Upload
others
View
13
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
1İlham Veren Öyküler
Avrupa Birliği ve Türkiye Mali İşbirliği
İlham Veren Öyküler
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu
2 İlham Veren Öyküler
© Avrupa Birliği 2016Kopyalanabilir. Özgün fotoğrafların kullanımı ve çoğaltılması için telif hakkı sahiplerinden izin alınması gerekmektedir.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu
1İlham Veren Öyküler
IPA - Katılım Öncesi Mali Destekler
Temel HaklarTürkiye’de Ombudsmanlık Kurumunun Kurulmasının Desteklenmesi Projesi
Malların Serbest DolaşımıTürkiye’de Kalite Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi
İstihdam, Eğitim ve Sosyal PolitikaTurizmde İşverenlerin ve Çalışanların Uyum Yeteneklerinin Artırılması Projesi
Mesleki Eğitimin Kalitesinin Geliştirilmesi Projesi
Genç İstihdamının Desteklenmesi Operasyonu
İlköğretim Kurumlarına Devam Oranlarının Artırılması Projesi
Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi
Sosyo-ekonomik ve Bölgesel KalkınmaHatay El Sanatları Projesi
EnerjiTürkiye’nin enerjisi Avrupa’nın enerjisiyle nasıl bütünleşti?
UlaştırmaIrmak Karabük Zonguldak Demiryolu Hattı Projesi
Tarım ve Kırsal KalkınmaKoyun ve Keçilerin Küpelenmesi ve Aşılanması Projesi
Çevre ve İklimTürkiye’nin Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi Mekanizmasına Destek Projesi
Demokrasi ve YönetişimSivil Toplum Geliştirme Merkezi
TACSO Projesi
Sivil Düşün
Sivil Toplum Diyaloğu
Avrupa Birliği Programları
25
04
29
35
49
53
57
61
65
69
80
3İlham Veren Öyküler
“In Varietate Concordia” yani “Çeşitlilikte Birlik”… Avrupa Birliği’nin sloganı budur. AB’nin simgeleşmiş mavi zemin üzerine sarı yıldızlarla bezenmiş bayrağının altında 28 ülkeden farklı etnik köken, din ve kültürlere sahip 500 milyonu aşkın insan buluşur. Ve bu buluşmanın temelinde; demokrasi, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü, sosyal adalet, barış, istikrar ve çocuklarımız için daha iyi bir geleceği güvence altına alan tüm değerler yatar...
Temelleri “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesiyle atılmış Türkiye de, bu değerlere duyduğu inançla, Avrupa Birliği’ne tam üyelik için AB standartlarına uyum çalışmalarını kesintisiz biçimde sürdürüyor. Avrupa Birliği’nin sağladığı milyarlarca avroluk destek, hem bu uyum çalışmalarını hızlandırmayı hem de Türkiye’de yaşayan herkesin hayatının daha da iyileşmesine ve güzelleşmesine katkı yapmayı amaçlıyor.
Türkiye’nin dört bir yanında Avrupa Birliği mali katkısıyla binlerce proje sürdürülüyor. Türkiye Avrupa Birliği’ne aday ülkedir ve Avrupa Birliği 2002’den bu yana AB’ye katılım sürecinde Türkiye’ye IPA-Katılım Öncesi Mali Destek Programı kapsamında 10,6 milyar avro destek sağladı. Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde desteklenmesi için ayrılan katılım öncesi fonlar, 2005’ten beri her yıl düzenli olarak artıyor. Türkiye, Avrupa Birliği standartlarına her geçen gün daha da yaklaşıyor.
Her gün ortaklaşa yeni başarı hikayeleri yazılıyor. Elinizdeki kitapçıkta bu başarı hikayelerinin yalnızca birkaçını göreceksiniz. Bunlar, devam eden binlerce projenin çok küçük bir bölümünü yansıtıyor. Bu destek ve projeler sayesinde Türkiye’deki insanların gündelik yaşamları her geçen gün daha iyiye doğru ilerliyor.
Avrupa Birliği, sivil toplum örgütleri aracılığıyla Türkiye’de insan hakları ve temel özgürlüklere saygıyı teşvik ediyor. AB ayrıca, Avrupa Konseyi aracılığıyla Türkiye’nin adalet sistemini geliştirmesine mali destek sağlıyor.
Avrupa ülkelerinin, Türkiye’nin zengin kültürel mirasını daha iyi anlaması, aynı zamanda Türk toplumunun, Avrupa kültürünün çeşitliliğini keşfetmesi hedefi de bu çalışmalar arasında öncelikli bir yer tutuyor.
Yaklaşık 50 yıldır süregelen AB-Türkiye işbirliği, müşterek değerlere ve ortak vizyona dayanıyor. Ortak geleceğe giden bu yolda, Avrupa Birliği Türkiye’yi desteklemeyi sürdürecek. Tüm çeşitliliğimiz ve farklılıklarımızla, ortak geleceğimize birlikte yürüyoruz, birlikte yürüyeceğiz...
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu
Tüm çeşitliliğimizle ortak geleceğe birlikte yürüyoruz
4 İlham Veren Öyküler
Avrupa Birliği’ne katılım süreci, aday ülke için çok yönlü
değişim, düzenleme ve uyum çalışmalarını gerektirir.
Bu süreç, uyum için yasal düzenleme ve yapısal
değişikliklerden, bölgesel ve ülkeler arası farklılıkların
giderilmesine, bireylerin yaşam standartlarının
yükseltilmesinden, aday ülke ve AB ülkeleri arasında kültürel
kaynaşmayı sağlamayı amaçlayan eylemlere kadar pek çok
alanı ve konuyu kapsar.
Bu alanlar arasında bireyler ve ülkelerin refahını çok
yakından ilgilendiren eğitim de vardır, sağlık da, çevre de.
Enerji, ulaştırma, iletişim gibi altyapı ağırlıklı alanlar da
vardır, insan hakları, hukuk, adalet gibi bireylerin özgürlük
alanlarını biçimlendiren alanlar da. Ekonomik gelişim
tüm bunların içinde ağırlıklı bir yer tutar. Bu başlık altında
bölgesel ekonomik farklılıkların giderilmesi, daha adaletli bir
gelir dağılımı için yol alınması, nitelikli istihdamın artırılması,
küçük ve orta ölçekli işletmelerin nitelik ve kapasitelerinin
artırılması ve daha pek çok unsur yer alır.
İşte Avrupa Birliği, üyelik için aday ya da potansiyel aday
Avrupa Birliği, Türkiye’ye AB tam üyeliği
yolunda gerekli düzenlemeler ve uyum
çalışmaları için mali desteğini sürdürüyor.
IPA I kapsamında Türkiye’ye 4 milyar 795
milyon avro bütçe ayıran AB, IPA II’de ise
4 milyar 454 milyon avro bütçe ayırdı. Bu
destek, Türkiye’de toplumsal yaşamın her
alanında değişim yaratıyor, bireylerin hayat
standardını yükseltiyor ve ülkenin geleceğe
daha güvenle yürümesine katkı sağlıyor…
Katılım öncesi mali destekler Türkiye’nin AB yolunu açıyor
olan ülkelere bu alanlara yönelik mali yardım sağlayarak,
müktesebata uyum süreçlerini destekler. “Katılım Öncesi
Mali Yardım” adı verilen bu destekler siyasi, ekonomik,
sosyal ve altyapısal birçok alan için verilir.
Türkiye, Helsinki Zirvesi’nde adaylık statüsü kazandıktan
sonra, 1999’dan itibaren bu desteklerden yararlanmaya
başladı. Ancak Avrupa Birliği’ne üyelik için resmi aday
olmadan önce de Türkiye’ye çeşitli alanlarda farklı destekler
verildi.
5İlham Veren Öyküler
Katılım Öncesi Yardım Aracı: IPA
IPA I’in Beş Bileşeni
Avrupa Birliği (eski Avrupa Topluluğu), Türkiye’ye 1964 ve
1995 yılları arasında (Türkiye-Avrupa Topluluğu Ortaklık
Antlaşması ve Gümrük Birliğine kadar geçen süre
içerisinde) çeşitli finansal destekler sağladı.
90’lı yıllarda, IPA fonlarından önce, Türkiye’ye MEDA
(Akdeniz Ekonomik Kalkınma Alanı Programı) altında 376
milyon avro ayrıldı. Türkiye adaylık statüsü alıncaya dek
geçen sürede de (2000-2002) MEDA-II Programından
yararlanmaya devam etti.
Türkiye ayrıca adaylık sonrası (2002-2006) dönemde de
Türkiye Phare Programından yaklaşık 1,3 milyar avroluk
fon aldı.
Avrupa Birliği, 2007-2013 yılları arasında aday ülkelere
sağladığı mali yardımları “Katılım Öncesi Yardım Aracı”
(Instrument for Pre-accession Assistance - IPA) adı altında
birleştirdi.
IPA genel olarak aday ülkelere idari kapasitelerini
geliştirmek, ekonomik ve sosyal uyumu sağlamak, bölgesel
ve tarımsal kalkınma, sınır ötesi işbirliği ile ekonomik
gelişmede büyük önem taşıyan KOBİ’lere yönelik projeler
gibi alanlarda destek vermeyi amaçlıyor.
Aday ülkelerin “Katılım Ortaklığı Belgesi” ve “Ulusal
Programları”nda yer alan öncelikler, katılım öncesi
yardımların temel alanlarını oluşturur. Bu ülkeler, ayrıca katkı
payları kısmen IPA altından finanse edilen AB programlarına
da katılır.
Katılım Öncesi Yardım Aracı - IPA I, şu beş farklı bileşen
kapsamında yapılandırılmıştır:
I. Geçiş Dönemi Desteği ve Kurumsal Yapılanma
II. Sınır Ötesi İşbirliği
III. Bölgesel Kalkınma
IV. İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi
V. Kırsal Kalkınma (IPARD-IPA Kırsal Kalkınma
Destekleri)
IPA I; dönemin aday ülkelerinden Hırvatistan, İzlanda,
Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Türkiye ve potansiyel
aday ülkeler olan Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Kosova’yı
kapsıyordu.
Avrupa Birliği 1964’ten bu yana Türkiye’yi destekliyor…
6 İlham Veren Öyküler
2007-2013 IPA I Dönemi AB Mali Yardımının
Aday ve Potansiyel Aday Ülkelere Göre
Dağılımı
*Hırvatistan, Temmuz 2013 tarihinden itibaren AB’ye üye oldu.
**İzlanda yardımlardan 2011’de yararlanmaya başladı
Ülke Toplam Destek(milyon avro)
Türkiye 4.795
Sırbistan 1.386
Hırvatistan* 998
Bosna Hersek 656
Kosova 635
Makedonya 615
Arnavutluk 595
Karadağ 236
İzlanda** 30
TOPLAM 9.944
IPA I kapsamında 2007-2013 yılları arasında aday ülkelere tahsis edilen fon yaklaşık 9,9 milyar avroydu. Türkiye’ye ayrılan miktar ise yaklaşık 4,8 milyar avro tutarındaydı.
Ülkeler IPA desteklerini nasıl kullanır ve yönetir?
IPA bileşenlerinin öncelikleri Avrupa Komisyonu tarafından
ilgili ülkenin desteğiyle hazırlanan “Çok Yıllı Endikatif
Planlama Belgesi” (Multi-Annual Indicative Planning
Document - MIPD) kapsamında belirlenir.
Ülkeler IPA kapsamındaki mali yardımlardan yararlanabilmek
için bu fonları yönetecek idari birimler kurmakla
yükümlüdür. Söz konusu kurumlar kurulup işler hale gelince,
AB, fonlar üzerindeki yönetim yetkisini yararlanıcı ülkeye
devreder.
Türkiye’de IPA fonlarının yönetimi
Türkiye IPA fonlarını yönetmek için Avrupa Komisyonu ile
2008 yılında bir IPA Çerçeve Anlaşması imzaladı. Bu anlaşma
gereğince yayınlanan 2011/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile
Ulusal IPA Koordinatörü (NIPAC) kuruldu ve Avrupa Birliği
Müsteşarı Koordinatör olarak görevlendirildi. Koordinatörün
sekretaryasını ise AB Bakanlığı yürütüyor.
Bölgesel Kalkınma ve İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi
Bileşenleri için Stratejik Koordinatör: Kalkınma Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı, Stratejik Uyum Çerçeve Belgesini
hazırlamak için görevlendirilmiştir. Sekretarya, Kalkınma
Bakanlığı tarafından yürütülür.
Yetkili Akreditasyon Görevlisi: Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı
olduğu bakan; Ulusal Fonun akredite edilmesi, izlenmesi,
akreditasyonun askıya alınması ve kaldırılmasından
sorumludur.
Ulusal Yetkilendirme Görevlisi (NAO): Türkiye’de Ulusal
Fonun yöneticisi Hazine Müsteşarıdır ve kendisi AB fonlarının
mali yönetiminden; işlemlerin mevzuata uygunluğundan ve
ilgili yönetim ve kontrol sistemlerinin işleyişinden sorumludur.
Ulusal Fon: Sağlanan yardımların mali yönetimi Hazine
Müsteşarlığı Ulusal Fon Daire Başkanlığı’ndadır.
IPA Bileşeni Program Otoritesi: IPA programlarının ihaleye
çıkma, sözleşme yapma, ödeme, raporlama gibi konulardaki
yönetiminden sorumludur.
Merkezi Finans ve İhale Birimi (MFİB) ve Program
Yetkilendirme Görevlisi: Merkezi Finans ve İhale Birimi bir
uygulayıcı kurum olarak, Avrupa Birliği tarafından finanse
edilen programlar kapsamındaki tüm mal ve hizmet alımları
ile yapım işi ve hibelere ilişkin projelerin genel bütçeleme,
7İlham Veren Öyküler
IPA I Dönemi (2007-2013)
Türkiye Mali Yardım Miktarları
ihaleye çıkma, sözleşme, ödeme, muhasebe ve mali
raporlama işlerinden sorumludur.
AB fonlarının ihale edilmesinde rekabet ortamının
yaratılması AB kamu satın alma kurallarına göre
yapılmaktadır. Başarılı başvuru/teklif sahipleriyle, projelerin
uygulanması için üstlendikleri faaliyetler kapsamında,
sözleşmeler imzalanır. Sözleşmeler hizmet, mal alımı, inşaat
işleri, hibeler, eşleştirme kapsamında yapılır. Şeffaflık ve
eşit muamelenin sağlanması için ihaleler ve teklif çağrıları
düzenli olarak www.mfib.gov.tr, www.cfcu.gov.tr ve www.
avrupa.info.tr internet adreslerinden yayınlanır.
Denetim Otoritesi: IPA’nın yönetimi, kontrol sistemleri
ve faaliyetlerini denetleyerek raporlamak için Hazine
Kontrolörleri Kurulu görevlendirilmiştir.
BİLEŞEN 2007
256,7
2,1
167,5
50,2
20,7
497,2
I. Geçiş Dönemi Desteği ve Kurumsal Yapılanma
II. Sınır Ötesi İşbirliği
III. Bölgesel Kalkınma
IV. İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi
V. Kırsal Kalkınma
TOPLAM
2008
256,1
2,9
173,8
52,9
53,0
538,7
2009
239,6
3,0
182,7
55,6
85,5
566,4
2010
217,8
3,1
238,1
63,4
131,3
653,7
2011
231,3
5,1
293,4
77,6
172,5
779,9
227,5
2,2
356,1
83,2
187,4
856,3
2012
238,5
2,2
366,9
91,2
204,2
903,0
2013 TOPLAM(milyon avro)
1.667,5
20,6
1.778,4
474,1
854,6
4.795,2
8 İlham Veren Öyküler
IPA I bileşenleri neleri kapsar ve kimler yararlanır?
“Geçiş Dönemi Desteği ve Kurumsal Yapılanma”
bileşeninden kamu kurum ve kuruluşları yararlanır.
Müktesebat uyumu, kamu yönetimi reformu, adalet ve
içişleri reformu, sivil toplumun gelişimi ve temel haklar,
çevre politikası, eğitim ve sağlık sistemi reformu, yolsuzluğa
karşı etkili bir mücadele yürütülmesi ve mali kontrol gibi
konular, projeler yoluyla bu bileşen altında finanse edilir. Bu
bileşenin program otoritesi AB Bakanlığı’ dır.
Sivil Toplum Diyaloğu projeleri bu bileşen altında yer alır ve
şimdiye kadar bu kapsamda yüzlerce STK’ya destek verildi.
Vatandaşlar, işletmeler, sivil toplum kuruluşları ile kamu
kurumları bu projelerden yararlanabilir.
Bulgaristan-Türkiye IPA Sınır Ötesi İşbirliği Programı ile
Avrupa Komşuluk ve Ortaklık Aracı (ENPI) Karadeniz
Havzasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı’na katılan
Türkiye’de, program ulusal otoritesi 2010’dan bu yana AB
Bakanlığı’dır.
Türkiye’de Edirne ve Kırklareli illeri ile Bulgaristan’da Burgaz,
Yambol ve Hasköy şehirlerini kapsayan Türkiye-Bulgaristan
Türkiye IPA Sınır Ötesi İşbirliği Programı bölgesel etki
oluşturabilecek kültürel ve sosyal projeleri destekliyor.
Programa illerdeki yerel/bölgesel otoriteler, kamu kurumları
ticaret, endüstri ve esnaf odaları, işgücü piyasası yönetim
kurumları; turizm kurullarıyla birlikleri; eğitim kurumları ve
organizasyonları ile STK’lar başvuruda bulunabiliyor.
Karadeniz Havzasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı güçlü bir
bölgesel işbirliği için ortaklık sağlanmasını hedefler. Türkiye
ile birlikte Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova,
Romanya, Ukrayna ve Yunanistan’ın yer aldığı program
kapsamında Karadeniz’e kıyısı olan 25 ilde projeler finanse
edilir. Bu projelerin sınır ötesi etki doğuracak nitelikte olması
gerekli.
Kültür ve eğitim alanındaki girişimlerin yanı sıra ekonomik ve
sosyal kalkınma için sınır ötesi ortaklıkların desteklenmesi,
çevrenin korunması amacıyla kaynakların ve tecrübelerin
paylaşılması ve farkındalık artırma temaları, programın
öncelikleri arasında yer alır.
‘Çevre’, ‘Ulaştırma’ ve ‘Bölgesel Rekabet Edebilirlik’
konularını ve büyük yatırımları kapsayan bu fonları Çevre
ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme ile Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlıkları yönetir.
Ulaştırma Operasyonel Programı, etkin ve dengeli bir ulaşım
Bileşen I: Geçiş Dönemi Desteği ve Kurumsal Yapılanma
Bileşen II: Sınır Ötesi İşbirliği
Bileşen III: Bölgesel Kalkınma
STK’ların projeleri Sivil Toplum Diyaloğu desteğiyle hayata geçiyor...
Sınır ötesi işbirliği sayesinde komşularla daha sıcak ilişkiler kuruluyor...
Daha çok rekabet edebilir ekonomi, daha az bölgesel farklılık...
9İlham Veren Öyküler
sistemi ile inşa edilecek Trans-Avrupa Şebekeleri (TEN-T)
üzerinde güvenliği ve karşılıklı işletilebilirliği sağlamak için
ulaştırma altyapısının iyileştirilmesini amaçlar.
Çevre Operasyonel Programı, çevrenin korunması, halkın
çevre bağlamında yaşam standardının iyileştirilmesi, atık
su arıtma, kaliteli içme suyu sağlama ve entegre katı atık
tesislerinin kurulmasına yönelik projeleri içerir.
Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel
Programı’yla, Türkiye’de ekonominin rekabet gücünün
artırılması ve bölgesel sosyo ekonomik farklılıkların
azaltılması amaçlanıyor.
IPA’nın dördüncü bileşeni olan “İnsan Kaynaklarının
Geliştirilmesi” ile ilgili program otoritesi Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı’dır. Avrupa İstihdam Stratejisi temel
alınarak yürütülen ‘İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi
Operasyonel Programı’, istihdam kapasitesini artırmayı ve
insan kaynağını güçlendirmeyi hedefliyor. Programın öncelik
alanlarını “İstihdam”, “Eğitim” ve “Sosyal İçerme” oluşturur.
‘İstihdam önceliği’ kapsamında özellikle gençlerin ve
kadınların istihdama katılımının artırılması hedeflenir. Bu
kapsamda eğitim, mesleki eğitim, kayıtlı istihdamın teşviki,
etkin işgücü politikalarının uygulanması ve kamu istihdam
hizmetlerinin iyileştirilmesine önem veriliyor. İlgili projelerin
çoğu; kişi başı milli gelirin Türkiye ortalamasının altında
kaldığı bölgelerde yürütülüyor.
‘Eğitim önceliği’ kapsamında eğitim kalitesinin
artırılması, başta kız çocukları olmak üzere her yaşta
eğitim düzeyinin yükseltilmesi ve işgücü piyasasıyla
eğitim bağının güçlendirilmesi hedefleniyor. Hayat Boyu
Öğrenme yaklaşımı çerçevesinde öğrenme imkanlarının
yaygınlaştırılması, iyileştirilmesi, işçi, işveren ve işletmelerin
değişen şartlara uyum kapasitelerinin artırılması amaçlanır.
‘Sosyal İçerme önceliği’ dezavantajlı kişilerin
işgücü piyasasına ve sosyal korumaya erişimlerinin
kolaylaştırılmasını, işgücü piyasasına erişimlerinin önündeki
engellerin kaldırılmasını hedefliyor.
IPA’nın beşinci bileşeni ‘Kırsal Kalkınma’, aday ülkelerin
Avrupa Birliği’nin ‘Ortak Tarım’, ‘Kırsal Kalkınma’ ve ilgili
diğer politikalarına uyum sürecini desteklemek için
yapılandırıldı. Bu bileşenin program otoriteleri ise Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Tarımsal ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu’dur.
Türkiye’de tarım sektörünün sürdürülebilir modernizasyonu,
gıda güvencesi, hayvan sağlığı, bitki sağlığı, AB
standartlarına uyumlu çevre politikaları, kırsal alanların
sürdürülebilir kalkınması, tarım-çevre tedbirleri ve yerel
kırsal kalkınma stratejileri alanlarındaki projeleri destekleyen
IPARD, tarım, hayvancılık, gıda, balıkçılık ve alternatif
ekonomik alanlarında faaliyet gösteren işletmelere,
üreticilere, kooperatiflere destekler sağlıyor.
