140
Tarihe yolculuk Journey to history Klazomania Sırtları yeşil, yüzü mavi! Hillside green, face blue! Balçova ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ CULTURE & TOURISM MAGAZINE KASIM - ARALIK 2010 NOVEMBER - DECEMBER 2010 YIL / YEAR: 2 SAYI / EDITION : 8

İzmir 08

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Tarihe yolculuk Journey to history Sırtları yeşil, yüzü mavi! Hillside green, face blue! KASIM - ARALIK 2010 NOVEMBER - DECEMBER 2010 YIL / YEAR: 2 SAYI / EDITION: 8 KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ CULTURE & TOURISM MAGAZINE ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY www.remax-orion.com Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 1

Citation preview

Page 1: İzmir 08

Tarihe yolculuk Journey to history

KlazomaniaSırtları yeşil, yüzü mavi!Hillside green, face blue!

Balçova

ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİCULTURE & TOURISM MAGAZINE KASIM - ARALIK 2010NOVEMBER - DECEMBER 2010

YIL / YEAR: 2 SAYI / EDITION : 8

Page 2: İzmir 08

www.remax-orion.com

Page 3: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 1

Page 4: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 20102

TAV

İzm

ir T

erm

inal

İşle

tmec

iliği

A.Ş

.A

dnan

Men

dere

s H

aval

iman

ı Dış

Hat

lar T

erm

inal

iG

azie

mir

/ İz

mir

/ Tü

rkiy

eTe

l : +

90 2

32 4

55 0

0 00

İzm

ir A

dnan

Men

dere

s H

aval

iman

ı’nda

n Yu

rtdı

şına

Dire

kt U

çuşl

ar /

Inte

rnat

iona

l Dire

ct F

light

s fro

m İz

mir

Adna

n M

ende

res A

irpor

t

AKD

ENİZ

MED

ITER

RAN

EAN

SEA

Page 5: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 3

Page 6: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 20104

İçindek iler / Contentsİmtiyaz Sahibi / Publisher on Behalfİzmir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına Abdülaziz EDİZ İl Kültür ve Turizm MüdürüDirector of Culture and Tourism

Genel Yayın Yönetmeni / Publishing DirectorCengiz KESKİNER İl Kültür ve Turizm MüdürlüğüProvincial Directorate of Culture and Tourism

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / Responsible Manager of Editorial DepartmentM. Kaan ERGE İl Kültür ve Turizm MüdürlüğüProvincial Directorate of Culture and Tourism

Yayın Kurulu Başkanı / Head of Editorial BoardHaluk TUNÇSU Vali Yardımcısı / Lieutenant Governor

Yayın Kurulu / Editorial BoardProf. Dr. Füsun BAYKALDoç. Dr. Gözde EMEKLİTalat AYDİLEKHamdi TÜRKMENSelehattin SERTİsmail GÖÇMENGüzfent DİLEMREH. Sinan METENalân MELEKSerpil ATAM

Danışma Kurulu / Consultative BoardBaşkan: Güman KIZILTANProf. Dr. Öcal USTAProf. Dr. Alp TİMURProf. Dr. İge PIRNARNecmi ÇALIŞKAN Alex BALTAZZI Haluk NİŞLİOĞLUYalçın ULUKAYAVeysi ÖNCELÖzer MUMCU

İzmir Kültür ve Turizm MüdürlüğüTel: +90 232 483 51 17Faks: +90 232 483 42 70E-Posta: [email protected]

Yayın Türü: Yerel, iki aylık Baskı Yeri / Printing: Neşa Ofset Amb. San. Tic. A.Ş. Baskı Tarihi / Printing Date:

İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne internette www.izmirdergisi.com,www.izmir.gov.tr ve www.izmirkulturturizm.gov.tr adresinden e-dergi olarak ulaşabilirsiniz.

You can have İzmir Culture and Tourism Magazine as an e-magazine from www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr and www.izmirkulturturizm.gov.tr.

Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz.

Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in ful lor summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher.

Ajans Başkanı / ChairmanÖzer KESTANE

Yayın Koordinatörü / Editorial CoordinatorSabriye MERCAN BOLULU

Muhabir / InterviewerÇiğdem ASKERİ COŞKUNCeyda ADAR

İngilizce Editörü / English EditorM. Kaan ERGE

Çeviri / TranslationYakamoz Çeviri

Grafik Tasarım / Graphic DesignYeşim AYANRahşan AKSOY

Renk Ayrımı / Color SeperationFaik KALKAN

REKLAM / ADVERTISINGReklam Direktörü / Advertising DirectorGüliz İLGEN

Reklam Koordinatörü / Advertising Coordinatorİrfan IŞIK

Müşteri Temsilcileri / Customer RepresantativesCan SUSUZHakan KÜL Ayla YETKİN

Abone Sorumlusu / Subscribe DirectorMelda HİÇDURMAZ

RK Renkli Kalem Medya Yapım ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti.1464 Sokak No: 2 Park İşhanı 3/302 Alsancak-İZMİR

Tel: +90 232 463 75 40 Faks: +90 232 421 92 24 www.rktanitim.com e-posta: [email protected]

YAPIM / PRODUCTION RK Renkli Kalem Medya Yapım ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti.

20 Teşekkürler İzmir! Thank you İzmir!

24 8 bin 200 yıllık mühür An 8200-year old stamp

28 Tarihe “not” düştüler They made a note of history

26 İzmir’e çok yakıştı It suits İzmir Tremendously

38 En güzel Karşıyaka! Finest Karşıyaka

48 İzmir’in aydın köyü: Bademler Enlightened village of İzmir: Bademler

54 Yarım asırlık serüven An adventure of a half century 64 Pırlanta Üçgeni: Palaçi mucizesi Diamond Triangle: Palaçi miracle

68 Kentine aşık bir rehber A guide in love with her city

72 Antik dönemden miras: Şarapçılık A heritage from ancient times: Winemaking

Page 7: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 5

Kasım - Aralık / November - December 2010 • Yıl / Year:2 Sayı / Issue: 8

40 Eşsiz eserlerle tarihe yolculuk Journey to history with unique art works

30 Sırtları yeşil, yüzü mavi! Hillside green, face blue!

58 94Fo

toğr

af/

Phot

o : S

üley

man

Dum

an

76 Geleneksel tatlar yok olmasın! Traditional flavours should not disappear!

82 Tahtalı’da organik devrim! Organic revolution in Tahtalı!

86 Kış güzeli: Kiraz Winter beauty: Kiraz

94 Türk Ocağı’ndan Devlet Tiyatrosu’na From the Turkish Heart to the State Theatre 100 Port İzmir 2010

102 Türk ezgileri onlarla şenleniyor They give Turkish tunes life

106 Rengarenk: BOSPA Colourful: BOSPA

110 Pedallar üstünde özgürlük Pedals leading to freedom 116 Erasmus öğrencilerinin tercihi İzmir İzmir: Preference of the Erasmus students

122 Gözünüzü İzmir’de açın Open your eyes in İzmir

122 Bir açık hava müzesi: Kula An open-air museum: Kula

Page 8: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 20106

A brand new period, new goals

I am much obliged to thank everyone who did not leave us alone in our first year. The introduc-tory cocktail, where we celebrated the first anni-versary of our magazine representing İzmir with all its beauties, has become a proof of what a true step we took within this process.

It honoured and pleased us to see the sector representatives and non-governmental orga-nizations at the celebration cocktail accompa-nied by the unique atmosphere of the historical Gasworks on our side, particularly our Governor, Dear M. Cahit Kıraç and Metropolitan Munici-pality Mayor, Dear Aziz Kocaoğlu. Through the praises we received, we have reinforced that our magazine plays a significant role in introducing İzmir, the enlightened side of Turkey.

In these days, having surpassed the tourism sec-tor of 2010, I hope that the new year will be full of achievements with the unity and solidarity of those concerned, in authority and responsibility in an attempt to provide the introduction and awareness of İzmir at the domestic and abroad tourism fairs which are planned to be attended within the intense introduction activities.

We prepared the first issue of our magazine with the excitement of having surpassed a successful year and celebrated our first anniversary. Our eighth issue, in which we again selected the sub-jects that would contribute to the vision of İzmir, reserves very colourful titles.

The belief of the Diamond Triangle venerated by the Jewish community, Turkey’s first and only village having a theatre, Bademler, the pleasant district where green and blue become integrated, Balçova, and interviews with the tourism doy-ennes are among the subjects in our new issue.

With thoughts that you will read the new issue of our magazine which is the product of a good team work with pleasure, I pay my respect to all of our readers.

Abdülaziz Ediz Provincial Director of Culture and Tourism

Page 9: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 7

Yeni bir dönem, yeni hedefler

Birinci yaşımızda bizleri yalnız bırakmayan her-kese teşekkür ediyorum. İzmir’i tüm güzellik-leriyle anlatan dergimizin birinci yaşını kutla-dığımız tanıtım kokteyli, bu süreçte ne kadar doğru adımlar attığımızın kanıtı oldu.

Tarihi Havagazı Fabrikası’nın eşsiz atmosferi eşliğindeki kutlama kokteylimizde Sayın Va-limiz M. Cahit Kıraç ve Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Aziz Kocaoğlu başta olmak üzere, sektör temsilcilerini ve sivil toplum ör-gütlerini yanımızda görmek bizi onurlandırdı, sevindirdi. Dergimizin, Türkiye’nin aydınlık yüzü İzmir’in tanıtımında önemli bir rol oyna-dığını, aldığımız övgülerle pekiştirmiş olduk.

2010 yılı turizm sezonunun geride kaldığı bu günlerde yeni yılın yoğun tanıtım etkinlikle-ri içerisinde katılınması planlanan yurt içi ve yurtdışı turizm fuarlarında İzmir’in tanıtımı ve bilinirliğinin sağlanması için ilgili, yetkili ve sorumlularının birlik ve beraberliği ile başarılı geçmesini diliyorum.

Dergimizin yeni sayısını, başarılı bir yılı geride bırakmanın ve ilk yaşımızı kutlamanın heyeca-nıyla hazırladık. Yine İzmir’in vizyonuna katkı sağlayacak konuları seçtiğimiz sekizinci sayı-mız çok renkli başlıkları barındırıyor.

Musevi cemaatinin kutsal saydığı Pırlanta Üç-geni inancı, Türkiye’nin tiyatrosu olan ilk ve tek köyü Bademler, yeşil ve mavinin bütünleştiği şirin ilçe Balçova, turizm dünyasının duayen-lerinin söyleşileri bu sayımızda yer alan konu-lardan bazıları.

Güzel bir ekip çalışmasının ürünü olan der-gimizin yeni sayısını da keyifle okuyacağınızı düşünüyor, tüm okuyucularımıza saygılarımı sunuyorum.

Abdülaziz Ediz İl Kültür ve Turizm Müdürü

Page 10: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 20108

Güncel / Actual

Agora’da “antik hamam” bulundu

Dünyanın “kent merkezindeki en büyük antik agorası” olarak bilinen İzmir Agorası’ndaki kazı-larda, ikinci yüzyıla ait hamam yapısı ortaya çı-karıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölü-mü tarafından yürütülen arkeolojik kazı çalış-maları sırasında son olarak tespit edilen ve or-taya çıkarılmaya başlanan “antik hamam” hak-kında bilgi veren Kazı Başkanı Yrd. Doç. Akın Ersoy, Milattan Sonra ikinci yüzyıla uzanan yıl-larda hamamların, siyasetçilerin ve düşünür-lerin bir arada toplandıkları, önemli mesele-leri konuştukları merkezler olduklarını belirtti. İki aylık çalışmalar sonucunda hamam yapısı-nın kesitlerinin ortaya çıktığına değinen Ersoy, “Ünlü düşünür Aristides, eserlerinde İzmir’deki hamamlardan o kadar büyük övgüyle bahse-der ki, o zamanlarda insanların İzmir’de hangi hamama gideceğine karar veremediğine deği-nir. Bu yüzden Agora’da böyle bir yapıya rastla-dığımız için çok mutluyuz.” diye konuştu.

An “ancient bath” is found in AgoraDuring the excavations carried out in the Agora of İzmir which is known as “the largest ancient agora in the city center” of the world, a bath structure of the second century was uncovered. The Head of the Excavation, Assistant Profes-sor Akın Ersoy, who gave information about the “ancient bath” which was ultimately deter-mined and started to be uncovered during the archaeological excavation studies carried out by the Archaeology Department of Dokuz Eylül Uni-versity, indicated that bathes were centers where politicians and philosophers gathered together and talked about important matters during the second century, Anno Domini. Ersoy, who men-tioned that the sections of the bath structure were uncovered as a result of the studies which lasted for two months, said, “In his works, the great philosopher Aristides tells about the baths in İzmir with such a great praise that, he men-tions about the times when people could not de-cide which bath to go in İzmir. That’s why we are very happy to have encountered such a structure in Agora.”

Bergama’ya “Uygulama” Ödülü

Bergama Belediyesi’nin de kurucu üyelerinden birisi olduğu Tarihi Kentler Birliği (TKB) 10. Yılı buluşması Kayseri’de yapıldı. Kayseri Büyükşe-hir Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştiri-len toplantıda Tarihi Kentler Birliği tarafından düzenlenen “Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Proje ve Uygulamalarını Özendirme Yarışma-sı” 2009 yılı sonuçları açıklandı. Yarışmaya “Eski Gazipaşa İlkokulu Restorasyonu ve Butik Otel olarak İşlevlendirilmesi” projesiyle katılan Ber-gama Belediyesi “Uygulama” dalında ödül al-

maya hak kazandı. Bergama Belediyesi adına ödülü Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, Tari-hi Kentler Birliği Başkanı ve Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’den aldı.

Bergama Awarded for “Implementation” Kayseri was the location for the Tenth Anniversa-ry meeting of Union of the Historical Towns (Tarihi Kentler Birliği-TKB), for which Bergama Municipal-ity is one of the founding members. At the meet-ing, hosted by Kayseri Metropolitan Municipality, the results of the “2009 Historical and Cultural Her-itage Conservation Projects and Implementations Encouragement Contest” organised by Union of the Historical Towns were revealed. Bergama Mu-nicipality won an award in the “Implementation” category with their “Old Gazipaşa Primary School Renovation and Using it as a Boutique Hotel” project. Mehmet Özhaseki, Mayor of Kayseri and Chairman of the Union of the Historical Towns, presented the award to Mehmet Gönenç, Mayor of Bergama, who accepted the award on behalf of Bergama Municipality.

Smyrna’da 2500 yıllık düğün

İzmir’e adını veren ilk kuruluş yerleşimi Smyrna, tarihinde en görkemli günlerini ya-şadığı M.Ö. 590 yılını Bayraklı Belediyesi çalı-şanlarıyla birlikte tekrar yaşadı. Ege Üniversi-tesi Konservatuar bölümü öğrencileri ve öğ-retim görevlileriyle birlikte Smyrna’da zaman yolculuğuna çıkan Bayraklı Belediyesi tiyatro grubu, üst düzey yöneticileri ve meclis üye-leri bir düğün seremonisine şahit oldu. M.Ö. 590 yılını yaşayarak öğrenen katılımcılar, şa-rap ve zeytinyağının önemli bir ticaret ara-cı olduğu dönemde yaşayan bir tüccarın kı-zının düğün seremonisini canlandırdılar. An-

tik dönemin kıyafetleri içerisine giren Beledi-ye çalışanları, beş duyu organıyla tarih bilin-cini yaşatmaya ve aidiyet duygusunun yaka-lamaya çalışıldığı zaman yolculuğu projesin-den oldukça memnun kaldı. Zaman yolculu-ğu projesinde başından beri Bayraklı Beledi-yesi ile ortaklaşa çalışan İsveç’in Kalmar Bele-diyesi görevlileri de Akdeniz’den ticaret için Smyra’ya gelen Finikelileri canlandırdı.

2500-year-old wedding in SmyrnaBeing the first place of inhabitancy founded that gives İzmir its own name, Smyrna re-experienced the year 590 B.C., which was the most glorious time of the place, together with the employees of Bayraklı Municipality. Being on a journey in his-tory of Smyrna together with the students and lecturers of Ege University Conservatory Depart-ment; the theatre group, senior executives and council members of Bayraklı Municipality wit-nessed a wedding ceremony. Attendants learned about the year 590 B.C. through experience and animated a wedding ceremony of a merchant’s girl that lived in that time when wine and olive oil were significant goods of commerce. Munici-pality employees dressed in ancient costumes were quite satisfied with this time travel project in which conscience of history and sense of be-longing are conceived through five senses. Em-ployees of Kalmar Municipality of Sweden who had worked with Bayraklı Municipality even from the beginning of the project played the Phoenicians that come from Mediterranean to Smyra for trade.

Page 11: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 9

Page 12: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201010

Güncel / Actual

İzmir’den dünyaya: Mavi Tutku

Mavi Tutku, Nisan 2009’dan bu yana Türkiye’nin sualtı yaşamını TRT ekranlarına taşıyor. An-talya- Kaş, Bodrum, Fethiye, Çeşme, Hatay-Keldağ, Ayvalık, Çanakkale, Sakarya-Karasu, Seferihisar, Urla, Sinop, Kekova ve Kalkan başta olmak üzere Türkiye denizlerinin birçok noktasının barındırdığı zenginlikler, TRT Belge-sel kanalında izleyiciyle buluşuyor. Programın sualtı görüntü yönetmenliğini uluslararası al-anda video ve fotoğraf dallarında yüzü aşkın ödül sahibi olan Tahsin Ceylan yapıyor. Türkiye Sualtı Sporları tarafından Türkiye denizlerinin tanıtımına verdiği destekten dolayı ödüllen-dirilen program, Medex Fuarı tarafından da 2010 yılının en iyi belgeseli seçildi. Yapımcılığını Hakan Aslan ve Ümit Kargılı’nın üstlendiği pro-gram, TRT Belgesel kanalı dışında TRT HD, TRT Spor kanallarında da yayınlanıyor.

From İzmir to the World: The Passion for BlueSince April 2009, the programme Mavi Tutku (The Passion for Blue) brings the underwater life in Turkey to the screens of TRT (Turkish Radio and Television Corporation). The programme, broadcasted on the TRT documentary channel, offers viewers the opportunity to see the riches incorporated in the seas of Turkey; Antalya- Kaş, Bodrum, Fethiye, Çeşme, Hatay-Keldağ, Ayvalık, Çanakkale, Sakarya-Karasu, Seferihisar, Urla, Sinop, Kekova, and Kalkan are some of the lead-ing locations featured in the programme. Tahsin Ceylan, owner of a hundred or more internation-al awards in video and photography, is the un-derwater cinematographer of the programme. The programme, awarded by the Turkish Under-water Sports in recognition of their contribution to promoting the seas of Turkey, was chosen as the best documentary of 2010 by the Medex Ex-hibition. As well as the TRT Documentary chan-nel the programme, produced by Hakan Aslan and Ümit Kargılı, is also broadcasted on TRT HD and the TRT sports channels.

Tarihi Emir Sultan Camiiyeniden ibadete açıldı

Bergama İlçesi Turabey Mahallesi’ndeki Yıldı-rım Beyazıt döneminde Emir Sultan tarafından yaptırılan ve harap hale geldiği için 1943’te Vakıflar İdaresi tara-fından yıktırılan Emir Sultan Camii, aslına uygun olarak yeniden inşa edildi ve düzen-lenen törenle ibade-te açıldı. Bergama Be-lediye Başkanı Meh-met Gönenç, “Camii-ler Allah’ın evidir. Ca-milerde herkes eşittir. Namaz, katılanların yerli yabancı, zengin fakir ayrımı yapılmak-sızın bir arada gerçekleştirdikleri bir ibadettir. Bu bakımdan camiiler bir kaynaşma, hoşgörü ortamıdır, demokrasi ortamıdır. Tarihi Emir Sul-tan Cami’nin tekrar ibadete açılmasında eme-ği geçen herkese teşekkür ederim.” dedi.

Historical Emir Sultan Mosque was reopened to worshipEmir Sultan Mosque, built by Emir Sultan during the reign of Sultan Yıldırım Beyazıt inn Turabey Quarter of Bergama District and ruined by the Directorate of Foundation in 1943 as the mosque

was almost totally in ruins, has been reconstructed as original and opened to worship with a cer-emony organised. Mehmet Gönenç, Mayor of Ber-gama, says “Mosques are houses of Allah. Everybody is equal in mosques. The salaat is a type of prayer which is performed all together without any dis-crimination of attendants whether they are rich, poor,

local or foreign. Therefore, mosques are places of communication, tolerance and democracy. I hereby present my special thanks to everyone who has contributed in this historical Emir Sul-tan Mosque re-opened to worship.”

Ege-Koop Alışveriş MerkeziOcak ayında hizmete giriyor

Ege-Koop, İzmir’e kazandırdığı Torbalı Ayrancılar’daki bin 600 konutluk Egekent-4 Sitesi’nin yanı başında; İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na 10 kilometre mesafede Aydın, Selçuk, Kuşadası, Marmaris, Bodrum gibi turis-tik beldelerin geçiş güzergahlarında yer alan Ege-Koop Alışveriş Merkezi ile “yepyeni bir alışveriş kültürünün” kurucu gücü olma guru-runu yaşıyor. Kooperatifçilik mantığıyla hayata geçirilen ilk alışveriş merkezi olma özelliğini taşıyan Ege-Koop AVM, yaklaşık bin kişiye ek-mek kapısı olacak, 250 bin kişiye de “alışveriş - eğlence kültür ve sanat merkezi” olarak hizmet verecek. Ünlü markaların yer alacağı alışveriş merkezinde yatırım yapmak isteyen girişim-cilerden 6 ay süreyle kira alınmayacak, ikinci

6 aylık dilimde ise kiracılardan sadece rayiç bedelin üçte ikisi tahsil edilecek. DiaSA ma-ğazasının açılışıyla birlikte hizmete başlayan Ege-Koop Alışveriş - Eğlence Kültür ve Sanat Merkezi, 01 Ocak 2011 tarihinde farklı bir kon-septle tüm Ege’yi kucaklayacak.

Ege-Koop Shopping Centreopening in January

Ege-Koop takes the pride of being the founder power of “a brand new shopping culture” with Ege-Koop Shopping Centre which is located near Egekent-4 Site containing thousand 600 housings in Torbalı Ayrancılar, which has been gained for İzmir; having a 10 kilometre distance from İzmir Adnan Menderes Airport; being at the passage routes of the touristic towns, such as Aydın, Selçuk, Kuşadası, Marmaris, Bodrum. Ege-Koop AVM, which also has the character-istic of being the first shopping centre to have been actualised with the logic of cooperation, shall become a subsistence for approximately a thousand people and serve for 250 thousand people as a “shopping – entertainment culture and art centre”. The entrepreneurs who would like to invest shall give no rent money for 6 months; on the other hand, on the second round of 6 months only two out of three of the market value shall be collected from the tenants at the shopping centre where famous trademarks shall take part. Ege-Koop Shopping – Entertainment Culture and Art Centre, which came into effect after the opening of the DiaSA shop, shall em-brace the whole Aegean with a different concept on 01.01.2011.

Page 13: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 11

Page 14: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201012

Akdenizli kentlerin buluşması

İzmir Ticaret Odası tarafından gerçekleştirilen II. Uluslararası Akdeniz Ticareti ve Liman Kent-leri Kongresi 14 Ekim 2010 tarihinde İzmir’de gerçekleştirildi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Akdeniz ülke-lerinden Ticaret, Sanayi ve Deniz Ticaret Odası ile turizm ve kruva-ziyer şirketlerinin başkan ve tem-silcilerinin katılımıyla gerçekleş-tirilen Kongre çerçevesinde yapı-lan oturumlar ve yuvarlak masa toplantılarında Akdeniz’de turizm, kruvaziyer turizmi, Akdeniz’de ti-caret ve Akdeniz mutfağının ta-nıtılması konularında işbirliğinin geliştirilmesine ilişkin görüş ve öneriler tartışıldı. Tartışmalar so-nucunda hazırlanan ortak bildi-ride Doğu Akdeniz, Ege ve Kara-deniz Bölgelerinin Akdeniz kru-vaziyer networkuna katılması, pa-zarın büyümesi ve kurvaziyer ağı oluşturmak amacıyla İzmir veya bir başka liman kentin ho-meport olması konusunda görüş birliğine va-rıldı. Ayrıca turizmin 12 aya yayılması, sadece yaz ayları ile sınırlı kalmaması için eğitim tur-ları, inanç turizmi, sağlık turizmi gibi spesifik kruvaziyer turları düzenlenmesi gerektiği vur-gulandı. Akdeniz’e özgü ürünlerin kullanıldığı

ortak bir Akdeniz mutfağı mönüsü oluşturul-ması, bu mönü ile zincir restoranlar kurulması, franchise verilmesi yönünde çalışmalar yapıl-masına da karar verildi. Toplantının gala yeme-ğinde katılımcılar eğlenceli saatler geçirdiler.

Meeting of the Mediterranean cities2nd International Mediterranean Commerce and Coastal Towns Congress, which was held by the Chamber of Commerce of İzmir, was held in İzmir on 14 October 2010. During the sessions and round table meetings which were held with-in the frame of the participations of the Minister

of Industry and Trade, Nihat Ergün, Chambers of Commerce, Industry and Maritime Trade from the Mediterranean countries and presidents and representatives of the tourism and cruise com-panies, opinions and suggestions related to devel-

oping cooperations about the tourism in the Mediterranean, cruise tourism, commerce in the Mediterranean and Mediterranean cuisine were discussed. At the joint declaration prepared as a result of discussions, a consensus was arrived concerning that İzmir or another coastal town shall become homeport in order to make the East-ern Mediterranean, Aegean and Black Sea Regions join the network of the Mediterranean cruise, expand the mar-ket and constitute a cruise network. Additionally, it was emphasized that specific cruise tours such as instruction tours, belief tourism, health tourism are required to be organized in order to

extend the tourism over 12 months and prevent it from being limited with only the summer months. A decision was also made concerning the studies on constituting a common Mediterranean cuisine menu in which products specific to the Mediterra-nean are used, establishing a chain of restaurants with this menu and giving franchise. Participants had fun during the gala dinner of the meeting.

Güncel / Actual

Yaşar’da müzik dolu gece

Yaşar Üniversitesi Oda Orkestra-sı, yeni sezona dünyaca ünlü sa-natçı Alexander Rudin’in şefliği-ni ve solistliğini yaptığı bir kon-serle “merhaba” dedi. Selçuk Ya-şar Kampusu’nda düzenlenen 2010 - 2011 Akademik Yılı Açılış Konseri’nde dünyanın en iyi çel-listlerinden biri olarak kabul edi-len Rus sanatçı Alexander Rudin’e Yaşar Üniversitesi Oda Orkestrası eşlik etti. Rudin, konserin ilk bölü-münde Joseph Haydn’ın Do Majör 1’inci Çello Konçertosu’nu seslen-dirdi. Konserin ikinci bölümünde Yaşar Üniversitesi Oda Orkestrası, Şef Alexander Rudin yönetimin-de Norveçli besteci ve piyanist Ed-vard Grieg’in “Last Spring” ve “Hol-berg Suite” adlı eserlerini yorumladı. Müzikse-verlerin büyük beğeniyle izlediği konser so-nunda Alexander Rudin ve Yaşar Üniversite-si Oda Orkestrası ayakta alkışlandı. Yaşar Üni-versitesi Oda Orkestrası yetkilileri, yeni sezon-da her ay bir konserle dinleyicileriyle buluşma-yı hedeflediklerini dile getirdi.

Night of music feast at Yaşar

Yaşar University Chamber Orchestra welcomed the new season with a concert of worldwide-famous musician Alexander Rudin, in which the maestro and vocalist were Rudin himself. Rus-sian artist Alexander Rudin, who is considered

to be one of the best cellists of the world, was accom-panied by Yaşar University Chamber Orchestra at the 2010 – 2011 Academic Year Opening Concert held at Selçuk Yaşar Campus. Rudin performed Joseph Haydn’s D Major 1st Cello Concerto in the first part of the con-cert. In the second part of the concert, Yaşar Univer-sity Chamber Orchestra con-ducted by Maestro Alexander Rudin performed Norwegian composer and pianist Ed-vard Grieg’s “Last Spring” and “Holberg Suite”. Music lov-ers enjoyed the concert very

much and Alexander Rudin and Yaşar Uni-versity Chamber Orchestra received standing ovation afterwards. Yaşar University Chamber Orchestra commissionaires indicated that they planned to meet the audience with a concert every month in the new season.

Page 15: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 13

Page 16: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201014

Güncel / Actual

Suriye’ye mavi boncuk dağıttık

Bu yıl sekizinci defa düzenlenen Uluslararası Şam Turizm Fuarı’nda Türkiye’nin tanıtımında İzmir, Muğla ve Kahramanmaraş başrolü paylaştı. Turizm firmalarının da yer aldığı fuarda, İzmir İl Kültür Turizm Müdürlüğü’nün standında ziyaretçilere nazar boncuğu dağıtıldı, yöresel tatlar ikram edildi. Fransa, İsveç, Rusya ve Endonezya’nın da aralarında bulunduğu 11 ülkeden 65 firmanın yer aldığı fuarda İzmir, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile turizm sektöründe faaliyet gösteren firmaların stantlarıyla tanıtıldı. Ziyaretçilerin İzmir standına yoğun ilgi gösterdiği fuarda, kenti tanıtıcı İngilizce ve Arap-ça broşürlerle birlikte dağıtılan nazar boncukları özellikle kadın ziyaretçilerin ilgi-sini çekti. Stantta ayrıca zeytinyağı, zeytinyağlı sabun gibi kente has ürünler tanıtıldı, ceviz, incir, ba-dem ve lokum ikram edildi.

Blue beads were distributed to Syria

At the presentation of Turkey at the 8th Interna-tional Damascus Tourism Fair, İzmir, Muğla and Kahramanmaraş shared the leading role. At the fair accompanied by the attendance of tourism firms, amulets were distributed and local flavours were offered to the visitors at the stand of the Provincial Directorate of Culture and Tourism of İzmir. At the fair, where 65 firms from 11 countries such as France, Sweden, Russia and Indonesia took place, İzmir was presented on the stands of firms carrying on business in the tourism sector with the Provincial Directorate of Culture and Tourism. At the fair, where the İzmir stand attracted an intensive attention by the visitors,

together with English and Arabic brochures introducing the city, the amulets attracted the attention of es-pecially female visi-tors. Besides, products peculiar to the city, such as olive oil, soap with olive oil were also introduced on the booth and walnut, fig, almond and Turkish delight were offered to the visitors.

Üç ayda 11 bin turist gezdirdi

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından özel-likle kruvaziyerlerle kente gelen turistlere hiz-met vermesi amacıyla hazırlanan özel tur oto-büslerinin sayısı beşe yükselirken altıncısı-nın yapımına da başlandı. Üç otobüs ile Ha-ziran 2010 ortalarında turistik seferlere başla-yan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu hizme-ti sayesinde yaklaşık 11 bin turist, kenti yakın-dan tanıma fırsatı buldu. Büyükşehir Belediyesi İZULAŞ Atölyesi’nde özel olarak dizayn edile-rek etap etap servise koyulan beş adet otobü-sün her koltuğunda, güzergah üzerindeki ta-rihi yapılar ve o bölge hakkında İngilizce, Al-manca, İspanyolca, İtalyanca ve Türkçe olarak bilgi veren kulaklıklı ses sistemleri ile buzdo-lapları da bulunuyor. Kentle ilgili bilgileri iste-dikleri dilden kulaklıkla dinleyen turistler, araç-ta bulunan LCD’den görüntülü izleme imkanı-na da sahip oluyor.

Eleven thousand tourists on buses in three monthsAs number of special tour buses designed by İzmir Metropolitan Municipality for the pur-pose of providing service for tourists that come to visit the city especially on cruiser ships has been increased to five, designing of the sixth one has commenced. Eleven thousand tourists had the opportunity to explore the city even closely thanks to this service provided by İzmir Metropolitan Municipality which started these touristic trips with three buses in mid-June 2010. There are refrigerators and headphone systems that provide information to tourists on historical structure on the route in English, German, Span-ish, Italian and Turkish on each seat of these five buses, which are specially designed at IZULAS Workshop of İzmir Metropolitan Municipality and put into service step by step. Listening to the information regarding the city in any language they prefer, tourists have the chance to watch such information on LCD screens on these buses. The buses provide trips with one-hour intervals from 09.30 to 15.30 seven days a week. Each trip on the route lasts 55-60 minutes. Furthermore, free water and raincoats on rainy days are pro-vided on these touristic city buses.

Turizm profesyonellerinin buluşma noktası

Türkiye’nin turizm alanındaki en önemli bu-luşmalarından biri olan Travel Turkey İzmir Tu-rizm Fuar ve Konferansı, bu yıl 9 - 12 Aralık 2010 tarihleri arasında Uluslararası İzmir Fuar Alanı’nda organize edilecek. Her yıl artan ya-bancı katılımcı ve ziyaretçiler ile Türkturizmci-ler için daha fazla iş fırsatı yaratan fuarın, Av-rasya Bölgesi ağırlıklı olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen satın almacılarla Türk turizm sektörü profesyonelleri arasında verimli bir iletişim köprüsü olması hedefleniyor. 2009 yılında 17 ülkeden 430 firmanın katıldığı fuar nedeniyle İzmir’e 36 ülkeden turizm profesyo-neli geldi. Dört gün süreyle açık kalan fuarı 14 bin 829 kişi ziyaret etti.

The Meeting Point of Tourism ProfessionalsThe Travel Turkey İzmir Tourism Exhibition and Conference, one of the most important meet-ings in the field of tourism in Turkey, will be held between the 9th and 12th December 2010 at the International İzmir Exhibition Grounds this year. The purpose of the exhibition, which cre-ates additional business opportunities between Turkish tourism professionals and the increasing number of foreign participants and visitors, is to establish a productive communication bridge between professionals in the Turkish tourism sector and purchasers that attend from all over the world, especially the Eurasia region. Tourism professionals from 36 countries came to İzmir because of the exhibition in 2009, in which 17 countries and 430 companies participated. Four-teen thousand and 829 people visited the exhibi-tion that lasted four days.

Page 17: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 15

Page 18: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201016

Sağlıklı Kent: İzmir

İzmir, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı’na girmeyi başardı. Büyük-şehir Belediyesi’nin girişimleriyle, Türkiye Sağ-lıklı Kentler Birliği’ne üye olan 41 kent arasın-dan seçilerek Dünya Sağlık Örgütü’nün 2009 - 2013 döneminde Türkiye için belirlediği 12 kent kotasına dahil olan İzmir, dünyanın sağ-lıklı şehirleri arasındaki yerini aldı. Bu dönem-de İzmir ile birlikte Dünya Sağlık Örgütü Avru-pa Sağlıklı Şehirler Ağı’na dahil olan şehirler arasında Milano, Barcelona, Madrid, Manches-ter, New Castle, Liverpool, Brighton, Glasgow, Dresden, Atina, Kudüs ve Viyana gibi kentlerin de bulunduğu bildirildi. Dünya Sağlıklı Şehir-ler Ağı, sorumluluk ve yeniliği geliştirmek için anahtar bir yapılanmayı temsil ediyor ve uz-manlığın, ulusal ve uluslararası bilgi paylaşımı-nın sürekliliğini sağlayarak farkındalık düzeyi-ni arttırıyor. Bu ağa dahil olan İzmir, halk sağ-lığı konularında bilincin artması ve ilgili ulus-lararası hareketlerin bir parçası olacak “Herkes İçin Sağlık” prensiplerinin yerel seviyede uy-gulanmasını sağlayacak.

A Healthy City: İzmirİzmir has succeeded in becoming one of the cit-ies in the European Healthy Cities Network of the World Health Organisation (WHO). Thanks to the efforts of the Metropolitan Municipality, İzmir takes its place among the healthiest cit-ies in the world, having been included as one of the twelve cities in Turkey by the World Health Organisation for the period between 2009 and 2013; chosen among 41 cities that are members of the Turkish Healthy Cities Association. Milan, Barcelona, Madrid, Manchester, Newcastle, Liv-erpool, Brighton, Glasgow, Dresden, Athens,

Jerusalem, and Vienna are the other cities re-ported to be included in the European Healthy Cities Network of the World Health Organisation alongside İzmir. The World’s Healthy Cities Net-work represents a key structure for responsibil-ity and developing innovations, and increases awareness by enabling continuity in expertise, national and international information shar-ing. İzmir, the new member of this network, will increase community health awareness, and en-able that the principles of “Health for Everyone,” a part of the relative international movements, will be implemented at the local level.

Swissotel’e İzmirli müdür geldi

Swissotel Grand Efes İzmir’in Genel Müdürlüğü görevini dört aydır sürdüren Ferry Warnke, gö-revi Rıza Elibol’a devretti. Otelin yeni genel mü-dürü Elibol, Swissotel Sky Bar’da düzenlenen ta-nışma toplantısında, doğduğu şehre 43 yıl son-ra geri dönmekten ve kentin bu kadar önem-li bir otelinde görev yapmaktan büyük mutlu-luk duyduğunu söyledi. Elibol, 1980 yılından bu yana otelcilik sektöründe çalıştığını, sekiz fark-lı ülkede görev yaptığını dile getirerek, “İzmir’e dönmek için elime böyle güzel bir fırsat geçin-ce bunu değerlendirmek istedim. İzmir’de her-kesin Efes Oteli’nde bir anısı vardır. İzmir’de ve bu otelde olmaktan mutluyum.” dedi. Otel-ler zincirinin Singapur’daki halkasında çalışma hayatına devam edecek olan Ferry Warnke de İzmir’den övgüyle söz ederek, “Çok şanslısınız, eminim beş ay daha kalsaydım, buradan ayrıla-mazdım” diye konuştu.

A director from İzmir comes to Swissotel Ferry Warnke, who has been maintaining the duty of General Directorate of Swissotel Grand Efes İzmir for four months, has assigned the duty to Rıza Elibol. At the publicity meeting organized in Swissotel Sky Bar, Elibol, the new general di-rector of the hotel, told that he felt a great hap-piness to be back to the city where he was born after 43 years and to get occupied at such a sig-nificant hotel of the city. Telling that he has been working at lodging industry since 1980 and per-formed duty in eight different countries, Elibol said, “When I got such a beautiful opportunity to go back to İzmir, I wanted to evaluate it. In İzmir, everyone has a memory in Efes Hotel. I am happy to be in İzmir and here in this hotel.” Ferry Warnke, who is going to continue his career on the ring of the hotels chain in Singapore, on the other hand, spoke well of İzmir and said, “You are very lucky, if I stayed five more months, I am sure I would not be able to leave here.”

Güncel / Actual

Turizm Zabıtası güven verecekİzmir’e gelen turistlerin gezi alanlarında bundan böyle dil bilen “Turizm Zabıtaları” görev alacak. Zabıtalar, kıyafetleriyle konuşmalarıyla ve davra-nışlarıyla herkese örnek olacak. İngilizce bilen Tu-rizm Zabıtaları, turistleri rahatsız eden hanutçu, iş-portacı ve seyyar satıcılara göz açtırmayacak. Ko-nak Belediye Başkanı Hakan Tartan, “İzmir bir tu-rizm kenti… Turistleri kenti rahatlıkla gezebilme-leri için, İzmir’e daha adım attıklarında üniversite-li gençlerden oluşan gönüllü rehberler tarafından karşılıyoruz. Altı dilde hazırladığımız broşürleri ve-

riyoruz. Kentimize gelen turistlerin güvenli, bilinç-li huzur içinde gezmeleri ve alışveriş etmeleri için her türlü kolaylığı sağlıyoruz. Turizm zabıtaları da çok önemli katkılar sağlayacak. Güler yüzlü zabı-talar sayesinde kente gelen turistler sıkıntı çek-meyecek.” dedi.

The Tourism Police to Provide SecurityFrom now on, multilingual “Tourism Policemen” will take to the areas that tourists visit when they come to İzmir. The police officers will set an example with their attire, speech, and behaviour. The Tourism Po-

lice Officers speaking English will keep street sellers, pedlars, and hustlers that harass tourists in check. Hakan Tartan, Mayor of Konak, said, “İzmir is a tour-ism city...In order for tourists to tour around the city at ease, volunteer guides that are university students greet them the minute they set foot in İzmir. We give them a brochure published in six different lan-guages. We provide everything required for visiting tourists to feel safe, aware, and comfortable when touring our city and shopping. The tourism police officers will also contribute immensely. Thanks to the good-humoured police officers, tourists visiting our country will not experience any difficulties.”

• 1716 Sk. No: 8 Çarşı Karakolu - Karşıyaka - İzmir

• FRANCHISING BAŞVURU İÇİN • 0 232 381 86 67 • Tel: 0 252 381 86 66 PİZZA TOMATO TÜRKİYE KALİTE DERNEĞİ ÜYESİDİR

Vegeterian Luna Marittimo Misto Mix

Page 19: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 17

• 1716 Sk. No: 8 Çarşı Karakolu - Karşıyaka - İzmir

• FRANCHISING BAŞVURU İÇİN • 0 232 381 86 67 • Tel: 0 252 381 86 66 PİZZA TOMATO TÜRKİYE KALİTE DERNEĞİ ÜYESİDİR

Vegeterian Luna Marittimo Misto Mix

ww

w.rk

tani

tim.c

om

Page 20: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201018

Page 21: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 19

Page 22: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201020

Güncel / Actual

Teşekkürler İzmir !İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün imtiyaz sahibi olduğu Dergimiz, birinci yaşını görkemli bir kokteyl ile kutladı.

Thank you İzmir!Our magazine, published by İzmir Directorate of Provincial Culture and

Tourism, celebrated its first anniversary with grand cocktail party.

Page 23: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 21

RK Renkli Kalem Medya Yapım Ltd. Şti. tara-fından yayına hazırlanan dergimizin yaş günü kokteyli kent yöneticileri, sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirdi. Ko-nuşmacıların buluşma noktası ‘derginin kent tanıtımına katkısı’ oldu.

Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde düzenlenen kokteyle İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Koca-oğlu, Vali Yardımcıları Haluk Tunçsu ve Gün-han Sarıkaya, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Odası (İTO) Meclis Başkanı Necip Kalkan, Deniz Tica-ret Odası Başkanı Geza Delogh, ÇEŞTOB Baş-kanı Veysi Öncel başta olmak üzere çok sayı-da davetli katıldı.

Türk Dünyası Müzik Topluluğu’nun müzikleriy-le renk kattığı gecenin açılış konuşmasını ya-pan ev sahibi İzmir Kültür ve Turizm Müdü-rü Abdülaziz Ediz, ilklerin şehri İzmir’in, İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’yle de örnek olduğu-nu söylerken, “Attığımız başarılı adımdan son-ra, ülkemizdeki Muğla, Antalya gibi diğer iller de kentimizi örnek alarak, dergimize kardeş ol-dular. Dergimizin yayına hazırlanmasında öz-veriyle çalışan RK Renkli Kalem Medya Yapım Hizmetleri’nin samimi desteği, Bakanlığımızın katkılarıyla dergimizin birinci yaşını kutlamak-tan dolayı çok mutluyum.” dedi.

İTO Meclis Başkanı Necip Kalkan, “İzmir Dergi-si birinci değil, 51. yaşını kutlamalıydı. İzmir’de çok daha önce hayata geçmesi gereken bu güzel derginin hazırlanmasında emeği geçen-leri kutluyorum.” derken, ÇEŞTOB Başkanı Vey-si Öncel ise, “Umarım turizm gönüllülerinin bir araya gelmesini sağlayan dergimizin 40.-50. yaş günlerini de kutlarız” dedi.

The first anniversary cocktail party held for our magazine, prepared for publishing by RK Renkli Kalem Medya Yapım Ltd. Şti, brought together city executives, industry representatives, and non-governmental organisations. The point on which all speakers touched upon was “how the magazine contributed in promoting the city.”

Cahit Kıraç (Governor of İzmir), Aziz Kocaoğlu (Mayor of İzmir Metropolitan Municipality), Ha-luk Tunçsu (Deputy Governor), Günhan Sarıkaya (Deputy Governor), Ender Yorgancılar (Chair-man of the Aegean Region Chamber of Indus-try), Necip Kalkan (Chairman of İzmir Chamber of Commerce Council), Geza Delogh (Chairman of the Chamber of Maritime Trade), and Veysi Öncel (Chairman of Çeşme Touristic Hoteliers Association) were among those that attended the cocktail party held at the Historical Gasworks Culture Centre.

Abdülaziz Ediz, İzmir Director of İzmir Culture and Tourism, gave the opening speech as the host of the evening that was livened up with music from The Turkish World Music Group. While he expressed that İzmir, the city of firsts, had set an example with the İzmir Culture and Tourism Magazine, he went on to say, “After tak-ing a successful step, other cities such as Muğla and Antalya have followed in our footsteps, and started their own magazines. I am very happy to celebrate our magazine’s first anniversary, thanks to the contributions of our ministry, and the sincere support from RK Renkli Kalem Medya Yapım Hizmetleri, who have made a huge effort in preparing the magazine for publishing. ”

While Necip Kalkan, Chairman of İzmir Cham-ber of Commerce Council, said “İzmir Magazine

Page 24: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201022

should be celebrating its 51st anniversary not its first. I would like to congratulate all those who contributed in preparing this magazine that should have started years ago in İzmir,” Veysi Öncel, Chairman of Çeşme Touristic Hoteliers Association, said “I hope that we will celebrate the 40th and 50th anniversary of this magazine, which has managed to bring together the volun-teers in tourism.”

Aziz Kocaoğlu, Mayor of İzmir Metropolitan Mu-nicipality, emphasised how essential the maga-zine was for promoting, and went on to say, “This magazine is prepared by a brilliant, young team. God bless those that have made a contribution, and I wish you all the success in the future.”

Praise from the Governor

Cahit Kıraç, Governor of İzmir, stated that the magazine did İzmir justice with its contents and its stance, and agreed that all units required in the tourism sector took their place in the maga-zine. Kıraç went on to say, “The magazine, whose first anniversary we are celebrating today, has become a publication non-governmental or-ganisations, industry representatives, local and national protocols, follow with interest. The publication produced must be successful, as cit-ies such as Muğla, Antalya, and Mersin have fol-lowed your example. As the Governor of İzmir, on behalf of the people of İzmir, I would like to thank

Tanıtımın günümüzün gerçeği olduğuna vur-gu yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başka-nı Aziz Kocaoğlu ise, “Pırıl pırıl, genç bir ekip hazırlıyor bu dergiyi. Emeği geçenlerin elleri-ne sağlık, başarılarınızın devamını diliyorum.” diye konuştu.

