Upload
others
View
22
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları XXIII
Bütün hakları saklıdır. © 2021. Trakya Üniversitesi
Bu eserin bir kısmı veya tamamı Trakya Üniversitesi Rektörlüğü'nün izni olmadan hiçbir şekilde
çoğaltılamaz, kopya edilemez. Makalelerin tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.
T.C.
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
EDEBİYAT FAKÜLTESİ / SANAT TARİHİ BÖLÜMÜ
Editörler
Prof. Dr. Gülgün YILMAZ
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz GÜNER
Dr. Öğr. Üyesi Bahriye GÜRAY GÜLYÜZ
Arş. Gör. Dr. Selda UYGUN YAZICI
Arş. Gör. Eylem GÜRKAN
Arş. Gör. Fulya SEVİÇ
Hakem Kurulu
Prof. Dr. Ali BAŞ
Prof. Dr. Remzi DURAN
Prof. Dr. Celil ARSLAN
Bilim Kurulu
Prof. Dr. Engin BEKSAÇ
Prof. Dr. Gülgün YILMAZ
Doç. Dr. Gülay APA KURTİŞOĞLU
Doç. Dr. Yılmaz BÜKTEL
Doç. Dr. Abdurrahman DEVECİ
Dr. Öğr. Üyesi Yavuz GÜNER
Dr. Öğr. Üyesi Özkan ERTUĞRUL
Dr. Öğr. Üyesi Bahriye GÜRAY GÜLYÜZ
Öğr. Gör. Talat DALAMAN
Öğr. Gör. Şule NURENGİN BEKSAÇ
Arş. Gör. Dr. İsmail Hakkı KURTULUŞ
Arş. Gör. Dr. Selda UYGUN
Arş. Gör. Eylem GÜRKAN
Arş. Gör. Fulya SEVİÇ
Kapak Tasarımı
Öznur Öztürk
“Bu çalışma Trakya Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimince
Desteklenmiştir. Proje Numarası: 2019 / 73
ISBN:
Adres : Trakya Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Balkan Yerleşkesi 22100
EDİRNE
978-975-374-296-2252Trakya Üniversitesi Yayın No:
SUNUŞ
Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü olarak, 20 yılı aşan geçmişiyle sosyal ve beşeri
bilimler alanında gelenek halini almış sayılı organizasyonlardan biri olan Uluslararası Ortaçağ ve
Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu’na ev sahipliği yapmayı uzun
zamandır arzu ediyorduk. Anadolu ve Balkanlar arasındaki bağlantı noktasında yer alan, çok
sayıda medeniyete yurt olmuş Edirne şehrinde, 2019 yılında emektar hocalarımızı, dostlarımızı,
genç meslektaşlarımızı konuk etmek, değerli bilgilerinden yararlanmak, yeni bulgulara tanık
olmak, bilimsel tartışmalara katılmak ve bu geleneğin bir parçası olmak bizim için çok büyük bir
mutluluk oldu.
23. Uluslararası Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları
Sempozyumu’nu tümüyle Üniversitemizin kaynaklarını kullanarak düzenledik. Rektörümüz Prof. Dr.
Erhan Tabakoğlu’na, bizimle yakından ilgilenen rektör yardımcılarımız Prof. Dr. Ahmet Hamdi
Zafer ve Prof. Dr. Osman Nuri Hatipoğlu’na, kısa bir süre önce emekli olan Dekanımız Prof. Dr.
İlker Alp’e destekleri ve bizimle aynı heyecanı paylaştıkları için teşekkür borçlu yuz. T.Ü. Bilimsel
Araştırma Projeleri Birimi ve Sağlık-Spor-Kültür Dairesi çalışanlarına ve sempozyumu
sahiplenerek hevesle çalışan sevgili öğrencilerimize destek ve yardımlarından ötürü şükranlarımızı
sunarız.
Kitabımızın basım çalışmaları sürerken acı kayıplar yaşadık. Hacettepe Üniversitesi Sanat
Tarihi Bölümü’nün sevgili hocalarından Fatih Müderrisoğlu; Topkapı Sarayı’nın emekli müdiresi,
önemli bilimsel eserlerin sahibi ve paydaşı Edirneli Filiz Çağman aramızdan ayrıldı. Sanatın ve
bilimin sonsuzluğuna inanan ve ona dokunan dostlarımızı sonsuzluğa uğurladık. Bir yandan da tüm
dünyada yaşanan salgınla yeni bir hayata adapte olmaya çalıştık. Yalnızlaşıp küçük alanlara
sığmaya çalışırken, teknoloji sayesinde çok geniş alanlara açılma fırsatını kullandık. Uzaktan
eğitim, uzaktan konferans, uzaktan sempozyumlar hayatımıza girdi ve mesafeler önemini kaybetti.
Dünyanın bir ucundaki müzeler, galeriler, konserler gözlerimizin önüne serildi serilmesine ama
doğrusu dostlarla kucaklaşmayı, alkışlamayı, ayaklarımıza kara sular inmesini, eve dönüşü
özlemeyi özledik. Dünya yeni bir döneme girerken, bilimsel alandaki paylaşımlar değişime
uğrarken meslektaşlarımızı 2019’da şehrimizde bir araya getirmiş olmanın sıcaklığını ve
mutluluğunu yaşıyoruz.
Kitaplar bilimsel toplantıları kalıcı hale getirmesi açısından kuşkusuz çok önemlidir.
Kitabın Üniversitemiz yayınları arasında e-kitap olarak yayımlanması aşamasında desteğini
gördüğümüz başta Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yüksel Topaloğlu olmak üzere T.Ü. Yayın
Kurulu’na şükran borçluyuz. Sanat tarihinin çeşitli dönem ve konularına ilişkin mesleki bir kitap
olarak düzenlemiş olduğumuz kitabımızda yer alan makaleler, bildiri olarak sunulmuş olmakla
beraber, ikinci bir hakem sürecinden geçirilerek birer bölüm niteliği kaza nmıştır.
Gelecekteki çalışmalara kaynak olmasını umduğumuz kitabımızın hazırlık aşamalarında
emek veren Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nün değerli öğretim elemanlarına, değerli
hakemlerimize ve kitapta yazıları bulunan tüm katılımcılarımıza sonsuz teşekkürler…
Prof. Dr. Gülgün Yılmaz
İÇİNDEKİLER
Mardin Ortodoks Süryani Kiliselerinde Gömü Geleneği…………………………………………1
Ayşe ACAR
Klasik Sanattan Çağdaş Sanata: Avrupa Resminde Metamorfik Yaklaşımlar…………………..14
Seda AĞIRBAŞ
Ara Güler'in Sanata Ve Fotoğrafa Bakışı………………………………………………….………..32
Tamer AKÇA – Candan ÜLKÜ
İslam Sanatına İsnat Edilen Horror Vacui (Boşluk Korkusu) Üzerine Bir Eleştiri…………..….40
Alper ALTIN
İslamiyeti İlk Kabul Eden Türk Devleti İdil Bulgar Devleti Mirası: Bulgar Şehri…………..….51
Münteha ARABALI TATAR - Nuran KARA PİLEHVARİAN
II. Alaaddin Keykubat ve Annesi Gürcü Hatun Tamara’ya Ait Kümbetin Yeri Hakkında
Bir Öneri…………………………………………………………………………………………….….65
Muhammet ARSLAN
Oryantalist Resmin Bir Unsuru Olarak At…………………………………………………………………………………..78
Büşra AYAZ
Elazığ Coğrafyasında Oyun Kavramına Genel Bir Bakış ve Harput İç Kale Kazılarında
Bulunan Oyuna Dair Küçük Buluntular……………………………………………………………86
İsmail AYTAÇ
Van Gölü Havzası Ortaçağ Türk Dönemi (12. yy-15. yy) Cami Plân Tipolojisi…………...…...103
Hatice BALTA AVUT - Mehmet TOP
Keykubadiye Sarayı Kazısı 2017 Yılı Buluntuları………………………………………………...125
Ali BAŞ - Remzi DURAN – Şükrü DURSUN – Ayben KAYIN
Ordu / Gülyalı İlçesi Kestane Mahallesi Camisi Üzerine Birkaç Söz……………………...…...150
Ahmet Ali BAYHAN
Bauhaus’ta Bir Osmanlı/Türk Öğrenci: Seifi Naki Halil Bey (1902-?)…………………………..168
Solmaz BUNULDAY - A. Sinan GÜLER
Kozan (Sis) Köylerinden Birkaç Kilise Örneği……………………….………………………….176
Hasan BUYRUK
2015-2018 Yılları Arasında Beçin Kazılarında Ortaya Çıkan Seramikler……………………….185
Elif ÇELİK OĞUZ
Ortaçağ Resimli El Yazmaları Arasında Özel Bir Grup Bestıarıumlar…………………………...198
Ufuk ÇETİN
Sakarya Arifiye İlçesi Osmanlı Dönemi Mezarlıkları ve Mezar Taşları……………………....206
Tülin ÇORUHLU
Abdülmecid Efendi’nin “Haremde Goethe” Resmini Yeni Bilgilerle Yorumlamak…..…….262
Elif DASTARLI
Zile’de Geleneksel Konutların Mimari Bezemeleri…………………………………………..….271
Uğur DEMİRBAĞ
Osmanlı’nın Son Döneminde Şemseddin Molla Gürani-Vefa Kilise Camisi………….…….279
Sevil DERİN
Tur Abdin Bölgesi Manastır Geleneğinde Midyat Örneği…………………………………...…296
Ufuk ELYİĞİT
18. Yüzyıl Osmanlı Mezar Taşlarında Babürlü Etkileri: “Çinihane” Bezemeleri………..…..323
Selma GÜL
Geç Dönem Bir Osmanlı Eseri: Hidiv Kasrı’ndaki Figürlü Kabartmalar…………………......348
Hamza GÜNDOĞDU - Deniz DEMİR
2015-2018 Yılları Arasında Eski Foça Osmanlı Mezarlığı’nda Yapılan Çalışmalar…………..368
Coşkun HAMARAT - Yasin SAYGILI
Mardin Süryani Ortodoks Kiliselerindeki Resimler…………………………………………….381
Necla KAPLAN
Edirne Açık Ceza İnfaz Kurumu İşyurdu Müdürlüğü Mimari Restorasyon Uy g ul amaları İş
Kolu Faaliyetleri ve Edirne Ceza İnfaz Kurumları Sorumluluk Alanlarında Bulunan Tarihi
Yapılar…………………………………………………………………………………………………..396
Fatih KARABACAK
Konya Mezar Taşları Müzesindeki Mevlevî Mezar Taşlarının Biçimsel ve Sembolik
Özellikleri…………………………………………………...…………………………………………413
İbrahim KUNT - Murat KARADEMİR
Bizans Kentinde Konut Alanları Üzerine Bir Değerlendirme…………………………...……..436
Arif MISIRLI - H. Burcu ÖZGÜVEN
Harran Kazılarında Bulunmuş 12. ve 13. Yüzyıl Seramiklerinden Örnekler…………………450
Sevcan ÖLÇER
Sivas Güdük Minare ve İnşa Tarihi Hakkında Bazı Mülahazalar………………...…………...464
Hakkı ÖNKAL
Çankırı Merkez İlçe Köy Odaları…………………………………………………………………...472
Betül ÖZCAN BALKIR
1940’lı Yıllarda Ankara’da Kültür ve Sanat......................................................................................494
Esra ÖZKAN KOÇ
Gürcistan/Acara Bölgesindeki Osmanlı Dönemi Camilerinin İnşa Tarihleri ve Usta İsimleri
Hakkında Değerlendirmeler…………………………………………………...………....................501
Selçuk SEÇKİN
Safranbolu, Yazıköy Kilise’nin Liturjik Eserleri (Proskynetarion ile Sandalye) ve Korunma
Sorunları………………………………………………….…………………………….…....................510
A.Nazlı SOYKAN - Durmuş GÜR
Hakikat-Sonrası'nın Öncesi: Rönesans Floransası'nda Hümanist Retoriğin Kullanımı ve
Sanata Yansımaları…………………………………………….……………………………………...522
Duygu ŞAHİN
Kayseri Ali Cafer Kümbeti Sorunsalı……………………………………………………..……......532
Mert ŞAHİN
Orta Karadenizde Anadolu Selçuklu Dönemi Yapıları: Çorum-I Bölgesi Yüzey
Araştırması……………………………………………………………………………………….…….547
Mustafa Kemal ŞAHİN
Kapadokya Bölgesi, Ihlara Vadisi’ndeki Bizans Dönemi İki Nefli Kaya Kiliselerinde Mimari
Düzenleme……………………………………………………………………………………….…….562
Hülya COŞGUNARAS
Kayseri Tavlusun Mezarlığı Bezemesiz Mezar Taşları ve Çoklu Definler……………..….....576
Şerife TALİ
Elazığ-Palu Mezar Taşı Örnekleri Üzerinden Tipolojik Bir Değerlendirme………………...591
Muhammet Erşed TOKAT - Hazal Ceylan ÖZTÜRKER
Paradigmatik Tarihin Kesişim Noktalarında Bilim ve Sanatta Evren Motifi: Gerçeklik ve
İmge Ayrımı……………………………………………………….……………………………..……605
Ezgi TOKDİL
Görsel Kayıt Tarihinde Cam Negatifler ve Pozitifler……………………………………………619
Candan ÜLKÜ - Baybars SAĞLAMTİMUR - Osman Erkan ÖZAYDIN
Osmanlı Dönemi Urfa Bedesteni Üzerine Bir Değerlendirme………………………….…..….635
Yasemin YAŞAR
I. Dünya Savaşı Sırasında “Zentralblatt Der Bauverwaltung” Adlı Alman Yapı Dergisinde
Çıkan Türk Mimarisiyle İlgili Yazılar Hakkında Bir Değerlendirme…………...…………….650
Mehmet YAVUZ
Osmanlı’da Gureba Hastaneleri ve Bolu Gureba Hastanesi……………………………………668
Nurcan YAZICI METİN
Midyat’ta Geç Dönem Osmanlı Yapısı: Gelüşke Hanı…………………………………………..677
Evindar YEŞİLBAŞ
Pagan Gelenekten Kalma Unsurların ve Kadın Algısının Erken Hıristiyanlık Dönemi’nde
Meryem Tasvirlerine Yansıması………………………………………………………………….…697
Evren YILMAZ - Z. Tuçe GÜNGÖR
Arkeolojik Mirasın Korunması Çalışmalarında Hereke Kalesinde Arkeojeofizik
Araştırmalar……………………………………………………………………………………………713
Fethi Ahmet YÜKSEL - Selçuk SEÇKİN - Kerim AVCI - Rıdvan GÖLCÜK
Kilikya Bölgesi’nde Bulunan Kızılgeçit Kaya Kilisesi…………………………………………..726
Şener YILDIRIM - Özlem DOĞAN
86
ELAZIĞ COĞRAFYASINDA OYUN KAVRAMINA GENEL BİR BAKIŞ VE
HARPUT İÇ KALE KAZILARINDA BULUNAN OYUNA DAİR KÜÇÜK BULUNTULAR
İsmail AYTAÇ
ÖZ Harput, Doğu Anadolu Bölgesinde Yukarı Fırat bölümünün güneyinde yer almakta olup “Harput Platosu" olarak
adlandırılan yüksek kütlenin güneyine bulunmaktadır. Günümüz Elazığ il sınırlarının 6 km Kuzeydoğusunda yer almaktadır.
Oyun, bireyin kendi başına veya çoğunluk olarak bir araya gelerek sosyalleşmek, eğlenmek, vakit geçirmek için, en
önemlisi de kendi içinde belirli kurallar barındırdığı etkinliklere verilen genel bir addır. Oyun kavramı insanlık tarihi kadar
köklü olup, insan kavramının olduğu her dönemde önemli bir noktada olmuştur. Oyun kavramı üzerine yaptığı çalışmalar ile
tanıdığımız Huizinga’ya göre insanlık oyun üzerine şekillenmiştir. Tarihsel süreç içinde insan oyun oynama tarafından
uzaklaşarak üretime ve endüstrileşmeye yönelmek zorunda kalmıştır. Oyunlar toplumlar hakkında en çok bilgi veren
kaynaklardandır. Bir toplumda, oynanan oyunlara bakarak o toplumda bulunan kişilerin statüsü, gelişmişlik seviyeleri gibi
önemli bilgilere ulaşılabilmektedir.
Bu çalışmada Harput İç Kale Kazılarında bulunan, hammaddesi kemik, taş, pişmiş toprak olan oyuna dair küçük
buluntular incelenmiştir. Söz konusu bu buluntu grubu; 1 adet kemik zar, 6 adet kemik oyun pulu, 2 adet oyun ile
ilişkilendirilen kemik obje, 1 adet taş oyun tablası, 2 adet pişmiş toprak oyun pulları, 2 adet pişmiş toprak düdük ve bir grup
aşık kemiğinden oluşmaktadır. Yapılan çalışma sonucunda değerlendirilen malzeme Bizans-Osmanlı gibi farklı dönemlere
tarihlendirilmiştir. Temel amacımız Elazığ Coğrafyasındaki oyun anlayışı ile kazılar ışığında bulunan, oyunla ilişkili objeler
arasında genel bir bağ kurup geçmişte oynanan oyunların günümüze nasıl yansıdıklarını irdelemektir.
Anahtar Kelimeler; Elazığ, Harput, Kale, Oyun, Kemik
A GENERAL OWERWIEV ABOUT "GAME" CONCEPT IN HARPUT AREA AND
SMALL ARTIFACTS ABOUT GAMES THAT FOUND IN HARPUT INNER CASTLE
EXCAVATION
ABSTRACT Harput is located in Eastern Anatolia, south part of Upper Euphrates and positioned at south of high masses named
"Harput Plateu". The area is occupied todays 6 kilometers northeast to city of Elazig.
Game is a general name of group of activities with significant rules that individuals or groups do for socializing, fun, and
spending time. Game notion have strong roots as history of humanity as, and have important position in every era of humanity.
Nown with his works about game notion Huizinga, humanity shapes upon gaming. In the historical process, individuals be
estranged by playing games and be obliged to industralization and production. Games are one of most rich sources that have
informations about societies. In a society, informations about individual's statue or development level can be understand just
looking the games that society plays.
In this study, "game" little foundings about game that was made by using bone, stone, earthenware as raw materials,
found in Harput Inner Castle Excavations, are surveyed. These artifacts includes; 1 bone dice, 6 bone gaming flakes, 2 bone
object that link to gaming, 1 stone gaming platform, 2 earthwared soil gaming flakes, 2 earthwared soil whistle and group of
knucklebones. After the studies, artifacts are dates back to different eras like Byzantine and Ottoman. Our main aspect is build a
general correlation between game traditions in Elazig area and the objects linked gaming that was found in excavations, and
also, examining how the games played in past are remained today.
Keywords: Elazig, Harput, Castle, Game, Bone.
GİRİŞ
Harput, Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Fırat Bölümü içinde, bugünkü Elazığ il
sınırlarının 5 km kuzeydoğusundadır. Kuzeyinde Kızıldağ, doğusunda Hasret Dağı,
güneyinde bereketli bir ova olan Uluova yer almaktadır1
Bilinen ilk yerleşim Orta Tunç Çağı’na (M.Ö. 2000-1550) kadar uzanmaktadır. Harput
Kalesi’nin doğusundaki Kurey Tepe’de bulunan ve Harput Kabartması olarak adlandırılan
Prof. Dr., Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Elazığ, TÜRKİYE
[email protected] 1 Ertuğrul Danık, Ortaçağda Harput, 2001 Ankara: Türkiye Kültür Bakanlığı Yayınları, 1255 Yayımlar Dairesi
Başkanlığı Sanat Eserleri Dizisi/320.
Elazığ Coğrafyasında Oyun Kavramına Genel Bir Bakış ve Harput İç Kale Kazılarında Bulunan
Oyuna Dair Küçük Buluntular
87
rölyef M.Ö. 2000-1850 yıllarına tarihlendirilmiştir.2 Harput’taki iskân izlerinin en belirgini
olanı ise Urartulara aittir. II. Sarduri zamanında (M.Ö. 760-730) Harput Urartu’ya bağlı bir
eyalet merkezi olarak planlanmıştır3
Bizanslılar Harput’a iki kez hâkim olmuşlardır. Bunlardan ilki (M. S. 518 / 527) ile
başlayıp M.S. 7. yüzyılın ortalarına kadar sürmüş; ikincisi ise M.S. 10. yüzyıldan 11. yüzyılın
sonlarına kadar devam etmiştir.4 Çubuk Bey, 1085 yılında Harput fethetmiştir.5 1115 yılından
itibaren Belek, Harput’ta hüküm sürmeye başlamıştır. Böylece burada ilk Artuklu Beyliği
kurulmuştur.6
Mayıs 1429’da Akkoyunlular, Dulgadır Beyliği’ni yenerek Harput’u almıştır.
Dulgadırlıların eline geçen Harput, 1439 yılında da Memlûklere bağlanmıştır.7 1465’te Uzun
Hasan Harput’u, Melik Aslan’dan alıp Akkoyunlulara kazandırmıştır.8Akkoyunluların
Harput iktidarını 1507 yılında Safevîler sonlandırmıştır. Harput 1514 yılında Osmanlı
topraklarına dâhil edilmiştir. 9
Harput İç Kaledeki arkeolojik kazı çalışmaları iki bölümde degerlendirilmektedir. İlk
çalışmalar 2005-2009 yılları arasında Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi başkanlığında
Prof.Dr Veli Sevin bilimsel danışmanlığında gerçekleştirilmiştir. 2014 yılında kazı
çalışmaları, Elazığ Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi Başkanlığında Prof.Dr. İsmail Aytaç
bilimsel danışmanlığında yeniden başlatılmıştır. 2015 yılında ise Kültür ve Turizm Bakanlığı
kazısı olma statüsü kazanmıştır. 2014-2018 yılları arasında gerçekleştirilen kazı
çalışmalarında sıra farklı dönemlerden günlük kullanıma ait çanak-çömlekler, cam, metal,
kemik objeler, bilezikler, sikkeler, ok uçları, mühürler, yüzükler, boncuklar ve tütün lüleleri
gibi küçük eserler bulunmuştur.10
1-TARİH BOYUNCA OYUN VE OYUNCAK KAVRAMI
Çağlar boyunca oyun her kültür için önemli bir etkinlik olmuştur. Tarihçi Huizinga
oyunu şöyle tanımlamaktadır; “Özgürce razı olunan ama tamamen emredici kurallara
2 Demir,B.,Abay,E., Sevin,V., “Harput Kabartması: Anadolu Uygarlıklarına Yeni Bir Katkı, Arkeolojii ve Sanat
Dergisi,2016,İstanbul,Sayı 153: s.s:7-16
Veli Sevin, Necla Arslan Sevin ve Haydar Kalsen , Harput Kale Mahallesinde Osmanlı Yaşamı, 2011, İstanbul: Ege
Yayınları, S:20 4 Nureddin Ardıçoğlu, Harput Tarihi, Yükseköğretim Kurulu Matbaası, Ankara,1997,S:40 5 N. Ardıçoğlu, age.,S:49. / Bezer, G. Öney, “Harput’ta Bir Türkmen Beyliği Çubukoğulları”. Ankara,1997, Belleten,
C: 61(230),s.s 67-92. 6 N. Ardıçoğlu, “Harput Hükümdarı Belek Gazi”, 1966,Ankara: Ajans-Türk Matbaası, S:18 /R.Ataoğlu, “Harput’ta
Artuklu İdaresi”. (Editör: Namık Açıkgöz), Tarih İçinde Harput. Elazığ: Fırat Üniversitesi Fırat Havzası Araştırma
Merkezi, S: 53 7 Refet Yinanç, “Dulkadir Beyliği”Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,1989.s:48 8 Ebu Bekr-i Tihrani , “Kitab-ı Diyarbekriyye”, (Çeviren: Mürsel Öztürk), Kültür Bakanlığı Yayınları,2001,
Ankara,S:239. 9 M.Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518-1566),Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara:1989, S:33. 10 İsmail Aytaç, “Harput İç Kalesi Kazıları 2015 Yılı Çalışmaları”, 38. Kazı Sonuçları Toplantısı,(Yayına Hazırlayan
Adil Özme),Cilt:3, 2017, Ankara: Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayınları, S:563-579., İ.Aytaç,
”Harput İç Kalesi Kazısı 2014 Yılı Arkeolojik Buluntuları”, 2017,Turkish Studies, 12(1), 191-210., İ.Aytaç, “Harput
İç Kale Kazılarında 2014-2015 Sezonunda Bulunan Bizans Dönemi Sikkeleri,” NWSA Journal Social Sciences,2017,
Sayı:12(3), s.s:140-153. İ.Aytaç, “Harput İç Kale Kazıların Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri”, 2018: Fırat
Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi, 5(1), 29-55,İ.Aytaç, “Harput İç Kale Kazılarında 2015-2017 Sezonlarında
Bulunan Bir Grup Kemik Esere İlişkin Ön Değerlendirme,” Assos Journal The Journal Of Academic Social Science,
S:76, s.s1-23 İ.Aytaç, “Harput İç Kalesi Kazıları 2016 Yılı Çalışmaları”. (Yayına Hazırlayan: Adil Özme), 39. Kazı
Sonuçları Toplantısı, 1. Ankara: Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayınları, 317-328.
İsmail AYTAÇ
88
uygun olarak belirli zaman ve mekan sınırları içinde gerçekleştirilen kendinden bir amaca
sahip olan, bir gerilim ve sevinç duygusu ile alışılmış hayattan farklı başka türlü olmak
bilincinin eşlik ettiği iradi bir eylem ve faaliyettir.” Ayrıca oyunun kültür kavramından daha
eski olduğunu söylemiştir.11 Huizinga’ya göre kültür oluşumu için bir topluma gereksinim
vardır fakat oyun için bu tür bir kural yoktur. Bu durumu ise şöyle açıklamaktadır; “İnsanlar
olmadan da hayvanlar birbirleri ile oynamış ve bunun için hiç kimsenin gelip kendilerine bir
kural öğretmesini beklememiştir.” Aynı şekilde Huizinga bu tespitini farklı bir noktaya
taşımakta ve “Homo Ludens “tanımını öne sürmektedir. Homo Ludens oyun oynayan insan
manasına gelmektedir.12 Oyunlar bir toplumun kültürü hakkında bilgi veren en önemli
kaynaklardan biridir şüphesiz. Oyun kavramına baktığımızda genellikle ilk akla gelen
çocuk, çocukluk dönemleri olsa da bilakis yetişkinler içinde önemli bir kavramdır. Bu durum
arkeolojik bulgular ile de destektelenmektedir. Arkeoloji bilimini oyundan ayrı düşünmek
mümkün değildir. Bir bilim dalı olarak arkeoloji, geçmiş ile olan bağları elde ettiği bilgiler
bulgular ile hayalgücünü kullanarak yorumlayabilmektir. Huizingaya göre; ilk çağda bilim
ve felsefe bilmece çözmekten ve yarışmalardan doğmuştur. Eski Yunan’da eğitim
kelimesinin karşılığı olan “mousike” yani müziktir. Bunun temel sebebi ise öğrencilerin şiir
hitabet derslerini şarkı söyleyip el çırparak aldığı gerçeğidir. Antik dünyada oyunu
oynayanla seyreden arasında belirgin bir fark yok iken kent devleti kavramı ile ilk kez bu
ayırım netleşmiş, 1920 sonrasında ise profosyonel spor müsabakaları ile bu ayırım giderek
belirginleşmiştir. Tarih boyunca oyun oynayan insan bir nevi kültürü oluşturur. Ayrıca oyun
oynayarak günlük hayatın hengamesinden dışarı çıkmayı başarmıştır. Modern yaşamın bize
bir dayatması olan ciddi olma durumu belirli kurallara bağlı kalarak hareket etme düşüncesi
olmadan aslında oyun hayatın ayrılmaz bir parçasıdır. Peki ne oldu da oyun ciddiyetsizlik
ve boş zaman aktivitesi durumuna dönüştü. Huizinga bu düşünceyi modern hayatın bize bir
dayatması olarak yorumlamaktadır. Ona göre modern hayat rasyonel iken oyun
irrasyoneldir.13 Tüm uygarlıklarda önemli bir yere sahip olan oyunun, varlığı rededilemez.
Oyun, kültürden eski ise insanlığın tüm temel davranışlarının kökeni oyundur.14 Oyun kendi
içinde ciddi bir faaliyettir. İnsanı kazanma hazzı ile mutlu edebilir.
Oyun tarihine göz attığımızda ise temel yayılım alanının Bereketli Hilal, Mezopotamya,
Suriye, Levant, Mısır, İran, Hindistan olduğu yaygın olarak bilinmektedir.15 Eski Çağlarda,
ticaret başta olmak üzere her türlü toplumsal ilişkiler ile oyuna dair obje yer değiştirmiş ve
bu durum farklı kültürleride etkilemiştir. Paleolitik Döneme bakıldığında, dönemin genel
sartları tamamen avcı ve toplayıcı bir yaşam tarzı benimsendiğinden dolayı genelde doğada
bulunann ağaç kemik taş gibi objeler fazla üzerine düşülmeden şekillendirip kullanılmıştır.
Fakat bu durum yerleşik yaşama geçilip ilk köy topluluklarının kurulduğu Neolitik Dönem
ile değişmiştir. Oyuna dair onemli bir arkeolojik malzeme olan oyun tablalarının tarihlendiği
en erken dönem Neolitik Dönemdir. Levant’ta yer alan Minet el Beida’da ve Ürdün’deki Ayn
Ghazal yerleşim yerinde oyun tablalarının en eski örneklerine rastlanılmıştır. Anadolu
Neolitiği için önemli bir merkez olan Çayönü yerleşiminde bulunan 22 adet kireçtaşından
oyun taşlarıda bu dönemdeki oyun varlığı için güzel örneklerdendir. Kalkolitik Dönemde ise
insanlar daha yeni oturmuş düzene adapte olmuş ve buna bağlı olarak üretim faaliyetleri
11J.Huizinga, “Homo Ludens: Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme”, Çev. Mehmet Ali Kılıçbay, 2. bs., Ayrıntı
Yayınları, İstanbul,2006,s:8 12 J.Huizinga,age.,2006:7 13 Sıdıka Yılmaz, “Oyun ve Kültür”, Aktüel Arkeoloji ,2018, S:65,s.s:36-43 14 Sıdıka Yılmaz, a.g.e 15 Ergin Tatar, “Çağlar Boyunca Yaşamımızın Vazgeçilmez Unsuru Oyun”, Aktüel Arkeoloji ,2018, S:65,s.s:28-35
Elazığ Coğrafyasında Oyun Kavramına Genel Bir Bakış ve Harput İç Kale Kazılarında Bulunan
Oyuna Dair Küçük Buluntular
89
yavaş yavaş artmaya başlamış sosyal yaşam ve etkinlikler hareketlilik kazanmıştır. Mardin
Müzesinde bulunan pişmiş topraktan yapılmış oyuncak bir araba bu dönem oyuncakları için
güzel bir örnektir. Ayrıca söz konusu bu eser “Anadolunun bilinen en eski oyuncak arabası
olarak bilinmektedir.16Anadoluda uzun mesafeli ticari ilişkilerin başladığı Tunç Çağı ile
birlikte kent kavramı tam olarak oturmuştur. Oyun tarihinin söz konusu olduğu bir
bölümde Mısır Uygarlığının ünlü oyunu “Senet” oyunundan söz edilmelidir. Tarihin bilinen
en eski masa oyunu olup, M.Ö 3.500 kadar gitmektedir. Mısır firavunu Tutankamonun
mezar odasında 4 adet bu oyundan bulunduğu bilinmektedir. Ayrıca günlük yaşamın
gözlemleyebildiğimiz Mısır duvar fresklerinde çok sık betimlenmiştir. Burada ilginç olan ve
oyun tarihi için seneti özel kılan ise bir süre sonra oyuna farklı bir anlam yüklenmesidir.
Başlangıcı her ne kadar eğlenceye dayansa da sonradan oyuna dini bir anlam yüklenmiştir.
Oyun karelerinin her birine dini semboller yerleştirilmiş ve oyunu başarı ile bitiren kişilerin
ölüler diyarınında gazabından kurtulacağı düşüncesi hakim olmuştur. 1922 yılında arkeolog
Leonard Wooley tarafından, Irakta Ur kraliyet Mezarlarında yaptığı çalışmalarda bulduğu
bir keşif ile oyuna bakışımız tamamen değişmiştir. Ur Kraliyet Oyunu olarak bilinen oyuna
ait bir oyun tablası oyun tairihi buluntuları açısından büyük önem taşımaktadır. Geçmişi
MÖ 3.000 yıllarına kadar uzanan Ur Kraliyet Oyunu Yakın Doğu’nun neredeyse tamamında
oynanıyor olduğu bilinmektedir.17 Bu dönemde Anadolu’da yöneten ve yönetilen sınıf
ayrımı çok net olarak belirgindir. Dönem içinde oyun ve oyuncak kavramlarına bakılacak
olursa diğer dönemlere göre çeşitlilik artmış ve artık oyuncak olarak nitelendirilen örnekler
ortaya çıkmıştır. Samsun İkiztepe’de18 bulunan pişmiş toprak çıngıraklar ve yine
Acemhöyük, Kültepe gibi Anadolu’da Koloni Çağının önemli merkezlerinde bulunan oyun
tablaları, pişmiş toprak çıngırak ve minyatür pişmiş toprak oyuncaklar oyun ve oyuncak
kavramına ait güzel örnekler oluşturması açısından büyük önem arz etmektedir. Anadolu
kültürünün önemli bir parçası olan Hititler Dönemine bakıldığında ise bu dönem ile birlikte
yazılı kaynaklar arttığı için oyun hakkında bilgilere daha çok ulaşılmıştır. Hititlerin yıkılışı
ile birlikte Anadolunun karanlık bir çağa sürüklenmesi ve daha sonra Anadolu’da hüküm
süren Geç Hitit Beylikleri, Urartu, Frigler, Lidya’lilar ile artık yepyeni bir çağa girilmiş ve
buna bağlı olarak birçok toplumu ilgilendiren değişimler yaşanmıştır. Geç Hitit
ortostlarında görülen oyuna dair sahnelere sıkça rastlanılmakta ve oyunun günlük hayatın
bir parçası olduğu gerçeği vurgulanmaktadır.19
Esas oyun ve oyuncak ile bilgi edindiğimiz dönem şüphesiz Eski Yunan ve Romadır.
Gerek antik yazarların metinleri olsun gerek de seramikler, vazolar, mozaikler üzeirinde
gördüğümüz sahnneler ile günlük hayatta oyun kavramını net olarak gözlemlemekteyiz.
Yunan vazo sanatçısı Exekias’a ait “Exekias Amphora'sı” adlı eserde,Troia' da karşılaşan
Achilleus ve Aias ordularını bir tarafa bırakmış oyun oynarken betimlenmiştir.20 Smyra
Antik Kenti Agora kazılarında mimari blokların üzeirne kazınmış oyun tablalarına
16 Ahmet Uhri, “Yoksa Bunlar Oyuncak Mı?”, Aktüel Arkeoloji ,2018, S:65, s.s:45 17 Josho Brouwers, 2017. Royal Game of Ur. [Online] Available at
https://www.ancientworldmagazine.com/articles/royal-game-ur/ 18 Önder Bilgi, “İkiztepe’den Pişmiş Toprak Çıngıraklar”, Aktüel Arkeoloji ,2018,S:65,s.s:26 19 A. Muhibbe Darga, “Hitit Sanatı”, 1992, İstanbul,s. 266. 20 Aytuğ Arslan, “Roma Halkının Sevdiği Bir Oyun: Duodecim Scripta”, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Dergisi, 2007,
Konya, sayı:17,s.s:35.
İsmail AYTAÇ
90
rastlanmıştır.21 Bir antik kentin kamusal yapılarındaki mimari elemanlarda bu tarz oyun
tablalarının çizilmiş olması günlük ihtiyaçlarını gidermeye gelmiş insanların bu oyun
tablalarını kullanarak vakit geçirmekte olduklarının en güzel örneği olmuştur. Roma’da basit
tabla oyunlarından zihin oyunlarına kadar birçok oyun oynandığı bilinmektedir. Arkeolojik
kazılarda bulunan oyun tablalarının halka ait olduğu yönünde ortak bir fikir birliği vardır.
Yani özel mülkiyet kavramı oyun tablaları için geçerli olmamıştır.22 Yazarı kesin belli
olmayan ama Roma Döneminde İ.S 1 yy. Da Nero Döneminde yaşadığı bilinen antic bir
yazar “Piso’ya Methiye “adlı eserinde oyun için şu dikkat çekici ifadeleri kullanmaktadır;
“Şayet bitkin düştüğün araştırmalardan sonra dinlenmek yerine beceriye ve zekaya dayanan
bir oyun oynamak istiyorsan, açık tablanın üzerinde kurnazca hamleler ile konumunu
değiştiren ve savaşları camdan bir askerle sürdüren oyun taşı işte burada.”23 Yazar Suetonius
“Casearların Yaşamı” adlı eserinde İmparator Claudius’un zarlara olan düşkünlüğüden söz
etmiştir.24 Claudius’un oyunları kurallarının anlatıldığı bir kitap yazdırdığıda
bilinmektedir.25 Osmanlı Dönemine ait bilgiler daha net olmakla birlikte, oyun ve oyuncak
kavramını belirgin bir çizgide değerlendirebilmekteyiz. XVII. yy da Osmanlı’da Eyüp
semtinde oyuncak üretim atölyelerinin varlığı bilinmektedir. Ünlü seyyah Evliya Çelebi’de
seyahatnamaesinde Eyüpteki 100 atölyede çalışan 105 usta olarak bilgi vermektedir.26 Söz
konusu bölgede Ermeni Çömlek ustaları atölyelerinde günlük kap kaçak çömlek yanı sıra
oyuncak içinde üretim yaptıkları bilinmektedir. Oyuncaklar ile ilgili olarak arkeolojik
kazılarda bir diğer tereddütlü nokta ise pişmiş toprak figürinlerdir. Anadolu’da Prehistorik
Çağlardan itibaren varlığını bildiğimiz pişmiş toprak figürinlerin dini bir amaç için mi yoksa
oyuncak mı olduğu kesin netliği olmamakla beraber inanç sisteminin bir parçası olabileceği
daha uyundur. Anadolu Ortaçağ kazılarında bulunan örneklerin ise daha çok oyuncak
olarak değerlendirilebileceği önerilmektedir.27
2-HARPUT İÇ KALE KAZILARINDA BULUNAN OYUNA DAİR OBJELER
Harput İç Kale Kazılarından giriş kısmında genel olarak söz etmiştik. Daha önce
belirttiğimiz gibi Harput bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış sık sık el değiştirmiştir.
Bunun kaçınılmaz sonu olarak da bir çok medeniyete ait kültür olgularını korumayı
başarmıştır. Konumuz itibari ile bu kısımda Harput İç Kale’de sürdürülen arkeolojik kazı
çalışmaları ile elde edilen oyuna dair objelerin incelemesi üzerinde durulmuştur. 2015 -2018
yılları içinde yapılan çalışmalar ile oyun kavramı ile ilişkilendirilen toplamda 16 adet küçük
eser ve bir grup aşık kemiği değerlendirilmiştir. Bunlara adet olarak değinecek olursak 1
adet kemik zar, 6 adet kemik oyun pulu, 2 adet oyun ile ilişkilendirilen kemik obje, 1 adet taş
oyun tablası, 2 adet pişmiş toprak oyun pulları, 2 adet pişmiş toprak düdük ve bir grup aşık
21 Akın Ersoy, “Antik Dönem Smyrna Agorası’nda Bulunan Roma Dönemi Ludus Latrunculorum Ve Mankala
Oyun Tablaları Üzerine İnceleme “, Prof. Dr. Ömer Özyiğit’e Armağan Kitabı, 2015 Ege Yayınları, İstanbul,s.s:154-
156. 22Aytuğ Arslan,age: s:34 23 Akın Ersoy, “Antik Dönem Smyrna Agorası’nda Bulunan Roma Dönemi Ludus Latrunculorum Ve
Mankala Oyun Tablaları Üzerine İnceleme “, Prof.Dr.Ömer Özyiğit’e Armağan Kitabı, 2015 Ege Yayınları,
İstanbul,s.s:154-156. 24 Aytuğ Arslan,age: s:35 25 Nicholas,PURCELL, (2007.02.16). "Literate games: Roman urban society and the game of area"
http://www.findarticles.com/p/articles/mi m2279/is n147/ai 18253697 26 https://www.eyupoyuncakcisi.com/tr/eyup-oyuncakciliginin-tarihi 27 N.Özkul Fındık, “Anadolu Arkeolojisinde Bazı Seramik Oyuncaklar (XII-XV yy.), Milli Folklor Uluslararası
Kültür Araştırmaları Dergisi, sayı 101.s.s:256
Elazığ Coğrafyasında Oyun Kavramına Genel Bir Bakış ve Harput İç Kale Kazılarında Bulunan
Oyuna Dair Küçük Buluntular
91
kemiğinden oluşmaktadır. Yapılan çalışma sonucunda değerlendirilen malzeme Bizans-
Osmanlı gibi farklı dönemlere tarihlendirilmiştir. Eserleri genel olarak gruplandırarak göre
detaylı bilgi vermeyi uygun bulduk. Toplamdaki 14 adet eserin büyük çoğunluğu kemik eser
iken çok azınlık olarak taş ve pişmiş toprak malzemeden oluşmaktadır. Bu çalışmada
değerlendirilen eserlerin büyük çoğunluğunu kemik olması, kemiğin hammadde olarak hem
kolay elde edilmesi hem de işlenmesi aşamasında sağladığı kolaylıklardan ötürü olduğu
düşünülmektedir.