Program otoriteleri ise Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu. Program
Türkiye’nin 42 ilini kapsıyor.
Bileşen IV: İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi
Bileşen V: Kırsal Kalkınma
Sürekli ve katılımda eşit eğitim ve daha gelişkin insan kaynağı...
Kırsal kalkınma için 2007 ile 2013 yılları için 854 milyon avro bütçe sağlandı.
11İlham Veren Öyküler
IPA IITürkiye’nin AB yolculuğuna destekte yeni bir dönemIPA II’nin getirdiği en büyük yenilik stratejik yaklaşımın
desteklenmesidir. Bu bağlamda Ülke Strateji Belgeleri
(Country Strategy Papers) yararlanıcı kurumlar tarafından
7 yıllık dönemler için hazırlanır. Böylece fonlardan
yararlanacak kurumlar kendi reform ve kalkınma
gündemlerini de planlamış olurlar.
IPA II, faydalanıcı ülkelerle birlikte belirlenen sektörlerde
reformlar gerçekleştirilmesini amaçlar. Demokrasi ve
yönetişim, hukukun üstünlüğü, rekabet edebilirlik ve
yenilik gibi önceliklere odaklanan bu sektörler, genişleme
stratejisiyle yakından bağlantılı alanları kapsar. Bu sektörel
yaklaşımda, her bir sektördeki öncelikli hedeflerin ele
alınarak, AB standartlarına yükseltilmesine yardımcı olacak
yapısal reformlar desteklenir. Bu yaklaşımda etkinlik,
sürdürebilirlik ve sonuç üzerinde odaklanma ilkeleri
çerçevesinde, daha hedef odaklı bir işbirliğinin sağlanması
amaçlanır.
IPA II Tüzüğü beş politika alanına odaklanır:
• Birlik üyeliğine hazırlık ve ilgili kurum ve kapasite
oluşturma çabaları doğrultusunda yapılan reformlar
• Sosyoekonomik ve bölgesel kalkınma
• İstihdam, sosyal politikalar, eğitim, toplumsal cinsiyet
eşitliğinin desteklenmesi ve insan kaynaklarının
geliştirilmesi
• Tarımsal ve kırsal kalkınma
• Bölgesel ve teritoryal işbirliği
Avrupa Komisyonu, fonların daha etkin kullanımını sağlamak
için IPA’nın 2014 - 2020 yıllarını kapsayan II. döneminde
bileşen yapısını kaldırdı ve fonların dağıtımı için 9 temel
sektör belirledi:
• Demokrasi ve Yönetişim (AB Müktesebatına Uyum,
Birlik Programları ve Sivil Toplum)
• Adalet, İçişleri ve Temel Haklar
• Ulaştırma
• Çevre ve İklim
• Enerji
• Rekabet Edebilirlik ve Yenilik
• İstihdam, İnsan Kaynaklarının Gelişimi ve Sosyal
Politikalar
• Tarım ve Kırsal Kalkınma
• Bölgesel ve Sınır Ötesi İşbirliği
12 İlham Veren Öyküler
“Demokrasi ve Yönetişim”, IPA II kapsamında Türkiye’ye
ayrılan fonların yapılandırıldığı önemli bir sektördür. Kamu
kurumlarının vatandaş ve işletmelere verdikleri hizmet
kalitesinin artırılması, kamu idaresi ve mali yönetimlerinin
güçlendirilmesi, etik standartlarının geliştirilmesi,
yolsuzlukların önlenmesi için gerekli düzenlemelerin
yapılması, Avrupa Birliği standartlarına uyum sağlamak
için düzenleyici reformların gerçekleştirilmesi ve birlik
programlarına ve ajanslarına katılımının artırılması bu
sektörün öncelikleri arasında yer alır.
Sivil Toplum: Bu alanda sağlanan destekler özellikle
temel hakların korunması ve geliştirilmesine odaklanır. Bu
kapsamda vatandaşların politika ve karar alma süreçlerine
aktif olarak katılması için dinamik bir sivil toplumun
oluşumuna katkı sağlanması hedefleniyor. Türkiye ve AB
üyesi ülkelerin sivil toplumları ve kültürleri arasındaki
paylaşımı artırmak da bu sektörün amaçları arasında.
Bu alandaki sektörel fonlar ise aşağıdaki içeriğe sahip
projelere odaklanıyor:
• Sivil toplum örgütlerinin ve kamu kurumlarının
ilgili çalışmalarını, finansmanını ve denetlenmesini
kolaylaştıracak yasal düzenlemelerin yapılması.
• Kamu kesimi (yerel, bölgesel ve ulusal düzeylerde)
ile sivil toplum örgütleri arasındaki işbirliğinin
güçlendirilmesi.
• Örgütlü/aktif yurttaşlar/sivil toplum örgütlerinin
kapasitelerinin ve kendi aralarındaki ağların geliştirilerek
temsil güçlerinin, yönetişim ve kurumsal kapasitelerinin
daha ileriye götürülmesi.
İnsanların yerel düzeyde Türkiye-AB ilişkileri hakkında
bilgi edinmesinin sağlanması ve Türkiye AB vatandaşları
arasındaki karşılıklı etkileşimin geliştirilmesi.
DEMOKRASİ ve YÖNETİŞİM
Öncelikli Sektörlere Bakış
13İlham Veren Öyküler
“Hukukun Üstünlüğü ve Temel Haklar” olarak da
adlandırılan bu sektör, alt sektörleriyle birlikte iyi işleyen bir
adalet sistemi ve dinamiklerini destekleyecek.
Adalet ve Temel Haklar: Bu alt sektördeki fonların hedefi
Türkiye’nin ulusal stratejileri ve kalkınma planları ile tutarlılık
taşıyor. Buna göre 10. Kalkınma Planı’nın (2014-2018) yargı ve
temel haklar alanındaki başlıca hedefleri; yargı süreçleri ve
işlemlerinde kalite artışını sürekli kılmak, hukukun üstünlüğü
ilkesi çerçevesinde alınan önlemleri sürekli kılmak, yargı
sistemini uluslararası standartlar doğrultusunda geliştirmek
ve herhangi bir ayrımcılık yapmadan herkesin temel hak
ve özgürlüklerden yararlanmasını sağlamaktır. Avrupa
Birliği içtihadı doğrultusunda ayrım gözetmeksizin herkesin
hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesi ve bu hakların
güçlendirilmesine katkıda bulunmak ve insan hakları
alanında farklı kurumlar ve paydaşlar arasındaki işbirliğinin
güçlendirilmesi ise sektörel desteğin temel amacı.
İçişleri: IPA II, Türkiye’nin göç ve iltica alanındaki hukuksal
ve idari düzenlemeleri uluslararası standartlar ve örnek
uygulamalar doğrultusunda iyileştirmesi için de mali destek
sağlıyor.
Entegre sınır yönetimi, Türkiye’nin AB uyumlu hukuksal,
kurumsal ve teknik kapasitesini güçlendirerek açık ve
güvenli sınırların oluşturulmasını gerektirir. Mevcut göç
durumu ve öngörülen göç akışları, sınır yönetimiyle ilgili
prosedürlerin gözden geçirilmesi, her türlü sınır aşan suçun
tespiti, soruşturulması ve önlenmesine yönelik projeler
desteklenir.
Örgütlü suçla mücadelede ise bütün infaz kurumlarını
güçlendirmek, statülerini ve işleyişlerini Avrupa
standartlarıyla uyumlu hale getirmek, kolluk güçlerinin
kapasitelerini, kurumlararası ve uluslararası işbirliğinin
geliştirilmesi projeleri bu kapsamda yer alıyor.
ADALET, İÇİŞLERİ ve TEMEL HAKLAR
14 İlham Veren Öyküler
Avrupa Birliği ulaştırma politikası, rekabet edebilir ve
kaynak etkin bir ulaştırma sistemini hedefler. Bu da
Avrupa 2020 Stratejisi’ni (akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı
büyüme) ve 2050’ye yönelik düşük karbonlu ekonomi yol
haritasını destekliyor. Programın temel hedefi, ulaştırma
sektöründe ilgili önlemler ve politikaların uzun vadede
sürdürülebilirliğini sağlamak ve karbonu azaltıcı önlemleri
almak.
Ulaştırma sektöründe dört öncelikli alan bulunuyor:
Sürdürülebilir ve Güvenli Ulaşım: Türkiye’de karbon
azaltımını sağlamak için TEN-T ağına bağlanılması,
‘Ulaştırma Altyapı İhtiyaç Değerlendirmesine’ göre
özellikle yük taşımacılığı alanında demiryolu altyapısının
desteklenerek, pazar payının artırılması fonların temel
hedeflerinden. Bunun yanında, iklim değişikliği, adaptasyon
ve hafifletme önlemlerinin ulaştırma sektörü açısından
neleri gerektirdiğinin belirlenmesine ve bunların yaşama
geçirilmesine destek verilmesi (aynı zamanda akıllı ulaştırma
sistemleri, ulusal ve kentsel ulaştırma ağları düzeyinde
değişiklikleri yaygınlaştırmak) sürdürülebilir ulaşımın önemli
amaçları arasında.
IPA II kapsamında ulusal ve yerel çapta ‘kullanan öder’ ve
‘kirleten öder’ ilkeleri doğrultusunda akıllı ücretlendirmeye
ilişkin teknik yardım çalışmalarının (ulaştırmanın dış
maliyetlerinin içselleştirilmesi) finansmanına önem verildi.
Buna ek olarak, enerji etkinliğinin artırılması ve emisyonların
azaltılması amacıyla deniz ve kara taşımacılığında
yenilenmenin finansmanına ilişkin teknik yardım çalışmaları
destekleniyor.
Taşımacılık türünde değişiklik ve çeşitli türlerin birlikte
kullanımı yani intermodalite, sürdürülebilir ve güvenli ulaşım
eylemi kapsamında değerlendirilerek, teknik yardımlar ve
küçük ölçekli altyapı faaliyetleriyle destekleniyor.
IPA II fonları güvenli ulaşım için Türkiye’de yol güvenliği
eylem planına da destek veriyor. Bu kapsamda Türkiye’nin
10 yıllık karayolu trafik stratejisinin ve eylem planının sıfır
kaza vizyonuyla yenilenmesi, eğitimin her kademesinde
yol güvenliği eğitiminin yaygınlaştırılması, ülkede yol
ULAŞTIRMA
15İlham Veren Öyküler
güvenliğiyle ilgili farkındalığın artırılması hedefleniyor.
Etkin Ulaşım: Etkin ulaşım, ‘Akıllı Ulaştırma Sistemleri’ için
ulusal bir stratejinin oluşturulması doğrultusunda teknik
destek sağlamayı amaçlıyor. Nesnelerin interneti, büyük
data ve analitik yaklaşımlar ile ulaştırma planlamasının
sürekli toplanan ve yenilenen data ile bilimsel bir tabana
oturtulması hedefleniyor. Ayrıca Türkiye’nin AB Küresel
Seyrüsefer Uydu Sistemi’ne (Galileo) entegrasyonu da
hedefler arasında. Araştırma bursları, değişim programları
ve kentler için eşleştirmeler aracılığıyla ulaştırma alanında
çalışan profesyoneller ve akademisyenlerden oluşan bir
ağ kurmak ve etkin bir ulaşım eylemi hazırlamak, ilgili
desteklerin temel konu başlıklarını oluşturuyor.
Erişilebilir Ulaşım: Bu başlık altında orta ölçekli kentsel
ulaştırma projelerinin desteklenmesi ve alternatif ulaşım
biçimlerinin yaygınlaştırılması (yaya alanları, istasyonlar,
bisiklet, minibüs, kamu taşımacılığı), ulaştırma enformasyon
hizmetlerinin erişilebilirliğinin sağlanması, ulaştırma
alanındaki paydaşlarla hükümet arasındaki politika
diyaloğu için destekler yer alıyor. Aynı zamanda kentler
için sürdürebilir ulaştırma hareketlilik planları hazırlanacak.
Bu planlar ile geniş paydaş katılımı ile kent içerisinde insan
odaklı ulaştırma sistemlerinin kurulması ve finanse edilmesi
gözetilecek.
AB ile Tek Ulaşım Alanı: Bu başlık kapsamındaki çalışmalar
ulaştırmayla ilgili tüm alanlarda Türkiye’nin müktesebat
uyumunu tamamlamasını hedefliyor. Buna yönelik araştırma,
planlama, kurumsallık ve uygulama kapasitesi çalışmaları
yürütülürken; Avrupa ulaştırma alanının bir parçası olmak
için yeni kurulan genel müdürlüklere destek verilmesi
amaçlanıyor.
16 İlham Veren Öyküler
Çevre sektörüne verilen desteğin genel hedefi, Avrupa
Birliği müktesebatına uyum sağlamak. Fonlar mevzuat
uyumu, kapasite geliştirme ve kentsel altyapı yatırımları
(içmesuyu, kanalizasyon, arıtma tesisleri, katı atık bertarafı
gibi); iklim değişikliğiyle ilgili olarak ulaştırma, enerji, tarım,
afet yönetimi ve kentleşme gibi alanlara yoğunlaşıyor. Hava
kalitesinin artırılması, su, atık yönetimi, doğa koruma, sanayi
kirliliğini önleme ve risk yönetimi gibi çevre sektörünün
önemli alanları fonların kapsamı içinde yer alıyor. Program
kapsamında Türkiye için ulaştırmada düşük karbonlu
büyüme stratejisi belirlenecek ve uygulamaya alınacak.
ÇEVRE ve İKLİM
Avrupa Birliği enerjiyle ilgili hedeflerini sistematik biçimde
izleyebilmek için; 2020, 2030 ve 2050 yılları için hedefler
belirlemişti. Bu hedefler AB’ye sera gazı emisyonları,
yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği ile ilgili
istikrarlı bir politika çerçevesi sunar. Sera gazlarının en
az yüzde 20 oranında azaltılması; yenilenebilir enerjinin
AB’nin enerji tüketimi içerisindeki payını en az yüzde 20’ye
çıkarılması; enerji verimliliğinin en az yüzde 20 oranında
artırılması en önemli kısa vadeli hedefler arasındadır.
IPA II döneminde enerji sektörüne yönelik Avrupa Birliği
destekleri şu alanlara odaklanıyor:
• Piyasa entegrasyonu ile doğal gaz ve elektrik
altyapılarının geliştirilmesi.
• Yenilenebilir enerji ile enerji verimliliğinin teşvik
edilmesi ve desteklenmesi.
• Nükleer güvenliğin düzenleyici ve işlemsel çerçevesinin
AB standartları doğrultusunda güçlendirilmesi
için yasal düzenlemelerin yapılması ve ilgili
kapasitelerin geliştirilmesi.
ENERJİ
17İlham Veren Öyküler
18 İlham Veren Öyküler
Bu sektördeki destekler; özel sektörü geliştirme, yenilik ve
kapasite geliştirme, ulusal ve bölgesel destek programları
ile birlik programlarına katılımın desteklenmesi konularına
odaklanarak planlandı.
Bir önceki IPA dönemiyle kıyaslandığında, IPA II’de sektörel
mali yardımlar altyapı yatırımlarından çok, yenilik alanına
ilişkin yatırımları önceliklendiriyor. IPA II Döneminde
uygulanan Rekabetçilik ve Yenilik Sektör Operasyonel
Programı (RYSOP) Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
tarafından yürütülüyor.
RYSOP’un genel stratejisi, üretkenliği artırarak,
sanayileşmeyi hızlandırmak; ihracata yönelik özel sektör
odaklı rekabetçi bir üretim yapısı geliştirmek. RYSOP 3
eylemden oluşuyor: Özel Sektörün Geliştirilmesi; Bilim,
Teknoloji ve Yenilik; ve Kapasite Oluşturma. Kapasite
Oluşturma Eylemi, işletmelerin yenilik kapasitesini artırmayı
ve rekabetçiliğini teşvik etmeyi amaçlıyor. Bu kapsamda
ilgili müktesebatın uygulanması için, kurumsal kapasitenin
artırılmasını amaçlayan projeler de destekleniyor.
İlgili AB fonları Kişi Başı Gayri Safi Katma Değeri Türkiye
ortalamasının yüzde 75’inin altında kalan kalkınmada
öncelikli 12 NUTS II bölgesini kapsıyor.
REKABET EDEBİLİRLİK ve YENİLİK
19İlham Veren Öyküler
Türkiye’nin dinamik nüfus yapısı istihdam, eğitim ve sosyal
politika alanında olumlu değişimler yaratırken, beraberinde
çözüm bekleyen birçok zorluk da getirmeye devam ediyor.
Gençlerin ve kadınların iş hayatına katılma oranlarının
düşüklüğü, iş yaşamında ayrımcılık, ücret eşitsizliği gibi
konulara yönelik önlemler, ilgili politikaların temelini
oluşturuyor.
IPA II kapsamında bu sektöre yönelik destekler; istihdamı
artırmayı, eğitim olanaklarını geliştirmeyi, insan kaynağını
daha nitelikli kılmayı ve ilgili sosyal politikaları iyileştirmeyi
amaçlıyor.
İlgili AB fonları teknik destek, hibe, tedarik sözleşmeleri gibi
farklı tip desteklerle nihai faydalanıcılara ulaşıyor.
İSTİHDAM, EĞİTİM, ve SOSYAL POLİTİKALAR
20 İlham Veren Öyküler
Topraklarının yaklaşık yarısı tarıma ayrılan bir ülke olan
Türkiye’de “Tarım ve Kırsal Kalkınma” gerek sosyal gerekse
ekonomik açıdan çok önemli bir sektör. Bu alandaki
IPA II destekleri, “Tarım ve Kırsal Kalkınma” (11. Fasıl), “Gıda
Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Politikası” (12. Fasıl) ve
“Balıkçılık” (13. Fasıl) AB-TR müzakere başlıklarını kapsıyor.
Alt Sektör 1:
Kırsal Kalkınma Programı
Bu alt sektördeki ilgili çalışmalar, AB politikaları
doğrultusunda hazırlanan kırsal kalkınma programı
yoluyla uygulanıyor. 2007-2013 dönemini kapsayan IPARD
I, Türkiye’nin 42 ilinde devam ediyor. 2014-2020 yılları
arasında uygulanacak olan IPARD II Programı ise, büyük
ölçüde bir önceki programın devamı niteliğinde olmakla
birlikte, yenilenebilir enerji, toplumsal kalkınma girişimleri ve
tarımsal-çevre tedbirlerini de içeriyor.
Bu destekler kapsamındaki bazı öncelikler şöyle sıralanıyor:
• Çiftlikler ve tarım-gıda işletmelerinin modernizasyonunu
sağlayarak, kademeli olarak AB standartlarını
karşılamak.
• Tarım işletmelerine yapılan yatırımları artırmak.
• Tarım, balıkçılık ürünlerini işlemek ve pazarlamak için
gereken yatırımları artırmak.
• Kırsal ekonomik faaliyetleri çeşitlendirerek geliştirmek.
• IPARD kurumlarının kapasitelerini artırmak.
Alt Sektör 2:
Kurumsal Yapılanma ve Kapasite Geliştirme
Sağlanan destekler; gıda güvenliği, veterinerlik, bitki
sağlığı standartları, tarım ve balıkçılık politikalarının AB
müktesebatı ile kademeli şekilde uyumunun sağlanmasını
amaçlıyor.
TARIM ve KIRSAL KALKINMA
21İlham Veren Öyküler
Bu sektör altında, sınır ve ülke ötesi işbirliğinin
güçlendirilmesi, sınır bölgelerindeki sosyo ekonomik
gelişimin hızlandırılması, yararlanıcı ülkelerin sınır
etkinliklerine katılımının sağlanarak, gerekli idari kapasitenin
yerel ve bölgesel düzeyde geliştirilmesi hedefleniyor.
AB üyesi devletlerin yer aldığı sınır ötesi işbirliği programları,
Yapısal Fonlar altındaki Avrupa Bölgesel Kalkınma
Fonu (ERDF) tarafından finanse edilirken, AB’nin dış
sınırlarında yer alan aday ve potansiyel aday ülkeler ile
AB üyesi olmayan üçüncü ülkelerde sınır ötesi işbirliğinin
desteklenmesi için Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) ile
Avrupa Komşuluk ve Ortaklık Aracı (ENPI) şeklinde iki mali
araç kullanılıyor.
Türkiye; Bulgaristan-Türkiye IPA Sınır Ötesi İşbirliği Programı
ve ENPI Karadeniz Havzasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı
olmak üzere iki programa katılıyor. Sınır ötesi işbirliği
programlarının Türkiye’deki Ulusal Otoritesi ise Avrupa
Birliği Bakanlığı.
BÖLGESEL ve SINIR ÖTESİ İŞBİRLİĞİ
22 İlham Veren Öyküler
IPA II Döneminde (2014-2020) Ülkelere Ayrılan Fon Dağılımı
* Çoklu Ülke Programı kapsamında birden fazla ülkeye yönelik aktivitelerin yanı sıra, bilgilendirme ve iletişim, denetim, izleme ve değerlendirme, yüksek temsilcilik giderleri için tahsis edilen fonlar ile Bosna ve Hersek’e tahsis edilmemiş fonları kapsar.
Türkiye için Endikatif Strateji Belgesi (Indicative Strategy Paper for Turkey 2014-2020), 26 Ağustos 2014 tarihinde Komisyon tarafından kabul edilmiştir.
Ülke Fon Miktarı (milyon avro)
Karadağ 270,5
Kosova 645,5
Arnavutluk 649,5
Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti 664,2
Sırbistan 1.508,0
Türkiye 4.453,9
Çoklu Ülke Programı* 2.958,7
23İlham Veren Öyküler
Avrupa Birliği, IPA II kapsamında Türkiye için 2014 ile 2020 yılları arası dönemde toplam 4 milyar 454 milyon avro bütçe ayırdı.
Çerçeve Anlaşma
Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki mali işbirliğinin IPA II
döneminin 2014 – 2020 yıllarını kapsayacak Avrupa Birliği
Tüzüklerine uygun olarak yürütülmesi amacıyla, uygulamaya
ilişkin esasları iç hukuka nakleden Çerçeve Anlaşma,
11 Şubat 2015’te imzalanmış ve 22 Haziran 2015’te yürürlüğe
girmiştir.
