Upload
others
View
30
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
ii
NEF-EFMED
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of
Science and Mathematics Education is an international
on-line, refereed science and mathematics education
journal that is published at least two issues in a year.
NFE-EJSME is firmly established as the authoritative
voice in the world of science and mathematics
education. It bridges the gap between research and
practice, providing information, ideas and opinion. It
serves as a medium for the publication of definitive
research findings. Special emphasis is placed on
applicable research relevant to educational practice,
guided by educational realities in systems, schools,
colleges and universities. The journal comprises peer-
reviewed general articles, papers on innovations and
developments, research reports. All research articles in
this journal have undergone rigorous peer review, based
on initial editor screening and anonymized refereeing by
at least two anonymous referees.
The Owner
On the behalf of Balikesir University Necatibey Faculty of Education
Prof. Dr. Fatih SATIL (Dekan)
Editor
Dr. Neşet DEMİRCİ (Balıkesir Üniversitesi,TÜRKİYE)
Associate-Editors
Dr. María Teresa Guerra Ramos (Centro de Investigación y de
Estudios Avanzados Unidad Monterrey, MEKSİKA)
Dr. Digna Couso (University Autonomous of Barcelona, İSPANYA)
Dr. Hüseyin KÜÇÜKÖZER (Balıkesir Üniversitesi,TÜRKİYE)
Dr. Bülent PEKDAĞ (Balıkesir Üniversitesi,TÜRKİYE)
Advisory Board
Dr. A. İlhan ŞEN (Hacettepe Üniversitesi,TÜRKİYE)
Dr. Bilal GÜNEŞ (Gazi Üniversitesi, TÜRKİYE)
Dr. Bülent PEKDAĞ (Balıkesir Üniversitesi, TÜRKİYE)
Dr. Erol ASKER (Balıkesir Üniversitesi,TÜRKİYE)
Dr. Filiz KABAPINAR (Marmara Üniversitesi,TÜRKİYE)
Dr. Hüseyin KÜÇÜKÖZER (Balıkesir Üniversitesi, TÜRKİYE)
Dr. Mehmet AYDENİZ (The University of Tennessee, USA)
Dr. Mehmet BAHAR (Abant İzzet Baysal Üniversitesi,TÜRKİYE)
Dr. Neşet DEMİRCİ (Balıkesir Üniversitesi, TÜRKİYE)
Dr. Olga S. Jarrett Georgia State University, USA
Dr. Sabri KOCAKÜLAH (Balıkesir Üniversitesi, TÜRKİYE)
Dr. Sami ÖZGÜR (Balıkesir Üniversitesi, TÜRKİYE)
Dr. Sibel Erduran (University of Bristol, UK)
Dr. Sibel Telli, University of Koblenz-Landau, GERMANY
Dr. Sibel Uysal, Florida State University, USA
Dr. Sinan OLKUN (Ankara Üniversitesi,TÜRKİYE)
Administrative & Technical Stuff
Arş. Gör. Alper KABACA
Arş. Gör. Dr. Ayberk BOSTAN
Arş. Gör. Fahrettin FİLİZ
Arş. Gör. Handan ÜREK
Arş. Gör. Mustafa ÇORAMIK
Ara.Gör. Nazlı Rüya TAŞKIN
Arş. Gör. Dr. Serkan ÇANKAYA
Arş. Gör. Vahide Nilay KIRTAK AD
English Proof Reader
Ing. Instructor Filiz Uğur Gündoğan
Address
NEF-EFMED
Balıkesir University
Necatibey Faculty of Education
Dinkçiler Mah. Soma Cad.10100 Balıkesir / TURKEY
+90 (266) 241 27 62
+90 (266) 249 50 05
Web adresi: http://nef.efmed.balikesir.edu.tr/
ISSN: 1307-6086
NEF-EFMED
i
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education
Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Editorial Boards
1 Prof. Dr. Ahmet İlhan Şen Hacettepe Üniversitesi
2 Prof. Dr. Ali Rıza Akdeniz Karadeniz Teknik Üniversitesi
3 Prof. Dr. Bilal Güneş Gazi Üniversitesi
4 Prof. Dr. Canan Nakiboglu Balıkesir Üniversitesi
5 Prof. Dr. Digna Couso University Autonomous of Barcelona,
SPAIN 6 Prof. Dr. Fatma Sahin Marmara Universitesi
7 Prof. Dr. Fitnat Kaptan Hacettepe Üniversitesi
8 Prof. Dr. Hüseyin Bağ Pamukkale Üniversitesi
9 Prof. Dr. İnci Morgil Hacettepe Üniversitesi
10 Prof. Dr. M. Fatih Tasar Gazi Universitesi
11 Prof. Dr. Mahir Alkan Balıkesir Üniversitesi
12 Prof. Dr. Mehmet Bahar Abant İzzet Baysal Üniveristesi
13 Prof. Dr. Muammer Calik Karadeniz Teknik Universitesi
14 Prof. Dr. Murat Altun Uludağ Üniversitesi
15 Prof. Dr. Murat Gokdere Amasya Universitesi
16 Prof. Dr. Mustafa Sozbilir Atatürk Üniversitesi
17 Prof. Dr. Necdet Sağlam Hacettepe Üniversitesi
18 Prof. Dr. Nesrin Ozsoy Adnan Menderes Universitesi
19 Prof. Dr. Olga S. Jarrett Georgia State University, USA
20 Prof. Dr. Osman Nafiz Kaya Usak Üniversitesi
21 Prof. Dr. Salih Ateş Gazil Üniversitesi
22 Prof. Dr. Sema Ergezen Marmara Üniversitesi
23 Prof. Dr. Sibel Erduran Bristol University, UK
24 Prof. Dr. Sinan Olkun Ankara Üniversitesi
25 Prof. Dr. Soner Durmus Abant Izzet Baysal Universitesi
26 Doç. Dr. Ahmet Kilinc Uludag Universitesi
27 Doç. Dr. Ali Delice Marmara Üniversitesi
28 Doç. Dr. Ali Eraslan Ondokuz Mayis Universitesi
29 Doç. Dr. Ali Gunay Balim Dokuz Eylul Universitesi
30 Doç. Dr. Ali Sülün Erzincan Üniversitesi
31 Doç. Dr. Ayhan Kursat Erbas Orta Dogu Teknik Universitesi
32 Doç. Dr. Aysegul Saglam Arslan Karadeniz Teknik Universitesi
33 Doç. Dr. Ayşe Oğuz-Ünver Muğla Üniversitesi
34 Doç. Dr. Aytekin Cokelez Ondokuz Mayis Universitesi
35 Doç. Dr. Behiye Bezir Akcay Istanbul Universitesi
36 Doç. Dr. Cengiz Tuysuz Mustafa Kemal
37 Doç. Dr. Çetin Doğar Erzincan Üniversitesi
38 Doç. Dr. Dilek Tanisli Anadolu Universitesi
39 Doç. Dr. Emel Özdemir Erdoğan Anadolu Üniversitesi
40 Doç. Dr. Erdinc Cakiroglu Orta Dogu Teknik Universitesi
41 Doç. Dr. Erdogan Halat Afyon Kocatepe
42 Doç. Dr. Erdogan Tezci Balikesir Universitesi
43 Doç. Dr. Erhan Bingolbali Gaziantep Universitesi
44 Doç. Dr. Esin Atav Hacettepe Üniversitesi
45 Doç. Dr. Esra Macaroğlu Yeditepe Üniversitesi
46 Doç. Dr. Fatih Caglayan Mercan Bogazici Universitesi
47 Doç. Dr. Filiz Mirzalar Kabapınar Marmara Üniversitesi
48 Doç. Dr. Gamze Sezgin Selcuk Dokuz Eylul Universitesi
49 Doç. Dr. Gultekin Cakmakci Hacettepe Universitesi
50 Doç. Dr. Gülay Ekici Gazi Üniversitesi
51 Doç. Dr. Güney Hacıömeroğlu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
52 Doç. Dr. Hakan Saricayir Marmara Üniversitesi
53 Doç. Dr. Halil Aydın Dokuz Eylül Üniversitesi
54 Doç. Dr. Hayati Şeker Marmara Universitesi
55 Doç. Dr. Huseyin Kucukozer Balikesir Universitesi
56 Doç. Dr. Hülya Gür Balıkesir Üniversitesi
57 Doç. Dr. İbrahim Bilgin Mustafa Kemal Üniversitesi
58 Doç. Dr. İlhan Varank Yıldız Teknik Üniversitesi
59 Doç. Dr. İlyas Yavuz Marmara Üniversitesi
60 Doç. Dr. Jale Çakıroğlu Ortadoğu Teknik Üniversitesi
61 Doç. Dr. Kemal Yürümezoğlu Dokuz Eylül Üniversitesi
62 Doç. Dr. M. Sabri Kocakülah Balıkesir Üniversitesi
63 Doç. Dr. Melek Yaman Hacettepe Üniversitesi
64 Doç. Dr. Mesut Sackes Balikesir Universitesi
65 Doç. Dr. Muhammet Usak Dumlupinar Universitesi
66 Doç. Dr. Murat Saglam Ege Universitesi
67 Doç. Dr. Mustafa Koç Suleyman Demirel Universitesi
68 Doç. Dr. Neşet Demirci Balıkesir Üniversitesi
69 Doç. Dr. Nevzat Yiğit Karadeniz Teknik Üniversitesi
70 Doç. Dr. Nihat Boz Gazi Üniversitesi
71 Doç. Dr. Olcay SİNAN Balıkesir Üniversitesi
72 Doç. Dr. Refik Suat Balikesir Universitesi
73 Doç. Dr. Sacit Köse Pamukkale Üniversitesi
74 Doç. Dr. Safure Bulut Ortadogu Universitesi
75 Doç. Dr. Sakir Onder OZKURT Ahi Evran Universitesi
76 Doç. Dr. Savas Basturk Sinop Universitesi
77 Doç. Dr. Sebahattin Ikikardes Balikesir Universitesi
78 Doç. Dr. Sedat Ucar Cukurova Universitesi
79 Doç. Dr. Selahattin Arslan Karadeniz Teknik Üniversitesi
80 Doç. Dr. Serap Caliskan Dokuz Eylül
81 Doç. Dr. Tuncay ÖZSEVGEÇ Karadeniz Teknik Universitesi
82 Doç. Dr. Yasin Unsal Gazi Universitesi
83 Doç. Dr. Yezdan Boz Ortadoğu Teknik Üniversitesi
84 Doç. Dr. Yilmaz Sağlam Gaziantep Universitesi
85 Doç. Dr. Yüksel Dede Cumhuriyet Üniversitesi
86 Doç. Dr. Zeynep Gürel Marmara Üniversitesi
87 Yard. Doç. Dr. Abdulkadir Erdogan Anadolu Universitesi
88 Yard. Doç. Dr. Ahmet Yavuz Nigde Universitesi
89 Yard. Doç. Dr. Ayberk Bostan
Sarioglan Balikesir Universitesi
90 Yard. Doç. Dr. Aysel Kocakülah Balıkesir Üniversitesi
91 Yard. Doç. Dr. Aysen Karamete Balikesir Universitesi
92 Yard. Doç. Dr. Aysun ÖZTUNA
KAPLAN Sakarya Üniversitesi
93 Yard. Doç. Dr. Ayşe Gül
Şekercioğlu Balikesir Universitesi
94 Yard. Doç. Dr. Barry Wade Golden The University of Tennessee / USA
95 Yard. Doç. Dr. Burcu Gungor Ogretmen Akademisi Vakfi
96 Yard. Doç. Dr. Burçin Acar Şeşen İstanbul Universitesi
97 Yard. Doç. Dr. Bülent Pekdağ Balıkesir Üniversitesi
98 Yard. Doç. Dr. Bünyamin Yurdakul Ege Üniversitesi
99 Yard. Doç. Dr. Cem Gerçek Hacettepe Üniversitesi
100 Yard. Doç. Dr. CEMAL TOSUN Bartin Universitesi
101 Yard. Doç. Dr. Cigdem Sahin
Taskin Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
102 Yard. Doç. Dr. Çetin Semerci Bartin Universitesi
103 Yard. Doç. Dr. Devrim Uzel Balıkesir Üniversitesi
104 Yard. Doç. Dr. Didem Inel Usak Üniversitesi
105 Yard. Doç. Dr. Dilek Sezgin
Memnun Uludag Universitesi
106 Yard. Doç. Dr. Erol Asker Balıkesir Üniversitesi
107 Yard. Doç. Dr. Esen Uzuntiryaki Ortadoğu Teknik Üniversitesi
108 Yard. Doç. Dr. Fahri Sezer Balikesir Universitesi
109 Yard. Doç. Dr. Filiz Tuba Dikkartin
Ovez Balikesir Universitesi
110 Yard. Doç. Dr. Gamze Arıkıl Balıkesir Üniversitesi
111 Yard. Doç. Dr. Gökhan
Demircioğlu Karadeniz Teknik Üniversitesi
112 Yard. Doç. Dr. Gözde Akyüz Balıkesir Üniversitesi
113 Yard. Doç. Dr. Gulcan Cetin Balikesir Universitesi
iv
114 Yard. Doç. Dr. Gulten Sendur Dokuz Eylul Universitesi
115 Yard. Doç. Dr. Guluzar Eymur Giresun Universitesi
116 Yard. Doç. Dr. Gürsoy Meriç Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
117 Yard. Doç. Dr. H. Asuman
Küçüközer Balıkesir Üniversitesi
118 Yard. Doç. Dr. Hakan IŞIK Mugla Universitesi
119 Yard. Doç. Dr. Hasan Huseyin
Sahan Balikesir Universitesi
120 Yard. Doç. Dr. Hasan Özcan Aksaray Universitesi
121 Yard. Doç. Dr. Hüseyin Hüsnü
Yıldırım Abant İzzet Baysal Üniversitesi
122 Yard. Doç. Dr. Isil Aykutlu Hacettepe Üniversitesi
123 Yard. Doç. Dr. Kemal Oguz Er Balıkesir Universitesi
124 Yard. Doç. Dr. Mehmet Ali
Kandemir Balikesir Universitesi
125 Yard. Doç. Dr. Mehmet Aydeniz The University of Tennessee, USA
126 Yard. Doç. Dr. Mehmet Emin
Korkusuz Balikesir Universitesi
127 Yard. Doç. Dr. Merve Polat Celal Bayar Universitesi
128 Yard. Doç. Dr. Mızrap Bulunuz Uludag Universitesi
129 Yard. Doç. Dr. Murat Genç DÜZCE ÜNİVERSİTESİ
130 Yard. Doç. Dr. Mustafa Cakir Marmara Universitesi
131 Yard. Doç. Dr. Mustafa Ergun Ondokuz Mayis Universitesi
132 Yard. Doç. Dr. NAZLI YILDIZ İKİKARDEŞ Balıkesir Üniversitesi
133 Yard. Doç. Dr. Necla Koksal Pamukkale Universitesi
134 Yard. Doç. Dr. Nihal Dogan Abant İzzet Baysal Üniversitesi
135 Yard. Doç. Dr. Nihat Uyangor Balikesir Universitesi
136 Yard. Doç. Dr. Nuray Çalışkan Dedeoğlu Sakarya Üniversitesi
137 Yard. Doç. Dr. Nursen Azizoğlu Balıkesir Üniversitesi
138 Yard. Doç. Dr. Oktay Bektas Erciyes Universitesi
139 Yard. Doç. Dr. Osman Yildirim Balikesir Universitesi
140 Yard. Doç. Dr. Ozlem Karakoc Balikesir Universitesi
141 Yard. Doç. Dr. Ömür Akdemir Zonguldak Kara Elmas Üniversitesi
142 Yard. Doç. Dr. Pınar Köseoğlu Hacettepe Üniversitesi
143 Yard. Doç. Dr. Recai Akkaya Abant Izzet Baysal Universitesi
144 Yard. Doç. Dr. Rıfat Efe Dicle Üniversitesi
145 Yard. Doç. Dr. Ruhan Benlikaya Balıkesir Üniversitesi
146 Yard. Doç. Dr. Sami Özgür Balıkesir Üniversitesi
147 Yard. Doç. Dr. Sami Şahin Gazi Üniversitesi
148 Yard. Doç. Dr. Sedat KARACAM Duzce Universitesi
149 Yard. Doç. Dr. Selda Yıldırım Abant İzzet Baysal Üniversitesi
150 Yard. Doç. Dr. Serap Oz Aydin Balıkesir
151 Yard. Doç. Dr. Seval Erden İmamo Marmara Universitesi
152 Yard. Doç. Dr. Sevinç Mert
Uyangör Balikesir Üniversitesi
153 Yard. Doç. Dr. Sibel Telli Canakkale Onsekiz Mart Universitesi
154 Yard. Doç. Dr. Sinan Ozgelen Mersin Üniversitesi
155 Yard. Doç. Dr. Sonnur Isitan Balikesir Universitesi
156 Yard. Doç. Dr. Stephen R. Burgin Old Dominion University / USA
157 Yard. Doç. Dr. Suphi Önder BÜTÜNER Bozok Üniversitesi
158 Yard. Doç. Dr. Süleyman Aydın Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
159 Yard. Doç. Dr. Tuncay Sarıtaş Balıkesir Universitesi
160 Yard. Doç. Dr. Uğur Gürgan Balıkesir Universitesi
161 Yard. Doç. Dr. Yasemin Gödek Altuk Ahi Evran Üniversitesi
162 Dr. Aybüke Pabuccu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
163 Dr. Ebru Kaya Konya Selcuk Universitesi
164 Dr. Elif Benzer Marmara Universitesi
165 Dr. Emine Ozdemir Balıkesir Universitesi
166 Dr. Esin Sahin Canakkale Onsekiz Mart Universitesi
167 Dr. Eyup Yünkül Balıkesir Üniversitesi
168 Dr. Gulsum Gul Comert Akdeniz Universitesi
169 Dr. Gülcan Öztürk Balıkesir Üniv.
170 Dr. Gürhan Durak Balıkesir Üniversitesi
171 Dr. Hasan Çakır Gazi University
172 Dr. Hulya Ertas Aksaray Universitesi
173 Dr. Kemal İzci Necmettin Erbakan Universitesi
174 Dr. Maria Teresa Guerra Ramos Centro de Investigaci´on y de Estudios Avanzados del IPN-
Unidad Monterrey, MEXICO
175 Dr. Meral Hakverdi Can Hacettepe Universitesi
176 Dr. Murat Bozan MEB, Fen ve Teknoloji Öğretmeni
177 Dr. Nermin Bulunuz Uludag Universitesi
178 Dr. Niyazi Erdogan Balikesir Universitesi
179 Dr. Semiral Öncü Uludağ Üniversitesi
180 Dr. Sencer Corlu Bilkent Universitesi
181 Dr. Serkan Çankaya Balıkesir Üniversitesi
182 Dr. Sibel Demir Ondokuz Mayıs Universitesi
183 Dr. Sibel Uysal Florida State University, USA
http://nef.efmed.balikesir.edu.tr/
(http://dergipark.ulakbim.gov.tr/balikesirnef)
ISSN: 1307-6086
v
NEF-EFMED
ISSN: 1307-6086
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Cilt 9 Sayı 1 Haziran 2015
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Volume 9 Issue 1 June 2015
Contents / İçerik sayfalar/pages
The Effect Of Portfolio Assessment Application On Academic Achievement and Test
Anxiety in Teaching Animal Tissue
Hayvansal Dokuların Anlaşılmasında Portfolyo Uygulamasının, Akademik Başarı ve
Sınav Kaygısı Üzerine Etkisi
Mihrican Balaban, M. Handan Güneş, Sibel Demir………………………………………...(1-22)
Investigation of Teacher Candidates' Learning Styles and Critical Thinking Dispositions
Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stilleri ve Eleştirel Düşünme Eğilimlerinin İncelenmesi
Sİibel Açışlı………………………………………………………………………………..(23-48)
vi
The Study of Scale Developing Related To The Environmental Literacy Component on the
Secondary School Level
Ortaokul Seviyesinde Çevre Okuryazarlık Bileşenleri İle İlgili Ölçek Geliştirme Çalışması
Murat Gokdere, Gökhan Sontay, Erdoğan Usta…………………………………………...(49-80)
The Impact Levels of Career Choice Reasons of Preservice Science Teachers and Their
Future Career Expectations
Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Meslek Tercih Nedenlerinin Etki Düzeyleri ve Mesleki
Geleceklerine Yönelik Beklentileri
Murat Bursal, Serkan BULDUR…………………………………………………………(81-107)
The Effect of Blended Learning Method on Preservice Elementary Science Teachers’
Attitudes Toward Technology, Self-Regulation And Science Process Skills
Karma Öğrenme Yönteminin İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Teknolojiye
Yönelik Tutumlarına, Öz-düzenleme ve Bilimsel Süreç Becerilerine Etkisi
Bekir Güler, Mehmet ŞAHİN…………………………………………………………. (108-127)
The Usage of Engineering Practices in Science Education: Effects of Design Based Science
Learning on Students’ Academic Achievement
Fen Eğitiminde Mühendislik Uygulamalarının Kullanımı: Tasarım Temelli Fen
Eğitiminin Öğrencilerin Akademik Başarıları Üzerine Etkisi
Serhat Ercan, Fatma Şahin……………………………………………………………...(128-164)
Are Graduate Students Sufficiently Aware of “Environmental and Electromagnetic
Pollution”?
Lisansüstü Öğrenciler “Çevre Kirliliği ve Elektromanyetik Kirlilik” Konusunda Yeterince
Bilinçli mi?
Handan Urek, Gamze Dolu……………………………………………………………..(165-183)
Measurement of Vocational Personality Theory in Light of Holland
Holland Teorisinin Işığında Meslek Kişiliğinin Ölçülmesi
Erdogan Tezci, Serkan Perkmen………………………………………………………. (184-204)
Change of Physics Teacher Candidates’ Misconceptions on Regular Circular Motion by
Time
Fizik Öğretmen Adaylarının Düzgün Çembersel Hareket Konusundaki Kavram
Yanılgılarının Zaman İçinde Değişimi
Hasan Şahin Kızılcık, Nuray Önder Çelikkanlı, Bilal Güneş…………………………..(205-223)
vii
Opinions of Physics Teachers about the 9th Grade Physics Textbook: The Example of
Izmir Province
Fizik Öğretmenlerinin 9. Sınıf Fizik Kitabına İlişkin Görüşleri: İzmir İli Örneği
Serap Kaya Şengören, Rabia Tanel, Ayşegül Yıldırım Benli, Nevzat Kavcar…………(224-245)
Analysis II Students’ Construction of Polar Functions
Analiz II Öğrencilerinin Kutupsal Fonksiyonları Oluşturmaları
Tangül Uygur Kabael…………………………………………………………………...(246-274)
Elementary Mathematics Teachers’ Knowledge of Students and Teaching Strategies
Regarding the Use of Representations
Ortaokul Matematik Öğretmenlerinin Temsil Kullanımına İlişkin Öğrenci ve Öğretim
Stratejileri Bilgileri
Deniz Eroğlu, Dilek TANIŞLI………………………………………………………….(275-307)
Evaluation of the Contents of Mathematics Textbooks in Terms of Compliance to
Technology: Case of Secondary School
Matematik Ders Kitabı İçeriklerinin Teknolojik Uygunluk Açısından Değerlendirilmesi:
Ortaokul Örneği
Eyüp Sevimli, Ümit KUL………………………………………………………………(308-331)
Investigation of the effects on Computer Attitudes and Computer Self-Efficacy to use of
Augmented Reality in Geometry Teaching
Geometri Öğretiminde Artırılmış Gerçeklik Kullanımın Öğrencilerin Bilgisayara Yönelik
Tutumlarına ve Bilgisayar Öz-Yeterlilik Algılarına Etkisinin İncelenmesi Emin İbili, Sami ŞAHİN………………………………………………………………. (332-350)
Secondary School Students’ Metaphors about Mathematical Problem and Change of
Metaphors according to Grade Levels
Ortaokul Öğrencilerinin Matematik Problemine ilişkin Sahip Oldukları Metaforlar ve Bu
Metaforların Sınıf Düzeylerine Göre Değişimi
Dilek Sezgin Memnun………………………………………………………………….(351-374)
The Effects of Cooperative Learning on Attitude and Achievement
İşbirlikli Öğrenmenin Başarıya ve Tutuma Etkisi
Murat Genç, Fatma ŞAHİN…………………………………………………………… (375-396)
viii
Önsöz
Merhabalar,
Bu yıldan itibaren Tübitak’ın dergipark sistemine girmiş bulunuyoruz. Ancak makale kayıt ve yönetimi yine eski web adresimizden devam edecektir. Bu sayıdan itibaren dergimizin Doi No’sunu dergipark sisteminden alacağımızdan dolayı dergimizin doi no prefix’inde de değişiklik olmuştur. Dergimizim yeni doi prefix nosu 10.17522/nefefmed.xxxx şeklinde olacaktır. Bu dokuzuncu cildimizin birinci sayısında toplam on altı makale yer almaktadır. Bu sayıda katkıda bulunan gerek yazarlarımıza gerekse hakemlerimize bütün herkese teşekkür eder, sağlık, başarı ve huzurlu günler dilerim.
Efmed Yönetim Kurulu adına Editör
Dr. Neşet Demirci
Preface
Greetings,
In this year, we joined the Tubitak Dergipark system. But we still continue to accept and manage manuscripts in our old web site. Because of joining the dergipark system, we had to change our doi prefix number as 10.17522/nefefmed.xxxx. In this issue, we have a total of sixteen articles related to science and mathematics education.
Thanks to everyone for being contributors and/or referees in this issue of our journal.
Sincerely yours,
Editor
Dr. Neset Demirci
(on the behalf of Nef_Efmed executive boards)
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 1-22.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 1-22.
The Effect Of Portfolio Assessment Application On
Academic Achievement and Test Anxiety in Teaching Animal Tissue
M. Handan GÜNEŞ, Sibel DEMİR* & Mihrican BALABAN
Ondokuz Mayıs University, Samsun /TURKEY
Received: 20.09.2013 Accepted: 01.06.2015
Abstract- In this study, the effect of portfolio assessment application on student success in teaching animal
tissue covered in General Biology 1 and General Biology Laboratory 1 courses in Science and Technology
Education curriculum was investigated. For this purpose, portfolio assessment application was administered to
the second grade students who were attending Education Faculty, Science and Technology Education
Department. A multiple choice achievement test was applied as pre-test and post-test to control (n=28) and
experimental group (n=29) students who were randomly chosen from A and B class. Additionally, a test anxiety
scale was applied to the students to obtain their opinions about test anxiety. Research results revealed that
portfolio assessment application has positive effects on improving the success level of teacher candidates and
reducing their test anxiety level in both education process and assessment and evaluation processes. Study results
also revealed that portfolio assessment may be effective in teaching subjects too.
Keywords: Portfolio assessment, animal tissues, science education, alternative assessment and evaluation.
DOI No: 10.17522/nefefmed.77029
Introduction
The purpose of science education should be to provide the ability of scientific thinking
to the individuals, to help students in using scientific knowledge and skills to make decisions
about the usefulness and worth of idea and to provide opportunities for the students to
develop positive attitudes towards science education (Kılıç et al, 2001). In this sense, good
comprehension of science education depends on constructing an effective educational process
* Corresponding author: Sibel DEMİR, Dr., Department of Primary Science Teacher Education, Faculty of Education, Ondokuz Mayıs University, Samsun, TURKEY. E-mail: [email protected] Note: This study was presented as a paper at the 8th National Science and Mathematics Education Congress in Turkey
2 HAYVANSAL DOKULARIN ANLAŞILMASINDA PORTFOLYO UYGULAMASININ …
THE EFFECT OF PORTFOLIO ASSESSMENT APPLICATION ON …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
and an evaluation. In accordance with constructivist approach, the use of alternative
approaches in both educational and evaluation processes are needed.
Alternative assessment and evaluation methods which are more realistic, more objective
and student-centered and which elicit individual differences more clearly than the traditional
assessment and evaluations methods, not only evaluate the product that comes out from the
learning process but also the learning process itself (Korkmaz, 2004). According to Korkmaz,
in 1980’s-1990’s, the evaluation of the students’ success and performance emerged as a
thought in assessment reform. This assessment concept includes reliable, performance-
dependent, realistic and constructivist qualifications. Alternative assessment and evaluation
includes performance evaluations, concept maps, structured grid, diagnostic branched tree,
project, interview, poster, group and peer assessment, self-assessment and portfolio
assessment.
The portfolio derives from the Latin verb “portare”, and the Latin noun “foglio” (Sharp,
2002). However it was described by various authors in different ways. According to Ediger
(2000) portfolio is a collection of student’s work that exhibits the student’s efforts, progress
and achievement. According to Kingore (1997) and Arter and Spandel (1991) portfolio is a
purposeful reflection of students’ works that enables students to follow his own works,
participation and improvements for him or for others and to evaluate his performance by
participating to the evaluation process of his/her own works. Again, according to Mıhladız
(2007) for many teachers the main purpose of portfolio is to support the curriculum and
education process and to improve the cooperation with the students. In the context of
education process, various portfolio types can be prepared for various purposes. In some
cases, portfolios may incorporate parents into education process and sometimes it can be
prepared in order to observe students’ own improvement (Sweet, 1993).
Different types of portfolios which cannot be separated from each other with clear
boundaries were defined by many researchers (Zolman and Jones, 1994; in Bekiroğlu, 2005).
While Zollman and Jones (1994, in Bekiroğlu, 2005) describes portfolio as best pieces
portfolio, descriptive portfolio, process portfolio and accountability portfolio; Slater (1996)
describes open-format and checklist portfolio.
According to Campbell et al (2000, in Bahar et al, 2006) portfolios are defined as
follows; Showcase portfolio includes the student’s works that most accurately reflect himself
and also the student’s work which are not completed. Product portfolio also known as process
or product oriented portfolio allow students to choose the improved samples and give them
GÜNEŞ, M.H., DEMİR, S. & BALABAN, M. 3
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
the opportunity of assessing and evaluating the product. And assessment portfolio which can
be defined as teacher alternative evaluation portfolio or holistic evaluation model, enumerate,
scores and evaluate all the items in the portfolio.
According to O’Malley and Pierce (1996), assessment portfolio is measured with
predetermined scoring criteria. These criteria may include rubrics, check lists, or rating scales.
In order to create an effective portfolio; appropriate criteria for the accurate selection and
evaluation of the student’s work should be determined and implemented. Besides, the works
in the student’s portfolio should include those best representing the student (Paulson, Paulson
and Meyer 1991).
With alternative forms of assessment, leaning process becomes more student-centred.
As there is not only one rating in evaluation process, assessment and evaluations are more
accurate and appropriate (Kan, 2007; Gilman, Andrew and Rafferty, 1995; Midkiff and
Thomasson, 1993). Portfolios which enable students to reflect their real performance and to
observe student’s progress during the learning can be evaluated holistically and analytically.
In the evaluation stage of the portfolios, most of the alternative evaluation tools such as
checklists, rubrics, observation forms, peer assessment forms and self evaluation forms can be
used. If different types of materials were used in portfolios, it would be appropriate that each
material should have its own scoring criteria in terms of evaluation objectivity (Asturias,
1994; Wortham et al, 1998; Bekiroğlu, 2005).
Portfolios which are used in learning process can be applied in a long time. It has some
advantages such as promoting student self-evaluation, reflection and critical thinking,
enabling measurement of student progress with different types of data (Bekiroğlu, 2005;
Niguidula, 1993; Ooesterhof, 1999; Hamilton, 1994). Results of many studies have shown
that portfolio assessment enables the evaluation of algorithm and product and provide
reinforcements at the same time increase the thinking skills and ability of self-expression
(Gilman, Andrew and Raferty, 1995; Midkiff and Thomasson, 1993). For these reasons, this
study aimed to determine that how portfolio assessment affects students’ learning, success
level and test anxiety in teaching animal tissue which was considered one of the difficult
topics to understand in the previous studies.
4 HAYVANSAL DOKULARIN ANLAŞILMASINDA PORTFOLYO UYGULAMASININ …
THE EFFECT OF PORTFOLIO ASSESSMENT APPLICATION ON …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Methodology
Research Model
In this study, quasi-experimental research model with portfolio assessment application
was used. The study lasted one term and after teaching the each animal tissue and giving the
necessary feedbacks, students were asked to submit their portfolios related to that topic 1 or 2
weeks later, depending of the features of tissue. To determine the efficacy of the portfolio
assessment application on student success, an achievement test consisting of multiple-choice
and true-false questions which were developed by the researcher was applied to the control
group students as pre-test and post-test. Additionally, test anxiety scale was administered to
the students to identify the effects of portfolio assessment on students’ test anxiety. Interviews
were carried out to support the obtained data.
Student Portfolio Guidance and Rubric which was obtained from
http://www.pekiyi.com/dokuman/default.asp?islem=git&id=875 internet address and revised
by the researcher were introduced to the students to explain the topic and assessment process.
Student Portfolio Guidance consists of a rubric enabling students to determine the purpose of
the portfolio or the lesson; a resume form in the field of biology to learn students background;
a detailed work program showing what teacher and students to do; a checklist showing what
must a student keep in his/her portfolio; a general evaluation scale including a three-point
Likert-type and a 5-point Likert-type scale for the evaluations; a self evaluation form and
commentary and suggestion sections. All assessment scales in the study were used for self
evaluation and teacher evaluation. During the study, for every animal tissue portfolios were
prepared and evaluated. While three-point Likert-type scale presents the general assessment
performance of the portfolio, 5-point Likert-type scale presents each portfolio’s detailed
content. While scoring the portfolio, both teacher evaluation scores and students’ self
evaluation scores were averaged. In the study, students were asked to keep their works for
each animal tissue in their portfolios under the main headings such as “developing
worksheets”, “model building” and “developing written materials”.
Research Question: What is the effect of portfolio assessment on student success and test
anxiety in teaching animal tissue?
Group of The Study: Group of the study is the students of Faculty of Education; Department
of Primary Education. The sample includes 28 control and 29 experimental group students
GÜNEŞ, M.H., DEMİR, S. & BALABAN, M. 5
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
who were randomly chosen from the second grade students from the Department of Science
and Technology Education.
Data Collection Method and Data Analysis
In the study, an achievement test consisting of multiple-choice and true-false question
was developed by the researcher by asking for a referral to a qualified specialist. Achievement
test consisting of 30 true-false questions and 45 multiple-choice questions was applied to 40
students. Questions tending to have lower reliability were excluded. Achievement test
consisting remaining 26 true-false and 37 multiple-choice questions was administered to
control and experimental groups as pre-test and post-test. The Cronbach alpha value of
achievement test consisting of multiple-choice questions was 077, whereas it was 0.88 in the
test consisting of true-false questions. Moreover, a test anxiety scale which was developed by
Baltaş (1999) and revised by Bahçeci (2006) was applied to control and experimental group
students to determine their test anxiety levels. The Cronbach alpha value of this scale was
0.87. Quantitative data were analyzed by percentage, frequency and t-test using SPSS
Package Program.
Besides ten students in experimental group were interviewed about portfolio assessment
application. Data obtained from interviews were evaluated by the use of description, analysis
and interpretation.
Findings and Commentary
When the pre-test and post-test results of the achievement test consisting of multiple-
choice question were analyzed; while there was no significant difference between groups in
terms of pre-test scores, statistically significant difference was observed between groups in
terms of post-test scores (Figure 1, Table 1 and Table 2).
Figure 1 Pre-Test and Post-Test Results of Control and Experimental Groups (Multiple-Choice
Question)
GRUPLAR
DeneyKontrol
ÖN
TE
ST
40,0
35,0
30,0
25,0
20,0
15,0
10,0
GRUPLAR
DeneyKontrol
SO
N T
ES
T
80
70
60
50
6 HAYVANSAL DOKULARIN ANLAŞILMASINDA PORTFOLYO UYGULAMASININ …
THE EFFECT OF PORTFOLIO ASSESSMENT APPLICATION ON …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Pre-test and post-test scores of control and experimental groups are presented in Figure 1.
Table 1 T-Test Results of Experimental and Control Groups Pre-Test Scores (Multiple Choice Questions)
Groups N X S.D. t p
Experimental 29 32,0138 11,4000 0,470 p>0.05
not significant Control 28 30,5786 11,6692
As it is seen in Table 1, there is no statistically significant difference between the experimental and control groups in terms of pre-test results.
Table 2 T-Test Results of Experimental and Control Groups Post-Test Scores (Multiple Choice Questions)
Groups N X S.D. t p
Experimental 29 77,6483 8,8104 10,329 p<0.05
significant Control 28 54,1143 8,3751
As it is seen in Table 2, there is a statistically significant difference between the experimental
and control groups in terms of post-test results.
When the pre-test and post-test results of the achievement test consisting of true-false
question were analyzed; while there was no significant difference between groups in terms of
pre-test scores, statistically significant difference was observed between groups in terms of
post-test scores (Figure 2, Table 3 and Table 4).
Figure 2 Pre-Test and Post-Test Graphs of Control and Experimental Groups (True-False Questions)
Deney
Kontrol
Deney
Kontrol
GÜNEŞ, M.H., DEMİR, S. & BALABAN, M. 7
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Inter group pre-test and post-test results of control and experimental groups are presented in Figure 2. Table 3 T-Test Results of Experimental and Control Groups Pre-Test Scores (True-False Questions)
Groups N X S.D. T P
Experimental 29 19,3793 13,5657 0,204 p>0.05
not significant Control 28 18,7143 10,8895
Table 4 T-Test Results of Experimental and Control Groups Post-Test Scores (True-False Questions)
Groups N X S.D. t p
Experimental 29 79,3103 9,0123 12,528 p<0.05
significant Control 28 41,7143 13,3079
As it is seen in Table 4, there is a statistically significant difference between the
experimental and control groups in terms of post-test results.
Besides in the study, ten students were interviewed; eight of them reported that they
have satisfied with the application; two reported that they have not satisfied because it had
taken long time to prepare the portfolios. Eight students who reported that they have satisfied
with the assessment stated that the application affected their comprehension positively; four
stated that initially they have thought it was unnecessary but thereafter they have satisfied
with the application. Eight stated that they got high marks, six stated that they enjoyed the
application, six stated that they could remember what they learnt after the exams; four stated
that they had difficulties while preparing the portfolios and eight stated that this application
should be continue.
To understand the importance of portfolio application, both control and experimental
groups were administered a test anxiety scale aiming to obtain students’ concerns about
general test anxiety.
8 HAYVANSAL DOKULARIN ANLAŞILMASINDA PORTFOLYO UYGULAMASININ …
THE EFFECT OF PORTFOLIO ASSESSMENT APPLICATION ON …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Table 5 T-Test Results of Experimental and Control Groups Test Anxiety Scores Groups N X S.D. t p
Experimental 21 84,5238 12,8981 3,455 p<0.05
significant Control 26 100,3077 17,4167
As it is seen in Table 5, there is a statistically significant difference between the
experimental and control groups in favour of experimental group.
Table 6 Frequency Distribution of the Test Anxiety Scale
There is no only one correct choice in the
scale. Please choose the best answer that
best suits you. Thanks for your
participation.
Nev
er
Rar
ely
Som
etim
es
Ofte
n
Alw
ays
Con
trol G
roup
Expe
rimen
tal G
roup
Con
trol G
roup
Expe
rimen
tal G
roup
Con
trol G
roup
Expe
rimen
tal G
roup
Con
trol G
roup
Expe
rimen
tal G
roup
Con
trol G
roup
Expe
rimen
tal G
roup
I want to be successful and go through without taking the exams*
4,2 0,0 0,0 9,5 29,2 14,3 8,3* 28,6*
58,3 47,6
Those who are around me (my parents and my friends) believe in me that I will be successful in the exams
0,0 0,0 0,0 0,0 16,7 14,3 41,7 52,4 41,7 33,3
I sometimes think about other things that are irrelevant to exam during the test*
12,5* 0,0* 20,8 33,3 41,7 47,6 25,0 19,0 0,0 0,0
Exams should not be formal, serious or stressful*
4,2* 0,0* 0,0* 4,8* 16,7*
28,6*
41,7*
23,8*
37,5*
42,9*
I don’t want to eat something before or after
the exams 12,5 14,3 29,2 14,3 41,7 23,8 16,7 33,3 0,0 14,3
If examinations could be done away with, I think I would actually learn more*
20,8 23,8 16,7 28,6 25,0 14,3 16,7 14,3 20,8 19,0
My concern about success affect my preparation and marks*
0,0 4,8 20,8 9,5 41,7 33,3 16,7*
42,9*
20,8*
9,5*
I lose my sleep before taking an important exam*
20,8 19,0 12,5 19,0 41,7 38,1 12,5 19,0 12,5 4,8
If I failed the exams others’ thoughts would
disturb me* 12,5 19,0 16,7 23,8 29,2 23,8 29,2 33,3 12,5 0,0
GÜNEŞ, M.H., DEMİR, S. & BALABAN, M. 9
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
If I failed the exams those who are around me would suspect about my competence
45,8 33,3 20,8 19,0 20,8 23,8 12,5 23,8 0,0 0,0
I never relax before the exams 12,5 14,3 29,2 19,0 41,7 33,3 8,3 19,0 8,3 14,3
My mind goes blank before taking important exams*
8,3 0,0 25,0 38,1 29,2 33,3 33,3*
19,0*
4,2 9,5
I always feel nervous and anxious before the exams*
4,2 4,8 29,2 19,0 33,3 38,1 29,2 14,3 4,2* 23,8*
Exams should not be a measure for our future plans*
4,2 0,0 4,2 4,8 29,2 14,3 33,3*
47,6*
29,2*
33,3*
Exams do not measure how much you know* 0,0 0,0 0,0* 4,8* 20,8 14,3 50,0*
33,3*
29,2*
47,6*
When I get low marks I do not tell anyone 25 33,3 25 47,6 33,3 14,3 8,3 0,0 8,3 4,8
While studying for the important exams I am overwhelmed with negative thoughts
8,3 9,5 16,7 28,6 41,7 33,3 25,0 14,3 8,3 14,3
I feel anxious and disturbed before the exam results are disclosed*
4,2 4,8 4,2 19,0 37,5 28,6 33,3 33,3 20,8 14,3
I don’t want to enter an exam while getting a
job 8,3 9,5 20,8 19,0 20,8
* 14,3*
29,2 28,6 20,8*
28,6*
If I were not successful in the exams I would think that I am not as clever as I thought
50,0 28,6 29,2 23,8 12,5 33,3 8,3 4,8 0,0 9,5
My concern about exams affects my preparation *
4,2 9,5 25,0 14,3 45,8 47,6 25,0 19,0 0,0* 9,5*
During the exam I shake my leg and hit the desk with my finger
20,8 23,8 16,7 19,0 37,5 28,6 20,8 19,0 4,2 9,5
After the exams I think I could have done better*
0,0 0,0 4,2 0,0 16,7 19,0 37,5*
52,4*
41,7 28,6
During the exams I lose my attention due to my feelings*
0,0 4,8 25,0 28,6 45,8 38,1 20,8 23,8 8,3 4,8
If I failed my opinions about myself would change*
37,5
*
23,8
*
25 23,8 25 28,6 12,5
*
23,8
*
0,0 0,0
During the exam I experience muscular contraction in some part of my body
37,5 23,8 33,3 33,3 12,5 28,6 16,7 9,5 0,0 4,8
Before the exams neither I cannot fully trust myself nor I can relax *
8,3
*
23,8
*
20,8 14,3 29,2 28,6 33,3 23,8 8,3 9,5
If I failed in the exam I would fall from my friends’ grace
62,5 66,7 20,8 19,0 12,5 9,5 4,2 4,8 0,0 0,0
10 HAYVANSAL DOKULARIN ANLAŞILMASINDA PORTFOLYO UYGULAMASININ …
THE EFFECT OF PORTFOLIO ASSESSMENT APPLICATION ON …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
One of the important problem is not knowing whether you are ready for the exam*
0,0 9,5 29,2 23,8 29,2 28,6 37,5 33,3 4,2 4,8
Before entering an important exam I get into a panic*
4,2 14,3 37,5
*
19,0
*
37,5 47,6 16,7 9,5 4,2 9,5
While evaluating a test, students’ excitement
should be taken into account by the teachers (raters)*
12,5 14,3 4,2 0,0 25,0
*
33,3
*
33,3*
38,1
*
25,0
*
14,3
*
I would like to learn my friends’ mark before
telling them mine. 8,3 28,6 45,8 14,3 20,8 38,1 20,8 9,5 4,2 9,5
When I get low marks, some of my friends jeer at me and this disturbs me.*
37,5 52,4 16,7 33,3 33,3 9,5 8,3 4,8 4,2 0,0
I get excited during the exam and I forget my knowledge*
12,5 23,8 33,3
*
9,5
*
29,2
*
52,4
*
25,0 14,3 0,0 0,0
When students’ responses to the each question were analyzed, it was determined that
students were typically anxious about the exams. But when the distribution of the control and
experimental group students were compared, it was revealed that experimental group students
were less anxious than those in control group and implementing portfolios reduced the test
anxiety.
Discussion
When the pre-test results of the control and experimental group (multiple-choice and
true-false questions) were analyzed, no significant difference was observed between the
groups in terms of intergroup t-test results. This revealed that groups were homogenous with
respect to applicability of the study.
When the pre-test in-group statistical analysis of the control and experimental groups
(multiple-choice and true-false questions) were analyzed, there was significant difference
after the education process had completed. As both groups experienced a specific learning
process, the case in question can be seen an expected situation. On the other hand, analysis of
post test results (consisting multiple-choice and true-false questions) revealed a statistically
significant difference between the groups in terms of inter-group t-test results and this
difference was in favour of experimental group. In accordance with these results, we can
conclude that experimental group students were more successful than control group students.
Our study results are consistent with those by Güven (2007) and Mıhladız (2007). In their
GÜNEŞ, M.H., DEMİR, S. & BALABAN, M. 11
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
study they found that there were statistically significant differences in favour of portfolio
assessment applied experimental group in terms of success rate.
According to the results of the interviews, some students reported that in the beginning
of the implementation they had difficulty and had some negative thoughts and attitudes
towards the application but during and at the end of the application they satisfied with the
application and they wanted to continuation of the application. In their studies aiming to
obtain students’ opinions about portfolio application, Okan (2005) and Ekmekçi (2006) found
that portfolio assessment affected student success and at the same time students expressed
positive opinions towards the application. In the study by Mıhladız (2007) it was revealed that
experiment group students to whom portfolio assessment was applied, developed positive
attitudes toward Science and Technology courses. In the study by Gözüm (2008) students
considered portfolio assessment application necessary. In his study Birgin (2008),
administered a questionnaire to the students to whom portfolio application was applied and
found that portfolio assessment encourage students to study and can help students in
understand their strengths and weaknesses and self-evaluations. Study also revealed that
students were satisfied with the application and wanted to its continuation.
When results of test anxiety scale were analyzed, it was seen that the difference was in
favour of experimental group with respect to intergroup t-test scores. In the light of such
information it can be said that there was a decrease in the anxiety levels of the experimental
group students. When the data obtained from the test anxiety scale which was applied to
determine the anxiety level of the students in the selected sample were analyzed, it was seen
that most of the students prefer alternative evaluation methods rather than traditional
evaluation methods without taking the examination. Students also reported that critics about
exam success increase their text anxiety and they feel tense and experience general test
anxiety before the disclosure of exam results. In their study Slater, Ryan and Samson (1997)
suggested that portfolio assessment has positive influence on learning process and help
students to overcome exam fright thus, students prefer preparing portfolios to taking the
exam. On the other hand, students stated that while preparing their portfolios, they could learn
the concepts easily. Due to the fact that they are not obliged to remember everything and they
think how they use their knowledge in their portfolios, the participation of the students to the
lesson increases.
12 HAYVANSAL DOKULARIN ANLAŞILMASINDA PORTFOLYO UYGULAMASININ …
THE EFFECT OF PORTFOLIO ASSESSMENT APPLICATION ON …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Conclusion and Suggestions
According to the study results, it can be concluded that portfolio assessment which is
one of the alternative assessment and evaluation methods, may improve the student success.
Although students get bored at first, they developed positive attitudes towards to portfolio
assessment application in time. For this reason, it is thought that portfolio assessment
application which is believed to be improving students’ skills and enables students to enjoy
the lesson, should be applied for various topics to create more qualified and more effective
teaching-learning process. With the use of portfolio assessment students’ strengths and
weaknesses can be determined more accurately and more realistic goals can be set (Koca and
Lee, 1998).
In the lights of study results, it is seen that students experience a general test anxiety,
and some students may have exam stress during and after the exams. We can also say that
there is a decrease in the test anxiety levels of the experimental group students when
compared with those in control group. In this case it can be concluded that the use of
portfolios and other alternative assessment tools may decrease the test anxiety levels of the
students in comparison with the other traditional tests such as written exams.
While evaluating the portfolios, it is thought that teachers’ opinions should be taken
into consideration at first followed by, students, peers and parents’, respectively. Norman
(1998) suggested that portfolios can be used as a tool to provide an effective communication
between teachers, parents and students. It is believed that meeting with parents and students in
specific times would be useful. Thus, teachers will be able to determine that whether out-class
works, one of the major limitations of portfolio application, done by the student or not.
In some cases students’ scores may vary depending on the portfolio raters. It is
thought that teachers who work at the same school should determine the general common
aims together and thus rating inequality between the classes could be reduced. For this reason,
teachers should determine their demands from their students, narrate these demands to them
and consider students works and forms well, at the beginning of the term. One of the major
problems in recording a personal development file in crowded classrooms is that rating and
filling these files take a lot of time (Baki and Birgin, 2002). To overcome this problem,
teachers should know their students’ qualifications and should have make students to prepare
a portfolio that includes sufficient activities. Targets must be accessible not inaccessible and
portfolios should include sufficient numbers and qualities. As one can see, although learning
processes in the portfolio applications are student-centred, the planning stage of portfolio
GÜNEŞ, M.H., DEMİR, S. & BALABAN, M. 13
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
application is the most important stage in which teachers bear tremendous responsibility. Also
according to Eskici (2015) university students’ opinions regarding the application of portfolio
are reasonably positive (the use of portfolio as a tool of teaching and evaluation in higher
education).
Nowadays, teachers should be adequately equipped with the knowledge in their fields
to educate the students who meet the requirements of science education. Therefore, ministry
of national education should periodically arrange seminars to the teachers about assessment
and evaluation. In their study Güneş et al, (2007) expressed that seminars should be well
planned and should meet the needs of the teachers. Also these seminars should be given by
the qualified persons.
References
Abalı Öztürk, Y. Şahin, Ç. (2014). The effects of alternative assessment and evaluation
methods on academic achievement, persistence of learning, self-efficacy perception and
attitudes. Eğitimde Kuram ve Uygulama, 10(4), 1022-1046. ISSN: 1304-9496
Arter, J. & Spandel, V. (1991). Using portfolios of student work in ınstruction and
assessment. Northwest Regional Educational Laboratory, Portland: OR.
Asturias, H. (1994). Using student’s portfolios to assessment mathematical understanding.
The Mathematics Teachers, 87 (9).
Bacanlı, F. & Sürücü, M. (2006). İlköğretim 8. Sınıf öğrencilerinin sınav kaygıları ve karar
verme stilleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi. Kuram ve Uygulamada Eğitim
Yönetimi, Kış, 45, 7-35.
Bahar, M., Nartgün, Z., Durmuş, S. ve Bıçak, B. (2006). Geleneksel-alternatif ölçme ve
değerlendirme öğretmen el kitabı. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Bahçeci, D. (2006). Anatomi dersinde portfolyo kullanmanın öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal
özellikleri üzerine etkisi. Yayınlanmamış doktora tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim
Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Baki, A. ve Birgin, O. (2002). Matematik eğitiminde alternatif bir değerlendirme olarak
bireysel gelişim dosyası uygulaması. V.Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi
Kongresi Bildiri Kitabı-II. Ankara: Devlet Kitapları Müdürlüğü Basımevi, 913-920.
Baltaş, A. (1999). (Stres Altında Ezilmeden Öğrenmede ve Sınavlarda) Üstün Başarı.
İstanbul: Remzi Kitapevi
14 HAYVANSAL DOKULARIN ANLAŞILMASINDA PORTFOLYO UYGULAMASININ …
THE EFFECT OF PORTFOLIO ASSESSMENT APPLICATION ON …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Bekiroğlu, F.O. (2005). Ölçme ve değerlendirmede alternatif yöntemler ve portfolio
kullanımı. Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, EDU, 7(1) Retrieved
September 20, 2006 from http://www.istekyasam.com/edu7dergi/edu7/makale5.doc
Birgin, O. (2008). Alternatif bir değerlendirme yöntemi olarak portfolyo değerlendirme
uygulamasına ilişkin öğrenci görüşleri. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 6(1), 1-24.
Büyüköztürk, Ş. (2004). Sosyal bilimler için veri analizi el kitabı. Ankara: Pegem A
Yayıncılık. 4. Baskı.
Ediger, M. (2000). Portfolios: Will they endure?. College Student Journal, 34-38.
Ekmekçi, N. (2006). Teachers’ and students’ perceptions of the benefits of portfolio use as a
tool of insturuction. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Muğla Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Muğla.
Erözkan, A. (2004). Üniversite öğrencilerinin sınav kaygısı ve başa çıkma davranışları. Muğla
Üniversitesi SBE Dergisi Bahar, 12, 13-38.
Eskici, M. (2015). University students’ opinions on application of portfolio in higher
education. Procedia - Social and Behavioral Sciences 174, 2946 – 2955.
Genç, M. (2013). İlköğretġm öğrencilerinin sınıf ve cinsiyete göre sınav kaygı düzeylerinin
belirlenmesi. CBÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 11(1), 85-95.
Gilman, D. A., Andrew, R. & Rafferty, C. D. (1995). Making assessment a meaningful part of
instruction. NASSP Bulletin, 79 (573), 20-24
Gözüm, S. (2008). İköğretim 4.,5. ve 6. sınıf fen ve teknoloji derslerinde öğretmen ve
öğrencilerinin ürün dosyası (portfolyo) ve içeriğine ilişkin görüşleri.
Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Konya.
Güneş, M. H. & Güneş, T. (2005). İlköğretim öğrencilerinin biyoloji konularını anlama
zorlukları ve nedenleri. Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi, 6(2), 169-175.
Güneş, M. H., Gökalp, M., Çelikler, D. ve Demir, S. (2007). İlköğretimdeki yeni fen ve
teknoloji ders programlarına yönelik hizmet içi eğitim ve seminerler konusunda sınıf
öğretmenlerinin görüşleri. 16.Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi Bildiri Kitabı-III.
Ankara: Detay Yayıncılık. 413-417.
Güven, E., (2007). Portfolyonun ilköğretim 6. sınıf fen ve teknoloji dersi vücudumuzda
sistemler ünitesinde öğrenci başarısına etkisi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi,
Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
GÜNEŞ, M.H., DEMİR, S. & BALABAN, M. 15
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Hamilton, L. S. (1994). Validating hands-on science assessments through an investigation of
response process. Paper presented at the Annual Meeting of the American Educational
Research Association, New Orleans, LA. (ERIC Document Reproduction Service No.
ED376202). Retrieved from ERIC database.
http://www.pekiyi.com/dokuman/default.asp?islem=git&id=875. Student Portfolio Guidance
and Rubric, Retrieved February 5, 2007
Kan, A. (2007). Protfolyo değerlendirme. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,
32, 133-144.
Karasar, N. (2002). Bilimsel araştırma yöntemi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Kayri, M. & Sünbül Ceberut, D. (2013). Sınıf öğretmenlerinin portfolyo kullanımına ilişkin
görüşleri. YYÜ Eğitim Fakültesi Dergisi (YYU Journal Of Education Faculty), X(I), 31-
48.
Kılıç, Z., Atasoy, B., Tertemiz, N., Şeren, M. ve Ercan, L. (2001). Fen bilgisi 4-5.sınıf konu
alanı ders kitabı inceleme kılavuzu. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Kingore B. (1997) Assessment: Time-saving procedures for busv teachers. Texas: Knolwood
Koca, S. A. & Lee, H. J. (1998). Portfolio Assessment in Mathematics Education.
http://www.stemworks.org/digests/dse98-2.html (12.08.2005).
Korkmaz, H. (2004). Fen ve teknoloji eğitiminde alternatif değerlendirme yaklaşımları.
Ankara: Yeryüzü Yayınevi.Kuhs, T. (1994). Portfolio assessment: Making it work for
the first time, The Mathematics Teachers, 87 (5).
Mıhladız, G. (2007). İlköğretim fen bilgisi öğretiminde portfolyo uygulamasının öğrencilerin
akademik başarılarına ve derse yönelik tutumlarına etkisi. Yayınlanmamış yüksek
lisans tezi, Muğla Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Muğla.
Midkiff, R. B. & Thomasson, R. D. (1993). A practical approach to using learning styles in
math instruction. Springfield. IL:Thomas Books.
Niguidula, D. (1993). The digital portfolio. Retriewed August 12 2005 from
http://home.aisr.brown.edu/ces/publicat/research/exhibit/dp.htm.
Norman, K. M. (1998). Investigation of the portfolios as an alternative assessment procedure.
Doctorate Thesis. The University of Memphis.
O’Malley, J. M. & Pierce, V. L. (1996). Authentic assessment for english language learners:
Practical approaches for teachers. New York: Addison-Wesley.
16 HAYVANSAL DOKULARIN ANLAŞILMASINDA PORTFOLYO UYGULAMASININ …
THE EFFECT OF PORTFOLIO ASSESSMENT APPLICATION ON …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Okan, N. (2005). İlköğretim 7. sınıf fen bilgisi dersindeki portfolyo uygulamasının
değerlendirilmesi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi, Eğitim
Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Oosterhof, A. (1999). Developing and using classroom assessments. Upper Saddle River, NJ:
Prentice Hall.
Paulson, F.L., Paulson, P.R. & Meyer, C.A. (1991). What makes a portfolio a portfolio?
Educational Leadership, 48 (5), 60-63.
Sharp, J. (2002). Using portfolios in the classroom. Frontiers in Education Conference,
27.Annual Conference, Teaching and Learning in An Era of Change.
Slater, T. F. (1996). Portfolio assessment strategies for grading first-year university physics
students in the USA. Physics Education, 31, 82-86.
Slater, T.F., Ryan, J.M. & Samson, S.L. (1997). Impact and dynamics of portfolio assessment
and traditional assessment in a college physics course. Journal of Research in Science
Teaching, 34 (3), 255-271.
Sweet, D. (1993). Performance assessment. Washington, DC: Office of Educational Research
Consumer Guide.
Wortham, S.C., Barbour, A. & Desjean-Prrotta, B. (1998). Portfolio assesment: A handbook
for preschool and elementary educators. Olney, M.D: Association for Childhood
Education International, Retrieved June 30, 2006 from
http://www.eric.ed.gov/ERICDocs/data/ericdocs2
Yıldırım, İ. (2000). Akademik başarının yordayıcısı olarak yalnızlık, sınav kaygısı ve sosyal
destek. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 18, 167 – 176.
Yıldırım, İ. & Ergene, T. (2003). Lise son sınıf öğrencilerinin akademik başarılarının
yordayıcısı olarak sınav kaygısı, boyun eğici davranışlar ve sosyal destek. Hacettepe
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 25, 224-234.
GÜNEŞ, M.H., DEMİR, S. & BALABAN, M. 17
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Hayvansal Dokuların Anlaşılmasında Portfolyo Uygulamasının, Akademik Başarı ve Sınav Kaygısı
Üzerine Etkisi
Özet- Bu çalışmada, fen bilgisi öğretmenliği programı Genel Biyololoji-I ve Genel Biyoloji Laboratuvarı-I ders
içeriğinde yer alan hayvansal dokuların öğrenilmesinde portfolyo uygulamasının öğrenci başarısı üzerine etkisi
incelenmiştir. Bu amaçla Samsun ili içerisindeki bir üniversitenin Fen Bilgisi Öğretmenliği 2.sınıf öğrencilerine
portfolyo uygulaması yapılmıştır. A ve B şubeleri olmak üzere rasgele seçilen 28 kontrol ve 29 deney grubundan
oluşan öğrencilere çoktan ve doğru-yanlış sorularından oluşan başarı testi ön test ve son test olarak
uygulanmıştır. Ayrıca uygulamalar tamamlandıktan sonra, öğrencilere genel sınav kaygıları ile ilgili görüşlerinin
alındığı bir sınav kaygı ölçeği uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, gerek öğretim, gerekse ölçme ve
değerlendirme süreci içerisinde portfolyo uygulamasının öğretmen adaylarının başarı düzeylerini artırmada ve
sınav kaygısını azaltmada olumlu etkilerinin olduğu belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Portfolyo değerlendirme, hayvansal dokular, fen öğretimi, alternatif ölçme ve değerlendirme
Genişletilmiş Türkçe Özet
Giriş
Geleneksel ölçme ve değerlendirme yöntemlerine karşın bireysel farklılıkları ortaya çıkaran,
daha gerçekçi, objektif ve öğrenciyi merkeze alan alternatif ölçme ve değerlendirme
yöntemleri ile yalnızca öğrenme sonucu değil, öğrenme süreci de değerlendirilmektedir
(Korkmaz, 2004). Bu araştırmacıya göre 1980-1990’lı yıllarda öğrencilerin okuldaki
başarılarını ve performanslarını değerlendirme durumu, değerlendirme reformu içinde bir
düşünce olarak ortaya çıkmıştır. Bu değerlendirme anlayışı; güvenilir, performansa dayanan,
gerçekçi, yapılandırmacı nitelikleri kapsamaktadır.
Portfolyo; latince “portare” “taşımak” ve “foglio” “kağıtlar-yapraklar ya da
çalışmalar” anlamına gelen terimlerden oluşmaktadır (Sharp, 2002). Ediger’e (2000) göre
portfolyo; dinamik, hedefi belirlenmiş ve sistematik çalışmaların bir derlemesini veya bireyin
çabasını, ilerlemesini ve performansını gösteren çalışmalarının tümünü tanımlamaktadır.
Kingore (l997), Arter ve Spandel (1991)’e göre ise portfolyo; öğrencinin kendi çalışmalarının
değerlendirilmesi sürecine katılması, kendisi ve başkaları için çalışmalarını, gelişimlerini
takip edebilmesini ve performanslarını değerlendirilebilmesini sağlayan öğrenci
çalışmalarının yansıtılma şeklidir. Yine Mıhladız’a (2007) göre ise birçok öğretmen için
18 HAYVANSAL DOKULARIN ANLAŞILMASINDA PORTFOLYO UYGULAMASININ …
THE EFFECT OF PORTFOLIO ASSESSMENT APPLICATION ON …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
portfolyoların esas amacı iyi bir müfredat programını ve öğretim sürecini destekleyip öğrenci
işbirliğini sağlamaktadır.
Öğrenim sürecinde kullanılan portfolyo, geniş bir zamanda uygulanabildiği için
öğrenci gelişiminin ne kadar ve ne yönde olduğu ile ilgili fikir vermesi, eleştirel
düşünebilmeyi ve öğrencinin kendisini ifade edebilmesini sağlaması, çalışmayı sağlaması ve
öğrencinin kendi kendisini değerlendirmesine imkan vermesi açısından avantajlı bir
değerlendirme sağlamaktadır (Bekiroğlu, 2005; Niguidula, 1993; Oosterhof, 1999; Hamilton,
1994). Bazı çalışmalarda ise portfolyo uygulamasının işlem süreci ile ürünün
değerlendirilmesini ve pekiştirmeyi sağlayarak öğrencilerin düşünme becerilerini, bilgilerini
ve kendilerini ifade edebilme yeteneklerini de artırdığı belirlenmiştir (Gilman, Andrew ve
Rafferty, 1995; Midkiff and Thomasson, 1993). Kayri ve Sünbül Ceberut’a (2013) göre,
yapılandırmacı öğrenme kuramında birey süreç içerisinde aktif rol oynadığı sürece kalıcı
öğrenme gerçekleşebilmekte ve bu durum değerlendirmenin de süreç boyunca yapılmasını
gerekli hale getirmektedir. Böylece sürecin ve ürünün değerlendirilmesi ile performans
temelli değerlendirme yaklaşımları oluşturulmaktadır. Bu yaklaşımlardan biri de
portfolyolardır.
Yıldırım (2000) ve Yıldırım & Ergene’nin (2003) yapmış olduğu araştırmalarda;
öğretmen desteği, aile desteği ve sınav kaygısı gibi değişkenlerin akademik başarıyı etkilediği
belirlenmiştir. Yüksek sınav kaygısı öğrenci performansını olumsuz etkilemekte ve sınav
kaygısı yükseldikçe akademik başarı düşmektedir. Öğrencilerin etkili çalışma alışkanlıklarının
olması daha düşük düzeyde sınav kaygısı yaşamalarını sağlamaktadır (Bacanlı ve Sürücü,
2006). Erözkan’a (2004) ve Genç’e (2013) göre, kaygı ve okul başarısı arasında olumsuz bir
ilişkinin varlığı alanyazında sıklıkla belirtilmektedir. Abalı Öztürk ve Şahin’e (2014) göre;
alternatif ölçme değerlendirme yöntemlerinin geleneksel ölçme değerlendirme yöntemlerine
göre; öğrencilerin akademik başarılarını, özyeterlik düzeylerini, tutumlarını ve öğrenmelerinin
kalıcılığını olumlu yönde arttırdığı saptanmıştır. Bu nedenle zor anlaşılan konular arasında yer
alan hayvansal dokuların (Güneş ve Güneş, 2005); işlenmesi sırasında portfolyo
uygulamalarının konunun anlaşılması, öğrencilerin başarı düzeylerini ve sınav kaygısını nasıl
etkilediğinin saptanması amaçlanmıştır.
GÜNEŞ, M.H., DEMİR, S. & BALABAN, M. 19
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Yöntem
Araştırmanın Çalışma Grubu
Araştırmanın çalışma grubunu Samsun ili içerisindeki bir üniversitenin fen bilgisi
öğretmenliği 2. Sınıf A ve B şubeleri olmak üzere rasgele seçilen 28 kişilik kontrol ve 29
kişilik deney grubu oluşturmaktadır.
Araştırmanın Modeli
Bu çalışmada, portfolyo (öğrenci ürün dosyası) uygulamasının yapıldığı yarı deneysel
araştırma yöntemi uygulanmıştır. Gerçek deneme modellerinin gerektirdiği kontrollerin
sağlanamadığı veya yeterli olmadığı durumda yarı-deneme modellerinden faydalanılmaktadır.
Özellikle toplum bilimleri araştırmalarında, bu modellerin uygulama geçerliği yüksek olarak
görülmektedir (Karasar, 2002). Portfolyo uygulamasının öğrenci başarısı üzerine etkisini
belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen çoktan seçmeli ve doğru yanlış
sorulardan oluşan başarı testi deney ve kontrol grubuna ön-test ve son-test olarak
uygulanmıştır. Ayrıca portfolyo uygulamasının öğrenci sınav kaygısı üzerine etkisini
belirlemek için sınav kaygısı ölçeği uygulanmıştır. Elde edilen verileri desteklemek için de
öğrencilerle sözlü görüşmeler gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca çalışma süresince, hayvansal dokuların her biri için ayrı ayrı öğrenci ürün
dosyaları hazırlanılmış ve değerlendirmiştir. Çalışmada öğretim sürecini ve sonucunu
değerlendirebilmek amacıyla öğrencilerden, portfolyolarında her bir hayvansal doku için;
“çalışma yaprakları geliştirme”, “model geliştirme” ve “yazılı materyal geliştirme” ana
başlıkları altında çeşitli seçenekli etkinlik çalışmalarını bulundurmaları da sağlanmıştır.
Veri Toplama Aracı ve Veri Analizi
Araştırmanın nicel verilerinin analizi SPSS Windows İstatistik Paket Programında
yüzde, frekans ve t-testi ile yapılmıştır. Ayrıca araştırmada t-testinin yapılmasına yönelik
destekleyici bilgi içeriği, Büyüköztürk’ün (2004) örnekleri ile sağlanmıştır.
Portfolyoların değerlendirilmesinde 3’lü ve 5’li likert tipinde değerlendirme rubriği
uygulanmıştır. Bu değerlendirme hem bireylerin kendileri hem de araştırmacılar tarafından
gerçekleştirilmiştir. Ayrıca deney grubu öğrencilerinden 10 öğrenciyle portfolyo uygulaması
ile ilgili sözlü görüşmeler yapılmış “Bu çalışma ile ilgili olarak düşünceleriniz nelerdir?/neler
hissettiniz?” sorusu ile eklemek istedikleri belirlenmiş ve sözlü görüşmelerden elde edilen
veriler betimleme, analiz ve yorumlama yapılarak değerlendirilmiştir.
Bulgular ve Yorum
20 HAYVANSAL DOKULARIN ANLAŞILMASINDA PORTFOLYO UYGULAMASININ …
THE EFFECT OF PORTFOLIO ASSESSMENT APPLICATION ON …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Kontrol ve deney gruplarının çoktan seçmeli ve doğru-yanlış sorulardan oluşan ön test
sonuçları incelendiğinde; gruplar arası yapılan t-testi sonuçlarına göre istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür ve bu durum çalışmanın uygulanabilirliği
bakımından grupların homojen olduğunu ortaya koymuştur.
Kontrol ve deney gruplarının hem çoktan seçmeli hem de doğru-yanlış sorulardan
oluşan ön test-son test grup içi istatistiksel analizleri incelendiğinde, öğrenim sürecinden
sonra istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür. Söz konusu bu durum, süreç
içerisinde her iki gruba da, belli bir öğrenme süreci yaşatılması ve bazı öğrenmelerin
gerçekleşmesi nedeniyle beklenebilen bir durum olarak görülebilmektedir. Ancak, çoktan
seçmeli ve doğru-yanlış sorularından oluşan son test sonuçları incelendiğinde başarı testinin
gruplar arası yapılan t-testi sonuçlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu
saptanmıştır ve bu farklılığın deney grubu lehine olduğu görülmüştür. Bu sonuçlara göre
deney grubunun kontrol grubuna göre daha başarılı olduğu söylenebilmektedir. Söz konusu
bu durumun kontrol grubunda geleneksel bir laboratuvar uygulaması, deney grubunda ise
gerçekleştirilen protfolyo uygulaması ile ilgili olabileceği düşünülmektedir. Benzer olarak
Güven (2007) ve Mıhladız (2007) da yaptıkları çalışmalarda portfolyo değerlendirmenin
uygulandığı deney grubu ile geleneksel değerlendirme yönteminin kullanıldığı kontrol grubu
öğrencilerinin uygulama sonrası başarı puanları arasında istatistiksel olarak deney grubu
lehine anlamlı bir fark olduğu sonucuna ulaşmışlardır.
Öğrenciler ile yapılan görüşmelerde; bazı öğrencilerin çalışmanın başlangıcında
zorlandıklarını ve bazı olumsuz görüş ve tavırlara sahip olduklarını, fakat çalışma süreci ve
sonrasında ise portfolyo çalışmasından oldukça memnun kaldıklarını, uygulamanın devam
etmesini istediklerini ifade ettikleri görülmüştür. Nitekim Okan (2005) ve Ekmekçi
(2006)’nin portfolyo uygulamasına yönelik öğrenci görüşlerini aldıkları çalışmalarında,
öğrenciler bu uygulamanın başarılarını etkilediğini ve aynı zamanda uygulamaya olumlu
baktıklarını ifade etmişlerdir. Mıhladız (2007)’ın yapmış olduğu çalışmada ise, portfolyo
uygulamasının yapıldığı deney grubu öğrencilerinde uygulama sonrasında fen bilgisi dersine
yönelik daha olumlu tutum geliştirdikleri sonucu elde edilmiştir. Gözüm’ün (2008) yaptığı
çalışmada öğrenciler portfolyo uygulanmasının gerekli olduğunu belirtirken, Birgin (2008) ise
portfolyo uygulamasının yapıldığı çalışmasında, öğrenciler bu uygulamanın kendilerini ders
çalışmaya teşvik ettiğini, dersteki eksikliklerini görmelerini ve kendilerini değerlendirmelerini
sağladığını, aynı zamanda uygulamadan memnun oldukları için devam etmesini istediklerini
ifade etmişlerdir.
GÜNEŞ, M.H., DEMİR, S. & BALABAN, M. 21
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Yapılan çalışmada uygulanan sınav kaygısı ölçeği sonuçları incelendiğinde gruplar arası
yapılan t-testi sonuçlarına göre deney grubu lehine anlamlı bir sonuç elde edilmiştir. Buna
göre deney grubu öğrencilerinin sınav kaygılarında kontrol grubuna göre bir azalma olduğu
söylenebilmektedir. Seçilen örneklemdeki öğrencilerin genel sınav kaygılarını
belirleyebilmek adına uygulanan sınav kaygısı ölçeğinden elde edilen veriler incelendiğinde;
öğrencilerin birçoğunun sınava girmeden başarılı olabilme istekleri doğrultusunda klasik
sınav değerlendirmelerinin yerine alternatif değerlendirmelerin olmasını istedikleri, sınavda
başarılı olma konusundaki eleştirilerin sınav kaygılarını artırdığını, sınav sonuçlarını
öğrenmeden önce öğrencilerin kendilerini gergin hissettikleri gibi genel bir sınav kaygısı
içerisinde oldukları dikkati çekmektedir. Slater, Ryan ve Samson’un (1997) yapmış oldukları
çalışmada; portfolyonun öğrenme sürecine yapıcı bir etkisi olduğunu, sınav heyecanını ve
unutma, karıştırma gibi problemleri çözümlediği için öğrencilerin portfolyo hazırlamayı sınav
olmaya daha çok tercih ettiklerini belirtmektedirler. Nitekim yapılan bu çalışmada da
portfolyo uygulamasının gerçekleştirildiği deney grubu öğrencilerinde, kontrol grubu
öğrencilerine göre sınav kaygı düzeylerinde azalma olduğu söylenebilmektedir. Nitekim
öğrenciler portfolyo için uğraşırken kuralları, kavramları daha iyi öğrendiklerini belirterek;
herşeyi hatırlamak zorunda olmadıklarını ve öğrendiklerini portfolyoya nasıl yansıtacaklarını
düşündüklerinden dolayı sınıfta daha katılımcı olduklarını da belirtmektedirler (Bekiroğlu,
2005).
Sonuç ve Öneriler
Yapılan çalışmada deney grubunun daha başarılı olduğunun görüldüğü sonuçlara gore
alternatif ölçme ve değerlendirme yöntemlerinden biri olan portfolyo uygulamasının öğrenci
başarısını artırdığı söylenebilmektedir.
Bazı öğrencilerin başlangıçta zorlandıkları, sıkıldıkları görülmüş olmasına karşın,
sürecin ilerlemesiyle birlikte portfolyo uygulamasını oldukça olumlu değerlendirdikleri
dikkati çekmektedir. Bu nedenle öğrencilerin becerilerini artıracağına ve işlenilen konudan
zevk almalarını sağlayacağına inanılan portfolyo uygulamasının daha nitelikli ve etkili bir
öğretme-öğrenme süreci oluşturabilmesi adına çeşitli konulara göre yapılması gerektiği
düşünülmektedir. Nitekim portfolyo uygulaması ile öğrencilerin mevcut olan güçlü ve zayıf
yönleri daha doğru belirlenerek, bu durumlara uygun hedefler daha gerçekçi
saptanabilmektedir (Koca ve Lee, 1998).
Bu çalışmada elde edilen bazı verilere bakıldığında, öğrencilerde genel bir sınav
kaygısı olduğu, sınav uygulaması anında ve sonrasında ise bazı öğrencilerde sınav
22 HAYVANSAL DOKULARIN ANLAŞILMASINDA PORTFOLYO UYGULAMASININ …
THE EFFECT OF PORTFOLIO ASSESSMENT APPLICATION ON …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
gerginliklerinin oluşabildiği dikkati çekmektedir. Ayrıca sonuçlara göre deney grubu
öğrencilerinin sınav kaygılarında kontrol grubuna göre bir azalma olduğu da
söylenebilmektedir. Bu durumda test, yazılı sınav gibi klasik ölçme değerlendirme
yöntemlerine karşın portfolyo gibi diğer alternatif ölçme ve değerlendirme tekniklerinin
kullanılmasının öğrenci üzerinde oluşan sınav kaygılarını azaltabileceği düşünülmektedir.
Nitekim, Eskici’nin (2015) yapmış olduğu çalışmada da, portfolyo uygulamasının hem bir
öğretim, hem de bir değerlendirme aracı olarak kullanılması açısından üniversite
öğrencilerinin olumlu görüş bildirdikleri belirlenmiştir.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 23-48.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp.23-48.
Investigation of Teacher Candidates' Learning Styles and
Critical Thinking Dispositions
Sibel AÇIŞLI*
ArtvinÇoruh University, Artvin, TURKEY
Received: 11.07.2013 Accepted: 09.02.2015
Abstract – In this study teacher candidates’ learning styles and critical thinking dispositions were investigated.
The study group is composed of 938 students attending class teaching and science teaching departments of
Artvin Çoruh, Karadeniz Technical, and Recep Tayyip Erdoğan Universities. Colb Learning Styles Inventory
and California Critical Thinking Disposition Inventory (CCTDI) were used as a means of data-collection. The
data were analysed with SPSS 17, and it was detected that there are some differences between the learning styles
and critical thinking dispositions of teacher candidates in terms of the variables. It was also observed that 40,9 %
of students have "assimilator", 31,2 % of students have "diverger", 15,9 % of students have "converger" , and
11,9 % of students have "accommodator" learning style. The teacher candidates got the highest score from the
"being analytical" subscale. As for teacher candidates critical thinking dispositions according to the class levels,
a statistically meaningful difference was seen for those attending the final classes only in "open-mindedness"
subscale. Upon the analysis of whether teacher candidates critical thinking dispositions differ according to
school type variable, a meaningful difference was detected at the subscales of curiosity and seeking for truth
while a meaningful difference was not found at the subscales of being analytical, being systematical, and self-
confidence.
Key words: learning styles, critical thinking dispositions, teacher candidates
DOI No:10.17522/nefefmed.57817
*Corresponder Author: Sibel AÇIŞLI, Assist. Prof. Dr., Artvin Çoruh University, Faculty of Education, Artvin,
TURKEY.
E-mail: [email protected]
Note: This research supported by Artvin Çoruh University Scientific Research Projects Unit
24 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Summary
In the study, it is aimed to analyze the relationship between the teacher candidates
critical thinking dispositions and their learning styles according to the variables of university,
department, gender, class level, age, and the high school type they graduated from, and the
branch they graduated from.
The study sample is composed of 938 students, 248 from the 1st grade, 245 from the
2nd grade, 200 from the 3rd grade, and 245 from the 4th grade, who attend Class Teaching
and Science Teaching Divisions of Artvin Çoruh University (ACU), Karadeniz Technical
University (KTU) and Recep Tayyip Erdoğan University (RTEU). 350 of the students
involved in the study group are males, and 550 are females.
In the study, California Critical Thinking Disposition Inventory (CCTDI), originally
developed by Facione, Facione and Giancarlo in 1998 and adapted to Turkish by Kökdemir
(2003), Kolb Learning Styles Inventory, developed by Kolb (1985) and translated into
Turkish by Aşkar and Akkoyunlu (1993) were employed to achieve the goals and obtain the
necessary data.
The data showed that 40,9 % of the students have “assimilator” learning style, 31,2 %
of them have “diverger” learning style, 15,9 % of them have “converger” learning style, and
11,9 of them have “accomodator” learning style. It can be said that the teacher candidates
mostly have “assimilator” learning style and they have “accomodator” learning style at least.
This result is also parallel to the other study results in the literature. (Güven and Kürüm,
(2008); Hasırcı, (2006); Sülün and Bahar, (2009); Tümkaya(2011)).
When the averages of the teacher candidates critical thinking disposition levels are
considered, it is obvious that the teacher candidates got a high score (53,479±6,474) from the
analytical sub-scale. This result may stem from the fact that these students have reasoning and
objective proof using dispositions in the situations with a potential risk of trouble.
According to the variable of the university, a meaningful relationship was found
among the dominant learning styles. It is seen that 45 (13,9 %) of the university students with
the “converger” learning style attend ACU and 52 (15,9 %) of them attend KTU and 52 (18,1
%) of them attend RTEU; 135 ( 41,7 %) of the students with the dominant learning style of
“assimilator” attend ACU, 132 (40,4 %) of them attend KTU, 117 (40,8 %) of them attend
RTEU. As for the students with “diverger” learning style; 114 (35,2 %) of them attend ACU,
108 (33,0 %) of them attend KTU, and 71 (24,7 %) of them attend RTEU; and as for those
who have “accomodator” learning style, 30 (9,3 %) of them attend ACU, 35 (10,7 %) of them
attend KTU, and 47 (16,4 %) of them attend RTEU. On the other hand, it was found that the
AÇIŞLI, S. 25
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
teacher candidates critical thinking dispositions do not differ according to the variable of
university. According to the variable of division, no statistically meaningful relationship
between their dominant learning styles and their critical thinking dispositions was found.
No meaningful difference was found between their learning styles and the class level.
However, a statistically meaningful difference was found in the open-mindedness subscale in
favor of the students at the last grade. Genç, (2008) found that the teacher candidates’carried
out by Tümkaya, (2011) it was found out that the students’ critical thinking dispositions differ
only in the self-confidence subscale according to the class levels. As for the study done by
Aybek (2006), it was found that the critical thinking dispositions of the 4th grade students are
higher than those of the 2nd and 3rd grade students. In addition, Öztürk, (2006) found that as
the grade of the university students increases, their critical thinking power increases as well.
On the other hand, in some studies in the literature, it is pointed out that class level has no
effect on critical thinking. Ekinci, (2009); Gülveren, (2007).
According to the variable of gender, no statistically meaningful difference was found
between the dominant learning styles and critical thinking dispositions. It was observed that
while this result shows similarity to some of the studies in the literature Akar, (2007); Aybek,
(2006); Kürüm, (2002); Özdemir, (2005); Şengül, (2007); Tokyürek, (2001), it contradicts
with the results of other studies Doğanay, Taş and Erden, (2007); Tümkaya, (2011).
As for the variable of age, no meaningful difference has been detected between the
dominant learning styles and critical thinking dispositions. Yet, it is observed that they have
the “assimilator” learning style at most. According to the variable of high school, there are no
meaningful differences between the learning styles and critical thinking dispositions;
however, it was seen that there are meaningful differences between the learning styles and
critical thinking dispositions in terms of the variable of branch. It was found that the seeking
the truth score of the students from general high schools is (26,183±5,380) and this score for
those from Anatolian High Schools is (24,954±5,704). Besides this, the curiosity score
(37,174±5,713) of the university students from Anatolian High Schools of teacher training
was found higher than that (34,187±6,475) of the students from Anatolian High Schools.
A meaningful difference was detected between the students’ average scores of critical
thinking dispositions and the dominant learning styles. The general critical thinking
disposition score (222,505±23,342) of the students with the “diverger” learning style was
found higher than that (214,430±22,118) of the students with the “converger” learning style.
The general critical thinking disposition score (223,455±20,419) of the students with the
26 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
“accomodator” learning style was found higher than that (214,430±22,118) of the students
employing the “converger” learning style. In addition, no meaningful difference was found
among the students’ average scores of open-mindedness, being analytical, and being
systematic according to the variable of the dominant learning styles. Myers and Dyer (2004)
mention in their study that the learning styles have an effect over critical thinking
dispositions. Likewise, when Colucciello (1999) and Güven and Kürüm (2008) analysed the
relationship between the learning styles and critical thinking dispositions, they found some
differences.
In the light of the data obtained from the study, it was seen that each individual has their
own learning styles and critical thinking dispositions. It should never be forgotten that the
students do not have the same learning styles in the process of preparing educational
programs. Furthermore, moving from the fact that individuals have different learning styles, it
is believed that involving different projects and assignments suitable for the different learning
styles in different educational environments will help increase the success.
AÇIŞLI, S. 27
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stilleri ve Eleştirel Düşünme Eğilimlerinin İncelenmesi
Sibel AÇIŞLI†
Artvin Çoruh Üniversitesi, Artvin, TÜRKİYE,
Makale Gönderme Tarihi: 11.07.2013Makale Kabul Tarihi: 09.02.2015
Özet – Bu çalışmada öğretmen adaylarının öğrenme stilleri ve eleştirel düşünme eğilimleri incelenmiştir.
Araştırmanın çalışma grubu Artvin Çoruh Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesi Fen Bilgisi ve Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dallarında öğrenim gören 938 öğrenciden oluşmuştur.
Çalışmada veri toplama aracı olarak Kolb Öğrenme Stilleri Envanteri ve California Eleştirel Düşünme Eğilimleri
Ölçeği (CCTDI) kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 17 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir.
Verilerin analiz edilmesi sonucunda, öğretmen adaylarının öğrenme stilleri ve eleştirel düşünme eğilimleri
arasında değişkenler açısından farklılıklar tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının %40,9 nun özümseyen
öğrenme stiline, %31,2 sinin ayrıştıran öğrenme stiline, %15,9 nun değiştiren öğrenme stiline ve %11,9 nun
yerleştiren öğrenme stiline sahip oldukları tespit edilmiştir. Öğretmen adayları en yüksek puanı analitiklik alt
boyutundan almışlardır. Öğretmen adaylarının sınıf düzeylerine göre eleştirel düşünme eğilimleri arasında
sadece açık fikirlilik alt boyutunda son sınıf öğrencileri lehine istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit
edilmiştir. Öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimlerinin mezun olduğu lise değişkenine göre farklılaşıp
farklılaşmadığı incelendiğinde meraklılık ve doğruyu arama alt boyutlarında anlamlı bir farklılık tespit edilirken,
açık fikirlilik, analitiklik, sistematiklik, kendine güven alt boyutlarında anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir.
Anahtar kelimeler: öğrenme stilleri, eleştirel düşünme eğilimleri, öğretmen adayları
Giriş
Her bireyin sahip olduğu kişisel farklılıklar nedeniyle öğrenme,bazı bireylerde hızlı ve
kolay gerçekleşirken, bazı bireylerde daha yavaş gerçekleşmekte ve zorluklar ortaya
çıkmaktadır. öğretmenlerin uyguladığı öğretim yöntem ve teknikleri yanında eğitim
ortamlarının fiziksel özellikleri gibi bazı etkenleri de, öğrencilerin bireysel farklılıklarıyla
birlikte düşünmek gerekir (Çaycı ve Ünal 2007).
†İletişim: Sibel AÇIŞLI, Yard. Doç. Dr., Artvin Çoruh Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Artvin, TÜRKİYE.
E-mail: [email protected]
Not: Bu araştırma Artvin Çoruh Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir.
28 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Son yıllarda yapılan araştırmaların sonuçları öğrenciler arasında bireysel farklar olduğu
ve öğrencilerin birbirlerinden farklı şekillerde düşündüklerini ve öğrendiklerini ortaya
çıkmıştır. Bu durum da “eleştirel düşünme” ve “öğrenme stili” kavramlarını gündeme
getirmiştir (Tümkaya, 2011). Eleştirel düşünme başıboş bir düşünsel etkinlik değil, sorunların
özüne inen, çeşitli açılardan irdeleyen, anlamaya çalışan, gerekirse karşı çıkmak gibi birden
fazla zihinsel etkinliği içeren çok yönlü bir süreç olup, düşünmenin en gelişmiş ve ileri
şeklidir. bir düşünce biçimidir (Doğanay, 2000; İpşiroğlu, 2002).
Eleştirel düşünme, özel bir düşünce alanına ilişkin mükemmel düşünceyi ortaya çıkaran
disiplinli ve öz kontrollü düşünce biçimidir (Gök ve Erdoğan, 2011). Facione (1990)'a göre
eleştirel düşünme; yorumlama, analiz, değerlendirme ve kestirimde bulunmanın yanında
kararın dayandığı delilsel, kavramsal, metotsal ve içeriksel değerlendirmelerin izah
edilmesiyle sonuçlanan öz düzenleyici, amaca yönelik bir karar mekanizmasıdır (Beşoluk ve
Önder, 2010).
Eleştirel düşünen bireylerin hayatları boyunca karşılaştıkları her durum veya olayın
sebebini ve bunun altında yatan gerçeklerin neler olabileceğini soruşturmaları, okudukları ve
duyduklarının gerçekliği hakkında bilgi edinmeleri, karşılaştıkları problemlere çözüm
üretmeye çaba göstermeleri gibi özellikleri nedeniyle eleştirel düşünmeyen bireylerden farklı
düşünürler ve davranırlar (Özdemir, 2005).
Eleştirel düşünmeyen bireyler, neyi neden yaptıklarının farkına varamazlar.
Öğrendikleri düşünceyle zıtlaşan bir düşünceyle karşılaştıklarında, o düşünceyi savunan
kişileri susturmanın yollarını ararlar. eleştirel düşünmeyen bireyler belli kalıpların içinde
kalmışlardır ve bu bireyler kendilerini yenileme ihtiyacı duymazlar. Bu bireyler, gerçek
manada yapıcı ve yaratıcı olamazlar (Özden, 2005).
Bireylerin nasıl düşündüklerini tanımlayan eleştirel düşünme yanında öğrenmede
önemli olan bir diğer kavram da bireylerin nasıl öğrendikleridir (Tümkaya, 2011). Nasıl
öğrendiğini bilen birey, öğrenmeye yönelik kendi özelliklerini, başka bir deyişle “öğrenme
stilini” bilir. Öğrenme stili, bireyin öğrenmeye yönelik eğilimlerini ya da tercihlerini gösteren
özelliklerdir (Güven ve Kürüm, 2006). Biggs (2001)'e göre öğrenme stili bireyin yaşamında
önemli bir yere sahiptir. Birey kendi öğrenme stilini bildiğinde hem daha kolay ve çabuk
öğrenecek hem de büyük bir olasılıkla öğrenme sürecinde daha başarılı olacaktır (Güven ve
Kürüm, 2004).
Eleştirel düşünebilen, derin öğrenme yaklaşımına sahip ve öğrenme stillerinin öneminin
farkında olan öğretmenlerin iyi bir alan bilgisine sahip olmasının yanında kendilerinin
yetiştirdiği öğrencilerin öğrenme düzeylerini etkileyeceğini bilmesi gereklidir (Beşoluk ve
AÇIŞLI, S. 29
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Önder, 2010). Son zamanlarda yurt dışında yapılan çalışmalarda eğitimde bireysel
farklılıklara önem verilmesinden dolayı, “eleştirel düşünme” ve “öğrenme stilleri” gibi iki
önemli kavram üzerinde daha fazla durulmaya başlanmıştır. Fakat, ülkemizde özellikle bu iki
kavrama yönelik ayrı ayrı birçok araştırma bulunmasına rağmen, iki kavram arasında, bir
ilişkinin olup olmadığı ya da var olan ilişkinin nasıl olduğuna yönelik az çalışma bulunduğu
gözlenmiştir (Tümkaya, 2011). Literatür incelendiğinde çalışmaların bazılarında farklı
ölçekler kullanılmak üzere öğrenenlerin öğrenme stilleri ile eleştirel düşünme eğilimlerini
incelemeye yönelik (Rudd, Baker ve Hoover, 2000; Conceicao, 2004; Wessel ve Williams,
2004; Zhang ve Lambert, 2008; Beşoluk ve Önder, 2010; Tümkaya, 2011) çalışmalarına
rastlanmıştır.
Geleceğin öğretmenleri olacak olan öğretmen adaylarının öğretim hizmetini daha etkili
kılmak ve başarılı bir öğrenme süreci için, kendi öğrenme sitillerinin ve stratejilerinin
farkında olmaları, öğrencilerinin stil ve stratejilerini belirlemeleri ve öğrenme öğretme
sürecini bu belirlemelere yönelik düzenlemeleri onlara yardımcı olacaktır. Bu sebeplerle,
öğretmen adaylarının öğrenme stil ve stratejilerinin belirlenmesi öğretmen niteliklerini
geliştirme süreci bakımından önem taşımaktadır (Ünal vd., 2013).
Yapılan çalışmanın amacı, öğretmen adaylarının öğrenme stilleri ile eleştirel düşünme
eğilimlerinin incelenmesi şeklinde belirlenmiş ve bu amaç doğrultusunda aşağıdaki
problemlere cevap aranmaya çalışılmıştır. Alt problemler şu şekilde ifade edilmiştir;
1. Öğretmen adaylarının sahip oldukları öğrenme stilleri nelerdir?
2. Öğretmen adaylarının sahip oldukları öğrenme stilleri ,öğrenim gördükleri üniversite,
öğrenim gördükleri bölüm, sınıf düzeyleri, cinsiyetleri, yaşları, mezun oldukları lise türü
ve liseden mezun oldukları alan değişkenleri açısından anlamlı bir farklılık göstermekte
midir?
3. Öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimlerine göre dağılımları nelerdir?
4. Öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimleri ,öğrenim gördükleri üniversite, öğrenim
gördükleri bölüm, sınıf düzeyleri, cinsiyetleri, yaşları, mezun oldukları lise türü ve liseden
mezun oldukları alan değişkenleri açısından anlamlı bir farklılık göstermekte midir?
5. Öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimleri ile öğrenme stilleri arasında anlamlı bir
fark var mıdır?
30 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Yöntem
Araştırma Modeli
Bu araştırmada genel tarama modelinden karşılaştırmalı ilişkisel tarama modelindedir.
“Tarama modelleri, geçmişte ya da halen var olan bir durumu var olduğu şekilde betimlemeyi
amaçlayan araştırma yaklaşımlarıdır. Araştırmaya konu olan olay, birey ya da nesne, kendi
koşulları içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya çalışılır. Onları herhangi bir şekilde değiştirme,
etkileme çabası gösterilmez” (Karasar, 2009).
Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan üniversitelerin eğitim
fakültelerinin sınıf ve fen bilgisi öğretmenliğinde öğrenim gören öğretmen adayları
oluşturmuştur. Çalışmanın örneklemini 2012–2013 eğitim-öğretim yılı güz döneminde Artvin
Çoruh Üniversitesi (AÇÜ), Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ve Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitelerinin (RTEÜ) Eğitim Fakültelerinde Sınıf Öğretmenliği ve Fen Bilgisi
Öğretmenliği Anabilim Dallarında öğrenim gören 938 öğrenci seçkisiz örnekleme yöntemine
göre örnekleme alınmıştır.
Veri Toplama Araçları
California Eleştirel Düşünme Ölçeği (CCTDI): Bu çalışmada öğrencilerin eleştirel
düşünme eğilimlerini ölçmek amacıyla, orijinali Facione, Facione ve Giancarlo tarafından
1998 yılında geliştirilen, Türkçeye uyarlamasında geçerlik-güvenirlik çalışması Kökdemir
(2003) tarafından yapılmış olan, California Eleştirel Düşünme Eğilimleri Ölçeği (CCTDI)
kullanılmıştır. Ölçek analitiklik, açık fikirlilik, meraklılık, kendine güven, doğruyu arama,
sistematiklik olmak üzere toplam 6 alt boyut ve 51 maddeden oluşmaktadır. Ölçekte
“tamamen katılıyorum”, “katılıyorum”, “kısmen katılıyorum”, “kısmen katılmıyorum”,
“katılmıyorum” ve “hiç katılmıyorum” biçiminde bir derecelendirme kullanılmıştır. Ölçeğin
iç tutarlılık katsayısı araştırmacı tarafından .88 olarak bulunmuştur. California Eleştirel
Düşünme Eğilimleri Ölçeğinin puanlarının hesaplanmasında her bir alt boyut için belli
puanlar belirlenmiştir. Buna göre, her bir alt boyuttaki puanı 40’dan düşük olan kişilerin
eleştirel düşünme eğilimlerinin düşük, puanı 50’den yüksek olan kişilerin ise yüksek eleştirel
düşünme gücünde olduğu açıklanmaktadır. Ayrıca, California Eleştirel Düşünme Eğilimleri
Ölçeğinin tümünde ise, puanı 240’dan (40x6) az olan kişilerin genel eleştirel düşünme
eğilimlerinin düşük, puanı 300’den (50x6) fazla olanların yüksek olduğu belirtilmiştir
(Kökdemir, 2003).
AÇIŞLI, S. 31
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Kolb Öğrenme Stilleri Envanteri: “Öğrenme Stilleri Envanteri” Kolb (1985) tarafından
geliştirilmiş, Aşkar ve Akkoyunlu (1993) tarafından Türkçeye çevrilmiş, geçerlik ve
güvenirlik çalışmaları yapılmış 12 maddelik bir envanterdir. Envanter bireylerden kendi
öğrenme stillerini en iyi tanımlayan dört öğrenme stilini sıralamalarını isteyen 4’er seçenekli
12 maddeden oluşmaktadır. Her bir maddede yer alan 4 seçenek 1 ve 4 arası puanlanmaktadır.
Ölçekten alınan en düşük puan 12, en yüksek puan 48 dir. Kolb öğrenme stili modelini dört
temel kategoriye ayırır. Bunlar: Somut Yaşantı, Soyut Kavramsallaştırma, Aktif Yaşantı ve
Yansıtıcı Gözlemdir. Her bireyin öğrenme stili, bu dört temel öğrenme biçiminin bileşenidir.
Bu öğrenme stilleri, somut yaşantı ve yansıtıcı gözlem öğrenme biçimlerinin bileşeni olan
“değiştiren”, yansıtıcı gözlem ve soyut kavramsallaştırma biçimlerinin bileşeni olan
“özümseyen”, soyut kavramsallaştırma ve aktif yaşantı öğrenme biçimlerinin bileşeni olan
“ayrıştıran”, somut yaşantı ve aktif yaşantı öğrenme biçimlerinin bileşeni olan “yerleştiren”
öğrenme stilidir (Demir 2008). Öğrenme Stilleri Envanterinin alt ölçeklerinin güvenirlik
katsayıları somut yaşantı için .58, yansıtıcı gözlem için .70, soyut kavramsallaştırma için .71,
aktif yaşantı için .65 bulunmuştur.
Kişisel Bilgi Formu:Bu formda öğrencilerin öğrenim gördükleri üniversite, öğrenim
gördükleri bölüm, sınıf düzeyleri, cinsiyetleri, yaşları, mezun oldukları lise türü ve liseden
mezun oldukları alan ile ilgili sorular yer almıştır.
Verilerin İstatistiksel Analizi
Araştırmada elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for
Windows 17.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verileri değerlendirilirken tanımlayıcı
istatistiksel metotları (Sayı, Yüzde, Ortalama, Standart sapma) kullanılmıştır. Niceliksel
verilerin karşılaştırılmasında iki grup arasındaki farkı t-testi, ikiden fazla grup durumunda
parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Tek yönlü (Oneway) ANOVA testi ve
farklılığa neden olan grubun tespitinde Tukey ve LSD Post Hoc testi kullanılmıştır.
Bulgular
Bu bölümde çalışmada uygulanan veri toplama araçlarından elde edilen bulgular üzerinde
istatistikî işlemler yapılmış ve sonuçlar tablolar halinde verilmiştir.
32 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Tablo 1 Örneklem Grubunun Demografik Özelliklerine İlişkin Bulgular
Tablolar Gruplar Frekans(n) Yüzde (%)
Üniversite
AÇÜ 324 34.5
KTÜ 327 34.9
RTEÜ 287 30.6
Toplam 938 100.0
Bölüm
Sınıf Öğretmenliği 474 50.5
Fen Bilgisi Öğretmenliği 464 49.5
Toplam 938 100.0
Sınıf
1.sınıf 248 26.4
2.sınıf 245 26.1
3.sınıf 200 21.3
4.sınıf 245 26.1
Toplam 938 100.0
Cinsiyet
Erkek 350 37.3
Kız 588 62.7
Toplam 938 100.0
Yaş
17-19 Yaş 265 28.3
20-22 Yaş 577 61.5
23 Yaş ve üstü 96 10.2
Toplam 938 100.0
Mezun Olunan Lise Türü
Düz Lise 650 69.3
Anadolu Lisesi 219 23.3
Anadolu Öğretmen Lisesi 46 4.9
Diğer 23 2.5
Toplam 938 100.0
Liseden Mezun Olunan
Alan
Sayısal 465 49.6
Eşit Ağırlık 473 50.4
Toplam 938 100.0
Tablo 2 Öğrenme Stillerinin Demografik Özelliklere Göre Farklılaşması
Öğrenme Stilleri
Değiştiren Özümseyen Ayrıştıran Yerleştiren
X2/p n % n % n % n %
Üniversite
AÇÜ 45 %13.9 135 %41.7 114 %35.2 30 %9.3 X2=14.716
p=0.023
KTÜ 52 %15.9 132 %40.4 108 %33.0 35 %10.7
RTEÜ 52 %18.1 117 %40.8 71 %24.7 47 %16.4
Bölüm Sınıf Öğr. 71 %15.0 198 %41.8 156 %32.9 49 %10.3 X2=3.580
p=0.311 Fen Bil. Öğr 78 %16.8 186 %40.1 137 %29.5 63 %13.6
Sınıf
1.sınıf 43 %17.3 97 %39.1 77 %31.0 31 %12.5 X2=9.875
p=0.361
2.sınıf 37 %15.1 103 %42.0 79 %32.2 26 %10.6
3.sınıf 29 %14.5 97 %48.5 55 %27.5 19 %9.5
4.sınıf 40 %16.3 87 %35.5 82 %33.5 36 %14.7
Cinsiyet Erkek 59 %16.9 154 %44.0 101 %28.9 36 %10.3 X2=3.903
p=0.272 Kız 90 %15.3 230 %39.1 192 %32.7 76 %12.9
Yaş
17-19 Yaş 49 %18.5 109 %41.1 81 %30.6 26 %9.8 X2=4.425
p=0.619
20-22 Yaş 86 %14.9 231 %40.0 186 %32.2 74 %12.8
23 Yaş ve üstü 14 %14.6 44 %45.8 26 %27.1 12 %12.5
Mezun Olduğu Lise
Düz Lise 107 %16.5 262 %40.3 208 %32.0 73 %11.2 X2=6.681
p=0.670
Anadolu Lisesi 30 %13.7 95 %43.4 61 %27.9 33 %15.1
Anadolu Ö. L. 8 %17.4 20 %43.5 14 %30.4 4 %8.7
Diğer 4 %17.4 7 %30.4 10 %43.5 2 %8.7
Mezun Olunan Alan
Sayısal 78 %16.8 187 %40.2 137 %29.5 63 %13.5 X2=3.503
p=0.320 Eşit Ağırlık 71 %15.0 197 %41.6 156 %33.0 49 %10.4
AÇIŞLI, S. 33
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin öğrenme stilleri değişkenine göre 149'u
(%15.9) değiştiren, 384'ü (%40.9) özümseyen, 293'ü (%31.2) ayrıştıran, 112'si (%11.9)
yerleştiren olarak dağılmaktadır. Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin öğrenim
gördüğü üniversite ile öğrenme stilleri arasında anlamlı bir fark bulunmuştur (X2=14.716;
p=0.023<0.05). Öğrenme stili değiştiren olan üniversite öğrencilerinin 45'inin (%13.9) AÇÜ,
52'sinin (%15.9) KTÜ, 52'sinin (%18.1) RTEÜ; öğrenme stili özümseyen olan üniversite
öğrencilerinin 135'inin (%41.7) AÇÜ,132'sinin (%40,4) KTÜ, 117'sinin (%40.8) RTEÜ;
öğrenme stili ayrıştıran olan üniversite öğrencilerinin 114'ünün (%35.2) AÇÜ, 108'inin (%33)
KTÜ, 71'inin (%24.7) RTEÜ; öğrenme stili yerleştiren olan üniversite öğrencilerinin 30'unun
(%9.3) AÇÜ, 35'inin (%10.7) KTÜ, 47'sinin (%16.4) RTE üniversitesinde öğrenim gördükleri
görülmektedir. Ayrıca araştırmadan elde edilen bulgulara göre araştırmaya katılan öğretmen
adaylarının öğrenim gördüğü bölüm ile öğrenme stilleri arasında (X2=3.580; p=0.311>0.05);
öğretmen adaylarının öğrenim gördüğü sınıf ile öğrenme stilleri arasında (X2=9.875;
p=0.361>0.05); öğretmen adaylarının cinsiyetleri ile öğrenme stilleri arasında (X2=3.903;
p=0.272>0.05); öğretmen adaylarının yaşları ile öğrenme stilleri arasında (X2=4.425;
p=0.619>0.05); öğretmen adaylarının mezun oldukları lise türü ile öğrenme stilleri arasında
(X2=6.681; p=0.670>0.05); öğretmen adaylarının liseden mezun oldukları alanlar ile öğrenme
stilleri arasında (X2=3.503; p=0.320>0.05) anlamlı fark bulunmamıştır.
Tablo 3 Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme Eğilim Puanlarının Alt Boyutlara Göre
Dağılımı
N Ort Ss Min. Max. Doğruyu Arama 938 25.836 5.496 7.000 42.000
Açık Fikirlilik 938 51.758 8.123 17.000 72.000
Analitiklik 938 53.479 6.474 22.000 66.000
Sistematiklik 938 25.875 4.106 12.000 36.000
Kendine Güven 938 27.737 5.612 9.000 42.000
Meraklılık 938 35.121 6.257 10.000 48.000
Genel Eleştirel Düşünme Eğilimi 938 219.805 22.573 122.000 286.000
Öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimi puanları incelendiğinde, doğruyu arama
alt boyutunun ortalamasının (25.836±5.496); açık fikirlilik alt boyutunun ortalamasının
(51.758±8.123); analitiklik alt boyutunun ortalamasının (53.479±6.474); sistematiklik alt
boyutunun ortalamasının (25.875±4.106); kendine güven alt boyutunun ortalamasının
(27.737±5.612); meraklılık alt boyutunun ortalamasının (35.121±6.257); genel eleştirel
düşünme eğilimi ortalamasının (219.805±22.573) düzeyde olduğu görülmektedir.
34 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Tablo 4 Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme Eğilimlerinin Öğrenim Gördükleri Üniversiteye
Göre ANOVA Sonuçları
Grup N Ort Ss F p Doğruyu
Arama
AÇÜ 324 25.781 5.473 0.163 0.849
KTÜ 327 25.755 5.618
RTEÜ 287 25.990 5.396
Açık Fikirlilik AÇÜ 324 51.370 8.290 1.738 0.176
KTÜ 327 51.492 8.344
RTEÜ 287 52.498 7.640
Analitiklik AÇÜ 324 54.012 6.149 1.982 0.138
KTÜ 327 53.385 6.873
RTEÜ 287 52.983 6.339
Sistematiklik AÇÜ 324 25.997 4.076 0.304 0.738
KTÜ 327 25.746 4.279
RTEÜ 287 25.885 3.945
Kendine
Güven
AÇÜ 324 27.485 5.663 1.142 0.320
KTÜ 327 28.110 5.800
RTEÜ 287 27.596 5.327
Meraklılık AÇÜ 324 35.185 6.414 0.066 0.936
KTÜ 327 35.153 6.451
RTEÜ 287 35.011 5.862
Genel
Eleştirel
Düşünme
Eğilimi
AÇÜ 324 219.830 22.317 0.016 0.985
KTÜ 327 219.642 23.719
RTEÜ 287 219.962 21.578
Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin doğruyu arama, açık fikirlilik, analitiklik,
sistematiklik, kendine güven, meraklılık, genel eleştirel düşünme eğilimi puan ortalamaları
arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmamıştır (p>0.05).
Tablo 5 Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme Eğilimlerinin Program Türüne Göre t Testi
Sonuçları
Grup N Ort Ss T p Doğruyu Arama Sınıf Öğretmenliği 474 25.652 5.434 -1.036 0.300
Fen Bilgisi Öğretmenliği 464 26.024 5.558
Açık Fikirlilik Sınıf Öğretmenliği 474 51.711 7.921 -0.179 0.858
Fen Bilgisi Öğretmenliği 464 51.806 8.331
Analitiklik Sınıf Öğretmenliği 474 53.844 6.447 1.748 0.081
Fen Bilgisi Öğretmenliği 464 53.106 6.487
Sistematiklik Sınıf Öğretmenliği 474 25.734 4.148 -1.064 0.288
Fen Bilgisi Öğretmenliği 464 26.019 4.062
Kendine Güven Sınıf Öğretmenliği 474 28.038 5.478 1.664 0.097
Fen Bilgisi Öğretmenliği 464 27.429 5.735
Meraklılık Sınıf Öğretmenliği 474 34.979 6.350 -0.700 0.484
Fen Bilgisi Öğretmenliği 464 35.265 6.165
Genel Eleştirel
Düşünme Eğilimi
Sınıf Öğretmenliği 474 219.958 22.374 0.210 0.834
Fen Bilgisi Öğretmenliği 464 219.649 22.798
AÇIŞLI, S. 35
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Örneklem grubunun doğruyu arama, açık fikirlilik, analitiklik, sistematiklik, kendine
güven, meraklılık, genel eleştirel düşünme eğilimi puan ortalamaları arasında fark istatistiksel
açıdan anlamlı bulunmamıştır (p>0.05).
Tablo 6 Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme Eğilimlerine Yönelik Puanlarının Sınıf
Düzeyine Göre ANOVA Sonuçları
Grup N Ort Ss F P Fark
Doğruyu Arama
1.sınıf 248 25.996 5.341
1.537 0.203 2.sınıf 245 25.759 5.741
3.sınıf 200 25.190 5.270
4.sınıf 245 26.278 5.562
Açık Fikirlilik
1.sınıf 248 52.327 7.791
3.722 0.011 4>3 2.sınıf 245 51.269 8.259
3.sınıf 200 50.435 8.092
4.sınıf 245 52.751 8.204
Analitiklik
1.sınıf 248 53.589 6.933
1.124 0.338 2.sınıf 245 53.967 5.832
3.sınıf 200 52.855 6.793
4.sınıf 245 53.388 6.329
Sistematiklik
1.sınıf 248 25.802 4.064
1.788 0.148 2.sınıf 245 25.800 4.029
3.sınıf 200 25.475 4.168
4.sınıf 245 26.351 4.152
Kendine Güven
1.sınıf 248 27.512 5.926
1.138 0.333 2.sınıf 245 27.967 5.418
3.sınıf 200 27.260 5.544
4.sınıf 245 28.122 5.526
Meraklılık
1.sınıf 248 34.988 6.464
1.061 0.365 2.sınıf 245 35.339 6.327
3.sınıf 200 34.530 6.188
4.sınıf 245 35.518 6.025
Genel Eleştirel Düşünme Eğilimi
1.sınıf 248 220.214 21.974
3.308 0.020 4>3 2.sınıf 245 220.102 22.170
3.sınıf 200 215.745 22.686
4.sınıf 245 222.408 23.154
Öğretmen adaylarının sınıf düzeylerine göre eleştirel düşünme eğilimleri incelendiğinde
sadece açık fikirlilik alt boyutunda (F=3.722; p=0.011<0.05), ve genel eleştirel düşünme puan
ortalamalarında (F=3.308; p=0.02<0.05) anlamlı farlılık bulunmuştur. Açık fikirlilik alt
boyutunda farklılıkların kaynaklarını belirlemek amacıyla yapılan tamamlayıcı post-hoc
analizi sonucunda 4.sınıfta öğrenim gören üniversite öğrencilerinin açık fikirlilik puanları
(52.751±8.204), 3.sınıfta öğrenim gören üniversite öğrencilerinin açık fikirlilik puanlarından
(50.435±8.092) yüksek bulunmuştur. Ayrıca öğretmen adaylarının genel eleştirel düşünme
eğilimi puanları arasındaki farklılıkların kaynaklarını belirlemek amacıyla yapılan
tamamlayıcı post-hoc analizi sonucunda ise 4.sınıfta öğrenim gören üniversite öğrencilerinin
genel eleştirel düşünme eğilimi puanları (222.408±23.154), 3.sınıfta öğrenim gören üniversite
36 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
öğrencilerinin genel eleştirel düşünme eğilimi puanlarından (215.745±22.686) yüksek
bulunmuştur.
Öğrencilerin doğruyu arama, analitiklik, sistematiklik, kendine güven, meraklılık
puanları ortalamalarında sınıf değişkenine göre anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0.05).
Tablo 7Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme Eğilimlerinin Cinsiyete Göre t Testi
Sonuçları
Grup N Ort Ss T P
Doğruyu Arama Erkek 350 25.534 5.544 -1.297 0.195
Kız 588 26.015 5.464
Açık Fikirlilik Erkek 350 52.146 8.246 1.128 0.260
Kız 588 51.527 8.046
Analitiklik Erkek 350 53.466 6.689 -0.047 0.962
Kız 588 53.486 6.348
Sistematiklik Erkek 350 25.909 4.337 0.192 0.852
Kız 588 25.855 3.965
Kendine Güven Erkek 350 27.497 6.129 -1.009 0.332
Kız 588 27.879 5.281
Meraklılık Erkek 350 35.103 6.526 -0.066 0.947
Kız 588 35.131 6.097
Genel Eleştirel Düşünme Eğilimi Erkek 350 219.654 23.729 -0.158 0.875
Kız 588 219.895 21.877
Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin doğruyu arama, açık fikirlilik, analitiklik,
sistematiklik, kendine güven, meraklılık, genel eleştirel düşünme eğilimi puanları
ortalamalarında cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0.05).
Tablo 8Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme Eğilimlerine Yönelik Puanlarının Yaş
Değişkenine Göre ANOVA Sonuçları
Grup N Ort Ss F p Doğruyu Arama 17-19 Yaş 265 25.887 5.475 1.861 0.156
20-22 Yaş 577 25.650 5.498
23 Yaş ve üstü 96 26.813 5.489
Açık Fikirlilik 17-19 Yaş 265 51.804 8.073 0.418 0.658
20-22 Yaş 577 51.624 8.195
23 Yaş ve üstü 96 52.438 7.863
Analitiklik 17-19 Yaş 265 53.438 6.740 0.074 0.928
20-22 Yaş 577 53.458 6.350
23 Yaş ve üstü 96 53.719 6.529
Sistematiklik 17-19 Yaş 265 25.687 4.196 2.543 0.079
20-22 Yaş 577 26.083 3.967
23 Yaş ve üstü 96 25.146 4.584
Kendine Güven 17-19 Yaş 265 27.415 5.708 0.995 0.370
20-22 Yaş 577 27.941 5.473
23 Yaş Ve üstü 96 27.396 6.150
Meraklılık 17-19 Yaş 265 34.951 6.393 0.224 0.799
20-22 Yaş 577 35.229 6.176
23 Yaş ve üstü 96 34.938 6.417
AÇIŞLI, S. 37
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Genel Eleştirel Düşünme
Eğilimi
17-19 Yaş 265 219.181 22.545 0.158 0.854
20-22 Yaş 577 219.984 22.313
23 Yaş ve üstü 96 220.448 24.348
Örneklem grubunun doğruyu arama, açık fikirlilik, analitiklik, sistematiklik, kendine
güven, meraklılık, genel eleştirel düşünme eğilimi puanları ortalamalarında yaş değişkenine
göre anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p>0.05).
Tablo 9 Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme Eğilimlerine Yönelik Puanlarının Mezun Olunan
Lise Türüne Göre ANOVA Sonuçları
Grup N Ort Ss F P Fark Doğruyu
Arama
Düz Lise 650 26.183 5.380 4.602 0.003 1>2
Anadolu Lisesi 219 24.954 5.704
Anadolu Öğretmen Lisesi 46 24.326 5.704
Diğer 23 27.435 4.989
Açık Fikirlilik Düz Lise 650 51.765 7.934 0.667 0.573
Anadolu Lisesi 219 51.397 8.752
Anadolu Öğretmen Lisesi 46 52.435 7.577
Diğer 23 53.652 8.397
Analitiklik Düz Lise 650 53.680 6.300 1.154 0.326
Anadolu Lisesi 219 53.082 6.954
Anadolu Öğretmen Lisesi 46 53.478 6.098
Diğer 23 51.565 7.235
Sistematiklik Düz Lise 650 25.997 4.086 2.116 0.097
Anadolu Lisesi 219 25.406 4.100
Anadolu Öğretmen Lisesi 46 25.674 3.777
Diğer 23 27.304 4.977
Kendine
Güven
Düz Lise 650 27.999 5.579 1.815 0.143
Anadolu Lisesi 219 27.000 5.696
Anadolu Öğretmen Lisesi 46 27.826 5.322
Diğer 23 27.174 5.982
Meraklılık Düz Lise 650 35.285 6.192 3.455 0.016 3>2
Anadolu Lisesi 219 34.187 6.475
Anadolu Öğretmen Lisesi 46 37.174 5.713
Diğer 23 35.261 6.009
Genel
Eleştirel
Düşünme
Eğilimi
Düz Lise 650 220.908 22.950 2.714 0.044 1>2
Anadolu Lisesi 219 216.027 21.257
Anadolu Öğretmen Lisesi 46 220.913 21.896
Diğer 23 222.391 22.769
Öğretmen adaylarının mezun olunan lise türüne göre doğruyu arama puan ortalamaları
(F=4.602; p=0.003<0.05) arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur. Düz
Liseden mezun olan üniversite öğrencilerinin doğruyu arama puanları (26.183±5.380),
Anadolu Lisesinden mezun olan üniversite öğrencilerinin doğruyu arama puanlarından
(24.954±5.704) yüksek bulunmuştur.
Öğretmen adaylarının mezun olunan lise türüne göre meraklılık puanları ortalamaları
F=3.455; p=0.016<0.05) istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur. Anadolu Öğretmen
Lisesinden mezun olan üniversite öğrencilerinin meraklılık puanları (37.174±5.713), Anadolu
38 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Lisesinden mezun olan üniversite öğrencilerinin meraklılık puanlarından (34.187±6.475)
yüksek bulunmuştur.
Öğretmen adaylarının mezun olunan lise türüne göre genel eleştirel düşünme eğilimi
puanları ortalamaları arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur (F=2.714;
p=0.044<0.05). Düz Liseden mezun olan üniversite öğrencilerinin genel eleştirel düşünme
eğilimi puanları (220.908±22.950), Anadolu Lisesinden mezun olan üniversite öğrencilerinin
genel eleştirel düşünme eğilimi puanlarından (216.027±21.257) yüksek bulunmuştur.
Öğretmen adaylarının mezun olunan lise türüne göre açık fikirlilik, analitiklik,
sistematiklik, kendine güven puanları ortalamaları arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı
bulunmamıştır (p>0.05).
Tablo 10 Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme Eğilimlerinin Liseden Mezun Olunan Alana
Göre t Testi Sonuçları
Grup N Ort Ss T p Doğruyu Arama Sayısal 465 26.030 5.509 1.074 0.283
Eşit Ağırlık 473 25.645 5.482
Açık Fikirlilik Sayısal 465 51.903 8.171 0.543 0.587
Eşit Ağırlık 473 51.615 8.081
Analitiklik Sayısal 465 53.082 6.464 -1.864 0.063
Eşit Ağırlık 473 53.869 6.467
Sistematiklik Sayısal 465 26.045 4.028 1.257 0.209
Eşit Ağırlık 473 25.708 4.178
Kendine Güven Sayısal 465 27.379 5.712 -1.941 0.053
Eşit Ağırlık 473 28.089 5.495
Meraklılık Sayısal 465 35.230 6.150 0.532 0.595
Eşit Ağırlık 473 35.013 6.366
Genel Eleştirel Düşünme Eğilimi Sayısal 465 219.669 22.805 -0.183 0.855
Eşit Ağırlık 473 219.939 22.367
Örneklem grubunun doğruyu arama, açık fikirlilik, analitiklik, sistematiklik, kendine
güven, meraklılık, genel eleştirel düşünme eğilimi puanları ortalamalarının liseden mezun
olunan alana göre grup ortalamaları arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmamıştır
(p>0.05).
Tablo 11Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme EğilimlerininÖğrenme Stillerine Göre
ANOVA Sonuçları
Grup N Ort Ss F p Fark Doğruyu Arama Değiştiren 149 25.168 5.334 2.167 0.090
Özümseyen 384 25.635 5.564
Ayrıştıran 293 26.085 5.598
Yerleştiren 112 26.759 5.099
Açık Fikirlilik Değiştiren 149 50.530 8.475 2.386 0.068
Özümseyen 384 51.740 7.861
Ayrıştıran 293 51.843 8.086
AÇIŞLI, S. 39
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Yerleştiren 112 53.232 8.468
Analitiklik Değiştiren 149 52.409 7.221 2.133 0.095
Özümseyen 384 53.393 6.409
Ayrıştıran 293 53.901 6.352
Yerleştiren 112 54.089 5.832
Sistematiklik Değiştiren 149 25.718 4.110 0.166 0.919
Özümseyen 384 25.833 4.002
Ayrıştıran 293 25.959 4.391
Yerleştiren 112 26.009 3.704
Kendine Güven Değiştiren 149 26.557 5.898 3.956 0.008 3>1
Özümseyen 384 27.646 5.635
Ayrıştıran 293 28.474 5.475
Yerleştiren 112 27.688 5.266
Meraklılık Değiştiren 149 34.047 5.824 6.185 0.000 3>1
3>2 Özümseyen 384 34.518 6.462
Ayrıştıran 293 36.242 6.395
Yerleştiren 112 35.679 5.216
Genel Eleştirel Düşünme
Eğilimi
Değiştiren 149 214.430 22.118 5.541 0.001 3>1
4>1 Özümseyen 384 218.766 22.350
Ayrıştıran 293 222.505 23.342
Yerleştiren 112 223.455 20.419
Öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimleri ile öğrenme stilleri incelendiğinde,
kendine güven alt boyutunda anlamlı bir farklılık bulunmuştur (F=3.956; p=0.008<0.05).
Öğrenme stili ayrıştıran olan üniversite öğrencilerinin kendine güven puanları
(28.474±5.475), öğrenme stili değiştiren olan üniversite öğrencilerinin kendine güven
puanlarından (26.557±5.898) yüksek bulunmuştur.
Öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimleri ile öğrenme stilleri incelendiğinde
meraklılık puanları ortalamaları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmuştur
(F=6.185; p=0.000<0.05). Öğrenme stili ayrıştıran olan üniversite öğrencilerinin meraklılık
puanları (36.242±6.395), öğrenme stili değiştiren olan üniversite öğrencilerinin meraklılık
puanlarından (34.047±5.824) yüksek bulunmuştur. Öğrenme stili ayrıştıran olan üniversite
öğrencilerinin meraklılık puanları (36.242±6.395), öğrenme stili özümseyen olan üniversite
öğrencilerinin meraklılık puanlarından (34.518±6.462) yüksek bulunmuştur.
Öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimleri ile öğrenme stilleri incelendiğinde
genel eleştirel düşünme eğilimi puanları ortalamaları arasında fark istatistiksel açıdan anlamlı
bulunmuştur (F=5.541; p=0.001<0.05). Öğrenme stili ayrıştıran olan üniversite öğrencilerinin
genel eleştirel düşünme eğilimi puanları (222.505±23.342), öğrenme stili değiştiren olan
üniversite öğrencilerinin genel eleştirel düşünme eğilimi puanlarından (214.430±22.118)
yüksek bulunmuştur. Öğrenme stili yerleştiren olan üniversite öğrencilerinin genel eleştirel
düşünme eğilimi puanları (223.455±20.419), öğrenme stili değiştiren olan üniversite
40 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
öğrencilerinin genel eleştirel düşünme eğilimi puanlarından (214.430±22.118) yüksek
bulunmuştur.
Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin doğruyu arama, açık fikirlilik, analitiklik,
sistematiklik puanları ortalamaları arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmamıştır
(p>0.05).
Sonuç ve Öneriler
Çalışmadan elde edilen verilerin analizinden çalışmaya katılan öğretmen adaylarının en
fazla özümseyen öğrenme stiline, en az ise yerleştiren öğrenme stiline sahip oldukları tespit
edilmiştir. Bu bağlamda öğretmen adaylarının öğrenirken soyut kavramlar üzerinde
odaklandıkları ve sıralı, ayrıntılı ve sistematik bilgiyi kullanmayı ve fikirleri mantıksal analiz
etmeyi tercih ettikleri söylenebilir. Elde edilen bu sonuç literatür de yer alan diğer
çalışmaların sonuçlarıyla da paralellik göstermektedir Çiğdem ve Memiş, (2011); Denizoğlu,
(2008); Güven ve Kürüm, (2008); Hasırcı, (2006); Karademir ve Tezel, (2010); Sülün ve
Bahar, (2009); Tümkaya,(2011).
Çalışmadan elde edilen verilerin analizinden çalışmaya katılan öğretmen adaylarının
öğrenim gördüğü üniversite değişkenine göre öğrenme stilleri arasında anlamlı bir farklılık
tespit edilmiştir. Bu sonuca karşın öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri üniversite
değişkenine göre eleştirel düşünme eğilimlerinin farklılaşmadığı tespit edilmiştir.
Araştırmaya katılan öğretmen adaylarının bölüm değişkenine göre öğrenme stilleri
arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir. Bu sonuç Baykara Pehivan, (2010) yapmış
olduğu çalışma sonucuyla paralellik göstermektedir. Kahyaoğlu, (2011) Öğretmen adaylarının
öğrenim gördükleri programa göre öğrenme stilleri incelendiğinde, Fen Bilgisi öğretmenliği
programında öğrenim gören öğretmen adaylarının en fazla özümseyen öğrenme stillerine
sahip olduğu daha sonra sırayla ayrıştıran, yerleştiren ve değiştiren öğrenme stilleri şeklinde
sıralandığını ifade ederken, sınıf öğretmenliği programı öğretmen adayları ise en fazla
ayrıştıran öğrenme stillerine sahip olduğu daha sonra özümseyen, değiştiren ve yerleştiren
öğrenme stilleri şeklinde sıralandığını belirtmiştir.
Çalışmadan elde edilen verilerin analizinden çalışmaya katılan öğretmen adaylarının
sahip oldukları öğrenme stilleri ile öğrenim gördüğü sınıf düzeyleri arasında anlamlı bir
farklılık tespit edilmemiştir. Alanyazın incelendiğinde bu sonuç Beşoluk ve Önder, (2010)
araştırma sonucuyla paralellik gösterirken, Can (2011); Çiğdem ve Memiş, (2011); Karademir
ve Tezel, (2010)'in araştırma sonuçlarıyla da çelişmektedir. Ancak sınıf düzeyi açısından
bakıldığında tüm sınıflar düzeyinde öğretmen adaylarının en fazla özümseyen öğrenme stiline
AÇIŞLI, S. 41
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
sahip oldukları tespit edilmiştir. Bir başka deyişle çoğunlukla öğretmen adaylarının en fazla
soyut kavramsallaştırma ve yansıtıcı gözlem yetenekleri baskın olan bireyler oldukları ve
öğrenirken okumayı, analitik örnekleri incelemeyi ve bir şeyler üzerinde düşünmek için
zamana sahip olmayı tercih ettikleri söylenebilir.
Çalışmadan elde edilen verilerin analizinden cinsiyetin öğrenme stillerini belirlemede
etkili bir faktör olmadığı bulunmuştur. Bu sonuç literatürde yer alan bazı araştırma
sonuçlarıyla (Beşoluk ve Önder, (2010); Can, (2011); Denizoğlu, (2008); Koç, (2007))
paralellik gösterirken, bazı araştırma sonuçlarıyla da (Baykara Pehivan, (2010); Çiğdem ve
Memiş, (2011); Kahyaoğlu, (2011); Karademir ve Tezel, (2010)) çelişmektedir.
Araştırmadan elde edilen verilerin analizinden yaş değişkenine göre öğrenme stilleri
anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir. Bu sonuç Beşoluk ve Önder, (2010) araştırma
sonucuyla paralellik göstermektedir.
Araştırmadan elde edilen verilerin analizinden öğretmen adaylarının mezun oldukları
lise ve liseden mezun oldukları alan değişkenlerine göre öğrenme stilleri arasında anlamlı bir
farklılık tespit edilmemiştir. Bu sonuç Karademir ve Tezel, (2010); araştırma sonucuyla
paralellik göstermektedir. Buna karşın düz lise, Anadolu lisesi ve Anadolu öğretmen lisesi
mezunlarının genel olarak özümseyen öğrenme stiline sahip oldukları görülürken diğer lise
mezunlarının ise en fazla ayrıştıran öğrenme stiline sahip oldukları gözlenmiştir. Çiğdem ve
Memiş, (2011) tarafında yapılan çalışmada öğretmen adaylarının öğrenme stillerinde mezun
oldukları lise türü arasında bir farklılık tespit edilmediği ifade edilirken, Genel Lise ve
Anadolu Lisesinden mezun öğretmen adaylarının genel olarak ayrıştırma ve özümseme,
Yabancı Dil Ağırlıklı Liseden mezun öğretmen adaylarının genelinin ise ayrıştırma öğrenme
stiline sahip olduğunu ifade etmiştir.
Çalışmada öğretmen adayları analitiklik alt faktöründen en yüksek, sistematiklik alt
faktöründen ise en düşük puanı almışlardır. ayrıca öğretmen adaylarının genelde düşük
eleştirel düşünme eğilimine sahip oldukları anlaşılmıştır. Bu sonuç Güven ve Kürüm, (2008);
Tümkaya, (2011) araştırma sonuçlarıyla paralellik göstermektedir. Çalışmada öğretmen
adaylarının analitiklik alt ölçeğinden yüksek puan almaları bu kişilerin potansiyel olarak
sorun çıkabilecek durumlara karşı dikkatli olmaları ve zor problemler karşısında bile akıl
yürütme ve nesnel kanıt kullanma eğilimleri özelliklerine sahip olmalarından kaynaklanabilir.
Ayrıca öğretmen adaylarının açık fikirlilik alt ölçeğinden yüksek puan almaları bu kişilerin
farklı yaklaşımlara karşı hoşgörüsünü ve kendi hatalarına karşı duyarlı davranma ve herhangi
42 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
bir konuda karar verirken sadece kendi düşüncelerine değil başkalarının görüşlerini de göz
önüne almalarından kaynaklanabilir.
Çalışmadan elde edilen verilerin analizinden çalışmaya katılan öğretmen adaylarının
cinsiyet değişkenine göre eleştirel düşünme eğilimleri arasında anlamlı bir farklılık tespit
edilmemiştir. Bu sonuç literatür de yer alan bazı çalışma sonuçlarıyla paralellik gösterirken
Tokyürek, (2001); Kürüm, (2002); Özdemir, (2005); Aybek, (2006); Akar, (2007); Şengül,
(2007);bazı araştırma sonuçlarıyla da Kökdemir, (2003); Bökeoğlu ve Yılmaz, (2005);
Doğanay, Taş ve Erden, (2007); Beşoluk ve Önder, (2010); Tümkaya, (2011); Kartal, (2012)
çeliştiği gözlenmiştir.
Öğretmen adaylarının öğrenim gördükleri bölüme göre eleştirel düşünme eğilimleri
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Bu sonuç Beşoluk ve Önder,
(2010) araştırma sonucuyla paralellik göstermektedir. Doğanay, Taş ve Erden (2007),
yaptıkları çalışmada öğrencilerin okudukları bölüme göre eleştirel düşünme düzeyleri
arasında anlamlı bir fark bulunmuştur.
Öğretmen adaylarının yaş değişkenine göre eleştirel düşünme eğilimleri arasında
anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir. Bu sonuç Beşoluk ve Önder, (2010) araştırma
sonucuyla paralellik gösterirken Bökeoğlu ve Yılmaz, (2005); Doğanay, Taş ve Erden (2007),
araştırma sonuçlarıyla çelişmektedir. Ancak yaş değişkenine göre öğrenme stilleri
incelendiğinde öğretmen adaylarının yaş gruplarına göre en fazla özümseyen öğrenme stiline
sahip oldukları gözlenmiştir. Bir başka deyişle genel olarak öğretmen adaylarının soyut
kavramsallaştırma ve yansıtıcı gözlem yeteneklerinin baskın olduğu ve bu bireylerin en
önemli özelliklerinin kavramsal modeller oluşturma yeteneklerinin olmasından kaynaklandığı
düşünülmektedir. Ayrıca öğretmen adaylarının yaş değişkenine göre en fazla analitiklik
ölçeğinden puan aldıkları görülmüştür. Bir başka deyişle bu sonuç öğretmen adaylarının
potansiyel olarak sorun çıkabilecek durumlara karşı dikkatli olma ve zor problemler
karşısında bile akıl yürütme ve nesnel kanıt kullanma eğilimlerini gösterme özelliklerine sahip
olmalarından kaynaklanabilir.
Çalışmadan elde edilen verilerin analizinden çalışmaya katılan öğretmen adaylarının
sınıf düzeylerine göre eleştirel düşünme eğilimleri arasında sadece açık fikirlilik alt
boyutunda son sınıf öğrencileri lehine istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmiştir. Son
sınıf öğrencilerinin açık fikirlilik alt boyutundan yüksek puan almaları, bu öğrenme stiline
sahip kişilerin farklı yaklaşımlara karşı hoşgörülü olma, herhangi bir karar verirken sadece
kendi düşüncelerine değil başkalarının görüşlerini de göz önüne alma ve kendi hatalarına
karşı duyarlı olmalarından kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Genç, (2008), öğretmen
AÇIŞLI, S. 43
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
adaylarının eleştirel düşünme eğilimlerinin öğrenim gördükleri sınıflara göre analitiklik alt
boyutunda farklılaştığını ve bu farkın dördüncü sınıf lehine olduğunu bulmuştur. Tümkaya,
(2011) tarafından yapılan çalışmada ise sınıf düzeylerine göre öğrencilerin eleştirel düşünme
eğilimlerinin yalnızca kendine güven alt boyutunda son sınıf öğrencileri lehine, anlamlı bir
şekilde farklılık olduğunu saptamıştır. Aybek, (2006) tarafından yapılan çalışmada ise
dördüncü sınıf öğrencilerinin toplam eleştirel düşünme eğilimlerinin üçüncü ve ikinci sınıf
öğrencilerinden daha yüksek olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca Öztürk, (2006) tarafından
yapılan çalışmada da eleştirel düşünme gücünün üniversite öğrencilerinde sınıf yükseldikçe
arttığını saptamıştır. Literatürde yer alan bazı araştırmalarda ise sınıf düzeyinin eleştirel
düşünme üzerinde etkisi olmadığı bulunmuştur (Gülveren, (2007); Ekinci (2009); Beşoluk ve
Önder, (2010)).
Öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilim düzeyleri mezun olduğu lise
değişkenine göre incelendiğinde Düz Liseden mezun olan öğrencilerin doğruyu arama
puanları ile Anadolu Öğretmen Lisesinden mezun olan öğrencilerin meraklılık puanları
Anadolu Lisesinden mezun olan öğrencilerin puanlarından yüksek bulunmuştur. Bunlara
ilaveten düz Liseden mezun olan öğrencilerin genel eleştirel düşünme eğilimi puanları,
Anadolu Lisesinden mezun olan öğrencilerin genel eleştirel düşünme eğilimi puanlarından
yüksek bulunmuştur. Bu sonuca karşın araştırmadan elde edilen verilerin analizinden
öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimleri düzeylerinin liseden mezun oldukları alana
göre farklılık göstermediği tespit edilmemiştir. Doğanay, Taş ve Erden, (2007) ise yaptıkları
çalışma sonucunda öğrencilerin mezun oldukları lise türüne göre eleştirel düşünme düzeyleri
arasında anlamlı farklılık tespit etmişler ve İmam Hatip ve Meslek Liselerinden gelen
öğrencilerin puanlarının, özel liselerden ve genel liselerden gelen öğrencilerin puanlarından
daha yüksek çıktığını ifade etmişlerdir. Beşoluk ve Önder, (2010) araştırmasında öğretmen
adaylarının eleştirel düşünme eğilimleri puanlarını incelediğinde en düşük ortalamaya
Anadolu Öğretmen Lisesi kökenlilerin sahip olduğunu tespit etmiştir.
Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin genel eleştirel düşünme eğilimi puanları
ortalamalarının öğrenme stilleri değişkenine göre anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Öğrenme
stili ayrıştıran ve yerleştiren olan üniversite öğrencilerinin genel eleştirel düşünme eğilimi
puanları, öğrenme stili değiştiren olan üniversite öğrencilerinin genel eleştirel düşünme
eğilimi puanlarından yüksek bulunmuştur. Bu bulgulara karşın üniversite öğrencilerinin
doğruyu arama, açık fikirlilik, analitiklik, sistematiklik puanları ortalamaları öğrenme stilleri
değişkenine göre anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Tümkaya, (2011) tarafından yapılan
44 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
çalışmada ise ayrıştıran öğrenme stiline sahip olan öğrencilerin meraklılık ve kendine güven
alt boyutları ile toplam eleştirel düşünme eğilimleri özümseyen öğrenme stiline sahip olan
öğrencilerden daha yüksek olduğu görülmüştür. Öte yandan, doğruyu arama alt boyutunda
değiştiren öğrenme stiline sahip olan öğrencilerin, özümseyen öğrenme stiline sahip olan
öğrencilere göre daha yüksek bir ortalamaya sahip oldukları anlaşılmıştır. Myers ve Dyer
(2004) öğrenme stillerinin eleştirel düşünme becerileri üzerindeki etkisini araştırdıkları
çalışmalarında öğrenme stillerinin eleştirel düşünme üzerinde etkili olduğunu belirtmişlerdir.
Benzer şekilde literatür de yer alan eleştirel düşünme eğilimleri ile öğrenme stillerinin
incelendiği çalışmaların bazılarında farklılıklar tespit edilmiştir Colucciello,(1999); Güven ve
Kürüm, (2008).
Elde edilen bu sonuçlar doğrultusunda her bireyin kendine özgü bir öğrenme stili ve
eleştirel düşünme eğilimine sahip olduğu görülmüştür. Eğitim ve öğretim programları
düzenlenirken öğrenenlerin hepsinin aynı öğrenme stiline sahip olmadıkları düşüncesi
unutulmamalıdır. Denizoğlu, (2008)'e göre öğretmen adaylarının farklı öğrenme yollarının
olması ve her öğrenme stiline yönelik farklı düzeyde öz-yeterlik ve tutum geliştirdikleri
dikkate alındığında öğretim elemanlarının öğrenme ortamında her öğrenme stiline hitap
edecek yöntem ve teknikler kullanmaları gerekmektedir. Beşoluk ve Önder, (2010)'e göre
öğrenme stillerinin ne olduğunu ve önemini bilmeyen hatta kendi öğrenme stilinden haberdar
olmayan öğretmenlerin hiç farkında olmadan kendi öğrenme stiline uygun eğitim verme
eğiliminde olacağı açıktır. Çalışmadan elde edilen verilerin analizinden çalışmaya katılan
öğretmen adaylarının en fazla özümseyen öğrenme stiline sahip oldukları tespit edilmiştir.
Kahyaoğlu, (2011)'e göre özümseyen öğretmen adayları için grup tartışmaları, bireysel
çalışmalar, düz anlatım, bilgisayar destekli öğretim ve laboratuar teknikleri gibi yöntem ve
teknikler kullanılabilir. Ayrıca bireylerin farklı öğrenme stillerine sahip olduğu düşüncesinden
hareketle eğitim ortamlarında farklı öğrenme biçimlerine uygun farklı projeler, ev ödevleri vb.
