46
1 2918 SAYILI KARAYOLLARI TRAFİK KANUN’UNDA KUSURSUZ SORUMLULUK I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN KAVRAMLAR Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985 yılına kadar uygulanmışsa da, 18.06.1985 tarihinden sonra 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile düzenlenmektedir 1 . Sorumluluk, 2918 sayılıKarayolları Trafik Kanunu’nun “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı 8.kısmında düzenlenmiştir. Kanun Koyucu 8.kısmın 1.bölümünü İşletenin Hukuki Sorumluluğu” şeklinde düzenlemiştir. Yine bu bölümün ilk maddesi olan 85.maddesinin başğı da İşleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu” olarak düzenlenmiştir. Bu bölümde işleten ve teşebbüs sahibinin sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğunun azaltılması imkânı( m.86), sorumluluk ile ilgili genel hükümlerin uygulanması (m.87), zarar verenlerin birden fazla olması hali (m.88) ve işletenlerin veya teşebbüs sahipleri arasında zararın paylaştırılması(m.89) hususları düzenlenmiştir. A.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ 1.Genel Olarak Hukuki Sorumluluk ve Kusur Sorumluluğu Hukuk düzenince, hukuka veya sözleşmeye aykırı bir fiil ile başkasına maddi veya manevi zarar veren kimsenin, bu zararı tazmin etmekle yükümlü olmasına “hukuki sorumluluk” denir. Dolayısıyla, hukuki sorumluluğun konusunu, zarar görenin uğramış olduğu zararın tazmin edilmesi oluşturur. Sorumluluk terimi ise, bir kimsenin bir başkasına karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu şeyi ifade etmektedir. Bu anlamda sorumluluk “borç” anlamına da gelmektedir. Başkasına borçlu kalmayı gerektiren hukuki sebepler; “hukuki işlemler”, “haksız fiiller”, “sebepsiz zenginleşme” olarak belirtilmektedir. 1 Güleç, Sema; Maddi Tazminat Esasları ve Hesaplanması, Ankara,2007,s.222-223

I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

  • Upload
    others

  • View
    11

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

1

2918 SAYILI KARAYOLLARI TRAFİK KANUN’UNDA KUSURSUZ SORUMLULUK

I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN KAVRAMLAR

Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile

yapılan düzenleme ile 1985 yılına kadar uygulanmışsa da, 18.06.1985 tarihinden sonra 2918

sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile düzenlenmektedir1.

Sorumluluk, 2918 sayılıKarayolları Trafik Kanunu’nun “Hukuki Sorumluluk ve

Sigorta” başlıklı 8.kısmında düzenlenmiştir. Kanun Koyucu 8.kısmın 1.bölümünü “İşletenin

Hukuki Sorumluluğu” şeklinde düzenlemiştir. Yine bu bölümün ilk maddesi olan

85.maddesinin başlığı da “İşleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin

Hukuki Sorumluluğu” olarak düzenlenmiştir. Bu bölümde işleten ve teşebbüs sahibinin

sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğunun azaltılması imkânı( m.86), sorumluluk ile

ilgili genel hükümlerin uygulanması (m.87), zarar verenlerin birden fazla olması hali (m.88)

ve işletenlerin veya teşebbüs sahipleri arasında zararın paylaştırılması(m.89) hususları

düzenlenmiştir.

A.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ

1.Genel Olarak Hukuki Sorumluluk ve Kusur Sorumluluğu

Hukuk düzenince, hukuka veya sözleşmeye aykırı bir fiil ile başkasına maddi veya

manevi zarar veren kimsenin, bu zararı tazmin etmekle yükümlü olmasına “hukuki

sorumluluk” denir. Dolayısıyla, hukuki sorumluluğun konusunu, zarar görenin uğramış

olduğu zararın tazmin edilmesi oluşturur. Sorumluluk terimi ise, bir kimsenin bir başkasına

karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu şeyi ifade etmektedir. Bu anlamda sorumluluk “borç”

anlamına da gelmektedir. Başkasına borçlu kalmayı gerektiren hukuki sebepler; “hukuki

işlemler”, “haksız fiiller”, “sebepsiz zenginleşme” olarak belirtilmektedir.

1Güleç, Sema; Maddi Tazminat Esasları ve Hesaplanması, Ankara,2007,s.222-223

Page 2: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

2

Hukuki sorumluluk, zarar veren veya zarardan sorumlu olan ile zarar gören arasında

önceden bir hukuki ilişki bulunup bulunmamasına göre, akdi sorumluluk ve akit dışı

sorumluluk olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Dar anlamda sorumluluk, akit dışı sorumluluğu

ifade ederken; geniş anlamda sorumluluk hem akdi hem de akit dışı sorumluluğu

kapsamaktadır.

Çalışmanın kapsamı yalnız Karayolları Trafik Kanunu’ndan kaynaklanan sorumluluk

olduğundan, yalnızca haksız fiilden kaynaklanan borçlar incelenecektir.

Geniş anlamda haksız fiil sorumluluğunun içerisine, kusur sorumluluğu ve kusursuz

sorumluluk da girmektedir. Ancak dar anlamda haksız fiil sorumluluğu kusur sorumluluğu ile

eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Yani; haksız fiil sorumluluğu aynı zamanda kusur

sorumluluğunu işaret etmektedir. Kusur sorumluluğu ise; sorumluluğu ortaya çıkaran olayın

kusura dayanmasını gerektirmektedir.

Dar Anlamda Haksız Fiil Sorumluluğu (Kusur Sorumluluğu)

Kusur sorumluluğu, hukuka aykırı, kusurlu bir davranışla bir kimseye verilen zararın

giderilmesi( tazmini ) amacına yönelmektedir. Burada kusur, sorumluluğu ortaya çıkaran

kurucu unsur olduğundan, bu tip sorumluluğa “kusur sorumluluğu” denmektedir.

Haksız fiil sorumluluğu Borçlar Kanunu’nu 41.maddesinde düzenlenmiştir. Bu

maddeye göre;

“Gerek kasten gerek ihmal yahut teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer

kimseye bir zarar ika eden şahıs o zararın tazminine mecburdur.

Ahlaka mugayir bir fiil ile başkasının zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren

şahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur.”

Haksız Fiilin unsurları ise; hukuka aykırı fiil, zarar, hukuka aykırı fiil ile zarar

arasında uygun nedensellik( illiyet ) bağının bulunmasıdır.

Page 3: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

3

Haksız fiil sonucunda meydana gelen zararlar ise maddi ve manevi zarar olmak üzere

ikiye ayrılır.

Maddi zararları oluşturan kalemler, fiili zarar ve yoksun(mahrum) kalınan kar şeklinde

ikiye ayrılmaktadır. Fiili zarar; Malvarlığının mevcut durumunda zarar görenin iradesi

dışında meydana gelen azalmayı ifade etmektedir. Yoksun kalınan kar ise, haksız fiil

olmasaydı elde edilecek olunan aktifin elde edilememesinden doğan zarardır.

Manevi zarar, bir kişinin kişilik değerlerinde, şahıs varlığında iradesi dışında meydana

gelen eksilmeyi ifade etmektedir.

Haksız fiil sorumluluğunu ortadan kaldıran neden ise, zarar ile hukuka aykırı fiil

arasındaki uygun illiyet bağının kesilmesidir. Uygun illiyet bağının kesilmesi ise; mücbir

sebep, zarar görenin ağır kusuru ve üçüncü kişinin davranışı olarak sayılmaktadır. Bu husus

ileride ana hatlarıyla inceleneceğinden, burada üzerinde durulmayacaktır.

2.Kusursuz Sorumluluk( Sebep Sorumluluğu )

a. Genel Olarak Kusursuz Sorumluluk

Sebep sorumluluğu, endüstri devrimiyle birlikte ortaya çıkan teknik buluşların,

makineleşmenin ve karmaşık sosyal ilişkilerin biçimlendirdiği modern toplum ve uygarlığın

zorunlu kıldığı bir sorumluluk türüdür. Başka bir deyişle, sebep sorumluluğu her şeyin

makineleştiği, işbölümü ve ekonomik birimlerin geniş ölçüde organize olduğu gelişmiş sanayi

toplumunun bir ürünüdür2.

Kusursuz sorumluluğun varlığının dayandığı ana düşünce zarar sebep olma olgusuna

dayanmaktadır. Bu tür sorumluluğun gerçekleşmesi için, “zarara sebep olma” yeterlidir;

ayrıca kişinin kusurlu olması aranmaz. Kusursuz sorumlulukta kusur, sorumluluğun kurucu

unsuru değildir. Sorumluluk kanunun öngördüğü belirli birtakım olayların cereyan etmesine

2Eren, Fikret; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, �stanbul,2006,s. 449

Page 4: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

4

bağlanmıştır. Bu tür olaylar ile gerçekleşen zarar arasında uygun bir illiyet bağı( sebep- sonuç

ilişkisi) bulunması sorumluluğun ortaya çıkması için yeterlidir.

Doktrinde sebep sorumluluğunu gerektiren fikirler olarak, hakkaniyet fikri, tehlike

fikri ve hâkimiyet fikri ileri sürülmüştür.

b. Kusursuz Sorumluluk Halleri

aa. Olağan Sebep Sorumluluğu

Sebep sorumluluğu, olağan sebep sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu olmak üzere

ikiye ayrılır.

Sebep sorumluluğunun en hafif şeklini olağan sebep sorumluluğu oluşturmaktadır. Bu

haliyle olağan sebep sorumluluğu, kusur sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu arasında yer

alır. Olağan sebep sorumluluğu, tehlike sorumluluğuna nazaran sorumluluğun daha hafif

şeklini ifade etmektedir. Olağan sebep sorumluluğu, kişinin objektif özen gösterme, gözetim

ve denetim yapma yükümlülüğünün ihlaline dayanır3.Zararın doğumunda kişinin herhangi bir

kusuru bulunmamasına rağmen, zarara neden olan kişinin özen ve dikkat yükümlülüğünün

ihlal etmesi sorumluluğun temelini teşkil etmektedir. Bu bakımdan olağan sebep

sorumluluğunu, sadece kanunda öngörülen objektif özen ödevinin ihlaline dayanan bir

kusursuz sorumluluk türü olarak tarif etmek mümkündür4.

bb. Tehlike Sorumluluğu

Sebep sorumluluğunun ikincisi, tehlike sorumluluğu olup, sorumluluk hallerinin en

ağırını teşkil etmektedir. Tehlike sorumluluğu adı üzerinde olduğu gibi, tehlikeli faaliyetler

dolayısıyla üstlenilen sorumluluk türüdür. Burada kişinin sorumlu olması için, kusurlu olması

3Gökcan, Hasan Tahsin/ Kaymaz, Seydi; Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta, Rücu davaları ve Trafik Suç ve Kabahatleri, Ankara,2010,s. 34 4Eren; s. 452

Page 5: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

5

ya da objektif özen veya gözetim ödevini ihlal etmesi gerekmez. Kanun Koyucu, özel bir

kanun ya da bir kanun hükmü ile bazı olgulara tehlike sorumluluğunu sonucunu

bağlamıştır5.Bu olgular belirli bir kuruluş, işletme veya faaliyet dalıdır. Ancak sorumluluğun

doğması için kuruluş veya faaliyetin varlığı tek başına yeterli değildir; bunun yanında bu

kuruluş yahut faaliyetin varlığı veya niteliği zarar vermeli yahut zarar verme ihtimali

bulunmalıdır. Böyle bir ağır sorumluluğun kabul edilmesi sayesinde, tehlikeli faaliyetlerde

bulunanların zararın doğmaması için daha özenli ve dikkatli davranmaları, böylece zarar

riskinin mümkün mertebe indirilmesi temin edilmek istenmiştir6.

cc. Hukuka Uygun Müdahaleden Doğan Sorumluluk

Hukuk düzeninin cevaz verdiği bir müdahalede bulunulması durumunda, yapılan

müdahale hukuka uygun olarak gerçekleştiğinden, kural olarak müdahale eden kişinin

sorumluluğunun bulunmaması gerekir. Ancak, bu tür olaylarda müdahale eden ile

müdahaleye uğrayan kişilerin menfaatinin çatıştığı görülmektedir. Her ne kadar hukuk düzeni,

çerçevesini çizdiği şartların varlığı halinde müdahalenin hukuka uygun olduğunu kabul etse

de hakkaniyet gereği, müdahale sebebiyle neden olan zararın kısmen de olsa tazmin edilmesi

gerektiğini ifade etmiştir. Bu nedenle, belirtilen bu sorumluluk türü “hakkaniyet ilkesi” ile

pekiştirilmiştir.

