21
Sahn-ı Semân’dan Dârülfünûn’a Osmanlı’da İlim ve Fikir Dünyası Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyıl SEMPOZYUM TEBLİĞLERİ

Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

Sahn-ı Semân’dan Dârülfünûn’aOsmanlı’da İlim ve Fikir DünyasıÂlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyıl

S E M P O Z Y U M T E B L İ Ğ L E R İ

Page 2: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları Kitap No: 44

Yayın Koordinatörü

Erdem Zekeriya İskenderoğluVeli Koç

Sahn-ı Semân’dan Dârülfünûn’aOsmanlı’da İlim ve Fikir Dünyası (Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler) - XVII. Yüzyıl

Editörler

Hidayet AydarAli Fikri Yavuz

ISBN 978-975-2485-07-5

TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika No: 20640

1. Baskı

İstanbul, Kasım 2017

Kitap Tasarım Salih Pulcu

Tasarım Uygulama Fatma Efe

Baskı-Cilt Seçil Ofset MatbaacılıkYüzyıl Mh. Matbaacılar Sitesi 4. Cadde No: 77 Bağcılar İstanbul

Sertifika No: 12068

444 1984

www.zeytinburnu.istanbul

Page 3: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

579 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

17. Yüzyıl Hıristiyan Arap-Süryani Literatürüne Bir Bakış: Konular ve Tartışmalar

Elif Tokay Öğr. Gör. Dr., İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Giriş: Hıristiyan Arap ve Süryani Çalışmaları

Bu çalışmada 17. yüzyıl Osmanlı dünyasında doğulu Hıristiyanlar tara-fından kaleme alınan Arapça ve Süryanice eserler ortaya çıktıkları şartlar bağlamında ve ele aldıkları konular açısından değerlendirilecektir. Burada Türkiye’de az bilinen bir alanın daha az bilinen bir kısmının tanıtılması da hedeflenmektedir: Hıristiyan Arap ve Süryani çalışmaları. Son yıllarda Hı-ristiyan Arap ve Süryani çalışmaları uzmanlarının Suriye’de ve Irak’ta yaşa-nan olayları kaygıyla takip etmelerinin altında yatan nedenlerden biri de bu ülkelerde bulunan yazmalar ve kıymetli eserlerdir. Her geçen gün yıkılan bir manastırdan kurtarılan yazmalara ya da yıkılması muhtemel yerlerdeki eserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları iz-lenmektedir. Hatta bu eserleri cübbelerinin altına ve özel araçlarının çeşitli yerlerine gizleyerek kaçıran kahraman keşişlere dair hikâyelerin kulaktan kulağa aktarıldığı, daha doğrusu, fotoğraf yoluyla ve internet aracılığıyla anında nakledildiği görülmektedir.

Geçtiğimiz aylarda, bu alanın uzmanlarından batılı bir profesör, Irak’ın ku-zeyindeki Hızır İlyas köyünde bulunan Aziz Behram ve Sara manastırından alınan eserlerin güvenli bir yerde saklandığına fakat yakın zamanda Avru-pa’da bir yere nakledilebileceğine dair bir haberi meslektaşları ile paylaştı. Bu Süryani Katolik manastırından kurtarılan evraktan biri 1653’te kopyala-nan İsa’nın soy zincirine dair bir metindir. Bahsi geçen profesör, bölgedeki diğer Hıristiyan yapılarının, kitabelerinde Süryanice, Arapça, Ermenice ve Uygur Türkçesini ihtiva eden bu değerli manastırın akıbetine uğramaması için uzmanları dikkatli olmaya davet etti. Hıristiyan âleminin son yıllarda

Page 4: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

580 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

Ortadoğu’daki Hıristiyan varlığı konusunda özel olarak düzenlenen ayinler ya da dua zincirleri yoluyla bir dayanışma ruhu oluşturduğu görülmekte-dir. Burada Papa’nın 2014’teki Türkiye ziyaretinin gündemlerinden birinin Ortadoğu’daki Hıristiyan varlığının akıbeti olduğunu hatırlatmak gerekir.

Yüzyıllar önce Haçlı Seferleri ve Moğol istilası ile harap hale gelmiş bu top-rakların yazma ve kitap tarihi ister Papalık makamının müdahaleleri isterse doğu Avrupa ülkelerinin yardımları yolu ile olsun batıyla mutlaka kesişmiş-tir. 17. yüzyıl Hıristiyan Arap ve Süryani literatürünü etkileyen en önemli etkenlerden biri de batıdan gelen misyonerlik faaliyetleri olmuştur. Döne-min ve eserlerin analizinden önce kısa da olsa doğu Hıristiyanlarını ve onla-ra ait literatür ile düşünceyi çalışan akademik alanın tanıtılması gereklidir.

Günümüz akademik dünyasında Hıristiyan Arap ve Süryani çalışmaları adı altında iki farklı alan söz konusudur. Bu iki alanın uzmanları Arapça ve Süryanice yazan/konuşan farklı mezheplerden Ortadoğulu Hıristiyanların fikriyatını dini ve ilmi açıdan ele almaktadır. Araştırmacıların ilgi alanı ge-nellikle geç antikiteye ve ortaçağa yönelmiştir. Gerçekten de Arap ve Sürya-ni Hıristiyanlığın en parlak günlerini bu iki çağda yaşadığı görülmektedir. Hatta 13. yüzyıldan sonra bu iki düşüncenin ciddi bir şekilde gerilediği ve dikkate değer eserler üretmediği iddia edilmektedir. Bu noktada Osmanlı dönemi Hıristiyan Arap ve Süryani yazımını bahsi geçen soru ekseninde ele almak önemlidir.

7. yüzyılda Müslüman yöneticilerin hâkimiyeti altına girene kadar Bizans ve Sasani imparatorluklarında yaşayan Ortadoğulu Hıristiyanlar öncelikle üç ayrı grupta incelenebilir: Bunlardan ilki 451’deki Kadıköy Konsili’ni ve “İsa Mesih’te çift tabiat vardır” öğretisini benimseyen ve Konstantinopolis, Antakya, İskenderiye ve Kudüs gibi merkezlerce temsil edilen Bizans Hıris-tiyanlarıdır. Kadıköy Konsili’ni tanımayıp “İsa Mesih’te enkarne olmuş tek tabiat” doktrinini savunan Süryani (günümüz Malankara Ortodoks Kilisesi ile birlikte), Kıpti (günümüz Etiyopya ve Eritre Ortodoks Tewahedo Kili-sesi ile birlikte) ve Ermeni Hıristiyanlar ikinci grubu oluşturur. Son grupta İsa Mesih’in iki tabiatını birbirinden ayıran ve Kadıköy Konsili’nden sonra Bizans İmparatorluğu’nun kovuşturmasına uğradıkları için doğuya kaçan Nesturi Hıristiyanlar yer alır.

Bu üç gruba mensup Hıristiyanlar 8. yüzyıla kadar Süryanice ve Grekçe konuşup yazmıştır. Emeviler döneminden itibaren Arapça ile tanışan ve 8. yüzyılın ortalarında Arapça’yı tamamen benimseyen bu Hıristiyanlar için yepyeni bir dönem başlamıştır. Artık Melkit, Yakubi, Nesturi, Kıpti ve Maruni adıyla anılmaya başlayan bu Hıristiyanların kültürde büyük ölçü-de Araplaştığını söylemek mümkündür. Arapça’nın lingua franca olduğu

Page 5: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

581 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

böylesi bir dönemde Abbasi sarayında önemli görevler icra eden ve daha-sı meşhur tercüme hareketlerinde başrolü oynayan bu insanların liturjiyi yani ibadet dilini 750ler gibi erken bir tarihte Arapça’ya çevirmesiyle son noktaya ulaşılacaktır. Ancak bir o kadar önemli başka bir nokta da farklı mezheplerden din adamlarının birbirlerinin inancını kıyasıya eleştirdiği eserlerde tıpkı Müslüman yazarların itirazlarını cevapladıkları metinlerde olduğu gibi Arapça’yı kullanmasıdır.

Elimizde Grekçe’nin ve Süryanice’nin giderek etkisini yitirdiği bu döneme ait pek çok teolojik, felsefi ve ahlaki eser mevcuttur. Çoğunluğu yazmalar halinde çalışılmayı bekleyen bu eserler bize felsefe ve kelam ile yoğrulmuş hatta kendi ıstılahlarını geliştirmiş bir Arapça sunmaktadır. Hıristiyan Arapçası bugüne kadar Yahudi Arapçası ile birlikte “Middle Arabic” de-nen grubun içinde değerlendirilmiştir. Ancak bu sahada çalışan bazı araş-tırmacılar bu Arapça’nın klasik Arapça’dan hatırı sayılır bir şekilde ayrıl-mamasından hareketle başka bir kategori altına sokulmaması gerektiğini düşünmektedir. Bununla birlikte aynı kişiler Arapça’nın bu kullanımını ve bu Arapça ile üretilen eserleri pek çok açıdan önemli bulmaktadır. Bu nedenle bu hareketin 17. yüzyıldaki yansımalarına geçmeden önce bahsi geçen Arapça temelinde yükselen bir hareketten söz etmek gerekmektedir.

