90
Avrupa Birliği ve Türkiye Mali İşbirliği İlham Veren Öyküler Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu

İlham Veren Öyküler · Tarım ve Kırsal Kalkınma Koyun ve Keçilerin Küpelenmesi ve Aşılanması Projesi ... Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde desteklenmesi için ayrılan

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

1İlham Veren Öyküler

Avrupa Birliği ve Türkiye Mali İşbirliği

İlham Veren Öyküler

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu

2 İlham Veren Öyküler

© Avrupa Birliği 2016Kopyalanabilir. Özgün fotoğrafların kullanımı ve çoğaltılması için telif hakkı sahiplerinden izin alınması gerekmektedir.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu

1İlham Veren Öyküler

IPA - Katılım Öncesi Mali Destekler

Temel HaklarTürkiye’de Ombudsmanlık Kurumunun Kurulmasının Desteklenmesi Projesi

Malların Serbest DolaşımıTürkiye’de Kalite Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi

İstihdam, Eğitim ve Sosyal PolitikaTurizmde İşverenlerin ve Çalışanların Uyum Yeteneklerinin Artırılması Projesi

Mesleki Eğitimin Kalitesinin Geliştirilmesi Projesi

Genç İstihdamının Desteklenmesi Operasyonu

İlköğretim Kurumlarına Devam Oranlarının Artırılması Projesi

Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi

Sosyo-ekonomik ve Bölgesel KalkınmaHatay El Sanatları Projesi

EnerjiTürkiye’nin enerjisi Avrupa’nın enerjisiyle nasıl bütünleşti?

UlaştırmaIrmak Karabük Zonguldak Demiryolu Hattı Projesi

Tarım ve Kırsal KalkınmaKoyun ve Keçilerin Küpelenmesi ve Aşılanması Projesi

Çevre ve İklimTürkiye’nin Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi Mekanizmasına Destek Projesi

Demokrasi ve YönetişimSivil Toplum Geliştirme Merkezi

TACSO Projesi

Sivil Düşün

Sivil Toplum Diyaloğu

Avrupa Birliği Programları

25

04

29

35

49

53

57

61

65

69

80

2 İlham Veren Öyküler

3İlham Veren Öyküler

“In Varietate Concordia” yani “Çeşitlilikte Birlik”… Avrupa Birliği’nin sloganı budur. AB’nin simgeleşmiş mavi zemin üzerine sarı yıldızlarla bezenmiş bayrağının altında 28 ülkeden farklı etnik köken, din ve kültürlere sahip 500 milyonu aşkın insan buluşur. Ve bu buluşmanın temelinde; demokrasi, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü, sosyal adalet, barış, istikrar ve çocuklarımız için daha iyi bir geleceği güvence altına alan tüm değerler yatar...

Temelleri “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesiyle atılmış Türkiye de, bu değerlere duyduğu inançla, Avrupa Birliği’ne tam üyelik için AB standartlarına uyum çalışmalarını kesintisiz biçimde sürdürüyor. Avrupa Birliği’nin sağladığı milyarlarca avroluk destek, hem bu uyum çalışmalarını hızlandırmayı hem de Türkiye’de yaşayan herkesin hayatının daha da iyileşmesine ve güzelleşmesine katkı yapmayı amaçlıyor.

Türkiye’nin dört bir yanında Avrupa Birliği mali katkısıyla binlerce proje sürdürülüyor. Türkiye Avrupa Birliği’ne aday ülkedir ve Avrupa Birliği 2002’den bu yana AB’ye katılım sürecinde Türkiye’ye IPA-Katılım Öncesi Mali Destek Programı kapsamında 10,6 milyar avro destek sağladı. Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde desteklenmesi için ayrılan katılım öncesi fonlar, 2005’ten beri her yıl düzenli olarak artıyor. Türkiye, Avrupa Birliği standartlarına her geçen gün daha da yaklaşıyor.

Her gün ortaklaşa yeni başarı hikayeleri yazılıyor. Elinizdeki kitapçıkta bu başarı hikayelerinin yalnızca birkaçını göreceksiniz. Bunlar, devam eden binlerce projenin çok küçük bir bölümünü yansıtıyor. Bu destek ve projeler sayesinde Türkiye’deki insanların gündelik yaşamları her geçen gün daha iyiye doğru ilerliyor.

Avrupa Birliği, sivil toplum örgütleri aracılığıyla Türkiye’de insan hakları ve temel özgürlüklere saygıyı teşvik ediyor. AB ayrıca, Avrupa Konseyi aracılığıyla Türkiye’nin adalet sistemini geliştirmesine mali destek sağlıyor.

Avrupa ülkelerinin, Türkiye’nin zengin kültürel mirasını daha iyi anlaması, aynı zamanda Türk toplumunun, Avrupa kültürünün çeşitliliğini keşfetmesi hedefi de bu çalışmalar arasında öncelikli bir yer tutuyor.

Yaklaşık 50 yıldır süregelen AB-Türkiye işbirliği, müşterek değerlere ve ortak vizyona dayanıyor. Ortak geleceğe giden bu yolda, Avrupa Birliği Türkiye’yi desteklemeyi sürdürecek. Tüm çeşitliliğimiz ve farklılıklarımızla, ortak geleceğimize birlikte yürüyoruz, birlikte yürüyeceğiz...

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu

Tüm çeşitliliğimizle ortak geleceğe birlikte yürüyoruz

4 İlham Veren Öyküler

Avrupa Birliği’ne katılım süreci, aday ülke için çok yönlü

değişim, düzenleme ve uyum çalışmalarını gerektirir.

Bu süreç, uyum için yasal düzenleme ve yapısal

değişikliklerden, bölgesel ve ülkeler arası farklılıkların

giderilmesine, bireylerin yaşam standartlarının

yükseltilmesinden, aday ülke ve AB ülkeleri arasında kültürel

kaynaşmayı sağlamayı amaçlayan eylemlere kadar pek çok

alanı ve konuyu kapsar.

Bu alanlar arasında bireyler ve ülkelerin refahını çok

yakından ilgilendiren eğitim de vardır, sağlık da, çevre de.

Enerji, ulaştırma, iletişim gibi altyapı ağırlıklı alanlar da

vardır, insan hakları, hukuk, adalet gibi bireylerin özgürlük

alanlarını biçimlendiren alanlar da. Ekonomik gelişim

tüm bunların içinde ağırlıklı bir yer tutar. Bu başlık altında

bölgesel ekonomik farklılıkların giderilmesi, daha adaletli bir

gelir dağılımı için yol alınması, nitelikli istihdamın artırılması,

küçük ve orta ölçekli işletmelerin nitelik ve kapasitelerinin

artırılması ve daha pek çok unsur yer alır.

İşte Avrupa Birliği, üyelik için aday ya da potansiyel aday

Avrupa Birliği, Türkiye’ye AB tam üyeliği

yolunda gerekli düzenlemeler ve uyum

çalışmaları için mali desteğini sürdürüyor.

IPA I kapsamında Türkiye’ye 4 milyar 795

milyon avro bütçe ayıran AB, IPA II’de ise

4 milyar 454 milyon avro bütçe ayırdı. Bu

destek, Türkiye’de toplumsal yaşamın her

alanında değişim yaratıyor, bireylerin hayat

standardını yükseltiyor ve ülkenin geleceğe

daha güvenle yürümesine katkı sağlıyor…

Katılım öncesi mali destekler Türkiye’nin AB yolunu açıyor

olan ülkelere bu alanlara yönelik mali yardım sağlayarak,

müktesebata uyum süreçlerini destekler. “Katılım Öncesi

Mali Yardım” adı verilen bu destekler siyasi, ekonomik,

sosyal ve altyapısal birçok alan için verilir.

Türkiye, Helsinki Zirvesi’nde adaylık statüsü kazandıktan

sonra, 1999’dan itibaren bu desteklerden yararlanmaya

başladı. Ancak Avrupa Birliği’ne üyelik için resmi aday

olmadan önce de Türkiye’ye çeşitli alanlarda farklı destekler

verildi.

5İlham Veren Öyküler

Katılım Öncesi Yardım Aracı: IPA

IPA I’in Beş Bileşeni

Avrupa Birliği (eski Avrupa Topluluğu), Türkiye’ye 1964 ve

1995 yılları arasında (Türkiye-Avrupa Topluluğu Ortaklık

Antlaşması ve Gümrük Birliğine kadar geçen süre

içerisinde) çeşitli finansal destekler sağladı.

90’lı yıllarda, IPA fonlarından önce, Türkiye’ye MEDA

(Akdeniz Ekonomik Kalkınma Alanı Programı) altında 376

milyon avro ayrıldı. Türkiye adaylık statüsü alıncaya dek

geçen sürede de (2000-2002) MEDA-II Programından

yararlanmaya devam etti.

Türkiye ayrıca adaylık sonrası (2002-2006) dönemde de

Türkiye Phare Programından yaklaşık 1,3 milyar avroluk

fon aldı.

Avrupa Birliği, 2007-2013 yılları arasında aday ülkelere

sağladığı mali yardımları “Katılım Öncesi Yardım Aracı”

(Instrument for Pre-accession Assistance - IPA) adı altında

birleştirdi.

IPA genel olarak aday ülkelere idari kapasitelerini

geliştirmek, ekonomik ve sosyal uyumu sağlamak, bölgesel

ve tarımsal kalkınma, sınır ötesi işbirliği ile ekonomik

gelişmede büyük önem taşıyan KOBİ’lere yönelik projeler

gibi alanlarda destek vermeyi amaçlıyor.

Aday ülkelerin “Katılım Ortaklığı Belgesi” ve “Ulusal

Programları”nda yer alan öncelikler, katılım öncesi

yardımların temel alanlarını oluşturur. Bu ülkeler, ayrıca katkı

payları kısmen IPA altından finanse edilen AB programlarına

da katılır.

Katılım Öncesi Yardım Aracı - IPA I, şu beş farklı bileşen

kapsamında yapılandırılmıştır:

I.  Geçiş Dönemi Desteği ve Kurumsal Yapılanma

II. Sınır Ötesi İşbirliği

III. Bölgesel Kalkınma

IV. İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi

V. Kırsal Kalkınma (IPARD-IPA Kırsal Kalkınma

Destekleri)

IPA I; dönemin aday ülkelerinden Hırvatistan, İzlanda,

Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Türkiye ve potansiyel

aday ülkeler olan Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Kosova’yı

kapsıyordu.

Avrupa Birliği 1964’ten bu yana Türkiye’yi destekliyor…

6 İlham Veren Öyküler

2007-2013 IPA I Dönemi AB Mali Yardımının

Aday ve Potansiyel Aday Ülkelere Göre

Dağılımı

*Hırvatistan, Temmuz 2013 tarihinden itibaren AB’ye üye oldu.

**İzlanda yardımlardan 2011’de yararlanmaya başladı

Ülke Toplam Destek(milyon avro)

Türkiye 4.795

Sırbistan 1.386

Hırvatistan* 998

Bosna Hersek 656

Kosova 635

Makedonya 615

Arnavutluk 595

Karadağ 236

İzlanda** 30

TOPLAM 9.944

IPA I kapsamında 2007-2013 yılları arasında aday ülkelere tahsis edilen fon yaklaşık 9,9 milyar avroydu. Türkiye’ye ayrılan miktar ise yaklaşık 4,8 milyar avro tutarındaydı.

Ülkeler IPA desteklerini nasıl kullanır ve yönetir?

IPA bileşenlerinin öncelikleri Avrupa Komisyonu tarafından

ilgili ülkenin desteğiyle hazırlanan “Çok Yıllı Endikatif

Planlama Belgesi” (Multi-Annual Indicative Planning

Document - MIPD) kapsamında belirlenir.

Ülkeler IPA kapsamındaki mali yardımlardan yararlanabilmek

için bu fonları yönetecek idari birimler kurmakla

yükümlüdür. Söz konusu kurumlar kurulup işler hale gelince,

AB, fonlar üzerindeki yönetim yetkisini yararlanıcı ülkeye

devreder.

Türkiye’de IPA fonlarının yönetimi

Türkiye IPA fonlarını yönetmek için Avrupa Komisyonu ile

2008 yılında bir IPA Çerçeve Anlaşması imzaladı. Bu anlaşma

gereğince yayınlanan 2011/15 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile

Ulusal IPA Koordinatörü (NIPAC) kuruldu ve Avrupa Birliği

Müsteşarı Koordinatör olarak görevlendirildi. Koordinatörün

sekretaryasını ise AB Bakanlığı yürütüyor.

Bölgesel Kalkınma ve İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi

Bileşenleri için Stratejik Koordinatör: Kalkınma Bakanlığı

Müsteşar Yardımcısı, Stratejik Uyum Çerçeve Belgesini

hazırlamak için görevlendirilmiştir. Sekretarya, Kalkınma

Bakanlığı tarafından yürütülür.

Yetkili Akreditasyon Görevlisi: Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı

olduğu bakan; Ulusal Fonun akredite edilmesi, izlenmesi,

akreditasyonun askıya alınması ve kaldırılmasından

sorumludur.

Ulusal Yetkilendirme Görevlisi (NAO): Türkiye’de Ulusal

Fonun yöneticisi Hazine Müsteşarıdır ve kendisi AB fonlarının

mali yönetiminden; işlemlerin mevzuata uygunluğundan ve

ilgili yönetim ve kontrol sistemlerinin işleyişinden sorumludur.

Ulusal Fon: Sağlanan yardımların mali yönetimi Hazine

Müsteşarlığı Ulusal Fon Daire Başkanlığı’ndadır.

IPA Bileşeni Program Otoritesi: IPA programlarının ihaleye

çıkma, sözleşme yapma, ödeme, raporlama gibi konulardaki

yönetiminden sorumludur.

Merkezi Finans ve İhale Birimi (MFİB) ve Program

Yetkilendirme Görevlisi:   Merkezi Finans ve İhale Birimi bir

uygulayıcı kurum olarak, Avrupa Birliği tarafından finanse

edilen programlar kapsamındaki tüm mal ve hizmet alımları

ile yapım işi ve hibelere ilişkin projelerin genel bütçeleme,

7İlham Veren Öyküler

IPA I Dönemi (2007-2013)

Türkiye Mali Yardım Miktarları

ihaleye çıkma, sözleşme, ödeme, muhasebe ve mali

raporlama işlerinden sorumludur.

AB fonlarının ihale edilmesinde rekabet ortamının

yaratılması AB kamu satın alma kurallarına göre

yapılmaktadır. Başarılı başvuru/teklif sahipleriyle, projelerin

uygulanması için üstlendikleri faaliyetler kapsamında,

sözleşmeler imzalanır. Sözleşmeler hizmet, mal alımı, inşaat

işleri, hibeler, eşleştirme kapsamında yapılır. Şeffaflık ve

eşit muamelenin sağlanması için ihaleler ve teklif çağrıları

düzenli olarak www.mfib.gov.tr, www.cfcu.gov.tr ve www.

avrupa.info.tr internet adreslerinden yayınlanır.

Denetim Otoritesi: IPA’nın yönetimi, kontrol sistemleri

ve faaliyetlerini denetleyerek raporlamak için Hazine

Kontrolörleri Kurulu görevlendirilmiştir.

BİLEŞEN 2007

256,7

2,1

167,5

50,2

20,7

497,2

I. Geçiş Dönemi Desteği ve Kurumsal Yapılanma

II. Sınır Ötesi İşbirliği

III. Bölgesel Kalkınma

IV. İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi

V. Kırsal Kalkınma

TOPLAM

2008

256,1

2,9

173,8

52,9

53,0

538,7

2009

239,6

3,0

182,7

55,6

85,5

566,4

2010

217,8

3,1

238,1

63,4

131,3

653,7

2011

231,3

5,1

293,4

77,6

172,5

779,9

227,5

2,2

356,1

83,2

187,4

856,3

2012

238,5

2,2

366,9

91,2

204,2

903,0

2013 TOPLAM(milyon avro)

1.667,5

20,6

1.778,4

474,1

854,6

4.795,2

8 İlham Veren Öyküler

IPA I bileşenleri neleri kapsar ve kimler yararlanır?

“Geçiş Dönemi Desteği ve Kurumsal Yapılanma”

bileşeninden kamu kurum ve kuruluşları yararlanır.

Müktesebat uyumu, kamu yönetimi reformu, adalet ve

içişleri reformu, sivil toplumun gelişimi ve temel haklar,

çevre politikası, eğitim ve sağlık sistemi reformu, yolsuzluğa

karşı etkili bir mücadele yürütülmesi ve mali kontrol gibi

konular, projeler yoluyla bu bileşen altında finanse edilir. Bu

bileşenin program otoritesi AB Bakanlığı’ dır.

Sivil Toplum Diyaloğu projeleri bu bileşen altında yer alır ve

şimdiye kadar bu kapsamda yüzlerce STK’ya destek verildi.

Vatandaşlar, işletmeler, sivil toplum kuruluşları ile kamu

kurumları bu projelerden yararlanabilir.

Bulgaristan-Türkiye IPA Sınır Ötesi İşbirliği Programı ile

Avrupa Komşuluk ve Ortaklık Aracı (ENPI) Karadeniz

Havzasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı’na katılan

Türkiye’de, program ulusal otoritesi 2010’dan bu yana AB

Bakanlığı’dır.

Türkiye’de Edirne ve Kırklareli illeri ile Bulgaristan’da Burgaz,

Yambol ve Hasköy şehirlerini kapsayan Türkiye-Bulgaristan

Türkiye IPA Sınır Ötesi İşbirliği Programı bölgesel etki

oluşturabilecek kültürel ve sosyal projeleri destekliyor.

Programa illerdeki yerel/bölgesel otoriteler, kamu kurumları

ticaret, endüstri ve esnaf odaları, işgücü piyasası yönetim

kurumları; turizm kurullarıyla birlikleri; eğitim kurumları ve

organizasyonları ile STK’lar başvuruda bulunabiliyor.

Karadeniz Havzasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı güçlü bir

bölgesel işbirliği için ortaklık sağlanmasını hedefler. Türkiye

ile birlikte Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Moldova,

Romanya, Ukrayna ve Yunanistan’ın yer aldığı program

kapsamında Karadeniz’e kıyısı olan 25 ilde projeler finanse

edilir. Bu projelerin sınır ötesi etki doğuracak nitelikte olması

gerekli.

Kültür ve eğitim alanındaki girişimlerin yanı sıra ekonomik ve

sosyal kalkınma için sınır ötesi ortaklıkların desteklenmesi,

çevrenin korunması amacıyla kaynakların ve tecrübelerin

paylaşılması ve farkındalık artırma temaları, programın

öncelikleri arasında yer alır.

‘Çevre’, ‘Ulaştırma’ ve ‘Bölgesel Rekabet Edebilirlik’

konularını ve büyük yatırımları kapsayan bu fonları Çevre

ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme ile Bilim,

Sanayi ve Teknoloji Bakanlıkları yönetir.

Ulaştırma Operasyonel Programı, etkin ve dengeli bir ulaşım

Bileşen I: Geçiş Dönemi Desteği ve Kurumsal Yapılanma

Bileşen II: Sınır Ötesi İşbirliği

Bileşen III: Bölgesel Kalkınma

STK’ların projeleri Sivil Toplum Diyaloğu desteğiyle hayata geçiyor...

Sınır ötesi işbirliği sayesinde komşularla daha sıcak ilişkiler kuruluyor...

Daha çok rekabet edebilir ekonomi, daha az bölgesel farklılık...

9İlham Veren Öyküler

sistemi ile inşa edilecek Trans-Avrupa Şebekeleri (TEN-T)

üzerinde güvenliği ve karşılıklı işletilebilirliği sağlamak için

ulaştırma altyapısının iyileştirilmesini amaçlar.

Çevre Operasyonel Programı, çevrenin korunması, halkın

çevre bağlamında yaşam standardının iyileştirilmesi, atık

su arıtma, kaliteli içme suyu sağlama ve entegre katı atık

tesislerinin kurulmasına yönelik projeleri içerir.

Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel

Programı’yla, Türkiye’de ekonominin rekabet gücünün

artırılması ve bölgesel sosyo ekonomik farklılıkların

azaltılması amaçlanıyor.

IPA’nın dördüncü bileşeni olan “İnsan Kaynaklarının

Geliştirilmesi” ile ilgili program otoritesi Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığı’dır. Avrupa İstihdam Stratejisi temel

alınarak yürütülen ‘İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi

Operasyonel Programı’, istihdam kapasitesini artırmayı ve

insan kaynağını güçlendirmeyi hedefliyor. Programın öncelik

alanlarını “İstihdam”, “Eğitim” ve “Sosyal İçerme” oluşturur.

‘İstihdam önceliği’ kapsamında özellikle gençlerin ve

kadınların istihdama katılımının artırılması hedeflenir. Bu

kapsamda eğitim, mesleki eğitim, kayıtlı istihdamın teşviki,

etkin işgücü politikalarının uygulanması ve kamu istihdam

hizmetlerinin iyileştirilmesine önem veriliyor. İlgili projelerin

çoğu; kişi başı milli gelirin Türkiye ortalamasının altında

kaldığı bölgelerde yürütülüyor.

‘Eğitim önceliği’ kapsamında eğitim kalitesinin

artırılması, başta kız çocukları olmak üzere her yaşta

eğitim düzeyinin yükseltilmesi ve işgücü piyasasıyla

eğitim bağının güçlendirilmesi hedefleniyor. Hayat Boyu

Öğrenme yaklaşımı çerçevesinde öğrenme imkanlarının

yaygınlaştırılması, iyileştirilmesi, işçi, işveren ve işletmelerin

değişen şartlara uyum kapasitelerinin artırılması amaçlanır.

‘Sosyal İçerme önceliği’ dezavantajlı kişilerin

işgücü piyasasına ve sosyal korumaya erişimlerinin

kolaylaştırılmasını, işgücü piyasasına erişimlerinin önündeki

engellerin kaldırılmasını hedefliyor.

IPA’nın beşinci bileşeni ‘Kırsal Kalkınma’, aday ülkelerin

Avrupa Birliği’nin ‘Ortak Tarım’, ‘Kırsal Kalkınma’ ve ilgili

diğer politikalarına uyum sürecini desteklemek için

yapılandırıldı. Bu bileşenin program otoriteleri ise Gıda,

Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Tarımsal ve Kırsal

Kalkınmayı Destekleme Kurumu’dur.

