44
39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) BÖLÜM 9 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER

KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

BÖLÜM 9 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR,

SEMİNERLER

Page 2: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

374

Page 3: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

375

KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14. KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004 ZONGULDAK

Yürütme Kurulu Yaşar UZUNKAVAKLI (Başkan) Levent USMAN (II. Başkan) Cüneyd YAMUDİ (Yazman) Hüsnü Meydan (Sayman) Yrd.Doç.Dr. Dilek ÇUHADAROĞLU Yrd.Doç.Dr. Sait KIRGUT Yrd.Doç.Dr. Hamit AYDIN Yrd.Doç.Dr. Melih GENİŞ Fikret ZAMAN Birol KASAPOĞLU Dinçer ACUN

SUNUŞ Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi'nin düzenlediği Türkiye 14. Kömür Kongresi 02-04 Haziran 2004 tarihleri arasında Zonguldak'ta yapılmaktadır. 1978 yılından beri her iki yılda bir yapılmakta olan Kömür Kongresi'nin temel amacı, kömür madenciliği ve teknolojisiyle ilgili bilgi alışverişini özendirmek ve desteklemektir. Kongre, Zonguldak Karaelmas Üniversitesinin Konferans ve Gösteri Salonunda yapılacak olup, aynı mekanda Maden Makinaları ve Donanımı Sergisi de kongre süresince delegelere açık olacaktır.

Page 4: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

376

Teknik oturumlarda bilimsel kurulumuz tarafından seçilen ve Bildiriler Kitabında da yayımlanan 29 adet bildiri sunulacaktır. Bunun yanında, uzmanlar tarafından hazırlanan 3 adet çağrılı bildiri de kongre programında yer almaktadır. Özelleştirme politikalarının hızla uygulandığı dünyada ve ülkemizde özelleştirilmeye başlanan ve özelleştirilmenin yaygınlaştırılmasına çalışılan madencilik sektörünün durumunun irdelendiği "Küreselleşme ve Özelleştirme Sonrası Madencilik Sektörünün Durumu" konulu bir panel düzenlenmiştir. Bu kongrenin başarısı; yürütme kurulu, bilimsel kurul, oturum yöneticileri ve bildiri sahiplerinin çabaları sayesinde olacaktır. Son olarak, Türkiye 14. Kömür Kongresi'nin gerçekleşmesine katkıda bulunan tüm kişi, kuruluş ve firmalara teşekkür eder, Kongrenin kömür madenciliğimize yararlı olmasını dileriz. Yrd.Doç.Dr. Erdoğan KAYMAKÇI Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Başkanı

Yaşar UZUNKAVAKLI Kongre Yürütme Kurulu Başkanı

TÜRKİYE 19. ULUSLARARASI MADENCİLİK KONGRESİ VE FUARI 09-12 AZİRAN 2005, İZMİR

Yürütme Kurulu Dr. Ahmet Hakan ONUR (Başkan) Cemil SEÇKİN (II. Başkan) Dr. Vedat ARSLAN (II. Başkan) Dr. Gürcan KONAK Dr. Mehmet TANRIVERDİ Dr. Çelik TATAR Dr. Ahmet Hamdi DELİORMANLI Dr. Tayfun ÇİÇEK Dr. Erol KAYA Dr. Çağatay PAMUKÇU Dr. Okay AKSOY İbrahim NOSTER Ali DEMİRCAN H. Refik APUL Oğuz SÖNMEZER Doğan KARAKUŞ Alper GÖNEN Kemal ÖZFIRAT Uğur TEKİR Beyhan PAYASLI

Page 5: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

377

Önsöz Geleneksel olarak iki yılda bir düzenlenen Türkiye Madencilik Kongresi ve Sergisi, bu yıl 19. sunu İzmir’de Madencilik Kongresi ve Fuarı adı altında gerçekleştirmiştir. 1969 yılından günümüze dek düzenlenen bu kongre, 17. sinden itibaren uluslararası bir nitelik kazanmıştır. 9-12 Haziran 2005 tarihinde İzmir Enternasyonal Fuarı Kongre Salonu’nda düzenlenen 19. Uluslararası Madencilik Kongresi (IMCET 2005), İzmir Enternasyonal Fuarı’nda İZFAŞ ve TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından birlikte organize edilen Madencilik Fuarı (MINEX) ile birlikte gerçekleştirilmiştir. 19. Uluslararası Madencilik Kongresi, ayrıca TÜBİTAK tarafından da desteklenmiştir. 16 farklı ülkeden madencilik alanında faaliyet gösteren akademisyen, araştırmacı, uzman ve mühendisler tarafından gönderilen 140 özet arasından bilimsel kurulun titiz çalışmaları sonucunda seçilen toplam 97 adet bildiri, tebliğ ve poster olarak iki oturum salonunda tartışmaya açılmıştır. Kongre, farklı ilgi alanlarındaki katılımcılara madencilik alanındaki yeni gelişmelerin tartışılması, teknolojik yeniliklerin aktarılması, bilgi ve deneyimlerin paylaşılması konusunda büyük kazanımlar sağlamıştır. Bunun yanında, İzmir Enternasyonal Fuarı’nda 2000 m2 alanda yaklaşık 100 katılımcı firma ürünlerini sergileme olanağı bulmuşlar ve kongrede tartışılan teorik ve pratik bilgileri paylaşma şansına sahip olmuşlardır. IMCET 2005’in gerçekleştirilmesinde, kitabın basımında ve kongrenin yürütülmesi esnasında mali destek veren kurum ve kuruluşlara; kongrenin teknik yönden doyurucu geçmesini sağlayan Yürütüme Kurulu üyelerine, Bilimsel Kurul üyelerine ve tüm yazarlara sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Prof. Dr. Ahmet Hakan ONUR IMCET 2005 Yürütme Kurulu Başkanı Türkiye 19. Uluslararası Madencilik Kongresi Sonuç Bildirgesi Türkiye madencilik sektörünün 1980’li yıllara kadar sürdürdüğü kamu ağırlıklı yapısı, bu tarihten sonra, gerek kamu madencilik kuruluşlarına gerekli olan yatırımların yapılmaması, gerekse kapatma ya da özelleştirmeler yoluyla özel sektör ağırlıklı bir yapıya dönüşmüştür. Kamu işletmelerinin verimsizliğe neden olduğu, bununla beraber, piyasa mekanizması içerisinde kaynakların etkin

Page 6: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

378

kullanımının sağlanacağı iddia edilmiş, özelleştirmeler ile rekabetin sağlanacağı, maliyetler ve fiyatların düşeceği, ekonomik verimliliğin arttığı bir yapı öngörülmüştür. Madencilik sektörü için gerekli olan yerli ya da yabancı sermayenin bu yolla temin edilebileceği, özel sektör dinamizmi ile ülkemiz madencilik sektörünün hızla gelişeceği iddia edilmiştir. Bu varsayımlar ile, madencilik sektöründe kamu girişimciliğinden vazgeçilmiş, kamunun elindeki işletmeler özel sektöre devredilmek suretiyle madencilik sektöründe yapısal dönüşüm sağlanmıştır. Bu dönüşüm sonucu, bugün, kömür ve borlar dışında kalan madencilik alanında kamunun kayda değer bir üretimi bulunmamaktadır. Sektörün liberalizasyonuna yönelik yukarıda değinilen tüm bu faaliyetlerin sonucunda, gerek maden aramaları gerekse üretimler büyük ölçüde sekteye uğratılmış, kamu madencilik kuruluşları ana işlevlerinden uzaklaştırılarak birer enkaz yığını haline getirilirken yerlerine hiç birşey konulamamıştır. Türkiye madenlerini aramaktan vazgeçmiştir. Kamu madencilik kuruluşları giderek küçültülmüş, yatırım yapılmamak suretiyle eskimeye ve verimsizliğe terkedilmiştir. Madencilik sektörüne finans sağlayan Etibank Bankacılık yok edilmiştir. Bununla beraber, sonuçlar, önerileri ileri sürenlerin başlangıç varsayımlarını doğrulamamaktadır. Madencilik sektöründe kamu işletmeciliğinin olumsuzluklara neden olduğu, madencilik faaliyetlerinin serbest rekabet koşullarında faaliyet gösteren özel sermayeli şirketler tarafından yerine getirilmesi durumunda ekonomik ve toplumsal yararın elde edilebileceği düşüncesi, ülkemiz madencilik sektöründe 25 yıldır devam etmekte olan uygulama sonuçlarıyla uyuşmamaktadır. Sabit sermaye yatırımları içerisinde madencilik yatırımlarının payı ve ülkemiz madenciliğinin üretim düzeyi giderek düşmektedir. Kamu yatırımlarından vazgeçilmiştir. Ancak, artacağı varsayılan özel sektör yatırımlarında ise ciddi sayılabilecek bir artış görülmemektedir. Kamu kesimindeki düşüşün özel kesimce doldurulamaması, uygulanan politikaların yanlışlığını açık olarak göstermektedir. Madencilik sektöründeki istihdam 20 yılda 100.000 kişi azalarak yarıya inmiştir. Madencilik sektöründe, kamu mülkiyetinin özel sektöre devrinin, ekonomide etkinlik ve verimliliği sağlamak için yeterli olmadığı görülmektedir. Gerçek sorunlar göz ardı edilirken, çözümün sadece mülkiyet devrinde aranması, bilimsellikten son derece uzak bir yaklaşım olarak önümüzde durmaktadır. Madenlerimiz, çok büyük oranda hammadde olarak dışarıya satılmakta olup, sanayiye dönük kullanımları sınırlı kalmaktadır. Özelleştirme, bu sorunu çözmeye yönelik bir girişim değildir. Gerçek sorun yine çözümsüz kalmaktadır.

Page 7: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

379

Yapılması gereken, kamunun elindeki işletmeleri özelleştirmek ve madenlerimizi hammadde olarak ülke dışına ihraç edilmesini sürdürmek değil, mevcut hammadde kaynaklarını sanayi sektörlerinin kullanımına sunmak, böylece katma değeri artırmak olmalıdır. Madencilik sektörünün, plansız ve kuralsız ortamlarda ülke kalkınmasına herhangi bir yarar sağlaması beklenilmemelidir. Madencilik sektöründe başarı için planlama ön koşuldur Söz konusu planlamada ülke sanayi sektörleri ile entegrasyon ön planda tutulmalıdır. Madenlerimizin ekonomik gelişme bakımından önemi, fazla miktarlarda üretilip yurt dışına satılarak döviz elde edilmesinde değil, sanayiye düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasındadır. Madencilik sektöründe özelleştirmelerin, sektörün gelişmesini sağlayacağı varsayımı irdelenmeye ve araştırılmaya muhtaçtır. Son yirmi yılda edinilen deneyim, özelleştirme söylem ve uygulamalarının sektörün daha da gerilemesine neden olduğu şeklindedir. Ülkemiz madencilik sektöründe bilimsellikten uzak uygulamalardan derhal vazgeçilerek, insanı ve insan emeğini merkeze koyan, bir yandan madencilik faaliyetlerinde kamunun etkin gözetim ve denetimini sağlarken, diğer taraftan söz konusu faaliyetlerin çevre ve ekosistemlerin korunmasını da gözeten, temel olarak ekonomik kalkınmaya ve yoksulluğun azaltılarak gelir dağılımının düzeltilmesi hedeflerine yönlendirilen bir "ulusal madencilik politikası" oluşturulması, gerek toplumun yararı, gerekse madencilik sektörünün gelişimi bakımından son derece büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, madencilik sektörünün geliştirilmesine yönelik temel ilkeler aşağıda sıralanmaktadır: a) Her tür ekonomik faaliyette olduğu gibi madencilik faaliyetlerinde de amaç, insanın refah ve mutluluğudur. İnsan onuruna ve emeğine saygı, madencilik faaliyetlerinin planlanma ve uygulanmasında hareket noktası olmalıdır. Kamu yararı, öncelikli olarak göz önünde tutulmalıdır. b) Madencilik sektörünün tüm alt sektörlerinde üretim arttırılmalıdır. Ancak, söz konusu üretimin hedefi dış satım değil, ülke sanayi sektörleri olmalıdır. Madencilik sektörünün ülke kalkınmasındaki kritik önemi, fazla miktarlarda üretilip yurt dışına satılarak döviz elde edilmesinde değil, ancak, yerli sanayiye düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasındadır. Bu çerçevede, madencilik sektörünün planlanmasında ülke sanayi sektörleri ile entegrasyon ön planda tutulmalıdır. Sektörde hammadde ihracatı engellenmeli, madencilik üretimlerini sanayi ürünlerine dönüştüren entegre projeler teşvik edilmelidir. c) Madencilik sektörünün geliştirilmesine yönelik oluşturulacak tüm amaç ve hedefler ile uygulamalar, herşeyden önce bilimsel ve teknik temeller üzerinde

Page 8: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

380

geliştirilmeli, bilimsel bilgi ile desteklenmeyen söylem ya da tasarılardan uzak durulmalıdır. Bugüne kadar, madencilik sektöründe, özelleştirme ve özelleştirmeye yönelik olarak yapılan çalışmaların hiçbirinden madencilik sektörünün gelişmesine yönelik olumlu bir sonuç alınamamış, tersine sektörün dinamizmi açısından son derece önemli işlevler gören kamu kuruluşları da yatırım yapılmamak suretiyle küçültülmüştür. Madencilik sektöründe özelleştirmelerin, sektörün gelişmesini sağlayacağı varsayımı irdelenmeye ve araştırılmaya muhtaçtır. Son yirmi yılda edinilen deneyim, özelleştirme söylem ve uygulamalarının sektörün daha da gerilemesine neden olduğu şeklindedir. Olumlu sonucu verecek modeller, ancak ve ancak sorunların ortaya doğru konulabilmesi ile mümkündür. Madencilik sektöründe özelleştirme ve yeniden yapılandırma çalışmaları önemli boyutta toplumsal ve insani sıkıntılara yol açmaktadır. Söz konusu sıkıntıları giderecek önlemlerin mutlak surette yaşama geçirilmesi gerekmektedir. d) Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin, yerli maden kaynaklarımızdan karşılanması öncelikli hedef olmalıdır. Sanayinin ihtiyacı olan ucuz enerji üretiminin sağlanması ve bu enerjinin sürekli ve güvenilir olması bakımından, yerli maden kaynaklarımızın kullanılması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Elektrik enerjisi arz-talep dengesinin sorunsuz sürdürülebilmesi için, ulusal maden kaynaklarımıza öncelik veren, akılcı bir enerji politikası zaman kaybedilmeden oluşturulmalıdır. e) Maden aramaları uzun yıllardır ihmal edilmiştir. Aramalarla ilgili etkin yasal ve yönetsel yapıların hızla tesisi ve çağdaş teknolojilerin kullanıldığı arama faaliyetlerinin, kamu denetiminde ve mutlaka rasyonel bir stratejik plan çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir. Bu amaçla Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü yeniden yapılandırılarak, uzun yıllardır ihmal edilen maden aramaları konusunda yeniden lokomotif kuruluş konumuna getirilmelidir. Bu amaçla MTA‘ya gereken kaynak ayrılmalıdır. Maden aramaları için uzun dönemli ve stratejik planlar geliştirilmeli, söz konusu planlamaların ve arama faaliyetlerinin altyapısı Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü‘nce yapılmalıdır. Diğer kamu ya da özel kurum ve kuruluşlarca yapılacak aramalar, MTA tarafından söz konusu planlamalar çerçevesinde yönlendirilmeli ve denetlenmelidir. f) Madencilik sektöründe aramadan uç ürüne kadar her aşamada ileri teknoloji kullanımı amaçlanmalıdır. Üretim ve kaynak performansının iyileştirilmesine ve yeni ürünlerin elde edilmesine yönelik olarak yeni gelişen teknolojilerin kullanımı, bu sektörün ülke kalkınmasına katkısı bakımından kritik önemdedir. Bu nedenle sektörde yüksek teknoloji kullanımı ve üretilmesine yönelik araştırma-geliştirme çalışmalarına öncelik verilmelidir. İleri üretim teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanımı, daha temiz ve daha etkin madencilik süreç ve ürünlerinin temini bakımından önkoşuldur.

Page 9: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

381

Bilim ve teknoloji politikaları oluşturulmalı, madencilik sektörü bu politikalar içerisinde yerini almalıdır. Bilim ve teknolojiyi süratle ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürebilme mekanizmaları hayata geçirilmeli, madencilik sektöründeki kamu ve özel kuruluşların araştırma ve geliştirme faaliyetleri söz konusu sistem kapsamında teşvik edilmelidir. Türkiye’nin uluslararası ortak araştırma-geliştirme projelerinde yer almasına yönelik yasal düzenlemeler yapılmalı, bununla ilgili teşvikler sağlanmalıdır. Bilim ve teknoloji üretimine yönelik araştırma-geliştirme faaliyetleri için ayrı bir bütçe oluşturulmalı, üniversite-sanayi ortak araştırma merkezleri, teknoloji geliştirme bölgeleri kurulmalıdır. g) Gelişmiş teknoloji kullanımı ve yeni madencilik teknolojilerinin geliştirilmesi, sektöre önemli katkılar yapacak yeni fırsatlar yaratacaktır. Bu çerçevede söz konusu teknolojilere uyum sağlayacak ve bunları kullanabilecek iyi eğitilmiş işgücünün varlığı önemlidir. Sektörde teknik eleman istihdamının süratle artırılması, genel verimliliğin artışı bakımından son derece önemlidir. Madencilik sektöründeki eğitim ve öğretim konusunun yeniden ele alınması ve sektörün gereksinim ve beklentilerinin yansıtılması gerekmektedir. Her maden işletme faaliyeti için en az bir maden mühendisinin istihdamı zorunlu olmalıdır. Madencilik faaliyetlerinin kaynak kaybına yol açmadan, çevreyle barışık, akılcı ve ekonomik kurallara göre ve iş güvenliği ve işçi sağlığı esasları çerçevesinde yürütülmesi bilimsel ve teknik bilginin kullanımı ile mümkündür. Bu durum, sektörde bilim ve teknolojinin uygulayıcısı olan maden mühendisinin istihdamını gerekli kılmaktadır. h) Ülke madencilik sektörünün en önemli darboğazlarından biri, gerek kamu gerekse özel kuruluşlardaki yönetsel yapıların verimsizliğidir. Bu yapıların verimliliğine yönelik çalışmalar, madencilik sektörünün gelişimi bakımından son derece önemlidir. Söz konusu yapılarda hesap verilebilirlik ve şeffaflık mutlaka sağlanmalıdır. Madencilik sektöründeki kamu kuruluşlarının gerek örgüt yapılarının gerek personel yönetimlerinin mutlak surette çağdaş bir anlayışla yeniden ele alınması gerekmektedir. Hantal örgütsel yapılar, dinamik ve rasyonel bir işletmecilik için engel oluşturmaktadır. Yasal mevzuatın uygulanması ve uygulamaların denetlenmesi bakımından, mevcut yönetsel yapıların yetersizliğinden kaynaklanan sorunlar bulunmaktadır. Maden Kanunu‘nu uygulamakla görevli kuruluş yeniden yapılandırılarak taşra teşkilatı oluşturulmalı, yerinden ve etkin denetim bürokrasinin azaltılması suretiyle sağlanmalıdır. Maden İşleri Genel Müdürlüğü, çok sayıdaki ruhsat sahası için gereken sayıda teknik elemanı istihdam edememesi nedeniyle işlevlerini istenilen düzeyde yerine getirememektedir. Bu kurumun teknik eleman gereksinimi karşılanmalı, sektörde mevcut diğer kamu kuruluşlarındaki bilgi birikiminden yararlanmasına yönelik düzenlemeler ve gerekli eşgüdüm sağlanmalıdır.

Page 10: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

382

i) Sektörde pazar araştırması kavramı gelişmemiştir. Bu konunun kapsamlı bir çerçevede yeniden ele alınması, gerek mevcut gerekse gelişen pazarların yakından takip edilerek değişikliklere uygun stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir. Madencilikte mevcut pazar payının arttırılması amacıyla rafine ürün kapasitesinin ve ürün çeşitliliği ile ürün kalitesinin arttırılmasına yönelik yatırımlar yapılmalı, pazarlama stratejileri oluşturulmalı ve etkin dağıtım ağları kurulmalıdır. j) Çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi, içinde bulunduğumuz yüzyılda mümkün değildir. Sürdürülebilir kalkınma kavramı içerisinde ya madencilik ya çevre dayatması bulunmamaktadır. Madenciliğin çevreye etkilerini yadsımak mümkün değildir. Ancak, madencilik sektöründe, çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına ya da yenilenmesine yönelik önlemlerin alınması, sektörün gelişimini engellemeyecek, aksine genel anlamda sektörün gelişimine yönelik katkıyı yapacaktır. k) Madencilik sektöründe, toplumu eğitme ve bilgilendirme gereksinimi hızla artmıştır. Madencilik sektörünün ülke kalkınması ve toplumların gelişmesindeki önemi konusunda kamuoyu bilgilendirilmelidir. Toplumun, bir istihdam alanı ve gelir kaynağı olarak madenciliğin önemi hakkında eğitilmesi, sektörün gelişmesi bakımından son derece önemlidir. l) Madencilik sektörünün her alanında, şeffaflık ve bilgi akışı sağlanmalı, alınan kararlardan toplumun her kesimi bilgilendirilmelidir. m) Yerel halkın onayını almamış hiçbir ekonomik girişiminden başarı şansı beklenemez. Madencilik sektörüne ilişkin alınacak kararlarda ilgili yöre halkının da katılımı sağlanmalıdır. n) Toplumsal, ekonomik ve çevresel bakımdan sürdürülebilir bir madencilik sektörünün gelişimi; devlet, sektörde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar ile demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin yapıcı işbirliği ile mümkündür. Söz konusu tarafların doğrudan katılımları olmaksızın hazırlanacak herhangi bir sektör planının ya da plan uygulamasının başarılı olması mümkün görülmemektedir. TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU İzmir, 11 Haziran 2005

Page 11: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

383

Yürütme Kurulu Bektaş GÖZE (Başkan) Halil ERDİM (Sekreter) Mustafa ALKARAVLI (Sayman) Fevzi ÇAKMAK Zekai GÖKER Nejat TAMZOK A. Çağatay DİKMEN Oğuz SÖNMEZER

ÖNSÖZ KKTC'de taşocakları konusunda düzenlenen ilk kongreyi organize etmekten mutluluk ve kıvanç duyuyoruz. Gerek taşocakçılığı konusundaki gelişme ve uygulamaları izleme ve bilgilendirme gerekse sektörün sorunlarını tartışma ortamı sağlayan bu kongrenin katılımcılara faydalı olacağı kanısındayız. Kongrenin amacı, Ada ekonomisinin en önemli yapı taşlarından biri olmaya aday taşocağı işletmeciliğindeki gelişmeleri izlemek, bu konuda çalışan bilim adamlarını bir araya getirmek, araştırma sonuçlarını bilim çevrelerinin ve sanayinin dikkatine sunmaktır. Bir yıl gibi kısa bir zaman diliminde hayata geçen kongreye, 24 bildirili delege katılmış ve yararlı fikirler dile getirilmiş; katılımcıların değişik açılardan yaklaşımları paylaşılmıştır. Kongrenin gerçekleşmesinde emeği geçen, maddi ve manevi her türlü desteğini gördüğümüz tüm kişi ve kuruluşlara teşekkür ederiz. Mehmet TORUN TMMOB Maden Mühendisleri Odası Başkanı

Mustafa ALKARAVLI KKTC Jeoloji ve Maden Dairesi Müdürü

Dr. Mehmet NECDET KTMMOB Maden Metalurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı

Page 12: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

384

TAŞOCAKLARI KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı Maden Mühendisleri Odası ile Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı Maden, Metalürji ve Jeoloji Mühendisleri Odası, 12-14 Ocak 2005 tarihlerinde Lefkoşa’da, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Jeoloji ve Maden Dairesi’nin de katılımıyla ortak bir Taşocakları Kongresi düzenleme kararı almışlardır. Bu amaçla 17-18 Temmuz 2004 tarihlerinde Lefkoşa’da Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nde bir araya gelen her iki Odanın temsilcileri, aldıkları ortak kararlarla söz konusu etkinlik programını oluşturmuşlardır. Bilindiği gibi taşocağı işletmeciliği, ada ekonomisinin en önemli yapıtaşlarından biri olmaya adaydır. Söz konusu sektör, üretim hacmi ve istihdam olanakları ile giderek büyümektedir. Ancak, aynı zamanda son derece ciddi sorunlarla da karşılaşmaya başlamıştır. Bilimsel kurallara aykırı yöntemlerle yapılan işletmecilik ile kaynak kaybına, çevreye olumsuz etkilere ve çok sayıda iş kazasına yol açılmaktadır. Yine, ada için son derece önemli olan yeraltı su kaynakları da, bilinçsiz yapılan üretim ile zarar görme riski taşımaktadır. Taşocağı faaliyetlerinin etkin denetimi gerekmektedir. Söz konusu ocaklarda üretimin teknik eleman nezaretinde yapılması ve uygun teknolojilerin kullanımı, genel verimlilik düzeyinin artmasını, iş kazalarının azalmasını ve görüntü kirliliği de yaratan çevre sorunlarının ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Taşocağı işletmeciliği mutlaka etkin bir planlama ile yürütülmelidir. Üretim yapılırken, ülkenin ihtiyaçları göz önüne alınmalı, çevreye duyarlı bir şekilde ve kamu yararı öncelikli olarak değerlendirilmelidir. Taşocağı işletmeciliğinin kaynak kaybına yol açmadan, çevreyle barışık, akılcı ve ekonomik kurallara göre ve iş güvenliği ve işçi sağlığı esasları çerçevesinde yürütülmesi, bilimsel ve teknik bilginin kullanımı ile mümkündür. Söz konusu Kongre ile sektörün yukarıda kısaca değinilen sorunları ele alınacak, üniversite, ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin de katılımıyla çözüm önerileri geliştirilecektir. Üç gün sürecek olan Kongre kapsamında, çeşitli bilimsel makale sunumlarının yanında, bir panel, bir sergi ve bir teknik gezi de planlanmaktadır. Kongre süresince, Rum kesimindeki ilgili meslek kuruluşları ile de bilimsel bilginin birlikte üretilip paylaşılmasına yönelik çalışmalar hedeflenmektedir. Bu hususun, Kıbrıs’ta barış sürecine önemli katkılarda bulunacağı düşünülmektedir.

Page 13: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

385

Kongrenin, adanın ekonomik yaşamı üzerinde olumlu etkileri olacağı inancıyla, kamuoyunun bilgisine sunarız. Mehmet Necdet KTMMOB Maden, Metalurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkan

Mehmet Torun TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkan

Page 14: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

386

SEMPOZYUMLAR 5. ENDÜSTRİYEL HAMMADDELER SEMPOZYUMU 13-14 MAYIS 2004, İZMİR

Yürütme Kurulu Yalçın ELEKLER (Başkan) Yrd.Doç.Dr.Abdullah SEYRANKAYA (Yazman) Doğan KARAKUŞ (Sayman) Erkan GÜLER Gül GÜLER Kerim KÜÇÜK Ece KILINÇ AKSAY Gülay GÜRPINAR

ÖNSÖZ Ülkelerin kalkınmasının sanayileşme ile sağlandığı bilinen bir gerçektir. Sanayileşmenin ana girdisi ise doğal kaynaklardır. Bu nedenle, doğal kaynakları ülkelerin vazgeçilmez hazineleri olarak tanımlamak mümkündür. Diğer bir söylemle, bunlar sanayinin lokomotifidir. Dünyada endüstriyel devrimler ve onların ürünleri bu doğal kaynak girdileri ile gerçekleşmiştir. Endüstrinin temel taşlan olan madenlerin tarihte çağlar başlattığı hepimizce bilinmektedir. Ülkemizde de metalik madenler ve enerji hammaddeleri dışında yine sanayileşmemizde kullanılan endüstriyel hammaddeler de, günlük yaşantımızda kullandığımız binlerce malzeme içerisinde yeralmaktadır. örneğin; inşaat, gıda, seramik, boya, gübre, kimya, elektrik ve optik, cam, kağıt ve daha nice yanal sanayinin girdisi olan endüstriyel hammaddeler sayısal olarak yüz çeşidi aşmakta

Page 15: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

387

ve her gün bir yenisi bu hammadde sınıfına eklenmektedir. Ancak bunların otuza yakını uluslararası borsalarda işlem görmektedir. Ülkemiz endüstriyel hammadde çeşidi ve miktarı açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Bu yönüyle de dünyada belli bir jeopolitik konumda bulunmaktadır. Bir yandan dünya tüketimine ve Avrupa Birliği tüketimine kaynak teşkil ederken diğer yandan da Orta Asya ve Ön Asya ülkelerinin gereksinim duyduğu hammaddelere sahiptir. Bu yönüyle de merkezi bir konumdadır. Bilindiği gibi gelişmiş ülkelerde genel olarak madencilik sektörünün gayrisafi milli hasılat (GSMH) içindeki oranı % 15 ile % 40 arasında hatta bazı ülkelerde bunun üzerinde olduğu bir gerçekken, ülkemizde bu değerin son yıllarda % 1-2'ye düşmüş olması madenciliğimizin geri planda kaldığını gösteren bir kanıttır. Günümüzde Türkiye'nin 2 trilyon doların üzerinde maden varlığı belirtilirken yani "altı zengin üstü fakir bir ülke" konumuna gelişimizdeki sorunların tespit edilmesi ve bunların önlemlerinin alınması endüstriyel ve ekonomik kalkınmamızın vazgeçilmez önkoşullarındandır. Bu nedenle, başta son günlerde yıldızı parlayan endüstriyel hammaddelerimiz olmak üzere tüm doğal kaynaklarımızın bilimsel ve teknik araştın İmasına önem verilmelidir. Bunların aranması, üretilmesi, uç ürünler haline getirilmesi ve de dünya ve ülke pazarında layık olduğu ölçüde değerlendirilmesi konusunda başta yasal yaptırımlar olmak üzere tüm önlemlerin alınması bilinçli ulusal madencilik stratejimiz olmalıdır. Madenlerin özelinde ise endüstriyel hammaddelerin yerinde üretilmesi ve değerlendirilmesi esastır. Bu kaynakların hiç bir zaman çevre, orman, zeytinlik, mera düşmanı olmadığı bilinmelidir. Bilakis, bilimsel, teknik, ekonomik, yasal olarak çevre dostu yöntemlerle değerlendirilerek sürdürülebilir kalkınmamızın gerçekleştirilmesi toplumsal bir mutabakatımız ile mümkündür. Bu anlayışın sağlanması halinde bor ve türevleri, seramik hammaddeleri, refrakter hammaddeleri, inşaat hammaddeleri, boya hammaddeleri, cam hammaddeleri, çimento sanayii hammaddeleri, gübre hammaddeleri, kağıt sanayii hammaddeleri ve daha nice kimya hammaddelerinin üretimi, ticareti ve kullanımının canlı ve katma değeri yüksek bir sektör oluşturacağı açıktır. Özellikle Ege Bölgesi'nin endüstriyel hammaddeler yönünden çok Önemli bir sektör ve dünya ticaretinin kapısı olduğu bilinmelidir. Söz konusu olan bu hammaddelerin bilimsel, teknik, yasal, sosyal ve ekonomik yönünün irdelendiği Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumunun ilki 1995 yılında İzmir'de DEÜ Sabancı Kültür Merkezi'nde Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü ile Maden Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından ortaklaşa düzenlenmiş olup, iki yılda bir yapılması faydalı bir gelenek haline gelmiş olup, bu yıl da 5. Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumu, elinizdeki bu bildiriler kitabında belirtilen kurumlar ve kişilerin özverili, çok değerli ve anlamlı katkılarıyla gerçekleştirilecektir. Sempozyumda emeği geçen tüm

Page 16: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

388

kurum ve kuruluşlara içtenlikle teşekkür eder, Sempozyumun başarılı geçmesini ve önümüzdeki günlerde yeni çıkacak olan Maden Yasası ile bu sektörümüzün sorunlarının çözümlenebilmesini umut ederiz. 5.Endüstriyel Hammaddeler Sempozyumu Organizasyon ve Yürütme Kurulu Başkanlığı Mayıs 2004 5. ENDÜSTRİYEL HAMMADDELER SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ Ülkemiz, 50’nin üzerinde mineral çeşitliliğine sahip olup, bazı mineraller bakımından dünyada ön sıralarda yer almaktadır. Ancak, bu avantajımızı yeterince kullanabildiğimiz söylenemez. Madencilik sektörünün Gayri Safi Milli Hasıla içerisindeki payı gelişmiş ülkelerde %8’lere kadar yükselirken, ülkemizde bu oran %1’in altına inmiştir. Ülkemiz madencilik sektörü, bir türlü istenilen seviyelere getirilememektedir. Bunun temel nedeni, doğal kaynaklarımızın ülkemiz kalkınmasına olan ekonomik katkısını artırmaya yönelik ciddi, tutarlı bir madencilik politikasının ortaya konulamamış olmasıdır. Ülkemiz, endüstriyel hammaddeler bakımından da oldukça şanslı bir konumdadır. Sanayileşme ile birlikte giderek daha büyük miktarlarda kullanılmak zorunda olan endüstriyel hammaddelerin değeri gün geçtikçe artmaktadır. Ancak, ülkemizde en az 25 yıldır maden aramalarından vazgeçilmiş olması nedeniyle, bu kaynakların gerçek miktar ve kalitesi tam olarak bilinememektedir. Bilinen kaynakların da akılcı bir kullanımının olduğu söylenememektedir. Madencilik sektöründe üretimin hedefi dış satım değil, ülke sanayi sektörleri olmalıdır. Madencilik sektörünün ülke kalkınmasındaki kritik önemi, fazla miktarlarda üretilip yurt dışına satılarak döviz elde edilmesinde değil, ancak, yerli sanayiye düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasındadır. Bu çerçevede, madencilik sektörünün planlanmasında ülke sanayi sektörleri ile entegrasyon ön planda tutulmalıdır. Sanayi sektörleriyle bütünleşik bir madenciliğin yapılamıyor olması, endüstriyel hammadde üretiminin yurt içinde sanayi ürünlerine dönüştürülmeden ham olarak dışarıya satılmaları sonucunu doğurmaktadır. Bu olgunun en tipik örneği feldspat sektöründe yaşanmaktadır. Feldspatlar, hatalı bir rekabet ortamında hammadde olarak ve değerinin çok altında ihraç edilmektedir. Feldspat sektörünün bugün içinde bulunduğu durum, 70’li yıllardaki bor madenlerinin durumunu akla getirmektedir. Sektörde tekelleşme eğilimleri mevcuttur, tekelleşme engellenmelidir. Kaynaklarımızın akılcı olmayan yöntemlerle israf edilmesine son verilmeli, uzun vadeli planlamalarla kaynakların rasyonel kullanımları sağlanmalıdır. Bu hususta etkin kamu denetimi vazgeçilmez olmalıdır.

Page 17: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

389

Aşağıda, endüstriyel hammaddeler sektörünün mevcut sorunlarının çözümüne yönelik olarak, Maden Mühendisleri Odası’nın temel saptama ve önerileri sunulmaktadır. 1) Endüstriyel hammaddeler sektöründe, üretim ve kalite artışı ile sanayi sektörleri ile entegrasyonu amaçlayan kısa, orta ve uzun dönemli stratejik planların, bir “Ulusal Madencilik Politikası” temelinde geliştirilerek süratle uygulamaya konulması, gerek toplumun gerekse madencilik sektörünün gelişimi bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, sanayi sektörleri ile entegre çalışacak projeler, öncelikle teşvik edilmelidir. Söz konusu teşviğin, "Ulusal Madencilik Politikası" temelinde geliştirilen stratejik planlar çerçevesinde olması, istenilen etkililik düzeyini sağlayacaktır. 2) Sektörde, üretimin verimliliğini artırmak amacıyla üretim yöntemlerinin geliştirilmesine önem verilmelidir. Ocak işletme yöntemlerinin sürekli geliştirilmesi rekabet şansını artırmaktadır. Bu amaçla yapılacak araştırma ve geliştirme çalışmaları, devlet tarafından desteklenmelidir. 3) Madencilik sektörünün önündeki mevzuat karmaşası bir an önce ortadan kaldırılmalıdır. Sektörde, Maden Kanunu‘nun uygulanmasını kolaylaştırmak bakımından bürokrasi azaltılmalıdır. Yasal mevzuatın uygulanması ve uygulamaların denetlenmesi bakımından, mevcut yönetsel yapıların yetersizliğinden kaynaklanan sorunlar bulunmaktadır. Maden Kanunu‘nu uygulamakla görevli kuruluş yeniden yapılandırılarak taşra teşkilatı oluşturulmalı, yerinden ve etkin denetim sağlanmalıdır. Bu kurumun teknik eleman gereksinimi karşılanmalı, sektörde mevcut diğer kamu kuruluşlarındaki bilgi birikiminden yararlanmasına yönelik düzenlemeler ve gerekli eşgüdüm sağlanmalıdır. 4) Madencilik sektöründe aramalar uzun yıllardır ihmal edilmektedir. Aramalarla ilgili etkin yasal ve yönetsel yapıların hızla tesisi ve çağdaş teknolojilerin kullanıldığı arama faaliyetlerinin, kamu denetiminde ve mutlaka rasyonel bir stratejik plan çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir. 5) Madencilik sektöründe aramadan nihai ürüne kadar her aşamada ileri teknoloji kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Gerek üretim ve kaynak performansının iyileştirilmesine, gerekse yeni ürünlerin elde edilmesine yönelik olarak gelişmiş teknolojilerin kullanımı, sektörün ülke kalkınmasına katkısı bakımından önemlidir. Sektörde yüksek teknoloji kullanımı ve üretilmesine yönelik araştırma-geliştirme çalışmalarına öncelik verilmelidir. İleri üretim teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanımı, daha temiz ve daha etkin madencilik süreç ve ürünlerinin temini bakımından önkoşuldur. Madencilik sektöründe, bilim ve teknolojiyi süratle ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürebilme mekanizmaları hayata geçirilmeli, araştırma ve geliştirme faaliyetleri teşvik edilmelidir. Bu çerçevede, üniversite-sektör işbirliğini, sektörün gereksinimleri doğrultusunda geliştirmek önemlidir. Sektörün kullanabileceği bilim ve teknoloji üretimine yönelik araştırma-

Page 18: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

390

geliştirme faaliyetleri için, üniversite-sanayi ortak araştırma merkezleri, teknoloji geliştirme bölgeleri kurulmalıdır. 6) Gelişmiş teknoloji kullanımı ve yeni teknolojilerin geliştirilmesi, sektöre önemli katkılar yapacak yeni fırsatlar yaratacaktır. Bu çerçevede söz konusu teknolojilere uyum sağlayacak ve bunları kullanabilecek iyi eğitilmiş işgücünün varlığı önemlidir. Madencilik faaliyetlerinin kaynak kaybına yol açmadan, çevreyle barışık, akılcı ve ekonomik kurallara göre ve iş güvenliği ve işçi sağlığı esasları çerçevesinde yürütülmesi bilimsel ve teknik bilginin kullanımı ile mümkündür. Bu durum, sektörde bilim ve teknolojinin uygulayıcısı olan maden mühendisinin istihdamını gerekli kılmaktadır. Sektörde maden mühendisinin istihdamının süratle arttırılması, genel verimliliğin artışı bakımından son derece önemlidir. 7) Sektörde pazarlama kavramının kapsamlı bir çerçevede ele alınması, gerek mevcut gerekse gelişen pazarların yakından takip edilerek değişikliklere uygun stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir. Mevcut pazar payının artırılması amacıyla işlenmiş ürün kapasitesinin ve ürün çeşitliliği ile ürün kalitesinin arttırılmasına yönelik yatırımlar yapılmalı, pazarlama stratejileri oluşturulmalı ve etkin dağıtım ağları kurulmalıdır. 8) Çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi, içinde bulunduğumuz yüzyılda mümkün değildir. Sürdürülebilir kalkınma kavramı içerisinde ya madencilik ya çevre dayatması bulunmamaktadır. Madenciliğin çevreye etkilerini yadsımak mümkün değildir. Ancak, madencilik sektöründe, çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına ya da yenilenmesine yönelik önlemlerin alınması, sektörün gelişimini engellemeyecek, aksine genel anlamda sektörün gelişimine yönelik katkıyı yapacaktır. Bu çerçevede, sektörde, atıkların değerlendirilmesi, görüntü kirliliğinin önüne geçilmesi ve çalışılan alanların yeniden düzenlenerek doğaya geri kazandırılması önemli görülmelidir. 9) Toplumsal, ekonomik ve çevresel bakımdan sürdürülebilir bir madencilik sektörünün gelişimi; devlet, sektörde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar ile demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin yapıcı işbirliği ile mümkündür. Söz konusu tarafların doğrudan katılımları olmaksızın hazırlanacak herhangi bir sektör planının ya da plan uygulamasının başarılı olması mümkün görülmemektedir. Kamuoyunun bilgisine sunarız. TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU İzmir, Mayıs 2004

Page 19: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

391

Yürütme Kurulu

Prof.Dr. Hüseyin ÖZDAĞ (Başkan) Hakan AK Hürriyet AKDAŞ Mehmet AKSOY Metin ALEMDAR Hüseyin ANKARA Refik APUL Sunay BEYHAN Uğur BİLİCİ Kemal BİLİR Ümit CANBULAT Necmettin ÇİÇEK Ercan EMİR Alper ENTOK Hakan GÜRSOY Halil İPEK Melih İPHAR Akın KARABEYOĞLU Soner ÖĞRETMEN Mustafa ÖNDER Seyhan ÖNDER Ali ÖNEMLİ Derya ÖZ Şule ÖZEREN Ali SAPMAZ Oğuz SÖNMEZER Nejat TAMZOK Adem TAŞDEMİR Tuba TAŞDEMİR Ahmet ÜNSAL Mahmut YAVUZ

ÖNSÖZ Türkiye'nin en önemli doğal kaynağı olan bor mineralleri konusunda 2002 yılında birincisini düzenlemiş olduğumuz Uluslararası Bor Sempozyumunun ikincisini de bu konuda çalışan bilim adamları ile birlikte Uluslararası çapta düzenlemenin mutluluk ve kıvancını yaşıyoruz.

Page 20: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

392

Sempozyumda Bor ara ürünleri ve uç ürünleri konularındaki araştırma sonuçlarının bilim çevrelerinin ve sanayinin ilgili sektörlerinin dikkatine sunulması amaçlanmıştır. Bor endüstrisindeki gelişmelerin, ülkemizin sanayine doğrudan etki edeceği ve hammaddeden uç ürüne yönelmede katkı koyacağına inanmaktayız. 2. Uluslararası Bor Sempozyumu 'na değerli bilimsel çalışmalarıyla katılan bilim insanlarına, organizasyonu takip eden delegelere, sergiye katılan kurum ve kuruluşlara, reklam ve sponsorlukla destek veren kuruluşlara teşekkürlerimizi bir borç biliriz. Ayrıca, Yürütme ve Bilim Kurullarında görev alan ve katkı koyan herkese şükranlarımızı sunarız. Hüseyin ÖZDAĞ Osmangazi Üniversitesi Sempozyum Yürütme Kurulu Başkanı

Mehmet TORUN TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı

2. ULUSLARARASI BOR SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı Maden Mühendisleri Odası, Osmangazi Üniversitesi ve Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Bor Sempozyumu, 23-24 Eylül 2004 tarihlerinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiş olup, Sempozyum sonuçları aşağıdadır. Bor minerallerinin, herhangi bir ticari meta şeklinde düşünülmesi ve serbest piyasa ekonomisinin gerektirdiği çerçeve içerisinde işlem görebileceğinin değerlendirilmesi büyük bir yanılgıdır ve farklı değerlendirilmesini gerektiren belirgin özellikleri bulunmaktadır: - Bor, stratejik bir madendir. Bor minerallerinin, son derece özel kimyasal yapıları nedeniyle, hammadde, rafine ürün ve nihai ürün şeklinde, büyük çoğunluğunda alternatifsiz olmak üzere, sayısız kullanım alanı mevcuttur. Bor mineralleri, ilave edildikleri malzemelerin katma değerlerini olağanüstü yükseltmekte, bu nedenle sanayinin tuzu olarak adlandırılmaktadırlar. Gelişen teknolojiler, bor kullanımını ve bor minerallerine olan bağımlılığı artırmaktadır. Hammadde, yarı mamul ve mamul madde olarak, cam, porselen, seramik, tekstil, deterjan, metalurji, tarım, havacılık, savunma gibi çok farklı sektörlerde kullanılan bor mineralleri sanayinin vazgeçilmez hammaddelerindendir. Özellikle uçak ve uzay sanayilerinde, yapı

Page 21: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

393

elemanı ve yakıt olarak kullanımları söz konusudur. Bor minerallerinin, diğer yakıtlarla karşılaştırıldığında yüksek yoğunlukta enerjiye sahip olmaları nedeniyle, yakıt olarak da kullanımları konusunda yapılan araştırmalar bütün hızıyla sürdürülmektedir. - Dünya bor piyasasında arz ve talep, tekeller tarafından kontrol edilmektedir. Dünya bor talebinin %70‘i US Borax ve Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü olmak üzere iki tekelin denetimindedir. Dünya Bor pazarı, az sayıda üretici olması ve bor ürünlerinin birbirlerini ikame edebilme özellikleri nedeni ile diğer hammadde pazarlarından çok ayrı bir yapıya sahiptir. Dünya bor pazarı, piyasa şartlarında oluşan fiyatlara göre alım-satım işlemlerinin gerçekleştirildiği bir piyasa değildir. Hiç bir zaman olmamıştır. Bu piyasadaki fiyatlar, ürün ve pazar şartları ile şirketlerin kısa, orta ve uzun vadeli çıkarları dikkate alınarak, arz ve talep tekelleri tarafından belirlenen yapay fiyatlarıdır. - Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü‘nün tek rakibi US Borax, dünya madencilik devi Rio Tinto‘nun bir kuruluşudur. Rio Tinto, sahip olduğu parasal güç ile ulus devletler üzerinde etkili olabilmektedir. Bu etkisini, madencilik sektörlerinde, gerek mülkiyet ve yönetim değişikliklerini sağlamaya, gerekse ülke pazarına girişinin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik olarak, ilgili ülke yasalarının değiştirilmesinde etkin olarak kullanmaktadır. Söz konusu amaca yönelik olarak uluslararası kuruluşların da desteğini almakta olan Rio Tinto karşısında, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki küçük ölçekli madencilik şirketleri tutunamamakta, genellikle söz konusu tekelin içerisinde erimek durumunda kalmaktadırlar. Dünya bor pazarının %65‘inden fazlasına sahip olan RTZ US Borax firması; üretim, depolama, dağıtım ve pazarlama faaliyetlerini son derece büyük bir örgütsel yapı içerisinde tek elden kontrol etmektedir. Yukarıda belirtilen gerçekler göz önüne alındığında, bor yataklarından elde edilen bor minerali ve ürünlerinin bir kamu tekeli tarafından üretilip pazarlanması son derece doğaldır. Dağınık ve birbirleriyle rekabet halindeki küçük ölçekli firmalar yerine, üretim, depolama, dağıtım ve pazarlama faaliyetlerinin tek bir elden yürütülmesi bor pazarında fiyatlandırma disiplininin sağlanması bakımından en akılcı yöntemdir. Bu durum, bor rezervi bulunan diğer ülkeler için de geçerli olup, uygulama bu şekildedir. Dünya bor piyasası toplam 1,2 milyar Amerikan Doları düzeyindedir. Türkiye‘nin bugün için bu pazardaki payı 250 milyon Dolar civarında seyretmektedir. Kamu tekelinden vazgeçilmesi durumunda özel firmaların daha rasyonel çalışacağı ve kazancın artacağı varsayımı hiç bir şekilde doğru değildir. Çünkü, bor işletmeciliğinde ortalama maliyetler 20 Dolar ve ortalama satış fiyatı ise 200 Dolar‘ın üzerindedir. Özel sektör işletmeciliğinin %1.000‘in üzerindeki kazanca yapabileceği herhangi bir katkı yoktur. Aksine, özel şirketler arasındaki rekabet 1978 öncesinde olduğu gibi fiyatların ve toplam ülke kazancının 10 kat düşmesine neden olacaktır. Kaldı ki, yerli madencilik şirketlerinin uluslararası

Page 22: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

394

maden tekellerinin karşısında tutunabilecek güçleri bulunmadığından, bor rezervlerinin kısa sürede söz konusu tekellerin eline geçmesi de kaçınılmazdır. Bor rezervlerinin ülkemiz için son derece önemli bir şans olduğu bilinmelidir. Bu şansı en iyi değerlendirmek ve bu doğal kaynaktan ülkemize en yüksek yararı sağlayabilmek için yapılması gerekenler aşağıda sıralanmaktadır: 1) Borlarımızın kamu eliyle işletilmesi sürdürülmelidir. Ülke ekonomisi için son derece önemli olan bor rezervlerimizin, gerek ulusal çıkarlarımız gerekse kamu yararı açısından kamu eliyle işletilmesi, özellikle karşısında çokuluslu bir tekelin varlığı da göz önüne alındığında, doğaldır ve gereklidir. Borlarımız üzerindeki mülkiyet tartışmalarına artık son verilmelidir. 2) Unutulmaması gereken şudur: dünya bor piyasası yaklaşık 1,2 milyar Dolar iken, bor minerallerini hammadde olarak kullanan uç ürünlerde toplam dünya pazarı 100 milyar Doların üzerindedir. Türkiye‘nin yapması gereken bor madenleri üzerindeki kamu tekeliyle uğraşmak değil, uç ürün pazarında %1 bile olmayan ülke payını süratle arttırmaya çalışmak olmalıdır. 3) Mevcut pazar payının arttırılması amacıyla, rafine ürün kapasitesi yılda 1,2 milyon ton’a çıkarılmalı, ürün çeşitliliği ile ürün kalitesinin arttırılmasına yönelik yatırımlar yapılmalıdır. 4) Ham bor ihracatı yerine rafine bor ve özel bor ürünlerine yatırım yapılarak bor minerallerine dayalı tesislerin ülkemizde kurulması sağlanmalıdır. Bor ürünlerinin hammadde olarak kullanıldığı sanayi alanlarının gelişmesine yönelik yatırımlar teşvik edilmelidir. 5) Akılcı pazarlama stratejileri oluşturulmalı ve etkin dağıtım ağları kurulmalıdır. Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, bor pazarında etkin ve belirleyici konuma getirilmelidir. 6) Türkiye’nin hedefi nihai ürün pazarları olmalıdır. Bu hedefe ulaşmak için bilim ve teknoloji üretimine yönelik AR-GE çalışmaları teşvik edilmelidir. Maden Mühendisleri Odası, konunun bilim ve teknoloji boyutunu birinci derecede önemli görmektedir. Bilim ve teknoloji üretimi, sanayileşmenin, dolayısıyla madencilik sektörünün gelişmesinin ön koşuludur. Bugün için, toplam 1,2 milyar Dolarlık dünya bor pazarındaki ülke payının arttırılması ve buna yönelik çalışmaların yapılması önemlidir, ancak yeterli değildir. Günümüzde bor minerallerini hammadde olarak kullanan sanayi sektörlerinin yıllık pazar payları dünya bor pazarı ile karşılaştırılamayacak boyutlardadır. Türkiye’nin hedefi nihai ürün pazarları olmalıdır. Bu hedef, araştırma-geliştirme faaliyetlerini, bilim ve teknoloji üretimini gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye’nin bilimsel alanda

Page 23: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

395

yetkinleşmesi, teknoloji geliştirme yeteneğini kazanması bakımından son derece önemlidir. Kamuoyunun bilgisine sunarız. TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU 25 Eylül 2004 Eskişehir

Yürütme Kurulu Dr.Ali İhsan AROL (Başkan) Nahit ARI Ersan DEĞERLİ A.Çağatay DİKMEN Fatih ERKAL M.Oğuz GÜNER Mehmet KARADENİZ Ebru KUMRU ÖZDEN Ahmet Oğuz ÖZTÜRK Zeynep SENGER Oğuz SÖNMEZER Nejat UTKUCU

ÖNSÖZ “Çevre”; sürekli gündemde olan, çok sayıda ulusal ve uluslararası yasa ile düzenlenen, çok taraflı anlaşmalara konu olan ve titizlikle ele alınması gereken bir alandır.

Page 24: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

396

Madencilik ve çevre ilişkisi son yıllarda ilgi odağı olmuştur. Evrensel boyutta sürdürülebilir kalkınma gereksinimi, toplumsal çevre duyarlılığının gelişmesi ve yasal düzenlemeler nedeniyle, çağdaş madencilik uygulamalarında çevre yönetiminin önemi giderek artmış ve artmaya da devam edecektir. TMMOB Maden Mühendisleri Odası, madenlerimizin ülke yararı doğrultusunda ve çevre ile uyum içerisinde işletilmesini toplumsal bir görev ve mesleki bir sorumluluk saymaktadır. Bu görev ve sorumluluk anlayışı ile, maden işletmelerinin çevre yönetimi konusunda karşılaştıkları sorunlara ışık tutabilmesi, bu alanda yapılmış çalışmaların daha geniş kitlelere aktarılarak doğru uygulamaların yaygınlaştırılması amacıyla Madencilik ve Çevre Sempozyumu düzenlenmiştir. Bu sempozyum kapsamında, ulusal ve uluslararası çevre ve madencilik mevzuatı, sürdürülebilir kalkınma ve madencilik, madencilikte çevreye duyarlı üretim ve teknolojiler, çevre sorunları ve önlemler, çevre yönetimi, risk yönetimi, çevre sağlığı ve güvenliği, madencilik faaliyetleri sonrası bozulan sahaların geri kazanımı, örnek uygulamalar gibi konularda toplam 25 bildiri sunulmuş, Çevre Mevzuatı, Çevre Hareketleri ve Madencilik konusunda bir panel ve madencilikte örnek çevre uygulamaların yer aldığı bir sergi düzenlenmiştir. 5-6 Mayıs 2005 tarihleri arasında Ankara Ticaret Odası salonlarında düzenlenen Çevre ve Madencilik Sempozyumu’nda sunulan ve bu kitapta toplanan bildirilerin, başta madencilik olmak üzere ilgili sektörlere yararlı olmasını dileriz. Madencilik ve Çevre Sempozyumu Yürütme Kurulu Mayıs 2005 MADENCİLİK VE ÇEVRE SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı Maden Mühendisleri Odası, 05-06 Mayıs 2005 tarihlerinde, Ankara’da, Madencilik ve Çevre Sempozyumu’nu gerçekleştirmiştir. Geniş bir katılım ile yapılan Sempozyum süresince madencilik ve çevre konularına ilişkin 25 tebliğ sunulmuş, ayrıca düzenlenen bir panel ile madencilik ve çevre ilişkileri tartışılmış ve öneriler aktarılmıştır. Doğal kaynakların, insanların yaşamındaki önemi herkes tarafından bilinmektedir. Çağdaş bir yaşam için madencilik faaliyetleri vazgeçilmezdir. Bugün yaşamımızda kullandığımız ürünlerin hemen hemen tamamı madencilik faaliyetlerinin birer sonucudur. Madenler, milyonlarca yılda oluşan ve tüketildiklerinde yenilenemez kaynaklardır. Madenciliğin önemi, madenleri üretip

Page 25: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

397

kendi ülke sanayisinde kullanıldığı ve uç ürün üretildiği ölçüde artar. Bunun için de madencilik sektörünün; sanayi, enerji, kimya, tarım ve inşaat gibi diğer sektörlerle entegrasyonu şarttır. Bu noktada yapılması gereken, sağlıklı bir sanayileşme ve madencilik politikasının kamu yararı öncelikli olarak acilen oluşturulması ve uygulanmasıdır. Kalkınma modellerini; öncelikle öz kaynaklarına dayandıran ülkeler, gelişme süreçlerini sancısız tamamlayabilmektedirler. Bu yapının oluşturulabilmesi için öncelikli olarak ulusal bir kalkınma modelinin benimsenmesi gerekmektedir. Ülkemiz; kendi ulusal kalkınma modelini oluşturamamış, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslar arası finans örgütlerinin güdümünde ekonomik ve sosyal politikalar uygulamaktadır. Bunun sonucu olarak; ülkemiz yaşam kalitesi açısından 173 ülke içinde 94. sıraya düşmüş, toplam borcumuz 300 milyar dolara ulaşmıştır. Son 10 yılda bir trilyon dolar borç ödenmesine rağmen borç stokumuz devamlı artmaktadır. İşsizlik, genç nüfus içinde % 20 gibi ürkütücü boyutlara ulaşmış, emekçiler yoksullaşmış ve gelir dağılımı ciddi biçimde bozulmuştur. Ekonomimiz; sanayileşme ve üretim artışı üzerine kurulamayınca sıcak para hareketleriyle dalgalanmalar yaşanmakta, bunun sonucunda da krizler sürekli hale gelmektedir. Bu ortamda tüm kaynakların değerlendirilmesi için mutlaka etkin bir planlama ve denetim gerekmektedir. 1972 yılında yapılan ve Stockholm Bildirgesi olarak bilinen "Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Deklarasyonu"nda giderek büyüyen çevre sorunlarının hem bölgesel hem de uluslararası alanlara yayılması nedeniyle, ülkeler arasında yaygın bir işbirliğinin yapılması ve uluslararası kuruluşların ortak hareket etmelerinin gerektiği belirtilerek, bütün hükümetler çevrenin korunması ve geliştirilmesi için ortak çaba göstermeye çağrılmıştır. Stockholm Bildirgesi‘nde, çevrenin “taşıma kapasitesi”ne dikkat çeken, kaynak kullanımında kuşaklar arası hakkaniyeti gözeten, ekonomik ve sosyal gelişmenin çevre ile bağlantısını kuran ve kalkınma ile çevrenin birlikteliğini vurgulayan ilkeler, “sürdürülebilir gelişme” kavramının temel dayanaklarını ortaya koymuştur. Birleşmiş Milletler; sürdürülebilir kalkınma stratejisini, 04-14 Haziran 1992‘de Rio‘da topladığı "Çevre ve Kalkınma Konferansı"nda temel olarak kabul etmiştir. Rio Bildirgesi’nde “sürdürülebilir kalkınma olgusunun merkezinde insan yer almaktadır. İnsanlar, doğa ile uyum içerisinde, sağlıklı ve üretken bir yaşam sürdürmek hakkına sahiptir” denilmektedir. Bu nedenle de “kaynakların bugünkü neslin gereksinimlerini karşılamaları sağlanırken, gelecek kuşakların gereksinimlerini de yeterince karşılayabilmeleri için olanak sağlanmalıdır” denilmektedir. Rio’yu izleyen Kahire, Kopenhag, Pekin ve İstanbul konferanslarının tümünde, “Ekonomik gelişme, sosyal gelişme ve çevrenin korunmasının, sürdürülebilir gelişmenin birbirine bağlı ve karşılıklı olarak birbirlerini destekleyen bölümleri olduğu” vurgulanmaktadır.

Page 26: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

398

İçinde bulunduğumuz yüzyılda, çevre faktörü göz ardı edilerek hiçbir ekonomik faaliyet gibi madencilik faaliyetlerinin de yürütülmesi mümkün değildir. Sürdürülebilir kalkınma kavramı içerisinde “ya madencilik ya çevre” dayatması bulunmamaktadır. Madenciliğin çevreye etkilerini yadsımak mümkün değildir. Ancak, madencilik sektöründe, çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına ya da yenilenmesine yönelik önlemlerin alınması, sektörün gelişimini engellemeyecek, aksine genel anlamda sektörün gelişimine yönelik katkıyı yapacaktır. Ancak, ortak çözüm bulmak yerine, üretim yapmayı engelleyecek şekilde gelişen faaliyetlerin, sonuç olarak ülkemize zarar verdiği de göz ardı edilmemelidir. Bugünlerde T.B.M.M’de görüşülmekte olan Çevre Kanunu’nda çevreyi koruyucu önlemler alınırken, aynı zamanda üretim yapılmasının yolları da hep birlikte bulunmalıdır. Bu konu, özü itibarıyla bir mühendislik problemi olup, ilgili disiplinlerin ortak çalışmaları ile çözümlenebilecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Ankara, 06 Mayıs 2005

Page 27: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

399

Yürütme Kurulu Yrd. Doç.Dr. Mustafa AYHAN (Başkan) Yrd. Doç.Dr. Erkan TOPAL (II. Başkan) Yrd. Doç. Dr. Fatma Deniz AYHAN Öğr. Görv. Özgür AKKOYUN (Sekreter) Araş.Gör. Halime ABAKAY TEMEL Mustafa BOZDOĞAN Hasan DOĞAN Hakan KARAASLAN Oğuz SÖNMEZER

ÖNSÖZ Doğu ve Güneydoğu Anadolu Maden Kaynaklarının Değerlendirilmesi Sempozyumu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı Maden Mühendisleri Odası tarafından Diyarbakır’da düzenlenen ilk etkinlik olma özelliğini taşımaktadır. Sempozyum ile, bölgenin maden potansiyelinin ortaya konularak, gerek ülke gerekse bölgenin gelişimine en yüksek yararı sağlayacak şekilde kaynakların en uygun kullanım olanaklarının saptanması amaçlanmış, bölgedeki mevcut madencilik faaliyetlerinin mühendislik kuralları çerçevesinde ve çevreye en az zararla sürdürülebilmesi bakımından uygun yöntemlerin incelenmesi ve tartışılması hedeflenmiştir. Söz konusu Sempozyum ile, teknik ve bilimsel gelişmelerin geniş kitlelere aktarılması, ilgili kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin de katılımıyla çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve sektörde yer alan çeşitli tarafların aynı platformda buluşturularak yakın bir iletişimin sağlanması önemli bir katkı olarak görülmektedir.

Page 28: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

400

Genel olarak sempozyum konuları; Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin ekonomik maden rezervleri, bölgedeki sorunların madencilik sektörüne etkileri, madenlerde iş sağlığı ve güvenliği, madencilik ve çevre, madencilik sektörünün sanayileşmedeki rolü, madencilik politikaları ve maden mevzuatı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki yapı malzemeleri potansiyeli, bölgede yapılan yatırımların değerlendirilmesi ve öneriler şeklindedir. Sempozyumun, gerek maden potansiyeli ve gerekse madencilik faaliyetleri açısından büyük önem taşıyan bölgenin ekonomik yaşamı üzerinde olumlu etkileri olacağı inancıyla, sempozyumun gerçekleşmesinde emeği geçen, maddi ve manevi destek sağlayan tüm kişi ve kuruluşlara teşekkür ederiz. TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU MADEN KAYNAKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı Maden Mühendisleri Odası, 21-23 Nisan 2005 tarihlerinde, Diyarbakır’da, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Maden Kaynaklarının Değerlendirilmesi Sempozyumu’nu gerçekleştirmiştir. Oldukça geniş bir katılım ile yapılan Sempozyum süresince bölgenin madencilik potansiyeline ilişkin 26 tebliğ sunulmuş, ayrıca düzenlenen bir panel ile söz konusu potansiyelin harekete geçirilmesine ilişkin öneriler aktarılmıştır. Yoksulluğun azaltılması ve bölgesel eşitsizliklerin giderilmesinde madencilik sektörünün önemi son derece belirgindir. Pek çok ülkede, madencilik sektörünün gelişimi ile madencilik faaliyetlerinin yapıldığı bölgenin ekonomik gelişimi arasındaki doğrudan ilişkinin somut örnekleri bulunmaktadır. Madencilik sektörü, doğrudan gelir yaratmasının yanında, düşük maliyette girdi sağlaması bakımından da yapıldığı bölgedeki sanayinin gelişimine katkı sağlamakta, yapıldığı bölgelerde önemli bir istihdam yaratmakta, yöre insanının mesleki ve teknik yeteneklerini artırmaktadır. Madencilik sektörü, fiziksel altyapının gelişimini de hızlandırmaktadır. Özellikle büyük ölçekli madencilik, yapıldığı bölgenin ekonomik gelişimine önemli yarar

Page 29: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

401

sağlamakta, eğitim ve sağlık hizmetleri yanında, temiz su, ulaşım, enerji ve diğer altyapı hizmetlerini de beraberinde getirmektedir. Sempozyum ile, bölgenin maden potansiyelinin ortaya konularak, gerek ülke gerekse bölgenin gelişimine en yüksek yararı sağlayacak şekilde maden kaynaklarının kullanım olanaklarının saptanması amaçlanmış, bölgedeki mevcut madencilik faaliyetlerinin mühendislik kuralları çerçevesinde ve çevreye en az zararla sürdürülebilmesi bakımından uygun yöntemlerin incelenmesi ve tartışılması hedeflenmiştir. Sempozyum süresince; Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin ekonomik maden rezervleri, bölgedeki sorunların madencilik sektörüne etkileri, madenlerde iş sağlığı ve güvenliği, madencilik ve çevre, madencilik sektörünün sanayileşmedeki rolü, madencilik politikaları ve maden mevzuatı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki yapı malzemeleri potansiyeli, bölgede yapılan yatırımlar değerlendirilmiş ve öneriler ortaya konulmuştur. Maden potansiyeli bakımından büyük önem taşıyan bölgede, madencilik sektörünün akılcı planlamalar çerçevesinde canlandırılmasının, bölgenin ekonomik ve toplumsal yaşamı üzerinde son derece olumlu etkileri olacağı açıktır. Bu hususta gereken çalışmaların zaman kaybedilmeden yapılması büyük önem taşımaktadır. Kamuoyunun bilgisine sunarız. TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU Diyarbakır, 23 Nisan 2005

Page 30: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

402

Yürütme Kurulu Ahmet Lütfi DİNÇER (Başkan) Ahmet ŞENTÜRK Ali SARIIŞIK Celaletdin GÜREL Liyaddin YEŞİLKAYA Metin ERSOY Oğuz SÖNMEZER Türker GÖKSEL Ural TİRYAKİOĞLU

ÖNSÖZ Ülkemiz, detaylı bir çalışma olmamasına karşın, görünür 7 milyar m3 ile zengin sayılabilecek doğal taş rezervlerine sahiptir. Yapılacak arama çalışmaları ile bu rezervlerin artırılması da mümkün görünmektedir. Söz konusu rezervler; hem kalite, hem çeşit, hem de işletme maliyeti açısından pek çok avantajı beraberinde taşımaktadır. Doğal taş sektörü, son yıllarda çok hızlı bir gelişme göstererek madencilik alanında en çok ihracat yapılan sektör olarak ön plana çıkmıştır. 2005 yılı sonu itibarıyla ihracat rakamı 1 milyar ABD doları civarındadır. Sektör, gerek ihracat girdisiyle, gerekse de yarattığı istihdam açısından ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Hızla gelişmekte olan doğal taş sektörü, son yıllarda sadece madencilik sektörümüzün en önemli alt sektörlerinden biri olarak ortaya çıkmamış, aynı zamanda gelişimini artırarak sürdürmesi bakımından Türkiye ekonomisinin de en önemli yapıtaşlarından biri olmaya aday durumuna gelmiştir. Gerek üretimin verimliliği gerekse iş güvenliği açısından teknik eleman istihdamının gerekliliğini başlangıcından itibaren kavrayan doğal taş sektöründe,

Page 31: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

403

teknik eleman istihdamı ve kaliteli üretim artışı birbirine paralel gelişmiştir. Sektörde maden mühendisi istihdamının artırılması bu gelişmeyi daha da hızlandıracaktır. Sektörün çok kısa sürede ulaştığı üretim ve buna bağlı ihracat artışı, eşzamanlı olarak yatırım, istihdam ve kalitenin de artmasını sağlamış, bununla beraber aynı zamanda sektör, son derece ciddi sorunlarla da karşılaşmaya başlamıştır. Bu sorunların çözümü için,“Doğal Taş Politikası” temelinde geliştirilecek uygulamaların önemli olduğunu düşünmekteyiz. Bu çerçevede, sanayi ve inşaat sektörleri ile entegre çalışacak mermer ve doğal taş projeleri, öncelikle teşvik edilmelidir. Doğal taş sektörü uzun vadeli ve düşük faizli kredilerle desteklenmeli, enerjide düşük tarife uygulanarak rekabet gücü daha da artırılmalıdır. Sektördeki işletmelerin verimliliğine yönelik çalışmalar teşvik edilmelidir. Çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi mümkün değildir. Bu çerçevede, doğal taş sektöründe, atıkların değerlendirilmesi, görüntü kirliliğinin önüne geçilmesi ve çalışılan alanların yeniden düzenlenerek doğaya geri kazandırılması büyük önem kazanmaktadır. Maden Mühendisleri Odası, mermer sektöründeki büyüme hızının artarak sürdürülebilmesi için, çeşitli sorunların çözümünde bilimsel bilgi kullanımının önemi nedeniyle sektörün ve meslektaşlarımızın bilgi birikimlerini artırmak ve yeni teknolojik gelişmeleri sektör çalışanlarıyla paylaşmak üzere, V. Mermer Sempozyumu’nu Afyonkarahisar’da düzenlemektedir. Sempozyumda yayımlanacak bildirilerin sektörün gelişmesine önemli katkıları olacağı inancıyla, katkı koyan tüm kişi ve kuruluşlara teşekkür ederiz. Saygılarımızla, TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Türkiye V. Mermer Sempozyumu Sonuç Bildirgesi TMMOB Maden Mühendisleri Odası'nın iki yılda bir düzenlediği Mermer Sempozyumları'nın beşincisi (MERSEM 2006), 2-3 Mart 2006 tarihlerinde Afyonkarahisar'da gerçekleştirilmiştir. TMMOB Maden Mühendisleri Odası Afyonkarahisar İl Temsilciliği'nin öncülüğünde, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası ve Türkiye Mermer, Doğal Taş ve Makinaları Üreticileri Birliği ile birlikte düzenlenen Sempozyumda sektörün genel değerlendirilmesi yapılmış, yaşamakta olduğu çeşitli sorunlar ve çözümlerine yönelik görüş ve öneriler ortaya

Page 32: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

404

konulmuştur. 700’e yakın sektör temsilcisinin katıldığı MERSEM 2006'da 49 adet bilimsel çalışma değerlendirilmiştir. Hızla gelişmekte olan doğal taş sektörü, son yıllarda sadece madencilik sektörümüzün en önemli alt sektörlerinden biri olarak ortaya çıkmamış, aynı zamanda gelişimini artırarak sürdürmesi bakımından Türkiye ekonomisinin de en önemli yapıtaşlarından biri olmaya aday durumuna gelmiştir. 2005 yılı itibariyle 850 milyon Doların üzerinde ihracat geliri elde eden söz konusu sektör, toplam maden ihracatımızın yarıdan fazlasını tek başına sağlamakta olup, sektörün yakın gelecekteki hedefi bu rakamın çok üstündedir. Sektörün gelişme sürecinde teknik eleman istihdamının rolü önemlidir. Gerek üretimin verimliliği gerekse iş güvenliği açısından teknik eleman istihdamının gerekliliğini başlangıcından itibaren kavrayan doğal taş sektöründe, bu husus kaliteli üretim artışını da beraberinde getirmiştir. Sektörün çok kısa sürede ulaştığı üretim ve buna bağlı ihracat artışı, eşzamanlı olarak yatırım, istihdam ve kalitenin de artmasını sağlamış, bununla beraber aynı zamanda sektör, son derece ciddi sorunlarla da karşılaşmaya başlamıştır. Aşağıda, doğal taş sektörünün gelişme eğiliminin artarak devam etmesi bakımından, mevcut sorunlarının çözümüne yönelik olarak, Maden Mühendisleri Odası’nın temel saptama ve önerileri sunulmaktadır. 1. Ülkemiz doğal taş sektörünün rekabet gücü yüksektir. Bu sektörde, üretim ve kalite artışı ile inşaat ve sanayi sektörleri ile entegrasyonu amaçlayan kısa, orta ve uzun dönemli stratejik planların, bir “Doğal Taş Politikası” temelinde geliştirilerek süratle uygulamaya konulması, gerek toplumun gerekse madencilik sektörünün gelişimi bakımından büyük önem taşımaktadır. 2. Bu çerçevede, inşaat ve sanayi sektörleri ile entegre çalışacak mermer ve doğal taş projeleri, öncelikle teşvik edilmelidir. Doğal taş sektörü uzun vadeli ve düşük faizli kredilerle desteklenmeli, enerjide düşük tarife uygulanarak rekabet gücü daha da artırılmalıdır. Teşviklerin, "Doğal Taş Politikası" temelinde geliştirilen stratejik planlar çerçevesinde verilmesi, istenilen etkililik düzeyini sağlayacaktır. 3. Sektördeki işletmelerin verimliliğine yönelik çalışmalar teşvik edilmelidir. Üretimde verimliliği artırmak amacıyla üretim yöntemlerinin geliştirilmesine önem verilmelidir. Özellikle, ocak işletme yöntemlerinin sürekli geliştirilmesi rekabet şansını artırmaktadır. Bu amaçla yapılacak araştırma ve geliştirme çalışmaları, devlet tarafından desteklenmelidir. 4. Yasal mevzuatın uygulanması ve uygulamaların denetlenmesi bakımından, mevcut yönetsel yapıların yetersizliğinden kaynaklanan sorunlar bulunmaktadır. 3213 Sayılı Maden Kanunu'nu uygulamakla görevli kuruluş

Page 33: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

405

yeniden yapılandırılarak taşra teşkilatı oluşturulmalı, yerinden ve etkin denetim sağlanmalıdır. Bu kurumun teknik eleman gereksinimi karşılanmalı, sektörde mevcut diğer kamu kuruluşlarındaki bilgi birikiminden yararlanmasına yönelik düzenlemeler ve gerekli eşgüdüm sağlanmalıdır. 5. Doğal taş sektöründe aramadan nihai ürüne kadar her aşamada ileri teknoloji kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Gerek üretim ve kaynak performansının iyileştirilmesine, gerekse yeni ürünlerin elde edilmesine yönelik olarak gelişmiş teknolojilerin kullanımı, bu sektörün ülke kalkınmasına katkısı bakımından önemlidir. Sektörde yüksek teknoloji kullanımı ve üretilmesine yönelik araştırma-geliştirme çalışmalarına öncelik verilmelidir. İleri üretim teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanımı, daha temiz ve daha etkin madencilik süreç ve ürünlerinin temini bakımından önkoşuldur. Doğal taş sektöründe, bilim ve teknolojiyi süratle ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürebilme mekanizmaları hayata geçirilmeli, araştırma ve geliştirme faaliyetleri teşvik edilmelidir. Bu çerçevede, üniversite-sektör işbirliğini, sektörün gereksinimleri doğrultusunda geliştirmek önemlidir. Sektörün kullanabileceği bilim ve teknoloji üretimine yönelik araştırma-geliştirme faaliyetleri için, üniversite-sanayi ortak araştırma merkezleri, teknoloji geliştirme bölgeleri kurulmalıdır. 6. Gelişmiş teknoloji kullanımı ve yeni teknolojilerin geliştirilmesi, sektöre önemli katkılar yapacak yeni fırsatlar yaratacaktır. Bu çerçevede söz konusu teknolojilere uyum sağlayacak ve bunları kullanabilecek iyi eğitilmiş işgücünün varlığı önemlidir. Madencilik faaliyetlerinin kaynak kaybına yol açmadan, çevreyle barışık, akılcı ve ekonomik kurallara göre, iş güvenliği ve sağlığı esasları çerçevesinde yürütülmesi bilimsel ve teknik bilginin kullanımı ile mümkündür. Bu durum, sektörde bilim ve teknolojinin uygulayıcısı olan maden mühendisinin istihdamını gerekli kılmaktadır. Sektörde maden mühendisinin istihdamının süratle arttırılması, genel verimliliğin artışı bakımından son derece önemlidir. 7. Doğal taş sektöründeki eğitim ve öğretim konusunun yeniden ele alınması ve sektörün gereksinim ve beklentilerinin yansıtılması gerekmektedir. Bu çerçevede, üniversitelerin maden mühendisliği bölümü ders programlarında doğal taş madenciliğine daha çok yer verilmeli ve ara eleman yetiştirmeye yönelik yüksek okullar devreye alınmalıdır. 8. Sektörde pazarlama kavramının kapsamlı bir çerçevede ele alınması, gerek mevcut gerekse gelişen pazarların yakından takip edilerek değişikliklere uygun stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir. Mevcut pazar payının artırılması amacıyla işlenmiş ürün kapasitesinin ve ürün çeşitliliği ile ürün kalitesinin arttırılmasına yönelik yatırımlar yapılmalı, pazarlama stratejileri oluşturulmalı ve etkin dağıtım ağları kurulmalıdır. 9. Sektörün ihracat potansiyeli, yatırımlara paralel olarak hızla gelişmektedir. Özellikle işlenmiş mermer ihracatı sürekli artmaktadır. Ürünlerde, renk, desen,

Page 34: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

406

kalite ve fiyat standartları oluşturulması, bu artışın sürekliliğinin sağlanması bakımından gereklidir. 10. Çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi, içinde bulunduğumuz yüzyılda mümkün değildir. Madenciliğin çevreye etkileri yadsınamaz. Ancak, madencilik sektöründe, çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına ya da yenilenmesine yönelik önlemlerin alınması, sektörün gelişimini engellemeyecek, aksine genel anlamda sektörün gelişimine yönelik katkıyı yapacaktır. Bu çerçevede, doğal taş sektöründe, atıkların değerlendirilmesi, görüntü kirliliğinin önüne geçilmesi ve çalışılan alanların yeniden düzenlenerek doğaya geri kazandırılması önemlidir. 11. Mevcut haliyle ülkemiz doğaltaş sektörünün gelişimi önündeki en büyük sorunlarından biri, sektör ihracatının ağırlıklı olarak blok mermere dayandırılmış olmasıdır. İhracatın katma değeri son derece düşük ürünlerden oluşması, önlem alınmadığı taktirde yakın gelecekte sektörün gelişiminin durmasına yol açacaktır. Doğal taş ihracatımızda özellikle katma değeri yüksek olan işlenmiş ürünlere önem verilmesi, dünya pazarındaki payımızın artmasına olanak sağlayacaktır. 12. Sektörün gelişimi bakımından bir diğer sorun alanı ise, üretim ölçeğine ilişkindir. Sektörün, ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan ağırlıklı küçük ölçekli üreticilerden oluşan yapısı, maliyetlerin artmasına ve ihracat gelirlerinin giderek düşmesine yol açmaktadır. Sektörde üretim ölçeğinin artırılması, verimliliğin artması ve kaynak kullanımında etkinliğin sağlanması bakımından en büyük katkıyı yapacaktır. Kamuoyunun bilgisine sunarız. TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU 3 Mart 2006

Page 35: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

407

Yönetim Kurulu Mehmet TORUN MAHMUT YILMAZ Nejat TAMZOK Ali ÖNEMLİ Nahit ARI A.Çağatay DİKMEN Yusuf Ziya AKGÖK

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI MADENCİLİK KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı Maden MO, içinde bulunduğumuz yıl kuruluşunun 50. yılını kutlamaktadır. Kutlama etkinlikleri kapsamında, 02-03 Aralık 2004 tarihlerinde Ankara’da bir Madencilik Kurul-tayı gerçekleştirilmiş olup, ülkemizin ve madencilik sektörünün sorunlarının tartışıldığı ve çözüm önerilerinin ortaya konulduğu söz konusu Kurultay’ın sonuç bildirgesi aşağıdadır. Türkiye, 1994-2001 döneminde ortalama % 1,7 gibi cılız bir büyüme oranı elde edebilmiş, aynı dönemde büyümedeki istikrarsızlık ise % 407’ye ulaşmıştır. Söz konusu cılız ve istikrarsız büyüme, ülkemizdeki işsizlik düzeyi-ni süratle artırmış, ekonomik ve sosyal krizlerin birbiri ardına ortaya çıkmasına yol açmıştır. Hatalı ekonomi politikalarının madencilik sektörüne yansıması ise, çok daha dramatik boyutlarda olmuştur. Özellikle 1985 sonrası, kamunun maden-cilik sektörüne yatırım yapmasının engellenmesi, buna karşın oluşan boşluğun, özellikle sektörün içerdiği yüksek riskler nedeniyle özel sektör tarafından da

Page 36: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

408

doldurulamamış olması, ülkemiz madencilik sektörünün belirgin bir küçülme-gerileme süreci içerisine girmesine neden olmuştur. Uygulanan politikalar ile madencilik sektöründeki kamu yatırımlarından vazgeçilmiştir. Toplam sabit sermaye yatırımları içerisinde kamunun payı 1981 yılında % 4,5 iken 2002 yılında % 0,5 olmuş, artacağı varsayılan özel sektör yatırımlarında ise ciddi sayılabilecek bir artış olmamıştır. Madencilik sektörünün ülke ekonomisine katkısı hızla düşmüştür. Madencilik sektörünün GSMH’ya katkısı % 1,5’un altına gerilemiştir. Sektör-deki istihdam 20 yılda 100.000 kişi azalarak yarıya inmiştir. 1980 yılında yaklaşık 200.000 olan madencilik sektörü istihdamı 2002 yılında 100.000’in altına düşmüştür. Ortaya çıkan çarpık yapının düzeltilmesi gerekmektedir. Gelişmekte olan, ancak gelişme düzeyini bir türlü istenilen düzeye çıkaramayan Türkiye' nin, 39 hükümet, 3 askeri darbe, sayısız ekonomik, siyasal ve toplumsal bunalım içeren en çalkantılı 50 yılında, ülkenin ve madencilik sektörünün sorunlarına ilişkin eleştiri ve çözüm önerilerini topluma sunmak gibi güç bir görevi üstlenen Maden MO’nun, bu süreçte, madencilik sektörünün geliştiril-mesine yönelik olarak geliştirdiği öneriler aşağıdadır: a) Temel olarak ekonomik kalkınmaya ve yoksulluğun azaltılarak gelir dağılımının düzeltilmesi hedeflerine yönlendirilen bir "ulusal maden-cilik politikası" oluşturulmalı ve madencilik sektörünün tüm alt sektör-lerinde üretim artırılmalıdır. b) Her tür ekonomik faaliyette olduğu gibi madencilik faaliyetlerinde de amaç, insanın refah ve mutluluğudur. İnsan onuruna ve emeğine saygı, madencilik faaliyetlerinin planlanma ve uygulanmasında hareket nok-tası olmalıdır. Kamu yararı öncelikli olarak göz önünde tutulmalıdır. c) Madencilik sektörünün geliştirilmesine yönelik olarak oluşturulacak tüm amaç ve hedefler ile uygulamalar, her şeyden önce bilimsel ve teknik temeller üzerinde geliştirilmeli, bilimsel bilgi ile desteklen--me-yen söylem ya da tasarılardan uzak durulmalıdır. d) Madencilik sektörünün tüm alt sektörlerinde üretim arttırılmalıdır. Ancak, söz konusu üretimin hedefi dış satım değil, ülkenin sanayi sektörleri olmalıdır. Madencilik sektörünün ülke kalkınmasındaki kritik önemi, fazla miktarlarda üretilip yurt dışına satılarak döviz elde edilmesinde değil, ancak, yerli sanayiye düşük maliyette ve kaliteli girdi sağlamasındadır. Bu çerçevede, madencilik sektörünün planlan-masında ülke sanayi sektörleri ile entegrasyon ön planda tutulmalıdır. e) Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin, yerli maden kaynaklarımızdan karşı-lanması öncelikli hedef olmalıdır. Sanayinin ihtiyacı olan ucuz enerji üretiminin sağlanması ve bu enerjinin sürekli ve güvenilir olması bakı-mından, yerli maden

Page 37: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

409

kaynaklarımızın kullanılması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Elektrik enerjisi arz-talep dengesinin sorunsuz sürdürüle-bilmesi için, ulusal maden kaynaklarımıza öncelik veren, akılcı bir enerji politikası zaman kaybedilmeden oluşturulmalıdır. f) Maden aramaları uzun yıllardır ihmal edilmiştir. Aramalarla ilgili etkin yasal ve yönetsel yapıların hızla tesisi ve çağdaş teknolojilerin kullanıl-dığı arama faaliyetlerinin, kamu denetiminde ve mutlaka rasyonel bir stratejik plan çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir. g) Madencilik sektöründe aramadan uç ürüne kadar her aşamada ileri teknoloji kullanımı amaçlanmalıdır. Üretim ve kaynak performansının iyileştirilmesine ve yeni ürünlerin elde edilmesine yönelik olarak yeni gelişen teknolojilerin kullanımı, bu sektörün ülke kalkınmasına katkısı bakımından kritik önemdedir. Bu nedenle sektörde yüksek teknoloji kullanımı ve üretilmesine yönelik araştırma-geliştirme çalışmalarına öncelik verilmelidir. ileri üretim teknolojilerinin geliştirilmesi ve kulla-nımı, daha temiz ve daha etkin madencilik süreç ve ürünlerinin temini bakımından önkoşuldur. h) Gelişmiş teknoloji kullanımı ve yeni madencilik teknolojilerinin geliştirilmesi, sektöre önemli katkılar yapacak yeni fırsatlar yarata-caktır. Bu çerçevede söz konusu teknolojilere uyum sağlayacak ve bunları kullanabilecek iyi eğitilmiş işgücünün varlığı önemlidir. Sektörde teknik eleman istihdamının süratle arttırılması, genel verimli-liğin artışı bakımından son derece önemlidir. Madencilik faaliyetinin her aşamasında, en az bir maden mühendisinin varlığı zorunlu olma-lıdır. Madencilik sektöründeki eğitim ve öğretim konusunun yeniden ele alınması ve sektörün gereksinim ve beklentilerinin yansıtılması gerekmektedir. i) Ülke madencilik sektörünün en önemli darboğazlarından biri de, gerek kamuda, gerekse özel kuruluşlardaki yönetsel yapıların verimsizliğidir. Bu yapıların verimliliğine yönelik çalışmalar, madencilik sektörünün gelişimi bakımından son derece önemlidir. Söz konusu yapılarda hesap verilebilirlik ve şeffaflık mutlaka sağlanmalıdır. j) Sektörde pazar araştırması kavramı gelişmemiştir. Bu konunun kap-samlı bir çerçevede yeniden ele alınması, gerek mevcut gerekse gelişen pazarların yakından takip edilerek değişikliklere uygun stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir. k) Çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi, içinde bulunduğumuz yüzyılda mümkün değildir. Sürdürülebilir kalkınma kavramı içerisinde ya madencilik ya çevre dayatması bulunma-maktadır. Madenciliğin çevreye etkilerini yadsımak mümkün değildir. Ancak, madencilik sektöründe, çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına ya da yenilenmesine yönelik önlemlerin

Page 38: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

410

alınması, sektörün gelişimini engellemeyecek, aksine genel anlamda sektörün gelişimine yönelik katkıyı yapacaktır. l) Madencilik sektöründe, toplumu eğitme ve bilgilendirme gereksinimi hızla artmıştır. Madencilik sektörünün ülke kalkınması ve toplumların gelişmesindeki önemi konusunda kamuoyu bilgilendirilmelidir. Toplumun, bir istihdam alanı ve gelir kaynağı olarak madenciliğin önemi hakkında eğitilmesi, sektörün gelişmesi bakımından son derece önemlidir. m) Madencilik sektörünün her alanında, şeffaflık sağlanmalıdır. Sektörde bilgi akışı sağlanmalı, alınan kararlardan toplumun her kesimi bilgilen-dirilmelidir. n) Yerel halkın onayını almamış hiçbir ekonomik girişimin ülkeye yarar getirmesi beklenemez. Madencilik sektörüne ilişkin alınacak kararlarda ilgili yöre halkının da katılımı sağlanmalıdır. o) Toplumsal, ekonomik ve çevresel bakımdan sürdürülebilir bir madencilik sektörünün gelişimi; devlet, sektörde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar ile demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin yapıcı işbirliği ile mümkündür. Söz konusu tarafların doğrudan katılımları olmaksızın hazırlanacak herhangi bir sektör planının ya da plan uygulamasının başarılı olması mümkün görülmemektedir. Kamuoyunun bilgisine sunarız... TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU Ankara, 3 Aralık 2004

Page 39: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

411

SEMİNERLER PATLAYICI MADDE ATEŞLEYİCİ YETERLİLİK BELGESİ EĞİTİM SEMİNERİ 02-04 EKİM 2004, ANKARA 01-02 ARALIK 2005, ZONGULDAK 08-09 ARALIK 2005, SOMA 16-18 ARALIK 2005, ANKARA

Yürütme Kurulu Asım Kutluata Hakkı ELBİR İbrahim YILMAZOĞLU Nahit ARI Nejat TAMZOK Prof.Dr. Celal KARPUZ Yrd.Doç.Dr. Mehmet Ali HİNDİSTAN

SUNUŞ Maden ve taşocaklarındaki kazıların doğrudan yapılamadığı durumlarda patlayıcı madde kullanımı kaçınılmaz olmaktadır. Patlayıcı maddenin ehil olmayan kişiler tarafından kullanılması sonucu her yıl ölümlü ve uzuv kayıplı kazalar meydana gelmekte, çok sayıda maddi hasara sebebiyet verilmektedir. Yine, ehliyetsiz kişilerce yapılan patlatmalar sonucu maden ve taşocağı işletmeleri ile yerüstü inşaat işlerinde istenilen verim sağlanamamakta, kaynak kaybına neden olunmaktadır. Son yıllarda ülkemizde patlayıcı madde ve gereçleri üretiminde, tüketiminde ve ithalatında önemli artışlar olmuş, özel uzmanlık gerektiren bu konuda gerekli

Page 40: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

412

eğitimin alınarak yapılacak sınav sonucunda “Patlayıcı Madde Ateşleyici Yeterlilik Belgesi” alınması yasal bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır. Patlayıcı madde sektöründeki yenilik ve gelişmeler ile iş güvenliği önlemleri hakkında bilgi edinilme ve deneyimlerin paylaşılması gereksinimi TMMOB Maden Mühendisleri Odası’nı “Patlayıcı Madde Ateşleyici Yeterlilik Belgesi Eğitim Semineri”ni düzenlemeye yöneltmiştir. Ülkemiz madencilik sektörüne önemli yararlar sağlayacağına inandığımız söz konusu etkinliğe emeği geçen ve seminerde eğitimci olarak görev alan eğitmenlere teşekkürü borç biliriz. TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu

Page 41: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

413

ÇED YÖNETMELİĞİ SEMİNERİ 29-30 NİSAN 2004 ANKARA 06-07 ARALIK 2005, ANKARA

Yürütme Kurulu Asım Kutluata Hakkı ELBİR İbrahim YILMAZOĞLU Nahit ARI Nejat TAMZOK Prof.Dr. Celal KARPUZ Yrd.Doç.Dr. Mehmet Ali HİNDİSTAN

ÖNSÖZ Çevre, sürekli gündemde olan, çok sayıda ulusal ve uluslararası yasa ile düzenlenen taraflı anlaşmalara konu olan ve titizlikle ele alınması gereken bir alandır. Madencilik ve çevre ilişkisi son yıllarda ilgi odağı olmuştur. Evrensel boyutta sürdürülebilir kalkınma gereksinimi, toplumsal çevre duyarlılığının gelişmesi ve yasal düzenlemeler nedeniyle, çağdaş madencilik uygulamalarında çevre yönetiminin önemi giderek artmıştır ve artmaya da devam edecektir. TMMOB Maden Mühendisleri Odası olarak , madenlerimizin ülke yararı doğrultusunda ve çevre ile uyum içinde işletilmesini toplumsal bir görev saymaktayız. Bu görev anlayışı ile Sürekli Eğitim Merkezi tarafından , maden işletmelerinin çevre yönetimi konusunda karşılaştıkları sorunlara ışık tutmak

Page 42: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

414

amacıyla sektör çalışanlarına yönelik “ Madencilik Sektöründe ÇED YÖNETMELİĞİ ve Madencilik Projelerine Uygulanması ” semineri düzenlenmiştir. Seminerde eğitici olarak görev almayı kabul ettikleri için Çevre ve Orman Bakanlığı’nda görevli değerli meslektaşlarımız M.Oğuz GÜNER, A.Oğuz ÖZTÜRK, Erdal SARAÇOĞLU ve Ersan DEĞERLİ ’ ye teşekkür ederiz Seminerin düzenlenmesinde verdikleri desteklerinden dolayı Sürekli Eğitim Merkezi üyelerine ,Yönetim Kurulu Yedek Üyemiz Ebru KUMRU ÖZDEN’e ve Odamız çalışanlarına teşekkür ederiz. TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Nisan 2004

Page 43: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

415

TEKNİK NEZARETÇİLİK SEMİNERİ

Yürütme Kurulu Asım Kutluata Hakkı ELBİR İbrahim YILMAZOĞLU Nahit ARI Nejat TAMZOK Prof.Dr. Celal KARPUZ Yrd.Doç.Dr. Mehmet Ali HİNDİSTAN

ÖNSÖZ Değişen Maden Kanunu ve Yönetmeliklerine uygun olarak düzenlenen Teknik Nezaretçilik Seminerleri’nin ilki 23-26 Aralık 2004 tarihlerinde Ankara’da Maden Mühendisleri Odası’nda düzenlenmiştir. Teknik Nezaretçilik yapacak meslektaşımızı yeni Maden Kanunu ve Yönetmelikleri çerçevesinde doğrudan ilgilendiren, İş Hukuku, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları, Maden Hukuku, Maden İşletmelerinde Çalışma Prensipleri, İşletme Projesinin Hazırlanması, Madenlerde

Page 44: KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006) 375 KONGRELER, SEMPOZYUMLAR, SEMİNERLER KONGRELER TÜRKİYE 14.KÖMÜR KONGRESİ 02-04 HAZİRAN 2004

39. Dönem Çalışma Raporu (2004 - 2006)

416

Risk Analizi Değerlendirmesiyle ilgili konular; ODTÜ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve özel sektörden yetkili kişiler tarafından işlenmiştir. Eğitimin gerçekleştirilmesinde sunumlarıyla katkıda bulunan değerli hocalarımıza ve kurumların değerli elemanlarına, seminerin düzenlenmesinde verdikleri desteklerinden dolayı Sürekli Eğitim Merkezi üyelerine ve Odamız çalışanlarına teşekkür ederiz. TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Mayıs 2005