103
İLLER BANKASI ANONİM ŞİRKETİ İMAR PLANINA ESAS JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜTLER KAPSAMINDA YÜRÜTÜLEN PALEOSİSMOLOJİK ARAŞTIRMALAR, SANDIKLI (AFYONKARAHİSAR) ÖRNEĞİ SEDA EĞDEMİR UZMANLIK TEZİ NİSAN 2017

İLLER BANKASI ANONİM ŞİRKETİ - ilbank.gov.tr · Depremlerin büyük bir kısmı tektonik kökenli olup, ana deprem kaynakları aktif faylardır. Büyük depremler sonrası yer

Embed Size (px)

Citation preview

İLLER BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

İMAR PLANINA ESAS JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜTLER

KAPSAMINDA YÜRÜTÜLEN PALEOSİSMOLOJİK ARAŞTIRMALAR,

SANDIKLI (AFYONKARAHİSAR) ÖRNEĞİ

SEDA EĞDEMİR

UZMANLIK TEZİ

NİSAN 2017

İLLER BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

İMAR PLANINA ESAS JEOLOJİK-JEOTEKNİK ETÜTLER

KAPSAMINDA YÜRÜTÜLEN PALEOSİSMOLOJİK ARAŞTIRMALAR,

SANDIKLI (AFYONKARAHİSAR) ÖRNEĞİ

SEDA EĞDEMİR

UZMANLIK TEZİ

Tez Danışmanı (Kurum) Tez Danışmanı (Üniversite)

Arzu KARAÇAM Doç. Dr. Nihat IŞIK

ETİK BEYAN

“İLLER BANKASI ANONİM ŞİRKETİ Uzmanlık Tezi Yazım Kuralları”na uygun

olarak hazırladığım bu tez çalışmasında; tez içinde sunduğum verileri, bilgileri ve

dokümanları akademik ve etik kurallar çerçevesinde elde ettiğimi, tüm bilgi, belge,

değerlendirme ve sonuçları bilimsel etik ve ahlak kurallarına uygun olarak sunduğumu, tez

çalışmasında yararlandığım eserlerin tümüne uygun atıfta bulunarak kaynak gösterdiğimi,

kullanılan verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı, bu tezde sunduğum çalışmanın

özgün olduğunu, bildirir, aksi bir durumda aleyhime doğabilecek tüm hak kayıplarını

kabullendiğimi beyan ederim.

Seda EĞDEMİR

4 Nisan 2017

i

İmar Planına Esas Jeolojik-Jeoteknik Etütler Kapsamında Yürütülen Paleosismolojik

Araştırmalar, Sandıklı (Afyonkarahisar) Örneği

(Uzmanlık Tezi)

Seda EĞDEMİR

İLBANK A.Ş.

Nisan 2017

ÖZET

Yapılan çalışmada, aktif fay sistemi içerisinde bulunduğu düşünülen ve imara açılması

öngörülen alanların paleosismolojisinin incelenmesi amaçlanmış ve arazi çalışmaları

gerçekleştirilmiştir. Sandıklı ve Örenkaya faylarının, inceleme alanındaki tarihsel ve

güncel sismik aktivitesi hakkında bilgi edinmek ve tekrarlanma aralığını belirlemek

amacıyla paleosismolojik araştırmalar yapılmıştır. Arazide doğrudan gözlem yapmanın

mümkün olmadığı yerlerde sığ jeofizik yöntemlerden biri olan yeraltı radarı kullanılarak

aktif fayların varlığı belirlenmeye çalışılmıştır. İnceleme alanını da içine alan bölgedeki

aletsel kayıtlar sismisitenin önemli yoğunluğa sahip olmadığına işaret etmektedir. İnceleme

alanı içerisindeki jeolojik ve morfotektonik gözlemler sonucunda bölgede meydana gelmiş

faylanmaların Holosen, en azından Geç Holosen döneminden önce gelişmiş olduğu

sonucuna varılmıştır. Bu bulgular inceleme alanındaki faylanmanın, potansiyel aktif fay

olarak değerlendirmesine sevk etmiştir. İnceleme alanında planlamaya gidilirken,

potansiyel aktif fay izlerinin dikkate alınmasında yarar vardır. Ancak bu faylar fay zonu

boyunca sakınım/koruma bandı konulması kriterlerini taşımamaktadır. İnceleme alanı

belirgin sismik aktivite sunmamakla birlikte inceleme alanının çevreleyen bölgenin

sismikçe aktif olmasından dolayı “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında

Yönetmelik”in gözardı edilmemesinde yarar vardır.

Anahtar Kelimeler : Sandıklı, paleosismoloji, aktif fay

Sayfa Adedi : 87

Tez Danışmanı : Arzu KARAÇAM (Kurum)

Tez Danışmanı : Doç. Dr. Nihat IŞIK (Üniversite)

ii

Paleosismological Research Contucted As a Part Of Geotechnial-Geological Etude That

Constitute Basis For the Development Plan, Example of Sandıklı (Afyonkarahisar)

(ILBANK Expertise Thesis)

Seda EĞDEMİR

ILBANK A.S.

April 2017

ABSTRACT

In this study, it was aimed to investigate the paleoseismology of the areas considered to be

in the active fault system and to be inaugurated, and field studies were carried out.

Paleosismological examinations was conducted for detection of repetition rate of historical

and current seismic activity of Sandikli and Örenkaya faults and getting information about

them. The existence of active faults were tried to determine using an underground radar

which is one of the shallow geophysical methods. Instrumental records in the area

including the study area indicate that seismic activity has not a significant density. As a

result of the geological and morphotectonic observations in the investigated area, it was

concluded that the faults coming to the region developed in the Holocene, at least before

the Late Holocene. These findings have led to the evaluation of the fault in the study area

as a potential active fault. It is useful to take into account potential active fault trails when

going to the planning site. However, these faults do not carry the criteria for the placement

of conservation / protection band throughout the fault zone. Although the survey area does

not provide significant seismic activity, it is beneficial not to ignore the "Regulation on

Buildings to be Performed in Earthquake Regions" because the area surrounding the survey

area is seismically active.

Key Words : Sandikli, paleoseismology, active fault

Page Number : 87

Supervisor : Arzu KARACAM (Corporate)

Supervisor : Assoc. Prof. Nihat ISIK (University)

iii

TEŞEKKÜR

Bu çalışma boyunca bilgi ve deneyimleri ile yol gösteren ve katkılarını

esirgemeyen “İlbank A.Ş. Mekansal Planlama Dairesi Başkanlığı” personeli kurum

danışmanım Arzu KARAÇAM ve “Gazi Üniversitesi” Mühendislik Fakültesi İnşaat

Mühendisliği Bölümü akademik personeli akademik danışmanım Doç. Dr. Nihat Sinan

IŞIK’a, paleosismoloji çalışmalarını yürüten ve emek harcayan “Ankara Üniversitesi”

Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Veysel

IŞIK’a, İller Bankası A.Ş. bünyesinde çalıştığım 3 yıl boyunca iş ortamında olduğu kadar

beşeri ilişkilerde de gelişmemize katkıda bulunan, destek ve emeğini hiçbir zaman

esirgemeyen Bölge Müdürümüz Harun CESUR ve İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri

Müdürlüğü personeli Türkan SARI’ya, tez yazım sürecinde yardımlarını esirgemeyen

mesai arkadaşlarım Harun SUNGUR ve Mustafa EROL’a, sabır ve desteklerinden hiç

ödün vermeyen aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

iv

İÇİNDEKİLER

Sayfa

ÖZET ...................................................................................................................................... i

ABSTRACT .......................................................................................................................... ii

TEŞEKKÜR ......................................................................................................................... iii

İÇİNDEKİLER ..................................................................................................................... iv

ÇİZELGELERİN LİSTESİ ................................................................................................... vi

ŞEKİLLERİN LİSTESİ ...................................................................................................... vii

RESİMLERİN LİSTESİ .................................................................................................... viii

HARİTALARIN LİSTESİ ..................................................................................................... x

SİMGELER VE KISALTMALAR....................................................................................... xi

GİRİŞ ................................................................................................................................... 1

1. PALEOSİSMOLOJİ ÇALIŞMALARI ................................................................... 3

1.1.Jeomorfolojik Çalışmalar ............................................................................................ 3

1.2.Jeolojik Çalışmalar ...................................................................................................... 4

1.3.Jeofizik Çalışmalar ...................................................................................................... 4

1.3.1 Yer radarı .......................................................................................................... 4

1.3.2 Elektrik Rezistivite (Özdirenç) Yöntemi .......................................................... 6

1.3.3 Sismik Yansıma ve Sismik Kırılma Yöntemi ................................................... 6

1.3.4 Manyetik ve Gravite Yöntemi ........................................................................... 7

1.4.Hendek Çalışmaları ..................................................................................................... 7

1.5.Tarihlendirme Yöntemleri ......................................................................................... 10

2. İNCELEME ALANI.................................................................................................. 13

3. JEOLOJİ ....................................................................................................................... 17

3.1.Genel Jeoloji .............................................................................................................. 17

3.2.Çalışma Alanının Jeolojisi ........................................................................................ 33

3.3.Yapısal Jeoloji ........................................................................................................... 37

4. ARAZİ ÇALIŞMALARI ......................................................................................... 41

4.1.Çalışma Sahasından Elde Edilen Yer Radarı Çalışması Sonuçları ........................... 42

4.2.Çalışma Sahasından Elde Edilen Hendek Çalışması Sonuçları ................................ 49

5. SANDIKLI (AFYONKARAHİSAR) İÇİN DEPREM TEHLİKESİNİN

BELİRLENMESİ ....................................................................................................... 63

5.1.İnceleme Alanı Deprem Durumu .............................................................................. 63

5.2.Sandıklı ve Çevresi Probobalistik Deprem Tehlike Analizi ..................................... 70

v

Sayfa

5.3.Sandıklı (Afyonkarahisar) ve Çevresi Magnitüd-Frekans İlişkisi............................. 72

5.4.Poisson Olasılık Dağılımı ile Deprem Risk Analizi ................................................. 73

5.5.Fay Sakınım Bandı Oluşturulması ............................................................................ 75

SONUÇ VE ÖNERİLER .............................................................................................. 79

KAYNAKLAR .................................................................................................................... 81 ÖZGEÇMİŞ ......................................................................................................................... 87

vi

ÇİZELGELERİN LİSTESİ

Çizelge Sayfa

Çizelge 2.1. İnceleme alanı köşe koordinatları .................................................................... 15

Çizelge 5.1. İnceleme alanı ve yakın çevresinde meydana gelmiş bazı aletsel depremler .. 65

Çizelge 5.2. 1900-2016 yılları arasında meydana gelmiş depremler ................................... 66

Çizelge 5.3. Magnitüd aralığı, ortalama magnitüd ve oluşum sayıları ................................ 72

Çizelge 5.4. Hesaplanan a,b katsayıları ve magnitüd-frekans ilişkisi .................................. 72

Çizelge 5.5. Sandıklı (Afyonkarahisar) ve çevresi deprem tehlikesini gösteren poisson

oranı olasılık dağılımı ................................................................................... 74

vii

ŞEKİLLERİN LİSTESİ

Şekil Sayfa

Şekil 4.1. Hendek-1 kesiti .................................................................................................... 52

Şekil 4.2. Hendek-2 kesiti .................................................................................................... 53

Şekil 4.3. Hendek-3 kesiti .................................................................................................... 55

Şekil 4.4. Hendek-4 kesiti .................................................................................................... 57

Şekil 4.5. Hendek-5 kesiti .................................................................................................... 58

Şekil 4.6. Hendek-6 kesiti .................................................................................................... 60

Şekil 5.1. Sandıklı ve çevresi deprem sayısı-deprem büyüklüğü arasındaki ilişki .............. 71

Şekil 5.2. Hesaplanan magnitüd-frekans ilişkisi .................................................................. 73

viii

RESİMLERİN LİSTESİ

Resim Sayfa

Resim 1.1. Yer radarı çalışma prensibi .................................................................................. 5

Resim 1.2. Radargram görüntüsü........................................................................................... 6

Resim 1.3. Hendek duvarının temizlenmesi .......................................................................... 9

Resim 1.4. Hendek duvarı karelajlanması ............................................................................. 9

Resim 1.5. Hendek duvarının milimetrik kağıda aktarılması .............................................. 10

Resim 2.1. İnceleme alanının konumunu gösteren Google Earth görüntüsü ....................... 14

Resim 3.1. Güzelyayla formasyonu ..................................................................................... 34

Resim 3.2. Kumalar formasyonundan bir görünüm............................................................. 35

Resim 3.3. Alüvyon yelpazesi ve yamaç molozu birimleri ................................................. 36

Resim 3.4. Alüvyon birimler ............................................................................................... 36

Resim 4.1. Yer radarı ile veri toplama ................................................................................. 41

Resim 4.2. Hendek açımı ..................................................................................................... 42

Resim 4.3. Hat-1 Google Earth görüntüsü ........................................................................... 43

Resim 4.4. Hat-1 radargramı ................................................................................................ 43

Resim 4.5. Hat-2 Google Earth görüntüsü ........................................................................... 44

Resim 4.6. Hat-2 radargramı ................................................................................................ 44

Resim 4.7. Hat-3 Google Earth görüntüsü ........................................................................... 45

Resim 4.8. Hat-3 radargramı ................................................................................................ 45

Resim 4.9. Hat-4 Google Earth görüntüsü ........................................................................... 46

Resim 4.10. Hat-4 radargramı .............................................................................................. 46

Resim 4.11. Hat-5 Google Earth görüntüsü ......................................................................... 47

ix

Resim Sayfa

Resim 4.12. Hat-5 radargramı .............................................................................................. 47

Resim 4.13. Hat-6 Google Earth görüntüsü ......................................................................... 48

Resim 4.14. Hat-6 radargramı .............................................................................................. 48

Resim 4.15. Hat-7 Google Earth görüntüsü ......................................................................... 49

Resim 4.16. Hat-7 radargramı .............................................................................................. 49

Resim 4.17. Hendek-1 konumu (a) genel görünümü (b) ..................................................... 51

Resim 4.18. Hendek-2 konumu (a) genel görünümü (b) ..................................................... 52

Resim 4.19. Hendek-3 konumu (a) genel görünümü (b) ..................................................... 54

Resim 4.20. Hendek-4 konumu (a) genel görünümü (b) ..................................................... 55

Resim 4.21. Hendek-5 konumu (a) genel görünümü (b) ..................................................... 57

Resim 4.22. Hendek-6 konumu (a) genel görünümü (b) ..................................................... 59

x

HARİTALARIN LİSTESİ

Harita Sayfa

Harita 2.1 İnceleme alanı yer bulduru haritası ..................................................................... 13

Harita 3.1. İnceleme alanının 1/100 000 ölçekli jeoloji haritası ......................................... 17

Harita 3.2. 1/250 000 ölçekli Türkiye diri fay haritası ....................................................... 38

Harita 4.1. Hendek yerlerinin sayısal yükseklik haritasındaki konumu .............................. 50

Harita 5.1. İnceleme alanı deprem bölgesi haritası .............................................................. 63

Harita 5.2. Çalışma alanı ve çevresi diri kırıkları ................................................................ 64

Harita 5.3. Sandıklı ve yakın çevresinde 1900-2019 yılları arasında meydana gelmiş

depremler .......................................................................................................... 65

xi

SİMGELER VE KISALTMALAR

Bu çalışmada kullanılmış simgeler ve kısaltmalar açıklamaları ile birlikte aşağıda

sunulmuştur.

Simgeler Açıklamalar

a, b Regresyon katsayıları

D Yıl

lo Deprem şiddeti

LogN Frekans-deprem büyüklüğü bağıntısı

M Ortalama magnitüd

Ms Yüzey dalgası büyüklüğü

N Deprem oluşum sayısı

R2 Deprem sayısı-magnitüd ilişkisi katsayısı

Rm Deprem oluşum risk değeri

x Poisson değişkeni

Kısaltmalar Açıklamalar

14C Radyokarbon

MTA Maden Tetkik Arama

OSL Optik Uyarmalı Lüminesans

TL Telomuminesans

1

GİRİŞ

Paleosismoloji, Holosen depremlerinin yeri, zamanı ve boyutlarının

tanımlanmasına yönelik çalışmaları içerir. Çalışmaların çoğu, tarihsel sismik kayıtları

artırmayı ve Geç Kuvaterner’e veri sağlamak üzere veri toplamayı esas alır.

Paleosismoloji, aletsel dönem öncesinde oluşmuş ve yüzey kırığı meydana getirmiş

depremlerin, büyüklüğünü, sayısını, atım miktarını (yatay, düşey ya da her iki yönde) ve

tekrarlanma aralığını belirlemek amacıyla yapılan çalışmaların tamamıdır (Solonenko,

1973; Wallace, 1981; McCalpin, 1996).

Depremler, yer kabuğunun herhangi bir noktasında belirli bir zaman periyodunda

birikmiş olan enerjinin, o noktada meydana gelen bir kırılma ile ani olarak boşalması ve bu

boşalma sırasında oluşan sismik dalgaların yer kabuğunu titreştirmesi olayıdır. Sismik

dalgalarla ortaya çıkan bu enerji, yerin statik durumunu bozar, hem yer yüzeyi hem de

altındaki her türlü mühendislik yapısını etkiler ve hatta yüzeyde kalıcı morfolojik

değişikliklere dahi yol açabilir.

Depremler, tsunami, heyelan, kaya düşmesi, çığ ve yangın gibi diğer afet olaylarını

da tetikleyebilirler. Depremlerin büyük bir kısmı tektonik kökenli olup, ana deprem

kaynakları aktif faylardır. Büyük depremler sonrası yer yüzeyinde gözlenen yüzey

kırıklarının ve yer değiştirmelerin oluşum ve miktarını, aktif faylar ile aktif fay

parametreleri denetlemektedir. Kentsel ve kırsal planlama sürecinde göreceli yer

değiştirmeler ile yapılarda kalıcı deformasyonların oluşmasına neden olan yüzey

kırıklarının haritalanmasındaki belirsizlikler planlamayı olumsuz yönde etkilemektedir.

Dünyanın en önemli deprem kuşakları arasında yer alan ve birçok depreme maruz

kalan Türkiye’nin, yüzölçümünün yaklaşık %42’si I. Derece, %24’ü ise II. Derece Deprem

Bölgesi içerisinde yer almaktadır ( Özmen, Nurlu, Güler 1997).

Türkiye’de, geçen yüzyılda meydana gelen 130 büyük (magnitüd (büyüklük) > 5,0)

depremde 120 000’ den fazla insanımız yaşamını yitirmiştir (Gel, 2006). Tüm bu

depremlerde meydana gelen maddi hasarlar rakamlarla ifade edilemeyecek derecede

büyüktür (Kasapoğlu, 2007).

Örneğin 17.08.1999 tarihinde yaşanan İzmit-Gölcük depreminde meydana gelen

can kayıpları, birçok yapı ve sanayi tesisinde meydana gelen hasar, Türkiye’nin geçmişte

olduğu gibi gelecekte de büyük depremlere maruz kalınarak büyük yıkımlar ve can

2

kayıpları yaşanacağı gerçeğini yansıtmaktadır (Gencoğlu, İnan, Güler, 1990). Ülkemizde

meydana gelecek depremlerin önceden tahmini, oluşacak depremin yeri ve zamanının

belirlenmesi amacıyla sismik haritaların hazırlanması, bu haritalardan olası dönüşüm

periyodları tahmin edilebilmesi ve muhtemel depremlere karşı alınacak tedbirlerin

belirlenmesi üzerinde çalışılan ve ciddi sonuçlara ulaşılan bir konudur. İstatistik

yöntemlerden faydalanarak hazırlanan sismik haritalar sismolojik verilerin yetersiz

olmasından dolayı çoğu zaman gerekli verilerin elde edilmesinde yetersiz kalmaktadır. Bu

konu üzerinde çalışan bilim adamları, günümüzde tarihsel deprem kayıtlarının eski ve

belirsiz olması nedeniyle, mevcut kayıtların doğruluğunu belirlemek ve yeni kayıtlar

oluşturmak amacıyla doğada saklı halde bulunan deprem izlerinden yola çıkarak aktif bir

fayın geçmişindeki bütün sismik hareketleri gün yüzüne çıkarmak ve bir veri bankası

oluşturarak geleceğe ışık tutmak amacıyla paleosismoloji çalışmalarını yürütmektedir.

Paleosismoloji çalışmaları fay üzerinde ve fay dışındaki çalışmaları içerir.

Paleosismolojide kullanılan yöntemlerin büyük bölümünü jeolojik çalışmalar

oluşturmasına rağmen genel olarak değerlendirildiğinde çok disiplinli bir çalışma

gerektiren bir bilim dalıdır. Paleosismoloji çalışmaları ancak Kuvaterner çökellerinin

bulunduğu alanlarda mümkün olmaktadır. Paleosismoloji uygulamalarında kullanılan en

etkin yöntem hendek çalışmalarıdır. Yapılacak hendek çalışmalarının titizlikle yürütülmesi

ve çalışma alanının jeolojik özelliklerinin detaylı olarak incelenmesi gerekmektedir. Bu

süreçte hendek yerinin tespiti kadar elde edilen verilerin değerlendirilmesi de büyük önem

taşımaktadır.

Sandıklı (Afyonkarahisar) Belediyesi imar planına esas jeolojik-jeoteknik etütler

kapsamında yürütülen bu çalışmada, arazi gözlemleri, aktif fayların varlığının tespitine

yönelik olarak jeofizik ölçümler ve paleosismoloji çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Sandıklı

(Afyonkarahisar) Belediyesi imar planına esas jeolojik-jeoteknik etütler kapsamında imara

açılması öngörülen sahada paleosismolojik gözlemler doğrultusunda öngörülen yerlerde,

jeofizik ölçümler gerçekleştirilmiş ve radar sonuçları değerlendirilerek bir fay kırığının

varlığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen radar sonuçları değerlendirilmiş ve aktif

fayın varlığının tespitine yönelik olarak hendek çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Açılan

hendekler sayesinde fay düzleminin yakından araştırılması ve faylanmaya bağlı oluşmuş

yapıların tüm detaylarıyla incelenmesi sağlanmıştır.

