4
imtiyaz Sahibi ve Yazı işleri Müdürü FEVZİ ALI RIZA Posta Kutusu 156 Telefon No. 687 Leflcoşa—Kıbrıs. CUMA 1i SkİM g yi 946 ram « [SAYISI: ı, ı 1 Bir Kuruştur. Yal* 1 ® a b a h Çıltar Oilntlelili Gazetedir Sayıl 55 Komünist Yunan Çeteleri Yunanistandaki Türklere Zulüm Ediyor 6 Eylül tarihli istanbul'un bütün tanınmış Türkçe gazetelerinde şu acı ve ibretli haberi okuduk: "Kadın ve çocuklar da dahil olarak 450 Türk Batı Trakya'dan Edirne yolu ile Istanbula gelmiş ve Sirkeci' deki misafirhanelere yerleştirilmişlerdir. 13u Türkler, şim- di Batı Trakyanııı Iskeçe ve Gömülcüne kazalarının Türk köylerine de saldırarak oradaki millettaşlanmıza türlü işkenceler yapmakta Slan silâhlı Yunan Komünist- lerinin tazyikleri altında bıitiin mallarını terkederek ve sadece canlarını kurtararak Edirneye can atmışlardır." Bundan maada 27 Eylül tarihli Vakit gazetesinde d« Komünist Yunan çetelerinin ırkdaşlarımıza yapmış olduk- ları zulüm Kaydolunmakta- dır:"; Garbi Trakyada Yunan ko- münist çetelerinin Türk halkı- na karşı yapmakta oldukları zulüm ve işkenceler gittikçe artmakt ıdır. Bunların elinden kuıtu mağa muvaffak olabi- enlerin iltica sı.devam etmek- tedir. İltica edenlerin sefale^ ve pflrişanlıkları yürekler acr sidir. Bunlar, çetelerin Turi> halkına en korkunç işke.ıce leri yaptıklarını anlatmakta dırlar. Söylediklerine göre, hududu geçmeğe çalışırken öldürülenlerin sayısı pek çok- tur. Yunan jandarma kuvvet lerı bunları müdafaaya muk tedir olmamaktadırlar. Çünkü komünist çeteleri onlara da sık sık baskınlar yaparak büyük zayiat verdirmektedir Bu olaylar hakkında Istan bulYunan konsolosluğu basın ateşesinin verdiği malûmata göre : Batı Trakyadaki Türk ler Bulgarlar tarafından taz- yik edilmektedir. Üçüncü Yunan ordusu bu bölgedeki çeteleri temizlemek için bü- yük gayretler sarfetmektedir. Dün, Garbi Trakyadan yur dumuza iltica edebilen Türk- lerden 153 göçmen daha şeh- rimize gelmiştir. Bunlar, çete- lerden başka, sol temayüllü Yunan memurlarının da ken dilerine eziyet ettiklerini söy- lemektedirler. Gelenler; Gümülcene, îske- çe, Makak, Mursalı, Karagöz- lü, ve ova köylerindendir. Göçmenlerden Şakir oğlu Ahm^t, kendisiyle konuşan 1 ıra şunları söylemiştir. " — Yunan komünistlerin den gördüğümüz hakaret ve Yunan çetelerinin yaptıkları eza ve cefa bizi canımızdan bıktırdı. Yunan çeteleri da yımm anasını, para iyin döve döve öldürdüler. Bu çetele rin ilk faaJiyetleri Yunanis-l tan Bulgar işgali altında iken başladı. Düşmanlar Yunanis- tandan çekildikten sonra da devam etti. Bunların bütün derdi para idi. Parası olan verir ve elle- rinden kurtulurdu. Paıas 1 olmayanın karşılaştığı işken- celeri anlatmak için şu ka dar söylemek kâfidir: Çeteler Kireçoiler köyünden birkaç kadından para alabilmek için bunları çırılçıplak soyarak göbeklerinde ateş yaktılar." Iskeçeli Ömer oğlu Baya- zıt ve Ahmet oğlu Ali da diyorlar ki: " ; — Eğer biraz daha Yu- uanistanda kalsaydık açlık- tan ölebiliıdik. Hemen lıe men hepimiz tütün amelesi ve rençberiz. Ne ;anıan, bir yere gitsek ilk karşılaştığım /. sual şu olurdu: Siz Türk müsünüz?" "Evet!" deyınet ) büe komünistlerin hakareti- miz bir tavırla: "Haydi çıkı- nız size iş, yok!" "Eğer iş istiyorsanız, gidi- •ı /. size Mustafa Kemal i? versin!" der ve bizi oradan kovarlardı " Arap 1 ar Protesto Ediyor KUDÜS: Yüksek Arap ko- mitesi Filistinin güneyinde 12 Yahudi Komitesinin tesi- si keyfiyetini Filistin Hükû- m ti nezdinde protesto etmeyi karar vermiştir. Bundan başka Komite Arap halkına müracaat ederek Yahudilere arazi satışında bulunan veya böyle bir muameleye tavas- sut eden kimselerin hüküm- lerinin komiteye bildirilme- sini istemiştir. Bu gibi kim- selere herhangi bir Arap memleketine gitmek, yasak | edilecektir. Amerika, Atom Bombasına Dair Büyük Devletlerin Veto Haklarının Kaldı İm İsını istemiş NIYORK: Birleşmiş Milletler Atom Komisyonunda Amerikan delegesi Atom enerjisi hakkında Amerikan kon- trol plânını müdafaa ederek,Atom bombasına dair büyük devletlerin veto haklarının kaldırılmasını istemiş ve de- miştir ki: "Dünya bir Atom bombası harbini hakiki su- rette bertaraf edecek olursa Amerika bu maddeden bir ölüm vazifesi-yerine yaşamak için faydalı bir alet meyda- na getirmiye hazır bulunmaktadır. Bugün nimetlerinden faydalandığımız barış devri, iki harp arasında bir fasıla teşkil etmek tehlikesini arzetmekted'r. Milletlerarası iyi niyetler davasında niçin Amerikadan bir taraflı fedakâr- lıkta bulunması isteniyor. Eğer fedakârlıkta bir eşitlik elzemse o zaman herkesin buna iştirak etmesi zaruridir. Tuna Meselesinde Ekonomik ve Sosyal Konseyin Tavsiyeleri LAKE SUCCES: Birleşmiş Milletler Genel sekreterinin bildirdiğine göre Ekonomik ve Sosyal Konsey toplan- ması tasarlanan Tuna Kon- feransı müzakerelerine esas teşkil etmek üzere şu tavs yelerde bulunmuştur. 1. Tuna üzerinde Trey- genzburg'dan Karadenize kadar ticari nakliyata baş- lanılması: 2. Herhangi bir geminin mürettebatının veya hamule- sinin alıkonulmıyacağı hu- susunda teminat verilmesi. 3. Alman gemileri hariç bütün gemilere kendi milli bayraklarını çekmek hakkı- nın verilmesi. 4 İşgal devletlerinin Ge- ^el kontrolü hakkında ilgili I*devletlerle milli veya hususî nakliyat kumpanyaları ara- sında gemi, tesisat \ e saire gibi vasıtalardan en fazla isti fadeyi temin için anlaşmalar ak ti, 5. Bütün Tuna nehrinin nakliyata müsait bir halde bulundurulmasını temin mak- sadıyle gerekli tedbirler ve seyrüsefer şeraiti hakkında serbestçe malûmat teatisi. Tedhişler Durursa Mevkuf Yahudiler Serbest Bırakılacak LODRA: Filistin Hüküme- ti Yahudi idaresi tedhişçiliğe kat'i olarak son vermek üze- re haşin tedbirler aldığı tak- dirde Filistinde mevkuf bu- unan bütün Yahudileri ser- best bırakmağı kabul edece- ğini bildirmiştir. ingiliz Dışişleri Bakanı Mr. Bevin Parise Hareket Etmek için Hava Alanma Giderken ^BTN jfauey . >yunca: Kendi Kendimizi Kurtarmak Yolunda Nazi Süleyman EBOÖLU Bugünkü varlığımız, düne nazaran bir bayii kıpırda- nıp ve ilerleme hamleleri ar- zetmekle beraber, bir Okya- nusun ortasında kadere ter- kedilmiş insanlara benziyo- ruz. Cemiyetin fertlerinin bir- birleriyle olun bağlan kop- muş ve bu halimizle felce uğramış bir insan vaziyetin- deyiz. Kim no isterse söyle- sin, aksiyonları muayyen bir gaye etrafında temerküz et- tirilmiş, şuuılu bir cemiyet manzarası arzetmiyoruz. Bir teşbih kopunca sedef tane- leri nasıl darmadağın olursa cemiyetimiz de tıpkı böy- ledir. Fertler mesuliyet duy- gularından, cemiyet şuurun- dan uzaktır. Fertler arasın- daki, karşılıklı mesuliyet bağ- ları kopmuştur. Bir akide, bir fikir, bir hamle, bir yük- seliş ve yaratma birlik ve şuurluluğundan uzağız ve cemiyet alinde yaşamakta olmamıza rağmen her biri- miz ıssız bir dağ başında yaşaııııya mahkûm edilen bir insan manzarası arzedi- yoruz. Bütün bu gayesizlik ide- alsizlik, hareketsizlik ve ya- şama iradesizliğinin kökleri mazidedir. Bugünkü neslin bunda hiç bir kabahati yok- tur Mazide işlenen hatalar biı biri üzerine ıklene eklene bizi bugünkü dağınık hali- mize getirmiştir. Kokleıı ma- zide olan, sağlam ve esaslı temellere dayanan hiç bi r ileri hamle, hiç bir hareket ve yaratıcılık enerjisinin iz leriııi cemiyetimizin bünye- sinde müşahede edemiyoruz. Geçmişte yapılan veya ya- pılmak istenen bütün ham- leler, yarıda kalmış, yapıcı toplumsal hiç bir hareket, mü-bet ve iyi neticelere doğru yöneltilerek, müsbet ve iyi neticeler alınamamış- tır. Bn sebepten toplum ola- lak kalkınmamızı, kalkınmak gayretlerimizi boş ve mana- sız buluyorum. O halde ne yapmalı... Bugünün gençliği gözünü açmalı, geçmişle olan bütün bağlarını kopararak, kendi kendini kurtarmıya, kendi kendini yaratmıya bak- malı... Bugünün gençliği fertbe- fert kendini yükseltmek, mü- cadele ve muvaffak olmak mecburiyetindedir. Her şey- den evvel her Kıbrıslı Türk gencinin kendi kendine inan- ması, güvenmesi, her şeyi kendinden beklemesi ve ak- siyonlarını ona göre ayarla- ması lâzımdır. Fertbefert kalkınma, fert- b fert yükselme.. Bizim için 1 undan başka kurtuluş yolu yoktur. Zira fertlerini ileri insanlar teşkil eden cemiyet- lerin kendiliğinden ileri bir cemiyet haline iukilâp ede- Bulgar Barış Antlaşmasına Ait Rapor Onaylandı PARİS: Paris konferansı- nın Finlandiya ve Balkanlar Komisyonu, Bulgaristanlı ya- i" (a'c 1 a ış antlaşmasına ait raporu bazı tertip taslıihile söz birliğile kabul etmiştir. Komisyon bu akşam yapaca- ğa toplantıda Macaristan ve Finlandiya Barış antlaş- ması hakkındaki raporu göz den geçirecektir. Amerika İçin Bir Komünist Tehlikesi Yoktur VAŞlNGTON: Radyoda konuşan Adalet Bakanı Ko- münizm tehlikesinin seçim manevraları dolayısiyle bü- yütülmüş ve değiştirilmiş ol- duğunu söyliyerek Cumhuri- yetçileri endişe yaratmakla ittiham etmiş ve demiştir ki: "Amerikan milletinin; sosyal terakkiler sağladığı bu müd- det esnasında, Birleşik Ame- rikada bir Komünist tehlike- sinin nizam bulmasına imkân yoktur." ingiltere ve Bulgaristan arasında LONDRA: Yarından iti- baren İngiltere Bulgaristan arasında telefon görüşmele- rine başlanacaktır. MAAD^ÂmâNtm^YISAL ORTAli/l'Â'AKTARILMIŞTIR 1944 Senesi Harp Tahvillerinin Dünkü Çekilişinde Kazanan Numaralar Birinci ikramiye £ 500 29429 ikinci ikramiye £ 100 er 28419 49154 Üçüncü ikramiye £ 30 ar 01122, 01163, 01757, 02001, 02895, 05322, 06850, 07004, 07431, 07750, 08826, 09842, 10189, 11167, 11751, 12242, 13388, 13626, 15600, 15921, 16613, 20961, 23449, 26404, 26711, 28457, 29268, 29957, 30241, 32101, 32264, 32476, 32847, 36299, 36839, 37532, 39937, 39962, 40513, 41382 42933 43677 43947 44839 44510 45123 45324 45878 46524

