32
özgürlükçü www.ozgurlukcugenclik.com GENÇL‹K ‹ki Ayl›k Gençlik Gazetesi say›:9 Nisan 2010 Fiyat: 1 YTL 1 May›s’ta, 2007’den bu yana her türlü sald›r›lara, zalimliklere ra¤men iflçisiyle, ö¤rencisiyle, ayd›n›yla y›lmadan direnerek, mücadele ederek kazan›lan Taksim’deyiz ve bulundu¤umuz bütün bölgelerde Taksim coflkusuyla 1 May›s alanlar›nda olaca¤›z! GEL‹YORUZ Z‹NC‹RLER‹ KIRA KIRA! Sermaye güçleri daha yaz ba- fl›nda harç zamlar›yla bafllad›lar sald›r›lar›na. Sonra Eczac›lar, Kamu emekçileri, ‹tfaiye iflçile- ri, Belediye iflçileri, Marmaray iflçileri ve son olarak TEKEL ve Tarifl iflçileri. Fakat Harçlara “Zam Yapt›rmayaca¤›z!” sloga- n›m›zla, 25 Kas›m greviyle, 17 fiubat Cervantes ‹flgaliyle gere- ken yan›t› vererek sald›r›lar› püskürttük. fiimdi s›ra savun- madan ç›k›p karfl› ata¤a geç- mekte! Yine çiçekteyiz iflte, yine meyvedeyiz! Yine mücadelenin en görkemli flafa¤›nday›z: 1 May›s’tay›z! Bizleri sömürünün, bask›n›n, zulmün, yozlaflman›n en derin karanl›klar›na hapset- meye çal›flanlar› karfl› eflitli¤i, özgürlü¤ü, bar›fl› ve kardeflli¤i savunmak ve kazanmak için so- kaklarday›z, alanlarday›z! Yine bu 1 May›s’ta, 2007’den bu ya- na her türlü sald›r›lara, zalimlik- lere ra¤men iflçisiyle, ö¤renci- siyle, ayd›n›yla y›lmadan dire- nerek, mücadele ederek kazan›- lan Taksim’deyiz ve bulundu- ¤umuz bütün bölgelerde Tak- sim coflkusuyla 1 May›s alanla- r›nda olaca¤›z! Taksim’de kazan›lan zafer gi- bi “Zafer Direnen Emekçinin ve Halklar›n Olacak”. “1 May›s’ta 1 May›s Alan›nda- y›z”, “‹flte Taksim, ‹flte 1 Ma- y›s” “Yaflas›n 1 May›s”!!! Türkiye’de mücadele eden devrimci-domokrat yurtsever gençlerin acilen sürece müdahale etmesi gerekmektedir. Üçüncü seçenek için geç de¤il! Bugünün her türlü devrimci olana¤›n› “yar›n” yaflanacak bir devrimci hamlenin heyecan›yla dönüfltürme iradesini gösterebilmeliyiz. sayfa 2-3 Viyana Güzel Sanatlar Akademisi, 20 Ekim 2009 tarihinde, ö¤renciler taraf›ndan Rektörlü- ¤ün keyfi “Bologna” uygulamalar›n› protesto etmek amac›yla iflgal edildi¤inde, kimse bunun sonuçlar›n› tahmin edemiyordu.. sayfa 11 DEVR‹MC‹ SEÇENEK GENÇL‹/‹ ÇA/IRIYOR! BOLOGNA BURNS

OGD 9

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Özgürlükçü Gençlik Dergisi sayi 9

Citation preview

Page 1: OGD 9

özgürlükçüwww.ozgurlukcugenclik.com

GENÇL‹K‹ki Ayl›k Gençlik Gazetesi say›:9 Nisan 2010 Fiyat: 1 YTL

1 May›s’ta, 2007’den bu yana her türlü sald›r›lara, zalimliklere ra¤men iflçisiyle, ö¤rencisiyle, ayd›n›yla y›lmadan direnerek,mücadele ederek kazan›lan Taksim’deyiz ve bulundu¤umuz bütün bölgelerde Taksimcoflkusuyla 1 May›s alanlar›nda olaca¤›z!

GEL‹YORUZ Z‹NC‹RLER‹ KIRA KIRA!• Sermaye güçleri daha yaz ba-

fl›nda harç zamlar›yla bafllad›larsald›r›lar›na. Sonra Eczac›lar,Kamu emekçileri, ‹tfaiye iflçile-ri, Belediye iflçileri, Marmarayiflçileri ve son olarak TEKEL veTarifl iflçileri. Fakat Harçlara“Zam Yapt›rmayaca¤›z!” sloga-n›m›zla, 25 Kas›m greviyle, 17fiubat Cervantes ‹flgaliyle gere-ken yan›t› vererek sald›r›lar›püskürttük. fiimdi s›ra savun-madan ç›k›p karfl› ata¤a geç-mekte!• Yine çiçekteyiz iflte, yinemeyvedeyiz! Yine mücadeleninen görkemli flafa¤›nday›z: 1May›s’tay›z! Bizleri sömürünün,bask›n›n, zulmün, yozlaflman›nen derin karanl›klar›na hapset-

meye çal›flanlar› karfl› eflitli¤i,özgürlü¤ü, bar›fl› ve kardeflli¤isavunmak ve kazanmak için so-kaklarday›z, alanlarday›z! Yinebu 1 May›s’ta, 2007’den bu ya-na her türlü sald›r›lara, zalimlik-lere ra¤men iflçisiyle, ö¤renci-siyle, ayd›n›yla y›lmadan dire-nerek, mücadele ederek kazan›-lan Taksim’deyiz ve bulundu-¤umuz bütün bölgelerde Tak-sim coflkusuyla 1 May›s alanla-r›nda olaca¤›z! • Taksim’de kazan›lan zafer gi-bi “Zafer Direnen Emekçinin veHalklar›n Olacak”. “1 May›s’ta 1 May›s Alan›nda-y›z”, “‹flte Taksim, ‹flte 1 Ma-y›s”

“Yaflas›n 1 May›s”!!!

Türkiye’de mücadele edendevrimci-domokrat yurtsever gençlerin acilen sürece müdahaleetmesi gerekmektedir. Üçüncüseçenek için geç de¤il! Bugünün

her türlü devrimci olana¤›n›“yar›n” yaflanacak bir devrimcihamlenin heyecan›yla dönüfltürmeiradesini gösterebilmeliyiz.

sayfa 2-3

Viyana Güzel Sanatlar Akademisi, 20 Ekim2009 tarihinde, ö¤renciler taraf›ndan Rektörlü-¤ün keyfi “Bologna” uygulamalar›n› protestoetmek amac›yla iflgal edildi¤inde, kimse bununsonuçlar›n› tahmin edemiyordu.. sayfa 11

DEVR‹MC‹ SEÇENEK GENÇL‹⁄‹ ÇA⁄IRIYOR!BOLOGNA BURNS

Page 2: OGD 9

2özgürlükçü GENÇL‹K (Kamplar›m›z)

gemenlerin, hayat›n her alan›n-da bizlere dayatt›klar› karfl›s›ndamücadele ederek ayakta kalan

ve her geçen gün daha kararl› bir flekil-de ilerleyen Özgürlükçü Gençlik, flimdide 5. y›l›nda “2010 K›fl Kamplar›n›”Karadeniz bölgesiyle birlikte 4 bölgedegerçeklefltirdi.Her y›l düzenli olarak k›fl aylar›nda

gerçeklefltirdi¤imiz bölgesel k›fl kampla-r›m›z, bu y›l Karadeniz bölgesiyle birlik-te Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerin-de gerçeklefltirildi. Özgürlükçü Gençler, bir kez daha sos-

yalizm fliar›n› ve mücadele kararl›l›¤›n›hayk›rd›.Her geçen gün daha fazla teslim al›n-

mak istenen, daha fazla bask› ve sömü-rü mekanizmas›n› içine çekilmeye çal›fl›-lan biz gençler ak›nt›ya karfl› yüzüyor;bir yandan kendi dinamiklerimizle ördü-¤ümüz eylem hatt›n› gelifltirmey,e biryandan da yeni mevziler kazanarak öz-gürlük mücadelesini büyütmeye devamediyoruz. Bu noktada kamplar›m›z bilincimizi

s›çratan ve militan kimli¤imizde derin-leflmemizi sa¤layan önemli bir arac›m›z-d›r. Özgürlükçü Gençlik, kolektif çal›fl-malarla ördü¤ü kamplar›n özgün amaç-lar›n›n yan›nda devrimci duruflu, sorum-luluk, örgütlülük ve yoldafll›k bilincinigelifltirmesi noktas›nda kamplara yo-¤unlaflarak, kendisiyle yüzlefliyor, kendi-sini elefltiriyor ve bu metotla kendini afl-maya devam ediyor.

Bu Y›l Kamplar›m›zda...Özgürlükçü Gençlik kamplar›n›n bu y›l

ki ana temas› “yoksulluk”tu. Her geçengün etkilerini daha da art›rarak derinle-flen ekonomik kriz, halklara daha fazlayoksulluk, fliddet ve göçten baflka bir

fley vaadetmiyor. Bu do¤rultuda kamp çal›flmam›z›n çer-

çevesini; 1- Komünist Manifesto (Marx-Engels)

ve ‹lkel Sermaye Birikimi2- Gecekondu Gezegeni (Mike Davis)

ve Üçüncü Dünyan›n Yarat›lmas› (ClivePoint)3- Gazap Üzümleri (John Steinbeck)4- Toplumsal Cinsiyet Rolleri-Erkeklik

Halleri bafll›klar›ndan oluflturduk.Gündemlerin derinlemesine tart›fl›ld›¤›

kamplar›m›za TEKEL iflçilerinin direniflive Mart ay›n›n s›cakl›¤› da damgas›n›vurdu. Tarihsel olarak yürütülen tart›fl-malar iflçi s›n›f› mücadelesinin güncelyükseliflinden somut ele al›fllarla bugün-le iliflkilendirildi.

Kamplar›m›z ve Komünist KimlikÖzgürlükçü Gençlik, bir yandan siste-

min bask› ve sömürü mekanizmalar›nakarfl› mücadele ederken, ayn› zamandabu süreç içinde komünist kimli¤i örmek-ten de geri durmamaktad›r. Gençler ta-rihsellik ile güncellik aras›ndaki diyalek-ti¤in, devrimci duruflu ve eylem hatt›n›örmekte nas›l bir role sahip oldu¤unu

yine bizzat tarihselli¤in kendisinden ö¤-renmektedir ve bu ba¤lamda edindi¤i-miz Marksist-Leninist donan›m özgürlükmücadelesine k›lavuzluk etmektedir.

ÖGD BüyüyorK›v›lc›m› Çak›yor!Örgütlülü¤ün ve kavramlar›n içinin bo-

flalt›ld›¤›, sermayenin krizin bedelini hal-ka ve emekçi s›n›f›m›za ödettirmeye ça-l›flt›¤›, günümüz neo-liberal politikalar›-na karfl› kavramlar›m›z ve örgüt bilinci-mizle sistemin tüm müdahalelerine karfl›mücadelemiz devam ediyor. Biz Özgürlükçü Gençler, gerek inanc›-

m›z ve bilincimizle gerekse devrimci ira-de ve örgütlülü¤ümüzle isyan› ve umuduörgütlüyoruz. Kamp süreçlerimizin Özgürlükçü

Gençler’in motivasyonunu yükseltip yi-ne ayn› ortak ruh ve kararl›kla örece¤iönümüzdeki yaz kamp› için de art› birad›m olaca¤› flüphe götürmez bir ger-çek olarak Özgürlükçü Gençlik’in prati-¤ine yans›yacakt›r. K›fl kamplar›ndan al-d›¤›m›z rüzgarla karfl›layaca¤›m›z YazKamp›m›z öncesinde parolam›z:

“ÖGD bayra¤›, daha daha yukar›!”

ÖZGÜRLÜKÇÜ GENÇL‹K DAHA B‹L‹NÇL‹ DAHA KARARLI

EÖrgütlülü¤ün vekavramlar›n içinin

boflalt›ld›¤›, sermayenin krizinbedelini halka veemekçi s›n›f›m›za

ödettirmeyeçal›flt›¤›, günümüz

neo-liberal politikalar›na

karfl›kavramlar›m›z veörgüt bilincimizle

sistemin tümmüdahalelerine

karfl› mücadelemizdevam ediyor.

Biz ÖzgürlükçüGençler, gerek

inanc›m›z ve bilincimizle

gerekse devrimciirade ve

örgütlülü¤ümüzleisyan› ve umudu

örgütlüyoruz.

özgürlükçü GENÇL‹KYEREL SÜREL‹ YAYIN

Özgürlükçü Gençlik Gazetesi Sahibi ve Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü: Emrah Ar›kufluAdres: Muvakkithane sk. No:62-64/7 Kad›köy-‹stanbulBask›:

Page 3: OGD 9

ürkiye’de gençli¤in cephesin-den bak›ld›¤›nda, ülkeninönemli bir tarihsel kavflakta ol-

du¤unu görmekte zorlanm›yoruz. Ar-t›k geri dönülmez bir eflik afl›lmaküzere. Acaba bu bahsi geçen eflik,AKP’nin bizleri inand›rmaya çal›flt›¤›demokratik bir Türkiye’yi mi müjdeli-yor? Saf olanlara, iyimserlik hastal›¤›ndan

melul olanlara, AKP sayesinde kazan-d›¤› milyonlar› “demokrasi” sananla-ra, TC’ nin fideliklerinde, okflaya-pul-laya büyüte geldi¤i finans-kapitale ve

bilumum “zavall›ya” diyecek laf›m›zyok. Baflbakan Erdo¤an ‘›n “anlafl›-lan” d›fl politika masas›nda “rehin”olarak tuttu¤u “100 bin” Ermeni ‘ yis›n›r d›fl› etmeyi düflündü¤ü bir süreç-te bu tehcirci-ittihatç› zihniyetten de-mokrasi bekleyenlere de laf›m›z yok!Als›nlar “demokrasilerini” bafllar›naçals›nlar!Evet, önemli bir kavflaktay›z. AKP

‘nin koçbafl› görevi yapt›¤› bu sürecinteredütsüz sermayeye yarad›¤›n›, ge-liflmeleri iyi okudu¤umuzda görüyo-ruz. Geçen y›l›n a¤ustosundan itiba-

ren bu süreç “demokratikaç›l›m” soslar›yla yürütül-dü. Bu y›l›n yutturma-cas› “askeri vesayet ileyarg› vesayetinin” tas-fiyesi olarak propagan-da ediliyor. 2007 y›l›n›n Temmuzay›ndan itibaren bilindi¤i gibi emekligenareller, Ergenekon operasyonukapsam›nda gözalt›na al›nm›flt›. Bugeliflme bizdeki demokrat-libarellerinnutkunu kesecek hayranl›¤›na nail ol-mufltu. Bu zevat›n geçti¤imiz haftalar-da yürütülen “balyoz” operasyonu

kapsam›nda gözalt›na al›nan “muvaz-zaf genarallerin” gözalt›na al›n›fl›n› bü-yük bir demokrasi flenli¤i olarak gös-termeleri bizi hiç flafl›rtmad›. Vars›n AKP bunlara göre “en dev-

rimci-demokrat” gözüksün. Biz halk›nderin kavray›fl›ndan seçti¤imiz bir öz-deyiflle durumu izah edelim: “Kara-man›n koyunu sonra ç›kar oyunu”.

Türkiye’de mücadele eden devrimci-domokrat yurtsever gençlerin acilen sürece müdahale etmesi gerekmektedir.

Üçüncü seçenek için geç de¤il! Bugünün her türlü devrimciolana¤›n› “yar›n” yaflanacak bir devrimci hamleninheyecan›yla dönüfltürme iradesini gösterebilmeliyiz.

3

EEmmiirr HHaassaann BBeerreekkeettoo¤¤lluu

AKP’ nin Demokrasi Derdi Yok

T

nayasa tart›flmalar›ndan ön-ce HSYK’n›n ve yüksek yar-g›n›n tart›flmalar›n oda¤›nda

oldu¤unu hat›rl›yoruz. Bu süreçten k›-sa süre önce (1 Mart’ta) Dan›fltay,Tekel direniflinin seyrini de¤ifltirecekbir karar vermiflti. Bu karar elbetteAKP ve temsil etti¤i sermaye güçleri-ni epey düflündürdü. Bu karar herfleyden önce hayat› kendine “dikensizgül bahçesine” çevirmeye çal›flan ser-mayeye önemli bir mesaj oldu. Zatenuzun süredir neo-liberal politikalar›n

uygulanma safhas›nda “yüksekyarg›” sürekli bürokratik refleksleriyle“sermaye” sahiplerinin can›n› s›k›yor-du. Haf›zalar› tazelemek gerekirse,2007 cumhurbaflkanl›¤› seçimleri sü-recinde verilen 367 karar› ilk akla ge-len örnek. Öncesinde ise, Galaportihalesi de hat›rlanabilir. Art›k yarg›dareform zaman› gelmiflti. Hadi bunabir kulp takal›m dediler, ad› demokra-tikleflme oldu bu sürecin.AKP iktidara geldi¤inden beri süre-

gelen AKP-Ordu çat›flmas›n›n gölge-

sinde oynanan bu “demokrasicilik”oyunu iflin masal taraf›. Üç maymunuoynayanlar› geride b›rak›p, bu yald›zl›demokrasi, geliflim ve ilerleme laflar›-n›n alt›n› kaz›d›¤›m›zda karfl›m›za tümç›plakl›¤›yla “sermaye oligarflisi”nindiktatörlü¤ü ç›kacakt›r. Kapitalizmin2008 krizinin Türkiye’ yi “te¤et geçti-¤ini” öne sürenler, hala bu iddialar›n›sürdürürken, pervas›zl›klar›ndan veyalanlar›ndan bir nebze olsun utan-mazlar. Çünkü emek sömürüsü ve kar

daha fazla kar mant›¤›yla yürüttüklerigemilerinin kendilerince güvenli li-manlara ulaflmas› ancak bu yalanlar-dan ve pervas›zl›klardan geçiyor. Sa-dece aç›klanan iflsizlik rakamlar›na ba-karak bile burjuvaziyi teflhir etmek ye-terli olacakt›r. Sistemin bir kurumuolan TU‹K ‘e göre Türkiye’ de bugün6 milyon iflsiz var. Ve her dört genç-ten biri de iflsiz. Art›k var›n, gerçekrakamlar› siz tahmin edin.

Devam› arka sayfada...

AKP iktidara geldi¤inden beri süregelen AKP-Ordu çat›flmas›n›n gölgesinde oynanan bu“demokrasicilik” oyunu iflin masal taraf›. Üçmaymunu oynamaktan vazgeçip bu yald›zl›demokrasi, geliflim ve ilerleme laflar›n›n alt›n›kaz›d›¤›m›zda karfl›m›za tüm ç›plakl›¤›yla “sermaye oligarflisi”nin diktatörlü¤ü ç›kacakt›r.

Sermaye “Dikensiz Gül Bahçesi”‹stiyor Baflka Bir fiey De¤il!

A

DEVR‹MC‹ SEÇENEK GENÇL‹⁄‹ ÇA⁄IRIYOR!

(Gündem) özgürlükçüGENÇL‹K

Page 4: OGD 9

4özgürlükçü GENÇL‹K (Gündem)

on y›llar›n en baflar›l› “hakalma” mücadelerinden birineimza atan Tekel iflçileri yara-

t›lmak istenen (ve baflar›lan) suni ikiliçat›flma ortm›na müdahil olarak baflkabir “kurgunun” da mümkün oldu¤unuhat›rlatt›. Hat›rlatmakla kalmad›, Tür-kiye iflçi s›n›f›na yeni bir mevzi kazan-d›rd›. Ankara’n›n göbe¤inde yarat›lan“yasad›fl›” fiili meflru mücadele hatt›,neo-liberal politikalara karfl› verilenmücadele aç›s›ndan önemli bir pratikoldu. Kuflkusuz bu mücadele yeni birsürece gebe. Ola ki sermayenin do-layl› ya da ç›plak güçleri bu mücadeleprati¤ini bo¤may› baflarsalar bile, ve-

rilen mücadelenin miras› haf›zalardakiyerini alm›flt›r. Bugün Türkiye’nin po-litik litaratürüne “baz›lar›” taraf›ndanunutturulmaya çal›fl›lan “s›n›f” gerçe-¤ini gür sesle hat›rlatan Tekel iflçileri-nin mücadelesi gençli¤e de anlaml›bir ça¤r›d›r. S›n›f saflar›nda mücadeleiçin israfilin k›yamet surunu üflemesi-ni beklemenin anlam› yok. Kapitalizmdünyan›n her yerinde oldu¤u gibi kriz-den ald›¤› darbenin sanc›s›n› Türkiye’de de emekçilerin s›rt›ndan hafiflete-cektir. Kapitalizmin sald›r›lar›na karfl›örgütlü mücadele her zamankindendaha acil bir güncellikle önümüzdeduruyor.

ürkiye’nin emekçi halklar›her fleyden önce “enter-nasyonel” bir bilinçle dav-

rand›¤› zaman “egemenler”in yü-re¤i a¤›zlar›na geliyor. Bu yüzdenad›na “aç›l›m” dedikleri tasfiye ha-reketi Kürt halk› taraf›ndan “Ha-bur”da bar›fla evrilince egemenleriecel korkusu sard›. Aç›l›m filmi ge-riye sara sara en sonunda KCKoperasyonlar›yla dibi gördü. AKP‘nin Kürt özgürlük hareketine kar-fl› yürüttü¤ü operasyonlar Newroz‘ da milyonlardan hak etti¤i cevab›ald›. Tekelle bafllayan “halk aç›l›-m›” Newrozla güçlendi,1 May›s’tadoru¤a ç›karmak bizim görevimiz-dir. Art›k “demokratik aç›l›m”la

AKP’ nin Kürt halk›n› nereye do¤-ru götürdü¤ünü süreç de kan›tlad›.Anadolu ve Mezopotamya kar-deflli¤inin nerelerde ve nas›l kuru-laca¤›n› Trabzon’lu ve Bitilis’ li Te-kel iflçilerinin Ankara Direnifli’ nde“omuz omuza” verdikleri mücade-le göstermifltir. Bir kez daha görüldü ki, halklar

aras›nda sorun yoktur. Sorun“halklar›” daha rahatça sömürmekiçin “halklar›” bölen sermayedir.Kürt sorunun çözülmesinde “Türkemekçilerin” bilinçlerinde yarat›lanfloven önyarg›lar›n y›k›lmas› bü-yük rol oynayacakt›r.

Balyoz ve Kafes eylem planlar›n-da a盤a ç›kar›lan ibretlik (katliamplanlar›) belgelerin biz gençler ta-raf›ndan sürekli ve bilinçli teflhiri,“iktidarda keyif çatanlar›n” halklarüzerinde oynad›¤› oyunu bozmakiçin önemli f›rsatlar do¤uracakt›r.Ergenekon ve “ Balyoz” tutuklula-r›n›n TSK içinden olmalar› önem-lidir. Bugün Kürt hal›k›n›n hakl›taleplerine topyekün savafl açm›flolan TSK’ nin kirli çarflaflar› günyüzüne ç›karken devrimcilere dü-flen yegane görev daha derin “if-fla”lar›n yaflanmas›n› sa¤lamakolacakt›r.

S

T

Son y›llar›n en baflar›l› “hak alma”mücadelerinden birine imza atanTekel iflçileri, yarat›lmak istenen(ve baflar›lan) suni ikili çat›flma ortm›namüdahil olarak baflka bir “kurgunun” damümkün oldu¤unu hat›rlatt›.

Bir kez daha görüldü ki, halklar aras›ndasorun yoktur. Sorun “halklar›” daharahatça sömürmek için “halklar›” bölensermayedir. Kürt sorunun çözülmesinde“Türk emekçilerin” bilinçlerinde yarat›lanfloven önyarg›lar›n y›k›lmas› büyük roloynayacakt›r.

Görevimiz üçüncüseçenek olan

devrimci, Marksist yenilenmeci

kollektif özneninyarat›lmas›na

gençlik cephesindenomuz vermektir.

Tekel Sahneye Ç›kt› “S›n›f Hayaleti” Hofl Geldi Safa Geldi

Esas Aç›l›m Emek Mücadelesinde Ve Newroz Alanlar›nda Yafland›

e¤inilmesi gereken önemli birmevzu da AKP’nin y›pratt›¤›“ordu” nun daha ne kadar

y›prat›laca¤›d›r. Bilinen temel bir ger-çektir ki TSK olas› bir sermaye hamle-sinin ç›plak gücüdür. Türkiye kapitaliz-mi “kabuk çatlat›rken” “ortado¤u bata-¤›nda” güçlü bir orduyu, yapaca¤› ham-leler için her zaman haz›rda tutmas› ge-rekmektedir. Ayn› zamanda ABD em-peryalizmi dünyadaki tüm canilikleri ya-pacak stratejik ve lojistik gücü elde et-mek için “Türk ordusuna” muhtaç.

fiimdi bu analiz ›fl›¤›nda Türkiye’ de ya-p›lan hamleleri daha rahat kavrayabili-riz. 85 y›ll›k cumhuriyet tarihine üç dar-be ve “üç muht›ra” s›¤d›rm›fl TSK ‘n›nbafl›na gelen belli ki “Kas›mpafla l›”Tayyip ‘in h›flm›ndan veya demokratl›-¤›ndan kaynakl› de¤il. Arkas›nda ABDve Nato’ nun oldu¤u “a¤›r çekim” yafla-nacak bir “renkli devrimin” oldu¤u busüreç demokrasiye de¤il totaliter bir re-jime gitti¤imizi gösteriyor.Türkiye’de mücadele eden devrimci-do-mokrat yurtsever gençlerin acilen süre-

ce müdahale etmesi gerekmektedir.Üçüncü seçenek için geç de¤il! 1 May›ssürecine do¤ru üçüncü seçene¤i yük-seltme zaman›: Bugünün her türlü dev-rimci olana¤›n› “yar›n” yaflanacak birdevrimci hamlenin heyecan›yla dönüfl-türme iradesini gösterebilmeliyiz. Neulusalc› savrulama, ne de liberal hamhayaller bize yol gösterecektir. Görevi-miz üçüncü seçenek olan devrimci,Marksist yenilenmeci kollektif özneninyarat›lmas›na gençlik cephesindenomuz vermektir.

Devrimci Seçenek ‹çin Geç De¤il!

D

Page 5: OGD 9

nkara’n›n buz kesen so¤u¤un-da üç aya yak›n bir zaman di-renen TEKEL iflçileri, süresiz

açl›k greviyle ‘Ölmek Var, DönmekYok!’ diyerek, bir dönem sürdürdükleriaçl›k grevlerini b›rak›p eylemlerini bütünolanaklar›yla 2 Mart’a kadar devam ettir-di. Dan›fltay’›n 4/C’ye geçifl süresiniuzatmas›yla yeni bir eylemlilik takvimihaz›rlamak, bu zaman zarf›nda da hükü-mete zaman tan›mak olarak niteledikleri(sendikan›n aç›klamas›) bir ara verildi. Busüreç içerisinde direnifl, bölgelerde kuru-lan çad›r kentlerde devam etti. Dan›fl-tay’›n 25 Mart tarihinde 4/C’nin iptaliniistemesiyle yeni bir süreç bafllad›.

4C ve Direnifl4/C’ye hay›r! Bu slogan TEKEL iflçile-

rinin neden orada olduklar›n› ve neyekarfl› olduklar›n›n ifadesiydi. Peki, 4/Cnedir? Japonya’da ki ismi Toyotizmolan devflirme kökenli kapitalist üretimbiçimlerinden biri. Türkiye’de özellefltir-me çerçevesinde esneklik anlay›fl›yla ›s›t›-l›p piflirilmeden nas›l olsa yerler görüflüy-le, emekçilerin önüne alt›n tepside sunu-lan bir nimet! Maksimum on ay çal›flmagününün oldu¤u, asl›nda dört ay gibi birsüreyle bafllayan, sendikal haklardanyoksun, her ay içinde bir gün izin kulla-n›labilen, alt› yüz otuz lira geliri olan, ik-ramiye, k›dem ve ihbar tazminatlar›ndanyoksun olunan sistemdir. Görüldü¤üüzere bu bir kölelik sistemidir.

Bu direniflin de k›sa sürece¤ini, eyle-min ilk günlerinde polisin iflçileri tazyiklisu ve biber gaz›yla havuza dökmesiylebitece¤ini sananlar çok fena yan›ld›lar.Bu kez emekçiler, karfl›lar›ndakilerin hiçde öyle emek ve hak taraftar› olmad›¤›n›somut biçimde gördü. Çünkü iktidar›n,emek düflman› neoliberal kalpazanl›klar›Demokles’in k›l›c› gibi bafllar›n›n üzerin-deydi.

Kaynayan SadeceTekel De¤il!

Sadece TEKEL de¤il, Türkiye’nin bir-çok kurumu kaynayan bir kazand›: Biryanda atamas› yap›lamayan ö¤retmenler,tekellefltirilmeye çal›fl›lan eczaneler, itfai-ye iflçileri ve tam gün yasas›na karfl› ç›-kan doktorlar... Bu foto¤raf tarihsel ola-

rak bu co¤rafyan›n yabanc› olmad›¤› birgörüntü çiziyordu. Doksanl› y›llarda sen-dika binalar›na kapat›lan, flimdilerdeyselokallerinden farkl› seslerin yükseldi¤itoplumsal muhalefetin bir kez daha geridönmesi olarak nitelendirebiliriz. (Butoplumsal hareket de gökten zembilleinen bir fley de¤ildir. Sermayenin kriziylebirlikte, uygulanan neoliberal politikalar›nyans›mas› oldu¤unu unutmamak gerekir.)Sonuçta direnifl uzad›kça hantallaflansendikalar da kendileri d›fl›nda geliflen buiradeye, flaflk›nl›ktan kurtulup bakmaflans› buldu. Genel eylem ve genel grev-den söz edilmeye bafllad›. Nitekim genelbir eylemlilik oldu. ‘Ölmek Var, DönmekYok’, ‘Genel Grev, Genel Direnifl’ diyenbir emekçi kitlesine sahip olan sendikala-r›n genel bir ‘eylemlilik’ karar› almas› veüretimden gelen güçlerini tam olarakdurdurmamalar›, devrimcilere daha fazlagörev düfltü¤ünün hat›rlatt›.

Eylemlilik, DevrimcileriTarihsel RolleriniOynamaya Ça¤›rd›

Eylemlili¤in uzun bir zaman devam et-mesinde emekçilerin meflru taleplerininve halktan gelen güçlere kucak açmalar›-n›n pay›n›n büyük oldu¤u aç›kt›r. Bugü-ne kadar emek mücadelesinde hükümetve sendika ortaklaflmalar›n› görmezdengelmemifllerdir. ‹flte bu noktada bizlerinde art›k sar› sendika diyerek, ötelenenbu alana devrimci bir hamle yapman›ngerekti¤inin alt›n› çizmemiz gerekiyor.

TC’nin, sermayenin kriziyle uygulama-ya koydu¤u neoliberal politikalar h›zlauygulanmaya çal›fl›l›rken, toplumsal mu-halefetin kabarmas› ve yukarda meydanagelen rejim krizi ülkenin kendi özgünlü-¤ünün yans›mas›yd›. Nitekim direnifl sü-resince ortaya ç›kan ve hala devam edenHSYK süreci halk›n sorunu gibi yans›t›l-m›fl, gündem de¤ifltirilmeye çal›fl›lm›flt›r.Bu sürecin devam› anayasa de¤iflikli¤iningündemde oldu¤u flu günlerde hala de-rinleflerek devam etmektedir. Rejim krizive toplumsal muhalefetin soka¤a dökül-mesi, halk›n gözünü açmas›n› sa¤lama-s›yla birlikte, komünist öznelere de yenimanevra alanlar› açm›flt›r. Bu alanlardayapaca¤›m›z do¤ru hamlelerin bizler içinnas›l bir s›çrama tahtas› oldu¤unun bir

kez daha alt›n› çizmek gerekmektedir. Avrupa’da bile on y›llard›r kapitalizmin

ve arac› hükümetlerinin karfl›laflmad›¤›bir direnifl: TEKEL destan›... Birden ülkeve dünya gündemini iflgal etmifltir. Evet,bu bir iflgaldir. San›yor musunuz ki neoli-beralizm ve onun çürümüfllü¤ünün istedi-¤i bir fleydir emek mücadelesi? ‹flte onuniçin iflgaldir. ‹stenilmeyen bir çocuktur.Y›llard›r görmezden gelinen, darbelerleüzerinden geçilen, horlanan çocuk, ka-nayan dizlerini tutarak aya¤a kalk›yor.Yaralar›n› saklam›yor, onlar›n s›z›lar›n›duyarak kalk›yor aya¤a! Ve hepsini gö-rüyor: Bir ülkenin siyasetini ve gündemi-ni nas›l de¤ifltirece¤ini, nas›l direnece¤i-ni, kapitalizmi ve yardakç› hükümetleri-nin kanl› ellerini, dayan›flmay›... De¤il miki daha düne kadar bir Ergenekon, birBalyoz, bir Sar›k›z ve Cumhuriyet sözcü-lü¤ü yapan muhalefet gözünü birden TE-KEL direnifline dikmifltir. ‹ktidar kendiiçinde çatlak sesler ç›karmaya bafllam›fl-t›r. Birilerinin korkusu birilerinin zorunlukonusu olmufltur.

Yan›lsama ve Tutum!Sadece hükümet karfl›tl›¤› bir politika da

yan›lsamadan baflka bir fley de¤ildir. Bunoktan›n alt›n› çizmek gerekiyor. Evet,yukarda sözünü etti¤imiz üzere TEKELdirenifli on y›llar›n en büyük direnifllerin-den birisidir, gel gör ki birden bütün s›-k›nt›lar›m›z› da çözmüyor. Bu noktadaad›mlar›m›z› daha somut atmam›z gerek-mektedir. Direnifli ortak bir merkeze alandevrimci öznelerin ç›tay› buradan yükselt-mesi ancak ve ancak komünist bir müda-hale ile olacakt›r. TEKEL iflçisi, devrimcidemokrat öznelerin fark›na varm›fl, y›llar-d›r kendilerine anlat›lan›n d›fl›nda bir fley-ler oldu¤unu görmüfl, nihayetinde onlar›nda kendilerine gelmelerini sa¤lam›flt›r. Ne

diyordu bir TEKEL iflçisi ‘Bizi zorla ko-münist yapt›lar!’ Yani çocu¤u uyand›rd›-n›z! Ve o çocuk eski yaralar›n› sararakgeliyor. Bu sefer bir flekerle kanmad›!Kanmayacak! Size kolay gelmeyecek!

Gençlik!Eylemin ilk günlerinden itibaren gençlik

devrimci dinamizmini ortaya koymufl,gerek yapt›¤› iflgal eylemlilikleriyle, ge-rekse Ankara, ‹stanbul ve taflrada yapt›¤›müdahalelerle y›prat›lmaya, gündemdendüflürülmeye çal›fl›lan direniflin meflrulu-¤unu gözler önüne sermifltir. ‘Gençlikörgütleri, kendilerini iflçi s›n›f›na kabulettirmek için zorlu bir mücadele vermekzorundad›r; bunun için de uzun y›llar ça-l›flma yapmak zorundad›r.’ diyor Karl Li-ebknecht gençlik yaz›lar›nda. Bu devrimneferinin sözlerini bu günlerde daha iyianlad›¤›m›z da kesin. TEKEL direnifli,bafllayan f›rt›nan›n ilk görüntüsüdür.Çünkü neoliberal politikalar ekti¤ini biç-meye bafllam›flt›r. Muhtemelen bir sonra-ki duraklar fleker, çay, hizmet vs. alan›n-da olacakt›r. Gençlik olarak görevimizTEKEL deneyimindeki pratiklerimizi, bualanlara da var gücümüzle yönlendir-mektir. Ülkenin dört bir yan›nda en iflleksokaklar›, meydanlar› iflgal etti¤imiz flugünlerde, bulunmam›z gereken yer belli-dir: Çad›r kentler! Sakarya’da kazand›¤›-m›z pratikleri taflraya tafl›ma vakti gel-mifltir. Gençli¤in dinamizmi yaydan birdefa ç›kan oktan farks›zd›r. Sistemin ay-g›tlar› bu yüzdendir ki direnifle kat›lanö¤rencilere soruflturmalar açmakta, liselidevrimci gençleri okuldan atmakta, polistakibinde kendi deyimlerince fifllemeyeçal›flmaktad›r. Gerek 68’de, gerekse78’de gençli¤in neler yapt›¤›n› unutma-mak, unutanlara da tekrar hat›rlatmakboynumuzun borcudur.

5

Direniflin k›sa sürece¤ini, eylemin ilk günlerindepolisin iflçileri tazyikli su ve biber gaz›yla havuza

dökmesiyle bitece¤ini sananlar çok fenayan›ld›lar. Bu kez emekçiler, karfl›lar›ndakilerin

hiç de öyle emek ve hak taraftar› olmad›¤›n›somut biçimde gördü. Çünkü iktidar›n, emek

düflman› neoliberal kalpazanl›klar› Demokles’ink›l›c› gibi bafllar›n›n üzerindeydi.

EErrggüünn YY››llmmaazz

A

ÇOCU⁄U UYANDIRDINIZ!özgürlükçü GENÇL‹K(Gündem)

TEKEL direnifli, bafllayan f›rt›nan›nilk görüntüsüdür. Çünkü neoliberal

politikalar ekti¤ini biçmeyebafllam›flt›r. Muhtemelen bir sonraki

duraklar fleker, çay, hizmet vs.alan›nda olacakt›r. Gençlik olarak

görevimiz TEKEL deneyimindekipratiklerimizi, bu alanlara da var

gücümüzle yönlendirmektir.

Page 6: OGD 9

6özgürlükçü GENÇL‹K (Dünya)

oplumsal Özgürlük Gazetesinin 3/31. say›-s›nda ç›kan yaz›s›nda Özgür Öztürk, kapita-lizmin krizinde yeni bir aflamaya girildi¤ine

iflaret etmifl, bu aflamayla beraber ilk günden buyana süreci 4 farkl› bafll›k alt›nda ele alm›flt›. 2007 ortalar›ndan 2008 Eylül ay›na kadar Mort-

gage piyasas›yla s›n›rl› olan ‘finansal daralma’ ev-resi krizin ilk patlak verdi¤i aflama oldu.Eylül 2008 ile 2009’ un ilk aylar› aras›nda kriz

h›zla dünya geneline yay›ld›. Kriz bu aflamada he-nüz finans piyasas›ndan s›yr›l›p reel sektöre geçi-flini h›zland›rmam›flt›. Devasa bütçeli kurtarmaplanlar›yla al›nacak önlemler tart›fl›l›rken Türki-ye’de krizin te¤et geçti¤i iddialar› bu aflamada or-taya at›lm›flt›. Dünya’da ise, kapitalizmin sonu veMarks’›n hakl›l›¤› tart›flmalar› gündemi iflgal edi-yordu.

Bütçe aç›klar›n›n artmas› ile krizde yeni bir evreye girildi.Önceleri bankalar ya da flirketler iflas ederken, flimdi bizzatdevletler iflas noktas›na geldiler ve ‘kurtar›lmay›’ beklemeye

bafllad›lar. Bir anlamda, devlet, sermayeyi kurtarmak için kendisini feda etti; ama bunun bedeli tüm topluma ç›kacak.

Artan bütçe aç›klar› ve devletin ödeme zorlu¤una düflmesinedeniyle, önümüzdeki dönemde bafll›ca gündem maddesinibütçe a盤›n›n azalt›lmas› ve kamu harcamalar›n›n k›s›lmas›

gibi ‘tedbirler’ oluflturacak.

T

DÜNYA KAP‹TAL‹ZM‹ÇIKIfi KAPISI ARIYOR!

Batan fiirketler ve Emekçiler2009 y›l› bafllar›ndan bugü-

ne kadar geçen zaman zarf›n-da da kriz h›zla reel sektöreyay›larak derinleflti. Art›k çö-züm için önerilen kurtarmapaketlerinin yerini alan maliyepolitikalar›, do¤rudan sanayisektörlerinde “istihdam” ola-naklar›n› hedef alan bir pers-pektifle flekillendirildi. Bu du-rumu özellikle iflsizlik fonu vb.gibi birikmifl yat›r›m araçlar›-n›n devletlerce patronlarapeflkefl çekilmesi gibi durum-larla örneklendirebiliriz. H›zlaartan iflsizlik ve hükümetlerinkamu maliyesine yüklenmeleri

sonucunda bütçe aç›klar› fliflti. Ancak, bütçe aç›klar›n›n art-

mas› ile krizde yeni bir evreyegirildi. Önceleri bankalar yada flirketler iflas ederken, flim-di bizzat devletler iflas nokta-s›na geldiler ve ‘kurtar›lmay›’beklemeye bafllad›lar. Bir an-lamda, devlet, sermayeyi kur-tarmak için kendisini feda et-ti; ama bunun bedeli tüm top-luma ç›kacak. Artan bütçeaç›klar› ve devletin ödemezorlu¤una düflmesi nedeniyle,önümüzdeki dönemde bafll›cagündem maddesini bütçe aç›-¤›n›n azalt›lmas› ve kamu har-camalar›n›n k›s›lmas› gibi ‘ted-birler’ oluflturacak.‹lk örne¤iyle Yunanistan’da

karfl›laflt›¤›m›z bu süreç, asl›n-da daha önceki aflamalardada bunun ortaya ç›kaca¤›n›nsinyallerini veriyordu. Bu ga-zetenin sat›rlar›ndan Belçikabütçe bakan›n›n çaresizceyapt›¤› “Biz e¤er bir anonimflirket olsayd›k çoktan batm›fl-t›k” aç›klamas›n› okurlar›m›zaduyurmufltuk. Yunanistan, milli gelirinin %

13’üne yaklaflan bir bütçe aç›-¤› ve % 114’ü seviyesindekitoplam kamu borcu ile iflas›nefli¤ine geldi. Buna çözümolarak önerilen emeklilerinmaafllar›nda dondurma, kamu

harcamalar›nda kesintiler veKDV oranlar›n›n artt›r›lmas›gibi önlemleri içeren iki kur-tarma paketi yo¤un bir grevdalgas›yla karfl›land›.Resmin bütününe bakt›¤›-

m›zda karfl›laflaca¤›m›z tablobize sorunun göründü¤ü gibisadece bir ülkenin batmas›n-dan -ki bu bile yeterince bü-yük bir sorundur- ibaret olma-d›¤›n› ifade ediyor. Dünya’da-ki sermaye odaklar›n›n birbir-leriyle olan iliflkilerinin geçifl-kenli¤inin bir sonucu olarakdurum en baflta Avrupa Birli¤iolmak üzere bütün patronlar›ciddi biçimde düflündürüyor.Dahas› bu nedenden de ba-

¤›ms›z olarak; ‹spanya, ‹rlan-da, Portekiz gibi ülkeler debütçe a盤› ve kamu borçlar›bak›m›ndan eflikte bekliyorlar.Yunanistan ilk örne¤ini teflkiletti¤i bu olgunun baflka ülke-lerin bafl›na da gelmesi önü-müzdeki dönemde hiç sürprizolmayacakt›r.Yani içinde bu-lunulan durumda kriz derecek›r›lgan seyrediyor. Mevcut duruma ç›k›fl arayan

patronlar›n yönelebilecekleriyegane alan, emekçilerin va-rolan birikimlerinin ve haklar›-n›n tasfiyesi yoluyla mevcutpozisyonlar›n›n süreklili¤inisa¤lamak olacakt›r.

Mevcut duruma ç›k›fl arayan patronlar›n yönelebilecekleri yegane alan emekçilerin varolan birikimlerinin ve haklar›n›n tasfiyesi yoluyla mevcut pozisyonlar›n›n süreklili¤ini

sa¤lamak olacakt›r.

Page 7: OGD 9

uflkusuz kriz, kapitalizminmakas de¤ifltirerek evrilece-¤i yeni dünya düzenine geçi-

flin sanc›lar›n›n bir ifadesi. ABD’nindünya üzerindeki hegemonyas›n›nbu krizle daha çok sorgulan›r oldu¤ubir gerçek. Yeni evrede hegemonikgüç olan ABD’nin yerine bir baflkagücün mü geçece¤i; yoksa var olanhegemonya iliflkilerinin biçimindebir de¤ifliklik (tek bir gücün belirleyi-cilik teflkil etti¤i bir hegemonik ikti-dar biçiminin kendisinin çeflitli ku-tupluluklar biçimine dönüflmesi) migerçekleflece¤i tart›fl›lmakla birliktemevcut gidiflat ve kapitalizmin gelifl-kinlik ve geçiflkenlik düzeyinin için-de bulundu¤u aflama ikinci olas›l›¤›daha gerçekçi k›l›yor.Özellikle son y›llarda Kafkas co¤-

rafyas›nda, son olarak da K›rg›zis-tan’da yaflananlar› bu tart›flmalar ›fl›-¤›nda ele ald›¤›m›zda Obama’danbu yana ABD’nin özellikle Kafkas-ya, Ortado¤u ve Afrika’ya iliflkin içi-ne girdi¤i yeni yönelimi anlamlan-d›rmam›z kolaylafl›r.K›rg›zistan’da 2005’te Ukray-

na’daki Turuncu Devrim rüzgar›n›nesintisiyle gerçekleflen Lale Devrimisonras›nda iktidara gelen Bakiyev6-7 Nisan tarihlerinde özellikle ülke-nin kuzeyindeki flehirlerden yükselip

yay›lan kitlesel bir “halk hareketi”taraf›ndan iktidardan edildi. Söz ko-nusu hareketin motor gücünü yok-sul köylüler ve inflaat iflçileri olufltu-ruyor. Ancak flekillenen yeni geçicihükümet halk›n ayaklanmas›na ne-den olan yoksulluk, yolsuzluk vb. gi-bi sorunlara köklü çözüm üretebile-cek perspektiften uzak görünüyor.‹ktidar de¤iflikli¤inin arkas›nda

Rusya’n›n olup olmad›¤› ya daABD’nin bölgede bir yenilgiyle karfl›karfl›ya olup olmad›¤› tart›flmalar› 8Nisan’da Obama ve Medvedev tara-f›ndan imzalanan nükleer silahlar›nazalt›lmas›na iliflkin anlaflman›n ›fl›-¤›nda tali bir hal al›yor.2008 yaz›nda Gürcistan’da yafla-

nanlar sonras›nda Rusya’n›n GüneyOsetya ve Abhazya’n›n ba¤›ms›zl¤›-n› tan›mas› sonucu “Kadife Devri-min”, Ukrayna’da son cumhurbafl-kanl›¤› seçimlerinde liderleri iktidar-dan uzaklaflt›r›lan “Turuncu Devri-min” ve son olanlarla K›rg›zistan’da“Lale Devriminin zay›flad›¤› düflünü-lebilir. Hatta Zaman gazetesi tara-f›ndan yaflananlar ‘karfl› devrim’deilan edilebilir.Bakiyev iktidardan düflürülmeden

önce o¤lunun Çin’le yapt›¤› ticarianlaflmalar› da göz önünde bulundu-rursak; Kafkasya, Dünya dengeleri-

nin flekillenifli bak›m›ndan tam bir‘kurtlar sofras›’. Ortado¤u’da ç›k›flkap›s› bulamayan kurtlar zaman za-man afla¤›-yukar› manevralarla için-de bulunduklar› ekonomik krize veonun yaratt›¤› rejim krizine farkl› ç›-k›fl kap›lar› ar›yor, zaman zamangerilimi daha yumuflak ve stressizbölgelere çekerek ellerini rahatlat›-yorlar.Sovyetler Birli¤i’nin da¤›lmas›n›n

ard›ndan ABD öncülü¤ündeki Bat›,Rusya’n›n arka bahçesinde etkinli¤i-ni h›zla artt›rm›flt›. Do¤u Avrupa ül-keleri Avrupa Birli¤i ve NATO ileBat› birli¤ine ba¤lan›rken, Rusya ileBat› ittifak›n›n karfl›laflma noktala-r›nda renkli devrimlerle yönetimlerel de¤ifltirdi. Bu süreçte ABD Rus-ya’n›n ‘arka bahçesi’ne nüfuz etme-yi baflarabilmiflti. Ortado¤u’daABD’nin umdu¤unu bulamamas› veAfganistan’›n ve flimdilerdePakistan’›n kontrol d›fl›na ç›k›yorolmas› sürecine efllik eden hege-monya krizi sonucunda, ABD dahagenifl bir bileflenle bölgeye hamleyapma niyetinde.Obama yönetimi Rusya’n›n ‘arka

bahçesi’nde nüfuz mücadelesine gir-mek yerine; ‹ran, Afganistan ve Or-tado¤u sorunlar›nda Moskova’n›ndeste¤ini almay› tercih ediyor.

Prag’a yerlefltirilecek füze kalkan›nedeni ile So¤uk Savafl’›n efli¤indendönen iki ülke, ayn› baflkentte yeninükleer silahs›zlanma anlaflmas›n›parafe etti ve ortak füze kalkan›nayeflil ›fl›k yakt›.Bu do¤rultuda meseleyi ele ald›¤›-

m›zda daha çok yaflanan›n olaylar›nsonuçlar› kontrol alt›nda kalmak ko-fluluyla dengelerde yeni uzlafl› nok-talar›n›n oluflmas› süreci olarak de-¤erlendirmek yanl›fl olmayacakt›r. Tüm bu olaylar ve tart›flmalar ak›p

gider, kartlar yeniden kar›l›rken sözkonusu tablonun nas›l flekillenece¤i-ne ezilenlerin ve emekçilerin kendi-sinin karar vermesi gibi bir olas›l›ktaelbet söz konusu. Kuflku yok ki budevrimci ç›k›fl kap›s›; hedeflenmesigereken yegane olas›l›k olarak kar-fl›m›zda duruyor.

7 özgürlükçü GENÇL‹K(Dünya)

ABD YEN‹ DENGELER KURUYORRusya’yla Bölgesel Hegemonya Mücadelesi

K

Rusya ile Bat› ittifak›n›n karfl›laflma noktalar›nda renkli devrimlerle yönetim el de¤ifltirdi. Bu süreçteABD Rusya’n›n “arka bahçesi”ne nüfuz etmeyi baflarabilmiflti. Ortado¤u’da ABD’nin umdu¤unu

bulamamas› ve Afganistan’›n ve flimdilerde Pakistan’›n kontrol d›fl›na ç›k›yor olmas› sürecine efllik eden hegemonya krizi sonucunda, ABD daha genifl bir bileflenle bölgeye hamle yapma niyetinde.

Tüm bu olaylarve tart›flmalar ak›p

gider, kartlaryeniden kar›l›rken

söz konusu tablonun nas›l

flekillenece¤ineezilenlerin ve

emekçilerin kendisinin karar vermesi gibi birolas›l›kta elbet

söz konusu. Kuflkuyok ki bu devrimci

ç›k›fl kap›s›; hedeflenmesi

gereken yeganeolas›l›k olarak

karfl›m›zda duruyor.

Page 8: OGD 9

17 fiubat Çarflamba günü, ‹stanbul

Tarlabafl›’nda bulunan Cervantes

Enstitüsü, TEKEL iflçilerine destek

vermek ve direnifli uluslararas› kamu-

oyunun gündemine tafl›mak amac›yla

Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) ve

Toplumsal Özgürlük Platformu

(TÖP) üyelerince iflgal edildi.

Sabah 10.00 sular›nda Cervantes

Enstitüsü’ne giren SDP ve TÖP üye-

si 34 eylemci, ö¤rencileri arada kal-

mamalar› için uyararak Enstitü’yü

boflaltt›ktan sonra, asansörleri kulla-

n›lmaz hale getirerek barikat kurdu-

lar ve enstitü binas›n›n en üst kat›na

ç›karak “Tekel Kazan›rsa Hepimiz

Kazan›r›z - Sermayeye Karfl› TEK-EL

Tek Yumruk” yaz›l› pankart› sark›tt›-

lar. Binan›n cam ve balkonlar›na ç›-

kan eylemciler “TEKEL iflçisi yaln›z

de¤ildir”, “Zafer direnen emekçinin

olacak” sloganlar› att›lar.

Eylemciler, bas›na balkondan yap-

t›klar› aç›klamada flöyle seslendiler:

“Yoksullaflt›rma, 4/c ile kölece ça-

l›flma koflullar› artarken, TEKEL iflçi-

si dil, din, mezhep ayr›m› gözetmek-

sizin ezenlere karfl› direniyor. Ezen-

lerse her yerde floven sald›r›lar› kö-rükleyerek, savaflta ›srar ederek iflçi-leri, emekçileri bölmeye çal›fl›yor.Ulafl›m zamlar›, do¤algaz zamlar›,kemerlerimizi patlat›yor, bizim birik-tirdiklerimizle birileri daha da zenginolurken, her gün silaha ayr›lan paraart›yor. O silahlar bar›fl› susturuyor.TEKEL’de ise Kürtçe ve Türkçe sar-mafl dolafl, iflçilerin birli¤i halklar›n

kardeflli¤i dalga dalga büyüyen dire-nifl caddelerinde ç›nlan›yor.”Halk›n ve bas›n›n büyük ilgisi alt›n-

da gerçekleflen eylemde, ‹spanya bü-yükelçisi ve eylemcilerin görüflmesi-nin ard›ndan çevik kuvvet eylemcile-re müdahale ederek 34 eylemciyigözalt›na ald›. Eylemciler ertesi günserbest b›rak›ld›lar.

18 fiubat Perflembe günü, SDP ve

TÖP üyeleri direnen TEKEL iflçilerinin

taleplerini dile getirmek için, Fuar ‹smet

‹nönü Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‹z-

mir ‹ktisat Sempozyumu’na girmek iste-

diler. Eylemciler polis taraf›ndan içeri

al›nmay›nca, “TEKEL iflçisi kazanacak”

pankart›n› aç›p, “TEKEL iflçisi yaln›z de-

¤ildir!”, “TEKEL iflçisi direniflin simge-

si!”, “Kent Afi’den TEKEL’e iflçiler kaza-

nacak!” sloganlar›n› atarak durumu pro-

testo ettiler. Sempozyuma girmeleri en-

gellenen 28 eylemci polisin sert müdaha-

lesiyle gözalt›na al›nd›. Bu sert müdahale

s›ras›nda bir eylemcinin parma¤› k›r›ld›,

müdahale ve gözalt› s›ras›nda kad›nlara

tacizde bulunuldu. Olaya müdahale et-

mek ve görüntü almak isteyen kifliler de

polis taraf›ndan gözalt›na al›nd›. ‹zmir’de-

ki polis sald›rganl›¤› ayn› gün tüm sosya-

list ve demokrat kesimlerin kat›ld›¤› bir

bas›n aç›klamas›yla protesto edildi.

~ ESK‹fiEH‹R ~Tekel Çad›rlar›naUzanan Eli K›rar›zEskiflehir Adalar’da 24 fiubat Çar-

flamba günü, SDP ve TÖP üyesi 7eylemci Burger King’in çat›s›na ç›-karak “TEKEL çad›rlar›na uzananeli k›rar›z” pankart› açt›lar. Slogan-lar ve propaganda konuflmalar› ileTEKEL direnifline selamlad›rlar veiflçilere karfl› olas› bir sald›r›ya gere-ken cevab›n verilece¤ini hayk›rd›lar.Çevreden gelen destekle birlikte ya-r›m saat süren eyleme güvenlik güç-leri müdahale etmedi.

~ DEN‹ZL‹ ~Gençlik Tekel‹flçisinin Yan›ndaDenizli’de 18 fiubat Perflembe

günü, Özgürlükçü Gençlik Der-ne¤i ve Kurtulufl Yolunda Dev-Genç üyesi gençlerden oluflan40 kiflilik kitle Ç›nar’daki Sine-ma’ya yürüdükten sonra TE-KEL iflçileriyle dayan›flmaamaçl› bir bas›n aç›klamas›yapt›. Eylemciler, “TEKEL iflçi-si kazan›rsa Hepimiz Kazan›r›z– TEK-EL TEK YUMRUK” ya-z›l› pankart› tafl›d›lar.

Adana’da 25 fiubat Perflembe günü,‹nönü Park› karfl›s›ndaki Teknosa ma-¤azas›n›n önünde toplanan SDP veTÖP üyeleri, TEKEL direnifline destekvermek amac›yla kendilerini buradakidemirlere zincirlediler. 6 eylemci “TE-KEL iflçisi yaln›z de¤ildir!”, “TEKEL ifl-çisi direniflin simgesi!” sloganlar›n› att›-

lar. ‹kinci bir koldan ise Teknosa’n›nçapraz›nda bulunan binan›n üst kat›n-dan “Sermayeye Karfl› TEK-EL TekYumruk” pankart› aç›larak, kufllama ya-p›ld›. Yar›m saat süren eyleme çevre-den alk›fllarla destek verildi. Eylemcilerzincirleri k›r›larak, pankart› açan eylem-cilerle birlikte gözalt›na al›nd›lar.

8özgürlükçü GENÇL‹K (Eylemler)

‹ZM‹R ~ Tekel ‹flçisi Kazanacak

ADANA ~ Tekel ‹flçisi Kazan›rsaHepimiz Kazan›r›z!

‹STANBUL ~ Cervantes Enstitüsü ‹flgali

HER YER TEKEL HER YER D‹REN‹fi!

Page 9: OGD 9

9 özgürlükçü GENÇL‹K(30 Mart)

~ ANKARA ~Özgürlükçü Gençlik olarak, Anka-

ra’da 30 Mart günü K›z›ldere’de katle-dilen yoldafllar›m›z› anmak için alanlar-dayd›k. Saat 16:00’da mezarbafl› anmas›, sa-

at 18:30’da Yüksel caddesinde bir ba-s›n aç›klamas› yap›ld›. Bas›n metninde 30 Mart’›n ayn› za-

manda Arap halk› için de ayr› bir anla-m› oldu¤u, çünkü bugünün ayn› za-manda 1995’te Hatay-Samanda¤’›nyi¤it evlad› Mehmet Latifeci yoldafl›m›-z›n da katledildi¤i gün oldu¤u vurgula-n›rken, bas›n aç›klamas› “k›z›ldere sonde¤il, direnifl sürüyor” , “Latifeci yol-dafl ölümsüzdür” sloganlar›yla son bul-mufltur.

~ ESK‹fiEH‹R ~- 30 Mart günü, Eskiflehir’de Özgür-

lükçü Gençlik Derne¤i, Kurtulufl Yo-lunda Dev-Genç ve Demokrat Yurtse-ver Gençlik olarak Mehmet Latifeci veMahsum Korkmaz anmas› yap›ld›. ‹lsa¤l›k müdürlü¤ü önünden AdalarMigros’a yürünerek bas›n aç›klams›okundu. Ard›ndan marfl söylendi vea¤›tlar okunarak anma son buldu.

~ ‹ZM‹R ~27 Mart Cumartesi günü ‹zmir’de

Mahir Çayanlar ve Mehmet LatifeciYoldafl› anmak üzere “K›z›ldere’denSamanda¤’a Direnifl Sürüyor” bafll›¤›y-la düzenledi¤imiz eylem ve etkinliklereilgi yo¤undu.Saat 13:00’de ÖGD ve Liseli K›v›l-

c›m olarak Dev-Genç ve Dev-Lis’le bir-likte düzenledi¤imiz yürüyüflle anmaprogram›m›z bafllad›.Konak Pier’den Sümerbank önüne

yap›lan yürüyüflün sonunda yap›lanbas›n aç›klamas› ve Arapça yap›lan birkonuflman›n ard›ndan, kitle geldi¤i yol-dan tekrar marfllarla ve sloganlarla biryürüyüfl yaparak eylemi noktalad›. Ey-lem coflkusu ve renklili¤iyle çevredende büyük ilgi gördü.Eylemin ard›ndan saat 16:00’da

Toplumsal Özgürlük Platformu, ÖGDve LK olarak TÜMT‹S’te düzenledi¤i-miz salon etkinli¤ine geçildi. Etkinlikte, K›z›ldere ve Samanda¤,

Gazi, Halepçe ve Beyaz›t Katliamlar›-na iliflkin konuflmalar ve sinevizyon

gösterimleri, fliir drama etkinli¤i vemüzik dinletisi yer ald›.Bu coflkulu eylemler, devletin yürüt-

tü¤ü katliamlarla amac›na ulaflamad›¤›-n›n aç›k bir göstergesidir.30 Mart’ta ‹zmir’de ve bütün Türki-

ye’de egemenlere verilen cevap aç›k-t›r: Mahirler ve Mehmet yoldafl ölüm-süzdür! Direnifl sürüyor!

~ ‹STANBUL ~30 Mart günü, ‹stanbul Üniversitesi

Edebiyat Fakültesi’nde aralar›ndaÖGD, Kurtulufl Yolunda DEV-GENÇ,SGD, EHP Gençli¤i, DYG-M nin oldu-¤u gençlik örgütleri “K›z›ldere’den Sa-manda¤’a Katil Devlet Hesap Vere-cek” fliar›yla bir etkinlik düzenlendi.Okunan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndanat›lan sloganlar ve müzik dinletisi ileeylem son buldu. Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde de “K›-

z›ldere’den Samanda¤’a Direnifl Sürü-yor” slogan›yla 30 Mart flehitleri an›ld›.Ayr›ca, 28 Mart Pazar günü ‹stanbul

ÖGD’de Özgürlükçü Gençlik ve LiseliK›v›lc›m olarak K›z›ldere flehitleri veLatifeci yoldafl an›s›na bir etkinlik dü-zenlendi.Slayt gösterimi ile bafllayan etkinlik,

K›z›ldere katliam› ve Mehmet Latifeciüzerine yap›lan aç›l›fl konuflmas› ile de-vam etti.Tar›k Oruç’un konuflmac› oldu¤u et-

kinlikte, K›z›ldere ve Latifeci yoldafl›nan›lar›ndan hareketle devrimci kiflilik,gençlik ve devrimcilik konular›n› tart›-fl›ld›.

~ MERS‹N ~28 Mart Pazar günü Toplumsal Öz-

gürlük ve Sosyalist Demokrasi Parti-si’nin haz›rlad›¤› K›z›ldere ve MehmetLatifeci anmas› yap›ld›. Bir hafta önce bafllanan çal›flmada

Mersin Üniversitesinde Dev-Genç veÖGD stant açt›, afiflleme yapt› ve bildi-ri da¤›tt›. 28 Mart günü saat 13.00’te KESK

önünden Tafl Binaya yap›lan yürüyüfle130 kifli kat›ld›.Saat 14.30’da bafllayan salon etkinli-

¤i de Akdeniz Belediyesi KonferansSalonunda yap›ld›. Anma Etkinli¤ine200 kifli kat›ld›. K›z›ldere, Mehmet La-tifeci slayt gösterileri, SDP ve TÖP

ad›na birer konuflma ve hemen ard›n-dan Mersin LK ve GRUP N‹DAL’inmüzik dinletileri oldu.

~ DEN‹ZL‹ ~30 Mart K›z›ldere ve Samanda¤

Katliamlar›n› anma etkinli¤imizin ilkini29 Mart günü SDP ile birylikte birsalon etkinli¤iyle gerçeklefltirdik.Yaklafl›k 40 kiflinin kat›ld›¤› anmaetkinli¤imizde belgesel gösterimininard›ndan Bas›n aç›klamas› yapt›k.‹kinci anma ise 30 Mart günü

gerçekleflti. Birlik ve KardefllikPlatformu (TÖP, SDP, SP, ESP,DHF,78’liler,BDP ve Bar›fl Meclisi)olarak düzenledi¤imiz yaklafl›k 150kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas› ileK›z›ldere ve Samanda¤ flehiktleriniand›k. Eylemimiz “Latifeci yoldaflölümsüzdür! K›z›ldere son de¤il kavgasürüyor! Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i!”sloganlar›yla sona erdi.

~ MU⁄LA ~Mu¤la’da K›z›ldere ve Latifecilerin

anmas› 30 Mart günü bas›n aç›klamas›ve oturma eylemiyle yap›ld›. Anmayayaklafl›k 50 kifli kat›ld›. ÖGD, YDG,DYG, SDP, Sosyalist Parti, MESOP,ESP’den oluflan Mu¤la Devrimci Daya-n›flma Platformu’nun düzenledi¤i ey-lem, önce devrim yolunda düflen flehit-ler için bir dakikal›k sayg› duruflu, ar-d›ndan bas›n aç›klamas›, ard›ndan dayar›m saatlik oturma eylemi fleklindeoldu. Oturma eylemi s›ras›nda fliirlerokundu ve marfllar söylendi.

~ HATAY ~Latifecilerin Sutafl› beldesinde bulu-

nan mezarlar› bafl›nda yap›lan 30 Mart

anma toplant›s›na, E¤itim-Sen Hatayfiube Baflkan› Servet Kavuko¤lu, BDP‹l yöneticisi, Adalet Holat, ‹HD Hatayflube Baflkan› Semra Berrak, E¤itim-Sen Samanda¤ temsilcisi Sibel MaltaBal›kç› ve yönetim kurulu üyeleri,Akdeniz Kültür ve Dayan›flmaDerne¤i, Özgürlükçü Gençlik Derne¤i,Samanda¤ Halkevi, Hatay ToplumsalDayan›flma ve Kültür Derne¤i, ESP,SDP, TÖP, Partizan’›n yan›s›rayüzlerce insan kat›ld›. Anma toplant›s›nda konuflan, Adalet

Holat, “Latifecilerin katledilifllerininüzerinden 15 y›l geçti. Bu süre içindeinsanlar bar›fl ve demokrasi istedikleriiçin hala katlediliyor. Çocuklar tutuk-lan›yor. Bar›fl ve demokrasi yolunda,ortak vatanda mücadelelerinisürdürenlerin Nevroz atefli etraf›ndahalay tutup bar›fl ve özgürlü¤ühayk›rmaktad›r. Bizler Asi ile F›rat’›buluflturduk. Bar›fl bu topraklarda mut-laka yeflerecektir”dedi. Toplumsal Özgürlük Platformu ad›na

konuflan Ali Karasu, “bugünyoldafl›m›z Mehmet Latifeci ve babas›Yahya Latifeci’nin ölümünün 15. y›ldönümü. Onlar› devrimci güçlerledayan›flarak her sene and›k ve anmayadevam edece¤iz. Latifecilerin anmas›,gerçek bir devrimci dayan›flma örne¤ioldu. Bizlere çok fley ö¤retti. Ö¤retti¤ibir fley daha vard›r ki o da insanlar›öldürmenin çözüm olmad›¤›d›r.Devrimci insanlar›n toprak alt›ndakibedenleri de çok fley ö¤retebiliyor.T›pk› Denizler, Mahirler, ‹bolar,Mazlumlar, K›v›lc›ml›lar gibi. Onlar›sayg›yla an›yoruz. Bayraklar›n› onlarave mücadele tarihine yak›fl›r bir flekildetafl›yaca¤›m›za söz veriyoruz.” diyekonufltu.

KIZILDEREDEN SAMANDA⁄A

D‹REN‹fi SÜRÜYOR

Page 10: OGD 9

10

ürkiyedeki e¤itim sisteminiele ald›¤›m›zda bafltan afla¤›bir de¤ifliklik yapmam›z ge-

reklili¤i ile karfl›lafl›yoruz. fiu anda varolan ve içerisinde bulundu¤umuz e¤i-tim sisteminin rolünün sermayeye ita-at etti¤inin fark›nday›z.‹lkokuldan üniversiteye kadar çeflitli

flekillere bürünerek gelip önümüze da-yat›lan itaatkar sömürü politikalar›nakarfl› bizler, bulundu¤umuz konumdabu çürümüfl e¤itim sisteminin alterna-tiflerini üretmeyi önümüze hedef ko-yup ak›nt›ya karfl› Liseli K›v›lc›m ola-rak harekete geçtik.Alanlarda özgürlük ve isyan ateflini

yakmak, liseli gençli¤in içinde bar›n-d›rd›¤› enerjiyi var olan bu e¤itim sis-temi yerine, bunun alternatifi özgür,demokratik, paras›z ve anadilde e¤i-tim program› olan bir e¤itim sistemihayaline yönelmek gerekti¤i üzerin-den, hareketimiz derinleflerek liseler-de vücut bulmaya bafllam›flt›r.Kendi kimli¤inin, karakterinin ve

içinde tafl›d›¤› enerjinin fark›nda ola-mayan gençler yetifltirmek, sorgula-mayan ve verileni al›p ezberleyen birgençlik yaratma hevesinde olan ser-mayenin güdümündeki e¤itim sistemi-nin program› ile liselerlerde her günyüz yüzeyiz.

Sermayenin LiselereGetirdi¤i: GeleceksizlikÖ¤rencilerin birbirlerine yabanc›lafl-

mas›n› ve yar›fl haline girmesini iste-

yen bu sistem, dershanelerle ifl birli¤iiçerisinde sömürü a¤lar›n› geniflletmeçabas›nda. Dershane sömürüsü ise,ö¤rencinin üzerine kara bulut gibi çö-ken, ö¤renci velisinin cebindeki lirala-r› hunharca sömüren ve örümcek a¤-lar›n› sinsice ören bir örümce¤e ben-ziyor. Ö¤rencinin ise ÖSS denilen il-leti kazabilmesi içinse dershanelerebafl vurmas› kaç›n›lmaz oluyor.Eflit olmayan ve ö¤renciyi ÖSS ile

gelece¤inin belirlenmesinin isteyen sö-mürü a¤›n› k›saca irdeleyecek olursak,diyelim ki bir ö¤renci hem koleje,hem en kaliteli dershaneye hem deayr›yeten özel hocalar ile ÖSS’ye ha-z›rlan›rken, yoksul tabakadan gelen birö¤renci bu imkanlara eriflemeyece¤iiçin tek bafl›na bu geleceksizlik getirenÖSS’ ye haz›rlanmas› gerekiyor. fiim-di soruyoruz, sizce ayn› sorular ile kar-fl›laflacak bu iki ö¤renci eflit koflullardam› haz›rlan›yor bu geleceksizli¤e?Liseli K›v›lc›m’›n ise yol al›rken bu

alan›n eflitsizli¤inin fark›ndal›¤›na va-r›p alternatiflerini üreterek yol almas›kaç›n›lmaz bir görev olarak önümüzdeduruyor ve liselerde vücut bulabilmekve bu sistemin a¤lar›n› bozabilmekiçin liseli alan›nda ö¤rencilerin üzerin-de genifl etkiler yaratarak yol al›yoruz.Geçmiflinde getirdi¤i bir sürü tecrübeile gerek Erdal Erenler, gerek NecdetAdal›lar, gerekse Latifecilerin liseler-deki ç›k›fllar›n› yaratarak hayal ettikle-ri eflit paras›z özgür ve demokratik li-seleri infla etmek gerekiyor.

Alternatif Lise Aray›fl›...Alternatif lise talebimizi dillendirir-

ken var olan bu sistemin köklü bir fle-kilde de¤iflmesi gereklili¤ini dile getiri-yoruz. Her ö¤rencinin eflit bir flekildeve kendi hayat›n› kendisinin flekillen-direbilece¤i bir e¤itim sisteminin pe-flindeyiz. Bu hedefe ulaflmaya çal›fl›r-ken liselerdeki gençleri baz al›p, ö¤-rencinin kendi içinde sakl› bulunanenerjisini politiklefltirmeye çal›fl›yoruz.Bizlere biçilen rolleri hiçbir flekilde ka-bul etmiyoruz ve etmeyece¤iz.Bu yönelimde yol alan ö¤renciler

üzerinde ise sistemin kolluk kuvvetle-rinin yo¤un bask›lar›yla liseli arkadafl-lar›m›z yo¤un bask›lar alt›nda kal›yor.Polisin uygulad›¤› yöntem ise okuldamüdür ile iflbirli¤i içerisine girerek ö¤-rencinin üzerindeki bask›s›n› aileyi deiçerisine çekerek sürdürüyor. Öncelik-le biz ö¤rencilere ilk sahip ç›kacakolan ailelerimizin üzerine de karabulutgibi çöken bu e¤itim tacirlerinin uflak-lar›, bizleri karalayan tarzda ailelerimi-zi ‘o¤lunuz/k›z›n›z kötü ifller yap›yor,yak›nda okuldan at›lacaklar’ tarz›ndaetkilemeye çal›fl›yorlar. Ailelerimiz isekendi içlerinde bar›nd›rd›klar› korumaiç güdüleriyle hareket ettiklerinde biz-lerin üzerindeki bask›lar bu sefer de

aileler üzerinden vücut buluyor. Öncelikle bizler bu yan›lg›n›n orta-

dan kald›rabilmesi için ailelerimize ge-rek hayallerimizden gerekse bu çürü-müfl sistemin soyguncular›ndan kur-tulmak amaçl› yapt›¤›m›z her çal›flma-da karfl›m›zda de¤il, yan›m›zda olma-lar› gereklili¤ini önümüze görev ola-rak koyuyoruz. Bask›lar bizleri y›ld›ra-mayacakt›r ve sistemin bu oyunlar›bofla ç›kacakt›r.Her zaman s›nav kayg›s›yla yaflayan

ö¤rencilerin üzerine karabasan gibiçöken s›navlar hayat›m›z› alt üst edi-yor ve etmeye devam ediyor. Psiko-lojik aç›dan ruh sa¤l›¤›n› tehdit eden,ö¤rencinin sa¤l›¤›n›n bir önemlili¤iniönemsemeyen e¤itim tacirlerininumurlar›nda olan tek fley, ceplerinedolacak liralar›n fazlal›¤›d›r. Oysa ki li-seli bir ö¤rencinin hayal gücünün s›-n›rlar›n› düflünsenize. ‹flte tam bunoktadan hayallerimizi çalan bu tacir-lerin bo¤azlar›na sar›lman›n tam za-man›d›r. Yaklaflan 1 May›s’›n alanlar-daki coflkusuna kat›laca¤› tüm taleple-rimizi tek bir a¤›zdan hayk›raca¤›z. S›-ralardan soka¤a k›v›lc›m› bir yang›na,isyana dönüfltürecek bu 1 May›s’ta al-ternatif e¤itim hayalimizden vazgeç-meyece¤imizi hayk›raca¤›z.

Liseli K›v›lc›m’›n ise yol al›rken bu alan›n eflitsizli¤inin fark›ndal›¤›na var›p alternatifleriniüreterek yol almas› kaç›n›lmaz bir görev olarak

önümüzde duruyor ve liselerde vücut bulabilmekve bu sistemin a¤lar›n› bozabilmek için liselialan›nda ö¤rencilerin üzerinde genifl etkiler

yaratarak yol al›yoruz.

Alanlarda özgürlük ve isyan ateflini yakmak, liseligençli¤in içinde bar›nd›rd›¤› enerjiyi var olan bu

e¤itim sistemi yerine bunun alternatifi özgürdemokratik paras›z ve anadilde e¤itim program›

olan bir e¤itim sistemi hayaline kanalizeetmenin gereklili¤i üzerinden hareketimiz

derinleflerek liselerde vücut bulmaya bafllam›flt›r.MMeerrssiinn LLKK

L‹SELER‹N‹SYAN ATEfi‹

özgürlükçü GENÇL‹K (Liseler)

T

Page 11: OGD 9

üzel Sanatlar Akademisi, 20Ekim 2009 tarihinde, üni-versite ö¤rencileri taraf›ndan

“Neo-liberal idarenin yeniden demok-ratiklefltirilmesi” talebiyle, Rektörlü-¤ün keyfi “Bologna” uygulamalar›n›protesto etmek amac›yla iflgal edildi-¤inde, kimse bunun sonuçlar›n› tah-min edemiyordu.Ayn› günün akflam›nda çeflitli bö-

lümlerden (Uluslararas› ‹liflkiler, Felse-fe, Siyasal Bilgiler vs.) ö¤renciler, da-yan›flmalar›n› göstermek amac›yla ifl-gal alt›ndaki Güzel Sanatlar Akademi-si’nin konferans salonunda topland›-lar. O akflam toplant›s›nda, di¤er ö¤-rencilerin de hoflnutsuzluklar›n› kapsa-yacak ve duyuracak flekilde protesto-lar› yayma karar› al›nd› ve 22 EkimPerflembe gününde bir gösteri yap›l-mas› kararlaflt›r›ld›. Bu aflamada özel-likle Siyasal Bilgiler ve Uluslararas›‹liflkiler ö¤rencileri öne ç›kt›lar ve sa-bah 7’ye kadar gösteri için yaz›lan bil-diri için çal›fl›ld›.Sonra ortaya flafl›rt›c› bir sonuç ç›kt›:

22 Ekim Perflembe günü yap›lan gös-teri saat 12 civar›nda, Avrupa ö¤ren-ci hareketinde al›fl›ld›¤› gibi 100-200aras›nda kiflinin kat›l›m› ile bafllad›.Ancak ö¤leden sonra kat›l›m›n h›zla

artmas›yla, gösteri 1000-1500 aras›ö¤rencinin Viyana Üniversitesi’nin enbüyük amfisini (Auditorium Maxi-mum) iflgali ile sonuçland›.Ard›ndan Avusturya’da (Viyana,

Graz, Salzburg, Linz, Innsbruck, Kla-genfurt) ve Almanya’da (Heidelberg,Münih, Potsdam, Darmstadt vb.) üni-versite iflgalleri, bir yang›n gibi yay›ld›;iflgal alt›ndaki H›rvatistan ve Yunanis-tan üniversitelerinden dayan›flma me-sajlar› geldi.Tüm iflgaller zamanla sonlan›rken

(Viyana’daki Auditorium Maximum ifl-gali Noel’den k›sa bir süre önce Aral›-¤›n son haftas›nda sonland›), hareketreform söylemleriyle yumflad› ve bafl-larda oluflan otonom ruhu bo¤uldu.Geçti¤imiz günlerde “bologna-burns”protestolar› ve 11 Mart 2010’da bafl-layan hafta ise, bafllardaki ruhun sa-dece zay›f yans›malar›n› tafl›yordu.Ancak, kendili¤inden ve planlanma-m›fl bir kitle hareketinin oluflup süre-bilmesi, kapitalist birikimin merkezle-rinde var olan çeliflkilerin kritik bir du-ruma ulaflt›klar›n› gösteriyor. D›fltanbak›ld›¤›nda o merkezlerde gözükenharmonik birli¤in o kadar da harmo-nik olmad›¤›, bir spontan ö¤renci ha-reketiyle bile a盤a ç›k›yordu.

Ne Yapmak ‹stiyorlarLizbon ve Bologna süreçleri, Ameri-

kan sistemi ile AB aras›ndaki geliflentemel rekabetin gölgesinde kal›yor.AB, ABD nin enternasyonal hege-monyas› karfl›s›nda ezilmemek ve hat-ta bir özel egemen durufl sa¤layabil-mek için, sadece para birimi, ifl gücüve sermaye mobilitesi (hareketlili¤i)konusunda reformlarla yetinmeyip,e¤itim sektörünü de sermayenin ulus-laras› standardize edilebilir kâr taleple-rine uyumland›rmaya çal›fl›yor.Lizbon ve Bologna süreçlerinin res-

mi kararlar›nda, üniversite sistemininBachelor/Master sistemiyle AB sevi-yesinde standardizasyonu, “kârl›l›k”,“verimlilik” ve “rekabetçilik” kelimele-riyle aç›klan›rken, pratik (Avustur-ya’daki) flöyle görünüyor:• Üniversiteler kendilerini öncelikle

d›fl kaynaklarla finanse etmelidir.• Buna göre bütçe art›k tek bafl›na

rektör veya üniversite senatosu tara-f›ndan de¤il, üniversite meclisi (üni-versite d›fl›ndan kifliler, örne¤in ikti-satç›lar) taraf›ndan kontrol edilmelidir.• Bachelor/Master sistemi, kiflinin

kendi tercihine ba¤l› yüksek e¤itimhakk›n› fiilen yok eden ve ifl yükünü

ola¤anüstü oranda artt›ran pek çok

koflul zincirini ve görev birimlerini it-

hal ediyor.

• Burjuva öznenin temel erdemleri

(rekabet, verimlilik, kâr gütme) burada

gelifltirilmeli ve yeniden üretilmelidir.

Eylemlerin YorumuSürekli olarak politik bilinçten uzak-

laflt›r›lan ve etkisiz hale getirilen burju-

va idelojik hegemonyas› alt›ndaki ö¤-

renci bireyleri -73 Petrol Krizi sonras›

yaflanan neoliberal sald›r›larla gelen

toplumsal dönüflümleri bütün ba¤lan-

t›lar› ve tümlü¤ü içinde göremedi¤i

ölçüde hareketin politik bilinci de çok

yüzeysel kalmak durumunda kal›yor.

Kapitalist üretim süreçlerinin ortaya

ç›kard›¤› afla¤›lay›c› durumlar, defalar-

ca, kiflinin zorunlu olarak girdi¤i s›-

navlar, zorla girilen seminerler, reka-

bet ve rand›man bask›s› (ona kapita-

list sistemdeki gereksizli¤ini gösteren

iflsizlik tehdidi vb.) vb. sebepler kiflinin

kendi ifline yabanc›laflmas›yla kendini

gösteriyor.

Dolay›s›yla ö¤rencilerin gösterisi

bafllarda ister istemez kendili¤inden

ve plans›zd›. Tümü apolitize edilmifl

bir jenerasyon, ona söz verilen hakk›-

n› koparmaya çal›fl›yor: Kendi Öznel-

li¤ini Belirleme Hakk›!

“Bologna-burns” (Bologna yan›yor)

Hareketi, bu sebeble daha iflin bafl›y-

d›... Ve ö¤renci hareketi de diyalek-

tikdir. Ya burjuva bireyselli¤ine dönüp

tekil haklar kazanmaya bakar, ya da

eylem içinde kendi toplumsall›¤›n› gö-

rüp baflka bir yol seçer, kendi kaderi-

nin yap›c›s› olaca¤› bir politikleflme

sürecine girer.

11 özgürlükçü(Bologna)

Tümü apolitize edilmifl bir jenerasyon, ona söz verilen hakk›n› koparmaya çal›fl›yor: Kendi Öznelli¤ini Belirleme Hakk›! “Bologna-burns” (Bologna yan›yor) Hareketi, bu sebeble daha iflin bafl›yd›... Ve ö¤renci hareketi de diyalektikdir. Ya burjuva bireyselli¤ine

dönüp tekil haklar kazanmaya bakar, ya da eylem içinde kendi toplumsall›¤›n› görüp baflka bir yol seçer, kendi kaderinin yap›c›s› olaca¤› bir politikleflme sürecine girer.

G

BOLOGNA BURNS

GENÇL‹K

AAllpp KKaayysseerriilliioo¤¤lluu

Page 12: OGD 9

apitalizmin krizinin gün geç-tikçe derinleflti¤i, iflçi s›n›f›n›ndirenifllerle sesini yükseltti¤i

bir tarihsel dönemde, üniversitelerdede neoliberal politikalar ve bask›lar gi-derek art›yor. Peki bu kritik durumdagençlik nerede duruyor? Sermaye, YÖK ile üniversitelere

yükledi¤i rolleri kararl› bir flekilde uy-gulamay› artt›ran Bologna süreciyle,e¤itim sistemini merkezi üniversiteler-den taflra üniversitelerine kadar stan-dartlaflt›rmaya ara vermeden devamediyor. Sermayenin sözcüsü AKP hükümeti-

nin biricik rektörleri de üniversiteleribilim yuvas› s›fat›ndan ç›kart›p faflist,sermayedar, bask›c› bir yap›lanma ha-line getiriyor. Peki bu dönemde Genç-Sen üzerine düflen görevi yerine getir-mek için ne yap›yor?

Pragmatik Bak›fl Aç›s›Sorgulanmal›d›rToplumsal muhalefet hareketlerinin

her zaman ön saflar›nda bulunangençlik hareketinin, birleflik bir müca-dele zemininde olmas› ve sermayeninegemenli¤ine karfl› tek el, tek yumrukolup mücadele etmesi gerekti¤indendolay› Genç-Sen’in birtak›m gruplar›ntekelinde pragmatik bak›fl aç›s›n› sür-dürmekte oldu¤u ve ne yaz›k ki halabu bak›fl aç›s›yla hareket etti¤i görül-

mektedir. Bu tutum ne yaz›k ki Genç-Sen’in örgütler toplam›n› geçememe-sine yol açmakta ve gençlik muhalefe-tinin sesi olmas› gereklili¤inden do¤anGenç-Sen’i amac›ndan sapt›rmakta veifllevsiz k›lmaktad›r. Dolay›s›yla bu du-rumda Genç-Sen ile örgütlenemiyorve örgütleyemiyoruz.Üniversite yürütme kurulundan, mer-

kez yürütme kuruluna kadar hala k›s›rtart›flmalar›n yürütüldü¤ü toplant›laras›k›flm›fl ya da hiç toplanamayan or-ganlarla Genç-Sen’in gerek örgütlen-mesi, gerekse üniversite gençli¤ine bualanlar›n örgütlü bir mücadeleyle öz-gürlefltirilebilece¤ini anlatmas› güngeçtikçe zorlaflmakta, hatta imkâns›zhale gelmektedir. Gençli¤i sadeceÜYK ve MYK seçimlerinde oy kullan-mas› için, bir ilden daha fazla temsilciç›karabilmek için Genç-Sen’e üyeyapmaya devam edersek, bu zihniye-tin ürünü olarak da as›l amac›ndanuzaklaflan, bürokratik, dura¤an dö-nemlere mahkûm kalan bir sendikaolmaktan ileri gidemeyiz.Sendikan›n mücadeleci bir anlay›fl›n

tersine örgütlenmesi, üyelerinin enufak bir bask›da, soruflturmada çal›fl-malar› b›rakmas› gibi kaç›n›lmaz birsonucu do¤urur. Bu durumda as›l tar-t›fl›lmas› gereken Genç-Sen’in örgüt-lenme perspektifidir. Genç-Sen’de ör-gütlenmek sadece bir sendikaya üyeolmak demek olmamal›d›r, örgütlü bir

bilinçle neye karfl› ve neden örgütle-nildi¤inin bilinmesi gereklidir.

Genç-Sen’i Bir Ad›mÖteye Tafl›man›nZaman› GeldiBugün Genç-Sen’in gençlik müca-

delesinde ne kadar önemli bir yerdedurdu¤unu bildi¤imiz için Genç-Sen’inas›l ve hangi çizgide de¤ifltirece¤imi-zi tart›flmam›z ve Genç-Sen’e bunutart›flt›rmam›z önemli bir yerde dur-maktad›r. Yeni dönemi “müflteri de-¤il, ö¤renciyiz” diyerek geleceksizlik

çal›flmas›n› bafllatan Genç-Sen, buçal›flmay› uzun süreli ve en do¤ru fle-kilde ele al›rsa tekrar iyi bir ç›k›fl ya-kalayacakt›r. Bizler Genç-Sen’in bukal›plaflm›fl zihniyetini; - Genç-Sen’i hala kendine gündem

arayan bir sendika kal›b›ndan uzak-laflt›r›p, kendi gündemini kendisininbelirledi¤i bir sendika haline getirmekiçin çal›flma yaparak,- örgütlenmenin kafa say›s› mant›-

¤›nda olmamas› gerekti¤ini, öz örgüt-lü bilinci vermenin ne kadar önemlioldu¤unu anlatarak,- ifl yapm›fl gibi olmak için kampan-

ya yapmak yerine, üniversiteleri birereylemlik alan› haline getirerek de¤ifl-tirebiliriz. Bu yeni çal›flma için hepimizin kol-

lar›n› s›vay›p Genç-Sen’i sahiplenme-si ve en do¤ru biçimde flekillendirme-si gereklidir.

Bugün Genç-Sen’in gençlik mücadelesinde nekadar önemli bir yerde durdu¤unu bildi¤imiz

için Genç-Sen’i nas›l ve hangi çizgidede¤ifltirece¤imizi tart›flmam›z ve Genç-Sen’e

bunu tart›flt›rmam›z önemli bir yerde durmaktad›r. Yeni dönemi “müflteri de¤il,

ö¤renciyiz” diyerek geleceksizlik çal›flmas›n›bafllatan Genç-Sen, bu çal›flmay› uzun süreli

ve en do¤ru flekilde ele al›rsa tekrar iyi birç›k›fl yakalayacakt›r.

Sermayenin sözcüsü AKP hükümetinin biricik rektörleri de üniversiteleribilim yuvas› s›fat›ndan ç›kart›p faflist, sermayedar, bask›c› bir yap›lanmahaline getiriyor. Peki bu dönemde Genç-Sen üzerine düflen görevi yerine

getirmek için ne yap›yor?

özgürlükçü GENÇL‹K (Genç Sen)

K

fi‹MD‹ ÖRGÜTLENME ZAMANI!

Page 13: OGD 9

özgürlükçü GENÇL‹K(Genç Sen)

eçen dönem sonunu kendi ifl-leyifline dair tart›flmalarla geçi-ren Genç Sen, bunun olumlu

etkilerini yaz sürecinde harç zamlar›-na karfl› verdi¤i mücadelede göster-miflti. Bu dönemi baflar›l› bir flekildegeçiren sendika yakalad›¤› bu ivmeyleokullar›n aç›l›fl›ndan itibaren yükselenbir grafik sergilemifl, olmad›¤› okullar-da flubeler açm›fl, istisnas›z her flube-sinde üyeliklerini artt›rm›flt›r. ‹flte tümbu olumlu flartlarla birlikte ve de buolumlu flartlar›n sendikaya getirdi¤isorumlulukla 3. Ola¤an Kongresi’niörgütleyen Genç Sen; 20 Aral›k’tayaklafl›k 700 kiflilik bir kat›l›mla Anka-ra’da, geride b›rakt›¤›m›z 2 Kongreyenazaran daha ‘’sakin’’ ve daha doyu-rucu bir kongre gerçeklefltirdi. Önceden belirlenmifl önergeler d›fl›n-

da salonda sunulan önergelerin tart›-fl›ld›¤› kongrede, Genç Sen’in henüzdaha direnifllerinin bafllar›nda olan te-kel iflçilerini ziyarete gitmesi flüphesizo güne dair konuflabilece¤imiz en an-laml› olayd›. Öte yandan yeni döne-me dair nas›l bir yol izlenece¤i, yerel-lerde taban›n söz, yetki, karar meka-nizmas›n›n nas›l iflletilece¤i üzerinetart›flmalar›n yürütüldü¤ü kurulda, ku-rulufl aflamas›n› geride b›rakan GençSen’in art›k var oldu¤u alana kampü-se kendi duruflunu, kendi rengini da-ha kal›c› ve sa¤lam bir flekilde ifadeetmesinin koflullar› tart›fl›ld›. Bölgetemsilciler meclisinin ayda bir toplan-

mas›na dair sunulan tüzük de¤ifliklikmaddesinin kabul görmesi yerelleriniflleyifle daha h›zl› adapte olmas› bak›-m›ndan at›lm›fl önemli bir ad›md›r.fiüphesiz ki sendikan›n var oldu¤u

alana, kampüse kendi rengini dahakal›c› bir flekilde vermesinden ve ö¤-renci gençli¤in özörgütlülü¤ü olmas›n-dan söz ediyorsak, yerelleri sendika-n›n iflleyifline katt›¤›m›z ölçüde bunugerçeklefltirmifl oluruz. Öte yandanpre-sendikalist sektörel örgütlenmeönergesinin oylanmas›, gene bahsetti-¤imiz alana özgü örgütlenme anla-m›nda ileriki dönemde sendikaya yönverecek önemli, alt› çizilmesi gerekenbir karar.

Genç Sen’in Tekel Direnifli S›nav›Önümüzdeki dönemde izleyece¤i

politik hatta dair kararlar›n ve tart›fl-malar›n yürütüldü¤ü, önemli hedefle-rin koyuldu¤u kongreden sonra bekle-nen yüksek bir tempoyla yeni döne-me giriflin aksine baflta Tekel Direniflive di¤er illerde iflçi direnifllerine ra¤-men Genç Sen bir durgunluk dönemi-ne girmifl ve bu süreci baflar›l› bir fle-kilde iflleyememifltir. Bunu gerek Te-kel Direnifli devam ederken GençSen’in bu konuya dair, kendi gücünenazaran daha c›l›z bir flekilde sözünüsöylemesi bak›m›ndan gerekse 4 fiu-bat Genel Grevinde alanlardaki kat›l›-

m›n›n düflük olmas›ndan dolay› söyle-yebiliriz. Sendika nezdinde bu dur-gunlu¤un sebepleri sorgulanmal›, iflçidireniflleriyle ö¤renci gençli¤in sendi-kas› biz Genç Sen’in kurdu¤u iliflkigözden geçirilmeli, ve iflçi ö¤renci da-yan›flmas›n›n yükseltilmesinde izlene-cek yol flüphesiz ki masaya yat›r›lmal›-d›r. Tekel Direnifli devam ederken biz

ö¤rencilerin sendikas› bunu ne kadarkampüsün, ö¤renci gençli¤in günde-mine soktuk ve bu yönde ne kadarçaba gösterdik. Kendi kampüsünde,s›n›f›nda bunu gerçeklefltirmek, bugünGenç Sen’in iflçilerin ve kamu emek-çilerinin eylem ve grevlerinde üstünedüflen görevdir. Ve bu eylemlerle ol-sun grevlerle olsun kurdu¤u dayan›fl-ma iliflkisi bu ba¤lamda olmal›d›r. Budayan›flma fleklini gerçeklefltiremedi¤i-miz noktalarda, nitekim son süreçteöyle oldu, ve bir flekilde durgunlu¤asebep oldu. Genç Sen’deki bu dur-gunluk genel anlamda ö¤renci gençli-¤in mücadelesinde de durgunlu¤a ne-den olmufl, geçen bu süreç sadeceGenç Sen nezdinde de¤il genel an-lamda ö¤renci gençli¤in nezdinde dedurgun geçmesine sebep olmufltur.

‹flçi-Ö¤renci Dayan›flmas›‹flte tüm bu dönemlere dönüp bakt›-

¤›m›zda, gerek yaz döneminde harçzamlar›na karfl› sokakta verilen müca-dele süreci, gerekse Genç Sen’in için-den geçti¤i durgunluk bir kez dahasendikal mücadelenin gereklili¤ini,Genç Sen’in ö¤renci gençlikle ba¤kurmada ne kadar önemli bir araç ol-du¤unu bize aç›k flekilde gösteriyor.Nas›l akademik ve ekonomik taleplerdo¤rultusunda mücadelemizi yükseltipö¤renci gençli¤in nezdinde kitlesellefl-meyi baflard›ysak iflçilerin ve kamuemekçilerinin grev ve eylemleri döne-

minde sözümüzü alanda söyleyip iflçi-ö¤renci dayan›flmas›n› büyütmeliyiz. Bu do¤rultuda sokakta verilen müca-

deleyi kampüslerde, dersliklerde ö¤-rencilerin gündemi yapmak, t›pk› 25Kas›m Genel Grevinde boykota git-memiz gibi bafll›ca görevimiz olmal›.Bunu yaparak sendika olarak hem busüreçleri kaç›rmam›fl, sürece dair sö-zümüzü söylemifl oluruz hem de s›n›fmücadelesiyle, gençlik hareketininmücadelesini ortaklaflt›rm›fl oluruz.

Kampüste Genç Sen’e Acil ‹htiyaç VarDönemleri ve bu dönemlerde yapt›-

¤›m›z eylemleri analiz etti¤imizde,mücadelemizin yükseldi¤i dönemde,nas›l ki Genç Sen’in ihtiyaç oldu¤unuvurgulad›ysak, tam tersinden durgun-luk dönemlerini inceledi¤imizde degençli¤in mücadelesi için Genç Sen’inihtiyaç oldu¤unu farkl› bir aç›dan ba-k›p görmemiz ve göstermemiz gereki-yor. Yani dün ihtiyaç olan GençSen’in, bugün de ayn› aciliyetle ihti-yaç oldu¤unun alt›n› çizmek gereki-yor. ‹flçi direniflleriyle s›n›f mücadele-sinin yeniden hareketlilik gösterdi¤ibu dönemde sendikal faaliyet yürütenbiz Genç Sen’lilerin s›n›ftaki bu hare-ketlili¤i kendi alan›nda, kampüslerdetüm gücüyle gündemlefltirip, ifllemesibugünün bize yükledi¤i bir sorumlu-luktur. Genç Sen bu dönemde sorumluluk-

lar›n›n fark›na varmal› bofl b›rakt›¤›alanlara yönelip Genç Sen’i tekrar la-y›k oldu¤u yere getirmelidir. Bu yenidönem yeni hedefler ve bu hedeflerdo¤rultusunda bize yeni görevler dü-flüyor. Hedefimiz Genç Sen’i yenidendaha etkin k›lmak, görevimiz ise bunugerçeklefltirmek için gereken ‘’ham-maliyeyi’’, gereken çal›flmay› yapmakolacakt›r.

DÜN DE BUGÜN DE ‹HT‹YAÇ GENÇ SENDönemleri ve bu dönemlerde yapt›¤›m›z eylemlerianaliz etti¤imizde, mücadelemizin yükseldi¤idönemde, nas›l ki Genç Sen’in ihtiyaç oldu¤unu vurgulad›ysak, tam tersinden durgunluk dönemleriniinceledi¤imizde de gençli¤in mücadelesi için GençSen’in ihtiyaç oldu¤unu farkl› bir aç›dan bak›pgörmemiz ve göstermemiz gerekiyor.

BBaarr››flfl ÖÖzzeerr

Nas›l akademik ve ekonomik talepler do¤rultusunda mücadelemizi yükseltip ö¤rencigençli¤in nezdinde kitleselleflmeyi baflard›ysak

iflçilerin ve kamu emekçilerinin grev ve eylemleri döneminde sözümüzü alanda söyleyip

iflçi-ö¤renci dayan›flmas›n› büyütmeliyiz.

G

13

Page 14: OGD 9

14özgürlükçü GENÇL‹K (Üniversitelerden)

Mart Muht›ras› ve 12 Ey-lül 1980 darbesi ile faflistyüzünü tamamen göste-

ren devlet, ö¤renci muhalefetini sindir-me politikalar›na bugün de üniversite-lerdeki neoliberal politikalar› arkas›naalarak ve h›zla devam etmektedir.Özellikle taflra üniversitelerinde bu

bask› ve sindirme politikalar› dahafliddetli olmakta ama ö¤renci muhale-fetinin sesini bast›ramamaktad›r.

Bu Sesin Taflra ÜniversitelerindekiYank›s› Nas›ld›r?Üniversite e¤itimi gün geçtikçe yay-

g›nlafl›yor. Yeni aç›lan üniversiteler veartt›r›lan kontenjanlar neticesinde yüzbinleri bulan ö¤renci kitlesinin büyükço¤unlu¤u taflrada ö¤renim görüyor.Bu ö¤rencilerin ço¤unu iflçi ve emekçikökenli ailelerin çocuklar› oluflturuyorve yine ço¤unlu¤u çal›flarak okumakzorunda kal›yorlar. Ö¤renci hareketinin kitle taban›n›

oluflturan iflçi ve emekçi çocuklar›,taflradaki sosyo-kültürel yoksunlu¤ungetirdi¤i bo¤ucu ve apolitik bir ö¤ren-ci yaflam›na sürükleniyor. Bu durumüniversitelerdeki niteliksiz, bilimd›fl› veezbere dayal› e¤itim sistemiyle birle-flince taflradaki gençlik sorunu dahada derinlefliyor.Neoliberal politikalarla flirketlefltirilen

taflra üniversiteleri hem ö¤renciyimüflteri olarak gören yan›yla, hem deverilen e¤itim ve ö¤retimin niteliksiztaraf›yla -az›msanmayacak kadar ö¤-rencisi oldu¤u da göz önüne al›n›rsa-gençlik hareketine çok müsait biralanda duruyor.Gelin görün ki, taflra üniversitelerin-

de jandarman›n, polisin, sivil faflistle-rin, ÖGB’nin, ülkücü tabandan yetifl-mifl akademik kadronun ve üniversiteyönetiminin de bir bilefleni oldu¤u fa-flist bir cepheyle karfl›lafl›yoruz ve bucephe, soruflturma-gözalt› terörünükullanarak taflrada sesini yükseltendevrimci- ilerici gençleri susturmakiçin var gücüyle çal›fl›yor. Yak›n za-manlarda Eskiflehir’de yaflanan ÖGB

sald›r›s› ve mevcut hükümetin atad›¤›rektörün anti demokratik uygulamala-r› bu bask›lar›n dozunun büyük flehir-lerdeki üniversitelerde de nas›l artt›r›l-maya çal›fl›ld›¤›n›n bir göstergesidir.

Taflra ÜniversitelerininKaranl›k Yüzü: PolisTaflra üniversitelerinde devrimci ol-

mak bir yandan sesinizin k›s›k olma-s›yla eflde¤erdir. Buralarda rektörkrald›r! Polis de her türlü tiranl›¤›nkuklal›¤›n› yaparken kimseden çekin-mez. Polisin fl›mar›kl›¤›, kazan›lm›flhaklarl›m›zla alay edifli; elbette inan-c›m›z› keskinlefltirmekten ve faflizminç›plakl›¤›n› görmekten baflka ifle ya-ramaz…Bas›n aç›klamas› yapmak bi-le taflrada bafll› bafl›na bir ifltir.Ayr›caTürkiye’nin taflra flehirleri öyle yaz›s›zbilinmez kanunlarla yönetilir ki insançileden ç›kar..Gece 9 ‘dan sonra d›-flar›da dolafl›yorsan›z size kimli¤inizsorulur; baflka bir ülkede san›rs›n›zkendinizi..Polis kimseyi d›flar›da gör-mek istemez geceleyin. Gece “karaadamlar›nd›r” taflrada. Ülkenin metro-pollerinde ve baflkentinde at›lan de-mokrasi nutuklar›n›n esamesi bileokunmaz buralarda... Biz devrimcigençler her geçen gün mücadelemizibunlar› görerek ve bilerek öreriz.

Taflra ÜniversitelerininKaranl›k Yüzü: PolisKolluk kuvvetlerinin ve sivil faflistle-

rin faaliyet yürüten devrimci ö¤renci-leri pasifize etme çabalar›n›n yan›nda,üniversite içinde akademik personeltaraf›ndan uygulanan psikolojik flid-det, kemalist-ulusalc›-floven söylemler-le birlikte yükselen devrimci sese ku-lak verme hususunda politizasyon so-runu olan gençli¤e gözda¤› veriyor veözgürlük korkusu yarat›yor. Bahsetti-¤imiz faflist cephe, yaratt›¤› apolitikgençli¤i de -fiilen olmasa da- duyars›z-laflt›rarak yan›na al›yor.Devletin yaratt›¤› toplumsal parano-

yan›n da etkisiyle bu faflist cephe,meflruluk kazan›yor. Bask›lara karfl›yap›lan hukuki giriflimler sonuçsuz b›-rak›l›yor.

Yine ayn› cephe, muhafazakâr birtutum sergileyerek de halihaz›rda ge-rici olan halk›n deste¤ini al›yor.Devlet taraf›ndan öylesine sistematik

bir bask› terörü gelifltirilmifltir ki, dev-rimci-ilerici gençli¤in üniversite içindebir ö¤renci hareketi yaratmak olanmisyonu faflist cephe ile mücadeleyeevriliyor. Burada hareketi örgütleyen-lerin yapt›¤› hatalardan biri bask›lar›içsellefltirmek, di¤eri ise faflizmi s›ra-danlaflt›rmakt›r. Bu iki cephe aras›ndadevrimci ilerici gençli¤e önderlik ede-cek olan bizler, gençlik muhalefetinien do¤ru noktaya tafl›mal› ve bu cep-helerden uzak durarak mücadele için-de faflizme karfl› da ses yükseltebilme-liyiz. Ö¤renci hareketini örgütleyen genç-

ler olarak bize her yerden sald›ran sis-teme karfl› kararl› ve sa¤lam bir duruflsergileyip hareket alan›m›z olan üni-versitelerde güçlü ve etkili bir yönelimoluflturman›n koflullar›n› zorlamal›y›z.Biz devrimci gençlerin bu yönelimiolufltururken bulundu¤umuz flehrin öz-

nel flartlar›n› gören bir yerden politikaüretmemiz gerekir. Politik ajitasyonile yap›lan bask›lar› teflhir ederek bü-tün bu sindirme politikalar›n› birerpropaganda arac›na dönüfltürmek ge-rekir.

Faflizme Karfl›Mücadelenin G›das›Devrimci Dayan›flmad›r!Taflrada bizi faflizmin bo¤uculu¤un-

dan ve bask›s›nda kurtaracak yegâneyol devrimci dayan›flmad›r.Sindirme politikalar›n›n bu kadar yo-

¤un yafland›¤› taflra üniversitelerindebask› alt›nda gelifltirilen dayan›flma ru-hunun da etkisiyle dostluk ba¤lar› çokgüçlüdür. Bu güç baz› kritik dönem-lerde örgütsel mücadelede sorunlaryaratabilmektedir.. Bu sorunlarla kar-fl›laflmamak için bask› ortam›nda geli-flen bu dostluk iliflkilerini yönlendire-cek; yani bu kitleye yön verebilecekmilitan kadrolar›n taflra üniversitele-rinde artmas› gerekmektedir.

Ö¤renci hareketinin kitle taban›n› oluflturaniflçi ve emekçi çocuklar›, taflradaki sosyo-kültürel yoksunlu¤un getirdi¤i bo¤ucu veapolitik bir ö¤renci yaflam›na sürükleniyor. Bu durum üniversitelerdeki niteliksiz, bilimd›fl›ve ezbere dayal› e¤itim sistemiyle birleflincetaflradaki gençlik sorunu daha daderinlefliyor.”

12SSeeççiill ‹‹ççccaann

TAfiRADA GENÇL‹K HAREKET‹

Bas›n aç›klamas› yapmak bile taflrada bafll›bafl›na bir ifltir.Ayr›ca Türkiye’nin taflra flehirleri

öyle yaz›s›z bilinmez kanunlarla yönetilir kiinsan çileden ç›kar..Gece 9 ‘dan sonra d›flar›dadolafl›yorsan›z size kimli¤iniz sorulur; baflka bir

ülkede san›rs›n›z kendinizi..Polis kimseyid›flar›da görmek istemez geceleyin. Gece “kara

adamlar›nd›r” taflrada.

Page 15: OGD 9

(Konferans›m›z)

Bahar mevsimi topra¤›n ölü katmanlar›n›n canlanan do¤ayla beraber çatlamas›n› simgeler. Coflku verici bir canl›l›k ve haz›rl›klar görkemli bir 1 May›s’ta ete kemi¤e bürünür. 2010 May›s’›bize bununla birlikte, bir ilki gerçeklefltirece¤imiz önemli bir efli¤i ifade ediyor. Bahar›n do¤urgangücüne k›z›l cemreler düflürece¤imiz konferans süreci için kollar› s›v›yoruz.

istemin sald›r›lar› karfl›s›ndagençli¤in içinde bulundu¤uç›kmazlara alternatif üretme-

nin oda¤› olarak Özgürlükçü Genç-lik’in bugüne kadar att›¤› tohumlar›nbüyüyüp yeflermesi, art›k dostlar›m›zaumut ve güven verirken, düflmanlar›-m›z estirdi¤imiz rüzgar›n u¤ultusun-dan tedirgin olmaya bafll›yorlar.‹çinde bulundu¤umuz aflamada,

2006’da bafllayan yolculu¤umuz ar-d›nda b›rakt›¤› pek çok deneyimin ›fl›-¤›nda yeni ad›mlar›n ve hamlelerinefli¤inde bulunuyor. Bugüne kadaryapt›¤›m›z kamplar, e¤itimler ve ey-lemler sonucunda biriktirdiklerimiz ye-ni tart›flmalar dahilinde anlamland›r›l-maya ihtiyaç duyuyor.15-16 May›s tarihlerinde ‹stanbul’da

gerçeklefltirece¤imiz konferans›m›z,örgütsel olarak içinde bulundu¤umuzbu ihtiyaç dahilinde flekilleniyor.Sistemin dört koldan sald›r›lar› karfl›-

s›nda, nas›l bir perspektif dahilindeçal›flma yürütece¤imizin tart›flmas›n›s›k s›k yürüttük. Bu tart›flmalar, rota-m›z› belirlememizde hem çeflitli sap-malar›n olmamas›, hem de bugününihtiyac› olan mücadele biçimlerini be-lirleyebilmemizde büyük katk› sa¤lad›.

Gençlik SermayeninBatakl›¤›na Çekilmek‹steniyorÜniversitelerin ö¤renciler aç›s›ndan

kamusal bir “kurtar›lm›fl alan” olmak-tan uzaklaflt›¤›, her geçen gün flirket-lerle daha hafl›r neflir hale geldi¤i, bu-nun bir sonucu olarak gençli¤in s›n›f-sal olarak h›zla iflçilefltirildi¤i bir dönü-flüm sürecinin ad›mlar› sermaye tara-f›ndan at›l›yor. Kariyer günleri, teknoparklar, çeflitli

projelerle gençlik teslim al›nmaya çal›-

fl›l›yor. Bir yandan insanlara bu gülbahçeleri vaadedilirken, bunun öyleucuza olmayaca¤› da hat›rlat›l›yor. ‹n-sanlara gül bahçesi olarak vaadedilen-lerin alt›nda yatan ise insan ihtiyac›de¤il sadece ve sadece piyasan›n kar-l›l›k getirici kurallar›n›n uygulanmas›.Bu ad›mlar›n hayata geçirilebilmesi-

nin en önemli yolu ise bu çok “mefl-ru” oyunu bozmak isteyenlerin bir bi-çimde etkisiz hale getirilmesinden ge-çiyor.

Daha Kitlesel ve DahaMilitan Bir Mücadele!E¤itim, piyasan›n ihtiyaçlar› do¤rul-

tusunda piyasaya paralel olarak flekil-leniyor. Dolay›s›yla sistem karfl›s›ndabir bayrak gibi dalgaland›rd›¤›m›z anti-kapitalist bak›fl aç›m›z›n karfl›s›ndadurdu¤u -cinsiyetçilik, do¤an›n tahripedilmesi, militarizm vb.- ögelerin ne-redeyse bütün uzant›lar› e¤itimin ör-gütleniflinde ve gençli¤in içine çekil-meye çal›fl›ld›¤› batakl›kta mevcut du-rumda.Mücadelemizi en bafl›ndan beri yafla-

d›¤› an› politiklefltirip, bütünle sa¤l›kl›bir iliflki kurabilen bir tarzla tarif ettik.Alternatif bir gençlik, alternatif birüniversite ve alternatif bir lise anlay›fl›her zaman kendilerinden fazlas›n› ge-reksinen talepler oldu ve karfl›s›ndaadres olarak sistemin bütününü buldu.Dolay›s›yla baflta Türkiye’deki olmaküzere, tüm dünyadaki emekçilerin veezilenlerin gündemlerini kendi günde-mimiz kabul ettik.Kürt, Arap, Ermeni bütün uluslar›n,

Alevi, Sünni, Hristiyan bütün inançla-r›n kardeflçe yaflam›n›, toplumsal cin-siyet rolleri karfl›s›nda kad›n kurtuluflu-nu, kültürel yozlaflma karfl›s›nda alter-natif bir kültür-sanat paradigmas› ör-

meyi, do¤an›n talan›na karfl› ekolojikbir mücadele perspektifini temel ald›k.

Özgürlükçü GençlikSistemi Alt Etmek ‹çinMücadeleye Ça¤›r›yorBütün bunlar›n yol göstericili¤inde

konferans›m›z› hem bir gençlik örgütüolarak kendi konumlan›fl›m›z› de¤er-lendirece¤imiz, hem de karfl›s›ndamevzilendi¤imiz güçlerin konumlan›fl›-n› tahlil edece¤imiz bir platform ola-rak tasavvur etsek yanl›fl bir tan›mla-ma yapm›fl olmay›z.‹çinde bulundu¤umuz durum itibariy-

le gerek sistemle kurdu¤umuz iliflkiningerilimi gerekse ulaflt›¤›m›z olgunlukdüzeyi Özgürlükçü Gençlik’i mevcutdurumun nesnelli¤ini analiz etmeyeve bu do¤rultuda gerekli yönelimleribelirleme gereksinimiyle karfl› karfl›yagetiriyor.Sermayenin içinde bulundu¤u eko-

nomik kriz, iktidar›n içinde bulundu¤usiyasi krizle birleflince krizin yönetile-memesi riskine karfl› haz›rda bekleti-len “sopa”n›n her f›rsatta meflru ta-leplerimiz karfl›s›nda bafl›m›za vurul-mas› tehdidiyle y›ld›r›lmaya çal›fl›l›yo-ruz. Görülen o ki; hayat, mücadeleateflinin harlanca¤› günlere gebe.Bu konferans›, sistemin yaratt›¤›

anaforlara karfl› mücadelemizi dahakitlesel ve daha militan bir ekseneyerlefltirmemizde önemli bir milat ola-rak görmemiz gerekiyor. Ak›nt›yakarfl› yolculuk ivme kazanarak sürü-

yor. Art›k daha usta yüzmemiz, kulaç-lar›m›z› daha ciddi bir öz disiplinle at-mam›z gerekiyor. Hayat karfl›s›nda hata yapma flans›-

m›z›n azalmas› kendimizi daha ciddive ne yapt›¤›n› bilen, ayn› zamandada kararl›l›¤›ndan bir ad›m geri atma-yan bir eksene yerlefltirmemizi zorun-lu k›l›yor. Biriktirdiklerimizi flekillendi-rece¤imiz önemli bir u¤rak olarakkonferans haz›rl›k sürecini bu konsan-trasyonla örece¤iz. Konferans› bir ya da birkaç “gün”le

s›n›rl› bir toplant› olarak de¤il; hemöncesi, hem de sonuçlar› bak›m›ndançeflitli sorumluluklar yükleyen bir “sü-reç” olarak ele almak gerekiyor. Ay-nen dünden bugüne bu konferans›haz›rlayan süreç gibi, bugünden kon-feransa kadar geçecek zaman dilimi,f›rsatlar› do¤ru biçimde de¤erlendir-mek bak›m›ndan önem tafl›yor. Busüreçten beklentimiz olan gerçekçi vedevrimci hedefleri ancak öncesindeyapaca¤›m›z bir çal›flmayla gerçeklefl-tirebiliriz.Bahar mevsimi topra¤›n ölü kat-

manlar›n›n canlanan do¤ayla beraberçatlamas›n› simgeler. Coflku verici bircanl›l›k ve haz›rl›klar görkemli bir 1May›s’ta ete kemi¤e bürünür. 2010May›s’› bize bununla birlikte, bir ilkigerçeklefltirece¤imiz önemli bir efli¤iifade ediyor. Bahar›n do¤urgan gücü-ne k›z›l cemreler düflürece¤imiz kon-ferans süreci için kollar› s›v›yoruz.K›v›lc›m Yürekte, Özgürlük Kavgada!

ÖZGÜRLÜK ‹Ç‹N B‹R ADIM DAHA!Özgürlükçü Gençlik 1. Konferans›na Giderken...

UUllaaflfl TTaaflfltteekkiinn

S

Ak›nt›ya karfl› yolculuk ivme kazanarak sürüyor.Art›k daha usta yüzmemiz, kulaçlar›m›z› daha

ciddi bir öz disiplinle atmam›z gerekiyor.

GENÇL‹Közgürlükçü15

Page 16: OGD 9

ski bir hikaye yeniden anla-t›lmaya bafllan›yor. Anlatan-lardan devral›nan bayrak

umutla ve sorumlulukla ileri do¤rutafl›n›yor. Devrimci Gençlik Köprü-sü yeniden infla ediliyor. Türkiye toplumsal muhalefetine

ideolojik, teorik, politik alanda ze-min sa¤layan 68 hareketinin öncü-lü¤ünde yak›lan bar›fl fifle¤i halagökyüzünü ayd›nlat›yor, bilinçlerimi-ze umut saç›yor.1969 senesinde dönemin devrimci

üniversitelileri, yap›m› gündemdeolan Bo¤az Köprüsü’ne karfl›’Bo-¤az’a de¤il Zap’a köprü’ diyerekHakkari’ye do¤ru yola ç›karlar. Biryanda ola¤anca zenginli¤iyle ‹stanbulve ‹stanbul’a yap›lan yat›r›mlar bir yan-da da Zap suyunda köprü olmamas›n-dan kaynakl› ölen insanlar! Che’nin yo-lundan gitmifltir devrimci gençler. Chede arkadafllar›n›n oturdu¤u mahallelerinolanaks›zl›klarla kendi yaflam alanlar›-n›n olanaklarla dolu oldu¤unu görüncemahallesinde bulunan lambalar›k›ra k›-ra dönmüfltür eve bir akflam üstü.Genç Che kendi imkanlar›na baflkalar›-n›n da sahip olmas› gerekti¤ine inan-m›fl fazladan birfleyi kabul etmeyerekkendi yolculu¤unun önünü açm›flt›r. 68Gençli¤i de yaflad›klar› flehirlerin imka-n›n› hep gözard› edilmifl co¤rafyan›nsömürülmesi üzerinden yap›ld›¤›n› bile-rek s›n›fsal temelde tercihlerini yapm›fl-lard›r. Zap Köprüsü 1999 senesinde bomba-

lanarak ortadan kald›r›lm›flt›r. Köprü-nün temeline at›lan bomba asl›nda dev-rimci gençlerinin amac›na yap›lm›fl birsald›r›yd›. Kürt sorununda çözümünresmi ideolojinin dayatt›¤› imha ve in-kar üzerinden de¤il halklar›n birbirinikucaklamas›ndan bar›fl ve kardeflliktengeçti¤ini bilen genç yürekler Zap’a ayn›zamanda bir kardefllik köprüsü infla et-mifllerdi. Bugün de ekmek gibi su gibibar›fla ihtiyac›m›z var. Bir yandan aç›l›m tart›flmalar› sürer-

ken di¤er yandan Kürt halk› üzerindekibask›lar artmaya devam ediyor. 12 ya-fl›nda bedenine 13 kurflun s›k›larak öl-

dürülen U¤ur Kaymaz, havan topu ilekatledilen Ceylan Önkol, Enes, Ata,Ayd›n Erdem… Bir yanda seçimler di-¤er yanda seçilenlerin art arda dizilmiflkelepçeli foto¤raflar›. Oysa en çok bizkarfl› ç›kmal›y›z Ayd›n kardeflimizin öl-dürülmesine. E¤er bat›dan hay›r diye-mezsek orada analar›n gözyafllar› hiçdinmeyecek.Bar›fla Köprü Projesi geçmiflin miras›-

na sahip ç›kan Kürt sorunu üzerindentaraf olanlar›n bir araya gelmesi ilegündeme geldi. ‹stanbul’da onlarca sa-natç›n›n kat›l›m›yla gerçeklefltirilen kon-serde binler bir araya gelerek hep bira¤›zdan kardefllik türküleri söyledi.Konserden elde edilen gelirle köprününyap›lmas› planlan›yor. Ö¤renci GençlikSendikas› olarak biz de projede yeralan kurumlar›n aras›na dahil olarak ta-raf›m›z› seçmifl olduk. fiimdiye de¤inproje ile kurdu¤umuz iliflki zay›f olsa dabundan sonras› için umutluyuz. Tem-muz ay›nda hayata geçirilmesi düflünü-len projeye kadar çeflitli özgün fikirleretraf›nda çal›flmalar örgütlemek, binler-ce ö¤renci arkadafl›m›za Zap Köprü-sü’nün tarihini anlatmak, yüzlerce arka-dafl›m›z› Hakkari’ye götürmek boynu-muzun borcu.Genç Sen kuruldu¤u günden bu yana

onlarca ö¤renci sorununa müdahilolan/ müdehale eden pozisyonda ken-dini varetti. Gün geldi harçlara yap›l-mas› düflünülen % 500 zamm› geri

çektirmek için sokaklar› zapt etti. Güngeldi Aleksis için eylemler gerçeklefltir-di. Formasyon hakk› için Denizli’dekampüsleri doldururken Anadolu Üni-versitesi üzerinde estirilen faflist bask›la-ra karfl› y›lmadan direniyoruz. Ö¤rencisorunlar› temelinde çal›flmalar yürütensendikam›z akademik demokratik ta-leplerden biri olan Anadilde E¤itimhakk› için kendi iç tart›flmalar›n› yürüte-rek kapsaml› çal›flmalar yapma karar›ald›. Tutarl› bir politik hat infla etmekve hak kazanmaya kilitlenmek yürüttü-¤ümüz faaliyetin ana konusu olmufl du-rumda. Bir yandan Anadilde E¤itimhakk› için çal›flmalar yürütmek di¤er ta-raftan sorunun temeline dair düflünce-lerimizi politik çal›flmam›z›n konusu ha-line getirmemiz gerekiyor flüphesiz. ‹fltetam da bu noktada Türk ve Kürt genç-lerini, Arap, Laz, Çerkez gençlerini,bat› ile do¤unun gençlerini bir arayagetirmek hedefi günün anlam›na uygunbir hatt› ifade ediyor. Tarihsel ba¤›n›kuvvetli bir flekilde kurdu¤umuz ayn›zamanda bugüne dair sözümüzü desöyledi¤imiz bir çal›flma olacak Bar›flaKöprü. Uzak diyarlara do¤ru bir yolculu¤a ç›-

k›yoruz. Amac›m›z kardeflli¤e dair ör-nekler yaratmak. Tekel çad›rlar›nda bir-çok ulustan iflçinin kurdu¤u dostlu¤unörne¤ini kampuslerde yaratmak. Yolumuz aç›k Olsun…

16özgürlükçü GENÇL‹K (Bar›fl Köprüsü)

GENÇ SEN BARIfiAKÖPRÜ OLACAK

EBar›fla KöprüProjesi geçmiflin

miras›na sahipç›kan Kürt sorunu

üzerinden tarafolanlar›n bir araya

gelmesi ile gündeme geldi.

‹stanbul’da onlarcasanatç›n›nkat›l›m›yla

gerçeklefltirilenkonserde binler biraraya gelerek hep

bir a¤›zdankardefllik türkülerisöyledi. Konserdenelde edilen gelirle

köprünün yap›lmas›planlan›yor.

Ö¤renci GençlikSendikas› olarak bizde projede yer alankurumlar›n aras›na

dahil olaraktaraf›m›z› seçmifl

olduk. fiimdiyede¤in proje ile

kurdu¤umuz iliflkizay›f olsa da

bundan sonras› için umutluyuz.

Eski bir hikaye yeniden anlat›lmaya bafllan›yor.Anlatanlardan devral›nan bayrak umutla vesorumlulukla ileri do¤ru tafl›n›yor. Devrimci

Gençlik Köprüsü yeniden infla ediliyor.

AAllii TTeekkttaaflfl

Page 17: OGD 9

17 özgürlükçü GENÇL‹K(Çocuklar)

ir halk, y›llard›r savafl içerisin-de yaflam›n› sürdürmeye çal›-fl›yor, köyleri boflalt›l›yor, top-

raklar› talan ediliyor, evleri yak›l›yor.En önemlisi dili, kültürü, varl›¤› yoksay›l›yor, inkâr ediliyor. Kürt halk›n-dan bahsediyoruz. Sürdürülen kirli sa-vaflta kendi dili, varl›¤› için mücadeleveren; onca bask›ya, zulme, öldürme-lere karfl› hala elleri zafer iflaretiylemeydanlar› dolduran; bar›fl›, kardeflli-¤i, demokrasiyi isteyen bir halk ve buhalk›n çocuklar›... Okula gidebilmekiçin onlarca kilometre yol yürümekzorunda kalan, geceleri kurflun seslerialt›nda uyumaya çal›flan, her an evleribas›l›p ailesinin götürülmesi kayg›s›ylayaflayan, tanklar›n tüfeklerin gölgesin-de oyun oynayarak büyüyen Kürt ço-cuklar›…

Halklar›n TarihiYaz›ld›¤›nda...Halklar›n tarihi yaz›ld›¤›nda bugün

egemenlerin yazd›¤› tarih alt-üst ola-cak. Ülkemizde çocuklara “terörist”muamelesi yapan esas teröristlerinhalklar›n tarihinde birer “Nemrud”olarak geçece¤i kesin. Dünya kurul-du¤undan beri, yaz›s›z tarihin temelkanunlar›ndan biri çocuklar›n masu-miyeti üzerine olan kanundur. Amadünyan›n “medeni” bütün devletlerin-de do¤an›n temel kanunlar› es geçildi-¤i gibi, çocuklar üstüne olan› da yoksay›lm›flt›r. TC de kendini ça¤dafl mu-ass›r medeniyet yolunda aday kabuletti¤i için olacak ki Kürt çocuklar›na“medeniyetin” gerektirdi¤i muameleyiyap›yor.

TMK ve ÇocuklarDiyarbak›r’da 2006’da yaflananlar›n

üzerinden 4 y›l geçti. 9’u çocuk 14kiflinin yaflam›n› yitirdi¤i olaylar s›ra-s›nda Baflbakan Erdo¤an’›n “Kad›n daolsa çocuk da olsa gere¤i yap›lacak-t›r” sözlerinin ard›ndan TMK’da birhaftada de¤ifliklik yap›larak çocuklaraA¤›r Ceza Mahkemeleri’nin yolu aç›l-d›. 2006’dan bu yana binlerce çocuk“terör suçu” nedeniyle gözalt›na al›n-

d›, tutukland› ve haklar›nda mahkûmi-yet karar› verildi. 14 kifliyi vuran gü-venlik güçleri soruflturmaya bile al›n-mad›lar. Kanunla ihtilafa düflen ço-cuklar, kamuoyunda onlara yöneltilensuçlar nedeniyle “tafl atan çocuklar”olarak an›ld›lar. 2006’da yap›lan bude¤ifliklikle, çocuklar DGM’ler yerinekurulan özel yetkili mahkemelerdeyarg›lan›yorlar ve verilen cezalarTMK’n›n 5. Maddesi uyar›nca yar›oranda artt›r›l›yor. Cezalar›n üçte iki-sini de¤il, dörtte üçünü çekiyorlar.Çocuklara verilen cezalar baflka ted-birlere de çevrilmiyor.Oysa Türkiye’nin bile taraf› oldu¤u

BM Çocuk Haklar› Sözleflmesinin 40.Maddesi flöyle der: “Çocuklar için adlitedbirlere baflvurmadan önceki tedbir-ler öngörülecek ve hapis ya da paracezas› verme en son çare olacak, ço-cuklar›n yarar› ise her zaman üstüntutulacak.” Bu kurallar çocuklar›n tu-tuksuz yarg›lanmalar›n› öngörmekte,tutuklama en son çare ve k›sa olmal›-d›r, demektedir. BM ve benzeri kuru-lufllar›n sözleflmelerinde geçen bumaddelerin uygulanabilirli¤ini inceledi-¤imizde hayalci oldu¤umuzu biliyoruzama hat›rlamadan da geçemedik. BMve benzerlerinin çocuk ölümlerindenbirebir sorumlu oldu¤unu elbette bili-yoruz. 2010 y›l› itibariyle ülkemizde 28 bin

çocuktan binlercesi, TMK’da yap›lande¤ifliklik nedeniyle a¤›r suçlamalarlayarg›lanarak, onlarca y›l a¤›r hapiscezas›na çarpt›r›lm›flt›r.fiimdi yafllar› 12 -17 aras›nda de¤i-

flen bu çocuklar› terörist ilan edenzihniyete sormak gerekir: “Bu çocuk-lar›n tafl atma nedenleri nedir?” Sak›n cevap, y›llard›r yürütülen bu

kirli savaflta bir halk›n onur mücadele-si vermesiyle ilgili olmas›n. Baz› olay-lar› hat›rlayal›m: Çobanl›k yapan do-kuz yafl›ndaki Ceylan’›n bedenindepatlayan havan topu, 12 yafl›ndakiU¤ur Kaymaz’› terörist diye 13 yerin-den kurflunlamak, 15 yafl›ndaki çocu-¤un polis taraf›ndan herkesin önündeelini k›rmak ve daha bunlar gibi say›-s›z olaylar… Bunlar cevap olabilir mi

sordu¤umuz soruya. Evet, cevap say-d›klar›m›z ve sizin akl›n›za gelen oncainsan haklar› ihlalleridir. Kusura bak-may›n kravatl› canavarlar, siz insanla-r›n insanl›¤›yla oynarken gelece¤i ku-racak eller size gül atmayacakt›r. Sizistedi¤iniz kadar hapislere t›k›n çocuk-lar›. Bütün çocuklar› cezaevine s›¤d›-ramazs›n›z ki!

Halklar Yan YanaGelmelidirFilistin’deki çocuklar› kahraman ola-

rak niteleyenler, Kürt çocuklar›na ha-in damgas›n› vurmaktad›r. Hepimizbiliyoruz ki bu çocuklar, Kürt sorununbir parças›, hatta sonucudur. TMK,AKP’nin demokratik aç›l›m yalan›n›çok aç›k ortaya koymaktad›r. Diyar-bak›r, Hakkâri, Dersim baflta olmaküzere tüm Kürt co¤rafyas›nda, New-roz’da toplanan milyonlarca insan dabu demokratik aç›l›m yalan›na inan-mad›klar›n› tekrar göstermifllerdir.Kürt halk›n›n ve TMK ma¤duru ço-

cuklar›n yaflad›¤› sorun bar›fltan yana,adil gelecekten yana olanlar›n sorunu-dur. TC’nin efendileri TMK ma¤duruçocuklarla ilgili çözüm paketleri haz›r-larken hiç sanmay›n ki içlerindeki“hümanizma” hortlad›. Bu efendilerkendi ya¤ma sofralar›ndan ve kurduk-lar› saltanatlardan baflka fleyler düflün-mezler. Biliyorlar ki TMK ile içeri at-t›klar› çocuklar bir gün d›flar› ç›kt›kla-r›nda flehirler onlara dar gelecektir.Daha önce Ermeniler, Aleviler ve di-

¤er tüm halklar ve inançlar üzerindeyap›lan katliamlardan beslenen zihni-yet, kendi varl›¤›n› bu çat›flmalar üze-rinde var eden zihniyettir. Halklar› veçocuklar›n› yurtlar›ndan süren, HrantDink gibi “güvercinleri” ac›madan ço-cuk yafltakilere vurduran, inançlar› yü-zünden insanlar› linç ettiren, topye-kun halklar üstünde gericili¤i k›l›ç gibisalland›ran, halklar› tasfiye etmeye ça-l›flan ve birbirine düflüren, Kürt halk›-n›n çocuklar›n› tafl att›klar› için ceza-evlerine dolduran bu zihniyeti yendi¤i-miz zaman, gerçek bir kardefllik da-mar›n› oluflturabiliriz. O yüzdendir ki

tüm halklar yan yana gelerek bu zih-niyete karfl› savaflmal›d›r.BHalklar›n tarihiyaz›ld›¤›nda bugünegemenlerin yazd›¤›tarih alt-üst olacak.Ülkemizde çocuklara“terörist” muamelesiyapan esas teröristlerin halklar›ntarihinde birer“Nemrud” olarakgeçece¤i kesin. Dünyakuruldu¤undan beri,yaz›s›z tarihin temelkanunlar›ndan biriçocuklar›n masumiyetiüzerine olan kanundur. Amadünyan›n “medeni”bütün devletlerindedo¤an›n temel kanunlar› es geçildi¤igibi, çocuklar üstüneolan› da yoksay›lm›flt›r. TC’de kendini ça¤daflmuass›r medeniyetyolunda aday kabuletti¤i için olacak kiKürt çocuklar›na“medeniyetin” gerektirdi¤i muameleyiyap›yor.

KKaayyhhaann NNaarr

B‹R HALKIN ÇOCUKLARI

Page 18: OGD 9

~ ‹STANBUL ~100. y›l›nda 8 Mart, ‹stanbul’da ol-

dukça coflkulu kutland›. 5 Mart Cuma günü Özgürlükçü Genç-

lik Derne¤i’nden kad›nlar›nTMMOB’de düzenledi¤i panelde 8Mart’›n tarihçesi, kad›n hareketi tarihive toplumsal cinsiyet tart›fl›ld›. Kad›nlar›n mitingi 6 Mart Cumartesi

günü Kad›köy’de oldu. fiiddetli ya¤mu-ra ra¤men binlerce kad›n alandayd›.Kad›n örgütlerinden, çeflitli demokratikkitle örgütlerinden ve partilerden kad›n-lar alan› doldurdu.Kad›n Eme¤i Kolektifi, “Bedenimiz,

Eme¤imiz Kimli¤imiz Bizimdir” yazanpankartla yürüdü. 8 Mart gecesinde ise geleneksel kad›n

yürüyüflü ‹stiklal Caddesi’nde gerçeklefl-ti. Oldukça kalabal›k ve coflkulu geçenyürüyüflte kad›nlar Taksim tramvay du-ra¤›ndan sokak e¤lencesi için Tünel’e

kadar yürüdüler.

~ HATAY ~Antakya’da bu y›l ilk kez bir kad›n mi-

tingi gerçeklefltirildi. Daha önceki y›llar-da alan eylemleri ve kitlesel bas›n aç›k-lamalar› biçiminde geçen kutlamalar buy›l görkemli bir mitinge dönüfltü.8 Mart’›n 100.y›l›nda 1000 kad›n alan-dayd›. “Bedenime, Eme¤ime, DilimeDokunma” pankart›yla kitlenin büyük birbölümünü oluflturan Kad›n Eme¤i Kolek-tifi’nden kad›nlar coflkular›yla dikkat çek-ti. Arab›yla, Kürdüyle, Türküyle, Ermeni-siyle kad›nlar alanlarda özgürlükleri içinsloganlar hayk›rd›. Ayr›ca Kad›n Eme¤itiyatro grubu kad›n dayan›flmas›n›n gere-¤ini anlatan bir oyun sergiledi.

~ SAMANDA⁄ ~ Samanda¤l› kad›nlar 8 Mart’›n 100.

y›l›nda alanlardayd›. Gelenekselleflen 8Mart eylemi Samanda¤ Kad›n Platfor-mu taraf›ndan Oytun Alan›’nda gerçek-lefltirildi. Yaklafl›k 150 kiflinin kat›ld›¤›eylemde kad›nlar özgürlükleri için,emeklerinin görünür k›l›nmas› için, ba-r›fl için sloganlar›n› hayk›rd›, z›lg›tlar›n›çekti, halaya durdu. Miting havas›ndageçen bas›n aç›klamas›ndan önce so-kakta kad›n flark›lar› çal›nd›.Platformu ad›na aç›klama yapan

D‹SK üyesi Fatma Dadük “8 Mart ka-d›nlar›n hediyeler al›p verdi¤i, kafelerdekutlad›¤› s›radan bir gün de¤ildir. Ka-d›nlar›n küllerinden do¤an bir mücadelegünüdür. Bugünü bize yaratanlara se-lam olsun” dedi. Bas›n aç›klamas›n›nard›ndan çekilen halaylarla eylem sonaerdirildi.

~ ADANA ~8 Mart Adana Kad›n Plat-formu etkin-

likleri 1 Mart’ta kad›n tutsaklara kart at-ma eylemi ile bafllad›. Kad›nlar, eylem-den sonra mitinge ça¤r› bildirilerini da-¤›tt›lar. 7 Mart’ta yaklafl›k 4 bin kad›n›nkat›ld›¤› miting yap›ld›. 8 Mart akflam›kad›nlar iki etkinlik yapt›. Önce Ada-na’da son aylarda öldürülen Tu¤çe, De-met, Ebru ve Derya adl› kad›nlar› anmakamac›yla mumlu ve meflaleli eylem ya-p›ld›. Daha sonra da “fiiddete Karfl› Elle-rimizi Birlefltiriyoruz” eyleminde kad›nlarellerini boyayarak bez üzerine bask› yap-t›lar.

~ MERS‹N ~ Dünya Kad›nlar Günü et-kinlikleri 28

fiubat’ta “Hayk›r›fl” adl› kad›n oyunuylabafllad›. 1 Mart’ta da tutuklu kad›nlarakart gönderimi ve bas›n aç›klamas› yap›l-d›. 4 Mart’ta ise “Mor Y›llar” film göste-rimi vard›. 5 Mart’ta sebze meyve halkompleksinde, ARBEL fabrikas›nda çal›-flan kad›nlara bildiri ve karanfil da¤›t›m›,6 Mart’ta kent merkezinde Kad›n Plat-formu pankart› arkas›nda bütün platformbileflenlerinin döviz ve pankartlar›n› tafl›-d›klar› bir yürüyüfl yap›ld›, yürüyüfl halay-larla sona erdi. 8 Mart saat 17.30’daMersin Kad›n Platformu olarak bir mefla-leli yürüyüfl gerçeklefltirildi. Ayr›ca Ka-d›n Eme¤i Kolektifi, 28 fiubat’ta kahval-t›, 6 Mart’ta pazarda ve mahallelerde bil-diri da¤›t›m› ve 7 Mart’ta Ayd›nl›kevlerMahallesi’nde Haçova Kültür Derne-¤i’nde “Kad›n›n Yasadaki Yeri” konulupanel gerçeklefltirdi.

~ ESK‹fiEH‹R ~Eskiflehir’de 8 Mart etkinlikleri, Eski-

flehir Demokratik Kad›n Platformu(EDKP) olarak gerçeklefltirildi. 8 Martçal›flmas› 5 Mart’ta 8 Mart’a ça¤r› niteli-¤indeki bildirilerin da¤›t›lmas›yla bafllad›.Bildiriler Üniversite’de ve Eskiflehir’in enifllek caddelerinde da¤›t›ld›.6 Mart’ta ise Kad›n Eme¤i Kolekti-

fi’nden kad›nlar 8 Mart için ç›kard›klar›özel say›n›n da¤›t›m›n› Anadolu Üniver-sitesi yemekhanesi önünde gerçeklefltir-diler. 7 Mart’ta kad›nlar, Hamamyo-lu’nda Kad›n Kürsüsü kurdu. 8 Mart’taise saat 17.00’de bafllayan eylemde ka-d›nlar, 5 ayr› pankartla (EDKP imzal›)Hamamyolu’ndan bafllayarak Adalar’akadar yürüdü.

~ SAMSUN ~ Bu y›l 8 Mart yine “Samsun Kad›n Bu-

luflmas›” olarak kutland›. Önceki y›llar-

dan farkl› olarak bu y›l KESK’li kad›nlarda kat›ld›. 6-7 Mart’ta Samsun merke-zinde bildiri da¤›t›ld›, eyleme ça¤r› yap›l-d›. 8 Mart günü stand aç›ld› ve akflamsaat 17.30’da yürüyüfl ve bas›n aç›kla-mas› yap›ld›. Yürüyüfl oldukça coflkuluve kalabal›kt›. Etkinliklerde Kad›n Eme¤iKolektifi’nden kad›nlar da yer ald›.

~ ‹ZM‹R ~ 8 Mart’›n 100. y›l› etkinlikleri, kad›nla-

r›n 1 Mart günü saat 12.30’da Eski Sü-merbank önünde, cezaevlerinde tutulankad›nlarla ilgili bas›n aç›klamas› ve kartgönderme eylemi ile bafllad›. Ayn› gü-nün akflam› Buca Forbes’te kad›n yürü-yüflü yap›ld›. 3 Mart’ta Ayr›mc›l›¤a Karfl›Kad›n Dayan›flmas› eylemi, 5 Mart’taGüzeltepe’de, Çi¤li Kad›n Dan›flma Mer-kezi’nin güçlendirilmesi talebiyle imzamasas› aç›ld› ve birçok yerde yoksullukve kad›n eme¤i temal› bildiri da¤›t›m› ya-p›ld›. 6 Mart Cumartesi günü ‹zmir Sa-nat Merkezi’nde, 8 Mart Kad›n Platfor-mu’nun katk›lar›yla “Nigar” isimli dansgösterimi ve daha sonra Çi¤li OrganizeSanayi’de Belediye Meclis salonunda ka-d›n iflçilerle birlikte, “Yoksulluk ve Kad›nEme¤i” konulu sinevizyon gösterimi vesöylefli yap›ld›. Kad›n Eme¤i Kolektifi de“8 Mart’›n 100. Y›l›nda Yine YenidenÖzgürlük ‹çin Yürüyoruz” pankart› ile

alanlarda yerini ald›. 7 Mart Pazar günü,‹zmir kad›n platformunun düzenledi¤ibüyük kad›n yürüyüflü, mitingle taçland›.

~ DEN‹ZL‹ ~8 Mart etkinli¤i 4 Mart’ta kampüs için-

de gerçekleflti. Aralar›nda Kad›n Eme¤iKolektifi’nden kad›nlar›n da bulundu¤ugenç kad›nlar, Özel Güvenlik Birimleri-nin tüm müdahalelerine ra¤men yemek-hanenin önünde pankart açarak, slo-ganlar eflli¤inde yürüdü. Eylem halaylar-la son buldu. Yürüyüflten sonra da kon-ferans salonunda “Demir Çeneli Melek-ler” adl› f›lm gösterildi.

~ D‹YARBAKIR ~ 8 Mart’›n 100. y›l›nda üç gün “Kad›n

Kenti” ilan edilen Diyarbak›r’da, “Bizkad›nlar ortak mücadele ile özgür birdünya yarataca¤›z” slogan›yla düzenle-nen mitinge binlerce kad›n kat›ld›. Da¤-kap› Meydan›’nda binlerce kad›n cinsel,s›n›fsal ve ulusal bask›lara karfl› talepleri-ni dile getirdi. Aralar›nda Bar›fl ve De-mokrasi Partisi (BDP) Eflbaflkan› GültenK›flanak, fi›rnak milletvekili Sevahir Ba-y›nd›r, ‹ran, Irak ve Suriye’den kad›nlar,feministler, çeflitli örgüt temsilcilerininbulundu¤u binlerce kad›n ‹stasyon Mey-dan›’na yürüdü. Burada Gülten K›flanakkad›nlara bir konuflma yapt›.

18özgürlükçü GENÇL‹K (Kad›n)

8 Mart’›n 100. Y›l›nda Yine Yeniden Sokaklardayd›k!

Page 19: OGD 9

19 özgürlükçü GENÇL‹K(Kad›n)

zgürlükçü Gençlik Dernekle-ri’nin geleneksel k›fl kamplar›2010’da da dört bölgede ger-

çekleflti. Her kampta oldu¤u gibi; s›n›fsorunu, ekoloji sorunu, edebiyat-sanatgibi vurgular›n yan›nda kad›n sorunuda unutulmad›. Kamptaki paylafl›mlar-dan ve geçti¤imiz 8 Mart deneyimin-den yola ç›karak, kad›n mücadele tari-hinde tart›fl›la gelen ve flimdiki müca-dele hatt›m›z› belirleyen baz› temel ay-r›mlardan ikisini ele almak istiyorum:

Neden Ba¤›ms›z Kad›nÖrgütlenmesi?Bizler, sosyalist feminist kad›nlar ola-

rak, verdi¤imiz mücadelede yaln›zcakad›nlar› müttefikimiz olarak kabul edi-yoruz. Bu anlay›fl ço¤u zaman “ayr›m-c›l›k” olarak alg›lan›yor ve kafl› oldu¤u-muz bir davran›fl› göstermekle elefltirili-yoruz. Hatta elefltiriler, çizgimizi“AKP’nin haremlik-selaml›k anlay›-fl›”yla efl tutmaya kadar gidiyor. Biz ise, ba¤›ms›z kad›n örgütlenmesi-

nin gereklili¤ini flöyle aç›klayabiliriz:Kad›nlar olarak hayata erkeklerle ayn›noktadan bafllam›yoruz. Bebekli¤imiz-de “Hadi pipini göster”, “Aslan›m be-nim” sözleriyle pohpohlanm›yoruz.“Eve ekmek getirecek” de¤il, “Evdeekme¤i piflirecek” olarak görülürüz.Dolay›s›yla erkeklere göre özgüvenimizazd›r ya da yoktur, daha az cesur yada korka¤›zd›r, pasif ve çekingenizdir.Sosyal ve kamusal alan›n hiçbir yerin-de kendini gelifltirebilme flans›m›z ayn›de¤ildir. Her fleyden önce kad›nlar, birerke¤in tepkisinden, küçümsenmektenya da yok say›lmaktan korkmadan,kimseden utanmadan, anlafl›laca¤›ndankuflku duymadan düflüncelerini ifadeedebilmelidirler. Birbirlerini anlayabil-meleri, ezilen konumda olduklar›n› bi-lince ç›kartmalar› ve mücadeleye kararvermeleri gerekmektedir. Kad›n soru-nu, bu sorunun fark›nda olan erkekler-den çok, fark›nda olmayan kad›nlarlakonuflulmal›d›r.

Kad›n-erkek aras›nda ataerkil siste-min yaratt›¤› bir ezme-ezilme iliflkisivard›r ve s›n›f mücadelesinden de ö¤-rendi¤imiz üzere bu iliflkiyi ancak ezi-len kesimin örgütlü mücadelesi de¤iflti-rebilir. Erkek, güçlü-ezen konumunda-d›r ve hiçbir iktidar kendi r›zas›yla ege-menli¤inden vazgeçmeyecektir. Kad›n mücadelesini hakl› bulan ve

hayatlar›ndaki kad›nlara nazik davran-d›klar›nda, sayg› duyduklar›nda, yar-d›m(!) ettiklerinde erklikten ar›nd›klar›n›düflünen erkekler; genellikle kad›nlar›nkendileriyle eflit olmalar›n› istediklerini,bunun mücadelesinin birlikte verilmesigerekti¤ini, böylelikle kad›nlara dahaçok destek olabileceklerini ve daha h›z-l› kazan›m elde edilece¤ini iyi niyetle-riyle söylerler. Ancak bunun bir yan›lg›oldu¤unu kabul etmek gerekir. Çünküerklik, günümüzde içine do¤du¤umuz,bilinci aflan bir yap›d›r.Kapitalist sistem içinde sosyalist bir

iflletme kuruldu¤unu ve bunun sonucu-nu düflünün… Nas›l ki sistemi de¤ifltir-meden, onun döndürdü¤ü çarkta,onun kurallar› d›fl›nda kurulan her ifllet-me çökmeye mahkûm ise; ataerkil sis-temin kendisi de¤iflmedikçe de içindeerklikten tamam›yla ar›nm›fl bir erkekbar›namaz ki; kad›n sorununa yönelikeylemlilikleri erkeklerle birlikte örenyap›lara bakt›¤›m›zda bu eylemliliklerikad›nlardan çok erkeklerin yönlendirdi-¤ini görebiliriz. Burada flu vurguyuyapmak önemli: Düflman›m›z erkeklerde¤il, erkek egemen sistemdir. Bu çer-çevede erkeklerle ortaklaflabilece¤imizkarma paneller-e¤itim çal›flmalar› gibieylemlilikler elbette olacakt›r. S›n›f mü-cadelesinde de alanlarda erkeklerle da-yan›fl›yoruz; ancak kad›n devrimini ka-d›nlar yapacakt›r...

Neden Pozitif Ayr›mc›l›k?“Amerika’da Afrikal›-Amerikal›lar ve

Hispaniklerin dezavantajl› konumlar›nadair bafllatt›klar› mücadele ile pozitif ay-

r›mc›l›k Amerika yasalar›n›n ve toplum-sal/siyasi/ekonomik döngünün içinegirdi. Yasalar önünde eflit haklara sa-hip olduklar› iddia edilen gruplar, etni-site ya da cinsiyet ayr›mc›l›¤› dolay›s›ylavatandafll›k haklar›n› y›llard›r kullanam›-yorlard›. Vatandafll›¤›n getirdi¤i haklarüzerinden mevcut kaynaklara ulaflama-yan gruplar›n; e¤itim, istihdam alanla-r›nda “kotalar” yoluyla öncelikli bir sta-tü elde etmesi hedefleniyordu. Böyleceuzun zamand›r bu alanlarda ayr›mc›l›¤amaruz kalan bu gruplar “beyaz Ameri-kal›lar”’a yak›n bir sosyoekonomik sta-tüye kavuflabilirdi. Etnik kökenli bir mü-cadele alan› olan pozitif ayr›mc›l›k haktalepleri, 1970’ler 2. dalga feminizmiy-le beraber Amerika’da feminist hareke-tin de mücadele alan›na giriverdi.”*Amerika’da 1970’lerin bafllar›nda

bafllayan pozitif ayr›mc›l›k hak taleple-ri, Türkiye’de 1980’lerin sonlar›ndagündeme gelmifl. Seçimlerde kad›nadaylara öncelik tan›ma fleklinde belir-meye bafllayan pozitif ayr›mc›l›k, za-manla sol siyasette bütün ö¤retilmiflrollerden s›yr›larak kendini ifade etmeiradesi gösteren kad›nlar›n, hem kendi-lerini ileri tafl›ma hem de kabu¤unu k›-ramam›fl kad›nlar› da saflara çekebilmead›na gerekli gördükleri bir hamle ol-mufltur. Kad›nlar›n kamusal alanda varolduklar› yerlerin azl›¤› göz önünde bu-lundurularak; her iki cinsin bulundu¤ualanlarda kad›na -nezaketen de¤il, bi-linçli ve ideolojik bir tav›rla- öncelik veayr›cal›k tan›nmas›n› sa¤lamak kad›nmücadelesinin bir kazan›m› olmufltur.Bu da bir ayr›mc›l›k ya da kad›n› er-kekten üstün gören bir tav›r de¤il, eflit-lik talebinin pratikteki bir karfl›l›¤›d›r.Ba¤›ms›z bir sosyalist feminist kad›n

örgütlenmesinin getirdi¤i pozitif ayr›m-c›l›k gibi kazan›mlarla yolumuza devamediyoruz. Kad›nlara sesleniyoruz: Or-tak sorunlar›m›z›n çözümü için mütte-fik olma zorunlulu¤umuz art›k kaç›n›l-mazd›r!

*BÜ Dergisinin Kad›n Gündemi’nin Ba-har 2008 tarihli 14. Say›s›ndan al›nm›flt›r.

Kad›n mücadelesinihakl› bulan ve hayatlar›ndaki

kad›nlara nazikdavrand›klar›nda,

sayg› duyduklar›nda,yard›m(!)

ettiklerinde erklikten

ar›nd›klar›n›düflünen erkekler;

genellikle kad›nlar›nkendileriyle eflit

olmalar›n› istediklerini, bunun

mücadelesinin birlikte verilmesi

gerekti¤ini, böylelikle kad›nlara

daha çok destekolabileceklerini ve

daha h›zl› kazan›melde edilece¤ini iyi

niyetleriyle söylerler. Ancak

bunun bir yan›lg›oldu¤unu kabuletmek gerekir.Çünkü erklik,

günümüzde içinedo¤du¤umuz, bilinci

aflan bir yap›d›r.

Düflman›m›z erkekler de¤il, erkek egemen sistemdir. Erkeklerle ortaklaflabilece¤imiz karma

paneller-e¤itim çal›flmalar› gibi eylemliliklerelbette olacakt›r. S›n›f mücadelesinde de

alanlarda erkeklerle dayan›fl›yoruz ancak kad›ndevrimini kad›nlar yapacakt›r..

Ö

NASIL B‹R KADINÖRGÜTLENMES‹?

PPeerrii ÇÇiiffttççii

Page 20: OGD 9

20özgürlükçü GENÇL‹K (Ekoloji)

000’li y›llar Türkiye’de serma-ye birikim sürecinin do¤a vekültür varl›klar›n›n al›n›r-sat›l›r

hale geldi¤i, sermayenin kaynak poli-tikalar› için her türlü toplumsal hakk›ngasp edildi¤i; su, hava, toprak, or-man, g›da gibi insani ihtiyaçlara ulafl-ma olana¤›n›n yok edildi¤i, ayn› za-manda bu varl›klarla toplumun ba¤›-n›n kopart›ld›¤› ve bu ba¤lamda daekolojik krizin en derin dönemecinegirdi¤imiz y›llard›r.

Çok uluslu flirketlere ve onlar›n yerliortaklar›na a¤›r sanayi kollar›nda tan›-nan imtiyazlar, hukuk d›fl› uygulama-lar› da beraberinde getirmifltir. Türki-ye’nin ucuz emek ve hammadde de-posu olarak flirketlerin emrine sunul-mas›, sermayenin hukuk düzenini ya-ratm›flt›r. fiimdiki sürece girdi¤imizdede sermayenin gece bekçili¤ini yapanAKP hükümeti ise yasalar›, sermaye-nin daha da rahatlamas› ve sömürüaya¤›n› geniflletebilmesi amac›yla ge-niflletmektedir. Sermaye, tahakkümü-nü kar›n› artt›rmak için iflçiler üzerin-de kurdu¤u gibi, ayn› zamanda do¤aüzerinden de kurmaktad›r.

Kapitalizmin kârlar›n› artt›rma iste¤i-ne ba¤l› olarak yaflad›¤›m›z ekolojiky›k›m, kapitalizmin kazayla ortaya ç›-k›veren bir yan etkisi de¤ildir. Buözellik, sistemin DNA’ s›na kaz›nm›fl-t›r. Bu özelli¤in do¤uraca¤› ekolojiky›k›mlar kaderine terk edilmifl, yoksul-lar›n daha da yoksullaflmas›na ve dedo¤acak ekolojik felaketlerden bu ke-simin daha da fazla etkilenmesine yolaçacakt›r.

Ekolojik Krizde Yeni Boyut: GDO

fiimdilerde Türkiye’deki halklar›n ku-laklar›na aflina olan GDO’lar ile yanigeneti¤i de¤ifltirilmifl organizmalarlakarfl› karfl›yay›z. Geneti¤i de¤ifltirilmiflorganizmalar, kendi türünden ya dakendi türü d›fl›ndaki bir canl›dan genaktar›larak baz› özellikleri de¤ifltirilenbitki, hayvan ya da mikroorganizma-lard›r. Genleri, canl›lar›n kuflaktan ku-fla¤a geçen özelliklerini (hastal›klaradayan›kl›l›k veya yüksek verim gibi)flifreleyen birimler olarak düflünelim:Örnek olarak pamu¤a baflka türlerden(örne¤in çilekten), hatta bakterilerden(yani düpedüz mikroplardan) veyahayvanlardan özellikler aktararak(genlerle bu aktarma oluyor) güya da-ha verimli ve yine güya hastal›klaradayan›kl›, böylece daha az mücadeleilac› kullan›lacak bitkiler elde edilece¤iileri sürülüyor.

Ak›l almaz bir h›zla ilerleyen genteknolojisi, art›k sadece bir araflt›rmaalan› olmaktan ç›k›p sa¤l›ktan tüketti-¤imiz besinlere, kulland›¤›m›z eflyalar-dan hayvanlar›m›za kadar birçok alan-

da hayat›m›za giriyor.

GDO’dan Önce YeflilDevrim Vard›!

Akl›m›za gelen sorulardan ilki, ne-den GDO’ya ihtiyaç duyuldu¤u olu-yor. Sürdürülebilir tar›msal ekosistem-ler ve topra¤›n verimlili¤inin canland›-r›lmas› gibi çal›flmalara gidilmiyor da,neden GDO’ ya bafl vuruluyor?

Aç›klamam›za geçmeden önce hat›r-lar›m›zda kalan ‘yeflil devrim’ den bi-raz bahsedelim.

Geçti¤imiz dönemlerde “Yeflil devri-min” sözde konu ald›¤› ‘açl›¤a çare’olma fakat özünde açl›¤a çare olmak-tan daha çok açl›¤a sebep olacak birsüreçti. Yüksek verimli tohumla-r›n,sentetik kimyasallar›n ve tar›mmakinelerinin kullan›lmaya bafllama-s›yla endüstriyel tar›m uygulamas›nahayat verilmifltir. Bu uygulamayla ka-pitalizm birim alandan daha fazlaürün elde edebilmenin d›fl›nda gayriahlaki ifllemleri de s›ras›yla uygulam›fl-t›r. Tarlalar› fabrikalara dönüfltürmeyiamaçlayan ve bunun üzerinden yük-sek rantlar elde etmeyi düflleyen ser-mayedarlar›n ceplerine girecek dolar-lar yüzünden küçük çiftçiler, küçüküreticiler, yokluk içerisinde yaflamaya,halk sa¤l›ks›z g›dalar yemeye mah-kum oluyor. Kapitalist üretim zihniye-ti gezegende geri dönülmez, telafileripek mümkün olmayan tahribatlaraneden oluyor. Fakat uygulanan me-totlar›n yetersizli¤i ve kapitalizmin do-yumsuzlu¤u, endüstriyel tar›m›n dasermayedarlar nezdinde bir zamansonra yetere ulaflamad›¤›ndan sistemiçi alternatife gidilme yolunun görül-dü¤ü ‘GDO hamlesi’ öne ç›k›yor.

GDO Kâr U¤runa Sofralar›m›zdaki Dehfletin Ad›

GDO’ya dönecek olursak, Geneti¤ide¤ifltirilmifl organizmalarla yedi¤imizbesinler d›fl etmenlere karfl› (haflere-böcek-virüs) daha koruyucu ve daya-n›kl› hale getirilerek üretilen tohumla-r›n verimlili¤inde art›fl hedefleniyor.GDO’lu ürünlerin üretim verimini birveya iki kat›na ç›kar›lmas› hedeflen-mektedir. Buradan yola ç›kt›¤›m›zdasermayenin düflledi¤i karlar› düflündü-¤ünü görebiliyoruz. Bu ürünler eldeedilirken geçtikleri aflamalardan venas›l elde edildiklerini inceliyelim:Transgenik (yani GDO’lu) bitkilerinalan olarak yüzde77’si herbisite (otöldürücü ilaçlar) dayan›kl›l›k, yüzde15’i böceklere dayan›kl›l›k, yüzde8’iher ikisine dayan›kl›l›k, yüzde 1’denaz› ise virüslere dayan›kl›l›k içeriyor.Toplarsak yüzde 85’i herbisite daya-n›kl›l›k göstermektedir. Bilmeyenleriçin biraz açal›m. Herbisitler otlar› öl-dürürken, ana bitkiye de (örne¤in pa-

2

EKOLOJ‹K KR‹Z DER‹NLEfi‹YORÖÖmmeerr ‹‹nncceebbaaccaakk

muk veya m›s›r) zarar vermektedir. GDO’lutohumu üreten ayn› zamanda herbisiti de üret-mektedir.üretilen ürünün içerisinde bar›nd›rd›¤›toksik etkileri ve yarataca¤› alerjik reaksiyonlardüflünülmeksizin,kar marj›n›n artt›r›lmas› yö-nünde h›zla ço¤alan bu ürünler evlerimize ka-dar girip sofralar›m›zda yer buluyor. Tüketti¤i-miz g›dan›n ne oldu¤unu, genlerinde neleri ta-fl›d›¤›n› gördü¤ümüzde dehflet içerisinde kal›yo-ruz. ‹nsan sa¤l›¤›n›n hiçe say›larak üretilen butohumlar›n genlerinin ne kadar tehlikeli sonuç-lar do¤uraca¤› ve bilinmeyen kayg›lar yarataca-¤› ortada, öylece durmaktad›r.

GDO Do¤an›n ve Sa¤l›¤›n Düflman›d›r

Toprak tüm canl›lar›n besin ve hayat kayna¤›-d›r. Bitkiler, insan ve hayvanlar›n, toprakta bit-kilerin besin kayna¤›d›r. Çünkü bitkiler ihtiyaçduydu¤u inorganik besin ve suyu topraktanal›rlar.

Topra¤›n canl›lara sa¤lad›¤› faydalardan biride yer alt› sular›n›n süzülerek canl›lar›n kullana-bilece¤i hale getirilmesidir (do¤al ar›tma).GDO’ nun bu yaflamsal alan›n kirletilmesindebafl rolü ald›¤› kesindir. Uyguland›¤› alandaciddi tahribatlara neden olan genlerinde tafl›d›-¤› virüsler ve kimyasallardan kaynakl› topra¤›nkullan›labilirli¤ini azaltmas›, biyolojik çeflitlili¤ink›s›rlaflt›r›lmas› ve ar›t›lmas› beklenen içilebilirsular› içilemez hale getirdi¤i göz önüne al›nd›-¤›nda GDO’ nun do¤urdu¤u zararlar›n telafisimümkün olmayacakt›r.

Canl›lar ile canl› varl›klar aras›nda ve canl›larile cans›z varl›klar aras›nda bir madde al›fl-verifli

iliflkisi ve uyumu tabiatta hayat bulur. Örne¤in,ormanlarda tüm bitki, hayvan ve mikroskobikcanl›lar uyum içinde yaflar fakat bu ürünler tekkullan›ml›k olarak üretildi¤inden, do¤ada sürdü-rülebilirli¤ini koruyamaz. Böylelikle bir sonrakiekim zaman›nda ise üretici çiftçinin tohumlar›alabilmesi için patent sahibi devasal flirketlereba¤›ml› k›lar ve kölesi haline getirir.

Tar›m ürünlerinde kendi kendine yeten bir ül-ke olma potansiyelinde olan; fakat egemenlertaraf›ndan endüstriyel tar›m ve GDO gibi tar›mpolitikalar›na teslim edilen Türkiye devletininsermaye ile efl güdümlü çal›flmalar› bu potansi-yeli ortadan kald›rmakla kalm›yor,yaflam alan-lar›m›z› kirleterek bizleri daha kötü hayat flart-lar›na mahkum ediyor. Toprak canl›l›¤›n temelunsurlar›ndan birisi iken metalaflma sürecindekullan›m hakk›n›n bizlerden al›nmas› ve tekelle-flen sürece girmesi, kullan›m aflamalar›nda dakendine ba¤›ml› k›lan ne oldu¤u belli olmayanucube ürünlerle karfl›m›za ç›k›yor.

Tutmazsak Düflecek DünyaBunca sald›r›ya karfl› flimdi hiç vakit kaybet-

meksizin gelecek nesillerimize kuflaktan kufla¤aaktaraca¤›m›z ekolojik yaflamsal alanlar›m›ziçin mücadeleyi toplumsal bir alternatif halinegetirebilmek, kapitalizme karfl› örgütlü mücade-leyi harekete geçirecek devrimci odaklar yarat-makt›r. Ekolojik y›k›ma karfl› eylemliliklerin t›r-mand›r›ld›¤› bir sürece girilmesi gerekmektedir.Bizler ‹nsan hayat›n›n ve ekolojik yaflam›n sür-dürebilirli¤ini Özgürlükçü Gençlik olarak önü-müze koyuyor ve eylemliliklerimize tüm halk›-m›z› ve yoldafllar›m›z› ça¤›r›yoruz.

Kapitalizmin kârlar›n› artt›rma iste¤ine ba¤l› olarakyaflad›¤›m›z ekolojik y›k›m, kapitalizmin kazayla

ortaya ç›k›veren bir yan etkisi de¤ildir. Bu özellik,sistemin DNA’s›na kaz›nm›flt›r. Bu özelli¤in

do¤uraca¤› ekolojik y›k›mlar, kaderine terk edilmiflyoksullar›n daha da yoksullaflmas›na ve de do¤acak

ekolojik felaketlerden bu kesimin daha da fazla etkilenmesine yol açacakt›r.”

Page 21: OGD 9

rtaya ç›kt›¤› dönemlerde kapi-talizm, toplumsal meflruiyetinipozitivist felsefe ve ak›lc›l›k

(rasyonalizm) ile sa¤lad›. Toplumu vedo¤ay› kendi rasyonalitesi için dönüfl-türmesi, araçsallaflt›rmas› için kendimant›k(s›zl›k)›n› topluma dayatt›. E¤itimsistemi, devlet bürokrasisi ve di¤er tümdevlet ayg›tlar›n› toplumun ve do¤an›nkendi istekleri do¤rultusunda dönüfltür-mek için kulland›. “Modernite” ad› al-t›nda, insanlar›n, içinde umars›zca ha-reket ettikleri yeni bir dünya düzeni yü-celtilip, tap›nç nesnesi haline getirildi.Modernizm sermayenin himayesi alt›n-da geleneksel toplumlar› parçalad›, on-lar› milyonlarca “birey”den oluflan yal-n›zlar toplulu¤u haline getirdi. ‹nsanlar›bedenlerinden yani topraktan kopard›,kentlere y›¤d›. ‹nsanlar›n yaflamlar›nda-ki anlam›, bütünlü¤ü, tutarl›l›¤› yuttu.Marx’›n da vurgulad›¤› gibi “‹nsanlar›ndünyas›n›n de¤ersizleflti¤i ölçüde, nes-neler dünyas› de¤er kazand›.”

Kapitalizmin KriziKapitalizme B›rak›lamaz!Tüm bu dönüflümlerin özünde yatan

“de¤er ve kâr yasalar›” kapitalizmin bi-yosferik düzeyde ekolojik tehdit yaratanilk toplumsal sistem olmas›n›n bafll›canedenidir. Kar, verimlilik, h›z, rekabetgibi yönelimler sermayenin hayatta kal-mas› için olmazsa olmaz kurallard›.Sermaye ayakta kalmak için kar›n›maksimize etmek zorundad›r. Bunuyapmak için üretimin verimlili¤ini tek-nolojiyle ve yo¤un emek sömürüsüyleartt›rmaya do¤al bir e¤ilimi vard›r. Bugün içerisinde bulundu¤umuz koflul-

larda, kapitalizmin krizinin geçmiflte ya-flanan krizlerden ay›ran önemli bir özel-li¤i vard›r: Sermayenin afl›r› birikim sü-reci ve azalan karlar›n›n do¤urdu¤u kriz-leri aflan ve bu krizleri de içerisine alanbir tarihsel kriz söz konusu. Kapitaliz-min içsel yasalar›n›n neden oldu¤u kriz-lerin tarih içerisinde olgunlaflmas›, insa-n›n yabanc›laflmas›n›n art›k tahammüledilemez boyutlara varmas›, sermayenin

ilerici, uygarlaflt›r›c› misyonunun çoktanortadan kalkmas›, art›k gericileflmesi vebelki de en önemlisi sermayenin do¤als›n›rlar›na ulaflmas›; birikim ve de¤ersiz-leflme süreçleriyle birleflerek bu tarihselkrizi do¤urdu. Biyosferik düzeyde birçevre ve insanl›k krizi tabi ki bu anarflikve mant›ks›z üretim sisteminde kaç›n›l-maz oldu. Onun içsel yasalar›n› irdele-mek bu bak›mdan önemlidir.

“Kapitalizm GölgesiniSatamad›¤› A¤ac› Keser”Yasas›Kapitalizm do¤aya elde edilmesi için

meta üreten emek harcanmas› gerekti-¤i ölçüde, bir de¤er atfeder. De¤er biçi-mi do¤ay›, yararl› ve hayat veren ka-rakteristiklerinden soyutlar. Bu çeliflkikapitalizmin do¤al çevresini talan etmee¤ilimini aç›klar bizlere. Para ekonomi-siyle kapitalizm, kullan›m de¤erlerinievrensel olarak metalaflt›rma ve sat›nal›nabilir k›lma yönünde bir e¤ilime sa-hiptir. Bu e¤ilim ayn› zamanda do¤aylatoplumun sürdürülebilir ve insani ba-k›mdan arzu edilir bir birlikte evrimi le-hine de¤il, özel mülkiyet konusu olaraküretilme ve sat›labilme yetene¤indeolan kullan›m de¤erlerinin üretilmesiyönünde ifller. Bu durum bitkilerin,hayvan kürklerinin, tüylerinin, kemikle-rinin, suyun, topra¤›n ve art›k günü-müzde havan›n (Bak›n›z Kyoto Proto-kolü) nas›l birer kulan›m ve de¤iflim de-¤eri yüklenerek metalaflt›r›ld›klar›n› an-lam›m›za yard›mc› olur. Bu durum ayn›zamanda do¤adaki di¤er canl›lar›n afla-¤›lanmas›n› da temsil eder.

“Ekmek Bulam›yorsan›zOtomobile Binin” Yasas›Asl›nda biraz esprili bir bafll›k olarak

sunsak da bu durum bir insanl›k ay›b›n›temsil eder. Gereksiz olan› üretmenin,hayati olan› üretmenin önüne geçti¤iilk üretim sistemi kapitalizmdir. Önce-den konulmufl ihtiyaçlar yerine, kar ge-tirenin ihtiyaç olarak yarat›ld›¤› ve üre-

tildi¤i kapitalist sistemde fazlakar, fazla do¤a ve emek sö-mürüsü anlam›na gelir. Fazlaemek sömürüsü ise fazla yok-sulluk demektir. Dünyada yaflayan her5 kifliden birinin günlük geliri 1 dolar›nalt›ndad›r. Dünya nüfusunun yar›s› gün-de 2 dolardan az kazan›yor. Dünyadaihtiyac›n kat be kat üzerinde g›da oldu-¤u halde y›lda 15 milyon insan açl›ktanölüyor. Her y›l önlenebilir veya tedaviedilebilir hastal›klardan 4 milyon çocukyaflam›n› yitiriyor. (Bu çocuklar›n afl›-lanmas› için gereken para y›ll›k 1.3milyar dolar, öte yandan dünyada silah-lanma için y›lda harcanan para miktar›y›ll›k 700 milyar dolar›n üzerindedir). Bir yandan yoksulluk içerisinde olan

y›¤›nlar açl›ktan k›r›l›rken, öte yandanbu insanlar›n besin ihtiyaçlar›n› karfl›la-mak yerine, ekilebilir alanlar endüstri-yel bitkilerin yetifltirilmesi için kullan›l-maktad›r. Özellikle dünyada petrol re-zervlerinin azalmas›yla flirketlerin biyo-lojik yak›tlara yönlemesiyle ekilebiliralanlar biyoyak›t için kullan›lan bitkilereayr›lmaktad›r. Böylece insanlar›n g›daihtiyaçlar›n› karfl›lamak yerine 4x4araçlar›n yak›t ihtiyac› karfl›lanmaktad›r.Asl›nda daha az benzin tüketen otomo-biller üretmek de mümkün. Ama bak›nHenri Ford ne diyor: “Küçük otomobil-ler küçük karlar getirir.” Spor otomo-biller ve güçlü motorlar, daha fazla ka-zand›r›yor. Dolay›s›yla sermayenin yö-nelimi büyük motorlu otomobil üretimiolmufltur.

“Yar›n› Yar›nDüflünsün!” Yasas›Kapitalizm miyoptur. Uza¤› göremez.

Asl›nda uza¤› görmek ifline gelmez. Pa-ra kazanma dürtüsüyle art arda gelenkuflaklar zincirinin yaflamsal gereksinim-lerini hesaba katmaz, do¤a üzerindeuzun vadeli tasarruflar› hesaplamaz.Dünyan›n kaynaklar›n›, elementlerini,hemen flimdi tüketme e¤ilimindedir.Dünyan›n kaynaklar›n›n tüketilme h›z›,onlar›n kendilerini yenileme h›z›n›n üze-

rinde seyretmektedir. Öte yandan tüke-nebilir kaynaklar›n tüketilme h›z› yinealternatif kaynaklar›n ortaya ç›kar›lmah›z›n›n çok üzerinde seyretmektedir.

Gelecek kuflaklara nelerin kalaca¤›kayg›s› yerine kar yapma, rekabet et-me, ayakta kalma kayg›lar›n› ye¤ler. Bukayg› öylesine büyüktür ki, 1 jouleenerji üretmek için ortalama 7 jouleenerji harcamay› ak›lc› bulur, bununlada yetinmez bizi de bunun gerekli oldu-¤una inand›r›r. Bu ak›ls›z ak›lc›l›¤›n top-lumun egemen ideolojisi olmas›yla eko-nomik ve ekolojik krizler bugün tümgezegenin tehdidi haline gelmifltir. Bu-gün hidroelektrik santraller, nükleersantraller, termik santraller neden ola-bilecekleri felaketler hesaplanmaks›z›n,kime kazanç sa¤layacaklar› sorgulan-maks›z›n, enerjinin gerçekten ihtiyaçolup olmad›¤›na bak›lmaks›z›n biraz daulusalc› bir süslemeyle (ülke kalk›nacak,güçlenecek, güçlenmesini istemeyenlervar, d›fl mihraklar vs.) önümüze konul-maya çal›fl›l›yor. Kapitalizme de¤inmeyecekseniz, eko-

lojik krizden, flovenizmden, faflizmden,yoksulluktan lütfen bahsetmeyiniz!Olay›n kilit noktas› da burada. Tüm

bu, içi içe geçmifl birbirlerini besleyentahakküm iliflkileri gücünü sömürü dü-zeninden almaktad›r. Yeryüzündekicanl›lar›n ve yaflam›n devam› aç›s›ndan,insan› kuflatan ve onu gezegenle birlik-te yok olufla sürükleyen “yabanc›laflma-dan” kurtulmak için, gerçek anlamdabir hümanizmay› yaratmak için tüm butahakküm iliflkileriyle hesaplaflmak zo-runludur. Hep mistik bir müdahaleyledünyan›n daha iyiye gidece¤ini bekle-mek yerine var olan durumun fark›navarmak, vard›rmak, bu alanda müdahilolmak gerekmektedir. Zira “Do¤a veinsan haklar›n› ihlal edenler asla ceza-evine girmezler. Onlarda cezaevlerininanahtarlar› vard›r.”*

*Eduardo Galeano

21

‘Modernite’ ad› alt›nda, insanlar›n, içinde umars›zca hareket ettikleri yeni bir dünya düzeni yüceltilip, tap›nç nesnesi haline getirildi. Modernizm sermayenin himayesi

alt›nda geleneksel toplumlar› parçalad›, onlar› milyonlarca“birey”den oluflan yaln›zlar toplulu¤u haline getirdi. ‹nsanlar›

bedenlerinden yani topraktan kopard›, kentlere y›¤d›. ‹nsanlar›n yaflamlar›ndaki anlam›, bütünlü¤ü, tutarl›l›¤› yuttu.

OHHaassaann DDuurrkkaall

(Ekoloji)

KAP‹TASL‹ST AKILCILIK YAHUT AKILSIZLIK ÜZER‹NE

özgürlükçü GENÇL‹K

Page 22: OGD 9

naksagoras, M.Ö 500 y›l›ndaKlazomenai’de (‹zmir-Urla ya-k›nlar›ndaki Gül Adas›) do¤-

mufltur. Kendisi flehrin soylu aileleri-nin birisinden olmas›yla birlikte, bütünservetini bilime ve felsefeye adam›flt›r.Atina’ya yerleflmek için gelen ilk filo-zof olan Anaksagoras, daha sonraPerikles, Euripides ve Sokrates’in ö¤-rencileri olaca¤› felsefe okulunu açar.Yunanlar›n tanr› olarak kabul etti¤i

günefle, “atefl y›¤›n›ndan oluflan taflparças›” dedi¤i için tanr›s›zl›kla suçla-narak ölüme mahkûm edilir. Bu kara-r› “Do¤a çoktand›r Atinal›lar ve be-nim için de ölüm karar›n› vermifl bu-lunuyor” diyerek karfl›layan Anaksa-goras, ö¤rencisi ve ayn› zamanda kralolan Perikles taraf›ndan affedilerekserbest b›rak›l›r. Bunun üzerine Anak-sagoras Atina’dan ayr›l›p “Öteki dün-yaya giden yollar›n uzunlu¤u her ta-rafta ayn›d›r.” diyerek ‹yonya’dakiLampsakos (Çanakkale-Lapseki) fleh-rine sürgün gider ve M.Ö 428’de ya-flam›n› yitirir.

Evreni meydana getirenve onu harekete geçiren“Nous”turAnaksagoras’a göre, varl›¤›n temelinitohumlar oluflturmaktad›r. Bu tohum-lar, sonsuza kadar bölünebilir ve birle-flebilirler. Bu yüzden sonsuz küçük vesonsuz büyük vard›r tohumlarda.“Zira küçü¤ün en küçük de¤il, daha

küçü¤ü vard›r. Çünkü var olan›n son-suza kadar bölünerek sona ermesimümkün de¤ildir. Ancak büyü¤ün dedaima daha büyü¤ü vard›r ve nicelik-çe küçü¤e eflittir; asl›nda her fley hembüyüktür hem küçük.” Tohumlar hiçlikten oluflamayaca¤›

gibi, var olanlar da yok olamazlar. To-humlar ya birleflirler ya da ayr›l›rlar.“Yunanl›lar “olufl” ve “bozulufl” söz-

cüklerini do¤ru kullanm›yorlar. Zirahiçbir fley oluflmaz ya da bozulmaz,tersine var olan fleylerden bir kar›fl›möte yandan da bir ayr›fl›m vuku bulur.Böylece oluflu hakl› olarak (maddele-rin) kar›flmas› ve bozuluflu da ayr›lma-s› diye tan›mlayabilirler.”Bafllang›çta bütün tohumlar bir ara-

da ve bütün olarak bulunmaktayd›.Bundan dolay› bir fleyi oluflturacak fle-kilde birlikte de¤illerdi ve fark edile-mezlerdi. “Temel maddelerin ayr›lmas›ndan

önce, yani her fley henüz bir araday-ken, renkleri fark etmek de mümkünde¤ildi. Çünkü maddelerin, nemli ilekurunun, s›cak ile so¤u¤un, ayd›nl›kile karanl›¤›n kar›fl›m› bunu engelliyor-du, ayr›ca bu kar›fl›mda birçok toprakve birbirine hiçbir bak›mdan benze-meyen sonsuz say›da tohum vard›. Zi-ra öteki fleylerden de hiçbiri di¤erinebenzemez. Bunun böyle oldu¤u yer-lerde toplam kütlenin tüm maddeleriiçerdi¤ini kabul etmek gerekir.”Bu bütünlük Anaksagoras’›n Nous

(ruh, ak›l) ad›n› verdi¤i hareket ettirici

nedenin hareket etmesiyle bozulur.“Evreni meydana getiren ve onu ha-

rekete geçiren “nous” tur.”Nous, bütün di¤er her fley üzerine

gücü vard›r. Bundan dolay› di¤er herfleyden ayr›d›r, ar›d›r. Hep kendi ken-disine eflittir ve kendi kendine hareketeder. “ “Nous” gücünü kendinden al›r ve

hiçbir fleyle kar›flmam›flt›r. O her fleyibafltanbafla dolaflarak nesneleri düze-ne koyan güçtür.”Nous, her fleyin bir arada bulundu¤u

bu kar›fl›k durumu bozarak, her fleyidüzene sokar. Bu düzene girmeyle,tohumlar bir araya gelerek görgüselnesneleri olufltururlar. Bu nesnelerdeher tohumdan bir parça bulunur venesne hangi tohum bask›n ise onunad›n› al›r. “Durum ve koflullar böyle olunca,

birbirleriyle birleflen tüm maddeler depek çok ve her çeflit maddenin mev-cut oldu¤una ve fleylerin tohumlar›n›nher çeflit tat, renk ve biçime sahip ol-duklar›na inanmak gerekir.”

Görünen fleyler, görünmeyen fleyleri gösterirlerAnaksagoras’a göre duyular›m›z za-

y›ft›r ve do¤ruyu gösteremezler: “Du-yular›m›z›n zay›fl›klar› nedeniyle haki-kati idrak edecek durumda de¤iliz.”Anaksagoras, benzer fleylerin ben-

zerlerini alg›layamad›¤›n›, z›t fleylerin

alg›lamay› sa¤lad›¤›n› söyler: “Bizimkadar s›cak olan veya bizim kadar so-¤uk olan bir fley bizi ne ›s›t›r ne so¤u-tur.”Ama görünen fleyler sayesinde gö-

rünmeyen fleylerin bilgisine ulaflabili-riz: “Görünen fleyler, görünmeyenfleyleri gösterirler.”Anaksagoras, sadece felsefeyle de-

¤il, ayn› zamanda astronomi, anatomive matematikle de ilgilenmifltir. Gök-yüzündeki tüm cisimlerin yeryüzünde-ki ayn› maddeden geldi¤ini öne sürü-yor, baflka gezegenlerde de hayat ol-du¤unu düflünüyordu. Hayvanlar›nanatomisini de inceleyen Anaksago-ras, bal›klar›n solungaçlar› nefes ald›k-lar›n› keflfetmiflti.

TelosAnaksagoras, Nous’u evreni biçim-

lendirici kuvvet olarak belirleyerek fel-sefeye telos (bilinçli erek) düflüncesinisokmufltur. Fakat Anaksagoras genelolarak fleylerin neden olarak kullan›r-ken, Nous’u bir fleyin zorunlu oldu¤u-nu aç›klamada kullan›r. Bu da Anak-sagoras ile birlikte Yunan düflüncesi-nin de kar›fl›kl›ktan sisteme geçiflininsanc›lar›n› göstermektedir. KezaAnaksagoras’ta yine Herakleitos’unortaya oydu¤u diyalekti¤in maddeylebirleflmesinin ilk filizlerini görürürüz.Böylece Anaksagoras’ta sinyalleri gel-meye bafllayan sistemli düflünce Sok-rates’te olgunlaflarak kendisini Platonve Aristoteles’te gerçeklefltirir ve An-tik Ça¤’›n büyük felsefe düflüncesinioluflur.

22özgürlükçü (Felsefe)GENÇL‹K

Yunanlar›n tanr› olarak kabul etti¤i günefle,“atefl y›¤›n›ndan oluflan tafl parças›” dedi¤i içintanr›s›zl›kla suçlanarak ölüme mahkûm edilir. Bu karar›“Do¤a çoktand›r Atinal›lar ve benim için de ölüm karar›n›vermifl bulunuyor” diyerek karfl›layan Anaksagoras, ö¤rencisi ve ayn›zamanda kral olan Perikles taraf›ndan affedilerek serbest b›rak›l›r.

CCaanneerr MMaallaattyyaa

ANAKSAGORAS

A

Page 23: OGD 9

özgürlükçü GENÇL‹K

ANAKSAGORAS

evcut iflle(me)yifle bir alterna-tifi sunmakla geçiyor hayat›-m›z. Bu alternatif merak› bizi

yaz›l›m alan›nda da yakal›yor. Yaz›l›mve alternatifin ne alakas› var diye düflü-nenler olmufltur san›r›m. Çok da haks›zsay›lmaz böyle düflünenler. Akl›m›zayaz›l›m dedi¤imizde birkaç “tekel”denbaflkas› gelmiyor ço¤u zaman. Fakat bi-raz araflt›r›nca alternatifi bulmakta çokzorlanm›yoruz. Üstelik bu alternatifinad›nda da tan›d›k bir kelime yer al›yor.Çok uzatt›m fark›nday›m. Art›k özgüryaz›l›mdan bahsetmenin zaman› geldi.

Özgür Yaz›l›m›nTarihçesiBilgisayar endüstrisindeki ve kullan›c›-

lardaki kültür de¤ifliminden rahats›z olanRichard Stallman, 1983 y›l›nda GNU“GNU’s Not Unix- GNU Unix de¤ildir”projesini bafllatt› [1]. 1985 y›l›nda FSFÖzgür Yaz›l›m Vakf›’nin kurulmas›ylaberaber Özgür Yaz›l›m ve Copyleft gö-rüflleri de Stallman taraf›ndan ortayakonmufltur. Copyleft’den bahsedinceakl›m›zda bir fleyler ça¤r›fl›m yap›yordur.O da bir dairenin içinde “C” harfi ola-rak simgelenen Copyright kavram›d›r.Hemen belirtelim Copyleft Copyright’›nkarfl›t›d›r. GNU’ya göre; Copyleft, birprogram› veya baflka bir çal›flmay›, tümde¤ifltirilmifl ve geniflletilmifl sürümleriile birlikte özgür yapmak demektir. Bukavram GNU taraf›ndan Genel KamuLisans› (General Public License-GPL) ilegaranti alt›na al›nmaktad›r [2]. Unutma-dan belirtelim Copyleft daire içinde tersbir “C” harfi ile simgelenmektedir;1985 y›l›ndan itibaren Özgür Yaz›l›mHareketi gitgide büyümüfltür. 1991 y›-l›nda Linus Torvalds “Linux” ad›n› ver-di¤i iflletim sistemi çekirde¤ini gelifltir-mifltir. 1992 y›l›nda Linux ile GNU

araçlar›n›n birlefltirilmesiyle özgür bir ifl-letim sistemi olan GNU/Linux ortayaç›km›flt›r. Günümüzde küçük çapl› uy-gulamalardan iflletim sistemlerine kadarbirçok uygulama Özgür Yaz›l›m olarakgelifltirilmektedir.

Özgür Yaz›l›m Nedir?Özgür yaz›l›m kavram›, kullan›c›lar›n,

yaz›l›m› çal›flt›rma, kopyalama, da¤›t-ma, üzerinde çal›flma, de¤ifltirme ve ge-lifltirme özgürlükleriyle ilgili bir kavram-d›r. Bir program›n özgür yaz›l›m olabil-mesi kullan›c›ya afla¤›da s›ralanan dörthakk› tan›mas› gerekir [3]: 1-Her türlü amaç için yaz›l›m› çal›flt›r-

ma özgürlü¤ü.2-Program›n nas›l çal›flt›¤›n› inceleme

ve kendi gereksinimleri do¤rultusundade¤ifltirme ve uyarlama özgürlü¤ü. 3-Program kaynak koduna eriflim bu-

nun için bir ön flartt›r. Yeniden da¤›t-ma ve toplumla paylaflma özgürlü¤ü,böylece komflular›n›za yard›m edebilirsi-niz.4-Program› gelifltirme ve geliflmifl ha-

liyle topluma da¤›tma özgürlü¤ü, bu öz-gürlü¤ün amac› tüm toplulu¤un gelifltir-melerden yararlanmas›n› sa¤lamakt›r. Program kaynak koduna eriflim bunun

için de bir ön flartt›r. Burada önemlebelirtilmesi gereken bir nokta da özgüryaz›l›m ile aç›k kayna¤›n ayn› fleyler ol-mad›¤›d›r. Aç›k kaynak iflin ticari veteknik k›sm›n›n ön planda oldu¤u birharekettir. Hatta birçok kez flirketlerinyaz›l›m giderlerini azaltmak için bir çö-züm olarak sunulmaktad›r. Özgür yaz›-l›m ise yaz›l›m alan›nda toplumsal vur-gu yapan bir alternatif düflüncedir. Ya-z›l›mlar›n özel mülkiyet haline gelmesi-ne karfl›t olarak kullan›c›lar›n kulland›k-lar› yaz›l›m üzerindeki özgürlükleri ta-n›mlar.

Say›sal bilgi teknolojisi, bilginingüncellenmesini ve kopyalanmas›-n› kolaylaflt›rarak insanl›¤a katk›dabulunmaktad›r. Bilgisayarlar bu ifl-lemleri hepimiz için daha kolay ha-le getirmeyi vaat etmektedirler. Bukolaylaflt›rma, herkes taraf›ndan is-tenmemektedir. Telif haklar› siste-mi bilgisayar yaz›l›mlar›n›n birersahibi olmas›n› getirmekte ve bu“sahipler”in ço¤u, ilgili yaz›l›mlar›npotansiyel faydalar›n› kamu ilepaylaflmak istememektedirler. Kul-land›¤›m›z yaz›l›mlar›n yaln›zcakendileri taraf›ndan kopyalanabilirve de¤ifltirilebilir olmas›n› istemek-tedirler [4]. Öyle ki bir kullan›c›olarak yaz›l›mlar›n› temin ettiktensonra “yandaki komfluya vermek”bile yasakt›r. Hatta kullan›c›n›n ya-z›l›m› hangi amaç için kulland›¤›nabile müdahale ederler. Bu noktadabinlerce y›ld›r biriken bilimsel, tek-nolojik bilgiye kendileri sahip ç›ka-rak, özel mülkiyet anlay›fl›n› yaz›-l›m alan›nda da oturtmaya çal›fl-maktalar. Yaz›l›m üzerinde oturtul-maya çal›fl›lan bu özel mülkiyet an-lay›fl›na karfl›n özgür yaz›l›mlar ge-lifltirim aflamas›ndan bafllayarakpaylafl›m› esas al›r. Birçok özgüryaz›l›m gelifltiricisi gönüllü olaraközgür yaz›l›m gelifltirmektedir.“Özel mülkiyet” ad› verilen h›rs›zl›kkarfl›s›nda böylece bir birliktelikoluflturmaktad›rlar. Bizler biliyoruzki tekellerle bafla ç›kabilmenin tekyolu elbette özgür yaz›l›m de¤ildir.Çünkü büyük flirketlerin sahip ol-du¤u büyük sermaye yaz›l›m ala-n›nda kendisine elbet bir ç›kar yolbulabilir. Bu noktada yaz›n›n ba-fl›nda da belirtti¤imiz gibi alternatif

bir dünya mücadelemizde özgüryaz›l›m da bizler için bir araçt›r.Sonsöz olarak anlatt›klar›m›z sade-ce sözde kalmamal›, “özgür yaz›-l›m”› çevremizdekilerle de paylafl-may› unutmayal›m.

Özgür Yaz›l›m Örnekleri: -Open Office-Ubuntu-Apache

KAYNAKLAR:[1] Tahir Emre Kalayc›, Özgür ve

Aç›k Kaynak Kodlu Yaz›l›m,HYPERLINK “http://yzgra-fik.ege.edu.tr/~tekrei/dosyalar/ya-yinlar/EM435_Emre.pdf” ELEK-TR‹K MÜHEND‹SL‹⁄‹ SAYI 435 [2] Vikipedi, Copyleft, HYPER-

LINK “http://tr.wikipedia.org/wi-ki/Copyleft” HTTP://TR.W‹K‹-PED‹A.ORG/W‹K‹/COPYLEFT [3] GNU, Özgür Yaz›l›m Tan›m›,

HYPERLINK“http://www.gnu.org/philo-sophy/free-sw.tr.html”HTTP://WWW.GNU.ORG/PH‹-LOSOPHY/FREE-SW.TR.HTML [4] Richard M. Stallman, Yaz›l›-

m›n neden sahibi olmamal›d›r?,HYPERLINK“http://www.gnu.org/philo-sophy/why-free.tr.html”HTTP://WWW.GNU.ORG/PH‹-LOSOPHY/WHY-FRE-E.TR.HTML

YARARLI OLAB‹LECEK BA⁄LANTILAR: “http://www.gnu.org/” “http://www.fsf.org/” “http://en.wikipedia.org/wi-

ki/Free_software”

Copyleft Copyright’›n karfl›t›d›r. GNU’ya göre;Copyleft, bir program› veya baflka bir çal›flmay›,

tüm de¤ifltirilmifl ve geniflletilmifl sürümleri ile birlikte özgür yapmak demektir. Bu kavram GNU

taraf›ndan Genel Kamu Lisans› (General PublicLicense-GPL) ile garanti alt›na al›nmaktad›r.

D Di iy y

a ar r S S

a ar ra aç ç

o o¤ ¤l lu u

ÖZGÜR YAZILIM

M

Özgür Yaz›l›m Neden Önemlidir?

Richard Stallman

Mevcut iflle(me)yifle bir alternatifi sunmakla geçiyor hayat›m›z. Bu alternatif merak› bizi yaz›l›m

alan›nda da yakal›yor. Yaz›l›m ve alternatifin ne alakas› var diye düflünenler olmufltur san›r›m.

Çok da haks›z say›lmaz böyle düflünenler. Akl›m›za yaz›l›m dedi¤imizde birkaç “tekel”den baflkas›gelmiyor ço¤u zaman. Fakat biraz araflt›r›nca

alternatifi bulmakta çok zorlanm›yoruz..

(Teknoloji)

Ccopyleft

23

Page 24: OGD 9

Bireyin kendisinin veruhunun yap›tafllar›:LevhalarHayal gücümüzde bize (geçmiflten ve

gelecekten) birtak›m görüntüler sunanve tüm duyular›m›z›n harmanlanma-s›ndan oluflan bir evrene sahibiz. Ki-mimizin, hayal, gerçekd›fl›, safsataolarak; kimimizin de tüm anlar›n› dol-duran, yaflamas›na, nefes almas›naneden olan bir evren. Ne olursa olsun insan›n tüm düflün-

sel ve eylemsel süreçlerine katk›da bu-lunan bu evrende mutlak olan sadecekendi gerçekli¤idir. Buraya ne saf biriyilik abideli¤i, ne de fleytani bir kötü-lük hâkimdir. Sadece ait oldu¤u insa-n›n de¤erlerini, geçmifl ve gelecek ta-hayyülleri ile sentezleyen ve kendisini,çevresini gözlemlemesini sa¤layanlevhalarla doludur; yani ait oldu¤u in-san›n kendisinin, ruhunun yap›tafllar›levhalarla… Burada Sabahattin Ali’den al›nt›lad›-

¤›m levha kelimesinin ayr› bir önemimevcuttur. Onun “‹çimizdeki fieytan”adl› roman›nda karakterlerin hayal et-me süreçlerinin hepsinde geçen bukavram, insan›n imgelemini aç›kla-makta gayet anlafl›l›r ve betimleyicibir kavram olmaktad›r. Levha iki bo-yutlu ön yüzüyle görüntüye ve hacim-sel olarak da di¤er tüm duyular›m›zahitap edebilmektedir. Levha olarakbetimledi¤imiz imgelem, bize eylem-sel ve düflünsel olarak tüm yaflam sü-recimizde efllik etmektedir. Bilincimiz-de dönüp duran ve levhadan levhayageçifllerle bize mant›k, eylem, hareke-te geçme, duraksama, sezgi, gözdengeçirme vs. yetiler kazand›ran imgele-mimizdir. ‹mgenin insan›n alg›s›yla,geçmifliyle ve gelecek hayalleri ileoluflturdu¤u kendisine özgü dili, bire-yin kendi kifliselli¤inin, karakterininoluflmas› sonucuna götürür bizi. Yanibu beynin mant›ksal sürecinin, iliflkikurma ve sonuç üretme kabiliyetinin

bafllang›c›d›r. ‹mgelerin farkl› düzeniçerisinde yan yana getirilerek olufltur-du¤u imge dilidir imgelem. Duygular›-m›z› ise bunlar›n bilinçsiz ve biçimsizbir varyasyonudurlar. Onlar bizimmant›ksal bir yan›m›z olan iflah olmazbiçim verme yetene¤imizin ürünü ol-mamakla insan ruhunu tutkuya, ihti-rasa götürebilecek düzeyde derindenbir ak›flla etkilerler.

Foto¤raf, ‹mgelem ve Toplumsall›k‹mgelem bu yönleriyle asl›nda biraz

duygudan kopma sürecidir. fiöyle ki,alg›m›zda levha olarak biçimlenen im-gelem, duygu durumlar›nda bulan›k-laflmaya bafllar. Bizler, tutkuyla ba¤-land›¤›m›z nesneleri, kiflileri hayaledemez oluruz. Bu yönüyle ço¤unlu-¤u imgelem sayesinde ve bizzat imge-lemin kendisiyle oluflan sanat eseri desürekli, bir öncekine dönüfltüremeye-ce¤imiz yeni bir imgelem aramaya vebozulan› unutmaya yönlendirir alg›y›.Bu sanatsal tahrip ise foto¤raf›n do-¤ufluna kadar özellikle resimde kendi-sini hissettirmifltir. Foto¤raf, tam daresmin kendisi üzerinde fazlal›k hisset-ti¤i k›l›flardan flikâyetçi oldu¤u andaortaya ç›km›flt›r. Yani toplumun imge-leminin de¤iflti¤i bir anda ortal›kta gö-zükmüfltür. Bu yüzden A. Bazin fo-to¤raf›n do¤uflunun flans eseri olmad›-¤›n›; toplumsal yap›n›n büyük bir de-¤iflim içerisinde oldu¤u bir evre ile efl-zamanl› ortaya ç›kt›klar›n› belirtiyor. Nesnenin toplumsal yaflamda kendi-

sini belirgin bir flekilde hissettirmeyebafllad›¤› bir dönemdir bu. Bu nesne-ler geçmiflte, ne olursa olsun bir insaneme¤inin, hayal gücünün ürünü ol-mufl, insan ona kendi imgelemindenbir fleyler katm›flt›r. Sanayileflmeninve tekni¤in nesneye katk›s› ise insan›nimgeleminden oldukça az, hatta fazla-s›yla s›n›rl› bir imgelem istemesidir.Bu nesneleri betimleyecek resim, ede-biyat, müzik, vs. ise bu makineleflmifl,

insan teri yerine makine ya¤› kokan,kendisine ayk›r› bir hammaddeye sa-hip bu nesnelerle ilgilenmeyecekler-dir. Toplumsal gerçekli¤in sürekliaranmas›n› bilinçalt›nda sürekli sakl›tutan sanat ise flekli, biçimi, üretimflekli ne olursa olsun bu nesneleri be-timlemek isteyebilecek bir araç arzula-yacakt›r. Bu da beklendi¤i gibi nesne-nin üretimiyle, hatta bu nesneyi üre-ten fabrikadaki insan›n imgelemiyleörtüflen yani mekanikleflmifl bir araçlaolacakt›r. Burada ne bir küçümsemene de tamam›yla kabullenme söz ko-nusudur. Ne olursa olsun, sonuçta fo-to¤raf, di¤er sanatlarla ayn› öze sahipolacakt›r, yani insan imgelemine. De-¤iflense sadece onu üretme, a盤a ç›-karma yönteminde ve toplumsal im-gelemin onu kabullenme fleklinde ola-cakt›r. Bu, flu an içinde bulundu¤u-muz dijital ya da manipüle sanatlardada de¤iflmeyecektir. Roland Bart-hes’in foto¤rafa bakarken ruhunundelinmesini hissetti¤i gibi, sanat eserine olursa olsun insan› de¤iflmeyenbir, eserden etkilenme sürecine soka-cakt›r; paylafl›m ve paylafl›lan anlar›nfliirsel etkisi, tekni¤in bize dayatt›klar›-n›n aksine, kendi özümüzün, hayalgücümüzün d›flar›ya fütursuzca vekorkusuzca yans›mas›d›r. Foto¤raf›netki gücü ise, milisaniyelerde imgele-me vuracak görüntülerin baflka hiçbirsanatta olmayacak kadar h›zl› eseredönüflmesidir. Böylece geçmifl yüzy›-l›n bafl›ndan itibaren pik noktas›naulaflm›fl modern sanatlarla beraber in-sanl›k görüntünün kolay dili ile yeni-

den ma¤ara duvarlar›ndaki özgür dil-lerine ulaflm›fllard›r. ‹mgelem harfle-rin, soyut biçimlerin karmaflas›ndankurtulmufl ve görmek, bakmak ve ha-yal etmek üçgeni yeniden görüntüüzerinden yükselmesi sa¤lanm›flt›r. Bugörüntüler öyle bir ruh halinin ürünü-dürler ki, sadece oluflan görüntününhissettirdikleri ve duygu k›v›lc›m›d›rlar.Ve tüketimin canavarl›¤›ndan bahse-dildi¤i günümüzde hiçbir güç insanla-r›n bu anl›k ruhlar›n› tüketecek gücesahip de¤ildir ya da bu güç, insanlar›nanl›k durumlar›n› dahi nesnelefltiriptüketecek denli canavard›r. *Tüm sanatç›lar›n –imgelem radyas-

yonu ile en çok onlar oynad›¤›ndanötürü- yaflamlar›n›n ilerleyen bölümle-rinde sürekli insan gibi yaflayamad›-¤›ndan, normal bir insan gibi sevine-medi¤inden, vs. den yap›tlar›nda birflekilde flikâyet etmesini normal imge-lemini sürekli olarak bozmas›n›n veyeniden biçimlendirmesinin ürünü ola-rak görebiliriz herhalde. Ve bu bozupyeniden yaratma süreçlerinin dene-yimlerle desteklenmesi neticesinde isedâhilerin ortaya koydu¤u yeni imge-lemler Dünya’ya yol gösterici olmas›ne denli zorlu bir süreçten, çileciliktenkaynakland›¤›n› gözler önüne serer.

Kaynaklar:- Roland Barthes – Camera Lucida - Andre Bazin – Ça¤›m›z›n Dili, Foto¤-

rafik Görüntüsünün Varl›kbilimi- John Berger – Görme Biçimleri - Walter Benjamin – Pasajlar- Yaratmada ‹lk Ad›m: ‹mge ve ‹mge-

lem – Yrd. Doç. Dr. R. Suat Ifl›ldak

24özgürlükçü GENÇL‹K (Sanat)

Foto¤raf›n etki gücü, milisaniyelerde imgelemevuracak görüntülerin baflka hiçbir sanatta olmayacak kadar h›zl› esere dönüflmesidir.

“‹mgenin insan›n alg›s›yla, geçmifliyle ve gelecek hayalleri ile oluflturdu¤u kendisine özgü

dili, bireyin kendi kifliselli¤inin, karakterininoluflmas› sonucuna götürür bizi. Yani bu beynin

mant›ksal sürecinin, iliflki kurma ve sonuçüretme kabiliyetinin bafllang›c›d›r. ‹mgelerin

farkl› düzen içerisinde yan yana getirilerekoluflturdu¤u imge dilidir, imgelem.”

‹MGELEM

SSaalliihh ÜÜrreekk

Page 25: OGD 9

25 özgürlükçü(Sinema)

ran Sinemas›n›n s›n›rlar›n› çi-zen siyaset, din ve milli kültürbask›s› ilk film çal›flmalar›n›n

bafllamas›ndan itibaren var olagelmifl-tir. Hem hükümet, hem de dini çev-reler gösterime girecek filmler üzerin-de denetimi elde tutma arzusunda ol-mufllard›r. 1907 y›l›nda ilk sinema salonu aç›l-

d›¤›nda dini liderler, sinemay› ahlakbozucu ve yozlaflt›r›c› olmakla mah-kûm etmifllerdir. ‹ran sinemas›n›n ilkfilmi Ovans Ogenyen adl› bir Ermenitaraf›ndan çekilen “Abi ve Rabi”dir(1930). Bu filmden de anlafl›laca¤›üzere ‹ran’da ilk sinema çal›flmalar›n›yapanlar›n dini az›nl›klar olmas›, ‹ransinemas›n›n ne denli dar ve zorlu birgeçitten ilerleyerek geçti¤inin göster-gesidir. Her ülke sinemas›nda patriar-

kaya, yüksek oranda iflsizli¤e, daralanifl imkânlar›na, siyasi istikrars›zl›¤a vemuhtemel bir savafla karfl› tepkilerinsürdü¤ü dönemlerde rahatlat›c› veuyutucu görevlerini yerine getirmeküzere erkek merkezli romantik aflkfilmleri ve seks temal› filmler kufla¤›bafllar. Bu tür filmler 1950 ve 1960’l›y›llarda ‹ran’da film jaheli (Cahil Filmi)bünyesinde ortaya ç›km›flt›r. (Türki-ye’de Yeflilçam, Amerika’da Hollywo-od). Jahel, patriyarkan›n en afla¤›l›k özel-

liklerinin cisimleflmifl hali olan“onur”un, kad›n›n akrabalar›n›n na-musuna do¤rudan ba¤l› bir erkek flo-venizmini temsil etmekteydi. Fakathem nitelik, hem de düflünsel yöndenbaflar›s›z olan böyle giriflimler1960’lar›n ‹ran sinemas›n›n karakteri-

ni oluflturamayacakt›. 1962 y›l›nda Füru¤ Ferruhzad’›n cü-

zam hastal›¤›n› ele alan Kara Ev filmitoplumsal gerçekçi ak›m›n habercisiniteli¤indeydi. 1969 y›l›na girildi¤indeDaryufl Mehrcyi’nin Golam HüseyinSaidi’nin k›sa bir öyküsünden uyarla-nan “Gav” (‹nek) filmi ‹ran Sinema-s›nda 盤›r açt›. Ve 1979 y›l›ndaki ‹s-lami Devrime kadar sürecek YeniDalga ak›m›n› da bafllatm›fl oldu. Si-nemada bu geliflmeler yaflan›rkenhalk, siyaset arenas›nda R›za fiah’›nordu, polis ve ‹stihbarat Teflkilat› (Sa-vak) üçlüsünün bir yans›s› olan mo-dern laik güçlü ‹ran’›n kanl› saltanat›-na tan›kl›k etti. 1979’a evrilen süreç-te fiahl›k yanl›s› ikinci bir partiye biletahammül edemeyen yönetim, pro-testo eylemlerini bast›ramaz hale geldi

ve büyük bir halk hareketiyle devrimgerçekleflti. Devrim sonras›, MehdiBazergan baflbakan ve Beni Sadr’›ngeçici devlet baflkan› oldu¤u, flahl›kyanl›lar› hariç herkes için geçerli olansekiz dokuz ayl›k özgürlük dönemindedevrimin renginin “k›z›l m› yeflil mi”olaca¤›n›n mücadelesi veriliyordu. Solyaflad›¤› iç bölünmeler ve yanl›fl siyasitutum yüzünden büyük bir hezimeteu¤rad›. Liberal Bazergan yönetiminiAmerika’n›n ve bat›n›n etkisinde ol-makla suçlayan sol güçler, emperya-lizme karfl› büyük ittifak yönelimiylesonradan kendi cellatlar› olacak radi-kal ‹slamc›larla birlikte liberal hükü-metin ömrünü k›saltmak için ellerin-den geleni yapt›lar. Bu yanl›fl tutumitibariyle ‹slam Devrimi gerçekleflmifloldu.

Devrim öncesindde dini liderler sinemay› ya reddetmiflya da hiç yokmufl gibi davranm›flt›r. ‹slamc›lar

yönetimi ele geçirdikleri vakit sineman›n gücününyads›namayaca¤› bilinciyle sinemay› denetimleri,

alt›na alma ve siyasi amaçlar› do¤rultusunda kullanma yoluna gitmifllerdir. Humeyni’ye göre

sineman›n benimsenmesi Pehlevi kültürüyle mücadelede ideolojik bir araca dönüflmüfltür.

Geçmiflte kaypak üst yap›n›n bir parças› olarak reddedilmifl olan sinema, ‹slami kültürün altyap›s›n›n

temel bir parças› olarak sahiplenilmifltir.

HHaayyddaarr UUmmuutt AAllppaarrssllaann

‹RAN S‹NEMASI

Devrim öncesi dönemde dini liderlersinemay› ya reddetmifl ya da hiç yok-mufl gibi davranm›flt›r. Fakat ‹slamc›-lar yönetimi ele geçirdikleri vakit sine-man›n gücünün yads›namayaca¤› bi-linciyle sinemay› denetimleri, alt›naalma ve siyasi amaçlar› do¤rultusundakullanma yoluna gitmifllerdir.Humeyni’ye göre sineman›n benim-

senmesi Pehlevi kültürüyle mücadele-de ideolojik bir araca dönüflmüfltür.Geçmiflte kaypak üst yap›n›n bir par-ças› olarak reddedilmifl olan sinema,‹slami kültürün olmazsa olmaz altya-p›s›n›n bir parças› olarak sahiplenil-mifltir. Dönemin kültür ve ‹slami ‹rfladBakanl›¤› müsteflar›n›n sözleri ‹slamirejimin sinemay› bir propaganda ara-c› olarak kulland›klar›n›n göstergesi-dir: “Kültürün bir toplumu idaresinintüm veçhelerini destekleyen bir yap›oldu¤u inanc›yla dairemiz tüm gayre-tini sinema faaliyetlerine ve film ya-p›mc›l›¤›na tim yasa, kanun, sistem

ve düzenlemelerde yer verilmesini te-mine sevk etmifltir.” Hükümet bu ifa-deye sad›k kalarak bir dizi sansüregitmifltir; filmlerde rol alacak kad›nla-r›n yak›n çekimde gözükmeleri, mak-yaj yapmalar›, dar veya renkli elbise-ler giymeleri, kötü karakterler haricin-de erkeklerin kravat veya k›sa kollugömlek giymeleri, bat› kaynakl› müzikve yak›n ›fl›k kullan›m› yasakt›r. Mon-taj dahi ‹slami normlara uygun olmal›-d›r. Bu yasaklar›n yan› s›ra filmin se-naryosunun geçerizni alabilmesi için bir dizi bürokratik

iflleme tabi tutulmas› gerekmektedir:Senaryo ilk önce senaryo araflt›rmakonseyinden geçmek zorundad›r. Birsonraki durak projeye yeflil veya k›r-m›z› ›fl›k yakacak olan senaryo denet-leme konseyidir. Senaryonun onay-lanmas›n› takiben film yap›mc›s›ndanoyuncu kadrosu ve çekim ekibininisimlerinin s›raland›¤› yap›m izinlerini,filmin son halinin onay›n› ve filmin

gösterime girece¤i sinema salonlar›-n›n belirlendi¤i gösterim izinlerini al-mas› istenmifltir. Bu yasaklar sebebiy-le yönetmenler çektikleri filmlerdenötürü sistem karfl›t› damgas› yeme-mek için çat›flmal› ve toplumsal içe-rikli filmler yapmaktan kaç›nm›fllard›r.Bu bask›c› ortam, film yap›mc›lar›n›da yarat›c› faaliyetlerinin ve elefltireld›flavurumlar›n›n önüne ilaveengeller ç›karacak ölçüde otosansü-

rü körüklenmifltir. Bu otosansürdenötürü ‹ran sinemas› politik unsurlar›yans›tabilme yetisini yitirmifltir. Film-lerde resmedilen politik temalar yageçmiflte vuku bulmufl hadiselerdir(önceki rejimin ideolojileri gibi) ya dabir biçimde çözüme kavuflturulmaksuretiyle toplumun gündeminden ç›k-m›fl marjinal meselelerdir (karfl› dev-rimci guruplar gibi).Di¤er bir deyiflle, sinema ‹ran’›n si-

yaset sahnesine ayna tutma vasf›n› yi-tirmifltir.

1979 ‹slam Devrimi Sonras› SinemaHer ülkesinemas›nda, patriarkaya, yüksekoranda iflsizli¤e, daralan iflimkânlar›na, siyasiistikrars›zl›¤a vemuhtemel bir savaflakarfl› tepkilerinsürdü¤ü dönemlerderahatlat›c› ve uyutucugörevlerini yerinegetirmek üzere erkekmerkezli romantik aflkfilmleri ve seks temal›filmler kufla¤› bafllar.

GENÇL‹K

Page 26: OGD 9

26özgürlükçü GENÇL‹K (Sanat)

e zaman tart›flt›¤›m›z konu sa-nata k›vr›lmaya bafllasa –ço-¤unlukla baflka bir konudan

k›vr›larak orta(m›)m›za düflmese, sana-t› kolaydan sofram›za davet etmeyiz;aç›z, tokun hali hiç aflikar de¤il–

Sanat›n “Sa¤”› “Sol”u“Kim” ya da “Ne” için sanat yap›l-

mas› gerekti¤ini sorgulayan bafl dön-dürücü doktrinler aras›nda bir öte birberi vurup duruyoruz; ç›kard›¤› seslekimi neye ça¤›rd›¤›ndan habersiz kili-se çanlar› gibi. Haliyle, bir çan sesikendi bafl›na ne kadar sanat ihtivaediyorsa o kadar sanatç›lafl›yoruz a¤-z›m›zda sanat› sak›z ederek içine düfl-tü¤ümüz kavgalar› herkesi bafllad›¤›noktada, görecelilik girdab›na terk et-ti¤imizde.Modern ça¤da, uçlar› aras›ndaki me-

safenin iyice aç›ld›¤›na flahit oldu¤u-muz sanat, s›n›fl› toplumlarda yafl›yoroluflumuzun da en çarp›c› resmini su-nuyor bize. Ayn› tablonun sa¤ taraf›n-da; kuramsall›klar› üzerinden akademiokyanuslar›nda zerrelerine kadar irde-lenen modern, post-modern ya dagelenekçi ak›mlar ve bu ak›mlardando¤an ürünlerin sergilendi¤i, büyükmetropollerin göbe¤inde ikamet eden

ama adreslerini (her nas›lsa) bilmedi-¤imiz büyük sanat galerileri; di¤er ta-raf›nda ise, sanat›n halktan uzaklafl-mas›n› içlerine iyi niyetlice sindireme-yen ve bu sebepten dolay› bilinenden,denenmiflten, var olandan pek uzak-lafl(a)mayan, velakin bu haliyle de kit-lelerin sanattan al›mlad›klar›n› iyi vakitgeçirme veya e¤lenme arac› olmaktanileri götür(e)meyen sanat deneyimlerigöze çarp›yor ve kimine göre maale-sef, kimine göreyse iyi ki devrim yo-lunda sanat› da toplumsal bir argü-man olarak görenler tablonun “SOL”taraf›nda yer ediniyor.

Kavram OlarakAvangard19. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda sanat›n

topra¤›na düflen ve 20. yy’›n ortala-r›nda yefleren “Avangard” terimi, as-l›nda bugünküyle oldukça yo¤un ben-zerlikler tafl›yan bir döneme isyan bi-çiminde do¤du. Kimi otoritelere göregereksindi¤i toplumsal ivmeyi, 1968ö¤rencilerinin ayaklanmas› sayesindeedinmiflti. Askeri terminolojiden anla-m› fazla tahrip görmeden sanat dilineyerleflen avangard “öncü, yeni, ileriyesevk eden” gibi anlamlar› karfl›l›yor.Ç›k›fl itibariyle sanat›n kurumsallaflma-s›n› düflman bilen bu kavram, yerlefliksanat anlay›fllar›na atefl açan, sanat veyaflam aras›ndaki muhtelif s›n›rlar›bertaraf etmeyi hedefleyen birçok sa-natsal olgunun isim bafl› olmufltur.

Avangard; bir tehdit, bir meydanokuma biçimidir. Egemen olana; siya-si, felsefi, sosyal vb. içerik ya da bi-çimlerle karfl› ç›k›fl› teflkil eder, öncüve devrimci tutumunu kurulmufl dü-zendeki yerlefli¤e karfl› bir tepki ve -varoluflunu daim k›lacak esas unsur-alternatif sunmas›yla gerekçelendirir.“Yeni” avangard›n hem varl›k alan›hem de gere¤idir ancak her “yeni”(daha a盤› her biçimsel de¤ifliklik yada radikal teflebbüs) avangard› temsiletmez. Bu husustaki belirleyici olanyaratt›¤› dönüflüm ile sanat üretimiaras›ndaki iliflkidir. Ne yaz›k ki tarihselaç›dan avangard sanata ufak bir gözatan›n görece¤i, tan›mlan›fl› için s›ra-lanan görkemli iddialar›n›n büyük k›s-m›n›n hayatta gerçeklik kazanamam›flolmas›d›r. Gerçek isyanlardan ç›k›flgücü alan avangard bertaraf etmeyiplanlad›¤› hayat ve sanat aras› s›n›rlar›daha da geniflletmifl, yeniyi içeriktençok biçimde aram›fl, zira zaman için-de içeri¤i biçime indirgemifl, vaat etti-¤i somut devrimleri sanat›n tül duvar-lar› aras›nda gerçeklefltirirken, gerçekdevrimlerin k›rmaya çal›flt›¤› tel örgü-lerin d›fl›nda soyut kalm›flt›r. Sanatlahayat aras›ndaki ba¤› kuvvetlendirmekiçin biçimde de¤ilse bile içerikte ya-flamsal gerçekleri tafl›man›n -dönem-sel- zorunlulu¤u, avangard›n tarihiilerleyiflinde aç›kça ispata ermifltir.

Karfl› Koyma BiçimiOlarak AvangardAncak kavramsal anlamda avan-

gard; yani “karfl› koyma biçimi olarakyeni” içinde bulundu¤umuz döneminde ihtiyac›d›r. Yozlaflmakta s›n›r tan›-mayan, günbegün daha da piyasala-flan ve sat›m gücü ya da medyatiklikkriterleriyle de¤er biçilen sanat; tümbunlara karfl›n toplumun sinir uçlar›n›tutma potansiyelinin daim olmas› ne-deniyle toplumsal devrimlerin yol ha-

ritas›nda yer edinebiliyorsa; salt ajitas-yondan, sloganik söylev ve biçimler-den ibaret üretimlerin yerini sanat›n;içeri¤in (toplumsal gerçeklerin ve di-yalekti¤in) ve biçimin de hakk›n› ver-meyi amaçlayan ürünler var edilmeli.Sözgelimi, Naz›m Hikmet’i “Naz›m”yapan sadece eserlerinde politik ifa-delere ve toplumsal gerçekli¤e bolcayer vermifl olmas› de¤il, ayr›ca yaz›nalan›nda yapt›¤› devrimler; biçime veedebi bak›fla getirdi¤i yeniliklerdir.Bu ba¤lamda, avangard taraf›yla dagelece¤e aç›lacak yollar miras edebil-mifltir. Yoz olan› (veya yoz olmasa dahalktan uzak tutulan›) elefltirmek için“toplum için sanat” kurban ederek k›-s›r tart›flmalar›n içinden hiçbir alterna-tif do¤urmayan kolayc› tutum (‘devrimiçin’ sanatta ajitasyonun ve sloganikyap›n›n dönemsel veya konumsal birihtiyac› karfl›layabilece¤ini de yads›-madan denebilir ki) mücadele prati-¤inde, kitleleri sadece ajitasyonla dev-rime iteklemeyi ummaktan farks›zd›r.Bu flekilde, “sanat” ve/veya “toplum”için sanat sorgusuna seçti¤imiz terazi,kefeleri sahibinden yana kald›rmaktahile görmez; nihayetinde çamur: suve toprakt›r!.. Karl Marx’›n kitlelereyaklafl›m aç›s›ndan sarf etti¤i; “‹flçilereherhangi bir belirli düflünce ya da ya-p›c› bir ö¤reti bulunmaks›z›n ça¤r›dabulunmak... …bir yanda kendisinegökten vahiy inen bir peygamber, öteyandaysa yaln›zca esneyen efleklerbulundu¤u farz edilerek onursuzca gi-riflilmifl, beyhude bir vaaz verme oyu-nudur”* ifadeleri, sorgulay›fl›m›za ma-nidar bir katk› sunacakt›r. Elde olan-larla, ihtiyaç duyulan aras›nda kurul-mas› gereken köprü, -özellikle sanatperspektifinden bak›ld›¤›nda- “kim/neiçin” sor(g)usundan çok “ne yapmal›”sor(g)usuna muhtaçt›r.

* “Marx, Engels, Werke Bd. 37s.118”, Karl Marx Biyografi, s. 105,Sorun Yay›nlar›

“ ‹flçilere herhangi bir belirli düflünce ya dayap›c› bir ö¤reti bulunmaks›z›n ça¤r›da

bulunmak... …bir yanda kendisine göktenvahiy inen bir peygamber, öte yandaysa

yaln›zca esneyen eflekler bulundu¤u farz edilerek onursuzca giriflilmifl, beyhude bir

vaaz verme oyunudur”

N

DEVR‹M’cili¤imiz’ veSANAT’ç›l›¤›m›z ÜZER‹NE

GGöökksseell IIllgg››nn

Avangard; bir tehdit, bir meydanokuma biçimidir. Egemen olana;

siyasi, felsefi, sosyal vb. içerik ya da biçimlerle karfl› ç›k›fl› teflkil eder,

öncü vedevrimci tutumunu kurulmufldüzendeki

yerlefli¤ekarfl› bir tepki ve -varoluflunu daim

k›lacak esas unsur- alternatif sunmas›yla

gerekçelendirir.

“Sanatç›ya iki göz yetmez”

Alphonso de Lamartine

Page 27: OGD 9

27 özgürlükçü GENÇL‹K(Kültür)

ürkiye Cumhuriyeti’nin statü-kocu -Türkçü- anlay›fl›, ‹ttihatTerakki cemiyetinin politikala-

r›na dayan›r. Osmanl› dönemindeArapça-Farsça ve Türkçeden oluflanOsmanl›ca, devletin resmi diliydi.20.yüzy›l›n bafl›ndan itibaren ÖmerSeyfettin ve Ziya Gökalp’ in bafl›n›çekti¤i “Yeni Lisan” hareketiyle yavaflyavafl devlet taraf›ndan “hiç” merte-besinde kabul gören Türklerin dili önplana ç›kar›lmaya bafllar. Bu ak›m›n savunucular› ve gelifltirici-

leri, ‹ttihat Terakkiciler ve onlar›n de-vamc›lar› olan Cumhuriyet kadrolar›-d›r. Günefl Dil teorisi ile saçmal›¤›ndaniskas›na imza atan bu kadrolar,milliyetçilikte s›n›r tan›mad›lar. Mezo-potamya’n›n kadim dili Kürtçe bafltaolmak üzere tüm Anadolu dillerini(hatta dünya dillerini) Türkçe’ye ba¤-lad›lar. Esas›nda Kürtler bir Türk bo-yu, Kürtçe de Türkçe’nin ‘da¤l›’s›d›rzokas›n› y›llarca yutturmaya çal›flt›lar.Buna inanmayanlar› para cezas›, kö-tek cezas› ve can-mal cezas› ile kor-kuttular.

Her Türkçe KonuflanVatandafl Türk Mü?Türkiye’ de “vatandafl Türkçe ko-

nufl”, Diyarbak›r Cezaevinde “TürkçeKonufl Çok Konufl” kampanyalar›nara¤men, Kürtçe ve di¤er diller ayakta-d›r. Topall›yorlar evet, ama ayaktad›r-lar. ‹yimser bir yaklafl›m bu elbette... Türkiye’de konuflulan dilleri dünya

dilleri üzerine kapsaml› çal›flmalarayer veren “ethnologue.com’un” Tür-kiye raporuna göre Türkiye’de Türk-çe’yle birlikte 36 dil konufluluyor. An-cak Ethonologue’un rakamlar› da bir-çok dil için eski. Ço¤u 1980’lere yada 1990’lara ait. Bu durum, Türki-ye’nin dilleri için de güncel çal›flmala-ra ihtiyaç oldu¤unu gösteriyor.

Evet, Türkiye ‘de dillerin da¤›l›m›her fleye ra¤men “kültür zenginli¤ini”iflaret ediyor. Ama “devlet” ve “dev-letlü”ler bu zenginli¤i f›rsat bilip “anadil” e¤itimini önemseyeceklerinemeflreplerine uygun flekilde sadece birdili görüyorlar: Türkçe.Ya di¤erleri: Arapça, Kürtçe, Çer-

kesçe, Lazca, Süryanice, Hemflince,Ladino, Rumca, Abhazca, Ermenice,Gürcüce, Arnavutça...

Hâkim DillerEgemenli¤ine Do¤ruYolculuk...Dünyada 2100 y›l›na gelindi¤inde

Unesco’ ya göre biz dünyal›lar›n kat-letti¤i dil say›s› 3000 tane olacak. Bu-gün hâlihaz›rda var olan dillerin % 4‘ünü dünyal›lar›n % 96’ s› kullan›yor.Türkiye’de ise süreç daha h›zl› ilerli-yor. Günümüzde çok az konuflan›olup da, yok olma tehlikesi alt›nda ol-mayan diller çok az. Bu diller ya yak›-n›nda rakip olacak hakim bir dil ve

kültür olmad›¤›ndan (mesela Yeni Gi-ne’de oldu¤u gibi), ya da do¤a koflul-lar› itibar›yla cazip olmayan bölgeler-de konuflulmaktad›r, (da¤l›k bölgeler,çöl ve kutup bölgelerindeki diller gi-bi).Türkiye ‘de bütün dillerin yeganerakibi ve katili konumunda olan“Türkçe” monarflik saltanat›na do¤ruh›zla ilerliyor Ekonomik küreselleflme,k›rsaldan kentlere göçün sebep oldu-¤u mega kentleflme, art›k vazgeçilmezbir ayg›t olan televizyon, di¤er medyaaraçlar› ve ‹nternet gibi faktörler az›n-l›k dillerinin yok olmas›n› h›zland›r-maktad›r.

Türkçeyi De¤il, Az›nl›kDillerini Kurtaral›mHakim kültüre biat, hayranl›k ve im-

renme, d›fllanma korkusunu da bera-berinde getirdi¤inde “birey” kendiana diline s›rt›n› dönebilmekte; bunuyaparken de gayet do¤al bir kompo-zisyonun parças› olarak “rolünü” oy-namaktad›r. Bugün diline “küfür”ederek hâkim kültürle kendini vareden kendini bilmez köksüzler etraf›-m›z› sarm›fl durumda... Gençler busüreci daha yak›ndan biliyor... Art›kço¤u genç anadilini “e¤lenmek” içingünlük dilde kullan›yor... Ya küfret-mek için, ya da tesadüfen akl›nda ka-lan birkaç deyimi kullan›yor bugünanadilini bilmeyen gençler... Hele kikendi dillerini (Arapçay›-Kürtçeyi vs.)konuflmaktan aciz olanlar›n, Türkçe’yi iyi konuflmaya çal›flmalar›, Türk-çe’yi ‹ngilizce’nin etkisinden kurtar-

maya çal›flmalar›n› anlamak mümkünde¤ildir.Bir kere binlerce çal›flan› olan Türk

Dil Kurumuyla, yüze varan üniversite-de var olan Türkoloji bölümleriyle,Milli e¤itimde 8 y›l boyunca okutulanzorunlu Türkçe dersleriyle, onlarcaTV ve radyo kanal›yla, günlük gazete-leriyle vs. kendini her gün var edebil-me f›rsat› bulabilen bir dile sahip ç›k-maya çal›flmak aymazl›kt›r.

Tek Dil Tek DünyaKaranl›¤›n›Reddediyoruz!Bir insan›n ana dilini ö¤rendikten

sonra, ikinci bir dil ö¤renmesi dahasa¤l›kl› oland›r. Sadece hakim dili ço-cuklar›na ö¤reten, ana dili ise ö¤ren-meyi güçlefltirir diye ö¤retmeyen an-ne-babalara bu gerçe¤in ulaflt›r›lmas›gerekiyor. Hiçbir dil ilkel de¤ildir. Ama geri

zihniyetler vard›r. ‹nsan beyni onlarcadili ö¤renebilme-konuflabilme kapasi-tesine sahiptir. Dünyan›n birçok ülke-sinde de zaten insanlar en az iki dilbilir. Ama bu gerçe¤i de ülkemizde azkifli bilir. Bu ülkenin gelece¤i, dilleri“lâl” eden zihniyetle de¤il; dilere öz-gürlük veren onlar› gelifltiren zihniyet-le kurtulur. Unutmayal›m ki bildi¤imiz kelime

kadar düflünebiliriz. Bu gerçe¤in ›fl›-¤›nda halklar›n diline sahip ç›kma mü-cadelesini önemsemeliyiz.

TEEmmiirr HHaassaann BBeerreekkeettoo¤¤lluu

Dünyada 2100 y›l›na gelindi¤inde Unesco’ya göre biz dünyal›lar›n katletti¤i

dil say›s› 3000 tane olacak. Bugün hâli-haz›rda var olan dillerin % 4 ‘ünü

dünyal›lar›n % 96’ s› kullan›yor. Türkiye’de ise süreç daha h›zl› ilerliyor.

Günefl Dil teorisi ilesaçmal›¤›ndaniskas›na imzaatanlar, milliyetçiliktes›n›r tan›mad›lar.Mezopotamya’n›nkadim dili Kürtçebaflta olmak üzeretüm Anadolu dillerini(hatta dünya dillerini)Türkçe’ye ba¤lad›lar.Esas›nda Kürtler birTürk boyu, Kürtçe deTürkçe’nin ‘da¤l›’s›d›rzokas›n› y›llarca yutturmaya çal›flt›lar.

D‹LLER‹ “LAL” KONUfiAMAZLARD‹LLER‹ VAR fiAKIMAZLAR...

Page 28: OGD 9

28özgürlükçü GENÇL‹K (Halklar Bahçesi)

nadolu co¤rafyas› tarihi bo-yunca yüzlerce, binlerce halkamisafirlik etmifl, Nuh’a beflik-

ler vermifl bir co¤rafyad›r. Bu co¤raf-ya halklar›n kardeflli¤ine tan›k oldu¤ugibi, halklar›n sessiz ac›lar›na da tan›kolmufltur. T›pk› tarihi Balkanlar’danAnadolu’ya uzanan Pomak halk›n›nbir atasözünde dedi¤i gibi : “Ne pitaystarilo, ami pitai patilo” (Yafll›ya de¤il,derdi çekene sor.)

Pomaklar Kimlerdir?Pomak kelimesi Slavca “pomoçi”

(yard›m etmek) fiilinin “pomagaçi”(yard›mc›) biçiminden geldi¤i ve Po-maklar, Osmanl› ak›nc› beylerine ye-rel savafllarda ve fütuhatlar›nda de-vaml› olarak “yard›mc›”l›k yapt›klar›n-dan dolay› bu ad› ald›klar› ileri sürülü-yor. Pomagaçi, Balkan lehçesinde“poma¤a”, daha sonra “pomak” flek-lini al›yor. “Pomak” kelimesi en genelanlam›yla ise, Bulgaristan-Yunanistan-Türkiye-Makedonya-Arnavutluk co¤-rafyas›na yay›lm›fl, Pomakça konuflanve Slav kökenli oldu¤u üzerinde hem-fikir olunan Müslüman toplulu¤unutan›mlamak için kullan›lmaktad›r.Pomak halk›n›n kökeni konusunda

herhangi bir kesin tespitin olmamas›,Pomaklar hakk›ndaki tart›flmalar›n çe-flitli olmas›n› sa¤l›yor. Örne¤in Türkresmi görüflüne göre Pomaklar, Peçe-nek-Uz-Kuman Türklerinin devam›d›r-lar. Keza Bulgar resmi görüflü de, Po-maklar içinde eriyen Müslüman Bul-garlardan yola ç›karak Pomaklar›n

Bulgar oldu¤unu söyler.Genel olarak üzerinde fikir birli¤i

olunan görüfl ise flöyledir: M.S. 6.yy’da bafllayan büyük Slav göçüyleBulgar kavmiyle birlikte EkslavonlarRodoplar bölgesine yerleflirler. Ekslavonlar Bogomolizm (Ortaça¤

Avrupas›nda ortaya ç›km›fl dini ak›m)inanc›na sahip olmalar›ndan dolay›bask›lara maruz kalm›fllar ve Bulgar-laflma sürecine girmifllerdir. Bu süre-cin sonlar›na do¤ru, bu sefer Os-manl›n›n Balkanlara gelmesiyle yenibir döneme girilir. Ana gövdesindeEkslavonlar olmak üzere Pomak olu-flumu bafllar. Bu oluflum, ortamdanmemnun olmayan topluluklar› da ‹s-lamlaflman›n getirdi¤i avantaj›n yar-d›m›yla kendine çeker ve böylecePomak halk› flekillenir.

Pomak Timras Cumhuriyeti93 Harbiyle birlikte Balkanlarda

egemenlikleri iyice artan Rusya veBulgaristan bölgede yaflayan toplu-luklara bask› ve katliamlar yapmayabafllarlar. Bu bask› ve katliamlara kar-fl› bölgedeki Türk ve Pomaklar dire-nifl göstererek 16 May›s 1878’de Po-mak Timras Cumhuriyeti’ni (Türkkaynaklar›nda “Rodop Muvakkat(Geçici) Cumhuriyeti” olarak geçer)kurarlar. Cumhuriyet ‘Timrafl’ isminimerkezi olan Timrafl köyünden al-m›flt›r. Cumhuriyetin hükümeti ise 30Rodoplu milletvekili ve yaklafl›k 100nahiye müdürünün onay›n› alan Ah-

met Timirski (Timiflli), Abdullah Efendive Kara Yusuf Çavufl taraf›ndan idare

edilmifltir. Cumhuriyetin ilk baflkan› daAhmet Timirski (Timiflli) olmufltur.

“Ne Pitay Starilo, Ami Pitai”POMAKLAR

CCaanneerr MMaallaattyyaa

A

“Pomak” kelimesi, Bulgaristan-Yunanistan-Türkiye-Makedonya-Arnavutluk co¤rafyas›na

yay›lm›fl, Pomakça konuflan ve Slav kökenlioldu¤u üzerinde hemfikir olunan Müslüman

toplulu¤unu tan›mlamak için kullan›lmaktad›r.

Arnavutluk:Arnavutluk’ta Pomaklar genellikle Make-

don s›n›r›na yak›n olan Golo Bardo, Gora veSredska Jupa civar›nda yaflamaktad›rlar. Fa-kat bu güne kadar Arnavutluk Pomaklar›hakk›nda çok da ayr›nt›l› araflt›rma olmam›fl-t›r, hatta tamamen yok say›lm›fllard›r. Tah-min edilen nüfuslar› oldukça ilgi çekicidir.Çünkü kaynaklar Arnavutluk’taki Pomak nü-fusunu 80000–120000 oldu¤unu tahminetmektedirler. Kosova’daki Pomaklar yo¤un-lukla Makedonya ve Arnavutluk s›n›rlar›nayak›n olan Dragas bölgesinde yaflamaktad›r-lar. Kulland›klar› dil Pomakça ile %80 ora-n›nda benzemektedir.

Dilde S›rpça kelimeler çok fazla girmifl du-rumda. Fakat kendi dilerini hala yaflatmak-talar. Bölgede kendileri için 3 farkl› tan›m ta-p›lmaktad›r. Türkler Türk kökenli olduklar›n›(Müslüman olduklar›ndan dolay›), S›rplarMüslüman S›rplar tan›m›, Makedonlar daMüslüman Makedon tan›m›n› kullanmakta-d›r. Kendileri bu tan›mlar› kabul etmemekte-dir ve Goranl›lar (yukar›l›-da¤l› kelimelerindentüreme) olarak an›lmaktad›r.

Yunanistan:Yunanistan’da Pomaklar, ‹skeçe ve Gümül-

cine çevresinde yaflamaktad›rlar. Say›lar›n›nyaklafl›k olarak 30000 oldu¤u tahmin edil-mektedir. Pomaklar t›pk› di¤er halklar gibiAnadolu’ya renk katan halklardan biridirler.Yaflad›¤›m›z co¤rafyada bar›fl›n da, güzellik-lerin yolu da bu halklar›n çat›flmas›ndan veasimilasyonundan de¤il; kardeflli¤inden geç-mektedir. E¤er kardeflli¤i de¤il de savafl› se-çersek, ne olaca¤›n› bir Pomak atasözü çokgüzel aç›klamaktad›r: ‘Koito kopay grob dru-gimo sam pada v nego’ (Baflkas›na mezarkazan içine kendi düfler.)

Pomaklar›n Yaflad›¤› BölgelerPomak halk›n›n bugün Bulgaristan-Yuna-

nistan-Türkiye-Makedonya-Arnavutluk co¤-rafyas›nda yaflad›¤›ndan bahsetmifltik. Buülkelerdeki durumlar› ise flöyledir:

Türkiye:93 Harbiyle birlikte Türkiye’ye göçlerle

birlikte Pomak nüfusu h›zla artm›flt›r. Bu-gün Türkiye’de say›lar› 200.000–300.000aras›nda de¤iflen Pomaklar flu bölgelerdeyaflamaktad›rlar: Bal›kesir/Gönen-HasanBey Köyü (Pomakköy), Bursa, Çanakkale,Edirne, Lüleburgaz, Babaeski, Pehlivanköy,Alpullu, Katranca, Büyük Mand›ra, ‹stanbul,Eskiflehir Osmaniye Beldesi, ‹zmir, K›rklare-li, Kocaeli (Konya/ Ilg›n/ Bo¤azkent köyü)Kütahya, Samsun, Tekirda¤ fialgaml› kasa-bas›, Çerkez Musellim kasabas›, MalkaraPrafça (Ç›naralt› köyü, Hayrabolu Popköy(Kabahöyük köyü).

Bulgaristan:Pomaklar, Bulgaristan’da Smolyan, Blago-

evgrad, Pazarc›k, Velingrad, Razlog, K›rcali,Gotse Delcev bölgelerinde ve Mesta Vadisi,Rodop Da¤lar›’nda s›k›fl›k alanlarda yafla-maktad›rlar. Lofça Bölgesi civar›nda ise kü-çük Pomak gruplar› bulunmaktad›r. Bunun-la birlikte Pomaklar›n %90’› Rodop da¤lar›-n›n güneyinde bulunmaktad›r. Bulgar ‹çiflleriBakanl›¤›n›n 1989’da Pomaklar için yapt›¤›çal›flmada, nüfuslar›n›n 268.971 ile toplamnüfusun %3’ünü oluflturdu¤unu ortaya koy-mufltur.

Makedonya:Makedonya: Makedonya’da Pomaklar

Berova, Debre, Manast›r, Struga, Dolna Re-ka ve Üsküp civar›nda yaflamaktad›rlar.Nüfuslar› tam tespit edilememekle birliktetoplam 40.000 oldu¤u söylenmektedir.

Anadolu, tarihi boyunca yüzlerce, binlerce halka misafirlik etmifl, Nuh’a

beflikler vermifl bir co¤rafyad›r. Bu co¤rafya halklar›n

kardeflli¤ine tan›k oldu¤u gibi,halklar›n sessiz ac›lar›na da tan›k olmufltur. T›pk› tarihiBalkanlar’dan Anadolu’ya

uzanan Pomak halk›n›n biratasözünde dedi¤i gibi :

Ne pitay starilo, ami pitai patilo*

*Yafll›ya de¤il, derdi çekene sor.

Page 29: OGD 9

kmek bulam›yorsan›z pastayiyin” diyen Maria Antoinet-te, Frans›z Devrimi öncesin-

de y›k›lamayaca¤›n› sand›¤› kulesin-den, açl›ktan surlara dayanm›fl çul-suzlara böyle sesleniyordu. Sonucuhat›rlad›¤›n›z üzere giyotin olmufltur. Bu söz haf›zam›za öyle kaz›nm›flt›r

ki, nedeni kuflkusuz sürekli gerçekli-¤ini bulmufl olmas›ndand›r. Son ay-larda ö¤retmenlere yüzde elli indi-rimli, befl y›ld›zl› otellerde tatil vaa-dinde bulunan bakanl›¤›n bu ‘hay›r-severli¤i’, sözün güncelli¤ini kan›tla-m›fl oluyor. Ekmek bulamayan tatilegitsin.

Ekmek Bulam›yorsan›zTatile Gidin! Oscar Wilde ‘hay›rseverlik insan› al-

çalt›r, ayn› zamanda birçok günah›nda anas›d›r’ der. Hay›rseverlik, kapi-talizmin çirkin yüzünü saklad›¤› mas-kelerden birisidir. Bu maskenin ar-d›ndaki yüzü görmezden gelebilir mi-yiz? Bir tarafta atanamayan binlerce ö¤-

retmen varken, maafllar standart ola-rak belirledikleri açl›k s›n›r›na yak›n-ken, toplu sözleflme haklar› gasbedi-lirken tatil ‘aç›l›m›’ bir küfür niteli¤in-den öteye gitmezken... A¤z›na kadar dolu s›n›flar, yetersiz

okullar, art›r›lan üniversite konten-janlar›, ard arda aç›lan fakülteler, üc-retli-sözleflmeli kölelik mant›¤›... Bü-tün bunlar›n yan›nda bütün lisansmezunlar›na formasyon verilerek ö¤-retmenlik yapmalar›n›n önü aç›lmayaçal›fl›lmas›n› da ekleyelim. Maskedüfltü, yüz göründü.Sonuçta kitaplar›n bile alamayaca¤›

kadar yalan ve ikiyüzlülükle karfl›karfl›yay›z. Bunu üreten de ‘özü’ ge-re¤i neoliberalizm ve kuklalar›n›n po-litikalar›d›r.Di¤er taraftan sa¤l›k alan›nda yap›l-

maya çal›fl›lan de¤iflikliklerde sürecindevam› niteli¤indedir. Eczac›lar›n te-kellefltirilmeye çal›fl›lmas› ve doktor-

lara tam gün yasas›n›n ç›kar›lmas›.Sa¤l›kta yap›lmaya çal›fl›lan bu sontekellefltirme baflar› ile atlat›l›rsa bun-dan en fazla etkilenecek olan kuflku-suz yoksullar, emekçiler olacakt›r. Fiyatlarda istedikleri gibi oynan›la-

cakken, birkaç kodaman›n göbe¤inibiraz daha büyütmekten öteye git-meyece¤i gibi SSGSS ile bafllayansa¤l›¤›n paral›laflt›r›lmas›nda büyükbir ad›md›r. Ayn› flekilde tam günyasas›yla özel muayenelerin önünegeçilmesi bir yana performans dü-flüklü¤üne ba¤l› olarak bu oran arta-cakt›r. Ayn› zamanda eme¤in sömü-rü oran› da artacakt›r.

Oyun Nas›l Bozuldu?Orta s›n›f veya burjuvalaflmaya ya-

k›n olan s›n›flar konumlar›n›n sa¤-laml›¤›n› güvence olarak bilir, kalifi-yeli¤inden toplumsal muhalefettenuzak dururlard›. Ta ki sürekli kalifiyeyetifltiren sistem k›l›c›n› ona göstere-ne kadar. Birden kendine gelen bus›n›flar, kendili¤inden gözükse bilekapitalizmin de¤ne¤inin dürtmesiyleifllerin hiç de böyle yürümedi¤ininfark›na vard›. IBM bilgisayar firmas›n›n üst düzey

programc›lar›n›n iflten ç›kar›lmas›, gi-diflat›n ilk örneklerinden birisidir. Ke-

za yukar›da belirtti¤imiz eczac›lar vedoktorlar›n durumu da hemen he-men ayn›d›r. Sonuçta soka¤›n ç›plakvarl›¤›n› görmezden gelemeyecekleri-nin fark›na varan bütün bu emekgruplar› ilk ad›mda devrimci bir öz-nenin öncülü¤ü olmadan sokaklaradökülmüfller, kepenk kapatarak top-lumsal muhalefeti de harekete geçir-mifllerdir. Kendili¤inden bir örgütlen-me göze çarp›yor ilk etapta, olmas›gerekenin kendisi desek abartmam›floluruz. Öncesinde devrimci bir özneile harekete ç›kmamas› devrimci birmüdahaleyle ç›tay› yükseltmeme an-lam›na gelmemelidir. Bu noktada bizkomünistlere düflen görev bellidir.Bütün bu ç›k›fllar› birbiriyle ba¤lant›l›olacak flekilde analiz etmek ve eyle-me geçmek olmal›d›r. ‹flçi s›n›f›n›nkabuk de¤ifltirdi¤ini görmemiz gerek-mektedir. Hizmet çal›flanlar› h›zlaproleterleflmektedir. ‹flçi s›n›f›nda ni-celiksel bir art›fl olmakla birlikte art›ksadece güçlü kaslara sahip sanayi ifl-çisi temelinde de¤ildir. Politikalar›-m›zda bunun alt›n› çizmemiz gerek-mektedir.Toplumsal muhalefeti örgütleyecek

ve devrimci bir öznede hareket im-kân› sa¤layacaksak, yenilgi ve kaza-n›mlar›m›z› iyi görmemiz gerekmek-tedir. ‹lerlerken gerilemek! Tarihselolarak geride b›rakt›klar›m›z›, bugü-nün somut koflullar› aras›nda de¤iflti-rirken bir taraftan da ilerlemeniniçinde var edebilmeliyiz. Kendimizi var edebilece¤imiz yegâ-

ne nokta ‘hayaletin’ vücut buldu¤ubir toplumdur. Bu toplumun kurul-mas› yolunda hepimizin Don Kiflotolmas› gerekmektedir. Sadece tekbir fark›m›z var ondan yel de¤irmen-lerinin gerçekten yel de¤irmeni oldu-¤unu biz çok iyi biliyoruz.

29 özgürlükçü(Emek) GENÇL‹K

EEErrggüünn YY››llmmaazz

A¤z›na kadar dolu s›n›flar, yetersiz okullar,art›r›lan üniversite kontenjanlar›, ard ardaaç›lan fakülteler, ücretli-sözleflmeli kölelik

mant›¤›... Bütün bunlar›n yan›nda bütünlisans mezunlar›na formasyon verilerek

ö¤retmenlik yapmalar›n›n önü aç›lmayaçal›fl›lmas›n› da ekleyelim. Maske düfltü,

yüz göründü.

Sonuçta soka¤›nç›plak varl›¤›n›görmezden gelemeyeceklerininfark›na varan bütünbu emek gruplar› ilkad›mda devrimci biröznenin öncülü¤üolmadan sokaklaradökülmüfller, kepenkkapatarak toplumsalmuhalefeti dehareketegeçirmifllerdir.Kendili¤inden birörgütlenme gözeçarp›yor ilk etapta.Öncesinde devrimcibir özne ile hareketeç›kmamas› devrimcibir müdahaleyle ç›tay› yükseltmemeanlam›na gelmemelidir. Bu noktada bizkomünistlere düflengörev bellidir. Bütünbu ç›k›fllar› birbiriyleba¤lant›l› olacakflekilde analiz etmekve eyleme geçmekolmal›d›r.

BEYAZ YAKALI YALANLAR

Page 30: OGD 9

özgürlükçü GENÇL‹K (Ortado¤u) 30

übnan direniflinin 60 y›ll›k geç-miflinde, genel olarak Arapco¤rafyas›n›n, özelde ise Lüb-

nan mücadelesinin 盤l›¤›, umudu, onuruve ac›s› devrimci karikatürist Naci Hüse-yin El Ali. Naci El Ali’yi anlamak içinArap co¤rafyas›na derin ve bütünlüklü

bakabilmek flart.

DAM‹R‹’s SEVREAs›l ad› NAC‹ SEL‹M HÜSEY‹N EL

AL‹, lakab› ise `DAM‹R‹`s SEVRE` yaniDevrimin Vicdan›. O, bir karikatürist ol-maktan öte hayat›n› halk›n›n davas›naadam›fl bir isim. Ad› Filistin davas›yla öz-deflleflmifl Naci El Ali, 1936 y›l›nda Filis-tin’in kuzeyinde fiecere köyünde dünya-ya gelir.

1948 y›l›nda yüz binlerce Filistinli gibio da topraklar›ndan sürülür. Filistin top-raklar›nda ‹srail Devleti kuruldu¤unda,ailesiyle birlikte Lübnan’›n güneyindekiSayda kenti yak›nlar›ndaki Aynül HilvaMülteci Kamp›’na s›¤›-

n›r. Kampta her Filistinli gibi ac›lar için-de yaflar. Halk›n›n çekti¤i s›k›nt›lar›n tü-münü o da çeker. Halk›n›n ›zd›rab› kim-li¤i olur.

1960 y›l›nda Lübnan Sanat Akademi-si’ne girer. Burada bir y›l okuyabilir.Lübnan polisi sürekli peflindedir. Okulu-nu hapiste tamamlar. 1961 y›l›nda“Ç›¤l›k” ad›nda bir dergi yay›nlar. Han-zala karakteri o yollarda ortaya ç›km›fl-t›r. 1960’lar›n bafl›nda Filistin mücadele-sinin önderlerinden, 1971’de Beyrut’taöldürülen devrimci yazar Gassan Kana-fani onun yetene¤ini fark eder ve bualanda profesyonel olarak çal›flmas›n›sa¤lar. Filistin mücadelesinin Nas›rc›Arap milliyetçili¤inden devrimci bir çizgi-ye kaymas›nda önderlik edenlerden biriolan Kanafani onun ilk çal›flmas›n› el-Hürriyet dergisinde yay›mlar. Art›k çiz-meyi ciddiye alan Naci el-Ali, daha son-ra Kuveyt’teki Tali’a dergisinde çizerolarak çal›flmaya bafllar. 1968’den1975’e kadar es-Siyase gazetesindedir.Bu tarihte Lübnan gazetesi es-Sefir’egeçer ve 1979 y›l›nda Arap Karikatürist-

ler birli¤i baflkan› seçilir.Filistin topraklar›nda hüküm süreny›k›m› ve kendilerini ifade etme f›r-

satlar› k›s›tl› olan Ortado¤u’dakimazlum halklar›n sesini cesurçizgileriyle yükselterek dünyayaduyurmay› kendisine görev edi-nir. Böylece kitleleri hareketegeçirecek, politik olarak da mül-

tecilerde kendi durumlar›n›n fark›-na vard›racak bir bilinç oluflturacak-t›r. Bütün olumsuzluklara ra¤menkomünisttir ve sanat›n› mücadeleyeadam›flt›r. Elbette ki ana ekseni Fi-listin ve mülteci sorunudur fakattek derdi ‹srail de¤ildir. ‹nsana veinsanl›k onuruna özgü ne varsa

sahiplenilmelidir, bu yüzden Arapmilliyetçili¤iyle de bar›fl›k olamaz: “Dü-flüncem enternasyonalist, kayg›lar›m in-sani”

1987’de Londra’da faili meçhul bir ci-nayete kurban gider. 1987 A¤ustos’un-da befl haftal›k bir koman›n ard›ndan,

intifadan›n bafllang›c›n› görmedenöldü¤ünde arkas›nda 40 bindenfazla eser b›rakt›. Naci el Ali’ninHanzala gelene¤ini Ümeyye Johaisminde bir karikatürist kald›¤›

yerden devam ettirmektedir.

Hanzala, Ortado¤ununDevrimci Ç›¤l›¤›

Naci el ali Hanzala’y› yaratm›flt›r. Han-zala kendini flöyle tan›t›r: Benim ad›mHanzala. Babam›n ad› önemli de¤il. An-nemin ad› Nakbah ve k›z kardeflime deNaksa ad›n› koydular. Ayakkab› numara-m› bilmiyorum çünkü hiç giymedim. 5Haziran 1967’de do¤dum. (BirinciArap-‹srail savafl›ndan sonra Filistin top-raklar›n›n geri kalan›n›n ‹srail taraf›ndaniflgal ve ilhak›n›n duyuruldu¤u tarih.)

Milliyetim: Filistinli de¤ilim, Ürdünlüde¤ilim, Kuveytli de¤ilim, Lübnanl› de¤i-lim, M›s›rl› de¤ilim, hiç kimse de¤ilim.K›saca, bir kimlik kart›m yok ve herhan-gi bir memleketten olmakla de ilgilenmi-yorum. Ben yaln›zca bir Arab›m. Hanza-la Naci El Ali’nin bütün karikatürlerindes›rt›n› seyirciye dönmüfl, yamal› elbisele-ri, arkas›nda kavuflturdu¤u elleri ve boy-nunda tafl›d›¤› terk etmek zorunda kald›-¤› evinin anahtar› ile küçük bir k›z çocu-¤u figürüdür. Ortado¤u co¤rafyas›ndasürgün tüm çocuklar›, çocukluklar› temsiletmektedir. Sadece bir sürgünü de¤il ya-mal› elbiseleri ile yoksullu¤u da ifade et-mektedir. Hanzala Filistin, Filistin Han-zala’d›r. S›rt› seyirciye dönüktür ve yüzü-nü görebilmemizin tek koflulu halk›n›nözgür olmas› evine dönebilmesidir. NaciEl Ali bu durumu flöyle aç›klar: “‹srail Fi-listin’e sald›rd›¤›nda bütün dünya Filis-tin’e s›rt›n› döndü, Filistin halk› özgüroluncaya dek Hanzala’da bütün dünyayas›rt›n› dönecektir!” Hanzala Araplar›nsessizli¤ine, ‹srail’in iflledi¤i savafl suçlar›-na, geliflmifl ülkelerin ikiyüzlülü¤üne veArap yönetimleri ile FKÖ içindeki yoz-laflmaya da s›rt›n› dönmüfltür. Hanzala,Filistin mücadelesinin direniflçi unsurlar›-n› ve Araplar›n ac›s›n› temsil etmektedir,ama bir yandan da Araplar›n bölünmüfl-lü¤ünü ve Filistin halk›n›n ac›lar›na kay›t-

s›zl›¤›n› elefltirmektedir. Onun derdi ayn›zamanda mücadeleyi b›rakan göbekliler-ledir ve bu durum gerek politik gereksepsikolojik aç›dan Naci El Ali’yi çok etki-lemifltir. Hanzala’n›n kavuflturdu¤u elleribunun sessiz protestosudur; fakat Han-zala’y› kimi zaman olaylara müdahilolurken görürüz. Çünkü sessiz protestoyetmez, o ayn› zamanda bir aktivisttirde.

Hanzala bafl›na o büyük felaket geldi-¤inde 10 yafl›ndad›r ve art›k onun içinzaman durmufltur. O tarihten itibarenart›k hep 10 yafl›ndad›r. Çocuklar bir ül-kenin gelece¤ini temsil eden imgedir vegeleceksizlikte ayn› imgede ifade bulur.Hanzala gelece¤i çal›nan milyonlarca ço-cu¤un 盤l›¤›d›r. Ayn› 盤l›¤› Feyruz’unseslendirdi¤i “fiadi” ve Mersel Khali-fe’nin seslendirdi¤i “Ken Fi Marra T›fl’›z-¤ir” flark›lar›nda ve topluma mal olmuflbir çok sanatç›n›n çal›flmas›nda iflitebili-riz. Bütün bu olumsuzluklara ra¤menHanzala bu tablodan s›yr›labilmifl ve Na-ci El Ali’ye dikenli tellerden bile umutdevflirmeyi ö¤retmifltir. Ali Hanzala’y›yaratm›flt›r ama onu korkudan, y›lg›nl›k-tan koruyan Hanzala olmufltur. Hanzalamücadeleye sad›kt›r ve yenilginin, umut-suzlu¤un Ali’yi sürüklemesine izin ver-memifltir. Ali bu korkuyu her zaman ya-flam›flt›r: ‘S›n›rlamalardan korkmuyorumve hiç hesab›n› yapm›yorum. Tek kork-tu¤um yeisin kalbime ulaflmas›.’

Hanzala Naci El Ali’nin devrimci yönü-dür ve net duruflu sayesinde Ali intifada-y› görmeden öldürüldü¤ünde bile bu du-rum Hanzala’n›n Filistin direniflinin sem-bolü olmas›na engel olamam›flt›r. Art›kHanzala bütün Ortado¤u co¤rafyas›ndadireniflin, devrimcili¤in simgesidir ve mü-cadele sürdükçe Hanzala 盤l›¤›yla bizeçocuklar›n, yoksullar›n, Araplar›n ve ezi-len bütün halklar›n mücadelesini hayk›-racakt›r…

HHaassaann FFeehhmmii TTaayyllaann

L

Hanzala bütün Ortado¤u co¤rafyas›ndadireniflin, devrimcili¤in simgesidir ve mücadele

sürdükçe Hanzala 盤l›¤›yla bize çocuklar›n,yoksullar›n, Araplar›n ve ezilen bütün halklar›n

mücadelesini hayk›racakt›r

Hanzala kendini flöyle tan›t›r: Benim ad›m Hanzala.Babam›n ad› önemli de¤il. Annemin ad› Nakbah vek›z kardeflime de Naksa ad›n› koydular. Ayakkab›numaram› bilmiyorum çünkü hiç giymedim.

5 Haziran 1967’de* do¤dum.

*Birinci Arap-‹srail savafl›ndan sonra Filistin topraklar›n›n gerikalan›n›n ‹srail taraf›ndan iflgal ve ilhak›n›n duyuruldu¤u tarih.)

HANZALA

Page 31: OGD 9

ehmet Latifeci, Denizler, Ma-hirler, Sinanlar ve devrim yo-lunda flehit düflen nice önder

gibi k›sac›k ömrüne bir tarih s›¤d›rd›. La-tifeci flahs›nda K›z›ldere ve tüm devrimflehitlerini anarken, Latifeci’nin TürkiyeDevrimci Hareketi ve Hatay Arap halk›için ne anlama geldi¤ini anlatmaya çal›fla-ca¤›z.

Buras› K›flla De¤il! Latifeci’nin ‹lkokul arkadafl›yla yap›lan

bir sohbette o dönemde bile Latifeci’ninbizim için bir farkl›l›¤› vard›, diyor ve ekli-yor: “O dönemde de pek rahat durmaz,haks›zl›¤a u¤rayan biri oldu¤unda çabu-cak yan›nda biterdi. Sürekli hareketliydi.Ve en önemlisi dersleri hepimizinkindeniyiydi.” Latifeci, lise y›llar›nda derneklere gidip

gelmeye bafllam›flt›. Sistemin çeliflkilerini,ekonomik eflitsizli¤i ve halklara yaflat›lanzulmü kavramaya bafllad›¤› y›llarda birgün, din kültürü dersi gibi zorunlu ders-lerden biri olan Milli Güvenlik dersindeaskeri hava estiren komutana: “Buras›k›flla de¤il, burada istedi¤in gibi davrana-mazs›n” diye ç›k›flm›fl ondan sonrada ha-liyle disiplin cezas› alm›flt›.

Üniversite Y›llar›Üniversite ö¤renimi için Burdur’a gifden

Latifeci, burada Türkiye Devrimci Hare-ketiyle birebir iliflki kurma flans› yakala-m›flt›r. Burdur’da Ö¤renci Derne¤i kurmaçal›flmalar›na bafllam›fl, faflistler de bunaengel olmak için çal›flm›fl, dolay›s›yla dabu durum faflistlerle ciddi çat›flmalara yolaçm›flt›r. Bu gergin ortam, Latifeci’ninmücadele arkadafl›n›n çat›flmalarda flehitdüflmesiyle birlikte daha da artarak de-vam etmifltir. Bundan sonraki süreçte yo-¤unlaflt›r›lan eylemliliklerin ve tarihe“Burdur Direnifli” olarak geçen direniflinönderli¤ini yapm›flt›r.88–95 dönemi, 12 Eylül darbesinin çok

yo¤un bir flekilde kendini hala hissettirdi-¤i dönemdir. Devletin farkl› dillere inanç-lara karfl› yo¤un sald›r›s›, çok sert bir fle-kilde devam etmektedir. Haliyle o dönemde sokakta Arapça konufltu¤unda bölücü-lükten, arkadafllar›yla birlikte piknik yapt›-¤›nda devleti çökermeye yönelik planlaryapmaktan, sokakta arkadafl›n› gördü-¤ünde selam niyetine göz att›¤›nda ide-olojik bak›flmaktan gözalt›na al›nd›¤›n› birdönem. Süreç 1993’e do¤ru akt›¤›nda da Sov-

yetler Birli¤inin da¤›lmas›yla birlikte sö-mürücü sistem savunucular› halklar›n,

devrimcilerin üzerine daha da bir vahflicegelmeye bafllam›flt›r. Çünkü Sosyalizm ar-t›k yenilmiflti ve onlara göre tek gerçekbir sistem vard›: Kapitalizm. Bu yenilgiyide kullanarak insanlar›n üzerine umutsuz-lu¤u inançs›zl›¤› ve korkuyu yayan sistem,Samanda¤ özelinde konuflmak gerekirsehiç beklemedi¤i bir fleyle karfl›laflt›: Latife-ci ve yoldafllar›...

Samanda¤’a DönüflLatifeci Samanda¤’a geri döndü¤ünde

burada da faaliyetlerine ara vermedenh›zla devam etmifltir. O dönemde Latifecive yoldafllar› Hatay üzerinde oynanmas›planlanan birçok oyunu sezmifl, teflhir et-mifl ve bofla ç›karm›flt›r. On y›llard›r Ha-tay topraklar›nda özelliklede Saman-da¤’da bar›fl ve kardefllik içinde yaflayanbaflta Arap H›ristiyan ve Ermeni olmaküzere tüm halklara karfl›, halklar aras›n-daki paylafl›m› ve huzuru y›kmak ad›nabir sürü oyun oynand›. Bunlardan enönemlisi de asimilasyon politikalar›yd›.Bu dönemde, Refah Partisi’yle birlikte

Samanda¤’da gerici bir zeminde örgüt-lenme bafllat›lmaya çal›fl›lm›fl ama bafla-r›lamam›flt›r.Latifeci yazd›¤› yaz›larla Arap Alevi (Nu-

sayri) kimli¤ine yönelik sald›r›lar› teflhirederken, ayr›ca sosyalizme olan inanc› vesistemin farkl› kimliklere açt›¤› savafl› geripüskürtmek ad›na bir Arap olarak Kürthalk›yla dayan›flmak ad›na Samanda¤’dayoldafllar›yla birlikte DEP’i kurmufl vebaflkanl›k yapm›flt›r. Kürt ve Arap halkla-r›n› birbirinden kopar›p farkl› farkl› politi-kalarla asimile etmeye çal›flt›klar› dönem-de “Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i” fliar›ylaat›lan bu hamle sistemi ayr› bir zorlu¤asokmufltur. Çünkü ortak ac›lar› paylaflm›flbu iki ay› halk birbirine kenetlenirse ken-dileri aç›s›ndan çok daha büyük bir tehli-ke teflkil edecektir.

Gizli ama kitlesel! Latifeci ve yoldafllar› tüm bu olaylar› gö-

ren bir yerden hareketle halk› devrimcibir zeminde örgütlemifl ve bilinçlendirmifl-lerdir. O dönemde k›raathaneler iskambiloynama yeri olmaktan ç›km›fl toplant› sa-lonlar›na çevrilmifltir. Ayr›ca sokaklar dakültür sanat alanlar›na çevrilmifl, her köflebafl›nda Arapça tiyatrolar, fliirler, halko-yunlar› içerikli etkinlikler düzenlenmifltir.

Tüm toplant› ve etkinliklerin düzenleniflflekli de asl›nda Latifeci’nin karakteriniortaya koyuyo: gizli ama kitlesel.Tabii tüm bu eylemlilikler yap›l›rken kar-

fl› cephede farkl› süreçler planlan›p örülü-

yor. Çamur atmalar, gözalt›lar,komplolar...

Katiller ‹fl Bafl›nda! Süreç 1995’e do¤ru akarken sis-

tem taraf›ndan haddinden fazlagergin bir ortam yarat›lm›flt›r art›k.Çünkü hiçbir fley planland›¤› gibigitmiyordu.12 Eylül’ünün bilindikuygulamalar›yla Latifeci ve yoldafl-lar›n›n önderli¤indeki halk›n örgüt-lü gücünü kaybetmesini sa¤lamayaçal›flt›lar. Onu da baflaramay›ncave takvim sayfalar›nda tarih 30Mart 1995’i gösterdi¤inde karanl›kgüçler ifl bafl›na geçti. Kendi pis ifl-lerini güvence alt›na almak için ka-ranl›k güçlere kendini kulland›rtanbir adam katliam› gerçeklefltirmekiçin kullan›ld›. Halk›n ve yoldafllar›-n›n davalar› takip etmesi, ayr›cakaranl›k güçlerin katillere vaatleriniyerine getirememesi sonucunda,katiller süreci ayr›nt›l› bir flekildeanlat›lar. Katliam›n arkas›nda, Su-surluk’ta, Sivas’ta, Çorum’da, Ga-zi’de, Marafl’ta, Hrant cinayetindeoldu¤u gibi bir çete ç›kt›.Geçmifle günümüz penceresinden

bir bakmak gerekirse Latifeci veyoldafllar›n›n bu hakl› davas› saye-sinde karanl›k güçlerin o günlerdeSamanda¤ özelinde; k›y› kenar çiz-gisi, fiaho davas› vb. gibi olaylarlabizi bizim topraklar›m›zdan tecritedecek politikalar› hayata geçirme-lerini engellemifllerdir.88-95 süreci bize korkular›n› ya-

ratan korkaklar›n, korkular› içindekaybolacaklar›n›, ama korkularara¤men dimdik duran örgütlü birhalk› hiç bir gücün yenemeyece¤i-ni göstermifltir. fiimdi kendi yarat-t›¤›m›z korkular›n gölgesinde s›yr›-l›p günefle sar›lma zaman›. fiimdigeçmiflimizi s›rtlay›p bugüne müda-hale etme zaman›. fiimdi hareketegeçme zaman›d›r!

M

“Yan›lm›yorsam 1992 idi. ‹flçiler dört bir yandan Ankara’yayürüyor. BizBurdur’da açl›k grevieylemindeyiz. 44eylemcinin hemenhepsi bitkin ve uykuda,gece saat 2–3 sular›.Uyand›m, mutfaktakit›k›rt›ya yöneldim,Latifeci. Sevgili evarkadafl›m, yoldafl›m;mutfakta bir eli çenesinde m›r›ldanarakve seri bir flekilde voltaat›yor. Rahats›zetmeden onu izledimkap›dan, beni görmüyordu. M›r›ldanmalar›n›çözünce dehfletedüfltüm: Ankara’yayürüyen iflçilerdendevrim müjdesi bekliy-ordu ve olas› durumdaBurdur’daki hareketfleklini planl›yordu.Evet, aram›zdaki ‘deli’o idi. O gün oldu¤ugibi o büyük vetertemiz yüre¤inisayg›yla öpüyorum.”

GENÇL‹Közgürlükçü(Tarihimizden)A Al l

i i C Ca ab b

i ir r

31

MEHMET LAT‹FEC‹KARDEfiL‹⁄‹N ve

D‹REN‹fi‹N S‹MGES‹

Page 32: OGD 9

ekel iflçileri Ankara’da 78 gün di-rendi. Özlük haklar›na sahip ç›k-mak, kazan›mlar›n› geri vermemek,

iflsiz kalmamak için ülke gündemini de iflgalederek kendini gösterdi.

Tekel direniflinin gündemde yer ald›¤› an-cak AKP’nin, baflbakan›n çeflitli aç›klamala-r›yla eylemi bofla düflürmeye bafllad›¤› bir za-mand›. Tekel direniflinin 65. günüydü. 1 Ni-san’a kadar zaman vermiflti Tayyip. Ya im-zalars›n›z ya da da¤›t›r›m sizi, iflsiz kal›rs›n›z.Tekel iflçilerinin dirayetini k›rmaya yönelikher fley yap›l›yordu. Ancak flunu iyi biliyor-duk ki, Tekel’in kazan›m› herkesin kazan›m›olacakt›. Direnifl ortakt›. Bunun için bir fley-ler yap›lmal›yd›. Sokaklara ç›k›lmal›, hep an-latt›¤›m›z fleyleri s›nava tabi tutmal›yd›k. S›-n›fa moral verecek ve direnifllerine umut ta-fl›yacakt›k. Karanl›¤a karfl› k›v›lc›m çak›lma-

l›yd›.

Ve ‹flgal…Ve iflgal… Cervantes Enstitüsü SDP ve

TÖP taraf›ndan Tekel iflçilerinin eyleminedestek vermek için iflgal edildi. Eylem esna-s›nda oradaki kursiyerler d›flar› ç›kar›ld›, ki-milerini ikna etmesi zor oldu, kal›p bizimleeyleme destek vermek istediklerini bile söy-lediler. Asansörler kapat›ld›, merdivenlerebarikatlar kuruldu. Balkondan pankart sal-land›r›ld›, ard›ndan sloganlar at›ld›. Devrim-ciler, Tekel direniflinin yan›nda oldular. Ser-mayeye karfl› “Tek-El Tek Yumruk” oldularve devlete gereken cevab› verdiler.

Bu eylem, Tekel iflçilerinin eylemini günde-me baflka bir flekilde tafl›d›. Bu baflkal›k dev-rimcilerin iflçi s›n›f›n›n eylemlerinden yana,burjuvaziye karfl› tav›r al›fl› oldu. Kölece ya-flam koflullar›n› dayatan 4-C’ye karfl›, insan-ca çal›flma koflullar› isteyen Tekel iflçilerinindirenifllerini selamlama eylemi oldu. Sadece‹spanyol Kültür Merkezi iflgali de olmad›. ‹z-mir’de ‹ktisat sempozyumu bask›n›, Deniz-li’de sokak eylemi, Eskiflehir’de Burger Kingbinas›n›n çat›s›nda sallanan pankart, Ada-na’da zincirleme ve pankart asma… ‹flgallerbas›n aç›klamalar›, yürüyüfller…

‹flgal eyleminin foto¤raflar› iflçiler taraf›n-dan çad›rlara as›ld›. Ankara’daki arkadaflla-r›n aktarmalar›na göre ise iflçiler aras›ndamutluluk yaratan eylem bu anlam›yla baflar›-ya ulaflm›flt›. Ancak bir de siyasal ajitasyonilkesi gere¤i, s›n›fa devrimci bilinç tafl›mayönünde ad›m at›lm›fl oldu. Di¤er yönüyle

ordu- sermaye çat›flmas›n›n taraftarlar›n›ngenelde toplumda, özelde iflçilerde yaratt›¤›bilinç bulan›kl›¤›n› durultan bir eylem oldu.Militan eylem tarz›, eylemde okunan bas›nmetni, at›lan sloganlar “Tekel kazan›rsa, he-pimiz kazan›r›z”, “Tekel iflçisi, kardeflli¤insimgesi” fliar› eylemin niteli¤ini göstermekte-dir. Tekel direniflini ekonomizm bata¤›ndabo¤mak isteyenlere siyasal alandan bir uya-r›d›r. ‹flçi s›n›f›n›n öncülü¤ünü görerek hükü-mete karfl›, 4-C’ye karfl›, özellefltirmelere ni-hayetinde kapitalizme karfl› yap›lan bu ey-lem sosyalizmi iflaret etmektedir. Bu eylembir tane bile (ki daha fazla oldu¤unu biliyo-ruz) Tekel iflçisinde umut olabildiyse bile ba-flar›l›d›r.

‹flgal, Tekel direniflinin tekrardan haf›zalaraç›kmas›n› sa¤lam›flt›r. Ayr›ca dünya bas›n›n-da da yer alan eylem uluslararas› kamuoyuyaratmaya yönelik mütevaz› bir katk›d›r. ‹s-panyollar kendilerini tehdit alt›nda hissettik-lerinden (suçlar› var demek ki) eylemin he-men ard›ndan SDP ve TÖP temsilcileri ilegörüflerek “Neden ‹spanya, bizle ne proble-miniz var” diyerek telafllar›n› göstermifltir.

Korkaklar›n KabusuEylemin di¤er bir yönünü ise, sol içindeki

tart›flmalar› teflkil ediyor. Solcu arkadafllar›-m›z›n eylemi de¤erlendirmelerinde her türlüayr›m› görüyoruz. Kimilerinde kar›n a¤r›s›,kimilerinde k›skançl›k ve rekabet olurken, ki-mileri ise eylemi yoldaflça selamlad›lar.

Bafllayal›m… Eylem sonuç alamayacaktarzda sansasyonelmifl. Nas›l bir sonuç isterbu arkadafllar, kendileri yapt›¤›nda sonuç al›-c› olsun mümkünse ki sonuçlar›n› yukar›daanlatmaya çal›flt›k.

‹spanyollar neden oras›n›n seçildi¤ini sor-dular, bizim arkadafllar›m›z da ayn› soruyusordular. Ne alaka yani flimdi ‹spanya’n›nkurumunu iflgal etmek? ‹spanya zaten em-peryalist ülke de¤il ki ne gerek var? Ama za-ten biz rutin (bildiri, afifl) ifllerimizi yap›yor-duk, nereden ç›kt› flimdi bu iflgal tarz› eylemdiye düflünmüfllerdir.

Son nokta ise yap›lan iflleri elefltirmektenbaflka “siyasal ak›l düzeyine” sahip olmayansayg›de¤er Aydemir Güler hocam›z›n eylem-le ilgili de¤erlendirmeleri k›ymete de¤er. Ey-lemin üzerinden 1 ay geçmesine ra¤men ey-lemin yaratt›¤› kar›n a¤r›s› geçmemifl ki,baflka bir yaz›y› yazarken arada da bize birtak›m “ufuk aç›c›” elefltiriler yöneltmifl saba-

h›n 7 buçu¤unda. Bu eylemi yapanlar›n si-yasal ak›l düzeyi düflükmüfl. “ Bu solcu türü-nün ciddi ifllere kar›flmamas›n›n daha hay›rl›olaca¤› kesin de¤il mi?” diye sorarak ciddi-yetsiz oldu¤umuzu söylüyor. Valla biz gayetciddiydik, polisi de karfl›m›za ald›k, devletide, ‹spanya’y› da... Tekel meselesi ciddiydiçünkü. Sabah kalk›p rahat yata¤›nda biziciddiyete davet ederken hele bir soka¤a ç›kda boyunu görelim.

O kadar kendinize “Ne Yapmal›c›lar” dedi-niz durdunuz. Hiç mi siyasal ajitasyon bölü-münü okumad›n›z. ‹flçi s›n›f›n›n kendili¤in-den hareketi, ekonomik mücadele ve dev-rimcilerin siyasal ajitasyonunun önemini an-layamad›¤›n›z ortaya ç›k›yor.

Amerikan temsilciliklerinin de¤il de, üçün-cü s›n›f kapitalist ülkenin kurumunun tercihedilmesi AKP’ye yarayacakm›fl. ‹stikrars›zbir ortam her yerde yap›lacak eylemler ne-den AKP’ye yaras›n. Ama eylemlerinTKP’ye yaramad›¤› kesin. Ayr›ca ‹spanya m›3. s›n›f kapitalist ülke. Peki yar›n bir günAmerikan temsilciliklerini iflgal etti¤imizdene diyeceksiniz?

68’lerde ABD’nin 6. filosunu Dolmabah-çe’den denize dökmek için ileri at›lan Deniz-lerin önüne barikat› ilk kuran polis de¤ildi.‹lk barikat T‹P’liler taraf›ndan kuruldu.“Aman sert eylemler yapmayal›m faflizm ge-lir” diyerek devrimci gençli¤in enerjisini tü-ketmeye çal›flt›lar. T‹P’lilerin kâbuslar›n› Ay-demir Güler de görmüfl olacak ki ayr›nt›lar›atlamadan eylemi gereksiz, baflar›s›z, hofl ol-mayan, keyifli olmayan flekilde görebilmifltir.Çünkü devrimci gençli¤e, direnen Tekel iflçi-sine moral veren iflgal eyleminde Güler ken-di kâbusunu görmüfltür. Mahirler, ‹bolar,Denizler nas›l onlar› o dönemde tecrit etti-lerse flimdi de s›ra bizde. Bu çok lafç› az iflyapanlara, korkak süprüntülere gerçeklerigösterme zaman›.

Ayr›ca ça¤r›m›z genç TKP’lilere. Bu ve bu-nun gibi adamlar›n yan›nda ne ifliniz var?Devrimcilik yapmak isteyen beri gelsin.

Direnifle yemek da¤›tmak d›fl›nda ve yap›-lan eylemleri elefltirmekten baflka bir fleyyapmam›fl olan bu arkadafllar kusura bak-mas›nlar ama yoksunuz bu iflte.

Tekel iflçisi bize direnifli ö¤retti. Kasvetiüzerimizden atmam›z› sa¤lad›. “Ey sol silke-len de kendine gel” dedi. Kendimize gelelimve iflimize bakal›m. Devrim için sosyalizmiçin kavgaya, örgütlenmeye…

EEmmrraahh AArr››kkuuflfluu T

Tekel direniflinin gündemde yer ald›¤› ancakAKP’nin, baflbakan›n çeflitli aç›klamalar›yla eylemi bofla düflürmeye bafllad›¤› bir zamand›.Tekel direniflinin 65. günüydü. 1 Nisan’a kadarzaman vermiflti Tayyip. Ya imzalars›n›z ya dada¤›t›r›m sizi, iflsiz kal›rs›n›z. Tekel iflçilerinindirayetini k›rmaya yönelik her fley yap›l›yordu.Ancak flunu iyi biliyorduk ki, Tekel’in kazan›m›herkesin kazan›m› olacakt›. Direnifl ortakt›.Bunun için bir fleyler yap›lmal›yd›.

Militan eylemtarz›, eylemdeokunan bas›nmetni, at›lan

sloganlar “Tekelkazan›rsa,

hepimizkazan›r›z”,

“Tekel iflçisi,kardeflli¤in

simgesi” fliar›eylemin niteli¤ini

göstermektedir.Tekel direniflini,

ekonomizmbata¤›nda

bo¤mak isteyenlere siyasal

alandan biruyar›d›r. ‹flçi

s›n›f›n›nöncülü¤ünü

görerek hükümetekarfl›, 4-C’ye

karfl›,özellefltirmelere

nihayetinde kapitalizme karfl›yap›lan bu eylemsosyalizmi iflaret

etmektedir.

‹fiGAL‹N ‹fiARETETT‹KLER‹