16
Kopenhag 1 Nedir bu Kopenhag, herkes ayılıp bayılıyor? Mütemadiyen en iyi bilmem ne listelerinden fırlıyor, değil mi ama? Akdenizliler burayı devamlı soğuk ve karanlık bilir, buralarda yaşayan insanlara da üzülürler. En iyisi bu düşünceyi hiç bozmamak, burayı hep soğuk ve donuk bellemek. Gidip aslını görünce, insan geri dönmek istemiyor, yerleşmek falan istiyor, sonra al başına bela. Kopenhag’ı Kopenhag yapan en önemli şeylerden biri gelişmiş estetik algısı, kaygısı. Mimaride, tasarımda, dekorasyonda, ev eşyalarında, modada, hatta yemek sunumunda estetik arayış hep hissediliyor. Her şeyin çağdaş ve güzel gözükmesine kafayı takmış gibiler. İnsan etkileniyor tabii ister istemez. Bu güzelliği donuk ve ruhsuz bulup, sıcak denizlere inmek isteyenler de olacaktır elbette. Gene de burası gibi düzenli, güzel görünen, yaşama ve insana değer veren bir şehrin fikri bile insanı cezbetmeye yetiyor. Siz en iyisi, Kopenhag’a gidip, onun iyi yönlerini alın bir. Sonra nasıl olsa İstanbul en canlı ve akışkan haliyle sizi önüne katıp götürecek gene. >>NEREDE KALMALI? En İyiler Nimb: İskandinav tasarımının mabedi bir otel arayanlara kötü bir haberimiz var. Nimb, bir Arap prensinin sarayını andırıyor. Oryantal desenli döşemelik kumaşlar, şömineler, cibinliksiz yatak çerçeveleriyle, dekorasyona da biraz doğu esintisi bulaştırmışlar. Ortaya doğu motiflerinin İskandinav çizgilerine yedirilmesi gibi tarif

>>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

  • Upload
    others

  • View
    9

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

1

Nedir bu Kopenhag, herkes ayılıp bayılıyor? Mütemadiyen en iyi bilmem ne

listelerinden fırlıyor, değil mi ama? Akdenizliler burayı devamlı soğuk ve

karanlık bilir, buralarda yaşayan insanlara da üzülürler. En iyisi bu

düşünceyi hiç bozmamak, burayı hep soğuk ve donuk bellemek. Gidip aslını

görünce, insan geri dönmek istemiyor, yerleşmek falan istiyor, sonra al

başına bela.

Kopenhag’ı Kopenhag yapan en önemli şeylerden biri gelişmiş estetik algısı,

kaygısı. Mimaride, tasarımda, dekorasyonda, ev eşyalarında, modada, hatta

yemek sunumunda estetik arayış hep hissediliyor. Her şeyin çağdaş ve güzel

gözükmesine kafayı takmış gibiler. İnsan etkileniyor tabii ister istemez. Bu

güzelliği donuk ve ruhsuz bulup, sıcak denizlere inmek isteyenler de

olacaktır elbette. Gene de burası gibi düzenli, güzel görünen, yaşama ve

insana değer veren bir şehrin fikri bile insanı cezbetmeye yetiyor.

Siz en iyisi, Kopenhag’a gidip, onun iyi yönlerini alın bir. Sonra nasıl olsa

İstanbul en canlı ve akışkan haliyle sizi önüne katıp götürecek gene.

>>NEREDE KALMALI?

En İyiler

Nimb: İskandinav tasarımının mabedi bir otel arayanlara kötü bir

haberimiz var. Nimb, bir Arap prensinin sarayını andırıyor. Oryantal

desenli döşemelik kumaşlar, şömineler, cibinliksiz yatak

çerçeveleriyle, dekorasyona da biraz doğu esintisi bulaştırmışlar.

Ortaya doğu motiflerinin İskandinav çizgilerine yedirilmesi gibi tarif

Page 2: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

2

edilebilecek, modern ve şık bir sonuç çıkmış ortaya. Toplam 14 tane

odası var. Bir odası hariç hepsi Tivoli Bahçeleri’ne nazır. Nimb’in

gastronomik ününün otel ününü de geçtiğini söylemeden olmaz.

Louise, şehrin en ünlü ve prestijli restoranlarından biri. Burada

kalmıyor olmasanız bile mutlak deneyin. Brasserie de aynı şekilde,

şehrin önemli gastronomi mekânlarından biri. Bir de Vinotek var ki,

1000’den fazla şarap seçeneğiyle, gerçek bir koleksiyoner.

Andersen Hotel: Andersen, Vesterbro tarafına düşüyor. Öyle olunca

n’oluyor? Veserbro kendi şahsına münhasır kentsel dönüşüm geçiren

bölgelerden biri. Şehrin sakinlerinin özellikle kaçındıkları bir yerken

bugün butiklerin kafelerin olduğu bir yer. Eski bıçkın ruhunu tam

kaybetmiş değil ama gün geçtikçe sakinleşiyor. Andersen Hotel,

İskandinav soğuğunda depresyona girenler için özel tasarlamış gibi.

Pembeler, morlar, yeşiller, maviler her köşeyi capcanlı bir hale

getiriyor. Özenle hazırlanmış, sıcacık 73 odayı size, en az 24

saatliğine veriyorlar. Yani akşam check-in yaptıysanız, ertesi akşam

aynı saatte check-out yapabiliyorsunuz. Çıkış saatleri, giriş saatlerine

göre belirleniyor. İşte böyle de düşünceliler.

Bertrams: Bertrams da, Kopenhag’ın “meatpacking” bölgesi olarak

bilinen Vesterbro’da bulunuyor. Bir 19. yüzyıl malikânesine yerleşen

Bertrams, şehir içinde İskandinav kır evi hissi yaşatıyor. Çakıl taşlı

sevimli avlusu, içinin baştan aşağı ahşap malzemelerle yapılmış

olması ve rustik eşyalarıyla kuzey ormanlarındaki modern eviniz gibi.

Restoranı da organik malzemeleriyle meşhur olmuş zaten. Şehrin

ortasında doğallık ve rahatlık arayanlara duyurulur ve hatırlatılır ki

Page 3: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

3

avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü

olabiliyor.

Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında Tivoli

Bahçeleri’nin girişinin mimarı Emil Blichfeldt tarafından inşa edilmiş.

Bugüne kadar pek çok tadilattan geçmiş. Şimdilerde Avenue’nün

yarattığı sıcak, renkli ve ev halinin, ev sahibi. Ahşap döşemeler, rahat

ve pofuduk koltuklar, desenli kilimler ve şömine, şehri kasıp kurutan

soğuğu kapıdan da bacadan da kovup sıcak ve rahat bir koza

yaratıyor. Restoranı yok ama barı çok keyifli. Atıştırmalıklarda

ellerini korkak alıştırmıyorlar ve odaya kahvaltı servisleri de var.

Kışın avluda servis edilen sıcak şarapları da pek meşhur.

Bunlara Da Bakmaya Değer

Hotel Fox: Hotel Fox, Volkswagen’in Fox modelinin lansmanı için

yapılmış bir otel. Farklı ülkelerden toplam 21 sanatçı bu iş için bir

araya gelmiş. Otelin 61 odası için 1000 civarında fikir üretmişler.

Sonuçta elbette 61 tanesini uygulamışlar. Büyüklükleri small,

medium, large ve x-large olarak kategorize edilmiş. Odalar o kadar

farklı ki hangi odanın neye benzediğine şöyle bir göz gezdirdikten

sonra, beğendiğiniz kendi şahsına münhasır odayı kendine has

numarasından ayırt edebiliyorsunuz.

Ibsens Hotel: Ibsens, Nansengrade Caddesi üzerinde bulunuyor.

Etrafında büyük markalar, büyük alışveriş merkezleri yok pek fazla.

Daha çok, küçük kafelerin, dikiş atölyesiyle karışık butiklerin,

Page 4: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

4

kafelerin ve butik kitapçıların olduğu bir yer. Şehrin mekân kullanım

alışkanlıklarını ve yaşam biçimini en iyi yansıtan otel belki de. Bir de

misafirlerin kendi aralarında kitap dergi alışverişi yapmalarını

sağlayan sistemleri var. Dekorundan, konseptinden, hizmetlerinden,

Kopenhag’ın ruhunu çok iyi yakaladıkları belli oluyor gerçekten de.

First Hotel Skt. Petri: Kopenhag gibi bir tasarım şehrinde, eski

alışveriş merkezlerini tabii ki kırpıp tasarıma dönüştürürler. Yanındaki

Skt. Petri Kilisesi’nden nam alan First Hotel Skt. Petri’nin binası, bir

zamanlar Daells Varehus isminde bir alışveriş merkeziymiş. Lobiden

çıkan yürüyen merdivenler, o günlerin arkeolojik kanıtları gibi

korunmuş. 2003 yılında açıldığında, otelcilik ve tasarım dünyası

burayı konuşa konuşa bitirememiş.

Stay: Otel önerilerimizi, “bu değil, bu sıradan, bunları herkes yapıyor”

şeklinde geçenler için bulduğumuz çözüm, Stay. Stay bir apart otel.

Tipik bir Kopenhag binasında yaşıyor. Kanalın kenarında ticari amaçlı

kullanılan bir depo iken çeşitli zamanlarda çeşitli renovasyonlardan

geçerek konut alanı olarak kullanılır olmuş. Şimdilerde de Stay’e ev

sahipliği yapıyor. Binanın tasarımıyla iç mekân tasarımı çok uyumlu.

Kentin tasarımla bütünleşmiş halinin en belirgin örneklerinden biri.

Yaşam alanlarının hepsi geniş, aydınlık ve ferah. Büyüklükleri 75 ila

160 m2 arasında değişen 12 farklı tipte daire sunuyorlar. Hepsi de ev

teçhizatıyla donatılmış ve kanal manzaralı daireler.

>>NEREDE YEMELİ?

Page 5: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

5

Öğle Yemeği İçin En İyi Adresler

Café Victor: Café Victor, yarı Fransız yarı Danimarkalı bir ruha sahip.

Sabah 8:00’dan akşam 22:30’a kadar açık. Daha çok öğlen ve

akşamüstü saatlerinde tercih ediliyor. Bu saatlerde şehrin jet

sosyetesini ve ünlü sanatçılarını burada görmek mümkün. Şarap

menüsünde iddialı yerlerden biri. Fransa, İtalya, Amerika, İspanya,

Güney Amerika, Arjantin, Yeni Zelanda, Portekiz, Avusturya, Şili ve

Almanya şaraplarından oluşan zengin bir koleksiyonu var.

Aamanns: Danimarka’nın alameti farikası smørrebrød’ün en

esaslılarının yapıldığı adres. Smørrebrød, bir çeşit açık sandviç. Hem

atıştırmalık yerine hem de öğün yerine geçebiliyor. Ekmeklere kadar

her şeyi kendileri yapıyor, hazır malzeme kullanmak yok. Mümkün

olduğunca da yerel taze malzemeleri kullanıyorlar.

Café Halvvejen: Krystalgade Caddesi üzerindeki butiklerin ve

kafelerin arasında Halvvejen de yerini almış. Şehrin gurmelerinin ve

ünlü şeflerinin uğrak noktası. Tipine bakıp aldanmayın. Pek ilginç bir

yere benzemiyor, evet. Ama gelin görün ki Danimarka’nın damak

tadının en lezzetli hali burası. Üstüne bir de menüdeki biralardan

birini seçtiniz mi, damak şöleni başlasın artık.

Mash: Mash, tipik bir modern Amerikan steakhouse restoranı. Etleri

Amerika, Uruguay, Avustralya ve Danimarka üreticilerinden geliyor.

Etin üzerine sos seçenekleri, yanına sebzeli tabaklar bulmak da

mümkün. İçki menüsünde şarap ve kokteyllerin yanı sıra, yemek

sonrası için ayrı bir kokteyl listesi ve sindirime yardımcı lezzetli

Page 6: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

6

karışımlar da yer alıyor. Öncesi, sonrasıyla tam bir “steak deneyimi”

yaşattıkları kesin.

Paté Paté: Şehir içinde birkaç mekân açmış Husted kardeşlerden yeni

bir yer daha. Şehrin dönüşüm halindeki bölgelerinden birinde

bulunuyor. Fransa, İspanya ve Fas mutfağından esintiler menüden

başlayarak hissediliyor. İç mekân tasarlanırken, endüstriyel temelin

üzerine rustik dokunuşlarda bulunulmuş. Niş şarap ve bira markalarını

sunuyorlar. Farklı bir şeyler içmek isteyenler mutlaka bir göz atmalı.

Tembellik ve yemekle geçirilecek bir öğlen ve akşamüstü için ideal.

Akşamları da yemeğin ardından muhabbet ve şarapla geceyi

sündürmek oldukça keyifli.

Pastis: Kopenhag’da bir Fransız bistrosu. Masası, sandalyesi, lambası,

fincanı, menüsü, servis şekli daha da neleriyle Fransız’ım diye

bağırıyor. Kopenhag-Paris arasındaki en kısa ve lezzetli yol. Haline

tavrına yaraşır uzunlukta bir de şarap listesi var.

Akşam Yemeği

Noma: Yazar ekibimiz “Noma” yazıp bırakmak istedi ancak editörler

kabul etmedi. Bunun üzerine yazarlar “Noma!!!!” yazıp bırakmak

istedi ama o da olmadı. Malumunuz burayı dünyanın en iyi restoranı

olarak kabul etmeyen, duymayan kalmadı. Ferran Adria, El Bulli’yi

kapattığından artık rakipsiz de kaldı. Haliyle talep fazla ama

kapasiteleri çok değil. 3-4 ay sonrasına masa ayırabiliyorlar, bekleme

Page 7: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

7

listeleri uzayıp gidiyor. Şef René Redzepi, nordik mutfağın kitabını

ekibiyle yeniden yazıyor.

Relae: Noma’da yer bulamayanlar soluğu burada alıyor. Ne de olsa

şefi ve sommelier’si Noma emektarlarından. Ancak buranın da 12

masası olduğundan, gene masa bulma garantisi yok. Ama genelde

birkaç hafta erken davranmışsanız masa bulabiliyorsunuz. Çok ufak

bir menüsü var. “Ne yemek olsa yaparız abi” demiyorlar yani. Her

yapılanı ustalıkla kotarabilmek için böyle bir duruş gerekebiliyor

bazen. Hem yemekler için hem de şarap için tadım menüsü bulunuyor.

Mums Bar & Kitchen: Mums ünlü restoranlara göre daha eğlenceli ve

hareketli bir yer. Akdeniz mutfağına bir Danimarka cover’ı yapmışlar.

Kokteylleri ve hafta sonu akşamları yarattığı gece kulübü havası

sebebiyle tercih ediliyor.

Restaurant AOC: AOC de Noma alternatiflerinden biri. Nordik

mutfağını yeniden yorumlayarak kendiyle özdeşleşmiş tatlar yaratan

bir restoran. Eski bir malikânenin içinde yer alıyor. Hem yemek hem

de şarap menüsü az seçenek sunuyor ancak çok övülüyor.

Rezervasyon için fazla bekletmiyor.

Kadeau: Şehirdeki bir başka büyük isim de Kadeau. Her ne kadar

diğer alternatifler gibi burası da Noma’ya benzetilseler de, kendine

has bir stili ve mutfak anlayışı var. Daha kolay masa bulunabiliyor

olması da daha az ünlü olmalarından kaynaklanıyor sadece.

Kadeau’nun üç, beş veya altı tabaklık tadım menülerinden birini

bitirdiğinizde, şehrin damak tadını ve yemekle ilişkisini daha

yakından tanımış olacaksınız.

Page 8: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

8

Fiskebar: Fiskebar, otellerden bahsederken ismini zikrettiğimiz

Vesterbro’da bulunuyor. Özellikle gurme mekânlar açısından bu

bölgenin yükselişte olduğu fark ediliyor. Fiske balık demekmiş

efendim. Ancak burası istiridyesiyle meşhur. Limford adlı bir

bölgeden gelen istiridyeler, ideal aromada oluyorlarmış ve de menüde

geniş bir yer tutuyorlar. Şehrin deniz ürünleri ve balıkta en iyi

restoranlarından biri.

Atıştırmalıklar

The Royal Café: Bu şehirde konvansiyonel tek bir yer bulmak bile

çok zor. Hemen her yerin nevi şahsına münhasır bir konsepti var.

Royal Café bunlardan biri. Bir kere tasarım kısmında ellerini hiç

korkak alıştırmamışlar. Tabak çanak, koltuk, aydınlatma ve teknolojik

donanımda ünlü İskandinav üreticileri bir araya getirmişler. Ayrıca

burası şehrin ünlü alışveriş caddesi Stroget’te bulunduğundan

alışverişle kafe konseptini de birleştirmişler. Alışveriş yaparken

atıştırabiliyor veya atıştırırken alışveriş yapabiliyorsunuz. Mutfakta da

klasik Danimarka atıştırmalığı smørrebrød’le sushi’yi bir araya getirip

‘smushi’ diye bir şey icat etmişler. Bira ve şarap seçenekleri bulunsa

da hatırı sayılır bir çay seçkileri olduğunun altını çizelim. Aman

dikkat, pazar günleri, ‘Smushi’ servisi, brunch nedeniyle kapalı.

42 Raw: 42 Raw, çiğ yemek trendinin örneklerinden biri. Ama

gözünüz korkmasın, burayı tercih etmek için sağlıklı ve organik

Page 9: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

9

beslenme derdiniz olmasına gerek yok. Lezzetli salataları ve

smoothie’leri için gitmeye değer. Oturacak yerleri kalabalıklara

müsait değil ancak paket servisleri de var. Hem de çok sevimli

paketler yapıyorlar. Siparişinizi bu şekilde alıp, canınızın istediği bir

yerde ufak sağlıklı bir piknik de yapabilirsiniz.

GECE KUŞLARINA

Ruby: Ruby şehrin en iyi barlarından biri. Kopenhag, pek çok sanat,

zanaat ve tasarım alanında olduğu gibi, iş kokteyllere geldiğinde de

sıradan olan hiçbir şeyi kabul etmiyor. Menüde klasik, bilindik

kokteyller de var tabii ama pek tercih edildikleri söylenemez. Çünkü

bu şehirde tasarımcılar ve aşçılar kadar, barmenler de - yoksa

miksolojist mi demeliydik? - yarışma kapışma halindeler. Ne tatlar, ne

karışımlar çıktığına hayret edeceksiniz. Ruby’nin kapısında bir şey

yazmadığından bulmak zor ama ısrarla arayın. 2 odalı eski bir evden

bozup yapılmış, yüksek tavanlı, “mad men” dekoru gibi bir yer.

K Bar: K Bar da çeşitleriyle ünlü bir yer. Ancak buranın esas

spesiyali, martinileri. Martiniyi çok farklı şekillerde yorumlamışlar.

Şöyle bir uğrayıp, bir martini deneyip başka bir mekâna geçmek çok

havalı sayılıyor.

Ved Stranden 10: Ved Stranden 10’un isim babası, bizzat kendi

adresi. Sofistike görünümü ve 5000 şişeye kadar çıkan mahzenine

rağmen çok da mütevazı bir yer. Bütün listeyi görmüyorsunuz.

Sommelier’ler size bazı sorular sorduktan sonra, size uygun olduğunu

Page 10: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

10

düşündükleri şarabı servis ediyorlar. Pazartesi günleri hariç, yemek

servisi bulunmuyor. Ancak şarküteri ürünleri, peynir çeşitleri ve

lokmalık atıştırmalıklarda oldukça başarılılar. Bütün bu özellikleri göz

önünde bulundurulduğunda fiyatlarının oldukça cazip olduğunu da

fısıldamayı bir borç biliriz.

1105: 1105 simsiyah dekoruyla dikkat çekiyor ilk bakışta. Tam ortada

kare, siyah bir bar var. Siyah duvarların önünde birkaç tane de siyah

koltuk var ama daha çok barda oturuluyor. Klasik kokteylleri, caz

müziği, barmenlerin tipik beyaz ceketleri, siyah ve loş ortamda bir

araya gelince ortaya sofistike bir sonuç çıkıyor.

Karriere Bar: Burası biraz restoran, biraz bar, biraz galeri ve biraz da

gece kulübü. Belki de burayı müze kısmına yazmalıydık. Buranın

dekorunda 40’a yakın çağdaş sanatçının imzası var. Bunların arasında,

İstanbul Bienali’nden de tanıdığımız, dünyaca ünlü ikili Michael

Elmgreen ve Ingar Dragset de bulunuyor. Bir şeyler içme bahanesiyle

mutlaka gidip gezin.

L’etoile: Kopenhag gecelerine mart ayında katılmış bir bar. Yeşil

duvarları tavandan sarkıtılmış ampullerle ve mum ışığıyla

aydınlatılmış. Çok da hoş olmuş. Mekânın sahibi Morten Drasdrup

alışılmış içkilere ve kokteyllere yeni bir standart getirmeyi amaçlamış.

Bu farklılığı Kopenhaglı gençler sevmişler ki mekân yeni olmasına

rağmen en uğrak adreslerden biri olmayı başarmış.

>>YA BAŞKA?

Page 11: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

11

Alışveriş

Acne: Acne, Stokholmlü bir tasarım ekibinin, sonradan moda tasarımı

yapmaya başlamış markası. Hem kadın hem de erkek koleksiyonları

çıkarıyorlar. Avrupa’daki pek çok şehrin yanı sıra Melbourne, Sydney

ve New York’ta da birer mağazaları var. Dünyanın her yerinde ilgi

çekmeyi başarmışlar kısaca. Kopenhag’da da dört mağazaları

bulunuyor. Mekân tasarımı oldukça ilginç.

Storm: Storm’da kimler yok kimler. Ne kadar çağdaş tasarımcı varsa

toplamışlar adeta. Comme des Garçons, Diane von Furstenberg, Thom

Browne, Ann Demeulemeester ve daha kimler kimler. Tasarım tekstil

ürünlerinin yanı sıra sanat kitapları, dergiler ve plaklar da raflarda

yerini almış.

Hope: Hope, esasında bir İsveç markası. İsveç dışındaki tek

mağazaları da Kopenhag’da bulunuyor. Kazaktan, elbiseden, gömleğe

pantolona her tür kıyafet ve hatta aksesuarlar ve ev eşyaları

koleksiyonlarında bulunuyor ancak onları özel yapan anorakları ve

montları. ‘Stay warm in your heart’ sloganıyla yola çıkan Hope, bir

sosyal sorumluluk projesi üretiyor. Proje evsizlere yardım etmeyi ve

daha fazla insanın evsizleşmesini engellemeyi amaçlıyor. Projeye

destek vermek için Hope montlarıyla ısınan isimler arasında Ethan

Hawke, Alexander Skarsgard ve Lykke Li gibi isimler yer alıyor.

Play Type: Eh, bu kadar tasarım şehri olma iddiası taşıyan bir şehirde

bir tipografi mağazası olmazsa olur mu? Play Type, kelimenin tam

anlamıyla yazı tipleri satıyor. Buradan yeni yazı tipleri alabileceğiniz

Page 12: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

12

gibi, bu yazı tiplerinin özelliklerini ön plana çıkaran posterler,

fincanlar, çantalar da alabilirsiniz.

Day Birger et Mikkelsen: Danimarkalı tasarımcı Keld Mikkelsen’in

1997’de açtığı mağaza. Yalnızca kadınlar için koleksiyon tasarlıyor.

Oldukça minimal ve klasik bir çizgisi var. Bünyesine bir de “2nd

Day” başlıklı koleksiyon bulunuyor. Bu koleksiyonun arkasında ise,

Mikkelsen’in kızı Amalie var.

Kyoto: Danimarkalı bir marka olan Kyoto, erkek modasında

ustalaşmış. Sokak modası diye tanımladıkları spor ve rahat kıyafetler

tasarlıyorlar. İskandinav markaların ve tasarımcıların

koleksiyonlarından parçalar bulmak da mümkün.

Time’s up: Time’s up, Avrupa’nın en iyi vintage mağazalarından biri.

Tüm parçalar tek tek özenle seçilmiş. O yüzden de hepsi çok güzel,

hepsi çok temiz durumda. Dior, Chanel, Gucci, Kenzo, Burberry

burada ürünlerini bulabileceğiniz markalardan bazıları. Dönem olarak

da 50’ler, 60’lar ve 70’ler çoğunluğa sahip. Hem kadınlara hem de

erkeklere bir şeyler var.

AC Perch: Çılgın bir çay deneyimine hazır olun. Burada çeşit çeşit

karışımlar, diyar diyar çaylar sizi şaşırtabilir. En kahveci bünyelerin

bile çay iştahını kabartacak lezzetler ve kokular bulacaksınız. Kraliçe

hazretleri de çaylarını buradan alıyorlarmış efendim. Hatta kendilerine

özel bir de karışımları varmış. Ondan da alabilirmişsiniz. İnsan merak

ediyor bazen, bu kraliyet aileleri de senin benim gibi insan değil mi,

neyle besleniyorlar acaba diye. İşte size uygun fiyata kraliçeler gibi

beslenme fırsatı. Size bir çay poşeti kadar yakın.

Page 13: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

13

Royal Copenhagen: Kopenhag, modern tasarımın başkenti tamam

ama, bu tasarım merakı gökten zembille inmedi herhalde diye

düşünüp araştırdık. Kopenhag’ın zarif tasarımlarının kaynaklarından

birine ulaştık. Royal Copenhagen, 1775 yılında kurulmuş. Beyaz

porselenleri ve kobalt mavisi desenleriyle ikonik bir stilleri var.

Rustik, sofistike ve asil. Her genç kızın rüyası.

Summerbird: Summerbird bir çikolatacı. Buradaki dolgulu

çikolatalar, lokumumsu şekerlemeler, renkli şekerler ve kekler insanın

damağını başından alıyor. Geleneksel Danimarka şekerlemesi

flødebolle’yi keşfetmek için de en iyi adreslerden biri. Flødebolle,

çikolata kaplı marşmelov olarak tarif edilebilir. Ancak tariflere

aldanmayın ve mutlaka bir kez tadına bakın.

Müzeler

Nationalmuseet: Nam-ı diğer, National Museum of Denmark.

Danimarka’nın en çok özdeşleştiği ve en ünlü müzesi. Müze

koleksiyonu, bölgenin 14.000 yıllık kültürünü kapsıyor. Buz

Devri’nden Vikingler’den alıyor, ortaçağdan modern zamanlara kadar

bir tur atıyor.

Statens Museum For Kunst: Kısaca Statens Museum olarak biliniyor.

Kraliyet ailesine ait sanat eserleri burada sergileniyor. Parçaların

çoğu, Avrupalı sanatçıların resim ve heykel çalışmalarından oluşuyor.

Geçici sergilerde 19. ve 20. yüzyılın önemli sanatçıları ağırlanıyor.

Page 14: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

14

Carlsberg Glytotek: Carlsberg’in kurucusunun oğlu Carl Jacobsen’ın

özel sanat koleksiyonunun sergilendiği müze. Heykel koleksiyonu çok

geniş. Roma, Mısır ve Yunan kültürlerinin heykellerini yakından

görme imkânı sunuyor. Resim koleksiyonunda da hatırı sayılır işler

var. Rodin, Van Gogh, Monet, Degas, Toulouse-Lautrec gibi

sanatçıların işlerini görmek mümkün.

Louisiana Museum of Modern Art: Louisiana, şehrin 35 km. dışında

konumlanmış bir modern ve çağdaş sanat müzesi. Mutlaka görülmesi

gereken bir koleksiyona sahip. Modern sanat akımlarına yön veren

isimlerin eserlerine örnekler bulabilirsiniz. Andy Warhol mu dersiniz,

Picasso mu, Jean Arp mı... Hepsinden bir şeyler var.