Komünist Yuna Çetelern i Yunanistandaki Türklere Zulüm Ediyorevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/hursoz/1946/Ekim/11Ekim1946-Hursoz.pdf · manevraları dolayısiyl bü-e yütülmüş

  • Upload
    others

  • View
    12

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Komünist Yuna Çetelern i Yunanistandaki Türklere Zulüm Ediyorevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/hursoz/1946/Ekim/11Ekim1946-Hursoz.pdf · manevraları dolayısiyl bü-e yütülmüş

imtiyaz Sahibi ve

Yazı işleri Müdürü FEVZİ ALI RIZA

Posta Kutusu 156 Telefon No. 687 Leflcoşa—Kıbrıs.

C U M A

1i SkİM g

yi 946 ram « [SAYISI:

ı, ı 1

B i r K u r u ş t u r .

Y a l * 1 ® a b a h Ç ı l t a r O i l n t l e l i l i G a z e t e d i r Sayıl 55

Komünist Yunan Çeteleri Yunanistandaki Türklere

Zulüm Ediyor 6 Eylül tarihli istanbul'un bütün tanınmış Türkçe

gazetelerinde şu acı ve ibretli haberi okuduk: "Kadın ve çocuklar da dahil olarak 450 Türk Batı

Trakya'dan Edirne yolu ile Istanbula gelmiş ve Sirkeci' deki misafirhanelere yerleştirilmişlerdir. 13u Türkler, şim-di Batı Trakyanııı Iskeçe ve Gömülcüne kazalarının Türk köylerine de saldırarak oradaki millettaşlanmıza türlü işkenceler yapmakta Slan silâhlı Yunan Komünist-lerinin tazyikleri altında bıitiin mallarını terkederek ve sadece canlarını kurtararak Edirneye can atmışlardır."

Bundan maada 27 Eylül tarihli Vakit gazetesinde d« Komünist Yunan çetelerinin ırkdaşlarımıza yapmış olduk-ları zulüm Kaydolunmakta-dır:";

Garbi Trakyada Yunan ko-münist çetelerinin Türk halkı-na karşı yapmakta oldukları zulüm ve işkenceler gittikçe artmakt ıdır. Bunların elinden kuıtu mağa muvaffak olabi-enlerin iltica sı.devam etmek-tedir. İltica edenlerin sefale^ ve pflrişanlıkları yürekler acr sidir. Bunlar, çetelerin Turi> halkına en korkunç işke.ıce leri yaptıklarını anlatmakta dırlar. Söylediklerine göre, hududu geçmeğe çalışırken öldürülenlerin sayısı pek çok-tur. Yunan jandarma kuvvet lerı bunları müdafaaya muk tedir olmamaktadırlar. Çünkü komünist çeteleri onlara da sık sık baskınlar yaparak büyük zayiat verdirmektedir

Bu olaylar hakkında Istan bulYunan konsolosluğu basın ateşesinin verdiği malûmata göre: Batı Trakyadaki Türk ler Bulgarlar tarafından taz-yik edilmektedir. Üçüncü Yunan ordusu bu bölgedeki çeteleri temizlemek için bü-yük gayretler sarfetmektedir. Dün, Garbi Trakyadan yur dumuza iltica edebilen Türk-lerden 153 göçmen daha şeh-rimize gelmiştir. Bunlar, çete-lerden başka, sol temayüllü Yunan memurlarının da ken dilerine eziyet ettiklerini söy-lemektedirler.

Gelenler; Gümülcene, îske-çe, Makak, Mursalı, Karagöz-lü, ve ova köylerindendir.

Göçmenlerden Şakir oğlu Ahm^t, kendisiyle konuşan 1 ıra şunları söylemiştir.

" — Yunan komünistlerin den gördüğümüz hakaret ve Yunan çetelerinin yaptıkları eza ve cefa bizi canımızdan bıktırdı. Yunan çeteleri da yımm anasını, para iyin döve döve öldürdüler. Bu çetele rin ilk faaJiyetleri Yunanis-l tan Bulgar işgali altında iken başladı. Düşmanlar Yunanis-tandan çekildikten sonra da devam etti. Bunların bütün derdi para idi.

