Upload
others
View
13
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ
GİRİŞ
İnsan kaynakları yönetiminin temel amacı insan gücünü etkin, verimli ve insanın
mutluluğunu sağlayacak biçimde değerlendirmektir denilebilir. Günümüzde insan
kaynaklarına sermaye ve doğal faktörlerden daha çok önem verildiği bilinen bir
gerçektir. Buna göre İnsan kaynakları, işletmelerin en değerli varlığıdır denilebilir. Açık
sistem anlayışı çerçevesinde bakıldığında, işletme girdileri arasında yer alan ilk madde
ve malzeme, makine ve teçhizat, enerji vb. faktörler ancak insan kaynaklarının becerisine
dayanarak önem kazanır ve işlerin akışında önemli biçimlendirici olarak rol oynar.
Günümüzde ve gelecekte işletmelerin başarıları büyük oranda insan kaynaklarına
yapacakları yatırım ve insan kaynaklarının çalışma koşullarını olabildiğince onların isteklerini
karşılayacak şekilde oluşturabilmeleri ile doğru orantılıdır denilebilir. Bunları
gerçekleştiremeyen işletmelerin uzun vadede hedeflerini gerçekleştirerek başarılı
olabileceklerini söylemek oldukça zordur. Çalışanların (iş görenlerin) severek ve isteyerek iş
yeri kurallarına uymaları sonucu elde edilecek yüksek motivasyon ile istenen başarının
yakalanmasını hedefleyen insan kaynakları yönetimi, başarının vazgeçilmez ve ön sıralarda
yer alan temel unsurdur denilebilir.
1. İNSAN KAYNAKLARI KAVRAMI ve ÖNEMİ
1.1. İnsan Kaynakları Yönetiminin Tanımı
İnsan Kaynakları; görevleri ne olursa olsun örgüt faaliyetlerinde yer alan bütün
insanları ifade eder.
İşletmede çalışan insanlar yaptıkları işin niteliğine bakmaksızın personel kavramı
ile ifade edilirler
Personel örgütte yerine getirdikleri görevler açısından 4 grupta incelenir;
Yönetici Personel :Örgütte yer alan üst, orta ve alt düzey yöneticileri içerir.
Büro Personeli :Yöneticiler dışında kalan ve büro hizmetlerinde görev yapan
personeldir.
Teknik Personel :Yöneticiler dışında kalan ve teknik işlerde görev alan
mühendis, teknisyen ve ustabaşılardan oluşmaktadır.Genel olarak üretim
faaliyetleriyle ilgilidir.
İşçiler :Fiziki gücünü, üretimde harcayan personeldir. Direkt olarak
üretimde çalışan ve bunlara yardım eden, endirekt olarak üretime katılan
işçiler olarak ikiye ayrılmaktadır.
Örgütlerde insan kaynakları işlevinden söz edildiğinde örgüt içinde görev yapan
birey ile ilgili her türlü problemin çözümüne yönelik uygulamalar söz konusudur.
Bunlar, genel olarak işlerin analiz edilmesi, işe alınması ve yerleştirilmesi,
ücretlendirilmesi, endüstriyel ilişkiler, eğitim ve geliştirme çabaları, adalet ve
hakkaniyetin sağlanması gibi problemlerdir.
İşletmelerin artan rekabet ortamında başarıyı hedeflemeleri açısından "insan"
faktörünün gözden kaçırılmaması düşüncesi çalışma hayatında özellikle son yıllarda kabul
görmüş ve bu düşünce işletmelerin misyon ve vizyon gibi temel örgüt kültürü unsurlarında
yer almıştır. İnsanın, psiko-sosyal bir varlık olması (bireyin duygu ve düşünceleri ile bir bütün
olması dikkate alınırsa) üretim faktörleri içinde doğal olarak farklı bir yere ve öneme sahip
olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Bu düşünce doğrultusunda örgütlerdeki insan kaynağının
yönetimi de ayrı bir önem arz etmektedir. Örgütsel gelişmelere paralel olarak gelinen
aşamada, İnsan Kaynakları Yönetimi konusunun daha geniş bir şekilde analiz edilmesini ve
işletmelerde çalışan insan kaynağına daha fazla yatırım yapılmasını gerekli kılan politikaların
benimsenmesini desteklemektedir. Bu noktada İnsan Kaynakları Yönetimi kavramına ilişkin
bir çok tanıma rastlanmaktadır. Bunlar:
· İnsan Kaynakları Yönetimi; "İşletmelerin hedeflerine ulaşabilmeleri için gerekli olan
işlevleri gerçekleştirecek yeterli sayıda vasıflı elemanın işe alınması, eğitilmesi, geliştirilmesi,
motive edilmesi ve değerlendirilmesi işlemidir"
· İnsan Kaynakları Yönetimi, "Organizasyon ve çalışanlar arasındaki ilişkileri etkileyen tüm
yönetim karar ve hareketleridir".
.İnsan Kaynakları Yönetimi, “örgütte rekabetçi üstünlükler sağlamak amacıyla gerekli insan
kaynağının sağlanması istihdamı ve geliştirilmesi ile ilgili politika
oluşturma,planlama,örgütleme,yönlendirme ve denetleme faaliyetlerini içeren bir disiplin”
olarak tanımlanabilir.
Genel anlamda İnsan Kaynakları Yönetimi’nin, insana odaklanmış, çalışanların ilişkilerini
yönetsel bir yapı içinde ele alan, kurum kültürüne uygun çalışan politikalarını geliştiren ve bu
yönüyle kurum yönetiminde kilit işlev görevi gören bir fonksiyona sahip bulunduğu
söylenebilir.
Bu tanımlar ışığında İnsan Kaynakları Yönetimi, insan faktörünün işletme hedefleri
doğrultusunda en iyi şekilde yönetilmesi, geliştirilmesi ve motive edilmesi şeklinde ifade
edilebilir.
1.2. İnsan Kaynakları Yönetimine Geçişi Hızlandıran Unsurlar
Tarihsel gelişim süreci incelenen insan kaynakları yönetimi, yönetsel anlamda bir gelişmenin
sonucu olmuştur. Ancak bu faktöre ek olarak insan kaynakları yönetimi yaklaşımına geçişi
hızlandıran çok sayıda faktör bulunmaktadır. Bu faktörler arasında küreselleşme ve rekabet,
işgücünün yapısal değişimi, yönetim ve üretim modellerindeki değişimler sayılabilir. İnsan
Kaynakları Yönetimi'ne geçişi hızlandıran nedenleri bir diğer bakış açısına göre yine 4
başlık altında incelemek mümkündür;
1. İşgücü ile ilgili maliyetlerdeki değişimler (Teknoloji, otomasyon gibi gelişmeler
işgücüne olan ihtiyacın düşmesine yol açmıştır),
2. Verimliliğin önem kazanması (Tatmin düzeyi düşük, başarı güdüsü düşük bir işgücü
verimli olması beklenemez),
3. Değişimler (Yönetim ve Üretim),
4. İşgücünün olumsuzluk etkileyen diğer faktörler (Verimsizlik, Yabancılaşma,
Tatminsizlik gibi kavramlara çözüm aranması).
1.3. Personel Yönetimi'nden İnsan Kaynakları Yönetimine
Personel Yönetimi, işletmelerde işe alma, işten çıkarma ve personel kayıtlarının tutulması gibi
işlemleri ifade etmekteydi. Bu şekliyle personel yönetimi, az sayıda işlevi kapsamakla
birlikte; örgütlerde stratejik bir role de sahip değildi. Daha çok personel işlevlerini yerine
getirmekte, örgütsel kararlarda herhangi bir görev üstlenmemekteydi. 1970'lerin sonları ve
1980'lerin başlarında insan kaynakları yönetimi kavramının ifadelendirilmesi içeriğinin
belirsizliği nedeniyle oldukça zor olmuştur. İnsan Kaynakları Yönetimi kavramı, önceleri yeni
bir anlam katılmadan sadece personel yönetimi kavramının yerine kullanılmıştır.
Çalışanlar hakkında kayıt tutma faaliyeti olarak görülüp personelin ücreti, yan
ödemeleri, sigorta kesenekleri, izinler, raporlu olduğu gün sayısı, işe devamsızlık ve geç
kalma gibi konularda kayıt tutmadan öteye gitmeyen Personel Yönetimi, günün şartlarına ve
değişimine ayak uydurmada yetersiz kalmıştır. Dolayısıyla işgücünün yapısal değişimine de
hizmet verebilecek yeni personel politikalarının oluşturulması gerekliliği ortaya çıkmıştır.
İşletmelerin çevrelerinde ve içlerinde meydana gelen bu değişiklikler, çalışanların yönetimim
ile ilgili sorunlarda geleneksel personel yönetimi kavramlarının yetersiz kalması ve insan
kaynakları adı altında yeni bir dizi kavramların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Yapılan araştırmalar sonucunda insan faktörünün işletmelerde özellikle verimlilik
konusunda öneminin anlaşılması ve bu konunun gelişmesi personel yönetimi disiplinini insan
kaynağı disiplinine dönüştürmüştür.
Tablo-1 İnsan Kaynakları Yönetimi ve Personel Yönetimi Arasındaki Farklar
Konular Personel Yönetimi İnsan Kaynakları YönetimiÇalışanlarla İlişkiler Muhalefetçi Geliştirici ve İşbirliği içindeOryantasyon Zaman zaman tepkisel İş odaklıOrganizasyon Ayrı bir fonksiyon Birleşik bir fonksiyonMüşteri Yönetim Yönetim ve çalışanlarDeğerler Emir-eşlik uyumu Müşteri ve problem odaklıUzmanların Rolü Düzenleyici ve kayıt tutucu Problemleri anlayıp uygun çözüm üretenGenel Çıktı Bölümsel düşünce ve hareket Farklı düzeydeki insan kaynaklarını
işletmenin gereksinimlarıyla birleştirme
Kaynak: Serpil Aytaç, İnsan Kaynakları Yönetimi'nde Kariyer Anlayışı ve Bir Uygulama, Yayınlanmamış Doçentlik Tezi, 1996, s.11.
Her ne kadar her iki kavram birbirinin yerine kullanılmakta olsa da aralarında önemli
derecede farkların bulunduğu görülmektedir.
2. İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ İŞLEVLERİ
Örgütlerde insan kaynakları yöneticisinin yerine getirdiği beş ana işlev ve faaliyet
vardır. Bunlar bir bakıma birbirini izleyen ve tamamlayan adımlar olarak gösterilebilir. Bu
işlevler;
1-İnsan kaynakları ihtiyaçlarının planlanması
Bu işleve ilişkin faaliyetler;
- Örgütün kısa ve uzun dönemli insan kaynağı ihtiyaçlarını tahmini ve planlanmasını
- Gerek bireyin gerekse örgütün ihtiyaçlarına cevap verecek biçimde işlerin içerdiği yetki ve
sorumluluklarla, bunları başarmada gerekli bilgi, beceri ve yetenekleri saptamak için iş
analizlerinin yapılmasını kapsar. Bu tür faaliyetler diğer personel faaliyetlerini etkili bir
biçimde yerine getirilmesinin temelini oluşturur.
2-Personel sağlama ve seçme
Örgütün insan kaynakları belirlendikten sonra bunların uygun kişilerce doldurulması
gerekir. Bu amaçla işe başvuracak adayların sağlanması ve bu adaylar arasından en uygun
olanlarının seçimi gerekir. Bu süreç örgütün dışındaki adaylara yönelik olabileceği gibi örgüt
içindeki adaylara da yöneliktir.
3-Personel değerlendirilmesi ve ücretlendirilmesi
Personel işe yerleştirildikten sonra personelin işini ne kadar iyi yaptığını belirlemek ve
buna uygun ödül yapısını oluşturmak gereklidir. İyi çalışmama durumunda bunun nedenlerini
bulmak ve ödül yapısını buna uyarlamak, eğitim ihtiyacını belirlemek ve gerekiyorsa
güdüleme araçlarından yararlanma yoluna gidilir. Bu nedenle bu aşamada ilk olarak yapılacak
faaliyetler
Personel davranışını değerlendirme
Bu davranışı analiz ederek güdülemeyi kapsar
4-Personeli ve iş ortamını geliştirme
Personel yönetiminin bu tür işlevleri
Çalışanların yetenek ve başarılarını artırmaya yönelik eğitim ve geliştirme
programlarını belirleme ve uygulama
Çalışanların emniyet ve sağlıklarını en üst düzeyde tutacak fiziksel iş çevresini
geliştirme
İş yaşamının niteliği ve üretim geliştirme programları, yönünden iş çevresini
geliştirme faaliyetlerinden oluşmaktadır.
5-Etkili iş ilişkileri ortamı yaratma ve sürdürme
Örgüt ihtiyacı olan personeli bulduktan sonra, onların hakkını vermeli ve örgütte
kalmaları için gerekli koşulları yaratmalıdır.
Bunun için de çalışanlarıyla etkili iş ilişkileri ortamı yaratmak ve sürdürmek zorundadır. Bu
anlamda
Personele hakları tanınmalı ve saygı gösterilmeli
Onların örgütlenme nedenleri ve biçimi kabul edilmeli
Toplu pazarlık ve personel uyuşmazlıklarını gidermelidir
3. İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNDE İLKELER
İlke büyük ölçüde gerekliliği kabul edilen genelleştirme demektir. Hangi bilim
alanında olursa olsun bir bilim adamını ana amacı o bilimde ilkeler geliştirmektir. İlkelerin
çeşitli yararları vardır. Her şeyden önce yöneticiye daha kesin kararlar vermede yardımcı olur.
İkinci olarak ilkeler zaman kaybını önler. Son olarak ilkeler bilgilerin kuşaktan kuşağa
geçmesine yardımcı olur.
Yönetim biliminde ve dolayısıyla personel yönetiminde bilim adamları ve
uygulamacılar ilke geliştirebileceği konusunda tam bir uyum içinde değillerdir. Gerçi fiziksel
bilimlerdeki gibi kesin ve geçerli ilkeleri sosyal bilimlerde geliştirmek olası değildir; ancak
yönetim alanında kabul gören ve uygulanan ilkelerden söz edilebilir. Bu ilkelere uygun
davranışlar genellikle olumlu sonuçlar vermiştir. Ancak unutulmaması gereken nokta bu
ilkelerin toplumsal deneyimlerin ürünü olduğudur. Yönetim konusunda deneyimler
toplumdan topluma değişeceğinden, ilkeler içinde bulundukları toplumun etkisiyle biçim
kazanırlar.
Çoğulcu demokrasinin uygulandığı ülkelerde bazı ufak tefek farklılıklara karşı genel
kabul görmüş ilkelerin geliştirildiği söylenebilir. Bu ilkeler şunlardır;
Liyakat ya da Yeterlilik İlkesi
Eşitlik İlkesi
Kariyer ilkesi
Güvence ilkesi
Yansızlık ilkesi
Halef yetişme ilkesi
Yönetim geliştirme ilkesi
4. İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ ÇEVRESİ
4.1. İNSAN KAYNAKLARIYÖNETİMİNİ ETKİLEYEN ETMENLER
İKY’nin işlev ve görevlerini gerçekleştirmesinde dikkate alınması gereken bir çok
çevresel etmen bulunmaktadır. Bu etmenlerin çoğu birbirleriyle ilişkili ve bağımlıdırlar. Bu
etmenleri iki grupta toplamak mümkündür iç ve dış çevre etmenleri.
A-Dış Etmenler
1-Yasalar Ve Diğer Mevzuatlar; devletin çıkardığı çeşitli mevzuatlar personel
politikalarını tümüyle etkilemektedir. Her ne kadar personel yöneticisinin yapıp
yapamayacağı eylemleri belirten çok sayıda yasal mevzuat bulunmakla birlikte yöneticiler bu
gibi yasal konulara neleri yapabileceklerini gösteren yöntemler olarak bakmak yerine yetki
alanlarını belirleyen sınırlayıcılar olarak görmektedirler. Bununla birlikte personel
yöneticisinin uygulamalarında geniş esneklik alanları vardır. Personel yöneticisini etkileyen
yasal kuralların bazıları şunlardır:
İş kanunları
Tüzük,kararname ve yönetmelikler
Temel haklar ve insan hakları
Toplu iş sözleşmeleri
İki ve çok taraflı uluslar arası antlaşmalar ve uluslar arası çalışma sözleşmeleri
2- İşgücü; iş gücü piyasasındaki kişilerin sayısı ve özellikleri bir değer dış
etmendir.bir örgütün personel gereklerini karşılama yeteneği büyük ölçüde kendine yararlı
kişileri sağlayabilmesine bağladır iş gücü sayısı yada bunların yaş cinsiyet ve eğitim
yönünden özellikleri kamu ve özel kesim örgütlerini çok Yakında ilgilendirmektedir
3- Halk (toplumsal çevre); genel olarak İKY üzerinde büyük etkileri vardır. Özellikle
özel kesim örgütlerinde halkın işletme faaliyetlerini artık sorgusuz-sualsiz benimsemelerini
kabul etmek mümkün değildir. Son yıllarda çevre bilincinin büyük ölçüde gelişmesi sonucu
halk gerek eylemleri gerekse oylarıyla sesleri duyurmaya başlamışlar ve bu konuda bir çok
yasanın çıkmasına neden olduğu gibi bazı girişimcilerinde geri adım atmasında başarılı
olmuştur.
Son yıllarda gittikçe artan bir biçimde önem kazanan toplumsal sorumluluk kavramı örgütün
vereceği kararların toplumun ilgi ve ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğunun bir sonucu olarak
ortaya çıkmıştır. Elbette işletmelerin yaşamlarını devam ettirebilmesi için kar etme
kavramının temel amaç olması kaçınılmazdır ancak diğer yandan bir işletme toplumun
ihtiyaçlarını karşılamada başarısız oluyorsa uzun donemde varlığını sürdürmesi mümkün
olmayacaktır. Özel kesimin toplumsal sorumluluk alanları arasında şunları sıralayabiliriz.
Irk, renk, cinsiyet ve yaş ayrımı olmaksızın eşit iş ve eğitim imkanları sağlamak.
Tüm toplum bireylerine yeterli miktarda iş ve kariyer yaratmak
Fakirlikle savaşmak
Nitelikli sağlık hizmetleri sunmak
Çevreyi korumak
Çalışanların iş yaşamlarının niteliğini sürdürmek
Bu sayılanlar tüm örgütlerin sorumluluğundadır ama İKY’yi ne derecede ilgilendirdikleri de
ortadadır.
4-Sendikalar; işverene eşit koşullarda pazarlık gücü oluşturabilmek amacıyla ortaya
çıkmıştır. Gerek işletmelerin gerekse işçi çalıştıran kamu örgütlerin dış çevrelerini
oluşturulur, çünkü örgütle ilişkileri üçüncü kişi niteliğindedir. Personel hak ve ayrıcalıklarının
en temel temsilcileri olduklarından İKY’yi en fazla etkileyen grup sendikalardır.
5-Pay Sahipleri; bir işletmenin karından pay alanlar yanı hissedarlar örgütün
etkinliğiyle çok yakından ilgilidirler.Gerçi işletmeleri yöneten profesyonel yöneticilerdir ama
bu yöneticilerin pay sahiplerinin ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmaları kaçınılmazdır.
6-Müşteriler; bir örgütün dış çevresini oluşturan en önemli gruplardan biride o
örgütün sunduğu mal ve hizmetlere yararlanan müşterilerdir. Örgüt için ürettiği mal veya
hizmetin satışı örgütün yaşamını devam ettirmesi için çok önemlidir. Bu nedenle hizmet ettiği
pazarı oluşturan müşterilerin eleştirilerine neden olacak personel politikalarından uzak
durmak zorundadır.
7- Teknoloji; örgütsel karar vermeyi etkileyen en önemli etmenlerden birisi hızlı
değişimler bilgisayar kullanımı ve otomasyonun artması hemen hemen bütün örgütlerin
işleyişini etkilemiş ve değiştirmiştir. Yeni teknolojinin gereklerini karşılamak için yeni
beceriler gerekmektedir. Bu becerilere sahip kişileri hemen bulmak zordur.
8- Ekonomi; personel faaliyetleri içinde bulundukları ekonomik durumdan da büyük
ölçüde etkilenirler. Faiz hadleri, enflasyon, parasal politikalar hatta sermaye piyasasının
örgütün personel faaliyetleri üzerine büyük bir etkisi vardır. Bu nedenle İK yöneticilerinin
ekonomik faaliyet tahminlerinin kesinliği tartışılmalıdır ancak İK yöneticileri gayrı safi milli
hasıla, rekabet, işsizlik düzeyi ve üretkenlik gibi geleceğe yönelik ekonomik göstergeleri
yakından izlemelidirler.
B-İç Çevre
1-Örgütün Görevi ve Amaçları; Bir örgütün görevi ve amaçları örgütün var oluş
nedenidir. İki örgütü ele alalım bunlardan birincisinin amacı içinde bulunduğu endüstride
önder olmak olsun buna karşılık ikinci örgüt daha tutucu bir büyümeyi amaçlasın.İlk örgüt
amaçları gerçekleştirebilmek için yeni fikirleri destekleyen yaratıcı bir çevreye ihtiyaç duyar
ve yüksek becerili personelin sağlanması işe alınması ve bunların sürekli eğitilmesiyle bunu
gerçekleştirir.
2-Politikalar; Genel kurallar ve politikalar yöneticiye karar vermedi ışık tutar.
Yönetim amaçlarının başarılması için örgütün her işlevsel alanında politikalar belirler. İK
yöneticisinin faaliyetlerini etkileyebilecek bazı politikaları şunlardır;
Personele emir ve güvenli bir iş ortamı sağlamak
Personelin yeteneklerinden en üst derecede yararlanabilmek için teşvik etmek
Kalite ve miktar yönünden yüksek derecede iş başarısını sağlayacak ücret ve diğer
yararlar sistemi geliştirmek
Piyasadaki mevcut iş gücünden yararlanmada eşit istihdam imkanı tanımak
Boş kadroların öncelikle iç kaynaklarından doldurmak
Bu tür personel politikaları yöneticin günlük faaliyetlerine ışık tutar. Ancak uygulamada taktir
hakkı yine yöneticinindir.
