhudar olun, berhudar olun
—….
—Bunlarda NevĢehirliler!
—Nevzad değil mi?
—Çok memnun olduk, çok müĢerref olduk.
—Eden eyleyen Allah. Vela havle vela kuvvete illa billlah.
—Eden eyleyen Allah.
Bir kiĢi yola çıkacaklarını söylüyor.
—Hı..
—
Hakkın kullarını bazı kul eyler
Anı kul eylemez yine ol eyler
Alan veren odur eyler içinde
Kimin bay-u kimini yoksul eyler [3]
—Bizde yarın burda kalmayı, artık borç ettik. ĠnĢaallah!
—Yarın kalacağız.
—….. Bunlarla böyle bir geldik gece. Bunlarda Sivas’a geldiler, bizi Sivas’tan getirdiler….
—….
—GardaĢlarım!
—ġimdi,
—Hava iyi olursa, Sivas’a gelen misafirleri sahraya götürüyoruz. Hava iyi olmazsa evde,
vekalemiz var, odamız var… evde…
—Pazar perĢembe akĢamları muhakkak evde hatim okuyoruz.
—Bugün günlerden ne Cuma değil mi?
Hacı Berber Bekir:
―Cuma‖
—Yarın cumartesi, Pazar günü muhakkak yine hatmimiz var orda, orda bulunmamız lazım
—Ahh…
—Himmetin var olsun.
—Hadi ġemsi’den bir Ģey oku da, dinleyek.
(Ġlahiyi okuyan Hacı Berber Bekir’dir.)
Cânân ilinin güllerinin bağı göründü
Dost ikliminin lâlesinin dağı göründü
Envâr-ı Muhammed doğuben tuttu cihanı
ġakka’l kamerin mu’cize parmağı göründü
Kaygu gecesi gitti kamu kalmadı korku
Vuslat gülünün gül yüzünün hâli göründü
Yakub’a bugün Yusuf’unun kokusu geldi
Eyyûb’a dahi sıhhatinin çağı göründü
(Mecnun gibi sahraları ağlayı gezerken
Leylâ gülünün gülyüzünün âlı göründü.) [4]
AĢkınla bugün ġemsi yine vecde eriĢti
Var ise bugün dostunun otağı göründü
—GardaĢlarım!
— Cenab-ı Hakk kendini de verir bize,
— Kendini de verir.
—Nihayet Ģöyle söyleyim.
—Mecnun, Leyla vardır.
—ÂĢık, âĢık
—Nihayet, Leylanın derdinden yanıyor Mecnun.
—Leyla gelmiĢ, Mecnunun yanına
—Mecnun; ―Sen kimsin? demiĢ‖
—ġöyle bir yoluna düĢ git demiĢ haber al…..
—Leylayım, demiĢ.
—Öyle deyince Mecnun
—Ya ben neyim? demiĢ.
—Mecnun kendi Leyla olmuĢ.
—GardaĢlarım!
—Allah istediğini verir insana, hadi, kendini de verir.
—Allah kendini de verir.
—GardaĢlarım.
—Hadi ..
—Çayları için, çayları için bakıyım.
—Allah’ın hikmetinden sual olunmaz ki;
—….fevkalade bir iĢ oldu.
Çay getirene
—Ben yorgunum.
—Daha içmeyim.. GardaĢım…
—Getirmesin.
—Bir damla ağzıma alakta,
—Bismillah.
—
Hakkın kullarını bazı kul eyler
Anı kul eylemez yine ol eyler
—Eden eyleyen Allah. Vela havle vela kuvvete illa billlah.
—GardaĢlarım!
—Nevzad büyüdü mü?
―Büyüdü Efendim‖
—Hı,hı
—O..maĢallah maĢallah, berhudar olun, berhudar olun
—Berhudar olun, berhudar olun
— GardaĢlarım!
—Ooo maĢallah maĢallah
—Elhamdulillah, görüĢtük.
