Upload
adem-toprak
View
212
Download
0
Embed Size (px)
DESCRIPTION
limakedergisi subat yayını 2009
Citation preview
AYIN RÖPORTAJI
KAAN KAŞİF KAVALOĞLU
LİMAK GURME LİMAK’IN İLK E-DERGİSİ ŞUBAT 2009
Türkiye’ye gelen turist sayısı 2008’de
26 milyonu aştı.. Turizm gelirinin de 21 milyar dolar civarına yükseldiği açıklandı
Dünyanın en iyi kırmızı şarabı ROMANEE CONTİ
Bir Şişesi 9 bin 571 euro dan alıcı buldu.. Sayfa 5-6 da
F&B EĞİTİM ( ALKOL NEDİR?)
USTANIN KÖŞESİ ( FAJİTAS )
KİŞİSEL GELİŞİM
2
Sayfa 2
LİMAK GURME
İÇİNDEKİLER
EDĠTÖRDEN TURĠZM HABERLERĠ LĠMAK GURME ( AYIN ġARABI ) ROMAEE CONTĠ
TURĠZM EKONOMĠ HABERLERĠ F&B EĞĠTĠM AYIN RÖPORTAJI USTANIN KÖġESĠ KĠġĠSEL GELĠġĠM
3
LĠMAK HOTELLERĠ BÜNYESĠNDE UZUN ZAMANDIR ÇALIġMA
MUTLULUĞUNU VE HAKLI GURURUNU YAġAMAKTA-
YIM.ZAMANIMIZIN BĠLGĠ ÇAĞINDA KENDĠMĠZĠ YENĠLEME GE-
REĞĠNĠ SÜREKLĠ HĠSSETMEKTEDEYĠZ.BU NEDENLE BĠZLER YE-
NĠ BĠR OLUġUMUN ĠÇĠNDE KENDĠMĠZE VE ÇALIġTIĞIMIZ EKĠ-
BĠMĠZLE FĠKĠRLERĠ PAYLAġMAYI DÜġÜNÜYORUZ.
ÇIKARMIġ OLDUĞUMUZ DERGĠ F&B BÖLÜMÜNÜN ANA HATLA-
RINI OLUġTURUYOR OLSA BĠLE GENEL OLARAK TURĠZM KONU-
SUNDA SÜREKLĠ GÜNCEL OLAN OLAYLARI DA KAPSAMAKTA-
DIR.BĠR YILDIR BU PROJE ÜZERĠNDE ÇALIġMAMIZ SON GÜN-
LERDE EĞĠTĠMLERĠMĠZĠN DE ESĠN KAYNAĞINI OLUġTURA-
CAK.DERGĠMĠZ ĠÇERĠSĠNDE F&B DEPARTMANINA AĠT GÜNCEL
HABERLER ,YENĠLĠKLER VE KISA ÖZLÜ BĠLGĠLER YER ALACAK-
TIR.RÖPORTAJLARA YER VERMEYĠ DÜġÜNÜYOR,,HOTEL BÜNYE-
MĠZ ĠÇERĠSĠNDE GEREK MÜDÜR KADROMUZ GEREKSE DIġARI
DA ÇALIġTIĞIMIZ FĠRMALAR ĠLE GÖRÜġMELERĠMĠZ OLACAK-
TIR.
KISACA DERGĠ HER AY YENĠLENECEK VE SĠZLERĠNDE YARDIM-
LARI ĠLE GÜNCEL OLARAK SAYILARINA DEVAM EDECEKTĠR.
LİMAK GURME
EDİTÖRDEN
ALP KAVRA
ASST. F&B MNG. LĠMAK ATLANTĠS HOTEL&RESORT
4
Türkiye'ye gelen turist sayısı 26 milyonu aştı Turizm gelirinin de 21 milyar dolar civarına yükseldiği açıklandı
Sayfa 4
LİMAK GURME
Dünyadaki yaklaşık turist
sayısının 903 milyon,
taşınan yolcu
ücretleriyle birlikte
turizm gelirlerinin 1 trilyon
dolar olduğu söylendi..
Türkiye'ye bu yıl gelen turist sayısının 26
milyonu aştığı, turizm gelirinin de 21 milyar
dolar civarına yükseldiği bildirildi. Kültür ve
Turizm Bakanlığı Müsteşarı İsmet Yılmaz, Bur-
sa'da düzenlenen ''Kuruluştan Kurtuluşa Kültür
Yolu'' proje toplantısının açılışında,
Türk ve dünya turizmiyle ilgili verileri açıkladı.