3-Örgütsel İklim ; Örgütsel iklim bir örgütün psikolojik çevresi demektir.Örgütlerin
iklimi çeşitlidir.Kapalı ve tehtit edici iklimin egemen olduğu örgütlerde kararlar üst
makamlarca alınır ve bu durum astlarda güven duygusunun yok olmasına neden olur.Örgütte
sır hakim olduğundan çalışanların yaratıcı olmaları sorun çözme faaliyetlerine katılmaları
yönünden güdüleme eksikliği vardır. Açık ve demokratik bir iklimde ise kararlar alt
kademelerle birlikte alındığından güven duygusu gelişmiştir. Açık bir iletişim sistemi vardır,
bu da sorun çözme ve yaratıcılık yönünden güdüleyici olmaktadır. Bu tür bir iklimin örgütün
iş başarısı üzerinde de önemli etkisi vardır.Bu tür uygulamalar İK yöneticisinin faaliyetlerini
çok yakından ilgilendirmektedir.
4-İş Yaşamının Kalitesi; Son yıllarda insan kaynakları yönetimince büyük önem
kazanan bir kavram iş yaşamının kalitesidir. Görevlerde çeşitlilik ve bağımsızlık sağlayacak
biçimde yeniden düzenlemek, personele gelişme ve yenili yönünden daha fazla imkan
sağlamak, kararlara katılma iş gurubu etkileşimlerini geliştirmek, gözetimi azaltarak kendi
kendilerini yönetmeye ağırlık vermek ve genişletmek personel-yönetim iş birliğini teşvik
etmek iş yaşamının kalitesini arttırma örnekleridir.
5. İNSAN KAYNAKLARI PLANLAMASI
5.1. Personel Planlamasının Tanım ve Önemi
İK planlaması örgütün mevcut ve gelecekteki amaçları verimli bir biçimde
gerçekleştirmesi için uygun yer ve zaman da uygun sayıda ve nitelikte personel elde etmesi
için girişilen bilinçli bir faaliyettir.Personel planlamasının örgüte sağlayacağı temel yararlar
şunlardır.
Bir örgütün ihtiyaç duyduğu yetenekli insanın gücünün kalite ve miktar yönünden
sağlamak ve personeli örgütte tutabilmek
Örgütte görevli personelde en verimli şekilde yararlanmak
Örgütte zamanla değişen teknolojik düzeye göre oluşan insan gücü fazlalılığının
örgüte vereceği zararı tahmin ederek gerekli önlemleri önceden alabilmek
Yapılan yatırımların karlılığı göz önünde tutularak personel maliyetlilerinin normal
düzeyi aşmasını denetlemek
Etkili personel planlamasıyla yönetimin denetime ilişkin iş yükünü azaltmak
5.2. İnsan Kaynakları Planlamasının Nedenleri
Eskiden ihtiyaç duyulduğu zaman personel elde edilebileceği varsayılmış bu nedenle
örgütler personel planlaması ile yoğun bir biçimde ilgilenmemişlerdir. Kuşkusuz bu yaklaşım
küçük, karmaşık bir çevrede yer almayan, yüksek beceri gerektirmeyin işlerlerin olduğu
örgütler için geçerli olabilir. Ancak büyük, karmaşık beceri gerektiren değişken ve rekabetin
yoğun olduğu bir ortamdaki orta ve büyük organizasyonların biçimsel bir personel
planlamasına yönelten etkenler şunlardır.
1.Gelecekteki personel ihtiyaçları; Personel planlaması örgütün gelecekte duyacağı
personel ihtiyacını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
2.Değişimi gerçekleştirmek; Personel planlaması örgütün değişebilen pazar rekabet
teknoloji gibi çevresel değişimlere uyum göstermesini kolaylaştırır bu tür değişimler işlerin
içerik beceri düzeyini ve gerekli personel sayısını etkilemektedir.
3.Personel yüksek bilgi ve beceriye sahip personel; Bu tür personelin sayısı genellikle
sınırlıdır. Bütün personelin bulunması ve geliştirilmesi oldukça uzun zaman alır.
4.Stratejik planlama : çağdaş örgütler stratejik planlama ile ilgilenirler personel
planlamasında stratejik planlamanın bir parçasıdır.
5.Personel planlamasının temel oluşu : Personel planlaması personel sağlama seçme
transfer gibi başlıca personel yönetimi işlevlerinin tasarlanması ve yerine getirilmesini için
gerekli bilgileri sağlar.
5.3. Planlamanın Çevresi
Personel planlaması somut temellere dayanmalıdır. Örgütün amaçları stratetejileri ve
koşulları personel ihtiyacının belirlenmesinde önemli rol oynarlar. Bu etmenlerde kuşkusuz
örgütün sosyal ekonomik teknolojik ve yasal çevresinden etkilenir.
Personel planlamasında dikkate alınması gereken etmenler şunlardır.
1-Demokratik değişlimler
-Nüfus
-İş gücü artışı
-Kadınlar işgücüne katılması
-Yüksek bilgi düzeyi
2-Ekonomik değişmeler
3-Teknolojik gelişmeler
4-Yasal değişiklikler
5-İş ve kariyerle ilişki tutumların değişmesi
5.4. Planlama Türleri
Personel planlaması zaman bolumu ile iki grupta toplanabilir. Kısa dönemli planlama
ve uzun dönemli planlama. Hangi planlama türünü kullanılacağı ise örgütün amaçları ve
görev yapısına gore değişmektedir.
Kısa vadeli planlama: kısa vadeli planlar örgütü türüne Gore ihtiyaç duyulan insan
gücünün 3 aylık 6 aylık 1 yıllık ve 2 yıllık donemle de tahmine dayanır.
Uzun dönemli insan gücü planlaması : Bu tur planlama örgütü insan gücü ihtiyacını beş
yıllık surelerle önceden tahminlerle dayanır. İki veya on yıllık bir zaman dilimini içeriri ve bu
planlar her yıl gözden geçirilerek düzeltme ve yeni düzenlemelere tabi tutulur..
5.5. Planlamada Olumsuz Faktörler
İnsan gücü planlaması karmaşık bir süreçtir ve her zaman doğru güvenilir sonuçlar
vermeye bilir bunun nedenleri şunlardır.
1. Planların başarı şansı yoneticlerin planın gereğine inanmalarına bağlıdır şayet plana
karşı olanlar varsa bunların ikna edilmesi gerekir
2. Eğer insan gücü planlaması personel rejimine yeni bir yapı ve davranış getiriyorsa
kendi beceri ve statülerini ters gelebileceği endişesiyle personel değişimine
direnebilirler.
3. Sosyal ve ekonomik tahminler her zaman doğru sonuçlar vermeye bilir.
4. Planlama için en az beş yılı içeren personel bilgi kayıtlarına ihtiyaç vardır
5. Uzun vadeli planlar orgut için yararlı olabilecek personelin işe alınması ve iş başı
eğitimin programlarını içerir ancak programlar maddi imkansızlıklar nedeniyle
uygulamaya konmayabilir.
Tüm bu olumsuz faktörlere rağmen örgütler yaşamlarını sürdürebilmek için planlamanın
gereğine inanıp onu uygulamak zorundadırlar en tutarsız plan bile plansızlıktan iyidir.
5.6. Örgütte Personel Fazlalığı
Personel planlamasıyla yalnız ve gelecekte istihdam edilecek personel sayısı
kararlaştırılamaz personel planlaması ile gerçek personel ihtiyacı belirlendikten sonra mevcut
personel envanteri incelenir ve planlama sonuçları ile gerçek durum karşılaştırılır bazı
durumlarda ihtiyaçtan fazla personelin istihdam edildiği görünebilir bu durum kuşkusuz
personel giderlerini arttırıcı rol oynadığı için personel fazlalığını eritmek gerekir. Bu amaçla
yapılacak uygulamalar ise;
Atamaları kısıtlama geçici görevlendirme
Çalışma saatlerinin azaltılması
Erken emeklilik
Vardiyalı çalışma
İşten çıkarma (Azil )
6. İNSAN KAYNAKLARININ SAĞLANMASI
Büyük işletmeler de personelin sağlanması fonksiyonunun önemli bir kısmı insan
kaynakları birimine bağlı yetkililer tarafından gerçekleştirilir.
Küçük işletmeler de ise her amir kendi biriminde çalışacak elemanları seçer,
bunlarla mülâkat yaparak hiçbir uzmanın yardımına gerek duymaksızın işe alır.
Her iki durumda da ihtiyaç duyulan insan kaynaklarının öncelikle araştırılması
sonra işe alma aşamaları ve daha sonra işe alıştırılması (oryantasyon) önem arz eder.
6.1. İnsan Kaynakları Araştırması
Bir işe girmek için ne kadar çok birey iş talebinde bulunursa işletme yönünden
doğru bir seçim yapma şansı o kadar artar. Ekonomik durumun ve işlerin iyi olduğu
yüksek refah dönemlerinde insan kaynakları sağlanması daha güç olduğu için,
işletmeler böyle dönemler de insan kaynakları araştırmasına önem verirler.
İnsan kaynakları sağlanması söz konusu olduğunda ilk olarak işletmenin iç
kaynakları göz önünde bulundurulur.İşletmeler iç kaynaklardan yararlanamadığı takdirde
dış kaynaklara başvururlar.O halde personel tedarik kaynaklarını iki grupta
toplayabiliriz.Bunlar;
a-Örgüt içi kaynaklar: Örgüt içi personel kaynakları örgütte çalışan personeli ifade
etmektedir.İhtiyaç duyulması halinde mevcut personel ile bu açığın giderilmesi söz
konusudur.Bunu yaparken de çeşitli araç ve yöntemler kullanılır İç kaynaklar personel
kayıtlarının, personel envanterinin ve değerleme formlarının personel bölümü yöneticisi
ve ilgili bölüm yöneticilerince gözden geçirilmesi yoluyla araştırılır.
Yöntemin yarar ve sakıncaları ;
İç kaynaklardan personel sağlama mevcut personelin moral ve motivasyonunu yükseltir
Bu yöntem personelin tanınmasını sağlar.
Az zaman olan ve ekonomik bir uygulamadır.
Yönetim ile personel iş birliğini geliştirir
Sakıncaları:
İç kaynaklardan personel sağlama örgüte yeni fikirlerin girmesini engeller.
Bu yöntem benimsemiş olsada aranılan niteliklere sahip personeli bulmak mümkün
olmaya bilir.
Sistemsiz bir uygulamada çalışalar üzerinde olumsuz bir etki yapabilir
Bu uygulamalın yapılabilmesi için işletmedeki personel kayıtların düzenli ve ayrıntılı
bir biçimde tutulması gerekir.
b-Örgüt Dışı Kaynaklar: Örgütlerde iç kaynaklardan personel sağlama imkanı yoksa
zorunlu olarak dışa açılma dış kaynaklara başvurma gerekecektir. Dış kaynaklara başvurma
nedenleri ise söyle sıralanabilir.
1. Örgütün yeni kurulaması yada büyümesi sonucunda yeni işlerin ortaya çıkması
durumunda
2. yeni değişmeler ve gelişmeler sonucunda teknik ve uzman personele ihtiyaç
duyulması halinde
3. Psikolojik nedenlerle dış kaynaklara başvurabilir.
4. İş gücü arzının bol ve ucuz olması durumunda ekonomik nedenlerle dış kaynaklara
baş vurulabilir
5. İç kaynaklardan personel sağlamada karşılaşılan güçlükler nedeniyle dış kaynaklara
başvurabilir. Özellikle üst pozisyonlara aday personel bulunuyorsa bunlardan birinin
tercih edilmesi diğerlerine tatminsizlik yaratabilir.
6. İşin gereklerine göre en uygun personeli sağlamanın yolu aday personel sayısını
arttırmaktır. Aday personel sayısı ise dış kaynaklara başvurma yolu ile arttırılabilir.
Dış kaynaklardan personel sağlama araçları
İlanlar
İş ve işçi bulma büroları
İşyerinde çalışanların tavsiyeleri
Öğretim kuruluşları
İşyerinde yapılan kişisel başvurular
Akraba ve yakınların işe alınması
Geçici bir sure için personel alınması
Yöntemin Yarar ve Sakıncaları
Dış kaynaklardan personel sağlanması yeni düşüncelerin örgüte girmesini kolaylaştırır
Dış kaynaklardan daha fazla aday personel bulunacağı için işin gereklerine daha
uygun personel bulunması imkanı daha fazladır.
Sakıncaları;
Dış kaynaklardan personel sağlanması işe alma,işe alıştırma eğitim maliyeletlerini
arttırır
Dış kaynaklardan her zaman aranılan nitelikte personeli bulmak mümkün değildir.
Dış kaynaklardan sağlanan personelin örgüte ve işe uyum sorunları ortaya çıkabilir.
6.2. Personel Seçme Süreci
Personel tedarikinde iş için başvuran kişiler hakkında anlamlı ve kesin bilgiler
edinmek amacıyla çeşitli yöntemler ve araçlar kullanılmaktadır.Birinci aşamada iş arayan
personelle ilgili bilgiler sağlandıktan sonra ikinci aşamada sağlanan bilgiler ile iş
şartnamesinde belirtilen özellikler arasında uygunluk aranır.
Personel seçmede standart bir model yoktur. Her işletme bazı araç ve yöntemleri diğerine
oranla daha yoğun kullanmaktadır.
Bu yöntemler şunlardır
1- İlk görüşme
2- İş istek belgesi
3- Referansların kontrol edilmesi
4- Testlerin uygulanması
5- İş görüşmesi
6- İşe alınacak kişinin yöneticisiyle görüştürülmesi
7- Bedeni yeteneklerin kontrolü ( sağlık incelemesi )
8- Seçim kararının alınması ve işe alıştırma
7. PERSONEL BAŞARI DEĞERLENDİRMESİ
7.1. Başarı Değerlendirmesi ve Amaçları
Başarı değerlendirmesi bir yöneticinin önceden belirlenmiş standartlarla karşılaştırma
ve ölçme yoluyla personelin iş başarımını değerlendirmesi sürecidir. Kısaca başarı
değerlendirmesi personelin kendisinden beklenen görevleri ne derece iyi gerçekleştirdiğini
belirlemeye yönelik bir süreçtir. Başarı değerlendirmesinin amaçları genel olarak değerleme
ve geliştirme amaçları şeklinde iki ana grupta toplanabilir. Değerleme amaçları,
ücretlendirme, ödüllendirme, yükseltme, rütbe düşürümü, işten uzaklaştırma gibi konularla
ilgilidir. Geliştirme amaçları ise yönetici geliştirme, başarının geliştirilmesi insan gücü
planlaması gibi süreçlerle ilgilidir.