Türkiye’de tarım sektörünün sürdürülebilir modernizasyonu,

gıda güvencesi, hayvan sağlığı, bitki sağlığı, AB

standartlarına uyumlu çevre politikaları, kırsal alanların

sürdürülebilir kalkınması, tarım-çevre tedbirleri ve yerel

kırsal kalkınma stratejileri alanlarındaki projeleri destekleyen

IPARD, tarım, hayvancılık, gıda, balıkçılık ve alternatif

ekonomik alanlarında faaliyet gösteren işletmelere,

üreticilere, kooperatiflere destekler sağlıyor.

Program otoriteleri ise Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı

ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu. Program

Türkiye’nin 42 ilini kapsıyor.

Bileşen IV: İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi

Bileşen V: Kırsal Kalkınma

Sürekli ve katılımda eşit eğitim ve daha gelişkin insan kaynağı...

Kırsal kalkınma için 2007 ile 2013 yılları için 854 milyon avro bütçe sağlandı.

10 İlham Veren Öyküler

11İlham Veren Öyküler

IPA IITürkiye’nin AB yolculuğuna destekte yeni bir dönemIPA II’nin getirdiği en büyük yenilik stratejik yaklaşımın

desteklenmesidir. Bu bağlamda Ülke Strateji Belgeleri

(Country Strategy Papers) yararlanıcı kurumlar tarafından

7 yıllık dönemler için hazırlanır. Böylece fonlardan

yararlanacak kurumlar kendi reform ve kalkınma

gündemlerini de planlamış olurlar.

IPA II, faydalanıcı ülkelerle birlikte belirlenen sektörlerde

reformlar gerçekleştirilmesini amaçlar. Demokrasi ve

yönetişim, hukukun üstünlüğü, rekabet edebilirlik ve

yenilik gibi önceliklere odaklanan bu sektörler, genişleme

stratejisiyle yakından bağlantılı alanları kapsar. Bu sektörel

yaklaşımda, her bir sektördeki öncelikli hedeflerin ele

alınarak, AB standartlarına yükseltilmesine yardımcı olacak

yapısal reformlar desteklenir. Bu yaklaşımda etkinlik,

sürdürebilirlik ve sonuç üzerinde odaklanma ilkeleri

çerçevesinde, daha hedef odaklı bir işbirliğinin sağlanması

amaçlanır.

IPA II Tüzüğü beş politika alanına odaklanır:

• Birlik üyeliğine hazırlık ve ilgili kurum ve kapasite

oluşturma çabaları doğrultusunda yapılan reformlar

• Sosyoekonomik ve bölgesel kalkınma

• İstihdam, sosyal politikalar, eğitim, toplumsal cinsiyet

eşitliğinin desteklenmesi ve insan kaynaklarının

geliştirilmesi

• Tarımsal ve kırsal kalkınma

• Bölgesel ve teritoryal işbirliği

Avrupa Komisyonu, fonların daha etkin kullanımını sağlamak

için IPA’nın 2014 - 2020 yıllarını kapsayan II. döneminde

bileşen yapısını kaldırdı ve fonların dağıtımı için 9 temel

sektör belirledi:

• Demokrasi ve Yönetişim (AB Müktesebatına Uyum,

Birlik Programları ve Sivil Toplum)

• Adalet, İçişleri ve Temel Haklar

• Ulaştırma

• Çevre ve İklim

• Enerji

• Rekabet Edebilirlik ve Yenilik

• İstihdam, İnsan Kaynaklarının Gelişimi ve Sosyal

Politikalar

• Tarım ve Kırsal Kalkınma

• Bölgesel ve Sınır Ötesi İşbirliği

12 İlham Veren Öyküler

“Demokrasi ve Yönetişim”, IPA II kapsamında Türkiye’ye

ayrılan fonların yapılandırıldığı önemli bir sektördür. Kamu

kurumlarının vatandaş ve işletmelere verdikleri hizmet

kalitesinin artırılması, kamu idaresi ve mali yönetimlerinin

güçlendirilmesi, etik standartlarının geliştirilmesi,

yolsuzlukların önlenmesi için gerekli düzenlemelerin

yapılması, Avrupa Birliği standartlarına uyum sağlamak

için düzenleyici reformların gerçekleştirilmesi ve birlik

programlarına ve ajanslarına katılımının artırılması bu

sektörün öncelikleri arasında yer alır.

Sivil Toplum: Bu alanda sağlanan destekler özellikle

temel hakların korunması ve geliştirilmesine odaklanır. Bu

kapsamda vatandaşların politika ve karar alma süreçlerine

aktif olarak katılması için dinamik bir sivil toplumun

oluşumuna katkı sağlanması hedefleniyor. Türkiye ve AB

üyesi ülkelerin sivil toplumları ve kültürleri arasındaki

paylaşımı artırmak da bu sektörün amaçları arasında.

Bu alandaki sektörel fonlar ise aşağıdaki içeriğe sahip

projelere odaklanıyor:

• Sivil toplum örgütlerinin ve kamu kurumlarının

ilgili çalışmalarını, finansmanını ve denetlenmesini

kolaylaştıracak yasal düzenlemelerin yapılması.

• Kamu kesimi (yerel, bölgesel ve ulusal düzeylerde)

ile sivil toplum örgütleri arasındaki işbirliğinin

güçlendirilmesi.

• Örgütlü/aktif yurttaşlar/sivil toplum örgütlerinin

kapasitelerinin ve kendi aralarındaki ağların geliştirilerek

temsil güçlerinin, yönetişim ve kurumsal kapasitelerinin

daha ileriye götürülmesi.

İnsanların yerel düzeyde Türkiye-AB ilişkileri hakkında

bilgi edinmesinin sağlanması ve Türkiye AB vatandaşları

arasındaki karşılıklı etkileşimin geliştirilmesi.

DEMOKRASİ ve YÖNETİŞİM

Öncelikli Sektörlere Bakış

13İlham Veren Öyküler

“Hukukun Üstünlüğü ve Temel Haklar” olarak da

adlandırılan bu sektör, alt sektörleriyle birlikte iyi işleyen bir

adalet sistemi ve dinamiklerini destekleyecek.

Adalet ve Temel Haklar: Bu alt sektördeki fonların hedefi

Türkiye’nin ulusal stratejileri ve kalkınma planları ile tutarlılık

taşıyor. Buna göre 10. Kalkınma Planı’nın (2014-2018) yargı ve

temel haklar alanındaki başlıca hedefleri; yargı süreçleri ve

işlemlerinde kalite artışını sürekli kılmak, hukukun üstünlüğü

ilkesi çerçevesinde alınan önlemleri sürekli kılmak, yargı

sistemini uluslararası standartlar doğrultusunda geliştirmek

ve herhangi bir ayrımcılık yapmadan herkesin temel hak

ve özgürlüklerden yararlanmasını sağlamaktır. Avrupa

Birliği içtihadı doğrultusunda ayrım gözetmeksizin herkesin

hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesi ve bu hakların

güçlendirilmesine katkıda bulunmak ve insan hakları

alanında farklı kurumlar ve paydaşlar arasındaki işbirliğinin

güçlendirilmesi ise sektörel desteğin temel amacı.

İçişleri: IPA II, Türkiye’nin göç ve iltica alanındaki hukuksal

ve idari düzenlemeleri uluslararası standartlar ve örnek

uygulamalar doğrultusunda iyileştirmesi için de mali destek

sağlıyor.

Entegre sınır yönetimi, Türkiye’nin AB uyumlu hukuksal,

kurumsal ve teknik kapasitesini güçlendirerek açık ve

güvenli sınırların oluşturulmasını gerektirir. Mevcut göç

durumu ve öngörülen göç akışları, sınır yönetimiyle ilgili

prosedürlerin gözden geçirilmesi, her türlü sınır aşan suçun

tespiti, soruşturulması ve önlenmesine yönelik projeler

desteklenir.

Örgütlü suçla mücadelede ise bütün infaz kurumlarını

güçlendirmek, statülerini ve işleyişlerini Avrupa

standartlarıyla uyumlu hale getirmek, kolluk güçlerinin

kapasitelerini, kurumlararası ve uluslararası işbirliğinin

geliştirilmesi projeleri bu kapsamda yer alıyor.

ADALET, İÇİŞLERİ ve TEMEL HAKLAR

14 İlham Veren Öyküler

Avrupa Birliği ulaştırma politikası, rekabet edebilir ve

kaynak etkin bir ulaştırma sistemini hedefler. Bu da

Avrupa 2020 Stratejisi’ni (akıllı, sürdürülebilir ve kapsayıcı

büyüme) ve 2050’ye yönelik düşük karbonlu ekonomi yol

haritasını destekliyor. Programın temel hedefi, ulaştırma

sektöründe ilgili önlemler ve politikaların uzun vadede

sürdürülebilirliğini sağlamak ve karbonu azaltıcı önlemleri

almak.

Ulaştırma sektöründe dört öncelikli alan bulunuyor:

Sürdürülebilir ve Güvenli Ulaşım: Türkiye’de karbon

azaltımını sağlamak için TEN-T ağına bağlanılması,

‘Ulaştırma Altyapı İhtiyaç Değerlendirmesine’ göre

özellikle yük taşımacılığı alanında demiryolu altyapısının

desteklenerek, pazar payının artırılması fonların temel

hedeflerinden. Bunun yanında, iklim değişikliği, adaptasyon

ve hafifletme önlemlerinin ulaştırma sektörü açısından

neleri gerektirdiğinin belirlenmesine ve bunların yaşama

geçirilmesine destek verilmesi (aynı zamanda akıllı ulaştırma

sistemleri, ulusal ve kentsel ulaştırma ağları düzeyinde

değişiklikleri yaygınlaştırmak) sürdürülebilir ulaşımın önemli

amaçları arasında.

IPA II kapsamında ulusal ve yerel çapta ‘kullanan öder’ ve

‘kirleten öder’ ilkeleri doğrultusunda akıllı ücretlendirmeye

ilişkin teknik yardım çalışmalarının (ulaştırmanın dış

maliyetlerinin içselleştirilmesi) finansmanına önem verildi.

Buna ek olarak, enerji etkinliğinin artırılması ve emisyonların

azaltılması amacıyla deniz ve kara taşımacılığında

yenilenmenin finansmanına ilişkin teknik yardım çalışmaları

destekleniyor.

Taşımacılık türünde değişiklik ve çeşitli türlerin birlikte

kullanımı yani intermodalite, sürdürülebilir ve güvenli ulaşım

eylemi kapsamında değerlendirilerek, teknik yardımlar ve

küçük ölçekli altyapı faaliyetleriyle destekleniyor.

IPA II fonları güvenli ulaşım için Türkiye’de yol güvenliği

eylem planına da destek veriyor. Bu kapsamda Türkiye’nin

10 yıllık karayolu trafik stratejisinin ve eylem planının sıfır

kaza vizyonuyla yenilenmesi, eğitimin her kademesinde

yol güvenliği eğitiminin yaygınlaştırılması, ülkede yol

ULAŞTIRMA

15İlham Veren Öyküler

güvenliğiyle ilgili farkındalığın artırılması hedefleniyor.

Etkin Ulaşım: Etkin ulaşım, ‘Akıllı Ulaştırma Sistemleri’ için

ulusal bir stratejinin oluşturulması doğrultusunda teknik

destek sağlamayı amaçlıyor. Nesnelerin interneti, büyük

data ve analitik yaklaşımlar ile ulaştırma planlamasının

sürekli toplanan ve yenilenen data ile bilimsel bir tabana

oturtulması hedefleniyor.  Ayrıca Türkiye’nin AB Küresel

Seyrüsefer Uydu Sistemi’ne (Galileo) entegrasyonu da

hedefler arasında. Araştırma bursları, değişim programları

ve kentler için eşleştirmeler aracılığıyla ulaştırma alanında

çalışan profesyoneller ve akademisyenlerden oluşan bir

ağ kurmak ve etkin bir ulaşım eylemi hazırlamak, ilgili

desteklerin temel konu başlıklarını oluşturuyor.

Erişilebilir Ulaşım: Bu başlık altında orta ölçekli kentsel

ulaştırma projelerinin desteklenmesi ve alternatif ulaşım

biçimlerinin yaygınlaştırılması (yaya alanları, istasyonlar,

bisiklet, minibüs, kamu taşımacılığı), ulaştırma enformasyon

hizmetlerinin erişilebilirliğinin sağlanması, ulaştırma

alanındaki paydaşlarla hükümet arasındaki politika

diyaloğu için destekler yer alıyor. Aynı zamanda kentler

için sürdürebilir ulaştırma hareketlilik planları hazırlanacak.

Bu planlar ile geniş paydaş katılımı ile kent içerisinde insan

odaklı ulaştırma sistemlerinin kurulması ve finanse edilmesi

gözetilecek.

AB ile Tek Ulaşım Alanı: Bu başlık kapsamındaki çalışmalar

ulaştırmayla ilgili tüm alanlarda Türkiye’nin müktesebat

uyumunu tamamlamasını hedefliyor. Buna yönelik araştırma,

planlama, kurumsallık ve uygulama kapasitesi çalışmaları

yürütülürken; Avrupa ulaştırma alanının bir parçası olmak

için yeni kurulan genel müdürlüklere destek verilmesi

amaçlanıyor.

16 İlham Veren Öyküler

Çevre sektörüne verilen desteğin genel hedefi, Avrupa

Birliği müktesebatına uyum sağlamak. Fonlar mevzuat

uyumu, kapasite geliştirme ve kentsel altyapı yatırımları

(içmesuyu, kanalizasyon, arıtma tesisleri, katı atık bertarafı

gibi); iklim değişikliğiyle ilgili olarak ulaştırma, enerji, tarım,

afet yönetimi ve kentleşme gibi alanlara yoğunlaşıyor. Hava

kalitesinin artırılması, su, atık yönetimi, doğa koruma, sanayi

kirliliğini önleme ve risk yönetimi gibi çevre sektörünün

önemli alanları fonların kapsamı içinde yer alıyor. Program

kapsamında Türkiye için ulaştırmada düşük karbonlu

büyüme stratejisi belirlenecek ve uygulamaya alınacak.

ÇEVRE ve İKLİM

Avrupa Birliği enerjiyle ilgili hedeflerini sistematik biçimde

izleyebilmek için; 2020, 2030 ve 2050 yılları için hedefler

belirlemişti. Bu hedefler AB’ye sera gazı emisyonları,

yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği ile ilgili

istikrarlı bir politika çerçevesi sunar. Sera gazlarının en

az yüzde 20 oranında azaltılması; yenilenebilir enerjinin

AB’nin enerji tüketimi içerisindeki payını en az yüzde 20’ye

çıkarılması; enerji verimliliğinin en az yüzde 20 oranında

artırılması en önemli kısa vadeli hedefler arasındadır.

IPA II döneminde enerji sektörüne yönelik Avrupa Birliği

destekleri şu alanlara odaklanıyor:

• Piyasa entegrasyonu ile doğal gaz ve elektrik

altyapılarının geliştirilmesi.

• Yenilenebilir enerji ile enerji verimliliğinin teşvik

edilmesi ve desteklenmesi.

• Nükleer güvenliğin düzenleyici ve işlemsel çerçevesinin

AB standartları doğrultusunda güçlendirilmesi

için yasal düzenlemelerin yapılması ve ilgili

kapasitelerin  geliştirilmesi.

ENERJİ

17İlham Veren Öyküler

18 İlham Veren Öyküler

Bu sektördeki destekler; özel sektörü geliştirme, yenilik ve

kapasite geliştirme, ulusal ve bölgesel destek programları

ile birlik programlarına katılımın desteklenmesi konularına

odaklanarak planlandı.

Bir önceki IPA dönemiyle kıyaslandığında, IPA II’de sektörel

mali yardımlar altyapı yatırımlarından çok, yenilik alanına

ilişkin yatırımları önceliklendiriyor. IPA II Döneminde

uygulanan Rekabetçilik ve Yenilik Sektör Operasyonel

Programı (RYSOP) Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı

tarafından yürütülüyor.

RYSOP’un genel stratejisi, üretkenliği artırarak,

sanayileşmeyi hızlandırmak; ihracata yönelik özel sektör

odaklı rekabetçi bir üretim yapısı geliştirmek. RYSOP 3

eylemden oluşuyor: Özel Sektörün Geliştirilmesi; Bilim,

Teknoloji ve Yenilik; ve Kapasite Oluşturma. Kapasite

Oluşturma Eylemi, işletmelerin yenilik kapasitesini artırmayı

ve rekabetçiliğini teşvik etmeyi amaçlıyor. Bu kapsamda

ilgili müktesebatın uygulanması için, kurumsal kapasitenin

artırılmasını amaçlayan projeler de destekleniyor.

İlgili AB fonları Kişi Başı Gayri Safi Katma Değeri Türkiye

ortalamasının yüzde 75’inin altında kalan kalkınmada

öncelikli 12 NUTS II bölgesini kapsıyor.

REKABET EDEBİLİRLİK ve YENİLİK

19İlham Veren Öyküler

Türkiye’nin dinamik nüfus yapısı istihdam, eğitim ve sosyal

politika alanında olumlu değişimler yaratırken, beraberinde

çözüm bekleyen birçok zorluk da getirmeye devam ediyor.

Gençlerin ve kadınların iş hayatına katılma oranlarının

düşüklüğü, iş yaşamında ayrımcılık, ücret eşitsizliği gibi

konulara yönelik önlemler, ilgili politikaların temelini

oluşturuyor.

IPA II kapsamında bu sektöre yönelik destekler; istihdamı

artırmayı, eğitim olanaklarını geliştirmeyi, insan kaynağını

daha nitelikli kılmayı ve ilgili sosyal politikaları iyileştirmeyi

amaçlıyor.

İlgili AB fonları teknik destek, hibe, tedarik sözleşmeleri gibi

farklı tip desteklerle nihai faydalanıcılara ulaşıyor.

İSTİHDAM, EĞİTİM, ve SOSYAL POLİTİKALAR

20 İlham Veren Öyküler

Topraklarının yaklaşık yarısı tarıma ayrılan bir ülke olan

Türkiye’de “Tarım ve Kırsal Kalkınma” gerek sosyal gerekse

ekonomik açıdan çok önemli bir sektör. Bu alandaki

IPA II destekleri, “Tarım ve Kırsal Kalkınma” (11. Fasıl), “Gıda

Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Politikası” (12. Fasıl) ve

“Balıkçılık” (13. Fasıl) AB-TR müzakere başlıklarını kapsıyor.

Alt Sektör 1:

Kırsal Kalkınma Programı

Bu alt sektördeki ilgili çalışmalar, AB politikaları

doğrultusunda hazırlanan kırsal kalkınma programı

yoluyla uygulanıyor. 2007-2013 dönemini kapsayan IPARD

I, Türkiye’nin 42 ilinde devam ediyor. 2014-2020 yılları

arasında uygulanacak olan IPARD II Programı ise, büyük

ölçüde bir önceki programın devamı niteliğinde olmakla

birlikte, yenilenebilir enerji, toplumsal kalkınma girişimleri ve

tarımsal-çevre tedbirlerini de içeriyor.

Bu destekler kapsamındaki bazı öncelikler şöyle sıralanıyor:

• Çiftlikler ve tarım-gıda işletmelerinin modernizasyonunu

sağlayarak, kademeli olarak AB standartlarını

karşılamak.

• Tarım işletmelerine yapılan yatırımları artırmak.

• Tarım, balıkçılık ürünlerini işlemek ve pazarlamak için

gereken yatırımları artırmak.

• Kırsal ekonomik faaliyetleri çeşitlendirerek geliştirmek.

• IPARD kurumlarının kapasitelerini artırmak.

Alt Sektör 2:

Kurumsal Yapılanma ve Kapasite Geliştirme

Sağlanan destekler; gıda güvenliği, veterinerlik, bitki

sağlığı standartları, tarım ve balıkçılık politikalarının AB

müktesebatı ile kademeli şekilde uyumunun sağlanmasını

amaçlıyor.

TARIM ve KIRSAL KALKINMA

21İlham Veren Öyküler

Bu sektör altında, sınır ve ülke ötesi işbirliğinin

güçlendirilmesi, sınır bölgelerindeki sosyo ekonomik

gelişimin hızlandırılması, yararlanıcı ülkelerin sınır

etkinliklerine katılımının sağlanarak, gerekli idari kapasitenin

yerel ve bölgesel düzeyde geliştirilmesi hedefleniyor.

AB üyesi devletlerin yer aldığı sınır ötesi işbirliği programları,

Yapısal Fonlar altındaki Avrupa Bölgesel Kalkınma

Fonu (ERDF) tarafından finanse edilirken, AB’nin dış

sınırlarında yer alan aday ve potansiyel aday ülkeler ile

AB üyesi olmayan üçüncü ülkelerde sınır ötesi işbirliğinin

desteklenmesi için Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) ile

Avrupa Komşuluk ve Ortaklık Aracı (ENPI) şeklinde iki mali

araç kullanılıyor.

Türkiye; Bulgaristan-Türkiye IPA Sınır Ötesi İşbirliği Programı

ve ENPI Karadeniz Havzasında Sınır Ötesi İşbirliği Programı

olmak üzere iki programa katılıyor. Sınır ötesi işbirliği

programlarının Türkiye’deki Ulusal Otoritesi ise Avrupa

Birliği Bakanlığı.

BÖLGESEL ve SINIR ÖTESİ İŞBİRLİĞİ

22 İlham Veren Öyküler

IPA II Döneminde (2014-2020) Ülkelere Ayrılan Fon Dağılımı

* Çoklu Ülke Programı kapsamında birden fazla ülkeye yönelik aktivitelerin yanı sıra, bilgilendirme ve iletişim, denetim, izleme ve değerlendirme, yüksek temsilcilik giderleri için tahsis edilen fonlar ile Bosna ve Hersek’e tahsis edilmemiş fonları kapsar.

Türkiye için Endikatif Strateji Belgesi (Indicative Strategy Paper for Turkey 2014-2020), 26 Ağustos 2014 tarihinde Komisyon tarafından kabul edilmiştir.

Ülke Fon Miktarı (milyon avro)

Karadağ 270,5

Kosova 645,5

Arnavutluk 649,5

Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti 664,2

Sırbistan 1.508,0

Türkiye 4.453,9

Çoklu Ülke Programı* 2.958,7

23İlham Veren Öyküler

Avrupa Birliği, IPA II kapsamında Türkiye için 2014 ile 2020 yılları arası dönemde toplam 4 milyar 454 milyon avro bütçe ayırdı.