Geçen yılın rakamlarına göre, Fransa'nın 80
milyon, İspanya'nın 60 milyon, ABD'nin 56 mil-
yon, Çin'in 54 milyon, İtalya'nın 43 milyon İn-
giltere'nin 30 milyon, Almanya'nın 24 milyonla
en fazla turist ağırlayan ülkeler arasında başı
çektiğini belirten Yılmaz, şunları
söyledi:
''2008 yılında dünyada yüzde 2 olan turizmin
büyüme oranı, Türkiye'de yüzde 13 olarak ger-
çekleşti. Geçen yıl Türkiye'ye gelen turist sayısı
23,5 milyon, elde edilen gelir 18,5 milyar dolar-
dı. Bu yıl gelen turist sayısı ise kasım ayı dahil
25 milyon 300 bin ancak aralık ayını da eklediği-
mizde, 26 milyonun üzerinde bulunuyor. Dünya
Turizm Örgütünün ilk 6 aylık kesin rakamlarını
alarak yapılan projeksiyon gelirine göre, 21
milyar dolar gibi bir turizm geliri bekliyoruz.''
Yılmaz, Türkiye'nin gerek turist sayısı
gerekse turizm geliri bakımından dünyada ilk 10
arasında yer aldığına işaret ederek, şöyle devam
etti:
''Kıtalara göre turizmden elde edilen geli-
re baktığımızda, 433 milyar dolarla Avrupa, 188
milyar dolarla Asya-Pasifik ülkeleri, 171 milyar
dolarla Amerika, 28 milyar dolarla Afrika sırala-
nıyor.
Yani Türkiye, hemen hemen tüm Afrika'nın
elde etmiş olduğu turizm gelirine yaklaşmak-
tadır. Geçen haftalarda da Antalya'ya 9 milyo-
nuncu turist geldi. Sadece Antalya, turist sa-
yısıyla, piramitleriyle meşhur Mısır'a denktir.''
Dünyadaki yaklaşık turist sayısının
903 milyon, taşınan yolcu ücretleriyle birlik-
te turizm gelirlerinin 1 trilyon dolar olduğunu
belirten Yılmaz, turist sayısının 2010'da 1
milyara, 2020'de ise 1,6 milyara ulaşmasının
beklendiğini vurguladı.
Yılmaz, dünyadaki 903 milyon turistin
458 milyonunun, tatil ve eğlence amacıyla,
138 milyonunun iş amacıyla, geri kalanların
da akraba ziyareti, hac gibi dini sebeplerle
seyahat ettiğini dile getirerek, bu ziyaretlerin
yüzde 47'sinin hava, yüzde 42'sinin kara,
yüzde 7'sinin deniz, yüzde 4'ünün ise demir
yoluyla olduğunu bildirdi.
Vatandaşları en çok turizm harcaması
yapan ülkeler arasında 82 milyar dolarla Al-
manya'nın birinci sırada yer aldığına dikkati
çeken Yılmaz, bu ülkeyi, ABD, İngiltere,
Fransa, Çin, İtalya, Japonya, Kanada, Rusya
ve Güney Kore'nin izlediğini belirtti.
Yılmaz, Türkiye'nin mevcut turizm
potansiyelini henüz tam anlamıyla kullanama-
dığını ifade ederek, ''Bugüne kadar Türkiye'ye
gelen turist sayısı, 1980'li yıllardan itibaren
hep tahmin edilen rakamın üzerinde çıkmıştır.
Bundan da Türkiye'nin büyük turizm potansi-
yeli olduğunu görüyoruz'' diye konuştu.
TURİZM HABERLERİ
5
Sayfa 5
LİMAK GURME
Resmi veya grafiği açıkla-
yan alt yazı.
GURME
DÜNYANIN EN İYİ KIRMIZI ŞARABI
ROMANEE CONTİ
Petrus... Yquem... Cheval
Blanc... Mouton-Rothschild...
Opus One... Krug... Bu isimleri
duymak ya da onların şişeleriyle
karşılaşmak, dünyanın hemen
tüm tutkulu şarapseverlerini he-
yecanlandırır, kalp atışlarını hız-
landırır. Hele bunların tadına ba-
kabilme şansına kavuşanlar, mut-
luluktan tam anlamıyla dört köşe
olurlar... Yeryüzünün şarap do-
ruklarıdır, yukarıdaki isimler.
Ama bir isim daha var ki, onu
sadece “bilenler bilir
Şarap dünyasının gerçek doru-
ğu, dünyanın en değerli ve en bü-
yüleyici şarabı, Romanee-
Conti‟dir. Tanrı, Burgonya‟nın
Vosne-Romanee köyündeki bu 18
dönümlük bağa öylesine özellikler
vermiştir ki, bu bağın senede en
fazla 5-6 bin şişe yapılabilen şara-
bı dünyanın en saygın, en çok ara-
nan, müzayedelerde en çok el de-
ğiştirip en çok prim yapan şarabı
olmustur..