Parası olan verir ve elle-rinden kurtulurdu. Paıas1

olmayanın karşılaştığı işken-celeri anlatmak için şu ka dar söylemek kâfidir: Çeteler Kireçoiler köyünden birkaç kadından para alabilmek için bunları çırılçıplak soyarak

göbeklerinde ateş yaktılar." Iskeçeli Ömer oğlu Baya-

zıt ve Ahmet oğlu Ali da diyorlar ki:

" ;— Eğer biraz daha Yu-uanistanda kalsaydık açlık-tan ölebiliıdik. Hemen lıe men hepimiz tütün amelesi ve rençberiz. Ne ;anıan, bir yere gitsek ilk karşılaştığım /. sual şu olurdu: Siz Türk müsünüz?" "Evet!" deyınet ) büe komünistlerin hakareti-miz bir tavırla: "Haydi çıkı-nız size iş, yok!"

"Eğer iş istiyorsanız, gidi-•ı /. size Mustafa Kemal i?

versin!" der ve bizi oradan kovarlardı "

Arap 1 ar Protesto

Ed iyor KUDÜS: Yüksek Arap ko-

mitesi Filistinin güneyinde 12 Yahudi Komitesinin tesi-si keyfiyetini Filistin Hükû-m ti nezdinde protesto etmeyi karar vermiştir. Bundan başka Komite Arap halkına müracaat ederek Yahudilere arazi satışında bulunan veya böyle bir muameleye tavas-sut eden kimselerin hüküm-lerinin komiteye bildirilme-sini istemiştir. Bu gibi kim-selere herhangi bir Arap memleketine gitmek, yasak | edilecektir.

Amer ika , A tom Bombas ına Da i r B ü y ü k

Devletlerin Veto Hak l a r ı n ı n K a l d ı rı İm İs ın ı

istemiş NIYORK: Birleşmiş Milletler Atom Komisyonunda

Amerikan delegesi Atom enerjisi hakkında Amerikan kon-trol plânını müdafaa ederek,Atom bombasına dair büyük devletlerin veto haklarının kaldırılmasını istemiş ve de-miştir ki: "Dünya bir Atom bombası harbini hakiki su-rette bertaraf edecek olursa Amerika bu maddeden bir ölüm vazifesi-yerine yaşamak için faydalı bir alet meyda-na getirmiye hazır bulunmaktadır. Bugün nimetlerinden faydalandığımız barış devri, iki harp arasında bir fasıla teşkil etmek tehlikesini arzetmekted'r. Milletlerarası iyi niyetler davasında niçin Amerikadan bir taraflı fedakâr-lıkta bulunması isteniyor. Eğer fedakârlıkta bir eşitlik elzemse o zaman herkesin buna iştirak etmesi zaruridir.

Tuna Meselesinde Ekonomik ve

Sosyal Konseyin Tavsiyeleri

LAKE SUCCES: Birleşmiş Milletler Genel sekreterinin bildirdiğine göre Ekonomik ve Sosyal Konsey toplan-ması tasarlanan Tuna Kon-feransı müzakerelerine esas teşkil etmek üzere şu tavs yelerde bulunmuştur.

1. Tuna üzerinde Trey-genzburg'dan Karadenize kadar ticari nakliyata baş-lanılması:

2. Herhangi bir geminin mürettebatının veya hamule-sinin alıkonulmıyacağı hu-susunda teminat verilmesi.

3. Alman gemileri hariç bütün gemilere kendi milli bayraklarını çekmek hakkı-nın verilmesi.

4 İşgal devletlerinin Ge-^ e l kontrolü hakkında ilgili I*devletlerle milli veya hususî nakliyat kumpanyaları ara-sında gemi, tesisat \ e saire gibi vasıtalardan en fazla isti fadeyi temin için anlaşmalar ak ti,

5. Bütün Tuna nehrinin nakliyata müsait bir halde bulundurulmasını temin mak-sadıyle gerekli tedbirler ve seyrüsefer şeraiti hakkında serbestçe malûmat teatisi.

Tedhişler Durursa M e v k u f Yahud i l e r

Serbest B ı r ak ı l a cak LODRA: Filistin Hüküme-

ti Yahudi idaresi tedhişçiliğe kat'i olarak son vermek üze-re haşin tedbirler aldığı tak-dirde Filistinde mevkuf bu-unan bütün Yahudileri ser-

best bırakmağı kabul edece-ğini bildirmiştir.

ingiliz Dışişleri Bakanı Mr. Bevin Parise Hareket Etmek için Hava Alanma Giderken

^ B T N jfauey . >yunca:

Kendi Kendimizi Kurtarmak Yolunda

Nazi Süleyman EBOÖLU Bugünkü varlığımız, düne

nazaran bir bayii kıpırda-nıp ve ilerleme hamleleri ar-zetmekle beraber, bir Okya-nusun ortasında kadere t e r -kedilmiş insanlara benziyo-ruz. Cemiyetin fertlerinin bir-birleriyle olun bağlan kop-muş ve bu halimizle felce uğramış bir insan vaziyetin-deyiz. Kim no isterse söyle-sin, aksiyonları muayyen bir gaye etrafında temerküz et-tirilmiş, şuuılu bir cemiyet manzarası arzetmiyoruz. Bir teşbih kopunca sedef t ane-leri nasıl darmadağın olursa cemiyetimiz de tıpkı böy-ledir. Fertler mesuliyet duy-gularından, cemiyet şuurun-dan uzaktır. Fertler arasın-daki, karşılıklı mesuliyet bağ-ları kopmuştur. Bir akide, bir fikir, bir hamle, bir yük-seliş ve yaratma birlik ve şuurluluğundan uzağız ve cemiyet alinde yaşamakta olmamıza rağmen her biri-miz ıssız bir dağ başında yaşaııııya mahkûm edilen bir insan manzarası arzedi-yoruz.

Bütün bu gayesizlik ide-alsizlik, hareketsizlik ve ya-şama iradesizliğinin kökleri mazidedir. Bugünkü neslin bunda hiç bir kabahati yok-tur Mazide işlenen hatalar biı biri üzerine ıklene eklene bizi bugünkü dağınık hali-mize getirmiştir. Kokleıı ma-zide olan, sağlam ve esaslı

temellere dayanan hiç bir

ileri hamle, hiç bir hareket ve yaratıcılık enerjisinin iz leriııi cemiyetimizin bünye-sinde müşahede edemiyoruz. Geçmişte yapılan veya ya-pılmak istenen bütün ham-leler, yarıda kalmış, yapıcı toplumsal hiç bir hareket, mü-bet ve iyi neticelere doğru yöneltilerek, müsbet ve iyi neticeler alınamamış-tır.

Bn sebepten toplum ola-lak kalkınmamızı, kalkınmak gayretlerimizi boş ve mana-sız buluyorum. O halde ne yapmalı... Bugünün gençliği gözünü açmalı, geçmişle olan bütün bağlarını kopararak, kendi kendini kurtarmıya, kendi kendini yaratmıya bak-malı...

Bugünün gençliği fertbe-fert kendini yükseltmek, mü-cadele ve muvaffak olmak mecburiyetindedir. Her şey-den evvel her Kıbrıslı Türk gencinin kendi kendine inan-ması, güvenmesi, her şeyi kendinden beklemesi ve ak-siyonlarını ona göre ayarla-ması lâzımdır.

Fertbefert kalkınma, fert-b fert yükselme.. Bizim için 1 undan başka kurtuluş yolu yoktur. Zira fertlerini ileri insanlar teşkil eden cemiyet-lerin kendiliğinden ileri bir cemiyet haline iukilâp ede-

B u l g a r Bar ı ş

Ant la şmas ına A i t

Rapor O n a y l a n d ı

PARİS: Paris konferansı-nın Finlandiya ve Balkanlar Komisyonu, Bulgaristanlı ya-

i" (a'c 1 a ış antlaşmasına ait raporu bazı tertip taslıihile söz birliğile kabul etmiştir. Komisyon bu akşam yapaca-ğa toplantıda Macaristan ve Finlandiya Barış antlaş-ması hakkındaki raporu göz den geçirecektir.