Çerçeve Anlaşma

Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki mali işbirliğinin IPA II

döneminin 2014 – 2020 yıllarını kapsayacak Avrupa Birliği

Tüzüklerine uygun olarak yürütülmesi amacıyla, uygulamaya

ilişkin esasları iç hukuka nakleden Çerçeve Anlaşma,

11 Şubat 2015’te imzalanmış ve 22 Haziran 2015’te yürürlüğe

girmiştir.

Politika Alanları ve Sektörlere Göre Bütçe Dağılımı (milyon avro)[1]

[1] Politika alanları ve sektörlere göre bütçe dağılım rakamları, toplam verilerle yuvarlamalar nedeniyle farklılık gösterebilir.

Türkiye 2014

355,1

155,8

72,0

620,4

37,4

a. Birliğe üyelik için hazırlayıcı reformlar

Demokrasi ve yönetişim

Hukukun üstünlüğü ve temel haklar

b. Sosyo-ekonomik ve bölgesel kalkınma

Çevre ve iklim eylemi

Ulaştırma

Enerji

Rekabet edebilirlik ve yenilikçilik

Eğitim, istihdam ve sosyal politikalar

d. Tarım ve kırsal kalkınma 

Tarım ve kırsal kalkınma

TOPLAM (milyon avro)

c. İstihdam, sosyal politikalar, eğitim, cinsiyet eşitliğinin teşviki ve insan kaynaklarının geliştirilmesi

2015

196,6

265,8

100,9

626,4

62,9

2016

240,3

247,0

77,0

630,8

65,9

2017

137,2

540,2

388,9

261,4

297,1

386,0

59,0

187,8

235,1

158,1

408,0

636,4

68,9

2018-2020

652,2

416,3

236,0

595,3

347,5

56,8

34,4

156,6

199,9

504,2

504,2

1.940,0

199,9

1.581,4

956,5

624,9

1.525,3

644,6 70%

442,8 60%

93,5 70%

344,4 10%

10%

435,0

912,2

912,2

4.453,9

435,0

2014-2020İklim Değişikliği ile ilgili olanlar

(%)

24 İlham Veren Öyküler

Avrupa Birliği, insan onuru, özgürlük,

eşitlik ve dayanışma değerleri üzerine inşa

edilmiştir. Birlik, demokrasi ve hukukun

üstünlüğü ilkelerine dayanır. Yargı ve temel

haklar alanındaki AB politikaları, Birliği bir

özgürlük, güvenlik ve adalet alanı olarak

korumayı ve geliştirmeyi amaçlar.

Avrupa Birliği, IPA I kapsamında, 2007-

2013 yılları arasında temel haklar alanında

gerçekleştirilen 35 projeye, 6 milyon 914

bin 868 avro tutarında mali destek sağladı.

Bu destek, kadına yönelik şiddetten,

cinsiyet eşitliğine, azınlık haklarından ifade

özgürlüğüne, kadın haklarından tutuklu

haklarına, insan haklarının kapsamına

giren pek çok projeye verildi. İnsan hakları

söz konusu olduğunda, Avrupa Birliği’nin

temel kurumlarından Ombudsmanlığın

Türkiye’de de kuruluşunun desteklenmesi,

hem IPA I kapsamında önem taşıdı, hem de

IPA II’de de desteklenmeye devam edecek.

Temel haklar alanındaki IPA II desteği,

ulusal eylem planı kapsamındaki öncelikli

insan hakları konularına ve cinsiyet

eşitliği, kadına yönelik aile içi şiddet gibi

sorun alanlarına odaklanacak.

Avrupa Birliği 2014-2016 dönemi için Temel

Haklar alanına 37,6 milyon avro fon ayırdı.

Bu kitapçık yayına hazırlanırken 2020

yılına kadar olan dönemin bütçesi ise

yapılandırma aşamasındaydı.

TEMEL HAKLAR

35 proje 6 milyon 914 bin €2007 - 2013

25İlham Veren Öyküler

26 İlham Veren Öyküler

Türkiye’nin Ombudsmanı Var!

Kamu kurumlarıyla vatandaşlar arasındaki sorunların uzlaşıyla çözülmesini amaçlayan Ombudsmanlık uygulaması üç yıl önce Türkiye’de de başladı ve 20 binin üzerinde vatandaş başvurusu karara bağlandı. Avrupa Birliği finansmanıyla gerçekleştirilen Kamu Denetçiliği Kurumu’nun Kurulmasının Desteklenmesi Projesi’nde de, Ombudsmanlığın bilinirlik oranının ve başvuru sayısının artırılması için çok yönlü çalışmalar yapılıyor.

Türkiye’de mahkemelerin üzerindeki dava dosyası yükünün

fazlalığı ve bu nedenle dava sürelerinin uzaması, adalet

alanının önemli sorunlarından biri. Bu olgu, Adalet

Bakanlığı’nın 2015-2019 Stratejik Planı’nda da, Türkiye

yargı sisteminin zayıf yönleri arasında “Yargı organlarının iş

yükünün fazla olması ve bazı uyuşmazlıklarda yargılamanın

makul sürede bitirilememesi” diye belirtiliyor.

Bu olguyu, yargı istatistikleri de net biçimde doğruluyor.

Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu’nun (CEPEJ) 2012 yılı

verilerine dayalı olarak hazırladığı 2014 yılı Avrupa Yargı

Sistemleri Raporuna göre; Avrupa Konseyi ülkelerinde 100

bin kişiye düşen hâkim sayısı, ortalama 21,3; savcı sayısı ise

11,1. Türkiye’de ise 2015 yılının Mayıs ayı itibarıyla yüz bin

kişiye düşen hâkim sayısı ortalama 13, savcı sayısı ise 6,5. Bu

da, Türkiye’de hakim ve savcı başına düşen dosya sayısının

Avrupa Birliği ortalamasının neredeyse iki katı olduğunu

gösteriyor.

İşte, bu sorunu çözebilecek unsurlardan biri olarak

gösterilen ve Avrupa Birliği’nde uzun yıllardır yürürlükte

olan Ombudsmanlık kurumu, Türkiye’de de 2013’te hayata

geçirildi. Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) adıyla kurulan

Ombudsmanlık, üç yılda 20 bini aşkın başvuruyu karara

bağlayarak, yargının yükünü azaltmada önemli bir işlev

üstlendi.

Bu kurumun güçlendirilmesi için, Avrupa Birliği mali

desteğiyle önemli bir proje de başlatıldı: Kamu Denetçiliği

Kurumu’nun Kurulmasının Desteklenmesi Projesi. Projenin

genel amacı; kurumu kamuoyuna çeşitli etkinlikler ve

yayınlarla daha etkin biçimde anlatmak, bu sayede de

kuruma başvuru oranlarının artmasını sağlamak.

Nitekim gerçekleştirilen ilk etkinliklerde hem sivil toplum

örgütleriyle, hem de kamu kuruluşlarının temsilcileriyle

yoğun katılımlı buluşmalar gerçekleştirildi. Bu buluşmalar

sonrasında o bölgelerde başvuru sayılarının arttığı da

gözlemlendi.

PROJE KÜNYESİ

Türkiye’de Ombudsmanlık Kurumunun

Kurulmasının Desteklenmesi Projesi

(Eşleştirme ve Teknik Destek Bileşenleri)

Bütçe: 2,13 milyon avro (%85 Avrupa Birliği,

%15 Türkiye katkısı)

Süresi: Nisan 2014-Ağustos 2017

Faydalanıcı Kurum: T.C. Kamu Denetçiliği

Kurumu (Ombudsmanlık)

Kuruluşundan itibaren, toplumun her kesiminden

başvurular alan Ombudsmanlık kurumu, bu süreçte

ilginç tavsiye kararları da aldı. Örneğin, bir sivil toplum

kuruluşu seçimlerde sadece Türkçe tanıtım ve bilgilendirme

yapılmasına itiraz etti, Kürtçe bilgilendirme de istedi.

Ombudsman bu talebi haklı bularak, Yüksek Seçim Kurulu’na

gerekli düzenlemelerin yapılmasını önerdi.

Bir papaz, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sadece imamlara

maaş ödemesinin anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu

belirterek, bu durumun kendisi lehinde düzeltilmesini

istedi. Ombudsman bu konuda papazı haklı buldu ve gerekli

düzenlemelerin yapılması için Diyanet İşleri Başkanlığı’na

tavsiye kararı iletti.

Kuruma gelen başvurularda memurların oranı oldukça

yüksek. Ancak Kamu Denetçiliği Kurumu, sivil toplum

kuruluşlarına ve dezavantajlı gruplara, özellikle de kadınlar,

çocuklar, engellilere ulaşmak için de yoğun çaba gösteriyor.

İlginç kararlar

KDK, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyla da

ilgilenmediğini, bizzat Kamu Başdenetçisi ve diğer

Denetçilerin katılımıyla gerçekleştirdiği Hatay Bölgesel

Konferansı’nda da gösterdi. KDK ve proje yetkilileri,

Suriye’den göç edenlerin sorunlarını dinledi, onlara herhangi

bir sorun yaşadıklarında kuruma nasıl başvurabilecekleri

anlatıldı.

Ve son bir gelişme… Kamu Denetçiliği Kurumu, Dünya

Şeffaflık Örgütü’nün 2016’da yayınladığı rapora göre,

Türkiye’nin en şeffaf ikinci kurumu olarak belirlendi.

27İlham Veren Öyküler

28 İlham Veren Öyküler

MALLARIN SERBEST DOLAŞIMI

55 milyon € destek2002-2013

Türkiye, henüz Avrupa Birliği üyesi olmasa da,

AB ile işleyen bir Gümrük Birliğine sahip tek

aday ülke konumunda.

Endüstriyel ve işlenmiş tarımsal ürünler

bazında ‘AB Tek Pazarı’nda yerini alan

Türkiye için Gümrük Birliği’nde yer

alma süreci, ticarette teknik engellerin

kaldırılmasına yönelik çok yoğun bir çaba ve

çalışma gerektirdi.

Bu süreç sonunda ilgili AB mevzuatının

Türkiye’ de uyumlaştırılması tamamlandı.

AB teknik mevzuatının uygulanmasına temel

oluşturan mekanizma standardizasyon,

akreditasyon, uygunluk değerlendirme ve

metroloji gibi alanlardan oluşuyor ve genel

olarak kalite altyapısı olarak adlandırılıyor.

Avrupa Birliği, bu yoğun süreci hem teknik

destek ve eşleştirme projeleri (Bir AB Üye

devletinden ve Türkiye’den aynı alanda

çalışan iki kamu kurumu arasındaki işbirliği)

aracılığıyla hem de ekipman temin ederek

destekledi. Bu destekler IPA I ve öncesi

dönemlerde toplam 55 milyon avroya

ulaşmaktaydı.

Bu süreç, Türkiye’deki ilgili kamu ve özel

sektör kuruluşlarının kapasite gelişiminin

yanı sıra, özellikle laboratuvar ekipmanları

anlamında da son derece güçlenmesini

sağladı, tüketicilerde ise ürün güvenliği

konusunda gerekli duyarlılığın

yerleşmesini destekledi. Türkiye ayrıca

piyasa gözetim ve denetim sistemini

değiştirdi, ürünlerin piyasaya sürülmeden

önce değil de, piyasadayken denetlendiği

ortak pazar sistemini benimsedi.

Malların serbest dolaşımı alanındaki AB

finansal desteğinin amacı; Türkiye ve AB

arasındaki ticarette teknik engellerin

kaldırılmasını sağlamaktı. Bu sayede gerek

Türkiye’deki, gerekse AB ülkelerindeki

tüketicilerin daha güvenli ve kaliteli

ürünlere ulaşımı da sağlanmış oldu.

29İlham Veren Öyküler

30 İlham Veren Öyküler

Türkiye’de gerçekleştirilen bir proje, hem Türkiye’nin

dış ticaretinin gelişmesine, hem de bireylerin gündelik

yaşamının daha kaliteli hale gelmesine katkı yapabilir

mi? Bunun yapılabileceğini Avrupa Birliği finansmanıyla

gerçekleştirilen Türkiye’de Kalite Altyapısının

Güçlendirilmesi Projesi gösterdi.

Türkiye’de kalite altyapısının AB kalite altyapısıyla

uyumlu hale getirilmesi ve malların serbest dolaşımının

güçlendirilmesi için destek sunan bu proje sayesinde,

Türkiye’nin ekonomik avantajları artarken, insanların

gündelik yaşamlarında bazen fark ettikleri bazen de farkına

varmadıkları ama bir biçimde etkilendikleri, değişimler de

gerçekleşiyordu.

Proje sayesinde, ürün güvenliği kavramı Türkiye’ deki

üreticilerin gündemine kalıcı biçimde yerleşirken,

tüketicilerin yaşamında da kalıcı değişimler gerçekleşti.

Bu sayede güvensiz ürünler piyasadan çekilirken, güvensiz

ürünün ithalinin önüne de geçildi. Örneğin, insanların

can güvenliği için binalardaki asansörlere getirilen iç kapı

yerleştirme ve düzenli bakım yapma zorunluluğu bunlardan

biriydi. Bu sayede, ülkede gerçekleşen çok sayıda asansör

Avrupa Birliği Mali Desteğiyle

gerçekleştirilen “Türkiye’de Kalite

Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi”

sayesinde ürün güvenliği Türkiye sanayinin

gündemine kalıcı biçimde yerleşirken,

asansörlerden oyuncaklara, elektrikli ev

aletlerinden içilen çaya, insanların gündelik

yaşamlarına da pek çok olumlu etki yaptı…

Bir projeyle çayın tadı bile değişti!

kazasının da önüne geçilmiş oldu.

Gerekli olan ürünlerde CE, yani AB ürün güvenliği işareti

uygulaması, hem Türkiye’nin uluslararası pazarlara

açılabilmesini, ekonomik rekabet edebilirliğini artırıyor,

hem de insanların gündelik yaşamlarının daha güvenli hale

gelmesini sağlıyordu.

Proje kapsamında yapılan çalışmalar sonrasında Türkiye’de

ürün analizi konusunda çok önemli adımlar atılıyor,

analizlerin kalitesinin Avrupa Birliği standartlarına

çıkarılabilmesi için on binlerce saatlik eğitimler ve geniş

katılımlı konferanslar gerçekleştiriliyordu.

Ayrıca, artık Türkiye’nin çayda yeterlilik testi organize

edebilen test sağlayıcıları var. Bu sayede çay analizinin

kalitesi yükselirken, çay denetimi daha güvenli yapılır hale

geldi ve sonuçta bu, tüketilen çayın da kalitesini artırdı.

Sadece çayda değil, balda, zeytinyağında, hatta tekstilde

ürün güvenliği için standartlar ve bu standartları test edecek

insanlarla kurumların sayısı da arttı. Verilen eğitimler,

sektördeki binlerce uzmanı daha donanımlı hale getirirken,

uzman sayısının çoğalmasına da katkı sundu.

Eğitimlerden ve diğer desteklerden en çok küçük ve orta

ölçekli işletmeleri temsil eden oda ve borsalar yararlandı,

bu kurumların laboratuvarlarındaki uzmanların mesleki

yeterliliklerinin gelişmesi sağlandı. Bu proje ve özellikle

yeterlilik testlerinin organizasyonu sayesinde, Türkiye’de

birçok laboratuvarların farklı alanlarda uluslararası

akreditasyona sahip olması da sağlanmış oldu.

31İlham Veren Öyküler

Dönemin KalDer Başkanı A. Hamdi Doğan projeye ve etkilerine

ilişkin şu değerlendirmeleri yapıyordu:

“Küreselleşme ile birlikte ekonomik açıdan sınırların kalktığı

bir dünyada yaşıyoruz. Bugün her bir üretici ve hizmet sağlayan

açısından pazar, kendi ülkesinden ibaret değildir.

Diğer ülkeler de pazarın önemli bir kısmını oluşturmaktadır.

TKAG Projesi Türkiye’de kalite altyapısının AB kalite altyapısıyla

uyumlu hale getirilmesini hedefliyordu. Bu projenin bir önemli

amacı da, ürün güvenliği açısından farkındalık yaratmaktı. Bu da

bizim için çok önemliydi.”

“Ürün güvenliğinde fark yaratıldı”

32 İlham Veren Öyküler

33İlham Veren Öyküler

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği

2010-2012 yılları arasında yürütülen Türkiye’de Kalite

Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi, Avrupa Birliği mevzuatı

eğitimleriyle üreticilerimiz ve ihracatçılarımızın, kaliteli ve

güvenli ürün ihracatı ve Türk malı imajının güçlendirilmesi

konusunda bilinçlenmesi; ürün güvenliği, standartlar, ürüne

eşlik etmesi gereken belge ve işaretler hakkında yürütülen

kampanyalarla güvenli ürün tüketimi konusunda kamuoyunda

farkındalığın artırılması ve genel anlamda akreditasyon ve

uygunluk değerlendirmesinin önemi, gelişmiş ülke pazarlarına

benzer kalite altyapısına sahip ülke olduğumuz bilgisinin

paylaşılması noktasında önemli katkılar sağlamıştır.

Türkiye’nin, kalite altyapısı projeleri öncesinde,

yani 2002’ de yıllık ihracatı yaklaşık 36 milyar ABD

dolarıydı. İhracat rakamları sonraki yıllarda ciddi

bir artış eğilimine girdi. Bu rakam 2009’da 102 milyara,

2015’te ise 144 milyara dayanmıştı. Türkiye’nin toplam

ihracatının % 44,5’ i AB ülkelerine yapılmaktaydı ve en

çok ihracat yapılan 5 ülkenin 3’ü AB üyesiydi.

Türkiye’nin ihracatı 4 kat arttı

PROJE KÜNYESİ

Türkiye’de Kalite Altyapısının

Güçlendirilmesi Projesi

Bütçe: 4,83 milyon avro (%100 Avrupa Birliği

finansmanı)

Süresi: Mayıs 2010 – Ağustos 2012 (27 Ay)

Faydalanıcı Kurum: T.C. Ekonomi Bakanlığı

ve Türkiye Kalite Derneği (KalDer)

34 İlham Veren Öyküler

İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi

Operasyonel Programı, Türkiye’nin

istihdam, eğitim ve sosyal politikalar

alanlarındaki AB uyum çalışmalarına

destek amacıyla oluşturuldu. IPA I

döneminde istihdam, eğitim, hayatboyu

öğrenme ve sosyal içerme alanlarına 432,6

milyon avro tutarında mali destek sağlandı.

Kadın ve erkeklerin işgücüne katılım

oranları arasındaki fark; kayıtdışı

istihdamın büyüklüğü ve genç işsizliği

gibi konular Türkiye’nin çözüm bekleyen

önemli sorunları arasında. Program bu

kapsamda şu çalışmaları gerçekleştirdi:

İstihdamda; kadınların ve gençlerin

işgücüne katılımının desteklenmesi,

kayıtlı istihdamın teşviki, kamu istihdam

hizmetlerinin kalitesinin yükseltilmesi,

Eğitimde; özellikle kız çocuklarının

okullaşma oranlarının artırılması, mesleki

ve teknik eğitimin iyileştirilmesi, hayat

boyu öğrenmenin teşvik edilmesi, işçi ve

işverenlere meslek içi eğitim verilmesi,

Sosyal içermede; ‘özel ilgi gerektiren’

dezavantajlı grupların istihdamının

artırılması.

Avrupa Birliği; IPA II kapsamında da

bu destekleri sürdürecek ve 2014-2020

arasında 435 milyon avro daha destek

sağlayacak. İnsan onuruna yakışır iş

ilkesinin benimsenmesi, sosyal diyaloğun

geliştirilmesi, eğitime erişimin artırılması,

sağlık, bakım ve sosyal hizmetlere erişimde

her türlü ayrımcılığın önlenmesi, sosyal

içerme, sosyal inovasyon ve girişimcilik

konuları bu dönemde özel önem taşıyacak.

İSTİHDAM, EĞİTİM ve SOSYAL POLİTİKA

433 milyon €

435 milyon € destek

2007 - 2013

2014 - 2020

35İlham Veren Öyküler

36 İlham Veren Öyküler

‘Yeşil yakalılar’ turizm sektöründe

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Avrupa Birliği desteğiyle yürüttüğü TUYUP (Turizmde İşverenlerin ve Çalışanların Uyum Yeteneklerinin Artırılması Projesi), turizm sektöründe bir ilki gerçekleştirdi ve çevreye duyarlı ‘yeşil yakalı insan kaynağı programını’ geliştirdi. 7,7 milyon avro bütçeli proje, turizm sektörüne 630 ‘yeşil yakalı’ çalışan kazandırdı. Ayrıca, 4 bin 674 turizm çalışanı da kupon eğitimlerinden yararlandı.

7,7 milyon € bütçeli proje

36 İlham Veren Öyküler

37İlham Veren Öyküler

Program kapsamında işletmeler enerji ve su

tüketimlerini yüzde 30 oranında azaltırken, şu

uygulamaları da gerçekleştirdiler:

• Otellerde yeşil odalar hazırlandı. Doğal

havalandırma ve kurutma sistemleri kullanıldı.

• Çalışanlara çevre ilaçlaması, kimyasal kullanımıyla

ilgili eğitimler verildi.

• Tesislerde ağaç dikimleri ve organik üretim

gerçekleştirildi.

• Tesislerde endemik bitkiler ve nesli tükenmeye yüz

tutmuş hayvanlara ilişkin bilgi verildi ve bunların

korunma yollarının anlatıldığı ‘yeşil çalışmalar’

gerçekleştirildi.

• Sıfır karbon ayak izi için önemli adımlar atıldı.

• Organik ürünlerin kullanımı artırıldı, yasal

avlanma boyutlarından daha küçük deniz ve tatlı

su ürünlerini satan tedarikçilerle çalışılmaktan

vazgeçildi.

• Otellerde bisikletler, trekking, kuş gözlemi ve

elektrikli araç kullanımı gibi olanaklar yaratıldı;

çocuk misafirlere çevre okur-yazarlığı gibi yenilikçi

animasyonlar yapıldı.

• “Tabağını Temiz Tut” etkinliği kapsamında çöpleri

azaltma ve çevreye dost davranışlar sergilenerek,

çocuk misafirler için çevre oyunları tasarlandı.

Projeden yararlanan 15 tesis, çevrelerindeki otelleri de

olumlu yönde etkiledi, onların Yeşil Yıldız sürecine adım

atmasını ve ‘Yeşil Değişim’in hayata geçmesini sağladı.