Kardinal Şarabı
Romanee-Conti, çok az kişinin tadabil-
diği, üreticisinin deyimiyle bir “hayalet
şarap”. 20 yıla yakın bir süredir şarap
yazarı olduğum halde, ben de bu şarabı
sadece üç kez tadabildim. Yine de şanslı-
yım, çünkü hayatında hiç Romanee-Conti
tatmamış nice şarap yazarı olduğunu da
biliyorum.
Burgonya‟nın tam kalbinde yer alan
ama bir sır gibi saklanan, hiçbir yerde
levhası bile olmayan şarap yapımevini
Domaine de la Romanee-Conti‟yi ziyaret
ettim. (Bordo‟da “şato” denilen bağ ve
şaraphane mülklerine Burgonya‟da daha
alçakgönüllü biçimde “ev” anlamına ge-
len “Domaine” kelimesini kullanıyorlar.)
Tanınmış şarap profesyonelleri dışında
ziyaretçi kabul etmeyen, dışa soDRC‟nin
kapıları, bir kitap çalışmam için uzun
yazışmalardan sonra açıldı. Ve yeryüzü-
nün en değerli şarabının sırlarını, sahiple-
rinin ağzından öğrenme ve okurlara ak-
tarma fırsatı doğdu...
Fransa‟nın Ortadoğu kesiminde yer
alan, Lyon ile Dijon şehirleri arasındaki
Burgonya bölgesi, ülkenin en saygın şa-
rap bölgelerinden. Ama çok eski bir li-
man şehri ve ticaret merkezi olan Bordo
tüm dünyaca tanınırken,
Fransa‟nın içlerinde kalan Burgonya
şarapları daha iddialı olduğu halde Bor-
do kadar tanınmıyor. Bunun bir nedeni
ihracat pek yapamaması, diğer nedeni
de Bordo‟nun yarısı kadar şarap üret-
mesi. O yüzden iyi Burgonyalar Fran-
sa‟nın dışına kadar çıkamadan hemen
Fransız şarapseverlerce “kapatılıyor
kimi zaman Paris‟e kadar bile gelemi-
yor...
Bölgenin en değerli bağları, 500 nü-
fuslu Vosne-Romanee köyünde. Köyün
alçakgönüllü bir evi olan Domaine de
la Romanee-Conti‟de, Domaine‟in pat-
ronu olan Aubert de Villaine ile bulu-
şuyoruz. 70 yaşındaki bu dinç adam
dünyanın en saygın şarap insanı. Buna
rağmen olağanüstü alçakgönüllü. Partal
Renault‟suna binerek köyün tepesine
çıkıyoruz. de Villaine, niye bu bölgenin
en değerli bağ lara sahip olduğunu an-
latıyor:
Bir isim daha var ki, onu
sadece “bilenler bilir”...
Şarap dünyasının gerçek
doruğu, dünyanın en de-
ğerli ve en büyüleyici şa-
rabı, Romanee-Conti‟dir
Romanee conti bağlarından bir görüntü
6
Sayfa 6
LİMAK GURME
Aubert de Villaine bağları gezdirir-
ken tamamen biyodinamik bağcılık yap-
tıklarını, tarım ilacı asla kullanmadıkla-
rını, şarapları üzüm kabuklarındaki do-
ğal maya maddeleriyle mayaladıklarını
anlatıyor. Romanee-Conti‟nin efsanevi
bağına geldiğimizde “Görünürde bu
bağın komşusu olan Romanee-St.
Vivant bağından farkı yok” diyorum.
Cevabı, “Pek çok faktör aynı gibi ama
şarap çok daha üstün. Yeraltı kayaçları-
nın aralarından sızan yeraltı sularının
Romanee-Conti bağına daha fazla bir
mineral zenginlik aşıladığını düşünüyo-
ruz” oluyor.
Ardından, mahzene iniyoruz. Dikine
duran büyük bir fıçının üzerinde, etiket-
siz şişeler var. De Villaine, birinden
bardağıma şarap koyuyor. Kayısı ve gül
kurusu kokulu, zarif ve yumuşak, bir o
denli de kişilikli... Beğendiğimi görünce
gülümsüyor: “Diğer bağlarımızdan
Grands Echezeaux 1967.
