48
Avrupa’daki Kaçak Göçmenler En Fazla İsviçre’de İsviçre’nin kurulmasında etkin bir rol oynadığı Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD) tarafından yapılan bir araştırma, son dönem- lerde Avrupa merkezli göçmen politikalarının sonuçlarını inceley- en bir rapor yayınladı. Buna göre İsviçre, ‘’kaçak göçmenlerin’’ en yoğun olduğu Avrupa ülkelerinden biri olarak yer aldı. İsviçre Yollarında Güvenlik Arttı Kazaları Önleme Konseyi (BFU) tarafından yapılan bir araştırma, İsviçre’de trafik kazalarının azalmasına karşın, bisiklet kazalarının arttığını gösteriyor. Buna göre, kazaların bölgelere göre değişik oranlarda olması ise dikkati çekiyor. İsviçre’de de Üniversiteye Girişler Sınavla Olacak İsviçre Teknik Üniversitesi ETH’nın, İsviçre dışından gelen öğrenci akınını durdurmak için giriş sınavı (Numerus clausus) yapma kararının ardından, diğer üniversitelerin de aynı yönteme başvurması bekleni- yor. Basel kantonu, bu konuda he- men adım atılmasını isterken, Zürih ve Bern kantonları bu konuda henüz karar vermiş değiller AZB - 8953 Dietikon 2 www.pusulaswiss.ch Aralık/Dezember 2010 ‘UN KATKILARIYLA 28 Kasım 2010 tarihinde yapılan halk oylamasında oy kullananların %52.9’u, suç işleyen göçmenleri sınır dışı etmeyi amaçlayan bir yasa teklifine ‘’evet’’ oyu verdi. Aynı amaçlı; ancak sınır dışı etmeyi gerek İsviçre Anayasası gerekse de uluslarası anlaşmalara uygun halde yapmayı amaçlayan, İsviçre Hükü- metinin karşı önerisi ise oy kullananların çoğunluğu tarafından reddedildi. Oylama sonrası, bu yasayı lanse etmiş olan SVP par- tisi, kabul edilen yasanın tam bir katılıkla uygulanma- ya başlanılmasını talep etti. Ancak, İsviçre Hükümeti ve Parlementosu’nun bunu yapma imkanı bulunmuy- or. Herşeyden önce İsviçre Anayasası, aynı suça, suçu işleyenin kimliğine göre ayrı ayrı ceza vermeyi kabul eden bir nitelikte değil. Benzer şekilde İsviçre ile Avrupa Birliği arasında yapılan ikili anlaşmalar çerçevesinde, İsviçre’de suç işleyen bir Avrupa Birliği vatandaşını, İsviçre bu nedenle sınır dışı ede- mez. Yine, İsviçre’nin imza attığı pek çok uluslarası anlaşmada bu tür uygulamaları yasaklamaktadır. Pusula gazetesi ve Canan Kredit`in ortaklaşa düzenlediği organizasyon ile Filmin Avru- pa galası İsviçre`de yapılacak. 11 Aralık 2010 Cumartesi günü Zürih’te bulunan Are- na Filmcity`de gerçekleştirilecek olan Gala akşamına tüm okurlarımızın ilgi göstermesi- ni bekliyoruz. Düzenleyeceğimiz bu önem- li Gala akşamına Amerikan aksiyon filmlerinin ünlü oyuncusu Marc Daçascos ve Emanuel Bettencourt ile birlikte Türk oyuncular, yönet- men ve projede yer alan diğer önemli isimler katılacaklar. Türk sinemasının en başarılı çalışmalarından biri olarak gösterilen filmde ki senaryo ve aksiyon sahneler izleyicileri büyüleyecek. Dostlarınızla birlikte 11 Aralık 2010 Cumarte- si akşamı düzenleyeceğimiz Gala akşamına bekliyoruz. Sosyal Yardım Azalıyor Bern Üniversitesi tarafından, İsviçre’nin en büyük 13 şehrindeki sosyal yardımlar konusun- da yapılan bir araştırma, 2009 yılında sosyal yardımların old- ukça azaldığını gösteriyor. Ancak, 2009 yılı sonunda patlak veren ekonomik krizin etkileri, bu yıl içerisinde ortaya çıkacağı da açık bir şekilde ortadadır. Kasalar Dolmaya Devam Ediyor İsviçre Merkez Bankası tarafından yapılan bir hesaplamaya göre, 2009 yılı sonunda kişi başına ser- vet miktarı, 17.000 frank artarak or- talama 333.000 franka yükseldi. Bir yandan borsada hisse senetleri değerlerinin artması, bir yandan yükselen ev fiyatları sonunda, orta- lama servet tutarı kriz öncesi 2007 yılı miktarını da geçti. Yarım Milyon Malulden, 240 Dolan- dırıcı Ortaya Çıktı! İsviçre kamuoyunu son zaman- larda fazlasıyla meşgul eden ko- nulardan biri de haksız yere malul aylığı almak için çeşitli dolandırıcılık yöntemi kullanan göçmenler oldu. Hatta, maluliyet sigortasındaki bir milyarlık açığın bu sorundan kaynaklandığını ileri süren politikacılara bile rastlandı. Ekim ayında açıklanan rakamlar ise bambaşka bir gerçeği gözler önüne serdi. İsviçre’de Sağlık Sektörü Göçmenlerin Omuzunda Dünya Sağlık Örgütü (WHO), büt- ün ülkelere gönderdiği bir uyarıda, gelişmiş ülkelerin üçüncü dünya ül- kelerinden yetişmiş sağlık persone- li almayı bir an önce durdurmasını talep etti. Bu alanda gerekli per- soneli yetiştirmek yerine, yetişmiş elemanları başka ülkelerden get- irmeyi tercih eden İsviçre gibi ül- kelerden acilen gerekli önlemlerin alınması istendi. İsviçre Göçmen Düşmanlığına Bir Kez Daha ‘‘ Evet’’ Dedi ! ‘Sultanın Sırrı’ Filminin Galası Zürich’te Yapılacak 29 SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA 04 10 18 29 14 26 06 26

Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Pusula die türkische Zeitung in der Schweiz.

Citation preview

Page 1: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

Avrupa’daki Kaçak Göçmenler En Fazla İsviçre’de İsviçre’nin kurulmasında etkin bir rol oynadığı Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD) tarafından yapılan bir araştırma, son dönem-lerde Avrupa merkezli göçmen politikalarının sonuçlarını inceley-en bir rapor yayınladı. Buna göre İsviçre, ‘’kaçak göçmenlerin’’ en yoğun olduğu Avrupa ülkelerinden biri olarak yer aldı.

İsviçre Yollarında Güvenlik Arttı Kazaları Önleme Konseyi (BFU) tarafından yapılan bir araştırma, İsviçre’de trafik kazalarının azalmasına karşın, bisiklet kazalarının arttığını gösteriyor. Buna göre, kazaların bölgelere göre değişik oranlarda olması ise dikkati çekiyor.

İsviçre’de de Üniversiteye Girişler Sınavla Olacak İsviçre Teknik Üniversitesi ETH’nın, İsviçre dışından gelen öğrenci akınını durdurmak için giriş sınavı (Numerus clausus) yapma kararının ardından, diğer üniversitelerin de aynı yönteme başvurması bekleni-yor. Basel kantonu, bu konuda he-men adım atılmasını isterken, Zürih ve Bern kantonları bu konuda henüz karar vermiş değiller

AZB

- 8953 Dietikon 2

ww

w.p

usul

asw

iss.

ch

Aralık/Dezember 2010‘UN KATKILARIYLA

28 Kasım 2010 tarihinde yapılan halk oylamasında oy kullananların %52.9’u, suç işleyen göçmenleri sınır dışı etmeyi amaçlayan bir yasa teklifine ‘’evet’’ oyu verdi. Aynı amaçlı; ancak sınır dışı etmeyi gerek İsviçre Anayasası gerekse de uluslarası anlaşmalara uygun halde yapmayı amaçlayan, İsviçre Hükü-metinin karşı önerisi ise oy kullananların çoğunluğu tarafından reddedildi.

Oylama sonrası, bu yasayı lanse etmiş olan SVP par-tisi, kabul edilen yasanın tam bir katılıkla uygulanma-

ya başlanılmasını talep etti. Ancak, İsviçre Hükümeti ve Parlementosu’nun bunu yapma imkanı bulunmuy-or. Herşeyden önce İsviçre Anayasası, aynı suça, suçu işleyenin kimliğine göre ayrı ayrı ceza vermeyi kabul eden bir nitelikte değil. Benzer şekilde İsviçre ile Avrupa Birliği arasında yapılan ikili anlaşmalar çerçevesinde, İsviçre’de suç işleyen bir Avrupa Birliği vatandaşını, İsviçre bu nedenle sınır dışı ede-mez. Yine, İsviçre’nin imza attığı pek çok uluslarası anlaşmada bu tür uygulamaları yasaklamaktadır.

Pusula gazetesi ve Canan Kredit`in ortaklaşa düzenlediği organizasyon ile Filmin Avru-pa galası İsviçre`de yapılacak. 11 Aralık 2010 Cumartesi günü Zürih’te bulunan Are-na Filmcity`de gerçekleştirilecek olan Gala akşamına tüm okurlarımızın ilgi göstermesi-ni bekliyoruz. Düzenleyeceğimiz bu önem-li Gala akşamına Amerikan aksiyon filmlerinin ünlü oyuncusu Marc Daçascos ve Emanuel

Bettencourt ile birlikte Türk oyuncular, yönet-men ve projede yer alan diğer önemli isimler katılacaklar.

Türk sinemasının en başarılı çalışmalarından biri olarak gösterilen filmde ki senaryo ve aksiyon sahneler izleyicileri büyüleyecek. Dostlarınızla birlikte 11 Aralık 2010 Cumarte-si akşamı düzenleyeceğimiz Gala akşamına bekliyoruz.

Sosyal Yardım Azalıyor Bern Üniversitesi tarafından, İsviçre’nin en büyük 13 şehrindeki sosyal yardımlar konusun-da yapılan bir araştırma, 2009 yılında sosyal yardımların old-ukça azaldığını gösteriyor. Ancak, 2009 yılı sonunda patlak veren ekonomik krizin etkileri, bu yıl içerisinde ortaya çıkacağı da açık bir şekilde ortadadır.

Kasalar Dolmaya Devam Ediyor İsviçre Merkez Bankası tarafından yapılan bir hesaplamaya göre, 2009 yılı sonunda kişi başına ser-vet miktarı, 17.000 frank artarak or-talama 333.000 franka yükseldi. Bir yandan borsada hisse senetleri değerlerinin artması, bir yandan yükselen ev fiyatları sonunda, orta-lama servet tutarı kriz öncesi 2007 yılı miktarını da geçti.

Yarım Milyon Malulden, 240 Dolan-dırıcı Ortaya Çıktı! İsviçre kamuoyunu son zaman-larda fazlasıyla meşgul eden ko-nulardan biri de haksız yere malul aylığı almak için çeşitli dolandırıcılık yöntemi kullanan göçmenler oldu. Hatta, maluliyet sigortasındaki bir milyarlık açığın bu sorundan kaynaklandığını ileri süren politikacılara bile rastlandı. Ekim ayında açıklanan rakamlar ise bambaşka bir gerçeği gözler önüne serdi.

İsviçre’de Sağlık Sektörü Göçmenlerin Omuzunda Dünya Sağlık Örgütü (WHO), büt-ün ülkelere gönderdiği bir uyarıda, gelişmiş ülkelerin üçüncü dünya ül-kelerinden yetişmiş sağlık persone-li almayı bir an önce durdurmasını talep etti. Bu alanda gerekli per-soneli yetiştirmek yerine, yetişmiş elemanları başka ülkelerden get-irmeyi tercih eden İsviçre gibi ül-kelerden acilen gerekli önlemlerin alınması istendi.

İsviçre Göçmen Düşmanlığına Bir Kez Daha ‘‘Evet’’ Dedi !

‘Sultanın Sırrı’ Filminin Galası Zürich’te Yapılacak

29SA

YFA

SAY

FASA

YFA

SAY

FA

SAY

FA

SAY

FA

SAY

FASA

YFA

SAY

FA

04

10

18

29

14

2606 26

Page 2: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

2

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

Geht an alle Pusula Mitglieder.Verlegeradresse : KMD Pusula ZeitungBernstrasse 88 / CH-8953 Dietikon ZHErscheinungweise: 12 Mal JährlichAbonementpreis: CHF 50.- / JahrInhaber: Turgut KaraboyunQM: Bülent AtalayPersonal & Finanzen: Arife KaraboyunRechtsberater: Mehmet AkyolWerbe Agentur: Blue Design MediaAutoren: Sunay Akın Asiye SınıcıRedaktionsleiterin: Pervin Tekin

Art Direktor: Tamer KaraoğluGrafiker: Mehmet PolaterPraktikantin: Fulya Yumak (KV)Druckerei: Sun Print Adressierung: BeordaAnzeigen: +41 43 322 90 82 +41 76 342 90 91

Freie Journalisten: Bülent Atalay, Hüseyin Türkkan, Müjgan Olguner, Nermin Dingiloğlu, Yeter Tanrıkulu, Gülay Zengin, Tamer Karaoglu, Nuray Uçar, Mehmet Akyol, Fatih Ertuğrul, Asiye Sınıcı.

Teşekkür : Bu yayının sizlere ulaşmasında maddi-manevi desteklerini bizler-den esirgemeyen, tüm firmalarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.Pusula Gazetesi`nin tüm yayın hakları kendisine aittir. Yayınlanan reklamlarda ki sorumluluk, reklamı veren firmaların kendine aittir. Hazırlanan haberlerden ve yazılardan haberi hazırlayan kişiler ya da kaynak gösterilen kurumlar sorum-ludur. Pusula`da kullanılan tüm Haberlerin, Fotoğrafların ve bilgilerin her hakkı Pusula`ya aittir. İzinsiz olarak kullanılması yasaktır, aksi durumda cezai uygula-malar için hukuki işlemler başlatılır.

PUSULA IMPRESSUM / 2010

REKLAM VE İLANLARINIZ İÇİN:076 342 90 91 veya 043 322 90 82

ABONE OLMAK İÇİN: 043 322 90 80

EDİTÖR

ED

İTÖ

R Y

AZ

ISI Yeni bir yıla girerken gazetemizde yaptı-

ğımız en büyük değişiklik haber merke-zimizde oldu. Aramıza katılan yeni arka-daşlar ve gazeteciler var. En iddialı oldu-ğumuz konu olan haber bölümünde yaptı-ğımız stratejik değişiklikler ile daha kalite-li ve içerikli bir gazete sunmaya başladık. Yeni yılda daha etkili ve içerikli haberlerle karşınızda olacağız.

Gazetemizde bu gelişmeler devam eder-ken okurlarımız için düzenlediğimiz orga-nizasyonların sonuncusunu bu ay içinde partnerimiz Canan Kredit`le birlikte ger-çekleştireceğiz. Türk sinemasına dam-ga vurması beklenen çok önemli bir fil-min galası ile bu yılın son organizasyonu-na imza atacağız. Kültür Bakanlığı’nın bü-yük katkı sağladığı “Sultanın Sırrı” adlı fil-min Avrupa galasını 11 Aralıkta düzenle-yeceğimiz gala akşamıyla sizlerin beğeni-sine sunacağız. Zürih’in en güzel sinema salonlarından biri olan Arena Filmcity’de gerçekleştireceğimiz gala akşamına tüm okurlarımızın ilgi göstermesini bekliyoruz. Film ve gala akşamı hakkında tüm ayrın-tıları gazetemizin diğer sayfalarında bula-bilirsiniz. Gazetemizin kültürel organizas-yonlarını önümüzdeki yıl içinde daha da artırmanın hesaplarını yapmaktayız.

Gelelim 28 Kasım tarihinde sonuçlanan halk oylamasının sonuçlarına. Oylama sonucunda halkın yaklaşık % 53’ü SVP partisinin getirmiş olduğu yasa teklifine “evet” oyu kullandı. Bundan önce yapı-lan oylamada katılım % 35 seviyesinde iken bu oylamada katılımın % 53.5 olması hayli dikkat çekici bir noktaydı. Daha ev-vel yapılan ‘’Minare’’ ile ilgili oylamada da katılım %50’nin üzerine çıkmıştı. Yaban-cılarla ilgili olan tüm konularda katılımın bu denli yüksek oluşu İsviçre’de artan ya-bancı düşmanlığının en büyük gösterge-si. Bundan sonraki dönemde SVP partisi-nin daha yeni tekliflerle gelmesi ve yaban-cı düşmanlığını körüklemesi bekleniyor.

SVP’nin getirmiş olduğu teklife göre suç işleyen yabancıların sınır dışı edilmesi is-teniyordu. Bu teklif halk tarafından kabul edildi. Oylama sonuçlarını değerlendiren hukuk uzmanlarına göre, mevcut anaya-

sanın yeni düzenlenmesi gerekiyor. Çün-kü farklı bir etnik grubun aynı suçtan dola-yı sınır dışı edilmesi anayasada yer almı-yor. Hükümetin bu konuda ne zaman bir çalışma yapıp anayasa değişikliğine gi-deceği bilinmiyor. Anayasa içinde yer al-mayan sınır dışı edilme konusunda par-lamentonun ve hükümetin açık bir tavır sergilememesi de farklı bir eleştiri konu-su oldu. Önümüzdeki günlerde İsviçre’yi oldukça zor günler bekliyor. Gerek Avru-pa Birliği gerek imza atılan diğer ulusla-rarası anlaşmalara göre ülkede yaşayan farklı etnik gruplara ayrı ayrı hukuk kural-ları uygulamak imkansız. Önümüzdeki ay-larda konuyla ilgili çıkan haberleri ve ge-lişmeleri okurlarımıza aktarmaya devam edeceğiz.

İsviçre’de artan ırkçılık ve yabancı düş-manlığı maalesef hepimizi derinden etkili-yor. Son yıllarda SVP partisinin liderliğin-de bir araya gelen yabancı düşmanı kişi-ler sürekli yeni stratejiler üreterek ülkede yaşayan etnik grupları sindirmeye çalışı-yorlar. İsviçre’de yapılan uyum çalışmala-rını da baltalayan bu faaliyetler toplumla-rın kaynaşmasına da büyük engel teşkil etmekte. Her yıl hükümet tarafından en-tegrasyon faaliyetleri için yaklaşık 50 mil-yon İsviçre frankı para harcanıyor. Geli-nen noktada bu harcamaların boşa çıktı-ğını görmekteyiz. Kendi içimizde organi-ze olarak lobi faaliyetlerimizi artırmalı, ül-keyi ve politikayı iyi tanıyan uzman kişi-lerin etrafında birleşerek kendi sesimizi daha iyi duyurabilmeliyiz. Aksi halde bizi daha zor günler ve yeni kanunlar bekle-mektedir. Avrupa’nın en demokratik ülke-si olarak gösterilen İsviçre’de yaşadıkları-mızı anlamak hatta yorumlamakta zorla-nıyoruz. Bize karşı düzenlenen karalayı-cı kampanyalarla mücadele edebilmenin yollarını bulmalı, daha ince hesaplar ya-parak kendi hakkımızı savunmamız gere-kiyor. Bu konuda biz üzerimize düşen gö-rev ve yükümlülüklerimizin farkındayız.

Saygılar2078

Yeni Hedefler ile Karşınızdayız2010 yılının son gazetesi ile tekrar sizlerleyiz. Geçen yıl 2009 yılına veda etmiştik. Zaman ne kadar hızlı ilerliyor. İlk gazete-mizi 2007 yılının Haziran ayında çıkarmıştık. Dün gibi hatırlı-yorum. Bu zaman içinde çok şeyler değişti. Her geçen gün siz-lere vermiş olduğumuz hizmetin kalitesini artırarak bugünlere ulaşmaya çalıştık. Önümüzdeki yıl içinde bizi bekleyen bir çok yeni projemiz var. Umarım gerçekleştirmekte sorun yaşamayız.

Turg

ut K

arab

oyun

(t.ka

rabo

yun@

pusu

lasw

iss.

ch)

Page 3: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- A

ralık

/Dez

embe

r 201

0 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Page 4: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

4

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

İSVİÇRE HABERLERİ

İsviçre’de yaşayanların ellerin-de olan para miktarına ek olarak, özel mülklerinin, hisse senetleri-nin ve pansiyon kasa gibi sigor-

talarda olan kişisel birikimlerinin toplamı bu hesapla %6.5 artarak 2.590 milyar franka çıktı. Bilindiği gibi 2008 yılında bu miktar, eko-

nomik krizin sonucu olarak hatırı sayılır bir miktarda azalmıştı.

Bu artışın en büyük nedeni, İsviç-re içinde ve dışında hisse senet-lerinin artışı oldu. İsviçre’de yaşa-yanların ellerindeki hisse senetle-ri 2008 yılı içinde yaklaşık üçte bir değer kaybetti. Geçen yıl sonun-da ise bu hisse senetlerinin değeri 43 milyar artarak 212 milyar fran-ka yükseldi. Ortak yatırımlar ise 19 milyar frank arttı ve 181 mil-yar frank oldu. Pansiyon kasa ve hayat sigortalarında biriken para miktarındaki artış %8 oranında oldu ve 804 milyar franka ulaştı.

Banka hesapları

Öte yandan, hisse senetlerinin değerlenmesine karşı İsviçre’de yaşayanlar, 2009 yılında paraları-nı borsaya yatırmak yerine banka hesaplarına yatırmayı tercih etti-ler. Bankalardaki özel hesapların-da biriken para miktarı %4.6 ar-tarak 522 milyar frank oldu. 2005 yılında bu miktar 450 milyar fran-kın altındaydı. İsviçre’de yaşayan-

ların paraları ise en fazla taşın-maz mallarda, bu malların değe-ri toplam olarak 2300 milyar frank, 2009 yılındaki artış miktarı ise %2.3 oldu.

Ancak, bu gelişmenin diğer bir yanı, ev bütçelerinin toplam borç-larındaki gelişme oldu. 2009 yılın-da bu borçlar %3.8 oranında ar-tarak 651 milyar franka yüksel-di. Başka bir deyişle, borç mikta-rı son beş yıl içinde %13 artmış durumda gözüküyor. Borçların neredeyse %90’ı taşınmaz mal-ların ipotekleri oluşturdu. Üste-lik bu borçlardaki artış miktarı bir yıl içinde %25 olarak arttı. Son iki yıl içinde ipotek faizlerinin şimdiye kadar olmadığı kadar düşük olma-sı, insanları, ipoteklerle borçlana-rak konut almaya yöneltti.

Açıklanan bu miktarlar, İsviçre’de tek yaşayan kişilere ait olduğu tespit edildi. İsviçre’deki firmala-rın, kurumların ve devletin ellerin-deki servetler elbette bunların dı-şında kalıyor. 2061

Kasalar Dolmaya Devam Ediyorİsviçre Merkez Bankası tarafından yapılan bir hesaplamaya göre, 2009 yılı sonunda kişi başına servet miktarı, 17.000 frank artarak ortalama 333.000 franka yükseldi. Bir yandan borsada hisse senetleri değerlerinin artması, bir yandan yük-selen ev fiyatları sonunda, ortalama servet tutarı kriz öncesi 2007 yılı miktarını da geçti.

Deutsche Zusammenfassung.

Schweizer haben wieder mehr Geld in der Kasse

Die Schweizer sind im vergangenen Jahr reicher geworden: Das

Reinvermögen pro Kopf stieg 2009 um 17‘000 auf 333‘000 Fran-ken. Die pralleren Sparbücher und die Erholung der Aktienmärk-te liessen die finanziellen Polster damit wieder auf das Vorkrisen-niveau von 2007 steigen.

Gerek ekonomi uzmanları ge-rekse de iş çevreleri bu gelişme-yi beklemiyorlardı; çünkü değer-li İsviçre frankı ihracatı genel ola-rak olumsuz yönde etkiliyor. İhra-cattaki artış bir yıl öncesine göre

ise %2 artarak aylık 16.7 milyar olarak gerçekleş-ti. Buna ek olarak pahalı-lık etkeninin de kaldırılma-sı durumunda artış mikta-rı %12.9 gibi bir orana çık-tı. Açıklanan bu rakam-la İsviçre, tüm Avrupa’da ekonomisi en yüksek hız-la gelişen ülke durumuna geldi. Böylelikle, yaz ay-ları sonrasında başlayan yavaşlama, ekim ayında-ki bu dinamik gelişme ile aşılmış olarak kabul edi-liyor.

Benzer gelişmeler ithalat rakamlarına da yansıdı. Rakam olarak %4.2 arta-rak ayda 14.6 milyar fran-ka çıkan ithalat, diğer et-kenler çıkarıldıktan sonra %10’a kadar çıktı, gerçek

değerler üzerinden ise %11.5 mik-tarında oldu. Böylece ithalatta ya-vaşlama öncesi hızını yakalamış durumda.

Endüstri önde

İhracatın hangi iş kollarında arttı-ğına bakılacak olursa, en fazla ar-tışın saat iş kolunda olduğu görü-lüyor. %18 gibi bir artışla ilk sıra-da olan bu iş kolunu ise %13.5 ile metal iş kolu, %8.7 ile elektronik aletler izliyor. Öte yandan kimya endüstrisinin %6 ile en son sıra-da yer alması ise şaşkınlık yarat-tı. Buna karşın bazı iş kollarında bir gerileme de yaşanıyor, kağıt iş kolu örneğin %6 oranında daha az ihracat gerçekleştirdi. Tekstil-de ise %4.2 oranında bir gerileme görüldü.

Yapılan ihracatın yarıya yakını es-kiden olduğu gibi Almanya’ya git-ti. Bu ülkeye ihraç artışı %5 ola-rak gerçekleşti. ABD’ye olan ihra-cat aynı düzeyde kalmaya devam ederken, Fransa ve İtalya’ya olan ihracatta bir gerileme yaşandı.

Bu rakamların gösterdiği gibi eko-nomik krizden çıkılıyor gibi olur-ken, birdenbire bir düşüş yaşanı-yor ve bunu yeniden bir hızlanma takip ediyor. Bugüne kadar ihra-catta önemli bir engel durumunda olmayan yüksek kur, İsviçre fran-kının durumundaki gelişmelerde merakla bekleniyor. 2052

İsviçre Ekonomisi İyiye Doğru GidiyorEylül ayında yavaşlamaya başlayan İsviçre ekonomisi, ekim ayında yeniden hızlanmaya başladı. Açıklanan en son rakam-lar, ekim ayındaki İsviçre ihracatındaki artışın %7.8 gibi oldukça yüksek bir seviyeye çıktığını gösteriyor.

Deutsche Zusammenfassung.

Schweizer Exportfirmen holen wieder auf

Maschinen- und Elektronikindustrie beschleunigt das Tempo. Der Schweizer Aussenhandel zieht wieder kräftig an. Arbeits-tagsbereinigt haben die Exporte im Oktober um markante 7,8 Prozent zugenommen. Damit haben die Exportfirmen die Er-müdungserscheinungen des Vormonats wieder überwunden.

Page 5: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

5

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

İSVİÇRE HABERLERİ

Lumengo Olayı:Angola’dan İsviçre’ye gelerek iltica eden Lumengo, hukuk eğitimini bitirdikten son-ra Sosyal Demokrat Parti (SP) saflarında politikaya atıldı. 2007 yılında Bern’den mil-letvekili seçilen Lumengo, daha önce Biel şehri belediye meclisine seçilmesinden sonra siyahi olması nedeni ile ırkçıların he-def tahtası haline geldi. 2006 yılında yapı-lan seçimlerde, kendi el yazısı ile 44 oy pu-sulasını doldurduğu suçlaması ile para ce-zasına çarptırılmasıyla başta kendi parti-si olmak üzere tüm basın ve ilgili ilgisiz ku-rumlar tarafından istifa etme çağrısı ile kar-şı karşıya kaldı. Kısacası, politik hayatı el birliği ile bitirilmek istendi.Olayın başlangıcı ise oldukça ilginç, 2006 seçimleri sonrası Federal Savcı, seçimde kullanılan oy pusulalarını teker teker ince-leyerek, tam 44 oy pusulasının aynı el yazı-sı ile yazıldığını tespit etti. Tüm İsviçre ça-pında davalara bakmakla yükümlü Fede-ral Savcı’nın neden bir şehir belediye mec-lisi için yapılan bir seçimin bütün oy pusu-lalarını incelemeye ihtiyaç duyduğu ve ne-den sabırla bunlar arasından 44 oy pusula-sını bulduğu ise hiç sorgulanmadı. Federal Savcı, işini tam bir ciddiyetle sonuçlandırdı ve bu oyların Ricardo Lumengo tarafından yazıldığı tespitine vardı.İki yılı aşkın bir süre alan bu inceleme so-nunda Federal Savcı olayı 2009 Bern Kan-tonu Savcılığı’na devretti. Ve bir yıl sonra inceleme bu yılın başında Biel şehri savcı-sına ulaştı. Savcı soruşturmayı sonuçlandı-rıp tek hâkimli Biel Mahkemesi’ne devretti ve Bayan Hakim Doris Romano, milletveki-lini seçime hile karıştırmaktan suçlu buldu.L. Füglistaller Olayı:Bu kararın ertesi günü ise başka bir millet-vekili hakkında, Aargau Bremgarten mah-kemesi bir karar verdi. Suçlama tefecilik-ti! SVP milletvekili Lieni Füglistaller, bir iş yapmak isteyen emekli teknisyene bu işi yapabilmesi için 20.000 frank borç vermiş-ti. Şartları ise % 7.5 faiz ve bu işten kazanç elde edilmeye başlanınca 50.000 frank ek

bir ödemeydi.Borçlu, milletvekiline olan borcunu öde-yemeyince, milletvekili alacağını tahsil et-mek için icraya başvurmuştu. İcra dairesi, imzalanan borç sözleşmesini görünce, bu işin tefecilik olduğu kanısına vardı ve mah-kemeye suç duyurusunda bulundu. Ancak mahkeme heyeti, milletvekilinin bir suç işle-mediği kanaatine varıp, beraat kararı verdi. Kararda, milletvekilinin yaptığının aslında bir tefecilik olduğu; ancak ortada gönüllü olarak yapılan bir borç anlaşması olduğun-dan, bunun suç sayılamayacağı belirtildi.Bu olay karşısında ne kendi partisinden milletvekilleri ne basın ne de herhangi bir kurum Füglistaller’in milletvekilliğinden isti-fa etmesini istemedi...Seçim hilesi nedir?İsviçre Seçim Yasası, her seçmenin oy pu-sulalarını kendi el yazısı ile yazmasını zo-runlu kılmaktadır. Başka bir seçmenin oy pusulasını doldurmak suç teşkil eder. Ben-zer şekilde seçmenin seçim tercihini etki-leyecek doğrudan müdahaleler de suçtur.Bu konuda yapılan araştırmalar, genel ola-rak seçmenlerin “dedeye yardım” gerekçe-si ile oy pusulalarının önemli bir bölümünün başkaları tarafından doldurulduğunu gös-teriyor. Seçmene yardımcı olmak amacı ile yapılan bu yardımlar için herhangi bir kişi bugüne kadar suçlanarak cezaya çarptırıl-mamıştı. Yasa, sadece kendisi doğrudan oy pusulasını dolduramayan; örneğin gör-me yeteneği olmayan birine yardımı kabul ediyor.Seçimler öncesi, SVP gibi partilerin, özel-likle yaşlıların evlerinde, kahveli, pastalı toplantılar yaptığı herkesin bildiği bir konu. Bu toplantılara gelenlere, partinin gençleri aktif olarak “yardım etmekte”.İsviçre’de seçim hileleriSeçim hileleri denince akla ilk gelen SVP partisi oluyor. 1994 yılında o zaman SVP milletvekili olan C. Blocher, bir meclis oy-lamasında hem kendi yerine hem de baş-ka bir milletvekili yerine oy kullanıyor ve bu

tespit ediliyor. Ancak, meclis bu milletveki-linin dokunulmazlığını kaldırmadığından bir ceza almıyor.SVP’nin seçim hileleri listesi epeyce uzun, sadece birkaç örnek vermek gerekirse, Basel’de bir huzur evinde, kendi başına oy kullanamayacak durumda olan 16 yaş-lı seçmenin oy pusulası bizzat huzur evi-nin yöneticisi tarafından doldurup postala-nıyor. Mahkeme tarafından mahkum edilen bu yönetici hakkında diğer durumlarda ol-duğu gibi ne partisi SVP ne de diğer parti-ler bir girişimde bulunmuyor.Glarus kantonu yöneticisi SVP’li S. Noser, oy pusulaları ile açık bir şekilde oynaması-na rağmen mahkeme, olayda bir kasıt ol-madığı kanaatine varıyor. Aarau SVP parti

başkanı benzer şekilde 2001 seçimlerinde, kendine ait olmayan oy pusulalarını doldur-maktan mahkeme önüne çıkıyor ve olay-da kasıt olmadığı gerekçesi ile beraat ka-rarı çıkıyor! Yine Aarau kantonunda SVP’li bir yönetici bu sefer ceza almaktan kurtula-mıyor, alenen 130 oyun üzerinde değişik-lik yaptığı için dört ay hapis ve para cezası-nı çarptırılıyor.Diğer partiler de bu konuda pek parlak de-ğil. Aarau kantonunda CVP’li bir belediye yöneticisi, 100 kadar oy pusulasını topla-yıp, doldurduğunu ve bu oy pusulalarına sahte imza attığını itiraf edince 10 ay hapis cezasını çarptırılıyor. Solothurn’da ise SP’li poltikacı bu şekilde oy topladığını itiraf edi-yor ve cezalandırılıyor. 2044

Siyahi Milletvekili Lumengo, Mahkeme Kararıyla Suçlu BulunduKasım ayı ortasında iki İsviçreli milletvekili hakkında açılan iki sıradan olay için mahkemeler kararını verdi. İsviçre’nin ilk siyahi milletvekili Ricardo Lumengo, 44 seçmen oyunu kendi el yazısı ile doldurduğu için 1800 franklık para cezasına çarptırıldı. Aargau milletvekili Lieni Füglistaller ise, tefecilik suçlamasından beraat etti. Aşağıda her iki olayın ayrıntıları bulunuyor: Suçlar belli; ancak cezalar belli değil.

Deutsche Zusammenfassung.

Fall Lunmengo

Er zog als erster Schwarzer in den Nationalrat ein. Ricardo Lumengo (47) ist seit 2007 für die SP im Parlament. Der einstige Asylbewerber schaffte nach seinem Jura-Studium-Abschluss einen steilen politischen Aufstieg. Vom Stadtrat in Biel zum Grossrat und schliesslich Nationalrat in nur drei Jahren. Doch heute könn-te die Karriere einen herben Dämpfer erleben. Das Bezirksgericht in Biel muss darüber befinden, ob der gebürtige Angolaner Stimmenfang begangen hat. Kon-kret: Bei den Grossratswahlen 2006 findet die Bundesanwaltschaft insgesamt 44 Wahl-Zettel, die mit derselben Handschrift ausgefüllt wurden. Es ist die Schrift von Ricardo Lumengo.

Page 6: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

6

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

İSVİÇRE HABERLERİ

2011 ile 2016 yılları arasında ise, 400 milyonu Bellinzona, Lugano TI, Solothurn ve Baden AG gibi üç büyük tren istasyonuna ya-

pılmak üzere toplam 500 milyon franklık yatırım planlanıyor. SBB, bu yatırımların esas amacının ar-tan yolcu sayısına daha fazla hiz-

met vermek olduğunu dile getirdi. Ancak, her şehrin en kullanışlı yer-lerinde olan tren istas-yonları, sadece tren yol-cuları için değil, aynı za-manda tüm şehir sakin-leri için rahat ulaşılabi-lecek bir alışveriş yeri oluyor. SBB’nin sadece bu yerlerin kiralarından elde ettiği gelir ise ge-çen yıl 300 milyon frank oldu.

Tren istasyonlarındaki alışveriş yerlerinin diğer bir avantajı ise, mesai saatlerinin normal satış

yerlerinden daha uzun süreli ol-ması. Bu nedenle özellikle, gün-lük tüketim maddeleri satan dük-kanlar ve ayak üstü yiyecek yer-leri için oldukça elverişli imkanlar sunuyor. Bugüne kadar bu yönde yapılan yatırımların başarılı olma-sı, SBB yönetimini 23 garı daha alışveriş merkezi yapma yoluna itti.

En son Biel şehri tren istasyo-nu 32 milyon franklık bir yatırım-la modernleştirildi. İçinde bir ec-zane, müzik satış yeri, ayakta ye-mek yeri, iki gıda satış yeri, iki lo-kanta, gazeteci ve kitapçının ol-duğu bu merkez, pek çok ihtiya-ca cevap veren bir niteliğe sahip oldu. Benzer bir gelişme, bu yıl Aarau ve Olten tren istasyonların-da yaşandı.

Alışveriş cennetleri

Bu merkezler içinde en büyüğü bilindiği gibi Zürih tren istasyo-nundaki Shop Ville. İçinde yüzden fazla satış yeri var, yıllık cirosu ise 409 milyon frank. Metrekare başı-na düşen alışveriş miktarı açısın-dan ise Bern ilk sırada, her metre-karede yapılan yıllık satış 28.000 frank olarak hesaplandı.

Bu merkezlerin geleceği konu-sunda ise uzmanlar oldukça iyim-ser düşünüyor. Her gün tren ile seyahat edenlerin sayısı yakla-şık 900.000, bu sayının 2030 yı-lında iki misline ulaşması bekleni-yor. En fazla artışın ise Zürih’te ol-ması bekleniyor, 2020 yılında Zü-rih tren istasyonunu kullananla-rın sayısının günde 300.000’den 500.000’e çıkması bekleniyor.

Ancak, bu gelişmelerin tren yol-cuları açısından olumsuz yön-leri de var. Örneğin; 2011 yılın-da Bern tren istasyonunda altı bi-let satış yerinden beş tanesi ka-panacak ve yerlerini yeni alışve-riş dükkanlarına bırakacak. SBB sözcüsü, bunun fazla bir sorun yaratmayacağı görüşünde; çün-kü tren yolcuları bugün biletlerinin %65’ini bilet otomatlarından aldı-ğını belirtti. 2048

Tren İstasyonları Alışveriş Merkezi Oluyorİsviçre Demiryolları (SBB) idaresi, tren istasyonlarının daha etkin kullanılması için yaptığı yatırımlara önümüzdeki yıllarda hız verecek. 500 milyon frank civarında olması beklenen yatırımlarla birçok büyük şehrin istasyonları alışveriş merkezi hali-ne gelecek. Bugüne kadar 32 tren istasyonunun modernleştirmesi ile birlikte, buralarda aynı zamanda birer alışveriş merkezi oluştu. SBB’den yapılan açıklamalara göre, bu merkezlerde bir yılda tam 1.46 milyar franklık alışveriş yapıldığı bildirildi.

Deutsche Zusammenfassung.

500 Millionen für Shopping-Bahnhöfe

Die SBB investieren eine halbe Milliarde in moderne Shopping-Bahnhöfe - mit denen ist richtig Geld zu machen. Moderne Einkaufszentren, mehr trendige Läden und tolle Take-aways in den Bahnhöfen: Damit sie weiterboomen, investieren die SBB 500 Millionen. Die 32 grössten Schwei-zer Bahnhöfe sind zu Einkaufstempeln mutiert. 2009 erzielten die SBB mit ihren Shoppingcentern 1,46 Mil liarden Franken Umsatz. 300 Millionen Franken Mieteinnahmen flossen an die Bundes-bahnen.

Bu yılın mayıs ayında WHO tara-fından yürürlüğe konulan bir an-laşma, her ülkenin ihtiyaç duy-duğu kadar sağlık personeli ye-tiştirmesini ve bu sektörde çalı-şan göçmenlere ayrımcılık uygu-lanmamasını öngörüyor. Ancak, İsviçre’nin de imza attığı bu an-laşma bağlayıcı olmaktan çok bir tavsiye anlamını içeriyor.

İsviçre Sağlık Müsteşarlığı tara-fından yayınlanan resmi rakam-lara göre; 2002 yılında İsviçre’de hastanelerde çalışanların sa-yısı 104.000 iken, 2008 yılında 119.000’e çıktı. Bu sektörde ça-lışmaya başlayan 15.000 kişi-

nin %55’i ise göçmen. Aynı yıllar-da hastanelerde çalışan doktor-ların sayısı 16.000’den 20.000’e çıktı. Yeni doktorların %75’i göç-men. İsviçre’ye son yıllarda sağ-lık personeli en fazla komşu 3 ül-keden Almanya, Avusturya ve Fransa’dan geldi. Bu üç ülkeden gelenlerin oranı ise %84 oldu.

Başka bir deyişle sağlık sektörü, göçmenlerin oran olarak en yo-ğun çalıştıkları bir sektör olmaya devam ediyor. Bu sektörde gide-rek artan kalifiye personel çoğun-lukla, İsviçre dışında yetişen ele-manlarla karşılanıyor.

Bu durum, İsviçre açısından uzun dönemde belli sorunları da bera-berinde getiriyor. Genel olarak, komşu ülkelerden gelen sağlık elemanlarının bu ülkelerde sağ-lık personeli için daha iyi imkan-ları yaratmaları halinde geri döne-bilecekler. Böylece sağlık sektö-

rü, çözümsüz bir problemle karşı karşıya kalacak. İsviçre hükümeti bir an önce sağlık personeli yetiş-tirmek için gerekli girişimleri yap-mak zorunda.

Yıllara göre İsviçre’de hastanede çalışanlar

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008

İsviçreli 69384 69573 71871 72006 75220 76491 76196

Göçmen 34226 39314 36001 38079 38433 39921 42333

Toplam 103609 108886 107872 110085 113653 116412 118538

İsviçre’de Sağlık Sektörü Göçmenlerin OmuzundaDünya Sağlık Örgütü (WHO), bütün ülkelere gönderdiği bir uyarıda, gelişmiş ülkelerin üçüncü dünya ülkelerinden yetiş-miş sağlık personeli almayı bir an önce durdurmasını talep etti. Bu alanda gerekli personeli yetiştirmek yerine, yetişmiş elemanları başka ülkelerden getirmeyi tercih eden İsviçre gibi ülkelerden acilen gerekli önlemlerin alınması istendi.

Deutsche Zusammenfassung.

Schweizer Gesundheitswesen: Ohne Ausländer läuft nichts

Schweiz bildet nicht genug Gesundheitspersonal aus und ver-lässt sich auf die Einwanderung von Fachkräften. Dies kann zu problematischen Engpässen führen Indem das Gesundheits-wesen Fachkräfte aus dem Ausland beschäftigt, kann es kurz-fristig Personalengpässe beheben. Längerfristig entstehe aber eine problematische Abhängigkeit, warnt das Gesundheits-obervatorium (Obsan). Der Bestand an Gesundheitsfachkräf-ten in Schweizer Spitälern, Alters- und Pflegeheimen wuchs von 2002 bis 2008 von 104›000 auf knapp 119›000.

Page 7: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- A

ralık

/Dez

embe

r 201

0 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch1.85

3.75 2.95

6.952.95 4.35

7.45

Isvic re’nin Discount Marketi

Uygun fiyata kaliteli ürünler!

Bu ürünler tüm Denner subelerinde mevcut olmayabilir. Stoklarımız sınırlıdır. www.denner.ch

Tavuk salamısogutucu kısmında, 400 gr.

Argeta sürme• ton balıgı• tavuk eti95 gr.

Böreklik peynirkutuda, yag oranı % 45, sogutucu kısmında, 800 gr.

Yunan peyniri Beyaz peynir, sogutucu kısmında, 200 gr.

Vitaminka doldurulmus biber Lahanalı, 2,3 kg.

Vitaminka Ajvar sebze karısımı• Acısız• Acılı690 gr.

Vegeta baharat karısımı500 gr.

Page 8: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

8

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

İSVİÇRE HABERLERİ

Haber: Fatih Ertuğrul

Geçen 1 aylık süre için mağaza sahipleri İbrahim Şahin ve Davut Memiş Bey’lerden görüş ve dü-şüncelerini aldık. Gördükleri il-giden oldukça memnun oldukla-rını söyleyen mağaza sahiple-ri, bir araya getirdikleri markalar-la İsviçre’deki Türk kadınlarına ve diğer ülke vatandaşlarına ciddi bir alternatif oluşturduklarını düşü-nüyorlar. Tesettür giyimde Tek-bir, Aker, Armina, Arancia, Aydan ve Paraf Abiye; çocuk giyimde ise Bücürük markasıyla büyük bir atı-lıma imza atan mağaza, özellikle tesettür giyimde yıllardır süre ge-len boşluğu da doldurmak istiyor. Böylece D&C Style, ilerleyen za-manda konseptlerini daha da ge-nişletebileceklerinin de sinyalini vermiş oluyor.

Bunun yanı sıra gümüş takı, Fo-sil, Diesel ve Guess marka sa-atler de vitrinde alıcılarını bekle-yen diğer önemli ürünler arasında yer aldı. Açıldığı günden bu yana, içerisinde bulunduğu Coop Ma-ğazasında çocuk giyim ve takı-aksesuar boşluğunu da dolduran D&C Style, hem yabancı hem de

Türk müşterilerin ilgi odağı oldu. Özellikle çocuk giyim, yabancıla-rın ilgisini önemli ölçüde çekmiş durumda gözüküyor. Adını Davut Bey’in kızı Dilara’dan ve İbrahim Bey’in kızı Ceylin’den alan D&C Style mağazasına Pusula gazete-si olarak başarılar ve bol kazanç-lar diliyoruz. 2063

D&C Style’nin Açılışına İlgi BüyüktüEkim ayında hizmete giren D&C Style, 20 Kasımda Türk gazeteciler ve vatandaşlar için düzenlediği açılışa Pusula gazetesi olarak katıldık.

Jüri; ‘’Olağanüstü edebi eser’’ olarak değerlendiği bu romana, oylamada %39 oranında oy veril-diğini belirtti. Oylamada ilk dörde giren Dorothee Elmiger’in ‘’Ein-ladung an die Waghalsigen’’, Urs Faes’in ‘’Paarbildung’’, Ped-ro Lenz’in ‘’Der Goalie bin ig’’ ve Kurt Marti’nin ‘’Notizen und De-tails 1964 - 2007’’ adlı eserlerine 2500 franklık teselli ödülleri veril-di. Ödüle aday olarak gösterilen bu eserler arasında tercih yapma-nın jüri için hiç de kolay olmadı-ğı belirtildi.

Abonji’nin ‘’Alman Kitap Ödülü’’ almasının jüri üzerinde bir etkisi-nin olmadığı, kitabın değerlendi-rilmesinin tamamen bağımsız ola-rak yapıldığına da özellikle dikkat çekildi. İsviçre Kitap Ödülü, İsviç-reli yazarları teşvik etmek için 3 yıl önce çeşitli yayın kuruluşları-nın biraraya gelmesi ile 2008 yı-lında ilk defa verilmeye başlandı. Daha önce ödül verilen kitapla-rın, ödül aldıktan sonra birdenbire satışlarının artması nedeniyle bu

ödülün, yayınevleri tarafından ta-mamen ticari amaçlı olarak veril-diği bazı eleştirmenler tarafından dile getirildi. Ancak, ‘’Tauben fli-egen auf’’ romanı için bu durum söz konusu değil; çünkü roman ödülü almadan önce de İsviçre’de satış listelerinde en ön sıralarda yer alıyordu.

Melinda Nadj Abonji, 1968 yı-lında Macaristan’da Sırp bir aile-

nin çocuğu olarak dünyaya gel-di. 1973 yılında ailesi ile birlikte İsviçre’ye gelen yazar, edebiyat ve tarih eğitimi yaptı.

Abonji, üniversite diploma çalış-ması ise İsviçre Edebiyatı üzeri-ne, yazar ve eğitim görevlisi ola-rak Zürih’te yaşıyor.

‘’Tauben fliegen auf’’ adlı ro-manında yazar, 70’li yıllarda Yugoslavya’dan İsviçre’ye ge-len bir ailenin hikayesini anlatı-yor. Kitapta bir köyün güzellik-leri betimlenirken, aynı zaman-da köyün çöküşü, çok etnikli eski Yugoslavya’nın bölünmesi, aile-lerin köklerinden kopartılması ve İsviçre’de yeni bir hayata zorlan-maları da romanın baş kahrama-nı olan kız çocuğu İldiko’nun pers-pektifinden esprili, mizahi bir dille okuyucuya aktarılıyor.

Romanın merkezinde ise, anne ve babasının toplumla uyum sağ-lamak için kendi kimliklerini terk

etmelerine duyulan başkaldırı-yı ve ailesinin sadece sorun çık-masın diye katlandıklarına isyan eden kız çocuğunun, kendi kimliği

ile bir hayata başlamayı tercih et-mesi anlatılıyor. 2049

İsviçre Kitap Ödülü, Macar Kökenli Göçmen Yazara VerildiBu yılki İsviçre Kitap Ödülü’nü göçmen kökenli yazar Melinda Nadj Abonji’ni kazandı. Macar asıllı romancı Melinda Nadj Abonji, ‘’Güvercinler Uçuyor’’ (Tauben fliegen auf) adlı romanı ile 50.000 frank ödülün de sahibi oldu. Daha önce, ekim ayında Alman Kitap Ödülü’nü alan Abonji, kitabında otobiyog-rafik biçimde göçmen bir ailenin toplumla olan uyum sorunlarını dile getiriyor.

Deutsche Zusammenfassung.

Schweizer Buchpreis an Melinda Nadj Abonji

Nach dem Deutschen Buchpreis hat die Zürcher Autorin Me-linda Nadj Abonji für ihren Roman «Tauben fliegen auf» auch den Schweizer Buchpreis 2010 erhalten. Er ist ihr am Sonntag-mittag im Rahmen der BuchBasel verliehen worden. Die Jury würdigte das Buch als «herausragendes literarisches Werk der diesjährigen Buchproduktion». Mit 39 Prozent der Stimmen ge-wann die gebürtige Ungarin auch das erstmals durchgeführte Publikums- Voting. Der zum dritten Mal verliehene Schweizer Buchpreis ist mit 50›000 Franken dotiert.

Page 9: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- A

ralık

/Dez

embe

r 201

0 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Page 10: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

10

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

İSVİÇRE HABERLERİ

Listedeki ülkeler; çok yüksek, yüksek, orta ve düşük insani ge-lişmenin görüldüğü gruplar şek-linde ayrıldı. Eğitim, sağlık, ge-lirler ve makroekonomik değer-ler sıralamada belirleyici unsur-

lar oldu. BM’nin raporunda Nor-veç, 169 ülke arasında birinci sı-raya yerleşti. Avustralya ikinci, Yeni Zelanda üçüncü ülke oldu. Nijerya, Demokratik Kongo Cum-huriyeti ve Zimbabve son üçte yer aldı.

İlk defa 1990 yılında yayınlanan bu raporda, geçen yıla kadar ül-kelerdeki ortalama eğitim süresi dikkate alınmıyordu. En uzun eği-tim süresi 12.5 yıl ile Norveç’te, İsviçre’de ise bu süre 2.3 yıl daha az. Bu nedenle geçen yıl 9. sıra-da olan İsviçre, bu yeni kriterler-le dört basamak geriledi. Dünya nüfusunun %90’ının yaşadığı 130

ülke için her yıl yapılan bu araştır-ma, ülkelerin uzun süreli gelişme-leri konusunda en sağlıklı bilgile-ri içeriyor.

Yayınlanan rapor, dünyadaki en fakir 104 ülkede yaşayan 1.7 mil-yar insanın, insani bir yaşam için gerekli olan koşullara sahip ol-maktan çok uzakta olduğunu gös-teriyor. Son 40 yıl içinde İnsani Gelişme Endeksi’nde en çok Çin ve Oman basamak atladı. Güney Kore, Cezayir, Fas, Suudi Arabis-tan bu ülkeleri takip ediyor. Bu sı-ralamada durumu en çok kötüle-şen ülkeler ise Zimbabve, Samba-ya, Kongo oldu.

Türkiye orta sıralarda

Dünyada yaşanacak en iyi ülkeler sıralamasında Türkiye ise 83. sı-rada yer aldı. BM verilerine göre, Türkiye’de ortalama yaşam süresi 72 yıl, ortalama eğitim süresi 6,4 yıl ve kişi başına düşen milli gelir 13 bin 359 dolar olarak tespit edil-di. Türkiye, 2009’da 0,674 olan indeks puanını 2010’da 0,679’a yükseltti. 1980’de Türkiye’nin in-deks puanı 0,455’le dünya ortala-ması civarındaydı. 2010’da dünya ortalaması 0,624 puan oldu.

Rusya’nın 65. olduğu listede, Es-tonya 34, Litvanya 44, Letonya 48, Belarus 61, Kazakistan 66, Azerbaycan 67, Ukrayna 48, Gür-cistan 74 ve Ermenistan 76. sıra-ya yerleşti.

Raporun sonuç bölümünde, 1970 verileri ele alındığında tüm ülkele-rin halklarının daha sağlıklı, daha zengin ve daha eğitimli olduğuna dikkat çekildi. Açıklamada özellik-le, zengin ve fakir ülkeler arasın-daki uçurumun devam ettiği de vurgulandı. 2030

İsviçre, BM’nin ‘’En Yaşanabilir Ülkeler’’ Sıralamasında 13. Sıraya Düştü!

İsviçre sıralamada geriledi Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı, yeni İnsani Geliş-me Endeksi’ni (İGE) açıkladı. Birleşmiş Milletler’in eğitim, sağlık, gelirler ve makroekono-mik değerler sıralamasının belirleyici unsurlar olduğu ‘’En yaşanabilir ülkeler’’ sıralama-sında İsviçre, geçen yıla göre gerileyerek 13. sıraya düştü.

Deutsche Zusammenfassung.

UNO- Entwicklungsbericht 2010

Schweiz gehört weiterhin zu den Ländern mit einer hohen Lebensqualität - doch sie hat laut einer neuen UNO-Erhebung sechs Ränge verloren. Norwegen bleibt an der Spitze. Im Gegensatz zu Norwegen, das seinen Spitzenplatz verteidigen konnte, fiel die Schweiz vom neunten auf den 13. Rang zurück. Dies geht aus dem neuesten UNO- Entwicklungsbericht hervor. Der jährliche Bericht des Entwicklungsprogramms UNDP wurde am Donnerstag in Genf und New York zum 20. Mal vor-gestellt. Er wirft erstmals einen analytischen Blick auf eine längere Periode - nämlich die Entwick-lung der vergangenen 40 Jahre in 130 der 192 UNO- Mitgliedsstaaten, in denen 90 Prozent der Weltbevölkerung leben.

İki yıl önce maluliyet sigortasında dolandırıcılığı önlemek için bu si-gorta bünyesinde ‘’sosyal dedek-tiflerden’’ oluşan ayrı bir bölüm açıldı. Yüzden fazla insanın çalış-

tığı bu bölüm için yılda on milyon-dan fazla masraf yapılıyor. 2009 yılında bu bölümün çalışmaları sonucu tam 240 malulün ‘’dolan-dırıcı’’ olduğu tespit edildi ve bu

insanların maluliyet aylığı kesildi. Böylece, maluliyet sigortası yılda 4.6 milyon daha az maluliyet aylı-ğı ödeyecek. Adeta fıkra gibi, 4.6 milyon tasarruf etmek için 10 mil-yon masraf ediliyor!

Resmi makamlar

Söz konusu bölümün açıklama-larına göre, 2009 yılında şüpheli görülen toplam 2550 maluliyet ay-lığı alan insan hakkında araştırma başlatıldı. Bir önceki yıldan kalan 640 dosya ile bu yıl bakılan dos-ya sayısı 3190 oldu ve bu dosya-lardan 1180’i hakkında inceleme-ler sonuçlandırıldı.

Bu dosyalardan 210’unun ince-lenmesi için, söz konusu maluller sosyal dedektifler tarafından sü-rekli bir gözetim ve takibe alındı. Bunun sonucunda 90 dosya ka-patıldı; ancak gözetim altına alı-nanlardan, sadece 30’unda ma-luliyet aylıklarının kesilmesine ne-den olacak bir durum tespit edildi. Bu gözetim ve takip sonucu hak-kında dava açılanların sayısı ise

10’da kaldı.

Öte yandan, İsviçre dışında yaşa-yan göçmen maluller de gözetim altına alındı. Bu konuda pilot böl-ge olarak seçilen Kosova’da ya-pılan takip ve gözlem sonucunda 2009 yılında bir tane dolandırıcı-lık tespit edildi. Açıklanan rakam-larda, bu konuda ne kadar mas-raf edildiği ve bu sonuçla ne ka-dar tasarruf sağlandığı konusun-da bir bilgi bulunamadı.

Maluliyet sigortasının açıklama-larına göre, bu araştırmalara ge-nel olarak, dosyada bulunan tıb-bi bulguların neden olduğunu ve malul hakkındaki tıbbı bilgilerin çelişkili veya şüphe uyandırıcı ol-ması araştırmaların başlatılması-na sebep oluyor. Benzer şekilde, belli maluller hakkında yapılan ih-barlarda da bir soruşturma açılı-yor. 2029

Yarım Milyon Malulden, 240 Dolandırıcı Ortaya Çıktı!İsviçre kamuoyunu son zamanlarda fazlasıyla meşgul eden konulardan biri de haksız yere malul aylığı almak için çeşitli do-landırıcılık yöntemi kullanan göçmenler oldu. Hatta, maluliyet sigortasındaki bir milyarlık açığın bu sorundan kaynaklan-dığını ileri süren politikacılara bile rastlandı. Ekim ayında açıklanan rakamlar ise bambaşka bir gerçeği gözler önüne serdi.

Deutsche Zusammenfassung.

IV-Rente

Jeder fünfte Verdachtsfall ein Betrug Erstmals liegen Zahlen zur Betrugsbekämpfung für ein vollständiges Jahr vor. Die In-validenversicherung hat im vergangenen Jahr 240 Betrugsfälle gezählt. Bei rund jedem fünften Verdachtsfall handelte es sich um einen Fall von Betrug. Im Kosovo wurde ein einziger Be-trugsfall aufgedeckt. Die Statistik für das Jahr 2009 bestätige aber, dass der Versicherungsbetrug für das Defizit der IV nicht massgeblich sei. Seit rund zwei Jahren haben alle IV-Stellen ein Management zur Betrugsbekämpfung. Erstmals liegen nun Zahlen über ein vollständiges Jahr vor.

Page 11: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

11

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

İSVİÇRE HABERLERİ

İsviçre’de yaşayan her üç insan-dan birinin aşırı kilolu olması ne-deniyle İsviçre hükümeti bu ça-lışmaları başlattı. İsviçre hükü-meti öncelikle yasaklama yerine bu alanda üretim yapan firmaları, sağlıklı beslenmeye yönelik üre-tim yapmaya ikna etme yolunu seçti. İsviçre Sağlık Müsteşarlığı, bu çerçevede en büyük gıda sa-tıcısı olan Migros ve Coop’la bir-likte geçen yıl, yoğurtların için-deki şeker miktarını %10 ile %20 arasında azaltma kararı aldı. Yine karşılıklı anlaşma yolu ile Migros 171 hazır yiyecekteki tuz miktarı-nı azalttı ve et mamulleri içindeki

yağ miktarını düşürdü. Mars mar-kası da bu çerçevede satışa sun-duğu şekerlemelerin porsiyonları-nı küçülttü.

Bu girişimlerin amacı; aşırı kilo nedeniyle ortaya çıkan kanser, şeker, kalp hastalıklarının önüne geçmek. Özellikle, okul ve iş yer-lerindeki içecek otomatları bu ko-nuda çocuklar için bir tehlike oluş-turuyor. Bu otomatları işleten Se-lecta firması da geçen yıl içinde şekerli içeceklerin yanı sıra, mey-ve, sebze ve süt gibi sağlıklı ürün-leri de otomatlara koymaya başla-dı. Bu tür ürünlerin oranı ise hala %23 gibi oldukça düşük bir sevi-

yede. Bu nedenle Selecta, daha az karlı olan bu ürünlerin mikta-rını kademeli olarak arttırmayı planlıyor.

Ancak bu tür önlemler, uzman-lar tarafından doğru ama yeter-li olmayan girişimler olarak de-ğerlendirildi. Toplantıya katılan Adipositas-Stiftung Kurumu söz-cüsü Heinrich von Grünigen ise ‘’Bu firmalar sadece tuz miktarını azaltmakla yetiniyorlar; oysa asıl sorun şeker ve hayvansal yağlar-dır. Aşırı kilo sorunu ancak bun-larla çözülür’’ diyerek düşüncele-rini dile getirdi.

Beslenme Konusunda Yapılan Reklamlar:

Beslenme konusundaki en önem-li sorunlardan birisi de yiyecek ürünleri için yapılan reklamlar. Özellikle, çocuklara ve gençle-re yönelik olan bu reklamlar tü-ketim alışkanlıklarını değiştiriyor. Çocukları şekerli yiyecek almaya ve yemeye teşvik etmenin en az uyuşturucu kadar tehlikeli olduğu da uzmanlar tarafından dile geti-rildi. Alınan bu önlemlerinin tama-men birbirinden kopuk ve tesadüfi olduğunu belirten uzmanlar, etkin bir sonuç alınması için bilimsel bir

önlemler paketine ihtiyaç olduğu-nu belirttiler.

Gerek Migros gerekse de Coop yönetimi bu görüşlere hak veri-yor. Şeker miktarı azalan bir ürü-nün, tüketiciyi başka bir ürüne yö-

nelteceği açık. Bu nedenle bu tür ürünlerde yapılan azaltmanın ka-demeli bir şekilde olacağı ve böy-lece tüketicinin yeni bir tada alıştı-rılmaya çalışılması gerekiyor. 2042

Deutsche Zusammenfassung.

Migros und Coop wollen zu gesundem Essen erziehen Sechs Lebensmittelkonzerne bieten freiwillig gesündere Lebensmit-tel an. Experten fordern jedoch Verbote, um die Gesundheit ernsthaft zu fördern Grosse Lebensmittelkonzerne wie Migros, Coop, Mars oder Knorr wollen verhindern, dass sich ihre Kun-den ungesund ernähren. An einer Tagung des Bundesamtes für Gesundheit (BAG) haben sie sich gestern freiwillig dazu verpflichtet, einen Teil ihres Angebots gesünder herzustellen. Damit möchten sie das Risiko senken, dass ihre Kunden einst an Krebs, Diabetes oder einer Herz-Kreislauf-Erkrankungen leiden. Heute bringt bereits jeder dritte Schweizer zu viel Ge-wicht auf die Waage.

Gıdalara Sağlık Ayarı Sağlıklı beslenme için İsviçre hükümetinin ‘’Beslenme ve Hareket için Ulusal Kampanya’’ adı altında 2008 yılında başlattığı çalışmalar geçen yıl ‘’Actionsanté’’ adı altında yapılan bir konferansla sürmüştü. Bu yıl ikincisi yapılan bu konferansın ana konusu, yiyecek malları reklamlarının genç tüke-ticiler üzerindeki etkileri oldu. İsviçre’nin en büyük 5 yiyecek satıcısı bu çerçevede tüketicilere yeni imkanlar sunmayı da taahhüt ettiler.

Konferansa sunulan araştırma so-nuçlarına göre, İsviçre’de yaşa-yan her on kişiden biri yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 2007 yılı rakamlarına göre yoksulluk ora-nı %8.8 iken bu oran tek başına çocuk büyüten kadınlar arasında %26.3 gibi çok yüksek bir oranda, iki çocuklu ailelerde ise yoksulluk oranı ortalamanın üstünde, %11.4 seviyesinde.

Yoksullukla mücadele konusunda konferansa getirilen yoksul aile-lere, sosyal yardım yerine ek yar-dım yapılması önerisi, bakan tara-fından incelenmeye değer bir öneri olarak değerlendirildi. SVP ve CVP partilerinin temsilcileri bu öneriyi anlamsız bulurken, SP bu tür öne-rilerin acilen yürürlüğe girmesi ge-rektiği görüşünde birleşti. FDP ise, Tessin kantonunun bu uygulama-yı başlattığı ve olumlu sonuçlar al-dığına değinerek, sosyal yardımla ek yardımın tamamen ayrı anlam-lar taşıdığına dikkat çekti.

Benzer şekilde, Solothurn kanto-nunda da bu yılın başından itiba-ren, gelirleri harcamalarına yetme-yen aileler için ek yardım yapılıyor. Ek yardım için genel olarak kabul edilen prensip, tıpkı malul emekli-lere verilen ek yardımlar gibi hesap ediliyor. Bugüne kadar sadece bu

kantonda 1100 aileye bir yıl içinde 15 milyon frank ek yardım yapıla-cağı hesaplanıyor. Benzer uygula-manın diğer kantonlarda ne zaman yürürlüğe gireceği konusunda ise şu anda somut bir tahmin yapmak ise oldukça zor görülüyor.

Yoksulluğun geçmişi

1990 yılına kadar İsviçre’de yoksul-luk olmadığı kabul edilmekte. 1992 ile 1996 yılları arasında İsviçre’de ekonomik büyümenin %0.2 gibi çok düşük bir düzeyde gerçekleş-mesi ile düşen vergi gelirlerini kar-şılamak için hükümet sosyal gider-leri kısıtlama yoluna gitmişti. Bunu takip eden yıllarda ekonomik bü-yüme kısa bir süre yükseldi; an-cak tekrar düşmeye başladı. En son 2009 krizi ile İsviçre ekonomisi ilk defa %1.5 oranında küçüldü. Bu küçülme işsizliğin artmasında da görüldü. İşsizlik oranı ilk defa %1 seviyesinden önce % 5.2’ye çıktı. 2009’da ise %4.5 civarında oldu. Bunun nedeni 1991 ile 1998 yılla-rı arasında toplam 290.000 işçiye çıkış verilmiş olmasıydı.

İsviçre İstatistik Müsteşarlığı ra-kamları, 2007 yılında 20 ile 59 yaş arasında olan çalışabilir nüfusun 380.000’inin yoksulluk sınırı altın-da bir geliri olduğunu gösteriyor.

Oysa, aynı yıl sosyal yardım alan-ların sayısı 234.000.

Yoksulluk rizikosu kadın ve erkek-ler için farklı düzeylerde. 20-59 yaş arası erkeklerde yoksulluk oranı %6.8 iken bu oran kadınlarda ne-redeyse iki misli, %11.1. Bunun ne-deni ise çalışma hayatında kadın-ların genel olarak düşük ücretli iş-lerde ve kısmi olarak çalışmaları.

Göçmenler ve Yoksulluk

Yoksulluktan en fazla etkilenen-ler ise yine göçmenler oldu. Top-lam nüfus içinde %21 olan göçmen oranı, sosyal yardım alanlar ara-sında %43.9 oranında. Vasıfsız iş-lerde çalışma, işsizlikten daha faz-la etkilenme, düşük ücret bu sonu-cu doğuruyor. Göçmenler için yok-sulluktan kurtulma genel olarak

daha iyi bir işte çalışmaktan geçi-yor. Bunun için ilk şart kuşkusuz bir meslek eğitimi. Açıklanan rakam-ların gösterdiği gibi tek başına ça-lışma, yoksulluktan kurtulma yolu değil, hem çalışıp hem de sosyal yardım alanlar arasında yine göç-menler önemli bir yer tutuyor. 2041

Kaynak: Pusula Haber Merkezi/ Özel Haber

Yoksulluk Rizikosu Artıyor!Kasım ayı başında yapılan Ulusal Yoksulluk Konferansı’nda konuşan İçişleri Bakanı D. Burkhalter, İsviçre’de tabu olan yoksulluk konusunda susmaya bir son vermek gerektiğini söyledi. Konferansa yoksulların temsilcisi olarak katılan bir kadın, ‘’Artık bizim hakkımızda konuşmayın, bizimle konuşun’’ di-yerek konuyu çarpıcı bir şekilde dile getirdi. Konferansa, resmi makamların dışında yardım kurumları ve sivil toplum kurumları da katıldı.

Page 12: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- A

ralık

/Dez

embe

r 201

0 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Page 13: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

13

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

İSVİÇRE HABERLERİ

Buna rağmen 2009 yılı sonu itiba-rı ile pansiyon kasalar hala açık-larını kapatabilmiş durumda de-ğil. Pansiyon kasaların, sigorta et-tikleri kişilere karşı tüm sorumlu-luklarını yerine getirebilmeleri için daha 34.5 milyar franka ihtiyaçla-rı var. 2009 yılı sonunda pansiyon kasaların ellerinde biriken miktar 598 milyar frank, bu miktar hemen hemen 2007 yılı sonundaki mikta-ra yaklaşmış durumda.

Pansiyon kasalarda parası olan-ların sayısında 2009 yılı sonu iti-barı ile %0.6 oranında bir azalma oldu. 3.63 milyon çalışan 2009 yı-lında pansiyon kasalara toplam 44 milyar frank prim ödedi. Bu

miktarın %43’ü çalışanlar tarafın-dan %57’si ise işverenler tarafın-dan ödendi. Pansiyon kasa sayısı da geçen yıllarda olduğu gibi azal-maya devam etti. 2008 yılı sonun-da 2435 olan pansiyon kasa sayı-sı, 2009 yılında 2340’a düştü.

Pansiyon kasaların geçmişi

Pansiyon kasalar, İsviçre’de res-mi emekli sigortasının olmadığı 19. yüzyılda, işverenler tarafından işçiler için kurulan emekli yardım fonları olarak ortaya çıkar. 1972 yılında yapılan bir halkoylaması ile belli gelir grupları için zorunlu hale gelir. Böylece, İsviçre’de emeklilik için üç ayaklı bir sistem ortaya çı-kar, resmi emeklilik sigortasının yanı sıra ikinci ayak olarak pansi-yon kasa yer alır ve özel hayat si-gortası da üçüncü ayağını oluştu-rur.

Ancak hükümet bu yasayı uygu-lamak için tam 13 yıl hazırlık yap-mak zorunda kalır ve 1985 yılın-da yasa yürürlüğe girer. Prensip ise, emekli olan bir çalışana zo-runlu birinci ve ikinci ayak ile bir-likte emekli aylığı olarak, en son gelirinin %60’ı kadar bir gelir sağ-lamaktır. Başlangıçta bir iş yerin-den ayrıldığında, işçi sadece ken-di ödediği primleri ve işveren tara-fından kendisi için ödenen primle-rin belli bir kısmını alıyordu. 1995 yılında yapılan bir değişiklikle bu kural kaldırıldı ve iş yerinden ayrı-lırken işçiye bu primlerin tamamı-na yakınını alma imkanı sağlandı. Daha sonra yapılan başka bir de-ğişiklikle pansiyon kasaya sigor-talı olmak için gerekli asgari yıl-lık gelir düşürülerek, daha çok ça-lışanın bu sigorta kapsamına alın-ması sağlandı.

2009 yılı sonunda pansiyon kasa-dan emekli olanların sayısı %2.6 artarak 956.000’e yükseldi. Bu emeklilere bir yılda ödenen emek-li aylığı toplamı ise %2.2 artarak 23.1 milyar franka çıktı. 2009 yı-lında pansiyon kasada biriken pa-ralarını emekli aylığı almak yeri-ne toptan para olarak alanlar ise %2.9 arttı. 41.400 kişi toplam 5.9 milyar frank aldı.

Pansiyon kasalarda biriken prim-ler esas olarak devlet tahvillerine yatırılıyor. Pansiyon kasaların el-lerindeki devlet tahvillerinin mik-tarı ise 228 milyar. Borsaya yatı-rılan miktar ise toplam 157 milyar. Pansiyon kasalara ait olan binala-rın değeri ise 88 milyar frank de-ğerinde. 2046

Pansiyon Kasalar Tekrar GüvendeGeçen yıl patlak veren borsa krizi sonucu, pansiyon kasaların ellerindeki değerli kağıtlar önemli oranda değer kaybet-miş ve bazı pansiyon kasalar oldukça güç durumda kalmıştı. Yıl sonunda ise yeniden değerlenmeye başlayan bu kağıtlar, İsviçre’deki Pansiyon Kasaları 43.2 milyar frank kar ettirdi.

Deutsche Zusammenfassung.

Pensionkassen ; Bilanzsumme wieder bei 600 Milliarden Franken

Die gute Börsenentwicklung in der zweiten Jahreshälfte 2009 führte bei den Vorsorgeeinrichtungen am Jahresende zu einer deutlichen Entspannung der Lage: Der Saldo der Kurs- und Wertgewinne bzw. -verluste stieg auf 43,2 Milliarden Franken, wodurch die Unterdeckung per Ende 2009 spür-bar auf 34,5 Milliarden Franken (-40,3%) abgebaut werden konnte. Parallel dazu stiegen die Wert-schwankungsreserven auf 24,8 Milliarden Franken (+193,5%) an. Mit 598 Milliarden Franken er-reichte die Bilanzsumme nahezu das Niveau von 2007. Dies geht aus den vom Bundesamt für Sta-tistik publizierten provisorischen und mittels Stichprobe ermittelten Ergebnissen der Statistik der beruflichen Vorsorge 2009 hervor. (BFS)

Karayollarındaki artışın ise %20 oranında olacağı tahmin edilen bu stratejik araştırmada, trafik ko-nusunda yapılması gereken ya-tırımların karayolları için 68 mil-yar frank, demiryolları için 95 mil-yar frank olması hesaplandı. Wat-tenwyl görüşmeleri olarak adlan-dırılan bu görüşmelerde bu yıl partiler arasında en çok tartışma yaratan konunun trafik konusu ol-duğu belirtildi. Hükümet koalisyo-nunu oluşturan dört parti, trafik konusunda yatırım yapılmasına yönelik görüş birliğinde olmasına

karşın, bu yatırımların nasıl finan-se edileceği konusunda bir görüş bildiremedi.

Görüşler farklı

Bu konuda basına bir açıklama yapan liberal FDP partisinin baş-kanı Pelli, hükümet çoğunluğu-nun, “neden olan öder” prensibi-ni benimsediğini bildirdi. Başka bir deyişle, trafikten kim yararla-nıyorsa o ödesin mantığı ön pla-na çıktı. FDP’ye göre, örneğin tren yolu için yıllık abonenin 5000 frank olması kabul edilemez, bu

miktarın en az iki misline çıkarıl-masının gerekli olduğunu belirt-ti. Benzer şekilde İsviçre’de en çok kullanılan ‘’yarım ücret kartı’’ Pelli’ye göre çok ucuz.

Bu gerekli olan yatırımların kamu imkanlarından oluşturulacak özel bir fondan sağlanması da pek benimsenmiyor. Bunun ek vergi-ler anlamına geleceği, hükümetin ise ek vergi konusunda karamsar bir tutum izlediği biliniyor.

Hareketlilik vergisi

Trafik konusunda geleceğe yöne-lik hükümetin yapmayı planladığı bir konu ise “hareketlilik vergisi” oldu. Buna göre, kim ne kadar tra-fikten yararlanıyorsa, buna göre vergi ödemelidir. “Mobility Pri-cing” olarak adlandırılan bu pren-sip bugüne kadar pek çok Avru-pa ülkesinde uygulanmaya baş-landı. Ancak bu hükümet tarafın-dan uzun dönemli bir amaç olarak düşünülüyor, önümüzdeki yıllarda böyle bir verginin yürürlüğe konul-ması beklenmiyor. 2045

2011 Yılı İsviçre’de ‘’Trafik Yılı’’ Olacakİsviçre hükümetini oluşturan dört koalisyon parti başkanları, her yıl geleneksel olarak yaptıkları görüşmede, 2011 yılı-nın trafik yılı olarak ilan edilmesine karar verdi. Hükümet tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2030 yılına kadar İsviçre’de demiryolu trafiğinin %50 daha artacağını, bunun sonucu olarak belli noktalarda önlem alınmaması durumun-da trafikteki tıkanıklıkların daha da artacağını gösteriyor.

Deutsche Zusammenfassung.

Bundesrat und Parteien machen 2011 zum «Jahr des Verkehrs»

In der ersten Hälfte des kommenden Jahres will der Bundesrat neue Vorschläge gegen die dro-henden Verkehrs-Engpässe präsentieren. Bundesrat und Regierungsparteien sind sich einig, dass es für Strasse und Schiene mehr Geld braucht. (sda) «2011 wird ein Jahr des Verkehrs», erklär-te FDP-Präsident Fulvio Pelli am Freitag nach dem sogenannten «von Wattenwyl-Gespräch» zwi-schen dem Bundesrat und den Spitzen der Regierungsparteien. Gemeinsam mit Regierungsspre-cher André Simonazzi informierte Pelli über die Diskussionen, die dieses Mal dem Thema «Ver-kehrsinfrastruktur» gewidmet waren.

Page 14: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

14

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

ORGANİZASYONM

UH

TE

ŞE

M G

AL

A

Düzenleyeceğimiz bu önemli Gala ak-şamına Amerikan aksiyon filmlerinin ünlü oyuncusu Marc Dacascos ve Ema-nuel Bettencourt ile birlikte Türk oyun-cular, yönetmen ve projede yer alan di-ğer önemli isimler katılacaklar.

“Sultanın Sırrı” filmi oldukça büyük bir bütçeyle çekilmiş. Filmde Topkapı Sa-rayı, Yıldız Sarayı, Arkeoloji Müze-si, Ayasofya Müzesi gibi tarihi mekan-lar kullanılmış. Filmin son sahnesi ise İstanbul’un yeraltı dehlizlerinde geçiyor. Bu sayede seyirci hiç görmediği ve gö-remeyeceği yerleri “Sultanın Sırrı” fil-minde görmüş olacak. İstanbul 2010 Av-

rupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı tara-fından desteklenen ve 4 milyon TL büt-çe ile çekilen filmde dünyaca ünlü aktör-ler Marc Daçascos ve Emanuel Betten-court başrollerde oynuyor. İstanbul’un tarihi mekanlarının yoğun olarak kulla-nıldığı film aynı zamanda “Da Vinci`nin Şifresi” filmine de rakip olarak gösteril-mekte.

Filmin konusu şöyle; Amerikalı bir pro-fesör, 2. Abdülhamit’in Ortadoğuda-ki petrollerle ilgili bir sırrını bilmektedir. Topkapı Müzesi’ndeki gizemli bir san-dığı ararken karşısına gizli bağlantıları olan bir müze müdürü çıkar. Ardından

İstanbul’un tarihi mekanları Topkapı Sa-rayı, Ayasofya Müzesi, Arkeoloji Müzesi ve 1200 yıllık yeraltı dehlizlerinde aksi-yon devam eder. Filmin konusu, Da Vin-ci Şifresi’ne benzemekle birlikte, arala-rındaki en önemli fark ise filmin konusu-nun gerçek olaylara, tarihi arşivlere ve belgelere dayanması olarak gösteriliyor.

Türk sinemasının en başarılı çalışma-larından biri olarak gösterilen filmde ki senaryo ve aksiyon sahneler izleyicile-ri büyüleyecek. Dostlarınızla birlikte 11 Aralık 2010 Cumartesi akşamı düzen-leyeceğimiz Gala akşamına bekliyoruz. 2082

‘Sultanın Sırrı’ Filminin Galası Zürich’te Yapılacak Pusula gazetesi ve Canan Kredit in ortaklaşa düzenlediği organizasyon ile Filmin Avrupa galası İsviçre de yapılacak. 11 Aralık 2010 Cu-martesi günü Zürih’te bulunan Arena Filmcity de gerçekleştirilecek olan Gala akşamına tüm okurlarımızın ilgi göstermesini bekliyoruz.

Yapım: 2010 Türkiye

Tür: Aksiyon, Macera, Tarih

Senaryo ve Yapımcı: Ömer Erbil

Yönetmen: Hakan Şahin

Oyuncular: Şerif Sezer, Mark Dacas-cos, Zeynep Beşerler, Burak Sergen, Sinan Albayrak, Başak Dasman, Mu-hammed Cangören, Altan Akışık, Semih Sergen, Tayfun Sav, Elif Duru, Emma-nuelle Betancourt, Zuhal öztürk

İnternet Sayfası: www.sultaninsirri.com

Gala Tarihi: 11 Aralık 2010 Cumartesi

Yer: Arena Filmcity

Adres: Kalanderplatz 8, 8045 Zürich

Saat: 20:00

Bilet fiyatı: 30.- CHF

İnfo Telefon: 043 322 90 80,

076 342 90 91, 076 365 30 60

Federasyonların başkanlarının, İsviçre Türk Diyanet Vakfı genel kurul ve yö-netim kurulu üyelerinin ve cami der-neklerinin yöneticileri ile çok sayı da bay/bayan misafirin katıldığı törende duygulu anlar yaşandı. Yaptığı veda konuşmasında Dr. Ulusal özetle şun-ları söyledi: Görev yaptığım süre içe-risinde İsviçre Türk Diyanet Vakfı-nı Zürichin vakfı olmaktan çıkartarak İsviçre’de yaşayan tüm vatandaşları-mızın vakfı yapmaya gayret göster-dik. Hiçbir vatandaşımız arasında ay-rım yapmadan, hangi siyasi görüşe ve dünyevi düşünceye sahip olursa olsun insanlarımızın tümünü kucaklamaya ve onlara eşit derecede hizmet verme-ye özen gösterdik. Yaptığımız faaliyet-lerle vakfın görünürlüğünü artırarak İs-viçreli sivil ve resmi makamlar nezdin-de kabul edilir ve birlikte çalışılabilir bir vakıf imajı oluşturduk. Din görevlileri-ne, cami yöneticilerine, kadın kolları-na ve gençlere yönelik eğitim faaliyet-leri ile topluma yön veren kişilerin ka-abiliyet ve bilgi kapasitelerini artırdık. Bir taraftan Vakfın maddi gücü kuvvet-lendirilirken ve mülk alımları gerçek-leştirilirken, diğer yandan tercih edilen şeffaf yönetim ile Türk ve İsviçreli mu-hatap kitle üzerinde güven tesis edil-di; bu ise Vakfın temsil kapasitesinde nisbi bir artış meydana getirdi. Ancak bütün bunlar tek başına bir kişinin ger-çekleştirdiği işler elbette değildir. Bir ekip çalışması ve vatandaşlarımızın yoğun güven ve desteği ile elde edilen başarılardır. Bu sebeple hizmete eme-ği geçen ve yardımını, desteğini esir-gemeyen herkese teşekkür ediyorum.

Görevimi Dr. Ahmet Akın’a devreder-ken, yönetimleri altında engin tecrübe ve bilgi birikimleri ile hizmetleri daha da ileri seviyeye götüreceğine inanı-yor, kendilerine başarılar diliyorum.

Din Hizmetleri Müşaviri Dr. Ahmet Akın da İsviçre’de Diyanet hizmetlerin-de çıtanın yükselmiş olmasından duy-duğu memnuniyeti dile getirerek, va-tandaşlarımızın desteği ile güzel işler yapmaya gayret göstereceğini söyledi ve Dr. Ulusal’a bundan sonraki yaşan-tısında başarılar diledi.

Törende İsviçre Türk Toplumu Başka-nı Dr. Kahraman Tunaboylu ve İsviçre Türk Federasyonu Başkanı İrfan Oku-tan ile İTDV Yönetim Kurulu Sekreteri Emre Özdemir de birer konuşma yapa-rak, Türk toplumunun sorunları ve İs-viçre Diyanetinin gerçekleştirdiği ya-rarlı çalışmaları dile getirdi.

Dr. Ulusal törene katılan tüm vatan-daşlarla tek tek görüşerek veda etti. Törene çok sayıda da bayan misafirin katılması dikkat çekti. 2081

26 Kasım Cuma akşamı düzen-lenen yemekli açılış toplantısı-na farklı sektörlerde faaliyetle-rini sürdüren işadamları ve es-naflar katıldılar. Cumhurbaş-kanı Abdullah Gül`ün program değişikliği sebebiyle son anda iptal ettiği açılış yemeğinde yaklaşık 170 civarında işada-mı hazır bulundu. Dernek baş-kanı Durali Yılmaz yaptığı açı-lış konuşmasında UCS derne-ğinin hedeflerini ve işadamları-na verilecek hizmetler hakkın-da bilgiler verdi. Aynı zamanda Türkiye`nin en büyük işadam-ları derneği TUSKON`a üye olan UCS derneğinin (Unter-nehmer Club Schweiz) açılış yemeğinde TUSKON hakkın-da davetlilere ayrıntılı bilgiler de aktarıldı. Dolder otelin ha-zırladığı ikramlar ve nefis ye-mekler eşliğinde devam eden organizasyon oldukça başarılı ve sorunsuz sona erdi. Gece-nin sonunda yaklaşık 100 işa-damının derneğe üyelik işlemi yaptırdığını öğrendik. Yeni hiz-mete giren işadamları derneği-ne tüm faaliyetlerinde başarı-lar diliyoruz. Yapılan konuşma-lar ve aldığımız bilgilere göre İsviçre`de büyük bir boşluğu dolduracak önemli çalışmala-rın yapılacağını düşünüyoruz. Yeni kurulan UCS işadamaları derneği hakkında önümüzdeki sayılarda daha geniş haberle-re yer vereceğiz. 2080

Din Hizmetleri Müşavirine görkemli uğurlama

Unternehmer Club Schweiz Çalışmalarına Start Verdi

Aralık 2006 da görevine başlayan Bern Büyükelçiliği Din hizmetleri Müşaviri Dr. Şemsettin Ulusal düzenlenen bir törenle görevini Din Hizmetleri Müşaviri Dr. Ahmet Akın’a devretti.

İsviçre de kurulumunu tamamlayan UCS derneği (Unternehmer Club Schweiz) yönetim kurulu resmen göreve başladı. Başkanlığına işadamı Du-rali Yılmaz ın getirildiği işadamları derneği açılış toplantısını Zürich`te bulu-nan Dolder otelinde gerçekleştirdi.

Page 15: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

15

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

İSVİÇRE HABERLERİ

Liberal Yeşil Parti Üyesi ve aynı za-manda Üniversite Öğretim Üyesi olan Urs Wagner, daha önce de çevresinde ırkçı söylemlerinden dolayı tepki almış-tı. Öte yandan, aynı partinin yöneticile-ri, Urs Wagner’in bu düşüncelerinden haberdar olmadıklarını ifade ettiler. An-cak, parti adına belediye başkanlığına önerdikleri bir kişinin, bu tür düşüncele-rinden haberdar olmaması kamuoyu ta-rafından inandırıcı bulunmadı.

1 Ağustos kutlamalarında Urs Wagner’in yaptığı konuşma önce pek dikkat çekmedi. Ancak, Opfikon’da otu-

ran ve bu konuşmayı dinleyen bir vatan-daşın, bir gazeteciye olaydan bahsetme-si ile konu kamuoyuna yansıdı. Urs Wag-ner, yaptığı konuşmayı inkar etmeyince, konu Belediye Meclisi toplantısına geti-rildi.

Belediye Meclisi Kararı

Bir belediye başkanının kişisel düşünce-lerine bir yere kadar tahammül edilebile-ceğini belirten Meclis Üyeleri, Wagner’in düşüncelerinin bu sınırları aştığı görü-şünde birleşti. Bu nedenle, görevinden alınan belediye başkanının yerine göre-

vi bir sonraki seçimlere kadar yardımcı-sı üstlendi.

Ancak, daha önce belediye meclis üyesi de olan Wagner’in meclis üyeliğini düşür-me yetkisi olmadığından, görevinden dü-şürülen Wagner meclis üyesi olmaya de-vam edecek. Belediye Meclisi’nin bu ka-rarı Meclis’te olan bütün partiler tarafın-dan ortak alınması da dikkat çekiciydi.

Bu arada, Liberal Yeşil Parti de daha önce aldığı bir kararla Urs Wagner’i par-tiden uzaklaştırmıştı. 2015

Opfikon Belediye Başkanı Wagner, Görevden Neden Uzaklaştırıldı?İsviçre’de ırkçılığın yaygınlaşmasına karşı tepkiler artıyor. Opfikon Belediye Başkanı Urs Wagner’in, 1 Ağutos 2010 kutlamalarında yaptığı konuşmasında, ‘’Beyaz olmayan göçmenlerin Avrupa’ya yerleşmeleri-ne izin verilmemelidir.’’ ifadesini kullanmasından tam üç ay sonra Belediye Meclisi, almış olduğu bir ka-rarla Wagner’i başkanlık görevinden aldı.

Deutsche Zusammenfassung.

Gemeinderat setzt Präsident ab

Der Opfiker Gemeinderatspräsident, der ehemalige Grünliberale Urs Wagner (44), ist wegen rassistischer Äusserungen seines Amtes enthoben worden. In der in Opfikon gehaltenen 1.-August-Rede zum diesjährigen Nationalfeiertag hatte der 44-jährige Wagner wegen rassistischer Aussagen für Aufregung gesorgt. So sprach sich der Gemeindepraesident zum Beispiel gegen die Ansiedlung nichtweisser Menschen auf dem europäischen Territorium aus.

www.yallo.ch

Türkiye de dahil!

SIM kartlar ve cep telefonları buralardan temin edilebilir:

Yeni: 15 Rappen’den* baslayan fi yatlarla

35 ülke

* 0,15 CHF/dak.’ya yallo kontörlü hat ile I.sviçre’den asagıdaki ülkelerde bulunan sabit hatlar aranabilir: Almanya, Avusturya, Fransa, I

.talya, ABD, Andorra, Belçika, Birlesik Krallık,

Bosna-Hersek, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Hırvatistan, Hollanda, I.rlanda, I

.spanya, I

.sveç, Kanada, Karadag, Kosova, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Makedonya,

Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, San Marino, Sırbistan, Slovakya, Türkiye, Ukrayna, Yunanistan. Mobil hatları arama: 0,25 CHF/dak. Ülke içi aramalar: 0,05 CHF/dak.’dan baslayan fi yatlarla. Tüm ülkelere SMS gönderimi: 0,10 CHF/SMS. Tüm bilgileri ve tarifeleri www.yallo.ch adresinde bulabilirsiniz

center

Page 16: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

16

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

İSVİÇRE HABERLERİ

31 Ekim Pazar günü, İsviçre 1.Lig takımlarından Young Boys ile Grasshopper Club arasında ya-pılan futbol maçında Young Boys takımı ‘’Birlikte ırkçılığa karşı’’ pankartıyla çıktılar ve formaların-da da aynı sloganı taşıdılar.

Tüm Avrupa’da bu yıl yapılan 11. FARE-Action-Week eylem hafta-sına, geçen yıllarda olduğu gibi sadece Young Boys takımı katıldı.

Futbola ırkçılığın karıştırılmasına karşı yapılan bu eylemlerin ardın-dan iki göçmen takımın olaylı bir şekilde oynadıkları ligten atılma-ları bu eylemlerin ne kadar haklı olduğunu kanıtlamış oldu.

Aarau Futbol Birliği (AFV) bir ba-sın açıklaması ile KF Besa Rei-nach takımı hakkında soruşturma başlattıklarını ve soruşturma so-nuçlanana kadar bu takımın bü-tün maçlarını iptal ettiklerini açık-ladılar. Aarau 3. Liginde oynayan bu takımın 17 Ekim Pazar günü, FC Suhr ile yaptığı maçta olaylar çıkmış; ancak çağrılan polis olay yerine geldiğinde herhangi bir so-run olduğunu görmemişti. İki haf-ta sonra yine aynı takımın yaptığı maçta olaylar çıktığı gerekçesi ile oyunun tatil edilmesinde de aynı olay yaşandı. Bu sefer kırmızı kart gören bir oyuncunun babası, ha-kemi tehdit ettiği öne sürüldü.

Aynı gün Flums’ta da benzer bir olay yaşandı. FC Flums ile FC Rheineck arasında oynanan maç-ta, yine kırmızı kart gören Ko-sovalı oyuncunun babası hake-mi tehdit ettiği gerekçesi ile oyu-na hakem tarafından son verildi. Doğu İsviçre Futbol Birliği, hemen toplanarak adı tam olarak K.F Bashkimi Flums olan bu takımın

ligden atılmasına karar verdi.

Göçmenlerin tavrı

Karar göçmenler arasında da tar-tışmaya neden oldu. Diğer futbol klüblerinin taraftarları arasında olduğu gibi göçmen takımları ta-raftarları arasında da şiddet yan-lılarının olduğu bir gerçek. Bu ta-raftarların veya oyuncuların ceza-landırılması da herkesin isteği so-nucu olmuştur. Ama, bu oyuncu-nun babasının hakemi tehdit etti-ği gerekçesi ile bir takımın tama-mının cezalandırılması pek rastla-nan bir durum değil.

St. Gallen kantonunda daha önce de FC Gossau takımının 4. Lig-

de oynayan takımının bütünü ile ligden çekmesine benzer bir olay neden olmuştu. Bir oyun sı-rasında dört oyuncusunun kırmı-zı kart görmesi, oyun sonrası or-tamı germiş, takım çalıştırıcısı da

hakeme hakaret etmiş, tehditler-de bulunmuştu. Buraya kadar bir sorun yok, hakeme saldıran kişi-nin cezalandırılması gerek. FC Gossau yönetimi hem çalıştırıcı-sı hem de oyuncuları Sırplardan

oluşan bu takımı bütünü ile ceza-landırma yoluna gitmiş. Olayı du-yan bütün göçmenlerin aklındaki soru ise hep aynı, eğer bu oyun-cular İsviçreli olsaydı, takım hak-kında bu karar alınır mıydı? 2016

Irkçılık, Futbol Sahalarına da Sıçradı!Young Boys ve Grasshopper Club takımları ırkçılığa karşı kampanya başlattı.

Deutsche Zusammenfassung.

Verband sperrt ganzen kosovarischen Verein!

Am 17. Oktober kommt es zwischen den A-Junioren des FC Suhr und KF Besa Reinach zur Eska-lation. Aargauische Fussballverband ordnet eine «Untersuchung über die Gesamtsituation» beim Fussballclub KF Besa Reinach an. Dies wegen «der gehäuften, gravierenden Vorkommnisse» rund um den Verein. Und der AFV zieht sogar den ganzen Verein aus dem Verkehr: «Bis zum Abschluss dieser Untersuchung werden keine Spiele mehr mit Beteiligung von KF BESA Reinach-Mannschaf-ten ausgetragen», heisst es in der Medienmitteilung.

Page 17: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- A

ralık

/Dez

embe

r 201

0 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Page 18: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

18

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

Bir yıl öncesine göre 2009 yılında, sosyal yardım alan-ların sayısındaki düşme oranı %1.7 civarındadır. Zü-rih, Basel, Luzern, Schaff-hasuen gibi şehirlerde sos-yal yardım alanların sayı-sı azalırken, Winterthur, St. Gallen’de ise aynı oranda-dır. Buna karşın Bern, Lo-zan, Biel, Zug gibi şehirler-de alınan sosyal yardımlar-da artış görülmektedir. Sos-yal yardımların en çok arttı-ğı şehir ise Schleiren, artış miktarı ise %6.2’dir.

Göçmenler ve sosyal yardım

Sosyal yardım alan göç-menler konusunda en son veriler ise 2008 yılına ait. Buna göre göçmenler, tüm nüfusun %21.7’si ka-dar iken, sosyal yardımla-rın %44.2’sini alıyor. An-cak, bu sayılar sadece sos-yal yardım alan kişi sayıları-dır. Yapılan tüm sosyal yar-dımın ne kadarının göçmen-lere verildiğine ilişkin bir ra-kam bulunmuyor. Fakat,

göçmenlere verilen ortala-ma sosyal yardım miktarı-nın daha düşük olduğu bi-liniyor.

Sosyal yardım alan göç-menlerin oranı 2005 yılın-da %43.8 oranında olduğu dikkate alınırsa, bu konuda son yıllarda fazla bir değiş-me olmadığı da söylenebi-lir. Alınan sosyal yardımla-rın, hangi göçmen grupları-na gittiği de ilginç bir tablo çıkarıyor.

Sırbistan-Montenegro’dan gelen göçmenler, en faz-la sosyal yardım grup ol-masına karşın, İsviçre’deki tüm göçmenler arasında dördüncü sırada yer alıyor. Yine ikinci sıradaki Türki-yeli göçmenler, İsviçre’deki 6. büyük göçmen grubunu oluşturuyor. En kalabalık göçmen grubu İtalyanlar ise sosyal yardım almada üçün-cü sırada yer alıyor.

Bu arada sosyal yardım alan göçmenlerin sayısı-nın 2007 ile 2008 arasında

gözle görülür bir azalma ol-ması sadece ekonomik du-rumla açıklanamıyor. Aynı yıl yürürlüğe giren yeni göç-men yasasında, sosyal yar-dım alan göçmenlere yöne-lik maddelerin olması bu ge-lişmeye neden oldu.

Sosyal durum

Sosyal yardım alan göç-menlerin toplumsal durum-ları da İsviçrelilere göre de-ğişiklik gösteriyor. Tek ba-şına sosyal yardım alanlar, İsviçreli olanlarda % 41.5 iken, bu oran göçmenler-de %25.1’e kadar düşüyor. Çocuklu aileler de ise du-rum tam tersine, sosyal yar-dım alan çocuklu göçmen aile oranı %41.8 iken, İsviç-relilerde bu oran %18.0 gibi çok düşük bir miktarda. Ço-cuğuna tek başına bakanlar açısından ise, durum tah-min edilebileceği gibi tam tersi, bu durumda olan İs-viçreli aileler, göçmenlerin nereyse iki misli. 2013

Sosyal Yardım AzalıyorBern Üniversitesi tarafından, İsviçre’nin en büyük 13 şehrindeki sosyal yardımlar konusunda yapılan bir araştırma, 2009 yılında sosyal yardımların ol-dukça azaldığını gösteriyor. Ancak, 2009 yılı sonunda patlak veren ekonomik krizin etkileri, bu yıl içerisinde ortaya çıkacağı da açık bir şekilde ortadadır.

Sosyal yardım alanların yıllara ve geldikleri ülkelere göre sayıları

2008Toplam sos-yal yardım içinde payı

2007 2006

1 Sırbistan Montenegro 14.438 11,74 14.871 14.5112 Türkiye 11.491 4,57 12.161 12.2913 İtalya 8.662 18,18 9.237 9.7784 Portekiz 7.474 11,42 7.321 7.2675 Mekadonya 4.076 3,76 4.353 4.7976 Sri Lanka 3.603 1,82 3.708 3.9337 Bosna Hersek 3.092 2,46 3.353 3.6178 Almanya 2.553 12,68 2.405 2.4249 Fransa 2.495 4,95 2.54 2.71910 İspanya 2.362 4,11 2.678 2.87Toplam 96772 108181 101099

2008 yılında Sosyal Yardım alanların sosyal durumları

Toplam (%) İsviçreli (%) Göçmen (%)1 Tek kişilik yardım 34,0 41,5 25,12 Çocuğunu yalnız yetiştirenler 30,5 36,0 23,93 Çocuklu aileler 28,8 18,0 41,84 Çocuksuz aileler 6,4 4,3 8,95 Bilinmeyen 0,3 0,3 0,3

2008 yılında İsviçre’de yaşayan göçmenler

1 İtalya 295 0662 Almanya 251 5273 Portegiz 205 5454 Sırbistan-Montenegro 191 6555 Fransa 90 0046 Türkiye 74 1477 İspanya 65 7748 Mekedonya 60 2049 Bosna Hersek 39 33010 Avusturya 37 28211 Hırvatistan 36 39312 İngiltere 35 03613 Sri Lanka 31 165

PUSULA ÖZEL HABER

Page 19: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

19

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

Burs almak isteyen bir öğrencinin, anne ve babasının hangi kanton-da oturduğu ve bulunduğu kanto-nun hangi şartlarda burs verdiği, alınacak miktarı belirliyor. Arada-ki bu farkları inceleyen İsviçre İs-tatistik Kurumu’nun bir araştırma-sı ilginç bazı konuları ortaya çı-kardı. 2009 yılı için toplanan ve-rilere göre örneğin; Neuenburg kantonunda oturan her 94 kişi için bir burs verilirken, Zürih kanto-nunda bu rakam 320’ye kadar çı-kıyor. Başka bir deyişle, Neuen-burg kantonunda burs alma şan-sı Zürih’e nazaran üç mislinden daha fazladır.

Verilen bursların miktarı benzer şekilde büyük farklılık gösteriyor, Schaffhausen kantonu her nüfusu için 17 frank verirken, Jura kanto-nu neredeyse 6 misli daha fazla 93 frank olarak ödüyor.

Yeni Öneri

Kantonlar arasındaki bu fark-lı durumun yarattığı rahatsız-lık, öğrenci derneklerinin üst ku-rumu olan Verband der Schwei-zer Studierendenschaften’i (VSS) bu konuda bir yasa önerisi hazır-lamaya götürdü. Bunun üzerine

kantonların maliye bakanları kon-feransı (EDK) bu yasa önerisinin İsviçre’deki federatif anlayışı bo-zabileceğini öne sürdü. Ancak, aradaki farkların giderilmesi için de yasalarda belli değişiklikler ya-pılmasına karar verildi.

Bugüne kadar bu öneriler, üç kan-ton tarafından kabul edilmiş, diğer üç kanton ise bu yıl karar alacak. Bu değişikliklerin yürürlüğe gir-mesi için 10 kanton tarafından ka-bul edilmesi gerekli görülüyor.

Öte yandan Kantonlararası Burs Konferansı, bu durumun kantonların eğitim politikalarının bir yansıması olduğu görüşün-de birleşiyor. Bazı kantonlarda, orta gelir grubunun bu burslardan daha fazla yararlanması için kan-ton yönetiminin daha fazla burs vermesi gerektiğine dikkat çeki-liyor. Bursların az olması ise sa-dece alt gelir grubunda olanların burslardan yararlanamaması so-nucunu doğuruyor.

Zürih kantonunun burs politika-sı buna güzel bir örnek, her dört burs talebinden birinin ret edildiği bu kantonda, az sayıda öğrenciye İsviçre ortalamasının üstündeki

miktarlarda burs veriliyor. Gerçek-ten de Zürih kantonu her sömes-ter için ortalama 4450 frank öder-ken bu miktar Neuenburg kanto-nunda sadece 2060 frank. Kan-tonal burslardan yararlanan öğ-rencilerin oranı İsviçre’de çok dü-şük düzeyde, sadece her 10 öğ-renciden biri burs alabilyor. Oysa, bu oran Almanya’da iki misli daha fazla, hatta İsveç’te burs alanların oranı %80’lere kadar yükseliyor.

2009 yılında verilen tüm bursların toplamı 279 milyon frank ve yapı-lan hesaplamalara göre, bu mik-tar 1993 yılından bu yana %25 oranında azalmış durumda. Bir yandan giderek artan öğrenci sa-yısı, bir yandan hayatın pahalılaş-mış olması, burs almanın ne ka-dar zor hale geldiğini gösteriyor.

Öte yandan kantonlar tarafından burs talepleri reddedilenlerin bir kısmı özel kurumların bursların-dan yararlanıyor. Bu konuda ya-yınlanmış bir istatistik olmaması-na karşın bu bursların kantonal burslarla kıyaslanmayacak kadar düşük olduğu tahmin ediliyor. 2012

Kantonlara Göre Burs Adaletsizliği İsviçre’de çeşitli okullarda okuyan öğrencilerin burs alma şartları ve miktarları çoğunlukla bulundukları kantonlara bağlı olarak değişiyor. Diğer konu-larda olduğu gibi İsviçre’de bu durum oldukça farklı sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor.

Deutsche Zusammenfassung.

Stipendienwesen in der Schweiz

Die Aussichten auf eine staatliche Unterstützung sind für Schweizer Studierende sehr unterschiedlich. Von Chancen-gleichheit kann im Schweizer Stipendienwesen keine Rede sein. Da der Anspruch auf Stipendien vom zivilrechtlichen Wohnsitz der Eltern abhängt und die Kantone individuell über die Bedingungen der Stipendienvergabe entscheiden, spielt die Herkunft der Auszubildenden eine ebenso grosse Rolle wie ihre sozialen Verhältnisse.

PUSULA ÖZEL HABER

Page 20: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

20

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

İSVİÇRE HABERLERİ

Haber: Turgut Karaboyun

Zürich-Altstetten merkezinde yıllardır Nextshop Restaurant ile müşterilerine hizmet veren işletmeci Murat Akaras, geç-tiğimiz yıl açtığı Nextone adlı restaurantın 1. yıl kutlaması-nı gerçekleştirdi. 27 Kasım Cu-martesi akşamı düzenlenen 1. yıl kutlamasında program saat 18:00’de başladı. Ünlü piyanist Fırat ve arkadaşı Sıtkı iki buçuk saat boyunca sanat müziğin-

den seçme şarkılarla konukla-ra müzik ziyafeti sundular.

Devlet sanatçısı Cavit Tebriz-li ve saz arkadaşlarının muh-teşem Azeri şarkılarıyla de-vam eden programda ayrıca Almanya’dan gelen Azeri folk-lor ekibi de özel bir gösteri sun-du. İçeride bulunan İsviçreli müşterilerin de dikkatle izlediği ve beğendiği program oldukça başarılı geçti.

Davetli iş adamları ve müşte-rilerin katıldığı 1. yıl kutlama-larında gelen konuklara Azeri mutfağının seçkin yemeklerin-den ikram edildi. Zengin menü-nün yer aldığı gecede elde edi-len gelirin bir kısmı Iğdır’da bu-lunan muhtaç ailelere yollana-cak.

Geçtiğimiz yıl hizmete giren ve ilk yılını dolduran Nextone Restaurant’ın işletmecisi Murat Akaras ve ekibine çalışma ha-

yatında başarılar diliyoruz. Mu-rat Akaras ile yaptığımız görüş-mede yakında açmak istediği Fasıl Bar’ın da müjdesini aldık. Vatandaşlarımızın nezih bir or-tamda canlı müzik dinleyip seç-kin yemeklerin tadına bakabile-ceği mekanın hazırlıkları çok-tan başlamış bile. Zürih’in gö-beğinde böyle bir mekanın açıl-mak istenmesi oldukça gurur verici. 2076

Nextone Restaurant 1. Yılını Kutladı Geçtiğimiz yıl hizmete giren Nextone Restaurant 1. yılını kutladı. Zürih’te bulunan Nextone Restaurant’ın başarılı işletmecisi Murat Akaras çok yakın bir zamanda yapacakları yeni yatırımlarla müşterilere daha geniş bir yelpazede hizmet vereceklerini belirtti.

Haber: Pervin Tekin

Volkshaus’ta gerçekleştirilen kon-feransa derneğin davetlisi olarak Atatürkçü Düşünce Derneği Ge-nel Başkanı Tansel Çölaşan, Av-rupa Atatürkçü Düşünce Derne-ği Birliği Başkanı Dursun Arı, Ga-latasaray Üniversitesi Hukuk Fa-kültesi Öğretim Üyesi ve aynı za-manda İstanbul Barosu Başkanı olan Av. Ümit Kocasakal ile çok sayıda davetli katıldı.

Saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasının ardından konferan-sın açılış konuşmasını İsviçre Ata-türkçü Düşünce Derneği Başkanı Hasan Kemahlı yaptı. Daha son-ra AADDB Genel Başkanı Dursun Arı söz aldı. Arı, ‘’Avrupa’da yaşa-yan Türkler olarak Türkiye’de ya-şanan son olaylardan dolayı kay-gılıyız. Avrupa’da da durumumuz çok iyi değil, demokrasiyi bize öğ-reten, Batı hukukunu aldığımız İsviçre’de giderek yabancı düş-manlığı artmaktadır. Avrupa’da İslam fobisi oluşturulmaya çalışı-lıyor. Bunun en büyük nedeni de Büyük Ortadoğu Projesi’dir. Ulu-sal birliğimiz ve bağımsızlığımı-zın, görülür şekilde parçalanma aşamasına geldiği artık somut bir gerçektir. Bu koşullar altında biz Atatürkçüler neler yapmalıyız? Bugün Avrupa’daki Atatürkçü der-nekleri küçük aydın dernekler ha-lindedir. Yurtseverlere burdan bir çağrım var. Atatürkçüyüm, yurt-severim diyen herkesin Atatürkçü derneklerinde örgütlenmesini ve üye olmalarını istiyorum, ADD’de örgütlenmeden Atatürkçü, Yurt-sever olunmaz’’ dedi.

“Türkiye Nereye Gidiyor?” konulu konferansa konuşmacı olarak ka-

tılan ADD Genel Başkanı ve Da-nıştay eski Başsavcısı Tansel Çö-laşan, öncelikli olarak tarih bilinci konusuna değindi. Çölaşan, geç-mişten ders almamız gerektiği-ni, yakın tarihini göremeyenlerin geleceği de göremeyeceğini be-lirterek, “Her ülke kendi geçmişi-ni kendi kurmuştur. Geleceğini de kendi kuracaktır. Doğru teşhisler yapamazsak yok olmaya mahku-muz” dedi. Çölaşan, 1980 sonrası neslin duyarsız olduğunu, toplu-mun uyuşturulduğunu, irdeleme-diğimiz ve ilgilenmediğimiz için ül-kemizi kaybetmekle karşı karşıya kaldığımızı dile getiren Çölaşan, 1980 öncesi neslin çok daha öz-verili ve duyarlı olduğunu sözleri-ne ekledi.

Tansel Çölaşan yaptığı konuşma-da şöyle devam etti; “Atatürk’ün ardından Amerika’nın güdümü-ne girdik böylece siyasi bağım-sızlığımızı kaybettik. Amerika, Türkiye’deki yerli iş birlikçileriyle demokrasiyi getirme ayağına Bü-yük Ortadoğu Projesi’ni gerçek-leştirmek istiyor ve içerideki iş bir-likçileriyle Türkiye’yi bölünmeye doğru götürüyorlar. Büyük Orta-doğu Projesi’nin Amerika’nın elin-de olduğunu bilmezsek çözüm de bulamayız. İçerde ve dışarda bizi yönetenlerin menfaatleri aynı noktada kesişti” dedi.

Türkiye’deki eğitim sistemini de eleştiren Çölaşan, “Eğitim sistemi tamamen yozlaştırılıyor ve bilim-sel eğitimden uzaklaştırılarak din-selleştiriliyor. Diyanetteki kadro-ların MEB’e kaydırıldığını, bunun yanı sıra öğretmenlerin ders ola-rak alması gereken pedagojik for-masyonun bundan sonra kaldırı-

lacağını, eğitim sisteminin yanlış bir yöne doğru gittiğini belirtti.

Ekonomi çeşitli özelleştirmeler-le yabancılara teslim edilmekte-dir. Medya baskı altında tutularak, güçlü bir yandaş medya oluştu-rulmaktadır. Halkımızın bütün bu olumsuzluklara dur diyememe-si için örgütsüzleştirme politikala-rı uygulanmakta, medya baskı al-tında tutularak, güçlü bir yandaş medya oluşturulmaktadır. Türk Si-lahlı Kuvvetleri her fırsatta küçük düşürülmektedir” dedi.

Galatasaray Üniversitesi Ceza Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve aynı zamanda İstanbul Barolar Başkanı Doç.Dr. Ümit Ko-casakal, “Türkiye Nereye Gidi-yor” konulu konferansta, kendisi-ne “aydın” ve ‘’bilim adamı’’ ola-rak hitap edilmesinden rahatsız-lık duyduğunu dile getirdi. Koca-sakal, “Türkiye’de iki tür aydın var. Bunlardan birincisi GDA yani ge-netiği değiştirilmiş aydınlar, ikin-cisi de GDS yani genetiği değişti-rilmiş solcular” dedi. Kendine ‘’ay-dın’’ diyen bir sürü insan olduğu-nu belirten Kocasakal, bu kişile-re ‘’Genetiği değiştirilmiş aydınlar ve solcular’’ tanımlamasını yap-tı. Kocasal, konuşmasının deva-mında Türkiye’de oynanan oyun-ların tamamen yalan rüzgarı ol-duğunu, birinci yalanın Türkiye’de referandum yapıldığı yalanı oldu-ğunu söyledi. Hukukçuların dahi anlayamadığı 27 maddenin refe-randum olmadığını, Anayasa de-ğişikliğinde 27 maddenin birbirin-den farklı olmasına rağmen top-tan halkın onayına sunulduğunu, halkımızın belki bunlardan birine evet, birine hayır diyecebileceği-

ni söyledi. Kocasakal, “Bu mad-delerin hepsini birden oylamala-rı Türk halkına saygısızlıktır. Halk iradesine saygı duyulmamıştır” dedi. “İkinci yalan ise yapılan re-ferandumda Türk halkının %57’si-nin evet oyu verdiğini söylüyorlar. Geldiğimiz noktada Yargıyı bitirdi-ler. Biz dahil Türkiye’de hukuk gü-venliği yoktur. Sonuç olarak hükü-met bağımsız yargıyı yok etmek için de yalanlara başvuruyor” şek-linde devam etti.

Kocasakal, “Türkiye’de büyük iş-gal var, ama bu işgal sinsi bir iş-galdir. Düşmanın belliyse sorun değil, ama Türkiye’de şu anda düşman kendini belli ettirmiyor. Hükümetin kıblesi Amerika ve Brüksel’e doğrudur” dedi.

Türkiye’de üç kırılma noktası-nın yaşandığını dile getiren Ko-casakal, 1938’de Atatürk’ün ölü-müyle kırılma noktasına girdik. İkinci kırılma noktası 1950’liler-de NATO’ya girmemizle milli or-dunun yok olması oldu, üçüncü-sü ise 24 Ocak 1980’de alınan ka-

rarlar ile 12 Eylül 1980 darbesinin gerçekleşmesidir” dedi.

Kocasakal, “bıkmadan usanma-dan herkesle birebir konuşup ger-çekleri anlatmak bizim görevimiz-dir. İlkelerimize, ülkemize sahip çıkmalıyız. Ulusal bir medya ya-ratmalıyız. Toplumumuz uyuştu-rulmuş durumdadır. Türk halkının inanılmaz sezgisi vardır. Bu ulus bu sezgisiyle olayı çözecektir, dedi. Son olarak “Gerçekçi ol, im-kansızı iste. O da bağımsız Türki-ye!” dedi.

Kocasakal ve Çölaşan konferan-sın sonunda dinleyicilerin sorula-rını yanıtladı. Daha sonra İsviçre Atatürkçü Düşünce Derneği Baş-kanı Hasan Kemahlı kendileri-ne katılımlarından dolayı teşek-kür etti.

Not: İsviçre Atatürkçü ve Düşün-ce Derneği ile ilgili her türlü bil-giye www.iadd.ch web sitesin-den ulaşabilir, tüm etkinlikleri ta-kip edebilirsiniz ,2075

Tansel Çölaşan ve Ümit Kocasakal Zürih’te Konferans Verdi Zürih Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından, 27 Kasım Cumartesi günü, ‘’Türkiye Nereye Gidiyor?’’ konulu konferans düzenlendi. Konferansta Türkiye’de yaşanan son gelişmelerle ilgili değerlendirmeler yapıldı.

Page 21: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- A

ralık

/Dez

embe

r 201

0 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Page 22: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

22

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

GEZİ VE TATİL REHBERİ

ZÜRİH- Türk İsviçre Seya-hat Acenteleri Birliği (TİSAB) geleneksel olarak düzenledi-ği acenteleri bilgilendirme tur-larına bir yenisini daha ekle-di. Güneydoğu Anadolu’yu kap-

sayan ve Batman’dan başlaya-rak Suriye’nin Halep şehrine ka-dar devam etti. Batman Valiliği ve İl Kültür Müdürlüğü’nün davet-lisi olarak Batman’a gelen TİSAB üyeleri Batman Valisi Ahmet Tur-han ile kahvaltıda bir araya gel-di. Vali, Batman TİSAB üyeleri-ni Batman’da ağırlamaktan dolayı mutlu olduğunu belirterek, “Yuka-rı Mezopotamya’nın kutsal toprak-larına hoş geldiniz. Bölgemiz her dönemde bir cazibe merkezi ol-muştur. İçerisinde çok değişik kül-türleri barındırdığı gibi birçok me-deniyete de ev sahipliği yapmak-tadır. Ziyaretinizin bölgemize yeni kazanımların getirmesini umuyo-rum” dedi.

Kültüre ağırlık verilmelidir

TİSAB Genel Başkanı Hüseyin Samsunlu da bölgede olmaktan dolayı mutlu olduklarını belirte-rek, Güneydoğu Anadolu’nun en-dişe ve tedirginlikle anılmasının doğru olmadığını gelip gördük-ten sonra daha farklı olduğunu

söyledi. Samsunlu, “Yıllardan beri TİSAB’a bağlı acentelerin mesle-ki bilgilerini arttırmak ve yeni ürün oluşturmak için seminerler ve ge-ziler düzenlemekteyiz. Bu çalış-malarımızın hem üye acenteleri-

mize hem de potansiyel müşteri-lerimize sunulan hizmetlerin kali-tesini arttırdığını tespit ettik. Ayrı-ca, Türkiye’nin son yıllarda artan turizm potansiyeline kültür turiz-mini ve turlarını eklemeyi hedefli-yoruz. Bu çalışmalarımızla birlikte ülkemizin kültür potansiyelini tanı-tacak ve bu varlıkların bulunduğu bölgeye ekonomik getiri sağlaya-caktır” dedi. Samsunlu, Güneydo-ğu Anadolu’da havaalanlarını ye-nilenmesi, otellerin açılması gibi bazı altyapı çalışmalarının ihtiya-ca cevap verdiğini; ancak ileriye dönük mutlaka turizmcilerin yatı-rım yapması gerektiğini söyledi.

Bağlantılı turlar yapılmalı

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde-ki kültür turizminin gelişmesi için İstanbul, İzmir, Antalya bağlantı-lı ilave turların konulması halinde ülkemizin batısındaki ve doğusun-daki kültür varlıklarının bir turda sunulmasının yeni bir ürün oluştu-rabileceğini söyleyen Samsunlu, “Kültür turizmine önem verenle-

rin bu turların gerçekleşmesi için çalışmalar yapması gerekiyor. Biz TİSAB olarak, İsviçre’de tek Türk mesleki örgütü olarak 15 yıllık tec-rübemizi kullanmaya hazırız. Av-rupa ülkelerinden Türkiye’ye tu-rist gönderen turizmcilerin de kül-tür turizmine ağırlık verilmesi ne-ticesinde; ancak kültür turizminin ayağa kalkabileceğini belirtti. Böl-genin de mutlaka tanıtım yapması ve kültür potansiyeline sahip olan illerin mutlaka iş birliklerinin geliş-mesi için turizmcilerle ortak çalış-malar yapması gerekiyor.”

Kültür varlıkları korunmalı

TİSAB Üyelerinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bilgilen-dirme gezilerinin ilk gününde Bat-man tarihi Malabadi köprüsü, Tel-kari atölyeleri ve yakın bir gele-cekte sular altında kalacak olan Hasankeyf’te incelemelerde bu-lundular. Mardin’in Midyat ilçe-si ve bölgenin en önemli Sürya-ni Manastırı olan Mor Gabriel Kilisesi’nde incelemelerde bulu-narak restorasyonu tamamlanan kilisenin ziyarete açık olan bölüm-lerini gezerek yetkililerden bilgi al-dılar. Mardin’de Sabancı Müzesi, Kasımiye ve Zinciriye Medresele-ri ve Dara bölgesindeki kaya me-zarları sarnıçlar ve tahıl ambarla-rı gezilerek şehirde incelemeler-de bulundular. Şanlı Urfa’da tari-hi ve turistik yerleri gezen TİSAB heyeti, Harran’daki Harran evleri-ni, Ulu Camii ve Kervan sarayla-rını gezdiler. Gaziantep’teki ziya-retlerine dünyanın en büyük ikin-ci mozaik müzesini ziyaret eden TİSAB üyeleri Zeugma tarihi ken-tinden kurtulan tarihi mozaikleri gezerek yetkililerden bilgi aldılar. Antep’in tarihi mekânlarında ve çarşılarında incelemelerde bulun-dular. Hatay ve Halep’te de ince-lemelerde bulunan TİSAB üyeleri bölgeden olumlu intibalarla ayrıl-dıklarını belirttiler. Bölgenin gerek tarihi eserleri gerekse folkloru ve yemek çeşitleriyle önemli bir po-tansiyele sahip olduğunu belirten TİSAB üyeleri tarihi eserlerin ko-runması ve gelecek nesillere ta-şınmasının insanlık görevi oldu-ğunu söylediler.

Sıcak ev sahipliği

TİSAB’ın Güneydoğu Anado-lu bölgesine düzenlediği iş gezi-sine destek veren kuruluşlara te-şekkür eden TİSAB Genel Baş-kanı Hüseyin Samsunlu, “Bir haf-talık gezimizin oluşumunda bize desteklerini esirgemeyen Zürih Başkonsolosluğu’na, Kültür ve Turizm Ataşeliği’ne, gezinin uçuş sponsorluğunu üstlenen Pega-sus Hava Yollarına, Batman, Mar-din, Şanlı Urfa ve Gaziantep Vali-liklerine belediye başkanlıklarına, İl Turizm Müdürlüklerine, Seyahat boyunca bize hizmet veren Glad Tour Gezikutusu şirketine ve ma-halli medyaya teşekkür ediyoruz. Çok sıcak bir ev sahipliği göster-diler. Bölge halkından gördüğü-müz ilgi bizi daha da heyecan-landırdı. Çok olumlu düşünceler-le bölgeden ayrılıyoruz. Yaptığı-mız bu çalışmaların bölge turizmi-ne katkı sağlayacağını umuyoruz” dedi. Başkan Samsunlu, bundan sonra da Türkiye ve Türkiye dışı-na iş gezilerimizin devam edece-ğini söyledi.

Güneydoğu Anadolu’nun hem ta-rihi dokusunun hem de yemek kültürünün turistler için önemli bir potansiyele sahip olduğunu tarihi eserlerin bir an önce turizme ka-zandırılması gerektiğini vurgula-dılar. 2067

TİSAB Üyeleri Güneydoğu Anadolu’yu Turladı

Türkiye’nin değişik böl-gelerine tanıtım amaç-lı turlar düzenleyen Tİ-SAB, son gezisini Gü-neydoğu Anadolu Böl-gesine yaptı. Tura katı-lan seyahat acenteleri gezinin çok faydalı geç-tiğini bölgenin kültür turizmi için önemli bir potansiyele sahip oldu-ğunu belirttiler.

Page 23: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- A

ralık

/Dez

embe

r 201

0 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Page 24: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

24

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

Gönüllülük kısaca; “bir işi isteyerek ve karşılıksız” üstlenmektir. Bir çoğumuz za-ten evde, okulda, iş yerinde ve çevremiz-de birçok işi ‘’gönüllü’’ olarak yerine getiri-riz. Kimimiz dini inancı, kimimiz etik kuralla-rı, kimimiz arkadaşlık ve dostluk bağları ne-deniyle, bilgi ve yeteneklerimize göre, “gö-nüllü” çalışmalara yöneliriz. Bireyler, kişi-sel gönüllü çalışmalarını hükümet dışı ku-ruluşlar, yani dernek veya vakıflar aracılı-ğı ile de yürütürler. Bu tür organizasyonlar-da, gönüllü olarak çalışmak, ferdi çalışma-lara kıyasla kişiye çok daha büyük bir so-rumluluk yükler.

Gönüllüğün bireylere diğer açılardan kazandırdıkları şunlardır:

. Motive olma ve motive edebilme beceri-si kazanmak,

. İnsanlara ve çevreye karşı daha duyarlı olmak ve yaklaşmak,

. Değişime açık olmak,

. Ekip çalışması becerisi kazanmak,

. Yaratıcılık becerilerini geliştirmek,

. Organizasyon ve liderlik konularında be-ceri edinmek,

. İletişim kurma becerisini kazanmak ve en önemlisi ise olaylar karşısında esneklik ve hoşgörü gösterebilmek,

. İster okul çağında ister iş hayatında bire-yin liderlik, özgüven ve sosyal özelliklerinin gelişmesine yardımcı olur; bireye yeni be-ceriler kazandırır; yaratıcılığını destekler.

. Kurumun toplum içi imajına olumlu etki-si olur; kuruma olan bağlılık, saygı ve gü-ven artar; bu da uzun vadede kurumun in-san kaynağı değerini artırır, kuruma maddi kazanç sağlar.

. Kurum çalışanlarına kariyerlerine değer katacak tecrübeler kazandırır.

. Bireylerin, özel sektörün ve sivil toplum kurumlarının sürdürdükleri gönüllü çalış-malar sayesinde toplum içi genel gelişim/kalkınma gözlenir ve bu da uzun vadede tüm toplum için olumlu fark yaratır.

Bunların yanı sıra; yeni insanlar tanıma, yeni şeyler öğrenme, var olan yetenekle-ri geliştirme ve kişinin hedefleriyle ölçüşen konularda karşılıksız yardımcı olmanın ge-tirdiği mutluluğu sayabiliriz. Ayrıca, karşı-lıksız yardım etme duygusu kişinin psikolo-jik olarak güçlenmesine, kendine olan gü-ven duygusunun artmasına ve böylece ki-şiliğinin olgunlaşmasını da katkı sağlamak-tadır.

Gönüllü çalışmanın toplumsal açıdan da faydaları vardır. Gönüllülük, sadece kişile-re yönelik bir yardımlaşma değil, aynı za-manda toplumsal bir yardımlaşmadır ve bir toplumun sağlıklı bir şekilde gelişmesi için olmazsa olmazlarındandır. Gönüllülük, sosyal ilişkilerin ve sosyal kontrolün geliş-mesine, ekipsel çalışmaların gelişmesine, ilişkilerin, değer yargılarının ve ikili diyalog-ların artmasına, sosyal farkındalık yaratıl-masında ve sosyal girişimciliğin arttırılma-sında ön plana çıkmaktadır. Gönüllülük ay-rıca, toplumsal sorunları ortaya çıkararak tartışıp çözümlenmesinde, sosyal çalışma-lara ayrılan bütçelerinin gönüllü çalışanlar nedeniyle daha tasarruflu kullanılmasında yardımcı olmaktadır.

Bunların yanında, büyük bir artı değer sağ-layan nokta ise insanların birbirleri arasın-da koordine olmadan verdikleri destekler-dir. Komşularımız, dostlarımız ve ailemiz bizlere defalarca gönüllü hizmetlerde bu-lunmuşlardır. Bunun topluma kazandırdığı artı değerin topluma katkısı çok büyüktür.

Gönüllü çalışma konusunda derneklerin de rolü büyüktür. İsviçre’de bir çok göçmen or-ganizasyonu gönüllü hizmetler sunmakta-dır.

Bunlardan bazıları;

İsviçre Türk Kadınları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (http://www.türk-frauenverein.ch), Reinach Türk Kadın-lar Derneği (http://www.reinach-kadınlar-derneği.ch),

İsviçre Türk Kültür Dayanışma Derneği (http://www.itkdd.ch) vs.

Bu derneklerin amaçlarından bazıları şunlardır:

. Çevresinde yardıma muhtaç hemcinsleri-nin problemlerine yardımcı olmak.

. Okuma yazma kursları açıp, kanunlar çer-çevesinde ilköğretim diplomasının (okurya-zarlık belgesinin) alınmasında yardımcı ol-mak.

. Bayram günlerinin birlikte kutlanmasını tertip etmek.

. Topluca geziler ve eğlence günleri tertip etmek.

Konu hakkında Benovol Winterthur Yö-neticisi Bayan Ohninger görüştük.

Yaşamakta olduğumuz ülke olan İsviçre’de gönüllü çalışmalar daha profesyonel bir şekilde koordine edillmekte. Bu yazı vesi-lesiyle sizlere ‘’Benevol’’ adındaki gönül-

lü çalışma olanaklarını koordine ve aracı-lık eden kurumu sizlere tanıtmak istiyoruz. Benovol Winterthur Şube Yöneticisi Bayan Sylvia Oehninger, sorduğumuz sorulara iç-tenlikle cevap vererek bizleri kurum hak-kında bilgilendirdi. Oehninger ile yapmış olduğumuz söyleşiyi sizinle paylaşmak is-tiyoruz.

Pusula Gazetesi : Benovol’i bize tanı-tır mısınz?

Sylvia Oehninger : Benevol, İsviçre’nin bir çok değişik şehrinde şubesi bulunan, gönüllü çalışmak isteyenlere bu tür çalışma yerleri organize eden bir danışma ve ara-cılık merkezidir. Benovol dernekleri, sosyal ve topluma faydalı organizasyonları gönül-lü çalışan bulma konusunda desteklemek-tedir. Örneğin; internet sayfamız aracılığıy-la gönüllü çalışmak isteyenler kendilerine uygun bir yer bulabiliyorlar.

P. G. : Göçmenlerden gönüllü olarak çalışmak için size başvuruda bulunu-yorlar mı? Bunlar arasında Türk vatan-daşları da var mı?

S. O. : Bize başvuranlar arasında göçmen-leri de gözlemliyoruz. Ancak, insanları mil-liyetlerine göre kaydetmediğimiz için size köken konusunda rakamlar veremeyece-ğim. Göçmenlerin de gönüllü çalışmala-ra katıldıklarını göz ardı edemeyiz. Özel-likle, yaşlılar bakım evinde aktif görev alan Türk gönüllülerin olduğunu biliyorum. Mut-laka, belirtilmesi gereken ve bizim dışımız-da gelişen gönüllü çalışmalar ise özellikle göçmenlerin özel ilişkileri çerçevesinde ak-rabalarına ve arkadaşlarına verdikleri des-teklerdir. Bu tür dayanışmaların kattığı artı değer çok önemlidir.

P. G. : Gönüllü çalışabilmek için ne gibi şartları yerine getirebilmek gerekiyor?

S. O. : Gönüllü hizmet vermek için birinci şart insanın bunu gönülden yapmak iste-mesi, ikinci şart ise sunabileceği bir biriki-mi veya yeteneği olması gereklidir. Konuyu göçmenleri ele alarak değerlendirirsek gö-nüllü çalışabilmek için göçmenlerden uyum sürecini büyük oranda tamamlamış olması ve o bölgede konuşulan dili iyi bir derece-de konuşabiliyor olması gerekmektedir. Bu şartları yerine getiremeyen birisinin verimli olmasını bekleyemeyiz.

P. G. : Ne gibi hizmetlerden ve birikim-lerden bahsediyorsunuz?

S. O. : İhtiyacı olan insanların işine yara-yacak ve başvuran kişinin ehli olduğu hiz-metlerden bahsediyorum. Örneğin; bizim Winterthur’da Schreibdienst adında bir hiz-metimiz var. Burada ihtiyacı olan kişilere yazışmaları konusunda yardımcı oluyoruz. Bu alanda bizimle çalışmak isteyen gönül-lülerin yazışma konusunda belirli bir biriki-mi olması gerekli.

P. G. : Gönüllü çalışmanın uyum süreci-ne ne gibi bir katkısı olabilir?

S. O. : Gönüllü çalışma entegrasyon amaç-lı yapılmamalıdır. Adı da üzerinde olduğu gibi gönüllü olarak yardım edilmek istendiği için yapılmalıdır. Bu amaçla yapılan gönüllü çalışmalar esnasında göçmenler hem yar-dım ettikleri kişilerle hem de diğer gönül-lülerle iletişime geçecektir ve bunun uyum sürecine şüphesiz katkısı olacaktır. Ancak, daha önce de belirttiğim gibi göçmenlerin hem dil seviyesi açısından hem de uyum süreci açısından, belirli bir seviye de olma-sı şarttır.

P. G. : Neden gönüllü çalışmalı?

S. O. : Gönüllü çalışma masraflardan do-layı normalde mümkün olmayan bazı şey-

Zamanını ve Emeğini Gönüllü HarcayanlarGönüllülük, başlangıçta bireysel farkındalık açısından önemli bir seçimdir. Zorunluluklar dışında kendine; öğrenmeyi, keşfetmeyi, hayata kendisi gibi bakan insanlarla çözüm üretmeyi ve yaptıklarıyla iz bırakmayı sağlayan uğraş alanları oluşturma seçeneğidir.

Page 25: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

25

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

leri mümkün kılmaktadır. Gönüllü çalışan-lar sayesinde birçok toplumsal etkinlikler ve bireysel hizmetler mümkün olmaktadır. Gönüllü çalışmak kişiye yaşam sevinci ver-mektedir. Diğer insanlarla birlikte birşeyleri gerçekleştirme olanağı sunmaktadır.

P. G. : Gönüllü çalışanların ne gibi hak-ları ve olanakları vardır?

S. O. : Biz, bizimle çalışan organizasyon-lara gönüllü çalışanlara şunları sunmaları-nı tavsiye etmekteyiz: İyi bir giriş, belirli bir sorumlu kişi, yazılı bir sözleşme ve sigor-ta. Özellikle, şu hususa önem vermekte-yim: ‘’Hiç bir gönüllü çalışan eve gider-ken cebinde işe başladığı zamankinden daha az parayla eve dönememeli’’. Gö-nüllü çalışanın bu iş için yaptığı bütün mas-rafların karşılanması gerekmektedir. Örne-ğin; Kızıl Haç’ın sunduğu taşıma servisin-de arabası olmayan ya da artık araba kul-lanamayan kişiler, gönüllüler tarafından şahsi arabalarıyla bir yerden diğer bir yere taşınmaktadır. Bu gönüllü çalışma esna-sında arabalarının masrafları gönüllülere ödenmektedir ve araçları sigortalanmak-tadır.

P. G. : Gönüllü çalışmaya karar veren okuyucularımız ne yapmalıdır?

S. O. : Web sayfamızda (http://www.benevol-winterthur.ch) arama sistemi sayesinde yeteneklerinize uygun olan ve istediğiniz bölgede sunulan gönüllü çalış-ma olanakları bulabilirsiniz. Her ilanda siz-lerden beklenenler ve kiminle nasıl iletişi-

me geçebileceğiniz açıklanmıştır.

P. G. : Sizden başka bu tür hizmetler su-nan kurumlar var mı?

İsviçre genelinde bizden başka bu tür hiz-metlerde bulunan birçok kurum vardır. Web sayfamızda (http://www.benevol-winterthur.ch) bu kurumların iletişim bilgi-

leri bulunmaktadır.

Vermiş olduğu değerli bilgiler için Bayan Oehninger`e teşekkür ediyoruz. 2036

Freiwilliges Arbeiten ermöglicht der Gesellschaft und dem Indivi-duum Mehrwert zu schaffen und sich weiterzuentwickeln. Die Frei-willigenarbeit hat ihren eigenen Wert und verpflichtet sich in ers-ter Linie dem Karitativen.

Viele von uns üben täglich in der Schule, zu Hause, an der Arbeit frei-williges Arbeiten aus. Dies tätigen wir aus religiösen, ethischen, freund-schaftlichen oder familiären Grün-den.

Hier ein paar Beispiele zu den Vortei-len der freiwilligen Arbeit:

· Entwicklung der Sensibilität sich selber und der Gesellschaft ge-genüber

· Fähigkeit zur Kommunikation er-werben

· Entwicklung oder Verbesserung des eigenen Selbstbewusstseins

· neue Fähigkeiten· usw.

Neben der freiwilligen Arbeit, die wir in unserem privaten Umfeld leis-ten, gibt es professionell organisier-te Freiwilligenarbeit, welche von Ver-einen oder anderen Organisationen durchgeführt und vermittelt wird. Ver-schiedene Aktivitäten werden durch mehrere türkische Vereine veranstal-tet.

BENEVOL Winterthur ist die Vermitt-lungs- und Beratungsstelle für Frei-willigenarbeit der Region Winterthur und unterstützt soziale, gemeinnüt-zige Organisationen und Vereine bei der Suche von freiwilligen Mitarbei-terinnen und Mitarbeitern. In einem Gespräch informierte Frau Oehnin-

ger uns ausführlich über Benevol und dessen Angebote, dass Freiwil-ligenarbeit einen eigenen Inhalt und eine eigene Existenzberechtigung hat. Integration ist dabei ein positi-ver Nebeneffekt. Dadurch, dass man sich an Projekten beteiligt und mehr Einheimische trifft, wird der Integra-tionsprozess automatisch angetrie-ben.

Dass der freiwillige Arbeitnehmer aber nicht Geld verliert, ist Frau Oeh-ninger sehr wichtig. Es wird darauf geachtet, dass die Spesen von Or-ganisationen, die einen Auftrag ertei-len, übernommen werden.

Interessante Angebote der Benevol sind hier zu finden: (http://www.benevol-winterthur.ch).

Deutsch

Gib deine Zeit, Energie und dein Herz

Page 26: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

26

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

İSVİÇRE HABERLERİ

Genel olarak, trafik kazalarının azalmasına karşın motosiklet ka-zalarında artış görülüyor. Alman-ca konuşulan kantonlarda bu ka-zalarda artış olmazken, Tessin’de bu tür kazaların son on yılda iki misline çıktığı görülüyor. Trafik kazalarında ağır yaralananların yarıya yakınının motosiklet kazası sonucu olması, söz konusu kon-seyi bu konuda özel önlemler al-maya yöneltti. Öte yandan, alko-lün neden olduğu kazalar, Fran-sızca konuşulan kantonlarda ha-tırı sayılır oranda daha fazla, Al-manca konuşulan kantonlarda tüm kazaların %11’i alkol sonu-cu ortaya çıkarken bu kanton-larda oran %21’e kadar çıkıyor. Tessin’de ise durum pek farklı de-ğil, kazaların %19’u alkol yüzün-den. Kaza yapanların üçte birinin güvenlik kemeri takmadığı; ancak bu oranın Almanca konuşulan kantonlarda %20’lere kadar düş-tüğü yapılan tespitler arasında.

Önlemler değişikBu durumdan hareketle, hükümet kazaları önlemek için ‘’Via Sicu-ra’’ adı altında bir dizi önlemler al-mak istiyor. Ancak, bu önlemle-rin bölgelere göre değişiklik ön-görmemesi, pek çok kurum tara-fından eleştiriliyor. Bizzat trafik-ten sorumlu yetkili makamlar bu tür önlemlerin gerekliğini dile ge-tiriyor. Sadece aşırı hız nedeni ile meydana gelen ağır kazala-rın Fransız kantonlarında, Tessin kantonuna göre iki misli olması, bu tür önlemleri gerekli kılıyor. Bu arada kanton yönetimlerinin, ken-di kantonları için güvenlik kemeri kullanılması için bir kampanya aç-maları ise olumlu bir gelişme ola-rak kabul edildi. Lozan’da ise, sü-rücülerin çarpışma testlerine ka-tılmaları teşvik ediliyor.

Kanton yönetimlerinin bu konuda özel önlem almalarının sevindiri-ci olduğuna dikkat çeken Kaza-

ları Önleme Konseyi (BFU), Tes-sin kantonunun yayaları trafik ka-zalarına karşı uyarma kampanya-sını buna örnek olarak gösterdi. Ayrıca, yolların bakım ve yenilen-me çalışmaları sırasında, kazala-ra neden olabilecek yerlerin özel olarak tespit edilmesi ve buna uy-gun olarak değiştirilmesi çalışma-larının artması da örnek olarak gösteriliyor. Kanton yönetimleri-nin, kazaların önlenmesi için trafik kontrollerini arttırmaları da olumlu bir gelişme olarak görülüyor. 2014

İsviçre Yollarında Güvenlik Arttı Kazaları Önleme Konseyi (BFU) tarafından yapılan bir araştırma, İsviçre’de trafik kazalarının azalmasına karşın, bisiklet kazalarının arttığını gösteriyor. Buna göre, kazaların bölgelere göre değişik oranlarda olması ise dikkati çekiyor.

Deutsche Zusammenfassung.

Schweizer Strassen werden immer sicherer - aber nicht überall.

Velofahrer etwa leben nirgends gefährlicher als in der Deutschschweiz. Eine Studie der Beratungs-stelle für Unfallverhütung (bfu) hat markante regionale Unterschiede beim Unfallgeschehen erge-ben. So ist etwa in der Deutschschweiz die Zahl der schweren Motorradunfälle in den letzten zehn Jahren stabil geblieben, während sie sich im Tessin fast verdoppelt hat.

Avrupa Birliği ile yapılan ikili an-laşma sonrası, Almanya gibi üni-versiteye girişin zor ve sınırlı oldu-ğu ülkelerde yüksek eğitim imkanı bulamayanların, İsviçre’de eğitim imkanı aramaları ile İsviçre’deki üniversiteler zor durumda kaldı-lar. Buna ek olarak, eğitimde Bo-logna kriterlerinin Almanya’da uy-gulanmaya başlanması sonucu, Almanya’da lise eğitiminin kısal-ması ile bir seferde iki dönemin birden bitirilmesi bu durumu daha da zorlaştırdı.

Güncel Durum

Zürih Üniversitesi Psikoloji ve Medya Fakültelerinde bu yıl bir yığılma yaşandı. Bu nedenle, İsviçre’de liseyi bitirenlerin eği-tim imkanı bulabilmesi için, gi-riş sınavlarının diğer ülkeler-deki düzeyde olması isteniyor. Öte yandan Basel Üniversitesi, Almanya’dan gelen öğrenciler-den, Almanya’daki giriş sınavını kazanmış olmasını istiyor. Bern Üniversitesi ise, bugüne kadar ya-pılan değişikliklerde sürekli olarak bir giriş sınavı konulmasını tartış-tı; ancak bu konuda bir karar alı-namadı. Zürih’te ise en son belli fakültelere 2003 yılında giriş sına-vı konulması önerisi, yoğun pro-testolar sonucu geri çekilmişti.

Numerus clausus

Bu Latince deyim genel olarak üniversitelerde ‘’sınavla giriş’’ an-lamında kullanılıyor. Başka bir de-yişle, üniversiteye giriş için sade-ce bir lise diploması yeterli değil. Gerek İsviçre’de gerekse de diğer Avrupa ülkelerinde bu konuda de-

ğişik sistemler var. Bazı ülkeler, sadece belli üniversite ve fakülte-lere girişi sınavla yaparken, Tür-kiye gibi ülkeler, merkezi ve tüm üniversiteler için bir giriş sınavı uyguluyor.

İsviçre’de ilk defa 1998 yılında üniversiteye giriş sınavı Tıp Fa-kültesi için konuldu. Bunu daha sonra, 1999 yılında Veteriner Fa-külteleri, 2004 yılında Diş Hekim-liği Fakülteleri izledi. Basel; Bern, Zürih ve Frieburg Üniversiteleri ortak bir ‘giriş havuzu’ (NC-Pool) oluşturdular. Buna karşın Neuen-burg, Lozan ve Cenevre Üniversi-telerinde bu fakülteler için giriş sı-navı yapılmıyor.

Her yıl bu üniversiteler, öğrenci kapasitelerini Üniversiteler Arası Rektörler Konferansı’na (CRUS) bildiriyor. Bu fakültelere girmek için yapılan müracaatların bu ka-pasitenin %120’sini aşması duru-munda, giriş sınavı yapılması ka-rarı alınıyor. Kapasitenin beşte bi-rinden fazla öğrenci alınmasının nedeni ise ilerleyen yıllarda öğre-nimini yarıda bırakanların olması. Böylece eğitim daha sonra tam kapasite ile sürdürülebiliyor.

Sınavlar genel olarak, bu fakül-telerde okumaya uygunluk sına-vı olarak adlandırılıyor. Başka bir deyişle, her fakülte kendi sınavı-nı yapıyor. Örneğin; Tıp okuma-ya uygunluk sınavı gibi. İsviçre’de buna ek olarak bazı kantonlarda, liselere giriş sınavları yapılıyor. İlk defa 2004 yılında Graubünden kantonu, lise okuyanların sayısı-nın belli bir oranın üzerine çıkma-ması için giriş sınavı getirdi. Bir yıl

sonra bunu kanton Glarus izledi.

Bu imtihana girip gerekli notu alan bir öğrencinin, alınacak öğ-renci sayısında bir sınırlama ol-ması nedeni ile liseye girmeme-si üzerine konu, İsviçre Anaya-sa Mahkemesi’ne kadar götürül-dü. Mahkeme, bu tür giriş sınav-larının mevcut yasalara göre ya-pılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle hükümetin bu konuda

bir yasa çıkarması gerektiği kara-rını verdi. Ancak, bu yasa hala hü-kümet tarafından çıkarılmış değil.

Mevcut eğitim yasaları ise, bir üni-versitenin giriş sınavı yapması-nı engellemiyor, üniversite yöneti-minin bu konuda karar alması ve bunun kanton yönetimi tarafından kabul edilmesi yeterli. Öte yandan, Federal Teknik Üniversitesi’nin Zürih ve Lozan’daki okullarına sı-

navla öğrenci alınması için yasal bir değişiklik gerekiyor. Bunun ne-deni ise, bu üniversitenin federal bir yasa ile kurulmuş olması.

Aralık ayında, Üniversiteler Arası Üst Kurulun yapacağı toplantıda bu konu gündeme alındı. Bu top-lantıda hangi üniversitelerin nasıl bir giriş sınavı koyacağı konusun-da önemli kararlar alması bekle-niyor. 2027

İsviçre’de de Üniversiteye Girişler Sınavla Olacakİsviçre Teknik Üniversitesi ETH’nın, İsviçre dışından gelen öğrenci akınını durdurmak için giriş sınavı (Numerus clausus) yapma kararının ardından, di-ğer üniversitelerin de aynı yönteme başvurması bekleniyor. Basel kantonu, bu konuda hemen adım atılmasını isterken, Zürih ve Bern kantonları bu konu-da henüz karar vermiş değiller.

Deutsche Zusammenfassung.

Der Numerus clausus ist auch an den kantonalen Unis kein Tabu mehr ETH-Rats, lässt gegen-über der Presse mitteilen, dass die Hochschule bis voraussichtlich ende Jahr über einen ent-sprechenden Antrag abstimmen wird.

Nach dem ETH-Entscheid steigt der Druck, das Problem der steigenden Studierendenzahlen zu lö-sen. Die Kantone sind sich nicht einig: Basel will eine verschärfte Selektion, Bern und Zürich blei-ben skeptisch.Nach den Unirektoren will nun die Schweizerische Universitätskonferenz, das ge-meinsame Organ von Bund und Kantonen, zu einer konsolidierten Meinung kommen. Sie hat das Thema für Anfang Dezember traktandiert Numerus clausus In der Schweiz gibt es seit 1998 ei-nen Numerus clausus für Studierende der Medizin (Humanmedizin seit 1998, Veterinärmedizin seit 1999, Zahnmedizin seit 2004) für die Universitäten Basel, Bern, Fribourg und Zürich, die einen ge-meinsamen Zulassungs-Pool bilden. In Neuenburg, Lausanne und Genf ist der Zugang im ersten Jahr unbeschränkt, es wird allerdings eine verschärfte inneruniversitäre Selektion durch die Prü-fung nach dem ersten Jahr vorgenommen.

Page 27: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- A

ralık

/Dez

embe

r 201

0 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Page 28: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

28

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

RÖPORTAJ

Tabii ki, tüm bu sorunlarla baş etmenin ko-lay yolları da var. Gültekin Erdoğan ve kar-deşi Melike Erdoğan’ın bir araya gelerek açtıkları Perfection Epilasyon Merkezi geç-tiğimiz haftalarda Bern’de hizmete girdi. Perfection güzellik salonuna gelen müşte-riler kaliteli hizmetin yanı sıra uygun fiyat avantajlarıyla epilasyon yaptırabilecekler. Yeni açılan güzellik merkezinde müşterile-re %20 indirim de yapılıyor.

İşletmenin uygulama sorumlusu olan Meli-ke Erdoğan ve Gültekin Erdoğan’la kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.

Perfection epilasyon merkezi hangi he-defler doğrultusunda açıldı?

Yeni açtığımız güzellik salonunda ilk hede-fimiz müşteri memnuniyetidir. Hem yaptığı-mız işlerle hem de sunacağımız uygun fi-yatlarla gelecek olan tüm müşterilerimize kaliteli bir hizmet vermeyi hedefliyoruz. Yıl-lardır tekstil sektöründe hizmetler verdik. Güzellik sektörüne yeni giriş yapıyoruz, ti-cari deneyimlerimiz sayesinde müşterileri-mize en iyi hizmeti vereceğimizi düşünü-yoruz.

İstenmeyen tüylerden kurtulmanın sü-resi nedir?

Öncelikle şunu belirtmemiz gerekiyor, is-tenmeyen tüylerden kurtulmanın %100 ga-rantisi yoktur. Kişinin hormonal yapısı bu konuda belirleyici olan ilk faktördür.

Vücudumuzdaki kıllar büyüme, duraklama ve dökülme olarak üç farklı evrede bulu-nurlar. Kılların lazere en duyarlı olduğu bü-yüme evresini bulabilmek için lazer uygu-laması genelde birden fazla seansı gerek-tirir. Bazen tek seans bile tatmin edici so-

nuç verebilmekle birlikte genelde 4-6 se-ans yeterli olabilmektedir.

Yukarda bahsettiğimiz kıl büyüme evrele-rinin vücudun farklı yerlerinde farklı oran-larda bulunmasından dolayı ayrıca yüzde bulunan hormonlara duyarlı reseptörlerin daha hassas olmasından dolayı, yüz böl-gesi daha dirençli olup 8-10 seans gereke-bilir. Seans aralıkları 4-6 haftada bir olacak şekilde ayarlanır.

İPL lazer ve diğer lazer sistemleri ile is-tenmeyen tüyler nasıl yok edilir?

İPL ve diğer lazer sistemlerinden çıkan belli dalga boyundaki ışık, kıl köklerinde yer alan ve melanın denilen bir madde ta-rafından tutulur. Böylece kıl kökünün ısısı artar ve kıl kökü yanarak tahrip olur. Bu kıl kökünden bir daha kıl çıkmaz.

Her İPL veya lazer epilasyon uygulamasın-da kıl köklerinin yaklaşık %30’u bu şekilde etkilenir. Bu nedenle epilasyon tedavisi bir-kaç seans sürer.

İPL lazer epilasyon uygulaması güvenli midir, etkisi kalıcı mıdır?

İPL lazer sisteminden çıkan ışığın vücuda hiçbir zararı yoktur. Sadece koruyucu göz-lük takılması yeterlidir. İPL sistemleri ile yapılan tüylerin yok edilmesi uygulaması-nın sonuçları %80, %90 oranında kalıcıdır. %10, %20 hastada tedavi bittikten bir süre sonra tekrar seyrek olarak tüyler çıkabilir. Bu yeni çıkan tüylere de 1-2 seans uygu-lama gerekebilir. Ayrıca, hormon bozuklu-ğu tedavisi için verilen ilaçların düzenli kul-lanılmaması da tedavi sonrası yeni tüylerin çıkmasına yol açabilir.

İstenmeyen tüylerle mücadele etmekte zorlanan ya da eski teknikleri devam etti-ren okurlarımıza Perfection İPL Epilasyon Merkezini tavsiye ediyoruz. Bu konuda bil-gi almak ya da tedavi görmek isteyen okur-larımız, uygulama sorumlusu Melike Er-

doğan ile randevu yaparak gerekli bilgile-ri alabilirler.

Perfection İPL Epilasyon, Käfiggässchen 26, 3011 Bern, Telefon: 031 311 43 38

Perfection IPL Epilasyon Salonu Bern’de Açıldı!Günümüzde binlerce insan, yüzlerindeki ve vücudunun çeşitli bölgelerindeki tüylerden şikayet etmektedir. Özellikle, 18-25 yaş arasındaki kadınların %15’inde yoğun olarak tüylenme görülmektedir. Bunun yanı sıra vücudundaki tüylerden şikayet eden erkeklerin sayısı da her geçen gün artmaktadır. Bugüne kadar istenmeyen tüylerden kurtulmak için uygulanan ağda, tıraşlama, çekme, tüy dökücü krem gibi yöntemler kişiye sadece geçici bir rahatlık verip, kesin çözüm olamamaktadır.

Haber: Nermin Dingiloğlu

Adaylar doğrudan demokrasinin olduğu İsviçre’de devlet yönetimi-ni, seçim sistemini, seçimlerin na-sıl yapıldığını, oy kullanma şekil-lerini ve kantonların yönetim ku-rallarını anlatan açıklayıcı bir ko-nuşma gerçekleştirdiler. Progra-mın sonunda salonda bulunan konukların konuyla ilgili kendile-rine yönelttikleri sorulara açıklık getirdiler.

Pusula gazetesi olarak biz de adaylara neden siyasete atıldıkla-rını ve hedeflerini sorduk.

1983 yılından itibaren kanton Zug’ta ikamet eden ve yıllarca Zug Fatih Camii Derneğinde gö-rev yapmış olan, halen Zug İnteg-rationsnetz Yönetim Kurulu’nda görev yapmakta olan Nevzat Al-tıntaş sorularımızı cevapladı:

Neden hep Türk vatandaşlarının siyasete sıcak bakmadığını, ne-den siyasete girmediklerini düşü-

nüyordum. Halbuki, İsviçre’de söz sahibi olabilmek, toplumsal so-runlara çözüm bulabilmek için ak-tif siyasetin içinde olmak bir zo-runluluk haline gelmiştir. Ben de bu amaçla, Türk gençlerinin önü-nü açıp onların bu yaşadığımız ül-kede hak ettikleri yerlere gelebil-melerine yardımcı olabilmek ve başta kendi yurttaşlarımızın, ge-nelde ise bütün göçmenlerin sos-yal, siyasal ve kültürel hakları-nı korumak, sıkıntıya düştükleri konularda yardımcı olmak üzere CVP partisinden Zug Büyükşehir Belediye Meclisi’ne aday oldum.

Zug’taki Parlamento seçimleri-ne kantonsrat adayı olarak katı-lan Atilla Çilingir bu ülkede doğup büyüyen 21 yaşında bir gencimiz ve Luzern Üniversitesi Hukuk Fa-kültesi ögrencisidir. Neden siya-sete atıldığını ve hedeflerini şöy-le açıklıyor: “Daha küçük yaşla-rımda İsviçre politikasına ilgi du-yuyordum, bu ilgimi hayata geçir-mek istedim. Zug Türk Derneği

Başkanı Yunus Renda beni siya-set camiasından gerekli kişilerle tanıştırdı. Bana sunulan bu imka-nı değerlendirip siyasi partilerden hangisinin benim düşünceme en yatkın olduğunu araştırmaya baş-ladım. Sonuçta Zug’ta yeni kuru-lan Grünliberale Partisine üye ol-dum ve seçimimin doğru bir karar olduğuna inanıyorum. Grünlibera-le çok genç bir parti ve dinamik. Geleceğe yönelik düşünen bir or-ganizasyon ve entegrasyon politi-kası gerçekten göz ardı edilemez. Entegrasyon deyince bende kır-mızı alarmlar çalıyor. Bu ülkede yaşayan Türkler olarak azımsa-nacak bir durumda değiliz, bunun yanı sıra çok eksiğimiz var, bunla-rı gidermemiz gerekiyor ve onları temsil edecek kişilere gereksinim var. Kendi adaylığımla diğer Türk-lerin ve özellikle Türk gençlerinin ilgisini uyandırmak istedim.

Bu ülkede yerleşik düzene geçen ve çifte vatandaşlık hakkına sahip olan bizlerin İsviçre’nin demokra-

si anlayışı içinde bizlere verdiği seçme ve seçilme hakkımızı çok iyi kullanmamız birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde sesimizi du-yurmamız gerekiyor. Ancak, böy-le büyük işlerde başarılı olabiliriz.

Pusula gazetesi olarak biz de kendilerini yürekten destekliyor, çıktıkları bu uzun maratonda ba-

şarılar diliyoruz. Tabii, dileğimiz bu örneklerin çoğalması. Böy-le yürekli ve başarılı gençlerimi-zin ellerinden tutup çalışmaları-na destek verdikleri için Zug Türk Derneği yetkililerini ayrıca kutlu-yoruz. 2072

Zug Türk Derneği, İsviçre’deki Seçim Sistemini Anlatan Seminer Düzenledi Bölgede önemli görevler üstlenmiş olan derneğin yöneticileri geçtiğimiz günlerde dernek lokalinde bir seminer düzenlediler. Seminerin amacı, 3 Ekim 2010 tarihinde yapılan yerel seçimlerde CVP partisinden Zug Büyükşehir Belediye Meclisi’ne aday olan Nevzat Altınlaş ile Grünliberale partisinden Zug Parlamento seçimlerine Kantonsrat adayı olan Atilla Çilingir’i vatandaşlarımızla buluşturmak ve İsviçre’deki seçim sistemini tanıtmaktı.

Page 29: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

29

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

İSVİÇRE HABERLERİ

Oylama sonrası, bu yasayı lan-se etmiş olan SVP partisi, ka-bul edilen yasanın tam bir katı-lıkla uygulanmaya başlanılması-nı talep etti. Ancak, İsviçre Hükü-meti ve Parlementosu’nun bunu yapma imkanı bulunmuyor. Her-şeyden önce İsviçre Anayasası, aynı suça, suçu işleyenin kimli-ğine göre ayrı ayrı ceza vermeyi kabul eden bir nitelikte değil. Ben-zer şekilde İsviçre ile Avrupa Bir-liği arasında yapılan ikili anlaşma-lar çerçevesinde, İsviçre’de suç işleyen bir Avrupa Birliği vatanda-şını, İsviçre bu nedenle sınır dışı edemez. Yine, İsviçre’nin imza at-tığı pek çok uluslarası anlaşmada bu tür uygulamaları yasaklamak-tadır.

Başka bir deyişle, tescilli yaban-cı düşmanı SVP’nin önerisinin, onun istediği gibi hayata geçiril-mesi için, öncelikle bizzat İsviç-re Anayasası’nın değiştirilme-si, daha sonra Avrupa Birliği ile yapılmış ikili anlaşmaların ipta-li ve sonuç olarak pek çok ulus-lararası anlaşmadan çıkılma-sı gerekiyor. İsviçre Hükümeti ve Parlementosu’nun bütün bu iş-lemleri yapma imkanı neredeyse yok gibi gözüküyor.

Oylama sonuçları

Bu yasa teklifine genel olarak şe-hirlerde daha az, kırsal alanlarda daha çok ‘’evet’’ oyu çıktı. Oyla-manın dikkat çekici bir yönü, oy-lamaya katılım oranının oldukça yüksek düzeyde olmasıydı. Katı-lım %53.5 gibi alışılmadık kadar yüksek bir orandaydı. Oylama so-nucunu değerlendiren uzmanlar, SVP’nin hemen hemen tüm taraf-tarlarının oylamaya katıldıklarını tahmin ediyor. Milyonlarca frank-lık yatırım yapan SVP bu sonuçla hedefine ulaşmış gözüküyor. En son eylül ayında yapılan bir halk oylamasında katılım oranı %35 ci-varında olmuştu.

Yine bir yıl önce yapılan minare-lerin yasaklanması önerisi ile il-gili oylamada da katılım oranı %50’nin üzerinde olmuştu. Oyla-ma sonucu pek çok açıdan dü-şündürücüydü. Bu oylamaya ka-dar göçmenleri hedef alan 14 yasa teklifi seçmen çoğunluğu ta-rafından reddedilmişti. On beşin-ci oylama olan minare yasağı, ka-bul edilen ilk göçmen karşıtı yasa teklifi oldu. Aradan bir yıl geçme-den, benzer içerikli bir yasanın daha kabul edilmesi, minare ya-

sağını bir istisna olarak görenleri yanılttı. Artık İsviçre halkı, kendi-sine ırkçı denilmesine aldırmadan bu tür teklifleri kabul etmeye baş-lamıştır.

Şimdi ne olacak?

Bu oylama sonrası, SVP’nin ırk-çı politkalarını daha da arttırması söz konusu olacak, sırada vatan-daşlık hakkı almış olan göçmen-lerin, bu haklarının iptalini öngö-ren yasa önerileri var. Ama bun-dan daha önemlisi, ırkçılığın ar-tık yaşamın bir parçası haline gel-miş olması ve halkın çoğunluğu tarafından kabul görmesidir. Göç-menlerin yaşamını önemli ölçüde etkileyecek bu duruma karşı mut-laka bir şeyler yapılması gereki-yor.

Oylama sonuçlarını değerlendi-ren hukuk uzmanları, hüküme-tin Anayasa’da yer alan bu mad-denin nasıl uygulanabileceğini gösteren bir yasa çıkarmak zo-runda olduğuna dikkat çektiler. Parlemento’nun böyle bir yasa hazırlamasının oldukça uzun sür-mesi bekleniyor. Bir halk oylama-sı sonucu kabul edilen, ücretli do-ğum izni gibi bir Anayasal hakkın

hayata geçirlimesi 40 yıldan daha fazla sürdü.

Bu arada, gerek hükümetin ge-rekse de Parlemento’nun, Anayasa’ya göre açık bir şekilde aykırı olan bir yasa teklifini, geçer-siz ilan etme cesaretinin göstere-memiş olması da ilginç bir durum olarak değerlendiriliyor. Seçimler öncesi SVP’nin eline bir propa-ganda malzemesi vermemek için önce Hükümet daha sonra Par-lemento, uzmanların bu konuda-

ki uyarılarına kulak asmayıp, geti-rilen bu teklifi geçersiz ilan etmek yerine karşı bir öneri hazırlmayı tercih etmişlerdi. Bu korkak dav-ranış o zaman, kamuoyunda pek bir tartışma yaratmadı. Oylama sonucunu değerlendiren uzman-lar, Hükümetin ve Parlemento’nun bu konuda daha açık bir tavır al-mak zorunda olduğu görüşünde birleştiler. 2077

İsviçre Göçmen Düşmanlığına Bir Kez Daha ‘’Evet’’ Dedi 28 Kasım 2010 tarihinde yapılan halk oylamasında oy kullananların %52.9’u, suç işleyen göçmenleri sınır dışı etmeyi amaçlayan bir yasa teklifine ‘’evet’’ oyu verdi. Aynı amaçlı; ancak sınır dışı etmeyi gerek İsviçre Anayasası gerekse de uluslararası anlaşmalara uygun halde yapmayı amaçlayan, İsviçre Hü-kümetinin karşı önerisi ise oy kullananların çoğunluğu tarafından reddedildi.

İsviçre, resmi makamlarına göre, 2009 yılında İsviçre’de yaşa-yan göçmen nüfusu 1.69 mil-yon, başka bir deyişle tüm nüfu-sun %21.6’sını oluşturuyor. Aynı yıl İsviçre’ye ilticacı başvuranların sayısı ise, geçen yıla göre hemen hemen aynı 16’005’tir. Bir önce-ki yıl ise bu sayı %50 daha az ol-muştu. (2007: 10884) 2002 yılın-da ise iltica başvuruları ise 26’987 gibi çok yüksek bir düzeydeydi.

Bu rakamlardan yola çı-kan ICMPD araştırması, İltica Yasası’nda yapılan değişikliklerin, iltica başvurularında önemli deği-şikliklere neden olduğunu göste-riyor. Ancak, bu değişim berabe-rinde ‘kaçak’ veya ‘kağıtsız’ göç-men olarak adlandırılan, bir ülke-de oturma izni olmaksızın yaşa-yan insanların sayısında da he-men değişime neden oluyor. Baş-ka bir deyişle, iltica talebinde bu-lunmasına imkan verilmeyen in-sanlar veya iltica talebi ret edilen-ler, çoğu zaman o ülkeyi terk et-mek yerine, orada kaçak olarak yaşaması sonucunu doğuruyor.

Araştırma, diğer ülkelerden fark-lı olarak İsviçre’de kaçak ola-rak yaşayan göçmenlerin sayı-

sı konusunda sadece tahminler-de bulunulduğuna dikkat çeki-yor. Resmi makamlar 50’000 ci-varından kaçak göçmen tahmi-ninde bulunurken, bazı kaynak-lar bunun 300’000 civarında ola-bileceğine dikkat çekiyor. Bu göç-menlerin, ağırlıkla Güney Ameri-ka, Doğu Avrupa ve Türkiye’den geldikleri ve genel olarak 20 ile 40 yaş grubunda oldukları kabul ediliyor. Ülke nüfusunun %2.4’ünü oluşturduğu tahmin edilen kaçak göçmenlerin sayısının yıllara göre önemli değişimler geçirdiği de tahmin ediliyor.

Avrupa’da Kaçaklar

Nüfusuna göre en fazla kaçak göçmenin olduğu ülkeler ara-sında sadece Kıbrıs ve Yuna-nistan İsviçre’nin önünde yer alıyor. 40’000 civarından ka-çak göçmenin yaşadığı Kıbrıs’ta bu oran %5.6’ya kadar yüksel-di. Yunanistan’da ise kaçak göç-menlerin sayısının 150’000 ile 400’000 arasında olduğu, yani ülke nüfusunun %.2.5’inin kaçak göçmenlerden oluştuğu belirtili-yor.

Kaçak göçmenlerin daha az ol-duğu ülkeler; İtalya, İspanya, ve

Portekiz’de ise bu oran %1 civa-rındadır. Doğu Avrupa ülkelerinde ise kaçak göçmenler, en az dü-zeyde bulunuyor. İsviçre gibi di-ğer Avrupa ülkelerinin iltica po-litikalarının değişmesi, bu ülke-lerde iltica taleplileri ile kaçak göçmenlerin sayılarında hemen kendini gösteriyor. 1997 yılında Yunanistan’a 372’000 iltica tale-binde bulunulurken, bu sayı 2005 yılında 96’000’e kadar düşüyor. Benzer bir gelişme Fransa’da ya-şanıyor, 1997 yılında 144’000 olan iltica talebi dokuz yıl sonra 34.000’e iniyor.

Aynı dönem İtalya ve İspanya’da tam tersi bir gelişme yaşanıyor. İtalya’da örneğin; 1998 ile 2006 arasında iltica talebi %50 artarak yarım milyon sınırına dayanıyor. İspanya’da artış ise çok daha faz-la, 1996 yılında 25’000 olan iltica talebi 2005 yılında 27 misli arta-rak 692’000 kadar yükseliyor.

İltica taleplerinin kabulü konusun-da da bu araştırmada, aynı deği-şimi görmek mümkün. İngiltere, her yıl yaklaşık 10’000 iltica ta-lebini kabul ederken, bu rakam 2005 yılında 5’000’e kadar düştü. Fransa ise bu konuda en katı dav-

ranan ülke, 2006 yılında sadece 5 iltica talebinden birini kabul etti.

ICMPD tarafından yapılan araş-tırmaya göre, 1997 ile 2006 yılları

arasında 16 Avrupa ülkesinde altı milyondan fazla insan iltica tale-binde bulundu. 2026

Kaynak: http://www.icmpd.org

Avrupa’daki Kaçak Göçmenler En Fazla İsviçre’deİsviçre’nin kurulmasında etkin bir rol oynadığı Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD) tarafından yapılan bir araştırma, son dönemlerde Avrupa merkezli göçmen politikalarının sonuçlarını inceleyen bir rapor yayınladı. Buna göre İsviçre, ‘’kaçak göçmenlerin’’ en yoğun olduğu Avrupa ülkelerinden biri olarak yer aldı.

Deutsche Zusammenfassung.

«Sehr hoher» Anteil Illegaler in der Schweiz Eine internatio-nale Studie untersucht die Asylpolitik in europäischen Län-dern.

Die Schweiz gehört dabei zu jenen mit dem höchsten An-teil illegaler Immigranten.Die Schweiz zählt damit zu den ein-zigen drei Ländern, die gemäss der Studie einen «sehr ho-hen» Anteil an illegalen Einwanderern aufweist. Nur auf Zy-pern und in Griechenland ist die Zahl der vermuteten illegalen Bevölkerung noch höher. Spanien, Portugal und Italien gehö-ren mit je rund 1 Prozent Anteil an der Gesamtbevölkerung zu den Ländern mit einem «hohen» Anteil an illegalen, sogenann-ten «third country nationals». Wenige Immigranten weist die ICMPD vor allem osteuropäischen Ländern zu.

Oylama so

nuçların

ı

değerlendire

n hukuk

uzmanları,

hükümetin

Anayasa

’da

yer a

lan bu

maddenin na-

sıl uyg

ulanabileceğini

gösteren bir y

asa çı

-

karm

ak zorunda oldu-

ğuna dikkat ç

ektiler.

Page 30: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

30

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

POLİTİKA

Uçağı Zürih’e inen Abdullah Gül, ardından trenle sıkı güvenlik önlemleri altında baş-kent Bern’e geçti. Cumhurbaşkanı Abdul-lah Gül’e temasları sırasında ABD Başka-nı Barack Obama için öngörülen güven-

lik kodu uygulan-dı. Güvenlik ge-rekçesi ile baş-kent Bern’de de-ğil, Zürih’te res-mi olarak karşı-lanan Gül, hava-dan ve karadan alınan önlemler-le korundu.

Binalara kes-kin nişancılar yer leştir i l irken, Zürih’ten Bern’e giderken heyetin bindiği hızlı tren-de de kar maskeli özel güvenlik timi görev yaptı. Baş-

kent Bern’de de Türk heyetinin geçtiği gü-zergahlarda kontrol noktaları oluşturuldu. Bu, cumhurbaşkanı düzeyinde Türkiye’den İsviçre’ye yapılan ilk ziyaret olması açısın-dan büyük önem taşıyordu.

Gül: Sarkisyan cesaretini kaybetme-meli

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsviçre par-lamentosunda yaptığı konuşmada, Erme-nistan ile ilişkilerin normalleşmesini istedik-lerini söyledi. İsviçre’nin bu konudaki ara-buluculuğunun çok değerli olduğunu söy-leyen Gül, geçen yıl Zürih’de iki ülke ara-sında imzalanan protokollerin hayata geçi-rilmesi gereği üzerinde durdu.

Gül, “Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin nor-malleştirilmesini hedefleyen protokolle-rin hayata geçirilmesine yönelik güçlü ira-demizi kararlılıkla muhafaza ediyoruz ve Kafkaslar’da kalıcı ve kapsamlı bir barı-şın hakim olması için samimiyetle çabala-rımızı sürdürüyoruz. Bu noktaya gelinme-sinde önemli rol oynayan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın da bugüne kadar sergilediği liderlik ve devlet adamlığını sürecin başa-rıyla tamamlanması için aynı cesaretle sür-dürmesini bekliyoruz” diye konuştu.

Leuthard’dan Marmaray’a övgü

Gül’ün temaslarında Türkiye ve İsviçre ara-sında olası ortak projeler gündeme geldi.

İsviçre Cumhurbaşkanı Doris Leuthard, Gül’ün ziyareti ile ilgili olarak parlamentoda yaptığı konuşmada, İsviçre’de yapımı de-vam eden dünyanın en uzun tüneli “Gott-hard” dikkat çekerek İstanbul’da yapılma-sı planlanan üçüncü Boğaz köprüsüne işa-ret etti.

Konuşmasında iki kıtayı birleştirmesi bakı-mından Boğaz’daki köprülerin önemine de-ğinen Leuthard, Marmaray projesini “Gott-hard Tüneli”ne benzeterek “teknik şahe-ser” tanımını kullandı.

Minare referandumu

Daha sonra düzenlenen basın toplantı-sında da İsviçre’deki minare referandu-mu gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Doris Leuthard, bir soru üzerine “Minare yasağı sadece bir inşaat yasağıdır, kimsenin dini inançlarını yerine getirmesini, camiye git-mesini engellemiyor. Bu bir halk oylaması-dır ve herkesin saygı duyması gerekir” dedi

Abdullah Gül ise “Minareden korkmamak gerekir” şeklinde konuştu. Gül, “İsviçre’de herkes istediği şekilde ibadetini yapabili-yor. Sonuçta referanduma gidilmesi ve çı-kan karar tartışılıyor. Korkulacak bir şey yoktu aslında. Bu kilise de olabilir, cami de olabilir, sinagog da olabilir. Gerçekten o di-nin mensupları orada varsa, tabii ki mima-ri tarzlar şehirle bütünleşecek şekilde olu-şabilir. Minareden korkulacak bir şey yok” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte İsviçre’de bulunan Bayan Gül, Parlamento Binasında düzenlenen törenin ardından İsviçre Kon-federasyonu Başkanı Doris Lothard’ın eşi Roland Hausin ile birlikte yürüyerek Eski Bern Şehri’ni gezdi. Tarihî mekânların yanı sıra Bern Saat Kulesi’nde incelemeler-de bulunan Bayan Gül, ünlü fizikçi Albert Einstein’ın yaşadığı evi de ziyaret etti.

Daha sonra Bay Hausin ile birlikte Bern Müzesi’ne giden Bayan Gül’ü, müze mü-dürü ve yetkililer karşıladı. Müze hakkında bilgi aldıktan sonra Einstein’ın çalışmaları-nın sergilendiği bölümleri de gezen Bayan Gül’e, Einstein’ın kullandığı pasaportun bir örneği hediye edildi. Bayan Gül, İsviçre zi-yaretinin ikinci gününde İsviçre Konfede-rasyonu Başkanı Lothard’ın eşi Bay Hau-sin ile birlikte, Zürih’te bulunan, 1760’lar-dan bu yana üretilen çeşitli saatlerin ser-gilendiği Beyer Saat Müzesi’nde inceleme-lerde bulundu.

“Türkiye ile İsviçre Temiz Enerjide İş Birliği Yapabilir”

Zürih’te Cleantech Forumu’na katılan Cum-hurbaşkanı Gül, “Diğer Avrupa ülkeleriy-le karşılaştırıldığı zaman Türkiye’nin geri-ye dönüşebilir enerji üretme oranı yüksek-tir” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsviçre Cumhurbaşkanı Doris Leuthard ile birlikte Zürih’te düzenlenen Cleantech Forumu’na katıldı. Forumda bir konuşma yapan Cum-hurbaşkanı Gül, Türkiye’de gerçekleşmek-te olan çok önemli teknolojik gelişmelere dikkat çekerek bundan duyduğu memnuni-yeti dile getirdi.

CUMHURBAŞKANI LEUTHARD: “TÜR-KİYE İLE İŞ BİRLİĞİ YAPMAK İSTİYO-RUZ”

İsviçre Cumhurbaşkanı Doris Leuthard yaptığı konuşmada, Türkiye, Hindistan, Çin gibi ülkelerin büyüme oranının çok yüksek olduğunu, dünyada büyüyen ve gelişen ül-kelerde enerji kaynaklarının kullanımının öneminin arttığını vurguladı. Leuthard, re-zervlerin azalmasıyla birlikte enerjinin ma-liyetinin de artacağını belirtti. Teknoloji ve kaynakların kullanımı konusunda maliyet-lerin artışı nedeniyle de ‘’parası olanın’’ enerjiye ulaşabileceğini ifade eden Cum-hurbaşkanı Leuthard, bunun da önemli bir sorun olarak ülkelerin önünde durduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Leuthard, temiz enerji üre-timi ve yeni kaynaklar bulunmasıyla ilgili ül-kesinin çalışmalarının devam ettiğini, bu pazarda Türkiye ile iş birliği yapmak iste-diklerini sözlerine ekledi.

ZÜRİH GÖLÜ GEZİSİ

Forumun ardından Cumhurbaşkanı Gül ve Bayan Gül, İsviçre Konfederasyonu Başka-nı Lothard ve eşi Bay Roland Hausin ile bir-likte Zürih Gölü’nde tekne turu gerçekleş-tirdi.

Cumhurbaşkanı Gül, daha sonra Dolder Grand Hotel’de, İsviçre’de yaşayan Türk-lerle bir araya geldi. Türk büyükelçiliği-nin organize ettiği resepsiyona iş adamla-rı, dernek yöneticileri ve diğer davetliler ka-tıldılar. Düzenlenen resepsiyonun ardından temaslarını tamamlayan Cumhurbaşkanı Gül, Zürih’ten ayrıldı. 2079

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül İsviçre’yi Ziyaret Etti

Cumhurbaşkanı Gül, İsviç-re Konfederasyonu Başkanı Doris Leuthard’ın daveti üze-rine 25-26 Kasım tarihlerin-de İsviçre’ye bir devlet ziyare-ti gerçekleştirdi. İsviçre ziya-retinde Gül’e İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, millet-vekilleri, akademisyenler, res-mi görevliler ve medya men-supları eşlik etti.

Bild

: new

s.ch

Page 31: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

31

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

ORGANİZASYONLAR

Bu yıl ‘’Cumhuriyet Balosu’’ ola-rak adlandırılan etkinliğe Zürih Başkonsolosu Hakan Kıvanç, Ça-lışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı Dr. İmren Aykut, Ticaret Ataşemiz Zekeriya Erdem, THY Müdürü Levent Selvili ve ITT Der-nek Başkanı Kahraman Tunaboy-lu katıldı.

Balonun açılış konuşmasını ya-pan Zürih Başkonsolosu Ha-kan Kıvanç, İsviçre Türk Kadın-ları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğini başarılı çalışmaların-dan dolayı tebrik etti ve kendisi-nin de aktif üyesi olduğu derne-ğin üye sayısının geçen yıla göre %25 arttığına dikkat çekerek he-nüz üye olmayanları üyeliğe da-vet etti.

Hakan Kıvanç’ın konuşmasının ardından söz alan Kadınlar Der-neği Başkanı Hacer Doğan, ön-celikle kız çocuklarının okutulma-sı için yapılan bu anlamlı baloya katılan herkese teşekkür etti. Ko-nuşmasının devamında Doğan, bu yıl yapılan ve tüm etkinlikler-den elde edilen gelirle her ay 5 genç kızımızın okutulduğunu ve

benzer yardımların davetlilerin katkılarıyla devamlı büyüyeceği-ni de vurguladı. Geçen yıl yapılan baloda elde edilen gelirlerin tümü-nü ÇESAV Vakfı’na bağışlandığı-nı da sözlerine ekledi.

ÇESAV Vakfı’nın Başkanı Dr. İm-ren Aykut, tüm davetlilere yardım-larından dolayı teşekkür ederek, bu güzel davranışlarından dolayı tebrik etti. Aykut, sivil toplum ku-ruluşlarının ve bilhassa kadınlar arasındaki iletişim ağlarının öne-mini de vurguladı. Ayrıca ÇESAV Vakfı’nın,Terkedilmiş Kız Çocuk-larını Koruma ve Kurtarma Pro-jesi ile hayata kazandırdıkları kız çocuklarından da söz etti.

Balo, müzik eşliğindeki danslar-la ve lezzetli yemek servisi ile de-vam etti. Balo süresince sponsor-ların hediye ettiği uçak biletleri ve diğer hediyeler yapılan çekiliş ile baloya katılan davetliler arasında dağıtıldı.

Bu yıl baloya katılan gençlerin sa-yısının diğer yıllara göre çok daha fazla olması tüm davetlilerin dik-katini çekti. Son olarak Dernek

Başkanı Hacer Doğan yakında kız çocuklarının okutulması için yapılacak kahvaltı ve kermes et-kinliklerine İsviçre’de yaşayan

tüm vatandaşlarımızı davet etti.

İsviçre Türk Kadınları Yardım-laşma ve Dayanışma Derneği il-gili her türlü bilgiye web sitesin-

den ulaşabilir ve tüm etkinlikle-rin resimlerini görebilirsiniz. Der-nek Adresi : http://www.turk-frauenverein.ch/ 2053

Cumhuriyet Balosu, Coşku İçinde Geçtiİsviçre Türk Kadınları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin düzenlemiş olduğu 32. Geleneksel Balosu, 13 Kasım Cumartesi günü, Zürih Swiss Otelde geniş bir katılımla kutlandı.

Page 32: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

32

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

RÖPORTAJ

Pervin Tekin: Kahraman Bey, İTT ne za-man ve hangi amaçla kuruldu? Kahraman Tunaboylu: İsviçre Türk Top-lumu, Haziran 2000 tarihinde İsviçre’deki Türk dernek ve federasyonlarını bir çatı al-tında toplamak amacıyla kurulmuş bir Sivil Toplum Örgütüdür. En önemli amaçlarımız arasında şunlar yer almaktadır:- İsviçre’de yaşayan Türklerin ihtiyaç ve

problemlerini tespit etmek ve bunlara Türk ve İsviçreli kuruluşlarla birlikte çö-züm üretmek.

- Özellikle, İsviçre’deki ikinci ve üçüncü nesil çocuk ve gençlerimizin eğitim dü-zeyinin yükseltilmesi için katkıda bulun-mak.

- Türkler ve İsviçreliler arasındaki kültürel ilişkileri kuvvetlendirmek.

- İsviçre’de yaşayan Türklerin kendi de-ğerlerine bağlı kalarak, İsviçre toplumu ile uyum içinde saygın bir yere gelmeleri (Entegrasyon) için çalışmak.

- İsviçre’deki Türk toplumunu İsviçre ve Türk makamlarına karşı temsil etmek.

P.T. : Derneğinizde kaç üyeniz var? K.T. : İTT’nin halen 48 dernek ve 12 fede-rasyondan oluşan 60 üyesi bulunmaktadır. Federasyonlarımıza bağlı derneklerimizi de göz önünde tutarsak, yaklaşık 130 derneği-miz bulunmaktadır. Bu sayıdaki üyelerimiz-le, yaklaşık olarak, İsviçre’deki Türklerin ya-rısının, yani 50-60 bin kişinin İTT’nin çatısı altında olduğunu kabul edebiliriz.P. T. : Derneğinizde kimler aktif olarak faaliyet gösteriyor? K. T. : İTT’nin aktif organları İTT Yönetim Kurulu ve Çalışma Komisyonlarıdır. İTT sa-dece bu organlarıyla değil, bu organları-nın da katılımıyla bazı projelerde İTT`ye üye olan dernek ve federsayonlarla birlik-te de çalışmaktadır. Diğer bir deyimle üye-lerimiz İsviçre Türk toplumuna faydalı olabi-lecek projelerini İTT`ye teklif ederek bu pro-jelerini İTT’nin organlarıyla birlikte gerçek-leştirebilirler.P.T. : Derneğe üye olmak için neler yap-mak gerekiyor?K.T. : İTT’ye üye olmak için dernekler İTT YK`na müracaat ederek, katılmak istedikle-rini ‘’Üyelik formu’’nu doldurarak gerçek-leştirebilirler. Dernekler yılda 100. - frank, federasyonlarımız yılda 300. - frank aidat ödemeleri gerekmektedir.P.T. : Derneğinizin faaliyetleri konusunda genel olarak bilgi verebilir misiniz? Her yıl düzenli olarak düzenlediğiniz organizas-yonlar var mı? K.T. : İTT amaçlarında belirtilen konular-da çalışmalar yapmaktadır. Her yıl orga-nize ettiğimiz faaliyetleri şöyle özetleye-biliriz: a) Milli bayramlarımızı (19 Mayıs, 29 Ekim

Cumhuriyet Bayramları) kutlamak. b) İsviçreli kuruluşlarla 2008’den bu yana

birlikte düzenlediğimiz Öğrenim Festivali (Lernfestival).

c) 2007-2009 yıllarında Büyükelçiliğimiz ve Konsolosluklarımızla birlikte organize et-tiğimiz Türk Günlerini düzenlemek.

P. T. : İsviçrede yaşayan vatandaşları-

mızın uyumu (entegrasyonu) konusun-da çalışmalarınız var mı? Bu konuda İsviçre’deki derneklerle iş birliği halin-de misiniz? Ortak çalışmalarınız varsa bunlar nelerdir?K. T. : Bu konu, en fazla ağırlık verdiğimiz konulardan biridir ve bu konuda ZH Kanto-nu (Kantonale İntegrationstelle ZH) ile iyi bir iletişim ve iş birliği içindeyiz. Bu İş bir-liği dolayısıyla ZH Kantonu için hazırlanan Entegrasyon Kanunu’nda, Türk toplumunu ilgilendiren konularda fikir ve düşünceleri-mizi de ilgili makamlara bildiriyoruz. Bu ko-nuda İTT Hukuk ve Sosyal Çalışma Komis-yonlarımızın değerli bilgi ve tecrübelerin-den faydalanıyoruz. Bu konuda çalışmaları-mıza katılan derneklerimizle de fikir alışve-rişinde bulunuyoruz.P.T. : İsviçre’deki vatandaşlarımızın kar-şılaştıkları en büyük sorunlardan biri de eğitim, bu konuda yapmış olduğunuz çalışmalar var mı?K.T. : Eğitim konusu İsviçre’deki toplumu-muzun en önemli (hayati önem taşıyan) ko-nusudur. İsviçre’deki çocuk ve gençlerimi-zin eğitim seviyesi İsviçreli ve hatta diğer yabancı azınlıkların çocuk ve gençleriy-le karşılaştırılırsa çok zayıf bir düzeydedir. Bunu değiştirmek için, bu konuyla ilgili olan bütün kuruluşlarımızın (İTT, Okul Aile Birlik-leri, Türk Öğretmenler ve Eğitim Müşavirli-ğimizin) birlikte çalışmaları gerekmektedir. Tabii, bu konuda ilgili İsviçre kurum ve ku-ruluşlarıyla da iş birliği hem önemli hem de faydalıdır.Bu konuda İTT`nin çalışmaları henüz istedi-ğimiz düzeyde değildir. Öğrenim festivalle-rinde yaptığımız çalışmaların yanı sıra eği-tim konusunda toplantı ve konferanslar da düzenliyoruz. İTT YK olarak bir ‘’”Eğitim Seferberliği Projesi” hazırlıyoruz. Bu proje içinde yukarda belirttiğim kurumlar arası iş birliğini de tanımlamaya çalışacağız.P. T. : ‘’Çifte vatandaşlarıın envanterinin çıkarılması projesi’’ hakkında bilgi verir misiniz?K. T. : Proje kısaca aşağıda olduğu gibi özetlenebilir:“İsviçre’de yaklaşık 120. 000 Türk yaşa-makta ve bunların arasında 45.000 civarın-da çeşitli sektörlerde çalışmakta olan, Türk ve İsviçre pasaportuna sahip vatandaşımız bulunmaktadır. İTT’nin amacı, bu vatandaşlarımız arasın-daki iletişimi güçlendirmek ve bir iletişim ağı oluşturmaktır. Böylece, İsviçre’de yaşa-yan tüm vatandaşlarımız arasında yardım-laşma ve dayanışmayı sağlamayı amaçlı-yoruz. Ayrıca, onların bilgi ve tecrübelerin-den yararlanarak vatandaşlarımızın çeşit-li konulardaki sorunlarını çözmek ve İsviçre toplumuna daha iyi entegre olmaları konu-larında faydalanabiliriz. İşte, bu hedefe ulaşabilmek için İTT 2010 - 2011 Faaliyet Programına, İsviçre’deki “Çif-te Vatandaşlarımızın Enventerini Çıkarma Projesi” ni başlatmıştır. İTT`nin 2010 ve 2011 yılları için planladı-ğı Inventar Projesi İTT’nin Sosyal Çalışma Komisyonu Dr. Selamet Köşe ve Dr. Ha-san Belevi tarafından yürütülmektedir. Ayrı-ca, projenin hukuki boyutunu da İTT Hukuk

Komisyonu Üyesi Erkan Metschli aydınlat-maktadır. Bu Projenin önemi, İsviçre’deki Türk toplu-munun daha güçlü ve daha saygın bir du-ruma gelmesini temin etmek içindir. Konu-nun önemi dolayısıyla, bu projemizi gelecek sayılarımızda daha detaylı olarak ele almak ve tanıtmak istiyoruz.Bütün çifte vatandaşlarımızı bu projeye destek vereceğini umuyor ve değerli katkı-larını bekliyoruz.P.T. : İsviçreli vatandaşlara ya da kurumla-ra, Türk toplumunun kültürünü, yapısını an-latan çalışmalarınız var mı?K. T. : Türk toplumunun kültürünü İsviçreli-lere tanıtmak ve İsviçrelilerle kültür alışveri-şini geliştirmek için çeşitli çalışmalarımız ol-maktadır. Bunu aşağıda belirtildiği gibi ger-çekleştirmekteyiz: a) Türkiye’yi ve Türk kültürünü tanıtan kon-

feranslarla, b) İsviçreli kuruluşlarla (SVEB: Schwei-

zerischer Verband für Weiterbildung) 2008’den bu yana birlikte düzenlediği-miz Öğrenim Festivali (Lernfestival). Bu çalışmalarla ilgili bilgileri, davetleri faali-yetler öncesinde ve sonrasında Pusula gazetesinden toplumumuza bildiriyoruz. Tabii İsviçrelileri de gerek yerel İsviçre gazetelerinde, gerekse davetiyelerle bil-gilendiriyoruz.

c) Ayrıca entegrasyon hedefli kuruluşlarla Dinlerarası Diyalog (İnterreligioser Dia-log) konusunda yapılan çalışmalara katı-larak, kültürümüzün büyük bir bölümünü oluşturan dinimizi İsviçrelilere daha iyi ta-nıtmaya çalışıyoruz. Çünkü dinimiz hak-kında var olan ve medya tarafından da yaygınlaştırılan önyargılar, sadece İslam dininin yanlış anlaşılmasına değil, aynı zamanda Türklerin imajının da zarar gör-mesine sebep olmaktadır.

d) Biz ayrıca, İsviçre Türk Toplumunun kar-şılaştığı sorunları AGİT`in (Avrupa Gü-venlik ve İş Birliği Teşkilatı; OSCE/OSZE) organize ettiği konferanslarda da belirtiyoruz.

P.T. : Dernek olarak faaliyetlerinizle ilgi-li sorunlar oluyor mu? Varsa karşılaştı-

ğınız en büyük sorunlar nelerdir?K.T. : En önemli sorunlarımızdan birisi-ni iletişim teşkil etmektedir. İyi bir dayanış-manın oluşması için iletişimin iyi işleme-si gerekmektedir. Biz, İTT olarak iletişimi, üyelerimize gönderdiğimiz mektuplar, seri e-mailler ve yerli basınımız Pusula sayesin-de sağlıyoruz. Bu vesileyle Pusula gazete-sine burada en içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Üyelerimiz ve İsviçre’de yaşayan vatandaşlarımız bize WEB sayfamız (www.itt-tgs.ch) kanalıyla veya direkt e-maille ula-şabilirler.Diğer bir sorun da üyelerimizin çok az olan yıllık aidatlarını ödemek konusunda gere-ken ilgiyi ve titizliği göstermemeleridir. Üye-lerimizin büyük bir bölümü aidat ödeme-mektedir.İTT’nin aidatlar dışında geliri sadece üretti-ği faaliyetlerde elde ettiği cüzi miktarda ge-lirdir. İTT YK üyeleri tamamen fahri çalış-makta ve kendi masraflarını kendileri öde-mektedirler.İTT’nin amaçlarında belirtilen faaliyetlerini daha geniş kapsamda ve daha efektif ola-rak gerçekleştirebilmesi; ancak vatandaşla-rımızın hem maddi hem de işgücü (Manpo-wer) olarak İTT`ye daha fazla destek ver-meleriyle mümkündür. Ayrıca, yaptığımız faaliyetlerimize aktif ve pasif olarak daha fazla katkıda bulunmalarını da rica ediyo-ruz.İTT`nin yapacağı çok şeyler vardır. Ama bü-tün bunlar İsviçre’deki Türk toplumunun bir-likte gayret göstermesi ve herkesin üzerine düşeni yapmasıyla mümkündür. İTT (İsviç-re Türk Toplumu) sadece 9 üyeden oluşan bir dernek değildir. İTT hepimizdir. Herkes bulunduğu yerde, gücünün yettiği kadar, Türk toplumunun daha saygın ve güçlü bir yere gelmesi için çalışmalıdır. İTT bu gay-retleri koordine etmek için çalışmaktadır.P.T. : Kahraman Bey, yoğun işleriniz ara-sında bize vakit ayırıp önemli konular-da bilgiler verdiğiniz için Pusula gazete-si olarak teşekkür ediyoruz.K. T. : Ben de size, görüşlerimizi halkımıza iletmek konusunda bize verdiğiniz destek için teşekkür ediyor, İsviçredeki Türk toplu-munu saygı ve sevgiyle selamlıyorum. 2070

İTT’nin Faaliyetleri Üzerine Kahraman Tunaboylu ile Söyleşi2002 yılından bu yana İTT’nin başkanlığını yürüten Kahraman Tunaboylu ile derneğin çalışmaları, faaliyetleri ve projeleri hakkında bir sohbet gerçekleş-tirdik. Kendisiyle yaptığımız görüşmede İTT’nin yapmak istediği daha birçok faaliyetin olduğunu; ama bütün bunların gerçekleşebilmesi için İsviçre’deki Türk toplumunun birlik içinde üzerine düşen görevleri yapmasıyla mümkün olacağını dile getirdi. Tunaboylu, daha sıkı diyaloglar kurmamız halinde ise İsviçre’de üstesinden gelemeyeceğimiz herhangi bir sorunun olamayacağını ve toplumumuzun daha saygın bir yere gelebilmesi için herkesin çalışması ge-rektiğini vurguladı. Kahraman Bey’le aynı düşünceleri paylaşıyor ve gerçekleştirdiğimiz bu söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.

Page 33: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- A

ralık

/Dez

embe

r 201

0 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

1

Panda Yatak Odası takımı

Direk fabrikadan evinize! En uygun �yatlarla mobilya çeşitlerini

bizden temin edebilirsiniz

BÜYÜK İNDİRİMLİ AÇIK KAPI GÜNLERİ12 - 19 ARALIK PAZAR GÜNLERİ SAAT 10:00 - 16:00 ARASI

2‘990.- CHF1790.- CHF

Satın aldığınız ürünler en geç 1 ay içerisinde teslim edilir.Dİ[email protected] - www.moebel-thema.ch

Pepper deri koltuk takımı 3+23

2

Vitrin890.- CHF 690.- CHF

Sideboard1‘050.- CHF 850.- CHF

Sideboard790.- CHF 590.- CHF4

Beyaz Vitrin Seti

Vitrin

3‘290.- CHF 1‘990.- CHF

990.- CHF

İNDİRİM • İNDİRİM • İNDİRİM • İNDİRİM • İNDİRİM • İNDİRİM • İNDİRİM

Page 34: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

34

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

ETKİNLİK TAKVİMİ

02.12.10 (Salı)Doğu Masalları: Çocuklar, Doğu’nun masallarını dinleyecekler. Bu etkinlik-te söz dinlemek istemeyen küçük koyun ‘’Lu’Lu’’nun öyküsü anlatılıyor. 4 yaş üstü çocuklar için animasyonlu anlatım ola-cak. Saat: 15.00 -16.00 arası, giriş ücret-siz. Yer: Pestalozzi-Bibliothek Sihlcity Kalanderplatz 5. 5/13 nolu tramvay veya 33 nolu otobüs ile ‘’Sihlcity Nord’’ veya 89 nolu otobüs ile ‘’Sihlcity’’ye ulaşabilir-siniz. www.pbz.ch

04.12.10 (Cumartesi)Urania Rasathanesi: Urania Rasat-hanesinden teleskopla gökyüzünü izle-yebileceksiniz. Rasahtaneyi rehber eş-liğinde gezebilirsiniz. Her perşembe, cuma ve cumartesi günü rasathane açık-tır. Program 20.00’de başlayacak ve yak-laşık 1.5 Saat sürecektir. Kötü hava şart-larında ilginç alternatif programlar da su-nuluyor. Giriş, yetişkinler için 15 frank, KulturLegi ile 10 franktır. 4 Aralık tari-hinde Saat 15.00, 16.00 ve 17.00’de 6 yaş üstü çocuklar için ücretsiz gezi var-dır. Noel tatilinde rasathane, 20.12.10 - 03.01.11 tarihleri arasında kapalıdır. Yer: Sternwarte Urania, Uraniastras-se 9. 6/7/11/13 nolu tramvaydan “Bahn-hofstrasse” de ininiz. www.sternwarte-urania.ch

06.12.10 (Pazartesi)Piyano Konseri: See Siang Wong, yeni dönem İsviçre piyano eserlerini ça-lacak. Saat: 19:30’da. Giriş ücretsiz-dir. Yer: Zürcher Hochschule der Küns-te, Florhofgasse 6. 3 nolu tramvay veya 31 nolu otobüsten “Neumarkt”’da ininiz. www.hdkz.ch

07.12.10 (Salı)“Mothers Pride” ile Konser: Ara-lık ayı boyunca her salı akşamı “Mothers Pride” melodik pop ile dinleyenlere hoş bir müzik ziyafeti sunacak. Saat: 21.30, Giriş ücretsiz. Yer: La Catrina, Kurzgas-se 4. 8 nolu tramvay veya 32 nolu oto-büsle “Helvetiaplatz”. www.lacatrina.ch

08.12.10 (Çarşamba)Resimli Kitap Sineması: Hikaye dinlemeyi ve resimli kitaplara bakma-yı seven 6-9 yaş arası çocuklar için ya-pılan bu etkinlikte “1001 Gece” hikaye-lerinin en ünlü masalı “Ali Baba ve Kırk Haramiler”i izleyecekler. Saat: 14:30 ve 16:00 arası, giriş ücretsiz. Yer: Kul-turmarkt, Aemtlerstrasse 23. 9/14 nolu tramvaydan “Goldbrunnenplatz”’ta veya 32/33 nolu otobüs ile “Zwinglihaus”da inebilirsiniz. www.kulturmarkt.ch

11.12.10 (Cumartesi)“Kater Figaros Zauber” Çocuk Konseri: Genç sanatçılar, Figaro adlı bir kedinin hikayesini mizah dolu ve mü-zik eşliğinde anlatıyorlar. Figaro, dişi bir kediye aşık olacak ve “Baba Jaga”’yı bile büyüleyecektir. Saat: 15.00 -16.00, gi-riş ücretsiz. Yer: GZ Wipkingen, Brei-

tensteinstrasse 19a. 13 nolu tramvaydan “Wipkingerplatz”’da inebilirsiniz. www.abendsfrueh.ch

13.12.10 (Pazartesi)Çocuklar Noel Şarkıları Söyle-cek: Werdmühleplatz’da çocuk korosu hergün Noel şarkıları söyleyecek. Bura-sı kentin en küçük Noel pazarıdır. Etkin-lik, 23 Aralıka kadar hergün devam ede-cek. Saat: 16.00 - 21.00 arası. Koronun programı: www.singingchristmastree.ch. Werdmühleplatz. 6/7/11/13 tramvaylar-dan “Bahnhofstrasse”’de inebilirsiniz.

14.12.10 (Salı)“Aliev Bleh Orkestar” ile Konser: Grup, balkan çingene müziklerini coş-kuyla çalacak. Saat: 20:00, giriş N/F-Kimliği ile 3 franktır (Fr. 25.-/20.-yerine). Club Hey, Freieckgasse. 2/4/5/8/9/11/15 tramvaydan “Bellevue”’de ininiz. www.clubhey.ch

15.12.10 (Çarşamba)“Jim Knopf” Müzikali: Çocukla-ra yönelik müzikalde “Jim Knopf ve Lu-kas der Lokomotivführer” adlı iki arkada-şın heyecanlı macerası anlatılıyor. Onlar ülkelerini terk etmek zorunda kalırlar ve büyük bir yolculuğa çıkarlar. Yolda ina-nılmaz yaratıklara rastlarlar ve heyecan verici olaylar yaşarlar. MAPS Bürosu 10 tane bilet hediye ediyor.15 Aralıkta Saat 16:00’da. Ücretsiz bilet için bize telefon edebilirsiniz. Telefon 044 445 67 72 ya da mail gönderebilirsiniz [email protected]. Yer: Bernhard-Theater, Falkenstrasse 1. 2/4 nolu tramvayla “Opernhaus”’a ulaşa-bilirsiniz. www.bernhard-theater.ch

16.12.10 (Perşembe)Yüzen Işıklar: Yüzlerce mum büyülü bir atmosferde küçük gemiciklerle Lim-mat Nehri’ne yollanacak. Weinplatz’da ücretsiz sıcak içecek ve tatlı da dağıtı-lacaktır. Saat 18:00’de, katılım ücretsiz. Yer: Rathausbrücke. 4/15 nolu tramvay-dan “Rathaus”da ininiz. www.zuerich.com

17.12.10 (Cuma)Anadolu’dan Müzik: 13 kişilik “Kar-deş Türküler” grubu “Basak Schweiz” Derneği’nin davetiyle İstanbul’dan ge-lip Volkshaus’ta gösteri yapacak. Grup, Anadolu halklarının çok kültürlü türkü geleneğini yaşatacak. MAPS Bürosu 10 ücretsiz bilet veriyor, bilet temin et-mek için telefon edilebilirsiniz. Tel. 044 445 67 72 ya da mail yollayabilirsiniz: [email protected]. Konser 20:30’da baş-layacak, kapı açılışı 19:30’da olacak. Yer: Volkshaus, Stauffacherstrasse 60. 2/3/9/14 nolu tramvayla “Stauffacher”’da ininiz. www.vereinbasakschweiz.ch

18.12.10 (Cumartesi)“Bir Milyon Yıldız” Eylemi: 18 Aralıkta İsviçre’nin tamamında “Bir Mil-yon Yıldız” eylemi gerçekleşecek. Cari-tas, bu eylemiyle dayanışma ve payla-

şım duygusunu yansıtmayı amaçlıyor. Zürih’te binlerce mum ile Josefwiese ve Viaduktbögen aydınlatılacak. Bu mum denizi büyük-küçük herkesi mutlu ede-cek. Saat 16:00’da, katılım ücretsiz. Yer: Josefwiese/Viaduktstrasse. 4/13 nolu tramvay “Dammweg”. www.caritas.ch

Zürih Paten-Diskosu: Dolder’daki buz pateni pisti bir buz diskosuna dönü-şecek. Ziyaretçiler patenleriyle buz pisti üzerinde disko temposu ile dans edecek ve baharatlı sıcak şarap ile içlerini ısıta-caklar. Saat 17:00 - 23:00 arası, giriş üc-reti yetişkinler için 8 frank,16 yaşa kadar olan gençler için 6 frank, 6 yaş altı çocuk-lar içinse 4 franktır. Yer: Dolder Kunste-isbahn, Adlisbergstrasse 36. Dolderbahn ile “Dolder”a kadar. www.doldersports.com

19.12.10 (Pazar)“C.G. Jung” Sergisi: Meşhur Psi-kolog C.G. Jung (1875-1961)’un gizem dolu günlüğü kısa bir süre önce halka açıldı. Öncesinde “Kırmızı Kitap” yıllar-ca bir banka kasasında saklanıyordu. Sergide Jung’un yazıya döktüğü hayal-leri ve vizyonu görülmeye değer. Bilin-çaltı ile ilgili düşüncelerinin resme yan-sıması, çalışmalarına alışılmadık bir ba-kış sağlıyor. Sergi 20 Mart 2011’e kadar sürecek. Saat: 10.00 -17.00 arası, giriş N/F-Kimliği veya KulturLegi ile ücretsiz (Fr. 16.-/12.-yerine).Yer: Museum Riet-berg, Gablerstrasse 15. 7 nolu tramvay-dan “Museum Rietberg”te veya 33 nolu otobüsten “Hügelstrasse”’de inebilirsiniz. www.rietberg.ch

20.12.10 (Pazartesi)Zürih Hayvanat Bahçesi: Zürih Hayvanat Bahçesi yılın her mevsimin-de ziyaret edilmeye değer, tabii ki kışın-da. Hava sıcaklığının 10 derecenin altı-na düştüğü günlerde penguenler Saat 13:30’da hayvanat bahçesinde gezintiye çıkarılıyor. Pek çok hayvanın yavruları-nı görebilmek hayvanat bahçesinin diğer sevilen bir yanıdır. Saat 09.00 -17.00, gi-riş 22 franktır. N/F-Kimliği ile her pazar-tesi 5 frank /KulturLegi ile 11 frank. Yer: Zoo Zürich, Zürichbergstrasse 221. Tram 6 “Zoo”. www.zoo.ch

21.12.10 (Salı)Film “Night on Earth”: Rejisör Jim Jarmusch’un bu klasiği ABD ve Avrupa’nın beş kentinde taksi şöförleri-nin yolcularla ilişkilerinin portresini çıka-rıyor. İzleyiciler, taksi şöförü ve müşteri-ler arasındaki sosyal ve kültürel çelişki-leri, çatışmaları ve empatiyi anlatıyor. İn-gilizce, alt yazılar Almanca. Saat 20:00, giriş 5 franktır. Yer: Filmstelle VSETH, Universitätsstrasse 6/CAB, ETH Zent-rum. 6/9/10 nolu tramvaydan “ETH/Universitätsspital”’da ininiz. www.film-stelle.ch

23.12.10 (Perşembe)“Pippi Langstrumpf” Çocuk Ti-yatrosu: Pippi Langstrumpf, atı “Klei-ner Onkel” ve maymunu “Herr Nilsson” ile Villa Kunterbunt’da yaşar. Ne isterse onu yapar. Genç kız; küstah, güçlü ve he-yecan vericidir. MAPS Bürosu 23 Aralık Saat 15:30’da gösterim için 5×2 ücret-siz giriş bileti hediye ediyor. Telefon 044 445 67 72 veya mail adresi [email protected]. Yer: Theater am Hechtplatz, Hecht-platz 7. 2/4/5/8/9/11/15 nolu tramvaydan “Bellevue”’de inin. www.theaterhecht-platz.ch

27.12.10 (Pazartesi)Orkide Sergisi: Çiçek severler 27 Aralık 2010 - 2 Ocak 2011 tarihleri ara-sında sergide aradıklarını bulabilecekler. Serginin yanı sıra orkide pazarı da ku-ruluyor. Hergün Saat 09.00 -17.00 ara-sı. Giriş ücretsiz. Yer: Stadtgärtnerei Zü-rich, Sackzelg 25/27. 3 nolu tramvay veya 72/89 nolu otobüsten “Hubertus”’da ini-niz. www.stadt-zuerich.ch/stadtgärtnerei

31.12.10 (Cuma)Göl kıyısında Yılbaşı Kutlama-sı. Zürih gölünde yeni yılı selamlayın! İsviçre’deki en büyük yılbaşı kutlaması-dır. Yemek standları, müzik ve büyük bir havai fişek gösterisi de olacak. Kutla-ma Saat 20.00’den itibaren başlayacak-tır. Havai fişek gösterisi Saat 00:20’de. Tramvay ve otobüsler sabah Saat 04.00’e kadar çalışacak. Yer: Seebec-ken Zürichsee. 2/4/8/9/11/15 nolu tram-vayla “Bellevue”’ye ulaşabilirsiniz. www.silvesterzauber.ch 2071

Zürih Kantonu Aralık Ayı Etkinlik Takvimi Kaynak:Maps Zürich Agenda

Page 35: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

35

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

Bu uygulama ile İsviçre’deki temel eğitim farklılıklarının ortadan kal-dırılması amaçlanıyor. Öncelikle, okul öncesi iki yıllık çocuk yuvası eğitiminin tüm İsviçre için zorun-lu hale getirilmesi öngörülüyor. Bunu takiben temel eğitimi süre-since tüm okullarda hangi ders-lerin zorunlu olarak ders progra-mına gireceğinin belirlenmesi ge-rekiyor. Benzer şekilde HarmoS çerçevesinde hangi yabancı dille-rin temel eğitim programına gire-ceği de belirleniyor. Amaç, temel

eğitimi süresince iki yabancı dil öğrenimi, temel eğitimin üçüncü yılında ilk yabancı dil daha son-ra beşinci sınıfta ikinci yabancı dil öngörülüyor. Bu yabancı dillerden birinin İsviçre resmi dillerinden biri olması gerekli görülüyor. An-cak, HarmoS gibi bir uygulamanın bütün İsviçre’de zorunlu hale gel-mesi için en az 18 kantonun bunu uygulamaya başlaması gerekiyor.

HarmoS uygulaması, hükümet ta-rafından, bütün kanton yönetim-leri, siyasi partiler ve ilgili kuru-

luşların katılımı ile hazırlandı ve İsviçre’de eğitimin daha etkin hale getirilmesi için gerekli değişiklik-lerin yapılmasına olanak sağlı-yor. Başlangıçta HarmoS konusu-nu destekleyen SVP partisi, ken-dine yeni bir muhalefet alanı bul-mak için, bu uygulamanın çeşit-li kantonlarda yürürlüğe konma-ması için gereksiz bir çalışma içi-ne girdi.

Yine ayrımcılık

Irkçılığın dozunu gün geçtikçe

arttıran SVP partisinin bu konuda gerçekleri çarpıtmaktan kaçınma-dığı biliniyor. Schaffhasuen kan-tonunda bu konuda yapılan hal-koylamasında, ‘’HarmoS ile Arna-vutça dil eğitiminin ne ilgisi var’’ veya ‘’Vergi paraları ile Arnavutça eğitime hayır’’ gibi sloganlar kul-lanıldı. Gerçekten de HarmoS’un bu konu ile bir ilgisi yok, ama SVP’lilerin kafasında kuşkusuz başka şeyler var. Halkoylama-sı sırasında ‘’Göçmen çocuklar, ayrı okullarda eğitim görmelidir’’

diyenlerin sayısı da bir hayli art-tı. Onların hayalinde kuşkusuz, 30 yıl önce Güney Afrika’da olduğu gibi sınıfları, çocukların renklerine göre ayırmak yatıyor olsa gerek.

Oysa, bugün İsviçre’nin eğitim so-runları bambaşka konularda, bü-tün Avrupa’da eğitim konusun-da yapılan Pisa adlı araştırma, İsviçre’nin eğitim konusundaki ek-sikliklerine dikkat çekiyor, fırsat eşitsizliğini gidermek en önemli sorunlardan biridir. 2059

İsviçre Eğitim Politikasında Farklılıklar Ortadan KalkıyorPisa ya İsviçre’nin cevabı HarmoS: İsviçre eğitimi konusunda hükümetin aldığı, HarmoS adı altında ‘’temel eğitimin uyumlaştırılması’’ 1 Ağustos 2009 tarihinde yürürlüğe girdi. Buna göre, temel eğitim konusunda farklı uygulamaları olan kantonlar, 2015 yılına kadar bu farklılıkları ortadan kaldıracak uygulamaları hayata geçirmek zorunda kalacak.

Soru: 13. aylık ile yıllık ikramiye arasında ne gibi farklar vardır?

Cevap: Yıllık ikramiye veya prim esas olarak zorunlu olmayan, iş-verenin isteğine göre verilen, mik-tarı kesin olmayan veya belli şart-larda verilmesi öngörülen (yete-rince çalışma, iş yerinin durumu, çıkış almış olmamak gibi) esas olarak yıl sonunda verilen ek bir ücrettir. Yıl sonundan önce iş ye-rinden ayrılma durumunda, sade-ce iş sözleşmesinde belirtilmişse, çalışılan süre kadar ödenir.

13. aylık ise ücretin ayrılmaz bir parçasıdır, yıl içinde iş yerinden ayrılma durumunda bile, çalışı-lan süreye göre ödenmek zorun-dadır. Bazı iş sözleşmelerinde yer alan, ‘’yıllık ikramiye olarak 13. aylık’’ gibi tanımlamalar, mahke-meler tarafından kabul görülme-mektedir.

Yıllık ikramiye ve 13. aylık ise ya-salara göre bir zorunluluk değildir.

Bu konuda belirleyici olan iş söz-leşmesidir. Sözleşmede bu konu-da bir belirleme yoksa, ödenmesi zorunlu değildir. Bu konuda tek is-tisna ise, bir iş yerinin üstüste 3 yıl ve herhangi bir şart öne sürme-den yıllık ikramiye ödemesi halin-de bu ücretin ayrılmaz bir parça-sı olarak kabul edilir ve daha son-raki yıllarda ödenmesi zorunluluk haline gelir.

Soru: Fazla mesai ile ilgili ola-rak bir soru sormak istiyorum. Bir iş yerinde aylık ücretle çalı-şıyorum ve yıl sonunda 13. ay-lık alacağım. Son iki ayda sü-rekli olarak fazla mesai yaptım. İş yeri yönetimi bu fazla mesai-lerin yıl sonunda hesaplanarak bana verileceğini bildirdi. Faz-la mesailer için ne kadar ücret alacağım? Yıl sonunda alaca-ğım 13. aylık buna ne kadar etki edecek?

Cevap: 13. aylık ücretin ayrıl-

maz bir parçası olduğundan, di-ğer ücretlerden tek farkı ödendi-ği zamandır. Gerek fazla mesaile-rin gerekse de hastalık ve benzeri nedenlerle çalışamama durumla-rında ücret, 13. aylık hesaba katı-larak ödenmelidir. Fazla mesainin hesaplanması için aşağıdaki for-mül geçerlidir.

125%* Yıllık ücret(13. aylık dahil) / (haftalık çalışma süresi X 52)

Örneğin; 5000 frank aylık ücretle çalışan bir işçi 1 saatlik fazla me-sai için şu kadar ücret alma hak-kına sahiptir.

125%* 65000 / 2080 = 39.10 frank

Yıllık ücret : 5000 X 13 = 65000

Haftalık çalışma süresi ; 40

İş sözleşmesinde fazla mesai ko-nusunda başka bir belirleme yok-sa fazla mesai bu şekilde hesap-lanır. 2058

13. Aylık ve Yıllık İkramiye Nedir?

Geçen yıl kârlarını, 5 yıl öncesi-ne göre %80 arttırarak 8.5 milyar franka çıkaran Basel kimya teke-linin, iş yerlerinin toplam kârı, di-ğer giderler düşürülmeden he-saplandığında ise 2009 yılında 15 milyar frank oldu. Roche bi-lindiği gibi geçen yıl domuz gribi-ne karşı ürettiği aşının satışları-nın patlaması ile aşırı bir kâr mik-tarı elde etmişti.

İş yeri, işten çıkarma nedeni ola-rak, işletmelerin daha kârlı hale getirilmesini hedeflediğini söy-lüyor. Anlaşılan yılda 15 milyar franklık bir kâr onlara az geliyor. İsviçre’de çalışanların %7’sine denk düşen 770 işçiye bu neden-le çıkış verilmek istenmesi ise sa-dece sendika ve çalışanlar açı-sından değil, aynı zamanda tüm toplum için anlaşılacak bir du-rum değil. Üstelik son ekonomik kriz sonucu, önemli ölçüde çalış-ma alanları kaybı ile karşı karşıya olan Bern kantonunda bir iş yeri-nin daha fazla kâr için kapatılmak

istenmesi oldukça düşündürücü.

Çalışanların talepleri

İş yerinde çalışan işçiler, Burgdorf’ta bir araya gelerek du-rum ile ilgili ilk tartışmayı başlat-tılar ve Unia Sendikası ile birlik-te aktif bir mücadele verme kara-rı aldılar. Çalışanlar, taleplerini şu şekilde dile getirdiler:

- Burgdorf’taki iş yerinin kapa-tılması kabul edilemez.

- İşten çıkarmaların asgari dü-zeye düşürülmesi gereklidir.

- Bu konuda çalışanlara bu yıl sonuna kadar alternatif çözüm önerileri için zaman tanınmalı-dır.

- Çalışma süresinin kısaltılma-sı, kısa çalışma ve benzeri im-kanlar kullanılarak işten çıka-rılmalar önlenmelidir.

2057

Milyarlık Kârları Cebe İşçiler SokağaBir süre önce, yıllık kârlarını rekor düzeye çıkardığını açıklayan kimya tekeli Roche, ekim ayı sonunda 4800 iş-çiye çıkış verme kararı aldı. Bu işten çıkarmaların 770’i İsviçre’deki iş yerlerinden. Unia Sendikası ve çalışanlar, iş yerinin aldığı bu tek taraflı kararı ve Burgdorf’taki üre-tim biriminin kapatılmak istenmesinin kabul edilemeyece-ğini bildirdi.

Sendikalar daha önce yaptıkları açıklamalarda, gerek son yıllar-da sendikaların ücret zammı ko-nusunda kriz nedeni ile fazla üc-ret talep etmemeleri, gerekse de son yıllarda artan üretkenliğin so-nucu, ücretlerin pahalılığın ge-risinde kaldığını belirtmişlerdi. Ekonomik durumun iyiye gitmeye başlaması sonucu, sendikalar ar-tık ücret zammı konusunda çekin-gen tutumlarından vazgeçtiklerini açıklamışlardı.

Ücret zammı görüşmelerinde elde edilen ilk sonuçlar, sendi-kaların bu konudaki tutumlarının doğru olduğunu gösteriyor. Bu-güne kadar kararlaştırılan ücret zamları ise genel olarak pahalı-lık oranının daha üstünde. Basın toplantısında açıklanan bazı ücret zammı sonuçları ise şu şekilde:

Çimento iş yeri Holcim ile yapılan

anlaşma sonucu; ücretlerin 2011 yılı başından itibaren 100 ile 150 frank artmasını öngörüyor. Buna ek olarak asgari ücretlerde %2.3 oranında artacak. Saat iş kolun-daki MPS iş yerinde ise ücretle-rin ayda 90 frank artması karar-laştırıldı. Yine olumlu örnek ola-rak gösterilen Coop’ta ise çalı-şanlar en az %3 oranında ücret zammı alacaklar. Bu ücret zam-mı, uzun süredir bu iş yerinde ça-lışanlar için %4.3’e kadar çıkıyor. Bu iş yerinde çalışan 40.000 işçi bu zamlardan yararlanacak.

İş kolu düzeyinde ilk sonuçlanan ücret zammı görüşmeleri ağaç iş kolunda gerçekleşti. On yıldan fazla bu iş kolunda çalışanlar 80 ile 120 frank arasında ücret zam-mı alacaklar. Daha az çalışanlar için ücret zammı ise en az %1.8 oranında. Ayrıca asgari ücretle-

rinde ayda 74 frank arttırılması kararlaştırıldı. Bu iş kolunda ça-lışanların sayısı ise 12.000 civa-rında.

Fransızca konuşulan kantonlar-daki yapı yan iş kolunda çalışan 15.000 işçi için kararlaştırılan üc-ret zammı herkes için 100 frank oldu. Ayrıca, her yıl en az pahalı-lık zammı kadar ücret zammı ya-pılması toplu iş sözleşmesinde yer alacak. Öte yandan asgari üc-retlerdeki artış ise 250 franka ka-dar çıkıyor.

Diğer iş kollarında sürdürülen üc-ret görüşmelerinin pek çoğunda olumlu yönde gelişmeler görülü-yor. Bu konudaki gelişmelerin tü-münü ocak ayında sizlere aktara-cağız. 2055

2011 Yılı Ücret Zamları AçıklandıKasım ayı ortasında basın toplantısı yapan İsviçre Sendikaları, bu yıl sürdürülen ücret zammı görüşmeleri konusunda ilk bilgileri açıkladılar. Unia Sendikası eş Başkanı A. Ri-eger yaptığı konuşmada, bugüne kadarki ücret zammı görüşmelerinden olumlu sonuçlar elde ettiklerini ve ücretlerin pahalılıktan daha fazla artmaya başladığını söyledi.

UNIA

Page 36: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

36

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

UNIA

Kongrenin açılış konuşmasında Başkan Rechsteiner, ekonomik kriz sonuçlarının çalışanlara yüklenmesi ve sosyal hakların her adımda kısıtlanmak istenmesine kar-şı çıktı. Başkan Rechsteiner’in, gerek iş-verenlere gerekse de hükümete bu konu-da çağrıda bulunması karşılıksız kalmadı. Kongre’ye katılan İçişleri Bakanı, sendika-lara bu konuda bir sosyal diyalog başlatıl-ması önerisinde bulundu.

Kongrenin gündemindeki asgari ücret yasa teklifi, çalışanların mesleki eğitimleri; çalış-ma hayatı ile aile, tatil ve sağlık gibi dört önemli konuda hazırlanan karar tasarıları ve bu konularda çeşitli sendikaların verdik-leri 40 civarında öneri, delegeler tarafından tartışıldı. Ayrıca, emekli sigortalarının gele-ceği, çalışma güvenliği sağlayacak bir eko-nomik düzen ve göçmen politikalarının ko-nuları tartışmalarda öne çıktı.

Kongre tartışmaları

Bu konularda görüşlerini dile getiren dele-gelerin, emekli sigortaları konusunda yo-ğunlaşması dikkat çekti. Sosyal Sigorta-ların geleceği konusunda hazırlanan karar tasarıları en çok tartışılan konulardan biri oldu. Diğer kongrelerde olduğu gibi kadın-ların çalışma hayatındaki sorunlar tartışılır-ken dikkatler en üst düzeye yükseldi. Dört yıl önce yapılan kongrede konulan, sendi-kaların üye sayısının yüz binin üzerine çı-karılması hedefine varılmış olması bu ko-nuda yeni hedeflere yönelmesi sonucunu doğurdu. İsviçre Anayasası’na ‘eşit işe eşit ücret’ prensibinin geçişinin 40. yılını kutla-mak için, 14 Haziran 2011’de ikinci bir ka-dın grevi yapılması önerisi de büyük bir ço-ğunlukla kabul edildi.

Mevcut emeklilik sigortası çalışanların ihti-yaçlarına cevap vermediği noktasından ha-reketle, yasalarda yapılması düşünülen de-ğişiklikler konusunda ise ‘’AHVplus’’ adı al-tında bir dizi öneri kabul edildi. Bu öneri-ler içinde en önemlisi ise, düşük gelirlilerin emekli aylıklarını arttırılması oldu. Öte yan-dan, tartışmaya açılan öneriler konusunda delegeler arasındaki görüş farklılıkları da

ortaya çıktı, ‘’Pansiyon Kasa’’ konusunda verilen bir önerge 69’a karşılık 70 oyla ka-bul edildi.

Kongre’ye İsviçre dışından misafir sendika temsilcileri de katıldı. Çin temsilcisi Wong bir konuşma yaparak, iPhone gibi tüketim araçlarını yapan büyük fabrikalardaki ça-lışma koşulları ve bu konuda çalışanların mücadelesini anlattı. Her Kongre’de verilen ‘’İşçi Kültür Ödülü’’ ise bu sefer Bernli yazar Pedro Lenz’e verildi.

Göçmen Politikası

İsviçre Sendikalar Birliği Kongresi’de göç-men politikaları konusunda getirilen bir dizi önerilerin kabul edilmesi sendikaların göç-men politikalarını daha da netleştirdi. Bu öneriler genelde, göçmelere yönelik ayrım-cılıkların ortadan kaldırılmasını hedefliyor. Bu arada, İsviçre’de yaşayan ancak otur-ma izni olmayan göçmelerin durumlarının yasalaştırılması da önemli bir talep olarak öne çıktı.

Vatandaşlık hakkı konusunda ise, İsviçre’de doğup büyümüş olmalarına karşın ikinci ve üçüncü kuşak göçmelerin vatandaşlık hak-ları hala engellerle doludur denilerek, bu göçmenlere, doğrudan vatandaşlık hakkı tanıyacak bir yasal düzenleme talep edildi.

Toplumla uyum konusunda kabul edilen bir karar önerisinde ise şunlar yer aldı: ‘’Göç-menlerin toplumla kaynaşmasında en önemli engel olarak gösterilen, dil sorunu da benzer şekilde bir çözüm beklemekte-dir. Göçmenlere sadece dil öğrenin demek yeterli olmamaktadır, göçmenlere dil öğ-renme hakkı ve imkanı sağlayacak düzen-lemeler yapılmalıdır. Örneğin; toplu iş söz-leşmelerine, çalışma zamanı içinde, çalış-ma zamanı olarak tanınacak dil öğrenme imkanları yaratacak maddeler eklenmeli-dir. Ancak, hükümet tam tersi bir anlayışla, dil bilmeyen göçmenleri cezalandırma yo-luna gitmekte, onları sınır dışı etme ile teh-dit etmektedir. Bu kuşkusuz toplumla kay-naşmayı engelleyici bir etki yaratmaktadır.’’

Ayrıca, göçmenlere gerek temel eğitim ge-

rekse de mesleki eğitim konularında eşit şans ve imkanlar sağlanması, göçmenle-rin ihtiyaçlarına cevap verecek eğitim prog-ramları yaratılması, bu konuda karar altına alınan diğer maddeler arasında yer aldı.

Yeni Yönetim Kurulu

Kongrenin sonunda yapılan seçimlerde başkanlığa yeniden Paul Rechsteiner’in

seçilmesini takiben, Vania Alleva (Unia) ve Giorgio Tuti (SEV) genel başkan yar-dımcıları olarak seçildi. Eski Yürütme Ku-rulu üyelerinden Alain Carrupt (GeKo), Stefan Giger (VPOD) ve Andreas Rieger (Unia) yeniden seçilirken Renzo Ambroset-ti (Unia), Daniele Lenzin (GeKo), Katharina Prelicz de (VPOD) yeni üyeler olarak SGB yürütme kurulunda yer aldılar. 2025

İsviçre Sendikalar Birliği 2010 Kongresi Yapıldı5 ve 6 Kasım tarihlerinde Bern’de düzenlenen Kongre’ye çeşitli sendikalardan 225 delege katıldı. Sendikaların önümüzdeki on yılda izleyecekleri sosyal politikaların belirlenmesi tartışmaların merkezinde yer aldı. Kongre, üç dönemdir başkanlık yapan Paul Rechsteiner’i dördünce sefer başkanlığa oy birli-ği ile seçti.

Deutsche Zusammenfassung.

SGB Kongress 2010

In seiner Eröffnungsansprache geisselte Präsident Paul Rechsteiner die Verwei-gerung der bürgerlichen Parteien, den (UBS-) Finanzskandal und die so verur-sachte Krise aufzuarbeiten. Gegen dieses laisser faire und den andauernd vi-sierten Sozialabbau brauche es nun genau jene Politik, die sich am Motto die-ses Kongresses orientiere: gute Löhne - gute Renten. Bundesrat Burkhalter prä-sentierte den Delegierten eine sozialpolitische Tour d›horizon der Regierung. Die 225 stimmberechtigten Delegierten, die über 4 Positionspapiere, ein gutes Dut-zend Resolutionen und 40 Anträge die Weichen für das gewerkschaftliche Han-deln der nächsten vier Jahre stellen werden, beschlossen für den 14. Juni 2011 einen landesweiten Aktionstag «Achtung. Fertig. Frauen los!».

Eylül ayında 400 sendika temsil-cisi ve sekreteri ile Olten’de ya-pılan ‘’Unia.Forte’’ toplantısı bu gelişmelerin güzel bir özeti oldu. ‘’Hep birlikte daha güçlü bir Unia’’ sloganı ile yapılan toplantı, kong-re hazırlığı açısından olumlu bir adım oldu. 3 ve 4 Aralık tarihlerin-de Lozan’da yapılacak olan Ola-ğanüstü Kongre’de, sendika tem-silcilerinin güçlendirilmesi için so-mut adımlar atılması bekleniyor.

Kongre gündeminde ayrıca, Lugano’da yapılan ilk kongrede tartışılması mümkün olmayan tü-zük değişiklikleri bulunuyor. Ge-

rek konuların önemi gerekse de bu konuda sendika organlarından gelen önerilerin çoğunluğu, bir günlük olarak planlanan bu kong-renin iki günde yapılması gerekli-liğini ortaya çıkardı. Bu nedenle, 16 Ekimde toplanan Unia Sendi-kası genel delege meclisi, kong-renin iki güne çıkarılmasına ka-rar verdi.

Sendika temsilciliği

Kongrede tartışmaya sunulan, sendika temsilcileri ile ilgili görüş-lerde, sendikanın sadece üyeleri için değil, üyeleri ile birlikte müca-dele etmesi temel alınıyor. Bunun

için, her kesimden tüm çalışmala-rın, İsviçreli olsun göçmen olsun, kadın olsun erkek olsun birlikte mücadelesi gerekli. Unia Sendi-kası Tüzüğü’nün amaç maddesin-de belirtildiği gibi ‘’Unia Sendika-sı daha adil bir dünya için, serma-yenin değil; ama çalışmaların çı-karlarını ön planda tutar’’ tespiti bu düşüncenin kaynak aldığı yer olarak görülüyor.

Unia Sendikası’nın profesyonel yapısının son yıllarda bu mücade-le için daha etkin hale getirilme-si ile pek çok başarıya imza atıldı. Ancak bu yeterli değil, Unia Sen-

dikası üyelerinin ve temsilcilerinin de bu mücadele içinde bizzat yer alması, bu süreci belirleyecek bir konumda olması gerekiyor. Oysa son dönemde, gerek sayı gerek-se de etkinlik açısından bir gerile-me yaşandı; emekli olan, ülkesine geri dönen, ölen temsilcilerin yeri-ne yenileri gelmedi.

Bunun sonucu olarak Unia Sen-dikası çoğu zaman, çalışanların yerine, onları temsilen bir müca-dele içinde oldu. Ancak bu durum sendikanın sınırlarını zorladı. Ar-tık sendikal mücadelede işçilerin bizzat katılımı olmadan yürütüle-

meyecek bir hale geldi.

Unia Sendikası’nın geleceği bu anlamda, işçileri doğrudan tem-sil edecek sendika temsilcilerinin, hem sendika içinde hem de mü-cadele içinde belirleyici hale gel-mesine bağlıdır. Bu prensip elbet-te geçmişte de doğru idi. Bugün gelinen noktada ise sendikanın geleceğini belirleyecek bir konu-ma yükselmiştir.

Unia Sendikası Kongresi bu so-runlara çözümler getirecek ilk so-mut adımları atma görevi ile karşı karşıyadır. 2054

Unia Sendikası Olağanüstü Kongresiİki yıl önce yapılan Unia Sendikası’nın kuruluşundan sonraki ilk kongresi oldukça tartışmalı ve hareketli geçmişti. Kongrenin en çok tartışılan konusu, sendika temsilcilerinin sendika içinde ve iş yerlerinde daha etkin rol oynamaları gerekliliği olmuştu. Kongre sonrası bu konuda yapılan çalışmalar, bel-li konularda sendika yapısının düzenlenmesini, bu nedenle belli tüzük değişikliklerini zorunlu hale getirmişti. Olağanüstü kongre ise bu konuda gereken adımları atmak için toplanmaktadır.

Page 37: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

37

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

PUSULA ÖZEL HABER

Bu çarpık durumu düzeltmek için, hükümetin gelir düzeyi düşük olan-lara, prim ödemeleri için yardım yapmaya başlaması, sorunu kıs-men de olsa düzeltti; ancak orta-dan kaldıramadı. Yapılan araştır-malar, sigorta primlerinin artma-sının temel nedeninin, sağlık hiz-metlerinin pahalılaşması ve çalış-ma hayatının insan sağlığını boz-duğunu gerekçe olarak gösteriyor. Ancak, sağlık hizmetleri için yapı-lan sigortanın, özel sigorta şirketle-ri tarafından yapılması ve bu sigor-ta şirketlerinin, insanların sağlığın-dan çok kendi karlarını düşünmele-ri de sürekli eleştiri konusu oluyor.

Bu konuda Saldo isimli bir dergi-nin yaptığı araştırma, konunun ne kadar önem kazandığını gösteri-yor. Bilindiği gibi her yıl, primlerin artmasını takiben, her insan daha ucuz bir hastalık sigortası arıyor ve bulduğunda sigortasını değiştiri-yor. Yapılan araştırma her yıl yak-laşık 1.2 milyon kişinin hastalık si-gortasını bu nedenle değiştirdiğini gösteriyor.

Aracıların kazancı

Hastalık sigortası değiştirmek için insanların önemli bir bölümü, ara-cılara başvuruyor, bu konuda bil-

gi alıp, kendine en uygun sigorta-yı bulmaya çalışıyor. Son yıllarda aracılık yapan özel kurumlar gide-rek arttı. Hastalık Sigortaları 2009 yılında, reklam ve aracılık için 137 milyon frank harcadığı dikkate alın-dığında, aracılık olayının boyutları daha iyi anlaşılıyor.

Başlangıçta sigorta değiştirmek is-teyenlere bu konuda gerçekten ya-rarlı olan bu aracı kurumların ba-zıları, daha fazla aracılık ücreti al-mak için, sigorta olmak isteyenlere bilerek yanlış bilgi vermeye başla-dı. Bunun nedeni hastalık sigorta-larının, aracılara verdikleri aracılık giderlerinin oldukça farklı olması.

Saldo dergisi bu konuda birçok ör-nek veriyor, yeni bir sigorta yapan bir aracıya Swica 250, CSS 240, Helsana 220, Sanitas 150, Groupe Mutuel 100 ve Concordia 75 frank aracılık ücreti veriyor. Temel hasta-lık sigortasına ek olarak yapılan her sigorta içinde ayrı bir aracılık ücre-ti veriliyor. Bu nedenle bazı aracı-ların, sigortalının ihtiyacı olmadığı hale, sırf aracılık ücreti almak için bu ek sigortaları da yapıyor. Bu ek sigortalar için ödenen aracılık üc-retleri ise şu şekilde Visana 400, Concordia 310, Swica 270, Sani-tas 200, Assura 160, Helsana 140,

CSS 38 frank civarındadır.

Bu durumun yarattığı sakıncaları ortadan kaldırmak için parlamento-ya verilen bir öneri ise, kasım ayı sonunda birdenbire geri çekildi. Bu öneri, hastalık sigortalarının reklam ve aracılık giderlerini kısmayı ve özellikle telefonla yapılan anlaşma-ları geçersiz saymayı öngörüyor.

Bu öneriye ne kadar ihtiyaç duyul-duğunu Saldo dergisi şu gerçekler-le açıklıyor. Hastalık Sigortası Sa-nitas, 10.000 franktan daha fazla aracılık ücreti alanlara buna ek ola-rak %40 daha prim veriyor, 50.000 frankı geçme halinde bu prim %60’a çıkıyor. Gruppe Mutuel ise 20.000 frankı geçenlere %20, Hel-sana %14 ek prim ödüyor. Gruppe Mutuel bununla da yetinmemiş, en fazla aracı getirene yeni bir Volvo araba hediye etti. İkinci ve üçüncü-ye ise 16.000 ve 14.000 frank de-ğerinde hediye verildi.

Bu durumda aracıların nasıl hiz-met vereceğine artık siz karar ve-rin. Yanlış anlaşılmasın, aracıların hepsi kuşkusuz bunların peşinde değil; ama şeytana uyanların oldu-ğu da bir gerçek. 2066

Kaynak: Özel Haber / Pusula Haber Merkezi

Hastalık Sigortası Neden Pahalı?Yıllardır sürekli olarak artan hastalık sigortası primleri, İsviçre’de yaşayanlar için tam bir baş belası oldu. Diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak İsviçre’de yaşayan her insanın hastalık sigortası yaptırma zorunluluğu var. Bu sigorta primleri ise, gelir düzeyi ne olursa olsun herkes için aynı düzeydedir. Oysa diğer ülkelerde, hastalık sigortası, ücretin belli bir oranında doğrudan ücretlerden kesiliyor, başka bir deyişle her insan gelir düzeyine göre prim ödüyor.

Deutsche Zusammenfassung.

Das grosse Geschäft mit den Prämiengeldern

Rund 1,2 Millionen Versicherte wollen die Kasse wechseln, fast so viel wie vergangenes Jahr, als die Prämienerhöhung ähn-lich ausfiel. Im Hinblick auf den Kündigungstermin Ende No-vember setzen die Krankenkassen wieder bezahlte Makler auf Versicherte an. ie viel Geld dabei die Hand wechselt, kann le-diglich geschätzt werden. Die Krankenkassen weisen diesen Betrag nicht separat aus. Für Werbung und Marketing insge-samt gaben die Krankenkassen vergangenes Jahr 137 Millionen Franken aus. Darüber, dass dieses Geld im Gesundheitswesen sinnvoller eingesetzt werden könnte, sind sich die Vertreter der meisten Parteien einig. Fast alle Krankenkassen spannen indes Vermittler ein, wie «Saldo» schreibt. Mit Hilfe eines Branchenin-siders hat die Zeitschrift Maklerprovisionen errechnet.

Page 38: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

38

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

Almanya-Polonya Savaşı ve Polonya’nın PaylaşılmasıAlmanya, Sovyetler Birliği ile saldır-mazlık paktı imzaladıktan sonra, Po-lonya üzerindeki baskısını arttırmış-tır. 29-30 Ağustos 1939’da Dantzing serbest şehrinin kendisine verilmesi-ni, Koridor bölgesi için halk oylama-sı yapılmasını, seferberliğin kaldırıl-masını ve bu konuları görüşmek üze-re bir Polonya temsilcisinin 30 Ağus-tos günü Berlin’de bulunmasını iste-miştir. Polonya, bu istekleri kabul et-mekle birlikte, temsilcisinin istenilen tarihte Berlin’e gitmemesi üzerine Al-manya harekete geçmiştir. Alman bir-likleri, 1 Eylül 1939’da savaş ilan et-meksizin Polonya’yı işgale başlamış-tır. İngiltere ve Fransa, Almanya’dan işgalin sona erdirilmesini ve birlikle-rini Polonya’dan geri çekmesini iste-miştir. Ancak, bir yanıt alamadıkları için 3 Eylül 1939’da Almanya’ya sa-vaş ilan etmek zorunda kalmışlardır. Böylece dünyayı altı yıl boyunca ka-sıp kavuracak İkinci Dünya Savaşı başlamıştır.

Almanya, 28 Eylül’de Polonya’nın en önemli kentlerinden biri olan Varşova dahil olmak üzere ülkenin büyük bö-lümünü ele geçirmiştir. Polonya’nın işgale uğraması Sovyetler Birliği’ni harekete geçirmiştir. Bu ülke, Alman-ya ile yaptığı saldırmazlık paktında kendisine ayrılan Polonya toprakla-rını işgale başlamıştır. Bunun üzeri-ne Almanya ve Sovyetler Birliği, 28 Eylül 1939’da Moskova’da ek bir ant-laşma yaparak, Polonya’yı araların-da paylaşmışlardır. Sovyetler Birliği, Polonya’nın doğusunu, Almanya’da Varşova dahil batısını almıştır.

Sovyetler Birliği’nin Baltık Ülkelerini Ele GeçirmesiSovyetler Birliği, Birinci Dünya Sava-şı sonunda kaybettiği Baltık toprakla-rını tekrar ele geçirmek için bu böl-geye yönelmiştir. 27 Eylül 1939’da Estonya’dan kendisine deniz ve hava üsleri verilmesini istemiştir. Bu iste-ğin geri çevirilmesi halinde, ülkenin işgal edileceğini bildirmiştir. Bunun üzerine, Estonya, Sovyetler Birliği ile 28 Eylül 1939’da karşılıklı yardım ant-laşması imzalamak zorunda kalmış-tır. Sovyetler Birliği, bu antlaşmayla Estonya’da deniz, kara ve hava üsle-rine sahip olduktan sonra, 5 Ekim’de Letonya, 12 Ekim 1939’da Litvanya ile imzaladığı karşılıklı yardım antlaş-malarıyla, bu ülkelerde de üsler elde etmiştir.

Baltık Denizi’nin doğu kıyıları-nı nüfuzu altına alan Sovyet Birli-ği, Finlandiya’dan da üsler isteme-ye başlamıştır. Sovyetler Birliği, Finlandiya’nın istekleri kabul etme-mesi üzerine, 30 Kasım 1939’da bu ülkeye saldırmıştır. Finliler, ülkeleri-ni başarıyla savunmuşlardır. Ancak, Finlandiya, uluslararası alanda yalnız kaldığından barış görüşmelerini ka-bul etmek zorunda kalmıştır. 12 Mart 1940’da Sovyetler Birliği-Finlandiya Barış Antlaşması imzalanmıştır. Fin-landiya bağımsızlığını korumakla bir-likte, Sovyetler Birliği, bu ülkeden önemli ölçüde toprak kazanmış, üs kurma hakkı elde etmiştir. Bu olayla, Sovyetler Birliği, Baltık kıyılarına iyi-ce yerleşmiştir.

Almanya’nın Danimarka ve Norveç’i İşgal EtmesiAlmanya, Fransa’ya saldırmadan önce, stratejik yönden önemli olan Danimarka ve Norveç’i ele geçirme-ye çalışmıştır. Hitler Almanyası, İn-giliz donanmasının Norveç kara su-larında bulunan bir Alman gemisine saldırmasını bahane ederek, 9 Ni-san 1940’da Danimarka ve Norveç’i işgal etmeye başlamıştır. Danimarka kısa bir direnmeden sonra teslim ol-muş, Norveç de, nisan ayının sonu-na kadar karşı koymasına rağmen, Almanların işgalinden kurtulamamış-tır. Böylece Norveç Kralı ve hükümeti Londra’ya kaçar. Hitler, bu işgallerle, Büyük Alman Devleti’nin yanı sıra bü-yük bir Cermen İmparatorluğu ama-cına da yönelmiştir.

Batı Cephesi’nin AçılmasıAlmanya, Norveç ve Danimarka’yı iş-gal ederek doğusunu ve kuzeyini gü-venlik altına aldıktan sonra, Batı’ya, Fransa üzerine yönelmiştir. Nitekim, 10 Mayıs 1940 sabahı Alman Ordula-rı Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’a saldırmaya başladılar. Lüksemburg hemen işgal edilmiştir. Hollanda ve Belçika kendilerini savunmalarına rağmen, Hollanda 15 Mayıs 1940’da, Belçika da 28 Mayısta teslim olmak zorunda kalmıştır. Bu başarılardan sonra Almanlar, bir yandan İngiliz ve Fransız güçlerini Manş kıyıların-da çember içine alırken, bir yandan da Paris üzerine yürümeye başlamış-lardır. Bu arada, Almanya’nın kesin olarak başarılı olacağına inanan İtal-ya da, 10 Haziran 1940’da Fransa’ya savaş ilan ederek, İkinci Dünya Savaşı’na katılmıştır. Almanya, bu olumlu gelişmeler sonucunda 14 Ha-ziran 1940’da Paris’e girmiştir. Bunun üzerine Fransa’da hükümet değişik-liği olmuş, Mareşal Petain başkanlı-ğında kurulan yeni hükümet, 22 Ha-ziran 1940’da Compiegne’de Alman-larla mütareke imzalamıştır. Bu müta-rekeye göre; Fransız Ordusu silahsız-landırılarak tutsak edilmiş, Fransa’nın bütün batı kıyıları, kuzeyi ve doğusu Alman işgaline bırakılmıştır.

Vichy’ye taşınmış olan yeni Fransız Hükümeti, Almanya yanlısı bir politi-ka izlemiştir. Ancak, Londra’da aske-ri ateşe olarak bulunan General de Gaulle, Fransız Hükümeti’ni tanıma-dığını açıklayarak, anavatan toprak-ları dışında bir direniş gücü oluştur-maya çalışmıştır. Nitekim de Gaulle, Fransa’nın Alman işgalinden kurtarıl-ması için büyük çaba harcayacaktır.

Almanya, Fransa’yı savaş dışı bırak-tıktan sonra İngiltere’ye yönelmiştir. Ancak, Almanların, çetin İngiliz di-renişi karşısında, İngiliz adalarında hava üstünlüğünü ele geçirememesi ve kış mevsiminin gelmesi üzerine bu ülkenin işgalinden vazgeçmişlerdir. Bundan sonra, Batı cephesinde Nor-mandiya çıkarmasına kadar, hava sa-vaşları ve Fransız direniş gruplarının eylemleri etkili olmuştur.

Kuzey Afrika Cephesiİtalya’nın 10 Haziran 1940’da Fransa’ya savaş ilan ederek İkin-ci Dünya Savaşı’na katılması, İngiltere’nin güç durumda kalması-na yol açmıştı. Zira, İtalya, Kuzey Afrika’da stratejik bir öneme sahip olan Libya’yı elinde bulunduruyor-du. Ayrıca, Akdeniz’de bulundurduğu donanma ile İngiltere’nin sömürgele-riyle bağlantısını önemli ölçüde kes-mekteydi. Bu bakımdan, stratejik ve ekonomik yönlerden önemli bir alan

olan Kuzey Afrika’nın tümüyle ele ge-çirilmesi, savaşın gidişatını değiştiri-lebilecekti.

Kuzey Afrika’yı ısrarla ele geçir-mek isteyen İtalya, Libya’da topladı-ğı 200 bin kişilik bir orduyla, 13 Ey-lül 1940’da Mısır’a saldırmıştır. An-cak, kısa bir ilerlemeden sonra dur-durulmuştur. Mısır’daki İngiliz kuvvet-leri takviye alarak güçlendikten sonra 8 Aralık 1940’da karşı saldırıya geç-miştir. Nitekim, Şubat 1941’de Binga-zi, Nisan 1941’de de İtalya’nın elinde bulunan Eritre ve Habeşistan’ı işgal etmiştir.

İtalya’nın ard arda başarısızlığa uğra-ması üzerine, Almanya, 1941 yılının Mart ayında Kuzey Afrika savaşları-na katılmıştır. General Rommel ko-mutasındaki Alman orduları, İngilizler karşısında başarı kazanarak İsken-deriye yakınlarına kadar ilerlemişler-dir. Ancak, 1942 yılının Ekim ayından itibaren İngiliz karşı saldırısı üzerine Mihver devletleri gerilemeye başla-mışlardır. Müttefik devletlerin de Ku-zey Afrika’ya asker göndermeleriyle yapılan savaşlar sonucu, Mihver dev-letleri yenilmişler ve 1943 yılının Ma-yıs ayında teslim olmuşlardır. Böyle-ce, Müttefikler, Kuzey Afrika savaş-larında başarı kazanarak Akdeniz’in güney kıyılarına egemen olmuşlardır.

Balkan CephesiFransa’nın yenilmesinden sonra, 27 Eylül 1940’da İtalya, Japonya ve Al-manya arasında Üçlü Pakt denilen bir ittifak antlaşması imzalanmıştı. Bu Pakt’la, Almanya ve İtalya Avrupa’da; Japonya’da Uzak Doğu’da istilaya da-yalı “yeni düzenler” kuracaklardı. Ni-tekim, Almanya, Avrupa’daki bazı kü-çük devletleri anlaşmalarla egemen-liği altına almaya başlamıştır.

Bununla birlikte, Almanya, kısa vade-de Sovyetler Birliği ile bir çatışmayı da göze almamıştır. Hatta, bu ülke-yi Üçlü Pakt’a alarak dünyanın pay-laşılmasına onları da ortak etmek is-temiştir. Bu amaçla, 12-13 Kasım 1940’da Sovyet Dışişleri Bakanı Mo-lotov, Berlin’e davet edilmiştir. Ancak bu görüşmelerde, Hitler, Sovyetlere İran ve Hindistan’ı alarak Hint Okya-nusuna çıkmalarını önermiştir. Oysa, Sovyetler Birliği; Finlandiya, Bulgaris-tan ve Boğazlar’a dayalı olarak çeşitli isteklerde bulunmuştur. Görüşmele-rin başarısızlığa uğraması nedeniyle Sovyetler Birliği ve Almanya’nın arası açılmaya başlamıştır.

Öte yandan Almanya, İngiltere’yi kısa sürede yenemiyeceğini anlamış, bu nedenle, geniş doğu topraklarını ele geçirerek, hammadde stoklarını art-tırmanın yollarını aramaya başlamış-tır. Bu yolla, İngiltere’yi yıpratmayı hedeflemiştir. Almanya, bu amaçla-rına ulaşmak için öncelikle, Orta Av-rupa ve Güney-Doğu Avrupa toprak-larını ele geçirmeye çalışmıştır. 20 Kasım 1940’ta Macaristan’ı, 23 Ka-sım 1940’ta Romanya’yı ve 24 Ka-sım 1940’ta da Slovakya’yı zorla Üçlü Pakt’a almıştır. Bulgaristan da, karşı koymasına rağmen 1 Mart 1941’de Üçlü Pakt’a katılmak zorunda kalmış-tır. Tüm bu gelişmeler üzerine, Yu-goslavya, 6 Nisan 1941’de Sovyetler Birliği ile bir dostluk antlaşması im-zalamıştır. Ancak, Almanya, antlaş-manın yapıldığı gün Yugoslavya’yı işgal etmeye başlamış ve 17 Nisan 1941’de de teslim almıştır. Almanya; Yugoslavya’yı, İtalya, Macaristan ve Bulgaristan arasında paylaştırmıştır. Fakat, Tito’nun önderliğindeki komü-nistler ile Mihailoviç’in önderliğindeki

ulusalcılar, Almanlarla şiddetli bir ge-rilla savaşına girişmişlerdir.

Bu arada, Mussolini de, Hitler’e bil-gi vermeden Yunanistan’ı işgal et-mek istemişti. Bunun için, 28 Ekim 1940’da Yunanistan’a ultimatom ve-rerek, bu ülkeden üsler istemişti. An-cak, red edilince Arnavutluk’taki İtal-yan kuvvetlerini Yunanistan’a saldırt-mıştır. Fakat, İtalyan kuvvetleri ba-şarısızlığa uğramıştır. İşte, bu ge-lişmelerden sonra, 6 Nisan 1941’de Almanya’nın Bulgaristan’daki kuvvet-leri Yunanistan’a girmeye başlamış-tır. Yunanlılar, kendilerini savundu-larsa da, 25 Nisanda Atina, 31 Ma-yıs 1941’de de Girit paraşütcü Al-man birlikleri tarafından işgal edilmiş-tir. Daha sonra da bütün Ege Adala-rı ele geçirilmiştir. Böylece, Almanlar, Balkanlar’da kısa süre içinde önemli başarılar elde etmişlerdir.

Almanya - Sovyetler Birli-ği SavaşıAlmanya’nın kısa bir süre içinde çe-şitli cephelerde büyük başarılar elde etmesi, Hitleri daha büyük amaç-lar belirlemesine ve gerçekleştirme-ye yöneltmiştir. Nitekim, Almanlar, 22 Haziran 1941’de savaş ilan etmeksi-zin Sovyetler Birliği’ne saldırmıştır. Alman Ordusu, üç koldan Sovyetler Birliği’ne taarruz etmişti. Güney kolu kısa bir süre içinde Odesa’yı ve Kiev’i almış, Kırım ve Sıvastopol’u kuşat-mış ve Rostov’a ulaşmıştı. Orta ke-sim ordusu ise, Smolensk’i ele geçi-rerek Moskova’ya yönelmişti. Kuzey ordusu da, Baltık ülkelerinden hare-ket ederek Leningrad üzerine yürü-müştü. Ancak, Sovyet halkının dire-nişi üzerine Almanlar, Leningrad’ta durdurulmuştur. Almanlar yoğun bir saldırı düzenlemesine rağmen Moskova’yı alamamışlardır. Bunda kış mevsiminin gelmesi ve Alman or-dusunun kış koşullarına göre organi-ze edilememesi de etkili olmuştur.

Almanya’nın Sovyetler Birliği’ne sal-dırması üzerine, Sovyetler ile İngiliz-ler arasında 12 Temmuz 1941’de Or-tak Hareket Antlaşması imzalanmış-tır. Bununla iki devlet, Almanya’ya karşı birbirini desteklemeyi, bütün güçleriyle birbirlerine yardım etme-yi ve Almanya ile ayrı ayrı mütare-ke ve barış antlaşması imzalamama-yı kararlaştırmışlardır. Bununla birlik-te, 4 Aralık 1941’de Sovyetler Birliği ve Polonya arasında Dostluk ve Yar-dım Paktı adı verilen bir antlaşma im-zalanmıştır.

Bu antlaşmaların yapılması ve ABD’nin savaşa girmesinden sonra, İngiltere ve Sovyetler Birliği arasın-da 26 Mayıs 1942’de bir ittifak antlaş-ması yapılmıştır. Antlaşmada; İngilte-re ve müttefiklerinin Sovyetler Birliği - Almanya Savaşı’na katılması, savaş sonunda barışın korunması için bir-likte hareket edilmesi, ABD ile sıkı iş

birliği yapılması ve karşılıklı her tür-lü yardım yapılması gibi noktalara yer verilmişti.

Bu antlaşmayla müttefikler, Sovyetle-rin Doğu Avrupa’da Almanları durdur-ması ve baskı altına almasını hedef-lemişlerdir. Sovyetler Birliği de, Al-man saldırılarına karşı önemli sayı-lacak siyasi ve askeri destek sağla-mıştır. Bununla birlikte, Sovyet lide-ri Stalin de, Alman saldırılarını dur-durmak için kapitalist ülkelerdeki dü-zeni yıkmayı hedefleyen Üçüncü En-ternasyonelin Lağv edilmesini sağla-mış, Bolşevik İlkeleri bir yana bırak-mış, ulusalcılığı ve dini ön plana çı-karmıştır. Halkı da, Faşizm’le müca-deleye çağırmıştır. Sovyet yöneticile-ri, içte ve dışta sağladıkları destekle uzun süre Alman kuşatmasına karşı koymuşlardır.

ABD’nin Savaşa GirmesiABD, Avrupa’da başlayan savaş kar-şısında tarafsız kalmıştı. Ancak, müttefik devletlere değişik zaman-larda askeri yardımlarda da bulun-muştur. Bununla birlikte, İkinci Dün-ya Savaşı’nın çıkmasıyla ABD ve Ja-ponya arasındaki ilişkiler de gergin-leşmeye başlamıştı. Uzakdoğu’daki Japonya, ABD’nin çıkarıyla çatış-maktaydı. Japonya, 1937’de başlattı-ğı Çin Savaşı’nı sürdürmekte kararlı idi. ABD, Çin’e mali yardımda buluna-rak, Japonya’nın yayılmacılığını önle-mek istemiştir.

Tüm bu gelişmelerin yanında, Japonya’daki militarist yönetim, Al-manların Rusya’da ilerlemesinden ve Anglo-Saksonların Pasifik’te zayıf bulunmasından cesaret alarak, es-kiden beri özlemini duyduğu Büyük Pasifik İmparatorluğu’nu kurmak için harekete geçmiştir. Nitekim, Japon-ya, 7 Aralık 1941’de Hawaii Adaların-da Pearl Harbour’da demirli bulunan Amerikan Pasifik donanmasına sal-dırmış ve bu donanmanın büyük kıs-mını yok etmiştir. Bu olayın sonucun-da Japonya, 8 Aralık günü ABD ve İngiltere’ye, 11 Aralıkta da Almanya ve İtalya, ABD’ye resmen savaş ilan etmiştir. Hatta, dünyanın değişik böl-gelerinde bulunan birçok devlet de, içinde bulundukları bloklara uygun, birbirleriyle savaşa girmişlerdir. Böy-lece, savaş tam bir dünya savaşına dönüşmüştür.

Japonya, savaşın ilk anlarında büyük başarılar kazanmıştır. Pasifik’te bir-çok bölgeyi ve Hindistan’ı Çin’i işgal etmişlerdir. Ancak, müttefikler, 1942 yılının sonlarında Japonya’nın ya-yılmasını durdurmuşlardır. ABD, 12-13 Kasım 1942’de Salomon Adaları açıklarında Japonya donanmasını ilk büyük yenilgiye uğratmıştır. Bu olay-la, Uzakdoğu’da savaş Japonya’nın aleyhine dönmeye başlamıştır. 2062

İSVİÇRE TARİHİ

İsviçre Tarihi 31. Bölüm Hazırlayan: Hüseyin Türkkan

2. Dünya Savaşı’nın Başlaması ve Yayılması

Page 39: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

39

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

EĞİTİM

ŞE

YA

ZIS

I

Sunay AKIN

1087 yılında, Demre’den çalınan Myra Başpiskoposu’nun beş kemiğinin ait ol-duğu topraklara, yani Antalya’ya sözü-nü ettiğimiz kutunun içinde geri getirilme-si Barilileri çok kızdırmıştır. Çünkü kemik-ler, Bari’de sergilendiği 838 yıl boyunca, İtalya’nın bu kentine hac ziyareti nedeniy-le pek çok insan çekmeyi başarmıştır... Ama artık bir rakip vardır karşılarında: An-talya, Demre’de bulunan Myra Başpisko-posu Aziz Nicolaus’un kilisesi!..

MS 6. yüzyılda I. İustinianos altın ve gümüş işlemeli eşyalardan oluşan bir ha-zineyi Demre’deki kiliseye adak olarak gönderir. Yüzyıl sonra kiliseye saldıran Arap korsanlar hazineyi ele geçirirler. Ne var ki, hazineyle beraber kaçamayacağını anlayan çapulcular, sonradan geri dönüp alma düşüncesiyle hazineyi gizli bir yere gömerler...

Hürri Nine adlı bir kadın çoban hazi-neyi bulduğunda takvim yaprakları 1965’i göstermektedir... Ne var ki, Aziz Nicolaus Kilisesi’nin hazinesi bu sefer başka kor-sanların, tarihi eser kaçakçılarının eline geçer. Zavallı Noel Baba’nın yalnızca ke-mikleri değil, ona adanmış hazine de işte bu yüzden dünyaya dağılmış durumdadır.

Myra Başpiskoposu Aziz Nicolaus her yılbaşı, çocuklara armağan olarak oyun-cak götüren Noel Baba’dan başkası de-ğildir. “Santa Claus” olarak da bilinen bu güzel insan, yoksul kızların çeyizini sağ-laması ve çocukları sevmesiyle ünlenmiş-tir. Tüm dünyanın tanıdığı ve sevdiği en ünlü ihtiyar olan Noel Baba’nın Antalya’da yaşadığını söylerken, elbiselerinin Akde-niz ikliminde giyilecek türden olmadığının da altını çizmeliyiz. Bizim bildiğimiz Noel Baba, rengeyiklerinin çektiği kızağıyla ku-zeyden gelen, üşümemek için kırmızı el-bisesinin kol ağızlarına ve başlığının et-rafına beyaz kürkler diken, ak sakallı bir dede değil midir? Akdeniz ikliminde, mev-sim kış da olsa, böylesine kalın bir kıyafet-le gezinmek olası değildir. Öyleyse, nedir bu işin sırrı?

İskandinav ülkelerinde, kutuplarda yaşayan, torbasında taşıdığı oyuncakla-rı mutlu olsunlar diye çocukların evlerinin kapılarından içeri atan bir adamın öykü-sü yıllardır anlatılır durur... Bu masal, göç-menler tarafından Amerika’ya taşınır. İs-kandinav ülkelerinde, Eskimolardaki gibi

evlerin kapıları yukar-da olduğu için, öykü-de çocuklara arma-ğan dağıtmanın yolu Amerika’da bacaya dönüşür!

Kış, insanların yüzlerinin asıldığı ve neredeyse gülmenin unutulduğu sert bir mevsimdir. Amerika-lı İlahiyat Profesörü Clement Clarke Mo-ore, kışın da neşeli bir yanının olabilece-ği düşüncesiyle Noel Baba’yı anlatan şu di-zeleri kaleme alır:

Gözleri nasıl da parıldarGamzeleri ne kadar şenYanakları güle benzer, burnu ise kirazaGeniş yüzüyle kahkaha attığındaHop hop oynar yuvarlacık göbeğiTombul ve tıknazdırYaşlı, neşeli bir cin gibiVe ben onu gördüğümde gülmekten

alamam kendimiHepimizin yakından tanıdığı, biblolar-

da, balonlarda, hediyelik eşyalarda, oyun-caklarda gördüğümüz Noel Baba, kışa bir gülümseme katmak amacıyla Clement Clarke Moore tarafından yazılan bir şiirden doğmuştur. Yanakları “güle”, burnuysa “ki-raza” benzeyen Noel Baba ne Demre’ye, ne de Bari’ye aittir. O, Şiir Cumhuriyeti’nin bir vatandaşıdır!.. Evet, çocukların sevgi-lisi olan bu sevimli karakter bir şiir kahra-manıdır.

Noel Baba, rengeyiklerinin çektiği kı-zağını bir ressama borçludur: Amerikalı ressam Thomas Nast, Moore’un şiirinden etkilenerek Noel Baba’nın resmini yapar ve onu rengeyiklerinin çektiği bir kızağa otur-tur. “Tombul ve tıknaz” olan Noel Baba, kahkaha attığında “hop hop” oynayan “yu-varlacık göbeği”yle tüm dünyada tanınma-sına neden olan turuna 1930’larda çıkar. Kurumsal renkleri olan kırmızı ve beyaz-dan Noel Baba’ya bir elbise diken Coca-Cola, “yaşlı, neşeli bir cin”e benzeyen ve Haddon Sundblom’un çizdiği bu sevimli ih-tiyarı, düzenlediği reklam kampanyasının kahramanı olarak tüm dünyaya tanıtır.

Yılbaşı kutlamalarının vazgeçilmez bir parçası olan çam ağacı süsleme geleneği de, Aziz Nicolaus gibi Anadolu kökenlidir!

Yazılı dinler öncesinde yeni yıl, doğa-nın yeniden doğuşu olarak kutlanırdı. Gün-lerin geceye göre daha aydınlık olması, havaların ısınması, toprağın canlanma-sı ve ekin mevsiminin başlaması demekti. Hititler, bu dönemde kutsal saydıkları çam ağaçlarını, içleri yemişler ve tahıllarla dolu küçük torbacıklarla süslerlerdi!..

Anadolu halkının kahramanı Nasrettin Hoca ile Noel Baba arasında bir bağ kura-bilir miyiz?..

Kurarız elbette!..Çocuklar, pazara giden Nasrettin

Hoca’dan düdük isterler. Hoca köye geri döndüğünde bir tek çocuğa düdük getir-diği anlaşılır. Çocuklar hayal kırıklığı için-de, “Hani bizim düdüğümüz?” diye sorduk-larında şu yanıtı alırlar: “Parayı veren dü-düğü çalar...”

Noel Baba çocuklara ücretsiz oyuncak taşırken, bizim Nasrettin Hocamız para hesabı yapmaktadır!..

Vay be!..Yooo!.. Nasrettin Hoca’ya haksız-

lık yapmamalıyız; Noel Baba yılda bir kez oyuncak taşıyor çocuklara... Bizim Hoca ise haftada en az iki kez çarşıya gidiyor-dur.

Her seferinde, parasını almadığı oyun-caklarla köye dönmeyi, eşeğini satsa ba-şaramaz!.. 2073

NOEL BABA NASREDDİN HOCA’YA KARŞIAntalya Müzesi’nde sergilenen bir kutunun kapağında Myra Başpiskoposu’nun resmi vardır. Bu kutu, bir İtalyan kadın tarafından 1925’te, Bari’den getirilmiştir ve kutuyu değerli kılan da, içinde taşınan kemiklerdir.

2010-2011 eğitim-öğretim yılın-da İsviçre genelinde görevli 34 Türkçe ve Türk Kültürü öğret-meni 22 kantonda bulunan 194 okulda, zorunlu eğitim çağında-ki çocuklarımıza ders vermek-tedir. Bu çerçevede İsviçre’de toplam 3341 öğrenciye anadil-de eğitim imkanı sunulmaktadır.

2008-2009 eğitim-öğretim yılın-da Milli Eğitim Bakanlığınca ha-zırlanan 7000 adet Türkçe ve Türk Kültürü ders kitabı ve öğ-renci çalışma kitabı 3500 öğ-renciye dağıtılmıştır. 2009-2010 öğretim yılında “ilk ve ortaöğre-tim öğrencilerine ücretsiz ders kitabı temini projesi” kapsamın-da Türkçe ve Türk Kültürü Dersi Öğretim Programı yenilenmiştir. Yenilenen taslak kitapların okul-larda pilot uygulaması T.C. Bern Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği görev bölgesinde yapılmıştır. Bu çerçevede çeşitli kantonlarda görev yapan 6 öğretmenin 35 okulunda taslak kitaplar kullanıl-mıştır. Söz konusu öğretim ma-teryallerinin yurt dışındaki öğ-retmen, öğrenci ve velilerle pay-laşımına yönelik eşzamanlı ola-rak http:/uzaktakiyakinlarimiz.meb.gov.tr internet sitesi oluş-turulmuştur. Öğretmenlerimiz söz konusu internet sitesi aracı-lığıyla kitapları internet ortamın-da içinde bulunduğumuz eğitim öğretim yılında kullanmaya baş-lamışlardır. Öğretmenlerimizin görüş ve değerlendirmeleri çer-çevesinde hazırlanan kitapların basılı nüshaları Büyükelçiliğimi-ze ulaştığında İsviçre genelinde görev yapan öğretmenlerimize dağıtılacaktır.

2008 yılından itibaren bazı kantonlarda (Zürih, Ba-sel, St.Gallen, Thurgau, vb) 01.01.2008’de yürürlüğe giren yeni yabancılar kanununa atıf-la, görev yapacak öğretmenle-rin en az B1 düzeyinde Alman-ca bildiklerine dair sertifika ibraz etmeleri talep edilmeye başlan-mıştır. Yabancı dili yetersiz olan öğretmenlerin göçmenler daire-sine giderek Almanca kursları-na yazılmaları ve kursun sonun-da tanınmış bir enstitüden dil bilgisi seviyelerini gösteren bel-ge almaları istenmiş ve gelecek öğretim yılına kadar dil bilgileri-ni kendilerinden istenen seviye-ye yükseltmeleri için zaman ta-nınmıştır. Sözkonusu kanton-larda görev yapan öğretmenle-rimiz katıldıkları dil kursları ne-ticesinde yerel makamlara iste-nen belgeyi ibraz edebilmişler-dir. Öte yandan diğer kantonla-rın da bu uygulamayı yavaş ya-vaş başlattığı gözlemlenmekte-dir. Esasen öğretmenlerimizin

İsviçreli karşıtlarıyla arzu edi-len şekilde temas kurmaları ve görevlerini verimli olarak yerine getirebilmeleri için görev bölge-lerinde konuşulan yerel dile ha-kim olmaları büyük önem taşı-maktadır. Bu gelişmelere para-lel olarak Milli Eğitim Bakanlığı-mız da hizmetin kalitesinin art-tırılması için öğretmenlerimiz-den yabancı dil bilgilerini geliş-tirmelerini talep etmektedir ve anılan Bakanlık bu çerçevede İsviçre’de göreve başladıktan bir yıl sonra B2 seviyesinde dil bilgisi sertifikası alamayan öğ-retmenlerin gelecek öğretim yı-lında görev sürelerinin uzatılma-yacağına dair bir genelge yayın-lamıştır. Dil kurslarına katılabil-mek için maddi destek talebin-de bulunan öğretmenlerin duru-mu Bakanlık yetkililerinin dikka-tine getirilmiştir.

21 Haziran 2010’da İsviçre’ye gelen Milli Eğitim Bakanlığı he-yeti İsviçre Federal Eğitim Di-rektörleri Konferansı yetkilile-ri, Zürih, Basel-Şehir, Vaud ve Cenevre Kantonu Eğitim Birim-lerini ziyaret ederek temaslarda bulunmuştur. Ayrıca 24 Haziran 2010 tarihinde Büyükelçiliğimiz-de düzenlenen toplantıda MEB heyeti İsviçre’de görevli koordi-natör öğretmenler ve okul aile birlikleri temsilcileriyle birara-ya gelmiştir. Toplantıda, öğren-cilerin karşılaştıkları güçlükler ve ihtiyaçlarının yanı sıra, öğret-menlerimizin ihtiyaçları, karşı-laştıkları sorunlar ve görevlerini daha iyi yerine getirebilmek için beklentilerini doğrudan Milli Egi-tim Bakanlığı yetkililerine iletme imkanı sunmuştur.

T.C. Bern Büyükelçiliği’nde Eği-tim Müşavirliği kadrosu oldu-ğu halde, 05.12.2007 tarihinden bu yana Müşavir ataması yapı-lamamıştır. Anılan tarihten itiba-ren öğretmenlerimizin ve öğren-cilerimizin sorunlarına Büyükel-çiliğimiz mensuplarının özveri-li çabalarıyla çözüm bulunma-ya çalışılmaktadır. Bu çerçeve-de, yukarıda sıralanan sorunla-rın çözümlenmesi, Türkçe ana-dili derslerinde verilen notların karnelere geçirilmesi, pilot proje kapsamında Türkçe’nin seçme-li dil dersi olarak müfredata da-hil edilmesi ve Türkçe dersleri için tahsis edilen sınıfların üc-retsiz kullanıma sunulması gibi konularda ilerleme kaydedilme-si için İsviçre eğitim makamla-rı ile Büyükelçilik düzeyinde te-maslar sürdürülmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

T.C. Bern Büyükelçiliği 2064

T.C. Bern Büyükelçiliği, Eğitim Üzerine Önemli Bilgiler Verdiİsviçre eğitim makamları ile Büyükelçilik düzeyinde te-maslarını sürdüren Bern Büyükelçiliği mensupları, eği-timdeki sorunların çözülmesi için özverili bir şekilde çalış-maktadır. Böylesine önemli bir konuda göstermiş olduk-ları çaba ve hassasiyet için Pusula gazetesi olarak teşek-kür ediyor ve Büyükelçiliğimizin eğitim konusunda basına sunduğu önemli açıklamaları okurlarımıza aktarıyoruz.

Page 40: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

40

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

MUTFAK KÖŞESİ

Kışa Girerken Tipik İsviçre Yemekleriİsviçre’de havalar yavaş yavaş soğurken mutfaklarda pişirilen yemekler de buna ayak uyduruyor. Kışın yapılan bazı tipik İsviçre ye-mekleri ise sadece karınları doyurmakla yetinmiyor, aynı zamanda vücudu ve ruhları da ısıtıyor. İşte, bu yemeklerden bazılarının ya-pılışlarını Almanca ve Türkçe olarak siz Pusula okurlarının beğenisine sunuyoruz.

Malzemeler :• 200 gr. arpa• 200 gr. pastırma• 2 havuç• 1 kereviz• 1 pırasa• 1.5 litre et suyu

• 1 su bardağı beyaz şa-rap

• Tuz, karabiber ve hin-distan cevizi

• Tereyağı• maydanoz ve frenk so-

ğanı gibi taze otlar

Malzemeler :• Ekmek• elma

• tereyağı• tuz• biraz elma şırası

Malzemeler :• Tereyağı• Birkaç adaçayı yap-

rakları• 1 diş sarımsak• 1 büyük patates, soyul-

muş ve küp şeklinde kesilmiş

• şeritler halinde 1 küçük

yeşil lahana• 500 gr. Pizzoccheri• 150 gr. rendelenmiş

peynir,• 150 gr. rendelenmiş

Sprinz• 100 gr. fırından ekmek

kırıntısı

Zutaten :• 200GrammRollgerste• 200GrammSpeck-

würfeli• 2Rüebli• 1StückKnollensellerie• 1Lauch

• 1,5LiterBouillon• 1GlasWeisswein• Salz,PfefferundMuskat• Butter• frischeKräuterwiePe-

tersilieundSchnittlauch

Zutaten :• Brot• Äpfel

• Butter• Salz• einwenigSüssmost

Zutaten :• Butter• einigeSalbeiblätter• 1Knoblauchzehe• 1grosseKartoffel,

geschältundinWürfelgeschnitten

• 1kleinerGrünkohlin

Streifengeschnitten• 500GrammPizzoccheri• 150GrammBergkäse

geraspelt• 150GrammSprinzge-

raspelt• 100GrammPaniermehl

vomBäcker

Yapılışı :Sebzeleri küp şeklinde doğrayın, pastırma ile bir-likte tereyağında kızartın. Üzerine beyaz şarabı ila-ve edin, arpayı katın ve pişirmeye bırakın. Bir saat piştikten sonra; tuz, karabiber ve hindistan cevizini, kıyılmış taze baharatları ilave edin. Eğer isterseniz üzerine biraz kaymak da koyabilirsiniz.

Not: Speckwürfeli’yi, pastırma yaptım, bir deneyin bakalım nasıl olacak, ayrıca isterseniz beyaz şarap yerine üzüm suyunu da deneyebilirsiniz.

Yapılışı :Ekmeği, ince ve elma dilimlerine benzer şekilde kesin. Bir tavada tereyağını eritin ve tuzu ilave et-tikten sonra ekmekleri bunun içinde hafifçe kızar-tın. Elmaları soyup dilimleyin, tereyağı içinde hafif-çe kızartıp, üzerine elma şırasını ilave edip birkaç dakika pişirin, dilimler pişmeli; ancak yumuşama-malıdır. Kızarmış ekmekleri, elmaları karıştırıp ser-vis yapın.

Elma ‘Rösti’si her zaman sütlü kahve, sosis ve har-dal ile servis edilir. Ayrıca, elma röstisi tatlı olarak da hazırlanabilir. Tereyağı içine tuz konmaz, elma-lar kuru üzümle birlikte pişirilip, şeker ve tarçın ile servis edilirse güzel bir tatlı olur.

Yapılışı :Kısık ateşte kaynayan tuzlu suya Pizzoccheri ma-karnasını, patatesi, yeşil lahanayı atın ve kaynatın. Tereyağlı fırın tepsisine makarnaları dizin, üzerine peynir ve ekmek kırıntılarını serpiştirin. Bir tencere-de tereyağını kızartın, adaçayını ve sarımsağı ilave edin, biraz kızartın. Sarımsağı alın, tereyağlı ada çayını ekmek kırıntıları üzerine dökün. 180 derece sıcaklıktaki fırına atıp, 15-20 dakika peynir eriyene ve ekmek kırıntıları gevreyene kadar pişirin. (Seb-zelerle birlikte servis yapın.)

Zubereitung:Gemüse in Würfel schneiden und mit den Speckwür-feln in etwas Butter anbraten. Mit dem Wein ablö-schen, die Bouillon dazugiessen, die Gerste beige-ben und aufkochen lassen. Ca. 1 Stunde kochen las-sen, würzen mit Salz, Pfeffer und Muskat, vor dem Servieren frische, gehackte Kräuter dazugeben, nach Belieben mit etwas Rahm verfeinern

Zubereitung:Das Brot in dünne Schnipsel schneiden, Butter in ei-ner Bratpfanne schmelzen und salzen, das Brot in der salzigen Butter goldgelb und knusprig braten. Äpfel schälen, in Schnitze schneiden und in Butter andünsten, mit Süssmost ablöschen und wenige Mi-nuten kochen, bis die Apfelschnitze gekocht, aber nicht allzu weich sind. Das geröstete Brot und die Apfelschnitze mischen.

Apfelrösti wird immer mit Würstchen und Senf und mit Milchkaffee serviert. Apfelrösti kann aber auch als Süssspeise zubereitet werden. Hier kommt kein Salz in die Butter. Die Apfelschnitze werden mit einer Handvoll Rosinen gekocht und die Apfelrösti mit Zu-cker und Zimt bestreut.

Zubereitung:Im siedenden Salzwassser, Pasta, Kartoffelwür-fel und Grünkohl al dente kochen. In einer ausge-butterten Gratinform die Pasta lagenweise mit dem Käse hineingeben. Die Pizzoccheri am Schluss mit Paniermehl bestreuen.In einer Pfanne die Butter schmelzen, die Salbeiblätter und die zerquetsch-te Knoblauchzehe beigeben und sanft andünsten. Knoblauch herausnehmen, die Salbeibutter über das Paniermehl giessen. Im auf 180 Grad vorgeheiz-ten Ofen ca.15-20 Minuten backen, bis der Käse ge-schmolzen und die Paniermehlkruste knusprig ist.

Graubünden Arpa Çorbası Bündner Gerstensuppe

Elma ‘Rösti’si Apfelrösti

Pizzoccheri Pizzoccheri

Page 41: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- A

ralık

/Dez

embe

r 201

0 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

17,9 milyon sık uçan yolcuya göre Dünyanın En İyiEkonomi Sınıfı İkramı

Dünyanın en prestijli ve güvenilir sivil havacılık örgütü Skytrax, 100 farklı ülkeden 17.9 milyon sık uçan yolcuya dünyanın en iyi yemeğini sunan havayolunu sordu.Cevap: Türk Hava Yolları. 2010 Skytrax Dünyanın En İyi Ekonomi Sınıfı İkram ödülünü aldığımız için gururluyuz.

turkishairlines.com | 0848 444 849

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

ahci_tr_ilan_250x350.pdf 1 27.10.2010 11:24

Page 42: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

42

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

KÜLTÜR VE SANAT

Kunsthaus Zürih’in kuruluşu çok eskilere dayanıyor. 1787 yılın-da ‘’Künstlergesellschaft’’ adı ile kurulan ‘’Sanatçılar Toplulu-ğu’’ Zürih’te ilk defa sanat eser-lerini toplamaya başladı. 1818’de dönemin ünlü ressamı Salomon Gessner’in tablolarını toplama-yı başaran bu dernek, ilk defa ününü sınırların dışına taşırma-ya başlar. Daha sonra özellikle, İsviçreli sanatçıların eserleri sis-temli bir şekilde toplanır. 1847 yı-lında Villa Tobler olarak bilinen bi-nada ilk defa bu toplanan eserler sergilenmeye başlar. 1852 yılın-da kurulan ‘’Zürcher Kunstvere-in’’ ise öncelikle sanat eserlerinin toplanması için gerekli parayı bul-mayı hedefler.

Zürih Sanatevinin kurulmasına gi-den gelişme ise 1895 yılında ku-rulan ‘’Künstlerhaus Zürich’’ olur. Bir sonraki yıl ise her iki dernek Zürcher Kunstgesellschaft adı al-tında birleşir ve bir sanatevi kurul-ması için çalışmalara başlar. Zü-rih Belediyesinin bu amaçla bir arazi tahsisi etmesinin ardından

Zürih bugünkü sanatevine kavu-şur. Bugün 20.000’den fazla üye-si olan Zürcher Kunstgesellschaft Avrupa’nın en büyük sanat kuru-mu olmaya devam etmektedir.

Kunsthaus Zürich kuruluşun-dan sonra sistemli olarak dünya-nın çeşitli yerlerine dağılmış İsviç-reli sanatçıların eserlerini topla-maya başlar. Bu çalışma 2. Dün-ya Savaşı sonrası hız kazanır ve 1957 yılında bu sayı 450’ye kadar yükselir. Daha sonra başta Fran-sız sanatçılar olmak üzere Monet gibi ünlü ressamların tabloları sa-natevine kazandırılır. Bunu Rodin, Richer, Chagall gibi isimler takip eder.

Picasso Sergisi

Ünlü İspanyol ressamın dünyada-ki ilk sergisi 1932 yılında Zürich Kunsthaus’ta gerçekleşiyor. O dönem tüm dünyada büyük yan-kı uyandıran bu sergi, bizzat sa-natçının kendi seçtiği eserlerden oluşuyor. Yüzüncü yılını, bu sergi-nin tekrarı ile kutlanması, serginin hem sanatevi açısından önemini

hem de sanat dünyasında uyan-dırdığı yankının bir sonucu olarak görülüyor.

Bu sergide Picasso, kendi sanat gelişimini Kubizm’den başlayarak Avangard’a oradan Surrealizm’e geçişini anlatıyor. 1932 yılında açılan sergide bizzat bulunan Pi-casso, yüz tablosu ile sanat dün-yasını deyim yerinde ise sallamış-tı. Dokuz haftada 34.000 kişi ta-rafından ziyaret edilen, o döne-me kadar en fazla insanın izlediği sergi olmuştu. 2010 yılı sergisi ise 3.5 ay olarak öngörülüyor. İlk ser-gideki tüm tabloların biraraya ge-tirilmesi ise büyük bir uğraş sonu-cu olmuş ve bu çaptaki bir sergi-yi bir daha görmek neredeyse im-kansız.

Kunsthaus Zürich, Heimplatz 1, CH-8001 Zürich

Tel. +41 (0)44 253 84 84, www.kunsthaus.ch

Cumartesi, Pazar, Salı 10.00 - 18.00 arası, Çarşamba, Perşem-be, Cuma 10.00 - 20.00 arası, Gi-riş 22.- Frank 2043

Kunsthaus Zürih, Picasso Sergisi ile 100. Yılını Kutluyor!1910 yılında Zürih Belediye yönetiminin kararı ile kurulan Zürih şehrinin ünlü sanat kurumu ‘’Kunsthaus Zürih’’, pek çok etkinliğin yanı sıra büyük yan-kı uyandıran Picasso sergisi ile yüzüncü kuruluş yılını kutladı. Gerek elinde bulundurduğu çok değerli sanat eserleri gerekse de tüm dünyada yankı uyan-dıran sergileri ile tanınan bu kurum, bir yandan sanatseverlerin desteği bir yandan da devletin sanata verdiği destekle ayakta duruyor.

Gerek çekimler sırasında gerekse de göste-rime girmeden önce film hakkında çıkan söy-lentiler, filmin yapımcılarını çok zor durumda bırakmıştı. Haksız olarak devlet desteği aldı-ğı iddiaları, sadece film yapımcısını değil, kül-türe destek veren resmi kurumları da zor du-

rumda bırakmıştı.

İsviçre’de yakaladığı başarıdan sonra ‘Sen-nentuntschi’ önümüzdeki aylarda Almanya ve Avusturya’da da gösterime girecek. Bir sanat filmi olmamasına karşın, bu filmin önümüzde-ki dönemde pek çok film festivaline katılması da bekleniyor.

‘Sennentuntschi’ aslında bilinen İsviçre filmle-rinden çok ayrı bir özellik taşıyor. İsviçre’nin Stefan Spielberg’i olarak da anılan Michael Steiner, bu fantastik filmi kapsamlı bir bütçe ile çekmiş. Film, 1975 yılında İsviçre Alplerin-deki ufak bir kasabada, birdenbire ortaya çı-kan genç ve güzel bir kızın, köyde neden ol-duğu olayları anlatıyor. Köyün çok kısa bir za-manda, hiç kimsenin tahmin bile etmeyeceği kadar olaylara sahne olması ve hiç beklenme-dik bir biçimde hikayenin bitmesi filmi pek çok açıdan ilginç kılıyor.

Bir İsviçre Masalı

Film, konusunu bir İsviçre masalından almış. Alp dağlarında yaşayan köylü gençler, zaman geçirmek için kendilerine samandan, genç bir kız büyüklüğünde bir oyuncak yaparlar. Genç-ler, bu oyuncağa yemek yedirmek ve kendi-leriyle konuşmasını isterler. Bir gün bu oyun-cak, birdenbire canlanır ve gençlerden intika-mını alır.

Bu masal, değişik biçimlerde de olsa Avustur-ya ve Almanya Alplerindeki köylerinde de an-latılır. Bir oyuncak bebeğin canlanması, ayrıca mitolojilerde de vardır. Günlük sıkıcı yaşamı renklendirmek için kurulan fantazilerden biri olarak kabul edilir. Söz konusu film, bu masalı alarak bir korku-fantazi hikayesi yapıyor. Film

ayrıca, bu masalın ötesinde, günümüzde kü-çücük bir köyde gizlenen pek çok toplumsal gerçekleri de yansıtıyor.

Film, sinema eleştirmenleri tarafından genel olarak olumlu karşılandı. Hatta bazı eleştir-menler, ‘’film en az iki sefer izlenmelidir’’, de-diler. Ayrıca, hükümetin kültürel çalışmala-rı destekleme politikasının, ticari alanlara da kaymasıyla sanat dünyasında yeni bir tartış-ma yarattı. 2028

Kaynak: http://www.sennentuntschi.com

İsviçre Filmi ‘Sennentuntschi’ Rekora Doymuyor Ekim ayı başında gösterime girmesinin hemen ardından üç hafta içinde 100.000 seyirci sınırını aşan Michael Steiner’in başarılı filmi, sadece 2010 yılının değil, tüm zamanların en fazla seyredilen filmi olmaya da aday olarak gösteriliyor.

Deutsche Zusammenfassung.

‹Sennentuntschi› Was für ein Erfolg: Regisseur Michael Stei-ner (41) jubelt - seine Alpen-Saga «Sennentuntschi» macht den diesjährigen Kinorekord eines Schweizer Films! «Sennen-tuntschi» knackt heute Sonntag die 100 000-Zuschauer-Gren-ze. Und das nach nur drei Wochen auf der Leinwand. Und es kommt noch besser: Zurzeit wird «Sennentuntschi» auf Hoch-deutsch synchronisiert - der Film soll auch in Deutschland und Österreich in die Kinos kommen.

Page 43: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

43

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

PSİKOLOJİ

Kıskançlığın belirtileri:

Çocuk o güne kadar evde ken-disi ilgi ve sevgi odağıyken bir-den ikinci plana itilmiş gibidir. Ar-tık, annesinin, babasının ve diğer yakınlarının sevgi ve ilgisini kar-deşiyle paylaşmak durumunda-dır. Sevilmediği düşüncesiyle an-neden tamamen uzaklaşır, içe ka-panır, yemek yememeye ve zayıf-lamaya başlayabilir.

Kabus gördüklerini, çişlerinin gel-diğini bahane ederek ilgiyi kendi üzerlerine çekmeye çalışırlar. Al-tını ıslatma, parmak emme gibi davranışlarla önceki gelişim evre-sine gerileme görülebilir.

Hem gün içinde hem de gecele-ri aşırı sinirli olurlar. Huzursuz bir görünümleri vardır, sakinleşmek-te zorlanır ve kimi zaman çevrele-rindeki insanlara öfkeli davranabi-lirler. Kendine ya da eşyalara yö-nelik saldırgan davranışlarda bu-lunabilirler.

Evden ayrılmayı reddetmey-le birlikte (Örn: okula gitmek iste-meme) baş ağrısı, mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler, (emin olmak için fiziki muayene yaptı-rılmalıdır) huzursuzluk, isteksiz-lik ve diğer stres belirtileri sık sık gözlenebilir.

Yeni bir kardeşin doğumu ço-cukta ilgi ve koruyuculuk, sıkın-tı ve kıskançlık gibi çelişkili duy-gular yaşanmasına neden olur. Artık, eskisi kadar sevilmeyece-ği korkusu daha anne hamileyken başlayabilir. Son aylarda annenin yorgun, isteksiz ve yeni gelecek kardeşin hazırlıkları ile uğraşıyor olması çocuğun huysuzlaşıp, an-neden ayrılmak istememesine ne-den olabilir.

Bazı çocuklar kıskançlık duygu-larını açıkça ortaya koyarak kar-deşine vurma, onun oyuncağını kırma, “ondan nefret ediyorum” deme gibi davranışlar gösterirken bazıları da bu duygularını bastı-rır ve aşırı sevgi gösterir, bu dav-ranışın altında çoğu zaman ana-babanın sevgisini kaybetme, tep-ki görme korkusu yatar.

Anne babaya sık sık onu sevip sevmediklerini sorma ve sevgile-rinden bir türlü emin olamama gibi duygular yaşanabilir.

Öneriler:

Kardeşi doğmadan önce ona anlayabileceği bir dilde aileye yeni bir üyenin geleceği, evdeki ortamın her zamankinden daha heyecanlı ve karışık olabilece-ği; örneğin eve sık sık misafirle-rin gelip gideceği, annenin hem yorgun olacağı hem de bebekle daha çok vakit geçirmek zorun-da kalacağı, çünkü küçük bir be-beğin gereksinimleri olduğu; ama

aynı şeylerin o doğduğunda da yaşandığı ve her şeyin zamanla tekrar düzene gireceği anlatılabi-lir. Böylece çocuk, psikolojik ola-rak daha hazırlıklı olacaktır. Bun-ları anlatmak için son ana kadar beklenmemelidir.

Öncelikle rahatlayın, çocuklar et-raflarındaki yetişkinlerin davranış-larından etkilenirler.

Çocuğa somutlaştıramayaca-ğı sözler söylemeyin. “Sakın en-dişelenme seni de bebek kadar seveceğiz” cümlesi iyi niyetli olsa da çocuğun anne babanın sevgi-si için kardeşle yarışmasına yol açar.

Hamilelik döneminde baba-sı ya da başka bir aile üyesi (an-neanne, babaanne) büyük çocu-ğun bakımıyla ilgili yemek yedir-me, banyo yaptırma, uyutma gibi işlere başlayabilir. Böylece ann,e hastanedeyken ya da bebekle meşgulken çocuk kendini ihmal edilmiş hissetmez ve yaşantısının değiştiği fikrine kapılmaz.

Anne baba aralarında iş bölümü yaparak, anne yeni bebekle ilgile-nirken babanın diğer çocukla ilgi-lenmesi çocukta kendisiyle de il-gilenildiğini hissetmesini sağlar.

Anne babanın çocuğa ‘’karde-şin doğdu; ama senin dünyanda değişen bir şey yok, sana olan sevgimizde bir azalma yok’’ me-sajını, sadece sözcüklerle değil davranışlarla da iletmelidirler. Bu da; ancak çocuğa zaman ayırma-ya devam ederek onunla konuşa-rak, onunla ortak faaliyetlere gi-rerek ve ona sorumluluk vererek olur.

Kıskanan çocukla mümkün ol-duğunca nitelikli zaman geçiril-meye çalışılmalı, daha önce yap-maktan hoşlandığı alışkanlıkları-nı gerçekleştirmesine olanak ve-rilmelidir. Yeni gelen kardeşle bir-likte önceden gerçekleşen oyun parkına gitme, akşam yemeğin-den sonra hikaye okuma gibi et-kinlikler birdenbire son bulmama-lıdır. Bu sayede çocuk statü kay-bına uğramadığını farkederek öz-güvenini yitirmeyecektir.

Yeni doğan bebeğe aşırı sev-gi gösterisinde bulunmak yerine, var olan sevgiyi ilk andan itiba-ren paylaştırabilmeyi hedeflemek daha doğru olacaktır.

En iyi niyetli misafirler bile sa-dece bebekle ilgilenip büyük ço-cuğu unutma eğilimi içindedirler. Yakınların yalnızca bebekle ilgi-lenmemelerini, büyük çocuğa da alışık olduğu tarzda ilgi ve sevgi göstermelerini söylemek, “Karde-şin doğunca senin pabucun dama atıldı” gibi sözler söylememeleri konusunda uyarmak işe yaraya-caktır.

Bebek için söylenen “Ne kadar yaramaz, sürekli ağlıyor ve beni yoruyor; oysa ben seni daha çok seviyorum” gibi bir cümle çocuk tarafından inandırıcı bulunmayıp, tam tersine onu kandırmayı iste-diğiniz inancı verebilir. Bu da en başta çocuğun size olan güvenini zedeleyecektir.

Bebeğe sürekli “bebek” demek yerine doğrudan adını söylemeye başlamak bebeğin bir nesne değil de canlı bir varlık olduğunu anım-satacaktır. Bebeğe, “benim” değil “bizim” diye başlayarak hitap et-mek ve “Sessiz ol, kardeşin uyu-yor” gibi sözlerle çocuğun yaşan-tısını bebeğe göre ayarlamak kıs-kançlığı tırmandıracaktır.

Aşırı kaygı içeren tavırlarla ço-cuğu bebekten uzaklaştırmaya çalışmak, yapılabilecek en büyük hatalardan biri olacaktır.

Kıskanmasın diye, çocuğa aşı-rı hoşgörü göstermek durumu kö-tüleştirecektir. Örneğin; önceden yalnız yatan çocuğun anne baba-sıyla yatmasına izin verilmeme-lidir. Çocuğa kıskanmasın diye gösterilen aşırı ilgi, bu seferde kardeşinin onu kıskanmasına ne-den olabilir.

Bebeğe zarar vermesine izin verilmeyeceği kesin bir dille anla-tılmalıdır.

Çocuk, kardeşinin canını yak-tıysa, görünüşte çok kötü olan bu davranışın gerçekte bebeğe za-rar vermek için değil, bir parça düşmanlık içeren bir inceleme-den başka bir şey olmadığını bi-lin. Burada önemli olan aşırı tep-ki göstermemek, kibarca reaksi-yon gösterip sinirlenmeden (yok-sa sizi sinirlendirmek için bu dav-ranışı tekrarlayabilir) uyarıda bu-lunmaktır. Çocuk, mesajı alsa da almasa da iki kardeşi yalnız bırak-mamak doğru olacaktır. (Beş ya-şına gelene kadar çocuklar zarar verip vermediklerini kavrayamaz-lar.)

Kardeşe yönelik olumsuz duy-guları reddedip, önemsememek yerine, onları kabul edip, tanı-maya çalışın; “Anne, hep bebek-le ilgileniyorsun”,”Hiç de değil, daha biraz önce sana kitap oku-madım mı?” demek yerine “Bebe-ğe bu kadar zaman ayırmam pek hoşuna gitmiyor” diyerek “Hayır, hiç hoşuma gitmiyor” diyerek duy-gularını ifade etmesini sağlayabi-lirsiniz.

Kardeşler arasındaki karşılaş-tırmalardan kaçının. Ancak, çocu-ğunda bir zamanlar küçük bir be-bek olduğu, aynı bakım ve öze-nin kendisine de gösterildiği ço-cuğa anlatılabilir. Çocuğun küçül-müş giysileri, bebeklik fotoğrafları gösterilerek, o bebekken yaşanan

anılardan ve onun sevimli halle-rinden bahsedilerek kendini daha iyi hissetmesi sağlanabilir.

Kardeşiyle ilgili karışık duygu-ları olan çocukların konu edildiği öyküler anlatmak, anne ya da ba-banın kendi kardeşiyle ilgili ilk his-lerini paylaşması, çocuğun duy-gularını anlaması ve ifade etme-sinde fayda sağlayabilir.

Kardeşini sevmek zorunda oldu-ğu söylenmemeli, “Sen artık abla-sın” diyerek, yaşının üzerinde ol-gunluk bekleyip onun da hala ço-cuk olduğu unutulmamalıdır.

Bebeğin gelişiyle birlikte 4-5 yaşlarındaki çocuğu anaokuluna göndermek doğru değildir. Bu du-rum kardeş kıskançlığını körükle-diği gibi çocukta okul sendromu-nun gelişmesine ve çocuğun içine kapanık ya da saldırgan olmasına yol açabilir.

Sevginizin eşit olduğunu gös-termeye çalışmak yerine; her ço-cuğa, birbirinden ayrı olarak, sa-dece kendisine özel bir sevgi du-yulduğunu göstermek daha doğ-ru olacaktır.

Her şeyin eşit olmasına değil, adil olmasına çalışılmalıdır. Ör-neğin, üç kardeşten ortanca ço-cuğun “Ahmetlere kardeşim gi-diyor, ama ben gidemiyorum, bu adil değil” şeklinde gösterdiği tep-kiye “Kız kardeşinle geçimsizli-ği sürdürdüğün ve ona vurduğun için Ahmetlere sadece ağbin gi-debilir” biçiminde bir yaklaşım uy-gun olabilir.

Kardeşinin giyebileceği, ona küçük gelen giysileri ve oynaya-bileceği oyuncakları beraber ayır-mak işe yarayabilir; fakat vermek istemediği şeyler konusunda zor-lanmamalıdır.

Ailenin bütün olduğu duygusu herkes tarafından hissedilmelidir. Bunun için bütün ailenin birlikte yapabileceği, gezinti, piknik, alış-veriş, film izleme gibi etkinliklere yer verilmelidir.

Anne-baba çocukla mümkün ol-

duğu her fırsatta birebir iletişime geçerse, birlikte ortak faaliyetler-de bulunurlarsa, çocuğa karde-şiyle ilgili ve evle ilgili küçük so-rumluluklar verilirse çocuk kendi-ni hala güvende ve hala sevilen, önem verilen bir kişi olarak hisse-decektir.

Kardeşler arasında kıskançlık hissettiğinizde onları birbirinden uzaklaştıracak değil, yakınlaştıra-cak ortamlar yaratın.

Çocukların kavgalarında hakem rolünü almayın. Fiziksel şiddetin olmadığı durumlarda, ana baba-nın araya girmemesi sorunun çö-zümünü kolaylaştırır.

Dikkatinizi hemen, sorun çıka-ran çocuğa yönetmek yerine, za-rar gören çocukla ilgilenmek, kar-deşi “mağdur, ezilen” olarak nite-lendirmemek gerekir.

‘’Kim başlattı’’ sorusunu sor-maktan kaçınılmalıdır. Çünkü, olayı kimin başlattığını öğrenme-ye çalışmak çocukların birbirini suçlamasına neden olur. Her bir çocuğun kavganın çıkmasında aynı derecede suçlu olmasından yola çıkarak sonuçlarına eşit şe-kilde katlanmaları sağlanmalıdır.

Çocukların kavga etmelerine mümkün olduğunca izin verilme-melidir. Çünkü, çocuklar kavga ettikçe deneyim kazanırlar. Kav-ga ettiklerinde de seçenekler su-nulabilir yada iyi geçinme kuralla-rı koyulabilir.

Kardeş çatışmasına engel ol-manın tek yolu tek çocuk sahi-bi olmaktır. Çünkü, iki yada daha çok çocuğun aynı ortamı paylaş-ması kaçınılmaz olarak çatışma yaratır.

Kardeşler arasındaki kıskanç-lık ve geçimsizlik ne kadar yoğun olursa olsun birbirlerinden ayrı kaldıklarında birbirlerini çok öz-lerler. Bu durum, ilişkilerinin ba-zen çok bozuk olduğunu düşün-seniz de aslında birbirlerini çok sevdiklerini açıklar. 2034

Çocuklarda Kardeş KıskançlığıKıskançlık, sevilen birinin başkası ile paylaşılmasına katlanamama durumudur. Kıskançlığın içgüdüsel, yani doğuştan getirdiğimiz genlerimize şifrelen-miş olduğu ileri sürülmektedir. Yaşamın her döneminde görülebilir; ancak çocuklukta biraz daha yoğun yaşanabilir. Bu duyguyla ilk tanışma iki yaş civa-rındadır. Doğal, evrensel ve insanı oldukça mutsuz eden bir duygudur. Önemli olan ne boyutta yaşandığıdır. Çocuk, herkesin kendisinden daha iyi oldu-ğunu ve kendisinin herkesten daha az sevildiğini düşünmeye başlar. Özellikle, küçük çocuklarda yeni doğan kardeşi kıskanma kimi zaman yaşamı etkile-yecek ve davranış bozukluğuna neden olacak derecede yoğun yaşanabilen bir duygu olabilmekte ve yardım gerektiren bir hal alabilmektedir.

Page 44: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

44

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

FIKRA

ÇOCUK SAYFASI

Malzemeler: - Resim kağıdı- 25-30 cm’lik bayrak çıtası- 2 adet yuvarlak boncuk- Çekiç- Makas- Cam çivisi- Pastel boya, sulu boya, gazlı kalemler

Yapılışı:Resim kağıdı, kare şeklinde katlanarak, fazlası kesilir. Elde edilen karenin diğer iki köşesi de üst üste konularak katlanır. Köşelerden oluşan dört çizginin üzerinden orta noktaya doğru makasla kesilir. Kağıt, istenilen şekillerde boyanır, desenler çizilir. Ardından bayrak çıtası da istenilen şekilde boyanır. Boyama bittikten sonra kağıt, köşelerinden ortaya doğru katla-nır. Çiviye, önce boncuk takılır. Ardından boya-mış olduğumuz kağıdın dört köşesinde teker teker çivinin ucu batırılır ve kağıdın ortasından geçirilir. Pervane biçimi elde edildikten sonra çivini ucuna bir boncuk daha takılır. Küçük bir çekiçle pervanenin iğnesi sopaya tutturulur. Boncuklar, pervanenin dönmesini kolaylaştırır. 2033

Dünya Masalları / Çirkin Ördek Yavrusu Anne ördek, sabırla yumurtalarının kırılmasını bekliyor-du. Vakit tamamlanınca ördek yavruları yumurtaların-

dan çıkmaya başladılar. Fakat, en son ve en büyük yumurta bir türlü kırılmıyordu. Sonunda yumurtanın beyaz kabuğu çatladı. Diğerlerinden daha gri ve farklı olan ördek yavrusunun küçük kafası göründü. Anne ördek, yeni doğan yavruya bakarak; “Umarım değişir...” dedi, şevkatle. Zaman ilerliyordu; ama ördek yavrusunun rengi hala griydi. Kümesin bütün hayvanları onunla alay ediyorlar, ona “çirkin ördek yavrusu” diye sesleniyorlardı.

Zavallı yavru, o kadar mutsuzdu ki sonunda uzak-lara gitmeye karar verdi. Gün boyunca yürüdü, gece olunca ise çok yorulmuştu. Mola verdi. Bir yanda açlık, bir yanda korku...Ama yapabileceği hiç birşey olmadığından derin bir uykuya dalmak-ta gecikmedi.

Ertesi sabah su sesleriyle gözlerini açtı. Geceyi yaban ördeklerinin çılgınca eğlendiği küçük bir göl kıyısında geçirdiğini anladı. Bu gürültücü arkadaşlarına kendini tanıtmaya hazırlanıyordu. Birden bir tüfek sesi ile irkildi ve hiç zaman kaybetmeden ordan uzaklaştı. Çok geçmemişti ki küçük ördek kendini bir çiftlikte buldu. Çiftliğin sahibi yaşlı kadın, onu doyur-du. Ateşin yanında uyumasına izin verdi. Fakat yavru ördek, bir göl bulabilme umuduyla oradan da uzaklaştı.

Günlerce bir göl bulabilmek için rastgele yoluna devam etti. Sonunda bir göl kıyısına ulaştı. Bu arada yanlız başına yaşamayı öğreniyordu, zavallı yavru. Bu göl kıyısında yavru ördek gün geçtikçe büyüyordu. Kendisi farkında olma-dan görüntüsü değişiyordu. Geçen kuğuları gördükçe onların asil duruşları ve güzel görünüşlerinden dolayı iç çekiyordu. İlkbaharda bir kuğu sürüsü gölün kıyısına yuva yapmaya geldi. Çirkin ördek yavrusuyla tanışmak için yaklaştı-lar. Fakat, kendisini bu zarif kuşlarla arkadaşlık etmek için çok çirkin ve kaba buluyordu. Birdenbire suda aksini gördü. O da ne!...

Kendisini güzel bir kuğuya dönüşmüş olduğunu farketti. Kuğu sürüsüne katıldı ve ömür boyu mutlu oldu. 2024

Nasreddin Hoca Fıkrası

Sen de Haklısın!Nasreddin Hoca’nın kadılık yaptı-ğını bilmeyen yoktur, herhalde.(Kadı: Eskiden evlenme, boşan-ma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları-na denilirdi.)İşte, o günlerden birinde adamın birisi Hoca Efendi’nin yanına gelir.Adam komşusundan şikayet eder.Nasrettin Hoca’ya derdini anlatır, uzun uzun komşusundan yakınır.Nasreddin Hoca, adamı bir güzel dinledikten sonra ona dönerek:- Haklısın! diyerek, gönderir.Bir süre sonra bu kez adamın hakkında şikayetçi olduğu komşusu Nasreddin Hoca’nın huzuruna çıkagelir.O da az önce gelen komşusun-dan şikayet eder.Uzun uzadıya derdini Nasreddin Hoca’ya anlatır ve hakkının ken-disine verilmesini diler.Nasreddin Hoca bu ikinci adamı da güzelce dinler ve ardından ekler:- Haklısın! diyerek, onu da diğeri gibi yollar.O sırada bu olaylara ve konuşu-lanlara kulak misafiri olan karısı Hoca’ya şaşar kalır.Karısı, Nasreddin Hoca’ya:- İlahi Hoca Efendi! Sen ne biçim kadısın? Birbirinden şikayetçi olan iki adamın ikisi birden hiç haklı olur mu? diye sorar.Karısının bu sözleri üzerine Nasreddin Hoca, bir süre düşün-dükten sonra karısına döner ve şöyle der:- Hatun, sen de haklısın! der.

Geç

en A

yın

Çöz

ümü

Rüzgar Gülü Yapalım

Lola ve Evie dünyanın haline çok üzülüyor ve doğayı kurtarmaya

çalışıyorlar. Küresel ısınma, su ve enerji israfı, nesli tükenen hay-vanlar, organik olmayan yiyecek-ler, geri dönüştürülemeyen çöp-ler... Bu uzayıp giden korkutucu liste onları gerçekten çok endi-şelendiriyor. Sıcak mı sıcak, bu-naltıcı bir günde bahçelerinde bir penguen bulunca endişeleri daha çok artıyor. Yoksa küresel

ısınma yüzünden buzlar tamamen eridi ve penguenler kendilerine yeni bir ev aramaya mı başladı? Neyse ki durum o kadar da vahim değil. Meğer bu tatlı penguen, nesli tü-kenmek üzere olan bitkiler, kuşlar ve küçük hayvanların yaşadığı Eko-loji Parkı’ndan kaçırılmış. Peki bir pengueni kim ve neden kaçırır? Bu, kötü bir planın parçası olabilir mi? Doğa-Kurtaranlar iş başında! Bu işin sırrını çözmeye kararlılar... 1947

OYUN• Oooo..... • İğne battı,• Canımı yaktı, • Tombul kuş, arabaya koş, • Arabanın tekeri, • İstanbul’un şekeri,• Hop hop altın top, • Bundan başka oyun yok.

TAVUK• Pazara gidelim, • Bir tavuk alalım, • Pazara gidip, • Bir tavuk alıp ne yapalım? • Gıt gıdak diyelim. • Happur huppur, • Happur, huppur yiyelim.1946

Farklı Olanı Bul İki resim arasındaki 10 farkı bulmak için 5 dakika süreniz var! 2035

Tekerlemeler- 2

Kitap dünyasından

DünyaMasalları

Penguenlerin Buzları Erimesin; Doğa Kurtaranlar Kathryn Lamb / Hayy Kitap

Page 45: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

45

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010www.pusulaswiss.ch

Bize yazın eğlence köşemizde yayınlayalım ve hep birlikte eğlenelim: [email protected]ınızdaki ilginç ve komik olayları, başkalarına söyleyemediğiniz itiraflarınızı okuyucularımızla paylaşmak istiyorsanız bize yazın.

Mantık SorusuÖğrencinin hocasına sorduğu man-tık sorusu:Üniversite son sınıf öğrencisi yazılı sınavından kalınca doğru hocasına gider.-Siz, beni sınıfta bırakarak hayata atılmamı önlüyor ve cezalandırıyor-sunuz. İşin bu yanını hiç düşündü-nüz mü?-Tabii ki, düşündüm. Hocanın görevi bilgiyi ölçmek, yeterli olmayanı sınıf-ta bırakmak değil mi? der.-İyi... O zaman size bir teklifim var.

Bir soru da ben size soracağım. Doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu kabul edip sınıfta kalacağım. Bilemezseniz, notumu düzeltecek ve sınıfımı geçirteceksiniz.Hocanın keyfi yerinde... Teklifi kabul eder ve öğrenci sorar:-Yasal olup, mantıklı olmayan nedir? Mantıklı olup, yasal olmayan nedir? Ve de ne mantıklı ne de yasal olma-yan nedir? diye sorar.Hoca, uzun uzun düşünür; ama cevabı bulamaz.İddia gereği öğrencisine iyi not

vererek sınıfı geçirir. Ama aklı da soruda kalır.Sonunda sınıfın en iyi öğrencisini çağırır, olayı anlatır ve sorunun ya-nıtını bilip bilmediğini sorar. Öğrenci, hemen cevap verir:-Siz 65 yaşındasınız ve 23 yaşında bir kadınla evlisiniz. Bu yasal; ama mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir sevgilisi var. Bu mantıklı; ama ya-sal değil. Ve siz, karınızın sevgilisini, sınıfta bırakmanız gerekirken iyi not verip mezun ediyorsunuz. Bu ise ne mantıklı ne de yasal. 2019

FIKRABardakDelinin biri, bir gün doktoruna gider ve iyileştiğini söyle-yerek serbest bırakılmasını ister. Bunun üzerine doktor:- Sana bir soru soracağım

doğru bilirsen burdan çıkar-sın, der.

Deli:- Peki anlaştık sor sorunu,

der.Doktor:- Sen, 10 katlı bir binanın

tepesine çıksan ben de aşağıda bir bardak su tutsam. Aşağıya atlar mısın, atlamaz mısın?

Deli:- Niye atlayayım ben deli

miyim? der.Doktor, içinden adamın ger-çekten iyileştiğini düşünür. Ve neden? diye sorar.Deli:- Ya bardağı çekersen... diye

cevap verir.2017

On beşinci yüzyılın başlarında, Nurnberg yakınlarında oldukça fakir bir aile yaşardı. On sekiz çocuklu ailenin reisi oldukça mü-tevazı kazancını çocuklarına yetirmek için günde on sekiz saate yakın çalışırdı. Gerek-tiğinde konu komşudan yardım da gelirdi. On sekiz kardeşten ikisi, Albrecht ve Albert, bu umutsuz durumlarına rağmen, kalplerin-de gizliden gizliye bir hayâli büyütürlerdi. Her ikisi de usta bir ressam olmak istiyordu; ama babalarının kendilerini şehirdeki sanat akademisine gönderemeyeceğini gayet iyi biliyorlardı. Günler, geceler süren tartışmalardan sonra iki kardeş ortak bir karar aldılar. Yazı tura at-maya karar verdiler. Yazı turada kaybeden maden ocağında çalışacak, kazandığı ile kazanan kardeşinin sanat akademisindeki masraflarını karşılayacaktı. Sonra da kaza-nan kardeş, dört yıl sonra mezun olduğun-da, ya resimlerini satarak ya da gerekirse madende çalışarak diğer kardeşi okutacak-tı. Bir sabah fısıltılı dualar eşliğinde yazı tura attılar. Yazı turayı Albrecht kazandı ve Nurnberg’deki sanat akademisinin yolunu tuttu. Albert ise maden ocağının yolunu tuttu. Dört yıl boyunca kardeşine para gön-derdi. Albrecht’in karakalem ve yağlıboya resimleri akademide hemen herkeste hay-ranlık uyandırmıştı. Öyle ki daha mezun ol-madan hatırı sayılır paralar kazandı. Genç sanatçı mezun olup köyüne döndü-ğünde, kalabalık ailesi evlerinin veranda-sında yemekteydi. Uzun sohbetlerin ardın-dan, Albrecht ayağa kalktı, kardeşi Albert’in elinden tutup kendisine yaptığı eşsiz iyiliği

anlattı. Albrecht, Albert sayesinde hayalle-rini gerçekleştirmişti. Sonra sözlerini şöyle tamamladı: ‘’Ve şimdi, benim fedakâr kar-deşim Albert, sıra senin. Şimdi Nurnberg’e gidip hayallerini gerçekleştirebilirsin. Mas-raflarını ben karşılayacağım.” Herkesin gözü Albert’e döndü. Albert, ol-dukça solgun yüzünü yıkayan gözyaşlarını gizlemeye gerek görmeden, başını “hayır, hayır!” anlamında sağa sola sallıyordu. Al-bert, sonunda kalktı ve gözyaşlarını sildi. Kardeşlerinin, anne ve babasının yüzlerinde gezdirdi gözlerini. İki elini de sağ yanağına yapıştırıp yumuşak bir ses tonuyla konuş-maya başladı: “Hayır, kardeşim. Nurnberg’e gidemem. Be-nim için artık çok geç. Dört yıllık maden işçi-liği ellerime neler yapmadı ki! Her parmağım en az bir kere ezilip kırıldı. Son zamanlarda, sağ elimde dayanılmaz romatizma ağrıları da başladı. Bir bardağı bile zor tutuyorum. Nasıl olur da karakalem, yağlıboya çalışırım ki? Parmaklarım fırça tutacak inceliği çoktan kaybetti. Hayır, kardeşim, hayır... Benim için artık çok geç.” Bu buruk konuşmanın üzerinden 450 yıldan uzun bir süre geçti. Bugüne kadar Alb-recht Durer’in yüzlerce portresinin yanı sıra karakalem, suluboya, yağlıboya resimleri dünyanın sayılı mü-zelerinin duvarlarını süsledi. Fakat bunlar içinde hiçbiri Albrecht

Durer’in o günkü yemekten sonra yaptığı karakalem çalışması kadar ünlü olmadı. Bugün yeryüzünde birçok çalışma masa-sının üzerini süsleyen, birçok duvarda asılı duran bu resim Durer’le eşleştirildi; hatta Durer’den daha çok bilinir oldu. Albrecht Durer, kardeşi Albert’in kendisi için gösterdiği feragati resmetmeye niyetlendi. Kardeşinin maden ocağında çalışmaktan eğri büğrü olmuş parmaklarını ve kırış kırış avuçlarını bütün detaylarıyla çizdi. Resimde Albert’in ince parmakları göğe doğru yönel-mişti. Avuçların içi sanki gökten bir yağmur bekliyormuşçasına açıktı. Durer, bu çalış-masına basitçe “Eller” adını verdi. Fakat insanlar, böylesine açık avuçlara ve göğe yönelmiş parmaklara her kalbin içini ısıtan bir sırrı doldurdular. Bozuk para yere düştüğünde, Albrecht’in sanatçı olma duası, Albert’in de bir sanat-çının en ünlü eserine model olma duası ka-bul edilmişti. Durer’in “Eller”i, böylece, “Dua Eden Eller” olarak anıldı. 2050

Karıkoca birlikte tatile çıkarlar. Gittikleri yerde kamp kurarlar. Tatillerinin ikinci günü, akşam güzel bir ye-mek yiyip uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra kadın uyanır ve kocasını uyandırır. Adam uyku sersemidir; güzel bir rüyadan uyandırıldığı için de biraz kızgındır: ‘’Ne oldu? Ne istiyorsun?’’ diye sorar:‘’Yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle.’’ Adam, gökyüzüne bakar ve cevap verir: ‘’Bunun için mi uyandırdın beni? Baktım işte. Bir sürü yıldız, ışıl ışıl parlayan milyonlarca yıldız.’’ Karısı tekrar sorar: ‘’Peki bu neyi gösteriyor?’’ Artık iyice uykusu kaçan adam biraz düşünür ve cevap verir: ‘’Teolojik olarak, Allah’ın kudretini ve kendi acizliğimizi görüyorum. Felsefi olarak, evrenin sonsuzluğunu ve onun karşısındaki önemsizliğimizi görüyorum. Astronomik olarak; galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin varlığını görüyorum. Yıldızların konumuna bakarak saatin 3 oldu-ğunu görüyorum. Meteorolojik olarak da bugün havanın çok güzel olduğunu görüyorum. Niye sordun bunu bana? Sana neyi gösteri-yor? -Necati, çadırımızı çalmışlar!... 2051

SUDOKU

KOLA

YZO

R

İki sudoku bulmacamızdaki her satır, her sütun ve 3x3’lük her kutuya, 1’den 9’a kadar rakamlar yerleşti-rilecektir. Her satır, her sütun ve 3x3’lük kutu bölümlerinde 1’den 9’a kadar sayılar bir kez kullanılacaktır.

3 9 2

8

4

2 6

3 2

7

5

1

9 4 3

5

8

9

1 6

5 7

2

9

8 5 1

5

7

1 8

2

6

2

3

9 6

6

8 4

7

3 4

5

8

1 5

6

4

9

2

11.2010SUDOKU VE BULMACA ÇÖZÜMLERİ

ANAHTAR KELİME: İYİ BAYRAMLARGEÇEN AYIN

Çengel Bulmacanın çözümünü adresimize yollayarak şansınızı deneyin, Sisus Otel Çeşme’de tatil kazanın! Katılma Adresi: Pusula Gazetesi, Bulmaca köşesi, Bernstr. 88, 8953 Dietikon

GÜLELİM - DÜŞÜNELİM

Cengel bulmacamızı çözen bir okurumuza 2 kişilik Sisus Otel Çeşme`de tatil hediye ediyoruz. *

* Ta

tile

Uca

k bi

letle

ri da

hil d

eğild

ir. Y

ükse

k se

zon

haric

inde

geç

erlid

ir.

‘’Dua Eden Eller’’ Bilgi Küpü Koca!

Page 46: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

46

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Aralık/Dezember 2010 - www.pusulaswiss.ch

Aralık/Dezember 2010 www.pusulaswiss.ch

ANAH

TAR K

ELİME

Akde

niz

anem

isi

Tavır

,da

vran

ış

Soy

Üstte

kiak

tris

Papa

ğan

Koç b

urcu

Bir b

ağlaç

Vilay

et

Serv

i ağa

�et

, nam

us

Habe

rci

Jimna

stik

ayak

kabı

Geçit

,de

rben

t

Yasa

klam

a

Bir s

oru

takıs

ı

Osm

anlıla

r-da

gec

e be

kçisi

Beya

z

Kaya

k

Kız e

vlat

Pozit

ifele

ktro

t

Yazım

Üvey

olm

ayan

Avru

pa'da

bi

r ülke

Göz r

engi

Altta

kişa

rkıcı

Göm

ü

Keke

meli

k

Adak

Yat li

man

ı

Ülke

mizi

nsim

gesi

Güç,

kudr

et

Sena

ryo

tasla

ğı

Satra

nçta

bi

r taş

Küçü

km

ağar

a

Göky

üzü

Ticar

eteş

yası

Deni

z yeli

Fıtır

sada

kası

Som

ali'ni

npl

akas

ı

Yer f

ıstığ

ı

Uzay

Yard

ım

Rom

a'nın

eski

adı

Eski

bir

Türk

sazı

Hoşlu

k,gü

zellik

Kilo

ampe

r(kı

sa)

Anah

tar

Katra

nlı

düzg

ün yo

l

Küçü

k lim

on

Ünlü

Osm

anlı

tarih

yaza

Sert,

katı

İnce

yapı

Bisik

letay

aklığ

ı

Güre

şte

bir o

yun

Mes

afe

Pam

uk ve

yaip

ek si

cim

Sebz

e �de

si

Yum

uşak

deri

Bilim

sel

nite

liği o

lan

Sody

umun

simge

si

Avuç

içi

Sağı

r(y

öres

el)

Kızıl

tüylü

bi

r kuş

Bask

etbo

lka

lesi

Özer

klik

Emay

laka

plan

mış

Anlat

ım

Kopç

a

Mad

enpa

rlaklı

ğınd

aku

maş

Hitit

Eli aç

ık,cö

mer

t

Kısa

çizm

e

İstem

siz ka

sha

reke

ti

Eş, z

evce

Kâtib

iadil

Kem

ikler

inyu

varla

k ucu

Çöke

lek

Arıtı

mev

i

Süs v

egö

steriş

Topr

akta

n çı-

kıp bü

yüye

n

Anta

lya'nı

nbi

r ilçe

si

Sigar

adak

isa

ğlığ

a za-

rarlı

mad

de

Orm

an ağ

acı

Kur'a

n'da s

ure

Topr

akM

ahsu

lleri

O�si

(kısa

)

Geni

şlik

Bir t

ür ya

rışte

knes

i

Hasır

otu

Taku

nya

Rom

anya

'nın

plak

a işa

reti

Fakü

lteba

şkan

ı

İstif e

dilm

işm

al

Lokm

anru

hu

Tem

bih

sözü

Cenn

etba

hçes

i

Parç

a

En ka

lıner

kek s

esi

Açıkl

ama

Arap

çada

“ben

Jene

ratö

r,ür

eteç

Bir n

ota

Lenf

düğ

ümü

iltih

abı

Yank

ı

Tütü

n se

rgisi

Süzg

eç,

kevg

ir

Dolaş

ma,

devir

Safra

Muk

avele

Bir n

ota

Basit

şeke

rlerin

gene

l adı

Volta

mpe

r(kı

sa)

Tant

alın

simge

si

Küçü

kak

arsu

Kend

ini

beğe

nmiş

(alay

lı)

Yayım

Bebe

klerd

ega

z gid

erici

bitk

i

Başk

asını

n za-

rarını

ödem

e

Hızlı

keşif

gem

isi

Köylü

iş ya

r-dı

mlaş

mas

ı

Yöne

tici

At ü

retil

ençif

tlik

Su

Sıtm

a ilâc

ı

Titan

ınsim

gesi

Bir s

oru

sözü

Oksij

enin

simge

si

Yeşil

aban

oz

Anlam

lıişa

ret

Volta

mpe

r(kı

sa)

Hayv

anyiy

eceğ

i

Kolay

karşı

Örne

k, ka

lıp

Aynı

biçi

mde

,sü

rekli

Bir r

enk

Kalsi

yum

unsim

gesi

Kur'a

n'ın

6. su

resi

Men

teşe

İşçi

1

1 2

2

3

3

4

4

5

5

6

6

7

7

8

8

9

9

10

1011

11

12

12

13

13

Çen

gel B

ulm

aca

BULMACA

mtuya.com

Page 47: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- A

ralık

/Dez

embe

r 201

0 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Page 48: Nr37 - 12.2010 - Pusula Gazetesi