Amer ika İçin B i r Komün i s t Tehlikesi

Yok tu r

VAŞlNGTON: Radyoda konuşan Adalet Bakanı Ko-münizm tehlikesinin seçim manevraları dolayısiyle bü-yütülmüş ve değiştirilmiş ol-duğunu söyliyerek Cumhuri-yetçileri endişe yaratmakla ittiham etmiş ve demiştir ki: "Amerikan milletinin; sosyal terakkiler sağladığı bu müd-det esnasında, Birleşik Ame-rikada bir Komünist tehlike-sinin nizam bulmasına imkân yoktur."

ingiltere ve

Bulgaristan aras ında LONDRA: Yarından iti-

baren İngiltere Bulgaristan arasında telefon görüşmele-rine başlanacaktır.

MAAD^ÂmâNtm^YISAL ORTAli/l'Â'AKTARILMIŞTIR

1944 Senesi Harp Tahvillerinin Dünkü

Çekilişinde Kazanan Numaralar

Birinci ikramiye £ 500

2 9 4 2 9 ikinci ikramiye

£ 100 er 28419 49154

Üçüncü ikramiye £ 30 ar

01122, 01163, 01757, 02001, 02895, 05322, 06850, 07004, 07431, 07750,

08826, 09842, 10189, 11167, 11751, 12242, 13388, 13626, 15600, 15921, 16613,

20961, 23449, 26404, 26711, 28457, 29268, 29957, 30241,

32101, 32264, 32476, 32847, 36299, 36839, 37532, 39937, 39962, 40513,

41382 42933 43677 43947 44839 44510 45123 45324 45878 46524

Page 2: Komünist Yuna Çetelern i Yunanistandaki Türklere Zulüm Ediyorevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/hursoz/1946/Ekim/11Ekim1946-Hursoz.pdf · manevraları dolayısiyl bü-e yütülmüş

Bir Milyon Liram Olsa!., 1 , 0 0 0 , 0 0 0

•Bir M i l yon L iray ı " G e l l f l G ü r . l SöyUr iz - Bir

M i lyonu v s Mi lyonlar ı Okuduğumuz Zaman Gözümüzün

Önüne Ne G o l i r ? Bir M i l y o n Lira Etrafında E s» l ı , Derll

Toplu Bir Fikriniz Var mıdır? Kısaca «Bir M i l yon Lira»

nedir? l;to Bu Yazı O n u Tetkik Ediyor.

Hepimiz biliriz. "Bir Mil-yon" lirası olana "Milyoner'' derler. "Milyonu" biz de çok zengin, Fransada zenguı, Amerikadaki kodamanlaroa da az buçuk parası olan adam demektir.

Bununle beraber, her gün her yazıda rastladığınız, lâf arası üç hecede s öyleyi verdi-ğimiz bu "Bir Milyon" de-yince gözünüzün önünde ne canlanır?

işte bu yazıda sizinle be-raber "Bir Milyon lirayı'' seyredeceğiz:

* * *

Bir liralıklardan bir mil-yon tanesini uc uca koyup uzatırsak 165.000 metre ya-ni 165 kilometrelik bir uzun-luk tutar ve 165 kilometre-lik mesafe, saatte 30 kilo-metre kateden bir trenle tam beş buçuk saat sürer.

Saatte beş kilometre yü-rüyen sıhhatli bir adam bu mesafeyi 33 saatte, yani bir gün, bir gece, ve 9 saatte alır.

Bir milyon lirayı mürek-kep faiz hesap etmek üzere % 9 faizla bankaya yatırsak senede doksan bin lira getirir ki, ayda aşağı yukarı 7500 li-ralık bir varidat demektir.

Bir adamın bir milyon li-rası olsa da, bankaya Ver-memek şartile her gün 100 lirasını harcasa parası tam yirmiyedi sene, dört ay, üç hafta, dört gün dayanır.

Ayda 100 lira kazanan bir adam bir milyon lirayı, faizi hesap etmemek vebu kazanç-tan on para yememek şartile tam 8 asır ve 33 sene, 3 ay-da birikti rebilir.

Bir adam saniyede bir ra-kam söylemek şartıyle bir milyon lirayı saymıya baş-lasa gece gündüz hiç durma-mak ve hiç uyumamak şar-tıyle tam 11 gün ondört sa-at çalışmak mecburiyetinde-dir.

Bir milyon ingiliz altını-nı, üst üste koyarsak 2000 metre yüksekliğe çıkar. Bu irtifa Istanbulda Beyazıt Ku-lesinden 22jdefa yüksektir.

Sa.Sa.

Bir milyon gümüş para 12,000 kilo ağırlığındadır, ki bir yerden diğer bir yere nakletmek için karada 3 kamyon ve denizde 3 mav-naya ihtiyaç vardır.

Şu halde geliniz milyonla milyoneri yanyana getirelim. Meselâ Mr. FORD'u ele ala-lım:

Serveti milyonla değil, milyarla ölçülen bu adam bir büyük kabahat işlese ona verilecek en mükemmel ceza servetinin bir milyonunu tek lira yapar* k uyumasına ve dinlenmesine meydan bırak-madan saymıya mahkûm et-mektir.

Bu suretle Mr. FORD, geceli gündüzlü tam onbir gün 14 saat uğraşacaktır ki, ölmese bile,. delirmesi mu-hakkak sayılabilir.

Yine Mr.FORD'u tek gü-müş şilin haline getirilmiş \re üst üste konulmuş bir milyo-nun dibine götürürsek, dün-yanın en büyük tezadını ya-ratmış oluruz ve Mr. FORD hiç bir mukayeseden bu ka-dar cüceleşmiş çıkmaz.

Mister Ford'u ezmek yam-yassı etmek de zor bir şey değildir. Bunun için onun bütün servetini elinden al-mıya lüzum yok. Sade bir milyon lirasını gümüş şilin haline getirilip üstüne yığı-mermek kâfi.

işte "Bir Milyon Lira" sade bu bakımlardan da ha-kikaten korkunç, esrarengiz ve tehlikeli bir silâhtır.

Hele ayda 100 lira birik-tirmek şartile bir milyon lira sahibi olmak için sekiz asır otuz üç sene üç ay beklemek lâzım geldiğini düşünmek, milyonerlerin alın terile para kazanmış olduklarını ne gü-zel isbat ediyor!

İşte "Bir Milyon lira" böy-le dehşetli bir "Ekonomik vakıa"dır. Fakat şu yazıdaki bütün marifeti bir züğürt muharririn kalemini yormak tan ileri geçmiyeck kadar bayağıdır.

iddialarımızda Haklıyız

Rum Vatandaşlarımız da i lhakın Artık Bir Rüya O lduğunu Kabul Etmek

Mecburiyetinde Kalıyorlar

Aneksartitos gazetesinde bir yazı okuduk. Bu yazı da gösteıiyorki bugünkü dünya şartları içinde ilhak bir rüya bir hayal olmaktan öteye geçemez, ve Rumlar da artık bu gün ışığı kadar açık ha kikatı idrak etmişlerdir ve ümitsizlik içinde çırpınmak-tadırlar. Evet, Rum vatan-daşlarımız artık içinde bulun dukları "Gayda Rüya" sın dan uyanıyorlar, ve realiteler karşısında ilhak hayal ve rüyalarının uzun müddet de-vam edemiyeceğini anlıyorlar Bu suretle şimdiye kadar Ilhak'ın imkânsızl'ği husu-sundaki iddialarımızda tama-mıle haklı olduğumuza hiç şüphe kalmıyor.

ANEKSARTİTOS bu şa-yanı dikkat yazısında buraya ziyaretlerde bulunan önemli muhtelif ingiliz şahsiyetle-rine temas ederek, "bundan Kıbrıs hakkındakilngiliz plâ-nının bu adayı kuvvetli bir askeri ve deniz üssü yapmak olduğu neticesini" çıkarıyor ve "bundan zerre kadar şüphe olmadığını" söyliyerek bakınız ne diyor: "Dün In-gilterenin Kıbrıs hakkındaki hakiki plânları hakkında şüphesi olanlar var idiyse bugün kendilerini bu şüphe-lerden kurtarmalıdırlar. Dün Kıbrıs meselesinin süratli bir şekilde halledileceği ümidine kapılanlar, karışılarma diki-len v her hangi bir rvya al-danış ve hayale yer bırakmıyan çıplak ve acı hakikatin yü:yü-sedirler."