Romanee-Conti öyle her parayı bastıra-
na satılan bir şarap da değil, hatta fiyatı
bile yok. Çünkü tek başına satılmıyor,
GURME
Aubert de Villaine, the co-
director ve Domaine de la
Romanée-Conti „nin sahibi
Bölgenin en değerli bağları, 500
nüfuslu Vosne-Romanee köyünde. Kö-
yün alçakgönüllü bir evi olan Domaine
de la Romanee-Conti‟de, Domaine‟in
patronu olan Aubert de Villaine ile bulu-
şuyoruz. 70 yaşındaki bu dinç adam dün-
yanın en saygın şarap insanı. Buna rağ-
men olağanüstü alçakgönüllü. Partal
Renault‟suna binerek köyün tepesine
çıkıyoruz. de Villaine, niye bu bölgenin
en değerli bağ lara sahip olduğunu anla-
tıyor:
“Vosne-Romanee bir jeolojik mucize.
Burası Alp Dağları‟ndan akan nehirlerin
eski yatağı. Alüvyonların oluşturduğu
toprak mineralce çok zengin, bu da bura-
da Pinot Noir üzümüne diğer Burgonya
bağlarından daha zengin tatlar veriyor.
Köyümüz
Grand Cru‟ denilen en seçkin altı bağa
sahip. Bu bağlar Romalılar zamanında ayrış-
tırılmış, sınıflandırılması bile dört-beş asır
sürmüş. Romanee-Conti arazisi ise 1480‟ler-
de belirlenmiş...”
Romanee-Conti 16‟ncı yüzyılda saray çevre-
lerinde gözde olmuş, lezzeti öylesine bir tut-
ku yaratmış ki, şarabın güzelliğinden ve eri-
şilmezliğinden dolayı ona halk arasında
“Kardinal şarabı” denilmiş.
Sırlar yerin altında
DRC‟nin hepsi de apelasyonun en
üst basamağı olan “Grand Cru” statü-
sündeki diğer şaraplarından Richebourg,
Romanee-St. Vivant, Grands Echezeaux
ve Echezeaux‟larının 2‟şer, La Tâche‟ın
da 3 şişesinin bulunduğu “assortiment”
denilen bir ahşap sandığa ikramiye kabi-
linden bir şişe konuyor. Bu 12 şişelik
sandığın fiyatı, 8-10 bin avro civarında.
Kısa pantolonlu bir çocukken dede-
sinin bağında büyüyen, son 34 yıldır da
bağların başında olan Aubert de
Villaine, 46 yıl mahzeni yöneten babası-
nın ölümünün ardından onun görevini
devralan ve 23 yıldır da “mahzen şefi”
olan Bernard Noblet, bağın asmalarını
adeta bahçesinin güllerini budar gibi
budayan, babadan oğla, anadan kıza
onlarca yıldır bağa emek veren bağ işçi-
leri ve diğer isimsiz kahramanlar...
Romanee-Conti‟yi Romanee-Conti ya-
pan, biraz da bu devamlılık, bu
“hanedan”... Zanaatı sanata dönüştüren,
belki de dünyanın en hayırlı hanedanı.
Bizde olmayan….
MEHMET YALÇIN
„‟Bordo‟da “şato” denilen
bağ ve şaraphane mülk-
lerine Burgonya‟da daha
alçakgönüllü biçimde
“ev” anlamına gelen
“Domaine” kelimesini
kullanıyorlar.‟‟
Bir bağ resmi Romanee conti’den
7
Sayfa 7
LİMAK GURME
ALKOL NEDİR ? VE TARİHİ
Alkol; etil alkol renksiz, saydam, uçucu, yanıcı ve kendine üzgü ko-
kuya sahip olup, mayalanmıĢ Ģekerli sıvıların damıtılması sonucu
elde edilir. Bu damıtma sonucunda ortaya çıkan zehirli alkollerde
vardır. (metil,propil,butil vb.) Bizlerin sözünü ettiğimiz alkol etil al-
koldür.
Ġlk alkolün nerede, ne zaman ve nasıl bulunduğu bilinmemektedir.
Mısırlılar ve eski yunanlılar tarafından kullanıldığı çeĢitli belge ve
kaynaklarla kesinleĢtirilmiĢtir. Yalnız ilk içkinin ne tür olduğu bilin-
memekle beraber M.Ö. 1000 yıllarında pirinçten elde edilen kon-
santre edilmiĢ sert bir içkiden söz edilmektedir.
Alkolün bulunuĢu tarih öncesi devirlere uzanır.
Meyve ve sebzelerde doğal olarak oluĢan alko-
lün, tarih öncesi insanların bunları yemesiyle te-
sadüfen bulunduğu sanılıyor.