3

1. PALEOSİSMOLOJİ ÇALIŞMALARI

Paleosismolojinin ana amacı tarihsel dönemlerde meydana gelmiş olan büyük

depremlerin saptanmasıdır. Bu depremlerin saptanmasından sonra elde edilecek veriler;

Oluşan yer değiştirme hakkında bilgi edinilmesi,

Bir ya da birden fazla yıkıcı deprem oluşması durumunda faya ait deprem

potansiyelinin ortaya konarak tekrarlanma aralığının elde edilmesi,

Oluşmuş olan bu yıkıcı deprem sonucunda meydana gelen deformasyonlar

kullanılarak bölgenin tehlike ve risk haritalarına altlık oluşturacak verinin tespiti,

Çalışma alanı içinde inşa edilecek mühendislik yapılarının inşaatı aşamasında

alınması gereken tedbirler hakkında veri sağlanması olarak özetlenebilir.

Paleosismoloji çalışmalarında kullanılan yöntemlerin çoğunluğu jeolojik çalışmalar

olmasına rağmen genel olarak değerlendirildiğinde çok disiplinli çalışma gerektiren bir

bilim dalıdır. Paleosismoloji çalışmalarının yapılabilmesi Kuvaterner çökellerinin

bulunduğu alanlarda mümkün olmaktadır. Bu sebeple de paleosismoloji, Kuvaterner

çalışan jeologların kullandığı etkili bir yöntemdir (Yeats, Kerry, Allen, 2006). Bu bölümde

paleosismolojinin uygulanabilmesi için kullanılan başlıca yöntemler genel olarak

özetlenecektir.

1.1. Jeomorfolojik Çalışmalar

Paleosismoloji çalışmalarında ilk olarak yapılması gereken yüzey morfolojisinin

incelenmesi ve oluşmuş olan anomalilerin tespit edilerek olası alanların belirlenmesidir.

Böylelikle fayın yüzeydeki izinin en az hata ile tespit edilmesi amaçlanır. Bu yöntemi

uygularken farklı ölçekteki hava fotoğrafları ve yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri

kullanılır. Amaç, çalışma bölgesinde yüzeyde görülen çizgiselliklerin, uyumsuzlukların,

dereler ve tepelerde gözlenen atım miktarlarının açığa çıkarılmasıdır. Hem hava

fotoğraflarının üç boyutlu olarak incelenmesi, hem de yüksek çözünürlüklü uydu

görüntüleri kullanılarak yüzey morfolojisindeki değişiklikler ortaya konur. Bu çalışma

detay jeolojik haritalama öncesinde bölge hakkında genel bir bilgi edinmek için kullanılan

başlangıç sürecidir.

4

1.2. Jeolojik Çalışmalar

Paleosismolojik sürecin en önemli ve dikkat edilmesi gereken kısmını jeolojik

araştırmalar oluşturmaktadır. Jeolojik çalışma ile aşağıda yer alan verilerin elde edilmesi

ve incelenmesi sağlanır:

Özellikle deformasyon zonunda bulunan birimlerin detaylı haritalarının

çıkartılması,

Jeomorfolojik çalışmalar ile tespit edilmiş bölgelerin arazi incelemesinin

yapılması,

Yüzey şekillerinin tespiti ve oluşum mekanizmaları hakkında arazi verisinin

toplanması,

Fay kayma verilerinin veya yüzey deformasyon oranlarının tespiti,

Haritalanan yüzey şekillerinde gözlenen kesinti veya çizgisellikler,

Jeolojik birimlerin sınır ilişkilerinin ortaya konması,

Çalışma alanını farklı doğrultularda kesen topoğrafik profil ve kesitlerin

çıkartılması,

Yanal ve düşey yer değiştirmelerin tespiti.

Elde edilecek tüm bu verilerin birlikte değerlendirilerek ve harmanlanarak muhtemel

hendek alanlarının belirlenmesi aşamasına geçilir.

1.3. Jeofizik Çalışmalar

Yeraltındaki tabakaların devamlılığı hakkında bilgi edinmek için farklı jeofizik

yöntemleri kullanılmaktadır. Bunlardan başlıcaları; yer radarı, elektrik rezistivite, sismik

yansıma ve sismik kırılma, manyetik yöntem ve gravite yöntemleridir. Özellikle fayın

varlığının bilinmesine rağmen, yüzeyde tespit edilememesi durumunda sismik yöntemler

kullanılmaktadır.

1.3.1. Yer radarı

Yer radarı ilk kez Kuo ve Stangland (1989) tarafından sığ derinlikteki yapıların

tespiti için mühendislik amaçlı olarak kullanılmıştır. Yer radarı yöntemi sismik yansıma

yöntemi ile aynı çalışma mekanizmasına sahiptir. Bir elektromanyetik dalga yayıcı ve bu

dalganın farklı tabakalardan farklı yansımalar göstermesi sonucu bir alıcı kullanılarak

kaydedilmesi esasına dayanır (Resim 1.1).

5

Resim 1.1. Yer radarı çalışma prensibi

Kaydedilen bu veri jeofizik yöntemler kullanılarak farklı filtrelere tabi tutulur ve

sonuçlar, anomaliler dikkate alınarak değerlendirilir. Yer radarı yöntemi; birimler

arasındaki sınırlar, birimlerin farklı elektrik özellikleri, kil, kum, silt gibi farklı tane boyu,

su muhtevası ve boşluk oranı gibi farklılıklar nedeniyle elektromanteyik sinyal

değişikliklerinin dijital olarak belirlenmesiyle tanımlanır (Yalçıner, 2009).

Başlangıçta tarihsel depremlerin yüzey kırıkları, fay hattı boyunca jeolojik ve

jeomorfolojik verilere dayanılarak haritalanmıştır. Daha sonra, çizgisel yapılar hazırlanan

fay haritası üzerine konularak fay ve yapısal kesişmeler yer radarı kullanılarak ayrıntılı

olarak incelenmiştir. Yer radarı, fayların karakteristik özelliklerini belirlemek amacıyla

kullanılan sığ jeofizik araştırma yöntemlerinden biridir (Polat, 2011).

Yer radarı ölçümleri uydu görüntüleri ve neotektonik haritalar üzerinde çalışılarak

belirlenen yerler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Her ölçüm noktasındaki izler birleştirilerek

radargram adı verilen kesitler oluşturulmuştur. Kesitlerin anlaşılır görüntüler haline

getirilmesi için ReflexW (Sandmeier, 2003) filtre programı kullanılmış ve temizlenen

görüntüler yorumlanmıştır (Resim 1.2).

6

Resim 1.2. Radargram görüntüsü

1.3.2. Elektrik Rezistivite (Özdirenç) Yöntemi

Elektrik rezistivite veya özdirenç yöntemi, yeryüzünde bulunan belirli bir hat

boyunca belli aralıklarla dizilmiş elektrotları kullanarak yer içerisine elektrik akımı

verilmesi ve oluşan gerilim farkının tekrar kaydedilmesi esasına dayanır. Böylelikle

yeraltında bulunan ve farklı özdirençlere sahip olan tabakaların konumları belirlenir.

Akımların veriliş sırası ve işleyici farklı dizilimler kullanılarak uygulanır. Bunlardan en

yaygın kullanılanlar: Schulumberger, Dipol Dipol ve Wenner Alpha dizilimleridir.

Genel olarak bu yöntem kullanılarak;

Yer altı suyunun varlığı ve konumu,

Yer altı katmanlarının tanımlanması, ana kayanın bulunması,

Gömülü doğal (fay) ve insan yapımı (arkeolojik) nesnelerin tespiti,

Yeraltındaki boşlukların bulunmasıdır.

1.3.3. Sismik Yansıma ve Sismik Kırılma Yöntemi

Sismik yansıma ve kırılma yöntemi özellikle yer altında bulunan faylar ve tabakalar

hakkında bilgi sağlayan etkili bir yöntemdir. Fakat sismik yansıma yöntemi yeraltında

bulunan fay ve tabakalarda düşey yer değiştirme var ise kullanılabilir. Yanal atımlı yer

değiştirmelerde sonuç alınamamaktadır. Diğer yandan sismik kırılma yöntemi faylanma

sonucu oluşmuş olan küçük yapıların tespitinde kullanılamamaktadır.

7

Bu yöntem için kullanılan düzenek dalga üreten bir kaynak ve yansıyan veya

kırılan dalgayı kaydedecek jeofon (karada) veya hidrofondan (denizde) oluşur. Üretilen

dalganın genliğine bağlı olduğu için ince tabakaların tespitinde zorluklar

yaşanabilmektedir.

Maliyet olarak değerlendirildiğinde diğer sismik yöntemlere göre özellikle sismik

yansıma yöntemi daha pahalı bir yöntemdir. Toplanan verilerin değerlendirilmesi, sürecin

en önemli kısmını oluşturur.

1.3.4. Manyetik ve Gravite Yöntemi

Bu çalışmalar kapsamında adlarından yerin altında bulunan maden ve bazı jeolojik

yapıların manyetik ve gravite özelliklerindeki farklılıklar kullanılarak uygulanır. Gravite

yöntemi gravimetreler yardımıyla, manyetik yöntem de manyetometre yardımıyla ölçülür.

1.4. Hendek Çalışmaları

Hendek (trench) çalışmaları paleosismolojik araştırmaların en önemli kısmını

oluşturmaktadır. Bir diri fayın sismik aktivitesinin tespitine yönelik olarak yapılan en

yaygın paleosismoloji tekniği hendek açmaktır. Hendek açılması geçmişte yüzey kırığı

oluşturmuş depremlerin jeolojik birimler üzerindeki belirtilerinin tanımlanmasına yönelik

çalışmaları içerir. Açılan hendekler sayesinde fay düzleminin yakından araştırılması ve

faylanmaya bağlı oluşmuş yapıların tüm detaylarıyla incelenmesi sağlanmaktadır.

Özellikle faylanma ile ilişkili deformasyon ve sonrasında gelişen sediman depolanmaları

hendek çalışmasının ana amacını oluşturmaktadır. Fakat yapılan bazı araştırmalarda

faylanma sonucu oluşmuş ilksel yapılara ulaşılamaz. Bu durumda veriler bulunabildiği

sürece ikincil yapılar araştırılır. Hendek çalışmaları sonucunda elde edilecek veriler

düşünüldüğünde; Geç Pleyistosen-Holosen yaşlı fay aktivitesi, her olayda meydana gelen

yer değiştirme miktarı, deprem büyüklüğü ve atımdan faydalanarak deprem boyunca açığa

çıkan enerji, yatay ve düşey yer değiştirme, büyüklük, tekrarlanma aralığı gibi sorulara

cevap verebilme imkânı sunmaktadır. Bir fay neotektonik dönemde yıkıcı deprem

oluşturmuşsa ilerleyen zamanlarda da benzer büyüklükte deprem üretme potansiyeline

sahiptir. Bu bilgi özellikle yerleşim bölgelerinin planlanması konusunda kullanılmaktadır.

Fay boyunca ötelenmiş dereler, alüvyon yelpazeler, taraçalar ve havzalar en yaygın

jeomorfolojik yapılardır. Bu yapılar üzerinde çalışmalar yapılarak fay sonucu ortaya çıkan

yer değiştirme miktarları saptanabilir.

8

Şu ana kadar anlatılan çalışmaların tümü veya bir kısmı tamamlanarak hendek

açılma aşamasına gelindikten sonra yapılması gereken önemli işlemler bulunmaktadır;

Hendeklerin boyutları çalışma alanına bağlı olarak çeşitlilik gösterebilir. Örneğin

aletsel dönemde yıkıcı bir deprem oluşturmuş aktif fay üzerinde açılacak hendek boyutları

daha küçük iken, aktivitesi bilinen fakat aletsel dönemde yıkıcı deprem üretmemiş fayda

açılacak hendeğin boyutları deprem izi daha derinde olacağı için daha büyük olacaktır.

Hendek açılacak yerin şahıs arazisi olması durumunda arazi sahibinden, kamu

arazisi olması durumunda yetkili kurumdan izin alınması gerekmektedir.

Fayın türü esas alınarak fay hendek geometrisinin tespit edilmesi gerekmektedir.

Fay düşey atımlı bir fay ise faya dik yönlü hendek, fay yanal atımlı ise hem dik hem de

paralel hendek açılmalıdır.

Kazıcı yardımı ile istenen boyutta ve şekilde hendek kazılması gerekmektedir. Su

seviyesi ve malzemenin türü hendek duvarlarının dik, yatık veya basamaklı açılmasını

gerektirebilir. Kazı işlemi sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta göçme

olmayacak şekilde güvenli bir kazı yapılmasıdır. Hendek açıldıktan sonra etrafında tüm

güvenlik önlemlerinin alınması şarttır.

Hendek açılması tamamlandıktan sonra hendek duvarlarının hiçbir mekanik izin

kalmamasını sağlamak amacıyla farklı malzemeler (spatula, fırça, çekiç vb.) kullanılarak

temizlenmesi gerekmektedir. Bu sayede daha önce meydana gelmiş deformasyonların en

detaylı şekilde açığa çıkması sağlanır (Resim 1.3).

9

Resim 1.3. Hendek duvarının temizlenmesi (Yazarın arşivinden)

Hendek duvarlarının temizlenmesinin ardından yatay ve dikey gridleme veya

karelaj işlemine geçilir. Bu işlem sırasında genellikle 1x1 m boyutunda alanlar çivi ve ipler

yardımı ile oluşturulur (Resim 1.4). Hendek duvarındaki deformasyon izlerinin en iyi

yansıtıldığı ölçek seçilerek bu işlem tamamlanır. Bu işlem sırasında hendek duvarı detaylı

olarak fotoğraflanır. Ayrıca, önemli yapılar renkli bayraklar kullanılarak daha belirgin bir

hale getirilir.

Resim 1.4. Hendek duvarı karelajlanması (Yazarın arşivinden)

10

Bir sonraki aşama ise hendek duvarlarının ölçekli bir şekilde milimetrik kâğıtlara

aktarılmasıdır (Resim 1.5). Bu işlem (loglama) sırasında deformasyonların işlenmesi,

göreceli olarak elde edilmiş eski depremler varsa farklı seviyelerden alınan toprak

örneklerinin yerlerinin işaretlenmesi, hendek koordinatlarının tespit edilmesi gibi ayrıntılar

belirlenir.

Resim 1.5. Hendek duvarının milimetrik kağıda aktarılması (Yazarın arşivinden)

Tüm çalışmalar bittikten sonra farklı tarihlendirme yöntemleri için örnek alımı

yapılarak hendeğin kapatılması sağlanır. Hendek kapatıldığında yüzeyde hiçbir tahribat izi

kalmamasına özen gösterilmelidir.

1.5. Tarihlendirme Yöntemleri

Tarihlendirme yapılacak birimler, Kuvaterner yaşlı tortullar olmalıdır. Bu tortullar

aktif fayların neden oldukları olaylara ait tarihlerin saptanmasına ilişkin verileri içinde

barındırır. Tarihlendirme için kullanılan farklı yöntemler vardır. Bu yöntemler; 14C

(Radyokarbon) yöntemi, Termolüminesans (TL) yöntemi, Optik Uyarmalı Lüminesans

(OSL) ve ağaç halka analizi yöntemleridir.

14C (Radyokarbon) yöntemi; alınan toprak örneği içinde bulunan karbonun

yarılanma ömrünü esas alan bir yöntemdir. Diğer yöntemlerle kıyaslandığında pahalı bir

yöntem olmasına rağmen, bir kaç miligram karbon kullanarak sonuç vermesi ve verdiği

sonucun güvenilir olması nedeniyle dünyanın en çok kullanılan yöntemdir.

11

Termolüminesans (TL) yöntemi; kuvars ve feldispat gibi ışığı iyonize etme özelliği

olan minerallerden faydalanarak tarihlendirme esasına dayanır. Bu mineraller ışığı

gördüklerinde en basit tanımıyla bünyelerinde bulunan saati sıfırlayarak gömülmeye

uğrarlar. Bu minerallerin hendeklerde tespiti sonucunda ise ışığı son gördükleri tarih elde

edilir. Bu sebeple hendekten alınacak örnekler için gece tercih edilmelidir. Kuvars gibi çok

bulunan bir mineral kullanılması bu yöntemi avantajlı hale getirse de bazen minerallerin

tam olarak sıfırlanmamasından kaynaklı yanlış tarihler elde edilebilmektedir. Hatalı veriler

elde edilebileceği için bu yöntem kullanılırken dezavantajları mutlaka göz önünde

bulundurulmalı ve elde edilen tarihler kontrollü olarak kullanılmalıdır.

Optik Uyarmalı Lüminesans (OSL) yöntemi; Bu yöntemde termolüminesans

yöntemindeki temel kavramlar kullanılmaktadır. İncelenen materyal tarafından soğurulan

iyonize radyasyon dozu, toplam OSL sinyal şiddeti ile orantılıdır. OSL yönteminde,

mineral tanecikleri üzerine bir ışık hüzmesi (demeti) gönderilip, ardından oluşan

lüminesans ışıma kaydedilir.

Ağaç halka analizi yöntemi; eski depremlerin tarihlendirilmesi için

kullanılabilmektedir. Fakat ağaç büyümesi sırasında birçok olaydan etkileneceği için bu

yöntemin kullanımında da kısıtlama mevcuttur.

12

13

2. İNCELEME ALANI

Sandıklı, Afyonkarahisar iline bağlı bir ilçe olup, Ege Bölgesinin İç Batı Anadolu

Bölümünde bulunmaktadır. Sandıklı İlçesi, doğusundaki Kumalar dağı eteğinde

kurulmuştur. İlçe toprakları, kuzeyde Sincanlı ve Afyonkarahisar merkez ilçeleri, güneyde

Kızılören ve Dinar, doğuda Şuhut, batıda Hocalar ve Çivril ilçeleri ile çevrilidir (Harita

2.1).

Harita 2.1 İnceleme alanı yer bulduru haritası (İller Bankası, 2016).

Sandıklı ilçesi; yazları sıcak ve kurak, kışları ise oldukça soğuktur. Sandıklı’nın İç

Batı Anadolu eşiğinde olması iklimini belirleyen temel sebeptir. Sandıklı ilçesi, Akdeniz

ve Ege Bölgelerine olan uzaklığı ile karasal iklime sahiptir. İlçede ortalama sıcaklık Ocak

ayında -3, Temmuz ayında +23 derecedir.

İlçenin merkez nüfusu 2015 yılı adrese dayalı nüfus sayım sonuçlarına göre

55,714’dür.

Sandıklı’da tarım ve hayvancılık temel geçim kaynağıdır. İlçe sınırları içerisinde

bulunan Hüdai Kaplıcalarının sahip olduğu potansiyel de Sandıklı ekonomisindeki yerini

almıştır. Doğal koşullar ve iklim Sandıklı İlçesinin ekonomik yapısı üzerinde etkilidir.

Küçükbaş hayvancılık bu koşulların ayırıcı özelliğidir. İklim, ekonomik yaşamın sınırlarını

14

belirlerken, özellikle son yıllarda ulaşımın sağladığı kolaylıklarla tarımsal üretimin ve

hayvancılıkta besiciliğin yaygınlaşmasını sağlamıştır.

Ege Bölgesi'nin doğusunda yer alan Afyonkarahisar ve çevresinde, jeomorfolojik

açıdan en belirgin özellik, dağlık alanlar ve bu dağlık alanlar arasında farklı uzanış ve

genişlikte yer alan ovalardır. İlçe statüsünü 1924 yılında kazanan ve il merkezine 60 km

uzaklıkta yer alan Sandıklı İlçesi, Afyonkarahisar İline bağlı merkez ilçeyle birlikte toplam

18 ilçe merkezinden biri olup İzmir-Ankara karayolu ile Denizli-Antalya ve İstanbul

demiryolu üzerinde kurulmuş önemli bir ilçedir. Ova günümüzden yaklaşık 30 milyon yıl

önce şekillenmiştir. Özellikle faylanmalar ovanın şekillenmesinde önemli rol oynamıştır.

Ovanın günümüzdeki yapısı son dönemlerdeki aşırı aşınma ve birikmenin sonucudur.

Sandıklı Ovasının Neojen havzası çöküntüsü, iki fay sistemi tarafından meydana

getirilmiştir. Genç çevre Paleozoyik ve yaşlı Mezozoik yapılıdır. Ova altta Pliosen-

Kuvaterner üstte Miyosen olarak iki kademeden meydana gelmiştir (Ronner, 1962).

İnceleme alanının paleosismoloji özelliklerini belirleyebilmek için gerçekleştirilen

çalışma alanı, ilçenin imar sınırları olup bu kapsamda çalışmaya konu olan alanın (Resim

2.1, Çizelge 2.1) paleosismoloji yöntemleri kullanarak aktif faylanma özelliklerinin ortaya

konulması amaçlanmıştır.

Resim 2.1. İnceleme alanının konumunu gösteren Google Earth görüntüsü (İller Bankası,

2016)

15

Çizelge 2.1. İnceleme alanı köşe koordinatları (İller Bankası, 2016)

Köşe KOORDİNATLAR Köşe KOORDİNATLAR

No Y X No Y X

1 520036 4264151 24 518980 4253736

2 520801 4263595 25 519577 4254212

3 522344 4262492 26 520210 4253951

4 522527 4262257 27 521218 4255449

5 522871 4261787 28 520592 4255572

6 524525 4261708 29 519145 4255553

7 524535 4261111 30 517457 4255390

8 525057 4261317 31 516835 4254708

9 525615 4261613 32 515871 4254885

10 525506 4261320 33 515172 4255249

11 524852 4259935 34 515374 4256064

12 525022 4259499 35 516465 4256628

13 525102 4259117 36 516892 4256239

14 525180 4258256 37 517406 4255846

15 524938 4257254 38 519249 4256011

16 524195 4256408 39 520981 4256076

17 523830 4256347 40 521653 4255974

18 523556 4255569 41 522382 4256983

19 522722 4255040 42 521596 4258156

21 520484 4253561 44 521831 4256955

22 520027 4253321 45 521372 4261571

23 519194 4253286 46 520554 4263168

16

17

3. JEOLOJİ

3.1. Genel Jeoloji

İnceleme alanı 1/100 000 ölçekli Afyonkarahisar K24-L24 paftaları alanını kapsar

(Harita 3.1). Naplı yapıların hakim olduğu bölgede otokton konumlu kaya birimlerinden

oluşan Ortadağ-Belence grubu ve Anamas-Akseki otoktonu ile allokton konumlu

Yeşilbarak napı, Likya napları ve Beyşehir-Hoyran-Hadim napları yer alır.

