1
ÖNGE, Mehmet kitap (Konya 993), bir seminer (X Önge Restorasyon Semine- ri 7-1 O 1992, Ankara 993). : Önge, Türk Mimarisinde Selçuklu ve Dönemlerinde Su Ankara 1997, Semavi Eyice'nin önsözü, s. IX-XVI!l; Ha- Karpuz, " Prof. Dr. önge ( 193 5- 1992)", Türk Halk Kültürü 1992, Ankara 1992, s. 146-148; a.mlf., "Prof . Dr. maz Önge (1935-1992)" , TK, sy. 350 (1992). s. 49-53; Güler Bilecen, "Prof . Dr. önge ' nin X. 7-1 O 1992, Ankara 1993, s. 301-304; Sadi Bayram, önge a.e., s. 305-310; Semavi Eyice, "Prof. Dr. önge ( 1935-1992)", Prof. Dr. Önge Konya 1993, s. 1-12; Baykara, Önge (1935 - 1992)", sy. 10 ( 1995). s. 389. r.i;:J iM KARPUZ ÖN SÖZ L (bk. DiBACE; _j ÖPME L _j Öpme fiili (Ar. takbil) da hem adab hem hükümler ele yatan merha- met, hürmet, dostluk, sevgi, cin- sellik vb. niyetiere göre melere tabi dost ve duyulan sevgiyi ifade et- mek evlenme enge- li bulunmayan erkek ve toplumun örf ve adetlerindeki le uyarak birbirini öpmelerinde gö- hatta durumlarda Nitekim Hz. Peygamber'in ço- ve bunu ga- rip bir kimseye, "Merhamet et- meyene merhamet edilmez" (Bu- har!. "Edeb", Tirmizi, 60), yolculuktan gelen Zeyd b. Harise'yi kucak- (Tirmizi, 32) bilin- mektedir. Resul-i Ekrem'in, süt Os- man b. Maz'un'u vefat ettikten sonra göz içinde (Müsned, VI , 55; Mace, "Cena'iz", 7; Tirmizl, "Cena'iz", Hz. Ebu Bekir'in sonra öpüp (Buh§.rl, "Megaz!", 83; Nesa!. "Cena'iz", dikkate ölü- n ün öpülmesi de caiz Alimierin göre anne ve ba- ya da ilmine, hürmeten kimselerin elinin öpül- mesi cilizdir. Hürmet Hz. Peygam- ber'in elinin ve rivayeti Mace, "Edeb" , 16; Ebu Davud, "Edeb", 86 144, Tirmizi, 33) bu gö- desteklemektedir. Ancak Maliki mez- hebinde el öpme rnekruh hatta fakihler bunu "küçük secde" olarak Maliki fakihlerinin bir Malik'in konuyla ilgili hadisleri söylerken bir onun bu eli öpülen kibirlenmesi, el öpen dünyevl bir kar beklentisi içinde gibi gerekçe- lerle anne veya salih bir elinin öpülmesine bu mezheplere mensup alimler dan da niyetin hükmü belirleyici bu hususta örf ve adetlere dikkat edilmesi ifade Özellikle yöneticilerin önünde yer öpmek secdeye veya putperestlerin ibadetlerine tahrimen rnekruh yahut ha- ram olarak bunu yapan da bu- na gösteren de günahkar Hac veya umre yapan bir kimsenin ta- vaf Hacerülesved'i öpmesi sünnettir. Bunun Allah'tan kulluk etmeme sözü verme ve bu ahdini tazeleme tir. Hz. Ömer Hacerülesved'i ve put- perestlikten yeni olan toplumu- na bir sözleri söyle- "Biliyorum ki sen fayda veya zarar vermeyen bir öp- görmeseydim seni öpmezdim" (Bu- han, ".f:Iac", 50; Müslim, ".f:Iac", 248, 251). vb. bir sebeple Hacerülesved'i öp- meye imkan bulamayan kimse eliyle veya elindeki bir nesneyle dokunup elini öper; bunu da yaparnazsa uzaktan eliyle