Politika Alanları ve Sektörlere Göre Bütçe Dağılımı (milyon avro)[1]
[1] Politika alanları ve sektörlere göre bütçe dağılım rakamları, toplam verilerle yuvarlamalar nedeniyle farklılık gösterebilir.
Türkiye 2014
355,1
155,8
72,0
620,4
37,4
a. Birliğe üyelik için hazırlayıcı reformlar
Demokrasi ve yönetişim
Hukukun üstünlüğü ve temel haklar
b. Sosyo-ekonomik ve bölgesel kalkınma
Çevre ve iklim eylemi
Ulaştırma
Enerji
Rekabet edebilirlik ve yenilikçilik
Eğitim, istihdam ve sosyal politikalar
d. Tarım ve kırsal kalkınma
Tarım ve kırsal kalkınma
TOPLAM (milyon avro)
c. İstihdam, sosyal politikalar, eğitim, cinsiyet eşitliğinin teşviki ve insan kaynaklarının geliştirilmesi
2015
196,6
265,8
100,9
626,4
62,9
2016
240,3
247,0
77,0
630,8
65,9
2017
137,2
540,2
388,9
261,4
297,1
386,0
59,0
187,8
235,1
158,1
408,0
636,4
68,9
2018-2020
652,2
416,3
236,0
595,3
347,5
56,8
34,4
156,6
199,9
504,2
504,2
1.940,0
199,9
1.581,4
956,5
624,9
1.525,3
644,6 70%
442,8 60%
93,5 70%
344,4 10%
10%
435,0
912,2
912,2
4.453,9
435,0
2014-2020İklim Değişikliği ile ilgili olanlar
(%)
Avrupa Birliği, insan onuru, özgürlük,
eşitlik ve dayanışma değerleri üzerine inşa
edilmiştir. Birlik, demokrasi ve hukukun
üstünlüğü ilkelerine dayanır. Yargı ve temel
haklar alanındaki AB politikaları, Birliği bir
özgürlük, güvenlik ve adalet alanı olarak
korumayı ve geliştirmeyi amaçlar.
Avrupa Birliği, IPA I kapsamında, 2007-
2013 yılları arasında temel haklar alanında
gerçekleştirilen 35 projeye, 6 milyon 914
bin 868 avro tutarında mali destek sağladı.
Bu destek, kadına yönelik şiddetten,
cinsiyet eşitliğine, azınlık haklarından ifade
özgürlüğüne, kadın haklarından tutuklu
haklarına, insan haklarının kapsamına
giren pek çok projeye verildi. İnsan hakları
söz konusu olduğunda, Avrupa Birliği’nin
temel kurumlarından Ombudsmanlığın
Türkiye’de de kuruluşunun desteklenmesi,
hem IPA I kapsamında önem taşıdı, hem de
IPA II’de de desteklenmeye devam edecek.
Temel haklar alanındaki IPA II desteği,
ulusal eylem planı kapsamındaki öncelikli
insan hakları konularına ve cinsiyet
eşitliği, kadına yönelik aile içi şiddet gibi
sorun alanlarına odaklanacak.
Avrupa Birliği 2014-2016 dönemi için Temel
Haklar alanına 37,6 milyon avro fon ayırdı.
Bu kitapçık yayına hazırlanırken 2020
yılına kadar olan dönemin bütçesi ise
yapılandırma aşamasındaydı.
TEMEL HAKLAR
35 proje 6 milyon 914 bin €2007 - 2013
25İlham Veren Öyküler
26 İlham Veren Öyküler
Türkiye’nin Ombudsmanı Var!
Kamu kurumlarıyla vatandaşlar arasındaki sorunların uzlaşıyla çözülmesini amaçlayan Ombudsmanlık uygulaması üç yıl önce Türkiye’de de başladı ve 20 binin üzerinde vatandaş başvurusu karara bağlandı. Avrupa Birliği finansmanıyla gerçekleştirilen Kamu Denetçiliği Kurumu’nun Kurulmasının Desteklenmesi Projesi’nde de, Ombudsmanlığın bilinirlik oranının ve başvuru sayısının artırılması için çok yönlü çalışmalar yapılıyor.
Türkiye’de mahkemelerin üzerindeki dava dosyası yükünün
fazlalığı ve bu nedenle dava sürelerinin uzaması, adalet
alanının önemli sorunlarından biri. Bu olgu, Adalet
Bakanlığı’nın 2015-2019 Stratejik Planı’nda da, Türkiye
yargı sisteminin zayıf yönleri arasında “Yargı organlarının iş
yükünün fazla olması ve bazı uyuşmazlıklarda yargılamanın
makul sürede bitirilememesi” diye belirtiliyor.
Bu olguyu, yargı istatistikleri de net biçimde doğruluyor.
Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu’nun (CEPEJ) 2012 yılı
verilerine dayalı olarak hazırladığı 2014 yılı Avrupa Yargı
Sistemleri Raporuna göre; Avrupa Konseyi ülkelerinde 100
bin kişiye düşen hâkim sayısı, ortalama 21,3; savcı sayısı ise
11,1. Türkiye’de ise 2015 yılının Mayıs ayı itibarıyla yüz bin
kişiye düşen hâkim sayısı ortalama 13, savcı sayısı ise 6,5. Bu
da, Türkiye’de hakim ve savcı başına düşen dosya sayısının
Avrupa Birliği ortalamasının neredeyse iki katı olduğunu
gösteriyor.
İşte, bu sorunu çözebilecek unsurlardan biri olarak
gösterilen ve Avrupa Birliği’nde uzun yıllardır yürürlükte
olan Ombudsmanlık kurumu, Türkiye’de de 2013’te hayata
geçirildi. Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) adıyla kurulan
Ombudsmanlık, üç yılda 20 bini aşkın başvuruyu karara
bağlayarak, yargının yükünü azaltmada önemli bir işlev
üstlendi.
Bu kurumun güçlendirilmesi için, Avrupa Birliği mali
desteğiyle önemli bir proje de başlatıldı: Kamu Denetçiliği
Kurumu’nun Kurulmasının Desteklenmesi Projesi. Projenin
genel amacı; kurumu kamuoyuna çeşitli etkinlikler ve
yayınlarla daha etkin biçimde anlatmak, bu sayede de
kuruma başvuru oranlarının artmasını sağlamak.
Nitekim gerçekleştirilen ilk etkinliklerde hem sivil toplum
örgütleriyle, hem de kamu kuruluşlarının temsilcileriyle
yoğun katılımlı buluşmalar gerçekleştirildi. Bu buluşmalar
sonrasında o bölgelerde başvuru sayılarının arttığı da
gözlemlendi.
PROJE KÜNYESİ
Türkiye’de Ombudsmanlık Kurumunun
Kurulmasının Desteklenmesi Projesi
(Eşleştirme ve Teknik Destek Bileşenleri)
Bütçe: 2,13 milyon avro (%85 Avrupa Birliği,
%15 Türkiye katkısı)
Süresi: Nisan 2014-Ağustos 2017
Faydalanıcı Kurum: T.C. Kamu Denetçiliği
Kurumu (Ombudsmanlık)
Kuruluşundan itibaren, toplumun her kesiminden
başvurular alan Ombudsmanlık kurumu, bu süreçte
ilginç tavsiye kararları da aldı. Örneğin, bir sivil toplum
kuruluşu seçimlerde sadece Türkçe tanıtım ve bilgilendirme
yapılmasına itiraz etti, Kürtçe bilgilendirme de istedi.
Ombudsman bu talebi haklı bularak, Yüksek Seçim Kurulu’na
gerekli düzenlemelerin yapılmasını önerdi.
Bir papaz, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sadece imamlara
maaş ödemesinin anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu
belirterek, bu durumun kendisi lehinde düzeltilmesini
istedi. Ombudsman bu konuda papazı haklı buldu ve gerekli
düzenlemelerin yapılması için Diyanet İşleri Başkanlığı’na
tavsiye kararı iletti.
Kuruma gelen başvurularda memurların oranı oldukça
yüksek. Ancak Kamu Denetçiliği Kurumu, sivil toplum
kuruluşlarına ve dezavantajlı gruplara, özellikle de kadınlar,
çocuklar, engellilere ulaşmak için de yoğun çaba gösteriyor.
İlginç kararlar
KDK, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyla da
ilgilenmediğini, bizzat Kamu Başdenetçisi ve diğer
Denetçilerin katılımıyla gerçekleştirdiği Hatay Bölgesel
Konferansı’nda da gösterdi. KDK ve proje yetkilileri,
Suriye’den göç edenlerin sorunlarını dinledi, onlara herhangi
bir sorun yaşadıklarında kuruma nasıl başvurabilecekleri
anlatıldı.
Ve son bir gelişme… Kamu Denetçiliği Kurumu, Dünya
Şeffaflık Örgütü’nün 2016’da yayınladığı rapora göre,
Türkiye’nin en şeffaf ikinci kurumu olarak belirlendi.
27İlham Veren Öyküler
MALLARIN SERBEST DOLAŞIMI
55 milyon € destek2002-2013
Türkiye, henüz Avrupa Birliği üyesi olmasa da,
AB ile işleyen bir Gümrük Birliğine sahip tek
aday ülke konumunda.
Endüstriyel ve işlenmiş tarımsal ürünler
bazında ‘AB Tek Pazarı’nda yerini alan
Türkiye için Gümrük Birliği’nde yer
alma süreci, ticarette teknik engellerin
kaldırılmasına yönelik çok yoğun bir çaba ve
çalışma gerektirdi.
Bu süreç sonunda ilgili AB mevzuatının
Türkiye’ de uyumlaştırılması tamamlandı.
AB teknik mevzuatının uygulanmasına temel
oluşturan mekanizma standardizasyon,
akreditasyon, uygunluk değerlendirme ve
metroloji gibi alanlardan oluşuyor ve genel
olarak kalite altyapısı olarak adlandırılıyor.
Avrupa Birliği, bu yoğun süreci hem teknik
destek ve eşleştirme projeleri (Bir AB Üye
devletinden ve Türkiye’den aynı alanda
çalışan iki kamu kurumu arasındaki işbirliği)
aracılığıyla hem de ekipman temin ederek
destekledi. Bu destekler IPA I ve öncesi
dönemlerde toplam 55 milyon avroya
ulaşmaktaydı.
Bu süreç, Türkiye’deki ilgili kamu ve özel
sektör kuruluşlarının kapasite gelişiminin
yanı sıra, özellikle laboratuvar ekipmanları
anlamında da son derece güçlenmesini
sağladı, tüketicilerde ise ürün güvenliği
konusunda gerekli duyarlılığın
yerleşmesini destekledi. Türkiye ayrıca
piyasa gözetim ve denetim sistemini
değiştirdi, ürünlerin piyasaya sürülmeden
önce değil de, piyasadayken denetlendiği
ortak pazar sistemini benimsedi.
Malların serbest dolaşımı alanındaki AB
finansal desteğinin amacı; Türkiye ve AB
arasındaki ticarette teknik engellerin
kaldırılmasını sağlamaktı. Bu sayede gerek
Türkiye’deki, gerekse AB ülkelerindeki
tüketicilerin daha güvenli ve kaliteli
ürünlere ulaşımı da sağlanmış oldu.
29İlham Veren Öyküler
30 İlham Veren Öyküler
Türkiye’de gerçekleştirilen bir proje, hem Türkiye’nin
dış ticaretinin gelişmesine, hem de bireylerin gündelik
yaşamının daha kaliteli hale gelmesine katkı yapabilir
mi? Bunun yapılabileceğini Avrupa Birliği finansmanıyla
gerçekleştirilen Türkiye’de Kalite Altyapısının
Güçlendirilmesi Projesi gösterdi.
Türkiye’de kalite altyapısının AB kalite altyapısıyla
uyumlu hale getirilmesi ve malların serbest dolaşımının
güçlendirilmesi için destek sunan bu proje sayesinde,
Türkiye’nin ekonomik avantajları artarken, insanların
gündelik yaşamlarında bazen fark ettikleri bazen de farkına
varmadıkları ama bir biçimde etkilendikleri, değişimler de
gerçekleşiyordu.
Proje sayesinde, ürün güvenliği kavramı Türkiye’ deki
üreticilerin gündemine kalıcı biçimde yerleşirken,
tüketicilerin yaşamında da kalıcı değişimler gerçekleşti.
Bu sayede güvensiz ürünler piyasadan çekilirken, güvensiz
ürünün ithalinin önüne de geçildi. Örneğin, insanların
can güvenliği için binalardaki asansörlere getirilen iç kapı
yerleştirme ve düzenli bakım yapma zorunluluğu bunlardan
biriydi. Bu sayede, ülkede gerçekleşen çok sayıda asansör
Avrupa Birliği Mali Desteğiyle
gerçekleştirilen “Türkiye’de Kalite
Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi”
sayesinde ürün güvenliği Türkiye sanayinin
gündemine kalıcı biçimde yerleşirken,
asansörlerden oyuncaklara, elektrikli ev
aletlerinden içilen çaya, insanların gündelik
yaşamlarına da pek çok olumlu etki yaptı…
Bir projeyle çayın tadı bile değişti!
kazasının da önüne geçilmiş oldu.
Gerekli olan ürünlerde CE, yani AB ürün güvenliği işareti
uygulaması, hem Türkiye’nin uluslararası pazarlara
açılabilmesini, ekonomik rekabet edebilirliğini artırıyor,
hem de insanların gündelik yaşamlarının daha güvenli hale
gelmesini sağlıyordu.
Proje kapsamında yapılan çalışmalar sonrasında Türkiye’de
ürün analizi konusunda çok önemli adımlar atılıyor,
analizlerin kalitesinin Avrupa Birliği standartlarına
çıkarılabilmesi için on binlerce saatlik eğitimler ve geniş
katılımlı konferanslar gerçekleştiriliyordu.
Ayrıca, artık Türkiye’nin çayda yeterlilik testi organize
edebilen test sağlayıcıları var. Bu sayede çay analizinin
kalitesi yükselirken, çay denetimi daha güvenli yapılır hale
geldi ve sonuçta bu, tüketilen çayın da kalitesini artırdı.
Sadece çayda değil, balda, zeytinyağında, hatta tekstilde
ürün güvenliği için standartlar ve bu standartları test edecek
insanlarla kurumların sayısı da arttı. Verilen eğitimler,
sektördeki binlerce uzmanı daha donanımlı hale getirirken,
uzman sayısının çoğalmasına da katkı sundu.
Eğitimlerden ve diğer desteklerden en çok küçük ve orta
ölçekli işletmeleri temsil eden oda ve borsalar yararlandı,
bu kurumların laboratuvarlarındaki uzmanların mesleki
yeterliliklerinin gelişmesi sağlandı. Bu proje ve özellikle
yeterlilik testlerinin organizasyonu sayesinde, Türkiye’de
birçok laboratuvarların farklı alanlarda uluslararası
akreditasyona sahip olması da sağlanmış oldu.
31İlham Veren Öyküler
Dönemin KalDer Başkanı A. Hamdi Doğan projeye ve etkilerine
ilişkin şu değerlendirmeleri yapıyordu:
“Küreselleşme ile birlikte ekonomik açıdan sınırların kalktığı
bir dünyada yaşıyoruz. Bugün her bir üretici ve hizmet sağlayan
açısından pazar, kendi ülkesinden ibaret değildir.
Diğer ülkeler de pazarın önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
TKAG Projesi Türkiye’de kalite altyapısının AB kalite altyapısıyla
uyumlu hale getirilmesini hedefliyordu. Bu projenin bir önemli
amacı da, ürün güvenliği açısından farkındalık yaratmaktı. Bu da
bizim için çok önemliydi.”
“Ürün güvenliğinde fark yaratıldı”
33İlham Veren Öyküler
T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
2010-2012 yılları arasında yürütülen Türkiye’de Kalite
Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi, Avrupa Birliği mevzuatı
eğitimleriyle üreticilerimiz ve ihracatçılarımızın, kaliteli ve
güvenli ürün ihracatı ve Türk malı imajının güçlendirilmesi
konusunda bilinçlenmesi; ürün güvenliği, standartlar, ürüne
eşlik etmesi gereken belge ve işaretler hakkında yürütülen
kampanyalarla güvenli ürün tüketimi konusunda kamuoyunda
farkındalığın artırılması ve genel anlamda akreditasyon ve
uygunluk değerlendirmesinin önemi, gelişmiş ülke pazarlarına
benzer kalite altyapısına sahip ülke olduğumuz bilgisinin
paylaşılması noktasında önemli katkılar sağlamıştır.
Türkiye’nin, kalite altyapısı projeleri öncesinde,
yani 2002’ de yıllık ihracatı yaklaşık 36 milyar ABD
dolarıydı. İhracat rakamları sonraki yıllarda ciddi
bir artış eğilimine girdi. Bu rakam 2009’da 102 milyara,
2015’te ise 144 milyara dayanmıştı. Türkiye’nin toplam
ihracatının % 44,5’ i AB ülkelerine yapılmaktaydı ve en
çok ihracat yapılan 5 ülkenin 3’ü AB üyesiydi.
Türkiye’nin ihracatı 4 kat arttı
PROJE KÜNYESİ
Türkiye’de Kalite Altyapısının
Güçlendirilmesi Projesi
Bütçe: 4,83 milyon avro (%100 Avrupa Birliği
finansmanı)
Süresi: Mayıs 2010 – Ağustos 2012 (27 Ay)
Faydalanıcı Kurum: T.C. Ekonomi Bakanlığı
ve Türkiye Kalite Derneği (KalDer)
İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi
Operasyonel Programı, Türkiye’nin
istihdam, eğitim ve sosyal politikalar
alanlarındaki AB uyum çalışmalarına
destek amacıyla oluşturuldu. IPA I
döneminde istihdam, eğitim, hayatboyu
öğrenme ve sosyal içerme alanlarına 432,6
milyon avro tutarında mali destek sağlandı.
Kadın ve erkeklerin işgücüne katılım
oranları arasındaki fark; kayıtdışı
istihdamın büyüklüğü ve genç işsizliği
gibi konular Türkiye’nin çözüm bekleyen
önemli sorunları arasında. Program bu
kapsamda şu çalışmaları gerçekleştirdi:
İstihdamda; kadınların ve gençlerin
işgücüne katılımının desteklenmesi,
kayıtlı istihdamın teşviki, kamu istihdam
hizmetlerinin kalitesinin yükseltilmesi,
Eğitimde; özellikle kız çocuklarının
okullaşma oranlarının artırılması, mesleki
ve teknik eğitimin iyileştirilmesi, hayat
boyu öğrenmenin teşvik edilmesi, işçi ve
işverenlere meslek içi eğitim verilmesi,
Sosyal içermede; ‘özel ilgi gerektiren’
dezavantajlı grupların istihdamının
artırılması.
Avrupa Birliği; IPA II kapsamında da
bu destekleri sürdürecek ve 2014-2020
arasında 435 milyon avro daha destek
sağlayacak. İnsan onuruna yakışır iş
ilkesinin benimsenmesi, sosyal diyaloğun
geliştirilmesi, eğitime erişimin artırılması,
sağlık, bakım ve sosyal hizmetlere erişimde
her türlü ayrımcılığın önlenmesi, sosyal
içerme, sosyal inovasyon ve girişimcilik
konuları bu dönemde özel önem taşıyacak.
İSTİHDAM, EĞİTİM ve SOSYAL POLİTİKA
433 milyon €
435 milyon € destek
2007 - 2013
2014 - 2020
35İlham Veren Öyküler
36 İlham Veren Öyküler
‘Yeşil yakalılar’ turizm sektöründe
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Avrupa Birliği desteğiyle yürüttüğü TUYUP (Turizmde İşverenlerin ve Çalışanların Uyum Yeteneklerinin Artırılması Projesi), turizm sektöründe bir ilki gerçekleştirdi ve çevreye duyarlı ‘yeşil yakalı insan kaynağı programını’ geliştirdi. 7,7 milyon avro bütçeli proje, turizm sektörüne 630 ‘yeşil yakalı’ çalışan kazandırdı. Ayrıca, 4 bin 674 turizm çalışanı da kupon eğitimlerinden yararlandı.
7,7 milyon € bütçeli proje
36 İlham Veren Öyküler
37İlham Veren Öyküler
Program kapsamında işletmeler enerji ve su
tüketimlerini yüzde 30 oranında azaltırken, şu
uygulamaları da gerçekleştirdiler:
• Otellerde yeşil odalar hazırlandı. Doğal
havalandırma ve kurutma sistemleri kullanıldı.
• Çalışanlara çevre ilaçlaması, kimyasal kullanımıyla
ilgili eğitimler verildi.
• Tesislerde ağaç dikimleri ve organik üretim
gerçekleştirildi.
• Tesislerde endemik bitkiler ve nesli tükenmeye yüz
tutmuş hayvanlara ilişkin bilgi verildi ve bunların
korunma yollarının anlatıldığı ‘yeşil çalışmalar’
gerçekleştirildi.
• Sıfır karbon ayak izi için önemli adımlar atıldı.
• Organik ürünlerin kullanımı artırıldı, yasal
avlanma boyutlarından daha küçük deniz ve tatlı
su ürünlerini satan tedarikçilerle çalışılmaktan
vazgeçildi.
• Otellerde bisikletler, trekking, kuş gözlemi ve
elektrikli araç kullanımı gibi olanaklar yaratıldı;
çocuk misafirlere çevre okur-yazarlığı gibi yenilikçi
animasyonlar yapıldı.
• “Tabağını Temiz Tut” etkinliği kapsamında çöpleri
azaltma ve çevreye dost davranışlar sergilenerek,
çocuk misafirler için çevre oyunları tasarlandı.
Projeden yararlanan 15 tesis, çevrelerindeki otelleri de
olumlu yönde etkiledi, onların Yeşil Yıldız sürecine adım
atmasını ve ‘Yeşil Değişim’in hayata geçmesini sağladı.
Projenin başlangıç aşamasında tesislerin ve çalışanların
sivil toplum ile işbirlikleri yok denecek kadar azdı. Proje
sonrasında 15 tesis, çevre STK’larıyla etkileşime geçerek
işbirlikleri geliştirdi; çalışanların bireysel STK üyeliği sayısı
arttı.
