82
MEDYA VE KADIN

MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

  • Upload
    others

  • View
    14

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

MEDYA VE KADIN

Page 2: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

İÇİNDEKİLER

1- TÜRKİYE MEDYASINDA KADININ YER ALMA BİÇİMİ

1.1. TELEVİZYON VE RADYODA KADIN

1.2. REKLAMDA KADIN

1.3. GAZETEDE VE DERGİLERDE KADIN

2- MEDYANIN YARATTIĞI KADIN KİMLİĞİ

2.1. MEDYANIN YARATTIĞI İKİ AYRI KADIN KİMLİĞİ

2.2. FEMİNİST KADIN HAREKETLERİ

2.3. ADLİYEDE KADIN

2.4. KADIN KİMLİĞİNİN MEDYADA METALAŞTIRILMASI

3-MEDYA ADINI İŞ GÜCÜ

3.1. MEDYADA KADIN İSTİHDAMI VE AYRIMCILIK

3.2.MEDYADA ÇALIŞAN KADINLRIN MEDYA ÜRÜNLERİNE ETKİSİ

Page 3: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

TÜRKİYE MEDYASINDA KADININ YER ALMA BİÇİMİ

Cinsiyete dayalı ayrımcılığın medyada ne şekilde üretildiğini görmek için medyanın kadın ve erkeği temsil ediş biçimleri, üzerinde durulması gereken bir olgudur. Çünkü medya, toplumun önemli bir sosyalleşme ve uyum mekanizması haline gelmiştir. Medyadaki temsiller, özellikle çocuklar, gençler ve aynı zamanda yetişkinler için örnek teşkil etmektedir. Bununla birlikte medya toplumsal değerlerin ne olduğunu, neyin “iyi” ve neyin “yanlış” olduğunu göstermektedir.

Türkiye’de son on yıl içinde kitle iletişim araçları kanalıyla kadınlar üzerinde söz söylemek giderek yaygınlaşıyor. 1980’lerde aylık kadın ve erkek dergilerinin sayısında önemli bir artış gözlenmektedir. Yine ilk kez bu dönemde televizyonda kadınlar için özel programların devreye girdiğine tanık olunuyor. Aynı zamanda bu dönem Türkiye’de kitle iletişim alanında önemli atılımların yaşandığı bir dönem olmaktadır. Televizyonda önce renkli yayına geçiliyor. Daha sonra kanal sayısı üçe çıkarılıyor ve toplam yayın saati önemli ölçüde arttırılıyor. Günlük gazete piyasasındaki hareketlenme ve gazete sayısındaki artışla birlikte Türk basın hayatında uzun zamandır görülmeyen haftalık haber dergileri de yine bu dönemde basında yer alıyor. Dünyadaki pek çok örneğinde de olduğu gibi boyalı basın çıplak kadın resimleriyle tiraj arttırmaya sözü geçen haber dergilerinin bir kısmı da satışlarının başarısını kadını ve cinselliğini metaforik imge olarak kullanmadaki becerilerine bağlıyor. Öte yandan özgü bir adlandırma pratiği olan reklam olgusu, özellikle de televizyon reklamcılığı, önemli ölçüde yaygınlaşıp medyada sağlam bir alan kazanıyor ve mesajlarını kültürel dağarcıktaki kadın ve kadın cinselliğine ilişkin konular çerçevesinde kurarak toplumsal belleğe, fantezilere damgasını vuruyor. Ancak kadınlar üzerine söz söylemenin

Page 4: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

yaygınlaşması ve bu bağlamda oluşan söz ve görünürlükteki çoğalma toplumda kadınların ikincil konumlarının dönüştürücü farklı değer ve normların yerleştiğini işaret etmiyor.

Kaldı ki herhangi bir alandaki söylemsel yaygınlaşma o alanda mevcut olan toplumsal baskıların kalkıyor olduğunun doğrudan bir göstergesi olmaz. Kadınlar üzerinden söylenen sözdeki çoğalma da, içinde yoğunlukla kadınların sözümü, bakışını taşımadığından benzer bir biçimde değerlendirilmek durumunda. Bunun da en iyi göstergesi kadınların medyada, ‘’fedakar anne’’ , ‘’ sadık iyi eş ‘’ kalıplarının dışında yaygın bir biçimde ancak cinsellikleriyle, ama erkek egemen söylemlerce tanınmış cinsel kimlikleriyle var olabilmeleri ikinci bir noktada kadın üzerine söylenen sözdeki açılmanın, genişlemesinin esas itibariyle kadının cinselliğinden odaklanıyor olması. Daha da önemlisi medyada kurulan kadın kimlikleri giderek artan bir biçimde erkek egemen söylemlerce tanımlanan bir cinsellikle örtüşür hale gelmekte. Bu söylem ana hatlarıyla kadını pasif, kolayca elde edilebilir, hükmedilir, çeşitli amaçlar için kullanılabilir seyirlik bir cinsel zevk nesnesine dönüştürür. Dolayısıyla kadınlar medyanın çeşitli alanlarında kendi seyredilişlerini seyrederken, bir yandan da onlardan talep edilen ‘’ideal’’ kadının ne olduğu gösterilir ve onlara kendini benim seni sevdiğim gibi sev, benim istediğim gibi ol denir. Basın ve yayın alanında çalışan pek çok kadının da kurulmasına aracılık ettiği bu söylem, talep dışı kalmak istemeyen kadınlarca da benimsenerek yaygınlaşmıştır.

Ancak aynı basında erkek söyleminin dışında farklı kadın kimlikleri üretmeye çalışan seslere yer verildiği olur.

Bu bağlamda özellikle iki olgudan söz etmek gerekiyor. İlki, 1980’lerden sonra gelişmeye başlayan feminist hareketin zeminini oluşturduğu kadın sözüne yer verilmesi. Diğeri ise ülkede önemli

Page 5: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

ölçüde gelişen islami hareketlere karşı sol, sosyal demokrat ve bir ölçüde de liberal sağ kesimin kadın konusunu daha sıklıkla ele alması. Buna rağmen Türkiye’de erkek egemen söylemlerinin dışında tanımlanmış kadın kimliklerinin medyada kalıcı ve belirleyici bir yere sahip olmayacakları üzerine bir görüş belirtmek için erken olur.

Bu günkü koşullarda Türkiye’de kadının medyada ele alınışındaki baskın ve yaygın tavrın erkek egemen bakış açısıyla sürdürüldüğünü söyleme devam etmek gerekiyor. Buna göre kadınlar medyada hem cinselliklerinin dışında önemli bir değerlendirmeya tabi tutulmuyorlar hem de cinselliklerini kendi tanımadıkları haliyle kimliklerinin olağan bir parçası halinde taşıyarak var olamıyorlar.

Page 6: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

1.1.TELEVİZYON VE RADYODA KADIN

Televizyon ve kadın üzerine yapılan öncü çalışmalardan biri olarak 1986’da yapılan ve önceki 30 yıllık süreç boyunca televizyonun en çok izlendiği saatlerdeki başlıca temaların ve karakterlerin incelendiği önemli bir araştırmanın sonucunda; kadın karakterlerin, erkeklerden daha az göründüğü, daha zayıf resmedildiği, eğitimlerinin az olduğu, daha düşük statüdeki işlerde çalıştığı, özel alana yani eve hapsedildiği; erkek karakterlerin ise toplumsal ilişkilerin, dış dünyanın içerisinde göründüğü ortaya çıkmıştır. Feminist çalışmalar, televizyonun kadını sembolik olarak yok sayan, kadınların ev kadını ya da anne olmadıkça önemli olmadıklarını belirten mesajlar yaydıklarını ortaya koymakta; televizyon programlarında kadının sürekli güçsüz, kendi ayakları üzerinde duramayan, erkeğe bağımlı imgeler aracılığıyla tanımlanmasını kadının sembolik olarak karalanması olarak görmektedirler. Televizyon programlarında sayısı artan kadınlar daha çok ev, evlilik, aile gibi konularla ilişkilendirilmekte; daha pasif, zayıf, etkisiz, destekleyici, kurban, gülünç olarak yer bulmaktadır. Ayrıca kadınların sorunları genelde sadece romantik kaynaklı olmaktadır.Kadınlar erkeklerden farklı olarak bir cinsel obje olarak da sunulmaktadır. Bunun kökeninde ise “ideal” seyircinin her zaman erkek olarak kabul edilmesi, kadın imgesinin erkeğin gururunu ok- şamak amacıyla düzenlenmesi yer almaktadır.

Türkiye’de devlet tekelinde olan radyo ve televizyonun kadınlara yönelik olarak hazırlandığı programlar kadınlara ‘’nazik hanımlar’’, ‘’saygıdeğer ev hanımları’’ , kutsal anneler’’ muamelesi yapılan bir alan. Radyoda ilk kez 1939 yılında başlayan kadınlara yönelik programlar, kadına ‘’evin anası’’ olmanın dışında bir kimlik

Page 7: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

tanımadan, önce ‘’Evin Saati’’ ve daha sonra ‘’Ev’’ adını alarak başlar,1970’lere dek ‘’Ev İçin’’ adı altında toplanan çocuk bakımı, eğitimi, sağlık, aile içi ilişkiler gibi konularda sürdürülür. 1974-80 yılları arasında TRT-1’de ‘’Kadın Dünyası’’ ve TRT-2’de ‘’Kadın ve Aile’’ programları yayına girer. Bu programlar ilgili mevzuatlarında amaçlarını belirtirlerken kadını ‘’toplumun mutlu yarınlarını gerçekleştirecek temel öğelerden biri’’ olarak tanımlarlar. Bu düşünce doğrultusunda kadının ‘’aile içinde eş ve ana’’ olmasının yanında ‘’dünyada insan, toplumda yurttaş’’ olduğu da belirtilir. Ancak söz konusu programlarda kadın aile içinde belirlenmiş bir kimliğin dışına çıkamaz. 1980’li yıllardan itibaren ise kadın kimliğinde aileyi hedefleyen yapımlar yerine ‘’yetişkinlere genele olarak seslenen’’ programlar devreye girer. Bunlar zamanlamaları itibariyle özellikle ev kadınlarının, günlük ev işlerinin programlarına uygunluk göstererek yayına giren ‘’Günaydın’’, ‘’ Günün içinden’’, ‘’öğle üzeri’’, ‘’öğlenden sonra’’ gibi programlardır. Bu programlar sosyal güvenlik kanıtı toplum içinde yaşamanın kuralları, gençlerin karanması, yaşlılık ve emeklilik, milli çıkarlar gibi konuları içermenin yanısıra, pratik bilgiler, ev ekonomisi, çocuk eğitimi ve sağlıklı beslenme, sağlıklı aile içi ilişkilerin topluma kazandırdıkları, yoplumsal yozlaşmaya karşı alınacak tedbirler, iyi komşuluk ilişkileri, aile içi uyum, mutluluğun şartları gibi komuları kapsar. Özellikle bu sonuncular daha çok kadını hedefler. Bunlar kadını sorumluluk alanına sokan bir anlayışla oluşturulan ele alınan konulardır. Kısaca bu programlar ‘’ailenin Türk toplumunun çekirdeği ve vazgeçilmez unsuru’’ olduğu anlayışıyla hazırlanmış, kadının toplumdaki temel yerinin aile olduğunu vurgulayan programlardır.

Televizyonda da 1968 yılından beri aileye ve aile içinde kadınlara yönelik programlara yer verilmiş olsa da ilk kez 1984 yılında halen ‘’Hanımlar Sizin İçin’’ adı altında her gün TRT1’de yayınlanan kadınlar

Page 8: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

için özel olarak hazırlanmış bir program devreye girer. Bu program ilk kez yayına girdiğinde ancak haftada iki kez yayınlanırken daha sonra yayın saatlerindeki artışla birlikte TV programlarının sabah yayın kuşağının vazgeçilmez bir parçası haline gelir.