İslâm medeniyetinin unsurları olan Hıristiyanlar arasında Arapça’yı tama-men benimseyen ve ibadet dili olarak kullanan ilk grup Arap Ortodoks-lar ya da Melkitler olmuştur. İtikatta Bizans Kilisesi ile aynı yerde duran ve kilise yapılanmasında Konstantinopolis’e bağlı olan bu Hıristiyanlar kültürde Bizans’tan kopmuş ve Araplaşmıştır. Antakya ve civarında yaşayan bu grubun kaderi şehrin 969’da Bizanslılar tarafından geri alınması ile de-ğişmiştir. Yüzyılı aşkın bir süre Bizanslı yöneticiler ve Konstantinopolis’ten gönderilen piskoposlar tarafından yönetilen Melkitler arasında çapça Ab-basi Rönesansı’nda görülenden çok küçük fakat etkisi yadsınamayacak bir tercüme hareketi yaşanmıştır. 10. ve 11. yüzyılda yaşayan birkaç başarılı yazar ve tercüman tarafından temsil edilen bu hareket Melkitlere gelenek ve kilise babaları yoluyla Bizans köklerini hatırlatmayı ve onlar için ahlak vurgusu kuvvetli olan bir kimlik inşasını hedeflemiştir.1

1 Antakya tercüme hareketi için bakınız Samuel Noble, Alexander Treiger, “Chris-tian Arabic Theology in Byzantine Antioch ‘Abdallah ibn al-Fadl al-Antaki and his Discourse on the Holy Trinity”, Museon 124(3-4), 2011, 371-406. Samuel Nob-le, Alexander Treiger, The Orthodox Church in the Arab World 700-1700: An Ant-hology of Sources, Northern Illinois University Press, 2014. Elif Tokay, Continuity and Transformation: Theosis in the Arabic Translation of Gregory Nazianzen’s Oration on Baptism, Yayınlanmamış doktora tezi, Cardiff University, 2013.

Page 6: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

582 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

Grekçe’den Arapça’ya (Süryanice yardımıyla) çevrilen eserler Melkit toplu-munun üyelerini gelenekleri üzerinde ahlaken ve ilmen yükselmeye davet etmiştir. Bu eserlerden bir kısmını 17. yüzyıl Antakyası’nın Melkit patrikle-rinin elinde çoğaltılmış, revize edilmiş, eklerle ve notlarla zenginleştirilmiş ya da basılmış şekilde görmek ilginçtir. Bu patriklerin orijinal eserler kaleme almanın yanı sıra yazma kopyalanması, tercüme edilmesi ve daha sonraları matbaada basılması işlerini takip ettiği ve bunda da Melkit cemaatin eği-tilmesini ve bilinçlendirilmesini gaye edindiği dahası edebi bir canlanma yaratmaya çalıştığı görülmektedir.2 Osmanlı tebaası doğulu Hıristiyanların 17. yüzyılda edebi açıdan bu denli canlı bir atmosferde yaşadığını görmek ilginçtir. Bu noktada Süryani ya da Hıristiyan Arap çalışmaları sahasının dilden tarihe, sanattan etiğe kadar pek çok alana katkıda bulunabileceğinin hatırlatılması gerekmektedir.

Tarihi arka plan

Literatüre dair araştırmanın sonuçlarının sunulmasından ve değerlendi-rilmesinden önce 17. yüzyılda Arapça ve Süryanice konuşan Hıristiyanları ilgilendiren olaylardan ve gelişmelerden bahsetmek gerekir. Bu yüzyılın en önemli olaylarından biri Katolik kilisesinin Ortadoğu’ya gönderdiği misyo-nerler ve bu misyonerler aracılığı ile Roma’ya bağlanan Süryani ve Arap Hı-ristiyanlardır. Haçlı seferlerinden bu yana Roma’nın doğulu Hıristiyanları Katolik yapma hedefi doğrultusunda ilerlediği bilinmektedir. İlk olarak 15. yüzyılda kesin olarak Marunilerde başarılı olan bu hareket, 17. yüzyılda ve 18. yüzyılın başlarında Yakubiler ve Melkitlerde de etkili olacaktır. Bugün Süryani Ortodoks, Katolik ve Protestan olmak üzere üç ayrı kilisenin olma-sına giden yol bu Katolik misyonerler tarafından açılmıştır.

2 17. yüzyıldan itibaren insanoğlunun okuma bilmeden kurtuluşa eremeyeceği düşüncesi Hıristiyan Arap ve Rum topluluklarında yerleşmişti. Avrupa’da ba-sılmış kitapların yayılması ve bölgede yazmaların yeniden canlanışı buna eşlik etmişti. Kitap aranan, satılan, getirilen ve bulunan bir obje haline gelmişti. Ki-tap sahibi olmak prestij ve Franklarla girilen ayrıcalıklı ilişkinin bir nişanesi oldu. Ayrıca doğuda matbaanın kurulması ile ortodoks bölgelerden çıkan eserlerin dağıtımı Arap Hıristiyanlara sunulan okuma materyalini genişletti. Lokal olarak eserlerin basılmasında temel hedef kilise mensuplarının ve inananların eğitimi olmuştur. Bu nedenle eklesiastik eserler ve halk için hazırlanmış öğretici ve ahlaki kaynaklar üretilmiştir. Bu ikinci kategorinin incelenmesi sonraki yüzyıl-da bir Arap canlanmasına götürecek yolun anlaşılması için önemlidir. Bernard Heyberger, “Livres et pratique de la lecture chez les chrétiens (Syrie, Liban) XVIIe-XVIIIe siècles”, Revue des mondes musulmans et de la Méditerranée, 87-88 (Septembre 1999), s. 209.

Page 7: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

583 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

Katolik dünya planını uygularken sadece Fransisken, Kapuçin, Karmelit ve Cizvit keşişleri ile değil doğulu Hıristiyan tüccarları zarara sokan Maltalı korsanlar, Avrupalı tüccarlar ve Fransız elçileri ile de iş birliği yapmıştır. Doğu kiliselerinin özellikle bu dönemde siyasi ve iktisadi açıdan bir hami arayışı içinde oldukları unutulmamalıdır. Kimi zaman patriklerin Kato-likliğe göz kırpmasındaki sebep cemaatin varlığını devam ettirecek maddi destek arayışı olmuştur. Bu yüzyıla ait bir başka önemli gelişme matbaanın kullanılmış olmasıdır. Melkitlerin ya da daha doğrusu Ortodoksların özel-likle de Antakya Patrikliği’nin Eflak Boğdan ve Rusya gibi ülkelerle ilişkiye geçmesi kiliselerinin maddi açıdan kalkınmasıyla birlikte basım teknikleri-ni kullanmasını sağlamıştır. Bir diğer önemli nokta 17. yüzyıl doğu Hıristi-yanlarının çeşitli ülkelere yaptığı seyahatlerdir.

Bu araştırmada Hıristiyan Arap ve Süryani kaynaklar kullanılmıştır. Os-manlı çalışmaları uzmanları Osmanlı müelliflerinin gayrimüslim tebaa ve onların ilmi/kültürel faaliyetleri hakkında pek bilgi vermediğini dile getir-mektedir. Bu noktada Evliya Çelebi de yardımımıza koşmamaktadır. Ancak Abdülganî en-Nâblusî (ö. 1731) gibi figürler istisnadır.3 Kadı fetvaları, sicil-ler ve defterler ferdi meseleler ve patrikhaneler ile ilgili meseleler hakkın-da bilgi vermektedir. Bu noktada döneme ait şahıslar ve onların eserlerini konu edinen ikincil kaynakların rolü oldukça önemlidir. Ancak hem eski hem de modern eserlerde rastlanabilen mezhep taassupçuluğuna dikkat etmek gerekmektedir. Mesela bazı kaynaklarda dönemin ilmi ve edebi fa-aliyetlerinde Maruniler tek öncü ve lider grup olarak sunulmaktadır. Gü-nümüzde Hıristiyan Arap ve Süryani çalışmaları sahasında giderek artan çalışmalar resmin eksik parçalarını tamamlamaya devam etmektedir.

