22
MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞAGİ DEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU BEYLİKLERİİLE MÜNASEBETLERİ Ahmet SAĞLAM Öz Memlûk sultanı Nâsır Muhammed b. Kalavun elMelikü’n Nâsı r unvanıyla Memlûk Türk Devleti’nde 693694 (12931294), 698708 (12991309), 709741 (13101341) yılları arasında üç kez tahta oturur. Üst düzey emirlerin baskı sında geçen birinci ve ikinci saltanat dönemlerinin aksine otuz iki yıl süren üçüncü saltanat dönemi boyunca güçlü ve otokrat bir sultan olarak öne çıkar. Bu dönem savaşlardan çok barı şın konu şulduğu, Mı sı r kültür ve medeniyet tarihinin zirvesi ayrı ca devletin ulaştığı en üst nokta olarak kabul edilir. Haçlı saldı rı ları ve Moğol istilâları sonrası uzun bir süreden sonra Mısı r ve Suriye’de istikrar hâkim olur. Nâsı r Muhammed’in saltanatı boyunca İ lhanlı lara karşı uyguladığ ı siyasetin bir sonucu olarak Anadolu üzerindeki İ lhanlı etkisi giderek zayı flar. Anadolu beylikleri dönem dönem sultanı n nâibi olarak hareket ederler. Bu bağlamda makalemizde Nâsır Muhammed’in Karamanoğulları Beyliğ i, Eretna Beyliği ve Dulkadiroğulları Beyliği ile olan ili şkilerini ele alacağız. Anahtar Kelimeler Memlûkler, Nâsı r Muhammed, Karamano ğulları, Dulkadiroğulları, Eretna THE MAMLUK SULTAN NÂSIR MUHAMMAD B. QALAWUN’S RELATIONSHIP WITH ANATOLIAN PRINCIPALITIES IN THE PROCESS THAT THEY GAINED INDEPENDENCE FROM DOMINATION OF THE MONGOLILKHANID Abstract Sultan alNası r Muhammad b. Qalawun was raised to the sultanate in the Turkish Mamluk as alMalik alNas ır for three times 693694 (12931294), 698708 (12991309), 709741 (13101341). Unlike the first and second reigns that the senior amirs had betrayed him, alNası r Muhammad governed the third period with a limited number of trusted men of high caliber. He was a strong, autocratic ruler; his third reign lasted thirtyone years, until his death in 741 (1341). Those years * Yrd. Doç. Dr., Artvin-Çoruh Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Artvin/T ürkiye. [email protected] TARİHİN PEŞİNDE ULUSLARARASITAR İ Hve SOSYAL ARAŞ TIRMALAR DERGİS İ‐ Yıl: 2015, Sayı: 14 Sayfa: 2950 THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCHYear: 2015, Issue: 14 Page: 2950

MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

  • Upload
    others

  • View
    12

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

  

 

 

MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN 

SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED 

B. KALAVUN’UN ANADOLU BEYLİKLERİ İLE MÜNASEBETLERİ 

Ahmet SAĞLAM

Öz 

Memlûk sultanı Nâsır Muhammed b. Kalavun el‐Melikü’n‐Nâsır unvanıyla Memlûk Türk 

Devleti’nde 693‐694 (1293‐1294), 698‐708 (1299‐1309), 709‐741 (1310‐1341) yılları arasında 

üç kez tahta oturur. Üst düzey emirlerin baskısında geçen birinci ve ikinci saltanat dö‐

nemlerinin aksine otuz iki yıl süren üçüncü saltanat dönemi boyunca güçlü ve otokrat bir 

sultan olarak öne çıkar. Bu dönem savaşlardan çok barışın konuşulduğu, Mısır kültür ve 

medeniyet tarihinin zirvesi ayrıca devletin ulaştığı en üst nokta olarak kabul edilir. Haçlı 

saldırıları ve Moğol istilâları sonrası uzun bir süreden sonra Mısır ve Suriye’de istikrar 

hâkim olur. 

Nâsır Muhammed’in saltanatı boyunca İlhanlılara karşı uyguladığı siyasetin bir sonucu 

olarak Anadolu üzerindeki İlhanlı etkisi giderek zayıflar. Anadolu beylikleri dönem 

dönem sultanın nâibi olarak hareket ederler. Bu bağlamda makalemizde Nâsır Muham‐

med’in Karamanoğulları Beyliği, Eretna Beyliği ve Dulkadiroğulları Beyliği ile olan ilişki‐

lerini ele alacağız. 

 

Anahtar Kelimeler 

Memlûkler, Nâsır Muhammed, Karamanoğulları, Dulkadiroğulları, Eretna 

 

THE MAMLUK SULTAN NÂSIR MUHAMMAD B. QALAWUN’S RELATIONSHIP 

WITH ANATOLIAN PRINCIPALITIES IN THE PROCESS THAT THEY GAINED 

INDEPENDENCE FROM DOMINATION OF THE MONGOL‐ILKHANID 

 

Abstract 

Sultan al‐Nasır Muhammad b. Qalawun was raised to the sultanate in the Turkish Mamluk as al‐

Malik al‐Nasır for three times 693‐694 (1293‐1294), 698‐708 (1299‐1309), 709‐741 (1310‐1341). 

Unlike the first and second reigns that the senior amirs had betrayed him, al‐Nasır Muhammad 

governed the third period with a limited number of trusted men of high caliber. He was a strong, 

autocratic ruler; his third reign lasted thirty‐one years, until his death in 741 (1341). Those years 

                                                                        * Yrd. Doç. Dr., Artvin-Çoruh Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Artvin/Türkiye.

[email protected]

TARİHİN PEŞİNDE ‐ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ‐ Yıl: 2015, Sayı: 14 

Sayfa: 29‐50 

THE PURSUIT OF HISTORY ‐INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCH‐ 

Year: 2015, Issue: 14 

Page: 29‐50 

Page 2: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

30 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14

have been described as the “climax of Egyptian culture and civilisation”, a time when “the state 

reached the highest pinnacle of its power”. His third reign was known for peace better than war. 

As a result of opposing policies of Sultan al‐Nasır Muhammad b. Qalawun against of the Ilkha‐

nids, the impact of Ilkhanids on Anatolia weakens. Principalities of the Anotolia act as the sultan s 

regent. In our article we are going to deal to al‐Nasır Muhammad’s relationship with the Kara‐

manids, Dulkadirids and Eretnains. 

 

Keywords 

Mamluks, Nâsır Muhammad, Karamanids, Dulkadirids, Eretnains 

Page 3: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 31

GİRİŞ 

Moğol istilâsıyla yeni bir döneme giren Anadolu, İlhanlı devletinin ku‐

rucusu  İl‐han Hülâgû  (654‐663/1256‐1265)  döneminden  Ebû Saîd’in  vefat 

ettiği 736/1336 yılına değin İlhanlı idaresinde kalır. Anadolu’da dönem dö‐

nem sarsılan İlhanlı hâkimiyetinin tam olarak tesis edilmesi için Suriye böl‐

gesinin  İlhanlı hâkimiyeti altına  alınma zorunluluğu  ortaya  çıkar. Bunun 

yanında Akdeniz’e açılmak için İlhanlılar Suriye bölgesini istilâya dönük bir 

dış politika sürdürürler. Ancak Memlûkler, kuruluş dönemlerinden itibaren 

İlhanlılara karşı başarılı  savunma  savaşları  çıkararak  İlhanlıları bölgeden 

uzaklaştırırlar.  Memlûk  sultanı  Nâsır  Muhammed  b.  Kalavun  (684‐

741/1285‐1341)1 döneminde de aynı politika  taviz verilmeden  sürdürülür. 

Nâsır Muhammed  İlhanlılara  karşı  kazandığı  Şakhap  zaferi  (2 Ramazan 

702/20 Nisan 1303) sonrası İlhanlı Hükümdarı Gazan’a gönderdiği mektu‐

bunda2  şu  ifadeleri  kullanır;  “Kendi  canın  için  seç. Ya  hızlıca Horasan’a 

girmeyi  ya  da  Anadolu  ve  Irak’tan  topluca  çıkmayı…”3  Nâsır Muham‐

med’in üçüncü saltanat yıllarının başına yani 709/1310’lu yıllara değin süren 

Moğol tehdit ve tehlikesi bu dönemde  tamamen bertaraf edildiği gibi  izle‐

nen siyaset neticesinde İlhanlılar çözülme sürecine itilir. Bu bağlamda Nâsır 

Muhammed’in her zaman desteğini alan Anadolu beylikleri bu çözülmeyle 

birlikte bağımsızlıklarını kazanarak Anadolu tekrar Türkler idaresine geçer. 

                                                                        1 Nâsır Muhammed abisi Eşref Halil’in suikastla öldürülmesinin ardından 9 yaşında tahta oturmuş ve bir yıl geçmeden

tahttan uzaklaştırılmıştır. Hanedan tarafından yönetilmeyen üst düzey güçlü ve nüfuz sahibi emirlerin işgaline her za-man açık Memlûk tahtı işgali başaracak emir ortaya çıkıncaya kadar durumu idare etmek için vefat etmiş sultanın ço-cukları bir süre tahtta kalır ve böylece sükûnet geçici de olsa tesis edilirdi. Ancak gerekli şartlar oluşunca çocuk yaştaki sultanlar yaşlarının küçüklüğü bahanesi ile tahttan uzaklaştırılırdı. Nâsır Muhammed de birinci saltanat dönemi (1293-1294) sonrası tahttan uzaklaştırılmış, on yıl süren ikinci saltanat dönemi (1299-1309) sonrasında da kıdemli emirlerin elinde kukla olarak hüküm sürmekten bıkıp usanarak tahtı terk etmiştir. Ancak üçüncü kez oturduğu saltanat dönemi boyunca (1310-1341) geçmiş dönemde kazandığı tecrübelerle kendi otoritesini tesis etmiş ve özelde Memlûk Türk dev-letinin genelde Mısır tarihinin en haşmetli yılları olarak tarihteki yerini almıştır. Sultan Nâsır Muhammed’in şahsiyeti hakkında bkz. Şemseddin eş-Şücâî (ö. 745/1344), Târîhu’-l-Meliki’n-Nâsırî Muhammed bin Kalâvun es-Sâlihî ve Evlâdihî, (Thk. Barbara Schafer), Wiesbaden 1977, s. 111-119; Safedî, Salahaddin Halil bin İzzeddin Aybek es-Safedî (ö. 762/1363), el-Vâfî bi’l-Vefeyât, I-XXIX, (Thk. Ahmed Arnavud, Tezkî Mustafa), Beyrut, 1420/2000, c. IV, s. 353-374; a.mlf., Aˊyânü’l-Asr ve A vânü’n-Nasr, (Thk. Ali Ebû Zeyd, Mahmûd Salim Muhammed, Nebil Ebû Amse, Muhammed Mev ıd), I-VI, Dımaşk 1998/1418; c. V, s.73-103; Kütübî, Fevâtü'l-Vefeyât, I-IV, (Thk. İhsan Abbas) Beyrut, 1973-1974, c. IV, s. 35-36; Makrizi, Ebü'l-Abbas Takıyyüddin Ahmed b. Ali b. Abdülkadir Makrizi (ö. 845/1442), Kitâbü's-Süluk li-Maˊrifeti Düveli'l-Mülûk, I-IV, (Thk. Muhammed Mustafa Ziyade-Said Abdülfettah Ȃşûr), Kahire 1934, 1958, c. II, s. 523-548; İbn Tağriberdi, Ebü'l-Mehasin Cemalüddin Yusuf İbn Tağriberdi (ö. 874/1470), en-Nücûmü'z-Zâhire fî Mülûki Mısr ve'l-Kahire, c. IX, (Thk. Muhammed Hüseyn Şemseddin), Dâru’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut 1992/1413, s. 126-150; a.mlf., el-Menhelü’s-Sâfî ve’l-Müstevfî baˊde’l-Vâfî, I-XIII, (Thk. M. Muhammed Emin, Said Abdülfettah Âşûr), Kahire 1984/1405, c. X, s. 267-286; İbn Hacer el-Askalânî, Ebü'l-Fazl Şihabüddîn Ahmed İbn Hacer el-Askalani (ö. 852/1449), ed-Dürerü'l-Kâmine, I-VI, (Thk. Muhammed Abdulmuîd Dân), Haydarabad 1392/1972, c. IV, s. 144-147; Kasım Abduh Kasım, “Muhammed b. Kalavun”, DİA, c. XXX, İstanbul 2005, s. 547-548.