Turizm sektöründe dünyada ve Türkiye’de talepler
farklılaşıyor. Çevreye duyarlı işletmecilik gün geçtikçe
önem kazanıyor. Bu durum, turizm tesislerini de uluslararası
rekabette fark yaratmaya zorluyor. Bu nedenle, işletmeler
ve çalışanlarının çevreci turizm alanında bilgi ve deneyim
kazanmaları önem taşıyor. Avrupa Birliği desteğiyle Kültür ve
Turizm Bakanlığı tarafından 2014 Ocak ayında başlatılan ve
Temmuz 2016’da sona eren TUYUP, bu ihtiyaca cevap vermek
için, turizm sektöründe bir ilki gerçekleştirdi ve çevreye
duyarlı işletme politikalarını destekleyecek programlar
geliştirdi.
Proje kapsamında yürütülen insan kaynağı programı sektöre
630 yeşil yakalı kazandırdı. Yeşil Yıldız (Çevreye Duyarlı
Konaklama Tesisi Belgesi) sahibi turizm işletmesi sayısı ise
proje başladığında 121 iken proje sonunda 363’ e ulaştı.
2016’da tamamlanan proje kapsamında 15 turizm tesisi, çevre
duyarlılığı konusunda “En İyi Uygulama Merkezi” seçildi.
Yeşil Yıldız çalışmaları kapsamında yürütülen ve 20 farklı
konudan oluşan “Yeşil Kadın Liderler” programı ise turizm
sektöründe işveren olarak çalışan kadınların güçlendirilmesini
sağladı.
Yeşil Yıldız programı kapsamında faaliyet gösteren turizm
işletmeleri çevreci uygulamalarla ekonomik kazanım
sağlarken, geleceklerine de yatırım yaptı.
38 İlham Veren Öyküler
‘Yeşil Kadın Liderler’ anlatıyor
Turizm sektöründe nitelikli işgücü yetiştirmek için, proje
kapsamındaki Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli turizm
işletmelerindeki çalışanların kullanması için bir mesleki
eğitim kupon uygulaması gerçekleştirildi. Akredite olmuş
eğitim kurumlarında kullanılabilen bu kuponlarla, söz konusu
işletmelerdeki çalışanlar; aşçılık ve dil eğitiminden, ön büro
ve pazarlamaya kadar farklı pek çok konuda eğitim alma
imkanına sahip oldu. Bu kapsamda gerçekleştirilen 353
eğitimden 4 bin 674 turizm çalışanı yararlandı. Çalışanların
eğitimine yatırım yapılarak, işletmelerin hizmet kalitesini
artırmayı amaçlayan programda, ayrıca 614 yöneticinin
yararlandığı 43 eğitim verildi.
EBRU CİNGAY BAŞAK ANAR
Çalıştığım otelde gıda mühendisliği ve kalite
yöneticiliği yaptım. TUYUP Yeşil Yıldız
Programı, ekip arkadaşlarımla birlikte daha
yeşil, yaşanılabilir yarınlara attığımız en güzel
adımlardan biri oldu.
2013’te çalışmaya başladığım otelde İnsan
Kaynakları ve Eğitim Müdürü’yüm. En büyük
amacımız; projeden de edindiğimiz bilgi ve
deneyimle ‘sürdürülebilir yaşam biçimini’ geniş
kitlelere yayarak, gelecek nesillere yaşanabilir
bir dünya bırakmak.
Eğitimde ‘Kupon Programı’ndan 4 bin 674 Kişi Yararlandı
39İlham Veren Öyküler
* Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım İşletmeler Genel Müdürlüğü (31.01.2016)
Yeşil Yıldız Belgeli Tesis Sayısının Yıllara Göre Değişimi
PROJE KÜNYESİ
Turizmde İşverenlerin ve Çalışanların Uyum
Yeteneklerinin Artırılması Projesi
Bütçe: 7,7 milyon avro (%85 Avrupa Birliği,
%15 Türkiye katkısı)
Süresi: Ocak 2014 – Temmuz 2016 (30 Ay)
Faydalanıcı Kurum: T.C. Kültür ve Turizm
Bakanlığı
40 İlham Veren Öyküler
Mesleki eğitimde kalite yolculuğu
Mesleki teknik eğitimin kalitesinin geliştirilmesi, hem genç işsizliğinin azalması hem de sanayinin ihtiyacı olan nitelikli işgücünün oluşması için bir ihtiyaç. AB desteğiyle bu ihtiyaca yönelik olarak gerçekleştirilen METEK projesi sayesinde hem bir ulusal mesleki eğitim stratejisi geliştirildi, hem de Türkiye’deki mesleki eğitim, Avrupa Kalite Güvence Referans Çerçevesi’ne uygun hale getirildi.
Üniversite kapıları önünde yığılan milyonlarca genç
ve üniversiteye girip, bitirdikten sonra genç işsizliği
istatistiklerindeki sayılardan biri haline dönüşen diğer
milyonlar…
Oysa iyi, kaliteli, endüstrinin ihtiyaçlarına göre şekillenmiş
bir mesleki ve teknik eğitim hem gençlerin iş hayatına daha
erken katılmalarını, hem de güvenli bir geleceğe ulaşmalarını
sağlayabilir…
Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimin niteliğinin geliştirilmesi
için çok sayıda çalışma gerçekleştiriliyor. Avrupa Birliği
desteğiyle uygulanan Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin
Kalitesinin Geliştirilmesi Projesi (METEK), bunların en
önemlilerinden biriydi.
Daha iyi bir mesleki eğitim mümkün!
Proje, mesleki ve teknik eğitimin temel sorunlarını farklı
yönleriyle kuşatan ve çözümler üreten bir yaklaşım izledi.
Proje kapsamında bir yandan öğrenciler, eğitimciler ve iş
dünyasının farklı düzeydeki temsilcilerinin ihtiyaçlarının
yansıtıldığı kalıcı bir strateji belgesi oluşturulurken, bir
yandan da bu alandaki uluslararası deneyimler Türkiye’ye
aktarılıyordu. Proje temel olarak 21 ilde uygulandı ve mesleki
eğitim alanındaki tüm paydaşlara değen, onların görüş,
öneri ve deneyimlerini toplayan bir bilgi havuzu oluşturdu.
Uygulama illerinde öğrenciler, eğitimciler, veliler ve iş
dünyası temsilcileri ortak platformlarda bir araya getirildi.
Mesleki eğitimin temel ihtiyaçları arasında yer alan müfredat
ve eğitim modüllerinin yenilenmesi ile öğretmenlerin
deneyimlerinin artırılması gibi pek çok konuda derinlikli
çalışmalar gerçekleştirdi. Uluslararası alandaki mesleki
eğitim deneyimi de projeye güçlü biçimde yansıtıldı.
Ramazan’ın hayali “Tekno Öğretmenler”
Proje stratejisinde mesleki ve teknik eğitimin en temel
özneleri olan öğretmenler ve öğrenciler hiç unutulmadı.
Onların düşünce, uygulama ve hayallerinin sonuçları da
projeye yansıtıldı. Bunun için, öğretmenlerin okullarında
eğitim verirken geliştirdikleri özgün yöntem ve projelerini
aktarabilecekleri “Nasıl Başardık?” yarışması düzenlendi.
Öğrencilere ise “Sizce daha iyi bir okul nasıl olur?”
sorusu yöneltiliyor ve onlar da oldukça ilginç çözümler
öneriyordu. Bir öğrenci, başka okullarla elektronik panolar
ya da dokunmatik ekranlarla çevrimiçi canlı iletişim
kurabilecekleri, böylece bilgi ve deneyim paylaşabilecekleri,
bir başka öğrenci ise yeşil, temiz enerji kullanan, çevreci
ve tüketmekten çok üretime odaklanmış bir okul hayal
ediyordu.
41İlham Veren Öyküler
Kahramanmaraş Turgay Ciner Teknik ve Endüstri Meslek
Lisesi öğrencisi Ramazan Aslaner de “Daha İyi Bir Okul”
yarışması için hayal gücünü harekete geçiren öğrencilerden
biriydi. Ramazan’ın hayalindeki okulun adı Teknoloji
Lisesi’ydi. Ancak Ramazan sadece teknolojik donanımı
yüksek bir okul değil, buna eşlik eden bir Tekno Öğretmen
istiyordu! Ramazan’ın hayali, basit bir sorudan yola
çıkıyordu: Öğrenciler staj yaparken, öğretmenler neden
yapmıyor? Ramazan’ın buradan hareketle geliştirdiği öneri,
tekno öğretmenlerin yılda iki kez yüksek teknoloji kullanan
firmalarda staja gitmeleri ve edindikleri yeni bilgi ve
deneyimleri öğrencilerine aktarmalarıydı.
Bu ilginç ve yenilikçi yaklaşımları üreten öğrenciler, eğitimin
sadece eğitimcilerin işi olmadığını da anlatıyordu...
Kaliteli bir mesleki ve teknik eğitim hedefi 20 bin kişiyi buluşturdu
Projenin en önemli çıktılarından biri, MEB
Ulusal Mesleki Teknik Eğitim Stratejisi’nin
geliştirilmesi oldu. Ve mesleki teknik eğitime
yönelik Ulusal Kalite Güvence Çerçevesi, Avrupa
Kalite Güvence Referans Çerçevesine uygun hale
getirildi.
Proje süresince organize edilen konferans ve
çalıştaylarla, çalışma gruplarına yaklaşık 20
bin eğitimci, sektör temsilcisi ve öğrenci katıldı.
Proje kapsamında, adalet, denizcilik, tarım ve
sağlık alanlarında 91 adet meslek standardı
hazırlandı. Ayrıca, meslek liselerindeki
eğitimcilerin performans değerlendirmelerini
sağlayacak bir Kalite Uygulama Kılavuzu ve
Özdeğerlendirme Rehberi oluşturuldu.
Sürdürülebilirliğin güvence altına alınmasını
sağlayacak bir diğer önemli somut gelişme de
MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü
bünyesinde bir Kalite Geliştirme Birimi’nin
kurulmasıydı.
PROJE KÜNYESİ
Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin
Kalitesinin Geliştirilmesi
Bütçe: 5,99 milyon avro
Süresi: Mayıs 2012 – Aralık 2014, 31 ay
Faydalanıcı Kurum: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı
42 İlham Veren Öyküler
Murat Erdinç’in yeni hayatı çiçek açtı
İşsizlik, özellikle de genç işsizliği genelde dünyanın ve özelde de Avrupa ile Türkiye’nin en büyük sorunlarından. Avrupa Birliği bunun çözümü için çeşitli politikalar geliştiriyor. Eğitimin ve girişimciliğin desteklenmesi bu politikalardan sadece biri… Mardin’de bu destekten yararlanan Murat Erdinç, bugün kendine ait Elif Uluslararası Çiçekçilik dükkanını işletiyor.
Mardin Midyatlı Murat Erdinç, Türkiye’de, Avrupa Birliği mali
desteğiyle gerçekleştirilen Genç İstihdamını Destekleme
Operasyonu kapsamında verilen eğitim ve desteklerden
yararlanan genç bir insan. Bugün kendine ait Elif Uluslararası
Çiçekçilik dükkanını işletiyor. Erdinç, “Bilgi birikimimi
ticarete dökmek, kendi işimi kurmak, ve ülke ekonomisine
katkıda bulunmak istiyordum” diyor. Bunun için önce
İŞKUR’un internet sitesine başvurmuş. Ardından Mardin
Artuklu Üniversitesi’nde gerçekleştirilen eğitimlere katılmış.
KOSGEB desteğinden de yararlanarak, Mardin’in Midyat
ilçesinde bir dükkan kiralamış. O şimdi Elif adını verdiği
dükkanda, özenle hazırladığı çiçek buketleri sayesinde
yaşamını sürdürüyor.
Murat Erdinç eğitim ve desteklerden yararlanan binlerce
gençten sadece biri. O, 2015 sonu itibariyle oranı yüzde 19,2
olarak hesaplanan Türkiye’deki 25 yaş altı genç işsizlerden
biri olabilirdi. Ancak sunulan olanakları ve fırsatları
değerlendirebildi.
43 ilde binlerce genç, iş sahibi oldu
Aslında Türkiye’nin genç nüfusu dinamik bir işgücü piyasası
vaat ediyor. Ancak bu yapı, nitelikli eğitim, yatırım ve
yenilikçi yaklaşımlar gerektiriyor. Bu gereksinimden yola
çıkılarak yürütülen ve Avrupa Birliği tarafından desteklenen
Genç İstihdamını Destekleme Operasyonu; gençleri meslek
edinme, kariyer hedefleri ve girişimcilik gibi konularda
bilinçlendirdi ve istihdam piyasalarına katılmalarına yönelik
faaliyetler gerçekleştirdi.
Bu kapsamda sektörel raporlar, girişimcilik kitapçıkları
ve beş binin üzerinde DVD dağıtıldı. Proje kapsamında
geliştirilen “Genç Girişimciliğinin Desteklenmesi” (YES)
modelinden 500 genç yararlandı. 96 genç girişimci adayı
bire bir koçluk hizmeti alarak iş planları hazırladı. Hibe
projeleriyle birlikte toplam 223 genç kendi işletmelerini
kurdu. 23 genç girişimci adayı ise İstanbul’da “melek
yatırımcılarla“ buluşarak, iş yaşamına ilişkin görüş
alışverişinde bulundu. Ayrıca 15 Büyüme Merkezinde kariyer
ve girişimcilik günleri düzenlendi. Bu etkinliklere sekiz bin
genç katıldı.
Genç istihdamı için veri tabanı oluşturuldu
Proje kapsamında iş ve meslek danışmanlarına girişimcilik
eğitimleri verilirken, kalkınmada öncelikli 43 ilde, staj ve
işbaşı eğitim sağlayabilecek bin 378 şirketin yer aldığı bir
liste oluşturuldu. Toplam 634 şirket ve 27 eğitim kurumuyla
toplantılar gerçekleştirildi. 384 şirket “niyet mektubu”
imzaladı, staj ve işbaşı eğitim için İŞKUR’un veri tabanında
yer almak istediğini beyan etti. Yine 190 firma, Malatya,
Ordu, Amasya, Artvin illerindeki üniversitelerle öğrenci staj
anlaşmaları imzaladı. Staj ve işbaşı eğitimlerini gençlere
tanıtmak için kampanyalar düzenlendi, 43 ilin üniversiteleri,
üniversite kulüpleri ve kariyer merkezlerini içeren bir veri
tabanı oluşturuldu.
43İlham Veren Öyküler
Hibe programıyla 24 milyon avro dağıtıldı
Gençlerin iş yaşamına katılması için
oluşturulan Genç İstihdamının Desteklenmesi
Hibe Programı’ndan 13 bine yakın genç
yararlandı. Program toplam 24 milyon avro
destek dağıttı. Bu gençlerden 2 bin 497’si
istihdam edildi, 218’i ise kendi işini kurdu.
Toplam 6 bin 176 genç mesleki sertifika alırken,
2 bin 768 kişi staj olanağı buldu. 5 bin 655 genç
ise danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinden
yararlandı.
PROJE KÜNYESİ
Genç İstihdamının Desteklenmesi
Operasyonu
Süresi: Eylül 2011 - Ekim 2013
Faydalanıcı: İŞKUR (Türkiye İş Kurumu)
Bütçe: 1,95 milyon avro
44 İlham Veren Öyküler
“Okuyabilen avukat, okumayan gelin olur!”Yasal, zorunlu eğitimini tamamlayamayan ve okulundan uzun süre uzak kalan çocukların oranı Türkiye genelinde yüzde 38’e ulaşıyor. Bu oran, AB üyesi ülkelerde yüzde 10 düzeyinde. “Eğitim Hayattır” bu temel soruna çözüm yaklaşımları üreten önemli bir adım oldu…
Merve Balıkçı, Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesinde ilköğretim
öğrencisi. Minik elleriyle çizdiği resimde, bize, uzun
süredir Türkiye’nin gündeminde olan ve çözüm aranan bir
sorunu hatırlattı, öğrenimini sürdüremeyen kız çocuklarının
akıbetini anlattı bize...
Merve ve onun gibi ilkokul ya da ortaokul öğrencisi olan
binlerce öğrenci, “İlköğretim Kurumlarına Devam Oranlarının
Artırılması” projesi çerçevesinde, kendi dünyalarından
hareketle üç temayı resimledi. “Eğitim nedir”, “eğitim neden
önemli”, “okula devam etmeyi engelleyen faktörler” konulu
resimler, bize eğitimde yaşanan okul terkleri ile uzun süreli
devamsızlıklar sorununun, hayata etkisini ve yansımalarını
çok iyi anlattı.
Okullaşma oranı konusunda başarılar elde edilmiş olsa da,
çocukları eğitim sistemi içinde tutmak, onların bir diploma
alarak örgün eğitimlerini tamamlamalarını sağlamak,
Türkiye’deki eğitim sisteminin en önemli sorunlarından
biri... Yasal, zorunlu eğitimini dahi tamamlamayan /
tamamlamayan, bunun beraberinde okuldan uzun süre uzak
kalan çocukların oranı Türkiye genelinde yüzde 38’i buluyor.
Oysa bu oran, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ortalama yüzde
10 düzeyinde.
AB üyesi ülkelerle Türkiye arasındaki bu derin fark, hem
sosyal hem de ekonomik yaşamı etkilediği, yoksulluğun
kuşaktan kuşağa geçmesine neden olduğu için, kalıcı
bir çözüm gerektiriyor. Bu sorunun oluşumunda, çeşitli
etkenlere bağlı olarak, şu zorlayıcı unsurların öne çıktığını
biliyoruz:
Geleneksel alışkanlıklar ve töreler yüzünden kız çocuklarının
okutulmaması doğrultusundaki toplumsal eğilim. Ailelerin
eğitime az önem atfetmesi. Çocukluk döneminden okula
başlayıncaya kadar geçen dönemde farklı bir ana dile
sahip olmanın eğitim diliyle uyum konusunda getirdiği
dezavantajlar: Ailenin yoksulluğu. Mevsimlik gezici tarım
işçiliğinin getirdiği sorunlar ve diğerleri…
Kolektif bir çözüm arayışı: Eğitim Hayattır!
İşte, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından
ortaklaşa finanse edilen İlköğretim Kurumlarına Devam
Oranlarının Artırılması Teknik Destek Projesi, bu yakıcı
soruna çözüm getirmeyi amaçlıyordu. Proje, 21 Ekim
2013’te başladı ve Aralık 2015’te sona erdi. “Eğitim Hayattır”
sloganıyla yürütülen proje; Ağrı, Van, Muş, Diyarbakır,
Bitlis, Bingöl, Batman, Şanlıurfa, Şırnak, Hakkari, Mardin ve
Siirt’teki 120 pilot okulda uygulandı.
AB temsilcileri, proje uzmanları ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın
ilgili sorumluları, proje başlar başlamaz, yenilikçi bir
yaklaşım geliştirmeye karar verdi. Yaklaşımın özü şuydu:
“Devamı etkileyen faktörleri belirle, bu faktörlerin etkilerini
ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için önlemler,
müdahaleler geliştir ve bunların uygulanmasıyla, çocukların
okula devamlarının önünü aç! Ayrıca; sahada görev yapan
öğretmenler, yöneticiler, rehber öğretmenler ve maarif
müfettişlerinin geliştirilen sistem konusunda kapasitelerini
güçlendir ve konunun önemi hakkında farkındalık yarat!”
Bu yenilikçi yaklaşım şu eylemlerle desteklendi:
Proje kapsamında, devamı etkileyen faktörlerin etkilerini
ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için müdahalelerle,
45İlham Veren Öyküler
uygulamanın izlenmesi için tüm tarafları kapsayan bir izleme
mekanizması geliştirildi.
Söz konusu müdahalelerden biri olarak “çok dilli” eğitim
materyalleri geliştirildi ve dağıtıldı. Uygulayıcılara eğitimler
verildi. Uygulayıcılar ve kanaat önderleri arasında farkındalık
artırıldı. Yerel kamuoyu önderleriyle etkin bir iletişim kuruldu
ve onların desteğiyle, ailelere ulaşılarak, onlara çocuklarının
eğitim almasının yararlarına yönelik, destekleyici mesajlar
aktarıldı.
Ailelere yönelik, devlet tarafında belli konularda verilen
tüm destekleri içeren dört dilde (Türkçe, Kürtçe, Arapça
ve Süryanice) aile broşürleri hazırlandı ve dağıtıldı. Tüm
pilot okullar ziyaret edilerek, öğrenciler, öğretmenler ve
yöneticilerle görüşüldü ve konu hakkında bilgi alışverişinde
bulunuldu.
Proje kapsamında şu kalıcı belgeler de üretildi: Müdahaleler
El Kitabı. İlk Okuma Yazma Hazırlık Planı. İlk Okuma Yazma
Hazırlık Öğretmen El Kitabı. İlk Okuma Yazma Hazırlık
Öğrenci Materyalleri. Yeni Göreve Başlayan Öğretmenler
için Oryantasyon Rehber Kitabı. Politika Önerileri Raporu.
Bu önemli soruna değen proje bitti ama sonrasında
yapılması gerekenler de belirlendi:
Geliştirilmiş olan müdahaleler tüm okullarda uygulamaya
konulacak. Yetiştirilmiş eğiticiler, gerek müdahaleler,
gerekse İlk Okuma Yazma Hazırlık Planının uygulanması
konusunda eğitimler vermeye devam edecek.
“Müdahalelerin uygulanması” ve “İlk Okuma Yazma Hazırlık
Planının uygulanması” konusunda eğitimler EBA yolu ile
sürdürülecek.
İlköğretim Kurumlarına Devam Oranlarının Artırılması Projesi
Bütçe: 3,11 milyon avro
Süresi: Ekim 2013 – Aralık 2015 (26 ay)
Faydalanıcı Kurum: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı
PROJE KÜNYESİ
46 İlham Veren Öyküler
Toplumsal cinsiyet eşitliği için okullarda öncü öğrenciler var!Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın ve erkeklere eşit haklar, eşit fırsatlar ve eşit muameleyi gerektiriyor. Bu yaklaşım, en başta eğitim alanında gerekli. AB mali desteğiyle gerçekleştirilen ETCEP adlı proje, öğretmenlerde, öğrencilerde ve ailelerinde bu bilinci yaygınlaştırmayı hedeflerken, toplumsal yaşama “Öncü Öğrenciler” de kazandırdı...