Alkol kelimesi Arapça’dır. Ayrıca bir Arap olan
Cabir ibn Hayyan (hayyan"nın oğlu cabir) Ģarabın
damıtımını ayrıntılı olarak yazmıĢtır. Dilimize im-
bik olarak giren Arapça kökenli kelime damıtma
iĢleminde sıvıların kaynatıldığı bir aygıttır. Ġmbik,
baĢka bir değiĢle mayalanmıĢ sıvıların içinde
kaynatılarak buhara dönüĢtürülüp, bu buharın
soğutulmuĢ bir bölümden geçirilip sıvı hale geç-
mesi ile (niĢasta yada Ģeker içeren tüm meyve
ve sebzelerden mayalanma ve sonrasında damıt-
ma) alkol elde etmek için kullanılan Pot stil, ba-
kırdan yapılan bir aygıttır.
--imbikte kaynayan sıvının buharı alkoldür.
--içkiler saydam renkte olup (beyaz) ve asıl ren-
gini ise yıllandırıldığı meĢe fıçılarından veya baĢ-
ka yöntemlerle renklendirilirler.
Alkollü içkiler üç"e ayrılır;
--şarap gibi üzüm veya diğer meyve sularının
mayalanması ile elde edilenler, yani hafif alkollü
içkiler.
--bira gibi, tahıllardaki nişastanın şekere ve daha
sonrada alkole dönüĢmesiyle elde edilen içkiler
(hafif alkollü içkiler)
--alkollü sıvıların damıtılmasıyla elde edilen rakı,
votka, cin, viski gibi içkilerdir. (yüksek alkollü
içkiler)
Not: Damıtma sonucunda içkilerin alkol derecele-
rini düĢürmek için su kullanılır. Örneğin; 90 de-
recedeki bir içkinin alkol derecesini yüzde 30-40
lara düĢürmek için su ilave edilir.
MAYALANMA(tahammür, fermantasyon)
organik maddelerin kimi mikroorganizmalarca
salgılanan enzimlerin etkisiyle uğradığı değiĢiklik-
tir.
DAMITMA(distilasyon)
bir sıvının buharlaĢtırılıp sonra tekrar yoğunlaĢtı-
rılarak sıvı haline dönüĢtürülmesidir.
F&B EĞİTİM 7
8
Sayfa 8
LİMAK GURME
Türkiye 15’inci büyük ekonomi Milli gelir hesaplarında yeni seriye geçilmesiyle 2008’de
941.6 milyar dolarlık satın alma gücü paritesiyle gayri safi yur-
tiçi hasılaya (SGP-GSYH) ulaşacak olan Türkiye, dünyanın en
büyük ekonomileri sıralamasında 19’unculuktan 15’inciliğe
Uluslararası Para Fonu (IMF) resmi internet
sitesinde, 2006-2013 dönemi tahminlerini ya-yımladı. Türkiye’nin hesaplamada BirleĢmiĢ Mil-
letler sistemi yerine Avrupa Birliği sistemini esas alan ve baz yılını 1987’den 1998’e çeken yeni seriye geçilmesi IMF tahminlerinde yer al-
dı. Yeni seri milli gelir rakamlarını yaklaĢık üçte
bir oranında büyüttü
Bu durum, milli gelirde reel bir artıĢı ifade et-
miyor ancak ekonominin aslında var olan ama eski seriyle ölçülemeyen üçte birlik bölümünün
milli gelir rakamlarına eklenmesiyle bulunuyor. IMF tahminlerine göre, eski seriyle 2008 yılın-
da 773.7 milyar dolarlık SGP-GSYH ile 19’uncu sırada yer alması beklenen Türkiye, yeni seriy-
le 941 milyar 584 milyon dolarlık SGP-GSYH 15’inci sıraya çıktı.
Türkiye’nin, 2008 tahminlerine göre cari GSYH’si ise 748 milyar 301 milyon dolar ola-
cak. Bu rakamla, Türkiye’nin en büyük ekono-miler arasında, 17’ncilikteki sırası değiĢmeye-cek.
IMF verilerine göre yapılan sıralamaya göre,
2007’ye göre 2008 yılında ABD, Çin, Japonya, Hindistan ve Almanya’dan oluĢan ilk 5 değiĢ-
meyecek. 2008 yılında 2 trilyon 274.6 milyar dolarlık SGP-GSYH’ye ulaĢacak olan Rusya, Ġn-giltere’yi geride bırakarak 6’ncı sıraya yüksele-
cek. Rusya, 2006 yılında da Fransa’yı geçmiĢti. Ġlk 20’deki bir diğer değiĢiklikte Ġran’da yaĢa-
nacak. 2007 yılında 18’inci olan Ġran, 2008 yı-lında Avustralya’yı geride bırakarak 17’nci sıra-ya yükselecek.