çalışmalara yer verilmesinin başarıyı artıracağı düşünülmektedir.
Kaynakça
Akar, Ü. (2007). “Öğretmen adaylarının bilimsel süreç becerileri ve eleştirel düşünme beceri
düzeyleri arasındaki ilişki”, Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. Afyon Kocatepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Aşkar, P ve Akkoyunlu, B. (1993). Kolbögrenme stili envanteri. Eğitim ve Bilim, 87: 37-47.
AÇIŞLI, S. 45
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Aybek, B. (2006). Konu ve beceri temelli eleştirel düşünme öğretiminin öğretmen adaylarının
eleştirel düşünme eğilimi ve düzeyine etkisi. adana: Çukurova Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü. Yayınlanmamış doktora tezi.
Baykara Pehlivan, K. (2010). Öğretmen adaylarının öğrenme stilleri ve öğretmenlik
mesleğine yönelik tutumları üzerine bir çalışma. İlköğretim Online, 9(2), 749-763.
Beşoluk, Ş. ve Önder, İ. (2010). Öğretmen adaylarının öğrenme yaklaşımları, öğrenme stilleri
ve eleştirel düşünme eğilimlerinin incelenmesi. İlköğretim Online, 9 (2), 679-693,
[Online]: http://ilkogretim-online.org.tr/
Bökeoğlu, O. Ç., & Yılmaz, K. (2005). Üniversite Öğrencilerinin Eleştirel Düşünmeye
Yönelik Tutumları İle Araştırma Kaygılari Arasındaki İlişki. Kuram ve Uygulamada
Eğitim Yönetimi Dergisi, 11(1), 47-67.
Can, Ş. (2011). Sınıf öğretmeni adaylarının öğrenme stilleri ile bazı değişkenler arasındaki
ilişkinin araştırılması. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 41, 70-82.
Colucciello, M.L. (1999). Relationshipsbetweencriticalthinkingdispositionsandlearningstyles.
JournalProffesionalsNursing, 15 (5): 294-301.
Conceicao, S. (2004). Learning styleandcriticalthinking in an online
coursethatusesconceptmaps. ConceptsMaps: Theory, Methodology, Technology, Proc.
of the First International Conference on ConceptMapping. Spain: Pamplona.
Çaycı, B. ve Ünal, E. (2007). Sınıf öğretmeni adaylarının sahip oldukları öğrenme stillerinin
çeşitli değişkenlere göre incelenmesi. Üniversite ve Toplum: Bilim, Eğitim ve Düşünce
Dergisi, Cilt:7, Sayı:3.
Çiğdem, G., &Memiş, A. (2011). Sınıf öğretmenliği adaylarının öğrenme stilleri ve
öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarının çeşitli değişkenler açısından incelenmesi.
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 3(40), 57-77.
Demir, T. (2008). Türkçe eğitimi bölümü öğrencilerinin öğrenme stilleri ve bunların çeşitli
değişkenlerle ilişkisi (gazi üniversitesi örneği). Uluslararası Sosyal Araştırmalar
Dergisi, Sayı 1/4
Denizoğlu, P. (2008). Fen bilgisi öğretmen adaylarının fen bilgisi öğretimi öz-yeterlik inanç
düzeyleri, öğrenme stilleri ve fen bilgisi öğretimine yönelik tutumları arasındaki
ilişkinin değerlendirilmesi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Çukurova Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.
46 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Doğanay, A., Taş, M.A. ve Erden, Ş. (2007). “Üniversite öğrencilerinin bir güncel tartışmalı
konu bağlamında eleştirel düşünme becerilerinin değerlendirilmesi”. Kuram ve
Uygulamada Eğitim Yönetimi, 52, 511-546.
Doğanay, A. (2000). Yaratıcı Öğrenme, A.Şimşek (Edt.), Sınıfta Demokrasi, s. 172, Ankara:
Ankara Eğitim-Sen Yayınları.
Ekinci, Ö. (2009). Öğretmen adaylarının empatik ve eleştirel düşünme eğilimlerinin
incelenmesi. Yüksek lisans.tezi. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Genç, S.Z. (2008). Öğretmen adaylarının eleştirel düşünme eğilimleri. Kuram ve Uygulamada
Eğitim Bilimleri, 8 (1), 89-116.
Gök, B. ve Erdoğan, T. (2011). Sınıf Öğretmeni Adaylarının Yaratıcı Düşünme Düzeyleri ve
Eleştirel Düşünme Eğilimlerinin İncelenmesi,Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Fakültesi Dergisi, cilt: 44, sayı: 2, 29-51.
Gülveren, H. (2007). “Eğitim fakültesi öğrencilerinin eleştirel düşünme becerileri ve bu
becerileri etkileyen eleştirel düşünme faktörleri”, Yayınlanmamış doktora tezi, Dokuz
Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Güven, M. ve Kürüm, D. (2004). "Öğrenme stilleri ile eleştirel düşünme arasındaki ilişkiye
genel bir bakış",XIII. Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı, İnönü Üniversitesi, Eğitim
Fakültesi, Malatya.
Güven, M. ve Kürüm, D. (2008). "Öğretmen adaylarının öğrenme stilleri ile eleştirel düşünme
eğilimleri arasındaki ilişki", İlköğretim Online E-Dergi. 7, 1:53-70.
Güven, M. ve Kürüm, D. (2006) Öğrenme stilleri ve eleştirel düşünme arasındaki ilişkiye
genel bakış. Sosyal Bilimler Dergisi, 2006:1
Hasırcı, Ö. (2006). Sınıf öğretmenliği öğrencilerinin öğrenme stilleri: Çukurova üniversitesi
örneği. Eğitimde Kuram ve Uygulama Dergisi, 2(1), 15-25.
İpşiroğlu, Z. (2002). Eleştirel düşünme öğretilebilir mi?. İnternet:
http://www.felsefeekibi.com.
Kahyaoğlu, M. (2011). Öğretmen Adaylarının Öğrenme Stilleri İle Çevre Eğitimi Öz-
Yeterlikleri Arasındaki İlişki. Eğitim Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 1(2).
Karademir, E., & Tezel, Ö. (2010). Sınıf öğretmeni adaylarının öğrenme stillerinin
demografik değişkenler açısından incelenmesi. Pamukkale Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 28(2), 129-145.
Karasar, N. (2009). Bilimsel araştırma yöntemi, Ankara. Nobel Yayınları.
AÇIŞLI, S. 47
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Kartal, T. (2012). İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme
Eğilimlerinin İncelenmesi. Ahi Evran Üniversitesi, Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi
(KEFAD), 13(2), 279-297.
Koç, D.( 2007). İlköğretim öğrencilerinin öğrenme stilleri: fen başarısı ve tutumu arasındaki
ilişki (Afyon Karahisar örneği). Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Afyon Kocatepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Kökdemir, D. (2003). Belirsizlik durumlarında karar verme ve problem çözme. Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Psikoloji Anabilim Dalı. (Yayınlanmamış
doktora tezi).
Kürüm, D. (2002). “Öğretmen adaylarının eleştirel düşünme gücü”, Yayınlanmamış Y.L.
Tezi, Anadolu Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Myers, B.E. ve Dyer, J.E. (2004). Theinfluence of studentlearningstyle on
criticalthinkingskill. telecommunicationsforremoteworkandlearning,
http://Plaza.Ufl.Edu/Bmyers/Papers/Saerc2004/Learningstylect.Pdf
Özden, Y. (2005). Öğrenme ve Öğretme. Ankara Pegem A Yayıncılık.
Özdemir, S.M. (2005). Üniversite öğrencilerinin eleştirel düşünme becerilerinin çeşitli
değişkenler açısından değerlendirilmesi. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 3(3), 297-314.
Öztürk, N. (2006). Hemşirelik öğrencilerinin eleştirel düşünme düzeyleri ve eleştirel
düşünmeyi etkileyen faktörler, Yayınlanmamış Y.L. Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
Rudd, Rickk., Matt, Baker &Tracy, Hoover. (2000).
Undergraduateagriculturestudentlearningstylesandcriticalthinkingabilities: ıs there a
relationship. Journal ofAgriculturalEducation41 (3): 2-12.
Sülün, A. ve Bahar, H.H. (2009). Fen bilgisi öğretmenliği programına kayıtlı öğrencilerin
öğrenme stillerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi. 18. Ulusal Eğitim Bilimleri
Kurultayı Bildiri Özetleri (s.129), Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi, İzmir.
Şengül, C. (2007). Fizik öğretmenlerinin eleştirel düşünme eğitim düzeyleri ve düzenledikleri
etkinliklerde eleştirel düşünmenin yeri. Yayınlanmamış Yüksek lisans tezi, Hacettepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Tokyürek, T. (2001). Öğretmen tutumlarının öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerine
etkisi, Yayınlanmamış Y.L. Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
48 ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRENME STİLLERİ VE ELEŞTİREL…
RELATİONSHİP BETWEEN THE PRESERVİCE TEACHERS’ LEARNİNG …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Tümkaya, S. (2011). Fen bilimleri öğrencilerinin eleştirel düşünme eğilimleri ve öğrenme
stillerinin incelenmesi. Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 12, Sayı 3,
Sayfa 215-234.
Ünal, K., Dilbaz Alkan, G., Özdemir, F.B. ve Çakır, Ö. (2013). Eğitim fakültesi
öğrencilerinin öğrenme stil ve stratejilerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi
(Mersin Üniversitesi Örneği). Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 9, Sayı
3, ss.56-76.
Wessel, J. & Williams, R. (2004). Critical thinkingandlearningstyles of students in a problem-
based, master'sentry-levelphysicaltherapy program. PhysiotherapyTheoryandPractice,
20(2), 79-89.
Yazıcıoğlu, Y. ve Erdoğan, S. (2004). SPSS uygulamalı bilimsel araştırma yöntemleri.
Ankara Detay Yayıncılık.
Zhang, H, & Lambert, V. (2008). Critical thinkingdispositionsandlearningstyles of
baccalaureatenursingstudentsfromChina. NursingHealthScience, 10(3), 175-181.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 49-80.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 49-80.
The Study of Scale Developing Related To The
Environmental Literacy Component on the Secondary School Level
Gökhan SONTAY1, Murat GÖKDERE2,* & Erdoğan USTA3
1Gediksaray Secondary School, Amasya, TURKEY; 2Amasya University,
Amasya, TURKEY; 3Gaziosmanpasa University, Tokat, TURKEY
Received: 07.11.2013 Accepted: 29.12.2014
Abstract – The purpose of this research is to improve ‘Environmental Literacy Scale’ related to the components
of environmental literacy for secondary school students. In this research, survey model is used. In order to
specify the validity and reliability of the tests and scales, pilot scheme are done with 258 secondary school
students. As a result of the pilot scheme, “Enviromental Knowledge Test” (EKT) consists of 19 multiple choice
questions, “Enviromental Affect Scale” (EAS) consists of 15 questions in type of five point likert scale,
“Enviromental Behavior Scale” (EBS) consists of 12 questions in type of seven point likert scale, and “Cognitive
Skill Interview Form” (CSIF) consists of 1 closed ended and 2 open ended questions are prepared. The
reliability analysis are made by using Kuder Richardson 20 (KR-20) internal consistency for knowledge test,
Cronbach Alpha (α) for item discrimination, item difficulty index and affect and behaviour scales, coder
reliability for internal coefficient of consistence and interview form. As a result of the validity and reliability
studies, it is seen that “Environmental Literacy Scale” is valid and reliable.
Key words: Environmental literacy, environmental knowledge, affect scale, skill interview form, behaviour scale.
DOI No:10.17522/nefefmed.52659
Summary
Introduction
It has been very important to raise new generations that have “environmental literacy” in them
through creating the desired changes in the behaviours of the society by giving enough
education to the individuals on human health and environmental problems (Ünal, Mahçuhan
& Sayar, 2001). Designer and Roth, who sensed that this definition is not sufficient, made an
*Corresponding author : Prof. Dr. Murat Gökdere, Amasya University, Education Faculty, Amasya, TURKEY. E-mail: [email protected]
50 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
extensive definition and explained 4 fundemental component of environmental literacy in
1992.
These are: “knowledge, affect, skill and behaviour” (Desinger & Roth, 1992). The most
significant and major purpose is to create “environmental literate people” who are willing to
save the environment and cognisant to take the responsibility of diminishing the damages of
environment given by people (Hungerford & Tomara, 1977; Disinger ve Roth, 1992; Tuncer,
Ertepınar & Şahin, 2008). Thereby, in specifiying the environmental literate people, the need
of assessment tools which include all component of environmental literacy are increasing
grdually.
On the 6th., 7th., and 8th. classes level, there is not seen any assessment tools included
sub dimension of environmental literacy in concardance with the national curriculum. This
study has importance in terms of being a guide and practicable for the researchers who are
willing to study on secondary school level in different cities and towns, including all
components of environmental literacy and in concordance with the sciences cirruculum in our
country. The purpose of this research is to develop “Environmental Literacy Scale (ELS)”
related to the attainments about environment in the science and technology classes for
secondary school students.
Methodology
In this section, research model, study group, data collection tools, and improving of the
data collection tools take part. In this research, survey method is used.
Study Group
In order to collect the datum given in the research, the assessment tools are applied to
the 258 8th. grade students in 4 schools in Amasya, 2011- 2012 school year by the researcher
himself.
Data Collection Tools
“Enviromental Knowledge Test” (EKT) consists of 19 multiple choice questions,
“Enviromental Affect Scale” (EAS), prepared with 15 items in type of five point likert scale,
“Enviromental Behavior Scale” (EBS) prepared with 12 items in type of seven point likert
scale, and “Cognitive Skill Interview Form” (CSIF) consists of 3 questions are the data
collecting tools within the research.
First, the attainments, taking part in the science and technology education programme
from 4th. to 8th. grade classes, related to the environment are researched and an attainment
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 51
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
pool is constituted. Second, by analysing these attainments, each item in Environmental
Knowledge Test, Enviromental Affect Scale and Enviromental Behavior Scale is prepared in
concordance with the reletad attainment. In order to try the tests and scales prepared by the
researchers, a pilot scheme is practiced with the 8th. grade 258 secondary school studens
educating in Amasya.
Results
In this research, it is aimed to develop for secondary school students “Environmental
Literacy Scale” about “knowledge”, “affect”, “skill”, “behaviour” which are the components
of the environmental literacy.
Environmental Knowledge Test constuting the first section of the data collection tool in
Appendix-1, checking through the secondary school students’ environmental knowledge
formed by 19 items. The reliability of KR-20 of EKT is confirmed as 0,807. Environmental
Affect Scale given Appendix-2, prepared as 15 questions in type of five point likert scale
includes the environmental sensorial properties of the secondary school strudents. The
students are supposed to sign to what extent they agree to the written statements. The
reliability of Cronbach Alpha of EAS is confirmed as 0,860. Environmental Behaviour Scale
given in Appendix-3, the another part of the data collecting tool, consists of 12 questions in
type of seven point likert scale including the positive behaviours for environment. The
students are supposed to sign how many times they practice the written statements up to now.
The reliability of Cronbach Alpha of EBS is 0,773. EBS is specified to have 3 factors
structure with exploratory factor anaylsis. The Cognitive Skill Interview Form given in
Appendix-4 that forms the qualitative part of our data collection tool consists of three
dimonsions which are (1) defining students’ problems related to their environment (2)
analysing these problems, and (3) planning actions for these problems. The researchers have
determined to three questions appropriate for these dimensions. The realibility of coder of
these questions is specified as 0.880. As a result, it has emerged that Environmental
Knowledge Test, Environmental Affect Scale, Environmental Behaviour and Cognitive Skill
Interview Form Scale which were developed within the scope of this research are valid and
reliable assessment tools for determining the environmental literacy level of secondary school
students consisting 6th., 7th. and 8th. grades.
52 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Ortaokul Seviyesinde Çevre Okuryazarlık Bileşenleri İle İlgili Ölçek Geliştirme Çalışması
Gökhan SONTAY1,*, Murat GÖKDERE2,† & Erdoğan USTA3
1Gediksaray Ortaokulu, Amasya, TÜRKİYE; 2Amasya Üniversitesi ,
Amasya, TÜRKİYE; 3Gaziosmanpasa Üniversitesi, Tokat, TÜRKİYE
Makale Gönderme Tarihi: 07.11.2013 Makale Kabul Tarihi: 29.12.2014
Özet - Bu araştırmanın amacı, çevre okuryazarlığının bileşenleri ile ilgili ortaokul öğrencilerine yönelik “Çevre
Okuryazarlığı Ölçeği” geliştirmektir. Bu araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Test ve ölçeklerin geçerlilik
ve güvenirliğini belirlemek amacıyla 258 ortaokul öğrencisi ile pilot uygulama yapılmıştır. Pilot uygulama
neticesinde; 19 sorudan oluşan çoktan seçmeli “Çevre Bilgisi Testi (ÇBT)”, 15 soruluk 5’li likert tipinde
“Çevresel Duyuş Ölçeği (ÇDYÖ)”, 12 soruluk 7’li likert tipinde “Çevresel Davranış Ölçeği (ÇDVÖ)” ve 1
tanesi kapalı uçlu ve 2 tanesi açık uçlu sorudan oluşan “Bilişsel Beceri Görüşme Formu (BBGF)” hazırlanmıştır.
Güvenirlik analizi, bilgi testi için Kuder Richardson 20 (KR–20) iç tutarlık katsayısı, madde ayrıt edicilik ve
madde güçlük indeksi ile yapılmıştır. Duyuş ve davranış ölçekleri için Cronbach Alpha (α) iç tutarlılık katsayısı,
görüşme formu için ise kodlayıcı güvenirliği kullanılarak yapılmıştır. Test ve ölçeklerin geçerliliği için kapsam
geçerliliği, görünüş geçerliliği ve yapı geçerliliğine bakılmıştır. Yapılan geçerlilik ve güvenirlik çalışmaları
neticesinde, “Çevre Okuryazarlığı Ölçeği”nin geçerli ve güvenilir nitelikte olduğu belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çevre okuryazarlığı, çevre bilgisi, duyuş ölçeği, beceri görüşme formu, davranış ölçeği.
Giriş
Hızla artan dünya nüfusunun ihtiyacının karşılanması için doğal kaynakların tükenmeye
başlaması, yaşadığımız çevredeki hava, toprak ve suyumuzun giderek kirlenmesi ve bunun
gibi birçok nedenler çevre sorunlarına neden olmaktadır. Çevre sorunları yaşamayı önleme
konusunda, bireyleri daha bilinçli hale getirmek ancak çevre eğitimi ile mümkündür (Soran,
Morgil, Atav ve Işık, 2000; Altınöz, 2010). Özellikle son çeyrek yüzyılda çevre sorunları
arasındaki ilişki tekrar irdelenmeye; öğretmenlerin, okulların ve ders programlarının çevre
duyarlılığı ve ekolojik bilinci yüksek bireyler yetiştirmeye uygunluğu tekrar sorgulanmaya
başlanmıştır (Atasoy ve Ertürk, 2008). Bireylerin insan sağlığı ve çevre sorunları konusunda
yeterli düzeyde eğitilmesiyle, toplumun davranışlarında istenilen değişiklikler meydana
† İletişim: Prof. Dr. Murat Gökdere, Amasya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilisi
Eğitimi ABD, Amasya, TÜRKİYE. E-mail: [email protected]
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 53
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
getirilerek geleceğe yönelik “çevre okuryazarı” nesiller yetiştirilmesi, günümüzde oldukça
önemli hale gelmiştir (Ünal, Mahçuhan ve Sayar, 2001).
Çevre okuryazarlığı kavramı, ilk defa Charles Roth tarafından, bireyin çevresel bilgi ve
farkındalık düzeyi olarak tanımlamıştır (Roth, 1968). Bu tanımın yeterli olmadığını anlayan
Disinger ve Roth, 1992 yılındaki araştırmasında çevre okuryazarlığının geniş tanımını yapmış
ve çevre okuryazarlığının bileşenlerini açıklamıştır. Buna göre “Çevre okuryazarlığı, çevresel
sistemlerin göreceli sağlığını algılamak, yorumlamak, bu sistemlerin sağlığını korumak,
sağlıklarını onlara yeniden kazandırmak ya da bu sistemleri geliştirmek için uygun eylemleri
yapabilme kapasitesidir” ve çevre okuryazarlığının dört temel bileşeni vardır (Disinger ve
Roth, 1992). Bunlar: “bilgi, duyuşsal alan, beceri ve davranıştır”. Roth’un bu yaklaşımı bazı
araştırmacılar tarafından da benimsenmiştir (Hsu, 1997; Chu, Shin ve Lee, 2006; McBeth,
Hungerford, Marcinkowski, Volk ve Meyers, 2008; Kışoğlu, 2009; Öztürk, 2009; Altınöz,
2010; Meuth, 2010; Özsoy, 2010; Karatekin, 2011; Kışoğlu, Gürbüz, Sülün ve Alaş, 2011;
Karatekin ve Aksoy, 2012). Bu bileşenler (1) çevre bilgisi, (2) çevresel duyuş, (3) bilişsel
beceriler ve (4) çevresel davranışlar olarak literatürde yerini almıştır. Bu çalışmada, Roth’un
çevre okuryazarlık bileşenleri dikkate alınmıştır.
Yukarıdaki tanımlar, hedefler ve bunların yanı sıra çevre eğitiminin ve çevre
okuryazarlığının özellikleri ile ilgili literatür temel alınarak (Harvey, 1976; Hungerford ve
Peyton, 1977; Roth 1992; UNESCO, 1978), çevre okuryazarlığının bileşenleri aşağıdaki
şekilde özetlenmiştir:
1) Çevre Bilgisi: Çevre okuryazarlığının bilgi unsuru yalnızca ekoloji bilgisinden ibaret
değildir. Önemli çevresel terimlerin tanımlarının bilinmesi, çevresel olayların ve bu olaylar ile
doğal sistemler arasındaki ilişkinin özelliklerinin kavranması da çevre okuryazarlığının bilgi
unsuru içerisinde yer almaktadır.
2) Çevresel Duyuş: bireyin, çevre ve çevre sorunlarına karşı olan duyarlılığının yanı
sıra, çevre ile ilgi kararlar alırken ve sorumlu çevresel davranışlar sergilenirken toplumun
yapısını dikkate alabilme derecesidir.
3) Beceri: Bireyin sahip olduğu çevresel bilgi ve tutumu, çevreyle ilgili problemlerin
çözümünde kullanabilme yeteneğidir.
4) Çevresel Davranış: bireyin çevresel bilgi, tutum ve becerisinin somut bir göstergesi
ve çevre probleminin çözümüne katkıda bulunacak faaliyetlere aktif katılımıdır (Roth, 1992).
54 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Çevre okuryazarlığını ortaokul 6., 7. ve 8. sınıf düzeyinde inceleyen çalışmaların sayısı
azımsanmayacak düzeydedir (Chu ve diğer., 2006; Negev, Sagy, Tal, Salzberg ve Garb, 2006;
Ökesli, 2008; İstanbullu, 2008; McBeth ve diğer., 2008; Varışlı, 2009; Meuth, 2010; McBeth
ve Volk, 2010; Özsoy, 2010). Çünkü çevre bilinci erken yaşlarda başlamaktadır (Kuzu,
2008:329). Bu çalışmalardan bazılarında (Chu, Shin, ve Lee, 2006; Negev ve diğer., 2006;
McBeth ve diğer., 2008; Meuth, 2010) araştırmacı tarafından geliştirilen ölçekler
kullanılırken, bazı araştırmacılar (Ökesli, 2008; İstanbullu, 2008; Varışlı, 2009; Özsoy, 2010),
ölçek geliştirmeden, çevre okuryazarlığı ile ilgili hazır ölçekleri kullanmışlardır. Çevre
okuryazarlığı ile ilgili geliştirilen ölçeklerin bazıları aşağıda incelenmiştir.
Çevre okuryazarlık ile ilgili yapılan önemli çalışmalardan birisi; “Kore Ulusal Çevre
Okuryazarlık Değerlendirme Araştırması”dır (Chu ve diğer., 2006). Bu araştırma Kore’de
bulunan 969 üçüncü sınıf ilkokul öğrencisine, 987 yedinci sınıf ortaokul ve 1047 lise ikinci
sınıf öğrencisine, çevre okuryazarlık düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla,
Simmons’un (1995) çevre okuryazarlık çerçevesi (bilgi (1), duyuş (2), beceri (3), çevresel
sorumlu davranış (4), ek belirleyici davranış (5)) temel alınarak, araştırmacılar tarafından
“Environmental Literacy Instrument for Korean Students (ELIKS)” “Kore Öğrencileri İçin
Çevre Okuryazarlık Aracı” geliştirilmiştir. ELIKS, çevre bilgisi, çevresel tutum, beceri ve
davranış olmak üzere dört farklı boyut içermektedir.
“İsrail Ulusal Çevre Okuryazarlık Değerlendirme Araştırması” adlı çalışmada (Negev
ve diğer., 2006), İsrail’deki 6. ve 12. sınıfa devam eden 7635 öğrencinin çevre okuryazarlık
düzeyleri araştırılmıştır. Veri toplama aracı olarak; Bluhm, Hungerford, McBeth ve Volk
(1995) tarafından geliştirilen “Middle School Environmental Literacy Instrument (MSELI)”,
Marcinkowski and Rehrig (1995) tarafından geliştirilen “The Secondary School
Environmental Literacy Instrument (SSELI)” ve Goldman, Yavetz ve Pe’er, (2006) tarafından
geliştirilen Teachers-College-Student Instrument (TCSI) araçları dikkate alınarak
araştırmacılar tarafından geliştirilen ölçme aracı kullanılmıştır. Geliştirilen ölçme aracı 4 alanı
içermektedir, ve bu alanların hepsi de bir ölçme aracında bulunmaktadır. Bu alanlar: (1)
çevresel bilgi, (2) farkındalık ve tutum, (3) çevresel davranış, (4) bilişsel beceri.
Çevre okuryazarlık anketi geliştirme çalışmalarından birisi de Bluhm, Hungerford,
McBeth ve Volk (1995) tarafından geliştirilen “Çevre Okuryazarlık Anketi” çalışmasıdır. Bu
çalışma, “Ortaokul Çevre Okuryazarlığı Aracı” olarak adlandırabileceğimiz, Bluhm ve
diğerleri (1995) tarafından geliştirilen bir ölçme aracında dayanmaktadır. Ölçme aracı
2008’de orijinal adıyla “Middle School Environmental Literacy Survey (MSELS)” olarak son
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 55
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
halini almıştır. MSELS, McBeth ve arkadaşlarının (2008), “National Environmental Literacy
Assessment Project” (Ulusal Çevre Okuryazarlık Değerlendirme Projesi) adlı çalışmasında
kullanılmıştır. Ölçme aracı, 1. çevre bilgisi, 2. çevresel duyuş, 3. beceri ve 4. çevresel
davranış olmak üzere başlıca dört kısımdan oluşmaktadır.
Çevre okuryazarlık ile ilgili ülkemizde ortaokul düzeyinde yapılan çalışmalardan;
Ökesli’nin (2008), “bodrumdaki ilköğretim okulu öğrencilerinin çevre okuryazarlığı ve
seçilmiş değişkenler arasındaki ilişkisi” adlı araştırmasında, İstanbullu’nun (2008), “özel bir
okulda 6. sınıf öğrencilerinin çevre okuryazarlığının araştırılması” adlı araştırmasında,
Varışlı’nın (2009), “sekizinci sınıf öğrencilerinin çevre okuryazarlığının değerlendirilmesinde
sosyodemografik değişkenlerin rolü” adlı araştırmasında ve Özsoy, (2010) “eko-okul
uygulamasının ilköğretim öğrencilerinin çevre okuryazarlığı düzeyine etkisi” adlı
araştırmasında kullanılan ölçekler, Kaplowitz ve Levine (2005) tarafından hazırlanan ve
Tuncer, Tekkaya, Sungur, Çakıroğlu ve Ertepınar (2008) tarafından Türkçeye uyarlanmış olan
“çevre okuryazarlık anketi”dir. Bu anket; hem geçerlilik ve güvenirlik yönünden
incelendiğinde, hem de ülkemiz özelinde ortaokul müfredatına uygunluğu
değerlendirildiğinde bu konunun daha kapsamlı bir şekilde ele alınması gerektiği
görülmüştür. Bu sayede çevre okuryazarlığı ile ilgili ortaokul seviyesinde uygulanabilir bir
ölçme aracı ortaya çıkmış olacaktır.
Çevre eğitiminin en önemli ve asıl amacı, toplumda çevreyi korumaya istekli ve çevreye
verilen zararın azaltılmasında üstlenecekleri sorumluluğun bilincinde olan, “çevre okuryazarı”
bireylerin oluşturulmasıdır (Hungerford ve Tomara, 1977; Disinger ve Roth, 1992; Tuncer ve
diğer., 2008). Dolayısıyla, çevre okuryazarı bireylerin belirlenmesinde çevre okuryazarlığının
tüm bileşenlerini içeren ölçme araçlarına duyulan ihtiyaç giderek artmaktadır. Ortaokul 6., 7.
ve 8. sınıf düzeyinde çevre okuryazarlığının alt bileşenlerini içeren ulusal müfredata uyumlu
herhangi bir ölçme aracına rastlanılmamıştır. Bu durum ulusal literatür bakımından önemli bir
eksiklik olarak görülmektedir. Bu çalışma; ülkemizdeki farklı il ve ilçelerde ortaokul
düzeyinde çalışmak isteyen araştırmacılar için yol gösterici ve uygulanabilir olması açısından
önemlidir. Ayrıca geliştirilen ölçme aracı çevre okuryazarlığının tüm bileşenlerini içermesi ve
ülkemizdeki fen ve teknoloji dersi öğretimi programı ile uyumlu olması açısından da önem
taşımaktadır.
Araştırmanın Amacı
Bu araştırmanın temel amacı; ortaokul 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerine yönelik, fen ve
teknoloji dersindeki çevre ile ilgili kazanımlarla ilişkili çevre okuryazarlığının bileşenlerini
56 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
içeren “Çevre Bilgi Testi, Çevresel Duyuş Ölçeği, Çevresel Davranış Ölçeği ve Bilişsel
Beceri Görüşme Formu” geliştirmektir.
Yöntem
Bu araştırma bir ölçek geliştirme çalışmasıdır. Bu bölümde, çalışma grubu, çevre
okuryazarlık ile ilgili araştırmacılar tarafından geliştirilen test ve ölçeklerin geliştirilme
aşaması ve pilot uygulama ile ilgili bilgiler yer almaktadır.
Çalışma Grubu
Araştırma kapsamında verilerin toplanabilmesi için araştırmacılar tarafından hazırlanan
ölçme araçları, 2011-2012 eğitim öğretim yılında Amasya ilinden rastgele seçilen 4 okulda
öğrenim gören 258 tane 8. sınıf öğrencisine uygulanmıştır.
Veri Toplama Araçlarının Geliştirilmesi
Veri toplama araçlarının geliştirilmesinden önce, 4. sınıftan 8. sınıfa kadar olan Fen ve
Teknoloji öğretim programında yer alan çevre ile ilgili kazanımlar tek tek incelenmiş ve bir
kazanım havuzu oluşturulmuştur. Daha sonra bu kazanımlar incelenerek, Çevre Bilgi Testi,
Çevresel Duyuş Ölçeği, Çevresel Davranış Ölçeği’ndeki her bir madde, ilgili kazanımla
uyumlu olacak şekilde hazırlanmıştır. Bu kazanımların neler olduğu ve kazanımların ilgili
olduğu test ve ölçeklerdeki soru numaraları Tablo 1, Tablo 2 ve Tablo 3’te verilmiştir. Test ve
ölçek maddeleri hazırlama aşamasında bu alanla ilgili literatür taranmış ve çevre okuryazarlığı
ile ilgili hazırlanmış ölçme araçları incelenmiştir (Bluhm ve diğer., 1995; Kaplowitz ve
Levine, 2005; Negev ve diğer., 2006; McBeth ve diğer., 2008; Erdoğan 2009; Meuth, 2010).
İncelenen bu ölçme araçlarındaki maddeler dil uzmanlarınca inceletilmiş olup hiçbir madde
aynen alınmamış, belirlenen ilgili çevre kazanımları ile uyumlu olanlar, araştırmacılar
tarafından kazanıma uygun hale getirilmiştir. Kazanımdaki maddeler ile ve ölçme aracındaki
maddelerin birbiri ile uyumlu olup olmadığı, maddelerin ilgili kazanımı içerip içermediğini
sorgulamak için alanında uzman 6 öğretim üyesi ve derslerini bu kazanıma göre işleyen 12
fen ve teknoloji öğretmeninin görüşlerine başvurulmuştur. Öğretmenlerin görüşleri
neticesinde gerekli düzenlemeler yapılarak geliştirilen ölçme aracı pilot uygulama için hazır
hale getirilmiştir.
Çevre Bilgi Testi (ÇBT) sorularına ait konu ve kazanımlar Tablo 1’de görülmektedir.
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 57
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 1 Çevre Bilgisi Testi Sorularına Ait Konular ve Öğrenci Kazanımları
Konu Kazanım Sorular
İnsan ve Çevre
İnsan etkisi ile nesli tükenen veya tükenme tehlikesinde olan bitki ve
hayvanlara örnekler verir. (5. sınıf 6. ünite 8.2. kazanımı) Ülkemizde ve dünyada nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bitki ve
hayvanlara örnekler verir. (7. sınıf 6. ünite 1.6. kazanımı)
1, 4
Çevre Sorunları ve
Etkileri
Yakın çevresindeki veya ülkemizdeki çevre sorunları hakkında bilgi toplar ve
sunar. (5. sınıf 6. ünite 8.3. kazanımı) Ülkemizdeki ve dünyadaki çevre sorunlarından bir tanesi hakkında bilgi toplar,
sunar ve sonuçlarını tartışır. (7. sınıf 6. ünite 1.9. kazanımı)
2, 10, 12, 14, 17
Besin Zincirleri
Bir yaşam alanındaki canlılar arasındaki beslenme ilişkilerini gösteren besin zinciri modeli oluşturur. (5. sınıf 6. ünite 7.5. kazanımı) Besin zincirlerinin başlangıcında üreticilerin bulunduğu çıkarımını yapar. (8. sınıf 6. ünite 1.1. kazanımı)
3
Maddenin Değişimi Doğa olaylarından rüzgar, akarsu, yağmur ve buzlanmanın madde üzerine etkisini örnekleriyle açıklar. (4. sınıf 2. ünite 4.3. kazanımı) 5
Canlılarda Üreme,
Büyüme ve Gelişme Organik tarımın insanlık için önemini fark eder. (6. sınıf 1. ünite 6.5. kazanımı) 6
Gezegenimiz Dünya Hava, toprak ve su kirliliğini önlemek için alınabilecek önlemleri araştırır ve
sunar. (5. sınıf 5. ünite 2.10. kazanımı) 7
Canlılar ve Enerji
İlişkileri Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına örnek olabilecek bir tasarım
yapar. (8. sınıf 6. ünite 2.4. kazanımı) 8
Işık da Çevre
Kirliliğine Neden
Olabilir mi?
Işık kirliliğinin; doğal hayata, gök cisimlerinin gözlenmesine olumsuz etkilerini listeler. (4. sınıf 4. ünite 5.2. kazanımı) 9
Ses de Çevreyi
Kirletebilir Ses kirliliğinin insan ve çevre sağlığına olan olumsuz etkilerini açıklar. (4. sınıf 4. ünite 9.4. kazanımı) 11
Canlılar ve Enerji
İlişkileri Yenilenebilir enerji kaynakları kullanmanın önemini vurgular. (8. sınıf 6. ünite 2.3. kazanımı) 13
İnsan ve Çevre Dünyadaki bir çevre probleminin ülkemizi nasıl etkileyebileceğine ilişkin
çıkarımlarda bulunur. (7. sınıf 6. ünite 1.10. kazanımı) 15
Yaşadığımız Çevre Yakın çevresinde, çevreyi bozabilecek davranışlarda bulunanları uyarır. (5. sınıf 6. ünite 8.4. kazanımı) 16
İnsan ve Çevre Bir ekosistemdeki canlı organizmaların birbirleriyle ve cansız faktörlerle
ilişkilerini açıklar. (7. sınıf 6. ünite 1.2. kazanımı) 18
Yer Kabuğunun Doğal
Anıtları
Doğal anıtların çok uzun bir süreçte oluştuğunu ifade eder. (6. sınıf 8. ünite 5.1. kazanımı) Doğal anıtların tüm insanlığa ait değerler olduğunu fark eder. (6. sınıf 8. ünite 5.2. kazanımı) Doğal anıtların korunarak gelecek nesillere aktarılmasına yönelik bireysel ve iş
birliğine dayalı öneriler sunar. (6. sınıf 8. ünite 5.4. kazanımı)
19
Çevresel Duyuş Ölçeği (ÇDYÖ) sorularına ait konu ve kazanımlar Tablo 2’de
görülmektedir.
Tablo 2 Çevresel Duyuş Ölçeği Maddelerine ait Konular ve Öğrenci Kazanımları
Konu Kazanım Madde Canlılar Dünyasını
Gezelim Tanıyalım Yakın çevresinde, çevreyi bozabilecek davranışlarda bulunanları uyarır. (5. sınıf 6. ünite 8.4. kazanımı) 1
İnsan ve Çevre Çevresinde bulunan bitki ve hayvanlara sevgiyle davranır. (7. sınıf 6. ünite 1.8. kazanımı) 2
Gezegenimiz Dünya Hava, toprak ve su kirliliğini önlemek için alınabilecek önlemleri araştırır ve sunar.
(4. sınıf 5. ünite 2.10. kazanımı) 3
Maddeyi Tanıyalım Doğal kaynakların neden dikkatli tüketilmesi gerektiğini, bu konuda insanların
bilgilendirilmesinin önemini açıklar. (4. sınıf 2. ünite 4.4. kazanımı) 4
Yer Kabuğu
Nelerden oluşur? Erozyonun gelecekte oluşturabileceği zararlar hakkında tahminlerde bulunur. (6. sınıf 8. ünite 3.4. kazanımı) 5
İnsan ve Çevre İnsan etkisi ile nesli tükenen veya tükenme tehlikesinde olan bitki ve hayvanlara 6,
58 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
örnekler verir. (5. sınıf 6. ünite 8.2. kazanımı) Ülkemizde ve dünyada nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bitki ve
hayvanlara örnekler verir. (7. sınıf 6. ünite 1.6. kazanımı) Canlılar ve Enerji
İlişkileri Yaşadığı çevrede geri dönüşüm uygulamalarını hayata geçirir. (8. sınıf 6. ünite 2.4. kazanımı) 7
İnsan ve Çevre Ülkemizdeki ve dünyadaki çevre sorunlarından bir tanesi hakkında bilgi toplar, sunar
ve sonuçlarını tartışır. (7. sınıf 6. ünite 1.9. kazanımı) 8, 13
İnsan ve Çevre Ülkemizdeki ve dünyadaki çevre sorunlarına yönelik iş birliğine dayalı çözümler
önerir ve faaliyetlere katılır. (7. sınıf 6. ünite 1.11. kazanımı) 9
Yer Kabuğu
Nelerden oluşur? Toprakları erozyondan korumak için bireysel ve iş birliğine dayalı çözüm önerileri
sunar. (6. sınıf 8. ünite 3.5. kazanımı) 10
Canlılar Dünyasını
Gezelim Tanıyalım Yaşam alanlarının insan faaliyetlerinin olumsuz etkisinden korunması gerektiği
çıkarımını yapar.(4. sınıf 6. ünite 2.4. kazanımı) 11
Yer Kabuğu
Nelerden oluşur? Doğal anıtların korunarak gelecek nesillere aktarılmasına yönelik bireysel ve iş
birliğine dayalı öneriler sunar. (6. sınıf 8. ünite 5.4. kazanımı) 12
Canlılar Dünyasını
Gezelim Tanıyalım Çevreyi korumak ve geliştirmek için bireysel sorumluluk bilinci kazanır. (4. sınıf 6.
ünite 2.8. kazanımı) 14
Gezegenimiz Dünya Hava, toprak ve suyun yaşam için öneminin bilincine varır. (4. sınıf 5. ünite 2.9.
kazanımı) 15
Çevresel Davranış Ölçeği (ÇDVÖ) sorularına ait konu ve kazanımlar Tablo 3’te
görülmektedir.
Tablo 3 Çevresel Davranış Ölçeği Sorularına ait Konular ve Öğrenci Kazanımları
Konu Kazanım Madde Canlılar Dünyasını
Gezelim Tanıyalım Yakın çevresinde, çevreyi bozabilecek davranışlarda bulunanları uyarır. (5. sınıf 6. ünite 8.4. kazanımı) 1
Canlılarda Üreme
Büyüme ve Gelişme Organik tarımın insanlık için önemini fark eder. (6. sınıf 1. ünite 6.5. kazanımı) 2
Canlılar Dünyasını
Gezelim Tanıyalım Çevreyi temizlemek amacı ile basit yöntemler geliştirir. (4. sınıf 6. ünite 2.6. kazanımı) 3
Canlılar ve Enerji
İlişkileri Yaşadığı çevrede geri dönüşüm uygulamalarını hayata geçirir (8. sınıf 5. ünite 2.4. kazanımı) 4
Canlılar Dünyasını
Gezelim Tanıyalım Çevreyi korumak amacı ile yapılan birçok faaliyete gönüllü olarak katılır. (4. sınıf 6. ünite 2.7. kazanımı) 5
İnsan ve Çevre Ülkemizdeki ve dünyadaki çevre sorunlarından bir tanesi hakkında bilgi toplar, sunar
ve sonuçlarını tartışır. (7. sınıf 6. ünite 1.9. kazanımı) 6
Yer Kabuğu
Nelerden oluşur? Doğal anıtların korunarak gelecek nesillere aktarılmasına yönelik bireysel ve iş
birliğine dayalı öneriler sunar. (6. sınıf 8. ünite 5.4. kazanımı) 7
Gezegenimiz Dünya Hava, toprak ve su kirliliğini önlemek için alınabilecek önlemleri araştırır ve sunar. (4. sınıf 5. ünite 2.10. kazanımı) 8
Canlılar ve Enerji
İlişkileri Yaşadığı çevrede geri dönüşüm uygulamalarını hayata geçirir. (8. sınıf 6. ünite 2.6. kazanımı) 9
Canlılar Dünyasını
Gezelim Tanıyalım Çevreyi temizlemek amacı ile basit yöntemler geliştirir. (4. sınıf 6. ünite 2.6. kazanımı) 10
İnsan ve Çevre Ülkemizde ve dünyada nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bitki ve
hayvanlara örnekler verir. (7. sınıf 6. ünite 1.6. kazanımı) 11
İnsan ve Çevre Çevresinde bulunan bitki ve hayvanlara sevgiyle davranır. (7. sınıf 6. ünite 1.8. kazanımı) 12
Pilot Uygulama
Araştırmacı tarafından hazırlanan test ve ölçeklerin denenmesi için, Amasya ili
merkezinde öğrenim gören 258 ortaokul 8. sınıf öğrencisine, Amasya M.E.M.’den gerekli izin
alınarak veri toplama araçları uygulanmıştır. Pilot uygulama esnasında öğrencilerin veri
araçlarındaki soruları anlamakta zorluk çektikleri, takıldıkları yerler not alınmış, daha sonra
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 59
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Pilot uygulama öncesinde ve sonrasında alanında uzman 6
öğretim üyesinin ve 12 fen ve teknoloji öğretmeninin görüşlerine başvurularak veri toplama
aracındaki maddeler ile ilgili gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Ayrıca hazırlanan bu veri
toplama aracında yer alan ölçekler yazım ve imla kuralları, alanında uzman bir Türkçe eğitimi
öğretim üyesi tarafından kontrol edilmesi sağlanarak ölçeklere son hali verilmiştir.
Bulgular
Bu bölümde Çevre Bilgi Testi (ÇBT), Çevresel Duyuş Ölçeği (ÇDYÖ), Çevresel
Davranış Ölçeği (ÇDVÖ) ve Bilişsel Beceri Görüşme Formu (BBGF) geçerlilik ve güvenirlik
çalışmalarına ilişkin bulgulara yer verilmiştir.
Ölçme Araçlarının Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması
Araştırmada kullanılan ölçme araçlarının nicel bölümüne ait çevre bilgisi, çevresel
duyuş, çevresel davranış kısımları ve nitel bölümüne ait bilişsel beceri kısmı için güvenirlik
ve geçerlilik çalışmaları yapılmıştır. Pilot uygulama yapılan kişi sayısı madde sayısının
yaklaşık 5 katı olduğu için anketin deneme uygulaması için örneklem sayısı yeterli olarak
değerlendirilmiştir (Akgül & Çevik, 2005; Tavşancıl, 2010).
Çevre Bilgisi Testi İle İlgili Güvenirlik ve Geçerlilik Çalışması (ÇBT)
Çevre Bilgisi Testi Geçerlilik Çalışması
ÇBT’nin kapsam ve görünüş geçerliliği için alanında uzman 3 fen eğitimi, 1 ölçme
değerlendirme uzmanı, 2 istatistik uzmanı olmak üzere 6 öğretim üyesi ve 12 fen ve teknoloji
öğretmeninin görüşüne başvurulmuştur. Görünüş geçerliliği için başvurulan uzmanlara göre;
pilot uygulamadaki 19. sorunun soru kökünün tekrar düzenlenmesi gerektiği belirtilmiş, bu
sorunun tekrar düzenlenip incelendiğinde, ölçme aracının kullanıldığı amaç için uygun
olduğu, gerekli verileri toplayacak durumda olduğu ve ölçme aracının gerçekten istenen
özelliği ölçebilecek göründüğü için görünüş geçerliliğin var olduğu uzmanlarca tespit
edilmiştir. ÇBT’nin kapsam geçerliliği için yine aynı uzmanlar tarafından ölçme araçlarının
maddeleri incelenmiştir. ÇBT’deki soruların, ölçme aracının ölçmeyi amaçladığı konuları
dengeli bir şekilde temsil ettiği tüm uzmanlar tarafından belirtilmiştir.
Çevre Bilgisi Testi Güvenirlik Çalışması
Pilot uygulama neticesinde 258 öğrenciye uygulanan çoktan seçmeli 20 soruluk “Çevre
Bilgisi Testi’nden (ÇBT)” elde edilen veriler incelenmiş ve öğrencilerden elde edilen bu
60 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
veriler kullanılarak ÇBT’nin güvenirliğine bakılmıştır. ÇBT’nin iç tutarlık katsayısı KR-20
formülü uygulanarak hesaplanmış ve 0,786 olarak bulunmuştur. Güvenirlik analizi
neticesinde, 4. sorunun güvenirliği negatif çıktığı için bu soru testten çıkarılmış olup soru
sayısı 19 olarak belirlenmiştir. Tekrar güvenirlik analizi yapılarak KR-20’ye bakılmış ve
testin iç tutarlılık katsayısı 0,807 olarak bulunmuştur. Bir test için hazırlanan güvenirlik
katsayısının 0,70 ve daha yüksek olması test puanlarının güvenirliği için genel olarak yeterli
görülmektedir (Büyüköztürk, 2011). Buna göre araştırmacı tarafından hazırlanan 19 soruluk
“Çevre Bilgisi Testi”nin güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir.
ÇBT, çoktan seçmeli 4 seçenekli sorulardan oluşup, doğru yanıtlara 1 puan, yanlış ya
da boş yanıtlara 0 puan verilerek değerlendirilmeye alınmıştır. Bir test maddesinin, o madde
ile ölçülmek istenen özelliğe sahip olanlar ile olmayanları ayırıp ayırmadığını öğrenmek için,
“madde ayırt edicilik indeksi” hesaplanmış, her bir maddenin doğru cevaplanma oranını
bulmak için de, “madde güçlük indeksi”ne bakılmıştır. Madde ayrıt edicilik ve madde güçlük
indeksi aşağıdaki formül ile hesaplanmıştır (Gönen, Kocakaya & Kocakaya, 2011).
Madde ayırt edicilik ve madde güçlük indeksleri sonuçları Tablo 4’te verilmiştir.
P = Madde güçlük indeksi D = Madde ayırt edicilik indeksi
n(dü) = Maddeyi üst grupta doğru cevaplayanlar n(da) = Maddeyi alt grupta doğru cevaplayanlar
Nü = Üst gruptaki öğrenci sayısı Na = Alt gruptaki öğrenci sayısı
Tablo 4 Çevre Bilgisi Testi’nde Yer Alan Maddelerin Ayıt Edicilik İndeksleri (D) ve Güçlük
Dereceleri (P) Soru No Gruplar Doğru/Yanlış P ve D Değerleri
1 Üst grup (%27=70) Doğru: 62 Yanlış: 8 P= 0,642 Alt grup (%27=70) Doğru: 28 Yanlış: 42 D= 0,485
2 Üst grup (%27=70) Alt grup (%27=70)
Doğru: 47 Yanlış: 23 Doğru: 16 Yanlış: 54
P= D=
0,450 0,442
3 Üst grup (%27=70) Doğru: 66 Yanlış: 4 P= 0,657 Alt grup (%27=70) Doğru: 26 Yanlış: 44 D= 0,571
4 Üst grup (%27=70) Doğru: 26 Yanlış: 44 P= 0,414 Alt grup (%27=70) Doğru: 32 Yanlış: 38 D= -0,085*
5 Üst grup (%27=70) Doğru: 42 Yanlış: 28 P= 0,364 Alt grup (%27=70) Doğru: 9 Yanlış: 61 D= 0,471
6 Üst grup (%27=70) Doğru: 63 Yanlış: 7 P= 0,578 Alt grup (%27=70) Doğru: 18 Yanlış: 52 D= 0,642
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 61
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
7 Üst grup (%27=70) Doğru: 68 Yanlış: 2 P= 0,650 Alt grup (%27=70) Doğru: 23 Yanlış: 47 D= 0,642
8 Üst grup (%27=70) Doğru: 56 Yanlış: 14 P= 0,442 Alt grup (%27=70) Doğru: 6 Yanlış: 64 D= 0,714
9 Üst grup (%27=70) Doğru: 35 Yanlış: 35 P= 0,271 Alt grup (%27=70) Doğru: 3 Yanlış: 67 D= 0,457
10 Üst grup (%27=70) Doğru: 44 Yanlış: 26 P= 0,329 Alt grup (%27=70) Doğru: 12 Yanlış: 58 D= 0,457
11 Üst grup (%27=70) Doğru: 66 Yanlış: 4 P= 0,607 Alt grup (%27=70) Doğru: 19 Yanlış: 51 D= 0,671
12 Üst grup (%27=70) Doğru: 64 Yanlış: 6 P= 0,671 Alt grup (%27=70) Doğru: 30 Yanlış: 40 D= 0,485
13 Üst grup (%27=70) Doğru: 59 Yanlış: 11 P= 0,507 Alt grup (%27=70) Doğru: 12 Yanlış: 58 D= 0,671
14 Üst grup (%27=70) Doğru: 53 Yanlış: 17 P= 0,550 Alt grup (%27=70) Doğru: 24 Yanlış: 46 D= 0,514
15 Üst grup (%27=70) Doğru: 53 Yanlış: 17 P= 0,471 Alt grup (%27=70) Doğru: 13 Yanlış: 57 D= 0,571
16 Üst grup (%27=70) Doğru: 44 Yanlış: 26 P= 0,414 Alt grup (%27=70) Doğru: 14 Yanlış: 56 D= 0,428
17 Üst grup (%27=70) Doğru: 67 Yanlış: 3 P= 0,642 Alt grup (%27=70) Doğru: 29 Yanlış: 41 D= 0,542
18 Üst grup (%27=70) Doğru: 59 Yanlış: 11 P= 0,550 Alt grup (%27=70) Doğru: 18 Yanlış: 52 D= 0,585
19 Üst grup (%27=70) Doğru: 57 Yanlış: 13 P= 0,514 Alt grup (%27=70) Doğru: 15 Yanlış: 55 D= 0,600
20 Üst grup (%27=70) Doğru: 65 Yanlış: 5 P= 0,592 Alt grup (%27=70) Doğru: 18 Yanlış: 46 D= 0,671
*Madde Ayırt Edicilik Negatif
Tablo 4 incelendiğinde 4. madde hariç diğer maddelerin ayrıt edicilik indeksleri
0,40’dan büyük olduğu görülmektedir. 4. maddenin ayırt edicilik indeksi negatif çıktığı için
bu soru değerlendirilmeye alınmamıştır (Turgut, 1992). Buna göre ÇBT’nin maddelerinin
ayırt edici ve güvenilir olduğu görülmektedir.
Testin ortalama güçlüğü; (Puanların aritmetik ortalaması= 10,91)/(Testten alınabilecek
en yüksek puan= 20) olarak hesaplanmış olan bu değer 0,545 olarak tespit edilmiştir. Bir
testteki maddelerin her birinin güçlük düzeyi farklı olsa da bunların ortalaması alınarak
bulunacak olan testin ortalama güçlülüğünün 0,50 civarında olması arzu edilen bir durumdur
(Çepni vd., 2008). Dördüncü madde testten atıldıktan sonraki ortalama güçlük değeri 0,542
olarak bulunmuş ve testin ortalama güçlüğünde pek bir değişiklik olmamıştır.
Çevresel Duyuş Ölçeği İle İlgili Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması (ÇDYÖ)
Çevresel Duyuş Ölçeği Geçerlilik Çalışması
Öğrencilerin çevreye yönelik duyuşsal eğilimlerini değerlendirmek için geliştirdiğimiz
15 maddeden oluşan ölçme aracının geçerliliğini sağlamak için görünüş geçerliliği, kapsam
62 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
geçerliliği ve yapı geçerliliğine bakılmıştır. ÇDYÖ’nün kapsam ve görünüş geçerliliği için
alanında uzman 3 fen eğitimi, 1 ölçme değerlendirme uzmanı, 2 istatistik uzmanı olmak üzere
6 öğretim üyesi ve 12 fen ve teknoloji öğretmeninin görüşüne başvurulmuştur. Görünüş
geçerliliği için başvurulan uzmanlara göre; pilot uygulamadaki 1., 3., 7. ve 10. maddelerin
tekrar düzenlenmesi gerektiği belirtilmiş, bu maddeler tekrar düzenlenip incelendiğinde,
ölçme aracının kullanıldığı amaç için uygun olduğu, gerekli verileri toplayacak durumda
olduğu ve ölçme aracının gerçekten istenen özelliği ölçer göründüğü için görünüş geçerliliğin
var olduğu sonucuna ulaşılmıştır. ÇDYÖ’nün kapsam geçerliliği için yine aynı uzmanlar
tarafından ölçek maddeleri incelenmiştir. ÇDYÖ’deki soruların, ölçme aracının ölçmeyi
amaçladığı konuları dengeli bir şekilde temsil ettiği tüm uzmanlar tarafından belirtilmiştir.
Yapı geçerliliği için ise, faktör analizine bakılmıştır.
Geliştirdiğimiz ölçme aracının maddelerini cevaplayanların, verdiği tepkiler arasında
belli bir düzen olup olmadığını araştırmak için faktör analizi yapılmıştır (Tavşancıl, 2010).
Faktör analizi için, açımlayıcı faktör analizine bakılmıştır. Veri setinin faktör analizine
uygunluğunun test edilmesi için, Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) Örneklem Yeterliliği Testi ve
Barlett Küresellik Testi’ne bakılmıştır. KMO örnekleme yeterliliğinin kabul edilebilir alt
sınırı 0,50’dir ve 0,80 ve yukarısı için KMO değeri mükemmel olarak kabul edilir (Durmuş,
Yurtkoru ve Çinko, 2011). KMO değerinin 0,80’nin üzerinde olduğu (KMO=0,858) ve
Barlett testinin de 0,05 önem derecesinde anlamlı olmasından dolayı (χ2Barlett test=1470,588, p=
0,000) veri seti faktör analizine uygun bulunmuştur. ÇDYÖ faktör analizi sonuçları Tablo 5’te
verilmiştir.
Tablo 5 Çevresel Duyuş Ölçeği Faktör Analizine ait “Açıklanan Toplam Varyans”
Bileşen
Başlangıç Özdeğerleri Dönüştürülmüş Kareli Ağırlıklar Toplamı
Toplam Açıklanan
Varyans %
Birikimli % Toplam Açıklanan
Varyans %
Birikimli %
1 5,098 33,990 33,990 3,290 21,935 21,935 2 2,078 13,854 47,844 2,877 19,180 41,115 3 1,685 11,231 59,075 2,694 17,959 59,075 4 ,881 5,874 64,949 5 ,697 4,645 69,594 6 ,661 4,406 74,000 7 ,609 4,058 78,058 8 ,570 3,798 81,856 9 ,515 3,432 85,288
10 ,473 3,152 88,440 11 ,432 2,883 91,323 12 ,372 2,482 93,805 13 ,357 2,378 96,182 14 ,305 2,032 98,214 15 ,268 1,786 100,000
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 63
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Çevresel Duyuş Ölçeği’ne ait açıklanan toplam varyans tablosunda, ilk sütunda yer alan
“Bileşen” (Component), ölçeğimizdeki faktör analizine girmiş olan soruların her birini
göstermektedir. Tablonun ikinci sütununda ise “Başlangıç Özdeğerleri”(Initial Eigenvalues)
yer almaktadır. Bu sütunda yer alan toplam sütununda “1” den büyük olan özdeğerlerin (kalın
olan kısım) sayısı ölçeğimizin üç alt boyuttan oluştuğunu göstermektedir. “Dönüştürülmüş
Kareli Ağırlıklar Toplamı” (Rotation Sums of Squared Loadings) altında yer alan “Birikimli
%” (Cumulative %) sütununda toplam varyansın %59,075’inin bu alt boyutlar tarafından
açıklandığı görülmektedir. Buna göre analizde önemli faktör olarak ortaya çıkan üç faktörün
birlikte, maddelerdeki toplam varyansın ve ölçeğe ilişkin varyansın çoğunu açıkladıkları
görülmektedir.
Üç önemli faktörün içerdiği maddeler bakımından daha kolay tanımlanabilmesine
olanak sağlayan “Faktör Döndürme Sonuçları (Rotated Component Matrix)” Tablo 6’da yer
almaktadır.
Tablo 6 Çevresel Duyuş Ölçeği Faktör Analizine ait “Faktör Döndürme Sonuçları”
Ölçek Maddeleri
Faktörler
1. Faktör 2. Faktör 3. Faktör
14 ,812 ,157 ,150 1 ,808 ,167 ,159 9. ,778 ,044 ,163
10. ,763 ,122 ,214 13 ,743 ,130 ,123 2 ,084 ,785 ,036
11 ,134 ,758 ,081 15 ,090 ,746 ,117 6 ,190 ,704 ,141 7 ,070 ,683 ,175 8 ,049 ,064 ,786
5 ,212 ,072 ,716
3 ,226 ,219 ,715
4 ,246 ,095 ,668
12 ,076 ,123 ,633
Faktör döndürme sonuçları incelendiğinde, ölçek maddeleri hangi faktör altında en
büyük faktör ağırlığına sahipse o madde o faktör altında yer alır. Yaptığımız faktör analizi
sonucunda elde ettiğimiz faktör döndürme sonuçlarına göre, 1., 9., 10., 13. ve 14. maddelerin
birinci faktör altında, 2., 6., 7., 11. ve 15. maddelerin ikinci faktör altında, 3., 4., 5., 8. ve 12.
maddelerin ise üçüncü faktör altında yer aldığı görülmektedir. Belirlenen her faktörün altında
yer alan soruların soruluş amaçları ve ifadeler dikkate alınarak, her bir faktöre literatür
64 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
ışığında isim verilmiştir. Bu faktörlere verilen isimler ve her bir faktörün güvenirlik
katsayıları Tablo 7’de verilmiştir.
Tablo 7 Çevresel Duyuş Ölçeği Faktör ve Güvenirlik Analizi Nihai Sonuçları
Faktörün Adı Ölçek Maddeleri Döndürme Sonrası
Faktör Ağırlıkları
Açıklanan Varyans
(%)
Güvenirlik
Çevresel
Sorumluluk
1 ,812
21,935
,867 9 ,808
10 ,778 13 ,763 14 ,743
Çevresel
Duyarlılık
2 ,785
19,180
,807 6 ,758 7 ,746
11 ,704 15 ,683
Çevresel Algı
3 ,786
17,959
,784 4 ,716 5 ,715 8 ,668
12 ,633 Toplam 59,075 ,860
Kaiser Meyer Olkin Ölçek Geçerliliği ,858
Barlett Küresellik Testi (Ki Kare) 1470,588
Sd 105
P değeri ,000
Çevresel Duyuş Ölçeği Güvenirlik Çalışması
ÇDYÖ’nün güvenirliği için Cronbach Alpha (α) iç tutarlılık katsayısı hesaplanmış ve bu
değer 0,860 olarak tespit edilmiştir. Cronbach Alpha katsayısı, özellikle cevapların
derecelendirme ölçeğinden (Likert Tipi Ölçekler) elde edildiği durumlarda sıklıkla kullanılır
(Büyüköztürk, Çakmak, Akgün, Karadeniz ve Demirel, 2010). Büyüköztürk’e (2011) göre,
güvenirlik katsayısının 0,70 ve yukarı olması yeterlidir. Buna göre ölçeğin pilot
uygulamadaki güvenirlik analizi sonucu gerçek uygulama için yeterlidir. Bu kısımda ayrıca
her bir maddenin güvenirlik katsayılarına bakılmıştır. Çevresel Duyuş Ölçeği’nin
maddelerinin Cronbach Alfa değerleri Tablo 8’de görülmektedir.
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 65
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 8 Çevresel Duyuş Ölçeği Maddelerinin Güvenirliği
Ölçek
Maddeleri
Madde ile Test Arasındaki
Korelasyon
Maddeler Atıldıktan Sonraki
Cronbach Alfa Değerleri
1. Madde ,608 ,844 2. Madde ,416 ,855 3. Madde ,568 ,847 4. Madde ,491 ,851 5. Madde ,481 ,852 6. Madde ,494 ,851 7. Madde ,429 ,855 8. Madde ,412 ,855 9. Madde ,526 ,849
10. Madde ,590 ,846 11. Madde ,462 ,853 12. Madde ,386 ,856 13. Madde ,528 ,849 14. Madde ,602 ,845 15. Madde ,441 ,854
Tablo 8 incelendiğinde, her bir maddenin güvenirlik değerleri görülmektedir. Buna göre
ölçekten atılması gereken madde bulunmamaktadır.
Çevresel Davranış Ölçeği İle İlgili Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması (ÇDVÖ)
Çevresel Davranış Ölçeği Geçerlilik Çalışması
Öğrencilerin çevreye yönelik davranışlarını değerlendirmek için geliştirdiğimiz 15
maddeden oluşan ölçme aracının geçerliliğini sağlamak için görünüş geçerliliği, kapsam
geçerliliği ve yapı geçerliliğine bakılmıştır. ÇDVÖ’nün kapsam ve görünüş geçerliliği için
alanında uzman 3 fen eğitimi, 1 ölçme değerlendirme uzmanı, 2 istatistik uzmanı olmak üzere
6 öğretim üyesi ve 12 fen ve teknoloji öğretmeninin görüşüne başvurulmuştur. Görünüş
geçerliliği için başvurulan uzmanlara göre; ölçme aracının kullanıldığı amaç için uygun
olduğu, gerekli verileri toplayacak durumda olduğu ve ölçme aracının gerçekten istenen
özelliği ölçer göründüğü için görünüş geçerliliğin var olduğunu uzmanlarca tespit edilmiştir.
ÇDVÖ’nün kapsam geçerliliği için yine aynı uzmanlar tarafından ölçek maddeleri
incelenmiştir. Buna göre 4. maddenin 6. madde ile benzer kazanımları ölçtüğü için kapsamı
daha dar olan 4. maddenin atılması gerektiği belirtilmiştir. ÇDVÖ’deki soruların, ölçme
aracının ölçmeyi amaçladığı konuları dengeli bir şekilde temsil ettiği tüm uzmanlar tarafından
belirtilmiştir.
66 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Çevresel Davranış Ölçeği’nin yapı geçerliliği için açımlayıcı faktör analizine
bakılmıştır. Bir soru kapsam geçerliliği neticesinde atıldığı için kalan 14 soru üzerinden faktör
analizi yapılmıştır.
Üç önemli faktörün içerdiği maddeler bakımından daha kolay tanımlanabilmesine
olanak sağlayan “Faktör Döndürme Sonuçları (Rotated Component Matrix)” Tablo 9’da yer
almaktadır.
Tablo 9 Çevresel Davranış Ölçeği Faktör Analizine ait “Faktör Döndürme Sonuçları”
Ölçek Maddeleri Faktörler
1. Faktör 2. Faktör 3. Faktör
9 ,725 ,002 ,023 14 ,700 ,107 -,021 6 ,686 ,091 ,067
13 ,664 ,110 ,255 8 ,658 ,282 ,045
12 ,595 -,195 ,456* 7 ,527 -,047 ,450*
11 -,159 ,770 ,272 1 -,106 ,706 ,194
10 ,175 ,703 ,014 3 ,210 ,651 -,189
15 ,359 ,619 ,003 5 ,052 ,108 ,801
2 ,156 ,134 ,798 * İki ayrı faktörde birden yükse değer alan maddeler.
Yaptığımız faktör analizi sonucunda elde ettiğimiz faktör döndürme sonuçlarına göre,
6., 7., 8., 9., 12., 13. ve 14. maddelerin birinci faktör altında, 1., 3., 10., 11. ve 15. maddelerin
ikinci faktör altında, 2. ve 5. maddelerin ise üçüncü faktör altında yer aldığı görülmektedir.
Buna göre 7. ve 12. maddelerin faktör yüklerinin 1 ve 3 numaralı faktörlerin ikisinde birden
yüksek değer aldıkları ve ayrıca faktörlerin adlandırılmasında anlam bütünlüğünü bozması
sonucu 7. ve 12. maddeler ölçekten atılmıştır. Ölçekteki 2 maddenin atılması sonucu tekrar
faktör analizi yapılmıştır.
Madde atılması sonrası yapılan KMO ve Barlett testi için, ÇDVÖ’nin KMO değerinin
0,764 olduğu ve Barlett testinin de 0,05 önem derecesinde anlamlı olmasından dolayı (χ2Barlett
test=819,730, p= 0,000) veri seti faktör analizine uygun bulunmuştur. Sonuçlar Tablo 10’da
verilmiştir.
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 67
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 10 Çevresel Davranış Ölçeği Madde Atılması Sonucu “Açıklanan Toplam Varyans” Değerleri
Bileşen
Başlangıç Özdeğerleri Dönüştürülmüş Kareli Ağırlıklar Toplamı
Toplam Açıklanan
Varyans %
Birikimli % Toplam Açıklanan
Varyans %
Birikimli %
1 3,505 29,211 29,211 2,794 23,281 23,281 2 1,992 16,602 45,813 2,502 20,854 44,135 3 1,435 11,959 57,772 1,636 13,637 57,772 4 ,859 7,162 64,934 5 ,716 5,969 70,903 6 ,697 5,809 76,713 7 ,593 4,946 81,658 8 ,524 4,368 86,026 9 ,509 4,243 90,270
10 ,475 3,960 94,230 11 ,360 2,998 97,228 12 ,333 2,772 100,000
Tablo 10’a bakıldığında, Çevresel Davranış Ölçeği’ne ait 7. ve 12. maddenin atılması
sonucu yapılan açıklanan toplam varyans tablosunda, özdeğerlerin sayısı (koyu olan kısım)
ölçeğimizin üç alt boyuttan oluştuğunu göstermektedir. Dönüştürülmüş Kareli Ağırlıklar
Toplamı altında yer alan “Birikimli %” sütununda toplam varyansın %57,772 bu alt boyutlar
tarafından açıklandığı görülmektedir. Buna göre analizde önemli faktör olarak ortaya çıkan üç
faktörün birlikte, maddelerdeki toplam varyansın ve ölçeğe ilişkin varyansın çoğunu
açıkladıkları görülmektedir.
Madde atılması sonucu üç önemli faktörün içerdiği maddeler bakımından daha kolay
tanımlanabilmesine olanak sağlayan “Faktör Döndürme Sonuçları (Rotated Component
Matrix)” Tablo 11’de yer almaktadır.
Tablo 11 Çevresel Davranış Ölçeği Madde Atılması Sonucu “Faktör Döndürme Sonuçları”
Ölçek Maddeleri Faktörler
1. Faktör 2. Faktör 3. Faktör
9 ,752 -,044 ,057 6 ,713 ,052 ,095
14 ,705 ,092 -,034 8 ,691 ,239 ,083
13 ,670 ,095 ,232 11 -,138 ,772 ,283 10 -,105 ,727 ,181 1 ,197 ,691 ,033 3 ,217 ,651 -,192
15 ,365 ,620 -,011 2 ,201 ,090 ,842
5 ,093 ,068 ,838
68 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Belirlenen her faktörün altında yer alan soruların soruluş amaçları ve ifadeler dikkate
alınarak her bir faktöre literatür ışığında isim verilmiştir. Bu faktörlere verilen isimler ve her
bir faktörün güvenirlik katsayıları Tablo 12’de verilmiştir.
Tablo 12 Çevresel Davranış Ölçeği Faktör ve Güvenirlik Analizi Nihai Sonuçları
Faktörün Adı Ölçek
Maddeleri
Döndürme Sonrası
Faktör Ağırlıkları
Açıklanan
Varyans
(%)
Güvenirlik
Doğal Dengeyi
Koruyucu
Davranış
6 ,713
23,281 ,774 8 ,691 9 ,752
13 ,670 14 ,705
Toplumsal
Davranış
1 ,691
20,854 ,743 3 ,651
10 ,727 11 ,772 15 ,620
Üst Düzey
Bilişsel
Davranış
2 ,842 13,637 ,708 5 ,838
Toplam 57,772 ,773 Kaiser Meyer Olkin Ölçek Geçerliliği ,764
Barlett Küresellik Testi Ki Kare 819,730
Sd 66
P değeri ,000
Çevresel Davranış Ölçeği Güvenirlik Çalışması (ÇDVÖ)
Çevresel Davranış Ölçeği (ÇDVÖ), 7’li likert tipi olarak araştırmacı tarafından
hazırlanmış bir ölçektir. Pilot uygulama öncesinde 15 maddesi bulunan ÇBT, pilot uygulama
öncesinde uzman görüşüne dayalı olarak bir soru, pilot uygulama sonrasında faktör analizi
neticesinde iki soru atılarak 12 madde olarak son halini almıştır. Bu ölçme aracının son
halinin güvenirliği için Cronbach Alfa (α) iç tutarlılık katsayısın hesaplanmış ve bu değer
0,773 olarak tespit edilmiştir. Büyüköztürk’e (2011) göre, güvenirlik katsayısının 0,70 ve
yukarı olması yeterlidir fikrinden hareketle, ölçeğin güvenirlik analizi sonucunun gerçek
uygulama için yeterli olduğu söylenebilir. Ayrıca, her bir maddenin güvenirlik katsayılarına
bakılmıştır. Çevresel Davranış Ölçeği’nin maddelerinin Cronbach Alfa değerleri Tablo 13’de
görülmektedir.
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 69
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 13 Çevresel Davranış Ölçeği Maddelerinin Güvenirliği
Ölçek Maddeleri Madde ile Test Arasındaki
Korelasyon
Maddeler Atıldıktan Sonraki
Cronbach Alfa Değerleri
1. Madde ,450 ,754 2. Madde ,382 ,761 3. Madde ,357 ,763 4. Madde ,294 ,772 5. Madde ,442 ,755 6. Madde ,531 ,743 7. Madde ,398 ,759 8. Madde ,318 ,767 9. Madde ,362 ,763
10. Madde ,487 ,750 11. Madde ,411 ,757 12. Madde ,499 ,747
Tablo 13 incelendiğinde, her bir maddenin güvenirlik değerleri görülmektedir. Buna
göre ölçekten atılması gereken madde bulunmamaktadır.
Bilişsel Beceri Görüşme Formu İle İlgili Güvenirlik ve Geçerlilik Çalışması (BBGF)
Bilişsel Beceri Görüşme Formu’ndaki üç temel soru, (Sorunları Belirleme, Sorunları
Analiz Etme, Eylem Planlama) çevre okuryazarlığının bilişsel beceri bileşenine ait olan;
Mcbeth ve arkadaşlarının (2008) araştırmasında kullandıkları alt boyutlar benimsenerek
hazırlanmıştır. Bu boyutlara göre sorular, araştırmacılar tarafından hazırlanan bir tanesi kapalı
uçlu iki tanesi açık uçlu sorulardan oluşmaktadır.
Araştırmada “Standartlaştırılmış (Yapılandırılmış) Açık Uçlu Görüşme Yaklaşımı”nın
kullanılmasında, görüşmeci yanlılığının veya öznelliğinin minimum seviyede olması ve
görüşülen kişi sayısının çok olduğu çalışmalarda kullanılabilir olması etkili bir nedendir
(Yıldırım ve Şimşek, 2008:123). Hazırlanan görüşme formu alanında uzman 6 öğretim
üyesinin önerileri doğrultusunda yeniden düzenlenmiş ve son halini almıştır. Görüşme
formunun denenmesi için pilot uygulamaya katılan 258 öğrenciden 82 öğrenciye bizzat
araştırmacı tarafından bu görüşme formu uygulanmıştır. Bu öğrenciler rastgele seçilmiştir.
Öğrencilerden gelen cevaplara göre soruların gerçek uygulama için uygunluğu test edilmiştir.
Gerçek uygulama neticesinde, görüşme formuna verilen cevaplara göre araştırmacılar
tarafından her bir soruya ait anlamlı kodlardan oluşan kod listesi oluşturulmuştur. Bu kod
listesi araştırmacı ile beraber, 2 fen ve teknoloji öğretmeni ve 1 öğretim görevlisi olmak üzere
4 kişi tarafından incelenerek verilen cevaplara göre hazırlanan kod listesinin uyumu
belirlenmiştir. Güvenirliğinin sağlanması için bu kodlayıcıların güvenirliğine bakılmış, Miles
ve Huberman’ın (1994) güvenirlik formülü kullanılmıştır:
70 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Güvenirlik= [Görüş Birliği / (Görüş Birliği + Görüş Ayrılığı)] x 100
Görüşme formunun 4 kodlayıcı arasındaki güvenirlik oranı 0,88 olarak saptanmıştır.
Sonuçlar Tablo 14’te gösterilmiştir.
Tablo 14 Öğrenciler ile Yapılan Görüşmelerin Güvenirlik Çalışması Sonuçları
Temalar Güvenirlik
Önemli Görülen Çevre Sorunları .92 Çevre Sorunlarının Nedenleri .84 Çevre Sorunlarının Çözümü İçin Öneriler .89 Ortalama .88
Kodlayıcılar arasındaki uyuşum yüzdesi, gözlemcilerin veya değerlendiricilerin
uyuştukları madde sayısının toplam değerlendirme veya gözlem sayısına olan oranıdır
(puanlayıcı güvenirliği) ve elde edilen değerin güvenilir kabul edilebilmesi için uyuşum
yüzdesinin 0,70 üzerinde olması gerekmektedir (Tavşancıl ve Aslan, 2001: 81; Şencan, 2005;
Yıldırım ve Şimşek, 2008: 233). Buna göre bulunan güvenirlik değerleri görüşme formunun
güvenirliğinin kabul edilebilir olduğunu göstermektedir.
Sonuç
Bu çalışmada, çevre okuryazarlığının bileşenleri olan “bilgi”, “duyuşsal alan”, “beceri”
ve “davranış” ile ilgili ortaokul öğrencilerine yönelik “Çevre Okuryazarlığı Ölçeği”
geliştirmek amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda; “Çevre Bilgisi Testi (ÇBT)”, “Çevresel
Duyuş Ölçeği (ÇDYÖ), “Çevresel Davranış Ölçeği (ÇDVÖ)” ve “Bilişsel Beceri Görüşme
Formu (BBGF)” olmak üzere 4 bölümden oluşan “Çevre Okuryazarlığı Ölçeği”
geliştirilmiştir.
Veri toplama aracımızın ilk bölümünü oluşturan EK-1’de verilen Çevre Bilgi Testi,
ortaokul 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin çevresel bilgilerini yoklayan çoktan seçmeli 19
maddeden oluşmaktadır. ÇBT’nin KR-20 güvenirliği 0,807 olarak tespit edilmiştir. ÇBT için
ayrıca madde ayırt edicilik ve madde güçlük indeksleri tespit edilmiş, negatif değer gösteren
bir soru ölçme aracından atılmıştır. Diğer soruların madde ayırt edicilik indekslerinin
0,40’dan büyük olduğu belirlenmiştir. Madde ayırt edicilik indeksi 0,40 veya daha yüksek bir
değerde ise o madde çok iyidir (Turgut, 1992). Testin ortalama güçlüğü; (Puanların aritmetik
ortalaması= 10,91)/(Testten alınabilecek en yüksek puan= 20) olarak hesaplanmış olan bu
değer 0,545 olarak tespit edilmiştir. Bir testteki maddelerin ortalama güçlülüğünün 0,50
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 71
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
civarında olması arzu edilen bir durumdur (Çepni ve diğer., 2008). Buna göre ÇBT’nin madde
ayırt edicilik ve madde güçlük indeksleri bir ölçme aracı için beklenen seviyededir.
EK-2’de verilen Çevresel Duyuş Ölçeği, ortaokul öğrencilerinin çevreye yönelik
duyuşsal özelliklerini içeren 5’li likert tipi olarak hazırlanmış 15 maddeden oluşmaktadır.
Öğrencilerin yazılan ifadelere ne derece katıldıklarını işaretlemeleri beklenmektedir.
ÇDYÖ’nün Cronbach Alpha güvenirliği 0,860 olarak tespit edilmiştir. ÇDYÖ’nün açımlayıcı
faktör analizi ile 3 faktörlü bir yapıya sahip olduğu belirlenmiştir. Her bir faktördeki maddeler
incelenerek “duyuşsal alan” bileşenine uygun olarak faktörler çevresel sorumluluk, çevresel
duyarlılık ve çevresel algı isimlendirilmiştir.
Veri toplama aracımızın bir diğer bölümü olan EK-3’te verilen Çevresel Davranış
Ölçeği, öğrencilerinin çevreye yönelik olumlu davranışlarını içeren 7’li likert tipi olarak
hazırlanmış 12 maddeden oluşmaktadır. Öğrencilerin yazılan ifadeleri bu zamana kadar kaç
defa gerçekleştirdiklerini işaretlemeleri beklenmektedir. ÇDVÖ’nün Cronbach Alpha
güvenirliği 0,773 olarak tespit edilmiştir. ÇDVÖ’nün açımlayıcı faktör analizi ile 3 faktörlü
bir yapıya sahip olduğu belirlenmiştir. Her bir faktördeki maddeler incelenerek “davranış”
bileşenine uygun olarak faktörler doğal dengeyi koruyucu davranış, toplumsal davranış ve üst
düzey bilişsel davranış olarak adlandırılmıştır.
Veri toplama aracımızın nitel bölümü olan EK-4’te verilen Bilişsel Beceri Görüşme
Formu, öğrencilerin çevreye yönelik sorunları belirleme (1), bu sorunları analiz etme (2) ve
bu sorunlara karşı eylem planlama (3) olarak 3 boyuttan oluşmaktadır. Araştırmacılar bu
boyutlara uygun olarak 3 soru belirlemişlerdir. Bu soruların kodlayıcı güvenirliği tespit
edilmiş ve bu değer 0.880 olarak bulunmuştur.
Çevre Bilgi Testi (ÇBT), Çevresel Duyuş Ölçeği (ÇDYÖ) ve Çevresel Davranış
Ölçeği’nde (ÇDVÖ) maddeler Tablo 1, Tablo 2 ve Tablo 3 de görüldüğü üzere, fen ve
teknoloji dersindeki kazanımlarla ilişkili bir şekilde hazırlanmış olması, bu veri toplama
aracının öğrencilerin seviyelerine uygun olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, bu araştırma
kapsamında geliştirilen Çevre Bilgisi Testi, Çevresel Duyuş Ölçeği, Çevresel Davranış Ölçeği
ve Bilişsel Beceri Görüşme Formu’nun ortaokul 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin çevre
okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesinde ya da ayrı ayrı çevresel bilgilerinin, duyuşsal
eğilimlerinin, çevresel davranışlarının ve çevreye yönelik problem çözme becerilerinin
belirlenmesinde kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı ortaya çıkmıştır.
Geliştirilen geçerli ve güvenilir “Çevre Okuryazarlığı Ölçeği” kullanılarak ülkemizdeki farklı
72 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
il ve ilçelerdeki farklı demografik faktörler açısından öğrencilerin çevre okuryazarlık
düzeylerinin farklılık gösterip göstermediğinin araştırılması düşünülmektedir.
Kaynakça
Akgül, A. ve Çevik, O. (2005). İstatistiksel analiz teknikleri, SPSS’te işletme yönetimi
uygulamaları (2. Baskı). Ankara: Emek Ofset.
Altınöz, N. (2010). Fen bilgisi öğretmen adaylarının çevre okuryazarlık düzeyleri.
Yüksek Lisans Tezi. Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Sakarya.
Atasoy, E. ve Ertürk, H. (2008). İlköğretim öğrencilerinin çevresel tutum ve çevre bilgisi
üzerine bir alan araştırması. Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, 10(1), 105-122.
Bluhm, W. J., Hungerford, H. R., McBeth, W. C., & Volk, T. L. (1995). A final report on
development and pilot-testing of the "middle school environmental literacy instrument."
In R. Wilke (Ed.), Environmental Literacy/Needs Assessment Project: Final report.
Stevens Point, WI: University of Wisconsin Stevens Point.
Büyüköztürk, Ş., Çakmak, E. K., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş. ve Demirel, F. (2010).
Bilimsel araştırma yöntemleri. Ankara: Pegem Akademi.
Büyüköztürk, Ş. (2011). Sosyal Bilimler için veri analizi el kitabı (14.baskı) Ankara: Pegem
Akademi.
Chu, H.E., Shin, D. H., & Lee, M. N. (2006). Korean students’ environmental Literacy and
variables affecting environmental literacy. In S. Wooltorton and D. Marinova (Eds.)
Sharing Wisdom for Our Future: Environmental Education in Action. Proceedings of
The 2006 Conference of the Australian Association for Environmental Education.
Çepni, S., Bayrakçeken, S., Yılmaz, A., Yücel, C., Semerci, Ç., Köse, E., Sezgin, F.,
Demircioğlu, G. ve Gündoğdu, K. (2008). Ölçme ve Değerlendirme. Ankara:
Pagem Akademi.
Disinger, J. F., & Roth, C. E. (1992). Environmental literacy. Columbus, Ohio:
ERIC/SMEAC Information Reference Center. ED 351201.
Durmuş, B., Yurtkoru E. S. ve Çinko, M. (2011). Sosyal bilimlerde SPSS’le veri analizi.
İstanbul: Beta Yayıncılık.
Erdoğan, M. (2009). 5. sınıf öğrencilerinin çevre okuryazarlığı ve bu öğrencilerin çevreye
yönelik sorumlu davranışlarını etkileyen faktörler. Doktora Tezi, ODTÜ Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Ankara.
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 73
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Goldman, D., Yavetz, B., & Pe’er, S. (2006). Environmental literacy in teacher training in
Israel: Environmental behavior of new students. Journal of Environmental Education,
38(1), 3-22.
Gönen, S., Kocakaya, S. ve Kocakaya, F. (2011). Dinamik konusunda geçerliliği ve
güvenilirliği sağlanmış bir başarı testi geliştirme çalışması. Yüzüncü Yıl
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 8(1), 40-57.
Hsu, S. J. & Roth, R.E. (1998). An assessment of environmental literacy and analysis of
predictors of responsible environmental behavior held by secondary teachers in the
Hualien area of Taiwan. Environmental Education Research, 4(3), 229-249.
İstanbullu, R. A. (2008). Investigation of environmental literacy of sixth Grades at a
private school. Master Thesis. Middle East Technical University, Ankara.
Hungerford. H. R. & Tomera, A. N. (1977). Science in the elementary school.
Champaign. IL: Stipes Publishing Company.
Kaplowitz, M. D. & Levine, R. (2005). How environmental knowledge measures up at a big
ten university. Environmental Education Research, 11(2), 143-160.
Karatekin, K. (2011). Sosyal Bilgiler öğretmen adaylarının çevre okuryazarlık düzeylerinin
belirlenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Karatekin, K. ve Aksoy, B.(2012). Sosyal Bilgiler öğretmen adaylarının çevre okuryazarlık
düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi. International Periodical For The
Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume, 7(1), p.1423-1438.
Kışoğlu, M. (2009). Öğrenci merkezli öğretimin öğretmen adaylarının çevre okuryazarlığı
düzeyine etkisinin araştırılması. Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, Erzurum.
Kuzu, T. (2008). Aytül Akal’ın Masallarıyla çocukta çevre bilinci geliştirme. Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19, 329-330.
Kışoğlu, M., Gürbüz, H., Sülün, A. ve Alaş, A. (2011). Biyoloji öğretmeni adaylarının çevre
okuryazarlıklarının farklı değişkenler açısından incelenmesi. E-uluslararası Eğitim
Araştırmaları Dergisi, 2(1), 1-14.
Marcinkowski, T. & Rehring, L. (1995). The secondary school report: A final Report on the
development, pilot testing, validation, and field testing of: The secondary school
environmental literacy assessment instrument. In R. Wilke (Ed.), Environmental
education literacy/needs assessment project: Assessing environmental literacy of
74 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
students and environmental education needs for teachers. Final Report. The University
of Wisconsin-Stevens Point, Wisconsin, The USA.
McBeth, W., Hungerford, H., Marcinkowski, T., Volk, T. & Meyers, R. (2008). National
environmental literacy assessment project: Year 1, National baseline study of middle
grade students; final research report. Unpublished Project Report. Florida Institute of
Technology, Melbourne, USA.
McBeth, B. & Volk, T. (2010). The national environmental literacy project: A Baseline Study
of Middle Grade Students in the United States. University of Wisconsin-Platteville,
Platteville, Wisconsin, USA Southern Illinois University-Carbondale, Carbondale,
Illinois, USA.
Meuth, A. M. (2010). Environmental literacy of hispanic, urban, middle school students in
houston, Texas Ed. D., University of Houston.
Miles, M. B. & Huberman, A. M. (1994). Qualitative data analysis: an expandeds
sourcebook. California: SAGE.
Negev, M., Sagy, G., Tal, A., Salzberg A. and Garb, Y. (2006). Mapping environmental
literacy in Israel. A paper resented at 35th Annual NAAEE Conference: Building
Environmental Education in Society, St. Paul, MN, The USA.
Ökesli, T. F. (2008). Relationship between primary school students’ environmental literacy
and selected variables in bodrum. Unpublished Master’s Thesis, Middle East Technical
University, Ankara.
Özsoy, S. (2010). Eko-okul uygulamasının ilköğretim öğrencilerinin çevre
okuryazarlığı düzeyine etkisi. Doktora Tezi, ODTÜ. Ankara.
Öztürk, G. (2009). Öğretmen adaylarının çevre okuryazarlıklarının epistemolojik inançları
vasıtasıyla incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Ankara.
ROTH, C. E. (1968). Curriculum overwiev for developing environmentally literate
citizens. http://eric.ed.gov/?id=ED032982 , (04.09.2013).
Simmons, D. (1995). Workingpaper # 2: Developing a Framework ForNational
Environmental Education Standards. InPapers On The Development of
Environmental Education Standards (pp. 53-58). Troy, OH: NAAEE.
Soran, H., Morgil, İ., Yücel, S., Atav, E. ve Işık, S. (2000). Biyoloji öğrencilerinin çevre
konularına olan ilgilerinin araştırılması ve kimya öğrencileri ile karşılaştırılması.
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 18: 128-139.
Şencan, H. (2005). Sosyal ve davranışsal ölçümlerde güvenilirlik ve geçerlilik (1.
Baskı).Ankara: Seçkin Yayınevi.
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 75
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tavşancıl, E. ve Aslan, E. (2001). Sözel, yazılı ve diğer materyaller için içerik analizi ve
uygulama örnekleri. İstanbul: Epsilon Yayınevi.
Tavşancıl, E. (2010). Tutumların ölçülmesi ve SPSS ile veri analizi. Ankara: Nobel Yayın
Dağıtım.
Tuncer, G. T., Ertepınar, H. ve Şahin, E. (2008). Çevre okuryazarlığı: geleceğin öğretmenleri
sürdürülebilir bir gelecek için hazır mı?. 8. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi
Kongresi, 2008, Ağustos 27-29, Bolu.
Tuncer, G., Tekkaya, C., Sungur, S., Cakiroglu, J., Ertepınar, H., & Kaplowitz, M. (2009).
Assessing pre-service teachers’ environmental literacy in Turkey as a mean to develop
teacher education programs. International Journal of Educational Development , 29(4),
426-436.
Turgut, M. F. (1992). Eğitimde ölçme ve değerlendirme (9. Baskı). Ankara: Saydam
Matbaacılık.
Ünal, S., Mançuhan, E., ve Sayar, A. A. (2001). Çevre bilinci, bilgisi ve eğitimi. Marmara
Üniversitesi yayınları, Yeni Teknolojiler Araştırma Merkezi, Yayın No: 1, İstanbul.
Varışlı, T. (2009). Sekizinci sınıf öğrencilerinin çevre okuryazarlığının değerlendirilmesinde
sosyodemografik değişkenlerin rolü. Yüksek Lisans Tezi, ODTÜ, Ankara.
Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2008). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri (7. Baskı).
Ankara: Seçkin Yayıncılık.
76 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
EK-1
BÖLÜM 1: ÇEVRE BİLGİSİ TESTİ
Bu kısım sizlerin çevre konusuna yönelik sahip olduğunuz bilgileri ölçmek amacıyla hazırlanmıştır. Lütfen
size göre doğru cevabı okunaklı bir şekilde işaretleyiniz. Her bir soruyu yapmaya çalışınız.
1. Aşağıdaki canlılardan hangisi ege ve güney sahillerimizde turistik tesisler ve turistlerin çevreye verdiği zararlardan en az etkilendiğinden nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya değildir?
a. Akdeniz Foku b. Deniz Kaplumbağası c. Karakulak d. Karga
2. Aşağıdakilerden hangisi ülkemizde karşılaştığımız çevre sorunlarından birisi değildir? A. Durgun su (göl) kirliliği B. Nükleer reaktörlerin yol açtığı çevre sorunları C. Aşırı avlanma D. Ormanların yok olması
3. Aşağıdaki besin zincirinin en önemli basamağı hangisidir? Maki bitkileri Keçiler Yılan Kartal
a. maki bitkileri b. keçiler c. yılan d. kartal
4. Aşağıdaki bitkilerden hangisi nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya değildir?
a. Kardelen çiçeği b. Karaçam c. Yabani Karanfil d. Sığla ağacı
5. Aşağıdaki tabiat ya da doğal anıtların en çok hangisinin oluşumunda rüzgar, akarsu ve yağmur birlikte etkili olmuştur? A) Kral Kaya Mezarları- Amasya B) İnsan Fosillerinin Ayak İzi – Manisa, Salihli Çakallar Tepesi C) Peri Bacaları – Kapadokya, Nevşehir D) Ballıca Mağarası – Tokat
6. Aşağıdakilerden hangisi biz insanlar için organik tarımı önemli kılar? A) Ekonomik yollarla üretilebiliyor olmaları B) Erozyonu önlemeye yardımcı olmaları C) Sağlıklı ve doğal ürünler elde etmek D) Çiçekli bitkilerin tozlaşmasına katkı sağlama
7. Aşağıdakilerden hangisi hava, toprak veya su kirliliğinden en az birini önleyemez?
a. Güneş enerjisi b. baca filtresi c. su arıtma tesisi d. geri dönüşüm kutusu
8. Aşağıdakilerden hangisi, gelecekte daha çok yararlanmak zorunda kalabileceğimiz, bitkisel kökenli
yenilenebilir enerji kaynaklarına örnek olarak verilebilir?
a. Güneş b. rüzgar c. jeotermal d. biyoyakıt
9. Aşağıdakilerden hangisi ışık kirliliğinin doğadaki canlı türlerinin yaşamını etkilemediği bir durumdur? A) Hayvanların yön bulmasını engelleme B) İnsanların gözlem kapasitesini engelleme C) Hayvanların gözlem kapasitesini engelleme D) Tohumların çimlenmesini engelleme
10. Kuzey Yarım Küre’nin en büyük buz kütlesi olan Grönland adası aşağıdaki hangi çevre sorunu nedeniyle
buz kütlesini kaybetmektedir?
a. Asit yağmurları b. Nükleer Sızıntılar c. Küresel ısınma d. Ozon tabakasının delinmesi
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 77
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
11. Aşağıdakilerden hangisi ses kirliliğinin insan yaşamını en olumsuz etkilediği bir durumdur?
A) İşitme kaybına neden olması B) İrkilmeye neden olması C) Huzursuzluk oluşturması D) Uyku bozukluğuna neden olması
12. Asit yağmurlarının zararlı etkilerine maruz kalmamak için aşağıdakilerden hangisinin yapılması doğru
değildir? A) Çevre dostu temiz enerji kaynakları kullanmak B) Kömür, petrol gibi fosil yakıt kullanmak C) Fabrikalara baca filtresi takmak D) Daha çok toplu taşıma araçlarını kullanmak
13. Aşağıdaki enerji kaynaklarından hangisinin kullanımı sonucu çevremiz en az zarara uğrar?
a. Fosil yakıtlar b. Nükleer enerji c. Doğal gaz d. Rüzgar enerjisi
14. Aşağıdakilerden hangisi dünyadaki en önemli çevre sorunlarından bir tanesi olan ‘Küresel Isınma’nın
başlıca nedenlerinden ‘Sera Etkisi’ne yol açan etmenlerden birisidir? A) Sera gazlarının salınımı B) Buzulların erimesi C) Deniz seviyesinin yükselmesi D) Yeşil alanların çoğalması
15. İzlanda’da meydana gelen yanardağ patlaması sonucu havaya yükselen toz bulutu ülkemizi tehdit etmiş
ve ülkemizde de bazı çevre sorunlarına neden olacağından korkulmuştur. Bu çevre felaketi aşağıdaki
çevre kirliliklerinden hangisine neden olur? A) Nükleer kirlilik B) Asit yağmurları C) Ozon tabakasının delinmesi D) Endüstriyel kirlilik
16. Yolda yürürken elindeki poşeti rastgele kaldırımın üzerine atan tanımadığınız bir büyüğünüze rastladınız
ve hemen sonra onunla göz göze geldiniz; onu ne şekilde uyarırdınız? A) Kaldırımlar çöp atılacak yerler değildir! Lütfen yere attığınız çöpü alıp çöp kutusuna atınız! B) Niye o çöpü yere attınız? Onu bana verseydiniz çöpe atardım! C) Hey, elinizdekini düşürdünüz! Yoksa onu bilerek mi yere attınız? D) Ne kaba adamsınız! Sizi polise şikayet edeceğim!
17. Ukrayna’da bulunan Çernobil Nükleer Santrali'nde 1986 yılında meydana gelen kaza sonucunda oluşan
radyoaktif kirlilik, ülkemizde daha çok Karadeniz Bölgesi'ni tehdit etmiş ve birçok canlının yaşamı üzerinde
olumsuz etkilere sebep olmuştur. Yukarıdaki bilgiye dayanılarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılabilir? A) Nükleer felaketlerin daha çok deniz kenarında olduğuna B) Eskiden sık sık nükleer kazaların olduğuna C) Nükleer kirliliğin geniş alana yayılabileceğine D) Nükleer felaketlerin sadece hayvanları etkilediğine
18. Göl, akarsu, vadi, dağ, tepe ve diğerleri gibi bir yaşam alanında bulunan çok sayıda canlı topluluğu ile bu
canlıları saran çevrenin karşılıklı dinamik ilişkilerinin sürdürüldüğü sisteme "ekosistem" denir. Buna göre aşağıdakilerden hangisi cansız çevrenin ekosistem sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye neden
olmaz? A) Erozyon B) Yeterli ışık C) Topraktaki mineral eksikliği D) Aşırı sıcaklık ve yağış
19. Doğal anıtlar ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?
A) Doğal anıtlar uzun zamanlar sonucu meydana gelmiştir B) Ülkemizdeki doğal anıtlar öneminden dolayı koruma altına alınmıştır C) Doğal anıtların oluşumunda bazı doğa olaylarının etkisi vardır D) Doğal anıtların bazıları insan yapımıdır
78 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
EK-2
BÖLÜM 2: ÇEVRESEL DUYUŞ TESTİ
Aşağıdaki 15 ifadeye ilişkin görüşlerinizi ‘’Kesinlikle Katılıyorum, Katılıyorum, Biraz Katılıyorum, Katılmıyorum,
Kesinlikle Katılmıyorum’’ ifadelerinden size en uygun seçeneği seçip, bu görüşe ne derece katıldığınızı ya da
katılmadığınızı ilgili kutucuğun içine (X) işareti koyarak doldurunuz.
Soru
No
Çevreye Yönelik Duyuşsal Eğilimler
Kes
inli
kle
Ka
tılı
yo
rum
Ka
tılı
yo
rum
Bir
az
Ka
tılı
yo
rum
Ka
tılm
ıyo
rum
Kes
inli
kle
Ka
tılm
ıyo
rum
01
Çevre kirliliğinin önlenmesinde, çevreyi bozabilecek davranışlarda bulunanları uyarırım.
02 Çevremde bulunan bitki ve hayvan türlerinin zarar görmemeleri
konusunda gerekli duyarlılığa sahibim.
03 Çevre kirliliğini önlemek için alınabilecek önlemleri bilirim. 04 Doğal kaynakların neden dikkatli korunması gerektiği konusunda;
kendimi, insanları bilgilendirebilecek birisi olarak görürüm.
05 Erozyonun ileriki zamanlarda neden olabileceği zararlar hakkında
tahminde bulunurum.
06 Nesli tükenmekte olan bitki ve hayvanlara karşı daha hassas
davranılması gerektiğini düşünürüm.
07 Çevre kirliliği sorununa yol açmamak için herhangi bir ürün alırken,
üzerinde geri dönüşüm logosu ( )olup olmadığına bakarım.
08 Çevre sorunlarından en az bir tanesi hakkında kendimi yeterli bilgiye
sahip birisi olarak görürüm.
09 Çevrenin korunması için devlet yetkilileri ile iş birliğine dayalı
olarak, çevre sorunları hakkında çözümler önerip, bu faaliyetlerde
görev almak isterim.
10 Erozyonu önlemek için daha çok ağaç dikilmesi konusunda,
işbirliğine dayalı olarak görev almaya hazırım.
11 Canlıların doğal yaşam alanlarını bozmaya yönelik, insan
faaliyetlerinin olumsuz etkilerine karşı hassas davranırım.
12 Kendimi doğal anıtları koruyan ve gelecek nesillere bunların
aktarılmasını sağlamak için diğer insanlarla iş birliği içinde olan birisi
olarak görürüm.
13 Çevre problemlerinin çözümü için, bu konuda çalışan her insana yardım etme sorumluluğunu alabilirim.
14 Çevreyi korumaları için insanları, bir şeyler yapmaları konusunda
ikna etmek ve üzerime düşeni yapmak isterim.
15 Ne zaman kirli bir su kaynağı görsem, dumanla kaplı bir havada
dolaşsam ya da bir çöplükle karşılaşsam; bunları temiz kullanıp,
korumanın yaşamımız için ne kadar önemli olduğunu düşünürüm.
SONTAY, G., GÖKDER, M. & USTA, E. 79
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
EK-3
BÖLÜM 3: ÇEVRESEL DAVRANIŞ TESTİ
Aşağıda bulunan davranışları bu zamana kadar kaç kez gerçekleştirdiğinizi ya da hiç
gerçekleştirmediğinizi ilgili kutucuğun içine (X) işareti koyarak doldurunuz.
Soru No
Çevreye Yönelik Davranışlar Hiç 1 2 3 4 5 5’ten
fazla 01 Yakın çevremdeki insanlardan, çevreye zarar verebilecek
davranışlarda bulunanları uyardım. Hiç 1 2 3 4 5 >5
02 Üzerinde organik ürün olduğunu belirten amblem bulunan
yiyeceklerden satın aldım. Hiç 1 2 3 4 5 >5
03 Çevreyi korumak amacıyla ağaç, çiçek veya diğer çeşitli
bitkilerden diktim. Hiç 1 2 3 4 5 >5
04 Yaşadığım çevrede üzerinde geri dönüşüm logosu bulunan ( ) ürünlerden satın aldım.
Hiç 1 2 3 4 5 >5
05 Çevreyi korumak amacı ile bazı faaliyetlere gönüllü olarak
katıldım. (Örneğin; Tema vakfına üye olmak, Çevre ile ilgili
okul kulüplerine katılmak vb. gibi) Hiç 1 2 3 4 5 >5
06 Dünyamızı tehdit eden çevre sorunlarından bir tanesi hakkında
araştırma yapıp, bilgilerimi diğer insanlarla paylaştım. Hiç 1 2 3 4 5 >5
07 Kurallara ve yasalara göre doğal anıtlara zarar veren kişilere
karşı yetkililerle iş birliği içinde bulundum. Hiç 1 2 3 4 5 >5
08 Çevreyi kirletebilecek atıkları çöp tenekesine attım. Hiç 1 2 3 4 5 >5 09 Kâğıt, cam, plastik gibi geri dönüşümü mümkün olan atıkları
geri dönüşüm kutusuna attım. Hiç 1 2 3 4 5 >5
10 Çevreyi temizlemeye yönelik pratik ve kullanışlı basit
yöntemler geliştirdim. Hiç 1 2 3 4 5 >5
11 Nesli tükenme tehlikesiyle ile karşı karşıya olan canlıların
korunması için ilgili yetkililere veya öğretmenime bazı öneriler
sundum. Hiç 1 2 3 4 5 >5
12 Çevremde bulunan canlıları korumak için önlemler aldım. Hiç 1 2 3 4 5 >5
80 ORTAOKUL SEVİYESİNDE ÇEVRE OKURYAZARLIK BİLEŞENLERİ İLE İLGİLİ …
THE STUDY OF SCALE DEVELOPING RELATED TO THE ENVIRONMENTAL …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
EK-4
BÖLÜM 4: BİLİŞSEL BECERİ TESTİ
Aşağıda verilen 3 sorunun size göre cevabını altında bulunan boş alana okunaklı bir şekilde yazınız.
Soruları çok dikkatli okuyunuz.
a) Önemli gördüğünüz çevre sorunları nelerdir?
1.
2.
3.
4.
5.
b) Yukarıda belirttiğiniz çevre sorunlarından size göre en önemlisini ve hemen altına bunun sebeplerini
yazınız.
En Önemlisi: ...............................................................................................................................
En Önemlisinin Sebepleri: (Hangi nedenlerden dolayı bu çevre sorunu oluşur)
1.
2.
3.
c) Bir önceki soruda sebeplerini belirlediğiniz en önemli çevre sorununun çözümü için öneriniz nedir?
Aşağıdaki boş alana yazınız (Örneğin: Bu çevre sorununun çözümü için … gibi uygulamalar yaparsak bu
çevre sorununu çözeriz ya da ... gibi uygulamalardan kaçınmalıyız).
Önerilerim:
1.
2.
3.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 81-107.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 81-107.
The Impact Levels of Career Choice Reasons of
Preservice Science Teachers and Their Future Career
Expectations
Serkan BULDUR & Murat BURSAL*
Cumhuriyet University, Sivas, TURKEY
Received: 02.04.2014 Accepted: 13.01.2015
Abstract- This study investigated the career choice reasons and future career expectations of 129 preservice
science teachers and explored whether these variables significantly vary with the participants’ gender, socio-
economic status and their pre-university ideal careers. Based on the results of the multivariate tests and factorial
variance analyses, the impact level order for the career choice factors of preservice science teachers was found to
be as altruistic, intrinsic and extrinsic factors and also participants were found to hold positive future
expectations. The calculated main and interaction effects for the gender and socio-economic status of the
participants were found to be statistically insignificant on the impact levels of career choice reasons and future
career expectations. For the pre-university ideal career variable, it has been concluded that participants who had
aimed for teaching career before the university, possess significantly higher positive future career expectations
and the impact level of altruistic and intrinsic factors are stronger for them. The impact level of the extrinsic
factors was found to be similar across all sub-groups and participants’ future career expectations were found to
be linearly independent of the impact level of the extrinsic factors.
Key Words: Preservice science teacher, teaching career, career choice reasons, career future expectation
DOI No:10.17522/nefefmed.89578
Summary
Introduction
Teachers are probably the main element of the educational system and they play a key
role in fulfilling the educational goals. A qualified teacher preparation system is essential for
preparing qualified teachers (Ergun & Avcı, 2012). An important factor in teachers’
educational performance is their motivations toward the teaching career. Research on this
topic indicates that career choice is not a one-dimensional, but a multi-dimensional issue *Corresponding author: Assoc. Prof. Dr. Murat BURSAL, Cumhuriyet University, College of Education, Dep. of Elementary Science Education, SİVAS / TURKEY. E-mail: [email protected]
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
82
(Brookhart & Freeman, 1992). Career choice reasons for teachers have been identified in
three categories as; altruistic, intrinsic and extrinsic motivational factors (Atav & Altunoğlu,
2013; Bastick, 2000; Bruinsma & Jansen, 2010; Saban, 2003; Watt & Richardson, 2008; Yu
& Bieger, 2013).
Studies conducted in Turkey for exploring this topic reported that Turkish teacher
candidates usually choose teaching career for altruistic reasons, such as serving to the society
(Boz & Boz, 2008; Kılcan et al., 2014; Saban, 2003), for extrinsic reasons, such as job
security (Çevik & Yiğit, 2009; Ekiz, 2006; Tüfekçi-Aslim, 2013), university entrance-exam
score (Çetin, 2012; Çevik & Yiğit, 2009; Ozturk-Akar, 2012; Tüfekçi-Aslim, 2013) and
economic factors (Bozdoğan et al., 2007; Ok & Önkol, 2007; Özbek, 2007).
Research Problems
1. What is the impact order of the career choice reasons (altruistic, intrinsic and extrinsic) of
preservice science teachers?
2. Are the any significant differences in the impact levels of participants’ altruistic, intrinsic
and extrinsic career choice reasons by their i) gender, ii) socio-economic status (SES) and iii)
pre-university ideal career?
3. Are the any significant differences in the future career expectation levels of participants by
their i) gender, ii) SES and iii) pre-university ideal career?
4. Are there any significant correlations between any of the career choice reason(s) and
participants’ future career expectation levels?
Methodology
The sample of the study was consisted of 129 junior and senior preservice science
teachers enrolled in Cumhuriyet University, Elementary Science Education program. Data
was collected via Teaching Career Selection Reasons Rating Scale (Bursal & Buldur, 2013a),
which was designed for determining the impact levels of the preservice science teachers’
career choice reasons, and via Future Expectations Scale (Bursal & Buldur, 2013a), which
was designed for determining the expectations of preservice science teachers about their
future teaching career.
Factorial analysis models have been formed to analyze the main effects and interactions
of the independent variables of participants’ gender, SES and pre-university ideal career.
Multivariate tests, factorial variance analysis and correlation analysis have been used to
BULDUR, S. & BURSAL, M. 83
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
investigate the research problems. Also, partial eta-squared effect sizes are calculated for
statistically significant test results to further explore the practical significance of the findings.
Results
Research Problem 1. Multivariate test results for the comparison of the impact levels of the
participants’ career choice reasons showed that there is a significant difference [Wilk’s
Lambda=.67; F(2,112)=27.87; p<.001] between the impact levels of altruistic, intrinsic and
extrinsic career choice reasons. Based on the pairwise comparisons with Bonferroni
adjustments, it has been found that the differences between all three variables are statistically
significant at .05 level.
Research Problem 2. The factorial MANOVA results indicated that the main effects and the
interaction effects for both gender and SES variables are not statistically significant on
participants’ altruistic and intrinsic career choice reasons. The only significant main effect
was calculated for pre-university career variable [Wilk’s Lambda=.71; F(2,112)=20.94;
p<.001]. The altruistic and intrinsic career choice scores of participants, whose ideal job was
teaching, before entering to the university, were found to be significantly higher those who
were geared toward other career options. The analysis for extrinsic reasons factor showed that
none of the main or interaction effects of the gender, SES and pre-university ideal career
variables have a statistically significant impact on participants’ extrinsic career choice scores.
Research Problem 3. Factorial ANOVA result for this research problem showed that there is
no significant interaction effect for the participants’ gender, SES and pre-university ideal
career variables in this model. By inspecting the main effects, it has been found that although
the main effects of gender and SES variables were statistically insignificant, pre-university
ideal career had a significant main effect [F(1,114)=17.03; p<.001; eta-squared=.13] on
participants’ future career expectation levels.
Research Problem 4. As can be seen from the correlation analysis results in Table 8, altruistic
and intrinsic career choice reasons were found to be positively correlated with participants’
future career expectations at statistically significant levels, whereas extrinsic career choice
reasons have almost zero correlations with future expectations scores.
Discussion and Conclusion
Based on the results obtained for the first research question, it has been concluded that
the impact order of the participants’ career choice reasons was altruistic, intrinsic and
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
84
extrinsic reasons, respectively. This means that altruistic reasons are the dominant career
choice factor for the participants of this study. This finding is consistent with relevant
literature (Boz & Boz, 2008; Bursal & Buldur, 2013a; Kılcan et al., 2014; Ozturk-Akar, 2012;
Özsoy et al., 2010; Saban, 2003; Ubuz & Sarı, 2008) stating that Turkish preservice teachers
usually choose teaching career because of altruistic reasons.
Analyses for the second and third research problems indicated that participants’ gender
and SES do not have any statistically significant effects on their career choice reasons and
future career expectations. The only significant effects on these dependent variables were
calculated for participants’ pre-university career choices. Thus, it has been concluded that the
impact level of the altruistic and intrinsic career choice reasons of participants whose ideal
career was teaching before entering to the university, are significantly higher than those with
other ideal careers. A similar difference was found for participants’ future career expectation
levels, in favor of preservice teachers whose goals were to become teachers in high school
years. These findings are in good agreement with the previous literature (Aksoy, 2010;
Bozdoğan et al., 2007; Bruinsma & Jansen, 2010; Ozturk-Akar, 2012), where intrinsically
motivated preservice teachers were reported to hold more positive attitudes toward teaching
career.
As for the final research problem, the correlation analyses showed that while extrinsic
factors are not correlated with preservice teachers’ future career expectations, both altruistic
and intrinsic factors have strong positive correlations with the level of preservice teachers’
future career expectations.
BULDUR, S. & BURSAL, M. 85
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Meslek Tercih Nedenlerinin Etki Düzeyleri ve Mesleki Geleceklerine
Yönelik Beklentileri
Serkan BULDUR & Murat BURSAL*
Cumhuriyet Üniversitesi, Sivas, TÜRKİYE
Makale Gönderme Tarihi: 02.04.2014 Makale Kabul Tarihi: 13.01.2015
Özet- Bu çalışmada 129 fen bilgisi öğretmen adayının meslek tercih nedenleri ile mesleki geleceklerine
yönelik beklenti düzeyleri incelenmiş ve bu değişkenlerin katılımcıların cinsiyet, sosyo-ekonomik düzey ve
üniversite öncesindeki ideal meslek türlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığı araştırılmıştır. Çok değişkenli
testler ve faktöryel varyans analizi testleri sonucunda fen bilgisi öğretmen adaylarının meslek tercih nedenlerinin
etki düzeyleri sıralamasının; özgeci, içsel ve dışsal faktörler şeklinde sıralandığı ve öğretmen adaylarının gelecek
beklentilerinin genellikle olumlu olduğu belirlenmiştir. Öğretmen adaylarının cinsiyet ve sosyo-ekonomik düzey
değişkenleri için hesaplanan temel ve ortak etkilerin meslek tercih nedenlerinin etki dereceleri ve gelecek
beklentileri üzerinde anlamlı düzeyde olmadığı belirlenmiştir. Katılımcıların üniversite öncesindeki ideal meslek
türü değişkeni açısından ise, ideal mesleği öğretmenlik olanların mesleki geleceklerine yönelik beklentilerinin
daha olumlu olduğu ve öğretmenlik tercihlerinde içsel ve özgeci nedenlerin etki düzeyinin daha yüksek olduğu
belirlenmiştir. Öğretmenlik tercihine etki eden dışsal nedenlerin ise incelenen bağımsız değişken kategorilerinin
hepsinde benzer düzeylerde olduğu ve katılımcıların geleceğe yönelik beklenti düzeylerinin dışsal nedenlerin
etki derecesinden bağımsız olduğu sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Fen bilgisi öğretmeni adayı, öğretmenlik mesleği, meslek tercih nedenleri, mesleki gelecek
beklentisi
Giriş
Eğitim sistemlerinin en temel öğelerinden olan öğretmenlerin verimliliklerinin eğitim
sistemlerinin kalitesini de doğrudan etkilemesi kaçınılmazdır (Ergun & Avcı, 2012).
Öğretmenlerin mesleki verimliliklerini etkileyen önemli bir bileşen ise onların öğretmenlik
mesleğini tercih nedenleri veya diğer bir deyişle öğretmen olmaya yönelik motivasyonlarıdır
(Bruinsma & Jansen, 2010). Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar öğretmenlik mesleğini
tercihle ilgili nedenlerin tek boyutlu değil çok boyutlu olduğunu ortaya koymaktadır
(Brookhart & Freeman, 1992). Meslek tercihine ilişkin nedenler literatürde farklı başlıklar
* İletişim: Doç. Dr. Murat BURSAL, Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi ABD, Sivas / TÜRKİYE E- posta: [email protected]
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
86
altında incelenmiştir. Örneğin, kişisel özellikler, mesleğe ilgi duyma, öğretmenliğin toplumsal
statüsü, topluma katkıda bulunma isteği, geçmiş deneyimler, kişilerarası iletişim becerileri,
ekonomik nedenler ve bireyin yaşamına özgü bazı zorunluluklar gibi çok geniş bir spektrum
tanımlanmıştır. Bu bağlamda, yukarıda ifade edilen nedenleri en genel anlamda kapsayan bir
sınıflama olarak literatürde, öğretmen adaylarının öğretmenlik programlarını tercih nedenleri
yaygın olarak özgecilik, içsel motivasyon ve dışsal motivasyon olmak üzere üç grupta
incelenmektedir (Atav & Altunoğlu, 2013; Bastick, 2000; Bruinsma & Jansen, 2010; Saban,
2003; Watt & Richardson, 2008; Yu & Bieger, 2013). Bu üç faktör ayrı olarak
tanımlanmasına rağmen özgecilik ve içsel motivasyondan kaynaklanan nedenler genellikle
birbiriyle örtüştüğü için bu iki faktörün istatistiksel analizlerle tam olarak ayırt edilmesi
çoğunlukla mümkün olmamaktadır (Saban, 2003; Watt & Richardson, 2007; Young, 1995).
Öğretmen adaylarının meslek tercih nedenleri ile ilgili olarak uluslararası ve ulusal alan
yazında birçok araştırma yapılmıştır. Türkiye’de yapılan çalışmalarda öğretmenlik mesleği
tercihinde genellikle; topluma hizmet ve toplumsal ilerlemeye faydalı olmak (Boz & Boz,
2008; Kılcan, Keçe, Çepni & Kılınç, 2014; Saban, 2003), öğretmenliğin kutsal bir meslek
olması (Özsoy, Özsoy, Özkara ve Memiş,, 2010; Ubuz & Sarı, 2008) gibi özgeci faktörlerin
ve iş garantisi (Çevik & Yiğit, 2009; Ekiz, 2006; Tüfekçi-Aslim, 2013), üniversite sınavı
puanı (Çetin, 2012; Çevik & Yiğit, 2009; Hacıömeroğlu & Sahin-Taşkın, 2010; Ozturk-Akar,
2012; Özsoy ve diğer., 2010; Tüfekçi-Aslim, 2013; Ubuz & Sarı, 2008) ve ekonomik kriterler
(Bozdoğan, Aydın & Yıldırım, 2007; Ekiz, 2006; Ok & Önkol, 2007; Özbek, 2007) gibi
dışsal faktörlerin etkili olduğu tespit edilmiştir.
Türkiye’deki öğretmen adaylarının meslek tercihleri hakkında yapılan araştırmaların
çoğunda (Boz & Boz, 2008; Bozdoğan ve diğer., 2007; Çetin, 2012; Çevik & Yiğit, 2009;
Hacıömeroğlu & Şahin-Taşkın, 2010; Kılcan ve diğer., 2014; Ok & Önkol, 2007; Ozturk-
Akar, 2012; Özbek, 2007; Özsoy ve diğer., 2010; Şahin, 2011; Tüfekçi-Aslim, 2013) farklı
anabilim dallarında öğrenim gören öğretmen adayları aynı örneklem içinde incelenirken, tek
bir anabilim dalına yönelik olarak yapılan çalışmalar oldukça sınırlı sayıdadır. Literatürde
ilköğretim düzeyinde öğretmen yetiştiren anabilim dalları için sadece, Sınıf (Çermik, Doğan
& Şahin, 2010; Ekiz, 2006; Saban, 2003; Şara & Kocabaş, 2012; Ubuz & Sarı, 2008), Okul
Öncesi (Girgin, Akamca-Özyılmaz, Ellez & Oğuz, 2010), Türkçe (Karadağ, 2012), Sosyal
Bilgiler (Taş, 2012) ve Fen Bilgisi (Bursal & Buldur, 2013a; Kartal & Taşdemir, 2012)
öğretmen adayları ile yürütülen sınırlı sayıda araştırma tespit edilmiştir.
BULDUR, S. & BURSAL, M. 87
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Araştırmalarda farklı alanlarda öğrenim gören öğretmen adaylarının meslek tercih
nedenlerini incelerken hepsini aynı homojen örneklemin üyeleri gibi incelemek bazı
sınırlılıkları beraberinde getirmektedir. Çünkü farklı anabilim dalları için öğrencilerin
üniversiteye giriş puanları ve mezuniyet sonrası atanma oranları büyük oranda farklılıklar
gösterebilmektedir. Bu farklılıkların ise öğretmen adaylarının ilgili öğretmenlik alanını tercih
etme gerekçelerini ve mesleki geleceklerine ilişkin beklentilerini önemli oranda
etkileyebileceği göz ardı edilemez. Örneğin, dışsal nedenlerle öğretmenlik mesleğine yönelen
bir öğrencinin kendisine en uygun öğretmenlik alanı yerine mezuniyet sonrası atanma oranı
yüksek bir alan tercihinde bulunması güçlü bir ihtimaldir. Bu nedenle öğretmen adaylarının
meslek tercih nedenleri ile ilgili yürütülecek araştırmalarda birden çok alanda öğrenim gören
öğretmen adaylarından meydana gelen örneklemlerde yürütülen araştırmalar yanında, sadece
aynı anabilim dalındaki öğretmen adayları ile oluşturulan daha homojen örneklemlerde de
çalışmalar yürütülmesi gereklidir. Bu nedenle, mesleki tercih nedenlerini araştırırken, özel
olarak fen bilgisi öğretmen adaylarına yoğunlaşmayı hedefleyen bu araştırmanın örneklemi
sadece fen bilgisi öğretmen adaylarını kapsayacak şekilde belirlenmiştir.
Bu araştırmada fen bilgisi öğretmen adaylarının meslek tercih nedenlerine etkileri
açısından literatürde yer verilen cinsiyet, sosyoekonomik düzey (SED) ve üniversite
öncesindeki ideal meslek türü değişkenlerinin etkilerinin de incelenmesi hedeflenmiştir.
Birçok farklı araştırmacı cinsiyetin öğretmenlerin meslek tercih nedenlerini (Bruinsma &
Jansen, 2010; Hellsten & Pyrtula, 2011; Özsoy ve diğer., 2010) ve meslek hayatlarındaki
devamlılıklarını doğrudan etkilediğini (Sinclair, 2008) ifade etmektedir. Cinsiyete göre
meslek seçim nedenlerinin karşılaştırıldığı birçok araştırmada, kızların erkeklere oranla içsel
nedenlerden daha fazla etkilendiği belirtilmiştir (Bruinsma & Jansen, 2010; Çermik ve diğer.
2010; Hellsten & Pyrtula, 2011; Saban, 2003). Örneğin, Türkiye’de yapılan bir araştırmada
Özsoy ve diğerleri (2010) kız öğrencilerin hem öğretmenlik mesleğini daha bilinçli tercih
ettiklerini ve erkek öğrencilere oranla mesleki tercih bakımından daha idealist olduklarını hem
de öğretmenlik mesleğini bir güvence olarak görme oranlarının erkeklerden yüksek olduğunu
belirlemişlerdir. Ancak bu ilişkiyi inceleyen bazı araştırmalarda ise öğretmen adaylarının
meslek tercih nedenlerinin cinsiyetlerine göre farklılık göstermediği tespit edilmiştir (Aydın,
2011; Kılcan ve diğer., 2014). Cinsiyet değişkeni hakkında elde edilen farklı sonuçlar,
öğretmenlik meslek tercih nedenlerinin doğrudan cinsiyet değişkeni ile ilişkilendirilmesinin
bazı sınırlılıkları beraberinde getirdiğini göstermektedir. Bu nedenle, öğretmenlik meslek
tercih nedenleri için tek bir bağımsız değişkene odaklanmaktan ziyade farklı faktörlerin temel
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
88
ve ortak etkileri birlikte incelenmelidir.
Diğer bazı araştırmacılara göre ise, öğretmen adaylarının SED’leri de öğretmenlik
mesleğini tercih etmelerinde önemli bir etkendir. Farklı gelişmişlik düzeyine sahip ülkelerde
yapılan çalışmalarda, öğretmenlik tercih nedenleri arasında önemli farklılıklar olduğu ortaya
konulmuştur (Bastick, 2000; Çakıroğlu & Çakıroğlu, 2003; DeCorse & Vogtle, 1997;
Montecinos & Nielsen, 1997; Saban, 2003). Örneğin, Kanada (Bastick, 2000), İngiltere
(Younger, Brindley, Pedder & Hagger, 2004), ABD (Montecinos & Nielsen, 1997),
Avustralya (Manuel & Hughes, 2006; Richardson & Watt, 2006) ve İrlanda (Moran,
Kilpatrick, Abbott, Dallat & McClune, 2001) gibi gelişmiş ülkelerde öğretmenlik mesleğini
tercih etmede içsel ve özgeci nedenlerin ön planda olduğu, Nijerya, Jamaika ve Brunei
(Bastick, 2000) gibi gelişmekte olan ülkelerde ise dışsal faktörlerin daha etkin olduğunu
göstermiştir. Benzer bir durum Türkiye için de geçerli olup, yapılan araştırmalarda Türkiye’de
öğretmenlik mesleğini SED’leri orta ve alt gruplardan gelen insanların daha çok tercih
ettikleri rapor edilmiştir (Bursal & Buldur, 2013b; Murray, 1988; Taş, 2012).
Öğretmenlik mesleğini tercih etme faktörleri ile ilişkili olarak literatürde değinilen bir
başka önemli değişken ise öğrencilerin üniversite öncesinde ideallerindeki meslek türüdür
(Manuel & Hughes, 2006; Şahin, 2011). Çünkü öğrencilerin ideallerindeki mesleğin
öğretmenlik olması onların mesleği tercih etme nedenlerini anlamakta araştırmacılara
yardımcı olabilir (Manuel & Hughes, 2006). Araştırmacılar öğretmen adaylarının
ideallerindeki mesleğin öğretmenlik veya farklı bir meslek olmasının öğretmenlik tercih
nedenlerini açıklamanın yanında mesleki geleceklerine yönelik beklentilerini de doğrudan
etkileyeceğini öne sürmüşlerdir (Aksoy, 2010; Bruinsma & Jansen, 2010; Bursal & Buldur,
2013a; Ozturk-Akar, 2012).
Öğretmen adaylarının öğretmenlik programını tercih nedenleri onların bu programları
tamamlayıp tamamlamama durumlarını veya da mesleğe başladıktan sonra neden mesleği
bıraktıklarını anlamakta da anahtar rol oynamaktadır (Bruinsma & Jansen, 2010; Hellsten &
Pyrtula, 2011). Çünkü içsel motivasyonla öğretmenliğe yönelmemiş bir öğretmen adayı için
en mükemmel şekilde tasarlanmış bir öğretmen yetiştirme programının dahi etkin
olamayacağı açıktır (Bursal & Buldur, 2013a). Türkiye’deki öğretmen adaylarının geleceğe
yönelik beklentileri ile ilgili olarak yapılan bir araştırmada öğretmen adaylarının %41.4’ünün
iyi bir öğretmen olmayı, %26.2’sinin ekonomik bağımsızlık kazanmayı, %21.1’inin kariyer
yapmayı ve %7.8’inin ise başka bir mesleğe geçmeyi hedeflediği ve bu hedeflerinde
cinsiyetlerine göre farklılaştığı belirlenmiştir (Ekiz, 2006). Benzer amaçla yapılan bir diğer
BULDUR, S. & BURSAL, M. 89
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
araştırmada ise, Şahin (2011) araştırmasına katılan öğretmen adaylarının %87’sinin
öğretmenlik yapmayı isterken, %6’sının istemediğini ve %5’inin de yapmak zorunda
olduğunu düşündüğünü belirlemiştir. Ancak buna karşın öğretmen adaylarının yaklaşık
yarısının seçme şansları olması durumunda, öğretmenlikten başka bir mesleği
seçebileceklerini belirlemiştir.
Öğretmen adaylarının mesleki gelecekleri hakkındaki düşünceleri hem aldıkları lisans
eğitiminin kalitesini hem de meslek hayatlarındaki performanslarını etkileyecektir. Çünkü
öğretmenlerin tutumları ile öğretim sürecindeki uygulamaları arasında yüksek bir ilişki vardır
(Atav & Altunoğlu, 2013; Hussain, Jamil, Noor, Sibtain & Shah, 2011). Bu nedenle öğretmen
adaylarının mesleki geleceklerine ilişkin görüşlerinin belirlenmesi oldukça önemlidir. Bu
nedenlerden dolayı bu araştırma kapsamında fen bilgisi öğretmen adaylarının mesleki
geleceklerine yönelik beklentileri de incelenmiştir.
Araştırmanın Önemi ve Amacı
Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğini tercih etme nedenleri ve mesleki
geleceklerine ilişkin motivasyonları onların lisans eğitimlerini, sonraki mesleki
performanslarını ve bu yolla gelecekteki öğrencilerinin başarısını etkileme gücüne sahiptir
(Atav & Altunoğlu, 2013). Nitelikli öğretmen yetiştirebilmenin önkoşulu, öğretmenlik
mesleğini seven ve meslek tercihinde bilinçli olan adayların öğretmenlik mesleğini tercih
etmesidir (Şara & Kocabaş, 2012). Bu nedenle, bu çalışmada fen bilgisi öğretmenliği lisans
programında okuyan öğretmen adaylarının meslek tercih nedenlerinin etki düzeylerinin ve
geleceğe yönelik beklentilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında hedef kitle
olan fen bilgisi öğretmenliği evrenini temsilen sadece bu anabilim dalındaki öğretmen
adayları ile çalışılarak farklı anabilim dalları arasındaki öğrenci profil farklılıklarına ilişkin
dışsal değişkenlerin (lisans giriş puanı, atanma oranları vb.) kontrol edilmesi hedeflenmiştir.
Araştırmanın Problemleri ve Alt Problemler
1. Fen bilgisi öğretmenliği lisans programında öğrenim gören öğretmen adaylarının meslek
tercih nedenlerinin (özgeci, içsel ve dışsal) etki derecesi sıralaması nasıldır?
2. Katılımcıların özgeci, içsel ve dışsal meslek tercih nedenlerinin etki derecelerinde i)
cinsiyet, ii) SED ve iii) üniversite öncesi ideal meslek türü değişkenlerinin temel ve ortak
etkileri istatistiksel olarak anlamlı mıdır?
3. Katılımcıların mesleki geleceklerine yönelik beklenti düzeylerinde i) cinsiyet, ii) SED ve
iii) üniversite öncesi ideal meslek türü değişkenlerinin temel ve ortak etkileri istatistiksel
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
90
olarak anlamlı mıdır?
4. Katılımcıların meslek tercih nedenlerinin (özgeci, içsel, dışsal) etki düzeyleri ile geleceğe
yönelik beklenti düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır?
Yöntem
Araştırma Deseni
Bu çalışma, katılımcıların herhangi bir zaman dilimindeki görüşlerini betimleme
yaklaşımını esas alan anlık tarama modeli ve değişkenler arasındaki ilişkilerin incelenmesini
esas alan ilişkisel tarama modeli kullanılarak birden fazla değişkenin temel ve ortak etkilerini
araştırmaya imkan veren faktöryel desenli bir tarama çalışması olarak tasarlanmıştır (Fraenkel
& Wallen, 2003).
Örneklem
Bu çalışmanın örneklemini Cumhuriyet Üniversitesi, Fen Bilgisi Öğretmenliği lisans
programı 3. ve 4. sınıflarında öğrenim görmekte olan 129 öğretmen adayı oluşturmaktadır.
Çalışma kapsamında katılımcıların öğretmenliğe yönelik beklentileri incelendiği ve bu
beklentiler lisans programları sürecinde alınan ders türlerine göre önemli değişiklikler
gösterebildiği için örneklem seçimi bu beklentilerin daha somutlaştığı varsayılan ve
uygulamalı alan eğitimi derslerinin ağırlıkta olduğu 3. ve 4. sınıflarla sınırlı tutulmuştur.
Araştırma kapsamında kullanılan ölçek maddelerine verilen eksik cevapların veya hatalı
işaretlemelerin sayısına göre her araştırma problemi için yapılan analize dahil edilen
katılımcıların sayısı ilgili tablolarda gösterilmiştir. Katılımcılar uygun örnekleme yöntemi ile
seçilmiş olup % 70.5’i kız (n=91) ve % 29.5’i (n=38) erkektir. Katılımcıların yaş aralığı 20–
26 olup, % 87.2’si 21–23 yaş aralığındadır. Katılımcılar arasında, öğretmenlik mesleğini
üniversite öncesinde ideallerindeki meslek olarak tanımlayanların oranı % 37.5 (n=48) olarak
bulunmuştur.
Katılımcıların SED’lerinin göstergelerinden biri olarak seçilen aile gelir kategorileri,
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) tarafından belirlenen 4 kişilik bir ailenin
açlık sınırı ve yoksulluk sınırı istatistikleri esas alınarak, alt gelir grubu için “900 TL altı” ve
üst gelir grubu için “2500 TL üstü” olarak belirlenmiştir. Orta gelir grubu ise, alt-orta (901–
1700 TL) ve üst-orta (1701–2500 TL) gelir grupları olarak iki kategoride incelenmiştir.
Katılımcılar arasında üst-orta (1701–2500 TL; n=31) ve üst gelir (2501 TL ve üstü; n=13)
gruplarına giren birey sayısının düşük olması nedeniyle, istatistiksel analizlerin gücünü
artırmak amacıyla bu gruplar birleştirilerek aynı gelir grubu kapsamında (1701 TL ve üstü)
incelenmiştir.
BULDUR, S. & BURSAL, M. 91
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
SED’in diğer önemli bir göstergesi olan ebeveynlerin eğitim seviyeleri incelendiğinde,
her iki ebeveynin de ilkokul veya daha az eğitime sahip olma oranlarının alt-gelir grubunda
%56, orta-gelir grubunda %35 iken üst-gelir grubunda ise % 4.5 olduğu belirlenmiştir.
Ebeveynlerin her ikisinin de en az lise mezunu olma oranlarına bakıldığında ise, bu oranlar
alt-gelir grubunda %4, orta-gelir grubunda %12 ve üst-gelir grubunda ise %30’dur. Bu
oranlara bakıldığında, aile gelir düzeyi ile ebeveyn eğitim seviyelerinin ilişkili olduğu ve
araştırma kapsamında kullanılan aile aylık geliri aralıklarının katılımcıların SED’lerinin
göstergesi olduğu kararına varılmıştır. Buna göre, katılımcılar SED’lerine göre
sınıflandırılırken alt-SED (aylık gelir 0-900 TL), orta-SED (aylık gelir 901-1700 TL) ve üst-
SED (aylık gelir 1701 ve üstü) olacak biçimde SED kategorileri belirlenmiştir.
Veri Toplama Araçları
Çalışma kapsamında, katılımcıların mesleki tercih nedenlerinin etki düzeylerini
belirlemek için Öğretmenlik Tercih Nedenleri Derecelendirme [ÖTNED] ölçeği (Bursal &
Buldur, 2013a) ve katılımcıların öğretmenlik mesleğine yönelik gelecek beklenti düzeylerini
belirlemek amacıyla ise Geleceğe Yönelik Beklentiler [GYÖB] ölçeği (Bursal & Buldur,
2013a) kullanılmıştır.
ÖTNED ölçeği 22 maddeden oluşmaktadır ve öğretmenlik mesleği tercih nedenlerinin
etki düzeylerini yansıtan ölçek maddeleri dörtlü likert tipi (4: Çok Etkili, 3: Etkili, 2: Biraz
Etkili, 1: Tamamen Etkisiz) derecelendirme sistemine göre hazırlanmıştır. ÖTNED ölçeği
puanının artması incelenen etkenin öğretmenlik tercihinde daha yüksek etkiye sahip olduğunu
göstermektedir. ÖTNED ölçeğinin faktör yapısını inceleyen Bursal ve Buldur (2013a),
ölçekte yer alan 14 maddenin Özsel Nedenler ve 8 maddenin Dışsal Nedenler adlı iki faktör
altında toplandığını ve bu faktörlere ait maddelerin sahip olduğu en düşük faktör yüklerinin
sırası ile .45 ve .33 olduğunu tespit etmişlerdir. Bu faktörlere ait Cronbach alfa iç güvenirlik
katsayıları ise Özsel Nedenler için α=.88 ve Dışsal Nedenler için α=.76 olarak rapor edilmiştir
(Bursal & Buldur, 2013a). Bu çalışmada ise, bu faktörlere ait güvenirlik katsayıları Özsel
Nedenler maddeleri için α=.92 ve Dışsal Nedenler maddeleri için α=.72 olarak bulunmuştur.
Bursal ve Buldur (2013a), ÖTNED ölçeğindeki Özsel Nedenler faktörünü oluşturan
maddelerin Özgeci ve İçsel nedenlerle ilişkili olduğunu ve yakın anlamlı ama farklı türdeki bu
etkenlerin matematiksel olarak ayrı faktörlere ayrışmadığını literatürden de örnekler (Saban,
2003; Watt & Richardson, 2007; Young, 1995) vererek açıklamışlar ve uzman görüşlerine
göre bu maddeleri gruplandırmışlardır. Bu analizler sonucunda, Özsel Nedenler faktörünü
oluşturan maddeleri Özgeci (6 madde) ve İçsel (8 madde) nedenler olmak üzere iki boyuta
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
92
ayırarak incelemeyi tavsiye eden araştırmacılar, bu boyutlar için Cronbach alfa güvenirlik
katsayılarını sırası ile α=.82 ve α=.76 olarak hesaplamışlardır. Bu çalışma kapsamında da
Özsel Nedenler puanları, Özgeci ve İçsel Nedenler olarak iki ayrı boyutta incelenmiş ve bu
boyutları oluşturan maddelere ait güvenirlik katsayıları Özgeci Nedenler için α=.82 ve İçsel
Nedenler için α=.89 olarak hesaplanmıştır.
Tek faktörlü bir yapıda tasarlanan ve 10 maddeden oluşan GYÖB ölçeği ise 6 olumlu ve
4 olumsuz madde içermektedir ve tüm maddeler nötr noktası olmayan dörtlü likert tipinde (1:
Kesinlikle Katılmıyorum, 2: Katılmıyorum, 3: Katılıyorum, 4: Kesinlikle Katılıyorum)
derecelendirilmiştir. Ölçekten alınan puanların artması geleceğe yönelik olumlu beklentilerin
arttığını göstermektedir. Bursal ve Buldur (2013a) GYÖB ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik
verilerini araştırdıkları çalışmalarında ölçeği oluşturan maddelerin sahip olduğu en düşük
faktör yükünü .51 ve ölçek için hesaplanan Cronbach alfa iç güvenirlik katsayısını α = .82
olarak rapor etmişlerdir. Bu çalışmada ise 129 katılımcı için Cronbach alfa iç güvenirlik
katsayısı α = .90 olarak hesaplanmıştır.
Çalışmada kullanılan ölçeklerden elde edilen puanlar rapor edilirken, her faktör için
bulunan toplam puan, faktördeki madde sayısına bölünerek 1–4 puan arasında standardize
edilmiş ortalama puanlar kullanılmıştır. İncelenen alt gruplara ait bu ortalama değerler nitel
olarak yorumlanırken, dizi genişliği, seçenek sayısına bölünerek aralık genişliği “3/4=0.75”
olarak belirlenmiş ve puan aralıkları; 1 ≤ Tamamen Etkisiz (Kesinlikle Katılmıyorum) < 1.75,
1.75 ≤ Biraz Etkili (Katılmıyorum) < 2.50, 2.50 ≤ Etkili(Katılıyorum) <3.25 ve 3.25 ≤ Çok
Etkili (Kesinlikle Katılıyorum) <4.00 olarak değerlendirilmiştir.
Verilerin Analizi
Katılımcıların mesleki tercih nedenlerinin etki düzeylerinin sırasının araştırıldığı 1.
araştırma problemi için aynı bireylerden elde edilen ikiden fazla bağımlı değişken puanlarını
aynı anda karşılaştırmada kullanılan çoklu değişken (Multivariate) testleri kullanılmıştır.
Araştırmaya dahil edilen Özgeci, İçsel ve Dışsal nedenler etki dereceleri puanlarının
hangilerinin anlamlı düzeyde farklı olduğuna dair .05 anlamlılık düzeyinde ikili
karşılaştırmalar için Bonferroni düzeltmesi kullanılmıştır.