3.2918 Sayılı Yasayla Düzenlenen Sorumluluk ve Dayandığı İlke

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda, birbirinden farklı esaslara dayanan dört ayrı

sorumluluk türü düzenlenmiştir. Bu sorumluluklardan ilki Karayolları Trafik Kanunu’nun

85.maddesinin 1.fıkrasında düzenlenmiştir. İlgili kanun hükmüne göre; “ Bir motorlu aracın

işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına

sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bir teşebbüs

tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu

teşebbüsün sahibi, doğan zararlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Kanunda

öngörülen bu sorumluluk, sebep sorumluluğunun ağırlaştırılmış şekli olan tehlike

5 Eren; s.454 6Kılıço�lu, Ahmet M.; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara,2007,s.224

Page 6: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

6

sorumluluğudur. Sorumluluk için, aracın işletilmesinin bir zarara sebebiyet vermesi gerekli ve

yeterlidir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesinin 3.fıkrasında ise, işletilme

halinde olmayan motorlu araçların sebep olduğu zararlardan, duruma göre olağan sebep

sorumluluğu veya kusura dayanan sorumluluk öngörülmüştür7.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesinin 4.fıkrasında ise; İşleten

kazadan sonra yapılan yardım çalışmalarından ötürü, yardım edenin uğradığı zararlardan da

hakkaniyete dayalı kusursuz sorumluluk esaslarına göre sorumludur.

B.İŞLETEN KAVRAMI

1.Tanım ve Unsurları

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3.maddesinde işleten kavramı

tanımlanmıştır;

“İşleten:Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla

sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı,

ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına

ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat

edilirse, bu kimse işleten sayılır.”

Yukarıdaki tanım göz önüne alındığında, işleten sıfatının tayininde iki ölçü nazara

alınmaktadır. Bunlar “Şekli Ölçüt” ve “Maddi Ölçüt” dür.

Şekli ölçüte göre, motorlu aracın trafik sicilinde veya trafik belgesinde maliki gözüken

yahut sigorta poliçesinde adı yazılı olan kimse işleten sayılır8.

7Yılmaz, Zekeriya; Trafik Kazaları ve Ta�ımacılıktan Do�an Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta ve Rücu Davaları, Ankara,2010,s. 24 8Kılıço�lu; s. 263

Page 7: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

7

Maddi ölçüte göre, araç üzerinde hukuki hâkimiyetten ziyade fiili hâkimiyeti olan,

araçtan ekonomik yarar sağlayan veya aracın masraf ve rizikolarına katlanan kişi işleten

sayılır9.

Doktrin ve yargı uygulamalarının esas aldığı görüş, maddi ölçüttür. Zira maddi ölçüt,

menfaat ve hâkimiyet ilişkisine dayandığı için sorumluluk hukuku açısından gerçekleri daha

iyi yansıtmaktadır. Bu suretle, bir aracın verdiği zarardan, bu araçtan yararlanan ve onun

üzerinde fiili hâkimiyeti bulunan kimsenin sorumlu tutulmasına olanak sağlanmış olacaktır.

Bu hususla ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun2004//10-165 Esas, 2004/171 Karar

numara ve 24.03.2004 tarihli ilamında;

“2918 sayılı yasanın 3.maddesinde araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla

satışta alıcı sıfatı ile sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya

rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişinin işleten olduğu, ancak ilgilisi

tarafından bir başka kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere

işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu olduğu ispat edilmişse, bu kişinin işleten

sayılabileceği hükme bağlanmıştır.”10

2.İşleten Çeşitleri

a. Gerçek İşleten

Yukarıda tanımı yapılmış maddi ölçütteki nitelik ve unsurlara sahip olan her işleten,

gerçek işletendir. Gerçek işleten sıfatını haiz kişiler, K.T.K madde 3’de,araç sahibi, aracı

mülkiyeti muhafaza kaydıyla satın alan alıcı, aracın uzun süre kiralanması, ariyet veya rehin

alınması gibi hallerde kiracı, ariyet ve rehin alan kişiler şeklinde sayılmıştır.

9Kılıço�lu; s.263 10 www.corpus.com.tr

Page 8: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

8

aa. Motorlu Araç Sahibi (Malik)

İşleten olarak ilk akla gelen ve sorumluluğu cihetine gidilen kişi araç sahibidir.

Trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan kişi, aracı, kendi hesabına ve kendine ait olmak

üzere kullanıyor ve araçtan çıkar sağlıyorsa, kişiliğinde hem şekli hem de maddi anlamda

işletenlik sıfatını birleştirmiş olur11.Ancak araç sahibi her zaman işleten olmayabilir.

K.T.K madde 3’e göre,” Araç sahibi, araç için adına yetkili idarece tescil belgesi

verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir.”

Araç sahibi aracını trafik tescil şubesine tescil ettirmek zorundadır. Ancak, trafik sicili

ve buradan alınacak olan tescil belgesi, mülkiyet ilişkisinin belirlenmesinde sadece bir karine

fonksiyonuna sahip olduğu için, sicildeki kayda rağmen aracın gerçek sahibi bir başka kişi

olabilir. Zira Karayolları Trafik Kanunu’na göre, aracın mülkiyeti, trafik siciline tescil ile

değil, noter tarafından düzenleme yoluyla yapılan satış veya devir işlemi ve aracın

zilyetliğinin devriyle kazanılmaktadır. Buradaki devir ve satış işleminin şekle bağlanması

geçerlik şartıdır. Keza, Karayolları Trafik Kanunu’nun 20.maddesi noter dışında yapılan devir

ve satışların geçersiz olduğunu belirtmiştir. Ancak bu husus yalnızca tescil edilmiş araçlar

bakımından geçerlidir.(K.T.K. m.20/ 1,d). Bu şekilde aracı devralan kişi bir ay içinde trafik

tescil dairesinden kendi adına tescil belgesini almak zorundadır.( K.T.K m.20/e)

Henüz trafiğe tescil edilmemiş olan ve bu nedenle noter yoluyla satışı yapılmayan,

ancak yeni malik tarafından satın alınıp tescil için götürülen aracın yaptığı kazada sorumlu

gerçek işleten, yani satın alan kişidir12.

bb. Aracın Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Alıcısı

K.T.K madde 3’de, aracı mülkiyeti muhafaza kaydıyla satın alan ve noterdeki

mülkiyeti muhafaza sicilinde kayıtlı görünen kişi de, gerçek işleten sayılmıştır. Türk Medeni

Kanunun 764.maddesinin 1.fıkrasına göre, mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışın; resmi şekilde 11Yılmaz; s.50 12Gökçan/Kaymaz; s. 40

Page 9: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

9

yapılması ve alıcının yerleşim yerindeki noterlikte tutulan özel sicile kaydedilmesi gerekir.

Mülkiyeti muhafaza kaydıyla araç satışının da, noter tarafından düzenleme yoluyla yapılması

gerekir. Bu şekilde, mülkiyeti muhafaza kaydıyla satılan aracın sebebiyet verdiği zarardan,

işleten sıfatını kazanmış olan alıcı sorumludur.

cc. Aracın Uzun Süreli Kiracısı, Ariyet ve Rehin Alanı

K.T.K madde 3 ‘de aracı uzun süreli kira, ariyet ve rehin ilişkisine dayanarak kiracı,

ariyet ve rehin alan sıfatıyla işleten kişilerde gerçek işleten sayılmıştır.

Ariyet Sözleşmesi, aracın kullanımının ücretsiz olarak başkasına verilmesidir. Ariyet

nedeniyle kişinin işleten olabilmesi için, aracın her türlü bakım, onarım ve sorumluluklarını

üstlenmesi, çalıştırılmasından doğan menfaatin de kendisine ait olması gerekir13.

Kiracı, motorlu aracın kullanımı bir ücret karşılığında devralan kişidir. Kira

sözleşmesiyle bir aracın bakım, onarım, sorumluluk ve karı kiracıya ait olmak üzere zilyetlik

telim alınmaktadır. Ancak kanunda “uzun süreli kiralama” dan ne anlaşılması gerektiği, aracın

hangi süre zarfında kiralanması durumunda uzun süreli kiralama sayılacağı hakkında bir

netlik yoktur. Bu durumda doktrinde hâkim olan görüş Borçlar Kanunu’nun belli olmayan

süreli menkul kiralarında feshi ihbar süresine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı

belirtilmektedir. Borçlar Kanunu’nun 262.maddesinin 3.fıkrasına göre, belli olmayan süreli

taşınır kiralarında kiralayan 3 günlük feshi ihbar süresine uymak suretiyle kira sözleşmesine

son verebilir. İşte bu hükümden hareketle, üç gün veya daha uzun süreli kira sözleşmeleriyle

belirli olmayan süreli kira sözleşmeleri Karayolları Trafik Kanunu anlamında uzun süreli

sayılabilir14.

b. Farazi İşleten

Kanun, birtakım kimseleri gerçek işleten olmadıkları halde farazi işleten saymış ve bu

kişileri meydana gelen zarardan gerçek işleten gibi sorumlu tutmuştur. Burada bazı kimseler

13Gökçan/Kaymaz; s. 43 14Kılıço�lu, Ahmet; s. 267

Page 10: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

10

“işleten yerine”, “işleten gibi” sorumlulukları söz konusudur15.Farazi işletenler, Motorlu

Araçla İlgili Mesleki Faaliyette Bulunanlar, Yarış Düzenleyicileri, Motorlu Aracı Çalan ve

Gasp eden Kişiler, Devlet ve Diğer Kamu Tüzelkişileridir.

c. Ortak İşleten Kavramı

Aynı araç üzerinde birden çok kişi gerçek işleten durumunda olabilir. Eğer aracın

meydana getireceği tehlike ve aracın masrafları birden çok kişi tarafından üstlenilmiş ve

bunlar aynı zamanda araç üzerinde fiilen hâkim durumda iseler, birden çok işleten söz

konusudur16.Özellikle adi ortaklık ve miras şirketinin sahip olduğu araçlarda birden çok

işleten vardır17.

Adi ortaklık durumunda ortaklardan biri veya miras şirketinde mirasçılardan biri, araç

üzerinde fiili hâkimiyet kurmuş ve aracın yarar ve hasarı kendi hesabına olmak üzere aracı

kullanmışsa, o ortak veya mirasçı işleten sayılır. Aksi takdirde, adi ortaklık veya miras şirketi

sorumlu tutulmalıdır. Ortak işletenler, zarar görene karşı zararın tamamından müteselsilen

sorumludurlar.

C.İŞLETENİN BAĞLI OLDUĞU TEŞEBBÜS SAHİBİ KAVRAMI

Teşebbüs sahibi işleten değildir. Ancak teşebbüs sahibi, sorumluluk bakımından

işletenle bir tutulmuştur. Zira Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesinin 1. Fıkrası

uyarınca: “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir

şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı

altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni

ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu

olurlar.” Dolayısıyla kanun hükmüne göre, teşebbüs sahibi işletenle birlikte müteselsilen

sorumludur. Buna karşılık motorlu araç, bir teşebbüse bağlı olarak, yani teşebbüsün unvanı

15Eren; s.649 16Yılmaz; s. 65 17Karahasan, Mustafa Re�it; Sorumluluk Hukuku Birinci Kitap: Kusura Dayanan Sözle�me Dı�ı Sorumluluk; �kinci Kitap: Kusura Dayanmayan Sözle�me Dı�ı Sorumluluk, �stanbul, 1995,s. 965

Page 11: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

11

veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmiyorsa, meydana

gelen zarardan araç işleteni tek başına sorumludur18.

( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas:1998/19-468 Karar:1998/529 Tarih:24.06.1998)

“Teşebbüs sahibi işleten değildir fakat gerek motorlu araç sahibi ve gerekse araç işleticisiyle

birlikte müteselsilen zarar görene karşı sorumludur. Kısaca teşebbüsün sorumlu olması

gereken durumlarda işletenin sorumluluğu kalkmış olmaz. Bundan başka, ilgili tarafından

başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç

üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse bu kimse de işleten sayılır19

D. İŞLETENİN EYLEMLERİNDEN SORUMLU OLDUĞU KİMSELER

K.T.K m. 85/5 e göre, “ İşleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibi, aracın sürücüsünün

veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi

sorumludur.” Bu maddeye göre, araç sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan diğer

yardımcı kişilerin kusuru, işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin kendi kusurları gibi

değerlendirilerek, başkasının eylemlerinden sorumlu tutulmuşlardır20. Ancak, K.T.K madde

85/5 deki işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin sorumluluğunda kurtuluş imkânı mevcut

değildir. Dolayısıyla işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibi, dikkat ve özen yükümlülüğünü

yerine getirdiği, aracın işletilmesine katılan yardımcılarını gerektiği şekilde denetlediğini ispat

etse bile sorumluluktan kurtulamaz.

İşleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin eylemlerinden sorumlu olduğu kişiler;

sürücü ve diğer yardımcı kişilerdir.