Harita 3.1. İnceleme alanının 1/100 000 ölçekli jeoloji haritası (Balcı, 2011)

İnceleme alanında ve çevresinde otokton, allokton ve paraallokton konumlu

birimler ile örtü kayaları yer alır. Otokton konumlu birimler, Ortadağ-Belence grubu ile

18

Anamas-Akseki otoktonuna ait Akdağ grubu, Homa-Akdağ grubu ve Kırdağ-Anamasdağ

grubu birimleridir. Allokton konumlu birimler ise Yeşilbarak napı, Likya napları ile

Beyşehir-Hoyran-Hadim napları kapsamında çalışılan Kükürtdağ ve Sazak grubu

kayalarıdır (Özgül, 1976). Likya napları çalışma alanı çevresinde Marmaris ofiyolit napı,

Tavas napına ait Senirkent ve Barla birimleri ile Gökgöl birimi, Denizpınarı birimi,

Cerityayla birimi ve Domuzdağ napına ait Dutdere kireçtaşı ile temsil edilir. Acıgöl grubu

kayaları Likya napları üzerinde paraallokton konumlu yer alır. Çalışma alanında izlenen

örtü kayalarını ise Oligosen’den itibaren farklı yaşlara sahip sedimanter ve volkanik

karakterde kayalar ile Kuvaterner yaşlı birimler oluşturur (Çakmakoğlu, 1986).

ORTADAĞ-BELENCE GRUBU

Menderes masifine ait örtü şistlerinin üzerinde bulunan ve 1/100 000 ölçekli

Afyon-L24 paftası sınırları içerisinde çok az bir alan kaplayan birimler, Ortadağ-Belence

grubu olarak ayırtlanmıştır (Çakmakoğlu, 1986). Bölgede sadece Ortadağ formasyonuna

ait mermerler ile temsil edilir.

Ortadağ Formasyonu (TRJo)

Genel olarak mermerlerden oluşan formasyon, koyu gri renkli dolomitler, orta-kalın

tabakalı, gri, beyaz renklerde mermerler ve üst düzeylere doğru gri renkli, laminalı

mermerlerden meydana gelmiştir (Öztürk, 1981).

Anamas – Akseki Otoktonu

Anamas-Akseki otoktonu, Orta Toroslar'ın otokton kaya birimlerini oluşturur.

Birim, Dumont (1976) tarafından Anamas-Akseki birliği, Şenel ve diğerleri (1996)

tarafından Anamas-Akseki otoktonu olarak yeniden adlamışlardır. Çakmakoğlu (1986),

Sandıklı ilçesi güneybatısında yer alan Paleozoyik-Erken Tersiyer yaştaki kaya birimlerini

Akdağ grubu adı altında toplamıştır. Özgül, Bölükbaşı, Alkan, Öztaş (1991), Akdağ

grubuna ait kayaları, göreli otokton olarak niteledikleri Geyikdağ birliğine ait Homa

Akdağ birimine dahil etmiştir. Söz konusu birimler Şenel (2007) tarafından ise Likya

naplarına ait Tavas napı kapsamında ele alınmıştır. Özgül ve diğerleri (1991), Geyikdağ

birliği kayalarını Sultan Dağı, Homa Akdağ, Kırdağ Anamas Dağı, Senirkent ve Barla

Dağı birimleri olmak üzere beş birime ayırmışlardır.

19

AKDAĞ GRUBU

Akdağ grubu adı altında ayırtlanan bu gruba ait formasyonlar; Paleozoyik yaşlı

metariyolit, şist, fillit, kuvarsit ve metabaziklerden oluşan Kestel formasyonu, Orta

Triyas(?)-Liyas yaşlı çakıltaşlarından oluşan Karatepe-Verrucano formasyonu, Liyas yaşlı

kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, killi kireçtaşlarından oluşan Derealanı formasyonu, Liyas- Erken

Dogger yaşlı resifal kireçtaşlarından oluşan Ergenlik Resifal kireçtaşı, Dogger yaşlı

dolomit ve dolomitik kireçtaşlarından oluşan Gencertepe dolomiti, Malm-Kretase yaşlı

kireçtaşlarından ibaret Akdağ kireçtaşları, Paleosen yaşlı mikritik kireçtaşlarından oluşan

Bozoğlan formasyonu ile Erken-Orta Eosen yaşlı mikritlerden meydana gelen Yuva

formasyonlarıdır (Çakmakoğlu, 1986).

Kestel Formasyonu (Pzk)

Kestel formasyonu, yeşil şist fasiyesinde metamorfize olmuş metamorfiklerden

oluşmaktadır (Çakmakoğlu 1986). Formasyon açık gri, pembe, yeşil renkli metariyolit ve

kuvars-serizit şist, koyu gri, sarımsı kahve, açık bordo renklerde görülen fillit, beyazımsı

sarı, pembe renkli, orta-kalın tabakalı, yer yer masif kuvarsitler ile koyu kahve renkli

metaspilitten meydana gelmiştir.

Karatepe Verrucano Formasyonu (TlRJkv)

Formasyon çoğunlukla çakıltaşlarından oluşmuştur. Birim, ilk kez Güney

Avrupa'daki Verrucano fasiyesine olan benzerliği nedeniyle Verrucano olarak

adlandırılmıştır (Parejas, 1942). Formasyon, bordo, kırmızı, yer yer açık kahve, turuncu,

sarı renklerde çakıltaşlarından oluşmuştur. Kalın tabakalı, yer yer masif görünümlüdür

(Çakmakoğlu, 1986).

Derealanı Formasyonu (Jd)

Kumtaşı, silttaşı, kiltaşı ve killi kireçtaşlarından oluşan formasyon, Öngür (1973)

tarafından Derealanı şist formasyonu, Gutnic (1977) tarafından Derealanı formasyonu

olarak çalışılmıştır. Öztürk (1981) ise birimi altındaki Karatepe Verrucano formasyonu ve

üzerine gelen Ergenlik resifal kireçtaşı ile birlikte Derealanı formasyonu olarak çalışmıştır.

Alt düzeylerde bordo, mor, kirli sarı renklerde kaba taneli kumtaşları ile başlayan

formasyon, üste doğru koyu gri, mor, bordo, kirli sarı, bej renklerde kumtaşı, silttaşı,

kiltaşı, killi kireçtaşı, kumlu kireçtaşı ardalanması olarak devam eder (Çakmakoğlu, 1986).

20

Ergenlik Resifal Kireçtaşı (Jer)

Birim resifal kireçtaşlarından oluşmuştur. Formasyon genellikle gri, koyu gri

renklerde, orta-kalın tabakalıdır. Birimde lamelli, gastropod, mercan ve alglere oldukça sık

rastlanır (Öztürk, 1981).

Gencertepe Dolomiti (Jg)

Birim, koyu gri renkli kokulu dolomitler ile yine koyu gri renkli dolomitik

kireçtaşlarından meydana gelmiştir. Akdağ formasyonunda dasit dayk ve sillerinin

bulunduğu, yastık yapılı diyabaz lavlarının görüldüğü belirtilmiştir (Öztürk, 1981).

Akdağ Kireçtaşları (JKa)

Farklı özelliklerdeki kireçtaşlarından oluşan birim, Geç Jura-Erken Kretase yaşlı

killi-kumlu kireçtaşları, Kretase yaşlı çörtlü kireçtaşları ve en üst seviyeleri oluşturan

Paleosen-Erken Eosen yaşlı bordo kireçtaşları ile birlikte bir bütün olarak Akdağ

kireçtaşları adıyla incelenmiştir (Çakmakoğlu, 1986). Çökelme ortamları pelajik ve derin

denizel-sığ denizel geçiş ortamlarıdır.

Bozoğlan Formasyonu (Tpbo)

Genel olarak pelajik kireçtaşlarından oluşan formasyon, tabanda kurşuni renkli,

ince tabakalı kireçtaşları ve breşlerle başlar. Üste doğru killi mikritler ile radyolaryalı ve

yer yer rekristalize kireçtaşlarına geçer. Formasyon pelajik ortam ürünüdür (Öngür, 1973).

Yuva Formasyonu (Teyu)

Kırmızı renkli kireçtaşlarından oluşan formasyon, kırmızı renkli, killi, iyi tabakalı

pelajik biyomikritlerden meydana gelmiştir. Birimin kalınlığı 50 metre dolayındadır

(Öztürk, 1981).

HOMA AKDAĞ BİRİMİ

İlyaslı Formasyonu (TRJi)

Çakıltaşı ile silttaşı-kumtaşı ardalanmasından oluşan birim, tabanda bordo, alacalı

renkli, kalın, yer yer belirsiz tabakalı, kaba taneli, genellikle kuvars, kuvarsit, porfiroid

bileşenli, kötü boylanmalı, yer yer belirgin yönlenmeli, eklemli, silis ve hematit çimentolu

çakıltaşlarıyla başlayan birim, üstte bordo, yeşil renkli, ince-orta tabakalı, çok tür bileşenli

21

kumtaşı-silttaşı-kiltaşı ardalanması ile devam eder (Öztürk, 1989). Birim, akarsu rejiminin

zamanla gelgit düzlemine geçtiği alüvyal bir ortam ürünüdür.

Kocadere Formasyonu (Jk)

Birim, kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, kireçtaşı ardalanması ile resifal kireçtaşlarından

oluştuğu belirlenmiştir. Birim boz, kahve, gri ve siyah renklerde olup, alttan itibaren

dönemsel bir istifle başlar. Bu istif, içinde yer yer çakıl merceklerinin izlendiği kumtaşı,

silttaşı, kiltaşı, kırıntılı kireçtaşı ardalanması şeklindedir. Kumtaşları, orta-kalın

tabakalanmalıdır ve kuvars, şist, volkanik kayaç parçası, kireçtaşı taneleri içerir. Silttaşı,

ince-orta tabakalanmalı, kiltaşı ve çamurtaşları ise lamina ve yapraklanmalıdır. İstif, koyu

mavi, siyah, boz renkli, orta-kalın tabakalı kireçtaşlarıyla son bulur (Öztürk, 1989).

Belceğez Formasyonu (JKbe)

Yastık lav, kumtaşı ve kireçtaşından oluşan birim, siyah, koyu yeşil renkli ve

aralarını şistli bir matriksin doldurduğu birbiri üzerine yığışımlı yastık lavlarla başlar.

Yastık lavların üzerinde yeşil renkli, karbonat çimentolu, bol volkanik kırıntılı kumtaşı ve

bunların arasında da siyah, koyu mavi renkli, orta tabakalı, çört bantlı, kırıntılı kireçtaşı

mercekleri yer alır. Formasyonun üst seviyeleri ise yeşil, pembe renkli bir matriks içine

saçılmış tekçe lavlar ile kireçtaşı parçaları içeren kiltaşı ve kumtaşından oluşur

(Öztürk,1989).

Kocaçal Formasyonu (Kk)

Kireçtaşı, çörtlü kireçtaşı ve kalsitürbiditten meydana gelen birim, bej, gri, krem

renkli, ince-orta tabakalı, çört bantlı sert kireçtaşı ile başlar. Üste doğru bej, krem renkli,

kalın tabakalanmalı dolomitle başlayan ve gri, krem renkli orta-kalın tabakalanmalı

kireçtaşı ile devam eden bir seviyeye geçer. Bu seviye üste doğru gri, krem renkli, orta-

kalın tabakalanmalı, boz renkli, biyomikrit, biyosparit mikrofasiyesinde çört bantlı

kireçtaşına geçer. Çörtlü kireçtaşının üst seviyelerinde yer yer koyu krem renkli, orta

tabakalı, breşik görünümlü, değişik boyutlarda kireçtaşı ve çört parçalan içeren

kalsitürbiditik tabakalar görülür. Çörtlü kireçtaşı üste doğru kireçtaşı ve kalsitürbidit

ardalanmalı bir seviyeye geçer. Formasyon alt seviyeleri bej, gri, üst düzeyleri bordo

renkli, ince-orta tabakalanmalı çörtlü kireçtaşı ile son bulur (Öztürk,1989).

22

Sarıdere Formasyonu (Tpes)

Kısmen çört bantlı kireçtaşı ve kalsitürbiditle temsil edilen birim Sarıdere kireçtaşı

olarak adlandırılmıştır (Öztürk, 1981). Formasyon altta bej-krem renkli, düzenli orta-kalın

tabakalanmalı, çört bantlı kireçtaşları ile başlar. Üste doğru bordo-bej renkli, ince-orta

tabakalanmalı, yine çört bantlı görülen kireçtaşları yer yer laminasyon gösterir. Daha sonra

pembe-bordo renkli, ince-orta tabakalanmalı kireçtaşları ile devam eden formasyon, bordo

renkli, ince tabakalanmalı kil, şeyl, çamurtaşı ardalanmasıyla son bulur.

Hüseyinliçeşme Formasyonu (Teh)

Çamurtaşı, şeyl, kiltaşı ile içinde değişik yaş ve boyutlarda olistolitler içeren

türbiditik kireçtaşlarından oluşmaktadır.

Sarıdere formasyonu üzerinde geçişli olarak yer alan birim, yer yer Şuhut grubu ve

yamaç molozları tarafından uyumsuzlukla, genellikle de Beyşehir-Hoyran-Hadim napları

tarafından tektonik olarak üzerlenir. Birim bulantı akıntılarının egemen olduğu duraysız

ortam koşullarında çökelmiştir (Öztürk,1989).

KIRDAĞ ANAMASDAĞ BİRİMİ

Ergenli Formasyonu (Je)

Dolomit ve algli kireçtaşlarından oluşan formasyon, mavi, gri, siyah, bej renkli,

orta-kalın tabakalı, yer yer tabakalanmasız, dolomit mercek ve ara seviyeleri içeren, oolit

ve algli kireçtaşlarından meydana gelir. Kireçtaşları mikroskop altında biyomikrit,

biyosparit ve dolosparitik özellik gösterir. Formasyon, Gökhacıdağ formasyonu tarafından

uyumlu olarak üzerlenir (Koçyiğit, 1980).

Gökhacıdağ Formasyonu (Kg)

Platform karbonatları ve pelajik faunalı çörtlü kireçtaşları ile temsil edilen

formasyon, Öztürk (1989) tarafından adlandırılmıştır. Birimin alt düzeyleri mavi, koyu gri,

bej renkli, orta-kalın tabakalanmalı, dolomit mercekleri içeren biyomikritlerden oluşur.

Üste doğru ise bej, gri, siyah renkli, kalın tabakalanmalı, masif, dolomit mercekli, oolitli,

bol organizma kırıntılı, sert, sıkı tutturulmuş biyomikrit ve biyolitler ile devam eder.

23

Büyükkırtepe Formasyonu (Tpeb)

Resifal ve türbiditik seviyeli pelajik faunalı kireçtaşlarından oluşan birim, beyaz,

krem renkli, orta-kalın tabakalanmalı, belirgin eklemli, Nummulit ve algli kireçtaşları ile

başlar ve iri kalsit damarlı kireçtaşlarına geçer. Breşik bir seviyeden sonra gelen beyaz, bej

renkli, ince-orta tabakalanmalı, sert, ince kalsit damarlı ve pelajik foraminiferli

biyomikritler ise bej, beyaz, yer yer bordo renkli, ince tabakalı yer yer yapraklanmak killi

biyomikrit, şeyl ardalanmalı birime geçer ve formasyon son bulur. Formasyonda ayrıca

pembe, bej renkli, ince-orta tabakalanmalı, çört bantlı, sık kıvrımlı pelajik biyomikritler ile

aralarında kalın tabakalı kalsitürbiditlerin bulunduğu kesimlerde izlenir (Öztürk,1989).

Dereköy Formasyonu (Ted)

Türbiditik kumtaşı ile killi kireçtaşı, şeyl, marn ve kiltaşı ardalanmasından oluşan

birim, altta bordo-şarabi renkli, ince tabakalı, yer yer yapraklanmak, çört bant ve yumrulu

kireçtaşları ile başlar. Üstüne gelen şeyl, kiltaşı, çamurtaşı, marn ardalanması şarabi,

sarımsı, alacalı renkli ve ince tabakalanmalıdır. Formasyonun egemen kaya türü ise sarı,

boz, alacalı renkli, orta-kalın tabakalanmalı, kaba kum boyutunda, kısmen derecelenmek,

çok tür bileşenli, taneleri köşeli, küt köşeli kumtaşlarıdır. Bileşenler genellikle ofiyolit,

kireçtaşı, radyolarit, çört, feldispat, metamorfik ve volkanik kayaç parçaları ile serpantin

parçalarından meydana gelmiştir. (Koçyiğit, 1980).

YEŞİLBARAK NAPI

Çalışma alanı dışında, Beydağları otoktonu ile Likya napları arasında uzun

mesafeler boyunca süreklilik göstermektedir (Önalan, 1979).

Yavuz Formasyonu (Tey)

Kireçtaşı ara seviyeli kiltaşı ve kumtaşlarından oluşan formasyon, ince-orta-kalın

tabakalı, kirli sarı, krem, bej, gri, yeşil renkli, killi-kumlu kireçtaşı, kalsitürbidit ve

mikritik kireçtaşı ara seviyeli kumtaşı, kiltaşı ve silttaşlarından oluşur. Birimde üste doğru

kireçtaşı oranı azalır. Birim içindeki kireçtaşı seviyeleri yüksek deformasyon nedeniyle

makaslanmış ve blok görünümü kazanmıştır. Türbiditik özellikte olan formasyonda seyrek

de olsa mikrokonglomera düzeyleri görülebilir (Şenel, 1997c).

24

LİKYA NAPLARI

Kuzey/kuzeybatı yönden, Alt Langiyen’de Beydağları otoktonu üzerine yerleşmiş

Likya napları, bölgede Domuzdağ napı, Tavas napı, Marmaris ofiyolit napı ile Homa-

Dinar arasında birbirleriyle tektonik ilişkili olarak yüzeylenen birim Gökgöl, Denizpınarı

ve Cerityayla üniteleri ile temsil edilir (Gutnic,1977).

TAVAS NAPI

Tavas napı, Senirkent ve Barla birimlerine ait Sulucandere, Beşparmakdağ, Ağaçlı,

Tınaztepe, Kapıdağ ve Uluborlu formasyonları ile temsil edilir (Şenel, 1997a).

SENİRKENT BİRİMİ

Sulucandere Formasyonu (JKs)

Pelajik kireçtaşı ara katkılı, oolitli ve onkoidal kireçtaşı ile temsil edilen birim,

genel olarak oolitli ve onkoidal kireçtaşlarından oluşan birim, kül renkli, orta katmanlı,

yuvarlanmış kireçtaşı ve fosil taneli olup, bentonik foraminiferlidir. Çört yumrulu ve

pelajik foraminiferli mikrit ve killi kireçtaşı ara düzeyleri içerir (Özgül, Bölükbaşı, Alkan,

Öztaş, Korucu, 1991a).

Beşparmakdağ Kireçtaşı (Kbe)

Beyaz, bej ve pembe renkli çörtlü kireçtaşlarıyla temsil edilen birim, tabanda beyaz

renkli, kalın tabakalanmalı, rekristalize, rudist kırıntılı kireçtaşlarıyla başlayan birim, bej

ve pembe renkli, ince, orta tabakalanmalı, seyrek çört yumrulu mikritik kireçtaşıyla devam

eder. Üstte ise yine seyrek çört yumrulu kalkarenit, mikritik kireçtaşı ardalanmasıyla son

bulur (Gutnic, 1977).

Uluborlu Formasyonu (Tpeu)

Fliş karakterinde olan formasyon, altta bej, kırmızı renkli ince tabakalanmalı

mikritik kireçtaşlarıyla başlayan formasyon, ince-orta-kalın tabakalanmalı, yeşil, gri, bej,

krem, pembe, kirli sarı, vb. renklerde, kalkarenit, mikrit, killi, kumlu kireçtaşı ara seviyeli

kiltaşı, kumtaşı, silttaşı ve konglomeralardan meydana gelir (Özgül ve diğerleri 1991a).

İncesu Konglomera Üyesi (Tpeui)

Uluborlu formasyonunun üst düzeyinde yer alır. Orta-kalın tabakalı, bazen masif,

25

genelde kireçtaşından türeme, daha az oranda radyolarit, çört, bazik volkanit, tüf ve

ultrabazik kayaçlardan türemiş yuvarlak çakıl ve blokları kapsayan konglomeralardan

oluşur (Şenel, 1997b).

BARLA BİRİMİ

Ağaçlı Formasyonu (Ja)

Alg’li kireçtaşlarından meydana gelen formasyon, üstten Tınaztepe formasyonu

tarafından uyumlu olarak üzerlenir. Formasyon sığ karbonat şelf ortamında çökelmiştir

(Şenel ve diğerleri 1994).

Tınaztepe Formasyon (JKtı)

Başlıca çörtlü kireçtaşı ve kalsitürbiditlerle temsil edilen birim, ince-orta, yer yer

kalın tabakalanmalı, gri, krem, bej, kirli sarı, yeşilimsi gri, pembe vb. renklerde,

kalsitürbidit ara düzeyli, radyolaryalı, çört yumru ve bantlı mikritik kireçtaşlarından

meydana gelir. Tabanda seyrek ammonit izli, gri renkli, yumrulu mikritik kireçtaşları yer

alır (Özgül ve diğerleri, 1991a).

Kapıdağı Kireçtaşı (Kkp)

Özgül ve diğerleri (1991a) tarafından isimlendirilen formasyon, kalsitürbidit, mikrit

ve çörtlü mikritlerden oluşur.

Altta orta-kalın tabakalanmalı, kirli beyaz, gri, krem renkli, rudist parçalı, yer yer

mikrit ara düzeyli kalsitürbiditlerle başlayan formasyon, üstte ince-orta-kalın

tabakalanmalı, gri, krem, pembe, bej, yeşilimsi gri renkli, yer yer ince kalsitürbidit ara

düzeyli, planktonik foraminiferli mikrit ve çörtlü mikritleri içerir. Formasyon, yamaç-

havza ortamında çökelmiştir.

DOMUZDAĞ NAPI

Birim Likya napları kapsamında ayırtlanmıştır (Brunn ve diğerleri 1971).

Dutdere Kireçtaşı (TRJd)

Rekristalize kireçtaşlarından meydana gelen birim, Dutdere Kireçtası olarak

adlandırılmıştır (Ersoy 1989, 1992).