Sözü edilen program, yapısı ve içeriği açısından gazetelerin hedef okuyucusu kadınlar olan magazin ekleriyle büyük benzerlikler taşır ki, bu magazin ekleri de belirli bir kadınlık anlayışının hem taşıyıcısı hem kurucusudurlar. Söz konusu magazin ekleri nasıl ev dekorasyonu, ev işlerini kolaylaştırıcı ‘’ püf noktaları’’, yemek tarifleri, günün modası ve makyajın incelikleri, jinekolojik bilgiler vb. ne yer veriyorsa televizyonda da bu tür konulara (bu eklerden farklı olarak hepsi aynı gün içinde olmamak koşuluyla) özellikle de bir otoritenin bilgisine başvurularak yer verilir. Bu eklerde olup da TV’de yer verilmeyen şeylerse burç falları, gönül postası servisleri ve tabii sansasyonal aşk, evlilik, cinayet haberleriyle, artist, şarkıcı ve mankenlerin (ve adaylarının) hayatlarındaki ve özellikle mahremiyetlerindeki en son gelişmelerdir. Artist ve şarkıcılar televizyonda bizzat şarkıları ve sohbetleriyle yer alırken, örnek ‘’hanımefendi’’ ve ‘’beyefendi’’ kimlikleriyle tanıtılırlar. Magazin basınının en gözde unsurlarından olan fotoromanlar ise TV’de özellikle Latin Amerikan yapımı teleromanlara dönüşürler. Bu teleromanlardaki melodramlarla sürekli gündemde tutulan aşk ve duygu temaları, toplumda artı değer üretmediği gerekçesiyle bir ölçüde değersizleştirilen ev işi ve ev dünyasını aşk ve duygu dünyasına dönüştürerek değerli kılar. Böylelikle kadınların ev işi ,evlilik ve aile ile olan bağları bir kez daha pekiştirilir. Buradaki aşk ve cinsellik ise önünde sonunda evlilik ilişkileriyle belirlenen, her toplumsal sınırı aşan kutsal, ilahi aşktan, kaderden bağımsız olmayan bir anlayışın ürünüdür.

Sonuçta televizyonun kadın (hanım) programları kadınları cinsellikleri güzellik, zerafet ve bakımlılıklarının dışında

Page 9: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

çağrıştırılmayan ‘’iyi’’ anneler, ‘’uyumlu’’ eşler ve kadınlıkları her şeyin önünde tutulan meslek sahibi kadınlar olarak kurgularken, gazetelerin magazin ekleri bunlara ek olarak abartılı bir cinsellik sergileyen ‘’serbest’’ ve hatta ‘’sereserpe’’ kadınlara bolce yer verir. Bunlar çoğunlukla evlilik kurumunu asla eleştirmeyen, ancak ‘’evlilikle sanat hayatının bir arada yürümediğinden’’ yakınan artist, şarkıcı veya mankenlere olup ‘’cinsel çekicilikleri’’ dekolteleriyle sunulan ‘’davetkar’’ kadınlardır. Erkeklere çıkarılan bu davet diğer kadınlara da ‘’cinsel cazibe’’nin nasıl bir şey olduğunu göstermiş olur. Ancak cüretkar bir çıplaklık sergileme ve/veya frapan giysiler ve göz süzmelerle kurulan bu cinsel cazibenin gerilerinin yanında-para, şan, şöhret- maliyetlerinin neler olduğu da gösterilir: Kalpler hep boştur, son sevgiliden yeni ayrılmanın üzüntüsü büyüktür, toplumun baskılarından bunalımlara girmiştir. Bu koşullar altında da olsa toplumda bir isim olmanın, bol para edinmenin özendiriciliğine karşı, bu tür şeylere özenip ‘2kötü yola’’ düşmüş, cinayete kurban gitmiş veya ‘’yuvası yıkılmış’’ kandırılmış kadınların haberleri bu maliyetin diğer yüzünü oluşturur.

Televizyondaki kadın programlarında cinsellik ancak tıbbi jinekolojik söylemin bir parçası olarak hastalık bağlamında çağrıştırılırken, teleromanlarda, sınırları kutsal aşk ve evlilik bağlarıyla çizilmiş sözel ve görsel bir üstü kapalılıkla mevcuttur. Kadın programlarının dışındaysa bu kural bir ölçüde de olsa akşam yayınlarındaki dış kaynaklı dizilerdeki kadınlar ‘’ yabancı’’ reklamlar da ‘’ticari’’ amaçlı olduğundan resmi ideolojinin kadın ve cinsellik anlayışı kendi açısından tutarlılığını sürdürür. Kaldı ki Türkiye’de yetkililere sürekli vurgulandığı üzere ‘’milli duyguları rencide edici, Türk örf ve adetlerine ters düşen’’ yayınlar-ki bunlar genellikle yatak ve öpüşme sahneleridir televizyonun denetleme kurullarınca sansür edilmeden yayınlanmaz.

Page 10: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Öte yandan her iki medyada da cazibe pazarlayarak icra-i sanat edenlerin dışındaki ve bazen onlar da dahil edilerek çalışan kadınların, aynı zamanda mükemmel bir ev kadını ve anne oldukları sürece ‘’başarılı’’ addedilen iş kadınlarıdır. Çalışsın veya çalışmasın onaylanan ve hedeflenen kadın, kadınlık vasıflarından uzaklaşmamış, yani şefkatli, yumuşak, anlayışlı, iyi eş, fedakar anne olan ve bunlara ek olarak modern hayatın getirdiklerine uyum sağlayabilen kadındır. Bu nedenle söz konusu magazin eklerinde kadınların ev ve iş hayatında karşılaştıkları güçlüklerle başa çıkma yollarını ele alan hukuk, tıp, pedagoji, seksoloji ve hatta sosyolojik değinmeleri olan köşe yazılarına da yer verilmesi hiç de şaşırtıcı değildir. Ancak, buralarda geliştirilen söylem kadınları kadın açısıyla sorular soran birey birey olarak kurmaktan çok, onlara sorunlara genel geçer bir toplumsal sağduyu ve itidalle yaklaşması gereken bir kesim olarak seslenir. Sanırım burada aynı yaklaşımın televizyon ve radyo yayıncılığına da hakim olduğu bir kez daha vurgulamaya gerek yok.

Kadınlara yönelik bir medya olarak moda, örgü, nakış, yemek gibi konularda uzmanlaşmış kadın dergilerinin dışında kalan, kadına doğrudan bir söz söyleyen ve onu bir bütünlük içinde ele alan kadın dergilerine bakıldığında bunların hemen hepsinin öncelik verdiği kadın tipinin, ana hatları burjuva-liberal söylem içinde çizilmiş ‘’modern kadın’’ tipi olduğu görülür. Bu dergiler söz konusu genel modern kadın tipinin sade ev kadını olanından ‘2özgür, dinamik, başarılı’’, toplumda yeri olan, entelektüel olanına çeşitli tiplerine ama ağırlıkla bu sonuncularına yer verirler. Kadına evin ve çocuk yetiştirmenin dışında hedefler gösterirler.

Türkiye’de bu anlamda var olan Kadın, Kadınca, Ele ele Rapsodi, Marie Claire, Vizon gibi dergiler arasında yayın hayatına başladığından bu yana (1978) giderek artan bir biçimde feminst bir söylemi destekleyen Kadınca dergisi daha özgün bir yere sahiptir.

Page 11: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Radyo ise kadınlar için cinsiyet ayrımcılığının en az olduğu araçlardan biridir. Radyonun 1920’lerde yaygın bir iletişim aracı halini alması ile birlikte kadınlar radyoda faaliyet göstermeye başlamışlardır. Radyonun ilk yıllarında en büyük ayrımcılık, kadın sesine yönelik olmuştur. Düşük tonda ve kalın sesin radyoya yakıştığını düşünen yöneticiler, kadın sesini mal ve hizmetlerin tanıtılması amacı ile yeterli bulmamışlardır. Bununla birlikte Amerikan Kadın Hareketi’nin 1970’lerde özelde televizyon genelde ise tüm medyaya yönelttikleri eleştiriler -hatta başarılı sonuç vermese de yapılan yasal şikâyetler- radyo istasyonları tarafından dikkate alınmış, bunun neticesinde de medya mecralarından ilk kez radyo, kadınların farkında olmaya başlamıştır. Bunun da akademik araştırmaların tetiklenmesinde önemli rolü olmuştur. Diğer mecralara göre daha az olmakla birlikte radyoda da cinsiyete dayalı ayrımcılığa rastlanmaktadır. Kadınların radyodaki görevleri, genel olarak medyadaki konumlarını takip eder niteliktedir. “Ciddi”, “yumuşak” ayrımı burada da söz konusudur. Kadın programcılar, kadınlara yönelik programlar ve çocuk programları hazırlamak ile görevlendirilmişlerdir.

Page 12: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

1.2. REKLAMDA KADIN

Bir popüler kültür ürünü olan reklam, gündelik yaşam ideolojileri oluşturmaktadır. Ürünün tanıtımı ile birlikte de bu ideolojilerin tükettirilmesi sağlanmaktadır. Bir ürün ya da hizmeti tanıtmak için en etkili araçlardan biri televizyon reklamlarıdır. Televizyonda yayınlanan reklamlar diğer kitle iletişim araçlarında yayınlanan reklamlara oranla insanların daha fazla ilgisini çekmektedir. Geniş kitlelere ulaşan reklamların genellikle toplumsal eğilimleri yansıttığı gerçeğini göz önünde bulundurursak, mesajlarda yer alan kadın olgusunun, kadının o toplumdaki rolünü vurguladığını söyleyebiliriz. Kadınların reklam mesajlarında, geleneksel cinsel rollerle öne çıkarıldığına günümüz medyasında sıkça rastlanılmaktadır. Reklamlarda yer alan ‚ideal kadınlar, ev içi görevlerini yerine getirebildiğinde mutlu olan,

obsessiflik boyutuna ulaşmış düzeyde titiz olan, ancak bu tür hassasiyetini özellikle ev işlerine yönelten; evinin dışına taşabilmiş olan idealleri de, karşı cinse kendini beğendirebilmek ve cezp edici olabilmekte sınırlanmış varlıklardır. Ürünle ile ilgili olsun olmasın, reklamları saran cinsellik; çocuk, genç, ihtiyar. Özellikle kozmetik, kadın çorabı ve otomobil reklamlarında cinsellik öylesine egemen ki, kısa süreli reklam filmindeki yüksek dozajlı cinsellik, izleyicinin beyninde fırtınalar estiriyor. Reklamcı da, tüketicinin beyninde hatta yüreğinde fırtınalar estirebildiği andan itibaren reklamın geçer akçe olabileceğini bilir. Bu tür reklamlarda aşırı kadın sömürü- süne dönüşen cinsellik katkılı gösteriler, kadını bir cinsel objeye indirgemektedir. Reklamın medya üzerinde egemenlik kurduğuna, popüler standartları şekillendirmede geniş bir güce sahip ve toplumsal denetim uygulayabilen az sayıdaki kurumdan biridir.

Araştırmacılar tüm reklamların çalışan, yaşlı, sıradan ya da komşu kadın gibi tipleri yansıtmadığını belirtmektedirler. Reklamlarda gösterilenler her zaman için gerçek dünyanın temsilleri değildir.

Page 13: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Ancak sürekli olarak ön yargılı biçimde gösterilen temsiller tanıtılan ürünlerin tüketicileri için zararlı olabilmektedir.

Günümüzün reklamları, kadınlar tarafından son 20 yılda kat edilen mesafeyi yansıtmamaktadır. Avukat, doktor, politikacı, iş kadını üst statüdeki mesleklerde çalışma oranları giderek artan kadınlar reklamlarda göz ardı edilmektedir. Reklamlarda çağdaş kadın yaşamı dikkate alınmamakta, yerleşik stereotipler halen kullanılmaya devam edilmektedir. Özellikle televizyon reklamlarında iyi bir eş ve anne rolünde izleyiciye sunulan kadın imgesi ile kadınların ‘ev hanımı’ rolü vurgulanmaktadır. Reklamların toplumsal yapıdaki değişimle birlikte değişime uğradığı bir gerçektir. Yani değişen değerler, beklentiler ve yaşam tarzları reklamların yeniden kurgulanmasına yol açmaktadır. Reklamlar toplumsal gerçekliğin temsil edilmesinde son derece önemli bir role sahiptir. Bir bakıma toplumsal gerçekliğin reklamlarda sunulduğunu söylemek mümkündür. Reklamlarda kadınların rolleri de bir anlamda toplumsal gerçekliğe bağlı olarak sunulmaktadır. Son yıllarda kadınların daha fazla iş yaşamında kendilerini göstermeleriyle birlikte çalışan kadının da yer aldığı reklamlara medyada yer verilmektedir. Kadın iş yaşamında ne derecede yer alırsa alsın anne ve eş rolleri de reklamlarda vurgulanmaktadır. Kadınlar reklamlarda çoğunlukla fiziksel yönden çekici ve bakımlı olarak izleyiciye sunulmaktadırlar. Gazete, dergi ya da televizyon reklamlarında kadınların cinsel objeler olarak sunulmaları, bir bakıma onları erkek cinsel arzusunun objesi haline getirmektedir. Reklam stratejileri kadınların iyi bir eş ve anne rolüne uygun olarak oluşturulmaktadır. Günümüzde kadınların çalışma hayatlarında daha yoğun olarak yer almasıyla birlikte reklamlarda yer verilen kadın olgusu da değişime uğramıştır. Reklamların yeni kadın tipi iyi bir eş ve anne olmanın yanı sıra iş yaşamında başarılı kariyer sahibi bir kadındır. Reklamlarda vurgulanan ‘çocuk da yaparım kariyer de’ deyimi bu yeni kadın tipini

Page 14: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

açık bir biçimde sunmaktadır. Yeni kadın tipi tüm bunları başarırken bakımlı ve güzel de görünmelidir. ‚Reklamlarda en çok benimsenen ve sunulan mesleki kadın modeli, kariyeri ve statüsünün bilincinde, fakat aynı zamanda eğlenmeyi de sevmekte, oldukça çekici, genç (25-35 yaş arası) bakımlı, modaya uygun, sportif, zayıf ve dinamiktir. Medyanın temelinde ticari kaygıların yattığı günümüzde, reklâmlar temel bir öneme sahiptir. Bununla birlikte reklâmlar insanları en çok etkileyen medya mecralarının başında gelmektedir. Reklâmın korkunç bir etkileme gücü vardır; reklâm aynı zamanda çok önemli bir siyasal olgudur. Kentlerde her gün yüzlerce reklâm imgesi görülmektedir. İnsanların karşısına bu denli sık çıkan başka hiçbir imge yoktur . Reklâmın bu denli etkili olmasında sık yayınlanmasının yanı sıra hızlı temposunun da önemi vardır. Hem çok sık karşılaşılması hem de hızlı temposu reklâmlarda görülenlerin özellikle çocuk ve gençlerin zihnine daha kolay yerleşmesini sağlamaktadır. Yetişme süresince kız çocuklar gördükleri kadın; oğlan çocuklar ise erkek imgeleriyle özdeşlemeye çalışacaktır. Hatta “reklâmların kadınlara ilişkin yarattığı görüntü, ‘gerçek’ görüntülerin önüne geçmiştir. Reklâmlar, sürekli göz önünde olduğu için eleştirilere çok sık maruz kalmaktadır. Özellikle reklâmın, zorunlu klişeleşmiş anlatım tekniğinden ötürü, temsiller ve konularındaki sorunlar çok daha kolay bir biçimde fark edilmekte, hatta göze batmaktadır.Reklâmların işlevi, sadece yeni ürünleri ya da kampanyaları tanıtmaktan çok daha karmaşık ve çok daha büyüktür. Reklâmlardaki temsillerle, medyanın geri kalan kesimindeki temsiller arasında paralellikler gözlemlenmektedir. Aslında söz konusu paralellikler, reklâmlarla toplumun hâkim kültürel değerleri arasında da gözlemlenmektedir . Reklâmlara bakıldığında diğer türlerin aksine kadın ve erkeklerin sayı- sal olarak dengeli olduğu görülmekte; fakat temsilin niteliğindeki dengesizlik önemli bir sorun alanı olarak göze çarpmaktadır. Kadın karakterler daha genç ve erkeklerin destekleyicisi olarak sunulmakta, yaşlı karakterler temsil

Page 15: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

edilmemekte, kadın ve erkeklere ait geleneksel kalıp yargılar reklâmlar tarafından yeniden üretilmektedir. Günümüz reklâmlarında yer alan kadın, bireysel kimliğini bedeniyle özdeş kılan kadındır. Zayıf, atletik ve güzel kadın toplumsal bir ideal olarak sunulurken, bu bedene sahip olmak için kullanılan tüketim ürünleri aracılığıyla yaratılan ‘her yaşta genç kadın’ imajı, bireysel başarının da bir anahtarını oluşturmaktadır. Reklâmlarda erkekler özellikle otoriter rollerdedir. Kadınlardan çok daha fazla sayıda “güvenilir arka plan seslendirmesi yapılmaktadır. Reklamlardaki ideal kadın sadece güzel değil aynı zamanda formda bir vücuda da sahiptir. Son yıllarda bu sorun azalmak bir yana erkekleri de içine alarak genişlemiştir (Gauntlett, 2008: 85-86). Reklâmlarda kullanılan basmakalıplarla ilgili olarak Amerikalı sosyolog Erving Goffman, kitle tüketimi ve ürün reklâmının “dişilik” ve “erkeklik” tiplerini şimdiye kadar görülmedik boyutta standartlaştırdığını ve genelleştirdiğini belirtmektedir. Goffman, tanıtım materyallerinin analizi konusundaki sözsüz ifadelerle ilgili araştırmasında erkek karakteristiğinin nasıl baskın, bedenen üstün, uzman ve öncelikli; buna karşılık kadın karakteristiğinin ikinci sınıf, kuvvetsiz, bilgisiz, pasif ve bedenleri elde edilebilir olarak düzenlendiğini ortaya koymaktadır. 1960’ların reklâmlarında ev kadınlarına yönelik ürünlerde dayatılmaya çalışılan öğelere işaret etmektedir. Bu reklamlarda kadınların görevlerini “kusursuz ve mükemmel” bir biçimde yerine getirmeleri için çoğunlukla onların vicdanlarına seslenilerek, iyi yıkanmamış bir gömlek yakasının bir erkeği ne derece mutsuz ettiği ve hatta erkeğin mesleki alandaki yükselişine nasıl engel olduğu vurgulanmaktadır. Bu bağlamda 50 yıllık süreç içerisinde birçok değişiklik olsa da ana eksenin değişmediği görülmektedir. Reklâmlarda iyi bir eş ve iyi bir anne olarak gösterilen kadınların yanı sıra, sadece güzellikleriyle ve cinsellikleriyle temsil edilen kadınlar da vardır. Bu kadınların hayattaki tek sorunu güzel olabilmek ve tüm erkekleri baştan çıkarabilmektir.

Page 16: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Seçil Büker ve Ayşe Kıran’ın reklâmlarda kadına yönelik şiddeti ele aldıkları çalışmaları televizyon reklâmlarında cinsiyetçi bakış açısına sıklıkla rastlandığını, reklâmlardaki anlatıların biyolojik ayrım temelindeki geleneksel bilgilere dayandığını ve kadınların doğaları gereği itaatkâr, edilgin, bağımlı ve güçsüz gösterildiğini ortaya koymaktadır. Çalışmaya göre reklâmlarda fazla eğitimli olmayan gündelik ilişkileri sınırlı kadınlar şiddeti sanki günlük yaşamlarının olağan bir uzantısı olarak kabullenmekte ve içselleştirmektedir.

Page 17: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

1.3. GAZETE VE DERGİLERDE KADIN

Basılı medyada da cinsiyete dayalı ayrımcılık kendini göstermektedir. Erkek okur için düşünülen daha “ciddi haber”ler olarak nitelendirilebilecek politika, ekonomi, uluslararası ilişkiler ve spor, gazetelerin ön sayfalarında yer alırken; kadınlarla ilişkilendirilen “yumuşak haber”ler olarak adlandırı- labilecek toplum, kültür, sanat, sağlık, moda gibi haberler orta sayfalarda ya da eklerde sunulmaktadır. Gazetenin asıl malzemesi, erkeklere yönelik haberler olarak düşünülürken, kadınlara yönelik haberler küçümsenmekte ve bu haberleri hazırlamakla görevli kadın gazetecilerin konumları da erkek gazetecilerden aşağı görülmektedir. Türkiye’de kadınların gazetelerdeki temsillerine bakıldığında bu alanda yapılan öncü çalışmalardan olan 1993 yılında Türk basınında kadınlara yönelik şiddetin yer alış biçiminin ele alındığı “Medya, Şiddet ve Kadın” (Aziz vd., 1994) araştırması ile kadına yönelik şiddet haberlerinde ayrımcılık yapıldığı ve kadınların genellikle ikincil olarak görüldüğü ortaya konmuştur. Kadınların insan haklarını ciddi olarak tehdit eden kadına yönelik şiddet ile ilgili haberler çoğu zaman magazin olarak görülmüş ve şiddet, çeşitli bahanelerle meşrulaştırılmıştır. Güncel bir araştırmada da benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Medyada aile içi şiddetin ele alındığı 2008 yılında yapılan çalışmaya göre; kadına yönelik şiddet olgusunu toplumsal sistem ile ilişkilendirebilecek, siyasal yönünü vurgulayacak kavram ve tanımların haber metinlerinde yer alma düzeyi son derece düşüktür. Gazetelerin eklerini ve kadın dergilerini, kadın gazeteciler için ‘kurtarılmış bölge’ olarak görme eğilimi de bulunmaktadır. Çünkü bir noktadan sonra yatay ayrım doğal olarak bir tür kısır döngüye neden olmaktadır. Özellikle de meslek yaşamında ilerlemiş kadın gazeteciler “kadınlara özgü” alanlarda uzmanlaştıkça, kendilerine açılan yeni olanaklar da bu yönde gelişmektedir. Kadın dergilerine bakıldığında genç, akıllı,

Page 18: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

havada, önemsiz, çocuksu, yumuşak, kadınsı, pasif, yatak odası, seks, bebekler ve mutfakla sınırlandırılmış bir kadın imajının çizildiği görülmektedir. Bu imaja ilk eleştiri ise Betty Freidan tarafından 1963 yılında yapılmıştır .1950’lerden itibaren vurgularını ev, güzellik, bir koca bulma ve bunu koruma gibi hususlar üzerine yapan geleneksel dergilerde kadınlar obje olarak yer almaya 2000’li yıllarda da devam etmektedir. Günümüzde bazı kadın dergilerinde erkekler de benzer bir dil kullanılarak cinsel obje olarak yer almaktadır. Yani “iyileşme” bir yana sorun, erkekleri de içine alarak genişlemektedir. Dergilerdeki ‘bir erkek bulmak’ üzerine yazılan yazıların son 50 yılda pek değişmediği ve çoğu kadının eşleşemeyeceği güzellik idealinin sürekli yeniden üretildiği gözlemlenmektedir.

Dergi kapaklarında bedenlerine futursuzca el konulan ve çeşitli mizansenlerin anlam kurucu öğesi haline gelen kadınlar , reklamlarda ise çeşitli metaların özellikleriyle özdeşleştirilip, söz konusu mala bir kadına sahip olunabileceği mesajının malzemesi haline gelmişlerdir. Bunun yanında, magazin reklamlarında özenli anne, deterjan reklamlarında titiz ev kadını, banka reklamlarında güleryüzlü memur modern ev araç gereçlerinde çağdaş iş bilir kadın, motor yağı reklamlarında, akıcı, ateşli bir malzeme, araba reklamlarında aracın erkeksi çekiciliğinin büyüsüne kapılmış bir dişi, kısacası her durumda kullanıma hazır, kendisine her türlü anlamın atfedileceği esnek bir malzeme olan kadınlar kurgulanan özellikleriyle pazarlanan malı, hizmeti tariflerler. Bundan böyle satın alınacak olan şey, o kadınların temsili düzeyde kurulan ‘’öteki’’ kadınlardır. Yani birebir bir gerçeklik yaratmaktan ziyade erişilmesi güç olanı ama aslında kadınlığını özünü oluşturan temsili düzeydeki kadınlığı tanımlarlar.

Page 19: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Konuya ilk olarak gazetecilik yapan kadınların konumu açısından bakacak olursak medya alanında cinsiyetçi yapının devam ettiğini vurgulayabiliriz. Türk medyasında 7386 erkek gazeteciye karşın, 1875 kadın gazeteci bulunmaktadır. Bunların da 939’u ulusal, 187’si yerel medyada yer almaktadır. Tanzimat döneminde başlayan Batılılaşma hareketleri ile birlikte kadının toplumdaki konumu yeniden tanımlanmıştır. Türk Basınında kadınların çalışmaya başlaması da bu döneme rastlamaktadır. Yapılmış ola araştırmalardan çıkan sonuçlara değinecek olursak; Türkiye’de bugün kadın bir çok meslekte yer almaktadır. Ancak öteki mesleklere göre daha özgür çalışmayı gerektiren gazetecilik mesleğinde kadınların çoğunlukla yer alması için 1980’li yılları beklemek gerekecektir.

Günümüz kadın gazeteciler ilk kadın gazetecilerden de farklı özellikler taşır. Bunlar:

1- İlk kadın gazeteciler varlıklı ve tanınmış aile kızları olmasına karşın günümüzde gazetecilik yapan kadınlar çoğunlukla orta sınıfın kızlarıdır.

2- 2- İlk kadın gazeteciler özel eğitim almış kimselerdi. Oysa günümüzde gazetecilik yapan kadınlar Cumhuriyet döneminde eğitimde sağlanan fırsat eşitliğinden yararlanmışlardır. Çoğunluğunu ise gazetecilik dalında da eğitim veren Basın Yayın Yüksek Okulu mezunları oluşturur.

3- 3- İlk kadın gazeteciler çoğunlukla şiir, roman, öykü gibi yazın dallarında da ürün vermişlerdir. Bugünkü kadın gazeteciler içinde de çevirmenlik, yazarlık yapanlar yok denecek kadar azdır.

4- 4- İlk kadın gazeteciler kadın hakları konusunda yazılarla gazeteciliğe başlamışlardır. Bugünkü kadınlar daha çok 80’li yıllarda gazeteciliğe başlamışlardır. Bunda ülkenin toplumsal, ekonomik gelişmesi yanında aldıkları gazetecilik eğitiminin de

Page 20: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

rolü vardır. Kadın haklarına olan ilgileri ise kişisel çabalardan öteye geçmemektedir

5- 5- İlk kadın gazeteciler için gazetecilik, seslerini duyurabilecekleri bir araçtı. Günümüzde gazetecilik yapan kadınlar için ise gazetecilik bir meslektir.

Türkiye’nin önde gelen 41 kadın gazetecisiyle yapılan soru-cevap tarzı araştırmanın sonucuna bakıldığında kadın gazetecilerin çoğunun maaşlarından memnun olmadıkları, çalışma ortamı olarak İkitelli’ye taşınmaktan şikayetçi olduklarını, halktan kopuk bir gazetecilik yapılamayacağını belirtikleri ve ulaşım zorluğu nedeniyle haber peşinde koşarken zaman kaybına uğradıklarından şikayet ettikleri görülmektedir. Yine aynı araştırmada kadın gazetecilerin kadın-erkek ayrımcılığından çok fazla bir rahatsızlık duymadıklarını belirtilmektedir. Araştırmayı ele alan İnceoğlu’na (2000:14) göre; ‚ço- ğunun birleştiği nokta; kadınların üst düzey yönetici durumuna gelmelerinin, erkekler kadar kolay olmadığıdır. Türk medyasını sansasyonel, aşırı ticari, güdümlü, sorumsuz olmakla ve sahte gündemler yaratmakla eleştirirken, ilerleyen teknolojiye rağmen, haber ve yazım kalitesinin gerilediğini ifade etmektedirler.‛ Genellikle kitle gazetelerinin birinci sayfalarında bir kadın fotoğrafı olmasına önem verilir. Bu bir mizanpaj tekniğidir. Aynı zamanda Hürriyet, Sabah gibi çok okunan kitle gazetelerinin son sayfalarının sağ üst köşesinde her gün düzenli bir şekilde kadın fotoğrafına yer verildiği görülmektedir. İnceoğlu (2004:12-13) bu durumu şu şekilde ifade etmektedir: Medyada kadın unsuruna ev kadını, iyi anne-iyi eş, özverili, cinsel meta, güçsüz, seksi, kötü-yürekli/hırslı iş kadını gibi anlamlar yüklendiğini görüyoruz. Medyada kadınlar hakkında haber yapılabilmesi için kadının tecavüze uğraması (kurban) veya birisinin yuvasını yıkması vs. türünden tirajik olaylarda yer alması gerekmektedir. Zaten bu durumda bile magazinsel söylem

Page 21: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

egemenliğini sürdürmektedir. Kadın gazetelerinde kadın-erkek ilişkisi üzerine anlatılanlarsa, kadının gündelik yaşamında karşılaşılan sorunların çok uzağında, hatta onları unutturmaya yöneliktir. Kadının medyada yer alış biçimi Türk toplumundaki konumu ile örtüşmektedir. Medya aracılığıyla bir yere gelen kadınlar yine medyaya bu şekilde malzeme olmaktadırlar. Kadınlar zina, namus, ahlak gibi konular çerçevesinde ya da bundan sapmaları halinde sansasyonel olaylara karışımları halinde gazetelerde ve televizyonlarda yer almaktalar. Magazin haberleri ve üçüncü sayfa haberleri dışında günlük gazetelerde yayınlanan haberlerde kadın olgusuna pek rastlanılmamaktadır. Örneğin ekonomi sayfalarında başarılarıyla gündeme gelen kadın haberleri yerine magazin sayfalarında gündelik ilişkileriyle gündeme gelen kadın haberleri tercih edilmektedir. Gazetelerde çoğu zaman kadınlar, medyada erkeklerden farklı olarak düşünceleriyle değil, görünümleriyle kendilerine yer buluyorlar. Kadın cinselliğinin medyada kullanımına örnek olarak gazetelerin arka sayfalarında kadın bedenini öne çıkaran fotoğraflara yer verildiği görülmektedir. Bu fotoğraflar çoğu zaman bir moda defilesinden alınmakta olup haber niteliği taşımamaktadır. Kimi zaman medyada kadın olgusunun kullanımı aşırı boyutlara ulaşabilmektedir ve kadından bir meta olarak yararlanmak söz konusu olabilmektedir. Böyle durumlarda kadının cinselliği ön plana çıkarılmaktadır. Örneğin otomobil fuarlarında öncelikli hedef kitle konumundaki erkeklerin ilgisini çekebilmek amacıyla, farklı modellerdeki otomobillerin tanıtımında güzel ve çekici mankenler kullanılmaktadır. ‚Oysa tarih boyunca kadınlar erkekler tarafından cinsel bir nesne olarak algılanmamak, toplumsal açıdan sömürülmemek ve bağımsızlıklarını elde etmek için savaşım vermiş- lerdir.

Page 22: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Son yıllarda birçok kadın dergisi yayınlamaktadır. Aylık popüler dergi piyasasında en büyük pay kadın dergilerine aittir. Bu dergilere genel olarak bakıldığında kadın sorunlarından çok kadınları tüketime yönlendiren yazılarla ve reklamlarla karşılaşılmaktadır. Dergilerin içeriği oluşturulurken reklam payları ön planda tutulmaktadır. Okuyucuların okuyacakları konuların içeriklerinden çok dergiden yer verilen reklamların nitelikleri ve mesajları önemlidir. Dergiler yer alan reklamlarda genellikle genç, güzel ve bakımlı kadın imajı veren mankenler kullanılmaktadır. Lüks tüketim ürünlerinin kullanılması mesajlarını içeren bu reklamlar yine kadınları erkekleri cezbeden bir objeye dönüştürmektedir. Yabancı kadın dergilerinin isim haklarını kullanarak ülkemizde yayınlanan ve yurt dışında olduğu gibi kapaklarında bakımlı ve güzel kadın fotoğraflarıyla okuyucuya sunulan kadın dergilerinin hedef kitlesi çoğunlukla ekonomik alanda bağımsızlığını kazanmış, eğitimli ve kariyer sahibi kadınlardır. Dergilerde cinsellikten, makyaj tekniklerine, modadan beslenme şekillerine kadar bir çok konuda çeşitli yazılar, röportajlar yer almasına rağmen kadınların toplumsal sorunlarına çok fazla değinilmemektedir. Daha çok Batılı kadın modelinin örnek olarak sunulduğu bu dergilerde geleneksel Türk kadını olgusuna yer verilmemektedir. Kadın dergilerinde yer alan ve okuyucu kitlesi tarafından en fazla ilgi çeken yazılar güzellik ve beslenme/diyet üzerine olan yazılardır. Günümüzde yayınlanan kadın dergilerinin bir çoğunda sağlıklı beslenme ile ilgili uzman görüşlerine ve diyet programlarına yer verilmektedir. Günümüz çağdaş kadını için ideal fiziksel görünüm zayıf olmaktır. Ayrıca medya tarafından güzellik kavramı öyle bir temele oturtulmuştur ki; kadınların sürekli olarak bakımı ile uğraşması gerektiği üzerinde durulmuştur. Her d önemdeki güzellik anlayışı değiştirilerek kadınların kendilerini çirkin olarak algılamaları sağlanmıştır. İdeal güzelliğe ise beslenme ve diyetle kavuşulacağı vurgulanmıştır. Beslenme ve diyet yazıları hedef kitle

Page 23: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

üzerinde bir etki uyandırmak üzere kodlanmış mesajlar olup hedef kitleyi yani alıcıyı konuyla ilgili eğitmesi, bilgilendirmesi, uyarması veya bunların dışında heyecanlandırması, irkiltmesi ve hatta eğlendirmesi üzerine kurgulanır. Burada hedef kitleye yönelik enformasyondan beklenen eğitici ve bilinçlendirici olmasıdır. Ancak, bu tür haberlerin hedef kitleyi yanıltıcı, edilgenleştirici hatta doğrulardan sapıp cahilleştirici rolünü de unutmamak gerekir. Çünkü kadınlar (hedef kitle) üzerinde bedensel veya psikolojik ölümcül sonuçlar yaratan bu tür yazıları iyi ya da kötü olarak değerlendirebilmekteki ölçütümüz medyanın buradaki sosyal sorumluluğu ile ilişkilidir. Medyanın sosyal sorumluluğu, yalnızca olayları doğru ve objektif vermesindeki başarısı değil, aynı zamanda sunduğu bilginin içeriği ile topluma ne oranda katkı sağladığıyla ilgilidir. Bu bağlamda medyanın sosyal sorumluluğu, medya kurulu- şunun politikasına ve hukuki şartlara, medyanın etik değerlerine, medya mensuplarının ve okuyucusunun beklentilerine uygun, doğru, bilgilendirici, toplumsal değerlere saygılı bir haber stratejisi gütmesi demektir.

Page 24: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

2-MEDYANIN YARATTIĞI KADIN KİMLİĞİ

Cinsiyete dayalı ayrımcılığın oluşmasında toplumsal cinsiyet kalıpları büyük bir rol oynamaktadır. Medya ise toplumsal cinsiyet kalıplarının oluşmasında etkili olarak cinsiyete dayalı ayrımcılığın yeniden üretilmesi ve sürdürülmesi konusunda önemli bir noktada durmaktadır. Özellikle televizyonun çok yaygın ve geniş kesimlerin en önemli eğlenme/bilgilenme aracı olması ve insanların yaşamlarında televizyon izlemenin ya da gazete ve dergi okumanın önemli yeri olması nedeniyle medyanın rolü önem kazanmaktadır. Medya, neyin dikkate değer olduğunu ve toplumun neleri görmesi ve duyması gerektiğini belirleyerek önemli bir işlev üstlenmektedir.

2.1.Medyanın Yarattığı İki Ayrı Kadın Kimliği

Türk toplumunda kadınların bir erkeğin vesayeti altında yaşaması yasal ve toplumsal bir kural. Buradan giderek kadınlar için ‘’Serbest’’ ‘’üzgün’’ nitelemeleri bir erkeğin koruması altında bulunmadıklarını ve yasal olarak vesayet altında bulundukları erkeğin otoritesine ihlal ettiklerine işaret ediyor. Bu bağlamda koruma altındaki kadınların cinsellikleri imaların, üstü kapalı gözetlemelerin dışında söz konusu edilmezken, ‘’serbest’’, ‘’rahat’’ kadınların cinsellikleri her türlü seyre ve kullanıma açık görülüyor. Dolayısıyla Türk toplumunda kadınlar, bu çerçevede oturdukları konulara göre, en azından temsili düzeyde, önceliklerinden neredeyse tümüyle arındırılmış olanlar, cinselliklerini dışında herhangi bir kimliği bulamayanlar olarak adeta ikiye ayrılıyorlar. Biri cinselliğiyle ön planda olan bir diğeri cinselliğiyle ön planda olmayan iki ayrı kadın kimliği mevcut medya sektöründe.

Page 25: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

2.2. Feminist Kadın Hareketleri

Feminist eylem ve faaliyetler kadınların hem özel, hem de kamusal alanda yer almak ve bu alanları dönüştürmek için verdikleri mücadelenin görünür hale gelmesidir. Gelişen feminist tartışmalarla birlikte kadının sadece kamusal alanda yer alması değil, bunu dönüştürebilmesinin gerekliliği ve yolları da gündeme gelmeye başlamıştır. Türkiye’de 1990'lara gelindiğinde feminist kadınların dile getirdiği en önemli noktanın sadece kadınlara kamusal alan içerisinde yer açmak değil, kamusal alanı kadın değerleri doğrultusunda dönüştürmek, erkek egemen yapıyı yıkmak ve kadınları kadınlık bilinciyle eğitmek olduğunu da görüyoruz. Feminist hareketlerin var olan sistemi dönüştürmek amacıyla ortaya koydukları muhalif duruşlarından dolayı da, Türkiye’de Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü kurulacağı zaman hükümetin “feminizme cihat açtığı” dillendirilerek amacının, bağımsız kadın hareketini bağlamak olmasından “milli” bir feminizmin kurulmak istenmesinden endişe duyulmuştur. Daha sonraki yıllarda başlayan kadın hareketinde örgütlenme tartışmalarında Gönüllü Kadın Kuruluşları ile devlet kurumlarının birlikte politika geliştirmesi istenince de kadın hareketinin “memur zihniyeti” ile örgütlendiğini ileri süren feminist grupların temsilcilerinin birlikte örgütlenme modeli geliştirmeleri istenildiğinde “kadın hareketleri üzerine ambargo koyuluyor” şeklindeki yakarışları medyaya da yansımıştı. Bu açıdan bakıldığında, kadın hareketlerinin, sadece kadının kurtuluşu bağlamında değil, siyasal alana olan müdahaleleri bakımından da çok önemli ve incelenmeye değer oldukları görülür. Türkiye tarihinde totaliter bir siyasal kültür varlığı hep görülmüş hatta bunun korunması en önemli siyasal problemlerin başında gelmiştir. Feminist kadın hareketleri, seslerini yeterince duyuramamalarına rağmen, bu totaliter siyasal kültürlerin dönüşümünü sağlamak için atılan küçük ama bir o kadar

Page 26: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

da önemli adımlardır. Bu nedenle, feminist hareketler sivil toplumun öncüsü olarak değerlendirilmelidirler. 12 Aralık 1990’da, İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından düzenlenen “1980’lerde Kadın Hareketi ve Devlet” konulu konferansta konuşan Yeşim Arat, feminist ideolojiyi son on yıl kadın hareketinin itici gücü olarak nitelendirerek, feminist hareketin, devlet ağırlıklı bir toplumun yaşadığı Türkiye’de birey sorunlarını tartışması ve hak talepleri ile bu ülkeye sosyal liberalizmin girmesini sağladığını söylüyordu. Alternatif bir siyasal kültürün medyadaki yansımaları, bunun toplum içerisinde varlığının görülmesi, düşünülmesi, yaygınlaşması ve üretilmesinin yolunu açacaktır. Bu nedenle feminist kadın hareketleri gibi yeni toplumsal hareketlerin, içeriklerinin nesnel olarak haber yapılması toplumsal yeniliklere ve dönüşüme giden yolda önemli bir basamaktır. Feminist kadın hareketleri toplumu dönüştürücü bir güç oluşturma idealine sahiptir. Kadın hareketlerinin önemi, öncelikle toplumun dönüştürülmesi açısından bir mücadele alanı ortaya koymasında değil; kadınların insiyatif ve özgüven kazanmasını, kendileri için politika yapar hale gelmelerini sağlayan bilinç yükseltme grupları, merkezi olmayan, yaygın, gevşek yerel örgütlenme önerileri, uzmanlık ve işbölümünün reddedilmesi, her türlü otorite ve hiyerarşinin sorgulanması gibi, oldukça zengin mücadele ve örgütlenme deneyimleri sunması açısından da dikkate alınması gerekmektedir. Bir kısmı feminizme özgü, bir kısmı feministlerin altını çizdiği bu öneriler (Devecioğlu, 1990), bireyin özgür gelişmesinin bütün herkesin özgür gelişmesinin özgün koşulu olarak tanımladığı bir dünyanın gerçekleşmesi açısından anlamladır. Özellikle siyasal bakımdan taşıdığı bu önem kadın hareketlerini toplumsal harekete dönüştürür. Bu nokta, bu tür toplumsal hareketlerin medya profesyonelleri tarafından ne ölçüde ve nasıl algılandıkları sorusu çok önemlidir. Çünkü yeni toplumsal hareketleri daha geniş kitlelere duyurabilmenin en önemli aracı medyadır.

Page 27: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Dolayısıyla, bu hareketler modern dönemlerde, kendilerini görünür kılabilmek ve taraftar toplayabilmek için medyanın ilgisine gereksinim duyarlar ve medya profesyonelleri haber seçme işlevini yerine getirirken “eşik bekçileri” olarak bu konuda oldukça önemli bir karar alma mekanizması oluştururlar. Bu makalenin amacı, Türkiye’de özellikle 1990’lı yıllardan beri var olan beş farklı feminist kadın hareketinin, haber toplama ve haber iletme sürecinde eşik bekçiliği yapan medya profesyonelleri tarafından fark edilip edilmedikleri, bunlar arasındaki siyasal farklılıkların ayırdında olup olmadıkları ve yazdıkları haberlerde bunu ne kadar yansıttıklarının ortak kalıp ve kategorilerini ortaya çıkarmaktır. Yani, birbirinden farklı olan feminist kadın hareketlerini medya profesyonellerinin haber malzemesi olarak nasıl değerlendirdiğini ve bu değerlendirme sürecinde kullandıkları farklı ya da benzer kategoriler olup olmadığını ortaya çıkarmaktır. Bu makaleyle, feminist kadın hareketlerine benzeyen diğer yeni toplumsal hareketlerin haber yapılmasında medya profesyonelleri arasında kullanılan, ortak haber yapma kategorilerinin varlığını, nedenlerini, etkilerini tartışabilme zemininin oluşumuna katkı sağlamak amaçlanmıştır. Medyada yer alan haberlerin alternatif siyasal çözümleri tartışmaya açmaktan çok statükoyu koruyucu nitelikte olduğunu söyleyen ve bu tür yönelimlerin haberin içeriği üzerindeki etki unsurlarını değerlendiren üç temel yaklaşım vardır. Bunlardan birincisi, medya kuruluşlarının ekonomik (devlet ya da özel sektöre göre kâr anlayışı) yapısına göre yapılan değerlendirmeler;4ikincisi, gazetecilerin rutin meslek işleyişinin getirdiği engeller nedeniyle özerkliklerinin olmadığınısavunan görüşler5 ve üçüncüsü de; kültürel etkiler üzerinde duran yaklaşımlardır.6 Bu makalede daha çok son yaklaşım esas alınmıştır ama ilk ikisine de değinilmektedir. Makalenin ana teması, medya profesyonelleri üzerindeki ekonomik, kurumsal ve kültürel baskıların olmadığı durumlarda haber seçimlerinin nasıl olduğu sorusu etrafında

Page 28: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

yoğunlaşmaktadır. Medya profesyonellerinin, çalıştıkları medya kurumunun yapısından kaynaklanan baskı unsurlarının ortadan kalktığıfarzedildiğinde, yaptıkları haber seçimleri onların bireysel olarak toplumsal, siyasal ve kültürel değerleri ne kadar içselleştirdiklerinin ve bunun haber seçimlerini nasıl etkilediğinin önemli bir göstergesi olacaktır. Buradan yola çıkarak, bu çalışmada, eşik bekçilerinin feminist kadın hareketlerine ilişkin olarak kullandıkları haber kategorilerinin açığa çıkarılması amaçlanmıştır. Bu çalışmanın ilk aşamasında öncelikle kadın dernek ve vakıfları, resmi kadın kuruluşları ve birimlerinin yaptıkları eylem ve organizasyonlarının neler olduğunun ve bunlara hangi kuruluş ya da şahısların öncülük ettiğinin saptanmasının yanı sıra, bu kurum ve kuruluşlar tarafından çıkarılan dergi, broşür, el ilanları ve ayrıca -özellikle 1987-1997 yıllarına ait- çeşitli gazete haberleri incelenerek feminist kadın hareketlerinin eylem ve söylemlerindeki farklılıkları ve birliktelikleri belirlenmeye çalışılmış ve siyasal olarak beş farklı feminist akımın Türkiye’de var olduğu tespit edilmiştir.7Bir sonraki aşamada, belirlenen farklı feminist kadın hareketlerini olumlu ve olumsuz şekilde temsil edecek kurmaca haberler yazılmıştır. Olumlu ve olumsuz haberleri içeren bu iki kategori içinde

Küresel İletişimDergisi,sayı1,Bahar 20064hem kadınlar, hem de ‐erkekler tarafından ortaya konan haberler üretilmiştir. Böylece, belirlenen feminist hareketi temsil edecek dört kategorinin bulunduğu bir grupta, her birinde iki tane olmak üzere, toplam sekiz haber yer almıştır. Bu haberler Ankara’da çalışan medya profesyonellerine verilerek haber programı veya gazetelerinde hem yayımlayacakları hem de yayımlamayacaklarıhaberleri (dokuzlu bir puan cetveline göre) seçmeleri istenmiştir. Daha sonra bu veriler, Q Metodolojisi kullanılarak (Kara, 2000b) analiz edilmiş ve medya profesyonellerinin toplumsal bir hareket olan feminist kadın

Page 29: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

hareketlerine ilişkin olarak kullandıkları ortak haber seçme kategorileri tespit edilmiştir. Medya profesyonelleri, toplumsal hareketleri ve olayları yansıtmada nesnellikten önemli ölçüde uzak kalmaktadırlar. Çünkü, toplumsal olan her olayı algılama ve yargılamalarının dayanakları yine toplumsal ya da siyasal olarak onlara yüklenen ya da özümsedikleri değerlerle, birikimleriyle ilişkilidir. Dolayısıyla, şu soruların sorulması yerindedir: Medya profesyonellerinin, kendi üzerlerinde ekonomik ya da kurumsal herhangi bir baskı unsuru olmadığında bile bir olaya haber değeri atfederken kullandıkları belli kalıplar var mı? Bu olası haber kalıplarının ortaya çıkması başka soruların açığa çıkmasına neden olacaktır. Bu nedenle, farklı feminist kadın hareketleri söz konusu olduğunda, herhangi bir kurumsal veya ekonomik baskı ortamı olmadığında, medya profesyonellerinin kullandığı ortak bir veya birkaç haber kategorisinin varlığından söz edilip edilemeyeceği önemlidir. Dolayısıyla, bu araştırmanın temelinde şu sorulara cevap aranmıştır:

1- Medya profesyonelleri var olan farklı feminist kadın hareketlerinin ayırdında mı?

2- Medya profesyonellerinin yeni bir toplumsal harekete ilişkin, ki burada söz konusu olan feminist kadın hareketleridir, bir olayı haber yaparken kullandıkları ortak seçim kategorileri var mı?

3- Kullanılan bu haber kategorileri medya profesyonellerinin siyasal ve kültürel arka planları ile bağlantılı mı? Söylemsel farklılıklarına rağmen çeşitli eylemlerde bir araya gelen beş farklı kadın hareketi bu çalışmanın araştırma konusu olarak belirlenmiştir. Özellikle 2000’li yıllara girerken bu kadın hareketleri arasında bir yakınlaşma olduğu görülmektedir ama yine de feminist kadın hareketleri arasında en azından 1990’larda bir ayrımdan söz etmek mümkündür. Böylece,

Page 30: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

feminist kadın hareketleri, Liberal, Sosyalist, Marksist, Radikal ve İslamcı olmak üzere beş grupta çalışma kapsamına alınmıştır ve bu beş grup ile sınırlandırılmıştır. Bu araştırma gazete, televizyon ve haber ajanslarında aktif olarak haber yazan veya değerlendiren yani haber ile doğrudan ilişkili kişilerle 1999 yılında gerçekleştirilmiştir. Q Metodolojisinde maksimum sayı olabilecek toplam 108 kişilik bir örneklem, evreni temsil etmiştir. Kadın hareketleri arasında çoğu zaman net bir ayrım yapabilmek çok kolay değildir. Çünkü Türkiye’de kadın hareketlerinin pek çoğu örgütler değil, kişiler vasıtasıyla yürütülmekte ve bu kişiler arasında farklı zaman ve mekanlarda çeşitli birliktelikler söz konusu olmaktadır. Eskiye dayalı bu yakınlaşma bugün de pek çok olayda eylem veya söylem birliği şeklinde kendini göstermektedir. Hele 2000’li yıllara girerken farklı kadın hareketlerinin birbirine daha da yakınlaştığı göz önüne alındığında bu ayrımı belki de bundan sonra yapabilmek çok da mümkün olmayabilir. Ama yine de, bu yakınlaşma en azından 90’larda düşünceden daha çok eylem düzeyinde kalmıştır. Bu nedenle Türkiye’deki feminist kadın hareketleri Radikal, Liberal, İslamcı, Marksist ve Sosyalist olarak beş ana grupta çalışma kapsamına alınmış ve bunlar örgütsel, eylemsel ve söylemsel farklılıkları ve benzerlikleri çerçevesinde incelenmişlerdir. Yeni toplumsal hareketler karşısında medya profesyonellerinin haber seçmede belirli davranış kalıpları olup olmadığı metodolojisi kullanılarak araştırılmıştır. Q metodolojisi yardımıyla haber birimlerinde çalışan medya profesyonellerinin hem özel, hem de kamusal alanda toplumsal bir dönüşümü hedef alan birbirinden farklı beş feminist kadın hareketini nasıl değerlendirdiklerine, kendi kendilerini gruplandırmaları yoluyla bakılmış ve medya profesyonellerinin, kadın hareketleri söz konusu olduğunda kullandıkları ortak haber seçme kategorilerinin neler olduğu ve bağlantıları tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu bölümde ayrıca, araştırma bulgularından yola çıkılarak Türkiye’de haber yapma

Page 31: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

sürecinde önemli yer tutan haber kalıplarının toplumsal olayları yansıtmadaki önemi üzerinde durulmuştur.

Page 32: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

2.3. Adliyede Kadın

Kadınlar, gazetelerde haberlere konu oldukların, haber söylemini niteliği gereği, kadınlara ilişkin gerçekliğin ta kendisinin göstergesi haline gelirler. Artık burada bir kadınlık özünün çeşitli yansımaları olmaktan çıkıp, o özü oluşturan gerçekliğin parçaları halinde var olurlar. Bu bağlamda kadınlar ancak toplumsal ahlak, iffet, namus konuları etrafında ele alınarak buna uygunlukları veya çoğunlukla da bundan sapmaları dahilinde haber konusu olmaktadırlar. Kadınlar bu çerçevede de en çok adliyeye intikal etmiş zina, sadakatsızlık, kaçma – kaçırılma, aşk, evlilik içi dayak gibi polisiye olaylara haber konusu olmaktadırlar. Kadınların diğer bir haber olma konusuysa annelik konumlarına ilişkindir. Kadınlar bu çerçevede ya kendilerini çocukları için feda ettiklerinde ya da ‘’cinnet geçirerek’’ çocuklarına zarar verdiklerinde haber konusu olurlar. Bunu yanında hayali ihracat, dolandırıcılık, soygun, politik sansasyon vb. olaylarda olaya karışmış bir kadın, sevgili veya metres söz konusu olduğunda o haberi çarpıcı kılan unsur olarak kadınlar kullanılır ve haberin görsel malzemesini de oluştururlar.

Cinselliklerinin üstü örtülmüş, yeterince sıkı denetlenen ve ‘’kendini bilen’’ kadınlar da yine yukarıda sözü edilen türden bir tacizden kendilerini kurtaramazlar, ya bazen dikkatsizce bir oturuş objektiflerin ‘’objektif’’ gözünden kaçmaz, ya da yalnızca varlıkları bile imalı değerlendirmelere neden olabilir. Türkiye’de günlük gazeteler haberin içeriğine olursa olsun, kadınları görsel malzemelerinin temeli olarak kullanmayı neredeyse gelenek haline getirmişlerdir. Bu da gazetelerin kadınları suistimal edici tutumlarının açık göstergesidir.

Page 33: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

2.4. KADIN BEDENİNİ MEDYADA METALAŞTIRILMASI

Medyada, kadın bedeni aracılığıyla sürdürülen cinsiyet politikasının bir sonucu olarak toplum nezdinde erkekler ‘haber, tartışma, yorum vb..’ gibi ciddi içeriğe yönelik programları, kadınlar ise pembe dizi, reality show, yarışma-eğlence gibi hafif içeriğe sahip programları izlerler anlamı taşıyan genel bir algı oluşmuştur. Türk Medyasında kadının sunumu ve yaratılan algılarla ilgili verdiğim bu örnek en basitlerinden bir tanesidir. Aslolarak sorun kadın-beden-temsil-siyaset başlıklarının yarattığı iki ayrı temsil problemini içerisinde barındırmaktadır. Kadın ve medya ilişkisinin sorunlu niteliği ‘medya ve kadın’ sözcüklerinin bir arada kullanıldığı hemen her durumda ortaya çıkmaktadır. Bunu bütünleyen ikincil sorun alanı ise medyada kadınların ‘beden’ erkeklerin ise ‘akıl’ üzerinden temsil edilmeleridir. Başka bir söyleyiş biçimiyle kadınların kendi içlerinde belli başlı tutarsızlıklar, çelişkiler taşıdıkları bundan hareketle belirlenmiş basılı kalıplar halinde temsil edildikleri bunun da ataerkil günlük yaşam ilişkilerini yeniden üretme sürecine araç edildiği sonucuna ulaşabiliriz. Kısacası kadının medyadaki temsil siyaseti olarak adlandırılan bu durum geçmişten günümüze işlevsel olan bir toplumsal süreci desteklemekten ileriye gidememektedir.

Page 34: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA
Page 35: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Eğer bu hususta kişisel görüş olarak devreye girmem gerekirse elbette ki temsil siyaseti derken birkaç akıllı adamın bir araya gelip ‘kadınları şöyle göstersek nasıl olur, böyle yönlendirsek hangi sonuçları elde ederiz’ gibi bir durumun var olduğuna inanmıyorum. Burada anlatılmak istenilen sorunun kadın-erkek tamamımızın içselleştirmiş bulunduğu bir zihniyet dünyasının sonucu olarak ortaya çıkmış olan güçlü, tehlikeli ve yaygın bir gündelik hayat siyasetinin kadının medyadaki sunum şeklinde yarattığı çarpıklıklar olduğunu düşünüyorum. Kısacası bu durum medyanın var olan ideolojileri kadın bedeni üzerinde işleyen hızlı trafik sayesinde yeniden üretmesinden başka bir şey değildir. Ne yazıktır ki bu trafik akışı içerisinde meydana gelen kazalarda yitirilenler de yine hep kadınlardır.

İşin beyaz ekran boyutu böyleyken haber bültenleri ve gazetelerin üçüncü sayfalarında ise en çok töre cinayetleri, fiziksel, duygusal, psikolojik vb. şiddete maruz kalması nedeniyle habere özne olmayı başarabilmiş kadınlar dikkat çekmektedir. Bu kadınlar ‘mağdurdur’. Diğer sayfalarda ise görünümünden başka derdi kederi olmayan renkli kadınlar kendilerine yer bulmaktadır. Bu kadınlar ise ‘modeldir.’ Sokaktaki, evdeki, taşradaki, çalışma hayatındaki kadının haberleri ise enteresan bir hal gerçekleşmediği durumlarda medyada kendilerine pek yer bulamamaktadır.

Page 36: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Medya Takip Merkezi’nin 2005 yılında, kadının haberlerde hangi özelliklerle yer aldığını anlamak için 23 ulusal televizyon kanalı ve 800’ü aşkın dergi, gazete haberlerini takip ederek yaptığı bir çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmaya göre;

Page 37: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

%28’lik bir dilimle ilk sırada töre cinayetleri, ve toplumsal sorunlar yer almaktadır.

İkinci sırada %21’lik dilimle kadına yönelik şiddet, ardından…

%8’le genel kadın sorunları,

%7 boşanma, Son olarak ise %5 ile cinsel taciz ve tecavüz şeklinde

sıralanmaktadır.

Türkiye’nin ilk kadın Genel Yayın Yönetmeni Nurcan Akad, fotoğraf resmi twitter hesabından alınmıştır.

Başarılı kadın haberlerinin oranı ise sadece %12 ile sınırlı kalmaktadır. Tam bu noktada toplumumuzun kadın gerçeğinin medyada çok iyi temsil edilemediğini görmekteyiz. Peki neden böyle bir temsil sorunu var? Hala kesin yanıtı verilebilmiş bir soru değil.

Page 38: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Ama birkaçına neden bazından değinmek gerekirse bu temel sorunlardan ilkinin kadınların karar mekanizmalarında yeterince yer alamamaları olduğu ön plana çıkacaktır. Kadınlar bu süreçte etkin rol oynasalar bile kendilerinden erkek kimliğine ait olan roller doğrultusunda hareket etmeleri beklentisi hakimdir. Kararları erkeksi olmak koşuluyla veren ve uygulamaya döken kadınların çalışma hayatında daha başarılı oldukları yargısı maalesef henüz kırılabilmiş değil. Medya’nın bu yargıyı hemen her gün destekler nitelikte sunumlarla kuvvetlendirmesi de cabası.

Türk basın tarihinin ilk kadın genel yayın yönetmeni Nurcan Akad bu durumdan o denli muzdarip kalmış olmalı ki ‘Akşam’ gazetesinde göreve başladığında ilk iş olarak heteronormativizm konusunda oldukça kaslı ve iri yapılı Türkiye gibi bir ülkede arka sayfa güzelini yayından kaldırtma cesaretini gösterebilmiş ve bir öncü olarak anılır hale gelmiştir.

Page 39: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Türkiye’nin ilk dünya güzeli Keriman Halis

Tüm bunların haricinde kadın temsilinde medya açısından popüler kültürün de tartışılması gerektiğine inanıyorum. Zira son 80 yılda Türkiye’de popüler kültür

Page 40: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

çığır açıcı bir ilerleme gösterdi. Peki bu kadın temsilini nasıl etkiledi diyecek olursanız? 1929 yılına dönmek yeterli olacaktır. O yıllarda Cumhuriyetin yarı resmi gazetesi olarak adlandırılan Cumhuriyet gazetesi bir güzellik yarışması düzenlemiştir. Bu yarışmada Balıkhane Nazırı Mehmet Tevfik Beyin torunu Feriha Tevfik Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi seçilmiştir. Hemen ardından 1932 yılında ise Keriman Halis Türkiye’nin ilk dünya güzeli şeçilmiştir. Bu ‘olağanüstü’ gün şerefine Cumhuriyet gazetesi renkli baskı yapmış ve Keriman Halis’in boy boy fotoğraflarını yayınlamıştır. İşte Türkiye’de kadının popüler kültürle birlikte medyadaki ilk temsili bu şekilde gerçekleşmiştir. Dikkat çekmek istediğim nokta yine ‘nesne ve yine fiziksel’ anlamda bir temsil söz konusudur. Oldukça ciddi bir yayın organı olan Cumhuriyet’de oldukça ciddi bir süreçte ortaya çıkan bu kadın portresinin popüler kültürün metalaştırdığı bir kadın imgesi olduğu aşikardır.

Page 41: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Her on yılda Türkiye’de ciddi bir değer değişim döngüsünün yaşandığını düşünecek olduğumuzda dönemler arasındaki kadın temsillerini de dikkate almak gereklidir.

1940’larda kadın modası ve dolayısıyla kadın imgesi erkeğe benzerlik üzerinden kurulmuştur. Kısa saçlar, garson kesim elbiseler, dize kadar kısalan etek boyları, asker kostümleri ve bahriyeli kıyafetleri giyilmiş, hatta kravat takmak moda olmuş bu dönemde kalçasız ve düz göğüslü kadınlar öne çıkarılmıştır.

1950’lerde yaşanan göç dalgasıyla birlikte ise arabesk kültürü artmış ve yeni bir kadın tiplemesi ortaya çıkmıştır.

Page 42: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

1960’larda öğrenci olayları ile beraber batıdan esinlenen bohem kültürle kadınlar yeniden erkeğe benzemiştir.

1970’li yıllar ise kadının ideolojik temsillerle anıldığı bir dönemi işaret etmektedir. Özellikle yazılı basında devrimci sol kadın tiplemesi bu döneme damgasını vurmuştur.

80’lere gelindiğinde liberal dönüşüm ve kamusal alanda gerçekleşen göreceli değişimle birlikte belli cemaatlerin kadınları medyada kendilerine temsil imkanı bulmuşlardır. Bu bağlamda 80’ler biraz daha çeşitlenmenin yaşandığı bir dönem olmuştur.

90’lar kadının tam olarak bir tüketim objesi haline dönüştürüldüğü yıllardır. Kadın olma yetkinliği ve siyasal bilinç bir köşeye fırlatılmış dergiler, gazeteler ve televizyonlar aracılığıyla kadına yöneltilmiş bir tüketim kültürü başlatılmıştır. 90’ların sonunda devreye internet ve yeni medya teknolojilerinin de girmesiyle kadın sömürü ürünü olma konumundan sömüren olmaya da itilmiştir. Zira ‘bu ürünü alırsan şöyle görünürsün’ şeklinde başlayan emredici dil kadını tüketilirken tüketene dönüştürmüştür.

Page 43: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Psikolojik sosyolojik faktörlere ışık çevirdiğimizde ise sözlü kültürde yer alan kadının yazılı kültürde silik kaldığını görürürüz ve bunun sonucu olarak görsel kültüre de iyi aktarılmadığı sonucuna ulaşırız. Kadın konusunda pekçok araştırma olmasın rağmen kadın hakkında bilgimiz toplum olarak oldukça sınırlıdır. Ayrıca ben kültürel donelerimizin içindeki kadını tam olarak çözemediğimize de inanıyorum. Yayıncılığın bir kod çözüm süreçleri zinciri olduğunu hepimizin bildiğini farz edecek olduğumda kadının medyada temsilinin neden bu denli sorunlu olduğunu daha iyi anlamış oluruz diye düşünüyorum.

Page 44: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Bu faktörler dahilindeki bir diğer önemli süreç ise medya çalışanlarının zihniyetinde oturmuş olan kadın algısıdır. Kadın sadece imajlara indirgenmiş durumdadır. Hatta dudak göğüs ve bacak olarak parçalanmış imajlara. Bu yüzden medyada kadının temsili düşük profilli bir temsildir. Küt kesim erkekçi bir bakış açısının hakim olduğu medya ağında kadın da yer almasına rağmen maalesef kadın duyarlılığının uzunluğu bu kütlük karşısında ‘karmaşık, dolaşık ve gereksiz’ olarak algılanmaktadır.

Page 45: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA
Page 46: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Türkiye’de uzun yıllardır Kadın Programcılığı yapan Seda Sayan popüler kültürle gelen kadın algısının şekillenmesine etki eden isimlerden en çok bilineni

İşin tuhaf tarafı ekranda aslında bir kadın hakimiyeti vardır. Görsel medyanın işleyişi kamu olayları, eğlence dünyası ve haber dünyası üzerine kuruludur. Bu formatın dışındakiler aksesuar olmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Bu yüzden bahsettiğim kadın programları birer aksesuardır çünkü her ne kadar içeresinde eğlence unsuru barındırsalar bile bahsi geçen format kalıplarına bir türlü uyarlanamayan melez oluşumlardır.

Salt reyting getirisi uğruna çoğu gündüz kuşağını parselleyen bu programlar sayesinde günümüzde medyada görünen kadın modeli ya şehirli, tüketen, cinsel özgürlüğünü rahatça kullanan güzel kadın ya da muhtaç, vasıfsız, şiddet gören, zavallı kadın şeklindedir.

Daha önce de bahsettiğim gibi medyada kadına yönelik kullanılan dil ise dönüştürücü bir dil olmaktan oldukça uzaktır. Aksine emredici, buyurgan bir dil yapısı söz konusudur. Kadınlar bu dile ortak olamamakta sadece edilgen bir biçimde tamamen farkındalıklarından soyunmuş vaziyette bu dilin emrine girmektedirler. Baudrillard ‘Amerika’ adlı kitabında bu konuya ilişkin şöyle bir yorumda bulunuyor ‘Ekranda Amerika’yı görürsünüz, sokağa çıktığınızda da ekranı görürsünüz.’

Page 47: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Yaratılan bu benzer buyurgan dil sayesinde Türkiye’de de buna benzer bir dönem yaşanıyor. Sokaktaki ve ekrandaki kadınlar birbirlerine benziyor. Gerçeklik algısı yanılsamaya düşüyor. Giyim, saç rengi, makyaj hatta estetik ameliyatların artışı ve ucuzlamasıyla beraber gelen aynı yüz. Kadın programlarına izleyici olarak katılan kadınlar için de biraz farklı olsa bile aynı durum geçerli. Stüdyolar ekranda gördükleri kadınlar

Page 48: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

gibi giyinip süslenmiş onlarca kadınla dolu ama bir farkla asla onlar gibi bir hayat yaşayamayan onlarca kadınla. ‘Kendin olma başkası’ ol politikası da diyebileceğimiz bu politika sürekli değişim göstererek canlılığını korumaya devam ediyor.

‘Popüler Kültürde Kadın’ başlıklı bir çalışmaya göre ise medyada temsil edilen kadınlar töre cinayetleri, şiddet, cinsel şiddet, şiddet dışında şiddetin öznesi olan kadın, tarikat gerçeği içinde yer alan ya da siyasi bir kriz sonrası ortaya çıkan yani skandalların öznesi olan kadınlar olarak dizilim göstermektedirler. İster kırsal, ister kentsel alanda olsun çalışan kadınlar ve sorunları kendilerine medyada yer bulamamaktadır. Konuya ilişkin yapılan akademik çalışmalar ne yazık ki medya üzerinde bir baskı unsuru oluşturmamakta ve yayınları değiştirememektedir.

Türkiye’de kadına yönelik şiddet haberlerine bakacak olduğumuzda ise bu yolun geri dönüşü olmayan bir yol olduğunu görüyoruz. İlk kez Güldünya’nın

Page 49: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

öldürülmesinin ardından toplumsal bilinçten çıkmaya başlayan sesler son olarak Özgecan cinayetinin ardından toplumsal bir tepkiye dönüşmeyi başardı. Ancak Türkiye’de her gün öldürülen kadınlar düşünüldüğünde bu tepkinin yeterli olmadığını söylemek mümkün.

Ne yazık ki bu konu medyada kendisine yönlendirici ve vahşi bir şov şeklinde yer buluyor. Kadın konusunda çalışanlar ve akademisyenler ise kitlesine medyadan ulaşma imkanı bulamıyor. Kadın sorunları, hakları üzerine çalışan ve kafa yoranlar seslenmeleri gereken kadınların izlediği programlarda değil yine konuya duyarlı olanların izlediği daha ‘ciddi’ programlarda konuşuyorlar. Bu yüzden Türkiye’de bir an önce tematik yayıncılığa geçmenin zorunlu oluduğunu düşünüyorum. Haber, spor, eğlence kanalları ayrışmalı. Medya kadın konusunda farklılaşmış bir dünya sunması gerekirken sıkıcı bir homojen dünya sunmayı bırakmalı.

Page 50: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Tüm bu anlattıklarımın sonucunda medyada kadının temsili sorunu için şunları söyleyebiliriz:

Bir kadın ancak bir skandala karıştığında, saldırıya şiddete, tacize maruz kaldığında, öldürüldüğünde haber olmaktadır.

Kişisel başarısıyla haber olan kadın sayısı oldukça azdır.

Kadınların haberlerde, özellikle politik haberlerde temsil edilmemesinin başlıca nedenlerinden birisi onlara kaynak, uzman ve bilirkişi olarak danışılmamasıdır.

Kadınları fiziksel ve cinsel olarak nesneleştiren medya onları düşünceleri, hayat hikayeleri ve duyguları olan öznel varlıklar olarak göstermek konusunda başarısızlığa uğramaktadır.

Kadınların temsil biçimleri bilgilendirme amaçlı değil, kadınların çaresizliğini ve zavallılığını göstermeye yöneliktir.

Tüm bu temsillerin sonucu olarak kadınlar şikayet eden, sorun çözemeyen, yardıma ihtiyaç duyan, kafası karışık çok konuşan, ve en basit konularda bile fikri olmayan olarak gösterilip erkeğe karşı çok aşağı konuma itilmektedir.

Page 51: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

3.1.MEDYADA KADIN İSTİHDAMI VE AYRIMCILIK

Medyada Kadın İstihdamı ve Ayrımcılık Medyanın cinsiyete dayalı ayrımcılık içeren temsillerine her türlü medya metninde rastlandığını söylemek mümkündür. Bu yapının temel aktörlerinden biri de sektörün her düzeyinde istihdam edilen bireylerdir. Medyada çalışan kadın sayısının azlığının cinsiyetçi temsil biçimlerinin başlıca nedenlerinden biri olarak ele alınması 1970’lerle birlikte mümkün olmuştur. Yine aynı dönemde, daha fazla sayıda kadının medya sektöründe çalışması politik bir talep haline dönüşmüştür. Zamanla sektörde çalışan kadınların sayısı artmıştır. Fakat bu da yeni bir cinsiyetçi işbölümü oluşumuyla sonuçlanmıştır: Üst düzey yöneticiler, kamera tutanlar vb. erkekler iken, düzelticiler ve montajcılar ise kadınlardır. Medya ürünleri üzerinde toplumsal cinsiyet bağlamında ilk çalışanlar olan feminist araştırmacılar öncelikle kadın ve erkek gazeteciler üzerine odaklanmıştır. Sektöre bu çerçeveden bakıldığında diğer sektörlerde olduğu gibi medyada kıdemli yöneticiler arasında kadınları görme ihtimalinin düşük olduğu ve kadınların erkek meslektaşlarından daha az ücret aldığı ortaya konmuştur (Van

Page 52: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Zoonen, 1994). Semra Somersan “Erkek Şoven Ülkenin Erkek Mesleği: Gazetecilik” başlıklı yazısında (Somersan, 1997), 20 haber gazetesinde, gazete başına bir kadın yöneticinin dahi olmadığını tespit etmekte ve “demokrasi havarisi gazetelerde durum farklı değil; kadınlar sadece alt kademelerde temsil ediliyor, nisbi köle olarak çalışıyorlar” değerlendirmesini eklemektedir. Basında istihdam edilen kadınların çoğu en düşük düzeyde konumlandırılmakta; haber muhabiri, magazin yazarı ve kadın sayfası yazarı olarak kurumsal hiyerarşinin en altında yoğunlaşmaktadır. Gerbner, çoğu Amerikan gazetesinde kadınların, haber masaları tarafından “çöp” olarak nitelendirilen haberlere gönderildiğini belirtmektedir (Smith, 1980). Kadınlar evdeki sorumluluklarının uzantısı olarak nitelendirilebilecek alanlarda görülmektedir. Siyasal, ekonomik gibi “gerçek” haber alanlarında kadınlar azınlıktadır. Erkeklere göre daha az sayıya ve yetkiye sahip olmanın yanı sıra kadın gazetecilerin, kadın haklarından, kadın konusundan konuşurken bile kendileri ile konu arasına mesafe koyduğu ve özellikle dikkatli davranmak zorunda kaldığı görülmektedir. Ayşe Asker’in 1991 yılında yaptığı araştırma kadın gazetecilerin kadın erkek ayrımı ile ilgili sorunlara de- ğinmekten kaçınabildiğini; erkek meslektaşları tarafından eleştirilmekten çekindiğini, mesleğin yönetimden kurallara, söylem biçimlerine kadar erkeklerin egemenliği altında olduğunu ve erkeklerin meslekteki gelişmelere koşut olarak ortaya çıkan birçok dalda uzmanlaştığını, oysa kadınlar için her şeyin yeni olduğunu ortaya koymaktadı. T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü 35 Oya Tokgöz’ün 1985 yılında yaptığı kitle iletişim araçlarında yöneticilik yapan kadınların durumlarının değerlendirilmesini konu alan incelemesinde, incelemenin yapıldığı tarihte ulusal düzeyde yüksek tirajlı gazetelerde kadın yönetici bulunmadığı, kadınların muhabir, teknik sekreter, düzeltmen, montaj ve pikaj işlerinde çalışan olarak istihdam edildikleri belirtilmektedir (Tokgöz, 1987). Kadın gazetecilerin

Page 53: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

yönetimlerin üst kademelerine çıkması için hiçbir engellerinin olmadığı iddia edilmesine rağmen kadınlar kariyerlerinde sınırlı ve yavaş bir ilerlemeye sahiplerdir. Geçmişe göre daha fazla sayıda kadın daha yüksek pozisyonlara çıksa da cam tavanların varlığı kadınların en üst mevkilere çıkmalarını engellemektedir. Farklı toplumsal gelişmeler sonucunda da olsa, Türkiye ve modern kapitalist ülkelerde, iletişim fakültelerinde okuyan ve iletişim sektöründe çalışan kadın sayısında artış olmuştur. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından gerçekleştirilen Yazılı Medya Araştırması’nın sonuçlarına göre Türkiye’de yazılı medya sektöründe kadın çalışanların oranı % 35 civarındadır; gazetelerde ise bu oran dergilerden daha düşüktür. Kadınların eğitim durumlarına göre oranlarına bakıldığında eğitim seviyesi arttıkça bütün çalışanlar arasında kadınların oranlarının arttığı görülmektedir. Bu da kadınların yazılı medyada çalışmak için erkeklerden daha fazla mücadele etmek zorunda olduğunu göstermektedir; zira eğitim seviyesi azaldıkça kadınların bu sektörde iş bulma olanağı erkeklerden daha fazla oranda azalmaktadır. Kadınlar; yazı işleri müdür yardımcısı, grafiker, sayfa editörü, düzeltmen gibi mesleklerde erkeklere daha yakın oranlarda çalışmaktadır. Üst yönetim kademelerinde kadın çalışanların oranı % 15 civarına inmektedir. Bu oranlar, gazetelerde dergilerden daha düşüktür (TÜİK, 2007). Sadece yazılı medyada değil genel olarak tüm medyada yönetici düzeyinde çalışan kadınların oranı çok düşüktür ve kadınlar esas olarak orta düzey yönetici olarak çalışmaktadır (Gülbahar, 2007: 89). Yine güncel bir çalışma olan “Medyada Kadınların Temsil Biçimleri” araştırması da benzer sonuçları göstermektedir: Gazetelerin yönetim kadrolarının % 21’i, editoryal yönetici kadroların % 10’u, köşe yazarlarının %12’si, televizyon ana haber bültenleri yönetim kadrolarının %16’sı, dış seslerin ise % 25’i kadındır.

Page 54: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

Medyada Cinsiyete Dayalı Ayrımcılıkla Mücadelede Medya İzleme Grupları 36 Sinema sektöründe de kadınlara yönelik ayrımcılık açıkça görülmektedir. Kadınların genellikle çekici ve güzel oldukları sürece sektörde iş bulabilmelerinin yanı sıra yaşları ilerledikçe sinemada kendilerine yer bulma şansları bir hayli azalmaktadır. Creedon ise medya sektöründeki kadınların sayısının artmasını farklı bir açıdan ele almaktadır. Ona göre alandaki kadınların sayısının artması, kadınların daha üstün bir güce kavuşmasına veya daha fazla etkili olmasına dönüşmemektedir; daha çok ücretlerin ve alanın toplumsal konumunun gerilemesine neden olmaktadır. Görüldüğü gibi zaman içerisinde medya sektöründe çalışan kadınların sayısı bir hayli yükselmiştir. Fakat bu sayılardaki artış cam tavan, dikey ayrımcılık gibi olguları beraberinde getirmiştir. Kadınların sektördeki sayısı artsa da kadınlar yönetici seviyesindeki pozisyonlardan uzak olmaya devam etmektedir. Yani olumlu bir gelişme olarak görülebilecek olan sektörde çalışan kadın sayısının artması sektörün cinsiyete dayalı ayrımcı yapısının dönüşmesiyle sonuçlanmamaktadır.

Page 55: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

3.2. Medyada Çalışan Kadınların Medya Ürünlerine Etkisi Medyada çalışan kadınların daha çok alt kademelerde yer alması ve temsillerin yanı sıra sektörün kendisinin de cinsiyete dayalı ayrımcılık çerçevesinde şekilleniyor olması, sektördeki ayrımcılıkla temsillerdeki ayrımcılık arasında bir bağ olduğunu düşündürmektedir. Bu bağlamda genel olarak kitle iletişim sektöründe kadınların sayısal ve nitel varlığının bu ürünler üzerinde -özellikle de kadınların yararına bir etkisi olup olmadığı da tartışıla gelmiştir. Feminist akımların bazı öncülerinin de basında çalışan kadınlar arasından çıkmış olması bu sorgulamayı daha da anlamlı kılmaktadır. Fakat bu araçlarda çalışan kadınların sayısının artması ve konumunun yükseltilmesi de mesajlardaki cinsiyetçi dilin dönüştürülmesi için yeterli olmamıştır. Güncel çalışmalar kadın haklarına saygılı, cinsiyet ayrımcılığı yapmayan bir gazeteciliğin yaygınlaştırılması için en belirleyici etkenin kadın gazetecilerin sayısının artması olarak düşünülmesinin geçersiz olduğunu ve tek başına kadın olmanın bu dönüşüm için yeterli olamadığını ortaya koymaktadır. Örneğin Küresel Medya İzleme Projesi’nin sonuçlarına göre; erkek habercilerin yaptığı haberlerde

Page 56: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

kadınlar % 20 oranında haber konusu olabilirken, kadın muhabirlerin haberlerinde bu oran % 25’e yükselmektedir. Kadınların varlığı göreli bir iyileşme sağlamış olsa da önemli bir farklılık yaratmamıştır. Farklı ülkelerde yapılmış birçok çalışmanın da ortaya koyduğu sonuç, kadınların medyadaki varlığının ürünler üzerindeki yansımaları ve etkilerinin bire bir ve basit olmadığını, oldukça karmaşık olduğunu göstermektedir. Sektör, kültür ve sanayi içindeki egemen yapılanma ve ortam kadınların varlığının etkisinin sınırlarını çizmektedir. Öte yandan kadınların bu konudaki bilinç ve isteği de önemli görülmektedir. Smith, medyanın kullandığı kadınlık kalıplarının var olan tutumları pekiştirmede önemli rol oynadığını ve ana akım medyada kadınların ele alınış biçimini değiştirme çabalarının mevcut koşullarda başarı şansının çok düşük olduğunu belirtmektedir. Buna neden olarak da ulusal medyanın hem çalışanlar hem de profesyonel normlar ve çalışma pratikleri açısından erkek egemen yapısını ve medyanın reklâm gelirlerine bağımlılığını göstermektedir. Böylece kadınlara belirgin ekonomik roller yükleyen bir toplumda sanayi ve ticaret sektörüne mali açıdan bağımlı olan medyanın mevcut ekonomik sistemi sürdürmede gerekli olan kadın “imgelerini” kullanmak zorunda olduğunu ileri sürmektedir. Medyada kadın çalışan sayısının artmasının cinsiyetçi temsilleri dönüştürmede yetersiz olduğu söylenmekle birlikte bu artışın önemi de göz ardı edilmemelidir. Nadire Mater ve İpek Çalışlar’ın da belirttiği gibi “kadınların medyada mevcudiyeti buna eşlik eden bir toplumsal cinsiyet perspektifi olmadığında her zaman kadınlarla ilgili haberler konusunda beklenen değişiklikleri yaratmasa bile, özellikle karar mekanizmalarındaki kadın gazeteci sayısının artması ve kadın bakış açısına sahip kadınlarla ulaşılacak en az % 33’lük altın eşiğin aşılması gerekmektedir. Ayrıca, toplumsal cinsiyet temelli bir farkındalığın da geliştirilmesi gerekmektedir. Çünkü ancak böyle bir perspektife sahip olunduğunda kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlikler tespit

Page 57: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

edilebilir”. Kadın medya profesyonelleri arasında ağ oluşturma ve danışmanlık gibi araçlarla medyada çalışan kadınların güçlenmelerine ve Medyada Cinsiyete Dayalı Ayrımcılıkla Mücadelede Medya İzleme Grupları 38 kariyer patikalarındaki engellerin üstesinden gelmelerine yardım etmek de önemlidir. Ayrıca medya eğitimi veren kurumların, öğrencileri toplumsal cinsiyet farkındalığı, hayatın tüm alanlarındaki görünümlerinin önemi konusunda duyarlılaştırmasının çok önemli katkılar sunması beklenmektedir. Kadınların medya sektöründe sayıca artmasının cinsiyetçi temsilleri dönüştürmede yeterince etkili olmadığı konusunda neredeyse bir görüş birliğine varılmıştır. Fakat kadınların sektörde erkeklere nazaran yaşadıkları çeşitli ve çok sayıda sorun, sektörün özellikle yönetici kademesindeki erkek egemen yapısı ve kadın olmanın doğal bir toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı getirmemesi gibi hususlar göz önüne alındığında bu sonuç çok da şaşırtıcı değildir. Bu nedenle medyada çalışan kadınların sayısının artmasının temsillerin dönüşümünü sağlaması için kadınların sistem içinde daha çok söz sahibi olmaları, alanların cinsiyete göre ayrışmaması, kadınlar arasında ağlar kurulması, çeşitli eğitimlerle toplumsal cinsiyet duyarlılığının pekiştirilmesi gibi çabalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Page 58: MEDYA VE KADIN · Web viewMEDYA VE KADIN2017HAZIRLAYANLARMELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA11.01.2017 MEDYA VE KADIN 2017 HAZIRLAYANLAR MELTEM KAYA,İLKNUR, GİZEM, ADEM, ŞEYMA

KAYNAKÇA

1. NURTEN KARA- FEMİNİST KADIN HAREKETLERİ VE MEDYA PROFOSYENELERİNİN TUTUMU

2. ASLI MERİÇ- TÜRKİYE MEDYASINDA KADIN3. SENEM MERT- MEDYANIN KADINLAR ÜZERİNE ETKİSİ4. DUYGU ASENE- KADINCA DERGİSİ5. SERPİL SANCAR-TÜRKİYE’DE FEMİNİZM VE KADIN

HAREKETİ