Vali’den övgü

İçeriğiyle, duruşuyla derginin İzmir’e yakıştı-ğını belirten İzmir Valisi Cahit Kıraç da, turizm sektörünün ihtiyaç duyduğu tüm birimlerde derginin yer aldığını söyledi. Kıraç, “Birinci yaşı-nı kutlayan dergimiz, STK’lerin, sektör temsilci-lerinin, yerel ve ulusal protokolün ilgiyle takip ettikleri bir yayın haline geldi. Başarılı bir yayın ortaya çıkmış ki, Muğla, Antalya ve Mersin gibi şehirlerimiz de sizi örnek almış. Derginin ha-zırlanmasında büyük emeği olan, zor şartlarda kalite çıtasını düşürmeden dergiyi hazırlayan RK Renkli Kalem Medya Yapım Hizmetleri Baş-kanı Özer Kestane ve ekibine, İzmirliler adına İzmir Valisi olarak çok teşekkür ediyorum.” dedi.

İzmir Dergisi’nin birinci yaş kokteyli, konuşma-ların ardından plaket töreni ile devam etti. Vali Kıraç, derginin Yayın Kurulu Başkanı, Vali Yar-dımcısı Haluk Tunçsu, İmtiyaz Sahibi, İl Kül-tür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, Danış-ma Kurulu Başkanı Güman Kızıltan, Genel Ya-yın Yönetmeni Cengiz Keskiner, Sorumlu Yazı işleri Müdürü M. Kaan Erge ve RK Renkli Kalem

adına Ajans Başkanı Özer Kestane’yi plaketle onurlandırdı. Vali Kıraç ayrıca, bir yıl boyunca dergiye katkı veren İz-Air Havayolları, Balçova Termal A.Ş., Şifa Hastanesi, Hilton Oteli, Remax Orion, Ege Park ve Forum Bornova AVM firma-larının temsilcilerine de plaket takdim etti.

M. Cahit Kıraç

Page 25: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 23

Özer Kestane, Chairman of RK Renkli Kalem Medya Yapım Hizmetleri and his team, which play a great part in preparing the magazine under difficult conditions without compromis-ing the quality.”

After all the speeches, the first anniversary cocktail party for İzmir Magazine continued

with plaque presentations. Governor Kıraç awarded Haluk Tunçsu (Deputy Governor- Chief of the Editorial Board for the magazine), Abdülaziz Ediz (Provincial Director of Cul-ture and Tourism-Publisher), Güman Kızıltan (Chairman of the Council), Cengiz Keskiner (Executive Editor), M. Kaan Erge (Managing Director), and Özer Kestane (Chairman of RK

Renkli Kalem Medya Yapım Hizmetleri) on behalf of the agency with plaques. Governor Kıraç also awarded Iz-Air Airlines, Balçova Termal A.Ş., Şifa Hospital, Hilton Hotel, Remax Orion, Ege Park, and representatives of Forum Bornova AVM companies in honour of their contributions to the magazine during the past year.

Nice sayılara!

‘Türkiye, sahip olduğu kültür ve tarih zengin-liği ile dünyadaki her bireyin kendisinden ve insanlık tarihinden izler bulabileceği özgün bir ülkedir. Her bir turizm destinasyonumuz tek başına bir marka ve çekim merkezi nite-liğindedir.

İzmir de bu potansiyel içinde son derece özel bir konumdadır. Tarihi ve doğal güzellikleri, ko-naklama ve ulaşım altyapısı ile önemli bir tu-rizm ve ticaret merkezi olan İzmir, Türkiye’nin gözde cazibe merkezlerinden biridir.

Kentin kültürel ve tarihsel birikimini daha iyi değerlendirerek, turizmden aldığı payı artır-mak ve dünyada bilinir ve saygın bir kent ha-line getirmek öncelikli hedeflerimizdendir.

Bu hedefe ulaşmada kuşkusuz İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğümüz tarafından çıkarı-lan ve İzmir’in tanıtımına ve kültür-sanat ya-şamına katkı sağlayan bu yayının önemli bir payı vardır.

Bu düşüncelerle derginizin birinci yaşını kut-luyor, hazırlanmasında emeği geçen herke-se teşekkür ediyor, nice sayılara ulaşması te-mennisi ile içten sevgi ve selamlarımı sunu-yorum.’

Ertuğrul Günay Kültür ve Turizm Bakanı

To many happy issues!

‘Turkey is an authentic country where people from all over the world can find traces of them-selves and the history of humanity in the cul-tural and historical riches it has to offer. Every one of our touristic destinations is a brand in themselves as well as an attraction centre.

In terms of potential, İzmir is in an extremely important position. With its historical and nat-ural beauties, accommodation, and transport infrastructure İzmir is an important tourism and trading centre, which makes it one of Tur-key’s most favoured attraction centres.

One of our top priorities is to make the city known and respected worldwide and increase the income generated from tourism by utilising the city’s cultural and historical values.

This magazine, published by İzmir Directorate of Culture and Tourism, which promotes İzmir and contributes to the culture-art life, will help us reach our target. With these thoughts, I would like to celebrate the magazine’s first anniversary and take this opportunity to thank everyone who has con-tributed to the magazine. I hope the magazine will continue to produce many more issues.’

Ertuğrul Günay Minister of Culture and Tourism

Page 26: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201024

8 bin 200 yıllık mühürYeşilova Höyüğü kazılarında 8 bin 200 yıllık bir mühür bulundu. Kazı Başkanı Yardımcı Doç. Zafer Derin mührün o dönemde yaşayan insanlara yöneticilik yapan birine ait olduğunu açıkladı.

Yeşilova Höyüğü'nde yürütülen kazılar, İzmir'in bilinmeyen en eski tarihine ışık tutuyor. Kazılar sayesinde İzmir'de yerleşik hayatın 8 bin 500 yıllık geçmişinin olduğunun kanıtlanmasından sonra önemli bir tarihi eser daha ortaya çıka-rıldı. Bornova Belediyesi'nin destek verdiği ka-zılarda 8 bin 200 yıllık bir mühür bulundu. Bu mührün, Anadolu'da kullanılan en eski mühür-lerden biri olduğu belirtildi.

Yeşilova Höyüğü Kazı Başkanı, Edebiyat Fakül-tesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yardımcı Doç. Zafer Derin, bulunan mührün son derece önemli olduğunu vurguluyarak, "Mühür yakla-şık milattan önce 6 bin 200 yıllarına ait. O ta-rihte bu bölgede yöneticilik yapmış önemli bi-rinin mührü olduğu anlaşılıyor. Aynı zamanda Anadolu'da bulunan en eski birkaç mühür ara-sında yer alan mühür bu yönüyle de çok kıy-metli bir tarihi eser." dedi. Bu tür mühürlere

her Neolitik yerleşim alanında rastlanmadığını vurgulayan Derin, şu bilgileri verdi:

“Yeşilova Höyüğü bu bakımdan çok zengindir, 2006 ve 2008 yılında çıkanlarla birlikte bu hö-yükte bulunan dokuzuncu mühürdür. Neolitik yaşamın önemli ipuçlarından biri olarak kar-şımıza çıkan bu mühürün şekli baskı alanın-daki şuhaları ile güneşe benzemektedir. Batı Anadolu’da ilk kez bu tür bezemeli bir müh-re rastlanılmıştır. Doğanın ve gökteki yıldızla-rın gücüne inanan bir toplumun göstergesi ni-teliğindeki eserin üzerine aynı şekilde güneşin yer alması aynı zamanda toplumun inançlarını da şekillendirecek niteliktedir. Mühür tahıl ve et gibi yiyeceklerin düzenli şekilde dağıtılma-sı amacıyla ürünlerin depolanarak kontrol al-tına almak için kullanılmış olmalıdır. Yüzeyleri-nin narin ve kırılgan olması nedeniyle bunların çoğunlukla bezeme amaçlı olarak vücut ya da

An 8200-year old stamp

During excavations at Yeşilova Tumulus, an

8200-year old stamp was discovered. Zafer Derin, assistant professor and chief of the excavation,

explained that the stamp belonged to someone who

administered the people living during the era.

Excavations carried out at Yeşilova Tumulus shed light on the unknown past of İzmir. Hav-ing proved that the history of settlement in İzmir dates back 8500 years, excavations are the rea-son why another very important historical arte-fact is now uncovered. An 8200-year old stamp has been uncovered during excavations sup-ported by Bornova Municipality. The stamp has been identified as one of the oldest stamps used in Anatolia.

Assistant Professor Zafer Derin, a lecturer at the Department of Archaeology at the Faculty of Literature and the Chief of Excavations at Yeşilova Tumulus, emphasised how important the discovered stamp was, and went on to say, “The stamp dates back to 6200 B.C. We believe the stamp belongs to an important person, who administrated the people living in this region

Güncel / Actual

Page 27: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 25

kumaş üzerine baskı yapılmasına uygun ola-madığı anlaşılmıştır.”

Cilalı taş devrine kadar inildi Yeşilova Höyüğü'nde kazı çalışmalarına 2005 yılında başladıklarını ifade eden Derin, "İlk kazı döneminden bugüne kadar birçok önem-li bulguları açığa çıkardık. 'İzmir'in ilk yerle-şimcileri kimlerdir' sorusunun cevabı burada her gün değişiyor. Tarımda, hayvancılıkta ile-ri bir uygarlığa sahip olduklarını öğreniyoruz. İlk etapta 25 - 30 bin metrekare olarak düşü-nüyorduk kazılacak olan alanı. Sonrasında bu alan 100 bin metrekareyi aştı. Bugüne kadar müzeye 700 kadar eser verdik. Her yıl 150 eser veriyoruz. Burası hem turizm açısından hem de bilimsel açıdan önemli bir bölge.Bu sene cilalı taş devrine indik." dedi. Bornova Belediye Başkanı Prof. Kamil Ok-yay Sındır da "Yeşilova'daki kazılar 8 bin 500 yıl önce Bornova'da yaşamın var olduğu, Bornova'nın uygarlıklar beşiği olduğunu gös-terdi. Yeşilova Höyüğü'nde bulunan her tür-lü eseri canlandırmak adına bu alanın yan ta-rafında bir proje hayata geçiriyoruz. Bu alan-da insanların geçmiş dönemlerde burada na-sıl yaşadıkları canlandırma ile gösterilecek. Bu alanın yanını üçüncü derece arkeolojik sit ala-nı olarak işaretlettik. Bu alan için mimari pro-je yarışması yaptık. Jüri şu an gelen projeleri değerlendiriyor. Buradan çıkacak projeyle kazı alanının hemen yanında sergi ve eğitim mer-kezi projesini hayata geçireceğiz. Burada dün-yaya örnek olacak bir yapı olacak. Hedefimiz, İzmir'in ve Bornova'nın tarihini yaşayarak öğ-retmektir. Buradan çıkan eserleri müze orta-mında sergiliyoruz. O binada eğitimler, semi-nerler verilecek. İnsanlığın o zamandan bu zamana kadar geçen yaşamlarını tüm hal-kımızla paylaşacağız. Bu sayede uluslarara-sı cazibe merkezi oluşturacağız. Bornova'da Homeros'un yaşaması, Levantenlerin varlığı tarihsel plan çerçevesinde Bornova'yı cazibe merkezi haline getirecek." diye konuştu.

during the era. Another reason that makes this stamp a valuable historical artefact is that it is one of the few oldest stamps uncovered in Ana-tolia.” Derin emphasised how you do not come across such stamps in every Neolithic settlement, and informed,

“Yeşilova Tumulus is rich in terms of stamps, this is the ninth stamp uncovered between 2006 and 2008. The grooves of the stamp, a very important clue relating to the Neolithic life, suggest that it was in the shape of the sun. This is the first time we have come across a stamp with such a design in Western Anatolia. The fact that the artefact, which symbolises a community that believes in the power of nature and the stars, also carries the sun, establishes the beliefs of the community at the same time. There is a possibility that the stamp was used to control the regular distribu-tion of foods such as corn and meat by storing them. It is obvious that it is not suitable for deco-rating the body or cloth, as those type of stamps have a more delicate and elegant structure.”

A journey dating as far back as the Neolithic Era Derin expressed that they started excavations at Yeşilova Tumulus in 2005, and went on to say, “Since our first excavation numerous impor-tant findings have been uncovered until today. Here, the answer to the question “Who were the people who first settled in İzmir” changes every day. We find out that they were a civilisation de-veloped in agriculture and husbandry. Our first assumption was that the excavation area would be between 25000 and 30000 metre-squared. As time progressed, this area exceeded 100000 m². We have donated 700 artefacts to the museum so far. We donate 150 artefacts a year. The area is important in terms of science as well as tour-ism. This year we went back to the Neolithic era.”

Professor Kamil Okyay Sındır, the Mayor of Bor-nova, said, “Excavations at Yeşilova prove that there was life in Bornova 8500 years ago, and that it was cradle of civilizations. We are initiat-ing a sub-project that will bring to life every ar-tefact that is found at Yeşilova Tumulus. We will reconstruct how people used to live in the area in the past. The land adjacent to the region is marked as a third degree archaeological conser-vation area. An architectural project contest has been held for this region. The jury is in the pro-cess of assessing the projects entered. With the chosen project, we will implement our exhibition and educational centre project, located right next to the excavation region. This structure will set an example for the world. Our aim is to learn the history of İzmir and Bornova by living it. Cur-rently, everything we have uncovered is on dis-play at the museum. Training and seminars will be available at that building. We will share the history of humanity, from then until now, with our public. This will make us an international attraction point. Bornova will become an at-traction point within the framework that Homer lived in Bornova, and the history plan relating to the existence of Levantines.”

Page 28: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201026

Built in Bornova by İzmir Metropolitan Munici-pality, the Aşık Veysel Recreation Area, which has a 5000 capacity amphitheatre, an Olympic ice-skating arena, and an ice hockey rink, opened with an impressive ceremony. Other attractions in the area are three basketball courts, two ten-nis courts, a mini football pitch, a 1500-m² artifi-cial lake, two bridges over the brook, a cafeteria for 200 people, three playgrounds, a 1.5-kilo-metre bicycle path, walking routes, an open-air sports area, an observation terrace, rest areas, a 593-capacity car park, and a 5-metre statue that symbolises Aşık Veysel, a famous minstrel, as a gigantic tree.

Aziz Kocaoğlu, Mayor of İzmir, spoke at the opening ceremony of the colossal complex, an investment worth TRY 24.750.000, covering 231

Güncel / Actual

İzmir’in en büyük açıkhava tiyatrosu ile olimpik buz sporları salonunun da içinde bulunduğu Aşık Veysel Rekreasyon Alanı, görkemli bir törenle açıldı.

It suits İzmir Tremendously

The Aşık Veysel Recreation Area, the location of the

biggest open-air theatre in İzmir and an Olympic ice rink,

opened with a magnificent ceremony.

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Bornova’da yapılan ve içinde 5 bin kişilik amfi tiyatro, olimpik buz pateni ve buz hokeyi salo-nu bulunan Aşık Veysel Rekreasyon Alanı, bü-yük bir törenle açıldı. Alanda ayrıca üç adet basketbol sahası, iki adet tenis sahası, bir adet mini futbol sahası, bin 500 metrekare suni gö-let, iki adet dere üstü köprü ve 200 kişilik kafe-terya, üç adet çocuk oyun alanı, 1,5 kilomet-relik bisiklet yolu, yürüyüş yolları ve açık hava spor aletleri alanı parkuru, seyir terasları, din-lenme bölgeleri, 593 araçlık otopark ve ünlü halk ozanı Aşık Veysel’i dev bir ağaç olarak sim-geleyen beş metrelik heykel yer alıyor.

231 dönüm arazi üzerinde 24 milyon 750 bin TL’lik yatırımla oluşturulan dev kompleksin açı-lış töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Beledi-

ye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “İzmir’i şimdi yeni-den Akdeniz’in kültür başkentlerinden biri ola-rak öne çıkarmak istiyoruz” dedi. İzmir’in Ana-dolu kültürüne saygısıyla da örnek olmasını is-tedikleri için rekreasyon alanına ünlü halk oza-nı Aşık Veysel’in ismini verdiklerini söyleyen Kocaoğlu, “‘Türkiye’nin Batı’ya açılan pencere-si’ olarak tanımladığımız kentimiz, köklerimiz olan Anadolu kültürüne saygısıyla da örnek ol-sun istedik. Veysel’in anısına yaptığımız ve onu dev bir ağaç olarak simgeleyen heykeli, iste-dik ki, sevgi ve hoşgörü kenti İzmir’de kök sal-sın. O büyük gönül adamı unutulmasın, unut-turulmasın” dedi.

Türkiye Buz Pateni Federasyonu Başkanı Fah-rettin Kandemir ise Türkiye’nin en yeni ve mo-dern buz pateni pistinin İzmir’de açıldığı-

İzmir’e çok yakıştı

Page 29: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 27

nı söyledi. Kandemir, “Yeni yeni sporcuların İzmir’den yetişmesini sağlayacağız.”dedi.

Dostları Veysel’i unutmadı

Amfi tiyatronun ardından, ünlü halk ozanı Aşık Veysel’i dev bir ağaç olarak simgeleyen beş metrelik heykelinin açılışı yapıldı. Açılış önce-sinde, Heykeltraş Ekin Erman ile Aşık Veysel’in torunu Nazender Süzer birer konuşma yaptı. Süzer konuşmasında, “Çağdaşlığın, Atatürkçü aydın düşüncenin hakim olduğu İzmir’de, Aşık Veysel’in ölümsüzleştirilmesi, aile olarak bizi onore etti” dedi. Daha sonra heykelin olduğu yere Sivas Şarkışla’dan gelen toprak döküldü. Aşık Veysel’in kızı Menekşe Süzer Şatıroğlu, bu-rada babasının bir şiirini okudu.

Salona büyük ilgi

İzmirliler, kentin ilk olimpik buz sporları salo-nunun açılışına büyük ilgi gösterdi. Rusya’nın ünlü şov grubu “Color Ice” açılışa muhteşem gösterisi ile renk kattı. Buz üzerinde oryantal yapan grup daha sonra 10. Yıl Marşı eşliğinde-ki gösterisini Türk bayrağı açarak tamamladı. İzmirlilerin ayakta alkışladığı gösterinin ardın-dan İzmir Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü ve Altay buz hokeyi takımları gösteri maçı yap-tı. Maçı İzmir Büyükşehir Belediyesi Spor Kulü-bü 4 - 0 kazandı.

decares of land, and said, “We now want to bring forward İzmir as one of the capital cities of cul-ture in the Mediterranean.” Kocaoğlu explained that they named the recreation area after Aşık Veysel, the famous minstrel, in order for İzmir to set an example with its respect for Anatolian cul-ture, and went on to say, “Our aim was for our city, known as ‘Turkey’s window opening out to

the west,’ to set an example with the respect it has for its roots that is Anatolian culture. We wanted the statute, built in memory of and which sym-bolises Veysel as a colossal tree, to put down its roots in İzmir, the city of love and tolerance. The great romantic should not be forgotten.”

Fahrettin Kandemir, Chief of the Turkish Ice-Skat-ing Federation, stated that İzmir had the newest and most modern ice-skating rink in Turkey. Kan-demir said, “We will make sure that new sports-men are trained in İzmir.”

His friends did not forget VeyselThe 5-metre statute symbolising Aşık Veysel, a famous minstrel, as a colossal tree, was unveiled after the amphitheatre. Ekin Erman, the sculp-ture, and Nazender Süzer, Aşık Veysel’s grand-child, both spoke before the unveiling. In his speech Süzer said, “As a family, we are extremely honoured that İzmir, a city dominated by con-temporaneousness and Kemalist thoughts, eter-nalised Aşık Veysel.” Afterwards, earth brought from Sivas Şarkışla was placed by the statue. Menekşe Süzer Şatıroğlu, daughter of Aşık Veysel, read one of her father’s poems.

The hall gathered great interest The people of İzmir showed great interest in the opening of the city’s first Olympic ice rink. “Co-lour Ice,” the famous Russian show group, added colour to the opening with their magnificent show. After belly dancing on ice, the group fin-ished their performance by flying the Turkish flag accompanied with the 10th Year March. After the performance that received a standing ova-tion, İzmir Metropolitan Municipality and Altay played a hockey match. İzmir Metropolitan Mu-nicipality won the match 4-0.

Page 30: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201028

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentteki tarihi yapıların korunmasını teşvik amacıyla sekizin-ci kez düzenlediği “Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri”nde kazananlar belli oldu. İzmir’deki tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkan çalışmala-rın özendirilerek ödüllendirilmesi ve tarihi ya-pıların korunmasının teşvik edilmesi amacıyla Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan ve artık geleneksel hale gelen “Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri”ne bu yıl başvuran 36 eser-den 16’sı ödüle değer görüldü. Yarışmada ödül kazanan kişi ve kuruluşlar şöyle oldu:

Kentli İzmirli Ödülü:

• Mustafa Kutlu Evi (Kozbeyli, Foça) • Şakir Yalavaç Dibek Kahvehanesi (Kozbeyli, Foça) • Muzaffer Hepaksoy Evi (Bayraklı) • Nilgün Durualp Evi (Bayraklı) • Esma Livia Dino Deyer Evi (Buca)

Özgün İşlevin Değiştirildiği Esaslı Onarım Ödülü:

• E.Ü. Balkanlar ve Anadolu Giysileri Müzesi (Bornova)

Emek Ödülü:

• Durmuş Türkmenli - Taş Ustası (Foça’daki taş işçiliği uygulamaları ile) • Nihat Baz - Ahşap Ustası (Halil Rıfat Paşa Köşkü ahşap işçiliği ile)

Tarihsel Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma Dalında Katkı Ödülü:

• Birol Üzmez - “Kortejo Aile Evleri” Belgesel Fo-toğraf Projesi• Kent Gözlemcileri - “Basmane Günleri” etkin-likleri• Karşıyaka Karşıyaka Kent Kültür ve Sanat Der-gisi • Torbalı Kız Teknik ve Meslek Lisesi - “Öğrenci Gözüyle Metropolis” Fotoğraf Sergisi• Konak Şehit Fethi Bey İlköğretim Okulu - “Ko-nak Basmane Çevresindeki Tarihi Mekânlar” Öğrenci Çalışması • Yöneliş Koleji Kent Karıncaları - “Geçmişten Günümüze Levantenler” Projesi• Yaratıcı Çocuklar Derneği - “Tarihi Yaşıyorum” Projesi- Buca Işılay Saygın Güzel Sanatlar ve Spor Li-sesi - “Tarihe Dokunan Eller” Projesi

The eighth “Respecting History Local Preserva-tion Awards,” organised by İzmir Metropolitan Municipality in order to encourage the preserva-tion of historical buildings in the city, found their rightful owners. Sixteen of the thirty-six works of art nominated for the “Respect History Local Preservation Awards,” initiated by the Metropoli-tan Municipality and traditionalized to encour-age preserving historical structures and award-ing studies that stand by historical and cultural heritage in İzmir, took home awards. The individ-uals and organisations awarded are as follows:

Citizen of İzmir Award:

• House of Mustafa Kutlu (Kozbeyli, Foça) • Şakir Yalavaç Dibek Coffeehouse (Kozbeyli, Foça) • House of Muzaffer Hepaksoy (Bayraklı) • House of Nilgün Durualp (Bayraklı) • House of Esma Livia Dino Deyer (Buca)

The Fundamental Restoration of Modifying an Authentic Function Award:

• The Ege University Balkans and Anatolian Clothing Museum (Bornova)

The Effort Award:

• Durmuş Türkmenli – Stone Expert (with his stone workmanship in Foça) • Nihat Baz – Timber Expert (with his timber workmanship at Halil Rıfat Paşa Pavilion)

The Contribution Award for the Category of Preserving Historical Environment and Cultural Assets:• Birol Üzmez – Documentary Photography Proj-ect “Kortejo Family Houses” • City Observers - “The Days of Basmane” activi-ties• Karşıyaka City Culture and Art Magazine• Torbalı Girls Technical and Vocational High School - “A Metropolis from a Student’s Point of View” Photography Exhibition• Konak Şehit Fethi Bey Primary School - “Histori-cal Locations around Konak Basmane” Student Project • Yöneliş College City Ants - “Levantines from the Past to the Present” Project • Creative Children’s Association – “I am living his-tory” Project• Buca Işılay Saygın Fine Arts and Sports High School - “The Hands that Touched History” Project

Tarihe “not” düştülerThey made a

note of history

Güncel / Actual

Page 31: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 29

Page 32: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201030

Yeşil tepeleri kendisine siper eder İzmir’in oksijen deposu Balçova. Antik dönemden bu yana şifa dağıtan Agamemnon kaplıcalarının bulunduğu ilçede, doğa ile modernizm kucaklaşır.

Sırtları yeşil, yüzü mavi!

Gezi / Trip

Page 33: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 31

Hillside green, face blue!

Using the green hills as a shield for İzmir, the oxygen-

rich is Balçova. In the district where Agamemnon springs are

located which have been healing since the ancient ages, nature and modernism embrace one

another.

Üç bin yıllık geçmişe sahip Balçova, Ayesefit adıyla deniz kıyısında oturan ve korsan saldı-rılarından kaçan halkın kurduğu bir yerleşim-miş zamanında. Bugün Balçova, binlerce yıl-dır birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, ta-rihi ve doğal güzellikleri, yeraltı kaynakları ve aydın insanları ile İzmir’in en şirin ilçelerin-den biri. Antik dönemden bu yana şifa dağı-tan Agamemnon kaplıcaları ile adını duyuran, zengin yeşil dokusuyla dikkat çeken Balçova, renkli alışveriş merkezleriyle modern kent kim-liğini de başarıyla taşıyor.

Yüzünü körfeze dönen kentin aydınlık ilçesi Balçova’nın adı bile çeşitli rivayetleri barındı-rıyor. Net bilgiler olmasa da tarihçiler, üç farklı görüş ortaya atmış ilçenin adının nereden gel-

Having a past of three thousand years, Balçova was once a settlement established by a popu-lation called Ayesefit who lived by the sea and fled from the attacks of the pirates. Today, with its historical and natural beauties, underground sources and literate people, Balçova, which has hosted many civilizations for thousands of years, is one of the most pleasant districts of İzmir. Balçova, which attracts attention with rich green texture and has become famous with the Agamemnon springs that have been healing since the ancient ages, also successfully sustains its modern city identity with its colourful shop-ping malls.

Even the name “Balçova” of the literate district of the city, which turns its face towards the bay,

Page 34: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201032

diği hakkında. Kimi tarihçilere göre jeotermal sularıyla ünlü bölgede balçıkla (çamur) dolu bir havza oluşmuş. Bu nedenle Ayesefit ola-rak adı geçen yöreye önce “Balçık Havı” sonra “Balçıkova” ismi verilmiş ve bu isim günümüze Balçova olarak gelmiş. Bir başka görüş, vaktiyle bal üretiminin fazla olması nedeniyle halk ara-sında yörenin Balova olarak anıldığı yönünde. Son görüş ise Balçova’nın Farsça bir terim ol-duğunu savunuyor. Farsça’da “Renkli Bir Yaşam Bölgesi” anlamına gelen Balçova’nın, Farsça’da kol, kuvvet, en güzel görünüm anlamındaki ‘bal’, renk anlamına gelen ‘ço’ ve bağlaç göre-vindeki ‘va’ kelimelerinden oluştuğu savunu-luyor.

Agamemnon üç bin yıldır şifa dağıtıyor

Balçova’nın tarihteki yeri ilçede bulunan kaplı-caların tarihi ile aynı döneme rastlıyor. Bu tarih Milattan Önce 1200 yıllarına denk gelir. Dün-yanın en önemli destanlarından biri olan İl-yada ve Odessia’nın yazarı olan şair Homeros, Milattan Önce sekizinci yüzyılda İzmir’de yaşa-mıştır. Homeros’un İlyada Destanı’nın bir bö-lümünde bahsettiği Agamemnon ve Menela-os, Truva seferini yapan Akhai ordusunun ba-şında bulunan iki komutandır. Savaşa gider-ken askerleri ve kızı yaralanan Myken Kralı Ko-mutan Agamemnon, Balçova’daki şifalı suların methini duymuş ve yaralıları buradaki kaplıca-lara göndermiştir. Askerlerin burada şifa bul-ması ve yaralarının iyileşmesi üzerine şifalı su-yun çıktığı yerlere tesis olarak kapalı hücreler yapılmıştır. Agamemnon Kaplıcaları ismi veri-len bu tesisler dünyanın en eski tedavi merke-zi olarak kabul ediliyor.

Zamanla bu bölgeye çağlarına uygun ha-mamlar, kapalı hücreler, mikroptan arın-ma yapıları ile çamur ve su havuzları ya-pılmış. Milattan sonra birkaç yüzyıl özellik-

AHMET BEYOĞLUKaymakam / District Governor

Çevresindeki zorlu tepeleri kendisine te-ras yaparak kollarını körfeze doğru açan güzel İzmir’in bu mağrur kızı, eteklerin-deki bereketi İnciraltı’nın nemli ve doğur-gan topraklarına serper ve siz, bu güzel-liği mandalina çiçeklerinin baş döndürü-cü kokusu altında mest-û mahmur seyre-dersiniz. Konut ağırlıklı ve planlı bir yerle-şime sahiptir Balçova. Ne göç alır, ne de göç verir. Sakinleri yerleşme niyetiyle ika-met eden elit insanlardan oluşur. Mer-kezi denizden 2-3 kilometre içeride yer alan Balçova’nın tarihi, kaplıcalarının tari-hi ile eşzamanlıdır. Çünkü, yaşamı tehdit eden diri faylar ve kırık topraklar, bu coğ-rafyaya bir de lütufta bulunmuştur: Aga-memnon Kaplıcaları… Bugün şifa dağı-

tan bu termal sular, dünya standardın-da hizmet veren tedavi merkezlerinde, il-çeye gelen yerli ve yabancı konuklarına en üst seviyede imkânlar sunmaktadır. Ayrıca açılan derin kuyulardan elde edi-len sıcak sular, çevre dostu, temiz ve dü-şük maliyetli bu doğal enerjinin konutlar-da da kullanılmasına imkân vermiştir. İl-çede sanayi yok denecek kadar azdır. Sır-tı dağ, yüzü deniz olan bu ilçeyi bir ok-sijen deposu haline getiren bu durum, çevrenin bakir kalmasına da imkân ver-miştir. Ekonomiye ticaret ve sağlık turiz-mi damgasını vurmuştur. İnciraltı, turizm merkezi olarak -hastane, günübirlik tesis-ler, geriatri ve jeotermal turizmi de kapsa-yacak şekilde- yeniden planlanmaktadır. Önemli mesafelerin kat edildiği bu çalış-malar tamamlandığında Balçova, İzmir’in yanı sıra Türkiye’nin de en gelişmiş ilçe-lerinden biri olacaktır. Şu bir gerçektir ki, yakın gelecek İzmir için sağlık turizminde atılım yılları olarak tarihe geçecektir. Ve is-tikbal, bu süreçte bir alın yazısı gibi teni-ne kırık toprakların kazındığı Balçova’ya tebessüm etmektedir.

Talihin tebessüm ettiği kent

The city that fortune smiles upon This proud girl of beautiful İzmir, who opens her arms to the gulf while using the compelling hilltops surrounding her as a terrace, spreads the fertility on her skirts over the damp and prolific lands of İnciraltı, while you watch the beauty, spellbound by the head-spinning smell of the mandarin flowers. Housing and planned settlement dominates Balço-va. Nobody migrates from or to Balçova. Elite people with the intention to settle down establish the community. The his-tory of Balçova, whose city centre is 2 – 3 kilometres from the sea, synchronises with the history of the thermal springs, because the active faulting and crac-ked soil that threatens life, blesses this geography with the Agamemnon Ther-mal Springs. These thermal waters that offer healing today, provide first-class opportunities at the treatment cent-re, which offer services at worldwide standards, for the local and foreign vi-sitors visiting the district. Additionally, the hot waters, obtained from the deep

shafts opened, enable the houses to be-nefit from the environmentally friendly, pure and low-cost natural energy. The-re is near to no industrialisation in the district. The fact that this district has its back to the mountains and faces the sea makes it an oxygen-rich location, which ultimately enables the environment to remain untouched. It has made its make on the economy with trade and health tourism. İnciraltı is currently under re-construction in order to make it a tou-rism centre with a hospital, daytrip faci-lities, and within the framework of geri-atrics and geothermal tourism. Balçova will be one of the most developed dist-ricts in Turkey as well as İzmir, once the-se activities, which are making head-way rapidly, are completed. The truth is that the near future for İzmir will be the breakthrough years in health tourism, which will go down in history. The futu-re smiles upon Balçova, where throug-hout this period the active soil digs in to its skin as if it was fate.

Page 35: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 33

le de Doğu Roma İmparatorluğu dönemle-rinde -Hıristiyanlığın o döneme özgü yalnız ruha değer veren ve cisme hor bakan görü-şün de etkisiyle- yıkanma ve vücut temizli-ği günah sayılmış ve her kaplıca gibi Aga-memnon Kaplıcaları da ihmal edilmiş ve ha-rap olmuştur. 1415 yılında Osmanlılar tara-fından İzmir’in alınması ve kaplıcaların eski önemine kavuşması sonucu diğer ılıcalar, kaplıcalar ve içmeler gibi Agamemnon Kap-lıcaları da onarılmış ve tekrar şifa kaynağı ol-muştur. Cumhuriyet döneminde de yöneti-cilerin desteğini alan Agamemnon Kaplı-caları giderek gelişti. Balçova’nın sağlık tu-rizmiyle anılması için bir fırsat olarak görü-len Agamemnon Kaplıcaları, bugün termal bölge olarak kabul ediliyor. İzmir Valiliği’nin 1980’li yıllarda banyoları ve havuzları yeni-den yapılandırarak, otel ve tedavi merke-zi eklediği Balçova Termal Tesisleri, bugün yüzlerce turiste Agamemnon’un şifasını da-ğıtıyor.

Özellikle Norveç, İsveç gibi İskandinav ülke-leriyle devletler bazında yapılan anlaşmalar-la, yabancı turistler Balçova’nın bol oksijen-li atmosferinde sağlıklarına kavuşuyor. Bünye-sinde fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezini de barındıran termal tesisler, niteliği ve kapa-sitesi açısından uluslararası standartları sağla-yan Türkiye’nin en büyük termal otel ve tedavi merkezi kabul ediliyor.

İnciraltı nefes aldırıyor

Yeşil doku, sağlık dağıtan kaplıcalarına uy-gun bir ortam yaratıyor Balçova’da. Do-ğanın son derece cömert davrandığı Dededağı’ndan biraz daha deniz kenarına inerseniz, yine yeşilin içinde ama bu defa da denizle kucaklaşabiliyorsunuz. İnciraltı Kent Ormanı’nda olduğu gibi… İki milyon metre-

have reserved various rumours. Historians sug-gested three different ideas, though not clear, about the source of the name of the district. Ac-cording to some of the historians, a clay (mud)-filled river basin was formed in the region which is famous for its geothermal waters. Therefore the district which was called Ayesefit was firstly named “Balçık Havı” and then “Balçıkova” and this name came to this day as Balçova. Another view claims that the district was called Balova colloquially, due to the abundance of the honey production once upon a time. The last view, on the other hand, claims that Balçova is a Persian term. It is claimed that Balçova, which means “A Colorful Life Space” in Persian, is constituted of ‘bal’ which means branch, power, the best per-

spective, ‘ço’ which means colour and ‘va’ which is a conjunction in Persian language.

Agamemnon has been healingfor three thousand years

The place of Balçova in history coincides with the same period of the springs in the district. This date corresponds to 1200s, Before Christ. The poet Homer, who is the writer of one of the most important epics of the world, Iliad and Od-ysseus, lived in İzmir during the eighth century, Before Christ. Agamemnon and Menelaos, who are mentioned in a section of Homeros’ Iliad epic, are the two commanders of the Akhai army that makes the expedition of Troy. The King of Myken, Commander Agamemnon, whose sol-

Page 36: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201034

karelik bir alanda, bir bütün olarak ele alınan İnciraltı Kent Ormanı, keyifle vakit geçirile-bilecek, bol yeşilli bir rekreasyon alanı. Üç-kuyular İskelesi’nden Yeni Kale Burnu’na ka-dar uzanan ve Kültürpark’ın 3,5 katı büyük-lüğündeki alanda, kesintisiz gezinti ve yürü-yüş parkurları ile bisiklet yolları, meydanlar ve piknik alanı yer alıyor.

Yeniden teleferik

Balçova’nın hatta İzmir’in en dikkat çekici nok-tasıdır kuşkusuz Teleferik. İlçenin sırtını yasla-dığı Dededağı’ndan nefes kesici bir orman ve deniz manzarası sunuyor teleferik ziyaretçi-lerine. Dededağı’nın kuzey yamaçlarında bin metre hat uzunluğuna sahip olan teleferik, ko-

diers and daughter got wounded while going on an expedition, heard the glorification of the healing water in Balçova and sent the wounded to the springs here. In order to heal the soldiers here and make their wounds get better, closed cells were constructed on the facilities where the healing water emerged. These facilities, which are called Agamemnon Springs, are accepted as the oldest treatment centre of the world.

Avantgarde baths, closed cells, structures which were used for disinfection and mud and wa-ter pools were constructed in this region, in the course of time. For a few hundreds of centuries Anno Domini, especially during the periods of the East-Roman Empire – with the period-specific effect of the view of Christianity which only cherished the spirit and despised the flesh – bathing and body cleaning were considered a sin and like every other spring, Agamemnon Springs were also neglected and ruined. As a result of the siege of İzmir by the Ottomans in 1415, the springs regained their significance and like all other thermals, springs and spas, Agamemnon springs were repaired as well and became a source of healing again. Receiving the support of the administrator also during the Republic period, Agamemnon Springs gradually developed. Agamemnon Springs, which are seen as an opportunity for Balçova to be remembered

İnciraltı sahilinde nazlı nazlı süzülen İzmir Kayıkları ilçeye nostaljik bir hava katıyor. 17. yüzyılın taşımacılık aracı kayıklar, İzmir’in simgeleri arasında yer alıyor.

İzmir Boats delicately floating in İnciraltı Coast add a nostalgic atmosphere to the district. Boats, transportation vehicles of 17th Century, are among symbols of İzmir.

Page 37: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 35

with health tourism, is accepted as a thermal region today. Balçova Thermal Facilities, which were enriched with a hotel and treatment cen-tres by the Governorship of İzmir during 1980s after the reconstruction of the baths and the pools, distributes the healing of Agamemnon to hundreds of tourists today.

Foreign tourists regain their health under the superabundant oxygenic atmosphere of Balçova by treaties made especially with the Scandina-vian countries such as Norway, Sweden on the basis of governments. Thermal facilities, which reserve a physical treatment and rehabilitation centre within, are accepted as the largest ther-mal hotel and treatment centre of Turkey which provides international standards, in terms of quality and capacity.

İnciraltı winds

The green pattern creates a suitable environ-ment for the springs which distribute health in Balçova. If you slope down from Dededağı, which is treated by the nature quite generously, to the sea shore, you can embrace the sea again within the green. Just like it is in İnciraltı City For-est… İnciraltı City Forest, which is handled as a whole in an area of two thousand square meters, is a very green recreation area where people can spend their time with pleasure. In the area which stretches from Üçkuyular Seaport until Yeni Kale Cape and which is 3,5 times greater than Kül-türpark, there are non-stop stroll and walking tracks, cycle routes, squares and picnic areas.

Cable Car, all again

Beyond all question, the cable car is the most spectacular point of Balçova, even of İzmir. The cable car presents a breathtaking forest and seascape from Dededağı which is reclined by

MEHMET ALİ ÇALKAYABelediye BaşkanıMayor of Balçova

Balçova, yeşilin her tonunu içinde barın-dıran doğası, mavinin tüm güzelliklerini dalgalarında saklayan denizi, binlerce yıl-dır termal kaynaklarından insanların şifa bulduğu ekonomik ve sosyokültürel açı-dan gelişmişliğiyle de İzmir’in önemli di-namiklerinden birisidir. Ulaşım ve konak-lama kolaylıkları, modern sağlık ve kür merkezleri açısından da önemli bir tu-rizm ilçesi olan Balçova’da geleneksel ve modern eğlence hayatı, sosyal yaşamın bir parçası haline gelmiştir. İlçe merke-zindeki üniversiteler birer bilgi ve kültür merkezi olmasının yanı sıra değişik kül-türlerin de Balçova’da hayat bulmasına katkı sağlamaktadır. Yüreğindeki sıcak-lık insanlarının yüzüne yansıyan Balçova, sizleri ağırlamaya hazır bir şekilde bekli-yor. Bu davet, hayatınızda yeni keşifler için çok farklı kapılar açacak.

Yüreği sıcacık bir termal kenti: Balçova

A warm thermal city of the heart: BalçovaWith its nature that incorporates all sha-des of green, its sea that hides the beauties of blue in its waves, and its thermal springs that has been treating people for thousands of years, Balçova is one of the important dynamics of İzmir in terms of its economi-cal and socio-cultural status. The traditio-nal and modern types of entertainment life in Balçova, an important tourism district in terms of access to transportation and ac-commodation, and modern health and tre-atment centres, are a part of social life. As well as being an information and culture centre, the universities, located in the district centre, enable different cultures to find life in Balçova. Balçova, a place where the people’s warm heartedness can be read from their faces, is ready to welcome you. This invita-tion will open different doors to new disco-veries in your life.

nuklarını 400 metre üzerindeki bir tepeye ta-şıyor. İzmir Körfezi manzarası eşliğinde yapa-cağınız keyifli teleferik yolculuğunun ardın-dan tepede göreceğiniz güzellikler, yükseklik korkunuz varsa bile anında unutturuyor. Gü-nümüzde İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafın-dan işletilen tesislerde, restoranlar, kafeterya-lar, hediyelik eşya satış reyonları yer alıyor. Ba-kım ve onarım çalışmaları nedeniyle bir süre-dir kapalı olan teleferik, önümüzdeki günler-de yenilenen yüzüyle tekrar konuklarını zirve-ye taşıyacak.

Denizcilik ritüelleri bu müzede

Yüzünü denize çevirmiş bir ilçe olarak Balçova’da bir deniz müzesinin karşınıza çık-ması hiç de şaşırtıcı değil. İzmir Büyükşehir Be-lediyesi ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın işbirliğiyle üç yıl önce hayata geçirilen Deniz Müzesi, turist gruplarının ilgisini çekiyor. De-niz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı unsurlar-da fiili görevlerini tamamladıktan sonra oriji-nal halleri korunarak müze gemi şeklinde dü-zenlenen “TCG Ege Fırkateyni” ve “TCG Piri Reis Denizaltısı”ndan oluşan Deniz Müzesi, Türk de-nizciliği hakkında birçok şey anlatıyor. Deniz Müzesi’nde, ziyaretçiler, önce “TCG Ege”, ardın-dan da “TCG Piri Reis” gemilerini gezerek, su üstü ve su altı denizciliğini tanıma fırsatı bu-luyor. Tüm yaşam ve görev alanları ile sistem-leri orijinal olarak korunmuş gemilerde, deniz-ciliğin inceliklerini ve denizde yaşam koşulla-rını bir ölçüde de olsa yaşayarak öğrenen zi-yaretçiler, gezide Türk Deniz Kuvvetleri tarafın-dan yüz yıllardır sürdürülen Türk denizcilik ge-leneklerini de öğrenebiliyor. Dünyada sadece Türk Deniz Kuvvetlerine özgü gelenekler hak-kında verilen bilgiler turistleri şaşırtıyor. Türk-çe rüzgar isimlerinin nereden geldiği, gemiler-de neden her pazartesi kuru fasulye yendiği, gemilerin isminin başında neden “TCG” ibare-

Deniz Müzesi / The Sea Museum

Page 38: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201036

sinin yer aldığı ve denizci kıyafetlerinde neden sekiz düğme bulunduğu gibi ilginç denizcilik bilgileri de ziyaretçilere anlatılıyor.

En güzel yürüyüş parkurları

Bu kadar eşsiz bir doğaya sahip Balçova’da ha-liyle eko turizm için de birçok güzergah bulu-nuyor. Balçova – Manastır – Halkapınar Çeş-mesi güzergahı, Behzat Tepesi, Balçova Cen-giz Saran Baraj Gölü, çam ormanları, doğal şi-falı bitkiler ve manzara güzellikleri ile keyifli bir parkur sunuyor. Toplam 14,8 kilometre uzun-luğundaki patika yolda gezi süresi, yürüyerek 5 – 6 saat sürüyor. Üçkuyular – İnciraltı Genç-lik Merkezi – İnciraltı parkuru ise hem yürüyüş-çülere, hem bisikletseverlere hitap ediyor. Yı-lın 12 ayı kullanabileceğiniz dört kilometre-lik parkurda, alışveriş yapabilir, Çakal Burnu Dalyanı’ndaki çiçek seraları ve narenciye bah-çelerini, denizin üstünde oynaşan su kuşlarını görebilir, olta balıkçılığı yapabilirsiniz. Balçova- İnciraltı- Sahilevleri ve Termal Tesisler-Balçova Barajı parkurları da yine doğanın eşliğinde eğ-lenceli yürüyüşler yapmanıza olanak sağlıyor.

the district, for the visitors. The cable car, which has a line length of one thousand meters on the northern slopes of Dededağı, carries its visitors up to a hill over 400 meters. The beauties you are to see after the pleasant cable car journey which is accompanied by the view of İzmir Bay, makes you instantly forget about your acropho-bia, if you have one. At the facilities which are managed by İzmir Metropolitan Municipality today, there are restaurants, cafeterias and sales stands of souvenirs. Cable car, which has been closed due to maintenance works, will carry its visitors to the top with its renewed face in the coming days.

Marine rituals are available in this museum

It is not surprising to encounter a sea museum in Balçova which is a district turning its face towards the sea. The Sea Museum, which was actualised with the cooperation of İzmir Metro-politan Municipality and the Navy, attracts the attention of the tourist groups. The Sea Muse-

um, which was arranged as a museum ship with the original format after completing the actual missions in constituents subject to the Navy and is constituted of “TCG Aegean Frigate” and “TCG Piri Reis Submarine”, tells a lot about the Turk-ish marine. In the Sea Museum, the visitors visit firstly “TCG Aegean” and then “TCG Piri Reis” and they get the opportunity to know the surface and underwater marine. On the ships whose liv-ing and mission spaces and systems have origi-nally been preserved, the visitors who experience the attentiveness of the marine and life condi-tions on the sea, even partly, can also learn the Turkish marine traditions which have been sus-tained for centuries by the Turkish Naval Forces, on the trip. In the world, only the information about the traditions special to the Turkish Na-val Forces amaze the tourists. Interesting marine information, such as what the wind names in Turkish are called after, why dried bean is eaten on the ships every Monday, why there is an in-scription of “TCG” at the beginning of the names of the ships and why there are eight buttons on the costumes of the mariners are reported to the visitors.

İnciraltı Kent Ormanı’nı denizle bütünleyen sazlık alan, flamingo, pelikan, balıkçıl ve daha pek çok kuşun barınağı gibi. Fotoğrafçılara renkli kareler veren flamingoları görmek ve görüntülemek son derece kolay.

The reed field integrating İnciraltı City Forest and the sea is like shelter of many birds such as flamingo, pelican, hernshaw and others. Seeing and viewing flamingoes offering colorful spectacles for photographers are so easy.

Page 39: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 37

Address of shopping; Balçova Balçova has many shopping malls which do not destroy the tranquil structure and which bring liveliness to the district. Amplitude of shopping and entertainment venues causes the district to double its population, espe-cially at the weekends. Colourful shopping malls, where you can find anything you are looking for, presents various activities that would enable you to spend your day in full with cafeterias, restaurants where you can have a rest.

Alışverişin adresi Balçova Balçova’nın sakin yapısını bozmayan ve il-çeye canlılık getiren birçok alışveriş mer-kezi bulunuyor. Alışveriş ve eğlence me-kanlarının çokluğu, ilçenin özellikle hafta sonlarında nüfusunun iki katına çıkması-na neden oluyor. Aradığınız her şeyi bula-bildiğiniz renkli alışveriş merkezleri, soluk-lanmak isteyeceğiniz kafeteryalar, resto-ranlarla gününüzü dolu dolu geçirmenizi sağlayacak birçok aktivite sunuyor.

Nasıl gidilir?

Balçova ulaşım açısından İzmir’in en avan-tajlı ilçelerinden birisi. Yeni açılan çevre yolu sayesinde Balçova’ya Adnan Menderes Havalimanı’ndan 20 dakika süren bir yolla ula-şılabiliyor. Denizden ulaşımı sağlayan Üçkuyu-lar Arabalı Vapur İskelesi ve Levent Marina da ilçenin sınırları içinde yer alıyor. Kent içinde de belediye otobüslerinin en sık sefer yaptığı hat-lar arasında yer alıyor.

The best walking tracks

In Balçova, which has such a unique nature, there are naturally many routes for the eco tourism. The route of Balçova – Monastery – Halkapınar Fountain presents a pleasant track with Behzat Hill, Balçova Cengiz Saran Dam Lake, pinewoods, natural herbs and scenery beauties. The trip takes 5 – 6 hours on foot on the road which is 14,8 kilo-metres long. Üçkuyular – İnciraltı Youth Centre – İnciraltı track, on the other hand, addresses either to the walkers, or bicycle-lovers. On the track of four kilometres which can be used for 12 months of the year, you can go shopping, see the flower greenhouses and citrus gardens in the Fishery of Çakal Cape, aquatic birds playing over the sea and go handline fishing. Balçova- İnciraltı- Sahi-levleri and Thermal Facilities-Balçova Dam tracks enable you to take entertaining walks accompa-nied by the nature.

How to go?

In terms of transportation, Balçova is one of the most advantageous counties of İzmir. With the help of the newly-opened ring road, you can reach Balçova from Adnan Menderes Airport within 20 minutes. Üçkuyular Ferryboat Seaport which pro-vides transportation from the sea and Levent Ma-rina are also within the boundaries of the district. It is also among the lines in which the municipality buses perform the most frequent service.

The marina will bring liveliness Levent Marina, which is one of the first ma-rinas of İzmir, is just like the gate of Balço-va, and as a matter of course, of İzmir, ope-ning to the sea. Levent Marina, which has a particularity of reserving 70 boats on the sea and 50 on shore, is only 12 kilometres distant from İzmir Adnan Menderes Airport. There are restaurants, cafeterias and a shop-ping mall at Levent Marina which will open its doors with its renewed face at the end of 2010. Reopening of the marina shall enab-le the transportation to the district from the sea and it shall also bring liveliness.

What to eat? It is possible to find every kind of taste from Anatolian and Western cuisine in Balçova. You can find many low-priced restaurants, large and small, which present breakfast in the mornings and a banquet of fish in the evenings especially in İnciraltı and Sahilev-leri. Entertaining and delicious meals are waiting for you in venues where you can go with your family.

Yat limanı hareketlendirecek

İzmir’in ilk yat limanlarından Levent Mari-na, Balçova’nın ve dolayısıyla İzmir’in de-nize açılan kapısı gibi. Denizde 70, kara-da 50 tekne barındırma özelliği olan Le-vent Marina, İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na sadece 12 kilometre uzak-lıkta bulunuyor. 2010 yılı sonunda yenile-nen yüzüyle kapılarını açacak olan Levent Marina’da restoran, kafeterya ve alışveriş merkezi de bulunuyor. Marinanın yeniden açılması ilçeye denizden ulaşımı kolaylaş-tıracağı gibi canlılık da getirecek.

Ne yenir?

Balçova’da Anadolu ve Batı mutfağın-dan arayacağınız her lezzeti bulma-nız mümkün. Ancak özellikle İnciraltı ve Sahilevleri’nde sabahları kahvaltı, akşam-ları balık ziyafeti sunan ve her keseye hitap eden irili ufaklı çok sayıda lokanta bulabi-lirsiniz. Ailece gidebileceğiniz mekanlarda eğlenceli ve lezzetli yemekler sizi bekliyor.

Page 40: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201038

En güzel Karşıyaka!

Güncel / Actual

Karşıyaka Belediyesi’nin EFSA işbirli-ği ile bu yıl ikincisini gerçekleştirdiği Ulu-sal Fotoğraf Yarışması sonuçlandı. Kültür Müdürlüğü’nün organizasyonu ile düzen-lenen yarışmaya 76 kişi 39’u siyah beyaz, 299’u renkli olmak üzere toplam 338 fotoğ-rafla katıldı. Fotoğraf sanatçıları Tahir Öz-gür, Levent Çanakkalelioğlu, İpek Cabadak,

9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakül-tesi Fotoğraf Bölümü Öğretim Üyesi Bey-han Özdemir ile Karşıyaka Belediyesi Ba-sın Danışmanı Sedat Sözer’den oluşan se-çici kurul, uzun uğraşılardan sonra çeşit-li ödüller alan 9 eser ile sergilemeye değer görülen 39 eseri belirledi. Yarışmada Kaan Uğurlu’nun pelikanları görüntülediği fo-

toğrafı birinci, Hakan Kuyumcu’nun Alay-bey Vapuru fotoğrafı ikinci, Anıt fotoğrafıy-la Mehmet Yasa da üçüncü oldu. Yarışmada Cemal Çetin, Ebru Umaç ile Murat Coşkun-çay mansiyon, Aziz Cerit- Hamza Rüstem Özel Ödülü, Ege Gürün –EFSA Günal Gün-gör Özel Ödülü, Güzin Tezel ise EFSA Ülker Sokullu özel ödülü aldı.

National Photography Contest which was con-ducted by Karşıyaka Municipality cooperated by EFSA for the second time is over. 76 competitors attended the competition organised by the Direc-torate of Culture with 338 photographs in total, 39 of which are black and white and 299 colour-ful. The jury constituting of photographers Tahir Özgür, Levent Çanakkalelioğlu, İpek Cabadak, Beyhan Özdemir, Lecturer in Department of Pho-tography, Faculty of Fine Arts, 9 Eylül University and Press Counsellor of Karşıyaka Municipality Sedat Sözer designated 9 artworks to be awarded

prizes and 39 artworks worth being put on exhi-bition after long discussions. Kaan Uğurlu’s shot viewing a scene of pelicans was designated to be the first, Hakan Kuyumcu’s shot of Alaybey Ferry was the second and Mehmet Yasa’s shot of the monument was the third photograph in the competition. Those awarded honourable men-tions were Cemal Çetin, Ebru Umaç and Murat Coşkunçay; Aziz Cerit was awarded Hamza Rüstem Special Prize, Ege Gürün EFSA Günay Güngör Special Prize and Güzin Tezel was award-ed EFSA Ülker Sokullu Prize.

Finest Karşıyaka

Birincilik Ödülü

Üçüncülük Ödülü

İkincilik Ödülü

Page 41: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 39

Page 42: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201040

Fotoğraflar / Photographs: Ceyda Adar - Süleyman Duman

Kentin en merkezi noktasında yer alan Tarih ve Sanat Müzesi, İzmir’in ve bölgenin binlerce yıllık geçmişine ışık tutan nadide eserleri meraklılarına sunuyor.

Müze / Museum

Eşsiz eserlerle tarihe yolculuk

Page 43: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 41

Journey to history with unique art works

History and Art Museum which is located at the most centralized point of the city is presenting the precious

artworks which illuminate the thousands-of-years history of İzmir and the region to the fanciers.

Çağdaş müzecilik anlayışıyla kent yaşamına kültürel katkı sağlayan Kültürpark’taki Tarih ve Sanat Müzesi, ziyaretçilerine geçmişi yaşatıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün İzmir Büyükşe-hir Belediyesi ile yaptığı protokol gereği İzmir Arkeoloji Müzesi’ne devredilen Kültürpark’taki 3 bin 820 metrekarede yer alan üç bina, seçkin tarihi eserleri bünyesinde barındırıyor.

Müze, Türkiye’de ilk kez ortak bir alanda üç ayrı kompleks üzerinde farklı arkeolojik buluntu-ların sergilenmesi açısından da ayrı bir özellik taşıyor. Kentin ve bölgenin binlerce yıllık tari-hinden izlerin sergilendiği müzenin bir diğer özelliği, kentin en merkezi yerinde olması ne-deniyle yerli ve yabancı ziyaretçilerin rahatlıkla ulaşabileceği bir konumda olması.

Tarih ve Sanat Müzesi Taş Eserler, Kıymetli Eser-ler ve Seramik Eserler olmak üzere üç bölüm-den oluşuyor.

Müzede, Helenistik ve Roma dönemine ait birçok eser bulunuyor.

Taş Eserler Salonu

Taş Eserler Salonu’nda Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait çeşitli heykel-tıraşlık eserleri ile mimariye bağlı plastik eser-ler sergileniyor. Bölümün sol salonu Smyrna’ya ayrılmıştır. Girişte yer alan heykel, heykelcik, la-hit ve mezar stellerinde, Smyrna heykeltıraşlık okulunun etki ve özelliklerini adım adım izle-mek mümkün. Mezar kültürü ile ilgili Helenis-tik ve Roma çağına ait bölgenin özelliklerini ta-şıyan değişik tiplerdeki lahit ve mezar stelle-

MEHMET TUNAİzmir Arkeoloji Müzesi MüdürüDirector of İzmir Archeology Museum

Page 44: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201042

History and Art Museum at Kültürpark which culturally contributes to the city life with a sense of modern museology maintains the past for their visitors. Three buildings, which are located on an area of 3 thousand 820 square meters at Kültürpark which has been assigned to İzmir Archeology Museum according to the protocol signed by Ministry of Culture and Tourism, Gen-eral Directorate of Cultural Heritage and Muse-ums with İzmir Metropolitan Municipality, ac-commodate exclusive historical artifacts within.

The museum also has a particular feature since it exhibits distinctive archeological findings on three separate complexes on a common area for the first time in Turkey. Another property of the museum, where traces from the thousands-of-years history of the city and the region are on display, is that it is located on a site which could

ri de birbirine bağlantılı iki ayrı mekanda ser-gileniyor.

Salonda, mezar buluntularından sonra Agora’ya ayrılan bölüm başlıyor. Agora kazıla-rından elde edilen sütun başlıklar, kaideler gibi mimari öğelerin yanı sıra Nehir Tanrısı Meand-ros gibi heykeltıraşlık eserlerine de bu bölüm-de yer veriliyor.

Taş Eserler Salonu’nun zemin katında iki ayrı salon, gladyatörler ve olimpiyat oyunlarına ay-rılmıştır. Gladyatörler bölümünde, savaşçı hey-kelleri ve oyunları betimleyen duvar resimle-ri yer alırken, olimpiyat oyunlarında ise fark-lı branşlardaki sporcular heykel ve resimlerle tasvir edilmiştir. İzmir’de çağlar boyunca her iki oyunun da düzenlendiği ve ilgi çektiği gü-nümüze ulaşan yazıt ve kabartmalardan anla-şılmaktadır. Bölümün ikinci katı ise İzmir çevre-sindeki Milet, Metropolis ve Afrodisias gibi an-tik kentlerin eserlerine ayrılmıştır. Ayrıca tanrı, tanrıça, imparator ve kahramanlara ait heykel-ler de yine bu bölümde sergilenmektedir.

Seramik Eserler Salonu

Bu bölümde Prehistorik dönemden Bizans dö-nemine kadar olan zengin seramik koleksiyo-nu sergilenmektedir. Bölüm, başta İzmir ol-mak üzere çevredeki antik kentlerde yapılan yeni kazılar sonucu elde edilen eserlerden oluşmaktadır. Seremoni kapları ve günlük kul-lanım kapları, pişmiş toprak heykelcikleri dö-nemlerin günlük yaşamlarına dair ziyaretçileri-ne ipuçları veriyor. Salonda ayrıca İzmir’in kara ve deniz ticaretinin geçmişini ve önemini vur-gulamak için limana yaklaşan bir yük gemisi ve getirilen malın satışının sağlandığı sembo-lik dükkanlar da yer alıyor.

Seramik eserler salonunun üst kısmı Bayraklı

Page 45: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 43

yerleşkesine ayrılmıştır. Bu bölümde İzmir ken-tinin yaklaşık 8 bin 500 yıllık geçmişine ait se-ramik eserlerinin özellik ve güzelliklerini gör-me şansını yakalayabiliyorsunuz.

Kıymetli Eserler Salonu

Bu salonda üç ayrı bölümde muhtelif malze-melerden yapılmış İzmir ve çevresinin en nadi-de eserleri sergileniyor. Helenistik dönemden itibaren Osmanlı dönemi de dahil olmak üzere farklı çağlardan eserler salonda yer alıyor. Sa-lonun sağ bölümünde Milattan Önce 6. yüzyıl-dan başlayarak Osmanlı Dönemi’nin sonlarına kadar altın, gümüş ve bronz sikkeler sergileni-yor. Salonun ortasındaki kapalı bir mekan hazi-ne dairesine ayrılmış olup, burada Erken Tunç Çağı’ndan Bizans Dönemi’ne kadar olan altın, gümüş, akik, zümrüt ve diğer kıymetli taşlar-dan oluşan takılar mankenler üzerinde sergi-leniyor. Sol bölümde ise pişmiş toprak, cam ve madeni eserler ayrı vitrinlerde yer alıyor. Kıy-metli Eserler bölümündeki eserlerin çoğun-luğu Helenistik ve Roma dönemlerine ait ol-makla beraber, sergilenen sikkeler ise Osmanlı Dönemi’ni yansıtıyor.

Kültürpark - İzmir Tel: 0.232.445 78 76 Pazartesi hariç her gün 08.30 – 17.30 saatleri arasında açık.

be accessed easily by domestic and foreign visi-tors, because of being located at the most cen-tralized point of the city. History and Art Mu-seum consisted of three sections as; Stone Art-works, Precious Artworks and Ceramic Artworks.

Hall of Stone Artworks

Various Archaic, Classical, Hellenistic, Roman and Byzantine sculpture artworks and plastic artworks of architecture are being displayed at the Hall of Stone Artworks. Left hall of the section is reserved for Smyrna. It is possible to follow the impressions and properties of Smyrna sculpture school step by step on sculp-ture, statuette, tomb and grave steles at the entrance. Different types of tomb and grave steles, which sustain the characteristics of the Hellenistic and Roman region, concerning the grave culture, are also on display on two sepa-rate places which are connected with each other.

Following the grave findings, the department which is reserved for Agora starts at the hall. As well as architectural elements such as capitals, pedestals acquired from the Agora excavations, sculpture artworks like the God of River Meandros are also represented in this section.

Page 46: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201044

Two separate halls on the ground floor of the Hall of Stone Artworks are reserved for gladia-tors and olympic games. While the gladiators department holds the warrior sculptures and wall paintings portraying games, the sportsmen from various branches are portrayed by sculp-tures and paintings in the olympic games. It is well understood from the extant tablets and re-liefs that both of the games had been organized and paid attention in İzmir for centuries. The second floor of the section, on the other hand, is for the artworks of ancient cities around İzmir, such as Miletus, Metropolis and Aphrodisias. Ad-ditionally, sculptures of gods, goddesses, emper-ors and heroes are also exhibited in this depart-ment.

Hall of Ceramic Artworks

In this department, a rich collection of ceram-ics from the Prehistoric ages to the Byzantine period is on display. The department consists of artworks uncovered as a result of the new ex-cavations carried out primarily in İzmir and the surrounding ancient cities. Ceremony pots and daily use pots, terra-cotta statuettes give clues to visitors about the daily lives of the periods. A transport ship approaching to the harbor and symbolic shops through which the sale of the transported good is enabled are also situated at the hall in order to emphasize the history and

significance of the land and sea commerce of İzmir.

Upper part of the hall of ceramic artworks is reserved for the settlement of Bayraklı. In this section, you can get the chance to see the char-acteristics and beauties of ceramic artworks having approximately 8 thousand 500 years of history of İzmir.

Hall of Precious Artworks

At this hall, the most precious artworks of İzmir and around, which are made of various materials are on display at three different sections. Artworks from differ-ent periods – starting from the Hellenistic period and including the Ottoman period - are available at the hall. At the right sec-tion of the hall, golden, silver and bronze coins of the period, starting from the 6th century Before Christ to the ends of the Ot-toman Period are being exhibited. A closed space in the middle of the hall is held for the treasury office and jewellery consisted of golden, silver, agate, emerald and other precious stones of the period starting from the Early Bronze Age to the Byzantine Period are being displayed on models here. At the left section, on the other hand, terra-cotta, glass and metallic artworks are placed in separate showcases. While the majority of the artworks at the section of Precious Art-works belong to the Hellenistic and Roman periods, the coins being displayed reflect the Ottoman Period.

Kültürpark - İzmir Tel: 0.232.445 78 76 Open between the hours 08.30 – 17.30 everyday, except Monday.

Page 47: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 45

Page 48: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201046

ADVERTORIAL

Doku Grup tüm gücüyle İzmir’de

Doku Group is in İzmir with full force

35 yıl önce kurdukları hayali gerçeğe dönüştürmek için tüm gücüyle çalışan Dokumacı Ailesi, bugün Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinde gerçekleştirdiği inşaat

projeleri ile büyük bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Trying with a great effort to actualise a dream imagined 35 years ago, the Dokumacı family is taking firm steps forward to become a great trademark with their construction projects in Turkey and Middle East countries, today.

Page 49: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 47

Bünyesinde; Doku İnşaat, Krom İnşaat, Alkor Alüminyum, Alkom Alüminyum, Kor Alümin-yum ve Montalsol Solar Enerji şirketlerini ba-rındıran Doku Grup İzmir’e yaptığı ve yapacağı yatırımlarla adından övgüyle söz ettirmeyi ba-şarıyor. İzmir İTOB Organize Bölgesi’nde 12 bin metrekare kapalı alanda kurulmuş olan ilk alü-minyum extruzyon fabrikasını İzmir’e kazan-dıran Doku Grup, şimdi de Urla’da daha önce emsali görülmemiş bir konut projesi için çalış-malara başladı.

Doğanın içinde lüks yaşam alanları

İzmir’in Urla ilçesinde denize hakim ve yeşil-likler içerisindeki 28 bin metrekarelik arsayı sa-tın alan Doku İnşaat, bu arsa üzerine inşa ede-ceği 11 adet malikane ile de İzmir’e önem-li bir değer katmayı hedefliyor. Doğanın için-de sıra dışı bir mimari ve akıllı ev teknolojisi-ni buluşturacak olan bu özel malikaneler, sa-hiplerine emsalsiz bir yaşam standardı sun-mayı vaat ediyor. Kazanmaktan çok beğendir-mek için çalışan ve fark yaratma ilkesi ile ha-reket eden Doku İnşaat, bu projesini 2011 yılı başında hayata geçirerek 1,5 yıl gibi kısa bir sü-rede bitirmeyi hedefliyor. Bilginin ve tecrübe-nin gücüne inanan Doku İnşaat, bu projede İz-mir Mimarlar Odası ve üniversitelerin mimarlık bölümü öğretim üyeleri ile ortak çalışıyor. Aka-demik düzeyde bir mimari proje yarışması dü-zenlemeyi planlayan Doku İnşaat, bu projenin lüks konut alanında bir simge proje haline gel-mesini hedefliyor.

Hedef alüminyum sektöründe 1 numara olmak

“İlkleri başarmak ayrıcalık ister” sloga-nı ile yola çıkan ve İzmir’in en büyük alüminyum fabrikası olan Alkor Alü-minyum Doku Grup’un en önemli şir-ketlerinden birisi. Alüminyum alanın-da her aşamada ihtiyaç duyulan bü-tün ürünlerin üretimini gerçekleşti-ren Alkor Alüminyum, yıllık üretimi-nin yüzde 70’ini ihraç ederek bu alan-da da İzmir’in önemli bir gurur kayna-ğı. Türkiye pazarında yıllık üretim ka-pasitelerine göre yapılan değerlen-dirmede ilk üç içinde yer alan Alkor Alüminyum, yapacağı yeni yatırımlar ve Ar-Ge çalışmaları ile kısa bir süre içinde Türkiye pazarında da lider ol-mak hedefinde. Alkor Alüminyum’un üretimini gerçekleştirdiği tüm ürün-lerin satışı için açılan Kor Alüminyum satış mağazası ile de, tüketicilerin ka-liteyi uygun fiyattan satın almala-rı sağlanmış durumda. TSE standart-larına uygun üretim yapan şirket, bu alanda faaliyet gösteren diğer sektör temsilcilerine de önemli ve faydalı bir örnek oluşturuyor.

Holding Doku Insaat, Krom Insaat, Alkor Alumin-yum, Alkom Aluminyum, Kor Aluminyum and Montalsol Solar Energy companies within, Doku Group achieves to make their mark with prai-ses, owing to the investments they have made and will make in İzmir. Doku Group, which gai-ned the first aluminum extrusion factory for İz-mir, which was established in a closed area of 12 thousand square meters in the ITOB Organized Site of İzmir, has now started the studies of an extraordinary housing project in Urla.

Deluxe living spaces in nature Doku Insaat, which has purchased a land of 28 thousand square meters in the Urla district of İzmir, facing the sea and the green, aims to add a significant value for İzmir with 11 man-sions to be constructed on this land. These spe-cial mansions which shall bring an extraordi-nary architecture and smart housing techno-logy together within the nature promise to pre-sent a unique life standard for their owners. Fo-cusing on admiration rather than earning and moving with the principle of making a differen-ce, Doku Insaat aims to finish this project within a short period like 1,5 years after activating at the beginning of 2011. Doku Insaat, which beli-eves in the power of knowledge and experience, works in cooperation with the Chamber of Arc-hitects of İzmir and lecturers of the architecture department of universities in this project. Plan-ning to organize an academic-level architectu-re project contest, Doku Insaat targets to make this project a symbol project in the area of de-luxe houses.

The target is to be number 1 in the alu-minium sectorAlkor Aluminyum, which started off with the slogan of “It requires a privilege to achieve the firsts” and became the largest aluminium factory of İzmir, is one of the most important companies of Doku Group. Performing the ma-

nufacturing of all products re-quired in the aluminium field at every stage, Alkor Alumin-yum is a significant source of pride for İzmir in this field, as well, since they export 70 per-cent of their annual producti-on. Alkor Aluminyum which is in the first three as per the as-sessment performed in accor-dance with the annual pro-duction capacities in the Tur-kish market, aims to be the lea-der in the Turkish market, with the new investments they will make and Research and Deve-lopment studies within a short period. With the company sto-re of Kor Aluminyum which was opened for the purcha-se of all products manufactu-red by Alkor Aluminyum, the consumers have been enabled to buy the quality with con-venient prices. The company, which makes production ac-cording to the TSE standards, sets a significant and useful example for other sectors’ rep-resentatives carrying on busi-nesses in this field.

Page 50: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201048

İzmir’in aydın köyü:

BADEMLERİzmir’in aydın köyü:

BADEMLERBilindik tüm köy yaşantılarına aykırı özellikleriyle Bademler Köyü, çağdaş ve modern yapısını yıllardır nesilden nesile aktarıyor.

Thanks to their inconsistent characteristics with all common village lives, Bademler Village

has been transferring their contemporary and modern structure from generation to generation.

Enlightened village of İzmir

Fotoğraflar / Photographs: CEYDA ADAR

Page 51: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 49

Adını önce tiyatrosuyla, ardından da Türkiye’nin ilk Çocuk Oyuncakları Müzesi ile duyurdu. Bilindik tüm köy yaşantılarına aykırı özellikleriyle Bademler Köyü, çağdaş ve mo-dern yapısını yıllardır nesilden nesile aktarı-yor.

Geçimlerini tahtacılık ile sağlayan göçmen Yörüklerin yerleşik hayata geçerek kurdukla-rı Bademler Köyü’nün geçmişi 250 - 300 yıl öncesine dayanıyor. Çevresinde bulunan ba-dem ağaçları nedeniyle Bademler ismini alan köy, 2 binlere yaklaşan nüfusu ile günümü-zün en aydınlık köyü.

Köyde 1930’lu yıllarda başlayan tiyatroculuk, 1969’da yapımı tamamlanan tiyatro binasıyla kültürel yapının ayrılmaz bir parçası olmuş.

Pazar günü Bademler Köyü’nü keşfetmek için haftanın en uygun günü. Çünkü görülme-ye değer tüm ayrıcalıklarına ek olarak pazar günü demek, Bademler’in tümü doğal ürün-lerden oluşan pazarında alışveriş demek. Köy merkezinde Çocuk Oyuncakları Müzesi’nin

It primarily became famous with their theater and then with the First Children’s Toys Museum of Turkey. Thanks to their inconsistent charac-teristics with all common village lives, Bademler Village has been transferring their contemporary and modern structure from generation to gen-eration.

Dramatics which started during 1930s in the village has

become an inseparable part of the cultural structure with

the theater building which was completed in 1969.

The history of Bademler Village, which was founded by the nomad Yoruks who manage their lives through wood-chopping after settle-ment, leans on 250 – 300 years backwards. The village which was named Bademler due to al-mond trees around is the most enlightened vil-lage of today with their population of approxi-mately 2 thousand people.

Sunday is the most appropriate day of the week for exploring Bademler Village. Because in addi-tion to all of their spectacular privileges, Sunday means shopping at the bazaar of Bademler, which completely consist of natural products.

Page 52: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201050

Following the poster hung on the wall of Chil-dren’s Toys Museum at the village center, we pri-marily find ourselves at the village bazaar. The villagers who welcome their guests on stands ordered right and left with their warm smiles present their own natural products, village bread and flowers which are the income source of the village to the taste of the comers. Toasty flannel-cake types coming out of the skillful hands of the village women on areas around the bazaar place shall do good for your hunger after shop-ping.

The First Children’s Toys Museum of Turkey, which

is located in Bademler, was founded by the archaeologist

Musa Baran.

duvarına asılı afişi takip ederek önce köy pa-zarında alıyoruz soluğu. Sağlı sollu sıralanmış tezgâhlarda sıcak gülümsemesiyle konuk-larını karşılayan köylüler kendi yetiştirdikle-ri ürünleri, köy ekmeklerini ve köyün geçim kaynağı çiçekleri gelenlerin beğenisine su-nuyorlar. Pazaryeri civarındaki alanlarda köy-lü kadınların hünerli ellerinden çıkan sıcacık gözleme çeşitleri de pazar sonrası açlığınıza birebir gelecek.

Bademler’de bulunan Türkiye’nin ilk Çocuk Oyuncakları Müzesi, arkeolog Musa Baran tarafından kurulmuş.

Pazarda satılan çiçekler köy halkının bir nu-maralı geçim kaynağı. Seralardan tezgahla-ra uzanan yolculuğunda sevgiyle büyütülen rengarenk çiçekler, görsel bir şölene dönüşü-yor girdiği her mekanda. Yüzde 80’i çiçekçi-lik ile geçinen halkın bir diğer geçim kaynağı ise zeytincilik. Köylülerin kendi elleriyle do-ğal ortamda hazırladıkları zeytinler, pazarın da önde gelen ürünlerinden.

Oyuncak Müzesi

Köy pazarında bir turun ardından Türkiye’nin ilk Çocuk Oyuncakları Müzesi’ni gezmek için müzenin kapısından içeri giriyoruz. Köy muh-tarı Mehmet Uysal rehberliğinde dolaştığı-mız müze, yaşayan bir tarih adeta. İsmi Çocuk

Oyuncakları Müzesi olarak anılsa da eski za-man oyuncaklarının sergilendiği müze, duvar-ları süsleyen eski fotoğraflar ve eşyalar ile kö-yün tarihini de canlandırıyor hafızalarda. Ken-disi de Bademler Köyü’nden olan 2007 yılın-da yitirdiğimiz Arkeolog Musa Baran tarafın-dan kurulan müze, ilk olarak 1990 yılında kapı-larını açmış. Annesine ait olan evi, ölümünün ardından müzeye dönüştüren Baran, annesi-ni de unutmayarak müzenin bir odasını ken-disine ayırmış. Bu odada eski fotoğraflar ve eş-yalar sergileniyor; diğer odada da eski yıllarda çocukların oynadığı oyunlara ait araç-gereçler kısa açıklamaları ile birlikte çerçeveli bölümler-de yer alıyor.

Page 53: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 51

Flowers being sold on the bazaar place are the number one income source of the village. Col-orful flowers which are grown with love during their journey from the glasshouse to the stands transform into a visual banquet in every loca-tion. Another income source of the public, 80 percent of which manages their lives through floriculture, is olive. Olives which are prepared by the villagers in a natural environment are among the prominent products of the bazaar, as well.

Toy Museum

After touring the village market, we enter the First Children’s Toys Museum of Turkey in an attempt to visit. The museum in which we tour under the guidance of the village headman Mehmet Uysal is literally a living history. Although it is called Children’s Toys Museum, the museum where the antiquity toys are exhibited also animates the history of the village in memories with old photographs and objects glamorizing the walls. The museum, which was established by Archae-ologist Musa Baran who is also from Bademler Village and who passed away in 2007, firstly opened their doors in 1990. Baran, who trans-formed his mother’s house into a museum after

Sanatsever köy

Bademler Köyü’ne gelip tiyatrosunu görme-den dönmek olmaz diyerek ikinci durağımız Bademler Köyü Tiyatrosu oluyor. Sezon he-nüz açılmadığından bir provaya denk gelme-sek de tiyatro tüm görüntüsüyle modern bir tiyatro yapısından farksız. Köyde 1930’lu yıllar-da başlayan tiyatroculuk, 1969’da yapımı ta-mamlanan tiyatro binasıyla köyün kültürel ya-pısının ayrılmaz bir parçası olmuş. Geçmiş yıl-larda köy meydanında sahnelenen oyunlar, ti-yatro binasının hizmete açılmasıyla 150 kişi-lik salonda oynanmaya başlamış. Genci, yaşlı-sı tiyatroya ilgi duyan köy halkının canlandırdı-ğı oyunlar artık sadece köy halkının değil, da-

Bademler’de her pazar günü köy pazarı kuruluyor.

A village bazaar is established in Bademler every Sunday.

Nasıl gidilir?

Özel araç ile gidecekler için Ba-demler, İzmir-Çeşme yolu üzerinde Güzelbahçe’den Seferihisar yönüne doğ-ru 11 kilometre sonra yer alıyor. Köye otobüs ile gitme imkanınız da var. 320 numaralı Konak-Bademler otobüsü her gün hizmet veriyor.

Page 54: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201052

her death, reserved one of the rooms of the mu-seum for himself in memory of his mother. Old photographs and objects are displayed in this room; in other room, on the other hand, equip-ments of the games played by children during the old times are displayed within the framed section together with their brief explanations.

Art-lover village

Our second stop was the Bademler Village The-ater, since we would not have returned with-out visiting the theater of Bademler Village. Al-though we could not coincide with a rehearsal since the season has not opened yet, the theater is not different from a modern theater structure with the whole appearance. Dramatics which started during 1930s in the village has become an inseparable part of the cultural structure with the theater building which was completed in 1969. The plays which were staged at the vil-lage square in the previous years started to be played at a hall of 150 people, after the theater building was put into service. Plays animated by the villagers who are interested in theater, no matter young or old, are presented to the taste

of not only the villagers but also all cities they are invited to. Actors of Bademler Village who prepare a play for 27th March World Theater Day every year depict their skills on the farm during the day and on stage in the evenings.

It is not only their theater and museum which add a sense to Bademler. The village which be-came famous with the film, Susuz Yaz, for the first time attracts attention also with various corporations and associations which are in-stantly encountered on the streets. The village, which has a literacy rate of one hundred percent, accommodates a branch office of İzmir Atatürk

How to go?

For those who would go by private car, Bademler is located 11 kilometers after, through the direction of Seferihisar from Güzelbahçe on the highway of İzmir-Çeşme. You can also go to the village by bus. Konak-Bademler bus, numbered 320, serves every day.

vet edildikleri tüm şehirlerin beğenisine sunu-luyor. Her yıl 27 Mart Dünya Tiyatro Günü için bir oyun hazırlayan Bademler Köyü oyuncula-rı, gündüzleri tarlada, geceleri sahnede göste-

riyorlar hünerlerini. Sadece tiyatrosu ve müzesi değil elbet Bademler’i Bademler yapan. Adını ilk kez 1964 yılında ev sahipliği yaptığı Susuz Yaz filmi ile duyuran Bademler Köyü, sokaklarında adım-larken karşınıza çıkıveren çeşitli kuruluş ve der-nekler ile de dikkatleri çekiyor. Okuma-yazma

Halkın yüzde 80’inin geçim kaynağı çiçekçilik.

80 percent of the public manages their lives through floriculture.

Page 55: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 53

Provincial Public Library as an indicator of the modern structure. Culture and Art Association, Hunters’ and Shooters’ Association, Youth and Sports Club also prove the social and cultural development of Bademler.

Although you breathe in a pure fresh village air from the moment you enter Bademler sur-rounded by green trees; on one hand the village sustains their traditions and on the other hand it serves as a model for all villages with their dif-ferent structure. Leave a Sunday for Bademler Village. Experience the contemporary village of the modern life, from the theatre to the mu-seum, from associations to the friendly public. If you wish, you can crown this beautiful excur-sion with a picnic at any spot of the colorful flora surrounding the village or on the piney area which is located a little ahead of the village or by a stream. Do not forget to stop by the village coffeehouse on the way back and sip the fresh-brewed tea or especially thyme tea.

oranının yüzde yüz olduğu köyde çağdaş ya-pının bir göstergesi olarak İzmir Atatürk İl Halk Kütüphanesi'nin bir şubesi bulunuyor. Kültür ve Sanat Derneği, Avcılar ve Atıcılar Derneği, Gençlik ve Spor Kulübü de Bademler’in sosyal ve kültürel gelişmişliğinin kanıtı niteliğinde.

Bademler’e girdiğiniz andan itibaren yeşiller içerisinde soluduğunuz tertemiz köy havası olsa da köy bir yandan geleneklerini sürdürür-ken diğer taraftan da farklı yapısıyla örnek olu-

yor tüm köylere. Bir pazar gününüzü Bademler Köyü’ne ayırın. Tiyatrosundan müzesine, der-neklerinden dost halkına modern hayatın çağ-daş köyünü siz de yaşayın. Bu güzel geziyi is-terseniz köyün çevresini rengarenk saran bitki örtüsünün herhangi bir noktasında ya da kö-yün az ilerisindeki çamlık alanda, dere kena-rında piknik yaparak taçlandırın. Dönüşte köy kahvesine uğrayıp taze demlenmiş çay ya da özellikle kekik çayınızı yudumlamayı ihmal et-meyin.

Page 56: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201054

Röportaj / Interview Röportaj / Interview ÇİĞDEM ASKERİ COŞKUN

Yarım asırlık serüven Yarım asırlık serüven 80 yaşına merdiven dayayan Ege Turistik İş-letmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başka-nı Haluk Nişlioğlu, 45 yıldır çabalıyor İzmir tu-rizmi adına. Turizmin başladığı şehirlerden, gu-rurla temsil ettiği İzmir’inin, yine başrolde yer alacağı günler için sektör temsilcilerini, başka-nı olduğu birliğin çatısı altında buluşturuyor 30 yıldır.

ETİK Başkanlığı dışında, TUROB, TÜROFED, TU-GEV, TYD ve İZKA’da da yönetim kademesinde görevleri olan Haluk Nişlioğlu, görev aşığı bir isim. Turizm yolculuğunun başlangıcı 1966 yı-lına dayanan Nişlioğlu, geçmişteki turizm an-layışını özlese de, kentin potansiyeline güve-niyor.

1968’den beri turizmin içinde yer alan, otel iş-letmeciliği yapan Nişlioğlu, ETİK’e giriş süreci-ni şöyle anlatıyor: “Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bir iş için gitti-

Being on the right side of the age 80, Haluk Nişlioğlu, who is the Chairman of the Aegean Touristic Enterprises and Accommodations As-sociation (ETİK) has been making efforts in the name of İzmir tourism for 45 years. He has been bringing the representatives of the sector togeth-er for 30 years under the roof of the association for the days when his İzmir, which he represents proudly among the cities where tourism starts would again play the leading role.

Haluk Nişlioğlu, who has positions in the man-agement grades of TUROB, TÜROFED, TUGEV,

TYD and İZKA, as well as being chairman of ETİK , is beyond the call of duty. Although Nişlioğlu, whose travel into tourism goes back to 1966, misses the tourism perception of the past, he trusts the potential of the city.

Nişlioğlu, who has been within the tourism and been performing hotel management since 1968,states his process of entering ETİK as follows:

“When I went to the Ministry of Culture and Tourism to run an errand, one of the managers told me, ‘Mr. Haluk, agencies come and man-

İzmir turizminin duayen isimlerinden biri Haluk Nişlioğlu. Yılların tecrübesini gençlere aktarırken, “Önce bu kenti, insanları sevin” diyor.

An adventure of a half century Haluk Nişlioğlu is one of the doyenne names of the İzmir tourism.

While narrating the youngsters about the experience of many years, he says, “You shall primarily love this city, the people”.

Page 57: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 55

ğimde yöneticilerden biri ‘Haluk Bey, acente-ciler gelip birçok işini hallediyor, ama otelci-ler sesini duyuramıyor’ dedi. Halbuki Otelci-ler Derneği’nin ilk kuruluşu da İzmir’de ger-çekleşmiştir. Fakat tam faal olamamıştı. Ben de otelcilerin sorunlarının çözümünde katkım olur, diye düşünerek 1973’te adı ETOB olan birliğe üye oldum. İlk girdiğimde 16 üyesi var-dı birliğin. Dönemin Müsteşar Yardımcısı Ad-nan Özaktaş eğitim toplantılarından birinde ‘30 üyeyi bulun’ dedi. Toplantı sırasında 35 üye kaydettim Birliğe.”

“İzmir yine canlanacak”

Nişlioğlu, turizmin başladığı kentlerden biri olan İzmir’de sektörün eski günlerine dair dü-şüncelerini biraz buruk ama gelecekten umut-lu ifade ediyor:

“Evvelden bölge toplantılarına gittiğim zaman gururla söz alır, kendimi çok yüksekte hisseder-dim. Çünkü turizmin başladığı kentlerden bi-riydi İzmir. İstanbul’dan sonra biz gelirdik. An-cak son zamanlarda Antalya, Muğla gibi kent-lerin önümüze geçmesi nedeniyle biraz daha

age most of their works, on the other hand, the hotel-keepers can not make themselves heard’. Whereas, the first establishment of the Hoteliers’ Association was actualised in İzmir as well. But it was not completely active. I became a member of a union called ETOB in 1973, in an attempt to contribute to the solution of the problems of the hoteliers. When I first entered, the union had only 16 members. Adnan Özaktaş, who was the Deputy Secretary of the period, said ‘Reach 30 members’ in one of the instruction meetings. I registered 35 members to the Union during the meeting.”

“İzmir shall rally all again”

Nişlioğlu expresses his thoughts about the old days of the sector in İzmir, which is one of the cities where tourism started, in a bit puckery but also hopeful way:

“I used to take the floor proudly and feel myself very high when I went to the region meetings be-fore. Because İzmir was one of the cities where the tourism started. We followed İstanbul. How-ever, since some cities such as Antalya, Muğla have got ahead of us in recent years, İzmir re-mains quieter. We had the leading role during that period, and now we are trying to revive it and revolve to its past splendid days. İzmir never dies and it shall revive again. The opponents shall obviously stop at a point. It’s always like that in the world. Tourism started in Italy and then it sprang to Spain, Greece, Turkey and other countries.”

The experienced name, Nişlioğlu emphasizes that with its historical, cultural values, İzmir al-ways has a rich potential. Nişlioğlu, who says “Agora, Kadifekale, Kemeraltı shall be revived; health and convention tourism shall be empha-sized and a marina shall be built” tells about the ways to get more shares from tourism, as follows “İzmir used to be deficient in terms of transporta-

tion before. In recent years, on the other hand, great progresses have been made concerning this subject, you can go everywhere on every kind of transportation vehicles. In spite of recruit-ments, abroad transit exits shall be increased and the roads shall be constructed. For instance, trolleys are very important for the city tourism. Come to think that, the trolley gets moving from İnciraltı and goes to Bostanlı through the coast. It is a trip which can fill a whole day of the tour-ist. The need for a classy entertainment venue is yet another point. In order to enable the city to reach the deserved point gradually, all these shall be actualised. Our ultimate desire is to be able to make the tourist lodge one more night. By this way, both the tradesmen and the hotelier will earn more and this will become a cycle in the course of time.”

Nişlioğlu, who claims that the number of the tourists coming by the cruise ships leads into er-ror when it is compared with the foreign curren-cy inflow, says “Say the least, the tourist would have seen İzmir even though they do not lodge. We should evaluate this opportunity in order to make the tourist adjust their next vacation pro-gram for İzmir.”

“The perception of tourismused to be more sincere before”

It is inevitable for a person who started this job during 1960s to compare the old and the new. As a name still trying actively to do something on behalf of İzmir, Nişlioğlu says that the percep-tion of tourism of that time was better than that of today. Nişlioğlu narrates his memories of 40 years ago, as follows “People used to work more sincerely, intimately, without being selfish. There

“Turizm evinizi barkınızı unutturuyor”“1971-1987 yılları arasında Kuşadası’ndaki Kuştur Tatil Köyü’nde or-taklık ve genel müdürlük gibi görevler-de bulundum. Turizmle uğraşınca evi-nizi barkınızı unutuyorsunuz. Yaz kış de-meden işinizle ilgileniyorsunuz. Sezon boyunca sabah altıda kalkar, işçilerin gelişini kontrol ederdim. Gecenin saat 2’sine kadar diskoları, restoranları dola-şırdım. Müşterilerle tek tek ilgilenirdim. Sezonun kapalı olduğu kış aylarında ise otel boşken bile biz çalışanlar olarak ora-da olurduk. Dönemin şartları gereği yi-yecek bir şey bile bulamazdık, bazen günlerce topladığımız mantarları yerdik.”

“Tourism causes to forget your household”

“Between 1971-1987, I held offices as part-nership and general directorate of Kuştur Holiday Village in Kuşadası. You forget about your household when you deal with tourism. You are occupied with your job, no matter summer or winter. I used to wake up at six in the morning and check the coming of the workers throughout the season. I would get around the discos and restaurants until 2 a.m. I would separately take care of the clients. During the winter months when the season was closed, we –the employees – would be there even though the hotel was empty. We could not even find food as a matter of the condi-tions of the period, we sometimes would eat the mushrooms we had picked for days.”

Page 58: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201056

sessiz duruyor İzmir. O zamanlar başroldeydik, şimdi canlandırmak, eski şaşalı günlerine dön-dürmek için uğraşıyoruz. İzmir asla ölmez, yine canlanacak. Rakipler duracak mutlaka bir yer-de. Dünyada da böyledir. Turizm İtalya’da baş-ladı, sonra İspanya’ya, Yunanistan’a, Türkiye’ye ve diğer ülkelere sıçradı.”

Tecrübeli isim Nişlioğlu, İzmir’in tarihi, kültü-rel değerleriyle her zaman zengin bir potansi-yeli olduğuna vurgu yapıyor. “Agora, Kadifeka-le, Kemeraltı canlandırılmalı, sağlık ve kongre turizmine ağırlık verilmeli, yat limanı yapılmalı” diyen Nişlioğlu, “İzmir ulaşım açısından eksikti eskiden. Son yıllarda ise bu konuda büyük atı-lımlar gerçekleştirildi, her yere her türlü ulaşım aracıyla gidebiliyorsunuz. İyileşmelere rağmen yurtdışı transit çıkışlarını artırmalı, yolları dü-zenlemeliyiz. Tramvay çok önemli kent turiz-mi için mesela. Düşünün ki, İnciraltı’ndan kalk-tı tramvay, sahil boyunca Bostanlı’ya kadar git-ti. Turistin bir gününü doldurabilecek bir gezi-dir bu. Kaliteli eğlence mekanı ihtiyacı bir baş-ka nokta. Tüm bunlar gerçekleştirilsin ki, kent hak ettiği noktaya adım adım ulaşsın. Bütün arzumuz turisti bir gece daha fazla konakla-tabilmek. Bu sayede esnaf da, otelci de daha çok kazanacak ve zamanla bu bir döngü hali-ne gelecek.” sözleriyle turizmden daha çok pay almanın yollarını anlatıyor.

Kruvaziyer gemilerle gelen turist sayılarının, döviz girdisine oranlandığında yanılttığını söy-leyen Nişlioğlu, “Ama en azından turist konak-

lamasa bile İzmir’i görmüş oluyor. Turistin bir sonraki tatil programını İzmir’e gerçekleştir-mesi için bu fırsatı iyi değerlendirmemiz ge-rekiyor.” diyor.

“Eskiden turizm anlayışı daha samimiydi”

1960’lı yıllarda bu mesleğe başlamış birinin eski ve yeniyi kıyaslaması da kaçınılmaz. Nişlioğlu, hala aktif olarak İzmir için bir şeyler yapmaya ça-lışan bir isim olarak, o zamanki turizm anlayışı-nın şimdikinden çok daha iyi olduğunu söylüyor. “Daha samimi, candan, egoistliğe, kaçmadan ça-lışırdı insanlar. Çok iyi isimler vardı. Menfaat güt-meden İzmir’e katkı koyabilmekti herkesin der-di. Çok mücadeleler verdik zamanında. Havayol-larının İzmir’e seferler düzenlemesi, kentin tanıtı-mını sağlamak için elbirliğiyle çok adımlar atıldı.” diye anlatıyor Nişlioğlu 40 yıl önce yaşadıklarını.

İşini severek yapmanın verdiği mutlulukla, bu işi yapanlara, yeni başlayanlara sürekli aynı cümle-leri söylüyor Haluk Nişlioğlu: “Ben turizmi sev-dim. Ve bu yaşa geldim hala kenarından köşe-sinden de olsa ilgileniyorum, kopamıyorum. Tu-rizm öyle bir şey ki ancak seversen yapabilirsin. Bazen talebeler geliyor yanıma bilgi almak için. ‘Sırf diploma için değil, eğer seviyorsanız bu işi yapın’ diyorum. Çünkü insanların zevklerine hi-tap edip, onları eğlendirmek, mutlu etmek için uğraşıyorsunuz. Bu mesleği, insanları, İzmir’i se-viyorsanız turizmle uğraşın. Sevgiyle yapılan iş insanı yormaz.”

were very good names available. Everyone was deeply occupied with contributing to İzmir with-out nourishing benefits. We struggled greatly in the course of time. Many steps were taken hand in hand in order to enable the airways to orga-nize expeditions to İzmir and provide the intro-ducing of the city.

With the happiness of fulfilling his job fondly, Ha-luk Nişlioğlu constantly tells the same sentences to the people who perform this job and to the be-ginners: “I loved tourism. I have reached this age and I still am interested, I can’t break off. Tourism is such a thing that you can make it only if you love it. Sometimes students visit me to obtain information. I say, ‘Do this job if you love it, not only for the diploma.’ Because you make effort in order to address to the tastes of people, entertain them and make them happy. Deal with tourism if you love this job, the people and İzmir. A job which is performed with love does not oppress a person.”

Nişlioğlu, “Sorunları haykırmalısınız ki çözüm bulunsun.”diyor.Nişlioğlu says, “In order to find a solution, you shall cry out the problems”.

The first hotel association of Turkey with a touristic certificate

ETİK, which was established with the name Aegean Touristic Hoteliers (ETO) as the first hoteliers’ association having a touristic certificate in 1958, holds facilities with a touristic enterprise certificate, subject to the Ministry of Tourism. ETİK, in which ho-tels with a municipality certificate are not included, takes on tasks such as producing solution suggestions for problems of tour-ism, building a bridge between the sector and the Ministry, represent the city at both domestic and abroad fairs. Administrators of ETİK have been complaining about the lack of the Law of Turkey Hotelier’s Union and increase of the number of the regional associations in recent years.

Türkiye’nin turistik belgeli ilk otel derneği

1958 yılında Türkiye’deki ilk turistik bel-geli otelciler derneği olarak Ege Turistik Otelciler (ETO) adıyla kurulan ETİK, bün-yesinde Turizm Bakanlığı’na bağlı turis-tik işletme belgeli tesisleri barındırıyor. Belediye belgeli otellerin dahil olmadı-ğı ETİK, turizmde yaşanan sıkıntılarda çözüm önerileri üretmek, sektörle Ba-kanlık arasında köprü kurmak, yurtiçi ve yurtdışı fuarlarda kentin tanıtımını yap-mak gibi görevleri üstleniyor. ETİK yöne-ticileri, son yıllarda Türkiye Otelciler Birli-ği Yasası’nın olmaması ve bölgesel der-neklerin sayısının artmasından şikayetçi.

Page 59: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 57

Page 60: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201058

Ören Yeri / Ruins

KLAZOMENAİKLAZOMENAI

Ionia Birliği’ni oluşturan 12 kent devletinin arasında arkeolojik anlamda sağlamış olduğu bilgi çeşitliliği ile Klazomenai’nın ayrı bir konumu vardır.

Klazomenai has a separate place among the 12 cities of Ionia League due to the variety

of archaeological information it offers.

Page 61: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 59

Doç. YAŞAR ERKAN ERSOYUrla – Klazomenai Kazısı BaşkanıExcavation at Klazomenai

Arkeoloji literatüründe Arkaik Dönem olarak adlandırılan ve kabaca M.Ö. 7. ve 6. yüzyılla-ra karşılık gelen süreçte, Ionia kent devletle-rinin bilim, felsefe, edebiyat ve sanatta gös-termiş oldukları etkinliklerin kalıcı izleri in-sanlık tarihinde silinmez bir şekilde yerini al-mıştır. On iki kent devletinin oluşturduğu Io-nia Birliği’nin Teos (Seferihisar), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Khios (Sakız Adası) ve Klazomenai gibi bazı önemli üyeleri İzmir’in hemen yakın çevresinde konumlanırlar. Bu kent devletlerinin arasında arkeolojik anlam-da bizlere sağlamış olduğu bilgi çeşitliliği ile Klazomenai’nın ayrı bir konumu vardır.

İzmir’in yaklaşık olarak 30 km kadar batısın-da, bugünkü Urla’nın İskele Mahallesi’nde ko-numlanan ama antik dönemde hemen açığın-daki adaları da kontrol eden Klazomenai, zen-gin tarımsal alanlara sahip olan bir kent dev-letidir. Bölgedeki diğer yerleşmelerin aksine Klazomenai, tarih öncesi süreçteki Batı Ana-dolu maddi kültürünü bizlere tanıtmak konu-sunda da ayrıcalıklıdır. Klazomenai’da Ion yer-leşmesinin konumlandığı alanlar büyük bir ihtimal ile M.Ö. dördüncü binden beri iskan görmüştür. Urla İskelesi’nde, hemen Karanti-na Adası’nın karşısındaki Limantepe mevkiin-de sürdürülen arkeolojik kazılar, buradaki yer-leşmenin günümüzden beş bin yıl öncesin-de güçlü bir savunma duvarı ile çevrili oldu-ğunu göstermiştir. Tipik bir Batı Anadolu Erken Tunç Çağı kültürü karakteri taşıyan bu yerleş-me arkeolojik buluntuların gösterdiğine göre Kyklad Adaları ve Kıta Yunanistan ile de tica-ri ilişkilere sahiptir. Erken Tunç II dönemi (yak-laşık M.Ö. 2500 - 2200/100) Anadolu ve daha geniş düşünürsek Ege ve Doğu Akdeniz kül-türleri için denizaşırı ticaretin geliştiği, maden-ciliğin ilerlediği, zenginliğin arttığı, buna bağ-lı olarak da sosyal anlamda toplumun katman-laştığı, kentleşme olgusunun da tüm yönleriy-le tanımlanabildiği bir kronolojik süreçtir. İşte bu dönemde Klazomenai’deki Erken Tunç Çağı yerleşmesinin sadece Limantepe mevkiindeki tahkimli bir alan ile sınırlı kalmadığı, daha gü-neye ve batıya uzandığı, hatta yepyeni bir sa-vunma duvarı ile kuşatıldığı kentte gerçekleş-tirilen yeni kazılar ile açık bir şekilde kanıtlan-mıştır.

Klazomenai’nın Tunç Çağlarındaki isminin ne olduğu maalesef bilinmez. Urla İskelesi’ndeki bu Tunç Çağı yerleşmesi M.Ö. ikinci binli yıl-ların sonlarına kadar kesintisiz devam eder. Bu dönemde, yaklaşık olarak M.Ö. 1200’lerde, gerçekleşen bir dizi olay neticesinde Ege ve Akdeniz’deki Geç Tunç Çağı uygarlıkları tarih sahnesinden silinirler. Ancak, kazıların işaret ettiğine göre Klazomenai’da Bronz Çağı’ndan

The traces of the science, philosophy, literature, and art of the Ionian city-states experienced during the period known as the Archaic Era in archaeological literature, roughly between the 7th and 6th century B. C., are engraved eternally in the history of humanity. Some of the most important members of the Ionian League such as Teos (Seferihisar), Phocaea (Foça), Colophon (Değirmendere), Chios (Sakız Adası), and Klazo-menai are located in the close vicinity of İzmir. Klazomenai has a separate place among the 12 city states of Ionia League due to the variety of archaeological information it offers.

Klazomenai, located 30-kilometres west of İzmir in the Iskele Neighbourhood of today’s Urla, once used to control the islands surrounding it in an-cient times. Nowadays, it is a city rich in agricul-tural areas. Unlike the other settlements in the region, Klazomenai is privileged with informa-tion that offers us an insight into the material culture of the prehistoric era in Western Anato-lia. It is highly possible that the Ionian settlement in Klazomenia started back in the 4th century B. C. The excavations still ongoing at Limantepe, located at Urla Jetty directly opposite Karantina Island, have uncovered a strong defence wall dating back five thousand years. According to these archaeological findings, which carry the characteristics of the Western Anatolia Early Bronze Age culture in Western Anatolia, there was a commercial relationship between the Kyklad Islands and Greece. The second half of the Early Bronze era (about 2500 – 2200/100 B. C.) is a period where overseas trade developed, mining progressed, social status established due to the increase in wealth, and the sense of urbanisation settled in chronologically in Anatolian, and the Aegean and East Mediterranean regions if we look at it in a broader perspective. By uncover-ing a new defence wall, recent excavations in the area prove that settlement in Klazomenai during the Early Bronze Age was not limited to Liman-tepe, but stretched south and west.

Unfortunately we have no idea as to what Klazo-menai was called during the Bronze Ages. This Bronze Age settlement at Urla Jetty continued until the end of the 2nd century B.C. Due to a se-ries of events, the Late Bronze Era civilizations in the Aegean and Mediterranean faded from the history scene in 1200s B. C. However, according to the excavations in Klazomenia, the transition from the Bronze Age to the Iron Age continued uninterrupted, and the locals mingled with new groups from Greece to bring the Iron Age culture to the area. The excavations in the city prove that the settlement during the Iron Age was no different to that of the Bronze Age, in other words they were located in Limantepe. According to the excavations carried out in the city, the people of Klazomenai had powerful architectural tradi-tions, they lived in well based large houses, and they used the one-colour hand-painted ceram-

Page 62: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201060

ics together with the Aegean-style ceramics. The settlement commences in Limantepe, and later broadens out to the south and southwest. The recent excavations in Klazomenai have uncov-ered the burial sites for the settlements in the early Iron Age. The tens of tombs discovered near the city gate of the wall that surrounds the an-cient city in the west ultimately inform us of the west side border of the settlement in the Iron Age.

Klazomenia experienced it most glorious years during the 6th century B. C. During this era, the heart of the city was in the south and southwest of Limantepe at the Jetty. The city centre was a

16-hectare area during this period. The settlement was girded by a castle

wall during the Archaic Era. Nowadays, the defence

wall that passes west of the Urla-

Iskele motor-way and

stretches north and south

gives us the west border of the archaic city. The areas outside the castle walls

were either used as graveyards or served as an industrial neighbourhood for the olive

oil mills, blacksmiths workshops, or the potters’ furnaces. Data relating to the material culture of the settlements in Ionia show differences ac-cording to different locations. For example, the situation of Miletus during the time it was most powerful in the Archaic Era simply comes from the Temple of Athena, Apollo Delphinios, and the Sacred Area of Aphrodite. A similar situation is valid for Ephesus. However, in Klazomenai, there are powerful traces of archaeological data that describe different areas of life such as housing, industrial areas, and graveyards. Outside the city centre of the ancient city, the land starting from the east stretching over the whole of the west side was used as a graveyard. In archaeological literature, Klazomenai is referred to as an impor-tant ceramic production location. The ceramic cult of Northern Ionia dates back to the 8th cen-tury B. C. It is accepted that the Northern Ionia region, Klazomenia in particular, is the most im-portant production location for the 7th century B.C. vases that attracted attention in East Aegean region with their storytelling illustrations known as the Chevrotain Style after Miletus. The terra-cotta tombs were also produced in Klazomenai in the same way. According to the numerous ter-racotta tombs uncovered during excavations in Klazomenai, they date back to the third quarter of the 7th century B. C. as they are adorned with the storytelling illustrations of individuals on the upper panels.

Olive oil mill In Klazomenia, in addition to the kilns, another datum providing information about the indus-

Demir Çağı’na geçiş kesintisiz olarak gerçek-leşmiş ve yerli topluluklar ile Kıta Yunanistanlı yeni gruplar kaynaşarak Demir Çağı kültürünü bu merkezde yeşertmişlerdir. Kentteki kazılar, Demir Çağı başlarında yerleşmenin farklı bir konumda değil, Bronz Çağı kentinin bulundu-ğu Limantepe mevkiinde olduğunu kanıtlar. Kentteki kazılar, Demir Çağı başlarındaki Kla-zomenailıların güçlü mimari geleneklere sahip olduklarını, sağlam temelli büyük konutlarda yaşadıklarını ve hem tek renkli el yapımı, hem de Ege üslubundaki çark yapımı bezemeli se-ramikleri yan yana kullandıklarını göstermiştir. Yerleşme yine Limantepe mevkiinde konum-lanır ve zaman içinde sınırlarını genişlete-rek güneye ve güneybatıya doğru ya-yılır. Klazomenai’deki yeni kazılar, Demir Çağı başlarındaki yer-leşmenin gömü alanları-nın da belirlenmesi-ne olanak tanı-mıştır. Antik k e n t i , b a t ı

y ö n -den kuşa-tan sur duva-rının kent kapısının yakınlarında tespit edi-len onlarca mezar, Demir Çağı yerleşmesinin bir anlamda batı yöndeki sınırı-nı bizlere gösterir.

Page 63: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 61

Klazomenai’nın yaşadığı en görkemli süreç M.Ö. 6. yüzyılın içleridir. Bu dönemde ken-tin kalbi yine İskele’deki Limantepe’nin güne-yi ve güneybatısıdır. Kent merkezi bu dönem-de yaklaşık olarak 16 hektar büyüklüktedir. Ar-kaik dönemde yerleşme bir sur duvarı ile ku-şatılmıştır.

Bugünkü Urla – İskele karayolunun hemen ba-tısından geçen ve kuzey – güney doğrultu-sunda uzanan savunma duvarı bizlere Arkaik kentin batı sınırını verir. Sur duvarının dışında-ki kesimler ise ya mezarlık alanı olarak kullanıl-mış ya da zeytinyağı işliklerinin, demirci atöl-yelerinin ya da çömlekçi fırınlarının bulundu-ğu bir sanayi mahallesi olarak işlev görmüş-tür. Ionia’daki yerleşmelerin maddi kültür ve-rileri her merkezde farklılık gösterir. Örneğin Miletos’un en güçlü olduğu Arkaik dönemde-ki durumu neredeyse sadece Athena Tapına-ğı, Apollo Delphinios ve Aphrodite Kutsal Ala-nı gibi tapınma yerlerinden gelir. Ephesos için de benzer bir durum söz konusudur. Ancak Klazomenai’da sivil iskan için kullanılan konut-lar, endüstriyel alanlar ve mezarlıklar gibi ya-şamın değişik alanlarındaki faaliyetlerin tanım-lanmasına dönük arkeolojik verilerin güçlü iz-leri mevcuttur.

Antik kent merkezinin dışı, doğudan başlaya-rak güneyi de kuşatarak tüm batı yönde me-zarlık alanı olarak kullanılmıştır. Klazomenai, arkeoloji literatüründe önemli bir seramik üretim merkezi olarak adlandırılır. Kentin Ku-zey Ionia özelinde bir seramik ekolü olarak or-taya çıkışı M.Ö. 8. yüzyılın içlerine kadar geri-ye gider. Doğu Ege’de, M.Ö. 7. yüzyıl içlerin-de Yaban Keçisi Üslubu olarak isimlendirilen ve hikayeci anlatımdan çok süslemeci yönüy-le dikkat çeken vazoların Miletos dışındaki en önemli üretim merkezinin Kuzey Ionia bölgesi özelinde Klazomenai olduğu kabul edilir. Aynı şekilde tekli gömüler için kullanılan pişmiş toprak lahitler de Klazomenai’da üretilmişler-dir. Klazomenai’daki kazılarda elde edilen çok sayıdaki örnek sayesinde bazen üst panelle-rinde insan figürleri ile de süslenerek anlatım-lı sahnelere sahip olan pişmiş toprak lahitleri kullanma geleneğinin M.Ö. 7. yüzyılın üçün-cü çeyreği içlerine kadar geriye gittiğini gös-termiştir.

Zeytinyağı işliği

Klazomenai’da, seramik fırınlarının yanı sıra an-tik dönemdeki endüstriyel faaliyetler hakkın-da bilgi veren bir başka veri de zeytinyağı iş-liğidir. Arkaik dönem kentinin sanayi mahalle-si olarak işlev gören sur dışındaki kesiminden yürütülen kazılarla açığa çıkartılan bu önem-li tesis, bizlere Batı Anadolu’da artık izleri ma-alesef ortadan kalkan küçük zeytinyağı işlikle-rinin ve bunların kullanmış oldukları teknoloji-nin günümüzden iki bin beş yüz yıl öncesine

kadar geriye gittiğini kanıtlamıştır. Ana kayaya oyularak inşa edilen ve zeytin kırma ve sıkma yapısı ile bunun hemen yanındaki depo biri-minden oluşan bu işlik kazısı ardından da Ko-mili Zeytinyağları’nın maddi destekleri ile aya-ğa kaldırılarak açıkhava müzesi olarak düzen-lenmiştir. Her yıl çok sayıda ziyaretçiyi ken-disine çeken bu antik zeytinyağı işliği, Ionia-lı toplulukların eski çağlardaki teknolojik yön-den gelişmişliklerini açık bir şekilde bize gös-terir. Klazomenai ile özdeşleşen ve Akdeniz’de İspanya’dan Kuzey Afrika’ya, İtalya’dan Kuzey Suriye sahiline ve Karadeniz sahilindeki Io-nia kolonilerine kadar çok geniş bir coğrafya-da karşımıza çıkan bandlı amforalar, büyük bir olasılıkla zeytinyağının da dahil olduğu Kla-zomenai ile bağlantılı tarımsal ürünlerin an-tik dünyada ne denli talep gördüğünün kanı-tıdırlar.

Klasik Dönem

Ionia kent devletleri, M.Ö. 546’da başlayan ilk Pers egemenliğinin M.Ö. 499/4 tarihle-

trial activities in the ancient period is the olive oil mill. Having been unearthed with the excava-tions conducted from the section out of the ram-part functioning as the industrial district of the archaic period city, this important installation proved that the small olive oil mills, whose traces do not exist in the Western Anatolia any more, and the technology they employed date back to 2.500 years ago. Following the excavations, that olive oil mill, which had been built by carving the bedrock and comprised of an olive crushing and pressing structure and a storage next to it, was raised with the financial support of Komili Olive Oils and arranged as an open air museum. Attracting a large number of visitors every year, this ancient olive oil mill explicitly shows us the technological development of the Ionian groups in ancient times. Banded amphora series, which are identified with Klazomenia and encountered in a very large geography in the Mediterranean from Spain to North Africa and from Italy to the Northern Syrian coast and to the Ionian colonies on the Black Sea coast, are the evidences dem-onstrating how much the agricultural products

Page 64: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201062

rinde gerçekleşen ve Pers yönetimince çok kanlı bir şekilde bastırılan Ionia İhtilali ar-dından sanatsal ve kültürel anlamda o can-lı ve dinamik kimliğini kaybeder. O yüzden de tüm doğu Ege dünyası için Klasik Dö-nem olarak da adlandırılan ve M.Ö. 5. yüz-yılın başından M.Ö. 4. yüzyılın içlerine kadar uzanan süreç, ne yazık ki pek bilinmez. Pers Savaşları sırasında Klazomenailıların kentle-rini terk edip hemen açıktaki adaya kaçtıkla-rını ve yaşamlarına burada devam ettiklerini antik kaynaklar bizlere söyler. Gerçekten de M.Ö. 4. yüzyılın başlarına kadar devam eden uzun bir süreç boyunca anakaradaki yerleş-mede bir kesinti izlenir. Bu dönemin arkeo-lojik izlerine ise Urla İskelesi’nin hemen açı-ğında konumlanan ve şimdilerde karaya bir asfalt yol ile bağlanan Karantina Adası’nda rastlanmıştır.

Klasik Dönem içlerinde Klazomenai kenti iki-li bir yapıya sahiptir. Kentin esas yerleşimi sur duvarları olmayan Karantina Adası’nda yer alırken anakarada ise M.Ö. 4. yüzyılın içlerin-deki sosyo-politik olaylar ile tetiklenen ve Atina sempa-tizanı olmayan toprak sahibi grupların inisiyatifi ile kuru-lan kısa süreli bir iskana sa-hip olan bir yerleşme vardır. Anakaradaki Khyton ismiy-le adlandırılan bu yerleşme, kazıların da çok net bir şe-kilde ortaya koyduğu üze-re Klasik Dönem ile birlikte tüm Ege’de bir moda olarak başlayan ve yeni iskan olu-nan birçok kentte de kulla-nılan Hippodamos tarzında ızgara planlı olarak düzen-lenmiştir. Kentteki kazılar-da Limantepe mevkiindeki prehistorik kalenin hemen güneyinde konumlanan bu yerleşmeye ait bağımsız ev-lerin oluşturduğu adalar ve bu adaları dik olarak kesen caddeler açığa çıkartılmıştır. Bu yerleşim, İskender’in Batı Anadolu’da Perslere kar-şı yürüttüğü askeri seferle-rin öncesinde, yaklaşık ola-rak M.Ö. 350 yıllarında terk edilmiştir.

Pers egemenliği sona er-dikten sonra ise Klazome-nai kenti Geç Antik Dönem içlerine kadar Karantina Adası’nda varlığına devam etmiştir. Ancak bu tarihler-de anakara, çok zayıf olarak iskan görmüş, esas anlamda ise tarım amaçlı olarak kulla-nılmıştır.

related to Klazomenia, probably including olive oil as well, were demanded in the ancient world.

Classical Period Ionian city states lost their lively and dynamic identity in terms of art and culture following the Ionian Revolt, which had taken place in 499/4 B.C. of the first Persian dominance that started in 546 B.C. and had been suppressed gorily by the Persian government. Therefore, the period which is called the Classical Period for the entire eastern Aegean world and extends from the beginning of 5th century B.C. to the midst of 4th century B.C. is unfortunately not known for sure. Ancient sources tell us that the Klazomenaian aban-doned their cities during the Persian Wars and escaped to and continued to live on the island just off the coast.

Indeed, during a long period of time until the beginning of 4th century B.C., there is an inter-ruption in the settlement in the mainland. How-ever, archaeological traces of this period were

encountered in Karantina Island, which is located just off the coast of Urla Jetty and now connected with the land by means of a blacktop. In the Classical Period, Klazomenai city has a dual structure. The main settlement of the city is located in Karantina Island, which lacks ram-parts. However, in the mainland, there is a short-term settlement trig-gered with the socio-political events in the midst of 4th century B.C. and founded with the initiative of land-ed groups that were not sympathiz-ers of Athens. Called as Khyton, this settlement in the mainland has a Hippodamos-style grid plan which started as a fashion throughout the Aegean with the Classical Period and was used in many newly-settled cities, as excavations explicitly put forth. In the excavations conducted in the city, islands which comprise of individual houses belonging to this settlement located just in the south of the prehistoric castle in the neigh-bourhood of Limantepe and streets cutting these islands vertically were uncovered. This settlement was abandoned in approximately 350 B.C. prior to the military expeditions by Alexander the Great to the Per-sian in the Western Anatolia.

After the Persian dominance had ended, Klazomenia city continued to exist in Karantina Island until the midst of the Late Ancient Period. However, in those times, the main-land was rarely populated and basi-cally used for agricultural purposes.

Page 65: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 63

ADVERTORIAL

İzmir’e buradan bakınYeni konseptiyle şehrin en güzel panoramik manzarasını sunan Seyirtepe, İzmirlileri çağırıyor.

Kısa bir süre önce yeni adı ve yenile-nen yüzüyle hizmete açılan İzmir Se-yirtepe, 850 dönümlük geniş bir ala-nı kapsıyor. Çam ağaçlarının arasın-dan kıvrılan bir yolla ulaşılan Seyir-tepe, yolculuğun sonunda eşsiz bir manzarayla sizi ödüllendiriyor. An-cak Seyirtepe’de bulabilecekleriniz manzarayla sınırlı değil. İzmir’i ke-yifle seyrederken kaliteli ve lezzet-li yemekler yiyebileceğiniz resto-ranlar, çayınızı yudumlayabileceği-niz sıcak kafeler, çocuklarınızı gü-venle emanet edebileceğiniz oyun alanları da Seyirtepe’nin sundukla-rı arasında.

Örmekköy Çilek Çam Dağı Orman Alanı’nda bulunan ve Park Orman A.Ş. bünyesindeki Seyirtepe’nin Genel Müdürü Gökhan Yalvaç,

Seyirtepe’yi kentin markaları ara-sına sokmak için çalışmaya başla-dı. “İzmir kanatlarınızın altında” slo-ganıyla yola çıktıklarını anlatan Yal-vaç, “Biz sadece bir restoranı değil, bölgeyi canlandırmak, keyifli bir ya-şam alanı yapmak istiyoruz. Şu anda bir restoran, bir kafe, bir açık alan ka-fesi, bir kır düğün salonu, iki çocuk parkı, 400 araçlık otoparkımızla haf-ta içi 24.00, hafta sonları saat 01.00’e kadar hizmet veriyoruz.” diyor.

“İzmirlilerin Seyirtepe’den ayrılırken yüzlerinde oluşan mutluluk ifadesi bizim için en güzel ödül” diyen Yal-vaç, müdavimlerinin sayısını artır-mak için yürüyüş parkurları, doğa sporları alternatifleri, paintball alanı ve bar projelerini de adım adım ha-yata geçireceklerini söylüyor.

Page 66: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201064

İnanç Turizmi / Belief Tourism

Pırlanta Üçgeni: Palaçi mucizesi Devirlerinin “Geon Ha Dor” yani “en büyükleri” olarak anılan Haham Hayim Palaçi ve oğlu Abraham Palaçi, İzmir’de Pırlanta Üçgeni inancında yaşatılıyor.

Diamond Triangle: Palaçi miracle

Being remembered as “Geon Ha Dor”, in other words “the greatest” of their period, Rabbi Hayim Palaçi and his son Abraham Palaçi are kept alive through the belief of Diamond Triangle in İzmir.

Page 67: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 65

İzmirli din adamları Hayim ve Abraham Palaçi’nin Gürçeşme’deki mezarları, Yahudi ce-maatinin kutsal saydığı mekanlar arasında yer alıyor. Palaçi’lerin mezarı, mezarın yanında-ki mikve (arınma havuzu) ve yaptırdıkları Beth Hillel Havrası Yahudiler tarafından Pırlanta Üç-geni olarak kabul ediliyor.

Hayim ve Abraham Palaçi isimleri Yahudi dün-yası için büyük önem taşıyor. Hayim Palaçi’nin kaleme aldığı, oğlu Abraham Palaçi’nin bas-tırdığı eserler bugün İsrail’de din kitabı olarak okutuluyor. 1788 yılında İzmir’de doğan Ha-yim Palaçi, 1837’den 1855 yılına kadar İzmir, Tire, Manisa ve Bergama’da yüksek görevler-de bulunmuş ve Dayan (yargıç) olarak çalışmış önemli bir din adamı. 1865 yılında 77 yaşın-dayken İzmir hahambaşısı seçilen Palaçi’nin, yaşanan çalkantılar nedeniyle komite kararıy-la tek başına imza yetkisi kaldırıldı. Cemaatte çıkan bir dizi sorun neticesinde hahambaşılık

görevinden alınan Palaçi, teklif edilen emek-lilik maaşını kabul etmeyerek, Tanrı’nın hi-mayesi için sürekli dua etmeye başladı. Tam o sırada büyük bir deprem yaşanması, halkın bunu Tanrı’nın bir uyarısı olarak kabul etmesi-ne neden oldu. Ve Haham Hayim Palaçi, 1867 yılında tekrar hahambaşı seçilerek tüm anlaş-

mazlıklara son verdi. 1869 yılındaki ölümüne kadar büyük saygı gören Hayim Palaçi haya-tı boyunca 72 eser kaleme aldı, ancak kendi döneminde hiçbiri yayınlanmadı. Eserlerin 26 tanesi daha sonraki yıllarda oğlu Abraham Pa-laçi tarafından bastırıldı.

Hayim Palaçi’nin oğlu Haham Abraham Pa-laçi de babası kadar önemli bir konuma sa-hip Yahudi dünyası için. Hayim Palaçi’nin ölü-münün ardından Hahambaşılığa getirilen Jo-sef Hakim yabancı lisanlara, ilerlemeye karşı oluşu nedeniyle yabancı uyruklu Argi, Ven-tura, İsrael, Politi gibi aileler tarafından isten-medi. Önemli ailelerin Sultan’a dilekçe yolla-masının ardından 1869’da Vali İsmail Paşa, 45 haham ile toplantı yaparak, Hayim Palaçi’nin oğlu Abraham Palaçi’yi hahambaşı ilan etti. Palaçi, 1869 - 1900 yılları arasında 31 yıl bo-yunca İzmir’de hahambaşılık yaptı.Otoriter bir yönetici olan Haham Abraham Palaçi, çok sa-

yıda inananın tepkisini çekse de, İzmir Yahu-dileri için iki önemli özelliğe sahipti. Birincisi ilerici ve modern okulların açılmasına ön ayak olması, ikincisi de büyük bir din bilgini olma-sıydı. Palaçi’nin, ikinci özelliği nedeniyle dün-yanın birçok yerinden din adamları ona da-nışmaya gelirdi. Zaman zaman olumsuz du-

The graves of the Hayim and Abraham Palaçi, men of God from İzmir, in Gürçeşme are among the places considered holy by the Jewish com-munity. The graves of the Palaçis, the Mikveh (purification pool) nearby and Beth Hillel Syna-gogue they built are accepted as the Diamond Triangle by the Jews.

The names of Hayim and Abraham Palaçi are of great importance for the Jewish world. The works written by Hayim Palaçi and published by his son Abraham Palaçi are taught as religious books in Israel today. Being born in İzmir in 1788, Hayim Palaçi is an important man of God who was on high duties in İzmir, Tire, Manisa and Bergama from 1837 until 1855 and worked as Judge. The sole signing authority of Palaçi, who was chosen the chief rabbi of İzmir in 1865 when he was 77, was abolished by the decision of the commission due to the disturbances being experienced. Being dismissed from the chief rabbinate as a result of a series of problems within the community, Palaçi refused the proposed the retirement pension and began to pray continuously for the guardianship of God. A great earthquake which blew up at that time caused the public to receive this as a warn-ing from God. And being chosen the chief rabbi again in 1867, Rabbi Hayim Palaçi dissolved all disagreements. Being greatly respected until his death in 1869, Hayim Palaçi wrote 72 works in his lifetime, however, none of them was published during his period. 26 of his works were published by his son during the following years.

Page 68: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201066

rumlar ortaya çıktıysa da, başarılı cemaat yöneticileri-nin arabuluculuğu sayesin-de Palaçi hayatının sonuna kadar İzmir Yahudi cemaati-nin hahambaşısı olarak kal-mayı başardı.

Abraham Palaçi, modern eğitimi destekleyen, civar kasabalarla diyalog kuran ve problemleri çözen bir yapı-ya sahipti. Habit takma adıy-la bilinen Palaçi, Bükreşli fi-lantropist (bağışçı) Mano-ah Hillel’den büyük bir ba-ğış alarak babasının eser-lerini bastırdı ve Beth Hillel Havrası’nı inşa ettirdi. Türk-çenin öğrenimini şart koşa-rak büyük bir reform yapan Palaçi, İzmir Yahudi cema-atini laik eğitime açtı. Ab-raham Palaçi’nin yazdığı 26 eser ölümünden önce ba-sıldı.

Mucizevi su

Hayim ve Abraham Pala-çi isimleri, İsrail’de yaşayan bir grup müridin, Palaçile-ri “evliya” mertebesine çıkar-ması ve İzmir’de “Kutsal Üç-gen - Pırlanta Üçgeni” inan-cını başlatmasıyla daha da önem kazandı. Üçgenin bir köşesi Beth Hillel Havrası, di-ğer köşesi Abraham ve Ha-yim Palaçi’nin Gürçeşme Mu-sevi mezarlığındaki mezarları, diğer bir köşe-si de mezarlıktaki müritlerinin yaptırdığı ve su-yunun kutsal olduğuna inanılan Mikve olarak kabul ediliyor. Bir nevi abdest alınan, ruhen arınma amaçlı girilen Mikve’ye akan suyun Kadifekale’den geldiği, yazın serin, kışın ılık ak-tığı ve mucizevi olduğuna inanılıyor. Yahudi inancına göre, kadınların düğünden önce ve her ay adet dönemlerinin son gününde, er-keklerin ise her cuma günü ve bayramlarda Mikve’ye girip arınması gerekiyor.

Yahudi turist grupları, her yıl şubat ayın-da Abraham Palaçi’nin ölüm yıldönümünde İzmir’e gelerek, mezarı başında dualar ediyor, Mikve’ye girip ruhen arınma ritüellerini ger-çekleştiriyor. Hastaları iyileştirdiğine inanı-lan Mikve’nin suyu, turistler tarafından şişele-re doldurularak ülkelerine de götürülüyor. Şu-bat ayı dışında, İzmir Musevi cemaati üyeleri, her ay küçük gruplar halinde gelerek Palaçile-rin mezarları başında dua ediyor.

Kaynak: Dünden Yarına İzmir Yahudileri Kitabı, Sara Pardo

Hayim Palaçi’s son Rabbi Abra-ham Palaçi also has a status as important as his father’s, for the Jewish world. Josef Hakim, who was made Rabbi after the death of Hayim Palaçi, was not accepted by the foreign national families such as Argi, Ventura, Israel, Politi, since he opposed to foreign languages and progress. After important families sent requests to the Sultan, the Governor İsmail Pasha held a meeting with 45 rabbis in 1869 and declared Hayim Palaçi’s son Abraham Palaçi as the chief rabbi. Palaçi was the chief rabbi of İzmir for 31 years, between 1869 – 1900.

Rabbi Abraham Palaçi, who was an authoritarian admin-istrator, had two important characteristics for the Jews of İzmir, although he attracted reactions of many faithful people. The first one was that he was the initiator of the opening of progressive and modern schools, and the sec-ond one was that he was a great religious scholar. Due to his second characteristic, the clergymen from all around the world came to get advise from him. Although some negative conditions emerged from time to time, Palaçi succeeded to stay as the chief rabbi of the

Jewish community of İzmir until the end of his life, thanks to the intervention of the successful community administrators.

Abraham Palaçi had such a structure that he supported the modern education, established dialogue with the towns hereabout and solved problems. Receiving a great donation from a philantropist (contributor) from Bucharest, called Manoah Hillel, Palaçi whose nickname was Habit published the works of his father and he built the Beth Hillel Synagogue. Stipulating the instruction of Turkish language and carry-ing out a big reform, Palaçi opened the Jewish community of İzmir to the secular education. 26 works written by Abraham Palaçi were published before his death.

Miraculous water

The names of Hayim and Abraham Palaçi gained even more importance after a group of followers living in Israel apotheosized the Palaçis as “Saint” and started the belief of “Holy Triangle – Dia-

Abraham Palaçi

Page 69: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 67

mond Triangle” in İzmir. A corner of the triangle is accepted as the Beth Hillel Synagogue, another corner is accepted as the graves of Abraham and Hayim Palaçi in Gürçeşme Jewish Cemetery and another corner is accepted as Mikveh which was built by the followers in the cemetery and whose water is believed to be holy. It is believed that the water that flows through Mikveh, in which a per-son performs ablution and gets purified spiritually, comes from Kadifekale; it is cool in summer and warm in winter and miraculous. According to the Jewish belief, women are supposed to visit Mikveh and get purified before their wedding and on the last day of their period every month and men are

supposed to do it every Friday and on the feasts.The Jewish tourist groups come to İzmir on the death anniversary of Abraham Palaçi which is in February every year, pray on his grave and carry out their rituals of spiritual purification through having a bath in Mikveh. The water of Mikveh, which is believed to heal the sick, is also bottled by the tourists and brought to their countries. Except of the month February, the members of the Jewish community of İzmir come in small groups every month and pray on the graves of the Palaçis.

Source: The Book of İzmir Jews from Yesterday to Tomorrow, Sara Pardo

Page 70: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201068

Röportaj / Interview

Kentine aşık bir rehber İşini yüreğiyle yapanlara en güzel örneklerden biri o. 46 yıllık tecrübenin ışığında profesyonel rehber Sara Pardo, “İzmir’in potansiyelini keşfedin” diye haykırıyor.

A guide in love with her city

She is one of the best examples of those that do their work from the heart. Sara Pardo, a

professional guide with 46 years of experience is crying out, “Discover the potential of İzmir.”

Röportaj / Interview:ÇİĞDEM ASKERİ COŞKUN

Page 71: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 69

İzmir doğumlu Sara Pardo, kendisine yakıştırı-lan “İzmir aşığı” sıfatını fazlasıyla hak ediyor. 1960’lı yıllardan bu yana eşi Jaki Pardo ile bir-likte turizm sektörünün tam kalbinde yer alan Pardo, 2000 yılına kadar profesyonel tur rehbe-ri olarak çalıştı. Aktif rehberlik hayatını nokta-lamasının ardından kent tanıtımlarında gönül-lü yer alan, gençlere, çocuklara İzmir’in tarihini çizgi roman kitaplarla anlatan Pardo, turizmde yükselmenin tarihi zenginlikleri canlandırmak-la mümkün olacağını düşünüyor.

Turizmle nasıl tanıştınız?PARDO: 1960 yılında evlendiğim zaman eşim sigortacılık yapıyordu. Sonra vapur acenteli-ği de yapmaya başladı. Kuşadası’nı o zaman-lar hiç bilmezdik, orada yapacağını söyledi. O

yıllarda Kuşadası’na 2,5 saatte gidiliyordu, yol-lar kötüydü. Haritadan bakıp yola çıktık. Tam manasıyla bir köy çıktı karşımıza. İskele yok, yol yok. Otel bile yoktu doğru dürüst. Ve eşi-min işi nedeniyle ben de bu şekilde tanıştım turizmcilikle.

Rehberlik serüveniniz nasıl başladı?PARDO: 1965’te bir arkadaşım turist rehberliği kursuna başlayacaktı, beni de çağırdı. İlk çocu-ğum yeni doğmuştu, hem zordu hem de reh-berlik ne demek onu bile bilmiyordum. Israr-larla yazıldım kursa, zar zor geçtim, kitap dahi açmadım. Ben kursu bitirdikten sonra eşim acentesine turizm kısmını da ekledi. Rehber-ler almaya başladı. Şu anda hayatta olmayan çok değerli rehberlerle çalıştık. Eşim “Sen de gel rehberlik yap” dedi. Başladım ve meslek ha-yatım boyunca sadece eşimle çalıştım. Bir ge-miyle başladık, yıllar içerisinde haftada 4–5 ge-miye çıktık. 1960’ta başladık, 2000 yılına kadar devam ettik.

O dönemde turist rehberi olmayı anlatır mısınız?PARDO: Bizim kurduğumuz o ilişki, rehberle-re karşı davranış çok farklıydı. Biz turizmin en onurlu devrini yaşamışız. O zamanlar eşim, tu-rist gruplarını limana erken getiren rehberleri cezalandırırdı. “Turistten hiçbir şikayet gelme-yecek. Önce ülke, şehir tanıtılacak, sonra alış-veriş.” derdi. Biz de bu işi ticaret olarak yapı-yorduk ama eskiden para bu kadar ön planda değildi. Benden bilgili insanlar elbette ki var. Ama bir rehberin yapması gerekenleri yaptım ben. Önce ülkemi, kentimi layıkıyla tanıtır, son-ra başka şeylere geçerdim. Türkleri, nasıl insan-lar olduklarımızı anlatmaktı ilk derdim. İnsan-larla bu sıcak ilişkiyi kurduktan sonra gerisi çok daha kolay geliyordu. Ben bu ilkemden 40 yıl-lık meslek hayatım boyunca hiç vazgeçmedim.

Bir rehber kent tanıtımında nasıl rol oynar?PARDO: Bir şehrin tanıtımında rehber çok önemlidir. İlk izlenimi biz yaratıyoruz. Turist ülke hakkındaki notunu sizden aldığı izlenim-le veriyor. Bu şehri, ülkeyi temsil ediyorsunuz. Rehberin ilk düşündüğü ülkesinin tanıtımı ol-malı. Örneğin İzmir’in keyfi nedir? Pasaport’ta gevrek yiyip, çay içmektir, Kordon’daki kafeler-de oturmaktır, Kemeraltı’nda alışveriş yapmak-tır. Planlı bir rotayla İzmir’in çok güzel bir su-numunu gerçekleştirebilirsiniz. İşin püf nokta-sı; anlatırken yaşatabilmek…

“Kentimizi sevelim”

Peki yılların getirdiği tecrübeyle İzmir’e dı-şarıdan bakınca ne görüyorsunuz?PARDO: En büyük hatamız sürekli “İzmir’de bir şey yok” demek. Rehberler de İzmir’i gezdir-meyi pek sevmezler. Hem tanımıyorlar, hem sevmiyorlar. Anlatacak bir şey bulamıyorlar. Oysa bu kentte görülecek çok şey var, yeter

Born in İzmir, Sara Pardo rightly deserves the title “A lover of İzmir” that is associated with her. Pardo, who has been in the heart of the tourism sector with her husband, Jaki Pardo, since the 1960s, worked as professional guide since 2000. Pardo, who, since retiring from being a guide, voluntarily takes part in promoting the city and teaches teenagers and children the history of İzmir with her comic book, believes that the way to progress in tourism is through livening up his-torical riches.

How did you discover tourism? PARDO: When I married my husband in 1960, he was working in the insurance sector. Afterwards, he became a ferry agent. In those days, we knew nothing about Kuşadası, which is where he would be working. In those years, the roads were awful and it took 2.5 hours to get to Kuşadası. We checked it on the map and started our jour-ney. A village, in the true meaning of the word, greeted us. There was no jetty, and no road. It did not even have a decent hotel. This is how I discovered tourism, thanks to my husband’s job.

How did your adventure as a guide start?PARDO: In 1965, my friend was on the verge of starting a course in becoming a touristic guide and invited me to come. I had just given birth to my eldest child, so it was a bit difficult, and I did not know what being a guide meant. I gave into the persuasions and joined; I did not study at all, but managed to pass. Once I finished the course, my husband added a tourism department to his agency. We started recruiting guides. We started working with valuable guides that are no lon-ger with us. My husband said, “Why don’t you come and become a guide as well.” I started and my husband was the only person I worked with throughout my career. We started with one boat, which became 4-5 boats a week throughout the years. We continued until 2000.

Can you tell us a bit about being a guide dur-ing that period?PARDO: The relationship we established and the way we treated our guides was very different. We experienced the most honourable era of tourism. During that period, my husband would punish guides that brought the tourist groups back to the port early. He used to say, “I do not want to receive any complaints from tourists. First talk about the country and the city, and then move on to shopping.” We did not do the job for mon-ey, back in those days; earning money was not the money. Of course, there were people that knew more than I did. However, I carried out ev-erything a guide should carry out. I used to talk about my country and city thoroughly, and then move on to other things. My first task was to tell people about the Turks, and explain the type of people they were. Once I established a warm and close relationship with people, the rest was easy. I held on to my principle for forty years.

Page 72: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201070

What type of role does a guide play in pro-moting a city?PARDO: A guide plays an important role in pro-moting a city. We create the first impression. A tourist rates a country based on the impression given to them by you. You represent this city and this country. The first thing a guide should think about is promoting their country. For example, what are the delights of İzmir? The answer is eat-ing bagels with at Pasaport, sitting at the cafes in Kordon, and shopping in Kemeraltı. You can promote İzmir beautifully, if you have a planned route. The trick is to make people live the story you are telling...

“Let’s love our city”

With your years of experience, what do you see when you look at İzmir as an outsider?PARDO: Our biggest problem is that we keep saying, “There is nothing in İzmir.” İzmir is a place guides hate to take tourists around. They do not know anything about it and they do not like it. They cannot find anything to talk about. In fact, there is plenty to see, so long as we offer it on a beautiful plate. First, we need to love our city. Everyone complains. Yes, there are issues, but this is our city. You cannot do anything if you do not love doing it. Last year, they asked me to deliver a speech to promote İzmir. I replied, “You cannot talk about İzmir, you need to see it.” We organised a tour to Old İzmir. For three days, we travelled around old İzmir. First, I went to dis-cover Tatar Neighbourhood, Damlacık, and its small mosques. There were so many beautiful and dinky things. However, as I said before, you need to love and cherish. I love this city. With its people and atmosphere it is a different city; I can-not live anywhere else. You cannot find another city that tolerates different religions under one roof. While giving my speech at the events held

ki onu güzel bir tabakta sunalım. Önce ken-dimiz sevelim şehrimizi. Herkes şikayet edi-yor. Evet, sorunlar var ama bu bizim şehri-miz. Sevmeden hiçbir şey yapamazsınız. Ge-çen sene bir İzmir tanıtımında konuşma yap-mamı istediler. “İzmir anlatılmaz, gösterilir” de-dim. Eskiİzmir’e bir tur gerçekleştirdik. Üç gün-de sadece Eskiİzmir’i gezdirdim. Önce gittim, keşfettim Tatar Mahallesi’ni, Damlacık’ı, küçük camileri. O kadar güzel, cici şeyler var ki. Ama dediğim gibi sevmek, gönül vermek lazım. Ben çok seviyorum bu şehri. Başka yerde yaşaya-mam, insanlarıyla, havasıyla başka türlü bir şe-hir burası. Farklı dinlerin hoşgörüyle bir arada yaşandığı böyle bir şehir bulamazsınız. Havra Sokağı’ndaki sinagoglarda düzenlenen etkin-liklerde konuşmamı yaparken, yan taraftaki ca-miden ezan sesi yükselir. Susar, konuşmacılara dinletirim bu eşsiz tınıyı.