26

Birim orta-kalın tabakalı, yer yer masif, aşınma yüzey rengi gri, kırılma yüzeyi

beyaz, kirli beyaz, krem, bej, gri, algli rekristalize kireçtaşlarından oluşur. Birimin üst

düzeyinde orta-kalın tabakalı, gri, krem renkli kireçtaşları bulunur. Bunların üzerinde de

pembe- kırmızı renkli, yerel olarak çörtlü, ammonitli yumrulu kireçtaşları (ammonitico-

rosso fasiyesi) bulunur (Şenel, 1997b).

MARMARİS OFİYOLİT NAPI

Marmaris ofiyolit napına ait birimlerden Kızılcadağ melanj ve olistostromu izlenir.

Kızılcadağ Melanj ve Olistostromu (Kkzm)

Ofiyolitli melanj ile temsil edilen birim, Kızılcadağ Melanj ve Olistostromu olarak

adlanmıştır (Poisson, 1977). Birim serpantinit, serpantinleşmiş harzburgit, dunit, vb.

ultramafikler ve kırıntılılardan oluşan bir hamur içerisinde Permiyen yaşlı karbonat,

Triyas-Kretase aralığında çökelmiş radyolarit, çörtlü kireçtaşı, neritik kireçtaşı ile spilit,

tüf, tüfit, dünit, gabro, diyabaz, bazalt, harzburgit gibi bloklar içermektedir.

Gökgöl Ünitesi (TRJKg)

Gökgöl ünitesi, Homa-Dinar arasında ayırtlanan Gökgöl, Denizpınarı ve

Cerityaylası ünitelerinden en kuzeyde yer alanıdır. Gökgöl ünitesi genel olarak

karbonatlardan meydana gelmiştir (Gutnic, 1977).

Denizpınarı Ünitesi (TRJKd)

Denizpınarı ünitesi, Homa-Dinar arasında ayırtlanmıştır. Birim Volkanit ve

karbonatlardan oluşur. (Gutnic, 1977).

Cerityaylası Ünitesi (TRJKc)

Cerityaylası ünitesi, Homa-Dinar arasında ayırtlanan ünitelerden en güneyde

olanıdır (Gutnic, 1977).

BEYŞEHİR-HOYRAN-HADİM NAPLARI

Eosen sonlarında Anamas-Akseki otoktonu üzerine yerleşmiş olan kuzey kökenli

allokton kütleler için, Beyşehir- Hoyran-Hadim napları adı kullanılmıştır (Brunn ve

diğerleri, 1971).

27

KÜKÜRTDAĞI GRUBU

Afyonluk Formasyonu (TRa)

Birim genellikle bej, siyah, koyu mavi renkli, orta-kalın tabakalanmalı, üst

seviyeleri çört bantlı kireçtaşlarıyla temsil edilmiş birim, altta siyah renkli, orta

tabakalanmalı, kırıntılı kireçtaşları ile koyu gri, siyah renkli, orta, kalın tabakalanmalı, çört

bantlı, yer yer dolomit mercekli, rekristalize, algli biyomikrit, oosparit ve biyosparitik

kireçtaşları ile başlayan formasyon üstte bej, gri renklerde, ince, orta tabakalanmalı, boz

renkli çört bant ve sıvamalı, kıvrımcıklı çörtlü biyomikritik kireçtaşları ile son bulur

(Öztürk, 1989).

Sütlaçtepe Formasyonu (JKsü)

Çörtlü kireçtaşı ile başlayıp, yumru görünümlü Ammonit’li kireçtaşı ve manganez

ve demir yumruları içeren radyolaritlerle devam eden ve yer yer breşik görünümlü

kalsitürbidit ara katkılı, çörtlü kireçtaşı ile biten birim, altta pembe renkli, ince

tabakalanmalı, yumrulu biyomikritler ile gri, bej renkli, ince, orta tabakalanmalı ve çört

bantlı biyomikritik kireçtaşları ile başlayan birim, kalsitürbidit ara katkılı çörtlü kireçtaşı

ile biter. Çörtlü kireçtaşı, pembe, bordo, bej renkli, orta, kalın tabakalanmalı, boz renkli

çört bantlı, kısmen rekristalize olup, biyoklast ve intraklast içerir. Gri, siyah renkli, orta,

kalın tabakalanmalı, yer yer dolomitik ve breşik görünümlü kalsitürbiditler, kireçtaşı ve

çört gibi litoklastlar ile şelften taşınmış alg, gastropod, sünger spikülleri ile foraminifera

gibi biyoklastlar içermektedir (Öztürk, 1989).

Kayrakdağ Formasyonu (Kkay)

Çört bantlı kireçtaşları ile kalsitürbiditlerden oluşan birim, bordo, bej renkli, ince,

orta tabakalanmalı, çört bantlı, stylolitli, sert ve pelajik faunalı kireçtaşları ile başlar.

Çörtlü kireçtaşları üste doğru koyu gri renkli, kalın tabakalanmalı, çört sıvamalı, radyolarit

ve kireçtaşı elemanlı, breşik görünümlü kalsitürbiditlerle ardalanmalıdır. Üste doğru ise

önce kalsitürbiditler, sonra çörtler azalarak kaybolur. Formasyon, bordo renkli şeylbantları

içeren, bordo renkli, ince tabakalanmalı kireçtaşları ile son bulur (Öztürk, 1989).

Göçen Formasyonu (KTg)

Değişik boyutlarda sedimanter ve bazik olistolitler içeren, volkanik ara katkılı

kumtaşlarından oluşan formasyon, altta yeşil, bordo renkli, kötü boylanmalı, karbonat

28

çimentolu kumtaşları ile başlar. Üzerine düzensiz ve değişik bloklar şeklindeki, yeşil,

bordo renkli, türbiditik kumtaşı matriksli olistostromlar gelir. Çoğunluğu Triyas yaşlı

kireçtaşları ile serpantinit ve volkanik kayaçlar en çok görülen bloklardır. Bunlar

makaslanmış bir hamur içerisinde saçılmıştır. Formasyonda kumtaşları ile yanal yönde

geçişli olarak volkanikler de izlenir. Bunlar, koyu yeşil, mor renkli, genellikle ayrışmaya

uğramış yer yer trakitik özellikte andezit ve bazaltlardır. Formasyon ayrıca ultramafik

kayaçlar da içerir. Bunlar peridodit, serpantinit, harzburgit, gabro ve diyabazlar

şeklindedir. Üst seviyelerde ise bordo renkli, çamurtaşlı ofiyolitik melanj yer alır (Öztürk,

1989).

SAZAK GRUBU

Bakırdağ Formasyonu (TRb)

Yer yer dolomitik özellikte platform karbonatlarından meydana gelen birim, beyaz,

gri, bej renkli, orta-kalın tabakalanmalı, genellikle masif, yer yer dolomitize, kısmen

rekristalize, stylolitli ve erime boşluklu kireçtaşlarından meydana gelmiştir. Formasyon,

sınırlı canlı yaşamına elverişli, normal sıcaklık ve tuzlulukta, sığ denizel, gel git düzlüğü,

şelf lagünü ortamında çökelmiştir (Öztürk, 1989).

Koyuntepe Formasyonu (TRJk)

Kireçtaşı, yumrulu kireçtaşı (Ammonitico-Rosso), radyolarit, çört ve breşik

görünümlü kireçtaşlarından meydana gelen birim, bej, gri renkli, ince, orta tabakalanmalı,

çört bant ve sıvamalı, sert, sıkı tutturulmuş, kıymıksı kırılmalı biyomikritik kireçtaşı ve yer

yer de koyu mavi, pembe renkli, kalın tabakalanmalı, sert, sıkı tutturulmuş, bol algli, breşik

görünümlü, intraklastlı biyosparitik kireçtaşları ile başlar. Kırmızı, pembe renkli, ince, orta

tabakalanmalı, kırmızı, mikrit yumrulu kireçtaşı ve mavi, pembe, mor renkli, kalın

tabakalanmalı, biyoklast taneli, biyomikritik, pelmikritik ve oomikritik kireçtaşlarıyla

devam eder. Kırmızı, kızıl kahve renkli, ince tabakalanmalı, yer yer mangan ve demir

yumrulu radyolarit ve çörtlere geçen formasyon, bej, beyaz, pembe renkli, ince, kalın

tabakalanmalı, yer yer breşik görünümlü kireçtaşlarıyla sona erer (Öztürk, 1989).

PARAALLOKTONLAR

Likya napları üzerinde Paleosen, Orta Eosen, Oligosen ve Miyosen’de olmak üzere

4 kez transgresyon gelişmiştir (Şenel, 1997b). Oligosen transgresyonuna ait Acıgöl grubu

29

kayaları izlenir.

ACIGÖL GRUBU (Toa)

Kalın konglomeralardan meydana gelen grup, Acıgöl grıbu olarak adlandırılmıştır

(Göktaş, Çakmakoğlu, Tarı, Sütçü ve Sarıkaya, 1989). Açık gri, açık bej renklerde, kalın

tabakalı, karbonat çimentolu çakıltaşlarından oluşmuştur. İçerisindeki çakıllarda Permiyen

ve Eosen yaşları bulunmuştur. Birimde yer yer kumtaşı ve çamurtaşları da izlenmektedir.

Likya napları üzerinde uyumsuzlukla yer alan birim, Şuhut grubuna ait kayalarca

uyumsuzlukla örtülür.

ÖRTÜ KAYALARI

Erken-Orta Oligosen yaşlı Akçaköy formasyonu, küçük bir alanda yüzeyleyen

Aksu formasyonu ve geniş yüzlekler sunan Şuhut grubu kayaları ile Pliyosen-Kuvaterner

yaşlı çeşitli karasal fasiyesteki tortullar örtü kaya birimlerini oluşturur (Öztürk, 1989).

Akçaköy Formasyonu (Toak)

Altındaki birimleri uyumsuzlukla örten ve alt düzeyleri kumtaşı mercekli

çakıltaşlarından meydana gelen formasyon, altta sarımsı, bej, gri renkli, kötü

tabakalanmalı, çok tür bileşenli çakıltaşları ile başlar. Bileşenler yarı yuvarlak, yuvarlak

olup kum-blok boyutlarındadır. Çakıltaşı kötü boylanmalı ve kötü derecelenmelidir.

Bileşenleri, çoğunlukla Triyas, Jura, Kretase, Eosen ve Permiyen yaşlı kireçtaşları ile çört,

diyabaz, serpantin, andezitik ve bazaltik tüfler, radyolarit, şist parçaları ile kumtaşıdır.

Çimento, alt düzeylerde gevşek tutturulmuş kum, üste doğru karbonat şeklindedir. Birimde

görülen kumtaşları ise yeşil, boz, sarı renkli, orta tabakalanmalı, sıkı tutturulmuş, karbonat

çimentoludur. Yer yer çapraz laminasyon gösterirler. Çakıltaşlarında üste doğru tane

boyları küçülür. Taneler yuvarlak, kötü boylanmalı, yer yer derecelenmelidir. Çimentodaki

karbonat oranı artmış, taneler sıkı tutturulmuştur. Bu seviyelerdeki çakıltaşları arasında yer

alan kumtaşı tabakalarının kalınlığı 1-1,5 metreye ulaşır. Çakıltaşlarının çimento oranı,

çakıl oranından oldukça azdır (Öztürk, 1989).

Aksu Formasyonu (Tma)

Küçük bir alanda yüzeyleyen Aksu formasyonu, kalın konglomeralardan meydana

gelmiştir. Birim masif, kalın, yersel orta tabakalı, orta-iyi boylanmalı, yer yer kötü

30

boylanmalı, yuvarlak, yarı yuvarlak, bazen köşeli çakıllı ve yer yer bloklu

konglomeralardan oluşur. İçerisinde bazen kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, marn gibi düzeyler

görülebilir (Şenel, 1997b).

ŞUHUT GRUBU

Karasal (akarsu ve göl) çökeller ve bu çökellerle girift volkanik kayaçlarla temsil

edilen Geç Miyosen-Pliyosen yaşlı Şuhut grubunda, Güzelyayla formasyonu, Kumalar

formasyonu ile Karataş formasyonu ayırtlanmıştır. Bu formasyonlar, altlarındaki birimleri

uyumsuzlukla üzerler (Öztürk, 1989).

Güzelyayla Formasyonu (Tmplg)

Akarsu ve gölsel ortamı temsil eden karasal çökellerden meydana gelen formasyon,

sarı, bej, beyaz renkli, ince-orta tabakalanmalı, gastropoda kavkılı, killi ve kumlu kireçtaşı;

yeşil, gri renkli, ince-orta tabakalanmalı, kıymıksı yapraklanmak kiltaşı, bej, boz renkli,

ince-orta tabakalanmalı, konkoidal ayrışmak marn, yeşil, sarı renkli, orta tabakalanmalı,

karbonat çimentolu silttaşı ardalanması ile yer yer çakıltaşı merceklerinden meydana

gelmiştir. Çakıltaşları, koyu gri, boz, alacak renkli, kalın tabakalanmalı olup kireçtaşı,

serpantin, radyolarit, şist, kuvarsit bileşenlidir. Kil veya karbonat çimentoludur. Kumalar

formasyonu ile yanal ve düşey yönde geçişli olan birim, 50 ile 150 metre arasında bir

kalınlığa sahiptir (Öztürk, 1989).

Kumalar Formasyonu (Tmplk)

Volkanik kökenli kayaçlar ile kırıntılı ve kireçtaşlarından meydana gelen

formasyon, gri, bej, siyahımsı, açık pembe ve yeşil renkli, genellikle masif tüf, tüf breşi,

aglomera gibi piroklastikler ile sarı, bej, yeşil, gri renkli, ince-kalın tabakalanmalı, yer yer

çakıl mercekleri içeren kumtaşı, kiltaşı, marn ve kireçtaşından oluşmuştur (Öztürk,1989).

Kuzbaşı Üyesi (Tmplkk)

Tüf ardalanmalı, çakıl mercekleri içeren kumtaşı, silttaşı, kiltaşı ve kireçtaşından

meydana gelir. Kumtaşları; sarı, bej, yeşil renkli, orta tabakalanmalı ve orta-iyi

boylanmalıdır. Çakıltaşları; boz, sarı renkli, orta-kalın tabakalanmalı, gevşek tutturulmuş,

kum ve kil çimentolu, kuvars, kireçtaşı, şist ve volkanik elemanlıdır. Kumtaşı arasında ince

merceklerden, 2 metreye kadar kalınlığa ulaşan seviyeler halinde tekrarlanır. Kiltaşları;

yeşil renkli, ince tabakalanmalı, kıymıksı ayrışmalıdır. Yer yer orta tabakalanmalı kumtaşı

31

mercekleri ve kömürlü zonlar içerir. Kireçtaşları ise sarı, bej renkli, ince-orta

tabakalanmalı, kısmen sert, düzenli kırılmalıdır (Öztürk, 1989).

Volkanit Üyesi (Tmplkv)

Siyah, koyu yeşil, pembe, boz ve gri renkli volkan konileri ve lav akıntıları ile koyu

gri, siyah renkli volkanik dayklar şeklindedir. Lav akıntıları, çoğunlukla tüfler üzerinde

görülür ve taban seviyeleri cürufumsu, boşluklu ve yer yer soğuma yüzeylidir. Volkanik

dayklar, koyu gri, siyah renklidir ve genellikle tüf ve çökel kayaları, nadiren ofiyolitleri

keser. Volkanikler, çoğunlukla düşük silika yüzdeli fenolit, lösitofir, bazalt, andezit ve

trakit gibi yüksek alkali içeren kayaçlardan ibarettir (Öztürk, 1989).

Karataş Formasyonu (Tplk)

Çakıl ve kum mercekleri içeren kiltaşı, marn ve kireçtaşlarından oluşan birim, açık

gri, bej renkli, ince-orta tabakalanmalı marn ve yeşil kiltaşı ile başlar. Bu birimler arasında

yer yer bej, gri renkli, kötü boylanmak, gevşek tutturulmuş, karbonat veya kil çimentolu

çakıltaşı mercekleri izlenir. Taneler volkanik kayaç parçaları, kireçtaşı, şist, serpantin,

kuvars ve radyolarit şeklindedir. Çakıltaşı üste doğru kumtaşı, kiltaşı ve silttaşına geçiş

gösterir. Bu seviye üzerine sarı, bej renkli, ince-orta tabakalanmalı, gastropoda ve

lamellibranch içeren kireçtaşları gelir. Aralarında kiltaşı ve marn seviyeleri bulunur.

Formasyon, bol gastropodalı, sarı, gri renkli kireçtaşları ile son bulur (Öztürk,1989).

PLİYOSEN

Çameli Formasyonu (Tplç)

Gölsel tortullarla temsil edilen, Çameli formasyonu, ince-orta-kalın tabakalı, beyaz,

kirli beyaz, kirli sarı, açık gri, yeşil vb. renklerde kiltaşı, kumtaşı, marn, konglomera ve

kumtaşlarından oluşur. Birim içinde yer yer tüf ve tüfit düzeyleri görülebilir (Erakman ve

diğerleri 1982).

Kireçtaşı Üyesi (Tplçk)

Birimin üst kesimlerinde bulunan kireçtaşı üyesi ince-orta-kalın tabakalıdır kirli

sarı, bej, krem, açık kahve renkli kireçtaşı ve travertenlerden meydana gelir (Öztürk,1989).

32

PLİYO-KUVATERNER

Kepeztepe Formasyonu (plQk)

Kumtaşı mercekli çakıltaşlarından meydana gelen birim, çakıltaşı çok tür bileşenli

olup bileşenleri kum ile blok boyutları arasında değişir. Yuvarlak ve yassı elemanlar,

kireçtaşı, ofiyolit, volkanit, şist, radyolarit, kumtaşı gibi kayaçlardan oluşur. Kötü

boylanmak, kötü derecelenmek, gevşek tutturulmuş, kum veya karbonat çimentoludur.

Çakıltaşı, bej, gri renkli, ince-orta tabakalanmalı kumtaşı mercekleri içerir. Kumtaşları

volkanit, kuvars, ofiyolit, şist ve kireçtaşı parçalarından oluşmuştur ve elemanlar kum-

çakılcık boyutundadır. Yuvarlak elemanlı ve orta boylanmak olup çimento karbonattır

(Öztürk, 1989).

Gölcük Formasyonu (plQg)

Gölcük volkanitleri olarak tanımlanan birim, ince-orta, yer yer kalın tabakalanmalı,

beyaz, bej, krem, gri, kirli sarı renklerde kumtaşı, kiltaşı, silttaşı, andezitik ve traki-

andezitik volkanik breş, aglomera, tüf, tüfit, pomza vb. kayatürlerinden oluşur. (Kuşçu ve

Gedikoğlu 1990).

Volkanit Üyesi (plQgv)

Koyu gri renkli ince dokulu andezit ve açık gri renkli, sanidin fenokristalleri içeren

birim porfirik dokulu traki-andezitlerle temsil edilir (Öztürk,1989).

Adlanmamış Pliyo-Kuvaterner (plQ)

Gevşek tutturulmuş yuvarlak çakıllı konglomera, kumtaşı ve çamurtaşlarından

meydana gelmiştir. Eski akarsu, göl kenarı ve yamaç molozu ürünleridir (Öztürk,1989).

Eski Akarsu Taraça Dolgusu (Qt)

Gevşek tutturulmuş çakıl, blok ve çok az oranda kum ve çamur birikintileridir

(Öztürk,1989).

Yamaç Molozu (Qym)

Dik yamaçların eteklerinde bulunur ve topoğrafya denetimi altındadır. Çakıl ve

blok birikintilerinden oluşur. Yer yer tutturulmuş, genellikle gevşektir (Öztürk,1989).

33

Alüvyon Yelpazesi (Qay)

Alüvyon yelpazeleri, şekilleri bir koninin parçasını andıran yerel çökellerdir.

Genellikle bir topoğrafik yüksekliğin dik bir şev ile bir alçak alana veya bir düzlüğe

kavuştuğu alanlarda gelişirler. Alüvyon yelpaze çökelleri kaynağa en yakın çökellerdir ve

bunların tane boylarında kaynak alandan uzağa doğru bir incelme söz konusudur (Kazancı,

Gürler, Aksoy, Derman, 2004).

Alüvyon (Qal)

Nehir yataklarında, düzlüklerde ve göl kenarlarında oluşan çakıl, kum ve çamur

birikintileridir.

3.2. Çalışma Alanının Jeolojisi

Yapılan arazi çalışmaları sonucunda inceleme alanında, Geç Miyosen-Pliyosen

yaşlı; sarı-beyaz renkli Güzelyayla Formasyonuna (Tmplg) ait killi kireçtaşı kaya birimleri

ve bunların rezidüel zonları, gri-bej-siyah-pembe renkli; tüf, aglomera gibi proklastikler ile

sarı-bej-yeşil renkli marn ve killi kireçtaşı birimlerinden ve bunların ayrışmış rezidüel

zonlarının yüzeylediği yer yer bloklar şeklinde gözlenen Geç Miyosen-Pliyosen yaşlı

Kumalar Formasyonu (Tmplk) birimleri, çalışma sahasında büyük bir alanı kapsayan blok,

çakıl, kum, silt ve kil boyutu malzemelerin yer aldığı Kuvaterner yaşlı Alüvyon yelpazesi

(Qay) birimleri ve Kuvaterner yaşlı dereler tarafından düzlüklerde biriktirilen çakıl, kum,

silt, kil boyutu malzemelerden oluşan Alüvyon (Qal) birimlerin yer aldığı belirlenmiştir.

Güzelyayla Formasyonu (Tmplg):

Geç Miyosen-Pliyosen yaşlı sarı-beyaz renkli ince-orta tabakalı killi

kireçtaşlarından oluşmaktadır. Akarsu ve göl ortamı ürünü olan birim inceleme alanının

bazı kesimlerinin üst kısımlarında killi kireçtaşı birimleri yüzeylemekte olup, alt kesimlere

doğru ise alüvyon ve alüvyon yelpazesi birimlerinin çökeldiği gözlenmiştir. Çalışma

alanında Hüdai Kaplıcaları kesiminde ve dolayında (batı kesim) yüzeyleyen birim bölgesel

tektonik faaliyetler çerçevesinde oluşan termal su çıkışları ile aynı bölgede oluşmuş

olmasından ötürü travertenimsi bir yapı kazanıp delikli bir hal almıştır (Özgül, Bölükbaşı,

Alkan, Öztaş, 1991). Formasyon kaya birimleri bazı seviyelerde ayrışmış ve rezidüel

zemin özelliği almıştır (Resim 3.1).