selam- elini öper. Kabe'nin güney yönünü gösteren Rüknülyeman!'ye tavaf es- elle dokunup selamlamak da sün- nettir; fakihler elle dokunduktan son- ra elierin öpülmesini mendup öpülmesini Malikiler rnekruh sayarken fakihlerin caiz alimler bu- nu Hacerülesved'in öpülmesine et- Konuyla ilgili nas öpülmesi Hanbel'i mezhebinde bid'at alimlerince nime- te niyetiyle takdirde güzel bir olarak ge- ifade Hanefi fakihleri de bu kendi prensiplerine ol- dünyevl arzular- dan ve tamamen Allah'a yö- nelme haline ters için cinsellik içeren öpme fiili bu- lunmakla birlikte- ibadetlerin bozul- yol açar. göre öpmesi abdesti bozar, Maliki ve Han- beliler'e göre ise abdest ancak öpme halinde bozulur. Orucun na yol açma ihtimali varsa oruçlu kimse- nin öpmesinin rnekruh ittifak hatta Malikiler bu durum- da öpmenin haram tir. Yine itikafta bulunan kimsenin öpmesinin caiz hususun- da alimler içindedir; ancak iti- bozulup Hac ve umre ibadetlerini yerine getiren kimsenin de öpme gibi cinsellik içeren bü- tün fiillerden uzak gerekir. Buna göre kimse öperse ceza kesmelidir, olma- halinde ise ceza gerekmez. Aile hukukuna meselelerde de öpmenin sonuçlar gö- rülmektedir. ric'l talakla dönme niyetiyle öpmesi Mali- kiler' e göre, dönme niyeti olsun ol- öpmesi Hanefiler'e göre hükmündedir. dört ay veya daha fazla bir süre cinsel bulunmamaya yemin etmesi (Wl) durumunda ise bu yeminin için öpmek yeterli üç mez- hebin aksine Hanefi mezhebine göre vetle öpmek rmet-i musahere sebeplerden olup bir veya bir ka- cinsten birini öpmesi durumunda onun usulü ve ile ev- lenmesi haram olur (bk. : Müsned, 1, 2-3, 17; Il, 241, 269; IV, 239; VI , 34, 55 , 319; Buhar!, el-Edebü'l-müfred Ke- mal YOsuf el-HOt), Beyrut 1405/1985, s. 328; Ha- kim, el-Müstedrek, lll, 159-160; Kasanl, Beda'i', ll, 181-182, 260-261; lll, 173, 178; Kudame, el-Mugni (Herras). 192-195; lll, 379; VII , 283, 324, 348; Müflih, ye el-ArnaOt- Ömer el-Kayyam). Bey- rut 1416/1996, ll , 246-256, 272; Hacer, Fet- (Hatlb), Xl, 55; Bedreddin el-Ayni, el-Bi- naye, Beyrut 1400/1980, IX, 326-327; 1, 137-138; V, 16, 181; KalyObl. 'ala Minhaci't-talibin, Beyrut, ts. (Darü'l-fikr). ll, 106; III, 213; IV, 18; Muhammed b. Ahmed ed-DesOki, Beyrut, ts . (Darü'l-fikr), I, 120-121, 544; ll, 251 , 417; Abidln, (Kahire), II , 498; lll, 38 , 72; VI, 380 , 383, 384; Salih el-Ezherl, Ce· uahirü'l-iklil, Beyrut, ts . (Darü' l-ma 'rife). I, 20, 147, 157, 289 , 362, 371 ; MübarekfOri. Beyrut, ts. (Darü'l-kütübi'l-ilmiyye), VII, 437; Ali MahfOz, fi meçiarri'l-ibtida', Ka- hire 1375/1956, s. 191-192; MahmOd el- Beyrut 1403/1983, s. 224-226; Ali el-Ah- med!, et-Teberrük: ve't-ta- bi'in Beyrut 1403/ 1983, s. 344-405; "Tal5bll ", Mv.F, XIII, 128 -129. [i] SALiM ÖöüT