17. yüzyılda (16. yüzyılın sonu ile 18. yüzyılın başları da dâhil) Süryanice ve Arapça yazım faaliyetlerine dair bu araştırmanın sonuçları üç bölümde sunulabilir. Her iki dilde yazılan eserler, yapılan tercümeler, revizyonlar, genişletilmiş baskılar tarih ve teoloji başlıkları altında ele alınacak ve kop-yalama ve baskıya dair faaliyetlerden de söz edilecektir. Bu iki genel alana filoloji, menkıbe/seyahat/ziyârât yazıları, asketik ve etik metinler, yazış-

3 Şam, Mısır ve Hicaz’a yapmış olduğu seyahatlere dair anlatımında ziyaret ettiği Hıristiyan mekanlara dair bilgiler ve İsa’nın hayatı ile ilgili olarak Aziz Petrus’un Apokrif İncili’ni kullanması ilginçtir. Fakat Abdülganî en-Nâblusî ile ilgili en il-ginç şey Antakya patriği Athanasius ed-Debbâs’ın (1647-1724) kendisine yönelt-tiği üç soru (özellikle de Tanrı’nın doğası/tabiatı ile ilişkili soru) için verdiği fet-vadır. Bruce Masters, Christians and Jews in the Ottoman Arab World: The Roots of Sectarianism, Cambridge: Cambridge University Press, 2001, s. 30-31.

Page 8: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

584 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

malar,4 şiirler, kilise hukuku ve liturji gibi pek çok konuda yazılmış eserler de eklenecektir.

Arapça Tarih Yazımı

Tarih ve tarih yazımının 17. yüzyıl doğulu Hıristiyanları için çok önemli ol-duğu görülmektedir. Bu dönemde yaşamış biri Maruni diğeri Ortodoks iki tarihçi ve eserleri özellikle dikkati çekmektedir: İstefan ed-Düveyhî (1630-1704) ve Halepli başdiyakon Butrus bin ez-Za‘îm (1627-1699).

Bu dönemde özellikle Roma’daki Maruni Koleji’nden mezun olanların tari-he olan ilgisi dikkat çekicidir. Modern Arap tarihçilerin öncülerinden Dü-veyhî memleketinde aldığı Süryanice ve Arapça eğitiminden sonra 1641’de Roma’ya gitmiş ve burada felsefe ile teolojideki çalışmaları ile kendini gös-termiştir. İstefan ed-Düveyhî esasında kilise adamıdır ancak kilise tarihçili-ğinin ötesinde Dürziler ve diğer Hıristiyan mezheplerle ayrıca genel olarak Suriye tarihi ile de ilgilenmiştir. Modern Maruni tarihçiliğinin babası sa-yılan Düveyhî’nin tarihi Maruni tarih yazımının eleştirel olmayan abartı-lı anlatımından kısmen de olsa uzak kalabilmiştir. Durmak bilmeyen bir ilim aşığı olan Düveyhî Roma’da iken Maruniler ile ilgili gördüğü her metni kopyalamıştır. Kendisi 1668-1670 arasındaki iki yılını “kitap aramak, onları incelemek ve tarihi bilgiler toplamak” ile geçirdiğini belirtmektedir.5

Düveyhî Târîhu’t-tâ’ife el-mârûniyye’de Maruni tarihi ve Maruniliğin dini kökenleri ile ilgilenmektedir. Roma’dan hiç kopmayan ortodoks bir gelenek olduklarını ispatlamaya çalışmaktadır. Eserin girişinde kendilerini heretik olmakla suçlayanlara şu şekilde çıkışmaktadır: “(…) Bizim bilginlerimizle ya da liderlerimizle konuşmadan, kitaplarımızı anlayacak ve onlardan bir ta-rih çıkaracak kadar dilimizi bilmeden nasıl oluyor da bizim hakkımızda ya-lancı şahitlik ediyorlar?” Düveyhî’nin tarihi ele aldığı şahıslarla ilgili önemli biyografik bilgiler içermektedir. Târîh’in ikinci kısmının (Reddu’t-tuhem) ilk beş bölümünde Marunilerin kristolojik tartışmalardaki konumları ele alınmaktadır. Târîhu’l-ezmine ya da Târîhu’l-Müslimîn, çoğu zaman basit bir kronoloji resmi sunmakla birlikte Lübnan, Maruniler ve Osmanlı dö-nemi ile ilgili siyasi, iktisadi, içtimai ve dini önemli veriler sunmaktadır.

4 1516 ila 1760 arasında yaşamış olan Maruni yazarların yazışmaları için bakı-nız Mârûn Nâsır Cümeyyil, Târîhu’t-türâsi’l-‘arabiyyi’l-mârûnî. El-mü’ellifû-ne’l-mevârine fi’l-asri’l-‘usmânî. El-cüz’ül-evvel, Beyrut: Merkezü’t-türāsi’l-ʻara-bīyyi’l-Mesīḥī CEDRAC, 2013.

5 Kemal S. Salibi, Maronite Historians of Mediaeval Lebanon, Beirut: American University of Beirut, 1959, s. 89-93.

Page 9: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

585 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

Silsiletu batârikati’t-tâ’ifeti’l-mârûniyye isimli Maruni patrikler kronolojisi tarihi ve biyografik bilgiler sunan bir eserdir. Dili klasik Arapça’dır fakat onun bu dili çok iyi bir şekilde kullandığı söylenemez. Maruni yazarlarda özellikle de eğitimini Avrupa’da tamamlayanlarda Latince ve kiliselerinin dili olan Süryanice’nin etkisi yadsınamaz.6

Düveyhî sık sık kaynaklarından bahsetmektedir. Bunlar cemaat liderlerinin tarihleri, Avrupa’daki Maruniler, hac ve seyahat günlükleri, Papalık mek-tuplaşmaları, Maruni kitabeler ve scholiası, Maruni olmayan doğu Hıristi-yanları tarihleri ve kilise kaynaklarıdır. Haçlı seferleri dönemini ele alırken Düveyhî’nin odak noktasının din olduğu görülmektedir. Marunilerin Haç-lılara yardım etmesinden sadece birkaç yerde söz eder. Yazarın İslâm tarihi hakkında bilgi sahibi olduğu ve Müslüman tarihçileri okuduğu bilinmekte, diğer Hıristiyanların durumunu doktrin, kültür ve toplum açısından ince-lediği görülmektedir.7

Dönemin diğer önemli tarihçisi Melkit cemaatin temsilcilerinden Halep-li başdiyakon Butrus bin ez-Za‘îm’dir (1627-1699). Butrus el-Halebî babası Antakya Patriği Makarios III ez- Za‘îm’in 1652-59 ve 1666-69 yıllarında yap-tığı iki Rusya gezisine katılarak gezinin kaydını tutmuştur. Bu gezinin ama-cı zor durumda olan Antakya patrikliği için Ortodoks olan Eflak ve Boğdan prenslerinden yardım almaktır. Çok iyi bir eğitimden geçmiş olduğu bili-nen Butrus Sefrat isimli kitabında ziyaret ettikleri yerlerle ilgili önemli tes-pitlerde bulunmuştur. Osmanlı idaresiyle ilgili müspet tutumunun usulen dile getirilen bir beğeni olmadığı aşikârdır.8 Butrus katıldıkları ayinlerde gözlemlediği farklılıkları detaylı bir şekilde aktarmıştır. Bir ikon sanatçısı olan Yûsuf el-Musavvir ile birlikte Grekçe yazılmış ve ilk olarak 1637’de Ve-nedik’te basılmış olan Kıbrıs piskoposu Kigalas’ın (Tsigalas) Grekçe tarihini Ed-Dürru’l-manzûm fi’l-ahbâri mulûki’r-rûm adıyla tercüme etmiştir. Yûsuf Konstantin’den III. Murat’a kadar Bizans İmparatorları ile Osmanlı sultan-larına ait doksan dört portre çizmiş ve bu resimler 1660’da Hıristiyan Arap bir ressam tarafından tamamlanmıştır.9

6 Salibi, Maronite Historians of Mediaeval Lebanon, s. 94-101.7 Salibi, Maronite Historians of Mediaeval Lebanon, s. 101-105.8 Bakınız Hasan Çolak, “Worlds Apart and Interwoven: Orthodox, Syrian and

Ottoman cultures in Paul of Aleppo’s Memoirs”, Studies in Travel Writing, 16:4, 2012, 375-385 ve Hasan Çolak, “17. Yüzyıl Osmanlı Tarihinin Arap-Hıristiyan Mü-elliflerine İki Mühim Örnek: Antakya Ortodoks Patriği III. Makarios ibn el-Za‘im ve Oğlu Halep Başdiakonosu Paulos”, Toplumsal Tarih, 234, Haziran, 2013, 90-93.

9 Aurélien Girard. Review of Relations entre les peuples de l’Europe Orientale et les chrétiens arabes au XVIIIe siècle. Macaire III Ibn al-Za‘îm et Paul d’Alep. Actes du 1er Colloque international. Le 16 septembre 2011, Bucarest, ed. Ioana Feodorov. Bulletin critique/Arabica 61 (2013) 1-3, s. 2.