Ordrupgaard: Şehrin 8 km dışındaki müzenin koleksiyonunda 19. ve

20.yüzyıl Fransa ve Hollanda ekolünden eserler ağırlıkta. Yine bütün

ünlü isimler burada bir arada. Bir resim ve heykel müzesi olmanın

yanı sıra, aynı zamanda bir mimari, iç mekân tasarımı ve mobilya

müzesi. Müze binasının mimarisi de başlı başına görülmeye değer.

Oksnehallen: Sanatsal etkinlikler için kullanılan, 100 yılı devirmiş bir

bina burası. Konferanslar, sergiler, partiler düzenleniyor. Hareketli ve

değişken bir takvimi var. Seyahat tarihlerinize nelerin denk geldiğine

mutlaka bakın.

Gitmeden Göz Atılacaklar

Page 15: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

15

‘Copenhagen’: Aynı adlı tiyatro eserinden sinemaya uyarlanan

filmde, 1941 yılında iki ünlü fizikçi Neils Bohr ve Werner

Heisenberg’in buluşmasının ilginç hikâyesi anlatılıyor.

‘Adam’s Apples’: Film tam olarak Kopenhag’da geçmiyor. Ücra bir

kilisede geçiyor tüm film. Ancak Danimarka sinemasının en ünlü

örneklerinden biri olması bakımından izlenmeye değer film tam bir

kara komedi.

Dogme 95: Dogma akımı Danimarkalı yönetmenler Lars von Trier ve

Thomas Vinterberg tarafından yazılan manifestoyla başlatılmış bir

sinema hareketi. Harekete daha sonra başka Danimarkalı yönetmenler

de katıldı. Manifestodan da anlaşıldığı gibi, bu hareket, minimal bir

film yapımı sürecini savunuyor. Görsel efektler, özel filtre ve ışıklar

kullanılmadan, çekim mekânlarına müdahalede bulunmadan,

kamerayı sabitlemeden çekim yapılmasını savunuyorlar. 1995 ve 2005

yılları arasında, Danimarkalı birkaç yönetmeni çok etkilemiş olan bu

akımın en önemli isimlerinden biri de elbette Lars von Trier.

‘Epidemic’, ‘Dogville’, ‘Antichrist’ ve ‘Melancholia’ gibi çok ünlü

film yapmış olan Trier uçak fobisi ve ağır depresyonuyla da gündeme

gelen bir yönetmen.

Aman Aman!

O bir klasik! O bir olmazsa olmaz! Kanal gezisi boyunca sıra sıra binaları

gördükçe şehrin ruhunu çok daha iyi anladığınızı fark edeceksiniz. Bu şehri

Page 16: >>NEREDE KALMALI?€¦ · Kopenhag 3 avluya bakan odaların aksine, caddeye bakan odalar gürültülü olabiliyor. Avenue Hotel: Avenue’nün binası, 19. yüzyılın sonlarında

Kopenhag

16

mimari açıdan bu kadar önemli kılan şeyin ne olduğunun da ipuçlarını

yakalayabilirsiniz.

Sıkıcı Bilgiler

Havaalanından şehir merkezine taksiyle gitmek yaklaşık 16 dakika sürüyor

ve 220 kr (60-65 TL) tutuyor.

Genelde bir şehrin bisiklet kullanmaya ne kadar uygun olduğu tartışılır. Söz

konusu Kopenhag olunca, şehrin bisikletsizliğe uygun olup olmadığını

konuşmak daha mantıklı olacaktır. Bu şehir bisiklet üstünde dolaşan bir

şehir. Zaten taksi tarifesi dünya ortalamasına göre pahalı kalıyor. En iyisi

bisiklet kiralamak.

Bahşiş verme kültürü yok Danimarka’da. Ancak içinizden gelen durumlarda

bırakmanız hoş karşılanacaktır.

Ülkenin telefon kodu +45. Bölgesel kodlar yok. Acil durumlarda 112’yi

arayın.