üslümarı Olmak Kâfir Olmak

YAZAN : Öğretmen A. Midhad ÖZDEN

kavuşa

ingiliz Deniz Aşırı Havacılık Kumpanyasının uçaklarından Bal moral. Bu uçak 11 saat 20 da-kikada 3520 mil katederek Niyorktan Londraya

uçmuştur.

Viyana'da Toplanacak o lan

Tuna Konferansı

LAKE SUCCESS: Birleş-miş Milletler Genel Sekreteri biy, Fransız, ingiliz, Ameri-kan, Rus, Yunan, Çekosla-vakya ve'Yugoslavya hükü-metlerine birer telgraf gönde-rerek Viyana'da toplanacak olan Tuna konferansına işti-rak edip etmiyeceklerini sor-muştur,

Avusturya, Papen'le, Şaht'ın

teslimini İstiyor

LONDRA: Moskova rad-yosuna göre, Avusturya hü-kümeti Fon Papen'le Şaht'm teslim edilmeleri için millot-, lerarası mahkemeye yeniden müracaat etmiştir.

Sovyetler, terhis j

Teşebbüsüne Giri l iyorlar

MOSKOVA: Sovyet Ba-kanlar kuruluyla Komünist partisi Merkez komitesi Sov-yet hükümeti nezdinde ter-his işleri için bir konsey teş-kil edilmesine karar vermiş-lerdir. Bu konsey 39 üyeden teşekkül edecektir.

Rusların Müdafaa

Tedbiri BUDAPEŞTE: Batı Ma-

caristan'da cereyan eden Sovyet manevralarının mev-zuu Avusturya'dan gelecek olan bir cephe hücumuna karşı Tuna nehriyle Balaton gölü arasında müdafaada bulunmaktır.

Geçenlerde Bay Şeyh Na-zım, ufak bir Türk köy cami-sinde öğretmenleri dinsiz, ca-hil, ve zibil tenekesine attık dan maada, diğer başka bü-yükçe iki Türk köyünde, na-maz kılmayanlar, ve oruç tutmayanlar kâfirdirler fet-vasını vermiştir.

Şeyh efendi acaba hangi Ayete ve hâdise; ve hangi miictehide (din hakkında ka-rar veren ve söz söyliyen,) dayanarak bu, fetvayı ver-mişlerdir ? Bir kavim ahar bir kavma benzersa o da on lardandır. Şeyh Efendi bilmi-yor mu ki "Men teşebbehe bi kavmin fehüve minlıüm" hâdisi; hâdisi merfu değildir. Ehli sünnet bilginlerinin ka-ran,: Bir hâdisin delil ittihaz olunması ivin nassı celiye (belli ve aşikâr ayet) dayan-ması lâzımdır. Bu hadisi kime söyledi, kimden nakle-dildi, yani hadisin geldiği yerin bilinmesi şar;tır.

Kâfir ne demektir ? Aga-hın 2 veya 3 olduğunu, söy-liyen ve Alialıın oğulları ve kızları vardır diyen ve buna inananlar Afrikanın bazı zen-cileri gibi puta tapanlar kâ-fir olabilir. Yoksa Allahın varlığına ve birliğine inanan ve HZ. Muhammedi reaül kabul eden kimseler kâfir olamaz, ancak islâmdırlar.Is-bati:

1. HZ. Muhammedin ikin-ci halifesi HZ. Ömerin nak-lettiği hadise göre: "KeHmei Tevhidi söyleyinciye kadar insanlar ile mukateleye "çar-pışmak" memurum, ne vakit insanlar—Lailâhe ilâhb illâl-lah— k e l i m e s i n i söyler ve itikad ederlersa kanlarını mallarını benden muhafaza etmiş olurlar" de-miştir. Pekâlâ: bu hadise gö-re ben Müslümanım deyen ve kelimei tevhidi söyleyen bir kimseye nasıl kâfir deye biliriz.

2. HZ. Muhammedin gü-nünde olmuş bir vâk'a daha nakledelim. Bir gün HZ. Muhammed, Ebubekir, Ömer, ve Ebu Hüreyre beraberinde olduğu halde, ufak bir Te nezzüh sırasında, Muhammed Ebu Hüreyreye hitaben, : "Şu nişanımı al ve kelimei şe hadete kalben inanan ve söy-liyenlerin Cennetlik olacağını rast geldiğin kimselere müj-dele" demiştir. Hadis:

3. 'Setefteriku ümmeti sela-sen ve sebine firhah, külliha fil cenneh, illa vahidelı" (üm-metin gelecekde 73 fırkaya 'ayrılacak, hepsi de cennet-liktir yalnız bir fırkası benim

şefaatun ile cennete eakiardır )

Şimdiye kadar geçeıı din alimlerinin bildirdiğine göre bir Müslüman hangi yolda giderse gitsin, kâfir olduğu, na hüküm etmek dinimizce şeran katiyen doğru değildir.

Tek bir Ulamın, bu adam hüsnü hal Fahibidir, namaz kılar, oruç tutar deveceeği-m ize 1000 dinsizin İslâm olduğuna inanmak daha iyi-dir.

islâm dini bilgin ve bü-yüklerinden "Şerhası" yanın-da olanlara demiştirki: "Şa-hit olunuz.Ben islâradan hiç bir kimseye bir hatadan do-layı kâfirdir demem, zira ben onların hep bir Allaha tap-dıklannı görüyorum."

Yine Şeyh Mühiddin Arabi "Her hangi bir islâm kitle-sine kâfirlerdir demek bir Ehlullahın "Safi, şeh" şanı değildir demiştir.

Keza Konyalı Mevlana Si-raceddin "Ben 73 mezheb sa-bibi ile birleşmişim" demiştir

Sonra en büyük ve meş-hur sofilerden Ali Elhas di-yorki: Makamı marifeti "Şeyhlik Safilik" iddia eden bir kimse her hangi bir lala-mın gidişinden dolayı ona kâfirdir derse o adam iddia-sında yalancıdır'' diyor.

Pek aşikâr olarak bilmeli-yizki: her hangi bir islâm camiasınınn kâfir olduğuna hüküm ve içtihad etmek için; 5 şartı; o bilginin bil-mesi ve öğrenmesi şarttır.

Yukardaki 3 esasa (Hay-derı Zadeden) bilgin ve şeyh-lerin sözlerine ve kanaatimi-za göre Bay Şeyh Nazımın vermiş olduğu fetva tabiatı ile suya düşmüş olur. Binaen aleyh Türkler arasında kâfir yoktur ve olamaz.

Bir Islâmın kâfir olduğuna hüküm etmek için başka din sahihlerinin tapınaklarına gitmesi ve onların dini usûl ve göreneklerine bağlanması inanması ve ona göre amel etmesi lâzımdır.

Binaenaleyh biz havli mü-cerredi (delilsiz bühransız söz) kabul etmeyiz. Bütün Kıbrıs Türkleri Islâmdırlar.

Türkçe Yazı Makinesi

Aranıyor Kullanışlı Türkçe bir yazı

makinesi aranıyor. Satmak istiyenlerin HÜESÖZ idare-hanesine müracaatları.

t

X ıl

&

A

SîîS •

Page 3: Komünist Yuna Çetelern i Yunanistandaki Türklere Zulüm Ediyorevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/hursoz/1946/Ekim/11Ekim1946-Hursoz.pdf · manevraları dolayısiyl bü-e yütülmüş

11 "Ekim 1046 (HÜBSÖZ) Sayfa 3

>/v|v5

. *' e -

EDEBİYAT VE FİKİR SAYFASI Tarih ve Herodot İ k t i b a s l a r

YAZ Tarih boyunca gelişme yol-

larında, günün birinde insan-lar yeni bir buluşta bulundu-lar. O zamana kadar sözle, hikâye suretiyle nesilden ue-sile naklettikleri hayatlarını, bu defa, yazı ile kelime ve fümle denilen bir takım şe-killerle ifadeye muvaffak ol dular.

Bu ifade tarzı, Mısırda ol-duğu gibi, ya papinu üzerine çiziliyor, yahu da Bergama medeniyetindeki gibi Berga mun denilen kuzu derisinden yapılmış kâğıtlar üzerine ya-zılıyordu.

İnsanlar, bu basit, karışık, esrarlı işaretlerle yorulma-dan, bağırmadan bütiin fikir ve duygularını uzaklarda bulunanlarla k e adilerinden sonra gelecek olanlara da bildirmiye muvaffak olmuş-lardı. Günün birinde Herodot adında Atinalı bir bilgin, Mısır denilen ülkede bir se-yahat yaparak gördüklerini yazmağı tasarladı.