Page 10: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

586 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

Teoloji Konularını İçeren Arapça Eserler

Tarih kadar ilgi görmüş olmamakla birlikte dönemin Hıristiyanlarının te-olojik mahiyetli çalışmalara da imza attığı görülmektedir. Bu yazarlardan biri Melkit cemaatin başka bir üyesidir. Athanâsiûs ed-Debbâs (1647-1724) eğitimini Bizans geleneği ile Süryanice, Arapça, Latince ve İtalyanca gibi diller üzerine yapmıştır. Yüzyıllardır özelde Melkit genelde Hıristiyan Arap geleneği için bir okul ve ilim merkezi vazifesi gören Kudüs’teki Mar Sabas Manastırı’nın başına getirilmiştir. 1686’da Antakya Patriği olarak seçilmiş ve atanmıştır. Debbâs 1700’de Eflak prensi Konstantin Brancoveanu’nun misa-firi olarak Bükreş’e gitmiştir. Makarios gibi Boğdan’da bulduğu kitaplardan ve yazmalardan ya da bütün Avrupa ve Yakındoğu’da tanınan bilhassa Rum ilim adamlarıyla yaptığı sohbetlerden yola çıkarak birkaç eser yazmıştır. Vaazlarının yanı sıra tarihi, doktrinel, liturjik, asketik ve polemik konuları incelediği yazılar kaleme almıştır. Hayatını Hıristiyan Arap geleneklerinin teolojik öğretiler ve ritüeller açısından muhafazasına adadığı anlaşılmakta-dır. Debbâs 1702’de hamisi Eflaklı Konstantin’e hediye etmek üzere Antakya Piskoposları Tarihi’nin Arapça’dan Grekçe’ye tercümesini tamamlamıştır.10

Debbâs ayrıca Bükreş’te Suriye Hıristiyanlarının kullanması için Grekçe ve Arapça iki adet kilise kitabının basılmasına katkıda bulunmuştur. 1701’de bir müddet Katolik Rumların da kullandığı Missal’i (yıl boyunca massın kutlanmasına dair her şeyi içeren kitap) ve 1702’de Saatler Kitabı’nı bas-mıştır. Daha sonra prensin kendisine hediye ettiği baskı makinesini, basım araçlarını ve Arapça harflerin dökümünü alıp 1705’te Halep’e götürmüştür. Arapça harfleri Osmanlı Türkçesi bilen ve Rumence’de çok değerli eserler kaleme alan İberyalı Antim yapmıştır.11

Debbâs Halep’te 1706 ila 1711 arasında on bir tane Arapça kitap basmıştır. Bu Osmanlı toprakları içinde Arapça dini metinler basan ilk matbaa olmalıdır. Burada 1706’da Mezmurlar (1709 ikinci edisyon) ve Dört İncil (1708 ikinci edisyon), 1707’de Seçilmiş İnciler Kitabı (John Chrysostom’dan otuz dört vaaz), 1708’de Kutsal Peygamberlikler, Kitab, Havari, Missal’in ikinci edis-yonu, 1711’de Dualar Kitabı (Octoechos), Kudüslü Patrik Athanasius II’nin altmış altı vaazı, bir methiye, John Chrysostom’un Paskalya’nın kutlanması üzerine vaazı ve Debbâs’ın kendisi tarafından yazılan Tövbe ve İtiraf Hak-kında Risale basılmıştır. Bu kitaplar kilise çalışanlarına ve bazen de sıradan

10 Ioana Feodorov, Yulia I. Petrova, Virgil Cândea, Dimitrie Cantemir, Salvation of the Sage and Ruin of the Sinful World, Brill, 2016, s. 58.

11 Ioana Feodorov, Yulia I. Petrova, Virgil Cândea, Dimitrie Cantemir, Salvation of the Sage and Ruin of the Sinful World, s. 60.

Page 11: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

587 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

insanlara ücretsiz olarak dağıtılmıştır.12 Ortodoks Hıristiyan Araplar mat-baayı ve Avrupa’dan gelen kitapları hoş karşılamış ancak bu kitaplardaki Katolikliğe dair muhtevayı reddetmiştir.13

Debbâs 1711’de Tövbe ve İtiraf Hakkında Risale, 1715’te Triodion’un Arapça tercümesi, 1719’da Yıllık Pazarlar ve Kutlamalar için Vaazlar, 1721’de Elias Meniates’in (1669-1714) Ayrılığın Başlangıcı adlı eserinin bazı kısımlarının tercümesi ve adaptesi olmak üzere başka eserlere de imza atmıştır. Deb-bâs’ın 1706’da Halep’te basılan Arapça kitaplarından biri oldukça ilginçtir: Kutsal ve Arı İnciller Kitabı ya da Muhteşem Bir Şekilde Parlayan Lamba. Kitap iki yüz kırk üç sayfadır. Patrik metni Yunanca bir metin üzerinden re-vize etmiştir. Daha önceki el yazmalarında yaygınca kullanılan dili kelimesi kelimesine düzeltmiştir. Debbâs burada tercümeleri ve felsefe ağırlıklı oriji-nal eserleri ile bilinen Antakyalı ‘Abdallâh bin el-Fadl’ın 11. yüzyılda yaptığı tercümenin 17. yüzyılın ilk yarısında Meletios Karma (Meletius el-Kerme) tarafından gözden geçirilmiş halini esas almıştır. 14 Bu durum bize Melkit cemaatte geleneğin çeviriler ve çoğaltılan kopyalar yoluyla yüzyıllar boyun-ca muhafaza edildiğini göstermektedir.15 İnciller ayin sırasında kullanılmak üzere hazırlanmış olabilir. Kitapta yer alan metinler liturjik düzene göre sıralanmıştır. Bu metinlerin her birini “Kâle el-mufessir” ifadesiyle başla-yan bir tefsir takip eder. Bu tefsir John Chrysostom’a ait olabilir. Son sayfada süslü mühür izleri görülmektedir. Bazı kopyalarda İncillerin başında ya-zarlarına ait ikonlar resmedilmiştir. Basılmış olmasına rağmen kitabın 18. yüzyılın yarısına kadar elle çoğaltıldığı bilinmektedir.

12 1716’da Halep Katedrali’ne astırdığı mermer plakete inananların ahlaken ve ru-hen yükselmesini sağlayacak bazı öğretiler kazıtmıştır. Ioana Feodorov, Yulia I. Petrova, Virgil Cândea, Dimitrie Cantemir, Salvation of the Sage and Ruin of the Sinful World, s. 57.

13 Ioana Feodorov, Yulia I. Petrova, Virgil Cândea, Dimitrie Cantemir, Salvation of the Sage and Ruin of the Sinful World, s. 61-62.

14 Ioana Feodorov, “Livres arabes chrétiens imprimé avec l’aide des principautés roumaines au début du XIIIe siècle. Un répertoire commenté”, Chronos: Revue d’Histoire de l’Université de Balamand, No. 34, 2016, s. 18-20. 

15 Memlukler döneminde Konstantinopolis ile bağları kopan Melkit kilisesi Os-manlı hakimiyetinde bu bağları yeniden kurmadan önce kültürel bir canlanma yaşadı. Osmanlı yönetimi altındaki huzurlu dönemde Grekçe ve Süryanice’den eserler Arapça’ya çevrildi. Bu çevirilerde Vatikan tarafından Roma’ya bağlı ol-mayan Hıristiyanlar için hazırlattırılan Kitabı Mukaddes tercümesi ya da diğer Arapça eserler etkili olmuştur. 17. yüzyılda yaşayan Melkite tercümanlar şunlar-dır: Halep Metropoliti Meletius el-Kerme (1612-34) (Antakya patriği Euthymius (1634-35)) ve halefi Meletius ez-Za‘îm (Antakya patriği Makarius (1647-72)). Ro-bert M. Haddad, Syrian Christians in Muslim Society: An Interpretatiton, Prince-ton: Princeton University Press, 1970, s. 21-22.

Page 12: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

588 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

Debbâs’ın bir başka ilginç eseri Dimitri Kantemir’in (1673-1723) Divan’ının (Hâkimin Dünya ile Kavgası ya da Nefs ve Beden Arasındaki Dava) 1705’te tamamladığı Salâhu’l-hakîm ve-fesâdu’l-‘âlemi’d-demîm isimli Arapça ver-siyonudur. Patriğin isteği üzerine Salâh Arapça, Grekçe ve Süryanice’deki uzmanlığı bilinen Maruni keşiş Gabriel (daha sonra Halep piskoposu ola-rak Germânûs ismini almıştır) Farhât tarafından gözden geçirilmiştir. 1670 doğumlu olan Farhât aynı zamanda manevi konularda ve şiir ölçülerinde de kendini göstermiştir. 1711’de seyahat ettiği Roma, Sicilya, Malta ve İspan-ya’dan Halep Maruni kütüphanesine bin iki yüz el yazması ve kitap getir-miştir. Farhât’ın eserleri pek çok kez basılmıştır. Bilâdu’ş-Şâm Hıristiyanları için çığır açıcı bir Arapça gramer kitabı (İncillerden alıntılar içerir), Arapça sözlük (etimoloji; Hıristiyan eserlerden ve İslâmi kaynaklardan alıntılar), John Chrysostom’un vaazlarının gözden geçirilmiş Arapça versiyonları, İn-cillerden tercümeler, Evharistiya ve Divan bu eserlerden bazılarıdır.16

Divan’da sunulan okuma önerileri Arapça versiyonda yeniden düzenlenmiş-tir. John Climacus’un (579?-649) Erdemlerin Ölçüsü, Thomas à Kempis’in (1380?-1471) Mesih’i Taklit’i bu listenin başında gelmektedir. “Mükemmellik seviyesine ulaşmak istiyorsan şunları okumalısın” ifadesiyle başlayan kı-sımda Akli Cennet, Günahkârların Kurtuluşu, Babaların Bahçesi, Athana-sius, Gregory, Cyril, Basil ve diğer babalara ait eserler zikredilmektedir.17 Bunlar Akdeniz manastır çevrelerinde bilinen doğulu kaynaklardır. Çoğu-nun 10. ve 11. yüzyılda Antakya tercümanları tarafından tercüme edilmiş olması dikkate değer bir noktadır.

Debbâs’ın dini görüşleri sebebiyle Salâh’tan içki gibi bazı kelimeleri ya da ifadeleri çıkardığı bilinmektedir. Esere Kitabı Mukaddes’ten yapılan alıntı-larda metnin bütününün verilmesi gibi müdahalelerde bulunduğu da gö-rülmektedir. Hedef cemaatin eğitilmesi olmalıdır zira eserin giriş kısmında Debbâs Divan’ı Arapça’ya çevirmeye şu nedenle karar verdiğini belirtmek-tedir: “Bu kitap yolunu kaybetmiş kişiyi doğru yola yönlendirir ve bilgelerin ellerini cennetin kapısına bağlar. Bu kitabı inançlı ve kararlı kullar, yöne-ticiler ve yönetilenler, rahipler ile keşişler okuyacaktır.” Debbâs’ın metne eklediği kısımlarda eğiticilik vasfı özellikle öne çıkmaktadır. Doğulu Hıris-

16 Debbâs Farhât’tan Avrupa’dan kendisi için şu eserleri getirmesini istemiştir: John Chrysostom’un eserlerinden bulabildiği her şey, John Damascene, Atha-nasius, Epiphanius ve Theodoret’in eserleri ile Philo’nun Tarih’i. Ioana Feodorov, Yulia I. Petrova, Virgil Cândea, Dimitrie Cantemir, Salvation of the Sage and Ruin of the Sinful World, s. 64-69.

17 Ioana Feodorov, Yulia I. Petrova, Virgil Cândea, Dimitrie Cantemir, Salvation of the Sage and Ruin of the Sinful World, s. 413-414.

Page 13: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

589 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

tiyanların bilmemeleri muhtemel kelimeler ve kavramlar (bazen Türkçele-ri ile) metne eklenmiştir. Kelimelerin doğru yazılışı ve başka bazı filolojik açıklamalar Farhât tarafından yapılmış olmalıdır.18

17. yüzyılda İskenderiye ve Kudüs Ortodoks patrikliklerinde kaleme alınan eserlerde Grekçe’nin hâkim olduğu ve Arapça’nın çok az kullanıldığı gö-rülmektedir. Bu eserlerden bazıları Galata Cizvitlerine Karşı adlı metinde olduğu gibi Roma Kilisesi’ne karşı yazılmış apolojiler ya da reddiyelerdir. Aynı dönemde geçmişte çok parlak dönemler geçiren Sina manastırların-dan çok az yazara rastlanmaktadır. Kâtiplerin sayısı da azalmıştır. Tek bir istisna (1620 tarihli bir yazma) dışında Süryanice kaybolmuştur. Arapça yazmaların sayısı da pek fazla değildir. Bu yüzyıla ait on dokuzu tarihli kırk küsur yazma mevcuttur.19 Bu dönemde İskenderiye ve Kudüs Ortodoks patrikliklerinde Helenizm’i canlandırma ve ortodoksluğu savunma reflek-sinin hâkim olduğu iddia edilebilir.

Döneme ait pek çok Grekçe metnin Protestanlık karşıtı olduğunu görmek-le birlikte aynı konu üzerine yazılmış az sayıda Arapça esere rastlamak da mümkündür. Mesela Gazze başpiskoposu Christodoulos’un Protestanlık karşıtı iki önemli ortodoks metni, Moghila’nın (Kiev Metropoliti) İtiraf’ı ile ekümenik patrikliğin temsilcisi Syrigos’un (1586-1664) Grekçe eserini tercüme etmesi dikkati çekmektedir. 1629’da Cyrille Lucar’ın (Konstanti-niyye patriği) Latince İnanç İtirafı’nda Kalvin’in doktrinini ortodoks gibi sunması ilginçtir.20

17. yüzyıla ait bir yazmada bulunan Yakub Baradey, Nesturyus ve Marun’a Karşı Melkit İman İtirafı, 1654 tarihli Grekler ve Ermeniler Arasındaki Anlaş-mazlık ve 1715’te yazılan Bir Yakubi ve Melkit Arasında Trishagion Tartışması gibi metinler diğer Hıristiyan gruplara ya da sapkınlara karşı yazılan Arap-ça eserler şeklinde tanımlanabilir. İslâm karşıtı metinler şu şekilde sırala-nabilir: Tefnîdü’l-Kur’ân (Suriye’deki Cizvit Misyonunun başı Jean Amieu (ö. 1653)), Redd ‘ale’l-İslâm (Fransisken Dominique Germanus de Silésie (ö. 1670)), Tefnîdü’l-Kur’ân (Kapuçin François Romarantin (ö. 1700)), Redd ‘ale’l-İslâm ve Kitâb munâkadâtu’l-Kur’ân (Maruni Dominiken Yûhannâ el-Mu‘ammidân el-Hasrûnî (ö. 1632)), Tefnîdü’l-Kur’ân (Maruni piskopos

18 Ioana Feodorov, Yulia I. Petrova, Virgil Cândea, Dimitrie Cantemir, Salvation of the Sage and Ruin of the Sinful World, s. 111.

19 Joseph Nasrallah, Histoire du Movement Littéraire dans l’Église Melchite du Ve au XXe siècle. Vol. IV. Périod Ottomane 1516-1900. Tome I 1516-1724, Peeters, 1979, s. 193, 171.

20 Joseph Nasrallah, Histoire du Movement Littéraire dans l’Église Melchite du Ve au XXe siècle. Vol. IV. Périod Ottomane 1516-1900. Tome I 1516-1724, s. 194-198.

Page 14: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

590 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

Butrus b. Mahlûf (ö. 1707)), En-Nâsih ve’l-mensûh fi’l-Kur’ân, Ehâdisü’l-ha-dîs ve Sıdku’l-İncîl ve kizbü’l-Kur’ân (Ermeni Meguerdic el-Kesîh), Sıhha-tü’n-Nasrâniyye ve fesâdü’l-İslâm (Konstantin Antâkî), İ‘tirâdâtü’l-Müs-limîn diddü’l-Emâneti’l-Ortûduksiyye ve ibtâlü huccetihim (anonim) ve Bahâü’d-Din el-Manûfî’nin Hıristiyanlara karşı iddiasına Redd ‘aleş-şeyh Bahâü’d-Din el-Manûf î (Kıpti Butrus bin Cibrîl).21

Teolojik eserlerin konusu genelde iman, Tanrı, Teslis, Tanrı’nın Birliği ve Teslisi, sıfatları, isimleri ve enkarnasyondur. 1650’de Beyrut piskoposu olan Fîlîb Ferah 1658’de Muhtasar ilmi’l-usûl’u yazmış ve Tanrı, sıfatları, İsa Me-sih ve tanrılığı gibi konuları ele almıştır. Bir bölümü Süryanice diğer bö-lümleri Arapça yazılmış kitaplara da rastlanmaktadır.22 Bugün farklı isimler adı altında anılan Nesturi Hıristiyanların 17. yüzyıldaki temsilcileri Alkoşlu İsrail23 ve Telkepeli Yûsuf24 olmuştur. Bu yazarlar ve şairler eserlerini Doğu Süryanilerinin konuşma dili ile yazmışlardır. Katoliklik etkisine rastlanma-yan bu eserlerde apokrif kaynakların kullanıldığı görülmektedir. 17. yüzyıl-da Sureth (Hıristiyan yeni-Aramicesi) edebiyatının doğuşunda Katoliklerin etkisini görmek güçtür. Zira vücuda getirilen eserler tamamen doğu gelene-ği içinde oluşturulmuştur.25

Teoloji Dışındaki Konularla İlgili Arapça Eserler

17. yüzyıl Hıristiyan Arap metinleri içinde vaazlar, zeceller, küçük şiirler ve muhâdese örneklerinin yanı sıra minyatür, ikon, arma ve mühür gibi görsel öğelere de rastlanmaktadır. Ziyârât (Roma, Antakya, Kudüs, İskenderiye, Sina, dünya harikaları) ve seyahat notları (Melkit Makarios III bin ez-Za‘îm ve Bûlus el-Halebî’nin ziyaretleri ile Keldani İlyâs Hannâ’nın Latin Amerika seyahati26) ilgi çekici metinlerdir. Az da olsa hagiografi ya da menkıbe, li-turji ve kilise kanunu türünde eserler ile sinodlara ve Roma delegasyonları

21 Joseph Nasrallah, Histoire du Movement Littéraire dans l’Église Melchite du Ve au XXe siècle. Vol. IV. Périod Ottomane 1516-1900. Tome I 1516-1724, s. 202-205.

22 Joseph Nasrallah, Histoire du Movement Littéraire dans l’Église Melchite du Ve au XXe siècle. Vol. IV. Périod Ottomane 1516-1900. Tome I 1516-1724, s. 247-248.

23 Mükemmellik Üzerine, Adem Oğlunun Günahı Üzerine (1610/1611), Şimuni ve Yedi Oğlu (1631/32).

24 İlahi Düzen Üzerine (1661/62), Vahyedilen Hakikat Üzerine (1662/63), Hayat Veren Kelimeler Üzerine (1666/67), Meseller Üzerine (1665/66).

25 Alessandro Mengozzi, Religious Poetry in Vernacular Syriac from Northern Iraq, Louvain: Peters, 2011, s. vii-ix.

26 İlyas Ḥannā, İlyas Hanna seyahatnamesi bir Osmanlı tebaasının Güney Amerika yolculuğu 1668-1683, İstanbul: Kitap Yayınevi, 2010.

Page 15: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

591 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

ile idarecilere dair kayıtlara da rastlanmaktadır. Nahiv ve sözlük alanında yapılan çalışmalar, 1690’da Maruni Yûsuf Şem‘ûn es-Sim‘ânî tarafından ya-zılan mantık üzerine bir eser ile botaniğe, rüyalara, ayla ilgili gözlemlere, simyaya ve tıbba dair metinler de zikredilmelidir.27

Süryanice literatüre geçmeden önce 17. yüzyılda Arapça eserlerin yazıldığı Kıpti gelenekten kısa da olsa söz etmek gerekmektedir. Kıpti Kilise’nin yük-sek dereceli liderlerinin bu dönemde vaazları yoluyla kendilerini ortodoks Hıristiyanların koruyucuları olarak gösterdikleri görülmektedir. Vaazla-rında Kadıköy karşıtı, ortodoks Kıpti kimliği, yeni ihtida etmiş Katoliklere güçlü bir şekilde sunarak Mısır’ın en büyük Hıristiyan cemaatinin dini ve kültürel açıdan eşsizliğini göstermeye çalışmışlardır. Sünnet ve poligami gibi değişik uygulamaları barındıran Kıpti geleneğinin mensupları diğer Hıristiyan gruplar arasındaki ayrı duruşlarını (ritüelleri ve manevi kültür-leri ile) muhafaza etmeye gayret etmişlerdir. 18. yüzyılda Kıpti Kilisesi’nde bir yeniden diriliş dönemi yaşanmıştır. Ancak 18. yüzyıla gelmeden ahlak merkezli bir Kıpti kimliği geliştirme çabalarının yoğun olduğu görülmek-tedir. Şehitlik hikâyeleri, menkıbeler, batıl inanışlara ve hurafelere karşı çıkış, hac, manastırlar, festivaller, tören alayları Kıpti geleneğin belirgin özellikleridir. Bu dönemde yazılan orijinal eserler fazla olmamakla birlikte yazmaların çoğaltılmasının desteklendiği ve çok sayıda belgenin geleneği korumak maksadıyla ortaya çıkarıldığı ve saklandığı görülmektedir. Kıp-ti-Arapça yazmalarda tarih, hagiografi, vaaz (enkarnasyon, doğru ve yanlış davranışlar, doğru inanç vs. hakkında) türünde eserlere rastlanmaktadır. Hâlihazırda Kıpti kiliselerde ve manastırlarda kataloglanmamış pek çok yazma bulunmaktadır.28

Süryanice Eserler

Günümüzde Süryani Ortodoks ya da Süryani Kadim Kilisesi tarafından temsil edilen Süryani Hıristiyan geleneğine mensup yazarlar ve dini lider-ler edebiyatlarının tarihini Hıristiyanlık’la başlatır. Bu gelenekte ilahiyat, hukuk, dinsel törenlerde usul, kilise müziği, mistisizm, şiir, tarih, mate-matik, tıp ve astronomi gibi konularda pek çok Süryanice metin üretilmiş-tir. Süryanice eserler Melkitlerde ve Marunilerde çok azdır. Bugün Musul,

27 Joseph Nasrallah, Histoire du Movement Littéraire dans l’Église Melchite du Ve au XXe siècle. Vol. IV. Périod Ottomane 1516-1900. Tome I 1516-1724, s. 241-244.

28 Osmanlı dönemi Kıpti Kilisesi’nin burada genel hatlarıyla özetlenen dini ve ilmi durumunun detaylı bir analizi için bakınız Febe Armanios, Coptic Christianity in Ottoman Egypt, Oxford: Oxford University Press, 2011.

Page 16: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

592 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

el-Cezire, Tur Abdin, Diyarbakır, Siverek, Siirt, Şam, Beyrut, Kudüs, Sina, Mısır, İstanbul, Birleşik Krallık, Paris, Roma, Berlin, New York ve Boston gibi yerlerde pek çok Süryanice yazma ve kitap bulunmaktadır. 1624 yılında Toma adlı Mardinli bir papaz Mısır’daki Süryani manastırı kütüphanesinde dört yüz üç adet kitap olduğunu belirtmiştir.29 Bu kütüphanenin kitapla-rı 17. yüzyıla kadar Vatikan, Paris, Petersburg ve Londra kütüphanelerine ulaşmıştır. Süryani Ortodoks geleneğin Çin’in güneyi ve Hindistan ile Er-menistan ve Cezire’de 13. yüzyıla kadar, bazı bölgelerde ise 15. yüzyıla kadar etkisini sürdürdüğü hatırlatılmalıdır.

Süryani edebiyatının ikinci ayırıcı ve şekillendirici unsuru Süryani dilidir. Ele aldığımız dönemde bu dilin morfolojisi (patrik İshak ‘Azar (ö. 1724), piskopos Rızk Allah (ö. 1722)) ve dilbilgisi üzerine Arapça eserler yazılmış-tır. Antakya patriği İshak 1699’dan önce Süryanice etimoloji ve türemiş söz-cükler üzerine on beş bölümlük küçük bir kitap kaleme almıştır. Etimoloji üzerine 1772’de vefat eden Musul piskoposunun oğlu Matta tarafından ya-zılmış bir küçük kitap daha bilinmektedir. Kutrubullu horepiskopos Yakub (ö. 1783) 1764’te Süryanice bir etimoloji eseri olan Zehratü’l-me‘ârif’i kaleme almıştır. Üç yüz yetmiş sekiz sayfa olan bu eser öğretmenler ve öğrenciler tarafından kullanılmıştır. Daha sonra kitabın çekimler üzerine kısaltılmış bir versiyonu hazırlanmıştır. 30

17. yüzyıl Marunilerinin Süryanice gramer ve sözlük üzerine yaptıkları La-tince çalışmalar da önem arz eder. Latince yazılmış ilk modern Süryanice gramer kitabı 1633’te Maruni patrikliğine yükselen Circis bin Mîhâ‘il bin ‘Amîrâ’nın (ö. 1644) eseridir. 1636’da basılan benzer bir kitap 1660’da Trab-lus piskoposu olan İshak eş-Şidrâvî tarafından yazılmıştır. Bu yüzyılda Ma-runi cemaat çift dillidir. 17. yüzyılın es-Sahyûnî (ö. 1648) ve el-Hâkıllânî (ö. 1664) gibi meşhur Maruni figürleri iki dilde Kitabı Mukaddes ile Arapça ve Süryanice gramer kitapları yazımında önemli bir rol oynamıştır. Avrupa’da Süryanice ve Arapça konusunda şarkiyatçılığın ilk adımları Marunilerin eserleri ile atılmıştır.31

29 Ignatius Aphram I Barsoum, The Scattered Pearls, translated and edited by Matti Moosa, Gorgias Press, 2003, s. 25.

30 Ignatius Aphram I Barsoum, The Scattered Pearls, s. 14.31 Mârûn Nâsır Cümeyyil, Târîhu’t-türâsi’l-‘arabiyyi’l-mârûnî. El-mü’ellifû-

ne’l-mevârine fi’l-asri’l-‘usmânî. El-cüz’ül-evvel, Beyrut: Merkezü’t-türāsi’l-ʻara-bīyyi’l-Mesīḥī CEDRAC, 2013, s. 108, 181, 147, 201-202. Maruni edebiyatı zirveye Assemani (Yûsuf bin Sim‘ân es-Sim‘ânî) (ö. 1768) ve Casiri (Mihayil el-Gazirî) (ö. 1791) ile ulaşmıştır. Sonraki yıllar Bûlus el-Bustânî (ansiklopedi ve sözlük), Louis Cheyho ve Jirji ez-Zeydân gibi etkili isimlerin eserlerine sahne olacaktır.

Page 17: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

593 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

Sözlük konusunda batı Süryanilerinin doğu Süryanileri tarafından yazıl-mış eserleri kullandığı bilinmektedir (Bugün de biri Maruni diğer ikisi iki Keldani tarafından 19. ve 20. yüzyılda yazılan üç adet sözlük kullanıl-maktadır). Gergerli piskopos Efrem’in 1659 yılında Hasan bar Bahlul’un Süryanice-Ermenice ve bazı kelimeleri Arapça olan sözlüğünü kopyaladığı bilinmektedir.32

17. yüzyılda batı Süryanice yazısını geliştiren ve kullanan en az on hattata rastlanmaktadır: Kasurili rahip Abrohom bar Gazvi (ö. 1607), Kudüs metro-politi Arbolu Behnam (ö. 1614), Klibinli rahip Abdülazim (ö. 1612), Mardinli metropolit Dionisius Abdülhay (ö. 1621), Mardinli rahip Abdullah el-Meş-lul (ö. 1621), Kudaydoyolu metropolit Yuhanna (ö. 1625), Enhilli mafiryan Eşayo (ö. 1635), Boteli mafiryan Behnam (ö.1655). Gergoroyo ya da Karkari hattıyla ilk kez yazdığı bilinen kişi önce Kapadokya daha sonra Urfa metro-politliği görevinde bulunan (1577-1607) Vanklı Grigorius’tur. Hoş bir yazım tarzı olan Grigorius farklı mevzularla ilgili yaklaşık yirmi adet kitabın müs-tensihidir. Bugün onun elinden çıkmış dört İncil’e, Mezmurlar ve Patrikler Tarihi kitabına sahibiz.33

Grigorius’un Süryani dili ve edebiyatı üzerine de çalıştığı bilinmektedir. Metropolit Karkar manastırlarına ve yaşadığı dönemdeki olaylara dair kısa tarihi risaleler ve yorumlar da kaleme almıştır. Patrik Pilate ve Hidayet Al-lah arasındaki anlaşmazlık ve 1591-1593’teki uzlaşmaları hakkında anlattık-ları da önemlidir. Kaynaklarda aynı dönemde Süryani edebiyatı ve kaligra-fisi konusunda bilgi sahibi olan birkaç kişinin ismi daha zikredilmektedir. Tarihle ilgili metinlere Antakya patriği David II Şah’ın ölümü ve Nureddin ailesinden (kendi ailesi) 1583-1639 yılları arasında ölen üç kilise babası ile ilgili metin, Hattak metropoliti Vanklı Efraim’in biyografisi ile 1638-1661’de yaşanan kıtlık ve bazı manastırların durumu üzerine yazısı da eklenmeli-dir.34 Bu dönemde Süryani kilisesinde kilise hukuku ve sivil hukuk üzerine bir eser yazılmamıştır.35

17. yüzyılda eser veren bazı Süryani şairler Nesturi ‘Abd Yeşu‘ Savboyo’nun (1290-1318) tarzına yönelerek düzen ve içerik arasındaki dengeye zarar vere-

32 Ignatius Aphram I Barsoum, The Scattered Pearls, s. 26.33 Bu listeye Vanklı Miho’yu (ö.1606) da eklemek gerekir. Ignatius Aphram I Bar-

soum, The Scattered Pearls, s. 514, 21-22.34 Halepli mafiryan Şükr Allah (ö. 1764) 1751’de Malabar’a olan yolculuğu hakkın-

daki eserini Süryanice kaleme almıştır. Ignatius Aphram I Barsoum, The Scatte-red Pearls, s. 514, 156-157.

35 Ancak Hudaydalı piskopos Hidayet Allah’ın (ö. 1693) Malabar Kilisesi için genel kanunları ihtiva eden bir mektup yazdığı bilinmektedir. Ignatius Aphram I Bar-soum, The Scattered Pearls, s. 515.

Page 18: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

594 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

cek derecede çok fazla edebi sanat kullanmıştır. 1685’te vefat eden Bar Garir ile Hudaydalı piskopos Hidayet Allah’ın şiirleri İgnatius Ephrem I Barsavm tarafından düşük kalitede şiirler arasında zikredilmiştir.36

1507 tarihli nüshası 1696’da Mor Abhay Manastırı’nda Beth Man‘imli mafir-yan Şemun tarafından açıklayıcı notlarla birlikte yeniden yazılan Kâhinlerin Duaları,37 1601’de rahip Vanklı Gevargis tarafından kopyalanmış Madıdonö (önemli bayramlardaki törenlerle ilgili metinler) kitabı (yazma Feyrûza Ki-lisesi’nde bulunmaktadır) ve 1614’te Malatya ve Mezopotamya geleneğine göre kopyalanmış Bethgazo ya da ilahiler kitabı (İstanbul Kilisesi’nde bu-lunmaktadır) ise liturjiye dair eserlerdir.38

Dillerini muhafaza etme konusunda kararlı olan Süryanilerin bilinen ilk Arapça ayini 912 yılında yapmış olması ilginçtir. Süryaniler arasında anafo-raların (evharistiya duaları) Arapça’ya çevrilmesiyle ilgili çabalar ise 17. yüz-yıl ve sonrasında başlamıştır. 1675’de yazılan ve bugün Kudüs’te bulunan bir subbara (Mesih’in doğumunun müjdelenmesi ile ilgili sekiz ayin) kitabı ile nesir şeklindeki yakarış dualarının ya da husoyoların39 büyük kısmı 15. yüzyıldan itibaren Arapça’ya çevrilmiştir.

Diyakon Sergis Bar Gurayr’ın (ö. 1669) 1669 civarında Bar Hebraeus’un (1226-1286) Mabedin Lambası’nı Arapça’ya çevirdiğini ancak Arapçası’nın mükem-mel olmadığını Deyrulzafaran Manastırı’nda bulunan 1679 tarihli yazma40 göstermektedir. Diyakon Gurayr dilde zayıf başka bazı tercümelerin yanı sıra polemik tarzında Arapça mektuplar kaleme almıştır. Klasik dilde yapılmış sonraki döneme ait tercüme ya da orijinal Arapça metinlerden günümüze

36 Hidayet Allah’ın Meryem’e hitaben yazdığı yedi heceli kasidesi meşhurdur. 1668-1684 yılları arasında Şam piskoposu olan Yuhanna’nın ortodoksluktan dönen bir gruba karşı yedi heceli vezinli bir konuşma kaleme aldığı bilinmektedir. Sonra-ki dönemle ilgili olarak Basibrinli rahip Yuhanna’nın (ö. 1729) biri dua diğeri Tur Abdin’in 1714’teki işgali üzerine yazdığı kafiyeli iki kaside, Kusurlu horepiskopos ‘Abd Yeşu‘nun (ö. 1750) döneminin önde gidenlerine övgü mahiyetinde yazdığı altı adet kafiyeli kasidesi ve Kutrubullu horepiskopos Yakub’un (ö. 1783) Teslis, Tanrı’nın birliği, ilahi hikmet ve Süryaniler arasında ilmin güçsüzleşmesine ağıt konulu üç adet kafiyeli kasidesi eklenmelidir. Ignatius Aphram I Barsoum, The Scattered Pearls, s. 515, 520.

37 Bu tarz dua kitapları daha sonraki dönemlerde orta kalitede bir Arapça’ya çev-rilmiştir. Ignatius Aphram I Barsoum, The Scattered Pearls, s. 97.

38 Halepli mafiryan Şükr Allah (ö. 1764) katekizm üzerine Arapça bir eser kaleme almıştır. Ignatius Aphram I Barsoum, The Scattered Pearls, s. 97, 114, 119, 122.

