Upload
yunus-goekdemir
View
217
Download
0
Embed Size (px)
DESCRIPTION
obsesyon ve kompülsiyon
Citation preview
Hatay PMYO
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro
Amirliği
10.12.2012
Takıntı
2
OBSESİF-KOMPULSİF KİŞİLİK BOZUKLUĞU
bsesif-kompulsif kişilik bozukluğu (OKKB)
son yıllarda batı kültüründe özellikle
erkekler arasında görülmektedir. Bu kişilik
biçiminin, ayrıntılara dikkat, disiplinli olma,
duygusal kontrol, azim ve nezaket gibi özellikleri
toplum tarafından hoş karşılanır. Bununla birlikte
bazı kişilerde bu özellikler katılık,
mükemmeliyetçilik, kuralcılık, kararsızlık gibi uç
noktalara ulaşır ve işlevsel olmayan bir bozukluk
haline gelerek bireye ve çevresindekilere sıkıntı
yaşatır hale gelir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Belirtileri Nelerdir?
Obsesyon (takıntı): kişinin kontrolü dışında
tekrarlayan düşünce ve uyaranlardır. Hastalar
bunun çok anlamsız olduğunu, kendilerini çok
rahatsız ettiğini ancak bu düşüncelerden
kurtulamadıklarını belirtirler. Bu takıntılar hastada
iğrenme, korkma, şüphelenme veya anksiyete gibi
duyguları da beraberinde getirir. Hastalar bu
düşüncelerin kendi beyinlerinin ürünü olduğunun
farkındadır. Sık görülen obsesyonlar şunlardır:
Kirlilik : çevreden kan, tükürük, mikrop veya semen gibi kir bulaşması veya kişinin çevreye kir bulaştırması
Kendi başına veya yakınlarının başına bir kötülük geleceği düşüncesi
Kontrolünü kaybetme ve saldırgan davranışta bulunma korkusu
Tekrarlayan ve kontrol edilemeyen cinsel düşünceler
Dinle ve ahlaki değerlerle aşırı uğraşma v.b.
Kompulsiyon (tekrarlayan davranışlar): hastalar
takıntılı düşüncelerden kurtulmak için akıllarına
başka düşünceleri getirirler veya bazı davranışlarda
bulunurlar bu tür düşünce ve davranışlara
kompulsiyon denir. Takıntılı düşünceler anksiyete
artışına neden olurken kompulsiyonlar anksiyeteyi
azaltır. Ağır OKB hastalarında bazen bu
kompulsiyonlar tüm günü alabilir. Sık görülen
kompulsiyonlar şunlardır:
Temizlik: saatlerce el yıkama, banyo yapma veya tekrar tekrar ev temizleme gibi. Bu şekilde el yıkayarak günde bir kalıp sabun bitiren veya çamaşır suyu ile elini yıkayan hastalar sıktır.
Tekrarlama: takıntılı düşünce ile oluşan sıkıntıyı gidermek için tekrarlayan davranışta bulunma veya akıldan başka düşünceleri geçirme gibi. Yakınlarının
O
3
başına kötü bir şey geleceğini düşünen bir hasta bunun olmaması için halen yapmakta olduğu davranışı ikinci kez yaparak bu düşünceden kurtulabilir (yolda yürürken aynı yolu geri dönüp tekrar yürümek gibi)
Kontrol etme: evine bir şey olacak veya yangın çıkacak korkusu ile tekrar tekrar kapıyı veya tüpün kapalı olup olmadığını kontrol etmek gibi.
Biriktirme: işe yaramayan bir çok eşyayı biriktirmek gibi. Örneğin bazı kişilerde yeterli yerleri olmadığı halde gazeteler, boş kavanozlar veya konserve kutuları gibi işe yaramayan şeyleri atamama davranışı görülebilir. Son birkaç yıldır yurdumuzda gazetelere yansıyan çöplük evler buna en güzel örnektir.