ÖN SÖZ ÖPME · Prof. Dr. Yılmaz Önge Armağanı, Konya 1993, s. 1-12; 11.ıncer Baykara, "Yılmaz Önge (1935-1992)", ... li bulunmayan erkek ve kadınlar dışında ... hebin

  • Upload
    others

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ÖN SÖZ ÖPME · Prof. Dr. Yılmaz Önge Armağanı, Konya 1993, s. 1-12; 11.ıncer Baykara, "Yılmaz Önge (1935-1992)", ... li bulunmayan erkek ve kadınlar dışında ... hebin

ÖNGE, Mehmet Yılmaz

kitap çıkarılmış (Konya ı 993), ayrıca bir seminer düzenlenmiştir (X Vakıf Haftası Kitabı-Yılmaz Önge Restorasyon Semine­ri 7-1 O Aralık 1992, Ankara ı 993).

BİBLİYOGRAFYA :

Yılmaz Önge, Türk Mimarisinde Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Su Yapıları, Ankara 1997, Semavi Eyice'nin önsözü, s . IX-XVI!l; Ha­şim Karpuz, "Prof. Dr. Yılmaz önge ( 193 5-1992)", Türk Halk Kültürü Araştırmaları 1992, Ankara 1992, s. 146-148; a .mlf., "Prof. Dr. Yıl­maz Önge (1935-1992)" , TK, sy. 350 (1992). s . 49-53; Güler Bilecen, "Prof. Dr. Yılmaz önge 'nin Biyografısi" , X. Vakıf Haftası Kitabı: 7-1 O Aralık 1992, Ankara 1993, s . 301-304; Sadi Bayram, "Yılmaz önge Bibliyografyası", a.e., s . 305-310; Semavi Eyice, "Prof. Dr. Yılmaz önge ( 1935-1992)", Prof. Dr. Yılmaz Önge Armağanı, Konya 1993, s. 1-12; 11.ıncer Baykara, "Yılmaz Önge (1935-1992)", TİD, sy. 10 ( 1995). s. 389. r.i;:J

iM HAŞİM KARPUZ

ı ÖN SÖZ

ı

L (bk. DiBACE; MUKADDİME).

_j

ı ı ÖPME

L _j

Öpme fiili (Ar. takbil) İslam kaynakların­da hem adab hem fıkhl hükümler bağla­mında ele alınmış, ardında yatan merha­met, şefkat, hürmet, dostluk, sevgi, cin­sellik vb. niyetiere göre farklı değerlendir­melere tabi tutulmuştur. Selamlaşmak, dost ve yakıniara duyulan sevgiyi ifade et­mek amacıyla -aralarında evlenme enge­li bulunmayan erkek ve kadınlar dışında­kişilerin toplumun örf ve adetlerindeki şek­le uyarak birbirini öpmelerinde sakınca gö­rülmemiş, hatta bazı durumlarda teşvik edilmiştir. Nitekim Hz. Peygamber'in ço­cuklarını ve torunlarını öptüğü, bunu ga­rip karşılayan bir kimseye, "Merhamet et­meyene merhamet edilmez" dediği (Bu­har!. "Edeb", ı8; Tirmizi, "Menal5ıb", 60), yolculuktan gelen Zeyd b. Harise'yi kucak­layıp öptüğü (Tirmizi, "İsti'zan", 32) bilin­mektedir. Resul-i Ekrem'in, süt kardeşi Os­man b. Maz'un'u vefat ettikten sonra göz yaşları içinde öptüğü (Müsned, VI , 55; İbn Mace, "Cena'iz", 7; Tirmizl, "Cena'iz", ı4), Hz. Ebu Bekir'in ResCılullah'ı vefatından sonra öpüp ağladığı (Buh§.rl, "Megaz!", 83; Nesa!. "Cena'iz", ı ı) dikkate alınarak ölü­n ün öpülmesi de caiz görülmüştür.