1.Sürücü

K.T.K 3.maddesinde sürücü; ”Karayolunda, motorlu veya motorsuz bir aracı veya

taşıtı sevk ve idare eden kişidir.”

18 Eren; s. 657 19 www.corpus.com.tr 20 Yılmaz; s. 82

Page 12: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

12

Benzer bir kavram olarak şoför ise aynı maddede şu şekilde tanımlanmıştır:”

Karayolunda ticari olarak tescil edilmiş bir motorlu aracı süren kişidir.” Buna göre sürücü

kavramı her iki kavramı da içine alacak kadar geniş bir kavramdır. Sürücüler K.T.K 85/5

maddede belirtilen yardımcı kişilerin en başında yer alır. Sorumluluk hukuku bakımından

sürücünün sürücü belgesinin olup olmamasının hiçbir önemi yoktur.

Sorumluluk açısından sürücüler yetkili ve yetkisiz sürücüler olmak üzere ikiye

ayrılırlar.

Yetkili Sürücü; İşletenin sarih(açık) veya zımni(kapalı) rızasıyla motorlu aracı süren

kişidir21.

Yetkisiz Sürücü; Aracı işletenin rızası hilafına hukuka aykırı olarak geçiren ya da

kullanan kişidir. Karayolları Trafik Kanunun 107.maddesine göre aracı çalan veya gasp eden

kişi yetkisiz sürücüdür. İşleten kural olarak yetkisiz sürücünün eylemlerinden sorumlu

değildir22. Zira anılan madde hükmüne göre aracı çalan veya gasp eden işleten gibi

sorumludur.

İşleten ve teşebbüs sahibi, yetkili her türlü sürücünün eyleminden sorumludur. İşleten

ve teşebbüs sahibinin, eyleminden sorumlu olduğu ilk sürücü, aracı rızasıyla bıraktığı,

genellikle hizmet sözleşmesine dayanarak veya belli bir kadroya bağlı olarak çalışan

sürücüdür. İşletenin bu tür normal sürücü dışında eylemlerinden sorumlu olduğu diğer

sürücüler, tesadüfî ve geçici sürücülerdir23.

Aracın işleten dışında bir başkası tarafından kullanılıyor olması, bu kullanıma işleten

tarafından rıza gösterildiğine karine teşkil eder. Bu karinenin aksini ispat, işletene düşer.

Sürücü işletenin rızası olmadan aracın kullanımını bir başkasına vermişse, bu kişinin vermiş

olduğu zararlardan da işleten sorumludur. İşleten ve teşebbüs sahibinin, aracı, sürücüye

bırakması yeterli olup, sürücünün aracı tahsis amacı dışında kullanmış olması, onları

sorumluluktan kurtarmaz. Sözgelimi, işleten, aracı sürücüye garaja götürmesi için vermiş

21Eren; s. 655 22Eren; s.655 23Eren; s.655

Page 13: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

13

olmasına rağmen, sürücü aracı özel işleri için kullanmış ve üçüncü kişiye bir zarar vermişse,

işleten söz konusu zarardan sorumludur.

Yargıtay 4.H.D 16.03.1987 tarih – 1987/ 865 E. 1987/ 1883 K. Sayılı ilamında:

“Davalı Ayten’e ait aracın, kocası tarafından bir tamirhaneye götürülmesi için davalı

Osman’a verildiği ve onun tarafından kullanıldığı sırada olayın gerçekleştiği tartışmasızdır.

O halde, aracın izinsiz kullanılması sözkonusu değildir; sürücünün, aracı başka bir amaçla

kullanılması izinsiz kullanma anlamına gelmez. Bu nedenle, aracın; yarar ve hâkimiyetinin

aracın maliki olan Ayten’e ait olmak üzere işletildiğinin kabulü gerekir.”

Sürücü, kusuruyla bir zarar sebep olmuşsa, zarar gören Borçlar Kanunu’nun

41.maddesine göre ona tek başına veya işleten ve teşebbüs sahibi ile birlikte Borçlar

Kanunu’nun 51. Maddesi uyarınca müteselsil olarak tazminat davası açabilir.

2. Diğer Yardımcı Kişiler

İşleten, sürücü dışında, aracın kullanılmasına katılan diğer yardımcı kişilerin

eylemlerinde de sorumlu tutulmuştur. Bunların başında, K.T.K m.3 ‘de “ Araçlarda, sürücü

hariç, araç veya taşıma hizmetlerinde süreli veya süresiz çalışan kişiler ile iş makinelerinde

sürücüden gayri kişiler” olarak tanımlanan “hizmetliler” gelmektedir. Bununla birlikte,

maddede belirtilen “yardımcı kişiler” kavramı geniş yorumlanmalı ve hizmetliler dışında

kalan bazı kişiler de duruma göre aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişiler kapsamında

değerlendirilmelidir24.Buna göre, sürücü yardımcıları, aracın manevra yapması sırasında

sürücüye işaret verenler, aracın işletilmesinde veya kullanılmasında fiilen yada hukuken

yararlanılan kişiler, şoför adayları yetiştiren öğretmenler, aracın kullanılması, sevk ve idaresi

konusunda bilgi veren veya rehberlik eden elemanlar yardımcı kişi sayılır.

24Yılmaz; s.84

Page 14: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

14

İşleten ve teşebbüs sahibiyle yardımcı kişiler arasında bir hizmet akdinin mevcudiyeti

gerekmez, aradaki ilişki hukuki veya fiili olabilir25.Ancak, yardımcının hizmetinin mutlaka

aracın işletilmesiyle ilgili olması gerekir.

Yolcular, kural olarak yardımcı kişi sayılmazlar. Ancak yolcuların kendi davranışları

ile aracın kullanılması ya da işletilmesi faaliyetine katılmaları halinde yardımcı kişilerden

sayılır ve eylemlerinden işleten sorumlu olur26. Sözgelimi, sürücü manevra yaparken yolcu

yön ve yol göstermiş ise veya bir süre direksiyonu tutmuş yahut el frenini çekmiş ise, artık

yardımcı kişilerden olmuştur. İşleten bu durumda, üçüncü kişinin kusurunu ileri

süremez27.Ancak bu durum aracın işletilmesi hali için geçerlidir. Şayet aksi halde, yani aracın

işletilme faaliyeti dışında bir davranışta bulunmuşsa yolcu artık yardımcı kişi sayılmayacaktır.

Sözgelimi, aracın içindeki yolcu aracın penceresinden fırlattığı şişeyle bir başka kişinin

yaralanmasına sebebiyet verirse bu durumda, işleten, bu eylemden sorumlu olmayacaktır. Zira

bu eylem aracın işletilmesi ile ilgili bir davranış değildir28. Bu tür durumlarda işleten K.T.K

86/1 maddeden yararlanarak yolcunun ağır kusurunu ispat etmek suretiyle sorumluluktan

kurtulabilir.

II. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNUNA GÖRE SORUMLULUĞUN GENEL

ŞARTLARI

A.ZARARIN VARLIĞI ŞARTI

Zarar, genel anlamıyla bir şeyin bütünlüğünde, niteliğinde veya niceliğinde azalmayı

yada değer veya miktar artışından yoksun kalmayı ifade etmektedir.

K.T.K 85/1 maddesinde zarar kavramı tanımlanmamakla birlikte, zarar kavramının

kapsamı belirtilmiştir. Buna göre kaza sonunda “… bir kimsenin ölümüne veya

yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına” neden olunursa sorumluluk ortaya

25Yılmaz; s. 85 26Gökçan/ Kaymaz; s. 50 27Eren; s.657 28Bolato�lu, Bolat; Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Motorlu Araç ��letenin Hukuki Sorumlulu�u, Ankara,1988, s.127

Page 15: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

15

çıkacaktır. Zarardan söz eden diğer hüküm ise Borçlar Kanunu’nun 41.maddesinde yer

almakta ancak burada da zarar kavramı tanımlanmamaktadır.

Zarar bir kimsenin ya malvarlığında yahut kişilik değerlerinde yok olmaya yahut bir

azalmaya sebebiyet verir.

Yapılan bir tasnife göre zarar, maddi ve manevi zarar olmak üzere ikiye ayrılır,

Manevi Zarar, bir kişinin kişilik değerlerini oluşturan manevi varlığının saldırıya

uğraması sebebiyle uğradığı kayıp veya eksilmeleri ifade etmektedir. Bu bağlamda, kişinin

yaşama hakkı, vücut bütünlüğü hakkı, şeref ve itibarı, ticari itibarı, özel hayat ve aile

hayatının gizliliği ve saygınlığı manevi değerlerini oluşturur. Kişilik haklarına saldırılan

mağdurun yaşama, zevk ve sevinci azalmakta, ruhsal bütünlüğü, iç dengesi, mutluluğu, huzur

ve güveni sarsılmakta ve bu saldırıdan dolayı büyük elem ve acı içerisinde hayatını

sürdürmektedir.

Maddi Zararın yöneldiği değerler, kişiye ilişkin olabileceği gibi mala(şeye) ilişkin

olabilir. Bu kapsamda kişiye ilişkin zararları, adam öldürülmesinden doğan zararlar ile vücut

bütünlüğünün ihlalinden doğan zararlar olarak ikili bir tasnife tabi tutmak mümkündür.

Adam öldürülmesinden doğan zarar, motorlu araçla bir kimsenin ölüme neden

olunması durumunda, ölenin yakınlarının uğradığı destek kaybından doğan bir zarar

sözkonusu olmaktadır. Zarara uğrayanlar, ölenin desteğinden mahrum kalanlardır. Ölenin

desteğinden yoksun kalanlar ölenin yakınları olabileceği gibi, ölenin sürekli olarak fiilen

ekonomik yardımda bulunduğu kimselerdir. Ölüm nedeniyle doğan bütün zararlar K.T.K

kapsamında bulunmaktadır.

Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararlar ise, kaza sonucu kişinin yaralanması ile

meydana gelebilecek; tedavi giderleri, tedavi süresince çalışmamaya taalluk edecek gelir

kaybı, çalışma gücünde azalma sebebiyle oluşan gelir kaybı, ekonomik geleceğin

sarsılmasından doğan zararlardır. Bu zararlar da K.T.K kapsamındaki zararlardır.

Page 16: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

16

Mala(şeye) ilişkin zararlar ise, maddi bir cisim (eşya) dolayısıyla uğranılan zarardır.

Bu zararların bir kısmı T.T.K hükümlerine tabi iken, diğer kısım B.K hükümlerine tabi

tutulmuştur29.

Trafik kazası sonucu bir şeyin tahribi, kaybedilmesi, hasara uğraması nedeniyle

meydana gelen zararlar mala ilişkindir. Bu zarar motorlu araç da oluşabileceği gibi, araçta

taşınan eşyalarda yahut aracın çarpması sonucu başka bir şeyde oluşabilir30.

Kaza nedeniyle aracın veya malin tahribinden doğan zararlar;fiili zarar ve yoksun

kalınan kâr olarak ikiye ayrılır.

Fiili zarar, malvarlığının mevcut net durumunda zarar görenin iradesi dışında

meydana gelen fiili azalmaya denir31.Burada, zarar verici olay sonucunda malvarlığının

miktar ve değeri azalmaktadır. T.T.K kapsamında fiili zarar, hasarın onarımı için gereken

bedel ve tahrip edilen otobüs, otomobil gibi aynı nitelikte bir aracı sağlamak, satın almak için

ödenecek para ile bunları temin için yapılan seyahat, gezi ve araştırma masraflarını kapsar.

Ayrıca, tahrip olan araç veya mal kullanılmış, eski araç ya da mal ise, değer farkı gözönünde

tutulur.

Yoksun kalınan kar, olayların normal akışına, genel hayat tecrübelerine göre

malvarlığında meydana gelebilecek artışların zarar verici fiil nedeniyle kısmen veya tamamen

önlenmesi sonucu meydana gelen azalmayı ifade eder32.Dolayısıyla burada meydana gelen

zararlar, malvarlığında kesin olarak yahut büyük ihtimalle meydana gelebilecek bir artışın,

kısmen veya tamamen önlenmesi yoluyla ortaya çıkacaktır33.T.T.K kapsamındaki yoksun

kalınan kar, tahrip edilen araç yada malın, gelir sağlayan bir iş veya meslekte kullanılması

durumunda söz konusudur34.Sözgelimi, zarar gören taksinin bu sürede çalışamamasından

doğan gelir kaybı bu kategoride değerlendirilir.