Projenin başlangıç aşamasında tesislerin ve çalışanların

sivil toplum ile işbirlikleri yok denecek kadar azdı. Proje

sonrasında 15 tesis, çevre STK’larıyla etkileşime geçerek

işbirlikleri geliştirdi; çalışanların bireysel STK üyeliği sayısı

arttı.

Turizm sektöründe dünyada ve Türkiye’de talepler

farklılaşıyor. Çevreye duyarlı işletmecilik gün geçtikçe

önem kazanıyor. Bu durum, turizm tesislerini de uluslararası

rekabette fark yaratmaya zorluyor. Bu nedenle, işletmeler

ve çalışanlarının çevreci turizm alanında bilgi ve deneyim

kazanmaları önem taşıyor. Avrupa Birliği desteğiyle Kültür ve

Turizm Bakanlığı tarafından 2014 Ocak ayında başlatılan ve

Temmuz 2016’da sona eren TUYUP, bu ihtiyaca cevap vermek

için, turizm sektöründe bir ilki gerçekleştirdi ve çevreye

duyarlı işletme politikalarını destekleyecek programlar

geliştirdi.

Proje kapsamında yürütülen insan kaynağı programı sektöre

630 yeşil yakalı kazandırdı. Yeşil Yıldız (Çevreye Duyarlı

Konaklama Tesisi Belgesi) sahibi turizm işletmesi sayısı ise

proje başladığında 121 iken proje sonunda 363’ e ulaştı.

2016’da tamamlanan proje kapsamında 15 turizm tesisi, çevre

duyarlılığı konusunda “En İyi Uygulama Merkezi” seçildi.

Yeşil Yıldız çalışmaları kapsamında yürütülen ve 20 farklı

konudan oluşan “Yeşil Kadın Liderler” programı ise turizm

sektöründe işveren olarak çalışan kadınların güçlendirilmesini

sağladı.

Yeşil Yıldız programı kapsamında faaliyet gösteren turizm

işletmeleri çevreci uygulamalarla ekonomik kazanım

sağlarken, geleceklerine de yatırım yaptı.

38 İlham Veren Öyküler

‘Yeşil Kadın Liderler’ anlatıyor

Turizm sektöründe nitelikli işgücü yetiştirmek için, proje

kapsamındaki Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli turizm

işletmelerindeki çalışanların kullanması için bir mesleki

eğitim kupon uygulaması gerçekleştirildi. Akredite olmuş

eğitim kurumlarında kullanılabilen bu kuponlarla, söz konusu

işletmelerdeki çalışanlar; aşçılık ve dil eğitiminden, ön büro

ve pazarlamaya kadar farklı pek çok konuda eğitim alma

imkanına sahip oldu. Bu kapsamda gerçekleştirilen 353

eğitimden 4 bin 674 turizm çalışanı yararlandı. Çalışanların

eğitimine yatırım yapılarak, işletmelerin hizmet kalitesini

artırmayı amaçlayan programda, ayrıca 614 yöneticinin

yararlandığı 43 eğitim verildi.

EBRU CİNGAY BAŞAK ANAR

Çalıştığım otelde gıda mühendisliği ve kalite

yöneticiliği yaptım. TUYUP Yeşil Yıldız

Programı, ekip arkadaşlarımla birlikte daha

yeşil, yaşanılabilir yarınlara attığımız en güzel

adımlardan biri oldu.

2013’te çalışmaya başladığım otelde İnsan

Kaynakları ve Eğitim Müdürü’yüm. En büyük

amacımız; projeden de edindiğimiz bilgi ve

deneyimle ‘sürdürülebilir yaşam biçimini’ geniş

kitlelere yayarak, gelecek nesillere yaşanabilir

bir dünya bırakmak.

Eğitimde ‘Kupon Programı’ndan 4 bin 674 Kişi Yararlandı

39İlham Veren Öyküler

* Kaynak: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım İşletmeler Genel Müdürlüğü (31.01.2016)

Yeşil Yıldız Belgeli Tesis Sayısının Yıllara Göre Değişimi

PROJE KÜNYESİ

Turizmde İşverenlerin ve Çalışanların Uyum

Yeteneklerinin Artırılması Projesi

Bütçe: 7,7 milyon avro (%85 Avrupa Birliği,

%15 Türkiye katkısı)

Süresi: Ocak 2014 – Temmuz 2016 (30 Ay)

Faydalanıcı Kurum: T.C. Kültür ve Turizm

Bakanlığı

40 İlham Veren Öyküler

Mesleki eğitimde kalite yolculuğu

Mesleki teknik eğitimin kalitesinin geliştirilmesi, hem genç işsizliğinin azalması hem de sanayinin ihtiyacı olan nitelikli işgücünün oluşması için bir ihtiyaç. AB desteğiyle bu ihtiyaca yönelik olarak gerçekleştirilen METEK projesi sayesinde hem bir ulusal mesleki eğitim stratejisi geliştirildi, hem de Türkiye’deki mesleki eğitim, Avrupa Kalite Güvence Referans Çerçevesi’ne uygun hale getirildi.

Üniversite kapıları önünde yığılan milyonlarca genç

ve üniversiteye girip, bitirdikten sonra genç işsizliği

istatistiklerindeki sayılardan biri haline dönüşen diğer

milyonlar…

Oysa iyi, kaliteli, endüstrinin ihtiyaçlarına göre şekillenmiş

bir mesleki ve teknik eğitim hem gençlerin iş hayatına daha

erken katılmalarını, hem de güvenli bir geleceğe ulaşmalarını

sağlayabilir…

Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimin niteliğinin geliştirilmesi

için çok sayıda çalışma gerçekleştiriliyor. Avrupa Birliği

desteğiyle uygulanan Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin

Kalitesinin Geliştirilmesi Projesi (METEK), bunların en

önemlilerinden biriydi.

Daha iyi bir mesleki eğitim mümkün!

Proje, mesleki ve teknik eğitimin temel sorunlarını farklı

yönleriyle kuşatan ve çözümler üreten bir yaklaşım izledi.

Proje kapsamında bir yandan öğrenciler, eğitimciler ve iş

dünyasının farklı düzeydeki temsilcilerinin ihtiyaçlarının

yansıtıldığı kalıcı bir strateji belgesi oluşturulurken, bir

yandan da bu alandaki uluslararası deneyimler Türkiye’ye

aktarılıyordu. Proje temel olarak 21 ilde uygulandı ve mesleki

eğitim alanındaki tüm paydaşlara değen, onların görüş,

öneri ve deneyimlerini toplayan bir bilgi havuzu oluşturdu.

Uygulama illerinde öğrenciler, eğitimciler, veliler ve iş

dünyası temsilcileri ortak platformlarda bir araya getirildi.

Mesleki eğitimin temel ihtiyaçları arasında yer alan müfredat

ve eğitim modüllerinin yenilenmesi ile öğretmenlerin

deneyimlerinin artırılması gibi pek çok konuda derinlikli

çalışmalar gerçekleştirdi. Uluslararası alandaki mesleki

eğitim deneyimi de projeye güçlü biçimde yansıtıldı.

Ramazan’ın hayali “Tekno Öğretmenler”

Proje stratejisinde mesleki ve teknik eğitimin en temel

özneleri olan öğretmenler ve öğrenciler hiç unutulmadı.

Onların düşünce, uygulama ve hayallerinin sonuçları da

projeye yansıtıldı. Bunun için, öğretmenlerin okullarında

eğitim verirken geliştirdikleri özgün yöntem ve projelerini

aktarabilecekleri “Nasıl Başardık?” yarışması düzenlendi.

Öğrencilere ise “Sizce daha iyi bir okul nasıl olur?”

sorusu yöneltiliyor ve onlar da oldukça ilginç çözümler

öneriyordu. Bir öğrenci, başka okullarla elektronik panolar

ya da dokunmatik ekranlarla çevrimiçi canlı iletişim

kurabilecekleri, böylece bilgi ve deneyim paylaşabilecekleri,

bir başka öğrenci ise yeşil, temiz enerji kullanan, çevreci

ve tüketmekten çok üretime odaklanmış bir okul hayal

ediyordu.

41İlham Veren Öyküler

Kahramanmaraş Turgay Ciner Teknik ve Endüstri Meslek

Lisesi öğrencisi Ramazan Aslaner de “Daha İyi Bir Okul”

yarışması için hayal gücünü harekete geçiren öğrencilerden

biriydi. Ramazan’ın hayalindeki okulun adı Teknoloji

Lisesi’ydi. Ancak Ramazan sadece teknolojik donanımı

yüksek bir okul değil, buna eşlik eden bir Tekno Öğretmen

istiyordu! Ramazan’ın hayali, basit bir sorudan yola

çıkıyordu: Öğrenciler staj yaparken, öğretmenler neden

yapmıyor? Ramazan’ın buradan hareketle geliştirdiği öneri,

tekno öğretmenlerin yılda iki kez yüksek teknoloji kullanan

firmalarda staja gitmeleri ve edindikleri yeni bilgi ve

deneyimleri öğrencilerine aktarmalarıydı.

Bu ilginç ve yenilikçi yaklaşımları üreten öğrenciler, eğitimin

sadece eğitimcilerin işi olmadığını da anlatıyordu...

Kaliteli bir mesleki ve teknik eğitim hedefi 20 bin kişiyi buluşturdu

Projenin en önemli çıktılarından biri, MEB

Ulusal Mesleki Teknik Eğitim Stratejisi’nin

geliştirilmesi oldu. Ve mesleki teknik eğitime

yönelik Ulusal Kalite Güvence Çerçevesi, Avrupa

Kalite Güvence Referans Çerçevesine uygun hale

getirildi.

Proje süresince organize edilen konferans ve

çalıştaylarla, çalışma gruplarına yaklaşık 20

bin eğitimci, sektör temsilcisi ve öğrenci katıldı.

Proje kapsamında, adalet, denizcilik, tarım ve

sağlık alanlarında 91 adet meslek standardı

hazırlandı. Ayrıca, meslek liselerindeki

eğitimcilerin performans değerlendirmelerini

sağlayacak bir Kalite Uygulama Kılavuzu ve

Özdeğerlendirme Rehberi oluşturuldu.

Sürdürülebilirliğin güvence altına alınmasını

sağlayacak bir diğer önemli somut gelişme de

MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü

bünyesinde bir Kalite Geliştirme Birimi’nin

kurulmasıydı.

PROJE KÜNYESİ

Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin

Kalitesinin Geliştirilmesi

Bütçe: 5,99 milyon avro

Süresi: Mayıs 2012 – Aralık 2014, 31 ay

Faydalanıcı Kurum: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı

42 İlham Veren Öyküler

Murat Erdinç’in yeni hayatı çiçek açtı

İşsizlik, özellikle de genç işsizliği genelde dünyanın ve özelde de Avrupa ile Türkiye’nin en büyük sorunlarından. Avrupa Birliği bunun çözümü için çeşitli politikalar geliştiriyor. Eğitimin ve girişimciliğin desteklenmesi bu politikalardan sadece biri… Mardin’de bu destekten yararlanan Murat Erdinç, bugün kendine ait Elif Uluslararası Çiçekçilik dükkanını işletiyor.

Mardin Midyatlı Murat Erdinç, Türkiye’de, Avrupa Birliği mali

desteğiyle gerçekleştirilen Genç İstihdamını Destekleme

Operasyonu kapsamında verilen eğitim ve desteklerden

yararlanan genç bir insan. Bugün kendine ait Elif Uluslararası

Çiçekçilik dükkanını işletiyor. Erdinç, “Bilgi birikimimi

ticarete dökmek, kendi işimi kurmak, ve ülke ekonomisine

katkıda bulunmak istiyordum” diyor. Bunun için önce

İŞKUR’un internet sitesine başvurmuş. Ardından Mardin

Artuklu Üniversitesi’nde gerçekleştirilen eğitimlere katılmış.

KOSGEB desteğinden de yararlanarak, Mardin’in Midyat

ilçesinde bir dükkan kiralamış. O şimdi Elif adını verdiği

dükkanda, özenle hazırladığı çiçek buketleri sayesinde

yaşamını sürdürüyor.

Murat Erdinç eğitim ve desteklerden yararlanan binlerce

gençten sadece biri. O, 2015 sonu itibariyle oranı yüzde 19,2

olarak hesaplanan Türkiye’deki 25 yaş altı genç işsizlerden

biri olabilirdi. Ancak sunulan olanakları ve fırsatları

değerlendirebildi.

43 ilde binlerce genç, iş sahibi oldu

Aslında Türkiye’nin genç nüfusu dinamik bir işgücü piyasası

vaat ediyor. Ancak bu yapı, nitelikli eğitim, yatırım ve

yenilikçi yaklaşımlar gerektiriyor. Bu gereksinimden yola

çıkılarak yürütülen ve Avrupa Birliği tarafından desteklenen

Genç İstihdamını Destekleme Operasyonu; gençleri meslek

edinme, kariyer hedefleri ve girişimcilik gibi konularda

bilinçlendirdi ve istihdam piyasalarına katılmalarına yönelik

faaliyetler gerçekleştirdi.

Bu kapsamda sektörel raporlar, girişimcilik kitapçıkları

ve beş binin üzerinde DVD dağıtıldı. Proje kapsamında

geliştirilen “Genç Girişimciliğinin Desteklenmesi” (YES)

modelinden 500 genç yararlandı. 96 genç girişimci adayı

bire bir koçluk hizmeti alarak iş planları hazırladı. Hibe

projeleriyle birlikte toplam 223 genç kendi işletmelerini

kurdu. 23 genç girişimci adayı ise İstanbul’da “melek

yatırımcılarla“ buluşarak, iş yaşamına ilişkin görüş

alışverişinde bulundu. Ayrıca 15 Büyüme Merkezinde kariyer

ve girişimcilik günleri düzenlendi. Bu etkinliklere sekiz bin

genç katıldı.

Genç istihdamı için veri tabanı oluşturuldu

Proje kapsamında iş ve meslek danışmanlarına girişimcilik

eğitimleri verilirken, kalkınmada öncelikli 43 ilde, staj ve

işbaşı eğitim sağlayabilecek bin 378 şirketin yer aldığı bir

liste oluşturuldu. Toplam 634 şirket ve 27 eğitim kurumuyla

toplantılar gerçekleştirildi. 384 şirket “niyet mektubu”

imzaladı, staj ve işbaşı eğitim için İŞKUR’un veri tabanında

yer almak istediğini beyan etti. Yine 190 firma, Malatya,

Ordu, Amasya, Artvin illerindeki üniversitelerle öğrenci staj

anlaşmaları imzaladı. Staj ve işbaşı eğitimlerini gençlere

tanıtmak için kampanyalar düzenlendi, 43 ilin üniversiteleri,

üniversite kulüpleri ve kariyer merkezlerini içeren bir veri

tabanı oluşturuldu.

43İlham Veren Öyküler

Hibe programıyla 24 milyon avro dağıtıldı

Gençlerin iş yaşamına katılması için

oluşturulan Genç İstihdamının Desteklenmesi

Hibe Programı’ndan 13 bine yakın genç

yararlandı. Program toplam 24 milyon avro

destek dağıttı. Bu gençlerden 2 bin 497’si

istihdam edildi, 218’i ise kendi işini kurdu.

Toplam 6 bin 176 genç mesleki sertifika alırken,

2 bin 768 kişi staj olanağı buldu. 5 bin 655 genç

ise danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinden

yararlandı.

PROJE KÜNYESİ

Genç İstihdamının Desteklenmesi

Operasyonu

Süresi: Eylül 2011 - Ekim 2013

Faydalanıcı: İŞKUR (Türkiye İş Kurumu)

Bütçe: 1,95 milyon avro

44 İlham Veren Öyküler

“Okuyabilen avukat, okumayan gelin olur!”Yasal, zorunlu eğitimini tamamlayamayan ve okulundan uzun süre uzak kalan çocukların oranı Türkiye genelinde yüzde 38’e ulaşıyor. Bu oran, AB üyesi ülkelerde yüzde 10 düzeyinde. “Eğitim Hayattır” bu temel soruna çözüm yaklaşımları üreten önemli bir adım oldu…

Merve Balıkçı, Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesinde ilköğretim

öğrencisi. Minik elleriyle çizdiği resimde, bize, uzun

süredir Türkiye’nin gündeminde olan ve çözüm aranan bir

sorunu hatırlattı, öğrenimini sürdüremeyen kız çocuklarının

akıbetini anlattı bize...

Merve ve onun gibi ilkokul ya da ortaokul öğrencisi olan

binlerce öğrenci, “İlköğretim Kurumlarına Devam Oranlarının

Artırılması” projesi çerçevesinde, kendi dünyalarından

hareketle üç temayı resimledi. “Eğitim nedir”, “eğitim neden

önemli”, “okula devam etmeyi engelleyen faktörler” konulu

resimler, bize eğitimde yaşanan okul terkleri ile uzun süreli

devamsızlıklar sorununun, hayata etkisini ve yansımalarını

çok iyi anlattı.

Okullaşma oranı konusunda başarılar elde edilmiş olsa da,

çocukları eğitim sistemi içinde tutmak, onların bir diploma

alarak örgün eğitimlerini tamamlamalarını sağlamak,

Türkiye’deki eğitim sisteminin en önemli sorunlarından

biri... Yasal, zorunlu eğitimini dahi tamamlamayan /

tamamlamayan, bunun beraberinde okuldan uzun süre uzak

kalan çocukların oranı Türkiye genelinde yüzde 38’i buluyor.

Oysa bu oran, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ortalama yüzde

10 düzeyinde.

AB üyesi ülkelerle Türkiye arasındaki bu derin fark, hem

sosyal hem de ekonomik yaşamı etkilediği, yoksulluğun

kuşaktan kuşağa geçmesine neden olduğu için, kalıcı

bir çözüm gerektiriyor. Bu sorunun oluşumunda, çeşitli

etkenlere bağlı olarak, şu zorlayıcı unsurların öne çıktığını

biliyoruz:

Geleneksel alışkanlıklar ve töreler yüzünden kız çocuklarının

okutulmaması doğrultusundaki toplumsal eğilim. Ailelerin

eğitime az önem atfetmesi. Çocukluk döneminden okula

başlayıncaya kadar geçen dönemde farklı bir ana dile

sahip olmanın eğitim diliyle uyum konusunda getirdiği

dezavantajlar: Ailenin yoksulluğu. Mevsimlik gezici tarım

işçiliğinin getirdiği sorunlar ve diğerleri…

Kolektif bir çözüm arayışı: Eğitim Hayattır!

İşte, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından

ortaklaşa finanse edilen İlköğretim Kurumlarına Devam

Oranlarının Artırılması Teknik Destek Projesi, bu yakıcı

soruna çözüm getirmeyi amaçlıyordu. Proje, 21 Ekim

2013’te başladı ve Aralık 2015’te sona erdi. “Eğitim Hayattır”

sloganıyla yürütülen proje; Ağrı, Van, Muş, Diyarbakır,

Bitlis, Bingöl, Batman, Şanlıurfa, Şırnak, Hakkari, Mardin ve

Siirt’teki 120 pilot okulda uygulandı.

AB temsilcileri, proje uzmanları ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın

ilgili sorumluları, proje başlar başlamaz, yenilikçi bir

yaklaşım geliştirmeye karar verdi. Yaklaşımın özü şuydu:

“Devamı etkileyen faktörleri belirle, bu faktörlerin etkilerini

ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için önlemler,

müdahaleler geliştir ve bunların uygulanmasıyla, çocukların

okula devamlarının önünü aç! Ayrıca; sahada görev yapan

öğretmenler, yöneticiler, rehber öğretmenler ve maarif

müfettişlerinin geliştirilen sistem konusunda kapasitelerini

güçlendir ve konunun önemi hakkında farkındalık yarat!”

Bu yenilikçi yaklaşım şu eylemlerle desteklendi:

Proje kapsamında, devamı etkileyen faktörlerin etkilerini

ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için müdahalelerle,

45İlham Veren Öyküler

uygulamanın izlenmesi için tüm tarafları kapsayan bir izleme

mekanizması geliştirildi.

Söz konusu müdahalelerden biri olarak “çok dilli” eğitim

materyalleri geliştirildi ve dağıtıldı. Uygulayıcılara eğitimler

verildi. Uygulayıcılar ve kanaat önderleri arasında farkındalık

artırıldı. Yerel kamuoyu önderleriyle etkin bir iletişim kuruldu

ve onların desteğiyle, ailelere ulaşılarak, onlara çocuklarının

eğitim almasının yararlarına yönelik, destekleyici mesajlar

aktarıldı.

Ailelere yönelik, devlet tarafında belli konularda verilen

tüm destekleri içeren dört dilde (Türkçe, Kürtçe, Arapça

ve Süryanice) aile broşürleri hazırlandı ve dağıtıldı. Tüm

pilot okullar ziyaret edilerek, öğrenciler, öğretmenler ve

yöneticilerle görüşüldü ve konu hakkında bilgi alışverişinde

bulunuldu.

Proje kapsamında şu kalıcı belgeler de üretildi: Müdahaleler

El Kitabı. İlk Okuma Yazma Hazırlık Planı. İlk Okuma Yazma

Hazırlık Öğretmen El Kitabı. İlk Okuma Yazma Hazırlık

Öğrenci Materyalleri. Yeni Göreve Başlayan Öğretmenler

için Oryantasyon Rehber Kitabı. Politika Önerileri Raporu.

Bu önemli soruna değen proje bitti ama sonrasında

yapılması gerekenler de belirlendi:

Geliştirilmiş olan müdahaleler tüm okullarda uygulamaya

konulacak. Yetiştirilmiş eğiticiler, gerek müdahaleler,

gerekse İlk Okuma Yazma Hazırlık Planının uygulanması

konusunda eğitimler vermeye devam edecek.

“Müdahalelerin uygulanması” ve “İlk Okuma Yazma Hazırlık

Planının uygulanması” konusunda eğitimler EBA yolu ile

sürdürülecek.

İlköğretim Kurumlarına Devam Oranlarının Artırılması Projesi

Bütçe: 3,11 milyon avro

Süresi: Ekim 2013 – Aralık 2015 (26 ay)

Faydalanıcı Kurum: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı

PROJE KÜNYESİ

46 İlham Veren Öyküler

Toplumsal cinsiyet eşitliği için okullarda öncü öğrenciler var!Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın ve erkeklere eşit haklar, eşit fırsatlar ve eşit muameleyi gerektiriyor. Bu yaklaşım, en başta eğitim alanında gerekli. AB mali desteğiyle gerçekleştirilen ETCEP adlı proje, öğretmenlerde, öğrencilerde ve ailelerinde bu bilinci yaygınlaştırmayı hedeflerken, toplumsal yaşama “Öncü Öğrenciler” de kazandırdı...