Alimierin çoğunluğuna göre anne ve ba­banın ya da dindarlığına, ilmine, yaşına hürmeten başka kimselerin elinin öpül­mesi cilizdir. Hürmet kastıyla Hz. Peygam­ber'in elinin ve başının öpüldüğü rivayeti (İbn Mace, "Edeb", 16; Ebu Davud, "Edeb",

86

144, ı47-149; Tirmizi, "İsti'zan", 33) bu gö­rüşü desteklemektedir. Ancak Maliki mez­hebinde el öpme rnekruh sayılmış, hatta bazı fakihler bunu "küçük secde" olarak adlandırrnıştır. Maliki fakihlerinin bir kıs­mı İmam Malik'in konuyla ilgili hadisleri zayıf gördüğünü söylerken diğer bir kıs­mı onun bu görüşünün eli öpülen kişinin kibirlenmesi, el öpen kişinin dünyevl bir çı­kar beklentisi içinde olması gibi gerekçe­lerle sınırlı olduğunu, anne babanın veya salih bir insanın elinin öpülmesine karşı çıkmadığını belirtmiştir. Aslında bu ayırım diğer mezheplere mensup alimler tarafın­dan da yapılmış, niyetin hükmü belirleyici olduğu, ayrıca bu hususta örf ve adetlere dikkat edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Özellikle yöneticilerin önünde yer öpmek secdeye veya putperestlerin ibadetlerine benzediğinden tahrimen rnekruh yahut ha­ram olarak nitelenmiş, bunu yapan da bu­na rıza gösteren de günahkar sayılmıştır.

Hac veya umre yapan bir kimsenin ta­vaf esnasında Hacerülesved'i selamiayıp öpmesi sünnettir. Bunun Allah'tan baş­kasına kulluk etmeme sözü verme ve bu ahdini tazeleme anlamı taşıdığı belirtilmiş­tir. Hz. Ömer Hacerülesved'i öpmüş ve put­perestlikten yeni kurtulmuş olan toplumu­na bir uyarı niteliğindeki şu sözleri söyle­miştir: "Biliyorum ki sen fayda veya zarar vermeyen bir taşsın. Eğer ResQlullah'ın öp­tüğünü görmeseydim seni öpmezdim" (Bu­han, ".f:Iac", 50; Müslim, ".f:Iac", 248, 251). İzdiham vb. bir sebeple Hacerülesved'i öp­meye imkan bulamayan kimse eliyle veya elindeki bir nesneyle dokunup elini öper; bunu da yaparnazsa uzaktan eliyle selam­Iayıp elini öper. Kabe'nin güney yönünü gösteren köşesi Rüknülyeman!'ye tavaf es­nasında elle dokunup selamlamak da sün­nettir; bazı fakihler elle dokunduktan son­ra elierin öpülmesini mendup görmüştür.

Mushafın öpülmesini Malikiler rnekruh sayarken fakihlerin çoğunluğu caiz görmüş,

bazı alimler taşıdığı kutsallıkyönünden bu­nu Hacerülesved'in öpülmesine kıyas et­miştir. Konuyla ilgili nas bulunmadığından ekmeğin öpülmesi Hanbel'i mezhebinde bid'at sayılmış, bazı Şafii alimlerince nime­te saygı niyetiyle yapıldığı takdirde güzel bir davranış olarak değerlendirilmesi ge­rektiği ifade edilmiş, Hanefi fakihleri de bu görüşün kendi prensiplerine aykırı ol­madığını belirtmiştir.

İbadetlerin gerektirdiği, dünyevl arzular­dan uzaklaşma ve tamamen Allah'a yö­nelme haline ters düştüğü için cinsellik içeren öpme fiili -ayrıntılarda tartışma bu­lunmakla birlikte- bazı ibadetlerin bozul-

masına yol açar. Şafiller'e göre erkeğin eşini öpmesi abdesti bozar, Maliki ve Han­beliler'e göre ise abdest ancak şehvetle öpme halinde bozulur. Orucun bozulması­na yol açma ihtimali varsa oruçlu kimse­nin eşini öpmesinin rnekruh olduğunda ittifak edilmiş , hatta Malikiler bu durum­da öpmenin haram olduğuna hükmetmiş­tir. Yine itikafta bulunan kimsenin eşini şehvetle öpmesinin caiz olmadığı hususun­da alimler görüş birliği içindedir; ancak iti­kafın bozulup bozulmayacağı tartışmalıdır.

Hac ve umre ibadetlerini yerine getiren kimsenin de öpme gibi cinsellik içeren bü­tün fiillerden uzak durması gerekir. Buna göre ihramlı kimse eşini şehvetle öperse ceza kurbanı kesmelidir, şehvetsiz olma­sı halinde ise ceza gerekmez.

Aile hukukuna ilişkin bazı meselelerde de öpmenin fıkhl sonuçlar doğurduğu gö­rülmektedir. Kocanın, ric'l talakla boşadığı eşini evliliğe dönme niyetiyle öpmesi Mali­kiler' e göre, evliliğe dönme niyeti olsun ol­masın şehvetle öpmesi Hanefiler'e göre evliliğe dönüş hükmündedir. Kocanın dört ay veya daha fazla bir süre karısıyla cinsel ilişkide bulunmamaya yemin etmesi (Wl) durumunda ise bu yeminin bozulması için eşini öpmek yeterli değildir. Diğer üç mez­hebin aksine Hanefi mezhebine göre şeh­

vetle öpmek hürmet-i musahere doğuran sebeplerden olup bir erkeğin veya bir ka­dının karşı cinsten birini şehvetle öpmesi durumunda onun usulü ve fürCıu ile ev­lenmesi haram olur (bk. SIHRİYYET).

BİBLİYOGRAFYA :

Müsned, 1, 2-3, 17; Il, 241, 269; IV, 239; VI, 34, 55, 319; Buhar!, el-Edebü'l-müfred (nşr. Ke­mal YOsuf el-HOt), Beyrut 1405/1985, s . 328; Ha­kim, el-Müstedrek, lll, 159-160; Kasanl, Beda'i', ll, 181-182, 260-261; lll, 173, 178; İbn Kudame, el-Mugni (Herras). ı, 192-195; lll, 379; VII, 283, 324, 348; Şemseddin İbn Müflih, el-Ada.bü 'ş-şefiy­ye (nşr. Şuayb el-ArnaOt- Ömer el-Kayyam). Bey­rut 1416/1996, ll , 246-256, 272; İbn Hacer, Fet­J:ıu'l-bari (Hatlb), Xl, 55; Bedreddin el-Ayni, el-Bi­naye, Beyrut 1400/1980, IX, 326-327; BuhCıti, Keşş8.{ü'l-kına', 1, 137-138; V, 16, 181; KalyObl. lfaşiye 'ala şerJ:ıi Minhaci't-talibin, Beyrut, ts. (Darü'l-fikr). ll, 106; III, 213; IV, 18; Muhammed b. Ahmed ed-DesOki, lfaşiye 'ale'ş-Şer/:ıi'l-kebir,

Beyrut, ts. (Darü'l-fikr), I, 120-121, 544; ll, 251 , 417; İbn Abidln, Reddü 'l-mu/:ıtfır (Kahire), II , 498; lll, 38, 72; VI, 380, 383, 384; Salih el-Ezherl, Ce· uahirü'l-iklil, Beyrut, ts . (Darü ' l-ma 'rife). I, 20, 147, 157, 289, 362, 371 ; MübarekfOri. Tul:ıfetü'l­aJ:ıve;;;i, Beyrut, ts. (Darü 'l-kütübi ' l-ilmiyye), VII, 437; Ali MahfOz, el-İbda' fi meçiarri'l-ibtida', Ka­hire 1375/1956, s . 191-192; MahmOd ŞeltCıt, el­Fetfıva, Beyrut 1403/1983, s. 224-226; Ali el-Ah­med!, et-Teberrük: Teberrükü'ş-şaJ:ıabe ve't-ta­bi'in bi-8.şari 'n-nebi ve 'ş-şali/:ıin, Beyrut 1403/ 1983, s. 344-405; "Tal5bll", Mv.F, XIII, 128-129.

[i] SALiM ÖöüT