Bu kenti nasıl cazip hale getiririz sizce?PARDO: Bir defa Eskiİzmir büyük bir hazine, o bölgeyi canlandırmalıyız. Agora zaten başlı başına bir değer. Bir an evvel Agora’daki antik grafitileri ortaya çıkarmamız gerekiyor. Dün-yada böyle bir şey yok. Anlatmak için turiste göstermeniz lazım. Kadifekale renkli bir böl-ge. Manzaralık; turistlerin oturup dinlenebile-ceği bir kafeterya yapılmalı oraya. Turist en te-peden kenti izleme şansını bulurken, bölge in-sanlarıyla ilişki de kurmalı. Bir diğer potansiyel Emir Sultan Türbesi. İnanç ve tarih turizmini bir arada sunabileceğiniz bir yapı. Birçok büyük is-min mezarı, yatırı var Emir Sultan’da. Sayabile-ceğimiz daha pek çok zenginliği var İzmir’in. Ancak insanların çaba harcaması için öncelikle İzmirlilere tanıtıp, sevdirmeliyiz bu yerleri. Kimi gezdirdiysem hayran kaldı bu şehre. Kemeraltı gezileri çok keyifli olabiliyor mesela. Her soka-ğına gireceksiniz Kemeraltı’nın. Bir sokakta yö-

resel lezzetler tadarken, diğer sokakta esnaf-la sohbet edeceksiniz, bir diğerinde hediye-lik eşya alacaksınız. Havra Sokağı’na girip, Mu-sevilerin ibadet yeri sinagogları gezdireceksi-niz. İnanç turizminin yanı sıra kültürel bir öğe-dir aynı zamanda sinagoglar. Yakın bir zaman-da çeşitli vakıflar ve Musevi oluşumlarının kat-kılarıyla büyük bir proje gerçekleştirilecek. Pro-jeye göre aynı havzada yer alan beş sinagog koruma altına alınarak, restore edilecek. Bir-kaç tanesi ibadete açık kalacak, bir tanesi kül-tür merkezi, bir diğeri müze yapılacak. Müslü-man Türkler ve Yahudiler yüzyıllardır olduğu gibi aynı çatı altında olacak Ayrıca çok önem-li kiliselerimiz, camilerimiz var. Dünyanın hiç-bir tarafında bu kadar küçük bir alanda bir ara-ya gelen ibadet merkezi yoktur. Neden fayda-lanmayalım İzmir olarak?

Çeşitlendirilebilir turizm kavramına nasıl yaklaşıyorsunuz?PARDO: Şu noktayı kaçırmamak gerekiyor. Sağlık turizmi veya kongre turizmi yapsanız da kente çektiğiniz turisti memnun etmek için ta-rihi eserlerini canlandırmanız şarttır. Yabancı bir ülkeye gittiğinizde o şehirde ilk olarak ne ararsınız? “Antik kentleriniz nerede?” dersiniz. Mevcut tarihi zenginliğimizi ortaya çıkarmalı-yız ki, sonra bağlantılı turizm çeşitlerine geç-meliyiz.

İzmir tarihini öğretme konusunda da çaba harcayan bir isimsiniz…PARDO: Bu konuda bugüne kadar biriktirdik-lerimi ilk etapta Efes - Arının Gizemi kitabım-da topladım. Dokuz yaş üstü çocuklara, genç-lere, yetişkinlere Efes Antik Kenti’ni çizgi ro-man tekniğiyle anlatmak istedim. Şimdi de Araştırmacı-Yazar Yaşar Aksoy yeni bir fikri ak-lıma düşürdü. Yine çizgi roman tekniğiyle,

Pardo’nun çizgi romanı Efes Arının Gizemi, antik kentin

tarihini eğlenceli bir şekilde öğretiyor.

With her comic book “Ephesus – The Mystery of the Bee,” (Efes

Arının Gizemi) Pardo teaches the ancient city’s history in an

entertaining fashion.

Page 73: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 71

İzmir’in tarihini resimlerle anlatan bir kitap ha-zırlığı içindeyim. 10 yaş üstü herkesin okuyabi-leceği bir kitap düşünüyorum. Yoğun rehber-lik günlerinden sonra tecrübelerimi, bilgilerimi insanlarla paylaşmak istiyorum. Benim de bir görevim var İzmir’e. Ben bunu misyon olarak alıyorum ve büyük bir zevkle yapıyorum.

İlk gün korkusu

“Rehberlikteki ilk günüm çok önemliy-di benim için. Kuşadası’na gittik, Sunli-ne diye bir acentenin vapuru yanaşmış-tı. Vapurdan boylu poslu bir hostes indi. Hostes ne iş yapar onu bile bilmiyordum. Hostes yeni rehber olduğumu anlayın-ca, ‘Sakın yeni olduğunu söyleme, 4-5 yıl-lık tecrübeliyim de.’ dedi. 21 yaşındaydım, çok gençtim. Bindim otobüse, bir sürü turist gözümün içine bakıyor. Mikrofon yok, klima yok. “Good morning” demem-le olay bitti. Sonra kaç yıllık rehber oldu-ğumu sordular, ‘Beş yıldır’ dedim. İlk gün korkusunu yenmemde o hostesin büyük payı vardı.”

First day phobia

“My first day as a guide was very important for me. We went to Kuşadası, where a boat of an agent called Sunline had come into port. A tall hostess walked down off the boat. I did not even know what a hostess did. When I told the hostess I was a new guide, she said, “Do not tell anyone you are new as I have 4-5 years of experience.” I was 21 and very young. I could on the bus and saw that all the tourists’ eyes were on me. There was no microphone and no air-con-ditioning. I said, “Good Morning,” and that was it. When they asked me how long I had been a guide, I answered, “five years.” That hostess played a major role in helping me fight my first day phobia.

at the synagogues on Havra Street, I can hear the call of prayer rise from the mosque next door. At that point, I stop talking, and allow my listeners to listen to this unique resonance.

What do you think is the best way for us to make this city attractive? PARDO: For a start, we must liven up the Old İzmir region; it is a gold mine. Agora alone is a treasure on its own. We need to uncover the an-cient graffiti at Agora as soon as possible. There is nothing like it in the world. In order to explain it, tourists need to be able to see it. Kadifekale is a colourful region. A cafeteria, with a view, should be built, where tourists can sit down and have a rest. While the tourists get a chance to see the city from a bird’s eye view, they will be able to interact with the people of the area. Another untouched potential is Emir Sultan Shrine. The structure offers belief and history tourism together. The graves of numerous important names are locat-ed at Emir Sultan. There are loads of other riches we can list for İzmir. However, in order for people to make an effort, we need to start by promoting the people of İzmir, so that they can love these places. Everybody I have taken around the city has fallen in love with it. For example, the trips to Kemeraltı are very enjoyable. You need to travel in and out of every street in Kemeraltı. While tast-ing regional dishes in one street, you can chat to the tradesmen in another, and buy souvenirs in another street. You need to take them to Havra Street for them to see the synagogues. As well as being belief tourism, the synagogues are a cultural element. Various foundations and the Jewish community have a large project planned for the near future. The project entails renovat-ing and conserving five synagogues in the same catchment area. Some of them will remain open for worshipping, one will become a culture centre, and the other will become a museum. Muslim Turks and Jews will remain under the same roof as they have done for centuries. Ad-ditionally, we have very important churches and mosques. There is no other location, in the world, that brings together so many religious buildings over such as small area. Why shouldn’t we ben-efit as İzmir?

What is you approach on the concept of tourism having variety? PARDO: We must not miss this fact. You can improve health tourism or convention tourism; however, in order to satisfy tourists that visit the city, bringing historical artefacts to life is inevita-ble. What is the first thing you look for when your go to a foreign country? You ask them, “Where are your ancient cities?” First, we need to uncover our current historical riches, before we move on to various types of tourism.

You are also a name making an effort to teach people about the history of İzmir... PARDO: First, I gathered my collections on the

subject in my book called “Ephesus – The Mys-tery of the Bee.” I wanted to teach children over the age of nine, adolescents, and adults the Ancient City of Ephesus in the form of a comic book. Now, Yaşar Aksoy, Researcher – Author, has given me a new idea. I am in the process of writing a new comic book illustrating the history of İzmir. I want it to be a book that everybody above the age of 10 can read. Having spent years as a guide, I want to share my experiences and knowledge with people. I also have a responsi-bility towards İzmir. I accept this mission with pleasure.

Page 74: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201072

Güncel / Actual

Antik dönemden miras:

Şarapçılık

A heritage from ancient times:

Winemaking

Şarabın, Dionysos’tan günümüze uzanan yolculuğu “Teos Bağ ve Şarap Çalıştayı” ile masaya yatırıldı.

The topic of discussion at the “Teos Vineyard and Wine Workshop” was

the journey of wine, which stretches from Dionysus to date.

Page 75: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 73

Seferihisar’da düzenlenen “Teos Bağ ve Şarap Çalıştayı” ile şarabın geçmişten günümüze uzanan yolculuğu Türkiye’nin dört bir yanın-dan gelen şarap uzmanlarıyla tartışıldı.

Geleneksel Türk mutfağında şarabın yerinin belirlenmesi, Türkiye bağcılığının ve şarapçılı-ğının destinasyon olarak ele alınması ve sür-dürülebilirlik ilkesi içinde turizm ile ilişkilendi-rerek şarabın ülkemiz turizminde turistik ürün olarak tanıtım amacıyla kullanılması kapsa-mında Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından Seferihi-sar Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen çalıştay, 23 - 24 Eylül 2010 tarihlerinde gerçek-leşti.

Seferihisar Doğanbey’de bulunan Ango-ra Beach Resort Otel’de gerçekleşen Şarap Çalıştayı’na Kültür ve Turizm Bakanlığı Araş-tırma ve Eğitim Genel Müdürü Mahmut Ev-kuran, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç So-yer, Ankara Üniversitesi’nden Gökhan Söyle-mezoğlu ve Ertan Anlı, Ege Üniversitesi’nden Ersin Doğer, Gusto Dergisi Genel Yayın Yönet-meni Mehmet Yalçın, Büyülübağ Şarapçılık’tan Alp Törüner, Yemek Yazarı Aylin Öney Tan, Melen Şarapları’ndan Cem Çetintaş, Kavak-lıdere Şarapları’ndan Ali Başman, Sevilen Şarapları’ndan Enis Güner, Diren Şarapları’ndan Orhan Ziya Diren, Kayra Şarapları’ndan Göz-dem Gürbüzatik, Pamukkale Şarapları’ndan Yasin Tokat, Kocabağ Şarapları’ndan Mem-duh Erdoğan, Urla Şarapçılık’tan Can Ortabaş, TÜRSAB’tan Rıza Epikmen, Feyyaz Yalçın, Re-şit Soley, Gurme Osman Serim, TÜROFED’den Mehmet İşler katıldı

Kültürel miras

Türkiye’nin çok büyük bir tarih ve kültürel mi-rasa sahip olduğunu belirten Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Mahmut Evkuran, bunun değerlendirilerek tu-rizmin 12 aya yayılması gerektiğini söyledi. Ev-kuran, Bakanlık yetkilileri ile sektör temsilcile-ri, konunun uzmanları ve yerel yöneticileri bir araya getiren Çalıştay’ın açılışında yaptığı ko-nuşmada, Türk turizminin bugüne kadar hep sahillerde, kıyı kesimlerinde yaygınlaştığını ve yatırımların hep bu kesime yapıldığını belirtti. Türkiye’nin bugün elde ettiği turizm gelirinin büyük bölümünün kıyı turizminden kaynak-landığını ancak bununla yetinilmeyeceğini ifa-de eden Evkuran, “Türkiye’de çok büyük bir mi-ras var. Bunu değerlendirip turizmi 12 aya yay-malıyız. Dünyada yer tutan saygın bir turizm ülkesi olmalıyız.” dedi. Evkuran, bu noktada şa-rapçılığın da Türkiye’nin sahip olduğu önem-li kültürel miraslardan olduğuna işaret ederek, şarapçılığın geliştirilmesi ve bunun değerlen-dirilmesi için Çalıştay’da yapılacak konuşma-ların kayıt altına alınarak değerlendirileceğini kaydetti.

Oenologists from four corners of Turkey dis-cussed journey of wine, from past to present, at the “Teos Vineyard and Wine Workshop” held at Seferihisar.

The workshop, hosted by Seferihisar Municipal-ity and organised by the Research and Training General Directorate of the Ministry of Culture and Tourism, took place between the 23rd and 24th September 2010. The topics were to estab-lish where wine stands within traditional Turkish cuisine, to discuss viticulture and winemaking is going in Turkey as destination, and to discuss using wine as touristic product in our country’s tourism within the context of principal of sus-tainability.

Page 76: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201074

Mahmut Evkuran (General Director of the Re-search and Training department of the Minis-try of Culture and Tourism), Tunç Soyer (Mayor of Seferihisar), Gökhan Söylemezoğlu (Ankara University), Ertan Anlı (Ankara University), Ersin Doğer (Ege University), Mehmet Yalçın (Execu-tive Director of Gusto Magazine), Alp Törüner (Büyülübağ Winemaking), Aylin Öney Tan (Food Critic), Cem Çetintaş (Melen Wines), Ali Başman (Kavaklıdere Wines), Enis Güner (Sevilen Wines), Orhan Ziya Diren (Diren Wines), Gözdem Gür-büzatik (Kayra Wines), Yasin Tokat (Pamukkale Wines), Memduh Erdoğan (Kocabağ Wines), Can Ortabaş (Urla Winemaking), Rıza Epikmen (Association of Turkish Travel Agencies), Feyyaz Yalçın (Association of Turkish Travel Agencies), Reşit Soley (Association of Turkish Travel Agen-cies), Gourmet Osman Serim (Association of Turkish Travel Agencies), Mehmet Işler (Turkish Hoteliers’ Federation) attended the Wine Work-shop at Angora Beach Resort Hotel in Doğanbey, Seferihisar.

Cultural heritage

Mahmut Evkuran, General Director of the Re-search and Training department of the Ministry of Culture and Tourism, expressed the enormity of the historical and cultural heritage Turkey holds, and stated how important utilising it would be in spreading tourism over twelve months. In his opening speech at the Workshop, where Ministry authorities, industry representa-tives, experts, and local authorities came to-gether, Evkuran stated how up until know Turk-ish tourism was just about beaches and coastal

towns, and how all investments were made in this section. Evkuran expressed that even though the majority of income generated by tourism in Turkey today derives from coastal tourism, it should not be the only type of tourism, and went on to say, “Turkey has great heritage. We need to utilise what we have to spread tourism over twelve months. We need to be a respected tour-ism country worldwide.” Evkuran pointed out that winemaking is one of the important cultur-al heritages of Turkey, and stated that recording the talks at the Workshop would help in develop-ing and utilising winemaking.

Tunç Soyer, Mayor of the town hosting the Work-shop (Seferihisar), stated that up until recently, agriculturally they had concentrated on growing olives and citrus fruit. He went on to explain how winemaking was the new addition. Soyer reiter-ated that Seferihisar was now a member of the International “Cittaslow” network, and stated that he supported viticulture and winemaking in the district as it fitted in with the cittaslow con-cept.

The topics addressed at the Workshop were “The Cuisine and Wine Culture in Anatolia” and “The Relationship between Wine, Viticulture, and Tourism.” On the second day of the Workshop, participants visited The Urla Winemaking Fac-tory. Can Ortabaş, a partner of the factory estab-lished in 2006, guided the participants around the factory, as well as providing them with infor-mation regarding the types, characteristics, and culture of wines. After the wine tasting session, the day ended with the sales of the wines.

Çalıştay’a ev sahipliği yapan Seferihisar Bele-diye Başkanı Tunç Soyer, Seferihisar’da bugü-ne kadar yaygın olarak tarımsal uğraşın zey-tincilik ve narenciye üretimi olduğunu ancak son dönemde bağcılık da yapılmaya başlandı-ğını söyledi. Seferihisar’ın uluslararası “Cittas-low (Sakin Şehir)” ağına üye olduğunu hatırla-tan Soyer, “Sakin Şehir” konseptiyle uyum gös-termesi nedeniyle bağcılık ve şarapçılığın ilçe-de yaygınlaşmasını desteklediklerini ifade etti.

Çalıştayda “Anadolu’da mutfak ve şarap kültü-rü” ile “Şarap, bağcılık ve turizm ilişkisi” konula-rı ele alındı. Çalıştay’ın ikinci gününde ise Urla Şarapçılık Fabrikası ziyaret edildi. 2006 yılın-da kurulan fabrikanın ortaklarından Can Orta-baş rehberliğinde fabrikayı gezen katılımcılar, Ortabaş’tan şarap çeşitleri, özellikleri ve kültü-rü ile ilgili bilgiler aldı. Şarap tadımı ile devam eden gün şarapların satışa sunulması ile son buldu.

Page 77: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 75

Page 78: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201076

Mutfak Kültürü / Cuisine Culture

Röportaj/Interview: ÇİĞDEM ASKERİ COŞKUN

Geleneksel tatlar yok olmasın! Slow Food gönüllüleri, zengin İzmir mutfağında tehlike çanları henüz çalmasa da, yöresel lezzetleri korumak için örgütleniyor.

“Bu dünyaya doğan insanların nasıl hava hakları varsa, toprak ananın sunduğu tüm lezzetlere de hakkı vardır!” Slow Food Hare-keti, 1980’li yıllarda sosyolog, tarihçi, gaze-teci, degüstatör* Carlo Petrini önderliğinde bu manifesto ile ortaya çıktı. Gönüllü katı-lımla etkinliklerini gerçekleştiren Slow Food, adından da anlaşılacağı üzere fast food’a bir reaksiyon olarak başlasa da, bugün yöre-sel yemek değerlerini ve adil şekilde üreti-len, sürdürülebilen tarımı destekliyor. Slow Food hareketinin (SF) İzmir’deki örgütlen-

mesi şimdilik Urla, İzmir merkez, Çeşme, Se-ferihisar, Tire ve Karaburun’da yoğunlaşıyor. Ve giderek diğer ilçelere de yayılıyor. SF gö-nüllüleri, unutulmaya yüz tutmuş yöresel ye-mekleri halkla buluşturuyor, yerli tohum kul-lanan çiftçiyi destekliyor. Amaç yöresel de-ğerleri korumak, bir yandan da yeni neslin fast food kültürüne yenik düşmesini engel-lemek. Urla’da 25 gönüllü ile başlayan Slow Food hareketinin Urla Başkanı Bilge Bengisu Öğünlü, son yılların en ‘yararlı’ akımının fel-sefesini anlattı.

Traditional flavours should not disappear!

Slow Food volunteers are getting organized in order to protect the local flavours, although alarm bells have not started to ring in the rich cuisine of İzmir, yet..

“The people who were born into this world have the right for all the flavours presented by the mother earth, as well as the right for breath.” Slow Food Movement emerged with this mani-fest under the leadership of the sociologist, histo-rian, journalist, degustator* Carlo Petrini, during 1980s. Slow Food, which carries out its activities with volunteer participations, supports local food values and agriculture cultivated and sus-tained rightfully today, although it started as a reaction against the fast food, as is evident from its name.

Page 79: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 77

Slow Food Hareketi’nin felsefesinden ve çıkış öyküsünden bahsedebilir misiniz?ÖĞÜNLÜ: 1980’lerde İtalya’da sosyolog, tarih-çi, degustatör ve gazeteci Carlo Petrini önder-liğinde ortaya çıkan hareket, 90’lı yıllarda çev-reci ve bio-çeşitliliğin savunucusu kimliğiy-le öne çıkmıştır. Slow Food felsefesi büyük şir-ketlerin sadece kar amaçlı ve şuursuz büyü-mesine karşın, küçük üreticilerin üretim mo-dellerinin sürdürülebilir bir dünya için gerek-liliği üzerine kurulmuştur. Slow Food felsefe-sinde “iyi, temiz ve adil” diye bir tanım vardır. “İyi” geleneksel lezzetleri ve bio-çeşitliliği vur-gularken, “temiz” çevreye saygılı, kirletmeyen üretim modellerini, mevsimsel ve yöresel ola-nı, “adil” ise üretenin insanca standartlarda ya-şamını sürdürebildiği ve tüketenin mağdur ol-madan satın alabileceği, fahiş fiyatları olmayan ürünleri anlatmakta.

Slow Food, gittikçe yayılan fast food kültürünün yok ettiği değerleri koruyor.

Mutfak kültürümüzün korunması için nasıl bir yol izliyorsunuz? ÖĞÜNLÜ: İlk başta örgütlenmek ve sistemli çalışma yapmak gerek. Ancak bunu eğlence, yemek ve arkadaşlıkla sarmaladığınızda çok daha keyifli oluyor. Urla Slow Food 2009 Aralık ayından beri her ay toplanıyor. Üyeler merke-zi İtalya’da olan organizasyona sembolik 5 avro ödeyerek bu konudaki duyarlılıklarını ve karar-lılıklarını ortaya koyuyorlar. Çalışmalar aslında fazla para gerektirmeyen, tamamiyle gönüllü-lük esaslı organizasyonlar. Örneğin Urla’da yıl-lardır 14 Ağustos Bağbozumu Şenlikleri Bele-diye ve Ziraat Odası katkıları ile kutlanır. Aslın-da bu bir hasat bayramıdır ve üreticiler en iyi ürünleri, hayvanlarını sergilerler. Bundan iki yıl önce katıldığımda karşıma çıkan manzaradan çok etkilenmiştim. Bu sene de SF Urla olarak bu organizasyona katkı verdik. Tanıtılması için çalıştık, eşimizi dostumuzu bu zenginliği biz-lerle paylaşmaya davet ettik. Katılmak ile kal-madık bir de geleneksel tohumlar ile ya da SF ideallerine uyumlu üretim yapan yerli üretici-lerimize destek vermek, tanıtmak için onlarla birlikte stand açtık, başarılı üreticilere plaketler dağıttık. Sağ olsunlar, basın da çok ilgi gösteri-yor. Onlar aracılığı ile Urla’da yıllardır süregelen lezzetleri, fırınını, lokantasını, kasabını, mand-rasını daha geniş kitlelere tanıtmaya çalışıyo-ruz. Gerektiğinde eski tarifleri çoğaltıp dağıtı-yoruz. Örnegin ekmek dolması, bal kabağı ile yapılan enfes sinkonto gibi... Bir başka etkin-likte ise Urla’nin göbeğinde “Ispanak balığı” pi-şirip halka dağıtmıştık. O da geleneksel bir ta-rif. Ispanak hafifce haşlanıp büküldükten son-ra ince bir hamura batırılıp kızgın yağda kızar-tılıyor. Urlalı genç balıkçımın olanca saflığı ile “Ege’deki tüm balıkları avucumun içi gibi bili-rim, hayatta ıspanak balığı duymadım!” dedi-

ğini unutamıyorum. Sokakta kızartmayı yap-mak için lokma düzeneği kullanmıştık. Çoğu insan bir yakınımızın hayrına olduğunu zanne-dip dualar okudu. Bu tarifleri neslimize aktaran büyüklerimiz adına hürmet ile kabul ettik. Bir-çok genç Urlalının duymadığı, ortaca yaşlarda-kilerin de tatlı bir tebessüm ile küçüklüklerine

döndükleri ıspanak balığı ve benzeri lezzetleri birer araştırmacı ihtirasiyla günümüze taşımak gerekiyor.Yoksa bu lezzetler tamamen unutu-lacak.

“Ne yediğini söyle, kim olduğunu söyleyeyim”

Fast food kültürüyle nasıl başa çıkabiliriz?ÖĞÜNLÜ:Günde üç öğün, haftada en az 24 kere hamburgerin çeşitli versiyonları ve yanın-da küçük pakette kızarmış patates ile bir bar-dak kola yiyip içen bir toplum düşünün. Bu bir abartma değil. ABD’nin “mısır kemeri” de-nen orta kesimlerinde bu örneklerden çok var. Böy-le bes-

Organization of the Slow Food (SF) movement in İzmir intensifies in Urla, central İzmir, Çeşme, Seferihisar, Tire and Karaburun for now. And it gradually spreads to other counties. SF volun-teers bring the local foods sinking into oblivion together with the public and they support the farmers who use domestic seeds. The purpose is to protect the local values and also prevent the rising generation to be defeated by the fast food culture. Urla President of the Slow Food move-ment which started with 25 volunteers in Urla, Bilge Bengisu Öğünlü, told about the philosophy of the most ‘useful’ movement of recent years.

Slow Food protects the values destroyed by the fast food culture

which is rapidly spreading.

Could you tell us about the philosophy and rising story of the Slow Food Movement? ÖĞÜNLÜ: The movement which emerged un-der the leadership of the sociologist, historian, degustator and journalist Carlo Petrini in Italy during 1980s, became prominent with the iden-tity of environmentalist and defender of bio-diversity, during 1990s. The philosophy of Slow Food was established on the necessity of the production models of the small producers for a sustainable world, in spite of the profit-purpose and unconscious growth of big companies. In the philosophy of Slow Food, there is a descrip-tion which goes as “good, decent and righteous”. While “good” emphasizes the traditional fla-vours and bio-diversity, “decent” emphasizes the environment-abiding, non-polluting production models, seasonal and local things and lastly, “righteous” emphasizes the products through which the producer can sustain their lives on hu-manly standards and which could be bought by the consumer without suffering and which have no outrageous price.

What kind of a method are you following in order to protect your cuisine culture? ÖĞÜNLÜ: Firstly, one needs to get organized and carry out a systematic study. However, it gets even more pleasant when you wrap this with entertainment, meal and friends. Since De-c e m b e r

Page 80: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201078

lenen dünya nüfusu ciddi boyutlarda. Bu tarz beslenmenin sadece vücut ölçülerine ya da sağlığa değil ama sosyalleşmeye, dolayısıy-la yerel kültüre de etkileri büyük. “Bana ne ye-diğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” Brillat Savarin’in bu ünlü deyişi aklıma geliyor. Kimse hamburger yemeğe gitmeden önce ne giysem diye fazla düşünmez ya da ham-burger üzerine saatlerce sürecek bir sohbet etmez, belki ancak gençlikte olur. Bu bizim İzmir’imizde olmaz diyeceksiniz. Balığı, kala-marı, midyesi, güveci, saç kavurması ile gast-ronomik kültürümüz şimdilik böyle bir teh-likeden çok uzak görünüyor. Ama günümüz gençlerinin beslenme tercihleri göz önüne alı-nırsa o günler pek de uzak olmayabilir. Amaç, gün batımında Kordon’da ya da deniz kıyısın-da ufak bir restoranda deniz ürünlerimizden, mezelerimizinden alınan keyfi genç nesillere aktarabilmek ve bu lezzetlerin unutulmaması için çalışmak. Gençleri evde yemek hazırlama-ya özendirmek ve mutfak sanatlarına yaban-cılaşmamalarını sağlamak; küçük yaştan lez-zet eğitimlerine başlamak. Bayramlarda, ge-leneğimizde olduğu gibi aileyi bir araya geti-ren özenli lezzet sofraları hazırlayıp genç nesil-leri özel tatlar ile tanıştırmak aklıma gelen bir kaç yöntem.

İzmir’de hangi bölgelerde Slow Food hare-keti örgütlenmiş durumda? ÖĞÜNLÜ: Tire, Çeşme, İzmir merkez, Karabu-run ve Urla’da Slow Food gönüllüleri bulmak mümkün. Şimdi bunlara Seferihisar da katıldı, yakın zamanda Foça’da Aşçı Fok önderliğinde bir birlik oluşacağını da duyduk.

of 2009, Urla Slow Food has been gathering ev-ery month. Paying 5 Euros for the organization with a centre in Italy symbolically, the mem-bers present their sensibility and determination concerning this subject. Actually, the studies are completely volunteering-based and they do not require much money. For example, 14th of August Grape Harvest Festivals in Urla have been celebrated by the contributions of the Mu-nicipality and Chamber of Agriculture for years. It actually is a crop festival and the producers exhibit their best crops and animals. I was very

impressed by the view in front of me when I par-ticipated two years ago. We have contributed to this organization as SF Urla this year, as well. We worked hard for its advertising, we invited our acquaintances to come and share this rich-ness. We not only participated, but also opened stands together with our local producers who produce with conventional seeds or in accor-dance with the ideals of SF, in order to support and advertise them, we distributed plaques to the successful producers. Bless them, the press is very interested, too. We are trying to introduce the flavours, bakery, restaurant, butcher, dairy which have been maintained for years in Urla to larger masses through them. We copy the old recipes and distribute them, when necessary. For example, stuffed bread and delicious sinkonto which is made with squash... In another activity, we cooked “Spinach fish” in the middle of Urla and distributed to the public. It is a traditional recipe, as well. After the spinach is slightly boiled and bent, it is dipped in a thin dough and fried in hot oil. I can not forget the moment when a young fisherman from Urla, with an utmost in-nocent, said, “I know all the fish in the Aegean like the palm of my hand, but I have never heard of the spinach fish!” We had used a mechanism of doughnut in order to cook fried food on the street. Many people prayed as they supposed that it was for the good of a relative of ours. We received them with a reputation in the name of our ancestors who transferred these recipes to our generation. We need to sustain the flavours such as spinach fish and et cetera, which are not heard by many youngsters in Urla and which make the middle-aged remember their child-

Gönüllüler, ninelerimizin yemeklerini genç nesillerle buluşturuyor.

Volunteers bring the food of our grannies together with the rising generations.

Bilge Bengisu Öğünlü

Page 81: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 79

Hareketin geniş kitlelere ulaşması adına gerçekleştirdiğiniz ve katkıda bulunduğu-nuz etkinliklerden bahsedebilir misiniz?ÖĞÜNLÜ: Bakın örneğin geçen ay Torbalı’da yerli (ata) tohum takası oldu. Kanunlarımı-za göre tohum üretim ve satışı devlet tarafın-dan kontrol edilmekte ve ancak belli özellikle-ri gösteren firmalara tohum ticaret lisansı ve-rilmekte. Tohum üretip satma tekelini ancak büyük firmaların ellerine bırakan yeni kanun-larımıza gerçekten de “one minute” diyerek iti-raz eden ve Ege’de bir ilk olan bu organizasyo-nun arkasında Tayfun Özkaya ve Mustafa Kay-makçı gibi değerli hocalarımız, çiftçi örgütle-ri, Slow Food gönüllüleri, “Kutsal Tohum Avcı-ları” gibi sivil toplum örgütleri, ama hepsinden de önemlisi, olayın kahramanları, Torbalı Kara-ot Köyü kadınları var. Şimdi bu takasların bir yenisi Şubat ayında Seferihisar’da gerçekleşe-cek. Amaç tüm yarımadanın tohum kazanını bir araya getirip, bu eşsiz kara parçasının ata tohumlarını gene kendi içimizde takas etmek, çoğaltmak. Bu muhteşem bir şey. İsteyen her-kes katılabilir. Ancak ilk değiş tokuş hakkı, elin-de ata tohumu olup bunları takas etmeye ge-lenlere veriliyor. Daha sonra tohumların fazlası isteyen ziyaretçilere dağıtılıyor. Tabii kesinlikle para söz konusu değil. Düşünün, İzmir gibi bir iklimde hemen hemen her isteyen, balkonu-na koyacağı büyücek bir saksıda domates ye-tiştirebilir. Bu gerçekten de çok zor olmayan bir şey. Bir de üstelik, bu domatesleri, büyük büyük babaannelerimizin, ninelerimizin özen-le ayırıp sakladığı, genetiği ile oynanmamış, Uzunkuyu kır domateslerininki gibi “kutsal” bir tohumdan yeşertmişseniz, sofranızı eşsiz bir lezzet ile zenginleştiriyorsunuz demektir. O yüzden bu tarz fırsatları atlamamak gerekiyor.

Çeşme’yi Türkiye’nin arka bahçesi yapalım

Slow Food’un İzmir’de sahip çıktığı değer-leri anlatabilir misiniz?ÖĞÜNLÜ:Geçen yıl Mart ayında Urla’da he-men hemen unutulmaya yüz tutmuş bir ge-

hoods with a sweet smile, up to this day with the passion of a researcher. Or else, these flavours will completely be forgotten.

“Tell me what you eat,and I’ll tell you back who you are”

How can we keep up with the fast food cul-ture?ÖĞÜNLÜ: Think about a society which eats and drinks various versions of hamburger and french fries in a little package and a glass of coke three meals a day and at least 24 times in a week. It is not an exaggeration. There are lots of such examples in the middle sections of the USA, which are called “corn girdle”. The world population which is nourished this way is extreme. This style of nourishment affects not only the body sizes or health, but also social-ization, and consequently local culture. “Tell me what you eat, and I’ll tell you back who you are.” I remember this famous expression of Bril-lat Savarin. No one thinks much about what to wear before going out to eat a hamburger or they do not have a conversation on hamburger for hours, it just possibly happens during youth. You will say, this never happens in our İzmir. With its fish, calamari, mussel, stewpan, diced lamb fried on iron plate, our gastronomic cul-ture seems to be very far from such a danger for now. However, considering the nourishment preferences of today’s youth, those days do not seem to be so far away. The aim is to be able to transfer the pleasure obtained from our sea food, side dishes in Kordon or on the seashore, accompanied by the sunset, to the rising gen-erations and to work in order not to cause these flavours to be forgotten. To encourage the youngsters to cook at home and prevent them from getting alienated towards the culinary arts; make them start flavor instructions from young ages. Preparing rigorous flavor tables which gather the family together, as in our tra-dition, and introducing special flavours to the rising generations on festivals are among a few methods, I re member.

In which regions of İzmir has the Slow Food movement been organized recently? ÖĞÜNLÜ: It is possible to find the volunteers of Slow Food in Tire, Çeşme, central İzmir, Karabu-run and Urla. Seferihisar has also joined them and we have heard that in a short time, Foça would constitute a union under the leadership of the Cook Seal, as well.

Could you tell us about the activities you conducted and contributed in order to enable the movement to reach the masses? ÖĞÜNLÜ: See, for example, there was an ex-change of local (ancestor) seed in Torbalı last month. According to our laws, production and sale of seed are controlled by the government and license of the seed commerce is given only to companies showing specific characteristics. Behind this organization, which leaves the mo-nopoly of producing and selling the seeds only to big companies, objects to our new laws by re-ally saying “one minute” and which is a first in the Aegean, are our precious teachers such as Tayfun Özkaya and Mustafa Kaymakçı, farm-ers’ organizations, Slow Food volunteers, non-governmental organizations such as “Divine Seed Hunters”, but above all, there are the heroes of the event, the women of Torbalı Karaot Vil-lage. Now, one of those exchanges shall be per-formed in Seferihisar in February. The purpose is to gather the seed vessel of the whole peninsula, exchange the ancestor seeds of this unique land within our body again and reproduce them. It is a wonderful thing. Everyone can join. But the first right of exchange is given to those who have the ancestor seeds in their hands and come to exchange them. And then the seed leftover is distributed to the visitors who want them. Of course, no money is in question. Come to think that in a climate such as İzmir’s, almost everyone can grow tomatoes in the sizable pot in their bal-cony. That really is something that is not so hard. Additionally, on top of that, if you have grown these tomatoes from a “divine” seed, just like the Uzunkuyu countryside tomatoes which were carefully separated and kept by our great grand-

Page 82: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201080

leneği canlandırmak ve yarımadamızın bio-çesitliliğini kutlamak üzere bir seri etkinlik dü-zenledik. Geleneksel Mart Dokuzu idi. Baharın gelişinin kutlandığı, insanların en güzel giysi-leri ile sokaklarda dolandıktan sonra piknik-lere dağıldığı, genç kalplerin kıvılcımlandığı Urla’nın o eski Mart Dokuz’larına ithafen, biz-ler de hasır çantalarımız, sepetlerimiz ve eli-mizde küçük ot çakılarımız ile doğada unutul-maya yüz tutmuş otları keşfetmeye çıktık. Ne otlar varmış bilmediğimiz: “Kıllı Kamina, Çoban Düdüğü, Keçi Memesi... vs.” Bizler gibi otları ta-nıdığını düşünen birçok Egeli, aslında pek çok otu unutmuşlar. Bu unutuş, hem bir besin kay-nağının, hem de bir yaşam tarzı-nın yok olması anlamına geliyor.

Bir başka sorun ise besin kaynak-larının tek tipleşmesi. Gelişmiş ülkelerde tüketilen toplam kalo-rilerin yüzde 90’ından fazlasının sadece dört tohumdan, dikkat edin bitki çeşidi ya da balık, et gibi genel besi türlerinden bah-setmiyoruz, sadece dört adet GDO’lu tohumdan geldiğini söy-lesek şaşırır mıydınız? Bu gün-ler uzak değil. Şimdiden kalori-lerin yüzde 60’ından fazlası mısır, buğday, soya ve pirinçten sağla-nıyor. ABD’de mısır üretimi o ka-dar fazla ki, mısırın girmediği yer yok. Maalesef bu bize bile yansı-dı. İçtiğiniz birada bile mısır gli-kozu olduğunu biliyor muydu-nuz? Peki ya, süt ve et kaynağı-mız olan besi hayvanların besin-lerinin yüzde 99’unun mısır ol-duğunu? Teknoloji harikasi tek tip tohumlar dünyamızı ve be-denimizi sarmış durumda.

Ama bizler için henüz çok geç olmadığını düşünüyorum. Bu kez teknolojinin ve endüstri-yel üretim modellerinin ülkemi-ze geç girmesi işe yaradı. Etra-fımızda hala bir çok lezzet nok-tası, ata tohumu, küçük mandra, hala kendi bildiği, otlattığı hay-vanları müşterilerine sunabilen kasap mevcut. Ege’de birçok es-naf lokantasında eski lezzetle-ri yakalamak mümkün. Tek yap-mamız gereken, hazine avcıla-rı gibi bunları keşif oyununa ka-tılmak, araştırmak, düşünmek ve vakit harcamak. Gıda hafiyeliğini sadece devlet kurumlarına bırak-mamak. Çünkü gıdamız ve kültü-rümüz kimselere teslim edilme-yecek kadar önemli.

* Degüstatör: Tadımcı

mothers, grannies and which are not genetically modified, it means that you are enriching your table with a unique flavor. Therefore, such kinds of opportunities should not be missed out.

Let’s make Çeşmethe backyard of Turkey

Could you tell us about the values protected by Slow Food in İzmir?ÖĞÜNLÜ: We organized a series of activities in Urla last year in March, in an attempt to stimu-late a tradition which has almost sunk into obliv-ion and celebrate the bio-diversity of our penin-sula. It was the traditional Ninth of March. As a

dedication to that old Ninths of March of Urla when the coming of spring is celebrated, people wander on the streets with their best clothes and then go to picnic, young hearts sparkle; we went out to explore the plants which have sunk into oblivion in the nature, with our straw bags, baskets and little plant jackknives in our hands. There was a great number of plants we did not know: “Hairy Kamina, Shepherd’s Pipe, Goat’s Udder... etc.” Many Aegeans who suppose that they know plants, just like we do, have actually forgotten most of the plants. This forgetting cor-responds to the extinction of both a food source and a life style.

Another problem, on the other hand, is the standardization of the food sources. Would you get sur-prised if I told you that more than 90 percent of the total calories con-sumed in the developed countries come from only four seeds having Genetically Modified Organisms (notice that we are not talking about plant varieties or general nutrition types such as fish, meat)? Those days are not so far away. More than 60 percent of the calo-ries are provided from corn, wheat, soybean and rice already now. In the USA, the production of corn is so great that corn is in everywhere. This has unfortunately been re-flected on us, as well. Did you know that even in the beer you drink, is the corn glucose? How about the fact that 99 percent of the fatling nutritions which are our milk and meat sources is consisted of corn? Technological masterpiece proto-type seeds have surrounded our world and bodies.

But I think that it is not too late for us. The fact that technology and industrial production mod-els arrived in our county late has worked. There are still many taste spots, ancestor seeds, small dairies and butchers who still can present animals they know and range on their own around. It is possible to rejoin the old flavours in most of the tradesmen restaurant in the Aegean. The only thing we need to do is to join the game of exploring them, research, think and spend time just like treasure hunters. Not to leave the food sleuthing only to the hands of the governmental institutions. Because our food and culture is so important that we can not give them up for others.

* Degustator: Connoisseur

İzmir’in en seçkin ve merkezi yerinde kurulmuş İzmir Palas Oteli güler yüzlü,

titiz, konuksever personeli ile yıl boyu sizi ağırlamaktan

kıvanç duyacaktır.

Atatürk Bulvarı 35210 İzmir / TURKEYTel: +90 232 465 00 30 Fax: +90 232 422 68 70

www.izmirpalas.com.tr [email protected]

Şehir merkezinde, her yere yakın bir butik otelde olmanın konforunu ve

ayrıcalığını yaşayın. Sizin rahatınız bizim mutluluğumuz olacaktır.

Atatürk Bulvarı 35210 İzmir / TURKEY Tel: +90 232 484 53 40 Fax: +90 232 489 50 70

www.kilimotel.com.tr [email protected]

Page 83: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 81

İzmir’in en seçkin ve merkezi yerinde kurulmuş İzmir Palas Oteli güler yüzlü,

titiz, konuksever personeli ile yıl boyu sizi ağırlamaktan

kıvanç duyacaktır.

Atatürk Bulvarı 35210 İzmir / TURKEYTel: +90 232 465 00 30 Fax: +90 232 422 68 70

www.izmirpalas.com.tr [email protected]

Şehir merkezinde, her yere yakın bir butik otelde olmanın konforunu ve

ayrıcalığını yaşayın. Sizin rahatınız bizim mutluluğumuz olacaktır.

Atatürk Bulvarı 35210 İzmir / TURKEY Tel: +90 232 484 53 40 Fax: +90 232 489 50 70

www.kilimotel.com.tr [email protected]

Page 84: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201082

Ekoturizm / Ecotourism

Tahtalı’da organik devrim!İzmir’in su ihtiyacının önemli kısmını karşılayan Tahtalı Barajı’nın çevresindeki bereketli topraklarda yapılan organik tarım giderek daha çok üreticinin ilgisini çekiyor.

Organic agriculture, which is engaged on the fertile soils around the Tahtalı Dam that meets a considerable part of the water requirement of

İzmir, attracts the attention of more and more producers by degrees.

Organic revolution in Tahtalı!

Page 85: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 83

İzmir’in içme suyu ihtiyacını karşılamak üze-re inşa edilen Tahtalı Barajı ve baraja su sağ-layan Tahtalı Havzası, yaklaşık 54 hektarlık bir alan. Havzanın üçte biri tarım alanı olarak kul-lanılabilecek potansiyele sahip. Havzanın be-reketli topraklarından alana zarar vermeden faydalanmak isteyen İzmir Büyükşehir Beledi-yesi, çevredeki köylerde organik tarım uygula-malarına başladı.

“Sosyo-ekonomik kalkınma için sürdürülebi-lir bir örnek: Yarımada’da organik tarım” isim-

li proje; İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından İZKA Sosyal Kalkınma Mali Destek programı çerçevesinde, İzmir Tarım İl Müdürlüğü, Eko-lojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) ve Ege Üniversitesi işbirliğinde yürütülüyor. Pro-je çerçevesinde 57 üretici organik tarıma ge-çirildi. Okullar başta olmak üzere köylerde eği-tim verildi.

Son yıllarda hızla yaygınlaşan organik tarım, tarlalarda üretilen üründe hiçbir kimyasal maddenin kullanılmamasını şart koşuyor. Hav-za genelinde ve Yarımada bölgesinde organik tarımı yaygınlaştırmak için yoğun çalışmalar sürdüren belediye bugüne kadar Efemçuku-ru, Yeni Bulgurca ve Yeniköy’de organik tarım

uygulamasına geçti. Ataköy, Doğançay, Değir-mendere, Çatalca, Şaşal, Payamlı, Gödence ve Kavacık köylerinde de organik tarıma geçiş ça-lışmaları yapıldı.

Çiftçi destekleniyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ve bi-linçlendirme çalışmalarıyla Efemçukuru, Yeni-köy, Yeni Bulgurca ve Değirmendere’de 131 çiftçi organik tarıma geçti. Ayrıca çiftçilere dört bin adet bağ çubuğu dağıtılarak, “İzmir Enfes” denilen yeni bir üzüm türü tarıma ka-zandırıldı.

Organik üretim yapan üreticilere üç bin adet meyve fidanı, iki bin adet zeytin fidanı dağı-tıldı. Üreticilerin doğru gübreleme yapması ve

Tahtalı Dam, which was constructed in an at-tempt to meet the drinking water requirement of İzmir and Tahtalı Basin, which provides water for the dam, is an area of approximately 54 hect-ares. One third of the basin has a potential of being used as a cultivated area. İzmir Metropoli-tan Municipality, which aims to utilise the fertile soils of the basin without damaging the area, has started the implementations of the organic agriculture in the surrounding villages.

A project, named “A sustainable example for socio-economic progress: Organic agriculture on the peninsula” is being carried out by İzmir Provincial Directorate of Agriculture, Associa-tion of Ecologic Agricultural Organization (ETO) and Ege University, within the scope of İZKA So-cial Development Financial Support program

Organik tarımın yaygınlaşması adına köylerde bilgilendirme toplantıları düzenleniyor.

Contact meetings are organized in the villages in order to spread the organic agriculture

Page 86: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201084

toprağın yapısına göre doğru ürünleri seçme-si için toprak numuneleri alınarak toprak tah-lilleri yaptırıldı. Şu ana kadar bin üreticiye tah-lil yaptırıldı. Organik tarım konusunda üretici-lere ücretsiz bilgilendirme toplantıları yapıldı, toplantılar belirli aralıklarla sürdürülüyor. Ay-rıca yine bu kapsamda organik tarıma geçen üreticilere ücretsiz teknik danışmanlık hizmeti de veriliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, orga-nik ürünlerin pazarlanması konusunda da üre-ticilere yönlendirme yapıyor ve organik ürün alıcısı bulma desteği sağlıyor.Organik üretim yapan çiftçilere destek ol-mak amacıyla bu yıl içerisinde Bostanlı’da

by İzmir Metropolitan Municipality. Within the context of the project, 57 producers were trans-ferred to the organic agriculture. Instructions were provided in the villages, schools being in the first place.

Having been rapidly disseminated in recent years, organic agriculture requires using no chemical substance in the products cultivated on the fields. The municipality, which carries out intense studies in every part of the basin and the region of the peninsula in order to spread the or-ganic agriculture, has so far started the organic agriculture in Efemçukuru, Yeni Bulgurca and

Yeniköy. Studies of the organic agriculture were carried out in the villages of Ataköy, Doğançay, Değirmendere, Çatalca, Şaşal, Payamlı, Gödence and Kavacık.

Farmers are being supported

With the support of İzmir Metropolitan Municipal-ity and awareness studies, 131 farmers in Efemçu-kuru, Yeniköy, Yeni Bulgurca and Değirmendere started organic agriculture. Besides, four thou-sand vine shoots were distributed to the farmers and a new kind of grape called “İzmir Enfes (İzmir Scrumptious)” was brought to the agriculture.