Yeni seriyle Güney Kore’nin ardından 15’inci
olan Türkiye, 941 milyar 584 milyon dolarlık SGP-GSYH ile 1 trilyon dolarlık psikolojik sınıra da dayanmıĢ oldu. Türkiye, eski seriyle 14’üncü
sıradaki Güney Kore’nin 502.2 milyar dolar da-ha az SGP-GSYH’ye sahip olacakken, yeni se-
riyle bu rakamı 334.3 milyar dolara indirdi.
9
Sayfa 9
Dergimizin Ġlk Sayısında Koordinatörümüz Sn. Kaan Kavaloğlu ile 2009 yılı ekonomik krizin Türkiye Turizmi üzerine etkileleri üzerine konuĢtuk.
Hayat felsefesi olarak optimizm ve pesimizm arasında denge yakalanması gerektiğini düĢünüyorum. HerĢeye rağmen ( gerek enerji tüketimleri ,gerekse otelciliğin enflasyon verilerinin yüksek olması açısından ) 2008 yılı baĢarılı bir
yıl olarak geçmiĢtir.
Tüm dünyayı etkileyen kriz muhakkak Türk Turizmi’ de etkileyecek-tir.Ülkemiz için gerekli olan Turizm sektörü yanında 46 sektörüde etkilemekte-dir.Bu sene Bdt ve Batı Avrupa ülkelerinde çok daha farklı sonuçlar çıkacağı gö-rülmektedir.Almanya’dan gelecek turistler açısından geçen seneye göre % 10 düĢüĢ ,Rusya pazarında % 30 ,en yüksek düĢüĢü % 30 oranında Ukrayna pa-zarından bekliyorum.
Turizm personelinin özellikle kriz döneminde yabancı para birimleri Ġle borç alma ,kredi ve kredi kartı ile borçlanmamaları gerekiyor. Bu kriz yeni fır-satlar yaratacak bir kriz degil.Herkesin bu şekilde hareket etmesi ge-rekmektedir.
HerĢeye ragmen Türk insanının hırs ve azmi son zamanlarda rakibimiz
olan ülkelere oranla bizi daha çok ön plana çıkaracağına inanıyorum. KAAN KAġĠF KAVALOĞLU
LĠMAK HOTELS&RESORTS KOORDĠNATÖR
LİMAK GURME
9
AYIN RÖPORTAJI
10
ÜNLÜ MEKSİKA SOSLARI
Tüm malzeme geleneksel domuz yağı ile sıvanmıĢ bir toprak kapta ağır ağır kızartılır.
Sarımsak, soğan ve domatesler soyulmadan saplı ızgarada kavrulur. Kimi tariflerde kı-zartılan biberlerin tohumları önceden özenle ayıklanarak acı lezzet yumuĢatılır. Ve niha-
yet kızarmıĢ sos malzemesi, ana yemek ile iyice karıĢtırılarak Meksika yemeği tutkunla-rının beğenilerine sunulur.
Meksika sosları da bölgelere göre çeĢitlik gösterir. Bu bölgelerin baĢlıcaları Ģunlardır:
Puebla:
Mexico City’nin iki saat güneyinde bulunan Puebla, Mole sosuyla ünlüdür. Bu sosun hi-kayesi ise Ģöyle; Puebla’da bir rahibe, kralın ziyareti için bir ziyafet verecektir ve çok
değiĢik bir yemek hazırlanmasını ister. Rahibeler, içinde çeĢitli otlardan acılara ve çiko-lataya kadar birçok Ģey bulunan bir karıĢım hazırlarlar ve bunu birkaç gün boyunca
kaynatırlar. Ortaya koyu ve tatlımsı bir sos çıkar, bu sosu krala ikram edilecek hindinin üzerine dökerler. Günümüzde de tavuk yemeklerinde Meksika’da en çok kullanılan sos-
tur.
Yukatan
Mayalar’ın yerleĢim yeri olan Yukatan’da genellikle meyveli soslar kullanılır. Örneğin
tavuk yemeklerinde portakal, mantar ve karabiberden oluĢan bir sos kullanılırken, et
yemeklerinde muzlu sosları kullanırlar.
Veracruz
Deniz kıyısı olması nedeniyle buradaki mönülerde genellikle balık ve diğer deniz ürünle-rinden oluĢan yemekler yer alır. Balıklar için hazırlanan soslarda bol miktarda domates,
zeytin ve acı biber kullanılır. Veracruz aynı zamanda kahve ve bazı egzotik meyvelerin yetiĢtiği yerdir.
En ünlü Meksika soslarından biri Guacamole’dir. Bu sosun içinde küp Ģeklinde soğan ve
avokado püresi bulunur.
Salsa sosunun içinde ise domates, soğan, sarımsak ve kırmızı biber bulunur. Bu sosun da pek çok çeĢidi vardır ama en ünlüleri taze soğanla yapılan Salsa Mexicana ve Pico
de Gallo’dur.