39 Kutrubullu horepiskopos Yakub, 1766’da bir dua kompoze etmiştir ve Mar Malke bayramı için beş tane husoyo yazmıştır. Yakub’un üslubu Grekçe ifadeleri ve ke-limeleri fazlaca barındırışı ve kompleks örgüsü ile dikkati çekmektedir. Ignatius Aphram I Barsoum, The Scattered Pearls, s. 77, 71, 520.

40 Paris yazması 1661 tarihlidir.

Page 19: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

595 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

ulaşan Amidli keşiş ‘Abd en-Nur’un (ö. 1755) Bar Salibi’nin İncil üzerine scho-liası, Bar Kepha’nın “Gizemler Üzerine”, “Meleklerin Dereceleri” ve “Cennet” tefsirinin Deyrulzafaran Manastırı’nda yaptığı Arapça çevirisi ile mafiryan Şükr Allah bin Kasabcı’nın (ö. 1764) İlmihal’i ve Halepli metropolit Gever-gis’in (ö. 1773) El-İ’tikâdü’s-sahîh f î tecessüdi’l-Mesîh’i gibi eserlerin (Humus, Kudüs ve Akra kütüphaneleri) daha düşük seviyede olduğu görülmektedir.41

1740’ta vefat eden mafiryan Şemun’un eserleri 17. yüzyıl Süryani literatürü-nün muhtevasına dair bir fikir edinebilmek açısından önemlidir. Süryani-ce’de uzmanlaştığı, nazımda ve nesirde başarılı örnekler sunduğu ve dini ilimlere derin vukufiyeti olduğu bilinen Şemun Teslis, Tanrı’nın bütünlüğü, Kutsal Ruh’un çıkışı, Araf’ın reddi, dünyanın sonu, diriliş, ebedi saadet ve azap gibi teoloji konularını ele aldığı üç yüz on yedi sayfalık kitabını 1719’da bitirmiştir. Bu kitabın yazarının elinden çıkmış bir yazması Mar Evgin Manastırı’nda bulunmaktadır. Şemun’un Gizemler Arabası isimli eserinin entelekt, Ezekiel’in gördüğü araba meleğinin yorumu, dünyanın yaratılı-şı, melekler, kötü ruhlar, Âdem, Mesih’in enkarnasyonuyla kazandığımız mükâfat, diriliş, göklerin krallığı ve cehennem konularının ele alındığı se-kiz risaleden oluştuğu bilinmektedir. 1727’de ya da 1729’da bitirilmiş olan bu kitabın kopyasına rastlanmamıştır.42

Mafiryan Şemun’un Arapça mı43 yoksa Süryanice mi yazıldığı tartışmalı olan eseri Silâhu’d-dîn ve tursü’l-yakîn’de (Dinin Silahı ve Sağlam İnan-cın Kalkanı) Kutsal Teslis, enkarnasyon, imanın bilgi ile edinilemeyeceği, Araf’ın reddi, ceza ve mükâfatın sadece ruhla ilgili olduğunu söyleyenlere reddiye, pişmanlık/tövbe, komünyon için mayalanmış ekmek tartışmala-rı yer almaktadır. Yüz seksen sayfalık vaazlar kitabında Serafim’in kanat-ları, yetenekler, son kuruş, Rabbin duası, Araf’ın reddi ve dünyanın sonu konuları işlenmektedir. Şemun ayrıca çoğu çok kaliteli üç, beş, yedi ve on iki hece uyaklı yüz on beş adet kasideden oluşan bir antoloji hazırlamıştır. Bu kasideler arasında “Oğlu vasıtasıyla dünyayı yoktan var eden Rab” ve “Baba nurdur, Oğul nurdur ve Ruh nurdur” ifadeleri ile başlayanlar meş-hurdur. Şemun’un tövbe üzerine uyaklı bir vaazı ve bir soghitosu (ilahi) da vardır. 1724’te Bar Bahlul’un sözlüğünün kısaltılmış versiyonunu hazırla-dığı bilinmektedir.44

41 Ignatius Aphram I Barsoum, The Scattered Pearls, s. 515, 519, 122.42 İlk iki kitabı çağdaşları tarafından Arapça’ya tercüme edilmiştir. Ignatius Aph-

ram I Barsoum, The Scattered Pearls, s. 516-518.43 Arapça vaazlarında gramerin dikkate alınmadığı, dilin zayıf bir kullanımı göze

çarpar.44 Ignatius Aphram I Barsoum, The Scattered Pearls, s. 517-518.

Page 20: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

596 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

Sonuç

Zikredilen isimler ve çalışmalar orijinal eserler konusunda pek parlak ol-mamakla birlikte eser üretimi açısından verimli bir döneme işaret etmekte-dir. Farklı motivasyonlardan hareketle yazılan eserlerin, yapılan tercümele-rin, oluşturulan koleksiyonların gerisinde ibadetin doğru şekilde yapılması, Müslümanlardan veya diğer Hıristiyan mezheplerinden gelen itirazlara cevap verilmesi, ortodoksluğun korunması, geleneğin yaşatılması, kut-sal kitapları anlama, manevi ihtiyaçların karşılanması gibi önemli saikler yatmaktadır. Kimi zaman cemaat içinden kimi zaman dışarıdan gelen bu etkilere dinamik bir şekilde karşılık verilmiş olması dönemin doğu Hıris-tiyanlarının hem altyapı hem de potansiyel olarak donanımlı olduklarını göstermektedir.

Kaynakça

Armanios, Febe, Coptic Christianity in Ottoman Egypt, Oxford: Oxford University Press, 2011.

Barsoum, Ignatius Aphram I, The Scattered Pearls, translated and edited by Matti Moosa, Gorgias Press, 2003.

Cümeyyil, Mârûn Nâsır, Târîhu’t-türâsi’l-‘arabiyyi’l-mârûnî. El-mü’ellifûne’l-mevâ-rine fi’l-asri’l-‘usmânî. El-cüz’ül-evvel, Beyrut: Merkezü’t-türāsi’l-‘arabīy-yi’l-Mesīhī CEDRAC, 2013.

Çolak, Hasan, “Worlds Apart and Interwoven: Orthodox, Syrian and Ottoman cul-tures in Paul of Aleppo’s Memoirs”, Studies in Travel Writing, 16:4, 2012, 375-385.

Çolak, Hasan, “17. Yüzyıl Osmanlı Tarihinin Arap-Hıristiyan Müelliflerine İki Mü-him Örnek: Antakya Ortodoks Patriği III. Makarios ibn el-Za‘im ve Oğlu Halep Başdiakonosu Paulos”, Toplumsal Tarih, 234, Haziran, 2013, 90-93.

Feodorov, Ioana, Yulia I. Petrova, Virgil Cândea, Dimitrie Cantemir, Salvation of the Sage and Ruin of the Sinful World, Brill, 2016.

Feodorov, Ioana, “Livres arabes chrétiens imprimé avec l’aide des principautés roumaines au début du XIIIe siècle. Un répertoire commenté”, Chronos: Revue d’Histoire de l’Université de Balamand, No. 34, 2016, 18-20.

Girard, Aurélien, Review of Relations entre les peuples de l’Europe Orientale et les chrétiens arabes au XVIIIe siècle. Macaire III Ibn al-Za‘îm et Paul d’Alep. Actes du 1er Colloque international. Le 16 septembre 2011, Bucarest, ed. Ioana Feodo-rov, Bulletin critique/Arabica 61 (2013) 1-3.

Haddad, Robert M., Syrian Christians in Muslim Society: An Interpretatiton, Prin-ceton: Princeton University Press, 1970.

Heyberger, Bernard, “Livres et pratique de la lecture chez les chrétiens (Syrie, Liban) XVIIe-XVIIIe siècles”, Revue des mondes musulmans et de la Méditer-ranée, 87-88 (Septembre 1999), 209-223.

Page 21: Âlimler, Müesseseler ve Fikrî Eserler XVII. Yüzyılisamveri.org/pdfdrg/D1847272/2017/2017_TOKAYE.pdfeserleri kurtarma çabalarına dair haberler alınmaktadır, video kayıtları

597 Sahn-ı Semân’dan Darülfünûn’a

Masters, Bruce, Christians and Jews in the Ottoman Arab World: The Roots of Sec-tarianism, Cambridge: Cambridge University Press, 2001.

Mengozzi, Alessandro, Religious Poetry in Vernacular Syriac from Northern Iraq, Louvain: Peters, 2011.

Nasrallah, Joseph, Histoire du Movement Littéraire dans l’Église Melchite du Ve au XXe siècle. Vol. IV. Périod Ottomane 1516-1900. Tome I 1516-1724, Peeters, 1979.

Salibi, Kemal S., Maronite Historians of Mediaeval Lebanon, Beirut: American Uni-versity of Beirut, 1959.