Pervin öğretmen, sınıfta öğrencilerine büyüdüklerinde ne

iş yapmak, ne olmak istediklerini sordu. Aldığı yanıtlar,

karşılaştığı fotoğraf, kendi çocukluğundan çok farklıydı.

Bundan 20 yıl önce kendi sınıfında kız çocukları söz birliği

etmiş gibi öğretmen, hemşire ya da ev kadını olacağız

diyordu. Mühendislik, mimarlık, polislik, pilotluk, doktorluk

gibi işler adeta erkeklerin tekelinde gibi görülüyordu. Bu

olgu sadece çocukların değil, ebeveynlerin, öğretmenlerin,

‘sokaktaki insanın’ zihninin ürünüydü. Şimdi ise Pervin

öğretmen, kız öğrencilerinden o güne kadar ‘erkek işi’ diye

bilinen iş tercihlerini, gelecek beklentilerini duyuyordu.

Çünkü bu sınıf ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’ kavramıyla

tanışmış, üstelik kendi ‘öncü öğrencilerini’ çıkarmış bir sınıftı.

Bu öncü öğrencileri ortaya çıkaran ve bununla birlikte

pek çok çalışmayı hayata geçiren de, Avrupa Birliği

finansmanıyla gerçekleştirilen Eğitimde Toplumsal Cinsiyet

Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi (ETCEP) oldu. Proje,

toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımını eğitim sisteminin her

aşamasındaki politikalara yansıtmayı hedefliyordu. Eğitim

sektöründeki kadroların toplumsal cinsiyete duyarlı bakış

açısı kazanmasını, okullarda toplumsal cinsiyet eşitliğinin

sağlanmasını ve velilerde de toplumsal cinsiyet eşitliği

kavramına ilişkin farkındalık yaratmayı öngören proje,

Türkiye’de bu alandaki ilk uygulama örneği oluyordu.

Kitaplardaki cinsiyetçi söylem saptandı

Toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımını eğitim alanına

taşıyan ETCEP, eğitim alanında eşitlikle çelişen çeşitli

uygulamalar saptadı. Okul ortamlarında farkında olarak

ya da olmadan yapılan cinsiyetçi uygulamalar vardı. Kız

ve erkek öğrencilerin okul mekanlarından eşit biçimde

yararlanmasında sıkıntılar yaşandığı, oyun ve sosyal

aktivitelere eşit katılım olmadığı, eğitim ve öğretim

kitaplarında ve müfredatta cinsiyetçi söylemlerin, geleneksel

cinsiyetçi rol modellerinin tekrarına yönelik ifadelerin,

masalların, fıkraların, deyiş ve atasözlerinin bulunduğu

görülüyordu.

Saptanan tüm olgular raporlaştırıldı. Öğretmenlerin,

MEB müfettişlerinin, eğitim sendikalarının, anaokulu, ilk

ve ortaöğretim düzeyinde öğrencilerin, ailelerin ve MEB

personelinin farkındalıklarını artırmak için toplantılar,

seminerler düzenlendi. Bu arada başvuru kaynakları

hazırlandı, okulların ayrımcılıkla ilgili kendi uygulamalarını

gözden geçirmeleri için öz değerlendirme kaynakları

dağıtıldı. Okullar ve MEB için eğitimde cinsiyetçi öğelerin

azaltılmasına yönelik çeşitli kılavuzlar hazırlandı. Kamuoyuna

yönelik filmler yapıldı. Medyadaki, reklamlardaki,

dizilerdeki, haber programlarındaki cinsiyetçi söylemlere

karşı öğrencilerde duyarlılık oluşturmak için yerel farkındalık

kampanyalarında mesajlar verildi.

Ve projeye, bu konuya sahip çıkıp, öğrenci dilinden

diğer öğrencilere pozitif mesajlar aktaracak “Öncü

Öğrenciler” bulundu. Bu öğrenciler, okullarında düzenlenen

kampanyalara katılıp, izleyip, diğer okullara örnek

oluşturabilecek ilgi çekici uygulamaları kayıt altına alıp,

bunları akranlarına aktardılar. Bu öğrenciler kampanya

bitiminden sonra da konuya ilişkin çalışmalarını sürdürdüler.

47İlham Veren Öyküler

750 bin anne babaya 8383’ten eşitlik mesajı

Eğitimde cinsiyet eşitsizliği sorununa ilişkin

toplumsal farkındalık yaratmayı amaçlayan proje

kapsamında en önemli hedef kitlelerden biri de

ebeveynlerdi. Yaklaşık 750 bin velinin üye olduğu

Milli Eğitim Bakanlığı 8383 mobil bilgi hattında,

proje süresince toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili

mesajlar yayınlandı. Erzurum, Batman, Samsun,

İzmir, Malatya, Şanlıurfa, Karaman, Mardin,

Trabzon ve Sivas’tan oluşan 10 pilot ilde toplam 40

okulda farkındalık kampanyaları yapıldı. Projenin

eğitimlerinden dört bin öğretmen yararlandı.

82 odak grup görüşmesinde 1643 kız; 1474 erkek

öğrenci olmak üzere toplam 3117 öğrencinin

görüşleri alındı. Kadın idarecilere ve öğretmenlere

yönelik düzenlenen liderlik ve girişimcilik

eğitimlerine toplam 600 kişi katıldı. Proje il

ve okullarında düzenlenen “Yerel Toplumsal

Seferberlik Kampanyası” 500’e yakın gönüllü

öğretmenin desteği ve 12 binden fazla öğrencinin

katılımıyla Aralık 2015 - Mayıs 2016 tarihleri

arasında tamamlandı.

Eşitsizlik insan merkezli kalkınmaönünde de bir engel

Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği Türkiye için

çok önemli, çünkü Türkiye İstatistik Kurumu’nun

(TÜİK) 2015 verilerine göre, ülkede okuma yazma

bilmeyen kadınların oranı erkeklerin tam beş katı.

Buna koşut olarak da, kadının ekonomideki yeri

erkeklerin çok gerisinde. Hali hazırda ekonomideki

toplam kadın istihdamı da, erkeklerin yarısı kadar.

Gerçek anlamda bir toplumsal cinsiyet eşitliği

yaratılabilse, kadın ve erkeklerle, kız ve erkek

çocukların haklar ve fırsatlardan tam ve eşit bir

biçimde yararlanmaları ve sorumlulukları eşit

olarak bölüşmeleri mümkün olabilir. Uzmanlar

toplumsal cinsiyet eşitliğinin hem bir insan hakları

meselesi, hem de insan merkezli kalkınmanın

önkoşulu ve göstergesi olduğunu dile getiriyor.

PROJE KÜNYESİ

Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi

Proje Süresi: Eylül 2014 – Eylül 2016 (24 ay)

Proje Bütçesi: 3,15 milyon avro

Faydalanıcı Kurum: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı

48 İlham Veren Öyküler

43 ile özel destek

Sosyo-Ekonomik ve Bölgesel Kalkınma

Bileşenin altında yer alan Bölgesel Rekabet

Edebilirlik Operasyonel Programının hedef

bölgesini ise kişi başı milli geliri Türkiye

ortalamasının %75’inin altında kalan 12 NUTS

II (43 il) bölgesi oluşturuyor. Programın amacı

Türkiye’nin AB’ye yakınlaşmasına ve bölgesel

farklılıkların azaltılarak Türkiye’nin sosyal ve

ekonomik kalkınmasına katkı sağlamak.

Bu desteğin hedefi ‘‘iş ortamının

iyileştirilmesi ile araştırma, teknoloji

geliştirme ve yeniliğin güçlendirilmesidir.

Özellikle KOBİ’ler ve girişimciler için iş

sektörünün işleyişinin iyileştirilmesi,

KOBİ’lerin finansmana erişiminin

geliştirilmesi, kümelenmenin, ağ

oluşumunun ve KOBİ’lerin uluslararası

pazarlara açılmasının artırılması,

ekonomik kalkınmanın desteklenmesi için

kamu sektörü ve özel sektör tarafından

gerçekleştirilen araştırma ve yeniliğin nicelik

ile niteliğinin artırılması hedeflenmektedir.

Avrupa Birliği, üye ülkeler ve her bir ülkenin

bölgeleri arasındaki sosyal ve ekonomik

dengesizliklerle, gelişmişlik farklarının

giderilmesi için çok yönlü bölgesel

politikalar geliştirmiştir. AB Bölgesel

Politikası, bölgeler arası farklılıkların

giderilerek, kalkınmanın yaygınlaşması

amacıyla, 1975 Roma Antlaşması’ndan itibaren

birlik gündemine gelmiş ortak bir politikadır.

Son genişleme sonrasında 28 ülke, 273 bölge

ve yarım milyarı aşan nüfusuyla, AB’deki

bölgelerarası farklılıklar daha da artmış

ve bu genişleme süreciyle birlikte bölgesel

politikalar oldukça ön plana çıkmıştır.

AB’ ye tam üyelik yolunda olan Türkiye’de de

coğrafi bölgeler ya da iller arasında sosyal,

kültürel, siyasal ve ekonomik gelişmişlik

düzeyleri ile gelir dağılımı farklılıklar

göstermektedir. Bu farklılıkların azaltılması

için hem Türkiye hem de Avrupa Birliği çok

yönlü çalışmalar gerçekleştiriyor. Örneğin,

Türkiye’de kurulan bölgesel kalkınma

ajansları bu amaca hizmet ediyor. Ayrıca

Türkiye tarafından son yıllarda atılan en

önemli adım bölgesel kalkınmaya ilişkin

temel stratejileri belirleyen bir çerçeve

belgesi niteliğinde olan Bölgesel Gelişme

Ulusal Stratejisi’nin (BGUS) kabul edilmesidir.

BGUS’nin vizyonu “Sosyo-ekonomik ve

mekânsal olarak bütünleşmiş, rekabet

gücü ve refah düzeyi yüksek bölgeleriyle

daha dengeli ve topyekûn kalkınmış bir

Türkiye” olarak belirlenmiştir. BGUS

bölgesel kalkınmaya ilişkin ulusal seviyede

koordinasyonun temin edilmesi amacıyla

bölgesel kalkınma hedeflerine erişmek ve

bölgesel gelişmenin ulusal kalkınmadaki

payını artırmak; bölgesel kalkınma ve

sosyo-ekonomik kalkınma politikaları

arasındaki uyumu güçlendirmek ve alt

ölçekli (bölge ve vilayet) plan ve stratejileri

için genel bir çerçeve çizebilmek amacıyla

hazırlanmıştır.

Avrupa Birliği’nin Katılım Öncesi

Mali Yardım Aracı - IPA II (2014-2020)

bileşenlerinden Sosyo Ekonomik ve

Bölgesel Kalkınma; çevre ve iklim,

ulaştırma, enerji, rekabet edebilirlik ve

yenilikçilik alt başlıklarına ayrılıyor.

Avrupa Birliği, IPA I kapsamında Türkiye’ye

bölgesel kalkınma için 1 milyar 778

milyon 44 bin Avro yardım sağladı, IPA II

(2014 2020) için ise yaklaşık 1 milyar 525

milyon Avro destek sağlanacak. Rekabet

edebilirlik ve yenilikçilik sektörü için

ayrılan toplam bütçe ise 2014-2020 yılları

için 344,4 milyon avrodur.

SOSYO-EKONOMİK ve BÖLGESEL KALKINMATürkiye’nin “sosyo-ekonomik ve bölgesel kalkınmasına”AB’den 3,3 milyar avro finansal destek

49İlham Veren Öyküler

50 İlham Veren Öyküler

Gelenek yeniden hayat buluyorBazen bir bölgenin ekonomik kalkınması, geleneksel üretimin yeniden canlandırılması ve onun modern dünyanın rekabet kurallarına uyum sağlamasıyla gerçekleşebilir. AB mali desteğiyle hayat bulan Hatay El Sanatları Projesi, kentin bir üretim geleneğinin ve 10 mobilya ustasının dünyaya açılmasını sağladı. Projenin hikayesi başka iller için de ilham verici ipuçları içeriyor...

Hatay, Medeniyetler Şehri diye de anılır. Çok dinli, çok

kültürlü bu kentteki ortam, insanlığın barış içinde yaşama

hayalinin bir simgesi gibidir adeta. Arap, Türk, Kürt,

Ermeni, Süryani topluluklar; Sünni ve Alevi Müslümanlar,

Ortodokslar, Katolikler, Museviler iç içe yaşar ve kentin

kültürel çeşitliliğiyle, zenginliğinin garantisidirler. İşte tarih

boyunca çok sayıda uygarlığa ev sahipliği yaparak, zengin

bir kültürel mirasa ulaşmış olan Hatay’da, bir proje, bu

kültürel zenginliğin geleceğe taşınması için önemli bir adım

attı.

Avrupa Birliği’nin 1 milyon 774 bin avroyla desteklediği

Hatay El Sanatları Projesi, bölgedeki mobilya işçiliği ve

el sanatlarını geliştirmek, tanıtmak, geleneksel motiflerle

çağdaş mobilya tasarımları yaratarak markalaşmayı

sağlamak, küçük ve orta ölçekteki mobilya üreticilerine ve

bölge ekonomisine destek olmak için hayata geçirildi.

Gelenekselle modern bir potada eridi

Türkiye’deki önemli mobilya imalat merkezlerinden biri

olan Hatay, geleneksel ama özgün tasarımlarıyla, ince

işçiliğiyle ve çok kültürlü bir tarihi birikimin getirdiği usta-

çırak geleneği ile dikkat çeker. Ancak usta çırak deneyimini

yaşatmak, geleneğin sürdürülebilirliğini sağlamak, bu

geleneğin ekonominin dişlileri arasında ezilmemesini

sağlamak, yenilikçi bir yaklaşım ve çalışma gerektiriyor.

Hatay El Sanatları Projesi kapsamında da, Hatay’da

geleneksel el işçiliğiyle mobilya üreten 10 mobilya ustasına,

işletmelerini geliştirerek sektörde rekabet edebilmelerini

sağlamak ve yeni kuşaklara örnek olmaları için “Rol Modeli

Programı” altında danışmanlık hizmeti verildi.

İlgili çalışmalar kapsamında bölgedeki etnoğrafik motiflerin

araştırılması ve saptanması amacıyla Antakya ve İskenderun

yöresinde 17 ilçenin yer aldığı yaklaşık 951 kilometrekarelik

bir bölgede çalışmalar gerçekleştirildi.

Türkiye’den ve İspanya’dan mobilya tasarımcıları, yerel

mobilya ustaları ve sanat tarihi uzmanlarının çalışmaları

sonucu 317 motif ve bu motiflerin kullanıldığı 42 mobilya

tasarımı oluşturuldu.

Geliştirilen konseptler mobilya kullanıcılarının görüşlerine

sunularak test edildi. Seçilen en iyi konseptler Ocak 2017’de

İstanbul’da açılacak mobilya fuarında sergilenecek. Bu

fuarda yerel mobilya üreticilerinin geleneksel motifleri

kullanarak ürettiği salon, yemek odası ve yatak odası

takımlarının prototipleri kamuoyunun beğenisine sunulacak.

Hatay’ın bir üretim geleneğinin geleceğe taşınmasını

sağlayacak bu proje, Türkiye’de başka iller için de ilham

verici olabilir. Çünkü geleneksel üretimi, yerel kültürün

çeşitliliğini, modern dünyanın ve ekonominin kurallarına

teslim etmemek için oyunu kurallarına göre oynayan

yenilikçi yaklaşımlar sonuç getirici olabilir. Yerelin kültürel

renklerini ve zenginliğini küresel sahneye taşıyabilir. Hatay El

Sanatları Projesi bunun canlı bir örneği gibi duruyor.

51İlham Veren Öyküler

PROJE KÜNYESİ

Hatay El Sanatları Teknik Destek Projesi

Proje Süresi: Ocak 2015 – Ocak 2017 (24ay)

Bütçe: 1,77 milyon avro

Faydalanıcı: Antakya Sanayi ve Ticaret Odası

52 İlham Veren Öyküler

Enerji yatırımları, ekonomik büyüme ve

beraberinde istihdamın artırılması için itici

bir güç.

Avrupa Birliği, enerji politikalarını;

topluluğun rekabet edebilirliğine

katkı, enerji arz güvenliğini temin ve

sürdürülebilir kalkınma temelinde,

çevrenin korunması çerçevesinde

oluşturmuştur.

Avrupa Birliği’ne uyum kapsamında

Türkiye’nin mevzuat çalışmaları da;

enerji iç piyasası (elektrik ve doğal gaz

piyasaları), enerji verimliliği, yenilenebilir

enerji kaynakları, nükleer güvenlik ve

radyasyondan korunma ile arz güvenliği

alanlarında yoğunlaşıyor.

Portekiz’den Türkiye’ye kadar uzanan

büyük ve bütünleşik bir enerji ağı

oluşturmak, bu alandaki Avrupa Birliği

çalışmalarının ana hedefi. IPA I kapsamında

(2002-2013) enerji alanında uygulanan 24

projeye AB tarafından 67 milyon 366 bin 644

avro kaynak sağlandı.

IPA II’de ise enerji alanına Avrupa Birliği

tarafından 93,5 milyon avro tutarında

kaynak ayrıldı. Bu kaynak, Avrupa elektrik

ve gaz piyasasıyla Türkiye’nin bağlantı ve

bütünleşmesi için yapılacak çalışmalarla,

enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji

konularında geliştirilen projelerde

kullanılacak.

ENERJİ

24 projeye 67 milyon 367 bin €

93,5 milyon €

2002 - 2013

2014 - 2020

53İlham Veren Öyküler

54 İlham Veren Öyküler

Türkiye’nin enerjisi Avrupa’nın enerjisiyle nasıl bütünleşti?

Avrupa Birliği Mali Desteğiyle gerçekleştirilen beş büyük proje sonrasında, Türkiye elektrik piyasası, AB iç elektrik piyasasının bir parçası haline geldi. Bu sayede Türkiye yılın her günü kesintisiz elektrik iletimi için önemli bir avantaja kavuştuğu gibi, ekonomik avantajlar da elde etti.

Avrupa Birliği Mali Desteğiyle 2003’ten bu yana

gerçekleştirilen beş büyük proje, gerçekten de Türkiye

ile Avrupa Birliği elektrik piyasalarının senkronizasyon ve

bütünleşmesini sağladı. Böylece Türkiye elektrik piyasası, AB

iç elektrik piyasasının bir parçası haline geldi.

Bu durum, teknik kısıtlamaların kaldırılmasının ardından,

sınırın her iki tarafında piyasa katılımcılarının sürekli ve

karşılıklı enerji alışverişi için de fırsat oluşturdu. Sistemlerin

kalıcı bağlantısının resmiyet kazandığı 15 Nisan 2015

tarihinden bu yana, Türkiye elektrik sistemi Avrupa elektrik

şebekesinin fiili bir parçası olarak çalışıyor. Ve Türkiye

Elektrik İletim A.Ş. ile Avrupa Elektrik İletim Sistem

Operatörleri Birliği (ENTSO-E) arasındaki bu ticari alışveriş,

şu anda büyük bir başarıyla sürüyor. TEIAŞ 16 Ocak 2016

tarihinden itibaren ENTSO-E’nin gözlemci statüsündeki ilk

kurumudur.

Elektrik iletimi kesintisiz olacak

Peki, bu senkronizasyon, bütünleşme ve beraberindeki

alışveriş neden önemli? Uzmanlar, günümüzde bir iletim

sistemi işletmecisinin ana hedeflerinden birinin de, iletim

tesislerinin hizmetini kesintisiz biçimde, yılın her günü

sağlamak olduğunu belirtiyor. Bu nedenle hem Türkiye

hem de Avrupa elektrik piyasalarında iletim sistemlerinin

kesintisiz işleyişi önem taşıyor. Bu amaçla, elektrik sistemi

işletmecileri de, giderek kesintisiz elektrik iletimi için

kendi sistemlerinde canlı çalışma (Live Working) sistemi

uygulamaya dönüyor.

Bunun anlamı şu: Türkiye artık, üretimi yetersiz kaldığında ve

elektriğe ihtiyaç duyduğunda Avrupa Birliği’nden alabileceği

gibi, elektrik üretim fazlası olduğunda da bunu Avrupa

Birliği’ne satma olanağına sahip. Yine, oluşan arz güvenliği

sayesinde, yedekleme yapmayacağı için, bu nedenle

oluşabilecek yatırım ve masraflardan da kurtulmuş oluyor.

Ayrıca LW sistemi, iletim sisteminin güvenilirliğini ve

kullanılabilirliğini artırdığı gibi, aynı zamanda stratejik

çizgiler ve bağlantıların üzerinde operatörlerin işletme ve

bakım maliyetlerini de azaltıyor.

Yine bu sayede, ağda bakım sırasında oluşabilecek kazaların

azaltılması için bir güvenlik sistemini oluşturma fırsatı da

sunuyor.

Türkiye’nin ‘enerji’ fotoğrafı

Türkiye 2015 verilerine göre 259,7 milyar

kWh elektrik üretiyor, 264,1 milyar kWh

elektrik enerjisi tüketiyor. Yine 2015’te elektrik

üretiminin yüzde 37,8’i doğalgazdan, yüzde

28,4’ü kömürden, yüzde 25,8’i hidrolikten, yüzde

4,4’ü rüzgardan, yüzde 1,3’ü jeotermalden ve

yüzde 2,2’si diğer kaynaklardan elde edildi.

55İlham Veren Öyküler

PROJELER

• UCTE Elektrik Sistemi ile Türkiye

Elektrik Sisteminin Senkronizasyonu İçin

Tamamlayıcı Teknik Çalışmalar

• Türkiye’de Sınır Ötesi Elektrik Ticareti İçin

Koşulların İyileştirilmesi ve AB’nin En İyi

Uygulamaları ile Uyumluluğu

• Avrupa Elektrik Ağı ve İletim Sistemi

Operatörleri ile Senkron Paralel İşletme

için Türk Elektrik Sistemi Frekans Kontrol

Performansının (ENTSO-E) Rehabilitasyonu

• TEİAŞ’ın Yapısı ve Kapasitesinin

Güçlendirilmesi için Teknik Yardım

• Elektrik Şebeke Yönetmeliğinin ENTSO-E

ile Uyumlaştırılması için Teknik Yardım

Toplam Bütçe: 8,24 milyon avro

Süresi: 2003 – 2013

Faydalanıcı Kurum: TEİAŞ (Türkiye Elektrik

İşletmeleri A.Ş.)