—Ooo..Elhamdulillah, görüĢtük
—Fî emânillah, Fî emânillah,…
—Fî emânillah, Fî emânillah,…
—Yani Allah’ın emanetinde olun.
—Fî emânillah, Fî emânillah,…
……………
—Aleykümselam
—… Sen geldin bizde geldik
—Fî emânillah, Fî emânillah,…
—Allah’ın emanetinde olun.
—Nihayet (Allah) bilmek istedi
……..
—Himmet dediğin gönüle yazmak imiĢ.
—Ruha yazdık.
—Alem bir hayal
—Hayali hal
—Bir hayal
—Artık çayı kaldırın GardaĢlarım
—Çayı Kaldırın
—Ġzin verdik
—Yarın buradayız görüĢürüz inĢallah
—Hepinize izin veriyorum hadi
—Hadi görüĢtük ya,
—De hadi,
—Fî emânillah, Fî emânillah,…
—….
—Herkese izin verdim.
—izin veriyorum hadi
…
—
Mehmet ġen Veli ―yerimiz var Efendim, rahat edersiniz.‖
— GardaĢlarım!
—Ġzin size,
—De hadin NevĢehirliler, izin verdim size
Hacı Berber Bekir ―Hulusi (AteĢ) Efendi‖
—Ooo, ……Haber aldık, Hulusi Efendi
—Geldin mi?…..
—inĢallah iyisin
—Gelin nasıl iyi inĢallah
―Evet‖
—…..Ġyi mi
—Elhamdulillah. Yarın görüĢürüz ĠnĢallah, yarın orda görerik ĠnĢallah.[5]
—..
—Bende hatim yerini onu arıyorum. Hacı Hasan Efendi var orda. Darende’de. Bu da (Hulusi
Efendi) daha çocuk. …Bende Hacı Hasan Efendi’yi arıyorum diyince, bu dedi ki ―ben
gösteririm‖ dedi. Gönlünden demiĢ ki ―Bana para verirse almayım, himmet isteyim.‖
—Himmet gönüle yazmak imiĢ.
—Elhamdulillah.
Mehmet ġen Veli ―Sırrı Bey, Sırrı Bey geldi.‖
—Haber aldık.
—Epey gezdin, dolaĢtın mı?
—Epey gezdirdin mi, Sırrı Efendiyi?
—Berhudar olun, berhudar olun
—(öpenlere) Etme..Canım…
—Cümleten merhaba hoĢ geldiniz sefa geldiniz.
—Biz yorgunuk, bize izin verin istirahat edeceğiz. Bende size izin veriyim. Hadi bakıyım
Hacı Berber Bekir ―Yarın burdayık Allah nasip ederse, inĢallah burdayız‖
—Yarın burdayız ĠnĢallah
―Çok konuĢtu.‖
—De hadi, gidin.
—Burda mı?
―Kerimesi var, herhalde Ģey gilde (Orhan Zarifoğlu evinde‖
—Hacı AyĢe mi? (Torunu)
EĢi Orhan Zarifoğlu: ―Hilmi ile görüĢmek istedi.‖
―Gidek te Sırrı Efendi Oğlu Hilmi (Torunu Reyhan’ın eĢi) ile görüĢmek istiyor. Sırrı Efendi ile
görüĢsünler. Burda kalmasın.‖
—Sırrı Efendiyi mi götürecek
—Götürsün hadi.
—Hadi …..hepiniz gidin
—ġurayı buna verseniz.
―Hanımlar da seni gözlüyorlar, ecuk onlarda görsün‖
ġen Veli ―Efendim buyrun, istirahat yeriniz hazır.‖
—Yeni gördük
—Hanımlarıda göreyim, geliyim.
—Hacı Bekir
—Beraber
Hacı Bekir; ―Berber yatacık, herhalde.
—De hadi.
—Allah Allah
―Görsün‖
—Her Ģeyde bir hikmetin var.
—Gelin kızlar mı
—MaĢallah.
—Hikmet Hanım mı? Hikmet Hanım mı
—ĠnĢallah iyisiniz..
—Allah sayini meĢkûr etsin.
—MaĢallah
—
Hakkın kullarını bazı kul eyler
Anı kul eylemez yine ol eyler
—…..
—….. geldik.
—Bir Hasan var. Oraya geldi. Bir araba getirdi. ….Gezdik dolaĢtırdı. . Bugün buraya geldik
Elhamdulillah. ….Çok kiĢiyle görüĢtük.
—Memnun olduk. Sizi gördük, muĢereref olduk.
—Buyur canım.
—Yarın burdayız görüĢürüz, yine görüĢürüz ĠnĢallah.
—Validem hacca gitmiĢ. Her makama ―Dua edermiĢ‖
—―Ya rabbi bana evlat ver‖ diye.
—DemiĢler ki; bir çocuk elbisesi yap. Çocuk istiyor ya. Peygamberim ala-s’salavatı görmüĢ.
Onu görmüĢ.[6] Elbise..yi yapmını da bilirmiĢ, söylüyorlar Valideme. O Ģeyi ġeyhimin
hanımına söylemiĢ. Validem.
—ġeyhim benden sordu. Tokada gittim.
— ―Nerelisin‖ dedi?
—Sıvaslıyım
—Kimlerdensin
—…….., dedim
—Hacı hanımın oğlu musun? diyin
—Evet dedim.
—Bana tuhaf bir Ģey oldu.
—ġeyhim beni sevmiĢ. Elbisenin kavlinden
…
—Musa aleyhisselâm Turu Sina’da Allah’la konuĢurdu.
—―Ya Musa benim için amel ettin?‖ Diye Cenab-ı Hakk sormuĢ.
—Ya Rabbi namaz kıldım, hacca gittim oruç tuttum, zekât verdim, sadaka verdim‖
—Ya Musa, bunların ahirette karĢılığı var, demiĢ
—Benim için ne amel ettin? diyence
—Ya Rabbî sen bilin, deyince
—Ya Musa, benim için bir kul sevdin mi? demiĢ
—Bizde hepinizi Allah için seviyoruz. Karıncayı da Allah için seviyoruz. Her Ģeyi Allah için
seviyoruz.
—ġimdi Bakıyorum dıĢarı çıkıyorum. Neyi görürsem Allah görüyorum. Nereye baksam Allah
görüyorum. Ne görürsem Allah görüyorum.
—Bugünde böyle Allah çağırdı, geldik.
Sizleri de de gördük, yine Allah’ı gördük.
—De hadi yiyin hadi,
—Yiyin, yiyin
—Hadi canım hadi,
—De hadi, buyur
—Hikmet hanım lütfen buyur hadi,
—Yiyin, yiyin
—
—Ben yoğum O varmıĢ.
—Ben yoğum o vardır.
—AĢık maĢuk O’dur.
—….
—Aferin çok yaĢa berhudar ol, berhudar ol,
—Yiyin hadi,
—….
—Canım
—……
―Hikmet Hanım kalsın mı?‖
—…….
—Canım
—…….[7]
SOHBETİ DİNLE
[1]— ġeyh Galip kaddese’llâhü sırrahu’l azizin ilahisini Hacı Berber Bekir okurken karıĢık
vezinler ile okuyor. Ancak biz buraya orijinal Ģekli ile yazdık.
Açıklaması
PÎR-Ġ MUGAN: MürĢid-i kâmil
1-Tedbirini terk et; takdir Allah Teâlâ’nındır. Sen yoksun; o benlikler, hep vehmindir;
zannındır. Birden bire aĢkı bul, bu armağan, bulanındır. Devran, devran olalı, temiz kiĢilerin,
ilâhî zevk sahiplerinindir.
ÂĢıkta keder neyler? Gam, dünya halkınındır; feyiz ve neĢe kadehini elinden bırakma, söz
pîr-i mugânındır.
2-Meyhaneyi seyrettim; âĢıkların, çevresinde dönüp durdukları yer olmuĢ; orada oturanlar
tekliften de affedilmiĢler, tekellüften de. Bir neĢe gelmiĢ; mecliste ne korku kalmıĢ, ne
aykırılık; gama dâir sohbet yapılmıyor, gamın bulanıklığı anılmıyor; hepsinin de meĢrebi
tertemiz bir hâle gelmiĢ.
ÂĢıkta keder neyler? Gam, dünya halkınındır; kadehi elden bırakma; söz pîr-i mugânındır.
3-Ey gönül, sen o gönül alana lâyık mı değilsin; yoksa sevgi dâvasında gerçek mi değilsin?
Azrâ’nın özrü nedir; sen Vâmık mı değilsin. Sende bu gam ne gezer; yoksa âĢık mı değilsin.
ÂĢıkta keder neyler? Gam, dünya halkınındır; kadehi elden bırakma; söz pîr-i mugânındır.
4-Bir gün gönül, mânâ meyhanesinde mahzundu; hatıra fikirler düĢmüĢtü de inkâra
döĢenmiĢtim. Bir pîr, ansızın geldi de alelade Öğüt verdi; eline bir Ģarap kadehi al, derdi de
yele ver gitsin, gamı da dedi.
ÂĢıkta keder neyler? Gam, dünya halkınındır; kadehi elden bırakma; söz pîr-i mugânındır.
5-Bir kadeh Ģarap çek, içtikçe iç; mecliste yücel; sözün üstün olsun, yürüsün. Ayağını
dıĢarıya atma; meyhanede ayak dire. Sular alçağa akar; sen de küpün ayakucuna düĢ; alçal.
CoĢup köpüreyim dersen Galib gibi sarhoĢ ol.
ÂĢıkta keder neyler? Gam, dünya halkınındır; kadehi elden bırakma; söz pîr-i mugaanındır.
[2] Niyâzi Mısrî kaddese’llâhü sırrahu’l azîz
[3]
Hakkın kullarını bazı kul eyler
Anı kul eylemez yine ol eyler
Alan veren odur bâzâr içinde
Kimin bay-u kimini yoksul eyler
Kiminin bakırını eder altın
Kiminin altununu kara pul eyler
Kimini güldürür daim cihanda
Kiminin ah-u efganın bol eyler
Kiminin sevdiğin alır elinden
Kiminin erini alır dul eyler
Kimine istemezken verir evlât
Kimi ister ana yâd oğul eyler
Kimi bulmaz giye çuldan abayı
Kiminin atına atlas çul eyler
Kiminin tatlı balın eder acı
Kiminin acısın tatlı bal eyler
Kimin bülbül ider güle kılur zâr
Kimin pervaneveĢ yakıp kül eyler
Eder ak güneĢi geh kara balçık
Kara balçığı açar gâh gül eyler
Kimi Ġsa nefestir eder ihya
Kimi deccal olup sağa öl eyler
Çürüğü sağ edip sağı çürük hem
Solu sağ sağı gâhi sol eyler
Ayağı baĢ eder gâh ayak
Dili kulak kulağı hem dil eyler
Fili gâhi karınca kursağına
Koyup karıncayı gâhi fil eyler
Çıkarır gâhi yoldan nice yolcu
Gehi yolcuyu göstermez yol eyler
Gehi ıssız harabı Ģenlik edip
Gehi Ģenliği dağıtıp çöl eyler
Anasır ipliğin tab iğnesinden
Geçirip onu bu bunu ol eyler
Yeli gâhi letafetle eder od
Odu gâhi kesafetle yel eyler
Suyu dondurup eder taĢ ve toprak
TaĢı toprağı akıtıp sel eyler
Huruf-ı carre gibi cümle eĢya
Birbirine uzanıp el eyler
Eder âkilleri çok iĢte âciz
Eder öyle bir iĢ san âkil eyler
Bu sözün Yunusu Mısrî değildir
Lûgaz bunda muammasın ol eyler
Niyâzi Mısrî kaddese’llâhü sırrahu’l azîz
[4] OkuyuĢta Niyâzi Misri kaddese’llâhü sırrahu’l azîze ait kısım ile karıĢık vezin kullanılmıĢ.