Başarı değerlendirmesi çalışmasının amaçları ve sağlayacağı yaraları şöyle
sıralayabiliriz.
1. Başarı değerlendirmesi sürekli başarı yönünde personeli isteklendirir, daha etkili ve
üretken olması için eksik yönlerini tamamlanmasını sağlar.
2. Değerlendirme sonuçlarına dayalı olarak personelin başarısına paralel bir ücret ve ödül
alması, iş değiştirme ve görev yükselmesi sağlanabilir.
3. Personelin çalışmasının, yetişmesinin ve ilerlemesinin ölçülebilmesinde yol gösterir.
4. Eğitim ihtiyaçlarının ve bu ihtiyaçlarla ilgili esasların tespit edilmesini sağlar.
5. Çalışanlar arasında sistemli mukayeselerin yapılabilmesine ve bu mukayesede standart
ölçülerin kullanılmasını sağlar.
6. Yöneticilerin birlikte çalıştıkları kişileri daha iyi tanımalarına yardımcı olur, ast üst
arasındaki etkileşim pekişir ve bu süreç aynı zamanda değerleyici ile değerlenen
arasındaki güvenin artmasına yol açar.
7. Başarı değerlendirmesi ile daha fazla sorumluluk içeren işler için gerekli personeli
belirlemek ve o iş için hazırlamak mümkündür.
7.2. Başarı Değerlendirmesinin Koşulları
Belirtilen yararları sağlaması ve etkili sonuçlar vermesi açısından değerlendirme
sisteminin bazı özelliklere sahip bulunması zorunludur. Başarı değerlendirme sisteminin
aşağıda sayılan özellikleri taşıması gereklidir.
1. Başarı değerlendirmesi sistemi adil olmalıdır
2. Başarı değerlendirmesi sistemi geliştirici olmalıdır
3. Başarı değerlendirmesi sistemi güdüleyici olmalıdır
4. Başarı değerlendirilmesi sistemi durumlara uygun olmalıdır
5. Başarı değerlendirme sistemi geçerli ve güvenilir olmalıdır
6. Başarı değerlendirmesi sistemli kapsamlı olmalıdır
7. Başarı değerlendirmesi sürekli olmalıdır
8. Başarı değerlendirme sistemi personelin katılımına imkan tanımalıdır
7.3. Başarı Değerlendirmede Hata Kaynakları
Başarı değerlendirme çalışmaları her zaman istenen sonucu vermeyebilir. Seçilen yöntem
ve uygulamaya bağlı olarak ortaya çıkan değerlendirme sorunları vardır. Yeterli bir başarı
değerlendirmesi için öncelikle yapılan hataların bilinmesi ve gerekli önlemlerin alınması
gerekir. Başarı değerlendirmesi sürecinde en sık yapılan hatalar şunlardır.
1. Fazla hoşgörü
2. Katılık
3. Halo etkisi
4. Merkezi eğilim
5. Başarı standartlarının yetersizliği ve belirsizliği
6. Değerlendirmede nesnel davranmama
7. Yakın zaman etkisi
8. İşler arasındaki bağımlılığın dikkate alınmaması
8. HİZMET İÇİ EĞİTİM
Çağımızda teknolojik değişmeler hızlı bir şekilde artmakta ve bunun en belirgin etkileri
de iş yaşamında kendini göstermektedir. Mal ve hizmet üreten işletmeler yenilikleri anında
izlemek ve kendilerini yeni koşullara uyarlamak durumundadırlar. Bu hızlı gelişim karşısında
eski bilgiler ya değişmekte ya da yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle çeşitli işlerde çalışanlar
çağı yakalamak için yeni gelişmeleri izlemek zorundadırlar. Aksi halde rekabetin acımasız
yasalarına boyun eğmek zorundadırlar. Bu da öğrenme sürecinin çalışma hayatının başından
sonuna kadar gerekli olduğunu ortaya koymaktadır. Hizmet içi eğitimin temel amacı
personelin örgütçe istenen standartlara uygunluğunu sağlamaktır. Amaçların belirlenmesi
hizmet içi eğitimin planlanmasında ilk basamağı oluşturur. Hizmet içi eğitimden beklenen
yaraları şöyle özetleyebiliriz.
Verimliliği yükseltmek
Performansı artırarak çalışanların güdülenmesini artırmak
Personeli üst kadrolara hazırlayarak eleman ihtiyacını örgüt içinden sağlamak
İş kazalarını ve işten kaynaklanana şikayetleri ve hataları azaltmak
Örgüte dinamizm ve saygınlık kazandırmak
Örgüt yapısını dış çevreden gelen değişimlere karşı esnek hale getirmek
Kişiler ve bölümler arası iletişime katkıda bulunmak
Bakım ve onarım giderlerini azaltmak
İşe geç kalma ve devamsızlıkları en aza indirmek
Yöneticilerin denetim ve nezaret yüklerini azaltmak
8.1. Eğitim İhtiyacının Belirlenmesi
Hizmet içi eğitim programlarının hazırlanmasından önce hizmet içi eğitim ihtiyacının
belirlenmesi gerekir. Hizmet içi eğitim gereksinmesi bir işte çalışan kişi için işini yerine
getirilmesinde bilgi beceri tutum ve davranış bakımından duyulan eksiklik ya da gerekliliktir.
Hizmet içi eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi işletmedeki eğitim biriminin görevidir. Yoksa
personel birimi üstlenir. İhtiyaç analizleri gözlem görüşme, anket ve yazılı belgelerin
incelenmesi yöntemleriyle uygulanır. Eğitim ihtiyaçları konusunda her düzeyde çalışan ve
yöneticinin görüşlerini almak para ve zaman açısından maliyetli bir iştir. Bu nedenle hizmet
içi eğitim ihtiyacını tespit etmek için daha önce yapılmış iş analizleri ve personel başarı
değerlendirme sonuçlarından yararlanılır. Bundan başka işletmede görülen çeşitli örgütsel
sorunlarda hizmet içi eğitim ihtiyacını gösterebilir.
8.2 Eğitimin ilkeleri
1. Motivasyon:
2. Eğitim sırasında ara değerlendirmeler
3. Eğitim yarar ilişkisi
4. Pratik çalışma
5. İşi tam olarak veya parçalar halinde öğretmek
6. Kişisel farklılıklar
9. ÜCRET YÖNETİMİ
9.1. Ücretin Önemi
Ücret çok yönlü bir kavramdır. Ekonomik ve toplumsal yaşamın hemen hemen tüm
yönlerini etkilemektedir. Personelin örgüte yaptığı katkılar karşılığı aldığı ücret onların
yaşamlarını devam ettirmesini sağlaması yanında personele örgüt içinde bir statü ve saygınlık
da kazandırmaktadır. Ücret yönetimi bu yönleriyle karmaşık bir görev olması yanında hem
örgüt hem personel açısından büyük önem taşımaktadır. Personel açısından ücret hem
ekonomik hem de sosyal yönü bulunan bir kavramdır. Ücretin ekonomik yönü ekonomik
gücünü belirlediğinden personeli en çok ilgilendiren yanıdır. Birey kendi çabası ile elde
edeceği ekonomik kaynakları yiyecek, barınma, tatil vb. ihtiyaçlarının karşılanmasında ve
diğer hizmetlerden yararlanmasında kullanılır. Diğer yönden ücret personelin örgüt ve sosyal
yaşantıdaki statüsünü belirleyen bir faktör niteliği de taşımaktadır. Bireyler paraya onun
değişim gücünün gerektirdiğinden daha fazla önem vermektedir. Çünkü para toplumda statü
elde etmek için gerekli olan önemli bir faktördür. Yüksek statü daha çok saygı daha çok ilgi
topladığından bireyler için değerlidir. Yapıla ücret ödemeleri artıp birey çevresindekilerden
daha fazla kazanç elde ettiğinde ise bu bireyde başarı veya başarılı olma duygusu gelişir.
Ücret kavramı örgüt açısından da büyük önem taşır. Ücretlenme sürecinin örgüt açısından
önemi şu başlıklarda özetlenebilir.
1. Örgütte çalışmaya istekli personel potansiyelini yaratmak: Örgütün personel sağlama
ve seçme etkinlikleri ile ilişkili olarak ücretleme programında en uygun personeli işe
alma, örgüte katma açısından çekici olması gerekir. İnsanlar en çok kazanç
sağlayabilecekleri işleri yani en fazla ücreti alabilecekleri işleri tercih ederler. Dolayısıyla
kendi ihtiyaçlarına en uygun personel potansiyelini yaratabilmesi için tatminkar bir ücret
önermesi gerekmektedir.
2. İyi personeli örgütte elde tutmak: Personelin örgütte yaptığı katkılarla örgütten elde
ettiklerini aynı örgütte veya farklı örgütte çalışanların katkı ve kazanımlarıyla
karşılaştırması ve bu karşılaştırma sonucu bir eşitsizlik görüldüğünde iş tatminsizliği
algılaması çok doğaldır. Bu tatminsizlik personelin verimsiz çalışmasına bazı durumlarda
örgüte maddi ve manevi zarar vermesine hatta örgütten ayrılmasına yol açabilmektedir.
3. Personeli güdülemek: Personelin örgüte maksimum katkı verme yönünde harekete
geçirme sürecinde ücret önemli rol oynar. Ücret bireyin temel ihtiyaçlarını karşılamada en
önemli araç olma özelliğini taşımakta ve onun ekonomik gücünü olduğu kadar toplumsal
statüsünü de belirlemede ve değerlendirmede bir ölçüt olabilmektedir. Ancak ücret önemli
olmakla birlikte güdülemedeki etkisi beklendiği kadar büyük değildir.
4. Ücretler örgütün en önemli maliyet öğesidir: Doğal olarak tüm girişimcilerin en önemli
amacı kar elde etmektir. Bu nedenle işverenler mümkün olduğunca maliyetleri aşağıya
çekmek isterler. Özel girişimci hem yukarıda sıralanan amaçların gerçekleştirilmesini
sağlayan hem de kar düzeyini olumsuz etkilemeyen örgütün yaşamını tehlikeye
sokmayacak bir ücret politikası belirlemek zorundadır. Özel girişimci için ücret ekonomik
bir anlam taşır. Ücret emeğin fiyatıdır ve serbest ekonomilerde piyasa güçleri tarafından
belirlenir. Kamu kesiminde ise bu görüşün geçerliliği sınırlıdır. Kamu kesiminde
görülmekte olan işlerin çoğunda tekel durumu söz konusudur. Devlet bu hizmetleri yerine
getirirken başka güçlerle yarışma halinde değildir.
9.2. Maaş ve Ücret Seviyesini Etkileyen Faktörler
Bir işletmenin ücret seviyesini ve bu ücret seviyesindeki değişiklikleri etkileyen belli
başlı dört faktör vardır. Bunlar :
1. İş kolunda ve iş piyasasında mukayese edilebilir işler için ödenen ücretler
2. İşletmenin mali durumu
3. Fiyatlar genel seviyesi
4. Kanun ve yönetmeliklerle düzenlenmiş ücrete ilişkin hükümler iş kolu ve iş yeri
seviyesinde yapılmış olan toplu sözleşmelerde bir işletmenin ödemekte olduğu
ücret seviyesini etkiler.
İşletme yöneticilerin maaş ve ücret politika ve uygulaması konusunda aydınlatılması
gerekir. Bu konuda personel yöneticisi ön plana çıkar ve gerekirse danışmanlık hizmeti yapar.
Toplu sözleşme görüşmelerinde sözlü anlatma ile karşı tarafı ikna etmek zordur, bu nedenle
görüşmelerde çok yönlü kanıtlar gerekmektedir. Bir işletmenin yöneticileri çalışanlara
ödenecek ücret seviyesi hakkında belirli bir fikre sahiptirler.
Ücret politikası esaslarının yazılı olarak saptanması belirli prensiplere uyularak
hareket edilmesini sağlar. Toplu sözleşme uygulaması içindeki işletmelerde ücret seviyesine
ilişkin politika kararları toplu sözleşmenin getireceği değişikliklerin etkisi altındadır.
Ülkemizde sendikaların ücret istekleri genellikle zam denilen tüm çalışanlar için eşit miktarda
zam yapılması şeklindedir. Bu türlü zam uygulaması çok düşük seviyede ücretlerin
ödenmekte olduğu işletmelerde çalışanları daha çok memnun bir uygulamadır. Ancak bunu
yanında olumsuz etkileri de vardır. Herkese aynı zammın uygulanması durumunda daha çok
mesleki yetişkinlik ve öğrenim gerektiren görevlerde çalışanlar eşit miktarda ücret artışı
almaktan memnun olmazlar ve kendilerine ve uzmanlıklarına fazla önem verilmediğini
düşünürler buda başka iş aramalarına neden olur.
10. PERSONELİ ÇALIŞMAYA ÖZENDİRME(MOTİVASYON)
İnsanları çalışmaya özendirmek çok karmaşık nitelikleri olan bir kavramdır. İnsanların
ihtiyaçlarının bir karşılaştırılması yapıldığında birbirlerine benzerliklerinin yanında birçok
farklı yönlerinin de olduğu görülür. İnsanları çalışmaya özendirme aracı olarak parada dahil
hangi araç alınırsa alınsın tatmin olma duyguları arasında bir eşitlik sağlamak imkansızdır.
İnsanların yaşadıkları çevre bazı ihtiyaçların varlığını hissettirir ve bunları karşılama
yollarını ararlar. İnsanlar çalışırken ve belirli uğraşılar içinde bulunurken bile bilinçli ya da
bilinçsiz olarak belirli hedeflere ulaşmayı isterler.
İşletme elindeki fiziki ve beşeri imkanlarla belirli hedeflere ulaşmayı amaçlayan bir
bütündür. Bu amaçla yapılacak işler planlanır, organize edilir ve hedeflere hangi yollardan
ulaşacağının esasları belirtilir. İşletmede çalışanlardan da bu hedeflere ulaşacak şekilde
çalışmaları beklenir. Çalışanlar işletme içinde belirli işleri yapma sorumlulukları yanında
sosyal ve kültürel bazı ihtiyaçlarının da tatmin edilmesini isterler. Ancak çalışanlara belirli
talimatlara uygulayan kişiler olarak bakmak kısır bir görüş olur. Çalışanları ihtiyaçlarının
neler olduğunun bilinmesi ve işletme hedefleri ile kişilerin ihtiyaçları arasında belirli
noktalarda dengeli ilişkiler mümkün olabilir. Yani kişilerin belirlenen hedeflere ulaşmalarını
sağlayacak davranışta bulunmalarının ve tüm çalışanlar arsında kurulacak iş birliği ve
koordinasyonun önemli rolü vardır.
İŞE ÖZENDİRME AMACIYLA KULLANILAN BAZI YÖNTEMLER- Örgüt içinde yapılmakta olan işlerle ilgili bilgilerin açık ve seçik olarak ilgililerce
bilinmesinin işe özendirme yönünden önemli katkısı vardır. Buna iş açıklaması da denir.
- İşe özendirme amacıyla iş zenginleştirmesi ve iş genişlettirmesi yöntemleri de
kullanılmaktadır. Bu yöntemin amacı çalışan kişilerin yaptıkları işleri daha ilginç pratik
ve zevkli hale getirmektedir.
- İşe özendirmede yetki devride önemli rol oynamaktadır. Yetki devrinin söz konusu
olabilmesi için amirin yapmakta olduğu işlerden bazılarını astlarına gerekli sorumluluk ve
yetkilerle birlikte vermesidir.
- İşe özendirme eğitiminde önemli rolü vardır. Eğitimin çalışanları işlerindeki başarılarını
artırmada etkili olduğu gibi işe özendirmede de etkilidir.
- İşe özendirme amacıyla bu tekniklerin yanında uygulanması gereken bir yöntemde
çalışanların çalışmalarının değerlendirilmesidir. Değerlendirmenin amacı çalışanların
çalışmalarının işletme hedefleri doğrultusundaki başarı oranını saptamaktır.
İŞLETME YÖNETİMİ VE ÇALIŞANLARI KİŞİSEL HEDEFLERİ
Çalışanların her şeyden tatmin duygusuna erişmiş olmaları yani tüm ihtiyaçlarının
karşılanmış olması onların geliştirici ve iş verimini artırıcı davranışlarda bulunmalarını
önleyebilir. Personelin çalışmaya özendirilebilmesi için belirli ihtiyaçlarının karşılanmamış
olması ve bu ihtiyaçların karşılanması amacıyla iş yerinde belirli hedeflerin çizilmesi ve
uygulamaya konması gerekir. Çalışmaya özendirilmek istenen personel bir anlamda bazı
ihtiyaçları karşılanmamış kişilerdir. Ancak ihtiyaçların sürekli olarak karşılanmaması da
çalışanlarda o ihtiyaçların giderilmesine ilişkin umutsuzluk yaratır. Çalışanların işlerinde
tatminsizlik duymamaları ve işe özendirmeye karşı etkisiz kalamamaları için çalışanlara
ulaşabilecekleri belirli hedeflerin çizilmesi gerekir. Tabi bunu yaparken de aşırıya
kaçılmamalı ve abartılmamalıdır. Örneğin en alt kademede çalışanların en üst kademelere
geçebilecekleri gibi bir hedef abartılmış olur.
Motivasyon her kişinin içyapısına ilişkin bir olgudur. İşletmede personeli çalışmaya
özendirme çalışan her kişinin içyapısındaki bazı arzularının harekete geçirilmesi ile
başlamaktadır. Böylelikle iş yaratma gücü olan insanın çalışmasını daha verimli kılmak
mümkün olmaktadır. Bu amaçla girişilen çabalardan biride kişi tarafından yapılmakta olan
işin içeriğini zenginleştirmektir. İşin içeriğinin zenginleştirilmesi ile kişi daha önemli ve daha
yararlı işler yaptığı kanısıyla yaptığı çalışmadan daha fazla tatmin duygusuna erişebilir.
Ancak iş zenginliğinin arttırılması herkes üzerinde aynı etkiyi göstermeyebilir. Çalışanlar için
içeriğinin zenginleştirilmesi ölçüsünde kendilerine sağlanan mali yararlarında artırılmasını
arzulayabilirler. Yapılacak işle ilgili yetkilerin amir ve çalışanlar arasında dengeli bir
dağılımının sağlanması ve çalışanların kişisel ve psikolojik katkılarına yer verilmesi daha
verimli bir çalışma ortamının kurulmasında önemli rol oynar. Böylelikle bir ortamda
çalışanlar yapmakta oldukları işi kendilerinden bir parça olarak düşünebilir ve yapabilecekleri
her türlü katkıyı yapma çabası içinde hareket ederler.
SONUÇ
İnsan faktörü işletmeler açısından önemli bir faktördür. Eğer insan olmazsa işletmenin
diğer faktörlerinin amaçları gerçekleştirme yolunda bir anlamı olamaz.Bu sebeple
işletmelerin, insan kaynakları yönetimi ile ilgili olarak; insan kaynaklarının seçimi,
eğitimi, işe alıştırılası gibi faaliyetlere son derece önem vermeleri gerekmektedir. İnsan
gücü işletmenin en değerli varlığı olduğundan; “iyi faaliyetler (iyi üretim, iyi pazarlama,
iyi muhasebe vb.) ancak iyi personelle gerçekleştirilebilir” düşüncesi ile hareket etmekte
yarar vardır.
Her işletmede, kuruluş amacına göre çeşitli düzeylerde, farklı görevlerde ve farklı
eğitim seviyelerinde çok sayıda kişi görev yapmaktadır. İnsan kaynakları yönetiminin
amacı (başarısı), çalışanların düzeyi ve görevi ne olursa olsun işletme içinde istihdam
edildikleri süre içerisinde, her aşamada önemli roller almalı ve onların işletme amaçları
doğrultusunda etkin ve verimli çalışmalarını sağlayabilmelidir.
İnsan gücü kaynağının işletmedeki önemi, üretim gücüne katkısı, çalışanların
mutluluğu ve yönetsel başarı ölçütlerine göre belirlendiğinden, insan kaynakları
yönetimine bilimsel açıdan bakmanın gereği açıkça anlaşılır. Bu açıdan insan kaynakları
yönetimi işletmenin can damarı olarak düşünülebilir.
KAYNAKLAR
AKOĞLU KOZAK Meryem, Otel İşletmelerinde İnsan Kaynakları Yönetimi ve Örnek Olaylar, Detay Yayıncılık, ANKARA 2004
ATAMAN Göksel, İşletme Yönetimi, Türkmen Kitapevi, İSTANBUL 2002
BİNGÖL Dursun, Personel Yönetimi, Beta Yayıncılık, İSTANBUL 1996
DEMİR Cengiz, GÜZEL Berrin, GÜZEL Tülay, Konaklama İşletmelerinde İnsan Kaynakları Yönetimi : İlkeler ve Uygulamalar, Nobel Yayıncılık, İZMİR Mayıs 2005
DİNÇER Ömer, FİDAN Yahya, İşletme Yönetimine Giriş, Beta Yayıncılık İSTANBUL1996 ÖRÜCÜ Edip, Modern İşletmecilik, Gazi Kitapevi, ANKARA 2003
SABUNCUOĞLU Zeyyat, Personel Yönetimi, Furkan Ofset, BURSA 1997
YALÇIN Selçuk, Personel Yönetimi, Beta Yayıncılık, İSTANBUL 1994
YAZICI Kâmil, İşletme Bilimine Giriş, Akademi Kitapevi, TRABZON 2004
YÜKSEL Öznur, Girişimciler için İşletme Yönetimi, Gazi Kitapevi, ANKARA Ekim 2003