Pervin öğretmen, sınıfta öğrencilerine büyüdüklerinde ne
iş yapmak, ne olmak istediklerini sordu. Aldığı yanıtlar,
karşılaştığı fotoğraf, kendi çocukluğundan çok farklıydı.
Bundan 20 yıl önce kendi sınıfında kız çocukları söz birliği
etmiş gibi öğretmen, hemşire ya da ev kadını olacağız
diyordu. Mühendislik, mimarlık, polislik, pilotluk, doktorluk
gibi işler adeta erkeklerin tekelinde gibi görülüyordu. Bu
olgu sadece çocukların değil, ebeveynlerin, öğretmenlerin,
‘sokaktaki insanın’ zihninin ürünüydü. Şimdi ise Pervin
öğretmen, kız öğrencilerinden o güne kadar ‘erkek işi’ diye
bilinen iş tercihlerini, gelecek beklentilerini duyuyordu.
Çünkü bu sınıf ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ kavramıyla
tanışmış, üstelik kendi ‘öncü öğrencilerini’ çıkarmış bir sınıftı.
Bu öncü öğrencileri ortaya çıkaran ve bununla birlikte
pek çok çalışmayı hayata geçiren de, Avrupa Birliği
finansmanıyla gerçekleştirilen Eğitimde Toplumsal Cinsiyet
Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi (ETCEP) oldu. Proje,
toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımını eğitim sisteminin her
aşamasındaki politikalara yansıtmayı hedefliyordu. Eğitim
sektöründeki kadroların toplumsal cinsiyete duyarlı bakış
açısı kazanmasını, okullarda toplumsal cinsiyet eşitliğinin
sağlanmasını ve velilerde de toplumsal cinsiyet eşitliği
kavramına ilişkin farkındalık yaratmayı öngören proje,
Türkiye’de bu alandaki ilk uygulama örneği oluyordu.
Kitaplardaki cinsiyetçi söylem saptandı
Toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımını eğitim alanına
taşıyan ETCEP, eğitim alanında eşitlikle çelişen çeşitli
uygulamalar saptadı. Okul ortamlarında farkında olarak
ya da olmadan yapılan cinsiyetçi uygulamalar vardı. Kız
ve erkek öğrencilerin okul mekanlarından eşit biçimde
yararlanmasında sıkıntılar yaşandığı, oyun ve sosyal
aktivitelere eşit katılım olmadığı, eğitim ve öğretim
kitaplarında ve müfredatta cinsiyetçi söylemlerin, geleneksel
cinsiyetçi rol modellerinin tekrarına yönelik ifadelerin,
masalların, fıkraların, deyiş ve atasözlerinin bulunduğu
görülüyordu.
Saptanan tüm olgular raporlaştırıldı. Öğretmenlerin,
MEB müfettişlerinin, eğitim sendikalarının, anaokulu, ilk
ve ortaöğretim düzeyinde öğrencilerin, ailelerin ve MEB
personelinin farkındalıklarını artırmak için toplantılar,
seminerler düzenlendi. Bu arada başvuru kaynakları
hazırlandı, okulların ayrımcılıkla ilgili kendi uygulamalarını
gözden geçirmeleri için öz değerlendirme kaynakları
dağıtıldı. Okullar ve MEB için eğitimde cinsiyetçi öğelerin
azaltılmasına yönelik çeşitli kılavuzlar hazırlandı. Kamuoyuna
yönelik filmler yapıldı. Medyadaki, reklamlardaki,
dizilerdeki, haber programlarındaki cinsiyetçi söylemlere
karşı öğrencilerde duyarlılık oluşturmak için yerel farkındalık
kampanyalarında mesajlar verildi.
Ve projeye, bu konuya sahip çıkıp, öğrenci dilinden
diğer öğrencilere pozitif mesajlar aktaracak “Öncü
Öğrenciler” bulundu. Bu öğrenciler, okullarında düzenlenen
kampanyalara katılıp, izleyip, diğer okullara örnek
oluşturabilecek ilgi çekici uygulamaları kayıt altına alıp,
bunları akranlarına aktardılar. Bu öğrenciler kampanya
bitiminden sonra da konuya ilişkin çalışmalarını sürdürdüler.
47İlham Veren Öyküler
750 bin anne babaya 8383’ten eşitlik mesajı
Eğitimde cinsiyet eşitsizliği sorununa ilişkin
toplumsal farkındalık yaratmayı amaçlayan proje
kapsamında en önemli hedef kitlelerden biri de
ebeveynlerdi. Yaklaşık 750 bin velinin üye olduğu
Milli Eğitim Bakanlığı 8383 mobil bilgi hattında,
proje süresince toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili
mesajlar yayınlandı. Erzurum, Batman, Samsun,
İzmir, Malatya, Şanlıurfa, Karaman, Mardin,
Trabzon ve Sivas’tan oluşan 10 pilot ilde toplam 40
okulda farkındalık kampanyaları yapıldı. Projenin
eğitimlerinden dört bin öğretmen yararlandı.
82 odak grup görüşmesinde 1643 kız; 1474 erkek
öğrenci olmak üzere toplam 3117 öğrencinin
görüşleri alındı. Kadın idarecilere ve öğretmenlere
yönelik düzenlenen liderlik ve girişimcilik
eğitimlerine toplam 600 kişi katıldı. Proje il
ve okullarında düzenlenen “Yerel Toplumsal
Seferberlik Kampanyası” 500’e yakın gönüllü
öğretmenin desteği ve 12 binden fazla öğrencinin
katılımıyla Aralık 2015 - Mayıs 2016 tarihleri
arasında tamamlandı.
Eşitsizlik insan merkezli kalkınmaönünde de bir engel
Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği Türkiye için
çok önemli, çünkü Türkiye İstatistik Kurumu’nun
(TÜİK) 2015 verilerine göre, ülkede okuma yazma
bilmeyen kadınların oranı erkeklerin tam beş katı.
Buna koşut olarak da, kadının ekonomideki yeri
erkeklerin çok gerisinde. Hali hazırda ekonomideki
toplam kadın istihdamı da, erkeklerin yarısı kadar.
Gerçek anlamda bir toplumsal cinsiyet eşitliği
yaratılabilse, kadın ve erkeklerle, kız ve erkek
çocukların haklar ve fırsatlardan tam ve eşit bir
biçimde yararlanmaları ve sorumlulukları eşit
olarak bölüşmeleri mümkün olabilir. Uzmanlar
toplumsal cinsiyet eşitliğinin hem bir insan hakları
meselesi, hem de insan merkezli kalkınmanın
önkoşulu ve göstergesi olduğunu dile getiriyor.
PROJE KÜNYESİ
Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi
Proje Süresi: Eylül 2014 – Eylül 2016 (24 ay)
Proje Bütçesi: 3,15 milyon avro
Faydalanıcı Kurum: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı
48 İlham Veren Öyküler
43 ile özel destek
Sosyo-Ekonomik ve Bölgesel Kalkınma
Bileşenin altında yer alan Bölgesel Rekabet
Edebilirlik Operasyonel Programının hedef
bölgesini ise kişi başı milli geliri Türkiye
ortalamasının %75’inin altında kalan 12 NUTS
II (43 il) bölgesi oluşturuyor. Programın amacı
Türkiye’nin AB’ye yakınlaşmasına ve bölgesel
farklılıkların azaltılarak Türkiye’nin sosyal ve
ekonomik kalkınmasına katkı sağlamak.
Bu desteğin hedefi ‘‘iş ortamının
iyileştirilmesi ile araştırma, teknoloji
geliştirme ve yeniliğin güçlendirilmesidir.
Özellikle KOBİ’ler ve girişimciler için iş
sektörünün işleyişinin iyileştirilmesi,
KOBİ’lerin finansmana erişiminin
geliştirilmesi, kümelenmenin, ağ
oluşumunun ve KOBİ’lerin uluslararası
pazarlara açılmasının artırılması,
ekonomik kalkınmanın desteklenmesi için
kamu sektörü ve özel sektör tarafından
gerçekleştirilen araştırma ve yeniliğin nicelik
ile niteliğinin artırılması hedeflenmektedir.
Avrupa Birliği, üye ülkeler ve her bir ülkenin
bölgeleri arasındaki sosyal ve ekonomik
dengesizliklerle, gelişmişlik farklarının
giderilmesi için çok yönlü bölgesel
politikalar geliştirmiştir. AB Bölgesel
Politikası, bölgeler arası farklılıkların
giderilerek, kalkınmanın yaygınlaşması
amacıyla, 1975 Roma Antlaşması’ndan itibaren
birlik gündemine gelmiş ortak bir politikadır.
Son genişleme sonrasında 28 ülke, 273 bölge
ve yarım milyarı aşan nüfusuyla, AB’deki
bölgelerarası farklılıklar daha da artmış
ve bu genişleme süreciyle birlikte bölgesel
politikalar oldukça ön plana çıkmıştır.
AB’ ye tam üyelik yolunda olan Türkiye’de de
coğrafi bölgeler ya da iller arasında sosyal,
kültürel, siyasal ve ekonomik gelişmişlik
düzeyleri ile gelir dağılımı farklılıklar
göstermektedir. Bu farklılıkların azaltılması
için hem Türkiye hem de Avrupa Birliği çok
yönlü çalışmalar gerçekleştiriyor. Örneğin,
Türkiye’de kurulan bölgesel kalkınma
ajansları bu amaca hizmet ediyor. Ayrıca
Türkiye tarafından son yıllarda atılan en
önemli adım bölgesel kalkınmaya ilişkin
temel stratejileri belirleyen bir çerçeve
belgesi niteliğinde olan Bölgesel Gelişme
Ulusal Stratejisi’nin (BGUS) kabul edilmesidir.
BGUS’nin vizyonu “Sosyo-ekonomik ve
mekânsal olarak bütünleşmiş, rekabet
gücü ve refah düzeyi yüksek bölgeleriyle
daha dengeli ve topyekûn kalkınmış bir
Türkiye” olarak belirlenmiştir. BGUS
bölgesel kalkınmaya ilişkin ulusal seviyede
koordinasyonun temin edilmesi amacıyla
bölgesel kalkınma hedeflerine erişmek ve
bölgesel gelişmenin ulusal kalkınmadaki
payını artırmak; bölgesel kalkınma ve
sosyo-ekonomik kalkınma politikaları
arasındaki uyumu güçlendirmek ve alt
ölçekli (bölge ve vilayet) plan ve stratejileri
için genel bir çerçeve çizebilmek amacıyla
hazırlanmıştır.
Avrupa Birliği’nin Katılım Öncesi
Mali Yardım Aracı - IPA II (2014-2020)
bileşenlerinden Sosyo Ekonomik ve
Bölgesel Kalkınma; çevre ve iklim,
ulaştırma, enerji, rekabet edebilirlik ve
yenilikçilik alt başlıklarına ayrılıyor.
Avrupa Birliği, IPA I kapsamında Türkiye’ye
bölgesel kalkınma için 1 milyar 778
milyon 44 bin Avro yardım sağladı, IPA II
(2014 2020) için ise yaklaşık 1 milyar 525
milyon Avro destek sağlanacak. Rekabet
edebilirlik ve yenilikçilik sektörü için
ayrılan toplam bütçe ise 2014-2020 yılları
için 344,4 milyon avrodur.
SOSYO-EKONOMİK ve BÖLGESEL KALKINMATürkiye’nin “sosyo-ekonomik ve bölgesel kalkınmasına”AB’den 3,3 milyar avro finansal destek
49İlham Veren Öyküler
50 İlham Veren Öyküler
Gelenek yeniden hayat buluyorBazen bir bölgenin ekonomik kalkınması, geleneksel üretimin yeniden canlandırılması ve onun modern dünyanın rekabet kurallarına uyum sağlamasıyla gerçekleşebilir. AB mali desteğiyle hayat bulan Hatay El Sanatları Projesi, kentin bir üretim geleneğinin ve 10 mobilya ustasının dünyaya açılmasını sağladı. Projenin hikayesi başka iller için de ilham verici ipuçları içeriyor...
Hatay, Medeniyetler Şehri diye de anılır. Çok dinli, çok
kültürlü bu kentteki ortam, insanlığın barış içinde yaşama
hayalinin bir simgesi gibidir adeta. Arap, Türk, Kürt,
Ermeni, Süryani topluluklar; Sünni ve Alevi Müslümanlar,
Ortodokslar, Katolikler, Museviler iç içe yaşar ve kentin
kültürel çeşitliliğiyle, zenginliğinin garantisidirler. İşte tarih
boyunca çok sayıda uygarlığa ev sahipliği yaparak, zengin
bir kültürel mirasa ulaşmış olan Hatay’da, bir proje, bu
kültürel zenginliğin geleceğe taşınması için önemli bir adım
attı.
Avrupa Birliği’nin 1 milyon 774 bin avroyla desteklediği
Hatay El Sanatları Projesi, bölgedeki mobilya işçiliği ve
el sanatlarını geliştirmek, tanıtmak, geleneksel motiflerle
çağdaş mobilya tasarımları yaratarak markalaşmayı
sağlamak, küçük ve orta ölçekteki mobilya üreticilerine ve
bölge ekonomisine destek olmak için hayata geçirildi.
Gelenekselle modern bir potada eridi
Türkiye’deki önemli mobilya imalat merkezlerinden biri
olan Hatay, geleneksel ama özgün tasarımlarıyla, ince
işçiliğiyle ve çok kültürlü bir tarihi birikimin getirdiği usta-
çırak geleneği ile dikkat çeker. Ancak usta çırak deneyimini
yaşatmak, geleneğin sürdürülebilirliğini sağlamak, bu
geleneğin ekonominin dişlileri arasında ezilmemesini
sağlamak, yenilikçi bir yaklaşım ve çalışma gerektiriyor.
Hatay El Sanatları Projesi kapsamında da, Hatay’da
geleneksel el işçiliğiyle mobilya üreten 10 mobilya ustasına,
işletmelerini geliştirerek sektörde rekabet edebilmelerini
sağlamak ve yeni kuşaklara örnek olmaları için “Rol Modeli
Programı” altında danışmanlık hizmeti verildi.
İlgili çalışmalar kapsamında bölgedeki etnoğrafik motiflerin
araştırılması ve saptanması amacıyla Antakya ve İskenderun
yöresinde 17 ilçenin yer aldığı yaklaşık 951 kilometrekarelik
bir bölgede çalışmalar gerçekleştirildi.
Türkiye’den ve İspanya’dan mobilya tasarımcıları, yerel
mobilya ustaları ve sanat tarihi uzmanlarının çalışmaları
sonucu 317 motif ve bu motiflerin kullanıldığı 42 mobilya
tasarımı oluşturuldu.
Geliştirilen konseptler mobilya kullanıcılarının görüşlerine
sunularak test edildi. Seçilen en iyi konseptler Ocak 2017’de
İstanbul’da açılacak mobilya fuarında sergilenecek. Bu
fuarda yerel mobilya üreticilerinin geleneksel motifleri
kullanarak ürettiği salon, yemek odası ve yatak odası
takımlarının prototipleri kamuoyunun beğenisine sunulacak.
Hatay’ın bir üretim geleneğinin geleceğe taşınmasını
sağlayacak bu proje, Türkiye’de başka iller için de ilham
verici olabilir. Çünkü geleneksel üretimi, yerel kültürün
çeşitliliğini, modern dünyanın ve ekonominin kurallarına
teslim etmemek için oyunu kurallarına göre oynayan
yenilikçi yaklaşımlar sonuç getirici olabilir. Yerelin kültürel
renklerini ve zenginliğini küresel sahneye taşıyabilir. Hatay El
Sanatları Projesi bunun canlı bir örneği gibi duruyor.
51İlham Veren Öyküler
PROJE KÜNYESİ
Hatay El Sanatları Teknik Destek Projesi
Proje Süresi: Ocak 2015 – Ocak 2017 (24ay)
Bütçe: 1,77 milyon avro
Faydalanıcı: Antakya Sanayi ve Ticaret Odası
Enerji yatırımları, ekonomik büyüme ve
beraberinde istihdamın artırılması için itici
bir güç.
Avrupa Birliği, enerji politikalarını;
topluluğun rekabet edebilirliğine
katkı, enerji arz güvenliğini temin ve
sürdürülebilir kalkınma temelinde,
çevrenin korunması çerçevesinde
oluşturmuştur.
Avrupa Birliği’ne uyum kapsamında
Türkiye’nin mevzuat çalışmaları da;
enerji iç piyasası (elektrik ve doğal gaz
piyasaları), enerji verimliliği, yenilenebilir
enerji kaynakları, nükleer güvenlik ve
radyasyondan korunma ile arz güvenliği
alanlarında yoğunlaşıyor.
Portekiz’den Türkiye’ye kadar uzanan
büyük ve bütünleşik bir enerji ağı
oluşturmak, bu alandaki Avrupa Birliği
çalışmalarının ana hedefi. IPA I kapsamında
(2002-2013) enerji alanında uygulanan 24
projeye AB tarafından 67 milyon 366 bin 644
avro kaynak sağlandı.
IPA II’de ise enerji alanına Avrupa Birliği
tarafından 93,5 milyon avro tutarında
kaynak ayrıldı. Bu kaynak, Avrupa elektrik
ve gaz piyasasıyla Türkiye’nin bağlantı ve
bütünleşmesi için yapılacak çalışmalarla,
enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji
konularında geliştirilen projelerde
kullanılacak.
ENERJİ
24 projeye 67 milyon 367 bin €
93,5 milyon €
2002 - 2013
2014 - 2020
53İlham Veren Öyküler
54 İlham Veren Öyküler
Türkiye’nin enerjisi Avrupa’nın enerjisiyle nasıl bütünleşti?
Avrupa Birliği Mali Desteğiyle gerçekleştirilen beş büyük proje sonrasında, Türkiye elektrik piyasası, AB iç elektrik piyasasının bir parçası haline geldi. Bu sayede Türkiye yılın her günü kesintisiz elektrik iletimi için önemli bir avantaja kavuştuğu gibi, ekonomik avantajlar da elde etti.
Avrupa Birliği Mali Desteğiyle 2003’ten bu yana
gerçekleştirilen beş büyük proje, gerçekten de Türkiye
ile Avrupa Birliği elektrik piyasalarının senkronizasyon ve
bütünleşmesini sağladı. Böylece Türkiye elektrik piyasası, AB
iç elektrik piyasasının bir parçası haline geldi.
Bu durum, teknik kısıtlamaların kaldırılmasının ardından,
sınırın her iki tarafında piyasa katılımcılarının sürekli ve
karşılıklı enerji alışverişi için de fırsat oluşturdu. Sistemlerin
kalıcı bağlantısının resmiyet kazandığı 15 Nisan 2015
tarihinden bu yana, Türkiye elektrik sistemi Avrupa elektrik
şebekesinin fiili bir parçası olarak çalışıyor. Ve Türkiye
Elektrik İletim A.Ş. ile Avrupa Elektrik İletim Sistem
Operatörleri Birliği (ENTSO-E) arasındaki bu ticari alışveriş,
şu anda büyük bir başarıyla sürüyor. TEIAŞ 16 Ocak 2016
tarihinden itibaren ENTSO-E’nin gözlemci statüsündeki ilk
kurumudur.
Elektrik iletimi kesintisiz olacak
Peki, bu senkronizasyon, bütünleşme ve beraberindeki
alışveriş neden önemli? Uzmanlar, günümüzde bir iletim
sistemi işletmecisinin ana hedeflerinden birinin de, iletim
tesislerinin hizmetini kesintisiz biçimde, yılın her günü
sağlamak olduğunu belirtiyor. Bu nedenle hem Türkiye
hem de Avrupa elektrik piyasalarında iletim sistemlerinin
kesintisiz işleyişi önem taşıyor. Bu amaçla, elektrik sistemi
işletmecileri de, giderek kesintisiz elektrik iletimi için
kendi sistemlerinde canlı çalışma (Live Working) sistemi
uygulamaya dönüyor.
Bunun anlamı şu: Türkiye artık, üretimi yetersiz kaldığında ve
elektriğe ihtiyaç duyduğunda Avrupa Birliği’nden alabileceği
gibi, elektrik üretim fazlası olduğunda da bunu Avrupa
Birliği’ne satma olanağına sahip. Yine, oluşan arz güvenliği
sayesinde, yedekleme yapmayacağı için, bu nedenle
oluşabilecek yatırım ve masraflardan da kurtulmuş oluyor.
Ayrıca LW sistemi, iletim sisteminin güvenilirliğini ve
kullanılabilirliğini artırdığı gibi, aynı zamanda stratejik
çizgiler ve bağlantıların üzerinde operatörlerin işletme ve
bakım maliyetlerini de azaltıyor.
Yine bu sayede, ağda bakım sırasında oluşabilecek kazaların
azaltılması için bir güvenlik sistemini oluşturma fırsatı da
sunuyor.
Türkiye’nin ‘enerji’ fotoğrafı
Türkiye 2015 verilerine göre 259,7 milyar
kWh elektrik üretiyor, 264,1 milyar kWh
elektrik enerjisi tüketiyor. Yine 2015’te elektrik
üretiminin yüzde 37,8’i doğalgazdan, yüzde
28,4’ü kömürden, yüzde 25,8’i hidrolikten, yüzde
4,4’ü rüzgardan, yüzde 1,3’ü jeotermalden ve
yüzde 2,2’si diğer kaynaklardan elde edildi.
55İlham Veren Öyküler
PROJELER
• UCTE Elektrik Sistemi ile Türkiye
Elektrik Sisteminin Senkronizasyonu İçin
Tamamlayıcı Teknik Çalışmalar
• Türkiye’de Sınır Ötesi Elektrik Ticareti İçin
Koşulların İyileştirilmesi ve AB’nin En İyi
Uygulamaları ile Uyumluluğu
• Avrupa Elektrik Ağı ve İletim Sistemi
Operatörleri ile Senkron Paralel İşletme
için Türk Elektrik Sistemi Frekans Kontrol
Performansının (ENTSO-E) Rehabilitasyonu
• TEİAŞ’ın Yapısı ve Kapasitesinin
Güçlendirilmesi için Teknik Yardım
• Elektrik Şebeke Yönetmeliğinin ENTSO-E
ile Uyumlaştırılması için Teknik Yardım
Toplam Bütçe: 8,24 milyon avro
Süresi: 2003 – 2013
Faydalanıcı Kurum: TEİAŞ (Türkiye Elektrik
İşletmeleri A.Ş.)
Bu beş projede neler başarıldı?
• Türkiye, Ocak 2016’da, ENTSO-E’de gözlemci oldu.
Böylece, yakın gelecekte ENTSO-E’ye tam üyelik
statüsü için doğru yolda olduğunu gösterdi.
• Müktesebat uyumu açısından, Türkiye elektrik
kanunu ve şebeke kodunu revize etti, AB Elektrik
Direktifleri ve ENTSO-E’nin kural ve standartlarına
uyumlu hale getirdi.
• Genel proje etkileri açısından bakıldığında, verilen
destekler, TEİAŞ kurumsal yapısı ve kapasitesinde
oldukça olumlu gelişmeler yarattı. Teknik destekler
bağlamında, TEİAŞ’ın personeli için çalışma
ziyaretleri ve eğitim faaliyetleri de sağlandı.
• AB pazarında yaşanan gelişmelere paralel
olarak, Türkiye de AB ile iç pazar kurallarını uyumlu
hale getirmek için önemli adımlar attı.
• Elektrik çerçeve yasasının uyum ve tamamlayıcı
düzenlemeleri, piyasa yapısını büyük ölçüde
değiştirdi.
Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye ulaştırma
alanında sağladığı finansal destekler,
Ulaştırma Operasyonel Programı
başlığı altında toplanıyor. Bu programın
kapsamında deniz ve demiryolu
altyapılarının iyileştirilmesi ve ilgili
kurumlarının yönetim kapasitelerinin
geliştirilmesi şeklinde üç temel odak
noktası vardı.
Demiryolu altyapısının artan yolcu ve yük
taşımacılığına yanıt verilebilmesi için
modernize edilmesi; güvenli ulaşım, daha
iyi hizmet ve Türkiye demiryollarının
Trans-Avrupa Ulaştırma Ağı (TEN-T)
ile entegrasyonu, bu alandaki öncelikli
çalışmalar arasında yer aldı.
IPA I kapsamında üç önemli demiryolu
projesi gerçekleştirildi ve projelerdeki
hat uzunluğu toplamı 856 kilometreye
ulaştı. En önemli projelerden ilki, Irmak-
Karabük-Zonguldak demiryolu hattının
sinyalizasyon ve rehabilitasyonuydu.
Bir diğeri ise Ankara–İstanbul Yüksek
Hızlı Tren Projesi’nin Köseköy-Gebze
bölümünün yapılmasıydı. Ve bunu da
Samsun-Sivas (Kalın) demiryolu hattının
modernizasyonu takip etti.
Avrupa Birliği, 2007 ile 2013 yılları arasında
Türkiye ulaştırma sektörü için 650 milyon
avro destek sağladı. 2014 ile 2020 yılları
arasında yürürlükte olacak IPA II finansman
döneminde ise bu tutara 443 milyon
avro daha eklenecek. Böylece toplamda
ulaştırma alanındaki AB desteği bir milyar
avroyu aşmış olacak. Yeni dönemde, Türkiye
ve Avrupa’yı birbirine bağlayacak olan
Halkalı-Kapıkule Demiryolu Hattı Projesi de
hayata geçecek.
Ulaştırma sektörü gelecekte de Avrupa
Birliği ile Türkiye arasındaki işbirliğinin
temel alanlarından biri olmaya devam
edecek. Özellikle şehir içi ulaştırma
planlaması, engelli vatandaşların ulaştırma
hizmetlerine rahat erişimi, yol emniyeti
ve kazaların önlenmesi, yayalaştırma ve
bisikletin kullanımının yaygınlaştırılması,
ulaştırma kaynaklı emisyonların azaltılması
Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki gündeminde
ön sıralarda olacak. Bu işbirliğinin
anahtar kavramları ise; sürdürülebilirlik,
erişilebilirlik, güvenli ve verimli taşımacılık.
ULAŞTIRMA
650 milyon €
443 milyon €
2007 - 2013
2014 - 2020
57İlham Veren Öyküler
58 İlham Veren Öyküler
Bir Cumhuriyet hayalinin yeniden doğuş öyküsüGenç Türkiye Cumhuriyeti’nin yurt kalkınması için çok önem verdiği Irmak - Karabük - Zonguldak demiryolu hattı, Avrupa Birliği’nin mali desteğiyle yenilendi. Yenilenen hat; yük ve yolcu taşımacılığında hız, güvenlik ve konfor vadediyor.
Cumhuriyet’in ulaştırma alanındaki ilk ve en önemli
yatırımlarından biri, yaklaşık 416 kilometrelik Ankara-
Zonguldak demiryolu hattıydı. Hat, Zonguldak bölgesi
madenlerini iç Anadolu ve diğer bölgelere taşıyor ve aynı
zamanda Karabük’e Anadolu’dan maden cevheri naklini
olanaklı kılıyordu.
Zaman içinde eskiyen ve verimliliği düşen bu hat, 2007’de
başlatılan çevreye duyarlı, Avrupa Birliği standartlarında
bir projeyle yeniden doğdu. Böylece Cumhuriyet’in ilk
yatırımlarından biri yeniden hayat buluyordu. Bu projenin bir
başka önemli özelliği de, birliğin üyeleri dışındaki bir ülkede
tek kalemde finanse ettiği en büyük proje olmasıydı.
Bu önemli hat, yenilenmiş haliyle bölgesel kalkınma ve
rekabet edebilirliğe olduğu gibi, Türkiye ekonomisine
daha etkin biçimde hizmet verecek. Demiryolu hattındaki
mevcut yük treni hizmetleri, Karabük’te çelik fabrikasına,
Çatalağzı güç santrali ile kömür arıtma tesisine, Zonguldak
Limanı’na ve inşası planlanan Filyos Limanı projesine hizmet
veriyor. Hat, Türkiye demiryolu ağına Ankara’ya bağlı Irmak
istasyonunda bağlanıyor.
Hızlı, güvenilir ve daha emniyetli araçlarla ulaşım olanakları
sağlayan bu hattın rehabilitasyonu, yük taşımacılığının yanı
sıra, güvenli ve verimli yolcu taşımacılığına da katkı yapıyor.
Proje neler başardı?
Hem yolcular, hem de yükler için daha fazla güvenlik sunan
bu modernizasyon projesinin, Türkiye’ye 2010 değerlerine
göre 380 milyon avro civarında fayda sağlayacağı tahmin
ediliyor. Projenin başardığı işler özetle şöyle:
• Yük ve yolcu taşıma süreleri kısaldı. Ticari
taşımacılıktaki hız, proje öncesinde saatte 35
kilometreyken, proje sonrasında saatte 70 kilometreye
çıktı.
• Taşıma emniyeti, güvenilirliği ve konforu gelişti,
karayolu trafiğindeki hemzemin geçişlerde de emniyet
artırıldı.
• Demiryolu işletmeciliği; tren hızlarının ve verimliliğinin
artmasıyla, yenilenmiş modern sinyalizasyon sistemi
sayesinde daha ekonomik hale geldi.
• Operasyonel maliyetler azaltıldı, taşıma kapasitesi iki
kat artırıldı.
• Tüm istasyonlar, hareket engellilerin erişilebilirliğine
uygun biçimde yenilendi.
59İlham Veren Öyküler
PROJE KÜNYESİ
Irmak-Karabük-Zonguldak Demiryolu Hattının
Rehabilitasyon ve Sinyalizasyonu Projesi
Bütçesi: 227,21 milyon avro
Süresi: Ocak 2011 – Kasım 2016
Faydalanıcı Kurum: TCDD (Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryolları)
Türkiye demiryolu ağına 650 milyon avro destek
Ulaştırma Operasyonel Programı
kapsamındaki Irmak- Karabük-Zonguldak
Demiryolu Hattı Projesi sözleşme bedeli
227 milyon avroydu. Programın Türkiye’de
desteklediği diğer demiryolu projeleriyle
birlikte toplam ekonomik büyüklüğü ise 650
milyon avroyu aşıyor.
Avrupa Birliği, Türkiye’nin demiryolu
altyapısının gelişimine başka bölgelerde de
destek sunuyor. Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı
Tren Hattı ve Samsun-Sivas yük hattı, AB’nin
desteğiyle uygulanan ve devam eden diğer
projeler arasında yer alıyor. Avrupa Birliği’nin
sektöre desteği, önümüzdeki dönemde de
sürecek. İstanbul’u Avrupa’ya bağlayacak
Halkalı-Kapıkule Demiryolu Hattı projesinin
geliştirilmesi ve uygulaması çalışmaları Avrupa
Birliği mali destekleri ile devam ediyor.
Türkiye nüfusunun yaklaşık beşte biri
kırsal alanda yaşıyor. Kırsal alandaki
üretim, kırdan kente göç etmiş ancak
kırsalla ilişkisini kesmemiş bireylerin
aile ekonomilerini doğrudan etkilediği
gibi, toplumun kentlerde yaşayan diğer
tüm bireylerini de dengeli ve ekonomik
beslenme, sağlıklı gıdaya erişim ve
benzeri konular bağlamında yakından
ilgilendiriyor.
Türkiye’nin tarım alanındaki katılım
müzakere faslı üç ana başlıktan oluşuyor:
Tarım ve Kırsal Kalkınma; Gıda Güvenliği,
Veterinerlik ve Bitki Sağlığı ile Balıkçılık.
IPA II’nin altında ise tüm bu fasıllar
Tarım ve Kırsal Kalkınma başlığı altında
yapılandırılıyor.
2002-2013 yılları arasında IPA I altında söz
konusu üç fasıl için verilen destek yaklaşık
280 milyon avro ya ulaştı. 2007 -2013
IPARD I dönemi için ise Türkiye’ye ayrılan
bütçe yaklaşık 854 milyon avro oldu.
AB’nin söz konusu mali desteklerinden
tarım, hayvancılık, gıda, balıkçılık ve tarıma
TARIM ve KIRSAL KALKINMA AB’den Türkiye’nin Tarımsal ve Kırsal Kalkınmasına 2 milyar avrodan fazla mali destek
854 milyon € 11.000 proje 50.000’e yakın iş imkanı
800 milyon €
2007-2013
2014-2020
alternatif ekonomik alanlarda faaliyet
gösteren işletmeler, üreticiler, çiftçiler,
balıkçılar, kooperatifler ve üretici birlikleri
yararlanabiliyor
IPARD Nedir? IPA kapsamındaki “Kırsal
Kalkınma” destekleri IPARD
(IPA Rural Development) olarak
adlandırılmaktadır. IPARD, aday
ülkelerin Avrupa Birliği’nin “Ortak
Tarım”, “Kırsal Kalkınma” ve ilgili
diğer politikalarına uyum sürecini
desteklemek için yapılandırılmış
bir programdır. Türkiye’nin 42 ilini
kapsayan IPARD I Programı 2007-2013
yılları arasında uygulanmıştır. Program
otoriteleri Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu’dur.
IPARD I Programı kapsamında 854
milyon avro AB desteğiyle yaklaşık 11.000
proje yürütülmüş ve 50.000’e yakın iş
imkanı sağlanmıştır. 2014-2020 yılları
arasında uygulanan IPARD II programı
için ise yaklaşık 800 milyon avro
ayrılmıştır.
61İlham Veren Öyküler
62 İlham Veren Öyküler
Türkiye’de küpesiz koyun keçi kalmayacak!Sağlıklı bir toplum için hayvancılık da sağlıklı olmalı. AB’nin 47,4 milyon avroluk desteğiyle gerçekleştirilen iki proje sayesinde, hastalıkların önlenmesi ve izlenebilmesi için milyonlarca koyun ve keçiye küpe takılarak, kimlik sahibi olmaları sağlandı, koyun ve keçi vebası olarak da bilinen PPR hastalığının kontrolünde de büyük başarı elde edildi.
Hayvan sağlığının ve bunun sonucu olarak toplum
sağlığının korunması, hayvan hastalıklarının etkin biçimde
izlenmesi, aşılamaların düzenli olması ve hastalıkların
önüne geçilebilmesi, tarımsal istatistiklerle, tarımsal sigorta
işlemlerinin ve desteklemelerin sağlıklı yürütülmesi, sadece
etkin ve güvenilir bir işletme ve hayvan kayıt sistemiyle
mümkün. İşte AB mali desteğiyle gerçekleştirilen iki ayrı
proje, bu gerçeklikten yola çıktı ve Türkiye genelindeki
koyun ve keçiler kayıt altına alındı.
Günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde hayvanların kayıt
altına alınması yasal bir zorunluluk. Avrupa Birliği’ne katılım
sürecinde, Türkiye’de de Avrupa Birliği mevzuatına uyumlu
olarak koyun ve keçilerin kimliklendirilmesi ve küpelenerek
kayıt altına alınması çalışmaları bu yüzden başlatıldı.
Bu kapsamda, AB finansal desteğiyle 2010-2013 arasında
“Koyun ve Keçilerin Küpelenmesi ve Aşılanması Projesi”
yürütüldü, üç yıl boyunca ülke genelindeki koyun ve keçi
türü küçükbaş hayvanların büyük bölümü küpelenerek kayıt
altına alındı.
Genel hedefi koyun ve keçileri kayıt altına alıp aşılayarak
gıda güvenliğini sağlamak olan proje, hayvan yetiştiricilerine
yönelik geniş kapsamlı bir farkındalık kampanyası yürüterek
PPR hastalığının kontrolünde de önemli başarılar sağladı.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı projenin sonuçlarının
sürdürülebilirliğini sağlamak için kayıt altına alınmayan
küçükbaş hayvanların hareketlerine izin vermediğinden,
kayıt altına alınmayan ve aşılamaya katılmayan hayvan
yetiştiricileri hayvan sağlığı hizmetleri, sigorta, tazminat ve
destekleme gibi bakanlık hizmetlerinden faydalanamıyor.
2015-2016 yılları arasında yeni doğan kuzu ve oğlakların
elektronik olarak küpelenmesi ve kimliklendirilmesi için yeni
bir proje yürütülmeye başlandı. Çalışmalar temel olarak
elektronik küpe ve el terminali tedariği ve farkındalık artırma
bileşenlerine odaklandı.
Projelerin faaliyetleri ve çıktıları ayrıca Türkiye’nin AB’ye
katılım müzakerelerinin 12. Faslı kapsamında bulunan “Gıda
Güvenirliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı” başlığı altındaki
kapanış kriterlerinden birini karşılamayı hedefliyor.
PROJE KÜNYESİ
Koyun ve Keçilerin Kimliklendirilmesi ve
Aşılanması Projesi
Proje Süresi: Mart 2010 - Mart 2013 (36 ay)
Bütçe: 29,58 milyon avro
Faydalanıcı: T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı
Koyun ve Keçilerin Elektronik Olarak
Kimliklendirilmesi Projesi
Proje Süresi: Eylül 2014- Eylül 2016 (24 ay)
Bütçe: 17,73 milyon avro
Faydalanıcı: T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı
Çevre sorunları, küresel dünyada
insanlığın tümünü ilgilendiriyor. Çevre,
Avrupa Birliği tam üyelik sürecinde en
çok mevzuat uyumu isteyen ve en çok
mali yatırım gerektiren fasıllardan biri.
Türkiye’nin bu fasla ilişkin tarama süreci
2006’da bitti ve 21 Aralık 2009’da fasıl
müzakereye açıldı.
Avrupa Birliği, 2002-2013 yılları arasında,
çevre faslında kurumsal kapasite gelişimi
ve mevzuat uyumu kapsamında 50 projenin
uygulanması için yaklaşık 200 milyon avro
kaynak aktardı. Çevre altyapısına yönelik
ihtiyaçların giderilmesi için belediyelerin
atık su, içme suyu ve katı atık projelerine
800 milyon avro finansman temin edildi.
AB fonlarının desteği ile Türkiye’nin ilk
Temiz Hava Merkezi Marmara Bölgesi için
kuruldu.
Avrupa Birliği, IPA II döneminde (2014-
2020) ise Çevre ve İklim politika alanında
yaklaşık 650 milyon avro mali destek
verecek.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne çevre faslında
uyum çalışmaları kapsamında, ağırlıklı
olarak şu konular önem taşıyor:
Su ile ilgili reformların hayata geçirilmesi.
Yüzme suları ve yeraltı sularının korunması
ve iyileştirilmesi. Tarımdan kaynaklanan
nitrat kirliliğine karşı suların korunması.
Doğa ve biyolojik çeşitliliğin korunması.
İklim değişikliği ile mücadele, iklim
değişikliği etkilerinin azaltılması ve uyum
çalışmaları.
Hava kalitesinin iyileştirilmesi ve eşik
değerlerin AB standartlarına getirilmesi.
Sanayinin temiz üretim teknolojilerine
yönelmesi ve sanayiden kaynaklanan
kirliliğin azaltılması.
Tehlikeli kimyasallar, biyosidal ürünler,
asbest gibi maddelerin kullanımına
yönelik sınırlamaların AB standartlarına
getirilmesi.
Evsel ve sanayi atıklarının kaynağında
önlenmesi, geri dönüşüm yolu ile ülke
ekonomisine katkı sağlanması ya da
çevreye zarar vermeyecek şekilde bertarafı.
Motorlu araçlarda kullanılan yakıt
türlerinin kalitesinin artırılmasına
yönelik mevzuat uyumunun sağlanması,
motorlu araçlardan kaynaklanan emisyon
miktarının azaltılması.
Yerleşim yerlerinin gürültü haritalarının
hazırlanarak, çevresel gürültüye maruz
kalma seviyelerinin asgari düzeye indirilip,
insan sağlığının korunması için adımlar
atılması.
ÇEVRE ve İKLİM
50 projeye, 1 milyar €2002-2013
AB Destekli Çevre ve İklim Projeleriyle Hem Türkiye Hem Dünya Kazanıyor
65İlham Veren Öyküler
66 İlham Veren Öyküler
Yarın çok geç olmadan,iklim ve çevre için bir adım
Dünyanın bir geleceği olacaksa, öncelikle o geleceğe ilişkin en ciddi tehditle, sera gazının neden olduğu küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek gerekli. AB mali desteğiyle süren “Türkiye’nin Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi Mekanizmasına Destek için Teknik Yardım Projesi” bu alanda önemli bir adım oldu.
Dünyada epeydir mevsim normali diye bir şey kalmadı.
Haberlerde son yüzyılın en sıcak yazı ya da en soğuk kışı gibi
cümleler duyuyoruz. Kutuplardaki buzların erimesi… Türlerin
yok olma riskiyle karşı karşıya kalması... Kuraklık ya da su
baskını risklerinin artışı... Bunların kaynağında, insanlığın son
yüzyılda sanayileşmeyle yaptığı doğa tahribatının izleri çok
belirgin. Ve gündemimizde olan asıl soru şu: Yarın çok geç
olmadan, iklim ve çevre için hangi adımları atabiliriz?
Ülkeler ve hükümetleri uzun yıllar boyunca bu yıkıcı
tahribata ilişkin ortak önlemler alamadı. İlk önce Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)
daha sonra da Kyoto Protokolü imzalanmıştı. Ancak ülkeler
arasında bir ittifak yoktu. Küresel alanda en çok sera gazını
üreten ülkeler bu protokolü imzalamaktan kaçınmıştı.
Küresel ısınmanın artışı ve iklim değişikliği riskinin giderek
artışı, ayrıca iklim dostu önlemlerin ülke ekonomilerine
olumlu katkısının iyi biçimde anlatılabilmesi, Birleşmiş
Milletler’in bu alandaki çabalarının sonuç vermesini sağladı.
İşte 2015’te düzenlenen Paris İklim Konferansı bu alandaki en
umut verici gelişmeye sahne oldu. Konferansa katılan 200’e
yakın ülke, Paris İklim Anlaşması üzerinde uzlaşı sağlayabildi.
Ancak önümüzdeki yol daha çok uzun... iklim değişikliğiyle
mücadelenin başarılı olması için atılması gereken en önemli
adımlardan biri de, iklim değişikliğine neden olan sera
gazı emisyonlarının izlenmesi ve bu bilgiye dayanarak da
emisyonların azaltılması.
İşte Avrupa Birliği mali desteğiyle yürütülen “Türkiye’nin
Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi Mekanizmasına Destek
için Teknik Yardım Projesi” hem Türkiye’nin, hem de tüm
dünyanın geleceğiyle ilgili temel bir soruna ilişkin önemli bir
adım attı.
Her şey sera gazının azaltılması için
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’nın ana yararlanıcısı olduğu proje, üç bölümde
özetle şu katkıları sunmayı amaçlıyor:
• Türkiye’nin, uluslararası sera gazı emisyonları
raporlaması taahhütlerinin sağlanması için mevcut
kurumsal düzenlemelerin iyileştirilmesinin sağlanması.
• Ulusal Sera Gazı Envanterleri için yıllık sera gazı
emisyonu ve azaltımı gibi verilerin kalitesinin artırılması
amacıyla kapasite geliştirme ve eğitim programlarının
geliştirilmesi ve uygulanmasına katkıda bulunulması.
• Ulusal bildirim ve raporların kalitesinin artırılması
amacıyla kapasite geliştirme ve eğitim programlarının
geliştirilmesi ve uygulanmasına katkıda bulunulması.
67İlham Veren Öyküler
Emisyon azaltımının ticari değeri de var
Türkiye Kyoto Protokolü’ne 2009’da taraf olmuştu.
Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadele konusundaki
yol haritası olan Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi
ise 2010’da kabul edildi. AB iklim değişikliği politikalarına
uyum çalışmaları sayesinde, birçok bölge ve sektörü
olumsuz biçimde etkileyecek sorunlarla mücadele daha da
kolaylaşacak. Bu proje, sera gazı emisyonlarının izlenmesi
ve azaltılması, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı
dirençliliğin artırılması ve hatta ozon tabakasının korunması
politikalarının uygulanabilir olmasına katkı yapacak. Bu
adımın bir ekonomik getirisi de olacak. Avrupa Birliği
Emisyon Ticareti Sistemi’ne katılımın sağlanması sayesinde,
emisyon azaltımının ekonomik anlamda yapılabilir olmasını
sağlayacak şekilde ticari değeri de artacak.