Bu beş projede neler başarıldı?

• Türkiye, Ocak 2016’da, ENTSO-E’de gözlemci oldu.

Böylece, yakın gelecekte ENTSO-E’ye tam üyelik

statüsü için doğru yolda olduğunu gösterdi.

• Müktesebat uyumu açısından, Türkiye elektrik

kanunu ve şebeke kodunu revize etti, AB Elektrik

Direktifleri ve ENTSO-E’nin kural ve standartlarına

uyumlu hale getirdi.

• Genel proje etkileri açısından bakıldığında, verilen

destekler, TEİAŞ kurumsal yapısı ve kapasitesinde

oldukça olumlu gelişmeler yarattı. Teknik destekler

bağlamında, TEİAŞ’ın personeli için çalışma

ziyaretleri ve eğitim faaliyetleri de sağlandı.

• AB pazarında yaşanan gelişmelere paralel

olarak, Türkiye de AB ile iç pazar kurallarını uyumlu

hale getirmek için önemli adımlar attı.

• Elektrik çerçeve yasasının uyum ve tamamlayıcı

düzenlemeleri, piyasa yapısını büyük ölçüde

değiştirdi.

56 İlham Veren Öyküler

Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye ulaştırma

alanında sağladığı finansal destekler,

Ulaştırma Operasyonel Programı

başlığı altında toplanıyor. Bu programın

kapsamında deniz ve demiryolu

altyapılarının iyileştirilmesi ve ilgili

kurumlarının yönetim kapasitelerinin

geliştirilmesi şeklinde üç temel odak

noktası vardı.

Demiryolu altyapısının artan yolcu ve yük

taşımacılığına yanıt verilebilmesi için

modernize edilmesi; güvenli ulaşım, daha

iyi hizmet ve Türkiye demiryollarının

Trans-Avrupa Ulaştırma Ağı (TEN-T)

ile entegrasyonu, bu alandaki öncelikli

çalışmalar arasında yer aldı.

IPA I kapsamında üç önemli demiryolu

projesi gerçekleştirildi ve projelerdeki

hat uzunluğu toplamı 856 kilometreye

ulaştı. En önemli projelerden ilki, Irmak-

Karabük-Zonguldak demiryolu hattının

sinyalizasyon ve rehabilitasyonuydu.

Bir diğeri ise Ankara–İstanbul Yüksek

Hızlı Tren Projesi’nin Köseköy-Gebze

bölümünün yapılmasıydı. Ve bunu da

Samsun-Sivas (Kalın) demiryolu hattının

modernizasyonu takip etti.

Avrupa Birliği, 2007 ile 2013 yılları arasında

Türkiye ulaştırma sektörü için 650 milyon

avro destek sağladı. 2014 ile 2020 yılları

arasında yürürlükte olacak IPA II finansman

döneminde ise bu tutara 443 milyon

avro daha eklenecek. Böylece toplamda

ulaştırma alanındaki AB desteği bir milyar

avroyu aşmış olacak. Yeni dönemde, Türkiye

ve Avrupa’yı birbirine bağlayacak olan

Halkalı-Kapıkule Demiryolu Hattı Projesi de

hayata geçecek.

Ulaştırma sektörü gelecekte de Avrupa

Birliği ile Türkiye arasındaki işbirliğinin

temel alanlarından biri olmaya devam

edecek. Özellikle şehir içi ulaştırma

planlaması, engelli vatandaşların ulaştırma

hizmetlerine rahat erişimi, yol emniyeti

ve kazaların önlenmesi, yayalaştırma ve

bisikletin kullanımının yaygınlaştırılması,

ulaştırma kaynaklı emisyonların azaltılması

Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki gündeminde

ön sıralarda olacak. Bu işbirliğinin

anahtar kavramları ise; sürdürülebilirlik,

erişilebilirlik, güvenli ve verimli taşımacılık.

ULAŞTIRMA

650 milyon €

443 milyon €

2007 - 2013

2014 - 2020

57İlham Veren Öyküler

58 İlham Veren Öyküler

Bir Cumhuriyet hayalinin yeniden doğuş öyküsüGenç Türkiye Cumhuriyeti’nin yurt kalkınması için çok önem verdiği Irmak - Karabük - Zonguldak demiryolu hattı, Avrupa Birliği’nin mali desteğiyle yenilendi. Yenilenen hat; yük ve yolcu taşımacılığında hız, güvenlik ve konfor vadediyor.

Cumhuriyet’in ulaştırma alanındaki ilk ve en önemli

yatırımlarından biri, yaklaşık 416 kilometrelik Ankara-

Zonguldak demiryolu hattıydı. Hat, Zonguldak bölgesi

madenlerini iç Anadolu ve diğer bölgelere taşıyor ve aynı

zamanda Karabük’e Anadolu’dan maden cevheri naklini

olanaklı kılıyordu.

Zaman içinde eskiyen ve verimliliği düşen bu hat, 2007’de

başlatılan çevreye duyarlı, Avrupa Birliği standartlarında

bir projeyle yeniden doğdu. Böylece Cumhuriyet’in ilk

yatırımlarından biri yeniden hayat buluyordu. Bu projenin bir

başka önemli özelliği de, birliğin üyeleri dışındaki bir ülkede

tek kalemde finanse ettiği en büyük proje olmasıydı.

Bu önemli hat, yenilenmiş haliyle bölgesel kalkınma ve

rekabet edebilirliğe olduğu gibi, Türkiye ekonomisine

daha etkin biçimde hizmet verecek. Demiryolu hattındaki

mevcut yük treni hizmetleri, Karabük’te çelik fabrikasına,

Çatalağzı güç santrali ile kömür arıtma tesisine, Zonguldak

Limanı’na ve inşası planlanan Filyos Limanı projesine hizmet

veriyor. Hat, Türkiye demiryolu ağına Ankara’ya bağlı Irmak

istasyonunda bağlanıyor.

Hızlı, güvenilir ve daha emniyetli araçlarla ulaşım olanakları

sağlayan bu hattın rehabilitasyonu, yük taşımacılığının yanı

sıra, güvenli ve verimli yolcu taşımacılığına da katkı yapıyor.

Proje neler başardı?

Hem yolcular, hem de yükler için daha fazla güvenlik sunan

bu modernizasyon projesinin, Türkiye’ye 2010 değerlerine

göre 380 milyon avro civarında fayda sağlayacağı tahmin

ediliyor. Projenin başardığı işler özetle şöyle:

• Yük ve yolcu taşıma süreleri kısaldı. Ticari

taşımacılıktaki hız, proje öncesinde saatte 35

kilometreyken, proje sonrasında saatte 70 kilometreye

çıktı.

• Taşıma emniyeti, güvenilirliği ve konforu gelişti,

karayolu trafiğindeki hemzemin geçişlerde de emniyet

artırıldı.

• Demiryolu işletmeciliği; tren hızlarının ve verimliliğinin

artmasıyla, yenilenmiş modern sinyalizasyon sistemi

sayesinde daha ekonomik hale geldi.

• Operasyonel maliyetler azaltıldı, taşıma kapasitesi iki

kat artırıldı.

• Tüm istasyonlar, hareket engellilerin erişilebilirliğine

uygun biçimde yenilendi.

59İlham Veren Öyküler

PROJE KÜNYESİ

Irmak-Karabük-Zonguldak Demiryolu Hattının

Rehabilitasyon ve Sinyalizasyonu Projesi

Bütçesi: 227,21 milyon avro

Süresi: Ocak 2011 – Kasım 2016

Faydalanıcı Kurum: TCDD (Türkiye

Cumhuriyeti Devlet Demiryolları)

Türkiye demiryolu ağına 650 milyon avro destek

Ulaştırma Operasyonel Programı

kapsamındaki Irmak- Karabük-Zonguldak

Demiryolu Hattı Projesi sözleşme bedeli

227 milyon avroydu. Programın Türkiye’de

desteklediği diğer demiryolu projeleriyle

birlikte toplam ekonomik büyüklüğü ise 650

milyon avroyu aşıyor.

Avrupa Birliği, Türkiye’nin demiryolu

altyapısının gelişimine başka bölgelerde de

destek sunuyor. Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı

Tren Hattı ve Samsun-Sivas yük hattı, AB’nin

desteğiyle uygulanan ve devam eden diğer

projeler arasında yer alıyor. Avrupa Birliği’nin

sektöre desteği, önümüzdeki dönemde de

sürecek. İstanbul’u Avrupa’ya bağlayacak

Halkalı-Kapıkule Demiryolu Hattı projesinin

geliştirilmesi ve uygulaması çalışmaları Avrupa

Birliği mali destekleri ile devam ediyor.

60 İlham Veren Öyküler

Türkiye nüfusunun yaklaşık beşte biri

kırsal alanda yaşıyor. Kırsal alandaki

üretim, kırdan kente göç etmiş ancak

kırsalla ilişkisini kesmemiş bireylerin

aile ekonomilerini doğrudan etkilediği

gibi, toplumun kentlerde yaşayan diğer

tüm bireylerini de dengeli ve ekonomik

beslenme, sağlıklı gıdaya erişim ve

benzeri konular bağlamında yakından

ilgilendiriyor.

Türkiye’nin tarım alanındaki katılım

müzakere faslı üç ana başlıktan oluşuyor:

Tarım ve Kırsal Kalkınma; Gıda Güvenliği,

Veterinerlik ve Bitki Sağlığı ile Balıkçılık.

IPA II’nin altında ise tüm bu fasıllar

Tarım ve Kırsal Kalkınma başlığı altında

yapılandırılıyor.

2002-2013 yılları arasında IPA I altında söz

konusu üç fasıl için verilen destek yaklaşık

280 milyon avro ya ulaştı. 2007 -2013

IPARD I dönemi için ise Türkiye’ye ayrılan

bütçe yaklaşık 854 milyon avro oldu.

AB’nin söz konusu mali desteklerinden

tarım, hayvancılık, gıda, balıkçılık ve tarıma

TARIM ve KIRSAL KALKINMA AB’den Türkiye’nin Tarımsal ve Kırsal Kalkınmasına 2 milyar avrodan fazla mali destek

854 milyon € 11.000 proje 50.000’e yakın iş imkanı

800 milyon €

2007-2013

2014-2020

alternatif ekonomik alanlarda faaliyet

gösteren işletmeler, üreticiler, çiftçiler,

balıkçılar, kooperatifler ve üretici birlikleri

yararlanabiliyor

IPARD Nedir? IPA kapsamındaki “Kırsal

Kalkınma” destekleri IPARD

(IPA Rural Development) olarak

adlandırılmaktadır. IPARD, aday

ülkelerin Avrupa Birliği’nin “Ortak

Tarım”, “Kırsal Kalkınma” ve ilgili

diğer politikalarına uyum sürecini

desteklemek için yapılandırılmış

bir programdır. Türkiye’nin 42 ilini

kapsayan IPARD I Programı 2007-2013

yılları arasında uygulanmıştır. Program

otoriteleri Gıda, Tarım ve Hayvancılık

Bakanlığı ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı

Destekleme Kurumu’dur.

IPARD I Programı kapsamında 854

milyon avro AB desteğiyle yaklaşık 11.000

proje yürütülmüş ve 50.000’e yakın iş

imkanı sağlanmıştır. 2014-2020 yılları

arasında uygulanan IPARD II programı

için ise yaklaşık 800 milyon avro

ayrılmıştır.

61İlham Veren Öyküler

62 İlham Veren Öyküler

Türkiye’de küpesiz koyun keçi kalmayacak!Sağlıklı bir toplum için hayvancılık da sağlıklı olmalı. AB’nin 47,4 milyon avroluk desteğiyle gerçekleştirilen iki proje sayesinde, hastalıkların önlenmesi ve izlenebilmesi için milyonlarca koyun ve keçiye küpe takılarak, kimlik sahibi olmaları sağlandı, koyun ve keçi vebası olarak da bilinen PPR hastalığının kontrolünde de büyük başarı elde edildi.

Hayvan sağlığının ve bunun sonucu olarak toplum

sağlığının korunması, hayvan hastalıklarının etkin biçimde

izlenmesi, aşılamaların düzenli olması ve hastalıkların

önüne geçilebilmesi, tarımsal istatistiklerle, tarımsal sigorta

işlemlerinin ve desteklemelerin sağlıklı yürütülmesi, sadece

etkin ve güvenilir bir işletme ve hayvan kayıt sistemiyle

mümkün. İşte AB mali desteğiyle gerçekleştirilen iki ayrı

proje, bu gerçeklikten yola çıktı ve Türkiye genelindeki

koyun ve keçiler kayıt altına alındı.

Günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde hayvanların kayıt

altına alınması yasal bir zorunluluk. Avrupa Birliği’ne katılım

sürecinde, Türkiye’de de Avrupa Birliği mevzuatına uyumlu

olarak koyun ve keçilerin kimliklendirilmesi ve küpelenerek

kayıt altına alınması çalışmaları bu yüzden başlatıldı.

Bu kapsamda, AB finansal desteğiyle 2010-2013 arasında

“Koyun ve Keçilerin Küpelenmesi ve Aşılanması Projesi”

yürütüldü, üç yıl boyunca ülke genelindeki koyun ve keçi

türü küçükbaş hayvanların büyük bölümü küpelenerek kayıt

altına alındı.

Genel hedefi koyun ve keçileri kayıt altına alıp aşılayarak

gıda güvenliğini sağlamak olan proje, hayvan yetiştiricilerine

yönelik geniş kapsamlı bir farkındalık kampanyası yürüterek

PPR hastalığının kontrolünde de önemli başarılar sağladı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı projenin sonuçlarının

sürdürülebilirliğini sağlamak için kayıt altına alınmayan

küçükbaş hayvanların hareketlerine izin vermediğinden,

kayıt altına alınmayan ve aşılamaya katılmayan hayvan

yetiştiricileri hayvan sağlığı hizmetleri, sigorta, tazminat ve

destekleme gibi bakanlık hizmetlerinden faydalanamıyor.

2015-2016 yılları arasında yeni doğan kuzu ve oğlakların

elektronik olarak küpelenmesi ve kimliklendirilmesi için yeni

bir proje yürütülmeye başlandı. Çalışmalar temel olarak

elektronik küpe ve el terminali tedariği ve farkındalık artırma

bileşenlerine odaklandı.

Projelerin faaliyetleri ve çıktıları ayrıca Türkiye’nin AB’ye

katılım müzakerelerinin 12. Faslı kapsamında bulunan “Gıda

Güvenirliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı” başlığı altındaki

kapanış kriterlerinden birini karşılamayı hedefliyor.

PROJE KÜNYESİ

Koyun ve Keçilerin Kimliklendirilmesi ve

Aşılanması Projesi

Proje Süresi: Mart 2010 - Mart 2013 (36 ay)

Bütçe: 29,58 milyon avro

Faydalanıcı: T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık

Bakanlığı

Koyun ve Keçilerin Elektronik Olarak

Kimliklendirilmesi Projesi

Proje Süresi: Eylül 2014- Eylül 2016 (24 ay)

Bütçe: 17,73 milyon avro

Faydalanıcı: T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık

Bakanlığı

63İlham Veren Öyküler

64 İlham Veren Öyküler

Çevre sorunları, küresel dünyada

insanlığın tümünü ilgilendiriyor. Çevre,

Avrupa Birliği tam üyelik sürecinde en

çok mevzuat uyumu isteyen ve en çok

mali yatırım gerektiren fasıllardan biri.

Türkiye’nin bu fasla ilişkin tarama süreci

2006’da bitti ve 21 Aralık 2009’da fasıl

müzakereye açıldı.

Avrupa Birliği, 2002-2013 yılları arasında,

çevre faslında kurumsal kapasite gelişimi

ve mevzuat uyumu kapsamında 50 projenin

uygulanması için yaklaşık 200 milyon avro

kaynak aktardı. Çevre altyapısına yönelik

ihtiyaçların giderilmesi için belediyelerin

atık su, içme suyu ve katı atık projelerine

800 milyon avro finansman temin edildi.

AB fonlarının desteği ile Türkiye’nin ilk

Temiz Hava Merkezi Marmara Bölgesi için

kuruldu.

Avrupa Birliği, IPA II döneminde (2014-

2020) ise Çevre ve İklim politika alanında

yaklaşık 650 milyon avro mali destek

verecek.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne çevre faslında

uyum çalışmaları kapsamında, ağırlıklı

olarak şu konular önem taşıyor:

Su ile ilgili reformların hayata geçirilmesi.

Yüzme suları ve yeraltı sularının korunması

ve iyileştirilmesi. Tarımdan kaynaklanan

nitrat kirliliğine karşı suların korunması.

Doğa ve biyolojik çeşitliliğin korunması.

İklim değişikliği ile mücadele, iklim

değişikliği etkilerinin azaltılması ve uyum

çalışmaları.

Hava kalitesinin iyileştirilmesi ve eşik

değerlerin AB standartlarına getirilmesi.

Sanayinin temiz üretim teknolojilerine

yönelmesi ve sanayiden kaynaklanan

kirliliğin azaltılması.

Tehlikeli kimyasallar, biyosidal ürünler,

asbest gibi maddelerin kullanımına

yönelik sınırlamaların AB standartlarına

getirilmesi.

Evsel ve sanayi atıklarının kaynağında

önlenmesi, geri dönüşüm yolu ile ülke

ekonomisine katkı sağlanması ya da

çevreye zarar vermeyecek şekilde bertarafı.

Motorlu araçlarda kullanılan yakıt

türlerinin kalitesinin artırılmasına

yönelik mevzuat uyumunun sağlanması,

motorlu araçlardan kaynaklanan emisyon

miktarının azaltılması.

Yerleşim yerlerinin gürültü haritalarının

hazırlanarak, çevresel gürültüye maruz

kalma seviyelerinin asgari düzeye indirilip,

insan sağlığının korunması için adımlar

atılması.

ÇEVRE ve İKLİM

50 projeye, 1 milyar €2002-2013

AB Destekli Çevre ve İklim Projeleriyle Hem Türkiye Hem Dünya Kazanıyor

65İlham Veren Öyküler

66 İlham Veren Öyküler

Yarın çok geç olmadan,iklim ve çevre için bir adım

Dünyanın bir geleceği olacaksa, öncelikle o geleceğe ilişkin en ciddi tehditle, sera gazının neden olduğu küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek gerekli. AB mali desteğiyle süren “Türkiye’nin Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi Mekanizmasına Destek için Teknik Yardım Projesi” bu alanda önemli bir adım oldu.

Dünyada epeydir mevsim normali diye bir şey kalmadı.

Haberlerde son yüzyılın en sıcak yazı ya da en soğuk kışı gibi

cümleler duyuyoruz. Kutuplardaki buzların erimesi… Türlerin

yok olma riskiyle karşı karşıya kalması... Kuraklık ya da su

baskını risklerinin artışı... Bunların kaynağında, insanlığın son

yüzyılda sanayileşmeyle yaptığı doğa tahribatının izleri çok

belirgin. Ve gündemimizde olan asıl soru şu: Yarın çok geç

olmadan, iklim ve çevre için hangi adımları atabiliriz?

Ülkeler ve hükümetleri uzun yıllar boyunca bu yıkıcı

tahribata ilişkin ortak önlemler alamadı. İlk önce Birleşmiş

Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)

daha sonra da Kyoto Protokolü imzalanmıştı. Ancak ülkeler

arasında bir ittifak yoktu. Küresel alanda en çok sera gazını

üreten ülkeler bu protokolü imzalamaktan kaçınmıştı.

Küresel ısınmanın artışı ve iklim değişikliği riskinin giderek

artışı, ayrıca iklim dostu önlemlerin ülke ekonomilerine

olumlu katkısının iyi biçimde anlatılabilmesi, Birleşmiş

Milletler’in bu alandaki çabalarının sonuç vermesini sağladı.

İşte 2015’te düzenlenen Paris İklim Konferansı bu alandaki en

umut verici gelişmeye sahne oldu. Konferansa katılan 200’e

yakın ülke, Paris İklim Anlaşması üzerinde uzlaşı sağlayabildi.

Ancak önümüzdeki yol daha çok uzun... iklim değişikliğiyle

mücadelenin başarılı olması için atılması gereken en önemli

adımlardan biri de, iklim değişikliğine neden olan sera

gazı emisyonlarının izlenmesi ve bu bilgiye dayanarak da

emisyonların azaltılması.

İşte Avrupa Birliği mali desteğiyle yürütülen “Türkiye’nin

Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi Mekanizmasına Destek

için Teknik Yardım Projesi” hem Türkiye’nin, hem de tüm

dünyanın geleceğiyle ilgili temel bir soruna ilişkin önemli bir

adım attı.

Her şey sera gazının azaltılması için

Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Çevre ve Şehircilik

Bakanlığı’nın ana yararlanıcısı olduğu proje, üç bölümde

özetle şu katkıları sunmayı amaçlıyor:

• Türkiye’nin, uluslararası sera gazı emisyonları

raporlaması taahhütlerinin sağlanması için mevcut

kurumsal düzenlemelerin iyileştirilmesinin sağlanması.

• Ulusal Sera Gazı Envanterleri için yıllık sera gazı

emisyonu ve azaltımı gibi verilerin kalitesinin artırılması

amacıyla kapasite geliştirme ve eğitim programlarının

geliştirilmesi ve uygulanmasına katkıda bulunulması.

• Ulusal bildirim ve raporların kalitesinin artırılması

amacıyla kapasite geliştirme ve eğitim programlarının

geliştirilmesi ve uygulanmasına katkıda bulunulması.

67İlham Veren Öyküler

Emisyon azaltımının ticari değeri de var

Türkiye Kyoto Protokolü’ne 2009’da taraf olmuştu.

Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadele konusundaki

yol haritası olan Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi

ise 2010’da kabul edildi. AB iklim değişikliği politikalarına

uyum çalışmaları sayesinde, birçok bölge ve sektörü

olumsuz biçimde etkileyecek sorunlarla mücadele daha da

kolaylaşacak. Bu proje, sera gazı emisyonlarının izlenmesi

ve azaltılması, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı

dirençliliğin artırılması ve hatta ozon tabakasının korunması

politikalarının uygulanabilir olmasına katkı yapacak. Bu

adımın bir ekonomik getirisi de olacak. Avrupa Birliği

Emisyon Ticareti Sistemi’ne katılımın sağlanması sayesinde,

emisyon azaltımının ekonomik anlamda yapılabilir olmasını

sağlayacak şekilde ticari değeri de artacak.