2 Baybars el-Mansûrî (ö. 725/1325), Zübdetü’l-Fikre fî Târîhi’l-Hicre. (Thk. D. S. Richards), Beyrut Das Arabische Buch Berlin, 1998/1419, s. 378; İbn Devâdârî, Ebû Bekr b. Abdullah b. Aybek İbnü'd-Devadari (ö. 736/1336), Kenzü'd-Dürer ve Câmiü'l-Gurer I-IX, c. IX, ed-Dürrü’l-Fâhir fî Sîreti’l-Meliki’n-Nâsır, (Thk. Hans Robert Roemer) Kahire 1960/1379, s. 118; İbn Haldun, Ebu Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman b. Muhammed İbn Haldun (ö. 808/1406), Kitâbü’l-İber ve Dîva-nü’l-Mübtedâ ve’l-Haber fî Eyyâmi’l-Arab ve’l-Berber ve men Ȃserehüm min zevi’s-Sultâni’l-Ekber, I-VIII, (Thk. Halil Şehhâde), Beyrut 1421/2001, c. V, s. 479.

3 İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 118-122.

Page 4: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

32 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14

Memlûk  sultanları  içerisinde  en  kudretlisi  olan  Nâsır  Muhammed, 

üçüncü döneminde otuz bir yıl (709‐741/1310‐1341) saltanat sürmüştür. Bu 

dönemde İlhanlılar, Suriye bölgesinden  tamamen uzaklaştırıldığı gibi Ebü 

Saîd  döneminde  (717‐736/1316‐1335)  yapılan barış  görüşmeleriyle  taraflar 

arasında sükûnet tesis edilmiş, İlhanlılar dize getirilmiştir. Ancak düşmanca 

ilişkilerin  devam  ettiği  yıllarda  İlhanlı  iç  siyasetine  sık  sık müdahil  olan 

Nâsır Muhammed, Anadolu kaynaklı meselelerde devletinin çıkarları açı‐

sından yaşanan siyasi krizleri  fırsat olarak kullandığı görülmüştür.  İkinci 

saltanat  döneminin başlarında Sülemiş’in Gazan’a  karşı giriştiği  isyanını4 

desteklediği gibi yine Ebû Saîd’e karşı  isyan edip Kahire’ye sığınan İlhanlı 

Anadolu valisi Timurtaş’ı5 siyasi çıkarlarına uygun olarak muhakeme ettik‐

ten sonra idam ettirmiştir.6 

 

I. SULTAN NÂSIR MUHAMMED’İN ANADOLU BEYLİKLERİ İLE 

MÜNASEBETLERİ 

İlhanlı  valileri  idaresindeki Anadolu’nun orta  kesimlerinde  İlhanlılar, 

dağlık kesimlerde de Türk Beyleri söz sahibidirler.7 Yarı bağımsız birer siya‐

si  teşekkül olan bu beylikler hakkında seyyah Marco Polo (ö.1324) Müslü‐

man olan Türklerin hayvancılık ve tarımla geçindiklerini, çok güzel at yetiş‐

tirdiklerini, besili hayvanları olduğunu gözlemlerine dayalı olarak aktarır. 

Ayrıca  Anadolu’dan  Türkiye  diyerek  bahseder.8  Seyyah  İbn  Battûta 

(ö.770/1368), 730/1330’lu yıllarda gezdiği Anadolu’da yoğun Türk nüfusunu 

gördükten sonra Anadolu için Türkiye Ülkesi, Türkiye Toprağı anlamında 

Berrü’t‐Türkiyye el‐Ma‘rûf bi Bilâdi’r‐Rûm ifadelerini kullanır.9 Ayrıca Anado‐

                                                                        4 İlhanlılar adına Anadolu’yu ele geçiren Baycu Noyan’ın torunu olan Sülemiş, 1297 sonlarında Gazan tarafından

Anadolu emiru’l-ümeralığa getirilir. Gazan’ın tahta oturmasında büyük yararlılıklar gösteren Sülemiş’in gerek dedesinin uzun yıllar Anadolu’da kalması gerekse kendi hizmetlerinin karşılığında Anadolu valiliği verilmediği gerekçesiyle isyan ettiği nakledilir. Reşidüddin Fazlullah (ö. 718/1318), Câmiuˊt-Tevârih (İlhanlılar Kısmı), (Çev. Prof. Dr. İsmail Aka, Prof. Dr. Mehmet Ersan ve Dr. Ahmad Hesamipour Khelejani), Türk Tarih Kurumu basımı, Ankara 2013, s. 234-276; Nüvey-ri, Ebu’l-Abbas Şihabüddîn Ahmed b. Abdülvehhâb b. Muhammed el-Bekrî et-Teymî el-Kureşî en-Nüveyrî (ö. 733/1333), Nihâyetü'l-Ereb fî Fünûni'l-Edeb, I-XXXI (Thk. Dr. Necip Mustafa Fevvaz, Dr. Hikmet Keşlî Fevvaz), c. XXXII-XXXIII (Thk. Üstaz İbrahim Şemseddin), Beyrut 2004, c. XXXI, s. 236; Makrizi, es-Süluk, c. I, s.878; İbn İyas, Ebü'l-Berekat Zeynüddin Muhammed b. Ahmed İbn İyas (ö. 930/1520), Bedâˊiu’z-Zuhûr, fî Vekâiˊu’d-Dühûr, I-V, (Thk. Muhammed Mustafa), Kahire 1395/1975, c. I, s. 403; Berthold Spuler, İran Moğolları, (Çev. Cemal Köprülü), Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 1987, s. 106-111; Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1996, s. 631-640; Özgüdenli, Osman G., Gâzân Han ve Reformları, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2009, s. 134-136.

5 Timurtaş (ö. 728/1328)’ın hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 111-115; Nüveyri, Nihaye, c. XXXIII, s 193-195; İbn Hacer, ed-Dürer, c. I, s. 518-519; İbn Tağriberdi, el-Menhel, c. IV, s. 139-143; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 622-646.

6 Ebü’l-Fidâ, el-Melikü'l-Müeyyed İmadüddin İsmail b. Ali Ebü'l-Fidâ (ö. 732/1331), el-Muhtasar fî Ahbâri’l-Beşer = Târîhu Ebî’l-Fidâ (Thk. Mahmûd Deyyub), I-II, Beyrut 1997/1417, c. II, s. 447-448; Nüveyri, Nihaye, c. XXXII, s. 195; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 299; Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 115; İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 348; İbn Hacer, ed-Dürer, c. I, s. 518; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 638-639.

7 Ömeri, Ebü'l-Abbas Şehabeddin Ahmed b. Yahyâ İbn Fazlullah el-Ömerî (ö. 749/1349), Mesâlikü'l-Ebsâr fî Memâliki'l-Emsâr, I-XXVII, (Thk. Kamil Selman el-Cebûrî), Beyrut 2010, c. III, s. 240.

8 Markopolo Seyahatnamesi, I-II, Tercüman 1001 Temel Eser, c. I, s. 20. 9 İbn Battûta, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. İbrahim Levatî et-Tancî (ö. 770/1368), İbn Battûta

Seyahatnâmesî, I-II, (Çev. A. Sait Aykut), Yapı Kredi Yay., İstanbul 2000, c. I, s. 400, 445.

Page 5: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 33

lu’nun siyasi ve içtimai durumu hakkında doyurucu bilgiler verir.10 Döne‐

min Memlûk müelliflerinin Mısır, Suriye ve Hicaz’a hâkim Memlûkler için 

Türkiye Devleti (ed‐Devletü’t‐Türkiye11) ifadesini kullanırken Anadolu, Türk 

Ülkesi olarak isimlendirilir. 

Memlûk müellifi Ömeri (ö.749/1349), Türk Beyleri anlamında kullandığı 

Ümerâü’l‐Etrâk12 başlığı altında bölge bölge savaşçı sayısına değin kısa bilgi‐

lerle Anadolu beyliklerini anlatır.13 Ömeri, Sultan Nâsır Muhammed’in sır 

kâtipliğini14 yaptığı dönemde sultanın Anadolu beylikleriyle yaptığı yazış‐

malar hakkında bilgiler verir.15 Bu bağlamda sultan  ile olan  ilişkilerine de 

değinir. Söz konusu mektuplara baktığımızda Nâsır Muhammed, Anado‐

lu’daki beyliklerin  tamamına yakını  ile yazışmış, hediyeleşmiştir.16 Moğol 

istilâsı sonrası XIV. yüzyılın  ilk yarısında yeni yeni  tam bağımsız hareket 

etmeye başlayan beylikler siyasi politikalarına uygun olarak zaman zaman 

Nâsır  Muhammed’in  hamiliğine  başvurdukları  görülmüştür.  Bazen  ara 

bulucu  rolünde bazen bir baba  gibi  onları  koruyup  kollayan Nâsır Mu‐

hammed’in üçüncü saltanat döneminin sonlarına doğru kendisine tâbi birer 

siyasi teşekkül haline gelen Karamanoğulları, Dulkadiroğulları ve Eretnao‐

ğulları beylikleri  ile sıkı bir  ilişkisi söz konusudur. Bu  ilişkilere geçmeden 

                                                                        10 İbn Battûta, c. I, s. 400-444. 11 Memlükler Devleti tarihini anlatmaya başlayan dönemin müellifleri bu devletin adını eserlerinde Devletü’t-Türk (=Türk

Devleti) ya da ed-Devletü’t-Türkiyye (=Türkiye Devleti) diye tanımlarlar. Baybars el-Mansûrî, (ö.725/1325), Zübde, s. 1; İbn Devâdârî (736/1336 sonrası), Kenzü’d-Dürer, c. VIII, s. 12; Nüveyri (ö.1333), Nihaye, c. XXIX, s. 267; İbn Kesir, Ebü'l-Fidâ İmadüddin İsmail b. Şihabüddîn Ömer b. Kesîr b. Dav’ b. Kesir (ö. 774/1373), el-Bidâye ve’n-Nihâye, I-XXI, (Thk. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), Cîze 1998/1419, c. XVII, s. 308; İbn Haldun (ö.1406), İber, c. V, s. 426; Kal-kaşendî, Ebü'l-Abbas Şihabüddin Ahmed b. Ali Kalkaşendî (ö. 821/1418), es-Subhu'l-Aˊşâ fî Sınâati'l-İnşâ, I-XIV, Kahi-re 1332/1914, c. IV, s. 6; Makrizi (ö.1442), Kitabü’l-Mevâiz ve’l-İtibâr fi Zikri’l-Hıtat ve’l-Ȃsâr, I-II, Beyrut t. y. Dâru Sâdır, c. II, s. 208, 211, 215, 218, 220; İbn İyas (ö.1524), Bedâi u’z-Zuhür, c. I, s. 288. Ayrıca dönemin çağdaş müellifleri eser-lerine ed-Devletü’t-Türkiye (=Türkiye Devleti) ismini vermişlerdir. Bu konuda bkz. Baybars el-Mansûrî (ö.725/1325), et-Tuhfetü’l-Mülûkiyye fi'd-Devleti't-Türkiyye (Thk. Abdülhamid Salih Hamdân), Kahire 1987; İbn Devâdârî, (ö. 736/1336), ed-Dürretü'z-Zekiyye fî Ahbâri'd-Devleti't-Türkiyye, (Thk. Ulrich Haarmann), Kahire 1971; İbn Habib (ö.1377), Dürretü’l-Eslâk fi Devleti’l-Etrâk, Süleymaniye Ktp. Yeni Cami, Nr. :849; İbn Dokmak (ö.1407), en-Nüfhatü’l-Miskiyye fî’d-Devleti’t-Türkiyye: min Kitâbi’l-Cevheri's-Semin fî Siyeri'l-Hulefâ ve'l-Mülûk ve's-Selâtîn (min sene 637 hatta sene 805 h. ), (Thk. Ömer Abdüsselam Tedmuri), Beyrut 1999/1420. Ayrıca müellifi meçhul Türkiye Devleti Tarihi anlamını taşıyan bir eserin künyesi şöyledir. “Tarîhu’d-devleti’t-Türkiyye (650-805/1252/1402)” [Cambridge, U.L. Ms. Qq. 147].