Three thousand fruit scions and two thousand ol-ive scions were distributed to the producers who engaged organic agriculture. Taking the soil sam-ples, soil analysis were performed in order to en-able the producers to make the accurate fertiliza-tion and choose the proper products according to the structure of the soil. A thousand producers have been had make analysis so far. Free contact meetings were held for producers concerning the organic agriculture and these meetings still con-tinue periodically. Besides, again within this con-text, free service of technical consultancy is also given to the producers who started organic ag-riculture. İzmir Metropolitan Municipality directs the producers concerning the marketing of the or-ganic products and they also provide the support of finding organic product purchasers. “Eco-bazaar İzmir” has been opened in Bostanlı within this year, in order to support the farmers

Page 87: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 85

“Ekopazar İzmir” açıldı. Bostanlı Pazarı ala-nında her cuma günleri kurulan Ekolojik Pazar’da sadece “organik ürün sertifikası”na sahip olan ürünler, çok sıkı denetimden ge-çirilerek satış alanına alınıyor. Ürünler plas-tik kullanılmadan bez ya da kağıt ambalaj-larla vatandaşlara veriliyor. Ayrıca ürünlerin konulduğu tezgahlar tamamen boyasız ah-şaptan yapılıyor. Ekopazar İzmir, bu özellik-leriyle Türkiye’de pazarın kendisinin de serti-fikalandırılacağı ilk organik pazar olma özel-liğine sahip.

who are engaged with organic cultivation. At the Ecological Bazaar which is established on the area of the Bostanlı bazaar every Friday, only products having “the certificate of organic prod-uct” are placed on the selling space after being strictly inspected. The products are given to the citizens within fabric or paper packagings with-out using any plastic. Additionally, the stands where the products are put are completely made of unpainted wood. With these features, Eco-bazaar İzmir is the first organic bazaar in Turkey where the bazaar itself shall be certificated.

Page 88: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201086

Gezi / Trip

Kış güzeli: Kirazİzmir’in doğusunda yer alan Kiraz İlçesi, geleneksel yaşayış biçimlerinin korunması ve doğal güzellikleri ile günübirlik turlara iyi bir alternatif.

Foto

ğrafl

ar /

Phot

ogra

phs:

Özg

ür A

rsla

n

Page 89: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 87

Kiraz, located on the eastern of İzmir, is a good alternative for daily tours

with its protected form of traditional life and natural beauties.

Winter beauty

Page 90: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201088

ALİ AKSAKALİzmir İl Kültür ve Turizm Şube MüdürüBranch Director of İzmir Provincial Director of Culture and Tourism

Manisa ve Aydın’a sınır ilçe konumundaki Kiraz’ın İzmir merkezine uzaklığı yaklaşık 140 kilometre. İlçe merkezi ve birkaç ova köyü dı-şındaki bütün köyleri, genellikle Bozdağ ve di-ğer dağlar üzerinde ve eteklerinde yer alan Ki-raz, şirin bir yapıya sahip.

52 köyü olan Kiraz’da, fotoğraf makinenize bir-çok malzeme çıkar. Kale Antik Kenti (Gymna-sium), Hisar Köyü-Asar (Hisar) Kalesi, Çayağ-zı Köyü-Tekke Türbesi ve Mezarlığı, Çayağ-zı Köyü-Yapı Kalıntısı, Sarıkaya Köyü Camii ile Başaran Köyü- Erenler Tepesi Tümülüsü (Kaya Mezarlığı) SİT alanı kapsamına alınan görülme-si gereken tarihi yapılar olarak karşımıza çıkar.

Ayrıca Yağlar Kalesi, Kayacık Hisar Kalesi, Do-kuzlar Yılanlı Kale, merkezdeki Aydınoğlu İsa Bey Camii (Ulu Cami), Suludere Camii ve Ha-mamı, Şemsiler ve Karaburc köylerinde bulu-nan (Tümülüsler) kral mezarları da önemli eski eserlerden.

Ayrıca Çatak Köyü’nde özellikle bahar ayla-rında gürül gürül akan şelale, çarşamba gün-leri ilçe merkezinde kurulan, köylü kadınla-rın taze sebze-meyvelerini ve el işlerini sattığı renkli pazar, belediyenin düzenlemesiyle ke-yifli bir dinlenme alanına dönüştürülen Küçük Menderes Deresi manzaralı Cumhuriyet Parkı Kiraz’da görmeniz gerekenlerden.

Tarihte farklı medeniyetlerin yerleşimiyle Klaos / Kleos, Kilbis / Koloe / Kolose ve Keles / Kelas / Kilas adlarını alan Kiraz’da, tarihi yapılar dışın-da geleneksel yaşam şekillerinin korunması da

Kiraz, having borders with Manisa and Aydın, is approximately 140 kilometers away from İzmir. With its town center and its all villages except a few of plateau villages Kiraz located on feet of generally Bozdağ and other mountains has a lovely texture.

Kiraz having 52 villages offers numerous breath-taking views for your camera; Kale Ancient City (Gymnasium), Hisar Village – Castle of Asar (Hisar), Çayağzı Village – Tekke (Dervish) Tomb and Graveyard, Çayağzı Village – Ruins, Sarıkaya Village Mosque and Başaran Village – Tumulus of Erenler hill (Rock Cemetery) confront us as must be seen within scope of protected historical structures. Besides, Yağlar Castle, Kayacık Hisar Castle, Dokuzlar Yılanlı Castle, Aydınoğlu İsa Bey Mosque (Ulu Mosque) in the center, Suludere Mosque and Bath, King Tombs (tumulus) placed in Şemsiler and Karaburç villages are also out of

important old works.

Moreover, the waterfall run-ning with a gurgling sound especially in spring months in the Çatak Village, color-ful bazaar in the center of town on Wednesdays that sells fresh vegetables – fruits and their own handi-crafts by peasant women, Cumhuriyet (Republic) Park transferred to a pleasant recreation area thanks to the arrangement of Mu-nicipality Park overlooking to Küçük Menderes (Mean-der) River are also amongst must-see places.

In Kiraz having been named

Page 91: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 89

İzmir’in en uzak ilçelerinden Kiraz, bakir yapısıyla dikkat çekiyor.

Kiraz, one of furthest towns of İzmir, attracts attention with its untouched structure.

Page 92: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201090

göze çarpar. Bu şirin ilçenin henüz yozlaşma sürecine girmemiş olması, bakirliğini koruma-sı Bozdağ’ın sırtlarına yaslanmasındandır bel-ki de. İlçe merkezinde olmasa da kökü eskile-re dayanan örgü, dokuma, işleme, el sanatları köylerde varlıklarını sürdürür. Heybe, keçe, ço-rap, eldiven örgüleri köylerde yaygındır. Özel-likle kökboyacılığı ile dokunan el halıları genç kızların çeyizlerinin ayrılmaz parçasıdır. Yazın kentin kalabalığından ve sıcağından bu-nalırsanız, kışın da bembeyaz kar keyfini ya-şamak istiyorsanız sırtını Bozdağ’a vermiş Kiraz’da keyifli ve sakin bir gün geçirebilirsiniz.

as Klaos / Kleos, Kilbis / Koloe / Kolose and Keles / Kelas / Kilas because of the settlements of vari-ous civilization in history, draws attention also with its conservation of traditional lifestyles as well as its historical structures. The reason behind why this lovely town has not been in the degeneration process, yet and it remains untouched may be it’s leaning back Bozdağ. Although it is not in the center of town, knit, weave, needlework, handicrafts continue their existence in the villages. The knits of saddlebag, felt, socks, and gloves are common in the vil-lages. Especially handmade carpets woven by madder are an indispensable part of a young girl’s dowry.

If you feel suffocated from crowd and heat of city in summer and wish to enjoy lily-white snow in winter, you can spend an enjoyable, calm, and cool day in Kiraz leaning back Bozdağ.

Page 93: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 91

Page 94: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201092

Açık büfe kahvaltısizi bekliyor

Yasemin Kafe Restoran’ın pazar açık büfe kahvaltılarının tadına doyum olmuyor. Kahvaltıda “yok”, yok...

Zeytin, peynir, tereyağ, bal, sucuk, sosis, ekmek, kuru meyva, reçel ve börekten oluşan 30 çeşit kahvaltılık, 6 çeşit ara sıcak eşsiz bir kahvaltı zevki sunuyor. Bu zengin kahvaltının kişi başı bedeli:15 TL. Çocuk mönüsünün 7.5 TL. olduğu kahvaltıda, tek çocuk için ücret ödenmiyor. Çay ve meyva suyu da sınırsız.

Mini golf sahasında çocuklarınızın oynayabileceği, ailecek keyifli saatler geçireceğiniz Yasemin Kafe Restoran’a kahvaltı sonrası gitmek isterseniz, fiyatları 7 TL. ile 12 TL. arasındaki farklı seçeneklerle de karnınızı doyurabilirsiniz.

Patiserrie hizmeti de bulunan tesiste, günlük özel imalat, taze pasta ve kurabiyelerden yemenizi öneririz.

A La Carte RestoranYasemin Kafe Restoran’da self

servis hizmetinin yanısıra A La Carte Restoran’da da birbirinden enfes seçenekler sizi bekliyor. İsterseniz rakı balık keyfi yapabilir ya da kırmızı şarap eşliğinde garnitürlü nefis dana büfteğinizi sipariş edebilirsiniz.

Kapalı salonda özel gün etkinlikleriYasemin Kafe Restoran’ın kapalı

bölümünde ise özel kutlamalarınızı, doğum günlerinizi, nişan törenlerinizi, mini toplantılarınızı gerçekleştirebilirsiniz.

Göz alabildiğine bir deniz manzarası, masmavi gökyüzü, yemyeşil çimenler ve tatlı bir imbat...

Bostanlı’da 2001 yılından bugüne müşteri memnuniyetini esas alarak sürekli yenilenen Yasemin Kafe Restoran işletmesi, keyifli anların paylaşıldığı bir buluşma noktası.

Tesis, İzmir Büyükşehir Belediyesi Grand Plaza Gıda Turizm A.Ş. tarafından işletiliyor. Bol seçenekleri, özenli servisi, kalitesi, uygun fiyatları ve rahat ortamıyla geniş bir kitleye seslenen tesiste mis gibi deniz havası eşliğinde ister kahvaltınızı yapın, isterseniz dostlarınızla beş çayınızın tadını çıkarın. Hatta akşam için sevdiklerinizle keyifli bir yemek planlayın.

Engelli tuvaleti, bebek bakım ve emzirme odasının yanısıra bebekler için bulundurulan mama masalarıyla tesis her yaştan İzmirliyi kucaklıyor.

Deniz, kır, park ve mini golf sahası ile tatil ortamında huzurlu bir zaman geçirmeyi, pazar kahvaltılarını açık havada ve dışarıda yapmayı seviyorsanız, size önerimiz Yasemin Kafe Restoran’a uğramanız.

Pazar sabahları 10.00 -13.00 arası

Otopark sorunu olmayan Yasemin Kafe Restoran’da, hafta içi sabah 08.00 -18.00 arası kablosuz internet hizmetinden de yararlanabilirsiniz.

Yemeden dönmeyinTesisin en çok tercih edilen mönülerinden ızgara köfte tabağı net 200 gr. köfte, yanında pilav, patates ve salata ile sunuluyor.

Adres: Bostanlı Sahil Bulvarı, Beşikçioğlu Camii Karşısı Bostanlı-İzmirTelefon: 0.232. 293 47 53

Yasemin Kafe Restoran

Bostanlı’da denizin mavisi, çimenin yeşiliyle huzurlu bir buluşma noktası

ADVERTORIAL

Page 95: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 93

Açık büfe kahvaltısizi bekliyor

Yasemin Kafe Restoran’ın pazar açık büfe kahvaltılarının tadına doyum olmuyor. Kahvaltıda “yok”, yok...

Zeytin, peynir, tereyağ, bal, sucuk, sosis, ekmek, kuru meyva, reçel ve börekten oluşan 30 çeşit kahvaltılık, 6 çeşit ara sıcak eşsiz bir kahvaltı zevki sunuyor. Bu zengin kahvaltının kişi başı bedeli:15 TL. Çocuk mönüsünün 7.5 TL. olduğu kahvaltıda, tek çocuk için ücret ödenmiyor. Çay ve meyva suyu da sınırsız.

Mini golf sahasında çocuklarınızın oynayabileceği, ailecek keyifli saatler geçireceğiniz Yasemin Kafe Restoran’a kahvaltı sonrası gitmek isterseniz, fiyatları 7 TL. ile 12 TL. arasındaki farklı seçeneklerle de karnınızı doyurabilirsiniz.

Patiserrie hizmeti de bulunan tesiste, günlük özel imalat, taze pasta ve kurabiyelerden yemenizi öneririz.

A La Carte RestoranYasemin Kafe Restoran’da self

servis hizmetinin yanısıra A La Carte Restoran’da da birbirinden enfes seçenekler sizi bekliyor. İsterseniz rakı balık keyfi yapabilir ya da kırmızı şarap eşliğinde garnitürlü nefis dana büfteğinizi sipariş edebilirsiniz.

Kapalı salonda özel gün etkinlikleriYasemin Kafe Restoran’ın kapalı

bölümünde ise özel kutlamalarınızı, doğum günlerinizi, nişan törenlerinizi, mini toplantılarınızı gerçekleştirebilirsiniz.

Göz alabildiğine bir deniz manzarası, masmavi gökyüzü, yemyeşil çimenler ve tatlı bir imbat...

Bostanlı’da 2001 yılından bugüne müşteri memnuniyetini esas alarak sürekli yenilenen Yasemin Kafe Restoran işletmesi, keyifli anların paylaşıldığı bir buluşma noktası.

Tesis, İzmir Büyükşehir Belediyesi Grand Plaza Gıda Turizm A.Ş. tarafından işletiliyor. Bol seçenekleri, özenli servisi, kalitesi, uygun fiyatları ve rahat ortamıyla geniş bir kitleye seslenen tesiste mis gibi deniz havası eşliğinde ister kahvaltınızı yapın, isterseniz dostlarınızla beş çayınızın tadını çıkarın. Hatta akşam için sevdiklerinizle keyifli bir yemek planlayın.

Engelli tuvaleti, bebek bakım ve emzirme odasının yanısıra bebekler için bulundurulan mama masalarıyla tesis her yaştan İzmirliyi kucaklıyor.

Deniz, kır, park ve mini golf sahası ile tatil ortamında huzurlu bir zaman geçirmeyi, pazar kahvaltılarını açık havada ve dışarıda yapmayı seviyorsanız, size önerimiz Yasemin Kafe Restoran’a uğramanız.

Pazar sabahları 10.00 -13.00 arası

Otopark sorunu olmayan Yasemin Kafe Restoran’da, hafta içi sabah 08.00 -18.00 arası kablosuz internet hizmetinden de yararlanabilirsiniz.

Yemeden dönmeyinTesisin en çok tercih edilen mönülerinden ızgara köfte tabağı net 200 gr. köfte, yanında pilav, patates ve salata ile sunuluyor.

Adres: Bostanlı Sahil Bulvarı, Beşikçioğlu Camii Karşısı Bostanlı-İzmirTelefon: 0.232. 293 47 53

Yasemin Kafe Restoran

Bostanlı’da denizin mavisi, çimenin yeşiliyle huzurlu bir buluşma noktası

Page 96: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201094

Mimari / Architecture

Fotoğraflar / Photographs:Çiğdem Askeri Coşkun / Süleyman Duman

Türk Ocağı’ndan

Devlet Tiyatrosu’na“Türk Ocağı Aile Bahçesi’nde ince saz ve aynı zamanda Hintli, Afrikalı Arap cambazlar ile Alman cambazlar geldiler. Koşun! Hayret edeceksiniz! Bu yeni cambaz varyetesini görmeye gidiniz.”

From the Turkish Heart to the State Theatre

Elegant instrument and also Indian, African Arabian and German acrobats have come to the Turkish Heart Tea Garden. Run! You will be amazed! Go and see this new acrobat vaudeville.”

Page 97: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 95

Before being used as the State Theatre, the struc-ture was respectively used as the Turkish Heart and Community Centre and it considerably con-tributed to the entertainment, education and culture life of the city. During the period when it was used as a Turkish Heart, the garden wit-nessed the shows of music and acrobats.

During the period of 1937-1938, the only ama-teur theatre activity in İzmir was seen in the Community Centre. The first play performed by İzmir Community Centre is a play called “Tırtıllar”. In the structure, 60 shows of theatre were performed in 1940 and 38 in 1941. Com-munity Centre hosted culture programs which were consisted of spokesmen to participate from the local and foreign universities.

In February of 1944, CHP administration decided to buy six houses near İzmir Community Centre and destroy them, and then construct a mod-ern community centre building on the area that would be opened. The existing building was pro-tected and some parts of the community centres were left in this building. The new building would have a closed gymnasium, music practice rooms, a painting studio, and four boathouses and a fine dock would be constructed on the forefront for sea sports. Besides, a closed and open night club would be constructed in the upper and lower part of the new building. Preparations of enlarging İzmir Community Centre started in

CENGİZ YAZICI Mimar / Architect

Yapı, Devlet Tiyatrosu olarak kullanılmadan önce sırasıyla Türk Ocağı ve Halkevi işlevi gör-müş, şehrin eğlence, eğitim ve kültür hayatı-na büyük katkılar sağlamıştır. Türk Ocağı olarak kullanıldığı yıllarda bahçesi müzik ve cambaz gösterilerine sahne olmuştur. 1937-1938 döneminde İzmir’deki tek amatör tiyatro eylemi Halkevi’nde görülmektedir. İz-mir Halkevi’nin oynadığı ilk oyun “Tırtıllar” adlı oyundur. Yapıda, 1940 yılında 60, 1941 yılın-da 38 tiyatro gösterisi yapılmıştır. Halkevi, yer-li yabancı üniversitelerden katılacak konuşma-cılardan oluşan kültür programlarına ev sahip-liği yapmıştır.

1944 yılının Şubat’ında CHP idaresi İzmir Hal-kevi binasının yanındaki altı evi satın alarak yıktırmaya ve açılacak arsa üzerinde modern bir halkevi binası inşa etmeye karar vermiş-tir. Mevcut binanın korunarak, bir kısım hal-kevi şubelerinin bu binada kalması söz konu-su olmuştur. Yeni binanın kapalı bir jimnas-tik salonu, müzik çalışma odaları, resim atöl-yesi bulundurulacak ve önüne deniz sporları için dört kayıkhane ve bir güzel rıhtım yaptırı-lacaktır. Ayrıca, yeni binanın alt ve üst kısmın-da kapalı ve açık gazino inşa edilecektir. İzmir Halkevi büyütme hazırlıkları 1944 Mart’ında

Page 98: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201096

başlamış, halkevinin yanında bulunan bina-lar istimlak edilerek yıkılmıştır. İnşası süren İz-mir Halkevi’nin eklenecek salonlarının inşaatı-nın kışın bitirileceği basına bildirilmiştir. Fakat daha sonradan bu konuda basında ve kaynak-larda hiçbir bilgiye rastlanmamıştır.

İzmir Halkevi’nde resim ve fotoğraf sergileri düzenlenmiştir. 1946 Haziran’ında film göste-rimine başlandığı görülür. Halkevi’nin bahçe-sindeki Şenocak Sineması’nda film gösterileri yapılmıştır. Halkevi bazı mü-zisyen ve orkestraları da ko-nuk etmiştir.

1 Ekim 1951 tarihinde bi-nanın kapısındaki “Halke-vi” levhası indirilmiş, bina Hazine’ye geçmiştir. 1954’te bir seneden beri belediye-nin kullanımında olan bina, Maliye Bakanlığı’yla yapılan görüşmeler sonunda bele-diyeden satın alınır. Bina, 1 Ekim 1955 tarihinde Dev-let Tiyatrosu olarak faaliye-te geçirilmesi düşünülerek, Ankara’dan 350 koltuk ha-zırlanmış, ayrıca Halk Eğitim Merkezi sahnesinin iki ta-rafa genişletilmesi için pro-je hazırlanmıştır. Fakat bina ancak 1957 yılında Devlet Tiyatrosu’na verilmiştir. Öz-gün Fransız balkonları mev-cut iz ve eski fotoğraflar doğrultusunda orijinal du-rumuna getirilmiştir. Üst kat balkon korkulukları eski fo-toğraflar ve karşılaştırma ve-rileri doğrultusunda belir-lenmiştir.

Ulusal mimarlık örneği

Yapı, İzmir İli, Konak İlçe-si, Selimiye Mahallesi, Mit-hatpaşa Caddesi No: 10’da yer almaktadır. Mülkiyeti Maliye Hazinesine ait, Kül-tür Bakanlığı’na tahsisli ta-şınmazın güneybatısında D.E.Ü. Devlet Konservatua-rı Sabancı Kültür Sarayı, ku-zeydoğusunda İzmir Orduevi, güneydoğu-sunda Mithatpaşa Caddesi, kuzeybatısın-da Mustafa Kemal Sahil Bulvarı bulunmak-tadır. İlk ulusal mimarlık örneklerinden biri olan yapı, 1925 senesinde yapılmıştır. Yapı-nın mimarı Necmeddin Emre’dir.

Bodrum üzerine iki katlı, 1925 yılında Türk Oca-ğı olarak yapılan yapının, 1957 yılında tiyatro olarak fonksiyon değiştirmesi ile özgün plan şeması oldukça değişmiştir. Özgün planında

giriş katındaki fuayeye tek yönden ulaşılırken, dönem içerisinde personel girişi olarak ikinci bir giriş eklenmiştir. Zemin katın özgün plan şeması, yeni fonksiyonun işlevini sürdürme-si için gerekli mahal yaratımları ile değişmiştir. Bu değişiklikler şu şekilde sıralanabilir:Fuaye ana girişine eklenen muhdes betonar-me dönem eki ve muhdes ahşap doğrama gişe,• Gişenin kuzeybatısında yer alan orijinalinde tek mahal olup sonradan muhdes bölüntüler-

le WC ve büfe mahalleri eklenmiştir.

• Fuayenin güneybatısındaki muhdes ahşap doğrama ile ikiye bölünerek oluşturulan ves-tiyer ve idari müdür odası

• Fuayenin kuzeybatısındaki muhdes duvar ve doğramalar ile kapatılmış teras mahali ve bah-çeye inen muhdes merdivenler• Fuaye, WC, büfe, vestiyer, idari müdür oda-larının muhdes pencere ve kapı doğramaları.• WC mahalinin muhdes seramik döşeme kap-laması

March 1944, the buildings near the community centre were destroyed after being expropriated. It was declared to the press that the construction of the halls of İzmir Community Centre, which was still being constructed, to be added would be finished by the winter. However, no informa-tion was found in the press and the sources con-cerning this matter, during the following years.

Art and photograph galleries were held in İzmir Community Centre. It is seen that film represen-

tations started in June, 1946. Films were displayed in the Şenocak Cinema which was located in the garden of the Community Centre. The Community Centre also hosted some musicians and bands. The signboard of “Community Cen-tre” on the door of the building was removed on 1 October 1951 and the building became subject to the Treasury. The building, which had been used by the municipality for a year in 1954, was purchased from the municipality at the end of the negotiations made with the Min-istry of Finance. Aiming to activate the building as the State Theatre on 1 October 1955, 350 seats were prepared from Ankara, besides, a project was prepared in order to ex-pand the stage of the Public Train-ing Centre to both sides. However, the building was barely given to the State Theatre in 1957.

Original French balconies were ren-dered as original in the direction of the available traces and old pho-tographs. Balcony railings of the upstairs were determined in the di-rection of the old photographs and comparison data.

Sample of the national arc-hitecture

The building is located in Selimiye Quarter, Mithatpaşa Street, No: 10, District of Konak, Province of İzmir. In the southwest of the immovable, whose possession belongs to the

Treasury of Finance and which is dedicated to the Ministry of Culture, is D.E.U. State Conservatoire Sabancı Culture Palace, in the northeast is İzmir Officer’s Club, in the southeast is the Mithatpaşa Street and in the northwest is the Mustafa Kemal Coast Avenue. The building, which is one of the first national architecture samples, was con-structed in 1925. The architect of the building is Necmeddin Emre.

After the building, which was constructed on a

Page 99: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 97

Onarım sonrasında seyirci salonu ile fuaye ara-sındaki kemerli açıklık kapatılmış, zemin gro-beton dolgu ile kademelendirilmiştir.

Sahne platformu, sahne çerçevesi, betonar-me kiriş ve metal taşıyıcı elemanlara taşıtıla-rak oluşturulmuş ve ahşap döşeme ile kap-lanmıştır. Salon mahalindeki pencere açıklık-larının hepsi özgün doğramalar içeride kala-cak şekilde içten ahşap kaplama, dıştan tuğla duvar örülerek kapatılmıştır. Salondan dışarıya açılan özgün doğramalar kaldırılmış ve özgün kapı açıklıkları değiştirilmiştir.

Sahne çerçevesi metal kutu profillerden olu-şan bir konstrüksiyona taşıtılmaktadır ve bu konstrüksiyon kiriş aralıklarında özgün tavan süslemelerini deforme ederek kirişlere ankre edilmiştir.

Sahnenin kuzeydoğu ve güneybatısında ku-lislere inen merdivenleri yer almaktadır. Sera-mik kaplama, kapı doğramaları, muhdes alü-minyum doğramadır. Kulislerin güneybatısın-da oyuncu girişleri için muhdes açıklık ve mer-diven bulunmaktadır.

Zemin kattaki bütün bu plansal bozulmaların ve özgün malzeme kayıpları dışında, seyirci sa-lonunun tavan ve duvarlarındaki geometrik ve bitki motifli süslemeler, işli kubbecikleriyle pi-rinç fenerler, üç açıklıklı üst sıra ve sahne arka ve yanlarında bulunan pencerelerinde renkli camları korunmuştur. Salon ve sahne kısımları hacimsel olarak ara ve üst katları içine almıştır.

Fuayenin batısında merdiven kovası yer al-maktadır. Prekast dökme mozaik merdiven ba-samaklarının yan yüzeyleri boyanmıştır.

Ara kattan fuayeye bakan kemer açıklığı kapa-tılmış, burada yer alan özgün metal korkuluk ve küpeşte, merdiven korkuluk ve küpeştele-ri gibi boyanmıştır.

Özgün olmayan ara kat, fuayenin kuzey ve gü-ney batısındaki mahallerin kat yüksekliklerinin ikiye bölünmesiyle ve güneydoğudaki beto-narme dönem ekinin üst kat çıkması ile oluş-turulmuştur.

Üst kat, T tipli zemin kat planının yatay kısmı-nın düşeysel uzantısı şeklinde kurgulanmıştır. Üst kat özgün plan şeması, tiyatro işlevinden oluşan gereklilik nedeniyle, holün doğusunda kâgir duvarlarla oluşturulan ses ve ışık odası-nın varlığıyla bozulmuştur. Bu mahallerin ses izolasyonunun sağlanması için salona bakan özgün kemer açıklıkları da aynı şekilde kagir duvarlar ve ahşap doğramalar ile kısmen ka-patılmıştır. Ortadaki kemer açıklığı baklava bi-çimli üst başlığı olan mermer sütunlara taşıtıl-mıştır. Işık odasından sabit olmayan merdiven ile tesisat balkonuna çıkılmaktadır. İki loca ara-

basement as a two-storey Turkish Heart in 1925, changed its function to theatre in 1957, the origi-nal plan schema changed considerably. While the foyer on the ground floor is reached through one way in the original plan, a second entrance was added as the personnel entrance within the period. The original plan schema of the ground floor was shifted with the local creations re-quired for the new function to sustain its func-tion. These shifts could be ordered as follows:Stage joint of the new reinforced concrete added to the main entrance of the foyer and the new woodwork counter,• WC and dresser rooms were added with new fractions afterwards, while the original one in the northwest of the counter had a single room.• Checkroom constituted through being divided into two with the new woodwork in the south-west of the foyer and administrative director room• The terrace site closed with the new wall and woodworks in the northwest of the foyer and the new stairways leading to the garden• New window and door woodworks of the foyer, WC, dresser, checkroom and administrative di-rector rooms.• New ceramics floor covering of the WC site

After the repairment, the arched span between the audience hall and the foyer was closed, and the ground was echeloned by lean concrete backfill.

The stage platform was constituted through being carried by the stage frame, reinforced concrete beam and metal carrier elements and was covered with wooden flooring. All of the window openings within the site of the saloon were closed through putting up wood siding

from inside and brick wall from outside, in such a way that original woodworks would remain in-side. Original woodworks, opening from the hall to the outside, were removed and original door openings were shifted.

Stage frame is carried by a construction consist-ed of metal box profiles and this construction is restrained to the beams through deforming the original ceiling embellishings within the beam intervals.

In the northeast and southwest of the stage, there are stairways leading to the backstage. Ce-ramics flooring and door woodworks are of the new aluminium joinery. In the southwest of the backstage, there is a new opening and a stair-way for the entrance of the actors.Apart from these planning deformations on the ground floor and losses of the original material, geometrical and plant-patterned ornaments on the ceiling and walls of the audience hall, brass lanterns with wrought domes, upper line having three spans and colourful glasses of windows at the back and on both sides of the stage have been preserved. Hall and stage sections contain the interval and upper stairs, volumetrically.

In the western part of the foyer is the stair well. Lateral surfaces of the precast mosaic ladder steps were painted.

The arch span looking at the foyer from the mez-zanine floor is closed, and the original metal rail-ing and handrail were painted, just like the rail-ings and handrails of the stairways.

The unoriginal mezzanine floor was constituted through dividing the storey heights of the sites

Page 100: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 201098

sına yapılmış olan tesisat balkonunun localar-la ilişkisi yapılan ahşap bölücülerle kesilmiş-tir. Holün batısı dört ve kuzeyi tek oda ile çev-relenmiştir. Planın orta aksındaki oturma ve onun batısındaki ışık malzeme odasında asma katlar mevcuttur. Batı uçtaki oda tasarım, batı uçtaki oda müdür odası olarak kullanılmakta-dır. Holün kuzeyinde ise sahne amiri odası yer almaktadır.

Saçaklı, kiremitle kaplı çatılar, çok kenarlı kub-beli kule ve sivri kemerli pencere üstlerinin çini panoları yapının ortak karakteristiğini oluştur-maktadır. Mithatpaşa Caddesi’ne bakan gü-neydoğu cephesindeki betonarme ekler, ku-zeydoğu ve güneybatı cephesindeki duvarlar örülerek kapatılmış, zemin kat metal doğra-ma ile kapatılmış, üç açıklıklı üst kat pencere-leri, yapının özgün kimliğinin algılanmasını ze-delemiştir. Kuzeybatı cephesindeki özgün bal-kon korkuluğu kaybı, konsolunun betonarme dönem eki içinde kalması, bodrum katta oluş-turulan kazan dairesi, cephenin batısındaki te-ras altının kısmen kapatılıp depoya çevrilme-si, cephe ait diğer kimlik bozulmaları olarak sa-yılabilir.

Yapının özgün bodrum açıklıklarının zeminle ilişkisi ile salon yan kapısının özgün son ba-samak rıhtı dikkate alındığında özgün bahçe kotunun değişmiş olduğu dikkati çekmekte-dir.

Devlet Tiyatrosu binamızın restorasyo-nu tamamlanarak tiyatro severler ile bu-luştu. Bu yazının hazırlanmasına büyük katkıda bulunan, sevgili meslektaşım ve de dostum Y.Mimar, Restorasyon Uzmanı Cem Bilginperk’e, Cumhuriyet Döneminin önemli bir bölümüne tanıklık etmiş bu kül-tür varlığımızın restorasyon projesini hazır-layarak yeniden yaşama katılmasında eme-ği geçen herkese ve her kuruma teşekkür ederim.

in the northwest and southwest of the foyer into two and concerning the concrete stage joint in the southeast, adding a storey.

The upstairs was fictionalized as a vertical pro-longation of the horizontal part of the T-type ground floor plan. The original plan schema of the upstairs was spoiled by the existence of the audio and light room constituted in the east of the lobby by masonry walls, due to the necessity which came as a result of the theatre function. In order to enable the sound isolation of these sites, original arch spans looking at the hall were simi-larly and partially closed by masonry walls and woodworks, as well. The arch span in the middle was carried by the marble columns having a dia-mond-shaped capital. The instalment balcony is reached from the light room with the help of an unstable ladder. The relation of the instalment balcony constructed between two lodges with the them was cut by the wooden separators. Western part of the hall is surrounded by four rooms and northern part is surrounded by one room. There are mezzanines in the living room which is located at the up centre of the plan and in the luminary equipment room, which is in the west of the living room. The room in the western point is used as the design and the room in the western point is used as the director’s room. In the northern part of the hall, on the other hand, is the room of the stage manager.

Fringed, tile-covered roofs, porcelain panels of the multilateral domed tower and sharp-arched upper windows constitute the common char-acteristics of the building. Concrete joints in the south-eastern façade looking at the Mithatpaşa Street were closed by putting up walls in the north-eastern and south-western façade; ground floor was closed with a metal joinery and windows of the upstairs having three spans damaged the perception of the original identity of the building. The loss of the original balcony

railing in the north-western façade, the fact that the dresser remains within the concrete stage joint, the boiler room constructed in the base-ment, transformation of the sub-terrace in the western part of the façade into a storeroom after being partially closed could be counted as other identity deteriorations of the façade.

Taking the relation of the original basement spans of the building with the ground and the original top step riser of the side door of the hall into consideration, it attracts attention that the original garden grade has changed.

After the completion of our State Theatre build-ing’s restoration, the theatre has reunited with the enthusiasts. I would like to thank my dear colleague and friend Y. Architect, Restoration Ex-pert Cem Bilginperk who has greatly contributed to the preparation of this essay, and everyone, and every institution who contributed to pre-pare the restoration project of our cultural asset which had witnessed a considerable part of the Republic Period and to bring it back to life.

Page 101: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 99

Page 102: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010100

Güncel / Actual

Port İzmir 2010

Port İzmir 2010

Sanatı farklı mekanlara taşıyan çağdaş sanat trienali Port İzmir 2010, bu yıl “sessizlik_fırtına” başlıklı temasıyla meraklılarıyla buluşuyor.

Taking art to different places, the modern art triennial Port İzmir 2010 meets its lovers under the theme captioned “silence_storm”.

Page 103: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 101

İzmir Fransız Kültür Merkezi ve K2 Güncel Sa-nat Merkezi’nin kurumsal çerçevesinde yer alan, sergi yapımcılığını Sanat Tarihçisi Dr. Nec-mi Sönmez’in yaptığı Port İzmir 2010, 27 Eylül - 30 Kasım 2010 tarihleri arasında İzmirliler’e çağdaş sanatların ilginç örneklerini getiriyor.

İlki 2007 yılında düzenlenen ve sanatı sokağa taşıyan Port İzmir’de, bu yıl sergi mekanı olarak Çankaya’daki yıkılmayı bekleyen tarihi Austro-Türk Tütün binası seçildi. Uluslararası yaklaşık 40 sanatçının video, resim, heykel, yerleştirme, canlı performans gibi değişik eserleriyle katıl-dığı trienal, ana sergi mekanı tütün deposu-nun yanı sıra Fransız Kültür Merkezi ve K2 Gün-cel Saat Merkezi’ndeki etkinliklerle de sanatse-verlerle buluşuyor.

30 Kasım’a kadar sürecek olan “sessizlik_fırtı-na” temalı trienalin uzun dönemden beri kulla-nılmayan ancak son derece iyi durumdaki ana sergi mekanının, Port İzmir 2 Projesi ile kent hafızasında farklı bir kimlikle yer alması hedef-leniyor.

Sanatı müzelerden, salonlardan çıkararak gün-lük yaşam mekanlarına kazandıran trienal, ilgi çekici etkinlikleriyle sanatseverleri bekliyor. Trienal programı için detaylı bilgi İzmir Fran-sız Kültür Merkezi (0 232 463 69 79) ve K2 Gün-cel Sanat Merkezi’nden (0 232 445 07 80) alı-nabilir.

* Trienal: Üç yılda bir düzenlenen sanatsal gös-teri / festival

Port İzmir 2010, which is included in the corpo-rate scope of İzmir French Culture Centre and K2 Modern Art Centre and the exhibition pro-ducer of which is Art Historian Dr. Necmi Sön-mez, brings the most interesting pieces of con-temporary art to the people of İzmir between the dates of September 27th – November 30th 2010.

In Port İzmir, which was first organised in 2007, the exhibition place preferred is the Austrian-Turkish Tobacco Warehouse building that is waiting to be ruined in Çankaya. The triennial in which approximately 40 international art-ists participate with various artworks such as videos, paintings, sculpts, installation and live performances will meet the visitors through the activities to be realized in French Culture Centre and K2 Contemporary Art Centre in addition to the tobacco warehouse which is the main ex-hibition place.

It is aimed to make this main exhibition place – which has not been used for a long time but contrarily is in perfectly good condition – of the triennial themed “silence_storm”, which will last until November 30th, stay in the memory of the city with a different image in scope of Port İzmir 2 Project.

The triennial which takes art out of museums and halls and brings it to the places of daily life expects art lovers with its interesting activities. More information on triennial programme can be obtained fro İzmir French Culture Centre (0 232 463 69 79) and K2 Contemporary Art Centre (0 232 445 07 80).

* Triennial: Artistic performance / festival or-ganised every three years.

Süleyman Duman

Page 104: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010102

Sanat / Art

Yazı ve Fotoğraflar/Article & Photographs: CEYDA ADAR

Türk ezgileri onlarla şenleniyor

They give Turkish tunes life

İki yıl önce kapılarını açan İzmir Devlet Türk Dünyası Müzik ve Dans Topluluğu, Türk Dünyası halk ezgilerini dinleyiciyle buluşturuyor.

İzmir State Turkish World Music and Dance Society, which first opened its doors two years ago, carries the folk tunes

of the Turkish World to listeners.

Page 105: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 103

Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda Kemeraltı’nın tari-hi kadar eski bir bina. Küçük avlusunda yük-selen merdivenleri adımladıkça daha da yak-laşan sesler, İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Dünyası’nın prova çalışmaları. Kapı-yı araladığımda sazlarını ellerine almış yüzler, hummalı bir çalışmanın keyifli sahneleri. Her biri çalgısını konuşturan saz ekibi ve türkülere ses veren koronun uyumlu birlikteliği konser-lerin nasıl geçeceğinin ipuçlarını veriyor.

Çok değil, bundan iki yıl önce açtı kapılarını İz-mir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Top-luluğu. Kurulduğu tarih 2008 Kasım’ı olsa da kısa zamanda kat ettikleri yol, yaptıkları işe ne kadar gönül verdiklerini kanıtlar nitelikte. Eski Çocuk Kütüphanesi binasının Bakanlık tarafın-dan kendilerine tahsis edilmesiyle çalışmaları-na başlayan topluluk, geçtiğimiz yıl verdikleri

konserlerdeki başarılı performanslarıyla adın-dan söz ettirir hale geldi. 36 sanatçıdan oluşan sanatçı kadrosuyla her ay periyodik konserleri-ne Atatürk Kültür Merkezi’nde devam eden İz-mir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Toplu-luğu, görev aldıkları şehir dışı ve yurt dışı kon-serlerinde de koro ve solist performanslarıyla Türk Dünyası’nın müzik kültürünü dinleyiciy-le buluşturuyor. Geçtiğimiz sezon 13 periyo-dik, 25 de yurt içi ve yurt dışı konser verdikleri-ni söyleyen İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu Müdürü Tahsin Duru gördük-leri ilgiden de oldukça memnun:

“Periyodik konserlerimize 2009 yılı Ekim ayında başladık. Mayıs ayına kadar bu konserlerimize aralıksız olarak devam ettik. Ondan sonra ağır-lıklı olarak il içi ve il dışı solo konserlere ağırlık verdik. Yani bir yıllık sağlam geçmişimiz var. Bir

There is a building located in the historical Kemeraltı Bazaar, which is as old as the history of Kemeraltı. The noises that get louder as you proceed up the stairs in the small courtyard belong to the rehears-als of İzmir State Turkish World Music and Dance Society. When I pushed the door open, I saw plea-surable scenes of frantic rehearsing and the faces holding their string instruments (“saz”). The unison between the choir singing the folk songs and every one of the string instruments gives you an inkling as to what the concerts were going to be like.

It was not long ago, only two years ago when İzmir State Turkish World Music and Dance Society opened its doors. Even though its establishment date is November 2008, the amount of headway they have made proves how much their heart is in what they do. The society has started to make a name for itself with the successful concerts staged last year, after starting rehearsals at the old Chil-dren’s Library, allocated to them by the Ministry. İzmir State Turkish World Music and Dance Society, who continue to perform their monthly periodic concerts at Atatürk Culture Centre with their 36 artists, carries the music culture of Turkish World to audiences with their choir and solo performances as part of the concerts they give both nationally and internationally. Tahsin Duru, Director of İzmir State Turkish World Music, and Dance Society, who stated that the society performed 13 periodic con-certs and 25 national and international concerts last season, is extremely happy with the attention they have aroused, and says,

“We started our periodic concerts in October 2009. They continued non-stop until May, after which we focused on solo concerts both inner city and outer city. In other words, we have a strong year’s worth of background. The average of spectators, through-out the year-long season, did not fall below 80%. In most performances, we exceeded the 100% oc-cupancy rate. The attention was great. I would also like to add that we receive attention and support from our public institutions, the governorship, the Provincial Directorate of Culture and Tourism, mu-nicipalities, and non-governmental organizations.”

Social responsibility projectsTahsin Duru stated that the structure of the Turkish World covers an extremely broad area geographi-cally, and went on to talk about how they had taken on this mission,

“The Turkish World is not just limited to the Turkish Republic. This includes the regions of the Balkans where Turks reside, and our folk songs, and folk danc-ing in those regions. It includes the Azerbaijani folk songs in Azerbaijan, and the music in the countries where Turkish communities live, such as Turkmeni-stan, Kazakhstan, and Kyrgyzstan. Last year, we per-formed concerts mainly formed from national music. Our aim from here on is to perform all the music and dances from the Turkish World in coming days.”

Page 106: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010104

yıllık sanat sezonunun seyirci sayısı ortalama-sı yüzde 80’in altına düşmedi. Yüzde yüz dolu-luk oranlarını da çoğu kez aştık. Çok güzel bir ilgi var. Şunu da belirtmeliyim ki kamu kurum-larımız, Valilik, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının yakın ilgi ve desteklerini görüyoruz.”

Sosyal sorumluluk projeleri de var

Türk Dünyası’nın coğrafi olarak çok geniş bir yapıda olduğunu belirten Tahsin Duru, bu mis-yonu da üstlendiklerini dile gele getiriyor:

“Türk Dünyası sadece Türkiye Cumhuriyeti ile sınırlı değil. Bunun içine Balkanlar’da Türklerin yaşadığı bölgeler, oradaki türkülerimiz, oyun-larımız da giriyor. Azerbaycan’da Azeri türkü-leri, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan gibi Türk topluluklarının yaşadığı yerlerdeki müzik-ler de giriyor. Biz geçen yıl ağırlıklı olarak ulusal müziklerle konserler verdik. Önümüzdeki gün-lerden itibaren halkımızı bütün Türk Dünyası müzikleri ve danslarıyla buluşturmayı hedefli-yoruz.” Türk Dünyası ezgilerini dinleyiciyle bu-luşturan topluluk, sosyal sorumluluk projeleri ile de takdir topluyor. Geçen yıl İzmir Büyük-şehir Belediyesi ortaklığıyla gerçekleştirdikle-ri “Sanat sokakta” projesinin çok ses getirdiği-ni dile getiren Tahsin Duru, bu yıl için de yeni

projelerin hazırlıklarını sürdürdüklerini ifade ediyor:

“2009 Haziran ayında İzmir Büyükşehir Bele-diyesi ile birlikte ‘Sanat Sokakta’ projesini ger-çekleştirdik. Bu proje, Bakanlığımız bünyesin-de sanat kurumları içerisinde geleneksel pro-jelerin dışında yapılan ilk özgün projedir. Pro-je kapsamında beş ayrı nokta belirleyerek kon-serlerimize gelemeyen halkımızın ayağına git-tik. Bu projemiz hem basında hem de Bakan-lıkta çok ses getirdi. Bu yıl da farklı projeleri ha-yata geçireceğiz. Bunlardan bir tanesi engelli-ler ile ilgili. Bu proje için İzmir’de bir tarama ya-pıp, ilçelerdeki engellileri tespit ederek, onla-ra özel konserler, aktiviteler gerçekleştireceğiz. Amacımız, engelli vatandaşlarımızın ayağına giderek onlara yaşam sevinci aşılamak.”

“Repertuar seçimi önemli”

Kurulduğu günden bu yana İzmir Devlet Türk Dünyası Müzik ve Dans Topluluğu Genel Sanat Yönetmeni görevini sürdüren Celal Vural da, konserlerin içeriğini şöyle özetliyor:

“Konserler iki bölümden oluşuyor. Geçen yıl periyodik konserlere ilk kez başladığımızdan koromuzun ve topluluğumuzun daha iyi ta-nınması için Bakanlık onayıyla, dışarıdan halk müziğinde isim yapmış kişileri de davet et-tik. Konserlerin ikinci bölümlerinde onlar gö-rev aldı. Bu yıl da öyle yapacağız. Birinci bölü-mü koro ağırlıklı, ikinci bölümü solist ağırlık-lı olacak.”

The society, performing tunes from the Turkish World for it audience, is also gathering praise with the social responsibility projects it participates in. Tahsin Duru mentioned how much impact the “Art is on the Streets” project, in collaboration with İzmir Metropolitan Municipality, made last year, and went on to talk about the new projects on the agenda for this year,

“In June 2009, we implemented the “Art is on the Streets” project with İzmir Metropolitan Municipal-ity. This was the first project implemented as an original project, outside of the traditional Ministry projects implemented within art organisations. We determined five points, within the context of the project, where we went to communities that could not come to listen to us. This project brought great sound both in the press and at the Ministry. This year, we have different projects on the agenda. One is regarding disabled people. For this project, we will scan İzmir to find the disabled people living in various districts, and perform special concerts and activities for them. Our aim is to visit our disabled citizens and inject them with the joy of life.”

“The choice of repertoire is important”

Celal Vural, the General Art Director of İzmir State Turkish World Music and Dance Society since the day it was established, summarises the contents of the concerts as,

“Every concert is made up of two parts. Last year, we invited well-known, Ministry-approved names in folk music to perform at our periodic concerts, as we were new and wanted our society to be recog-nised. They took the stage in the second part of the concerts. The same format will continue this year. The first part will mainly be a choir performance, and the second part will mainly consist of solo per-formances.”