PROJE KÜNYESİ

Türkiye’nin Sera Gazı Emisyonlarının

İzlenmesi Mekanizmasına Destek için

Teknik Yardım Projesi

Proje Bütçesi: 3 milyon avro

Proje Süresi: Aralık 2014 – Nisan 2017 (28 ay)

Faydalanıcı Kurum: T.C. Çevre ve Şehircilik

Bakanlığı

68 İlham Veren Öyküler

Sivil toplum demokrasinin güvencesi

Avrupa Birliği, Türkiye’de sivil topluma iki

ayrı programla destek veriyor: Sivil Düşün

AB Programı ve Türkiye-Avrupa Birliği Sivil

Toplum Diyaloğu Programı’yla.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik

yolculuğunda sivil toplumun rolü büyük

olacak. Çünkü yaşam standartlarının

gelişmesi, yurttaşların demokratik

süreçlere katılımının artırılması, daha

etkin, dinamik bir sivil toplumla mümkün.

Ayrıca Türkiye’de ve Avrupa Birliği’nde

yaşayan vatandaşların birbirlerine

yakınlaştırılmaları ve farklı kültürler,

siyasi ve ekonomik sistemler hakkında

bilgilendirilebilmeleri için sürece dahil

edilmeleri şart. Bu şekilde genişlemenin

beraberinde getirdiği fırsatlar ve zorluklar

daha iyi bir şekilde anlaşılabilecek.

İşte Türkiye-Avrupa Birliği Sivil Toplum

Diyaloğu Programı ve Sivil Düşün AB

Programı’nın varlığının temelinde bu

olgular yatıyor.

Sivil Düşün AB Programı’nın, Ağlar

ve Platformlar Hibe Bileşeninde IPA I

döneminde dokuz projeye toplam 2 milyon

750 bin avro mali destek verildi.

Aktivist Programı kapsamında ise

30’dan fazla tematik alanda 326 çalışma

desteklendi. Sivil Düşün, IPA II döneminde

Ağlar ve Platformlar programı ile Aktivist

desteğine ağırlık veriyor.

Türkiye-Avrupa Birliği Sivil Toplum

Diyaloğu Programı, 2008’den bu yana,

yaklaşık 350 proje ile Türkiye ve Avrupa

Birliği’nden 600’ün üzerinde kuruluşu

diyalog temelli ortaklık çerçevesinde

buluşturdu. Program için ayrılan bütçe

ise yaklaşık 48 milyon avroya ulaştı. Bu

bütçe Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali

Yardım Aracı (IPA) kapsamında, Türkiye

Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği tarafından

ortak finanse ediliyor. Program Avrupa

Birliği Bakanlığı tarafından yürütülüyor.

Ve IPA II Sivil Toplum Desteği2014-2020 döneminde IPA II altında

sivil toplumun gelişimi, sivil toplum

diyaloğu ve sivil toplum-kamu işbirliğinin

güçlendirilmesi için STK’ların ve yerel

kuruluşların geliştirecekleri projelere

toplam 190 milyon avro tahsis edildi.

DEMOKRASİ veYÖNETİŞİM

48 milyon € destek

190 milyon €

2007 - 2013

2014 - 2020

69İlham Veren Öyküler

70 İlham Veren Öyküler

Daha Güçlü Bir Sivil Toplum İçin Sivil Toplum Geliştirme MerkeziAvrupa Birliği, Türkiye’de “güçlü ve demokratik bir sivil

toplum” vizyonuyla kurulan Sivil Toplum Geliştirme

Merkezi’nin (STGM) çeşitli projelerini finanse ediyor.

Bunlardan en sonuncusu “Türkiye’de Sivil Toplumun Gelişimi

ve Sivil Toplum-Kamu İşbirliğinin Güçlendirilmesi Projesi”ydi.

AB, üçü IPA I döneminde ve biri de IPA I öncesinde olmak

üzere, STGM tarafından yürütülen dört hibe projesine 11

milyon 295 bin avro tutarında destek verdi. IPA II dönemi

için ise çalışmalar planlanıyor ve verilecek proje destek

tutarı henüz belirlenmedi.

STGM, vizyonu doğrultusunda; sivil toplum içinde

katılımcılığın ve demokrasinin gelişimi, örgütlülüğün

ve özerkliğin güçlendirilmesi, sivil toplumun karar alma

süreçlerinde söz sahibi olması için, kendi öncelik alanları

içinde savunuculuk, kampanya, araştırma, eğitim ve

lobi çalışmaları yürütüyor. STGM’nin Ankara’da merkez

ofisinin yanı sıra Adana, Diyarbakır, Eskişehir ve İzmir’de

dört yerel destek merkezi var. STGM’nin temel amacı sivil

toplum örgütlerinin, katılımcı demokraside daha aktif rol

alabilmeleri için, kapasitelerinin geliştirilmesine destek

olmak. STGM’nin verdiği destekler, doğrudan parasal katkı

biçiminde değil, çeşitli destekler aracılığıyla yerel örgütlerin

kendi yapabilme güçlerini artırma doğrultusunda. STGM,

hedef grubu olarak seçtiği toplumsal cinsiyet, çocuk, insan

hakları, gençlik, çevre, engelli hakları ve kültürel haklar

/ kültür-sanat alanlarında faaliyet gösteren sivil toplum

örgütlerine çalışmalarında destek veriyor. Faaliyetleri

arasında sivil ağların güçlendirilmesi için destek sağlamak;

farklı alanlarda çalışan sivil toplum örgütleri arasındaki

diyaloğu artırmak; sivil örgütlerin lobi ve kampanya

faaliyetlerine destek vermek sayılabilir. STGM, Avrupa

Birliği’nin bir kuruluşu ya da projesi değil. Ancak, AB

tarafından finanse edilen “Türkiye’de Sivil Toplumun Gelişimi

ve Sivil Toplum-Kamu İşbirliğinin Güçlendirilmesi” Projesi

STGM’nin yürüttüğü projelerden biri.

Ayrıntılı Bilgi İçin: www.stgm.org.tr

STGM Tarafından Yürütülen Doğrudan Hibe

Projeleri:

Proje Adı: Sivil Toplumun Gelişimi için

Örgütlenme Özgürlüğünün Güçlendirilmesi

(IPA Öncesi)

Uygulama dönemi: 2005 – 2007

Bütçesi: 1,82 milyon avro

Proje Adı: Türkiye’de Sivil Toplum ve Diyaloğun

Desteklenmesi

Uygulama dönemi: 2007 – 2009

Bütçesi: 3,1 milyon avro

Proje Adı: Etkin Katılım için Sivil Toplumun

Gelişimi

Uygulama dönemi: 2009 – 2012

Bütçesi: 2,2 milyon avro

Proje Adı: Türkiye’de Sivil Toplum

Gelişiminin ve Sivil Toplum Kamu İşbirliğinin

Güçlendirilmesi

Uygulama dönemi: 2012 – 2015

Bütçesi: 4,17 milyon avro

71İlham Veren Öyküler

Sivil Toplum Kuruluşları İçin Teknik Destek: TACSO

sağlayacak ve ilk dönemin tecrübesini sürdürecek hem de

yeni üyelerin katkılarına olanak verecek bir seçim süreci

ile güncelleyerek faaliyetlerine yön vermeye devam etti.

TACSO Türkiye Ulusal Danışma Kurulu’nda sivil toplum,

kamu ve AB temsilcilerinden oluşan 28 üye bulunuyor.

Ayrıntılı Bilgi İçin: www.tacso.org

Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve TACSO 2 olarak

anılan Sivil Toplum Kuruluşları için Teknik Destek

Projesi 2, Sivil Toplum Aracı (Civil Society Facility)

kapsamında, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA)

yararlanıcısı ülkelere yönelik olarak sivil toplumun katılımcı

demokrasi içerisinde güçlendirilmesi ve sivil toplumun

gelişimine olanak veren bir çevre ve kültürün güçlenmesini

teşvik etmek amacıyla; Arnavutluk, Bosna Hersek, Kosova,

Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti, Karadağ, Sırbistan

ve Türkiye’de uygulanıyor.

TACSO Projesi‘nin ilk uygulama dönemi, Ağustos 2009-

Ağustos 2013 yılları arasında hayata geçirildi. Bu dört yıl

süresince TACSO pek çok başarıya imza attı: Bölgede

şeffaf, tarafsız ve adil olmasıyla bilinen bir marka olmak,

ülke ofisleri tarafından yürütülen yardım masaları yoluyla

STK’lara doğrudan rehberlik ve teknik destek sağlamak; hem

web sayfası hem de bölgesel ve ulusal düzeyde düzenlenen

toplantılar ve konferanslar ile sivil toplum kuruluşlarına ve

diğer paydaşlara bilgi aktarımı sağlamak; STK’lar, kamu

kurumları ve diğer paydaşlar arasındaki bölgesel işbirliğini

güçlendirmek; bölgesel düzeyde ortaklıklar ve ağlar

kurulmasına katkıda bulunmak; bölgesel ve ulusal düzeydeki

etkinliklerde, politika değişikliklerini tanıtmak bunlardan öne

çıkanlardı.

TACSO 2 çalışmalarına bu bağlamda devam ediyor.

TACSO 2, Eylül 2013 ile Ağustos 2017 arasında dört yıl

boyunca uygulanacak. TACSO, projenin ikinci döneminin

ilk yılının sonunda Türkiye’deki kaynak kuruluşu olan Sivil

Toplumu Geliştirme Merkezi (STGM) ile birlikte çalışmaya

başladı. TACSO Türkiye ve STGM, Ankara’da aynı ofisi

paylaşıyor ve STK’lara sağladıkları destekleri koordine

ediyor. TACSO Türkiye ikinci uygulama döneminde, sivil

toplum için anahtar paydaşları bir araya getiren Ulusal

Danışma Kurulunu (UDK) , hem eski üyelerin devamlılığını

72 İlham Veren Öyküler

Sivil Düşün AB ProgramıSivil Düşün AB Programı, Avrupa Birliği Türkiye

Delegasyonu’nun aktivistler, sivil toplum örgütleri, sivil

girişimler, ağlar ve platformların gereksinimlerine cevap

vermek, aktif vatandaşlık için elverişli ortam yaratmak ve

örgütlü aktif bireylerin kapasitelerini güçlendirmek üzere

tasarladığı yenilikçi, esnek ve katılımcı bir destek programı.

Bu Avrupa Birliği destek programı 2012’de hayata geçti.

Sivil Düşün, hak temelli çalışmaları destekliyor. Yalnızca

örgütlü yapıların değil, tüzel kişiliği olmayan sivil oluşum ve

aktivistlerin çalışmalarına da destek veriyor. Savunuculuğun

gelişmesine katkıda bulunuyor. Dezavantajlı grupların

katılımı ve sivil alana erişimi ile ilgili gereksinimlere cevap

veriyor.

Sivil Düşün AB Programının, Ağlar ve Platformlar Hibe

Bileşeninde IPA I döneminde dokuz projeye toplam 2 milyon

750 bin avro mali destek verildi. Bu projeler; Senin Hakkın

Gençlik Hakkı, Basın İçin Özgürlük, Sivil Toplum Afet

Platformu, Çeşitlilik ve Stratejik Davalama Ağı, Ayrımcılığa

Karşı Gökkuşağı Koalisyonu, Denge ve Denetleme Ağı,

Kadın Sığınaklarının Dayanışma Merkezi Kurultayı’nın

Güçlendirilmesi, Mevcut Çocuk Ağlarının Sesi Olarak

Harekete Geçmesi, Türkiye Hapishaneler Enformasyon Ağı

oldu.

Aktivist Programı kapsamında ise 30’dan fazla tematik

alanda 326 çalışma desteklendi. Sivil Düşün, IPA II

döneminde Ağlar ve Platformlar programı ile aktivist

desteğine ağırlık veriyor.

72 İlham Veren Öyküler

73İlham Veren Öyküler

74 İlham Veren Öyküler

‘Birbirine benzemez’ 289 örgüt, ‘aynı idealde’ nasıl buluştu?Birbirinden ’farklı alanlarda’ ve ‘farklı konularda’ çalışan ve

pek çok konuda da epeyce ‘farklı düşünen’ 289 sivil toplum

örgütü aynı amaca odaklanıp, bir araya gelebilir mi?

Bu soru 2014’ten önce sorulsaydı, cevabı muhtemelen ‘hayır’

olurdu. Ancak 2014’te kurulan Denge ve Denetleme Ağı

sayesinde, hayat bizi farklı bir yanıtla karşılıyor.

Denge ve Denetleme Ağı, Sivil Düşün AB Programı

tarafından desteklenen ve “Bu ülkede, özgürlük, eşitlik,

istikrar, adalet, refah ve barış hepimiz için garanti altına

alınacaksa, güçlü bir denge ve denetleme şart” diyenlerin

bir araya geldiği bir oluşum. Toplumsal kutuplaşmanın

artma eğilimi içinde olduğu bir dönemde, birbirinden farklı

kültürel, sosyal, etnik, dinsel, siyasal farklılıklara sahip

örgütleri bir araya getirme başarısını yakalamış bu ağa

Türkiye genelinde 289 sivil toplum kuruluşu üye.

Peki, bu düşünsel farklılıkların aşılması nasıl mümkün

olabildi? Aslında bunu ağın katılımcılarından dinleyerek,

anlamak gerek. Örneğin, Türk Kadınlar Birliği’nden Sevna

Somuncuoğlu şunu anlatıyor:

“Bir arkadaşımız şunu söylemişti: Biz artık tabldot demokrasi

istemiyoruz, açık büfe demokrasi istiyoruz. Toplumun

tamamını temsil eden çeşitlilikteyiz. Kimsenin kimseyi

ötekileştirmediği bir sistem olması gerektiğini savunuyoruz.

Bunun garantisinin de denge ve denetleme olduğuna

gönülden inanıyoruz. LGBTİ bireylerle aynı salonda

bulunmam diyen, feministim dediğimizde ‘estağfurullah’

diyen insanlar vardı. Ama birbirimizi dinlemeye karar vererek

ilk tavizlerimizi verdik. Ondan beri de önyargılar kırılıyor ve

şimdi birbirimizden çok öğreniyoruz. Oylama yapmıyoruz;

çünkü oylamanın bir tarafın mutsuz kalması sonucunu

doğuracağının çok farkındayız. Hep birbirimize acemdik

ama bir baktık ki cem olabiliyoruz. Ağın bu kadar hızla

gelişiyor olması da bunun bir ihtiyaç olduğunun çok önemli

bir göstergesi. Bu, bir arada durabileceğimiz bir şemsiye,

uzlaşma kültürü de buradan tüm ülkeye yayılabilir.”

Türkiye’de sayıları epey azalmış bir topluluğun, Süryanilerin

sivil toplum temsilcilerinden biri olan Yuhanna Aktaş,

“Yıllardır hep ötekileştirilmiş olmanın etkisiyle, bizim de

toplum olarak önyargılarımız vardı; mesela kapalı bir bayan

geldiği zaman mesafeliydik” diyor ve ekliyor:

“Ama bu tür çalışmalarla bakıyoruz ki başörtülü bir bayanla

da istediklerimizi konuşabiliyoruz. Kendimizi ötekileştirilmiş

hissediyoruz ama içimize kapanarak, bekleyerek bir yerlere

varamayız. Birlikte yaşamak mecburiyetindeyiz. Burada

Hristiyan, Müslüman, başı açık, kapalı, Mardinli, Yozgatlı bir

hoşgörü tablosu var.”

75İlham Veren Öyküler

Önyargılarımızı bir kenara koyup yüz yüze gelirsek, her şeyi

uzlaşma içinde konuşabileceğimize inandık. Herkes, bir

masanın öneminden dem vuruyordu; biz harekete geçtik,

masayı kendimiz kurduk.”

İşte o masa kurulurken, 2012 yazında, 33 sivil toplum

temsilcisinin yazdığı bir deklarasyonla, ağın temelleri atıldı.

Üyeler; katılım, şeffaflık, karşılıklı saygı ve çoğulculuğu

temel alarak, yerelden ulusala özümsenmiş bir siyasi ve sivil

kültür için çalışmaya başladılar.

“Bize bir masa lazımdı,

kalktık kendimiz kurduk!”

Denge ve Denetleme Ağı sözcüleri tam da böyle diyor. “Bize,

etrafında tüm farklılıklarımızla bir arada var olabileceğimiz,

çözüm üretebileceğimiz bir masa lazımdı, baktık ki yok,

kalktık kendimiz kurduk!” Peki, olmaz denen şey nasıl

gerçekleşti, nasıl hayat buldu? Ağ sözcüleri bu sorunun

yanıtını şöyle veriyor: “Aslında öykümüze bir hayal yön verdi.

Adana’dan Samsun’a, Diyarbakır’dan İstanbul’a; Türkiye’nin

dört bir tarafına uzanan bir masanın etrafında, birbirimizden

farklı düşünürken de oturabiliriz, dedik.

Bu devasa ağ neler yaptı?

Ve eksiklikleri tespit etmek, dile getirmek yetmez; değişim

istiyorsak fazlasını yapmak gerek, dediler. “Olmamış”

demekle yetinmediler; neden olmadığını sebepleriyle

anlattılar. “Denge ve denetleme sisteminin nasıl işler hale

geleceğine” dair öneriler getirdiler. Politika belgeleri ve

çağrılar yayınladılar.

Ülke çapındaki ulusal ve yerel örgütler aracılığıyla 100 bini

aşkın insana erişen bu ağ sayesinde, bugün daha çok insan,

“denge ve denetleme” diyor! Geleneksel ve sosyal medya

yansımalarındaki sonuçlar bunu net biçimde gösteriyor.

Ayrıca seçimler döneminde TBMM’deki tüm siyasi partilerin

denge denetlemeye yaptıkları atıflarda kayda değer artışlar

da, ağın etkileme gücüne ilişkin bir şey anlatıyor.

Ya bundan sonra ne olacak? Denge ve Denetleme Ağı yoluna

nasıl devam edecek? Ağ sözcüleri, buna şöyle yanıt veriyor:

“Çalışmalarımızı 8 reform alanında sürdüreceğiz: Anayasa,

Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar, Medya, Siyasi Partiler

ve Seçim Sistemi, Yargı, Yasama, Yerel Yönetimler ve

Yürütme. Her bir alan için çalışma grupları oluşturulacak.

Ağa bireysel katılımın yolunun açılması ve spesifik konular

üzerinde çalışan ve çözüm üreten reform grupları sayesinde,

DDA, çok daha etkin katılımın sağlandığı bir yapıya doğru

evrilecek.

Ağın başlangıçta kendisi için belirlediği bir büyüme,

genişleme stratejisi vardı. 2014’te 117 üyesi olan ağ, farklı

görüş ve değerlerin yan yana durabileceğini gösterdikçe,

büyümesini sürdürdü ve iki yıl içinde 289 örgütün sesi haline

geldi. Demokrasi için çok önemli bir kavram olan denge

ve denetlemeyi, sivil toplum, medya ve karar vericilerin

gündemine sokmak için, durmadan dinlenmeden anlattılar.

İstanbul, Ankara Adana, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, İzmir,

Kayseri ve Samsun’da çevre illerin de katılımıyla 116 halk

toplantısı gerçekleştirdiler. 158 karar verici (Mecliste

temsil edilen 4 siyasi partinin karar vericileri) ve bürokrat

ile yerelde ve ulusalda, en az bir kez yüz yüze görüştüler,

çalışmalarını paylaştılar. Yine yerelde ve ulusalda 146 medya

mensubu ile buluştular.

Yaratıcı kampanyalar hazırladılar: “Bizi Kavuşturacak Bir

Anayasa Mümkün” dediler. Anayasanın katılımcı biçimde

yapılabileceğini anlattılar. Kendilerini örnek gösterdiler.

Sonra da BAK (Bizi Anayasa Kavuşturacak) projesini

başlattılar.

76 İlham Veren Öyküler

77İlham Veren Öyküler

“Kırmızı çizgilere karşı kırmızı çizgimiz var!”

Mehmet Kaya (Dicle Toplumsal Araştırmalar

Merkezi Başkanı):

Yıllar boyu çatışmalı bir ortamda büyüdüm, dönüp

sorguladığımda bir tek şeyin yapılmadığını gördüm:

Diyalog ortamı. Hep sağırlar diyaloğu ile gidilmiş ve

bu kadar insan ölmüş. Yalnızca kendi sorunumuz

üzerinden yürüdüğümüzde bir anda karşıt doğuyor.

Kürt sorunu diyerek yola çıktığım zaman bir Türk,

sanki onun haklarını alacakmışım algısına kapılıyor

bir anda. Ama Atatürkçü Düşünce Derneği ile de

ulusalcı başka bir yapıyla da bu Ağın amaçları

etrafında buluşabiliyoruz. Kırmızı çizgi her zaman

demokrasinin önüne konulan çizgidir. Bizim bu

kırmızı çizgileri yaratanlara karşı kırmızı çizgimiz

var. Yarın ayrışacağımız bazı noktalar olacak

belki ama o noktaların da bu diyalog süreciyle

aşılacağına inanıyorum. Masaya oturduğumuzda

söylediklerimizin birbirinden farklı olmadığını,

kavramların bizi karşı karşıya getirdiğini görüyoruz.

“Korkularımızla yüzleşiyoruz”

Şakir Gürel (Tüm İletişim Medya Federasyonu

Başkanı):

Burada, farkında olmadan korkularımızla da

yüzleşiyoruz. Kırmızı çizgileri oluşturan da zaten

korkularımız. Konuştukça, paylaştıkça, tartıştıkça

aslında karşı tarafta gördüğümüzün korkulacak

olmadığı ortaya çıkıyor. Karadenizliyim. Kuzenim

Şırnak’ta şehit oldu. Nevruz günü Diyarbakır’a

toplantıya gittim. Facebook’ta fotoğraf paylaşınca,

kuzenlerim ‘Amca hayırdır’ tepkisi gösterdiler.

Ama Ağ içinde Mehmet Bey’den dinlediklerimi

aileme aktardığımda, önyargıların artık kırılmaya

başladığını, Karadeniz’deki insanın da ne olup

bittiğini sorgulama ihtiyacı hissettiğini gördüm.