ÖTNED ölçeğinden elde edilen Özgeci, İçsel ve Dışsal nedenler etki puanlarında
araştırma kapsamında incelenen üç bağımsız değişkenin temel ve ikinci düzey ortak etkilerini
araştıran 2. araştırma problemi için ise çoklu faktöryel varyans analizi (faktöryel MANOVA)
ve faktöryel ANOVA testleri kullanılmıştır. Özgeci ve İçsel Nedenler bağımlı değişken
puanları birbiri ile kuvvetli ilişkili (r=.78) olduğu için incelenen bağımsız değişken
BULDUR, S. & BURSAL, M. 93
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
kategorilerine göre bu bağımlı değişken ortalamalarında karşılaştırmalar yapılırken bu iki
değişkenin aynı anda analiz edildiği 2x3x2 faktöryel MANOVA deseni kullanılmıştır. Bu
analizde öncelikle, analizin yapılabilmesi için sağlanması gereken kovaryans matrislerinin
eşitliği varsayımı, Box testi ile varyansların homojenliği varsayımı ise Levene testi ile
araştırılmıştır. Box testi sonucuna (p=.12) göre kovaryans matrislerinin eşitliği varsayımının
sağlandığı fakat Levene testinde elde edilen sonuçlara göre, Özgeci Nedenler için (p=.10)
sağlanan varyansların homojenliği varsayımının İçsel nedenler için (p=.02) ise .05 düzeyinde
sağlanmadığı görülmüştür. Bu nedenle Pallant (2007) tarafından tavsiye edilen bir önlem
olarak, çalışmanın bu kısmındaki gruplar-arası etkileri karşılaştırma testlerinde (test of
between subject effects) kullanılan anlamlılık düzeyi .05’den daha hassas bir sınır olan .01’e
düşürülmüştür. Analize iki bağımlı değişken dahil edildiği için anlamlılık düzeyi Bonferroni
düzeltmesi ile α=.01/2=.005 olarak kullanılmıştır. Diğer iki bağımlı değişkenle çok zayıf
ilişkili Dışsal Nedenler puanları için bağımsız değişkenlerin temel etkileri ve 2. düzey ortak
etkilerinin araştırılmasında ise bağımsız bir analiz yapılmış ve 2x3x2 faktöryel ANOVA
deseni kullanılmıştır. Bu analiz için de Levene varyansların homojenliği testi yapılmış ve elde
edilen sonuca göre (p=.23) analiz öncesinde .05 anlamlılık düzeyinde bu varsayımın
sağlandığı belirlenmiştir.
Katılımcıların mesleki geleceklerine yönelik beklenti düzeylerinin araştırıldığı 3.
araştırma problemi için GYÖB ölçeği toplam puanları hesaplanmış ve GYÖB puanlarında
araştırmaya dahil edilen üç bağımsız değişkenin (cinsiyet, SED, ideal meslek) temel ve 2.
düzey ortak etkileri oluşturulan 2x3x2 faktöryel varyans analizi (3 faktörlü faktöryel
ANOVA) desenine göre incelenmiştir. Bu analiz için sağlanması gereken varyansların
homojenliği varsayımı Levene testi (p=.06) ile incelenerek analiz öncesinde .05 anlamlılık
düzeyinde bu varsayımın sağlandığı belirlenmiştir.
Katılımcıların meslek tercih nedenlerinin etki düzeylerine ait puanları ile mesleki
geleceklerine yönelik beklenti puanları arasındaki ilişkileri içeren 4. araştırma problemi için
ise ÖTNED ölçeğinden elde edilen Özgeci, İçsel ve Dışsal nedenler etki düzeyleri puanları ile
GYÖB ölçeği puanları arasındaki doğrusal ilişkilerin özelliklerini incelemek amacıyla
Pearson korelasyon katsayıları hesaplanmıştır.
Çalışma kapsamında yapılan tüm karşılaştırma testleri için kısmi eta-kare etki
büyüklükleri hesaplanmış ve istatistiksel olarak anlamlı çıkan test sonuçlarının pratikteki etki
değerleri kısmi eta-kare değerlerine göre yorumlanmıştır.
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
94
Bulgular
Araştırma Problemi 1. Fen bilgisi öğretmenliği lisans programında öğrenim gören öğretmen
adaylarının meslek tercih nedenlerinin etki derecesi sıralaması nasıldır?
Tablo 1’de öğretmenlik mesleği seçiminde etkili olan özgeci, içsel ve dışsal meslek
tercih nedenlerinin etki dereceleri ÖTNED ölçeğinden elde edilen verilere göre özetlenmiştir.
Ortalama değerler dikkate alındığında özgeci ve içsel nedenlerin etki derecesinin nitel olarak
“Etkili” (2.50 ≤ Etkili <3.25) düzeyinde olduğu, dışsal nedenlerin ise “Biraz Etkili” (1.75 ≤
Biraz Etkili < 2.50) düzeyinde olduğu görülmektedir. Meslek tercih nedenlerinin ortalama
değerlerini karşılaştırma amacıyla yapılan çok değişkenli (multivariate) test sonucuna [Wilk’s
Lambda=.67; F(2,112)=27.87; p<.001] göre bu nedenlere ait ortalama değerlerin en az
ikisinin birbirlerinden anlamlı düzeyde farklı olduğu bulunmuştur.
Tablo 1 verileri için saptanan anlamlı farklılığın hangi ortalamalar arasında mevcut
olduğuna ilişkin Bonferroni düzeltmesi ile yapılan ikili karşılaştırmalar analizinde ise tüm
ortalamalar arasında .05 düzeyinde anlamlı farklılıklar olduğu belirlenmiştir. Bu verilere göre
çalışmanın katılımcıları için meslek tercih nedenleri etki derecesi sıralamasının en etkiliden
başlamak üzere özgeci, içsel ve dışsal nedenler şeklinde olduğu ve bu nedenlerin etki
derecelerinin anlamlı şekilde birbirlerinden farklı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Araştırma Problemi 2. Katılımcıların özgeci, içsel ve dışsal meslek tercih nedenlerinin etki
derecelerinde i) cinsiyet, ii) SED ve iii) üniversite öncesi ideal meslek türü değişkenlerinin
temel ve ortak etkileri istatistiksel olarak anlamlı mıdır?
Katılımcıların ÖTNED ölçeğindeki özgeci ve içsel nedenler maddelerinden aldıkları
puanlar bağımsız değişken kategorilerine göre Tablo 2’de özetlenmiştir. Birinci araştırma
problemi kapsamında özgeci ve içsel nedenler ortalamaları arasında özgeci nedenler lehine
bulunan fark, Tablo 2’de bir istisna dışında tüm alt-gruplar için de geçerlidir. Tüm alt-
gruplarda özgeci nedenler ortalamaları içsel neden ortalamalarından daha yüksek olmasına
Tablo 1 Katılımcıların ÖTNED Ölçeği Öğretmenlik Tercih Nedenleri Türlerine ait Betimsel İstatistikler
n Ort. s
Özgeci 114 2.96 0.61 İçsel 114 2.78 0.70 Dışsal 114 2.49 0.52
BULDUR, S. & BURSAL, M. 95
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
karşın, öğretmenliği ideal meslekleri olarak tanımlayan alt grubun içsel nedenler
ortalamasının daha yüksek değere sahip olması dikkat çekicidir.
Özgeci ve içsel nedenler puanlarının birbiri ile kuvvetli doğrusal ilişkili olmaları
nedeniyle, bağımsız değişkenlerin bu iki bağımlı değişken üzerindeki temel ve ortak
etkilerinin varlığını birlikte araştırmak için yapılan faktöryel MANOVA sonuçları Tablo 3’te
verilmiştir. Tablo 3’teki test verilerinden de görüldüğü gibi, özgeci veya içsel nedenler
puanları üzerinde cinsiyet ve SED değişkenlerinin ortak etkileri ve bu değişkenlere ait temel
etkiler istatistiksel olarak anlamlı düzeyde değildir. Anlamlı düzeyde etki, sadece ideal meslek
türü değişkeninin temel etkisi [Wilk’s Lambda=.71; F(2,112)=20.94; p<.001] için
bulunmuştur.
Tablo 2 Bağımsız Değişken Kategorilerine göre Katılımcıların ÖTNED Ölçeği Özgeci ve İçsel Nedenler Puanları
Değişken
Kategori
ÖTNED
(Özgeci Nedenler)
ÖTNED
(İçsel Nedenler)
n Ort. s Ort. s
Cinsiyet Kız 81 2.90 0.59 2.75 0.72 Erkek 32 3.07 0.67 2.80 0.73
SED
Alt 20 2.98 0.69 2.79 0.74 Orta 52 2.88 0.57 2.77 0.71 Üst 41 3.03 0.64 2.75 0.75
İdeal Meslek Öğretmenlik 45 3.18 0.44 3.28 0.42 Diğer 68 2.80 0.67 2.42 0.68
GENEL 113 2.95 0.62 2.77 0.72
Tablo 3 ÖTNED Ölçeği Özgeci ve İçsel Nedenler Puanlarında Bağımsız Değişkenlerin
Temel ve 2. Düzey Ortak Etkilerine ait Faktöryel MANOVA (Multivaritate Tests) Sonuçları
Etki Türü
Etki Adı
Test İstatistikleri Wilk’s
Lambda s.d. F p η2
Temel
Cinsiyet .99 2 0.52 .60 .01 SED .93 4 1.96 .10 .04 İdeal Meslek .71 2 20.94 <.001 .29
Ortak
Cinsiyet*SED .96 4 1.12 .35 .02 Cinsiyet* İdeal Meslek .99 2 0.31 .74 .01 SED* İdeal Meslek .99 4 0.21 .93 .00
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
96
İdeal meslek türü değişkeninin hangi bağımlı değişkende anlamlı farklılaşmaya neden
olduğu hakkında yapılan gruplar-arası karşılaştırma test sonuçlarına göre ise, bu değişkenin
temel etkisinin hem özgeci nedenlerde [F(1,103)=9.17; p=.003; eta-kare=.08] hem de içsel
nedenlerde [F(1,103)=34.79; p<.001; eta-kare=.25] anlamlı düzeyde olduğu görülmüştür. Bu
verilere göre ideal mesleği öğretmenlik olan öğrencilerin meslek tercihinde özgeci ve içsel
nedenlerin etki derecelerinin diğer öğrencilere göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu sonucuna
varılmıştır. Hesaplanan etki büyüklüklerine göre ise, ideal meslek türü değişkeni özgeci
nedenler üzerinde orta düzeyde, içsel nedenler üzerinde ise geniş düzeyde (Pallant, 2007) etki
büyüklüğüne sahiptir.
Çalışmada incelenen alt-gruplar için öğretmenlik tercihinde dışsal nedenlerin etki
düzeyleri ÖTNED ölçeğinden elde edilen verilerle Tablo 4’te özetlenmiştir. Tablo 4’te tüm
gruplar için ortalama değerler birbirine oldukça yakın olup, bu durum faktöryel ANOVA ile
bağımsız değişkenlerin temel ve ortak etkilerinin özetlendiği Tablo 5 verilerinde de
görülmektedir. Tablo 5 verilerine göre cinsiyet, SED ve ideal meslek türü değişkenlerinin
üçünün de ortak ve temel etkileri .05 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı değildir. Bu
sonuçlara göre, incelenen bağımsız değişken kategorileri arasında dışsal nedenler ortalamaları
açısından anlamlı bir farklılık olmadığı kararına varılmıştır.
Tablo 4 Bağımsız Değişken Kategorilerine göre Katılımcıların ÖTNED Ölçeği Dışsal Nedenler Puanları
Değişken
Kategori
ÖTNED (Dışsal Nedenler)
n Ort. s
Cinsiyet Kız 85 2.52 0.52 Erkek 36 2.51 0.51
SED
Alt 24 2.39 0.58 Orta 54 2.63 0.46 Üst 43 2.45 0.53
İdeal Meslek Öğretmenlik 45 2.45 0.52 Diğer 76 2.56 0.51
GENEL 121 2.52 0.52
BULDUR, S. & BURSAL, M. 97
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 5 ÖTNED Ölçeği Dışsal Nedenler Puanlarında Bağımsız Değişkenlerin
Temel ve 2. Düzey Ortak Etkilerine ait Faktöryel ANOVA Sonuçları
Etki Türü
Etki Adı
Test İstatistikleri s.d. F p η2
Temel
Cinsiyet 1 0.00 .99 .00 SED 2 2.23 .11 .04 İdeal Meslek 1 0.60 .44 .01
Ortak
Cinsiyet*SED 2 0.51 .60 .01 Cinsiyet* İdeal Meslek 1 0.00 .97 .00 SED* İdeal Meslek 2 1.39 .25 .02
Gruplararası Hata 111
Araştırma Problemi 3. Katılımcıların mesleki geleceklerine yönelik beklenti düzeylerinde i)
cinsiyet, ii) SED ve iii) üniversite öncesi ideal meslek türü değişkenlerinin temel ve ortak
etkileri istatistiksel olarak anlamlı mıdır?
Çalışma kapsamında incelenen bağımsız değişken kategorilerine göre GYÖB
ölçeğinden elde edilen puanlar Tablo 6’da özetlenmiştir. Tablo 6’da görüldüğü üzere, GYÖB
puanlarının alt-gruplar için ortalamaları genellikle birbirine yakın değerlerde olup, ideal
mesleği öğretmenlik olanlar dışındaki gruplar için bu ortalamalar nitel anlamda “Katılıyorum”
(2.50 ≤ Katılıyorum < 3.25) düzeyindedir. İdeal mesleği öğretmenlik olan grubun ortalaması
ise “Kesinlikle Katılıyorum” (3.25 ≤ Kesinlikle Katılıyorum <4.00) düzeyinde olup bu grubun
gelecek beklentilerinin diğer alt-gruplara göre daha olumlu olduğunu göstermektedir.
Tablo 6 Bağımsız Değişken Kategorilerine göre Katılımcıların GYÖB ölçeği Puanları
Değişken
Kategori
GYÖB n Ort. s
Cinsiyet Kız 88 3.20 0.58 Erkek 36 3.09 0.60
SED
Alt 25 3.17 0.67 Orta 55 3.12 0.60 Üst 44 3.22 0.52
İdeal Meslek Öğretmenlik 46 3.44 0.40 Diğer 78 3.01 0.62
GENEL 124 3.17 0.59
GYÖB ölçeği puanlarının incelenen bağımsız değişken kategorileri arasında farklılık
gösterip göstermediğine ilişkin yapılan faktöryel ANOVA testi sonuçları Tablo 7’de
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
98
verilmiştir. Faktöryel ANOVA test sonuçlarına göre, cinsiyet, SED ve ideal meslek türü
değişkenlerinin ortak etkilerinin hiçbiri anlamlı düzeyde değildir. Bağımsız değişkenlerin
temel etkileri incelendiğinde ise, cinsiyet ve SED değişkenlerinin temel etkileri anlamlı
düzeyde değilken, üniversite öncesi ideal meslek türünün temel etkisinin anlamlı düzeyde
olduğu [F(1,114)=17.03; p<.001; eta-kare=.13] görülmektedir. İdeal meslek türü
kategorilerine ait GYÖB ortalama puanlarına bakılarak, üniversite öncesinde idealindeki
meslek öğretmenlik olanların diğer öğretmen adaylarına göre gelecek beklentilerinin anlamlı
düzeyde daha olumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Bu analize ilişkin hesaplanan etki
büyüklüğü değeri, ideal meslek türü değişkeninin temel etkisinin GYÖB puanları üzerinde
geniş etki büyüklüğüne (Pallant, 2007) sahip olduğunu göstermektedir.
Tablo 7 GYÖB Ölçeği Puanlarında Bağımsız Değişkenlerin Temel ve 2. Düzey
Ortak Etkilerine ait Faktöryel ANOVA Sonuçları
Etki Türü
Etki Adı
Test İstatistikleri s.d. F p η2
Temel
Cinsiyet 1 0.32 .57 .00 SED 2 0.21 .81 .00 İdeal Meslek 1 17.03 <.001 .13
Ortak
Cinsiyet*SED 2 1.08 .34 .02 Cinsiyet* İdeal Meslek 1 1.06 .30 .01 SED* İdeal Meslek 2 1.70 .19 .03
Gruplararası Hata 114
Araştırma Problemi 4. Katılımcıların meslek tercih nedenlerinin (özgeci, içsel, dışsal) etki
düzeyleri ile geleceğe yönelik beklenti düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır?
ÖTNED ölçeğinden elde edilen özgeci, içsel ve dışsal nedenler puanları ile GYÖB
ölçeği puanları arasındaki ilişkilerin varlığını incelemek için hesaplanan korelasyon
katsayıları Tablo 8’de verilmiştir. Tablo 8’in son sütununda gösterildiği üzere, özgeci ve içsel
nedenler puanları GYÖB puanları ile pozitif ve kuvvetli ilişkilere sahipken, dışsal nedenlerin
GYÖB puanları ile ilişkisi sıfıra yakın düzeyde çok zayıf bir ilişkidir.
Tablo 8. GYÖB Ölçeği Puanı ile ÖTNED Ölçeği Puanları Arasındaki İkili Korelasyon Katsayıları
ÖTNED Puan Türü
Özgeci İçsel Dışsal
GYÖB .701 .761 .007
BULDUR, S. & BURSAL, M. 99
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tartışma ve Sonuç
Bu çalışma kapsamında incelenen ilk araştırma probleminde literatürde (Bastick, 2000;
Bruinsma & Jansen, 2010; Saban, 2003; Watt & Richardson, 2008) öğretmenlik meslek
tercihinde etkili olan faktörler olarak tanımlanan dışsal, içsel ve özgeci nedenlerin etki
dereceleri karşılaştırılmıştır. Analizler sonucunda katılımcı fen bilgisi öğretmen adaylarının
etki derecesine göre sırasıyla; özgeci, içsel ve dışsal nedenlerle öğretmenlik mesleğini tercih
ettikleri ve bu faktörlerin etki derecelerinin anlamlı düzeyde birbirlerinden farklı olduğu
belirlenmiştir. Buna göre, her üç faktörün de meslek tercihinde etkisi olmasına karşın
katılımcıların meslek tercihinde en baskın etken özgeci faktörlerdir. Bu sonuç, Türkiye’deki
öğretmen adaylarının genellikle özgeci nedenlerle meslek tercihinde bulundukları sonucuna
ulaşan çok sayıda çalışma (Boz & Boz, 2008; Bursal & Buldur, 2013a; Kılcan ve diğer.,
2014; Ozturk-Akar, 2012; Özsoy ve diğer., 2010; Saban, 2003; Ubuz & Sarı, 2008) ile
uyumludur. Ancak bunun yanında, literatürde Türkiye’deki öğretmen adaylarının dışsal
nedenlerle meslek tercihinde bulundukları sonucuna ulaşılan birçok araştırma da (Bozdoğan
ve diğer., 2007; Çetin, 2012; Çevik & Yiğit, 2009; Ekiz, 2006; Hacıömeroğlu & Şahin-
Taşkın, 2010; Ok & Önkol, 2007; Ozturk-Akar, 2012; Özbek, 2007; Özsoy ve diğer., 2010;
Tüfekçi-Aslim, 2013; Ubuz & Sarı, 2008) mevcuttur.
Öğretmenlik tercih nedenleri ile ilgili Türkiye’de yapılmış en geniş kapsamlı çalışmada,
Aksu, Engin-Demir, Daloglu, Yildirim ve Kiraz (2010), 51 farklı eğitim fakültesinden 18226
öğretmen adayı ile çalışmış ve aralarında fen bilgisi öğretmen adaylarının da yer aldığı bu
örneklemin %51’inin öğretmenlik mesleği tercihinde en önemli etken olarak öğretmen olma
isteğinin geldiğini belirtmişlerdir. Aynı çalışmada ikinci en yüksek oranlı etken olarak ise
%28.5 ile üniversite sınavı puanı olarak ifade edilmiştir. 197 kişilik örneklemi tamamen fen
bilgisi öğretmen adaylarından oluşan çalışmalarında Kartal ve Taşdemir (2012),
katılımcılarının yarıdan fazlasının meslek seçimlerinin kendi istekleri sonucu olduğunu rapor
etmişlerdir. Tüm bu çalışmaların sonuçları birlikte yorumlandığında, dışsal etkenlerinde
öğretmenlik mesleği seçiminde belirli bir etki düzeyine sahip olduğu ancak etki düzeyinin
özgeci ve içsel nedenlere kıyasla daha düşük olduğu görülmektedir.
Çalışma sonuçlarındaki bu farklılıklar öğretmen adaylarının mesleği tercih etmeye
yönelik motivasyonlarının tek boyutlu olmayıp çok boyutlu olmasının (Sinclair, 2008) bir
sonucu olarak değerlendirilebilir. Geçmiş çalışmalarda öğretmen adaylarının meslek tercih
nedenleri genellikle birden çok faktöre dayandırılırken bu faktörlerin etki dereceleri arasında
genellikle bir karşılaştırma girişimi yapılmamıştır. Bu çalışma ise, literatürdeki benzer
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
100
çalışmalar gibi mesleki tercih nedenlerini belirlemekle kalmayıp bu nedenlerin etki
derecelerini belirleyerek bunları karşılaştırdığı için bu alandaki literatüre yeni bir bakış açısı
sağlamaktadır.
Çalışmanın ikinci araştırma problemi kapsamında ise fen bilgisi öğretmen adaylarının
meslek tercih nedenlerinin cinsiyet, SED ve üniversite öncesindeki ideal meslek türü
değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığı araştırılmıştır. Araştırma sonucunda cinsiyet ve
SED’in öğretmen adaylarının meslek tercihlerinde anlamlı bir farklılığa yol açmadığı ancak
ideal meslek türü değişkeninin özgeci ve içsel nedenler puanlarında anlamlı düzeyde temel
etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Diğer yandan, dışsal nedenler puanlarında etkisi incelenen
değişkenlerin hiçbirinin anlamlı etkiye sahip olmadığı bulunmuştur. Buna göre, idealindeki
mesleği öğretmenlik olan öğretmen adaylarının meslek tercihlerinde özgeci ve içsel tercih
nedenlerinin anlamlı olarak daha çok etkili olduğu belirlenmiştir. Bu sonuç literatürdeki
çalışmalarla (Aksoy, 2010; Bozdoğan ve diğer., 2007; Bruinsma & Jansen, 2010; Ozturk-
Akar, 2012) benzerlik göstermektedir. Ayrıca araştırmanın bu sonuçları da beklenen bir
durumdur. Çünkü ideal mesleği öğretmenlik olan öğrencilerin; öğretmenliği sevme, alanı
sevme gibi içsel ve topluma faydalı olma, öğrencilerin hayatlarına olumlu etkiler yapma gibi
özgeci nedenlerle meslek tercihinde bulunmaları oldukça olağandır. Dışsal nedenler açısından
ise, cinsiyet ve SED’e benzer şekilde öğretmenliğin ideal meslek olup olmaması katılımcılar
arasında farklılaşmaya yol açmamıştır zira öğretmenliğin idealize edilmesi dışsal faktörlerden
bağımsız olarak daha çok içsel ve özgeci nedenlerle ilişkilidir.
Cinsiyetin ve SED’in meslek tercih nedenlerinin etki dereceleri açısından anlamlı bir
etkiye sahip olmadıkları sonucu literatürdeki bazı çalışmalarla (Aydın, 2011; Bursal &
Buldur, 2013a; Kılcan ve diğer., 2014; Özbek, 2007) uyumlu olmasına rağmen bu konuda
farklı sonuçlar da rapor edilmiştir. Öğretmenlik tercihinde özgeci ve içsel nedenler açısından
kızların erkeklerden (Bruinsma & Jansen, 2010; Çermik ve diğer. 2010; Dağ, 2010; Hellsten
& Pyrtula, 2011; Özsoy ve diğer., 2010; Saban, 2003), dışsal nedenler açısından ise erkeklerin
kızlardan daha fazla etkilendiklerini (Çermik ve diğer., 2010; Saban, 2003) rapor eden
çalışmalar da mevcuttur. Öğretmen adaylarının meslek tercih nedenlerini tek bir değişken
bağlamında incelemek ve ayrıca istatistiksel karşılaştırma testleri kullanmaksızın yüzde
oranlarını karşılaştırmak bazı sınırlılıklara sahiptir. Literatürdeki ilgili çalışmalarda genellikle
her bir bağımsız değişken ayrı ayrı ele alınıp analiz edildiği için diğer değişkenlerle birlikte
sahip olabilecekleri ortak etkiler göz ardı edilmiştir. Ayrıca karşılaştırmalar genellikle yüzde
oranlarının karşılaştırılması şeklinde betimsel istatistik teknikleri ile yapıldığı için elde edilen
BULDUR, S. & BURSAL, M. 101
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
bulguların istatistiksel anlamlılıkları sınanmamaktadır. Bu çalışmada ise incelenen
değişkenlere ait veriler geçerliği ve güvenirliği bilimsel koşulları sağlayan ölçme araçları ile
nicelleştirilerek oluşturulan faktöryel desenler aracılığıyla istatistiksel testlerle analiz edildiği
için elde edilen sonuçlar literatüre özgün bir katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle, literatürdeki
çalışmalarla farklı çıkan sonuçların daha çok ölçme ve veri analizi sürecindeki farklılıklardan
kaynaklandığı düşünülmektedir.
Çalışma kapsamında incelenen üçüncü araştırma probleminde katılımcıların mesleki
geleceklerine yönelik beklenti düzeyleri incelenmiş bu beklenti düzeylerinin; cinsiyet, SED ve
üniversite öncesindeki ideal meslek türü değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığı
araştırılmıştır. Yapılan analizler sonucunda katılımcıların mesleki geleceklerine yönelik
beklenti düzeylerinin genel olarak olumlu düzeyde olduğu görülmüştür. İncelenen bağımsız
değişkenlerden cinsiyet ve SED’in gelecek beklentilerinde anlamlı farklılıklara yol açmadığı
ancak üniversite öncesinde ideal mesleği öğretmenlik olanların diğer akranlarına göre anlamlı
düzeyde daha olumlu gelecek beklentilerine sahip oldukları belirlenmiştir. Bu durum dolaylı
bir ilişki ile açıklanabilir. Çünkü bu çalışmada üniversite öncesi ideal mesleği öğretmenlik
olan öğrencilerin meslek tercihlerinde içsel ve özgeci nedenlerin daha etkili olduğu tespit
edilmiştir. Bu durumda öğretmenlik mesleğini içsel ve özgeci nedenlerle tercih eden öğretmen
adaylarının gelecek beklentilerinin de olumlu olduğu düşünülebilir. Konuyla ilgili yapılan
araştırmalarda da benzer sonuçlar elde edilmiştir. Birçok farklı araştırmacı öğretmenliği içsel
nedenlerle seçenlerin mesleğe yönelik tutumlarının daha olumlu olduğunu (Bozdoğan ve
diğer., 2007; Dağ, 2010; Tüfekçi-Aslim, 2013; Watt & Richardson, 2008) buna karşın dışsal
nedenlerle öğretmenlik mesleğini tercih edenlerin ise mesleki gelecek beklentilerinin düşük
olduğunu (Beşoluk & Horzum, 2011; Çermik ve diğer., 2010) belirlemiştir. Cinsiyet ve SED
için bu çalışmada elde edilen sonuçlar ise mesleğe yönelik tutumlarda cinsiyet (Aydın, 2011;
Gürbüztürk & Genç, 2004; Hacıömeroğlu & Şahin-Taşkın, 2010; Kılcan ve diğer., 2014;
Tüfekçi-Aslim, 2013) ve SED (Baykara-Pehlivan, 2008; Kılcan ve diğer., 2014; Özbek, 2007;
Uğurlu & Polat, 2011) açısından farklılaşma olmadığını belirten birçok çalışma ile benzer
sonuçlar ortaya koymuştur.
Araştırmanın dördüncü ve son araştırma probleminde ise katılımcı öğretmen adaylarının
meslek tercih nedenlerinin mesleki geleceklerine yönelik beklentileri ile ilişki düzeyleri
incelenmiştir. Bu problem için yapılan korelasyon analizleri sonucunda içsel ve özgeci
nedenlerin etki düzeyleri ile öğretmen adaylarının gelecek beklentileri arasında kuvvetli
pozitif ilişkilerin olduğu belirlenmiştir. Dışsal nedenler etki puanları ile gelecek beklentileri
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
102
puanları arasındaki korelasyon katsayısı ise sıfıra yakın bir değer çıktığı için bu değişkenler
arasında doğrusal bir ilişki bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu korelasyon katsayıları
dikkate alındığında, diğer araştırma problemleri için varılan sonuçlarla ve literatürdeki ilgili
geçmiş çalışmalarla (Aksoy, 2010; Bruinsma & Jansen, 2010; Bursal & Buldur, 2013a;
Ozturk-Akar, 2012) uyumlu olarak öğretmenlik mesleği içsel ve özgeci nedenlerle
seçildiğinde mesleki gelecek beklentilerinin daha olumlu olduğu, fakat meslek seçimi dışsal
nedenlerle yapıldığında bu durumun gelecek beklentisi anlamında olumlu bir katkısının
olmadığı sonucuna varılmıştır.
Sınırlılıklar ve Öneriler
Çalışmada incelenen problemlerden elde edilen genel sonuç olarak fen bilgisi öğretmen
adaylarının öğretmenlik mesleği tercihinde ve mesleklerine ilişkin olumlu gelecek
beklentilerinde en etkili faktörün, bu mesleği gerçekten isteyerek yapmaları olduğu gerçeği
öne çıkmaktadır. Eğitim sistemimiz ve diğer toplumsal etkenler nedeniyle öğretmen
adaylarının içsel veya özgeci nedenler haricindeki dışsal nedenlerle meslek seçimi yapması
onların mesleki gelecekleri ve daha da önemlisi gelecek nesillere verilecek fen eğitimi kalitesi
açısından önemli sorunlara yol açması muhtemeldir. Bu durumun önüne geçilebilmesi için
öğretmenlik programlarına öğrenci seçiminde ve burada verilen öğretim faaliyetlerinde bu
programları ancak içsel motivasyon sahibi öğrencilerin tercih edeceği düzenlemeler üzerinde
çalışılmalıdır. Örneğin, öğretmenlik programlarına başvuru öncesinde belirli bir süre
ilköğretim okullarında yardımcı öğretim elemanı olarak görev yapmış olmak gibi ön şartların
oluşturulması, bu programlara daha ziyade içsel motivasyon sahibi öğrencilerin yönelmesi
açısından gelişmiş ülkelerde de kullanılan bir uygulamadır.
Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleği ve öğrenim gördükleri alana yönelik
motivasyonları onların bireysel eğitimlerini, sonraki meslek yaşamlarının kalitesini ve
gelecekteki öğrencilerinin başarısını etkileme gücüne sahip olduğundan (Atav & Altunoğlu,
2013; Hussain ve diğer., 2011) bu konuyla ilgili araştırmaların artırılması önerilmektedir. Bu
çalışmada, hem örneklem büyüklüğü hem de sınıf düzeyi açısından sınırlı bir örneklemle
çalışıldığı için gelecekteki çalışmalarda örneklem büyüklüğü artırılıp ve tüm sınıf düzeylerini
kapsayan çalışmalar yapılabilir. Diğer taraftan, öğretmen adaylarının meslek tercih nedenleri
ve gelecek beklentileri öğrenim gördükleri anabilim dalı profillerine göre farklılık
gösterebileceğinden dolayı, yapılan araştırmalarda elde edilen verilerin her bir anabilim dalı
için ayrı ayrı analiz edilerek karşılaştırmalar yapılması yararlı olacaktır. Ayrıca öğretmen
adaylarının gelecek beklentileri lisans eğitimleri boyunca değişiklik gösterebileceğinden
BULDUR, S. & BURSAL, M. 103
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
dolayı bu değişiklikleri inceleyebilmek amacıyla boylamsal araştırmalar veya nitel araştırma
yöntemlerini de içeren karma yöntemli araştırmalar yapılması önerilebilir.
Kaynakça
Aksoy, M. E. (2010). Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine ilişkin tutumları
(Gaziosmanpaşa üniversitesi örneği). Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 2, 197–
212.
Aksu, M., Engin-Demir, C., Daloglu, A., Yıldırım, S. & Kiraz, E. (2010). Who are future
teachers in Turkey? Characteristics of entering student teachers. International Journal
of Educational Development, 30 (1), 91–101.
Atav, E. & Altunoğlu, B. D. (2013). Meslek ve alan seçiminde motivasyon ölçeğinin Türkçe
formunun geçerlik ve güvenirlik çalışması. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 28(2), 58–70.
Aydın, F. (2011). Geography teacher candidates' views about the reasons for choosing the
teaching as a profession. e-Journal of New World Sciences Academy, 6(2), 1375–1387.
Bastick, T. (2000). Why teacher trainees choose the teaching profession: Comparing trainees
in metropolitan and developing countries. International Review of Education, 46(3/4),
343–349.
Baykara-Pehlivan, K. (2008). Sınıf öğretmeni adaylarının sosyo-kültürel özellikleri ve
öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları üzerine bir çalışma. Mersin Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi, 4(2), 151–168.
Beşoluk, S. & Horzum, M. B. (2011). Öğretmen adaylarının meslek bilgisi, alan bilgisi
dersleri ve öğretmen olma isteğine ilişkin görüşleri. Ankara Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi Dergisi, 44(1), 17–49.
Boz, Y. & Boz, N. (2008). Kimya ve matematik öğretmen adaylarının öğretmen olma
nedenleri. Kastamonu Eğitim Dergisi, 16(1), 137–144.
Bozdoğan, A., Aydın, D. & Yıldırım, K. (2007). Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine
ilişkin tutumları. Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, 8(2), 83–97.
Brookhart, S. M. & Freeman, D. J. (1992). Characteristics of entering teacher candidates.
Review of Educational Research, 62(1), 37–60.
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
104
Bruinsma, M. & Jansen E. P. W. A. (2010). Is the motivation to become a teacher related to
pre-service teachers’ intentions to remain in the profession? European Journal of
Teacher Education, 33(2), 185–200.
Bursal, M. & Buldur, S. (2013a). Fen bilgisi öğretmen adayları için öğretmenlik tercih
nedenlerini derecelendirme ve geleceğe yönelik beklentiler ölçekleri geliştirme
çalışması. Turkish Journal of Teacher Education, 2(1), 47–64.
Bursal, M. & Buldur, S. (2013b). Fen bilgisi öğretmen adaylarının profillerinin değişimi:
2008–2012 yılları arasında Cumhuriyet Üniversitesi örneği. Cumhuriyet International
Journal of Education. 2(4), 14–26.
Çakıroğlu, E. & Çakıroğlu, J. (2003). Reflections on teacher education in Turkey. European
Journal of Teacher Education, 26, 253–264.
Çermik, H., Doğan, B. & Şahin, A. (2010). Sınıf öğretmenliği öğretmen adaylarının
öğretmenlik mesleğini tercih sebepleri. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 28, 201-212.
Çetin, B. (2012). İlköğretim öğretmen adaylarının profillerinin çeşitli değişkenler açısından
incelenmesi. İlköğretim Online, 11(3), 596–610.
Çevik, O. & Yiğit, S. (2009). Eğitim fakültesi öğrencilerinin profillerinin belirlenmesi:
Amasya üniversitesi örneği. Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 33(1),
89–106.
Dağ, E. (2010). Sınıf öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları ile
öğretmenlik mesleğini tercih etmelerinde etkili olan faktörler arasındaki ilişki (İzmir
örneği). Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Ege Üniversitesi, İzmir.
Decorse, C. J. B. & Vogtle, S. P. (1997). In a complex voice: The contradictions of male
elementary teachers' career choice and professional identity. Journal of Teacher
Education, 48, 37–46.
Ekiz, D. (2006). Sınıf öğretmenliği mesleğine yönelen adayların profilleri ve geleceğe yönelik
beklentilerinin incelenmesi. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 16(1), 131–147.
Ergun, M. & Avcı, S. (2012). Hollanda ve Türkiye’deki fen bilgisi öğretmeni yetiştirme
programları hakkında öğretmen adaylarının görüşlerinin karşılaştırılması. Necatibey
Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED), 6(1), 151–
170.
BULDUR, S. & BURSAL, M. 105
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Fraenkel, J. R. & Wallen, N. E. (2003). How to design and evaluate research in education.
New York, NY: McGraw Hill.
Girgin, G., Akamca-Özyılmaz, G., Ellez, A. M. & Oğuz, E. (2010). Okul öncesi öğretmen
adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumları, mesleki benlik saygıları ve
mesleki yeterlik inançları. Buca Eğitim Fakültesi Dergisi. 28,1–15.
Gürbüztürk, O. & Genç, S. Z. (2004). Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine ilişkin
görüşleri. İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 5(7), 47-62.
Hacıömeroğlu, G. & Şahin-Taşkın, Ç. (2010). Fen bilgisi öğretmenliği ve ortaöğretim fen ve
matematik alanları eğitimi bölümü öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine ilişkin
tutumları. Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 11(1), 77–90.
Hellsten, M. L. & Prytula, M. P. (2011). Why teaching? Motivations influencing beginning
teachers’ choice of profession and teaching practice. Research in Higher Education
Journal, 13, 1–19.
Hussain, L., Jamil, A., Noor, A., Sibtain, M. & Shah, S. M. A. (2011). Relationship between
the professional attitudes of secondary school teachers with their teaching behavior.
International Journal of Academic Research in Business and Social Sciences, 1(3), 38–
46.
Karadağ, R. (2012). Türkçe öğretmeni adaylarının öğretmenlik mesleğine ilişkin tutumları ve
öğretmenlik mesleğini tercih nedenleri. E-Journal of New World Sciences Academy,
7(2), 44–66.
Kartal, T. & Taşdemir, A. (2012). Fen bilgisi öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine
ilişkin görüşleri. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. 12(2), 73–96.
Kılcan, B., Keçe, M., Çepni O. & Kılınç, A.Ç.(2014). Prospective teachers’ reasons for
choosing teaching as a profession. Kastamonu Eğitim Dergisi, 22(1), 69–80.
Manuel, J. & Hughes, J. (2006). ‘It has always been my dream’: exploring pre-service
teachers’ motivations for choosing to teach. Teacher Development: An International
Journal of Teachers’ Professional Development, 10(1), 5–24.
Montecinos, C. & Nielsen, L. E. (1997). Gender and cohort differences in university students’
decisions to become elementary teacher education majors. Journal of Teacher
Education, 48, 47–54.
FEN BILGISI ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKI TERCIH NEDENLERININI…
THE IMPACT LEVELS OF CAREER CHOICE REASONS OF PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
106
Moran, A., Kilpatrick, R., Abbott, L., Dallat, J. & McClune, B. (2001). Training to teach:
Motivating factors and implications for recruitment. Evaluation & Research in
Education, 15(1), 17-32.
Murray, B. K. (1988). Profile of the new generation of teachers in the Turkish educational
system. International Review of Education, 34(1), 5–15.
Ok, A. & Önkol, P. (2007). Öğretmen yetiştirme programlarındaki öğretmen adaylarının
profili. Eğitim ve Bilim, 32(143), 13–26.
Ozturk-Akar, E. (2012). Motivations of Turkish pre-service teachers to choose teaching as a
career. Australian Journal of Teacher Education, 37(10), 67-84.
Özbek, R. (2007). Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğini tercih etmelerinde kişisel,
ekonomik ve sosyal faktörlerin etkililik derecesine ilişkin algıları. Fırat Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, 17(1), 145-159.
Özsoy, G., Özsoy, S., Özkara, Y. & Memiş, A. D. (2010). Öğretmen adaylarının öğretmenlik
mesleğini tercih etmelerinde etkili olan faktörler. İlköğretim Online, 9(3), 910-921.
Pallant, J. (2007). SPSS survival manual. New York, NY: Mc Graw Hill.
Richardson, P.W. & Watt, H. M. G. (2006). Who chooses teaching and why? Profiling
characteristics and motivations across three Australian universities. Asia-Pacific
Journal of Teacher Education, 34(1), 27-56.
Saban, A. (2003). A Turkish profile of prospective elementary school teachers and their views
of teaching. Teaching and Teacher Education, 19, 829–46.
Sinclair, C. (2008). Initial and changing student teacher motivation and commitment to
teaching. Asia-Pacific Journal of Teacher Education, 36 (2), 79–104.
Şahin, İ. (2011). Öğretmen adaylarının öğretmen istihdamı ve mesleki geleceklerine ilişkin
görüşleri. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 11(3), 1167-1184.
Şara, P. & Kocabaş, A. (2012). Sınıf öğretmeni adaylarının sınıf öğretmenliğini tercih
nedenleri ve aldıkları eğitimle ilgili görüşleri. Turkish International Journal of Special
Education and Guidance & Counseling, 1(2), 8-17.
Taş, M. Y. (2012). Demirci eğitim fakültesi sosyal bilgiler öğretmenliği adaylarının profili ve
sosyal bilgiler öğretmenliğini tercih etme nedenlerinin değerlendirilmesi. Celal Bayar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 10(2), 64–76.
BULDUR, S. & BURSAL, M. 107
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tüfekçi-Aslim, S. (2013). İlköğretim öğretmeni adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik
tutumlarının değerlendirilmesi. Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi
Dergisi, 32, 65–81.
Ubuz, B. & Sarı, S. (2008). Sınıf öğretmeni adaylarının öğretmenlik mesleğini seçme
nedenleri. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 24, 113–119.
Uğurlu, C. T. & Polat, S. (2011). Sınıf öğretmenliği öğrencilerinin öğretmenlik mesleğine
ilişkin tutumları. Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 35(1), 68–74.
Watt, H. M. G. & Richardson, P. W. (2007). Motivational factors influencing teaching as a
career choice: development and validation of the Fit-choice scale. The Journal of
Experimental Education, 75, 167–202.
Watt, H. M. G. & Richardson, P. W. (2008). Motivations, perceptions, and aspirations
concerning teaching as a career for different types of beginning teachers. Learning and
Instruction, 18, 408–428.
Young, B. J. (1995). Career plans and work perceptions of preservice teachers. Teaching and
Teacher Education, 11, 281–292.
Younger, M., Brindley, S., Pedder, D. & Hagger, H. (2004). Starting points: student teachers’
reasons for becoming teachers and their preconceptions of what this will mean.
European Journal of Teacher Education, 27(3), 245–264.
Yu, Y. & Bieger, G. (2013). Motivations for choosing a teaching career and deciding whether
or not to teach in urban settings. Journal of the European Teacher Education Network.
8, 62–90.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 108-127.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 108-127.
The Effect of Blended Learning Method on Preservice Elementary Science Teachers’ Attitudes Toward
Technology, Self-Regulation And Science Process Skills
Bekir GÜLER1,* & Mehmet ŞAHİN2
1Bartın University, Bartın, TURKEY; 2Dokuz Eylul University, Izmir, TURKEY
Received: 27.05.2014 Accepted: 29.12.2014
Abstract –The purpose of this study was to investigate the effects of blended learning method on pre-service
science and technology teachers’ attitudes towards technology, self-regulation and science process skills. The
study was conducted with 61 pre-service teachers at Dokuz Eylul University Science Education Department in
the academic year 2012-2013. The applications were conducted within the scope of a science method course.
The experimental group (n=30) was taught with blended learning method while the control group was taught
with face to face method. In the study, “Scale for Attitudes Towards Technology”, “Self-Regulation Skills
Scale” and “Science Process Skills Test” were used as data collection tools. The scales were applied as pre and
post-test to pre-service teachers at the beginning and end of the semester. According to findings of the study, no
difference was found between the experimental and control group preservice teachers’ attitudes towards
technology.. There was no difference between experimental group students’ pre-post scores in self-regulation
skills. However, , control group’s self-regulation skills score decreased from pre to post application. Similarly,
while control group’s science process skills pre-test scores were significantly higher than that of experimental
group, no difference was seen between post-test scores of the groups. Suggestions are provided in the light of the
results.
Key words: Blended Learning, Attitudes Toward Technology, Self-Regulation Skills, Science Process Skills.
DOI No: 10.17522/nefefmed.17511
Summary
* Corresponding author: Bekir GÜLER, Reserach Assistant, Bartın University, Faculty of Education, Elementary Science Education Bartın / TURKEY. E-mail: [email protected] Note: This study is a part of first author’s Master thesis
109 KARMA ÖĞRENME YÖNTEMİNİN İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ …
THE EFFECT OF BLENDED LEARNING METHOD ON PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Introduction
Computers which provide more creative and effective learning environments have
ceased to be a simple educational tool and become an essential component of teaching and
learning process. As a result, teaching materials have been designed in accordance with
computer-aided usage. Developments in the computer applications have led to increase in the
Internet usage and the concept of “Blended Learning” has come to literature. Blended
Learning, as the most general definition, means to bring various educational methods,
techniques and materials together and use them. Although there are different definitions such
as integrating Internet-aided activities to traditional face-to-face learning environment
(Tallent-Runnels, Thomas, Lan & Cooper, 2006), to combine face-to-face and Internet-aided
learning (Whitelock & Jelfs, 2003), researchers agree with the definition “to combine
traditional face-to-face education and Internet-based education”.
According to the literature, learning management systems that are used in blended
learning have positive effects on attitudes of students and relationships between student-
teacher and student-student (Azgur, 2011; Comey, 2009; Kirişçioğlu, 2009; Şimşek, 2009). In
addition, it is indicated that blended learning environment enhance students’ motivation and
achievement (Barkley, 2010; Demirer, 2009; Ünsal, 2007; Üstün, 2011)
Studies on blended learning have usually compared blended learning with face-to-face
education and Internet-based education. In these studies it is seen that students who trained
with blended learning were more successful and showed more positive attitudes toward
computers than students trained with online and face-to-face method (Usta & Mahiroğlu,
2008; Uzun & Şentürk, 2010). On the other hand, it was indicated that teachers who had
positive attitude toward technology had more self-confidence and give more emphasis to
technology in their courses (Kersaint, Horton, Stohl & Garofalo, 2003). Thus, knowledge and
skills of computer usage that expected from students should be taught to teachers first
(Akpınar, 2003).
In the literature, it is seen that studies on blended learning have mostly examined the
effects of blended learning on academic achievement (Balcı, 2008; Singh & Reed, 2001;
Ünsal, 2010). Whereas, in present curriculum, it is aimed to make individuals gain some skills
like science process skills and self-regulation skills and be active in many areas, especially in
technology. Although it was indicated in many studies that students who had self-regulation
skills are more successful than other students, no study about the effects of blended learning
on students’ self-regulations was found.
GÜLER, B. & ŞAHİN, M. 110
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Although the science process skills, which include to reach and construct knowledge,
are emphasized in the aims of curriculum, it was seen that students’ science process skill
levels were found to be low (Aydoğdu ve Ergin, 2009). These results may have resulted from
the methods used to gain science process skills. Thus, to focus on both the quality of teacher
training and teaching methods used is very important.
In this context, the aim of this study is explore the effects of blended learning method
on preservice elementary science and technology teachers’ attitudes towards technology and
self-regulation and science process skills.
Methodology
The study was a quasi-experimental study with pre-post test and control group. Sixtyone
pre-service teachers enrolled in the department of Science Education in Dokuz Eylul
University in the academic year 2012-2013 were the participants of the study. The
experimental group consisted 30 and the control group 31 students. “Scale for Attitudes
Towards Technology” (Akbaba, 2002), “Self-Regulation Skills Scale” and “Science Process
Skills Test” were used as data collection tool. The Cronbach Alpha internal reliability values
were found as .88 for “Scale for Attitudes Towards Technology” and .66 for “Self-Regulation
Skills Scale”. KR21 value was found .81 for “Science Process Skills Test”.
During the application that was conducted within the scope of “Special Teaching
Methods I” course, experimental group was trained by blended learning method while the
control group was trained by traditional face-to-face technique.
Results
IBM SPSS 21.0 was used to analyze the data collected. The data were analyzed using
the ANOVA and Paired Samples t-test analysis. The level of significance was set as 0.05 for
all analyses.
According to findings, there were no significant difference between experimental and
control groups’ attitudes towards technology. While there was no significant difference
between pre and posttest self regulation scores of experimental group, there was a decrease in
the control group’s scores from pre to posttest. Similarly, while science process skills pre-test
scores of control group were significantly higher than that of the experimental group, there
was no significant difference between their post-test scores.
111 KARMA ÖĞRENME YÖNTEMİNİN İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ …
THE EFFECT OF BLENDED LEARNING METHOD ON PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Discussion and Suggestions
In contrast to studies indicating that blended learning helps developing positive attitudes
towards Internet and technology usage, no significant effect of blended learning on pre-
service teachers’ attitudes towards technology was found. There may be various reasons of
this result. Conducting the study only in one course and some technical difficulties students
encountered during their studies might have caused participants to feel that this study was an
extra workload. And this sense might have effected their attitudes towards technology.
In self-regulation skills scores, there was decrease in both experimental and control
groups but the decrease in the score of control group was significant. At this point, it may be
thought that blended learning may have reduced the potential negative effect of any factor on
self-regulation during study. The reason of this positive effect may be the positive and
systematic feature of blended learning environment.
According to findings from the Science Process Skills Test, although pre-test scores of
the control group was significantly higher than that of the experimental group, no significant
difference was seen between post-test scores. In this case, there may be a negative effect of
face-to-face education. In the experimental group, participants were more active due to better
communication. In this regard, the findings were coherent with the studies indicating that
blended learning environments were active and effective.
As a result of these results, new and more comprehensive studies that explore similar
variables with a high number of participants may be conducted. As the literature suggest
studies on these variables are very few. Therefore, conducting similar studies may be useful to
understand the effectiveness of blended learning better. Also studies which are richer in
content and have more simplified learning system may be useful.
GÜLER, B. & ŞAHİN, M. 112
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Karma Öğrenme Yönteminin İlköğretim Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Teknolojiye Yönelik Tutumlarına,
Öz-düzenleme ve Bilimsel Süreç Becerilerine Etkisi
Bekir GÜLER1,† & Mehmet ŞAHİN2
1Bartın Üniversitesi, Bartın, TÜRKİYE; 2Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir,
TÜRKİYE
Makale Gönderme Tarihi: 27.05.2014 Makale Kabul Tarihi: 29.12.2014
Özet – Bu çalışmanın amacı, karma öğrenme yönteminin ilköğretim fen bilgisi öğretmen adaylarının teknolojiye
yönelik tutumlarına, öz-düzenleme ve bilimsel süreç becerilerine etkisini araştırmaktır. Çalışma, 2012-2013
öğretim yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği bölümünde öğrenim görmekte olan toplam
61 öğretmen adayı ile yürütülmüştür. Özel Öğretim Yöntemleri I dersi kapsamında bir dönem boyunca yapılan
uygulamalarda deney grubu öğrencileri (n= 30) dersi karma öğrenme yöntemi ile takip etmiş, kontrol grubu (n=
31) ise geleneksel yüz yüze eğitim ile öğrenim görmüştür. Çalışmada veri toplama araçları olarak “Teknolojiye
Yönelik Tutum Ölçeği”, “Öz-düzenleme Becerileri Ölçeği” ve “Bilimsel Süreç Becerileri Testi” kullanılmıştır.
Ölçekler öğretmen adaylarına ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Analiz sonuçlarına göre, deney ve kontrol
gruplarının teknolojiye yönelik tutumlarında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Deney grubunun öz-düzenleme
becerileri ön test – son test puanları arasında bir farklılık görülmezken, kontrol grubunun puanlarında düşüş
olduğu görülmüştür. Benzer şekilde kontrol grubunun bilimsel süreç becerileri ön test puanları deney grubundan
anlamlı derecede yüksek iken son testlerde gruplar arasında anlamlı bir fark görülmemiştir.
Anahtar kelimeler: Karma öğrenme, teknolojiye yönelik tutum, öz-düzenleme becerileri, bilimsel süreç
becerileri.
Giriş
Yeni geliştirilen öğretim programları, öğrencilerin daha aktif oldukları ve bilgiyi
yapılandırdıkları bir yaklaşımı benimsemektedirler. Bu aktifliğin sağlanabilmesi için ise
öğrencilere sunulan öğrenme ortamlarının önemi büyüktür. Teknoloji kullanımı, öğrencilere
bu aktif bilgi yapılandırması ortamının sağlanması konusunda etkili olabilir. Çünkü teknoloji
† Bekir GÜLER, Araştırma Görevlisi, Bartın Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi
Eğitimi ABD, Bartın / TÜRKİYE. E-mail: [email protected] NoT: Bu çalışma birinci yazarın yüksek lisans tezinin bir parçasıdır.
113 KARMA ÖĞRENME YÖNTEMİNİN İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ …
THE EFFECT OF BLENDED LEARNING METHOD ON PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
daha fazla duyu organına hitap eder ve öğrencilerin motivasyonlarının artmasını sağlayabilir
(Özmen, 2004).
Bilgisayarların eğitim ortamlarına girmesiyle birlikte, öğretim materyalleri bilgisayar
desteği ile kullanılmaya başlanmıştır. Öğrenmeyi daha zengin ve daha etkili bir hale getirdiği
görülen bilgisayarlar zamanla basit bir ders aracı olmaktan çıkmış ve öğrenme ortamlarının
temel bileşeni haline gelmiştir. Geliştirilen öğretim materyalleri bilgisayarlı kullanıma uygun
olarak tasarlanmaya başlanmış ve eğitim ortamlarının çoğu bilgisayarlı ortamlar haline
gelmiştir.
Bilgisayar kullanımının eğitim ortamlarına getirdiği kolaylıkların ve olumlu etkilerinin
fark edilmesinin ardından bilgisayarlardan daha çok yararlanmanın çabası içerisine girilmiştir
(Chin-Roemer, Decrease & Gomez, 2011). Bu çalışmaların bir sonucu olarak internet
kullanımı başlamış ve eğitime “Karma Öğrenme” kavramı girmiştir.
Karma Öğrenme
Karma öğrenme (Blended Learning), en genel tanımıyla eğitimde kullanılan belirli
yöntem, teknik ve materyallerin bir araya getirilerek kullanılmasını ifade etmektedir. “Blend”
yani “karıştırmak, harmanlamak” fiilinden gelmekte olup “Harmanlanmış öğrenme” adı ile de
karşımıza çıkmaktadır.
Farklı araştırmacılar tarafından, internet destekli etkinliklerin geleneksel yüz yüze
eğitim ortamlarına dahil edilmesi (Tallent-Runnels ve diğer., 2006); yüz yüze ve internet
destekli öğrenme yaklaşımlarının birleştirilmesi (Whitelock & Jelfs, 2003); yüz yüze öğretim
ve bilgisayar destekli öğretimin birleştirildiği öğrenme sistemlerini içeren yöntem (Graham,
2006) gibi farklı şekillerde tanımlansa da araştırmacılar “geleneksel sınıf ortamında
gerçekleştirilen yüz yüze eğitim ile internet tabanlı eğitimin birleştirilmesi” ifadesinde
hemfikirlerdir.
Karma öğrenmenin yürütüldüğü derslerde yüz yüze görüşmelere daha az yer
verilmektedir. Yapılan çalışmalarda karma öğrenmenin bu özelliğinin öğrenciler üzerinde
olumlu etkilerinin olduğu ve öğrencilerin bu ortamlarda daha aktif ve rahat çalıştıklarını
söyledikleri belirtilmiştir (Karaman, Özen, Yıldırım & Kaban, 2009). Karma öğrenmeye
yönelik görüşlerin incelendiği çalışmalardan birisinde (Caner, 2009), İngilizce öğretmenliği
bölümünde karma öğrenme ortamına yönelik bir ders geliştirilmiş ve öğretmen adaylarının
derse yönelik görüşleri belirlenmiştir. Çalışmada, karma öğrenme uygulamalarının
öğretmenler açısından da olumlu etkilerinin olduğu ve öğretmenlik becerilerinin artmasını
GÜLER, B. & ŞAHİN, M. 114
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
sağladığı belirtilmiştir. Karma öğrenme ile ilgili görüşlerin alındığı bir çalışmada da öğretmen
adaylarının karma öğrenmeye daha olumlu baktıkları görülmüştür (Çağlar, 2010).
Üniversite düzeyinde yapılan karma öğrenme uygulamalarında ise öğrenme yönetim
sistemlerinin öğrenci-öğretmen ve öğrenci-öğrenci ilişkilerini ve tutumlarını olumlu etkilediği
belirtilmiştir (Azgur, 2011; Comey, 2009; Kirişçioğlu, 2009; Şimşek, 2009). Ayrıca üniversite
düzeyinde oluşturulan karma öğrenme ortamlarının öğrencilerin motivasyonlarını artırdığı da
belirtilmiştir (Üstün, 2011). Bunun yanı sıra, üniversitelerde yapılan bazı karma öğrenme
çalışmalarında ise öğrencilerin akademik başarıları, motivasyonları ve tutumları arasında
anlamlı farklılıklar görülmemiştir (Barkley, 2010; Demirer, 2009; Ünsal, 2007).
Karma öğrenmeyi diğer yöntemlerle karşılaştıran çalışmalara bakıldığında ise,
genellikle geleneksel yüz yüze eğitim ve internet tabanlı eğitim ile karşılaştırıldığı
görülmektedir. Karma öğrenme ve çevrimiçi öğrenmenin karşılaştırıldığı bir çalışmada
“Öğretimde Planlama ve Değerlendirme” dersi çevrimiçi ve karma öğrenme ortamları
üzerinden yürütülmüş ve karma öğrenme ortamlarında öğrenim gören öğrencilerin akademik
başarılarının çevrimiçi eğitim alan öğrencilere göre daha yüksek olduğu görülmüştür (Usta &
Mahiroğlu, 2008). Öğretmen adaylarıyla yürütülen bir başka çalışmada, kontrol grubu
Powerpoint sunumları, kitaplar, ders notları ve sınıf içi soru-cevap çalışmalarını içeren bir
öğrenim görürken, deney grubundaki öğretmen adayları dersin bir kısmını sınıf içi
çalışmalarla diğer kısmını ise ders için hazırlanan web sitesi üzerinden takip etmişlerdir.
Kontrol grubuna ek olarak web sitesi üzerinden ders ile ilgili materyal, multimedya içerik
(simülasyon, video vb.) paylaşımı ve çevrimiçi iletişimler de gerçekleştirmişlerdir. Çalışma
sonunda, karma öğrenme ile öğrenim gören öğretmen adaylarının geleneksel yüz yüze eğitim
gören öğrencilere göre daha başarılı ve bilgisayara yönelik daha olumlu tutumlara sahip
oldukları görülmüştür (Uzun & Şentürk, 2010).
Karma öğrenmenin internet tabanlı çalışmalarının yürütülmesinde “Ders Yönetim
Sistemleri” ya da “Öğrenme Yönetim Sistemleri” adı verilen yazılımlar kullanılmaktadır. Bu
yazılımlar, karma öğrenmede öğrencilerin ders seçimi ve ders kaydının yapılması, öğrencilere
ders içeriğinin ulaştırılması, ölçme ve değerlendirmenin yapılması ve kullanıcı bilgilerinin
izlenmesine imkân veren yazılımlardır (Özarslan, 2008). Derslerin sistemli bir şekilde
yürütülmesini ve yapılan etkinliklerin ve etkileşimlerin sınıf dışında da sürdürülebilmesini
sağlarlar. Öğrenme yönetim sistemleri yazılımları arasında Moodle, ATutor, Dokeos,
Bodington, Fle3 Learning Environment, Claroline, Docebo, eStudy, Drupal, DotLRN, eFront,
Sakai ve OLAT gibi yazılımlar bulunmakta olup bu yazılımların birbirlerine göre farklı
115 KARMA ÖĞRENME YÖNTEMİNİN İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ …
THE EFFECT OF BLENDED LEARNING METHOD ON PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
yanları bulunmaktadır. Kullanılacak olan yazılım seçilirken, kullanıcı kitlesi ve kullanım
amacına bağlı olarak yazılım seçilmesi uygun olabilir. Sunduğu ulaşım kolaylığı, kullanım
kolaylığı ve daha birçok özelliği sebebiyle üniversite düzeyinde yapılan internet tabanlı
eğitimlerde en çok kullanılan yazılım olan Moodle yazılımının bu çalışmada kullanılmasının
uygun olacağı düşünülmüştür.
Karma öğrenme yönteminin önemli bir unsuru olan öğrenme yönetim sistemlerinin sınıf
ve sınıf dışı ortam arasında önemli bir köprü olduğu ve öğrencilerin öz-düzenleme
becerilerinin gelişmesini sağladığı belirtilmektedir (Chou & Chou, 2011). Öz-düzenleme
becerileri ise öğrencilerin kendi sorumluluklarını almalarını ve sorgulayarak öğrenmelerini
kapsayan becerilerdir. Öz-düzenleme becerilerinin yanı sıra karma öğrenme sürecinde
teknoloji kullanımının getirdiği bir sonuç olarak bireyler teknoloji ile daha iç içe
olduklarından teknoloji kullanımı ile ilgili tutumlarında da değişiklikler olabilir.
Yapılan çalışmalara bakıldığında çoğunlukla karma öğrenme yönteminin akademik
başarı üzerindeki etkileri incelenmiştir (Balcı, 2008; Singh & Reed, 2001; Ünsal, 2010).
Ancak günümüz öğretim programlarında akademik başarının sağlanabilmesi için bilimsel
süreç becerileri ve öz-düzenleme becerileri gibi bir takım becerilerin kazandırılması ve
bireylerin teknoloji başta olmak üzere birçok alanda aktif bireyler haline getirilmesi
hedeflenmektedir (Kuşdemir, Ay & Tüysüz, 2013). Bu sebeple karma öğrenme yönteminin
etkinliği söz konusu olduğunda bu değişkenler açısından da incelenmesi önemli faydalar
sağlayabilir.
Teknolojiye Yönelik Tutum
Teknolojinin eğitimde kullanımının öğrencilerin motivasyonlarını artırdığı,
öğretmenlerin daha verimli olmalarını sağladığı ve öğrencilerin gerekli becerileri
kazanmalarına yardımcı olduğu belirtilmektedir (Roblyer & Edwards, 2000). Bireylerin bu
becerileri kazanabilmeleri için teknolojinin getirdiği avantajların ve kolaylıkların farkında
olmaları gerekmektedir. Bu farkındalığın oluşturulmasında ise en büyük pay eğitim
ortamlarına düşmektedir. Eğitim ortamlarının tasarlayıcısı olarak en önemli role sahip olan
öğretmenlerin teknolojiye yönelik sahip oldukları tutum bu açıdan çok önemlidir. Sınıf
öğretmenliği öğretmen adayları ile gerçekleştirilen bir çalışmada (Yavuz & Coşkun, 2008),
öğretmen adaylarının teknoloji destekli projelerle çalışarak öğrenme ortamlarında teknolojiyi
kullanmaları sağlanmış ve öğretmen adaylarının öğrenme ortamlarında teknoloji kullanımına
yönelik tutum ve görüşleri incelenmiştir. Çalışma sonucunda, öğretmen adaylarının öğrenme
GÜLER, B. & ŞAHİN, M. 116
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
ortamlarında teknoloji kullanımına yönelik tutumlarının olumlu etkilendiği görülmüştür.
Ayrıca öğretmen adaylarıyla yapılan görüşmelerde de teknoloji kullanımına yönelik
görüşlerinin olumlu etkilendiği belirtilmiştir. Teknolojiye yönelik olumlu tutuma sahip olan
öğretmenlerin teknoloji kullanımı konusunda kendilerine daha çok güvendikleri ve
derslerinde teknolojiye daha çok yer verdikleri belirtilmektedir (Kersaint ve diğer., 2003).
Yapılan çalışmalarda öğretmenlerin teknoloji kullanımı konusunda yetersiz oldukları ve bu
sebeple meslek hayatlarında sorunlarla karşılaştıkları belirtilmiştir (Çelik & Kahyaoğlu,
2007). Bu sebeple teknolojinin kullanılması konusunda öğrencilere kazandırılmak istenen
bilgi ve beceriler öncelikle öğretmenlere kazandırılmalıdır (Akpınar, 2003).
Teknolojinin kullanıldığı öğrenme ortamlarında bireylerin teknolojiye yönelik olumlu
tutumlara sahip olmaları, kaliteli eğitim ortamlarının oluşmasında önemli bir etmendir
(Slough & Chamblee, 2000; Üngan, 2001). Öğrencilere teknolojiye yönelik olumlu tutumların
kazandırılmasını sağlayacak olan öğretmenlerin de aynı olumlu tutuma sahip olmaları
gerektiğinden, öğretmenlere verilen eğitimde de bu durumu destekleyici yöntemlerin
uygulanması önemli olabilir. Bu açıdan karma öğrenme yönteminin de teknolojiye yönelik
tutumlar açısından etkilerinin incelenmesi önemli yararlar sağlayabilir.
Öz-düzenleme Becerileri
Öz-düzenleme becerileri Pintrich (2000) tarafından öğrencilerin öğrenme hedeflerini ve
öğrenme sürecinde yapacaklarını kendilerinin belirledikleri ve aktif olarak rol aldıkları süreç
olarak tanımlanır. Öz-düzenleme becerileri bireylerin kendi sorumluluklarını alma ve yönetici
rolünü üstlenme becerileridir. Öğrencilerin öğrenme süreçlerinde kendilerini denetleme ve
yönlendirmeleri, bu süreçte aktif bireyler olmaları demektir. Günümüz öğretim
programlarının hedefinde ise bu aktif bireylerin yetiştirilmesi bulunmaktadır. Yapılan
çalışmalarda, öz-düzenleme becerisine sahip öğrencilerin akademik başarılarının diğer
öğrencilere göre daha yüksek olduğu görülmüştür (Ergül, 2006).
Özellikle internet kullanımının eğitim ortamlarına girmesiyle, öz-düzenleme becerileri
daha önemli hale gelmiştir. Çünkü sınıf dışı çalışmalarda öğrencilerin doğru adımlar atmaları
ve doğru bilgiye ulaşmaları için bir bilim insanı gibi çalışmaları ve yaptıkları çalışmaları
kontrol etmeyi öğrenmeleri önemlidir. Karma öğrenme yönteminin içerisinde yer alan internet
tabanlı çalışmalarda da bireylerdeki bu becerinin çalıştırılması söz konusudur. Yapılan
uygulamalarda bireylerin bilgiyi arayıp bulmaları, paylaşmaları, kendi çalışmalarını kontrol
etmeleri sağlanmaktadır. Öğrenme yönetim sistemleri kullanılarak oluşturulan karma öğrenme
117 KARMA ÖĞRENME YÖNTEMİNİN İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ …
THE EFFECT OF BLENDED LEARNING METHOD ON PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
ortamlarının öğrencilerin öz-düzenleme becerilerine olumlu etkilerinin olduğu belirtilmiştir
(Chou & Chou, 2011). Bununla birlikte karma öğrenme yönteminin öz-düzenleme becerileri
üzerindeki etkisine dair başka çalışmalara rastlanılmamıştır. Karma öğrenme yönteminin
öğrenme sürecindeki bu önemli değişken üzerindeki etkilerinin incelenmesi, karma
öğrenmenin etkinliği açısından önemli bilgiler elde edilmesini sağlayabilir.
Bilimsel Süreç Becerileri
Her geçen gün yeni gelişmelerin yaşandığı günümüzde bu gelişmelere ayak uydurabilen
aktif bireylerin sahip olmaları gereken becerilerden birisi de bilimsel süreç becerileridir.
Bilimsel süreç becerileri, Çepni, Ayas, Johnson & Turgut (1997) tarafından fen bilimlerinde
öğrencilerin aktif, kalıcı ve daha kolay bir şekilde öğrenmelerini, sorumluluk sahibi olmalarını
sağlayan temel beceriler olarak tanımlanmıştır.
Bilgiye ulaşma ve yeniden yapılandırabilmeyi içeren bilimsel süreç becerileri, bireylerin
gelişen ve değişen günlük yaşamlarına ayak uydurmalarını hedefleyen eğitimin de önemli bir
amacıdır. Ancak öğretim programlarının önemli hedefleri arasında yer almasına rağmen,
yapılan çalışmalarda öğrencilerin bilimsel süreç becerilerinin düşük düzeyde olduğu
görülmüştür (Aydoğdu & Ergin, 2009). Bu olumsuzlukların ise bilimsel süreç becerilerinin
kazandırılması sırasında kullanılan yöntemlerden ya da yöntemlerin uygulanış şeklinden
kaynaklı olması olasıdır. Dolayısıyla bu becerilerin kazandırılabilmesi için gerek kullanılan
öğretim yönteminin gerekse öğretmenlere verilen eğitimin kalitesinin üzerinde durulması
oldukça önemlidir (Durmaz & Mutlu, 2012).
Karma öğrenme yöntemi, gerek öğretmenlere gerekse öğrencilere daha esnek ve daha
aktif bir öğrenme ortamı sunduğundan, öğretmenlerin becerilerinin daha iyi gelişmesini
sağlayabileceği belirtilmektedir (Caner, 2009). Ayrıca öğretmenler ve öğrenciler arasında
daha iyi bir etkileşim sağlayarak öğrenme ortamını daha olumlu hale getirebileceği de ifade
edilmektedir (Azgur, 2011; Comey, 2009; Kirişçioğlu, 2009; Şimşek, 2009). Bu
avantajlarından dolayı karma öğrenme yönteminin bilimsel süreç becerileri üzerindeki
etkisinin incelenmesi, gerek bilimsel süreç becerileri gerekse karma öğrenme ile ilgili
çalışmalara önemli katkılar sağlayabilir.
Yöntem
Çalışmada karma öğrenme yönteminin ilköğretim fen bilgisi öğretmen adaylarının
teknolojiye yönelik tutumlarına ve öz-düzenleme ve bilimsel süreç becerilerine etkisini ortaya
GÜLER, B. & ŞAHİN, M. 118
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
koymak amacıyla “ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel desen” kullanılmıştır. Yarı
deneysel desende çalışılacak olan deney ve kontrol grupları yansız atama ile seçilir. Seçilen
bu gruplara uygulama öncesi ve sonrası sırasıyla ön test ve son test uygulanır (Büyüköztürk,
2001).
Çalışma Grubu
Araştırmanın çalışma grubu, 2012-2013 öğretim yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Fen
Bilgisi Öğretmenliği bölümünde öğrenim görmekte olan 61 öğretmen adayından oluşmuştur.
Bu öğretmen adaylarının 30’u deney grubu, 31’i ise kontrol grubunu oluşturmuştur.
Veri Toplama Araçları
Öğretmen adaylarının teknolojiye yönelik tutumlarının ölçülmesinde “Teknolojiye
Yönelik Tutum Ölçeği” kullanılmıştır (Akbaba, 2002). Bu ölçek beşli Likert şeklinde olup 37
maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin seçenekleri “Tamamen Katılıyorum”, “Katılıyorum”,
“Kararsızım”, “Katılmıyorum”, “Hiç Katılmıyorum” şeklinde değişmektedir. Bu çalışmadan
elde edilen verilerin analizinden bu ölçeğin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı .88 olarak
bulunmuştur.
Öğretmen adaylarının öz-düzenleme becerilerinin ölçülmesinde ise “Öğrenmede Motive
Edici Stratejiler Ölçeği” nin bir bölümü olan “Öz-düzenleme Becerileri Ölçeği” kullanılmıştır
(Pintrich et al., 1991). Ölçeğin Büyüköztürk ve diğer. (2004) tarafından Türkçe’ye uyarlaması
yapılmış ve çalışmada bu versiyonu kullanılmıştır. Ölçeğin Öğrenme Stratejileri bölümünün
Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı değerleri .41 ve .75 arasında bulunmuştur (Büyüköztürk
ve diğer, 2004). Ölçekte yer alan sorulara verilen cevaplar “Tamamen Katılıyorum”,
“Katılıyorum”, “Kararsızım”, “Katılmıyorum”, “Hiç Katılmıyorum” seçeneklerinden
oluşmaktadır. Bu çalışmadan elde edilen verilerin analizinden Öz-düzenleme Becerileri
Ölçeğinin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı .66 olarak bulunmuştur.
Uygulamanın Yapılması
Özel Öğretim Yöntemleri I dersi kapsamında yürütülecek olan uygulamalar öncesinde,
derse ait bir dönemli bir plan hazırlanmış ve yapılacak olan sınıf içi ve sınıf dışı etkinlikler
belirlenmiştir. Bu etkinliklerin gerçekleştirilmesi sırasında öğretmen adaylarının ihtiyaç
duyacakları ders dökümanları, yardımcı kaynaklar, ders sunumları ve materyaller, dersin
yürütücüsü öğretim üyesi ile birlikte seçilerek uygulama öncesinde hazır hale getirilmiştir.
119 KARMA ÖĞRENME YÖNTEMİNİN İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ …
THE EFFECT OF BLENDED LEARNING METHOD ON PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Dönem boyunca gerçekleştirilecek olan çalışmalarda kullanılacak olan öğretim yöntem ve
tekniklerini içeren bir liste hazırlanmış ve öğretmen adaylarına bu listenin verilmesi
planlanmıştır.
Öğrenme ortamlarının hazırlanması aşamasında ise karma öğrenme yönteminin bir
parçası olan Moodle yazılımını içeren bir web sitesi oluşturulmuştur. www.e-dersim.net
adresine Moodle yazılımının kurulumu gerçekleştirilmiş ve aktif hale getirilmiştir.
Şekil 1 Ders Sayfasının Görünümü
Dersin oluşturulmasının ardından, dönem boyunca (10 hafta) öğretmen adaylarının
yararlanacakları ders dökümanları, örnek ders sunumları, çalışma yaprakları ve diğer
materyallerin sisteme yüklemeleri gerçekleştirilmiştir. Uygulama ön ve son testlerin
toplandığı, sistemin ve dersin tanıtıldığı haftalar haricinde 10 hafta sürmüştür. Dersler haftada
2 teorik, 2 uygulama olmak üzere 4 saat olarak araştırmacılar tarafından yürütülmüştür.
Deney ve kontrol gruplarına ön testlerin uygulanmasının ardından deney grubunda yer
alan öğretmen adaylarıyla yapılan ilk derste, www.e-dersim.net ve Moodle sisteminin ne
olduğu, nasıl kullanıldığı ve yeni hesap oluşturma adımları ile ilgili bilgiler verilerek ilk
aşamada bu sisteme kayıt olmaları ve olası sorunları bildirmeleri istenmiştir. Bunun yanı sıra
hem deney grubuna hem de kontrol grubuna dönem boyunca yapmaları beklenen
çalışmalardan bahsedilmiştir.
GÜLER, B. & ŞAHİN, M. 120
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Moodle sistemi ile ilgili ders kayıt sorunlarının giderilmesi amacıyla öğretmen
adaylarından geri dönütler alınmıştır. Alınan geri dönütlerin ardından sistemin bu sorunları
giderilmiş, dil paketi manuel olarak düzenlenmiş ve kayıtların sorunsuzca tamamlanması
sağlanmıştır.
Dersler ile ilgili eksikliklerin ve hazırlıkların tamamlanmasının ardından grupların
anlatımları başlamıştır. Haftanın bir gününde yer alan ders saatinde sunumlar yapılarak ders
dışındaki zamanlarda deney grubuyla öğrenme yönetim sistemi üzerinden, kontrol grubuyla
ise yüz yüze görüşmeler ve e-mailler yoluyla iletişim kurulmuştur.
Dersler öncesinde ve sonrasında deney grubunda yer alan öğretmen adayları sistem
üzerinden anlatımlarına dair paylaşımlarda bulunarak düzenli olarak diğer öğretmen
adaylarını görüşlerini almış ve geri dönütler ışığında anlatımlarını yapmışlardır. Kontrol
grubunda yer alan öğretmen adayları ise kendi imkânları ile ders öncesinde dosya
paylaşımında bulunarak anlatım öncesinde dönütler almışlardır. Yapılan anlatımlara ait
raporlar deney grubunda ödev olarak ders sayfasından teslim alınmış, kontrol grubunda ise
elden dosya teslimleri şeklinde alınmıştır. Deney grubunda tüm duyuru ve haberler ders
sayfasından gerçekleştirilirken, kontrol grubunda bu iletişim sınıf temsilcisi aracılığıyla
sağlanmıştır. Deney grubunda yer alan öğretmen adayları anlatımlar sırasında video çekimler
yaparak ders sayfasında paylaşırken, kontrol grubunda yer alan öğretmen adayları böyle bir
çalışma yapmak istememiştir.
Tüm anlatımların, dosya paylaşımlarının ve rapor teslimlerinin tamamlanmasının
ardından öğretmen adaylarının raporlardan aldıkları notlar belirlenerek gruplarla
paylaşılmıştır. Dersin son haftasında ise veri toplama araçlarının son test uygulamaları
yapılarak uygulama süreci tamamlanmıştır.
Bulgular ve Yorumlar
Çalışmadan elde edilen verilerin analizinde IBM SPSS 21 kullanılmıştır. Veriler tek
yönlü varyans analizi (ANOVA) ve eşleştirilmiş örneklem t-testi analiz teknikleri ile
değerlendirilmiştir. Analizlerde anlamlılık düzeyi 0,05 düzeyinde sınanmıştır.
Tablo 1, deney ve kontrol grubu öğretmen adaylarının “Teknolojiye Yönelik Tutum
Ölçeği” ön test ve son test puanlarına ilişkin ANOVA bulgularını göstermektedir. Bulgulara
göre, deney ve kontrol gruplarının teknolojiye yönelik tutum ön test puanları arasında
(F(1,59)=3,423; p=0,69) ve son test puanları arasında (F(1,59)=2,425; p=0,125) anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır.
121 KARMA ÖĞRENME YÖNTEMİNİN İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ …
THE EFFECT OF BLENDED LEARNING METHOD ON PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Tablo 1 Karma Öğrenme ve Yüz Yüze Eğitim Gruplarının Teknolojiye Yönelik Tutum Ön Test ve
Son Test Puanlarının Karşılaştırılması
N 𝑿 Ss sd F p
Ön Test Karma Öğrenme 30 122.50 9,930 1-59 3,423 0,69 Yüz Yüze Eğitim 31 116,71 14,084
Son Test
Karma Öğrenme 30 118,33 12,391 1-59 2,425 0,125 Yüz Yüze Eğitim 31 112,71 15,576
Karma öğrenme yöntemi ile öğrenim gören öğretmen adaylarının teknolojiye yönelik
tutum ön test ve son test puanlarının karşılaştırıldığı eşleştirilmiş örneklem t-testi bulgularına
göre, grubun teknolojiye yönelik tutum ön ve son test puanlarında anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (t=1,991; p=0,056).
Benzer şekilde, geleneksel yüz yüze eğitim ile öğrenim gören öğretmen adaylarının
teknolojiye yönelik tutum ön test ve son test puanlarının karşılaştırıldığı eşleştirilmiş
örneklem t-testi bulgularına göre, grubun teknolojiye yönelik tutum ön ve son test puanlarında
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (t=1,125; p=0,269).
Tablo 2, karma öğrenme ve yüz yüze eğitim gruplarının öz-düzenleme becerileri ön test
ve son test puanlarına ait ANOVA bulgularını göstermektedir. Bulgular, öz-düzenleme
becerileri ön test puanlarında karma öğrenme grubunun lehine bir fark bulunduğunu ancak bu
farkın istatistiksel açıdan anlamlı olmadığını göstermektedir (F(1,59)=0,675; p=0,415).
Bununla birlikte karma öğrenme yöntemi ile öğrenim gören öğretmen adaylarının öz-
düzenleme becerileri son test puanları yüz yüze eğitim grubuna göre daha yüksektir. Ancak
bu fark istatistiksel açıdan anlamlı değildir (F(1,59)=2,594; p=0,113).
Tablo 2 Karma Öğrenme ve Yüz Yüze Eğitim Gruplarının Öz-düzenleme Becerileri Ön Test ve Son
Test Puanlarının Karşılaştırılması
N 𝑿 Ss sd F p
Ön Test Karma Öğrenme 30 42,57 3,748 1-59 0,675 0,415 Yüz Yüze Eğitim 31 41,77 3,783
Son Test
Karma Öğrenme 30 41,70 4,721 1-59 2,594 0,113 Yüz Yüze Eğitim 31 39,52 5,796
Karma öğrenme grubunda yer alan öğretmen adaylarının öz-düzenleme becerileri ön ve
son test puanlarının karşılaştırıldığı eşleştirilmiş örneklem t-testi sonuçları, karma öğrenme
grubunun öz-düzenleme becerileri ön ve son testleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığını
göstermiştir (t=1,016; p=0,318).
Yüz yüze eğitim alan öğretmen adaylarının öz-düzenleme becerilerine ait son test
puanlarında ise anlamlı derecede düşüş görülmüştür (t=2,073; p=0,047).
GÜLER, B. & ŞAHİN, M. 122
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 3, karma öğrenme ve yüz yüze eğitim gruplarının bilimsel süreç becerileri ön test
ve son test puanlarına ait ANOVA bulgularını göstermektedir. Bulgulara göre, deneysel işlem
öncesinde karma öğrenme ve yüz yüze eğitim gruplarındaki öğretmen adaylarının bilimsel
süreç becerileri ön test puanları arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır (F(1,59)=10,625;
p=0,002). Yüz yüze eğitim grubundaki öğretmen adaylarının bilimsel süreç becerileri
puanları, karma öğrenme grubuna kıyasla daha yüksek çıkmıştır. Bununla birlikte grupların
son test puanları arasında anlamlı bir farklılık görülmemektedir (F(1,59)=1,088; p=0,301).
Tablo 3 Karma Öğrenme ve Yüz Yüze Eğitim Gruplarının Bilimsel Süreç Becerileri Ön Test ve Son
Test Puanlarının Karşılaştırılması
N 𝑿 Ss sd F p
Ön Test Karma Öğrenme 30 24,00 2,983 1-59 10,625 0,002* Yüz Yüze Eğitim 31 26,23 2,320
Son Test
Karma Öğrenme 30 24,17 2,350 1-59 1,088 0,301 Yüz Yüze Eğitim 31 25,13 4,493
Karma öğrenme grubundaki öğretmen adaylarının bilimsel süreç becerileri ön test ve
son test puanlarının karşılaştırıldığı eşleştirilmiş örneklem t-testi bulguları, öğretmen
adaylarının bilimsel süreç becerileri puanlarında bir miktar artış olmakla birlikte bu farkın
istatistiksel açıdan anlamlı olmadığını göstermiştir (t=-0,333; p=0,742).
Yüz yüze eğitim grubundaki öğretmen adaylarının bilimsel süreç becerileri ön test ve
son test puanlarına ait eşleştirilmiş örneklem t-testi bulgularına göre öğretmen adaylarının
bilimsel süreç becerileri puanlarında anlamlı farklılık olmadığı görülmüştür (t=1,035;
p=0,309).
Sonuç ve Tartışma
Karma öğrenmenin internet ve web tabanlı öğretime yönelik olumlu tutumlara sebep
olduğunu belirten Şimşek (2009)’in aksine bu çalışmada karma öğrenmenin ve yüz yüze
eğitimin öğretmen adaylarının teknolojiye yönelik tutumları üzerinde anlamlı bir etkisi
görülmemiştir. Bu sonucun çeşitli sebepleri olabilir. Örneğin sadece tek bir derste böyle bir
uygulamanın yapılıyor olması, öğretmen adaylarına ekstra bir iş olarak geldiğinden
motivasyonlarının ve isteklerinin düşmüş olması mümkündür. Diğer yandan, öğretim yönetim
sisteminde ders kayıt ve içerik ekleme konularında yaşanan çeşitli teknik aksaklıklar da söz
konusudur. Bu aksaklıklar her ne kadar giderilmiş olsa da öğretmen adayları için olumsuz bir
algı oluşturabilir. Bu durum teknolojiye yönelik tutumları üzerinde de olumsuz etki yapmış
olabilir. Elde edilen sonuçlar, karma öğrenmenin motivasyon ve tutumlar üzerinde etkilerinin
123 KARMA ÖĞRENME YÖNTEMİNİN İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ …
THE EFFECT OF BLENDED LEARNING METHOD ON PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
bulunmadığı çalışmalar (Barkley, 2010; Demirer, 2009; Ünsal, 2007) ile örtüşmektedir.
Karma öğrenmenin tutumları olumlu etkilediğini belirten Kirişçioğlu (2009) ve Uzun &
Şentürk (2010)’e ait çalışmalar düşünüldüğünde, çalışmada yer alan öğretmen adaylarının
teknolojiye yönelik tutumlarının değiştirilmesi için daha uzun süre çalışılması
gerekebileceğinden, elde edilen sonuçlar uygulama süresinin yetersiz gelmesinden de
kaynaklanmış olabilir.
Öz-düzenleme becerileri ölçeğinden elde edilen bulgular incelendiğinde, ön ve son
testler açısından gruplar arasında anlamlı bir farklılık görülmezken, son test puanlarına
bakıldığında her iki grupta da bir düşüş olduğu görülmüştür. Karma öğrenme grubunda bu
düşüş istatistiksel açıdan anlamlı bulunmazken, yüz yüze eğitim grubunda istatistiksel açıdan
anlamlı bulunmuştur. Bu sebeple karma öğrenmenin öğretmen adaylarının öz-düzenleme
becerilerinde herhangi bir faktörden dolayı meydana gelebilecek olumsuz etkileri azalttığı,
yani olumlu etkisinin olduğu söylenebilir. Uygulama sırasında kontrol grubundaki öğretmen
adayları deney grubundaki öğretmen adayları gibi paylaşımlarda ve iletişimde bulunsalar da
aynı sistemlilik ve düzenliliği sağlamak mümkün olmamıştır. Karma öğrenme grubunda tüm
çalışmalar sistemli ve zamanlı olarak yürütüldüğünden ve tüm çalışmaların takip edileceği
yerler belli olduğundan öğretmen adaylarının çalışmaları daha kolay olmuştur. Örneğin
çalışmalar süresince deney grubu tarafından yapılan video çekimlerini ve paylaşımlarını, yüz
yüze eğitim grubunda yer alan öğretmen adayları uygulamak istememişlerdir. Bu durum
Comey (2009)’ un karma öğrenmenin daha olumlu bir öğrenme ortamı oluşturduğu bulgusu
ile örtüşmektedir. Bu yönüyle, elde edilen sonuçlar karma öğrenmenin öğrenciler tarafından
tercih edildiğini gösteren çalışmaları da (Caner, 2009; Çağlar, 2010) destekler niteliktedir.
Bilimsel süreç becerileri testinden elde edilen bulgulara bakıldığında, yüz yüze eğitim
grubunun ön test puanlarının anlamlı derecede yüksek olmasına rağmen grupların son test
puanlarında anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür. Bu noktada yüz yüze eğitimin
olumsuz bir etkisi söz konusu olabilir. Deney ve kontrol gruplarının her ikisinde de aynı ders
materyalleri kullanılmasına rağmen karma öğrenme grubunda içerik paylaşımı, bireyler arası
iletişim ve süreçte aktif yer alma olanağı daha fazla olmuştur. Bu yönüyle bulgular Üstün
(2011) ‘ün karma öğrenme ortamlarının aktif ve etkili olduğunu gösteren bulguları ile
örtüşmektedir.
GÜLER, B. & ŞAHİN, M. 124
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Öneriler
Çalışmadan elde edilen sonuçlara dayanarak aşağıdaki öneriler getirilebilir:
• Karma öğrenmenin etkilerinin daha iyi anlaşılabilmesi için bilimsel süreç becerileri,
öz-düzenleme becerileri, motivasyon ve tutum gibi değişkenlerin incelendiği daha geniş
kapsamlı çalışmalar yapılabilir.
• Karma öğrenme yönteminde kullanılan web sitesinin içerik açısından zenginliğinin
önemini vurgulamış olan çalışmalar da düşünüldüğünde, daha farklı ve daha zengin
içeriklerin hazırlanabilmesi amacıyla daha fazla araştırmacının yer aldığı çalışmalar
yapılabilir. Bu sayede karma öğrenmenin amacına daha iyi ulaşması ve etkilerinin daha iyi
gözlemlenmesi sağlanabilir.
• Öğretmen adaylarının derse ait uygulamalara daha iyi yoğunlaşabilmesi için öğrenme
yönetim sisteminin daha basitleştirilmiş bir şekilde sunulduğu ve öğretmenlerin sistemin
kullanımı ile ilgili daha uzun süreli eğitim aldığı çalışmalar yapılabilir.
• Yeterince etkili, dersin ve katılımcıların ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte bir
karma öğrenme ortamı hazırlayabilmek amacıyla öğretmen adaylarının bu konudaki
düşüncelerinin alınacağı nitel çalışmalar yapılabilir.
Kaynakça
Akbaba, S. (2002). Okul yöneticilerinin teknolojiye karşı tutumlarının incelenmesi. Çağdaş
Eğitim Dergisi, 286, 9-14.
Akpınar, Y. (2003). Öğretmenlerin yeni bilgi teknolojileri kullanımında yükseköğretimin
etkisi: İstanbul okulları örneği. The Turkish Online Journal of Educational Technology,
2(2), 79-96.
Aydoğdu, B. & Ergin, Ö. (2009). Fen ve teknoloji dersi “Yaşamımızdaki Elektrik” ünitesine
yönelik bilimsel süreç becerileri ölçeğinin geliştirilmesi. E-Journal of New World
Sciences Academy, 4(2), 299-316.
Azgur, M. S. (2011). An analysis of student perceptions and teacher intentions of blended
learning in computer and instructional technology teacher education program. Master
Thesis, Bilkent University.
Balcı, M. (2008). Karma öğrenme ile ilgili öğrenci görüşleri. Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
125 KARMA ÖĞRENME YÖNTEMİNİN İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ …
THE EFFECT OF BLENDED LEARNING METHOD ON PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Barkley, B. W. (2010). The effects of blended online versus face-to-face learning
environments on student outcomes for eighth grade algebra I students. Doctoral Thesis,
Trevecca Nazarena University.
Büyüköztürk, Ş. (2001). Deneysel desenler: öntest-sontest kontrol grubu desen ve veri
analizi. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Büyüköztürk, Ş., Akgün, Ö. E., Demirel, F. & Özkahveci, Ö. (2004). Güdülenme ve öğrenme
stratejileri ölçeğinin Türkçe formunun geçerlik ve güvenirlik çalışması. Kuram ve
Uygulamada Eğitim Bilimleri, 4(2), 207-239.
Caner, M. (2009). A study on blended learning model for teaching practice course ın pre-
service English language teacher training program. Doktora Tezi, Anadolu
Üniversitesi, Eskişehir.
Chin-Roemer, R., Decrease, B. & Gomez, R. (2011). Exploring e-learning development:
Studies of ICT access and educational usage in latin america. Information Development,
27(4), 280-289.
Chou, A.Y. & Chou, D.C. (2011). Course management systems and blended learning: an
ınnovative learning approach. Decision Sciences Journal Of Innovative Education, 9(3),
463-484.
Comey, W.L. (2009). Blended learning and the classroom environment: a comparative
analysis of students’ perception of the classroom environment across community
college courses taught in traditional face-to-face, online and blended methods. Doctoral
Thesis, The George Washington University, Washington.
Çağlar, C. (2010). Karma eğitim sisteminin öğrenci görüşleri ile değerlendirilmesi (Sakarya
Üniversitesi Örneği). Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü.
Çelik, H. C. & Kahyaoğlu, M. (2007). İlköğretim öğretmen adaylarının teknolojiye yönelik
tutumlarının kümeleme analizi. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 5(4), 571-586.
Çepni, S., Ayas, A., Johnson, D. & Turgut, F. (1997). Fizik Öğretimi. Ankara: YÖK/Dünya
bankası milli eğitimi geliştirme projesi hizmet öncesi öğretmen eğitimi.
Demirer, V. (2009). Eğitim materyali geliştirilmesinde karma öğrenme yaklaşımının
akademik başarı, bilgi transferi, tutum ve öz-yeterlik algısına etkisi. Doktora Tezi,
Selçuk Üniversitesi, Konya.
Durmaz, H. & Seçkin, M. (2012). 7. Sınıf öğrencilerinin bilimsel süreç becerilerini
geliştirmeye yönelik bir çalışma örneği. Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve
Matematik Eğitimi Dergisi, 6(1), 124-150.
GÜLER, B. & ŞAHİN, M. 126
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Ergül, H. (2006). Çevrimiçi eğitimde akademik başarıyı etkileyen güdülenme yapıları. The
Turkish Online Journal of Educational Technology, 5(1), 124-128.
Graham, C. R. (2006). Blended learning systems: definition, current trends, and future
directions. The Handbook of Blended Learning Global Perspectives, Local Designs.
(Ed: C. J. Bonk; C. R. Graham). Pfeiffer. San Francisco.
Karaman, S., Özen, Ü., Yıldırım, S. & Kaban, A. (2009). Açık kaynak kodlu öğretim yönetim
sistemi üzerinden internet destekli (harmanlanmış) öğrenim deneyimi. XI. Akademik
Bilişim Konferansı, Şanlıurfa.
Kersaint, G., Horton, B., Stohl, H. & Garofalo, J. (2003). Technology beliefs and practices of
mathematics education faculty. Journal of Technology and Teacher Education, 11(4),
549–577.
Kirişçioğlu, S. (2009). Fen laboratuar derslerinde harmanlanmış öğrenme etkinliğinin çeşitli
boyutlarda incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Celal Bayar Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü.
Kuşdemir, M., Ay, Y. & Tüysüz, C. (2013). Probleme dayalı öğrenmenin 10. Sınıf
“karışımlar” ünitesinde öğrenci başarısı, tutum ve motivasyona etkisinin incelenmesi.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi, 7(2), 195-
224.
Özarslan, Y. (2008). Uzaktan eğitim uygulamaları için açık kaynak kodlu öğrenme yönetim
sistemleri. XIII. Türkiye’de İnternet Konferansı, ODTÜ, Ankara.
Özmen, H. (2004). Fen öğretiminde öğrenme teorileri ve teknoloji destekli yapılandırmacı
(constructivist) öğrenme. The Turkish Online Journal of Educational Technology, 3(1),
100-111.
Pintrich, P.R., Smith, D.A.F., Garcia, T. & Mckeachie, W.J. (1991). A manual for the use of
the motivated strategies for learning questionnaire (MSLQ), 91-B-004, Ann Arbor: The
Regents of the University of Michigan.
Pintrich, P. R., (2000). The role of orientation in self-regulated learning. In M., Boekaerts ve
P.R.,Pintrich (Eds.), Handbook of Self-Regulation,13-39, San Diego, CA: Academic
Press.
Roblyer, M. D. & Edwards, J. (2000). Integrating educational technology into teaching.
Upper Saddle River, NJ: Prentice-Hall, Inc.
Singh, H. & Reed, C. (2001). A white paper: achieving success with blended learning. Centra
Software.
127 KARMA ÖĞRENME YÖNTEMİNİN İLKÖĞRETİM FEN BİLGİSİ …
THE EFFECT OF BLENDED LEARNING METHOD ON PRESERVICE …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Slough, S. W. & Chamblee, G. E. (2000). Implementing technology in secondary science and
mathematics classrooms. Proceedings of Information Technology and Teacher
Education International Conference, 1(3), 1021-1026.
Şimşek, E. (2009). Karma öğrenmenin fizik öğretmeni adaylarının bilgisayar, internet ve web
tabanlı öğretime yönelik tutumlarına etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi.
Tallent-Runnels, M. K., Thomas, J. A., Lan, W. Y. & Cooper, S. (2006). Teaching courses
online: a review of the research. Review of Educational Research, 76(1), 93-135.
Usta, E., Mahiroğlu, A. (2008). Harmanlanmış öğrenme ve çevrimiçi öğrenme ortamlarının
akademik başarı ve doyuma etkisi. Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi
Dergisi, 9(2), 1-15.
Uzun, A. & Şentürk, A. (2010). Blending makes the difference: comparison of blended and
traditional ınstruction on students’ performance and attitudes in computer literacy.
Contemporary Educational Technology, 1(3), 196-207.
Üngan, T. N. (2001). Bilgisayar kullanımına ilişkin öğretmen tutumlarının değerlendirilmesi.
Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum.
Ünsal, H. (2007). Harmanlanmış öğrenme etkinliğinin çoklu düzeyde değerlendirilmesi.
Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Ünsal, H. (2010). Yeni bir öğrenme yaklaşımı: harmanlanmış öğrenme. Milli Eğitim, 185,
130-137.
Üstün, A. B. (2011). Böte öğretim elemanlarının harmanlanmış öğrenme ortamlarında
verilen dersler hakkındaki görüşleri. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstitüsü.
Whitelock, D. & Jelfs, A. (2003). Editorial: journal of educational media special ıssue on
blended learning. Journal of Educational Media, 28 (2-3), 99-100.
Yavuz, S. & Coşkun, A. E. (2008). Sınıf öğretmenliği öğrencilerinin eğitimde teknoloji
kullanımına ilişkin tutum ve düşünceleri. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 34, 276-286.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 128-164.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 128-164.
The Usage of Engineering Practices in Science Education: Effects of Design Based Science Learning on Students’
Academic Achievement
Serhat ERCAN1* & Fatma ŞAHİN2
1Sinop University, Sinop, TURKEY; 2Marmara University, İstanbul, TURKEY
Received: 13.01.2015 Accepted: 26.05.2015
Abstract – The purpose of this study is to examine the effect of design-based science education practices on the
7th Grade students’ academic achievement in Force and Motion unit. Research was conducted in a 7th grade
class with 30 students during the academic year of 2013-2014. The seven-week application phase took place
during the 7th grade Force and Motion unit and conducted in a three-design based science education module.
Mixed methods were used as a research design, particularly a special type of embedded design, a one-phase
experimental embedded pattern design was applied. In accordance with mixed-methods research design, both
quantitative and qualitative data were collected. Findings from quantitative and qualitative analysis indicated that
design-based science education contributed the academic achievement in Force and Motion unit.
Key words: design-based science education, elementary engineering practices, science education, mixed method
research.
DOI No: 10.17522/nefefmed.67442
Summary
Introduction
The popularity of “Design - Based Science Learning (DBSL)” approach where the
context for science teaching to be conducted is created by engineering design problems is
* Corresponding Author: Serhat ERCAN, Sinop University, Faculty of Education, Elementary Science
Education, Sinop, TURKEY.
E-mail: [email protected]
Note: This study is a part of Serhat ERCAN’s doctoral dissertation.
129 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
continuously increasing (Daugherty, 2012). In this approach, instruction about science
concepts and processes is given by means of the process of scientific research and engineering
design in line with engineering problems (Kolodner, 2002; Mehalik, Doppelt and Schunn,
2008; Wendell, 2008).
In the related literature, the organization of DBSL has been dealt with in different ways
by different researchers (Doppelt and Schunn, 2008; Fortus, Krajcik, Dershimer, Marx and
Mamlok-Naaman, 2005; Kolodner et al., 2003; Penner, Giles, Lehrer and Schauble, 1997;
Roth, 2001; Sadler, Coyle and Schwartz, 2000; Tal, Krajcik and Bluemenfeld, 2006; Wendell
et al., 2010). Among these researchers, Wendell et al. (2010) proposed an approach that is of
greater importance as it presents the instruction to be given within the context of units (as in
the current study) and provides clear instructions about the steps to be followed for the
organization to be constructed after the analysis of other research. Wendell et al. (2010)
structured the learning process as a frame of engineering design process that include 5 steps.
Accordingly first lesson correspond to “find a problem or need” step that focuses on
clarifying the big engineering design task. Students identify what they already know and need
to learn that will help them complete the design task. The next step of process “Research
possible solutions” take six to eight lessons. Students carry out “mini challenges” to learn
knowledge and skills that will help them complete the big Engineering design task. Another
step of process is “choose the best solution”. Students evaluate individual solutions and
decide the group prototype. Finally, the “build and test the prototype” step take place.
Students build, test and improve their design solutions, and then present to their classmates.
Given the delineations above, the current study aimed to investigate the effects of an
instructional process constructed on the basis of design-based science teaching activities
developed for the unit of Force and Motion within the Science and Technology course of 7th
grade on students’ academic achievement.
Methodolgy
Mixed methods were used as a research design, particularly a special type of embedded
design, a one-phase experimental embedded pattern design was applied. In accordance with
mixed-methods research design, both quantitative and qualitative data were collected.
Quantitative measures included Force and Motion unit academic achievement test that was
developed as part of the study. These data were analyzed using SPSS 17.0 program.
Qualitative measures included engineering design handbook documents that were used by
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 130
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
students as main class material, student journals, interview forms, and field notes. These data
were analyzed using descriptive analysis.
The seven-week application phase took place during the 7th grade Force and Motion unit
and conducted in a three-design based science education module. Quantitative part of research
was conducted in a 7th grade class with 30 students (13 girl and 17 boy) during the academic
year of 2013-2014. Generally the size of the qualitative sample has not been equal to size of
the quantitative sample for mix method research (Creswell and Plano Clark, 2007). According
to this perspective just one student was selected as a participant for qualitative part of research
who could provide the necessary information.
Results
Findings from quantitative analysis indicated that design-based science education
contributed to the academic achievement in Force and Motion unit. Ayla's design solutions
analysis indicated that last design solutions were accordance with scientific principles unlike
her first design solutions for each modul. Additionally Ayla's design proposals were became
more realistic and more succesfull in terms of accordance with criteria and constraints within
the process. These findings indicated that during the unit, Ayla's scientific knowledge about
force and motion and engineering skills were enhanced.
Discussion and Conclusions
Findings from this research indicated that design based science learning was effective
approach in science education (Leonard and Derry, 2011). Findings from students journals
and field notes indicated that students' motivation about science learning was increased with
DBSL (Kolodner et al., 2003). It is thought that when students work on design problems
reflecting the real life contexts, they will become more successful. While students are looking
for solutions to the grand design problem, they feel the need for drawing on science principles
and this motivates them to learn science (Kolodner, 2002; Wendell et al., 2010). In light of the
findings obtained from students’ journals and interviews, it can be concluded that working in
cooperative groups throughout the applications is another factor increasing their motivation.
Another factor making design-based science teaching applications an effective approach to
science instruction is that students test the prototypes they have developed by using
appropriate tests and carry out improvements on their prototypes in light of the results they
have obtained.
131 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Fen Eğitiminde Mühendislik Uygulamalarının Kullanımı: Tasarım Temelli Fen Eğitiminin Öğrencilerin Akademik
Başarıları Üzerine Etkisi
Serhat ERCAN1†& Fatma ŞAHİN2
1Sinop Üniversitesi, Sinop, TÜRKİYE; 2Marmara Üniversitesi, İstanbul,
TÜRKİYE
Makale Gönderme Tarihi: 13.01.2015 Makale Kabul Tarihi: 26.05.2015
Özet – Bu çalışmada, tasarım temelli fen eğitimi uygulamalarının, ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin Kuvvet ve
Hareket ünitesine yönelik akademik başarılarına etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, 2013-2014
eğitim-öğretim yılında 30 öğrencinin eğitim gördüğü bir ilköğretim 7. sınıf şubesinde gerçekleştirilmiştir. Karma
yöntem araştırma desenlerinden iç içe gömülü desenin özel bir türü olarak, tek aşamalı deneysel gömülü desen
ekseninde kurgulanan bu araştırmanın yedi hafta süren uygulama süreci, 7. sınıf Kuvvet ve Hareket ünitesi
kazanımlarını kapsayacak şekilde organize edilmiş, üç tasarım temelli fen eğitimi modülü çerçevesinde
yürütülmüştür. Karma yöntem araştırma metodolojisine uygun olacak şekilde nicel ve nitel verilerin bir arada
kullanıldığı bu araştırmada elde edilen bulgular doğrultusunda, tasarım temelli fen eğitiminin öğrencilerin kuvvet
ve hareket ünitesine yönelik akademik başarılarının gelişimine katkı sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar kelimeler: tasarım temelli fen eğitimi, ilköğretim mühendislik uygulamaları, fen eğitimi, karma yöntem
araştırması.
DOI No:
Giriş
Günümüzde fen eğitiminin yeniden organizasyonuna yönelik girişimlerde mühendislik
disiplini merkezi bir rol üstlenmektedir (Daugherty, 2012). Mühendislik tasarım
problemlerinin gerçekleştirilecek fen eğitimi için gerekli bağlamı oluşturduğu bu yeni
yaklaşım "Tasarım Temelli Fen Eğitimi (TTFE)" olarak ifade edilmektedir (Kolodner, 2002;
Mehalik ve diğerleri, 2008; Wendell, 2008). TTFE'de bilimsel araştırma ve tasarım
aktiviteleri birbirlerini destekleyecek şekilde bir arada bulunmaktadır. Apedoe, Reynolds,
† İletişim: Serhat ERCAN, Sinop Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Sinop, TÜRKİYE.
E-posta: [email protected]
Not: Bu çalışma Serhat Ercan’ın doktora tezinin bir bölümüdür.
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 132
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Ellefson ve Schunn (2008) bu sebeple TTFE'yi bilimsel araştırma ve mühendislik tasarımının
kombinasyonu olarak tanımlamaktadır. Bilimsel araştırma ile tasarım aktiviteleri arasındaki
bu etkileşim farklı araştırmacılar (Kolodner ve diğerleri, 2003; Krajcik ve diğerleri, 1998;
Penner, Lehrer ve Schauble, 1998; Sadler ve diğerleri, 2000) tarafından farklı seviyelerde ele
alınmıştır. Wendell (2008) bu etkileşimi, gerçekleştirilen sınıf aktivitelerini tasarım / bilimsel
araştırma düzlemi üzerinde konumlandırarak tanımlama yoluna gitmiştir. Bu düzlemin bir
ucunda ürün tasarlamanın yer almadığı bilimsel araştırma temelli fen aktiviteleri bulunurken
düzlemin diğer ucunda ise salt tasarım aktiviteleri (bilimsel araştırma olmaksızın öğrencilerin
saman çöpleri ve bant kullanarak bir köprü inşa etmeleri gibi...) yer almaktadır. Bu uçların
arasında ise fen aktiviteleri, bilimsel araştırmanın ana hedef olduğu, tasarımın bunu
desteklediği; tasarım ve bilimsel araştırmanın birbirini eşit oranda desteklediği ve tasarımın
temel amaç olduğu ve bilimsel araştırmanın bunu desteklediği farklı düzeylerde
konumlandırılmıştır. Wendell (2008) ortaya koyduğu bu düzlemde hangi yaklaşımın
diğerinden daha iyi olduğu gibi bir değerlendirme yapılamayacağını düzlemin
değerlendirmeden ziyade tanımlama amacı taşıdığını ifade etmektedir. Fakat TTFE'nin
merkezini oluşturan uygulamalar tasarım aktiviteleridir (Fortus, 2005). Öğretim sürecinde
mühendislik tasarım aktivitelerinin bu şekilde merkezi konumda bulunması öğrencilerin
motivasyonlarını artırıcı bir etkiye sahiptir (Leonard ve Derry, 2011; Lewis, 2006; National
Academy of Engineering [NAE] ve National Research Council [NRC], 2009). Wendell
(2008) bu durumu tasarım ve inşa etmenin, deney ve araştırmaya göre çocukların doğasına
daha uygun olması ile açıklamaktadır. Fortus, Dershimer, Krajcik, Marx ve Mamlok-Naaman
(2004) çocukların oyunları incelendiğinde birçok tasarım aktivitesi özelliğinin
gözlenebileceğini, bu durumun öğrencilerin bu aktivitelere doğal olarak ilgilerinin olduğunun
bir göstergesi olduğunu ifade etmektedir. Bununla birlikte öğrenciler fen ve matematiğe ait
kavram ve becerileri mühendislik problemlerini çözerken öğrenirlerse bu kavramlara sahip
olup becerileri daha kolay öğrenebilecek ve bunları daha iyi muhafaza edebileceklerdir. Zira
mühendislik tasarımı soyut kavramlar için gerçek yaşam bağlamı sağlamaktadır (NAE ve
NRC, 2009). Fakat tüm tasarım problemlerinin fen öğrenimini desteklemek için uygun
bağlamı sağlayacağı, bilimsel araştırma veya bilimsel içerik bilgisi gerektireceği söylenemez
(Wendell, 2008). Hatta bazı tasarım problemlerinin kavramsal fen bilgilerini kullanmaktan
ziyada deneme-yanılma metodunu kullanmayı gerektirdiği bile ifade edilebilir (Roth, 2001).
Leonard ve Derry (2011) bu sebeplerden dolayı mühendislik tasarımının epistemolojik açıdan
fen öğretimi için gerekli bağlamı oluşturmada "tak ve çalıştır" özelliği gösteremeyeceğini
133 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
belirtmektedir. Crismond (2001) bu doğrultuda fen ve mühendislik disiplinlerine yönelik
öğrenme konularının öğretimine izin verecek, öğrencilerin problem çözme, karar verme, etkili
takım çalışması yapabilme gibi becerilerine katkı sağlayacak şekilde organize edilmiş bir
ortam için tasarım görevlerinin taşıması gereken özellikleri aşağıdaki gibi sıralamaktadır.
Tasarım problemleri öğrencilerin yeni bilgi ve beceriler kazanmalarını destekleyici gerçek yaşam
bağlamını oluşturacak uygulamalı görevler içermelidir.
Tasarım görevleri bilinen ve kullanımı kolay materyallerle yürütülebilmelidir.
Tasarım problemleri birden fazla tasarım çözümüne imkan sağlamalıdır.
Tasarım görevleri işbirlikli çalışmayı destekleyici öğrenci merkezli aktiviteler olmalıdır.
Tasarım görevleri tasarım ürünlerinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi için tekrarlanabilen
adımlarla yürütülmelidir.
Tasarım görevleri sınırlı sayıda fen ve mühendislik kazanımıyla bağlantılı olmalıdır.
Etkin bir TTFE için tasarım görevlerinin yukarıda belirtilen özellikleri taşımasının yanı
sıra sınıfta gerçekleştirilecek aktivitelerin organizasyonun sağlanması da büyük önem
taşımaktadır. İlgili literatürde bu organizasyonun farklı araştırmacılar (Doppelt ve Schunn,
2008; Fortus ve diğerleri, 2005; Kolodner ve diğerleri, 2003; Penner ve diğerleri, 1997; Roth,
2001; Sadler ve diğerleri, 2000; Tal ve diğerleri, 2006; Wendell ve diğerleri, 2010) tarafından
farklı şekillerde ele alındığı görülmektedir. Bu araştırmacılar arasından Wendell ve diğerleri
(2010) tarafından önerilen yaklaşım gerek gerçekleştirilecek öğretimi (bu araştırmada olduğu
gibi) üniteler bağlamında ele alması gerekse diğer araştırmaların analizi sonrasında
organizasyona yönelik adımların açık yönergeler ile ifade edilmesi açısından önem arz
etmektedir. Wendell ve diğerleri (2010, s.6) tarafından önerilen öğretim programı geliştirme
adımları aşağıda listelenmiştir.
1. Öğrencilere kazandırılması hedeflenen 8-10 arası fen ve mühendislik kazanımının belirlenmesi.
2. Öğrenme hedefleri ile ilişkili bilimsel araştırmaların gerçekleştirilmesine olanak tanıyacak
kapsayıcı mühendislik tasarım görevinin (probleminin) belirlenmesi.
3. Eşzamanlı olarak hem fen öğrenim hedeflerini karşılayacak fırsatlar sağlayan hem de
mühendislik tasarım görevini başarmak için öğrencileri hazırlayacak aktivitelerin belirlenmesi.
4. Öğretmen ve öğrencilerin gerçekleştirilecek aktiviteleri takip etmelerini sağlayacak ders
planlarının ve öğrenci materyallerinin hazırlanması.
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 134
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
5. Gerekli ek kaynakların oluşturulması (bilimsel araştırmalar için gerekli araçların yapımı için
talimatlar, deney düzeneklerinin fotoğrafları gibi...)
6. Pilot çalışmanın gerçekleştirilmesi.
7. Pilot çalışmaya yönelik geri bildirim alma.
8. Tüm ders planlarının ve öğrenci materyallerinin yeniden gözden geçirilmesi.
Wendell ve diğerleri (2010) tarafından bu sürecin sonrasında gerçekleştirilecek öğretim
beş adımlık mühendislik tasarım süreci ekseninde yapılandırılmıştır. Bu doğrultuda ilk ders
"problemin belirlenmesi" adımına karşılık gelecek şekilde ünitedeki "büyük mühendislik
tasarım görevinin" açıklanmasını içermektedir. Öğrenciler bu aşamada görevi başarıyla
tamamlamak için neler bildiklerini ve neleri öğrenmeye ihtiyaç duyacaklarını ifade etmelidir.
Mühendislik tasarım döngüsünde sonraki adımı oluşturan "olası çözümlerin araştırılması"
aşaması 6-8 ders süresince öğrencilerin büyük tasarım görevini gerçekleştirmek için gerekli
bilgi ve becerileri kazanacakları "mini tasarım görevleri" ve "mini bilimsel araştırmaları"
içermektedir. Bu aşamada yürütülecek "mini araştırma" ve "mini tasarımların" mümkün
olduğunca fiziksel ürün oluşturma ve test etme şeklinde gerçekleştirilmesi önerilmektedir. Bu
süreç boyunca öğretmenlerin, öğrencilere elde ettikleri bulguları "en uygun çözümün
belirlenmesi" aşaması için kullanmalarına rehberlik etmeleri beklenmektedir. Son olarak
"prototipin yapılması" ve "test edilmesi" adımları gelmektedir. Son 2 ya da 3 ders bu
doğrultuda öğrencilerin prototiplerini yapma, test etme, iyileştirme ve sınıf arkadaşlarına
sürece ve ürüne yönelik sunum yapmaları şeklinde gerçekleşmektedir. Bahsi geçen bu süreç
Şekil 1’de özetlenmiştir.
Wendell ve diğerleri (2010) tarafından önerilen bu yaklaşım TTFE'nin nasıl
uygulanacağına yönelik kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır. Sürece yönelik açıklamalar ile
kazanımlar düzeyinde fen öğretiminin nasıl gerçekleştirileceği detaylı bir şekilde ifade
edilmiştir. Fakat fen öğretimi üzerine yapılan bu vurgu TTFE ile ulaşılması beklenen tek
hedefin fen kazanımlarının öğretimi olduğu gibi yanlış bir algı oluşturmamalıdır.
135 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Şekil 1 Wendell ve diğerleri (2010) Tasarım Temelli Fen Eğitim Süreci
Zira öğrencilerin, TTFE ile hem hedeflenen fen kavramlarını daha kalıcı ve anlamlı
öğrendikleri hem de mühendislik disiplinine yönelik kavramsal anlayış ve beceriler
kazandıkları (Ryan, Camp ve Crismond, 2001), fen öğretimine yönelik motivasyonlarının
arttığı (Leonard ve Derry, 2011), çeşitli araçlar tasarlama sürecinde yeni bilimsel anlayışlar ve
gerçek yaşam problem çözme becerilerini yapılandırdıkları (Fortus ve diğerleri, 2004; Vattam
ve Kolodner, 2008), karar verme becerilerini (Felix, Bandstra ve Strosnider, 2010),
yaratıcılıklarını (Doppelt, 2009), işbirliği, etkili takım çalışması yapabilme ve iletişim
becerilerini geliştirdikleri (Wendell ve diğerleri, 2010), öğrenme sorumluluklarını üzerlerine
aldıkları (Wendell, 2008), mühendisliğe ve mühendislerin işlerine yönelik anlayışlarını ve
mühendislik ile fen bilimlerine karşı meraklarını artırarak kariyer planlamalarına bu yönde bir
opsiyon ekledikleri (Apedoe ve diğerleri, 2008) belirtilmektedir.
TTFE'ye yönelik bu hedefler Fen Bilimleri Dersi Öğretim Programı'nda (MEB, 2013)
belirtilen fen bilimleri dersinin boyutları ile büyük oranda örtüşmektedir. Şekil 2’ de bu
boyutlar ile kesişen TTFE hedefleri sunulmuştur (Görselin orijinali MEB [2013, s.1] de yer
almaktadır).
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 136
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Şekil 2 MEB (2013) Fen Bilimleri Öğretim Programı ile TTFE ilişkisi
Fen Bilimleri Dersi Öğretim Programı açısından TTFE'nin gerekliliğini ortaya koyan bu
gösterimin oluşturulmasında izlenen prensip bazı eksikleri beraberinde getirmiştir. Örneğin
"Sürdürülebilir Kalkınma Bilinci" alt boyutu ülkeler için kritik önem taşıyan teknolojik
inovasyonla büyük oranda ilişkilidir. TTFE'nin eğitim politikalarında yer alma gereklilikleri
arasında teknolojik inovasyonun önemi göz önüne alındığında bu alt boyut ile TTFE arasında
ilişki kurulabilir. Fakat Şekil 2’ de görülen eşleştirme yalnızca belirtilen araştırmacıların
beyanları doğrultusunda yürütüldüğü için bu ilişkiye yer verilmemiştir.
Fen Bilimleri Dersi Öğretim Programı’nın yanı sıra ülkemizde 2013-2014 eğitim-
öğretim yılında 6., 7. ve 8. sınıflarda uygulanmasına devam edilen Fen ve Teknoloji Dersi
Öğretim Programı'nda TTFE’nin kullanımını işaret eden önemli noktalar bulunmaktadır.
Örneğin bu programda "... öğrencilerin bilimsel araştırma, teknolojik problem çözme ve karar
verme süreçlerine katılmalarını sağlayacak çeşitli etkinlikler kullanılması" gerektiği ifade
edilmektedir (MEB, 2006, s. 15). Daha önce tartışıldığı üzere TTFE, öğrencilerin bahsi geçen
bu süreçlerin tamamını kullanmalarını gerekli kılmaktadır. Bununla birlikte Fen ve Teknoloji
Dersi Öğretim Programı'nda yer alan "Fen - Teknoloji - Toplum - Çevre" kazanımları ve
öğrenme etkinliği olarak düzenlenecek teknolojik tasarım çalışmaları ile öğrencilerin
ulaşmaları beklenen yeterlikler (bkz. MEB, 2006) mühendislik tasarım süreci ekseninde
yapılandırılmış TTFE süreci ile birebir örtüşmektedir. Dolayısıyla ülkemizde 2013 - 2014
eğitim - öğretim yılında farklı sınıf düzeylerinde uygulanmakta olan Fen ve Teknoloji Dersi
(6., 7. ve 8. sınıflar düzeyinde uygulanmaktadır) ve Fen Bilimleri Dersi (5. sınıf düzeyinde
uygulanmaktadır) Öğretim Programları'nın TTFE'nin kullanımını desteklediği ifade edilebilir.
TTFE' nin Kuramsal Dayanakları
137 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Tasarım temelli fen eğitimi, bireylerin bilgilerini kendi deneyimleri ile yapılandırdıkları
bilişsel yapılandırmacılık, anlamlı aktiviteler yoluyla diğer insanlardan öğrendikleri sosyal
yapılandırmacılık, öğrenimin çeşitli araçlar inşa etme sürecinde gerçekleştiğini ifade eden
yapısalcı (constructionist) görüş ve pragmatik felsefe gibi önemli öğrenme kuramlarının
açıklamaları ile uyum göstermektedir (Leonard ve Derry, 2011). Fakat tasarım temelli fen
eğitimine yönelik kuramsal açıklamaların dayandığı temel yaklaşım, yerleşik öğrenme
(situated learning) olarak görülmektedir (Leonard, 2004; Wendell, 2008).
Yapılandırmacı yaklaşımın “Öğrenme, gerçek hayat bağlamında, gerçek görevler ve
sosyal deneyimler ile yapılandırılır.” varsayımına dayanan yerleşik öğrenme, bilişsel
teorilerde "aktivite", "bağlam" ve "kültüre" sınırlı olarak yer verilmesine yönelik tepkisel bir
bakışı da yansıtmaktadır (Kılıç, 2004; Leonard, 2004). Zira "Bu yaklaşımda bilgi üretildiği ve
kullanıldığı etkinliğin, bağlamın ve kültürün bir ürünü olarak durumsaldır" (Brown, Collins
ve Duguid, 1989, s. 32).
Yerleşik öğrenme kuramı, öğrenmeyi, çevredeki gerçek uygulamalara mümkün
olduğunca benzeyen bir bağlamda, diğer durumlarla bağ kurmaya dayanan bir süreç
kapsamında ele almaktadır (Kılıç, 2004). Anlamlı öğrenmenin gerçekleşebilmesi için
öğrenilecek bilgi ve becerilerin içinde yer aldıkları sosyal ve fiziksel bağlamda kullanılmaları
gerekmektedir (Brown ve Diğerleri, 1989). "Okuldaki öğrenmelerle gerçek yaşamdaki
öğrenmeler arasındaki farkların giderilmesi için öğretimin bir bağlam içinde yapılmasına ve
otantik etkinliklere gereksinim vardır" (Açıkgöz, 2006, s. 232). Zira soyut kavramların otantik
durumlardan bağımsız olarak öğretimi gerçekçi bir yaklaşımı yansıtmamaktadır (Brown ve
diğerleri, 1989). Oysa okullarda gerçekleştirilen öğretim günlük yaşam uygulamalarından ya
da profesyonel mesleklerdeki aktivitelerden oldukça uzaktır (Herrington ve Oliver, 1995).
Öğrenmenin günlük yaşamdaki olaylardan elde edilen anlam olarak tanımlandığı yerleşik
öğrenme kuramı bu doğrultuda öğrencilerin gerçek hayat bağlamının yansıtıldığı gerçek
görevler üzerinde çalışmalarını desteklemektedir (Kılıç, 2004).
Bu açıklamalar fen eğitimi açısından ele alındığında tasarım temelli fen eğitimini işaret
eden bazı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Yerleşik öğrenme kuramına göre, soyut fen
kavramlarına yönelik anlamlı öğrenmenin gerçekleşebilmesi için öğrencilerin bu kavramların
gerçek yaşamda kullanıldıkları bağlamı yansıtacak aktiviteler (gerçek yaşam görevleri)
üzerinde, işbirlikli gruplar halinde çalışmaları gerekmektedir. Öğrenciler öğretim süreci
boyunca profesyonellerin bu görevleri gerçekleştirirken yürüttükleri işlemlere erişebilmeli ve
kendi çalışmalarında bunları yansıtmalıdırlar. Tasarım temelli fen eğitiminin odağında yer
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 138
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
alan mühendislik problemleri yerleşik öğrenmenin öngördüğü şekilde öğretim için gerekli
gerçek yaşam bağlamını sağlamaktadır. Problemlere çözüm üretmeye çalışan öğrenciler bu
süreçte fen kavramlarını aktif olarak kullanır ve bu kavramlara yönelik bir anlayış inşa
ederler. Bununla birlikte mühendislerin profesyonel hayatlarında karşılaştıkları problemleri
çözmek için kullandıkları sistematik yaklaşımlar tasarım süreci yoluyla sınıf ortamına
taşınarak öğrencilerin kullanımına sunulur (Leonard, 2004; Wendell, 2008).
Özetle "bilimsel bilginin sentezlenmesini ve kullanılmasını içeren sosyokültürel bir
aktivite olarak tanımlanabilecek öğrencilerin tasarım aktiviteleri yerleşik öğrenme
terminolojisi içerisinde öğrenmenin gerçekleşeceği bağlamı ifade eden, otantik aktivite, olarak
işlev görür" (Wendell, 2008, s. 24).
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda bu çalışmada Fen ve Teknoloji dersi 7. sınıf kuvvet
ve hareket ünitesine yönelik olarak tasarım temelli fen eğitimi uygulamaları kapsamında
yapılandırılan bir öğretim sürecinin öğrencilerin akademik başarılarının gelişimine etkisi
üzerine odaklanılmıştır. Bu doğrultuda araştırmada aşağıda belirtilen araştırma sorusuna
cevap bulunması amaçlanmıştır.
Tasarım temelli fen eğitiminin ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin Kuvvet ve Hareket
ünitesine yönelik akademik başarıları üzerine etkisi var mıdır?
Yöntem
Tasarım temelli fen eğitimi uygulamalarının öğrencilerin akademik başarıları üzerine
etkisinin araştırıldığı bu çalışmada karma yöntem araştırma desenlerinden iç içe gömülü desen
kullanılmıştır. Bu desende çalışmayı yönlendiren temel bir araştırma yöntemi ve destekleyici
ikinci bir yaklaşım bulunmaktadır (Smith, 2012). Plano Clark, Vicki Huddleston, Churchill,
O'Neil Green ve Garrett (2008) bu desenin özellikle araştırmacıların deneysel çalışmalarını
nitel veriler ile genişletmek istediklerinde kullanışlı olduğunu belirtmektedir. Yürütülen
araştırma bu açıklamaya paralel olarak tek grup öntest sontest deneysel deseninde
tasarlanmıştır. Araştırmanın nitel verileri bu yaklaşım içine gömülü olacak şekilde elde
edilmiştir. Dolayısıyla araştırmanın temel yönlendiricisi nicel yaklaşım olurken nitel veriler
araştırma kapsamında destekleyici, ikincil bir bakış açısı sunmaktadır.
Deneysel gömülü desen olarak adlandırılan bu yaklaşım, nitel verilerin uygulama öncesi
veya sonrasında toplandığı iki aşamalı veya nitel verilerin uygulama süresince toplandığı tek
aşamalı modeller doğrultusunda yapılandırılabilir (Creswell ve Plano Clark, 2007;
Sandelowski, 1996). Creswell, Shope, Plano Clark ve Green (2006, s.4) deneysel gömülü
139 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
desende nitel verilerin uygulamalar süresince toplanmasının amaçlarını sıralarken
“uygulamaların katılımcılar üzerine etkisinin anlaşılması ve uygulamaların sonuçları etkileme
potansiyeli olan anahtar yapılarının belirlenmesi” ifadelerine yer vermektedir. Yürütülen bu
araştırmada nitel verilerin temel kullanım amacı bu ifadeler ile birebir örtüşmektedir. Bu
sebeple araştırma kapsamında deneysel gömülü desen, nitel verilerin uygulamalar süresince
toplandığı tek aşamalı modele uygun olacak şekilde gerçekleştirilmiştir.
Çalışma Grubu
Araştırmanın çalışma grubunun belirlenmesinde öncelikle araştırmacı için kolay
ulaşılabilir konumda olan dört ortaokul tespit edilmiştir. Bu dört okulun idarecileri ve 7.
sınıflara eğitim verecek fen ve teknoloji öğretmenleri ile uygulamaya yönelik olarak
gerçekleştirilen görüşmeler sonrasında uygulamaya olumlu yaklaşan öğretmen ve idarecilerin
bulunduğu bir okul uygulamanın gerçekleştirilmesi için belirlenmiştir. Bahsi geçen okulda üç
adet 7. sınıf şubesi bulunmaktadır. Okul idarecileri ile gerçekleştirilen görüşmede bu şubelerin
oluşturulmasında herhangi bir kriter gözetilmediği şubelerin hem öğrenci velilerinin sosyo-
ekonomik düzeyi hem de öğrenci başarısı açısından heterojen bir yapı sergilediği ifade
edilmiştir. Bu şubelerde yer alan öğrenci sayıları 28 ile 30 arasında değişmektedir. Üç şube
arasından gerçekleştirilen kura ile 30 öğrencinin yer aldığı 7-C şubesi uygulama için
belirlenmiştir. Bu açıklamalar ışığında araştırmanın (nicel) çalışma grubunun belirlenmesinde
Böke (2009) tarafından "elverişlilik örneklemesi" olarak tanımlanan yöntemin kullanıldığı
ifade edilebilir.
Karma yöntem araştırmalarında, araştırmanın nitel ve nicel bölümleri için genellikle
aynı büyüklükte gruplar ile çalışılmaz. Nitel verilerin toplandığı çalışma grubu büyük
çoğunlukla nicel verilerin toplandığı grup içerisinden seçilen daha az sayıdaki bireyden
meydana gelir (Creswell ve Plano Clark, 2007). Gerçekleştirilen araştırmada da bu
açıklamaya paralel olacak şekilde nitel çalışma grubu amaçlı örnekleme stratejine bağlı olarak
nicel çalışma grubu içerisinden belirlenmiştir. Merriam (2013) bu strateji için öncelikle hangi
öğrencilerin çalışma grubunda yer alacağına yönelik seçim kriterlerinin oluşturulması
gerektiğini ifade etmektedir. Bu doğrultuda nitel çalışma grubunun seçiminde;
Yazılı kaynaklarda zengin bilgi akışı sağlama
Çalışma grubuna katılmaya istekli olma
Uygulamalar süresince 2 günden fazla devamsızlık yapmama kriterlerinin esas
alınmasına karar verilmiştir.
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 140
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Mayring (2011, s.47) nitel araştırma paradigmasına yönelik olarak "...daha az kişinin
çözümlemeye alınması olayın özelliklerinin daha hızlı kavranmasına, çözümlemenin daha
açık yapılabilmesine yardımcı olur." ifadelerini kullanmaktadır. Bu doğrultuda derinlemesine
analize imkan vereceği düşüncesi ile nitel çalışma grubunda yalnızca 1 öğrencinin bulunması
uygun görülmüştür. Bu öğrencinin belirlenmesinde öncelikle yukarıda belirtilen seçim
kriterlerini karşılayan öğrenciler tespit edilmiş ve bu öğrenciler arasında gerçekleştirilen kura
ile 1 kız öğrenci belirlenmiştir.
Araştırma kapsamında bu öğrenciye ait veriler kendisine atanan Ayla kod ismi ile
sunulmuştur. Tablo 1’de Ayla’nın Kuvvet ve Hareket Ünitesi Akademik Başarı Testi’ne
(KHÜABT) yönelik öntest verileri gösterilmiştir.
Tablo 1 Ayla’nın KHÜABT Öntest Puanları
KHÜABT öntest puanı KHÜABT öntest sonuçlarına göre sınıf sıralaması
Ayla 16 6
Tablo 1’de Ayla’nın KHÜABT’den aldığı öntest puanı ile 30 kişilik nicel çalışma grubu
içerisindeki sıralamasına yer verilmiştir. KHÜABT için öğrencilerin alabilecekleri maksimum
puan 33’tür. Tablo 1'deki veriler incelendiğinde Ayla’nın öntest sonuçlarına göre akademik
başarı açısından sınıfın üst sıralarında yer aldığı ifade edilebilir.
Veri Toplama Araçları
Araştırmanın veri toplama araçları karma yöntem araştırmalarının gerektirdiği şekilde
nicel ve nitel veri toplama araçları olarak sınıflandırılmıştır. Bu doğrultuda araştırmada nicel
veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen Kuvvet ve Hareket Ünitesi
Akademik Başarı Testi (KHÜABT) kullanılmıştır. Araştırmanın nitel veri toplama araçlarını
ise Ayla’ya ait Mühendisin Tasarım Kılavuzu Dokümanı (MTKD), uygulamalar süresince
gerçekleştirilen gözlemler sonucu elde edilen gözlem notları, Ayla’nın ders günlerinde
tuttuğu Serbest Öğrenci Günlüğü (SÖG) ve uygulamalar sonrasında Ayla ile yapılan görüşme
oluşturmaktadır.
Kuvvet ve Hareket Ünitesi Akademik Başarı Testi (KHÜABT)
Tasarım temelli fen eğitiminin öğrencilerin akademik başarıları üzerine etkisini
belirlemek amacıyla araştırmacılar tarafından kuvvet ve hareket ünitesine yönelik olarak
141 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
akademik başarı testi geliştirilmiştir. Bu süreçte Kan (2010) tarafından belirtilen aşağıdaki
uygulama adımları takip edilmiştir.
a) Testin amacının belirlenmesi,
b) Ölçülecek özelliğin tanımlanması, kapsamın belirlenmesi ve belirtke tablosunun
oluşturulması,
c) Test maddelerinin oluşturulması,
d) Denemelik maddelerin gözden geçirilmesi,
e) Denemelik test formunun uygulanması ve puanlanması,
f) Madde analizi ve madde seçimi
g) Nihai test formunun oluşturulması
Amacı (a) öğrencilerin akademik başarılarını ölçmek olan bu test için ölçülecek
özelliğin tanımlanması (b) aşamasında MEB (2006) fen ve teknoloji öğretim programı 7. sınıf
kuvvet ve hareket ünitesi kapsamında yer alan 31 kazanım incelenmiştir. Bu inceleme
sonucunda kazanımlar içerisinde yer alan 2.1 numaralı "Kuvvet, iş ve enerji arasındaki ilişkiyi
araştırır." ve 2.2 numaralı "Fiziksel anlamda işi tanımlar ve birimini belirtir." kazanımlarında
birden fazla yeterlilik tanımlandığı tespit edilmiştir. Baykul (2000) tarafından soru hazırlama
ilkelerinde belirtilen her sorunun tek bir yeterliğe hitap etmesi düşüncesi ile bu kazanımlar
ikiye bölünerek her bir yeterlik ayrı bir kazanım olarak düşünülmüş ve bu doğrultuda ünite
için elde edilen toplam 33 kazanımın her biri için 2 soru (c) yazılmıştır. Bu aşamadan sonra
oluşturulan 66 soruluk deneme formu, her bir maddenin ölçülmek istenen kazanımı ölçecek
nitelikte olup olmadığı, maddelerde bilimsel bir yanlışın ve dilbilgisi hatasının bulunup
bulunmadığı gibi kriterler açısından beş fen eğitimi uzmanı ve üç fen ve teknoloji öğretmeni
tarafından (d) incelenmiştir. Uzmanlardan gelen dönütler neticesinde form üzerinde gerekli
iyileştirmeler gerçekleştirilerek 66 soruluk deneme formu yeniden düzenlenmiştir. Test bu
haliyle 12 kişilik öğrenci grubuna uygulanmış ve pilot uygulama öncesi öğrenciler tarafından
anlaşılırlığı tartışılmıştır. Form üzerinde yer alan bazı ifadeler öğrencilerin eleştirilerine bağlı
olarak değiştirilmiştir. Aynı zamanda bu uygulama neticesinde deneme formunun uygulama
süresi 60 dakika olarak belirlenmiştir. Bu aşamadan sonra teste yönelik analiz işlemlerini
gerçekleştirmek üzere pilot uygulamaya (e) geçilmiştir. Denemelik test formu 2012 - 2013
eğitim öğretim yılının ikinci döneminde Sinop ilinde 7. sınıfa devam eden 258 öğrenciye
uygulanmıştır. Nihai test formuna konulacak maddelerin seçimi için gerekli analizler öncesi
pilot uygulama sonuçlarının puanlaması gerçekleştirilmiştir. Puanlama, klasik test teorisine
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 142
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
uygun olacak şekilde doğru cevaplandırılan her bir maddenin 1, yanlış cevaplandırılan, boş
bırakılan ve birden çok seçenekle cevaplandırılan maddelerin 0 ile puanlanması şeklinde
gerçekleştirilmiştir.
Tekindal (2009) madde seçimi için, her bir maddenin, testin ölçtüğü kabul edilen
özelliği ne derece temsil ettiğinin derecesini veren, "madde ayırıcılık gücü indeksi" ve uygun
güçlük düzeyine sahip olup olmadığını gösteren, "madde güçlük indeksi" doğrultusunda
değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu doğrultuda deneme formunun puanlamasını
takiben her bir maddeye ait madde ayırıcılık gücü indeksi ve madde güçlük indeksi değerleri,
Baykul (2000) tarafından ifade edilen uygulama adımları doğrultusunda hesaplanmıştır.
Puanlanan cevap kağıtları en yüksek puandan en düşük puana doğru sıralandıktan sonra
analizlerin gerçekleştirileceği % 27’lik alt ve üst grubun belirlenmesi için pilot uygulamaya
katılan 258 öğrencinin % 27’si hesaplanmıştır. Bu doğrultuda puan sıralamasındaki ilk 69
öğrenci çalışmanın üst grubu, sıralamanın sonunda yer alan 69 öğrenci ise çalışmanın alt
grubu olarak belirlenmiştir.
Her bir madde, madde ayırıcılık gücü indeksi (𝑟𝑗𝑥) ve madde güçlük indeksi (𝑝𝑗)
değerleri açısından Şeker ve Gençdoğan (2006), Tekindal (2009) ve Baykul (2000) tarafından
yapılan açıklamalar doğrultusunda oluşturulan aşağıdaki kriterler çerçevesinde
değerlendirilmiştir.
Tablo 2 Madde Ayırıcılık Gücü İndeksi Değerlendirme Kriterleri
Madde ayırıcılık gücü indeksi (𝒓𝒋𝒙) değeri Değerlendirme
0.40 veya daha büyük Çok iyi madde
0.30 – 0.39 arası Oldukça iyi madde
0.20 – 0.29 arası Düzeltilerek kullanılabilir madde
0.19 veya daha düşük Çok zayıf, kullanılamaz madde
Tablo 3 Madde Güçlük İndeksi Değerlendirme Kriterleri
Madde Güçlük İndeksi (𝒑𝒋) Değeri Değerlendirme
0.61 veya daha büyük Kolay madde
0.60 - 0.40 arası Orta güçlükte madde
0.39 veya daha küçük Zor madde
143 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Daha önce ifade edildiği üzere deneme formu oluşturulurken ünite için belirlenmiş 33
kazanımın her biri için 2 maddeye yer verilmiştir. Nihai testin oluşturulması sürecinde her
kazanım için birbirine alternatif olacak şekilde hazırlanmış bu maddeler Tablo 2 ve Tablo 3’te
belirtilen kriterler doğrultusunda değerlendirilerek uygun olan maddeye (f) karar verilmiştir.
Madde seçimi için oluşturulan tablonun tamamının çok fazla yer kaplaması sebebiyle Tablo
4’te bu tablonun üç kazanımı kapsayan kısmına yer verilmiştir.
Tablo 4 Deneme Formunda Yer Alan Maddelerin İlişkili Olduğu Kazanımlar, Analiz Değerleri
ve Değerlendirme Sonuçları
Kazanım
No
Soru
No
Madde Güçlük
İndeksi Değeri
Madde Ayırıcılık
İndeksi Değeri Değerlendirme
1.1
5* .65 .5 Kolay ve ayırt ediciliği çok iyi
8 .81 .23 Kolay, ayırt edicilik için
düzenlenmeli
1.2
2* .48 .42 Orta güçlükte ve ayırt ediciliği
çok iyi
6 .57 .31 Orta güçlükte ve ayırt ediciliği
oldukça iyi
1.3
3 .5 .34 Orta güçlükte ve ayırt ediciliği
oldukça iyi
9* .66 .6 Kolay ve ayırt ediciliği çok iyi
* Nihai test için belirlenen maddeleri ifade etmektedir
Kan (2010) testteki her bir maddeye ait güçlük indeksi değerlerinin ortalaması ile elde
edilen testin ortalama güçlüğünün başarı testlerinde 0.50 civarında olmasının arzulanan bir
durum olduğunu ifade etmektedir. Zira ortalama güçlüğü 0.50 civarında olan testlerle elde
edilen puanların güvenilirlikleri daha yüksek düzeyde bulunmaktadır (Bayrakçeken, 2011).
Geliştirilen bu başarı testi için 33 maddeye ait güçlük indeksi değerlerinin ortalaması 0.50
olarak hesaplanmıştır. Bu doğrultuda nihai testin arzulanan şekilde orta güçlükte olduğu ifade
edilebilir. Aynı zamanda bu değer testle elde edilen puanların güvenilirliğinin yüksek düzeyde
olduğu konusunda da bir fikir vermektedir. Fakat geliştirilen bu başarı testi ile elde edilen
puanların güvenilirliği konusunda daha kesin bilgi elde etmek için ölçümlere ait güvenirlik
katsayısının hesaplanması gerekmektedir.