Tahsin Duru

Celal Vural

İŞLETMELERİALTINBALIK

Bostanlı Vapur İskelesi üstünde, gözünüzün Körfezi gördüğü en güzel noktada

hizmet veren Altınbalık işletmeleri İzmir’de balık keyfinin ilk akla gelen adresi...

Bostanlı Vapur İskelesi Üstü0232.362 01 75 - 330 45 14

www.altinbalik.net

Page 107: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 105

İŞLETMELERİALTINBALIK

Bostanlı Vapur İskelesi üstünde, gözünüzün Körfezi gördüğü en güzel noktada

hizmet veren Altınbalık işletmeleri İzmir’de balık keyfinin ilk akla gelen adresi...

Bostanlı Vapur İskelesi Üstü0232.362 01 75 - 330 45 14

www.altinbalik.net

ww

w.rk

tani

tim.c

om

Page 108: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010106

Alışveriş / Shopping

Ünlü markaların tekstil ürünlerinden mutfak araç gereçlerine, ev eşyalarından sebze-meyve tezgahlarına her kesime ve keseye hitap eden Bostanlı Pazarı (BOSPA), keyifli bir alışveriş için ilk adresler arasında.

Yazı ve Fotoğraflar / Article and Photographs: CEYDA ADAR

Colourful: BOSPABostanlı Bazaar (BOSPA-Bostanlı Pazarı), which appeals to everyone and every

budget with its various types of stands from brand textiles to kitchen utensils, from household goods to fruit and vegetables, is at the top of the list of places to shop.

Rengarenk: BOSPA

Page 109: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 107

Kadın dünyasının vazgeçilmezlerinden biridir alışveriş. Kimi için ihtiyaçtır tanımı, kimi için ke-yif. Bazen de terapidir alışveriş. Günümüz dün-yasının metropollerinde giderek artan alışve-riş merkezleri kadınların rutin durakları arasın-da yer alırken, son yılların yükselen trendi “sos-yete pazarları” mağazaların dişli rakipleri ola-rak anılıyor.

Karşıyaka’nın Bostanlı semtinde kurulan Bos-tanlı Pazarı, kentin en gözde sosyete paza-rı. Her çarşamba alışveriş yapmak isteyenlerin akınına uğrayan ve ünü il sınırlarını aşan namı diğer BOSPA, yenilenen yüzüyle klasik pazar tanımını geride bıraktı. Ünlü markaların tekstil ürünlerinden mutfak araç gereçlerine, ev eş-yalarından sebze-meyve tezgahlarına her kesi-me ve keseye hitap eden Bostanlı Pazarı (BOS-PA), ardınıza İzmir Körfezi manzarasını alıp ke-yifli bir alışveriş için ilk adresler arasında.

Bir çarşamba günü, ününü duyup Karşıyaka dışından BOSPA’ya gelenlerdenseniz, caddede belli bir noktaya doğru ilerleyen kalabalığı ta-kip etmeniz yeterli. Zira Bostanlı Pazarı her haf-ta sadece il içinden değil, kiralanan otobüsler-le çevre illerden gelen ziyaretçilere de ev sa-hipliği yapar. Pazar alanına geldiğinizde ise önce seyyar satıcılar karşılar sizi, ardından da renkli görüntülere sahne olan çeşit çeşit tez-gahlarıyla pazar esnafı… Geçmiş yıllardaki gö-rüntüsünü anımsıyorsanız ilk dikkatinizi çeken de pazarın temiz ve düzenli görüntüsü oluyor.

Karşıyaka Belediyesi ve pazar esnafının elbirli-ğiyle üstü kapatılarak korunaklı hale getirilen pazaryerine yerleştirilen güvenlik kameraları pazar süresince güvenli alışverişi sağlıyor. “Yok yok!” tanımı Bostanlı Pazarı için en uygu-nu. Pazara girdiğiniz andan itibaren tekstil ve gıda ürünlerinin her çeşidini bulabileceğiniz tezgahlar adeta birbirleriyle yarışıyor. Pazarcı-

Shopping is essential to women. For some it de-fines need, for others it defines pleasure. In some cases, shopping is therapy. While shopping cen-tres in metropolitan cities, whose numbers in-crease every day, take their place among every woman’s routine, in recent years, “high-end flea markets,” which are becoming more popular, have become their formidable adversary.

Page 110: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010108

Bostanlı Bazaar, set up in the Bostanlı neigh-bourhood of Karşıyaka, is the city’s most fa-voured high-end flea market. Every Wednesday shoppers flood BOSPA, whose popularity exceed borders and with its new look leaves the old bazaar cliché behind. Bostanlı Bazaar (BOSPA), which appeals to everyone and every budget with its various types of stands from brand tex-tiles to kitchen utensils, from household goods to fruit and vegetables overlooking at İzmir Bay, is at the top of the list of places to shop.If you are someone visiting BOSPA from outside

Karşıyaka in Wednesday, just need to follow the crowd moving towards a certain point. BOSPA is not just for the locals; every week, people from surrounding cities hire buses to visit the famous bazaar. Pedlars greet you when you enter the bazaar place, followed by the bazaar trades-men with their colourful stands. If you remem-ber what it looked like previously, the first thing that will grab your attention is how clean and organised it looks. The security cameras located in the bazaar place, now protected by the covers thanks to the collaboration between the trades-

lar da bu rekabetin başrol oyuncuları olarak yerini alıyor tezgahlarda. Tezgahlardan yük-selen “Bir lira, bir lira”, “Gel abla gel”, “Ne alır-san beş lira” nidalarına kayıtsız kalamadan ilerlerken hangi yöne bakacağınızı şaşırıyor-sunuz kimi zaman. Bluzlardan pantolonlara, çantalardan güneş gözlüklerine birbirinden ünlü markaların ürünlerinin beğeniye su-nulduğu tezgahlar, kadınların en çok rağbet ettikleri. Ev gereçlerinden hediyelik eşyala-ra, takılardan ayakkabılara sayısız çeşidin de bir arada sunulduğu Bostanlı Pazarı “Neden BOSPA?” sorusunun en iyi yanıtı. Diğer yanıt-ları almak için pazarı gezen müşterilere ku-lak verdiğimde ise yanıt tek bir ağızdan çı-kar gibi geliyor: “Kaliteli ürünler, uygun fiyat-lara. Üstelik çeşit bol, her istediğimizi kolay-lıkla bulabiliyoruz.” Pazar esnafının aynı soru-ya verdiği yanıt da benzer oluyor. Önce mal-ların kalitesi, çeşidi ve ucuzluğundan bahse-diyorlar ardından şehir dışından bile Bostan-lı Pazarı’na gelenleri anlatıyorlar gururla.

BOSPA’da en çok rağbet gören tekstil bölü-mü gibi görünse de gıda ürünlerinin bir bir sıralandığı tezgahlar da özellikle semt sakin-lerinin haftalık alışverişleri için tercih ettikle-ri ilk yer.

Page 111: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 109

men and Karşıyaka Municipality, enable the safe shopping trip.

The best statement to define Bostanlı Bazaar is “One Stop Shop!” The minute you set foot into the bazaar place, it is as if the stands, which of-fer every type of textile and food, are in compe-tition with each other. The stallholders play the leading role in this competition. At times you become overwhelmed with the shouts coming from the stalls such as “A lira, a lira,” “Roll up, roll up,” “Everything is for a fiver,” and do not know which way to look. The women’s favourite stalls are those adorned with famous brands whether it is shirts, trousers, handbags, or sunglasses. The variety available at Bostanlı Bazaar, from house-hold goods to gifts, from jewellery to shoes, an-swers the question, “Why BOSPA?” When I ask the customers, walking round the bazaar, about their answers the answer is unanimous. “There are quality goods at reasonable prices. There is plenty of variety, making it easy to find what you are looking for.” The stallholders provide answers along the same lines. First, they talk about the quality, variety, and affordability of the goods, and then take pride in the fact that people visit the Bostanlı Bazaar from out of town.

It may look as though the main attention is on the textile stall; however, the food stalls are the

first choice for those doing their weekly shop in BOSPA. The colourful scenes at the bazaar, which offers the freshest seasonal fruit and vegetables, are enough to work up an appetite. The pancake stalls located between the stalls, which offer freshly made flannel-cakes, are the ideal stop-off to dampen your hunger.

The frantic preparations that start in the early hours of the day are all in aid of customers ex-periencing colourful images. The products, laid out by the stallholders, who arrive at the bazaar place before dawn, compete endlessly through-out the day. Visitors leave BOSPA with a smile on their face, ready to come back the following week.

Page 112: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010110

Spor / Sports

Pedallar üstünde

özgürlük Doğanın tüm seslerine kulak vermek için şehri bisikletle keşfedin!

Pedals leading to

freedom Discover the city by bike in order

to hear all the noises of nature.

Trafikte yaşanan tüm streslerden kurtulmak, sağlıklı bir yaşam sürmek için en iyi ulaşım araçlarından biri bisiklet. Ulaşım aracı olması-nın yanı sıra keyifli bir gezinin de anahtarı. İz-mirli bisikletçiler de bu keyfi ortak yaşamak ve ulaşım aracı olarak bisikletin önemine dikkat çekmek için İzmir Bisiklet Derneği çatısı altın-da bir araya geliyorlar. Coğrafi yapısı açısından bisiklet kullanımına son derece uygun bir kent olan İzmir’de, bisiklet severler birkaç altyapı-sal düzenlemeyle kentin bisiklet kullanımı için mükemmel bir kent olacağını düşünüyor. Öz-gürlüğü bisiklette bulan İzmir Bisiklet Derneği kurucularından, Onursal Başkan Mustafa Kara-kuş, Avrupa Bisiklet Yolları Ağı’nın Alaçatı aya-ğının başlatılmasıyla bisiklet kullanan turistle-rin de geçiş yolu olacaklarını söylüyor.

One of the best forms of transportation to elimi-nate the stress of traffic and to live a healthy live is cycling. As well as being a form of transporta-tion, cycling is the key to a delightful journey. In order to experience this delight together, and at-tract attention to the importance of cycling, as a form of transportation, the cyclists of İzmir come together under the roof of the İzmir Cyclists’ As-sociation. Cycling enthusiasts believe that with a couple of infrastructural changes İzmir, suitable for cycling in terms of geographical structure; will become an ideal city for cycling. Mustafa Karakuş, Honorary President, and Founder of the İzmir Bicycle Association, who finds his freedom in cycling, stated that when the Alaçatı leg of the European Cycle Route Network kicks in, it would become the through road for tourist cyclists.

Röportaj/Interview: ÇİĞDEM ASKERİ COŞKUN

Page 113: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 111

Bisiklet severleri bir araya getiren dernek hangi amaçla kuruldu?KARAKUŞ: Derneğimiz resmi olarak 2007 Mayıs’ta kuruldu. İzmir’de kurulan ilk ve tek bisiklet derneğiyiz. Ege Bölgesi’nde Muğla ve İzmir’de, bir de İstanbul’da olmak üzere Türki-ye genelinde üç dernek var. Derneğin oluşu-mu 2005 yılına dayanıyor. Şu anda 321 üyemiz var. Neden kurulduk sorusuna gelince… Biz hayatında bisikleti çok seven, yıllar boyunca bisiklet kullanmış insanlarız. Bu insanların bi-siklet konusunda yaşadıkları problemler ortak bir payda yarattı. Bisikletle ulaşım amaçlı bir yerden bir yere gitmek istediğiniz zaman kar-şınıza pek çok sorun çıkıyor. Trafikte sürücüle-rin rahatsız edişi davranışları, mazgalların yan-lış yerleştirilmesinden kaynaklı tehlikeler atlat-mamız, trafik ve uyarı levhalarının yetersiz ol-ması yaşadığımız bazı temel sorunlar. Amacı-mız düzenlediğimiz keyifli eğlencelerle bir ara-ya gelmenin yanı sıra sıkıntılarımıza da çözüm bulabilmek.

Bisikletin yaygınlaşması adına projeler de üretiyorsunuz…KARAKUŞ: Yerel yöneticilere, bisikletin şe-hir hayatındaki önemini anlatmak adına bir-çok proje hazırladık. Sabırsızlıkla uygulanması-nı bekliyoruz. Mesela konunun turizm boyutu-nu kapsayan Bisiklet Taksi projesini hazırladık. Kruvaziyer gemilerle gelen turistlere hem reh-

What was the purpose behind establishing an institute to bring together bicycle lovers? KARAKUŞ: 2007, May is the official establish-ment date of our association. We are the first, and only, cyclists’ association in İzmir. The-re are three associations in Turkey; there are two in the Aegean region, located in İzmir and Muğla, and one in İstanbul. The formation of the association dates back to 2005. Currently, we have 321 members. In answer to the ques-tion as to why we formed, the answer is that we are people who love bicycles and have spent years cycling. This created a common ground for the problems experienced by pe-ople regarding bicycles and cycling. You expe-rience many issues when you try to get from A to B by bike. Some of the fundamental is-sues are the annoying behaviour of drivers in traffic, the dangers created by incorrectly pla-ced loopholes, and the inadequate number of traffic and caution signs. Our aim is to find so-lutions for our commons issues as well as co-ming together for the enjoyable activities we organise.

You also run projects in the name of making bicycles popular... KARAKUŞ: We have prepared numerous pro-jects for the local authorities that explain the importance of cycling in city life. We are wai-ting, with bated breath, for them to be imp-

Mustafa Karakuş, isteyene ücretsiz sürüş eğitimi verdikleri dernekleri için evde, balkonda, kömürlükte atıl duran bisikletlerin bağışlanmasını istiyor.

Mustafa Karakuş is requesting that people donate their bicycles, which are lying around their basements, balconies, and houses, to use at his institutions that teach those, who wish to learn, how to ride a bike, free of charge.

Page 114: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010112

lemented. For examples, one of the projects is the Bicycle Taxi project, directed at tourism. We have presented such a project to the Met-ropolitan Municipality that it enables cruise ship tourists visiting our country to see the city on bike, while accompanied by a guide. There are many examples worldwide of bicy-cle taxis, which are modern, carry two people in the back, and have a fibreglass roof, suitab-le for advertising. With these bicycle taxis, to-urists will be able to see Pasaport, Konak, and Kemeraltı, without entering the traffic of Al-sancak. This project will encourage cycling as well as contributing to tourism. Another pro-ject is bike rental. We can establish rental of-fices at Alsancak Port. The foreigners visiting already have a cycling culture. They can dis-cover İzmir by bicycle. For example, we have a project in which we teach housewives to cycles so that they can go shopping with the-ir bicycles. Let us imagine that a housewi-fe wants to visit her nearest shopping cent-re. Firstly, we present the women with bicy-cles to encourage them to workout. We then train them, first in a closed area, and then in traffic. We believe that by incorporating bicy-cles into the lives of housewives, municipali-ties providing the infrastructure will act quic-ker. As a result, we will have cycling paths that are a lot safer.

Can we talk about cycling tourism in İzmir? KARAKUŞ: We are still at the crawling stage. Works are underway for the Alaçatı-Çeşme leg of the EuroVelo Project, which allows cycling through Europe with its 12 long-distance ro-utes, which is the European Cycle Route Net-work. Alaçatı Municipality and the Alaçatı To-urism Association are still working on the sub-ject. In fact, a more comprehensive project is underway that aims to construct a safe cycling

route for those that wish to travel from Euro-pe via ship, or by cycling on road. The planned route will start from Alaçatı and pass through İzmir, Antalya, Mersin, Hatay, and Syria. Once the project is complete, İzmir will become a safe route for local and foreign cyclists.

‘You can discover nature by bike’

What do people and nature gain from cycling? KARAKUŞ: The benefits of cycling for indivi-duals, society, and the environment are so many... For a start, for somebody to not dri-ve their car means less congestion, elimina-ting noise and exhaust gas, no parking issu-es, reducing infrastructure costs, and elimina-ting the expenses generated by cars. A perso-nal bonus is that cycling gives you a healthy body. From childhood, you can cycle until you are 80. Cycling reduces the risk of having a heart attack by 40%. It is a known fact that

berlik hizmeti verecek hem de kenti bisiklet-le gezmelerini sağlayacak bir proje sunduk Bü-yükşehir Belediyesi’ne. Arkasında iki kişiyi taşı-yabileceğiniz, modern, hatta fiberglasla kaplı üst kısmına reklam alınabilecek yurtdışında ör-neği çok olan bisiklet taksiler var. Bisiklet taksi-lerle, Alsancak’tan trafiğe girmeden Pasaport, Konak ve Kemeraltı gezdirilebilir. Bu proje, tu-rizme, tanıtıma katkı sağladığı gibi bisiklet kul-lanımını da özendirir. Bir de bisiklet kiralama uygulaması var. Yine Alsancak Limanı’na bi-siklet kiralama büroları yapabiliriz. Buraya ge-len yabancı turistler bisiklet kültürüne sahip insanlar. İzmir’i bisikletle tanıyabilirler. Mese-la ev kadınları için bisiklet eğitimi ve bisiklet-le alışveriş projemiz var. Diyelim ki bir ev kadı-nı yakınındaki alışveriş merkezine gidecek. Ön-celikle kadınların spor yapmasını teşvik etmek için bisiklet hediye ediyoruz. Önce kapalı alan-da, ardından trafikte bisiklet eğitimi veriyoruz. Ev kadınlarının bisikletli hayata dahil edilmesi, altyapıyı sağlayan belediyeleri de harekete ge-çirecek diye düşünüyoruz. Böylece daha çok güvenli bisiklet yolumuz olacak.

İzmir için bisiklet turizminden bahsetmek mümkün mü?KARAKUŞ: Henüz emekleme döneminde-yiz diyebiliriz. Avrupa Bisiklet Yolu Ağı olan ve 12 uzun yol rotasıyla Avrupa içinde bisik-letle seyahat etme olanağı sağlayan Eurovelo Projesi’nin Alaçatı-Çeşme ayağı için çalışma-lar yapılıyor. Alaçatı Belediyesi ve Alaçatı Tu-rizm Derneği bu konuda çalışmalarını sürdü-rüyor. Aslında Avrupa’dan gemilerle veya bi-sikletleriyle kara yolundan gelmek isteyen bi-sikletçilere güvenli bir bisiklet yolu sağlama-yı hedefleyen çalışma daha kapsamlı düşü-nülüyor. Alaçatı’dan başlayacak bisiklet yolu-nun İzmir’e, ardından Antalya, Mersin, Hatay ve Suriye’ye geçişi sağlaması planlanıyor. Pro-

Bisikletli Güvercinler

İzmir Bisiklet Derneği’nin uygulamak is-tediği bir diğer proje “Balkanlar’a mek-tubum var” projesi. 2007 yılında küresel ısınmanın etkilerine dikkat çekmek için Yunan bisikletçilerle birlikte 10 günlük bir Atina gezisi gerçekleştiren grup, gör-dükleri sıcak karşılamalar nedeniyle şim-di başka bir fikirle yollara düşmek istiyor. İzmirli bisiklet severler, tamamen bisik-letle kat edecekleri bir yolla Yunanistan, Makedonya ve Bosna Hersek’e gidecek. Ancak bu yolculukta elleri dolu olacak. Grup üyeleri, İzmir’deki Balkan dernek-lerinden destek alarak, yıllardır akrabala-rını görmemiş göçmenlerin mektubunu uzaklara götürecek ve elden sahiplerine teslim edecek. Tıpkı nostaljik bir haber-ci gibi. Grubun, projeyi gerçekleştirmesi ise sponsor bulmalarına bağlı.

Bisiklet tutkunlarının tek isteği, trafikte güvenle gidebilmek…

The one thing that bicycle enthusiasts want is to be able to ride their bikes safely in traffic...

Pigeons with Bicycles

Another project that the İzmir Cyclists’ As-sociation wish to implement is the “I have a letter from the Balkans” project. The group that travelled through Athens with Greek cyclists, in aid of global warming, in 2007, wish to set off with another idea due to the hearty welcome they received. Cycling enthusiasts from İzmir will cycle to Greece, Macedonia, and Bosnia Herze-govina. However, their hands will be full. With the support of Balkan associations in İzmir, group members will hand-deliver letters from their relatives, who they have not seen in years, just like a nostalgic post-man. In order to implement the project, the group members need to find sponsors.

Page 115: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 113

cycling helps treat many illnesses such as dia-betes, cardiovascular and circulation diseases, and herniated discs. The three forms of sport that work the muscles the most and allow you to burn the maximum amount of calories are swimming, tennis, and cycling. Of course, the-re is also the pleasure factor. The most enjo-yable side of cycling is that you get to see a lot more than when you are driving. You can only discover all the sounds and beauties of natu-re when you are cycling. Cycling allows you to take in your surroundings.

Which events bring you together with cyclists? KARAKUŞ: We have inner city, outer city, and international tours. Everyone can participate. The only condition we have is that the parti-cipant has a safe bike and wears a safety hel-met. We do not accept bicycles that do not have lights on our night tours. We provide a short induction for first-time participants, be-cause cycling on your own is very different to cycling with 30 – 40 people. Serious acci-dents can occur if they stop when the cyclist at the front has not signalled, or they turn left without signalling. Additionally, we organise monthly İzmir cultural and historical tours. We gathered at Bayraklı Jetty, and travel to Bay-raklı Smyrna, Agora, Kemeraltı, the Museum of Archaeology, and Kadifekale. We also have a museum tour that visits Atatürk Museum, the Ethnography Museum, and the Arts and Sculpture Museum. The 18-kilometre cycling route that stretches from Bostanlı to Sasalı Wild Life Park is a delightful route that we use constantly.

je tamamlandığında İzmir de, yerli- yabancı bi-sikletçiler için güvenli bir rota olacak.

‘Doğayı bisikletle keşfedebilirsiniz’

Bisiklet sürmek insan ve çevre sağlığına neler kazandırıyor?KARAKUŞ: Bisiklet kullanımının kişiye, toplu-ma, çevreye sağladığı katkılar o kadar çok ki... İlk başta, bir kişinin arabasını kullanmama-sı demek, kalabalığın azalması, gürültü ve eg-zoz dumanının ortadan kalkması, park yeri sı-kıntılarının ve altyapı masraflarının azalması, araç için harcanan birçok giderin kalkması de-mek. Bisiklete binerek daha sağlıklı bir bedene de sahip olmanız bireysel bir fayda. Çocukluk-tan başlayarak 80 yaşına kadar bisiklet kullana-bilirsiniz. Bisiklete binen insanın kalp krizi riski yüzde 40 azalıyor. Şeker, kalp- damar ve dola-şım hastalıkları, bel fıtığı gibi birçok hastalığa iyi geldiği biliniyor. Vücutta kasları en çok ça-lıştıran ve kalori harcatan üç spor var: Yüzme, tenis ve bisiklete binme. Bir de işin haz kısmı var tabiî ki. Bisiklete binmenin eğlenceli tarafı, arabayla gerçekleştirdiğiniz geziden çok daha fazla şey görme şansına sahip olmanız. Doğa-nın tüm seslerini, güzelliklerini ancak bisiklet üstündeyken keşfedebilirsiniz. Bisiklet bulun-duğunuz, geçtiğiniz mekanı solumanızı sağ-lıyor.

Bisikletçilerle hangi etkinliklerde bir araya geliyorsunuz?KARAKUŞ: Şehir içi, şehir dışı ve yurtdışına ge-zilerimiz var. İsteyen herkes katılabiliyor. Tek şartımız katılımcının güvenli bir bisikleti olma-sı ve kask kullanması.Gece düzenlediğimiz tur-lara ise lambası olmayan bisikletleri almıyoruz. İlk defa katılanlara kısa bilgilendirmeler yapı-yoruz. Çünkü tek başına bisiklet sürmekle, 30-40 kişilik bir ekiple birlikte sürmek çok farklı-dır. En öndeki sürücü, işaret vermeden du-rursa veya sinyal vermeden sola dönerse cid-di kazalar meydana gelebilir. Ayrıca her ay İz-mir kültür ve tarih turu düzenliyoruz. Bayrak-lı İskelesi’nde toplanıp, Bayraklı Smyrna, Ago-ra, Kemeraltı, Arkeoloji Müzesi ve Kadifekale’yi kapsayan tur düzenliyoruz. Bir de Atatürk, Et-nografya, Resim Heykel Müzesi’ni gezdiğimiz müzeler turumuz var. Bostanlı’dan Sasalı Do-ğal Yaşam Parkı’na uzanan 18 kilometrelik bi-siklet yolu, sürekli kullandığımız ve keyif aldı-ğımız bir parkur oldu.

Her perşembe pedal çeviriyorlar

Yaklaşık dört yıl önce İzmir’de birkaç bi-siklet severin trafikte farkındalık yarat-mak amacıyla başlattıkları ve şu anda Türkiye’nin 20 ilinde perşembe akşam-ları birlikte pedal çeviren Perşembe Ak-şamı Bisikletçileri de, her hafta yolla-ra düşüyor. İzmir’deki Göztepe Vapur İskelesi’nde toplanan bisikletçiler, üzer-lerine Perşembe Akşamı Bisikletçileri ya-zılı, diğer araçların görebileceği fosforlu kıyafetler giyerek şehir turu atıyor. Büyük bir kısmı düz araziler üzerinde bulunan İzmir’in bisiklete binmek için Türkiye’deki en uygun kentlerden biri olduğunu söy-leyen grubun kurucusu Muhlis Dilmaç, herkesi perşembe akşamları hep birlikte bisiklete binmeye davet ediyor.

They cycle every Thursday

Cyclists in 20 different cities of Turkey that are part of the Thursday Night Cyclists, formed four years ago by a couple of bi-cycle lovers in İzmir that wanted to create awareness regarding traffic issues, cycle together on Thursday nights. The cyclists that gather at Göztepe Jetty, tour the city wearing their “Thursday Night Cyclists” luminous jackets, so that other drivers notice them. Muhlis Dilmaç, founder of the group, stated that with its mainly flat landscape İzmir is ideal for cycling, and invited everyone to join them in cycling around the city every Thursday night.

Page 116: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010114

Güncel / Actual

Develer çıktı meydane…Rengarenk develer, 200 yıllık gelenek için meydanlara çıkıyor.

Camels are on the arena…

Colorful camels step on the arena for a 200-year tradition.

Ege Bölgesi’nin en heyecanlı etkinliklerin-den birisidir deve güreşleri. Bölgede birçok ilde gerçekleştirilen, İzmir’in de Aliağa, Berga-ma, Dikili, Güzelbahçe, Kemalpaşa, Menemen, Ödemiş, Pınarbaşı, Selçuk, Tire ve Torbalı ilçe-lerinde her yıl düzenlenen geleneksel deve güreşleri binlerce kişiyi arenaya topluyor. Tülü-ler yani pehlivan develerin meydana çıkmasıy-la coşan kalabalık, 200 yıllık bir geleneğe ta-nık olmanın heyecanını yaşıyor. Eğer yolunuz İzmir’e düşecekse, deve güreşleri takvimine göz atmayı unutmayın!

Camel fights are one of the most exciting events of Aegean Region. Traditional camel fights that are organized in many provinces of the region as well as in Aliağa, Bergama, Dikili, Güzelbahçe, Kemalpaşa, Menemen, Ödemiş, Pınarbaşı, Selçuk, Tire and Torbalı districts of the province İzmir every year gather thousands of people to the arena. Get-ting excited with the appearance of fighting cam-els – called “tülü” in local language – the crowd is thrilled by the idea of witnessing a 200-year tradi-tion. If you ever drop by İzmir, do not forget to take a look at the camel fight calendar!

Page 117: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 115

12 Aralık 2010 Armutlu / Kemalpaşa:Kemalpaşa’da Geleneksel Deve Güreşle-ri Festivali’nin ilk ayağı Armutlu’da yapılıyor. 10 yıl ara verilen ve geçtiğimiz yıl tekrar baş-latılan ata sporu deve güreşlerinin coşkusu Armutlu’da yeniden yaşanacak.

26 Aralık 2010 Bağyurdu / Kemalpaşa:Bağyurdu meydanında yapılan deve güreşle-rinde cazgırın heyecanlı anlatımıyla güreşse-verler, güreşlerin havasına giriyor.

16 Ocak 2011 Efes / Selçuk:Deve güreşlerinin en popüler organizasyo-nuna sahne olan Selçuk – Efes Deve Güreşleri Festivali, bu yıl 29. defa düzenlenecek. Kıyası-ya mücadele eden güreşçi develerin yanı sıra, festivalin ilk günü ‘en süslü deve’ de seçiliyor.

30 Ocak 2011 Bergama:Katılan pehlivan develerin sayısı nedeniyle bü-

yük organizasyonlardan biri olarak sayılan Berga-ma Deve Güreşleri, Soma Kapalı Pazaryeri karşı-sındaki alanda yapılıyor. Bergama’nın üç bin yıl-lık tarihiyle bütünleşen geleneksel oyunlar, ilçe-ye farklı bir hava katıyor.

6 Şubat 2011 Torbalı:Geleneksel Torbalı Deve Güreşleri Festivali her yıl olduğu gibi bu yıl da Özbey Stadı’nda yapılacak.

13 Şubat 2011 Tire: İlçede deve güreşleri Maltepe Arenası’nda yapılı-yor. Yine heybetli, süslü develeri ağırlayacak olan arenaya binlerce güreşseverin gelmesi bekleni-yor.

6 Mart 2011 Ulucak / Kemalpaşa:Kemalpaşa’daki deve güreşleri festivali Ulucak et-kinliği ile sona eriyor. Ulucak güreşlerinin bahar aylarının başlangıcı olan Mart ayında düzenlen-mesi seyirci sayısını da artırıyor. December 12th, 2010 Armutlu / Kemalpaşa:

The first leg of Traditional Camel Fights Festival in Kemalpaşa is held in Armutlu. Having paused for 10 years and restarted in the last year, the excitement for camel fights shall dominate Ar-mutlu once again.

December 26th , 2010 Bağyurdu / Kemalpaşa:The enthusiasts of the camel fights are caught by the wind of fights by the fiery expression of the announcer in the camel fights that are held in Bağyurdu square.

January 16th, 2011 Ephesus / Selçuk:Hosting the most popular organization of camel fights, Selçuk- Ephesus Camel Fights Festival shall be held for the 29th time this year. In ad-dition to fighting camels, the "most beautiful camel" is chosen on the first day of the festival.

January 30th, 2011 Bergama:Being listed as one of the major organizations due to the number of fighting camels, Bergama Camel Fights are held in the area opposite the Soma Indoor Bazaar Place. Integrating with the three thousand years history of Bergama, these traditional fights bring a different atmosphere to the district.

February 6th, 2011 Torbalı:Traditional Torbalı Camel Fights Festival shall be held in Özbey Stadium as always.

February 13th, 2011 Tire:Camel fights are held in Maltepe Arena. The are-na is expected to host thousands of spectators to see grand and meretricious camels.

March 6th, 2011 Ulucak / Kemalpaşa: Camel fights festival in Kemalpaşa ends with Ulucak event. The number of spectator increas-es since Ulucak fights are held in the month of March which is the beginning of spring.

Page 118: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010116

Eğitim / Education

Erasmus öğrencilerinin tercihiExchange Student olarak da bilinen Erasmus programında İzmir tercih edilen şehirler arasında yer alıyor. Üniversiteli gençler, İzmir deneyimlerini ve akıllarında kalanları farklı cümlelerle anlatıyor.

İsmini, değişik Avrupa ülkelerinde hem öğ-renci hem de akademisyen olarak bulun-muş olmasından dolayı Hollandalı bilim ada-mı, Rönesans Hümanizmi temsilcisi Desiderius Erasmus’tan (1469–1536) alan Erasmus prog-ramı, yüksek öğretim kurumlarının birbirleriy-le çok yönlü işbirliği yapmalarını teşvik etme-ye yönelik bir Avrupa Birliği programı. Prog-ram, ortak projelerin üretilip hayata geçiril-mesi, kısa süreli öğrenci ve akademik perso-nel değişimi yapabilmeleri için hibe niteliğin-de karşılıksız mali destek sağlıyor.

Erasmus programı, Avrupa Birliği üyesi 27 ülke, EFTA ülkeleri (Norveç, İzlanda ve Liechtenste-in) ve Türkiye’deki yüksek öğretim kurumları-nı kapsıyor. Program kapsamında bir hareket-lilik faaliyeti gerçekleştirebilmek için taraflar-dan birinin Avrupa Birliği üyesi olması gereki-yor. Erasmus programı kapsamında her yıl bin-lerce öğrenciye ve öğretim görevlisine, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin bir kısmını yurtdışın-da geçirme imkanı tanınıyor. Birçok ülkeden tercihler yapan binlerce üniversite öğrencisi ve öğretim üyesi için medeniyetler beşiği İz-mir cazip seçeneklerden... Uygun iklim koşul-ları, lezzetli Türk yemekleri ve tatil alternatifle-rinin çokluğu, İzmir’in Erasmus listelerinde üst sıralara çıkmasına neden oluyor.

Kimisine göre bir yurtdışı deneyimi, kimisine göre bir dil öğrenme fırsatı, kimisine göre fark-lı kültürler tanıma fırsatı, kimisine göre de sa-dece Avrupa’yı gezmek için bir araç olan Eras-mus, her ne amaçla olursa olsun, İzmir’i seçen öğrencileri mutlu ediyor. Erasmus programı sayesinde yaklaşık bir aydır İzmir’de olan fark-lı ülkelerden dört öğrenci, kentle ilgili düşün-celerini ve deneyimlerini farklı cümlelerle an-latıyor.

Branislav Cıbık (Slovakya): Buraya gelmeden önce Türkiye ve İzmir hakkında bir şey bilmi-yordum açıkçası. Sadece tatil için güzel bir şe-hir olduğunu duydum. Bir de komşu ülkeleri-nizden kaynaklı muhafazakar bir yapınız oldu-ğunu sanıyordum. İzmir’e geleceğim netleşin-ce birkaç kişiyle konuştum. Konuştuğum in-sanlar “İzmir’in diğer Avrupa ülkelerinden far-kı yok” dediler. Ve gelip görünce de anladım ki İzmirliler çok hoş, kibar insanlar. En başta hava-sı ve şehrin kendine has atmosferi çok güzel! Ayrıca çok fazla genç nüfus var, bu da çok iyi bir şey. Bence tek sıkıntı trafik problemi. Bulun-duğum süre zarfınca Çeşme, Alsancak, Karşı-yaka, Şirince ve Efes’i gezebilme şansı buldum ve çok beğendim. İzmir, yaz aylarında tatil için tercih edilebilecek bir şehir.Kjell Genbrugge (Belçika): Belçika’da birçok

Erasmus program, which is named after the Dutch scientist who was the representative of the Renaissance Humanism Desiderius Erasmus (1469–1536), since he had been in various Euro-pean countries both as a student and as an aca-demician, is a European Union program aimed at encouraging the higher education institutions to make multi-directional cooperations with one another. The program provides voluntary finan-cial support having a characteristic of donation in order to enable them to produce and actualise joint projects and make short-term student and academic staff exchange.

Erasmus program includes 27 countries of the European Union, EFTA countries (Norway, Ice-land and Liechtenstein) and higher education institutions in Turkey. Concerning the parties, in order to perform a mobility activity within the context of the program, one of them is supposed to be the member of the European Union. Within the context of the Erasmus program, thousands of students and academic staff are given the op-portunity of spending a part of their education and training activities abroad every year. For thousands of students and academic staff mak-ing selection from various countries, İzmir, which is a cradle of civilization, is among the appealing preferences… Its convenient climate conditions,

İZMİR:

Page 119: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 117

In the Erasmus program which is also known as the Exchange Student, İzmir is among the cities to be preferred. University youth express their experiences and

memories about İzmir in different sentences.

Preference of the Erasmus students

delicious Turkish cuisine and abundance of the vacation alternatives help İzmir to get to the top of the Erasmus lists. Erasmus, which is considered an abroad experi-ence for some, an opportunity to learn a foreign language or to acknowledge different cultures, and a means only to travel in Europe for others, makes the students who prefer İzmir happy, for whatever reason. Four students who have been residing in İzmir for approximately one month thanks to the Erasmus program express their thoughts and experiences about the city in dif-ferent sentences.

Branislav Cıbık (Slovakia): Before coming here, I frankly knew nothing about Turkey and İzmir. I had just heard that it was a beautiful city for a vacation. I also presumed that you had a con-servative structure originating from your neigh-bours. When it became certain that I would come to İzmir, I talked to a few people. The people I talked had told me “İzmir is not differ-

ent from the European countries”. And when I came and saw, I found that the people of İzmir are very nice and kind. First and foremost, the weather and specific atmosphere of the city is very beautiful! Besides, the young population is abundant which is a very good thing. I think the only trouble is the traffic problem. As far as I have stayed, I got the opportunity to wander in Çeşme, Alsancak, Karşıyaka, Şirince and Ephesus and I admired them all very much. İzmir is a city to be preferred during summer months.

Kjell Genbrugge (Belgium): There are many Turk-ish people living in Belgium. They once told me “Behaviour patterns of the people in Turkey are very different from our patterns”. To be honest, I came to İzmir with a great sense of wonder. I did not know what kind of people and reac-tions I would meet. I saw that the Turkish people behave very friendly. I liked the Turkish cuisine very much. İzmir, on the other hand, is yet an-other beauty! I would like to live in İzmir after completely learning Turkish and solving the lan-guage problem. .

Sarah Müller (Germany): Before coming here, I looked at the photographs of İzmir. I especially obtained a good deal of information about the language and the food from my classmates. I have even started to try the Turkish food. For me, İzmir is a very large and crowded city, but the approach of its people against the foreign-ers is quite warm. I have had the opportunity to see Alsancak, Ephesus, Konak, Şirince, Bayraklı, Narlıdere and Buca where I reside, so far. If a person does not have problems with large cities, İzmir is a good address to take a vacation. The distance between the allocation units is long, it takes time to wander. You shall adjust your pro-gram accordingly.

Nicholas De Potten (Belgium): Before coming here, I had obtained information from my Turk-ish neighbours. They told me that the food was different compared to our palatal delight and that the people would help me to learn the Turk-ish culture, which they did. After coming here, I saw that the people are even more affectionate and warm. İzmir is a very sincere city… I admired Alsancak, Çeşme and Ephesus very much. When I go back to my country, I will suggest İzmir to the people around. İzmir is a city which is close to the west and besides, the people of İzmir can instantly interact with the foreigners. That’s why I think that it could be a good tourism city.

Türk yaşıyor. Onlar, “Türkiye’deki insanların davranış biçimleri bizden daha farklı” demiş-lerdi. Açıkçası merak duygusu içinde geldim İzmir’e. Nasıl insanlarla, tepkilerle karşılaşaca-ğımı bilmiyordum. Türk insanının çok arkadaş-ça davrandıklarını gördüm. Türk mutfağını çok beğendim. İzmir ise bir başka güzel! Türkçe’yi tamamen öğrenip, dil sorununu aştıktan sonra İzmir’de yaşamak isterim.

Sarah Müller (Almanya) : İzmir ile ilgili fotoğ-raflara baktım gelmeden önce. Özellikle dil ko-nusu ve yemeklerle ilgili fazlasıyla bilgi aldım sınıf arkadaşımdan. Hatta Türk yemeklerini de-nemeye başladım bile. İzmir çok büyük, kala-balık bir şehir benim için, ama insanlarının ya-bancılara yaklaşımı çok sıcak. Bugüne kadar Alsancak, Efes, Konak, Şirince, Bayraklı, Narlı-dere ve yaşadığım yer olan Buca’yı görme fır-satım oldu. Eğer büyük şehir konusunda sıkın-tıları yoksa İzmir tatile gelinebilecek iyi bir ad-res. Yerleşim birimleri arasındaki mesafe uzak, gezmek zaman alıyor. Programınızı ona göre ayarlamılısınız.

Nicholas De Potten (Belçika): Gelmeden önce Türk komşularımdan bilgi almıştım. Yemekle-rin bizim damak tadımıza göre farklı olduğu-nu, insanların Türk kültürünü öğrenmem açı-sından yardımcı olacaklarını söylemişlerdi, ol-dular da. Buraya geldikten sonra insanların daha sevecen ve sıcak olduklarını gördüm. İz-mir çok samimi bir şehir… Alsancak, Çeşme ve Efes’i çok beğendim. Ülkeme döndüğümde İzmir’i çevremdeki insanlara önereceğim. Batı-ya yakın bir şehir İzmir, ayrıca İzmirliler yaban-cılarla çabuk etkileşime geçebiliyor. Bu yüzden iyi bir turizm şehri olabilir diye düşünüyorum.

Kjell Genbrugge

Nicholas De PottenBranislav CıbıkSarah Müller

Page 120: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010118

Sağlık Turizmi / Health Tourism

Gözünüzü İzmir’de açın Dünya standartlarında teknolojik altyapı ve uzman kadrolarıyla, sıra beklemeden, daha ucuza göz tedavisi için tercihiniz İzmir olsun.

Open your eyes in İzmir For a world class, cheaper and free of turn eye treatment with

technological infrastructure and expert staff, your choice shall be İzmir.

Page 121: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 119

Hayran bıraktıran tarihi mekanları, denizi, kumu, güneşi, Kordonboyu keyfi ve daha nice güzellikleriyle İzmir’i ‘görmek’ için bahane-niz gözleriniz olsun. Farklı turizm anlayışları-nın barındığı Türkiye’nin sıcak kenti İzmir, göz hastalıklarınızı tedavi ettirebileceğiniz güven-li bir adres.

20 yıl önce İstanbul ve yurtdışına tedavi amaç-lı çok sayıda hastanın gittiği İzmir, bugün tek-nolojik altyapısı sayesinde yurtdışı ve ülke ge-nelinde diğer kentlerden gelen hastaları sağ-lıklarına kavuşturuyor. Dünyada göz uzmanlı-ğı alanına giren, Avrupa ve Amerika’da yapıla-bilen tüm tedavilerin İzmir’de de başarıyla uy-gulandığını söyleyen Türk Oftalmoloji Derne-ği İzmir Şubesi Başkanı Prof. Dr. Cezmi Akkın, özellikle lazer cerrahilerine yapılan yatırımlar-la kentin göz tedavisinde iddialı olduğunu be-lirtiyor. Birçok uluslararası kongreye ev sahipli-ği yaptığımızı anlatan Prof. Dr. Akkın, “Göz has-talıklarının tedavisinde Türkiye ve İzmir çok iyi bir noktada. Ayrıca İzmirli göz hekimleri Av-rupa ve Amerika’da düzenlenen kongrelerde canlı cerrahi operasyonları gerçekleştirerek, yabancı meslektaşlarına örnek oluyor.” diyor.

Özellikle retraksiyon yani gözlük ihtiyacı olan kusurlara çok fazla yatırım yapıldığını belirten Akın, göze konulan merceklerde de büyük ge-lişme kaydedildiğine dikkat çekerek, “Hastanın hem uzağı, hem ortayı, hem yakını rahatlıkla görebilmesi için mercekler geliştirildi ve biz de bunları başarıyla göze yerleştiriyoruz. As-tigmatı olan katarakt hastasının, operasyon sı-rasında göze yerleştirdiğimiz mercekle astig-matını da yok ediyoruz. Bu konularda dünyada hangi teknoloji kullanılıyorsa, İzmir’de de aynı uzman gücü ve cihazlarla tedaviler uygulanı-yor.” diyor.

Dünyayla aynı tıp teknolojilerinin kullanılması dışında İzmir’in tercih edilmesi için başka se-bepler de var elbette. Örneğin bir lazer ope-rasyonu, Avrupa ve Amerika’daki ücretin yak-laşık üçte biri oranında, aynı güvenli ortam-da İzmir’de de yapılabiliyor. Prof. Dr. Akkın Avrupa’da sağlık harcamalarının artmasına pa-ralel olarak İzmir’in sağlık turisti çekmesinin zor olmayacağını düşünüyor:

“Son yıllarda Avrupa şehirlerinde sağlık politi-kaları değişime uğradı. Mesela Almanya’da 3-4 yıl öncesine kadar muayeneler için fark ücreti alınmıyordu ama bugün alınıyor. Göz muaye-nesi sırasında hastanın göz tansiyonunun öl-çülmesi bile ekstra ücrete giriyor. Sigortaları-nın kapsamadığı tedaviler için yabancı hasta-lar İzmir’i tercih edebilir. Kalite standartlarını yakalamış hastanelerimizde, sıra beklemek is-temeyen, daha az ücret vermek isteyen hasta-lar tedavi edilebilir. Bekleme sıraları da önem-li bir konu. Avrupa’nın birçok ülkesinde cerra-hi operasyonlar için hastalar çok sıra bekliyor.

Operasyon ücretleri de farklılık gösteriyor. Bu-gün İzmir’de özel bir hastanede lazer cerrahi-sinin bedeli 600-700 Euro civarında iken, Av-rupa ülkelerinde bu rakam 2 -3 bin Euro’ya çı-kıyor. Onlarda da devlet lazer cerrahilerini kar-şılamıyor. Hasta ya ciddi bir para ödeyip ülke-sinde olacak ya da sıra beklemeden, aynı kali-tede daha ucuza tedavi olacak. Üstüne İzmir gibi farklı bir şehri gezmiş olacak.”

Prof. Dr. Akkın, sağlık turizmi için kentin her türlü altyapıya ve imkana sahip olduğunun da altını çiziyor. Özel sektörün sağlık turizmi-

Let your excuse be your eyes in order to ‘see’ İzmir with its mirable venues, sea, sand, sun, pleasure all along Kordon and many more beauties. The warm city of Turkey where various senses of tour-ism are kept, İzmir is a trustworthy address for the treatment of your eye diseases.

While 20 years ago, many patients went İstanbul and abroad for treatment, today, with the help of their technological infrastructure, İzmir re-habilitates patients coming from other cities, abroad and countrywide. The chairman of İzmir Branch of the Turkish Ophthalmology As-

Son yıllarda yaygınlaşan lazer operasyonları ile gözlüklerinize İzmir’de veda edebilirsiniz.

You can say goodbye to your glasses in İzmir with laser operations which have become widespread in recent years.

Page 122: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010120

ne zaman ve bütçe yaratabildiğini belirten Ak-kın, “Sağlık turizmi bir kent için çizilebilecek en iyi rotalardan. Çünkü insanları hem sağlıkları-na kavuşturuyorsunuz, hem de İzmir gibi gü-zel bir şehri tanımalarını sağlıyorsunuz. Ayrıca sağlık turizmi iyi döviz getiren bir sektör. Ben-ce üzerine daha çok düşülmesi gereken, politi-kalar üretilmesi gereken bir alan sağlık turizmi.” diyor. Akkın, mesleki çevresinde gördüğü hay-ranlık cümlelerinden de İzmir’in turizme yat-kın bir şehir olduğunu söylüyor. Yerli yabancı

sociation, Prof. Dr. Cezmi Akkın, who says that all treatments which are within the field of oph-thalmology and which are performed in Europe and the United States of America could also be performed in İzmir, as well, indicates that the city is ambitious about the eye treatment, especially with investments made in laser operations. Prof. Dr. Akkın who tells that we have hosted many international congresses says, “Turkey and İzmir are at a very good point, concerning the treat-ment of eye diseases. Besides, ophthalmologists from İzmir serve as a model for their foreign col-leagues through performing live surgical opera-tions at congresses organized in Europe and the United States of America.”