O, parasız ve pulsuzdu.Ak-denizi geçerken yakalanıp e-sir olmak ve pazarlarda sa-tılmak tehlikesi de vardı, fakat cesurdu, iradeli idi, fakirdi ve idealistti. Yeni şeyler görmek, yeni diyarlar-da dolaşmak, orada yaşıyan-larla tanışmak onların ya-şayış tarzlarını ve medeni-yetlerini görüp öğrenmek arzusu, bir ateş gibi içinde yanıyordu.

O, kuvvetli bir müşahede kudretine ve gördüklerini (ipekten bir ipliğe inci dizer gibi) kolay, sade ve güzel bir surette yazmak, anlat-mak sanatına vakıftı.

Bir kayığa atlıyarak, Mı sıra gitti, gezdi, dolaştı, göz-lerinin topladıklarını kalbin-le tesbit etti. Bir taraftan aç dimağını yeni bilgilerle besliyor, diğer yandan, aç midesini doyurmak için, avuç açıyor, dileniyordu.

Onun iki ciltlik eseri bütün insanlığm müşterek inalıdır ve eşsiz bir bilgi kaynağıdır.

O vakitten itibaren, her miHet, onu taklit ihtiyacını duydu. Ve her devirde ma-ziyi lıald 3 yaşatmak, dile ge-tirmek imkânını aradı.

Mazinin sesini, mazinin hayatını, mazinin hadise ve

İN: Osman BAŞDEMİR görüşlerini aksettirmesi ba-kımından tarih, bulunmaz bir bilgi ve tecrübe hazinesi idi. .

Fakat tarihin yazdıkları gerçekten yaşanmış bir ha-yat mı idi? Bu hadiseler ve vakalar aksettirdikleri dev-rin realitelerine ne dereceye kadar uygundu? Bu meç-huldü, çünkü dünün yaşan-mış hayatını (değişen ve kaybolan şartlar dolayısile) halde yaşatmıya, incelemiye imkân olmadığı için, hiç bir bilgi, tarih kadar, izafî bir mahiyet taşımıyor. Bir ter-biye vasıtası olduğu, insan-lara ibret ve ahlâk dersi verdiği iddiası da kesin ve müsbet görünmüyor.

Şu da müsbettir ki, bilgi-lerimizin duygu ve ihtirasla-rımız üzerindeki tesiri daima hiç denecek derecede azdır.

Ananeler kaynağı olması bakımından tarihin kütleler üzerine yaptığı tesir inkâr edilemez. Fakat tarih, hiç bir devirde, milletlerin başı-na geçen bir muhteris ve hodgâm için tesirli, söz ge-çirici ve akıllı bir hoca ola-mamıştır.

Tarih boyunc ı milletlerin başlarına geçenler, milletleri kendi ihtiyaçlarına göre de-ğil, kendi şahsî arzu, tema-yül ve ihtiraslarına göre ida-re etmişlerdir. Bunlardan ba-zı'arı, ihtirası için, insan ka-nından nehiı ler meydana ge-tirmiş, bazıları insan kafa taslarından kuleler yaptır-mış, bazıları altm kafesler içinde yaşamış, fakat istis-nasız olarak her biri milleti karanlıkta baskıda (kendile-ri bolluk içinde yaşadıkları halde) milletlerini, yoksul bir halde hürriyetsizliğin karan-lığında yaşatmıştır.

Tarihte, her hükümet ida-re ettiği milleti, onun tabiî gelişme şartlarına göre değil, kendi arzu ve isteğine göre terbiye ve idare etmek iste-miştir.

Bunun için tarihin her devri başka başka zihniyet-lerin meşheri olmuştur.

Eğer böyle olmasaydı,mad-dî sahalarda yıldızlara seya-hat vasıtalarını hazn|ıyan insanlar, sosyal sahada ve hükümet şekillerinde bu ka-dar geri kalırlar mı idi?

Akşam 2 9 Yaşında Evvelki gm istanbullu

"Akşam'' arkadaşımız 28 ya-şını bitirip yirmi dokuzuna bastı. Belki 28 yıl sade edebi-yat ve tarih içinde değil, Avrupa ve Amerika gazete-ciliği hayatında da pek büyük bir süre değildir. Fakat bizim memlekette son 28 yılın içine ne gibi olaylar sığdığını düşü-nenler arkadaşımızın yirmi dokuzuncu yaşını azımsıya-mazlar.

O, bir kaç arkadaşın bir araya kattıkları ufakça bir sermaye ile ikdam Yurdunun yanındaki ahşap konakta ilk çıkmağa başladığı zaman ben cephedeydim. Onu ilk defa adı esine gelen mektuplar ve

ızeteler arasmda görmüş-tüm.

Mütareke günlerinde sütun-ları en fazla didiklenen, satır-ları en ziyade boş ve beyaz çıkan gazetelerden birisi'de '"Akşam" olmuştur.

O günlerde bir dâvanın ce-saretli avukatı olan bu gaze-te,'28 yıl içinde hak bellediği yoldan dönmemek, mesleğini değiştirmemek dürüstlüğünü göstermiştir. Muvaffak gaze-teciliğin sağa sola zikzaklar yaparak sürüm yapmak de-mek olmadığına gösterebi-leceğimiz delillerden birisi yir mi dokuz yaşındaki "Akşam" dır.

Edebî Serveti Füsun'un son nüshalarına aruz manzu-meleriyim giren, ondan sonra da daha çok edebî mensure-ler yazan Falih Rıfkı, edebî üslûptan gazete dilinde ne ka-dar faydalanılabileceğini "Ak-şam" da "fıkra" larmda göstermiştir.

Çok kuvvetli düşmanlara karşı kalemle nasıl savaşabi-leceğini gösterenlerin arasında da "Akşam" *n yeri ön saflar-da gelir.

Heyecanlı günlerde bir çok gözle*1 onun başlıklarında iri puntolu yazılar dolaşırdı.

Dostum Çallı İbrahim'de herhangi bir gazetenin kollek-siyonunu yapmak gibi bir merak bulunamıyacağını tah-min edeı siniz. Fakat "Ak-şam" m îri harflerle yazdırıl-mış "Ellımdülillâh izmir'i aldık" manşetini taşıyan nüs-hasını yakın vakitlere kadar saklardı.Belki hâlâ da sak-

G ö l g e l e r

Tutuşan hisler gibi ufuklarda ki esrar ' Büzgârın fısıltısı sanki uzayan sual.

Ruhumu bir gölgenin hatıraları sarar Ağlar kahkahalarla çocuklar gibi her dal.

Kirli kaldırımlarda kamburlaşmış bir merak] Takılı kaldı gözler buz tutmuş saçaklarda.

Dem vuruyor gölgeler yollarda sıçrıyarak Bir gizli ıztırap var kıvranan sokaklarda

Peşinden Sürüklenen gölgeler birer korku Düğümlenir içimde sızlayan bir heyecan.

Hıçkıran sessizliğin ıztırablarıdır bu Duvarlarda asılı bir halka gibi hicran.

U r k i y e H İ N E

F i g a n

Baharın ferdası matemmiş heyhat Ninni kulağıma bir acı feryat Ey tatlı rüyalar, ey nazlı hayat

Sıcak yaşlarınla gönlümü yaşla * * *

Bahara elveda, yaza elveda Goncelerde açan naza elveda içimi dolduran haza elveda

Hepsinden uzağım bir gamlı başla. * *

Yazardım kanımla alın yazımı Çalardım gönlümü kırık sazımı Basardım bağrıma atan nabzımı

Öperdim gülleri bir hazin yasla * *

• *

Doğarken ufkumda bir nurlu sabah Dallardan dökülen yaşlarla eyvah Tomurcuklar gibi yıkansaydım ah

Yazardım şı'ritoi bir damla yaşla. O s m a n M i T Ü R K A Y

B a h ç e m d e k i G ö l g e l e r

Ne güzeldir göigeler bahçemde bugün yine Eflâtuni renk düşmüj nihayetsiz engine Bir kızıllık siniyor -yaprakların rengine Ne güzeldir gölgeler bahçemde bugün yine Eser hafif Lir esin engine hüzün taşır Yorgun kaııatlariyle birkaç Martı yaklaşır Süzülerek sahile gölgeler uzaklaşır •

Uzaklaşu nihayet karışırlar engine Gel sevgilim dalalım suların ahengine Ne güzeldir gölgeler bahçemde bugün yine...