Sayma: yolda yürürken kaldırım taşlarını sayma veya araba plakalarını okuma, günlük işleri yaparken belli sayılarda tekrar etme v.b.(örneğin kazağını beş kere giyip çıkarma veya aynı yere üç kere gitmeme gibi)
Tamamlama: bu kompulsiyonu olan hastalar bir dizi davranışı mükemmel olana kadar tekrar tekrar yaparlar. Örneğin kirlilik takıntısı olan bazı hastalar el yıkamadan önce lavaboyu, musluğu ve sabunu yıkar (genelde belli sayıda) daha sonra belli sayıda elini yıkar ve elini yıkadıktan sonra tekrar aynı işlemi tekrarlar.
Aşırı tertipli ve düzenli olma: örneğin çalışma odasında her şeyin simetrik durması veya masanın üstündeki her şeyin belirli bir sıra ile dizilmesi gibi.
Yukarıda sayılanlar dışında sayı sayma, aşırı liste
yapma veya aşırı dua etme gibi başka
kompulsiyonlarda olabilir
.
Hastalığın Tekrarını Önleme
Tedavi gören pek çok hasta için işlevsel olmayan bilişler ve davranışların tekrar başlaması, yani hastalığın nüks etmesi oldukça kolaydır. Bu durum, özellikle kişilik bozukluğu tanısı almış ve problemleri oldukça kemikleşmiş olan hastalar için geçerlidir. Ancak, hastaların problemlerinin ne olduğu ile ilgili olarak bilinçlendirilmesi ve bu problemlerle etkili bir biçimde nasıl başa çıkılabileceğinin öğretilmesi nedeniyle, bilişsel terapi diğer terapi türlerine göre daha avantajlıdır. Hastalara terapi dışındaki yaşamlarında da işlevsel olmayan düşüncelerin kaydının nasıl tutulacağı ve bunlarla nasıl başa çıkılabileceği gibi malzemeler verilerek başa çıkma yolları öğretilir.
Hasta terapi sonunda, hastalığın nüksetme olasılığı
ile ilgili olarak uyarılmalı ve böyle bir durumda
zaman kaybetmeden başvurması gerektiği
belirtilmelidir. Ayrıca hastanın zaman zaman destek
seanslarına ihtiyaç duyabileceği ve böyle bir
durumda herhangi bir kaygı yaşamaması gerektiği
vurgulanmalıdır. Birçok terapist bunu, terapi
bittikten sonra hastayı periyodik olarak belirli
aralıklarla takip seanslarına alarak yapar.
4
Obsesif-kompulsif Özellikleri
Obsesif-kompulsif kişilerin düşünceleri genellikle akılcı ve işlevsel özelliklerden yoksundur. Bu yoksunluk ise uyumsuz duygulara, davranışlara ve fizyolojik tepkilere yol açar. Obsesif-kompulsiflerin bazı otomatik düşünceleri şu şekilde sıralanabilir:
“Bu iş mükemmel olmalı”,
“Bunu kendi başıma yapmalıyım yoksa tam ve doğru olmayabilir”,
“Boş zamanlarımda roman okumak yerine daha üretken işler yapmalıyım”,
“Ne yapacağıma karar vermeden önce iyi düşünmeliyim yoksa hata yapabilirim”,
“Bir kişi yanlış davrandıysa cezalandırılmalıdır”,
“Bu eski lambayı saklamalıyım, çünkü bir gün ihtiyacım olabilir”,
“Bir işi, doğru olduğundan emin olmak için tekrar tekrar yapmayı tercih ederim”,
Obsesif-kompulsif kişilerin otomatik düşünceleri kendileri ve dünya hakkında sahip oldukları belirli inançlara dayanmaktadır. Bu inançlardan en önemli olanlar şu şekilde sıralanabilir:
1- "Doğru ve yanlış olan davranışlar, kararlar ve duygular vardır". Mükemmel olan ve kabul edilebilen davranışlar, doğal olarak çok dar bir ranj içerisindedir. Obsesif-kompulsif bir kişi için, bu dar çerçevede yer almayan her şey uygunsuzdur ve dolayısıyla da “yanlış”tır. Örneğin genç bir öğrenci, taşınırken kendi dairelerine hasar veren eski oda arkadaşlarına kızdığında kontrolünü kaybettiğinden şikayet ediyordu. Kızmasının normal ve garipsenmeyecek bir durum olmasına rağmen, herhangi bir negatif duygu deneyimi yaşamak istemediği için, yaşadığı bu kızgınlık duygusu nedeniyle üzüntü duyuyordu.
2- "Takdir edilebilmem için yanlış yapmamalıyım". Obsesif kişiler herhangi bir şeyi mükemmel yapmaz ya da yaptıkları işin mükemmel olmadığını düşünürlerse, kendilerini kötü ve işe yaramaz insanlar olarak değerlendirirler. Doğal olarak da mükemmel olmak mümkün olmadığından, obsesifler sıklıkla düşük benlik saygısı ve depresyondan yakınırlar. Gelecekte de mükemmel olamama düşüncesi anksiyete, panik ve kaçınmayı beraberinde getirir. Buna örnek olarak, sosyal ilgiyi çekememe, sanat tarihinde resminin iyi bir yer alamaması veya bir arkadaşının beğenmemesi gibi düşünceleri nedeniyle, üzerinde çalıştığı son resmi tamamlamak istemeyen obsesif bir ressam verilebilir. Tüm bu işlevsel olmayan düşünceler, kendisini kötü bir ressam olarak yorumlamasına neden olmaktadır.
5
3- "Yanlışlık yapmak başarısızlıktır" ve "Başarısızlık affedilemez". Obsesif bir kişinin başarının mükemmelliği gerektirdiğiyle ilgili görüşü, başarısız olmayı kaçınılmaz hale getirir. Başarısızlık, hayatın trajik ve korkunç bir hale gelmesine neden olur. Bu tür bir düşünce tarzı, kendisine çok çekici gelen sekreterine özel bir armağan almak isteyen bir işadamı tarafından sergilenmiştir. Sekreteri için bir mücevher aldıktan sonra, sekreterinin bundan hoşlanıp hoşlanmayacağı hakkında tereddüte düşmüştür. Bir yanlışlık yaptığı düşüncesi, yani sekreterin bu hediyeden hoşlanmayacağı fikri, kendisini rahatsız etmiş, depresyon ve anksiyete düzeyi çok yükselmiştir.
4- "Yanlışlık yapmak eleştiriyi hak etmektir". Bunu şu şekilde açıklayabiliriz: Yapılan bir iş kusursuz değilse, kişi bu yüzden suçluluk duymalı, kendi kendini kınamalıdır. Eğer bir kişi kendi yanlışlarından dolayı kendini ciddi şekilde eleştirmiyorsa bir yanlış daha yapmakta ve gittikçe mükemmellikten uzak ve değersiz bir hale gelmektedir. Örneğin kilo vermek için diyete başlayan obsesif bir kadının, bu süreç içerisinde kilo vermeye başlamış olmasına rağmen, belirlenen diyet programında aki hafif sapma diyetini başarısız olarak yorumlamasına neden olur. Diyet programına 11 gün süreyle düzgün bir şekilde uysa ve 12. gün bir kurabiye yese başarısızlık hissedecek ve tamamen kontrolünü kaybettiğini düşünerek kendisini şişman ve iğrenç hissedecektir. Eğer terapist bu hastaya, duyduğu suçluluk ve depresyonunun işlediği günaha göre gereğinden fazla olduğunu söylerse buna da karşı çıkacak ve gittikçe artan bir şekilde kontrolünü kaybederek eninde sonunda yine
şişmanlayacaktır.
5- "Çevrenin kontrolünde de, kendimi kontrolde olduğu kadar başarılı olmalıyım". "Kontrol kaybı tehlikelidir" ve "Kontrol kaybı affedilemez". Bunlar, obsesif kişinin ısrarla üzerinde durduğu varsayımlarıdır. Dünyadaki her şeyi ve herkesi kontrol etmek mümkün olmadığı halde, obsesifler kendilerinden bunu yapmayı beklerler. Zorunluluklarını yerine getirmediklerinde rahatsızlık duyar ve hayal kırıklığı yaşarlar. Onlara göre hayatın büyük bir ciddiyetle yaşanması gerekir, böylece ciddi bir yanlış yapma olasılığı da ortadan kalkar.