Akkın who specifies that especially defects hav-ing retraction, in other words the need for glass-es are greatly invested, says, “Lenses have been developed to enable eyes to easily see the objects either distant, halfway or close and we success-fully place them onto the eyes. We remove the defect of an astigmatic patient having cataract with the help of the lens placed onto the eyes during the operation. Whatever technology is used concerning this subject is also used in İzmir with the same specialist power and devices”, at-tracting attention to the great developments in lenses put onto eyes, as well.

Apart from using the same medical technologies with the world, of course there are also some other reasons to prefer İzmir. For example, a laser operation can also be performed in İzmir in the same trustworthy environment, at approximate-ly one third of the price in Europe and the United States of America. Prof. Dr. Akkın thinks that in parallel with the increase of the health expenses in Europe, it will not be challenging for İzmir to draw the health tourists.

“In recent years, health politics have undergone a change in the European cities. For example, extra payments for physical examinations were not received 3-4 years ago, but it is received now. During the eye examination, even tension mea-suring of eyes requires extra payment. Foreign patients may prefer İzmir for treatments which are not met by their insurance. In our hospitals with the quality standards, patients who do not want to await their turn, or pay less could be treated. Waiting lines is another important issue. In many regions of Europe, patients await their turn for surgical operations very long. Operation payments show difference. While the value of the laser surgery in a private hospital in İzmir is about 600-700 Euro, this value increases to 2-3 thousand Euro in the European countries. How-ever, the state does not meet the laser surgeries in those countries. Paying a serious sum of mon-ey, the patient shall either be treated in their own country, or they shall be treated cheaply out of turn with the same quality. They shall also have the chance to take traveling in such a different city like İzmir.”

Prof. Dr. Akkın also emphasizes that the city has all kinds of infrastructures and facilities for health tourism. Akkın who specifies that private sector can create time and budget for health tourism, says, “Health tourism is one of the best routes which can be drawn for a city. Because you not only rehabilitate people, but also enable them to get acquainted with such a beautiful city like İzmir. Additionally, health tourism is a sector which brings a decent foreign currency. I think health tourism is a field which should be cared more and for which politics shall be produced.” From the admiration statements he gains from his occupational environment, Akkın tells that İzmir is a convenient city for tourism. Akkın, who

Prof. Dr. Cezmi Akkın

Page 123: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 121

turistler için şehrin çok cazip olduğunu belir-ten Akkın, şöyle konuşuyor:

“Farklı şehirlerdeki göz hekimi arkadaşlarım, ‘dünyanın en güzel şehrinde’ yaşadığımızı söylü-yorlar. Bu şehrin sadece atmosferi bile insanları etkiliyor. Bundan birkaç yıl önce bir kongre dü-zenlemiştik. Açılış kokteylini Selçuk’taki Efes An-tik Kenti’nde Celcius Kütüphanesi’nde yapmış-tık. Katılan herkes büyülenmişti. Özellikli farklı ülkelerden gelen yabancı konuklarımız çok etki-lendiler. Efes’i gezmek bile başlı başına bir keyif zaten. Bir de düşünün ki biz insanların gözünü tedavi ediyoruz. Lazer operasyonu geçiren has-ta gözlüklerini çıkarıp hayata daha farklı bakıyor. Ve hastanın gözünü açtığı İzmir’de de görüle-cek o kadar çok güzellik var ki…”

Özel hastanelerde güvenli tedavi

Göz hastalıklarının tedavisinde İzmir’de ter-cih edilebilecek birçok özel kurum bulunu-yor. Göz alanında yeni yatırımlar gerçekleş-tiren Kent Sağlık Grubu, 500 bin dolarlık yeni bir yatırımla retina hastalıklarının tedavisi için Vitreoretinal Cerrahi Merkezi kurdu. Uzman kadrodan oluşan Kent Hastanesi Göz Hasta-lıkları Kliniği’nde retina, glokom, kornea, kon-takt lens, travma dallarında, katarakt ve glo-kom cerrahisi, keratoplasti, dekolman cerra-hisi ile lazer cerrahileri uygun fiyatlarla yapı-lıyor. Şifa Hastaneler Grubu da Göz Hastalık-ları Ünitesi’nde, çocuk ve yetişkin hastaların göz problemlerini yüksek standartlarda teda-vi ile çözüyor. Göz Ünitesi’nde ayakta ve ya-tan hastalarda fakoemülfikasyon tekniği ile ka-tarakt ameliyatları, glokom, şaşılık, gözyaşı ka-nalı yolları ve strabismus gibi cerrahi ameliyat-lar yapılıyor.

indicates that the city is very inviting for domes-tic and foreign tourists, states as follows:

“My ophthalmologist colleagues from differ-ent cities say that we live in the ‘best city of the world’. Even the atmosphere of this city influenc-es people. We had organized a congress a few years ago. We organized the opening cocktail at the Celcius Library in the Ancient City of Ephesus

in Selçuk. Anyone who participated had been fascinated. Especially our foreign guests coming from various countries were highly influenced. Only touring Ephesus is a pleasure all by itself. Besides, come to think that we cure the eyes of the people. A patient who goes through laser operation takes off his/her glasses and sees the world more differently. And in İzmir, where the patient opens his/her eyes, there are such beau-ties that…”

Confident treatment in private hospitals

There are many private institutions to be pre-ferred in İzmir, concerning the treatment of eye diseases. Kent Health Group, which has made new investments in the field of eye, established Vitreoretinal Surgical Center for the treatment of retinal diseases with a new investment of 500 thousand dollars. In the Eye Diseases Clinic of Kent Hospital which is consisted of expert staff, the surgeries of cataract and glaucoma, kerato-plasty, decollement surgery and laser surgeries in the fields of retina, glaucoma, cornea, con-tact lens and trauma are performed at afford-able prices. Şifa Hospital Group solves the eye problems of child and adult patients with high standard treatments in the Eye Diseases Unit, as well. In the Eye Unit, surgical operations such as cataract operations, glaucoma, diplopia, lacri-mal ducts, and strabismus are performed with the technique of phacoemulsification on out-and-inpatients.

Vücudun en hassas organlarından biri olan göze yapılan cerrahi müdahaleler uzmanlık gerektiriyor.

Surgical intervention in eyes which are among the most sensitive organs of the body required specialty.

Page 124: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010122

Bir açık hava müzesi:

An open-air museum

Manisa’nın eski kimliğini hala sırtında taşıyan sıcak ilçesi Kula, bulutlara değecekmiş gibi yükselen kavak ağaçları ve minareleriyle karşılar konuklarını…

With rising poplar trees and minarets does Kula, the warm district that carries the old characteristics of Manisa on its back, welcome its visitors...

Günübirlik / Excursion

Kula

Page 125: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 123

İzmir’e iki saat uzaklıktaki Kula, tarihi bir filmin setine konuk olma hissi yaratıyor ilk ziyaretçi-lerine. Daracık sokaklarını arşınlamaya başla-yıp, sıcak insanlarıyla sohbet ettikçe anlıyor-sunuz bu şirin ilçenin gerçekliğini. Gelenek-sel Kula Evleri, gün geçtikçe usta sayısı azalan Kalaycılar Çarşısı’ndaki geleneksel el sanatları, peribacalarıyla hayranlık uyandırıyor gerçekli-ğin ardından. İzmir’in komşu illerinden Manisa’nın ilçesi Kula’nın tarihi, eski evlerindeki mermer kabart-malara göre Milattan Önce 56. yıllara dayanı-yor. Tarihi net olarak bilinmese de, antik devir-de sınırları içindeki volkanik oluşum nedeniyle Katakekaumene (yanık yöre) adı verilen bölge, bu ifadeyle Amasyalı Strabon (MÖ 54 – MS 24), Vitruvius (MÖ I. yy), Byzantionlu Stephanos (6 – 7. yy) ve Eusthatios (12. yy) adlı antik yazarla-rın eserlerinde yer alıyor. Kuruluşu tarihin de-rinliklerine giden Kula, geçmişin bütün izleri-ni günümüze taşıyor. Tıpkı bir açık hava mü-zesi gibi…

Being two hours away from İzmir, Kula gives its first visitors the feeling of visiting the studio of a historical movie. As you start to wander in its narrow streets and chat with friendly people, you understand the reality of this lovely district. Fol-lowing that reality, the district arouses admira-tion with its traditional Kula houses, traditional handicrafts whose artisans decrease in number day as each day passes at Tinsmiths Bazaar and chimney rock. Being a neighbouring province of İzmir, which is a district of Manisa, Kula’s history dates back to the year 56 B.C according to the marble em-bossments in old houses. Although the history is not exactly known, this region that is named Katakekaumene (burnt region) due to the volca-nic formation within this region in ancient times is included in works of ancient writers called Strabon from Amasya (B.C54-A.D 24), Vitruvius (1st century B.C.), Stephanos of Byzantium (6th -7th century) and Eusthatios (12th century) with this very expression. With its foundation

Page 126: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010124

Bozulmamış doku

Kula’da dikkatinizi ilk çeken, Osmanlı İmparatorluğu’nun hakim olduğu her böl-gede karşılaşılan, Türk Evi diye tabir edilen ahşap evler oluyor. Osmanlı kent dokusuna sahip ilçedeki tarihi Kula Evleri genellikle iki katlı, ahşap yapıya sahip… Yapıların mimari açıdan bozulmamış tipik örnekler olarak kal-ması, ilçeye ‘anıt kent’ özelliği kazandırıyor. Kula evleri, ilçenin aslında kale içi bir yer-leşim olduğunun da ipuçlarını veriyor. De-mircikapı, Seferkapı gibi belde isimleri, evle-rin sıkışık bir yapıda ve bir çekirdek etrafın-da toplanması -ortada bir kalenin varlığı ol-masa da- Kula’nın kale içi yerleşim olduğunu doğrular nitelikte. Kula evlerinin diğer bir ti-pik özelliği de, hepsinde mutlaka bir avlu ve sokağa bakan bir pencere olması. Osmanlı ve Roma döneminin izlerini fark-lı tarihi yapılarda görmek mümkün. Kurşun-lu, Eski Cami, Soğukkuyu Cami, Paşa Cami, Hacı Recep ve Necip camileri ibadet mer-kezleri olarak, Emir hamamları ise Roma dö-nemine ait izler barındırdığı için göze çar-pıyor. Şehitlioğlu Köyü’nün güneyindeki Ilı-ca Hamam Deresi (Gerençayı) kenarında yer alan Emir Hamamları, Sağlık Bakanlığı’nın onayıyla kaplıca olarak kullanılan, konakla-ma imkanının olduğu bir termal tedavi mer-kezi. Kaplıcanın, kas iskelet hastalıklarının tedavisinde, ortopedik operasyonlar sonra-sı gibi uzun süreli hareketsiz kalma durumla-rında, genel stres bozukluklarında, spor ya-

Ne yenir?

Kula’da gözleriniz gibi mideniz de harika bir ziyafet çekebilir. Zengin Türk mutfağı-nın birçok yemeğini ilçede bulabiliyorsu-nuz. Tarhana, keşkek, yuvarlak aşı, kapa-ma, kuzu–oğlak dolması, sura (kaburga yemeği), darplı ciğer, susam böreği, ka-baklı pide, kıkırdaklı pide, şekerli pide, ek-mek dolması ve höşmerim gibi gelenek-sel lezzetler mutlaka tadılması gerekenler arasında ilk sıralarda geliyor. Özellikle şe-kerli pide ve ekmek dolması, yöresel Kula mutfağını unutturmayacak iki özel lezzet.

What to eat? Just like your eyes, you stomach may also have an outstanding feast in Kula. You can find many delicacies of rich Turkish cuisine in the district. Tarhana soup, keshkek (a dish made of pounded meat and wheat), yuvar-lak aşı, lamb stew with new onions, lamb/kid stuffed with rice, sura (a dish made of rib bones), rice with liver, sesame pastry, squ-ash pita, crackling pita (made with cartila-ge), sugary pita, stuffed bread and hosme-rim (a dessert made of unsalted cheese) are first to come to mind among traditional de-licacies that are surely to be tasted. Especi-ally sugary pita and stuffed bread are two special delicacies that will not let you forget local Kula cuisine.

Page 127: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 125

Yapıların mimari açıdan bozulmamış tipik örnekler olarak kalması, ilçeye ‘anıt kent’ özelliği kazandırıyor.

The fact that the buildings remain as undisturbed typical examples in terms of architecture makes the city have the speciality of being a ‘’monumental town’’.

Page 128: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010126

ralanmalarında tamamlayıcı tedavi unsuru ola-rak kullanıldığı biliniyor. Fotoğraf meraklıların dikkati ise daha çok Kalaycılar Çarşısı’nda yo-ğunlaşıyor. Bugün birçoğu yok olma tehlike-siyle karşı karşıya olan dericilik, bakırcılık, ha-lıcılık, keçecilik gibi geleneksel el sanatları sa-dece birkaç ustanın tezgahında hayat buluyor. Bu yüzden Kula’ya yapacağınız bir gezide, us-taların hünerlerin izlemeyi unutmayın.

Kula’da rotanızı çevirebileceğiniz daha pek çok tarihi ve turistik mekan var. 14. yüzyılın ilk çey-reğinde -rivayete göre- Kula’da doğup, yaşadı-ğı söylenen Türk şairi ve derviş Yunus Emre ve

in the depths of history, Kula brings all traces of past to date. Just like an open-air museum...

Undisturbed environment

First thing to attract your attention in Kula is wooden houses which could be seen in every place which was formerly ruled by Ottoman Em-pire and are called Turkish Houses. Traditional Kula houses in the district that possesses texture of Ottoman city are generally double-decked and wooden-built. The fact that the buildings remain as undisturbed typical examples in terms of architecture makes the city have the speciality of being a ‘’monumental town’’. Kula houses also

provide the clue that justifies the fact that Kula is a place of residence beneath a castle.

Names of towns like Demircikapı, and Seferkapı verify that Kula is a settlement inside castle-although there is no existence of a castle in the centre-where houses are dense and gathered around a core. Another typical property of Kula houses is that each Kula house absolutely has a yard and a window facing the street. It is possible to see the traces of Ottoman and Roman times on different historical buildings. Kurşunlu, The Old Mosque, Soğukkuyu Mosque, Paşa Mosque, Hacı Recep and Necip Mosques attract attention as prayer centres and Emir Bathes for possessing traces dating back to Ro-man era. Emir Bathes located on the edge of Ilıca Hamam Stream (Gerençayı) in the south of Şehitlioğlu Village is a thermal treatment centre that is being used as a hot spring cer-tified by the Ministry of Health where you can also find accommodation. It is known that the hot spring is used as a supplementary means of treatment for muscle – skeleton diseases, long-terms stillness following orthopaedic op-erations, general stress disorders and injuries in sports.

Those interested in photography are mostly fo-cus on Tinsmiths Bazaar. Tradition handicrafts, many of who are on the verge of danger of ex-tinction, such as leatherworking, coppersmith, carpet weaving and felt making survive only a few craftsmen’s workbenches. Therefore, do not forget to observe the skills of craftsmen in a trip you will make to Kula.

There many more historical and touristic plac-es that you can turn your direction to in Kula. Tombs of Turkish poet and dervish Yunus Emre and his master Taptuk Emre, who are said to have lived in Kula in the first quarter of 14th cen-tury according to the rumour, attract local and foreign tourists’ attention.

Page 129: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 127

Yapmadan dönmeyin!

Kula evlerini görmeden, Kalaycılar Çarşısı’ndaki bakırcıların fotoğ-

raflarını çekmeden, Ekmek dolması, şekerli pide başta olmak

üzere yöresel lezzetleri tatmadan, Türkiye’nin en genç yanardağlarını gör-

meden dönmeyin.

Do not come back without Seeing Kula houses, Taking photographs of coppersmiths at

Tinsmiths Bazaar, Tasting local delicacies especially stuffed

bread and sugary pita, Seeing the youngest volcanoes of Turkey.

Hocası Taptuk Emre’nin türbeleri yerli yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.

Görsel şölen

İçinizi ısıtan Kula Evleri’nin ardından şaşkınlık-la ve hayranlıkla bakacağınız peribacaları bek-liyor sizi. Peribacaları, Burgaz Köyü ile Gediz Nehri’nin iki yanındaki Burgaz volkanit bölge-sinde yükseliyor. Peribacaları, en altta yaşlı çö-kelleri ve onların üzerinde ilk patlamanın ürü-nü bazaltların yer aldığı peyzaj mimarlığının görsel şölen sunduğu bir alan. Açılan vadinin her iki tarafında yer alan yaşlı çökeller yağmur-suyu ve rüzgarın etkisi ile olağan üstü şekiller oluşturmuş. Vadi açılımının halen devam etti-ği alan, özellikle fotoğrafçıların uğrak yerlerin-den…

Nasıl gidilir?

Ankara - İzmir karayolu üzerinde bulunan Kula, İzmir’e 140 kilometre uzaklıkta. Aracınızla bu mesafeyi yaklaşık iki saatte gitmeniz müm-kün. İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na 145 kilometre uzaklıkta yer alan Kula’ya İzmir Otogarı’ndan periyodik saatlerde kalkan şehir-lerarası otobüslerle de gidilebiliyor.

Visual feast

What expects you is the chimney rocks that you will stare at in astonishment and admira-tion after those Kula houses that make you feel warm. Chimney rocks rise in Burgaz volcanite region in both sides of Burgaz Village and Gediz River. Chimney rocks are in an area where old precipitates constitute the lowest layer and ba-salts which are the products of the first explosion constitute the layer over it, which is a visual feast for eyes in terms of landscape architecture. Old precipitates existing in both sides of the valley that emerged after the explosion formed mag-nificent shapes due to the affects of rain water and winds. The area where the valley still contin-ues to expand is a stamping ground especially for photographers... How to go?

Located on Ankara – İzmir highway, Kula is 140 km away from İzmir. It is possible to go that dis-tance in two hours by your own vehicle. It is also possible to go to Kula, which is 145 km away from İzmir Adnan Menderes Airport, by inter-city buses that leave İzmir Terminal in periodic hours

Page 130: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010128

Pasaport 484 22 56

Göztepe 224 20 22

Üçkuyular 259 40 13

TÜRK TELEKOM

Arıza / Breakdown 121

Bilinmeyen Numara / Unknown Numbers 11811

Danışma / Information Service 161

Uyandırma / Wake Up Service 135

Fono Tel / Fono Phone 141

TİYATROLAR / THEATRES

Devlet Tiyatroları / State Theatres

Bornova Sahnesi / Bornova Stage 343 04 33

Karşıyaka Sahnesi / Karşıyaka Stage 369 64 87

Konak Sahnesi / Konak Stage 483 50 35

Özel Tiyatrolar / Private Theatres

Ege Sanat Merkezi / Ege Art Centre 381 64 06

Hamle Tiyatrosu / Hamle Theatre 446 70 18

Konak Belediye Tiyatrosu / Konak Municipality Theatre 246 63 93

Pınar Çocuk Tiyatrosu / Pınar Children’s Theatre 463 15 15

Tansaş Çocuk Tiyatrosu / Tansaş Children’s Theatre 483 48 28

SANAT GALERİLERİ / ART GALLERIES

Adnan Franko Sanat Galerisi / Adnan Franko Art Gallery 464 41 86

Akbank Sanat Galerisi / Akbank Art Gallery 484 16 66

Aphrodite Sanat Galerisi / Aphrodite Art Gallery 482 33 02

Çetin Emeç Sanat Galerisi / Cetin Emec Art Gallery 293 35 22

GF Sanat Galerisi / GF Art Gallery 421 29 95

İzmir Resim Heykel Müzesi /

İzmir Art and Sculpture Museum 441 41 92

İzmir Sanat Merkezi / İzmir Art Centre 483 63 34

İZFAŞ Sanat Galerisi / IZFAŞ Art Gallery 482 12 70

İzmir Türk Amerikan Derneği Sergi Salonu /

Kedi Kültür Sanat Merkezi 464 99 35

Leonardo Sanat Galerisi / Leonardo Art Gallery 422 13 95

Rotary Sanat Galerisi / Rotary Art Gallery 421 56 61

Selçuk Yaşar Sanat Galerisi / Selcuk Yasar Art Gallery 422 65 32

TCDD Sanat Galerisi / TCDD Art Gallery 433 58 97

Turkish American Association Art Gallery 464 20 95

Vakıfbank Sanat Galerisi / Vakifbank Art Gallery 441 59 00

Yapı Kredi Sanat Galerisi / Yapı Kredi Art Gallery 463 56 28

İtfaiye / Fire Department 110

AKS / Emergency Rescue (AKS) 110

Hızır Acil / Medical Emergency Service 112

Polis İmdat / Police Department 155

Cenaze Hizmetleri / Funeral Services 188

Sahil Güvenlik / Coast Guard 158

Orman Yangınları / Forest Fires 177

Hava Ambulans / Air Ambulance 463 33 22

HASTANELER / HOSPITALS

Üniversite Hastaneleri / University Hospitals

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi /

Ege University Medical Faculty Hospital 343 43 43

9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi /

9 Eylul University Medical Faculty Hospital 412 22 22

Dokuz Eylül. Ü. İlaç ve Zehir Danışma /

9 Eylul U. Drug and Poison Information Center 412 39 39

Dokuz Eylül Üniversitesi Karşıyaka Polikliniği /

9 Eylul University Karsiyaka Polyclinic 369 30 40

Doğumevleri / Maternity Hospitals

Ege Doğumevi / Ege Maternity Hospital 449 49 49

Ege Ü. Kadın Doğum / Ege U. Maternity Hospital 388 19 63

Kan Merkezleri / Blood Centers

Türk Kızılayı / The Turkish Red Crescent 421 47 89

Çocuk Has. Kan Bankası / Children’s Hospital Blood Bank 483 61 33

Ege Ü. Has. Kan Bankası / Ege U. Hos. Blood Bank 388 28 61

Tepecik / Tepecik Blood Center 433 38 74

ULAŞIM / TRANSPORTATION

Denizyolları / Maritime Lines 464 88 64

THY Rezervasyon / Turkish Airlines Reservation 444 08 49

Basmane Rezervasyon / Basmane Reservation 484 86 38

TCDD Santral / Turkish State Railways Central 464 31 31

Alsancak Gar / Alsancak Railway Station 464 77 95

Otogar / Bus Station 472 10 10

İskeleler / Piers

Konak 484 98 56

Karşıyaka 368 00 42

Alsancak 464 78 31

Bostanlı 330 50 71

Bayraklı 345 77 53

İnfo

ACİL TELEFONLAR / EMERGENCY TELEPHONE NUMBERS

Page 131: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 129

KÜLTÜR MERKEZLERİ / CULTURAL CENTRES

Alman Kültür Merkezi / German Cultural Centre 489 56 87

Atatürk Kültür Merkezi / Atatürk Cultural Centre Konak 483 85 20

Fransız Kültür Merkezi / French Cultural Centre 463 61 42

İngiliz Kültür Merkezi / British Cultural Centre 446 01 31

İtalyan Kültür Merkezi / Italian Cultural Centre 421 52 42

İZFAŞ Sanat Galerisi Kültürpark / İZFAŞ Art Gallery Kulturpark 482 12 70

İzmir Türk Amerikan Derneği / Turkish American Association 464 20 95

Kıbrıs Türk Kültür Derneği /

Cyprus Turkish Cultural Association 421 13 40

Sabancı Kültür Merkezi / Sabancı Cultural Centre Konak 441 90 09

TURİZM BÜROLARI / TOURISM OFFICES

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü /

Provincial Directorate of Culture and Tourism 483 62 16

Turizm Danışma / Tourism Information 445 73 90

Adnan Menderes Havalimanı Turizm Dan. /

Adnan Menderes Airport Tourism Inf. 274 22 14

Bergama Turizm Danışma /

Bergama Tourism Information 633 18 62

Çeşme Turizm Danışma / Çeşme Tourism Information 712 66 53

Foça Turizm Danışma / Foça Tourism Information 812 12 22

Selçuk Turizm Danışma / Selçuk Tourism Information 892 63 28

Tire Turizm İrtibat Bürosu / Tire Tourism Contact Office 512 66 14

TURİZM SEKTÖR TEMSİLCİLİKLERİ / REPRESENTATIVES OF TOURISM SECTOR

Ege Turizm Derneği / Aegean Tourism Association 441 46 12

ESAD (Ege Seyahat Acenteleri Derneği) 484 87 02

ETİK (Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği) 489 47 77

İzmir Tanıtma Vakfı 465 28 90

Otelciler Derneği / Hotels Associations 425 45 85

Rehberler Odası / Chamber of Guides 463 21 53

TUREVS (Turistik Ev Pansiyoncular Birliği) 425 72 73

TURING 421 71 49

TURSAB İzmir Bölgesel Yürütme Kurulu /

TURSAB İzmir Regional Executive Committee 464 03 47

WEATHER CONDITION in İZMİR

In İzmir, while summers are hot and dry, winters are mild and rainy due to its location in Mediterranean climatic zone. The fact that mountains run perpendicular to the sea and plains edge in with threshold of the Inland Western Anatolia allows marine effects

spread through inner regions. However, physical geography differ-ences such as altitude throughout the Province, or distance from the west and the coast cause climate differences that can be assumed as

important in terms of rainfall, temperature and sun.

On the basis of the Province, annual average temperature changes between 14-18 ºC in coastal regions. While the hottest months are July (27.3 ºC) and August (27.6 ºC), the coldest months are January

(8.6 ºC) and February (9.6 ºC). In summer, temperature at the coastal regions is approximately 1-2 ºC lower in comparison with inner

regions by the effect of sea breeze. Temperature which is average 7 ºC in winter season decreases occasionally due to maritime air mass

coming from the north and the northwest.

In İzmir, significant differences are seen in rainfall distribution ac-cording to the months and seasons. Annual average rainfall amount in İzmir is 700 mm ; while more than 50 % of the annual rain falls in winter season and the 40-45 percentage falls in spring and autumn, as for 2-4 %, it falls in summer months. While number of snowy days

is not almost existed in lower regions, both number of snowy days and snow’s residence time on the ground increase in higher regions.

Page 132: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010130

Lüksemburg / Luxembourg 421 48 82

Macaristan / Hungary 421 28 61

Malta 422 31 38

Meksika / Mexico 327 32 63

Moğolistan / Mongolia 478 50 15

Moldova 472 18 13

Norveç / Norway 421 92 80

Pakistan 459 16 16

Portekiz / Portugal 483 80 31

Rusya Federasyonu / Russian Fed. 461 51 86

Sırbistan / Serbia & Montenegra Rep 441 91 81

Slovakya / Slovak Rep. 486 11 75

Slovenya / Slovenia Rep. 425 99 83

Şili / Chile 446 93 01

Türkmenistan / Turkmenistan 484 77 75

Ukrayna / Ukranie 421 21 41

Ürdün / Jordan 482 24 45

BAŞKONSOLOSLAR / CONSULATE GENERALS

Almanya / Germany 488 88 88

Romanya / Romania 465 04 63

Yunanistan / Greece 421 69 92

FAHRİ BAŞKONSOLOSLAR / HONORARY CONSULATE GENERALS

Bangladeş / Bangladesh 421 23 32

Endonezya / Indonesia 421 81 77

Güney Afrika / South Africa 376 84 45

Hindistan / India 46146 60

Makedonya / F.Y.R.O.M. 421 41 92

Malezya / Malaysia 445 05 46

KONSOLOSLAR / CONSULATES

İngiltere / United Kingdom 463 51 51

İtalya / Italy 463 66 76

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 489 77 89

FAHRİ KONSOLOSLAR / HONORARY CONSULATES

ABD / U.S. Of America 464 87 55

Arnavutluk / Albania 483 33 76

Avusturya / Austria 347 66 76

Belarus 482 31 82

Belçika / Belgium 463 47 69

Bosna Hersek / Bosnia&Herzogovina 328 18 90

Brezilya / Brazil 463 86 07

Çek Cumhuriyeti / Czech Rep. 422 10 80

Danimarka / Denmark 489 54 01

Estonya / Estonia Rep. 469 79 69

Etiyopya / Ethiyopia 388 25 57

Fas / Morocco 421 23 32

Fildişi Sahili Cumhuriyeti / Ivory Coast 479 07 09

Filipinler / Philippines Rep. 472 13 75

Finlandiya / Finland 877 02 35

Fransa / France 421 42 34

Gürcistan / Georgia 425 93 53

Hırvatistan / Croatia Rep. 446 28 70

Hollanda / Netherlands 464 02 01

İspanya / Spain 441 66 99

İsveç / Sweden 422 01 38

İsviçre / Switzerland 421 42 39

İzlanda / Iceland 446 57 00

Kazakistan / Kazakhstan 482 22 11

Kore / Korea Rep. 479 04 04

Litvanya / Lithuania 371 51 50

İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !

1 YILLIK ABONELİK 60 TL

ADI SOYADI

Tarih: / / 20..........ADIMA FATURA EDİNİZŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

ADRESİ

ŞEHİR

E-MAIL

ABONE TELEFON (0232) 463 75 40 ABONE FAX (0232) 421 92 24E-MAİL [email protected]

Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz.

Yıllık abonelik bedeli olan 60 TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 09000473 nolu RK Tanıtım Hizmetleri hesabına havale ettim.

VERGİ DAİRESİ/NO

ÜLKEPOSTA KODU

TELEFON FAX

KURUMU GÖREVİ

İnfo

Page 133: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 131

ww

w.rk

tani

tim.c

om

Page 134: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010132 İZMİR Kasım - Aralık / November - December 20102

İZMİR KONAĞISakarya Cad. No:131, 35330 Balçova / İZMİRTel: +90 232 278 66 88 Faks: +90 232 278 47 57www.firuzcatering.com

ALTIN BALIKBostanlı Vapur İskelesi Üstü Bostanlı / İZMİRTel: +90 232 362 01 75 +90 232 330 45 14www.altinbalik.net

Telephone: International code for Turkey: +90 İzmir area code: 232

OTEL KÂYA( ) Gaziosmanpasa Blv. No: 45 35230 Çankaya / İZMİRTel: +90 232 483 97 71Faks: +90 232 483 97 [email protected]

SOLTO ALAÇATI HOTEL2.Çark Plajı Liman Mevkii 35950Alaçatı Çeşme / İZMİRTel:+90 232 716 06 61 Faks:+90 232 716 06 [email protected]

DENİZ RESTAURANTİzmir Palas Oteli Zemin Kat Atatürk Cad. No: 188/B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 44 99 – 422 06 01Faks: +90 232 463 00 86www.denizrestaurant.com.tr

BALÇOVA TERMAL OTEL35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 259 01 02Faks: +90 232 259 08 [email protected]

NAZ OTELAli Stair Cad. No: 135 Yenifoça / İZMİRTel: +90 232 814 78 28www.nazotel.com

DENİZATI HOLIDAY VILLAgE( ) Meryemana Cad. No:19 Gümüldür / İZMİRTel: +90 232 790 91 91 www.denizati-hv.com

HANEDAN RESORT 4. Mersinaki Koyu, Club Med Yanı Foça / İZMİRTel: +90 232 812 36 50www.hanedan [email protected]

İZMİR GUİDE

BİRLİK OTELYeni Hal Yanı KaynaklarBuca / İZMİRTel : +90 232 443 06 56Fax : +90 232 443 06 [email protected]

CAFE ROSEAli Çetinkaya Blv. No:23/AAlsancak / İZMİRTel:+90 232 422 10 02

KÜNENFES TATLI İMALATIOsmangazi Cad. No:82/AOsmangazi Mah. Bornova / İZMİR Tel: +90 232 374 74 47Gsm: 0532 544 85 56

EgEBY ET & BALIK RESTAURANT V. Kazım Dirik Cad. No:6Pasaport / İZMİRTel: +90 232 489 49 49 – 441 73 63 Fax : +90 232 441 18 [email protected]

KİLİM OTEL ( ) Atatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 484 53 40 +90 232 489 50 [email protected]

İPEKSİ TATLARCumhuriyet Bulvarı 192/12 Üstay Apt. Gündoğdu Meydanı Alsancak / İZMİRTel: +90 232 421 59 88 Fax: +90 232 464 90 88 www.ipeksitatlar.com

İZMİR PALAS OTEL ( ) Atatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 465 00 30 Fax: +90 232 422 68 [email protected] www.izmirpalas.com.tr

ALIN’S CAFE-RESTAURANTKıbrıs Şehitleri Caddesi No.55Alsancak / İZMİRTel: +90 232 465 06 66Fax:+90 232 465 33 66 www.alins.com.tr

EgE PALAS( ) Cumhuriyet Bulvarı No: 210 35220 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 463 90 90 Faks: +90 232 463 81 00www.egepalas.com.tr

DOWN TOWNAli Çetinkaya Bulvarı No:27/AAlsancak / İZMİR Tel: +90 232 463 59 53

HOTEL gRAND AMPHORAİsmet Paşa Mah. 206 Sok. No:7 Foça / İZMİRTel: +90 232 812 39 30 +90 232 812 39 [email protected]

Page 135: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 133

Ankara Asfaltı 35 km. Akalanköyü Kemalpaşa - İZMİR Tel: 0232 876 12 22 Fax: 0232 876 12 23 [email protected]

1472 Sk. No. 32/201 Alsancak - İzmir Tel: 0232 463 23 83 F: 0232 465 32 83 www.ny-grup.com [email protected]

www.ny-grup.com

Kurumsal şirketlere rekabetçi enerji tüketim fiyatları temin etmek, şirketlerin enerji giderlerini minimum düzeye getirebilmek NY Enerji’nin şirket politikasıdır.

Tüm sigorta branşlarında;

Gelin, şirketinizin enerji politikasını birlikte belirleyelim...

Sizler serbest tüketici olarak NY Enerji ile daha ucuz enerji sağlayabilirsiniz.

FiyatHizmetRisk YönetimiEN İYİ

ile risklerinizi satın almak için varız...

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 20102

İZMİR KONAĞISakarya Cad. No:131, 35330 Balçova / İZMİRTel: +90 232 278 66 88 Faks: +90 232 278 47 57www.firuzcatering.com

ALTIN BALIKBostanlı Vapur İskelesi Üstü Bostanlı / İZMİRTel: +90 232 362 01 75 +90 232 330 45 14www.altinbalik.net

Telephone: International code for Turkey: +90 İzmir area code: 232

OTEL KÂYA( ) Gaziosmanpasa Blv. No: 45 35230 Çankaya / İZMİRTel: +90 232 483 97 71Faks: +90 232 483 97 [email protected]

SOLTO ALAÇATI HOTEL2.Çark Plajı Liman Mevkii 35950Alaçatı Çeşme / İZMİRTel:+90 232 716 06 61 Faks:+90 232 716 06 [email protected]

DENİZ RESTAURANTİzmir Palas Oteli Zemin Kat Atatürk Cad. No: 188/B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 44 99 – 422 06 01Faks: +90 232 463 00 86www.denizrestaurant.com.tr

BALÇOVA TERMAL OTEL35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 259 01 02Faks: +90 232 259 08 [email protected]

NAZ OTELAli Stair Cad. No: 135 Yenifoça / İZMİRTel: +90 232 814 78 28www.nazotel.com

DENİZATI HOLIDAY VILLAgE( ) Meryemana Cad. No:19 Gümüldür / İZMİRTel: +90 232 790 91 91 www.denizati-hv.com

HANEDAN RESORT 4. Mersinaki Koyu, Club Med Yanı Foça / İZMİRTel: +90 232 812 36 50www.hanedan [email protected]

İZMİR GUİDE

BİRLİK OTELYeni Hal Yanı KaynaklarBuca / İZMİRTel : +90 232 443 06 56Fax : +90 232 443 06 [email protected]

CAFE ROSEAli Çetinkaya Blv. No:23/AAlsancak / İZMİRTel:+90 232 422 10 02

KÜNENFES TATLI İMALATIOsmangazi Cad. No:82/AOsmangazi Mah. Bornova / İZMİR Tel: +90 232 374 74 47Gsm: 0532 544 85 56

EgEBY ET & BALIK RESTAURANT V. Kazım Dirik Cad. No:6Pasaport / İZMİRTel: +90 232 489 49 49 – 441 73 63 Fax : +90 232 441 18 [email protected]

KİLİM OTEL ( ) Atatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 484 53 40 +90 232 489 50 [email protected]

İPEKSİ TATLARCumhuriyet Bulvarı 192/12 Üstay Apt. Gündoğdu Meydanı Alsancak / İZMİRTel: +90 232 421 59 88 Fax: +90 232 464 90 88 www.ipeksitatlar.com

İZMİR PALAS OTEL ( ) Atatürk Bulvarı 35210 İZMİRTel: +90 232 465 00 30 Fax: +90 232 422 68 [email protected] www.izmirpalas.com.tr

ALIN’S CAFE-RESTAURANTKıbrıs Şehitleri Caddesi No.55Alsancak / İZMİRTel: +90 232 465 06 66Fax:+90 232 465 33 66 www.alins.com.tr

EgE PALAS( ) Cumhuriyet Bulvarı No: 210 35220 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 463 90 90 Faks: +90 232 463 81 00www.egepalas.com.tr

DOWN TOWNAli Çetinkaya Bulvarı No:27/AAlsancak / İZMİR Tel: +90 232 463 59 53

HOTEL gRAND AMPHORAİsmet Paşa Mah. 206 Sok. No:7 Foça / İZMİRTel: +90 232 812 39 30 +90 232 812 39 [email protected]

ww

w.rk

tani

tim.c

om

Page 136: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010134Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 3

LA CIgALECumhuriyet Blv. No: 152 Fransız Kültür Merkezi Alsancak / İZMİRTel: +90 232 421 47 80 Faks: +90 232 464 79 [email protected]

RED DRAgON İZMİR CHINESE RESTORAN1379 Sok. No:57/6 Hilton Otel YanıAlsancak / İZMİRTel:+90 232 483 00 79 Faks:+90 232 441 64 [email protected]

RED DRAGON

ÇİTTUR SEYAHAT ACENTASIGaziosmanpaşa Blv. No:10/1B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 446 44 00 Faks: +90 232 484 67 14www.cittur.com [email protected]

ENgLISH LIFE İNg. DİL OKULLARI853 Sok. No: 29 K: 2 D: 234-205 Konak İZMİRTel:+90 232 441 04 36Faks:+90 232 441 04 [email protected]

VELİ USTA Atatürk Cad. No:212/AAlsancak / İZMİRTel:+90 232 464 27 0510 Sok. No:179/A İnciraltı/İZMİRTel:+90 232 277 77 66www.izmirbalikpisiricisi.com

FAAL ÖZEL EĞİTİM HİZMETLERİTalatpaşa Bul. No:3 D: 1 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 54 60 Faks: +90 232 464 54 [email protected]

3 Aylıktan 14 yaşına kadarçocuklar için ingilizce

REMAX ORİON gAYRİMENKUL & DANIŞMANLIKMithatpaşa Cad. No:1133/Z-1Üçkuyular / İZMİRTel:+90 232 247 31 32 Faks:+90 232 247 92 [email protected]

ORIONKEDİ KÜLTÜR SANAT MERKEZİAtatürk Cad. No: 386/A 35220Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 99 35Faks: +90 232 464 98 35Email: [email protected]: www.kedikultursanat.org www.kedikultursanat.com

SIROĞLU BAKLAVALARIPiri Reis Mah. İnönü Cad. No:240 Üçyol - Hatay / İZMİRTel: + 90 232 227 08 07www.siroğ[email protected]

AgORA AVMMithatpaşa Cad. No:1446 Balçova / İZMİRTel: +90 232 277 25 25 (pbx)[email protected]

ZEM-KA YER VE DUVAR DÖŞEMELERİ 1398 Sok. No:9/B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 466 00 65 (Pbx)Fax: +90 232 466 00 [email protected]

İthal Duvar Kağıdı, Halı ve Parke

HANEDAN BEACH CLUB4. Mersinaki KoyuFoça / İZMİRTel: +90 232 812 36 [email protected]

TEOS PARK CAFE & RESTAURANT-TEOS PARK CLUB Çamlık mevkii Sığacık–Seferihisar / İZMİRTel: +90 232 745 77 17Gsm: 0 532 694 88 66

MİSTİK YAPICumhuriyet Bul. No:26 Cumhuriyet İş Hanı K:4 D: 407 Konak / İZMİRTel : +90 232 441 21 50Faks: +90 232 441 21 [email protected]

SOLMAZ gÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Kıbrıs Şehitleri Cad. Kristal İş Merkezi No:136 K :3 Alsancak / İZMİRTel :+90 232 463 65 16 (pbx)Faks: +90 232 463 65 [email protected]

KUAFÖR KÜRŞATKıbrıs şehitleri Cad. 136/ A Alsancak / İZMİRTel: +90 232 422 44 [email protected]

SİMMSAR gAYRİMENKUL DEĞERLENDİRMEYalı Caddesi No:414/1 Karşıyaka-İzmir Tel: +90 232 364 47 48Faks: +90 232 368 95 [email protected]

İZMİR GUİDE

TOPÇU’NUN YERİ Restoran İşletmeleri Kazım Dirik Cad. No: 3/A-B Pasaport / İZMİRTel: +90 232 484 14 70 +90 232 425 90 47www.topcununyeri.com

AKİF OKUDAN DANS STUDIO&CAFE1453 Sk. (Gazi Kadınlar) No:16 K:1 Alsancak / İZMİRTel: 422 02 18 - 0533 322 09 [email protected]

SEYİRTEPE Çilek Çam Dağı Orman Alanı Örnekköy - Karşıyaka / İZMİR Tel: +90 530 927 10 56 - 59

Page 137: İzmir 08

Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 135Kasım - Aralık / November - December 2010 İZMİR 3

LA CIgALECumhuriyet Blv. No: 152 Fransız Kültür Merkezi Alsancak / İZMİRTel: +90 232 421 47 80 Faks: +90 232 464 79 [email protected]

RED DRAgON İZMİR CHINESE RESTORAN1379 Sok. No:57/6 Hilton Otel YanıAlsancak / İZMİRTel:+90 232 483 00 79 Faks:+90 232 441 64 [email protected]

RED DRAGON

ÇİTTUR SEYAHAT ACENTASIGaziosmanpaşa Blv. No:10/1B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 446 44 00 Faks: +90 232 484 67 14www.cittur.com [email protected]

ENgLISH LIFE İNg. DİL OKULLARI853 Sok. No: 29 K: 2 D: 234-205 Konak İZMİRTel:+90 232 441 04 36Faks:+90 232 441 04 [email protected]

VELİ USTA Atatürk Cad. No:212/AAlsancak / İZMİRTel:+90 232 464 27 0510 Sok. No:179/A İnciraltı/İZMİRTel:+90 232 277 77 66www.izmirbalikpisiricisi.com

FAAL ÖZEL EĞİTİM HİZMETLERİTalatpaşa Bul. No:3 D: 1 Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 54 60 Faks: +90 232 464 54 [email protected]

3 Aylıktan 14 yaşına kadarçocuklar için ingilizce

REMAX ORİON gAYRİMENKUL & DANIŞMANLIKMithatpaşa Cad. No:1133/Z-1Üçkuyular / İZMİRTel:+90 232 247 31 32 Faks:+90 232 247 92 [email protected]

ORIONKEDİ KÜLTÜR SANAT MERKEZİAtatürk Cad. No: 386/A 35220Alsancak / İZMİRTel: +90 232 464 99 35Faks: +90 232 464 98 35Email: [email protected]: www.kedikultursanat.org www.kedikultursanat.com

SIROĞLU BAKLAVALARIPiri Reis Mah. İnönü Cad. No:240 Üçyol - Hatay / İZMİRTel: + 90 232 227 08 07www.siroğ[email protected]

AgORA AVMMithatpaşa Cad. No:1446 Balçova / İZMİRTel: +90 232 277 25 25 (pbx)[email protected]

ZEM-KA YER VE DUVAR DÖŞEMELERİ 1398 Sok. No:9/B Alsancak / İZMİRTel: +90 232 466 00 65 (Pbx)Fax: +90 232 466 00 [email protected]

İthal Duvar Kağıdı, Halı ve Parke

HANEDAN BEACH CLUB4. Mersinaki KoyuFoça / İZMİRTel: +90 232 812 36 [email protected]

TEOS PARK CAFE & RESTAURANT-TEOS PARK CLUB Çamlık mevkii Sığacık–Seferihisar / İZMİRTel: +90 232 745 77 17Gsm: 0 532 694 88 66

MİSTİK YAPICumhuriyet Bul. No:26 Cumhuriyet İş Hanı K:4 D: 407 Konak / İZMİRTel : +90 232 441 21 50Faks: +90 232 441 21 [email protected]

SOLMAZ gÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Kıbrıs Şehitleri Cad. Kristal İş Merkezi No:136 K :3 Alsancak / İZMİRTel :+90 232 463 65 16 (pbx)Faks: +90 232 463 65 [email protected]

KUAFÖR KÜRŞATKıbrıs şehitleri Cad. 136/ A Alsancak / İZMİRTel: +90 232 422 44 [email protected]

SİMMSAR gAYRİMENKUL DEĞERLENDİRMEYalı Caddesi No:414/1 Karşıyaka-İzmir Tel: +90 232 364 47 48Faks: +90 232 368 95 [email protected]

İZMİR GUİDE

TOPÇU’NUN YERİ Restoran İşletmeleri Kazım Dirik Cad. No: 3/A-B Pasaport / İZMİRTel: +90 232 484 14 70 +90 232 425 90 47www.topcununyeri.com

AKİF OKUDAN DANS STUDIO&CAFE1453 Sk. (Gazi Kadınlar) No:16 K:1 Alsancak / İZMİRTel: 422 02 18 - 0533 322 09 [email protected]

SEYİRTEPE Çilek Çam Dağı Orman Alanı Örnekköy - Karşıyaka / İZMİR Tel: +90 530 927 10 56 - 59

Page 138: İzmir 08

İZMİR Kasım - Aralık / November - December 2010136

Fulya OMAÇ / e-mail: [email protected]

Bulmacanın çözümü 129. sayfadadır.

Page 139: İzmir 08
Page 140: İzmir 08