Baykul (2000), maddeleri, 1 ve 0 ile puanlanan testlerde testin bütününe ait güvenirlik
katsayısının hesaplanmasında Kuder-Richardson-20 (KR-20) yönteminin kullanılabileceğini
ifade etmektedir. Madde analizlerine bağlı olarak elde edilen 33 soruluk nihai teste yönelik
ölçümlerin KR-20 formülü yardımıyla hesaplanan güvenirlik katsayısı 0.91 bulunmuştur.
Gerçekleştirilen araştırma kapsamında ise ölçümlerin KR-20 güvenirlik katsayısı 0.84 olarak
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 144
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
hesaplanmıştır. Şeker ve Gençdoğan (2006) başarı testleri için KR-20 güvenirlik katsayısının
0.70'in üzerinde olması gerektiğini ifade etmektedir. Bu doğrultuda oluşturulan KHÜABT ile
gerçekleştirilen ölçümlerin güvenilir olduğu ifade edilebilir.
Güvenirliğin yanı sıra başarı testlerinde aranan bir diğer özellik de geçerliliktir (Özbek,
2010). Öğrencileri ölçme konusu alanda tanımak, değer biçmek, öğrenme eksiklerini açığa
çıkartmak veya kullanılan öğretim programını değerlendirmek gibi amaçlara hizmet edecek
şekilde geliştirilen başarı testlerinde aranması gereken temel geçerlik türü kapsam geçerliğidir
(Baykul, 2000). Bu doğrultuda daha önce ifade edildiği gibi deneme formu, belirtke tablosu
ile birlikte çeşitli uzmanlara gönderilmiş ve görüşleri istenmiştir. Zira, Baykul (2000) kapsam
geçerliliğinin sağlanması konusunda uzman görüşüne başvurulabileceğini belirtmektedir.
Uzmanlardan gelen dönütler sonrasında testte yer alan maddelerin ilgili kazanımları karşılar
nitelikte olduğu tespit edilmiştir. Bu doğrultuda, geliştirilen KHÜABT'nin kapsam
geçerliliğine sahip olduğu ifade edilebilir. Geliştirilme süreci yukarıda anlatılan, geçerlilik ve
güvenirlik analizleri gerçekleştirilmiş, 33 maddeden oluşan KHÜABT için öğrencilere 40
dakika süre verilmektedir. Test kapsamında alınabilecek en yüksek puan 33 puandır.
Mühendisin Tasarım Kılavuzu Dokümanları (MTKD)
Araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan MTKD, çalışma kapsamında gerçekleştirilen
tasarım temelli fen eğitimi için temel ders materyali olarak kullanılmıştır. Çalışma grubunda
yer alan öğrenciler uygulamalar süresince bu dokümanların dışında (ders kitabı, çalışma kitabı
gibi...) herhangi bir basılı materyal kullanmamışlardır. Öğrenciler, uygulamalar boyunca bu
dokümanlar üzerinde çeşitli çizimler gerçekleştirmiş, karar matrislerini doldurmuş, yansıtıcı
düşüncelerini ifade etmiş, araştırma soruları için yanıtlar oluşturmuşlardır. Bu sebeple
kapsamlı bilgi sağlayan bu dokümanlar araştırmanın temel nitel veri kaynağı olarak
değerlendirilebilir.
Gözlem
Nitel araştırma paradigması için veri toplamanın özünde informel görüşme ve
konuşmalar yer almaktadır. Bu verileri elde etmek için en iyi yol ise gözlem olarak
görülmektedir (Merriam, 2013). Gerçekleştirilen gözlemlerden kullanışlı veriler elde etmek
için gözlemlerin kayıt altına alınması gerekmektedir. Bunun için başvurulan yolların başında
gözlem süresince gerçekleştirilen gözleme yönelik alan notlarının alınması gelmektedir
(Mayring, 2011). Bununla birlikte gözlemin gerçekleştiği ortamın video ya da ses kayıt
cihazları ile kaydedilmesi de sıklıkla rastlanan bir durumdur (Merriam, 2013; Yıldırım ve
145 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Şimşek, 2008). Uygulamalar süresince araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen gözlemlere
yönelik alan notları alınmıştır. Notların oluşturulmasında; gözlem esnasında olup bitenleri
kısa, hatırlatıcı ifadelerle kaydetme, gözlemin hemen ardından ise alınan bu alan notlarını
betimleyici olarak genişletme şeklinde sistematik bir süreç izlenmiştir. Bunun yanı sıra
uygulamaların tamamı video kayıt altına alınmıştır. Bu şekilde ihtiyaç duyulan durumlarda
video kayıtlarının yeniden izlenebilmesi ile elde edilen verilerin ve bulgulara yönelik
yorumların geçerlik ve güvenirliğine katkı sağlanmıştır.
Görüşme
Nitel araştırma paradigmasında görüşme, araştırmanın temel veri kaynağı olabileceği
gibi katılımcı gözlem ve doküman toplama gibi diğer tekniklerle birlikte de
kullanılabilmektedir. Görüşmelerin bu şekildeki kullanımı, gözlem ve doküman analizi ile
elde edilen verilerin doğrulanmasına ve bu verilere yönelik alternatif açıklamaların
oluşturulmasını imkân sağlamaktadır (Büyüköztürk, Kılıç Çakmak, Akgün, Karadeniz ve
Demirel, 2008; Glesne, 2013).
Araştırma kapsamında tasarım temelli fen eğitimi uygulamalarının bitimini takiben
Ayla ile yarı yapılandırılmış bir görüşme gerçekleştirilmiştir. Görüşmede kullanılan form,
Ayla'nın her bir modül için sergilediği performansı ve kendisine ait dokümanları
değerlendirmesini sağlayacak şekilde organize edilmiştir. Bu yolla Merriam (2013) tarafından
araştırmanın geçerlik ve güvenirliğini artırıcı bir faktör olarak tanımlanan gözlem ve doküman
analizinden elde edilen verilerin katılımcıların bakış açısı ile kontrol edilmesi sağlanmıştır.
Serbest Öğrenci Günlükleri (SÖG)
Araştırma kapsamında nitel veri kaynağı olarak kullanılan dokümanlardan bir diğeri
serbest öğrenci günlüğüdür (SÖG). Tasarım temelli fen eğitimi uygulamalarının
başlangıcından itibaren her uygulama günü sonrasında öğrencilerden o gün gerçekleştirdikleri
uygulamaya yönelik olarak günlük yazmaları istenmiştir. Günlük kapsamında öğrenciler
herhangi bir şekilde sınırlandırılmamış, günlüklerinde gerçekleştirilen etkinlik, öğretmen,
bireysel ve grup performansları, kişisel hisleri ve düşünceleri gibi tüm unsurlara yer
verebilecekleri belirtilmiştir.
Veri Toplama Süreci
Araştırma kapsamında yürütülen TTFE uygulamalarının geliştirilmesinde alan yazın
bölümünde belirtilen, Wendell ve diğerleri (2010) tarafından önerilen tasarım temelli fen
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 146
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
öğretim planı geliştirme ilkeleri göz önünde bulundurulmuştur. Bu doğrultuda uygulamaların
geliştirilmesinde öncelikle öğrencilere kazandırılması hedeflenen 8-10 arası kazanımın
belirlenmesi gerekmektedir. Fen ve teknoloji dersi öğretim programında, gerçekleştirilen
uygulamaya konu olan, 7. sınıf Kuvvet ve Hareket ünitesine yönelik toplam 31 kazanım
bulunmaktadır. Belirtilen ilke doğrultusunda bu kazanımları kapsayıcı tek bir tasarım temelli
fen eğitimi uygulaması yerine, ünitenin, her biri farklı kazanımlarını karşılayacak şekilde
dizayn edilmiş üç modül şeklinde işlenmesi daha uygun görülmüştür. Teorik olarak ilkede yer
alan kazanım sayısı sınırlarına riayet edilmesi olanaklı görünse de modüllerin hazırlanması
sürecinde kazanımların yapısı ve birbiri ile olan ilişkileri bu sınırların aşılmasına sebep
olmuştur. Bu doğrultuda modüllerin oluşturulmasında kazanımların birbiri ile olan bağlantısı
dikkate alınarak, gerçekleştirilmesi gereken öğretimin yapısal bütünlüğünün korunması daha
öncelikli görülmüş ve kazanım sayısı sınırlarında daha esnek hareket edilmiştir. Daha sonra
öğrenme hedefleri ile ilişkili bilimsel araştırmaların gerçekleştirilmesine olanak tanıyacak
kapsayıcı mühendislik tasarım görevinin (probleminin) belirlenmesi aşamasına geçilmiştir.
Belirlenen mühendislik tasarım görevleri Tablo 5'de gösterilmektedir.
Tablo 5 Uygulama için Belirlenen Mühendislik Tasarım Görevleri
Modül İlişkili Olduğu Fen Kazanımları
Numaraları
Mühendislik Tasarım Görevi
1. Modül
Sarmal yaylar ile ilişkili;
1.1, 1.2, 1.3, 1.4 ve 1.5
Sarmal yaylar yardımıyla hareket edecek bir trenin aynı
hat üzerinde bulunan üç istasyondan, yolcuların
belirleyeceği herhangi birine ulaşımını sağlayacak bir
düzenek oluşturulmak
2. Modül
Kuvvet, iş ve enerji ile ilişkili;
2.1, 2.2, 2.3,2.4, 2.5, 2.6, 2.7, 2.8,
2.9, 2.10, 2.11, 2.12, 2.13 ve 2.14
Sürtünme kuvveti ile ilişkili;
4.1, 4.2, 4.3, 4.4 ve 4.5
Kinetik enerjinin potansiyel enerjiye dönüşümü ile düz
bir zemin üzerinde en az 6 metre boyunca hareket
edecek bir araba tasarımı yapmak
3. Modül Basit makineler ile ilişkili;
3.1, 3.2, 3.3, 3.4, 3.5, 3.6 ve 3.7
Bir bilyenin 2 metre uzağında bulunan bir zile en az 8
saniyede ulaşımını sağlayacak en az üç farklı basit
makineden oluşan bir düzenek tasarlamak
Modüllerdeki büyük tasarım görevlerinin belirlenmesini takiben eşzamanlı olarak hem
bu görevleri başarmak için öğrencileri hazırlayacak hem de fen öğrenim hedeflerini
karşılayacak aktivitelerin belirlenmesi aşamasına geçilmiş ve tüm modüller için
gerçekleştirilecek aktiviteler (mini tasarım ve mini araştırmalar) oluşturulmuştur. Bu
aktivitelerin organizasyonunda Şekil 3’te gösterilen TTFE modeli esas alınmıştır.
147 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Şekil 3 Araştırmada Kullanılan Tasarım Temelli Fen Eğitimi Modeli
Uygulamanın her modülü için Şekil 3’te görülen modelde belirtilen döngü tekrarlanmış
ve dersler modelde belirtilen uygulama adımları ekseninde yürütülmüştür.
Verilerin Analizi
Araştırma kapsamında, KHÜABT ile gerçekleştirilen ölçümlerden elde edilen nicel
verilerin analizinde ilk olarak elde edilen puanların Kolmogorov - Smirnov uyum iyiliği testi
ile normallik analizi gerçekleştirilmiştir. Normal dağılım gösterdiği saptanan öntest – sontest
puanlarının karşılaştırılmasında ise eşleştirilmiş gruplar için t-testi kullanılmıştır.
Karma yöntemler araştırma yöntemi ile yürütülen bu araştırmanın nitel ayağında,
mühendislik tasarım süreci fene yönelik öğretim ve akademik başarı açısından ele alınmıştır.
Bu doğrultuda sürecin etkililiğin belirlenmesinde Ayla'nın her modül için gerçekleştirilen
uygulamalar öncesinde ve sonrasında geliştirdiği çözüm önerileri bilimsel prensiplere
uygunluk açısından değerlendirilmiştir. Yıldırım ve Şimşek (2008) bu şekilde, araştırmanın
kavramsal yapısının önceden açık olarak belirlendiği durumlarda betimsel analiz yaklaşımının
kullanılması gerektiğini ifade etmektedir. Bu açıklamalar ışığında elde edilen verilerin
çözümlenmesinde betimsel analiz yaklaşımının kullanımına karar verilmiştir.
Bulgular ve Yorumlar
Nicel Bulgular
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 148
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Araştırma kapsamında elde edilen bulguların araştırmanın alt problemleri çerçevesinde
sunulduğu bu bölümde öncelikle nicel veri kaynakları ile elde edilen verilerin Kolmogorov -
Smirnov uyum iyiliği testi ile gerçekleştirilen normallik analizi sonuçlarına yer verilmiştir.
Tablo 6 KHÜABT Sonuçlarının Normallik Analizi Sonuçları
n �̅� ss Kolmogorov-Smirnov (Z) p
KHÜABT Öntest 30 13.37 4.20 0.542 0.931
Sontest 30 22.60 6.46 0.586 0.883
Tablo 6'da görülen KHÜABT ile elde edilen öntest ve sontest puanlarının anlamlılık
değerlerinin (p), 0.05 değerinden büyük olması, elde edilen verilerin normal dağılımdan
geldiğini göstermektedir. Bu doğrultuda KHÜABT ölçeğinin öntest ve sontest olarak
uygulanması sonucunda elde edilen verilerin parametrik testler ile değerlendirilmesine karar
verilmiştir.
Tasarım temelli fen eğitiminin ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin Kuvvet ve Hareket
ünitesine yönelik akademik başarıları üzerine etkisinin incelemek için KHÜABT ile elde
edilen öğrencilere ait öntest, sontest puan ortalamaları eşleştirilmiş gruplar t-testi kullanılarak
karşılaştırılmıştır. Gerçekleştirilen analiz sonuçları Tablo 7 ile sunulmuştur.
Tablo 7 KHÜABT Öntest - Sontest Puan Ortalamalarının Eşleştirilmiş Gruplar t-testi Sonuçları
n �̅� ss t Testi
T sd p
Öntest 30 13.37 4.20 9.17 29 .000
Sontest 30 22.60 6.46
Tablo 7 incelendiğinde öğrencilerin KHÜABT ile elde edilen öntest - sontest puan
ortalamaları arasında sontest lehine anlamlı farklılık olduğu görülmektedir (t(29) = 9.17, p <
.05). Bu doğrultuda gerçekleştirilen TTFE uygulamalarının, öğrencilerin 7. sınıf Kuvvet ve
Hareket ünitesine yönelik akademik başarılarının artmasında etkili olduğu ifade edilebilir.
Nitel Bulgular
Uygulamanın 1. Modülüne Yönelik Bulgular
149 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Ayla’nın uygulamanın birinci modülü için belirlenmiş büyük tasarım problemine
yönelik (bkz. Tablo 5) ilk çözüm önerisi aşağıda Şekil 4’te görülmektedir.
Şekil 4 Ayla’nın Birinci Modüldeki Büyük Tasarım Problemi için İlk Çözüm Önerisi
Ayla Şekil 4 ile sunulan çözüm önerisini açıklarken aşağıda belirtilen ifadeleri
kullanmıştır.
1. istasyon için bilye fırlatılınca bilyenin üzerindeki demiri 1. istasyondaki mıknatıs çekecek ve
yerine ulaşmış olacak. 2. istasyon için orta, 3. istasyon için büyük yay kullanılacak.
Şekil 4’te görülen çözüm önerisi ve Ayla'nın bu öneriye yönelik açıklamaları
incelendiğinde, Ayla'nın kendilerine sunulan problem bağlamına uygun bir çözüm önerisi
geliştiremediği görülmektedir. Zira Ayla'nın çözüm önerisinde, farklı boyutta üç yayın varlığı
ifade edilmiş olmasına rağmen bunlarla bilyenin hareketi arasında herhangi bir ilişki
kurulmamıştır. Ayrıca problem durumunda ifade edilen istasyonların aynı hat üzerinde yer
alması ve aralarında belirli mesafeler bulunması gibi özelliklerin Ayla tarafından dikkate
alınmadığı görülmektedir. Bu doğrultuda Ayla'nın geliştirdiği ilk önerinin kendilerine sunulan
problem bağlamı için gerçekçi bir çözümü yansıtmadığı ifade edilebilir. Ayla'nın geliştirdiği
çözüm önerisine yönelik aşağıda belirtilen ifadeleri bu görüşü desteklemektedir.
Benim o ilk çizdiğim yanlıştı. Ben mıknatıs kullanacaktım işte istasyona gelince bilye durur diye
ama o çok doğru olmadı. Zaten istasyonlar falan aynı yolda değildi karşılamıyordu yani kriterleri
(Görüşme, s.1).
Yukarıda ifade edildiği gibi birinci modüldeki büyük tasarım problemine yönelik ilk
çözüm önerisinde bilyenin hareketi ile sarmal yay arasında bir ilişki kurmayan Ayla, bu
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 150
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
modüle yönelik olarak gerçekleştirilen uygulamalardan "Mini Araştırma 1" sonrasında,
çözüm önerisinde Şekil 5’de görülen değişikliği yapmak istediğini belirtmiştir.
Şekil 5 Ayla’nın Mini Araştırma 1 Sonrasında Çözüm Önerisinde Gerçekleştirmek İstediği
Değişiklik
Şekil 5’de görüldüğü üzere, Ayla, Mini Araştırma 1 sonrasında ilk çözüm önerisindeki
bir eksikliği tespit etmiş ve bilyenin hareketini sağlamak için sarmal yay kullanmayı
tasarlamıştır. Çiziminde yaya etki edecek kuvvetin yönünü belirten Ayla, ayrıca farklı
istasyonlara ulaşım için farklı uzunluklardaki yaylar kullanmayı da planlamıştır. Bu
doğrultuda Mini Araştırma 1 sonrasında Ayla'nın sarmal yaylara yönelik akademik bilgisinin
gelişim gösterdiği ifade edilebilir. Ayla'nın mini araştırmanın yürütüldüğü ders sonrası
günlüğüne yazdığı aşağıdaki ifadeler bu yorumu desteklemektedir.
... bu ders çok eğlenceliydi. Yaylarla ilgili baya bir şey öğrendim. Çizimimdeki yanlış yaptığım yeri
değiştirdiğim için mutluyum (SÖG, 26/11/2013).
Ayla'nın 1. modüle yönelik uygulamalar sona erdikten sonra bu modüldeki büyük
tasarım problemine yönelik geliştirdiği çözüm önerisi ise Şekil 6’ da belirtilmiştir.
151 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Şekil 6 Ayla'nın Birinci Modül için Mini Araştırma ve Mini Tasarımlar Sonrası Geliştirdiği
Çözüm Önerisi
Şekil 6’da görülen çözüm önerisinde "bilyenin sarmal yaylar yardımıyla hareket
etmesi", "farklı istasyonlara ulaşım için düzenekte değişiklik yapılmaması" gibi kriterlerin
dikkate alındığı görülmektedir. Ayla, bilyenin farklı istasyonlara ulaşımını sağlamak için
farklı özelliklerde yay kullanması gerektiğine karar vermiş, bu doğrultuda yakın istasyona
ulaşım için sarım sayısı az, uzak istasyona ulaşım içinse sarım sayısı çok yay kullanmayı
planlamıştır. Ayla'nın geliştirdiği bu çözüm önerisi, ilk çözüm önerisi ile karşılaştırıldığında
bu modüle yönelik olarak yürütülen mini tasarım ve mini araştırmalar sonrasında Ayla'nın
sarmal yaylar konusunda akademik bilgisinin gelişim gösterdiği ifade edilebilir. Kendisi ile
gerçekleştirilen görüşmede Ayla'dan bu modül için öğretim etkinlikleri öncesinde ve
sonrasında çizdiği iki çözüm önerisini karşılaştırması istendiğinde Ayla aşağıdaki ifadeleri
kullanmıştır.
Bu tabii ki daha iyi (son çizimini göstererek). Bu ilkinde bir şey bilmiyordum ki, yaptığımız
araştırmalarla falan yaylarla ilgili çok şey öğrendik. Birde son çizdiğimde istasyonlar falan daha
doğru yani kriter açısından (Görüşme, s.1).
Uygulamanın 2. Modülüne Yönelik Bulgular
2. modül kapsamında da bu modül için geliştirilen problemin sunumundan sonra
öğrencilerden probleme yönelik ilk çözüm önerilerini çizmeleri istenmiştir. Fakat Ayla,
problem durumunda belirtilen "potansiyel enerji" ve "kinetik enerji" gibi kavramları bilmediği
için doğru bir çözüm geliştiremeyeceğini ifade ederek, herhangi bir çözüm önerisinde
bulunmamıştır. Ayla'nın bu tavrı problemin odağında yer alan fen konusunu tespit
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 152
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
edebildiğini ve kendisinin bu konudaki yeterlik düzeyi hakkında bilgi sahibi olduğunu
gösterdiği için önemli görülmüştür.
Bu modüle yönelik uygulama sürecinde kullanılan bazı mini araştırmalar Colorado
Üniversitesi'nde PHET projesi kapsamında geliştirilen simülasyonlar ile yürütülmüştür.
Araştırmacılar bu derslerde her gruba bir dizüstü bilgisayarlar vererek gruplardan ilgili görevi
gerçekleştirmelerini istemiştir. Ayla'nın bu derslerle ilgili görüşü aşağıdaki gibidir.
Bugün bilgisayarda çalışma yaptık. Çok eğlenceliydi. Yeni şeyler öğrendik, her zaman
bilgisayarlarla ders işleyelim. Çok zevkli geçti. Bu şekilde devam edelim (SÖG, 12/12/2013).
Bugün ders yine çok zevkliydi. Kinetik ve potansiyel enerjiyi öğrendik. Dersi bilgisayar üzerinden
işledik. Bu programlarla ders çok iyi işleniyor ve daha iyi anlaşılıyor. Yaptığımız mini tasarım da
çok güzeldi. Konuyu çok iyi öğrendim (SÖG, 17/12/2013).
Bu ifadelerden anlaşıldığı üzere Ayla, simülasyonlar ile yürütülen mini araştırmaları son
derece ilgi çekici ve öğretici bulmaktadır. Bunun yanı sıra uygulama sürecinde yer alan üç
boyutlu materyallerin tasarlandığı mini tasarımlarla ilgili olarak Ayla’nın aşağıda belirtilen
ifadeleri bu uygulamaların da Ayla tarafından eğlenceli ve öğretici olarak değerlendirildiğini
göstermektedir.
Bu dersimizde öğretmenimiz bize bazı materyaller verdi ve bunlarla uçak yapmamızı istedi. Bizde
uçağımızı yapmaya başladık. İlk bitiren grup biz olduk. Daha sonra lastik bantımızı çevirip
uçağımızı uçurduk. Esneklik potansiyel enerjiyi bununla öğrendik. Mühendislerin bir proje için
izlediği yolları kullandık. Mühendislerin yaptıkları işleri seviyorum. Bu ders yine çok eğlenceliydi
(SÖG, 19/12/2013).
Ayla'nın bu modül için mini araştırma ve mini tasarımlar sonrasında geliştirdiği tasarım
çözümü Şekil 7’de görülmektedir.
153 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Şekil 7 Ayla'nın İkinci Modül için Mini Araştırma ve Mini Tasarımlar Sonrası Geliştirdiği
Çözüm Önerisi
Şekil 7 incelendiğinde Ayla'nın detaylı bir çizim yaptığı görülmektedir. Tasarımında
kullanacağı malzemeleri belirleyen Ayla, arabanın hareketini sağlamak için balon yardımıyla
esneklik potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye dönüştürmeyi amaçlamıştır. Ayla'nın, çözüm
önerisinde malzemeleri ne şekilde bir araya getireceği, tasarımının alttan görünümünün nasıl
olacağı gibi ayrıntılara yer vermesi, çözüm önerisini prototip yapımı aşaması için işlevsel bir
hale getirmiştir. Mini araştırma ve tasarımlar öncesinde herhangi bir çözüm önerisinde
bulunmayan Ayla'nın etkinlikler sonrasında bu derece ayrıntılı bir öneri geliştirmesi, bu
aşamanın ünite kazanımlarının edinimi ve büyük tasarım görevini gerçekleştirmek için gerekli
becerilerin kazanılması anlamında işe yaradığının bir göstergesidir. Ayla'nın aşağıdaki
ifadeleri bu tespiti destekler niteliktedir.
Bu çizimim çok iyi bence (etkinlikler sonrasında oluşturduğu çizimi göstererek). İlk başta işte
konuyu bilmediğim için çizememiştim. Mini tasarımlar yaptığımızda zaten konuyu öğreniyoruz.
Bilgisayarda çalışırken "işi" öğrendik, uçak falan yaptık orada da enerjiyi, dönüşümleri öğrendik.
Konuyu öğrenince farklı oluyor tabi çizdiğim şey (Görüşme, s.2).
Uygulamanın 3. Modülüne Yönelik Bulgular
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 154
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Ayla’nın 3. modül kapsamında belirlenen probleme yönelik ilk çözüm önerisi Şekil
8’de gösterilmektedir.
Şekil 8 Ayla’nın Üçüncü Modüldeki Büyük Tasarım Problemi için İlk Çözüm Önerisi
Çizim incelendiğinde, Ayla'nın zil ile bilyenin ilk konumu arasındaki mesafeye yönelik
kriteri dikkate aldığı fakat bu mesafeyi bilyenin hareket edeceği yol kapsamında
değerlendirdiği görülmektedir. Bu durum Ayla'nın iki nokta arasındaki mesafe ile alınan
yolun eşit olduğu gibi yanlış bir düşünceye sahip olduğunu göstermektedir. Başarılı çözüm
için tasarımın en az 3 tür basit makineden oluşması gerektiğini belirten Ayla, çiziminde (yay,
çubuk, boru gibi...) farklı nesneler kullanarak bunu sağlamaya çalışmıştır. Bu durum Ayla'nın
basit makinelere yönelik yeterli kavramsal bilgiye sahip olmadığını göstermektedir. Ayrıca bu
tespitler uygulamalar öncesinde öğrencilerden istenen bireysel çözüm önerilerine yönelik
çizimlerin, öğrencilerin öğretim etkinlikleri öncesinde sahip oldukları kavram yanılgılarını
belirleme ve ön bilgilerini açığa çıkartmada etkili olduğunu ortaya koymuştur.
Ayla, üçüncü modül kapsamında yürütülen mini araştırma ve mini tasarımlarla ilgili
olarak aşağıdaki ifadeleri kullanmıştır.
155 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Bu ders çok iyi geçti. Sınıfta birçok kişi yoktu. Bu derse kadar kaldıraçlar, eğik düzlem ve
makaraları öğrenmiştik. Bugün dersimizde dişlileri işledik çok zevkliydi. Gelmeyenlerin çok şey
kaçırdığını söyleyebilirim. Perşembe günü sınav olacakmışız onu öğrendik. Ben hiç çalışmadım
ama iyi geçecek diye düşünüyorum (SÖG, 31/12/2013).
Bu ifadelerden anlaşıldığı üzere Ayla, modül kapsamında yürütülen etkinlikleri daha
önceki modüllerde olduğu gibi yine eğlenceli ve öğretici bulmuştur. Ayrıca Ayla'nın sınavla
ilgili olarak "çalışmadım ama iyi geçecek diye düşünüyorum" ifadesi, yürütülen etkinliklerin
kalıcı öğrenmeyi desteklediği şeklinde yorumlanabilir. Ayla'nın bu etkinlikler öncesinde
geliştirdiği tasarım çözümüne yönelik, aşağıda belirtilen eleştirileri de yürütülen mini
araştırma ve tasarımların önemini ortaya koymaktadır.
...biz bu çizimi bilmeden yapmıştık. Ben de internetten baktım. Bazı basit makineleri gördüm ama
bizim derste işlediklerimiz daha farklıydı. Ben internetten bulduklarıma göre yaptım. Sadece
burada bir tane basit makine var (ilk çizimini göstererek). Yani şu an derste işlediğimiz
kaldıraçları, dişlileri makarayı falan kullanmadım. Bu yüzden bu çizimim doğru değil (Görüşme,
s.3).
Ayla'nın üçüncü modül için mini araştırma ve mini tasarımlar sonrası geliştirdiği çözüm
önerisi ise Şekil 9'da sunulmuştur.
Bu probleme yönelik ilk çözüm önerisinde basit makine çeşitlerini doğru ifade
edemeyen Ayla, bu çiziminde eğik düzlem, hareketli makara, dişli ve kaldıraç olmak üzere
dört farklı tipte basit makineye yer vermiştir. Tasarım çiziminde basit makinelerin bilyenin
istenen yönde hareketine olanak sağlayacak şekilde organize edilmiş olması Ayla'nın konuya
yönelik kavramsal gelişim gösterdiğinin somut bir göstergesidir. Aynı zamanda tasarım
önerisinde başarı kriterleri ve kısıtlamaları dikkate alması, tasarım önerisi çizimini prototip
yapımı aşamasına kılavuzluk edecek şekilde ayrıntılı şekilde hazırlaması, kullanacağı
materyalleri belirlemesi Ayla’nın bu aşama için arzulanan yeterlikleri sergilediğini
göstermektedir.
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 156
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Şekil 9 Ayla'nın Üçüncü Modül için Mini Araştırma ve Mini Tasarımlar Sonrası Geliştirdiği
Çözüm Önerisi
Her modül kapsamında Ayla'nın ilk tasarım önerisi ile son önerisinin karşılaştırıldığı bu
bölümde tüm modüller kapsamında geliştirilen son çizimlerin ilk çizimden farklı olarak
bilimsel prensipleri yansıttığı görülmektedir. Fakat süreç ilerledikçe önerilerin daha gerçekçi
formlara dönüştüğü, kriter ve kısıtlamalara uygunluk açısından daha başarılı tasarım
çözümlerinin geliştirildiği gözlenmiştir. Bu doğrultuda Ayla'nın süreç içerisinde fen
kazanımlarına ve büyük tasarım problemi için gerekli mühendislik yeterliklerine yönelik
gelişim gösterdiği ifade edilebilir.
Gerçekleştirilen uygulamalar kapsamında her modülün sonunda öğrencilerden grup
arkadaşları ile bireysel çözüm önerilerini değerlendirerek grup tasarım çözümlerine karar
vermeleri ve bu karar doğrultusunda prototiplerini gerçekleştirmeleri istenmiştir.
Prototiplerini hazırlayan öğrenciler uygun test işlemleri ile prototiplerini değerlendirmişler ve
gerekli iyileştirmeleri yapmışlardır. Bu aşamada öğrencilerin çizim aşamasında
öngöremedikleri bazı durumlarla yüzleşerek yanlış yapılandırdıkları fen kavram ve ilkelerini
keşfedebildikleri ve prototipleri üzerinde gerekli iyileştirmeleri yapabilmek için konuya
ilişkin kavrayışlarını geliştirmeye çaba harcadıklarını gözlenmiştir. Ayla’nın 1. ve 3. modül
157 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
kapsamında prototip yapım aşamasına yönelik olarak aşağıda belirtilen beyanları bu tespiti
destekler niteliktedir.
... yaparken çizim gibi olmuyor yani birazcık şeyleri değiştirmek zorunda kaldık. Mesela boru
biraz kalktı, düzleştirdik. Çubuklar kullanmak zorunda kaldık. O yüzden yaparken biraz
değişiklikler uyguladık. Biz dümdüz hortum kullanmıştık, yaparken diğerlerini de gördük herkes
aynı yapmıştı. Aynı olsun istemedik çubuklarla hortumları falan birleştirdik değişik bir şeyler
yaptık. Bir de hortumlar düz durmadı bazı yerlerde takıldı. Bazı yerlerini kesmek zorunda falan
kaldık hortumun (Görüşme, s.2).
Büyük tasarım görevini başarıyla bitirdik. Projeyi yaparken yine bazı yerleri çalışmadı ama
oraları değiştirdik. Sonra işte kriteri karşılamadı. 8 s sürmedi. Onu değiştirmemiz gerekti. Ama
çok iyi çalıştık. Zaten öğrenmiştik basit makineleri hemen düzelttik öyle olunca. Sonunda
istediğimiz gibi yaptık kriterleri karşıladı, çok başarılı oldu (Görüşme, s.4).
Sonuç ve tartışma bölümüne geçmeden önce yukarıda belirtilen araştırma bulgularının
sınırlıklarına yer verilmesinin sonuçların daha sağlıklı yorumlanmasına hizmet edeceği
düşünülmektedir. Bu bağlamda araştırma bulgularının;
1. Fen ve teknoloji dersi 7. sınıf Kuvvet ve Hareket ünitesi ile,
2. Uygulamanın gerçekleştirildiği 7 haftalık süre ile,
3. Çalışmanın nicel verileri için uygulamanın gerçekleştirildiği sınıfta öğrenimine devam eden
30 öğrenci, nitel verileri içinse 1 öğrenciden oluşan nitel çalışma grubuyla sınırlı olduğu ifade
edilebilir.
Sonuç ve Tartışma
TTFE uygulamalarının gerçekleştirildiği nicel çalışma grubunda yer alan öğrencilerin
KHÜABT’ne yönelik öntest puan ortalamaları ile sontest puan ortalamaları arasında sontest
lehine istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Bu bulgudan hareketle tasarım temelli
fen eğitimi uygulamalarının öğrencilerin akademik başarılarını olumlu yönde etkilediği
sonucuna ulaşılmıştır (Apedoe ve diğerleri, 2008; Doppelt, Mehalik, Schunn, Silk ve
Krysinski, 2008; Fortus ve diğerleri, 2004; Fortus ve diğerleri, 2005; Marulcu, 2010; Roth,
2001; Tal ve diğerleri, 2006).
Araştırma kapsamında Ayla’nın büyük tasarım problemlerine yönelik olarak mini
araştırma ve mini tasarımlar öncesinde ve sonrasında geliştirdiği çözüm önerilerinin analizi ile
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 158
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
elde edilen bulgular da bu istatistiki sonucu desteklemektedir. Zira Ayla’nın uygulamalar
sonrası ortaya koyduğu çözüm önerilerinde, konuya yönelik kavramsal gelişimin
gerçekleştiğini gösteren unsurlar yer almaktadır. Bu sonuç, yukarıda belirtilen istatistiki
sonuçla birlikte tasarım temelli fen eğitiminin, öğrencilerin fen konularını öğrenmeleri için
etkili bir yaklaşım olduğunu göstermektedir (Leonard ve Derry, 2011).
Ayla’nın süreçle ilgili tuttuğu serbest öğrenci günlüğü ve saha gözlemlerinden elde
edilen bulgular, gerçekleştirilen uygulamaların, Ayla’nın fen öğretimine yönelik
motivasyonunu artırdığını ortaya koymaktadır (Kolodner ve diğerleri, 2003). Süreç boyunca
gerçek yaşam bağlamının yansıtıldığı tasarım problemleri üzerinde çalışmasının bu durum
üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Ayla ve arkadaşları ünite kapsamında kendilerine
sunulan büyük tasarım problemine çözüm ararken fen prensiplerini kullanmaya ihtiyaç
duymakta ve bu durum onları fen öğretimi için motive etmektedir (Kolodner, 2002; Wendell
ve diğerleri, 2010). Ayla ve arkadaşlarının uygulamalar süresince işbirlikli gruplar içerisinde
çalışmalarının da motivasyonu arttırıcı bir diğer etken olduğu, serbest öğrenci günlükleri ve
görüşmelerden elde edilen bulgular doğrultusunda tespit edilmiştir. Özer (2005), işbirlikli
gruplar içerisinde çalışan öğrencilerin öğrenmeye karşı motivasyonlarının arttığını ifade
etmektedir.
Tasarım temelli fen eğitimi uygulamalarını, fen öğrenimi için etkili bir yaklaşım haline
getiren diğer bir husus ise öğrencilerin geliştirdikleri prototipleri uygun testler ile denemeleri
ve elde ettikleri sonuçlar doğrultusunda prototipleri üzerinde iyileştirmeler yapabilmeleri,
olduğu düşünülmektedir. Gerlach (2012) öğrencilerin bir görev üzerinde başarılı olabilmeleri
için birden fazla şansa ihtiyaç duyduklarını ve tasarım temelli fen eğitiminin bu şansı onlara
verdiğini ifade etmektedir. Mühendisin tasarım kılavuzu dokümanları ve görüşmelerden elde
edilen bulgular öğrencilerin, prototip yapımı ve test etme aşamasında gerçekleştirdikleri test
sonuçlarına bağlı olarak yanlış yapılandırdıkları fen kavram ve ilkelerini keşfedebildiklerini
ve prototipleri üzerinde gerekli iyileştirmeleri yapabilmek için konuya ilişkin kavrayışlarını
geliştirmeye çaba harcadıklarını ortaya koymaktadır.
Gerçekleştirilen uygulamaların öğrencilerin akademik başarılarını artırmasında etkili
olduğu düşünülen bir diğer faktör ise uygulamalar süresince öğrencilerin temel ders materyali
olarak kullandıkları mühendisin tasarım kılavuzu dokümanlarıdır. Bu dokümanlar
öğrencilerin süreç boyunca yürüttükleri bilimsel araştırmalar ve tasarımlara rehberlik etmenin
yanı sıra elde ettikleri sonuçları uygun şekilde kaydetmelerine ve gerekli gördükleri
159 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
durumlarda bu sonuçlara ulaşmalarına, süreç boyunca gösterdikleri gelişimi takip etmelerine
ve kendi öğrenmelerini değerlendirmelerine imkân sağlamıştır (Marulcu, 2010).
Öneriler
Araştırma sonucunda elde edilen bulgu ve sonuçlara dayalı olarak aşağıda belirtilen
öneriler geliştirilmiştir.Tasarım temelli fen eğitimi uygulamaları kapsamında karşılaştıkları
tasarım problemine çözüm bulması istenen öğrenciler, gerekli bilimsel araştırmaları göz ardı
ederek doğrudan geliştirecekleri modeller üzerine odaklanabilmektedir. Bu doğrultuda
öğretmenler, öğrencilerinin tasarım sürecinin sistematik yapısını işletmeleri konusunda kararlı
davranması gerekmektedir. Tasarım temelli fen eğitimi süresince öğrenciler genellikle gruplar
halinde çalışmaktadır. Öğretmenler gerçekleştirecekleri uygulamalar için öğrenci gruplarını
oluştururken bunların olumlu bağlılığa sahip işbirlikli gruplar olması için gerekli tedbirleri
almalıdır. Tasarım temelli fen eğitimi uygulamalarında gerçekleştirilen prototip yapım
aşamasında öğrencilerin inşa ettikleri ilk prototipler genellikle tüm kriter ve kısıtlamaları
karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır. Uygun test işlemleri sonrasında bu eksiklikleri
tespit eden öğrencilere prototiplerini iyileştirmeleri için ikinci bir fırsat sunulması
gerekmektedir. Öğretmenlerin yürüttükleri uygulamalarda bu durumu dikkate almaları önem
arz etmektedir. Tasarım temelli fen eğitimi uygulamalarının odağında yer alan mühendislik
tasarım problemleri yapılandırılırken öğrencilerin ilgi alanları, yaşları, sosyokültürel
çevrelerinin dikkate alınması gerekmektedir. Öğretmenlerin bu hususa özen göstermeleri,
öğrencilerin sürece yönelik motivasyonlarını yükseltecektir. Tasarım temelli fen eğitimi
uygulamaları kapsamında kullanılan bilgisayar simülasyonlarının (etkileşimli eğitim
yazılımları) öğrencilerin derse yönelik motivasyonlarını artırdığı tespit edilmiştir. Bu
doğrultuda öğretmenlerin kendi uygulamalarında bu programlara yer vermelerinin faydalı
olacağı düşünülmektedir.
Kaynakça
Açıkgöz, K., Ü. (2006). Aktif Öğrenme. Biliş Yayınevi.
Apedoe, X. S., Reynolds, B., Ellefson, M. R., & Schunn, C. D. (2008). Bringing engineering
design into high school science classrooms: the heating/cooling unit. Journal of Science
Education and Technology, 17(5), 454-465.
Baykul, Y. (2000). Eğitimde ve psikolojide ölçme: Klasik test teorisi ve uygulaması. Ankara:
ÖSYM Yayınları.
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 160
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Bayrakçeken, S. (2011). Test geliştirme. Karip, E. (Ed.) Ölçme ve değerlendirme (293-324).
Ankara: PegemA Akademi.
Böke, K. (2009). Örnekleme. Böke, K. (Ed.) Sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri (105-
147). İstanbul: ALFA Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti.
Brown, J. S., Collins, A., & Duguid, P. (1989). Situated cognition and the culture of learning.
Educational Researcher, 18(1), 32-42.
Büyüköztürk, Ş., Kılıç Çakmak E., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş. ve Demirel, F. (2008).
Bilimsel araştırma yöntemleri. Ankara: PegemA Yayıncılık.
Creswell, J. W., Shope, R., Plano Clark, V. L., & Green, D. O. (2006). How interpretive
qualitative research extends mixed methods research. Research in The Schools, 13(1), 1-
11.
Creswell, J. W. & Plano Clark, V. L. (2007). Desiging and conducting mixed method
research. London: Sage Publications.
Crismond, D. (2001). Learning and using science ideas when doing investigate-and-redesign
tasks: A study of naive, novice, and expert designers doing constrained and scaffolded
design work. Journal of Research in Science Teaching, 38(7), 791–820.
Daugherty, J. (2012). Infusing engineering concepts: Teaching engineering design. National
Center for Engineering and Technology Education. Web site:
http://files.eric.ed.gov/fulltext/ED537384.pdf adresinden 14 Haziran 2013 tarihinde
edinilmiştir.
Doppelt, Y., Mehalik, M. M., Schunn, C. D., Silk, E., & Krysinski, D. (2008). Engagement
and achievements: a case study of design-based learning in a science context. Journal of
Technology Education, 19(2), 22-39.
Doppelt, Y. & Schunn, C. D. (2008). Identifying students’ perceptions of the important
classroom features affecting learning aspects of a design-based learning environment.
Learning Envirement Research, 11, 195-209.
Doppelt, Y. (2009). Assessing creative thinking in design-based learning. International
Journal of Technology and Design Education, 19(1), 55-65.
Felix, A. L., Bandstra, J. Z., & Strosnider, W. H. J. (2010). Design-Based science for STEM
student recruitment and teacher professional development. Proceedings of the Mid-
Atlantic American Society for Engineering Education Conference.
161 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Fortus, D. (2005). Restructuring school physics around real-world problems: A cognitive
justification. Annual meeting of the American Educational Research Association.
Montreal, Canada.
Fortus, D., Dershimer, R. C., Krajcik, J. S., Marx, R. W., & Mamlok-Naaman, R. (2004).
Design-based science and student learning. Journal of Research in Science Teaching,
41(10), 1081-1110.
Fortus, D., Krajcik, J. S., Dershimer, R. C., Marx, R. W. & Mamlok-Naaman, R. (2005).
Design-based science and real-world problem-solving. International Journal of Science
Education, 27(7), 855-879.
Gerlach, J. W. (2012) Elementary design challenges. Brunsell, E. (Ed.) Integrating
engineering + science in your classroom (43-47). Arlington, Virginia: National
Glesne, C. (2013). Nitel araştırmaya giriş. Anı Yayıncılık.
Herrington, J. ve Oliver, R. (1995). Critical characteristics of situated learning: implications
for the instructional design of multimedia. ASCILITE 1995 Conference, University of
Melbourne, Melbourne.
Kan, A. (2010). Ölçme aracı geliştirme. Tekindal, S. (Ed.) Eğitimde ölçme ve değerlendirme
(240-274). Ankara: PegemA Akademi.
Kılıç, E. (2004). Durumlu öğrenme kuramının eğitimdeki yeri ve önemi. Gazi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 24(3), 307-320.
Kolodner, J. L. (2002). Facilitating the learning of design practices: lessons learned from an
inquiry into science education. Journal of Industrial Teacher Education, 39(3). Web
site: http://scholar.lib.vt.edu/ejournals/JITE/v39n3/ adresinden 4 Haziran 2012 tarihinde
edinilmiştir.
Kolodner, J. L., Camp, P., Crismond, D., Fasse, B., Gray, J., Holbrook, J. et al. (2003).
Problem-based learning meets case-based reasoning in the middle-school science
classroom: putting learning by design(tm) Into Practice. Journal of the Learning
Sciences, 12(4), 495-547.
Krajcik, J. S., Blumenfeld, P., Marx, R. W., Bass, K. M., Fredricks, J., & Soloway, E. (1998).
Middle school students' initial at-tempts at inquiry in project-based science classrooms.
Journal of the Learning Sciences, 7, 313-350.
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 162
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Leonard, M. J. (2004). Toward epistemologically authentic engineering design activities in
the science classroom. National Association for Research in Science Teaching,
Vancouver, B.C.
Leonard, M. & Derry, S. (2011). “What’s the science behind it?” The interaction of
engineering and science goals, knowledge, and practices in a design-based science
activity (WCER Working Paper No. 2011-5). University of Wisconsin–Madison.
Lewis, T. (2006). Design and inquiry: bases for an accommodation between science and
technology education in the curriculum?. Journal of Research in Science Teaching,
43(3), 255-281.
Marulcu, İ. (2010). Investigating the impact of a lego-based, engineering-oriented curriculum
compared to an inquiry-based curriculum on fifth graders’ content learning of simple
machines, Unpublished doctoral dissertation, Lynch School of Education, Boston
College.
Mayring, P. (2011). Nitel sosyal araştırmaya giriş. Bilgesu Yayıncılık.
Mehalik, M., Doppelt, Y., & Schunn, C. D. (2008). Middle school science through design
based learning versus scripted inquiry: better overall science concept learning and
equity gap reduction. Journal of Engineering Education, 97(1), 1-15.
Merriam, S. B. (2013). Nitel araştırma desen ve uygulama için bir rehber. Ankara: Nobel
Yayın Dağıtım.
Milli Eğitim Bakanlığı [MEB]. (2006). İlköğretim fen ve teknoloji dersi (6.,7.,8. sınıflar için)
öğretim programı. Ankara: MEB Yayıncılık
Milli Eğitim Bakanlığı [MEB]. (2013). Fen bilimleri dersi programı, 3.-8. sınıflar. Web site:
http://ttkb.meb.gov.tr/www/guncellenen-ogretim-programlari/icerik/151 adresinden 15
Kasım 2013 tarihinde edinilmiştir.
National Academy of Engineering [NAE] & National Research Council [NRC] (2009).
Engineering in K-12 education understanding the status and improving the prospects.
Edt. Katehi, L., Pearson, G. & Feder, M. Washington, DC: National Academies Press.
Özbek, Ö. Y. (2010). Ölçme araçlarında bulunması istenen nitelikler. Tekindal, S. (Ed.)
Eğitimde ölçme ve değerlendirme (43-89). Ankara: PegemA Akademi.
Özer, M. A. (2005). Etkin öğrenmede yeni arayışlar işbirliğine dayalı öğrenme ve buluş
yoluyla öğrenme. Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, (35), 105-131.
163 FEN EĞİTİMİNDE MÜHENDİSLİK UYGULAMALARNIN KULLANIMII…
THE USAGE OF ENGINEERING PRACTICES IN SCIENCE EDUCATION…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Penner, D. E., Lehrer, R., & Schauble, L. (1998). From physical models to biomechanical
systems: A design-based modeling approach. Journal of the Learning Sciences, 7(3&4),
429-449.
Penner, D., Giles, N., Lehrer, R. & Schauble, L. (1997). Building functional models:
designing an elbow. Journal of Research in Science Teaching, 34(2), 125-143.
Plano Clark, V. L, Huddleston, C, C., Churchill, S., O'Neil Green, D. & Garrett, A. (2008).
Mixed methods approaches in family science research. Educational Psychology Papers
and Publications, (81). Web site: http://digitalcommons.unl.edu/edpsychpapers/81
adresinden 12 Aralık 2013 tarihinde edinilmiştir.
Roth, W. (2001). Learning Science through technological design. Journal of Research in
Science Teaching, 38(7), 768-790.
Ryan, M., Camp, P., & Crismond, D. (2001). Design rules of thumb – connecting science and
design. Meetings of the American Educational Research Association, Seattle, WA
Sadler, P. M., Coyle, H. P., & Schwartz, M. (2000). Engineering competitions in the middle
school classroom: Key elements in developing effective design challenges. The Journal
of the Learning Sciences, 9, 299–327.
Sandelowski, M. (1996).Using qualitative methods in intervention studies. Research in
Nursing & Health, 19(4), 359-364.
Smith, R. L. (2012). Mixed methods research design: a recommended paradign for the
counseling profession. In Ideas and research you can use: VISTAS. Web site:
http://www.counseling.org/Resources adresinden 23 Aralık 2013 tarihinde edinilmiştir.
Şeker, H. ve Gençdoğan, B. (2006). Psikolojide ve eğitimde ölçme aracı geliştirme. Ankara:
Nobel Yayın Dağıtım
Tal, T., Krajcik, J. S. ve Blumenfeld, P. C. (2006). An observational methodology for
studying group design activity. Research in Engineering Design, 2(4), 722-745.
Tekindal, S. (2009). Okullarda ölçme ve değerlendirme yöntemleri. Ankara: Nobel Yayın
Dağıtım.
Vattam, S. S. & Kolodner, J. L. (2008). On foundations of technological support for
addressing challenges facing design-based science learning. Pragmatics and Cognition,
16, 406–437.
Wendell, K. B. (2008). The theoretical and empirical basis for design-based science
instruction for children. Unpublished Qualifying Paper, Tufts University.
ERCAN, S. & ŞAHİN, F. 164
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Wendell, K. B., Connolly, K. G., Wright, C. G., Jarvin, L., Rogers, C., Barnett, M., &
Marulcu, I. (2010). Incorporating engineering design into elementary school science
curricula. American Society for Engineering Education Annual Conference &
Exposition, Louisville, KY.
Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2008). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri (7. Baskı).
Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 165-183.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 165-183.
Are Graduate Students Sufficiently Aware of “Environmental and Electromagnetic Pollution”?
Gamze DOLU & Handan ÜREK*
Balıkesir University, Balıkesir, TURKEY
Received: 29.09.2014 Accepted : 02.06.2015
Abstract – The main aim of this study is to find out the awareness level of graduate students about
electromagnetic pollution which is responsible for an important part of environmental pollution in today’s
developing science and technological conditions. For this reason, a case study was conducted with a total of 24
graduate students from 5 different universities in Turkey. Data was collected via individual interviews with the
help of a form involving 7 open ended questions and analyzed in terms of content analysis. According to the
results; natural science students were found to be more conscious about electromagnetic pollution both in terms
of its significance and the precautions that should be taken when compared to the social sciences students. To
improve this consequence, all students should be made aware of the significance of this issue. The conduction of
projects about environmental pollution and giving place to this issue in several elective course contents might be
useful at this aspect for all university students.
Key words: electromagnetic pollution, environmental pollution, graduate students.
DOI No:10.17522/nefefmed.36630
Summary
Introduction
The aims of science education involve the development of positive attitudes and
values towards environment by relating what has been learnt theoretically to science,
technology, society and environment (Türkmen, 2006 :45. Those aims are intended in the
students through science lessons from elementary to university level courses.
* Corresponding author: Handan ÜREK, Res. Assist., Balıkesir University, Necatibey Education Faculty, Department of Science Education, TURKEY. E-mail: [email protected] Note: This study is the extended version of the research presented orally in the International Conference West of the East, the East of the West, in 5-8 June, 2013 in Prizren - Kosovo.
166 LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLER "ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE…
ARE GRADUATE STUDENTS SUFFICIENTLY AWARE…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
However, it has been depicted that students do not possess enough environmental
knowledge (Yılmaz-Tüzün, Teksöz Tuncer & Aydemir, 2008; Tuncer et al., 2009 ) and it has
been expressed that education about environment is not sufficient (Yılmaz, Morgil, Aktuğ &
Göbekli, 2002; Çabuk & Karacaoğlu, 2003).
The aspects which influence our environment change due to the developments in
science. Debates for the construction of nuclear power plants in our country, construction of
base stations in living sites and mobile phones which we do not put away from ourselves even
during sleeping are nowadays’ popular issues about which we need to be conscious about.
When those rapidly developing and challenging technological conditions are
considered, electromagnetic pollution requires much attention about it. To begin,
electromagnetic area can be defined as the combination of electrical area and magnetic area
(Serway & Beichner, 2009: 1081). In fact, there are various natural electromagnetic areas
such as in our organs and such as in the nucleus of the world apart from those produced by
manmade technological devices (Sunay, 2000). In addition, all the electrical devices that we
frequently use in our daily life such as mobile phones, TVs, hair driers create electromagnetic
radiation and cause electromagnetic pollution around us. It is not possible to indicate that
electromagnetic areas are 100 % harmful for human health or 100 % harmless for human
health according to the medical research. There are many and ongoing researches about its
effects on human health. Some of the health problems which are seen due to the exposition to
the electromagnetic area are listed as sleep disorders, headaches, anxiety, cancer, neurological
disorders, ear aches, perceptional difficulty, dizziness, failure in concentration, heart diseases,
depression, back aches (Röösli, Moser, Baldinini, Meier, & Braun-Fahrländer, 2004).
The Significance of The Study
Due to the reasons mentioned above, it can be said that this issue needs to be carefully
considered by all of the people. In the literature, it is clear that there is a gap in science
education studies regarding electromagnetic pollution. Young people who are grown as
scientifically literate citizens should possess sufficient consciousness about it.
The Purpose of The Study
The purpose of this study is to determine the awareness of graduate students about
electromagnetic pollution which comprises an important part of today’s environmental
pollution by finding out their opinions about it.
Methodology
A case study was conducted regarding the purpose of the study. As defined in the
literature, case studies intend to present the consequences related to the case (Yıldırım &
DOLU, G. & ÜREK, H. 167
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Şimşek, 2008: 77). The sample of the study was formed via purposeful sampling. The study
group was comprised of a total of 24 graduate students who were making their masters or
PhD. 12 of the participants were studying in natural sciences institutes and 12 students were
studying in social science institutes selected from 5 different Turkish governmental
universities. The reason of the selection of the participants from natural and social science
institutes was to be able to compare those students’ opinions by considering their specialty
and the types of education they take during their education. Data were collected with the help
of semi-structured individual interviews which focus on environmental pollution and
electromagnetic pollution. And the collected data was analyzed in terms of content analyzes
(Yıldırım & Şimşek, 2008: 227). Their opinions were categorized under related themes.
Results and Conclusions
According to the results of the study, it is seen that about all the participants mention
water/air/solid pollution as the types of environmental pollution in a general manner however
natural science institute participants provide more specific examples than social science
students at this aspect. The ratio of the participants who has heard about electromagnetic
pollution is greater in natural science institute participants than in social science participants.
Similarly, those who believe that electromagnetic pollution is very significant are more
frequent among natural science students than social science students. Moreover, the ratio of
the participants who try to prevent electromagnetic pollution by taking individual precautions
is higher among natural science students than those among social science students. Hence, it
can be concluded that natural science students are more conscious about electromagnetic
pollution both in terms of its significance and the precautions that should be taken against it
than social sciences students. They provide more detailed reasons in their responses than
social sciences group.
Suggestions
To improve the awareness of social science students firstly and then the awareness of
the rest, all students should be provided access for taking elective courses focusing on such
specific environmental issues which can be given as departmental for natural science students
and non-departmental for social science students during their undergraduate study years. Also,
conduction of projects about environmental pollutions for all university students based on
application rather than theoretical based studies might contribute to form a conscious society
at this aspect because extensive use of technology from early years might result in undesired
situations such as health problems in the society in the future.
168 LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLER "ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE…
ARE GRADUATE STUDENTS SUFFICIENTLY AWARE…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Lisansüstü Öğrenciler “Çevre Kirliliği ve Elektromanyetik Kirlilik” Konusunda Yeterince Bilinçli mi?
Gamze DOLU & Handan ÜREK†
Balıkesir Üniversitesi, Balıkesir, TÜRKİYE
Makale Gönderme Tarihi: 29.09.2014 Makale Kabul Tarihi: 02.06.2015
Özet – Bu çalışmanın başlıca amacı, günümüzün gelişen bilimsel ve teknolojik koşulları sonucu ortaya çıkarak
çevre kirliliğinin önemli bir bölümünü oluşturan elektromanyetik kirlilik hakkında, lisansüstü eğitim almakta
olan öğrencilerin bilinç durumunu ortaya çıkarmaktır. Bu kapsamda, Türkiye’deki 5 farklı üniversitede,
lisansüstü eğitimlerini sürdürmekte olan toplam 24 öğrenci ile bir durum çalışması yürütülmüştür. Veriler, yarı
yapılandırılmış mülakatlar yoluyla toplanmış olup bu amaçla 7 adet açık uçlu sorudan oluşan bir form
kullanılmıştır. Veri analizinde, içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; fen bilimleri
alanında lisansüstü eğitim almakta olan öğrencilerin, sosyal bilimler alanında eğitim alanlara göre bu konuda,
gerek bu durumun öneminin farkında olma gerekse bu duruma yönelik önlem alma açısından daha bilinçli
oldukları bulunmuştur. Öğrencilerin bilinç seviyesini arttırmak için, üniversite bünyesinde, çevre konularıyla
ilgili projelerin yürütülmesi ve çeşitli seçmeli derslerin içeriğinde elektromanyetik kirlilik gibi daha spesifik
konulara yer verilmesi faydalı olabilir.
Anahtar kelimeler: çevre kirliliği, elektromanyetik kirlilik, lisansüstü öğrenciler.
Giriş
Günümüz koşullarında, çevre kirliliği, insanoğlunun da etkisi ile herkesçe bilinen hava,
su ve toprak kirliliğinden farklı boyutlara sıçramıştır. Özellikle büyük şehirlerde, yoğun trafik
ve inşaat çalışmaları sonucu gürültü kirliliği oluşmaktadır. Bunun yanında, ülkemizde henüz
bulunmasa da dünyanın çeşitli yerlerinde ve başta hemen yanı başımızdaki komşu ülkelerde
bulunan nükleer santraller olmak üzere manyetik rezonans görüntüleme (MR) ve tomografi
gibi tıbbi yöntemler, nükleer (radyoaktif) kirliliğe yol açmaktadır. Ayrıca, elektriğin günlük
hayatımızdaki yerinin artmasına bağlı olarak gerek elimizden düşürmediğimiz cep telefonları
† İletişim: Handan ÜREK, Araş. Gör., Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi
ABD, Balıkesir, TÜRKİYE.
E-posta: [email protected]
Not: Bu çalışma, 5-8 Haziran 2013'te, Prizren, Kosova'da gerçekleştirilen Doğunun Batısı Batının Doğusu
Uluslararası Konferansı'nda sunulan sözlü bildirinin genişletilmiş halidir.
DOLU, G. & ÜREK, H. 169
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
ve gerekse yaşam alanlarının içine kurulan baz istasyonları ile son zamanlarda oldukça
gündeme gelen elektromanyetik kirlilik, çevre üzerinde olumsuz etkilere sebep olan bir diğer
kirlilik türüdür. Bu çalışmada, başlıca, elektromanyetik kirlilik üzerinde durulacaktır. Bu
nedenle, öncelikle elektromanyetik alanın tanımı ile başlayacak olursak elektromanyetik alan,
elektrik alan ile manyetik alanın bileşimi şeklinde ifade edilmektedir (Serway & Beichner,
2009: 1081). Aslında, teknolojinin sebep olduklarından başka, doğal olarak oluşan bazı
elektromanyetik alanlar da bulunmaktadır. Örneğin, Dünyamızın çekirdeğinde ve
vücudumuzdaki organların yapısında, kendiliğinden bulunan manyetik alanlar mevcuttur
(Sunay, 2000). Elektrik ve manyetik alanların uzayda, birlikte, ışık hızıyla ilerlemesi
sonucunda elektromanyetik ışımalar oluşur (Sunay, 2000). Bu ışımalar sonucunda oluşan,
insan gözüyle görülen ve görülmeyen ışınlar, elektromanyetik spektrumda dalga boyuna göre
gösterilmektedir.
Elektromanyetik spektrumda yer alan elektromanyetik dalga çeşitleri azalan dalga
boyuna göre; radyo dalgaları (λ= 104m – 0,1m), mikrodalgalar (λ= 0,3m – 10-4m), kızılötesi
dalgalar – IR (λ= 10-3m-10-7m), görünür ışık (λ= 4x10-7m – 7x10-7m), morötesi dalgalar (λ=
4x10-7m-6x10-10m), X ışınları (λ= 10-8m-10-12m) ve gama ışınlarıdır (λ= 10-10-10-14m)
(Serway & Beichner, 2009: 1093-1095). Bu ışınlardan radyo dalgaları, radyo ve televizyon
vericilerinde; mikro dalgalar, mutfaklarımızda kullandığımız mikro dalga fırınlarda; kızılötesi
ışınlar ise hedef tespitinin ve gece görüşünün sağlanmasında askeri sistemlerce
kullanılmaktadır. Morötesi ışınlar yani diğer ismi ile ultraviyole (UV) ışınlar, özellikle yazın
daha yoğun olmak üzere güneş ışınları ile; X ışınları, röntgen cihazları ile; gama ışınları ise
çekirdek tepkimeleri sonucu üretilerek kanserli hücrelerin yok edilmesinde kullanılan radyo
terapi ile günlük hayatımızda yer bulmaktadır. Bütün bunların sonucunda, doğal olarak oluşan
elektromanyetik ışımalardan başka, insan eliyle yaratılan ve teknolojiye bağlı olarak sayısı
gün geçtikçe artan yeni elektromanyetik alanlar oluşmaktadır.
Yapılan araştırma sonuçlarına göre, elektromanyetik alanların % 100 zararlı ya da %
100 zararsız olduğunu söylemek mümkün değildir. Yüksek voltaj gerilim hatlarının, telsiz
telefonların, cep telefonlarının ve onların baz istasyonlarının, kablosuz yerel ağ bağlantısının
(WLAN) ve Bluetooth’un halk sağlığına etkileri konusunda bilim ve toplum çevrelerinde bir
anlaşmazlık söz konusudur (Otto & von Mühlendahl, 2007). Ancak elektromanyetik alanların
canlı organizmasına etkileri sonucunda, literatüre, “elektromanyetik aşırı duyarlılık” adı
altında yeni bir kavram girmiştir (WHO, 2005). Elektromanyetik alanlara maruz kalınması
sonucu ortaya çıkan bazı sağlık sorunları; uyku bozukluğu, baş ağrısı, sinirlilik, bitkinlik,
170 LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLER "ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE…
ARE GRADUATE STUDENTS SUFFICIENTLY AWARE…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
konsantrasyon bozukluğu, kulak çınlaması, baş dönmesi, kalp hastalıkları, deri döküntüsü,
depresyon, sırt ağrısı, dolaşım bozukluğu, titreme, bulantı, nefes alma güçlüğü, terleme,
kanser, algılama güçlükleri, nörolojik rahatsızlıklar, kulak ağrısı ve kaygı olarak ifade
edilmektedir (Röösli, Moser, Baldinini, Meier, & Braun-Fahrländer, 2004). Elektromanyetik
alana maruz kalanlar ile kalmayanlar arasındaki fark, laboratuar çalışmaları sonucunda tam
olarak netlik kazanmamıştır (Maes, Collier, Vandoninck, Scarpa & Verschaeve, 2000).
Günlük olarak elektromanyetik alanlara maruz kalma sonucu doğabilecek sağlık sorunları
hakkında daha fazla çalışma yapılması önerilmektedir (Mortavazi, Ahmadi & Shariati, 2007;
Valentina, Zizi, Elena, Violeta, & Anca, 2010).
Elektromanyetik alanların etkisi konusunda tam bir fikir birliği olmasa da insan sağlığı
üzerinde yukarıda bahsedilen etkiler, konunun önemini ortaya koyma açısından oldukça
dikkat çekicidir. Ayrıca, fen ve teknoloji okuryazarı bireyler olunmasını gerektiren günümüz
teknoloji çağında, elektromanyetik kirlilikten haberdar, bu konunun önemi ile alınabilecek
önlemler hakkında bilinçli ve bu konuya karşı duyarlı bireyler olmamız gerekmektedir.
Nitekim, Kenar, Turgut ve Gökalp (2013) hizmet öncesi öğretmenlerin elektromanyetik
kirlilik konusundaki haberdarlıklarını geçerli ve güvenilir bir şekilde ölçmek için 4 alt
faktörlü ve 29 maddeden oluşan 5’li Likert tarzda bir ölçek geliştirme çalışması yapmışlardır.
Geliştirilen ölçekte yer alan maddeler; elektromanyetik kirlilik ve ekosistem, elektromanyetik
kirliliğin algılanışı, elektromanyetik kirliliğin sağlık üzerindeki etkileri ve elektromanyetik
kirlilikten haberdarlık alt faktörlerinde toplanmaktadır. Burada sunulan çalışmaya temel
oluşturan beklenti de elektromanyetik kirlilikten haberdarlık seviyesinin, lisans eğitimini
tamamlayarak lisansüstü eğitim yapmakta olan bireylerde daha üst seviyede olmasıdır.
Literatürde yer alan fen eğitiminde çevre konulu çalışmalar incelendiğinde; başlıca,
çevreye yönelik tutumların (Tuncer, Sungur, Tekkaya & Ertepınar, 2004; Tuncer, Ertepınar,
Tekkaya & Sungur, 2005; Boyes, Myers, Skamp, Stanisstreet & Yeung, 2007; Tuncer,
Sungur, Tekkaya & Ertepınar, 2007) ve çevre eğitimi kapsamında hava kirliliğinin
araştırıldığı görülmektedir (Lorenzini & Nali, 2004; Boyes ve diğer., 2007; Yılmaz-Tüzün,
Teksöz -Tuncer & Aydemir, 2008). Yapılan araştırma sonuçlarına göre, maalesef,
öğrencilerin yeterli çevre bilgisi bulunmamakta (Yılmaz-Tüzün ve diğer., 2008; Tuncer ve
diğer., 2009) ve çevre konusunda yapılan eğitim yeterli olmamaktadır (Yılmaz, Morgil, Aktuğ
& Göbekli, 2002; Çabuk & Karacaoğlu, 2003).
DOLU, G. & ÜREK, H. 171
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Araştırmanın Önemi ve Amacı
Literatürde lisansüstü öğrencilerinin elektromanyetik kirlilik hakkındaki fikirlerini
inceleyen herhangi bir araştırma ile karşılaşılmamıştır. Bu nedenle yapılan çalışma önem
taşımaktadır.
Yukarıda bahsedilen sebeple, bu çalışmada, lisansüstü eğitim almakta olan öğrencilerin
elektromanyetik kirlilik hakkındaki düşüncelerini ortaya çıkararak bu konudaki bilinç
durumlarını incelemek amaçlanmıştır. Lisansüstü eğitim alan öğrenciler, fen bilimleri ve
sosyal bilimler alanları bazında incelenerek görüşleri karşılaştırılmıştır. Buna göre, genel
olarak, eğitim almakta oldukları alanın elektromanyetik kirlilik gibi güncel bir konu
hakkındaki bilinç durumları üzerine bir etkisinin olup olmadığı incelenmiştir.
Araştırma Soruları
Araştırmanın amacı doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır:
Fen bilimleri ve sosyal bilimler alanında lisansüstü eğitim yapmakta olan öğrencilerin
çevre kirliliği ve kapsamı konusundaki görüşleri nelerdir?
Fen bilimleri ve sosyal bilimler alanında lisansüstü eğitim yapmakta olan öğrenciler;
elektromanyetik kirlilik, elektromanyetik kirliliğin kapsamı, etkileri ve buna karşı
alınacak önlemler konusunda neler düşünmektedirler?
Yöntem
Araştırma Deseni
Çalışmaya dahil edilen öğrencilerin düşüncelerini derinlemesine incelemek amacıyla
nitel araştırma yaklaşımlarından yararlanılmıştır. Araştırmanın amacına yönelik olarak bir
durum çalışması yürütülmüştür. Literatürde tanımlandığı gibi durum çalışmaları durumla ilgili
sonuçları ortaya koymayı amaçlar (Yıldırım & Şimşek, 2008: 77).
Çalışma Grubu
Çalışmaya toplam 24 lisansüstü öğrencisi dahil edilmiştir. Örneklem, amaçsal
örnekleme yöntemi ile farklı alanlarda (fen bilimleri ve sosyal bilimler alanlarında) yüksek
lisans (YL) veya doktora (DR) yapmakta olan öğrencilerin düşüncelerini araştırmak amacıyla
oluşturulmuştur. Katılımcılar, Türkiye’nin batı ve orta kısımlarında yer alan 5 farklı devlet
üniversitesinden seçilmiştir. Katılımcıların yarısı fen bilimleri alanında eğitim almakta iken
diğer yarısı ise sosyal bilimler alanında eğitim almaktadır. Katılımcıların cinsiyete ve eğitim
durumuna göre dağılımı Tablo 1’de verilmektedir.
172 LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLER "ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE…
ARE GRADUATE STUDENTS SUFFICIENTLY AWARE…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Tablo 1 Katılımcıların Cinsiyet ve Eğitim Durumuna Göre Frekans Dağılımı
Katılımcılar Sosyal
Bilimler
Fen
Bilimleri Toplam
Cinsiyet
Kadın 8 7 15 Erkek 4 5 9 Toplam 12 12 24
Eğitim
Durumu
YL 6 5 11 DR 6 7 13 Toplam 12 12 24
Fen bilimleri grubundaki katılımcıların eğitim aldıkları alanlar; Kimya (3), Tıbbi
Farmakoloji (1), Biyoloji (3), Fen Eğitimi (3) ve Fizik’tir (2). Sosyal bilimler grubundaki
katılımcıların alanları ise İngiliz Dili Eğitimi (1), Türkçe Eğitimi (3), Tarih (4), İktisadi ve
İdari Bilimler (2), Psikoloji (1) ve Sosyal Bilgiler Eğitimi’dir (1).
Veri Toplama Aracı
Veri toplamada, yarı yapılandırılmış görüşmelerden yararlanılmıştır. Bu işlemde,
araştırmacılar tarafından daha önceden hazırlanmış soruların sorulup görüşme esnasında bazı
ilave soruların sorulmasına da izin veren görüşme formu yöntemi izlenmiştir (Yıldırım &
Şimşek, 2008: 122). Bu amaçla 7 adet açık uçlu soru oluşturulmuştur. Bu sorular,
katılımcıların, çevre kirliliği ve kapsamı, elektromanyetik kirlilik ve kapsamı,
elektromanyetik kirliliğin etkileri ve elektromanyetik kirliliğe karşı alınan önlemlere yönelik
düşüncelerine odaklanmaktadır.
Veri Toplama Süreci ve Veri Analizi
Bire bir görüşmeler, araştırmacıların yüz yüze görüşebilecekleri katılımcılarla
araştırmacıların çalıştıkları fakültede uygun zaman ayarlanarak gerçekleştirilmiştir.
Araştırmacıların ulaşamayacakları mesafelerde olanların ise telefon görüşmesi yardımıyla
görüşlerine başvurulmuştur. Katılımcılardan gerekli izin alınarak mülakatların ses kaydı
yapılmış ve böylece verilerin gerektiğinde tekrar dinlenilmesine imkan sağlanmıştır.
Görüşmelerden elde edilen veriler öncelikle çözümlenmiştir. Ardından, elde edilen
verileri açıklayacak ortak temalara ulaşacak şekilde içerik analizine tabi tutulmuştur (Yıldırım
& Şimşek, 2008: 227). Bulgularda, gerekli yerlerin katılımcıların kendi ifadeleriyle
örneklendirilmesi amacıyla fen bilimleri grubundan olan katılımcıları belirtmede; “Fen1”,
“Fen2”; sosyal bilimler grubu öğrencileri belirtmede ise “Sos1”, “Sos2” gibi kodlamalar
kullanılmıştır. Öğrencilerin “evet/hayır”, “katılıyorum/katılmıyorum” gibi iki farklı gruba
ayrıldığı verilerin sunumunda daha önce Birinci Konur ve Konur’un (2011) da yaptığı gibi
DOLU, G. & ÜREK, H. 173
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
öğrencilerin sorunun cevabı olarak katıldıkları gruptaki frekansını ve bu grubu
örneklendirecek şekilde, öğrenci görüşlerini verecek şekilde tablolaştırmaya gidilmiştir.
Bulgular ve Yorumlar
Soru 1: Çevre kirliliği denildiğinde ne düşünüyorsunuz?
İlk olarak, katılımcıların çevre kirliliği konusundaki düşünceleri sorulmuş ve bu
kapsamda alınan cevaplar temalar altında toplanarak Tablo 2’de sunulmuştur. Bir katılımcının
cevabında birden fazla tema yer alabildiği için elde edilen temalar, toplam katılımcı
sayısından fazladır. Katılımcıların lisansüstü eğitim alanına göre, bu düşünceleri
karşılaştırılabilmektedir.
Tablo 2 Çevre Kirliliği Hakkındaki Düşünceler
Temalar
Fen
Bilimleri
Sosyal
Bilimler
f (%)
Hava kirliliği 10 (18.2) 6 (17.1)
Su kirliliği 7 (12.7) 6 (17.1)
Fabrika atıkları 5 (9.1) 1 (2.9)
Doğaya verilen zarar 4 (7.3) 8 (22.8)
Toprak kirliliği 4 (7.3) 4 (11.4)
Evsel atıklar 4 (7.3) 3 (8.6)
Gürültü kirliliği 4 (7.3) 2 (5.7)
Bilinçsizlik 4 (7.2) 2 (5.8)
Petrol atıkları 4 (7.3) 0 (0)
Radyoaktif kirlilik 3 (5.4) 0 (0)
Elektromanyetik kirlilik 2 (3.6) 1 (2.9)
Atık piller 2 (3.6) 0 (0)
Sağlığın bozulması 1 (1.8) 2 (5.7)
Hidroelektrik Santraller 1 (1.8) 0 (0)
Toplam 55 (100.0) 35 (100.0)
Katılımcıların hemen hemen hepsi çevre kirliliği denildiğinde hava, su ve toprak
kirliliğinden bahsetmiştir. Ancak sosyal bilimler ve fen bilimleri öğrencileri arasında bir
karşılaştırma yapıldığında fen bilimleri öğrencilerinin duruma daha ayrıntılı olarak yaklaştığı
görülmüştür. Örneğin, fen bilimleri grubundaki öğrenci cevapları arasında “Ergene
Nehri’ndeki su kirliliğinden”, “Ankara’nın kışın yoğun dumanlı eski halinden”, “yağa
bulanmış karabataklardan”, “ağır metallerden”, “hidroelektrik santrallerinden”, “deterjan
174 LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLER "ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE…
ARE GRADUATE STUDENTS SUFFICIENTLY AWARE…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
atıklarından”, “atık pillerden”, “araçların egzoz gazlarından” ve “petrol atıklarından”
bahsedilmekte iken bu tür cevaplara sosyal bilimler grubunda rastlanılmamıştır. Sosyal
bilimler grubunun bu soruya, “doğaya verilen zarar” şeklinde daha genel bir yaklaşım
gösterdikleri görülmektedir. Sosyal bilimler öğrencilerinin çevre kirliliği konusundaki
görüşlerinin çeşit açısından fen bilimleri öğrencilerine göre daha sınırlı olduğu görülmektedir.
Ayrıca katılımcıların cevaplarının çalışma alanlarından etkilendiği de görülmektedir.
Örneğin; “ağır metaller” ile ilgili açıklamalar bir kimyacı tarafından öne sürülürken,
“karabatakların kirlilikten etkilenmesi” ise bir biyolog tarafından öne sürülmüştür. Sosyal
bilimler grubundaki öğrenciler tarafından çevre kirliliği kapsamında en fazla öne sürülen
“doğaya verilen zarar” temasının, tarih, Türkçe eğitimi, sosyal bilgiler eğitimi, İngiliz dili
eğitimi ve iktisat alanlarında uzmanlaşmakta olan öğrenciler tarafından ileri sürüldüğü tespit
edilmiştir.
Sosyal bilimler grubunda, fen bilimleri grubuna göre daha az sayıdaki öğrenci “gürültü
kirliliği” ve “bilinçsizlik” gibi noktalara değindiği görülmektedir. Öte yandan “petrol
atıkları”, “atık piller”, “hidroelektrik santraller” ve “radyoaktif kirlilik” gibi daha ayrıntılı
noktalara değinen sosyal bilimler grubu öğrencisine ise rastlanmamıştır. Bir sosyal bilimler
grubu öğrencisi, aldıkları klasik eğitim ile hava, toprak ve su kirliliği konusunda
bilgilendiklerini ancak lisansüstü ders ve projeleri sayesinde geri dönüşüm hakkında daha
derin bilgiye sahip olduklarını ve önemini kavradıklarını belirtmiştir. “Elektromanyetik
kirlilik” kavramına değinenler ise her iki grupta da çok az sayıdadır.
Soru 2: Günümüzde sizi en çok etkileyen, en tehlikeli çevre kirliliği çeşidi hangisidir?
Katılımcıların “günümüzde sizi en çok etkileyen, en tehlikeli çevre kirliliği hangisidir”
sorusuna yönelik düşünceleri, Tablo 3’te gösterilmektedir.
Tablo 3 En Tehlikeli Kirlilik Çeşidi Hakkındaki Düşünceler
Temalar Fen
Bilimleri
Sosyal
Bilimler
Su kirliliği 4 3
Hava kirliliği 2 3
Evsel atıklar 2 1
Radyoaktif kirlilik 2 0
Toprak kirliliği 2 0
Fabrika atıkları 0 4
Elektromanyetik kirlilik 0 1
Toplam 12 12
DOLU, G. & ÜREK, H. 175
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 3’te görülebileceği gibi her iki grup için de en tehlikeli çevre kirliliği çeşidi su
kirliliği olarak bulunmuştur. Bunun sebebi olarak da içme suyu kaynaklarının dolayısıyla da
yaşamın olumsuz etkilenmesi öne sürülmüştür. Hava kirliliğinin en önemli kirlilik çeşidi
olarak öne sürülmesinin sebebi de nefes aldığımız her an sağlığımızı olumsuz etkilemesi
gösterilmiştir. Genel olarak, en tehlikeli kirlilik çeşitlerinin su, hava ve toprak kirliliği olarak
öne sürülmesinin sebebi; hava, toprak ve suyun sürekli birbiri ile etkileşim halinde olması ve
havada oluşan kirliliğin suya; sudaki kirliliğin de toprağa kolayca geçebilmesi şeklinde ifade
edilmektedir. Yaşam alanlarını kirleten “evsel atıklar”; daha etkili ve kalıcı izlere sebep olan
“radyoaktif kirlilik”; “fabrikaların faaliyete sonucu oluşan atıklar” diğer kirlilik çeşitleri
olarak öne sürülmektedir. "Elektromanyetik kirlilik" ise sadece bir sosyal bilimler öğrencisi
tarafından değinilmiştir.
Soru 3: Daha önce “elektromanyetik kirlilik” diye bir şey duydunuz mu?
Katılımcıların “elektromanyetik kirlilik ile ilgili bir şey duydunuz mu” sorusuna yönelik
düşünceleri, Tablo 4’te gösterilmektedir.
Tablo 4 Elektromanyetik Kirlilikten Haberdarlık Durumu
Fen
Bilimleri
Evet
(12 kişi)
Fen9: Evet, elektromanyetik kirlilik diye bir şey duydum. Çok
önemli olduğunu düşünüyorum.
Hayır
(0) -
Sosyal
Bilimler
Evet
(7 kişi)
Sos11: Duydum. Örneğin baz istasyonlarıyla ilişkili olduğunu
duymuştum.
Hayır
(5 kişi)
Sos5: Duymadım ama kullandığımız elektronik eşyalarla
ilgili bir kirlilik çeşidi olabilir.
Tablo 4’e göre fen bilimleri alanındaki katılımcıların hepsi daha önce elektromanyetik
kirlilik kavramını duyduklarını belirtirken, sosyal bilimler öğrencilerinden bu kavramdan
haberdar olmayanların sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. Bu kavramı daha önce
duymadığını belirten sosyal bilimler katılımcıları ise cevaplarında bu kavramın ne
olabileceğine dair tahminlerinden bahsetmişlerdir.
Soru 4: Elektromanyetik kirlilik kapsamına neler girer?
Katılımcıların elektromanyetik kirliliğin kaynaklarına dair düşünceleri, Tablo 5’te
gösterilmektedir. Tablo 5’te görüldüğü gibi katılımcılar birden fazla fikir ileri sürebildikleri
için toplam fikir sayısı katılımcı sayısını aşmaktadır. Sosyal bilimler grubundaki
katılımcılardan 3’ü bu konuda herhangi bir fikirlerinin olmadığını belirtmişlerdir.
176 LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLER "ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE…
ARE GRADUATE STUDENTS SUFFICIENTLY AWARE…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Tablo 5 Elektromanyetik Kirlilik Kapsamı Hakkındaki Düşünceler
Temalar Fen Bilimleri Sosyal Bilimler
f (%)
Elektrikli ev aletleri 9 (24.3) 7 (24.1) Cep telefonu 7 (18.9) 7 (24.1) Elektromanyetik ışınlar 6 (16.2) 1 (3.4) Bilgisayar 5 (13.5) 6 (20.7) Baz istasyonu 5 (13.5) 4 (13.8) Radyo/TV vericileri 2 (5.4) 3 (10.3) Röntgen cihazı 1 (2.7) 0 (0) Elektrik santralleri 1 (2.7) 0 (0) Radyoaktif elementler 1 (2.7) 0 (0) Kimyasal ürünler 0 (0) 1 (3.4) Toplam 37 (100) 29 (100)
Tablo 5’e göre katılımcılar tarafından elektromanyetik kirlilik kaynağı olarak en fazla
“elektrikli ev aletleri” ileri sürülmektedir. Bu kapsamda, saç kurutma makinesi, buzdolabı,
mikrodalga fırın gibi elektronik cihazlardan bahsedildiği görülmektedir. Cep telefonu ve
bilgisayarlardan da çok fazla bahsedildiği için ayrı temalarda sunulmuştur. Bazı katılımcılar,
özel olarak UV ışınları, X ışınları, kızılötesi ışınlar, mikrodalga gibi elektromanyetik
spektrumda yer alan ışınlardan bahsetmişlerdir. Bunlar da “elektromanyetik ışınlar” teması
altında sunulmuştur. Sosyal bilimler grubundan bir öğrencinin elektromanyetik kirlilik
kaynağı olarak “kimyasal ürünleri” göstermesi, onun bu konuda yanlış bilgilere sahip
olduğunu göstermektedir.
Soru 5: Sizce elektromanyetik kirlilik önemli midir?
Katılımcıların “sizce elektromanyetik kirlilik önemli midir” sorusuna yönelik
düşünceleri, Tablo 6’da gösterilmektedir.
Tablo 6’dan anlaşılabileceği gibi araştırmaya katılan bütün fen bilimleri öğrencileri için
elektromanyetik kirlilik çok ciddi bir konudur. Bu durumun sebebi olarak sağlığa verdiği
zarar, kansere sebep olması, hastalıklara yol açan tümörler oluşturması ve tersine çevrilmesi
mümkün olmayan durumlara sebep olmasından bahsedilmiştir. Ayrıca, bir fen bilimleri
katılımcısı elektromanyetik kirliliğin arı, yarasa ve balina gibi hayvanların iletişimine verdiği
zarardan bahsetmiştir. İki öğrenci grubu karşılaştırıldığında, 4 kişinin bu durumun ciddiyeti
konusunda kararsız kalması oldukça dikkat çekicidir. Sosyal bilimler grubundan sadece 5
katılımcı bu kirliliğin kansere, migrene ve hemen ortaya çıkmayan yan etkilerine değinerek
durumun ciddiyetini belirtmiştir.
DOLU, G. & ÜREK, H. 177
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 6 Elektromanyetik Kirliliğin Ciddiyeti ve Bunun Sebebine Yönelik Düşünceler
Fen
Bilimleri
Çok
önemlidir
(12 kişi)
Fen1: Elbette önemlidir. İnsan vücuduna oldukça zararlıdır.
Dönüşü olmayan sağlık problemleri oluşturabilir.
Fen3: Elektromanyetik kirlilik önemlidir. Önemli olmasının
en önemli sebebi de etkilerinin yıllar içinde görülüyor olması
ve engellenmesinin oldukça güç olmasıdır.
Fen11: İnsan vücudu yaklaşık 20 µ Sievest’lik bir radyasyona
maruz kalabilir. Bu sınır aşıldığında hayati organların
harabiyetine kadar sonuçlar meydana gelebilir. Bu nedenle,
kişisel görüşüm, elektromanyetik kirliliğin hayati
fonksiyonlarımızı etkileyeceği için önemli olduğudur. Bilmiyorum
(0) -
Sosyal
Bilimler
Çok
önemlidir
(8 kişi)
Sos2: Bence çok önemlidir. Ancak insanlar bu konuda
yeterince bilinçli değildir. Artan kanser vakaları, migren gibi
bazı hastalıkların görülme sıklıklarında elektromanyetik
kirliliğin önemli oranda etkisi olduğunu düşünüyorum.
Sos9: Çok önemlidir. Çünkü etkileri hemen ortaya çıkmıyor.
Ayrıca tespiti de zordur.
Sos10: Çok önemlidir. Çünkü insan vücuduna ciddi zararlar
verebilir. Ciddi sağlık problemleri yaşanabilir. Kanser
oluşumuna sebebiyet verebilir.
Bilmiyorum
(4 kişi)
Sos5: Bir fikrim yok.
Sos12: Tam olarak ne kadar önemli olduğunu bilmiyorum.
Soru 6: Elektromanyetik kirlilik en çok kimleri etkiler?
Elektromanyetik kirliliğin en çok etkiledikleri ile ilgili verilen cevapların
dağılımı Tablo 7’de gösterilmektedir. Sosyal bilimler grubundan bir katılımcı bu konuda bir
fikir belirtmemiştir.
Tablo 7 Elektromanyetik Kirliliğin Etkiledikleri
Temalar Fen Bilimleri Sosyal Bilimler
f (%)
Bütün canlılar 7 (33.3) 10 (58.8)
Uzun süre maruz kalanlar 5 (23.8) 1 (5.9)
Küçük çocuklar 4 (19.0) 4 (23.5)
Yaşlılar 1 (4.8) 1 (5.9)
Hamileler 1 (4.8) 1 (5.9)
Hastalığı olanlar 1 (4.8) 0 (0)
Hayvanlar 1 (4.8) 0 (0)
Bütün ekosistem 1 (4.8) 0 (0)
Toplam 21 (100.0) 17 (100.0)
Tablo 7’ye göre her iki gruptaki katılımcılar elektromanyetik kirlilikten, en fazla
oranda, bütün canlıların etkilendiğini düşünmektedir. Ancak buna ek olarak öğrenci
178 LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLER "ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE…
ARE GRADUATE STUDENTS SUFFICIENTLY AWARE…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
cevaplarında bazı ayrıntılara rastlanmaktadır. Bu ayrıntılar da Tablo 7’deki kategorilere dahil
edilmiştir. Küçük çocukların, yaşlıların ve hamilelerin en fazla etkilendiğini belirtenler de her
iki grupta da yaklaşık aynı orana sahiptir. “Uzun süre maruz kalanlar” temasına, çok fazla
bilgisayar kullananlar, cep telefonu ile uzun süre boyunca konuşanlar, fazla elektronik cihaz
kullananlar, büyük şehirlerde yaşayanlar ve evleri baz istasyonu yakınında olanlar gibi
yanıtlar dahil edilmiştir ve bu cevabı verenlerin oranı, fen bilimleri grubunda daha yüksektir.
elektromanyetik kirliliğin etkilediği kişilerden bahsederken, fen bilimleri katılımcılarından
biri anne rahmindeki bebeğin de bundan etkilenebileceğini ileri sürmüştür. Yine, “bütün
ekosistem”, “hayvanlar” ve “hastalığı olanlar” gibi daha ayrıntılı cevaplara fen bilimleri
grubunda rastlanırken sosyal bilimler grubundaki katılımcılar arasında bu tür cevaplara
rastlanmamıştır.
Soru 7: Elektromanyetik kirliliği önlemek için bir şey yapıyor musunuz?
Katılımcıların “elektromanyetik kirliliği önlemek için bir şey yapıyor musunuz”
sorusuna yönelik düşünceleri, Tablo 8’de gösterilmektedir.
Tablo 8 Elektromanyetik Kirliliğe Karşı Önlem Alma Konusundaki Düşünceler
Fen Bilimleri
Evet
(8 kişi)
Fen2: Cep telefonuyla az konuşmak, aynı odada uyumamak gibi
önlemler alıyorum. Ayrıca pil, elektrikli alet atıklarının
toplanmasına dikkat ediyorum.
Fen6: Elektromanyetik dalga yayma miktarı daha az olan telefon
kullanıyorum ve de telefonumu kendimden oldukça uzak tutuyorum.
Fen9: Elektromanyetik dalga yayan cihazları mümkün olduğunca az
kullanmaya çalışıyorum. Teknoloji hayatımızın vazgeçilmez bir
parçası olduğundan teknolojik aletlerden uzak kalmamız pek
mümkün olmuyor. Yapılanların kirliliği önlemekten çok kirliliğin
etkilerini uzaklaştırmak olduğunu düşünüyorum.
Hayır
(4 kişi)
Fen3: Elektromanyetik kirliliğin önüne geçmek için herhangi bir şey
yapmıyorum.
Fen11: Bunun için herhangi bir özen göstermiyorum çünkü hayatımı
kolaylaştıran bütün cihazlar elektromanyetik ışınım yapmaktadır.
Bunu şöyle ifade edebilirim. Etkileşimi ve sonuçlarını biliyorum.
Ama herhangi bir şey yapmıyorum. Çünkü hayatımı kolaylaştıran
bütün cihazlardan uzak durmak sadece hayatı yaşamayı
zorlaştırmak olur. Haberleşmeyi telefon olmadan nasıl yapardık
düşünmek bile zor.
Sosyal
Bilimler
Evet
(4 kişi)
Sos10: Cep telefonu ve bilgisayar gibi cihazları uzun süre
kullanmıyorum. Bu tür cihazları uyurken yatağıma çok yakın
mesafelerde bulundurmuyorum. Sos12: Kullanılmış pilleri pil toplama kutusuna atıyorum.
Hayır
(8 kişi)
Sos2: Elektromanyetik kirliliğin önüne geçmeye çalışmak aynı
zamanda hayatı kolaylaştıran birçok aletten uzak durmayı
gerektirdiğinden açıkçası bu konuda çok fazla şey yapabildiğimi
söyleyemem.
Sos3: Elektromanyetik kirliliğin önüne geçmek için birey olarak bir
şey yapmıyorum.
Sos6: Elektromanyetik kirliliğe sebep olan her şey günlük hayatın
bir parçası.
DOLU, G. & ÜREK, H. 179
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 8 incelendiğinde, fen bilimleri öğrencilerinin sosyal bilimler öğrencilerine göre
elektromanyetik kirliliğe karşı daha fazla önlem aldığı söylenebilir. Fen bilimleri grubundaki
öğrencilerin elektromanyetik kirliliğe karşı aldığı önlemler konusunda günlük hayatta
uyguladıkları bazı önlemleri belirttikleri görülmektedir. Sosyal bilimler grubundan bu konuda
hiçbir şey yapmadığını belirten katılımcı sayısı fen bilimlerindekilere göre daha fazladır ve
bireysel önlemler yerine toplum olarak alınacak önlemlerin bu konuda daha etkili olacağı
belirtilmektedir.
Sonuç ve Tartışma
Araştırma sonuçlarına göre, bütün lisansüstü öğrencileri, çevre kirliliği dendiğinde, ilk
olarak hava-su kirliliğini anımsamaktadır (Tablo 2). Toprak kirliliği de çevre kirliliği
kapsamında en fazla ileri sürülen kirlilik çeşitleri arasında yer almaktadır. Bununla uyumlu
olarak da en tehlikeli kirlilik çeşidi, hem fen hem de sosyal bilimler öğrencileri için su
kirliliği, ikinci olarak da hava kirliliği olarak bulunmuştur (Tablo 3). En tehlikeli kirlilik
çeşidi olarak elektromanyetik kirlilikten bahseden sadece bir öğrenci bulunmuştur. Bu
sonuçlar, Beyhun ve arkadaşlarının (2007) tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin çevresel risk
algılarını belirlemek için yaptıkları çalışmadan elde ettikleri sonuçlar ile benzerlik
göstermektedir. Bu çalışmada da katılımcıların yarısından fazlası, ozon tabakasının
delinmesini, kimyasal kirliliği, toprak kirliliğini, su kaynaklarının kirlenmesini, egzoz
gazlarını ve baz istasyonlarını ileri düzeyde tehlikeli olarak algılamaktadırlar. Bu öğrencilerin
yarısından daha azı, cep telefonları ve yüksek gerilimi ileri düzeyde tehlikeli olarak
görmektedir.
Elektromanyetik kirlilik kapsamında verilen cevaplar değerlendirildiğinde, fen bilimleri
öğrencilerinin sosyal bilimler öğrencilerine göre daha bilinçli olduğu söylenebilir. Bu durum
hem elektromanyetik kirlilikten ve kapsamından haberdar olma hem de elektromanyetik
kirliliğe karşı önlemler alma ve etkiledikleri konusunda fen bilimleri öğrencilerinin sosyal
bilimler öğrencilerine göre daha bilinçli olduğunu göstermektedir (Tablo 4, 5, 6, 8). Ayrıca,
sosyal bilimler öğrencilerinin konuya daha yüzeysel baktıkları sonucu da çıkarılabilir (Tablo
5, 7). Fen bilimleri grubundaki öğrenciler tarafından, sorulan sorulara daha fazla çeşit ve
sayıda fikir öne sürülürken sosyal bilimler grubundaki öğrencilerden daha az sayı ve çeşitte
fikir elde edilmiştir. Kenar ve diğerlerinin (2013) çalışması, ölçek geliştirmeye dayandığı için
öğrencilerin elektromanyetik kirlilik konusundaki bilinç düzeylerine dair bir sonuç
180 LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLER "ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE…
ARE GRADUATE STUDENTS SUFFICIENTLY AWARE…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
vermemiştir. Bu nedenle de yapılan çalışmadaki lisansüstü öğrenciler ile lisans öğrencilerinin
bu konudaki bilinç düzeyleri ilişkilendirilememiştir.
Bu çalışmada yer alan öğrenciler, lisansüstü çalışma alanları açısından düşünüldüğünde,
fen bilimleri ve soysal bilimler enstitüsü öğrencileri arasında böyle bir farklılık görülmesi
normal kabul edilebilir. Fizik, kimya, biyoloji gibi temel alanlarda eğitim almakta olan
öğrenciler ile tarih, dil eğitimi, iktisadi bilimler gibi alanlarda eğitim almakta olan
öğrencilerin, ilgi alanlarında farklılaşma olması doğaldır. Fen bilimleri grubundaki öğrenciler,
elektromanyetik kirlilik kapsamındaki bilgileri üniversite eğitimleri boyunca çeşitli dersler
aracılığıyla edinmektedirler. Ancak sosyal bilimler grubundaki öğrenciler için bu tür bir
bilgilenmenin öğretim programlarıyla alakalı olmaması sebebiyle öğretim programları
yardımıyla gerçekleştirilmesi pek mümkün değildir. Fakat lisans eğitimi süresince sağlanması
durumunda, alan dışı seçmeli dersler yardımıyla öğrencilere bu konuda destek sağlanabilir.
Ancak bu öneri, ülkemizdeki bütün üniversitelerde yeterli sayıda seçmeli ders imkanının
sunulamayabilmesi sebebiyle gerçekleşmeyebilir. Buna rağmen, konunun güncel bir mesele
olması sebebiyle, bazı öğrencilerde bu konuyla ilgili bir bilinç oluşmaması da ilginçtir.
Lisansüstü eğitim almakta olan bireylerin, kendi kendilerine öğrenmeyi öğrenmiş olmaları
beklenmektedir. Ayrıca, bu öğrencilerin, toplum için örnek teşkil edecek bireyler olmasından
dolayı, bu konu gibi hayati öneme sahip konular hakkında da fikir sahibi olmaları
gerekmektedir. Bunun yanında, bu durumla ilgili çözüm önerilerinin farkında olup, bunları
günlük hayatlarına geçirmeleri ve çevreleri ile bu konuda paylaşımda bulunmaları
gerekmektedir.
Günlük hayatımızı yakından ilgilendiren elektromanyetik kirlilik konusunda, eğitim
almakta olduğu alan ne olursa olsun özellikle lisansüstü seviyeye gelmiş öğrencilerin
tümünün bilinçli olması gerekmektedir. Elektromanyetik kirlilik konusuyla ilgili elde edilen
“hiç duymadım”, “hiçbir şey yapmıyorum”, “bir fikrim yok” gibi cevaplar, bilgiye kolayca
ulaşabildiğimiz günümüz koşulları göz önünde bulundurulduğunda, oldukça düşündürücüdür.
Öneriler
Başta sosyal bilimler öğrencilerinin olmak üzere tüm katılımcıların bu konudaki bilinç
seviyesini yükseltmek için çevre kirliliği konusunda, üniversite öğrencilerine, kendi alanları
dışında da olsa seçmeli ders imkanı sağlanarak bu konuda bilgilendirme ve bilinçlendirme
yapılabilir. Sosyal bilimler öğrencileri için genel kültür seçmelileri altında; fen bilimleri
öğrencileri için ise alan seçmelileri altında elektromanyetik kirlilik gibi daha spesifik içeriği
DOLU, G. & ÜREK, H. 181
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
kapsayacak şekilde çevre eğitimiyle ilgili dersler sunulabilir. Böylece Yılmaz-Tüzün ve
diğerleri (2008) ile Tuncer ve diğerlerinin (2009) de çalışmalarında bahsettiği sorunlara
çözüm sağlanmış olacaktır. Ayrıca, yine üniversite öğrencilerine yönelik olarak proje
çalışmaları kapsamında, bu tür konulara odaklanılması etkili olacaktır.
Kaynakça
Beyhun, N.E., Vaizoğlu S.A., Mete, A., Okur, S., Ongun, M., Orçan, S. & Güler, Ç. (2007).
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 2005-2006 Öğretim Dönemi Son Sınıf
Öğrencilerinde Çevresel Risk Algılama Düzeyi. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 6(5),
345-350.
Birinci Konur, K. & Konur, B. İlköğretim Öğretmenlerinin Kullandıkları Ölçme
Değerlendirme Metotlarına İlişkin Görüşleri. Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen
ve Matematik Eğitimi Dergisi, 5(2), 138-155.
Boyes, E., Myers, G., Skamp, K., Stanisstreet, K. & Yeung, S. (2007). Air quality: a
comparison of students’bconceptions and attitudes across the continents. Compare, 37
(4), 425–445.
Çabuk, B. & Karacaoğlu, Ö.C. (2003). Üniversite öğrencilerinin çevre duyarlılıklarının
incelenmesi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 36(1-2), 189-198.
Kenar, I., Turgut, S. & Gokalp, M.S. (2013). Electromagnetic pollution awareness scale.
International Journal of Educational Science, 5(3), 173-177.
Lorenzini , G. & Nali, C. (2004). Bio-monitoring of ozone by young students. Journal of
Biological Education, 38(4), 158-162.
Maes, A., Collier, M., Vandoninck, S., Scarpa, P. & Verschaeve, L. (2000). Cytogenetic
effects of 50 Hz magnetic fields of different magnetic flux densities.
Bioelectromagnetics, 21(8), 589–596.
Mortavazi, S.M.J., Ahmadi, J. & Shariati, M. (2007). Prevalence of subjective poor health
symptoms associated with exposure to electromagnetic fields among university
students. Bioelectromagnetics, 28, 326-330.
Otto, M. & von Mühlendahl, K.E. (2007). Electromagnetic fields (emf): Do they play a role in
children’s environmental health (ceh)?. Internatioanl Journal of Hygiene and
Environmental Health 210, 635–644.
182 LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLER "ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE…
ARE GRADUATE STUDENTS SUFFICIENTLY AWARE…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Röösli, M., Moser, M., Baldinini, Y., Meier, M. & Braun-Fahrländer, C. (2004). Symptoms of
ill health ascribed to electromagnetic field exposure – a questionnaire survey.
International Journal of Hygiene and Environmental Health, 207, 141-150.
Serway, R.A. & Beichner, R.J. (2009). Fen ve Mühendislik için Fizik 2, Elektrik ve
Manyetizma – Işık ve Optik (K. Çolakoğlu, Çev. Ed.). Ankara: Palme. (2000).
Sunay, Ç. (2000, Ocak). Teknolojiyle Gelen Sorun Elektromanyetik Kirlilik. Bilim ve Teknik,
386, 66-71.
Tuncer , G., Sungur, S., Tekkaya, C. & Ertepinar , H. (2004). Environmental attitudes of the
6th grade students from rural and urban areas: a case study for Ankara. Hacettepe
University Journal of Education, 26, 167-175.
Tuncer, G., Tekkaya, C., Sungur, S., Çakıroğlu, J., Ertepınar, H. & Kaplowitz, M. (2009).
Assessing pre-service teachers’ environmental literacy in Turkey as a mean to develop
teacher education programs. International Journal of Educational Development, 29,
426–436 .
Tuncer , G., Ertepinar , H., Tekkaya, C. & Sungur, S. (2005). Environmental attitudes of
young people in Turkey: effects of school type and gender. Environmental Education
Research, 11(2), 215-233.
Tuncer , G., Sungur, S., Tekkaya, C. & Ertepinar, H. (2007). A Comparative Study on Pre-
Service Teachers' and Elementary Students' Attitudes towards the Environment.
International Research in Geographical and Environmental Education, 16(2), 188-198.
Valentina, S.E., Zizi, R.C., Elena, C., Violeta, A. & Anca, P. A. (2010). Electromagnetic
Pollution of Environment. Latest Trends on Engineering Mechanics, Structures,
Engineering Geology Full Textbook, 130-135.
Yılmaz, A., Morgil, İ., Aktuğ, P. & Göbekli, İ. (2002). Ortaöğretim ve üniversite
öğrencilerinin çevre, çevre kavramları ve sorunları konusundaki bilgileri ve öneriler.
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 22, 156-162.
Yıldırım, A. & Şimşek, H. (2008). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri (6. Baskı).
Seçkin Yayıncılık: Ankara, 94-228.
Yılmaz-Tüzün, Ö., Teksöz Tuncer, G. & Aydemir, M. (2008). An investigation on the
elementary teachers’ knowledge about air pollution issues. Hacettepe University
Journal of Education, 35, 374-385.
DOLU, G. & ÜREK, H. 183
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
WHO. (2005). Fact sheet 296. Electromagnetic fields and public health. Electromagnetic
Hypersensitivity. <http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs296/en/index.html>
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 184-204.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 184-204.
Measurement of Vocational Personality Theory in Light of
Holland
Serkan PERKMEN & Erdoğan TEZCİ*
Balıkesir University, Balıkesir, TURKEY
Received: 22.01.2015 Accepted: 30.04.2015
Abstract :The main purpose of the current study is to examine the reliability and validity of a 55-item vocational
interests scale prepared in light of Holland’s theory. According to Holland, there are six personality types in the
workplace: Realistic, Investigative, Artistic, Social, Enterprising, and Conventional. People’s vocational
personality is measured by looking at their vocational interests in this theory. 310 pre-service teachers from there
departments including chemistry education, computer education/instructional technology and music education
participated in the study. Results, in general, supported the premises of Holland’s theory. Although the results of
confirmatory factor analysis supported the construct validity of the scale, 8 items possessed poor psychometric
properties. As expected, there were significant differences among the pre-service teachers in these departments
in terms of their vocational interests. The results of correlation and multi-dimensional scaling analyses produced
contradictory results with the Holland’s hexagon. Although the propositions of Holland’s theory is not fully
supported in the current study, we believe that our scale can be utilized confidently as an instrument to measure
people’s vocational personality and help them to choose a career that fits their personality.
Keywords: Holland’s theory, vocational interests, personality, counseling, career
DOI No:10.17522/nefefmed.57385
Summary
The main purpose of the current study is to examine the validity and reliability of a
55-item “Vocational Interests Scale” developed in light of Holland’s Theory of Personalities
in Work Environments. According to this theory, there are six types of people in terms of
personality in the workplace: Realistic, Investigative, Artistic, Social, Enterprising and
Conventional. Similarly, there are six types of work environments with the same names:
Realistic, Investigative, Artistic, Social, Enterprising and Conventional. The first proposition
of this theory is that people’s vocational success depends on the degree to which their
* Corresponding Author: Erdoğan Tezci, Assoc. Prof. Dr., Balıkesir University, Necatibey Education Faculty, Balıkesir / TURKEY. E-mail: [email protected]
185 HOLLAND TEORİSİNİN IŞIĞINDA MESLEK KİŞİLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ …
MEASUREMENT OF VOCATIONAL PERSONALITY THEORY IN LIGHT OF HOLLAND...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
personality fits the work environment. For example, realistic work environment is an ideal
environment for people with realistic personality traits but not for those with social
personality traits. In other words, there is a good fit if realistic people work in realistic
environments. The second proposition is that vocational choice is an expression of
personality. In other words, people tend to enter a career that fits their personality. For
example, people with artistic personality traits tend to enter a career in arts; those with
investigative personality traits tend to enter a career that requires mathematical and analytical
skills.
Although Holland’s theory and its instruments has been extensively examined and
utilized in the world, there is little research on the utility and applicability of this theory in
Turkey. To fill this gap, this study was conducted. Gencür (2011) created a 55-item a
vocational interests scale under the guidance of the authors of this study. He validated this
scale with pre-service mathematics teachers using exploratory factor analysis. Although
Gencür’s work supported the construct validity of the scale, there were two main concerns
needed to be addressed in his study. First, the participants were only from the mathematics
education department. Second, exploratory factor analysis instead of confirmatory factor
analysis was utilized.
We, as researchers, made an effort to address the methodological shortcomings of the
Gencür’s study. The 55-item vocational interests scale has been validated through
confirmatory factor analysis with 310 pre-service teachers enrolled in three departments:
chemistry education, computer education/instructional technology and music education. There
were 10 items in the realistic dimension of personality. However, all of the other personality
dimensions had 9 items. Some of the items included “trying to fix mechanical and electrical
problems”, “trying to understand scientific theories”, “playing a music instrument”, “guiding
other people”, “leading a group”, “keeping record of daily expenses”. The participants were
asked to indicate the degree to which they like these activities on a 5-point scale. Higher
scores indicated higher vocational interests in the respective dimension.
The confirmatory factor analysis on 55-item showed RMSEA value of 0.07, SRMR
value of 0.08, chi-square/df value of 3.69, CFI value of 0.87 and NFI value of 0.84. Although
RMSEA, SRMR and chi-square/df values supported the construct validity of the scale, CFI
and NFI values revealed that the data has not a very good fit with the data. Analysis of factor
loading and error variance of the items revealed that 8-item had poor psychometric properties.
Thus, these 8 items has been removed from the scale, which resulted in a 47-item vocational
PERKMEN, S. & TEZCİ, E. 186
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
interests scale. Confirmatory factor analysis with these items revealed that the data has a very
good fit with the data.
Another important finding of this study is that significant differences among the pre-
service teachers in terms of vocational interests have been found. As expected, the pre-service
teachers in the chemistry education had the highest realistic scores; those in the music
education department had the highest artistic scores. This result showed two important points:
First, the participants in this study chose a department consistent with their personality.
Second, this 47-item vocational interests scale has construct validity.
Although the results written so far seem to have supported the construct validity of the
scale, the results of multi-dimensional scaling analysis revealed contradictory results with the
Holland’s Hexagon. Contrary to the predictions of the theory, no hexagon existed in the
current study. This result suggests that the Holland Hexagon does not provide a good
theoretical framework for understanding the Turkish people’s vocational interests.
Based on the results of this study, it seems that the vocational interests scale has good
psychometric properties. Thus, we believe that it can be used in career counseling in our
county to identify people’s personality and help them choose a career that fits their
personality. Future research on addressing the shortcomings of this study will help us to
understand the cultural validity of Holland’s theory in our country.
187 HOLLAND TEORİSİNİN IŞIĞINDA MESLEK KİŞİLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ …
MEASUREMENT OF VOCATIONAL PERSONALITY THEORY IN LIGHT OF HOLLAND...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Holland Teorisinin Işığında Meslek Kişiliğinin Ölçülmesi
Serkan PERKMEN, Erdoğan TEZCİ*
Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi, Balıkesir, Türkiye
Makale Gönderme Tarihi: 22.01.2015 Makale Kabul Tarihi: 30.04.2015
Özet – Bu çalışmanın amacı meslek psikolojisinin en önemli teorilerinden birisi olan Holland Teorisinin ışığı
altında geliştirilen 55 maddelik mesleki ilgi ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik çalışmasını yapmaktır. Holland’a
göre kişiliklerine göre meslek yaşamında altı tip birey vardır: Gerçekçi, Araştırmacı, Sanatçı, Sosyal, Girişimci
ve Geleneksel. Bu teoride bireylerin kişilikleri mesleki ilgilerine göre ölçülür. Çalışmaya bir üniversitenin kimya
eğitimi, bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi ve müzik eğitimi bölümünden toplam 310 öğrenci katılmıştır.
Sonuçlar genel olarak Holland Teorisinin hipotezlerini desteklemiştir. Yapılan doğrulayıcı faktör analizi ölçeğin
yapı geçerliğini ispat etmesine rağmen 8 madde ölçeğin yapı geçerliğini bozmaktadır. Beklenildiği gibi bu üç
bölüm öğrencilerinin mesleki ilgilerinde farklılıklar ortaya çıkmıştır. Yapılan korelasyon ve çoklu ölçekleme
analizi Holland altıgeni ile çelişen sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Her ne kadar Holland teorisinin bütün hipotezleri
bu çalışma da desteklenmese de, geliştirilen mesleki ilgi ölçeği Türkiye’de yapılan mesleki rehberlik
hizmetlerinde bireyleri tanımak ve onları uygun kariyerlere yönlendirmek için bir ölçme aracı olarak
kullanılabilir.
Anahtar kelimeler: Holland Teorisi, mesleki ilgi, kişilik, rehberlik, kariyer
Giriş
Meslek psikolojisinin öncülerinden kabul edilen Parson’s a göre (1909), kariyer
seçiminde üç önemli nokta vardır: (1) Bireyin kendini tanıması (kişiliğini, neye önem
verdiğini bilmesi vb.), (2) Seçmeyi düşündüğü kariyer hakkında bilgi sahibi olması (o kariyeri
seçmenin kendisine getireceği avantaj ve dezavantajların farkına varması vb.), (3) İkisi
arasında doğru eşleştirme yapması. Bu bakış açısında birinci nokta bireye, ikinci nokta
çevreye üçüncü nokta ise ikisi arasındaki uyuma işaret etmektedir. Dolayısıyla iyi bir kariyer
seçiminde birey ve çevre arasındaki uyum önemlidir. Bireyin sahip olduğu kişisel özellikler
çalıştığı çevrenin özelliklerine benzerse uyum yüksek, benzemezse uyum düşük olur (Dawis,
2002; Çevik, 2011). Uyumun yüksek olması bireyin çalıştığı işteki tatminini artırırken, düşük
* İletişim: Erdoğan Tezci, Doç. Dr., Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi, Balıkesir / TÜRKİYE E-Mail: [email protected]
PERKMEN, S. & TEZCİ, E. 188
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
olması ise tatmini düşürür. Birey, çevre, uyum ve tatmin arasındaki ilişki Şekil 1’de
görülmektedir.
Şekil 1 Birey-Çevre Uyumu
Holland’a göre (1997) bireyin iş tatminine etki eden en kritik faktör meslek kişiliğidir.
Bu bakış açısına göre bireyin sahip olduğu kişilik özellikler çevrenin bireyden beklediği
kişilik özellikler ile uyumlu olmalıdır. Örneğin, belli bir iş (çevrede) bireyden sosyal,
konuşkan ve girişimci özelliklere sahip olmasını bekleyebilir. Eğer bireyde bu üç kişilik
özelliği varsa bireyin kişiliği ile çalıştığı çevre arasında uyum vardır denebilir.
Holland teorisine göre (1997) meslek yaşamında kişiliklerine göre 6 tip birey vardır:
Gerçekçi (GER), Araştırmacı (ARA), Sanatçı (SAN), Sosyal (SOS), Girişimci (GİR) ve
Geleneksel (GEL). Gerçekçi bireyler, somut problemleri çözmeyi severler. Psikomotor
becerileri iyidir. Bozulan mekaniksel ve elektrikli cihazları tamir etmeyi severler. Bağ bahçe
işleri ile uğraşmak gibi açık hava işlerinden hoşlanırlar. Araştırmacı bireyler, soyut problem
çözmeyi severler. Bilimsel, analitik ve meraklıdırlar. Karmaşık ve zor matematik ve mantık
problemlerini çözmeyi severler. Sanatçı bireyler, tiyatroya gitmek, müzik enstrümanı çalmak
ve fotoğraf çekmek gibi sanatsal aktivitelerden hoşlanırlar. Yaratıcılıkları ve hayal güçleri
yüksektir. Rutin işlerden hoşlanmazlar. Sosyal insanlar diğer insanların problemlerine ilgi
duyarlar ve onları çözmek için çaba sarf ederler. Yardım kuruluşlarında gönüllü olarak
çalışmak, başkalarına rehberlik yapmak ve toplumun faydası için başkalarından bağış
toplamak gibi aktiviteleri yapmaya ilgi duyarlar. Girişimci bireyler lider ruhludur. Konuşkan
ve maceracı insanlar olup daha fazla para kazanmak için risk alabilirler. İkna yetenekleri
yüksektir. Geleneksel bireyler rutin işleri sıkılmadan yapabilirler. Titiz, ayrıntıcı ve programlı
insanlardır. Detaylara önem verirler.
BİREY (Kişisel Özellikler)
ÇEVRE (İşin Özellikleri)
İŞ TATMİNİ UYUM
189 HOLLAND TEORİSİNİN IŞIĞINDA MESLEK KİŞİLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ …
MEASUREMENT OF VOCATIONAL PERSONALITY THEORY IN LIGHT OF HOLLAND...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Holland (1997) aynı zamanda 6 tip iş çevresi olduğunu iddia etmiştir: Gerçekçi (GEL),
Araştırmacı (ARA), Sanatçı (SAN), Sosyal (SOS), Girişimci (GİR) ve Geleneksel (GEL).
Gerçekçi iş çevresi somut problemlerin çözüldüğü, araştırmacı iş çevresi ise soyut
problemlerin ön planda olduğu iş çevreleridir. Sanatçı iş çevrelerinde hayal gücü ve yaratıcılık
ön plandadır. Sosyal iş çevreleri bireylerin ve toplumun problemlerinin çözülmeye çalışıldığı
iş çevresidir. Girişimci iş çevrelerinde maddiyat ve statü ön plandadır. Geleneksel iş çevreleri
ise genel itibariyle hiyerarşik iş çevreleri olup bu çevredeki işler düzen, titizlik ve dikkat
gerektirir. Araba tamirciliği, elektrikçilik meslekleri gerçekçi, akademisyenlik, mühendislik
meslekleri araştırmacı, yazarlık, tiyatro oyunculuğu meslekleri sanatçı, öğretmenlik, halkla
ilişkiler meslekleri sosyal, avukatlık, esnaflık gibi meslekler girişimci, sekreterlik ve eczacılık
gibi meslekler geleneksel iş çevrelerine sahiptir.
Birey-çevre uyumu Holland Teorisinin temel noktasını oluşturmaktadır. Önceden de
ifade edildiği gibi bireyin kişilik özellikleri ile çalıştığı çevrenin özellikleri arasında uyum
varsa birey işinden tatmin olur ve performansı yüksek olması olasıdır. Örneğin, gerçekçi bir
insanın araba tamirciliği gibi gerçekçi bir iş çevresinde çalışması uyumu ancak öğretmenlik
gibi sosyal bir iş çevresinde çalışması ise uyumsuzluğu gösterir. Benzer şekilde sanatçı
kişiliğe sahip bir bireyin tiyatro oyunculuğu gibi sanatçı bir iş çevresinde çalışması uyumun,
sekreterlik gibi geleneksel bir iş çevresinde çalışması uyumsuzluğun göstergesidir. Holland
hangi çevrelerin birbirine benzer, hangi çevrelerin birbirine benzer olmadığını kendi ismini
taşıyan altıgeninde göstermiştir (Bakınız Şekil 2). Örneğin, gerçekçi iş çevresine en yakın ve
benzer iş çevreleri araştırmacı ve geleneksel olduğundan gerçekçi, araştırmacı ve geleneksel
iş çevresi altıgende yan yanadır. Gerçekçi iş çevresine en benzemeyen iş çevresi ise sosyal
olduğundan gerçekçi iş çevresi ile sosyal iş çevresi altıgende birbirlerine zıt konumdadır.
Şekil 2 Holland Altıgeni
Girişimci Sosyal
Sanatsal
Araştırm
acı Gerçekç
i
Geleneksel
PERKMEN, S. & TEZCİ, E. 190
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Bu altıgen sadece iş çevrelerinin birbirlerine olan benzerliklerini göstermek için değil
bireylerin mesleki ilgilerinin ne sırada olduğunu göstermek içinde kullanılabilir. Örneğin bağ
bahçe işleri ile uğraşmayı ve bozulan mekaniksel ve elektrikli cihazları tamir etmeyi çok
seven gerçekçi bir birey büyük ihtimal bilimsel teorileri anlamak, karmaşık matematik
problemlerini çözmek gibi araştırmacı aktiviteler ile evrak düzenleyip dosyalamak, hesap
kitap işleri ile uğraşmak gibi geleneksel aktivitelere ilgi duymaktadırlar. Ancak bu bireyin
başkalarından yardım toplamak, bir yardım kuruluşunda gönüllü olarak çalışmak gibi sosyal
aktivitelere ilgi duyması düşük bir ihtimaldir.
Holland’ın (1997) geliştirmiş olduğu “Self-Directed Search” bireylerin meslek
kişiliğini belirlemek için ABD ve dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ölçekte
bireylere çeşitli mesleki aktiviteler verilip o aktiviteyi yapmaya ilgi duyup duymadıkları
(sevip sevmedikleri) ve o aktiviteleri yapma üzerine kendilerini ne kadar yetenekli gördükleri
sorulmaktadır. Ancak bu ölçekte “vergi iade formunu doldurma”, “açık havada çalışma” gibi
aktivitelerde yer almaktadır. “Açık havada çalışmak” ifadesinden ne demek istendiğini Türk
insanı tam olarak anlayabilir. Vergi iade formları daha çok geçmişte doldurulduğu için
Türkiye’de belli yaş altındaki kesim bu konuda herhangi bir tecrübe yaşamamıştır.
Dolayısıyla bu soruyu Türkiye’de sormak bireyin meslek kişiliğinin ölçülmesine yardımcı
olmaz. “Self-directed search” teki bu eksikliklere dayalı olarak Türk kültüründe bazı
araştırmacılar (Perkmen ve Sahin, 2003; Gencür, 2011) kendi mesleki ilgi ölçeklerini
geliştirmişlerdir. Bu araştırmacılar self-directed search’teki bazı soruları direkt olarak
Türkçe’ye çevirmiş, bazı soruları iptal etmiş, bazı sorular da kendileri ilave etmişledir.
Türkiye’de bu ölçekler kullanılarak yapılan bir çalışmada bilişim teknolojileri
öğretmenlerinin gerçekçi puanları ile mesleki tatminleri arasında anlamlı bir ilişki
bulunmuştur (Perkmen ve Dağıstanlı, 2012). Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi
öğrencileri üzerine yapılan benzer bir çalışmada ise öğrencilerin gerçekçi ve geleneksel
puanları ile bölüm tatmini arasında pozitif, sanatçı puanları ile negatif ve anlamlı bir ilişki
bulunmuştur (Perkmen ve Sahin, 2013). Müzik öğretmenliği öğrencileri üzerine yapılan bir
çalışmada bölüm tatmininin sanatçı ve sosyal kişilik puanları ile pozitif ve anlamlı bir ilişkisi
belirlenmiştir (Çevik, Perkmen, Alkan ve Shelley, 2013). Gencür (2011) ilköğretim
matematik öğretmenliği öğrencisi üzerine yaptığı çalışmada sosyal puanlarla bölüm tatmini
arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki bulmuştur. Türkiye’de bahsi geçen bu dört çalışma
Holland teorisi ile tutarlı sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla bu teori Türkiye’de
bireylerin mesleki ve bölüm tatminlerini anlamak için faydalı bakış açısı sunabilir. Ancak bu
191 HOLLAND TEORİSİNİN IŞIĞINDA MESLEK KİŞİLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ …
MEASUREMENT OF VOCATIONAL PERSONALITY THEORY IN LIGHT OF HOLLAND...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
çalışmalarda bireylerin kişilik puanları arasında teori ile çelişen sonuçlar ortaya çıkmıştır.
Örneğin, araştırmacı ile girişimci köşeler birbirine zıt olduğundan bu iki puan arasında bir
ilişki beklenmezken bu çalışmaların çoğunda bu iki puan arasında orta düzey ve anlamlı ilişki
ortaya çıkmıştır.
Holland Teorisinin ve altıgeninin ABD’de ortaya atıldığının altını çizmekte fayda
vardır. Başka ülkelerden birçok araştırmacı ise Holland altıgenin doğruluğunu ve bireylerin
mesleki ilgilerinin bu altıgendeki sıralama ile açıklanıp açıklanamayacağını kendi ülkelerinde
test etmiştir. Diğer ülkelerde yapılan çalışmalar Türkiye’de yapılan çalışmalarda olduğu gibi
Holland altıgeni ile çelişen sonuçlar ortaya çıkarmıştır (Farh, Leong ve Law, 1998; Nangy,
Trautwein ve Lüdtke, 2010; Tang, 2009; Toit ve Bruin, 2002). Örneğin, Toit ve Bruin (2002)
Güney Afrika’da yapmış olduğu çalışmada altıgendeki artistik ve sosyal puanları yer
değiştirmiştir. Dolayısıyla altıgendeki araştırmacı köşeye en yakın köşe sanatçı değil sosyal
olarak bulunmuştur.
Holland Teorisi ve bu teori üzerine geliştirilen ölçekten mesleki rehberlik alanında
dünyada yaygın olarak kullanılmakta iken Türkiye’de bu teorinin kullanışlılığı ve ölçek
geliştirme çalışmaları çok sınırlıdır. Ayrıca geliştirilen ve geçerliği ispatlanmaya çalışılan
ölçek çalışmalarında bir takım problemler mevcuttur. Örneğin, çalışmalarda kullanılan
örneklemler homojendir. Bir başka ifade ile araştırmacılar sadece aynı bölümün öğrencileri
veya aynı mesleğin çalışanları üzerine çalışmalarını yapmıştır. Aynı zamanda yapılan
çalışmalar korelasyonel olup yapı geçerliğini ispatlamak için açımlayıcı faktör analizi tekniği
kullanılmıştır. Örneğin, Gencür (2011) geliştirmiş olduğu 55 maddelik mesleki ilgi ölçeğinin
geçerliğini sadece ilköğretim matematik öğretmenliği üzerinde yapmış ve yapı geçerliği için
açımlayıcı faktör analizi tekniğini kullanılmıştır. Daha ileri istatistik analiz tekniklerinin
kullanıldığı ve çalışma grubunun daha heterojen olduğu çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Gerçekleştirilen bu çalışmanın amacı Gencür’ün (2011) geliştirmiş olduğu mesleki ilgi
ölçeğinin geçerliğini üç farklı bölümde test etmektir. Çalışmada açımlayıcı faktör analizi
yerine doğrulayıcı faktör analizi kullanılmış, korelasyon analizine ilaveten çoklu ölçekleme
(multi-dimensional scaling) analizi yapılmıştır. Yapılan bu ileri istatistik analiz teknikleri ve
daha heterojen bir grup ile ölçeğin geçerliğine ilişkin daha sağlıklı bir bakış açısı sunulabilir.
Bu çalışma üç araştırma sorusu üzerine inşa edilmiştir:
1) Mesleki ilgi ölçeğinin yapı geçerliği ne düzeydedir?
2) Türk kültüründe bireylerin mesleki ilgileri Holland altıgeni ile tutarlı mıdır?
3) Bölümler arası bireylerin meslek kişilikleri açısından anlamlı bir fark var mıdır?
PERKMEN, S. & TEZCİ, E. 192
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Yöntem
Çalışma Grubu
Bu çalışmaya Türkiye’nin batısındaki bir üniversitenin eğitim fakültesinin üç farklı
bölümünden (kimya eğitimi, müzik eğitimi, bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi) 310
öğrenci katılmıştır (112 Kadın, 198 Erkek). Katılımcılardan 105 kişi kimya eğitimi
bölümünde, 95 kişi müzik eğitimi bölümünde 110 kişi bilgisayar ve öğretim teknolojileri
bölümünde okumakta olup yaş ortalamaları 20,8 dir.
Veri Toplama Aracı
Bu çalışmada Gencür’ün (2011) geliştirmiş olduğu 55 maddelik mesleki ilgi ölçeği
kullanılmıştır. Bu araştırmacı, ölçeği 518 matematik öğretmenliği bölümünde okuyan öğrenci
üzerinde uygulamış ve açımlayıcı faktör analizi yapmıştır. Holland Teorisi’ninde iddia ettiği
gibi faktör analizi sonuçları 6 faktörlü sonucu desteklemiş ve bu faktörler toplam varyansın
%43’ünü açıklamıştır. Ancak ölçekteki 15 madde ait olduğu faktöre ya düşük faktörle
yığılmış ya da birden fazla faktöre yığılmıştır. Ölçeğin Cronbach Alfa değeri 0.85
bulunmuştur. Her ne kadar bu ölçekteki 15 madde problemli gibi görünse de Gencür (2011)
ölçeğin yapı geçerliğini doğrulayıcı faktör analizi ile değil açımlayıcı faktör analizi ile
yapmıştır. Doğrulayıcı faktör analizi ölçeğin yapı geçerliğine ilişkin daha sağlıklı bilgi
verebileceğinden 55 maddenin hepsi bu çalışmada kullanılmıştır. Bu çalışmada 55 maddenin
tamamı üzerine doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır.
Mesleki İlgi Ölçeği 6 boyuttan oluşmaktadır: Gerçekçi (10 madde), Araştırmacı (9
madde), Sanatçı (9 madde), Sosyal (9 madde), Girişimci (9 madde) ve Geleneksel (9 madde).
“Bozulan mekaniksel ve elektrikli cihazları tamir etmeye çalışmayı” (Gerçekçi), “Bilimsel
teorileri anlamaya çalışmayı” (Araştırmacı), “Tiyatro ve drama gibi oyunlarda oynamayı”
(Sanatçı), “Diğer insanların problemlerini dinlemeyi ve onlara çözümler üretmeye çalışmayı”
(Sosyal), “Bir gruba liderlik yapmayı” (Girişimci), “Derslerde veya toplantılarda not tutmayı”
(Geleneksel) ölçek maddelerine örneklerdir. Ölçeğin tamamı Ek’te verilmiştir. Katılımcılar bu
aktiviteleri yapmayı ne kadar sevdiklerini 1 ile 5 arasında değişen (1 = Hiç Sevmem,
2=Sevmem, 3=Ne Severim Ne Sevmem, 4 = Severim, 5 = Çok Severim) puanla
belirtmektedirler. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda düşük faktörlü maddeler ölçekten
çıkartılmış ve katılımcıların kişiliğin her bir boyutundaki puanları hesaplanmıştır. Puan
hesaplaması yaparken ilgili boyuttaki maddelere verilen yanıtların ortalaması alınmıştır.
Dolayısıyla kişiliğin her bir boyutundaki puanlar 1 ile 5 puan arasında değişmektedir.
193 HOLLAND TEORİSİNİN IŞIĞINDA MESLEK KİŞİLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ …
MEASUREMENT OF VOCATIONAL PERSONALITY THEORY IN LIGHT OF HOLLAND...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Veri Analizi
Bu çalışmada öncelikli olarak 55 maddelik Mesleki İlgi Ölçeği üzerine doğrulayıcı
faktör analizi yapılarak 6 faktörlü modelin uygunluğu ve ölçeğin yapı geçerliği test edilmiştir.
Modelin uygunluğunu anlamak için ki-kare/serbestlik derecesi, NFI, CFI, RMSEA ve SRMR
değerlerine bakılmıştır. Ki-kare/serbestlik derecesi oranının 5’den küçük olması, CFI ve NFI
değerlerinin 0.90’dan yukarı olması, RMSEA ve SRMR değerlerinin 0.08’den küçük olması
modelin kabul edilebilir ve iyi bir model olduğuna işarettir (Kline, 2005). Ardından her bir
maddenin ait olduğu faktöre ne kadar yüklendiği (faktör yükü) ve o maddenin hata varyansı
incelenmiştir. Bir maddenin iyi madde olabilmesi için ilgili maddenin faktör yükünün yüksek
ve hata varyansının düşük olması beklenir. Faktör yük değeri 0.40’dan düşük ve hata
varyansı yüksek olan maddeler ölçekten çıkartılmıştır.
Uygun olmayan sorular ölçekten çıkartıldıktan sonra katılımcıların her bir kişilik
boyutundaki puanları hesaplanmıştır. Hesaplanan puanlar bölümlere göre karşılaştırılmıştır ve
bununla ilgili çeşitli hipotezler ortaya atılmıştır. Holland’a göre bireyler kişiliklerine uygun
bölüm ve meslek seçme eğilimindedir. Örneğin, müzik eğitimi bölümünde okuyan bir kişinin
sanatçı kişilik puanının yüksek ancak geleneksel kişilik puanının düşük olması beklenir.
Ayrıca müzik eğitiminde okuyan bireylerin sanatçı kişilik puanlarının BÖTE ve kimya
eğitimi bölümünde okuyanlara göre daha yüksek ancak geleneksel puanlarının daha düşük
olması beklenir. Holland teorisine dayalı olarak gerçekleştirilen bu çalışmada bu üç bölümde
okuyan öğrencilerin kişilik puanları ile ilgili çeşitli hipotezler atılmıştır (Tablo 1). Bu tabloda
kimya eğitimi öğrencilerinin ortalama puanları KE, bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi
bölümü öğrencilerinin ortalama puanları BÖTE, müzik eğitimi öğrencilerinin puanı ise ME
ile gösterilmiştir. Örneğin, teorik çerçeveye dayalı olarak kimya eğitimi bölümü
öğrencilerinin araştırmacı puanlarının diğer iki bölümden istatistiksel olarak daha yüksek
olacağı hipotezi ortaya atıldı.
Bölümler arasında kişiliğin 6 boyutu arasında genel olarak anlamlı bir fark olup
olmadığını anlamak için MANOVA testi yapılmıştır. MANOVA testinde bölüm değişkeni
bağımsız değişken olarak, kişiliğin altı boyutunda alınan puanlar ise bağımlı değişkenler
olarak belirlenmiştir. Tukey testi ile hangi boyutlarda fark olduğu belirlenmiştir. Bu
hipotezlerin desteklenmesi ölçeğin yapı geçerliğine delil olarak kullanılmıştır.
PERKMEN, S. & TEZCİ, E. 194
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 1 Hipotezler ve Teorik Sebepleri
Boyut Hipotez Teorik Sebep
Gerçekçi KE = BÖTE > ME
Kimya eğitimi bölümünde deneyler mekaniksel
aletlerle yapılır. Bilgisayarla ilgili problemleri
çözmek için gerçekçi olmak önemlidir. Müzik
eğitiminde başarı için ise gerçekçi olmak önemli
değildir. Araştırmacı KE > BÖTE > ME
Bu üç bölüm arasında araştırmacı iş çevresini en
çok yansıtan kimya eğitimi bölümdür. BÖTE
bölümü ise Müzik Eğitiminden daha fazla
araştırmacı iş çevresinin özelliklerini yansıtır. Sanatçı ME > BÖTE = KE
Bu üç bölüm arasında sanatçı iş çevresini en çok
yansıtan müzik eğitimidir. BÖTE ve Kimya
Eğitimi bölümü sanatçı iş çevresinin özelliklerini
yansıtmaz. Sosyal KE= BÖTE = ME
BÖTE, müzik eğitimi ve kimya eğitimi
öğretmenlik ile ilgili bölümler olduğu için bu üç
bölüm sosyal çevrenin özelliklerini eşit ölçüde
yansıtır. Girişimci KE= BÖTE = ME
Her üç bölümde girişimci iş çevresinin
özelliklerini yansıtmaz. Geleneksel KE = BÖTE > ME
Müzik öğretmenliği bölümü öğrencilerinin çoğu
sanatçı kişilik özelliklerine sahip olduğundan
geleneksel puanları düşüktür.
Katılımcıların kişilik puanları hesaplandıktan sonra ayrıca korelasyon analizi
yapılmıştır. Korelasyon analizinin amacı bireylerin kişilik puanları arasındaki ilişkiyi
incelemektir. Holland altıgenine dayalı olarak bu analizde çeşitli hipotezler belirlenmiştir.
Örneğin, gerçekçi kişiliğe en yakın köşeler araştırmacı ve geleneksel olduğundan gerçekçi
puanların araştırmacı ve geleneksel puanlar ile anlamlı ilişkisi olması beklenir. Gerçekçi
kişilik köşesine en uzak köşe sosyal olduğundan gerçekçi kişilik puanları ile sosyal puanlar
arasında anlamlı bir ilişki çıkması beklenmemiştir. Korelasyon analizinin ardından son olarak
çoklu ölçekleme (multi-dimensional scaling) analizi yapılmıştır. Eğer bireylerin ilgileri
gerçekten Holland altıgenindeki sırada gelişiyorsa bu analiz sonucunda puanlara dayalı olarak
altıgen şeklinin ortaya çıkması gerekmektedir.
Bulgular
Doğrulayıcı faktör analizi sonuçlarına göre 6-faktörlü modelin RMSEA değeri 0.07,
SRMR değeri 0.08, ki-kare/serbestlik derecesi değeri 3.69, CFI değeri 0.87 ve NFI değeri
0.84 bulunmuştur. Her ne kadar RMSEA, SRMR, ki-kare/serbestlik derecesi değerleri
195 HOLLAND TEORİSİNİN IŞIĞINDA MESLEK KİŞİLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ …
MEASUREMENT OF VOCATIONAL PERSONALITY THEORY IN LIGHT OF HOLLAND...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
modelin uygun bir model olduğunu gösterse de CFI ve NFI değerleri modelin mükemmel bir
model olmadığını göstermiştir. Maddelerin ilgili kişilik boyutundaki faktör yükleri ve hata
varyansları incelendiğinde 2 gerçekçi maddenin (“El becerisi gerektiren işler yapmayı”,
“Fiziksel güç gerektiren sporlar yapmayı”, 3 girişimci maddenin (“Kendi hedeflerine ulaşmak
için başkalarını kullanmayı”, “Başkalarının hayatlarına etki eden (olumlu ya da olumsuz)
kararlar vermeyi”, “Daha fazla maddi gelir elde etmek amacıyla yüksek risk gerektiren
yatırımlar yapmayı” ile 3 geleneksel maddenin (” Bir ürünün kusurlarını araştırmayı”, “Hesap
kitap işleri ile uğraşmayı”, “Emir komuta zincirinin olduğu (hiyerarşinin olduğu) iş yerlerinde
çalışmayı”) faktör yüklerinin düşük ve hata varyanslarının yüksek olduğu bulunmuştur. Bu
maddeler ölçekten çıkartıldıktan sonra tekrar doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Sonuçlar
RMSEA değerinin 0.07’den 0.06’ya, SRMR değerinin 0.08’den 0.07’ye, ki-kare/serbestlik
derecesi 3.69’dan 3.66’ya düştüğünü, CFI değerinin 0.87’den 0.92’ye, NFI değerinin
0.84’den 0.90’a yükseldiğini göstermiştir. Bütün bu değerler modelin uygun bir model
olduğunu göstermiştir. Cronbach alpha değerleri gerçekçi için 0.80, araştırmacı için 0.81,
sanatçı için 0.85, sosyal için 0.78, girişimci için 0.75, geleneksel için 0.79 olarak
bulunmuştur. Bulunan bu cronbach alpha değerleri katılımcıların ölçek sorularına verdiklerini
yanıtların tutarlılığını dolayısıyla ölçeğin güvenirliğini göstermektedir.
Ölçekten 8 madde çıkartıldıktan sonra kalan 47 maddeye dayalı olarak bireylerin
gerçekçi, araştırmacı, sanatçı, sosyal, girişimci ve geleneksel puanları hesaplandı ve bu
puanlar bölümlere göre karşılaştırılmıştır. 3 bölümdeki öğrencilerin kişilik puanlarının
ortalaması Tablo 2’de verilmiştir. Örneğin, kimya eğitimi öğrencilerinin gerçekçi puan
ortalaması 3.88, BÖTE bölümü öğrencilerinin 3.79, müzik eğitimi bölümü öğrencilerinin 2.57
olduğu bulunmuştur. MANOVA testi sonuçları bu üç bölüm arasında anlamlı farklar ortaya
çıkarmıştır. Örneğin, hipotez olarak da ortaya atıldığı gibi müzik öğretmenliği öğrencilerinin
sanatçı puanlarının (Ort. = 4.51, SS = 0.21), kimya eğitimi (Ort. = 2.75, SS = 0.56) ve BÖTE
bölümü (Ort. = 2.92, SS = 0.59) öğrencilerinden istatistiksel olarak yüksek olduğu
bulunmuştur. Dolayısıyla kişiliğin sanatçı boyutu ile ilgili ortaya atılan hipotez tam olarak
desteklenmiştir. Ancak ortaya atılan 6 hipotezden 4’ü tam olarak, 2 tanesi kısmi olarak
desteklenmiştir. Örneğin, kimya eğitimi, BÖTE ve müzik eğitimi öğrencilerinin sosyal
puanlarının istatistiksel olarak aynı olması beklenirken kimya eğitimi öğrencilerinin sosyal
puanları (Ort. = 3.75, SS = 0.30), BÖTE (Ort. = 4.21, SS = 0.32 ve müzik eğitimi (Ort. = 4.31,
SS = 0.41) öğrencilerinden daha az bulunmuştur. Benzer şekilde kimya eğitimi, BÖTE ve
müzik eğitimi öğrencilerinin girişimci puanlarının istatistiksel olarak aynı olması beklenirken
PERKMEN, S. & TEZCİ, E. 196
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
BÖTE öğrencilerinin girişimci puanları (Ort. = 3.41, SS = 0.59), kimya eğitimi (Ort. = 2.91,
SS = 0.55) ve müzik eğitimi (Ort. = 2.75, SS = 0.63) öğrencilerinden daha fazla bulunmuştur.