Dost illerin menzili ki, âli göründü
Derd-i dile derman olan Elmalı göründü.
Tûtilere sükker bağının zevki eriĢti
Bülbüllere cânân gülünün dalı göründü.
Mecnun gibi sahralara ağlayı gezerken
Leylâ dağının lâlesinin âlı göründü.
Ten Yakub’unun gözleri açılsa aceb mi?
Can Yusuf’unun gül yüzünün hâli göründü.
Kal ehlinin akvalini terk eyle Niyâzi
ġimdiden geru hâl ehlinin ahvali göründü.
Niyâzi Misri kuddise sırruhu’l-azîz
[5] Seyyid Osman Hulusi Efendinin eĢi Naciye Hanım rahatsız olarak Ankara’ya geliyor.
Ġhramcızâde Ġsmail Hakkı Efendi kaddese’llâhü sırrahu’l azîz onun hakkında himmetini âli
eylemiĢ Ģifa bulmasını sağlamıĢtır.
[6] Hacı AiĢe Hanım, Efendi Hazretlerine hamil iken hac görevlerinden olan Safâ ve Merve’yi
say ederken ilham olan aĢağıdaki beyitleri çok tekrar etmiĢ.
Ġsmail’im Âzam sensin
Gül yüzlü tazem sensin
Dört kitabın hakkı için
Gönlümde gezen sensin.
Validesi AiĢe Hanıma rüyasında Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemin―BĠZ ĠSMAĠL’Ġ KENDĠ
TOPRAĞIMIZDAN YOĞURDUK, EKġĠTMEDĠK VE SANA DA HEDĠYE ETTĠK‖ müjdesine mazhar
olduğunu hatırlatırdı.
Bir baĢka sohbetlerinde
―GardaĢlarım! Anamın zürriyeti olmamıĢ anam Hacca gitmiĢ Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve
sellemin Ravzasında dua etmiĢ demiĢ ki, Ya Rabbî kapına geldim, bu Habibin hürmetine bir
evlat ver demiĢ. Zaman gelmiĢ karnımda, hamile olduğunu can bulduğunu fark etmiĢ, iki
rekât namaz kılmıĢ, yatmıĢ denilmiĢ ki, ―Ġsmail’i kendi mayamızdan yoğurduk, ekĢitmedik ve
sana da hediye ettik‖ sesini Anam duymuĢ. Ġki rekât Hacet namazı kılmıĢ. Bir gün evimizin
önünde yılan yüzüme uzandı, yalamaya baĢladı. Anam gördü Ġsmail’i yılan yiyor dedi yılanı
kovdu. GardaĢlarım! ġimdi anladık ki, yılan sevgisinden yüzümü yalarmıĢ.
GardaĢlarım (ta ezelden intisabım âlemin seyyidine, düĢtüm aĢkına bu anasır bendine, çok
aradım ağladım yüz tutup Hakk’ın kendine, âlemi ervah içinde hubbu Mevlâ
olmuĢuz.)‖(Ġsmail Hakkı ALTUNTAġ Gavs-ül Âzam Ġhramcızâde Ġsmail Hakkı Toprak Sivasî
NakĢi Haki Tarikati Ġlm-i Ledün Sırları [Kitap]. – Ġstanbul : Gözde Matbaa, 2007.)
[7] Not: Sesleri metne aktaran Ġsmail Hakkı ALTUNTAġ