USTANIN KÖġESĠ
LİMAK GURME
10
11
LİMAK GURME
USTANIN KÖġESĠ 11
MEKSİKAN CHİCKEN FAJİTAS
Gereçler:
2 adet tavuk gögüs fleto 1 adet kırmızı biber
1 adet çarliston biber 1 adet sarı biber
1 adet acı biber yarım kuru sogan 1tatlı kaĢıgı acı toz biber
1 çay kaĢıgı kekik 2 tatlı kaĢıgı toz kiĢniĢ
1 çay kaĢıgı kimyon
SERVĠS ĠLE BĠRLĠKTE
süzme yogurt acı sos (istege baglı
guacamalo sosu (avakado.limon.Ģeker karıĢtırın.) 4 adet orta boy lavaĢ ekmegi
YapılıĢı: Tavukları iĢaret parmagı uzunlugunda ve Ģeklinde kesin:bir tavaya az mısır yagı koyup bun-
ları 2 dakika soteleyin.aynı Ģekilde kestiginiz sogan ve biberleri ilave edin.5 dakika sonra ba-haratları ilave edip ocağı kapatın
DĠKKAT.:
servisi dürüm Ģeklinde yemek´.suzme yogurt acı sos konarak yenir
Servis Önerileri:
servis çok sıcak demir tabakta yapılır soslar yanında verilir
12
Bir kiĢiyle iletiĢim kurarken sözler mi daha etkilidir hareketler mi? KiĢilerin birebir kurdukları ileti-
Ģimde yüzde 7-10 kelimelerin, yüzde 30-38 ses tonunun etkili olduğunu beden dilinin etkisinin ise yüzde 55 - 60´a kadar çıkabildiğini biliyor muydunuz?
Neden vücut dili?
1. BaĢkaları üzerinde olumlu bir etki yaratarak amacımıza ulaĢmak.
2. KarĢımızdakileri daha iyi anlayarak etkili bir iletiĢim kurmak. 3. Kendi beden hareketlerimizi denetleyerek, sosyal ortamlara daha çabuk uyum sağlamak.
4. BaĢkalarının gerçekte ne söylemek istediğini anlamak. Bazen bir hareket bin söze bedeldir. Bir kiĢiyle iletiĢim kurduğumuzda söylediklerimiz ne kadar
önemli ise hareketlerimizle o kiĢide bıraktığımız intiba da o kadar önemlidir. El, kol hareketleri, mimikler, dokunma, vücut pozisyonu... ĠĢ yaĢamında baĢarılı olmak isteyen kiĢi, iletiĢim kurduğu
kiĢilerin sadece söylediklerini değil, yüzü, eli, kolu ve bedeniyle yaptıklarını da duymalıdır.
ĠletiĢimde önemli olan ilk dakikalardır .Psikolojik araĢtırmalarda 5-7 sn içerisnde karĢınızadaki in-
sanla ilk izlenim oluĢmaktadır.Sonraki 5 sn içersinde ise değiĢtirme olasılığınız %50’dir.Kısaca karĢınızdaki insanın 15 sn içersinde dost veya düĢman olduğuna karar veriyorsunuz.
KarĢı karĢıya gelen iki insan arasındaki ilk dakikalar, iletiĢim sürecinin önemli bir belirleyicisidir.
Bu etkiyi yaratan en önemli faktör, karĢılaĢılan kiĢinin BEDEN DĠLĠ´dir. Sözkonusu faktörleri, kul-lanılan kelimelere ve kiĢinin taĢıdığı bütün aksesuarlardan içinde bulunduğu ortamdaki nesnelere
kadar geniĢletebiliriz. Karar olumlu ya da olumsuz olabilir; "duruĢundan hoĢlanmadım", "bakıĢını sevmedim"....
BaĢkalarının gerçekte ne söylemek istediğini anlamak için önce kendi vücut dilinizi öğrenin
ĠletiĢim sadece bilgi alıĢ-veriĢi değildir Bilgiyi veriĢ biçimi, sözlerin bedendeki ifadesi (gülen bir yüz) iletiĢimi değerlendirmemizde ikinci
önemli bir noktadır. ĠletiĢimde bilgilenmek ve kavramak, anlamak değildir. ĠletiĢimin ana amacı anlayarak kavramak-
tır. KarĢınızdaki kiĢinin ne istediğini kavrar ancak ne yaĢadığını anlayamazsınız.
Bir mesajın toplam etkisi incelendiğinde, kiĢilerin birebir kurdukları iletiĢimde %7-10 kelimelerin, %30-38 ses tonunun ve %55-60 da beden dilinin etkili olduğu ortaya çıkmıĢtır.
Vücut dilini, sessiz bir film seyrederken ya da televizyonun sesini kapattığımızda aldığımız bir
mesaj olarak da görebiliriz. Vücut dili iletiĢimde kullanılan sözcükler kadar önemlidir. Çoğu za-man davranıĢlar ve jestler iletiĢimin temelini oluĢturur. Söylediklerimizi gerçek içerik ve anlamla-
rını ortaya koyar. Bunlar, düĢünce ve duyguları destekleyen, onları somutlaĢtıran hareketlerdir. + Sohbet sırasında saç düzeltme, baĢı sallama, kolları kapama gibi iĢaret ve hareketlerimiz; ilet-
mek üzere programladığımız bir mesajımız olduğunu ya da bu mesajı vermek için hazırlık yaptı-ğımızı gösterir.
+Yüzümüzün aldığı çeĢitli ifadeler, heyecanımızı, neĢemizi, irkildiğimizi, utandığımızı, tiksindiği-mizi, kızgınlığımız veya korkularımızı ortaya koyar.
+El sıkıĢma Ģeklimizden, ayakta durma veya oturma pozisyonlarımıza kadar pek çok vücut hare-keti, içinde bulunduğumuz ruhsal durumları, amaç ve isteklerimizi ortaya koyan göstergelerdir.
Dünyada iki şeyin hiyerarşisi yoktur.İletişim ve bilginin hiyerarşisi olmaz.
LİMAK GURME
BEDEN DİLİ 12
13
LİMAK GURME
Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en
Ġyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru söyleydi :
´Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedır ?´ Bu her halde bir çeĢit Ģaka olmalıydı. Kadını, yerleri sılerken, hemen
Her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50´lerinde falan olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki ! Son soruyu yanıtsız bırakıp
kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına dahil olup olmadığını sordu.
´Tabii, dahil´ dedi, Hocamız... ´ĠĢ yaĢamınız boyunca insanlarla karĢılaĢacaksı nız. Hepsi birbirinden
farklı insanlar. Ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hak eden insanlar bunlar. Onlara sadece gülümsemeniz ve ´Merhaba´ demeniz gerekse bile...´
Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adı da Aysel idi.
İkinci Ders :
Bir gece vakit gece-yarısına doğru Alabama Otoyolunun kenarında duran bir zenci kadın gördüm. Bardaktan boĢanırca yağan yağmura rağmen, bozulan
arabasının dıĢında duruyor ve dikkati çekmeye çalıĢıyordu. geçen her arabaya el sallıyordu. Yanında durdum. 60´lı yıllarda bir beyazın bir
zenciye, hem de Alabama´da, yardıma kalkıĢması pek olağan Ģeylerden değildi. Onu kente kadar götürdüm. Bir taksi durağına bıraktım. Ayrılırken ille de
adresimi istedi, verdim. Bir hafta sonra, kapım çalındı. Mua zzam bir konsol televizyon indiriyordu adamlar. Bir de not ekliydi, armağanda...
´Geçen gece otoyolda bana yardımınıza teĢekkür ederim. O korkunç yağmur sadece elbiselerimi değil, ruhumu da sırılsıklam etmiĢti. Kendime
güvenimi yitirmek üzereydim, siz çıka geldiniz. Sizin sayenizde ölmekte olan kocamın yatağının baĢ ucuna zamanında ulaĢmayı baĢardım. Biraz sonra son
nefesini verdi. Tanrı bana yardım eden sizi ve baĢkalarına karĢılık beklemeksizin yardım eden herkesi kutsasın...
En Ġyi Dileklerimle,
Bayan Nat King Cole.´
Üçüncü Ders : Size Hizmet Edenleri Hep Hatırlayın...
Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaĢında bir çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koĢtu... Çocuk sordu:
´Çikolatalı pasta kaç para ?´ ´50 Cent.´
Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu: ´Peki, Dondurma Ne Kadar ?´
´35 Cent.´ dedi garson kız, sabırsızlıkla. Dükkanda yığınla müĢteri vardı ve kız hepsine tek baĢına koĢuĢturuyordu. Bu çocukla daha ne kadar vakit
geçirebilirdi ki... Çocuk parasını bir daha saydı ve ´Bir dondurma alabilir miyim, lütfen ?´ dedi.
Kız dondurmayı getirdi. FiĢi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya
koĢtu. Çocuk dondurmasını bitirdi. FiĢi kasaya ödedi. Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu, birden.. Masayı sanki akan
gözyaĢları temizleyecekti. BoĢ dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 Cent´lik bahĢiĢ duruyordu..
BAŞARI HİKAYELERİ
13
14