PROJE KÜNYESİ
Türkiye’nin Sera Gazı Emisyonlarının
İzlenmesi Mekanizmasına Destek için
Teknik Yardım Projesi
Proje Bütçesi: 3 milyon avro
Proje Süresi: Aralık 2014 – Nisan 2017 (28 ay)
Faydalanıcı Kurum: T.C. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı
Sivil toplum demokrasinin güvencesi
Avrupa Birliği, Türkiye’de sivil topluma iki
ayrı programla destek veriyor: Sivil Düşün
AB Programı ve Türkiye-Avrupa Birliği Sivil
Toplum Diyaloğu Programı’yla.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik
yolculuğunda sivil toplumun rolü büyük
olacak. Çünkü yaşam standartlarının
gelişmesi, yurttaşların demokratik
süreçlere katılımının artırılması, daha
etkin, dinamik bir sivil toplumla mümkün.
Ayrıca Türkiye’de ve Avrupa Birliği’nde
yaşayan vatandaşların birbirlerine
yakınlaştırılmaları ve farklı kültürler,
siyasi ve ekonomik sistemler hakkında
bilgilendirilebilmeleri için sürece dahil
edilmeleri şart. Bu şekilde genişlemenin
beraberinde getirdiği fırsatlar ve zorluklar
daha iyi bir şekilde anlaşılabilecek.
İşte Türkiye-Avrupa Birliği Sivil Toplum
Diyaloğu Programı ve Sivil Düşün AB
Programı’nın varlığının temelinde bu
olgular yatıyor.
Sivil Düşün AB Programı’nın, Ağlar
ve Platformlar Hibe Bileşeninde IPA I
döneminde dokuz projeye toplam 2 milyon
750 bin avro mali destek verildi.
Aktivist Programı kapsamında ise
30’dan fazla tematik alanda 326 çalışma
desteklendi. Sivil Düşün, IPA II döneminde
Ağlar ve Platformlar programı ile Aktivist
desteğine ağırlık veriyor.
Türkiye-Avrupa Birliği Sivil Toplum
Diyaloğu Programı, 2008’den bu yana,
yaklaşık 350 proje ile Türkiye ve Avrupa
Birliği’nden 600’ün üzerinde kuruluşu
diyalog temelli ortaklık çerçevesinde
buluşturdu. Program için ayrılan bütçe
ise yaklaşık 48 milyon avroya ulaştı. Bu
bütçe Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali
Yardım Aracı (IPA) kapsamında, Türkiye
Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği tarafından
ortak finanse ediliyor. Program Avrupa
Birliği Bakanlığı tarafından yürütülüyor.
Ve IPA II Sivil Toplum Desteği2014-2020 döneminde IPA II altında
sivil toplumun gelişimi, sivil toplum
diyaloğu ve sivil toplum-kamu işbirliğinin
güçlendirilmesi için STK’ların ve yerel
kuruluşların geliştirecekleri projelere
toplam 190 milyon avro tahsis edildi.
DEMOKRASİ veYÖNETİŞİM
48 milyon € destek
190 milyon €
2007 - 2013
2014 - 2020
69İlham Veren Öyküler
70 İlham Veren Öyküler
Daha Güçlü Bir Sivil Toplum İçin Sivil Toplum Geliştirme MerkeziAvrupa Birliği, Türkiye’de “güçlü ve demokratik bir sivil
toplum” vizyonuyla kurulan Sivil Toplum Geliştirme
Merkezi’nin (STGM) çeşitli projelerini finanse ediyor.
Bunlardan en sonuncusu “Türkiye’de Sivil Toplumun Gelişimi
ve Sivil Toplum-Kamu İşbirliğinin Güçlendirilmesi Projesi”ydi.
AB, üçü IPA I döneminde ve biri de IPA I öncesinde olmak
üzere, STGM tarafından yürütülen dört hibe projesine 11
milyon 295 bin avro tutarında destek verdi. IPA II dönemi
için ise çalışmalar planlanıyor ve verilecek proje destek
tutarı henüz belirlenmedi.
STGM, vizyonu doğrultusunda; sivil toplum içinde
katılımcılığın ve demokrasinin gelişimi, örgütlülüğün
ve özerkliğin güçlendirilmesi, sivil toplumun karar alma
süreçlerinde söz sahibi olması için, kendi öncelik alanları
içinde savunuculuk, kampanya, araştırma, eğitim ve
lobi çalışmaları yürütüyor. STGM’nin Ankara’da merkez
ofisinin yanı sıra Adana, Diyarbakır, Eskişehir ve İzmir’de
dört yerel destek merkezi var. STGM’nin temel amacı sivil
toplum örgütlerinin, katılımcı demokraside daha aktif rol
alabilmeleri için, kapasitelerinin geliştirilmesine destek
olmak. STGM’nin verdiği destekler, doğrudan parasal katkı
biçiminde değil, çeşitli destekler aracılığıyla yerel örgütlerin
kendi yapabilme güçlerini artırma doğrultusunda. STGM,
hedef grubu olarak seçtiği toplumsal cinsiyet, çocuk, insan
hakları, gençlik, çevre, engelli hakları ve kültürel haklar
/ kültür-sanat alanlarında faaliyet gösteren sivil toplum
örgütlerine çalışmalarında destek veriyor. Faaliyetleri
arasında sivil ağların güçlendirilmesi için destek sağlamak;
farklı alanlarda çalışan sivil toplum örgütleri arasındaki
diyaloğu artırmak; sivil örgütlerin lobi ve kampanya
faaliyetlerine destek vermek sayılabilir. STGM, Avrupa
Birliği’nin bir kuruluşu ya da projesi değil. Ancak, AB
tarafından finanse edilen “Türkiye’de Sivil Toplumun Gelişimi
ve Sivil Toplum-Kamu İşbirliğinin Güçlendirilmesi” Projesi
STGM’nin yürüttüğü projelerden biri.
Ayrıntılı Bilgi İçin: www.stgm.org.tr
STGM Tarafından Yürütülen Doğrudan Hibe
Projeleri:
Proje Adı: Sivil Toplumun Gelişimi için
Örgütlenme Özgürlüğünün Güçlendirilmesi
(IPA Öncesi)
Uygulama dönemi: 2005 – 2007
Bütçesi: 1,82 milyon avro
Proje Adı: Türkiye’de Sivil Toplum ve Diyaloğun
Desteklenmesi
Uygulama dönemi: 2007 – 2009
Bütçesi: 3,1 milyon avro
Proje Adı: Etkin Katılım için Sivil Toplumun
Gelişimi
Uygulama dönemi: 2009 – 2012
Bütçesi: 2,2 milyon avro
Proje Adı: Türkiye’de Sivil Toplum
Gelişiminin ve Sivil Toplum Kamu İşbirliğinin
Güçlendirilmesi
Uygulama dönemi: 2012 – 2015
Bütçesi: 4,17 milyon avro
71İlham Veren Öyküler
Sivil Toplum Kuruluşları İçin Teknik Destek: TACSO
sağlayacak ve ilk dönemin tecrübesini sürdürecek hem de
yeni üyelerin katkılarına olanak verecek bir seçim süreci
ile güncelleyerek faaliyetlerine yön vermeye devam etti.
TACSO Türkiye Ulusal Danışma Kurulu’nda sivil toplum,
kamu ve AB temsilcilerinden oluşan 28 üye bulunuyor.
Ayrıntılı Bilgi İçin: www.tacso.org
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve TACSO 2 olarak
anılan Sivil Toplum Kuruluşları için Teknik Destek
Projesi 2, Sivil Toplum Aracı (Civil Society Facility)
kapsamında, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA)
yararlanıcısı ülkelere yönelik olarak sivil toplumun katılımcı
demokrasi içerisinde güçlendirilmesi ve sivil toplumun
gelişimine olanak veren bir çevre ve kültürün güçlenmesini
teşvik etmek amacıyla; Arnavutluk, Bosna Hersek, Kosova,
Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti, Karadağ, Sırbistan
ve Türkiye’de uygulanıyor.
TACSO Projesi‘nin ilk uygulama dönemi, Ağustos 2009-
Ağustos 2013 yılları arasında hayata geçirildi. Bu dört yıl
süresince TACSO pek çok başarıya imza attı: Bölgede
şeffaf, tarafsız ve adil olmasıyla bilinen bir marka olmak,
ülke ofisleri tarafından yürütülen yardım masaları yoluyla
STK’lara doğrudan rehberlik ve teknik destek sağlamak; hem
web sayfası hem de bölgesel ve ulusal düzeyde düzenlenen
toplantılar ve konferanslar ile sivil toplum kuruluşlarına ve
diğer paydaşlara bilgi aktarımı sağlamak; STK’lar, kamu
kurumları ve diğer paydaşlar arasındaki bölgesel işbirliğini
güçlendirmek; bölgesel düzeyde ortaklıklar ve ağlar
kurulmasına katkıda bulunmak; bölgesel ve ulusal düzeydeki
etkinliklerde, politika değişikliklerini tanıtmak bunlardan öne
çıkanlardı.
TACSO 2 çalışmalarına bu bağlamda devam ediyor.
TACSO 2, Eylül 2013 ile Ağustos 2017 arasında dört yıl
boyunca uygulanacak. TACSO, projenin ikinci döneminin
ilk yılının sonunda Türkiye’deki kaynak kuruluşu olan Sivil
Toplumu Geliştirme Merkezi (STGM) ile birlikte çalışmaya
başladı. TACSO Türkiye ve STGM, Ankara’da aynı ofisi
paylaşıyor ve STK’lara sağladıkları destekleri koordine
ediyor. TACSO Türkiye ikinci uygulama döneminde, sivil
toplum için anahtar paydaşları bir araya getiren Ulusal
Danışma Kurulunu (UDK) , hem eski üyelerin devamlılığını
72 İlham Veren Öyküler
Sivil Düşün AB ProgramıSivil Düşün AB Programı, Avrupa Birliği Türkiye
Delegasyonu’nun aktivistler, sivil toplum örgütleri, sivil
girişimler, ağlar ve platformların gereksinimlerine cevap
vermek, aktif vatandaşlık için elverişli ortam yaratmak ve
örgütlü aktif bireylerin kapasitelerini güçlendirmek üzere
tasarladığı yenilikçi, esnek ve katılımcı bir destek programı.
Bu Avrupa Birliği destek programı 2012’de hayata geçti.
Sivil Düşün, hak temelli çalışmaları destekliyor. Yalnızca
örgütlü yapıların değil, tüzel kişiliği olmayan sivil oluşum ve
aktivistlerin çalışmalarına da destek veriyor. Savunuculuğun
gelişmesine katkıda bulunuyor. Dezavantajlı grupların
katılımı ve sivil alana erişimi ile ilgili gereksinimlere cevap
veriyor.
Sivil Düşün AB Programının, Ağlar ve Platformlar Hibe
Bileşeninde IPA I döneminde dokuz projeye toplam 2 milyon
750 bin avro mali destek verildi. Bu projeler; Senin Hakkın
Gençlik Hakkı, Basın İçin Özgürlük, Sivil Toplum Afet
Platformu, Çeşitlilik ve Stratejik Davalama Ağı, Ayrımcılığa
Karşı Gökkuşağı Koalisyonu, Denge ve Denetleme Ağı,
Kadın Sığınaklarının Dayanışma Merkezi Kurultayı’nın
Güçlendirilmesi, Mevcut Çocuk Ağlarının Sesi Olarak
Harekete Geçmesi, Türkiye Hapishaneler Enformasyon Ağı
oldu.
Aktivist Programı kapsamında ise 30’dan fazla tematik
alanda 326 çalışma desteklendi. Sivil Düşün, IPA II
döneminde Ağlar ve Platformlar programı ile aktivist
desteğine ağırlık veriyor.
72 İlham Veren Öyküler
74 İlham Veren Öyküler
‘Birbirine benzemez’ 289 örgüt, ‘aynı idealde’ nasıl buluştu?Birbirinden ’farklı alanlarda’ ve ‘farklı konularda’ çalışan ve
pek çok konuda da epeyce ‘farklı düşünen’ 289 sivil toplum
örgütü aynı amaca odaklanıp, bir araya gelebilir mi?
Bu soru 2014’ten önce sorulsaydı, cevabı muhtemelen ‘hayır’
olurdu. Ancak 2014’te kurulan Denge ve Denetleme Ağı
sayesinde, hayat bizi farklı bir yanıtla karşılıyor.
Denge ve Denetleme Ağı, Sivil Düşün AB Programı
tarafından desteklenen ve “Bu ülkede, özgürlük, eşitlik,
istikrar, adalet, refah ve barış hepimiz için garanti altına
alınacaksa, güçlü bir denge ve denetleme şart” diyenlerin
bir araya geldiği bir oluşum. Toplumsal kutuplaşmanın
artma eğilimi içinde olduğu bir dönemde, birbirinden farklı
kültürel, sosyal, etnik, dinsel, siyasal farklılıklara sahip
örgütleri bir araya getirme başarısını yakalamış bu ağa
Türkiye genelinde 289 sivil toplum kuruluşu üye.
Peki, bu düşünsel farklılıkların aşılması nasıl mümkün
olabildi? Aslında bunu ağın katılımcılarından dinleyerek,
anlamak gerek. Örneğin, Türk Kadınlar Birliği’nden Sevna
Somuncuoğlu şunu anlatıyor:
“Bir arkadaşımız şunu söylemişti: Biz artık tabldot demokrasi
istemiyoruz, açık büfe demokrasi istiyoruz. Toplumun
tamamını temsil eden çeşitlilikteyiz. Kimsenin kimseyi
ötekileştirmediği bir sistem olması gerektiğini savunuyoruz.
Bunun garantisinin de denge ve denetleme olduğuna
gönülden inanıyoruz. LGBTİ bireylerle aynı salonda
bulunmam diyen, feministim dediğimizde ‘estağfurullah’
diyen insanlar vardı. Ama birbirimizi dinlemeye karar vererek
ilk tavizlerimizi verdik. Ondan beri de önyargılar kırılıyor ve
şimdi birbirimizden çok öğreniyoruz. Oylama yapmıyoruz;
çünkü oylamanın bir tarafın mutsuz kalması sonucunu
doğuracağının çok farkındayız. Hep birbirimize acemdik
ama bir baktık ki cem olabiliyoruz. Ağın bu kadar hızla
gelişiyor olması da bunun bir ihtiyaç olduğunun çok önemli
bir göstergesi. Bu, bir arada durabileceğimiz bir şemsiye,
uzlaşma kültürü de buradan tüm ülkeye yayılabilir.”
Türkiye’de sayıları epey azalmış bir topluluğun, Süryanilerin
sivil toplum temsilcilerinden biri olan Yuhanna Aktaş,
“Yıllardır hep ötekileştirilmiş olmanın etkisiyle, bizim de
toplum olarak önyargılarımız vardı; mesela kapalı bir bayan
geldiği zaman mesafeliydik” diyor ve ekliyor:
“Ama bu tür çalışmalarla bakıyoruz ki başörtülü bir bayanla
da istediklerimizi konuşabiliyoruz. Kendimizi ötekileştirilmiş
hissediyoruz ama içimize kapanarak, bekleyerek bir yerlere
varamayız. Birlikte yaşamak mecburiyetindeyiz. Burada
Hristiyan, Müslüman, başı açık, kapalı, Mardinli, Yozgatlı bir
hoşgörü tablosu var.”
75İlham Veren Öyküler
Önyargılarımızı bir kenara koyup yüz yüze gelirsek, her şeyi
uzlaşma içinde konuşabileceğimize inandık. Herkes, bir
masanın öneminden dem vuruyordu; biz harekete geçtik,
masayı kendimiz kurduk.”
İşte o masa kurulurken, 2012 yazında, 33 sivil toplum
temsilcisinin yazdığı bir deklarasyonla, ağın temelleri atıldı.
Üyeler; katılım, şeffaflık, karşılıklı saygı ve çoğulculuğu
temel alarak, yerelden ulusala özümsenmiş bir siyasi ve sivil
kültür için çalışmaya başladılar.
“Bize bir masa lazımdı,
kalktık kendimiz kurduk!”
Denge ve Denetleme Ağı sözcüleri tam da böyle diyor. “Bize,
etrafında tüm farklılıklarımızla bir arada var olabileceğimiz,
çözüm üretebileceğimiz bir masa lazımdı, baktık ki yok,
kalktık kendimiz kurduk!” Peki, olmaz denen şey nasıl
gerçekleşti, nasıl hayat buldu? Ağ sözcüleri bu sorunun
yanıtını şöyle veriyor: “Aslında öykümüze bir hayal yön verdi.
Adana’dan Samsun’a, Diyarbakır’dan İstanbul’a; Türkiye’nin
dört bir tarafına uzanan bir masanın etrafında, birbirimizden
farklı düşünürken de oturabiliriz, dedik.
Bu devasa ağ neler yaptı?
Ve eksiklikleri tespit etmek, dile getirmek yetmez; değişim
istiyorsak fazlasını yapmak gerek, dediler. “Olmamış”
demekle yetinmediler; neden olmadığını sebepleriyle
anlattılar. “Denge ve denetleme sisteminin nasıl işler hale
geleceğine” dair öneriler getirdiler. Politika belgeleri ve
çağrılar yayınladılar.
Ülke çapındaki ulusal ve yerel örgütler aracılığıyla 100 bini
aşkın insana erişen bu ağ sayesinde, bugün daha çok insan,
“denge ve denetleme” diyor! Geleneksel ve sosyal medya
yansımalarındaki sonuçlar bunu net biçimde gösteriyor.
Ayrıca seçimler döneminde TBMM’deki tüm siyasi partilerin
denge denetlemeye yaptıkları atıflarda kayda değer artışlar
da, ağın etkileme gücüne ilişkin bir şey anlatıyor.
Ya bundan sonra ne olacak? Denge ve Denetleme Ağı yoluna
nasıl devam edecek? Ağ sözcüleri, buna şöyle yanıt veriyor:
“Çalışmalarımızı 8 reform alanında sürdüreceğiz: Anayasa,
Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar, Medya, Siyasi Partiler
ve Seçim Sistemi, Yargı, Yasama, Yerel Yönetimler ve
Yürütme. Her bir alan için çalışma grupları oluşturulacak.
Ağa bireysel katılımın yolunun açılması ve spesifik konular
üzerinde çalışan ve çözüm üreten reform grupları sayesinde,
DDA, çok daha etkin katılımın sağlandığı bir yapıya doğru
evrilecek.
Ağın başlangıçta kendisi için belirlediği bir büyüme,
genişleme stratejisi vardı. 2014’te 117 üyesi olan ağ, farklı
görüş ve değerlerin yan yana durabileceğini gösterdikçe,
büyümesini sürdürdü ve iki yıl içinde 289 örgütün sesi haline
geldi. Demokrasi için çok önemli bir kavram olan denge
ve denetlemeyi, sivil toplum, medya ve karar vericilerin
gündemine sokmak için, durmadan dinlenmeden anlattılar.
İstanbul, Ankara Adana, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, İzmir,
Kayseri ve Samsun’da çevre illerin de katılımıyla 116 halk
toplantısı gerçekleştirdiler. 158 karar verici (Mecliste
temsil edilen 4 siyasi partinin karar vericileri) ve bürokrat
ile yerelde ve ulusalda, en az bir kez yüz yüze görüştüler,
çalışmalarını paylaştılar. Yine yerelde ve ulusalda 146 medya
mensubu ile buluştular.
Yaratıcı kampanyalar hazırladılar: “Bizi Kavuşturacak Bir
Anayasa Mümkün” dediler. Anayasanın katılımcı biçimde
yapılabileceğini anlattılar. Kendilerini örnek gösterdiler.
Sonra da BAK (Bizi Anayasa Kavuşturacak) projesini
başlattılar.
76 İlham Veren Öyküler
77İlham Veren Öyküler
“Kırmızı çizgilere karşı kırmızı çizgimiz var!”
Mehmet Kaya (Dicle Toplumsal Araştırmalar
Merkezi Başkanı):
Yıllar boyu çatışmalı bir ortamda büyüdüm, dönüp
sorguladığımda bir tek şeyin yapılmadığını gördüm:
Diyalog ortamı. Hep sağırlar diyaloğu ile gidilmiş ve
bu kadar insan ölmüş. Yalnızca kendi sorunumuz
üzerinden yürüdüğümüzde bir anda karşıt doğuyor.
Kürt sorunu diyerek yola çıktığım zaman bir Türk,
sanki onun haklarını alacakmışım algısına kapılıyor
bir anda. Ama Atatürkçü Düşünce Derneği ile de
ulusalcı başka bir yapıyla da bu Ağın amaçları
etrafında buluşabiliyoruz. Kırmızı çizgi her zaman
demokrasinin önüne konulan çizgidir. Bizim bu
kırmızı çizgileri yaratanlara karşı kırmızı çizgimiz
var. Yarın ayrışacağımız bazı noktalar olacak
belki ama o noktaların da bu diyalog süreciyle
aşılacağına inanıyorum. Masaya oturduğumuzda
söylediklerimizin birbirinden farklı olmadığını,
kavramların bizi karşı karşıya getirdiğini görüyoruz.
“Korkularımızla yüzleşiyoruz”
Şakir Gürel (Tüm İletişim Medya Federasyonu
Başkanı):
Burada, farkında olmadan korkularımızla da
yüzleşiyoruz. Kırmızı çizgileri oluşturan da zaten
korkularımız. Konuştukça, paylaştıkça, tartıştıkça
aslında karşı tarafta gördüğümüzün korkulacak
olmadığı ortaya çıkıyor. Karadenizliyim. Kuzenim
Şırnak’ta şehit oldu. Nevruz günü Diyarbakır’a
toplantıya gittim. Facebook’ta fotoğraf paylaşınca,
kuzenlerim ‘Amca hayırdır’ tepkisi gösterdiler.
Ama Ağ içinde Mehmet Bey’den dinlediklerimi
aileme aktardığımda, önyargıların artık kırılmaya
başladığını, Karadeniz’deki insanın da ne olup
bittiğini sorgulama ihtiyacı hissettiğini gördüm.