Tablo 2 Üç bölüme göre Betimsel İstatistik ve Hipotez Testi Sonuçları
BÖLÜMLER
Kişilik Boyutu Hipotez/Sonuç KE BÖTE ME
Ortalama (Standart Sapma)
Gerçekçi KE =BÖTE > ME
(Tam olarak
desteklendi)
3.88 (0.47) 3.79 (0.43) 2.57 (0.51)
Araştırmacı KE > BÖTE > ME
(Tam olarak
desteklendi)
4.02 (0.35) 3.55 (0.41) 2.51 (0.61)
Sanatçı ME > KE = BÖTE
(Tam olarak
desteklendi)
2.75 (0.56) 2.92 (0.59) 4.51 (0.21)
Sosyal KE=BÖTE=ME
(Kısmi desteklendi) 3.75 (0.30) 4.21 (0.32) 4.31 (0.41)
Girişimci KE=BÖTE=ME
(Kısmi desteklendi) 2.91 (0.55) 3.41 (0.59) 2.75 (0.63)
Geleneksel KE = BÖTE > ME
(Tam olarak
desteklendi)
3.81 (0.44) 3.72 (0.45) 3.11 (0.62)
Şekil 3’de verilen korelasyon analizi sonuçlarına gerçekçi-geleneksel, gerçekçi-sosyal
köşeleri arasındaki ilişki dışında diğer bütün ilişkiler istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.
Veri analizi bölümünde de belirtildiği gibi birbirine yakın köşeler arasındaki korelasyon
değerlerinin yüksek, uzak köşeler arasındaki ilişkinin zayıf olması beklenir. Ancak bu
konudaki hipotezlerin çoğu desteklenmemiştir. Örneğin, araştırmacı ile girişimci köşeler
birbirlerine zıt köşeler olmasına rağmen bütün değişkenler arasındaki en yüksek ilişki bu iki
köşe arasında olduğu (r = 0.47, p < .01) belirlenmiştir. Gerçekçi ile geleneksel birbirlerine
komşu köşeler olmasına rağmen iki köşe arasında 0’ya yakın bir korelasyon katsayısı
(r=0.03) ortaya çıkmıştır.
197 HOLLAND TEORİSİNİN IŞIĞINDA MESLEK KİŞİLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ …
MEASUREMENT OF VOCATIONAL PERSONALITY THEORY IN LIGHT OF HOLLAND...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Şekil 3: Kişilik Puanları Arası İlişki (Not: 0.14’ün üzerindeki bütün korelasyon değerleri istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.)
Son olarak yapılan çoklu ölçekleme analizinde Holland teorisine göre bir altıgen
çıkmasını beklenmesine karşın analiz sonucu çok farklı bir yapıyı ortaya çıkmıştır (Bakınız
Şekil 4). Şekilde iki grup görülmektedir: Gerçekçi puanlar ve diğer puanlar. Beklenildiği gibi
gerçekçi puanlara en uzak puanlar sosyal puanlar olarak bulundu. Ancak hipotezin aksine
araştırmacı ile girişimci puanlar birbirine çok yakın olduğu belirlenmiştir.
Şekil 4: Çoklu Ölçekleme (multi dimensional scaling) Sonuçları
Sanatçı Geleneksel
Girişimci Sosyal
Araştırmacı Gerçekçi
.45
.31
.38
.32
.03
.32
.15
.08
.17
.30
.47
.42
.22
.40 .27
PERKMEN, S. & TEZCİ, E. 198
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Özetle, yapılan doğrulayıcı faktör analizi ve bölüm karşılaştırılmaları ölçeğin yapı
geçerliğini büyük ölçüde desteklemiştir. Doğrulayıcı faktör analizinde soruların büyük
çoğunluğu ait olduğu faktöre yüksek yığılmış ve bölüm öğrencileri arasında beklenildiği gibi
kişilik puanları açısından anlamlı farklar bulunmuştur. Ancak korelasyon ve çoklu ölçekleme
analizi Holland Teorisi temel alınarak atılan hipotezlerin çoğunu desteklememiştir.
Tartışma
Bu çalışmanın amacı Gencür’ün (2011) geliştirmiş olduğu ve matematik öğretmenliği
öğrencileri üstünde açımlayıcı faktör analizi yöntemiyle geçerlik çalışmasını yaptığı mesleki
ilgi ölçeğinin yapısal geçerliğini kimya eğitimi, BÖTE ve müzik eğitimi öğrencileri üzerinde
test etmekti. Bu çalışmada yapı geçerliği için açımlayıcı faktör analizi yoluyla değil
doğrulayıcı faktör analizi kullanılmış ve ayrıca üç bölüm öğrencilerinin puanları
karşılaştırılmıştır. Gencür (2011) çalışmasına dayalı olarak 14 maddenin ölçeğin yapı
geçerliğini bozduğu sonucunu çıkarsa da bu çalışmada sadece 7 maddenin ölçeğin yapı
geçerliğine olumsuz etkide bulunduğu tespit edilmiştir. Bölümler arası yapılan
karşılaştırmalar ise çoğunlukla ölçeğin yapı geçerliğini desteklemiştir. Korelasyon ve çoklu
ölçekleme analizi ise Holland altıgenine uygun sonuçlar ortaya çıkarmamıştır.
Bu çalışmada 2 gerçekçi madde “El becerisi gerektiren işler yapmayı” ve “Fiziksel
güç gerektiren sporlar yapmayı” ait olduğu faktöre düşük yığılmıştır. Teorik açıdan gerçekçi
bireylerin el becerileri yüksek ve fiziksel güçleri iyidir. Bu soruların düşük faktörle
yığılmasını belki de soruların yazımı ile açıklanabilir. Örneğin “el becerisi gerektiren işler
yapmayı” ifadesi çok geniş kapsamlı ve soyut bir ifadedir. Bunun yerine daha somut bir
aktiviteyi yapıp yapmadığı öğrencilere sorulabilir. Belki de ankette var olan “Bozulan
mekaniksel ve elektrikli cihazları tamir etmeye çalışmayı” maddesi zaten el becerisini
içermektedir. Bu açıdan “el becerisi gerektiren işler yapmayı” maddesi ileride yapılacak olan
çalışmalarda çıkarılabilir. “Fiziksel güç gerektiren sporlar yapmayı” yerine ise fiziksel gücün
ön planda olduğu daha somut aktiviteleri (spor amaçlı ağırlık kaldırma vb.) sevip sevmediği
öğrencilere sorulabilir.
Gencür (2011), “Sosyal ve doğa olaylarının nedenlerini araştırmayı”, Bilim ve
teknoloji dünyasındaki yeni gelişmeleri takip etmeyi” maddelerinin ölçeğin yapı geçerliğini
bozduğu sonucuna ulaşsa da bu maddeler bu çalışmada araştırmacı faktörünün altına kabul
edilebilir düzeyde yığılmıştır. Teorik açıdan araştırmacı bireyler meraklı olup araştırma
199 HOLLAND TEORİSİNİN IŞIĞINDA MESLEK KİŞİLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ …
MEASUREMENT OF VOCATIONAL PERSONALITY THEORY IN LIGHT OF HOLLAND...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
yapmayı severler. Aynı zamanda bilim ve teknolojiye önem verirler. Bu sebepten ileri ki
çalışmalarda bu maddelerin kullanılmasında fayda vardır.
Gencür (2011) “Hayal gücü ve yaratıcılık gerektiren işlerle uğraşmayı” maddesinin
ölçeğin yapı geçerliğini bozduğu sonucuna varsa da bu çalışmada bu madde sanatçı
faktörünün altına kabul edilebilir düzeyde yüklenmiştir. Teorik açıdan bakıldığında sanatçı
bireylerin hayal gücü ve yaratıcılıkları yüksektir. Ancak bu ölçek maddesi çok geniş kapsamlı
ve soyuttur. Zaten ölçekte var olan “Bir film senaryosu, roman, hikâye vb. yazmayı” ifadesi
hayal gücü ve yaratıcılığı kapsamaktadır. Bu maddenin “Bir film senaryosu, roman, hikâye
yazmak gibi hayal gücü ve yaratıcılık gerektiren işler ile uğraşmayı” ifadesi ile değiştirilmesi
bu maddeyi daha net ve anlaşılır yapabilir.
Gencür (2011) “Toplum ve kamu yararı için başkalarından bağış toplamayı”
maddesinin düşük faktörle yığıldığını bulmasına rağmen bu çalışmada bu madde sosyal
faktörünün altına kabul edilebilir düzeyde yüklenmiştir. Teorik açıdan bakıldığında sosyal
kişiliğe sahip bireyler toplumun ve diğer insanların problemlerini çözmeye ilgi duyarlar. Bu
ölçek maddesini “Ülkemin daha da gelişmesi için başka insanlardan bağış toplamayı” olarak
değiştirmek bu maddeyi daha güzel ve anlaşılır hale getirebilir.
Gerek Gencür’un çalışmasında (2011) gerek bu çalışma da “Kendi hedeflerine
ulaşmak için başkalarını kullanmayı”, “Daha fazla maddi gelir elde etmek amacıyla yüksek
risk gerektiren yatırımlar yapmayı” ifadeleri ölçeğin yapı geçerliğine olumsuz etki yapmadığı
belirlenmiştir. Girişimci bireyler her ne kadar diğer insanlardan yararlanarak kendi hedeflerini
gerçekleştirmeyi sevseler de bu maddenin soruluş şekline dayalı olarak anketi dolduranlar
samimi yanıt vermeyebilirler. Bu sebepten bu maddenin ölçekten çıkartılmasında faydalı
olacağı söylenebilir. “Daha fazla maddi gelir elde etmek amacıyla yüksek risk gerektiren
yatırımlar yapmayı” ifadesi soyut bir ifade gibi durmaktadır. Bu madde yerine “borsada
yatırım yapmak” gibi daha somut maddeler sormak bireylerin girişimci yönlerini ölçmek için
daha faydalı olabilir.
Bu çalışmada “Bir ürünün kusurlarını araştırmayı”, “Emir komuta zincirinin
(hiyerarşinin) bulunduğu yerlerde çalışmayı” ve “Hesap kitap işleri ile uğraşmayı” ifadeleri
ölçeğin yapı geçerliğine olumsuz yönde etki ettiği belirlenmiştir. Bu sonuçlar, Gencür’ün
(2011) yaptığı çalışmanın sonuçları ile paralellik göstermektedir. Kusur araştırmak
toplumumuzda yanlış bir davranış olarak düşünülebilir. Bu madde yerine “bir ürünü
ayrıntılarına kadar inceleme” maddesi sorulabilir. Geleneksel insanlar her ne kadar
hiyerarşinin olduğu düzenli iş çevrelerinden hoşlansa da bununla ilgili madde geleneksel
faktöre yüksek düzeyde yüklenmemiştir. Bireyler bu maddeyi askeriyede çalışmak olarak
PERKMEN, S. & TEZCİ, E. 200
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
algılayabilir. Bu maddeyi “Belli bir hiyerarşik düzenin olduğu (müdür, müdür yardımcısı, şef)
olduğu kurumlarda görev yapmayı” ile ifade etmek daha doğru olabilir. “Günlük hayattaki
harcamaların listesini tutmayı” ifadesi zaten hesap kitap işleri ile ilgili olduğundan ayrıca
“Hesap kitap işleri ile uğraşmayı” maddesini sormaya gerek olmayabilir.
Bu çalışmada bireylerin mesleki ilgileri ve kişilik puanları arasındaki ilişkiler Holland
teorisinin iddia ettiği gibi altıgen şeklinde ortaya çıkmamıştır. Türkiye’de (Cevik ve ark.,
2013; Perkmen ve Sahin, 2013) ve ABD dışında diğer ülkeler de yapılan diğer çalışmalarda
da (Farh ve ark., 1998; Nangy ve ark., 2010; Tang, 2009) Holland altıgeni tam olarak
desteklenmemiştir. Dolayısıyla bu çalışmanın sonuçları ABD dışında yapılan çalışmalar ile
tutarlılık göstermektedir.
Kariyer seçimi insan hayatının kritik kararlarından birisidir. Dolayısıyla bu kararın çok
dikkatli verilmesi önem arz etmektedir. Bireylerin mesleki kişiliklerinin doğru olarak
belirlenmesi ve ölçülmesi bireylerin bu kritik kararı daha sağlıklı ve doğru vermelerine sebep
olabilir. Bu çalışmada geçerlik ve güvenirliği büyük ölçüde ispat edilen mesleki ilgi ölçeği
bireylerin meslek kişiliklerini öğrenmede bir ölçme aracı olarak kullanılıp bireylerin kendi
kişiliklerine uygun meslek ve kariyerlere yönlendirilmesinde rehber öğretmenlere fayda
sağlayabilir. Elbette sadece Holland Teorisine ve buna bağlı olarak geliştirilen ölçme
araçlarına bakarak bireyleri kariyerlere yönlendirmek doğru olmayacaktır. Mesleki kişiliğinin
yanında başka bireysel faktörlerin de ölçülmesi (örneğin bireyin nelere önem verdiği)
(Perkmen, 2012; Perkmen, Cevik ve Alkan, 2012) iyi bir kariyer seçimi için önemlidir.
Bu çalışmada kullanılan mesleki ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik çalışması sadece bir
üniversitenin üç öğretmenlik bölümünde uygulandığından sonuçları genellemek zordur. İleriki
araştırmacıların bu ölçeği daha geniş bir örneklem üzerinde test etmesinde fayda vardır.
Türkiye’de bölüm ve buna bağlı olarak kariyer seçimi daha çok üniversite sınavı ile
başladığından bu ölçeğin geçerlik ve güvenirlik çalışmasının lise öğrencileri üzerinde de
yapılması önemlidir. Ayrıca bu çalışmada kullanılan ölçek daha da geliştirilebilir. Örneğin,
mesleki ilgi ölçeğinde bireylerin ilgili mesleki aktiviteleri yapıp yapmadığı sorulmuştur.
Ayrıca bireylerin bu aktiviteleri yapma üzerine ne kadar kendilerini yetenekli gördüğü
sorulabilir. Bir birey bir müzik enstrümanı çalmaya ilgi duyabilir ancak kendini o konu üstüne
yetenekli görmeyebilir. Dolayısıyla bireylerin hem mesleki ilgilerinin hem de yeteneklerinin
ölçülmesi meslek kişiliğinin daha doğru ölçülmesine katkıda bulunabilir. Bu çalışmada
kullanılan mesleki ilgi ölçeğine dayalı olarak bireylerin kişiliği ham puanlara bakılarak karar
verilebilir. Örneğin bir bireyin gerçekçi puanı 4.5, araştırmacı puanı 4, sanatçı puanı: 3.75,
201 HOLLAND TEORİSİNİN IŞIĞINDA MESLEK KİŞİLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ …
MEASUREMENT OF VOCATIONAL PERSONALITY THEORY IN LIGHT OF HOLLAND...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
sosyal puanı: 3, girişimci puanı 2 ve geleneksel puanı 1 ise bu birey bu puanlara bakılarak
gerçekçi bir birey olarak kabul edilebilir ve bu doğrultuda o bireye kariyer seçimi tavsiyesi
yapılabilir. Ancak bir bireyin hem gerçekçi hem araştırmacı hem de sosyal puanı 4.5 ise bu
bireyin meslek kişiliği tam olarak net değildir. Bu durumda bu bireyi hangi kişilik
kategorisine koymak gerekir? Bu sorunun nasıl çözüleceği ileri ki araştırmaların konusu
olabilir.
Her ne kadar bu çalışmada kullanılan ölçeğin bir takım sınırlılıkları olsa da ve
genellemenin zor olduğu bir örneklem kullanılsa da ölçeğin yapı geçerliği yapılan analizler
sonucunda iyi gözükmektedir. Ancak Holland altıgeninin kültürel geçerliği ile ilgili bir takım
problemler gözükmektedir. Türkiye’de Holland teorisi üzerine yapılacak ölçek geliştirme ve
teorinin kültürel geçerliğini ispatlama çalışmalarının meslekli rehberlik hizmetlerine olumlu
katkıda bulunacaktır. Diğer taraftan bu araştırmanın verileri üniversite öğrencilerinden elde
edilmiştir. Türkiye’de üniversiteye girişe kadar olan süreçte bireyler meslek seçimlerinde bir
dizi istemedikleri tercihlerle karşı karşıya kalmaktadırlar ve istedikleri seçenekleri elemek
zorunda kaldıkları süzgeçten geçmektedirler. Ortaokuldan liseye geçişte, lise tercihinde puan
sıralaması, lisede bölüm tercihinde ilgi ve istekler yerine yine puan sıralaması gibi zorunlu
durumlar buna örnektir. Ayrıca öğrenciler üniversiteye girişte, bazen istemedikleri ama tercih
etmek zorunda oldukları bölümde de okuya bilmektedirler. İleriki araştırmalarda modelin
üniversitede ilgili bölümünü isteyerek seçen ya da birinci sırada tercih eden bireylerle
araştırma yapılarak sınanmasında fayda vardır.
Kaynakça
Çevik, D. B. (2011). Personality self-perceptions of pre-service music teachers in relation to
departmental satisfaction. International Journal of Music Education, 29(3), 212-228.
Çevik, B., Perkmen, S., Alkan, M. ve Shelley, M. (2013). Who should study music education?
A vocational personality approach. Music Education Research, 15(3), 341-356.
Dawis, R. V. (2002). Person-Environment Correspondence Theory. In D. Brown, Career
choice and development (pp.427-464). San Francisco, CA: Jossey-Bass.
Deng, C., Armstrong, P. I. ve Rounds, J. (2007). The fit of Holland’s RIASEC model to US
occupations, Journal of Vocational Behavior, 71, 1-22.
Farh, J., Leong, F. T. L. ve Law, K. S. (1998). Cross-cultural validity of Holland’s model in
Hong Kong. Journal of Vocational Behavior, 52, 425-440.
PERKMEN, S. & TEZCİ, E. 202
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Gencür, A. S. (2011). İlköğretim matematik öğretmen adaylarının kişilikleriyle bölüm
memnuniyetleri arasındaki ilişki (Yüksek lisans tezi), Balıkesir Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Balıkesir. Retrieved, 30 Ekim 2014, From Balıkesir Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü: 193.255.184.8/tezpdf/32654.pdf
Holland, J. L. (1997). Making vocational choices: A theory of careers (3rd ed.). Odessa, FL:
Psychological Assessment Resources.
Kline, R. B. (2005). Principles and practice of structural equation modeling. A researcher’s
guide. London: Sage publications.
Nangy, G., Trautwein, U. ve Lüdtke, O. (2010). The structure of vocational interests in
Germany: Different methodologies, different conclusions. Journal of Vocational
Behavior, 76, 153-169.
Perkmen, S. ve Şahin, O. (2012). Kimler bilişim teknolojileri öğretmeni olmalı? Meslek
kişiliği yaklaşımı. E-Journal of New World Sciences Academy (NWSA), 7(4), 1045-
1053.
Perkmen, S. ve Şahin, S. (2013). Who should study instructional technology? Vocational
personality approach. British Journal of Educational Technology, 44(1), 54-65.
Perkmen, S. Çevik, B. ve Alkan, M. (2012). Pre-service music teachers’ satisfaction. Person
environment fit approach. British Journal of Music Education, 29(3), 371-385.
Perkmen, S. (2012). Testing the utility of person-environment correspondence theory with
instructional technology students in Turkey. Australian Journal of Career
Development, 1(2), 25-35.
Tang, M. (2009). “Examining the application of holland's theory to vocational interests and
choices of Chinese College Students. Journal of Career Assessment, 17(1), 86-98.
Toit, R. ve Bruin, G. P.(2002). The structural validity of Holland’s R-I-A-S-E-C model of
vocationa personality types for young black south african men and women. Journal of
Career Assessment, 10(1), 62-67.
203 HOLLAND TEORİSİNİN IŞIĞINDA MESLEK KİŞİLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ …
MEASUREMENT OF VOCATIONAL PERSONALITY THEORY IN LIGHT OF HOLLAND...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Ek: Ölçek Maddeleri, Faktör Yükleri ve Hata Varyansları
GERÇEKÇİ Faktör
Yükü Hata
Varyansı Bağ bahçe işleriyle uğraşmayı .48 .77 Mekaniksel ve elektrikli cihazların çalışma mekanizmasını anlamaya çalışmayı .76 .42 Bir mobilya ürününü monte etmeye çalışmayı .46 .78 El becerisi gerektiren işler yapmayı .33 .89 Fiziksel güç gerektiren sporlar (judo, güreş, dağcılık, boks vb.) yapmayı .37 .86 Boya, badana işleriyle uğraşmayı .70 .51 Bozulan mekaniksel ve elektrikli cihazları tamir etmeye çalışmayı .57 .67 İş makineleri (kepçe, dozer, kamyon vb.) kullanmayı .85 .28 Ağaç işleri ile uğraşmayı (maket yapmayı, ağaçtan ürünler tasarlamayı vb.) .54 .71 Bir teknik serviste çalışmayı .64 .59 ARAŞTIRMACI Bilimsel teorileri anlamaya çalışmayı .50 .75 Sosyal ve doğa olaylarının nedenlerini araştırmayı .41 .83 Bir problemin çözümü için orijinal fikirler üretmeye çalışmayı .62 .62 Karmaşık ve zor mantıksal/matematiksel problemleri çözmeye çalışmayı .52 .73 Zihin gücünü zorlayan meydan okuyucu problemler çözmeyi .55 .69 Bir şeyler keşfetmek veya icat etmek amacıyla deneyler (bilimsel veya amatör)
yapmayı .66 .57
Projelerde araştırmacı olarak görev yapmayı .61 .63 Zihne takılan bir problemin ve sorunun çözümü için çeşitli kaynaklar taramayı .48 .77 Bilim ve teknoloji dünyasındaki yeni gelişmeleri takip etmeyi .41 .83 SANATÇI Bir müzik enstrümanı (aleti) çalmayı .44 .81 Sanatsal içerikli fotoğraflar çekmeyi .58 .67 Tiyatro ve drama gibi oyunlarda oynamayı .55 .69 Resim ve karikatür gibi sanatsal çizimler yapmayı .61 .63 Sanatsal etkinliklere katılmayı (resim sergisine gitmeyi, tiyatroya gitmeyi vb.) .71 .50 Bir resmi veya özel kuruluşta görsel tasarımcı olarak çalışmayı .66 .57 Bir film senaryosu, roman, hikâye vb. yazmayı .53 .72 Dans etmeyi, halk oyunları veya folklorik oyunlar oynamayı .51 .74 Hayal gücü ve yaratıcılık gerektiren işlerle uğraşmayı .43 .81 SOSYAL Diğer insanların problemlerini dinlemeyi ve onlara çözümler üretmeye çalışmayı .55 .69 Toplum ve kamu yararı için başkalarından bağış toplamayı .40 .84 Başkalarına bir şeyler öğretmeyi .57 .68 Başka insanlara rehberlik yapmayı ve yol göstermeyi .62 .62 Empati kurmayı .51 .74 Yardıma gereksinim duyan iş arkadaşlarıma yardımcı olmayı .63 .60 Başkalarının mutluluğu için fedakârlık gerektiren işler yapmayı .57 .67 Maddi çıkar beklemeden başkaları için zaman ayırmayı .59 .65 Bir yardım kuruluşunda gönüllü olarak çalışmayı .60 .64 GİRİŞİMCİ Çalıştığım işte yenilikler peşinde koşmayı .47 .78 Kendi hedeflerine ulaşmak için başkalarını kullanmayı .13 .98 Bir işyerinde yöneticilik, idarecilik ve müdürlük yapmayı .63 .60 Birlikte çalıştığım insanları iş yapma noktasında motivasyonlarını artırmaya
çalışmayı .49 .76
Başkalarının hayatlarına etki eden (olumlu ya da olumsuz) kararlar vermeyi .34 .88 Bir gruba liderlik yapmayı .68 .54 Başkalarını etkilemek için açık hava veya miting gibi alanlarda konuşma yapmayı .62 .61 Daha fazla maddi gelir elde etmek amacıyla yüksek risk gerektiren yatırımlar
yapmayı
.27 .93
Başkalarına bir şeyler satmayı, ürün pazarlamayı veya reklamını yapmayı .40 .83 GELENEKSEL
PERKMEN, S. & TEZCİ, E. 204
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Derslerde veya toplantılarda not tutmayı .45 .80 Bir ürünün kusurlarını araştırmayı .27 .93 İşleri belli bir plan ve programa göre yapmayı .56 .69 Çalışma masamın üzerindeki eşyaları (kitap, kalem, defter vb.) derleyip toparlamayı .64 .59 Hesap kitap işleri ile uğraşmayı .39 .85 Emir komuta zincirinin olduğu (hiyerarşinin olduğu) iş yerlerinde çalışmayı .30 .91 Dikkat ve titizlik gerektiren işler yapmayı .67 .56 Evrak düzenleyip dosyalamayı .61 .62 Günlük hayattaki harcamaların listesini tutmayı .57 .68
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 205-223.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 205-223.
Change of Physics Teacher Candidates’ Misconceptions on Regular Circular Motion by Time
Hasan Şahin KIZILCIK*, Nuray ÖNDER ÇELİKKANLI & Bilal GÜNEŞ
Gazi University, Ankara, TURKEY
Received: 14.03.2014 Accepted: 25.03.2015
Abstract: The aim of this study is to investigate the answers for if there is a change of physics teacher
candidates’ misconceptions on uniform circular motion in time and possible reasons of this change. In order to
determine students’ misconceptions, the three-tier “Uniform Circular Motion Misconception Test” (UCMMT)
developed by Kizilcik & Gunes (2011) was used. UCMMT test includes seven questions diagnosing ten
different misconceptions. The test was firstly administered to the first, second and third grade physics education
students in 2009-2010 academic year. In this study, to investigate any possible changes in misconceptions, in
2011-2012, it was re-delivered to the same students who enrolled to their third, fourth and fifth year. Results
showed that there is an increase in number(s) of misconceptions for students who passed to the third-year from
the first. Similar results were observed for students passed to the fifth-year from the third. Furthermore, while
there is an increase in numbers of two, a decrease in numbers of six misconceptions, there is no change in two
ones. In addition, some misconceptions didn’t appear after the time. What’s more, there was no change for some
misconceptions. Possible causes of changes in misconceptions were investigated by conducted interviews.
Key words: Regular circular motion, Misconception, Three-tire test, Teacher training, Physics education
DOI No:10.17522/nefefmed.41287
Summary
Students’ preconceptions which are also called pre-instruction beliefs are one of the major
problems in physics education. When a preconception does not fit with scientific reality, it is
called as misconception. It should not be mistaken that any scientific error is a misconception.
In fact, every scientific error cannot be a misconception. On the other hand, each
misconception includes a scientific error. Additionally, one should strongly believe and
advocate his/her scientifically inaccurate conception as a correct choice, to be called as
misconception.
* Corresponding Author: Hasan Şahin KIZILCIK, Dr., Gazi University, Gazi Faculty of Education, Secondary Science and Math Education Department, Physics Education Program, Ankara / TURKEY E-mail: [email protected]
206 FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ DÜZGÜN ÇEMBERSEL HAREKET …
CHANGE OF PHYSICS TEACHER CANDIDATES’ MISCONCEPTIONS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Misconceptions are frequently detected in physics for almost every topic. The topic of
uniform circular motion is one of them. It is defended that identification and remediation of
misconceptions is important to promote meaningful learning. In fact, misconceptions are
considered being as a barrier or handicap to further learning. Therefore, the purpose of this
study is to investigate the answers for if there is a change of physics teacher candidates’
misconceptions on uniform circular motion in time and possible reasons of this change. In
order to determine students’ misconceptions, the three-tier “Uniform Circular Motion
Misconception Test” (UCMMT) developed by Kizilcik & Gunes (2011) was used. The
UCMMT includes seven items in three-tier form to identify ten different misconceptions
about uniform circular motion. In the first tier of the question, a conceptual question is asked
in a multiple-choice format. In the second tier, the possible reason of given answer to the first
phase is asked. For the second tier there are eight choices including one blank line that
students can write their response. Finally, in the third tier, students are asked about if they are
sure about their responses given in first and second tier by two choices.
There are ten misconceptions and more than ten answer combinations which belong to the
misconceptions. Therefore, a misconception can be identified by using more than one
different answer combinations. Thus, in order to determine misconceptions accurately the
following procedure was followed: If a test item provides a misconception with one or more
different answer combinations taken from the same test item, the arithmetic means of the
answer combinations has been calculated. On the other hand, if any misconception has been
measured by different answer combinations taken from different test items, then all answer
combinations was added.
The UCMMT was administered to physics education students in their first, second and third
year of the students in 2009-2010 academic year. Later, in 2011-2012 academic year the same
instrument was used again to the same students who were in their third, fourth and fifth years
of their program. In other words, data was collected from the same students by two years
apart and findings were compared. To observe if there is any change of physics teacher
candidates’ misconceptions on uniform circular motion in time, descriptive and frequency
analysis were conducted after each administration of the UCMMT. Since the number of
physics teachers increased for the second application, it is preferred to look at the change of
misconceptions over their frequencies. According to the frequency analysis results, it is seen
that there is an increase for four, one and five misconceptions for students who pass to the
third grade from the first, to the fourth grade from the second and to the fifth grade from the
third respectively. However, some of the misconceptions decreased over time and some of
KIZILCIK,H.Ş, ÇELİKKANLI, N.Ö. & GÜNEŞ B. 207
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
them were not changed as well. When misconceptions related with uniform circular motion is
considered, students are generally confused with the concept of force and velocity. Students
tended to ignore the fact that the centripetal force is a resultant force (not a specific one) and
ignore vector properties of velocity.
The possible causes of these changes were investigated by conducted interviews with six
students which were randomly selected from the students who have a change on their
misconceptions. The results of the interviews are summarized as follows:
- Taking the same courses twice might help to reduce their misconceptions.
- Students generally answer multiple choice tests carelessly.
- Inquiry approach in laboratory lessons promote better conceptual understanding.
- Some physics education lessons such as “Misconceptions in Physics Education” force
students to think about misconceptions deeply.
- Students can forget information that they know before by time.
Consequently, the results of present research showed that increase, decrease and no change
observed for different misconceptions in time. These results are also consistent with the
nature of misconceptions. Since it is difficult to remediate robust misconceptions so there can
be no change after a common instruction. In addition, with the help of appropriate and
specific learning methods/strategies, they can be reduced effectively. Finally, due to various
reasons such as using learning methods inappropriately might cause an increase in number of
misconceptions. Thus, change of misconceptions in time affected by various factors such as
courses, students’ experiments. Instructors should consider this fact and they should examine
students’ misconceptions time to time in order to remediate them.
208 FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ DÜZGÜN ÇEMBERSEL HAREKET …
CHANGE OF PHYSICS TEACHER CANDIDATES’ MISCONCEPTIONS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Fizik Öğretmen Adaylarının Düzgün Çembersel Hareket Konusundaki Kavram Yanılgılarının Zaman İçinde
Değişimi
Hasan Şahin KIZILCIK†, Nuray ÖNDER ÇELİKKANLI, Bilal GÜNEŞ
Gazi Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE
Makale Gönderme Tarihi: 14.03.2014 Makale Kabul Tarihi: 25.03.2015
Özet – Bu çalışmanın amacı, fizik öğretmen adaylarının lisans eğitimi sırasında düzgün çembersel hareket
konusundaki kavram yanılgılarının zaman içerisindeki olası değişimlerini ve bu değişimlerin nedenlerini
incelemektir‡. Bu amaçla, düzgün çembersel hareket konusunda Kızılcık & Güneş (2011) tarafından geliştirilen
üç aşamalı kavram yanılgısı testinden yararlanılmıştır. Bu test, 10 farklı kavram yanılgısını ölçmeyi
amaçlamaktadır. Söz konusu ölçme aracı, 2009-2010 eğitim öğretim yılında birinci, ikinci ve üçüncü sınıfta
okumakta olan ve fizik öğretmenliğinde eğitimini sürdüren öğrencilere uygulanmıştı. Bu çalışma kapsamında,
kavram yanılgılarındaki olası değişimleri belirlemek amacıyla, bu ölçme aracı; 2011-2012 eğitim öğretim
yılında üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıftayken daha önce uygulama yapılan aynı öğrencilere tekrar
uygulanmıştır. İki yıl arayla aynı öğrencilerden alınan test verileri karşılaştırılmıştır. Araştırmada, ele alınan 10
kavram yanılgısına tüm öğrenciler dikkate alınarak genel sonuçlara bakıldığında; altısının frekansında azalma
görülürken, ikisinde artış gözlenmiş, ikisinde ise değişim gözlenmemiştir. Sınıf bazında bakıldığında ise birinci
sınıftan üçüncü sınıfa geçen öğrencilerin dört, ikinci sınıftan dördüncü sınıfa geçen öğrencilerin bir ve üçüncü
sınıftan beşinci sınıfa geçen öğrencilerin ise beş kavram yanılgısında betimsel olarak artış görülmüştür. Buna
karşın bazı kavram yanılgılarının da zamanla azaldığı, bazılarınınsa değişmediği görülmüştür. Bu değişimlerin
olası nedenleri öğrencilerden bazılarıyla yapılan görüşmelerle araştırılmıştır.
Anahtar kelimeler: Düzgün çembersel hareket, düzgün dairesel hareket, kavram yanılgısı, üç aşamalı test,
öğretmen yetiştirme, fizik eğitimi
Giriş
Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımına göre “öğrenme” öğrencilerin ön bilgilerinden
bağımsız değildir. Aksine, öğrenciler önceden edindikleri ön bilgilerini kullanarak öğrenmeye
başlamaktadır. Bu ön bilgiler, öğretim öncesi inanışlar olarak adlandırılabilir. Bunlardan
öğrenci zihninde yapılanan ve bilimsel gerçeklerle uyuşmayan ve çelişen bilgi türüne kavram
† İletişim: Hasan Şahin KIZILCIK, Dr., Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi Böl. Fizik
Eğitimi ABD, Ankara / TÜRKİYE E-mail: [email protected] ‡ Çalışmanın ön verileri, X. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi’nde sözlü bildiri olarak sunulmuştur (Kızılcık, Önder, Güneş, 2012).
KIZILCIK,H.Ş, ÇELİKKANLI, N.Ö. & GÜNEŞ B. 209
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
yanılgıları denilmektedir (Gilbert & Watts, 1983; Westbrook & Marek, 1991). Başka bir
ifadeyle, kavram yanılgısı, “kullanılmakta olan fiziksel kuramlarla ve yasalarla uyuşmayan,
öğrencilerin bir kavram hakkında sahip oldukları zihinsel yapılardır” (Clement, 1993).
Kavram yanılgıları, kişilerin özellikle günlük hayatlarında gözlemledikleri olaylar hakkında
sahip oldukları bilimsellikten uzak fikir ve anlayışlardır (Güneş, 2005). Kavram yanılgısı bir
hata veya bilgi eksikliğinden kaynaklı bir şey değildir. Kavram yanılgısı, bilimsel hatadan
tamamen farklıdır. Çünkü kavram yanılgısına sahibi olan birey, sahip olduğu düşüncenin
yanlış olduğunun farkında olmadığı gibi, bu düşüncenin kesinlikle doğruluğuna da
inanmaktadır. Dolayısıyla bütün kavram yanılgıları birer hata veya bilgi eksikliği içerebilir;
ancak her hata kavram yanılgısı olmayabilir. Kavram yanılgısı doğru kavramın öğrenilmesini
zorlaştırdığından oldukça tehlikelidir. Bir bilginin veya düşüncenin kavram yanılgısı
olabilmesi için bazı şartlar vardır: Birincisi, düşüncenin bilimsel bilgiyle uyuşmaması
gerekmektedir. İkincisi, bu yanlış düşüncenin bireyler tarafından savunulması ve
sahiplenilmesi gerekmektedir. Üçüncüsü ise bireylerin bu hatalı düşüncelerinden emin olması
gereklidir (Eryılmaz & Sürmeli, 2002; Yıldız 2003; Eryılmaz, 2010).
Kavram yanılgılarının varlığı genelde yaştan, eğitim seviyesinden ve cinsiyetten
bağımsızdır. Kavram yanılgıları, öğrenmenin önünde büyük bir engeldir. Bu yanılgıların
düzeltilmesi gerekmektedir. Kavram yanılgılarının düzeltilebilmesi için ise öncelikle tespit
edilmesi gerekmektedir. Bunları tespit etmek için ise çeşitli ölçüm araçları kullanılabilir.
Bunlardan bazıları; mülakat, çoktan seçmeli kapalı veya açık uçlu testler, kavram haritaları,
sözcük çağrışım testleri, vb. dir. Kavram yanılgılarının tespit edilmesinde kullanılan
yöntemlerden en etkili olanlardan bir tanesi de üç aşamalı testlerdir (Eryılmaz ve Sürmeli,
2002).
Alanyazında sıklıkla tek (örneğin; Hestenes ve Wells, 1992; Hestenes, Wells ve
Swackhamer, 1992) veya iki (Şahin ve Çepni, 2011; Treagust, 1986) aşamalı kavramsal
testler mevcuttur. İki, üç ve dört aşamalı kavramsal testlerin sayısı ise daha sınırlıdır. Oysa
öğrencilere sonuca dayalı testler yerine, olayların sebebini ve sürecini açıklamaya yönelik
soruların sorulması kavram yanılgılarının tespiti için çok daha yararlıdır (Güneş 2005). Üç
aşamalı testlerin biçimi genelde şu şekilde belirlenir. Testin ilk aşamasında konuyla ilgili
çoktan seçmeli bir soru sorulur, ikinci aşamasında birinci aşamada verilen yanıtı seçme
nedenini açıklamaları istenir, üçüncü aşamada ise bu yanıttan emin olup olmadıkları sorulur.
Hatta son yıllarda dört aşamalı testlerle kavram yanılgılarını ölçmeye yönelik az sayıda da
olsa çalışmalar mevcuttur (Kaltakçı, 2012).
210 FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ DÜZGÜN ÇEMBERSEL HAREKET …
CHANGE OF PHYSICS TEACHER CANDIDATES’ MISCONCEPTIONS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Kavram yanılgılarının iyileştirilmesi için özel yöntemler gereklidir. Alanyazında
kavram yanılgılarının giderilmesinde sıklıkla kullanılan yöntemlerden bazıları şunlardır:
kavramsal değişim metinleri, çürütme metinleri, bağdaştırıcı benzetmeler. Bu yöntemlerden
her biri kendi içinde önemlidir. Dolayısıyla birinin diğerine göre üstün olduğunu söylemek
yanlıştır. Şunu unutmamak gerekir ki uygun disiplinde, uygun konuda herhangi biri
diğerlerine göre daha uygun olabilir.
Kavram yanılgıları değişime dirençli yapıdadır (Howe & Jones, 1998). Güneş (2005) bir
konuda kavrama ve bilgiye sahip olmamanın, o konuda kavram yanılgısına sahip olmaktan
çok daha iyi olduğunu vurgulamaktadır. Öğrencilerin kavram yanılgılarını gidermede
öğretmenlere büyük bir sorumluluk düşmektedir. Öğretmenler kendilerine düşen bu
sorumluluğu gerçekleştirebilmesi için öncelikle kendilerinin kavram yanılgılarına sahip
olmaması gerekir. Beklenilenin aksine alan yazındaki birçok çalışma öğretmen adaylarının,
görev yapan öğretmenlerin de tıpkı öğrenciler gibi kavram yanılgılarına sahip olabildiğini
göstermektedir (Trumper, 2000; Trumper & Gorsky, 1997).
Öğrencilerin fizik konularındaki kavram yanılgılarını araştırılırken çok farklı konular
üzerinde çalışılmıştır (Chambers & Andre, 1997; Palmer & Flanagan, 1997). Bu konularından
birisi de “Düzgün Çembersel Hareket” konusudur. Örneğin; Hestenes, (1992) yaptığı
çalışmanın bir kısmında Kızılcık ve Güneş (2011) ise, doğrudan bu konuyla ilgili kavram
yanılgılarını araştırmıştır. Ancak kavram yanılgılarını inceleyen çok sayıda çalışma olmasına
karşın, bu yanılgıların zaman içinde değişimini incelemeye yönelik herhangi bir çalışmaya
rastlanmamıştır. Bu çalışmanın amacı, fizik öğretmen adaylarının lisans eğitimi sırasında
düzgün çembersel hareket konusunda sahip oldukları kavram yanılgılarının varsa zaman
içerisindeki değişimini ve bu değişimlerin nedenlerini araştırmaktır. Bu çalışmada beş yıllık
eğitim görmekte olan fizik öğretmen adaylarının, eğitimlerinin iki yıllık zaman aralığındaki
düzgün çembersel hareket konusundaki kavram yanılgılarının değişimine bakılmıştır.
Yöntem
Bu bölümde, araştırmanın katılımcıları, yöntemi, veri toplama aracı, yapılan işlemler ve
analiz yöntemlerine değinilmiştir.
Çalışma Grubu
Bu çalışma, Ankara ilindeki bir devlet üniversitesinde fizik öğretmenliği programına
kayıtlı öğretmen adayları ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar; 2009-2010 eğitim öğretim
yılında eğitiminin birinci, ikinci ve üçüncü yıllarında; 2011-2012 eğitim öğretim yılında ise
KIZILCIK,H.Ş, ÇELİKKANLI, N.Ö. & GÜNEŞ B. 211
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
sırasıyla eğitiminin üçüncü, dördüncü ve beşinci yıllarında olan öğrencilerden oluşmaktadır.
Başka bir deyişle, aynı öğrencilere iki yıl arayla aynı test tekrar uygulanmıştır. Öğretmen
adayı olan bu öğrencilerin sınıflara göre dağılımı Tablo 1’de verilmektedir.
Tablo 1 Katılımcıların Sınıflara Göre Dağılımı
Uygulama/Sınıf 2009-2010 2011-2012
1. Sınıf 2. Sınıf 3. Sınıf Toplam 3. Sınıf 4. Sınıf 5. sınıf Toplam
N 36 39 28 103 24 30 25 79
Tablo 1’e göre iki ayrı uygulamada öğrenci sayıları farklılık göstermektedir. Bunun
nedeni, ikinci uygulamaya (2011-2012 eğitim öğretim yılında) 24 öğrencinin çeşitli
nedenlerle katılamamış olmasıdır. Öğrencilerin katılamama nedenlerinin başında eğitimlerini
yarıda bırakmış olmaları ve ilgili uygulama sırasında sınıfta bulunmamaları gelmektedir.
Araştırma Yöntemi
Bu çalışmada durum çalışma modeli benimsenmiştir. Yin (1984)’e göre durum
çalışması şöyle tanımlanabilir: Durum çalışması, güncel bir olguyu kendi gerçek yaşam
çerçevesinde bir olgu veya olayı nasıl ve niçin sorularına cevap arayarak inceleyen bir
araştırma yöntemidir. Bu çalışmada da, bir örnek grup üzerinden elde edilen verilerle var olan
durumu ortaya konulup bu durumun nedenleri araştırılmaktadır. Çalışmada incelenen durum,
fizik öğretmen adaylarının düzgün çembersel hareket konusundaki kavram yanılgılarının
yıllar içerisindeki değişimidir.
Çalışmada veri toplamak aracı olarak iki ölçüm aracı kullanılmıştır. Bu araçlardan ilki
Kızılcık & Güneş (2011) tarafından geliştirilen üç aşamalı “Düzgün Dairesel Hareket Kavram
Yanılgısı Testi” (DDHKYT); ikincisi ise yarı yapılandırılmış görüşmelerdir.
Düzgün Dairesel Hareket Kavram Yanılgısı Testi (DDHKYT): Mazur (1997) Fizik
öğrencilerinin nicel problem çözme konusunda başarılı olurken fizikteki basit kavramların
anlamada zorlandıkların aşılmadığını çalışmalarında gözlemlediği belirtmektedir. Bu yüzden
bu araştırmada matematiksel problemlerin yer aldığı bir ölçüm aracı kullanmak yerine
önceden geliştirilen ve Kızılcık & Güneş (2011) tarafından yayınlanan düzgün çembersel
hareket konusundaki temel kavramların irdelendiği üç aşamalı kavram testi kullanılmıştır.
Yedi maddeden oluşan bu kavram yanılgısı testi, düzgün çembersel hareket konusunda 10
farklı kavram yanılgısını ölçmeyi amaçlamaktadır. Testin her bir maddesi üç aşamalı
sorulardan oluşmaktadır. Testin birinci aşaması çoktan seçmeli kavramsal soruları
içermektedir. Bu aşamada test maddesi beş seçeneklidir. Seçenekler olası kavram yanılgılarını
212 FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ DÜZGÜN ÇEMBERSEL HAREKET …
CHANGE OF PHYSICS TEACHER CANDIDATES’ MISCONCEPTIONS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
da dikkate alarak hazırlanmıştır. Birinci aşamada sorulan soruya verilen yanıtın nedeninin
istendiği ikinci aşama yine çoktan seçmeli olup, öğrencilerin istedikleri yanıtı yazabilecekleri
açık uçlu bir seçenek ile birlikte toplam sekiz seçeneklidir. Bu aşamada seçeneklerden
bazıları, olası kavram yanılgılarının açıklamalarını da içermektedir. Üçüncü aşamada ise
öğrencinin birinci aşamada vermiş olduğu yanıttan emin olup olmadığı sorulmaktadır.
Kızılcık & Güneş (2011) tarafından DDHKYT’nin ölçmeyi amaçladığı kavram
yanılgıları ve bu yanılgıları içeren olası yanıt kombinasyonları belirlenmiş ve bunlar Tablo
2’de verilmiştir.
Tablo 2 Kavram Yanılgılarının Test Maddelerine Göre Dağılımı
Kod Kavram Yanılgısı Seçenekler
KY01 Merkezcil kuvvetin etkisi Düzgün Çembersel Hareket bitse de devam
eder. 1.1a, 1.2b, 1.3a 1.1a, 1.2c, 1.3a
KY02 Merkezcil kuvvet Düzgün Çembersel Hareket olduğunda oluşan bir
kuvvettir. 1.1d, 1.2a, 1.3a 3.1b, 3.2a, 3.3a 3.1e, 3.2f, 3.3a 3.1e, 3.2g, 3.3a 6.1b, 6.2a, 6.3a 6.1d, 6.2g, 6.3a 7.1d, 7.2d, 7.3a
KY03 Merkezcil kuvvetin yönü dışa doğrudur. 1.1b, 1.2b, 1.3a 2.1c, 2.2a, 2.3a 2.1d, 2.2e, 2.3a 4.1b, 4.2a, 4.3a 6.1c, 6.2b, 6.3a
KY04 Merkezkaç kuvvet gerçektir. 1.1a, 1.2e, 1.3a 1.1a, 1.2g, 1.3a 1.1b, 1.2c, 1.3a 1.1b, 1.2e, 1.3a 1.1b, 1.2g, 1.3a 2.1c, 2.2b, 2.3a 2.1c, 2.2f, 2.3a 2.1d, 2.2b, 2.3a 2.1d, 2.2f, 2.3a 3.1a, 3.2e, 3.3a 3.1c, 3.2d, 3.3a 3.1d, 3.2c, 3.3a 3.1e, 3.2f, 3.3a 3.1e, 3.2g, 3.3a 4.1b, 4.2a, 4.3a 4.1b, 4.2b, 4.3a 4.1b, 4.2f, 4.3a 4.1c, 4.2b, 4.3a 4.1c, 4.2f, 4.3a 6.1a, 6.2c, 6.3a 6.1c, 6.2d, 6.3a 6.1d, 6.2f, 6.3a 7.1c, 7.2a, 7.3a 7.1d, 7.2e, 7.3a
KY05 Kuvvetlerin dengesi olmazsa Düzgün Çembersel Hareket olmaz. 4.1e, 4.2f, 4.3a 4.1e, 4.2g, 4.3a 5.1e, 5.2f, 5.3a
KIZILCIK,H.Ş, ÇELİKKANLI, N.Ö. & GÜNEŞ B. 213
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
6.1e, 6.2c, 6.3a KY06 Düzgün Çembersel Hareket’te hız değişmez. 2.1b, 2.2d, 2.3a
2.1e, 2.2c, 2.3a KY07 Düzgün Çembersel Hareket’te hız ve ivme aynı yöndedir. 2.1b, 2.2g, 2.3a
5.1a, 5.2d, 5.3a KY08 Hız ile net kuvvet vektörleri aynı doğrultudadır. 4.1a, 4.2e, 4.3a
4.1d, 4.2c, 4.3a 5.1c, 5.2c, 5.3a
KY09 İvme ile merkezcil kuvvet zıt yönlüdür. 2.1c, 2.2e, 2.3a 5.1b, 5.2b, 5.3a
KY10 İvmeyi net kuvvet oluşturmaz. 5.1a, 5.2g, 5.3a 5.1c, 5.2g, 5.3a
Tablo 2’de görüldüğü gibi, bir kavram yanılgısının tespiti için birden fazla cevap
kombinasyonundan yararlanılmıştır. Burada amaç, rastlantısal sonuçları en aza indirmektir.
Yarı Yapılandırılmış Görüşmeler: Birinci ve ikinci uygulamaların her ikisine de katılan
öğrencilerden kavram yanılgılarında olumlu veya olumsuz değişiklik olanlardan seçkisiz
olarak seçilen toplam altı öğretmen adayıyla yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır.
Görüşmelere her sınıftan ikişer öğretmen adayı alınmıştır. Görüşmelerin amacı, kavram
yanılgılarında görülen değişikliklerin olası nedenlerini araştırmaktır. Yarı yapılandırılmış
görüşmelerde öğretmen adaylarına genel olarak aşağıdaki sorular yöneltilmiştir.
İki uygulama arasında hangi dersleri aldınız?
Bu derslerden düzgün çembersel hareket ile ilgili olanları var mıydı?
Bu derslerin sizin bu konudaki kavramlarınızda bir değişiklik oluşturduğunu
düşünüyor musunuz?
Kavram yanılgılarınızdaki değişimin başka olası nedenleri sizce ne olabilir?
Altı öğrenci ile yapılan görüşmelerden elde edilen veriler, kavram yanılgılarının
giderilmesi veya nedenleri ile ilgili ve öğretmen yetiştirme sürecin anlaşılmasıyla ilgili fikir
vermesi açısından önemlidir.
Uygulama
Araştırmada kullanılan kavram yanılgısı testi, araştırmanın amacı doğrultusunda 2009-
2010 eğitim öğretim yılında eğitiminin birinci, ikinci ve üçüncü yılında olan fizik
öğretmenliği anabilim dalında eğitimini sürdüren öğretmen adaylarına uygulanmıştır. Daha
sonra 2011-2012 eğitim öğretim yılında eğitimlerinin üçüncü, dördüncü ve beşinci yıllarında
olan aynı öğretmen adaylarına yeniden uygulanmıştır. İki yıl arayla aynı öğretmen adayı
gruplarından alınan veriler karşılaştırılmıştır.
214 FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ DÜZGÜN ÇEMBERSEL HAREKET …
CHANGE OF PHYSICS TEACHER CANDIDATES’ MISCONCEPTIONS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Verilerin Analizi
DDHKYT’nin uygulanmasından sonra, kavram yanılgılarının oranları tespit edilmiştir.
Bu sırada Tablo 2.3.’de verilen yanıt kombinasyonlarından yararlanılmıştır. Üç aşamalı
testlerde, bir öğretmen adayının kavram yanılgısına sahip olduğuna karar verilebilmesi için,
birinci aşamada kavram yanılgısını işaret eden seçeneği tercih etmesi, ikinci aşamada tercih
ettiği seçeneğe uygun bir açıklamanın işaretlenmesi ve üçüncü aşamada da ilk iki aşamadaki
eylemlerinden emin olması gerekmektedir. Buna uygun olarak her kavram yanılgısı için
belirlenen kombinasyonlar kullanılmıştır. Bir kavram yanılgısı için birden fazla kombinasyon
bulunmaktadır. Burada, DDHKYT’den elde edilen veriler analiz edilirken şu yol izlenmiştir:
Herhangi bir kavram yanılgısının oranı tespit edilirken; bu yanılgıya ait kombinasyonlar
aynı test maddesinden elde ediliyorsa, sonuçların aritmetik ortalaması alınmıştır. Bu yanılgıya
ait kombinasyonlar farklı test maddelerinden elde ediliyorsa sonuçlar toplanmıştır. Örneğin;
Tablo 2.3’te verilen KY09’a ait iki kombinasyon farklı sorulardan elde edildiğinden
sonuçlarının aritmetik ortalaması alınmış, KY10’a ait iki kombinasyon aynı sorudan elde
edildiği için sonuçlar toplanmıştır. Bunun nedeni, aynı öğrencinin aynı test maddesine tek
kombinasyonla yanıt verebilecek oluşudur. Bu nedenle farklı test maddesine ait
kombinasyonları aynı öğrenci yanıtlamış olabilir. Bu durumda da aritmetik ortalama
alınmıştır. Fakat aynı yanılgının aynı test maddesine ait kombinasyonları toplanmıştır.
Öğrencilerden farklı zamanlarda alınan veriler değerlendirilirken, iki uygulama
sonuçları arasındaki ilişkiye Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı hesaplanarak
bakılmıştır. Ayrıca, olumlu veya olumsuz değişimlerin nedenlerini belirlemek amacıyla
yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerden elde edilen veriler betimsel olarak incelenmiş ve
sonuçlar özetlenmiştir.
Bulgular ve Yorumlar
Bu kısımda ölçme araçlarından elde edilen verilere ait bulgular verilmiştir. Bulgular
tablolarla sunulmuş, amaca uygun karşılaştırmalar yapılmıştır.
Testin geçerliliğine bakmak için, öğrencilerin birinci ve ikinci aşamaya verdikleri
yanıtların analizi yapılmıştır. Tablo 3’te birinci uygulama için, Tablo 4’te de ikinci uygulama
için her bir sorunun ilk iki basamağına doğru ve yanlış yanıt veren öğrencilerin sayıları ve
yüzdeleri verilmiştir. Ardından, her bir soru için birinci ve ikinci aşama arasındaki korelasyon
hesaplanmıştır. Elde edilen korelasyon değerleri, Tablo 3 ve Tablo 4’te “r” olarak verilmiştir.
KIZILCIK,H.Ş, ÇELİKKANLI, N.Ö. & GÜNEŞ B. 215
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 3 Birinci uygulamada soruların ilk iki basamağına verilen yanıtların dağılımı ve
basamaklar arası kombinasyon 1. Aşama Doğru Yanlış
r 2. Aşama Doğru Yanlış Doğru Yanlış
Sorular f % f % f % f %
1 41 40 8 7,8 8 7,8 45 44 0,69 2 43 42 12 12 9 8,7 36 35 0,58 3 24 23 4 3,9 9 8,7 65 63 0,70 4 53 51 9 8,7 9 8,7 30 29 0,62 5 46 45 6 5,8 2 1,9 44 43 0,84 6 15 15 4 3,9 8 7,9 75 73 0,65 7 51 50 6 5,8 0 0 41 40 0,88
Ortalama 39 38 7 6,8 6,4 6,2 48 47 0,71
Tablo 4 İkinci uygulamada soruların ilk iki basamağına verilen yanıtların dağılımı ve
basamaklar arası kombinasyon 1. Aşama Doğru Yanlış
r 2. Aşama Doğru Yanlış Doğru Yanlış
Sorular f % f % f % f %
1 39 49 6 7,6 5 6,3 29 37 0,72 2 38 48 8 10 11 14 21 27 0,50 3 28 35 3 3,8 1 1,3 47 59 0,89 4 39 49 5 6,3 5 6,3 29 37 0,74 5 37 47 4 5,1 1 1,3 35 44 0,87 6 7 8,9 1 1,3 7 8,9 63 80 0,61 7 40 51 1 1,3 2 2,5 34 43 0,92
Ortalama 33 41 4 5,1 4,6 5,8 37 47 0,75
Tablo 3 ve Tablo 4’e göre, testin birinci ve ikinci uygulamalarında aşamalar arası
korelasyon değerleri her bir soru için 0,5’ten büyük bulunmuştur. Dolayısıyla, tüm sorular
için birinci ve ikinci aşamalar arası korelasyonun yüksek olduğu söylenebilir. Hestenes &
Halloun (1995)’e göre, bir testin geçerlilik değerinin çalışmalarda kullanılabilecek düzeyde
olması için doğru nedenli yanlış yanıt verme olasılığının %10’dan küçük olması gerekir.
Tablo 3’e ve Tablo 4’e bakıldığında, hem yanlış nedenli doğruların hem de doğru nedenli
yanlışların oranının %10’un altında olduğu görülmektedir.
Birinci ve ikinci uygulamalarda fizik öğretmen adaylarının kavram yanılgılarının
frekansları ve yüzdelik oranları belirlenmiştir. İki yıllık zaman süresince öğrenci sayılarında
da değişim olmuştur. Bu nedenle yüzdelere dayalı sonuçların yanı sıra kavram yanılgısına
sahip olan öğretmen adaylarının sayısına da bakılmıştır. Bu durum, herhangi bir kavram
yanılgısına sahip olan öğretmen adayı sayısının değişmemesi ya da azalmasına karşın,
yüzdeliğin artabilmesi veya tersinin olabilmesi gibi durumların önüne geçmek için
yapılmıştır. Söz konusu veriler Tablo 5’te sunulmuştur.
216 FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ DÜZGÜN ÇEMBERSEL HAREKET …
CHANGE OF PHYSICS TEACHER CANDIDATES’ MISCONCEPTIONS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Tablo 5 Birinci ve İkinci Uygulamalarda Fizik Öğretmen Adaylarının Kavram Yanılgılarının
Frekans ve Yüzdelik Oranları
KY
Birinci Uygulama (2009-2010) İkinci Uygulama (2011-2012)
1. Sınıf
(N: 36)
2. Sınıf
(N: 39)
3. Sınıf
(N: 28)
Toplam
(N: 103)
3. Sınıf
(N: 24)
4. Sınıf
(N: 30)
5. Sınıf
(N: 25)
Toplam(N:
79)
f % f % f % f % f % f % f % f %
KY01 6,00 16,67 8,00 20,51 4,00 14,29 18,00 17,48 6,00 25,00 3,00 10,00 4,00 16,00 13,00 16,46 KY02 4,00 11,11 6,50 16,67 3,00 10,71 13,50 13,11 4,75 19,79 4,25 14,17 3,75 15,00 12,75 16,14 KY03 3,50 9,72 4,75 12,18 2,00 7,14 10,25 9,95 2,00 8,33 4,00 13,33 4,25 17,00 10,25 12,97 KY04 2,50 6,94 1,17 2,99 1,33 4,76 5,00 4,85 1,00 4,17 0,33 1,11 0,33 1,33 1,67 2,11 KY05 1,67 4,63 1,33 3,42 0,33 1,19 3,33 3,24 1,67 6,94 2,33 7,78 1,00 4,00 5,00 6,33 KY06 5,00 13,89 5,00 12,82 3,00 10,71 13,00 12,62 2,00 8,33 4,00 13,33 1,00 4,00 7,00 8,86 KY07 1,50 4,17 2,50 6,41 0,00 0,00 4,00 3,88 2,00 8,33 0,5 1,67 1,00 4,00 3,5 4,43 KY08 1,00 2,78 2,50 6,41 0,00 0,00 3,50 3,40 3,00 12,50 1,50 5,00 0,50 2,00 5,00 6,33 KY09 0,00 0,00 1,50 3,85 1,00 3,57 2,50 2,43 1,00 4,17 1,00 3,33 0,50 2,00 2,50 3,16 KY10 4,00 11,11 2,00 5,13 0,00 0,00 6,00 5,83 2,00 8,33 0,00 0,00 0,00 0,00 2,00 2,53
Tablo 5, en fazla görülen üç kavram yanılgısının hem yüzdelik hem de frekans bazında
ilk ikisinin birinci ve ikinci uygulamada değişmediğini, ancak üçüncüsünün değiştiğini
göstermektedir. Her iki uygulamada da en çok görülen kavram yanılgısı KY01’dir. İkinci
sırada en çok görülen yanılgı ise KY02’dir. Üçüncü sırada en çok görülen kavram yanılgısı
birinci uygulamada KY06 iken, ikinci uygulamada KY03 olmuştur. Bunlar şöyledir:
KY01: Merkezcil kuvvetin etkisi Düzgün Çembersel Hareket bitse de devam eder.
KY02: Merkezcil kuvvet Düzgün Çembersel Hareket olduğunda oluşan bir kuvvettir.
KY03: Merkezcil kuvvetin yönü dışa doğrudur.
KY06: Düzgün Çembersel Hareket’te hız değişmez.
Tablo 5 incelendiğinde, ilk uygulamada birinci sınıfta hiç gözlenmemiş olan KY09 ve
üçüncü sınıfta hiç gözlenmemiş olan KY07 ve KY08 kavram yanılgılarının ikinci
uygulamada tespit edildiği görülmektedir. Dolayısı ile bu kavram yanılgılarının bazı öğretmen
adaylarında iki yıllık süreç içinde oluştuğu söylenebilir. Birinci uygulamada ikinci sınıflarda
görülen KY10 kavram yanılgısı da ikinci uygulamada tamamen ortadan kalkmıştır. Diğer
kavram yanılgıları her iki uygulamada da görülmekle birlikte, miktarlarında artışlar veya
azalmalar gerçekleşmiştir. Bu değişimler değişim miktarına bakılmaksızın Tablo 6’da
özetlenmiştir.
Tablo 6’da yanında “*” imi gösterilen kavram yanılgıları birinci uygulamada hiç
gözlemlenmezken, ikinci uygulamada gözlenen; “†” ile gösterilen kavram yanılgıları ise
birinci uygulamada gözlemlenirken ikinci uygulamada tamamen ortadan kalkan yanılgılardır.
KIZILCIK,H.Ş, ÇELİKKANLI, N.Ö. & GÜNEŞ B. 217
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 6 Birinci ve İkinci Uygulamalarda Fizik Öğretmen Adaylarının Kavram
Yanılgılarındaki Değişimler
KY Yüzde Olarak Frekans Olarak
Genel 1 3 2 4 3 5 Genel 1 3 2 4 3 5
KY01 Azalma Artış Azalma Artış Azalma - Azalma - KY02 Artış Artış Azalma Artış Azalma Artış Azalma Artış KY03 Artış Azalma Artış Artış - Azalma Azalma Artış KY04 Azalma Azalma Azalma Azalma Azalma Azalma Azalma Azalma KY05 Artış Artış Artış Artış Artış - Artış Artış KY06 Azalma Azalma Artış Azalma Azalma Azalma Azalma Azalma KY07 Artış Artış Azalma Artış* Azalma Artış Azalma Artış* KY08 Artış Artış Azalma Artış* Artış Artış Azalma Artış* KY09 Artış Artış* Azalma Azalma - Artış* Azalma Azalma KY10 Azalma Azalma Azalma† - Azalma Azalma Azalma† -
Tablo 5 ve Tablo 6’da gösterilen verilere göre yüzde olarak bakıldığında, birinci sınıftan
üçüncü sınıfa gelen öğretmen adaylarının altı kavram yanılgısında, ikinci sınıftan dördüncü
sınıfa gelen öğretmen adaylarının üç kavram yanılgısında ve üçüncü sınıftan beşinci sınıfa
gelen öğretmen adaylarının ise altı kavram yanılgısında artış görülmüştür. Genel olarak altı
kavram yanılgısında yüzde olarak artış görülmekteyken, dört yanılgıda ise azalma
görülmektedir.
Kavram yanılgısına sahip olan öğretmen adaylarının frekansına bakıldığında ise birinci
sınıftan üçüncü sınıfa gelen öğretmen adaylarının dört kavram yanılgısında, ikinci sınıftan
dördüncü sınıfa gelen öğretmen adaylarının bir kavram yanılgısında ve üçüncü sınıftan
beşinci sınıfa gelen öğretmen adaylarının beş kavram yanılgısında artış görülmüştür.
KY04 ve KY10 kavram yanılgıları tüm sınıflarda yüzdelik açıdan azalma gösterirken
(35 için her iki uygulamada da sıfırdır), KY05 yanılgısı tüm sınıflarda artış göstermiştir.
Ancak frekans açısından durum farklıdır. Tüm sınıflarda KY04, KY06 ve KY10 kavram
yanılgılarında frekans açısından azalma görülürken (35 için her iki uygulamada da sıfırdır)
hiçbir kavram yanılgısı için tüm sınıflarda artış gözlemlenmemiştir. Bu iki açıdan
değerlendirme kendi aralarında karşılaştırıldığında, ikinci uygulamaya katılan öğrencilerin
sayısının daha az olması nedeniyle, frekans açısından yapılan değerlendirmeler daha anlamlı
olmaktadır. Örneğin; Tablo 6’da KY09 kavram yanılgısına ait toplam frekans değeri
değişmemiş olmasına karşın yüzdelik açıdan artış olduğu görülmektedir. Bu durumda, ilgili
kavram yanılgısına sahip öğretmen adayı frekansı aynı kalmasına karşın, yanılgının yüzdelik
olarak artması KY09’a sahip olan öğretmen adayı sayısının da arttığı gibi yanlış bir sonuca
varılabilir.
218 FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ DÜZGÜN ÇEMBERSEL HAREKET …
CHANGE OF PHYSICS TEACHER CANDIDATES’ MISCONCEPTIONS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
DDHKYT’nin iki uygulaması arasında görülen değişimlerin nedenleri öğrencilerden
bazıları ile yapılan görüşmelerle araştırılmıştır. Yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerde, ilk
uygulamada birinci sınıfta olup da, ikinci uygulamada üçüncü sınıfta olan iki öğretmen adayı
görüşleri şöyle özetlenebilir:
Her iki öğretmen adayı da bu süreçte Fizik I ve Fizik II adıyla birinci sınıfta birer
dönemde verilen Mekanik I ve Mekanik II derslerini ilk seferde veremeyip, bu dersleri ikişer
kez almıştır. Dolayısıyla her iki öğretmen adayı da düzgün çembersel hareket konusunu
yeniden görmüşler ve bunun düşüncelerinin değişmesinde etkili olduğunu düşünmektedirler.
Ayrıca her iki öğretmen adayı da özellikle ikinci uygulamada daha dikkatsiz davrandıklarını,
teste kendilerini yeterince veremediklerini ifade etmektedirler. Ayrıca bu süreçte mekanik ile
ilgili aldıkları laboratuvar derslerinin de (Fizik Lab. I ve Fizik Lab. II) etkili olduğunu ifade
etmişlerdir. Ayrıca ilk uygulama sırasında mekanik konularını içeren Fizik I ve Fizik II dersi
almakta olduklarından daha emin yanıtlar verdiklerini, ikinci uygulamada ise konuları
unutmuş olma olasılıkları nedeniyle emin olma oranlarının düştüğünü belirtmişlerdir.
Yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerde, ilk uygulamada ikinci sınıfta olup da, ikinci
uygulamada dördüncü sınıfta olan iki öğretmen adayının görüşleri şöyle özetlenebilir:
Görüşülen öğretmen adayları da birinci sınıftan üçüncü sınıfa geçenler gibi Fizik I ve
Fizik II derslerini ilk seferde veremeyip bu süreçte be dersleri ikişer kez almışlardır. Bu
derslerin ikinci kez alındığı sırada konu ile ilgili düşüncelerine ve kavramlarına ilişkin
değişiklikler oluşturduğunu düşünmektedirler. Ayrıca bu süreçte mekanik ile ilgili aldıkları
laboratuvar derslerinin de (Fizik Lab. I ve Fizik Lab. II) etkili odluğunu ifade etmişlerdir.
Yapılan yarı yapılandırılmış görüşmelerde, ilk uygulamada üçüncü sınıfta olup da,
ikinci uygulamada beşinci sınıfta olan iki öğrencinin görüşleri şöyle özetlenebilir:
Görüşülen öğretmen adayları, bu süreçte alan eğitimi derslerini ağırlıklı olarak
aldıklarını belirtmişlerdir. Bu dersler içinde temel fizik kavramlarının öğretilmesi ve kavram
yanılgıları konulu birer ders aldıklarını, bu derslerin kendi kavram yanılgılarını
sorgulamalarına neden olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca bu süreçte Orta Öğretim Fizik
Deneyleri adında iki dönem boyunca aldıkları laboratuvar dersinin de kavram yanılgılarını
sorgulamalarında etkili olduğunu dile getirmişlerdir. Söz konusu derslerin tümünde temel
fizik konularının uygulamalı veya kuramsal olarak irdelendiğini, bunların içinde düzgün
çembersel hareketin de bulunduğunu söylemişlerdir.
KIZILCIK,H.Ş, ÇELİKKANLI, N.Ö. & GÜNEŞ B. 219
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Sonuç ve Tartışma
Araştırmada, ele alınan 10 kavram yanılgısına betimsel olarak bakıldığında; altısında
azalma görülürken (KY01, KY02, KY04, KY06, KY07, KY10), ikisinde artış (KY05, KY08)
gözlenmiş, ikisinde ise değişim gözlenmemiştir (KY03, KY05). Bu sonuç, kavram
yanılgılarının doğasıyla örtüşmektedir. Çünkü şu bilinen bir gerçektir ki kavram yanılgıları
dirençli bir özellik gösterdiklerinden bir taraftan yıllara göre değişim göstermeyebilirken
diğer bir taraftan çeşitli etmenler sayesinde yıllara göre bir azalma meydana gelebilmektedir.
Başka bir açıdan bakıldığında ise çeşitli nedenlerle öğrencilerde başlangıçta görülmeyen
kavram yanılgılarının yıllar içinde ortaya çıkabildiği görülebilmektedir. Dolayısıyla kavram
yanılgılarının yıllara göre değişimi farklı değişkenlere bağlıdır. Örneğin grubun özelliklerine,
yıllar içerisinde aldıkları derslere, günlük yaşam deneyimlerine göre bireylerin kavram
yanılgılarında azalma veya artış gösterebileceği gibi değişim göstermeyebilmektedir.
Bu çalışmada elde edilen sonuca benzer şekilde Bayraktar (2009: 282), fizik öğretmen
adayının kuvvet ve hareket konusundaki kavram yanılgılarının öğrenim süreleri arttıkça genel
olarak azaldığını ancak dördüncü sınıf öğretmen adaylarının üçüncü sınıf öğretmen adaylarına
göre daha fazla kavram yanılgısına sahip olduğunu belirlemiştir. Bu sonucun ise kuvvet ve
hareket konusunu içeren Mekanik I dersini alttan alan öğrencilerin üçüncü sınıfta artış
göstermesi olabileceğini öne sürmüştür.
Öğrencilerin kavram yanılgılarının değişimini ele alan diğer bir çalışmada ise, Heckler
& Sayre (2010), ilk dönem “Mekanik”, ikinci dönem “Elektrik” konularının yer aldığı
üniversite birinci sınıf Temel Fizik Derslerini (Introductory Calculus-Based Physics Course)
alan 1694 mühendislik fakültesi öğrencisinin “Mekanik” ve “Elektrik” konularındaki temel
bilgilerinin değişimini araştırmıştır. Değişim günlük, haftalık ve iki haftalık periyotlarda
olmak üzere derslerin başlangıcından bitimine kadar takip edilmiştir. Deneysel desenin
kullanıldığı bu çalışmada, bir gruba geleneksel öğretim; diğer gruba kavramsal soruların
sıklıkla kullanıldığı bir öğretim yöntemi uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda, öğrencilerin
çalışmada kullanılan 126 kavramsal soruya verdikleri yanıtlardan 37 tanesinde (yaklaşık %30)
istatistiksel olarak anlamlı bir değişim gözlemlenirken geri kalanında belirgin bir değişim
gözlenmemiştir. Yazarlar, doğru yanıtlarındaki artış ve azalışı, değişimin olduğu haftalarda
işlenen konulara bağlarken doğru yanıtlardaki sabitliği dersin etkisiz oluşuna veya bu gruba
giren öğrencilerinin sınıf seviyesine göre ya çok üstte ya da çok altta kaldığına bağlamaktadır.
Bunun yanı sıra, Hooke 1684’de çembersel hareket yapan bir cisme etkiyen net
kuvvetin merkeze doğru olduğunu açıklamış, bu açıklamayı Alexies Clairaut (1713- 1765) ve
220 FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ DÜZGÜN ÇEMBERSEL HAREKET …
CHANGE OF PHYSICS TEACHER CANDIDATES’ MISCONCEPTIONS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Heinrich Hertz (1857-1894) gibi saygın bilim adamları şiddetle reddetmiştir (akt. Sabancılar,
2006:1). Günümüz öğrencilerinin düzgün çembersel hareket konusundaki bilgilerine
baktığımızda, Clairant ve Hertz’in tepkileri doğal karşılanabilir. Çünkü günümüz alanyazınına
göre de “Mekanik” konuları içerisinde gerek öğrencilerin gerek öğretmen adaylarının gerekse
öğretmenlerin en fazla sahip olduğu kavram yanılgılarından birisi eylemsiz referans
sistemlerinde “merkezkaç kuvveti” olarak adlandırılan hayali bir kuvvetin varlığıdır. Bu
çalışmada da bu kavram yanılgısı hem ilk yıllarda baskın olarak görülmekte hem de yıllar
içerisinde frekansı görülmeye devam etmektedir.
Düzgün çembersel hareketle ilgili öğrenilmesi zor olan diğer kavramlar göz önüne
alındığında öğretmen adaylarının kuvvet ile hız kavramlarını birbiri ile karıştırdıkları,
merkezcil kuvvetin özel bir kuvvet olmayıp net bir kuvvet olduğunun farkında olmadıkları ve
hızın vektörel bir nicelik olduğunu uygulamalarda kullanamadıkları sonucuna varılmaktadır.
Bunun dışında öğretmen adaylarından birçoğunun merkezkaç kuvvetinin gerçekte var
olmayan bir kuvvet olduklarının farkında olmalarına rağmen merkezcil kuvvetin yönünü dışa
doğru çizmekle bu bilgilerinin ezberin ötesine geçmediği ve kavram kargaşasına sahip
oldukları sonucuna varılabilir.
Kavram yanılgılarının dirençli yapısı onların giderilmesini güçleştirmektedir.
Eğitimleri boyunca çeşitli fizik konularını ve bu konuların öğretilmesi ile ilgili dersler alan
öğretmen adaylarında bile kavram yanılgılarının son sınıfa gelmelerine karşın halen var
olması, bu direncin ne kadar fazla olduğunun göstergesidir. Bunun dışında, bir öğrencide
önceden var olmayan kavram yanılgıları; günlük yaşam, dersler ve benzeri çeşitli etmenlerden
ötürü daha sonra oluşabilmektedir.
Öneriler
Kavram yanılgılarındaki olumlu veya olumsuz değişimlerin nedenleri sorgulandığında,
olumlu değişimlerin Mekanik konularını ve bu konuların öğretilmesini içeren kuramsal ve
uygulamalı derslerin bu süreçte ilk kez veya ikinci kez alınması sayesinde olduğu
söylenebilir. Bu da göstermektedir ki, uygun yaklaşımlar kullanıldığında kavram yanılgıları
kısmen de olsa giderilebilmektedir. Ancak önceden var olmayan kavram yanılgılarının daha
sonra ortaya çıkması, olası kavram yanılgılarını önleyici bir yaklaşımın izlenmesi gerektiğini
ortaya koymaktadır. Ayrıca var olan yanılgıların giderilmesi için yeni stratejiler de
araştırılmalıdır. Bunun yanı sıra, öğrencilerin eğitimleri boyunca çeşitli konulardaki kavram
yanılgıları belirli aralıklarla yoklanmalı ve değişim olup olmadığı izlenmelidir. Böylelikle
KIZILCIK,H.Ş, ÇELİKKANLI, N.Ö. & GÜNEŞ B. 221
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
eğitim sürecinin değerlendirilmesi, yanılgıları giderici biçimde düzenlenmesi ve
eksikliklerinin giderilmesi sağlanabilir. Kavram yanılgılarını belirlemeye yönelik çok sayıda
çalışma olmasına karşın, alan yazında kavram yanılgılarının zamanla değişimini izleyen
çalışmaların sayısı yetersizdir. Bu konuda alan yazındaki eksiği giderecek yönde çalışmalara
öncelik verilmelidir. Kavram yanılgılarındaki değişimler, çok aşamaları testleri destekleyecek
şekilde görüşme gibi nitel tekniklerle de irdelenmelidir.
Kaynakça
Bayraktar, Ş. (2009). Misconceptions of Turkish Pre-Service Teachers About Force And
Motion, International Journal of Science and Mathematics Education, 7, 273-291.
Chambers, S.K. & Andre T. (1997). Gender, prior knowledge, interest, and experience in
electricity and conceptual change text manipulations in learning about direct current,
Journal of Research in Science Teaching, 34(2), 107–121.
Clement, J. (1993). Using bridging analogies and anchoring intuitions to deal with students’
preconceptions in physics, Journal of Research in Science Teaching, 30, 1241-1257.
Eryılmaz, A. & Sürmeli, E. (2002). Üç-Aşamalı Sorularla Öğrencilerin Isı ve Sıcaklık
Konularındaki Kavram Yanılgılarının Ölçülmesi, V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik
Eğitimi Kongresi, Ankara.
Eryılmaz, A. (2010). Development and Application of Three-Tier Heat and Temperature Test:
Sample of Bachelor and Graduate Students, Eurasian Journal of Educational Research,
Issue 40, Summer 2010, 53-76.
Gilbert, J.K. & Watts, D.M. (1983). Concepts, misconceptions and alternative conceptions:
changing perspectives in science education, Studies in Science Education, 10, 61-98.
Güneş, B. (2005), Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu: IV. Bölüm, Bilimsel Hatalar ve
Kavram Yanılgıları.(Kitabın diğer bölümlerinin yazarları: Yağbasan,R, , Özdemir, E,
Temiz, B, Gülçiçek, Ç, Kanlı, U, Ünsal Y, Tunç,T), Gazi Kitabevi, Ankara.
Heckler, A., F. & Sayre, E., C. (2010). What happens between pre- and post-tests: Multiple
measurements of student understanding during an introductory physics course,
American Journal of Physics, 78, 768-777.
Hestenes, D. & Wells, M. (1992), A Mechanics Baseline Test, The Physics Teacher, 30, 159-
166.
222 FİZİK ÖĞRETMEN ADAYLARININ DÜZGÜN ÇEMBERSEL HAREKET …
CHANGE OF PHYSICS TEACHER CANDIDATES’ MISCONCEPTIONS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Hestenes, D., Wells, M. & Swackhamer, G. (1992), Force Concept Inventory, The Physics
Teacher, 30, 141-158.
Hestenes, D. & Halloun, I. (1995). Interpreting the FCI. The Physics Teacher, 33, 502-506.
Howe, A.C. & Jones, L. (1998). Engaging Children in Science (2nd ed.) Upper Saddle River,
NJ: Merrill.
Kaltakçı, D. (2012). Development and application of a four-tier test to assess pre-service
physics teachers misconceptions about geometrical optics. Unpublished PhD
Dissertation. METU, Ankara.
Kızılcık, H. Ş. & Güneş, B. (2011) Düzgün Dairesel Hareket Konusunda Üç Aşamalı Kavram
Yanılgısı Testi Geliştirilmesi, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 41, 278-
292.
Kızılcık, H. Ş.; Önder N. & Güneş, B. (2012) Fizik Öğretmen Adaylarının Düzgün Dairesel
Hareket Konusundaki Kavram Yanılgılarının Değişimi, X. Ulusal Fen Bilimleri ve
Matematik Eğitimi Kongresi, Bildiri, 27-30 Haziran 2012, Niğde-TÜRKİYE.
Mazur, E. (1997), Peer Instruction: A User’s Manual, Concept Test, Prentice Hall, USA.
Palmer, D.H. & Flanagan, R.B. (1997). Readiness to change the conception that “Motion-
Implies-Force”: A comparison of 12-year-old and 16-year-old Students. Science
Education, 81, 317–331.
Sabancılar, H. (2006). Lise 2. Sınıf Öğrencilerinin Dairesel Hareket Konusundaki Kavram
Yanılgıları, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara.
Şahin, Ç. ve Çepni, S. (2011) Yüzme-batma, kaldırma kuvveti ve basınç kavramları ile ilgili
iki aşamalı kavramsal yapılardaki farklılaşmayı belirleme testi geliştirmesi, Türk Fen
Eğitimi Dergisi, 8-1, 79-110.
Tregust, D. (1986) Evaluating students misconceptions by means of diagnostic multiple-
choice items, Research in Science Education, 16, 199-207.
Trumper, R. (2000). A cross-college age study about physics students’ conceptions of force in
pre-service training for high school teachers, Curriculum Matters, 227–238.
Trumper, R. & Gorsky, P. (1997). A survey of biology students’ conceptions of force in pre-
service training for high school teachers, Research in Science & Technological
Education, 15(2), 133–147.
KIZILCIK,H.Ş, ÇELİKKANLI, N.Ö. & GÜNEŞ B. 223
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Westbrook, S.L. & Marek, E.A. (1991). A cross-age study of student understanding of the
concept of diffusion, Journal of Research in Science Teaching, 28(8), 649-660.
Yıldız, A., 2003. Fizik Öğrencilerinin, �Çekim, Kuvvet ve Hareket Hakkındaki Düşünceleri
ve Öğretim Elemanlarının Öğrenci Düşünceleri İle İlgili Tahminler, Yüksek Lisans
Tezi, Atatürk Üniversitesi İlköğretim Anabilim Dalı, Erzurum.
Yin, R., K. (1984). Case Study Research: Design and Methods, Newbury Park, CA. :Sage.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 224-245.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 224-245.
Opinions of Physics Teachers about the 9th Grade Physics Textbook: The Example of Izmir Province
Serap KAYA ŞENGÖREN*, Rabia TANEL, Ayşegül YILDIRIM BENLİ &
Nevzat KAVCAR
Dokuz Eylül University , İzmir, TURKEY
Received: 15.09.2014 Accepted: 30.03.2015
Abstract – The purpose of this study was to first determine how middle-school physics teachers in the school
system of Turkey’s Izmir Province viewed the 9th Grade Physics textbook that began to be taken up in classes in
the 2008-2009 academic year, and then to formulate recommendations after reviewing their assessments in terms
of professional experience, participation in on-the-job training programs and the general manner that the book
was being used. Making use of a surveying technique, the research focused on a sample of 151 teachers working
in the Izmir middle-school system who were teaching 9th grade physics. The data collection tools for the study
were an evaluation scale for the textbook that consisted of 131 items, personal information and a questionnaire
of supplementary questions, and an interview form. Both quantitative and qualitative data analysis techniques
were used in the analysis of the research data. The book was found to be good in the categories of physical
characteristics and visuality, and adequate in the content, narrative and language, activities, teaching support and
arrangement categories. Teachers were using the book only occasionally and feeling the need for a training
program on the school curriculum.
Key words: Physics teacher, school curriculum, textbook, book assessment, teachers’ opinions, on-the-job
training program..
DOI No: 10.17522/nefefmed.09916Summary
Purpose of the Study
This study reviewed the 9th grade Physics (Physics 9) textbook in the light of the
opinions of physics teachers. The purpose of the study was to determine how the physics
* Corresponding author: Serap KAYA ŞENGÖREN, Assoc. Prof. Dr. In Department of Physics Education,
Education Faculty of Buca, Dokuz Eylül University, İzmir, TURKEY.
E-mail: [email protected]
Note: This study is a part of the project numbered as DEÜ BAP 2010.KB.EĞT.004. A part of this study was
presented as a oral presentation at 9th National Science and Mathematics Education Conference.
225 FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN 9. SINIF FİZİK KİTABINA İLİŞKİN …
OPINIONS OF PHYSICS TEACHERS ABOUT THE 9TH GRADE PHYSICS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
teachers made use of Physics 9 and what their opinions were about the book, and
subsequently to review and assess the textbook in terms of a series of variables. The fact that
no study has as yet been conducted on the designated textbooks in the 2007 Middle-School
Physics Course Curriculum increases the significance of the research.
The research question was posed as, “What do physics teachers in Izmir think about the
Physics 9 textbook that has been designated as a supplement to the 2007 Physics
Curriculum?” The sub-problem constituted a review of the assessments in terms of the
differences seen according to professional experience, participation in training programs, and
the general manner the book was used.
Methodology
The research was carried out on a survey model based on qualitative and quantitative
research techniques.
Participants: The universe of the study consisted of physics teachers in all of the middle
schools in Izmir’s 11 central districts who had used the Physics 9 textbook for one or two
years in the 2008-2009 and 2009-2010 academic years. A separate sampling was not set up
and 151 teachers participated in the study, with face-to-face interviews taking place with 13 of
these teachers.
Data Collection Tools: Both qualitative and quantitative techniques were used in the research.
The quantitative data collection tool was the Book Assessment Scale (BAS), to which was
added a supplementary survey in the form of a questionnaire entitled, “The Opinions of
Physics Teachers about the Middle School 9th Grade Physics Textbook.” The questionnaire
was designed to make use of the personal information provided by teachers to ascertain how
much they knew about and used the textbook. Drawn up as a 6-item Likert type of
questionnaire, the survey consisted of 131 items and seven sub-dimensions. The Cronbach‘
alpha reliability coefficient for the scale was found to be 0.92. As a qualitative data collection
tool, three open-ended questions were appended to the same questionnaire and used as
interview forms.
Data Analysis: The statistical analysis of quantitative data was carried out with parametric
(Anova, Scheffe, t-tests) and nonparametric (Kruskal-Wallis H and Mann- Whitney U) tests.
The responses to the open-ended questions and the data from the interviews were reviewed
with the technique of content analysis. For the analysis, teachers’ opinions were separated into
two groups of positive and negative views. The negative opinions were divided into those that
concerned the factors limiting the use of the textbook and those that were directly related to
ŞENGÖREN, S.K. , TANEL, R., BENLİ, A.Y., & KAVCAR, N. 226
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
the book. The opinions were further divided into sub-categories and presented in the form of
frequency distribution.
Results and Conclusion
We can summarize the results obtained in terms of the sub-problems of the research as
follows: According to the BAS, the teachers found the level of the book adequate. Teachers’
assessments in the BAS did not change according to their professional experiences. A large
majority of the teachers had not participated in any on-the-job training program. Those that
had participated found the physical characteristics and the content of the book to be better
than those who did not. A large majority of the teachers used the book only once in a while.
Those that used the book continuously or once in a while found the book to be better
compared to those who had not used it at all.
Among the qualitative data, the negative views that were directly related to the book
showed that teachers criticized the book in terms of the following 10 categories: subject
sequence, clarity/openness, narrative, student levels, content intensity, consistency with the
Student Selection and Placement System (ÖSS), internal consistency, experiments/projects,
examples/questions/activities and visual/physical aspects. The teachers stated that they had
difficulties and negative experiences in the implementation of the book. These difficulties
were categorized as conditions at the school, uncertainty in the implementation, inadequate
class hours, difficulties in teaching support, and the suitability of the book to the school
curriculum. The teachers’ positive views on the book were based on its visual/physical
characteristics, its student-focused approach, its placing importance on scientific information
and the nature of science itself, its content, and the way it related to daily life.
It is clear that teachers have not fully become acquainted with the spiral structure of
the physics curriculum and because they do not possess all of the books for the four years
curriculum, they are anxious about setting up boundaries for the various subject units and
knowing where to stop instruction in the topics. Another important concern of teachers is that
they do not know with which curriculum philosophy students will be evaluated in the
university entrance exams. On the other hand, it can be seen that teachers who do know the
new curriculum philosophy and find it useful also have difficulty in implementing this book
that has been prepared according to that philosophy. It appears that the most striking reason
for this is the shortage of time and the existence of crowded classrooms.
Recommendations
227 FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN 9. SINIF FİZİK KİTABINA İLİŞKİN …
OPINIONS OF PHYSICS TEACHERS ABOUT THE 9TH GRADE PHYSICS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Teachers should be asked for their opinions and recommendations about the
implementation of physics courses and the use of textbooks. Convincing them of the benefits
of the program should be an objective. Teachers’ guidebooks should be published to offer
teachers guidance and information about the course program. In particular, teachers should
attend on-the-job training courses to be familiarized with teaching approaches, methods and
techniques. To make physics courses more effective and beneficial, the number of class hours
should be increased in a manner appropriate to the philosophy of the physics curriculum and
furthermore, laboratory lessons should be added to the courses. Alternative textbooks
rendering different levels of activities and questions should be developed. Studies to improve
the quality of textbooks for physics courses should continue, with attention given to
benefiting from the opinions of teachers, teacher candidates and other educators in the field.
ŞENGÖREN, S.K. , TANEL, R., BENLİ, A.Y., & KAVCAR, N. 228
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Fizik Öğretmenlerinin 9. Sınıf Fizik Kitabına İlişkin
Görüşleri: İzmir İli Örneği
Serap KAYA ŞENGÖREN†, Rabia TANEL, Ayşegül YILDIRIM BENLİ,
Nevzat KAVCAR
Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir, Türkiye
Makale Gönderme Tarihi: 15.09.2014 Makale Kabul Tarihi: 30.03.2015
Özet – Bu çalışmanın amacı, İzmir ilindeki ortaöğretim fizik öğretmenlerinin, 2008-2009 öğretim yılında
okutulmaya başlanan Fizik 9 kitabına ilişkin değerlendirmelerini belirleyip bunları mesleki deneyim, hizmet içi
eğitime katılma ve kitabı kullanma durumu açılarından inceleyerek öneriler sunmaktır. Tarama yönteminin
kullanıldığı araştırmanın örneklemini, İzmir’de ortaöğretimde görevli ve Fizik 9’u okutan 151 öğretmen
oluşturmaktadır. Araştırmanın veri toplama araçları; 131 maddelik ders kitabı değerlendirme ölçeği, kişisel
bilgiler ve ek sorulardan oluşan anket ile görüşme formudur. Araştırma verilerinin analizinde nicel ve nitel veri
analizi teknikleri kullanılmıştır. Kitap; fiziksel özellikler ve görsellik boyutlarında iyi; içerik, anlatım ve dil,
etkinlikler, öğretimsel destek ve düzenleme boyutlarında yeterli bulunmuştur. Öğretmenler kitabı ara sıra
kullanmakta, öğretim programına yönelik hizmet içi eğitime gereksinim duymaktadırlar.
Anahtar Sözcükler: Fizik öğretmeni; öğretim programı; ders kitabı; kitap değerlendirme; öğretmen görüşleri;
hizmet içi eğitim programı.
Giriş
Ders kitabı öğretim programında yer alan kazanımlar doğrultusunda hazırlanan, belirli
incelemelerden geçtikten sonra öğretmen ve öğrenciler tarafından temel kaynak olarak
kullanılan bir kitaptır (Oğuzkan, 1993; Ünsal ve Güneş, 2004).
Öğretim programlarının başarılı olabilmesini sağlayan önemli etkenlerden biri,
öğretmen ve öğrenciye kılavuzluk eden ders kitaplarının başarıyla hazırlanması ve gereğince
† İletişim: Doç. Dr. Serap KAYA ŞENGÖREN, DEÜ Buca Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi AD, İzmir,
TÜRKİYE.
E-mail: [email protected]
Not: Bu çalışma DEÜ BAP 2010.KB.EĞT.004 nolu projenin bir parçasıdır; çalışmanın bir bölümü 9.Ulusal Fen
Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi'nde sözlü bildiri olarak sunulmuştur.
229 FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN 9. SINIF FİZİK KİTABINA İLİŞKİN …
OPINIONS OF PHYSICS TEACHERS ABOUT THE 9TH GRADE PHYSICS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
kullanılmasıdır. Bu yönüyle nitelikli hazırlanmış ders kitabı ve onun etkili kullanımı verimli
bir öğretim için çok önemlidir. Ders kitabı öğretmenlerin neyi, nasıl öğreteceklerini etkiler.
Bunun için de ders kitaplarının öğretmenler tarafından hangi sıklıkla, nasıl kullanıldığı ve
nasıl değerlendirdiği önem kazanmaktadır.
Ders kitapları, konuya yönelik programa uygun öğrenme kazanımlarını, önemli
kavramları ve öğrenme etkinliklerini sunar, bu nedenle öğretim programının bir rehberidir.
Ders kitapları çalışırken öğrencilere kendilerini daha rahat hissettirir (Trowbridege and
Bybee, 1996: 342). Kılıç ve Seven (2003: 175)’e göre ders kitabı, öğretim programlarının
düzgün işleyişinde önemli bir görev üstlenir.
Ülkemiz ortaöğretim fizik programlarında 1985, 1992 ve 1996 yıllarında kimi
düzenlemeler yapılmış, ancak bu düzenlemeler üniteler, konular ve bunların yıllara dağılımı
düzeyinde kalmıştır. Varış (1994), EARGED (1998), Demirel (2000), Sönmez (2000); tüm
program geliştirme öğelerini içeren kaynakça örnekleridir; ortaöğretim fiziğinin değişik
konularına yönelik olarak da birçok program geliştirme çalışması yapılmıştır (Kalem, Tanel
ve Çallıca, 2004; Kaya ve Kavcar, 2004; İsen ve Kavcar, 2006; Yalçın ve Kavcar, 2010;
Sarıay ve Kavcar, 2009) .
2004-2005 öğretim yılında başlanarak ortaöğretimin dört yıla çıkarılmasına paralel
olarak fizik programında değişikliğe gidilmiş; ancak bu değişiklik, üç yılda okutulan
konuların dört yıla yayılmasından ileri gidememiştir (Yalçın ve ark., 2008; Özdemir ve ark.,
2011).
Ülkemizde ortaöğretim süresinin dört yıla çıkarılmasının üçüncü yılı olan 2007’de,
Ortaöğretim Fizik Dersi 9. Sınıf Öğretim Programı MEB Talim ve Terbiye Kurulu’nun 27
Ekim 2007 tarihli kararıyla, 2008-2009 öğretim yılında ülkemizin tüm ortaöğretim
kurumlarında uygulanmaya konulmak üzere kabul edilmiş bulunmaktadır (MEB, 2007). Bu
program doğrultusunda hazırlanmış bulunan Ortaöğretim 9. Sınıf Fizik Ders Kitabı (Fizik 9)
(Kalyoncu ve ark., 2008) dört yıldır tüm ortaöğretim kurumlarında okutulmaktadır.
Araştırmamızda incelediğimiz kitap Fizik 9’un 2009 basımıdır.
2008 yılından önceki fizik ders kitaplarını değerlendiren az sayıda çalışma (Ogan-
Bekiroğlu, 2007; Güzel, Oral ve Yıldırım, 2009; Demir ve ark., 2009) bulunmakla birlikte,
2007 Programı doğrultusunda hazırlanan Fizik 9’un öğretmen görüşleri doğrultusunda nicel
ve nitel değerlendirilmesine yönelik yayımlanmış çalışma henüz bulunmamaktadır. Tanel ve
arkadaşları (2010); Kavcar, Şengören ve Tanel (2010), Aktamış ve arkadaşları (2010) ile
Bahçıvan ve Erarslan’ın (2011) çalışmaları öğretmen adaylarıyla gerçekleştirilmiştir.
ŞENGÖREN, S.K. , TANEL, R., BENLİ, A.Y., & KAVCAR, N. 230
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Öğretmenlerin bu ders kitabına yönelik görüşleri araştırılması gereken bir konudur. Böylesi
bir çalışmanın yapılması, var olan ders kitabının öğretmenlerin beklentilerini ne kadar
karşıladığı, uygulamaya ne kadar dönük olduğu ya da neden kullanılmadığı konusunda
ipuçları verecek ve yeni yazılacak ders kitaplarına yönelik önemli katkılar sağlayacaktır.
Bu araştırmada, Fizik 9 kitabı fizik öğretmenlerinin görüşleri doğrultusunda
tarafımızdan incelemeye alınmıştır. Çalışmanın amacı, ortaöğretim fizik öğretmenlerinin
Fizik 9’u kullanma durumlarını ve kitaba ilişkin görüşlerini belirleyip bunları çeşitli
değişkenler açısından inceleyerek değerlendirmeler yapmaktır. 2007 Programına uygun olarak
hazırlanıp okullarda okutulmaya başlanmış ders kitaplarına yönelik henüz böyle bir çalışma
yapılmamış olması bu araştırmanın önemini arttırmaktadır.
Araştırmanın problemi; İzmir ilindeki ortaöğretim kurumlarında çalışan fizik
öğretmenlerinin Fizik 9 kitabına yönelik değerlendirmeleri nelerdir? biçiminde belirlenmiştir.
Yöntem
Araştırma, nicel ve nitel araştırma yöntemlerine dayalı tarama modelindedir.
Katılımcılar
Araştırmanın evreni, İzmir’in 11 merkez ilçesindeki tüm ortaöğretim kurumlarında
çalışan, 2008-2009 ve 2009-2010 öğretim yıllarında Fizik 9 ders kitabını bir ya da iki yıl
okutan fizik öğretmenleridir; ayrı bir örneklem belirlenmemiş, araştırmaya 151 öğretmen
katılmış, bunlardan 13’üyle görüşme yapılmıştır. Katılımcıların % 47’ si bayan, % 53’ü
baydır. Mesleki deneyimlerine göre katılımcıların dağılımı; 25 yıl ve üstü 15, 16-25 yıl arası
77, 6-15 yıl arası 57 ve 0-6 yıl arası 2 kişidir.
Veri Toplama Araçları
Araştırmada nitel ve nicel veri toplama teknikleri bir arada kullanılmıştır. Nicel veri toplama
aracı olarak Ogan-Bekiroğlu (2007)’nun Kitap Değerlendirme Ölçeği (KDÖ), ölçeğe eklenen
ve öğretmenlerin kişisel bilgilerini yoklayan sorular ile ders kitabını tanıma ve kullanma
durumlarını ortaya koymalarını sağlayan seçenekli sorulardan oluşan Fizik Öğretmenlerinin
Ortaöğretim 9. Sınıf Fizik Ders Kitabına İlişkin Görüşleri Anketi kullanılmıştır. 6’lı Likert
tipinde 131 maddeden oluşan ölçek, yazarın da onayıyla Türkçeye uyarlanmıştır. Ölçeğin
Cronbach alfa güvenirlik katsayısı α= 0,92 bulunmuştur. KDÖ, ders kitabı
değerlendirilmesine yönelik yedi alt boyut içermektedir: Fiziksel özellikler (14 madde; α =
0,90), içerik (37 madde; α = 0,97), anlatım ve dil (9 madde; α =0,94), etkinlikler (21 madde; α
231 FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN 9. SINIF FİZİK KİTABINA İLİŞKİN …
OPINIONS OF PHYSICS TEACHERS ABOUT THE 9TH GRADE PHYSICS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
= 0,97), öğretimsel destek (21 madde; α =0,98), düzenleme (16 madde; α =0,94), görseller ve
gösterimler (13 madde; α =0,96).
Nitel veri toplama araçları olarak, aynı ankete eklenen açık uçlu üç soru ile görüşme
formu kullanılmıştır. Açık uçlu sorular ve görüşme, kitaba ve uygulamaya yönelik olumlu ve
olumsuz görüşlerin aktarılmalarını sağlamıştır. Görüşmeler öğretmenlerle bireysel yapılmış,
veriler ses kaydı ve görüşmeci notlarından elde edilmiştir. Nitel veriler, öğretmenlerin
düşünceleri ile ilgili daha ayrıntılı ve farklı veriler toplayarak nicel çalışmanın verilerini
derinleştirmek amacıyla değerlendirilmiştir.
Verilerin Analizi
Nicel verilerin istatistiksel analizlerinde parametrik (Anova, Scheffe, t-testleri ) ve
parametrik olmayan (Kruskal-Wallis H-testi ve Mann – Whitney U testi) testler ile betimsel
istatistik kullanılmıştır. Açık uçlu sorular için içerik analizi yapılarak betimsel istatistik
kullanılmış, görüşme kayıtları betimsel analiz yöntemine bağlı kalarak sunulmuştur.
Açık uçlu sorulara verilen yanıtlardan elde edilen verilerin içerik analizi sonucu,
öğretmenlerin görüşleri olumsuz ve olumlu olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Olumsuz
görüşler ise doğrudan kitaba yönelik olanlar ve doğrudan kitapla ilgili olmayıp kitabın
kullanımını sınırlayan etkenlere yönelik olarak ayrılmıştır. Bu olumlu ve olumsuz görüşler
ayrıca kendi içlerinde alt kategorilere ayrılarak sunulmuştur. Bu kategoriler belirlendikten
sonra ikinci araştırmacı da yanıtları okuyarak hangi kategorilere girdiğini belirlemiştir.
Değerlendirme sonrasında her iki araştırmacının sınıflandırmaları arasındaki uyum katsayısı
0,86 olarak bulunmuştur. Bu değer, çalışma kapsamında yapılan değerlendirmenin güvenilir
olduğunu göstermektedir (Fraenkel & Wallen, 1996:164).
Bulgular
Bu bölümde araştırmanın alt problemleri ve problemlere yönelik bulgular sırasıyla
verilmiştir.
Nicel verilerden elde edilen bulgular
Araştırmanın birinci alt problemi; ‘Öğretmenler Fizik 9 kitabını hangi düzeyde
bulmaktadırlar?’ biçimindedir. Bu alt problemi yanıtlamak için yapılan analizler ve betimsel
istatistik sonuçları Tablo 1’de verilmiştir. Düzeyler, kitap ve alt boyutlarının puan aralıkları
beş eşit parçaya bölünerek kabul edilemez, zayıf, yeterli, iyi, çok iyi olarak belirlenmiştir.
ŞENGÖREN, S.K. , TANEL, R., BENLİ, A.Y., & KAVCAR, N. 232
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 1, öğretmenlerin ders kitabına verdikleri puanların ortalamasından, kitabın genel
düzeyini yeterli; fiziksel özellikler ve görseller/gösterimler alt boyutlarını iyi; içerik, anlatım
ve dil, etkinlikler, öğretimsel destek ile düzenleme alt boyutlarını ise yeterli olarak
nitelendirdiklerini göstermektedir.
Tablo 1 KDÖ’ ne Verilen Yanıtların Betimsel İstatistik Sonuçları
Alt boyutlar
Madde
sayısı
En
düşük
puan
En yüksek
puan
Ortalama
N Öğretmenlerin
ortalaması Std. sapma Düzey
Kitabın geneli 131 0 655 327,5 151 372,62 125,165 Yeterli
Fiziksel özellikler 14 0 70 35 151 43,36 12,546 İyi
İçerik 37 0 185 92,5 151 99,11 36,814 Yeterli
Anlatım ve dil 9 0 45 22,5 151 25,97 10,186 Yeterli
Etkinlikler 21 0 105 52,5 151 63,23 22,271 Yeterli
Öğretimsel destek 21 0 105 52,5 151 54,13 24,252 Yeterli
Düzenleme 16 0 80 40 151 45,78 17,161 Yeterli
Görseller/
gösterimler 13 0 65 32,5 151 41,04 13,951 İyi
Araştırmanın ikinci alt problemi; ‘Öğretmenlerin kitaba yönelik görüşleri mesleki
deneyimlerine göre farklılık göstermekte midir?’ biçimindeydi. Mesleki deneyim 6-15, 16-
25, 25 üstü çalışma süreleriyle tanımlanmıştır. Betimsel verilerden, farklı mesleki deneyime
sahip öğretmenlerin kitabı aynı düzeyde ve yeterli gördükleri anlaşılmaktadır (X6-15= 361,09;
X16-25=381,28; X25-üstü=364,75). Öğretmenlerin mesleki deneyimlerine göre kitap
değerlendirme ölçeği toplam puanlarının anlamlı şekilde farklılaşıp farklılaşmadığını
incelemek üzere ANOVA yapılmış; öğretmenlerin Fizik 9’a yönelik görüşlerinin mesleki
deneyimlerine göre anlamlı değişim göstermediği görülmüştür (F (2-146) = ,440, p>0,05).
Ayrıca ölçek alt boyutlarından alınan puanların, öğretmenlerin mesleki deneyimlerine göre
anlamlı farklılık gösterip göstermediğine ilişkin yapılan analizlerde alt boyut puanlarının
anlamlı farklılık göstermediği bulunmuştur [1. alt boyut ( F (2-146) = ,648, p>0,05); 2. alt boyut
( F (2-146) =,457 p>0,05); 3. alt boyut ( F (2-146) = ,975, p>0,05); 4. alt boyut ( F (2-146) = , 792,
p>0,05); 5. alt boyut ( F (2-146) =,333, p>0,05); 6. alt boyut ( F (2-146) = ,651, p>0,05) ve 7. alt
boyut ( F (2-146) = ,564, p>0,05)].
Araştırmanın üçüncü alt problemi; ‘Öğretmenlerin kitaba yönelik görüşleri hizmet içi
eğitim alma durumlarına göre farklılık göstermekte midir?’ biçimindeydi. Hizmet içi eğitim
durumları; hiç katılmayanlar (N=75), katılıp tekrar almak isteyenler (N= 40), katılıp yeterince
yararlananlar (N=22) olarak belirlenmiştir. Analizlerin sonuçları Tablo 2’de verilmiştir. Bu üç
233 FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN 9. SINIF FİZİK KİTABINA İLİŞKİN …
OPINIONS OF PHYSICS TEACHERS ABOUT THE 9TH GRADE PHYSICS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
grubun kitaba verdikleri ortalama puanlar ile betimsel verilerden kitabın düzeyi, sırasıyla;
355,63 (yeterli); 366,93 (yeterli); 429,86 (iyi) şeklindedir. Öğretmenlerin Fizik 9 için bir
hizmet içi eğitim programına katılma durumuna göre kitap değerlendirme ölçeği toplam
puanlarının anlamlı şekilde farklılaşıp farklılaşmadığını incelemek üzere ANOVA yapılmış;
öğretmenlerin Fizik 9’a yönelik görüşlerinin hizmet içi eğitim almalarına göre anlamlı
değişim göstermediği görülmüştür (F (2-134) = 3,017, p>0,05). Ayrıca ölçek alt boyutlarından
alınan puanların, öğretmenlerin hizmet içi eğitim durumlarına göre anlamlı farklılık gösterip
göstermediğine ilişkin yapılan analizlerde faktör puanlarının 1. ve 2. alt boyut dışında anlamlı
farklılık göstermediği bulunmuştur. 1. ve 2. alt boyut için yapılan ANOVA sonuçları Tablo 2’
de gösterilmiştir [3. alt boyut ( F (2-134) = 1,295, p>0,05); 4. alt boyut ( F (2-134) = 1,953,
p>0,05); 5. alt boyut ( F (2-134) =2,845, p>0,05); 6. alt boyut ( F (2-134) = 2,613, p>0,05); 7. alt
boyut ( F (2-134) = 1,659, p>0,05)].
Tablo 2 KDÖ 1. ve 2. Alt Boyut Toplam Puanlarının Hizmet İçi Eğitim Durumlarına Göre Anova
Sonuçları
Alt boyutlar Varyansın
kaynağı
Kareler
toplamı
sd Kareler
ortalaması
F p Anlamlı
fark
1. Alt boyut:
Fiziksel
özellikler
Gruplar arası 1232,731 2 616,365 4,031 ,020 3-1
Grup içi 20491,810 134 152,924
Toplam 21724,540 136
2. Alt boyut:
İçerik
Gruplar arası 8730,751 2 4365,375 3,261 ,041
3-1 Grup içi 179404,987 134 1338,843
Toplam 188135,737 136
Analiz sonuçları, öğretmenlerin ders kitabının fiziksel özellikleri ( F (2-134) = 4,031,
p<0,05) ve içeriği (F (2-134) =3,261 p<0,05) alt boyutlarına yönelik görüşlerinde hizmet içi
eğitim durumları açısından anlamlı bir fark olduğunu göstermektedir. Bu farkın hangi hizmet
içi eğitim grupları arasında olduğunu bulmak amacıyla yapılan Scheffe testinin sonuçlarına
göre, ders kitabının fiziksel özelliği boyutunda ‘hizmet içi eğitime katılan ve yeterince
yararlanan’ ( X =48,95) öğretmenlerin görüşlerinin, ‘hizmet içi eğitime katılmayıp buna
gereksinim duyan’ ( X =40,84) öğretmenlere göre daha olumlu olduğu; içerik boyutunda da
yine, ‘hizmet içi eğitime katılan ve yeterince yararlanan’ ( X =117,00) öğretmenlerin
görüşlerinin, ‘hizmet içi eğitime katılmayıp buna gereksinim duyan’ ( X =94,55)
öğretmenlere göre daha olumlu olduğu görülmüştür.
Araştırmanın dördüncü alt problemi ‘Öğretmenlerin kitaba yönelik görüşleri kitabı
kullanma durumlarına göre farklılık göstermekte midir?’ biçimindedir. Yapılan analizlerin
sonuçları Tablo 3 ve Tablo 4’de verilmiştir.
ŞENGÖREN, S.K. , TANEL, R., BENLİ, A.Y., & KAVCAR, N. 234
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 3 Öğretmenlerin Kitabı Kullanma Durumlarına Göre KDÖ Toplam Puanın Betimsel Verileri
Kitabı kullanma durumları
N
X
Std. sapma
Kullanmıyorum (1) 23 294,74 121,797
Ara sıra kullanıyorum (2) 100 376,43 123,463
Sürekli kullanıyorum (3) 24 425,00 107,482
Toplam 147 371,58 125,725
* KDÖ en düşük puan:0, en yüksek puan:655, ortalama: 327,5
Betimsel verilerden, öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun kitabı ara sıra kullandıkları
görülmektedir. Ayrıca, kitabı kullanmayan öğretmenlerin kitabı ortalamanın altında, kitabı
sürekli ve ara sıra kullananların ise ortalamanın üstünde gördükleri anlaşılmaktadır.
Öğretmenlerin kitabı kullanma durumlarına göre kitap değerlendirme ölçeği toplam
puanlarının anlamlı şekilde farklılaşıp farklılaşmadığını incelemek üzere ANOVA yapılmış;
öğretmenlerin Fizik 9’a yönelik görüşlerinin kitabı kullanma durumlarına göre anlamlı
değişim gösterdiği görülmüştür (F (2-144) = 7,081, p<0,05). Bu farkın kitabı kullanma durumları
açısından hangi gruplar arasında olduğunu bulmak amacıyla yapılan Scheffe testinin
sonuçlarına göre, kitabı ara sıra ( X = 376,43) ve sürekli ( X = 425,00) kullananların görüşleri,
kitabı kullanmayan ( X = 294,74) öğretmenlere göre anlamlılık gösterecek şekilde olumlu
çıkmıştır. Ayrıca ölçek alt boyutlarından alınan puanların, öğretmenlerin kitabı kullanma
durumlarına göre anlamlı farklılık gösterip göstermediğine ilişkin yapılan ANOVA sonucu;
öğretmenlerin ölçek alt boyutlarına yönelik görüşlerinin kitabı kullanma durumlarına göre
anlamlı değiştiğini göstermiştir. Bu farkın kitabı kullanma durumları açısından hangi gruplar
arasında olduğunu bulmak amacıyla yapılan Scheffe testinin sonuçlarına göre, kitabı ara sıra
ve sürekli kullananların görüşleri, kitabı kullanmayan öğretmenlerinkine göre ölçeğin tüm alt
boyutlarında anlamlılık gösterecek şekilde olumlu çıkmıştır. [ 1. alt boyut ( 1X =37,04, 2X
=43,53, 3X =48,67); 2. alt boyut ( 1X =77,43, 2X =100,84, 3X =108,67); 3. alt boyut ( 1X
=19,61, 2X =26,28, 3X =30,17); 4. alt boyut ( 1X =50,61, 2X = 63,67, 3X =72,25); 5. alt
boyut ( 1X =39,78, 2X = 54,70, 3X =64,75); 6. alt boyut ( 1X =36,00 2X = 46,11 3X =53,67);
7. alt boyut ( 1X =34,26, 2X = 41,30, 3X =46,83)].
Bu aşamada 1. alt boyutta dağılımlar parametrik bulunmadığından bu alt boyut için
ayrıca Kruskal-Wallis H-testi (Ferguson & Takane, 1989) yapılmıştır (Tablo 4).
235 FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN 9. SINIF FİZİK KİTABINA İLİŞKİN …
OPINIONS OF PHYSICS TEACHERS ABOUT THE 9TH GRADE PHYSICS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Tablo 4 KDÖ 1. Alt Boyut Toplam Puanlarının Kitabı Kullanma Durumlarına Göre Analiz Sonuçları
Öğretmenlerin, kitabı kullanma durumlarına göre kitabın fiziksel özelliklerine yönelik
görüşleri toplam puanlarının Kruskal-Wallis H-test sonuçları, anlamlı bir farkın olduğunu
göstermektedir. Yapılan Mann – Whitney U testine göre, kitabı sürekli ve ara sıra kullanan
öğretmenlerin kitaba yönelik görüşlerinin, kitabı kullanmayanlara göre anlamlı bir şekilde
daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Nitel bulgular
1. Açık uçlu sorular
Bu bölümde, öğretmenlerin Fizik 9’a yönelik düşüncelerinin ayrıntılarına ulaşabilmek
için, ankette sorulan açık uçlu soruların analizleri alt problemlerle birlikte verilmiştir.
Araştırmanın beşinci alt problemi; ‘Öğretmenlerin Fizik 9 kitabına yönelik olumsuz
düşünce/önerileri nelerdir?’ biçimindedir. Açık uçlu sorulardan bu problemin yanıtına
yönelik çıkartılan verilerin içerik analizinin sonuçları Tablo 5’te verilmiştir.
Tablo 5 Öğretmenlerin Fizik 9’a Yönelik Olumsuz Düşünceleri ve Önerileri
Kategori Düşünce f
1. Sıralama
1. Üniteler arası devamlılık yok
2. Konu sıralaması uygun değil
3. Enerji ünitesi hareket ve dinamikten sonra gelmeli
4. Konu sıralaması Madde, Mekanik, Elektrik ve Optik şeklinde
olmalı
5. Dalgalar ünitesi verilmemeli
6. Elektrostatikten sonra elektrik akımına geçilmeli
7. Konular sarmal verilmemeli
8. Sıralamada matematik kullanımı dikkate alınmalıdır.
9. Etkinlik ve deneyler konuların sonunda verilmelidir.
10. Proje konularının listesi kitabın sonunda verilmeli
49
Kitabı
kullanma
durumu
N Sıra
ortalaması Sd 2 p Anlamlı fark
1. Alt boyut:
Fiziksel
özellikler
1
2
3
23
100
24
52,22
75,07
90,42 2 9,660 0,008
2-1; 3-1
(U=789,000;
136,000; p<0,05)
ŞENGÖREN, S.K. , TANEL, R., BENLİ, A.Y., & KAVCAR, N. 236
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
2. Açıklık/netlik
1. Konu başlıkları net belirtilmemiş
2. Etkinliklerin amacı belirtilmemiş
3. Kavramlar net verilmemiş öğrenci okuyup buluyor
4. Konu içinde anlatılmak istenileler net değil
5. Öğrenci için bir başvuru kitabı niteliği taşımıyor
6. Konu sınırları net değil
7. Örnekler net değil
88
3. Anlatım
1. Bağıntı türetimi eksik
2. Bağıntılar yeterince belirtilmemiş
3. Anlatım yüzeysel/yetersiz
4. Birim ve çeviriler konusu yeterli /açıklayıcı değil
5. Konu anlatımı eksik
70
4. Öğrenci düzeyi
1. Dil öğrenci düzeyinin çok altında
2. Okul türlerine göre farklı düzeylerde düzenlenmeli
3. Etkinlikler öğrenci düzeyine hafif geliyor
5. Kitap meslek liseleri için uygun
4. Günlük yaşamdan verilen örnekler öğrenci düzeyinin altında
5. Sorular çok basit ve yüzeysel
39
5. İçerik yoğunluğu
1. Etkinlikler çok fazla
2. Konu yoğunluğu çok fazla
3. Basit etkinlikler çıkarılmalı
4. Gereksiz ayrıntılar var
27
6. ÖSS ile uyum 1. Ders kitabı ÖSS ile uyumlu değil
2. ÖSYM’nin soru yelpazesi kitap içeriğinden farklı 19
7. İç uyum
1. Değerlendirme soruları içerik ile uyumsuz
2. Örnekler kolay, konu sonu soruların çözümüne yönelik değil
3. Verilen örnekler konularla tam örtüşmüyor
18
8. Deneyler/projeler
1. Deneyler anlaşılır değil
2. Deneyler uygulanabilir değil
3. Projeler uygulanabilir değil
6
9. Örnekler/sorular/
etkinlikler
1. Uygulama ve çalışma soruları yeterli sayıda değil
2. Örnekler yetersiz/az
3. ÖSYM’ nin referans kaynağı olduğunu hissettirecek örnek
soru çeşitliliği olmalı
4. Çözümlü örnek sayısı az
5. Hikayeler ilgi çekmiyor
72
10. Görsel/fiziksel
1. Kapak daha ilgi çekici olmalı
2. Kağıt ve baskı kalitesi artmalı
3. Renkler soluk
4. Resimler güncel değil
5. Resim ve fotoğraflar artmalı
12
Araştırmanın altıncı alt problemi; ‘Öğretmenlerin Fizik 9’un uygulanması sürecinde
yaşadıkları güçlüklere yönelik düşünceleri nelerdir?’ biçimindedir. Açık uçlu sorulardan bu
problemin yanıtına yönelik çıkartılan verilerin içerik analizinin sonuçları Tablo 6’da
verilmiştir.
237 FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN 9. SINIF FİZİK KİTABINA İLİŞKİN …
OPINIONS OF PHYSICS TEACHERS ABOUT THE 9TH GRADE PHYSICS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Tablo 6 Öğretmenlerin Fizik 9 Kitabının Uygulanmasına Yönelik Yaşadıkları Zorluklar
Araştırmanın yedinci alt problemi; ‘Öğretmenlerin Fizik 9 kitabına yönelik olumlu
düşünceleri nelerdir?’ biçimindedir. Açık uçlu sorulardan bu problemin yanıtına yönelik
çıkartılan verilerin içerik analizinin sonuçları Tablo 7’de verilmiştir.
2. Görüşme
Çalışmanın geçerliğini artırmak amacıyla yapılan görüşme verilerinin; anketin nitel ve
nicel verilerini desteklediği görülmüştür. Tekrardan kaçınmak amacıyla görüşmeden elde
edilen verilerden çarpıcı olanlar, benzer cümlelerden örneklerle betimsel analiz yöntemiyle
aşağıda sunulmuştur.
Görüşmeye katılan öğretmenlerin kitabın konu sıralamasını uygun bulmadıkları
görülmektedir. Bunu şu cümlelerle aktarmışlardır: “Biz kurul kararı ile Kuvvet ve Hareket
ünitesini Enerji’nin önüne aldık.”, “Vektörleri görmeden kuvvet nasıl incelenebilir?”
Öğretmenlerin; “Kitap bilgi sahibi olmadan fikir sahibi yapmaya çalışıyor.”, “Kitabın ikinci
ünitesi Enerji ve enerjinin her şeyinden söz etmiş ama çocukların bunu anlayacak alt yapısı
yok.” sözleriyle, kitap içeriği konusundaki endişelerini de görmekteyiz. Öğretmenler kitaptaki
etkinliklere ve örneklere yönelik olarak etkinlik düzeyi, çekiciliği ve yoğunluğu konularını ön
Kategori Düşünce f
1. Uygulamada
okul koşulları
1. Kalabalık sınıflarla öğrenci merkezli eğitim yapılamıyor
2. Okullarda etkinlikleri yapacak gereç yok
3. Bazı etkinlikler kalabalık sınıflar için uygun değil
4. Deney ortamı yokluğunda araştırma vb. konularına daha çok yer
vermeli
16
2. Uygulamada
belirsizlik
1. Öğrenciler sınavda kitap içeriğine uygun sorularla mı yoksa eski
sorularla mı karşılaşacaklar?
2. Nerede durulacağını anlayamıyoruz 29
3. Uygulamada
destek
1. Öğretmenler program uygulayıcılığı eğitiminden geçirilmeli
2. Deneyler için hizmet içi eğitim verilmeli
3. Öğretmen el kitabı gerekli
4. Öğrenci el kitabı gerekli/çalışma kitabı olmalı
5. Deney CD’ leri verilmeli
6. İnteraktif soru çözümü içeren CD’ler verilmeli
22
4. Ders süresinin
yetersizliği
1. Etkinlikler çok, süre yetersiz
2. Ders saatinin az olması programı işlevsiz kılıyor
3. “Laboratuvar dersi açılmalı.” 41
5. Uygulamada
programa uyum
1. Kitap ‘yapılandırmacılık’tan uzak
2. “Programın felsefesiyle kitap arasında ciddi uçurum var. 18
ŞENGÖREN, S.K. , TANEL, R., BENLİ, A.Y., & KAVCAR, N. 238
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
plana çıkarmışlar ve düşüncelerini şu cümlelerle açıklamışlardır: “Günlük yaşamla
bağdaştırılmak için verilen örnekler hiç ilgi çekici değil.”, “Etkinlikler öğrencilere çok basit
ve komik geliyor.”, ”Çok fazla gereksiz etkinlik var.”, “ Kitabın amacı gerçek yaşamla ilişki
kurmak, bunu takdir ediyorum ama bu örneklerle olmaz.”, “Proje konuları ve ‘Bunları hiç
düşündünüz mü?’ bölümleri ilgi çekici.”, “Öğrenciyi sürekli aktif tutmaya çalışıyor ama bunu
kalabalık sınıflarda yapmak çok zor.” , “Bu kitabın yaptırmak istedikleri bu ders saatiyle
yapılamaz.”
Tablo 7 Öğretmenlerin Fizik 9 Kitabına Yönelik Olumlu Düşünceleri
Kategori Düşünce f
1. Görsel/fiziksel 1. Deney görsellerinin fotoğraflanmış olması
2. Renkli oluşu dikkat çekiyor 12
2. Öğrenci merkezli
oluşu
1. Öğrencilere dersi sevdiriyor
2. Konuşma ve tartışma ağırlıklı
3. Öğrenciyi sorgulatmaya çalışıyor
4. Yaparak yaşayarak öğrenmeyi destekliyor
5. Öğrenciyi aktifleştiriyor
6. Öğrenci derse ön hazırlık yapabiliyor
57
3. Bilimsel bilgiye ve
bilimin doğasına
önem vermesi
1. Bilimin yaşamdaki önemi ağırlıklı olarak vurgulanıyor
2. Gözlemlere yer verilmesi olumlu
3. Öğrenciyi araştırmaya yönlendiriyor
4. Bilimsel bilgiyi öğretme yaklaşımı olumlu
13
4. Güncel yaşam
bağlantıları
1. Güncel örneklere yer vermesi olumlu
2. Güncel hayatla bağlantı kurması olumlu 32
5. İçerik
1. Etkinlikler önceki kitaplara göre daha iyi ve fazla
2. Fiziği genel olarak her yönüyle ele alması olumlu
3. Araştırma konuları ön bilgiye katkı yapıyor
4. Ölçme ve değerlendirmede farklı yaklaşımlar olumlu
5. Araştırma ve proje konularına yer vermesi olumlu
26
Kitabın ölçme değerlendirme yönünü eleştiren öğretmenler; “Bölüm sonu soruları
kitabın içeriğine uymuyor.”, “ Kitabın içinde formül yokken, bölüm sonundaki soruları
çözmek için formül gerekiyor.” sözleriyle kimi soruların yanıtlarının kitapta verilen içerik ile
çözülemeyeceğini belirtmişlerdir. Diğer yandan öğretmenler değerlendirme sorularının çeşitli
olmasının kitabın iyi bir özelliği olduğunu da belirttikleri gibi, “Üniversite sınavında ne tür
sorular çıkacağını bilmiyoruz.” sözleriyle, üniversite sınavı kaygılarını sürekli dile
getirmişlerdir.
Öğretmenler, kitabı kullanma durumlarıyla ilgili şu yorumları yapmışlardır: “Kitabı
sadece, farklı bir ünite olduğundan, Fiziğin Doğası ünitesinde kullanıyorum.”, “Kitabı
kullanmıyorum, konu içeriğini kendim belirliyorum.”, “Kitap bir kaynak değil, hiçbir şekilde
bilgi vermiyor.”, “Kitabı sadece bazı etkinlikleri uygulamak için kullanıyorum.”.
Öğretmenlerin bir kısmı, kitabın ilk ünitesinin (Fiziğin Doğası) amacının anlaşılmadığını;
“Kimi okullarda ilk ünitede kütle ölçümüyle ilgili bir bölüm olduğu için eşit kollu terazi
239 FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN 9. SINIF FİZİK KİTABINA İLİŞKİN …
OPINIONS OF PHYSICS TEACHERS ABOUT THE 9TH GRADE PHYSICS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
işleniyor.”, “İlk ünitede vektörel, skaler büyüklükleri işliyorum.” sözleriyle belirtmişlerdir.
Öğretmenler kitabın görünüşüyle ilgili olarak; “Çok karmaşık, yoğun bir kitap.”, “Neyin
nerede bitip nerede başladığı belli olmuyor.”, “Öğrencilere kullanacak alan bırakılmamış.”
yorumlarını yapmışlardır.
Öğretmenler, hizmet içi eğitim konusundaki düşüncelerini; “Böyle bir eğitime
ihtiyacımız var.”, “ Hizmet içi eğitimin, kitabı ve programı gerçekten bilen uzman kişilerce
verilmesi gerekir.”, “Hizmet içi eğitimde bize programı okuyorlar; bunu biz de yapabiliriz.”, “
Hizmet içi eğitimin uygulamalı olması gerekir.”, “Hizmet içi eğitimler biraz olsun programı
anlamamı sağladı.” sözleriyle belirtmişlerdir.
Sonuç, Tartışma ve Öneriler
Araştırmanın alt problemlerine göre elde ettiğimiz bulguları şu şekilde özetleyebiliriz.
Öğretmenler KDÖ’ ne göre kitabı ancak yeterli düzeyde bulmaktadırlar (Tablo 1);
372,62 olan puan ortalaması, yaklaşık 57/100’ lük nota karşılık gelmektedir, ki bir
ders kitabı için bunun çok düşük olduğu açıktır (Kılıç ve Seven, 2003: 56, 183).
Kitabın tüm alt boyutlarında öğretmen puanları ortalamasının, alt boyut ortalama
puanının çok az üstünde olduğu görülmektedir; iyi düzeydeki fiziksel özellikler ile
görseller/gösterimler alt boyutlarının notları sırasıyla 62 ve 63’tür. Bu sonuç,
öğretmenlerin kitabı bir ders kitabı olarak iyi bulmadıklarını göstermektedir; ki bu
durumun nedenleri nitel analiz sonuçlarında karşımıza çıkmaktadır.
Öğretmenlerin KDÖ’ ne yönelik değerlendirmeleri, mesleki deneyimlerine göre
değişmemektedir.
Öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu hizmet içi eğitime katılmamıştır. Hizmet içi
eğitime katılanlar, katılmayanlara göre kitabı fiziksel özellikler ve içerik yönünden
daha iyi bulmaktadırlar (Tablo 2). Hizmet içi eğitime katılan öğretmenlerin kitabı
daha iyi tanıyıp değerlendirebilecekleri göz önünde bulundurulduğunda, bu bulgu
özellikle içerik yönünden kitabın anlaşılmasında sorunlar yaşandığını ve bunların
hizmet içi eğitimlerle giderilebileceğini göstermektedir.
Öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu kitabı ara sıra kullanmaktadır. Kitabı sürekli ve
ara sıra kullananlar, hiç kullanmayanlara göre kitabı daha iyi bulmaktadırlar (Tablo 3,
4). Kitabı sık kullanan öğretmenlerin kitabı daha iyi değerlendirebilecekleri
düşünüldüğünde, bu öğretmenlerin kitabı iyi buldukları için sürekli kullandıkları
ŞENGÖREN, S.K. , TANEL, R., BENLİ, A.Y., & KAVCAR, N. 240
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
yorumunu yapmak hatalı olmayacaktır. Kitabı sık kullanan öğretmenler, kitabın
gerçekten bu özelliklere sahip olduğunu düşünmekteler ve daha yüksek puanla
değerlendirmektedirler.
Nitel verilerden doğrudan kitaba yönelik olumsuz görüşler bağlamında öğretmenler
kitabı; konu sıralaması, açıklık/netlik, anlatım, öğrenci düzeyi, içerik yoğunluğu, ÖSS
ile uyum, iç uyum, deneyler/projeler, örnekler/sorular/etkinlikler ve görsel/fiziksel
olarak 10 kategoride toplanan kimi durumlar açısından eleştirmektedirler (Tablo 5).
Öğretmenler, doğrudan kitapla ilişkili olmamakla birlikte, uygulamada; olumsuz
durumlarla karşılaştıklarını ve güçlükler yaşadıklarını belirtmektedirler. Bunlar okul
koşulları, uygulamada belirsizlik, ders süresinin yetersizliği, uygulama desteği ve
kitabın öğretim programına uygunluğu kategorilerinde toplanmıştır (Tablo 6).
Öğretmenler, kitabı görsel/fiziksel özellikleri, öğrenci merkezli olması, bilimsel
bilgiye ve bilimin doğasına önem vermesi, içeriği, güncel yaşamla bağlantılı olması
yönlerinden olumlu bulmaktadırlar (Tablo 7).
Öğretmenlerin çoğunluğunun kitabı ara sıra kullanmaları ve bir hizmet içi eğitim
almamış olmaları kitaba ya da programa yönelik bir olumsuz tutum içinde olduklarını
göstermekte, fakat bu olumsuz tutumun nedenlerini bize vermemektedir. Bununla birlikte
hizmet içi eğitim alan ya da kitabı sürekli kullanan öğretmenlerin ise kitabı daha yeterli
bulmaları, onların kitabı tanıyarak kitabı değerlendirdiklerini gösterse de bu sonuç bize, kitabı
daha az ya da hiç kullanmayarak kitabın yeterli olmadığını düşünen öğretmenlerin
görüşlerinin kitabı tanımamaktan kaynaklandığını göstermez. Öğretmenlerin tamamının
ölçeğin tüm maddelerini yanıtlamaları, onların kitabı değerlendirebilecek kadar tanıdıklarına
kanıttır. Bu durumda öğretmenlerin kitaba yönelik daha ayrıntılı görüşleri, açık uçlu sorulara
verdikleri yanıtlardan ve görüşmelerden ortaya çıkmıştır. Öğretmenler, kitaba alışmakta
zorluk çektiklerini belirtmişlerdir; toplam görüş sayısı dikkate alındığında, öğretmenler kitabı
sırasıyla açıklık/netlik, örnekler/sorular/etkinlikler, anlatım, konu sıralaması ve öğrenci
düzeyine uygunluk kategorileri yönünden olumsuz bulmuşlardır. Öğretmenler, Fizik 9’un
öğrenci için bir başvuru kitabı niteliği taşımadığını; konu başlıklarının net olmadığını,
etkinliklerin amacının belirtilmediğini, uygulama ve çalışma sorularının yeterli sayıda
olmadığını, senaryolardaki hikayelerin ilgi çekmediğini, konu anlatımının eksik kaldığını,
konu sıralamasının uygun olmadığını düşünmektedirler.
241 FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN 9. SINIF FİZİK KİTABINA İLİŞKİN …
OPINIONS OF PHYSICS TEACHERS ABOUT THE 9TH GRADE PHYSICS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Öğretmenlerin, fizik öğretim programını özellikle sarmal yapısıyla tam olarak
tanıyamadıkları ve dört yıllık tüm kitaplar ellerlinde bulunmadığı için de, ünitelerin sınırlarını
belirlemede ve konuları nerede bırakacakları konusunda kaygıları olduğu ortadadır.
Öğretmenlerin yanıtları, onların önceki programla yeni program arasındaki geçişi sağlamada
yardıma gereksinimleri olduğunu, kitabı yeni programın genel felsefesiyle değil de eski
programın felsefesiyle değerlendirdiklerini göstermektedir. 2007 Fizik Öğretim Programı
öncesindeki öğretim programlarına davranışçı öğrenme kuramının egemen oluşu, tüm
bileşenleriyle geliştirilmiş bir fizik öğretim programından söz edilememesi ve sarmal yapı
anlayışının olmayışı karşısında; yeni öğretim programının özellikle öğrenme kuramları,
öğrenme modelleri, konuların sarmal yapıda, bağlam temelli ve etkinliklere dayalı verilmesi
açılarından öğretmenlerin sıkıntıları olağan görülmelidir. Fizik 9 kitabında konu ad ve
sıralamasının Madde, Mekanik, Elektrik ve Optik biçiminde olmasını ve ayrıca konuların
sarmal yapıda verilmemesini önermeleri (Tablo 5), buna örnek olarak verilebilir. Fizik
öğretmenleriyle öğretmen adaylarının 2007 öncesi fizik programı ile 2007 sonrası yeni fizik
programı arasındaki geçişte sıkıntıları olduğu, 2004 yılında ortaöğretimin üç yıldan dört yıla
çıkarılması sonucu fizik derslerinde gerçekleştirilen düzenlemelere yönelik yapılan iki
çalışmada (Yalçın ve ark., 2008; Özdemir ve ark., 2011) ortaya konulmuş olup bu sıkıntıların
günümüzde de sürmekte olduğu anlaşılmaktadır.
Öğretmenlerin en önemli kaygılarından biri, üniversite sınavlarında öğrencilerin hangi
program felsefesine göre değerlendirileceğini bilememeleridir. Bunun yanında öğretmenlerin
yeni programın felsefesini bilip bunu olumlu bulmalarına karşın, bu programa göre hazırlanan
kitabı uygulamada zorluk çektikleri görülmektedir. Bunun en önemli nedenleri ise zaman
sıkıntısı ve kalabalık sınıflar olarak görülmektedir. Öğretmenler, kalabalık sınıflarda öğrenci
merkezli eğitimin yapılamayacağını, ders saatinin az olmasının programı işlevsiz kıldığını
düşünmekte, önceki dönemlerde olduğu gibi laboratuvar dersi açılmasını istemektedirler. Öte
yandan, öğretmenler program uygulayıcılığı eğitiminden geçirilmelerini, öğretmen el
kitabının hazırlanmasını ve deneyler için hizmet içi eğitim verilmesini istemektedirler ki bu
durum, onların önemli bir gereksinimi olarak değerlendirilmeli, öğretim programının
uygulanması ve başarısı açısından fırsat olarak görülüp mutlaka yerine getirilmelidir.
Fizik 9’a yönelik olarak Tablo 7’de yer alan olumlu öğretmen görüşlerinden en
önemlileri; kitabın konuşma ve tartışma ağırlıklı oluşu, öğrenciyi sorgulatmaya çalışması,
yaparak yaşayarak öğrenmeyi desteklemesi, derslerde öğrenciyi etkinliklere katması,
gözlemlere yer vermesi, öğrenciyi araştırmaya yönlendiriyor olması, güncel örneklere yer
vermesi, güncel yaşamla bağlantı kurması, etkinliklerin diğer kitaplara göre daha iyi ve fazla
ŞENGÖREN, S.K. , TANEL, R., BENLİ, A.Y., & KAVCAR, N. 242
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
olması, fiziği genel olarak her yönüyle ele alması, ölçme ve değerlendirme alanındaki süreç
değerlendirme ile ölçme teknikleri biçimindeki yenilikler olarak belirtilebilir. Bu görüşler
2007 Fizik Öğretim Programının temel felsefesi ve yaklaşımlarıyla uyumlu olmaları açısından
da önem taşımaktadırlar. Bununla birlikte dikkat çekilmesi gereken bir nokta, Tablo 7’deki
toplam olumlu görüş sayısının, Tablo 5 ve 6’daki toplam olumsuz görüş sayısının yaklaşık
dörtte biri olmasıdır ki bu durum, fizik öğretmenlerince ders kitabına yönelik dile getirilen
olumsuz noktaların hem daha çeşitli alanlarda olduğunu, hem de bunların daha çok kişi
tarafından paylaşıldığını göstermektedir.Fizik 9’un fizik öğretmen adayları görüşleriyle
değerlendirildiği bir çalışmada (Tanel ve ark., 2010) da, olumsuz görüşlerin olumlulardan
daha çok fakat oranın öğretmenlerinkine göre daha küçük olduğu belirlenmiştir. Buna göre,
Fizik 9 öğretmenlerce daha çok eleştirilmektedir. Haklı görülebilecek önemli eleştiri
noktalarının doğrudan ders kitabından değil; fiziksel olanaklar, okul koşulları, derse ayrılan
süre ve özelikle de sınav düzeni gibi uygulama kaynaklı oluşuna dikkat çekilmelidir.
Üniversite giriş sınavlarının öğretim programı ve ders kitaplarıyla uyumluluğu, okul
öğrenmelerinin niteliğini en çok belirleyici etken olarak görülmektedir. Konuların yoğunluğu
gerekçesiyle süre yetersizliği yakınmasında ise haklılık payının sınırlı olduğu belirtilmelidir;
okullarda yapılan gözlemler, derslerin geleneksel yöntemlerle ve ağırlıklı olarak test
çözümüyle sürdürülmekte olduğunu, grup çalışmaları yaptırılamasa bile en azından
etkinliklere dayalı gösteri deneylerinin de yapılmadığını ortaya koymaktadır ki bu olgu, yeni
öğretim programının yaklaşımıyla uyumlu değildir.
Öte yandan, doğrudan ders kitabını ilgilendiren ve fizik öğretim programı kapsamında
görülen kimi olumsuz noktaların, yapılan eleştiri ve katkılar (Kavcar, Şengören ve Tanel,
2010; 2011) sonucu, kitabın yeni basımlarında yıldan yıla azaldığı da gözlenmektedir; bunun
için Fizik 9’un 2008, 2009 ve 2010 basımlarına bakılabilir. Bu olgu, ilgili bilimsel
araştırmaların ders kitabı editör ve yazarlarınca olumlu yönde değerlendirilmekte olduğunu
gösteren olumlu bir gelişmeyi ortaya koymaktadır ve öğretim programı ile ders kitapları
alanlarında yapılacak araştırmaların önemli gerekçelerinden birini oluşturmaktadır.
Çalışmanın sonuçlarına göre aşağıdaki öneriler geliştirilmiştir;
Fizik öğretim programdaki değişikliklerin nedenleri öğretmenlere anlatılmalı, onlarla
tartışılmalı, öğretim programının uygulanması ve ders kitaplarının kullanımı
243 FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN 9. SINIF FİZİK KİTABINA İLİŞKİN …
OPINIONS OF PHYSICS TEACHERS ABOUT THE 9TH GRADE PHYSICS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
konularında öğretmenlerin görüş ve önerileri alınmalı, yapılan değişikliklerin yararına
inanmaları sağlanmalıdır.
Öğretmenlerin üniversite giriş sınavlarının yeni ders programına uyumu konusundaki
kaygılarını giderecek çalışmalar yapılmalıdır.
Fizik öğretim programının tanıtımı ile ders kitaplarının kullanımına yönelik öğretmen
kılavuz kitapları ivedilikle hazırlanmalıdır.
Fizik ders saati arttırılmalı, böyle bir ders için ayrıca laboratuvar dersi de eklenmelidir.
Öte yandan, ders süresinin öğretim programı felsefesine uygun, etkin ve verimli
kullanımı için önlemler alınmalıdır.
Öğretmenler hizmet içi eğitimden geçirilmeli ve bu eğitimlerin içeriği daha çok
uygulamaya yönelik olmalıdır. Öğrenme kuramları ve modelleri, öğretim yaklaşımları,
yöntemleri ve teknikleri, öğrenme ortamlarının oluşturulması, basit ve ucuz öğretim
gereci hazırlanması ve kullanımı, laboratuvar yaklaşımları ve teknikleri gibi alanlara
öncelik verilmelidir.
Farklı düzeylerde etkinlikler ve sorular içeren alternatif ders kitapları geliştirilmelidir.
Fizik öğretim programı ile ders kitaplarının niteliğinin geliştirilmesi doğrultusundaki
araştırmalar; öğretmenler, öğretmen adayları ve alan eğitimcilerinin görüşleriyle
zenginleştirilerek sürdürülmelidir.
Teşekkür
Anketin uygulanma izni ve yardımları için İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne, anketleri
içtenlikle yanıtlayan ve bizlere değerli öneriler sunan fizik öğretmenlerimize teşekkür ederiz.
Kaynakça
Aktamış, H., Feyzioğlu, B., Özenoğlu Kiremit, H. ve Delioğlu, Y. (2010). 9. Sınıf Fizik
Öğretim Programına Göre Hazırlanan Ders Kitabının Deney Türleri ve Bilimsel Süreç
Becerileri Açısından Değerlendirilmesi. 9. UFBMEK Özet Kitabı, 23-25 Eylül 2010,
Buca Eğitim Fakültesi, İzmir: 80.
Bahçıvan, E. and Eraslan, F. (2011). Critical Investigation of 10th Class Physics Textbook
Submitted by Turkey Ministry of National Education: Chapter of Modern Physics.
Balkan Physics Letters, 19, 126-128.
ŞENGÖREN, S.K. , TANEL, R., BENLİ, A.Y., & KAVCAR, N. 244
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Demir, C., Maskan, A.K., Çevik, Ş. ve Baran, M. (2009). Ortaöğretim 9. Sınıf Fizik Ders
Kitabının Ders Kitabı İnceleme Ölçeğine Göre İncelenmesi. D. Ü. Ziya Gökalp Eğitim
Fakültesi Dergisi, 13, 125-140.
Demirel, Ö. (2000). Kuramdan Uygulamaya Eğitimde Program Geliştirme. .Ankara: Pegem
Yayıncılık.
EARGED, (1998). Ortaöğretim Kurumları Fizik Dersi Taslak Öğretim Programı,
Ankara.
Ferguson, G. A., & Takane, Y. (1989). Statistical Analysis in Psychology and Education
(6th ed.). New York: McGraw-Hill.
Fraenkel, J.R., & Wallen, N.E. (1996). How to Design and Evaluate Research in Education.
New York: Mcgraw-Hill. (3rd ed.) Capt. 8, pp.153-171.
Güzel, H., Oral, İ. ve Yıldırım, A.(2009). Lise II Fizik Ders Kitabının Fizik Öğretmenleri
Tarafından Değerlendirilmesi. S. Ü. Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, 27, 133-
142.
MEB (2007). Fizik Öğretim Programı,http://www.fizikprogrami.com;
http://www.fizikprogrami.info , ET: 29 .10. 2011.
İsen, İ.A. ve Kavcar, N., (2006). Ortaöğretim Fizik Dersi Yeryüzünde Hareket Ünitesindeki
Kavram Yanılgılarının Belirlenmesi ve Ünitenin Öğretim Programının Geliştirilmesi
Üzerine Bir Çalışma. Buca Eğitim Fakültesi Dergisi, 20, 84-90.
Kalem, R., Tanel, Z. ve Çallıca, H. (2004). Ortaöğretim Fizik Dersi Sıcaklık ve Isı Konusu
Öğretim Programı Geliştirme Üzerine Bir Çalışma. V.Ulusal Fen Bilimleri ve
Matematik Eğitimi Kongresi, Bildiriler, C.I, 16-18 Eylül 2002, ODTÜ, Ankara. Devlet
Kitapları Md. Basımevi, Ankara: 519-524.
Kalyoncu, C., Tütüncü, A., Değermenci, A., Çakmak, Y. ve Bektaş, E. (2008). Ortaöğretim
Fizik 9 Ders Kitabı, Devlet Kitapları 1. baskı, İstanbul.
Kavcar, N., Şengören, S.K. ve Tanel, R. (2010). Ortaöğretim Fizik 9 Ders Kitabı
Değerlendirme Raporu. Yayımlanmamış kitap inceleme raporu.
Kavcar, N., Şengören, S.K. ve Tanel, R. (2011). Ortaöğretim Fizik 9 Ders Kitabı
Değerlendirme Raporu- Kitap editörü ile özel yazışmalar.
Kaya, S. ve Kavcar, N. (2004). Ortaöğretim fizik dersi mercekler konusu öğretim programı
geliştirme üzerine bir çalışma. V.Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi,
Bildiriler, C.I, 16-18 Eylül 2002, ODTÜ, Ankara. Devlet Kitapları Md. Basımevi,
Ankara: 537-542.
245 FİZİK ÖĞRETMENLERİNİN 9. SINIF FİZİK KİTABINA İLİŞKİN …
OPINIONS OF PHYSICS TEACHERS ABOUT THE 9TH GRADE PHYSICS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Kılıç, A. ve Seven, S. (2003). Konu Alanı Ders Kitabı İncelemesi. Pegem A Yayıncılık,
Ankara.
Ogan-Bekiroğlu, F. (2007). To What Degree Do the Currently Used Physics Textbooks Meet
the Expectations ? Journal of Science Teacher Education,18, 599 – 628.
Oğuzkan, F. (1993). Eğitim Terimleri Sözlüğü. Emel Matbaacılık, Ankara.
Özdemir, E., Yıldırım Benli, A., Dörtlemez, D., Yalçın Y., Tanel, R., Kaya Şengören, S. ve
Kavcar, N. (2011). 2005 Ortaöğretim Fizik Programı Düzenlemelerinin Öğretmen
Adayları ve Öğretmen Görüşleriyle Değerlendirilmesi. Buca Eğitim Fakültesi Dergisi,
29, 63-82.
Sarıay, M. ve Kavcar, N. (2009). İtme ve Momentum Ünitesinde İşbirlikli Öğrenme
Yönteminin Etkililiğinin Araştırılması. Buca Eğitim Fakültesi Dergisi, 25, 9-24.
Sönmez, V. (2000). Program Geliştirmede Öğretmen El Kitabı. Ankara: Pegem
Yayıncılık.
Tanel, R., Şengören, S.K., Yıldırım Benli, A. ve Kavcar, N. (2010). Fizik Öğretmen
Adaylarının 9. Sınıf Fizik Kitabına İlişkin Görüşlerinin Değerlendirilmesi ve Öğretmen
Görüşleriyle Karşılaştırılması. 9. UFBMEK Özet Kitabı, 23-25 Eylül 2010, Buca Eğitim
Fakültesi, İzmir: 83.
Trowbridege, L. W. and Bybee, R. W. (1996). Teaching Secondary School Science:
Strategies for Developing Scientific Literacy. New Jersey, NY: Prentice Hall, Inc.
Ünsal, Y. ve Güneş, B. (2004). Bir Kitap İnceleme Çalışması Örneği Olarak MEB Lise 1.
Sınıf Fizik Ders Kitabının Eleştirel Olarak İncelenmesi.
http://www.tebd.gazi.edu.tr/arsiv/2004_cilt2/sayi_3/305-321.pdf adresinde 29 Ekim
2011 tarihinde indirilmiştir.
Varış, F. (1994). Eğitimde Program Geliştirme Teori ve Teknikleri. Ankara: Alkım
Yayıncılık.
Yalçın, Y. ve Kavcar, N. (2010). Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme
Yönteminin Öğrenci Başarısına Etkisi. Milli Eğitim Dergisi, 185, 193-226.
Yalçın, Y., Özdemir, E., Tanel, R., Şengören, S.K. ve Kavcar, N., (2008). A Study on View
of Physics Teachers on Changes in Secondary School Physics Program. Türk Fizik
Derneği 24. Uluslararası Fizik Kongresi, 28-31 Ağustos 2007, İnönü Üniversitesi,
Malatya. Balkan Physics Letters, Special Issue, Boğaziçi Univ.Press: 623-630.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 246-274.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 246-274.
Analysis II Students’ Construction of Polar Functions
Tangül KABAEL*
Anadolu University, Eskişehir, TURKEY
Received: 16.01.2013 Accepted: 13.01.2015
Abstract – This study is a follow-up of the research, in which the researcher investigated relationship between
students’ understanding of functions in Cartesian and Polar Coordinate Systems. Teaching of polar
transformation and polar functions was included in the context of transformation concept in the course of
Analysis II in a mathematics education program of an education faculty. This teaching process was designed in
line of literacy in which the previous study was included. It was showed in the literature that the students who
was not given the concept of polar functions could not transfer the function concept to polar coordinates and they
use polar coordinates by memorize. It was aimed to examine Analysis II students’ constructions of polar
functions in this qualitative study. For data collection, open-ended test and clinical interview techniques were
used. Data was analyzed by using the content analysis technique (Yıldırım ve Şimşek, 2003). It was concluded
that polar function concept was constructed. Moreover, it was seen that students’ construction of polar functions
and their understanding level of function concept were directly related.
Key words: polar functions, polar coordinates, function concept. DOI No:10.17522/nefefmed.71740
Summary
Introduction
The students encounter polar coordinates at secondary education and undergraduate level. On
the other hand, any teaching activities related to the polar functions, which requires carrying
the key points of function concept to polar coordinates is not included in some undergraduate
level courses including some applications of polar coordinates. It is expected that students
carry the concept of function and many cognitive skills related to this concept to polar
coordinates by being exposed to the applications in polar coordinates in such courses.
Montiel, Vidakovic and Kabael (2008) conducted a study to reveal students difficulties with
*Corresponding Author: Tangül KABAEL, Assoc. Prof. , Department of Mathematics Education, Faculty of Education, Anadolu
University, Eskişehir, TURKEY E-mail: [email protected]
247 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
polar functions and to examine the relationship between understanding the concept of
function in the Cartesian and polar coordinates. Montiel et al. (ibid.) concluded that the
students reflected some of misconceptions regarding the concept of function in Cartesian
coordinates to polar coordinates, besides; they had some new concept misconceptions related
to the concept of polar function. Then, as a pedagogical suggestion, they emphasized the
involvement of polar functions while teaching polar coordinates. In this study, teaching of
polar transformation and polar functions was included in the context of transformation
concept in the course of Analysis II and it was aimed to examine students` construction of
polar functions. Teaching process in this study was designed in line of literacy in which the
previous study was included. In line of this aim, the following research questions were
addressed:
What is the relationship between the students’ understanding level of the concept of
function and constructing polar function?
Do the students grasp “central line test”?
What are the students’ misconceptions and difficulties relate to polar coordinates and
polar functions?
Methodology
The present study was conducted with 35 students attending to the Analysis II course at
Elementary Mathematics Education Program in an education faculty. Teaching experiment,
which is a qualitative research method, was used in this study (Cobb & Steffe, 1983; Kelly &
Lesh, 2000).
Instructional Treatment
The concept of transformation was introduced at first and then the polar transformation was
given after various transformation examples before double integrals. Furthermore, polar axes
and the concept of polar functions were focused in this teaching approach. At this point,
various tasks that can encourage students to carry function notion to polar coordinates were
posed. Moreover, it was emphasized that “vertical line test” was only a test used to investigate
function situations in graph representations in Cartesian coordinates, and it cannot be used as
definition of function concept.
Data Collection and Analysis
After instructional treatment, an open-ended test with four questions were prepared. After
reliability study of the test with the consistency of coding (Miles ve Huberman, 1994), it was
applied. According to the results of the test, the students were divided into four groups. For
KABAEL, T. 248
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
clinical interviews, one student, who represented the group characteristics was selected by
using purposive sampling (Yıldırım & Şimşek, 2003). Then, the interviews were conducted
with selected four students to determine the understanding level of functions and the
relationship between their understanding level of function concept and their construction of
polar function. Finding of the interviews was analyzed qualitatively by using content analysis
technique and the students’ understanding level of the concept of function was determined
with APOS (Asiala, Brown, DeVries, Dubinsky, Mathews, & Thomas, 1996).
Results
It was concluded that students’ conceptual level of function concept and their construction of
polar function concept were directly related. Findings of the study demonstrated that the
students whose function conceptual level were at least process were able to construct the
concept of polar function. Furthermore, also central line test was used by almost all
participants in order to investigate the graphical polar function situations in polar coordinates.
Moreover, it was seen that students` misconceptions and difficulties with the functions were
also transformed to the polar functions. On the other hand, students did not have new
misconception or difficulty with the polar functions.
Discussion and Conclusion
In the study, it was obtained that the students could carry their function notion to polar
coordinates. On contrary to findings of Montiel et al., it was observed that the students did not
construct new concept misconceptions. Moreover Montiel et al. detected that most of the
students tend to examine function situations in polar coordinates by switching to cartesian
coordinates. They added also that most students applied vertical line test to polar curves. In
this study, there were no students who tried to apply the vertical line test to polar curves. They
analyzed polar curves with central line test correctly. Additionally, it was seen that their
success was related to their understanding level of functions directly. Moreover, the students
acquired notion of polar function, and only some of the misconceptions were revealed in this
study. Introducing the polar functions in teaching process of polar coordinates in the context
of single variable analysis is asserted not only in study of Montiel et al. but also in this study.
On the other hand, it is not possible to introduce the concept of transformation and polar
transformations in the context of single variable courses. Since such an introduction is
possible in the context of two variable analysis course, teaching activities that can support
students` transforming function notion from cartesian to polar coordinates become possible
249 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
after this introduction. That is, as Montiel et al. claimed, polar functions should be introduced
while polar coordinates are teaching, and then in the context of two variable concepts, again
polar functions should be given by teaching activities that can support students transforming
of function notion to polar coordinates after polar transformation is given in the teaching
approach adopted in this study.
KABAEL, T. 250
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Analiz II Öğrencilerinin Kutupsal Fonksiyonları Oluşturmaları
Tangül KABAEL†
Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, TÜRKİYE
Makale Gönderme Tarihi: 16.01.2013 Makale Kabul Tarihi: 13.01.2015
Özet – Bu çalışma araştırmacının, üniversite öğrencilerinin fonksiyon kavramını kartezyen ve kutupsal
koordinatlarda anlamaları arasındaki ilişkiyi inceleyen önceki çalışmasının devamı niteliğindedir. Bir eğitim
fakültesi matematik öğretmenliği programı Analiz II dersi içeriğinde yer alan dönüşümler konusu bağlamında
kutupsal dönüşüm ve kutupsal fonksiyonlar kavramlarının öğretimine yer verilmiştir. Bu öğretim süreci,
kutupsal fonksiyon kavramına ilişkin araştırmacının da katkı sağladığı, alan yazında bulunan birkaç çalışmanın
bulguları ışığında tasarlanmıştır. Bu çalışmalar yalnızca ilişkili matematiksel konularda kutupsal koordinatları
kullanan ve kutupsal fonksiyon kavramına ilişkin öğretim yapılmamış olan öğrencilerin fonksiyon kavramını
kutupsal koordinatlara taşıyamadıklarını, düşey doğru testi gibi Kartezyen koordinatlarda kullandıkları
yöntemleri ezbere kutupsal koordinatlarda kullanmaya çalıştıklarını göstermiştir. Nitel olarak desenlenen bu
çalışma ile Analiz II öğrencilerinin kutupsal fonksiyonları oluşturma durumlarının incelenmesi amaçlanmıştır.
Çalışmanın verileri açık uçlu test ve klinik görüşme teknikleri ile elde edilmiş ve veriler içerik analizi tekniği ile
analiz edilmiştir. Çalışmada Analiz II öğrencilerinin kutupsal fonksiyon kavramını oluşturdukları sonucuna
ulaşılmıştır. Ayrıca öğrencilerin kutupsal fonksiyon kavramını oluşturmaları ile fonksiyonları anlama düzeyleri
arasında direk bir ilişki olduğu görülmüştür.
Anahtar kelimeler: kutupsal fonksiyonlar, kutupsal koordinatlar, fonksiyon kavramı.
Giriş
Kutupsal koordinatlar, ülkemizde öğrencilerin ilk olarak orta öğretimde karmaşık
sayılar konusunda karşılaştıkları bir kavramdır. Ülkemizde öğrencilerin kutupsal koordinatlar
ile tekrar karşılaşması lisans düzeyinde ve bölüme göre değişmek üzere, fen ve matematik
alanlarında, genel matematik, analiz gibi tek değişkenli fonksiyonlar ve ilişkili kavramlar
† *İletişim: Doç.Dr. Tangül Kabael, Matematik Öğretmenliği Anabilim Dalı, Eğitim Fakültesi, Anadolu Üniversitesi,
Eskişehir, TÜRKİYE.
E-mail: [email protected]
251 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
üzerine kurulmuş derslerde olur. Bu derslerin içerikleri incelendiğinde ise genel olarak
kutupsal koordinatların, cebirsel ifadelerin kutupsal ve kartezyen koordinatlar arasındaki
dönüştürmelerinde ve kutupsal koordinatlarda verilen eğrilerin çiziminde kullanıldıkları
görülmektedir. Matematik dersi öğretim programlarının bu bağlamdaki incelenmesi
uluslararası olarak yapıldığında da ilişkili derslerin içeriklerinde ülkemize benzer durumlarla
sıklıkla karşılaşılmaktadır. Ülkemizde var olan bu öğretim sürecindeki uygulamalarda
öğrenciler kilit nokta kabul edilebilecek özellikteki bazı eğrilerin kutupsal koordinatlardaki
cebirsel ve grafik temsillerini tanırlar. Kutupsal koordinatlar, öğrencilerin daha sonraki
matematik öğrenim yaşantılarında da, integral uygulamaları gibi konularda oldukça büyük
öneme sahip bir kavram olarak yerini alır. Diğer yandan, bu uygulamalarda öğrenciler
kutupsal koordinatlarda ifade edilen fonksiyonları yani kutupsal fonksiyonları kullanıyor
olmalarına karşın, fonksiyon kavramına ilişkin anahtar bilgileri kutupsal koordinatlara
taşımalarını gerektiren kutupsal fonksiyon kavramına ilişkin herhangi bir öğretim etkinliği ile
karşılaşmazlar. Öğrencilerden kutupsal ve kartezyen koordinatlar arası dönüştürmeler ve
kutupsal koordinatlarda grafik çizimi ile fonksiyon kavramını ve bu kavrama ilişkin pek çok
bilişsel beceriyi kartezyen koordinatlardan kutupsal koordinatlara taşımaları beklenilmektedir.
Bunun yanı sıra Oh, Kwon, Park ve Lee’nin (2013) de vurguladığı gibi matematik eğitimi
alan yazınında pedagojik açıdan kutupsal koordinatlar ve kutupsal fonksiyonlara yer
verilmemiştir.
Fonksiyon kavramı göz önüne alındığında ise matematik eğitimi alan yazını pek çok
çalışmaya sahiptir. Bu çalışmalar genel olarak göz önüne alındığında, bir kısmı fonksiyon
kavramının öğrenilmesini (örn., Dubinsky & Harel, 1992; Thompson, 1994), bir diğer önemli
kısmı ise kavrama ilişkin öğrenci güçlük ve yanılgılarını, fonksiyon kavramının çoklu
temsillerini ya da öğretimini (örn., Tall & Vinner, 1981; Janvier, 1987; Vinner ve Dreyfus,
1989; Ferrini-Mundy & Graham, 1990; Bakar & Tall, 1991; Sierpinska, 1992; Yerushalmy,
1997; Breidenbach, Hawks, Nichol, & Dubinsky, 1992) konu almıştır. Yapılan çalışmalar
(örn., Vinner ve Dreyfus, 1989) öğrencilerin fonksiyon kavramının formal tanımına ilişkin
yanılgılarının, kavramı “bir eşleme”, “bir formül” ya da “bir denklem” gibi eksik ya da hatalı
bir biçimde tanımlamalarından kaynaklandığını göstermiştir. Çalışmalarda fonksiyon
kavramına ilişkin sıklıkla karşılaşılan bir öğrenci yanılgısı, bir bağıntının fonksiyon olma
koşulunun, bir fonksiyonun bire-bir olma koşulu ile karıştırılmasıdır. Bunun yanında, verilen
temsillerden fonksiyon durumlarının belirlenmesi istenildiğinde öğrencilerin kavramın formal
tanımını göz ardı ederek cevap verdikleri görülmüştür (Tall ve Vinner, 1981). Değişken
içermediği gerekçesi ile bir sabit fonksiyonun cebirsel ifadesi için fonksiyon olmama ya da
KABAEL, T. 252
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
“bilindik olma” gerekçesi ile matematik derslerinde sürekli karşılaştıkları bir çember ya da x-
eksenini saran bir parabol grafiği için fonksiyon olma yorumu sık karşılaşılan öğrenci
yanılgılarına örnek olarak verilebilir.
Koordinatları r ve olan kutupsal düzlemdeki bir nokta ,r ikilisi ile temsil edilir.
Şekil 1 Kutupsal Koordinat Eksenleri ve Kutupsal Düzlemde Bir Nokta
Bir kutupsal fonksiyon ise genel olarak bağımsız değişken, r ise bağımlı değişken olmak
üzere r= ( ) şeklinde gösterilebilir. İçeriğinde kutupsal koordinatlar ve bu koordinatlar ile
uygulamalara yer veren derslerde “ r ” formunda cebirsel eşitliklerle kullanılan kutupsal
fonksiyonların kartezyen koordinatlardaki ( )f x gösterimine benzer biçimde ( ) şeklinde
gösterilebileceği ve burada nın bağımsız değişken, nin ise nın bir fonksiyonu olduğu
üzerinde durulması, fonksiyon kavramının bilişsel gelişimi için de oldukça önemlidir
(Montiel, Vidakovic ve Kabael, 2008). Dolayısıyla fonksiyon kavramında karşılaşılan öğrenci
güçlük ve yanılgıları göz önüne alındığında fonksiyon kavramının kutupsal koordinatlara
taşınması ile öğrenci güçlük ve yanılgılarının nasıl bir hal alacağı araştırılması gereken bir
noktadır.
Kutupsal düzlemde verilen bir grafiğin bir fonksiyon grafiği olup olmadığının araştırılması
da kutupsal koordinatlara paralele olarak kartezyen koordinatlardan farklılaşmaktadır.
Kutupsal koordinatlarda fonksiyon araştırmasında, alınan bir 𝜃0’a karşılık 𝑟0 = 𝜌(𝜃0) olacak
biçimde bir tek 𝑟0’ın varlığının araştırılması gerekir. Dolayısıyla kutupsal düzlemde verilen
bir eğrinin fonksiyon grafiği olup olmadığı Şekil 2’de görüldüğü biçimde merkezi doğru testi
ile yapılabilir.
Şekil 2 Merkezi Doğru Testi
Ө Ө=00
r . (r,Ө)
𝜃 = 00
𝜃 = 900
.
253 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Kutupsal koordinatların ,r standart temsilinin, kartezyen koordinatların standart yx,
temsilindeki bağımlı ve bağımsız değişken sırasını değiştirmesi ve kartezyen koordinat
sisteminde fonksiyon durumu araştırmasında geometrik olarak kullanılan “düşey doğru testi”
nin aynı şekliyle kutupsal koordinatlarda anlam ifade etmemesi fonksiyon kavramının
kutupsal koordinatlara taşınmasındaki zorluğu açığa çıkarmaktadır.
Montiel, Vidakovic ve Kabael (2008) Amerika Birleşik Devletlerindeki bir devlet
üniversitesinde matematik öğretmenliği, matematik, istatistik, v.b çeşitli bölümlerin
öğrencileri tarafından alınan Calculus II dersinde öğrencilerin fonksiyon kavramını kutupsal
koordinatlara taşımalarını incelemişlerdir. Montiel, Vidakovic ve Kabael (a.g.e) kutupsal
koordinatlarda bazı özel eğriler ve iki eğri arasındaki alanın integral yardımı ile bulunması
uygulamaları dışında Calculus II dersinde kutupsal koordinatlara yer verilmediğini, kutupsal
fonksiyonlara formal anlamdan ziyade ancak hikâyeleştirerek yer verebildiklerini
belirtmişlerdir. Montiel, Vidakovic ve Kabael (a.g.e) tarafından yürütülen çalışmada
kartezyen koordinatlarda fonksiyon kavramına ilişkin öğrenci yanılgılarının, alan yazına
kaydedilmiş fonksiyon kavramına ilişkin öğrenci yanılgıları (Bakar & Tall, 1991; Confrey &
Smith, 1991; Breidenbach, Dubinsky, Hawks & Nichols, 1992) ile uyumlu olduğu
görülmüştür. Örneğin, y=3 cebirsel ifadesi için bağımsız değişken içermediği gerekçesi ile
fonksiyon olmadığı yanılgısına ulaşılmış ve bu yanılgıya sahip olan öğrencilerin aynı cebirsel
ifadenin grafik temsiline ise “düşey doğru testi” ni kullanarak fonksiyon olma yorumunu
yaptıkları görülmüştür. Fonksiyon kavramına ilişkin elde edilmiş bir diğer öğrenci yanılgısı
ise yine alan yazına kaydedilmiş olan, fonksiyon olup olmama durumuna verilen temsilin
öğrenci için “bilindik” olup olmamasına göre karar verme yanılgısıdır. Montiel, Vidakovic ve
Kabael (a.g.e) öğrencilerin, kartezyen koordinatlarda fonksiyon kavramına ilişkin bazı
yanılgılarını kutupsal koordinatlara taşımalarının yanı sıra ayrıca kutupsal koordinatlarda
fonksiyon kavramına ilişkin yeni kavram yanılgılarına sahip oldukları sonucuna varmışlardır.
Örneğin, sabit fonksiyon temsillerine fonksiyon olmama yorumu yapma yanılgısını çoğu
öğrencinin kutupsal koordinatlara taşıdığı, kutupsal koordinatlarda ise bir temsilin fonksiyon
olup olmamasına, kutupsal koordinatlarda bazı eğrilerin çiziminde bir araç olarak
kullandıkları “simetri” ile ya da kartezyen koordinatlarda kullandıkları “düşey doğru testi” ile
karar verdikleri görülmüştür. Benzer şekilde Oh, Kwon, Park ve Lee (2013) de öğrencilerin
kutupsal koordinatlarda “simetri” ile karar vermeye eğilimli olduklarını görmüşlerdir.
Montiel, Vidakovic ve Kabael, öğrencilerin çoğunun (%80’inin) kutupsal
koordinatlarda grafik çizimi ya da kutupsal ve kartezyen koordinatlar arasında cebirsel
KABAEL, T. 254
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
dönüştürme yapabildiklerini, sınır eğrileri kutupsal koordinatlarda verilen düzlemsel
bölgelerin alanlarını veren integralleri oluşturabildiklerini ancak öğrencilerin bu bilişsel
becerilerinin kutupsal koordinatlarda fonksiyon kavramı bilgisine yol açmadığı ve
öğrencilerin kartezyen koordinatlarda fonksiyon kavramını anlama seviyeleri ile fonksiyon
bilgisini kutupsal koordinatlara taşımaları arasında da direk bir ilişki olmadığı sonucuna
ulaşmışlardır.
Alan yazındaki kutupsal fonksiyon kavramına ilişkin boşluğu doldurma konusunda
katkı sağlaması bu araştırmanın öncelikli önemini oluşturmaktadır. Ayrıca fonksiyon
kavramının bilişsel gelişimindeki yeri alan yazında vurgulanan (Montiel, Vidakovic ve
Kabael, 2008; Oh, Kwon, Park ve Lee, 2013) ve katlı integral uygulamaları gibi çeşitli
bağlamlarda kutupsal koordinatların anlamlı kullanımını sağlayan kutupsal fonksiyon
kavramının kutupsal dönüşüm bağlamında iki değişkenli analiz dersinde yer verilmesiyle
oluşan bilişsel gelişim sürecini inceleyen bu araştırmanın kutupsal fonksiyonların pedagojik
yeri konusunda önemli yere sahip olacağı düşünülmektedir.
Araştırmanın Amacı
Bu araştırmada, kutupsal koordinatların yanı sıra kutupsal fonksiyonların öğretiminin
yapılması durumunda öğrencilerin kutupsal fonksiyonları oluşturma süreçlerinin incelenmesi
amaçlanmaktadır. Bir eğitim fakültesi, ilköğretim matematik öğretmenliği programında yer
alan iki değişkenli fonksiyonlar ve bu fonksiyonlar üzerine kurulan türev ve integral
kavramlarını incelen Analiz II dersi kapsamında yürütülmüş olan bu çalışmada, öğrencilerin
kutupsal fonksiyonları oluşturma süreçlerinin incelenmesi genel amacının yanı sıra, kutupsal
fonksiyon kavramına ilişkin öğretim içeren süreçte, alan yazında bu bağlamda karşılaşılan
öğrenci güçlük ve yanılgılarının (Montiel, Vidakovic ve Kabael, 2008; Oh, Kwon, Park ve
Lee, 2013) nasıl hal aldığının araştırılması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda aşağıdaki araştırma
sorularına yanıt aranmaktadır:
Öğrencilerin fonksiyon kavramını anlama düzeyleri ile kutupsal fonksiyon bilgisini
oluşturmaları arasındaki ilişki nedir?
Öğrencilerin “merkezi doğru testi” ni kavrama durumları nasıldır?
Öğrencilerin kutupsal dönüşüm, kutupsal koordinatlar ve kutupsal fonksiyonlara ilişkin
sahip oldukları güçlük ve yanılgılar nelerdir?
255 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Teorik Çerçeve
Bu çalışmada öğrencilerin fonksiyon kavramını anlama düzeyleri APOS öğrenme
teorisine göre belirlenmiştir. APOS (Asiala, Brown, DeVries, Dubinsky, Mathews, &
Thomas, 1996) teorisinde bir kavramın öğrenilme sürecinde bireyin oluşturabileceği zihinsel
yapılandırmalar eylem (action), süreç (process), nesne (obje) ve şema (schema) olarak
isimlendirilir. Anlama düzeyi eylem olan bir birey, eylemi yansıttığında ve içsel bir işlem
oluşturduğunda, eylemi içselleştirerek süreç düzeyine ulaşır. Süreç düzeyinde olan bir birey,
eylemi süreç üzerinde uyguladığında süreci matematiksel bir nesne olarak algılamıştır ve bu
duruma sürecin matematiksel bir nesne olarak içerilmesi adı verilir. Şema ise bireyin zihninde
eylem, süreç, nesne ve diğer şemaların uyumlu bir koleksiyonudur.
Fonksiyon kavramını anlama düzeyleri, APOS öğrenme teorisine göre Ed Dubinsky ve
çalışma arkadaşları tarafından (Breidenbach, Dubinsky, Hawks & Nichols, 1992; Dubinsky &
Harel, 1992; Dubinsky, 1991) belirlenmiştir. Buna göre, fonksiyon kavramını anlama düzeyi
eylem olan bir öğrenci, cebirsel formülü ile verilen bir fonksiyonun girdi ya da çıktı
değerlerini hesaplayabilir. Ancak, bir fonksiyon formülü üzerinde hesaplama yapmaksızın bir
temsilin fonksiyon olup olmadığı yorumunu yapma bu düzeydeki bir öğrenci için güçlük
kaynağıdır. Ayrıca eylem düzeyindeki bir öğrenci, bir fonksiyonun tersi, fonksiyonların
bileşkesi ya da türev alma konularında hesaplama yapmanın ötesinde bu hesaplamaların
sonuçlarının yine bir fonksiyon olması gibi matematiksel yorumlarda bulunamaz. Dubinsky’e
göre (a.g.e) bu düzeydeki bir öğrencinin fonksiyonlar için tipik bir örneği, x2+3 şeklinde bir
cebirsel ifadedir. Yani bu öğrencinin fonksiyon bilgisi “formül” ile sınırlıdır. Ayrıca
Dubinsky, eylem düzeyindeki bir öğrencinin tanım ve değer kümesi bilgilerine sahip
olmadığını ve fonksiyonları grafikleri ile ilişkilendiremediğini ifade eder. Fonksiyonları
anlaması süreç düzeyine gelmiş bir öğrenci ise fonksiyonu bağımsız değişken denilen girdi ile
bağımlı değişken olan çıktı arasında bir eşleme olarak görebilir ve bir girdiye uygulanan bazı
işlemler sonucunda tek bir çıktı elde edildiğini algılayabilmiştir. Dubinsky (a.g.e) fonksiyon
kavramını anlama düzeyi süreç olan bir öğrencinin, bir temsil durumunun fonksiyon olup
olmadığını algılayabileceğini belirtir. Dubinsky (a.g.e) ayrıca, süreç düzeyindeki bir
öğrencinin verilen bir geometrik temsilin fonksiyon olup olmadığının analizini, fonksiyon
bilgisi ile grafiğin fiziksel şeklini ilişkilendirerek yapabileceğini, yatay eksen üzerindeki bir x
noktasındaki yüksekliğin f(x) değeri olduğu bilgisine sahip olacağını vurgular. Dubinsky ve
Harel (1992), fonksiyonları anlamanın süreç düzeyinin oldukça karmaşık olduğu ve aşağıda
verilen dört faktörü içerdiği sonucuna ulaşmışlardır:
KABAEL, T. 256
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
1. Fonksiyonların ne olduğuna ilişkin öğrencilerin sahip oldukları kısıtlamalar: Gözlenen
üç ana kısıtlama vardır:
(a) Manipülasyon kısıtlaması (the manipulation restriction): Bu kısıtlamaya sahip bir
öğrenci belirli bir manipülasyon uygulama (girdi-çıktı hesabı gibi) dışındaki
durumlarda fonksiyon algısına sahip olmaz.
(b) Nicelik kısıtlaması (the quantity restriction): Bu kısıtlamaya göre girdi ve çıktılar
sayı olmalıdır.
(c) Süreklilik kısıtlaması (the continuity restriction):Bu kısıtlamaya sahip bir öğrenci
için bir grafik, eğer bir fonksiyonu temsil ediyorsa sürekli olmalıdır.
2. Katılık Kısıtlaması (severity of the restriction): Bazı öğrenciler bir durumu fonksiyon
olarak belirleyebilmek için, verilen bir girdiye karşılık gelen çıktıyı bulabilecekleri
belirli bir cebirsel ifadeyi bilmek isterler. Diğer öğrenciler için ise nasıl manipülasyon
yapılacağı bilgisine sahip olmasalar dahi, bir ifadenin varlığı yeterlidir.
3. Bir fonksiyon süreci oluşturma kısıtlaması: Bir fonksiyon süreci oluşturma becerisi ile
de süreç düzeyinde bir öğrenci güçlüğü olarak karşılaşılmaktadır.
4. Sağa teklik koşulu; 1-1 olma ile karıştırma: Dubinsky ve Harel (a.g.e) bu konunun süreç
düzeyinde kavrama ile ilişkili olduğunu iddia etmişlerdir. Dubinsky ve Harel’e göre
öğrenciler arasında sıklıkla karşılaşılan bu karmaşa ancak fonksiyon kavramının süreç
düzeyinde anlaşılması ile çözüme kavuşabilir. Fonksiyon süreci bilgisi, sonlanan
noktanın tekliğini gerektirirken fonksiyonun 1-1 (bire-bir) olması başlangıç noktasının
tekliği ile ilgilidir.
Fonksiyon kavramının süreç olarak bilincinde olan ve gerektiğinde başka eylem ya da
süreçleri fonksiyonlara uygulayarak, fonksiyonları matematiksel nesne olarak görebilen
öğrencinin kavramı anlaması ise nesne düzeyine ulaşmıştır. Fonksiyon kavramını anlamadaki
bilişsel gelişimi şema düzeyine ulaşmış bir öğrenci ise, bu gelişim sürecini tamamlamıştır ve
kavramı gereken başka her duruma aktarabilir.
Yöntem
Öğrencilerin kutupsal fonksiyon bilgisi oluşturma durumlarının araştırılmasının
amaçlandığı bu çalışmada bir nitel araştırma yöntemi olan “öğretim deneyi (teaching
experiment)” kullanılmıştır. Kelly ve Lesh’in (2000) de belirttiği gibi öğretim deneyi
yöntemi, matematik ve fen eğitimindeki araştırmalarda karakteristik özellikleri açıkça ortaya
257 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
koyabilecek en uygun araştırma yöntemi olarak kabul edilir. Piaget’in (1970) klinik yöntemi
üzerine geliştirilmiş olan öğretim deneyi yöntemi öğrencilerin matematiksel kavramları
oluşturma süreçlerinde zihinlerinde meydana gelen zihinsel eylemleri incelemeyi ve
gerektiğinde bu inceleme sonucunda elde edilen veriler ışığında öğretim yaklaşımını yeniden
düzenlemeyi içerir. Bu araştırmada da, verileri klinik görüşmeler yolu ile toplanmış olan
Montiel, Vidakovic ve Kabael’in (a.g.e) elde ettiği sonuçlar ışığında düzenlenmiş olan
öğretim sürecinde öğrencilerinin zihinsel eylemlerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Cobb ve
Steffe (1983), öğretim deneyinin bir grup katılımcı ile aynı zamanda öğretici olan araştırmacı
arasındaki bir etkileşim olduğunu belirtir. Cobb ve Steffe’nin (a.g.e) de vurguladığı gibi bu
araştırmada öğretim deneyinde öğretici aynı zamanda araştırmacı rolünü üstlenmektedir.
Nitel araştırmaların doğasına uygun olarak, bu yöntemde öğretim yaklaşımının etkisine değil
öğretim sürecinde matematiksel bilginin oluşum biçimine odaklanılmaktadır.
Katılımcılar
Çalışmanın yapıldığı devlet üniversitesinin İlköğretim Matematik Öğretmenliği
Programında Analiz II dersleri, o dönem derse kayıtlı öğrenci sayısına göre, öğretim
elemanları farklı olan iki ya da üç gruba ayrılmaktadır. Nitel araştırmalarda araştırmacı,
çalışma alanında zaman harcayan, bu alandaki kişilerle görüşen ve gerektiğinde bu kişilerin
deneyimlerini yaşayan ve alanda kazandıklarını verilerin analizinde kullanan kişidir (Yıldırım
ve Şimşek, 2003, s.23). Bu nedenle ders içeriklerinin ve değerlendirmelerin paralel
yürütüldüğü üç ders grubundan, araştırmacının öğretim elemanı olduğu grubu oluşturan 35
öğrenci, kolay ulaşılabilir durum örneklemesi yöntemi (Yıldırım ve Şimşek, 2003)
kullanılarak araştırmanın katılımcıları olarak belirlenmiştir.
Öğretim Süreci
Cobb ve Steffe (1983), amacı katılımcıların matematiksel bilgisini ortaya çıkarmak olan
araştırmaların öğretim süreci içermesi gerektiğini vurgular. Araştırmanın yürütüldüğü iki
değişkenli kavramların analizini içeren Analiz II dersi kapsamında, iki katlı integral kavramı,
geometrik yorumu ve tekrarlı integral ile iki katlı integral hesaplaması uygulamalarının
ardından koordinat dönüşümleri ve bu dönüşümler yardımı ile iki katlı integral kullanılarak
yapılan alan ya da hacim hesaplamaları yer almaktadır. Kutupsal ve silindirik koordinatlarda
iki katlı integral uygulamalarına geçmeden önce, “dönüşüm” kavramı ve çeşitli basit dönüşüm
örnekleri verilmiştir. Ardından
KABAEL, T. 258
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
),(),(
: 22
ryx
IRIRT
,
x
y
yxr
Tarctan
:
22
şeklinde verilen kutupsal dönüşümünle ilgili uygulamalara başlanılmıştır. Öğrencilerin daha
önce kutupsal koordinatlar olarak tanıdığı ve kartezyen koordinatlar ile arasında çeşitli
dönüştürme uygulamalarının yapıldığı kutupsal dönüşümün tanıtılmasından sonra,
öğrencilerin bu uygulamalar ile kutupsal dönüşüm arasında ilişki kurabilmelerini sağlamak
amacı ile dönüşüm altında görüntü bulma uygulamaları yapılmıştır. Bu uygulamalar sırasında,
kartezyen koordinatlarda görüntüsü bulunacak alt kümenin koordinat düzleminde grafiği
çizilerek önce bu koordinatlarda fonksiyon belirtip belirtmediği incelenmiş, daha sonra ise
kutupsal dönüşüm altında görüntüsü bulunarak, bu görüntünün kutupsal koordinatlarda grafiği
çizilmiş ve kutupsal bir fonksiyon belirtip belirtmediği incelenmiştir. Bu yol öğrencilerin
kartezyen koordinatlarda grafik temsillerinin fonksiyon olup olmama durumunun
araştırılmasında kullanılan “düşey doğru testi” nin kutupsal koordinatlarda nasıl “merkezi
doğru testi” ne dönüştüğünü algılamaları amaçlanmıştır. Bunun yanı sıra öğrencilerin
kartezyen koordinatların (x,y) şeklindeki temsilindeki bağımlı-bağımsız değişken
sıralamasının, kutupsal koordinatların (r,Ө) temsilindeki şeklini kavramaları amacı ile
kartezyen ve kutupsal koordinatlarda cebirsel temsilleri sırası ile y=f(x) ve r=f(Ө) şeklinde
olan fonksiyon örnekleri ve bunların grafik temsilleri karşılaştırılmıştır. Böylece öğrencilerin,
kutupsal fonksiyon araştırması sırasında “merkezi doğru testi” ni genel fonksiyon bilgisi ile
ilişki kurarak uygulamaları yani bu test ile orijinden geçen bir doğrunun eğriyi kestiği nokta
sayısına bakarken, seçilen bir Ө’ ya kaç tane r’nin karşılık geldiği araştırılması yapıldığını
algılamaları sağlanmaya çalışılmıştır.
Daha önce öğrencilerin tek değişkenli analiz derslerinde yapmış oldukları kutupsal eğri
çizimi uygulamalarından çeşitli örnekler burada tekrar edilmiş ve çizilen bu eğrilerin kutupsal
fonksiyon belirtip belirtmediğine ilişkin incelemeler yapılmıştır. Yapılan bu incelemeler ile
de kutupsal fonksiyon kavramının kazanımı desteklenmeye çalışılmıştır. Burada öğrencilerin
sahip oldukları fonksiyon bilgisini kutupsal koordinatlara taşımalarına yardımcı olacak
yönlendirme ve örneklerin seçimine özen gösterilmiştir.
Veri Toplama Araçları ve İşlem
Cobb ve Steffe (1983), öğretim deneyi yönteminde, gerekli görülen bütün nitel veri
toplama araçlarının kullanılabileceğini belirtmiştir. Araştırmanın verilerinin toplanmasında
259 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
açık-uçlu test ve klinik görüşme teknikleri kullanılmıştır. Analiz II dersinde dönüşüm,
kutupsal dönüşüm, kutupsal koordinatlar ve kutupsal fonksiyon kavramlarının
kazandırılmasına yönelik, yukarıda bahsedilen yaklaşım ile yapılan öğretimin ardından
kutupsal dönüşüm, kutupsal düzlemin koordinat eksenleri, kartezyen ve kutupsal koordinatlar
arası dönüştürme işlemleri ve kutupsal fonksiyon kavramları üzerine dört açık uçlu sorudan
oluşan aşağıda verilen test araştırmacı tarafından hazırlanmıştır. Hazırlanan bu test
öğrencilerin kutupsal dönüşüm, kutupsal koordinatlar ve kutupsal fonksiyon bilgilerini
ölçmeye yönelik hazırlandığından, birinci ile üçüncü araştırma sorularına hizmet etmektedir.
1. Kutupsal dönüşümü yazınız.
2. Kutupsal dönüşümün görüntü kümesi olan kutupsal düzlemin koordinat eksenlerini
grafik de çizerek açıklayınız.
3. x2+y2=1 cebirsel eşitliği Kartezyen koordinatlarda fonksiyon belirtir mi, neden? Bu
eşitliği sağlayan noktalar kümesinin kutupsal dönüşüm altındaki görüntüsünü
bulunuz. Görüntü kümesi kutupsal düzlemde bir fonksiyon (r=f(𝜃)) belirtir mi,
neden?
4.
Hazırlanan testin önce kapsam geçerliliğinin sağlanması için bir alan uzmanının
görüşleri alınmış ve güvenilirliğini ölçmek için dersin diğer gruplarından bir öğrenci ile pilot
uygulaması yapılmıştır. Uygulaması yapılan test içerik analizi (Yıldırım ve Şimşek, 2003)
yöntemi ile analiz edilmiştir. Pilot uygulamadan elde edilen veriler, birinin araştırmacı olduğu
iki alan uzmanı tarafından bağımsız olarak kodlanmıştır ve daha sonra kodlama güvenirlik
çalışması yapılmış (Miles ve Huberman, 1994) ve kodlamaların tutarlı olduğu görülmüştür.
Yapılan güvenirlik çalışmasının ardından test uygulanmış ve elde edilen veriler içerik analizi
yöntemi ile analiz edilmiştir. Daha sonra öğrenciler, uygulanan testte kutupsal dönüşüm,
kutupsal koordinatlar ve özellikle de kutupsal fonksiyonlar konularında göstermiş oldukları
performanslara göre dört gruba ayrılmışlardır.
𝜃= 0
Şekilde kutupsal düzlemde verilen
grafik bir kutupsal fonksiyon
(r=f(𝜃)) belirtir mi? Neden?
KABAEL, T. 260
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Birinci grup: Birinci grup, kutupsal dönüşümü yalnızca x=rcos Ө , y=rsin Ө eşitlikleri ile
veren, kutupsal eksen bilgisi eksik gözüken, cebirsel ya da grafik temsilinden kutupsal
fonksiyon incelemesini ise eksik ya da tamamen yanlış yapan 10 öğrenciden oluşmuştur.
İkinci grup: İkinci grubu oluşturan beş öğrenci ise kutupsal dönüşüm ve kutupsal eksenler
konularında birinci gruptaki öğrenciler ile aynı sonuçları vermişler, ancak bu öğrenciler
cebirsel temsilde kutupsal fonksiyon incelemesini eksik yapsalar bile grafik temsili üzerinden
yaptıkları incelemede, kutupsal fonksiyon bilgisi yansıtmışlardır.
Üçüncü grup: Üçüncü grubu, kutupsal dönüşüm ve kutupsal eksenler bilgileri tam olan
ancak, cebirsel ve grafik temsillerinde kutupsal fonksiyon bilgisine sahip olmayan, fonksiyon
kavramını anlama açısından sağa teklik koşulunu 1-1 olma ile karıştırma gibi kısıtlamalara
sahip olabilen sekiz öğrenci oluşturmuştur.
Dördüncü grup: Sonuncu yani dördüncü grup ise, uygulanan testte kutupsal dönüşüm,
kutupsal koordinatlarda eksenler ve kutupsal fonksiyon kavramlarına ilişkin bilgi kazanımları
en yüksek düzeyde görünen 12 öğrenciden oluşmuştur.
Araştırmada testin sonuçlarına göre yapılan bu gruplamanın ardından, klinik görüşme
tekniği ile veri toplanmak üzere her gruptan, testteki performansı grubun özelliklerini açıkça
gösteren bir öğrenci, ölçüt örnekleme yöntemi kullanılarak görüşme yapılmak üzere
seçilmiştir. Ölçüt örnekleme, önceden belirlenmiş bir dizi ölçütü karşılayan bütün durumların
çalışılmasıdır (Yıldırım ve Şimşek, 2003). Klinik görüşme, öğrencilerin düşünme yapılarını,
bilişsel süreçlerini derinlemesine anlamaya yardımcı olabilen ve dolayısıyla da matematik
eğitiminde sıkça kullanılan bir görüşme tekniği (Ginsburg, 1981; Clement, 2000) olduğundan,
bu araştırmada da tercih edilen teknik olmuştur. Klinik görüşme soruları hazırlanmış, uzman
görüşüne sunulmuş ve pilot çalışması yapılarak aşağıda görüldüğü gibi son hali verilmiştir.
Görüşmeler sırasında öğrencinin vermiş olduğu yanıta göre, klinik görüşme tekniği
çerçevesinde çeşitli alt sorular yönlendirilmiş olmakla birlikte, burada yalnızca bütün
öğrencilere ortak olarak yöneltilen alt sorular verilmektedir. Ayrıca görüşmelerde hazırlanan
sorulara yanıt aranırken, öğrencilerden gelen ifadelere göre, yönlendirme yapmaksızın,
düşünme biçimlerini derinlemesine ortaya koymalarını sağlayacak biçimde “neden?”, “nasıl
düşündün” gibi soru biçimleri seçilmiştir. Klinik görüşmelere başlanmadan önce öğrencilere,
görüşmelerin ne amaçla ve nasıl kullanılacağı açıklanmış ve kendilerinden görüşme izni
alınmıştır. Görüşmeler sırasında öğrencilere çalışma kâğıdı verilerek, soruları yanıtlarken
sesli düşünmeleri ve aynı zamanda soruların yazılı çözümleri için çalışma kâğıdını
261 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
kullanmaları istenilmiştir. Veri kaybını önlemek amacı ile çalışma kâğıdına hatalı yazımda
bulunduklarında silmemeleri, çalışma kâğıdında bir alt satıra devam etmeleri konusunda
istekte bulunulmuştur. Görüşmeler ortalama 30 dakika sürmüş ve ses kayıt cihazı ile kayıt
altına alınmıştır.
1. Fonksiyon nedir?
*Fonksiyon kavramının tanımını yazar mısın?
2. Eşitlik / küme / tablo / grafik Kartezyen koordinatlarda fonksiyon belirtir mi?
Neden? (Aşağıdaki her bir şık için soru uygun biçimde tekrarlanmış ve öğrencinin
fonksiyon olarak belirttiği şıklarda öğrenciden fonksiyonun tanım ve değer kümelerini
belirlemesi istenilmiştir)
a) 22 3xy
b) Zxx,x 12 2
c) 0442 xx
d)
e)
3. Kutupsal dönüşüm nedir?
4. Kutupsal koordinatların eksenlerini açıklar mısın?
5. Grafik kutupsal koordinatlarda fonksiyon (r=f(𝜃)) belirtir mi, neden? (Aşağıdaki
şıklar için soru tekrarlanmıştır)
a)
d) sinr
x y
2 3 4 6 7 9
5 7 9 13 15 19
x
y f)
3
y
x
Ө=00
2
b)
Ө=00
2
c)
Ө=00
2
KABAEL, T. 262
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
e)
Rr,,r4
f) 4r
6. Kutupsal dönüşüm altında yxRy,xA 2 kümesinin görüntüsü nedir, bulunuz.
Görüntü kümesinin grafiğini çiziniz.
Klinik görüşmenin amaçlarından biri, öğrencilerin fonksiyonları anlama düzeylerini
belirlemek ve anlama düzeyleri ile kutupsal fonksiyon bilgisini oluşturmaları arasındaki
ilişkiyi belirlemektir. Fonksiyon kavramını anlama düzeyinin başlıca ölçüt davranışları
kavramın tanımını yapma ve çeşitli temsillerdeki fonksiyon durumlarını algılama olduğundan,
klinik görüşmenin başında fonksiyon kavramının ne olduğu sorulmuş, ardından da kartezyen
koordinatlarda verilen cebirsel, ikililer kümesi, tablo ve grafik temsillerinin fonksiyon belirtip
belirtmediği nedenleri ile sorulmuştur. Daha sonra öğrencinin kutupsal fonksiyonları kazanma
durumunu araştırmak amacı ile benzer biçimde beşinci soruda kutupsal koordinatlarda çeşitli
temsiller verilmiş ve bunların fonksiyon olup olmadığı sorulmuştur. Bunun yanı sıra klinik
görüşme tekniği ile öğrencilerden sesli düşünmeleri istenilerek, görüşülen öğrencilerin
kutupsal düzlemde verilen bir eğrinin kutupsal fonksiyon belirtip belirtmediği konusunda
yalnızca sonucu değil araştırma yolunu yani merkezi doğru testini kullanıp kullanmadığı,
kullanıyorsa nasıl kullandığının da ortaya çıkarılması amaçlanmış ve böylece ikinci araştırma
sorusuna ilişkin veriler de bu yolla sağlamıştır. Üçüncü, dördüncü ve altıncı sorularla ise
öğrencilerin kutupsal dönüşüm ve kutupsal koordinatlar bilgilerinin ortaya koyulması
amaçlanmıştır. Nitel araştırmada geçerliğin ve güvenirliğin sağlanmasında kullanılan önemli
ölçütlerden biri, “veri çeşitlemesi” (triangulation) dir (Yıldırım ve Şimşek, 2003) ve burada da
klinik görüşme açık-uçlu testin amaçlarına yönelik de soru maddeleri içerdiğinden veri
çeşitlemesi yolu ile çalışmanın geçerlik ve güvenirliğini de sağlamaktadır.
Klinik görüşmelerden elde edilen veriler içerik analizi (Yıldırım ve Şimşek, 2003) yöntemi
ile analiz edilmiştir. Öğrencilerin fonksiyon kavramını anlama düzeylerini belirlemeye ilişkin
geliştirilmiş olan sorulardan elde edilen verilerin analizleri, fonksiyon kavramının Dubinsky
ve arkadaşları (Breidenbach, Dubinsky, Hawks ve Nichols, 1992; Dubinsky ve Harel, 1992;
Dubinsky, 1991) tarafından APOS çerçevesinde anlama seviyelerinin belirlenmesinde
kullanılan ölçüt davranışlara göre yapılmıştır. Bu ölçüt davranışlardan bu çalışmada
kullanılmış olanları teorik çerçevede verilmiştir. Bunlar fonksiyon kavramının tanımı ve
verilen bir temsilin fonksiyon olup olmama durumunun araştırılması ile ilişkilidir.
263 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Bulgular
Çalışmada uygulanan açık uçlu testten elde edilen veriler ölçüt örneklemeye hizmet
etmenin yanı sıra, öğrencilerin kutupsal dönüşüm, kutupsal koordinatlar ve kutupsal
fonksiyon bilgilerini ortaya koyduğundan üçüncü araştırma sorusuna ve öğrencilerin kutupsal
fonksiyon kavramını oluşturma durumları ile kısmen birinci araştırma sorusuna hizmet
etmektedir. Bu nedenle testten elde edilen bulgular bu bağlamda verilecektir.
Testten elde edilen sonuçlara göre öğrencilerin çoğunun kutupsal fonksiyon bilgisini
kazanmış oldukları görülmüştür. Kutupsal fonksiyon algılama konusunda 22 (%63) öğrenci
dördüncü soruda x2+y2=1 eşitliğini sağlayan noktalar kümesinin kutupsal dönüşüm altındaki
görüntüsünün r=f(Ө ) şeklinde kutupsal bir fonksiyon belirttiğini algılayabilmişlerdir. Ayrıca
bu öğrencilerin dördü, görüntü kümesinin sabit bir kutupsal fonksiyon belirttiğinin farkında
olduklarını da açıkça ortaya koymuşlardır. Beşinci soruda ise 19 (%54) öğrenci, merkezi
doğru testini kullanarak verilen grafiği analiz etmişler ve kutupsal bir fonksiyon grafiği
olduğunu başarı ile algılayabilmişlerdir. Kutupsal dönüşüm, kutupsal koordinatlar ve kutupsal
eksenler kavramlarının da çoğu öğrenci tarafından kazanılmış olduğu görülmüştür. Otuz beş
öğrenciden 20 si (%57) kutupsal dönüşümün IR2 den IR2 ye bir fonksiyon olduğunun
bilincinde olduklarını yansıtmışlardır. Üç öğrenci ise ),(),(
: 22
ryx
IRIRT
gösterimini kullanmasa
bile kutupsal dönüşümü T ile isimlendirerek,
x
y
yxrT
arctan:
22
şeklinde doğru olarak
vermişlerdir. Geriye kalan 12 öğrenci ise kutupsal dönüşüm kavramına tam olarak sahip
olamadıklarını göstermişlerdir. Bu 12 öğrenciden beşi kutupsal dönüşümün istenildiği ilk
soruya yanıt olarak yalnızca x=rcos Ө , y=rsin Ө eşitliklerini vermişlerdir. Geriye kalan yedi
öğrenci ise çeşitli hatalı ifadeler vermişlerdir. Örneğin bir öğrenci genel dönüşüm tanımını
kutupsal dönüşüm olarak vererek x=rcos Ө , y=rsin Ө eşitlikleri ile örneklendirdiğini
belirtirken, bir diğeri kutupsal dönüşümü “verilen bir iki değişkenli fonksiyonda x=rcos Ө ,
y=rsinӨ yazarak yaptığımız işlem kutupsal dönüşümdür” şeklinde tanımlamıştır. Otuz beş
öğrencinin sekizi, kutupsal dönüşüm ile dik koordinat sisteminden yarıçap ve açıdan oluşan
eğrisel koordinatlara geçişin farkında olduklarını ve kutupsal koordinat eksenleri bilgisini
kazandıklarını göstermişlerdir. Dokuz öğrenci ise dik koordinatları çizerek Ө ile ifade etmiş
ve kutupsal koordinat eksenlerini de dik koordinat sisteminde göstermişlerdir. Geriye kalan
öğrencilerin kutupsal koordinatlarda eksen bilgisini kazanmamış oldukları görülmüştür. Bu
öğrencilerden yedisi kutupsal koordinatları dik koordinatlar olarak algılamaktadırlar.
KABAEL, T. 264
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Birinci araştırma sorusu bağlamında klinik görüşmelerden elde edilen veriler
öğrencilerin fonksiyon kavramını anlama düzeyleri ile kutupsal fonksiyonları oluşturmaları
arasında direk ilişki olduğunu göstermiştir. Fonksiyon kavramını anlama düzeyi süreç olan bir
öğrencinin, Dubinsky ve Harel (1992) tarafından belirlenen kısıtlamalardan bazılarına sahip
olsa bile uygulanan öğretim yaklaşımı ile kutupsal dönüşüm bilgisini kazanması durumunda
fonksiyon bilgisini kutupsal koordinatlara taşıyarak kutupsal fonksiyon kavramını kazandığı
görülmüştür. Bunun yanı sıra fonksiyon kavramını anlaması eylem düzeyinde olan bir
öğrenciye kutupsal dönüşüm kavramı kazandırılmış olsa bile kutupsal fonksiyon kavramının
kazandırılamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Görüşülen öğrencilerden birincisi fonksiyonun ne
olduğu konusunda fonksiyonu sağa teklik koşulunu sağlayan bir eşleme olarak
düşünebildiğini göstermiştir. Fonksiyonları anlama düzeyini belirleme konusunda ölçüt olarak
ele alınan davranışların başında çeşitli temsil durumlarında fonksiyonları algılayabilme
gelmektedir. Birinci öğrencinin verilen cebirsel, geometrik ya da tablo temsillerinde
fonksiyon incelemesi yaparken tanım-değer kümesi ya da girdi-çıktı karmaşasına düşmüş
olmasına karşın, geometrik temsil analizinde fonksiyon grafiği ile fonksiyon sürecini
ilişkilendirerek, düşey doğru testini anlamlı kullandığından, yaşadığı bu karmaşalardan
kurtulduğu ve fonksiyon durumlarını doğru olarak algılayabildiği görülmüştür.
G: Peki şöyle çizersem. Çiziyor…(x=3 doğrusunu çiziyor) Şurası 3 olsun. Bu fonksiyon
belirtir mi?
Ö1: Bu fonksiyon belirtmez.
G: Neden?
Ö1: x=3 noktasında paralel çizdiğimiz zaman birçok noktada keser.
G: Hıhı
Ö1: O şekilde fonksiyon belirtmez hep aynı noktaya gittiği için x=3’te bir sürü y noktasına
gider. Bu da fonksiyonun kuralına aykırı, fonksiyon belirtmez bu.
İkililerden oluşan küme temsilinde girdi-çıktı karmaşası yaşayan öğrenci, sorgulama ile
12 2 xy cebirsel temsiline ulaşmış ve bu temsilin kendisi için bilindik olmasından dolayı
fonksiyon olduğunu belirtmiştir. Ardından yine grafik çizerek fonksiyon olup olmadığını
geometrik olarak düşey doğru testi ile incelemiş ve bu kez doğru algılama ile sonuca
ulaşmıştır.
G: O zaman y neresi?
265 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Ö1: y =2 2x +1
G: O zaman fonksiyon belirtir mi?
Ö1: O zaman fonksiyon. Bağıntı da fonksiyon olur mu? Şu kısımda, evet hocam o zaman
G: Nasıl karar verdin?
Ö1: Hocam yine aynı şekilde (x,y) olduğu için. Şu kısma y dersek x, y’ye gider. Kendi başına
zaten bir fonksiyon belirtiyor.
G: O kendi başına neden fonksiyon belirtiyor?
Ö1: 12 2 xy bildiğimiz fonksiyon. y=f(x)
G: Nasıl bildiğimiz? Tanıdık mı geliyor ifade sana?
Ö1: Biraz tanıdık (gülüyor). y=f(x) şeklinde de yazabiliyoruz hocam bunu. Grafik çizeyim mi?
G: Sen bilirsin, nasıl yapmak istersen.
Ö1: …(grafiğini çiziyor)...Tek bir değere gidiyor fonksiyonum bir tek noktada kesiyor
çizdiğimiz paraleller.
Öğrenci fonksiyonun ne olduğunu doğru olarak açıklayabildiği ve verilen temsil
durumlarındaki fonksiyonları algılayabildiğinden, fonksiyonları anlama düzeyinin süreç
olduğu düşünülmüş ancak zaman zaman yaşadığı girdi-çıktı karmaşası ve “bilindik olma”
yanılgısından dolayı bu düzeyin başında olduğu yorumu yapılmıştır.
Kutupsal dönüşüm, kutupsal düzlem ve eksenler bilgileri eksik olan ve kutupsal fonksiyon
incelemesi konusunda da eksik bilgiye sahip olduklarını gösteren 10 öğrencinin oluşturduğu
birinci grubun temsilcisi olan bu öğrenci, kutupsal koordinatlar konusunda görüşmede de
benzer sonuçları yansıtmıştır. Kutupsal dönüşüm sorulduğunda aklına hacim hesabının
geldiğini söylemiş ancak daha sonra kutupsal dönüşümle xy- düzleminin r -düzlemine
dönüştüğünün bilincinde olduğunu göstermiştir. Diğer yandan, öğrenci kutupsal dönüşüm ve
kutupsal düzlem konularında eksik bilgiye sahip olmasına karşın, sahip olduğu fonksiyon
kavramını kutupsal koordinatlara taşımayı başarmıştır. Kutupsal düzlemde verilen kutupsal
eğrinin, çemberin ve orijinden geçen doğrunun kutupsal fonksiyon olup olmadığını “merkezi
doğru testini” kullanarak doğru algılamanın yanı sıra, kutupsal koordinatlarda verilen cebirsel
temsili ve ikili temsilini de doğru olarak analiz edebilmiştir.
Ö1:Hocam yine aynı şeyi yapacağız. r doğrularını çiziceğiz buradan grafiğe. Yine tek bir
noktada kesecek. Bir fonksiyon. r=1 çemberi
G: Hıhı
KABAEL, T. 266
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Ö1: Fonksiyon belirtir.
G: Peki aynı çemberi ben sana kartezyen koordinatlarda çizmiş olsam (çiziyor) bu y=f(x)
şeklinde kartezyen koordinatlarda bir fonksiyon belirtir mi?
Ö1: Burada belirtmez hocam. Burada y’ye paralel çizdiğimiz için her noktada farklı iki
değere gider.
Birinci gruba benzer biçimde, uygulanan testte eksik kutupsal dönüşüm ve kutupsal
düzlem bilgisi yansıtan, ancak testteki fonksiyon incelemeleri birinci grubun öğrencilerine
göre daha başarılı olan öğrencilerin oluşturduğu ikinci grubun temsilcisi olan öğrencinin (Ö2)
görüşmede yansıttığı performans Ö1’in gösterdiği performans ile benzerdir. Bu öğrenci de
genellikle fonksiyon sürecine sahip olduğunu yansıtan, ancak zaman zaman girdi-çıktı
karmaşası yaşayan bir öğrencidir. Birinci öğrencide olduğu gibi geometrik algılaması daha
güçlü olan yani düşey doğru testini anlamlı olarak kullanarak fonksiyon algılaması yapabilen
ve dolayısıyla fonksiyonları kavrama düzeyi süreç olarak tahmin edilen bu öğrencinin, kimi
zaman yaşadığı girdi-çıktı karmaşasından dolayı birinci öğrenciye benzer olarak süreç
düzeyinin başında olduğu düşünülmüştür. Ayrıca bu öğrenci bazen, fonksiyon olmanın sağa
teklik koşulu ile bire-bir olmayı karıştırdığından, Dubinsky ve Harel (1992) in süreç
düzeyinde “bire-bir olma ile karıştırma” olarak isimlendirdiği kısıtlamaya sahip olduğu
görülmüştür. Bu öğrencinin sahip olduğu bu kısıtlamayı kutupsal koordinatlara da taşıdığı,
buna karşın kutupsal fonksiyon bilgisini da kazandığından, kutupsal koordinatlarda verilen
temsillerin fonksiyon olma durumlarını da başarı ile algıladığı görülmüştür.
G:Bak grafiğimiz de böyle olsun. Bu kutupsal düzlemde r=f( ) şeklinde bir fonksiyon belirtir
mi?
Ö2: Belirtir çünkü az önce de Kartezyen koordinatlarda demiştik, kutupsal koordinatlarda da
alacağımız bir açısına karşılık yalnız ve yalnız bir r uzunluğu karşılık gelmesi gerekir.
G: Hıhı
Ö2: Burada da aldığımız her açımız yalnız bir tane r’ye karşılık geliyor.
G: Evet
Ö2: Bu nedenle fonksiyon belirtir.
G: Tamam mesela kutupsal düzlemde orijin merkezli şu çemberi çizelim. Bu çember kutupsal
düzlemde kutupsal bir fonksiyon belirtir mi?
267 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Ö2: Şimdi bu belirtmez. Niye belirtmez az önce dedim aldığımız bir açısına karşılık r aynı
yani 1 uzunluklu yani r=1 uzunluklu ıı şeylere karşılık gelecektir uzunluğa karşılık gelecektir.
(bire-birlik ile karıştırıyor)
G: Hadi test et bakalım, göster.
Ö2: Mesela aldığım bir ’ya karşılık bir tane r karşılık geldi.
G: Hangisi nereye gidiyor?
Ö2: Yani ııı
G: Kim başlangıç noktan?
Ö2: r, yani …….Baktığımızda mesela =2
için de baktığımızda r=1 olur. Aslında şey bu
bir fonksiyon belirtir. Niye belirtir her farklı bir için yine r eşittir aynı
G: Hıhı
Ö2: Yani r=1 çıkıyor. Yani aynı için aynı şeyler karşılık gelmiyor farklı r’ler karşılık
gelmiyor ben r ve ’yı karıştırdığım için, … bu da fonksiyon belirtir.
G: Peki bu çemberi ben sana kartezyen koordinatlarda verseydim y=f(x) şeklinde bir
fonksiyon belirtir mi?
Ö2: Bu belirtmezdi. x eksenine dik çizdiğimizde iki farklı değer görecektik bir 0x değerimiz için
iki farklı y değeri karşılık gelecekti, buradan da belirtmez.
Uygulanan testin sonuçlarına göre kutupsal dönüşüm ve kutupsal düzlem bilgileri
gelişmiş, ancak fonksiyon bilgisi eksik olarak görülen, hemen her uygulamasında bire-birlikle
fonksiyon olmanın sağa teklik koşulunu karıştırma kısıtlaması gözlenen ve bu kısıtlaması
temsilleri yanlış algılamasına neden olan katılımcıların oluşturduğu üçüncü grubun temsilcisi
olan öğrenci (Ö3), kendisi ile yapılan görüşmede de bu bulguları doğrulamıştır. Kutupsal
dönüşüm, kutupsal koordinatlar ve kutupsal düzlemin eksenleri bilgilerini kazandığını açıkça
gösteren bu öğrenci, fonksiyonları düşük düzeyde kavraması nedeni ile kutupsal fonksiyon
bilgisini kazanamadığını göstermiştir. Görüşmenin başında fonksiyon kavramını bir makine
olarak tanımlayan bu öğrenci, verilen temsillerde fonksiyon durumlarının araştırmasını
yaparken fonksiyon olma ile sağa teklik koşulunu karıştırdığını ifade etmiş ve testin
sonuçlarında olduğu gibi bu koşul ile bire-birlik koşulunu karıştırdığını göstermiştir:
Ö3: Mesela küme ile (venn şeması çiziyor)… bir elemanın yalnızca… bir saniye bu kısmı ben
karıştırıyorum da birazcık …. Bir elemanın tek bir görüntüsü olacak ancak iki elemanında
aynı görüntüsü olabilir bu şekilde
KABAEL, T. 268
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
G: hangi kısmı karıştırıyorsun?
Ö3: iki elemana mı gidiyordu yoksa böyle mi gidiyordu başta bocalıyorum
………….
G: anladım, peki ben şimdi sana bazı matematiksel ifadeler vereceğim bunların bir fonksiyon
belirtip belirtmediğini araştır mısın? mesela y2=3x2 ifadesi sence bir fonksiyon belirtir mi?
Ö3: … 3x2 karekökünü alırım … mutlak içinde çıkar 23x bu da +, - olabileceğinden
fonksiyon belirtmez
G: neden
Ö3: çünkü hem – değere gidecek hem + değere gidecek, fonksiyonun yalnız bir görüntüsü olur
G: kim nereye gidiyor?
Ö3: söyle göstereyim (yazıyor) …
G: şimdi sen fonksiyonu nasıl tanımlamıştın?
Ö3: şu şekildeki gibi işte (makine çiziyor)
G: makineye ne giriyor?
Ö3: (girdi ve çıktı yazıyor makine üzerine)
G: Şimdi girdi… (sözünü kesiyor)
Ö3: tanım kümemizde … ana malzememiz bu
G: peki şurada fonksiyon olup olmadığını incelerken nedir girdin?
Ö3: hımm… burada tek bir girdi olmadı hem + hem – oldu (girdi-çıktı karmaşası).
Ö3 verilen tablo ve ikililer kümesi temsillerini de cebirsel temsile dönüştürerek incelemiş ve y
değişkenini yalnız bırakarak cebirsel olarak fonksiyon olup olmadığı sonucuna doğru olarak
ulaşabilse bile cebirsel analizi ezbere yaptığını yansıtmıştır. Geometrik temsillerde ise düşey-
doğru testi ile inceleme yaptığını düşünerek ezbere inceleme yapmış ve bire-birlik
kısıtlamasına sahip olduğu için, x-eksenine paraleller çizerek inceleme yaparak “sağa teklik
koşulunu bire-birlik ile karıştırma” kısıtlamasını açıkça yansıtmanın yanında yanlış
algılamalara ulaşmıştır.
G:anladım şimdi bir de grafik vereceğim sana …. (grafiği çiziyor) bu grafik fonksiyon belirtir
mi?
Ö3: paralel çizerim … dik mi çiziyorduk (sesli düşünüyor) bir saniye …. (düşünüyor) … x e
paralel çizerim çünkü farklı x değerlerine karşılık gelen y yi bulmak için
269 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
G: nasıl çiz bakalım.
Ö3: …
G: farklı ne dedin, bir daha söyler misin?
Ö3: farklı x değerlerine karşılık gelen y değeri
G: tamam bakalım nasıl inceliyorsun?
Ö3: şöyle x1, x2, x3 grafiği tek bir noktada kesiyor
G: hııı?
Ö3: bu da bana görüntüsünün tek bir tane olduğunu belirtir yani fonksiyondur
Bu öğrenci fonksiyon kavramı konusunda ayrıca “tanıdık olma” yanılgısına da sahiptir:
G: peki bu fonksiyon mu?
Ö3: buna göre zaten yatay çizersem mutlaka tek bir noktada keser
G: ama yatay çizerek neyi kontrol ediyorsun?
Ö3: (sözünü keserek) olmaz öyle, şimdi benim fonksiyon tanımıma göre x in sadece tek bir
değeri olacaktı … başka değeri olamaz burada x .. y1 y2 mesela farklı değerleri var ….
G: oluyor mu?
Ö3: oluuur … yani bunları çiziyorduk biz hep (gülüyor) ezbere bakış açısı oldu ama
G: yani daha önceden tanıdık geliyor fonksiyon olması gerek diye mi düşünüyorsun
(gülüyorlar)
Ö3: (sözünü keserek) çiziyoduk biz bunu (gülüyor) yani tek bir x in …. ? görüntüsü var
G: öyle hissettim doğru mu
Ö3: hıhı evet.. şu an işin içinden çıkamadım … bildiğimiz ifadeler ya, fonksiyondur, direk
çizmeye girişiyorduk.
Bu öğrencinin fonksiyonları kavrama düzeyi eylem olarak yorumlanmış ve bu düşük kavrama
düzeyini kutupsal koordinatlara da taşıdığından, kutupsal dönüşüm ve kutupsal düzlem
bilgilerine sahip olmasına karşın, kutupsal fonksiyon bilgisini kazanamamış olduğunu
göstermiştir.
Uygulanan testin sonuçlarına göre kutupsal dönüşüm, kutupsal düzlem ve kutupsal
fonksiyon kavramlarını tam olarak kazanmış olduğunu gösteren öğrencilerin oluşturduğu grup
olan dördüncü grubun temsilci öğrencisi Ö4 kendisi ile yapılan görüşmede de benzer
performansı sergilemiştir. Yaptığı fonksiyon tanımı ve fonksiyon durumlarını algılaması ile
fonksiyonları kavramasının süreç düzeyini tamamladığını gösteren bu öğrenci, kutupsal
KABAEL, T. 270
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
dönüşüm ve kutupsal düzlem bilgilerini kazandığını ve sahip olduğu fonksiyon bilgisini
kutupsal koordinatlara taşıyarak kutupsal fonksiyon kavramını da oluşturduğunu ortaya
koymuştur.
İkinci araştırma sorusu göz önüne alındığında, fonksiyonları anlama düzeyi düşük
olmayan ve kutupsal dönüşüm kavramını da kazanarak fonksiyon bilgisini kutupsal
koordinatlara taşıyabilen öğrencilerin tamamının grafik temsillerinin kutupsal fonksiyon olup
olmama araştırmasında “merkezi doğru testi” ni kullandıkları görülmüştür. Ayrıca yukarıda
verilen öğrenci ifadelerinden de kolayca anlaşılabileceği gibi bu testi ezbere değil, aksine
fonksiyon bilgileri ile ilişkilendirerek kullandıkları görülmüştür.
Öğrencilerin kutupsal koordinatlar ve kutupsal fonksiyonlar konularında sahip oldukları
güçlük ve yanılgılar yani üçüncü araştırma sorusu açısından ise öğrenciler genel fonksiyon
kavramına ilişkin güçlük ve yanılgılarını kutupsal fonksiyonlara taşıdıklarını, kutupsal
fonksiyonlara ilişkin yeni güçlük ya da yanılgılara ise sahip olmadıklarını göstermişlerdir.
Kutupsal düzlemde ise en çok kutupsal eksenleri algılamada güçlük yaşamışlar ve kutupsal
eksenleri de dik koordinat eksenleri olarak algılama yanılgısına düştüklerini ortaya
koymuşlardır. Kutupsal dönüşüm bilgisini kazanamadığını gösteren öğrencilerin ise gerçekte
dönüşüm bilgisine sahip olamamalarından dolayı kutupsal koordinatları da daha önce tek
değişkenli analiz derslerinde kullandıkları gibi x=rcos Ө , y=rsinӨ eşitlikleri ile algıladıkları
görülmüştür.
Tartışma, Sonuç ve Öneriler
Bu araştırma dönüşüm konusu bağlamında kutupsal dönüşüm ve kutupsal fonksiyon
kavramlarına yer verilen Analiz II dersi bağlamında yürütülmüş ve öğrencilerin kutupsal
fonksiyon bilgisini oluşturma süreçlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada elde
edilen araştırma sonuçlar Montiel, Vidakovic ve Kabael ’in (a.g.e) elde etmiş olduğu
sonuçlara kıyasla önemli farklılıklar göstermiştir. Çalışmada elde edilen veriler öğrencilerin
kutupsal fonksiyon bilgisini oluşturabildiklerini ve öğrencilerin fonksiyon kavramını anlama
düzeyleri ile kutupsal fonksiyon bilgisini oluşturmaları arasında doğru orantılı bir ilişkinin
olduğunu ortaya koymaktadır. Çalışmadan elde edilen bu sonuç Montiel, Vidakovic ve
Kabael’in (a.g.e) elde etmiş olduğu sonuçlar ile en önemli farklılığı oluşturmaktadır. Montiel,
Vidakovic ve Kabael’in (a.g.e) çalışmasında kutupsal fonksiyon kavramına yer verilmeyen
Calculus dersinin öğrencilerinin fonksiyon kavramını anlama düzeyleri ile kutupsal
koordinatları kullanma ve kutupsal fonksiyon oluşturma durumları arasında bir ilişki olmadığı
271 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
sonucuna ulaşılmıştır. Montiel, Vidakovic ve Kabael (a.g.e) bu sonuç doğrultusunda
pedagojik öneri olarak, kutupsal koordinatların öğretimi sırasında kutupsal fonksiyonlara yer
verilmesinin önemini vurgulamışlardır. Kutupsal fonksiyon kavramına ilişkin öğretim içeren
ders bağlamında ise bu çalışmada öğrencilerin fonksiyon kavramına ilişkin anlama
düzeylerini kutupsal koordinatlara taşıdıkları ve özellikle fonksiyonları kavraması süreç
düzeyine ulaşmış öğrencilerin kutupsal fonksiyon bilgisini oluşturabilmiş oldukları
görülmüştür. Ayrıca çalışmada Montiel, Vidakovic ve Kabael’in (2008) sonuçlarına paralel
olarak öğrencilerin fonksiyon kavramına ilişkin sahip oldukları yanılgıları da kutupsal
fonksiyonlara taşıdıkları görülmüştür. Çalışmaya katılan öğrencilerin fonksiyonlara ilişkin
anlamalarının genellikle süreç düzeyinde olduğu, fonksiyonları eylem düzeyinde anlayan
öğrencilerin nispeten daha az olduğu görülmüştür. Çalışmada gözlenen öğrenci yanılgıları
“sağa teklik koşulunu bire birlik ile karıştırma kısıtlaması” ve “bilindik olma” yanılgısıdır.
Alan yazında fonksiyon kavramına ilişkin çalışmalarda ortak hale gelmiş öğrenci
yanılgılarından yalnızca birkaçının bu çalışmada gözlenmesi dikkat çekicidir. Öğrencilerin
çoğunun fonksiyon kavramını reel değerli fonksiyonlar ile sınırlandırdıkları ve genel
fonksiyon kavramını göz ardı ettikleri göz önünde bulundurulursa, iki değişkenli fonksiyon
kavramı ile tanışmalarının ardından başka bir koordinat sisteminde fonksiyonlar ile
çalışmalarının ayrıca fonksiyonları anlamalarını da desteklediği düşünülmektedir. Örneğin
Montiel, Vidakovic ve Kabael (a.g.e), kutupsal koordinatlarda verilen temsil durumlarının
fonksiyon olup olmadığını inceleme konusunda öğrencilerin çoğunun kartezyen koordinatlara
geçiş yaparak inceleme eğiliminde oldukları sonucuna ulaşmışlar, bu çalışmada ise kutupsal
koordinatlarda verilen temsil durumlarından herhangi birini kartezyen koordinatlara
dönüştürerek fonksiyon incelemesi yapmak isteyen öğrenci olmamıştır. Genel fonksiyon
bilgisine sahip öğrenciler bu bilgilerini başarı ile kutupsal koordinatlara taşımayı başarmış ve
kutupsal koordinatlarda verilen temsil durumlarındaki fonksiyon incelemelerini de bağımsız
değişkenin Ө, bağımlı değişkenin ise r olduğu bilincinde olduklarını açıkça yansıtarak başarı
ile yapmışlardır. Bunun yanı sıra Montiel, Vidakovic ve Kabael’in (a.g.e) çalışmalarında en
çok karşılaştıkları bir diğer durum ise, öğrencilerin kutupsal bir eğrinin fonksiyon
incelemesini de düşey doğru testi ile yapmalarıdır. Bu çalışmada ise düşey doğru testini
kutupsal bir eğriye uygulama girişiminde bulunan öğrenci olmadığı gibi, fonksiyon bilgisine
sahip öğrencilerin tamamı kutupsal eğrileri merkezi doğru testine göre analiz etmeyi
başarmışlardır. Analizleri sırasındaki algılamalarında göstermiş oldukları başarının ise
fonksiyonları anlama düzeyleri ile doğrudan ilişkili olduğu görülmektedir. Ayrıca Montiel,
Vidakovic ve Kabael (a.g.e) tarafından yapılmış çalışmanın aksine bu araştırmada öğrenciler
KABAEL, T. 272
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
kartezyen koordinatlardan taşıdıkları fonksiyon kavramına ilişkin güçlük ve yanılgıların
dışında yeni güçlük ve yanılgılara sahip olmamışlardır.
Sonuç olarak Montiel, Vidakovic ve Kabael’in (a.g.e) de vurgulamış olduğu gibi,
kutupsal fonksiyon kavramının öğretiminin önemine ve bu öğretimi içeren bir ders sürecinde
kutupsal fonksiyon bilgisinin oluştuğu ve kutupsal fonksiyon kavramının öğretimi ile
fonksiyon kavramının ve kutupsal koordinatların kullanıldığı matematiksel bilgilerin bilişsel
gelişiminin desteklenebileceği savunusuna ulaşılmıştır. Bu çalışmada olduğu gibi dönüşüm
kavramını içeren uygun matematik derslerinde kutupsal dönüşümler tanıtılmalı ve fonksiyon
kavramının kutupsal dönüşüm ile kutupsal koordinatlara taşınması desteklenerek kutupsal
fonksiyon kavramı oluşturulmalıdır. Bunun yanı sıra, tek değişkenli analiz ya da genel
matematik dersleri kapsamında kutupsal koordinatların, kutupsal düzlemin ve bu düzlemdeki
grafiklerin incelenmesi sırasında kutupsal fonksiyon bilgisine değinilerek bu kavramın
zihinsel oluşum süreci başlatılabilir. Bu öğretim sürecinde kutupsal koordinatlarda verilen
eğrilerin cebirsel temsillerinin yalnızca “r= ” formunda değil “r=f(Ө)” formunda da
verilmesi, kutupsal düzlemde eğri çizimi ve bazı özel kutupsal eğrilerin örneklenmesi gibi
uygulamaların yanı sıra bu eğrilerin kutupsal fonksiyon belirtip belirtmediğine ilişkin
incelemelerin de yapılması önemlidir. Tek değişkenli kavramları içeren derslerde dönüşüm
kavramının ve bu kavramın bir örneği olarak kutupsal dönüşümün verilmesi mümkün
olmadığından, öğrencilerin kartezyen ve kutupsal koordinatlar arası ilişkiyi algılamaları ve
dolayısıyla fonksiyon bilgilerini kutupsal koordinatlara taşımaları eksik kalmaktadır. Bu
çalışma bu eksikliğin iki değişkenli analiz dersinde dönüşüm konusu bağlamında
giderilebileceğini ortaya çıkarmıştır.
Kaynakça
Asiala, M., Brown, A., DeVries, D.J, Dubinsky, E., Mathews, D., & Thomas, K. (1996). A
framework for research and curriculum development in undergraduate mathematics
education. Research in Collegiate Mathematics Education, 2, 1-32.
Bakar, M., & Tall, D. (1991). Students’ mental prototypes for functions and graphs.
Proceedings of PME 15, Assisi, 1,104–111
Breidenbach, D., Hawks, J., Nichols, D., & Dubinsky, E. (1992). Development of the process
conception of function. Educational Studies in Mathematics, 23, 247–285.
273 KUTUPSAL FONKSİYONLARIN OLUŞTURULMASI …
CONSTRUCTİON OF POLAR FUNCTİONS ...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Clement, J. (2000). Analysis of clinical interviews: Foundations and model viability. In A. E.
Kelly, & R. A. Lesh (Eds.), Handbook of research design in mathematics and science
education, 547-589. London: Lawrence Erlbaum Associates, Publishers.
Cobb, P. & Steffe, L.P. (1983) The Constructivist Researcher as Teacher and Model Builder.
Journal for Research in Mathematics Education. 14(2), 83-94.
Confrey, F. ve Smith, E.(1991). A framework for functions: Prototypes, multiple
representations and transformations. In R.G. Underhill (Ed.), Proceedings of the 13th
annual meeting of the North American Chapter of the International Group for the
Psychology of Mathematics Education: 57-63, Blacksburg: Virginia Polytechnic
Institute and State University.
Dubinsky, E. (1991). Reflective abstraction in advanced mathematical thinking. In D.Tall,
(Ed.), Advanced Mathematical Thinking, (pp.82-94). London: Riedel.
Dubinsky, E.& Harel, G. (1992). The nature of the process conception of function, In G.
Harel and E. Dubinsky (Eds.), The concept of function: Aspects of epistemology and
pedagogy, MAA notes 25, 85-106. Mathematical association of America, Washington.
Ferrini-Mundy, J. & Graham, K. (1990). Functions and their representations. Mathematics
Teacher, 83(3), 209-16.
Ginsburg, H. P. (1981). The clinical interview in psychological research on mathematical
thinking: Aims, rationales, techniques. For Th e Learning of Mathematics, 1(3), 4-11.
Janvier, C. (1987). Representation and understanding: the notion of functions as an example.
In C. Janvier (Ed.), Problems of Representation in the Teaching and Learning of
Mathematics, 67-72, Hillsdale, N.J.: Lawrence Erlbaum Associates.
Kelly, A. E. & Lesh, R. A. (2000) Handbook of Research Design in Mathematics and Science
Education. Lawrence Erlbaum Associates, Publishers: London.
Miles, M., & Huberman, M. (1994). .An expanded sourcebook qualitative data analysis (2nd
ed.). California, CA: Sage Publications.
Montiel,M., Vidakovic,D.ve Kabael,T. (2008). Relationship between students’ understanding
of functions in cartesian and polar coordinate systems", Investigations in Mathematics
Learning, 1(2), 52-70.
Tall, D., & Vinner, S. (1981). Concept image and concept definition in mathematics, with
special reference to limits and continuity. Educational Studies in Mathematics. 12, 151–
169
KABAEL, T. 274
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Thompson, P. W. (1994). Images of rate and operational understanding of the fundamental
theorem of calculus. Educational Studies in Mathematics, 26, 229-274.
Sierpinska, A. (1992). On understanding the notion of function. In E. Dubinsky & G. Harel
(Ed.), The Concept of Function: Aspects of Epistemology and Pedagogy, 25-58. United
States: Mathematical Association of America.
Vinner, S.,& Dreyfus, T. (1989). Images and definitions for the concept of function. Journal
for Research in Mathematics Education, 20, 356-366.
Yerushalmy, M. (1997). Designing representations: reasoning about functions of two-
variables. Journal for Research in Mathematics Education, 28, 431–466.
Yıldırım, A., & Şimşek, H. (2003). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri (beşinci
baskı). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 275-307.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 275-307.
Elementary Mathematics Teachers’ Knowledge of Students and Teaching Strategies Regarding the Use of
Representations
Deniz EROĞLU* & Dilek TANIŞLI
Anadolu University, Eskişehir, TURKEY
Received: 28.03.2013 Accepted: 05.05.2015
Abstract – Knowledge of students and knowledge of teaching strategies could be regarded as the main
components of teachers’ knowledge. The purpose of this study was to investigate how elementary mathematics
teachers interpret the students’ answers including erroneous representation, which strategies these teachers offer
to overcome students’ errors and how their interpretations and offered strategies differ in terms of their
experience years. Basic qualitative research approach was used. For the purpose of the study, clinical interviews
were conducted with 5 elementary mathematics teachers, and 3 of teachers’ professional experience is less than
ten years and 2 of teachers’ professional experience is more than thirty years. Results of the study revealed that
teachers poorly interpret the students’ errors and correspondingly they offer only limited strategies in order to
overcome students’ errors. Furthermore, results showed that -contrary to expectations- less-experienced and
highly experienced teachers showed similar results in terms of their interpretations of students’ answers and
offered strategies in order to overcome students’ errors.
Keywords: Mathematics teachers, representation, knowledge of students, knowledge of teaching strategies
DOI No: 10.17522/nefefmed.53039
Summary Introduction
Knowledge of content and student, and knowledge of content and teaching are two main
parts of professional teachers’ knowledge that deals with teaching process and teachers’
decision making about their teaching. Especially important is mathematical content
knowledge including useful forms of representations and how students best learn
mathematical concepts. Teachers need to present analogies, examples, explanations and
* Corresponding Author: Deniz EROĞLU, Anadolu University, Faculty of Education, Eskişehir, TURKEY.
E-mail: [email protected]
276 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
multiple representations of the mathematical concepts so they can make mathematical ideas
accessible to students. Among these teaching ways, multiple representations are powerful
tools to promote better understanding of mathematical concepts.
In order to choose pedagogically appropriate representations, teachers should consider
two important aspects; mathematical knowledge and students’ thinking. Firstly,
representations should be mathematically accurate, appropriate and understandable to
students. Secondly, representations enable students to understand mathematical concepts and
reason about them. Studies relating to knowledge of representations has generally been
conducted within the context of students and pre-service teachers. In contrast, there has been
little research conducted with mathematics teachers who directly affect learning process.
The purpose of this study is to investigate how elementary mathematics teachers
interpret students’ responses including erroneous representation, which strategies these
teachers offer to overcome students’ errors and how their interpretations and offered strategies
differ in terms of their years of teaching experience.
1. How is student knowledge of teachers – who have different years of teaching
experience – regarding the use of representations?
2. How is teaching strategies knowledge of teachers – who have different years of
teaching experience – regarding the use of representations?
Teachers’ knowledge-their teaching and teacher’ teaching-students’ learning are
closely related to each other. Hence, their knowledge of representation might affect students’
use of representations. On the other hand, understanding students’ difficulties and developing
their creative thinking skills about representations, it is important that teachers should
evaluate students’ response process. Because teachers’ awareness and evaluations of students’
errors relating to representations is a necessary requisite to effective teaching, it is important
to investigate elementary mathematics teachers’ knowledge of students and teaching
strategies within the context of mathematical representations.
Methodology
In this study, basic qualitative research approach is the research method that examines.
Participants of this study is five teachers (3 of their professional experience is less than ten
years and 2 of their professional experience is more than thirty years) who teaches in
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 277
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
different elementary schools. Purposeful sampling method is used to determine the
participants of the study. Data is obtained through the clinical interviews enable to obtain
deep understanding of teachers’ knowledge. Data is analyzed by theme called thematic
analysis which is one of the most common approach in qualitative research.
Results
The results of study revealed that all teachers said that student’s response to question
about fraction equivalence was erroneous. Moreover, they declared about this question that
student made such an error because of using whole parts in different sizes. Secondly,
algebraic function question included three different students’ erroneous response about table,
graph and verbal expression. In this question, only one teacher who had seven-year teaching
experience correctly solved this question and realized the main errors in responses of students.
On the other hand, other teachers misunderstood the problem in the interview task and also
mistakenly evaluated the students’ responses. In addition to the evaluation of the students’
responses, some of the teachers also stated the reasons of the errors. However, these teachers
could not adequately explain the underlying reasons of students’ errors. Inadequate prior
knowledge, deficiency because of teaching and incomplete solution were stated as reasons for
students’ errors. Moreover, none of the teachers could not declare any reason for the student’s
graph response. On the other hand, highly-experienced male teacher also could not declare
any reason for any students’ response. The reasons of teachers demonstrated that teachers
could not actually have a variety of idea about the reasons of students’ erroneous responses.
Teachers offered using six types of representations such as table, graph, figure,
algebraic expression, manipulative and real-life problems in order to overcome students’
erroneous responses and their misunderstanding. However some of the teachers could not
successfully generate an appropriate representation that reflects the problem situation and
imprecisely use the representation. They could not produce effective mathematical
explanation for their representations when they pushed to think more deeply. Similar
suggestions concerning the representation to overcome students’ errors appeared in the
response of less-experienced and highly-experienced teachers. On the other hand, whereas
less-experienced teachers declared the effectiveness of the use of representation in their
teaching, highly-experienced teachers regarded to use algebraic expression instead of
representations for solving mathematical problems.
278 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Conclusion and Discussion
This study contributed our understanding about elementary mathematics teachers’
knowledge about students and teaching strategies. A main conclusion could be drawn from
this study that teachers did not have adequate knowledge of students and teaching strategies
relating to the use of representation. Accordingly, in-service training of teachers should
emphasis the importance of understanding students’ thinking and reasons underlying these
thinking and using constructivist teaching strategies. In addition teachers’ conceptions about
representations should be improved through the in-service training. An investigation of
teachers’ knowledge relating the use of representations would make a significant contribution
to our understanding about the nature of teachers’ knowledge.
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 279
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Ortaokul Matematik Öğretmenlerinin Temsil Kullanımına İlişkin Öğrenci ve Öğretim Stratejileri Bilgileri
Deniz EROĞLU† & Dilek TANIŞLI
Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, TÜRKİYE
Makale Gönderme Tarihi: 28.03.2013 Makale Kabul Tarihi: 05.05.2015
Özet – Öğrenci bilgisi ve öğretim stratejileri bilgisi öğretmenin sahip olması gereken bilginin temel bileşenleri
olarak görülebilir. Bu çalışmada ortaokul matematik öğretmenlerinin öğrencilerin hatalı temsil içeren yanıtlarını
nasıl yorumladıklarını, bu hatalı yanıtlar için hangi öğretim stratejilerini önerdikleri, bu yorum ve stratejilerin
mesleki deneyim yılına göre nasıl değiştiğini belirlemek amaçlanmıştır. Araştırmada temel nitel araştırma
yaklaşımı benimsenmiştir. Araştırmanın amacı doğrultusunda mesleki deneyimi on yılın altında olan 3 ve
mesleki deneyimi otuz yılın üzerinde olan 2 toplamda 5 ortaokul matematik öğretmeni ile klinik görüşmeler
gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizi sonucunda öğretmenlerin öğrenci hatalarını yorumlamada yetersiz
kaldıkları ve buna bağlı olarak da önerdikleri stratejilerin çeşitliliğinin az olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuçlar
mesleki deneyim yıllarına göre incelendiğinde ise deneyimli ve deneyimi az olan öğretmenlerin öğrenci
yorumlarının ve önerdikleri stratejilerin benzer olduğu görülmüştür.
Anahtar kelimeler: Matematik öğretmeni, temsil, öğrenci bilgisi, öğretim stratejisi bilgisi
Giriş
Öğretmenlerin öğrenme ve öğretme sürecini şekillendirmedeki rolü, araştırmacıların
öğretmenin sahip olması gereken bilgi çeşitlerinin neler olduğunu belirlemeye ve geniş
perspektifli bilgi modellerini tanımlamalarına yol açmıştır (Ball, Thames, & Phelp, 2008;
Grossman, 1990; Magnusson, Krajcik, & Borko; 1999; Park & Oliver, 2008; Shulman, 1986).
Bu modelleri hazırlayanların başında yer alan Shulman (1986, 1987) alan, pedagoji ve öğrenci
bilgisi bileşenleri sentezlenmiş ve “pedagojik alan bilgisi” tanımlamasını ortaya koymuştur.
Bu bilgi alanı öğretmenin alan bilgisinin niteliğiyle birlikte, öğretmenin alan bilgisini
öğretime nasıl dönüştüreceği ve bu bilgiyi dönüştürürken de bilginin öğrenci tarafından nasıl
kazanılacağını bilmesi ile ilgilidir. O halde alan bilgisi-öğretim bilgisi ile alan bilgisi-öğrenci
bilgisi ikilileri pedagojik alan bilgisinin temel bileşenleri olarak görülebilir. Benzer bir ilişki
Ball vd. (2008) ile Rowland, Turner, Thwaites ve Huckstep’in (2009) ortaya koyduğu
† İletişim: Deniz EROĞLU, Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eskişehir, TÜRKİYE.
E-mail: [email protected]
280 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
matematik öğretmenlerine özgü, matematik öğretim bilgisi modellerinde de görülmektedir.
Bu araştırmacılara göre öğretim bilgisi, bir öğretmenin öncelikle öğrenci bilgisine sahip
olmasını diğer bir değişle, öğrencinin ne düşündüğünü ve neyi karmaşık bulduğunu bilmesini,
öğrencinin tamamlanmamış düşüncesini yorumlayabilmesini ve öğrencinin özel bir konu
alanı ile ilgili sahip olduğu ön bilgilerini, inancını, hatalarını ve kavram yanılgılarını tahmin
etmesini ve yorumlamasını gerektirir. Öğretim bilgisi için sahip olunması gereken öğrenci
bilgisinin yanı sıra öğretmenin konuyu öğrencilere kavratmak için en etkili öğretim yöntem ve
stratejileri, ele alacağı konunun programdaki yerini ve diğer konularla ilişkisini, konuyu
sunmak için gerekli olan en güçlü analojileri, örnekleri, açıklamaları, temsilleri bilmesi ve
kullanması da önemlidir (Ball ve diğer., 2008; Rowland ve diğer., 2009; Shulman, 1987).
Konunun öğrencilere sunumu matematik öğretim bilgi bileşenleri içerisinde en önemli
yere sahiptir (Charalambos, Hill & Ball, 2011; Fennema & Franke, 1992). Aynı zamanda
konunun sunumu sırasında kullanılan analojiler, örnekler, açıklamalar ve kullanılan çoklu
temsiller öğrencilerin konuyu daha kolay anlamalarında önemli bir rol oynamaktadır (Cramer,
Post, & delMas, 2002, Shulman, 1987). Özellikle de matematiksel kavramlara ilişkin
kullanılan çoklu temsiller öğrenme-öğretme süreci üzerinde yarattığı etki bakımından oldukça
önemlidir. Örneğin yapılan bazı araştırmaların sonuçları, öğretmenlerin uygulamalarında
kullandığı çoklu temsillerin kavramsal anlamayı geliştirdiği, temsil içi ve temsiller arası geçiş
becerilerinin geliştirilmesinin de derin ve etkili bir anlamayı sağlayabildiği yönündedir
(Cramer ve diğer., 2002; Niemi, 2002). Hill, Rowan ve Ball (2005)’un çalışmaları da,
öğretmenlerin öğrencilerin matematiksel anlamalarını ve gelişimlerini desteklemede konuya
ilişkin uygun temsilleri kullanmalarının, öğretmenlerin matematiksel bilgileri ile öğrencilerin
başarıları arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermiştir. Diğer taraftan Ball (1993) bir
öğretmenin pedagojik açıdan istenen bir temsili seçebilmesinde, öğretmenin göz önünde
bulundurması gereken iki husustan bahsetmiştir. Birincisi öğretilecek matematiksel konunun
doğasıdır, ikincisi ise konuyu öğrenen öğrencinin düşüncesidir. Birinci hususta, öğretmenin
seçeceği temsilin öğretilen konuyu tam ve anlaşılır bir şekilde yansıtması, ikincisinde ise
seçilen temsilin öğrencilerin anlayabileceği ve üzerinde fikir yürütebileceği şekilde olması
gerektiğinden bahsedilmiştir. Bu noktada öğretmenlerin sınıfta kullandıkları temsillerin,
öğrencilerin kavramları ilişkilendirmelerinde ve problem çözme sürecini açıklamalarında
öğrencilere yardımcı olduğu ifade edilmiştir (Huang & Cai, 2007). Yapılan bazı çalışmalar da
bu düşünceyi destekler niteliktedir. Örneğin kesirler konusunda somut materyal ve şekil gibi
farklı temsil çeşitleri kullanılarak yapılan öğretimlerde öğrencilerin konuyu daha iyi
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 281
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
öğrendikleri (Cramer ve diğer., 2002) ve farklı temsil çeşitlerini kullanabilme becerisine sahip
öğrencilerin ise problemleri daha doğru çözebildikleri (Niemi, 1996) görülmüştür.
Türkiye’de ve uluslararası alan-yazında temsil bilgisi ve kullanımına yönelik yapılan
araştırmalar incelendiğinde ise araştırmaların genellikle öğrenci ya da öğretmen adayları
bağlamında olduğu görülmüştür (Ball, 1990; Billings & Klanderman, 2000; Çelik & Sağlam-
Arslan, 2012; Gfeller, Niess, & Lederman, 1999; İpek & Okumuş, 2012). Buna karşın
öğrenme-öğretme sürecini doğrudan etkileyen öğretmenler üzerine sadece uluslararası alan-
yazında sınırlı sayıda araştırmaya rastlanmıştır (Cai, 2005; Cai & Lester, 2005; Cai & Wang,
2006; Monoyiou, Papageorgiou, & Gagatsis, 2007; Patterson & Norwood, 2004). Bu
araştırmalar da, öğretmenlerin temsil tercihinin öğrenci tercihine etkisi veya öğretmen
inancının temsil kullanımını nasıl etkilediği üzerine yapılmıştır.
Öğretmenin sınıf içi matematik uygulamaları ve öğrencilerin öğrenmesi, öğretmenin
sahip olduğu alan bilgisiyle yakından ilgili olduğu ifade edilmiştir (Fennema & Franke, 1992;
Shulman, 1987). Ayrıca öğretmenlerin öğrenci çözümlerini değerlendirmelerinin (Hwang,
Chen, Dung & Yang, 2007), öğrencilerin farklı bakış açılarını ve çözüm yollarını
anlamalarının (Even & Tirosh, 2008) gerekliliği ve öğrencilerin temsiller aracılığıyla
öğrenmelerinde öğretmenin önemli bir rol oynadığı (National Council of Teachers of
Mathematics [NCTM], 2000) belirtilmiştir. Ancak araştırmacılar tarafından temsil
kullanımına ilişkin öğrenci ve öğretim stratejileri bilgisini inceleyen çalışmaya rastlanmaması
ve ulusal alan-yazında öğretmenlerle yapılan çalışma sayısının az olması bu araştırmanın
gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Öte yandan Türkiye’de ise öğretmenlerin temsil bilgilerinin irdelendiği çalışmalara
rastlanmamıştır. Bu bilgi araştırmanın planlanmasında etkili olmuş ve araştırmada
öğrencilerin hatalı temsil kullanımına yönelik çözümleri üzerinden öğretmenlerin sahip
oldukları temsil bilgisine odaklanılmıştır. Bu doğrultuda çalışmanın genel amacı, ilköğretim
matematik öğretmenlerinin temsil kullanımına ilişkin pedagojik alan bilgileri bağlamında
öğrenci ve öğretim stratejileri bilgilerini ortaya koymaktır. Bu genel amaç doğrultusunda
aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır.
1. Farklı mesleki deneyime sahip öğretmenlerin temsil kullanımına ilişkin öğrenci
bilgileri nasıldır?
2. Farklı mesleki deneyime sahip öğretmenlerin temsil kullanımına ilişkin öğretim
stratejileri bilgileri nasıldır?
282 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Bu çalışmanın hali hazırda ortaokulda çalışan öğretmenlerin temsil kullanımına ilişkin
öğrenci ve öğretim strateji bilgilerini ortaya koyacağı düşüncesinden hareketle, hizmet içi
eğitim programlarını düzenleyen eğitimcilere, öğretmen yetiştirme programlarında derslerin
düzenlenmesi konusunda araştırmacılara ve kendi bilgilerini değerlendirme konusunda ise
öğretmenlere katkı getireceği düşünülmektedir.
Bir sonraki bölümde araştırmanın yönteminden bahsedilecek ve katılımcılar, verilerin
toplanması ve analizi süreci ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Yöntem
İlköğretim matematik öğretmenlerinin öğrencilerin hatalı temsil içeren yanıtlarını nasıl
yorumladıklarını ve bu hatalı yanıtlara ilişkin hangi öğretim stratejilerini önerdiklerini
belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmada verilerin toplanması, çözümlenmesi ve
yorumlanmasında eğitim araştırmalarında sıklıkla kullanılan temel nitel araştırma yaklaşımı
benimsenmiştir (Merriam, 2009). Temel nitel araştırma da görüşmeler, gözlemler ve döküman
incelemelerinde kullanılan sorular, belirlenen odak noktaları ve kurulan ilişkiler araştırmanın
kuramsal çerçevesine bağlı olarak gerçekleştirilmektedir (Merriam, 2009).
Katılımcılar
Bu çalışmanın katılımcılarını ortaokul düzeyinde öğretmenlik yapan farklı mesleki
deneyimlere sahip 5 ortaokul matematik öğretmeni oluşturmaktadır. Zengin bilgiye sahip
olduğu düşünülen durumlar üzerinde çalışma olanağı verdiğinden, bu çalışmada amaçlı
örnekleme yöntemi çeşitlerinden ‘ölçüt örnekleme’ kullanılmıştır (Yıldırım ve Şimşek, 2011).
Öğretmenlerin çalışma süreleri örneklem ölçütü olarak belirlenmiştir. Çalışma süresi 10 yılın
altında olan 3 öğretmen ve 30 yılın üzerinde olan 2 öğretmen çalışmaya gönüllü olarak
katılmışlardır. Öğretmenlerin özelliklerine Tablo 1’de yer verilmiştir.
Tablo 1 Katılımcı Öğretmenlerin Özellikleri
Öğretmen Cinsiyet Mesleki Deneyim (Yıl) Eğitim Geçmişi
Ali Erkek 5 İlköğretim Matematik Öğretmenliği
Bilal Erkek 7 İlköğretim Matematik Öğretmenliği
Cansu Kadın 8 Matematik Bölümü
Doğan Erkek 33 Eğitim Enstitüsü
Emel Kadın 33 İlköğretim Matematik Öğretmenliği
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 283
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Verilerin Toplanması
Araştırmanın amacı doğrultusunda veriler görüşme çeşitlerinden biri olan ve matematik
eğitiminde sıklıkla kullanılan klinik görüşmeler yardımıyla toplanmış ve görüşmeler
matematik eğitiminde uzman ikinci yazar tarafından gerçekleştirilmiştir. Klinik görüşmeler
açık uçlu sorular aracılığıyla muhakeme sürecinin ve bilgi yapısının çalışıldığı yaklaşım
olduğundan, öğretmenlerin öğrenci ve öğretim bilgilerinin değerlendirilmesinde bu görüşme
çeşidi kullanılmıştır (Clement, 2000). Bu süreçte öncelikle klinik görüşme görevleri
hazırlanmış ve bu görevlerde Wu’dan (2004) uyarlanan temsil kullanımı ile ilgili öğrenci
hatalarını içeren örnek durumlar kullanılmıştır. Görevler öğrencilerin denk kesirler ve cebirsel
fonksiyonlar konusundaki problemlere vermiş oldukları hatalı temsil kullanımlarını
içermektedir. Kesirlerin denkliği ile ilgili birinci görevde öğretmenlere denk kesirleri gösteren
hatalı alan modeli çizmiş bir öğrencinin yanıtı gösterilmiş ve öğretmenlerden öğrencinin
düşüncesini yorumlamaları istenmiştir. Birinci görevde kullanılan öğrenci yanıtı Şekil 1’de
gösterilmiştir.
Şekil 1 Denk Kesir Sorusuyla ilgili Öğrenci Yanıtı
İkinci görevde ise “İki büyük su tankı olan T ve W sırasıyla 900 ve 300 litre su
almaktadır. T tankından saatte 50 litre su boşaltılırken, aynı zamanda W tankına saatte 25 litre
su doldurulmaktadır. Kaç saat sonra T tankındaki su miktarı ile W tankındaki su miktarı
birbirine eşit olur?” problemi ile ilgili üç öğrencinin hatalı yanıtları kullanılmıştır.
Öğrencilerin yanıtları Şekil 2’de gösterilmiştir.
284 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Şekil 2 Cebirsel Fonksiyonlar Sorusuna İlişkin Öğrenci Yanıtı
Klinik görüşme görevlerinde hatalı temsil kullanımına yönelik sorular için klinik
görüşme soruları hazırlanmıştır. Klinik görüşme sorularının açık uçlu olmasına, düşünme
sürecinin açıklanmasına imkân veren ve görüşmeci ile öğretmen arasında konuşma geçmesine
olanak sağlayan sorulardan seçilmesine dikkat edilmiştir (Hunting, 1997). Bu hatalı temsil
kullanımları bağlamında ve araştırmanın amacı doğrultusunda öğretmenlere öğrenci
yanıtlarının doğruluğu ya da yanlışlığıyla ilgili herhangi bir bilgi verilmeksizin öğretmenlerin
söylemleri doğrultusunda daha derinlemesine bilgi elde etmek amacıyla ‘Sizce öğrenci ne
düşünmüş olabilir?, Öğrencinin anlamadığı ön bilgisi nedir?, Öğrencinin anlamadıklarını
belirleyebilmek için ona ne gibi sorular sorabilirsiniz?, Öğrencinin yanlış anlamasını
giderebilmek için ne önerirsiniz?’ gibi sorular yöneltilmiştir. Görevlerin ve soruları anlaşılır
olup olmadığını kontrol etmek için öğretmenlerle görüşmelerden önce klinik görüşme
görevlerinin pilot çalışması yapılmıştır. Klinik görüşmeler video kamera ile kayıt altına
alınmıştır.
Veri Analizi
Veri analizine başlanmadan önce verilerin dökümleri yapılmıştır. Araştırmacının ve
öğretmenlerin konuşmaları hiçbir değişiklik yapılmadan görüşme formuna yazılmıştır.
Verilerin analizinde nitel araştırmalarda yaygın olarak kullanılan tematik analiz yöntemi
kullanılmıştır (Liamputtong, 2009). Tematik analiz, verilerin içinde olan örüntüleri/temaları
belirlemek, çözümlemek ve raporlaştırmak için kullanılan yöntemdir (Braun & Clarke, 2006).
Tematik analizde iki temel adım vardır (Liamputtong, 2009). Birincisi veri dokümanının
tamamını okumak ve görüşme verilerini anlamlaştırmaya çalışmak, diğeri de bütün bir veri
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 285
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
setinin parçalarını incelemek ve katılımcı grubun bütününün ne demek istediğini anlamaya
çalışmaktır. Bu bağlamda verilerin analizi iki alan uzmanı tarafından bağımsız olarak
gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın güvenirliğini artırmak için birden fazla araştırmacının analiz
yapması ve sürekli karşılaştırma yapılması yöntemlerinden yararlanılmıştır (Armstrong,
Gosling, Weinman, & Marteau, 1997). Verilerin analizi yapılırken öncelikle başlangıç kodları
her iki araştırmacı tarafından bağımsız şekilde belirlenmiş ve araştırmacılar bir araya gelerek
belirlenen kodlar karşılaştırılmıştır. Kodlar konusunda görüş birliğine varıldıktan sonra
temaların oluşturulması için araştırmacılar yeniden önce bağımsız sonra birlikte çalışarak
temaların da tutarlı olmasını sağlamışlardır. Kodlar ve temaların oluşturulması sürecinde iki
araştırmacı arasında görüş birliğine varılmış ve araştırmanın ana temaları ve alt temaları
belirlenmiştir. Bu temalar oluşturulurken alan yazında geçen terminolojiye uygun isimler
(matematik öğretim bilgisi, öğrenci bilgisi ve öğretim stratejileri bilgisi) verilmesine özen
gösterilmiştir. Daha sonra ayrıntılı bir biçimde tanımlanan ve adlandırılan tema ve alt temalar
yorumlanmış ve sonuçlara ulaşılmıştır. Araştırmanın bulguları verilerin analizi sonucunda
ortaya çıkan temalar altında yorumlanmış ve öğretmenlerin konuşmalarından doğrudan
alıntılar yapılarak sunulmuştur. Bir sonraki bölümde verilerin analizi sonucunda
öğretmenlerin öğrenci ve öğretim stratejileri bilgileri ayrıntılı şekilde sunulmuştur.
Bulgular
İlköğretim matematik öğretmenlerinin çoklu temsil kullanımına ilişkin pedagojik alan
bilgileri bağlamında öğrenci ve öğretim stratejileri bilgilerinin incelendiği bu araştırmada,
bulgular matematik öğretim bilgisi teması altında öğrenci bilgisi ve öğretim stratejileri bilgisi
olmak üzere iki alt tema altında sunulmuştur. Tema ve alt tema altında yer alan diğer
kategoriler Şekil 3’de gösterilmiştir.
Şekil 3 Pedagojik Alan Bilgisi Kategorileri
MATEMATİK ÖĞRETİM BİLGİSİ
ÖĞRENCİ BİLGİSİ
Öğrenci Düşüncesinin Yorumlanması
Öğrenci Zorluklarının Nedenlerinin Açıklanması
ÖĞRETİM STRATEJİLERİ BİLGİSİ
Temsil Kullanımına
Yönelik Stratejiler
Diğer Stratejiler
286 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Öğrenci Bilgisi
Öğrenci bilgisini değerlendirmek için öğretmenlerden verilen problemlerdeki
öğrencileri düşüncelerini yorumlamaları, öğrenci hatalarını fark edebilmeleri ve hataların
nedenlerini açıklamaları beklenmiştir.
Öğrenci Düşüncesinin Yorumlanması
Öğretmenlere kesirlerin denkliği ve bir örüntüdeki değişimin analiz edilmesi ile ilgili
hatalı temsil içeren öğrenci yanıtları gösterilmiş ve öğretmenlerden bu yanıtlardaki öğrenci
düşüncelerini değerlendirmeleri istenmiştir. Öğretmenlerin kendilerine gösterilen iki soruya
ilişkin hatalı öğrenci yanıtlarını değerlendirmeleri ise ayrı ayrı incelenmiş ve sunulmuştur.
Kesirlerin denkliği ile ilgili soru öğrencinin hatalı bir alan modelini içermektedir. Bütün
öğretmenler öğrencinin bu yanıtını hatalı olarak değerlendirmişler ve öğrencinin aynı
büyüklükteki bir bütünü kullanmadığı için böyle bir hata yaptığını söylemişlerdir. Örneğin,
Emel öğretmenin öğrenci ile ilgili düşüncesi
“Şimdi düşünce olarak ikisine de 4’te 1 demiş. Düşünce olarak doğru ama çizdiği şekil yanlış. İki
şekilde şeklin 4’te 1 ini göstermektedir diyor, bu ifade doğru ama çizim yanlış. Yani aynı bütünü
4’e bölüp 1’ini göstermekle, aynı bütün olarak alması gerekirdi, 16’ya bölüp 4’ünü göstermesi
gerekirdi.”
şeklinde açıklamıştır. Öğretmen, öğrencinin her iki şekilde de parça bütün ilişkisini doğru
olarak gösterdiğini, ancak aynı büyüklükteki bir bütünü kullanmadığı için iki kesrin
denkliğinin karşılaştırmasının yapılamayacağını, bu yüzden de çizimlerinin yanlış olduğunu
belirtmiştir. Diğer taraftan Doğan öğretmen ise,
“dörde bölmüş bir bütünü almış diğerini de 16’ya bölmüş 4 parçasını almış. Buradan denk kesirler
olup olmadığını göstermek istediğini anlayamazdım”
şeklinde bir benzer bir açıklama yapmıştır. Öğrencinin farklı büyüklükteki bütünleri kullanma
düşüncesinin yanı sıra iki öğretmen, öğrencinin denk bir kesir elde etmek için pay ve
paydanın aynı sayıyla genişletilmesi düşüncesinde olabileceğini ifade etmiştir.
Araştırmacı: ...öğrencinin düşüncesini önce sorguluyorum ben.
Cansu Öğretmen: Büyük ihtimalle bu çocuk bunun hem payını hem paydasını genişletti 4 ile
çarparak, o eski bildiği bilgilerden yaparak bunu yaptı.
Araştırmacı: Ne düşünmüş olabilir. Şekli çizmiş.
Cansu Öğretmen: Aslında şekil üzerinden bir şey yapmamış şu anda. Çünkü şeklin boyutları farklı.
Payı ve paydayı 4 ile genişletmiş.
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 287
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
şeklinde bir açıklama ile öğrencinin düşüncesini yorumlamıştır. Sonuç olarak öğretmenlerin
öğrencinin denk kesirle ilgili problem çözümündeki hatayı fark ettikleri ve öğrencinin
düşüncesini doğru yorumladıkları söylenebilir.
Örüntülerdeki değişimin analiz edilmesi ile ilgili soru, üç öğrencinin hatalı çözüm
yollarını içermektedir. Bu çözümlerde birinci öğrenci problemin çözümüne ilişkin tablo,
ikinci öğrenci grafik, üçüncü öğrenci ise sözel temsil biçimini kullanmıştır. Üç öğrencinin
verdiği hatalı yanıtlarını inceleyen öğretmenlerden sadece Bilal öğretmen problemi doğru
çözebilmiş ve öğrencilerin temel hatalarını fark ederek diğer öğretmenlere göre daha tatmin
edici yanıtlar vermiştir. Diğer öğretmenler ise öğrencilerde olduğu gibi, problemi yanlış
anlayarak öğrencilerin hatalarını da yanlış yorumlamışlardır.
Bilal öğretmen öncelikle problemi anlamaya çalışmış, daha sonra öğrenci yanıtlarını
değerlendirmiştir. Buna göre öğretmen tablo çizerek yanıt veren birinci öğrenci için, tanklara
dolan ve boşalan su miktarlarına dayalı olarak öğrencinin yorum yaptığını ve buna bağlı
olarak W tankı dolmadan T tankının tamamen boşalacağı şeklinde düşündüğünü ifade
etmiştir. Öğretmen, diğer iki öğrencinin çözümünü değerlendirirken ise öğrencilerin probleme
ilişkin yapmış oldukları temel hatayı fark etmiştir. Öğrencilerin temel hatası kapasitesi 300
litre olan boş W tankını, 300 litre su ile dolu olarak düşünmeleri ve bunun üzerine su ilave
etmeye çalışmalarıdır. Öğretmen grafik temsili içeren öğrenci hatası için:
“W tankı 300 litreden fazla su almayacak çünkü burada 300 litre diye belirtmiş. Hatası burada...
Şimdi grafiğe bakarsanız W’da 300’den başlamış yani 300’ün üstüne sanki su dolduruluyormuş
gibi. Ama burada demiş ki (soruyu göstererek) tank 300 litre su almaktadır diye. O yüzden bu
öğrenci de yanlış düşünmüş.”
biçiminde açıklamada bulunmuştur. Diğer taraftan su sabit hızla dolum yapmasına rağmen,
öğrencinin çizdiği grafik 4. saatten sonra kırılma göstermiş ve değişim oranı yani eğimi
değişmiştir. Öğretmen bu hatayı fark edememiştir.
Diğer öğretmenlerin öğrencilere ilişkin yaptıkları yorumlar incelendiğinde ise, Ali ve
Bilal öğretmen birinci öğrencinin, T tankından boşalan suyun akış hızının W tankına oranla
daha hızlı olduğu, dolayısıyla tanklardaki su miktarlarının eşitlenemeyeceği yönünde
düşündüğünü ifade etmişlerdir. Ali öğretmen, öğrencinin her iki tankı boş algıladığını ve
tabloyu bu yönde doldurmaya çalıştığını da yorumuna eklemiştir. Emel öğretmen aynı öğrenci
için, sadece “biri doluyor biri boşalıyor diye düşünmüştür” şeklinde, Doğan öğretmen ise
“burada boşalanla burada dolanı bulmaya çalışmış” şeklinde açıklamalar yapmıştır.
Beklenenin aksine bu araştırmaya katılmış mesleki deneyim yılı çok olan öğretmenlerin de
288 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
öğrenci çözümlerini yorumlama konusundaki açıklamaları kısa ve yetersizdir. Aynı zamanda
çalışmada dikkat çekici noktalardan birisi de Emel öğretmenin öğrencinin çözüm yolundan
hareketle problemi yanlış çözmesidir. Öğretmen aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi her saat
için adım adım tanklardaki su miktarlarını öğrencinin yanıtını devam ettirerek yazmış ve W
tankının hacmi 300 litre olmasına karşın su seviyelerinin eşitleneceği hacmi, T tankı için 900
litreden 400 litreyi çıkararak ve W tankı için 300 litreye 200 litreyi ekleyerek 500 litre olarak
yanlış bulmuştur.
Şekil 4 Emel Öğretmen’in Oluşturduğu Tablo
Benzer şekilde Cansu öğretmen de öğrencilerin yapmış olduğu temel hatayı tekrarlayarak
yanlış denklem kurup problemi yanlış çözmüştür. Tanklardaki su miktarlarının 8. saatte
eşitleneceğini bulan bu iki öğretmen, ikinci öğrencinin çözüm yolunu ve düşüncesini de kendi
çözümlerine dayalı olarak değerlendirmişler ve grafiğin eşitlendiği noktayı kontrol ederek
yanlış bir çizim yapıldığı sonucuna varmışlardır. Buna karşın sadece bu iki öğretmen grafiği
analiz ederken suyun sabit hızla değişimine karşın 4. saatte grafikteki kırılmayı ve kırılma
noktasından sonra doğrunun eğiminin değiştiğini fark etmişlerdir. Örneğin Doğan öğretmen;
“Bence grafik doğru değil çünkü düz gitmesi gerekir. Şuradaki (Grafik çizgisini göstererek) hız
seviyesi fazlalaşmış birden. Baksanıza grafik, şurada fazlalaşmış yani. Grafik eğri gitmiş. Her
saatte aynı giden aynı akan bir şey değil. Bence grafikte bir problem var”
açıklamasını yapmıştır. Emel öğretmen ise öğrenci çözümü olarak gösterilen grafikteki
değerleri kullanarak problemin çözümünü kontrol etmiş ve öğrencinin çizdiği grafiğin hatalı
olduğuna karar vermiştir. Öğretmenin yanıtı aşağıda verilmiştir.
“Öğrencinin çizdiği grafikte 6 saat sonra diyor, 25 ile 6’yı çarptığımızda 150 lt su almış oluyor.
300 lt’si vardı 450 lt 2. kapta su oluyor. 300 lt boşaldığında 900’den 300’ü çıkardığımızda 600 lt
su kalıyor. 6 saat sonra eşit seviyeye gelmiyorlar. Grafik yanlış”.
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 289
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Öğretmen burada sadece öğrenci yanıtının doğruluğunu kontrol etmiş ancak öğrencinin
düşüncesi ile ilgili bir yorum yapmamıştır. Öte yandan Ali öğretmen ise, ikinci öğrencinin
çizdiği grafik üzerinden aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:
“Dilek bir bütün olarak boşaltmanın ve dolmanın devam ettiğinin düşünmüş … Burada Dileğin
yanıtında bence, bir saat sonra neler olduğu (grafik üzerinde göstererek), 2 saat sonunda neler
olduğu, yani T’nin boşalıp, W’nin de o saatlerde ne kadar dolduğu miktarları bulmuş. Eşit olduğu
saatleri de 6 saat sonunda doldurmuş, doğru bir yanıt yani, 6 saat sonunda teker teker her saati
bulmuş değerlendirmiş, hesaplamış”
Burada Ali öğretmen öğrenciyi sadece öğrencinin yanıtını tekrarlayarak değerlendirmiş ve
hatalı çözümü doğru olarak yorumlamıştır. Son olarak sözel temsil içeren çözümüne ilişkin
olarak dört öğretmen de öğrencinin sadece 1 saat için dolan ve boşalan miktarı düşündüğünü
belirtmişler, ancak öğrencinin en temel hatasından yine bahsetmemişlerdir.
Öğrenci Zorluklarının Nedenlerinin Açıklanması
Öğretmenler öğrencilerin düşüncelerini değerlendirirken, bazı hatalarda öğrencinin
hatasının neden kaynaklanmış olabileceğini de belirtmişlerdir. Ancak bu nedenler
incelendiğinde öğretmenlerin öğrenci hatasının nedenini açıklamada yeterli olmadıkları göze
çarpmaktadır. Öğretmenlerin belirttikleri nedenler ön bilgi eksikliği, öğretimden kaynaklı
eksiklik, problemin anlaşılmaması, eksik çözüm ve farklı gösterimleri düşünmeme başlıkları
altında toplanmıştır. Tablo 2’de öğretmenlerin öğrenci çözümleri için hangi tür nedeni
belirttikleri gösterilmiştir.
Tablo 2 Deneyim yıllarına göre öğretmenlerin düşündükleri öğrenci hatalarının nedenleri
Öğretmenler
Yıl Denk Kesir Tablo Grafik Sözel ifade
Ali 5 yıl Öğretimden
Kaynaklı Eksiklik
Bilal 7 yıl Bilgi Eksikliği Problemin anlaşılmaması Problemin
anlaşılmaması Eksik Çözüm
Cansu 8 yıl Bilgi Eksikliği
(Alan modeli)
Problemin anlaşılmaması
Bilgi Eksikliği
Problemin
anlaşılmaması
Emel 33 yıl Bilgi Eksikliği Bilgi Eksikliği
Doğan 33 yıl Farklı gösterimleri
düşünmemesi
Denk kesirler sorusunda Ali, Bilal, Cansu ve Emel öğretmen öğrencinin hatasını
öğretimden kaynaklı eksiklik ve bilgi eksikliği şeklinde değerlendirmiştir.
290 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Cansu Öğretmen: Hı hı evet, ya da işte bunun (büyük şekli gösterdi) üzerinden yola çıkması
gerekiyordu.
Araştırmacı: Burada bu çocuğun eksik olan ön bilgisi ne olabilir sizce?
Cansu Öğretmen: Eksik olan ön bilgisi … (düşünüyor)
Araştırmacı: Yani burada çizebilirdi ya da burada çizebilirdi diyorsunuz. (Şekilleri göstererek) Bir
hata olarak gördünüz. Buna neden olarak ne olabilir, neyi eksik olabilir çocuğun.
Cansu Öğretmen: Yani denk kesirlerin aslında aynı kesirler olduğunu, yani gösterimde de somut
olarak da aynı şey olduğunu bilmiyor demek ki diye düşünüyorum. Şu iki şekli birbirinden farklı
çizdiği için boyutlar olarak.
Cansu öğretmen, öğrencinin denk kesir kavramını ve denk kesirleri alan modelini kullanarak
göstermede eksiğinin olduğunu vurgulamıştır. Benzer şekilde Emel öğretmen de bilgi
eksikliğine vurgu yapmıştır.
Emel Öğretmen: Kesirleri gösterirken düşündüğünü uygulayabilmesi için aynı bütünü bölmesi
gerektiğini, şekil olarak gösterimde eksiği var. Orayı anlamamış diye düşünüyorum.
Araştırmacı: Yani buradaki denkliği, kesirlerin denkliğini göstermek için aynı bütünü alması
gerektiğini mi?
Emel Öğretmen: Aynı bütün olması gerektiğini anlamamış, orayı kavrayamamış.
Emel öğretmen öğrencinin kesirlerin denkliğini kullanmak için aynı bütünü kullanması
gereğini anlamadığını ifade etmiştir. Ali öğretmen ise öğretmenin yapmış olduğu öğretimin
öğrenci hatasının nedeni olabileceğini belirtmiştir. Bu öğretmen hatanın öğretmenin tek bir
modele dayalı öğretiminden ya da yanlış bir uygulamasından kaynaklanmış olabileceğini
söylemiştir.
“öğretmen ¼ veya ½’yi gösterirken sürekli dikdörtgenler kullanmıştır. Veya mesela ¼’ü
gösterirken (dikdörtgeni 4 eş parçaya ayırdı ve bir parçasını taradı), aynı şekil üzerinde 4/16’yı
göstermesini istememiştir. Farklı bir şekil üzerinde göstermesini istemiştir. Onun içinde daha
büyük bir şekil çizerek Ozan bunu göstermiş olabilir yani.”
şeklinde bir açıklama yapmış ve öğretmenin yaptığı uygulamaların öğrencinin hataya
düşmesine sebep olabileceğini vurgulamıştır. Burada öğretmenin tek bir modele dayalı
öğretim yapması ya da denk kesirlerin gösteriminde aynı bütünü kullanmaması öğrencinin
hatasının sebebi olarak görülmüştür. Ali öğretmen tek bir modele dayalı öğretimin hataya
neden olabileceğini belirtirken, görüşme boyunca aynı şekil (dikdörtgen) üzerinden örnekler
vermiştir. Son olarak Doğan öğretmen, öğrencinin farklı gösterimleri düşünmediği için bu
şekilde bir hata yapmış olabileceğini belirtmiştir.
Araştırmacı: Peki bu öğrencinin ne tür bir eksiği var ki buradaki parçaları aynı bütünlükte
almamış?
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 291
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Doğan Öğretmen: Bence sayı doğrusunu düşünmemiş. Şu insanı yanıltır (kağıttaki şekilleri
göstererek) küçük çocukları yanıltır. Bunu öncelikle sayı doğrusunda gösterdikten sonra bütünün
eş parçalarına göre değerlendirmek lazım. Ama şöyle gösterseydi (sayı doğrusunu göstererek)
parçaların aynı noktaya denk geldiğinden denk kesirler hepsinin aynı olduğunu bilirdi çocuk.
Araştırmacı: Yani farklı bir gösterimi kullanması gerekirdi... diyorsunuz yani?
Doğan Öğretmen: Şimdi sadece bunu gösterdiniz , ben derdim ki size dörde bölmüş bir bütünü bir
parçasını almış diğerini 16 ya bölmüş 4 parçasını almış. Buradan denk kesirler olup olmadığını
göstermek istediğini anlayamazdım. Ama şöyle gösterseydi (sayı doğrusunu göstererek) burada
denk kesirleri göstermek istemiş. Aynı zamanda da bütünün parçalara bölmek aynı parçayı
aldıktan sonra kaça bölerse bölsün o parça ötekisine denk olacağını gösterirdim.
Doğan öğretmen öğrencinin neden böyle bir hata yapmış olabileceğini denk kesirleri
sayı doğrusu üzerinde düşünmemiş olmasına bağlamış ve kendisi hem aynı
büyüklükteki şekil üzerinde hem de sayı doğrusunda göstererek denk kesirleri
gösterebileceğini söylemiştir.
Su tankı probleminde ise Bilal, Cansu ve Emel öğretmen öğrencinin tablo çizimindeki
hatasının nedenini problemin anlaşılmamasına ve bilgi eksiliğine bağlamışlardır.
Cansu Öğretmen: Bu çocuk muhtemelen denklem çözümünü bilmiyor ya da aslında şöyle
kafasında canlandıramıyor diye düşünüyorum, yani somutlaştıramadığından.
Araştırmacı: Böyle bir yanıt verdiğini düşünüyorsunuz.
Cansu Öğretmen: Aslında hani T daha fazla boşaldıkça bunun litresi azalacak. W tankı da daha az
ama o da doldukça artacak. Bir yerde bunlar mutlaka karşılaşacaklardır. Bunu aslında çoğu öğrenci
bilir ama işte bilmeyenler çıkıyor.
Araştırmacı: Yani bu öğrenci için ne diyorsunuz?
Cansu Öğretmen: Yani bu öğrenci kafasında canlandıramamış. Soruyu iyi anlamamış diye
düşünüyorum.
Cansu öğretmen öğrencinin denklem çözümü bilmediği için böyle bir yanıt verdiğini ifade
etmiştir. Emel öğretmen ise öğrencinin tablo çizimini yorumlarken, tablodaki yanlışlığı fark
etmeyerek, tablonun devam etmesi gerektiğini ve öğrencinin denklem çözmeyi anlamadığı
için böyle bir yanıt verdiği görüşünü belirtmiştir. Aynı problemde sözel temsil içeren
çözümde ise Bilal ve Cansu öğretmen ise öğrenci hatasının nedenlerini öğrencilerin problemi
anlamamasından ve eksik çözümden kaynaklandığını ifade etmişlerdir. Diğer bir deyişle,
öğretmenler öğrencilerin verilen problemde istenilen durumu anlayamadıkları için ya da
sorunun çözümünü yarıda bıraktıkları için verdikleri hatalı çözümlere ulaştıklarını
söylemişlerdir. Örneğin,
“1 saat olarak düşünmüş sadece. Zaten soru kaç saat sonra eşit olur. Bu tarz yanıtla çok
karşılaşırız. Böyle bir soru sorsam, eminim bu tarz yanıt çok çıkar. Soruyu tam anlayamamış.”
292 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
açıklamasından da anlaşılacağı üzere Cansu öğretmen öğrencinin soruyu anlamadığı için bu
şekilde bir yanıt verdiğini söylemiştir. Bunun yanı sıra öğretmen verilen bu yanıtla çok
karşılaşıldığını ve öğrencilerin soruyu anlamadıklarında bu şekilde yanıtlar verdiklerini de
vurgulamıştır. Eksik çözümden kaynaklı hata olduğunu ifade eden Bilal öğretmen ise,
“sadece 1 saat boşalıp doldurmuş, sonraki saatleri düşünmemiştir. Önündeki bir saati
değerlendirmiş, diğer saatleri yapmamıştır”
şeklinde bir açıklama yapmıştır. Öğretmen öğrencinin soruyu sadece 1 saat için
değerlendirdiğini, diğer saatleri düşünmediğini sorunun çözümünü yarıda bıraktığını
söylemiştir.
Bilal öğretmenin problemin anlaşılmaması nedeni dışında öğretmenlerin hiçbiri
öğrencinin grafik çözümünü değerlendirirken herhangi bir neden belirtmemişlerdir. Belirtilen
nedenler de Ali öğretmen dışında hep öğrencinin bilgi eksikliği ya da problemi anlamamaları
gibi yüzeysel nedenlere dayandırılmış, hatanın kaynağında olabilecek temel kavram
eksikliğinden bahsedilmemiştir.
Öğretim Stratejileri Bilgisi
Bu bölümde öğretmenlerin öğrencilerin hatalarını ve yanlış anlamalarını gidermek için
önerdikleri stratejilerle ilgili bulgular sunulmuştur. Öğretmenlerin önermiş oldukları stratejiler
Tablo 3’de görüldüğü üzere temsil kullanımına yönelik stratejiler ve diğer stratejiler olmak
üzere iki başlık altında toplanmıştır.
Tablo 3 Öğretmenlerin önerdikleri öğretim stratejileri
Öğretim Stratejileri Temsil Kullanımına Yönelik Stratejiler
1. Tablo (Bütün öğretmenler)
2. Şekil
Alan Modeli (Ali, Bilal)
3. Somut Materyal (Ali ve Cansu)
4. Günlük Hayat Problemi (Bütün öğretmenler)
5. Cebirsel İfade (Ali, Cansu, Doğan, Emel)
6. Grafik (Ali, Bilal)
Diğer Stratejiler
1. Sorunun Anlaşılmasına Yönelik Öneriler (Ali)
Soruyu yeniden okutma
Problemde anlamadığı kısmı vurgulama
Problemin anlaşılmasına yönelik sorular
sorma
2. Alıştırma Yapma (Cansu, Emel)
3. Hatayı Söyleme (Bilal)
4. Canlandırma (Bilal)
5. Konu tekrarı (Bilal, Doğan)
Öğretmenlerin öğrencilerin hatalarını gidermek için önerdikleri temsil kullanımına yönelik
stratejiler
Öğretmenler öğrencilerin hatalarını ve yanlış anlamalarını gidermek için tablo, grafik,
şekil, cebirsel ifade, somut materyal ve günlük hayat problemi olmak üzere altı çeşit temsil
kullanmayı önermişlerdir. Tablo temsilini öneren öğretmenlerden sadece Bilal öğretmen
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 293
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
problemi doğru çözdüğü için doğal olarak tabloyu da aşağıda görüldüğü gibi doğru
oluşturmuştur. Öğretmen tanklardan birinin dolu olduğunu diğerinin boş olduğunu bildiği için
değişkenlerin başlangıç değerlerini tabloya doğru bir şekilde yerleştirmiş ve her bir saat
değişikliğinde meydana gelecek hacim miktarlarını yazmıştır. Tablo tamamlandığında da
öğrencilerin eşit seviyeleri rahat bir şekilde görebileceğini de belirtmiştir. Öğretmenin
önerdiği üç sütunlu bu tablo değişkenler arası ilişkilerin daha kolay görülmesini sağlaması
açısından önemlidir.
Şekil 5 Bilal Öğretmenin Oluşturduğu Doğru Tablo
Diğer öğretmenler ise öğrencinin hatalı tablosunu tamamlamayı önermişler ya da tablo
çizerken problemi yanlış anladıkları için aşağıda görüldüğü gibi verileri tabloya hatalı
yerleştirmişlerdir.
Şekil 6 Oluşturulan Yanlış Tablo Örneği
Ali Öğretmen problemde istenilen tabloyu yanlış çizdiği halde, tablonun konuyu daha
somut hale getirdiği, sorunun bir bütün olarak algılanmasına ve adımlar arasındaki
değişikliklerin kavranmasına yardım ettiği için tablo temsilini kullanabileceğini belirtmiştir.
Bu öğretmen tablo kullanmasının nedenini
“…tablo çizmek daha somut hale getirir diye düşünüyorum. … basamak basamak gittiği için ve
soruyu bir bütün olarak algılayacağı için bu şekilde (tabloyu kastederek) yaparım. …adımlar
arasındaki değişiklikleri daha iyi kavrayabilecekleri, kendileri de hesaplayabilecekleri için…”
294 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
şeklinde açıklamıştır.
Mesleki deneyimi az olan iki öğretmenin önerdiği temsil içeren bir başka strateji ise
şekil çizmedir. Şekil çizmeyi öneren öğretmenler problem durumunu gösteren birebir şekil
çizebileceklerinden bahsetmişlerdir. Ali öğretmen denk kesir durumunu göstermek için
aşağıdaki şekli çizmeyi önermiştir.
Şekil 7 Ali Öğretmenin Çizmiş Olduğu Alan Modeli
Bu şekli çizen öğretmen, aynı bütünleri kullanmış, denk kesirleri göstermek için aynı
bölgeleri taramış, sadece taralı alanlardan birini iki eş parçaya bölmüştür. Bu şekilde denk
kesirlerin eş büyüklükteki alanlara sahip olduğu görülmektedir. Örüntüdeki değişimin analiz
edildiği problemde ise şekil temsilini öneren Bilal öğretmen iki tane tank çizmeyi ve bu tankı
eş parçalara bölmeyi önermektedir. Şekil 8’de öğretmenin önerdiği şekil görülmektedir.
Şekil 8 Öğretmenin Cebirsel Fonksiyon Problemine Önerdiği Şekil
Bu şekilde öğretmen tankları temsil eden iki tane dikdörtgen çizmiştir. Çizdiği şekli “Şu
şekilde 300 litrelik bir tank çizerim. Şu şekilde de 900 litrelik tankımı çizerim. Şu üç yüz
litreliğimi 25 25 toplam 12 parçaya bölerim. Ve bunu da 50 50 olacak şekilde 18 parçaya
bölerim. Bunun her bir saatte bir dolduğunu (300 litrelik tankın bir parçasını taradı), bunun
da her bir saatte bir boşaldığını yani tahtaya karalayarak çizerim ve silerim devamlı. Bu
şekilde çocuklara bir temsil gösteririm” şeklinde ifade etmiştir. Öğretmen tanka dolan ve
boşalan suyu şekil ile gösterip dolan suyu karalayarak, boşalan suyu da silerek
gösterebileceğini söylemiştir.