PROJE KÜNYESİ

Denge ve Denetleme Ağı: Tabanı Harekete

Geçirmek için Ağın Güçlendirilmesi

Proje Süresi: Ocak 2014-Şubat 2016

(26 ay)

Proje Bütçesi: 514 bin avro

Proje Yürütücüsü: Sabancı Üniversitesi /

İstanbul Politikalar Merkezi - IPM

78 İlham Veren Öyküler

“Sevgi dolu bir ailede büyümek her çocuğun hakkı”

Türkiye’de devlet koruması altında 12 bin civarındaki çocuğun sadece üçte biri koruyucu aile bakımından yararlanabiliyor. Her yıl yüze yakın projeye destek veren Türkiye-Avrupa Birliği Sivil Toplum Diyaloğu Programı’ndan faydalanan Denizli Koruyucu Aile Derneği, bu alana ilişkin çalışmalarıyla hem korunmaya muhtaç çocuklarda, hem de toplumda umut yarattı…

Ayfer Doğan, Denizli Koruyucu Aile Derneği’ni kurarken,

bu örgütlenmenin etkisinin Denizli’den Türkiye’ye oradan

da Avrupa’ya yayılacağını düşünmemişti muhtemelen.

Ancak dernek, Sivil Toplum Diyaloğu Siyasi Kriterler Hibe

Programı’ndan aldığı destekle, Hollandalı sivil toplum

kuruluşu Uluslararası Çocuk Gelişim İnisiyatifi (International

Child Development Initiatives) ile uzun vadeli bir ortaklığa

imza attı. Türkiye genelindeki diğer koruyucu aile dernekleri

ve ilgili bireylerle, sivil toplum kuruluşlarını buluşturan

Denizli Koruyucu Aile Derneği, bir ‘Koruyucu Aile Yasası’ için

taslak bir metin oluşturulmasına da önayak oldu.

Türkiye’de halen devlet koruması altında olan 12 binin

üzerinde çocuk var. Ve bu çocukların sadece 4 bin

500’ü koruyucu aile bakımlarından yararlanabiliyor.

Biyolojik ebeveynlerinden yoksun büyüyen çocukların

devlet koruması ve desteğiyle başka ailelerin yanında

büyütülmesine ‘koruyucu ailelik’ deniyor. Ayfer Doğan’a göre

etkili bir çalışmayla ve gerek hukuki gerekse diğer uygulama

sorunları giderildiği takdirde, bu çocukların hepsi sevgi dolu

bir yuvada büyüyebilir. Ayrıca koruyucu ailelere verilen

çocuklara yönelik destek de çok önemli. Çünkü çocuklar bu

geçiş döneminde “yer değiştirme” travması yaşayabiliyor.

İşte Ayfer Hanım ve arkadaşları, “Sevgi Dolu Bir Ailede

Büyümek Her Çocuğun Hakkı” diyerek çıktıkları yolculukta

ve aynı adlı projelerinde şunları yaptılar:

Türkiye genelinde 100’den fazla sivil toplum kuruluşuyla

iletişime geçtiler. Bu kuruluşlar arasında başka koruyucu

aile dernekleri de vardı, koruma altındaki çocuklarla çalışan

sosyal hizmet uzmanlarının örgütleri de. Gençlik örgütlerine

de ulaştılar, hukuk örgütlerine de…

Medya aracılığıyla da bu soruna dikkat çektiler.

Proje kapsamında, koruyucu aile sistemiyle ilgili tarafları,

yani koruyucu aileleri, gençleri, sosyal hizmet uzmanlarını,

eğitimcileri, hukukçuları, kamu kurumlarının temsilcilerini

bir araya getirdiler ve uygulamada yaşanan sorunları detaylı

biçimde saptadılar. Tüm bu çalışmaları derleyip, Türkiye’nin

ilk ‘Koruyucu Aile Yasa Taslağı’nı hazırladılar.

Yine proje kapsamında, koruyucu ailedeki çocuklar için

geliştirilmiş bir eğitim yöntemi olan Sırt Çantası’nı (Back

Pack) Türkiye’ye taşıdılar ve 30 saha çalışanına aktardılar.

Projenin uygulandığı 8 ilde koruyucu aileleri birbirleriyle

buluşturdular. Böylece hem deneyimlerini paylaşmalarını

sağladılar, hem de koruyucu aile uygulamasının yasal

altyapısının gelişimi için ortak çözüm aradılar. Ülke

genelinde geniş bir ağ oluşturup, iş birlikleri geliştirdiler.

Ulusal bir çatı oluşumu için de çalışmalara başladılar.

Ayfer Doğan, kendi evinde dört çocuğu sıcak bir yuvayla

buluşturmanın mutluluğunu yaşıyor ve hazırladıkları yasa

taslağının yasalaşmasını umuyor. Denizli Koruyucu Aile

Derneği, bu projeyle adını şimdiden Sabancı Vakfı’nın

‘Türkiye’nin Fark Yaratanları’ arasına yazdırdı bile.

79İlham Veren Öyküler

PROJE KÜNYESİ

Sevgi Dolu Bir Ailede Büyümek Her Çocuğun

Hakkı

Proje Süresi:  12 ay

Proje Bütçesi: 162 bin avro

Proje Yürütücüsü: Denizli Koruyucu Aile

Derneği

Sivil Toplum Diyaloğu Programı

Sivil Toplum Diyaloğu Programı, Türkiye ve Avrupa’dan

sivil toplum kuruluşlarının ortak bir konu etrafında bir

araya gelerek, toplumların birbirini tanımaları, bilgi

alışverişinde bulunmaları ve karşılıklı anlayışı geliştirerek

kalıcı diyalog kurmalarını hedefliyor.

Türkiye’de nesli tükenmeye yüz tutmuş bozayılardan,

yine benzer bir kaderi paylaşan orkidelerin korunmasına,

Türkiye ve Avrupa medyasının işbirliğinden, temiz enerji

girişimlerinin desteklenmesine, toplum temelli çocuk

eğitiminden, mültecilerin uyumuna kadar farklı pek çok

alanda ortak projeler destekleniyor. Burada asıl amaç

da, aynı konuda çalışan uzmanların bir araya gelip,

deneyimlerini paylaşmaları, sorunlara ortak çözümler

üretip, fırsatları beraber değerlendirmeleri.

2008’den bu yana yürütülen bu program, yaklaşık 350

proje ile Türkiye ve Avrupa Birliği’nden 600’ün üzerinde

kuruluşu diyalog temelli ortaklık çerçevesinde buluşturdu.

Program için ayrılan bütçe, yaklaşık 48 milyon avroya

ulaştı. Bu bütçe Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım

Aracı (IPA) kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa

Birliği tarafından ortak finanse ediliyor. Program Avrupa

Birliği Bakanlığı tarafından yürütülüyor.

Bugüne kadar Sivil Toplum Diyaloğu kapsamında hayata

geçirilen projeler şu başlıklar altında toplanıyor: Medya,

siyasi kriterler, çevre, eğitim, kültür, enerji, tarım ve

balıkçılık, işletme ve sanayi politikası, adalet özgürlük

ve güvenlik, bölgesel politika ve yapısal araçların

koordinasyonu, tüketicinin ve sağlığın korunması, iş

kurma hakkı ve hizmet sunumu serbestisi.

Detaylı bilgi için: www.siviltoplumdiyalogu.org

Avrupa BirliğiProgramları

80 İlham Veren Öyküler

81İlham Veren Öyküler

Avrupa Birliği programları ‘sınırları’ kaldırıyor!Türkiye, 2003’ten bu yana Avrupa Birliği programları ve ajanslarına etkin biçimde katılıyor. Bu programlar sayesinde eğitimde, bilimde, ticarette ve daha pek çok alanda sınırlar kalkıyor, Türkiye ve AB vatandaşları arasında etkileşim ve diyalog çoğalıyor...

Avrupa Birliği’ne aday ülkeler, ‘Ortaklık Konseyi’ kararları

ya da ‘Çerçeve Anlaşmaları’ temelinde, bazı Avrupa Birliği

programlarına ve ajanslarına katılabiliyor. Avrupa Birliği

ortak politika ve hedeflerinin uygulama araçlarından

olan programlar; eğitimden bilime, kültür ve sanattan

girişimciliğe, vergi ve gümrük sistemlerinden, çevre,

istihdam ve sosyal yenilikçiliğe geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

Avrupa Birliği programları ve ajansları, katılımcı ülkeler

arasında işbirliğini teşvik ederek karşılıklı etkileşim ve

diyaloğu artırıyor. Eğitim ve gençlik değişim programları

bu çalışmaların merkezinde yer alırken, araştırmacılar

birlikte çalışarak deneyimlerini paylaşabiliyor. İşletmeler ve

organizasyonlar AB politikalarını öğrenme fırsatı bulurken

kültürel çeşitlilikle farklı çalışma yöntemleri ve iyi örneklerin

karşılıklı paylaşımı sağlanmış oluyor.

Türkiye, bu program ve ajanslara 2002 yılında imzalanan

“Çerçeve Anlaşma” kapsamında etkin biçimde katılıyor.

Türkiye’nin Avrupa Birliği programları ve ajanslarına

katılımının genel koordinasyonu Avrupa Birliği Bakanlığı

tarafından yapılmakla birlikte, politika alanları itibarıyla

ilgili kamu kurumlarınca tanıtım, teşvik ve yönlendirme

faaliyetleri de yürütülmektedir

Toplumlararası diyaloğa katkı

Avrupa Birliği programları ve ajanslarına katılım, demokrasi

ve yönetişim kapsamında ele alındığında oldukça önem

kazanır. Türkiye’nin bu programlara katılımı, Türkiye ve AB

vatandaşları arasındaki etkileşime katkı sunan, sivil toplumu

güçlendiren, kurumsal ve politik işbirliğini önemli ölçüde

tamamlayan bir etken. Program ve ajanslar kapsamındaki bu

etkileşim, akademik işbirliği ve sivil toplum diyaloğuna da

katkıda bulunuyor.

Türkiye 2007-2013 yılları arasında; Fiscalis 2013, Gümrükler 2013, Progress, Hayatboyu Öğrenme (LLP), Gençlik Programı (YiA), Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programı – Bilgi ve İletişim Teknolojileri Politikaları Destek Programı (CIP ICT PSP), Girişimcilik ve Yenilik Programı (CIP EIP), Yedinci Çerçeve Programı (FP7) ve Kültür 2007-2013 Programına katıldı. Türkiye 2003’ten bu yana da Avrupa Çevre Ajansı üyesi ve Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’ nin (EMCDDA) etkinliklerine katılmakta.

82 İlham Veren Öyküler

Türkiye’ nin 2014-2020 döneminde Birlik Programları’na ve AB Ajansları’na Katılımı:

Avrupa Birliği’nin politika ve öncelikleri güncellendikçe 7

yıllık dönemler halinde planlanan programların da yapısı

ve içeriği değişiyor. 2014-2020 döneminde Avrupa Birliği

tarafından 22 farklı program uygulanmaktadır.

Erasmus+ Programı:

Avrupa Birliği’nin eğitim, gençlik ve spor alanındaki

politikaları kapsamında uygulanacak projeleri destekleyerek

iş piyasalarının ve rekabetçi bir ekonominin ihtiyaç duyduğu

becerilere sahip beşeri ve sosyal sermayenin gelişimine katkı

sağlamayı amaçlar.

Erasmus+ kapsamındaki destekler, “Bireylerin Öğrenme

Hareketliliği”, “Yenilik ve İyi Uygulamaların Değişimi için

İşbirliği” ile “Politika Reformuna Destek” olarak üç temel

bileşen altında sunulur. “Spor Destekleri” ve “Jean Monnet

Kürsüleri” gibi alt programlar da Erasmus+ kapsamına girer.

Ufuk (Horizon) 2020 Programı:

Araştırma ve yenilik alanındaki en geniş kapsamlı

program olan Ufuk 2020, dünya çapında bilim insanlarını,

işletmeleri ve yenilikleri bir araya getirerek yeni buluşların

laboratuvardan pazara taşınmasını sağlar.

Ufuk 2020, “Bilimsel Mükemmeliyet”, “Endüstriyel Liderlik”

ve “Toplumsal Sorunlar” olmak üzere üç temel eksende

destekler sunar.

COSME Programı (İşletmelerin ve KOBİ’lerin

Rekabet Edebilirliği):

İşletmelerin ve özellikle KOBİ’lerin rekabet edebilirliğinin

ve sürdürülebilirliğinin güçlendirilmesi ve girişimcilik

kültürünün teşvik edilmesini hedefler.

COSME; yenilikçi girişimlerin ve fikirlerin ihtiyaç duyduğu

finansmana erişimin kolaylaştırılması, girişimcilik kültürünün

yerleşmesi ve iş ortamının iyileştirilmesine yönelik

faaliyetleri destekler.

İstihdam ve Sosyal Yenilik (EaSI) Programı:

Nitelikli ve sürdürülebilir istihdam, yeterli sosyal korumanın

temini, sosyal dışlanma ve yoksullukla mücadele ile çalışma

şartlarının iyileştirilmesi konularındaki faaliyetleri destekler.

EaSI, ayrıca, “özel itina gösterilmesi gereken gruplar ile

mikro girişimler için mikro kredi” ve “sosyal girişimciliğin

geliştirilmesi” olmak üzere iki tematik alanda finansman

desteği de sağlar.

Sivil Koruma Mekanizması:

İnsan ve doğa kaynaklı felaketlerde hazırlıklı olunması ve

felaketlerin önlenmesi için katılımcı ülkeler arasında işbirliği

ve koordinasyonun iyileştirilmesini amaçlar.

83İlham Veren Öyküler

Fiscalis 2020 Programı:

İyi işleyen bir vergilendirme sistemine ve ilgili konularda

katılımcı ülkeler arasındaki işbirliğini artırmayı hedefleyen

faaliyetlere destek verilir. Bu sayede Üye Devletler’ in vergi

idarelerinin gelecek dönemlere daha iyi hazırlanmaları

sağlanır.

Gümrükler 2020 Programı:

Katılımcı ülkelerin etkin bir iç pazar için gümrük

sistemlerinin etkin biçimde işlemesini geliştirecek faaliyetler

desteklenir.

Ayrıca, Türkiye, Avrupa Birliği ajanslarından Avrupa Çevre

Ajansı (AÇA-EEA) ve Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu

Bağımlılığını İzleme Merkezi (EMCDDA) üyesidir.

AB programlarına ve ajanslarına katılımın mali boyutu

IPA II döneminde (2014-2020) Türkiye’ nin AB Programlarına

ve Ajanslarına Katılım maliyeti 1,4 milyar avro olacaktır.

Bu meblağın 830 milyon avroluk kısmı Türkiye’nin ulusal

kaynaklarından karşılanacaktır. Yaklaşık 570 milyon avroluk

kısmı da Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA-II) bütçesinden

yani AB kaynaklarından karşılanacaktır. Katılım Öncesi

Yardım Aracı (IPA-II) Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından

koordine edilir.

84 İlham Veren Öyküler

AB Fonlarına ErişimIPA I IPA II AVRUPA BİRLİĞİ PROGRAMLARI

IPA

I -

Geç

iş D

önem

i Des

teği

ve

Kur

umsa

l Yap

ılanm

a

IPA

I - B

ölge

sel K

alkı

nma

IPA

I - İ

nsan

Kay

nakl

arın

ınG

eliş

tirilm

esi

IPA

I - K

ırsa

l Kal

kınm

a (IP

ARD

)

IPA

II -

Dem

okra

si

ve Y

önet

işim

IPA

II- A

dale

t İçi

şler

i ve

Tem

el H

akla

r

IPA

II -

Ula

ştır

ma

IPA

II -

Çev

re v

e İk

lim

IPA

II -

Tarı

m v

e K

ırsa

l K

alkı

nma

(IPA

RD II

)

IPA

II -

Bölg

esel

ve

Sını

r Öte

si İş

birl

iği

Eras

mus

+

Ufu

k (H

oriz

on) 2

020

CO

SME

EaSI

Sivi

l Kor

uma

Mek

aniz

mas

ı

FISC

ALI

S 20

20

Güm

rükl

er 2

020

Jean

Mon

net B

urs

Prog

ram

ı

Sivi

l Top

lum

Diy

aloğ

u

Sivi

l Düş

ün

IPA

II -

Ener

ji

IPA

II -

Reka

bet

Edeb

ilirl

ik v

e Ye

nilik

IPA

II -

İstih

dam

, İn

san

Kay

nakl

arın

ınG

eliş

imi v

e So

syal

Pol

itika

lar

IPA

I - S

ınır

Öte

si İş

birl

iği

Kamu Kurumları

Özel Sektör İşletmeleri

Tarım, Hayvancılık, Balıkçılık ve Gıda İşletmeleri

Yerel Yönetimler

Sivil Toplum Örgütleri: Dernek, Vakıf, Kooperatif, Sendika, Meslek Örgütleri ve Aktivistler

Eğitim Kurumları/ Üniversiteler

Girişimciler

Çalışanlar (İşçi/ İşveren, Memur)

Öğrenciler

Gençler

Kadınlar

Öğretmenler

Sanatçılar

Dezavantajlı Gruplar

Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki farklı sektörler ve toplumsal kesimler için sağladığı destekler, yine farklı kaynak paketleri ve programlar içinden gerçekleşiyor.

85İlham Veren Öyküler

IPA I IPA II AVRUPA BİRLİĞİ PROGRAMLARI

IPA

I -

Geç

iş D

önem

i Des

teği

ve

Kur

umsa

l Yap

ılanm

a

IPA

I - B

ölge

sel K

alkı

nma

IPA

I - İ

nsan

Kay

nakl

arın

ınG

eliş

tirilm

esi

IPA

I - K

ırsa

l Kal

kınm

a (IP

ARD

)

IPA

II -

Dem

okra

si

ve Y

önet

işim

IPA

II- A

dale

t İçi

şler

i ve

Tem

el H

akla

r

IPA

II -

Ula

ştır

ma

IPA

II -

Çev

re v

e İk

lim

IPA

II -

Tarı

m v

e K

ırsa

l K

alkı

nma

(IPA

RD II

)

IPA

II -

Bölg

esel

ve

Sını

r Öte

si İş

birl

iği

Eras

mus

+

Ufu

k (H

oriz

on) 2

020

CO

SME

EaSI

Sivi

l Kor

uma

Mek

aniz

mas

ı

FISC

ALI

S 20

20

Güm

rükl

er 2

020

Jean

Mon

net B

urs

Prog

ram

ı

Sivi

l Top

lum

Diy

aloğ

u

Sivi

l Düş

ün

IPA

II -

Ener

ji

IPA

II -

Reka

bet

Edeb

ilirl

ik v

e Ye

nilik

IPA

II -

İstih

dam

, İn

san

Kay

nakl

arın

ınG

eliş

imi v

e So

syal

Pol

itika

lar

IPA

I - S

ınır

Öte

si İş

birl

iği

Kamu Kurumları

Özel Sektör İşletmeleri

Tarım, Hayvancılık, Balıkçılık ve Gıda İşletmeleri

Yerel Yönetimler

Sivil Toplum Örgütleri: Dernek, Vakıf, Kooperatif, Sendika, Meslek Örgütleri ve Aktivistler

Eğitim Kurumları/ Üniversiteler

Girişimciler

Çalışanlar (İşçi/ İşveren, Memur)

Öğrenciler

Gençler

Kadınlar

Öğretmenler

Sanatçılar

Dezavantajlı Gruplar

Yukarıdaki tablo; farklı sektörler, sosyal gruplar ya da meslek mensuplarının; hangi kategorilerle ilişkilenebileceğini ve destek alabileceğini pratik biçimde göstermeyi amaçlıyor...

86 İlham Veren Öyküler

87İlham Veren Öyküler

Avrupa Komisyonu:

https://ec.europa.eu

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu:

www.avrupa.info.tr

T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı:

www.ab.gov.tr

Merkezi Finans ve İhale Birimi:

www.cfcu.gov.tr

Aşağıda belirtilen alanlarda

gerçekleştirilen çeşitli projeler

kapsamında farklı hedef kitlelerin

yararlanabileceği etkinlikler ve

çalışmalar yürütülmektedir. İlgili

alanlarda sağlanan destekler

hakkında daha detaylı bilgi

edinmek için aşağıdaki web

sitelerini ziyaret etmenizi öneririz.

IPA I - Geçiş Dönemi Desteği ve

Kurumsal Yapılanma

www.ab.gov.tr

www.siviltoplumdiyalogu.org

IPA I - Sınır Ötesi İşbirliği

www.ab.gov.tr

IPA I - Bölgesel Kalkınma

www.sanayi.gov.tr

www.ipa.sanayi.gov.tr

www.kalkinma.gov.tr

www.abfonlari.gov.tr

IPA I - İnsan Kaynaklarının

Geliştirilmesi

www.ikg.gov.tr

www.csgb.gov.tr

www.kalkinma.gov.tr

www.abfonlari.gov.tr

www.meb.gov.tr

www.aile.gov.tr

IPA I - Kırsal Kalkınma (IPARD)

http://ipard.gov.tr

IPA II - Demokrasi ve Yönetişim

www.ab.gov.tr

www.siviltoplumdiyalogu.org

IPA II- Adalet İçişleri ve Temel Haklar

www.ab.gov.tr

IPA II - Ulaştırma

www.ubak.gov.tr

IPA II - Çevre ve İklim

www.csb.gov.tr

www.ipa.gov.tr

IPA II - Enerji

www.enerji.gov.tr

IPA II - Rekabet Edebilirlik ve Yenilik

www.sanayi.gov.tr

www.ipa.sanayi.gov.tr

www.kalkinma.gov.tr

www.abfonlari.gov.tr

IPA II - İstihdam, İnsan Kaynaklarının

Gelişimi ve Sosyal Politikalar

www.ikg.gov.tr

www.csgb.gov.tr

www.kalkinma.gov.tr

www.abfonlari.gov.tr

www.meb.gov.tr

www.aile.gov.tr

IPA II - Tarım ve Kırsal Kalkınma

(IPARD II)

http://ipard.gov.tr

IPA II - Bölgesel ve Sınır Ötesi

İşbirliği

www.ab.gov.tr

Erasmus +

www.ua.gov.tr

Ufuk 2020

www.h2020.org.tr

www.tubitak.gov.tr

COSME

www.kosgeb.gov.tr

EaSI

http://www.ikg.gov.tr/tr-tr/easi.aspx

Sivil Koruma Mekanizması

www.afad.gov.tr

FISCALIS 2020

www.maliye.gov.tr

Gümrükler 2020

http://www.gtb.gov.tr

88 İlham Veren Öyküler

www.avrupa.info.tr

[email protected]

EUinTurkey

/c/EUinTurkey EudelegationTurkey

EUDelegationTur

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu