26
MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALAR Dr. Harun TUNÇEL* ÖZ Mezraa adı verilen kır iskân şekli yoğun olarak ülkemizin doğu yansında görülmektedir. Mezraa adı taşıyan yerleşim birimleinin, içerisinde bulunduklan coğrafi ortamın etkisiyle kökenleri, iskân edilme süreleri, kullanım ve yürütülen ekonomik faaliyet tipi, fiziksel yapıları değişiklik göstermektedir. Mezraa kelimesinin tanımı devlet kuruluşlan arasında farklılık göstermektedir fakat bunun birtakım sakıncalan vardır. Diğer taraftan coğrafyacılann tanımlamalannda da birlik yoktur. Doğu Karadeniz Bölümü ve Doğu Anadolu’nun Erzurum-Kars Bölümü mezraalan ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu’nun diğer bölümlerindeki mezraalar arasında hemen her bakımdan önemli farklılıklar vardır. ABSTRACT The sub-village inhabitation form which is called “Mezraa” is seen in the eastren part of Turkey. These settling show variations according to their geographic situation, their roots, inhabitation period, the type of usage and the economic activities carried out and their physical structures. The definition of mezraa varrias in different govermental agancies. This has some disadvantages. By the way among geographers there is also no common opinion. * Fırat Üniversitesi Fen-Edibiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Elazığ

MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALAR

Dr. Harun TUNÇEL*

ÖZ

Mezraa adı verilen kır iskân şekli yoğun olarak ülkemizin doğu yansında görülmektedir. Mezraa adı taşıyan yerleşim birimleinin, içerisinde bulunduklan coğrafi ortamın etkisiyle kökenleri, iskân edilme süreleri, kullanım ve yürütülen ekonomik faaliyet tipi, fiziksel yapıları değişiklik göstermektedir.

Mezraa kelimesinin tanımı devlet kuruluşlan arasında farklılık göstermektedir fakat bunun birtakım sakıncalan vardır. Diğer taraftan coğrafyacılann tanımlamalannda da birlik yoktur.

Doğu Karadeniz Bölümü ve Doğu Anadolu’nun Erzurum-Kars Bölümü mezraalan ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu’nun diğer bölümlerindeki mezraalar arasında hemen her bakımdan önemli farklılıklar vardır.

ABSTRACT

The sub-village inhabitation form which is called “Mezraa” is seen in the eastren part of Turkey. These settling show variations according to their geographic situation, their roots, inhabitation period, the type of usage and the economic activities carried out and their physical structures.

The definition of mezraa varrias in different govermental agancies. This has some disadvantages. By the way among geographers there is also no common opinion.

* Fırat Üniversitesi Fen-Edibiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Elazığ

Page 2: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

74 Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

There are important differencs among the “mezraa” in Eastern Black Sea Region, the Erzurum-Kars area in Eastern Anatolia Region, South Eastern Anaolia Region and in other parts of Eastern Anaolia.

GİRİŞ

Ülkemizde köyden küçük yerleşim birimlerini ele alan çalışmalar, diğer beşeri coğrafya çalışmaları dikkate alındığında azmsanmayacak sayıdadır. Yayla, kışla, çiftlik, mahalle, mandıra, divan, kom, mezraa, ağıl, çardak, tuğla/kiremit ocağı, benzinlik, bağ evi, dalyan, değirmen, kalif (kelif) (TDK 1941 s.404, 1975 s.2733 ve 4544, Sümerkan 1981 s.33-34), Cenik (Erinç 1945 s. 134, Öngör 1964 s.160), saya (Sözer 1982 s.3), hezan (Yiğit 1990 s.283 ve 290), huğ (hugül, hokul) (TDK 1941 s.725 ve 756, 1957 s.130, 1974 s.2355 ve 2448, Eröz 1966 s.144-145) zoma (İzbırak 1951 s. 54) tol (TDK 1947 s.1375, 1957 s.404, İzbırak 1964 s.4, Yücel 1988 s.66), pey, banı (TDK 1947 s. 1147, Bilgin 1969 s.22, Karaboran 1985 s.83-104) pak (Tandoğan 1968 s.291, 1970 s. 132- 135, 1988 s.105), palanga (Saraçoğlu 1956 s.468, 1989 s.502), oba (Erinç 1945 s.134, Öngör 1964 s.160), sayvan (Dönmez 1964 s.197), dam (Öngör 1960 s.72-81, Yücel 1966 s.75-78, Göney 1977 s. 129-135) gibi isimler alan kır iskân şekilleri (ki, bunların büyük kısmının özellikleri aynıdır ya da çok az farklarla birbirlerinden ayrılmaktadırlar, isimlerindeki farklı-laşma ise genellikle yöresel adlandırmadan kaynaklanmaktadır) ile bunları oluşturan birimler tip olarak az sayıda olmakla beraber, bunların çoğunun özellikleri, fonksiyonları ve iskân coğrafyası içerisindeki yerleri henüz tanımlanmamıştır (Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Tanoğlu 1954 ve Sözer 1982). Dam, oba ve kom gibi mezraa yerleşmesi de tanımlanması bakımından araştırıcılara göre değişiklik gösteren bir kır iskân tipidir.

Halk arasında mezraa, mezere, mezre, mezra, mezrea, mezreacık, mezria, mezri (Erinç 1953 s.38, Tanoğlu 1966 s.253, Sümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun (TDK) Türkiye’de Halk Ağzından Söz Derleme Dergisi’nde (6 Cilt), Tarama Sözlüğü’nde (8 Cilt) ve Derleme Sözlüğü’nde (12 Cilt), Türkçe Sözlük ve Yazım (İmlâ) Kılavuzunun ilk baskılarında ve hatta coğrafya sözlüklerinde (Öngör 1961, 1975, 1980 ve İzbırak 1964) rastlamak mümkün değildir.

Page 3: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar 75

Mükemmel Türkçe Lügat (Ali Namiza 1318 s.749), Resimli Yeni Lügat ve Ansiklopedi (Anonim, Tarihsiz, C.4 s. 1842), Doğu Anadolu Osmanlıcası -Etimolojik Sözlük Denemesi- (Gülensoy 1986 s.339), Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat (Develioğlu1988 s.766), Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü (Pakalın 1971 C.2 s.529), Türk Hukuk Lügati (Anonim 1944 s.233), Büyük Türk Sözlüğü (Anonim, Tarihsiz, s.856) gibi bazı eserlerde hemen hemen ortak bir ifade ile Arapça kökenli bir kelime olduğu belirtilerek; tarıma ayrılan, ekilip biçilen, dikilen yer, ekilmiş toprak-tarla, tarıma ayrılan geniş arazi parçası gibi açıklamalar verilmiştir. Diğer taraftan bazı yayınlarda da Ekenek, Ekerek, Ekerge, Ekelge, Ekinlik şeklinde karşılıklar verilmiştir (TDK 1941 s.517, 1945 s. 177, Baykara 1988 s.42) Saraçoğlu, mezraanın mera (Saraçoğlu 1956 s.437), İnandık, arazi tarla ve bahçe (İnanık 1958 s. 149 ve 151), Tarkan ise küçük köy anlamına da geldiğini (Tarkan 1972 s.146) ifade etmektedirler. Alagöz ise mezraanın tarım amacıyla devri yer değiştirme olduğunu ifade ederek buna “mezraacılık” tanımlaması getirmiştir (Alagöz 1993 s.44).

MEZRAALARIN ÜLKEMİZDEKİ COĞRAFİDAĞILIŞLARI

Tunçdilek’e göre Doğu Anadolu’ya has olan (Tunçdilek 1967 s. 124) mezraalarm ülkemizde yoğun olarak görüldüğü yerler Sinop’tan Mersin’e çizilecek bir hattın (kabaca 35 Doğu Boylamı) doğusunda kalan kısmında, özellikle de Adıyaman, Tunceli, Malatya, Bingöl, Sivas, Trabzon, Artvin ve Erzurum’da görülmektedir. Ama belirtilen hattın batısında örneğin Antalya, İzmir, Bilecik, Çanakkale, İstanbul, Ankara, Konya, İsparta’da da rastlanılır (Bkz. Şekil 1 ve 2). Kesin bir kural olmamakla beraber rölyefin arızalandığı yerlerde sayılarında bir artış görülmektedir (Tunçdilek 1967 s. 125, Elibüyük 1990 s.23). Fakat buna tezat durumlar da sözkonusu olabilmektedir. Örneğin (Arazisinin hemen hemen tümü düz olan) Urfa’da 1945'de 100 adet, 1960'da 162 adet 198 l'de 1845 adet mezraa adı verilen yerleşim birimi varken, Hakkâri’de 1945 yılında hiç bulunmamakta 1960'da sadece 26 adet, 198l'de ise 292 adetdir (İçişleri Bakanlığı 1946, Köyişleri Bakanlığı 1967, 1969, 1984) (Bkz. Şekil 1 ve 2).

Bu sayısal artış ve tezatlar mezraa kelimesinin yanlış anlaşılmasının yanısıra diğer bazı sebeplere de bağlıdır. Örneğin

Page 4: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

76 Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

Urfa’da köylerdeki ekonomik ve sosyal hayatın işleyişi ve arazilerin genişliği sebebiyle daha uzak yerlerdeki topraklardan yararlanmanın başlıca çözüm yıllarından birisi olmasından doğmuştur (Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Araş 1956). Öte yandan bu küçük yerleşme merkezlerinin oluşumunda akrabalık bağlan önemli rol oynamaktadır. Bu bakımdan kan davalannın da bölgedeki mezraa sayısının artmasını teşvik eden başlıca unsurlardan biri olduğunu ifade etmek mümkündür (Sözer 1974 s. 179). Hakkâri’de ise azlık doğrudan doğruya ekonomik yaşamla bağlantılı görünmektedir. Buralar, eskiye oranla son zamanlarda azalmalar olmakla birlikte göçebe hayvancılığın yaygın olarak yapıldığı alanlar durumundadırlar (Bu konuda aynntılı bilgi için bkz. Hütteroth 1959, Denker 1960). Diğer taraftan Hakkâri çevresinde hem arazinin büyük bölümünün 2000 m. den yüksek oluşu, hem de tanm alanlannın azlığı sebebiyle mevcut yerleşmelerin gelişmek, dağılmak şöyle dursun, 8-10 haneli bir kaç mahallenin birleşmesiyle oluşan küçük köylere rastlanmaktadır (İzbırak 1957 s.47-56).

İçişleri Bakanlığı’nın Türkiye’de Meskun Yerler Kılavuzu isimli yayınından elde ettiğimiz verilere göre 1945 yılında ülkemizde 3700 kadar (3672) mezraa adı verilen yerleşim birimi bulunmaktadır (Bkz. Tablo 1). Bu sayı 1966-67 yıllannda 4900, 1981-1985 döneminde ise 9700'dür (Doğanay 1989 s.231). 1981 yılı için yaptığımız incelemede bu rakamın 12000'i aşkın (12229) olduğu görülmüştür (Köy Hizmetleri 1985 s.8). Mezraa sayısındaki artış Doğanay’a göre nüfus artışı ve yerleşmelerin dağılışının bir sonucudur (Doğanay 1989 s.234). Bizce bu etkilerin yanısıra belki de daha fazla oranda mezraa kavramının farklı kurumlarca ve yöresel olarak, halkımızca değişik tanımlanmasından da kaynaklanmaktadır. Örneğin Köy işleri Bakanlığı’nın 1960'lı yıllarda yaptırdığı köy envanter etüdlerinde; Dam, Oba, Divan, Mahalle, Kom, Mezraa için mahalle yerleşmeleri başlığı altında ve (anketin yapıldığı yörede) o yörede mahalleye verilen isimler bunlarmış gibi ele alınmıştır. Devlet İstatistik Enstitüsü’nce Köy Genel Bilgi Anketi’ nde ise Mezraa, Oba ve Yayla için; “Köy muhtarlık sınırları içinde olan, köy merkezi dışında bulunan yerleşme yeridir” (DİE 1976 Köy Genel Bilgi Anketi) tanımı yapılmaktadır.

Diğer taraftan günümüzde yerel yönetimler (Kaymakamlık, valilik) köy muhtarlığının bulunduğu yerleşim birimini, merkez,

Page 5: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar 77

köy birden çok ve birbirlerinden ayrı yerleşim birimlerinden oluşuyorsa ve bunlarda da nüfusları sebebiyle muhtarlık kurulmuş ise mahalle, şayet muhtarlığı olmayan ve köyün merkezinden uzaKta kurulmuş olan diğer yerleşim birimleri ise mezraa olarak isinJendirmektedir. Görülüyor ki coğrafi bilgi eksikliği sebebiyle, birbirlerinden fonksiyonel olarak farklılık gösteren yerleşmeler ayn. tanım altında birleştirilmektedirler. Böyle olunca da sonuçta bazı iskân üniteleri hem coğrafi hem de (doğal olarak) gerçek anlamlarından uzak bir takım yeni isimler alarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin 1945 yılında Artvin’de 400, Trabzon’da 215 adet mezraa olarak isimlendirilen geçici yerleşme varken, daha sonraki dönemlerde yapılan anketlerde bunların geçici yerleşme yeri olmaları sebebiyle gözönüne alınmadıkları ve sonuçta da sayılarının 1981 yılında Artvin’de 11, Trabzon’da ise 8'e indiği görülmektedir (Bkz. Şekil 1 ve 2, Tablo 1).

Tablo 1: 1945 ve 1981 Yıllarında İllere göre Mezraa Savılanİller 1945 1981 İller 1945 1981Adana 6 21 İçel 28 33Adıyaman - 784 İstanbul 10 2Ağn - 198 İzmir 12 -

Amasya 24 77 K.Maraş 121 229Ankara 12 7 Kars — 50Antalya 10 9 Kastamonu 30 40Artvin 400 11 Kayseri 47 123Aydın - 3 Kırşehir 2 -

Balıkesir 18 11 Kocaeli 2 -

Bilecik 2 - Konya 63 -

Bingöl 327 711 Kütahya - 17Bitlis 17 443 Malatya 491 870Bolu - 4 Manisa 2 —

Burdur 17 4 Mardin 42 449Bursa 1 - Muş 39 200Çanakkale 30 - Nevşehir 1 -

Çankın - 2 Niğde 1 2Çorum 46 5 Ordu 17 -

Denizli 19 - Rize — 7Diyarbakır 73 1284 Samsun — 13Edime 1 - Siirt 60 858Elazığ 330 509 Sinop - 11Erzincan 69 241 Sivas 305 644Erzurum 83 71 Tokat 55 84Eskişehir 21 1 Trabzon 215 8Gaziantep 25 266 Tunceıı 465 1115Giresun 3 6 Urfa 101 1845Gümüşhane 9 34 Uşak _ 7Hakkâri - 292 Van 2 509Hatay 8 11 Yozgat 5 8İsparta 5 - Toplam 3672 12229

Page 6: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

Page 7: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

Page 8: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

80 Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

MEZRAALARIN ÖZELLİKLERİ

Mezraalann özellikleri üzerine yapılan tanımlamalarda bazı farklılıklar göze çarpmaktadır:

İskan şekli açısından;

a- Sürekli iskân şeklidir (Sanbeyoğlu 1951 s.33)

b- Geçici iskân şeklidir (Alagöz 1941 s.155, 1993 s.41, Erinç 1953 s. 117, Sözer 1972 s.24, 1974 s.34, Tarkan 1972 s.146, Elibüyük 1990 s.23), hatta Sözer’e göre mezraalan komlardan ayıran özellik mezraalann geçici iskân şekli olmasıdır (Sözer 1972 s.24).

c- Bulunduğu coğrafi ortamın getirdiği koşullara bağlı olarak geçici iskân şekli halinde kullanılanları olduğu gibi, sürekli oturulanları da vardır (Tunçdilek 1967 s. 126, 1971 s.47, Doğanay1989 s.229).

Bu konuda yazarların çoğu ise mezraalann başlangıçta geçici iskân şekli iken daha sonralan sürekli iskân şekline dönüştüğünü ifade etmektedirler (Alagöz 1941 s. 155, Erinç 1953 s. 117-118, Tanoğlu 1954 s.27, İnandık 1958 s.149, Tunçdilek 1967 s.129, 1971 s.47, Yücel 1988 s.68).

Bu görüşlerden çıkan sonuca göre mezraalan iskân süreleri bakımından üç kısımda ele almak mümkündür:

1- Yılın tümünde oturulanlar.

2- Yılın büyük kısmında oturulanlar.

a- Tarla tanmı döneminde (ayrıca kışın günübirlik gidip gelmeler de söz konusu olabilir. Alagöz 1941 s. 155) oturulanlar.

b- Kışın oturulanlar (Trak 1950 s.89, Tandoğan 1979 s.118).

3- Yıl içinde iki farklı dönemde (bahar ve güz aylannda) oturulanlar.

Mezraalan oluşma sebepleri açısından ele aldığımızda ise yine farklı görüşler söz konusudur;

Page 9: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar 81

a- Köyün sahip olduğu arazi az ise bu alan artan nüfusu besleyememekte ve yeni tarım alanları oluşturulmaktadır. İşte bu şekilde kazanılan tarım alanlanna yapılan meskenlerde sürekli ya da belirli sürelerle oturularak meydana getirilmektedirler (Alagöz 1941 s .155, 1993 s.41, Sanbeyoğlu 1951 s.33, Erinç 1953 s.117, Tunçdilek 1971 s.47).

b- Varlıklı kişilere ait arazilerin başkalarınca işletilmesi sonucunda meydana gelmiştir (Tunçdilek 1967 s. 126).

c- Osmanlı İmparatorluğu döneminde devlete ait arazilerin tarıma kazandırılmak amacıyla yararlılık gösteren kişilere dağılmasıyla ya da çevrede güvenliğin sağlanması amacıyla aşiretlerin yerleştirilmeleri (Aşiretlerin iskânı konusunda bkz. Ahmed Refik 1930, Orhonlu 1966, Halacoğlu 1988) sonucunda oluşurlar (Göyünç 1969 s.74-75, Ankan 1988 s.80). Mezraa alanında tarım yapılmakta fakat nüfus bannmamaktadır (Ünal 1989 s.92), yani geçici yerleşim yeridirler (Ankan 1988 s.78).

Mezraalar genellikle evvelce meskûn iken zamanla halkı dağılmış (reayası perakende olmuş) köylerdir (Göyünç 1969 s.73, İnalcık 1987 s. XXIX, 1990 s.9, Hütteroth 1986 s.279, 1990 s.492, Ankan 1988 s.78, Ünal 1989 s.92). Osmanlı İmparatorluğu kayıtlannda viran-ören takılı mezraalann varlığı bunu destekler (Koç 1989 s.39-40).

Mezraalar yalnız terkedilmiş eski köylerden ibaret değildir. Bir köy nüfus çoğalmasıyla yakınındaki ormanı veya boş araziyi tanma açar ve burayı devletten kiralar. Böylece ortaya, köy uydulan, tanm alanlan ve hatta küçük yerleşim alanlan ortaya çıkar ki, bu gibi topraklar da mezraa adıyla anılır. Bu mezraalar üzerinde geçici yerleşmeler, birkaç haneden ibaret devamlı yerleşimler haline gelebilir. İşte bu gibi arazi de daima mezraa adı altında anılır. 16. YY.da gelişme çağında, mezraalann çoğu böyle ortaya çıkmış görünmektedir (İnalcık 1990 s.9, Hütteroth 1986 s.279, 1990 s.492). Hütteroth’a göre Suriye, Irak, Filistin çevresinde günümüzde Khirba/Kharabe (Harabe) olarak adlandınlan yerleşmeler Osmanlı İmparatorluğu döneminde mezraa olan yerleşmelerdir (Hütteroth 1986 s.279, 1990 s.492). İnandık’m Diyarbakır civannda mesken tanımlaması olarak belirttiği Hırbe (İnandık 1951 s .138-143) ile Khirba arasındaki benzerlik ve 1/ 25.000 ölçekli topografya haritalannda yaptığımız incelemelerde

Page 10: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

82 Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

görülen Mardin, Diyarbakır, Urfa çevresinde bir kısmı harabe olan, bir kısmı da köy durumundaki Hırbekablo, Hırbefelek, Hırbereş, Khirbat gibi çok sayıda yer adının varlığı da dikkat çekicidir.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde bir yerin mezraa olduğunu belirlemek için harabesi, suyu, mezarlığı olup olmadığına bakılmaktadır. Mezraalar çoğunlukla eskiden taşıdıkları adlan korumaktadırlar, isimleri de bunların birer eski köy olduğunu ispatlamaktadır (Arıkan 1988 s.78). Ünal’a göre mezraalar 1 hane ile de olsa iskân edildiği zaman mezraa olmaktan çıkmakta ve köy (karye) olmaktadır. Yani köy için bir alt limit bulunmamakta bir veya birkaç vergi mükellefinin varlığı bir yerin köy sayılması için yeterli olmaktadır (Ünal 1989 s.65). Mezraalar içinde sürekli oturulanlar da vardır, kimi mezraalarda değirmen dahi bulunmaktadır (İnalcık 1990 s.9, Ankan 1988 s.80).

d- Sel baskını, sıtma, bataklık, düşmandan korunma gibi sebeplerle savunulması kolay yerlere kurulan yerleşmelerin daha çukurdaki tarım alanları iken, arazi ıslahı ve güvenliğin sağlanması sonucunda sürekli oturulan yerler olmuşlardır (Tanoğlu 1954 s.27, tzbırak 1984 s.394) ve hatta ekilip biçilen yer anlamı taşıması sebebiyle çiftçi ve hayvancı köylerin yayla ile meradan başka bir de mezraası olmalıdır (Tanoğlu 1966 s.254).

e- Birbirinden uzak ve ayn olan komlann gelişmesiyle meydana gelen bir kaç haneli yerleşmelere devletin ya da kanunlann ulaştınlmaması sebebiyle bunlar devlet tarafından yıktınlmak zorunda kalınmış, geriye kalanlann büyük olanlan mezraa adıyla civar köylere bağlanmıştır (Sanbeyoğlu 1951 s.37). Yeradlan üzerinde yaptığımız incelemede bir bakıma bu görüşü onaylar nitelikte, Derekomu, Kilisekomu, Komlar, Mişekomu isimli mezraalann varlığını görülmüştür (İçişleri Bakanlığı 1946 s.314, 706,712, 835).

f- Erzurum, Trabzon ve Artvin çevresinde ise mezraalar yaylaya çıkışta ve yayladan inişte belirli sürelerle kullanılan ve ekonomik hayatın doğal sonucu olarak ortaya çıkan geçici yerleşmelerdir (İnandık 1958 s. 151, Sözer 1972 s.24, 1974 s.35, Doğanay 1989 s.229).

Doğu Karadeniz Bölümü’nde mezraalann ortaya çıkışı hayvancılık ekonomisiyle ilişkilidir. Köy yerleşmeleri çevresinde tanmsal faaliyet alanlan genişledikçe sürdürülmesi zorunluluk olan

Page 11: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar 83

hayvancılık otlak yetersizliğinden, güç hale gelmiştir. Hayvancılığı kolaylaştırmak ve yayla mevsimine kadar, yayla mevsimi bittikten soiıra da hayvancılık faaliyetlerini köy çevresinden uzak tutmak, bu çevrede mezraalann ortaya çıkışında esas faktör olmuştur (Dönmez 1973 s. 103, Doğanay 1989 s.230). Yaylaya çıkış ve inişte mahsulü hayvanların vereceği zararlardan korumanın yanısıra hayvanlan da soğuklardan korumaya yarayan, diğer bir ifade ile yayla için zamanın, çıkışta kışlaya (mezraaya) nazaran henüz yeteri kadar ısınmamış ve ot bitmemiş, inişte ise yaylaya oranla daha sıcak ve otlann henüz tükenmemiş olduğu bir bekleme yeridir (Dönmez1973 s.103-104).

Yukanda yapılan açıklamalara göre mezraalar;

1- Nüfus artışı sonucunda mevcut arazinin yetmez hale gelmesiyle, ya da ortamın iyileşmesi/iyileştirilmesi gibi süreçler sonucunda,

2- Devletin desteğiyle,

3- Devletin zorlamasıyla,

4- Ekonomik sistemin getirdiği bir zorunluluk olarak oluşabilmektedir.

Mezraalara köy ile olan ilişkileri açısından baktığımızda ise şu farklılıklarla karşılaşınz;

a- Ortak geçim sahalanndan çok daha küçük üniteler içinde yer alırlar. Köylerin ortak geçim sahasının dışındadırlar ve köyün çok yakınında bile olsalar o sahadan mutlaka derin bir vadi, yamaç, sırt, tepe gibi bir rölyefle aynlmıştır, ya da köyün topraklanndan uzakta kurulmuş başlıbaşına bir iskân ünitesidir (Tunçdilek 1967 s. 125). Mezraalann köye olan uzaklıklan çok kere 2-3 km. arasındadır, ancak köyle aradaki mesafesi 5 km’yi geçenler de vardır. Hatta mezraalar her zaman köyün sınırları içinde bulunmayabilir (Sanbeyoğlu 1951 s.33-34).

b- Yazarlann çoğunun ortak görüşü olarak; bir şahsın, köyün ya da kasabanın, şehrin geçim sahasının bir bölümüdür. Hatta yerleşimin mezraa olabilmesi için onun bir iskân ünitesi ile ilgisi olan kişi ya da kişilerce kurulması gereklidir (Sanbeyoğlu 1951 s.37).

Page 12: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

84 Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

c- Köyün ortak geçim sahası içindedir ve bu sahanın zamanla fonksiyon değişikliğine uğramasıyla gelişmişlerdir (Tanoğlu 1954 s.27, 1966 s.254).

Kısacası mezraalar:

1- Köyün geçim sahasının dışındadır,

2- Köyün geçim sahasının bir bölümüdür,

3- Köyün geçim sahasının kendisidir.

Mezraalann kullanım amaçlan ve yürütülen ekonomik faaliyetler açısından da çeşitli farklılıklara sahip olduklan görülmektedir;

a- Nemli kıyı yörelerinden çok tanmsal faaliyetlerle uğraşan kurak iç kısımlarda rastlanan, köylere bağlı bulunan, ekonomik yapıları sulamaya dayalı, çeşitli tanm ürünleri ve yanısıra az miktarda hayvancılık yapan yerleşmelerdir (Trak 1950 s.48).

b- Yalnız tarımla uğraşılır. Hayvancılık yoktur (Alagöz 1993 s.41). Bağlı bulunduğu köyün tarlası durumundadırlar ve buralarda mesken yoktur, samanlık vardır. Hasattan sonra ot ve saman saklanır (Alagöz 1941 s.155, Erinç 1953 s. 117) ve köylü kışın gidip gelerek bundan yararlanır. Bu özelliği ile Ankara’nın mandıralanna benzetilebilirler (Alagöz 1941 s. 155). Meydancık (Artvin-Şavşat) çevresinde yaptığımız araştırmalara göre de mezraalara biriktirilen çayırlardan kışın, bu dönemde yerde kar olması sebebiyle daha fazla miktarda kuru ot, daha çabuk ve daha kolay bir şekilde “hızek” adı verilen kızaklarla ve büyükbaş hayvanlara bunlar çektirilerek köye taşınmakta ve yararlanılmaktadır.

c- Hem tarım hem de hayvancılık yapılan birer çiftlik niteliğindedir (Alagöz 1993 s.46, Sanbeyoğlu 1951 s.33, Tunçdilek 1967 s. 126, 1971 s,46-47, Yücel 1988 s.68).

d- Doğu Karadeniz ve Erzurum civarlannda, tümüne yakın kısmıyla hayvancılık yapılır. Tarla tanmı az ve yaygın değildir, mısır, patates, yetiştirilir, kış için ot biçilir (Sözer 1972 s.24, 41-42,1974 s.35, Doğanay 1989 s.229-230).

e- Sahipleri tarafından sayfiye (yazlık) olarak kullanılırlar (Tunçdilek 1967 s. 126, Yücel 1988 s.68).

Page 13: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezran Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar 85

Yazlık olarak kullanılan mezraalara fonksiyon değişimi açısından farklı bir tip olması sebebiyle Rize’deki Ayder (Hala) mezraası örnek verilebilir. Burası çok önceleri hayvancılık amacıyla kullanılıyor iken gerek son yıllara kadar kullanılan orman yolunun iyileştirilmesi ve elektriğe kavuşması, gerek sağlık turizmi imkanları (Koksal 1988 s.72) ile otel, fınn, lokanta gibi tesislerin kurulması (Tandoğan 1988 s. 110) gibi özellikleri bakımından, gerekse çevrenin dağ turizmi imkanları ve güzel manzarası ile buraya yöre dışından da insanların gelmesi sonucunu doğurmuştur. Ayder (Hala) mezraası günümüzde Anadolu’daki diğer tüm mezraalardan farklı olarak Doğu Karadeniz’in önemli turizm noktalarından birisi durumuna gelmiştir.

f- Diğer mezraalardan farklı olarak fiziki coğrafya koşullarının zorlamasıyla yazın değil kışın oturulan yer olabilir (İrak 1950 s.88 ve 89).

Bu durumda mezraalan;

1- Tümüyle hayvancılık yapılanlar,

2- Tümüyle tarla tarımı yapılanlar,

3- Hem tarla tarımı hem hayvancılık yapılanlar,

- Tarla tarımı ön planda olabilir,

- Hayvancılık ön planda olabilir,

4- Yazlık olarak kullanılanlar,

5- Kışın oturulanlar,

şeklinde sınıflandırmak mümkün olabilmektedir.

Mezraalan mülkiyetleri açısından ele aldığımızda, yazarlar arasındaki genel görüş, kişi ya da kişilere, köye, kasabaya ait olabilmeleridir (Alagöz 1941 s. 155, 1993 s.9, Erinç 1953 s. 117, Tunçdilek 1971 s.46, Sözer 1974 s. 179).

Doğu Anadolu mezraalarının mülkiyeti çoğunlukla kişi ya da kişilere aittir yani köy topraklannda mülkiyet genellikle pek çok kişiye bölünmüşken mezraalarda bir ya da birkaç kişi söz konusudur ve bu mülkiyet günümüzün değil, geçen yüzyıldan

Page 14: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

86 Mezraa Kavramı ye Türkiye’de Mezraalar

kalmadır. Mezraalann uzakta bulunmalan mal sahibince işletilmelerini büyük oranda engellediği için yarıcılık (yahut maraba, cariyek, icare gibi sistemlerle işletilebilirler. Bu konuda bkz. Aras 1956 s.57-68) şeklinde başkalanna kiralanır ve bunlar tarafından iskân edilirler, mal sahibinin yaptırdığı konutlarda otururlar. Eğer kiralama uzun süreliyse konutu yancı da yapabilir. Ancak bu konutlar da mezraa sahibinin mülkü kabul edilir. Mezraalann yancılar tarafından işletiliyor olması diğer bir karakteristiğidir (Tunçdilek 1967 s. 125-126). Kısaca ifade etmek gerekirse, mezraa arazi mülkiyeti rejiminin doğurduğu yerleşme şeklidir ve bölgedeki feodal mülkiyet ilişkilerini geniş ölçüde yansıtır (Sözer 1969 s.63).

Doğu Karadeniz’de ise mezraalar belli bir köyün ortak malı olabileceği gibi köyün belli ailelerinin mülkü de olabilir. Bu mülkler köydeki zengin ailelerin malı olmayabilir, aksine mezraaya göçen bazı aileler, köylerinde yeterince hayvan otlatma arazisi veya kışlık kuru çayır üretecek arazisi sınırlı olan ailelerdir. Bu açıdan köyde imkanlan yeterli olan aileler mezraaya göçmeye lüzum kalmadan, köyden yaylaya ve yayladan da doğrudan köye göçerler (Doğanay 1989 s.231).

Mezraalardaki meskenler, özellikleri ve oluşturduklan doku ise şöyledir;

a- Sadece tanm amacıyla kullanılan geçici yerleşme merkezleri iseler mesken olmayabilir (Alagöz 1941 s.155, Erinç 1953 s.l 17).

b- Geçici olarak iskân edilmekle beraber ahır samanlık gibi eklentileri de olan basit yapılı bir-iki gözlü meskenler olabilir (Alagöz 1941 s. 155, Sözer 1972 s.77).

c- Sürekli kalmıyorsa meskenlere ek olarak ahır, samanlık gibi, kuzuluk, tahıl ambarı, imalathane, malzeme deposu vs. gibi yürütülen ekonomik faaliyetin gerektirdiği mekânlann da olduğu görülür.

d- Erzurum civarında mezraa meskenleri basit ve derme çatmadır. Genellikle iki gözlü olup birinci bölmede tandır ocağı yer almakta ve burası mutfak olarak kullanılmakta, sütten elde edilen yağ ve peynir gibi ürünler burada hazırlanmaktadır. İkinci bölmeye dar bir kapı aralığından geçilir, burası da oturma ve yatak odasıdır (Sözer 1974 s.37). Bu basit meskenlerin hemen bitişiğinde sadece

Page 15: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar 87

üst kısmı kapalı bir kısım (danalık-kuzuluk) yer alır ve danalar, kuzular burada barındırılır (Sözer 1972 s.72).

Meydancık çevresinde ise mezraa meskenlerinin altı taş üzerleri ahşaptır, çoğunlukla, kış aylarında çığ tehlikesinden olabildiğince korunmak amacıyla, sırtlar üzerinde bir dizi halinde yapılmışlardır. Alt kat ahor (ahır) olarak kullanılır, bunun üzerindeki mekânlarda da oturulur. Çatı hartama (bedevra) ile kaplıdır. Yayladan dönüşte konaklandıktan sonra hayvanların köye götürülmesinin hemen ardından biçilen çayırlar kurutularak bu basit meskenlere doldurulmakta ve bunlardan kışın yararlanılmaktadır.

Tarkan’a göre mezraa meskenlerinde gece yatılan kısma ana oda denmektedir (Tarkan 1973 s.92) burası süt süzülen, peynir, yağ yapılan ve saklanılan kısımdan bir bölme ile ayrılmaktadır (Tarkan 1976 s.218) ayrıca ambar, odunluk, keçi, koyun, oğlak ve kuzuların barındırıldığı mekânlar vardır, varlıklı olmayanların meskenleri ise tek katlıdır (Tarkan 1973 s.97). Rize çevresinde meskenler tümüyle ahşaptır (Tandoğan 1979 s. 125).

Doğu Anadolu’da da hayvan üretimi ve bakımına imkan tanıyacak şekide altlarının ahır, üstlerinin mesken olarak kullanıldıkları ve meskenlerin birbirinden uzakta yapıldıkları görülmektedir (Tunçdilek 1967 s. 128).

Güneydoğu Anadolu’da varlıklı ailelerin mezraalannda hem taş hem de tahta işçiliği diğerlerine oranla dikkat çekicidir. Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır ve Mardin mezraalannda düz ve toprak dam hakimdir (Sözer 1974 s. 182). Bu dam özelliğini doğal olarak Doğu Anadolu’da da görmekteyiz.

Doğu Anadolu’da yeni kurulmuş olan mezraalarda temel ekonomik fonksiyon hayvancılık ise meskenler gevşek dokudadır, (Tunçdilek 1971 s.46) ancak tarla tarımının yoğunlaşmasıyla meskenlerde bir toplanma sözkonusu olur (Tunçdilek 1967 s. 127). Bir bakıma mezraalarda tarihi geçmişe bağlı olarak nüfusun artması ve ekonomik sistemde tarla tarımının daha fazla yer almasına bağlı olarak meskenlerde toplanma başlar.

Mezraalarm diğer özellikleri ise şunlardır;

Doğu Anadolu’da ekonomik fonksiyon bir bütün olarak tarla tanmı ve hayvancılığa dayanmaktadır. Başlangıçta hayvancılık

Page 16: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

88 Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

ağırlıklı olan ekonomik sistem, nüfusun da artmasıyla yerini giderek tarla tarımına bırakır, suyun bulunduğu yerlerde sebzeler ve meyve ağaçlarına, yamaçlarda bağlara rastlanır (Tunçdilek 1967 s. 127). Gelişkin mezraalarda hayvancılık 2. hatta 3. plandadır, böyle olunca köydeki hayvancılıkla mezraalardaki hayvancılık birbirlerinden farklılaşır; köyde hayvanlar yazın yaylaya çıkabilir diğer zamanlarda merada kalabilir ama mezraada kışı ahırda yazı ise hasattan sonra tarlada geçirirler, bazı mezraalann civar köylerden mera kiraladığı da olur. Yani başlangıçta hayvancılık amacıyla kurulan mezraalar tarla tarımının başlamasıyla köye oranla bir dengesizlik içine girerler (Tunçdilek 1967 s. 129).

Hayvancılık şeklindeki ekonomik faaliyetin yerini tarıma bırakması çok ufak ölçülerle Doğu Karadeniz’de de görülmeye başlamıştır. Doğanay’a göre köy yerleşmelerinde giderek artmakta olan nüfusun baskısı sonucu tarım alanları parçalanıp küçülmektedir. Dolayısıyla mezraalarda az da olsa ekip biçme şeklindeki tarım faaliyeti hayvancılıkla birlikte sürdürülmeye başlanmıştır. Fakat yine de ekonominin temel fonksiyonu hayvancılıktır, tarla tanmı önemsizdir, hem de ticari bir değer taşımaz (Doğanay 1989 s.230).

Dönmez’e göre mezraa (yöresel deyimiyle kışla) sahası ekili arazinin son hudududur (Dönmez 1973 s. 103), Sözer ise özellikle Erzurum çevresi mezraalarının bir kısmında arpa ve buğday tarımının yapıldığını belirtmektedir, hatta tarla arazisinin darlığı yüzünden bu faaliyetlerin yayla alanlarına da sıçrama eğiliminde olduğunu ifade etmektedir (Sözer 1972 s.42).

Diğer taraftan Meydancık çevresinde 1989 yılında yaptığımız araştırmalar sırasında nüfusun göçlerle sürekli olarak azalması sonucunda ilk önce köylerdeki buğdaygiller tarımının, yerini hayvancılığa bıraktığı daha sonra ise gerek mezraaya ve gerekse yaylaya çıkan aile ve götürülen hayvan sayısında bir azalma olduğu, bu şekilde bugüne dek sürdürülmekte olan hayvancılık sisteminin yerini hızlı bir şekilde ahır hayvancılığına bıraktığı tespit edilmiştir.

Mezraaların alanları da farklılıklar göstermektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde mezraalar bir-iki çiftlikle onbeş çiftlik (Arıkan 1988 s.79) ya da yirmibeş çiftlik (Göyünç 1969 s.74) arasında alana sahiptirler. Osmanlı imparatorluğu döneminde bir

Page 17: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar 89

çiftlik 60-80 dönümden 150 dönüme kadar olan tanm arazileri için kullanılır. Arazinin büyüklüğü toprak verimliliğine göre belirlenmektedir (Göyünç 1969 s.73). Buna göre mezraalann büyüklükleri kaba bir hesapla 150 dönümle 4000 dönüm arasında değişiklik gösterebilmektedir. Günümüzde ise mezraalar, 30-35 dönümle 800 dönüm arasında alan kaplarlar (Tunçdilek 1967 s. 125).

Mezraalarda barınan nüfus ise yararlanılan arazinin büyüklüğü ve verimi, sürdürülen ekonomik faaliyetin tipi ve mezraa’ nın yeni ve eski olmasına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Örneğin Sözer’e göre Güneydoğu Anadolu’daki mezraalarda nüfus 5 kişi ile 200 kişi arasında değişmektedir (Sözer 1974 s.179). Mezraanın geçim sahası ne denli geniş ve verimli ise nüfus da o oranda artmakta, hayvancılığın yerini tarla tarımı almaktadır. Bunun yanısıra mezraa sahibinin sermaye durumu da mezraadaki nüfusu etkileyebilir (Sözer 1969 s.64).

Mezraalara Ordu civarında (Trak 1950 s.76) ve daha batıda güzlek (ya da güzle) yapılan işe ise güzleme adı verilir. Emiroğlu, güzlelerin esas yayladan daha aşağıda devamlı yerleşme yerlerine daha yakın, dolayısıyla yayladan daha ılımlı, kısmen ilk, sonbahar mevsiminde ise daha uzun süreli kalman ikinci bir yayla, güz yaylası niteliğinde olduğunu belirtmektedir (Emiroğlu 1977a s. 18) ve güzleler sonbaharda (güzün) daha fazla yararlanılmasından dolayı bu şekilde adlandırılmışlardır (Emiroğlu 1977b s.98). Alagöz ise Barla civarındaki yaylacılık faaliyetleri sırasında yaylaya ilk çıkıştan sonra ağustos ayında hasat sonunda tarlada hayvanların otlatılması için yeniden köye dönüldüğünü iki ay kadar sonra ise tekrar yaylaya çıkıldığım, işte bu çıkışa güzleme adı verildiğini ifade etmektedir (Alagöz 1938 s. 18).

Burada dikkat edilecek olursa Doğu ve Güneydoğu Anadolu hariç tutulursa hemen tüm Anadolu’da yaylacılık faaliyetleriyle doğrudan bağlantılı ve “Güzle” adı verilen geçici yerleşmenin ve güzleme denilen bir işlevin varlığı sözkonusudur, ancak buna Doğu Karadeniz Bölümü’nde mezraa (yahut kışla) denilmektedir. Afyon, Antalya, Balıkesir ve Tokat’ta “güzle” ismi taşıyan köy, mahalle ve mezraalann varlığı (İçişleri Bakanlığı 1946 s.445) buraların sonradan mı sürekli iskân alanı haline geldikleri yolunda bir soru hatıra getirmektedir, öte yandan aynı şekilde Doğu Karadeniz Bölümü’nde güzle benzeri bir fonksiyona sahip olmakla birlikte

Page 18: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

90 Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

mezraa adını taşıyan iskân şekli acaba bu adı, mezraa kelimesinin Anadolu Türkçesine Arapçanın etkisiyle girdikten sonra, Doğu Anadolu Bölgesi’ne olan yakınlık sebebiyle mi almıştır? Bu durumda akla başka bir soru daha gelmektedir; mezraa kelimesi Türkçeye yerleşmeden önce Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da mezraa yerine koyabileceğimiz, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de kullanılan ekinlik, ya da halk arasında hâlâ rastlanılan ekelge, ekenek, ekerge gibi isimler bugün gördüğümüz özellikleri tam olarak karşılayabilecek nitelikte midir? Tüm bunlar, mezraa kelimesi Türkçeye girmeden önce onun yerine halkın kullandığı isim olamaz mı?

Diğer taraftan daha önce belirtildiği gibi yazarların bir kısmının görüşü, mezraalann hayvancılık amacıyla kurulmuş olduğudur, bu durum gözönüne alındığında Osmanlı imparatorluğu döneminde mezraa adı verilen yerleşmelerden farklı oldukları ortaya çıkar, çünkü Osmanlı İmparatorluğu döneminde mezraa bir bakıma sadece tarla anlamı taşımakta, hayvancılıkla pek ilgisi bulunmamaktadır. Bu sebeple ekinlik karşılığı bazı mezraalar için belki kullanılabilir, ancak hayvancılık yapılan mezraalar için ne denilecektir? Günümüzde özellikle Doğu Anadolu’da kullanılmakta olan “Kom” bunu her bakımdan karşılayacak nitelikte midir? diğer taraftan daha öncesinde tarla tarımı yapılanlar ile hayvancılık yapılan Doğu Anadolu mezraalannı birbirinden ayırmak gerekli midir? Böyle bir ayrım sanıyoruz ki Doğu Karadeniz Bölümü, hatta geniş anlamıyla tüm Karadeniz Bölgesi ile Anadolu’nun diğer bazı kesimlerinde yaylacılık amacıyla yer değişikliğinden doğmuş mezraalar ile Doğu Anadolu mezraalan arasında yapılabilir.

Yazarların tümünün ortak görüşü mezraaların zamanla gelişerek mahalle, köy, hatta daha büyük yerleşim birimine dönüşmeleri yani mezraa olma niteliklerini zaman içinde gelişerek kaybetmeleridir. Bunun yanısıra yine zaman içinde nüfus kaybına uğrayan ve terkedilen mezraalar (Sözer 1974 s. 179) sözkonusu olabildiği gibi, Doğu Karadeniz’de alçak kuşaktaki bazı köylere oldukça yakın eski mezraaların 1960'h yıllardan sonra çay bahçelerine dönüşenleri de olmuştur (Doğanay 1989 s.229).

Sarıbeyoğlu, birkaç ağıl ve çoban kulübesinden meydana gelen komlann elverişli topraklara sahip olanlarına zamanla sahiplerinin yerleşmesi ve tarım yapmaya başlamalarıyla kom olmaktan

Page 19: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar 91

çıkarak, mezraa haline geldiklerini ifade etmektedir (Sanbeyoğlu 1951 s.37). Bu durumda ağılların gelişerek koma, komlann da zamanla büyüyerek ve fonksiyon değişikliği göstererek mezraaya ve hatta köye dönüşmekte oldukları/olabileceklei gibi bir sonuç çıkmaktadır. Bu konuda yeri gelmişken hemen belirtmek gerekir ki Yücel, İmroz’daki damların komluktan yeni çıkmış birer mezraa olduklarını ifade etmektedir (Yücel 1966 s.77). Elbette mutlak yargıya varılabilecek kadar kesin deliller olmamakla birlikte Ağıllar, Ağılcık, Ağılbaşı, Ağılönü, Ağılyazı, Ağılköy, Ağılüstü gibi isimler taşıyan kom, mezraa, çiftlik, mahalle, muhtarlık ve köylerin olması da (İçişleri Bakanlığı 1946 s. 13-14, 1982 s. 12, Türk Coğrafya Kurumu 1946 s.5) dikkat çekicidir.

Mezraaların gelişmelerinin sebeplerini Tunçdilek şöyle açıklamaktadır; Doğu Anadolu’nun bu yüzyıl içerisinde değişmekte olan sosyo-ekonomik yapısı nedeniyle, mezraaların tabiatında da bazı değişmeler meydana gelmiştir. Bölgede nüfusun süratle artması ve geçim imkanlarının daralması nedeniyle bu yerler güç durumda kalan insanların adeta barınak sahası olmuştur. Evvelce muvakkat iskân sahası olan mezraalar, bu baskının sonucunda daimi oturulur yerler haline gelmişlerdir. Gene bu arada bazı mezraa sahiplerinin kendi mezraalanna yerleşmesi ile bu defa sözü geçen yerler hayvan çiftlikleri halini almıştır. Daha başka mezraalarda fazla nüfus toplanması nedeniyle köye bağlı mahalleler teşekkül etmiştir. Hatta bunların bir kısmı daha da gelişerek köy tipli mahalleleri ve dolayısıyla muhtarlıkları meydana getirmişlerdir. (Tunçdilek 1971, s.47). Sözer’e göre Diyarbakır ve çevresinde bir şahıs, aile veya bir sülalenin mülkiyetinde olan köyler mevcutsa da bunların sayısı mezraalardan azdır ve bu köylerin büyük kısmı mezraaların gelişmesiyle meydana gelmiş muhtarlıklardır (Sözer 1969, s.61-63).

Ülkemizde mezraa adı ya da takısı taşıyan pek çok köye rastlamak mümkündür (Türk Coğrafya Kurumu 1946 s.254-255, İçişleri Bakanlığı 1946 s. 827-828, 1982 s.418 ve 739, 1985 s. 21 ve 44), ancak bunların bir kısmının isimleri maalesef değiştirilerek bir bakıma tarih yok edilmektedir.

Mezraaların zamanla gelişerek şehir olmalarının ise bilinen örneklerini Malatya, Elazığ ve Develi şehirleri oluşturmaktadır (Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Tanoğlu 1943, Akkan 1973, Tuncel 1977, Darkot 1988, Tunçel 1994).

Page 20: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

92 Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

SONUÇ

Ülkemizde mezraa olarak isimlendirilen yerleşim birimlerinin, içinde bulundukları coğrafi ortamın etkisiyle, kökenleri, iskân edilme süreleri, kullanım ve ekonomik faaliyet amaçlan, mülkiyetleri, bağlı bulundukları merkez ve çevreyle olan ilişkileri, son olarak fiziksel yapılan açısından birbirinden farklı şekillerde karşımıza çıktıklan görülmektedir.

Kesin olan şudur ki, Doğu Karadeniz Bölümü ve Doğu Anadolu’nun Erzurum-Kars Bölümü mezraalanyla Doğu Anadolu Bölgesi’nin diğer bölümleri ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki mezraalar arasında hemen her bakımdan önemli farklılıklar söz konusudur.

Diğer taraftan, mezraalann tümü kırsal kesimde yürütülen ekonomik faaliyetlerin sonucunda ve adeta onun zorlamasıyla ortaya çıkmışlardır.

Aynca konu topluca düşünülecek olursa; Anadolu’nun değişik yörelerinde farklı isimlerle anılıyor olmalanna rağmen gerçekte idari anlamda köy olarak adlandınlan yerleşim birimlerinden daha küçük olmakla beraber pek çok ortak noktalan bulunabilen bir hayli iskân ünitesinin varlığı sözkonusudur. Önemli olan bunlann adlannın ne olduğu hangi adla anıldıklan, tanımlandıklan değil, yerleşme coğrafyası açısından ortak noktalannın ortaya konarak aralanndaki benzerliklerin ve farklılıklann belirlenmesi, taşıdıklan ada bağlı olarak değil fonksiyonlan gözetilerek aynmlannın, sınıflandırmalannın yapılmasıdır.

Page 21: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar 93

Yararlanılan Eserler

Ahmet R., 1930., Anadolu’da Türk Aşiretleri. İstanbul. (2. Baskı 1989, Enderun Yayınları No: 27, İstanbul).

Akkan, E., 1973 “Elazığ ve Keban Barajı Çevrelerinde Coğrafya Araştırmaları". Coğrafya Araştırmaları Dergisi (1972) Sayı: 5-6, s. 175-214, Ankara.

Alagöz, C. A., 1938. Anadolu’da Yaylacılık. Ankara Halkevi Konferansları Seri: 1, Kitap 25, Ankara.

Alagöz, C. A., 1941. “Yayla Tabiri Hakkında Rapor" Birinci Coğrafya Kongresi, Raporlar, Müzakereler, Kararlar, s.50-157, Ankara

Alagöz, C. A., 1993. “Türkiye’de Yaylacılık Araştırmaları" Ank. Üniv. Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi Türkiye Coğrafyası Dergisi S: 2, s .l- 52, Ankara.

Ali N., R., 1318. Mükemmel Türkçe Lûgât. İstanbul.

Anonim., Tarihsiz, Resimli Yeni Lügat ve Ansiklopedi (Ansiklopedik Sözlük). İstanbul.

Anonim., Tarihsiz. Büyük Türk Sözlüğü. İstanbul.

Anonim, 1944 Türk Hukuk Lügati. Ankara.

Aras, A., 1956. Güneydoğu Anadolu’da Arazi Mülkiyeti ve İşletme Şekiller'■ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınlan: 100, Çalışmalar: 57, Ankara.

Arıkan, Z., 1988. XV-XVI Yüzyıllarda Hamit Sancağı. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay. No: 52, İzmir.

Baykara, T., 1988. Anadolu'nun Tarihi Coğrafyasına Giriş Anadolu’nun İdari Taksimatı. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınlan: 86, Seri: VII, Sayı A.7, Ankara.

Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü., 1981 Köy Genel Bilgi Ankiti. BDlE Yayın No: 964, Ankara.

Bilgin, T., 1969. Ceyhan Doğusunda Volkanik Şekiller İle Hassa Leçesi. İstanbul Üniversitesi Yayın No: 1494, Edebiyat Fakültesi Coğrafya Enstitüsü Yayın No: 58, İstanbul.

Darkot, B., 1988. El Aziz Maddesi. İslam Ansiklopedisi, C.4, s.221-223, İstanbul.

Denker, B., 1960. “Güneydoğu Toroslarda Göçebelik. Dr. Wolf D ieter Hütteroth'a Göre". Türk Coğrafya Dergisi Yıl XVI, Sayı: 20, s. 136-142, Ankara.

Develioğlu, F., 1988. Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, Eski ve Yeni Harflerle (8. baskı). Ankara.

Doğanay, H., 1989. Türkiye Beşeri Coğrafyası 3. kitap, Türkiye’de Yerleşme. Atatürk Üniversitesi Fen Ede. Fak. Yay. No: 98, Edebiyat Kesimi Yay. No: 62, Coğrafya Bölümü Yay. No: 6, Erzurum.

Page 22: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

94 Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

Dönmez, Y., 1964. “Karasu Batısında Bir Yörük Yerleşmesi”. İst. Üniv. Coğrafya Enstitüsü Dergisi C. 7, S. 14 s. 181-199. İstanbul.

Dönmez, Y., 1973. “Kuzey Doğu Anadolu’da Bir Yerleşme-Karaağaç Köyü-". İst. Üniv. Coğrafya Enstitüsü Dergisi C. 10, S. 18-19 s. 87-109. İstanbul.

Elibüyük, M., 1990. “Türkiye’nin Tarihi Coğrafyası Bakımından Önemli Bir Kaynak, Mufassal Defterler”. Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Coğrafya Bilim ve Uygulama Kolu, Coğrafya Araştırmaları C .l, S. 2, s. 11-42, Ankara.

Emiroğlu, M., 1977a. Bolu’da Yaylalar ve Yaylacılık. AÜ DTCF Yayınlan No: 272, Ankara.

Emiroğlu, M., 1977b. “Bolu’da Geçici Bir Yerleşme Tipi: “G üzle”. Coğrafya Araştırmalan Dergisi S.8, s.97-120, Ankara.

Erinç, S., 1945. “Kuzey Anadolu Kenar Dağlarının Ordu-Giresun Kesiminde Landşaft Şeritleri". Türk Coğrafya Dergisi Yıl: III, S.VII-Vin, s .l 19-140, Ankara.

Erinç, S., 1953. Doğu Anadolu Coğrafyası. İstanbul Üniv. Yay. No: 572, Ed. Fak. Coğ. Ens. Yay. No: 15, İstanbul.

Eri*, M., 1966. “Türk Köy Sosyolojisi Meseleleri ve Yörük-Türkmen Köyleri" 1965-1966 Ders Yılı Sosyoloji Konferanslan. İÜ Yay. No: 1192, İkt. Fak. Yay. No: 188 s.l 19- 154. İstanbul.

Göney, S , 1977. “Türkiye’deki Bir Eğreti Kır Yerleşme Şekli Hakkında Bazı Yeni Müşahedeler”. İÜ Coğrafya Enstitüsü Dergisi (1974-1977) S.20-21, s.129-134. İstanbul.

Göyünç, N., 1969. XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı. İÜ Edebiyat Fakültesi Yayın No: 1458, Istaıbul.

Gülensoy, T., 1926. Doğu Anadolu Osmanlıcası -Etimolojik Sözlük Denemesi-, Türk Kültürünü Anştırma Enstitüsü Yayını. Ankara.

Halaçoğlu, Y., 1988. XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti ve Aşiratlerin Yeleştirilmeleri. Türk Tarih Kurumu Yayınlan VII. Dizi. Sayı: 92, Ankara.

Hayat Yayınlan, Tarihsiz. Büyük Türk sözlüğü.

Hiitteroth, W. D., 1959. Bergnomaden und Yaylabauem im Mittleren Kurdischen Taurus. MarburgerGeographicshe Schriften, Heft 11, Marburg.

Hiitteroth, W. D., 1986. “The Khirba Again" Asian and African Studies. Vol. 20, N. 2, s.277-280, Jerusalem.

Hiitteroth, W. D., 1990. “Methods o f Historical Geograpy-Examples From Southeastern Turkey, Syria and Irak” V. Milletlerarası Türkiye Sosyal ve iktisat Tarihi Kongresi (21-25 Ağustos 1989) Tebliğler. AKDTYK Türk Tarih Kunımu Yay. XXVI. Dizi. Sayı: 4, s.487-497, Ankara.

Page 23: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar 95

İçişleri Bakanlığı., 1946. Türkiyede Meskûn Yerler Kılavuzu. İçişleri Bakanlığı Yay. Seri II, Sayı: 2, Ankara.

İçişleri Bakanlığı, 1982. Köylerimiz 1981. İçişleri Bakanlığı Genel Yayın No: 372, Seri: 3 Sayı: 2, Ankara.

İçişleri Bakanlığı., 1986. Türkiye Mülki İdare Bölümleri, Belediyeler Köyler. İçişleri Bakanlığı Genel Yayın No: 408, Seri: III, Sayı: 4, Ankara.

İnalcık, H., 1987. Hicri 835 tarihli Suret-i Defter-i Sarıcak-i Arvanid. AKDTYK Türk Tarih Kurumu Yay. XIV. Dizi Sayı: 1 a, 2. Baskı, Ankara.

İnalcık, H., 1990. "Köy, Köylü ve İmparatorluk’’ V. Milletlerarası Türkiye Sosyal ve İktisat Tarihi Kongresi Tebliğleri. AKDTYK Türk Tarih Kurumu Yay. XXVI. Dizi. Sayı: 4, s. 1-12 Ankara.

İnandık, H., 1951. "Diyarbakır Civarında Köy Hayatı" İÜ Coğrafya Ens. Der. C: 1 S: 1 s. 138-143. İstanbul.

İnandık, H., 1958, "Doğu Karadeniz Bölgesinde Köy H ayatı” İÜ Coğ. Ens. Der. C: 5, S: 9 s. 148-154 . İstanbul.

İzbırak, R., 1951. Cilo Dağı ve Hakkâri ile Vangölü Çevresinde Coğrafya Araştırmaları. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yay. No: 67, Coğrafya Enstitüsü No: 4, İstanbul.

İzbırak, R., 1964. Coğrafya Terimleri Sözlüğü. Ankara.

İzbırak, R., 1984. Türkiye (2. Baskı). Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yay. No: 263, Yardımcı ve Kaynak Kitaplar Dizisi: 14, İstanbul.

K araboran, H. H., 1985. “İki Eğreti Yerleşme Şekli “Banı" ve "Pey". Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi No: 39 s.83-104. Istanbul.

Koç, Y., 1989. XVI. Yüzyılda Bir Osmanlı Sancağının İskân ve Nüfus Yapısı. Kültür Bakanlığı Yay. No: 1021, Kaynak Eserler Dizisi: 26, Ankara.

Koksal, A., 1988. “Karadeniz Bölgesi’nin Turizm Coğrafyası”. Ondokuzmayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Birinci Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, 13-17 Ekim 1986, s.69-76, Samsun.

Köy Hizmetleri Genel M üdürlüğü, 1985. 35075 Köyümüzün Köy Envanter Etüdleri 1981,Türkiye. Ankara.

Köy İşleri Bakanlığı., 1967. Köy Envanter Etüdlerine Göre Urfa. Köy İşleri Bakanlığı Yay. No: 48, Konya.

Köy İşleri Bakanlığı, 1969. Köy Envanter Etüdlerine Göre Hakkâri. Köy işleri Bakanlığı Yay. No: 94, Ankara.

Köy İşleri ve Kooperatifler Bakanlığı., 1984. Köy Envanter Etüdü 1981, 63-Urfa, Ankara.

Page 24: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

96 Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

Köy İşleri ve Kooperatifler Bakanlığı, 1984. Köy Envanter Etüdü 1981, 30-Hakkâri, Ankara.

Orhonlu, C., 1963. Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretleri İskân Teşebbüsü (1691-1696). İÜ Edebiyat Fakültesi Yayın No: 998, İstanbul.

Öngör, S., 1960. “İmroz Adasında Tipik Bir Yerleşme Şekli”. Türk Coğrafya Dergisi Yıl: XVI, S.20, s.72-82, İstanbul.

Öngör, S., 1961. Coğrafya Sözlüğü, İstanbul.

Öngör, S., 1964. “Ortadoğu Ülkelerinde Göçebe Hayatın Bugünkü Şartları ve Göçebe Nüfusun Sedantarizasyonu Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi C. XIX, No: 1, s.145-166, Ankara.

Öngör, S., 1975. Coğrafya Terimleri Sözlüğü, İstanbul.

Öngör, S., 1980. Coğrafya Terimleri Sözlüğü. Türk Dil Kurumu Yayınlan No: 467, Ankara.

Pakalın, M. Z., 1971. Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü. Cilt 2., İstanbul.

Saraçoğlu, H., 1956. Türkiye Coğrafyası Üzerine Etüdler Cilt: 1, Doğu Anadolu. İstanbul. (2. Baskı 1989)

Sanbeyoğlu, H., 1951. Aşağı Murat Bölgesinin Beşeri Coğrafyası. AÜ DTCF Doğu Anadolu Araştırma istasyonu Yayınlan No: 1, İstanbul.

Sözer, A. N., 1969. Beşeri ve İktisadi Coğrafya Açısından Bir Bölge Araştırması, Diyarbakır Havzası. Diyarbakır’ı Tanıtma ve Turizm Demeği Yayınlan No: 19, Tarih ve Coğrafya Dizisi No: 4, Ankara.

Sözer, A. N., 1972. Kuzeydoğu Anadolu’da Yaylacılık (Coğrafi İnceleme). Ankara.

Sözer, A. N., 1974a. “Güneydoğu Anadolu’nun Nüfus ve Kır Yerleşme Sorunlarına Coğrafi Bir Bakış”. Cumhuriyetin 50. Yılında Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Sorunlan Semineri (Erzurum, 22-25 Ekim 1973) Atatürk Üniversitesi Yayını, s. 171- 207, Erzurum.

Sözer, A. N., 1974b. “Erzurum Coğrafyası: Tabiî ve Beşeri Özellikler”. 50. Yıl Armağanı, Erzurum ve Çevresi, Cilt 1, Atatürk Üniversitesi Yayını, s.27-38, Erzurum.

Sözer, A. N., 1982. “Türkiye’nin Kırsal Yerleşim Coğrafyasına İlişkin Terminolojik Sorunlar ve Tipolojik Yaklaşımlar”. Ege Coğrafya Dergisi, Sayı: 1 (Ocak 1983), s.1-13, İzmir.

Sümerkan, M. R., 1981. “Halk Dilinde Mimarlık-Doğu Karadeniz" Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mimarlık Bülteni Sayı: 6, s. 1-50, Trabzon.

Tandoğan, A., 1968. “Fırtına Deresi Yukan Çığırının Üç Köyünde Coğrafi Müşahedeler" Coğrafya Araştırmalan Dergisi Sayı: 2, s.285-307, Ankara.

Page 25: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar 97

Tandoğan, A., 1977. "Çayeli ve Pazar İlçelerinde Yerleşme-Mesken Tipleri ve Nüfus" AÜ DTCF Dergisi C:XXVIII S: 3-4, s.99-155, Ankara.

Tandoğan, A., 1979. “Çayeli ve Pazar İlçelerinin Eıconomik Yapısı”. AÜ DTCF Dergisi C: XXIX S: 1-4, s.83-152, Ankara.

Tandoğan, A., 1988. “İncesu Vadisinde (Çayeli) Coğrafya Gözlemleri”. Coğrafya Araştırmaları Dergisi No: 11, s.91-110, Ankara.

Tanoğlu, A., 1943. “Malatya Dolaylarında Coğrafi Geziler I". Türk Coğrafya Dergisi YU: 1, Sayı: 2. s. 195-212, Ankara.

Tanoğlu, A., 1954. “İskân Coğrafyası; Esas Fikirler, Problemler ve Metod" Türkiyat Mecmuası Cilt: XI, s 1-32 İstanbul.

Tanoğlu, A., 1966. Beşeri Coğrafya, Nüfus ve Yerleşme Cilt 1. İÜ Yay. No: 1183, Ed. Fak. Coğ. Ens. Neş. No: 45, İstanbul.

Tarkan, M. T., 1971, “Yukarı Kelkit ve Çoruh Havzası (Doğal ve Beşeri Coğrafya Etüdü)". Atatürk Üniv. Ed. Fak. Araştırma Dergisi, Sayı: 2, s.l 13-169, Erzurum.

Tarkan, M. T., 1973. Orta ve Aşağı Çoruh Hazvası, Beşeri ve İktisadi Coğrafya Bakımından Bir Bölge Araştırması. Atatürk Üniv. Yay. No: 166, Ed. Fak. Yay. No: 37, Araştırma Serisi No: 29, Ankara.

Tarkan, M. T, 1976 “Doğu Karadeniz Bölümünün Nüfus ve Yerleşme Özelliklerinin Ana Çizgileri" Atatürk Üniv. Ed. Fak. Araştırma Dergisi Sayı: 7. s.203-218, Ankara.

Trak, S., 1950 İktisadi ve Ticari Türkiye C .l. Milli Eğitim Bakanlığı İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu Yayınlarından Sayı: 20, İzmir.

Tuncel, M., 1977. “Türkiye’de Yer Değiştiren Şehirler Hakkında Bir İlk Not". İÜ Coğr. Ens. Der. (1974-1977) Sayı: 20-21, s.l 19-128, İstanbul.

TunçcUlek, N., 1967. Türkiye İskân Coğrafyası, Kır İskânı, Köy-altı İskân Şekilleri. İst. Üniv. Ed. Fak. Yay. No: 1283, Coğrafya Enstitüsü Yayınlan No: 49, İstanbul.

Tunçdilek, N., 1971. “Kır Yerleşmeleri: Köy-Altı Şekilleri" Türkiye Coğrafi ve Sosyal Araştırmalar, s.17-55, İstanbul.

Tunçel, H., 1994. Develi İlçesinin Beşeri ve İktisadi Coğrafyası. AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi. (Basılmamış), Ankara.

Türk Coğrafya Kurumu, 1946. 1:800.000 Ölçekli Türkiye Hartası Yeradları Cetveli (İndeks). Türk Coğrafya Kurumu Yayınlan Sayı: 2, Ankara.

Türk Dil Kurumu, 1939-1957. Türkiye’de Halk Ağzından Söz Derleme Dergisi (Cilt 1- 5). İstanbul ve Ankara.

Türk Dil Kurumu, 1943-1977. Tanıklarıyla Tarama Sözlüğü (Cilt 1-8). İstanbul ve Ankara.

Türk Dil Kurumu, 1944. Türkçe Sözlük, İstanbul.

Page 26: MEZRAA KAYRAMI VE TÜRKİYE’DE MEZRAALARtucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum5_4.pdfSümerkan 1981 s.38) gibi isimler alan bu kelimeye Türk Dil Kurumu’nun

98 Mezraa Kavramı ve Türkiye’de Mezraalar

Türk Dil Kurum u, 1959. Türkçe Sözlük (3. Baskı). Türk Dil Kurumu Yayınlan No: 175, Ankara.

Türk Dil Kurum u, 1963-1982. Derleme Sözlüğü (Cilt I-XII), Ankara.

Türk Dil Kurum u, 1966. Yeni İmlâ Kılavuzu (2. Baskı). Türk Dil Kurumu Yayınlan, Sayı: 235, Ankara.

Türk DU Kurum u, 1981. Yeni Yazım Kılavuzu (11. Basım), Türk Dil Kurumu Yayınları, Sayı: 309, Ankara.

T ürk Dil Kurum u, 1983. Türkçe Sözlük. C .l (A-K). Türk Dil Kurumu Yay. No: 505/1, C.2 (L-Z). Türk Dil Kurumu Yay. No: 505/2 (Genişletilmiş 7. Baskı), Ankara.

Türk Dil Kurum u, 1988. İmlâ Kılavuzu. Türk Dil Kurumu Yayınlan Sayı: 525, Ankara.

Ünal, M. A., 1989. XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518-1566). Türk Tarih Kurumu Yayınlan XVI. Dizi, Sayı: 7, Ankara.

Yediyıldız, B., 1985. Ordu Kazası Sosyal Tarihi (1455-1613). Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınlan: 598, Kültür Eserleri Dizisi: 42, Ankara.

Yiğit, A., 1990. “Hazar Gölü Havzasında Yerleşme Tipleri" Fırat Üniversitesi Dergisi (Sosyal Bilimler) Cilt: 4, Sayı: 2, s.271-291, Elazığ.

Yücel, T., 1966. “İmroz’da Coğrafya Gözlemleri". Coğrafya Araştırmalan Dergisi Sayı: 1, s.65-108, Ankara.

Yücel, T., 1988. "Türkiye’de Kır Yerleşme Tipleri" Türk Kültürü Araştırmalan XXVI/I (Prof. Yaşar Önen’e Armağan), s.61-69, Ankara.

D o ç . D r. Ali Ö Z C A Ğ ı.A PA . Ü . Di l va T c r i h - C o j ' -

C o j j r a . ' j J ı 0 6 1 0 0 Ü ı h h ı y d -