6- "Eğer birşey tehlikeliyse ya da tehlikeli olma ihtimalı varsa, kişinin bundan müthiş derecede rahatsız olması gerekir". Buna örnek olarak haberleri dinleyen obsesif bir kadını ele alalım. Haberlerde, şanssız bir adamın arabasıyla kaza yaptığını ve öldüğünü duymuş olsun. Obsesif hasta bu olaydan sonra, arabasını çarpacağından ve öleceğinden korktuğu için tek başına araba sürmekten kaçınır. Haberlerde belirtilen kaza geçiren şahsın 62 yaşında olması, kalp hastası ve yüksek tansiyon probleminin olmasının, buna rağmen kendisinin ise 34 yaşında ve sağlıklı olmasının bir önemi yoktur. Obsesifler risk almanın tehlikeli olabileceğini düşünürler ve bunun zihinden çıkartılmaması gerektiğine inanırlar.
7- "Kişi felaketlerin oluşmasını sihirli tekrarlayıcı davranışlar (ritüeller) veya obsesyonel düşüncelerle (ruminations) engelleyebilir". Bu kişilere göre endişe işlevsel bir duygudur. Eğer bir olayla ilgili olarak yeterince endişe duyarlarsa, beklenilen tüm kötü sonuçları önceden önleyebileceklerini düşünürler. Bununla birlikte, tekrarlayıcı bir davranışı yapmak kişinin düşünceleri ve duygularıyla doğrudan yüzleşmesinden daha kolay ve daha etkilidir. Ayrıca eğer bir şey hakkında yeterince düşünürlerse, mükemmel kararlar veya eylemler ortaya çıkartabileceklerine inanırlar. Tekrarlayıcı eylemler ve obsesyonel düşünceler, delice ve tehlikeli şeyler yapmamak için gereklidirler.
8- "Eğer bir şeyin mükemmel olacağı kesin
6
değilse, hiçbir şey yapmamak daha iyidir". Çünkü mükemmel olmama berbat sonuçlar doğurur. Obsesif kişi tercihlerini yapar veya sadece başarıdan emin olduğunda harekete geçer. Hayatta da hiçbir şey belirgin olmadığı için, en iyi seçim hiçbir şey yapmamaktır. Eğer kişi hiçbir şey yapmazsa, başarısızlığa uğramaz ve böylece kendisini eleştirme veya başkalarından eleştiri alma riskinden kurtulur.
9- "Kurallarım ve tekrarlayıcı davranışlarım olmadan hareketsiz ve tembel bir hale gelir ve çökerim". Obsesifler genellikle yaptıkları davranışların bir nedeni olduğunu ve bunların kendileri için taşıdığı önemi anlamazlar. Sonuçta, eğer terapist bazı kuralların ve tekrarlayıcı davranışların değiştirilmesi veya terk edilmesi gerektiğini düşünürse, bu kişiler kendilerini bir felakete uğramış gibi hissederler. "Tamamen çalışmayı bırakacağım”, "işimin randımanı düşecek", "sıradan bir kişi olacağım" gibi duygu ve düşüncelere kapılırlar. Tüm bunlardan tahmin edilebileceği gibi, obsesifler geliştirdikleri kurallar ile ilgili sorulara tahammül edemezler.
Obsesif-kompulsiflerde görülen diğer bir bilişsel çarpıtma, durumu aşırı büyütme ve felaket getirici bir olay olarak yorumlamadır. Yapılan bir hata ya da mükemmel olmayan bir iş, obsesif bir kişi tarafından aşırı derecede büyütülür. Böylece obsesif bir kişi yaşadığı ikili düşünceye bağlı olarak bir başarı testinden 100 üzerinden 100 almayı beklemeyecek ama başarısızlığı da (yani 100 üzerinden 100 alamaması) berbat ve çok kötü sonuçlar getiren bir şey olarak değerlendirecektir.
Obsesifler genellikle, olayların taşıdıkları önemin gerçek derecesini görmekte güçlük çekerler veya herhangi bir iş üzerinde çalışırken işin asıl önem verilmesi gereken noktasına değil de başka noktalarına takılıp kalırlar. Örneğin bir projenin çok küçük detaylarını tamamen doğru yapmak için uğraşırlarken, daha önemli olan genel proje gecikir.
Birçok obsesif kişide görülen bir özellik de "yapmalı" "etmeli" türü düşünce tarzıdır. Bu ilkel ve mutlak düşünce sistemi, kişileri yapmak
istedikleri ve yapılmasını tercih ettikleri şeylerden ziyade, kesin ve mutlak standartlara göre hareket etmeye yöneltir. Eğer yapmaları gerekeni yapmazlarsa kendilerini suçlu hissederler ve kendi kendilerini eleştirirler. Buna ek olarak diğer insanlar da görevlerini yerine getirmezlerse o zaman kızgınlığa ve kınamaya layıktırlar.
Hasta Yakınlarına Düşen Görevler Nelerdir?
Bu hastaların kendi hastalıkları konusunda genelde
iç görüleri yoktur. Bu nedenle bu hastalarla yaşayan
kişilere çok iş düşmektedir. Bu hastalığın aslında
tedavi edilebilir olduğunu anlatmak ve doktora
gelme konusunda bu hastaları ikna etmek genelde
yakınlarına düşmektedir. Hastalığın tedavisi
yorucudur ve hastayı oldukça gerginleştirir, bu
dönemlerde hastanın yanında olmak ve destek
vermek çok önemlidir. Belirtileri tartışarak
düzeltmek mümkün değildir. Hastalar zaten bu
düşünce ve davranışın saçma olduğunun
farkındadır, onlarla bunu tartışarak üzerlerine
gitmek hastanın sıkıntısını artırmaktan başka işe
yaramaz. Bunun yerine onları anladığınızı ve
yanlarında olduğunuzu belirterek destek olmak
tedavinin seyri açısından oldukça olumludur.
Davranış tedavisinde amaç takıntılı düşünceleri
7
ortadan kaldırmak değil hastanın bu düşüncelerle
barışık yaşamasını sağlamaktır. Örneğin çöp
bidonunun yanından geçerken eline kir bulaştığını
düşünerek defalarca elini yıkayan bir hastaya “hayır
kir bulaşmadı” demek yerine “eline kir bulaşıp
bulaşmadığına karar vermek için çaba
harcamamalısın, kir bulaştığını kabul etsen bile elini
tekrar tekrar yıkamamak için direnmelisin”
düşüncesi aşılanır ve hastanın bunu başarması
istenir. Bu nedenle hasta yakınlarının bu düşünceye
uymayan yaklaşımları tedaviyi zora sokmaktan
başka işe yaramaz. Bu tür yaklaşımlar OKB
belirtilerinin artmasına sebep olabilir.
Aile içi sorunlar bu hastalığın sebebi olmaz ancak
çoğu zaman hastalığın belirtileri aile içinde
sorunlara neden olur. Bu hastalık pek çok
hastalıktan daha fazla hasta yakınlarını rahatsız
eder. Örneğin yıkanma obsesyonu olan bir hasta
gün boyu banyoyu işgal ettiği için, hasta yakınları
banyoyu kullanamaz hale gelebilir, veya dışarıdan
kir bulaşacak diye obsesyonları olan bazı hastalar
sadece kendileri değil ailenin diğer fertlerini de bazı
davranışlar yapmaya zorlayabilirler (örneğin
dışarıdan gelir gelmez soyunup banyo yapmak gibi).
Bu nedenle tedaviye gelindiğinde çoğu zaman
hasta yakınları da hastalar gibi yorgun ve
tükenmiştir. Yakınları OKB tedavisi gören kişilerin
zaman zaman tedaviyi yapan doktoru ziyaret
ederek tedavinin seyri konusunda bilgilendirmesi
ve ne yapacakları konusunda bilgi alması oldukça
faydalıdır.
Kaynak: Beck, A.T. & Freeman, A. (1990). Obsessive-compulsive personality disorder. Cognitive Therapy of Personality Disorders (pp.309-332). NewYork: The Guilford Press. A.T. Beck ve A. Freeman
Özet Çeviri: Araş. Gör. Ayşegül Durak Batıgün*
http://obsesifkompulsif.blogcu.com/obsesif-kompulsif-bozukluk-kisilik-bozuklugu/1628953
Ankara Üniversitesi, DTCF Psikoloji Bölümü