PROJE KÜNYESİ
Denge ve Denetleme Ağı: Tabanı Harekete
Geçirmek için Ağın Güçlendirilmesi
Proje Süresi: Ocak 2014-Şubat 2016
(26 ay)
Proje Bütçesi: 514 bin avro
Proje Yürütücüsü: Sabancı Üniversitesi /
İstanbul Politikalar Merkezi - IPM
78 İlham Veren Öyküler
“Sevgi dolu bir ailede büyümek her çocuğun hakkı”
Türkiye’de devlet koruması altında 12 bin civarındaki çocuğun sadece üçte biri koruyucu aile bakımından yararlanabiliyor. Her yıl yüze yakın projeye destek veren Türkiye-Avrupa Birliği Sivil Toplum Diyaloğu Programı’ndan faydalanan Denizli Koruyucu Aile Derneği, bu alana ilişkin çalışmalarıyla hem korunmaya muhtaç çocuklarda, hem de toplumda umut yarattı…
Ayfer Doğan, Denizli Koruyucu Aile Derneği’ni kurarken,
bu örgütlenmenin etkisinin Denizli’den Türkiye’ye oradan
da Avrupa’ya yayılacağını düşünmemişti muhtemelen.
Ancak dernek, Sivil Toplum Diyaloğu Siyasi Kriterler Hibe
Programı’ndan aldığı destekle, Hollandalı sivil toplum
kuruluşu Uluslararası Çocuk Gelişim İnisiyatifi (International
Child Development Initiatives) ile uzun vadeli bir ortaklığa
imza attı. Türkiye genelindeki diğer koruyucu aile dernekleri
ve ilgili bireylerle, sivil toplum kuruluşlarını buluşturan
Denizli Koruyucu Aile Derneği, bir ‘Koruyucu Aile Yasası’ için
taslak bir metin oluşturulmasına da önayak oldu.
Türkiye’de halen devlet koruması altında olan 12 binin
üzerinde çocuk var. Ve bu çocukların sadece 4 bin
500’ü koruyucu aile bakımlarından yararlanabiliyor.
Biyolojik ebeveynlerinden yoksun büyüyen çocukların
devlet koruması ve desteğiyle başka ailelerin yanında
büyütülmesine ‘koruyucu ailelik’ deniyor. Ayfer Doğan’a göre
etkili bir çalışmayla ve gerek hukuki gerekse diğer uygulama
sorunları giderildiği takdirde, bu çocukların hepsi sevgi dolu
bir yuvada büyüyebilir. Ayrıca koruyucu ailelere verilen
çocuklara yönelik destek de çok önemli. Çünkü çocuklar bu
geçiş döneminde “yer değiştirme” travması yaşayabiliyor.
İşte Ayfer Hanım ve arkadaşları, “Sevgi Dolu Bir Ailede
Büyümek Her Çocuğun Hakkı” diyerek çıktıkları yolculukta
ve aynı adlı projelerinde şunları yaptılar:
Türkiye genelinde 100’den fazla sivil toplum kuruluşuyla
iletişime geçtiler. Bu kuruluşlar arasında başka koruyucu
aile dernekleri de vardı, koruma altındaki çocuklarla çalışan
sosyal hizmet uzmanlarının örgütleri de. Gençlik örgütlerine
de ulaştılar, hukuk örgütlerine de…
Medya aracılığıyla da bu soruna dikkat çektiler.
Proje kapsamında, koruyucu aile sistemiyle ilgili tarafları,
yani koruyucu aileleri, gençleri, sosyal hizmet uzmanlarını,
eğitimcileri, hukukçuları, kamu kurumlarının temsilcilerini
bir araya getirdiler ve uygulamada yaşanan sorunları detaylı
biçimde saptadılar. Tüm bu çalışmaları derleyip, Türkiye’nin
ilk ‘Koruyucu Aile Yasa Taslağı’nı hazırladılar.
Yine proje kapsamında, koruyucu ailedeki çocuklar için
geliştirilmiş bir eğitim yöntemi olan Sırt Çantası’nı (Back
Pack) Türkiye’ye taşıdılar ve 30 saha çalışanına aktardılar.
Projenin uygulandığı 8 ilde koruyucu aileleri birbirleriyle
buluşturdular. Böylece hem deneyimlerini paylaşmalarını
sağladılar, hem de koruyucu aile uygulamasının yasal
altyapısının gelişimi için ortak çözüm aradılar. Ülke
genelinde geniş bir ağ oluşturup, iş birlikleri geliştirdiler.
Ulusal bir çatı oluşumu için de çalışmalara başladılar.
Ayfer Doğan, kendi evinde dört çocuğu sıcak bir yuvayla
buluşturmanın mutluluğunu yaşıyor ve hazırladıkları yasa
taslağının yasalaşmasını umuyor. Denizli Koruyucu Aile
Derneği, bu projeyle adını şimdiden Sabancı Vakfı’nın
‘Türkiye’nin Fark Yaratanları’ arasına yazdırdı bile.
79İlham Veren Öyküler
PROJE KÜNYESİ
Sevgi Dolu Bir Ailede Büyümek Her Çocuğun
Hakkı
Proje Süresi: 12 ay
Proje Bütçesi: 162 bin avro
Proje Yürütücüsü: Denizli Koruyucu Aile
Derneği
Sivil Toplum Diyaloğu Programı
Sivil Toplum Diyaloğu Programı, Türkiye ve Avrupa’dan
sivil toplum kuruluşlarının ortak bir konu etrafında bir
araya gelerek, toplumların birbirini tanımaları, bilgi
alışverişinde bulunmaları ve karşılıklı anlayışı geliştirerek
kalıcı diyalog kurmalarını hedefliyor.
Türkiye’de nesli tükenmeye yüz tutmuş bozayılardan,
yine benzer bir kaderi paylaşan orkidelerin korunmasına,
Türkiye ve Avrupa medyasının işbirliğinden, temiz enerji
girişimlerinin desteklenmesine, toplum temelli çocuk
eğitiminden, mültecilerin uyumuna kadar farklı pek çok
alanda ortak projeler destekleniyor. Burada asıl amaç
da, aynı konuda çalışan uzmanların bir araya gelip,
deneyimlerini paylaşmaları, sorunlara ortak çözümler
üretip, fırsatları beraber değerlendirmeleri.
2008’den bu yana yürütülen bu program, yaklaşık 350
proje ile Türkiye ve Avrupa Birliği’nden 600’ün üzerinde
kuruluşu diyalog temelli ortaklık çerçevesinde buluşturdu.
Program için ayrılan bütçe, yaklaşık 48 milyon avroya
ulaştı. Bu bütçe Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım
Aracı (IPA) kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa
Birliği tarafından ortak finanse ediliyor. Program Avrupa
Birliği Bakanlığı tarafından yürütülüyor.
Bugüne kadar Sivil Toplum Diyaloğu kapsamında hayata
geçirilen projeler şu başlıklar altında toplanıyor: Medya,
siyasi kriterler, çevre, eğitim, kültür, enerji, tarım ve
balıkçılık, işletme ve sanayi politikası, adalet özgürlük
ve güvenlik, bölgesel politika ve yapısal araçların
koordinasyonu, tüketicinin ve sağlığın korunması, iş
kurma hakkı ve hizmet sunumu serbestisi.
Detaylı bilgi için: www.siviltoplumdiyalogu.org
81İlham Veren Öyküler
Avrupa Birliği programları ‘sınırları’ kaldırıyor!Türkiye, 2003’ten bu yana Avrupa Birliği programları ve ajanslarına etkin biçimde katılıyor. Bu programlar sayesinde eğitimde, bilimde, ticarette ve daha pek çok alanda sınırlar kalkıyor, Türkiye ve AB vatandaşları arasında etkileşim ve diyalog çoğalıyor...
Avrupa Birliği’ne aday ülkeler, ‘Ortaklık Konseyi’ kararları
ya da ‘Çerçeve Anlaşmaları’ temelinde, bazı Avrupa Birliği
programlarına ve ajanslarına katılabiliyor. Avrupa Birliği
ortak politika ve hedeflerinin uygulama araçlarından
olan programlar; eğitimden bilime, kültür ve sanattan
girişimciliğe, vergi ve gümrük sistemlerinden, çevre,
istihdam ve sosyal yenilikçiliğe geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Avrupa Birliği programları ve ajansları, katılımcı ülkeler
arasında işbirliğini teşvik ederek karşılıklı etkileşim ve
diyaloğu artırıyor. Eğitim ve gençlik değişim programları
bu çalışmaların merkezinde yer alırken, araştırmacılar
birlikte çalışarak deneyimlerini paylaşabiliyor. İşletmeler ve
organizasyonlar AB politikalarını öğrenme fırsatı bulurken
kültürel çeşitlilikle farklı çalışma yöntemleri ve iyi örneklerin
karşılıklı paylaşımı sağlanmış oluyor.
Türkiye, bu program ve ajanslara 2002 yılında imzalanan
“Çerçeve Anlaşma” kapsamında etkin biçimde katılıyor.
Türkiye’nin Avrupa Birliği programları ve ajanslarına
katılımının genel koordinasyonu Avrupa Birliği Bakanlığı
tarafından yapılmakla birlikte, politika alanları itibarıyla
ilgili kamu kurumlarınca tanıtım, teşvik ve yönlendirme
faaliyetleri de yürütülmektedir
Toplumlararası diyaloğa katkı
Avrupa Birliği programları ve ajanslarına katılım, demokrasi
ve yönetişim kapsamında ele alındığında oldukça önem
kazanır. Türkiye’nin bu programlara katılımı, Türkiye ve AB
vatandaşları arasındaki etkileşime katkı sunan, sivil toplumu
güçlendiren, kurumsal ve politik işbirliğini önemli ölçüde
tamamlayan bir etken. Program ve ajanslar kapsamındaki bu
etkileşim, akademik işbirliği ve sivil toplum diyaloğuna da
katkıda bulunuyor.
Türkiye 2007-2013 yılları arasında; Fiscalis 2013, Gümrükler 2013, Progress, Hayatboyu Öğrenme (LLP), Gençlik Programı (YiA), Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programı – Bilgi ve İletişim Teknolojileri Politikaları Destek Programı (CIP ICT PSP), Girişimcilik ve Yenilik Programı (CIP EIP), Yedinci Çerçeve Programı (FP7) ve Kültür 2007-2013 Programına katıldı. Türkiye 2003’ten bu yana da Avrupa Çevre Ajansı üyesi ve Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’ nin (EMCDDA) etkinliklerine katılmakta.
82 İlham Veren Öyküler
Türkiye’ nin 2014-2020 döneminde Birlik Programları’na ve AB Ajansları’na Katılımı:
Avrupa Birliği’nin politika ve öncelikleri güncellendikçe 7
yıllık dönemler halinde planlanan programların da yapısı
ve içeriği değişiyor. 2014-2020 döneminde Avrupa Birliği
tarafından 22 farklı program uygulanmaktadır.
Erasmus+ Programı:
Avrupa Birliği’nin eğitim, gençlik ve spor alanındaki
politikaları kapsamında uygulanacak projeleri destekleyerek
iş piyasalarının ve rekabetçi bir ekonominin ihtiyaç duyduğu
becerilere sahip beşeri ve sosyal sermayenin gelişimine katkı
sağlamayı amaçlar.
Erasmus+ kapsamındaki destekler, “Bireylerin Öğrenme
Hareketliliği”, “Yenilik ve İyi Uygulamaların Değişimi için
İşbirliği” ile “Politika Reformuna Destek” olarak üç temel
bileşen altında sunulur. “Spor Destekleri” ve “Jean Monnet
Kürsüleri” gibi alt programlar da Erasmus+ kapsamına girer.
Ufuk (Horizon) 2020 Programı:
Araştırma ve yenilik alanındaki en geniş kapsamlı
program olan Ufuk 2020, dünya çapında bilim insanlarını,
işletmeleri ve yenilikleri bir araya getirerek yeni buluşların
laboratuvardan pazara taşınmasını sağlar.
Ufuk 2020, “Bilimsel Mükemmeliyet”, “Endüstriyel Liderlik”
ve “Toplumsal Sorunlar” olmak üzere üç temel eksende
destekler sunar.
COSME Programı (İşletmelerin ve KOBİ’lerin
Rekabet Edebilirliği):
İşletmelerin ve özellikle KOBİ’lerin rekabet edebilirliğinin
ve sürdürülebilirliğinin güçlendirilmesi ve girişimcilik
kültürünün teşvik edilmesini hedefler.
COSME; yenilikçi girişimlerin ve fikirlerin ihtiyaç duyduğu
finansmana erişimin kolaylaştırılması, girişimcilik kültürünün
yerleşmesi ve iş ortamının iyileştirilmesine yönelik
faaliyetleri destekler.
İstihdam ve Sosyal Yenilik (EaSI) Programı:
Nitelikli ve sürdürülebilir istihdam, yeterli sosyal korumanın
temini, sosyal dışlanma ve yoksullukla mücadele ile çalışma
şartlarının iyileştirilmesi konularındaki faaliyetleri destekler.
EaSI, ayrıca, “özel itina gösterilmesi gereken gruplar ile
mikro girişimler için mikro kredi” ve “sosyal girişimciliğin
geliştirilmesi” olmak üzere iki tematik alanda finansman
desteği de sağlar.
Sivil Koruma Mekanizması:
İnsan ve doğa kaynaklı felaketlerde hazırlıklı olunması ve
felaketlerin önlenmesi için katılımcı ülkeler arasında işbirliği
ve koordinasyonun iyileştirilmesini amaçlar.
83İlham Veren Öyküler
Fiscalis 2020 Programı:
İyi işleyen bir vergilendirme sistemine ve ilgili konularda
katılımcı ülkeler arasındaki işbirliğini artırmayı hedefleyen
faaliyetlere destek verilir. Bu sayede Üye Devletler’ in vergi
idarelerinin gelecek dönemlere daha iyi hazırlanmaları
sağlanır.
Gümrükler 2020 Programı:
Katılımcı ülkelerin etkin bir iç pazar için gümrük
sistemlerinin etkin biçimde işlemesini geliştirecek faaliyetler
desteklenir.
Ayrıca, Türkiye, Avrupa Birliği ajanslarından Avrupa Çevre
Ajansı (AÇA-EEA) ve Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığını İzleme Merkezi (EMCDDA) üyesidir.
AB programlarına ve ajanslarına katılımın mali boyutu
IPA II döneminde (2014-2020) Türkiye’ nin AB Programlarına
ve Ajanslarına Katılım maliyeti 1,4 milyar avro olacaktır.
Bu meblağın 830 milyon avroluk kısmı Türkiye’nin ulusal
kaynaklarından karşılanacaktır. Yaklaşık 570 milyon avroluk
kısmı da Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA-II) bütçesinden
yani AB kaynaklarından karşılanacaktır. Katılım Öncesi
Yardım Aracı (IPA-II) Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından
koordine edilir.
84 İlham Veren Öyküler
AB Fonlarına ErişimIPA I IPA II AVRUPA BİRLİĞİ PROGRAMLARI
IPA
I -
Geç
iş D
önem
i Des
teği
ve
Kur
umsa
l Yap
ılanm
a
IPA
I - B
ölge
sel K
alkı
nma
IPA
I - İ
nsan
Kay
nakl
arın
ınG
eliş
tirilm
esi
IPA
I - K
ırsa
l Kal
kınm
a (IP
ARD
)
IPA
II -
Dem
okra
si
ve Y
önet
işim
IPA
II- A
dale
t İçi
şler
i ve
Tem
el H
akla
r
IPA
II -
Ula
ştır
ma
IPA
II -
Çev
re v
e İk
lim
IPA
II -
Tarı
m v
e K
ırsa
l K
alkı
nma
(IPA
RD II
)
IPA
II -
Bölg
esel
ve
Sını
r Öte
si İş
birl
iği
Eras
mus
+
Ufu
k (H
oriz
on) 2
020
CO
SME
EaSI
Sivi
l Kor
uma
Mek
aniz
mas
ı
FISC
ALI
S 20
20
Güm
rükl
er 2
020
Jean
Mon
net B
urs
Prog
ram
ı
Sivi
l Top
lum
Diy
aloğ
u
Sivi
l Düş
ün
IPA
II -
Ener
ji
IPA
II -
Reka
bet
Edeb
ilirl
ik v
e Ye
nilik
IPA
II -
İstih
dam
, İn
san
Kay
nakl
arın
ınG
eliş
imi v
e So
syal
Pol
itika
lar
IPA
I - S
ınır
Öte
si İş
birl
iği
Kamu Kurumları
Özel Sektör İşletmeleri
Tarım, Hayvancılık, Balıkçılık ve Gıda İşletmeleri
Yerel Yönetimler
Sivil Toplum Örgütleri: Dernek, Vakıf, Kooperatif, Sendika, Meslek Örgütleri ve Aktivistler
Eğitim Kurumları/ Üniversiteler
Girişimciler
Çalışanlar (İşçi/ İşveren, Memur)
Öğrenciler
Gençler
Kadınlar
Öğretmenler
Sanatçılar
Dezavantajlı Gruplar
Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki farklı sektörler ve toplumsal kesimler için sağladığı destekler, yine farklı kaynak paketleri ve programlar içinden gerçekleşiyor.
85İlham Veren Öyküler
IPA I IPA II AVRUPA BİRLİĞİ PROGRAMLARI
IPA
I -
Geç
iş D
önem
i Des
teği
ve
Kur
umsa
l Yap
ılanm
a
IPA
I - B
ölge
sel K
alkı
nma
IPA
I - İ
nsan
Kay
nakl
arın
ınG
eliş
tirilm
esi
IPA
I - K
ırsa
l Kal
kınm
a (IP
ARD
)
IPA
II -
Dem
okra
si
ve Y
önet
işim
IPA
II- A
dale
t İçi
şler
i ve
Tem
el H
akla
r
IPA
II -
Ula
ştır
ma
IPA
II -
Çev
re v
e İk
lim
IPA
II -
Tarı
m v
e K
ırsa
l K
alkı
nma
(IPA
RD II
)
IPA
II -
Bölg
esel
ve
Sını
r Öte
si İş
birl
iği
Eras
mus
+
Ufu
k (H
oriz
on) 2
020
CO
SME
EaSI
Sivi
l Kor
uma
Mek
aniz
mas
ı
FISC
ALI
S 20
20
Güm
rükl
er 2
020
Jean
Mon
net B
urs
Prog
ram
ı
Sivi
l Top
lum
Diy
aloğ
u
Sivi
l Düş
ün
IPA
II -
Ener
ji
IPA
II -
Reka
bet
Edeb
ilirl
ik v
e Ye
nilik
IPA
II -
İstih
dam
, İn
san
Kay
nakl
arın
ınG
eliş
imi v
e So
syal
Pol
itika
lar
IPA
I - S
ınır
Öte
si İş
birl
iği
Kamu Kurumları
Özel Sektör İşletmeleri
Tarım, Hayvancılık, Balıkçılık ve Gıda İşletmeleri
Yerel Yönetimler
Sivil Toplum Örgütleri: Dernek, Vakıf, Kooperatif, Sendika, Meslek Örgütleri ve Aktivistler
Eğitim Kurumları/ Üniversiteler
Girişimciler
Çalışanlar (İşçi/ İşveren, Memur)
Öğrenciler
Gençler
Kadınlar
Öğretmenler
Sanatçılar
Dezavantajlı Gruplar
Yukarıdaki tablo; farklı sektörler, sosyal gruplar ya da meslek mensuplarının; hangi kategorilerle ilişkilenebileceğini ve destek alabileceğini pratik biçimde göstermeyi amaçlıyor...
87İlham Veren Öyküler
Avrupa Komisyonu:
https://ec.europa.eu
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu:
www.avrupa.info.tr
T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı:
www.ab.gov.tr
Merkezi Finans ve İhale Birimi:
www.cfcu.gov.tr
Aşağıda belirtilen alanlarda
gerçekleştirilen çeşitli projeler
kapsamında farklı hedef kitlelerin
yararlanabileceği etkinlikler ve
çalışmalar yürütülmektedir. İlgili
alanlarda sağlanan destekler
hakkında daha detaylı bilgi
edinmek için aşağıdaki web
sitelerini ziyaret etmenizi öneririz.
IPA I - Geçiş Dönemi Desteği ve
Kurumsal Yapılanma
www.ab.gov.tr
www.siviltoplumdiyalogu.org
IPA I - Sınır Ötesi İşbirliği
www.ab.gov.tr
IPA I - Bölgesel Kalkınma
www.sanayi.gov.tr
www.ipa.sanayi.gov.tr
www.kalkinma.gov.tr
www.abfonlari.gov.tr
IPA I - İnsan Kaynaklarının
Geliştirilmesi
www.ikg.gov.tr
www.csgb.gov.tr
www.kalkinma.gov.tr
www.abfonlari.gov.tr
www.meb.gov.tr
www.aile.gov.tr
IPA I - Kırsal Kalkınma (IPARD)
http://ipard.gov.tr
IPA II - Demokrasi ve Yönetişim
www.ab.gov.tr
www.siviltoplumdiyalogu.org
IPA II- Adalet İçişleri ve Temel Haklar
www.ab.gov.tr
IPA II - Ulaştırma
www.ubak.gov.tr
IPA II - Çevre ve İklim
www.csb.gov.tr
www.ipa.gov.tr
IPA II - Enerji
www.enerji.gov.tr
IPA II - Rekabet Edebilirlik ve Yenilik
www.sanayi.gov.tr
www.ipa.sanayi.gov.tr
www.kalkinma.gov.tr
www.abfonlari.gov.tr
IPA II - İstihdam, İnsan Kaynaklarının
Gelişimi ve Sosyal Politikalar
www.ikg.gov.tr
www.csgb.gov.tr
www.kalkinma.gov.tr
www.abfonlari.gov.tr
www.meb.gov.tr
www.aile.gov.tr
IPA II - Tarım ve Kırsal Kalkınma
(IPARD II)
http://ipard.gov.tr
IPA II - Bölgesel ve Sınır Ötesi
İşbirliği
www.ab.gov.tr
Erasmus +
www.ua.gov.tr
Ufuk 2020
www.h2020.org.tr
www.tubitak.gov.tr
COSME
www.kosgeb.gov.tr
EaSI
http://www.ikg.gov.tr/tr-tr/easi.aspx
Sivil Koruma Mekanizması
www.afad.gov.tr
FISCALIS 2020
www.maliye.gov.tr
Gümrükler 2020
http://www.gtb.gov.tr
88 İlham Veren Öyküler
www.avrupa.info.tr
EUinTurkey
/c/EUinTurkey EudelegationTurkey
EUDelegationTur
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu