43
Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedeni Mehmet Ali Erdem I Giriş İman, ihlâs, ahlak, sevgi, aşk, şefkat, kardeşlik, barış, tevhid-vahdet gibi güzel olduğu gibi kulağa da hoş gelen, Mevlana ve Bediüzzaman’ın eserlerinde ve onları değerlendirenlerin çalışmaları içerisinde yoğun olarak incelenen ve yazılan bu konuları seçmek varken niçin adı dahi iç karartan şeytanın varlık nedenini incelemeyi tercih ettim? Özellikle son dönemlerde insanımızın kendini geliştirmek ve olgunlaştırmaktan ziyade dış dünyada oluşturduğu ve kötü, şeytani sıfatlar yakıştırdığı hasımları ve düşmanları ile uğraşması, insan kalitemizde, birlikte uyumlu yaşama kapasitemizde, toplum hayatımızda seviyenin düşmesine yol açmıştır. Nefislerin unutularak şeytanın fazlaca gündemde tutulduğu, nefislerin şeytanı – şeytanın nefisleri kullandığı gibi bir kanaat hâsıl olmuştu. Özellikle dini referanslarla mücadele edenlerin giderek mücadele ettiklerine benzemesinde nefsin ve şeytanın parmağı olma ihtimalinin zihinlerde yer bulmaya başlaması, bu çalışmanın itici gücü olmuştur. Ayrıca bu çalışma ile nefis ve şeytanı daha iyi tanıyarak maddi ve manevi yolculuğuma istikamet ve hız kazandırma fırsatı bulabileceğimi düşündüm. Mevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın varlık nedeni incelenirken, her şeyi olduğu gibi bizleri ve şeytanı da yaratan Allah’ın bu konulara ilişkin olarak Peygamberimiz vasıtasıyla bizlere seslenişi, hitabı olan (kitap olmadan önce hitap olan) Kuran ile verdiği bilgiler, tavsiyeler ve emirler bu çalışmanın hem temelini hem de arka planını oluşturmaktadır. Bu Tebliğde, insanın karar alma mekanizması gibi çalışan kalbi ile yürütme organı gibi olan aklın, nefis ve şeytan ile ruh ve melekler tarafından nasıl etkilendiği izaha çalışılacak, şeytanın özellikleri üzerinde durularak, nefis, şeytan ve ruhun insana seslenişi arasındaki farklılıklar belirtilerek ayırt edilmesine katkı sağlayacak somut yargılarda bulunulacaktır.

Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

  • Upload
    others

  • View
    21

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedeni

Mehmet Ali Erdem

I – Giriş

İman, ihlâs, ahlak, sevgi, aşk, şefkat, kardeşlik, barış, tevhid-vahdet gibi güzel olduğu

gibi kulağa da hoş gelen, Mevlana ve Bediüzzaman’ın eserlerinde ve onları değerlendirenlerin

çalışmaları içerisinde yoğun olarak incelenen ve yazılan bu konuları seçmek varken niçin adı

dahi iç karartan şeytanın varlık nedenini incelemeyi tercih ettim?

Özellikle son dönemlerde insanımızın kendini geliştirmek ve olgunlaştırmaktan ziyade

dış dünyada oluşturduğu ve kötü, şeytani sıfatlar yakıştırdığı hasımları ve düşmanları ile

uğraşması, insan kalitemizde, birlikte uyumlu yaşama kapasitemizde, toplum hayatımızda

seviyenin düşmesine yol açmıştır. Nefislerin unutularak şeytanın fazlaca gündemde tutulduğu,

nefislerin şeytanı – şeytanın nefisleri kullandığı gibi bir kanaat hâsıl olmuştu. Özellikle dini

referanslarla mücadele edenlerin giderek mücadele ettiklerine benzemesinde nefsin ve

şeytanın parmağı olma ihtimalinin zihinlerde yer bulmaya başlaması, bu çalışmanın itici gücü

olmuştur.

Ayrıca bu çalışma ile nefis ve şeytanı daha iyi tanıyarak maddi ve manevi

yolculuğuma istikamet ve hız kazandırma fırsatı bulabileceğimi düşündüm.

Mevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın varlık nedeni incelenirken, her şeyi

olduğu gibi bizleri ve şeytanı da yaratan Allah’ın bu konulara ilişkin olarak Peygamberimiz

vasıtasıyla bizlere seslenişi, hitabı olan (kitap olmadan önce hitap olan) Kuran ile verdiği

bilgiler, tavsiyeler ve emirler bu çalışmanın hem temelini hem de arka planını

oluşturmaktadır.

Bu Tebliğde, insanın karar alma mekanizması gibi çalışan kalbi ile yürütme organı

gibi olan aklın, nefis ve şeytan ile ruh ve melekler tarafından nasıl etkilendiği izaha

çalışılacak, şeytanın özellikleri üzerinde durularak, nefis, şeytan ve ruhun insana seslenişi

arasındaki farklılıklar belirtilerek ayırt edilmesine katkı sağlayacak somut yargılarda

bulunulacaktır.

Page 2: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

2

Tüm bu analizler yapılırken de, Mevlana’nın ve Bediüzzaman’ın bu konularla ilgili

ifadelerine de yer verilecektir.

Gökyüzü ve şeytanlarla ilgili açıklamalara, Bediüzzaman’ın şeytanla münazarası da

kısaca irdelenecektir.

Şeytanı masaya yatırma niyetiyle başlayan bu çalışma ilerleyen safhalarında nefsi de

bir o derece inceler konuma gelmiştir.

Birbirinden 7 asır arayla dünyaya gelmiş iki insanın fikirleri birbiriyle ne kadar

örtüşür? Neden ve nasıl örtüşür ya da farklılık gösterir?

Benzer konuların farklı ifade ve tarzlarla anlatılmalarının sebebi meşrep farklılığından

önce zamanın gerekleri ve zorunlulukları ile alakalıdır. Birinde istila altında okumaya ve

sohbete dahi çok fazla zamanı olmayan halkın imge1 ve simgeler2 üzerinden istikametlerinin

muhafazası söz konusudur. Diğerinde ise halkın özellikle eğitim yoluyla, inancın çağ

dışılığına ikna edilmeye çalışıldığı bir dönemde akıl ve mantık ile istikametin muhafazası

sağlanmaya çalışılmıştır.

İkisi de bir dönemin sonunda, işgaller ile devletlerinin yıkılışında ve yeniden inşanın

temellerinin atıldığı dönemlerde hizmet görmüşlerdir.

İkisinin de öncelliği kulluk ve yol göstericiliktir. Mevlana Allah’a kavuşturan aşk

yoludur, Bediüzzaman Allah’a ulaştıran akıl yoludur, Yunuslar ise yoldaki yoldaşlarımız.

Hepsi Peygamberimizin işaret ettiği gökteki yıldızlardır, hem yol gösterirler hem de

şeytanlarımızı taşlarlar.

Aslında bu yolların hepsi Allah’adır, Allah’tandır, Allah’ındır.

Mevlana’nın aşk, Bediüzzaman’ın akıl yoluyla vardırmaları bir diğerinde akıl ve aşkın

noksanlığı manasına asla gelmez. Mevlana külli akla bağlanarak aşk yolunu aydınlatmış;

Bediüzzaman ise aşkın doğurduğu şefkatte zirveye gelerek akıl yolunu nurlandırmıştır.

1 Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal, hülya.

2 Duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne veya işaret, alem, remiz, rumuz, timsal, sembol.

Page 3: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

3

Mevlana doğrudan Bediüzzaman için yorum yapmış olamayacağına göre

Bediüzzaman’ın Mevlana ile ilgili söylediği sözlerin bir kısmını burada sizlerle paylaşmak

isterim.

1. “Mevlânâ’nın zamanında yaşasaydım Mesnevî yazardım."1

2. “Hayal görüyor ki, bu ağaçlar meleklere ceset olmuş, onlardan binlerce ney sesi

geliyor. Onların neylerinden fikir, Hay olan Cenabı Hakkın medihlerini işitiyor.

Onların yaprakları birer dil olmuş, her zaman ya Hay, ya Hay manasında “hu”,

“hu” zikrini çekiyorlar. Ki her şey beraber , “Lailahe illallah” diyor; her zaman ya

Hak, hakkı hayat istiyorlar; baştanbaşa ya Hay diyorlar; hep beraber “Allah” diye

zikrediyorlar”2

3. İnsan bedeni düzenli bir şehir gibidir: Damarların bir kısmı iletişim vazifesi görür,

diğerleri kanın dolaşımını sağlarlar. Kanda ise iki çeşit hücre vardır: bir tüccar, bir

erzak memuru gibi ilahi bir kanunla hücreciklere gıdalarını taşıyan alyuvarlar ile

azınlıkta olan ve hastalık gibi düşmanlara karşı asker gibi savunma yapan akyuvarlar.

Akyuvarlar ne vakit savunmaya geçseler Mevlevi gibi dairesel hareket ile hızlı ve

şaşırtıcı bir durum alırlar3.

4. Üstadlarından biri olarak gördüğünü beyan ettiği Mevlânâ’nın kendi nefsine dediğini

Bediüzzaman da kendisi için söyler4: “O, “ben Senin Rabbin değil miyim?” dedi. Sen

“Evet” dedin. “Evet” demenin şükrü nedir, bilir misin? Çok bela çekmektir. Bilir

misin bela çekmenin sırrı nedir? Yani fakr u fena dergâhındaki halkaya katılmaktır.

(Dîvân-ı Kebîr, s. 157, Gazel 251.) O vakit nefsim dahi “Evet, evet. Acz ve tevekkülle,

fakr ve iltica ile nur kapısı açılır, zulmetler dağılır. (İmân ve İslâmiyet nuru için

Allah’a hamd olsun) dedi. Meşhur Hikem-i Atâiyenin şu fıkrası, yani, “Cenâb-ı Hakkı

bulan neyi kaybeder? Ve Onu kaybeden neyi kazanır?” (İbn-i Atâillah el-İskenderî,

Şerhü’l-Hikemi’l-Atâiye, s. 208); yani, “Onu bulan herşeyi bulur. Onu bulmayan

hiçbir şey bulmaz, bulsa da başına belâ bulur” ne derece âli bir hakikat olduğunu

gördüm ve (“İslâmiyet garip olarak başladı; ileride garipliğe dönecek ve ilk

günlerdeki gibi tekrar garip olarak gelişmeye başlayacaktır. Ne mutlu gariplere!”

(Müslim, Îman: 232; Tirmizî, Îman: 13; İbni Mâce, Fiten: 15; Dârimî, Rikâk: 42;

Müsned, 1:184, 398, 2:177, 222, 389, 4:73.) hadîsinin sırrını anladım, şükrettim. İşte,

kardeşlerim, karanlıklı bu gurbetler, çendan nur-u imanla nurlandılar; fakat yine bende

bir derece hükümlerini icra ettiler ve şöyle bir düşünceyi verdiler: “Madem ben

garibim ve gurbetteyim ve gurbete gideceğim. Acaba şu misafirhanedeki vazifem

Page 4: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

4

bitmiş midir? Tâ ki sizleri ve Sözleri tevkil etsem ve bütün bütün alâkamı kessem”

fikri hatırıma geldi. Onun için sizden sormuştum ki, “Acaba yazılan Sözler kâfi midir,

noksanı var mı? Yani vazifem bitmiş midir? Tâ ki rahat-ı kalble kendimi nurlu, zevkli,

hakikî bir gurbete atıp, dünyayı unutup, Mevlânâ Celâleddin’in dediği gibi Semâ’ın ne

olduğunu bilir misin? O, şahsî varlıktan vazgeçip; mutlak yokluk içinde bekâyı

zevk etmektir.” deyip, ulvî bir gurbeti arayabilir miyim?” diye sizi o suallerle tasdî

etmiştim. Bâkî olan sadece O’dur.”

İstekleri Aynıdır

Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem

Ruhumu Rahmân’a teslim eyledim; gayr istemem

İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim

Zerreyim, fakat bir batmayan, daimi güneş (Şems-i Sermed) isterim

Hiç ender hiçim; fakat bu mevcudatı birden isterim (Bediüzzaman, Sözler, s.639)

Bir gün bende Allah Teala’nın nurunu insanlarda göreyim diye bir arzu uyandı.

Sanki denizi damlada, Güneşi ise zerrede görmek istiyordum. (Mevlana; Topbaş, s.267)

Sanki bir tevhidden vahdete, diğeri de vahdetten tevhide bakmayı arzulamaktadır.

Kuran’a göre şeytanın varlık nedeni

Her şeyi yaratan Allah5 hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır6.

Allah birdir ve her şeyi ve onlardan ortaya çıkan iyiliği de kötülüğü de yaratandır7.

Yoksa Allah iyilik tanrısı, şeytan kötülük tanrısı değildir.

Şeytan Allah’ın takdiridir bize düşen tedbirdir. Yani Allah şeytana “kandırabiliyorsan

kandır” demiş, fırsat/ruhsat/ izin8 vermiş; insana da “aldanma”9 demiştir.

Nefis10, 11 de şeytan12, 13 da Allah’ın izniyle hareket ederler. Allah bize tercih hakkı

vererek, bizi sınamaktadır.

Page 5: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

5

Şeytan olsun melek olsun hepsi Allah’a kulluk etmektedir; sanki bir iyi diğeri kötü

polisi oynamaktadır. Öyle kodlanmışlardır ki biri istese de kötülük diğeri istese de iyilik

yapamaz.

Şeytan insanla sınanmıştır, insan da şeytanla sınanmaktadır. Bizatihi hayatın

kendisi en büyük derecelendirme kuruluşu gibidir; nefis ve şeytan da iç ve dış testleridir.

Hıristiyanlıktaki şeytan algısı oldukça tahrif edilmiştir. Hıristiyanlara göre şeytan

dünyada birçok kötülüğü bizatihi kendisi gerçekleştirebilmektedir. Oysa Cenabı Hak bize

şeytanın sadece kötülüğü ya da daha az iyiyi telkin edebileceğini, eylem gücü olmadığını, fail

olamayacağını ancak azmettirici olabileceğini bildirmektedir.

Şeytan, ateşten yaratılması ve cehenneme götüren yolun pazarlayıcısı olması nedeniyle

genellikle ateş ve kırmızı ile birlikte düşünülmüş ve resmedilmiştir. Oysa insan cismi de

topraktan yaratıldı, insan toprağa ne kadar benziyorsa şeytan da ateşe o kadar benzer.

Şeytanın rengi: Nefis hakikatin üzerini örter, şeytan ise karartır. Aydınlıktan, nurdan

uzak kalanın karanlığa sürüklenmesi gibidir şeytanın etki alanına girmek. “Zulmetsiz

(karanlık olmadan), daimi bir ziya (aydınlık, nur) bilinmez ve hissedilmez”14

Rasûlullah (asm) buyurdular: “Zulümden sakınınız! Çünkü zulüm, kıyamet gününde

zâlime zifiri karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakınınız. Çünkü cimrilik sizden önceki

ümmetleri helâk etmiş, onları birbirlerinin haksız yere kanlarını dökmeye, haramlarını helâl

saymaya sevk etmiştir.”15 Zulmet karanlık demek olup zalim ve zulümle aynı kökten (zı-lam-

mim) gelmektedir.

Mevlânâ (Fîhi Mâ-Fîh, s.38-39) şeytanı bir hikaye ile açıklar:

“Tanrı birken, yol birken söz, nasıl olur da iki olur? Görünüşte aykırı görünebilirse de

anlam bakımından birdir. Ayrılık, aykırılık, görünüşte; görünebilirse de anlam bakımından

birdir. Hani bir bey, çadır yapın dese birisi ip büker, birisi mıh kakar, birisi bez dokur, birisi

diker, birisi biçer, birisi iğne batırır. Görünen bu işler, dış yüzden ayrıdır, çeşit-çeşittir,

dağınıktır amma anlam bakımından birdir; hepsi de bir iş görmektedir. Bu dünyanın halleri de

böyledir. Dikkat eder, bakarsan görürsün ki suçlu olsun, iyi olsun; isyan etsin, itâat etsin;

şeytan olsun, melek olsun; herkes Tanrıya kulluk etmektedir. Mesela padişah, kölelerini

sınamak, ayak direyenle diremeyeni meydana çıkarmak, ahdinde duranla durmayanı ayırt

Page 6: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

6

etmek, vefalıyı vefasızdan ayırmak istese onlara vesvese veren, onları heyecana getiren biri

gerektirir ki ayak direyenin ayak direyişi meydana çıksın. Böyle biri olmasa, onun ayak

direyişi nasıl meydan çıkar? Şu halde onlara vesvese veren, heyecanlandıran kişi de padişaha

kulluk etmektedir; çünkü padişahın dileği, böyle yapmasıdır onun. Ayak direyenin ayak

diremeyenden ayrılıp meydana çıkmasını ister; sivrisineği ağaçtan-daldan, bağdan-bahçeden

sürüp çıkarmak, atmacayı bırakmak diler de bir yel estirir. Bir padişah, bir cariyeciğe,

kendini süsle, beze de kölelerime görün; böyle yap da onların eminlikleriyle hainlikleri belli

olsun diye emreder. Şimdi o cariyeciğin yaptığı iş, görünüşte suç gibi görünür amma gerçekte

padişaha kulluk etmektir.”

Bediüzzaman ise şeytanın varlık nedenini şöyle açıklar:

Sınırlı ve sonlu olan dünya Allah’ın kudretinin sınırsız mucizelerine mazhar

olmaktadır. Dünyanın en önemli sakinleri olan insanlar ve cinlerin duygu ve hislerinde diğer

canlılarda olduğu gibi yaratılıştan gelen bir sınır olmadığı için sonsuz yükselme ve yücelme

ile yine sonsuz alçalma söz konusudur. Peygamberler ve velilerden tutun da Nemrutlara,

şeytanlara kadar uzun bir imtihan alanı ortaya çıkmıştır (Sözler, s.252).

Evrendeki şerlerin, belaların, şeytanların ve zararlıların yaratılmaları ve ortaya

çıkarılmaları şer ve çirkin değildir. Çünkü çok önemli sonuçlara gebedirler. Örneğin,

meleklere şeytanlar musallat olmadıkları için, hayırda mesafe katedemezler, ilerleyemezler.

Makamları sabittir, değişmez. Keza hayvanlara da, şeytanlar musallat olmadıkları için, onların

da mertebeleri sabittir. İnsanlık âleminde ise yükselme basamakları ve alçalma çukurları

sonsuzdur. Nemrutlardan, firavunlardan Allah’a sadakatte ileri mertebelerde bulunan evliya

ve enbiyaya kadar gayet uzun bir yükselme imkânı vardır (Mektubat, s.73).

İnsanlar da önce hayvanların sonra da meleklerin üstüne ancak nefis ve şeytanla

yaptıkları mücadeleyi kazanmak suretiyle çıkabilmektedirler. Bunun başarılamaması

durumunda ise hayvanlardan ve şeytandan daha aşağıya düşülmektedir. Bir hayvan

ancak bir hayvan kadar bir hayvan iken, insan suretli beşer binlerce hayvanın vereceği

zarardan daha fazlasını verebilmektedir. Şeytan şeytanlığı için ruhsat almışken firavuna

dönebilen beşerin böyle bir ruhsatı yoktur.

Grafik 1

Page 7: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

7

İNSAN’ın Tercih Hakkı

Melekler

Hayvanlar

Şeytan

İ

N

S

A

N

Külli İrade

Zaman

Mekan

Takdir

Cüzi İrade - Tercih

Tedbir

Zarar ve kötülükte

hayvanlardan ve

Şeytandan

daha aşağıda

Hidayet-Vuslat

Firavun

İdraki

Burada unutulmaması gereken bir husus da Allah dilediğini hidayete erdirir, dilediğini

delâlette bırakır16. Bu yüzden insanoğlu şeytana ve nefsine karşı kazandığı zaferleri kendi

çalışmasından, çabasından, ibadetinden bilmemeli, Allah’ın merhametinden olduğunu idrak

etmelidir.

İman – Yelken – Su – Rüzgâr

Rüzgar ve Su Hedefe de Götürür, Batırır da!

Mevlana’ya göre beden, ruha bir otağdır. Aynı zamanda insanı Nuh’un gemisine ya da

yelkenli gemiye benzetir, rüzgârı estiren bakalım onu ne yana sürecek? Ten gemisine binmiş,

uykuya dalmış adam, denizi gördün ama asıl denizin denizine bak!

Su ise varlıktır; mal ve mülk sevgisinin gönle girmesi suyun geminin içine girip onu

helâk etmesi gibidir. Gemi altındaki su ise gemiye; geminin yürümesine yardımcıdır Acz,

mahviyet ve tevazu oldukça insan, dünya denizine batmaz, o denizin üstünde durur. Bu dünya

tümüyle onun mülkü olsa gözünde bir hiç hükmündedir.

İnsanın beden gemisinin yelkeni inançtır. Yelken oldu mu, yel, onu büyük bir yere

sürer-götürür. Fakat yelken olmazsa söz, bir yeldir ancak17. İmani zafiyetler ise yelkende

açılan delikler gibidir, yelkenden beklenen yardımı sağlamaz ve hedefe varmak güçleşir.

Page 8: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

8

Mevlana “su, geminin içine girerse onu batırır. Altında bulunursa, onu yüzdürür”

der26. Burada gemi insan bedeni, deniz ve su dünya nimetleri ve tehlikeleri, dalgalar şeytan,

rüzgâr nefis gibidir. İnsan nefsini kontrol altına alamaz da kendini onun yeline bırakır ya da

kaptırırsa nefis şeytanla işbirliği ile gemiye fazladan su aldırır ve insanı batırır. İnsan rüzgârı

(nefsini) kontrol altına alır ve denizin (şeytanın) vaat ettiği sahte kârı reddederse o denizin

üzerinde o rüzgârın da tesiriyle hedefine varır, maksadına kavuşur.

İnsan maddi yapısı itibariyle bitkisel, nefsi itibariyle de hayvani bir küçük parça,

önemsiz bir birey, fakir bir mahlûk, zayıf bir hayvandır. Akıp giden dehşetli varlıkların

dalgaları içinde çalkalanıp gitmektedir (Sözler, s.440).

Şeytan kendisine verilen imkânlarla insanoğlunu avlamaya çalışır. Mevlana şeytanı

kuşları, kuş gibi ses çıkararak aldatan avcıya benzetir (Fîhi Mâ-Fîh, s.15):

“Birisi kuşların ötüşünü taklit eder, onlar gibi öter, fakat kuş değildir, kuşların

düşmanıdır, avcısıdır o. Öter, şakır; maksadı, kuşların kendisini kuş sanmalarını sağlamaktır.

Ona başka türlü seslen deseler seslenebilir; çünkü bu ötüş, onun ötüşü değildir, eğretidir onda;

başka türlü ses de çıkarabilir o. Çünkü o, insanların kumaşlarını çalmak, her evden bir başka

kumaş göstermek için öğrenmiştir bunu.”

Şeytan nefsin sesini çıkartır ama insan değildir. Şeytanların bağırışları, kötü kişilere

çobanlık eder. Padişahın sesiyse velîlerin bekçisidir. Bu suretle birbirinden uzak olan bu iki

ses birbirine karışmaz…

Her kuş için o kuşun sesinden kuş gibi öter şeytan, insan da hemcinsi zannederek,

havadan iner, tuzağa tutulur. Oysa şeytan insanın hemcinsi değildir ama nefis hemcinsi midir

şeytanın? Oysa bilmez ki şeytan “her kuşun eti yenmez.

II - Kalbin Manevi Dost ve Düşmanları

Kalb: “O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar! Allah’a arınmış bir kalp ile gelen

başka”18 ayeti ve "İyi bilin ki insanda bir et parçası vardır, o iyi olursa bütün ceset iyi olur. O

bozulursa bütün ceset ifsat olur. O et parçası kalptir" hadisi kalbin önemini ve önceliğini

ortaya koymaktadır.19

Page 9: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

9

İnsan, Musa’nın asâsına benzer, İsa’nın afsunu gibidir. Müminin kalbi, adalet sahibi

olan Allah’ın elindedir, iki parmağı arasındadır. Asâ, görünüşte bir sopadan ibarettir ama

ağzını açtı mı bütün varlık, ona bir lokmadır. İsa’nın afsunundaki harfe, sese bakma. Ondan,

ölüm bile kaçıyor, sen ona bak! Afsunda ki o ehemmiyetsiz, o değersiz sözlere bakma, o

afsunla ölünün sıçrayıp oturuşunu seyret. O sopayı ehemmiyetsiz görme… Yemyeşil denizi

nasıl böldü, onu gör!20

Şüphe ve kuruntu hastalığı: Üstad 21. sözün 2. makamında kalbin 5 yarasını ve

onların 5 merhemini anlatır. (Sözler, s.368-374)

1. Şeytan, evvela şüpheyi kalbe atar. İnsan bunu kalbine mal eder, kendi sözü sanır,

zaten şeytanın da istediği budur. Oysa kalbine gelen sözler kalbinin sözleri değildir.

2. Manalar kalpten hayale çıplak olarak giderler, orada suretleri giyerler. Ancak hayale

gelecek olanlardan kirlenme ve zarar yoktur, tehlike onu zararlı zannederek dikkati

oraya yöneltmektir. (Yaklaşık 25 sene önce bir Allah dostunun sohbetini dinlerken

aklıma olmadık düşünceler geliyor, bunaldıkça bunalıyor hatta bu düşüncelerle orada

bulunmaktan utanarak o meclisi terk etmek dahi kuvvetlice aklıma geliyordu. Bir

işkence gibi geçen o zaman diliminden sonra herkesle beraber sohbet yapılan yerden

apartmanın dışına çıktık, çıkışın hemen sağında bir eczane vardı. Mübarek o kadar

insan içinden beni çağırarak eczanedeki bir ilaç reklamını sordu “Burada ne

yazıyor?”, “kaşıntıyı kaşıyarak gideremezsiniz, efendim”. O veli zat, beni hiç

incitmeden ve kimseye de deşifre etmeden derdimin çaresini söylüyordu)

3. Bazen bir mukaddes şeyi görmek, kirli şeyi hatıra getirir. “Aman, ne kusur ettim!”

deyip konuyu detaylandırarak meşgul olma ki, o zayıf hatıra geliş ve münasebet senin

dikkatinle kuvvet kazanmasın.

4. Şeytan vesvese verdiğinde bu durum bir zorluktur ama dinde zorluk yoktur de! Ayrıca

şeytanın verdiği vesvese, amelin varlığını aldığı gibi, kusur ve acziyetimizi bilmemize

ve Allah’a sığınmamıza, niyaz ve duaya vesile olur.

5. Hayale gelen bir şüphe itikada zarar geldiği zannını oluşturabilir. Oysa küfrü hayal

etme küfür olmadığı gibi, küfür olmadığını kesin bildiği halde küfürmüş gibi

vehimlenme de küfür değildir.

Aşırıya kaçmamak ve üstün gelmemek şartıyla, vesvesenin aslı uyanıklığa,

araştırmaya, ciddiyete vesiledir. Lakaytlığı atar, boş vermişliği ortadan kaldırır. Her şeyin

hakimi olan Allah bu imtihan dünyasında, bu yarışma meydanında bize bir teşvik kamçısı

Page 10: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

10

olarak, vesveseyi şeytanın eline vermiştir. Şeytan bizi fazlasıyla incitecek olursa onu Allah’a

şikâyet etmeli, “Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım” demeliyiz.

İnsan kalbinde neyi barındırırsa Rabbi odur, mabudu odur, onun izinden,

peşinden gidiyor demektir. İnsanın kalbine bir düşünce ayrıştırma ve sayım aleti koysak, bir

günün 24 saatinde neleri düşündüğünü zamanıyla sıralasak, işte o zaman gerçek mabud ortaya

çıkar. Kalb bütün vücuda kan pompaladığı için kalbin dediği bütün organlara yayılır,

başkentin taşraya mesajı gibi. Bütün organlar ve dahi hücreler kalpten kan vasıtasıyla gelen

zikre devam ederler. O yüzden demişler “Söz ile bir kalbe doğmaz ledünni, bütün azaları dil

olmayınca”. Bütün azaların dil olabilmesi için de kalbin bu yöndeki tutumunun açık olması

gerekir.

Bir de bir söz var ki “kul vara vara sultan olur”. İnsan 24 saatin içinde çoğunlukla

gaflette olsa dahi aslolan durumunu bilmesidir: “Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz.”

Cehalet giderilebilir ama cehl-i mürekkebi gidermek mümkün değildir, ta ki farkına varılsın.

Kalbi bir şeyle meşgul etme, kalbi o şeyin işgaline açmak demektir. Kalp

mutfaktır, malzemelerin geldiği işlendiği yemeğe dönüştürüldüğü zemindir; hazırlanan

yemeklerin (fikirlerin) servis edildiği, misafirlerin ağırlanıp karşılandığı yer ise akıldır.

Gönül ise daha başka, oraya sadece sahibi girebilmelidir. Gerçi O sahip her şeyin

sahibidir ama Gönül hassetten O’na aittir ve orada başka kimseyi görmek istemez.

Grafik 2

Şeytan

Nefs

Firavun

Ruh

Musa

Melekler

Akıl

Tek Boyutlu Akıl

Çok Boyutlu Akıl

KALB / SADIRKALB / SADIR

BEYBEYİİNN

Genel Müdürlük

Yönetim Kurulu

Vizyon / Yön

Belirlenir

Strateji - Plan ile

Nasıl’ı Belirlenir

VVİİCDANCDAN

Page 11: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

11

Kalp nefis ve ruhun ortağın ana hissedarları olduğu bir şirketin yönetim kurulu gibidir.

Akıl ise genel müdürlüktür; yönetim kurulu vizyon, misyon ve genel hedefleri belirler, genel

müdürlük de stratejilerin belirlenmesi ve uygulamadan sorumludur.

Kalp yasama organı meclis, akıl yürütme organı hükümet, vicdan ise (eğer kalp ve akıl

tarafından fırsat verilmiş ise) bağımsız yargı gibidir.

A- Manevi Dostları

1. Akıl: Melek de Hakk’ı bulmuştur, akıl da. Her ikisi de Âdem’e yardımda bulunmuş, her

ikisi de Âdem’e secde etmiştir. Nefisle Şeytan ise ezelden bir olduğundan Âdem’e düşmandır,

ona haset edip durur. Âdem’i bedenden ibaret gören ondan kaçmış ona secde etmemiştir.

Fakat onu emniyete mahzar olmuş bir nur olarak gören, karşısında eğildi, secde etti. Melekle

aklın… o ikisinin gözleri Âdem’i görüp nurlandı. Şeytan’la nefsin… bu ikisinin gözleri,

Âdem’i ancak toprak olarak gördü.

Melek bilgiyle kurtuldu; hayvan bilgisizlikten kurtuldu;

İnsanoğluysa ikisinin arasında çekişe-dövüşe kaldı-gitti.

Ve devam eder Mevlana (Fîhi Mâ-Fîh, s.67); “insanların kimisi akla o kadar uydu ki

tümden melek oldu, salt ışık kesildi-gitti. Bunlar peygamberlerdir, erenlerdir; korkudan da

kurtulmuşlardır… Erenler, insanları konaklarına ulaştırmayı, kendilerine döndürmeyi

beklerler, şeytanlar da onları aşağılıkların en aşağısına çekmeyi beklerler.”

Üstad, Muhâkemat Birinci Makale Birinci Mukaddemede; “Akıl ve nakil teâruz

ettikleri vakitte, akıl asıl itibar ve nakil tevil olunur. Fakat o akıl, akıl olsa gerektir.”21

der.

Akıl, aklını kullanma ve hikmete ilişkin ayetlerin bazıları şunlardır:

“Allah, hikmeti (Hikmet, neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamaya

yarayan derin ve yararlı bilgi demektir. Hz. Peygamber, yararlı bilgi istemeyi tavsiye

etmiş, bizzat kendisi de Allah’tan bu dilekte bulunmuştur) dilediğine verir. Kime

hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl

sahipleri anlar.” Bakara 2:269.

Page 12: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

12

“Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi

kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar.

Allah, büyük lütuf sahibidir” Enfal 8: 29.

“Bu Kur’an, âyetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana

indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.” Sad 38: 29.

“Biz ona (hz. Eyyub) tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt

olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını bahşettik.” Sad 38: 43.

“(Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde

hâlinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk

eden mi? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri

öğüt alırlar.” Zümer 39: 9.

“Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar Allah’ın

hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.” Zümer

39. 18.

2. Melekler: Melekler yeryüzünde kan dökecek bir varlığın hem de halife olarak

yaratılmasını başlangıçta algılayamamış, kabullenememişlerdir.22 Allah Âdem’e

bütün varlıkların isimlerini öğretmiştir, bu isimleri bilemeyen melekler acziyetlerini

ifade ederken, Âdem Allah’ın emri üzerine isimleri meleklere bildirmiştir. Âdem’e

secde emri gelince de melekler secde etmiş, şeytan etmemiştir.3

Bediüzzaman’a göre23 varlıkların isimleri meleklere karşı halifelik kabiliyeti

kazanabilmesi için Âdem’e öğretilmiştir.

3. Ruh: “Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir.

Size pek az ilim verilmiştir.”24 Ruh Allah’ın emrindedir. Kafir’in bir manası da örten

demektir ki örtüklerinin başında Ruh gelir. “Bil ki Kur’an’ın bir zâhiri var… zâhirin

de gizli ve pek kuvvetli bir de içyüzü var. Mustafa aleyhisselâm’ın “Kur’an’ın zâhiri

var, bâtını var, bâtının da yedinci bâtına kadar bâtını var “ hadîsinin tefsiri: “O

bâtının bir bâtını, onun da bir üçüncü bâtını var ki onu akıllar anlayamaz, hayran

kalır. Kur’an’ın dördüncü bâtınıysa eşsiz, örneksiz Allah’dan başka kimse görmemiş,

kimse bilmemiştir. Oğul, sen Kur’an’ın dış yüzüne bakma… Şeytan da Âdem’in

3 Burada araştırılması gereken ve akla gelen sorular; meleklere isimler sorulurken şeytan da orada mıydı, o

soruya o da muhatap mıydı, isimleri biliyor muydu?

Page 13: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

13

topraktan ibaret gördü, hakikatine eremedi!” Kur’an’ın zâhiri, insana benzer… sureti

görünür, meydandadır da canı gizli! İnsanın amcası, dayısı bile insana o kadar yakın

olduğu halde yüzyıl beraber yaşasalar halini bir kıl ucu olsun göremez, anlayamaz.”25

“Kuran iki yüzlü bir kumaştır… Her ikisi de doğrudur. Çünkü ulu Tanrı, iki bölüğün

de ondan faydalanmasını ister. Hani bir kadının kocası da vardır, süt emer oğlu da; her ikisi de

ondan tat duyar; çocuğun aldığı tat memesindendir, sütündendir onun; kocası da onunla

buluşmadan tat alır.” (Fîhi Mâ-Fîh, s.143) Bir hak dostunun da sözleri akla gıda olacağı gibi,

ruhu da beslenir ondan. Mevlana der ki:26 Keklik Doğan’dan korkar, onun avıdır ama sineğe o

korkudan pay yoktur. Çünkü doğan, sinek avlamaz. Sinekler örümceğin ağına düşerler; nefsin

hâkim olduğu beşerler şeytanın, örümceğe yakalanırlar.

4. İyi ahlaklı arkadaş: Derler ki “bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu

söyleyeyim”. Yine örnek verirler ki “bir insan demirci dükkânına gitse ve orada hiç

çalışmadan bir saat kalsa çıktığında demir isi küfü kokar; parfümeri dükkânına gitse

ve hiç parfüm sürünmeden yine bir saat kalsa orada çıktığında parfüm kokar” işte

arkadaş da böyledir.

B- Manevi Düşmanlar

1. Dünya sevgisi: Dünya hayatının bizatihi kendisi aldatıcıdır27.

Çaresi ise;

a- Kanaat, tasarruf, sabır,

b- Aynı şeyin helaline yönelme28, 29,

c- Besmele ile yemek, nefsi değil ruhu güçlendirmek, “yemek için yaşamamak,

yaşamak için yemek”,

düsturları ile takvadır.

Page 14: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

14

Bizlerden istenen dünyayı fiziken terk etmek ya da reddetmek değildir; terk

edilecek olan dünya değil, sevgisidir. Mevlana’nın şu misali verir: Geminin yüzmesi için

su lazımdır. Ama su geminin içine girerse gemi helâk olur, gemi batar30.

2. Nefsin arzuları: Her ne kadar şeytan aklımıza bir şey getiriyorsa da o aklımıza gelen

bir şeyi işlemek için bir tehdit bulunmamaktadır. Şeytan bir günahı aklımıza

getiriyor, Kitap’a, sünnete uymayan bir şeyi gönlümüze getiriyor. Ama günahı

işleyen nefsimiz. Şeytan bunu aklına getiriyor ama elinde bir silahı var da gel sen

bunu işlemezsen seni vuracağım, demiyor.31

Tasavvuf erbabı nefsin terbiyesinde çareyi, 79 kötü ahlakı/huyu güzele

döndürmek/tebdil etmek olarak açıklarlar. Zaten 40 tanesi devşirilirse idare ruha geçer.

Kırklara karışmanın bir manası da bu olsa gerektir. Kalp hastalığının ilacı, tedbiri mizacı

değiştirmektir.

Nefsi ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez32.

“Ene iki yüzlü elife benzer: Bir yüzü hayra ve varlığa bakar, yalnızca feyze kabiliyeti

vardır, ver(il)eni kabul eder, kendi icat edemez, fail değildir. Diğer yüzü şerre bakar ve ademe

(yokluğa gider), faildir ve fiil sahibidir”33.

“Ey salik! Musa da Firavun da senin varlığında mevcuttur. Bu iki hasmı kendinde

aramak gerekir! Vahyin ışığında aydınlan ki, sendeki Musa sendeki Firavuna galip gelsin.”34

“Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını

(kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.”10

Mevlana’ya göre35 “İnsan baba beliyle ana rahmine gelmeden önce hayvan, bitki ve

cansızlar âleminde dağınık bir haldeydi. Ondan önce unsurlarda, ondan önce tabiatlarda,

ondan önce göklerde, ondan önce Tanrı bilgisindeydi; bilgide sabit olmadan önce de Mutlak

varlıktı.

Page 15: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

15

Bediüzzmana’a göre36 insan maddi yapısı itibariyle bitkisel, nefsi itibariyle de hayvani

bir küçük parça, önemsiz bir birey, fakir bir mahlûk, zayıf bir hayvandır. Akıp giden dehşetli

varlıkların dalgaları içinde çalkalanıp gitmektedir.

3. Kötü ahlaklı arkadaş: Kardeşin de olsa büyük günahlar işliyorsa o da senin

düşmanındır. Kardeşin olsa dahi ondan da uzaklaş. Kişi arkadaşından azar37.

“İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık

dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay

ediyoruz” derler”38.

Birinin nefsi diğerine şeytan olabilir. Nefsinin istediği bir şeyi/ birini elde etmek

isteyenin her türlü yolu denemesi, alternatifler sunması gibi… Kendi nefsinin arzusunu yerine

getirmek için bir diğerinin nefsini harekete geçirmek amacıyla her türlü yolun denenmesi de

şeytanlıktır.

“İnsanların hepsi Allah’ın huzuruna çıkacak ve güçsüzler büyüklük taslayanlara

diyecek ki: “Şüphesiz bizler size uymuştuk; şimdi siz az bir şey olsun, Allah’ın azabından bizi

koruyabilecek misiniz?” Onlar da, “Eğer Allah bizi doğru yola eriştirseydi, biz de sizi doğru

yola eriştirirdik. Şimdi sızlansak da, sabretsek de bizim için birdir. Artık bizim için hiçbir

kurtuluş yoktur” derler”39.

“(Münafıklar) mü’minlere şöyle seslenirler: “Biz de (dünyada) sizinle beraber değil

miydik?” (Mü’minler de) derler ki: “Evet, fakat siz kendinizi yaktınız. Başımıza musibetler

gelmesini gözlediniz, şüphe ettiniz. Allah’ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O

çok aldatıcı (şeytan) Allah hakkında da sizi aldattı.”. Bugün artık ne sizden, ne de inkâr

edenlerden bir fidye alınır. Barınağınız ateştir. Size yaraşan odur. Orası gidilecek ne kötü

yerdir!”40.

“Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkâr

et” der; insan inkâr edince de, “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan

Allah’tan korkarım” der”41.

Birinin diğerini kışkırttığı, diğerinin de azarak suç işlediği iki arkadaşın yakalanınca

suçu mahkemede birbirlerinin üzerlerine atması gibidir nefis ve şeytanın durumu.

Page 16: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

16

4. Şeytanın vesvesesi: Şeytan bize vesvese veriyor; olmayacak şeyleri aklımıza

getiriyor, kötü şeyleri aklımıza getiriyor.

III – Şeytanın Özellikleri ve Çıkarılacak Dersler

1. Nefsi ve şeytanı yaratan ve onlara yeti ve yetki veren Allah’tır:

Nefsi de; “Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük

duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene ant olsun ki,

nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.”10 ; “Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona

verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.”11

Şeytanı da;

“Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına

şahit tuttum. Saptıranları da hiçbir zaman yardımcı edinmiş değilim.”42

“(Haydi) onlardan gücünün yettiğinin ayağını çağrınla kaydır. Atlıların ve

yayalarınla onların üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara

vaadlerde bulun. Hâlbuki şeytan onlara aldatmadan başka bir şey va’detmez.. Şüphesiz,

(gerçek) kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin

yeter!”12

“İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık.

Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi, bunu

yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa bırak.”13

Yaratan ve yanlış yapma/yaptırma yetisi veren Allah’tır. Ama muradı,

tercih hakkı verdiği insanın nefsine ve şeytana uymayarak, Allah’ın meleklere secde

edin diye buyurduğu insan haline gelebilmesidir. İnsanın bu hale gelebilmesi için de;

meleklerin insanda göremediğini insan kendinde görebilmeli, meleklerin erişemediği

nurlara erişebilmelidir.

2. Allah’ın “Mudil”, dalalete düşürücü isminin mazharıdır: Cenabı Hak buyuruyor

ki; “Allah, kime hidayet ederse işte o, doğru yolu bulandır. Kimi de şaşırtırsa, artık

ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.”43 Peygamber Efendimiz de “Allah

Page 17: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

17

kime hidayet verirse, onu delalete düşürecek kimse yoktur. Kimi de dalalete sevk

ederse, ona da hidayet edecek kimse yoktur” 44 demiştir.

3. Şeytan Allah’ın Emrini Dinlemek Zorundadır: Allah şeytanı insanların emrine de

vermektedir. Şeytan da Allah’ın emriyle insanlara hizmet edebilmektedir.45 Hz.

Süleyman için çalışması, yine Allah’ın emriyle sorulara cevap vermesi için

Peygamberimize gelmesi buna örnek gösterilebilir. “Bir de şeytanlardan, Süleyman

için dalgıçlık eden ve daha bundan başka işler yapanları da onun emrine verdik. Hep

onları zapt eden bizdik.”46 ve “Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı,

bukağılara bağlı olarak diğerlerini de, onun emrine verdik.”47.

“Diyor ki: Yerin insandan sonra bilinçli en mühim sakini olan cin, insana

hizmetkâr olabilir. Onlarla temas edilebilir. Şeytanlar da düşmanlığı bırakmaya

mecbur olup iter istemez hizmet edebilirler ki, Cenâb-ı Hakkın emirlerine boyun eğen

bir kuluna onları boyun eğdirmiştir. Cenâb-ı Hak bu ayetlerin işaretiyle manen diyor

ki; “Ey insan! Bana itaat eden bir kuluma cin ve şeytanları ve kötülüklerini itaat

ettiriyorum. Sen de Benim emrime boyun eğersen birçok varlık, hatta cin ve şeytan

dahi sana boyun eğebilir”48. Şeytan Allah’ı inkâr etmiyor, kabul ediyor, Rabbim,

diyor, ben Allah’tan korkarım49 diyor ve hesap gününe de50 inanıyor. Kâfirlerden

olmasının sebebi Âdem için saygı ile eğilmekten büyüklük taslayarak kaçınmasıdır.

4. Şeytan fail değil azmettiricidir: Şeytan silahlı güç kullanmaz, zorlamaz; yumuşak

güç kullanır. Fiilin faali değil azmettiricisidir, fail insandır, şeytana uyan nefsidir.

5. Hıristiyanlıktaki şeytan algısı oldukça tahrif edilmiştir. Hıristiyanlara göre şeytan

dünyada birçok kötülüğü bizatihi kendisi gerçekleştirebilmektedir. Oysa Cenabı Hak

bize şeytanın sadece kötülüğü ya da daha az iyiyi telkin edebileceğini, eylem gücü

olmadığını, fail olamayacağını ancak azmettirici olabileceğini bildirmektedir.

6. Şeytanın rengi: Şeytanın ateşten yaratılmış olması ve cehenneme götüren yolun

pazarlayıcısı olduğu için genellikle ateş ve kırmızı ile birlikte düşünülmüş ve

resmedilmiştir. Oysa insan cismi de topraktan yaratıldı, insan toprağa ne kadar

benziyorsa şeytan da ateşe o kadar benzer. Aydınlıktan, nurdan uzak kalanın

karanlığa sürüklenmesi gibidir. “Zulmetsiz (karanlık olmadan), daimi bir ziya

(aydınlık, nur) bilinmez ve hissedilmez”51

7. Şeytan akla getirir ama nefis işler: İnsanlarda kalp birdir, fakat insanların kalbine

sağ köşesinden ilham ismindeki melek doğrudan Hak’tan getiriyor, kalbin sol

Page 18: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

18

köşesinde de vesvese isminde bir şeytan var o da Allah’ın izniyle getiriyor. İkisi de

görevli, görevleri gereği kalbe olumlu ve olumsuz, hayırlı ve hayırsız duygu ve

düşünceleri atıyorlar. Biri hayırları atıyor, diğeri şerleri. Biri güzel işler için iyi

niyetleri kalbine getiriyor, diğeri çirkin işler için kötü niyetleri. O yüzdendir ki bir

kelamı kibarda ne güzel söylenmiş: Gam gelmez dememişler, gam eylenmez

demişler. Yani gam gelir insanların gönlüne, gelmesi elinde değildir, ama gam

eylenmez demişler ki onu orada tutup tutmamak insanın elindedir. Bir insan evine

sevdiği bir misafir gelse, istifade edebileceği iyi bir insan gelse, ondan daha fazla

istifade edebilmek için misafiri gitmeye niyetlendiğinde “çay içelim, meyve yiyelim,

hani şöyle yapmıştık, bu konu nasıldır” diyerek onu eyleyebilir. Tersi durumda ise

ilgi göstermeyerek, ikram etmeyerek ondan çabuk kurtulur. Bir Kızılderili deyişine

göre insanın içinde iyi ve kötü iki kurt vardır. Hangisini beslersen sen o olursun.

8. Şeytan aceleci, önyargılı ve kibirli davranmıştır: Şeytan eksik bilgisine çok

güvenerek, önyargılı davranarak, insandaki Allah’ın üflediği Ruhu göremeden onu

sadece balçıktan zannederek, kendisinin daha hayırlı olduğu vehmine ve kibrine

kapılarak secde etmekten imtina ederek asi durumuna düşmüştür. Oysa Allah,

kendisinden Ruh üfürdükten sonra secdeyi emretmiştir, insan balçık halindeyken

değil! Melekler bilgilerinin yetersizliğini ifade ile Hz. Âdem'e secde emrine itaat

etmişler, şeytan ise kısır bilgisiyle kıyas yaparak ateşten yaratıldığı için kendisinin

daha üstün olduğu iddiasını öne sürmüştür. Allah’ın her şeyi kuşatan ilmine itirazda

bulunmuş; gerçek hakkında yeterli bilgisi olmadığı hâlde önyargı ile isyan etmiş, Hz.

Âdem'i yalnızca balçıktan yaratılmış bir suret olarak değerlendirmiş, yanlış bir kıyasla

kendisini üstün, Hz. Âdem'i hakir görmüştür.

9. İblis meleklerin hocası iken şeytanların ve beşer suretli şeytanların akıl hocası

haline gelmiştir.

10. İnsanoğlu ile sınanan ve kaybeden şeytan insanoğlunu aldatarak rövanşı almak

istemektedir: İnsana secde etmeyen şeytanın amacı insanı Allah’a secdeden

alıkoymaktır.52

11. Şeytan Sınav Aracıdır: Şeytan insanla sınanmıştır, insan da şeytanla sınanmaktadır.

Şeytan vefa ve sadakatin turnusolüdür aslında. Ruhlar âleminde verdiğimiz

sözümüzde durup-durmayacağımızı ortaya çıkarmak için girdiğimiz bir sınav.

Sabredenleri ve cihad edenleri belirlemek için yapılan bir sınav.53 Dünya hayatı ve

ölüm, güzel ve daha güzel davranacakların belirlenmesi, adayların hayırla da şerle

de54 sınanması için yaratılmıştır55, 56, 57. Nasıl ki sınavlarda akıl çelici sorular varsa,

Page 19: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

19

dünya hayatında da akıl çelme işini şeytan yapmaktadır. Bizden öncekiler sınandığı

gibi biz de sınanacağız58; iman etmek sınavı geçmek için gerekli ama yeterli olmayan

bir şarttır.59 Cennete ancak bu sınavın geçilmesi halinde girilebilecektir.60 Mallarımız

ve canlarımız ile imtihan olacağımız ve ağır ithamlarla karışılacağımız bu sınavı

geçmek için sabır ve takva en değerli argümanlardır61. Başa bir bela, korku, açlık

geldiğinde “Senin için varız, Sana döneceğiz Ya Rab!” demeliyiz62. Yeryüzünün

halifesi kıldığı insanı sınayan ve derecelendiren Allah’tır63. Ancak unutmayalım ki

Allah’ın izni olmadan hiçbir kimseye hiçbir musibet gelmez64. Allah bir kötülük

dilerse onu kimse önleyemez, iyilik murad ettiğinde de hiç kimse onu engelleyemez.

Bu konuda insanlara yardımcı olabilecek bir dost bulmak da mümkün değildir65.

Allah birdir, tek yaratıcıdır; hayırları da şerleri de bazı hikmetlerden dolayı ve

kulları imtihan için ancak o yaratır. Şerleri ve kötülükleri yaratması da şer değildir.

Allah’ın şerlere de rızası yoktur. İyilikleri emretmesinden bunu anlarız. Şerlerin

yaratılması sınav ve derecelendirme içindir, şeytan da bu sınavdaki nefsimize

musallat olan akıl çelici, yalan vaatte bulunandır.

12. Şeytanın Tanrı kapısındaki hali: “İblis, Tanrı esenlik versin, Âdem hakkında

“Beni ateşten yarattın, onu topraktan yarattın” diye itirazda bulundu da meleklerin

hocasıyken sonsuz lanete uğradı, tapıdan sürüldü-gitti. Biz de ancak bunu

söylemedeyiz: İyiliğin karşılığı iyiliktir, kötülüğün karşılığı kötülüktür”66. Kapıdan

sürülen şeytan hepten de uzağa gitmemiş kapının dışında içeri girecek olanlara mani

olmaya çalışmaktadır. Allah neyi dilerse o olur. O, mutlak hakimdir, Hiçbir kimse,

onun ülkesinde onun emri olmadıkça bir kılı bile kımıldatamaz. Mülk onundur,

ferman onun. Onun kapısında en aşağılık köpek, Şeytandır, Peki, köpek Şeytanı da

Tanrı yaratmıştır. Onda yüzlerce düşünce, yüzlerce hile halk etmiştir. Böyle olduğu

halde nasıl olur da canı, kudret otağının önünde kurban olmaz? İyilerden de,

kötülerden de sürü sürü nice kişiler var ki ayaklarını yere döşemiş, köpek gibi o

kapıya yönelmiştir. Hepsi de Tanrılık mağarasının esiğinde köpek gibi yatmışlar,

zerre zerre buyruk beklemede, kulak kabartmadalar. Ey köpek Şeytan, halk bu yola

ayak bastı mı onları sına. Saldır onlara, onları buraya koma. Bu suretle bak bakalım,

doğrulukta hangisi er, hangisi dişi? “Tanrıya sığınırım” neden denir? Köpek, kızıp

saldırmaya başlayınca değil mi?67

13. Allah bizleri imtihan eder ama bizlerin onu sınama hakkımız yoktur: Bir müşrik

Hz.Ali’ye gelerek “Allah’ın (cc) koruyuculuğuna elbette inanmışsındır” der. Hz. Ali

“Evet, O koruyucudur, ganidir” diye cevap verince “Öyleyse kendini şu yüksek

Page 20: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

20

damdan at ki ben buna şeksiz şüphesiz inandığına kani olayım” der. Bunun üzerine

müminlerin emirinin cevabı manidardır: “Sus defol git ki bu cüretin yüzünden başına

bir dert gelmesin. Kulun Rabbini sınaması hiç yaraşır mı? Kulunu sınamak Rabbin

işidir. O her an her kulunu sınar. Kulun haddine mi düşmüş ki böyle bir edepsizliğe

kalkışsın”. Ey hayrı şerri bilmeyen, sen kendini sına, başkasını değil!68

14. Allah şeytanı inanmayanların başına musallat ederek onları cezalandırmış,

şeytan iman etmeyenlere dost kılınmıştır!69 Şeytan Allah’ın kullarının cezalandırma

aracıdır aslında; öğretmenin bir başka nedenle kızdığı öğrencisine pek de kolay

olmayan soru sorması gibidir şeytanın çokça yüklenmesi.

Bediüzzaman şeytana “sen ey şeytan, şeytanlıkta yüz derece ileri gitsen,

katmerli şeytan olsan dahi bozulmamış aklı kandıramazsın, çürümemiş hiçbir kalbi ikna

edemezsin, yalnız manen pek uzaktan baktırarak aldatıyorsun; yıldızı, yıldız böceği gibi

küçük gösteriyorsun” der.70

15. Şeytan nefse mahkûmdur, nefis olmasa şeytana hareket edeceği hiçbir zemin,

kandırabileceği hiçbir insan olamaz! Şeytan insan yüzünden mahkûm ve kendince

haklılığını ispat için de insana mecburdur.

16. Şeytan istişareye yanaşmamıştır: Şeytan sınırlı ve kısır bilgisinin yanıltmasıyla

yetersizliğini kabul etmeyerek secdeyi reddetmiştir. Bu husus, sınırlı bilginin insanı

hataya sevk edeceği konusunda ilk örnektir. Çünkü melekler bilgilerinin yetersizliğini

beyanla Allah’a danışmışlar, istişare etmişlerdir. Allah’ın ilmine tabi olmuşlardır.

Oysa şeytan bir anlamda Allah'ın her şeyi kuşatan ilmine itirazda bulunmuş; kısır

bilgisiyle kıyas yaparak ateşten yaratıldığı için kendisinin daha üstün olduğu iddiasını

öne sürmüş, gerçek hakkında yeterli bilgisi olmadığı hâlde önyargı ile isyan etmiş,

Hz. Âdem'i yalnızca balçıktan yaratılmış bir suret olarak değerlendirmiş, yanlış bir

kıyasla kendisini üstün, Hz. Âdem'i hakir görmüştür.71

17. Hatasında ısrar etmiş, tövbe etmemiştir: İkinci hatası da bu birinci hatasını

anlayarak tövbe edip, affedilmeyi dilemek yerine yanlışında ısrar ve inat ederek ve

kaybettiği sınavının sorumluğunu sınav sorusu hükmünde olan insana yükleyerek,

sınav sorusunun yanlışlığını ispat ve kendini temize çıkarmak için dünyadaki “kötü

polis” rolüne soyunmak olmuştur. Oysa Atamız Âdem ve Havva’da hata yapmış,

şeytana uyarak emir dışına çıkmış ve yasak meyveyi yemişler ama sonrasında pişman

Page 21: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

21

olarak bağışlanmayı dilemişlerdir.72 Allah insan ruh üflemeden secde emri

vermemiştir; belki öyle olsa puta tapmak meşrulaşmış olurdu.

18. Melekleri görünce korkup kaçan şeytan, Allah’ın üflediği Ruh’u görseydi

Âdem’e hiç secde etmez miydi? Şeytan Kureyş kabilesinin içine girerek onlar Hz.

Muhammed’le (asm) savaşmaları için kışkırttı. “Ben sizin yardımcınızım” diyerek

onları kandırdı. Fakat iki ordu karşılaşınca, Müminlerin saflarında melek askerlerini

görünce “Ben sizin görmediklerinizi görüyorum, çekilin, gidin” demeye başladı.

Hâris bunun üzerine: “ Ey Suraka, neden dün böyle söylemiyordun?” Suraka şekline

girmiş olan Şeytan “Şimdi savaşın başlamak üzere olduğunu görüyorum” dedi. Hâris

kızdı “Ey aşağılık herif o zaman laf zamanıydı, şimdi savaş zamanı, dün ordu

kumandanı kesilmiştin, şimdi namertleştin, bayağılaştın, korkaklaştın” dedi. Hâris bu

sözleri söyleyince o melûn bu azardan kızdı, hiddetlendi. Bu sözlerden gönlü

dertlendi, kızgınlıkla elini, Hâris’in elinden çekti ve onun göğsüne bir yumruk atarak

ve yere yıkarak kaçıp gitti.73

19. Şeytanın Vesile Olduğu Hayırlar:

a. “Her şey zıddıyla ortaya çıkar” hükmünün gereğidir şeytan: Mevlana’ya

göre74 “Acı su, tatlı suyu içmiş olana acı gelir. Ulu Tanrı canınıza inanç ışığını

vermiş ki bu işleri çirkin görüyorsunuz. Demek ki güzelin karşısında bu çirkin

görünüyor. Ulu Tanrı size dileğinizi verecektir; elde etmeye çalıştığınızı elde

edeceksiniz. Kuş kanatlarıyla uçar, inanç sahibi himmetiyle”. Bediüzzaman’a

göre de zulmetsiz (karanlık olmadan), daimi bir ziya (aydınlık, nur) bilinmez

ve hissedilmez.75

b. Mükemmelliğe giden yokuştur şeytan: Evrendeki her şeyin bir

mükemmellik noktası vardır. Her şey de kendi mükemmellik noktasına

eğilimlidir. Nefs ise iman ile nefis olurken şeytan ise yoldaki aşağı eğim

gibidir. Yukarı çıkışı zorlaştıran, inişi düşüşe dönüştüren eğim!

“Şer, hatta şeytan dahi, insanlığın sonsuz ilerlemelerine müsabaka ile vesile

olmak için insanlığın başına bela gibi gönderilmiştir. Bunlar gibi, az ve

önemsiz şerler, çirkinlikler, çok ve genel güzelliklere, hayırlara vesile olmak

için yaratılmışlar, evrendeki yerlerini almışlardır.”76

c. Kayıtsızlığı giderir, uyanıklığa vesile olur Vesvesenin aslı, aşırıya

kaçmamak ve üstün gelmemek şartıyla, uyanıklığa vesiledir. Lakaytlığı,

duyarsızlık ve ilgisizliği def eder, boş vermişliği ortadan kaldırır. Her şeyi

belirli gayelere yönelik olarak, manalı, faydalı ve tam olarak yerli yerine

Page 22: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

22

yaratan, sınırsız hikmet sahibi Allah, Hakimi Mutlak bu imtihan dünyası ve

yarış meydanında bize teşvik kamçısı olarak vesveseyi şeytanın eline vermiş,

beşerin başına vuruyor. Eğer fazlasıyla bir incinme olursa sonsuz şefkat ve

merhamet sahibi ve her şeyi hikmetle yapan Allah’a, Hakimi Rahime şikayette

bulunmalı.77

d. Maddi ve manevi ilerlemelere sebep olur: İnsanın halife olmasına, vuslatına

(denizin gemiyi taşıması gibi) vasıta olur.

20. Şeytan ve nefis bu dünyada müttefiktir: Bir madalyonun iki yüzü gibidirler; nefis

içe bakan, şeytan dışa bakan yüzü. Şeytan tekfur ise nefis de ona kale kapısını açan

kızımız gibidir. Nefis yoldan çıkmak için yola düşmüş, şeytan ise “dolanma işte, düş”

demektedir. Bir devletin dışarıda düşmanları ile savaşırken içeride onun işbirlikçileri

ile iyi geçinmesi, onları beslemesi hatta idareyi onlara teslim etmesi ne kadar kötü bir

şeydir. Herkesi kandırmaktır, hani bizde de olur ya, herkes süper güce karşıdır ama

yine çoğunluk onunla gizli işbirliği yapar. Nefis de şeytan da Allah’ın izni ve emriyle

hareket ederler. Allah bize tercih hakkı vererek, bizim ne yapacağımıza bakmaktadır.

Nefis hakikatin üzerini örter, şeytan ise karartır.

Yüzleşme gününde şeytan “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben

de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu.

Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın,

kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben,

daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere

elem dolu bir azap vardır.” diyecektir.78

“Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat

kendisi derin bir sapıklık içinde idi. Allah, şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin.

Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım. Benim katımda söz değiştirilmez

ve ben kullara zulmedici değilim.”79

Nefsi ve şeytanı dinlersek aşağıların en aşağısına düşeriz; doğruluktan ayrılmaz

Kuran’ı ve vicdanımızın sesini dinlersek yücelerin en yücesine ulaşırız, kâinatın güzel

bir programı haline geliriz.80

21. İnsanın şeytana itibar etmesinin sebepleri:

a. Menfaatinin gereği,

b. İnadı nedeniyle,

Page 23: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

23

c. “İnadın gözü, meleği şeytan görür”. İnadın işi budur: Şeytan yardım ederse

birisine “melek” der, rahmeti de okutur. Muhalif tarafında eğer meleği görse,

libasını değişmiş onu şeytan zanneder; adavet, lanet eder.”81

22. Kader ve külli/cüzi irade ve nefis ve şeytan: Hz.Ali bir gün atıyla giderken bir

mescidin önünde durur ve oradaki delikanlıya ben içerdeyken sen ata göz-kulak

oluver der. Çıktığında bakar ki atı orada ama atın eğeri de delikanlı da yok! Gider

çarşıya kendi eğerini görür satılık, 15-20 dinar/akçe ne ise verir alır ve şöyle der:

“Ben zaten bu kadar parayı verecektim o delikanlıya ama o haram olanı seçti”. Tabii

bu hikâyeden maksat kıssadan hisse; külli iradenin kaderimizde bizim için belirlediği

nasibimiz değişmiyor, ancak biz cüzi irademizle tercihimizi yapıyoruz, nasibimizi

kendimiz için helal ya da haram hale getiriyoruz. Bu kıssadan hissede şeytan nerede?

Şeytan, aldatandır, haksız kazancı tatlı gösterendir; ancak insan da nefsiyle

şeytana uyandır. Şeytan teklif sahibi, pazarlamacıdır, satandır (hatta öyle satandır

ki; bu dünyada aldatmak için yanlışı allayıp-pullayıp satan, öbür dünyada ise ben

sadece söyledim, seni zorlamadım diyerek aldattıklarını yüz üstü bırakarak satan!);

insan ise bu fikre itibar ederek davranan, satın alandır. Bir madalyonun iki yüzü

gibidirler; nefis içe bakan, şeytan dışa bakan yüzü.

23. Şeytanın yalanlarına yalancılar inanıyor: Şeytanın aldatan olması aldanan

olmasından mı kaynaklanmaktadır? Şeytan yalancıdır, yalancıları kandırır.

Kandıranlar kandırılır!82 Hikmetini merak etmeden, neden diye sormadan itiraz ve

ısrar etmiştir.83 Allah kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan yarattığı insana

değil, onu düzenleyip içine ruhundan üflediği zaman hemen saygı ile eğilmelerini

emretmişti. Aslında kendisine secdeyi emretmiş oluyordu.4

24. İnsan toprak, su, hava ve ateşten müteşekkildir. Ateş olmadan balçık gibidir. Şeytanın

ben dumansız ateşten yaratıldım demesi, insana olan üstünlüğünün sadece insanın

dışının balçıktan olması değil belki de içinin ateş ama dumanlı ateş olmasından

olabilir.

25. Nefs şeytandan kötüdür5: Nefis, bütün kötülüklerin anasıdır. Mevlâna, bunu şöyle

bir temsille anlatır: “Biri annesini öldürür. ‘Niye anneni öldürdün?’ derler. ‘Çok

4 Akla gelen sorular: Şeytan ise Ruhu göremediği için mi secde etmemişti? Yoksa görmüş de balçıktan yaratılan

o cesedin içinde o Ruh nasıl olur mu demişti? Kıskançlık mıydı? 5 Nefsin şeytandan kötülüğü sadece nefsi emaredeki hali için geçerlidir. Nefsin tekamül etmiş bir sonraki

merhalesi olan nefsi levvamede dahi, yanlış ve hatalar sorgulanmaya ve düzeltilmeye başlandığından, nefis artık

şeytandan aşağı değildir, çünkü şeytan böyle bir sorgulama içine girmezBu çalışmada nefis ve şeytanın

mukayesesine ilişkin bölümlerdeki yorumlar hep nefsin emmare hali için anlaşılmalıdır; nefsi levvame, nefsi

mülhime, nefsi mutmaine, raziye, marziye… makamları için bu kıyas geçerli değildir. (Bu açıklama Tebliğin

Page 24: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

24

çirkin bir iş yapıyordu’ cevabını verir. ‘Anneni öldüreceğine ona musallat olan adamı

öldürseydin’ dediklerinde şöyle der: ‘Her gün bir adam mı öldürmeliydim?’ Kötü

huylu ana, fesadı her tarafa açık olan nefistir.84 Başka bir yorumla hikâyedeki adam

şeytandır, şeytanın iğfal ettiği ise nefis, yani öldürülmesi gereken nefistir, şeytan

değildir, şeytanı öldürdüğümüzü zannetsek de başka kılık ta tekrar gelecektir. Nefsin

şeytandan aşağı olmasının bir nedeni de inat ve menfaat nedeniyle nefis kendisine

yardım eden şeytanı melek, işine gelmeyen ya da muhalif davranın meleği ise şeytan

olarak gösterir.85

26. Şeytan da “teklif var, ısrar yoktur”; ısrar ise nefistendir. Nefis istediği şeyi almak

için çarşı Pazar gezen beşer gibidir; şeytan ise hemen oracıkta insanı kandırarak

malını ama hangisi olursa, ne olursa hiç fark etmez sadece malını satmak isteyen

tüccar gibidir. Allah’ın huzurundan kovulmasına sebep olarak gördüğü, kendini

sermayesiz bıraktığını düşündüğü âdemoğluna en büyük dedesinin hesabını

ödetmenin derdindedir o. Allah’ın verdiği fırsatı kullanarak kendince haklılığını ispat

derdindedir. Bizim derdimiz de Yaradanı haklı çıkarmak olmalıdır, aksi sonuçtan ve

bunun mahcubiyetinden Allah hepimizi korusun. Teklif Şeytan’dan, ısrar Nefistendir.

Şeytan malını illa ki satmak isteyen tüccar gibidir; hangi malını sattığının önemi

yoktur, önemli olan aldatarak malını satmaktır. Nefis istediğini satmak ya da almak

ister, seçme hakkı vermez. Şeytan nefse göre daha demokrattır, nefis zalim ve

zorbadır, firavundur. Bir de ikisinin ele-ele verdiğini düşünün! Şeytanın pazarladığı

bir şey nefsin de alışkanlığı haline gelirse…

27. Nefsi Unutarak Şeytanla Uğraşmak: “Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz

doğru yolda olursanız, yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü

Allah’adır. O zaman Allah, size yaptıklarınızı haber verecektir.”86

Kendimizi bize saldırana göre konumlandırmak, onun istediği düzlem ya da

yolda mücadeleye girmek onun tuzağına düşmektir.

Bir devletin dışarıda düşmanları ile savaşırken içeride onun işbirlikçileri ile iyi

geçinmesi, onları beslemesi hatta idareyi ona teslim etmesi ne kadar kötü bir şeydir.

“Bazen şeytan insana nefsini unutturur da kendisi ile uğraştırır (mücadele ettirir).

Nefsini ve kendini unutturarak, insana istikametini kaybettirerek kendi zeminine

çeker ve sürükler insanı, hak yolda şeytanla mücadele ediyorum zannına da

sunumu sonrasında açıklama ile katkıda bulunan Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Şadi

EREN Hocamız ile yapılan istişare sonucunda eklenmiştir, kendisine teşekkür ederim)

Page 25: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

25

kapılmasını sağlayarak. Herkesi kandırmaktır, hani bizde de olur ya herkes

Amerika’ya karşıdır ama herkes onunla işbirliği yapar.

28. Nefs firavunluğa meyillidir: Her insanda Firavun olabilecek bir kabiliyet vardır.

Nefis ejderhası serbest bırakılsa ve her istediği verilse, o insan bir Firavun olur. Bu

cihetten baktığımızda Firavun, nefsin müşahhas bir örneğidir ve Firavun şeytanda

daha aşağıdadır.

29. Nefis puttur: Nefis, öyle bir puttur ki diğer putlara ya vesile olur ya da doğurur.

Dışarıdaki putları kırmak kolay iken, nefis putunu kolay halledilir zannetmek hatadır.

Şişeyi kırmak putları kırmaktan daha kolaydır.

30. Şeytan ve Zalim: Zalimlerin zulmünün aslı Şeytan’dan gelir… Şeytan, bağlarla

bağlanmış, zincirlere vurulmuşken nasıl olup da zulümde bulunabilir. Rasûlullah

(asm) buyurdular: “Zulümden sakınınız! Çünkü zulüm, kıyamet gününde zâlime zifiri

karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakınınız. Çünkü cimrilik sizden önceki ümmetleri

helâk etmiş, onları birbirlerinin haksız yere kanlarını dökmeye, haramlarını helâl

saymaya sevk etmiştir.”87

Kays İbnu Ebi Hazım anlatıyor: “Hz. Ebu Bekir (ra) Cenâb-ı Hakka’a hamd ve

senadan sonra buyurdu ki: “Ey insanlar’ Sizler şu ayeti okuyor fakat yanlış anlıyorsunuz: “Ey

iman edenler, siz kendinize bakın. Doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar

veremez”88. Biz Hz. Peygamber (asm)’ın: “İnsanlar zalimi görüp elinden tutmazlarsa,

Allah’ın hepsine ulaşacak umumi bir bela göndermesi yakındır” dediğini işittik.” Keza

ben, Resulullah(asm)’ın: “İçlerinde kötülükler işlenen bir cemiyet, bu kötülükleri bertaraf

edecek güçte olduğu halde, seyirci kalır, müdahale etmezse, Allah’ın hepsini saran umumi bir

bela göndermesi yakındır” dediğini işittim.89

31. Şeytan şirk ve günahın neresinde? Hz. Peygamber (asm) “Bana Cebrail as gelerek

(ümmetinden kim Allah’a herhangi bir şeyi ortak kılmadan –şirk koşmadan-

ölürse cennete girer) müjdesi verdi”

Ebu Zerr (hayretle) “zina ve hırsızlık yapsa da mı?”

“Hırsızlık da etse, zina da yapsa”

“Yani zina ve hırsızlık yapsa da mı?”

“Evet, hırsızlık da etse, zina da yapsa”

Page 26: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

26

Dördüncü seferinde ilave etti:

“Ebu Zerr patlasa da cennete girecektir”90

Hırsızlar ve arsızlar tuzağına düşürdükleridir şeytanın, oysa şirk koşanlar dostlarıdır.

IV- İnsan Secde Emrinin Verilmesi

Bediüzzaman 20. söz 1. nüktedeki (s.334) açıklamaları ile secde emrindeki olayın

örnekliği konusunda oldukça ilginç ifadeler kullanmaktadır:

Sayısız hikmetleri içinde barındıran Kuranda birçok küçük ve ferdi olaylar vardır ki;

her birisinin arkasında görünen bir büyük ve genel prensip saklanmış ve bir genel kanun ucu

olarak gösteriliyor. Nasıl ki, “Âdem’e bütün isimleri öğretti.” (Bakara Sûresi, 2:31. Hazret-

i Âdem’in melekelere karşı halifelik kabiliyeti için bir mucizesi olan (tâlim-i esmâ) Hz.

Âdem’e Allah tarafından isimlerin öğretilmesidir ki, büyük ve genel bir prensibe işaret eden

küçük ve ferdi bir olaydır:

İnsanlık istidadının kapsamlılığı yönüyle öğretildiği sınırsız ilimler ve evrenin türlerini

kuşatan pek çok ilim ve Yaratıcının yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları

tecelliye sevk eden Zatına ait mukaddes özellikler ve vasıflarını kapsayan birçok bilimin

öğretilmesidir ki; insanlık, değil yalnız melekelere, belki gökler ve dünya ve dağlara karşı

büyük emaneti91 yüklenme dâvâsında bir üstünlük vermiş; ve genel yapısıyla arzın bir

mânevîsi halifesi olduğunu Kurân anlattığı gibi, “melekelerin Âdem’e secdesiyle beraber

Şeytanın secde etmemesi” olan küçük ve ferdi hadise, pek geniş bir görünen büyük ve genel

prensibin ucu olduğu gibi, aşağıda açıklanan büyük bir hakikati hissettiriyor:

Kuran, Âdem’in şahsına melekelerin itaat ve boyun eğmesini ve Şeytanın

tekebbür/büyüklenmesi ve gereğini yapmamasını anlatmasıyla, insanlığa evrenin pek çok

maddî türleri ve o türlerin manevî temsilcileri ve görevlileri boyun eğdiklerini insanlığın

duyularının bütün istifadelerine hazır ve itaat ettiklerini anlatmaktadır. Ayrıca o türün

kabiliyetlerini bozan ve yanlış yollara sevk eden kötü maddeler ile onların temsilcileri ve kötü

ve zararlı sakinleri o türün insanlığın mükemmelleşmesi yolunda ne büyük bir engel, ne

müthiş bir düşman teşkil ettiğini ihtar ederek, her bir açıklaması mucize olan Kuranı, sadece

Âdem ile ferdi hadiseyi konuşurken, bütün evrenle ve bütün insanlıkla yüce bir konuşmadır.

Çıkartılacak derslere bakacak olursak:

Page 27: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

27

1. Allah’ın Zatı’ndan sonra büyük, kıymetli ve güzel varlık insandır. Ancak bu güzelliği

elde ederse büyük ve kıymetli oluyor. Yoksa beşer hayvandan da şeytandan da aşağıya

düşebiliyor.

2. İnsan, melekler ve şeytandan sonra yaratılmıştır.

3. Allah, kendisinden Ruh üfürdükten sonra secdeyi emretmiştir, insan balçık

halindeyken değil! Öylesi putperestlik olabilirdi.

4. İnsanın ruhu bedeninden üstündür ki Allah kendinden ruh verdikten sonra secdeyi

emretmiştir.

5. Âdeme secde sadece melek ve şeytana değil tüm insanlığa ve yaratılmışlara yapılmış

bir emirdir.

6. İnsan bedeninin, nefsinin de Ruhuna tabi olması, secde etmesi gerekir. Ruha teslim

olmayan beden/nefsin şeytandan farkı yoktur, halife olamaz ve meleklerin dahi secde

etmesi gerekmez. Ancak melekler emir aldıkları için farklı bir emir alıncaya kadar

beşere tabi olurlar.

7. Ağaçlar meleklere vücut olmuş diyor ya Üstad; meleklerin insanlığa itaatini öyle

anlayalım.

8. Meleklerin secde etmelerinin bir nedeni de evrendeki tüm varlıkları ve isimlerini

insandan öğrenmesidir. İnsana da Allah öğretmiştir. Meleklerin de insanların da

Allah’ın bildirdiğinin dışında bir bilgileri yoktur. İnsanoğlu kıyamete kadar

yapacağı buluş ve icatları Allah’tan öğrenmiştir aslında. Kodlarında bu bilgiler

vardır, açılmayı beklemektedir. İnsan ÖZ’den öğrendiğini unutmamalıdır,

öğrendiklerini hatırlamayı dua ve çalışma ile istemeli, Allah’ın dilemesi için de aktif

sabır ve müteşebbis mütevekkil olarak beklemelidir.

9. İnsanoğlu Allah’ın öğrettiklerini hatırladıkça mana ve madde olarak gelişmekte ve

kimyasal, fiziksel buluşlar yapmakta, hayatı kolaylaştırıcı icatlar yapmaktadır. Bu

süreçte melekler ancak kendi özelliklerini bilmekte, diğer maddeleri, madenleri,

kimyasalları tanımamaktadırlar. İşte başlangıçta ulvi âlemde geçen o konuşmanın bu

dünyada yansıması maddelerin birbiriyle farklı şekillerde bir araya gelerek yeni

maddeler oluşturmasıdır ki, bu durumda insanlardaki terakki gibi meleklerdeki

terakkiden de bahsedilebilir. Yani sadece melekler değil, ağaçlar, masalar da ağaçtan

meleğin tekâmül etmiş evlatları gibidir. Bir metalin bir robota dönüşme süreci aynı

zamanda esma nurundan sıfat nuruna terakkisi gibidir.

Page 28: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

28

10. Allah’ın melekleri ve şeytanı Âdem ile sınaması bir örnektir. O konuşma bütün

evrenle tüm insanlarla yapılan bir konuşmadır. Asıl olan o olaydaki taraflar ve

tavırların bu dünyadaki uygulamasıdır.

11. Ruhun üflenmediği milyarlar bedenin, Ruh üflenmiş beden ile değer olarak kıyası dahi

yapılamaz, asıl olan nicelik değil niteliktir.

12. İnsanın Allah’ın halifesi olabilmesi için Allah’tan bütün isimleri

öğrenmesi/öğrendiğini hatırlaması gerekmektedir.

13. Allah’ın kullarına verdiği Halifelik insanların birbirine ikram ettiği ya da birbirinden

aldığı Halifelikten mukayese edilmeyecek derecede üstündür.

14. İnsan evrendeki tüm türlerin özgünlüğünün korunarak geliştirilmesinden sorumludur.

15. Şeytanı şeytan yapan kötülüğü değil kibridir. Kibirden sonra tövbe etse belki bu hale

düşmeyecektir; kibirden sonra tövbe yerine yanlışında ısrar ve inat etmesi, tövbe ve

inadın ne kadar farklı sonuçlara yol açabileceğini göstermektedir. Tövbe kibrin dahi

ilacıdır.

16. Melekler soru sormuşlar ve cevabını almışlardır (istişare), şeytan ise isyan etmiş

ve cezasını bulmuştur.

17. Ruh üflediği Âdeme secde etmeyen şeytanı rahmetinden uzaklaştıran Allah92

“Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitap’ta) şunu yazdık: “Kim, bir insanı, bir can

karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o

sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa,

sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller

(mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ)

yeryüzünde aşırı gitmektedir” demekle içinde taşıdığı Ruh’u dikkate almadan bir

insanı öldürmeyi bütün insanlığı öldürmekle bir tutmuştur.

V- Gökyüzü ve Şeytanlar

1. Göktaşları Şeytanlara Atılan Taşlardır

“Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar

yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık”. (Mülk 67:5) Bediüzzzaman 15.

Sözde (s.248-270) bu ayetin açıklamasını yapmaktadır. Üstada göre yer ve gökler bir

hükümetin iki memleketi birbiriyle alakalıdırlar. Yeryüzüne gerekli olan ışık, sıcaklık,

yağmur ve bereket, dünyanın birçok ihtiyacı semadan gönderilmektedir. Melekler ve ruhlar da

gökten yeryüzüne inmektedirler. Buradan da anlaşılır ki nasıl ki gökten yeryüzüne bir yol

Page 29: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

29

varsa yeryüzünden de göğe bir yol vardır. Ağırlıklarından kurtulmuş olan enbiyaların ve

evliyaların, cesetlerini çıkaran mevtaların ruhları da Allah’ın izniyle göklere çıkar.

Kötü ruhlar dahi vücutça maddi ağırlık ve sınırlamalarla kısıtlı olmayıp, hafif

olduklarından hayırlı kimseleri taklit ederek semâvât memleketine gitmek isterler, buna

teşebbüs ederler. Ama kötülükleri ve uğursuzlukları nedeni ile reddedilirler.

Göklerin sakinleri yeryüzünün sakinlerine benzemezler; onların hepsi itaat etmekte,

her emri yerine getirmekte, tartışma ve sıkıntı verecek işleri olmamaktadır.

Yeryüzünde zıtlar bir arada bulunduğundan kötüler ve iyiler birbirine karışmış,

farklılıklar oluşmuş, tartışmalar ve sıkıntılar baş göstermiştir. Bunlardan ise imtihanlar ve

rekabet/yarışma ortaya çıkmıştır. Bu da ilerlemelere ve gerilemelere yol açmıştır.

Yaratılış ağacının en son, en güzel, en kapsayıcı, en nazik, en güçsüz ve Allah’ın en

ruhani ve en kudretli mucizesi olduğundan, onun mekânı olan yeryüzü de göklere nazaran

maddeten küçük olmakla beraber manen ve sanaten bütün evrenin kalbi, merkezi, bütün

sanatların sergisi, Allah’ın isimlerinin tecellilerine/yansımalarına mazhar, odak noktası,

insanın geçici tarlası ve terbiye yeridir.

Yüksek kalelerin sağlam yıldızlarından atılan mancınıklar ve işaret fişeklerine

benzeyen yıldız olayları, şeytan taşlamaya ne kadar uygun düşmektedir.

Enbiyalar ve veliler, Nemrut ve şeytanlar için uzun bir imtihan meydanı olmuştur

dünya. Öyle olunca da firavunlaşmış şeytanlar sınırsız kötülükleriyle göğe ve ehline taş

atmaktadırlar.

Yıldızların da meleklere binek, mekân olmuşları; büyükleri, küçükleri vardır. Az bir

çeşidi de şeytanların taşlanmasına alet edilmiştir. Şeytan taşlamak için atılan göktaşlarının 3

sebebi olabilir:

1. Mücadele Kanununun en geniş dairede meydana geldiğinin işareti ve alameti olabilir.

2. Göklerde uyanık nöbetçiler, itaat eden yerleşikler var. Kötü dünyalıların

karışmalarından ve dinlemelerinden hoşlanmayan Allah’ın askerlerinin bulunduğuna

ilan ve işaret eder.

3. Dünyanın süprüntülerinin pis ve kötü temsilcileri olan casus şeytanları, temiz ve

temizlerin meskeni olan gökleri kirletmemeleri ve kötü nefisler hesabına casusluk

yaptırmamak için, edepsiz casusları korkutmak için atılan mancınıklar ve işaret

fişekleri gibi o şeytanları gök kapılarından o göktaşları ile kabul etmeme ve kovmadır.

Page 30: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

30

Yıldız böceği hükmündeki kafa fenerine güvenen ve Kuran güneşine gözünü kapatan

gök bilimci; O ayetin yüceliğinden bir hakikat yıldızı al, başındaki şeytana at, kendi şeytanını

taşla et! Bizler de öyle yapmalı ve Müminun Suresinde emrolunduğu gibi93 “Ey Rabbim!

Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım.” “Ey Rabbim! Onların benim yanımda

bulunmalarından da sana sığınırım” demeliyiz.

Enbiyâ Sûresi (21:22)’nde “Bütün yıldızlarla beraber o yıldız “Eğer göklerde ve yerde

Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, ikisi de harap olur giderdi.” ferman-ı kudsîsini okurlar. Ve

“Sinek kanadından tut, tâ semâvât kandillerine kadar, bir sinek kanadı kadar şerike yer yoktur

ki parmak karıştırsın” diye ilân ederler.94

2. Şeytanlar, gökyüzünün çevresinde döner, dolaşırlar da yine Levh-i Mahvuz’daki

gayp sırlarını duyamazlar95

“Muhammed’se dayanıp yatmış, uyurken o sır gelir, başucunda döner durur! Helvayı

kime nasipse o yer; parmakları uzun olan değil! Delici Şahap, şeytanları, hırsızlığı bırakın da

Ahmed’ den sır öğrenin diye kovar, sürer. Ey iki gözünü de dükkâna dikmiş, ümidini oraya

bağlamış adam, kendine gel, mescide yürü de rızkını Allah’tan iste.”

3. Yüce göklere çıkmak, ancak doğru yolu bulma kuvvetiyle olabilir

İnsan, doğru yolu ancak Allah’tan çekinen kulun ruhunu, göklerden şeytanları kovan

şahaplardan koruyan kuvvetle bulabilir. Yok olmadıkça hiç kimseye ululuk tapısına varmaya

yol yoktur. Göklere yücelme nedir? Şu yokluk. Âşıkların yolu da yokluktur, dini de. Aşk

yolunda yalvarma bakımından pöstekiyle çarık, Eyaz’a mihrap olmuştur.96

O cömert Allah, kulunun isteğini çalışmadan verse ne çıkar? Artık kullarından pusuda

bekleyen nefis hilesiyle melûn şeytanın hilesini uzak tutsa ne olur ki? Kadının sofiye cevap

vermesi Kadı dedi ki: Acı emir olmasaydı, dünyada çirkin, güzel tas ve inci bulunmasaydı,

Nefis, şeytan heva ve hevese... Zahmet, meşakkat, savaş olmasaydı, A perdesi, yırtılmış

adam; padişah kullarına ne ad takardı? Nasıl ey sabırlı, ey hilim sahibi, ey yiğitlik, ey hikmet

ıssı diyebilirdi? Yol kesen ve melûn şeytan olmasaydı sabırlılar, doğrular ve yoksulları

doyuranlar, nasıl belli olurdu? Rüstem ve Hamza’yla namussuz, aynı ve bir olsaydı bilgi ve

hikmet bâtıl olurdu. Bilgi ve hikmet, doğru yolla yolsuzluğu göstermek içindir. Her taraf

yoldan ibaret olsaydı hikmet, abes ve boş bir şey olurdu. Sense bu acı sulu tabiat dükkânı için

iki âleminde yıkılmasını hoş görüyorsun. Ben bilip duruyorum ki sen paksın, ham değilsin.

Bu sorusunda aşağılık kişilerin anlaması için. Devranın cefası ile âlemdeki bütün eziyetler,

Page 31: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

31

Allah’tan uzak olmadan ve gafil bulunmadan daha kolaydır. Çünkü bunlar hep geçer de onlar

geçmez. Devlet, ona derler ki insanın canı uyanık olsun! 97

IV- Bediüzzaman’ın Şeytan ile Münazarası:

İbn-i Abbas (r.a.)’dan nakille, Muhyiddin Arabi’nin “Şeceretü’l-Kevn” adlı eserinde

Peygamberimizin şeytanla olan görüşmesi anlatılır.98 Bediüzzaman’da bu sünneti işlemiş,

şeytanla münazara etmiştir. BSN 15. Söze Ek’te (s.258-267), şeytanın Kuran’a yönelik

aldatma çabalarına karşı verdiği cevapları açıklamaktadır. Şeytan Kuran’ın Allah kelamı

olmadığına yönelik kandırma çabalarında bulunmaktadır.

Kuranın beşer kelamı olduğunu varsayarak tartışmaya başlamayı reddeden BSN,

şeytanın “ne Allah, ne beşer kelamı” varsayımı ile başlamayı da kabul etmez. Kuranın beşerin

ifade tarzına benzemesi taarruzuna karşı ise karşı çıkar. Kuran;

• Cinlere ve insanlara Mürşid

• Ehli şuura İmam

• Ehli kemale Rehber

• Ehli hakikate Muallim

Olduğundan beşerin ifade tarzında olması gayet normaldir, der. Hz.Musa’nın Turi Sina’da

işittiği kelamullah gibi olsa beşer buna dayanabilir miydi? Birbirine yakın zatların birbirini

taklidi mümkün olup, beşerin Allah’ı taklidi ve uzun süreli kandırması da mümkün değildir.

Şeytanın Kuran’da ayetlerdeki konularda acayip atlamalar olması yönündeki ikinci

küçük itirazı ve cevabına yer verir BSN (s.268-270). Sonunda şeytan “bunlara karşı gelemem

ama beni dinleyen çok ahmak var. İnsan suretine çok şeytan da bana yardım etmektedir.

Filozoflardan çok firavunlar var, enaniyetlerini okşayan meseleleri benden ders alırlar. Senin

bu sözlerin bunların yayımlanmasına engel olur o yüzden sana karşı yenilgiyi kabul etmem”

der şeytan.

Üstad 26. mektup, 4. mebhas, 6. meselede (Mektubat, s.469) “Şeytanla Münazara”

adındaki Birinci Mebhasın önemini şöyle açıklar: Ehl-i zındıkanın üstadı Şeytandır. Şeytan

ilzam edilmezse, onun mukallitleri kanmazlar. Kur’ân-ı Hakîm, kâfirlerin galiz tabirlerini

reddetmek için zikrettiğinden bana bir cesaret verildi ki, bu şeytanî olan mesleğin bütün bütün

çürüklüğünü göstermek için, farz-ı muhal suretinde, hizbüşşeytanın efradı mesleklerinin

iktizasıyla kabul etmeye mecbur oldukları ve ister istemez mânen meslek diliyle diyecekleri

ahmakane tabiratlarını titreyerek istimal ettim. Fakat o istimal ile, onları kuyu dibine

Page 32: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

32

sıkıştırıp, meydanı baştan başa Kur’ân hesabına zaptettik, onların foyalarını meydana

çıkardık.

Üstadın eserlerinde propaganda yapmaz, tezini anlatarak iknaya çalışır. Nefis ve

şeytanın karşı tezlerini de ortaya koyup bilgilerini tartışmaya açar. Akla kapı açan ve

okuyucuya seçenek sunan bu yöntem buyurganlık, dayatmacılıktan uzak, önyargısız bilimsel

tartışma tekniğidir. Üstadın şeytanla konuşmasındaki metod, modern psikiyatride psikodrama

yöntemi olarak kullanılmaktadır (Tarhan, s.70).

V- Nefis – Şeytan ve Çare:

Nefsin Özellikleri

- Ben, beni, benim, bana der,

- “Çok yorgunum, namaza kalkamayacağım” der,

- Fısıldar 10-11,

- Kendini beğenmişliği ve kibri etraftan kabul görmeyince, eleştirilince şeytanın tazyiki

ile hiddetlenir,

- Kindar (beni çok üzdü, ondan öcümü alacağım),

- Hiddet-kin ve nefret ile kâfirliğe sürükler,

- Özgüven eksikliği (yapamam),

- Ürkektir,

- Korkaktır, korku suç belirtisidir, oysa hainler korkar99,

- Ruhu örter,

- Şımarıp, böbürlenir100,

- Hasımlarını yardıma muhtaç, kendini yardım eden makamında görür101

- Kıskançtır102,

- Methedilmeyi sever, methin tesiri, şekerin tesirine benzer; gizli tesir eder ve bir

müddet sonra vücutta deşilmesi gereken bir çıbana neden olur, - Çok övülmesi yüzünden firavunlaşır, - Ululuk taslamayı sever, - Kulluğu değil Sultanlığı ister, tercih eder, (elinden geldikçe kul ol, sultan olma!) - Ben daha hayırlıyım der,

- Duman odundandır, ateşten değil; odun ne kadar kuru olursa dumanı da o kadar az

olur103, tahtada hava olmasaydı ateş onu yakamazdı çünkü hava ateşin yaşayışıdır,

görmez misin üfürmekle ateş dirilir104,

- Ne ekerse onu biçer; “bir güze söz söyledim dağ çirkin cevap verdi sanırsan, imkân

yok buna. Bülbül dağa karşı şakısın-çilesin de dağdan karga sesi gelsin… Mümkünü

yok”105.

Şeytanın Özellikleri

- Sen, seni, senin, sana der,

- “Kalksan da namaza yetişemezsin” der,

- “Ben ondan hayırlıyım” dedirtir,

- Fısıldar106,

- Aldatıcıdır107,

Page 33: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

33

- Hilekârdır108, sahte/kârdır,

- Vesvese doğurucudur109,

- Gücü yoktur, gölge ve sanal güç kullanır, dostlarından ve dostları ile korkutur110,

- Fakirlikle korkutur111,

- Sinsidir,

- Acelecidir,

- Önyargılıdır,

- Ruhu ve Allah’ı unutturur112,

- Nankördür113,

- Fitne yaratıcıdır114,

- Zaman israfına yol açacak şeyleri şirin gösterir115,

- Nefse isteklerini güzel gösterir, ona vesvese ile inanacağı yalanlar söyler,

- Şirk koşturmak için çalışır116,

- Irkçıdır117,

- Muhafazakârdır118,

- Kafası zakkum ağacının meyveleri gibidir119,

- Ancak zayıfları sinekler gibi ağına düşürebilir, güçlüler zaten doğan gibi Padişahın

avıdırlar120,

- Zarar ettiremiyorsa kârı azaltmaya çalışır,

- Kıyas ederken aklı-tefekkürü ve hikmeti kale almaz,

- Sen daha hayırlısın der.

ÇARE

- Ruh “haydi” der, seslenişi Kurâni ifadelere benzer, Ruhun seslenişine kulak vermeli!

- Nefisle şeytan işbirliği yaparak ittifak oluşturmuş olduğundan, melekî bir yapıya sahip

akıl da ruhla işbirliği yapmalı,

- Allah’ı anmalı121,

- İşlere Besmele ile başlamalı, şükür ile bitirmeli,

- Şeytanın vesvesesinden ve onların yanımızda bulunmasından Allah’a sığınmalı122,

- Allah’ın merhametini dilemeli123,

- Allah’ın vaadine güvenmeli124

- Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmamalı125,

- Peygamberimize uymalı126,

- Aklımızı kullanmalı127, - Boş işlerle uğraşmamalı128,

- Güzel söz söylemeli129,

- Tevekkül etmeli130,

- Araştırıcı, tahkik edici, yenilikçi olunmalı,

- Ayak yere vurulmalı, hareket etmeli ve soğuk suyla yıkanmalı ve içilmeli131,

- Tövbe etmeli132,

- Merhametli davranmalı,

- Kendimizi ve başkalarını affedebilmeli, yeni şans vermeli,

- Şeytan(lar)ın vahyi işitmekten uzaklaştırılmış olmasının avantajını kullanmalı133,

- Kendilerine ilim verilmiş olanlar bunun Allah’tan geldiğini bilip, gerekli saygıyı

göstermeli134,

- Salihlerle istişare etmeli135,

- Barıştan yana tavır alınmalı136,

- Kıyası aklın bir aleti olarak kullanmalı ama aklı onun emrine vermemeli,

- Boş durmamalı; zahir-batın, dünyevi-uhrevi, bedene-ruha ilişkin bir işi bitirince

diğerine başlamalı (İnşirah suresi),

Page 34: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

34

- Şeytanla uğraşmamalı, ona itibar edilmemeli, çok da fazla düşünülmemeli,

- Anlayarak Kuran okumalı,

- Daha çok hayra ihtiyacımız olduğunu düşünmeli,

- Yapılan hayırları unutmalı ama hata ve yanlışlıkları unutmamalı,

- Kendimizi tüm insanlığın, evrenin yerine koyarak aklımızı kullanmalı,

- Meydanı şeytana bırakmamalı ama asla onu hor görmemeliyiz, yoksa roller değişir!

- Nefsin zannından da şeytanının vesvesesinden de sakınmalı137,

- Şeytanın Allah’a karşı gelerek ve secde etmeyerek yaptığı üstünlük iddiasına karşı,

Allah’ın meleklere ve şeytana verdiği “secde edin” emrinin gerçekliğini ortaya

koyabilmek için çalışmalı,

- Nefis ve şeytan ile ilişki bir dostluk ilişkisi değil, binek ve binici ile gemi ve su/rüzgâr

ilişkisidir/olmalıdır.

VI- SONUÇ

Bu çalışma sırasında analiz edilen ayet, hadis ve Mevlana ile Bediüzzaman’ın

yaklaşımlarından anlaşılmıştır ki; şeytanı nefisten ayrı düşünmek mümkün değildir. Fail değil

ancak azmettirici olabilen şeytan nefse muhtaçtır ve onun işbirliği olmadan hiçbir etki

gösterememektedir.

Nefsi terbiye etmeden şeytan ile mücadele ve onu yenebilmek imkânsızdır.

Şeytana uymayan ve nefsini de idaresi altına alan, “Ruh”a teslim olmuş bir “ben”,

artık “Biz”e ya da Yunus’un deyimiyle içerideki “Ben”e dönüşebilir.

Bediüzzaman şeytanı konuşturacak, ona savunma hakkı verecek kadar demokrat (ifade

İsmail Benek’e aittir); onun bela değil bela gibi olduğunu söyleyerek hakkını teslim edecek

kadar adaletlidir.

Mevlana ise kapıdan sürülüp-giden İblis için Yaradandan esenlik isteyecek kadar

merhametlidir.

Nefsi ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez32, şeytan tarafından iki dünyada da

maskaraya döndürülür. Cehaleti en büyük düşman bilen Üstad, işe şeytandan değil ona kulak

kabartan nefisten başlamak gerektiğini söyler ve bilmediğinden habersiz kimsenin cehaletini

de (cehl-i mürekkep) hemen bu cümlenin akabinde zikrederek nefsin durumundan haberdar

olmayıp şeytanla uğraşanların durumunu, yaptığımız çıkarsamaya göre, bir şekliyle cehl-i

mürekkep olarak tanımlamış olur.

Mevlana da verdiği anne ve komşu örneğiyle aynı vurguyu yapar. “Düşmanların en

korkuncu senin iki yanın arasında/içinde bulunan nefsindir” (Beyhakî’den Keşfü’l-hafâ, I,

Page 35: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

35

143). Hadisteki şu güzel öğüdü duy; Düşmanlarınızın en kuvvetlisi, içinizdedir! Bu düşmanın

palavrasını dinleme kaç ondan… çünkü o da inatta İblis’e benzer. (Ey Allah’ım, göz açıp

kapayıncaya kadar, hattâ ondan daha kısa bir süre beni nefsime bırakma)138.

Nefis hakikatin üzerini örter, şeytan ise karartır.

“Bundan önce kâfirler, putları öperler, putlara secde ederlerdi. Biz de şu zamanda

onun tıpkısını yapıyoruz. Gidiyor, Moğollara secde ediyoruz; sonra da kendimizi Müslüman

sayıyoruz. Ayrıca içimizde hırs, istek, kin, haset gibi bunca put var; bunların hepsine de itaat

etmedeyiz; hem içten hem dıştan biz de aynı işi yapıyoruz; sonra da kendimizi Müslüman

sayıyoruz (Fîhi Mâ-Fîh, s.66) .

Şeytanı Şeytan yapan Allah’ı inkârı değil kibri nedeniyle insana secde etme emrini

yerine getirmemesi ve tövbe etmeyerek bu hatasında inatla ısrar etmesidir.

Âdem hakkında “Beni ateşten yarattın, onu topraktan yarattın” diye itirazda bulunduğu

için meleklerin hocasıyken sonsuz lanete uğrayıp, tapıdan sürülüp-giden İblis için aynen

Mevlana hazretleri gibi diyoruz ki; Tanrı esenlik versin.

“Rabbim! Eğer senin merhametini yalnız Salihlerin ümid etmesi gerekiyorsa,

mücrimler kime gidip sığınsınlar? Ey Ulu Allah’ım! Eğer sen yalnız has kullarını kabul

ediyorsan, mücrimler kime gidip yakarsınlar?”139

Allah’ım, bizlere dostların ve sadık kulların ile birlikte olmayı,

İstikameti bulmayı, muhafazayı ve istikrarı,

Aklî ve ruhî tefekkürü nasip eyle,

Nefsin, şeytanın ve siyasetin şerrinden sana sığınırız,

Bizi şeytanın istikametini bozduğu ama kendisini doğru yolda zannedenlerden eyleme

Ya Rabbi!

Page 36: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

36

KAYNAKLAR

Altuntaş, H., Şahin, M. (2011). Kur’anı Kerim Meâli (12. Baskı). Ankara: Diyanet İşleri

Başkanlığı. http://www.diyanet.gov.tr .

El-Haseni, İ.A. (2012). Bahrü’l-Medid: Kuran’ın Tefsiri ve Tasavvufi İşaretleri (2. Baskı)

İstanbul: Semerkand.

Mevlana, C. (2011). Fîhi Mâ-Fîh (5. Baskı). Çeviren: Abdülbaki Gölpınarlı. İstanbul: İnkılâp.

Nursi, S. (2006). İçtimai Dersler. İstanbul: Zehra Yayıncılık.

Nursi, S. (2007). Münazarat (5. Baskı). İstanbul: Yeni Asya Neşriyat.

Nursi, S. (2011). Hutbe-i Şamiye (3. Baskı). İstanbul: Yeni Asya Neşriyat.

Nursi, S. (2011). Mektubat. İstanbul: Söz.

Nursi, S. (2011). Lem’alar. İstanbul: Söz.

Nursi, S. (2012). Muhakemat. İstanbul: Söz.

Nursi, S. (2012). Sözler. İstanbul: Söz.

Reyhan, A. (2012). Gülden Bülbüllere Teveccüh Sohbetleri (2. Baskı. Bilge Yayıncılık,

Ankara.

Rifai, K. (1973). Şerhli Mesnevi-i Şerif. İstanbul: Hülbe.

Sarıcık, M. Fih-i Mafih’e Göre Hz Mevlana’nın Kader Anlayışı “Kötülükler Niçin Yaratıldı?

http://www.tefekkurdergisi.com/icerik.asp?dergi=33&konu=898.

Sifil, E. (2012). Böyle Seslendiler (2. Baskı). İstanbul: Semerkand.

Tarhan, N. (2012). Akıldan Kalbe Yolculuk Bediüzzaman Modeli. İstanbul: Nesil.

Topbaş, O.N. (2002). Mesnevi Bahçesinden Bir Desti Su. İstanbul: Erkam.

Ünal, A. (2012). Kur’ân’da Temel Kavramlar. İzmir: Işık Akademi.

Yavuz, M. (2012). Dikkat Şeytan Var (7. Baskı). İzmir: Rehber.

Zeren, M. (2010). Mesnevi’de Geçen Bütün Hikâyeler. İstanbul: Nar.

Elektronik Kaynaklar

TDK, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.4f169091c776e8.95809826

Risale-i Nur Osmanlıca-Türkçe http://www.risaleinurenstitusu.org/shared/lugat/lugat.asp

http://www.erisale.com/

http://www.semazen.net/

http://www.halveti.net/

http://www.unitedamericanmuslim.org/

http://akademik.semazen.net/

Page 37: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

37

DİPNOTLAR

1 Şahiner, Necmettin, Son Şahitler, 1/318. http://www.fikih.info/risale-i-nur-dan/bediuzzaman-said-nursi/445-

mevlananin-zamaninda-yasasaydim-mesnevi-yazardim-sozunu-aciklar-misiniz-.html 2 Sözler, 32. söz, 1.mevkıf /Arapça 3. fıkra, s. 816. 3 Sözler, 32. söz 1. mevkıf s.807-808. 4 Mektubat 6. mektup, s.51. 5 Enam 6:101. O, gökleri ve yeri örnekleri yokken yaratandır. O’nun bir eşi olmadığı hâlde, nasıl bir çocuğu

olabilir? Hâlbuki her şeyi O yarattı. O, her şeyi hakkıyla bilendir. 6 Ali İmran 3:191. Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin

yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş

azabından koru” derler. 7 Saffat 37:96. Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır. 8 Sebe 34 - 20. Şeytan, onlar hakkındaki zannını doğru çıkardı (Allah’ın emrine karşı gelen İblis, sapkın

durumuna düşüp Allah’ın rahmetinden ebediyen uzaklaşmaya mahkûm olunca Allah’a “Rabbim! Beni

azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş

olanlar hariç, onların hepsini azdıracağım.” (Hicr, 15/39–40) demişti. İşte bu ayette o olaya atıfta bulunularak

İblisin; anılan isteğini Sebe’liler hakkında gerçekleştirmiş olduğuna işaret edilmektedir). İnananlardan bir grup

dışında hepsi ona uydular. 21. Oysa şeytanın onlar üzerinde hiçbir hâkimiyeti yoktu. Ancak ahirete inananları,

onun hakkında şüphe içinde bulunanlardan ayırt edelim diye (ona bu fırsatı verdik). Senin Rabbin her şey

üzerinde hakiki bir koruyucudur. 22. (Ey Muhammed!) De ki: “Allah’ı bırakıp da ilâh olduklarını idia

ettiklerinizi çağırın. Göklerde ve yerde zerre kadar bir şeye sahip değillerdir. Onların yerde ve gökte hiçbir

ortaklıkları yoktur. Allah’ın onlardan bir yardımcısı da yoktur. 23. Allah katında, O’nun izin verdiği kimseden

başkasının şefaati yarar sağlamaz. (Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine,

“Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Onlar da “Gerçeği” diye cevap verirler. O, yücedir, büyüktür. 9 Bakara 2:168. Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden

yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. 169. O, size ancak kötülüğü, hayâsızlığı ve Allah’a karşı

bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder. 10 Şems 91: 7-10. Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını

(kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene ant olsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere

gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır. 11 Kaf 50:16. Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah

damarından daha yakınız. 12 İsra 17:64-65. (Haydi) onlardan gücünün yettiğinin ayağını çağrınla kaydır. Atlıların ve yayalarınla onların

üzerine yürü. Onların mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaadlerde bulun. Hâlbuki şeytan onlara

aldatmadan başka bir şey va’detmez.. Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin

olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter! 13 Enam 6:112. İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için

birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa

bırak. 14 Sözler, s.725. 15 Müslim, Birr, 56; Buhârî, el-Edebü’l-müfred, no: 483. Ayrıca bkz. Ahmed, II, 92, 136; Hâkim, I, 55/26. http://www.2g1d.com/ 16 Fatır 35:8. Kötü ameli kendisine süslü gösterilip de onu güzel gören kimse, ameli iyi olan kimse gibi mi

olacaktır? Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. (Ey Muhammed!) Onlar için duyduğun

üzüntüler yüzünden kendini helâk etme! Şüphesiz ki Allah, onların yaptıklarını hakkıyla bilendir. 17 Fîhi Mâ-Fîh, s.35. 18 Şuara 26:88-89 O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar! Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka. 19 Buhârî 20 http://www.semazen.net/show_text.php?id=688 21 Muhakemat, s.22. 22 Bakara 2: 30-34. Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada

bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve

takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti. 31. Allah, Âdem’e bütün

varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana

Page 38: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

38

bunların isimlerini bildirin” dedi. 32. Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize

ğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan

sensin” dediler. 33. Allah, şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların

isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da,

gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi. 34. Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik

de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve

kâfirlerden olmuştu. 23 Sözler, s.334. 24 İsra 17:85. “Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim

verilmiştir. 25 http://www.unitedamericanmuslim.org/mesnevi/k3_7.asp.htm Mesnevi 3.Kitap, Beyit4245-4249. 26 http://www.unitedamericanmuslim.org/mesnevi/k3_7.asp.htm Mesnevi 3.Kitap, Beyit 4340. 27 Lokman 31:33. Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna hiçbir yarar

sağlayamayacağı, hiçbir çocuğun da babasına hiçbir yarar sağlayamayacağı günden korkun! Şüphesiz Allah’ın

va’di gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı şeytan da Allah hakkında sizi aldatmasın. 28 Enam 6:121. Üzerine Allah adı anılmayan (hayvan)lardan yemeyin. Çünkü bu şekilde davranış fasıklıktır. Bir

de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz

siz de Allah’a ortak koşmuş olursunuz. (Müşrikler ölmüş hayvan eti yerler ve aralarında, “Bakın, Muhammed ve

ashabı kendi elleriyle kestikleri hayvanların etini yerler de Allah’ın öldürdüğü haramdır, derler” diye dedikodu

yaparlardı. Âyet, müşriklerin durumuna düşmemeleri konusunda mü’minleri uyarmaktadır.) 29 Enam 6:142. Yine O, hayvanlardan da irili ufaklı var edendir. Allah’ın size rızık olarak verdiğinden yiyin de

şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. 30 Mesnevi, çev. Veled İzbudak, I, 79; http://akademik.semazen.net/author_article_print.php?id=1482 31 Teveccüh Sohbetleri, s.312. 32 Sözler, s.362. 33 Sözler, s.726-727. Nisa 4:79 Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. (Ey

Muhammed!) Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter. 34 Topbaş, s.188. 35 Fîhi Mâ-Fîh, s.258. 36 Sözler, s.440. 37 Araf 7:202. Şeytanlara kardeş olanlara gelince, şeytanlar onları azgınlığın içine çekerler, sonra da bundan hiç

geri durmazlar. 38 Bakara 2:14. İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “İnandık” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla)

yalnız kaldıkları zaman, “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz” derler. 39 İbrahim 14:21. İnsanların hepsi Allah’ın huzuruna çıkacak ve güçsüzler büyüklük taslayanlara diyecek ki:

“Şüphesiz bizler size uymuştuk; şimdi siz az bir şey olsun, Allah’ın azabından bizi koruyabilecek misiniz?”

Onlar da, “Eğer Allah bizi doğru yola eriştirseydi, biz de sizi doğru yola eriştirirdik. Şimdi sızlansak da,

sabretsek de bizim için birdir. Artık bizim için hiçbir kurtuluş yoktur” derler. 40 Hadid 57: 14-15. (Münafıklar) mü’minlere şöyle seslenirler: “Biz de (dünyada) sizinle beraber değil miydik?”

(Mü’minler de) derler ki: “Evet, fakat siz kendinizi yaktınız. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz, şüphe

ettiniz. Allah’ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O çok aldatıcı (şeytan) Allah hakkında da sizi

aldattı.”. Bugün artık ne sizden, ne de inkâr edenlerden bir fidye alınır. Barınağınız ateştir. Size yaraşan odur.

Orası gidilecek ne kötü yerdir! 41 Haşr 59:16. “Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkâr et” der;

insan inkâr edince de, “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der 42 Kehf 18:51. Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına şahit tuttum.

Saptıranları da hiçbir zaman yardımcı edinmiş değilim. 43 Kehf 18:17. … Allah, kime hidayet ederse işte o, doğru yolu bulandır. Kimi de şaşırtırsa, artık ona doğru yolu

gösterecek bir dost bulamazsın. 44 Müslim, “Cuma”, 43;Nesai “İdeyn, 22; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/371; aktaran Ebubekir Sifil, s.8. 45 Sad 38: 34-39. Andolsun, biz Süleyman’ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. (Tefsir bilginlerine

göre, âyette sözü edilen ceset, mecazî olarak; bir ara fizikî gücünü ya da siyasal otoritesini kaybeden Süleyman

peygamberi temsil etmektedir) Sonra tövbe edip bize yöneldi. 35. Süleyman, “Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana,

benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!” dedi.

36. Biz de rüzgârı onun buyruğuna verdik. Rüzgâr, onun emriyle dilediği yere hafif hafif eserdi. 37, 38. Bina

ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, bukağılara bağlı olarak diğerlerini de, onun emrine verdik. 39. “İşte

bu bizim ihsanımızdır. Artık sen de (istediğine) hesapsızca ver yahut verme” dedik. 46 Enbiya 21:82. Bir de şeytanlardan, Süleyman için dalgıçlık eden ve daha bundan başka işler yapanları da

onun emrine verdik. Hep onları zapteden bizdik.

Page 39: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

39

47 Sad 38: 37-38. Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, bukağılara bağlı olarak diğerlerini de, onun

emrine verdik. 48 Sözler, s.348-349. 49 Enfal 8:48. Hani şeytan onlara yaptıklarını süslemiş ve, “Bu gün artık insanlardan size galip gelecek

(kimse) yok, mutlaka ben de size yardımcıyım.” demişti. Fakat iki taraf (savaş alanında) yüz yüze gelince

(şeytan), gerisingeriye dönüp, “Ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğiniz şeyler (melekler)

görüyorum. Ben Allah’tan korkarım. Allah, cezası çetin olandır” demişti.

Haşr 59:16. Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkâr et”

der; insan inkâr edince de, “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan

korkarım” der. 50 Araf 7:14. Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver.” 51 Sözler, s.725. 52 Neml 27:25. Göklerde ve yerde gizli olanı ortaya çıkaran, sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilen

Allah’a secde etmesinler diye (şeytan onları yoldan çıkarmış). 53 Muhammed 47:31. Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı

ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz. 54 Enbiya 21:35: Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize

döndürüleceksiniz. 55 Mülk 67:2. O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak

güç sahibidir, çok bağışlayandır. 56 Kehf 18:7. İnsanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim diye şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri

ona bir zinet yaptık. 57 Hud 11:7. O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı konusunda sizi imtihan için, henüz Arş’ı su üstünde iken

gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratandır. Böyle iken “Ölümden sonra şüphesiz diriltileceksiniz”

desen, inkârcılar “Mutlaka bu, apaçık bir büyüdür” derler. 58 Bakara 2:214. Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi

mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber mü’minler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve

zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pek yakındır. 59 Ankebut 2-3. 2. İnsanlar, “inandık” demekle bırakılacaklarını ve imtihan edilmeyeceklerini mi zannederler.

3. Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah, doğru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları

da mutlaka bilir (ve gerçeği ortaya çıkarır). 60 Al-i İmran 3:142. Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri

(sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? 61 Al-i İmran 3:186: Andolsun, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz. Sizden önce

kendilerine kitap verilenlerden ve Allah’a ortak koşanlardan üzücü birçok söz işiteceksiniz. Eğer sabreder ve

Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bunlar (yapmaya değer) azmi gerektiren işlerdendir. 62 Bakara 2:155-156: 155. Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek

deneriz. Sabredenleri müjdele. 156. Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a

aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. 63 Enam 6:165. O, sizi yeryüzünde halifeler (oraya hâkim kimseler) yapan, size verdiği nimetler konusunda sizi

sınamak için bazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır. Şüphe yok ki

O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 64 Teğabun 64:11. Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun

kalbini doğruya iletir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. 65 Ahzab 33:16-17. 16. De ki: “Eğer siz ölümden ya da öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda

vermeyecektir. O takdirde bile (hayatın zevklerinden) pek az yararlandırılırsınız.” 17. De ki: “Eğer Allah size bir

kötülük dilese, sizi Allah’tan koruyacak kimdir? Yahut size bir rahmet dilese, buna engel olacak kimdir?” Onlar

kendilerine Allah’tan başka hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar. 66 Fîhi Mâ-Fîh, s.57. 67 http://www.halveti.net/Mesnevi.asp?mc=5&mid=29 Mesnevi Şerif, Beyit: 2950. 68 Zeren, s.178. 69 Araf 7:27. Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı

cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi

görürler. Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır. 70 Sözler, s. 262, 264. 71 http://akademik.semazen.net/author_article_print.php?id=840 ; Mesnevî, I:3502-3509.

Page 40: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

40

72 Araf 7:23. Dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan

mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” 73 Zeren, s.163. 74 Fîhi Mâ-Fîh, s.66. 75 Sözler, s.725. 76 İçtimai Dersler, s.50. 77 Sözler, s.374. 78 İbrahim 14:22. İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size

söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de

hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni

kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz,

zalimlere elem dolu bir azap vardır.”. 79 Kaf 50:27-28-29. Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir

sapıklık içinde idi. Allah, şöyle der: “Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size

önceden yaptım. Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim 80 Sözler, s.440. 81 Sözler, s. 974. 82 Şuara 26:221. Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? 222. Onlar, her günahkâr yalancıya inerler.

223. Bunlar da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise yalancıdır. 83 Hicr 15:26. Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık. 27. Cinleri de daha

önce dumansız ateşten yaratmıştık. 28, 29. Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş

balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile

eğilin” demişti. 30. Bunun üzerine bütün melekler saygı ile eğildiler. 31. Ancak İblis, saygı ile eğilenlerle

beraber olmaktan kaçındı. 32. Allah, “Ey İblis! Saygı ile eğilenlerle beraber olmamandaki maksadın ne?” dedi.

33. İblis dedi ki: “Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem.” 34,

35. Allah, “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap, mükâfat ve ceza gününe kadar lânet senin

üzerinedir” dedi. 36. İblis: “Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver” dedi.

37, 38. Allah da, “O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet

verilenlerdensin” dedi. 39, 40. İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri

onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. 41, 42.

Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir

hâkimiyetin yoktur” dedi. 43. Şüphesiz cehennem, onların hepsinin buluşacağı yerdir. 84 Zeren, s.69. 85 İçtimai Dersler, s.220. 86 Maide 5: 105. Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru yolda olursanız, yoldan sapan kimse size

zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman Allah, size yaptıklarınızı haber verecektir.” 87 Müslim, Birr, 56; Buhârî, el-Edebü’l-müfred, no: 483. Ayrıca bkz. Ahmed, II, 92, 136; Hâkim, I, 55/26. http://www.2g1d.com/ 88 Maide 5:105. 89 Ebu Davud, Melahim 17, (4338); Tirmizi, Tefsir, Maide (3059), Fiten 8 (2169); İbnu Mace, Fiten 20 (4005). 90 Buhari, Tevhid 33; Müslim, İman 153(94); Tirmizi, İman 18(2646) 91 Ahzab 32: 72. Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler,

ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir. İnsanın yüklendiği emanet, başta akıl,

irade ve iradeyi serbestçe kullanmanın gerektirdiği sorumluluklardır. İnsan, iyi ve kötü arasında seçim

yapabilme yeteneğini olumlu yönde kullanmadığı zaman, hem kendine hem de çevresine zulmetmiş ve cehalete

düşmüş olur. Âyette insan türünün bir özelliğine dikkat çekilerek onun genelde emanete riayet konusunda

vefasızlık göstermeye yatkın olduğuna işaret edilmektedir. 92 Maide 5:32. 93 Müminun 23:97. De ki: “Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım.” 98. “Ey Rabbim! Onların

benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.” 94 Sözler, s.815. 95 Mesnevi-i Şerif 3 - Scribd ; tr.scribd.com; Kitaplar/Kurgusal olmayan/Din ve Maneviyat, M-4-4530 4530 96 Mesneviler 1-4915 (Altıncı Kitap) - Gökyüzü Edebiyatı www.gokyuzuedebiyati.org/Mevlana Celaleddin Rumi; 6.

Kitap, Beyit:230 97 Mesnevî-i Şerîf Tercümesi – CİLT 6 1401 – 2100 Beyitler 1745-1755

www.semazen.net/w1/mesnevi-i-serif-tercumesi-cilt-6-1401-2100-beyitler 98 http://kitap.mollacami.com/seytanin-hileleri/index.html 99 Fîhi Mâ-Fîh, s.227.

Page 41: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

41

100 Enfal 8:47. Şımarıp böbürlenmek, insanlara gösteriş yapmak ve (halkı) Allah yolundan alıkoymak için

yurtlarından çıkanlar (Mekke müşrikleri) gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını kuşatıcıdır. 48- Hani şeytan

onlara yaptıklarını süslemiş … 101 Ankebut 29:38. Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli

olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Hâlbuki onlar gözü açık

kimselerdi. 39. Kârûn’u, Firavun’u ve Hâmân’ı da helâk ettik. Andolsun, Mûsâ kendilerine apaçık mucizeler

getirmişti de yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Oysa bizi geçip (azabımızdan) kurtulamazlardı. (Hâmân,

Firavun’un veziri idi. Bu şahsın adı ayrıca Kasas, 28/6, 8 ve 38; Mümin, 40/24 ve 36. ayetlerinde geçmektedir.

Kârûn için Kasas, 28/76. ayetinin dipnotuna bakınız) 102 Yusuf 12:5. Babası, şöyle dedi: “Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa, sana tuzak kurarlar.

Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” 103 Fîhi Mâ-Fîh, s.129. 104 Fîhi Mâ-Fîh, s.180. 105 Fîhi Mâ-Fîh, s.130. 106 Mücadele 58:10. O kötü fısıltılar iman edenleri üzmek için ancak şeytandan kaynaklanmaktadır. Oysa

şeytan, Allah’ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar verebilecek değildir. Öyle ise müminler ancak Allah’a

tevekkül etsinler. 107 Nisa 4:120. Şeytan onlara (birçok) vaadde bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak

aldatmak için onlara vaade bulunuyor. 108 Nisa 4:76. İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tâğût (Tâğût: Şeytan, nefis, put,

sihirbaz.. gibi insanları azdıran, saptıran her şeyi ifade eder. Bakınız: Bakara sûresi, âyet, 256-257; Nisâ sûresi,

âyet, 51,60,76; Mâide sûresi, âyet, 60; Nahl sûresi, âyet, 36; Zümer sûresi, âyet, 17) yolunda savaşırlar. O

hâlde, siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır. 109 Hac 22:52. Senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu

temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, âyetlerini

sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tüm peygamberlerin, özellikle Hz.

Peygamberin temennisi; tevhit inancının yerleşmesini, insanların ilâhî emir ve yasaklara bağlanmalarını

sağlamaktır. Ayette, Hz. Peygamber; aldığı vahiyleri insanlara tebliğ ettikçe, şeytanın onlara “Muhammed

şairdir”, “mecnundur”, “yalancıdır”, “emirlik istiyor” gibi vesveselerde bulunarak, onun risalet görevini

ifasına engel olmaya çalıştığı konusuna dikkat çekilmektedir. Yoksa şeytanın, doğrudan doğruya peygambere,

vahyin içeriğine etki yapacak bir vesvese vermesi söz konusu değildir) 110 Ali İmran 3: 175. O şeytan (Tefsir bilginlerinin ifadesine göre, âyette “şeytan” olarak işaret edilen adam,

Mekke’li müşriklerin, Medine’li müslümanlar arasında yıkıcı propaganda yapmak üzere gönderdiği “Nuaym”

adlı birisidir) sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor. Onlardan korkmayın, eğer mümin iseniz, benden korkun. 111 Bakara 2:268. Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve hayâsızlığı emreder. Allah ise size kendi

katından mağfiret ve bol nimet va’dediyor. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. 112 Mücadele 58:19. Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar

şeytanın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, şeytanın tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. 113 İsra 17:26. Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. 27. Çünkü saçıp

savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir. 114 İsra 17: 53. Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar.

Çünkü şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır. 115 Enam 6:71. De ki: “Allah’ı bırakıp da bize faydası olmayan, zararı da dokunmayan şeylere mi tapalım?

Allah, bizi hidayete kavuşturduktan sonra gerisingeri (şirke) mi döndürülelim? Arkadaşları ‘bize gel!’ diye doğru

yola çağırdıkları hâlde, yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp şeytanların ayarttığı kimse gibi mi (olalım)?” De ki:

“Hiç şüphesiz asıl doğru yol Allah’ın yoludur. Bize âlemlerin Rabbine boyun eğmek emrolundu.” 116 Nisa 4:116. Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği

kimseler için bağışlar. Allah’a ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür.117. Onlar, Allah’ı bırakıp

ancak dişilere tapıyorlar.(Âyetteki “dişiler”den maksat, müşrik Arapların; genellikle “dişi” (ünsâ) diye

adlandırdıkları, Lât, Uzzâ, Menât gibi putlarıdır) Hâlbuki (aslında) azgın bir şeytana tapmaktadırlar. 117 Kasas 28:15. Mûsâ, halkın habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada biri kendi tarafından, diğeri düşmanı

tarafından; kavga eden iki adam gördü. Kendi tarafından olan, düşmanına karşı ondan yardım istedi. Mûsâ da

ona bir yumruk indirip onu öldürdü. Mûsâ, “Bu şeytanın işidir. O, gerçekten apaçık bir saptırıcı düşmandır”

dedi.2, (2 . Konu ile ilgili olarak ayrıca bakınız: Şu’arâ sûresi, âyet, 19-20.)16. Mûsâ, “Rabbim! Şüphesiz ben

nefsime zulmettim. Beni affet” dedi. Allah da onu affetti. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 118 Lokman 31:21. Kendilerine, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiği zaman, “Hayır, biz babalarımızı

üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. Şeytan, kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı?

Page 42: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

42

119 Saffat 37:60. Şüphesiz bu (cennetteki nimetlere ulaşmak) büyük bir başarıdır. 61. Çalışanlar böylesi için

çalışsınlar! 62. Ziyafet olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? 63. Şüphesiz biz onu zalimler için bir

imtihan aracı kıldık. 65. Onun meyveleri sanki şeytanların kafalarıdır.

Müşrikler, cehennemde “zakkum” denen bir ağacın olduğunu işitince, “Ateş ağacı yakar. Böyle bir ağaç

olamaz”, diyerek bunu inkâr ettiler. Allah’ın, dilerse ateşte yanmayan bir ağaç yaratabileceğini düşünemediler.

Böylece zakkum ağacı, iman edip etmemeleri noktasında müşrikler için bir imtihan vesilesi olmuştu.

Şeytanların nasıl birer varlık oldukları insanlarca bilinmemekte ise de, onların çirkin ve zararlı varlıklar olduğu

zihinlerde yer etmiş bir gerçektir. İşte zakkum meyvesininde çirkin ve zararlı olduğunu ifade etmek açısından

böyle bir benzetme yapılmıştır. 120 Muaviye bunun üzerine dedi ki : İşte şimdi doğru söyledin. Sen bir örümceksin , ancak sinek tutabilirsin. Ben

sinek değil , ak doğanım. Beni ancak padişah avlar. Sen beni uyandırdın ama o uyandırış uykunun ta kendisiydi.

Sen beni daha iyi bir hayırdan mahrum etmek için hayra sevk ettin. Mesnevi : 2.Cilt - Sayfa : 200 -….- 214. 121 Araf 7:201. Şüphe yok ki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu

zaman iyice düşünürler (derhal Allah’ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar.

Zuhruf 43:36. Kim, Rahmân’ın Zikri’ni görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun

ayrılmaz dostudur. 122 Fussilet 41:36. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O,

hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 23. sure 97. De ki: “Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana

sığınırım.” 98. “Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.” 16. sure 98. ayet

Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın. (Âyette sözü edilen Allah’a sığınma,

“Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” diyerek yapılır. “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım” demektir)

Araf 7:200. Şüphe yok ki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu

zaman iyice düşünürler (derhal Allah’ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar. 123 Nur 24:21. Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o

hayâsızlığı ve kötülüğü emreder. EĞER ALLAH’IN SİZE LÜTFU VE MERHAMETİ OLMASAYDI,

SİZDEN HİÇBİRİNİZ ASLA TEMİZE ÇIKAMAZDI. Fakat Allah, dilediği kimseyi tertemiz kılar. Allah,

hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 124 Fatır 35:5. Ey insanlar! Şüphesiz Allah’ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Sakın çok

aldatıcı (şeytan), Allah hakkında sizi aldatmasın. 6. Şüphesiz şeytan sizin için bir düşmandır. Öyle ise (siz de)

onu düşman tanıyın. O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girecek kimselerden olmaya çağırır. 125 Ali İmran 3:175. O şeytan sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor. Onlardan korkmayın, eğer mümin

iseniz, benden korkun. 126 Bakara 2:38. “İnin oradan (cennetten) hepiniz. Tarafımdan size bir yol gösterici (peygamber) gelir de kim

ona uyarsa, onlar için herhangi bir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir” dedik. 127 Maide 5:90. Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak,

şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. (Bu ayette sarhoşluk veren her türlü içki,

kumarın her çeşidi kesinlikle haram kılınmaktadır. Âyet indiği zaman, bütün Müslümanlar ellerinde bulunan

şarapları Medine sokaklarına döküp kaplarını kırmışlar, içki alışkanlıklarını; Kuran’ın bu kesin emri karşısında

tereddüt etmeden topluca terk etmişlerdi. Meâlde geçen “içki” kelimesi, âyetteki “hamr” kelimesinin karşılığı

olarak kullanılmıştır. Bu bağlamda hamr, aklı örten şey demektir. Bu nitelikteki tüm içki ve uyuşturucular hamr

kapsamına girer. Haram kılınan gıdalar ile fal okları için ayrıca bakınız: Maide suresi ayet 3)

Yasin 36:60, 61. “Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir

düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?” 62. “Andolsun, o sizden pek çok

nesli saptırmıştı. Hiç düşünmüyor muydunuz?” 63. “İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir.” 64. “İnkâr

ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!” 65. O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları

da kazandıklarına şahitlik eder. 128 Furkan 25:55. Onlar, Allah’ı bırakıp, kendilerine ne faydası ne de zararı dokunan şeylere kulluk ederler.

Kâfir, Rabbine karşı (şeytana) arka çıkandır. 129 İsra 17:53. Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Çünkü

şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır. 130 Nahl 16:99. Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir

hâkimiyeti yoktur. 100. Şeytanın hâkimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir.

Mücadele 58:10. O kötü fısıltılar iman edenleri üzmek için ancak şeytandan kaynaklanmaktadır. Oysa şeytan,

Allah’ın izni olmadıkça, mü’minlere hiçbir zarar verebilecek değildir. Öyle ise mü’minler ancak Allah’a

tevekkül etsinler. 131 Sad 38:41. (Ey Muhammed!) Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine, “Şeytan bana bir yorgunluk ve azap

dokundurdu” diye seslenmişti. 42. Biz de ona, “Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içecek soğuk bir su” dedik.

43. Biz ona tarafımızdan bir rahmet ve akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir o

kadarını bahşettik.

Page 43: Mevlana ve Bediüzzaman’a Göre Şeytanın Varlık Nedenirisaleakademi.org/public/uploads/documents/9-MEVLÂNA_Seytan-Mehmet Ali Erdem.pdfMevlana ve Bediüzzaman’a göre şeytanın

43

132 Enam 6:43. Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya.. Fakat (onu yapmadılar)

kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermişti. 133 Şuara 26:210. O Kur’an’ı şeytanlar indirmemiştir. 211. Zaten bu onların harcı değildir, buna güçleri de

yetmez. 212. Çünkü onlar (vahyi) işitmekten uzaklaştırılmışlardır. 213. Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir

ilâha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun! 134 Hac 22:54. Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar onun, Rabbinden gelen hak olduğunu bilsinler, böylece

ona iman etsinler ve sonuçta da kalpleri ona saygı duysun diye Allah böyle yapar. Hiç şüphe yok ki Allah, iman

edenleri doğru yola iletir. 135 Sifil, s.113; Hz.Ömer’in sözü. 136 Bakara 2:208. Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm’a) girin. Şeytanın adımlarını

izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır. 137 Emirdağ Lahikaları s. 224, 313, 317. 138 Ebû Dâvud, Edeb, 100-101. Cihâd-ı Ekber En Büyük Cenk, Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, 2009 - Kasim,

Sayı: 285, Sayfa: 008, http://dergi.altinoluk.com/index.php?sayfa=yillar&MakaleNo=d285s008m1. 139 Topbaş, s.6.