Cevdet HÜSEY İN

Uyordu. Basın kanununun, yazı

hirriyetinin tartışmalara ko-nu olduğu şu günlerde bi.ta-kım arkadaşlar:

—r-Bir yaşımıza daha girdik! der gibi cinaslı yazarlar ya-zarlarken Akşam, hiç de öyle ağızlar kullanmaksızın yeni

bir yaşma basıyor. Bir gazetenin iyi okunması

fazla sürülmesi için zaman zaman, esen rüzgâ. lara göre yalpa vurması lâzım geldiği kanaatini yalanlıyarak yirmi sekizini bitiren arkadaşımıza uzun yıllar dilerim.

T. I .

/I ü

ı «

Aşağı kısımdaki yanmış ormanların içinde en metin adımlardan bazıları, için için yanmakta olan yangının etrafmdabir kordon teşkil ettiler. Fakat tesadüfen bu manzarayaya gözlerin' çevi renler, Parişin batı taraflarından baktıklarında vadiyi daha evvel bilmedikleri bir şekilde görmüş olacaklardı.

ikinci günün akşamıydı. Reııa nehrini kenıer-iiyerı köprünün üstünde şerif, duruyordu, yorgun ve harap bir haldeydi. On îki saattenberidir ormandaydı; bundan sonra ihtiyar şerif vezgeç-miye evine dönmiye mecbur olmuştu. Bütün ko restelik ağaçlarını ati»} yutmuştu. Ellerini köp-rünün parmaklıklarına koydu ve aşağıya suyu içine l aktı. Garip bir yürek bulantısı hissetti. Orada durmakta olduğu sırada birisi süratle ilerliverek doğu sahilden geliyordu. Bu Kari idi Onu görünce çekindi; ve sonra küplü-yü çıkarak yürü miye başladı. Tevazu ile:

—Tün aydın. Dedi ve geçmek üzereydi. Şerif dosdoğr» onun

önüne gidip durdu. Keskin bir sesle: —Nereye gidiyorsun ? diye sordu. Kadın hatta daha mütevazı:

—Sizinle konuşmıya geliyordum, cevabını vtrdi. Şerri alevli gözlerini Karinin yüzüne dikorak: -Yangını başlatan «sendin, dedi.

KA'Rİ YANGINI

ve goz-

oldu.

YAZAN: J. BREDA BULL ÇEVİREN :N. S.E. ( 1 2 )

Kari omuz örtüsünü yukarı çekerek leri hareketli:

—Evet, Tanrı yardımcım olsun, böyle Diye mırıldandı. Sonra ilâve etti: --Ahali ormanlarda kahve pişirmemflidir. r—Merhametli Tanrım! böyle birşey olsun, hem

de Şerife. Gözl linin yaşarmakta olduğunu göstermek te

şebi.üsiinde bulundu. Şerif ellerini onun üstüne oydu. Sertlikle: — Bu i;ten kaçamakla kurtulamıyac=»ksın, Ka-

dedi, şimdi sen ve ben hesaplaşacağız. Kari onun ellerinden kurtuldu, için için ya-

nan gözlerini Şerife dikti: Şerife artık birşey borçlu olduğumu sanmı-

yorum, e vabıııı verdi. Ve s d-'atle koşarak geçip gitti. Şerif onu takibe koyuldu, fakat durdu. Kadı-

nın a r k a m d a n yumruğunu uzatarak: Tanrıya «âna .yardim etmesi için yal varırsan J kimse

Karinin son sözü rüzgârda taşınan bir ah gibi işitildi.

—Tanrı hepimize de merhamet ederse fena yapmış olmaz.

Lorens-Kari süratle yürüdü, başını bir iki defa genye çevirerek Lökkerjordet'taki parmaklıktan tırmandr-ve ormanda kayboldu, Bütün bir man-zarayı, içine alacak bir noktaya gelince durdu döndü vadiye baktı ve feci bir kahkahayla gül-dü. Şonra bir kere daha inledi, acı ile öksürdü ve kendini boşluğa koy verdi!

Ertesi gün Parişteki herkes yangının Karinin kahve—kab nıu altındaki ateşten çıktığım öğ-rendi; keza herkes bilivordu ki bu bir «araz işiydi, bir intikamdı. Bundan dolayıdır ki bugüne kadar bu yangına "K ri—Yangını" veya "Kah-v e - d a n g ı n ı " ve Pariş vokayiinde bu yangını çıkaran da " K a h v e - K a r i " lakabını taşır.

Şeı ıf Karı'yi mahkemeye getirmesi için adam-larını gönderdiğinde, Kari ortadan kayboldu, ve onun n reye gittiğini kimse bulamadı.

Hiç şüphe yok ki takriben sekiz sene sonra, f )ovuz yamaçlarında yaşıyan insanlar kurtların dışlerıle dişlenmiş bir cesede rastladılar; bu ce-set onun cesedimi, yoksa dağların merhametine sığınmış başka zavallı bir fakirin cesedimiydı

bilmiyordu

-

M A AD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR - '

Page 4: Komünist Yuna Çetelern i Yunanistandaki Türklere Zulüm Ediyorevrak.cm.gov.nc.tr/siteler/gazeteler/hursoz/1946/Ekim/11Ekim1946-Hursoz.pdf · manevraları dolayısiyl bü-e yütülmüş

«#«»<

I Sayfa (HU.RSUZ) I 1 Ekim 1946

i:

/K -Memleket Haberleri A . . -„

— • —

Leymosun Haberleri

(Husus i Muhbirimiz Bi ldir iyor)

lıtja Ruhsatları Be led iye Tarafından Verilecektir

Öğrendiğimize göre Ley-mosun Belediye hudutları da-hilinde inşa edilecek ebniye-ler için lüzum olan ruhsat Belediye Dairesi tarafından verilecektir. Şimdiye kadar bu nevi ruhsatlar Tapu Dai-resi tarafından verilmekte idi.

Polemldyalı lar Su Getirtmek

İstiyorlar

Leymosun Belediyesine aid olan Ay .irini suyundan Yu-karı Polemidyaya su getirmek için Belediyeye Polemidyalı-lar , müracaatta bulundular. Belediye Reisi, köylüler su-nun getirilmesi için yapılacak bütün masrafı yaptıkları tak-dirde, Ay.Irini suyunun ken-dilerine verilmesinde itirazı olmadığını bildirmiştir.

Ağ ı r C e z a Mahkemes i

Faaliyette

Pazartesi gününden itiba ren kurulan Ağır ('eza Mah-kemesi bir çok mühim, dara ları Mahkeme etmekte meş-gul bulunmaktadır.

«İstiklâl G ü n e ş i "

Sahneye Konuyor

Daha evvel de bildirdiği-miz gibi Leymosun Terakki Kulübü Kurban Bayramında bir müsamere verecektir. Mes'ul şahıslardan öğrendiği-mize göre Terakki Kulübü" nün müsameresinde "İSTİK-LAL GÜNEŞİ" isimli Milli Piyes sahneye konacaktır. Bu piyes çok heyecanlı ve Milli gururumuzu yükselten bir mevzua maliktir.

Düze l tme

Müstemlekât Bakanının Ekselans Valiye gönderdiği, ve dün gazetemizde neşredi-len mesajın bir ibaresinde bir kelime yanlış dizilmekle mana değişmiştir. Dün çıkan ibare şöyledir. ,lSize sizinle dostluk ve emniyet ruhu için de kooperasyon etmemek îçin"bu ibaredeki "etmemek" kelimesi "etmek" olacaktır, ve doğrusu şöyledir: "Sizinle dostluk ve emniyet ruhu için de kooperasyon etmek tekli-finde bulunuyoruz." Düzelti-riz.

Lârnaka Haberleri Geçen Çarşamba günü ge-

cesi, Cumhuriyet Bayramını yek vücut bir lıalde' kutla-mak maksadıyle, Türk Ocağı binasında iskele ve Tuzlanın bütün kulüp ve kurumlarının iştirakiyle bir toplantı yapıl-mıştır. Kutlama töreııi, geçen sene olduğu gibi, yine Türk Ocağı binası önünde yapılacak; kü-çük iskele başından Büyük Camiye kadar olan yol ve meydanlık renkle elektriklerle süslenecek; meşaleler yakı-lacak ve fişcnkler atılacaktır.

Kutlama programını düzen-lemek üzere bir müfrez ko-misyon ayrılmıştır.

H§ Limanımızda bulunan ingiliz Donanması birlikle-rinden bir destroyer gitmiş ve yerine bir erzak gemisi gelmiştir.

Çarşamba akşamı Amiral gemisinde bazı sivil davet-lilerinde iştirakiyle, bir KOK-TEYlL partisi verilmiştir.

jğğj Yaz tatili münasebetiy-le n 'şriyatını durduran Rum Spor Gazetesi "ATHLİTİS-MOS" tekrar çıkmaya başla-mıştır-

© 13 Ekim, Pazar günü FUADlYE posta vapuru Limasola ve ordanda Mağusa ya uğrayacaktır.

3 0 Eylüle Kadar

Zirai Durum Bütün kış mahsulunun top

lanması sona ermiştir. |H Sisam ve nohut hasadı

devam etmiştir. Mahsul mem-nuniyet verici idi.

jP Sonbahar patates Eki-mi tamamlanmıştır. Normal ihtiyacı karşılayacak kadar gübre bulunmamasma rağ-men ekilen saha memnuni-yet bahis idi.

Uf Ekşi Lemon cinsinden mey valar inkişaf etmektedir ve ilk limon iüracatı başla-mıştır.

§§ Elma, armut toplan-ması sona ermiştir. Bu cins meyvadan hemen hamen hiç ihraç edilmemiştir.

Sirke istihsali başlamış-tır ve fiatlar yüksektir.

Pfi Sarı yapraklı tütünün toplanma ve kurutulması sona ermiştir fakat külliyetli satış temin edilememiştir.

PjF Hayvanları otlatmak için tabiî otlaklar azalmak-tadır.

§§ Et durumu oldukça memnuniyet vericidir.

M a ğ u s a (Perşembe)

Mağusa Haberleri (Hususi Muhbirimiz B i ld i r iyor)

Bundan tahminen bir ay evvel Lefkaralı bilisine kara pazar pirinç sattığı için po-lis tarafından aleyhine dava getirilen Mağusa polis kan-tini sahibi Andreas Geor-gallis bugün Mağusa mahke meşinde Hâkim M. Teohari-disin huzuruna getirilmiş ve 9 ay hapis cezasıyle 50 lira para cezasına çarpılmıştır. Müdafaa avukatı Mr. Paskal-lis idi.

^ Yine karapazar pirinç sattığından aleyhine dava getirilen Maraşlı bakkal Ni-kola lrikomolu, 9 ay hapis cezasına ve 60 lira para ce zasına çarpılmıştır.

İH Yine karapazar pirinç sattığından aleyhine dava ge-tirilen bakkal (bayan) Atina D. Hristodulu 6 ay hapis ve 50 lira para cezasına çar-pılmıştır.

Ziraat Makinesi O l an Çifçiler

Ziraat makinesi olan çif çiler memleketimizde günden güne artıyor. Bilhassa Ziraat makinesi meselesi Amerika ve Ingilterede dikkatle ince-lenmektedir. Kıbı-ısta birçok çifçiler, harbin sona ermesile yeni makineler getirterek onları kullanmıya başlıya-caklardır. Eğer bu makine-ler tez bir zamanda aşınmaz ve eskimezse, faydalı neti-celer elde edilebilir. Bu ise köylüleri makinelerini muha-faza edecek kulubeler inşa-sına mecbur etmektedir. Zira açıkta veya yağmurda kalan makineler tez bir zamanda bozularak yerleri kendilerde hayvanlarına ancak yetişti-ğinden, makine kulu beleri inşası hakikaten bir prob-lemdir. Biitün çifçilerin makinelerini koymak için küçük hususi yerler yapmalarına nazarı dikkatları çekilir- Bilhassa harp inşaatının malzemesini elde etmek fırsatı olan şu sıralarda bu kulubelerı inşa etmek en muvafık bir za-mandır.

Necip Mustafa

Şekerleme Mağazas ı

Mağazamıza Nadler markalı muhtelif cins Şeker lemeler gelmiştir. Bundan maada son posta ile Antep fıstıklarımız gelmiş ve toptan 11/-, pera-kende 12/- den satılıyor.

Her nevi şekerlemeleri en ucüz bir fiatla ancak mağazamızdan tedarik edebilirsiniz.

Aya s of ya civarı Arasta Sokağı No 70-78, Lefkofa.

722 numaraya telefon ediniz

Kambililinin

Lüks Taksileri Emrinize

Amadedir

7 2 4 Rifat Cemal

Taksi yazıhanesinde Her zaman taksi bulabilir-

siniz. Fiyatlar «ok ehvendir.

Bir defa deneyiniz.

YAYLA KARTALI İ v i m a » o 1 ' d a

12 Ekim Cumartesi ö.s. saat 3 d e

R I ALTO Sinemasında Biletler: Şakir İsmail Saatli, Ali Naşit, Mustafa

Şonya Ticaret evleri ve Gişeden temin edilebilir, mm ıııııı unu ıııııı hiiu mm ıııııı mm nnn nıııı nıııı inin 'iıın uıın 'iıııı ıııııı ııııpııi'iııııııııııınp^p^p»

İ l â n 12 Ekimden itibaren Spinneys vasıtasiyle Mağusada

ayni şartlar altında yani 1—3 kişilik ailelere bir pakfif ve 4 kişiden yukar olan ailelere 2 paket üzerinden tere-yağı tevzi edilecektir.

Mağusa : (DELFI) (Eşya Taşıt ve Çarşı Kontrol

Dairesi)

I I â n

İ l â n

Tevziat şu şekilde olacaktır 2-3 kişilik aileye 1 makara 4-5 ,, M 2 ,,

,, ,, 3 „ 8-9 ,, ,, 4 ,, 10 ondan yukarı

aileye 5 ,,

(DELFI)

Dünyan ın En G ö z e l

Sigarası ARDATH TOBACCO

Co., Lfd., London

Umumun malûmu olmak üzere ilân olunur ki Ekim ayı için Mağusa halkının kaydolunduğu bakkaliye mağa-zanndan ithâl edilmiş kokulu sabun iedarik etmek hakkı vardır. Bu sabunlar 1 —3 kişilik ailelere bir ve 4 kişiden fazla olanlara 2 adet üzerinden tevzi olunacaktır.

Evvelce sabunlarını tedarik etmiyenlerin şimdi bak-kallarına müracaatları hatırlatılır.

Mağusa: (DELFI) (Eşya Taşıt ve Çarş! Kontrol

Dairesi

B i l d i r i k Halkın malûmu olmak üzere bildirilir ki Kontrol

defteri ile eşya satın alanların bu gibi eşyayı kayıtlı bu-lundukları bakkallardan her ayın 2 . sine kadar tedarik etmeleri mecburidir. Her ay bu tarihten sonra müracaat edecek aile reislerine hiç bir kontrol eşyası satışı yapıl-mıyacaktır.

Mağusa: (DELFI) (Eşya Taşıt ve Çarşı Kontrol

Dairesi)

fil»

Haltı jsr» *

^ 1... NK U U S J ? « a

ı j I

M a n W

Hız U e f i • i ® He w» '

ÎSSîBttö»»'" • "

dmîııb j®* MBütt ı

9s OİBBİŞIC Î'i MÜ (mi kaium ma ;n« * •ü^ıiİaMfc

bâmd

8. h&ft fcaytig^ Hami

Umum Mağusa halkının malûmu olmak nzere Mağu-sa kasabası aile reisleri için eşya kartları ile aşağıdaki satıcılar vasıtasiyle dikiş makarası dağıtılacaktır.

Dağıtılacak merkezler. Banayodis Yerolemu

Kooperatif bakhaliyesi "A" Dakis Güzzaridis

Armenak Kırkasaryan Andreas Yorgallidis

Haralambos Babadobullos Mustafa irfan

Kostandis Ahılleya Andonis Kostandinu Yuannus Haralambos Sandamas Mihailidia

u * * aaıt o*

"kHİt.'l

* Ubç , , .

O * * »

© » W '

Dizildiği yer HÜKSÖZ Basıldığı yer : Zavalli Baaımov

( H Ü R S Ö Z ) Günlük Sabah Gazetesidir

Kıbrıs l<in A b o n e Bedel i

1

^ ^ i

v > H

YILLIK ALTI AYLIK UÇ AYLIK Pıt Memleketler İçin

YILLIK ALTI AYLIK ÜÇ AYLIK

£ 2. 0.0 1. 0.0 0 10.0

£ 3. 0.0 ı . r o . o 1. 0.0