34

Resim 3.1. Güzelyayla formasyonu (İller Bankası, 2016)

Kumalar Formasyonu (Tmplk):

Geç Miyosen-Pliyosen yaşlı birim volkanik kökenli kayaçlar ile kırıntılı ve

kireçtaşlarından oluşur. İnceleme alanının doğu kesiminde yüzeylemektedir. Kumalar

formasyonu içerisinde gri-bej-siyah-pembe renkli tüf ve aglomera gibi piroklastik kayaçlar

ile sarı-bej-yeşil renkli marn ve killi kireçtaşı birimleri yüzeylemektedir.

Kumalar formasyonu içerisinde yüzeyleyen piroklastik kayaçlar ile killi kireçtaşı

birimleri birbiriyle geçişli olarak yüzeylemektedir (Resim 3.2). Özellikle volkanik

piroklastik birimler bloklar şeklinde veya ayrışmış seviyeler olarak karşımıza çıkmaktadır.

35

Resim 3.2. Kumalar formasyonundan bir görünüm (İller Bankası, 2016)

Alüvyon Yelpazesi (Qay):

Kuvaterner yaşlı bu çökeller inceleme alanında büyük bir alanda yüzeylemektedir.

Topoğrafik olarak düzlük kesimlerde yüzeyleyen alüvyon yelpazesi birimleri gri-sarı-

kahverenkli blok, iri çakıl, kum, silt ve kil boyutu çökel malzemlerden oluşur. İnceleme

alanının topoğrafik olarak eğimli kesimlerinden uzaklaştıkça ve çalışma sahasının

kuzeyinden güneyine doğru gidildikçe tane boyu küçülmektedir. Bu malzemeler düzensiz

boyuttadırlar. Alüvyal yelpaze içerisindeki bloklar genellikle volkanik kökenlidir.

Ayrıca inceleme alanında dik yamaç eteklerinde blok, çakıl, kum, kil gibi

birikintilerden oluşan az miktarda “Yamaç Molozu” birimleri de gözlenmiştir. Yamaç

molozu birimlerinin kalınlığı birkaç metre boyutundadır (Resim 3.3).

36

Resim 3.3. Alüvyon yelpazesi ve yamaç molozu birimleri (İller Bankası, 2016)

Alüvyon (Qal):

Holosen yaşlı bu oluşuklar günümüz akarsuları ve taşkın ovası boyunca biriken

çökellerdir. Çalışma alanının batı kesiminde Hüdai Kaplıcaları kesiminde dere yatakları

kesiminde yüzeyleyen alüvyon birimler genellikle yeşil-kahverenkli olup, çakıl, kum, silt

ve kil boyutu oluşuklardır. (Resim 3.4).

Resim 3.4. Alüvyon birimler (İller Bankası, 2016)

37

3.3. Yapısal Jeoloji

Afyonkarahisar ili levha geometrisi itibariyle Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) ile

Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) tarafından sınırlanan Anadolu mikro-levhası içerisinde

yer alır. Afyonkarahisar ve yakın çevresi egemen olarak aktif gerilmeli/genişlemeli ve

yanal atım fay zonlarının kontrolü altındadır (Nalbant, McCloskey, Steacy, Barka, 2000).

Türkiye Diri Fay haritasında Afyon (NJ 36-5), Ilgın (NJ 36-6), Isparta (NJ 26-9)

paftalarında bölgedeki faylanmalar, deprem yüzey kırığı, Holosen fayı, Kuvaterner fayı ve

muhtemel Kuvaterner fayı ve çizgisellik ayırdımı yapılarak sunulmuştur. İl sınırları ve

yakın çevresindeki faylanmalar büyük ölçüde KB-GD ve KD-GB doğrultudadır (Emre,

Duman, Olgun, Özalp, Elmacı, 2011). Faylanmalar egemen olarak normal fay ve sağ

yönlü doğrultu atımlı fay karakterindedir. Bu fayların önemli bir bölümü Kuvaterner

çökellerini denetleyen aktif faylardır. Normal faylardan iki tanesi (Dinar ve Sultandağ)

yakın zamanda yüzey kırıklanmalarının olduğu orta şiddette deprem üretmişlerdir (Koral,

2000).

Sultandağ Fayı (Akpınar Fayı) kuzeybatıda Işıklar Fay Zonu ve Erkmen fayı ile

birlikte Afyon-Akşehir grabeninin güney sınırını oluşturur. Havza çökelleri Miyosen yaşlı

deforme ile Pliyo-Kuvaterner yaşlı deforme olmayan akarsu-göl çökelleri ile temsil olur

(Koçyiğit, Ünay, Saraç, 2000, Koçyiğit ve Özacar 2003). Havzanın kuzey kesiminde ise

Çobanlar fay zonu ve Karagöztepe fay zonu yer alır. Havzanın kuzey kesiminde KD-GB

uzanımlı Bolvadin, Büyük Karabağ ve Çukurcak fayları bölgedeki çöküntü alanlarını

denetlerken, havzanın güneyi Karamık grabeni ile ilişkilidir. KD-GB uzanımlı Karamık

grabeni Koçbeyli aktif fayı ve Kuvaterner fayları ile sınırlanır. Koçbeyli fayı benzer

yönelimli olarak daha güneybatıya doğru Arızlı, Karadilli ve Tatarlı fayları olarak devam

eder.

İlin güneybatı ucunda yer alan Dinar fayı belirgin morfoloji ve çizgisellik oluşturur.

Çivril Ovasının kuzeybatı kenarını sınırlayan fay 1 Ekim 1995’de yüzey kırığı oluşturan

deprem üretmiştir (Pınar, 1998). Çalışmaya konu olan Sandıklı bölgesi ise KKD-GGB

yönelimli çöküntü alanı ile temsil olmaktadır. Bu alan Türkiye Diri Fay Haritasında

Sandıklı fayı ve Örenkaya fayı ile sınırlı Sandıklı Ovası olarak tanımlanmaktadır. Türkiye

Diri Fay Haritasında Sandıklı ve Örenkaya fayları Kuvaterner fayı olarak belirtilmiştir. Bu

fayların güneybatı uzanımları yine Kuvaterner yaşlı Düzbel ve Kızılören fayları olarak

belirtilirken kuzeydoğu kesiminde ise Akharım fayı tanımlanmıştır (Harita 3.2).

38

Harita 3.2. 1/250 000 ölçekli Türkiye diri fay haritası (Emre vd., 2011)

SANDIKLI (AFYONKARAHİSAR) YÖRESİ DİRİ FAYLARI

Çalışmaya konu olan Sandıklı bölgesi ise KKD-GGB yönelimli çöküntü alanı ile

temsil olmaktadır. Bu alan Türkiye Diri Fay Haritasında Sandıklı fayı ve Örenkaya fayı ile

sınırlı Sandıklı Ovası olarak gösterilirken (Bkz. Harita 3.2). Türkiye Diri Fay Haritasında

Sandıklı ve Örenkaya fayları Kuvaterner fayı olarak belirtilmiştir. Bu iki fay literatürde

Sandıklı ovası ya da Sandıklı grabeni olarak tanımlanan çöküntü alanını sınırlar

özelliktedir. Hüdaihamamı civarındaki süreksizlikleri Hüdaihamamı fay seti olarak

tanımlanır. Bu faylanmalar ile ilişkili kırıklanmalar boyunca sıcak su çıkışları ve buna

bağlı traverten oluşumları bölgede geniş alanlarda görülmektedir.

1/250 000 ölçekli MTA diri fay haritasında Sandıklı ilçesi yerleşim yerini

sınırlayan/içinden geçen fay Sandıklı fayı olarak adlanır. Bu çalışmada tek bir fay olmayıp

birbirlerine paralel/kısmen paralel fay izlerinden oluştuğu için Sandıklı fay zonu olarak

39

tanımlanmıştır. Fay izleri özellikle oluşturdukları fay sarplıklarına göre K10-45D

doğrultuludur. Eğim atımlı normal fay geometrisi oluşturmaktadır (Cihan, Saraç, Gökçe,

2003). Ölçülen bazı kayma düzlemlerinde bir miktar doğrultu bileşenine sahiptir. İnceleme

alanı içerisinde ve yakın civarındaki diğer faylanma ise Örenkaya fayıdır (Şaroğlu, Emre,

Boray,1987). Bu iki fay literatürde Sandıklı ovası ya da Sandıklı grabeni olarak tanımlanan

çöküntü alanını sınırlar özelliktedir. Bu tez kapsamında yapılan; uzaktan algılama, jeoloji

ve jeomorfolojik çalışmalar Hüdaihamamı bölgesinde belirgin süreksizliklerin varlığını

ortaya koymaktadır. Buradaki fay izlerinin uzanımı KKD ve KB’dir. Bu faylanmalar ile

ilişkili kırıklanmalar boyunca sıcak su çıkışları ve buna bağlı traverten oluşumları bölgede

geniş alanlarda görülmektedir.

40

41

4. ARAZİ ÇALIŞMALARI

Çalışma alanı olan Sandıklı (Afyonkarahisar)’da yapılan yer radarı ölçümlerindeki

amaç yüzeyde gözlenmeyen fay kırıklarının belirlenmesi ve elde edilen verilerin

yorumlanarak alanı etkileyen fayın ortaya çıkarılmasıdır. Çalışmalarda özellikle alüvyonlar

içerisinde gelişmiş olabilecek ve yüzeyden gözlenemeyen fayların oluşturduğu izleri

belirlemek amacıyla yer radarı profilleri belirlenmiş ve ölçümler yapılmıştır (Resim 4.1).

Çalışma alanında 7 adet toplam 1 000 m yer radarı ölçümü, 6 adet 189 m hendek açımı

gerçekleştirilmiş ve veriler yorumlanmıştır (Resim 4.2).

Resim 4.1. Yer radarı ile veri toplama (Yazarın arşivinden)

42

Resim 4.2. Hendek açımı (Yazarın arşivinden)

4.1. Çalışma Sahasından Elde Edilen Yer Radarı Çalışması Sonuçları

Sahada paleosismolojik gözlemler doğrultusunda öngörülen yerlerde toplamda 7

profil olarak alınan 2 boyutlu yer radarı ölçümleri ReflexW yazılımında

değerlendirilmiştir.

Sahada paleosismolojik gözlemler doğrultusunda öngörülen yerlerde; yer radarı

ölçümleri yapılmış ve ve sonuçlar incelenerek fay olduğu düşünülen yerlerin radargram

sonuçları değerlendirilmiştir.

Hat-1 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-1

radargramı toplam uzunluğu yaklaşık 275 m’dir. Bu alanda herhangi bir hendek çalışması

yapılmamıştır. Yüzeye yakın derinliklerde fay izine rastlanmamıştır (Resim 4.3). Hat-1

radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle

işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir (Resim 4.4).

43

Resim 4.3. Hat-1 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)

Resim 4.4. Hat-1 radargramı (İller Bankası, 2016)

Hat-2 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-2

radargramı toplam uzunluğu yaklaşık 306 m’dir (Resim 4.5). Bu alanda herhangi bir

hendek çalışması yapılmamıştır. Hat-2 radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra

incelendiğinde 33. metrede gözlenen anomalinin fay izine ait olduğu düşünülmektedir.

Hat-2 radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli

çizgilerle işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir

(Resim 4.6).

44

Resim 4.5. Hat-2 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)

Resim 4.6. Hat-2 radargramı (İller Bankası, 2016)

Hat-3 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-3

radargramı tek profilden oluşmaktadır ve toplam uzunluğu yaklaşık 91 m’dir (Resim 4.7).

Bu ölçü gidişli ve dönüşlü olamak üzere alınmıştır. Bu alanda herhangi bir hendek

çalışması yapılmamıştır. Hat-3 radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra

incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait

olduğu düşünülmektedir. Yüzeye yakın derinliklerde fay izine rastlanmamıştır. Hat-3

radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle

işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir (Resim 4.8).

45

Resim 4.7. Hat-3 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)

Resim 4.8. Hat-3 radargramı (İller Bankası, 2016)

Hat-4 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-4

radargramı tek profilden oluşmaktadır ve toplam uzunluğu yaklaşık 170 m’dir (Resim 4.9).

Bu ölçü gidişli ve dönüşlü olamak üzere alınmıştır. Bu alanda herhangi bir hendek

çalışması yapılmamıştır. Yüzeye yakın derinliklerde fay izine rastlanmamıştır. Hat-4

radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle

işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir (Resim 4.10).

46

Resim 4.9. Hat-4 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)

Resim 4.10. Hat-4 radargramı (İller Bankası, 2016)

Hat-5 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-5

radargramı toplam uzunluğu yaklaşık 355 m’dir (Resim 4.11). Bu alanda herhangi bir

hendek çalışması yapılmamıştır. Yüzeye yakın derinliklerde fay izine rastlanmamıştır. Hat-

5 radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle

işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir (Resim 4.12).

47

Resim 4.11. Hat-5 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)

Resim 4.12. Hat-5 radargramı (İller Bankası, 2016)

Hat-6 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-6

radargramı tek profilden oluşmaktadır ve toplam uzunluğu yaklaşık 122 m’dir (Resim

4.13). Bu ölçü gidişli ve dönüşlü olamak üzere alınmıştır. Bu alanda herhangi bir hendek

çalışması yapılmamıştır. Yüzeye yakın derinliklerde fay izine rastlanmamıştır. Hat-6

radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle

işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir (Resim 4.14).

48

Resim 4.13. Hat-6 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)

Resim 4.14. Hat-6 radargramı (İller Bankası, 2016)

Hat-7 radargramı inceleme alanının güneybatısında gerçekleştirilmiştir. Hat-7

radargramı tek profilden oluşmaktadır ve toplam uzunluğu yaklaşık 152 m’dir (Resim.

4.15). Bu ölçü gidişli ve dönüşlü olamak üzere alınmıştır. Bu alanda herhangi bir hendek

çalışması yapılmamıştır. Yüzeye yakın derinliklerde fay izine rastlanmamıştır. Hat-7

radargramı yapılan veri işlem aşamalarından sonra incelendiğinde sarı kesikli çizgilerle

işaretlenen sınırların jeolojik tabaka sınırlarına ait olduğu düşünülmektedir (Resim 4.16).

49

Resim 4.15. Hat-7 Google Earth görüntüsü (İller Bankası, 2016)

Resim 4.16. Hat-7 radargramı (İller Bankası, 2016)

4.2. Çalışma Sahasından Elde Edilen Hendek Çalışması Sonuçları

Çalışma kapsamında 6 adet hendek kazısı yapılmıştır (Harita 4.1). Hendek

yerlerinin seçimlerinde ve hendeklerin kazılmasında, imara açılması öngörülen alan

içerisinde ve/veya yakın çevresindeki; jeolojik özellikler, morfotektonik belirteçler,

uzaktan algılama verileri ve alanın sosyo-kültürel durumu göz önünde bulundurulmaktadır

(Çağlayan, Işık, Saber, 2015). Hendek kazım yerlerinde mülkiyet sahiplerinin izin

vermemesi ya da kazı yerinin yapılar ile kaplı olması durumunda önerilen hendek

yerlerinde bir miktar kaydırmalar gerçekleştirilmiştir.

50

Hendeklerden 4’ü Sandıklı fay zonu boyunca diğer ikisi ise Hüdaihamamı kaplıca

alanı içerisindeki olası aktiviteyi belirlemeye yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Hendek

çalışmaları paleosismoloji çalışma ilkeleri çerçevesinde genişlikleri 1,5 - 2 m, uzunlukları

ise 27-40 m; hendek derinlikleri ise 3 m’den az olmayacak şekilde gerçekleştirilmiştir.

Bu çalışmada hendek yeri tespiti, hendek loglama ve paleosismolojik hendek

yorumlama ve değerlendirme çalışmaları yapılmış ve fay zonunun paleosismik özellikleri

belirlenmiştir.

Harita 4.1. Hendek yerlerinin sayısal yükseklik haritasındaki konumu (İller Bankası, 2016)

Hendek 1, bölgede fay sarplığının belirgin olduğu kesimde açılmıştır. Fay sarplığını

Kuvaterner yaşlı çökeller oluşturmaktadır. Hendek uzunluğu 27 m, genişliği 2 m’dir,

derinliği ise yamaç eğimi nedeniyle 5 m’ye ulaşmaktadır (Resim 4.17. a-b). Hendek

doğrultusu bu alandaki fayın uzanımına göre K60B’dır.

51

(a) (b)

Resim 4.17. Hendek-1 konumu (a) genel görünümü (b) (İller Bankası, 2016)

Hendek duvarlarında birbirlerinden renk ve bileşim yönünden ayrılabilen farklı

çökeller bulunmaktadır. Bu çökeller A, B, C, D, E ve F harfleri ile seviyelere ayrılmıştır

(İller Bankası, 2016). (Şekil.4.1). Buna göre;

A Seviyesi: Toprak seviyesini temsil etmektedir. Kalınlığı 10 cm ile 30 cm arasında

değişmektedir.

B Seviyesi: Koyu gri, kahverengimsi gri renkli seviye seyrek çakıllı, yersel kum

içerikli kil litolojilidir. Hendek duvarının tümünde izlenebilen seviye 30 cm ile 55 cm

kalınlıklara sahiptir.

C Seviyesi: Sarımsı kahverengi renkli birim kolüvyal çökel özelliğindedir. Hendek

duvarının ilk 12 metresinde yüzeyleyen birim kaba ve ince kırıntılılar ile temsil olur.

D Seviyesi: Seviye hendek duvarının yaklaşık ilk 15 metresinde ve hendek

çökellerinin taban kesimini oluşturur. Çökel rengi ile tipik olup kiremit kırmızısı

rengindedir. Çökelin litolojisini siltli kil oluşturur.

E Seviyesi: Seviye çakıllı kum litolojidedir. Lokal alanları kumlu kil ve killi kum

özelliktedir. Faylanma sonrası gelişen bu birim sarımsı, yeşilimsi kahverengi renktedir.

F Seviyesi: Hendek duvarının yaklaşık 8. metresinden itibaren görülen seviye

belirgin rengi ile kolayca ayrılabilir özelliktedir. Koyu gri yeşilimsi gri renkli birim

tabanda bir miktar blok boyutlu tanelerinde yer aldığı çakıllı kumlu silt ve kil, üst

kesimlere doğru ise tane boyu tane boyu azalarak siltli kil özelliklerdedir.

52

Şekil 4.1. Hendek-1 kesiti (İller Bankası, 2016)

Hendek 2, hendek 1’in güneybatısında açılmıştır. Hendek kazısının uzunluğu 26 m,

genişliği 1,5 m ve derinliği yaklaşık 4 m’dir. Hendek doğrultusu bu alandaki fay

sarplığının uzanımı dikkate alınarak K64B’dır (İller Bankası, 2016) (Resim 4.18. a-b).

(a) (b)

Yerleşim yeri olması nedeniyle hendek, fay sarplığından bir miktar uzakta batı

kesiminde kazılmıştır. Hendek duvarlarındaki çökeller A, B, C, D, E ve F harfleri ile

seviyelere ayrılmıştır (İller Bankası, 2016) (Şekil 4.2).

Resim 4.18. Hendek-2 konumu (a) genel görünümü (b) (İller Bankası, 2016)

53

Buna göre;

A Seviyesi: Güncel toprak seviyesini temsil etmektedir. Seviyenin hendek

duvarındaki kalınlığı 15 cm ile 35 cm arasında değişmektedir.

B Seviyesi: kollüvyal çökel olup yeşilimsi kahverengi renklidir. Seviyenin alt

kesimleri kumlu siltli çakıl, üst kesimleri ise kumlu siltli kil litolojilidir.

C Seviyesi: Bu seviye Hendek 1’de loglanan B seviyesi ile benzer özelliktedir.

Koyu gri siyahımsı renkli birim egemen kil litolojilidir.

D Seviyesi: Kahverengi ve kahverengimsi gri renkli seviye kumlu siltli kil

litolojilidir.

E Seviyesi: Seviye çakıl depolanması özelliğindedir. Çakıl bileşenine kum ve yer

yer blok boyutlu malzemeler de eşlik eder. Çakıl litolojisini hendek alanının doğu

kesiminde yer alan volkanitler oluşturur.

F Seviyesi: Hendeğin taban kesimini oldukça sınırlı yüzeyleme sunar. Kahverengi

renkli birim kil litolojilidir.

Şekil 4.2. Hendek-2 kesiti (İller Bankası, 2016).

Hendek-3 kazısı hendek 2’nin güneybatısında yer almaktadır. Hendek doğrultusu

bu alandaki yüzey kırığının uzanımı alınarak K62B olarak belirlenmiştir. Açılan hendek

uzunluğu 32 m, genişliği 1,5-2 m ve derinliği ise 3-3,5 m arasındadır (Resim 4.19. a-b).

54

(a) (b)

Resim 4.19. Hendek-3 konumu (a) genel görünümü (b) (İller Bankası, 2016).

Hendek duvarlarında belirlenen seviyeler A, B, C, D, E ve F harfleri ile

tanımlanmıştır (İller Bankası, 2016) (Şekil 4.3). Buna göre;

A Seviyesi: Güncel toprak seviyesini temsil etmektedir. Seviyenin hendek

duvarında kalınlığı 15 cm ile 25 cm arasında değişmektedir.

B Seviyesi: Seviye Hendek 1’in aynı seviyesi ile kısmen korele edilmekte olup,

çakıllı kumlu siltli kil litolojilidir. Seviyenin rengi sarımsı kahverengi renklidir. Hendek

duvarı boyunca 20 cm ile 35 cm arası kalınlık gösterir.

C Seviyesi: İri ve ince taneli kırıntılı seviyelerin ardalanması şeklindedir.

Ardalanmayı oluşturan kaba malzemeler bazı kesimlerde mercek geometirisinde veya

şekilsiz çakıl yığını olarak da görülmektedir. Hendek duvarının önemli bölümünü

oluşturan seviye duvarın 4. metresinden itibaren taban seviyesi olarak yüzeyler. Sarımsı

yeşilimsi açık kahverengi renkli seviyenin litolojilerini çakıl, kumlu ve siltli kil oluşturur.

D Seviyesi: Kahverengi renkli birim sitli kil litolojilidir. Hendek duvarının yaklaşık

ilk 4 metresinde ve taban birimi olarak yüzeylemektedir.

E Seviyesi: Birim faylanma sonrası gelişen kollüvyal çökeldir. Koyu kahverengi

renkli birimin alt kesimleri çakıllı iri kum üst kesimleri ise iri kumlu çakıl litolojilidir.

Hendek duvarının 20. metresinden itibaren görülmektedir.

55

F Seviyesi: E seviyesini örten birim hendek duvarının 25. metresinden itibaren

görülmektedir. Yeşilimsi kahverengi renkli birim egemen olarak kaba malzemelerden

oluşmaktadır. Seviyenin litolojisi kumlu çakıl olup kalınlığı 110 cm’ye ulaşmaktadır.

Şekil 4.3. Hendek-3 kesiti (İller Bankası, 2016)

Hendek 4 çalışma bölgesinin güneyinde kazılmıştır. Açılan hendeğin uzunluğu 31

m, genişliği ise 1.5 - 2 m’dir. Hendek derinliği yaklaşık 3 - 4.5 m arasındadır (İller

Bankası, 2016) (Resim 4.20. a-b).

(a) (b)

Resim 4.20. Hendek-4 konumu (a) genel görünümü (b) (İller Bankası, 2016)

Hendek duvarının belli kesimi sıkı tutturulmuş litolojiler (taşlaşması iyi) ile temsil

olmaktadır. Bu birimler hendek çalışması kapsamında temel kayalar olarak

56

ayırdımlanmıştır (İller Bankası, 2016).Bu kapsamda hendek duvarını temsil eden A, B, C,

D ve E harfleri simgelenmiştir (Şekil 4.4). Buna göre;

A Seviyesi: Güncel toprağı temsil eden seviyenin kalınlığı 25 cm ile 40 cm arasında

değişebilmektedir.

B Seviyesi: Koyu kahverengi renklidir. Seviyenin alt kesim litolojisini kumlu siltli

kil oluştururken üst kesimi ise kumlu çakıl ve çakıllı kum litolojiler ile temsil olur. Hendek

duvarının tümünde takip edilebilen seviyenin kalınlığı 60 cm’ye ulaşmaktadır.

C Seviyesi: Bu seviye de hendek duvarının tamamında gözlenebilmektedir.

Yeşilimsi kahverengi renklidir. İlk 13 metresi içerisinde görülen seviye kahverengi

renklidir. Birimin litolojini kumlu kil oluşturur. Seviyenin alt kesimlerinde kum oranı bir

miktar fazla olup çakıl bileşen ihtiva etmektedir. Seviyenin kalınlığı 65 cm ile 150 cm

arasındadır.

D Seviyesi: Faylanma sonrası gelişen çökeldir. Bej, kahverengi renkli birim hendek

duvarında iki alt seviyeye (D1, D2) ayrılarak loglanmıştır. Buna göre D1 alt seviyesi daha

kaba malzemeli olup kumlu çakıl litolojilidir. Birim hendek duvarının yaklaşık 8. ile 17.

metreleri arasında yüzeyler. D2 alt seviyesi ise çakıllı kum litolojilidir. Birim hendek

duvarının 15. metresinden itibaren yüzeyler.

E Seviyesi: Birim temel kaya olarak tanımlanmıştır. Hendek tabanında turumcumsu

kahverengi renkli seyrek çakıllı kumlu kiltaşı birimi yer alır. Bu birim hendek duvarının ilk

10. metresinde görülür. Üst kesimi ise bej, sarımsı, kahverengi renkli kumlu kiltaşı ile

temsil olur. Bu litolojiye yersel killi kumtaşı da eşlik eder. Üst kesimlerinde bej renkli kaliş

oluşumları yer alır. Bu oluşumlar yer yer kıvrımlanma gösterir.

57

Şekil 4.4. Hendek-4 kesiti (İller Bankası, 2016)

Hendek 5 ve Hendek 6 bölgede kaplıca alanı olarak bilinen kesimdeki aktiviteyi

belirleme için kazılan hendeklerdir. Uzunluğu 33 m, genişliği ise 1,5-2 m’dir. Hendek

derinliği 3-4 m olarak gerçekleştirilmiştir (Resim 4.21. a-b).

(a) (b)

Resim 4.21. Hendek-5 konumu (a) genel görünümü (b) (İller Bankası, 2016)

Hendek loglaması hendek duvarlarında görülen litolojiler seviyeler olarak; A, B, C

ve D harfleri ile rumuzlandırılmıştır (Şekil 4.5). Buna göre;

A Seviyesi: Güncel toprak seviyesini oluşturmaktadır. Seviye kalınlığı 10 cm ile 20

cm arası kalınlık göstermektedir.

58

B Seviyesi: Bej renkli ve traverten litolojisi ile temsil olur. Hendek duvarının

tümünde görülen bu seviye 45 cm ile 105 cm kalınlığa sahiptir.

C Seviyesi: Heterojen bir içyapı sunmaktadır. Seviyenin belli kesimlerini sarımsı

bej renkli traverten oluşturur. Bu seviyedeki traverten oluşumları daha alterasyon

özellikleri ve stratigrafik konumları itibariyle B seviyesini temsil eden travertenlerden daha

yaşlıdır. Bu traverten seviyeleri yeşilimsi kahverengi renkli siltli kum, kum ve siltli kil

birimleri ile ara seviyelidir. Kırıntılı birimlerin bazı seviyeleri organik maddece zengindir.

C seviyesi hendek duvarının iki kesiminde açılma çatlağı olarak gelişmiş alanı doldurur

özelliktedir. Bu durum bölgede en azından traverten oluşum öncesi faylanmalara bağlı

açılma kırıklanmalarının geliştiğini ortaya koyar. Seviye hendek duvarının ilk 25

metresinde görülebilmektedir.

D Seviyesi: Hendek litolojilerinin taban bölümünde yer alan birim turuncumsu,

yeşilimsi kahverengi renklidir. Birimin litolojisi siltli kum, kumlu killi silt ile temsil olur.

Hendek duvarının 6. ve 8. metreleri ile 22. ve 26. metreleri arasında bölgedeki faylanma ile

ilişkili açılma alanları gelişimi söz konusudur.

Şekil 4.5. Hendek-5 kesiti (İller Bankası, 2016)

Hendek 6 bu alanda kazılması öngörülen bir diğer hendek olup, Hendek 5’in

güneydoğusunda yer alır (İller Bankası, 2016). Yaklaşık D-B uzanımlı açılan hendek

uzunluğu 40 m, genişliği ise 2 m’dir; hendek derinliği 3,5 ile 4 m’dir (Resim 4.22. a-b).

59

(a) (b)

Resim 4.22. Hendek-6 konumu (a) genel görünümü (b) (İller Bankası, 2016)

Hendek duvarlarında belirlenen çökel seviyeler A, B, C ve D harfleri ile

rumuzlandırılırılmıştır. (Şekil 4.6). Buna göre;

A Seviyesi: Alandaki güncel toprak seviyesi olup, kalınlığı 20 cm ile 35 cm

arasında değişmektedir.

B Seviyesi: Açık kahverengi renkte ve çakıllı kum litolojisindedir. Hendek

duvarının tamamında görülen seviyenin kalınlığı 45 cm ile 70 cm arasındadır. Bu

seviyenin en dikkat çeken özelliği çakıl ve kum bileşeninin önemli ölçüde traverten

litolojisini içermesidir. Bu durum B seviyesinin Hendek 5 seviyesinde belirlenen traverten

oluşumlarından malzeme aldığını ve göreceli olarak daha genç olduğunu ortaya koyar.

C Seviyesi: Hendek duvarının tamamında ve kalınca çökel istifi ile temsil olur.

Sarımsı, yeşilimsi kahverengi renktedir. Kumlu killi silt ve siltli kum litolojisindedir.

Seviyenin kalınlığı 185 cm ile 200 cm arasında değişmektedir.

D Seviyesi: Taban litolojisini oluşturan seviye turuncumsu kahverengi renklidir.

Seviye siltli kil ve kumlu silt litolojilidir. A seviyesi hariç tüm seviyeler yaklaşık K-G

doğrultulu damarlar tarafından kesilmektedir.

60

Şekil 4.6. Hendek-6 kesiti (İller Bankası, 2016)

İnceleme alanında paleosismoloji çalışmasına yönelik toplam uzunluğu 188 m olan

6 adet hendek çalışması gerçekleştirilmiştir. Hendek yerlerinin seçiminde jeolojik, morfo-

tektonik ve uzaktan algılama metodları kullanılmıştır. Ayrıca MTA diri fay haritasında

gösterilen Kuvater fay izi de dikkate alınmıştır.

Hendek-1 fay sarplığının hemen önünde belirgin topografya farkı gösteren kesimde

açılmıştır. Hendek içi incelemeler ve loglaması hendek duvarının 9. metresi ile 10. metresi

arasında faylanma etkisinin belirgin izlerini ortaya koyar.

Hendek-2 kazısı sonucunda genç çökelleri etkiyen yüzey kırıklanması

belirlenmemiştir.

Hendek-3 kazısı, hendek içi incelemeler ve loglamalar sonucunda hendek duvarının

26. metresi ile 27. metresi arasında faylanma etkisinin belirgin izlerini ortaya koyar.

Faylanmaların bu kesimde yaklaşık 1 m genişliğinde deformasyon zonu oluşturduğu

gözlenmiştir. Faylanmayı örten çökellerin iç özellikleri bu kesimde gelişen yüzey

deformasyonunun tarih öncesi deprem sonucu olduğuna işaret etmektedir.

Hendek-4 faylanma etkilerinin belirgin olduğu bölgede yer almaktadır. Hendek içi

incelemeler ve loglaması hendek duvarının 8. metresi ile 10. metresi ile 24. metresi ile 26.

metresi arasında faylanma etkileri ve ilişkili deformasyon zonlarının gelişimini ortaya

koymaktadır. Çökellerin stratigrafik özellikleri ve hendek içi yapısal yorumlar faylanma ve

ilişkili depremin tarih öncesi dönemde gelişmiş olduğuna işaret etmektedir. Bu faylar

Holosen olarak tanımladığımız çökel birimlerce örtülmektedir. Bu bulgularda bölgedeki

61

deprem üreten faylanmaların tarih öncesi olduğunu diğer bir deyişle tarihsel ve aletsel

dönem faylanma ve ilişkili deprem oluşumunun izlerinin bulunmadığına işaret etmektedir.

Hendek-5 ve 6 inceleme alanının batısında kaplıca bölgesinde gerçekleştirilmiştir.

Bölgedeki sıcak su çıkışları yanında önemli süreksizliklerin işaretcisi olarak kabul edilen

traverten oluşumları yaygındır. Her iki hendek kazısı yakın zamanda bir faylanmaya işaret

etmemektedir. Hendek-6’da 0,5 cm ile 4 cm arası yaygın damar oluşumları ve bu

oluşumların toprak seviyesi hariç tüm seviyeleri etkilemesi alanın aktif olduğunu ortaya

koymaktadır. Bölgedeki kırıklanmaları iki nedene bağlamak mümkündür. Bunlardan ilki

bölgede meydana gelen paleosismisiteden kaynaklanmış olabilir. İkincisi ise ana

süreksizlikler boyunca hareket eden sıcak sular dolaşımı sırasında meydana gelen iç basınç

litolojilerde kırıklanmalar oluşturmuş ve bu kırıklarda karbonat çökelimini sağlamıştır

(İller Bankası, 2016).

62

63

5. SANDIKLI (AFYONKARAHİSAR) İÇİN DEPREM TEHLİKESİNİN

BELİRLENMESİ

5.1. İnceleme Alanı Deprem Durumu

Çalışma alanı ve çevresi Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’na (1996) göre birinci

derecede deprem bölgesi sınırları içerisinde yer almaktadır (Harita 5.1).

Harita 5.1. İnceleme alanı deprem bölgesi haritası

Tarihsel ve aletsel dönem depremleri incelendiğinde Sandıklı ve yakın çevresinde

çok sayıda depremin meydana geldiği görülmektedir. Bölge, tarihsel ve aletsel kayıtlara

göre önemli deprem oluşumlarına maruz kalmıştır (Lahn ve Pınar, 1952; Ergin, Güçlü, Uz,

1967; Soysal, Sipahioğlu, Kolçak, Altınok, 1981; Eyidoğan, Güçlü, Utku, Değirmenci,

1991; Taymaz, ve Prize, 1992; Özmen 2002; Özer 2006). Tarihsel kayıtlarda,

Afyonkarahisar ile ilgili olarak M.Ö. 88 depremi (Dinar), M.Ö. 53 depremi (Dinar ve

çevresi), M.Ö. 94 depremi (Afyon ve çevresi) (lo=VIII), 1766 depremi (Şuhut) (lo=VII),

1795 depremi (Afyon) (lo=VIII), 1862 depremi (Afyon-Şuhut) (lo=VIII), 1863 depremi

(Afyon) (lo=X), 1873 depremi (Dinar-Çivril) (lo=VI) ve 1876 depreminin (Afyon) (lo=VI)

64

bölgede kayda değer hasarlara yol açtığı belirtilmektedir (Andreasyan, 1970). Ambressey

(2009) katalogta 1862 Şuhut depremini 3 Kasım 1862 Sandıklı depremi olarak belirtir.

Araştırmacı derlemesinde depremin genişçe bir alanda (Konya, İzmir, Aydın, Afyon,

Denizli) hissedildiğini belirtir. Sandıklı’da depreme yönelik bir hasar belirtilmezken

Şuhut’ta 280 insan hayatını kaybetmiş ve 350 ev yıkılmıştır. Depremin artçıları yaklaşık

bir ay sürmüş olup bunlardan biri yine 13 Kasım 1862 Sandıklı depremi olarak kayıtlarda

belirtilir. Bu depremin etkisi Şuhut ve Dinar’da rapor edilmiştir (Kasapoğlu, 2007).

Çalışma alanı merkez olmak üzere 100 km yarıçaplı alan içerisinde kalan diri fay

haritası Harita 5.2.‘de oluşmuş depremler Resim 5.1’de verilmiştir.

Harita 5.2. Çalışma alanı ve çevresi diri kırıkları

65

Harita 5.3. Sandıklı ve yakın çevresinde 1900-2019 yılları arasında meydana gelmiş

depremler (www.koeri.boun.edu.tr)

Aletsel dönem içerisinde meydana gelmiş en önemli deprem kayıtları Çizelge

5.1’de verilmiştir.

Çizelge 5.1. İnceleme alanı ve yakın çevresinde meydana gelmiş bazı aletsel depremler

Tarih Saat Yer Şiddet Büyüklük (Ms)

07.08.1925 08:46 Dinar VIII 5,9

01.10.1995 17:57 Dinar VIII 6.1

15.12.2000 18:44 Sultandağı VII 5,8

03.02.2002 09:11 Çay-Sultandağı VII 6,4

Afyonkarahisar ilinde yakın zamanda kayıtlarda yer alan 1 Ekim 1995 Dinar

depremi meydana gelmiştir. 90 kişinin hayatını kaybettiği sığ odaklı bu depremle yüzeyde

10 km uzunluğunda yüzey kırıklanması meydana gelmiştir. Bu kırıklanmalar 5-10 cm

yatay, 20-50 cm düşey yer değiştirme gösterirler (Durukal ve diğerleri, 1998). Depremde

Dinar’daki evlerin %40-50’si önemli hasar görmüştür. 2 000’den fazla evin tümüyle

yıkıldığı ilçede 4 500 yapı ağır hasar görmüştür (Demirtaş, Karakısa, Yalman, Baran,

Zümbül, Iravul, Altın, Yılmaz, 1996).

66

Aletsel dönem içerisinde çalışma alanı ve çevresinde birçok deprem meydana

gelmiştir. Bu amaçla; Sandıklı merkez olmak üzere 100 km’lik yarıçap içinde kalan

bölgede 1900–2016 tarihleri arasında meydana gelen, yüzey dalgası büyüklüğü 4.5

(Ms4.5) ve üzeri olan depremler www.deprem.gov.tr adresinden temin edimiştir.

İnceleme alanında aletsel dönemde meydana gelen 168 adet depremin magnitüdü 4,5’ten

büyüktür (Çizelge 5.2).

Çizelge 5.2. 1900-2016 yılları arasında meydana gelmiş depremler

Oluş tarihi Oluş zamanı Enlem Boylam Der(km) Magnitüd Ms

24.08.2014 19:43:30.22 37.685 30.61 4 5,1

30.09.2008 07:30:00.83 38.9857 29.8647 5,4 4,6

10.04.2007 22:00:34.00 37.998 30.9378 5,5 4,9

10.04.2007 21:39:18.33 38.0073 30.9513 6 4,7

30.03.2007 19:23:56.13 37.9908 30.9105 5,7 4,7

30.03.2007 16:56:53.37 38.0028 30.9182 5,7 4,8

15.05.2005 10:54:26.92 38.6217 30.7803 5 4,5

03.02.2002 11:54:34.50 38.63 31.01 10 4,8

03.02.2002 11:39:55.10 38.65 31.01 10 5,1

03.02.2002 09:26:44.10 38.68 30.82 5 6

03.02.2002 07:14:36.40 38.7 30.87 10 5,6

03.02.2002 07:11:28.60 38.58 31.25 10 6,1

22.03.2001 06:21:17.60 38.74 30.87 10 4,8

15.12.2000 16:44:44.20 38.63 31.19 13 5,8

04.04.1998 16:16:47.20 38.12 30.04 7 4,6

29.06.1996 08:14:54.80 38.05 30.11 12 4,5

05.10.1995 16:15:21.40 38.04 30.1 7 4,6

01.10.1995 18:02:55.90 38.1 30.02 7 4,9

01.10.1995 15:57:13.10 38.11 30.05 5 6

27.09.1995 14:15:54.40 38.11 30.02 10 4,7

26.09.1995 14:58:08.70 38.04 30.03 5 4,6

01.11.1993 18:17:22.30 38.95 29.94 13 4,7

18.11.1988 20:04:46.90 38.45 30.08 37 4,5

13.01.1988 07:58:45.00 38.34 30.83 9 4,7

27.11.1987 05:44:23.10 37.98 31.08 10 4,6

67

Çizelge 5.2. (devam) 1900-2016 yılları arasında meydana gelmiş depremler

Oluş tarihi Oluş zamanı Enlem Boylam Der(km) Magnitüd Ms

26.11.1987 23:00:22.00 37.93 31.1 16 4,5

29.04.1985 11:38:39.00 38.35 29.76 3 4,6

07.02.1985 13:18:45.00 39.02 29.88 36 4,6

13.07.1978 12:38:43.00 39.1 29.9 10 6

19.10.1977 14:14:17.70 39.01 29.6 10 4,8

21.01.1975 17:50:25.00 39.07 30.67 23 4,5

10.11.1973 18:26:11.20 37.89 31.06 23 4,5

27.02.1973 17:10:10.50 38.83 29.87 30 4,6

28.05.1972 03:14:36.20 38.96 30.04 29 5,1

06.11.1971 19:43:47.50 39.02 29.78 16 5,3

21.10.1971 07:11:36.80 37.92 30.28 33 4,7

06.10.1971 01:46:38.80 38.22 30.14 19 4,9

05.10.1971 18:53:09.90 38.93 29.61 30 4,8

03.10.1971 07:44:27.70 38.94 29.92 26 4,9

30.09.1971 08:45:56.20 37.64 30.13 16 4,5

09.08.1971 11:32:27.20 37.58 30.17 5 4,5

07.08.1971 17:07:24.50 38.87 29.91 20 4,8

10.06.1971 09:31:53.90 39.02 29.63 33 5,3

25.05.1971 06:18:45.70 38.89 29.74 33 4,7

25.05.1971 05:53:28.60 39.05 29.69 13 4,8

25.05.1971 05:43:26.10 39.05 29.71 16 6

23.05.1971 05:19:08.00 37.61 30.12 6 4,8

23.05.1971 01:02:55.00 37.58 30.12 33 4,6

23.05.1971 00:27:38.50 37.69 30.14 14 4,5

17.05.1971 14:16:19.00 37.67 29.87 39 5,1

15.05.1971 21:47:35.80 37.64 29.91 29 4,9

15.05.1971 21:30:00.30 37.62 29.88 14 4,8

15.05.1971 07:36:37.10 37.61 29.96 34 4,8

14.05.1971 22:18:23.60 37.65 29.96 31 4,9

13.05.1971 22:47:11.10 37.62 29.91 46 4,5

13.05.1971 13:28:39.30 37.67 29.99 27 5

13.05.1971 08:30:23.60 37.59 30.06 13 4,8

12.05.1971 15:11:53.10 37.63 30.1 43 4,6

06.05.1971 04:24:35.70 39.04 29.75 34 5

13.04.1971 12:52:38.70 39.03 29.8 41 5,4

21.09.1970 19:08:02.00 38.8 30 27 4,6

09.09.1970 05:25:58.80 38.97 29.52 33 5,1

07.08.1970 04:53:24.30 39.08 30.01 41 4,8

68

Çizelge 5.2. (devam) 1900-2016 yılları arasında meydana gelmiş depremler

Oluş tarihi Oluş zamanı Enlem Boylam Der(km) Magnitüd Ms

20.06.1970 06:04:27.20 38.85 29.87 47 4,8

28.05.1970 02:52:17.90 38.95 30.03 34 4,9

26.05.1970 05:51:51.20 38.92 29.44 59 4,7

20.05.1970 12:37:33.00 38.99 30 49 4,7

12.05.1970 07:41:06.80 38.6 29.3 33 5,3

08.05.1970 10:10:28.70 38.93 29.99 37 4,6

08.05.1970 06:58:59.00 38.91 30.01 29 4,5

08.05.1970 02:49:14.60 38.93 29.98 20 4,7

30.04.1970 23:59:09.00 39.09 29.59 29 4,7

27.04.1970 22:24:43.00 39.06 29.54 11 5

27.04.1970 09:35:13.10 38.96 29.58 33 4,8

27.04.1970 09:34:34.00 38.98 30.02 32 5

27.04.1970 01:54:12.60 38.94 29.81 37 4,7

26.04.1970 23:15:02.00 38.86 29.94 18 4,6

24.04.1970 05:52:00.80 39.01 29.72 45 4,5

24.04.1970 03:33:39.30 39.01 29.7 44 5,4

24.04.1970 00:40:01.40 39.01 29.85 32 5,1

23.04.1970 07:18:31.80 38.94 30.01 32 5,2

22.04.1970 05:24:06.00 39.02 29.77 37 5,3

22.04.1970 04:51:00.20 38.87 29.98 36 4,6

21.04.1970 17:12:33.00 38.9 29.7 23 4,6

21.04.1970 08:29:38.00 39 29.5 10 4,7

21.04.1970 07:36:58.00 39.08 29.9 25 4,8

21.04.1970 01:33:01.00 38.89 30.18 28 4,5

20.04.1970 07:19:07.00 38.98 29.6 59 4,5

20.04.1970 02:23:26.70 38.98 30.09 35 4,8

19.04.1970 22:05:52.00 38.87 30.2 10 4,6

19.04.1970 13:47:35.00 39.03 29.8 24 5,8

19.04.1970 13:29:36.50 39.03 29.76 18 5,8

18.04.1970 12:31:09.80 38.8 29.7 45 4,7

17.04.1970 20:27:22.00 38.92 29.71 51 4,5

16.04.1970 11:43:22.30 38.98 29.95 43 4,9

16.04.1970 10:42:22.30 39.02 29.91 31 5,7

11.04.1970 17:24:25.00 39.09 29.76 22 4,9

07.04.1970 22:58:55.00 39.01 30.11 21 4,6

05.04.1970 05:47:27.30 38.88 29.89 32 4,6

04.04.1970 16:48:10.00 38.9 29.9 33 4,7

04.04.1970 12:06:04.70 38.9 30.3 5 4,5

69

Çizelge 5.2. (devam) 1900-2016 yılları arasında meydana gelmiş depremler

Oluş tarihi Oluş zamanı Enlem Boylam Der(km) Magnitüd Ms

03.04.1970 12:16:45.80 38.95 29.5 10 4,5

02.04.1970 20:35:09.00 39.05 29.72 35 4,9

02.04.1970 00:28:32.30 39.11 29.57 28 4,5

01.04.1970 17:55:14.00 39.01 29.69 41 4,5

31.03.1970 16:08:22.50 39.03 29.49 37 4,5

31.03.1970 11:57:59.90 38.89 29.73 41 4,8

31.03.1970 05:40:44.00 39.11 29.77 9 4,7

31.03.1970 04:45:55.00 39.11 29.9 10 4,5

31.03.1970 03:46:51.10 39.03 29.79 35 5

30.03.1970 20:38:05.00 39.05 29.62 28 4,8

30.03.1970 16:32:36.50 39.09 29.59 30 5,1

30.03.1970 09:26:10.00 39.01 29.4 18 4,5

30.03.1970 00:15:44.50 38.96 29.73 55 4,6

29.03.1970 03:10:46.70 39.06 29.68 37 4,5

29.03.1970 02:40:35.40 38.92 29.7 33 4,6

29.03.1970 02:37:11.80 39.01 30.4 33 4,6

29.03.1970 02:27:11.80 39.01 30.4 33 4,7

28.03.1970 23:44:00.10 39.07 29.76 32 5,3

28.03.1970 22:40:15.90 39.02 29.43 43 4,5

28.03.1970 22:05:28.20 38.81 29.71 7 4,5

28.03.1970 21:33:01.10 37.6 30.4 5 4,5

28.03.1970 21:10:02.50 38.9 29.7 5 5,1

15.11.1969 02:54:37.10 37.78 29.91 6 4,8

28.03.1968 00:57:54.70 38.1 31 10 5,3

26.08.1967 14:18:02.80 37.59 30.44 49 4,8

30.06.1967 04:24:02.50 37.79 30.54 28 4,5

03.11.1966 13:17:53.00 38.97 31.1 9 4,8

25.09.1966 03:10:31.20 37.77 29.97 44 5,2

22.01.1966 00:23:44.30 37.65 29.95 32 4,9

25.04.1964 01:11:04.50 37.8 29.8 59 4,7

01.12.1960 04:02:37.40 38.36 30.52 50 4,9

19.12.1958 03:27:32.50 37.81 29.52 40 4,7

16.07.1946 19:45:30.50 38.63 31.15 40 5,3

25.06.1944 06:57:49.50 38.97 29.87 40 5,6

25.06.1944 04:16:25.60 38.79 29.31 40 6

02.08.1936 22:41:04.30 38.11 29.65 10 4,9

02.08.1936 18:21:08.60 37.88 29.7 70 4,9

19.07.1933 20:07:09.80 38.19 29.79 40 5,8

70

Çizelge 5.2. (devam) 1900-2016 yılları arasında meydana gelmiş depremler

Oluş tarihi Oluş zamanı Enlem Boylam Der(km) Magnitüd Ms

08.05.1929 12:27:30.00 38 29.5 15 4,7

07.02.1927 06:04:36.00 39 31 15 5,4

20.12.1926 10:31:06.00 39 31 30 5,2

20.09.1925 18:06:52.00 39 31 30 5,2

14.09.1925 09:06:45.00 39 31 30 5,2

19.08.1925 05:13:04.00 38.1 29.8 5 4,9

16.08.1925 20:58:24.00 38 30 15 5,3

09.08.1925 17:16:40.00 38 30 15 4,9

08.08.1925 03:04:12.00 38 30 15 4,9

07.08.1925 16:12:56:00 38 30 15 4,7

07.08.1925 06:46:37:00 38.1 29.8 20 5,9

05.08.1925 05:01:00:00 38.1 29.8 30 5,3

11.09.1923 10:14:48.00 38 29.5 22 4,8

16.01.1918 07:13:28.50 38.34 29.48 10 5,8

17.10.1914 00:13:00.00 38 30 15 4,9

13.10.1914 20:38:00.00 38 30 15 4,7

11.10.1914 09:45:00.00 38 30 15 5,4

10.10.1914 13:13:00.00 38 30 15 4,8

08.10.1914 16:13:00.00 38 30 15 4,9

06.10.1914 12:30:00.00 38 30 15 4,8

05.10.1914 12:09:00.00 38 30 15 4,8

04.10.1914 20:28:00.00 38 30 15 4,7

04.10.1914 18:10:00.00 38 30 15 4,9

04.10.1914 15:50:00.00 38 30 15 5,3

04.10.1914 02:07:00.00 38 30 15 4,9

04.10.1914 00:22:00.00 38 30 15 4,9

03.10.1914 23:23:00.00 38 30 15 4,9

03.10.1914 22:07:02.40 37.7 30.4 14 6,9

5.2. Sandıklı ve Çevresi Probobalistik Deprem Tehlike Analizi

Mühendislik açısından depremselliğin belirlenmesi bir istatistik ve olasılık hesabına

dayanmaktadır. Bu amaçla, önceki zamanlarda oluşmuş depremlere ait bilgiler ne kadar

eski ve eksiksiz olursa yapılan mühendislik yaklaşımınında güvenilirliği o oranda

artmaktadır (Büyükaşıkoğlu, 1987). Sandıklı (Afyonkarahisar) imar planına esas jeolojik-

jeoteknik inceleme kapsamında, inceleme alanı ve çevresinin poison olasılık dağılımı ile

depremsellik ve deprem tehlike analizi yapılmıştır. Bu nedenle; Sandıklı merkez olmak

71

üzere, 100 km’lik yarıçap içinde 38.46 enlemleri (N) 30.27 boylamları (E) arasında kalan

bölgede 1900-2016 tarihleri arasında meydana gelmiş, yüzey dalgası büyüklüğü 4,5 (Ms

4,5) ve üzeri olan depremler, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem

Araştırma Merkezinin verilerinden alınmıştır (Çizelge 5.2).

Sandıklı (Afyonkarahisar) ve çevresi deprem sayısı-deprem büyüklüğü (Ms)

arasındaki ilişki Şekil 5.1’deki histogramda görülmektedir.

Şekil 5.1. Sandıklı ve çevresi deprem sayısı-deprem büyüklüğü arasındaki ilişki

Bu amaçla; Sandıklı ilçesi merkez olmak üzere 100 km’lik yarıçap içinde, 38.46

enlemleri (N) 30.27 Boylamları (E) arasında kalan bölge içinde 1900-2016 yılları arasında

oluşmuş, yüzey dalgası büyüklüğü 4,5 (Ms4,5) ve üzeri olan depremler, Boğaziçi

Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Merkezinin verileri

www.deprem.gov.tr adresinden temin edilerek kullanılmıştır (Bkz. Çizelge 5.2).

Aletsel dönem kayıtları da bölgenin sismik olarak aktif olduğunu ortaya koyar

(Sayıl, 2013). Ülkemizdeki yapı stoğu itibariyle yıkıcı deprem eşiğinin M=5,0 olduğu

kabulüyle, çalışma alanı ve çevresinde orta büyülükte deprem sayısının fazla olduğu

görülmektedir. Bunun yanında inceleme alanında 1900-2016 tarihleri arasında 5,0≤Ms≤5,9

aralığındaki deprem sayısı 43 adet, 6,0≤Ms≤7,0 aralığında 7 adet deprem meydana

gelmiştir.

4.5≤ M<5.0 5.0≤M<-5.5 5.5≤M<-6.0 6.0≤M<-6.5 6.5≤M<-7.0 7.0≤M<-7.5

Seri 1 118 33 10 6 1 0

0

20

40

60

80

100

120

140

Dep

rem

Say

ısı

Deprem Büyüklüğü (Ms)

72

5.3. Sandıklı (Afyonkarahisar) ve Çevresi Magnitüd-Frekans İlişkisi

Gutenberg ve Richter (1954), belirli bir zaman diliminde N deprem sayısı ile M

magnitüd (büyüklük) arasında Log N = a – bM şeklinde bir ilişkinin bulunduğunu ifade

etmiştir.

N: Birikimli deprem sayısı

M: Magnitüd

a: İnceleme alanının büyüklüğü, gözlem süresi ve gözlem süresi boyunca olan

deprem etkinliği ile ilişkili parametre

b: İnceleme alanının tektonik özelliklerine bağlı olarak değişen parametre

Sandıklı (Afyonkarahisar) ilçesi ve çevresi magnitüd-frekans ilişkisinin

belirlenmesi amacıyla “a ve b” regresyon katsayılarının hesaplamasında “En Küçük

Kareler Yöntemi (EKK)” kullanılmıştır (Özçep, 2005). Bu amaçla; Doç Dr. Nihat IŞIK

tarafından hazırlanan programdan faydalanılmıştır. Hesaplamalarda yüzey dalgası

magnitüdü (Ms)=4,5 ve üzeri olan depremler dikkate alınmıştır. Depremlerin magnitüd

aralığı, ortalama magnitüd ve oluşum sayıları Çizelge 5.3’de ve hesaplanan a, b değerleri

ise Çizelge 5.4’de verilmiştir.

Çizelge 5.3. Magnitüd aralığı, ortalama magnitüd ve oluşum sayıları

Magnitüd

Aralıkları 4,5 ≤ M <5,0 5,0 ≤ M<5,5 5,5 ≤ M<6,0 6,0 ≤ M<6,5 6,5 ≤ M<7,0 7,0 ≤ M<7,5

Oluşum

Sayıları (Ni) 119 33 10 6 1 0

Ortalama

Magnitüd

(M)

4,7 5,2 5,7 6,0 6,9

Çizelge 5.4. Hesaplanan a,b katsayıları ve magnitüd-frekans ilişkisi

a 4,920115091

b -1,014843479

LogN = 4,92+1,01

Çizelge 5.4’deki değerler kullanılarak magnitüd-frekans arasındaki ilişki elde

edilmiş ve ilişki Şekil 5.2’de gösterilmiştir.

73

Şekil 5.2. Hesaplanan magnitüd-frekans ilişkisi

5.4. Poisson Olasılık Dağılımı ile Deprem Risk Analizi

Depremlerin oluş periyodu, herhangi bir büyüklükteki depremin ya da o büyüklüğe

yakın bir depremin ne kadar zamanda bir olacağını ifade eder. Bu değer “deprem ve

jeoteknik mühendisliği” açısından oldukça önemli bir göstergedir (Büyükaşıkoğlu, 1987).

Deprem riski, herhangi bir yerde meydana gelmiş ya da deprem olma olasılığı beklenen en

yüksek magnitüdlü depremlerin yapıların ekonomik ömrüne göre seçilen veya herhangi bir

zaman aralığındaki yinelenme ihtimalidir. Araştırmacılar poisson modelinin, büyük

magnitüdlü ana şokların oluşumu için geçerli bir model olduğunu ve mühendislik hedefleri

için yeterli kabul edilebileceğini ifade etmişlerdir (Epstein, Lomnitz, 1966; Kallberg, 1969;

Lomnitz, 1973; Gürpınar, 1977; Tunç ve diğerleri 2003). Poisson modelinde deprem

oluşumunun bir poisson dağılımı olduğu kabul edilmektedir (Gündoğdu, 1986). Çizelge

5.5.’de Sandıklı (Afyonkarahisar) ve çevresi deprem tehlikesini gösterir poisson olasılık

dağılımları verilmiştir.

y = -1,0148x + 4,9201 R² = 0,9986

-2,5

-2

-1,5

-1

-0,5

0

0,5

4 4,5 5 5,5 6 6,5 7 7,5

Olu

şum

Say

ısı (

N)

Deprem Büyüklüğü (M)

74

Çizelge 5.5. Sandıklı (Afyonkarahisar) ve çevresi deprem tehlikesini gösteren poisson

oranı olasılık dağılımı

Rm = 1- e-(N(M)*D)

Ortalama

Tekrarlama

Periyodu

D (Yıl) için

Olasılık (%)

D (Yıl) için

Olasılık(%)

D (Yıl) için

Olasılık(%)

D (Yıl) için

Olasılık (%)

Magnitüd 10 50 75 100 (Yıl)

4.5 99,9 99,9 99,9 99,9 0

5 99,8 99,9 99,9 99,9 2

5.5 86,1 99,9 99,9 99,9 5

6 45,6 95,2 99 99,8 16

6.5 17,1 60,9 75,5 84,7 53

7 5,6 25,1 35,2 43,9 173

7.5 1,8 8,5 12,5 16,3 561

Buradan hareketle; çalışma alanında büyüklüğü 5,5 olan bir depremin tekrarlanma

aralığı 5 yıl ve 6,0 büyüklüğündeki bir depremin tekrarlanma aralığı ise 16 yıldır. Bunun

yanı sıra; 6,5 büyüklüğündeki bir depremin 10 yıl içerisinde olma olasılığı % 17,1 iken

standart bir yapının ömrü olarak düşünülebilecek 50 yıllık bir zaman diliminde 6,5

büyüklüğündeki bir depremin olma olasılığı ise % 60,9 hesaplanmıştır. Diğer deprem

büyüklükleri için belirlenen olasılık hesapları tabloda bulunmaktadır. Buradan hareketle;

çalışma alanında inşaa edilecek yapılar, bölgeye ait yukarıdaki deprem büyüklükleri ve

sismik risk analiz değerleri göz önünde bulundurularak projelendirilmelidir.

75

5.5. Fay Sakınım Bandı Oluşturulması

Faylar genellikle çizgisel yapılar olmaktan ziyade; kırılmanın şiddetine, fayın

türüne ve yüzeyde kestiği birimlerin jeodinamik ve jeomekanik özelliklerine göre boyutları

değişen deformasyon kuşaklarıdır. Fay çizgisi boyunca oluşturulması gereken sakınım

bantları, fayın türü ve üretebileceği tahmini maksimum deprem büyüklüğü, fay zonunun

yeryüzeyindeki geometrisi ve yapısal karakterine bağlı olarak değişebilir (Gökçe, Tüfekçi,

Gürboğa, 2014).

Yüzey faylanması, morfolojik (yersel) hasarın şiddetinin, merkezden uzaklaştıkça

azaldığı bir kuşaktan oluşur. Yüzey faylanması tehlikesi kuşağı, doğal, jeolojik bir kuşaktır

ve fay kırığı yakın civarındaki deformasyon kuşağını belirtir.

Fay sakınım bandı, bilinen fay izinin her iki tarafında, fayın belirlenmesi ve fayın

haritalanmasındaki hata oranını düşürmek, tahmini yüzey faylanmasının mühendislik

yapılarında oluşturacağı deformasyonun etkisini azaltmak amacıyla oluşturulan bir

kuşaktır. Deformasyon kuşağı, doğal, jeolojik bir kuşak değildir, mevzuatlarla

tanımlanabilecek bir kuşaktır. Belirlenecek sakınım bandının sınırları dahilinde, planlama

ve yapılaşma açısından bir takım kısıtlamalar ve/veya önlemler alınması gerektiğini

belirtmek için oluşturulur.

Yüzey faylanması tehlikesi nedeniyle planlama ve yapılaşma açısından oluşacak

riski en aza indirgemek amacıyla, ana fay izleri etrafında bir sakınım bandı oluşturulur,

çünkü en yoğun deformasyon ve ikincil kırıklar bu kuşak içinde gerçekleşir. Faylar

etrafında planlama ve yapılaşmayı kontrol altında tutmak üzere oluşturulan sakınım

bantlarının varlığı, can ve mal güvenliği açısından tedbirli bir yaklaşım olarak

nitelendirilmektedir (Kerr ve diğerleri 2003; King, Brunsdon, Shephard, Kerr, Van Dissen,

2003).

Yeni yerleşime açılacak gelişme alanlarının ve henüz gelişmemiş kırsal alanların

planlamasında, yüzey faylanması tehlikesi dikkate alınarak planlama yapmak gerekir.

Örneğin, imara yeni açılan alanlarda yüzey faylanması tehlikesinden dolayı oluşturulacak

fay sakınım bantları vasıtasıyla yapılaşmadan kaçınılması sağlanabilir. Bu yaklaşım, arazi

sahipleri ve bölgesel otoriteler için en güvenli ve en tatmin edici uzun vadeli çözüm

olacaktır. Eğer söz konusu alanlar zaten planlanmış ve yapılaşmışsa, yüzey faylanması

tehlikesinin olası olduğu yerlerde yapılaşma için bazı istisnai durumlar söz konusu olabilir.

76

Yüzey faylanması sakınım bandını dikkate alan bir arazi kullanımı-yerleşime uygunluk

planlaması, riskleri azaltmaya ya da risklerden kaçınmayı sağlar. Yapılaşma yoğunluğunu

ve hatalı yapılaşmayı azaltır. Ancak bu yaklaşım, bir binanın deprem sırasında

oluşturabileceği yüzey faylanmasından zarar görmeyeceğini garanti etmez.

Her ne kadar aktif faylardan kaçınmak en basit ve kesin önleyici bir tedbir olsa da,

yüzey faylanması tehlikesinden kaçınmak için özellikle de zaten gelişmiş-yapılaşmış

alanlar için farklı yaklaşımlar gerektiği konusu tartışmalıdır.

Uluslararası örneklerde haritalanan diri fay izlerinin her iki tarafında sakınım bandı

oluşturmak uygun kabul edilmektedir. Bu tür bir kuşağın, fayın kesin olarak geçtiği yerin

bilinmediği alanlarda (ya da yayıldığı alanlarda) geniş tutulmasının, gerçekçi bir kontrol

ölçüsü olmadığı konusunda tartışmalar devam etmektedir ve uygulamada sıkıntılar

yarattığı da bilinmektedir.

Sakınım bantları oluşturulmadan önce, fayla ilişkili yapının konumu ve oluşturduğu

deformasyon ile ilgili belirsizlikler tanımlanmalıdır. Deformasyon kuşağının darlığı,

sakınım bandı oluşturma işini kolaylaştırmaktadır.

Doğrultu atımlı faylarda sakınım bandı oluşturulmasında dikkat edilecek en önemli

husus fayın karmaşıklığıdır. Fay izi ne kadar iyi tanımlıysa oluşturulacak kuşak o kadar

dar, ne kadar saçılımlı ya da belirsiz ise o kadar geniş olacaktır. Doğrultu atımlı faylarda,

güvenlik mesafesi olarak uluslararası örneklerde de sıklıkla karşılaşıldığı üzere

oluşturulacak sakınım bantları en az 40 metre (20 + 20), en fazla ise 100 metre (50 + 50)

olabilir.

Ters faylarda ya da ters bileşeni yüksek doğrultu atımlı faylarda sakınım bantlarının

oluşturulması doğrultu atımlı faylardakine benzerdir. Dolayısıyla, ters faylar ya da

bindirme bileşeni yüksek doğrultu atımlı faylarda oluşturulacak sakınım bantları en az 40

metre (20 + 20), en fazla ise 130 metre (50 + 80) olabilir.

Normal faylarda oluşturulacak sakınım bantları 55 metre (40 + 15) olabilir.

Çalışmacı yatay durum belirsizliğini kendi verileri ve gözlemlerine göre arttırmak isterse,

buna artı olarak alacağıögüvenli çekme mesafeleri taban blokta 10 metre, tavan blokta ise

35 metre olmalıdır.

77

Fay yapısı belirgin/keskinse ve ortofotolarda açıkça görülebiliyorsa bu yapıların

koordinatlandırılmasındaki doğruluk ± 5 metre, konumlandırmada belirsizlik, açıkça

gözlenememe gibi bir sebepten dolayı hassasiyet problemi varsa, ilgili yapı yaklaşık

(±10m) ya da tahmini (±25m) olarak haritalanabilir. Fay sakınım bantlarının genişliği;

çalışmanın amacı, yapılaşmış alanların varlığı, çalışmanın bütçesi ve bunların

doğrultusunda ulaşılan ve üretilen verilerin detayı ile doğrudan alakalıdır.

İnceleme alanında, bölgedeki deprem üreten faylanmaların tarih öncesi dönemlerde

olması diğer bir deyişle aletsel dönemlere ilişkili deprem oluşum izlerinin bulunmaması ve

fayla ilişkili yapının konumu, oluşturduğu deformasyon ile ilgili belirsizlikler

tanımlanmadığı için bu faylar fay zonu boyunca sakınım/koruma bandı konulması

kriterlerini taşımamaktadır.

78

79

SONUÇ VE ÖNERİLER

Bu çalışma, imar planına esas jeolojik-jeoteknik etütler kapsamında yürütülen

jeolojik ve jeofizik incelemeler sonucunda inceleme alanı ve yakın çevresinde aktif fay

varlığının araştırılmasına yönelik olarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar, imara açılması

öngörülen alan ve/veya yakın çevresinde gerçekleştirilmişir.

İmar planına esas jeolojik-jeoteknik etütler kapsamında yürütülen bu çalışmada,

arazi gözlemleri, aktif fayların varlığının tespitine yönelik olarak yapılan, jeofizik ölçümler

ve paleosismoloji çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Jofizik çalışmalar sonucunda elde edilen

radar sonuçları değerlendirilerek, aktif fayın varlığının tespitine yönelik olarak hendek

çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Açılan hendekler sayesinde fay düzleminin yakından

araştırılması ve faylanmaya bağlı oluşmuş yapıların tüm detaylarıyla incelenmesi

sağlanmıştır.

Hendek çalışmaları sonucunda, deprem yüzey kırıklanmalarını içeren hendeklerde

bu kırıklanmalar hendek duvarlarındaki farklı seviyeleri etkilemiş görünmektedir. Hendek

duvarlarındaki kırıklanmalar normal seperasyonlu faylanma geometrisi yanında dallanmalı

geometride kırık özelliğine sahiptir.

İnceleme alanında planlamaya gidilirken potansiyel aktif fay izlerinin dikkate

alınmasında yarar vardır. Ancak bölgedeki deprem üreten faylanmaların tarih öncesi

dönemlerde olması diğer bir deyişle aletsel dönemlere ilişkili deprem oluşum izlerinin

bulunmaması ve fayla ilişkili yapının konumu ve oluşturduğu deformasyon ile ilgili

belirsizlikler tanımlanmadığı için, inceleme alanındaki faylar fay zonu boyunca

sakınım/koruma bandı konulması kriterlerini taşımamaktadır.

İnceleme alanı ve yakın çevresinde meydana gelen aletsel depremler incelendiğinde

çalışma alanında büyüklüğü 5,5 olan bir depremin tekrarlanma aralığı 5 yıl ve 6,0

büyüklüğündeki bir depremin tekrarlanma aralığı ise 16 yıldır. Bunun yanı sıra; 6,5

büyüklüğündeki bir depremin 10 yıl içerisinde olma olasılığı % 17,1 iken standart bir

yapının ömrü olarak düşünülebilecek 50 yıllık bir zaman diliminde 6,5 büyüklüğündeki bir

depremin olma olasılığı ise % 60,9 hesaplanmıştır. Buradan hareketle; çalışma alanında

inşaa edilecek yapıların, bölgeye ait deprem büyüklükleri ve sismik risk analiz değerleri

göz önünde bulundurularak projelendirilmesi gerekmektedir.

80

Yıkıcı depremler için tekrarlanma aralığı çalışma alanının deprem tehlike ve risk

haritalarının oluşturulmasında büyük önem taşır. Bu sebeple, fay üzerinde meydana gelen

yer değiştirme miktarı, ortaya çıkan enerji ve depremin büyüklüğü, tekrarlanma aralığı ve

son depremden sonra geçen süre büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla paleosismolojik

çalışmalar gerçekleştirilmiş ve çalışma alanında meydana gelecek depremler hakkında

veriler oluşturulmaya çalışılmıştır.

İnceleme alanını da içine alan bölgedeki aletsel kayıtlar sismisitenin önemli

yoğunluğa sahip olmadığına işaret etmektedir. Hendek logları ve yorumları fayların en

azından tarihsel ve aletsel dönemde deprem üretmediğini ancak tarih öncesi dönemde

deprem üretmiş olduğuna işaret etmektedir. İnceleme alanı içerisindeki jeolojik ve

morfotektonik gözlemler bölgede meydana gelmiş faylanmaların Holosen en azından Geç

Holosen döneminden önce gelişmiş olduğunu belirtmektedir. Bu bulgular buradaki

faylanmanın potansiyel aktif fay olarak değerlendirmesine sevk etmiştir.

Bölgede yapılan arazi gözlemleri ve hendek çalışmaları/yorumları çalışma

alanındaki faylanmaların bir kısmının “potansiyel aktif fay” özelliğinde olduğunu ortaya

koyar.

İnceleme alanının 1. derece deprem bölgesinde yer alması nedeniyle yapılaşma

öncesinde mutlaka “Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik”

hükümlerine uyulmalıdır.

81

KAYNAKLAR

Ambraseys N. (2009). Earthquakes in the Mediterranean and Middle East: A

Multidisciplinary Study of Seismicity up to 1900. Cambridge University Press, 968

pp., 57-106.

Andreasyan, H. (1970). Ermeni Kaynaklarından Derlenmiş Deprem Listesi.

Yayımlanmamış, Prof. Dr. H. Soysal Arşivi.

Balcı, V. (2011). Afyon – L24 Paftası Jeoloji Haritası. MTA Genel Müdürlüğü.

Brunn, J. H., Dumont, J. F., Graciansky, P. C., Gutnic, M., Juteau, T., Marcoux, J., Monod,

O. and Poisson, A. (1971). Outline Of The Geology Of The Western Taurids. In

Geology and History of Turkey (ed. Campbell, A. S.), Petroleum Exploration Society

of Libya, Tripoli, 225–255.

Büyükaşıkoğlu, S. (1987). Sismoloji Ders Notları, İstanbul Teknik Üniversitesi Jeofizik

Mühendisliği Bölümü.

Cihan, M., Saraç, G., Gökçe, O. (2003). Insights into biaxial extensional tectonics: an

example from the Sandıklı Graben, West Anatolia, Turkey. Geological Journal, 38,

47-66.

Çağlayan, A., Işık, V., Saber, R. (2015). İmar Planınına Esas Çalışmalarda Fay Etütleri:

Aktif Fay Zonu ve Paleosismoloji Çalışmaları. Jeofizik-Jeoteknik Çalıştayı Bildiriler

Kitabı. TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Eğitim Yayınları No:23, 87-95.

Çakmakoğlu, A. (1986). Çivril-Banaz-Sandıklı-Dinar Arasındaki Bölgenin Jeolojisi (K23-

c1,c2,c3,c4d3; K24-d3,d4; L23-a2,a3,b1,b2,b3,b4; L24- a1,a2,a3,a4), MTA Raporu

Derleme, No: 8062, Ankara.

Demirtaş, R., Karakısa, S., Yalman, A., Baran, B., Zünbül, S., Iravul, Y., Altın, N.,

Yılmaz, R. (1996). 1 Ekim 1995 Dinar Deprem Mekanizması. Deprem Araştırma

Bülteni, No: 74, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara.

Demirtaş, R., Iravul, Y., Yaman, M. (2002). 03 Şubat 2002 Eber ve Çay Depremleri.

Ankara: Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Deprem Araştırma Dairesi Başkanlığı, Rapor

No: 006, 17-30.

Dumont, J.F. (1976). Etudes Geologiques Dans Les Taurides Occidentales: Les

Formations Paleozoiques et Mesozoiques de la Coupole de Karacahisar (province

d'Isparta, Turquie) (3 cycle), Univ. Paris - Sud (Orsay), 213 pp.,106-197.

Durukal, E., Erdik, M., Avci, J., Yüzügüllü, Ö., Alpay, Y., Avar, B., Zülfikar, C., Biro,T.

ve Mert, A. (1998). Analysis of the Strong Motion Data of the 1995 Dinar, Turkey

Earthquake. Deprem Araştırma Bölümü, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul.

Emre Ö., Duman, T. Y., Olgun, Ş., Özalp, S. ve Elmacı, H. (2011). 1: 250 000 Ölçekli

Türkiye Diri Fay Haritası Serisi, Afyon (NJ 36-5) Paftası, Seri No: 16, Ilgın (NJ 36-

6) Paftası, Seri No: 11, Isparta (NJ 26-9) Paftası, Seri No: 17, MTA Genel

Müdürlüğü.

82

Epstein, B., Lomnitz, C. (1966). A Model for the Occurrence of Large Earthquakes,

Nature, 211, 954-956.

Erakman, B., Meşhur, M., Gül, M.A., Alkan, H., Öztaş, Y. ve Akpınar, M. (1982, Kasım).

Fethiye-Köyceğiz-Tefenni-Elmalı-Kalkan Arasında Kalan Alanın Jeolojisi. Türkiye

6. Petrol Kongresi, Jeoloji Bildirileri, 23-31.

Ergin, K., Güçlü, U., Uz, Z. (1967). Türkiye ve Civarının Deprem Katoloğu. İ.T.Ü. Maden

Fakültesi Arz Fiziği Enstitüsü.Yayın No.24, İstanbul.

Ersoy, S. (1989). Fethiye (Muğla)-Gölhisar (Burdur) Arasında Güney Dağı ile Kelebek

Dağı ve Dolayının Jeolojisi. Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Universitesi.

Ersoy, S. (1992). Dirmil (Burdur) ve Güneyindeki Tektonik ve Noeotokton Birimlerinin

Stratigrafisi ve Dinaro-Toroslardaki Yeri. Geological Bulletin of Turkey, 35/2, 9-24.

Eyidoğan H, Güçlü U, Utku Z, Değirmenci E. (1991). Türkiye Büyük Depremleri

Makrosismik Rehberi (1900-1988). İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi

Jeofizik Mühendisliği Bölümü, 198 s, 17-89.

Gel, A.C. (2006). Akçaluşağı (Kozan) Fay Zonunda Meydana Gelen Tarihsel Depremlerin

Paleosismolji Teknikleriyle Araştırılması. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Fen

Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 17-25.

Gencoğlu, S., İnan, E. , Güler, H. (1990). Türkiye’nin Deprem Tehlikesi, TMMOB Jeofizik

Mühendisleri Odası Yayını, 11, 14-18.

Gökçe, O., Tüfekçi, M.K., Gürboğa, Ş. (2014). Yüzey Faylanması Tehlikesinin Ortaya

Çıkarılması ve Fay Sakınım Bantlarının Oluşturulması, Ankara AFAD, 97-298.

Göktaş, F., Çakmakoğlu, A., Tarı, E., Sütçü, Y.F. ve Sarıkaya, H. (1989). Çivril- Çardak

Arasının Jeolojisi. MTA Raporu, No: 8701, 72-93.

Gutenberg, B., Richter, C. F., (1954). Seismicity of the Earth, 2nd. Edition, Princeton:

Princeton University Press.

Gutnic, M. (1977). Geologie Du Taurus Pisidien Au Nord D'ısparta, Turqule. Principaux

Resultats Extrats des notes de Gutnic Entre 1964 et 1971 par O. Monod, Üniversite

de Paris-Sud Orsay, 1305, 762-963.

Gündoğdu, O. (1986). Türkiye Depremlerinin Kaynak Parametreleri ve Aralarındaki

İlişkiler, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 34-52.

Gürpınar, A., (1977). Deprem Mühendisliğine Giriş. Ankara: T.C. İmar ve İskan Bakanlığı

Deprem Araştırma Enstitüsü Başkanlığı, 83-102.

İller Bankası A.Ş. Mekansal Planlama Dairesi Başkanlığı (2016). Sandıklı

(Afyonkarahisar) Belediyesi İmar Planına Esas Mikrobölgeleme Jeolojik-Jeoteknik

Etüt Raporu, 1-7, 24-57, 148, 294-311.

83

İnternet: Son Depremler. URL:

http://www.webcitation.org/query?url=http%3A%2F%2Fwww.deprem.gov.tr%2Ftr

%2Fdepremkatalogu&date=2016-11-22. Son Erişim Tarihi: 22.11.2016.

İnternet: Deprem Verileri. URL: http://www.webcitation.org/query?url=http%3A%2F%2Fwww.koeri.boun.edu.tr%2

Fsismo%2Fzeqdb%2F&date=2016-11-22. Son Erişim Tarihi: 22.11.2016.

Kallberg, K. T. (1969). Seismic Risk of Southern California, M.I.T., Department of Civil

Engineering, Research Report, 69-31.

Kazancı, N., Gürler, G., Aksoy, A., Derman, A.S. (2004), Güldere Vadisi, Orta Toroslar;

Jeoloji ile Arkeojeolojinin Buluştuğu Yer. Mavi Gezegen, 10, 15-20.

Kerr, J., Nathan, S., Van Dissen, R., Webb, P., Brunsdon, D., King, A. (2003). Planning

for development of land on, or close to active faults: An interim guideline to assist

resource management planners in New Zealand. Institute of Geological & Nuclear

Sciences Client Report, 2002/124 (prepared for Ministry for the Environment, New

Zealand).

King, A. B., Brunsdon, D. R., Shephard, R. B., Kerr, J. E., Van Dissen, R. J. (2003).

Building Adjacent to Active Faults: A Risk Based Approach. In Proceedings, Pacific

Conference on Earthquake Engineering, Christchurch, New Zealand, February, 2003,

Paper No.158.

Koçyiğit, A. (1980). Hoyran Gölü Yöresinin (Afyon - İsparta) Stratigrafik ve Tektonik

Özellikleri. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi, Yayımlanmamış Doçentlik Tezi,

Ankara.

Koçyiğit A, Ünay E, Saraç G. (2000). Episodic graben formation and extensional

neptectonic regime in west Central Anatolia and Isparta Angle: a Case Study in the

Akşehir-Afyon Graben, Turkey. In: Bozkurt E., Winchester J.A., Piper J.D.A. (eds)

Tectonics and magmatism in Turkey and the surrounding area. Special Publications,

vol 173. Geological Society, London, 405-421.

Koçyiğit, A., Özacar, A. (2003). Extensional Neotectonic Regime Through the NE Edge of

the Outer Isparta Angle, SW Turkey: New Field and Seismic Data. Turkish Journal

of Earth Sciences, 12, 67-90.

Koral, H. (2000). Surface rupture and rupture mechanism of the October 1, 1995, Mw=�

6,2 Dinar Earthquake, SW Turkey. Tectonophysics, 327, 15-24.

Kuo, S.S., Stangland, H. (1989, March). Use of Ground Penetrating Radar Techniques to

Aid in the Design of On-Site Refuse Burning Facility. Proceedings on the 25th

Annual Symposium on Engineering Geology and Geotechnical Engineering. Reno,

Nevada. pp. 11-17. (Refereed, National).

Kuşçu, M., Gedikoğlu. (1990). Isparta-Gölcük Yöresi Pomza Yataklarının Jeolojik

Konumu: Jeoloji Mühendisliği Dergisi, 37, 69-78.

Lomnitz, C. (1973). Poisson Processes in Earthquake Studies, Bulletin Seismological

Society of America, Vol. 63. No.2, 27-32.

84

McCalpin, J.P. (1996). Paleoseismology in Extensional Tectonic Environments (Third

edition). San Diego, Academic Press, 85-146.

Önalan, M. (1979). Elmalı-Kaş (Antalya) Arasındaki Bölgenin Jeolojisi. Doktora Tezi,

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi, Ankara, 29-118.

Öngür, T. (1973). Sandıklı (Afyon) Jeotermal Araştırma Bölgesine İlişkin Jeolojik Durum

ve Jeotermal Enerji Olanakları. MTA Genel Müdürlüğü Raporu, No: 5520, Ankara

(yayımlanmamış).

Özçep, F., (2005). Zemin Jeofizik Analiz, Microsoft® Excel Programı. İ.Ü. Mühendislik

Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü, İstanbul.

Özer, N. (2006). New İnformation on Earthquake History of the Aksehir-Afyon Graben

System, Turkey, Since the Second Half of 18th Century. Natural Hazards Earth

System. Scientist, 6, 1017-1023.

Özmen, B., Nurlu, M., Güler, H., (1997). Coğrafi Bilgi Sistemi ile Deprem Bölgelerinin

İncelenmesi, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara,

13-14.

Özmen, B. (2002). 3 Şubat 2002 Çay (Afyon) Depreminin Eşşiddet Haritası ve Hasar

Durumu (Rakamsal Verilerle). Ankara: Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem

Araştırma Dairesi, Ankara, Rapor No: 4083.1, 36-43.

Özgül, N. (1976). Torosların Bazı Temel Jeolojik Özellikleri, Türkiye Jeoloji Kurumu

Bülteni, 19, 65-78.

Özgül N., Bölükbaşı, S., Alkan, H., Öztaş, Y. (1991). Göller Bölgesi ve Isparta’nın

Jeolojisi ve Stratigrafisi, T.P.A.O. Arama Grubu Raporu, Rapor No: 3028

(yayımlanmamış).

Özgül, N., Bölükbaşı, S., Alkan, H., Öztaş, Y., Korucu, M. (1991a). Göller Bölgesinin

Tektono-Stratigrafik Birlikleri. Ozan Sungurlu Sempozyumu Bildirileri, Ozan

Sungurlu Bilim, Eğitim ve Yardım Vakfı, 213 - 237, Ankara.

Öztürk, A. (1981). Homa-Akdağ (Denizli) Yöresinin Stratigrafisi, Türkiye Jeoloji Kurumu

Bülteni, 24, 75-84.

Öztürk, M.E. (1989). Balçıkhisar-Karadilli (Afyon)-Dereköy (Isparta) Dolayının Jeolojisi.

Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 58-93.

Parejas, E. (1942). Sandıklı, Dinar, Burdur, Isparta ve Eğridir Bölgesinde Yapılan Jeolojik

Löveler Hakkında Rapor, MTA Rapor, No: 1390 (yayınlanmamış), Ankara.

Pınar, N. ve Lahn, E. (1952). Türkiye Depremleri İzahlı Kataloğu, Ankara: Bayındırlık

Bakanlığı, Yapı ve İmar İşleri Reisliği, 36, No:6.

Poisson, A. (1977). Recherches Géologiques Dans les Taurides Occidentales (Turquie).

Unpublished Doctorat d’Etat Thesis, Université de Paris-Sud, Orsay, France.

85

Polat, A. (2011). Kuzey Anadolu Fay Zonunun Suşehri Havzasındaki Bölümünün

Neotektonik ve Paleosismolojik Özellikleri. Doktora Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi,

Fen Bilimleri Enstitüsü, 27-63.

Ronner, F. (1962). Sandıklı Ovası Çöküntüsü-Genç Tektonik ve Volkanik Durumlar, MTA

Dergisi, 59, 69-88.

Sandmeier, K. J. (2003). Reflexw 4.2 Manuel Book. Sandmeier Software (Second edition),

Karlsruhe, Germany, Zipser Strabe 1, D-76227.

Sayıl, N. (2013). Long-term Earthquake Prediction in Western Anatolia with the Time and

Magnitude-Predictable Model. Natural Hazards, 66, 809–834.

Solonenko V.P. (1973). Paleoseismology, Izv. Academia Scientist USSR, Physics Solid

Earth, 9, 3-16.

Soysal, H., Sipahioğlu, S., Kolçak, D., Altınok, Y. (1981). Türkiye ve Çevresinin Tarihsel

Deprem Kataloğu, TUBİTAK Proje No: TBAG 341, 124 s., 30-52.

Şaroğlu, F., Emre, Ö., Boray, A. (1987). Türkiye’nin Diri Fayları ve Depremselliği. MTA,

Raporu, No: 8174.

Şenel. M. (1997a). 1:100 000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları, Fethiye-L7 paftası. No: 1.

MTA, Ankara.

Şenel, M. (1997b). 1/100 000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları, Fethiye-L8 paftası. No:2,

MTA, Ankara.

Şenel, M. (1997c). 1/100 000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritaları, Fethiye-L9 paftası. No:3.

MTA. Ankara.

Şenel, M. (Kasım, 2007). Likya Naplarının Özellikleri ve Evrimi, Menderes Masifi

Kolokyumu, 51-55, İzmir.

Şenel, M., Akdeniz, N., Öztürk; E.M., Özdemir, T., Kadınkız, G., Metin, Y., Öcal, H.,

Serdaroğlu, M., Örçen, S. (1994). Fethiye (Muğla)-Kalkan (Antalya) ve Kuzeyinin

Jeolojisi. MTA Raporu, No: 9761 (yayımlanmamış), Ankara.

Şenel M., Gedik, İ., Dalkılıç, H., Serdaroğlu, M., Bilgin, A. Z., Uğuz, M. F, Bölükbaşı, S.,

Korucu M., Özgül, N. (1996). Isparta Büklümü Doğusunda, Otokton ve Allokton

Birimlerin Stratigrafisi (Batı Toroslar): Maden Tetkik Arama Enstitüsü Dergisi,

c.118,111-160.

Taymaz T, Prize S. (1992). The 1971 May 12 Burdur Earthquake Sequence SW-Turkey a

Synthesis of Seismological an Geological Observations. Geophys Journal

International, 108, 589-603.

T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Deprem

Bölgeleri Haritası, 1996. Ankara: T. C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Afet İşleri

Genel Müdürlüğü.

86

Tunç B., Güven T., Ulutaş, E., Irmak T.S., Sertçelik F., Çetinol T., Çaka D., Özer M.F.,

Kenar Ö. (Kasım, 2003). Doğu Marmara Bölgesi için Deneysel En Büyük Yatay

İvme Uzaklık Azalım İlişkisi ve Kocaeli’nin Probalistik Deprem Tehlikesi, Kocaeli

2003 Deprem Sempozyumu, 14-26. Kocaeli.

Wallace R.E. (1981). Active Faults, Paleoseismology and Earthquake Hazards in the

Western United States. In: Simpson D.W. & Richards P.G. Eds., Earthquake

Prediction: An İnternational Review: Maurice Ewing Ser. 4, Geophysical Union,

209-216.

Yeats, R. S., Kerry, S., Allen, C. R. (2006). Deprem Jeolojisi (Çev. Demirtaş, R.,

Kayabalı, K.). Ankara: Gazi Kitabevi Tic. Ltd. Şti. (Eserin orjinali 1997’de

yayımlandı), 116-128, 229-244.

Yalçıner, C. Ç. (2009). Gömülü Yapıların Yeraltı Radarı (Yer Radarı) Yöntemi İle

Araştırılması: Büyük Menderes Grabeninde Paleosismolojik ve Arkeosismolojik

Uygulamalar, Doktora Tezi, Osmangazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 8-34.

87

ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler

Soyadı, adı : EĞDEMİR, Seda -

Uyruğu : T.C.

Doğum tarihi ve yeri : 15.03.1987 SİVAS

Medeni hali : Bekar

Telefon : 346 227 41 48

Faks : 346 227 63 06

e-mail : [email protected]

Eğitim

Derece

Yüksek Lisans

Eğitim Birimi

Cumhuriyet Üniversitesi-Genel Jeoloji Ana Bilim Dalı

Mezuniyet tarihi

2015

Lisans Cumhuriyet Üniversitesi-Jeoloji Mühendisliği

BölümüMühendisli

2010

Lise Sivas Lisesi

2004

İş Deneyimi

Yıl Yer Görev

2013-devam ediyor İller Bankası A.Ş. Sivas Bölge Müdürlüğü Tek. Uzm. Yrd.

Yabancı Dil

İngilizce

Yayınlar

Türkiye Jeoloji Bülteni, Ağcakışla (Sivas-Şarkışla) Yöresi Alt-Orta Eosen Çökellerinin

Bentik Foraminifer Biyostratigrafisi, 2013.

Hobiler

Yüzmek, Kitap Okumak, Seyahat Etmek.