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 295
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Grafik temsilini öneren mesleki deneyimi az olan iki öğretmenden Bilal öğretmen doğru
grafiği çizebilirken, Ali öğretmen ise görüşme sırasında kendisine gösterilen yanlış grafiği
kullanabileceğini söylemiştir. Ali öğretmen öğrencinin grafiğindeki hatayı da fark
edememiştir. Dolayısıyla öğretmenin grafik konusunda alan bilgisi bağlamında eksikliğinin
olduğu söylenebilir. Bu öğretmen, temsil tercihleri sırasında grafiği ilk yol olarak
kullanmayacağından, ilk önce tabloyu kullanmayı tercih edeceğinden bahsetmiştir. Tercih
sırasını,
“İlk tercih ettiğim tablo… Yine aynı şekilde burada grafik yolu da kullanılabilir. Yani grafiği
genelde ilk yöntem olarak kullanmam. Mesela tabloyu verdiysem veya şekil verdiysem, bunu daha
sonra da grafikle gösterebiliriz”
şeklinde açıklamıştır. Cansu öğretmen ise temsil konusundaki ilk tercihinin şekil kullanmak
olduğunu, ancak öğretim programının çoğunlukla tablo kullanımına yönlendirdiğini bu
yüzden de çoğunlukla tablo kullandıklarından bahsetmiştir. Öğretmen bunu
“en fazla tabloyu kullanıyoruz. Müfredatımızda zaten tabloya fazla önem veriyor. En fazla tabloyu
kullanıyoruz. Ama ben olsam ilk başta şekille gösteririm”
şeklinde açıklamıştır.
Ali ve Cansu öğretmen ayrıca somut materyal kullanmayı önermiştir. Ancak Cansu
öğretmen materyali nasıl kullanacağını açıklayabilirken, Ali öğretmene somut materyalin
nasıl kullanacağı sorulduğunda bir açıklama yapamamış ve başka bir yol anlatmıştır. Somut
materyal kullanımını açıklayan Cansu öğretmen şekil temsili ile paralel olarak 25 ve 50’şer
litreleri pullar ile temsil edebileceğini, dolan 25 litrenin kutuya atılan bir pul, boşalan her 50
litrenin de kutudan alınan iki pul olarak gösterilebileceğini söylemiştir. Önerdiği bu temsili de
“bir W kutusu bir T kutusu. Diyelim ki her 25 litreye 1 pul olabilir. İşte W kutusu içinde 900
litreye karşılık gelecek kadar pul, 36 pul. T kutusunun içinde yine 25’lik pullardan. W kutusundan
pulları çıkarıp, T kutusuna pulları atıp eşit pul kaç saat sonunda oluştu onu görelim denilebilir”
şeklinde açıklamıştır. Aynı şekilde bu temsilinin para modeli ile de gösterilebileceğini, 25 ve
50 litreler yerine kutuya atılacak ya da kutudan alınacak 25 ve 50 kuruşlar olabileceğini
söylemiştir.
Bütün öğretmenler bu temsillerin dışında denk kesirlerin gösterimi için birer günlük
hayat problemi ya da durumu belirtmişlerdir. Öğretmenlerin günlük yaşam durumları için
ekmek, pasta, bilye, para ve zaman örneklerini kullanmayı seçmişlerdir. Örneğin Emel
öğretmen,
296 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
”20 liranın yarısı, 10 liranın yarısı, ikisi de yarım kavramı ama birisi 5 lira, birisi 10 lira. Ama 10
liranın yarısı 5 olup da, 10 liranın 2/4’ü dediğimde 10 lirayı 4’e bölüyor 2,5. 2’sini alıyor 5. Yani o
şekilde vermeye çalışırım.”
şeklinde bir günlük hayat durumu önermiştir. Bu öğretmen yarım kavramını ele alarak, farklı
para miktarlarının iki denk kesir kadarının farklı ve aynı para miktarının iki denk kesir
kadarının da aynı olacağından bahsetmiştir. Bir başka günlük hayat probleminde 8 yıllık
öğretmen,
“160 tane bilyeyi iki kardeş aralarında pay ediyorlar. Her birine 80’er bilye düşüyor, 1/2'sini
aldım. 160 tane bilyeyi 4 kardeş pay ediyorlar, iki kardeşe kaç tane bilye düşer?”
şeklinde bir bilye örneği vermiştir. Bu öğretmende sayılabilir özelliği bir problem durumu
içinde kullanarak, aynı sayının denk kesirler kadarının aynı miktara denk geldiğini
göstermiştir.
Öğretmenlerin vermiş olduğu iki günlük hayat örneğinin yanında, Bilal öğretmen denk
kesirler konusuna uymayan bir örnek vermiş ve örneğini aşağıdaki gibi açıklamıştır:
“bir markete gönderip küçük büyük paketler arasındaki bağlantıyı inceletirim. Mesela yağlardan
örnek verebilirim. 5 litrelik yağ, 5 tane 1 litrelik yağ aynı eşite geldiğini, bir bütünü 5’e
bölündüğünü… Yani 10 litrelik yağın 2 tane 5 litrelik yağa eşit olduğunu, 1’er litre olduğu zaman
10’a bölündüğünü çocuğa çok rahatlıkla anlatabilirdik.”
Öğretmen oran kavramıyla ilgili vermiş olduğu örnek aracılığıyla denk kesir kavramını
kolayca anlatabileceğini ifade etse de, vermiş olduğu örnek denk kesir kavramını
yansıtmadığında öğrencilerde kavram yanılgısına neden olabilir.
Son olarak cebirsel ifade ile problemi çözebileceklerini söyleyen öğretmenlerden hiç
biri doğru cebirsel ifadeyi oluşturamamıştır. Bu öğretmenler problemi yanlış yorumladıkları
için kendi anlamalarına göre bir denklem kurmuşlar ve sorunun yanıtını da yanlış
bulmuşlardır. Bunun yanında öğretmenler cebirsel ifade kullanma nedenlerini de farklı
şekillerde açıklamışlardır. Emel öğretmen ise işlemleri adım adım yazmanın zaman kaybı
olacağından, bu yüzden bilinmeyen değere “x” verilerek cebirsel bir ifade
oluşturulabileceğinden bahsetmiştir. Bu düşüncesini “…birini azaltarak diğerini çoğaltarak da
gösterebilirim…” şeklinde açıklayıp aşağıdaki işlemleri yapmıştır. Bu işlemlerde her bir
saatte azalan ve artan su miktarlarını yazmıştır.
Şekil 9 Emel Öğretmenin Cebirsel Çözümü
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 297
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Ancak öğretmen soruyu yanlış yorumladığı için yaptığı bu işlemler sorunun doğru yanıtına
ulaştırmamakla birlikte, bu işlemleri yapmanın uzun bir yol olduğundan ve bilinmeyene ‘x’
değerini vererek denklem kuracağından bahsetmiştir. Bu düşüncesini “bunu böyle uzun uzun
yazarak zaman kaybettiğimizi, saati bilinmeyenle gösterip eşitleyerek cebirsel olarak
gösterebileceğimizi anlatmaya çalışırım.” şeklinde ifade etmiştir.
Doğan öğretmenden temsil önermesi istendiğinde aynı şekilde cebirsel ifade kullanmayı
önermiştir. Bunu tablo çizen öğrencinin cevabını yorumlarken “ben o arada denklem kurmak
isterdim” şeklinde açıklamış ve aşağıdaki denklemi oluşturmuştur.
Şekil 10 Doğan Öğretmenin Cebirsel Çözümü
Doğan öğretmen W tankının hacminin, kapasitesinden fazla su alamayacağını düşünememiş
ve tankın içinde kapasitesi kadar su olduğunu ve dolmaya devam ettiğini düşünüp denklemini
de buna göre oluşturmuştur. Bu öğretmen 8. sınıf öğrencilerine problemi bu şekilde denklem
ile anlatacağından, ancak artık öğretim programında denklem ile problem çözmenin
azlığından buna bağlı olarak da öğrencilerin işlem yeteneklerinin gelişmediğinden
bahsetmiştir. Söz konusu öğretmen cebirsel ifade kullanılarak düşük ve orta seviyeli
öğrencilerin soruyu daha iyi kavrayacağını ifade etmiştir:
“Denklemde 8. sınıfta bunu böyle gösteririm. Derdim ki burası eksilecek, burası da artacak ve
sonrada denklem bir eşitlik olduğu için eşit olacaktır… Eskiden çok daha fazla denklem problemi
yapıyorduk. Müfredatta artık eskisi kadar çok fazla problem yok… Şimdi yeni bir sistem çıktı.
Üniversiteye giderken hazır gelmiyor çocuk. Neden? Basit problemleri kafadan mantıkla zeki
çocuklar hemen çıkartır problem değil ama daha kapsamlı sorular olduğu zaman bocalıyorlar. Oda
işlem yeteneklerinin az olmasından dolayı. Yani vasat ve orta nitelikli çocuklara ben sekizinci
sınıfta böyle (denklem ile) anlatırdım.”
Cansu öğretmen ise deneyimli öğretmenlere benzer şekilde yedinci sınıftan sonra tablo
gibi uğraştırıcı temsillerin kullanılmasına gerek olmadığını, bu sınıf seviyesindeki
öğrencilerin denklemle soruları çözebileceğini söylemiştir. Öğretmen açıklamasını
...eğer 6. sınıf öğrencisine anlatıyorsam kesinlikle tablo çizerim. Ama eğer yedinci sınıf
öğrencisiyse zaten hiç uğraşılmaz bu kadar, bu tabloyu çizmeden direk denklemle çözebilirler…
Altıncı sınıfta bu kadar uğraşılır, yedi de direk denklem çözülür.
298 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
şeklinde yapmıştır. Ali öğretmen ise denklem kurmanın en son kullanacağı yol olduğunu
söylemiştir. Bunu,
grafiği verip, şekilleri ve tabloyu da verip eğer öğrencinin seviyeleri de sınıf seviyeleri de
uygunsa işte buna uygun cebirsel ifadeyi yazmalarını da isteyebilirim… Uygun bir problemde bu
şekil, tablo ve grafikten sonra, en sonunda da cebirsel denklemi yazın diyebilirim.
şeklinde açıklamıştır.
Öğrencilerin hatalarını ve yanlış anlamalarını gidermek için önerilen diğer stratejiler
Öğretmenler öğrencilerin hatalarını gidermek için çoklu temsilleri kullanmanın dışında
da stratejiler önermişler. Bu stratejiler sorunun anlaşılmasına yönelik öneriler, alıştırma
yapma, hatayı söyleme, canlandırma ve konu tekrarı başlıkları altında toplanmıştır.
Ali öğretmen problemin anlaşılmasına yönelik önerilerde bulunarak kendisine
gösterilen öğrenci hatalarını giderebileceğini söylemiştir. Öğrencinin problemi anlayabilmesi
için de problemi yeniden okutmayı, problemde anlamadığı kısmı vurgulamayı ve problemin
anlaşılabilmesi için sorular sormayı önermiştir. Bu öğretmen önerilerini
‘Mesela Derya için bir daha soruyu okumasını önerebilirim. Çünkü burada T tankının boşalıp W
tankının dolduğunu kavrayamadığı için bir daha dikkatli okumasını önerebilirim. Mesela yine fark
etmedi bunun (anlamadığı kelimenin) altını çizebilirim. Hala yanlış yapıyorsa çünkü boşaltmanın
ne demek olduğunu algılayamayabilir o zaman açık uçlu sorular yöneltirim. Mesela bir şeyi
boşaltırsak ne olur gibi? Vurgu yaparım bu şekilde bu yanlışını gidermeye çalışırım.’
şeklinde sıralamıştır. Bu öğretmen öğrencinin hatasının problemin anlaşılmamasından
kaynaklandığını ifade etmiş, problem çözmenin ilk basamağı olan problemin anlaşılmasının
önemli olduğunu ve öğrencinin de hatasını problemin anlaşılmasını sağlayarak
giderebileceğini belirtmiştir.
Öğrenci hatasını gidermek için önerilen stratejilerden bir diğeri ise Cansu ve Emel
öğretmen tarafından önerilen öğrencilerin alıştırma yapmaları stratejisidir. Örneğin, Cansu
öğretmen örüntüler konusu zor olduğu için, öğrencilerin ancak bol soru çözerek örüntü
sorularını doğru şekilde yanıtlayabileceğini söylemiştir. Bu düşüncesini,
‘Örüntü gerçekten çok zorlandığımız bir konu. En klasik şeyi öneriyoruz. Mesela örüntü
sorularında ilk etapta zorlanır en iyi çocuk bile. O örüntünün kuralı 3n mi, 3n+1 mi, n² mi, o tarz
şeyleri çıkaramaz... Bolca soru çözmelerini öneriyoruz, bolca soru çözerek yaptırıyoruz.’
şeklinde açıklamıştır.
Öğrencinin hatasını söyleme ve canlandırma yaptırma ise Bilal öğretmenin öğrencinin
hatasını gidermek için kullanacağını belirttiği stratejilerdir.
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 299
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
…tabloyu yarım bırakmış. Tabloyu devam ettirmesini önerirdim ve bir şekilde tabloyu birkaç adım
ben devam ettirerek, gerisini onun getirmesini sağlardım. Diğer öğrencinin de yaptığı hatayı
söylerdim. Yani W tankının boş olduğunu söyleyerek aslında onun 300’den değil de 0’dan
almasını söyleyerek grafiği tekrar çizdirirdim.
şeklindeki açıklaması ile öğretmen öğrencinin hatasını söyleyerek soruyu yeniden çözdürmeyi
önerebileceğini söylemiştir. Canlandırma stratejisinde ise öğretmen öğrencinin çözümünü
devam ettirmesi için cevabı canlandırma yolu ile öğrenciye açıklayabileceğini belirtmiştir.
‘Mesela ben kaldırırdım öğrenciyi, karşılıklı geçerdik, bak bir saatte birer adım yaklaştık, peki
ikinci saat olsaydı ne olacaktı derdim. O şekilde birbirimize birer adım daha yaklaşarak anlatırdım
ve olayın devam ettiğini dile getirmeye çalışırdım.
şeklindeki açıklama yaparak öğrenciyle birlikte olayı yaşayarak çözümü açıklayabileceğini
ifade etmiştir.
Önerilen son strateji ise konu tekrarıdır. Bilal ve Doğan öğretmen öğrencinin eksik
bilgilerini tamamlayarak öğrenci hatalarını giderebileceğini açıklamışlardır. Bilal öğretmen
‘Grafikteki hatasını göstermeden önce çocuk grafiği bilmiyorsa grafiği bir anlatırdım. Yani
eskiye bir dönüş yapardık, ondan sonra tekrar çizmesini isterdik… Eksikleri tamamlamak
gerekiyor başta.’
şeklinde açıklama yaparak öğrencinin grafikler konusundaki eksik bilgilerini yeniden
anlatabileceğini söylemiştir. Doğan öğretmen ise öğrencilere sadeleştirme ve genişletmeyi
öğreterek öğrencinin hatasını giderebileceğini
‘İlk önce çocuğa sadeleştirmenin ne demek olduğunu anlatırdım. Sadeleştirdikçe ve genişlettikçe
aynı kesre denk kesirler elde ettiğimi söylerdim.’
şeklinde açıklamıştır.
Sonuç olarak öğretmenler öğrencilerin hatalarını ve yanlış anlamalarını gidermek için
tablo, grafik, şekil, cebirsel ifade, somut materyal ve günlük hayat problemi temsillerini
kullanmayı önermişlerdir. Temsil kullanımına ek olarak ise sorunun anlaşılmasına yönelik
öneriler, alıştırma yapma, hatayı söyleme, canlandırma ve konu tekrarı gibi önerilerde
bulunarak öğrencilerin hatalarını gidebileceklerini belirtmişlerdir.
Bir sonraki bölümde araştırmanın sonunda elde edilen bulgulardan çıkarılan sonuçlar
tartışılmış ve gelecek araştırmalar için önerilerde bulunulmuştur.
300 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Sonuç ve Tartışma
Bu araştırmada öğretmenlerin temsil kullanımı bağlamında öğrenci ve öğretim
stratejileri bilgilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Öğretmenler kesirlerin denkliğiyle ilgili
öğrencinin çözümündeki hatayı fark ederken, örüntü değişiminin analiziyle ilgili problemde
hatayı fark edememişlerdir. Ayrıca bu hataların ön bilgi eksikliği, öğretimden kaynaklı
eksiklik, problemin anlaşılmaması, eksik çözüm ve farklı gösterimleri düşünmeme
nedenlerinden kaynaklı olabileceğini ifade etmişlerdir. Bu hataların giderilmesi için tablo,
grafik, şekil, cebirsel ifade, somut materyal ve günlük hayat problemi temsillerini kullanmayı
önermişlerdir. Ancak bazı öğretmenlerin problem durumunu doğru şekilde ifade edecek
temsili oluşturamadığı ve temsili hatalı şekilde kullandıkları görülmüştür. Ayrıca
öğretmenlerin önerdikleri temsil çeşitleri ve çözüm stratejileri, mesleki deneyim yılları göz
önüne alınarak incelendiğinde çok fazla farklılığa rastlanmamıştır. Temsil kullanımına bağlı
stratejilerinde mesleki deneyim yılı az olan öğretmenler konuşmalarında temsil kullanmanın
öneminden bahsederken, mesleki deneyim yılı çok olan öğretmenlerin cebirsel ifade
kullanarak yapılan soru çözümüne daha çok önem verdikleri görülmüştür.
Elde edilen bulgulardan öğretmenlerin öğrenci ve öğretim stratejileriyle ilgili sonuçlar
çıkarılmıştır. Öğretmenler öğrenci çözümlerinin analizini yapmaları için kendilerine sunulan
problemi anlamamış ve öğrencilerin yapmış olduğu temel hatayı tekrarlayarak problemi
yanlış çözmüşlerdir. Öğretmenler buna bağlı olarak öğrencinin çözümlerini de yanlış ya da
eksik yorumlamışlardır. Ayrıca kısa ve yetersiz açıklamalar mesleki deneyime bakmaksızın
her öğretmende görülmüştür. Oysa usta bir öğretmenin hatalı bir cevabı ve bu hatanın
kaynağını belirleyebilmeleri gerektiği ifade edilmektedir (Ball ve diğer., 2008). Mesleki
deneyimi çok olan öğretmenlerin öğrencileri daha iyi tanımaları beklenirken bütün
öğretmenlerin benzer ve öğrencinin çözümünü tam olarak göstermeyen açıklamalarda
bulunmaları öğretmenlerin sınıf içinde öğrenci düşüncelerini ve yanıtlarını nasıl kullandıkları
yönünde bir ipucu olabilir. Nitekim öğretmenlerin sınıf içindeki öğrenci hatalarını analiz
etmeleri hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleşmelidir (Ball ve diğer., 2008). Bununla birlikte,
öğretmenlerin öğrenci yanıtlarını ve hatalarını yeni fikirlerin inşası için kullanmalarının
önemi birçok araştırmacı tarafından da vurgulanmaktadır (Dole, Cooper, Batura, & Conoplia,
1997; Van de Walle, Karp & Bay-Williams, 2010).
Grafik çözümünün analizinde öğretmenlerin sabit değişimin farkında olmamaları ve su
tankı problemini yanlış çözmeleri öğretmenlerin alan bilgisindeki eksikliklerinin bir
göstergesi olabilir. Nitekim grafik okumadaki zorluklar matematik alanındaki konu bilgisi
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 301
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
eksikliğinin sonucu olabileceği belirtilmiştir (Capraro, Kulm & Capraro, 2005). Aynı şekilde
öğretmenlerin öğrenci çözümlerini değerlendirmelerindeki eksikliklerde yine alan bilgisinin
eksikliğinin bir sonucu olarak değerlendirilmiştir (Even & Tirosh, 1995).
Öğretmenlerin öğrencilerin düşüncesini değerlendirmelerindeki eksikliklerine bağlı
olarak öğrenci çözümünün nedenlerini açıklamaları da yetersiz ve yüzeysel kalmıştır.
Öğrencinin vermiş olduğu yanıtı değerlendirmedeki temel zorluğun öğrencinin fikirlerinin ve
bu fikirlerin arkasındaki muhakemenin ne olduğunu anlamak olduğu belirtilmiştir (Even &
Tirosh, 1995). Öğretmenler öğrenci hatalarına ya neden göstermemişler ya da öğrencinin
hatalarını öğrencinin problemi anlamaması, öğrencinin eksik bilgisi ve çözümünü eksik
bırakması gibi yüzeysel nedenlere bağlamışlardır. Bu konudaki sınırlı çalışmalar içinde bu
nedenler Baştürk’ün (2009) öğretmen adayları ile yaptığı çalışmada bildirilen nedenler ile
benzerlik göstermektedir. Öğretmenlerin etkili müdahaleyi yapabilmek için öğrencinin
kavram yanılgısının altında yatan nedeni tahmin edebilmesi ve öğrenci algısının altında yatan
muhakemeyi anlayabilmeleri gereğinden bahsedilmektedir (Even & Tirosh, 1995). Ancak
mesleki deneyim yılına bağlı olmaksızın araştırmaya katılan öğretmenlerin hiç biri öğrencinin
yapabilmiş olduğu muhakemeden bahsetmemiştir.
Öğretmenlerin öğrencilerin bir probleme ait olan bir temsili çizebilme seviyelerinin
farkında olmaları, öğretmenlere öğrencilerin zorluklarını saptama, etkili müdahaleyi yapma ve
temsilin matematikte bilişsel bir araç olarak kullanma olanağını tanımaktadır (Diezmann,
1999). Dolayısıyla öğretmenlerin öğrencilerin çözümlerini değerlendirmedeki yetersizlikleri
ve çözümlerin altında yatan nedeni tahmin edememeleri, öğretmenlerin önerdikleri öğretim
stratejilerine de yansımıştır. Öğretmenlerin öğrencilerin hatalı çözümleri için geliştirdikleri
öğretim stratejilerinde üç önemli sonuç göze çarpmaktadır:
Birinci sonuç öğretmenler, özellikle mesleki deneyimi az olanlar,farklı temsil biçimleri
önermişler ancak bunların öğrenci hatalarını gidermek için nasıl kullanılacağına ilişkin yeterli
ve etkili açıklamalarda bulunamamışlardır. Öğretmenlerin derslerinde de temsil biçimlerini
fazla kullanmayışları bu sonucu doğurmuş olabilir. Ne var ki araştırmalar mesleki deneyimi
az olan öğretmenlerin diğerlerine göre uygun temsili seçmelerinin daha zor olduğundan
bahsetmiştir (Chi, Feltovich, & Glaser, 1981). Bu araştırma sonucunun aksine mesleki
deneyimi az olan öğretmenlerin eğitimlerini daha yakın zamanda tamamlamaları ve
bilgilerinin daha güncel olması daha çok temsil biçimi önermelerinin nedeni olarak
düşünülmüştür. Ball (1988) öğretmenlerin geniş bir temsil repertuarına sahip olmalarının
matematik öğretimi için yeterli olmadığı, bu temsilleri pedagojik potansiyele sahip ve
302 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
bağlama uygun şekilde düzenlemeleri gerektiğinden bahsetmiştir. Dolayısıyla öğretmenlerin
temsil konusunda alan bilgilerinin geliştirilmesinin yanında, temsil biçimlerini hangi
bağlamlarda nasıl kullanabilecekleri üzerinde de durulması gereken bir noktadır.
İkinci sonuç deneyimli öğretmenlerin yanında deneyimi az olan bazı öğretmenlerinde
temsil kullanımını gereksiz ve zaman kaybı olarak görmeleri ve öğrencileri cebirsel çözüme
yönlendirme görüşünde olmalarıdır. Bu sonuç Ball’un (1993) çalışmasındaki öğretmen
adaylarının seçtikleri temsillerin matematiği kendi anlamalarından etkilendiği sonucu ile
paralellik göstermektedir. Bunun yanı sıra, bu sonuç uluslar arası karşılaştırma
araştırmalarındaki Çinli öğretmenlerin temsil kullanımı ile ilgili değerlendirmelerinde ortaya
çıkan sonuç ile benzerlik göstermektedir (Cai, 2005; Huang & Cai, 2007). Çinli
öğretmenlerde öğrencilerin problemleri cebirsel yollarla çözmelerini beklerken, temsil
kullanarak çözülen problemlere cebirsel yolla çözülenlere göre daha az puan vermişlerdir
(Cai, 2005). Öğrencinin anlamasını kolaylaştıran temsil kullanımının öğretmenler tarafından
zaman kaybı olarak görülmesi bu temsilleri sınıf içindeki uygulamalarında kullanmadıklarının
bir göstergesi olarak görülebilir. Nitekim alan yazındaki araştırmalarda öğretmenlerin temsil
kullanımına yönelik inançlarının, öğrencilerin temsil kullanımını ve temsiller arası geçiş
becerilerini etkilediği sonucunu destekler niteliktedir (Monoyiou ve diğer., 2007; Patterson &
Norwood, 2004). Oysa öğretmenlerin her bir öğrenciyi göz önünde bulundurarak, öğrencilerin
daha kolay ve anlamlı öğrenebilmelerini sağlayacak ortamlar oluşturmaları gerekmektedir
(NCTM, 2000). Bu ortamlarda farklı temsil çeşitlerini sınıf ortamında kullanmakla mümkün
olabilir.
Üçüncü sonuç ise öğretmenlerin hala klasik ve davranışçı yaklaşımın savunucularının
öğrenci hatalarını gidermek için önerebileceği stratejilerle paralel stratejileri (alıştırma
yaptırma ve konu tekrarı gibi) önermiş olmalarıdır. Konu tekrarı ya da alıştırma yaptırma gibi
stratejilerin öğrencinin kavramsal öğrenimi üzerinde etkili olmadığı, herhangi bir beceri ya da
strateji sağlamadığı belirtilmektedir (Van de Walle ve diğer., 2010). Öğretmenlerin
yapılandırmacı yaklaşımdan uzak olan strateji önerilerini, dershanelerin, öğrenci velilerinin,
kendi sınav odaklı öğrencilik yaşantılarının ve kendilerinin yetiştiği eğitim sisteminin
etkilediği söylenebilir.
Sonuç olarak, bu araştırmaya katılmış matematik öğretmenlerinin temsil kullanımına
ilişkin öğrenci bilgilerinin ve öğretim stratejileri bilgilerinin yeterli düzeyde olmadığı
söylenebilir. Ancak bu çalışma bu araştırmaya katılmış beş ortaokul matematik öğretmeni ile
sınırlı olduğundan öncelikle daha büyük öğretmen grubuyla yapılacak nicel çalışmalar
Türkiye’de çalışan ortaokul matematik öğretmenlerinin temsil kullanımıyla ilgili bilgilerini
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 303
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
ortaya koymak açısında faydalı olacaktır. Ayrıca öğretmenlerin temsil çeşitleri ile ilgili
bilgileri ve sınıf içi uygulamaları daha ayrıntılı şekilde incelenerek, öğretmenlerin bu konuda
gelişimlerini sağlayacak veriler elde edilebilir. Son olarak öğretmenlerin öğrenci düşüncesini
yorumlama ve öğrenci düşüncesinin altında yatan nedenleri sorgulayabilme becerilerinin,
temsil kullanımına ilişkin algılarının, farklı öğretim stratejilerini kullanma eğilimlerinin
artırılması için verilebilecek hizmet içi eğitimler, öğretmenlerin pedagojik alan bilgilerindeki
niteliklerini artırmaya buna bağlı olarak da öğrencilerin matematik öğrenmelerine katkı
sağlayabilir.
Kaynakça
Armstrong, D., Gosling, A., Weinman, J., & Marteau, T. (1997). The place of inter-rater
reliability in qualitative research: an empirical study. Sociology, 31(3), 597-606.
Ball, D. L. (1988). Knowledge and reasoning in mathematical pedagogy: Examining what
prospective teachers bring to teacher education. Unpublished doctoral dissertation,
Michigan State University, East Lansing.
Ball, D. L. (1990). Prospective elementary and secondary teachers’ understanding of division.
Journal for Research in Mathematics Education, 21(2), 132-144.
Ball, D. (1993). Halves, pieces, and twoths: Constructing representational contexts in teaching
fractions. In T. P. Carpenter and E. Fennema (Eds.), Learning, Teaching, and
Assessing Rational Number Concepts (pp.157-195). Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum
Associates.
Ball, D. B, Thames M. H., & Phelps, G. (2008). Content knowledge for teaching: What makes
it special?. Journal of Teacher Education, 59, 389-407.
Baştürk, S. (2009). Ortaöğretim matematik öğretmen adaylarına göre fen edebiyat
fakültelerindeki alan eğitimi. İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 10(3), 137-
160.
Bell, A., & Janvier, C. (1981). The interpretation of graphs representing situations. For the
Learning of Mathematics 2. 34-42.
Billings, E. M. H., & Klanderman, D. (2000). Graphical representations of speed: Obstacles
preservice K-8 teachers experience. School Science and Mathematics, 100 (8), 440-
451.
Braun, V., & Clarke, V. (2006). Using thematic analysis in psychology. Qualitative Research
in Psychology, 3 (2), 77-101.
304 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Cai, J. (2000). Mathematical thinking involved in U.S. and Chinese students’ solving process-
constrained and process-open problems. Mathematical Thinking and Learning, 2,
309–340.
Cai, J. (2005). U.S. and Chinese teachers’ constructing, knowing, and representations to teach
mathematics. Mathematical Thinking and Learning, 7(2), 135–169.
Cai, J., & Lester Jr., F. (2005). Solution representations and pedagogical representations in
Chinese and U.S. classrooms. Journal of Mathematical Behavior, 24, 221–237.
Cai, J., & Wang, T. (2006). U.S. and Chinese teachers’ conceptions and constructions of
representations: A case of teaching ratio concept. International Journal of
Mathematics and Science Education, 4, 145-186.
Capraro, M. M., Kulm, G., & Capraro, R. M. (2005). Middle grades: Misconceptions in
statistical thinking. School Science and Mathematics, 105(4), 165-174.
Charalambos, Y. C., Hill, H.,C. & Ball, D. L.(2011). Prospective teachers’ learning to provide
instructional explanations: How does it look and what might it take? Journal of
Mathematics Teacher Education, 14(6), 441-463.
Clement, J. (2000) Analysis of clinical interviews: Foundations and model viability. In Lesh,
R. and Kelly, A., Handbook of research methodologies for science and mathematics
education (pp. 341-385). Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum.
Cramer, K., Post, T. R., & delMas, R. C. (2002). Initial fraction learning by fourth- and fifth-
grade students: A comparison of the effects of using commercial curricula with the
effects of using the rational number project curriculum. Journal for Research in
Mathematics Education, 33, 111–44.
Çelik, D., & Sağlam-Arslan, A. (2012). Öğretmen adaylarının çoklu gösterimleri kullanma
becerilerinin analizi. İlköğretim Online, 11(1), 239-250.
DeLoache, J. S. (1991). Symbolic functioning in very young children: Understanding of
pictures and models. Child Development, 62, 736-752.
DeWindt-King, A. M., & Goldin, G. A. (2003). Children’s visual imagery: Aspects of
cognitive representation in solving problems with fractions. Mediterranean Journal
for Research in Mathematics Education, 2, 1-42.
Diezmann, Carmel M (1999) Assessing diagram quality: Making a difference to
representation. In Proceedings of the 22nd Annual Conference of Mathematics
Education Research Group of Australasia, pages 185-191, Adelaide.
Dole, S., Cooper, T.J., Baturo, A.R., & Conoplia, Z. (1997). Year 8, 9 and 10 students’
understanding and access of percent knowledge. In F. E. Biddulph & K, Carr (Eds.),
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 305
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
People in mathematics education. Proceedings of the 20th annual conference of the
Mathematics Education Research Group of Australasia, Rotorua, July 7-11, 1997
(pp.147-154). New Zealand : University of Waikato Printery.
Even, R., & Tirosh, D. (1995). Subject-matter knowledge and knowledge about students as
source of teacher presentation of the subject matter. Educational Studies in
Mathematic, 29, 1-19.
Even, R., & Tirosh, D. (2008). Teacher knowledge and understanding of students'
mathematical thinking and knowledge. In L. English (Ed.), Second handbook of
international research in mathematics education (pp. 202-222). NY: Routedge.
Fennema, E., & Franke, M. L. (1992). Teachers’ knowledge and its impact. In D. A. Grouws
(Ed), Handbook of research on mathematics teaching and learning. NewYork:
National Council of Teachers of Mathematics.
Gfeller, M. K., Niess, M.L., & Lederman, N. G. (1999). Preservice teachers’ use of multiple
representations in solving arithmetic mean problems. School Science and
Mathematics, 99(5), 250-257.
Grossman, P.L. (1990). The making of a teacher: Teacher knowledge and teacher
education. New York: Teachers College Press.
Hill, H.C., Rowan, B., & Ball, D.L. (2005). Effects of teachers' mathematical knowledge for
teaching on student achievement. American Education Research Journal, 42(2), 371-
406.
Huang, R., & Cai, J. (2007). Constructing pedagogical representations to teach linear relations
in Chinese and U.S. classrooms. In Woo, J. H., Lew, H. C., Park, K. S. & Seo, D. Y.
(Eds.). Proceedings of the 31st Conference of the International Group for the
Psychology of Mathematics Education, Vol. 3, pp. 65-72. Seoul: PME.
Hunting, R. P. (1997). Clinical interview methods in mathematics education research and
practice. Journal of Mathematical Behavior, 16(2), 145-165.
Hwang, W. Y., Chen, N.S., Dung,J.J., & Yang, L.Y. (2007). Multiple representation skills
and creativity effects on mathematical problem solving using a multimedia whiteboard
system. Educational Technology and Society, 10 (2), 191-212.
İpek, A.S., & Okumuş, S. (2012). İlköğretim matematik öğretmen adaylarının matematiksel
problem çözmede kullandıkları temsiller. Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, 11(3), 681-700.
306 İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETME…
ELEMENTARY MATHEMATICS TEACHERS...
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Lapp, D. A., & Cyrus, V. F. (2000). Using data-collection devices to enhance students’
understanding. Mathematics Teachers, 93(6), 504-510.
Liamputtong, P. (2009). Qualitative data analysis: Conceptual and practical considerations.
Health Promotion Journal of Australia, 20(2), 133-139.
Magnusson, S., Krajcik, J., & Borko, H. (1999). Nature, Sources and Development of
Pedagogical Content Knowledge for Science teaching. In J. Gess-Newsome & N. G.
Lederman (Eds.), Examining Pedagogical Content Knowledge: The Construct and Its
Implications for Science Education (pp. 95-132). Dordrecht, The Netherlands: Kluwer
Academic.
Merriam, S. B. (2009). Qualitative research: A guide to design and implementation. San
Francisco: Jossey-Bass.
Monoyiou, A., Papageorgiou, P., & Gagatsis, A. (2007, February). Students’ and teachers’
representations in problem solving. Paper presented at Congress of the European
Society for Research in Mathematics Education, Larnaca, Cyprus.
National Council of Teachers of Mathematics. (2000). Principles and standards for school
mathematics. Reston, VA: NCTM.
Niemi, H. 2002. Active learning – A cultural change needed in teacher education and schools.
Teaching and Teacher Education. 18 (8), 763–780.
Niemi, D. (1996). Assessing conceptual understanding in mathematics. Journal of
Educational Research, 89(6), 351-363.
Park, S., & Oliver, J. S. (2008). Revisiting the conceptualisation of pedagogical content
knowledge: Pedagogical content knowledge as a conceptual tool to understand
teachers as professionals. Research in Science Education, 38, 261–284.
Patterson, N.D., & Norwood, K.S. (2004). A case study of teacher beliefs on students’ belief
about multiple representations. International Journal of Science and Mathematics
Education, 2(1), 5-23.
Shulman, L. S. (1986). Those who understand: Knowledge growth in teaching. Educational
Researcher, 15, 4-14.
Shulman, L. S. (1987). Knowledge and teaching: Foundations of the new reform. Harvard
Educational Review, 57, 1-22.
Van de Walle, J.A., Karp, K.S., & Bay-Williams, J.M. (2010). Elementary and middle school
mathematics: Teaching developmentally. Boston: Allyn & Bacon.
Wu, Z. (2004). The study of middle school teachers’ understanding and use of mathematical
representation in relation to teachers’ zone of proximal development in teaching
EROĞLU, D. & TANIŞLI, D. 307
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
fractions and algebraic functions. Unpublished Doctoral Dissertation, Department of
Teaching, Learning and Culture. Texas A&M University, College Station.
Yıldırım, A., & Şimşek, H. (2011). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri (8. Baskı),
Ankara: Seçkin Yayınevi.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 308-331.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 308-331.
Evaluation of the Contents of Mathematics Textbooks in Terms of Compliance to Technology: Case of Secondary
School
Eyüp SEVİMLİ1,* & Ümit KUL2
1Gaziosmanpaşa University, Tokat, TURKEY; 2Artvin Çoruh University,
Artvin, TURKEY
Received: 01.10.2014 Accepted: 07.05.2015
Abstract –The aim of this study is to examine the contents of mathematics textbook which were used in upper-
primary stages in terms of compliance to technology. In order to get the required data, the contents of 5, 6, 7, 8
grade mathematics textbooks which were determined as course books for the following five years being valid
from their publication year by Ministry of National Education were analyzed. In the content analysis process, the
themes which were analyzed are the following; type of technology, the frequency of usage with regards to
learning domain and the purpose of technology use. The general findings showed that the most frequently used
technological teaching tool was a calculator and this tool was mostly used to support calculation skill. On the
other hand, it was found that the contents on the examined course books which provided opportunities for the use
of technology were notably limited. The number of activities and examples on course books should be increased
in order to benefit effectively from course books in the process of providing e-contents for FATIH project. This
study presented some recommendations for the researchers who will study on this subject.
Key words: mathematic textbook, instructional technology, content analysis. DOI No:10.17522/nefefmed.11253
Summary
Introduction
A textbook is the first resource which is used by students in the process of self-regulation and
by teachers in the process of determination of course contents. The reflections of
developments in science and technology in the field of education also showed its effects on
mathematics textbooks. The need of examination of teaching materials in the process of
integration of information technologies into learning environment was expressed by many Corresponding author: Assist. Prof. Dr. Eyup SEVIMLI, Department of Mathematics Education, Faculty of Education, Gaziosmanpaşa University, 60100, Tokat, TURKEY. E-mail: [email protected]
309 MATEMATİK DERS KİTABI İÇERİKLERİNİN…
EVALUATIONOF MATHEMATICS TEXTBOOK…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
national and international institutions (NCTM, 2000; ISTE, 2008; MEB, 2013). The aim of
this study is to examine the contents of mathematics textbooks which were used in upper-
primary stages in terms of compliance to technology. This study is important because it will
examine the reflections of Turkey’s vision about being a country which information
technologies are used as an effective instrument for teaching on mathematics textbooks. The
textbooks were the main resources which were used in the process of structuring the
electronic teaching materials. As a consequence, this study will make a contribution to the
component of ‘providing educational electronic contents’for the FATIH project.
Method
In order to get the required data, the contents of 5, 6, 7, 8 grade mathematics textbooks which
were determined as course books for the following five years being valid from their
publication year by Board of Education (TTKB) in the Ministry of National Education (MEB)
were analyzed (MEB, 2013b). These books are advised being used by the MEB in most state
schools of Turkey and they therefore reached a significant number of students. In the content
analysis process, the themes which were analyzed are the following; type of technology, the
frequency of usage with regards to learning domain and the purpose of technology use. In the
process of examination of course textbooks’ contents in terms of compliance to technology,
first of all, the teaching technologies which were used were determined. The technological
tool types which were categorized are the following; Dynamic Geometry Systems (DGS) and
Computer Algebra Systems (CAS), the Internet, smart board, projector and calculator. In the
process of examination of frequency of usage of teaching technologies included on
Mathematics textbooks with regards to learning domains, five learning domains (numbers and
operations, algebra, geometry and measures, data processing and probability) which were
determined by Board of Education were referenced (MEB, 2013a). The validity and reliability
test for the categories in the content analysis was performed in the light of suggestions of
experts on the field.
Findings
The general findings showed that the most frequently used technological teaching tool was a
calculator and this tool was mostly used to support calculation skill. On the other hand, it was
found that the contents on the examined textbooks which provided opportunities for the use of
technology were notably limited. In a comparison of the examined mathematics textbooks, it
was more frequently recommended in 7 grade mathematics course book that activities,
examples or projects might be solved using teaching technology (14%). The percentages of
contents in 5 and 6 grades mathematics course books in terms of compliance to technology
SEVİMLİ, E. & KUL, Ü. 310
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
were about 2% and 3% respectively. The mean percentage of technology use in all three
examined mathematics course books was in the range of 7.7% (Table 3). It was found that the
contents in upper-primary mathematics course books which teaching technologies might be
used existed in ‘data processing’ learning domain at most and in ‘probability’ learning
domain at least. Other important finding of the study was that technological tools in teaching
contents were mostly used for ‘calculation’ and ‘accessing ready-made information’.
Discussion and Conclusion
Technology in mathematics textbooks were more frequently used to support operational skills
and the contents which technology might be used aimed at providing lower cognitive
purposes. Ubuz and Sarpkaya (2014) found similar inferences. They found that there was lack
of contents and methods in activities in 6 grade course books which supported cognitive
association. Engström (2004) emphasized that technological tools should support the
processes of association and exploration for an effective integration of technology to learning
environment but the findings showed that there were limited contents which technology was
used for the above-referred purpose. Hence, a calculator should not only be included on
textbooks but also DGS and CAS should be included. South Korea which Turkey took it as a
model with FATIH project completed its transitional stage from traditional school textbooks
to electronic textbooks in 2006 and they continue to develop materials and resources which
can meet the requirements and changes of technology. The number of activities and examples
on textbooks should be increased in order to benefit effectively from course books in the
process of providing e-contents for FATIH project. To do that, data matrix codes or
Augmented Reality applications might be integrated to hard copies of textbooks in order to
access educational animations and videos. Thus, hard copies of Today’s textbooks will
become prototypes of near future’s electronic course books. This study presented some
recommendations for the researchers who will study on this subject.
311 MATEMATİK DERS KİTABI İÇERİKLERİNİN…
EVALUATIONOF MATHEMATICS TEXTBOOK…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Matematik Ders Kitabı İçeriklerinin Teknolojik Uygunluk Açısından Değerlendirilmesi: Ortaokul Örneği
Eyüp SEVİMLİ1,† ve Ümit KUL
1Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Tokat, TÜRKİYE; 2Artvin Çoruh Üniversitesi,
Artvin, TÜRKİYE
Makale Gönderme Tarihi: 01.10.2014 Makale Kabul Tarihi: 07.05.2015
Özet –Bu çalışmanın amacı ortaokul düzeyinde okutulan matematik ders kitaplarını teknolojik uygunluk
açısından değerlendirmektir. Bu bağlamda Millî Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu kararıyla basım
yılından itibaren beş yıl süre ile ders kitabı olarak kabul edilen 5, 6, 7 ve 8. sınıf matematik ders kitapları içerik
analizine tabii tutulmuştur. İçerik analizinde referans alınan işlem basamakları; teknoloji türü, öğrenme alanına
göre kullanım sıklığı ve teknolojinin kullanılma amacı şeklindedir. Bulgular en sık kullanılan öğretim
teknolojisinin hesap makinesi olduğunu ve bu teknolojinin daha çok hesap yapma becerisini desteklemek üzere
kullanıldığını göstermiştir. Öte yandan incelenen ders kitaplarında teknoloji kullanımına fırsat sağlayan
içeriklerin oldukça sınırlı olduğu belirlenmiştir. FATİH projesi bağlamında ihtiyaç duyulacak olan e-içeriğin
tamamlanması sürecinde ders kitaplarından etkili olarak yararlanılabilmesi için teknolojinin kullanılabilir olduğu
etkinlik ve örneklerin sayısı arttırılmalıdır. İlgili alanda yapılabilecek diğer çalışmalar için araştırmacılara bazı
önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar kelimeler: matematik ders kitabı, öğretim teknolojisi, içerik analizi.
Giriş
İlk kez 1970’li yıllarda okul matematiğinde yer alan öğretim teknolojileri, başlangıçta
sadece dört işlemi kolaylaştırmak amacıyla kullanılmıştır (Raines & Clark, 2011). Bu tarihten
günümüze kadar teknolojideki gelişmeler tüm alanlarda olduğu gibi eğitim alanında da
karşılık bulmuş ve öğrenme ortamları teknoloji desteğine kapısını açık tutmuştur. Ulusal ve
uluslararası platformdaki birçok kurum veya kuruluş, bilişim teknolojilerinin öğrenme
ortamına entegrasyonu sürecini desteklerken öğretmen ve öğrencilerin teknolojiyi sınıflarda
etkin kullanmaları gerektiğini belirtmiştir. Örneğin, Uluslararası Eğitim Teknolojileri Birliği
(ISTE, 2008) ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB, 2013a) teknoloji okuryazarlığını bir öğretim
çıktısı olarak değerlendirmiştir. Ayrıca NCTM (Amerikan Ulusal Matematik Öğretmenleri
† İletişim: Yrd. Doç. Dr. Eyüp SEVİMLİ, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Matematik Eğitimi
Anabilim Dalı, 60100, Tokat, TÜRKİYE. E-mail: [email protected]
SEVİMLİ, E. & KUL, Ü. 312
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Konseyi) 2000 yılında yayınladığı raporda, teknolojinin öğretim sınıflarındaki temel
bileşenlerden birisi olması gerektiğini belirtmiş, bu entegrasyon sürecinin, öğretilen konu
içerikleri ve öğretici yaklaşımlarına etkisi yönüyle değerlendirilmesini önermiştir. Alan
yazındaki çalışmalar, ülkelerin matematik başarılarını arttırabilmeleri ve program kazanımları
yönüyle rekabet edebilirliği sağlayabilmeleri için öğrenme ortamlarını teknoloji ile
iyileştirilmeleri gerektiğini sıkça ifade etmiştir (Heid, 2002; Koay, 2006; ISTE, 2008;
Lavicza, 2010). Uluslararası ölçekli değerlendirme sınavlarından bir olan TIMMS de
matematik ve fen dallarında başarılı olan Güney Kore ve Hong Kong-Çin gibi uzak doğu
ülkelerinin eğitim politikalarında bilişim teknolojilerine önem verdikleri bilinmektedir
(Severin & Capota, 2011). Son on yılda Türkiye ile benzer olarak birçok ülkenin eğitim
politikaları, okullarda teknolojiyi iyileştirme vizyonunu dikkate almaktadır. Nitekim Devlet
Planlama Teşkilatının 2006-2010 yılları için hazırladığı raporda ’Bilgi ve iletişim teknolojileri
eğitim sürecinin temel araçlarından biri olacak ve öğrencilerin, öğretmenlerin bu
teknolojileri etkin kullanımı sağlanacaktır’ hedefini gerçekleştirmek için Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından FATİH (Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi) projesine
başlanmıştır. Bu proje ile Türkiye’deki öğretme-öğrenme sürecinin, bilgi toplumu stratejisine
uygun olarak, Güney Kore modelinde olduğu gibi bilgisayar destekli olması amaçlanmıştır
(Ekici &Yılmaz, 2013).
Matematik eğitimi alanındaki çalışmalar incelendiğinde ise 2000’li yılların teknolojinin
matematik sınıflarında yer alması eğiliminde bir kırılma noktası olduğu söylenebilir (Heid,
2002; Lavicza, 2010; Raines & Clark, 2011). Bu çıkarımın en açık göstergelerinden biri,
ICME ve PME gibi alandaki öncü konferansların sonuç bildirgelerinde yer verdikleri
teknoloji entegrasyonuna ilişkin görüşleridir. 1985’teki ICME-1’e kıyasla 2001’deki ICME-
11’in sonuç bildirgesinde teknoloji desteğinin sınırlılıklarına daha fazla yer verilmiş ve
alternatif yaklaşımlara vurgu yapılmıştır (Lavicza, 2010). Matematik eğitiminde teknoloji
kullanımı teması altında en çok çalışılan konular; sınıflarda öğretim teknolojisi kullanılmasına
ilişkin öğrenci ve öğretici görüşleri, öğreticilerin teknolojik alan bilgilerinin
değerlendirilmesi, öğrencilerin geleneksel sınıflara kıyasla teknoloji destekli sınıflardaki
bilişsel ve duyuşsal gelişimlerinin incelemesidir (Heid, 2002; Kutzler, 2003; Nasari, 2008).
İlgili alandaki çalışmaların didaktik ortamındaki öğrenci ve öğretici bileşenleri üzerinde daha
fazla durduğu görülmüştür. Buna karşın teknoloji destekli süreçlerin rolünü didaktik
ortamındaki üçüncü bileşen olan ‘bilgi’ üzerinden değerlendiren sınırlı sayıda çalışma
mevcuttur. Oysa öğretme-öğrenme sürecinin kalitesi, öğretmen veya öğrencilerin (teknolojiye
313 MATEMATİK DERS KİTABI İÇERİKLERİNİN…
EVALUATIONOF MATHEMATICS TEXTBOOK…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
yönelik) bilgi, tutum ve inançları kadar öğretim içeriği-teknoloji uyumluluğundan da
etkilenmekte olduğu görülmüştür (Meagher, 2005; Akt. Sevimli, 2013). Ayrıca bilim ve
teknolojideki hızlı gelişmelere karşın öğrenme-öğretme sürecinde teknoloji kullanımının
nispeten daha yavaş ve sınırlı olması, teknoloji ile sunuma uygun içeriklerin öğretim
ortamlarında hazır bulunmayışından kaynaklanabilir (Lavicza, 2010). Bu noktada öğretim
içeriklerinin, öğretim teknolojileri ile bütünleşebilme yeterlik ve sınırlılıklarının araştırılması
önem taşımaktadır. Bu çalışmada ilke ve standartlarıyla, matematik eğitimi alanında söz
sahibi olan kuruluşların ve ilgili çalışmaların yönlendirmeleri doğrultusunda ‘öğretim
içeriklerinin teknolojik uygunluğu’ durumu değerlendirilmiştir.
Eğitim Sisteminde Ders Kitaplarının Yeri ve Önemi
Didaktik Durumlar Teorisi ışığında öğrenme-öğretme süreçleri değerlendirilirken ölçüt
olarak kabul edilebilecek üç temel bileşen; öğretmen, öğrenci ve bilgidir (Chevallard, 1985).
Bu üç bileşen arasındaki etkileşim, eğitim sisteminin işleyişini öğrenme sürecinin ise
verimliliğini açıklamak için önemlidir. Ancak bilimsel bilgiden öğretilecek bilginin elde
edilmesi sürecinde (Didactic Transposition Theory) öğretmen veya öğrenci tek başlarına karar
verici konumda değildir (Brausse, 1986). Bir başka ifadeyle öğretmen veya öğrenci kendi
inisiyatifi ile bilimsel bilgiyi öğretim içeriğine dönüştüremez. Öğretim içeriğinin
biçimlendirilmesi sürecinde ülkelerin eğitim politikaları, vizyonları ve öğretim paradigmaları
daha belirleyicidir. Sınıf ortamında öğretilecek içeriğin resmi çerçevesi, öğretim programı ve
ders kitapları gibi kaynaklar yoluyla sınırlandırılır; öğretmen ve öğrenciye aktarılır. Öğretim
içeriklerinin yer aldığı diğer bazı kaynaklar yardımcı/tamamlayıcı ders notları, ses veya
görüntü kayıtlarının yer aldığı kaynaklar ve çevrimiçi olarak ulaşılabilen dokümanlar şeklinde
sıralanabilir. Ders kitabı öğrencilerin öz düzenleme, öğretmenlerin ise ders içeriği belirleme
süreçlerine etkisi en fazla olan kaynaktır (Brousseau, 1986). Ders kitapları karmaşık ve çok
boyutlu özellikler taşıyan ürünleri içermekte olup iyi bir ders kitabı okuyucunun anlam
çıkarmasını kolaylaştıracak şekilde okuyucu odaklı olarak tasarlanmalıdır (Erbaş, Alacalı &
Bulut, 2012). Geçmişte olduğu gibi günümüz eğitim sisteminde de öğretim sürecinin genel ve
özel hedeflerinin derlendiği, aynı dersin farklı öğretmenler tarafından farklı sınıflarda benzer
öğrenme çıktılarına ulaşmak üzere işlenmesi için bir izlencenin takip edildiği yegâne referans
kaynağı ders kitaplarıdır. Dünyanın genelinde olduğu gibi Türkiye’deki öğreticiler de günlük
öğretim planlarında ders kitaplarını aktif olarak kullanmaktadırlar (Işık, 2008). İlköğretimden
yükseköğretim düzeyine kadar pek çok öğrenci matematik içeriklerini‘basit anlamda ders
kitabında yazılı olan şey’ olarak tanımlamıştır (Brandstrom, 2005). Ders kitapları
SEVİMLİ, E. & KUL, Ü. 314
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
yükseköğretim düzeyinde öğrenciye kendi bilgisini, öğretmene de öğretim sürecini kontrol
etme fırsatı sağlamakta; bu anlamda aynı ders için farklı ders kitapları takip edilebilmektedir.
Türkiye’deki ilk ve ortaöğretim sınıflarında matematik dersi için öğretmen ve öğrencilere özel
destekleyici kaynaklar bulunmakla birlikte derste takip edilen ana kaynak ortaktır (Altun,
Arslan & Yazgan, 2004; Işık, 2008). Matematik ders kitabı öğretmenler için önceden
hazırlanmış konu anlatımı, etkinlik, örnek ve uygulamaları içeren düzenli bilgiler olması
nedeniyle bir rehber kaynak iken, öğrenciler için öğretmenin olmadığı durumda bile
öğreticilik görevi üstlenmesi sebebiyle önemlidir (Altun, Arslan & Yazgan, 2004; Thomson
& Fleming, 2004). Sınıflar arasında zaman ve süre uyumluluğu sağlayan ders kitapları, farklı
şehir ve okullarda aynı düzeydeki bir matematik dersinin benzer içerik ve öğrenme-öğretme
süreci içerisinde ele alınmasına yardımcı olmaktadır. Bu yüzden ilköğretim düzeyindeki
matematik ders kitapları için yapılacak bir içerik analizi, Didaktik Durumlar Teorisindeki
bilgi bileşenini de yansıtacağından dolayı önemlidir. Ayrıca eğitim sistemlerinin uluslararası
rekabet edebilirliğini karşılaştırmak üzere ölçüt alınan argümanlardan biri yine ders
kitaplarıdır. Bazı araştırmalarda, TIMMS ve PISA gibi uluslararası ölçekli değerlendirme
sınavlarındaki başarı veya başarısızlık ders kitapları üzerinden açıklamaya çalışılmıştır
(Törnroos, 2005; Severin & Capota, 2011). Bu çalışmalardan birinde Törnroos (2005), ders
kitabı içeriği uluslararası ölçekli sınav soruları ile benzer olan ülkelerin daha başarılı oldukları
belirlemiştir. Türkiye’de 6. Sınıf düzeyinde yaygın olarak kullanılan matematik ders
kitaplarının aynı düzeydeki Amerikan ve Singapur ders kitapları ile karşılaştırıldığı çalışmada
Erbaş, Alacalı ve Bulut (2012); Türk kitaplarının görsel tasarım, gerçek hayat problemlerine
yer verme ve konuların sunumu açılarından geliştirilmesi gerektiğini belirtmiştir. İlgili
çalışmada ayrıca, öğretim içerik ve materyallerinin temel matematiksel yeterlikleri ve
standartları gerçekleştirecek şekilde düzenlenmesi önerilmiştir (a.g.e).
İlgili alan yazın incelendiğinde matematik ders kitaplarının genelde etkinlik, problem
durumu veya uygulama prensipleri çerçevesinde ele alındığı görülmüştür (Delice, Aydın &
Kardeş, 2009; Erbaş, Alacalı & Bulut, 2012; Ubuz & Sarpkaya, 2014). Çalışmalarda salt
içerik analizi yerine öğretici ve öğrenci görüşleri üzerinden ders kitaplarının bazı bilişsel-
duyuşsal değişkenler üzerindeki yansımaları değerlendirilmiştir. Ülkemizde bu alanda
yapılmış çalışmalardan birinde Ubuz ve Sarpkaya (2014) ilköğretim 6. Sınıf ders kitabındaki
etkinlikleri bilişsel istem seviyesine göre incelemiş ve cebirsel görevlerin daha çok yüksek
seviyede bilişsel istem gerektirdiğini (%58) belirlemişlerdir. Ders kitaplarının sınıf içi
pratiğindeki yansımalarında ise öğreticilerin ilişkilendirmeye dayanmayan işlem odaklı
315 MATEMATİK DERS KİTABI İÇERİKLERİNİN…
EVALUATIONOF MATHEMATICS TEXTBOOK…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
görevleri tercih ettikleri gözlenmiştir. Bu noktada ders kitaplarındaki etkinliklerde bilişsel
ilişkilendirmeyi destekleyecek içerik ve yöntemlerin daha sık yer alması önerilmiştir. Aynı
düzeyde yapılan bir diğer çalışmada Arslan ve Özpınar (2009), öğretmen görüşleri
doğrultusunda 6. sınıf matematik ders kitabını incelemiş; araştırma sonuçları içerik
düzenlenirken öğrenci ön bilgilerinin göz önünde bulundurulmadığını, üniteler arasında
kopukluk olduğunu ve uygulama sorularının düşük bilişsel düzeyde olduğunu göstermiştir.
Matematik ders kitaplarının kullanılan görsel öğeleri ve öğretmen adaylarının bu konudaki
görüşlerini inceleyen Delice, Aydın ve Kardeş (2009), mevcut ders kitaplarında kullanılan
görsel öğelerin, öğretmen adayı beklentilerinin çok altında olduğunu belirlemiştir. Bu başlık
altında yer verilen ulusal ve uluslararası düzeydeki çalışmalarda, matematik ders kitaplarının
eğitim sistemindeki önemine ilişkin genellikle öğrenci veya öğretici görüşlerine yer verildiği
görülmektedir. Ders kitabı içeriklerinin teknolojiye uygunluk açısından değerlendirilmesi
konusu bir sonraki başlıkta ele alınmıştır.
Teknoloji Destekli Öğretim ve Ders Kitapları
Teknolojinin matematik sınıflarında yer alması fikri eğitim alan yazınına hızlı bir giriş
yapmış ve büyük yankı uyandırmışken son dönemde yapılan çalışmalar öğretim ortamlarında
teknoloji entegrasyonu sürecinin beklenenden daha yavaş ilerlediğini göstermiştir (Lavicza,
2010). Başlangıçta büyük beklenti ve hayallerle başlayan bu sürecin neden beklentileri
karşılamadığını değerlendiren çalışmalarda şu sebepler sıralanmıştır: maliyet (ekonomik),
laboratuar eksikliği (fiziksel), öğreticilerin teknolojik alan bilgilerindeki sınırlılık (pedagojik),
işlemsel yeterliklerin zayıflaması (bilişsel) teknolojiye yönelik tutum-inanç (duyuşsal), ailenin
beklediği öğretim çıktıları (sosyal), bilgi-teknoloji uyumsuzluğu (epistemolojik) (Nasari,
2008; Lin & Yuan, 2009). Bu başlıklar altında yer verilmeyen ancak pedagojik alan başlığı
altında değerlendirilebilecek bir diğer sınırlılık teknoloji ile sunuma uygun öğretim içeriğinin
olmayışıdır. Baki (2001), bilişim teknolojisindeki dev gelişim adımlarına karşın bu
teknolojilerin sınıf ortamındaki yansımalarının kısıtlı olması durumunun öğretmen, yazılım ve
içerik boyutları ile el alınması gerektiğini belirtmiştir. Bir diğer benzer teorik yaklaşım
Meagher (2005) tarafından benimsenmiş olup; teknoloji destekli öğretim ortamlarının
verimliliği birey, bilgi ve teknoloji bileşenleri arasındaki karşılıklı ilişkilere bağlanmıştır (Akt.
Sevimli, 2013).
Matematik öğretim ortamlarında yer alan ve öğretim içeriklerinde sıkça yer verilen
öğretim yazılımlarından ikisi Bilgisayar Cebiri Sistemi (BCS) ve Dinamik Geometri
Yazılımları (DGY)’dır (Lavicza, 2010). Analiz, cebir ve geometri alanları için özel olarak
SEVİMLİ, E. & KUL, Ü. 316
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
geliştirilen BCS ve DGY; verileri organize etme, görselleştirme ve keşfettirme gibi öğretimsel
işlevler ile kullanılabilmektedir (Tokpah, 2008). Amerika’daki Ulusal Matematik
Öğretmenleri Konseyi, ilköğretim düzeyinde geometrik şekillerin karakteristiklerini daha iyi
anlamlandırmak için DGY kullanımına daha fazla önem verilmesi gerektiğini belirtmiştir
(NCTM, 2000). Severin ve Capota(2011) Güney Kore’nin TIMMS ve PISA gibi sınavlardaki
başarısında, teknoloji kullanımına verilen öneminde bir etken olarak değerlendirilmesi
gerektiğini belirtmiştir. Öğretim programlarında teknoloji destekli öğretim süreçlerini
merkeze alan birçok ülke, bu süreçleri basılı veya elektronik içerikler (e-içerik)ile
desteklemiştir (Cavlazoğlu & Biçer, 2013). Öğretim programına uygun, ses, video, animasyon
gibi çoklu ortam bileşenleri ile zenginleştirilmiş, çevrim içi ya da çevrim dışı kullanılabilen,
öğrenenle etkileşimli ya da etkileşimsiz olarak iletişim kurabilen dersi destekleyici bilgisayar
tabanlı içeriklere e-içerik denir (EBA, 2014). Güney Kore, klasik ders kitaplarından dijital
ders kitaplarına geçişi 2006 yılında tamamlamış olup; teknolojinin değişen yüzü ve
ihtiyaçlarına cevap verme yeterliğine sahip materyal ve kaynak geliştirmeye hâlihazırda
devam etmektedir (Severin & Capota, 2011). Ülkemizde FATİH projesi bağlamında ihtiyaç
duyulacak olan e-içeriğin tamamlanması için bilişim ve öğretim teknolojisi uzmanlarına
Eğitim Bilişim Ağı (EBA) projesini desteklemeleri çağrısı yapılmaktadır (EBA, 2014). E-
içeriklerin yapılandırılması sürecinde yararlanılan birincil kaynak ders kitapları olup
(Cavlazoğlu & Biçer, 2013; Ekici & Yılmaz, 2013); ders kitaplarının basılı kopyalarına
entegre edilebilecek kare kodlar veya arttırılmış gerçeklik (Augmented Reality) uygulamaları
ile tersine bir geçiş yapılarak animasyon veya video gibi e-içeriklere de ulaşılabilir. Ders
kitapları ile bütünleşerek çalışabilecek bir diğer kaynak mobil öğrenme araçlarıdır ve bu
araçlar çoklu ortam bileşeni olarak kullanılabilir (Raines & Clark, 2011). Böylece ders
kitaplarının bugünkü basılı kopyaları, yakın gelecekte ihtiyaç duyulacak olan elektronik
kopyalar için bir vizyon oluşturacaktır.
Matematik eğitimi araştırmalarının üzerinde durduğu bir diğer konu ise teknolojinin
öğretim içeriğinde hangi düzeyden itibaren, hangi amaçları gerçekleştirmek üzere
kullanılması gerektiğidir. Özellikle ilköğretim düzeyinin ilk yıllarında hesap makinesi
kullanımının öğrencilerin dört işlem yapma becerisini sınırlandırılacağı düşünülmektedir. Lin
ve Yuan (2009) ilköğretim düzeyinde görev yapan öğretmenlerin matematik öğretiminde
hesap makinesi kullanımına ilişkin olumsuz inançlara sahip olduklarını belirtmiş; buna neden
olarak ise hesap makinesinin kullanıldığı sınıflarda sayı hissi, tahminde bulunma ve aritmetik
hesap gibi birincil önceliğe sahip yeterliklerin olumsuz etkilenmesi gösterilmiştir. Öte yandan
317 MATEMATİK DERS KİTABI İÇERİKLERİNİN…
EVALUATIONOF MATHEMATICS TEXTBOOK…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
ilgili çalışmalarda önemli olan şeyin teknolojiyi öğrenme ortamına getirmek olmadığı asıl
amacın teknolojinin öğretim ortamı için sunduğu fırsatlardan azami düzeyde yararlanmasının
asıl amaç olduğu belirtilmiştir (Kulik, 2003; Nasari, 2008). Heid (2002, s.97), teknolojinin
öğrenme sürecindeki rolünün yeniden tanımlanması gerektiğini belirtirken, bir öğretim aracı
olarak teknolojinin, zihnin sınırlarını aşan durumlarda, kullanıcıya kolaylık sağlamak suretiyle
kullanılabileceğine dikkat çekmiştir. BCS’ler, bazı araştırmalarda veri teyidi ve sağlama
yapmak için kullanılsalar bile, sınıf ortamında bir öğretim yazılımı olarak kullanılan
BCS’lerin asıl görevi, keşfettirme veya farkındalık oluşturma yoluyla matematiksel anlamayı
destelemektir (Kutzler, 2003). Bu yüzden öğretim içeriğinde kullanılacak teknolojilerin bireyi
tartışma-sorgulamaya yönlendirmesi gerekmekte ve farklı çözüm/düşünme yollarını keşfetme
konusunda öğrenciyi cesaretlendirilmesi beklenmektedir (Nasari, 2008). Teknolojinin
öğrenme ortamına entegrasyonu sürecinde ülkemiz matematik ders kitaplarını bazı
değişkenler açısından inceleyen Arslan ve Özpınar (2009), öğretim teknolojilerinden sınırlı
düzeyde yararlanıldığı ve çağdaş teknolojilerin öğretim içeriğinde karşılık bulmadığını ifade
etmiştir. İlköğretim 6. sınıf matematik ders kitabının ülkeler bazında karşılaştırıldığı bir diğer
çalışmada, Türk ve Singapur kitaplarının teknolojiye fazla yer vermediği buna karşın
Amerikan kitabında çok sayıda hesap makinesi kullanımına dayalı olan etkinlik bulunduğu
belirlenmiştir (Erbaş, Alacacı & Bulut 2012). Bu çalışmalar, teknoloji kullanımına uygun olan
örnek ve etkinliklerin yeni geliştirilecek matematik ders kitaplarında daha fazla yer alması
önerisinde bulunmuştur. Öte yandan ‘matematik ders kitaplarında teknoloji hangi konu
alanlarında, ne sıklıkla ve hangi öğretim hedeflerini gerçekleştirmek üzere kullanılmaktadır?’
soruları için doyurucu cevaba sahip araştırma ile karşılaşılmamıştır. Bu araştırma
kapsamında‘ortaokul (5, 6, 7, 8. sınıf düzeyi) matematik ders kitaplarındaki içeriklerin
teknoloji kullanımına uygunluğu nedir?’ sorusuna cevap aranmıştır. Çalışma, bilişim
teknolojilerini öğretim ortamlarında etkin bir araç olarak kullanan ülke olma vizyonumuzun,
matematik ders kitaplarındaki yansımasını değerlendirileceğinden dolayı önemlidir.
Yöntem
Araştırma ile mevcut ders kitaplarının teknolojik uyumluluğu betimlendiğinden dolayı
var olan durumun kendi sınırları içerisinde derinlemesine incelendiği desen olan durum
çalışması araştırmanın deseni olarak belirlenmiştir. İlköğretim düzeyindeki matematik ders
kitaplarının içeriklerini bazı ölçütlere göre değerlendirebilmek amacıyla bu çalışmada nitel
veri toplama yöntemlerinden biri olan doküman analizinden yararlanılmıştır. Yazılı materyal,
kayıt veya belgelerin araştırma odağındaki olgulara göre incelenmesi süreci olarak bilinen
SEVİMLİ, E. & KUL, Ü. 318
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
doküman analizi, eğitim çalışmalarında genellikle ders kitabı ve öğretim programlarının veri
kaynağı olarak kullanır (Yıldırım & Şimşek, 2006).
Ders kitaplarının seçimi
Bu çalışmada ilköğretim düzeyindeki matematik ders kitaplarının, ülkemizin ’Eğitimde
teknoloji çağı‘ vizyonu ile uyumlu olup olmadığını değerlendirmek üzere Tablo 1’de sunulan
kitaplar içerikleri üzerinden incelenmiş ve karşılaştırılmıştır. Doküman analizinde kullanılan
kaynaklar, Milli Eğitim Bakanlığının resmi internet sayfasında 2013–2014 eğitim öğretim yılı
için elektronik ortamda hizmete sunduğu ilköğretim matematik ders kitaplarıdır (MEB,
2013b). Bu kitaplar özel yayın evleri tarafından hazırlanmış olup Millî Eğitim Bakanlığı,
Talim ve Terbiye Kurulu kararıyla basım yılından itibaren beş yıl süre ile ders kitabı olarak
kabul edilmiştir. Türkiye genelindeki birçok devlet okulunda bu kitapların kullanılması
önerilmekte; bu yüzden daha fazla öğrenciye ulaşmaktadır. Çalışma kapsamında incelenen
ders kitaplarının ortaokul düzeyinde seçilme nedenleri şu şekilde sıralanabilir:
Bu düzeyde okutulan matematik ders kitaplarının içeriklerine göre analiz edildiği
çalışmaların sınırlı olması,
FATİH projesinin hedef grubunda yer alan öğretim kademelerinden biri olması,
Teknolojinin öğrenme ortamında yer alması için gerekli olan asgari yaş sınırının
üzerinde bir düzey olması (Kulik, 2003),
TIMMS ve PISA gibi uluslararası sınavların hedef grubunda yer alan öğretim
kademelerinden biri olmasıdır.
Tablo 1 İncelenen İlköğretim Matematik Ders Kitapları İçerik analizi
Sınıf düzeyi Basım yılı Sayfa sayısı Örnek sayısı‡
5.Sınıf Matematik Ders Kitabı 2013 264 222 6.Sınıf Matematik Ders Kitabı 2010 262 292 7.Sınıf Matematik Ders Kitabı 2010 247 447 8.Sınıf Matematik Ders Kitabı 2011 227 350
Bu çalışma kapsamında incelenen matematik ders kitapları (MEB, 2013b), teknoloji ile
uyumluluk kriterine göre değerlendirilmeden önce, kitaplara ilişkin ön bilgilere yer
verilmiştir. Matematik ders kitaplarında konular üniteler altında toplanmakta ve her ünite en
az bir öğrenme alanını ihtiva etmektedir. Her bir öğrenme alanının altında birden fazla konu
başlığı vardır ve her bir konu başlığı için hedeflenen öğretim çıktıları/kazanımları açık olarak
‡İncelenen kitaplarda yer alan toplam örnek, etkinlik, problem durumu, proje veya performans ödevi sayısı
319 MATEMATİK DERS KİTABI İÇERİKLERİNİN…
EVALUATIONOF MATHEMATICS TEXTBOOK…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
ifade edilmektedir. Kitapların giriş bölümünde yer alan organizasyon şemaları ile ünite
içerisinde kullanılan sembollerin anlam ve işleniş sırası açıklanmaktadır. Ünitelerin genel
olarak üç bölümden oluştuğu söylenebilir bu bölümler giriş, konu anlatımı ve ünite
değerlendirmesidir. Matematik ders kitaplarında konuya girişler, benzer olarak, bir proje
ödevi veya öğretim senaryosu ile başlamaktadır; böylece hazır bulunuşluk seviyesinin
arttırılması hedeflenmektedir. Kitapların konu anlatımı bölümünde etkinlik, örnek veya
problem durumlarına yer verilmekte; içerik sunulurken etkinlik temelli yaklaşımlar tercih
edilmektedir. Ünite değerlendirmesi bölümünde elde edilmesi hedeflenen kazanımlarla ilgili
uygulamaların yapılacağı, bilgi ve becerilerin kullanılacağı alıştırmalar ve performans
ödevleri yer almaktadır.
Veri analizi
Bu çalışmada mevcut matematik ders kitaplarının teknolojik uygunluk açısından
değerlendirilebilmesi için giriş, konu anlatımı ve ünite değerlendirmesi bölümünde yer alan
ve öğrencilerin performans gösterebilecekleri içerikler üzerinde durulmuştur. Analiz
sürecinde örnek, etkinlik, problem durumu ve ödevler (proje ve performans) dikkate alınmış
olup; çalışmanın geri kalan kısmında bu görev ve ödevler öğretim içeriği olarak
adlandırılmıştır. Ders kitaplarındaki öğretim içerikleri, teknolojik uygunluk açısından
değerlendirilirken öğretim teknolojisinin türü, öğrenme alanına göre kullanım sıklığı ve
kullanılma amacı başlıkları dikkate alınmıştır. Ders kitaplarının içerik analizinde takip edilen
işlem basamakları, bu işlemleri gerçekleştirmek üzere yöneltilen sorular ve cevaplar
üzerinden elde edilen kategoriler Tablo2’de sunulmuştur.
Tablo 2 Teknoloji ile Uyumluluk Analizinde Dikkate Alınan İşlem Basamakları
İşlem basamakları Araştırma sorusu Kategori
Teknoloji türü Ders kitaplarında hangi tür teknolojik
araçların kullanılması
önerilmektedir?
*Dinamik yazılımlar *İnternet *Elektronik tablo *Projeksiyon *Hesap makinesi
Öğrenme alanına göre
kullanım sıklığı Öğrenme alanlarına göre öğretim
teknolojilerinin kullanım sıklığı
nedir?
*Cebir *Olasılık *Geometri ve Ölçü *Veri İşleme *Sayılar ve İşlemler
Kullanılma amacı Ders kitaplarında öğretim
teknolojilerinin kullanılma amacı
nedir?
*Bilgiyi sunma *Doğrulama *Bilgiye ulaşma *Hesaplama *Görselleme *Keşfetme *İlişkilendirme
Teknoloji türü: Ders kitaplarında, öğretim içeriklerinin hangi tür teknolojik araçlar ile
kullanılması önerisinde bulunulduğu bu başlık altında incelenmiştir. Bu işlem basamağında
yapılan içerik analizi sonucunda öğretim içeriğinde kullanılması önerilen teknolojilerin
SEVİMLİ, E. & KUL, Ü. 320
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo2’de sunulan kategoriler altında değerlendirilebileceği belirlenmiştir. Bilgisayar Cebiri
Sistemleri ve Dinamik Geometri yazılımları gibi bilgisayar destekli programla ‘bilgisayar
yazılımı’ kategorisi altında incelenmiştir. Web destekli uygulamalar ve öğrenme nesneleri
‘internet’ kategorisi altında; Excel uygulamaları ve elektronik hesap cetvelleri (spreadsheet)
ise ‘hesap tablosu’ kategorisi altında incelenmiştir. Ders kitaplarında yer verilen teknoloji
türü frekans tablosu kullanılarak, sınıf düzeyine göre betimlenmiştir.
Öğrenme alanına göre teknolojinin kullanım sıklığı: Ders kitapları öğretim
programlarının içerik özelliklerine uygun olarak hazırlanmakta olup öğrenme alanına göre
teknolojinin kullanım sıklığı incelenirken ortaokul matematik dersi öğretim programı dikkate
alınmıştır. Programda ifade edilen beş temel öğrenme alanı Sayılar ve İşlemler, Cebir,
Geometri ve Ölçme, Veri işleme ve Olasılık olup sınıf seviyesine göre bu alanların hepsi veya
bir kısmına yer verilmektedir. Olasılık öğrenme alanı sadece 8. sınıfta yer alırken, cebir
öğrenme alanı 5. sınıf hariç tüm sınıflarda yer almaktadır (MEB, 2013a). Öğrenme alanına
göre teknolojinin kullanım sıklığı betimlenirken teknoloji ile bütünleşebilen içerikler, tüm
içeriklere oranlanmış ve yüzde olarak ifade edilmiştir.
Teknolojinin kullanılma amacı: Bu başlık altında, ders kitaplarında yer verilen öğretim
teknolojilerinin hangi amaçla kullanıldığı ve hangi matematiksel argümanları desteklediği
tespit edilmeye çalışılmıştır. İçerik analizinde karşılaşılan kategoriler Tablo 2’de sunulmuştur.
Buna göre internet üzerinden arama motoru yardımı ile bilgiyi bulma ve toplama amaçlı
kullanımlar ‘bilgiye ulaşma’, projeksiyon aleti gibi donanımlar ile içeriğin yansıtıldığı
durumlar ‘bilgiyi sunma’, dinamik yazılım ve hesap makinesi gibi öğretim teknolojilerinin
hesap yapma becerilerine destek oluşturması için kullanıldığı durumlar ‘doğrulama’,
teknolojik araçların grafik, akış diyagramı ve tablo oluşturma amacıyla dinamik olarak
kullanıldığı durumlar ‘görselleme’ kategorisi altında değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır.
Verilerin geçerliği ve güvenirliği: Teknoloji ile uyumluluk analizinde dikkate alınan
işlem basamaklarının iç tutarlığını ve araştırma sorusu ile uyumluluğunu değerlendirmek için
geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmıştır. İçerik analizinde oluşturulan kategorilerin işlem
basamakları ile uyumluluğu (görünüş geçerliği) matematik eğitimi alanında doktorası olan iki
uzman tarafından incelenmiş ve dönütler doğrultusunda kategorilere son hali verilmiştir.
Kodlamaların güvenilir olup olmadığını belirlemek için değerlendiriciler arası güvenirlik
analizine başvurulmuştur. Ders kitapları içerisinden rastgele seçilen 36 örnek için iki uzmanın
yaptığı kodlamalar ile araştırmacı kodlamaları arasındaki tutarlılık incelenmiştir. Tutarlılık
katsayısı hesaplanırken görüş birliği olan kodlar, görüş birliği ve görüş ayrılığı olan kodların
321 MATEMATİK DERS KİTABI İÇERİKLERİNİN…
EVALUATIONOF MATHEMATICS TEXTBOOK…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
toplamına bölünmüş ve uyumluluk katsayılarının 0.87’den yüksek olduğu belirlenmiştir
(Miles & Huberman, 1994).
Bulgular ve Yorumlar
Araştırma bulguları sunulurken değerlendirme sürecindeki işlem basamakları dikkate
alınmıştır. Bulgular, matematik ders kitaplarında kullanılması önerilen teknolojinin; türü,
kullanım sıklığı ve kullanılma amacı başlıkları referans alınarak paylaşılmıştır.
Ders kitaplarında kullanılması önerilen öğretim teknolojileri
Ders kitaplarındaki içerikler, teknolojik uyumluluk açsından değerlendirilirken
öncelikle hangi tür öğretim teknolojilerinden yararlanıldığı belirlenmeye çalışılmıştır. Ders
kitaplarında, matematiksel kavramlarının öğrenilmesini kolaylaştırmak için kullanılan öğretim
teknolojisi türlerine Tablo 3’te yer verilmiştir.
Tablo 3 Ders Kitaplarında Önerilen/Kullanılan Teknolojik Araçların Türü ve Yüzdesi
(%) Ortaokul Matematik Ders Kitapları
Toplam 5. sınıf 6.sınıf 7.sınıf 8.sınıf
Dinamik yazılımlar 0 0 2 0 0.5
Elektronik tablo 0 0 3 0 0.8
Hesap makinesi 0 0 6 5 3.6
İnternet 2 2 3 3 2.5
Projeksiyon cihazı 0 1 0 1 0.3
Toplam 2 3 14 9 7.7
Ortaokul matematik ders kitaplarında kullanılması önerilen öğretim teknolojileri
kullanım sıklığına göre hesap makinesi (%3.6),internet (%2.5), elektronik tablo (%0.8),
dinamik matematik/geometri yazılımları (%0.5) ve projeksiyon cihazıdır (%0.3). Bu bulgular
en sık ve en az kullanılan öğretim teknolojilerinin sırasıyla hesap makinesi ve projeksiyon
cihazı olduğunu göstermiştir. Ders kitaplarında kullanılması önerilen hesap makineleri dört
işlem fonksiyonuna sahip ürünler olup; grafik çizme veya bilimsel amaçla kullanılma
fonksiyonu olan ürünler değillerdir. Hesap makinesi kullanımını destekleyen içeriklere 7. sınıf
ve üstü düzeydeki kitaplarda yer verildiği gözlenmiştir. Hesap makinesinin yoğun olarak
kullanıldığı konular 8.sınıf matematik ders kitabı için kareköklü sayılar, 7. sınıf matematik
ders kitabı için ise merkezi yayılım ölçüleridir. Çoğunlukla matematiksel etkinliklerde
hesaplama amacıyla kullanılan hesap makinesi öğrenciler daha kısa zamanda irrasyonel
sayıların değerlerini bulmada ve merkezi yayılım ölçülerini bulmada yardımcı olmaktadırlar.
Çünkü irrasyonel sayıların değerlerini bulmada veya aritmetik ortalama bulmada öğrenciye
SEVİMLİ, E. & KUL, Ü. 322
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
veya öğretmene zaman kazandırmaktadır. Ortaokul matematik ders kitaplarında internet
kullanımını destekleyen içerikler sınırlı olmakla birlikte her sınıf düzeyinde yer almıştır.
Kullanılması önerilen öğretim teknolojileri arasından hesap makinesi ve internet gibi araçların
daha sık tercih edilme nedeni bu iki tür teknolojiye erişim kolaylığı ve kullanım kolaylığıdır.
Elektronik tablolar kategorisinde değerlendirilen içeriklerde matematiksel etkinlik veya
örnekler, Excel programı yardımıyla bilgisayar destekli olarak sunulmuştur. Elektronik
tabloların kullanımını öneren içeriklerin sadece 7. sınıf ders kitaplarında yer aldığı ve genelde
çalışma yaprağıyla bir problem senaryosunu açıklamak üzere kullanıldığı gözlenmiştir.
Dinamik matematik/geometri yazılımları kategorisinde değerlendirilen teknolojik araçlar BCS
ve DGY gibi cebir veya dinamik geometri programlarıdır. 7. Sınıf matematik ders kitabının
geometri ünitesindeki bazı geometrik şekilleri çizmek üzere DGY’lerden yararlanılması
önerilmiştir. Tablo 3, aynı zamanda teknolojik araçların sınıf düzeyine göre kullanım sıklığı
ilgili bilgileri de içermekte olup genel itibariyle ortaokulda okutulan matematik ders
kitaplarında teknoloji kullanımına uygun içeriklerin sınırlı olduğu söylenebilir. İncelenen
diğer matematik ders kitaplarına kıyasla, 7. Sınıf matematik ders kitabında etkinlik, örnek
veya projelerin öğretim teknolojisi kullanılarak çözülmesi daha sık tavsiye edilmiştir (%14).
5. ve 6. sınıf matematik ders kitaplarındaki içeriklerin teknoloji ile uyumluluk oranı sırasıyla
%2 ve %3’tür.İncelenen matematik ders kitaplarındaki toplam teknoloji kullanım ortalaması
%7.7’dir (Tablo 3).
Öğrenme alanlarına göre öğretim teknolojilerinin kullanım sıklığı
Matematik ders kitaplarındaki içeriklerde yer verilen öğretim teknolojilerin öğrenme
alanlarına göre kullanım sıklığı incelenirken Talim Terbiye Kurulunun (MEB, 2013a)
belirlemiş olduğu beş öğrenme alanı (Sayılar ve işlemler, Cebir, Geometri ve ölçü, Veri
işleme ve Olasılık) referans alınmıştır. Öğrenme alanlarına göre yapılan analiz sonucunda
Şekil 1’deki grafiksel veriye ulaşılmıştır.
323 MATEMATİK DERS KİTABI İÇERİKLERİNİN…
EVALUATIONOF MATHEMATICS TEXTBOOK…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Şekil 1 Ders Kitaplarında Önerilen Teknolojik Araçlarının Öğrenme Alanına Göre Kullanılma Sıklığı
Ortaokul matematik ders kitaplarındaki öğrenme alanları arasında, öğretim
teknolojilerinin kullanılabileceği içerikler en çok ‘veri işleme’ alanında mevcuttur (%37).
‘Veri işleme’ öğrenme alanında daha çok proje ve araştırma ödevi gibi içerikler yer almakta
ve öğrencilerin birer araştırmacı gibi veri toplamaları özendirilmektedir. ‘Veri işleme’
öğrenme alanındaki içeriklerde öğrencilerin internet ve hesap makinesinden yararlanarak
grupça veya bireysel olarak konuyu araştırma ve tartışmalarına fırsat verilmektedir. Bu
yüzden teknolojik araçların kullanım sıklık oranı bu öğrenme alanında yüksek çıkmıştır. Ders
kitabı içeriğinde teknolojik araçların kullanılabilir olduğu diğer öğrenme alanları sırasıyla
‘Sayılar ve işlemler’ (%31) ile ‘Geometri ve ölçü’dür (%25). Bu iki öğrenme alanı tüm ders
kitaplarında mevcut olduğundan dolayı teknolojik araçların kullanılabilir olduğu içerikler bu
alanlarda daha fazladır. Sadece 8. sınıf matematik ders kitabında yer alan ‘Olasılık’ öğrenme
alanında teknoloji kullanımıyla alakalı bir etkinlik veya örnek bulunmamaktadır. Öte yandan,
‘Cebir’ öğrenme alanı 5. sınıf hariç ortaokul düzeyindeki diğer sınıfların matematik ders
kitaplarında yer almasına karşın; teknolojik araçların kullanımını gerektiren sınırlı içeriğe
sahiptir. Cebir öğrenme alanında yer alan konu içeriklerinin doğası BCS’ler ile uyumlu iken
bu öğrenme alanındaki içeriklerde daha çok hesap makinelerinin kullanıldığı belirlenmiştir.
Öğretim teknolojilerinin kullanılma amaçları
Ders kitapları teknolojik uygunluk açısından incelenirken hangi öğretim teknolojilerinin
ne sıklıkla kullanıldığı önemli olmakla birlikte; bu teknolojilerinden hangi öğretim çıktılarını
desteklemek üzere yararlandığının bilinmesi ayrıca önemlidir. Yapılan içerik analizi
sonucunda öğretim teknolojilerinin kullanılma amaçları ile ilgili olarak yedi farklı kategoriye
(Hesaplama, Bilgiye ulaşma, Görselleme, Doğrulama, Keşfetme, Bilgiyi sunma ve
Veri İşleme
%37
Sayılar ve
İşlemler
%31
Geometri ve Ölçü
%25
Cebir%7
SEVİMLİ, E. & KUL, Ü. 324
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
İlişkilendirme) ulaşılmıştır. Ders kitaplarındaki içeriklerde yer verilen öğretim teknolojilerinin
kullanılma amaçlarına göre yüzde dağılımı Şekil 2’de sunulmuştur.
Şekil 2 Ders Kitaplarında Önerilen Teknolojik Araçların Kullanılma Amaçları
Bulgular ders kitaplarında kullanılması önerilen teknolojik araçların çoğunlukla
‘Hesaplama’ amacı güden matematiksel faaliyetlerde yer aldığını göstermiştir (%40). Bu
bulgu en sık kullanılan öğretim teknolojisi olan hesap makinelerinin toplama, çıkarma,
çarpma ve bölme gibi temel aritmetik işlemleri gerçekleştirmek amacıyla kullanıldığını
doğrulamaktadır. Ders kitaplarında hesap makinesinin hesaplama amacı ile kullanılma
gerekçesi, matematiksel kavramları daha kolay ve daha kısa sürede kavrama için zaman
kazanmaktır. 8. Sınıf matematik ders kitabından alıntılanan örnek etkinlikte, hesap
makinesinin öğrencilerin hesap yapma becerilerine destek olması amacıyla kullanıldığı
görülmektedir (Şekil 3).
Şekil 3 8 Sınıf Matematik Ders Kitabından Bir Örnek
Hesaplama%40
Bilgiye ulaşma
%30
Görselleme
%12Doğrulama
%8Keşfetme
%4Bilgiyi sunma
%4
İlişkilendirme
%2
325 MATEMATİK DERS KİTABI İÇERİKLERİNİN…
EVALUATIONOF MATHEMATICS TEXTBOOK…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Ders kitaplarında önerilen teknolojik araçların bir diğer kullanım amacı bilgiye
ulaşmadır. Teknoloji destekli içeriklerin %30’unda öğretim teknolojisi bilgiye ulaşma
amacıyla kullanılmakta olup, özellikle internet kullanımı gerektiren proje veya performans
ödevlerinde teknolojiden bu amaçla faydalanılmıştır. Öğretim içeriklerinde teknolojinin diğer
kullanım amaçları sırasıyla görselleme (%12), doğrulama (%8), keşfetme (%4), bilgiyi sunma
(%4) ve ilişkilendirmedir (%2). Ders kitabındaki içeriklerde; bilgiyi sunma amacıyla
projeksiyon cihazından, keşfetme amacıyla dinamik (matematik/geometri) yazılımlardan,
doğrulama amacıyla hesap makinesinden daha sık yararlanılmıştır. Elektronik tablolar, grafik
çizme ve akış diyagramı oluşturma gibi dinamik fonksiyonları ile veri görsellemesinde
kullanılırken aynı zamanda nümerik ve grafik temsillerinin ilişkilendirilmesi rolü ile de
öğretim içeriklerinde yer almıştır. Öğretim teknolojilerinin kullanılma amaçları ve olası
kullanılma şekilleri ile ilgili tartışmalar bir sonraki bölümde ele alınmıştır.
Tartışma ve Sonuç
Çalışmanın bulguları, ortaokul düzeyinde okutulan matematik ders kitaplarında,
teknoloji kullanımına imkan sağlayan öğretim içeriklerinin oldukça sınırlı olduğunu
göstermiştir. Öğretim içeriklerinde teknolojinin kullanım sıklığı ve amaçlarına bakıldığında,
sırasıyla hesap makinelerinin işlemsel yeterlikleri destekleme, internetin ise bilgiye ulaşma
hedeflerine dönük olarak daha fazla yer tuttuğu belirlenmiştir. İncelenen ders kitaplarında,
diğer teknolojik araçlara kıyasla dinamik yazılım ve elektronik tablo gibi etkileşimli
uygulamaların kullanımına fırsat tanıyan içeriklere daha az yer verilmiştir. Öğrenme alanları
arasında, öğretim teknolojilerinin kullanılabileceği içerikler en çok ‘veri işleme’ alanında, en
az ‘olasılık’ öğrenme alanında mevcuttur. Ortaokul düzeyindeki matematik ders kitapları
arasında en fazla teknoloji ile entegre edilebilir içeriğe sahip kitabın 7. Sınıf matematik ders
kitabı olduğu belirlenmiştir.
Ortaokul düzeyinde okutulan matematik ders kitaplarındaki öğretim içerikleri,
teknolojik uygunluk açısından değerlendirilirken; öncelikle teknoloji kullanımını
destekleyecek içeriklerin sınırlı olması durumu tartışılmadır. Ulusal ve uluslararası alandaki
birçok eğitim otoritesi, teknolojinin öğrenme ortamına entegrasyonu sürecini desteklemekte
ve bu bağlamda öğretim içerik ve materyallerinin de gözden geçilmesi gerektiğini
belirtmektedir (NCTM, 2000; ISTE, 2008; EBA, 2014). Milli Eğitim Bakanlığının 2010-
2014 stratejik planında da sınıfların bilişim teknolojisi kullanımına imkân sağlayacak şekilde
tasarlanması, birinci stratejik hedef olarak gösterilmektedir. Bu kapsamda yürürlüğe konulan
SEVİMLİ, E. & KUL, Ü. 326
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) projesi ile bilişim teknolojisi
araçlarının öğrenme-öğretme sürecinde daha etkin kullanımı hedeflenmiştir. Matematik ders
kitaplarında, teknolojik araçların kullanılabilirliğini sağlayan içeriğin sınırlı olduğu bulgusu
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından organize edilen FATİH projesi ile uyumsuzluk
göstermektedir. Çünkü eğitimde FATİH projesinin beş ana bileşeninden biri eğitsel e-içeriğin
sağlanması iken elektronik öğretim içeriklerinin yapılandırılması sürecinde model alınan
birincil kaynakta ders kitaplarıdır. İlk ve ortaöğretim düzeyindeki sınıflarda öğretmenlerin
teknoloji kullanma oranının %72 olduğu Güney Kore’nin eğitim politikalarında, öğretim
içeriklerinin daha fazla teknoloji ile uyumlu hale getirilmesi gerektiği belirtilmektedir
(Severin & Capota, 2011). Eğitimde teknoloji çağı vizyonuna uyum sağlayabilmek için
teknoloji kullanımına uygun olan örnek ve etkinliklere matematik ders kitaplarında daha fazla
yer verilmelidir. Eğitim politikalarını bilişim teknolojilerindeki gelişimlere göre sıkça revize
eden Singapur ve Güney Kore gibi ülkeler aynı zamanda TIMMS ve PISA gibi sınavlardaki
matematik başarıları yönüyle de adlarından söz ettirmektedirler (Koay, 2006). Bu noktada
öğretim içeriği-teknoloji bütünleşmesindeki sınırlılıklar, Türkiye’nin uluslararası ölçekli
sınavlarda düşük matematik başarısına sahip olmasında bir neden olarak düşünülebilir.
Öğrenme ortamında teknoloji kullanımına imkân tanıyan içeriklerin varlığı kadar hangi
tür teknolojilerin ne amaçla yer aldığını bilmek de önemlidir. Çalışmadaki bulgular ortaokul
matematik ders kitabı içeriklerinde en sık kullanılan teknolojik aracın hesap makinesi
olduğunu göstermiştir. İlköğretim düzeyinde hesap makinesi kullanımına ilişkin iki görüş öne
çıkmaktadır. Bu görüşlerden biri yerinde ve etkili olmak kaydıyla teknoloji kullanımının
ihmal edilemez bir gereklilik olduğunu savunurken; diğer tarafta özellikle ilköğretim
düzeyindeki aritmetik becerilerin bu süreçten zarar göreceğine dikkat çekilmektedir (Kulik,
2003; Lin & Yuan, 2009). Bu çalışmada öğretmen veya öğrenci boyutu ile bir sınama
yapılmamış; öğrenme ortalarının diğer bir temel bileşenlerini olan bilginin ders kitabındaki
yansımaları üzerinde durulmuştur. Bu noktada ders kitabı yazarlarının da alan yazındaki
teknolojinin kullanım düzeyine ilişkin kaygılardan yola çıktıkları ve ‘öğrencilerin yaş
düzeyleri düştükçe teknolojiyi kullanma ve uyum süreçleri zorlaşır‘ düşüncesine göre hareket
ettikleri düşünülebilir. Nitekim 5. ve 6. Sınıf düzeyindeki matematik ders kitaplarında hesap
makinesi kullanımını gerektirecek içeriğe yer verilmemektedir. Ancak, NCTM (2005) hesap
makinelerinin her düzeyde bir öğretim yardımcısı olarak kullanılabileceğine dikkat çekerken;
sorunun teknoloji kullanım düzeyi ile değil kullanım şekli ile ilişkili olduğunu belirtmektedir
(Akt. Koay, 2006). Buna göre hesap makineleri ile can sıkıcı hesaplara ayrılan zaman
327 MATEMATİK DERS KİTABI İÇERİKLERİNİN…
EVALUATIONOF MATHEMATICS TEXTBOOK…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
indirgenerek keşfedici ve yorumlayıcı etkinler desteklenebilir ve böylece öğrencilerin
matematiksel düşünme becerileri geliştir.
Etkinlik: Hesap Makinesi ile karekök hesabı
1) Hesap makinenizde önce 16 sayısını tuşlayın sonra √ tuşuna basarak sonucu belirleyin? Şimdi bulduğunuz sonucu
hesap makinesi yardımıyla kendisi ile çarpın. Bu işleme göre
bir sayının karesi ile karekökü arasında nasıl bir ilişki vardır?
2) Bu işlemi 20 sayısı içinde yapınız? Sonuç bir tamsayı mı? Şimdi bulduğunuz sonucu hesap makinesi yardımıyla kendisi
ile çarpın. Başlangıç değerine ulaştınız mı?
Not: Birçok karekök işleminde bir tamsayıya ulaşılmaz.
Şekil 4 Kanada İlköğretim 8. Sınıf Matematik Ders Kitabında Hesap Makinesi Kullanımına İlişkin Bir
Etkinlik Örneği§
Şekil 4’te yer verilen etkinlik, Kanada’da okutulan ilköğretim 8. sınıf düzeyindeki bir
matematik ders kitabından alıntılanmış olup; hesap makinelerinin karekök konusunda, üslü
ifadeler ile ilişkilendirme ve irrasyonel sayılarla ilgili farkındalık oluşturma amacıyla
kullanılabileceğini örneklemektedir. Bu çalışmadaki bulgular, 8. Sınıf ders kitabında da
benzer içeriklerin yer aldığını ancak genel anlamda hesap makinesinin aritmetik işlemlere
yardımcı olma ve doğrulama maksatlı kullanıldığını ortaya koymuştur.
Çalışma bulguları ders kitaplarında internetin daha az kullanıldığını gösterirken,
internetin kullanım amacı için arama motoru görevi öne çıkmaktadır. Oysa internetin
kullanılma amaçlarından biri de sınıfta kullanılabilecek etkileşimli uygulamalara
erişilebilmektir. Bu bağlamda çeşitli video, öğrenme nesnesi ve öğrenme ortamına erişim
imkânı sağlayan internet kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı önemlidir (NCTM, 2000;
ISTE, 2008; MEB, 2013a). MEB’in eğitim-öğretim sürecinde bilişim teknolojisini etkin
kullanmak üzere yürüttüğü EBA projesi kapsamında, internetin mobil ve sosyal öğrenme
ortamlarına ulaşma sürecinde kullanılması gerektiğine dikkat çekilmiştir (EBA, 2014).
Çalışma kapsamında incelenen matematik ders kitaplarında mobil öğrenme ortamlarını
destekleyecek bir içerik ile karşılaşılmamıştır. Oysa, Second Life veya Machinima gibi
yazılımların ders kitaplarına entegre edilmesiyle birlikte, öğrenciler üç boyutlu sanal öğrenme
ortamlarını tecrübe edebilir ve bu sayede mobil öğrenme ortamlarının sunduğu fırsatlardan
yararlanılabilir. Bu tip içerikler ile desteklenen öğretim ortamlarının öğrencilerin öz-
değerlendirme, öz-kontrol ve öz-yeterlik düzeylerine katkı sağlayacağı düşünülmektedir
§Etkinlik Kanada Eğitim Bakanlığı tarafından 2008 yılında onaylanan “Math Makes Sense” adlı 8. Sınıf
Matematik Ders Kitabından alıntılanmış olup; çeviriler, araştırmacılar tarafından gerçekleştirilmiştir.
SEVİMLİ, E. & KUL, Ü. 328
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
(Dickey, 2003). İncelenen ders kitaplarında dinamik yazılımların sınırlı sayıdaki etkinlikte yer
almasına karşın, bu programların ‘keşfetme’ ve ‘ilişkilendirme’ amacıyla kullanıldığı
gözlenmiştir. Oysa 2013 yılında güncellenen ortaokul matematik dersi öğretim programında
geometrik şekiller üzerinde etkileşimli incelemeler yapabilmek ve öğrenmeyi daha zevkli hale
getirebilir için dinamik yazılımların kullanılmasını teşvik edecek içerik ve yöntemlerin
geliştirilmesi önerilmektedir (MEB, 2013a). Bu tür teknoloji destekli etkinlikler sayesinde
öğrenciler sınıf ortamı dışında da ders içerikleri ile meşgul olabilir ve kendi başlarına dinamik
bir öğrenme ortamındaymış gibi zaman geçirebilir.
Bu çalışmanın diğer bir önemli bulgusu öğretim içeriklerinde teknolojik araçların
genellikle ‘hesaplama‘ ve ‘hazır bilgiye ulaşma‘ amacıyla kullanılmasıdır. Matematik ders
kitaplarında teknoloji işlemsel becerileri desteklemek amacıyla daha sık kullanılırken;
teknolojinin kullanılabilir olduğu içeriklerin daha düşük bilişsel hedefleri gerçekleştirmeye
çalıştığı gözlenmiştir. Bu anlamda benzer çıkarımlara ulaşan Ubuz ve Sarpkaya (2014),
ilköğretim 6. Sınıf ders kitaplarındaki etkinliklerde bilişsel ilişkilendirmeyi destekleyecek
içerik ve yöntemlerin yeterli olmadığını belirlemiştir. İlgili alan yazında teknolojinin öğrenme
ortamına etkili entegrasyonu için teknolojik araçların ilişkilendirme, keşfetme, model kurma,
yorumlama ve analiz etme gibi üst düzey bilişsel beceri ve süreçleri desteklemesi gerektiği
belirtilirken (Engström, 2004); bulgular teknolojinin bu amaçla kullanıldığı sınırlı içeriklerin
var olduğuna dikkat çekmektedir. Papert (1980)bu argümanı desteklerken yarının sınıflarında
bilgisayarların matematiksel kavramları ve ilişkileri araştırma ve keşfetme amacıyla
kullanılmasıyla birlikte öğrencilerin daha aktif ve kendi öğrenmelerinden daha fazla sorumlu
olacağını belirtmektedir (Akt. Baki, 2001). Bu yüzden ders kitabında, teknolojik araçların
kullanımına uygun olan içerikler tasarlanırken öğrenciyi merkeze koyan ve öğrenmeyi
bireyselleştiren bir yol takip edilmelidir. Ayrıca ders kitabı içeriklerinde sadece hesap
makinesi değil dinamik matematik/geometri yazılımlarına da yer verilmelidir.
Çalışma sonuçları ışığında kitap yazarları için ilişkilendirme, bilgiyi keşfetme ve
modelleme gibi daha üst düzeydeki düşünme süreçlerini gerektirecek teknoloji destekli
öğretim etkinlik ve senaryoları geliştirme önerisinde bulunulmuştur. Ayrıca gelecekte,
öğretim programı ve ders kitabı içeriklerinin teknoloji kullanımına yönelik uyumluluk
açısından değerlendirilmesine ilişkin yapılacak bir çalışma, ilgili paydaşlar için bir geri
besleme oluşturacaktır. Ek olarak, öğretim içerikleri ve teknoloji uyumluluğu bağlamında
yapılacak bir uluslararası karşılaştırma çalışması ile ders kitaplarımızın rekabet edebilirliği ve
nitelikleri sınanabilir.
329 MATEMATİK DERS KİTABI İÇERİKLERİNİN…
EVALUATIONOF MATHEMATICS TEXTBOOK…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Kaynakça
Altun, M., Arslan, Ç. & Yazgan, Y. (2004). Lise Matematik Ders Kitaplarının Kullanım Şekli
ve Sıklığı Üzerine Bir Çalışma. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 17, 131-
147.
Arslan, S.&Özpınar, İ. (2009). İlköğretim 6. sınıf matematik ders kitaplarının öğretmen
görüşleri doğrultusunda değerlendirilmesi. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim
Fakültesi Dergisi, 12, 97-113.
Baki, A. (2001). Bilişim teknolojisi ışığı altında matematik eğitiminin değerlendirilmesi. Milli
Eğitim Dergisi,149, 26-31.
Brandstrom, A. (2005). Differentiated tasks in mathematics textbooks. Licentiate thesis, Lulea
University of Technolgy, Sweden.
Brousseau, G. (1986). Fondements et méthodes de la didactique des mathématiques.
Recherches en Didactique des Mathématiques, 7(2), 33–115.
Cavlazoğlu, B. & Biçer, A. (2013). Analysis of a Sixth Grade Turkish Math Textbook’
Graphics and Text-Graphics Integration for Future E-book Developments. In R.
McBride & M. Searson (Eds.), Proceedings of Society for Information Technology &
Teacher Education International Conference (pp. 3084-3087). Chesapeake: AACE.
Chevallard Y. (1985). La transposition didactique, du savoir savant au savoir enseigné.
Grenoble: La Pensée Sauvage.
Delice, A., Aydın, E. & Kardeş, D. (2009). Öğretmen adayı gözüyle matematik ders
kitaplarında görsel öğelerin kullanımı. İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Bilimleri
Dergisi, 8(16), 75-92.
Dickey, M.D. (2003). Teaching IN 3D: Affordances and constraints of 3D virtual worlds for
synchronous distance learning. Distance Education, 24(1), 105-121.
Eğitim Bilişim Ağı (EBA) (2014). Fatih Etkileşimli içerik üretim araçları.
http://www.eba.gov.tr/fatihicerikgelistirme. 12 Aralık 2014’de indirilmiştir.
Ekici, S. & Yılmaz, B. (2013). FATİH Projesi Üzerine Bir Değerlendirme. Türk
Kütüphaneciliği, 27(2), 317-339.
Engström, L. (2004). Examples from teachers’ strategies using a dynamic geometry program
in upper secondary school. Paper presented at ICME-10, Denmark.
SEVİMLİ, E. & KUL, Ü. 330
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Erbaş, A., Alacacı, C. & Bulut, M. (2012). Türk, Singapur ve Amerikan matematik ders
kitaplarının bir karşılaştırması. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 12(3), 2324-
2330.
Heid, M. K. (2002). How theories about the learning and knowing of mathematics can inform
the use of CAS in school mathematics: One perspective.International Journal for
technology in Mathematics Education, 9(2), 95-112.
International Society for Technology Education (ISTE) (2008). NETS for teachers:
Advancing digital age teaching. Retrieved June 11, 2014,
fromhttp://www.iste.org/docs/pdfs/nets-t-standards.pdf.
Işık, C. (2008). İlköğretim ikinci kademesinde matematik öğretmenlerinin matematik ders
kitabı kullanımını etkileyen etmenler ve beklentileri. Kastamonu Eğitim Dergisi, 16(1),
163-176.
Koay, P. L. (2006). Calculator use in primary school mathematics: A Singapore perspective.
The Mathematics Educator, 9(2), 97-111.
Kulik, J. A. (2003). Effects of using instructional technology in elementary and secondary
schools: What controlled evaluation studies say. Retrieved April04, 2014,
fromhttp://www.sri.com/policy/csted/reports/sandt/it/KulikITinK12_Main_Report.pdf.
Kutzler, B. (2003). CAS as pedagogical tools for teaching and learning mathematics. In J. T.
Fey, A. Cuoco, C. Kieran, L. McMullin, & R. M. Zbiek (Eds.), Computer Algebra
Systems in secondary school mathematics education (pp.33-52). Reston, VA:
NCTMPublications.
Lavicza, Z. (2010). Integrating technology into mathematics teaching: A review. ZDM: The
International Journal of Mathematics Education, 42(1), 105-119.
Lin, Y.C. & Yuan, Y. (2009). The elementary school teachers’ beliefs of integrating
calculators into mathematics instruction. Retrieved July 16, 2014, from
http://atcm.math and tech.org/EP2009/papers full/28/2009_17270.pdf.
Miles, M. B. & Huberman, M. A. Qualitative analysis: An expanded sourcebook (2nd ed.)
Thousand Oaks, CA: Sage.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) (2012). FATİH Projesi Hakkında.http://fatihprojesi.meb.gov.tr
24 Ocak 2015’te indirilmiştir.
331 MATEMATİK DERS KİTABI İÇERİKLERİNİN…
EVALUATIONOF MATHEMATICS TEXTBOOK…
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) (2013a). Ortaokul matematik dersi 5-8. sınıflar öğretim
programı. Ankara: MEB Talim Terbiye Başkanlığı Yayınları.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) (2013b). 2013-2014 Eğitim Öğretim Yılı Elektronik Ortamda
Hizmete Sunulan İlk ve Orta Öğretim Ders Kitapları. http://www.meb.gov.tr/2013-
2014-egitim-ogretim-yili-elektronik-ortamda-hizmete-sunulan-ilk-ve-orta-ogretim-ders-
kitaplari/duyuru/6319. 13 Mayıs 2014’te indirilmiştir.
Nasari, Y. G. (2008). The effect of graphing calculator embedded materials on college
students’ conceptual understanding and achievement in a calculus I course.
Unpublished PhD Thesis. Wayne State University.
National Council of Teachers of Mathematics (NCTM) (2000). Principles and standards for
school mathematics. Reston, VA: NCTM Publications.
Raines, M. J. & Clark M. L. (2011). A Brief Overview on Using Technology to Engage
Students in Mathematics. Current Issues in Education, 14(2), 1-6.
Severin, E. & Capota, C. (2011). The use of technology in education: Lessons from South
Korea. Washington: Inter-American Development Bank.
Sevimli, E. (2013). Bilgisayar Cebiri Sistemi destekli öğretimin farklı düşünme yapısındaki
öğrencilerin integral konusundaki temsil dönüşüm süreçlerine etkisi, Yayınlanmamış
Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Thomson, S. & Fleming, N. (2004). Summing it up: Mathematics achievement in Australian
schools in TIMSS 2002. Melbourne: ACER.
Tokpah, L. C. (2008). The effects of Computer Algebra Systems on students’ achievement in
mathematics. Unpublished PhD Thesis, Kent State University.
Tornroos, J. (2005). Mathematics textbooks, opportunity to learn and student achievement.
Studies in Educational Evaluation, 31, 315–327.
Ubuz, B. & Sarpkaya, G. (2014). İlköğretim 6. sınıf cebirsel görevlerin bilişsel istem
seviyelerine göre incelenmesi: ders kitapları ve sınıf uygulamaları. İlköğretim Online
Dergisi, 13(2), 594-606.
Yıldırım, A. & Şimşek, H. (2006). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri, (6.Baskı).
Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 332-350.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 332-350.
Investigation of the effects on Computer Attitudes and Computer Self-Efficacy to use of Augmented Reality in
Geometry Teaching
Emin İBİLİ1,* & Sami ŞAHİN2
1Aksaray University, Faculty of Education, Aksaray, TURKEY; 2Gazi
University, Faculty of Education, Ankara, TURKEY
Received : 11.02.2015 Accepted : 02.06.2015
Abstract – The aim of this study is to investigate the effect of augmented reality on students’ computer attitudes
and computer skills self-efficacy in teaching geometry. ARGE3D program was developed in order to display the
static 3D objects included in the geometrical shapes unit in the sixth grade mathematics book. Quasi-
experimental mixed research method was utilized in the study. The sample consisted of sixth grade students in
Aksaray. One control and one experimental group were established in each school (n=100). The experimental
groups received four weeks of instruction via ARGE3D and the control groups received standard text-book
instruction. Computer Skills Attitude Test, Computer Skills Self-Efficacy Test and were used to collect the
quantitative data. On the other hand, semi–structured interviews with both the students and the teachers, and
video captures during the implementation were used to collect qualitative data. The results showed that
ARGE3D did not significantly affect students’ computer-skills self-efficacy and computer skills attitudes in pre-
and post-application tests.
Key words: Augmented reality, geometry teaching, computer, attitude, self-sufficiency
DOI No: 10.17522/nefefmed.84518
Summary
Introduction and Purpose
Students' attitudes toward computer-aided education and self-efficacy perceptions play an
important role in the effectiveness of computer-aided education. Previous research on
computer skills attitudes and computer skills self-efficacy has shown that changes in students'
* Corresponding Author: Aksaray University, Department of Computer Education and Instructional Technology, Aksaray, TURKEY, E-Mail: [email protected] Note: This study was presented as a proceedings at 16th Academic Information System Conference 5-7 Februrary 2014, Mersin University.
333 GEOMETRİ ÖĞRETİMİNDE ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK KULLANIMIN …
INVESTIGATION OF THE EFFECTS ON COMPUTER ATTITUDES …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
computer skills attitude and computer skills self-efficacy affect their level of using computer
and may cause the teaching to be slower and less productive. Therefore, it is highly important
to research the changes in students' computer skills attitudes and computer skills self-efficacy
for the use of related technology while examining the use of new technologies in education
and its effect on the academic achievement. To this end, the effect of Augmented Reality
(AR), which enables 2D or 3D materials to be added on the real image simultaneously, aided
geometry teaching was researched. Within this context, the effect of AR on students'
computer skills attitude and computer skills self-efficacy and the cognitive and affective
learning for math class was examined.
Methodology
The quasi-experimental design was used in the research. The sample of the research is
composed of four 6th grade classes at two Ministry of National Education secondary schools
in the city center of Aksaray province. The research was conducted with total 100 students at
both schools with two experiment groups and two control groups. These groups are Group GP
Secondary School experimental group and MY Secondary School experimental group in
which education is aided with AR materials and GP Secondary School control group and MY
Secondary School control group in which education is conducted with printed textbooks and
not interfered whatsoever as seen in Figure 2. Two weekly course hours of the four-week
practice were taught through a computer and a projector in the classroom and the other two
hours were taught in the computer laboratory. ARGE3D software was developed so that
teachers and students can display static drawings both in textbooks and workbooks in 3D
dynamically and interactively. The data of the study is composed of data obtained from the
semi-structured interviews conducted with teachers and students with Computer Attitude
Scale developed by Loyd and Gressard (1984) and translated into Turkish language by
Berberoğlu and Çalıkoğlu (1992) and Computer Skills Self-Efficacy Scale developed by
Aşkar and Umay (2001).
Findings and Results
It is seen that iteration scores of students in the experimental and control groups at both
schools obtained from the computer skills self-efficacy scale did not exhibit any significant
difference in pre experimental and post-application tests (F(1,52)= 0.04, p>0.05), (F(1,44)= 1.41,
p>0.05). Accordingly, it was found that shared effects of being in different operation groups
and factors of iteration measures on the computer skills self-efficacy were not significant; in
other words, participating in AR-aided teaching programs was not effective in increasing
İBİLİ, E & ŞAHİN, S. 334
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
students' computer skills self-efficacy. The main effect of the measure for iteration scores'
averages in individuals' computer skills self-efficacy scores in pre and post-application tests
without exception of group was found to be (F(1,52)= 1.35, p>0.05), (F(1,44)= 1.63, p>0.05)
respectively in both schools. No significant difference (F(1,52)= 0.81, p>0.05), (F(1,44)= 0.09,
p>0.05) was found between total score averages obtained from iteration scores in both
schools.
It is also seen that students' iteration scores that they achieved in the computer attitude
scale at both schools in the experimental and control groups did not exhibit any significant
difference in pre and post-application tests (F(1,52)= 0.44, p>0.05), (F(1,44)= 0.48, p>0.05).
Accordingly, it was found that shared effects of being in different operation groups and
factors of iteration measures on the computer skills attitudes were not significant; in other
words, participating in AR-aided teaching programs was not effective in increasing students'
computer skills attitudes. The main effect of the measure for iteration scores' averages in
individuals' computer skills attitude scores in pre and post-application tests without exception
of group was found to be (F(1,52)= 0.06, p>0.05), (F(1,44)= 3,408, p>0.05) respectively in both
schools. No significant difference (F(1,52)= 0.71, p>0.45), (F(1,44)= 0.45, p>0.05) was found
between total score averages obtained from iteration scores in both schools. Accordingly,
participating in the AR-aided teaching programs did not affect students' computer skills
attitudes.
When looked at the qualitative findings obtained from the interviews with teachers
and students about the educational effect of AR materials, teacher reported that AR-aided
geometry teaching was quite useful for students' motivations and contributed to their
cognitive learning and attitudes toward math. However, teachers also reported that it
positively affected students with negative attitudes toward math; did not affect either
positively or negatively students with positive attitudes toward math. In terms of the use of
AR materials at the geometry class, they stated that it helped students materialize the abstract
math information in their minds and learn 3D geometry subjects much faster. Therefore, they
could solve more examples at the class.
When looked at teachers' and students' intentions toward the use of AR materials,
they emphasized that these materials should also be developed for other subjects and other
classes such as physics and chemistry, and they would like to use them in the next terms. In
addition, teachers also reported that AR materials were different than other dynamic geometry
software; students' attention and interest were at a higher level due to the physical interaction
335 GEOMETRİ ÖĞRETİMİNDE ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK KULLANIMIN …
INVESTIGATION OF THE EFFECTS ON COMPUTER ATTITUDES …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
with these materials; therefore, it was very useful to make the learning deeper, and students
stated that the class was very fun because they felt like playing games. However, they
reported that they experienced conflicts about mutual use of computers due to the differences
in students' interest and skills. This is supported by the interviews with students. Students said
that they disagreed with their friends while using computer, their friends did not succeed
adequately while displaying the AR materials and this affected them too.
Discussion and Conclusion
It was found that teaching geometry via ARGE3D did not change students' computer skills
self-efficacy and computer skills attitudes in pre and post application tests. The qualitative
findings obtained from the interviews with teachers and students show that AG-aided
geometry teaching positively contributed to students' cognitive learning. Moreover, teaching
geometry via ARGE3D was more effective on math attitudes of students with negative
attitude toward math and helped their fears and anxieties decrease. However, it did not affect
the fears and anxieties of students with positive attitude toward math whatsoever. In terms of
the usefulness of the AR technology, it is seen that students and teachers did not have
difficulty in using it and their intention to use the AR technology in the next classes
continued. It was also seen that AR-aided geometry teaching contribute to students' academic
achievement. Therefore, successful results could be achieved using it at other classes except
the geometry subjects in future studies.
İBİLİ, E & ŞAHİN, S. 336
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Geometri Öğretiminde Artırılmış Gerçeklik Kullanımın Öğrencilerin Bilgisayara Yönelik Tutumlarına ve
Bilgisayar Öz-Yeterlilik Algılarına Etkisinin İncelenmesi
Emin İBİLİ1,* & Sami ŞAHİN2
1Aksaray Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Aksaray, TÜRKİYE; 2Gazi
Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Ankara, TÜRKİYE
Makale Gönderme Tarihi: 11.02.2015 Makale Kabul Tarihi: 02.06.2015
Özet - Bu araştırmanın amacı, geometri öğretiminde artırılmış gerçekliğin kullanımın öğrencilerin bilgisayara
yönelik tutumlarına ve bilgisayar öz yeterlilik algılarına etkisini incelemektir. Araştırmada yarı deneysel karma
araştırma yöntemi kullanılmıştır. Bu sebeple 6. sınıfta öğrenim gören iki okuldaki bir deney ve bir kontrol grubu
olmak üzere toplam dört gurup (n=100) ile yürütülmüştür. Kontrol gurubu öğrencilerine sadece basılı ders
kitapları ile desteklenen öğretim yapılırken deney gurubu öğrencilerine ise artırılmış gerçeklik teknolojisi
kullanılarak geliştirilen ARGE3D yazılımı ile desteklenen öğretim yapılmıştır. ARGE3D 6. Sınıf matematik ders
kitabındaki geometrik cisimler ünitesinde yer alan üç boyutlu geometrik çizimlerin etkileşimli ve dinamik bir
şekilde görüntülenebilmesine imkan tanımaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak Bilgisayar Yönelik
Tutum Anketi, Bilgisayar Öz Yeterlilik Algısı Ölçeği kullanılmıştır. ARGE3D ile desteklenen geometri
öğretiminin öğrencilerin deney öncesinden deney sonrasına bilgisayar öz yeterlilik algılarını ve bilgisayara
yönelik tutumlarını değiştirmediği bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Artırılmış gerçeklik, geometri öğretimi, bilgisayar, tutum, öz-yeterlilik
Giriş
Bilgisayar destekli eğitimin etkililiğinde öğrencilerin bilgisayar destekli eğitime ilişkin
tutumları ve öz-yeterlik algıları önemli rol oynamaktadır. Petty ve Cacioppo (1996)’ ya göre
tutum insanların herhangi bir nesneye, insana ve konulara ilişkin olumlu ya da olumsuz
duygularıdır ve tutum öğretimin etkililiği ile yakından ilgilidir. Bilgisayara yönelik tutum ise
bireylerin bilgisayarı bir öğrenme aracı olarak görmesinde ve bilgisayarın gelecekte öğrenme
* İletişim: Aksaray Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü,
Aksaray, Türkiye, E-Mail: [email protected] Not: Bu çalışma 5-7 şubat 2014 tarihinde düzenlenen Akademik Bilişim 2014 konferansı Mersin’de bildiri
olarak sunulmuştur.
337 GEOMETRİ ÖĞRETİMİNDE ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK KULLANIMIN …
INVESTIGATION OF THE EFFECTS ON COMPUTER ATTITUDES …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
ve çalışma ortamlarında tercih edilip kullanılmasında önemli bir rol oynamaktadır (Teo,
2008). Öz-yeterlik algısı ise Bandura (1986) tarafından geliştirilen sosyal bilişsel teoriye
dayanmaktadır. Bandura’ya göre öz yeterlilik, davranışların oluşmasında etkilidir ve bireyin
gerekli etkinlikleri organize ederek başarılı bir şekilde performansı sergileyebilmesi için kendi
kapasitesine ilişkin yargısıdır. Bu nedenle öz yeterlilik algısı bireyin motivasyonunu yüksek
tutarak belirli davranışları göstermesinde önemli rol oynamaktadır. Bilgisayar öz yeterlilik
algısı ise Compeau ve Higgins (1995) tarafından öz yeterlilik kavramından faydalanılarak
bireyin bilgisayar kullanıma becerisine yönelik yeterliliklerini tespit etmek amacıyla ortaya
konmuştur. Compeau ve Higgins (1995)’e göre öz yeterlik bireylerin bilgisayar kullanımına
yönelik gelecekte neler yapabileceğine olan inançlarını tespit etmekte önemli bir değişkendir.
Aşkar ve Umay (2001) bilgisayar kullanmayı gerektiren etkinliklere katılmada bilgisayar öz-
yeterlik inancı yüksek olan bireylerin daha istekli olduklarını ve beklentilerinin de yüksek
olduğunu belirtmişlerdir. Bilgisayara yönelik tutum ve öz yeterlilik ile ilgili araştırmalar
incelendiğinde öğrencilerin bilgisayara yönelik tutum ve öz yeterlilik algılarındaki
değişimlerin onların bilgisayar kullanım düzeylerini etkilediğini ve öğretimin istenilenden
daha yavaş ve daha az verimli olabilmesine neden olduğu ortaya konmuştur (Compeau ve
Higgins 1995; Aşkar ve Umay 2001; Saparniene ve diğ., 2005). Akkoyunlu ve Orhan (2003)
olumlu deneyimlerin bilgisayar öz yeterlilik algılarını olumlu etkilediği, olumsuz
deneyimlerin ise negatif yönde etkisinin olduğunu belirtmiştir. Bu sebeple yeni teknolojilerin
eğitimde kullanımı ve akademik başarısı üzerindeki etkisi incelenirken ilgili teknoloji
kullanıma yönelik öğrencilerin tutum ve öz yeterlilik algılarındaki değişimlerin de
araştırılması oldukça önem teşkil etmektedir.
Gelişen teknolojilerle birlikte adını sıkça kullanmaya başladığımız Artırılmış
Gerçeklik (AG), kameradan alınan gerçek görüntü üzerine sanal nesnelerin eklenmesiyle
oluşan canlı ve etkileşimli bir ortamdır (Milgram vd., 1994). Bir başka tanıma göre ise AG,
gerçek görüntü üzerine eş zamanlı olarak metin, resim, ses vb. bilgilerin eklenmesiyle
kullanıcıların gerçek dünyayı gelişmiş, zenginleşmiş ya da artırılmış gibi görmesini
sağlamaktadır (Gonzato vd., 2008). Teknolojinin gelişmesine paralel olarak AG teknolojisi
eğitim, pazarlama, sağlık ve askeri alanların yanı sıra spor, tasarım gibi farklı alanlarda da
kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. AG teknolojisinin sunmuş olduğu gerçek dünya
görüntüleri üzerine eş zamanlı bir şekilde dijital bir katman ekleyerek çoklu ortam içeriği
sunma özelliği sayesinde sanal öğrenme nesneleri ve ders kitapları birlikte
kullanılabilmektedir. Bir başka ifade ile AG teknolojisinin kitap gibi gerçek ortamdaki
fiziksel nesneler aracılığı ile ortama sunulan dijital nesneler üzerinde kullanıcı kontrolüme
İBİLİ, E & ŞAHİN, S. 338
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
imkan tanıması sayesinde ortamın işlevsel zenginliği artmakta ve birey keşfederek öğrenme
gerçekleştirmektedir. The New Media Consortium (NMC) 2004 yılından itibaren her yıl
düzenli olarak eğitim teknolojileri alanında gelecek yıllarda karşımıza çıkacak teknolojileri
araştırmakta ve raporlaştırmaktadır. NMC tarafından yayımlanan 2008 yılı horizon raporunda
AG teknolojisi yakın gelecekte eğitimde etkisi olacak teknolojiler arasında ön görülmüş, 2010
yılından itibaren ise mobil cihazlarla, 2013 yılından itibaren ise giyilebilir teknolojiler ile
yapılan eğitim de önemli rol oynayacağı tahmin edilmiştir.
AG’nin olumlu etkilerinin yanında AG’nin sınırlılıkları da bulunmaktadır. Fonseca ve
diğerleri (2013) özellikle uygun bir rehber ve anlamlı görevler eşliğinde AG uygulamalarının
kullanılması gerektiğini, aksi takdirde AG uygulamaların eğitsel etkisi ile öğrencilerin derse
yönelik tutumlarında düşüşlerin olabileceğini vurgulamışlardır. Buna ek olarak öğrencilerin
AG ortamlarındaki deneyimlerinden kazandıkları bilgileri genelleyebilecekleri için yanlış
bilgilerin kalıcı olarak öğrenilmesine sebep olabileceği ve gerçek ortamdaki kullanımlarının
doğurabileceği tehlikeler konusunda öğrencilerin uyarılması gerektiğini belirtmişlerdir.
Teknolojik açıdan ise AG öğretim yazılımlarının basit modellerin görselleştirilmesinde
kullanışlı olduğunu ancak detaylı ve yüksek boyutta ses dosyası içeren karmaşık modellerin
görselleştirilmesinde ise kullanışlı bir sistem olmadığını tespit etmişlerdir. Wojciechowski ve
Cellary (2013), öğrencilerin AG destekli öğretime yönelik olumlu tutumlarının AG’nin yeni
bir teknoloji olmasından kaynaklandığını ve zamanla bu olumlu tutumun ortadan kalkacağını
belirtmiştir. Bununla birlikte AG destekli öğretimin eğitsel etkisinin daha çok öğrenme
nesnelerinin ve öğrenme durumlarının kalitesine bağlı olduğundan etkileşimli 3D öğrenme
ortamlarının geliştirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Aksi taktirde AG ortamları ile
öğrencilerin aktif katılımın sağlanamayacağını, bu sebeple de algılan eğlence ve motivasyon
üzerinde etkili olamayacağını belirtmişlerdir. Ayrıca pek çok araştırmacı AG ile etkileşimin
öğrencilerin öğrenme zorluklarını gidermediği takdirde öğrenme sürecini engelleyebileceğini
ve öğrencilerin derse motive edilemeyeceğini vurgulamıştır. Öğretim elemanlarının ise
öğrencilere gerekli zamanı ayırması, istekli olması ve AG kullanımı konusunda eğitilmeleri
gerektiğini belirtmişlerdir. Aksi takdirde öğrencinin derse olan motivasyonun düşeceğini, AG
teknolojisinin kullanımına yönelik olumlu tutumun azalacağını ve öğrencide konuya karşı ilgi
eksikliği oluşacağına vurgu yapmışlardır (Fonseca ve diğerleri, 2013; İbili, 2013).
TUBİTAK BT0103, İnsan Bilgisayar Etkileşimi Çağırısı’nda da görüldüğü üzere AG
projelerinin FATİH projesi kapsamında desteklendiği görülmektedir. Buna göre AG’nin orta
ve uzun vadede derslerdeki kullanımının yaygınlaşacağı söylenilebilir. Ancak AG’nin
339 GEOMETRİ ÖĞRETİMİNDE ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK KULLANIMIN …
INVESTIGATION OF THE EFFECTS ON COMPUTER ATTITUDES …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
faydaları ve sınırlılıkları dikkate alındığında bu uygulamaların okullarımızdaki kullanımın
öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal öğrenmelerine etkisinin araştırılması son derece önemlidir.
Aksi takdirde sadece AG’nin teknolojik boyutunun araştırılması eğitsel açıdan zayıf olan AG
öğretim materyallerin üretilmesinin önünü açacaktır. Bu sebeple bu çalışmada AG'nin
teknolojik boyutunun ötesinde AG öğretim materyalleri ile desteklenen geometri öğretiminin
öğrencilerin bilgisayara yönelik tutumlarına, bilgisayar öz yeterlilik algılarına etkisinin
araştırılması amaçlanmaktadır.
Yöntem ve Örneklem
Öncelikle gerçek dünya görüntüleri üzerine eş zamanlı olarak 3D geometrik nesnelerin
eklenebilmesini sağlayan ve ortama sunulan bu nesneler üzerinde kullanıcı kontrolüme imkan
tanıyan Şekil 1’de örnek ekran görüntüsü verilen AG geometri kitabı yazılımı (ARGE3D)
geliştirilmiştir.
Şekil 1 ARGE 3D’de örnek ekran görüntüsü.
ARGE3D geometri kitabı yazılımı ile 3 boyutlu dijital materyaller içinde yaşadığımız
gerçek Dünya görüntüleri üzerine eş zamanlı olarak aktarılmaktadır. Sanal ortama ait olan bu
materyaller klavye, fare veya yön tuşlarını kullanmaksızın küp üzerindeki işaretleyiciler ile
hareket ettirilebilmekte ve bu sayede 3 boyutlu nesneler farklı açılardan
İBİLİ, E & ŞAHİN, S. 340
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
gözlemlenebilmektedir. Ayrıca küp yüzeylerindeki işaretleyiciler üzerinde görüntülenen bu
dijital materyaller küpü hareket ettirmeden de x-y ekseninde otomatik olarak
döndürülebilmekte ve istenilen oranda büyültüp küçültebilmektedirler.
Araştırmada yarı deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi Aksaray ili
merkezinde yer alan MEB’e bağlı iki ortaokuldaki toplam dört adet 6. Sınıf şubeden
oluşmaktadır. İki deney ve iki kontrol gurubu ile yürütülen araştırmaya toplam 100 öğrenci
katılmıştır. Deney gurupları AG materyalleri ile desteklenen öğretimin yapıldığı GP
Ortaokulu ve MY Ortaokulu deney guruplarıdır. Kontrol gurupları ise yine aynı okullardaki
basılı ders kitapları ile öğretim yapılan guruplardır. Uygulama haftada iki ders saati olmak
üzere teorik (sınıf ortamında) ve iki ders saati de uygulamalı (bilgisayar laboratuvar
ortamında) olmak üzere 4 hafta sürmüştür. Deney guruplarındaki öğretmen ve öğrenciler ders
ve çalışma kitaplarının geometrik cisimler ünitesinde yer alan statik çizimleri ARGE3D
yazılımı ile 3 boyutlu bir şekilde görüntüleyerek Şekil 2’deki gibi dinamik ve etkileşimli bir
şekilde işlemişlerdir.
Şekil 2 ARGE3D örnek uygulama görüntüsü
Veri Toplama Araçları
341 GEOMETRİ ÖĞRETİMİNDE ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK KULLANIMIN …
INVESTIGATION OF THE EFFECTS ON COMPUTER ATTITUDES …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Çalışmanın verilerini Loyd ve Gressard (1984) tarafından geliştirilen, Berberoğlu ve
Çalıkoğlu (1992) tarafından ise Türkçeye çevrilen Bilgisayara Yönelik Tutum Ölçeği, Aşkar
ve Umay (2001) tarafından geliştirilen Bilgisayar Öz Yeterlilik Algısı Ölçeği ile öğretmen ve
öğrencilerle yapılan yarı yapılandırılmış görüşme verileri oluşturmaktadır. Yarı
yapılandırılmış görüşme verileri AG materyalinin kullanışlılığını, bu materyaller ile
desteklenen geometri öğretiminin eğitsel açıdan etkililiğini ve AG materyallerinin gelecek
derslerdeki kullanımına yönelik niyetleri tespit etmek amacı ile hazırlanmıştır. Görüşme
soruları geliştirilirken ölçme aracının kullanılacağı amaç için uygun olup olmadığına yönelik
alan uzmanlarının görüşleri alınmış ve elde edilen nitel veriler ise nicel verilerle elde edilen
bulguları desteklemede kullanılmıştır.
Bulgular
AG destekli geometri öğretiminin öğrencilerin bilgisayar öz yeterlilik algıları üzerindeki
etkisine yönelik bulgular ve yorumlar
GP Ortaokulu’ndaki ve MY Ortaokulu’ndaki deney ve kontrol gurubundaki
öğrencilerin bilgisayar öz-yeterlilik algısına ilişkin ortalama puan ve standart sapma değerleri
Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo 1 GP Ortaokulu öğrencilerinin bilgisayar öz-yeterlilik algısı ölçeğinden elde edilen
ortalama ve standart sapma değerleri
Görüldüğü üzere GP Ortaokulu’ndaki deney gurubu öğrencilerin bilgisayar öz-
yeterlilik algısı ortalama puanları deney öncesi 66,07 iken deney sonrası 67,65 olmuştur.
Kontrol gurubu öğrencilerin ortalama puanları ise 64,39 iken 65,46 olmuştur. MY
Ortaokulundaki deney gurubu öğrencilerin ise deney öncesi ortalama puanları 66.17 iken
deney sonrası 66.04 olmuştur. Kontrol gurubundaki öğrencilerin aynı ortalama puanları ise
68.82 iken 65.21 olmuştur. Buna göre deney ve kontrol gruplarının yineleme puanlarında
deney öncesinden deney sonrasına farklılık olduğu söylenebilir. Gözlenen farkın anlamlı bir
Grup Ön Test Son Test N X S X S
GP Ortaokulu
Deney 26 66.07 6.97 67.65 9.97 Kontrol 28 64.39 8.40 65.46 9.94
MY Ortaokulu
Deney 23 66.17 10.75 66.04 13.14 Kontrol 23 68.82 9.86 65.21 10.83
İBİLİ, E & ŞAHİN, S. 342
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
farklılık gösterip göstermediğine ilişkin karışık ölçümler için iki faktörlü ANOVA sonuçları
Tablo 2 ve Tablo 3'de verilmiştir.
Tablo 2 GP Ortaokulu öntest-sontest bilgisayar öz yeterlilik algısı puanlarına ilişkin
ANOVA sonuçları
Varyansın Kaynağı KT sd KO F p Gruplararası Deney-Kontrol Hata
6568.41 53 225,51 101.14 1 101.14 0,813 0,371 6467.27 52 124.37
Gruplariçi Ölçüm(Öntest-Sontest) Grup*Ölçüm Hata
1865.09 54 83.91 47.27 1 47.27 1,354 0,250 1.72 1 1.72 0,049 0,825 1816.10 52 34.92
Toplam 8433.50 108 309,42
Tablo 3 MY Ortaokulu öntest-sontest bilgisayar öz yeterlilik algısı puanlarına ilişkin
ANOVA sonuçları
Varyansın Kaynağı KT sd KO F p Gruplararası Deney-Kontrol Hata
8927,17 45 19.17 1 19,17 0,095 0,76 8908 44
Gruplariçi Ölçüm(Öntest-Sontest) Grup*Ölçüm Hata
2308.99 46 80.39 1 80.39 1.63 0.207 69.56 1 69.56 1.41 0.240 2159.04 44 49.069
Toplam 11236,16 91
Tablo 2 ve Tablo 3'e göre her iki okulda da sırasıyla deney ve kontrol grubuna katılan
öğrencilerin yineleme puanlarının deney öncesinden deney sonrasına anlamlı bir farklılık
göstermediği görülmektedir (F(1,52)= 0.049, p>0.05), (F(1,44)= 1.41, p>0.05). Bu sonuca göre
farklı işlem gruplarında olmak ile yineleme ölçümler faktörlerinin bilgisayar öz yeterlilik
algılarındaki ortak etkilerinin anlamlı olmadığı, bir başka deyişle AG destekli öğretim
programına katılmanın öğrencilerin bilgisayar öz yeterlilik algılarını artırmada etkili olmadığı
görülmektedir. Yineleme puanlarının grup ayırımı yapmaksızın bireylerin deney öncesinden
deney sonrasına bilgisayar öz yeterlilik puanlarındaki ortalamalarına ilişkin ölçümün temel
etkisi ise her iki okulda sırasıyla (F(1,52)= 1.35, p>0.05), (F(1,44)= 1.63, p>0.05) bulunmuştur.
Yineleme puanlarından elde edilen toplam puanların ortalamaları arasında da her iki okulda
343 GEOMETRİ ÖĞRETİMİNDE ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK KULLANIMIN …
INVESTIGATION OF THE EFFECTS ON COMPUTER ATTITUDES …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
(F(1,52)= 0.81, p>0.05), (F(1,44)= 0.09, p>0.05) anlamlı fark bulunmamıştır. Bayturan (2011)
bilgisayar destekli matematik eğitiminin öğrencilerin matematik başarısını arttırdığını,
öğrencilerinin matematiğe yönelik tutum, bilgisayara yönelik tutum ve bilgisayar öz-yeterlik
algılarında uygulama sonucunda anlamlı bir farklılık bulmamıştır. Ayrıca, öğrencilerin
bilgisayar destekli öğretimle yapılan uygulamaya yönelik görüşlerinin olumlu olduğunu
belirtmiştir. Bu araştırmada, Bayturan'ın (2011) araştırmasıyla benzer sonuçlar ortaya
çıkmıştır. Bayırtepe ve Tüzün (2007) bilgisayar oyunları ile desteklenen öğretimin 7. Sınıfta
öğrenim gören öğrencilerin bilgisayar dersindeki donanım konusuna yönelik başarılarına ve
bilgisayar öz-yeterlik algılarına etkilerini araştırmışlardır. Sonuç olarak bilgisayar temelli
oyun ortamında öğrenim gören öğrencilerin bilgisayar öz yeterlilik puanları ile anlatıma
dayalı öğrenme ortamındaki öğrencilerin puanları arasında anlamlı bir farkın oluşmadığını
bulmuşlardır. Uzun ve arkadaşları (2010) ilköğretim ikinci kademede yer alan öğrencilerin
bilgisayar kullanma sıklıklarının bilgisayar öz-yeterlik algıları üzerindeki etkisini farklı
değişkenler açısından araştırmışlardır. Çalışma sonunda bilgisayar kullanma sıklığının 6. ve
7. sınıf öğrencilerinin bilgisayar öz-yeterlik algıları üzerindeki etkisinin istatistiksel olarak
pozitif yönde anlamlı olduğunu bulurken 8. sınıf öğrencilerinde anlamlı bulmamışlardır. Bu
sonuçlar, deneyimin bilgisayar öz-yeterlik algısı üzerinde olumlu etkisinin olduğunu, öz-
yeterliğin zaman ve deneyimler aracılığıyla gelişen bir algı olduğunu, bu sebeple de AG
destekli öğrenme ortamına katılmanın öğrencilerin bilgisayar konusunda yeterince deneyimli
olmalarından dolayı dört haftalık sürede değiştirmediği söylenebilir.
AG destekli geometri öğretiminin öğrencilerin bilgisayara yönelik tutumları üzerindeki
etkisine yönelik bulgular ve yorumlar
GP ve MY Ortaokulundaki deney ve kontrol gurubundaki öğrencilerin bilgisayara
yönelik tutum ölçeğinden aldıkları öntest ve sontest puanlarına ilişkin ortalama puan ve
standart sapma değerleri ise Tablo 5 ve Tablo 6’da verilmiştir.
Tablo 4 GP Ortaokulu öğrencilerinin bilgisayara yönelik tutum ölçeğinden elde
edilen ortalama ve standart sapma değerleri
Grup Ön Test Son Test N X S X S
GP Ortaokulu
Deney 26 145.34 24.50 141.57 19.08 Kontrol 28 144.03 31.17 145.57 22.32
MY Ortaokulu
Deney 23 148,60 26,61 144,00 27,12 Kontrol 23 152,39 19,81 149.17 19,62
İBİLİ, E & ŞAHİN, S. 344
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 4’de görüldüğü üzere GP Ortaokulu’ndaki deney grubu öğrencilerin deney
öncesi ortalama puanları 145.34 iken deney sonrası 141.57 olmuştur. Kontrol gurubu
öğrencilerin aynı ortalama puanları ise 144.03 iken 145.57 olmuştur. MY Ortaokulu’ndaki
öğrencilerin deney öncesi ortalama puanları 148.60 iken deney sonrası 144.00 olmuştur.
Kontrol gurubundaki öğrencilerin aynı ortalama puanları ise 152.39 iken 149.17 olmuştur.
Buna göre, deneysel işlem sonunda her iki okuldaki deney ve kontrol guruplarının yineleme
puanlarında farklılık olduğu söylenebilir. Bu farkın anlamlı bir farklılık gösterip
göstermediğine ilişkin iki faktörlü ANOVA sonuçları Tablo 5 ve Tablo 6’da verilmiştir.
Tablo 5 GP Ortaokulu Öntest-Sontest Bilgisayar Tutum Ölçeğinden elde dilen puanlarına
ilişkin ANOVA sonuçları.
Varyansın Kaynağı KT Sd KO F p Guruplararası Deney-Kontrol Hata
40232.51 53 55.23 1 55.238 0.71 0.790 40177.28 52 772.64
Guruplariçi Ölçüm Gurup*Ölçüm Hata
23874.3 54 28.46 1 28.46 0.063 0.803 202.68 1 202.68 0.446 0.507 23643.16 52 454.67
Toplam 63875.67 108
Tablo 6 MY Ortaokulu Öntest-Sontest Bilgisayar Tutum Ölçeğinden elde dilen puanlarına
ilişkin ANOVA sonuçları.
Varyansın Kaynağı KT sd KO F p Guruplararası Deney-Kontrol Hata
45459.821 45 461.261 1 461.261 0,451 0,505 44998.56 44 1022.695
Guruplariçi Ölçüm Gurup*Ölçüm Hata
4247.03 46 352.174 1 362.174 3,408 0,052 11.160 1 11.130 0,483 0,724 3883.696 44 88.266
Toplam 49706,851 91
Tablo 5 ve Tablo 6'ya göre her iki okulda da sırasıyla deney ve kontrol grubuna
katılan öğrencilerin yineleme puanlarının deney öncesinden deney sonrasına anlamlı bir
farklılık göstermediği görülmektedir (F(1,52)= 0.44, p>0.05), (F(1,44)= 0.48, p>0.05). Bu sonuca
345 GEOMETRİ ÖĞRETİMİNDE ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK KULLANIMIN …
INVESTIGATION OF THE EFFECTS ON COMPUTER ATTITUDES …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
göre farklı işlem guruplarında olmak ile yineleme ölçümler faktörlerinin bilgisayara yönelik
tutumlarındaki ortak etkilerinin anlamlı olmadığı yani AG destekli öğretim programına
katılmanın öğrencilerin bilgisayara yönelik tutumlarını da artırmada etkili olmadığı
görülmektedir. Yineleme puanlarının gurup ayırımı yapmaksızın bireylerin deney öncesinden
deney sonrasına bilgisayara yönelik tutum puanlarındaki ortalamalarına ilişkin ölçümün temel
etkisi ise her iki okulda sırasıyla (F(1,52)= 0.06, p>0.05), (F(1,44)= 3.408, p>0.05) bulunmuştur.
Yineleme puanlarından elde edilen toplam puanların ortalamaları arasında da her iki okulda
da sırasıyla (F(1,52)= 0.71, p>0.45), (F(1,44)= 0.45, p>0.05) anlamlı fark bulunmamıştır. Bu
sonuca göre AG destekli öğretim programına katılmanın öğrencilerin bilgisayara yönelik
tutumlarında etkili olmadığı görülmektedir. Area ve diğerleri (2010), Öğrencilerin eğer uygun
bir ortam ve öğretmen ile motive edilmezlerse uygulama başarısı azalacak, öğrencide konuya
karşı ilgi eksikliği ve BT teknolojisin kullanımına karşı olumsuz bir yargı oluşacağını
belirtmektedir. Zhang ve Espinoza (1998), bilgisayara yönelik tutumlar ile bilgisayar öz
yeterliği arasında doğrudan ilişki olduğunu belirtmektedir. Bilgisayar öz yeterliliğin ise kişisel
öz yeterlilik ile de doğrudan ilişkisinin olduğunu vurgulamaktadır. Doukakis ve arkadaşları
(2011) 25 ilköğretim öğretmenliği son sınıf öğrencisine teknoloji kullanımını teşvik etmek
amacı ile matematik yazılımı olan (ESPIM), Geometer‘s Sketchpad kullanarak uygulamalı
geometri eğitimi vermişlerdir. Uygulama sonunda öğrencilerin bilgisayara yönelik
tutumlarında, bilgisayar öz yeterlilik algılarında ve matematiğe yönelik öz değer algılarında
artışın olduğunu, bilgisayara yönelik tutumları ve bilgisayar öz yeterlilik algıları ile öğrenme
stilleri arasında korelasyonun olduğunu bulmuşlardır. Ancak bu çalışmada uygulama üç ay
süreyle devam etmiştir. Uygun ve Karakırık (2009) ise altı kazanımı temel alan bilgisayar
destekli öğretim yazılımı ile 4. Sınıf öğrencilerinin, kesirler konusundaki başarıya,
matematiğe ve bilgisayara karşı tutumlarını karşılaştırmıştır. Çalışmada bilgisayar yazılımı ile
desteklenen öğretim sınıflarında öğrencilerin akademik başarısının arttığı, bilgisayar
yazılımının kullanıldığı sınıflarda ve geleneksel yöntemle ders işlenen sınıflarda ise
matematiğe karşı tutum düzeylerinde bir değişmenin olmadığı sonucu elde edilmiştir. Ayrıca
deney grubu öğrencilerinin bilgisayara karşı tutumlarında bir artma gözlenmesine rağmen
istatistiksel olarak anlamlı çıkmadığı, öğrencilerin bilgisayara karşı olumlu bir tutum ve istek
sergiledikleri sonucu elde edilmiş.
AG kullanımının öğrencilerin derse yönelik bilişsel ve duyuşsal öğrenmelerine etkisi ve AG
teknolojisinin kullanışlılığına ilişkin nitel verilerden elde edilen bulgular ve yorumlar
İBİLİ, E & ŞAHİN, S. 346
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
AG öğretim materyallerinin kullanışlılığına yönelik öğretmen ve öğrencilerden elde
edilen nitel bulgular, ilk kullanımları esnasında kısa süreliğine zorluklar yaşadıklarını ancak
sonrasında bu materyalleri rahatlıkla kullanabildiklerini ifade etmişlerdir. Öğrencilerin ilgi ve
yeteneklerinin farklılıklar göstermesinden dolayı gurup temelli uygulamalarda gurup üyeleri
arasında anlaşmazlıklar yaşandığı, arkadaşlarının AG materyallerini görüntülerken yeteri
kadar başarılı olamamasına rağmen kullanmakta ısrarlı olduğunu ve bu sebeple de derse olan
dikkatlerinin zaman zaman dağıldığını belirtmişlerdir. Bujak ve diğerleri (2013)’ de
öğrencilerin ilgi ve yeteneklerinin farklılaşmasına bağlı olarak kullanım esnasında sıkıntılar
yaşanabileceğini ifade etmişlerdir.
AG öğretim materyallerinin bilişsel ve duyuşsal öğrenme açısından eğitsel etkililiğine
yönelik olarak öğrenci ve öğretmenlerden elde edilen bulgular ise derse yönelik olumlu
tutumun arttıkça AG’nin tutuma olan etkinin de azaldığını göstermektedir. Buna göre AG
destekli geometri öğretiminin yüksek düzeyde tutuma sahip öğrenciler üzerinde negatif yada
pozitif yönde her hangi bir etkisinin olmadığı ancak düşük düzeyde tutuma sahip öğrenciler
üzerinde ise olumlu etkisin olduğu söylenebilir. Bunun en önemli sebebi de AG destekli
geometri öğretiminin soyut matematik bilgisini zihninde canlandırmaya yardımcı olmasından
dolayı dersi daha az bilişsel çaba ile hızlı ve yapılandırarak öğrenmeye yardımcı olması ve
öğrencilerin derse olan korku ve endişelerinin azalmasında etkili olmasıdır. Ancak zihinde
canlandırmada her hangi bir sorunu olmayan öğrencilerin tutumları üzerinde ise her hangi bir
etkisinin olmadığı söylenebilir. Ayrıca Karaman (2000) öğrencilerin tahtadaki şekilleri
defterlerine geçirirken zorlandıklarını, nesneleri beceriyle kullanamadıkları ve onların farklı
yönlerden görünümlerini gözlerinde canlandıramadıklarını vurgulamıştır. Bu bağlam da AG
materyalleri öğretmenlere ek zaman kandırdığı, öğretmen ve öğrencilerin tahtaya çizmiş
oldukları eksik yada net olmayan çizimleri nedeni ile öğrencilerde oluşan kavram
yanılgılarının AG destekli öğretimde ortadan kalktığı da nitel verilerden elde edilen bir diğer
bulgudur.
Öğrenci ve öğretmenler sanal ortamdaki AG öğretim materyalleri ile fiziksel etkileşim
kurulabilmesinin derse olan dikkati artırdığını, daha derinlemesine öğrenmeye yardımcı
olduğunu ve oyun oynar gibi hissetmeleri sebebi ile dersin eğlenceli hale geldiğini
belirtmişlerdir. Bu sebeple de diğer dinamik geometri yazılımlarına göre avantajlarının olduğu
söylenebilir. Ayrıca öğrenciler AG öğretim materyallerini ileriki zamanlarda fizik, kimya
yada matematiğin diğer konularında da kullanmak istediklerini belirtmişlerdir. Bu bulgular
AG destekli geometri öğretiminin öğrencilerin derse yönelik tutumları üzerinde olumlu
347 GEOMETRİ ÖĞRETİMİNDE ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK KULLANIMIN …
INVESTIGATION OF THE EFFECTS ON COMPUTER ATTITUDES …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
etkisinin olduğunu gösteren diğer araştırma sonuçları ile paralellik göstermektedir
(Wojciechowski ve Cellary, 2013; Fonseca vd., 2014; Hwang ve diğerleri, 2009).
Sonuç
ARGE3D ile yapılan geometri öğretiminin öğrencilerin deney öncesinden deney
sonrasına bilgisayar öz yeterlilik algılarını ve bilgisayara yönelik tutumlarını değiştirmediği
bulunmuştur. Öğretmen ve öğrenci görüşmesinden elde edilen nitel bulgular ise AG destekli
geometri öğretiminin öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal öğrenmelerine olumlu katkı sağladığını
göstermektedir. Ayrıca matematiğe yönelik olumsuz tutuma sahip olan öğrencilerin
matematiğe yönelik tutumları üzerinde ARGE3D ile yapılan geometri öğretiminin daha etkili
olduğu, korku ve endişelerin azaltılmasına yardımcı olduğu görülmüştür. Ancak olumlu
yönde tutuma sahip olan öğrencilerin korku ve endişelerine bir etkisi olmamıştır. AG
teknolojisinin kullanışlılığına yönelik ise öğrenci ve öğretmenlerin kullanım esnasın da çok
fazla zorluk çekmedikleri ve bundan sonraki derslerde AG teknolojisinin kullanımına yönelik
niyetlerinin devam ettiği bulunmuştur. Bu sebeple bundan sonraki çalışmalarda geometri
konularının yanında diğer derslerde de kullanılarak başarılı sonuçlar elde edilebilir.
Kaynakça
Akkoyunlu, B., & Orhan, F. (2003). Bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi
(BÖTE)bölümü öğrencilerinin bilgisayar kullanma öz yeterlik inancı ile demografik
özellikleri arasındaki ilişki. The Turkish Online Journal of Educational
Technology, 2(3), 86-93.
Area, M., San Nicolás,M.B., & Fariña, E. (2010). Buenas prácticas de aulas virtuales en la
docencia universitaria semipresencial. Revista de Teoría de la Educación Sociedad de la
Información (TESI), 11 (3), 7-31. doi: http://hdl.handle.net/10366/72859
Aşkar, P., ve Umay, A. (2001). İlköğretim matematik öğretmenliği öğrencilerinin bilgisayarla
ilgili öz-yeterlik algısı. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 21(21).
Bandura, A. (1986). Social foundations of thought and action: A Social cognitive theory.
Englewood Cliffs, NJ: Prentice Hall.
Bayırtepe, E., ve Tüzün, H. (2007). Oyun-tabanlı öğrenme ortamlarının öğrencilerin
bilgisayar dersindeki başarıları ve öz-yeterlik algıları üzerine etkileri. Hacettepe
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 33, 41-54.
İBİLİ, E & ŞAHİN, S. 348
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Bayturan, S. (2011).Ortaöğretim matematik eğitiminde bilgisayar destekli
öğretimin,öğrencilerin başarıları, tutumları ve bilgisayar öz-yeterlik algıları üzerindeki
etkisi.Yayınlanmamış doktora tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir.
Berberoğlu, G., ve Çalıkoğlu. (1992). Türkçe, bilgisayar tutum ölçeğinin yapı geçerliliği.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 24(2), 841–846
Bujak, K. R., Radu, I., MacIntyre, B., Catrambone, R., Zheng, R., and Golubski, G. (2013). A
psychological perspective on augmented reality in the mathematics classroom,
Computers & Education, 68, 536-544
Champeny, L., Borgman, C. L., Leazer, G. H., Gilliland-Swetland, A. J.,Millwood, K. A.,
D’Avolio, L., Finley, J. R., Smart, L. J., Mautone, P. D., Mayer, R. E., and Johnson. R.
A. (2004, June). Developing a digital learning environment: An evaluation of design
and implementation processes. In Proceedings of the 4th ACM/IEEE-CS joint
conference on Digital libraries (JCDL ‘04), 37–46. ACM New York, NY, USA.
Compeau, D.R. ve Higgins, C.A. (1995). Computer self-efficacy: Development of a measure
and initial test, MIS Quarterly, 19(2), 189-211.
Doukakis, S., Moskofoglou, C.M., Phelan, M.E., and Roussos, P. (2010). Researching
technological and mathematical knowledge (TCK) of undergraduate primary teachers.
International Journal of TechnologyEnhanced Learning, Inderscience Publishers 2(4),
372-382
Fonseca, D., Martí, N., Redondo, E., Navarro, I., & Sánchez, A. (2014). Relationship between
student profile, tool use, participation, and academic performance with the use of
Augmented Reality technology for visualized architecture models. Computers in
Human Behavior, 31, 434-445.
Georgina, D. A., and Olson, M. R. (2007). Integration of technology in higher education: A
review of faculty self-perceptions. Internet and Higher Education, 11, 1–8.
Gonzato, J.-C., Arcila, T. and Crespin, B. (2008 December). Virtual objects onreal oceans,
GRAPHICON’2008, Russie, Moscou, 49–54.
Hwang, W.-Y., Su, J.-H., Huang, Y.-M., and Dong, J.-J. (2009). A Study of Multi-
Representation of Geometry Problem Solving with Virtual Manipulatives and
Whiteboard System. Educational Technology &Society, 12 (3), 229, 247.
İbili, E., (2013) Geometri dersi için artırılmış gerçeklik materyallerinin
geliştirilmesi,uygulanması ve etkisinin değerlendirilmesi,Yayımlanmamış Doktora Tezi,
349 GEOMETRİ ÖĞRETİMİNDE ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK KULLANIMIN …
INVESTIGATION OF THE EFFECTS ON COMPUTER ATTITUDES …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü.
Karaman, T. (2000). The relationship between gender, spatial visualization, spatial
orientation, flexibility of closure abilities and the performancesrelated to plane
geometry subject of the sixth grade students.Unpublished master’s thesis. Institute for
Graduate Studies in Scienceand Engineering of Boğaziçi University, İstanbul.
Loyd, B. H., and Gressard C. (1984). Reliability and factoral validity of computer attitude
scales. Educational, and Psychological Measurement, 44, 501-505
Martin, S., Diaz, G., Sancristobal, E., Gil, R., Castro, M., and Peire, J. (2011). New
technology trends in ducation: seven years of forecasts and
convergence.Computers&Education, 57, 1893-1906
Milgram, P., Takemura, H., Utsumi, A. and Kishino, F. (1994). Augmented reality: a class of
displays on the reality-virtuality continuum. In Proceedings of Telemanipulator and
Telepresence Technologies (SPIE), 282-292.
Olkun, S. & Aydoğdu, T. (2003). Üçüncü uluslararası matematik ve fenaraştırması (TIMSS)
nedir? neyi sorgular? örnek geometri soruları ve etkinlikler. İlköğretim Online, 2(1),
28–35.
Petty, R. E., & Cacioppo, J. T. (1996). Attitudes and persuasion: Classic and
contemporaryapproaches. Westview Press.
Saparniene, D., Merkys, G., and Saparnis, G. (2005) Students' Attitudes towards Computer:
Statistical Types and their Relationship with Computer Literacy, Paper presented at the
European Conference on Educational Research, University College (Dublin, Ireland,
Sep 7-10).
Teo, T. (2008). Pre-service teachers‟ attitudes towards computer use: A Singapore
survey,Australasian Journal of Educational Technology, 24(4):413-424.
Uygun, M., & Karakırık, E. (2010, 6-8 Mayıs). Kesirler konusundaki bir bilgisayar
yazılımının öğrencilerin başarı ve tutumlarına etkisinin incelenmesi. In Proceedings Of
9 Th Internatıonal Educatıonal Technology Conference, Hacettepe University, Ankara,
210-217.
Uzun, N., Ekici, G., Sağlam, N. (2010). İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Bilgisayar
Öz-Yeterlik Algıları Üzerine Bir Çalışma. Kastamonu Eğitim Dergisi, 18 (3), 775-788.
Wojciechowski, R., Cellary, W., (2013). Evaluation of learners' attitude toward learning in
ARIES augmented reality environments. Computers & Education, 68, 570-585
İBİLİ, E & ŞAHİN, S. 350
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Zhang, Y., and Espinoza, S. (1998). Relationships among computer self-efficacy, attitudes
toward computers, and desirability of learning computing skills. Journal of Research on
Technology in Education, 30(4), 420-436.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 351-374.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 351-374.
Secondary School Students’ Metaphors about Mathematical Problem and Change of Metaphors
according to Grade Levels
Dilek SEZGİN MEMNUN*
Uludağ University, Bursa, TURKEY
Received: 29.11.2013 Accepted: 29.12.2014
Abstract –This research is aimed to reveal metaphorical thoughts of secondary school students about
“mathematical problem” through metaphors and examine the changes of these metaphors according to grade
levels. A total of 754 students from 4 different schools in Bursa are asked to complete the phase of
“mathematical problem is like…. because…” with this aim. Students were given sheets and asked to write their
thoughts by focusing on one metaphor. The data of the research was analyzed through content analysis method.
The metaphors developed by secondary school students were determined, classified and categorized at this stage.
At the end of the study, a total of 514 valid metaphors were identified and they were classified under 8 different
categories. It has been understood that these secondary school students perceived the metaphorical problem as
complex and difficult. Besides, it has been indicated that metaphorical thoughts of secondary school fifth, sixth
and seventh grade students differentiated according to grade levels.
Key words: Mathematical problem, secondary school student, metaphor, content analysis. DOI No: 10.17522/nefefmed.30643
Summary
Introduction
Problem solving is very important in mathematics education. Because problem solving
is a necessity for the understanding of mathematical knowledge and gaining skills related to
these knowledge in mathematics education (Baki, 2006; Karataş & Güven, 2003). However,
* Corresponding Author: Dilek Sezgin MEMNUN, Assoc. Prof. Dr., Uludag University, Department of Elementary Education, Bursa, Turkey. E-Mail: [email protected] Note: This manuscript is an extended version of a poster presented in the International Symposium on Changes and New Trends in Education held on 22nd-24th November, 2013.
352 ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMİNE İLİŞKİN…
A RESEARCH ON CHANGES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ METAPHORS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
the idea of teaching mathematics related with solving problems begun to be explored in recent
years (Cai, 2003).
Mathematical problem-solving skills of individuals facilitate solutions to problems in
daily life (National Council of Teachers of Mathematics, 2000). Furthermore, there are also
benefits of problem-solving for individuals such as developing their responsibility and
confidence of individuals and improving motivation (Fisher, 1990; Cited in Çakmak, 2003).
However, it has been revealed that there are difficulties of secondary school students in
solving mathematical problems.
Individuals’ own beliefs are one of the factors that affect problem solving behavior
(Fitzpatrick, 1994; Van de Walle, 1994). Therefore, problem solving of individuals depends
on positive or negative thoughts and beliefs about math problems. Because of that, the
research is aimed to reveal metaphorical thoughts of secondary school students about
“mathematical problem” through metaphors and examine the changes of these metaphors
according to grade levels.
Methodology
Participants
A total of 754 fifth, sixth and seventh grade students, who were studying at four
different schools during the 2012-2013 academic year, including 241 fifth grade, 254 sixth
grade and 259 seventh grade students participated in the research.
Data Collection and Analysis
Secondary school fifth, sixth and seventh grade students were asked to complete the
phrase of “mathematical problem is like.....because…..” to reveal their metaphors about
statistics. Students were given sheets and wanted to write their thoughts by one metaphor.
The data of the research was analyzed through content analysis method. Content
analysis is a scientific approach that facilitates the examination of verbal, written and other
materials in objective and systematic way (Tavşancıl ve Arslan, 2001).
Metaphors that were developed by secondary school students have been analyzed and
interpreted in three stages: Determination, classification and categorization of metaphors. For
the step of determination, the obtained data coded and listed according to the meanings. After
this, the codes were gathered together, and the similarities and differences between the codes
were examined in order to find out the categories. At this stage, it was examined how
conceptualization of mathematical problem was examined for each metaphor. The categories
SEZGİN-MEMNUN, D. 353
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
that were determined and codes were organized and defined under a total of 8 different
category. The data were analyzed using the Microsoft Excel and SPSS 16.0 program.
Results and Conclusion
The metaphors developed by secondary school students were determined, classified and
categorized at this stage. At the end of the study, a total of 514 valid metaphors were
identified and they were classified under 8 different categories by fifth, sixth and seventh
grade students. It has been understood that these secondary school students perceived
mathematical problem as complex and difficult. Besides, it has been indicated that
metaphorical thoughts of secondary school fifth, sixth and seventh grade students
differentiated according to grade levels.
354 ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMİNE İLİŞKİN…
A RESEARCH ON CHANGES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ METAPHORS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Ortaokul Öğrencilerinin Matematik Problemine ilişkin Sahip Oldukları Metaforlar ve Bu Metaforların Sınıf
Düzeylerine Göre Değişimi
Dilek SEZGİN MEMNUN†
Uludağ Üniversitesi, Bursa, TÜRKİYE
Makale Gönderme Tarihi: 29.11.2013 Makale Kabul Tarihi: 29.12.2014
Özet – Bu araştırmada, ortaokul öğrencilerinin matematik problemine ilişkin sahip oldukları metaforların ortaya
koyulması ve bu metaforların sınıf düzeylerine göre değişiminin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, 2012-
2013 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Bursa ilinde bulunan 4 farklı ortaokulda öğrenim görmekte olan ve
çalışmaya gönüllü toplam 754 öğrenciden “matematik problemi… gibidir, çünkü…” cümlesini tamamlamaları
istenmiştir. Araştırmaya katılan öğrencilere bu cümlenin yazılı olduğu kağıtlar dağıtılmış ve öğrencilerden
yalnızca bir metafor üzerinde yoğunlaşmaları istenmiştir. Elde edilen veriler içerik analizine göre
değerlendirilmiştir. Bu aşamada, öğrencilerin geliştirdikleri metaforlar belirlenmiş, sınıflandırılmış ve
kategorilere ayrılmıştır. Araştırmanın sonucunda, ortaokul öğrencileri matematik problemine ilişkin olarak 514
adet geçerli metafor ürettikleri görülmüştür. Bu metaforlar ortak özelliklerine göre 8 farklı kategoride
birleştirilmiştir. Araştırmaya katılan ortaokul öğrencilerinin matematik problemini karmaşık ve zor bir kavram
olarak algıladıkları anlaşılmıştır. Ayrıca, bu ortaokul öğrencilerinin matematik problemi için ürettikleri
metaforların sınıf düzeylerine göre farklılık gösterdiği ortaya koyulmuştur.
Anahtar kelimeler: Matematik problemi, ortaokul öğrencisi, metafor, içerik analizi.
Giriş
Problem çözme matematik eğitiminde oldukça önemlidir. Çünkü matematik eğitiminde
öğrencilere on yıllarda ülkemiz matematik dersi programlarında önem kazanan matematiksel
bilgiyi anlama ve bu bilgiler arasında ilişki kurma becerileri kazandırmak problem çözme ile
mümkün olmaktadır (Baki, 2006; Karataş ve Güven, 2003). Bununla birlikte, problem
çözmeye bağlı matematik öğretimi fikri son çeyrek yüzyılda yıllarda araştırılan bir konudur
(Cai, 2003).
† İletişim: Dilek Sezgin MEMNUN, Doç. Dr. Uludağ Üniversitesi, İlköğretim Bölümü, Bursa, TÜRKİYE E-Mail: [email protected] Not: Bu makale, 22-24 Kasım 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilen Uluslararası Eğitimde Değişim ve Yeni
Yönelimler Sempozyumu’nda poster bildiri olarak sunulmuş bir çalışmanın genişletilmiş bir versiyonudur.
SEZGİN-MEMNUN, D. 355
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Matematik eğitiminde önemli bir yeri olan matematik problemi için literatürde yapılmış
farklı tanımlamalar bulunmaktadır. Bunlardan birinde problem “bireyin çözümü bulmak için
istek veya ihtiyaç duyduğu, çözümü bulma konusunda organize bir hazırlığı olmadan çözüme
ulaşmak için çaba harcamak zorunda olduğu bir iş” olarak açıklanmıştır (Van de Walle, 1994:
39). Olkun ve Toluk (2003: 44) tarafından yapılan başka bir tanımda ise, “bireyde çözme
arzusu uyandıran ve çözüm prosedürü hazırda olmayan fakat bireyin bilgi ve deneyimlerini
kullanarak çözebileceği durumlar” olarak ifade edilmiştir. Problem çözme ise, "yeni durumlar
ile var olan durumlar arasındaki ilişkileri ortaya koyma ve belirli bir sonuca ulaşma" olarak
ifade edilebilir (Pesen, 2003: 52). Matematikte problem çözme ise, "sorunun mevcut bilgileri
ve işlem becerilerini kullanarak zihinsel etkinlikler vasıtasıyla ortadan kaldırılması"dır
(Bingham, 1998: 25). Etkili problem çözme için, bireylerin bilinenden farklı yolları denemesi
ve farklı fikirler üretmesi gereklidir.
Matematik problemi çözme becerisi, bireylerin günlük yaşamda sorunlara çözüm
üretmelerini de kolaylaştırmaktadır (National Council of Teachers of Mathematics, 2000).
Üstelik problem çözmenin "bireylerin sorumluluklarını geliştirme, güven ve kalıcı öğrenme
sağlama, motivasyonu arttırma" gibi yararları da bulunmaktadır (Fisher, 1990; Akt. Çakmak,
2003). Bununla birlikte, ülkemizde gerçekleştirilen farklı araştırmalarda (Arslan ve Altun,
2007; Gür ve Korkmaz, 2003; Işık ve Kar, 2011; Özsoy, 2005; Yazgan, 2007) matematik
derslerinde kazandırılmaya çalışılan bu problem çözme bilgi ve becerilerinin ortaokul
öğrencileri için istenen düzeyde olmadığı ve öğrencilerin problem çözmede zorlukları
bulunduğu ortaya koyulmuştur. Bu araştırmalardan Arslan ve Altun (2007) tarafından yedinci
ve sekizinci sınıf öğrencileri ile gerçekleştirdikleri araştırmanın sonunda, ortaokul
öğrencilerinin gerçek hayatta karşılaştıkları problemlerini çözebilmeleri için gerekli olan
yöntemleri ortaya koymada yetersiz oldukları açıklanmıştır. Işık ve Kar (2011) tarafından
yapılan araştırmanın sonucunda, ortaokul öğrencilerinin rutin olmayan problemleri çözmede
yeterli olmadıkları anlaşılmıştır. Özsoy (2005)’un ilköğretim beşinci sınıf öğrencileri ile
gerçekleştirdiği çalışmanın sonunda, yüksek başarılı öğrencilerin problemin çözümü ve
çözümün değerlendirilmesi aşamalarına ilişkin problemlerde başarılı olamadıkları ve düşük
başarılı öğrencilerin de problemi anlama aşamasında başarılı olmakla birlikte problemin
çözüm yollarını bulup uygulayamadıkları ve işlem yürütme davranışlarını gösteremedikleri
belirtilmiştir. Yazgan (2007) tarafından dördüncü ve beşinci sınıf öğrencileri ile
gerçekleştirdiği araştırmanın sonucunda, öğrencilerin kendilerine verilen eğitime rağmen
bağıntı arama ve problemi basitleştirme stratejilerinin kullanımında zorluklar yaşadıkları,
356 ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMİNE İLİŞKİN…
A RESEARCH ON CHANGES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ METAPHORS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
rutin olmayan problemleri zor buldukları anlaşılmıştır. Ayrıca, öğrenciler rutin olmayan
problemlerin mantık gerektirdiğini açıklamışlardır.
Problem çözme davranışını etkileyen faktörlerden biri de bireylerin kendisi hakkındaki
inançlarıdır (Fitzpatrick, 1994; Van de Walle, 1994). Bu nedenle, bireylerin problem
çözmeleri öncelikle matematik problemi hakkındaki olumlu ya da olumsuz düşüncelerine yani
bu konudaki inançlarına bağlıdır. Öğrencilerin matematik problemi hakkındaki algılarının
ortaya koyulmasında yararlanılabilecek en güçlü zihinsel araçlar da, ortaokul öğrencilerinin
matematik problemi ile alakalı oluşturdukları metaforlar olarak görülebilirler. Çünkü metafor
bireylerin olguları anlama ve açıklamada kullanabilecekleri aracı bir bilgi olarak görülebilir
(Saban, Koçbeker ve Saban, 2006). Metafor, yeni bilgi hakkındaki düşüncelerin somut bir
biçimde açıklanmasına ve detaylandırılmasına yardımcıdır (Senemoğlu, 2005: 564).
Matematik eğitimi araştırmacıları tarafından metafor analizinin yapıldığı araştırmalarda (Ada,
Yetim-Karaca ve Kale, 2013; Gür, Hangül ve Kara, 2013; Oflaz, 2011; Şengül ve Katrancı,
2012; Yılmaz, 2013) çoğunlukla öğrencilerin matematik ya da matematik öğretmeni
hakkındaki algılarının ortaya koyulması amaçlanmıştır. Bu nedenle, bu araştırmada yapılan
araştırmalardan farklı olarak ortaokul öğrencilerinin matematik problemine ilişkin algıları
incelenmesi, matematik problemine ilişkin sahip oldukları metaforların ortaya koyulması ve
bu metaforların sınıf düzeylerine göre değişiminin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla,
aşağıda yer alan araştırma problemlerine cevap aranmıştır:
1. Ortaokul öğrencilerinin matematik problemine ilişkin olarak geliştirdikleri metaforlar
ortak özellikleri bakımından hangi kategoriler altında toplanabilir?
2. Ortaokul beşinci sınıf öğrencilerinin matematik problemine ilişkin sahip oldukları
metaforlar nelerdir?
3. Ortaokul altıncı sınıf öğrencilerinin matematik problemine ilişkin sahip oldukları
metaforlar nelerdir?
4. Ortaokul yedinci sınıf öğrencilerinin matematik problemine ilişkin sahip oldukları
metaforlar nelerdir?
5. Ortaokul öğrencilerinin probleme ilişkin olarak ürettikleri ve farklı kategoriler altında
toplanan bu metaforlar sınıf düzeylerine göre farklılaşmakta mıdır?
Bu araştırmanın, ortaokul öğrencilerinin matematik problemine ilişkin sahip oldukları
metaforlarına yer vermesi, farklı sınıf düzeylerinden ortaokul öğrencilerinin probleme ilişkin
metaforlarını bir arada incelemesi ve beşinci, altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerinin bu
metaforlarının farklılaşmasını araştırması yönleriyle alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
SEZGİN-MEMNUN, D. 357
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Çünkü bu tür araştırmanın, ortaokul öğrencilerinin matematik problemi hakkındaki olumlu ve
olumsuz düşünce ve inançlarının anlaşılmasını ve böylelikle de öğrencilerin matematik
problemi çözmeye yaklaşımları hakkında da ipuçları sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca,
farklı sınıf düzeylerindeki ortaokul öğrencilerinin probleme ilişkin metaforlarının bir arada
incelenmesi de öğrencilerin yaşları, gördükleri matematik öğretim düzeyleri gibi durumlar
matematik problemine ilişkin bu metaforları hakkında fikir verebilir.
Yöntem
Bu bölümde; araştırmaya katılan ortaokul beşinci, altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerine,
bu ortaokul öğrencilerinin matematik problemi hakkında geliştirdikleri metaforların ortaya
koyulması, öğrencilerin geliştirdikleri bu metaforlarının sınıf düzeylerine göre değişiminin
incelenmesi amacıyla gerçekleştirilen veri toplamaya ilişkin bilgilere, kullanılan istatistiksel
analizlere yer verilmiştir.
Araştırma Yöntemi
Bu araştırmada nitel araştırma desenlerinden “olgubilim” deseni kullanılmıştır.
Olgubilim (fenomenoloji) deseni, farkında olmakla birlikte ayrıntılı bir anlayışa sahip
olmadığımız olgular üzerinde çalışılması durumlarını kapsar. Bir konu ya da olay hakkında
bireylerin görüşlerini almaya ve böylelikle de bir olguyu daha iyi tanımaya imkân
sağlamaktadır (Yıldırım ve Şimşek, 2006: 75-77).
Katılımcılar
Bu araştırma, 2012-2013 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Bursa ilinde bulunan
okullar arasından rasgele olarak seçilen 4 farklı ortaokulun beşinci, altıncı ve yedinci
sınıflarında öğrenim görmekte olan öğrenciler arasından olasılık temelli örnekleme
yöntemlerinden biri olan seçkisiz örnekleme yöntemi ile belirlenen toplam 754 ortaokul
öğrencisi oluşturmaktadır.
Seçkisiz örnekleme yönteminde, rastgele bir yöntemle örneklem seçimi vardır (Yıldırım
ve Şimşek, 2005: 104). Bu araştırmaya katılan öğrencilerin araştırmaya katılma konusunda
istekli öğrenciler olmalarına da özen gösterilmiştir. Bu öğrencilerin 241’i beşinci, 254’i altıncı
ve 259’u ise yedinci sınıf öğrencisidir. Araştırmanın 2012-2013 eğitim-öğretim yılı bahar
döneminin son iki ayında gerçekleşmiş olması nedeniyle, sekizinci sınıf öğrencilerine
ulaşılamamış ve bu öğrenci grubundaki öğrenciler araştırma kapsamına alınmamıştır.
Veri Toplama
358 ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMİNE İLİŞKİN…
A RESEARCH ON CHANGES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ METAPHORS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Araştırmaya katılan beşinci, altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerinden “matematik
problemi… gibidir, çünkü…” cümlesini tamamlamaları istenmiştir. Bu amaçla öğrencilere bu
cümlenin yer aldığı kağıtlar dağıtılmış ve öğrencilerden yalnızca bir metafor üzerinde
yoğunlaşmaları istenmiştir. Bu metaforu belirlemelerinin ardından, öğrencilerden
belirledikleri bu metaforlar için cümlenin ikinci kısmında bir gerekçe sunmaları istenmiştir.
Öğrencilerin bu cümleyi tamamlamaları yaklaşık 10 dakika sürmüştür.
Veri Analizi
Araştırma kapsamında elde edilen verilerin analizinde içerik analizi yöntemi
kullanılmıştır. İçerik analizinin amacı, araştırmada toplanan verilerin içerdiği mesajın ortaya
koyulabilmesi için sınıflandırılması ve sayısallaştırılmasıdır. Bu kapsamda, elde edilen veriler
sistemli verilere dönüştürülür yani kategorileştirilir. Ardından, araştırmaya katılan
öğrencilerin tamamının aynı şekilde anlamlandırabileceği kesin, belirli ve ayrıntılı kurallar
saptanır yani kategoriler tam olarak formüle edilir (Tavşancıl ve Aslan, 2001).
Ortaokul öğrencilerinin geliştirdikleri metaforlar üç aşamada analiz edilmiş ve
yorumlanmıştır: (1) Metaforların belirlenmesi, (2) Metaforların sınıflandırılması ve (3)
Metaforların kategorileştirilmesi. Elde edilen araştırma bulgularının analizinde, metaforların
belirlenmesi aşamasında beşinci, altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerinin geliştirdikleri
metaforlar alfabetik sıraya göre kodlanmış ve listelenmiştir. Metaforların sınıflandırılması
aşamasında, benzer metaforlar bulunur ve diğer metaforlarla ortak özelliklerine göre
sınıflandırılmıştır. Kategorileştirme aşamasında ise, metaforlar problem kavramı ile ilişkili
ortak özellikleri açısından analiz edilmiştir. Bu aşamada, her metaforun problemi nasıl
kavramsallaştırdığına bakılmıştır. Her bir metafor belli bir tema ile ilişkilendirilerek toplam 8
farklı kategori altında toplanmıştır. Ardından, kategorize edilen metaforlar araştırmacı
tarafından bir ay ara ile iki kez gözden geçirilmiştir.
Elde edilen verilerin sınıflandırılması, sayısallaştırılması ve kategorileştirilmesinde
Microsoft Excel ve SPSS 16.0 programları kullanılmıştır. Bu kapsamda, araştırma verilerinin
sayısallaştırılması ve kategorileştirilmesi aşamasında yüzde ve frekans değerleri
hesaplanmıştır. Ayrıca, araştırmaya katılan ortaokul öğrencilerinin geliştirdikleri kavramsal
kategorilerin sınıf düzeylerine göre karşılaştırılması da ki-kare bağımsızlık testi aracılığı ile
gerçekleştirilmiştir. Bu test için anlamlılık düzeyi .01 olarak alınmıştır.
SEZGİN-MEMNUN, D. 359
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Bulgular ve Yorum
Bu bölümde; araştırmaya katılan ortaokul öğrencilerinin matematik problemi için
geliştirdikleri metaforların ve bu metaforların sınıf düzeylerine göre değişiminin incelenmesi
amacıyla gerçekleştirilen istatistiksel analizler sonucunda ulaşılan araştırma bulgularına ve bu
bulgulara ilişkin olarak yapılan yorumlamalara yer verilmiştir.
Araştırmaya katılan beşinci, altıncı ve yedinci sınıf öğrencileri toplam 514 metafor
üretmişlerdir ve öğrencilerin geliştirdikleri bu metaforlar 8 kategoriye ayrılmıştır. Geliştirilen
metaforlara ilişkin kategoriler zor/karmaşık, önemli/değerli, korkutucu/sıkıcı, zevkli/ eğlenceli,
emek/beceri gerektiren, anlama/strateji kullanımı, fayda/bilgi kazanımına katkı ve kolaylık
şeklindedir.
Araştırmaya katılan ortaokul öğrencilerinin geliştirdikleri metaforların bu kategorilere
dağılımına ilişkin yüzde ve frekans değerleri Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo 1 Matematik Problemine İlişkin Üretilen Metaforların Farklı Kategorilere Dağılımı
Kategoriler f %
Zor/karmaşık 271 52.7 Emek/beceri gerektirme 55 10.7 Zevkli/eğlenceli 52 10.1 Anlama/strateji kullanımı 35 6.8 Fayda/bilgi kazanımına katkı 34 6.6 Korkutucu/sıkıcı 28 5.5 Önemli/değerli 20 3.9 Kolaylık 19 3.7 Toplam 514 100.0
Yukarıdaki tabloda verilen bilgiler incelendiğinde, araştırmaya katılan ortaokul beşinci,
altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerinin matematik problemine ilişkin olarak ürettikleri
metaforların yarısından fazlasının (%52.7) zor/karmaşık kategorisinde bulunan metaforlardır.
Üstelik bu ortaokul öğrencilerinin problem hakkında ürettikleri en az sayıda metafor kolaylık
kategorisine ilişkin metaforlarıdır. Bu durum, bu ortaokul öğrencilerinin matematik
problemini zor ve karmaşık bulduklarını gösterir niteliktedir.
Beşinci Sınıf Öğrencilerinin Geliştirdikleri Metaforlar
Araştırmaya katılan beşinci sınıf öğrencileri problem kavramına ilişkin toplam 178
metafor geliştirmişlerdir. Bu ortaokul beşinci sınıf öğrencilerinin geliştirdikleri metaforların
farklı 8 kategoriye dağılımına ilişkin yüzde ve frekans değerlerine Tablo 2’de yer verilmiştir.
360 ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMİNE İLİŞKİN…
A RESEARCH ON CHANGES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ METAPHORS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Tablo 2 Öğrencilerin Problem Hakkında Ürettikleri Metaforların Kategorilere Dağılımı
Kategoriler f %
Zor/karmaşık 81 45.5 Zevkli/eğlenceli 20 11.2 Emek/beceri geliştirme 20 11.2 Fayda/bilgi kazanımına katkı 19 10.7 Kolaylık 13 7.3 Önemli/değerli 11 6.2 Korkutucu/sıkıcı 7 3.9 Anlama/strateji kullanımı 7 3.9 Toplam 178 100.0
Tablodan anlaşılacağı üzere, araştırmaya katılan ortaokul beşinci sınıf öğrencilerinin
matematik problemine ilişkin olarak ürettikleri metaforların yarıya yakınının (%45.5)
zor/karmaşık kategorisinde bulunan metaforlar olması da, araştırmaya katılan beşinci sınıf
öğrencilerinin matematik problemini zor ve karmaşık bulduklarına işaret etmektedir.
Araştırmaya katılan bu beşinci sınıf öğrencilerinin zor/karmaşık kategorisine ilişkin
ürettikleri metaforların yüzde ve frekans dağılımı Tablo 3’te verilmiştir.
Tablo 3 Beşinci Sınıf Öğrencilerinin Zor/Karmaşık Kategorisine ilişkin Metaforları Zor/Karmaşık
Metafor adı f % Metafor adı f %
Sorun 9 11.1 Ağır bir şey kaldırma 1 1.2 Araba kullanma 6 7.4 Buz pateni yapma 1 1.2 Hayat 5 6.3 Dönme dolap 1 1.2 Uzun ve karmaşık yol 5 6.3 Ehliyet alma 1 1.2 Kör düğüm 5 6.3 Gemi kullanma 1 1.2 Bilgisayar 3 3.7 Gol atma 1 1.2 Tır kullanma 3 3.7 Hava durumu 1 1.2 Uçak kullanma 3 3.7 Kalem kırma 1 1.2 Bulmaca 3 3.7 Kavga 1 1.2 Akıl oyunları 2 2.5 Küre yapımı 1 1.2 Beyin 2 2.5 Labirent 1 1.2 Binicilik 2 2.5 Motorsiklet kullanma 1 1.2 Bomba 2 2.5 Motor tamir etme 1 1.2 Harita 2 2.5 Robot tasarlama 1 1.2 Kabus 2 2.5 Sarmaşık 1 1.2 Bisiklet kullanma 2 2.5 Satranç 1 1.2 İp çözme 2 2.5 Sınav 1 1.2 Sudoku 2 2.5 Yarışma 1 1.2 Tamir işi 2 2.5 Zekâ testi 1 1.2 Toplam 81 100.0
Beşinci sınıf öğrencilerinin önemi/değerli ve zevkli/eğlenceli kategorilerine ilişkin
olarak ürettikleri metaforların yüzde ve frekans dağılımına da Tablo 4’te yer verilmiştir.
SEZGİN-MEMNUN, D. 361
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 4 Beşinci Sınıf Öğrencilerinin Önemli/Değerli ve Zevkli/Eğlenceli Kategorilerine ilişkin Metaforlarının Frekans ve Yüzde Dağılımları
Önemli/Değerli Zevkli/Eğlenceli
Metafor adı f % Metafor adı f %
Güneş 4 36.4 Oyun 10 50 Aile 2 18.2 Lunapark 2 10 Bilgisayar 2 18.2 Bale yapma 1 5 Para 2 18.2 Bisiklet sürme 1 5 Altın 1 9.0 Kaykay sürme 1 5 Futbol 1 5 Televizyon 1 5 Top oynama 1 5 Uçuş 1 5 Yüzme 1 5 Toplam 11 100.0 Toplam 20 100.0
Yapılan incelemelerde, beşinci sınıf öğrencilerinin önemli/değerli kategorisine ilişkin
olarak toplam 11 metafor geliştirdikleri görülmektedir. Bununla birlikte, beşinci sınıf
öğrencileri zevkli/eğlenceli kategorisine ilişkin olarak da toplam 20 metafor geliştirmişlerdir.
Bu kategorilerden önemli/değerli kategorisinde öğrenciler problemi en çok güneşe
benzetmektedirler. Bunlardan zevkli/eğlenceli kategorisinde ise, beşinci sınıf öğrencileri
problemi en çok oyuna ve lunaparka benzetmektedirler.
Araştırmaya katılan bu öğrencilerin emek/beceri geliştirme kategorisine ilişkin olarak
ürettikleri metaforların yüzde ve frekans dağılımına Tablo 5’te yer verilmiştir.
Tablo 5 Beşinci Sınıf Öğrencilerinin Emek/Beceri Geliştirme Kategorisine İlişkin Sahip Oldukları Metaforlarının Frekans ve Yüzde Dağılımları
Emek/Beceri Gerektirme
Metafor adı f % Metafor adı f %
Hayat 3 15 Bilgisayar oyunu 1 5 Ağaç 2 10 Dağcılık 1 5 Bisiklet sürme 2 10 Dikiş dikme 1 5 Elma soyma 2 10 İnsan gücü 1 5 Meyve yetiştirme 2 10 İş 1 5 Oyun 2 10 Zekâ oyunu 1 5 Başarı 1 5 Toplam 20 100
Yukarıdaki tablodan görüldüğü üzere, beşinci sınıf öğrencilerinin emek/beceri
geliştirme kategorisine ilişkin toplam 20 metafor geliştirdikleri görülmektedir. Bu kategoride
beşinci sınıf öğrencileri matematik problemini en çok hayata benzetmektedirler.
362 ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMİNE İLİŞKİN…
A RESEARCH ON CHANGES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ METAPHORS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Araştırmaya katılan beşinci sınıf öğrencileri korkutucu/sıkıcı ve anlama/strateji
kullanımı kategorilerine ilişkin olarak ürettikleri metaforların yüzde ve frekans dağılımına ise
Tablo 6’da yer verilmiştir.
Tablo 6 Beşinci Sınıf Öğrencilerinin Korkutucu/Sıkıcı ve Anlama/ Strateji Kullanımı
Kategorilerine ilişkin Metaforlarının Frekans ve Yüzde Dağılımları
Korkutucu/Sıkıcı Anlama/Strateji Kullanımı
Metafor adı f % Metafor adı f %
Evcil hayvan yetiştirme 2 28.5 Çözülmesi gereken ip 2 28.5 Canavar 1 14.3 Anahtar 1 14.3 Kavga 1 14.3 Çekirdek 1 14.3 Kaktüs 1 14.3 Merdiven basamağı 1 14.3 Sonsuz 1 14.3 Satranç 1 14.3 Zehir 1 14.3 Çözüm yolu 1 14.3 Toplam 7 100.0 Toplam 7 100.0
Yukarıda yer alan tablo incelendiğinde, araştırmaya katılan beşinci sınıf öğrencilerinin
her iki kategoriye ilişkin olarak da toplam 7 metafor geliştirdikleri görülmektedir. Bu
kategorilerden korkutucu/sıkıcı kategorisinde beşinci sınıf öğrencileri problemi en çok evcil
hayvan yetiştirmeye benzetmektedirler. Bunlardan anlama/strateji kullanımı kategorisinde
ise, bu beşinci sınıf öğrencileri problemi en çok çözülmesi gereken ipe benzetmektedirler.
Beşinci sınıf öğrencileri fayda/bilgi kazanımına katkı ve kolaylık kategorilerine ilişkin
olarak ürettikleri metaforların yüzde ve frekans dağılımına ise Tablo 7’de yer verilmiştir.
Tablo 7 Beşinci Sınıf Öğrencilerinin Fayda/Bilgi Kazanımına Katkı ve Kolaylık Kategorilerine İlişkin Metaforlarının Frekans ve Yüzde Dağılımları
Fayda/Katkı Kolaylık
Metafor adı f % Metafor adı f %
Beyin 4 21.0 Bisiklet kullanma 3 23.1 Zekâ /zihin 4 21.0 Akan su 3 23.1 Elma 3 15.8 Hesap makinesi 2 15.4 İlaç 2 10.5 Yazı yazma 2 15.4 Meyve 2 10.5 Bebek işi 1 7.7 Ağaç 1 5.3 Koşu 1 7.7 Ceviz 1 5.3 Satranç 1 7.7 Ispanak 1 5.3 Satranç 1 5.3 Toplam 19 100.0 Toplam 13 100.0
Yukarıda yer alan tablo incelendiğinde, araştırmaya katılan beşinci sınıf öğrencilerinin
fayda/bilgi kazanımına katkı kategorisine ilişkin olarak toplam 19 metafor geliştirdikleri
SEZGİN-MEMNUN, D. 363
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
görülmektedir. Bu öğrenciler kolaylık kategorisine ilişkin olarak da toplam 13 metafor
geliştirmişlerdir. Bu kategorilerden fayda/bilgi kazanımına katkı kategorisinde beşinci sınıf
öğrencileri problemi en çok beyin ya da zekâya benzetmektedirler. Bunlardan kolaylık
kategorisinde ise, bu beşinci sınıf öğrencileri problemi en çok bisiklet kullanmaya ya da akan
suya benzetmektedirler.
Aşağıda yer alan Şekil 1’de araştırmaya katılan beşinci sınıf öğrencilerinin matematik
problemi için ürettikleri metaforlardan örnekler görülmektedir.
Şekil 1 Ortaokul Beşinci Sınıf Öğrencilerinin Matematik Problemi için Ürettikleri
Metaforlardan Örnekler
Altıncı Sınıf Öğrencilerinin Geliştirdikleri Metaforlar
Araştırmaya katılan ortaokul altıncı sınıf öğrencileri matematik problemi kavramına
ilişkin toplam 157 metafor geliştirmişlerdir. Bu öğrencilerin geliştirdikleri metaforların farklı
8 kategoriye dağılımına ilişkin yüzde ve frekans değerlerine Tablo 8’de yer verilmiştir.
Tablo 8 Altıncı Sınıf Öğrencilerinin Matematik Problemi Kavramına ilişkin olarak Ürettikleri Metaforların Farklı Kategorilere Dağılımı
Kategoriler f %
Zor/karmaşık 109 69.4 Korkutucu/sıkıcı 13 8.3 Zevkli/eğlenceli 9 5.7 Önemli/değerli 9 5.7 Anlama/strateji kullanımı 9 5.7 Emek/beceri geliştirme 8 5.2 Fayda/bilgi kazanımına katkı 0 0.0 Kolaylık 0 0.0 Toplam 157 100.0
Tablodan anlaşılacağı üzere, altıncı sınıf öğrencilerinin matematik problemine ilişkin
olarak ürettikleri metaforların büyük çoğunluğu (%69.4) zor/karmaşık kategorisinde bulunan
364 ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMİNE İLİŞKİN…
A RESEARCH ON CHANGES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ METAPHORS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
metaforlar olması da, altıncı sınıf öğrencilerinin problemi zor ve karmaşık bulduklarına işaret
etmektedir.
Araştırmaya katılan altıncı sınıf öğrencilerinin zor/karmaşık kategorisine ilişkin olarak
ürettikleri metaforların yüzde ve frekans dağılımına ise Tablo 9’da yer verilmiştir.
Yukarıdaki tabloda yer alan bilgiler incelendiğinde, altıncı sınıf öğrencilerinin
zor/karmaşık kategorisine ilişkin olarak toplam 109 metafor ürettikleri görülmektedir. Bu
kategori de, altıncı sınıf öğrencileri problemi en çok hayat ve labirente benzetmektedirler.
Tablo 9 Altıncı Sınıf Öğrencilerinin Zor/Karmaşık Kategorisine ilişkin Metaforlarının
Frekans ve Yüzde Dağılımları
Zor/Karmaşık
Metafor adı f % Metafor adı f %
Labirent 22 20.2 Ağaç dalları 1 0.9 Hayat 20 18.4 Alışveriş 1 0.9 Araç kullanma 12 11.0 Beyin 1 0.9 Bilmece-bulmaca 11 10.1 Deney 1 0.9 Düğüm 8 7.4 Gökyüzü 1 0.9 Puzzle-Sudoku 6 5.5 Harita 1 0.9 Sınav 4 3.7 Kek karışımı 1 0.9 Uzun ve karmaşık yol 4 3.7 Marul 1 0.9 İnsan 3 2.8 Orman 1 0.9 Sorun 3 2.8 Proje 1 0.9 Zeka küpü 2 1.8 Trafik 1 0.9 Resim 2 1.8 Yokuş 1 0.9 Toplam 109 100.0
Ortaokul altıncı sınıf öğrencilerinin önemli/değerli ve zevkli/eğlenceli kategorilerine
ilişkin olarak ürettikleri metaforların yüzde ve frekans dağılımı ise Tablo 10’da verilmiştir.
Tablo 10 Altıncı sınıf Öğrencilerinin Önemli/Değerli ve Zevkli/Eğlenceli Kategorilerine İlişkin Metaforlarının Frekans ve Yüzde Dağılımları
Önemli/Değerli Zevkli/Eğlenceli
Metafor adı f % Metafor adı f %
Anahtar 4 44.4 Oyun 4 44.5 Su 4 44.4 Bilgisayar 3 33.3 Altın 1 11.2 Lunapark 1 11.1 Puzzle 1 11.1 Toplam 9 100.0 Toplam 9 100.0
Tablo 10’daki veriler incelendiğinde, araştırmaya katılan altıncı sınıf öğrencilerinin her
iki kategoriye (önemli/değerli ve zevkli/eğlenceli kategorileri) ilişkin olarak toplam 9 metafor
geliştirdikleri görülmektedir. Bu kategorilerden önemli/değerli kategorisinde öğrenciler
SEZGİN-MEMNUN, D. 365
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
problemi en çok anahtar ve suya benzetmektedirler. Bunlardan zevkli/eğlenceli kategorisinde
ise, öğrenciler problemi en çok oyun ve bilgisayara benzetmektedirler.
Araştırmaya katılan öğrencilerin korkutucu/sıkıcı kategorisine ilişkin olarak ürettikleri
metaforların yüzde ve frekans dağılımına ise aşağıda yer alan tabloda yer verilmiştir.
Tablo 11 Korkutucu/Sıkıcı Kategorisindeki Metaforların Frekans ve Yüzde Dağılımları
Korkutucu/Sıkıcı
Metafor adı f % Metafor adı f %
Arı 2 15.4 Kaktüs 1 7.7 Diken / İğne 2 15.4 Karanlık 1 7.7 Ödev 2 15.4 Okul 1 7.7 Silah 2 15.4 Uyku 1 7.7 Böcek 1 7.7 Toplam 13 100.0
Yukarıdaki tabloda verilenler incelendiğinde, araştırmaya katılan altıncı sınıf
öğrencilerinin korkutucu/sıkıcı kategorisine ilişkin toplam 13 metafor geliştirdikleri
görülmektedir. Bu korkutucu/sıkıcı kategorisinde öğrenciler matematik problemini en çok arı,
diken/iğne, ödev ve silaha benzetmektedirler.
Araştırmaya katılan altıncı sınıf öğrencileri emek/beceri gerektiren ve anlama/strateji
kullanımı kategorilerine ilişkin olarak ürettikleri metaforların yüzde ve frekans dağılımına ise
Tablo 12’de yer verilmiştir.
Tablo 12 Altıncı Sınıf Öğrencilerinin Emek/Beceri Gerektiren ve Anlama/ Strateji Kullanımı
Kategorilerine ilişkin Metaforlarının Frekans ve Yüzde Dağılımları
Emek/Beceri Anlama/Strateji Kullanımı
Metafor adı f % Metafor adı f %
Ağaç 3 37.5 İpin ucu 3 33.4 Düşünce 2 25.0 Kilitli kapı 2 22.2 Bilgisayar 1 12.5 Dedektiflik 1 11.1 Ekşi meyve 1 12.5 Karpuz 1 11.1 Makine 1 12.5 Şifre 1 11.1 Telefon 1 11.1 Toplam 8 100.0 Toplam 9 100.0
Yukarıda verilen tablo incelendiğinde ise, araştırmaya katılan altıncı sınıf öğrencilerinin
emek/beceri geliştirme kategorisine ilişkin toplam 8, anlama/strateji kullanımı kategorisine
ilişkin toplam 9 metafor geliştirdikleri görülmektedir. Bu kategorilerden emek/beceri
geliştirme kategorisinde öğrenciler problemi en çok ağaç ve düşünceye benzetmektedirler.
366 ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMİNE İLİŞKİN…
A RESEARCH ON CHANGES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ METAPHORS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Bunlardan anlama/strateji kullanımı kategorisinde ise öğrenciler problemi en çok ipin ucu ve
kilitli kapıya benzetmektedirler.
Aşağıdaki şekilde, araştırmaya katılan altıncı sınıf öğrencilerinin matematik problemi
için ürettikleri metaforlardan örnekler görülmektedir.
Şekil 2 Ortaokul Altıncı Sınıf Öğrencilerinin Matematik Problemi İçin Ürettikleri
Metaforlardan Örnekler
Yedinci Sınıf Öğrencilerinin Geliştirdikleri Metaforlar
Araştırmaya katılan yedinci sınıf öğrencileri matematik problemi kavramına ilişkin
toplam 179 metafor geliştirmişlerdir. Bu metaforların farklı 8 kategoriye dağılımına ilişkin
yüzde ve frekans değerlerine Tablo 13’te yer verilmiştir.
Tablo 13 Yedinci sınıf öğrencilerinin matematik problemi kavramına ilişkin olarak ürettikleri metaforların farklı kategorilere dağılımı
Kategoriler f %
Zor/karmaşık 81 45.3 Emek/beceri geliştirme 27 15.1 Zevkli/eğlenceli 23 12.9 Anlama/strateji kullanımı 19 10.6 Fayda/bilgi kazanımına katkı 13 7.2 Korkutucu/sıkıcı 8 4.5 Kolaylık 6 3.3 Önamli/değerli 2 1.1 Toplam 179 100.0
Tablodan anlaşılacağı üzere, araştırmaya katılan yedinci sınıf öğrencilerinin matematik
problemine ilişkin olarak ürettikleri metaforların yarıya yakını (%45.3) zor/karmaşık
SEZGİN-MEMNUN, D. 367
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
kategorisinde bulunan metaforlar olması da, yedinci sınıf öğrencilerinin matematik
problemini yine zor ve karmaşık bulduklarını düşündürmektedir.
Araştırmaya katılan yedinci sınıf öğrencilerinin zor/karmaşık kategorisine ilişkin olarak
ürettikleri metaforların yüzde ve frekans dağılımına ise Tablo 14’te yer verilmiştir.
Tablo 14 Yedinci Sınıf Öğrencilerinin Zor/Karmaşık Kategorisine ilişkin Metaforlarının
Frekans ve Yüzde Dağılımları
Zor/Karmaşık
Metafor adı f % Metafor adı f % Metafor adı f %
Hayat/yaşam 13 16.2 Halter kaldırma 1 1.2 Sır 1 1.2 Sorun 10 12.5 İcat 1 1.2 Silah kullanma 1 1.2 Araba kullanma 6 7.5 İşkence 1 1.2 Soru işareti 1 1.2 Düğüm 4 5.0 Karanlık 1 1.2 Sudoku 1 1.2 Labirent 4 5.0 Maket 1 1.2 Temizlik yapma 1 1.2 Tamir 4 5.0 Makine kullanma 1 1.2 Tır 1 1.2 Aşk 3 3.8 Gökdelen inşaatı 1 1.2 Uzun ve karmaşık yol 1 1.2 Bulmaca-puzzle 2 2.6 Ölüm 1 1.2 Yangın söndürme 1 1.2 Uçak kullanma 2 2.6 Polislik 1 1.2 Yapboz 1 1.2 Zekâ küpü 2 2.6 Rekor 1 1.2 Yarış 1 1.2 Akıl testi 1 1.2 Sakız 1 1.2 Yemek yapma 1 1.2 Bisiklet sürme 1 1.2 Samanlıkta iğne 1 1.2 Yürümeyi öğrenme 1 1.2 Bomba 1 1.2 Savaş 1 1.2 Zekâ oyunu 1 1.2 Evren 1 1.2 Sıkıntı 1 1.2 Toplam 81 100.0
Yukarıdaki tabloda yer alan bilgiler incelendiğinde, araştırmaya katılan yedinci sınıf
öğrencilerinin zor/karmaşık kategorisine ilişkin olarak toplam 81 metafor ürettikleri
görülmektedir. Bu kategori de, yedinci sınıf öğrencileri matematik problemini en çok sorun ve
hayata benzetmektedirler.
Araştırmaya katılan ortaokul yedinci sınıf öğrencilerinin kolaylık ve fayda/bilgi
kazanımına katkı kategorilerine ilişkin olarak ürettikleri metaforların yüzde ve frekans
dağılımı aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo 15 Yedinci Sınıf Öğrencilerinin Kolaylık ve Fayda/Bilgi Kazanımına Katkı Kategorilerine İlişkin Metaforlarının Frekans ve Yüzde Dağılımları
Kolaylık Fayda/bilgi kazanımına katkı
Metafor adı f % Metafor adı f %
Oyun 2 33.2 Meyve 5 38.5 Ayakkabı bağı 1 16.7 Yemek 4 30.8
Kalem 1 16.7 İlaç 2 15.3 Su 1 16.7 Ağaç 1 7.7
Yumurta pişirme 1 16.7 Bal 1 7.7 Toplam 6 100.0 Toplam 13 100.0
368 ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMİNE İLİŞKİN…
A RESEARCH ON CHANGES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ METAPHORS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Yapılan incelemelerde, bu öğrencilerin kolaylık kategorisine ilişkin olarak 6 metafor ve
fayda/bilgi kazanımına katkı kategorisine ilişkin olarak da 13 metafor üretmişlerdir. Bu
kategorilerden kolaylık kategorisinde öğrenciler problemi en çok oyuna benzetmişlerdir.
Bunlardan fayda/bilgi kazanımına katkı kategorisinde ise, öğrenciler problemi en çok meyve
ve yemeğe benzetmişlerdir. Bu öğrencilerin korkutucu/sıkıcı ve zevkli/eğlenceli kategorilerine
ilişkin olarak ürettikleri metaforların yüzde ve frekans dağılımı Tablo 19'da verilmiştir.
Tablo 16 Araştırmaya Katılan Yedinci Sınıf Öğrencilerinin Korkutucu/Sıkıcı ve Zevkli/Eğlenceli Kategorilerine ilişkin Metaforlarının Frekans ve Yüzde Dağılımları
Zevkli/Eğlenceli Korkutucu/Sıkıcı
Metafor adı f % Metafor adı f %
Oyun 10 43.5 Uyku 2 25.0 Lunapark 3 13.1 Uykusuzluk 2 25.0 Kamyon kullanma 2 8.7 Acıbiber 1 12.5 Oyuncak 2 8.7 Çizgi film 1 12.5 Bilgisayar oyunu 1 4.5 Dayak 1 12.5 Bulmaca 1 4.5 Hayalet 1 12.5 Masal diyarı 1 4.5
Oyun parkı 1 4.5 Toplam 23 100.0 Toplam 8 100.0
Yapılan incelemelerde, bu sınıf öğrenciler korkutucu/sıkıcı kategorisine ilişkin olarak 8
metafor ve zevkli/eğlenceli kategorisine ilişkin olarak da 23 metafor üretmişlerdir. Bu
kategorilerden korkutucu/sıkıcı kategorisinde öğrenciler matematik problemini en çok uyku ve
uykusuzluğa benzetmişlerdir. Bununla birlikte, zevkli/eğlenceli kategorisinde ise, bu
öğrenciler problemi en çok oyuna benzetmişlerdir. Araştırmaya katılan öğrenciler emek/beceri
gerektiren ve anlama/strateji kullanımı kategorilerine ilişkin olarak ürettikleri metaforların
yüzde ve frekans dağılımına ise aşağıdaki tabloda yer verilmiştir. Bu tablo incelendiğinde ise,
araştırmaya katılan yedinci sınıf öğrencilerinin emek/beceri geliştirme kategorisine ilişkin
toplam 27, anlama/strateji kullanımı kategorisine ilişkin olarak da toplam 19 metafor
geliştirdikleri görülmektedir. Bu kategorilerden emek/beceri geliştirme kategorisinde
öğrenciler problemi en çok araba kullanmaya benzetmektedirler. Bunlardan anlama/strateji
kullanımı kategorisinde ise öğrenciler problemi en çok anahtara benzetmektedirler.
SEZGİN-MEMNUN, D. 369
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Tablo 17 Yedinci Sınıf Öğrencilerinin Emek/Beceri Geliştirme ve Anlama/ Strateji
Kullanımı Kategorilerine ilişkin Metaforlarının Frekans ve Yüzde Dağılımları
Emek/Beceri Anlama/Strateji Kullanımı
Metafor adı f % Metafor adı f %
Araba kullanma 3 11.2 Anahtar 4 21.1 Bisiklet sürme 2 7.4 Bisiklet sürme 3 15.6 İnsan 2 7.4 İp çözme 2 10.3 İş yapma 2 7.4 Çözüm üretme 1 5.3 Ağaç 1 3.7 Gezegenler 1 5.3 Araştırma 1 3.7 Harita 1 5.3 Askerlik 1 3.7 İnsan 1 5.3 Bitki büyütme 1 3.7 Kapak 1 5.3 Ceviz 1 3.7 Kapı 1 5.3 Çiçek bakımı 1 3.7 Oyun 1 5.3 Çocuk büyütme 1 3.7 Saç kesimi 1 5.3 Güç 1 3.7 Sorun 1 5.3 Hayat 1 3.7 Şifre 1 5.3 İnşaat 1 3.7 Kitap okuma 1 3.7 Kum saati 1 3.7 Merdiven çıkma 1 3.7 Meslek 1 3.7 Meyve yetiştirme 1 3.7 Müzik 1 3.7 Sorun 1 3.7 Teknoloji 1 3.7 Toplam 27 100.0 Toplam 19 100.0
Aşağıda yer alan Şekil 3’te araştırmaya katılan ortaokul yedinci sınıf öğrencilerinin
matematik problemi için ürettikleri metaforlardan örnekler görülmektedir.
Şekil 3 Yedinci Sınıf Öğrencilerinin Problem İçin Ürettikleri Metaforlardan Örnekler
370 ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMİNE İLİŞKİN…
A RESEARCH ON CHANGES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ METAPHORS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Matematik Problemi için Geliştirilen Metaforların Sınıf Düzeylerine göre Değişimi
Araştırmaya katılan beşinci, altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerinin matematik problemi
için ürettikleri metaforlara ilişkin kavramsal kategorilerin sınıf düzeyleri bakımından
karşılaştırılmasına ilişkin ki-kare bağımsızlık testi sonuçlarına da Tablo 18’de yer verilmiştir.
Tablo 18 Kategorilerin Sınıf Düzeylerine göre Değişimine ilişkin Ki-Kare Testi Sonuçları
Kavramsal Kategoriler
Beşinci Sınıf Altıncı Sınıf Yedinci Sınıf
fg(fb) fg(fb) fg(fb)
Zor/karmaşık 81 (93.8) 109 (82.8) 81 (94.4) Zevkli/eğlenceli 20 (18.0) 9 (15.9) 23 (18.1) Emek/beceri gerektiren 20 (19.0) 8 (16.8) 27 (19.2) Fayda/katkı 19 (11.1) 0 (9.8) 13 (11.1) Kolaylık 13 (6.6) 0 (5.8) 6 (6.6) Önemli/değerli 11 (7.6) 9 (6.7) 2 (7.7) Korkutucu/sıkıcı 7 (9.7) 13 (8.6) 8 (9.8) Anlama/strateji kullanımı 7 (12.1) 9 (10.7) 19 (12.2)
Pearson Chi-Square 2 (14, 514)=68.297 p=.00
Yapılan istatistiksel analiz sonucunda, araştırmaya katılan ortaokul beşinci, altıncı ve
yedinci sınıf öğrencilerinin matematik problemi için ürettikleri metaforların birbirinden
önemli derecede farklılık gösterdiği anlaşılmıştır. Yapılan incelemelerde, altıncı sınıf
öğrencilerinin matematik problemini zor/karmaşık ya da korkutucu/sıkıcı bulmalarına ilişkin
olarak diğer iki sınıf düzeyine kıyasla daha çok sayıda metafor ürettikleri görülmüştür. Aynı
zamanda, bu altıncı sınıf öğrencileri problemi zevkli/eğlenceli bulmalarına ve emek/beceri
gerektirmesine ilişkin olarak diğer sınıf düzeylerine kıyasla çok az sayıda metafor
üretmişlerdir. Bununla birlikte, matematik probleminin faydasına ve kolaylığına ilişkin
metafor üretmemiş olmaları da dikkat çekicidir. Bu durum, matematik problemi hakkında
ürettikleri bu metaforlar altıncı sınıf öğrencilerinin altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerine
kıyasla daha olumsuz düşüncelere sahip olduklarını göstermektedir.
Araştırmaya katılan ortaokul beşinci sınıf öğrencileri matematik problemi hakkında
olumlu düşüncelerini dile getirdikleri metaforların oluşturduğu fayda/katkı, kolaylık ve
önemli/değerli kategorilerde, diğer sınıflarda öğrenim görmekte olan öğrencilerin ürettikleri
metaforlara kıyasla daha çok sayıda metafor üretmişlerdir. Bununla birlikte, ortaokul beşinci
sınıf öğrencilerinin anlama/strateji kullanımı kategorisine ilişkin olarak ürettikleri
metaforların sayısı da altıncı ve yedinci sınıfta öğrenim görmekte olan öğrencilerin ürettikleri
metaforlara kıyasla daha azdır. Bu durum, araştırmaya katılan beşinci sınıf öğrencilerinin
matematik problemi hakkında daha olumlu düşüncelere sahip olduklarına işaret etmektedir.
SEZGİN-MEMNUN, D. 371
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Sonuç ve Öneriler
Araştırmaya katılan beşinci, altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerinin algılarına göre
matematik problemi kavramına ilişkin metaforların belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilen bu
araştırmada, öğrenciler toplam 514 metafor üretmişlerdir. Bu metaforların 178’i beşinci sınıf,
157’si altıncı sınıf ve 179’u ise yedinci sınıf öğrencilerinin ürettikleri metaforlardır.
Araştırmaya katılan ortaokul öğrencilerinin ürettikleri bu metaforlar zor/karmaşık,
önemli/değerli, korkutucu/sıkıcı, zevkli/ eğlenceli, emek/beceri gerektiren, anlama/strateji
kullanımı, fayda/bilgi kazanımına katkı ve kolaylık olmak üzere 8 kategoride toplanmıştır.
Öğrenciler bu kategoriler içerisinde en çok sayıda metaforu (%52.7) karmaşık/zor
kategorisine ilişkin olarak kullanmışlardır. Bu durum, ortaokul öğrencilerinin problemi en çok
karmaşık ve zor bir kavram olarak algıladıklarını ortaya koymakta ve bu öğrencilerin
çoğunluğunun problem hakkında olumsuz düşünceye sahip olduklarına işaret etmektedir.
Araştırmaya katılan ortaokul öğrencilerinin problemi önemli/değerli, zevkli/eğlenceli, faydalı
ve kolay bir kavram olarak algılamalarına ilişkin olarak ürettikleri metaforların sayısının
azlığı da, bu durumu destekler niteliktedir. Bununla birlikte, öğrencilerin bu inanç ve
düşünceleri problem çözme tutum ve becerilerini etkileyebilir. Çünkü inançlar öğrencilerin
problem çözme davranışlarını etkilemektedir (Fitzpatrick, 1994). Üstelik bu durum
öğrencilerin matematik başarılarını da olumsuz etkileyebilir. Araştırmaya katılan beşinci,
altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerinin problemi karmaşık ve zor bir kavram olarak algılamaları
sonucu Arslan ve Altun (2007), Işık ve Kar (2011), Özsoy(2005) ve Yazgan (2007) tarafından
yapılan araştırmaların sonucunda ulaşılan öğrencilerin problem çözmede zorlandıkları sonucu
ile örtüşmektedir.
Araştırmaya katılan ortaokul beşinci, altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerinin matematik
problemi için ürettikleri metaforlar birbirinden farklılık göstermektedir. Özellikle de, altıncı
sınıf öğrencileri matematik problemi için geliştirdikleri zor/karmaşık kategorisindeki
metaforlarının çok oluşu (%69.4), zevkli/eğlenceli ve emek/beceri kategorisindeki
metaforlarının azlığı (sırasıyla %5.7 ve %5.2) dikkat çekicidir. Bu durum, ortaokul altıncı
sınıf öğrencilerinin matematik problemini diğer sınıflarda öğrenim görmekte olan öğrencilere
kıyasla daha zor ve karmaşık olarak algıladıklarını göstermektedir. Bununla birlikte; beşinci
sınıf öğrencilerinin fayda/katkı, kolaylık ve önemli/değerli kategorilerinde diğer sınıflarda
öğrenim görmekte olan öğrencilere kıyasla daha çok sayıda metafor üretmeleri de, bu
öğrencilerin matematik problemi hakkında altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerine kıyasla daha
372 ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMİNE İLİŞKİN…
A RESEARCH ON CHANGES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ METAPHORS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
önemli, faydalı ve kolay olarak algıladıklarını göstermektedir. Ayrıca; ortaokul öğrencilerinin
matematik problemi için anlama/strateji geliştirme kategorisine ilişkin olarak geliştirdikleri
metaforlar da, bu öğrencilerin bazılarının problemi anlama ya da probleme uygun strateji ve
çözüm yolu belirlemeyi önemli bulduklarına işaret etmektedir.
Yapılacak olan araştırmalarda, farklı sınıf düzeylerinden öğrencilerin matematik
problemi çözme başarılarını ve problem çözmeye ilişkin olumlu inanç ve tutum
geliştirmelerine yönelik eğitim ortamları oluşturulabilir. Bu eğitim ortamlarının problem
çözme başarısına ve inancına etkisi incelenebilir.
Kaynakça
Ada, S., Yetim-Karaca, S. ve Kale, M. (2013). Öğrencilerin matematik dersine ve matematik
öğretmenine yönelik algılarının metaforlar yardımıyla belirlenmesi. 12. Matematik
Sempozyumu’nda sunulmuş bildiri, 23-25 Mayıs, Ankara.
Alcı, B. (2007). Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerinin, matematik başarıları ile
algıladıkları problem çözme becerileri, özyeterlik algıları, bilişüstü özdüzenleme
stratejileri ve ÖSS sayısal puanları arasındaki açıklayıcı ve yordayıcı ilişkiler örüntüsü
(Yayımlanmamış Doktora Tezi), Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul.
Altun, M. (2005). Eğitim fakülteleri ve ilköğretim öğretmenleri için matematik öğretimi.
Bursa: Aktüel Yayınları.
Arslan, Ç. ve Altun, M. (2007). Learning to solve non-routine mathematical problems.
İlköğretim Online, 6(1), 50-61.
Baki, A. (2006). Kuramdan uygulamaya matematik eğitimi. Trabzon: Derya Kitabevi.
Bingham, A. (1998). Çocuklarda problem çözme yeteneklerinin geliştirilmesi (Çev. A. Ferhan
Oğuzkan). İstanbul: Milli Eğitim Yayınevi.
Cai, J. (2003). Singaporean students’ mathematical thinking in problem solving and problem
posing: An exploratory study. International Journal of Mathematical Education in
Science and Technology, 34(5), 719-737.
Çakmak, M. (2003). Matematikçiler derslerinde problem çözme yaklaşımının
değerlendirilmesi. Matematikçiler Derneği Bilim Köşesi. 10 Ağustos 2007 tarihinde
http://www.matder.org.tr adresinden elde edilmiştir.
Fitzpatrick, C. (1994). Adolescent mathematical problem solving: The role of metacognition,
strategies and beliefs. Paper presented at the Annual Meeting of the American
Education Research Association, New Orleans, La. [ED374969].
SEZGİN-MEMNUN, D. 373
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Gür, H., Hangül, T. ve Kara, A. (2013). Ortaokul ve lise öğrencilerinin “matematik”
kavramına ilişkin sahip oldukları metaforların karşılaştırılması. 12. Matematik
Sempozyumu’nda sunulmuş bildiri, 23-25 Mayıs, Ankara.
Işık, C. ve Kar, T. (2011). İlköğretim 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin sayı algılama ve rutin
olmayan problem çözme becerilerinin incelenmesi. Ahi Evran Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 12(1), 57-72.
Karataş, İ. ve Güven, B. (2004). 8. sınıf öğrencilerinin problem çözme becerilerinin
belirlenmesi: Bir özel durum çalışması. Milli Eğitim Dergisi, 163.
National Council of Teachers of Mathematics (2000). Principles and standards for school
mathematics. Reston, VA: NCTM.
Oflaz, G. (2011). İlköğretim öğrencilerinin matematik ve matematik öğretmeni kavramlarına
ilişkin metaforik algıları. 2nd International Conference on New Trends in Education
and Their Implications konferansında sunulmuş bildiri, 27-29 Nisan, Antalya.
Olkun, S. ve Toluk, Z. (2003). İlköğretimde etkinlik temelli matematik öğretimi. Ankara: Anı
Yayıncılık.
Özsoy, G. (2005). Problem çözme becerisi ile matematik başarısı arasındaki ilişki. Gazi
Eğitim Fakültesi Dergisi, 25(3), 179-190.
Pesen, C. (2003). Eğitim fakülteleri ve sınıf öğretmenleri için matematik öğretimi. Ankara:
Nobel Yayın Dağıtım.
Saban, A., Koçbeker, B. N. ve Saban, A. (2006). Öğretmen Adaylarının Öğretmen Kavramına
İlişkin Algılarının Metafor Analizi Yoluyla İncelenmesi. Kuram ve Uygulamada Eğitim
Bilimleri, 6 (2), 461–522.
Senemoğlu, N. (2005). Gelişim Öğrenme ve Öğretim: Kuramdan Uygulamaya, Ankara:
Gönül Yayıncılık.
Soylu, Y. ve Soylu, C. (2006). Matematik derslerinde başarıya giden yolda problem çözmenin
rolü. İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 7(11), 97-111.
Şengül, S. ve Katrancı, Y. (2012). İlköğretim ikinci kademe öğrencilerinin “matematik”
kavramına ilişkin saahip oldukları metaforlar. Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi,
1(4), 355.
Tavşancıl, E. ve Aslan, E. (2001). Sözel, yazılı ve diğer materyaller için içerik analizi ve
uygulama örnekleri. İstanbul: Epsilon Yayıncılık.
374 ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK PROBLEMİNE İLİŞKİN…
A RESEARCH ON CHANGES OF SECONDARY SCHOOL STUDENTS’ METAPHORS …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Van de Walle, J. A. (1994). Elementary school mathematics teaching developmentally. New
York, NY: Longman.
Yazgan, Y. (2007). Dördüncü ve Beşinci Sınıf Öğrencilerinin Rutin Olmayan Problem Çözme
Stratejileriyle İlgili Gözlemler. İlköğretim Online, 6(2), 249-263.
Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2006). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri. Ankara:
Seçkin Yayınevi.
Yılmaz, S. (2013). Ortaokul öğrencilerinin matematik algılarının metaforik incelenmesi. 12.
Matematik Sempozyumu’nda sunulmuş bildiri, 23-25 Mayıs, Ankara.
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED)
Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015, sayfa 375-396.
Necatibey Faculty of Education Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Vol. 9, Issue 1, June 2015, pp. 375-396.
The Effects of Cooperative Learning on Attitude and Achievement
Murat GENÇ1,* & Fatma ŞAHİN2
1Duzce University, Duzce, TURKEY, 2Marmara University, Istanbul,
TURKEY
Received: 28.11.2012 Accepted: 04.06.2015
Abstract –The aim of this study is to analyze the effects of cooperative learning on students’ science attitude and
achievement. Sampling group of the survey consists of 74 students studying in 8th grade in primary school. This
study has a pretest-posttest control group research design. Science success tests and science attitude scale were
used as a data collection tool. Jigsaw, academic controversy, ask and learn together, team-game-tournament,
team assisted individualization which are cooperative learning’s techniques were applied to the experimental
group. The conventional method was applied to control group. The study was carried out 4 months. The result
of this study showed that cooperative learning’s techniques which were used increased students’ science
achievement. On the other hand, no change in terms of attitude has been seen in any group at the end of the
applications lasting about four months. It’s thought that it resulted from the fact that applications of this isn’t
enough long to influence attitude and students’ attitude levels are also high enough.
Key words: Cooperative learning, attitude, achievement, primary school, science education. DOI No:10.17522/nefefmed.21278
Summary
Introduction
In cooperative learning students are assigned to small groups to complete a task, solve a
problem, analyze a scenario, complete a project, or take a test. Thus, a student has success on
her learning goals if and only if the rest of members of the group have success as well. Each
member is responsible for the outcome of the shared goal. Groups do not become cooperative
groups simply. Putting groups together in a room does not mean cooperative learning is
taking place. In order to have effective cooperative learning the researchers must be careful.
Cooperative learning has an atmosphere which students can find a sharing environment. * Corresponding Author: Murat GENÇ, Faculty of Education, Duzce University, Duzce, TURKEY. E-mail: [email protected]
376 İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMENİN BAŞARIYA VE TUTUMA ETKİSİ…
THE EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING ON ATTITUDE AND …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Students who have not an anxiety of competition are tend to develop and change. Positive
interdependence, face-to-face interaction, individual accountability, social skills and group
processing are five essential element of cooperative learning.
Psychologists define attitudes as an expression of favor or disfavor toward a person,
place, thing, or event. This can include evaluations of people, issues, objects or events.
Attitude, not observable behavior is tendency to prepare behavior. Positive attitude helps to
cope more easily with the daily affairs of life. Positive attitudes toward learning can increase
students’ success. Student attitudes on learning determine their ability and willingness to
learn. Successful learners have positive beliefs and attitudes towards learning.
Science education has to be given as effective, useful and permanent from the earliest
time. If students have a positive attitude of any lesson, they can be successful. The question of
“Is there any effect of cooperative learning on students’ achievement and attitude towards
science?” is a problem sentence of study.
Methodology
Pre-test post-test with control group follow model was used as research design, in which
37 students were in experimental group and 37 students were in the control group. In this
study, by comparing the effectiveness of cooperative learning with traditional teaching
methods on learning the units –“Genetic”, “Reproduction and development of organisms” the
level of success and attitude of the students has been investigated. The subjects were taught
according to the cooperative learning approach in the experimental group while these subjects
were taught according to the traditional teaching methods in the control group. Jigsaw,
academic controversy, ask and learn together, team-game-tournament, team assisted
individualization which are cooperative learning’s techniques were applied to the
experimental group.
Results and Conclusion
As a result of this study it was found that before the study there was not any different on
achievement between experimental group and control group. After the application of
“Genetic” unit it was seen that throughout the application process, there has been important
difference in achievement in favour of the experimental group. Similarity, before
“Reproduction and development of organisms” unit, there was not any different on
achievement between experimental group and control group. After the application of
“Reproduction and development of organisms” unit it was seen that throughout the
GENÇ, M. & ŞAHİN, F. 377
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
application process, there has been important difference in achievement in favour of the
experimental group.
As a result of this study it was found that students who have been taught with the
cooperative learning were more successful than the ones have been taught with the traditional
teaching approach.
On the other hand, no change in terms of attitude has been seen in any group at the end
of the applications lasting about four months. It’s thought that it resulted from the fact that
applications of this isn’t enough long to influence attitude and students’ attitude levels are
also high enough.
Discussion and Recommendations
Students have been thought by traditional teaching during their education and haven’t
shown their differences. How difficult it is to leave the individual habits students get used to
different teaching method is just as difficult. This condition requires a long process.
Science achievements in both groups have same level as before application. After
application change was observed. There was significant different between control group and
experimental group with regard to science achievement.
Attitude of students toward science courses in both groups have same level as before
application. After application no change was observed. There wasn’t significant different
between control group and experimental group with regard to science achievement. If longer
study can be made development can be seen.
After the obtained research data we can make some recommendations.
The results of this study clearly point out that difficult topics have been taught to
student by cooperative learning.
To solve social problems such studies at the school should be given to the students. The
students must trust themselves for the solution of social problems. Cooperative learning
environment should be created for the student. This created an atmosphere in the school
should do to families. Families should support their children and prepare them to the
cooperative. Students who success their lesson are more successful in daily life and business
environment. To enhance their capability cooperative environments, not competitive
environment, should be created. This method should be used in many environments;
cooperative learning should be use more in the lesson. Such studies should be done in classes
other than science lesson. Different methods should be applied to the education process. A
378 İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMENİN BAŞARIYA VE TUTUMA ETKİSİ…
THE EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING ON ATTITUDE AND …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
method which can be used successfully can reduce the effect for a long time. Diversity will
bring success with it.
In order to gain positive attitude towards science course, activities should be prepared
according to the method of cooperative learning in the lessons.
GENÇ, M. & ŞAHİN, F. 379
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
İşbirlikli Öğrenmenin Başarıya ve Tutuma Etkisi
Murat GENÇ1,†, Fatma ŞAHİN2
1Düzce Üniversitesi, Düzce, TÜRKİYE, 2Marmara Üniversitesi, İstanbul,
TÜRKİYE
Makale Gönderme Tarihi: 28.11.2012 Makale Kabul Tarihi: 04.06.2015
Özet –Bu araştırmada, işbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin fen ve teknoloji dersine yönelik tutumlarına ve
akademik başarılarına etkisi incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, Edirne ili Anafartalar İlköğretim
Okulu’ndaki 74 8. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Kontrol ve deney grubu olarak seçilen öğrencilere
araştırmacılar tarafından hazırlanan etkinlikler yaptırılmış ve anketler uygulanmıştır. “Genetik” ve “Canlılarda
Üreme ve Gelişme” ünitelerindeki dersler; kontrol grubunda geleneksel yöntemle, deney grubunda ise işbirlikli
öğrenme yönteminin Birleştirme, Akademik Çelişki, Birlikte Soralım Birlikte Öğrenelim, Takım-Oyun-Turnuva
ve Takım Destekli Bireyselleştirme teknikleri ile işlenmiştir. Uygulamaların öncesi ve sonrasında her iki gruba
da Fen Bilgisi Başarı Testi ve Fen Bilgisi Tutum Ölçeği uygulanmıştır. Elde edilen verilere göre deney grubunda
başarı, kontrol grubuna göre .05 manidarlık düzeyinde anlamlı miktarda artmıştır. 4 ay süren uygulamalar
sonunda her iki grupta da Fen ve Teknoloji dersine yönelik tutum puanlarında anlamlı değişim gözlenmemiştir.
Anahtar kelimeler: İşbirlikli öğrenme, tutum, başarı, ilköğretim, fen eğitimi.
Giriş
Bireylerin olduğu gibi öğrencilerin de öğrenme stilleri, düşünme tarzları, derse yönelik
tutumları ve ilgileri birbirinden farklılık göstermektedir. Bu yüzden yeni yaklaşımlar,
öğretmene, öğrenmeyi en iyi şekilde gerçekleştirecek öğretim yöntemini belirleme ve
uygulama yükümlülüğü vermektedir. Öğrencilerin aktif olarak derse katılımının sağlandığı
uygulamalarla derslerdeki akademik başarıları artmaktadır. Öğrencilerin derslere aktif olarak
katılımını sağlayan ve onların başarılarını artıran yöntemlerden birisi de işbirliğine dayalı
öğrenmedir (Sezer & Tokcan, 2003).
İşbirlikli öğrenme yöntemi öğrencilerin birlikte paylaşım ortamı bulabileceği bir
durumdur. Arkadaşlarıyla uyum içinde çalışan öğrenciler, gelişmeye ve değişmeye açık
olabileceğinden, bu yöntemle öğrencilerin başarılarının artacağı düşünülmektedir. Bilgiyi
doğrudan alan değil, bilgiye nasıl ulaşacağını bilen bireyler yetiştirmek eğitim sisteminin asıl
† Sorumlu Yazar: Murat GENÇ, Eğitim Fakültesi, Düzce Üniversitesi, Düzce, TÜRKİYE. E-mail: [email protected]
380 İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMENİN BAŞARIYA VE TUTUMA ETKİSİ…
THE EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING ON ATTITUDE AND …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
amacıdır. İşbirlikli öğrenmenin geleneksel yönteme göre fen eğitiminde daha etkili olduğunu
belirten çalışmalar bulunmaktadır (Okebukola, 1986; Conwell, 1988; Jones ve Steinbrink,
1991; Kaptan ve Korkmaz, 2001; Doymuş ve diğerleri, 2004).
Öğretim hizmetinin niteliğini arttırmak ve öğrencinin aktif katılımını sağlamak üzere
geliştirilen işbirlikli öğrenme dünya üzerinde oldukça fazla araştırma yapılan, ülkemizde ise
son yıllarda çalışılmaya başlanan bir yöntemdir. Gerek araştırmalarda, gerekse derslerde
kullanım açısından giderek önem kazanan öğretim yöntemlerinden biridir (Baykara, 2000).
Sharon ve Hooper’in ifade ettiği gibi işbirlikli öğrenme öğrencilerin derse yönelik
tutumlarını olumlu yönde etkilemekte ve öğrencinin kendilerini daha değerli hissetmesini
sağlamaktadır (Nakiboğlu, 2001).
Millis, (1996) işbirlikli öğrenmenin; öğrenenler arasında paylaşım yapabilecekleri bir
zemin oluşturduğunu, öğrenciyi öğrenmeye motive ettiğini, öğrencinin kendi öğrenmesini
gerçekleştirdiğini, geri bildirim sağladığını, sınıf dışında da başarılı olabilmeleri için gerekli
olan sosyal ve grup becerileri kazandırdığını ifade etmiştir.
Fen ve teknoloji dersleri özellikle çocukların doğayı ve çevresini yeni yeni tanımaya
başladığı ilköğrenim döneminde çok dikkatli ve iyi öğretilmelidir. Bu nedenle dersi en verimli
kılabilecek yöntem ve tekniklerin seçimi de öğretmenin alan bilgisine bağlıdır. Bu yöntem ve
tekniklerden birisi de işbirlikli öğrenme yöntemidir (Kurt, 2001). Ancak işbirlikli öğrenme
yönteminin grup çalışmalarıyla karıştırılmaması gerekmektedir. İşbirlikli öğrenme
yönteminde küçük gruplardan farklı olarak; öğrenciler birbirlerine destek olurlar, her üye
önceden belirlenmiş ve görevleri net bir role sahiptirler. Birlikte çalışma süreci önemlidir ve
grup üyeleri birbirlerinin çalışmalarını incelerr ve tartışırlar (Lev, 1997).
İşbirlikli öğrenme, öğrencileri gruplara ayırıp birlikte çalışmalarını söylemekle
gerçekleşmez. Öğrencilere grup ödevi yaptırmak da işbirlikli öğrenme olarak tanımlanamaz.
Yalnızca öğrencilerin birbirleriyle tartışması, birbirine yardımcı olması da yeterli değildir.
İşbirlikli öğrenme yönteminin hedeflere ulaşabilmesi için grupların yapılandırılmış olması
gerekir. Açıkgöz tarafından (2002), ülkemizde gerçekleştirilen bir araştırmada yapılandırılmış
işbirliği gruplarının daha başarılı olmasına karşın; yapılandırılmamış işbirliği gruplarının
bireysel çalışma durumunun bile gerisinde kaldığı deneysel olarak belirlenmiştir.
İşbirlikli öğrenmeyi derslerde kullanmanın hem uygulayıcı hem de uygulayan açısından
olumlu yönleri vardır. Grup ortamında, birlikte çalışmanın getirdiği sosyal iletişim bilginin
oluşturulması açısından uygun bir ortam sağlar. Öğrenciler, araştırmak, deneyerek sonuca
ulaşmak, düşüncelerini paylaşmak ve birbirlerinin öğrenmelerine yardımcı olma imkanına
GENÇ, M. & ŞAHİN, F. 381
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
sahip olurlar. İşbirlikli öğrenme ortamında üstlenilen çeşitli görevler; öğrencilere birlikte
çalışma, birbirini dinleme, tartışma ve konu üzerinde ortak karara varma gibi sosyal
becerilerini geliştirmelerine imkan verir. Bu yöntem öğretmen için de faydalıdır. Çünkü
öğrenci kendi öğrenmesinde sorumluluğu olmaktadır. Öğretmen düzenleyicidir (Korkmaz,
2002).
İşbirlikli öğrenme öğrencinin bilişsel ve duyuşsal öğrenmelerine diğer yöntemler gibi
olumlu etkileri vardır. Öğrencinin akademik başarısını, özellikle çok zorlanılan konularda
başta olmak üzere, arttırmakla kalmamakta öğrencinin derse yönelik tutumunu, motivasyonun
ve kendisine olan güvenini de artırmaktadır.
İşbirlikli öğrenme, eğer gerektiği gibi uygulanabilirse son derece olumlu etkileri olan
öğretim yöntemlerinden biridir. Amaca uygun yöntem ve teknik seçilmesi beklenen etkiye
ulaşmaya yardımcı olmaktadır. Son derece karmaşık bir konunun sunumu için çeşitli
yöntemler farklı sonuçlar verecektir. Öğrenciler son derece yarışmacı bir yapıya sahip
olabilirler. Grup çalışmalarından hoşlanmayabilirler. Böyle durumlarda o öğrencilerden
maksimum yarar sağlanamaz.
İşbirlikli öğrenme ile ilgili bir eleştiri de yetenekli ve başarılı öğrencilerin öğretmen
olarak kullanıldığının düşünülmesidir. Ancak bu durum uygun şekilde yapılandırılan işbirlikli
öğrenme ortamı ile aşılmaktadır. Bunun yanında bir kişinin en iyi öğretirken öğreneceği
görüşü de ön plana çıkmaktadır. Ayrıca yapılan araştırmalarda heterojen gruplarda
gerçekleşen işbirlikli öğrenmede düşük yetenekli öğrencilerin başarısını, yüksek
yeteneklilerin başarısını engellemeden yükselttiği ve öğretici durumunda olan öğrencilerin
daha iyi öğrendikleri ortaya çıkmıştır (Açıkgöz, 2002).
Bir diğer eleştiri konusu da grup içinde üzerine düşen görevleri yerine getiremeyen
öğrencilerin dışlanma korkusuna düşmesidir. Araştırmalarda işbirlikli öğrenmenin hem
başarıyı arttırdığı hem de arkadaşlık ilişkilerini olumlu yönde etkilediği ifade edilmiştir (Baş,
2012; Doymuş, Şimşek & Karaçöp, 2009; Doymuş, Şimşek & Bayrakçeken, 2004).
Öğretimin etkili olmasında kullanılan yöntemlerin yanında duyuşsal özellikler de rol
almaktadır. Duyuşsal özelliklerden birisi tutumdur. Tutum, gözlenebilen davranış değil,
davranışa hazırlayıcı bir eğilimdir. Örneğin; futbol maçı yapmış birisinin susuzluktan
kıvranırken su içmemesi, o kişinin bu durumda iken su içmeye karşı olumsuz bir tutuma sahip
olduğunu gösterir.
382 İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMENİN BAŞARIYA VE TUTUMA ETKİSİ…
THE EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING ON ATTITUDE AND …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
(sebep)
Tutum Davranış
Gözlem
Şekil 1 Basit Tutum Davranış İlişkisi ( Atalay, 1998)
Duyuşsal özelliklerin yoklanmasında kullanılmak üzere bugüne kadar ortaya konmuş
olan düzenler daha çok, uzun süreli gözlemlerden yararlanma ya da kişiye değişik durumlar
sunarak onun bu durumlara tepkide bulunmasını sağlama şeklindedir (Özçelik,1988).
Pratkanis ve arkadaşlarına (1988) göre tutum, bir bireyin bazı nesneler hakkında var olan
bilgisini değerlendirmesidir (Bilgin & Karaduman, 2005).
Günümüzde teknolojinin hızlı gelişimi sayesinde, iletişim ve bilgi alışverişi çok hızlı
gerçekleşmektedir. Ülkelerin bu hızlı değişime ayak uydurarak sosyal, ekonomik ve kültürel
anlamda gelişmesi, ancak donanımlı bir eğitim almış bireylerle olanaklıdır. Bu da ancak
bireylerdeki potansiyeli ortaya çıkarıp, özgür ve yaratıcı düşünceyi desteklemekle
gerçekleşecektir (Alkan, Deryakulu ve Şimşek, 1995).
Zacharias ve Barton’a (2004) tutumun kişisel inançlarla göre değişebileceğini ifade
ederken; zamana karşı direnç gösterdiğini, öğrenilebilir olduğunu ve davranışlarla ilişkili
olduğunu belirtmektedir. Duyuşsal özelliklerin ölçülmesinde, doğrudan gözlenemediğinden
dolaylı ölçme yoluna gidilmektedir. Ayrıca, bu özellikler kişinin ne yapabildiği ile değil,
kendi gönlüne bırakıldığında ne yaptığı ile ilgilidir. Bu yüzden ya uzun süreli gözlem yapma
yoluna gidilmekte ya da öğrenci yapay durumlarla etkileştirilerek onun böyle durumlarda ne
yapma eğiliminde olduğunun belirlenmesine çalışılmaktadır. İlgi envanteri, tutum ve
özkavramı ölçekleri bu tür gruptaki ölçme araçlarındandır (Özçelik,1988).
Duyuşsal özelliklerle ilgili davranışlar da bilişsel davranışlar gibi doğrudan gözleme
elverişli değildir. Bu nedenle duyuşsal davranışların yukarıdaki iki yoldan biri ile yoklanması
gerekir (Özçelik,1988). Duyuşsal özellikleri belirleyen davranışların işaretçileri üzerinde uzun
süre gözlem yapma koşulu, uygulamalarda genellikle zorluklara neden olur. Bu amaçla kişiye,
yazılı olarak çok sayıda durumlar verilmekte ve ondan, bu durumlarda ne yapacağının
belirtilmesi istenmektedir. Bundan farklı olarak da bir durum karşısında tutumunun ne
olacağının belirtilmesi istenmektedir. Bu yol izlenirken kişinin, böyle bir durumla gerçekten
karşılaşmış olması halinde de burada belirttiği davranışları göstereceği, başka bir deyişle sözü
ile davranışının aynı olacağı kabul edilmektedir.
GENÇ, M. & ŞAHİN, F. 383
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Araştırmanın Amacı
Günümüzde öğrenciler, yarışmacı ortamda yetiştirilip hayata hazırlanmaktadır. Böyle
ortamda gelişen bireylerin akademik olarak başarılı olmaları ve derslere olumlu tutum
geliştirmeleri beklenmemektedir. Bu araştırmanın amacı; işbirlikli öğrenmenin çeşitli
tekniklerinin, öğrencilerin fen ve teknoloji dersine yönelik tutumlarına ve akademik
başarılarına etkisini incelemektir.
Araştırmanın Problemi
Fen bilimleri eğitimi öğrencilere verimli, kullanışlı ve etkili olarak verilmelidir. Bunun
için öğretim esnasında bilginin özümsenmesi, anlamlandırılması ve yapılandırılması
gerekmektedir. Bunun sağlanmasında öğrencilerin derse karşı olumlu tutum geliştirmesi
etkilidir. Öğrencileri yarışmaya yönlendiren bir sistem, sosyal yönden gelişmelerine de engel
olmaktadır. Arkadaşlarını rakip olarak gören bir öğrenci onlarla iletişimini koparmaktadırlar.
İşbirliğine gitmeyen bu öğrenciler öğrenmelerini kendi çabalarıyla sağlamaya
çalışmaktadırlar.
Bu çalışmada, “Genetik” ve “Canlılara Üreme ve Gelişme” ünitelerinin öğretiminde
işbirlikli öğrenme yönteminin uygulandığı deney grubu ile geleneksel öğretim yönteminin
uygulandığı kontrol grubu öğrencilerinin akademik başarıları ile Fen ve Teknoloji dersine
yönelik tutumları arasında anlamlı bir fark olup olmadığının belirlenmesi araştırmanın
problemini oluşturmaktadır. Bu probleme bağlı olarak şu sorulara cevap aranmıştır;
İşbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin akademik başarılarına etkisi var mıdır?
İşbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin Fen ve Teknoloji dersine yönelik
tutumlarına etkisi var mıdır?
İşbirlikli öğrenme yöntemi öğrencilerin kalıcı öğrenmelerine nasıl etki etmektedir?
Yöntem
Araştırma Modeli
Bu araştırma, ilköğretim öğrencilerinin fen dersine yönelik tutumlarını ve başarılarını
geliştirmede işbirlikli öğrenmenin etkisini inceleyen deneysel bir çalışmadır.
Bu çalışmada, araştırmacıların deney ve kontrol gruplarındaki gelişim ve değişimleri
izlemeleri amacıyla “Öntest-Sontest Kontrol Gruplu Deneme Modeli” kullanılmıştır (Karasar,
1999; Erdoğan, 2003; Gay, 1981). “Öntest-Sontest Kontrol Gruplu Deneme Modeli” deneysel
işlemlerin bulunduğu ve araştırmacılar tarafından sıklıkla kullanılan bir modeldir. Bu modelin
384 İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMENİN BAŞARIYA VE TUTUMA ETKİSİ…
THE EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING ON ATTITUDE AND …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
en önemli özelliği deney ve kontrol gruplarını barındırırken bu gruplar arasında rastlantısal
seçime dayalı denklik kurulmaktadır (Cohen & Manian, 1994).
Bu çalışma, ilköğretim 8. sınıf öğrencilerine “Genetik” ve “Canlılarda Üreme ve
Gelişme” üniteleri boyunca işbirlikli öğrenme yöntemi uygulanarak öğrencilerin akademik
başarılarına, fen ve teknoloji dersine karşı tutumlarına etkisini araştırmak üzere hazırlanmıştır.
Araştırmada kullanılan anket ve testlerin uygulanma deseni Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo 1 Uygulamada Kullanılan Testlerin Uygulama Desenleri
Gruplar Ön testler Uygulama yöntemleri Son testler
Kontrol grubu
Başarı Belirleme
Testleri (BBT), Fen Tutum Ölçeği (FTÖ)
Geleneksel öğrenme yöntemi BBT, FTÖ
Deney grubu BBT, FTÖ İşbirlikli öğrenme yöntemi BBT, FTÖ
Tablo 1 incelendiğinde deney ve kontrol gruplarının oluşturulduğu ve deney grubunda
işbirlikli öğrenme yöntemi, kontrol grubunda ise geleneksel öğretimin uygulandığı
görülmektedir. Uygulamaya başlamadan önce hem deney hem de kontrol gruplarına BBT ve
FTÖ ölçme araçları öntest olarak uygulanmıştır. Uygulama tamamlandıktan sonra da BBT ve
FTÖ ölçme araçları sontest olarak verilmiştir.
Bu araştırma, Fen ve Teknoloji dersindeki “Genetik” ve “Canlılara Üreme ve Gelişme”
ünitelerinde yürütülmüştür. Seçilen ders, ilköğretim sekizinci sınıfta, haftada üç ders saati
işlenen bir derstir. Uygulamalar yaklaşık 4 ay sürmüştür.
Öğrencilerin uygulanan ölçme araçlarına ait öntest ve sontest puanları kullanılarak Fen
ve Teknoloji dersine yönelik tutumlarında ve bu dersteki başarılarındaki gelişim ya da
değişimin varlığı belirlenmeye çalışılmıştır.
Çalışma Grubu
Çalışma grubunu, Edirne İli Keşan İlçesindeki Anafartalar İlköğretim Okulunda 8.
sınıfta öğrenim gören toplam 74 öğrenci oluşturmaktadır. Bu sınıflar, okul idaresi tarafından
öğrenciler 5. sınıftan 6. sınıfa geçtikleri zaman (İlköğretimin II. Kademesine geçildiği yıl)
kura yöntemi ile erkek ve kız sayıları tüm sınıflarda aynı olacak şekilde belirlenmektedir.
Okulun yapısı homojen bir grup özelliği göstermektedir. Bu özellik sınıfların daha
önceki yıllarda sınıf geçme notlarında elde ettiği puanların birbirine çok yakın olmasıyla
ortaya çıkmaktadır.
GENÇ, M. & ŞAHİN, F. 385
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Buna göre; araştırmaya katılan sınıflar ve bu sınıflardaki öğrenci sayılarının dağılımı
Tablo 2’de verilmiştir.
Tablo 2 Öğrencilerin Cinsiyetlere Göre Sınıflara Dağılımı
Öğrenciler
Sınıflar Kız Erkek Toplam
8/A 15 22 37
8/B 15 22 37
Yukarıdaki tablo verileri dikkate alındığında çalışma grubundaki deneklerin cinsiyet
dağılımları değerlendirilmiş, gruplarda cinsiyet faktörüne göre bir yığılma olmadığı
belirlenmiştir. Ayrıca sınıf mevcutları da eşitlik göstermektedir.
Verilerin Toplanmasında Kullanılan Araçlar
Araştırmada ölçme araçları olarak; öğrencilerin dersteki başarılarını ölçen “Başarı
Belirleme Testleri” (BBT), öğrencilerin derse karşı tutumlarını ölçen “Fen Tutum Ölçeği”
(FTÖ) kullanılmıştır.
Başarı Belirleme Testleri (BBT)
Araştırmada kullanılan başarı belirleme testleri araştırmacılar tarafından hazırlanan ve
geçerlilik ve güvenirlilik analizleri yapılmış 30 sorudan oluşan testlerdir. Bu testler
hazırlanırken Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim 8. sınıf fen ve teknoloji dersinin ilgili
ünitelerindeki kazanımlar göz önünde bulundurulmuştur.
“Genetik” ve “Canlılarda Üreme ve Gelişme” üniteleri için hazırlanan testlerde, önceki
yıllarda yapılmış Ortaöğretim Kurumlarına Giriş Sınavı soruları ve araştırmacıların
hazırladığı sorular kullanılmıştır. Öğretim programında bulunan kazanımlar göz önünde
bulundurularak hazırlanan testler başka bir okulun Fen ve Teknoloji öğretmeni tarafından
incelenerek 40 soruya indirilmiştir. Tekrar test yöntemine göre hazırlanan testlerin pilot
uygulamaları yapılmış ve çalışmada kullanılmıştır. Geçerlilik ve güvenirlik hesaplamaları
yapılarak testler 30 soruya indirilmiştir. “Genetik” ünitesinin başarı testinin güvenirlik
katsayısı, 0,89 hesaplanmıştır. “Canlılarda Üreme ve Gelişme” ünitesinin başarı testinin
güvenirlik katsayısı ise 0,86 bulunmuştur.
Araştırma verilerinin normal dağılım göstermesi nedeniyle parametrik testler
uygulanmıştır. Grupların öntest puan ortalamaları, standart sapmaları ve gruplar arasında
386 İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMENİN BAŞARIYA VE TUTUMA ETKİSİ…
THE EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING ON ATTITUDE AND …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
anlamlı bir farkın olup olmadığı “t” testiyle incelenmiş, gözlenen “t” değerlerinin .05
manidarlık düzeyinde anlamlı olup olmadığı incelenmiştir.
Üniteler uygulandıktan sonra sontestler ve 3 hafta sonra hatırlama testleri yapılmış,
gruplar arasında anlamlı bir farkın olup olmadığı “t” testi ile incelenmiştir. İşbirlikli
öğrenmenin uygulandığı deney grubu ile geleneksel yöntemin uygulandığı kontrol grubunun
sontest ortalamaları ve standart sapmaları hesaplanmıştır. Aynı zamanda grupların uygulama
öncesi ile uygulama sonrası farkının anlamlı olup olmadığına yine “t” testi ile bakılmıştır.
Değerlerin .05 manidarlık düzeyinde anlamlı olup olmadığı incelenmiştir.
Fen ve Teknoloji Dersi Tutum Ölçeği (FTÖ)
Fen ve Teknoloji Dersi Tutum Ölçeği (FTÖ); 10 adet olumlu, 5 adet olumsuz cümle
yapısında toplam 15 soru içeren 5’li likert tipi fen tutum ölçeği, Geban, Ertepınar, Yılmaz,
Altın ve Şahbaz (1994) tarafından geliştirilmiş ve Cronbach alfa güvenirlik katsayısı 0,83
olarak bulunmuştur. Fen ve Teknoloji Dersi Tutum Ölçeği, öğrencilerin fen ve teknoloji
dersine karşı tutumlarını belirlemek amacıyla kullanılmıştır.
Fen ve Teknoloji dersine olan tutum ile ilgili çeşitli anketler (Hasan, 1985; Gogolin &
Swartz, 1992; Gabel, 1994) hazırlanmış olup, bu çalışmada Geban ve arkadaşlarının (1994)
uyguladığı anket kullanılmıştır. Öğrencilerin derse yönelik tutum düzeylerindeki değişimin
belirlenmesi için deney grubu ile kontrol grubunun tutum puanlarının ortalamaları, standart
sapmaları ve “t” testi sonuçları .05 manidarlık düzeyinde incelenip yorumlanmıştır.
Dersin İşlenişi
Ünitenin hedef ve kazanımlarını kazandıracak şekilde günlük ders planları işbirlikli
öğrenme etkinliklerine göre hazırlamıştır. Derslerin işlenişi sırasında işbirlikli öğrenme
gruplarında çalışmalar yapılmıştır. Soru-cevap, tartışma, deney, gözlem, çizim, anlatım, beyin
fırtınası gibi uygulamalar bu gruplar bünyesinde sürdürülmüştür. Bunun yanında örneğin
“DNA Denilen Hücredeki Özel Molekül Ne İşler Yapar?” konusu Jigsaw, “Akraba Evliliği
Neden Sakıncalı?” Akademik Çelişki, “Kalıtım İnsanda Cinsiyeti de Belirler” konusu ise
Birlikte Soralım Birlikte Öğrenelim teknikleri ile işlenmiştir.
Çalışma Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan öğretim programı esas alınarak,
programdan belirtilen kazanımlara göre uygulanmıştır. Araştırma esnasında uygulanan tüm
ders planları araştırmacılar tarafından hazırlanmıştır. Hazırlanan bu planlar her iki grupta da
araştırmacılardan birisi tarafından uygulanmıştır.
GENÇ, M. & ŞAHİN, F. 387
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Verilerin Çözümlenmesi
Yapılan araştırmada uygulama öncesi ile uygulama sonrası öğrencilerin başarı ve tutum
puanları nicel olarak ölçülmüştür. Araştırmadan edilen bulgularla deney ve kontrol grupları
arasında anlamlı farkın olup olmadığı SPSS Paket Programı kullanılarak incelenmiştir. Her iki
grubun ön test ve son test karşılaştırmalarında bağımsız grup ‘t’ testi kullanılmıştır.
Anlamlılık düzeyleri .05 olarak kabul edilmiştir.
Bulgular ve Yorumlar
Fen ve Teknoloji Dersine Karşı Tutum Puanlarına İlişkin Bulgular
Araştırmada belirlenen modele göre; uygulamadan önce ve her iki ünitedeki
uygulamanın sonunda öğrencilerin derse karşı tutumlarını belirlemek için uygulanan
FTÖ’nün ön ve son testlerinden elde edilen analiz sonuçları Tablo 3’te verilmiştir.
Tablo 3 Deney ve Kontrol Gruplarına Uygulanan Tutum Anketinden Elde Edilen Verilerin Bağımsız t Testi Sonuçları
Testler Gruplar N X S sd t p
Uygulama
Öncesi
Deney 37 29,16 9,456 72 ,499 ,620
Kontrol 37 28,16 7,708
Genetik
Ünitesi
Sonrası
Deney 37 26,62 9,236 72 ,153 ,879
Kontrol 37 26,32 7,368
Canlılarda
Üreme ve
Gelişme
Ünitesi
Sonrası
Deney 37 28,30 9,140
72 ,100 ,921 Kontrol 37 28,49 6,975
Tablo 3’e göre uygulama öncesi öğrencilerin FTÖ ön testlerindeki deney ve kontrol
gruplarının ortalama puanları arasında önemli bir farkın olmadığı (p> 0,05) görülmektedir. İlk
ünite olan Genetik ünitesi ile ikinci ünite olan Canlılarda Üreme ve Gelişme ünitesi tamamlandıktan
sonra uygulanan FTÖ ortalama puanları incelendiğinde deney ve kontrol gruplarının ortalama puanları
arasında istatistiksel olarak önemli bir farkın olmadığı (p1> 0,05 ve p2> 0,05) görülmektedir.
388 İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMENİN BAŞARIYA VE TUTUMA ETKİSİ…
THE EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING ON ATTITUDE AND …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Başarı Puanlarına İlişkin Bulgular
Birçok uygulamada olduğu gibi bu çalışmada da grupların başarı düzeyleri de
karşılaştırılmıştır. Grupların farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Gruplar arasında
başarı puanları açısından fark olup olmadığı Tablo 4’te verilmiştir.
Tablo 4 Deney ve Kontrol Gruplarına Uygulanan Genetik Ünitesi Başarı Testinden Elde Edilen
Verilerin t Testi Sonuçları
Testler Gruplar N X S sd t p
Öntest Kontrol 37 10,35 2,552
72 ,349 ,728 Deney 37 10,19 1,221
Sontest Kontrol 37 12,65 3,182
72 5,273 ,000 Deney 37 16,51 3,124
Hatırlama
Testi
Kontrol 37 12,16 3,014 72 5,145 ,000
Deney 37 15,70 2,905
Genetik Ünitesi uygulama öncesi grupların ortalama başarı puanları arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farkın olmadığı görülmektedir (p>0,05). Gruplar uygulama öncesi eşit
düzeydedir. Genetik Ünitesi sonrasında uygulanan başarı testi sonuçlarına bakıldığında
işbirlikli öğrenme yönteminin uygulandığı deney grubu ile geleneksel yöntemin uygulandığı
kontrol grubu ortalama puanları (Xdeney= 16,51; X kontrol= 12,65) arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farkın olduğu (p<0,05) görülmektedir. Bu fark deney grubu lehinedir.
Genetik ünitesi tamamlandıktan 30 gün sonra her iki gruba da sontest olarak uygulanan
başarı testleri “Hatırlama Testi “olarak tekrar uygulanmıştır. Benzer şekilde bu ünite sonrası
uygulanan hatırlama testi sonuçlarına bakıldığında işbirlikli öğrenme yönteminin uygulandığı
deney grubu ile geleneksel yöntemin uygulandığı kontrol grubu ortalama puanları (Xdeney=
15,70; X kontrol= 12,16) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olduğu (p<0,05)
görülmektedir. Bu fark deney grubu lehinedir. Hatırlama testlerinden elde edilen verilerin
analiz sonuçlarına göre işbirlikli öğrenme yöntemi ile işlenen dersin daha kalıcı olduğu
söylenebilir.
Tablo 5 Deney ve Kontrol Gruplarına Uygulanan Canlılarda Üreme ve Gelişme Ünitesi Başarı
Testinden Elde Edilen Verilerin t Testi Sonuçları
GENÇ, M. & ŞAHİN, F. 389
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Testler Gruplar N X S sd t p
Öntest Kontrol 37 10,35 2,552
72 ,921 ,360 Deney 37 10,84 1,951
Sontest Kontrol 37 13,35 2,781
72 5,790 ,000 Deney 37 17,59 3,484
Hatırlama
Testi
Kontrol 37 12,89 3,406 72 6,242 ,000
Deney 37 17,41 2,783
Canlılarda Üreme ve Gelişme Ünitesi uygulama öncesi grupların ortalama başarı
puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığı görülmektedir (p>0,05).
Gruplar uygulama öncesi eşit düzeydedir. Canlılarda Üreme ve Gelişme Ünitesi sonrasında
uygulanan başarı testi sonuçlarına bakıldığında işbirlikli öğrenme yönteminin uygulandığı
deney grubu ile geleneksel yöntemin uygulandığı kontrol grubu ortalama puanları (Xdeney=
17,59; X kontrol= 13,35) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olduğu (p<0,05)
görülmektedir. Bu fark deney grubu lehinedir.
Canlılarda Üreme ve Gelişme Ünitesi tamamlandıktan 30 gün sonra her iki gruba da
sontest olarak uygulanan başarı testleri “Hatırlama Testi “olarak tekrar uygulanmıştır. Benzer
şekilde bu ünite sonrası uygulanan hatırlama testi sonuçlarına bakıldığında işbirlikli öğrenme
yönteminin uygulandığı deney grubu ile geleneksel yöntemin uygulandığı kontrol grubu
ortalama puanları (Xdeney= 17,41; X kontrol= 12,89) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farkın olduğu (p<0,05) görülmektedir. Bu fark deney grubu lehinedir. Hatırlama testlerinden
elde edilen verilerin analiz sonuçlarına göre işbirlikli öğrenme yöntemi ile işlenen dersin daha
kalıcı olduğu söylenebilir.
Sonuç ve Tartışma
İşbirlikli öğrenmenin tutum ve başarıya etkisini incelediğimiz bu araştırmada uygulama
öncesi ve uygulamalar sonrası öğrencilerin tutumlarında deney ve kontrol gruplarında anlamlı
bir fark bulunmamıştır. Deney grubunun akademik başarısı ise kontrol grubuna göre anlamlı
düzeyde artış göstermiştir. Altıparmak ve Nakipoğlu (2002), yaptığı çalışmada işbirlikli
öğrenme yönteminin öğrencilerin tutum ve akademik başarılarına etkisini incelemiştir.
Öğrencilerin akademik başarılarının deney grubu lehine artığını, tutumların ise gruplar
390 İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMENİN BAŞARIYA VE TUTUMA ETKİSİ…
THE EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING ON ATTITUDE AND …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
arasında anlamlı düzeyde farklılık göstermediğini belirlemişlerdir. Bu sonuçlar çalışmayla
uyumludur.
Baykul (1990) derse ilişkin tutumlarla başarı arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırma
gerçekleştirmiştir. Baykul, yaptığı çalışmayla ilkokul beşinci sınıf düzeyinde lise ve dengi
okulların son sınıf düzeylerine kadar matematik ve fen derslerine yönelik öğrencilerin
tutumlarında görülen farklılıklar ve öğrencilerin girmiş olduğu sınavdaki başarı ile ilişkisi
olduğu düşünülen bazı faktörleri araştırmıştır. Matematiğe karşı tutum ile ÖSS matematik alt
testi puanları arasında lise ve dengi okulların 3. sınıfları için pozitif yönde bir ilişki vardır.
İlkokul beşinci sınıf ve ortaokul sınıfları için böyle bir ilişki olduğunu gösteren kanıt yoktur.
Matematiğe karşı tutum ile ÖSS matematik alt testi puanları arasındaki en yüksek korelasyon
lise fen kolu ve imam hatip lisesi 3. sınıfta gözlenmiştir.
Sünbül (1998) yaptığı araştırmada, Orta II Milli Tarih dersinde işbirlikli öğretim
yönteminin kullanılması sırasında grupla değerlendirme, bireysel değerlendirme ve
değerlendirme yapmamanın öğrenci erişi ve tutumları üzerindeki etkisini incelemiştir.
Araştırma bulgularına göre, 1. Orta II Milli Tarih dersinde işbirliğine dayalı öğretim
yönteminin kullanılması sırasında grupla değerlendirme, bireysel değerlendirme ve hiçbir
değerlendirme yapmama öğrenci erişileri arasında anlamlı bir fark vardır.
Çalışmadan elde edilen veriler incelendiğinde gruplar içinde tutum puanları açısında
deney ve kontrol gruplarında herhangi bir anlamlı farklılık görülmemiştir.
İşbirlikli öğrenme bir çok araştırmada görüldüğü gibi öğrencilerin başarılarını
artırmaktadır. Yapılan çalışmada da öğrencilerin başarılarını artırdığı görülmektedir. Deney
grubundaki başarı artışı kontrol grubuna göre daha yüksektir. Ancak bu farklılık anlamlı
düzeyde değildir.
Nakiboğlu ve Benlikaya ise (2001) “Maddenin Oluşumu” ünitesinde; tam öğrenmeye
dayalı işbirlikli öğrenme yönteminin, öğrenme-öğretme sürecine etkisini incelemişlerdir.
Ayrıca, deney grubunda bulunan öğrenciler için duyuşsal ürünlerin ve öğrenme hızının
incelenmesinde, öğrencilerden aldıkları yazılı görüşler ve öğretmenin ders esnasında yapmış
olduğu gözlemler kullanılmıştır. Uygulamanın tamamlanması ile 3 bölümden oluşan bir test
kullanılmış ve deney grubu öğrencilerinin bilişsel beceriler bakımından daha başarılı
bulunmuştur.
Baykara’nın (2000) yaptığı araştırmada; İşbirliğine dayalı öğrenme tekniklerinden olan
“Karşılıklı Sorgulama” ve “Birleştirme” tekniklerinin öğrenci hatırlama düzeyine ve erişisine
etkisi karşılaştırılmalı olarak incelenmiştir. Bu etkinin farklı değişkene bağlı olarak değişip
GENÇ, M. & ŞAHİN, F. 391
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
değişmediği belirlenmek amacıyla öğrencilerin denetim odaklarına bağlı olup olmadıklarını
göz önünde bulundurmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre “Karşılıklı sorgulama”
ve “birleştirme” teknikleri öğrencilerin ve hatırlama düzeylerini olumlu yönde etkilemektedir.
Birleştirme tekniği Karşılıklı Sorgulama ve Birleştirme tekniklerinin uygulandığı gruplardaki
tüm iç ve dış denetimli öğrencilerin erişileri, hatırlama düzeyleri ve izleme testlerinden elde
ettikleri puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.
Altıparmak ve Nakipoğlu’nun (2002), yaptığı çalışmada da işbirlikli öğrenme yöntemini
kullanarak öğrencilerin tutum ve başarılarını ölçmüş, başarılarının artarken, tutumların
değişmediğini bulmuştur.
Bir diğer araştırma da, Açıkgöz’ün (1990) yaptığı işbirliğine dayalı öğrenmenin
tekniklerinden olan Birlikte Soralım Birlikte Öğrenelim Tekniği ile düz anlatım, soru-yanıt ve
tartışma tekniklerinin kullanıldığı geleneksel öğretimin üniversite öğrencilerinin öğrenme ve
hatırda tutma düzeyleri ile duyuşsal özellikleri üzerindeki etkilerini incelediği araştırmadır.
Birlikte Soralım birlikte Öğrenelim grubu ve geleneksel öğretim grupların ünite sonu
akademik başarı düzeyi açısından önemli farklılığın olup olmadığının belirlenmesi için önce
Birlikte Soralım Birlikte Öğrenelim ve geleneksel öğretim gruplarının aldıkları puanlar
incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre grupların ortalamaları arasındaki farkın önemli
olduğu belirlenmiştir. Diğer bir ifade ile Birlikte Soralım Birlikte Öğrenelim grubu son testte
geleneksel öğretim grubundan daha başarılı olmuştur.
Çalışmanın diğer bir denencesinin sınanması için, geleneksel öğretimin ve işbirliğine
dayalı öğrenmenin öğrencilerin hatırda tutma düzeyleri üzerindeki etkileri arasında anlamlı
bir farklılığın belirlenmesi amacıyla aldıkları puanlar hesaplanmıştır. Bu puanlar
incelendiğinde geleneksel öğretimin ve işbirliğine dayalı öğrenmenin uygulandığı grupların
Hatırda Tutma Testi Ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olduğu, yani işbirliğine dayalı
öğrenme grubunun son testteki başarı düzeyinin geleneksel öğrenme grubuna göre daha
yüksek olduğu belirlenmiştir.
Yapılan diğer bir araştırmada (Genç & Şahin, 2005), işbirlikli öğrenme gruplarıyla
üretilen kavram haritalarının öğrencilerin öğrenmelerine etkisi araştırılmıştır. Araştırmada
kontrol grubunda sadece işbirlikli öğrenme yöntemi uygulanırken, deney grubunda ise
işbirlikli öğrenme gruplarının kavram haritaları yapmaları sağlanmıştır. Her iki grubun
öğrenme düzeyleri açısından farklılıkları araştırılmıştır. Çalışmanın verileri araştırmacılar
tarafından hazırlanan Başarı Belirleme Testi ile öğrencilerin işbirlikli öğrenme gruplarında
yaptıkları kavram haritalarından elde edilmiştir. Sonuçlara göre işbirlikli öğrenme grubuyla
392 İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMENİN BAŞARIYA VE TUTUMA ETKİSİ…
THE EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING ON ATTITUDE AND …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
yapılan kavram haritalarının öğrencilerin öğrenmelerine anlamlı düzeyde etkisi olduğu
belirlenmiştir.
Yapılan başka bir araştırmada (Doymuş, Şimşek & Bayrakçeken, 2004) işbirlikli
öğrenme yönteminin kullanıldığı deney grubu ile geleneksel öğrenme yönteminin kullanıldığı
kontrol grubunun Fen Bilgisi Dersindeki akademik başarısı, derse yönelik tutumları
incelenmiştir. Sekiz hafta süren bir uygulama sonunda son-test olarak uygulanan FBT
verilerine göre işbirlikli öğrenme grubunun, geleneksel öğrenmel grubundan daha başarılı
olduğu sonucuna varılmıştır. Bu sonuç çalışmadaki sonuçla uyumludur.
Bir diğer çalışmada Bilgin ve Karaduman (2005), yaparak-yaşayarak fen etkinliklerinin
işbirlikli öğrenme yaklaşımı ve öğretmen merkezli öğretim yaklaşımı ile verilmesinin,
ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin fen dersine karşı tutumlarına etkisi incelenmiştir.
Çalışma sonucunda, öğrencilerin ön-FTÖ puanları ortak değişken olarak kullanıldığında,
işbirlikli öğrenme grubu ve öğretmen merkezli öğrenme grubunun son-FTÖ puanların
ortalamaları arasında istatistiksel olarak, deney grubu lehine anlamlı bir fark olduğu tespit
edilmiştir.
Öğrenciler eğitim hayatına başladıkları ilk zamanlarda itibaren genellikle geleneksel
öğrenme yöntemiyle eğitim görmüşler ve bireysel farklılıklarını gösterme imkanı
bulamamışlardır. Bireyin sahip olduğu alışkanlıklarını terk etmesindeki zorluk öğrencilerin
farklı öğretim yöntemine alışmaları sürecinde de ortaya çıkmaktadır. Bu sürece uyum için
uzun zamana ihtiyaç vardır.
Fen ve Teknoloji dersine karşı öğrencilerin tutum değerleri uygulama öncesi eşit
düzeyde iken uygulamalar sonrası da farklılık görülmemiştir. Tutum uzun sürede oluşan
kişisel bir değerlendirme olduğu için tutumdaki değişimi oluşturabilmek için uzun süreli
çalışma yapılması gerekmektedir. Bu yargıya özellikle öğrencilerin ders hakkında söyledikleri
sözlü ifadelerden ulaşılmıştır. Araştırma öncesi iki grupta da Fen ve Teknoloji dersinin
sevimsiz olduğunu ve sınav için zorla çalıştıklarını söyleyenler çoğunluktayken, uygulamalar
sonrası deney grubundaki birçok öğrenci bu dersin çok zevkli ve eğlenceli bir hal aldığını
belirtmişlerdir. Ancak deney grubundaki bu değişim anlamlı düzeyde olmamıştır.
Öğrencilerin başarı düzeylerinde de farklı sonuçlar elde edilmiştir. Uygulama öncesi
eşit düzeyde olan iki grup uygulamalar sonrası farklılıklar göstermişlerdir. Kontrol grubu
ünite tamamlandıktan sonra başarı düzeylerini artırmış ancak hatırlama testlerinde düşüş
yaşamışlardır. Deney grubu ise; üniteler tamamlandıktan sonra başarı düzeylerini kontrol
GENÇ, M. & ŞAHİN, F. 393
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
grubuna göre anlamlı olacak derecede artırmış ve hatırlama testlerinde de bu anlamlı farkı
koruyarak başarılı olmuşlardır.
Öneriler
Derslerde işbirlikli öğrenme yönteminin kullanılması başarıyı artırdığına göre bu
yöntemin diğer derslerde de kullanılması önerilebilir. Bu araştırma ilköğretim sekizinci sınıf
öğrencileri ile yapılmıştır. Bu sürece kadar öğrencilerin kişisel yapıları şekillenmeye
başlamıştır. Bu tür çalışmaların ilköğretimin ilk sınıflarından itibaren yapılması öğrencilerin
sosyal gelişimlerine de destek olacağı düşünülmektedir.
Bu tür uygulamalardan sonra elde edilen verilerin incelenip uzman araştırmacılar
tarafından öğrencilere rehberlik yapılmalıdır. Eğitim öğretim sonunda yapılan sınavlar
öğrenciler üzerinde olumsuz etki oluşturduğu için uygulamalarda dikkat edilmesi gereklidir.
Öğrencilerin gelişimleri düzeyleri ve akademik başarıları süreç içinde değerlendirilmeli ve bu
verilere göre uygulamalar güncellenmelidir.
Bu çalışmaya benzer çalışmalar fen bilgisi dersi dışındaki derslerde yapılarak, sonuçları
karşılaştırılmalı ve bu sonuçlara göre yeni öneriler ve uygulamalar sunulmalıdır. Bu tür
çalışmaların diğer derslerde daha etkili olup olmadığı incelenmelidir. Dersin yapısı ve ders
içeriklerinden kaynaklanan farklılıklar göz önünde bulundurularak uygulama planları
hazırlanmalıdır.
Eğitim programlarının uygulanmasında öğrencinin ilgi ve tutumunu artıracak farklı
yöntemler uygulanmalıdır. Başarılı olan bir yöntemin uzun süre kullanılması uygulamanın
etkisini azaltabilir. Öğrenciyi aktif kılacak farklı uygulamaların öğrenci başarısını destek
olacağı düşünülmektedir.
Tutumlar süreç boyunca çeşitli etkiler sonucu oluşmakta ve yine uzun süren etkiler
sonrası değişebilmektedir. Başarısı belirlenmiş bu tür uygulamalar daha uygun bir program
dahlinde uygulanmalı ve belirlenen programın geri dönütleri sürekli alınmalıdır. Yapılacak
değişiklikler ise en sınıflardan başlayarak kademeli olarak üst sınıflarda uygulanmalıdır.
Eğitim hayatları boyunca benzer bir programda eğitim alan öğrencilerin, farklı yöntemleri
kapsayan yeni bir programa geçişleri zor olacaktır.
394 İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMENİN BAŞARIYA VE TUTUMA ETKİSİ…
THE EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING ON ATTITUDE AND …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Kaynakça
Açıkgöz, K. (1990). İşbirliğine Dayalı Öğrenme Ve Geleneksel Öğretimin Üniversite
Öğrencilerinin Akademik Başarısı, Hatırda Tutma Düzeyleri Ve Duyuşsal Özellikleri
Üzerindeki Etkileri, A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi: I. Ulusal Eğitim Bilimleri
Kongresi (25-28 Eylül 1990). Ankara: MEB yay. 187-201.
Açıkgöz, K.Ü. (2002). Aktif Öğrenme. Eğitim Dünyası Yayınları, İzmir.
Alkan, C., Deryakulu D., & Şimşek N., (1995). Öğretim Teknolojilerine Giriş “Disiplin Süreç
Ürün”. Ankara: Önder Matbaacılık.
Altıparmak, M., & Nakipoğlu, M. (2002). Lise Biyoloji Laboratuarlarında “İşbirlikli
Öğrenme” Yönteminin Tutum ve Başarıya Etkisi. V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik
Eğitimi Kongresi Bildiriler Kitabı.
Atalay, E. (1998). Temel Eğitim II. Kademe Öğrencilerinin Müziğe İlişkin Tutumlarının
Ölçülmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, İstanbul.
Baş, G. (2012). The Effects of Cooperative Learning Method On Students' Achievement and
Attitudes Towards English Lesson. Journal of Theory and Practice in Education, 8(l),
72-93.
Baykara, K. (2000). İşbirliğine Dayalı Öğrenme Teknikleri ve Denetim Odakları Üzerine Bir
Çalışma, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (18), Ankara.
Baykul, Y. (1990). İlkokul Beşinci Sınıftan Lise ve Dengi Okulların Son Sınıflarına kadar
Matematik Ve Fen Derslerine Karşı Tutumda Görülen Değişmeler ve Öğrenci Seçme
Sınavındaki Başarı İle İlişkili Olduğu Düşünülen Bazı Faktörler, ÖSYM Yayınları,
Ankara.
Bilgin, İ. & Karaduman, A. (2005). İşbirlikli Öğrenmenin 8. Sınıf Öğrencilerinin Fen Dersine
Karşı Tutumlarına Etkisinin İncelenmesi, İlköğretim-Online, 4(2), 32-45, 2005
[Online]:http://ilkogretim-online.org.tr adresinden 22.02.2006 tarihinde indirilmiştir.
Cohen, L. & Manian, L. (1994). Research Methods in Education. London: Routledge.
Conwell, C. R. (1988). Students' perceptions when working in cooperative problem solving
groups. Paper presented at the North Carolina Science Teachers Association
Convention. ERIC Document Reproduction Service. ED 313 455.
GENÇ, M. & ŞAHİN, F. 395
Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi
Necatibey Faculty of Education, Electronic Journal of Science and Mathematics Education
Doymuş, K., Şimşek, & Ü., Bayrakçeken, S. (2004). “İşbirlikçi Öğrenme Yönteminin Fen
Bilgisi Dersinde Akademik Başarı ve Tutuma Etkisi”, Türk Fen Eğitimi Dergisi, Yıl 1
Sayı 2; 103-115.
Doymuş, K., Şimşek, Ü. & Karaçöp, A. (2009). The Effects of Computer Animations And
Cooperative Learning Methods in Micro, Macro And Symbolic Level Learning of
States of Matter. Eurasian Journal of Educational Research, Issue 36, 109-128.
Erdoğan, İ. (2003). Pozitivist Metodoloji, Bilimsel Araştırma Tasarımı, İstatistiksel
Yöntemler, Analiz ve Yorum. Ankara: Erk Yayınevi.
Gabel, D. L. (1994). Handbook of Research on Science Teaching and Learning. New York:
Mamillan.
Gay, L. R. (1981). Educational Research: Competencies for Analysis and Application.
Columbus, Ohio: Merrill Publishing Co.
Geban, Ö., Ertepınar, H., Yılmaz, G., Altın, A., & Şahbaz, F. (1994). Bilgisayar destekli
eğitimin öğrencilerin fen başarılarına ve fen bilgisi ilgilerine etkisi. Dokuz Eylül
Üniversitesi, I. Ulusal Fen Bilimleri Eğitimi Sempozyumu Bildiri Özetleri Kitabı, İzmir.
Genç, M., & Şahin, F. (2004). The Effects Of Cooperative Learning With Concept Map To
Learn In Science Education, 2nd International Balkan Education Congress, Searching
Excellence in Education, October, Edirne.
Gogolin, L. & F. Swartz. (1992). A Quantitative and Qualitative Inquiry into the Attitudes
Toward Science of Nonscience College Students. Journal of Research in Science
Teaching, 29(5), 487-504.
Hasan, O. E. (1985). An Investigation into Factors Affecting Attitudes toward Science of
Secondary School Students in Jordan. Science Education, 69, 3-18.
Jones, R. M. ve Steinbrink, J. E. (1991). Home teams: Cooperative learning in elementary
science. School Science and Mathematics, 91(4), 139-143.
Kaptan, F. ve Korkmaz H. (2001). İşbirliğine dayalı fen öğretiminin öğretmen adaylarının
özyeterlik düzeylerine etkisi, IV. Fen Bilimleri Eğitimi Kongresi. Ankara: Milli Eğitim
Basımevi.
Karasar, N. (1999). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Nobel Yayın Dağıtım. Ankara
Korkmaz, H. (2002). Fen eğitiminde proje tabanlı öğrenmenin yaratıcı düşünme, problem
çözme ve akademik risk alma düzeylerine etkisi, Yayımlanmamış Doktora Tezi,
Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
396 İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMENİN BAŞARIYA VE TUTUMA ETKİSİ…
THE EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING ON ATTITUDE AND …
NEF-EFMED Cilt 9, Sayı 1, Haziran 2015/ NFE-EJMSE Vol. 9, No. 1, June 2015
Kurt, I. (2001). Fen Eğitiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrencilerin Başarısına,
Kavram Öğrenmesine ve Hatırlamasına Etkisi, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2001.
Lev, M. M. (1997). The Connection between Cooperative Learning and Authentic
Assessment, Sabes, Vol:10,
http://www.sabes.org/resources/adventures/vol10/10mangan.html adresinden
10.10.2004 tarihinde indirilmiştir.
Millis, B. J. (1996). The University of Tennessee at Chattanooga Instructional Excellence
Retreat, May.
Nakiboğlu, C., & Benlikaya R. (2001). “Maddenin Oluşumu” Ünitesinin Tam Öğrenmeye
Dayalı İşbirlikli Öğrenme Yöntemi İle İşlenmesinin Öğretme Öğrenme Sürecine
Katkıları, Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi S:21 Adana.
Okebukola, P. A. (1986). Cooperative learning and students' attitudes to laboratory work.
School Science and Mathematics, 86(7), 582-590.
Özçelik, D. A. (1988). Eğitim Bilimleri Ölçme ve Değerlendirme, Açıköğretim Fakültesi
Yayınları, Eskişehir, 53-57.
Sünbül, A. M. (1998). Öğrenme Stratejilerinin Öğrenci Erişi ve Tutumlarına Etkisi
Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü.
Zacharias, Z. & Barton, A. C. (2004). Urban middle-school students’ attitudes toward a
defined science. Science Education, (88), 197-222.