12 Ömeri, et-Ta rîf bi'l-Mustalahi'ş-Şerîf, (Thk. Semîr Mahmûd Derubi), Kerek 1992/1413, s. 51. 13 Ömeri, Cengiz Han sülalesine ait yerler olarak Şerefoğulları, Turgutoğlu, Uğurlu ili, Doğancık memleketi ve Yakub ilini

gösterir. Haydar el-Uryan adındaki raviden naklettiği bu bilginin yanı sıra aynı eserin 242. sayfasında da Cenovalı Ba-laban diye isimlendirdiği kişiden aktardığı bilgide on sekiz Türk beyinin yönettiği beyliklerden bahseder. Ömeri’nin bah-settiği bu beylikler şunlardır: En büyükleri Germiyan beyliği olup sırayla Toguzlu (Denizli), Tevâze, Amîdlî (Hamid İli), Kastamonu, Kavya, Bursa (Osmanlılar), Ekîra (Balıkesir), Marmara (Karesi), Nîf, Mağnisa (Saruhan), Birgi (Aydınoğlu), Foka (Menteşe), Antalya, Karasar ve Ermenek (Karamanoğlu)’dir. Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 241-255; a. mlf. , et-Ta‘rîf, s. 51-55.

14 Sır kâtipliği ya da Kâtibü’s-Sır, sivil bürokrasinin başıdır. İnşa divanının başkanlığını da yürütüp sultana gelen her türlü yazıyı okumak ve sultanın iradesini diplomatik teamüllere uygun yazmak, mezâlim divanına sunulan şikâyetlerin oku-nup gerekli kararın sultanın ve kadıların görüşleri doğrultusunda yazılması, posta işleri, dairelerden gelen evrakın dü-zenlenip sultanın mührünün konulup gerekli yerlere gönderilmesinden sorumludur. Sır kâtipleri inşa divanında uzman olmalarının yanı sıra çok güvenilir olmasına dikkat edilir. Sır kâtipliği için bkz. Kalkaşendî, Subhu’l-Aˊşâ, Kahire 1340/1922, c. I, s. 97, 104-139, c. III, s. 370, c. IV, s. 19, 29, 30, 44-45, 60, 189, c. IX, s. 26-28; Makrizi, el-Hıtat, c. II, s. 224-227; Halil b. Şahin ez-Zahiri (ö. 873/1468), Zübdetü Keşfi’l-Memâlik fi Beyanii’t-Turûk ve’l-Mesâlik, (Thk. Halil Man-sur), Beyrut 1997/1417, s. 99-100; Fatih Yahya Ayaz, “Sır Kâtipliği”, DİA, c. XXXVII, Ankara 2009, s. 116-117.

15 Ömeri, et-Ta‘rîf, s. 51-55; a. mlf. , Mesâlik, c. III, s. 256; Kalkaşendî, Subhu’l-Aˊşâ, c. VIII, Kahire 1334/1915, s. 12-20. 16 Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 256-257.

Page 6: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

34 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14

önce  diğer beyliklerle  ilgili  kaynaklara  yansıyan bilgilere  kısaca göz ata‐

lım.17 

İlhanlı hükümdarı Ebû Saîd (717‐736/1316‐1335)18’in çocuk yaşta olma‐

sından  istifade eden Emir Çoban19 ülke  idaresini oğulları  ile ele geçirmiş 

oğlu  Timurtaş Noyan’ı20  da Anadolu’ya  vali  tayin  etmiştir.21  Timurtaş’ın 

Anadolu birliğini tesis etme yönünde Hamidoğlu Dündar Bey’i uzun taki‐

bat sonrasında yakalayıp katletmesi22 üzerine oğulları Mısır’a giderek Nâsır 

Muhammed’e sığınırlar. Yerlerine vekil bırakarak geldikleri Kahire’de sul‐

tan  tarafından gayet  iyi karşılanıp  ikametleri  süresince de ağırlanırlar. Ti‐

murtaş’ın idam edildiği 728/1327 yılı sonrasında yurtlarına ancak dönebilir‐

ler.23 Yine Ömeri’nin Kastamonu memleketi Süleyman Paşa ili olarak zikret‐

tiği beyliğin lideri Süleyman Paşa’nın oğlu İbrahim ile sultan arasında dost‐

luğun  tesis  edildiği ve güzel  işlerin yapıldığına dair  ifadeleri söz konusu‐

dur. Ayrıca burasının Nâsır Muhammed’in himayesi altında olduğunu da 

bildiren müellif, deniz yolu ile Memlûk askerinin bölgeye ulaştığını ve sul‐

tanın her zaman yardımcı olduğundan söz eder.24 

Sultan Nâsır Muhammed’in desteğini alan Karamanoğulları ve Çuku‐

rova bölgesindeki Türkmen grupları her fırsatta İlhanlı Anadolu idarecileri‐

ne isyan etmişler, öteden beri Memlûklerin Çukurova Ermenilerine uygula‐

dıkları baskı politikasının da destekçisi olmuşlardır. Bu dönemde de Erme‐

niler  üzerine  düzenlenen  büyük  seferlerin  hepsine  katılmışlardır.  Ayrıca 

Çukurova  bölgesindeki  Türkmen  grupları25  ve Karamanoğulları  sultanın 

bölge üzerindeki siyasetinin daima bir parçası olmuşlardır.26 Ermeni kralı ile 

723/1323  yılında  yapılan  anlaşma  İlhanlı  hükümdarı  Ebû Saîd’in  öldüğü 

736/1336 yılına27 kadar yürürlükte kalır.28 Ermeniler 737/1337 yılında anlaş‐

                                                                        17 Çalışmamız Nâsır Muhammed dönemi ile sınırlı tutulduğundan genel olarak Memlûkler Devleti’nin Anadolu beylikleriyle

ilişkileri için bkz. Kürşat Solak, “Memlûkler Devletinin Anadolu Beylikleriyle Münasebetleri”, Ege Üniversitesi Sosyal Bi-limler Enstitüsü, (Basılmamış Doktora Tezi), İzmir 2011.

18 İlhanlı hükümdarı Ebû Saîd (ö. 736-1335) hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 68-70; İbn Battûta, c. I, s. 321-325; Yûsufî, Musa b. Muhammed b. Yahya el-Yûsufî (ö. 759/1358), Nüzhetü’n-Nâzır fi Sireti’l-Meliki’n-Nâsır (Thk. Ah-met Hutayr) Beyrut 1986, s. 334-336; İbn Tağriberdi, el-Menhel, c. III, s. 442-443.

19 İlhanlı devlet adamı Emir Çoban (ö. 728/1327) hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 169-171; İbn Tağribersi, el-Menhel, c. V, s. 33-35; İ. Hakkı Uzunçarşılı, “Emir Çoban Soldoz ve T imurtaş”, Belleten, S:XXXI/124, Ekim 1967, s. 601-646.

20 İlhanlı Anadolu valisiTimurtaş (ö. 728/1328) hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 111-115; İbn Hacer, ed-Dürer, c. I, s. 518-519; İbn Tağriberdi, el-Menhel, c. IV, s. 139-143; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, 622-646; Kemal Ramazan Haykıran, “Anadolu’da Bir İlhanlı Valisi: Demirtaş Noyan (1314-1328)” Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Güz 2009, Sayı:23, s. 161-177.

21 Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 239; İbn Battûta, c. I, s. 325. 22 Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 232. 23 Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 231-232. 24 Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 234, 248-249. 25 Cüneyt Kanat, “Memlûkler ve Çukurova”, Efsaneden Tarihe Tarihten Bugüne Adana: Köprü Başı, Haz: Doç. Dr. Erman

Artun-M. Sabri Koz, Yapı Kredi Yay., İstanbul 2000, s. 93-101. 26 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 9. 27 Yûsufî, Nüzhe, s. 334-336; İbn Battûta, c. I, s. 325; Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 69; İbn Tağriberdi, en-Nücum, c. IX, s.

226. 28 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 8.

Page 7: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 35

maya aykırı davranarak mutat vergiyi göndermemişler hatta Halep nâibi‐

nin memlûklerini öldürmüşler, gelişmeler üzerine de bölgeye bir sefer dü‐

zenlenmiştir.29 Mısır, Şam, Hama, Trablus ve Halep askerinin yanı sıra böl‐

gedeki  göçebe Araplar,  Türkmenler  ve  Karamanoğulları’nın  da  katıldığı 

geniş  çaplı  bir  sefer30  sonrası  Ayas  tamamen  fethedildiği  gibi  bölgede 

Türkmenler yurt tutmaya31 hatta bölgede beylik olarak Memlûk Türk devle‐

tine bağlı hareket etmeye başlarlar. Aslında bu gelişmeler on yıl öncesi baş‐

layan bölgedeki İlhanlı çözülmesinin de bir sonucudur. Anadolu’da güçlü 

bir İlhanlı idaresini tesis eden Timurtaş, İlhanlı hükümdarı Ebû Saîd’in ken‐

disini baskı altına alan Çoban ve oğullarını tasfiye politikasından korkarak 

Kahire’ye sığınır. Sultan Nâsır Muhammed, politik çıkarlarına uygun olarak 

Timurtaş’ın  idam edilmesine  (4  Şevval 728/1 Eylül 1327) göz yumar.32 Bu 

durum bazı sonuçları da beraberinde getirir. İlhanlı siyasetinde etkin olan 

Çoban  ve  oğullarının ortadan  kaldırılması  İlhanlıların  da  sonunu  getiren 

önemli  siyasi  bir  gelişmedir. Dolayısıyla  bu  hadisenin  üzerinden  on  yıl 

geçmeden gerek İlhanlı gerekse İlhanlı  idaresindeki Anadolu’da siyasi ak‐

törler değişmiş, özellikle Anadolu’da Timurtaş’ın sindirdiği beylikler bölge‐

lerinde söz sahibi olmuşlardır. Öteden beri bağımsız hareket etmek için sık 

sık başkaldıran Karamanoğulları başta olmak üzere Eretnaoğulları ve Dul‐

kadiroğulları Nâsır Muhammed’e bağlı  siyasi birer  teşekkül  olmuşlardır. 

Kısaca Nâsır Muhammed’in çıkarları açısından ödün vermeden yürüttüğü 

İlhanlı politikası Anadolu’nun tekrar Türkler  idaresine geçmesinde önemli 

bir amil olmuştur. 

 

II.  SULTAN  NÂSIR  MUHAMMED’İN  KARAMANOĞULLARI 

BEYLİĞİ İLE MÜNASEBETLERİ 

Karamanoğulları, Anadolu beylikleri arasında en güçlüsü olup Moğol‐

İlhanlı idaresine karşı her fırsatta ayaklanmalarıyla öne çıkar. İlhanlı valile‐

rine karşı ayaklandıkları gibi Anadolu İlhanlı valilerinin merkeze karşı giriş‐

tikleri  isyan hareketinde de destekçisi olmuşlardır.  İlhanlı hükümdarı Ga‐

zan Han’ın “Doğuda ve batıda düşmanımı arıyorum Oysa düşmanım elbi‐

semdeki  (yurdumdaki) Karamanoğullarıdır”  sözü beyliğin bölgedeki  ko‐

numunu anlatması bakımından önemlidir. Gazan’ın bu sözlerini nakleden 

Ömeri, Gazan’ın Karamanoğullarına musallat olmadığını  ancak Suriye’yi 

ele geçirdikten sonra  ilk hedefinin Karamanoğulları olduğunu vurgular.33 

                                                                        29 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 8-9; Yûsufî, Nüzhe, s. 364-365; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 417-418. 30 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 9. 31 Yûsufî, Nüzhe, s. 415; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 230; Faruk Sümer, “Çukur-Ova Tarihi”, TAD, Cilt. I, Sayı: I, (1963), s.

17; Kanat, “Çukurova”, s. 100. 32 Ebü’l-Fidâ, el-Muhtasar, c. II, s. 447-448; Nüveyri, Nihaye, c. XXXII, s. 195; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 299; Safedî,

Aˊyânü’l-Asr, c. II, s. 115; İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 348.; İbn Hacer, ed-Dürer, c. I, s. 518. 33 Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 239.

Page 8: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

36 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14

Nâsır Muhammed’in ikinci saltanat döneminde İlhanlılara karşı Suriye’nin 

başarıyla savunulması34 bir yerde Anadolu’nun özellikle de Karamanoğul‐

ları’nın İlhanlılar tarafından tam olarak itaat altına alınamamasını sağlar.  

Gazan Han,  İlhanlı  tahtında otoritesini  tesis  edip Suriye üzerine sefer 

hazırlığında  iken Anadolu’da Sülemiş  isyanı patlak verir. Anadolu’da ba‐

ğımsız bir idare kurmak isteyen Sülemiş, Karamanoğlu Beyinin aracı olma‐

sıyla  Memlûk  sultanından  Niyâbetü’l‐Memleketi’r‐Rûmiyyeti=Rûm  Ülkesi 

Nâibliği yani Memlûk Anadolu Nâibi unvanı tevcih edilerek kendisine bu hu‐

susta bir taklîd35 yazılır.36 Ömeri, Sülemiş ile Memlûk sultanı Lâçîn arasında 

dostluk  kurulmasında  Karamanoğlu  Beyinin  aktif  bir  rol  oynadığını  da 

belirtir.37 Sülemiş önce Sultan Lâçîn’in daha sonra da onun katli ile sonuçla‐

nan suikast sonrası yerine geçen Nâsır Muhammed’in desteğini alır. Ayrıca 

Karamanoğlu Beyi  emrindeki 10 bin kişilik bir birlik  ile Sülemiş  isyanını 

destekler.38 Memlûk müellifleri,  İlhanlıların Sülemiş  isyanını bastırmasıyla 

Sülemiş’in yanında yer alan başta Karamanoğulları olmak üzere Türkmen‐

lerin her zaman olduğu gibi yurtlarına döndüklerini39 ifade ederler. Bu du‐

rum Karamanoğullarının  sık  sık başvurdukları bir  yöntemdir.  Tehdit  ve 

tehlikenin hâkim olduğu dönemlerde yüksek yerlere sığındıkları bir vakıa‐

dır. 

İlhanlı  Anadolu  valisi  İrencin  Noyan’ın  bölge  halkına  uyguladığı 

mezâlim  sırasında Karamanoğulları Konya’yı  zapt  etmeyi başarır.  İlhanlı 

saltanat nâibi Çoban 714 yılı Rabiulevvel (1314 Haziran) ayında Anadolu’da 

sekteye uğrayan  İlhanlı  idaresini yeniden  tanzim  eder. Emir Çoban, aynı 

yılın Ramazan ayında  (714 Aralık) Konya’nın  tekrar  İlhanlı  idaresine geç‐

mesini  sağlarken  oğlu  Timurtaş’ı  da  İlhanlı Anadolu  genel  valisi  olarak 

atar.40 Anadolu’daki bütün beyler, Türkmen gruplarının önderleri ile Erme‐

ni kralı, Çoban’ın Sivas ile Erzincan arasındaki Karanbük mevkiindeki or‐

                                                                        34 Müslüman olup Mahmud adını alan ve İslamiyet’i devletin resmi dini olarak kabul eden İlhanlı Hükümdarı Gazan Han

(1295-1304) saltanatı boyunca üç kez Suriye üzerine sefer düzenler. Bu seferler sırasında İlhanlılar ile Memlûk Türk devleti arasında iki büyük savaş yaşanır. Önce Humus yakınlarında Vâdî Hazindâr Savaşı (28 Rabiulevvel 699 / 23 Aralık 1299) kısa bir süre sonra da Dımaşk yakınlarında Şakhap Savaşı (2 Ramazan 702 / 20 Nisan 1303) vuku bulur. Gazan ilkinden zaferle çıkarken diğerinde Kutluşah komutasındaki yüz bin kişilik İlhanlı ordusu çok ağır bir hezimet alır. Bölge bir daha İlhanlı saldırısı yaşamaz.

35 Taklîd; sultan adına saltanat nâibi, eyalet nâibleri ve vezirler gibi üst düzey memurların tayini, azli gibi hususlarda kaleme alınan resmi yazılardır. Ömeri, et-Ta‘rîf, s. 112. Örnek taklîdler için bkz. Ömeri, et-Ta‘rîf, s. 115-117.

36 Ömeri’nin şeyhimiz diye bahsettiği Kâtip Ebî’s-Senâî Mahmud b. Selman b. Fehdü’l-Halebî eliyle yazılmış taklîd için bkz. Mesâlik, c. III, s. 235-237. Ömeri, taklîdin hangi sultan adına yazıldığını açıkca belirtmese de Kalkaşendi, Memluk sultanı Lâçîn (696-698/1296-1299) tarafından verildiğinden söz eder. Subhu’l-A‘şâ, c. V, s. 362.

37 Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 238. 38 İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 8; Nüveyri, Nihaye, c. XXXI, s. 236; Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 237-238; Makrizi, es-

Süluk, c. I, s. 876. 39 İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 10; Nüveyri, Nihâye, c. XXXI, s. 236; Makrizi, Süluk, c. I, s. 877; İbn Tağriberdi,

Nücûm, c. VIII, s. 119. 40 Aksarayî, Kerîmüddin Mahmudî Aksarayî (ö. 733/1332-3), Müsâmeretü’l-Ahbâr, (Çev: Mürsel Öztürk), Türk Tarih

Kurumu Yay., Ankara 2000, s. 252-253; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 603; Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, SAD, I (1969), s. 81.

Page 9: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 37

dugâhına gelerek huzurunda  itaatlerini arz ederken Karamanoğulları gel‐

memişlerdir. 41 

Çoban’ın Anadolu’da İlhanlı idaresini tesis etmesinin üzerinden birkaç 

yıl  geçtikten  sonra  Memlûk‐Karamanoğulları  ilişkileri  açısından  önemli 

siyasi gelişmeler yaşanır. Karamanoğulları ve Memlûkler’in ortak düşman‐

ları İlhanlılar, Çukurova Ermeni Krallığı ve Kıbrıs Haçlı Krallığıdır. Dolayı‐

sıyla Nâsır Muhammed gibi bölgesel ve küresel anlamda güçlü bir sultanın 

desteği şüphesiz önemlidir. Bu bağlamda Anadolu Selçuklu devletinin ya 

da Makrizi’nin ifadesi ile Konya Kutalmışoğulları Sultanlığı’nın inkıraza uğra‐

dığı 718/1318 yılında Karamanoğulları elçileri Kahire’ye gelerek tabiiyetleri‐

ni sunarlar. Nâsır Muhammed adına bastırılan paraları takdim edip sultan 

adına okunan hutbeden söz ederler. Bunun üzerine sultan  taklîd yazdırıp 

beyliğe  uygun  hediyelerle  elçileri  uğurlar.42  Bu  arada  aynı  yıl  (718/1318) 

Anadolu’nun güneyi başta olmak üzere Diyarbakır, Mardin, Musul, Cezire, 

Meyyâfârikîn, Bağdat ve Tebriz bölgesinde yoğun bir kuraklık ve kıtlık ya‐

şanmaktadır.43  Karamanoğulları Nâsır Muhammed’in  desteğini  almış  ol‐

manın verdiği güven olsa gerek  İlhanlı Anadolu valisi Timurtaş’ın babası 

Çoban’a karşı 719/1319 yılında İlhanlı devlet adamları tarafından başlatılan 

başarısız tasfiye harekâtı sırasında44 İlhanlıların içinde bulundukları karışık‐

lıktan istifade ederek Konya’yı tekrar ele geçirirler. Bununla da yetinmeyip 

Çukurova  Ermenilerine  saldırırlar.45 Yine  İlhanlı  valisi  Timurtaş, Anado‐

lu’da sağlamak istediği siyasi birlik için Çukurova Ermeni Krallığı toprakla‐

rına başkent Sîs ve çevresine Karamanoğulları Beyliğinin de desteği ile 721 

yılı sonlarında (Ocak 1322) baskın düzenler.46 Timurtaş, Anadolu’da idareyi 

tekrar  ele  aldığı  723/1323  yılında  Konya’yı  Karamanoğullarının  elinden 

alır.47  

Makrizi  detaylı  vermeden  naklettiği 725  yılı  (18 Aralık 1324‐7 Aralık 

1325) olaylarını anlatırken Kahire’de sultanın huzuruna çıkan birçok devlet 

elçileri arasında Karamanoğlu elçisini de zikreder.48 Yine Sultan Nâsır Mu‐

hammed  ile  Karamanoğulları  arasındaki  tabiiyet  ilişkisini  belgeleyen  en 

önemli  kanıtlar  şüphesiz Karamanoğulları  şehirlerinde  sultan  adına  darp 

                                                                        41 Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr, s. 252; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 603; Turan, Türkiye Tarihi, s. 639. 42 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 185-186. 43 Nüveyri, Nihaye, c. XXXII, s. 224-226; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 180. 44 Çoban aleyhinde Ebu Saîd’i kışkırtan İrenci Noyan, Kurumşî ve Dokmak bizzat Çoban tarafından ağır şekilde cezalan-

dırılmışlardır. Nüveyri, Nihaye, c. XXXII, s. 231-233; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 195. 45 İbn Haldun, İber, c. V, s. 491-492. 46 Nüveyri, Nihaye, c. XXXIII, s. 29; Ebü’l-Fidâ, el-Muhtasar, c. II, s. 438; Galstyan, A. G., Ermeni Kaynaklarına Göre

Moğollar, (Çev. İlyas Kamalov), Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2005, s. 178; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 624-625. 47 Ebü’l-Fidâ, el-Muhtasar, c. II, s. 447; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 624. 48 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 259.

Page 10: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

38 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14

edilen sikkelerdir.49 Karamanoğullarının kuruluş yıllarında merkez  ittihaz 

ettiği Alanya’da 721/1321, 726/1326 ve 729/1329  tarihli Nâsır Muhammed 

adına darp edilmiş sikkeler50 ve diğer şehirlerde basılan sikkeli damgalar51 

mevcuttur.  Yine  Alanya’nın  Karamanoğlu  yurdu  olduğuna  dair  İbn 

Battûta’nın verdiği bilgiler önemlidir. Seyyah  İbn Battûta 733/1333 yılında 

uğradığı Alanya  (Alâiyye) hakkında bilgi verirken, Alanya  sultanı olarak 

Karamanoğlu Yusuf Bey  ismini zikreder.52 Yine Ömeri, kendi döneminde 

Karamanoğlu Mehmet Bey’in Alanya emiri olduğunu daha önce de Yusuf 

isminde birisinin emirlik yaptığına değinir.53  

İlhanlı hükümdarı Ebu Saîd’in Çoban ve oğullarına karşı giriştiği tasfiye 

harekâtı sırasında İlhanlı Anadolu valisi Timurtaş 728 yılı Rabiulevvel ayın‐

da (Ocak 1328) Kahire’ye gelerek Sultan Nâsır Muhammed’e sığınır. Sultan, 

yapılan  istişare sonrasında Karamanoğlu Bedrettin Bey’e mektup yazarak 

ailesinin ve mallarının Mısır’a getirilmesini emreder.54 Karamanoğlu Bed‐

reddin Bey’in cevap mektubu 24 Recep 728/5 Haziran 1328 Pazar günü bir 

heyetle beraber Kahire’ye gelir. Mektupta, Timurtaş  ile oğlu arasında bir 

parola olduğu ve bu parolanın ulaşmadığı gerekçesiyle ailesinin gelmekten 

kaçındığına değinilir. Bedreddin Bey, devamında da Timurtaş’tan şikâyetçi 

olur. Müslümanların  canına kıyıp pek  çok  insan öldürdüğünü,  iyi niyetle 

Mısır’da olmadığını belirtir.55 Ayrıca heyetle birlikte babasının kanını dava 

etmesi  için  maktül  Hamidoğlu  Dündar  Bey’in  oğlu  Necmeddin  İshak 

Bey’i56 Kahire’ye gönderir. Babasının katili Timurtaş ile İshak Bey sultan ve 

ümeranın huzurunda  tartışmışlar, adeta boğaz boğaza gelmişlerdir. Kısas 

isteyen  İshak Bey  ise Karamanoğlu’na yazılan cevap mektubu  ile Anado‐

lu’ya döner.57 Bu kısas isteği sonrası Timurtaş tutuklanır. İlhanlı hükümdarı 

Ebû Saîd’in elçileri  İlhanlılara sığınan  firari Memlûk emiri Kara Sungur’u 

                                                                        49 Y. İzmirlier, “Karamanoğulları’nın Memlük Sultanı Nasır Nasreddin Muhammed Adına Darp ettikleri Paralar”, Türk

Nümismatik Derneği Bülteni 35-36, 1999, ss.5-22. 50 İbrahim Hakkı Konyalı, Alanya (Alâiye), İstanbul 1946, s.81, 134; Kürşat Solak, “Memlûkler ve Alâiyye”, Tarih Okulu,

Ocak-Nisan 2012, Sayı: XII, s.119. 51 Halûk Perk-Hüsnü Öztürk, “XIV. Yüzyılın İlk Yarısında Anadolu’daki İslam Paraları Üzerinde Görülen Bir Kısım Damga-

lar”, VII. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazı ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri (7-8-9- Nisan 2003), s. 121, 122, 123, 125. en-Nâsır Muhammed’e adına damgalanan damgaların resimleri için adı geçen çalışmanın s. 243-248 arasında verilen Resim: 2. 3, Resim: 2. 2, Resim: 3. 4, Resim: 4. 5, Resim: 7. 2 nolu resimlere bakınız.

52 İbn Battûta, c. I, s.402. 53 Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 234. 54 Nüveyri, Nihaye, c. XXXII, s. 195; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 395. 55 Nüveyri, Nihaye, c. XXXII, s. 195; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 297. 56 İbn Battûta, 1333 yılı sonrasında uğradığı Eğridir (Ekrîdûr) hakkında bilgi verirken Dündar Bey oğlu Ebû İshak’ı şehrin

hâkimi olarak zikreder. Babasının bir süre önce hacca gidip bir süre Mısır’da kaldığından bahseder. İbn Battûta, c. I, s. 406.

57 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 297; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, s. 637. Makrizi ve Makrizi’den naklen Uzunçarşılı’nın verdiği bilgilere göre Karamanoğlu mektubu Antalya sahibi Necmeddin İshak er-Rûmî’yi Kahire’ye gönderdiğinden bahsedilir. Bu bilgilerin yanında Ömeri, Timurtaş’ın Hamidoğlu Dündar Bey’i uzun takibat sonrasında yakalayıp katlet-mesi üzerine oğulları Mısır’a en-Nâsır Muhammed’e sığındıklarını, haber verir. Yerlerine vekil bırakarak Timurtaş’tan korktukları için Kahire’ye gelen Dündar Bey’in oğlu Necmeddin Bey’in Kahire’de mevcut olması da olasıdır. Çünkü Ömeri, Timurtaş’ın idam edilmesi sonrası yurtlarına dönebildiklerini aktarır. Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 231-232.

Page 11: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 39

teslim etmelerine karşılık Timurtaş’ın canlı olarak kendilerine  teslim edil‐

mesi isteği ise olumlu karşılanmaz. Timurtaş elçilerin huzurunda boğularak 

idam edilir.58 Nâsır Muhammed, kendisine sığınan Timurtaş’ı idam ettirme‐

sinde en önemli etki Karamanoğlu Bedreddin Bey’in şikâyetleri öne sürülür. 

Aslında idam kararı sultanın politik çıkarlarına uygun olduğu içindir. 

Karamanoğlu beylerinin hac yolculuğu için güzergâh üzerindeki Kahi‐

re’ye uğradıkları bilinir. Ömeri, Bedreddin Bey’in kardeşi Bahâeddin Musa 

Bey hac farizasını ifa için59 gidiş ve dönüşte uğradığı Sultan Nâsır Muham‐

med tarafından ağırlanır. Kahire’de kaldığı süre içinde Çukurova Ermenile‐

ri üzerine sefer düzenlenmesi için sultanı teşvik etmiş hatta bölgedeki bazı 

yerleşim alanlarının nâibliği için taklîd bile almıştır.60 Yine 735/1335 yılında 

hac farizasını  ifa edip geri döndüğünde bir müddet sultanın misafiri olur. 

Musa Bey, ayrılma vakti geldiğinde sultanın emirlik  tevcih edilerek Kahi‐

re’de ikamet etme  isteğini nazikçe geri çevirir ve vatanından uzak yaşaya‐

mayacağını, Karamanoğullarının  sultanın memlûkleri  olduğunu,  sultanın 

gölgesi altında inam ve ihsanı sayesinde yaşayabildiklerini  ifade eder. Sul‐

tan, ülkesine dönmesine müsaade eder ve yol güzergâhı üzerindeki nâiblere 

yazılan mektuplarla yol emniyetinin ve  tedarikinin sağlanmasını emreder. 

Güvenliğinin sağlanması için de maiyetine emirler Seyfeddin Beştâk ve eş‐

Şehâbî’nin de bulunduğu dört emir ile yüz atlıdan oluşan bir muhafız birliği 

verilir. Şam ve Halep’i geçip Ermeni topraklarına girdiklerinde yaklaşık beş 

yüz kişilik üst düzey Ermenilerin komuta ettiği bir birlik tarafından önleri 

kesilir. Düşmanlarının topraklarından geçmesine müsaade etmeyeceklerini 

kesin  olarak  ifade  ederler. Halep  emirleri, Musa  Bey’in  sultanın misafiri 

olduğunu, saldırmaları halinde bu durumun savaşa sebebiyet vereceği şek‐

linde uzun uzun karşılıklı konuşmaları devam edip uzayınca Musa Bey ve 

beraberindekiler geri döner. Vakıadan haberdar olan kral Halep’e girmek 

üzere  iken gruba yetişir. Yaşanan talihsiz hadiseden dolayı özür diler. Gö‐

nüllerini  alır. Ancak  olup bitenler  sultana bildirilmiştir. Sultanın  emri  ile 

Halep  nâibi Altunboğa  uzun  dönemdir  gerçekleşmeyen  Sîs  baskınlarına 

başlar.61 Gelişmeler üzerine de Ebû Saîd ve nâibi Ali Şah’ın şefaatiyle birlik‐

ler fazla ilerlemeden ekili dikili bölgeleri harap edip hemen geri dönerler.62 

İbn Devâdârî’nin ifadesi ile ülkeleri iyice harap olmaktan sakinleri de garip 

olmaktan kurtulur. Birlik ganimetlerle sağ salim yurtlarına döner.63  

                                                                        58 Nüveyri, Nihaye, c. XXXIII, s. 193-196; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 394-300. 59 İbn Battûta 728 (1328) yılı hac mevsiminde kendisini Mekke’de gördüğünden söz eder. İbn Battûta, c. I, s. 345. 60 Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 240. 61 İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 398-399. 62 İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 397. 63 İbn Devâdârî, Kenzü’d-Dürer, c. IX, s. 399.

Page 12: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

40 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14

Ayas64 737/1337 yılında Memlûkler tarafından tamamen  fethedilir. Çu‐

kurova  Ermeni  kralının  anlaşmayı  bozduğu  gerekçesiyle  düzenlenen  ve 

Ayas’ın fethi  ile sonuçlanan sefere Karamanoğulları da katılır. Sultan tara‐

fından Karamanoğulları’na gönderilen bir mersûm65 ile Sîs yönünde sefere 

katılmaları emredilir.66 Karamanoğulları, Türkmenler ile beraber Çukurova 

bölgesinde  yağma  ve  talan hareketlerinde bulunarak  sefer  sırasında  aktif 

görevler icra ederler.67 

İbn Battûta 1332‐1333 yıllarında Anadolu’yu gezmiş ve bu dönem Ka‐

ramanoğulları hakkında geniş bilgiler vermiştir. Alanya, Konya ve Lârende 

(Karaman)  bölgesinin  Karamanoğulları  beyleri  tarafından68  yönetildiğine 

değinirken  ilginç bir  anekdotu  da  paylaşır.  Larende  sahibi Karamanoğlu 

Bedreddin Bey’in kardeşi Musa Bey bölgesine hâkim  iken Nâsır Muham‐

med’in  verdiği  bir  bedel  karşılığında  tahtından  feragat  edip  yerine Mı‐

sır’dan bir emirin birliği ile gönderilmesinden söz eder. Daha sonra da sul‐

tan olarak vasıfladığı Bedreddin Bey’in şehre hâkim olduğunu ifade eder.69 

Yaşanan  gelişmeler muhtemelen  Karamanoğulları  Beyleri  arasındaki  çe‐

kişmenin  sonucudur.  Yine  seyyahımızın  bedel  karşılığında  Karaman’ın 

Memlûk  idaresine geçtiğine dair verdiği bilgiler Memlûk müellifleri  tara‐

fından maalesef desteklenmemektedir. 

 

III. SULTAN NÂSIR MUHAMMED’İN ERETNA BEYLİĞİ İLE MÜ‐

NASEBETLERİ 

Eretna Beyliğinin70 kurucusu olan Alâeddin Eretna Bey,71 Uygur Türkü 

olup72 Anadolu Selçuklu  devletinin  inkıraza  uğradığı  718/1318  yıllarında 

Sivas’ta bir İlhanlı emiridir.73 İlhanlı Anadolu valisi Timurtaş,74 Nâsır Mu‐

hammed’e sığındığı 727 yılı Zilhicce ayında (1327 Ekim) Kahire’ye giderken 

aynı  zamanda  kayınbiraderi  olan  Eretna  Bey’i Anadolu’da  vekili  olarak 

bırakır.75 Timurtaş’ın Kahire’de öldürülmesinin ardından  İlhanlı Anadolu 

valisi olan Celâyirli Büyük Şeyh Hasan adına vekâleten görevini sürdürme‐

                                                                        64 Günümüz Adana ili Yumurtalık ilçesinin eski adıdır. 65 Sultanın sıradan emirlerini içeren bir yazıdır. Ömeri, et-Ta‘rîf, s. 113. 66 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 9. 67 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 428. 68 İbn Battûta, c. I, s.402-414. 69 İbn Battûta, c. I, s. 414. 70 Eretna Beyliği (1335-1385) hakkında bkz. İ. Hakkı Uzunçarşılı, “Sivas-Kayseri ve Dolaylarında Eretna Devleti”, Belle-

ten, C. XXXII, ss. 161-189; Kemal Göde, “Eretnaoğulları”, DİA, c. XI, Ankara 1995, ss. 295-296; a.mlf., Eretnalılar, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2000.

71 Eretna Beyliği’nin kurucusu Alâeddin Eretna Bey (ö. 753/1353) hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. I, s. 448-449; İbn Hacer, ed-Dürer, c. I, s. 348-349; İbn Tağriberdi, el-Menhel, c. II, s. 294.

72 Uzunçarşılı, “Eretna Devleti”, s. 164. 73 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 186. 74 Timurtaş (ö. 728/1328)’ın hayatı hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. I, s. 111-115; İbn Hacer, ed-Dürer, c. I, s. 518-

519; İbn Tağriberdi, el-Menhel, c. IV, s. 139-143; Uzunçarşılı, “Çoban Soldoz”, 622-646. 75 İbn Battûta, c. I, s. 416; İbn Haldun, İber, c. V, s. 498.

Page 13: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 41

ye devam  eder.  İbn Battûta, Sivas’ta  ikamet  eden Eretna Bey’in Aksaray, 

Niğde, Kayseri  ve  Sivas’ı  Şeyh Hasan  adına  idare  ettiğini,  kendisiyle Si‐

vas’ta, eşi Togay Hatun ile de Kayseri’de görüştüğünü detaylı olarak anla‐

tır.76  

Eretna Bey, Ebû Saîd’in ölümüyle kızışan İlhanlı taht mücadelelerinden 

istifade  ederek  bağımsızlığını  ilan  eder. Aladağ’da  Büyük  Şeyh  Hasan’ı 

yenen Çobanlı Şeyh Hasan’ın kendisine  tâbi olması  için yaptığı  teklifi ret 

etmiş ve 738/1337‐38 yılında Anadolu’da bağımsızlığını ilan etmiştir.77 Ebû 

Saîd sonrası İlhanlı tahtına oturan Musa ile Şeyh Hasan arasında yaşanan 

çatışmada Şeyh Hasan önce nâibi Ali Padişah’ı Tebriz yakınlarında, Musa’yı 

da adamlarıyla beraber Sultaniye’de öldürerek mücadeleyi kazanır. İlhanlı 

tahtına Hülâgû’nun  torunlarından Muhammed b. Yolkutlu’yu oturturken 

kendisini de nâibi ilan eder.78 Musul, Bağdat ve Diyarbakır’da 738/1338‐1339 

yılında yaşanan bu karışıklıklar Eretna Bey’in Anadolu’da  elini güçlendi‐

rir.79 Diğer taraftan bölge sakini bir başka Türkmen grubu lideri olan Halil 

et‐Tarafî 737/1337 yılında Kahire’ye gelerek sultana yedi yüz  iğdiş atı  tak‐

dim etmiş ve Elbistan nâibliğini talep etmiştir. Talebi olumlu karşılanmış ve 

kendisine de bu hususta bir menşûr80 verilmiştir.81 Ancak Elbistan nâibliği 

çok geçmeden kısa sürede el değistirir. Halil et‐Tarafî’yi mağlup eden Dul‐

kadiroğlu Karaca Bey’in kardeşi Halil, Suriye bölge nâibi Tengiz’in desteği‐

ni alarak Elbistan nâibliğini elde etmiştir.82 Anadolu’da İlhanlı hâkimiyeti‐

nin  giderek  zayıflamasıyla  baş  gösteren  iktidar mücadelesinde Memlûk 

Suriye nâibi  Tengiz  ile Halep  nâibi Altunboğa  arasında  gizli bir  rekabet 

kendini gösterir. Dulkadiroğlu Karaca  Bey  ile  Eretna  Bey  arasında  vuku 

bulan söz konusu  çekişmede Tengiz’in desteğini alan Karaca Bey, Eretna 

Bey’e karşı mücadelesinde başarılı olmuştur.83 Ancak sultanın araya girme‐

siyle barışırlar. Şücâî ve Makrizi’’nin naklettiği bilgide Karaca Bey ile Eretna 

Bey arasında beş yüz kişinin öldüğü bir çarpışma yaşanmış ve Karaca Bey 

bu  çarpışmadan galip  çıkmıştır. Pek çok ganimet ele geçiren Karaca Bey, 

                                                                        76 İbn Battûta, c. I, s. 414-417. İbn Battûta’nın geliş tarihi olarak büyük olasılıkla 736 (1336) - 741 (1341) yılları arasında-

dır. Göde, Eretnalılar, s. 39. Faruk Sümer, seyyah İbn Battûta’nın Eretna Bey ile görüşmediğini ileri sürer. Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 113-114.

77 Kalkaşendî, Subhu’l-Aˊşâ, c. V, s. 363; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 445; Göde, Eretnalılar, s. 39-42. Bağımsızlığını ilan etmesindeki en önemli amil ise en-Nâsır Muhammed’den aldığı Anadolu nâibliği taklîdidir. en-Nâsır Muhammed’in Eretna Bey’e verdiği taklîd için bkz. Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 26-27.

78 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nasır, s. 23; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 421. 79 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nasır, s. 23; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 431. 80 Menşûr; askerleri ilgilendiren ordu ile alakalı bir belgedir. Sultan tarafından onaylanan menşûr belgesi ile bir emire iktalı

arazisini tevcih edilmiş olur. Menşûr hakkında bkz. Ömeri, et-Ta‘rîf, s. 117-120; Kalkaşendî, Subhu’l-Aˊşâ, c. XIII, s. 157.

81 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nasır, s. 22; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 415. 82 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 22; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 430-431. 83 Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. IV, s. 83.

Page 14: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

42 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14

atlar ve develerin yanında yirmi bin baş koyun vererek Eretna Bey ile barı‐

şır.84 

Büyük Şeyh Hasan 738/1338 yılında Arap göçebelerden Cebbar b. Mü‐

henna’yı yanına alarak Eretna Bey’e karşı savaşa girişir.85 Gelişmeler üzeri‐

ne Eretna Bey, Kayseri kadısı Siracüddin Süleyman’ı86 Mısır’a Nâsır Mu‐

hammed’e göndererek nâibi olarak Anadolu’yu yönetmek ister. Birkaç defa 

Kahire’ye gidip gelen kadı sonunda Nâsır Muhammed’ten bir taklîd almayı 

başarır. Böylece aralarında dostluk  ilişkisi başlar. Nâsır Muhammed adına 

hutbe okuyup sikke kestirir. Hatta bağlılığının  işareti olarak darp ettirdiği 

paralardan  da Kahire’ye  gönderir.87 Nâsır Muhammed  tarafından  Eretna 

Bey’ine münşi  Şehabeddin el‐Hüseyn  ibn Kadı’l‐Asker  tarafından kaleme 

alınan  taklîd88  ile “Nâibü’s‐Sultân  fî  Bilâdi’r‐Rûm”  unvanı  tevcih  edilerek89 

Anadolu Saltanat Nâibi olur.90 Eretna Bey, sultan adına kestirdiği sikkeleri 

ve okunan hutbe vesikalarını bağlılığının bir işareti olarak Kahire’ye sultana 

gönderir.91  Şücâî, Eretna Bey’in bölgesinde giderek güçlenen Dulkadiroğ‐

lu’ndan önce hareket edip hediyelerle sultana elçi gönderdiğini ve söz ko‐

nusu taklîdi aldığına değinir.92 

Makrizi’nin verdiği bir başka bilgiye göre yine aynı yıllarda (738/1338) 

Çukurova  bölgesinde  Türkmen  beyleri  arasında  bir  çatışma  söz  konusu 

olup Dulkadiroğlu Karaca Bey Elbistan topraklarını ele geçirir. Eretna Bey, 

Nâsır Muhammed’e  şikâyet  edince Karaca  Bey  askerini  çeker.93 Yine bu 

yıllarda  İlhanlı  topraklarında  çıkan  kargaşa  sonrasında  Büyük  Şeyh Ha‐

san’ın elçileri el‐Mecdü’s‐Sellâmî ile beraber hediyelerle Kahire’ye sultanın 

huzuruna gelirler. Talepleri Şeyh Hasan ile sultan arasında bir barış yapıl‐

masıdır.94  Kısaca  İlhanlı  topraklarındaki  gelişmeler  derinleşmekte  ve  bu 

durum Eretna Bey’in mevkisini güçlendirmesine fırsat sunmaktadır. 

Nâsır Muhammed’e bağlı olarak Anadolu nâibliğini deruhte eden Eret‐

na Bey, 738/1338 yılından Nâsır Muhammed’in vefat yılı olan 741/1341 yılı‐

na kadar sultanın nâibi olarak bölgesini yönetmiş, her yıl hediyelerle Kahi‐

                                                                        84 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 469; Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 103; Göde, Eretnalılar, s. 49. 85 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nasır, s. 25; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 445. 86 Kadı Siracüddin, Kadı Burhaneddin’in dedesidir. Göde, Eretnalılar, s. 44. 87 Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 238-239; Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. I, s. 448; Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 25; Kalkaşendî,

Subhu’l-Aˊşâ, c. V, Kahire 1333/1915, s. 363; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 445. 88 en-Nâsır Muhammed’in Eretna Bey’e verdiği taklîd için bkz. Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 26-27. 89 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 26; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 445. 90 Faruk Sümer bu unvanın ilk kez kullanıldığını vurgular. “Anadolu’da Moğollar”, s. 101. Ancak Ömeri, Gazan’a karşı

isyan eden Sülemiş’e Memlûk sultanı tarafından Anadolu nâibliği ünvanı verildiğinden bahsederek şeyhimiz diye bah-settiği katip Ebî’s-Senâî Mahmud b. Selman b. Fehdü’l-Halebî eliyle yazılmış taklîdi eserinde verir. Taklîd için bkz. Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 235-237.

91 Ömeri, Mesâlik, c. III, s. 238-239. 92 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 26. 93 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 446. 94 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 446.

Page 15: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 43

re’ye  elçiler  göndermiş bağlılığını  her  defasında bildirmiştir.95 Uzunçarşı‐

lı’nın bu tespitinin yanında Makrizi, Eretna Bey’in 740/1340 yılında hutbede 

sultanın  ismini zikretmeyip  sultan adına darp  edilen paralardan sultanın 

adının da kaldırdığını nakleder. Bunun üzerine de Eretna  topraklarına, Si‐

vas’a  kadar  sefer  düzenlenmiş  yağma  ve  talanda bulunulmuştur.  Eretna 

Bey’i ise bu tedip hareketi sonrası değerli bir otağ ile beraber bolca hediye‐

lerle elçilerini Kahire’ye göndermiştir. Hediyeler arasında otuz iğdiş atının 

yanı sıra dört sungur, on doğan ve on çakırdan oluşan avcı kuşlar ile altmış 

ipek  tefsile vardır. Hediyelerden başka Eretna Bey, bölgedeki Türkmenler 

aleyhinde br şikâyet mektubu da göndermiştir.96 Nâsır Muhammed, bölge‐

deki Türkmenlerin faaliyetlerinden haberdar olduğunu söz konusu faaliyet‐

lerin de hutbede isminin zikredilmeyip adına sikke kesilmediği için yapıldı‐

ğına dair bir cevap mektubu yazdırır.97 Ayrıca sultan, Dulkadiroğlu Karaca 

Bey ile anlaşma yapmalarını sağlayarak ele geçirdikleri yirmi bin baş koyu‐

nun bir kısmının Eretna Bey’e iade edilmesini sağlar.98 

Eretna Bey önce Timurtaş’ın daha sonra da Celayirli Şeyh Hasan’ın ve‐

kili  olarak  yönettiği  İlhanlı Anadolu  valiliğini  738/1338  yılı  itibari  ile  de 

Memlûk  Türk  devleti  sultanı Nâsır Muhammed’in Anadolu  nâibi olarak 

sürdürmüştür. Bölgede özellikle Nâsır Muhammed’in emirlik tevcih ettiği 

Dulkadiroğlu Karaca Bey  ile kapışması söz konusu olsa da Nâsır Muham‐

med’in bölgeye hâkim olduğu görülür. Sultanın vefatı sonrası Eretna Bey 

tamamen bağımsız davranmaya başlamıştır. 

 

IV. SULTAN NÂSIR MUHAMMED’İN DULKADİROĞLU BEYLİĞİ 

İLE MÜNASEBETLERİ 

Dulkadiroğulları, Halep bölgesinde kışlayan ve Uzun‐Yaylaʹda yayla‐

yan Oğuzların Bozok koluna mensup bir Türkmen grubudur. Zamanla bir 

beyliğe kavuşan bölgedeki Türkmen gruplarından birisidir.99 Memlûk Türk 

devletinin Çukurova bölge siyasetine her zaman desteğini veren Dulkadi‐

roğlu Karaca Bey100 Nâsır Muhammed döneminde bir Türkmen emiri/beyi 

olarak bölgede hizmet etmiştir.101 

Nâsır Muhammed’in Nil  kıyısında  önemli bir  avlanma merkezi  olan 

Cîze bölgesinde  717/1317‐18  yılında  avlanırken  emirlik  tevcih  ettiği Zey‐

neddin Karaca et‐Türkmânî’nin  

                                                                        95 Uzunçarşılı, “Eretna Devleti”, s. 166. 96 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 490; Uzunçarşılı, “Eretna Devleti”, s. 167; Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 103-104. 97 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 490. 98 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 469; Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 103. 99 Sümer, “Çukur-ova”, s. 15. 100 Dulkadiroğlu Beyliğinin kurucusu Karaca Bey (ö. 754/1353) hakkında bkz. Safedî, Aˊyânü’l-Asr, c. IV, s. 83-87; İbn

Tağriberdi, el-Menhel, c. IX, s. 41. 101 Safedî, A yânü’l-Asr, c. IV, s. 83.

Page 16: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

44 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14

Dulkadiroğlu  Karaca  Bey  olduğuna  dair  kuvvetli  emareler  vardır102. Karaca Bey 735/1335 yılında Çukurova bölgesine baskın yaparak bölgede 

yağma ve  talanda bulunur.103  İlhanlıların bölgedeki hâkimiyetlerinin kırıl‐

masıyla beraber de Malatya ve Maraş bölgelerinde aktif bir faaliyete girişir. 

738/1337 yılında bölge sakini bir başka Türkmen grubunun başı olan Halil 

et‐Tarafi104 ile Karaca Bey arasında bir çarpışma yaşanır. Halil et‐Tarafî aynı 

yıl daha önce Kahire’ye gelerek sultana yedi yüz iğdiş takdim etmiş ve El‐

bistan nâibliğini talep etmiştir. On emir ile bin atlının emrinde hazır olaca‐

ğının da sözünü veren Halil et‐Tarafî’nin  isteği kabul edilerek menşûr ve‐

rilmiştir.105 Ancak bölgede daha güçlü ve kalabalık bir Türkmen grubuna 

liderlik eden Karaca Bey bu duruma hazmedememiş oğlu Halil’i bir grup 

askerle Halil et‐Tarafi üzerine göndererek mağlup etmiştir. Gelişmeler üze‐

rine de Halil et‐Tarafî, Karaca Bey’i Halep nâibi Altunboğa’ya şikâyet eder. 

Nâibin Halep’e davetine olumsuz cevap veren Karaca Bey, oğlu Halil ile bir 

grup adamını Suriye bölge nâibi Tengiz’e göndererek yaşanan gelişmeleri 

aktarır. Aynı zamanda da Halep nâibi Altunboğa’dan şikâyetçi olur. Bölge‐

sinde sultanın memlûkü olarak hizmet etmek istediğini bildirip iki bin iğdişi 

de hediye eder. Tengiz, Halep nâibi aleyhinde durumu sultana aktardıktan 

sonra Dulkadiroğulları lehinde bir tavır alır. Bölgesinde kalabalık bir Türk‐

men grubu olduğunu Halil et‐Tarafi’ye göre bölgede devletin çıkarlarına en 

iyi hizmet edecek grup olduğunu sultana anlatıp ikna eder. Bunun üzerine 

sultan, Karaca Bey’i çağırarak kabul eder. Tengiz’in isteği doğrultusunda da 

Karaca Bey’in oğlu Halil’e istedikleri emirlik menşûru verilir. Böylece Elbis‐

tan bölgesinin nâibi Karaca Bey olur.106 Bu aynı zamanda beyliğin kuruluşu 

anlamına gelir.107  

Makrizi’nin verdiği bilgiye göre, 738/1339 yılında Çukurova bölgesinde 

Türkmen beyleri arasında bir kapışma söz konusudur. Dulkadiroğlu Karaca 

Bey, Elbistan topraklarında yer tutması üzerine gelişmelerden çekinen Eret‐

na Bey, Nâsır Muhammed’e  şikâyetçi olur. Eretna Bey’in korkusu hâkim 

olduğu  topraklarda bir  çatışmanın  çıkması ya da Dulkadiroğlu’nun Şeyh 

Hasan  ile beraber hareket etmesiyle dengelerin değişmesi endişesidir. Söz 

                                                                        102 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 177. Faruk Sümer sözü edilen Karaca et-Türkmanî’nin Dulkadiroğlu Karaca Bey olduğunu

düşünür. “Anadolu’da Moğollar”, s. 102. Makrizi, aynı eserin 185. Sayfasında sultanın emirlik tevcih ettiği Hartebirt Sa-hibi şeklinde okuyabileceğimiz bir ibaresi söz konusu olup nâşir bunu Dulkadiroğlu Karaca Bey olduğuna işaret ediyor. Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 185. Bu bilgilerin yanında Zeyneddin Karaca ismi aynı eserin farklı sayfalarında çokca geç-mektedir. Özellikle Özbek Han ile yapılan elçilik teatilerinde görev almış bir emirdir. Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 137, 145.

103 Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 102-103. 104 Mükrimin Halil Yınanç bu ismi Taraklı Halil şeklinde okur. Mükrimin H. Yınanç, “Dulkadırlılar”, İ. A, c. III, ss. 654-655.

Faruk Sümer Halil el-Tarafî okuduğu gibi Halil et-Turakî biçiminde de okunabileceğini ifade eder. “Anadolu’da Moğol-lar”, s. 103. Faruk Sümer’in muhtemelen görmediği dönemin müelliflerinden Şücâî, Faruk Sümer’in yorumunu teyit eden bir imla ile yazmıştır. Târîhu’l-Meliki’n-Nasır, s. 22.

105 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 7, 22; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 415. 106 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nâsır, s. 22; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 430-431. 107 Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 103.

Page 17: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 45

konusu şikâyetin ardından Karaca Bey askerini geri çeker.108 Bu gelişmenin 

hemen  ardından  Karaca  Bey  739/1339  yılında Darende  nâibi Mercan  el‐

Hâdim’in Anadolu nâibi Eretna Bey’in hizmetinde bulunmak üzere yanına 

gittiğine dair haberler aldıktan sonra Darende’yi ele geçirir. Karaca Bey’in 

söz konusu gelişmeyi bildiren ve şehri yönetmesi için bir emir isteyen mek‐

tubu  Tengiz’e  ulaşmış  daha  sonra  da  sultana bildirilmiştir.  Tengiz,  Emir 

Alâeddin Ali b. Subh’u Darende’ye gönderirken. Sultan yaşanan gelişme‐

lerden memnun kalarak Karaca Bey’e teşrif gönderip kendisinden övgüyle 

söz eder.109 Makrizi’nin naklettiği bilgiye göre yine aynı yıl Karaca Bey  ile 

Eretna Bey arasında beş yüz kişinin öldüğü bir çarpışma yaşanmış ve Kara‐

ca Bey galip gelmiştir. Pek çok ganimet ele geçiren Karaca Bey yirmi bin baş 

koyun, at ve deve ele geçirir.110  

Eretna Bey, 740/1340 yılında hutbede sultanın  ismini zikretmeyip darp 

edilen paralarda da sultanın adını kaldırması üzerine sultanın emri ile bir‐

likler Eretna  topraklarına, Sivas’a kadar yağma ve  talanda bulunurlar. Bu 

seferde Dulkadiroğulları aktif bir görev icra ederler. Eretna Bey’inin bu ha‐

rekât  sonrası  itaatini  bildirdiği  mektubunda  bölgedeki  Türkmenler’den 

şikâyetçi olur.111 Sultan bölgedeki faaliyetlerin itaatten çıktığı için yapıldığı‐

na dair bir cevap mektubu yazdırır.112 Dolayısıyla şikâyetlerin yersiz olduğu 

bildirilir. 

Çukurova  Ermenilerine  uygulanan  politikanın  sonucu  olarak  Karaca 

Bey  idaresinde  Dulkadiroğulları  bölgelerinde  yurt  tutmuşlar  ve  sultanın 

verdiği destekle de beylik olarak giderek güçlenmişlerdir. Ancak Dulkadi‐

roğlu Karaca Bey’in  sultanın saltanatının son günlerinde  itaatten çıktığına 

dair bilgiler de söz konusudur.113 Özetle, sultanın desteği ve himayesi  ile 

Dulkadiroğulları Beyliği’nin ortaya çıkışı söz konusudur. 

 

SONUÇ 

Memlûk  Türk Devleti’nin  Baybars  ve Kalavun’dan  sonra  en  kudretli 

sultanlardan birisi Nâsır Muhammed b. Kalavun’dur. En uzun süre salta‐

natta kalma başarısını gösteren Nâsır Muhammed, Memlûk tarihinde ken‐

disine özgü saltanat dönemleriyle öne çıkar. Yaklaşık altmış yıllık yaşamı‐

nın elli yıla yakın süren saltanat hayatı üç farklı dönemden oluşmakta ve 

Memlûk  devletinin  siyasi,  askeri,  içtimai  ve  iktisadi  tarihine  damgasını 

                                                                        108 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 446. 109 Şücâî, Târîhu’l-Meliki’n-Nasır, s. 40-41; Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 459, 494-495. Makrizi s. 459’da kısaca değinirken s.

494-495’de olayı detaylandırıyor. Ancak sayfaların verildiği tarihler farklı olup biz olayın ilk anlatıldığı yılı temel alarak verdik.

110 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 469; Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 103; Göde, Eretnalılar, s. 49. 111 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 490; Uzunçarşılı, “Eretna Devleti”, s. 167; Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 103-104. 112 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 490. 113 Makrizi, es-Süluk, c. II, s. 516.

Page 18: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

46 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14

vurmuş bir sultan olarak öne  çıkmaktadır. Yerli ve yabancı araştırmacılar 

Nâsır Muhammed’in üçüncü saltanat dönemini haşmetli bir çağ olarak  ta‐

nımlamışlar ve özelde Memlûk tarihinin genelde Mısır kültür ve medeniye‐

tinin doruk noktası olduğunu ifade etmişlerdir. 

Bu dönemde Mısır ve Suriye’de  tesis  edilen  istikrar dış politikaya da 

yansımıştır. Hülâgû döneminden beri ısrarla Suriye’yi  istilâ siyaseti güden 

İlhanlılar, sultanın ikinci döneminde elde edilen Şakhap zaferi ile bölgeden 

tamamen uzaklaştırılmışlar, üçüncü saltanat döneminde de karşılıklı barış 

yapılarak dize getirilmişlerdir. Dolayısıyla İlhanlılar ve Çukurova Ermenile‐

ri  üzerine  uygulanan baskı  siyaseti  her  ikisinin  giderek  çözülmesine  yol 

açtığı gibi Nâsır Muhammed’in izlediği genel dış siyasetin bir sonucu olarak 

Anadolu tekrar Türkler idaresine geçmiştir. Sultan Mısır, Suriye ve Hicaz’a 

hâkim, Anadolu’da sözü geçen, dış politikada etkili, bölgesel ve küresel bir 

güç olan Memlûk Devleti’nin sultanıdır. 

Nâsır Muhammed’in üçüncü saltanat döneminin sonlarına doğru ken‐

disine  tâbi birer siyasi  teşekkül haline gelen Karamanoğulları, Dulkadiro‐

ğulları ve Eretnaoğulları beylikleri ile sıkı bir  ilişkisi söz konusudur. Sulta‐

nın  desteğini  alan  Karamanoğulları  ve  Çukurova  bölgesindeki  Türkmen 

grupları sultanın bölge üzerindeki siyasetinin daima bir parçası olmuşlardır. 

Memlûklerin Çukurova Ermenilerine uyguladıkları baskı politikalarının da 

destekçisi olmuşlardır.  

Karamanoğulları,  Nâsır Muhammed’in  desteğini  alarak  bölgelerinde 

mücadelelere girişmişler hatta zaman zaman sultanın nâibi sıfatıyla hareket 

etmişlerdir. Sultan adına darp edilen paralar, okunan hutbeler söz konusu‐

dur.  Bölgedeki  ortak  düşmanlarına  karşı  sultan  ile birlikte  hareket  eden 

Karamanoğullarının sultan ile ilişkisi tâbi‐metbû ilişkisine benzer bir durum 

arz  etmektedir. Yine  İlhanlı hâkimiyetinin Anadolu’da zayıflamasının  ar‐

dından Eretna Beye Nâsır Muhammed tarafından Memlûk Anadolu Nâib‐

liği’nin deruhte edilmesi ile bölge resmen sultanın idaresine geçmiştir. Uzun 

sürmeyen bu durum sultanın vefatına değin sürmüştür. Dolayısıyla Nâsır 

Muhammed’in sadece Mısır, Suriye ve Hicaz bölgesi için değil Türkiye tari‐

hi içinde de yeri ve önemi olan bir sultan olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.  

Çukurova bölgesinde zamanla önemli bir beylik olarak siyasi varlığını 

ikame ettirecek olan Dulkadiroğulları Beyliği’nin kuruluş yılları da Nâsır 

Muhammed’in saltanat döneminde teşekkül etmiştir. Sultan bölgedeki siya‐

si çıkarlarına uygun olarak beyliği desteklemiş ve beyliğin gelişerek bölgede 

önemli bir güç haline gelmesini sağlamıştır. Bunların yanında sultan, bölge‐

de kendi otoritesine gölge düşürecek girişimler söz konusu olduğunda poli‐

tik manevralarla Eretna Bey ile Karaca Beyi tedip etmekten de geri durma‐

mıştır. Özetle, Nâsır Muhammed kendi  çıkarlarına uygun bölge üzerinde 

Page 19: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 47

politikalar  geliştirmiştir.  Bu  politikalar  da Anadolu’daki  Türk  Beylerinin 

elini  güçlendirmiş  zamanla  tam  bağımsızlığa  gidecekleri  sürecin  temeli 

atılmıştır. 

Page 20: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

48 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14

KAYNAKÇA 

 ‐Aksarayî,  Kerîmüddin Mahmudî Aksarayî  (ö.  733/1332‐3), Müsâmeretü’l‐Ahbâr,  (Çev: 

Mürsel Öztürk), Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 2000.  

‐Ayaz, Fatih Yahya, “Sır Kâtipliği”, DİA, c. XXXVII, Ankara 2009, ss. 116‐117. 

‐Baybars el‐Mansûrî (ö. 725/1325), Zübdetü’l‐Fikre fî Târîhi’l‐Hicre.  (Thk. D. S. Richards),  ‐

Beyrut Das Arabische Buch Berlin, 1998/1419.  

‐_________;  et‐Tuhfetü’l‐Mülûkiyye  fi d‐Devleti t‐Türkiyye  (Thk.  Abdülhamid  Salih 

Hamdân), Kahire 1987. 

‐Haykıran, Kemal Ramazan, “Anadolu’da Bir İlhanlı Valisi: Demirtaş Noyan (1314‐1328)” 

Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Güz 2009, Sayı:23, s. 161‐177.  

‐Ebü’l‐Fidâ,  el‐Meliküʹl‐Müeyyed  İmadüddin  İsmail b. Ali Ebül‐Fidâ  (ö.  732/1331),  el‐

Muhtasar fî  Ahbâri’l‐Beşer  =  Târîhu  Ebî’l‐Fidâ  (Thk. Mahmûd Deyyub),  I‐II,  Beyrut 

1997/1417.  

‐Galstyan, A. G., Ermeni Kaynaklarına Göre Moğollar, (Çev. İlyas Kamalov), Yeditepe Yayı‐

nevi, İstanbul 2005.  

‐Göde, Kemal, Eretnalılar, Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 2000.  

‐İbn Battûta, Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. İbrahim Levatî et‐

Tancî (ö. 770/1368),  İbn Battûta Seyahatnâmesî,  I‐II,  (Çev. A. Sait Aykut), Yapı Kredi 

Yay., İstanbul 2000.  

‐İbn Devâdârî, Ebû Bekr b. Abdullah b. Aybek  İbnüʹd‐Devadari  (ö. 736/1336), Kenzüʹd‐

Dürer ve Câmiüʹl‐gurer  I‐IX,  ed‐Dürretüʹz‐Zekiyye  fî Ahbâri d‐Devleti t‐Türkiyye,  (Thk. 

Ulrich Haarmann), c. VIII, Kahire 1971; ed‐Dürrü’l‐Fâhir fî Sîreti’l‐Meliki’n‐Nâsır, (Thk. 

Hans Robert Roemer) c. IX, Kahire 1960/1379.  

‐İbn Dokmak, Sarimüddin  İbrahim b. Bedreddin Muhammed b.  İzzeddin Aydemir  İbn 

Dokmak  (ö.  809/1407),  en‐Nüfhatü’l‐Miskiyye  fî’d‐Devleti’t‐Türkiyye:  min  Kitâbi’l‐

Cevheri s‐Semin fî Siyeri l‐Hulefâ veʹl‐Mülûk veʹs‐Selâtîn (min sene 637 hatta sene 805 h. ), 

(Thk. Ömer Abdüsselam Tedmuri), Beyrut 1999/1420.  

‐İbn  Hacer  el‐Askalânî,  Ebüʹl‐Fazl  Şihabüddîn  Ahmed  İbn Hacer el‐Askalani  (ö. 

852/1449), ed‐Dürerü l‐Kâmine,  I‐VI,  (Thk. Muhammed Abdulmuîd Dân), Haydara‐

bad 1392/1972.  

‐İbn Habib el‐Halebî, Ebû Muhammed Bedreddin Hasan b. Ömer İbn Habib el‐Halebî (ö. 

779/1379),  et‐Tuhfetü’l‐Mülûkiyye  fi d‐Devletiʹt‐Türkiyye  (Thk.  Abdülhamid  Salih 

Hamdân), Kahire 1987.  

‐İbn  Haldun,  Ebu  Zeyd  Veliyyüddin  Abdurrahman  b.  Muhammed  İbn Haldun  (ö. 

808/1406), Kitâbü’l‐İber ve Dîvanü’l‐Mübtedâ  ve’l‐Haber  fî Eyyâmi’l‐Arab ve’l‐Berber ve 

men Ȃserehüm min zevi’s‐Sultâni’l‐Ekber, I‐VIII, (Thk. Halil Şehhâde), Beyrut 1421/2001.  ‐İbn Kesir, Ebül‐Fidâ İmadüddin İsmail b. Şihabüddîn Ömer b. Kesîr b. Dav’ b. Kesir (ö. 

774/1373),  el‐Bidâye  ve’n‐Nihâye,  I‐XXI,  (Thk. Abdullah b. Abdülmuhsin  et‐Türkî), 

Cîze 1998/1419.  

‐İbn  İyas,  Ebüʹl‐Berekat  Zeynüddin  Muhammed  b.  Ahmed  İbn  İyas  (ö.  930/1520), 

Bedâˊiu’z‐Zuhûr,  fî  Vekâiˊu’d‐Dühûr,  I‐V,  (Thk.Muhammed Mustafa),  Kahire  1395/ 

1975.  

‐İbn  Tağriberdi,  Ebüʹl‐Mehasin  Cemalüddin  Yusuf  İbn Tağriberdi  (ö.  874/1470),  en‐

Nücûmüʹz‐Zâhire fî Mülûki Mısr veʹl‐Kahire,  I‐XVI, Kahire t. y.  ; a. g. e.  , c.  IX, (Thk. 

Muhammed Hüseyn Şemseddin), Dâru’l‐Kütübi’l‐İlmiye, Beyrut 1992/1413.  

‐__________; el‐Menhelü’s‐Sâfî ve’l‐Müstevfî baˊde’l‐Vâfî, I‐XIII, (Thk. M. Muhammed Emin, 

Said Abdülfettah Âşûr), Kahire 1984/1405.  

Page 21: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

7/14 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 49

‐İzmirlier, Y., “Karamanoğulları’nın Memlük Sultanı Nasır Nasreddin Muhammed Adı‐

na Darp ettikleri Paralar”, Türk Nümismatik Derneği Bülteni 35‐36, 1999, s.5‐22. 

‐Kalkaşendî, Ebül‐Abbas Şihabüddin Ahmed b. Ali Kalkaşendî (ö. 821/1418), es‐Subhuʹl‐

Aˊşâ fî Sınâati l‐İnşâ, I‐XIV, (Thk. Muhammed Hüseyin Şemseddin), Beyrut 1987.  

‐Kanat, Cüneyt, “Memlûkler ve Çukurova”, Efsaneden Tarihe Tarihten Bugüne Adana: 

Köprü  ‐Başı, Haz: Doç. Dr. Erman Artun‐M.  Sabri Koz, Yapı Kredi Yay.,  İstanbul 

2000, ss. 92‐107. 

‐Kasım Abduh Kasım, “Muhammed b. Kalavun”, DİA, c.XXX, İstanbul 2005, ss.547‐548. 

‐Konyalı, İbrahim Hakkı, Alanya (Alâiye), İstanbul 1946. 

‐Makrizi, Ebüʹl‐Abbas Takıyyüddin Ahmed b. Ali b. Abdülkadir Makrizi (ö. 845/1442), ‐

Kitâbü s‐Süluk li‐Ma rifeti Düveli l‐Mülûk,  I‐IV,  (Thk. Muhammed Mustafa  Ziyade‐

Said Abdülfettah Ȃşûr), Kahire 1934, 1958; a. g. e. , I‐X, (Thk. Muhammed Abdülka‐

dir Atâ), Beyrut 1417/1997.  

‐__________; Kitabü’l‐Mevâiz ve’l‐İtibâr fi Zikri’l‐Hıtat ve’l‐Ȃsâr, I‐II, Beyrut t. y. Dâru Sâdır; age., I‐III, (Thk. Muhammed Zeynühüm‐Mediha eş‐Şarkâvî), Kahire 1997.  

‐Markopolo Seyahatnamesi, I‐II, Tercüman 1001 Temel Eser.  

‐Nüveyri, Ebu’l‐Abbas Şihabüddîn Ahmed b. Abdülvehhâb b. Muhammed el‐Bekrî et‐

Teymî  el‐Kureşî  en‐Nüveyrî  (ö.  733/1333), Nihâyetüʹl‐Ereb  fî  fünûni l‐Edeb,  I‐XXXI 

(Thk. Dr. Necip  ‐Mustafa Fevvaz, Dr. Hikmet Keşlî Fevvaz), c. XXXII‐XXXIII  (Thk. 

Üstaz İbrahim Şemseddin), Beyrut 2004.  

‐Ömeri, Ebüʹl‐Abbas Şehabeddin Ahmed b. Yahyâ İbn Fazlullah el‐Ömerî (ö. 749/1349), ‐

Mesâlikü l‐Ebsâr fî Memâlikiʹl‐Emsâr,  I‐XXVII,  (Thk. Kamil Selman el‐Cebûrî), Beyrut 

2010.  

‐__________; et‐Taˊrîf bi l‐Mustalahi ş‐Şerîf (Thk. Semîr Mahmûd Derubi), Kerek 1992/1413.  

‐Özgüdenli, Osman G., Gâzân Han ve Reformları, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2009.  

‐Perk, Halûk‐Öztürk, Hüsnü, “XIV. Yüzyılın  İlk Yarısında Anadolu’daki  İslam Paraları 

Üzerinde Görülen Bir Kısım Damgalar”, VII. Ortaçağ ve Tğrk Dönemi Kazı ve Sanat Ta‐

rihi Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri (7‐8‐9‐ Nisan 2003), Yay. Haz. Gülgün Köroğ‐

lu, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, 

Sanat Tarihi Bölümü.  

‐Reşidüddin  Fazlullah  (ö.  718/1318),  Câmiuˊt‐Tevârih  (İlhanlılar  Kısmı),  (Çev.  Prof. Dr. 

İsmail Aka, Prof. Dr. Mehmet Ersan ve Dr. Ahmad Hesamipour Khelejani), Türk Ta‐

rih Kurumu Yay. Ankara 2013.  

‐Solak, Kürşat, “Memlûkler Devletinin Anadolu Beylikleriyle Münasebetleri”, Ege Üni‐

versitesi ‐Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Doktora Tezi), İzmir 2011.  

‐__________; “Memlûkler ve Alâiyye”, Tarih Okulu, Ocak  ‐ Nisan 2012, Sayı XII, ss. 117‐

128. 

‐Sümer, Faruk, “Çukur‐Ova Tarihi”, TAD, Cilt. I, Sayı: I, (1963), ss. 1‐98. 

‐__________; “Anadolu’da Moğollar”, SAD, I (1969), ss. 1‐147.  

‐Spuler, Berthold, İran Moğolları, (Çev. Cemal Köprülü), Türk Tarih Kurumu Yay., Anka‐

ra 1987.  

‐Halil  b.  Şahin  ez‐Zahiri  (ö.  873/1468),  Zübdetü  Keşfi’l‐Memâlik  fi  Beyanii’t‐Turuk  ve’l‐

Mesâlik, (Thk. Halil Mansur), Beyrut 1997/1417.  

‐Turan, Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1996.  

‐Uzunçarşılı,  İ. Hakkı,  “Emir Çoban  Soldoz ve Timurtaş”, Belleten, S: XXXI/124, Ekim 

1967, ss. 601‐646.  

‐_________; “Sivas‐Kayseri ve Dolaylarında Eretna Devleti”, Belleten, C. XXXII,  ss. 161‐

189.  

‐Yınanç, Mükrimin H., “Dulkadırlılar”, İ. A, c. III, ss. 654‐655. 

Page 22: MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN...MOĞOL‐İLHANLI TAHAKKÜMÜNDEN BAĞIMSIZLIĞA GİDEN SÜREÇTE MEMLÛK SULTANI NÂSIR MUHAMMED B. KALAVUN’UN ANADOLU

50 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 7/14

‐Yûsufî, Musa b. Muhammed b. Yahya el‐Yûsufî (ö. 759/1358), Nüzhetü’n‐Nâzır fi Sîreti’l‐

Meliki’n‐Nâsır (Thk. Ahmet Hutayr) Beyrut 1986.