29Bolato�lu; s. 136 30Gökçan/Kaymaz; s. 62 31Eren; s. 477 32Eren; s.478 33Eren; s. 478 34Gökçan/Kaymaz; s. 63

Page 17: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

17

O halde, K.T.K kapsamındaki zararlar kişiye ve şeye(mala) ilişkin zararlardır. Bunlar

dışındaki salt ekonomik nitelikteki zararlardan doğan sorumluluk KTK kapsamı dışında,

ancak B.K kapsamı içinde değerlendirilmektedir. Zarar gören kimseler, aracın işleteni,

sürücüsü veya işletmeyle ilgili diğer yardımcı kişiler olabileceği gibi, yaya ve araçtaki

yolcular da olabilir. Yine zarar gören şeyler ise, aracın çarptığı evin veya dükkânın kapısı,

duvarı, içindeki eşyalar olabilir35. Bu anlamda yukarıda belirtilen maddi zararlar K.T.K

hükümlerine tabidir.

Ancak, genel hükümlere tabi olan maddi zararlar ise şunlardır;

-Hatır taşıması veya aracın hatır için verilmesi nedeniyle yaralama yahut ölüm

meydana gelmesi durumunda(K.T.K 87/I)

-Malik ile işleten arasındaki ilişkide araca meydana gelen zararlardan

sorumluluk(K.T.K 87/I-c)

-Zarar görenin, araçta taşıdığı ve zarar görenin bagajı ve benzeri eşyası dışındaki

eşyaya verilen zararlardan işletenin sorumluluğu(K.T.K 87/II)

-Çekilen aracın yol açtığı zararlardan dolayı işletenin sorumluluğu( K.T.K 102/I)

-Motorsuz taşıtlar ve motorlu bisiklet sürücülerinin verdiği zarardan sorumluluk(

K.T.K 103)

-Çalınan yada gaspedilmiş araca bilerek binen yolcuya karşı sorumluluk( K.T.K

107/II)

-Yarışlarda yarışçı veya onlarla beraber araçta olanların uğrakları zararlar ile gösteride

kullanılan diğer araçların uğradığı zararlardan sorumluluk( K.T.K 105/II)

35Eren; s.237

Page 18: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

18

Manevi Zararlar Bakımından

Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. Maddesi; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile

manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”

Doktrinde ve uygulamada çoğunlukla manevi tazminatın KTK kapsamı dışında olduğu,

manevi tazminat yönünden BK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerin geçerli olacağı yorumu

kabul görmektedir36.Bu durumda trafik kazalarından dolayı manevi zararlar, işletenin KTK’ya

dayalı tehlike sorumluluğu kapsamına girmemektedir.

Doktrinde genel kabul gören görüşe göre, işleten aracı bizzat sürerken ölüme veya

yaralanmaya sebep olmuşsa, BK 47.maddeye göre manevi zarardan ancak kusurlu olduğu

takdirde sorumlu olur. Buna karşılık, işleten “ adam çalıştıran sıfatıyla” aracı bir yardımcıya

teslim etmiş ve zarara o sebep olmuşsa, işleten veya sürücü yada diğer yardımcı kişi, kusursuz

olsa bile, işleten kusursuz sorumluluk ilkesine dayanarak gerçekleşen manevi zarardan B.K 47

maddesi uyarınca sorumlu olur37.

B. ZARARIN TRAFİK KAZASINDAN DOĞMASI ŞARTI

Karayolları Trafik Kanunu’nun 3.maddesindeki tanımına göre Trafik Kazası ;”

Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm,

yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır.”

Her şeyden önce bir kazaya trafik kazası denebilmesi için söz konusu kazanın,

karayolunda veya karayolu sayılan yerde meydana gelmiş olması gerekir. Zira K.T.K

2.maddesinde “bu kanun karayolunda uygulanır” denilerek kanunun yer bakımından

uygulanma alanı “karayolu” olarak belirtilmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 3.maddesine

göre Karayolu ;” Trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazı şeridi, köprüler ve

alanlardır “Karayolu kavramını, herkesin kullanabilmesi için trafiğe açılan ve bu amaca

tahsis edilen yol, köprü ve alanlar şeklinde açıklayabiliriz. Dolayısıyla bu tanım gereği bir

yerin karayolu sayılabilmesi için kamunun yararlanabileceği şekilde trafiğe tahsis edilmiş

arazi bölümünün bulunması gerekir. Şu halde karayolunun sözkonusu olabilmesi için “trafiğe

36Gökçan/ Kaymaz; s. 64 37Bolato�lu; s. 141

Page 19: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

19

tahsis edilmek ve kamunun yararlanmasına açık olmak” şeklinde iki unsurun birlikte varlığı

aranmaktadır. Bu iki unsurun birlikte bulunmadığında 2918 sayılı Kanun anlamında karayolu

kavramından söz edilemez38.

Hal böyle olmasına rağmen Ahmet Kılıçoğlu, motorlu aracın sorumluluk alanının

sınırlandırılmaması gerektiğini ileri sürmektedir.Kılıçoğlu’na göre, araç işletenin kusursuz

sorumluluğu cihetine gidilebilmesi için kıstas, aracın işletilme alanı değil; aracın işletilmesi

olgusudur39.

Bununla birlikte, karayolu tanımına girmediği halde, genel trafiğin kullanımına açık

olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Bu yerler KTK’nın 2.maddesinin 2.fıkrasının (a)

ve (b) bentlerinde sayılan yerlerdir;

a. Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj,

yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği

için faydalanılan yerler ile

b. Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya

açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve

akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan

kısımlarında da 2918 sayılı kanun hükümleri uygulanır.

2918 sayılı Kanunun devam eden maddelerinde dolaylı biçimde karayolu gibi

değerlendirilen bazı yerlerde kanun kapsamına dâhil edilmiştir. Bu yerler, motorlu araçla ilgili

mesleki faaliyette bulunulan yerler( park yeri, tamirhane, galeri vb- KTK m.104), yarış

parkurları( KTK m.105) ve devlete ait araçların görev gereği bulundukları güzergâhlar olarak

sıralanabilir. Belirtilen yerlerdeki kazalarda da ilgili kanun hükümleri dolayısıyla KTK

hükümleri uygulanmalıdır40.

38Gökçan/Kaymaz, s. 70-71, A�çıo�lu, Çetin; Trafik Kazalarından Do�an Hukuk ve Ceza Sorumlulukları, Ankara,2008, s. 58-59 39Kılıço�lu, Ahmet; s.283 40Gökçan/ Kaymaz; s:71

Page 20: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

20

Bir kazanın, trafik kazası niteliği kazanabilmesi için, kazanın karayolu üzerinde olması

şartının yanında, olayda en azından hareket halinde olan bir aracın bulunması şartı da

aranmaktadır. İşletilme halinde olmayan bir aracın trafik kazasına karışabilmesi için ona,

hareket halindeki bir motorlu aracın çarpması gereklidir.

Trafik kazasının söz konusu olabilmesi için son şart ise; kaza sonucu kişiye ve mala

ilişkin bir zararın doğmasıdır.

C. KAZA VE ZARARA MOTORLU BİR ARACIN SEBEP OLMASI ŞARTI

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda “motorlu araç” doğrudan

tanımlanmamıştır. Ancak, 3.maddedeki kavramlar dikkate alınarak bir tanım yapılacak olursa,

Toprak üzerinde/karayolunda, makine gücüyle kendi kendine hareket eden taşıt olarak

tanımlanmaktadır41. Tanıma göre motorlu aracın üç unsuru vardır; hareket unsuru, makine

gücüyle hareket unsuru ve toprak üzerinde hareket unsudur.

a. Hareket Unsuru: Bir aracın motorlu araç olabilmesi için ilk önce hareket

kabiliyetinin bulunması gerekir. Hareket, teker üzerinde olabileceği gibi palet veya

kızak üzerinde de gerçekleştirilebilir. Hareket edemeyen bir makine motorlu araç

kavramında yer alamayacağı gibi KTK bu makinelere uygulanamaz.

b. Makine Gücüyle Hareket Unsuru: Motorlu araç, bizzat kendi iç düzeninden

kaynaklanan itici güç ile hareket edebilen araçtır. Kendisi dışında bir unsur

tarafından çekilen yada hareket ettirilen araçlar motorlu araç değildir. Bu nedenle

bisiklet, at arabası, fayton gibi araçlar motorlu araçlar kategorisine girmezler.

Yine, motorlu bisikletler de KTK m.103 uyarınca KTK’ya tabi olmayıp genel

hükümlere tabidir. Buna karşın, KTK 3.maddesinde tanımlanan “motosiklet”

ve”triportörler”motorlu taşıt olup KTK hükümlerine bağlıdırlar.

c. Toprak Üzerinde Hareket Unsuru: Motorlu araç, toprak üzerinde hareket eden

araçtır. Bu özellik onları hava ve su üzerinde hareket eden araçlardan ayırır.Hava

araçlarının pistlerdeki harekeleri KTK’ya tabi değildir. Bunlar hakkında 2920

sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu uygulanır42.

41Gökçan/Kaymaz; s:73 42Gökçan/Kaymaz; s. 74

Page 21: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

21

D. UYGUN İLLİYET BAĞI BULUNMASI ŞARTI

KTK. m.85 uyarınca araç işletenin sorumlu tutulabilmesi için, araç işletme faaliyeti ile

zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağının bulunması gerekir. Uygun illiyet bağı, bir

olayın, olayların normal akışına göre ve olağan hayat tecrübelerine göre, gerçekleşen zararı

meydana getirmeye elverişli bulunmasıdır. Başka bir ifade ile, neden sonuç ilişkisi içinde bir

olay diğerinin sebebi sayılıyorsa, olay gerçekleşen sonucun doğmasına neden oluyorsa veya

bu sonucun doğumunu kolaylaştırıyorsa, bu durumda olay ile sonuç arasında illiyet bağı

vardır43.

KTK açısından uygun illiyet bağı, motorlu araç işletme faaliyetinin bir zarara sebep

olmasıdır. Zararın motorlu aracın işletilmesi nedeniyle meydana geldiği kabul edilebiliyorsa,

başka bir ifade ile araç işletilmeseydi zarar meydana gelmezdi denilebiliyorsa, bu durumda

uygun illiyet bağının varlığı kabul edilir. Meydana gelen zarar ile motorlu araç işletme

faaliyeti arasında ilgi bulunmasına rağmen, işletme faaliyeti zararın sebebini oluşturmuyorsa

diğer bir deyişle, işletme faaliyeti o zararın doğumu için yetersiz kalıyorsa bu durumda uygun

illiyet bağı bulunmadığı için işleten KTK. m.85 uyarınca sorumlu tutulamayacaktır44.

İlliyet bağının bulunduğunu kabul etmek için, işletilen aracın zarar gören kişi veya

eşyaya temas etmesi gerekli değildir. Sözgelimi, bir aracın uzun hüzmeli farlarından çıkan

ışığın karşı yönden gelen başka bir aracın sürücüsünün gözlerini kamaştırması nedeni ile bir

kazanın meydana gelmesi halinde olduğu gibi. Aracın işletilmesi ile zarar arasındaki illiyet

bağı dolaylı da olabilir45.

İşletenin KTK uyarınca sorumlu tutulabilmesi için zarar görenin, zarar ile motorlu

aracın işletilmesi arasında uygun illiyet bağı olduğunu ispat etmesi gerekir. Burada ispat yükü

zarar görendedir.

43Bolato�lu; s.144 44Eren; s.246 45Karahasan; s. 789- Kılıço�lu, Ahmet; s. 33

Page 22: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

22

III. MOTORLU ARACIN “İŞLETİLMESİ” SIRASINDA MEYDANA GELEN ZARAR

NEDENİYLE SORUMLULUK( KTK 85/ I )

A.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ

Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesinin 1. Fıkrasında, işletilme halindeki bir

motorlu aracın sebep olduğu zararlardan araç işleten ile işletenin bağlı bulunduğu teşebbüs

sahibinin hukuki sorumluluğu düzenlenmiştir. Buna göre: “Bir motorlu aracın işletilmesi bir

kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa,

motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından

kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi,

doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”Sözkonusu madde hükmüne

göre motorlu aracın işletilmesine bağlı bir sorumluluk öngörülmüş olup, işleten ve işletenin

bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu için, zararın aracın işletilmesinden

kaynaklanmış olması gerekir.Kanunda öngörülen bu sorumluluk, sebep sorumluluğun

ağırlaştırılmış şekli olan tehlike sorumluluğudur. Buna göre işleten hiçbir kusuru bulunmasa

dahi aracın işletilmesin doğan zararı tazmin etmekle yükümlüdür46. Sorumluluğun doğması

için aracın işletilmesinin bir zarara sebebiyet vermesi yeterlidir.

KTK 85/I maddesindeki sorumluluk olağan sebep sorumluluğu olmadığından, işleten

objektif özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispat etse bile zarar aracın işletilmesinden

doğmuşsa sorumluluktan kurtulamaz47.

B. İŞLETME KAVRAMI

46Yılmaz; s.32 47Gökçan/ Kaymaz; s. 75

Page 23: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

23

Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/ I. fıkrasına göre sorumluluğun sözkonusu

olabilmesi için öncelikle motorlu aracın “işletilmesi” gereklidir. Zira bu hüküm, işletme

halindeki araçların sorumluluğunu düzenlemektedir.

İşletilme kavramını açıklayan iki görüş vardır48.

Bunlardan ilki; makine tekniğe dayanan işletmegörüşüdür. Bu görüşe göre; aracın

mekanik aksamının çalışması ve kullanılması halinde işletildiği kabul edilmektedir49.Bu

görüşte aracın mekanik donanımının çalışması özellikle motor ve farlarının çalışması esas

alınmaktadır. Kaza, aracı harekete geçiren mekanik aksamın, motor ve ışık donanımının

çalışmasının ortaya çıkardığı tehlike sebebiyle doğmuş olmalıdır50.

İkinci görüş ise, aracı trafiğe çıkarmagörüşüdür. Bu görüşe göre, motorlu araç, trafiğe

çıkarıldığı andan itibaren burada kaldığı sürece işletilme halindedir. Bu görüşe göre,

motorundaki arıza nedeniyle yolun kenarına çekilmiş bir araç işletilme halindedir. Bırakmanın

veya yolda kalmanın süresinin kısalığı ve uzunluğunun hiçbir önemi yoktur. Yine, inerken

kapısı açık olan araç bir bisikletlinin çarparak kaza yapması halinde araç işletilme

halindedir51. Aracınbir kez trafiğe sokulup trafik kurallarına tabi olması yeterli olup; gidişini

tamamlayıp genel yoldan çekilmedikçe işletme halindedir; aracın hareket veya durma halinde

olmasının, motorun ve diğer mekanik aksamın çalışma halinde bulunup bulunmamasının bir

önemi yoktur52.

Doktrinde her iki görüşü de savunan yazarlar vardır. Ancak Yargıtay temelde mekanik

görüşü esas almaktadır.

48Eren; s. 658. 49Gökçan/ Kaymaz; s. 76 50A�çıo�lu; s. 51 51Bolato�lu; s. 170 52Eren; s. 659

Page 24: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

24

1.Aracın Hareket Halinde Olup Olmamasına Göre İşletme Kavramı

a. Hareket Halindeki Araçlarda İşletme Kavramı

Motor gücüyle hareket halinde olan aracın sebep olduğu trafik kazasından doğan

sorumluluk, işletenin tehlike sorumluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Türk Hukukunda hareket

halindeki aracın hız yönünden bir sınırı bulunmamaktadır53.

Hareket halindeki aracın işletenin arzusu yada arıza nedeniyle motorun durmasına

rağmen o an mevcut hızından ve yolun meyilli olmasından dolayı bir müddet daha gitmesi

sırasında da işletme hali devam etmektedir.

Araç hareket halinde olmamakla birlikte, motoru çalışıyor veya durdurulmuş ancak bu

sırada bir zarar meydana gelmiş, örneğin garajda bulunan bir aracın motoru çalışırken

egzozundan çıkan gazla bir zehirlenme olayı cereyan etmiş ise, işleten bundan tehlike esasına

göre sorumlu değildir54. Ancak garaja girip çıkılırken verilen bir zarar işletilme sözkonusu

olduğundan tehlike sorumluluğu bulunmaktadır55.

Hareket halinde iken, araçtaki arıza ya da başka bir sebepten kaynaklanan ve çarpma

dışındaki bir nedenle meydana gelen zararlar da işletme halinde verilen zararlardan sayılır.

Sözgelimi, aracın elektrik kontağında yangın çıkması, işletme halinde verilen zararlardan

sayılır.

Motorlu aracın işletilmesi sırasında yoldaki küçük taşların veya diğer cisimlerin

çevreye fırlatılması ve araçtan damlayan yağın yolu kaygan hale getirmesi ve bunların da

başkalarına zarar vermesi durumunda işletenin sorumluluğu cihetine gidilecektir.

53Eren; s.600 54Eren; s.661 55Gökçan/ Kaymaz; s.78

Page 25: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

25

b. Duran Araçlarda İşletme Kavramı

Park edilen araçlarla yolda durdurulan araçlar kural olarak işletilme halinde değildir.

Sözgelimi, bir yolculuk sırasında aracın yol kenarına çekilip durdurularak lastiğinin

değiştirilmesi halinde durum böyledir. Zira bu durumda yol kenarına çekilen bir aracın

motorsuz bir araçtan hiçbir farkı yoktur. Bu sebeple gerçekleşen zararlardan ötürü; KTK 85/1

değil KTK 85/ 3 uygulanır. Buna karşılık, araç trafik akışı içerisindeyken durdurulup bir zarar

doğmuş ise, bu halde aracın işletilme hali içinde olduğu kabul edilerek KTK 85/1 fıkrası

hükmünün uygulanması gerekir56.

Yine elle itilen yada hayvan tarafından çekilen araçta işletme halinde değildir.

Yargıtay, trafiğe çıkılması ve fakat kırmızı ışıkta beklerken aracın durdurulması yahut

sürücünün adres sormak üzere yol kenarında durması yahut bir şey satın alma sebebiyle

aracın kenara çekilmesi durumunda da aracın işletilme halinde olduğunu kabul etmektedir.

Yargıtay bu kararında işletilme halinde olmadığını belirlemek için aracı terk etme

maksadının bulunması şartını aramıştır. Yine aynı karara göre, aracın otoparka

bırakılmasında aracı terk iradesi bulunduğundan, araç işletilme halinde sayılmamalıdır.

Yargıtay’ın bir kararına göre;

(Yargıtay 11. H.D Esas:2005/12177,Karar:2006/13107,Tarih:11.12.2006)

“Anılan Yasa'nın 85/3 üncü maddesinde düzenlenen sorumluluğun ise bir tehlike

sorumluluğu olmayıp, madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere bir kusur sorumluluğu

olduğu ihtilafsızdır. Buna göre, anılan 85/3 üncü maddenin unsurları, işletilme halinde

olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazası, işletenin, yardımcılarının kusuru ya

da aracın bozukluğunun zarara neden olması şeklinde sayılabilir. İşletenin buradaki

sorumluluğu, tehlike sorumluluğuna göre daha hafifletilmiş olağan sebep sorumluluğudur.

(Bkz. Çetin Aşçıoğlu-Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat Davaları. 1989

Ankara. Sayfa 73-76.) Şu halde, somut olayda ilk halli gereken husus davalı işletenin

sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu mu, yoksa kusur sorumluğu mu olduğu hususudur.

Bu noktada üzerinde durulması gereken en önemli husus ise aracın işletilme halinde

olmasından neyin anlaşılması gerektiğidir. Bu hususta bir kısım yazarlar aracın işletilme 56Eren; s.662

Page 26: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

26

halinde olmasından anlaşılması gerekenin (ki bu görüş mekanik görüş olarak

adlandırılmaktadır.) tehlikenin motorlu aracın mekanik aksamının çalışması, özellikle motor

ve ışık düzeninin çalışması veya bunlar çalışmasa dahi aracın kendiliğinden de olsa (örneğin

park halinde bulunan bir aracın freninin veya vitesinin boşalarak kendiliğinden hareket

etmesi gibi) hareket halinde olmasını ararken, karşı görüşte olanlar ise aracın trafiğe

çıkarılmasının ve karayolunda bulunmasının işletilme halinde olduğunun kabulü için yeterli

bulunduğunu ve dava konusu olayda olduğu gibi karayolu sayılan yerlerde park halinde

bulunan bir aracın işleteninin sorumluluğunun da tehlike sorumluluğu olduğunu kabul

etmektedirler. (Bu konudaki tartışmalar için Bkz. Tekinay/Akman/Burcuoğlu-Altop, Borçlar

Hukuku, İst. 1985,s.710 vd, ayrıca Bkz. Çetin Aşçıoğlu, Trafik Kazalarında Hukuki

Sorumluluk ve Tazminat davaları, Ank, 1989,S.37 vd)”

Yasa'nın 85/3 üncü maddesinin açık hükmü karşısında mekanik sistemin benimsenmesi

gerekir ise de, bunun her somut olayın ve özellikle sürücüsünün amacı nazara alınarak

değerlendirilmesi gerekeceği de açıktır. Örneğin kırmızı ışıkta beklemek durumunda olan bir

araç sürücüsünün aracı stop etmesi veya sürücünün yol kenarındaki bir yerden adres sormak,

herhangi bir şey almak için aracı kısa süreli hareketsiz bırakması, yani aracı terk maksadı

taşımaması durumunda işletenin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olmadığını kabul etmek

de yasa koyucunun amaçları ile bağdaşmayacaktır.”57

C. KTK 85/I MADDESİNE GÖRE SORUMLULUĞUN ŞARTLARI

Karayolları Trafik Kanunu’na göre sorumluluğun genel şartları II. bentteki başlıkta

incelenmiştir. Burada yalnızca bu şartlar, maddeler halinde sayılacaktır.

Buna göre KTK 85/I. maddeye göre hukuki sorumluluğun varlığı için mahkemece

aranması gereken şartlar şunlardır;( Anılan ilk dört şart sorumluluğun genel şartları olup aynı

II.bentteki başlıkta incelenmiştir.)

1. Bir “zarar” mevcut olmalıdır. Buradaki zarar daha önce irdelendiği gibi kişiye

veya eşyaya ilişkin zarardır.

57www.corpus.com.tr

Page 27: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

27

2. Zarar, “trafik kazasından” doğmuş olmalıdır.

3. Kaza ve zarara “motorlu bir araç” sebep olmalıdır.

4. Kaza ve zarar ile motorlu araç arasında “uygun illiyet bağı” bulunmalıdır.

5. Kaza motorlu aracın “işletilmesi” sırasında meydana gelmelidir.

6. İşleten KTK 86.maddesinden yararlanamamalıdır.( işletenin veya araç işleticisinin

bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluktan kurtulma veya sorumluluğun

azaltılması hükümlerinden yararlanamamalıdır.)

IV. İŞLETİLME HALİNDE OLMAYAN MOTORLU ARACIN NEDEN OLDUĞU

ZARARLARDAN SORUMLULUK( KTK 85/III )

A.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ

KTK 85/III.: ”İşletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik

kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda

işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya

araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir.”

Sözkonusu hüküm ancak, aracın işletilmesinden doğan sorumluluğun uygulamadığı

durumlarda geçerli olmaktadır. Dolayısıyla, işletenin, işletilme halinde olmayan bir aracın

sebep olduğu zarardan sorumluluğu, niteliği itibariyle ikincil(tali) nitelikte bir

sorumluluktur58. Burada işletenin, işletilme halinde olmayan bir aracın sebep olduğu trafik

kazası ve dolayısıyla bu kazadan doğan zarardan sorumluluğu sözkonusudur. Sözgelimi, yol

kenarına park etmiş olan bir araca hareket halindeki bir aracın çarpması veya park halindeki

aracın yanması durumunda KTK 85/ III hükmüne göre sorumluluk söz konusu olmaktadır.

İşletilme halinde olmayan bir aracın işleteni, tehlike esasına göre sorumlu olmasa bile,

ilke olarak olağan sebep sorumluluğuna göre sorumlu tutulmuş, BK 41 veya 55’te

58Eren; s.663

Page 28: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

28

düzenlenmiş olan sorumluluk hallerinde daha sert bir sorumlulukla karşı karşıya

bırakılmıştır59.

KTK 85/III fıkrasındaki sorumluluk üç halde sözkonusu olmaktadır:

1. İşletenin Kusuru: İşletenin kusuru ile zararın meydana gelmesinde sorumluluğun

hukuki niteliği doğrudan “kusur sorumluluğu” dur. Bu halde zarar gören, kazada

işletenin kusuru olduğunu ispat etmelidir.

2. İşletenin Eylemlerinden Sorumlu Tutulduğu Kişilerin Kusuru: İşletenin

eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin( sürücü, sürücü yardımcıları vs)

kusurlarından meydana gelen zararlarda tehlike sorumluluğu değil; olağan sebep

sorumluluğu uygulanmaktadır. Görünüş olarak benzese de bu sorumluluk türü BK

55. maddeden iki yönüyle farklıdır. İlk olarak, işleten zararın meydana gelmemesi

için her türlü dikkat ve özeni gösterdiğini ispat etse bile sorumluluktan kurtulma

olanağı bulunmamaktadır. İkinci olarak, işleten yalnızca eylemlerinden sorumlu

olduğu kişilerin kusurlarından dolayı sorumludur.

3. Araçtaki Bozukluk Hali: Araçtaki bozukluk hali olağan sebep sorumluluğun tipik

uygulama şeklidir. İşleten zarar veren araca sahip olması nedeniyle sorumlu

tutulmaktadır. Arızanın yapım ve bakım eksikliğinden ileri gelmesi durumunda

ise, kusur işletende ise kusur sorumluluğu, eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerde

ise olağan sebep sorumluluğu sözkonusu olacağından; BK 58 değil; KTK 85/ III

uygulama alanı bulacaktır60.

B.KTK 85/III. MADDESİNE GÖRE SORUMLULUĞUN ŞARTLARI

Karayolları Trafik Kanunu’na göre sorumluluğun genel şartları II. bentteki başlıkta

incelenmiştir. Burada bu şartlar yalnızca maddeler başlık halinde sayılacaktır.

59Eren; s.664 60Gökçan/ Kaymaz; s. 125

Page 29: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

29

Buna göre KTK 85/I. maddeye göre hukuki sorumluluğun varlığı için mahkemece

aranması gereken şartlar şunlardır;( Anılan ilk dört şart sorumluluğun genel şartları olup aynı

II.bentteki başlıkta incelenmiştir.)

1. Bir “zarar” mevcut olmalıdır. Buradaki zarar kişiye veya eşyaya ilişkin zarardır.

2. Zarar “ trafik kazasından “doğmalıdır.

3. Kaza ve zarara “motorlu araç” neden olmalıdır.

4. Kaza ve zarar ile motorlu araç arasından “uygun illiyet bağı” bulunmalıdır.

5. Zarar, işletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından

doğmalıdır.

6. Zarar gören, kazaya işletenin veya yardımcılarının kusurunun yada aracın

bozukluğunun sebep olduğunu ispat etmelidir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas:2003/10629 Karar: 2003/10572 Tarih: 10.11.2003

“Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Dava,

konusu hasar, davalıya ait aracın park halinde iken yanması nedeniyle yangının sirayet

etmesi sonucu oluşmuştur. KTK.nun 85/3.maddesi işletilme halinde olmayan motorlu aracın

neden olduğu zarardan kaynaklanan sorumluluğu düzenlemektedir. Buna göre, maddenin

unsurları, işletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazası, işletenin,

yardımcılarının kusuru yada aracın bozukluğunun zarara neden olması şeklinde sayılabilir.

İşletenin buradaki sorumluluğu, tehlike sorumluluğuna göre daha hafifletilmiş olağan sebep

sorumluluğudur. (Bkz.Çetin Aşçıoğlu-Trafik Kazalarında Hukuki Sorumluluk ve Tazminat

Davaları. 1989 Ankara. Sayfa 73-76.) Davacı da, davalının Karayolları Trafik Kanunu´nun

85/3 ncü maddesi uyarınca sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Bu itibarla mahkemece, dava

Page 30: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

30

konusu olayda, KTK.nun 85/3 ncü madde hükmü tartışılmadan ve sonuçları kararda

gösterilmeden, eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.”61

V. KAZADAN SONRA YAPILAN YARDIM ÇALIŞMALARDA YARDIM EDENİN

MARUZ KALDIĞI ZARARDAN DOLAYI SORUMLULUK( KTK 85/ IV )

KTK 85/IV:İşleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibi, hâkimin takdirine göre kendi

aracının katıldığı bir kazadan sonra yapılan yardım çalışmalarından dolayı yardım edenin

maruz kaldığı zarardan da sorumlu tutulabilir. Ancak, bu durumda işletici teşebbüs sahibinin

sorumlu kılınabilmesi için kazadan kendisinin sorumlu olması veya yardımın doğrudan

doğruya kendisine veya araçta bulunanlara yahut kazaya taraf olan üçüncü kişilere yapılması

gerekir.”

Yukarıdaki madde hükmünün yanında aynı kanunun 82/1-a madde hükmünün de

irdelenmesi gerekir. Zira anılan madde hükmü kaza yerinden geçen veya kazaya karışan

araçların sürücülerine yardımı etme yükümlülüğü getirmiştir.

KTK m. 82:” Karayollarında meydana gelecek trafik kazalarına hemen el konmasını,

ölü ve yaralıların taşınmasını veya yaralıların tedavisini veya sanıkların yakalanmasını

sağlamak için,

a) Kaza yerinden geçmekte olan veya kazaya karışmış bulunan araçların sürücüleri

kaza mahallinde ilk yardım önlemlerini almaya ve en yakın zabıtaya veya sağlık kuruluşuna

haber vermeye ve yetkililerin talebi üzerine yaralıları en yakın sağlık kuruluşuna götürmek

zorundadırlar."

İşte KTK 85/ IV maddesi ile de, bu yardım çalışmaları sırasında yardım edenin

uğrayacağı zararın karşılanacağı belirtilerek yardım çalışmaları özendirilmiş ve bu çalışmalara

katılanların karşılıksız bir zarara uğramaları önlemek istenmiştir62.Ancak, kanunda böyle bir

hükme yer verilmemiş olsaydı dahi, kazaya uğrayan bir işleten veya teşebbüs sahibine yardım

eden kimse, yardım nedeniyle uğramış olduğu zararları, vekâletsiz iş görenin iş sahibine karşı

61www.corpus.com.tr 62Gökçan/ Kaymaz; s.133

Page 31: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

31

haklarını düzenleyen BK 413’e göre talep edebilirdi63.Fikret Eren’e göre hâkim, KTK 85/IV

ve BK 413 hükümlerini birlikte gözönünde tutmalıdır64.

Yardım edenin yardım çalışmaların sırasında uğradığı zarardan dolayı sorumluluk

hâkimin takdirine bağlı tutulmuştur. Bu takdir hakkaniyete göre kullanılacaktır. Buradaki

sorumluluğun hukuki niteliği hakkaniyet esasına dayalı sebep sorumluluğu (kusursuz

sorumluluk) dur.

KTK 85/ IV. Maddeye göre işletenin veya araç işleticisi teşebbüsün sahibinin sorumlu

tutulabilmesi için kazadan ya kendisinin sorumlu olması veya yardımın doğrudan doğruya

kendisine veya araçta bulunanlara yapılması gerekmektedir. Şayet dava sırasında işleten

yardımımın kendisinden veya taşıdığı yolculardan başka kimselere yapıldığını ispat ederse

KTK 85/IV maddeye göre sorumlu tutulamaz. Bu halde yardım edenin zararını, kendisine

yardım ettiği kişiden BK 413. Maddesi gereği talep etmesi düşünülebilir65.

Bu madde gerek işletilme halindeki araçların sebep olduğu kazalarda gerekse işletilme

halinde olmayan aracın katıldığı bir kazadan sonra yapılan yardım çalışmalarından doğan

zararın tazmininde uygulanır. Kanun ikisi arasında hiçbir fark görmemiştir66.

VI. İŞLETENİN, ARACIN SÜRÜCÜSÜ VEYA YARDIMCI KİŞİLERİN

KUSURUNDAN DOLAYI SORUMLULUĞU

KTK 85/ V: “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya

aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.”

Yukarıdaki bölümlerde sürücü ve yardımcı kişilerin kimler olduğu, tanımları ve

çeşitleri üzerinde durulduğundan, bu bölümden yeniden bahsedilmeyecektir.

63Bolato�lu; s.181 64Eren; s.668 65Gökçan/ Kaymaz; s. 134 66Yılmaz; s. 96-97

Page 32: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

32

Kanunun 85.maddesinin V. Fıkrasında düzenlenen hükmün amacının, işleten ile

sürücü ve işletme yardımcılarının eylem ve davranışlarını özdeşleştirilmek istenildiği,

hepsinin davranışlarının eş değerde tutulduğu ileri sürülmektedir. İşleten, her türlü özen

ödevini yerine getirdiği, yardımcılarını gereği gibi denetlediğini, gözetim görevini ihmal

etmediğini ispat etse bile, BK 55 maddesinin aksine sorumluluktan kurtulamaz. Eren ve

Bolatoğlu’na göre fıkrada geçen “kusur” kelimesinin hatalı olduğu bunun yerine “davranış”

ya da “eylem” kelimelerinin kullanılması gerekir. Şu halde 85/ V fıkrası, 85/ I maddesini teyit

ederek kusursuz sorumluluk ilkesini teyit etmektedir.

VII. İŞLETENİN SORUMLULUKTAN KURTULMASI

A.GENEL KURTULUŞ NEDENİ; MÜCBİR SEBEP VEYA AĞIR KUSUR( KTK 86/I)

1.Genel Olarak

KTK 86. Maddesi hükmüne göre: “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu

teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru

bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir

sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat

ederse sorumluluktan kurtulur.

Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs

sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hâkim, durum

ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.”

KTK 86/1.fıkrasında işletenin sorumluluktan tamamen kurtulması düzenlenmiştir.

Buna göre işletenin sorumluluktan kurtulabilmesi için iki grup iddiayı ispat etmek zorundadır.

Birinci kısım, kendisi ya da eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlarının olmadığı

Page 33: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

33

veya kazayı araçtaki bir bozukluğun etkilemediği hususlarıdır. İkinci ispat konusu ise kazanın

mücbir sebepten yahut zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiği

hususlarıdır67.

2.Sorumluluktan Kurtulma Şartları

a. İşleten veya Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibi, Kendisinin veya

Eylemlerinden Sorumlu Olduğu Kişilerin Kusursuz Olduğunu İspat Etmelidir.

İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluktan

kurtulabilmeleri için, öncelikle, kazada, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu

kişilerin kusurunun bulunmadığını ispat etmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde kusurlu

sayılırlar ve m 86.’daki sorumluluktan kurtulma imkânından yararlanamazlar.

Buradaki kusur, trafik kurallarının ihlali şeklinde ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla

işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden

sorumlu olduğu kişilerin trafik kurallarına harfiyen riayet ettiklerini, sözgelimi hız sınırlarını

aşmadıklarını, trafik levha ve işaretlerine uyduklarını, sağa sola dönüşlerde dönüş işaretlerini

verdiklerini, takip mesafesini koruduklarını vs. ispat etmeleri gerekir.

Ayrıca, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, eylemlerinden

sorumlu olduğu kişilere aracı bırakmada, talimat vermede ve denetlemede de kusurlarının

bulunmadığını ispat etmelidirler. Bu husus özellikle, motorlu aracın, temyiz kudretine sahip

olmayan kişilere veya küçüğe verilmesinde önem taşır. Aracın bu kişilere verilmesi başlı

başına bir kusur teşkil edip, bunların kazada kusurlu olmamaları, işleteni sorumluluktan

kurtarmaz68.

b. İşleten veya Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibi, Araçtaki Bir

Bozukluğun Kazayı Etkilemediğini İspat Etmelidir.

67Kılıço�lu, Mustafa; Sorumluluk Hukuku, Ankara, 2002,s.493-494 68Yılmaz; s.100

Page 34: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

34

Araçtaki bozukluk, umulmayan hal olduğundan, kazanın oluşumuna etki eden, ona

sebebiyet veren bozukluk, işletenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla işleten

veya teşebbüs sahibinin, sorumluluktan kurtulabilmeleri için, araçtaki bozukluğun, kazayı

etkilemediğini ve kazanın oluşumuna da sebebiyet vermediğini de ispat etmesi gerekir.

Burada kanunun işleten veya işletenin bağlı olduğu teşebbüs sahibine yüklediği ispat yükü,

aracın bütün parça ve aksamının bozuk olmadığı yönünde değil; kazaya sebep olan kısım ve

parçalarıyla ilgilidir. Sözgelimi; arka lambaları çalışmayan bir araç gündüz kaza yapmışsa bu

durumun kazanın oluşumuna hiçbir etkisi olmayacağından ispatın bir önemi

bulunmamaktadır69.

Kazaya sebep olan bozukluk, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuruna

dayanıyorsa, bu halde de sorumluluk sözkonusu olmaz. Ancak sürücü ile aracın işletilmesine

yardım eden kişiler üçüncü kişi olmadığından, bunların kusuruna dayanan ve kazaya

sebebiyet veren bozukluklardan işleten sorumludur70.

Aracın muhtelif aralıklarla muayenesinin yapılmış olması ve sağlamlığının onaylanmış

olması, aracın bozuk olmadığına ilişkin kesin delil oluşturmaz. Zira kazaya etkisi olan veya

oluşumuna sebebiyet veren bozukluk, muayene sırasında gözden kaçabileceği gibi sonradan

da ortaya çıkabilir71.

c. İşleten veya Teşebbüs Sahibi, Kazanın İlliyet Bağını Kesen Sebeplerden

Birinden İleri Geldiğini İspat Etmelidir.

İşleten veya teşebbüs sahibinin, sorumluluktan kurtulmak için, kazanın meydana

gelmesinde, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurunun bulunmaması

ve araçtaki bir bozukluğun kazayı etkilememiş olması şartlarının yanında, illiyet bağını kesen

sebeplerden birinin bulunduğunu da ispat etmesi gerekir.

İlliyet bağını kesen sebepler, mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru ve üçüncü

kişinin ağır kusurudur.

69Eren; s.671 70Yılmaz; s. 101 71Kılıço�lu, Ahmet; s.288-289

Page 35: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

35

Mücbir Sebep; mücbir sebep, araç işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu

teşebbüs sahibinin işletmesi veya faaliyet dışında meydana gelen, bir davranış normunun

mutlak olarak kaçınılmaz bir şekilde ihlaline yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması

mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır72.Bu unsurları olmayan bir olay umulmadık hal

niteliği taşısa da mücbir sebep olarak kabul edilemez. Burada bir olayın mücbir sebep olarak

tanımlanabilmesi için, bunun mutlaka işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs

sahibinin işletmesi( aracı) dışında oluşan bir olay olması gerekir.

Mücbir sebep genellikle tabii olaylardan oluşur. Sözgelimi, yıldırım, deprem, taşların

düşmesi, çığ, volkan püskürmesi gibi olaylardan oluşur. Uygulamada, en çok rastlanılan trafik

kazasına sebep olan olay aracın üzerine düşen taştır. Dağdan aniden yuvarlanıp araç üzerine

düşen taş, maddi veya şahsi bir zarara sebep olabilir. Güneş ışığının gözü kamaştırması, başka

bir aracın uzun farlarının başka bir araç sürücüsünün dikkatini dağıtması mücbir sebep

sayılmaz.

Mücbir sebebin en belirgin unsuru “haricilik unsuru” olup, bu unsur mücbir sebebi

oluşturan olayın, işletenin aracı dışında oluşmasını ifade etmektedir73.Bunun yanında olayın,

kaçınılmaz, öngörülemez ve olağanüstü nitelikte olması gerekir.

Mücbir sebebi ispat yükü, kanuna göre işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu

teşebbüs sahibine düşmektedir. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi,

kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kimselerin kusurlu davranışlarıyla mücbir

sebep teşkil eden bir olaya, örneğin öngörülebilen bir çığ olayına maruz kalmış ve bu suretle

üçüncü kişilerin zarara uğramasına sebep olmuşsa, sorumluluktan kurtulamaz. Zira böyle bir

halde, mücbir sebebin unsurlarından olan olayın öngörülmezlik ve kaçınılmazlık unsuru

ortadan kalkmaktadır. Belirtmek gerekir ki kusur ve bozuklukla birlikte mücbir sebep bir

arada bulunmaz.

Zarar Görenin Ağır Kusuru; KTK m 86’da mücbir sebep gibi, zarar görenin ağır

kusuru da illiyet bağını kesen sebep olarak öngörülmüştür. İşleten veya araç işleticisinin bağlı

olduğu teşebbüs sahibi, kazada, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir

72Eren; s.672 73Tando�an, Haluk; Türk Mes’uliyet Hukuku, �stanbul,2010,s. 464

Page 36: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

36

kusurunun bulunmadığını, araçtaki bir bozukluğun kazanın oluşumuna sebebiyet vermediğini

ve bunların yanında, kazanın münhasıran zarar görenin ağır kusurundan ileri geldiğini

ispatladığı takdirde sorumluluktan kurtulur.

Zarar görenin kusuru nedeniyle işletenin sorumluluktan kurtulabilmesi için, kusurun

ağır olması ve zararın tek sebebini oluşturması gerekmektedir. İşleten veya araç işleticisinin

bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluktan kurtulabilmesi için, zarar görenin kusuru,

motorlu aracın işletilmesi ile zarar arasındaki illiyet bağını kesecek ağırlıkta olmalıdır74.Şayet,

zarar görenin kusuru, motorlu aracın işletilmesi ile zarar arasındaki illiyet bağını kesecek

ağırlıkta değil ise, zararın da tek sebebi olamayacağından, işleten sorumluluktan kurtulamaz;

ancak zarar görenin hafif kusuru, tazminatta bir indirim nedeni olabilir.

Üçüncü Kişinin Ağır Kusuru; KTK m.86’da, üçüncü kişinin ağır kusuru da, illiyet

bağını kesen bir sebep olarak düzenlenmiştir. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu

teşebbüs sahibi, kazada kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir kusurunun

bulunmadığını, araçtaki bir bozukluğu n kazanın oluşumuna sebebiyet vermediğini ve

bunların yanında kazanın münhasıran üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini

ispatladığı takdirde sorumluluktan kurtulur.

Üçüncü kişi kavramı; işleten, aracın sürücüsü, aracın kullanılmasına katılan yardımcı

kimseler ve zarar gören dışında kalan kimseleri ifade etmektedir. Bu bağlamda sürücü ve

aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişiler üçüncü kişi değildir. Bu bağlamda aracı çalan

veya gasp eden kişi, üçüncü kişidir. Ancak aracın çalınması veya gasp edilmesi halinde

işletenin sorumluluğu KTK 107’de özel olarak düzenlendiğinden, işleten 86.maddeye göre

değil, 107.madde hükmüne dayanarak sorumluluktan kurtulabilir.

Yine burada da, üçüncü kişinin ağır kusuru motorlu araç aracın işletilmesiyle zarar

arasındaki uygun illiyet bağını kesecek derecede ağır olmalıdır. Üçüncü kişinin hafif kusuru

illiyet bağını kesecek derecede olmaz ise, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu

teşebbüs sahibi sorumluluktan kurtulamaz. Böyle bir durumda hafif kusurlu kişi, işletenle

birlikte zarar görene karşı BK 51’e göre müteselsilen sorumlu olur75.

74Yılmaz; s.111 75Eren; s. 675

Page 37: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

37

B.ÖZEL KURTULUŞ NEDENİ; ARACIN ÇALINMASI VEYA GASPEDİLMESİ

(KTK 107)

KTK 107:”Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur.

Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde

öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur.

İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında

veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu

olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir.

Aracın çalındığını veya gasbedildiğini bilerek binen yolculara karşı sorumluluk, genel

hükümlere tabidir.”

Çalınan veya gasp edilen araçların meydana getirdiği hasar ve zararlardan dolayı kural

olarak işleten sorumlu olmakta, ancak işletenin sorumluluktan kurtulması için Kanunun 107.

maddesi olanak sağlamıştır. İşletenin tanınan kurtuluş karinesinden yararlanabilmesi

durumunda, aracı gasp eden veya çalan kişiler işleten sıfatına bürünmekte ve işleten gibi

sorumlu tutulmakta; işleten sorumluluktan kurtulmaktadır.

VIII. İŞLETENİN SORUMLULUĞUNUN AZALTILMASI

KTK 86/ I ‘de, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin

sorumluluktan kurtulabilecekleri hal ve şartlar düzenlenmiştir. Aynı kanun hükmünün ikinci

fıkrasında ise, sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu

teşebbüs sahibinin sorumluluğunu azaltan hükümlere yer vermiştir. İşleten veya araç

işleticisinin bağlı teşebbüs sahibinin sorumluluğunun azaltılmasına imkân veren bir diğer

hüküm ise KTK 87.maddesidir. Eğer zarar gören araçta karşılıksız( hatır için taşıma)

taşınıyorsa veya araç kendisine hatır için verilmişse, işleten veya araç işleticisinin bağlı

olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğunun azaltılması yoluna gidilecektir76.

76A�çıo�lu; s. 102-103

Page 38: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

38

A. ZARAR GÖRENİN KUSURU NEDENİYLE İŞLETENİN SORUMLULUĞUNUN

AZALTILMASI( KTK 86/2)

KTK m. 86/I ‘de öngörülen şartların bulunmaması sebebiyle sorumluluktan

kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda

zarar görenin kusuru olduğunu ispat ederse, hâkim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını

indirebilir.( KTK 86/II)

Zarar görenin kusurlu olmasından anlaşılması gereken, kişisel kusur olup, zarar gören,

bu kusur oranında kendi kendine zarar vermekte; onun kişisel kusuru, zararın kısmı

sebeplerinden birini oluşturmaktadır77.

Zarar görenin kusuru, uygulamada en sık görülen tazminattan indirim sebebidir.

Bununla birlikte uygulamada “zarar görenin kusuru” yerine” müterafik kusur” gibi deyimler

kullanılmaktadır. Burada, aslında, kusuru nedeniyle zararın bir kısmını üzerine almak

zorunda kalan zarar görenin, uğradığı zarardan sorumluluğu, zararın sorumlu kişilerle

paylaştırılması sözkonusudur.

Zarar görenin kusurunun bir indirim nedeni olması “ hiç kimse kendi kusurundan

yararlanamaz” ilkesine dayanır. Buna göre, hiç kimse kendi kusuruyla kendi aleyhine

doğmasına yol açtığı bir zararı başkasına yükleyemez. Zira uğradığı zararın oluşmasında

kendi davranışları ile katkıda bulunan kişinin, bu zararın tamamının giderilmesini başkasından

istemesi, dürüstlük kuralına aykırı düşer78.

Müterafik Kusurla ilgili istikrar kazanmış Yargıtay Kararları şu şekildedir.:

“Mürisinkendisiyle birlikte içki içen davalı sürücünün aracına binmesi BK 44.

Maddesi gereğince müterafik kusur oluşturup oluşturmayacağı değerlendirilip, tazminat

tutarından belirlenecek kusur oranında indirim yapılması gerekip gerekmediğinin açıklığa

kavuşturulması icap ederken, bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadan hüküm

kurulması nedeniyle dahi kararın bozulması gerekmiştir”.( 11. H.D 8.2.2007 11074/ 1485)

77Yılmaz; s. 119 78Tando�an; s. 319

Page 39: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

39

“Alkollü olduğu bilinen sürücünün aracına binmek, ölen için müterafik kusurdur, bu

yön ve hatır taşıması nedeniyle BK 43-44 maddeler uygulanmalıdır.”( 4. HD 2.5.2007 13995/

5564)

“Sürücünün içkili olduğunu bilerek araca binen desteğin davranışı bölüşük kusur

oluşturabilir.”( 4. H.D 20.05.1999, 3376/ 4623)

“Araç sürücüsünün içkili,aşırı yorgun, ya da yetersizliği gibi nedenlerle işletme

tehlikesinin arttığını bile bile araca binen ve yolculuğun yapılmasında direnen kimsenin

ölmesi ya da cismani zarara uğraması halinde, birlikte kusurundan dolayı maddi ve manevi

tazminatta bir miktar indirim yapılmalıdır.”( 4. H.D 25.02.1986 765/ 1694)79

B. HATIR TAŞIMASI VEYA ARACIN HATIR İÇİN VERİLMESİ NEDENİYLE

SORUMLULUĞUN AZALTILMASI(KTK 87/I)

KTK 87/I:”Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu

araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya

araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile

işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere

tabidir.”

Bu hükme göre, bir kimsenin herhangi bir ivaz ya da karşı edim olmaksızın taşınması,

hatır taşıması; aracın karşılıksız verilmesi, kullandırılması ise, hatır için verme olarak kabul

edilmektedir. Kanun, sadece bir hatır ilişkisine dayanan araçta taşıma veya aracı vermeyi,

tazminattan indirim sebebi olarak kabul etmiştir. Bu madde hükmüne göre, işletenin veya araç

işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu, genel hükümlere göre yani Borçlar

Kanununun haksız fiile ilişkin( BK 41 vd md) hükümlerine (ve özellikle BK 43-44) tabi

tutulmuştur.

79www.corpus.com.tr

Page 40: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

40

Hatır için taşıma veya aracın hatır için verilmesinin sözkonusu olması için, işleten

veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, taşımak için araca aldığı yolcudan

veya aracını verdiği kişiden ya hiçbir karşı edim almamış olması ya da alsa bile bunun

önemsiz olması gerekir. Araçta hatır için taşıma veya aracın hatır için verilmesi, başkasına

kolaylık gösterme, iyilik etme düşüncesine dayanmalıdır. Örneğin, bir misafir veya arkadaşı

evine götürme, aynı yere gitmekte olan bir kişiyi, bir komşuyu veya otostopçuyu arabaya

alma halinde durum böyledir80.

KTK 87/I de düzenlenen hatır işinin, hukuki niteliği bir def’i olup, itiraz değildir81.Bu

nedenle araç işleticisinin ya da işletmenin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin bunu ileri sürmesi

gerekir. Aksi takdirde hâkim bunu re ’sen dikkate alamaz.

KTK’nun 87/1. maddesi uyarınca, hatır için ücretsiz olarak taşınan veya hatır için

aracın kullanılması ücretsiz olarak kendisine bırakılmış kişi ölmüş veya yaralanmış ise, bu

durumda araç işleten kusursuz olarak sorumlu tutulamayacaktır. İşletenin sorumluluğu bir

kusur sorumluluğu olup işleten öncelikle kendisinin zararın meydana gelmesi hususunda

kusuru bulunmadığını ispat edecektir. Ayrıca, zarar görenin ücretsiz olarak taşınan kişi olması

halinde işleten, zararın (hatır için taşınan kişiler de dahil olmak üzere) üçüncü kişilerin

kusurundan kaynaklandığını, zarar görenin aracı hatır için ücretsiz olarak kullanan kişi olması

halinde ise, araçta bir bozukluk bulunmadığını, araçta bir bozukluk bulunsa bile bu bozukluk

konusunda aracı kullanan kişiyi uyardığını ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir82.

Dolayısıyla, yaralanan veya ölen kişi, hatır için taşınmakta ya da araç kendisine hatır için

verilmiş ise, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, zararın doğmasında

ancak kusuru bulunduğu takdirde sorumlu tutulabilir83.

80Eren; s.676-677 81Eren; s.678 82Kılıço�lu,Ahmet; s.42 83Yılmaz; s. 122

Page 41: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

41

IX. BİRDEN FAZLA ZARAR VERENİN ÜÇÜNCÜ KİŞİYE VE BİRBİRLERİNE

KARŞI SORUMLULUĞU

A.ÜÇÜNCÜ KİŞİYE KARŞI( MÜTESELSİL ) SORUMLULUK

KTKm. 88/I uyarınca, “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin

uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar

müteselsil olarak sorumlu tutulur”

Trafik kazasında, zarardan birden fazla kişi sorumlu olabilir. Sözgelimi; işleten A ‘nın

sürücüsü B, yaya C’ye çarparak ona beş bin Türk Liralık maddi zarar vermiş ise, A ve B, C

‘ye karşı müteselsilen sorumlu olur.

Müteselsil sorumlular aracıyla kazaya karışan bir işletenle işleten sıfatını taşımayan

kişiler olabileceği gibi iki veya daha çok işleten de olabilir. Sözgelimi, yoldaki bir yayaya

veya araçlardan birindeki bir yolcuya zarar vermeleri halinde, işletenler zarar gören üçüncü

kişiye karşı müteselsilen sorumlu olur.

Bu madde bakımından zarar görenin üçüncü bir kişi olması gereklidir. Ayrıca,

müteselsil sorumluluğun doğması için, trafik kazasına katılanlardan her birinin zarar görene

karşı sorumlu olması gerekir. “Bu itibarla KTK 86/I ‘e göre, zarar görenin veya üçüncü

kişinin ağır kusuru nedeniyle sorumluluktan kurtulan kişinin müteselsil sorumlular

çerçevesine girmesi mümkün değildir. Birden çok zarar verenden biri, tazminattan indirim

sebeplerinden birinden yararlanmakta ise, diğer zarar verenler yanında gerçekleşen zarardan

sadece indirilmiş miktar üzerinden müteselsilen sorumlu olur.Üçüncü kişinin kusuru, illiyet

bağını kesecek yoğunlukta değilse, bu, zarar verenlerin müteselsil sorumluluklarının

miktarlarını etkilemez. Zira, üçüncü kişinin yarışan hafif kusuru, tazminattan indirim sebebi

değildir. Bu durum ancak zarar verenler arasındaki iç ilişkide(rücuda) göz önünde tutulur.”84

Müteselsil sorumlulukta, zarar verenlerden her biri, zararın ve tazminatın tamamından

sorumludur. Sözgelimi, yukarıdaki örnekte yaya C, beş bin liralık tazminat alacağının

84Eren; s.292

Page 42: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

42

tamamını, açacağı dava ile yalnız A’dan veya B’den talep edebileceği gibi, A ve B’den

birlikte isteyebilir. KTK 109/V ‘e göre zarar verenlerden birine karşı kesilen zamanaşımı,

diğerlerine karşı da kesilmiş olur. Bu hüküm, sigortacı hakkında da geçerlidir.( KTK 109/III).

Zira sigortacı sigorta poliçesinde yer alan sigorta miktarına kadar müteselsilen sorumludur.

Ancak burada eksik teselsül söz konusudur85.

Zarar gören davayı müteselsil sorumludan yalnız birisine ve hatta kusuru daha az

olana karşı açmış ise, davalı olan müteselsil borçlu, diğer müteselsil borçlunun da hasım

gösterilmesi gerektiğini ileri süremez. Çünkü Borçlar Kanunun 142. Maddesinde “ Alacaklı

müteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını

istemekle muhayyerdir. Borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların mesuliyeti devam

eder.” Bu nedenle tazminat davası birisine karşı açılıp nihayete erdirilebilir.

B.BİRBİRLERİNE KARŞI SORUMLULUKLARI

KTK m. 88/II:” Birden fazla kişinin sorumlu olduğu durumlarda, bunlar arasındaki

ilişki bakımından zarar, olayın bütün şartları değerlendirilerek paylaştırılır. Özel durumlar

ve özellikle araçların işletme tehlikeleri, zararın iç ilişkide başka türlü paylaştırılması haklı

göstermedikçe, işletenler ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahipleri kusurları

oranında zarara katlanırlar.”

Zararın paylaştırılmasında kural olarak “kusur” nazara alınmıştır. Sorumlular zarardan

kusurları oranında sorumlu olacaklardır. Fakat özel durumlar ve araçların işletme tehlikeleri,

zararın başka türlü paylaştırılmasını haklı kılması durumunda zarar, hakkaniyeti gerektiren bu

durum gözetilerek paylaştırılacaktır.

Kazaya katılan araçların işletme tehlikesi ile işletenlerin ek kusur derecelerinin

birbirine eşit olması halinde, zarar, işletenler arasında yarı yarıya paylaştırılır. İşletenlerin her

ikisinin de kusursuz olması durumunda, işletenler arasında zararın paylaştırılması ve rücu

ilişkisi, araçların işletme tehlikelerinin ağırlığına göre olur86.

85Eren; s.292 86Gökçan/ Kaymaz; s. 168

Page 43: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

43

X. BİRDEN ÇOK İŞLETENİN BİRBİRLERİNE VERDİKLERİ ZARARLARDAN

DOLAYI SORUMLULUKLARI (KTK 89)

A.KİŞİYE İLİŞKİN ZARARLARDAN SORUMLULUK

KTK m. 89/I hükmüne göre farklı işletenlere ait araçların, kişiye verdiği zararlar(vücut

bütünlüğünün ihlali ve ölüm), işletenler arasında kusurları oranında paylaştırılır. İşletenlerden

biri kusursuz, diğeri kusurlu ise kusurlu işleten kural olarak zararın tamamından sorumludur.

İşletenlerden hiçbirinin kusuru yoksa bu durumda araçların işletme tehlikeleri birbirine eşit

sayılarak zarar işletenler arasında eşit olarak bölüşülür.

Kanunun 89. maddesinde “araçların işletme tehlikesi başka türlü paylaştırmayı haklı

göstermedikçe” şeklinde bir ifade bulunmaktadır. Bunun anlamı, zararın doğumuna neden

olan araçların işletme tehlikeleri farklı ise işletenlerin sorumluluğunun da bu tehlike oranında

ayarlanacağıdır. Motorlu taşıtların işletme tehlikeleri bu araçların ağırlıklarına, hızlarına,

uzunluk ve genişliklerine, sürücülerinin durumlarına veya araçların bozuk olup olmamasına

göre değişir. Bir akaryakıt tankeri ile bir otomobilin işletme tehlikesi aynı olmadığı gibi,

sürücüsü sağlıklı olan bir aracın verebileceği zarar ile seyir halindeyken sürücüsü sara nöbeti

geçiren bir aracın verebileceği zarar da aynı değildir. Bu bakımdan işletenlerden biri kusursuz

olsa bile aracının işletme tehlikesi daha fazla olduğu için zararın bir bölümünden sorumlu

tutulabilir veya iki işletenin de aynı oranda kusurlu olması halinde ya da işletenlerden ikisinin

de kusursuz olması halinde, işletme tehlikesi daha fazla olan aracın işleteni daha fazla

tazminat ödemeye mahkûm edilebilir. İşletme tehlikesine göre tazminat ayarlaması yapılırken,

araçların genel işletme tehlikeleri değil, somut olayın meydana gelmesine etki eden tehlikeleri

göz önüne alınmalıdır. Ayrıca, bu kuralın uygulanabilmesi için diğer işletenin aracının işletme

tehlikesinin daha fazla olduğunu iddia eden işletenin bu durumu ispatlaması gerekir.

B.ŞEYE(EŞYAYA) İLİŞKİN ZARARLARDAN SORUMLULUK

Eşyaya ilişkin zararlarda işletenlerden birinin diğer işletenin zararından sorumlu

tutulabilmesi için kusurunun bulunması gerekir. İşletenlerin eylemlerinden sorumlu olduğu

Page 44: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

44

kişilerin kusurları da kendi kusuru olarak kabul edilir. Bir tüzel kişi işleten konumunda ise,

araç sürücüsünün kusurlarından MK. M. 48/2 uyarınca tüzel kişi sorumlu tutulur. Eşyaya

ilişkin zarar işletenlerin araçlarının veya diğer eşyalarının hasara uğraması veya yok

olmasından doğabilir.

İşletenlerden her ikisi de kusurluysa zarara kusurları oranında katlanırlar. İşletenlerden

biri kusurlu diğeri kusursuzsa bu durumda kusurlu işleten zararın tamamını tazminle

yükümlüdür. İşletenlerden hiçbiri kusurlu değilse bu durumda her işleten kendi zararına

katlanacaktır. Eşyaya ilişkin zararlarda araçların işletme tehlikeleri göz önüne alınarak

tazminatın ayarlanması yoluna başvurulamaz.

C.İŞLETENLERİN BİRBİRLERİNE KARŞI MÜTESELSİL SORUMLULUKLARI

Birden çok işletenin zarar gören işletene karşı tazminatla yükümlü bulunması

mümkündür. Böyle bir durumda işletenler zarar gören işletene karşı, verdikleri zarardan

dolayı müteselsil sorumlu olurlar. Ancak tazminle yükümlü işletenlerin müteselsil sorumlu

tutulabilmeleri için zarara kusurları ile sebebiyet vermiş olmaları gerekir. İşletenlerden biri

kusurlu değilse veya KTK m. 86 uyarınca sorumluluktan kurtulmuşsa bu durumda müteselsil

sorumlu olmayacaktır.

Page 45: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

45

KAYNAKÇA

AKÇAY, Osman: Trafik Hukuku ve Yönetimi, 3.Bası, Ankara 1998

AŞÇIOĞLU, Çetin: Trafik Kazalarından Doğan Hukuk ve Ceza Sorumlulukları, 2.Bası, Ankara 2008

BOLATOĞLU, Bolat: Karayolları Trafik Kanuna Göre Motorlu Araç İşletenin Hukuki Sorumluluğu, Ankara 1988

BULUT, Erhan: 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu Uyarınca Araç İşletenin Sorumluluğu (Sorumluluğun Şartları),Mevzuat Dergisi, Makale, Ankara 2001 EREN, Fikret. : Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 9.Bası, İstanbul 2006

GÖKÇAN, Hasan Tahsin/ KAYMAZ, Seydi: Karayolları Trafik Kanuna Göre Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta, Rücu Davaları ve Trafik Suç ve Kabahatleri,7.Bası, Ankara 2010

GÜLEÇ, Sema: Maddi Tazminat Esasları ve Hesaplanması, 5.Bası, Ankara 2008

KARAHASAN, Mustafa Reşit: Sorumluluk Hukuku Birinci Kitap Kusura Dayanan Sözleşme Dışı Sorumluluk İkinci Kitap Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk, İstanbul 1995

KILIÇOĞLU, Ahmet M..: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler,9.Bası, Ankara 2007

KILIÇOĞLU, Mustafa: Sorumluluk Hukuku, Ankara 2002

KILIÇOĞLU, Mustafa: Tazminat Esasları ve Hesaplama Yöntemleri, Ankara 1998

REİSOĞLU, Safa: Borçlar Hukuku Genel Hükümler,21.Bası,İstanbul 2010

TANDOĞAN, Haluk: Türk Mes’uliyet Hukuku, İstanbul 2010

ULAŞ, Işıl: Uygulamalı Sigorta Hukuku, Ankara 2010

YILMAZ, Zekeriya: Trafik Kazaları ve taşımacılıktan doğan Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta ve Rücu Davaları, Ankara 2010

Yararlanılan İçtihat Programları

Corpus Yazılım ve İçtihat Programları

Dergiler

Terazi Hukuk Dergisi

Mevzuat Hukuk Dergisi

Page 46: I.SORUMLULUĞUN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KONUYA İLİŞKİN … · Karayolları Trafik Kanuna göre sorumluluk, önce 6085 ve sonra 232 sayılı yasa ile yapılan düzenleme ile 1985

46