2.1 Oyun Taşı / Pul
Çalışmada 8 adet oyun taşı değerlendirilmiştir. Bunların 6 adeti kemik geriye kalan 2
adet ise pişmiş topraktan yapılmıştır. Hammadde olarak kemik olanların “pul” pişmiş
toprak olanların ise “taş “olarak tanımlanması daha doğru olacağı düşünülmüştür. Oyun
taşlarının/pullarının form itibari ile ağırlık, kapağa olan benzerliğinden dolayı farklı
yaklaşımlar ile değerlendirildiği çalışmalarda vardır.28 Kısaca form bakımdan oyun
taşları/pulları, yassı, bezemeli ve bezemesiz yassı, planokonveks(dışbükey), planokonkav
(İçbükey), kubbe,davul biçiminde sınıflamak mümkündür. İlk örneğimiz 2015’de F-2
açmasında bulunmuş olan örnektir (Resim 1). Eser çap:2.2 cm kalınlık:0.3 cm ölçülerinde
olup geniş bir daire ile sınırlanmıştır.
Eserin merkezinde iç içe geçmiş 3 konsatrik daire motifi ve iç merkezde bir nokta bezeme yer
alır. 2016 yılında F-2 açması sarnıç içinde bulunan başka bir oyun taşı ise 2cm çapında 0.4 cm
kalınlığında olup dış yüzü 7 adet iç içe geçmiş daire motifi ile bezenmiştir (Resim 2). Eserin her iki yanı oyun sırasında iki yandan tutularak sürülmesinden dolayı aşınmıştır.
28 S. Selvi, Bener, Antikçağ’da Oyun ve Oyuncaklar, Kitap Yayınevi, 2. Baskı, İstanbul, 2016, s. 72. Söz konusu sınıflandırmada S. Selvi BENER’in Antik Çağda Oyun ve oyuncaklar kitabında yer verdiği
sınıflandırmada göz önünde tutulmuştur. s. 72
Resim 1 2015 yılı kemik oyun pulu
Resim 2 2016 yılı F-2 sarnıç içi kemik oyun pulu
İsmail AYTAÇ
92
Bir başka oyuntaşı 2017’de 2. Bölge F-13 açmasında bulunmuştur. Dışbükey formlu olup
yüzeyinde kazıma ile yapılmış dairenin içinde kabartma nokta bezeme görülmektedir
(Resim 3). 2017 yılında bulunan bir diğer oyun taşı ise bezemesiz olup ön yüzü dışbükey
(planokonveks) formlu olup alt yüzü düzdür. Ön yüzünde merkezde daire içinde nokta
görülmektedir. Bizans Dönemine tarihlenen benzer örnekleri mevcuttur (Resim 4).
2018 kazı sezonunda bulunan bir örnek diğerlerinden ayrılmaktadır. Kemikten yapılan
bu eserin oyun taşı olarak kullanıldığını düşünmekteyiz. Söz konusu eser oval bir formda
olup metal bir sap ile birlikte kullanılmıştır. Eser 1.7 x 2 cm ölçülerinde olup çok fazla
deforme olmuştur (Resim 5). Kemikten yapılmış olan son örnekte E-7 açmasından ele
geçmiştir. Dış yüzünde belli belirsiz yuvarlak bir daire yer alırken, iç yüzünde ise merkezi
nokta bezeme görülmektedir (Resim 6). Biz kemik oyun taşlarını değerlendirdiğimizde
Bizans Dönemine tarihlendirmekteyiz. Sadece 2018 yılında bulunan metal aksanlı bir kulp ile
diğerlerinden ayrılan örneği Osmanlı’ya tarihlendirmekteyiz.
Resim 3 2017 yılı F-13 açması kemik oyun pulu
Resim 4 2017 yılı kemik oyun pulu
Resim 5 2018 yılında farklı oyuntaşı
Elazığ Coğrafyasında Oyun Kavramına Genel Bir Bakış ve Harput İç Kale Kazılarında Bulunan
Oyuna Dair Küçük Buluntular
93
Kazılarda kemik oyun pullarının yanı sıra çok sık rastladığımız bir diğer grupta pişmiş
toprak oyun taşlarıdır. Kimi kaynaklarda tıpa ve farklı yorumlar yapılsa da oyun taşı olarak
kabul eden kaynaklar yaygındır. Bunlardan ilki 2017 yılında D-6 Mekan 1’de bulunan 3.1 x
3.1 cm boyutlarında, cidar kalınlığı 1 cm olan örnektir (Resim 7). Eserin bir yüzü sırlı diğer
yüzü ise sırsızdır. Bitkisel bezeme yapılmış olup sırlı yüzünde yer yer dökülmeler vardır.
Diğer bir örnek ise 2018 yılınnda C-4 açmasında bulunmuştur (Resim 8). Bu eserin her iki
yüzü sırlıdır. Ön yüz olarak Kabul ettiğimiz kısım beyaz üzerine kobalt mavisi bir sırra sahip
iken arka yüz yeşil renk sırlıdır. Ön yüzünde Arapça bir yazı görülmektedir. Net olarak
gözlemlenen tek harf “vâv”’dir.
Pişmiş topraktan yapılmış bu örneklere Harput İç Kale kazılarında oldukça fazla olarak
rastlanmaktadır. Hangi amaç ile kullanıldığına yönelik çeşitli bilgiler olsa da oyun taşı olarak
değerlendirilme ihtimalleri yüksektir. Pişmiş topraktan yapılmış bu örnekler tarafımızca
yapılan ön değerlendirmeler ile Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kullanıldığı
anlaşılmaktadır.
Resim 8 2018 yılı C-4 Açması yazılı oyun taşı
Resim 6 2018 yılı E-7 Açmasından bulunan kemik oyun pulu
Resim 7 2017 yılında D-6 Mekan 1 bulunan oyun taşı
İsmail AYTAÇ
94
2.2 Aşık Kemiği
Harput İç Kale kazılarında bulunan farklı bir oyun aracı vardır ki dünyada neredeyse
bütün kültürlerde tarih boyunca oyun alanında varlığına rastlanmaktadır . Söz konusu obje
aşık kemikleridir. Aşık kemiklerini diğer oyun objelerinden ayıran temel faktörlerden biri
süphesiz hem zar hem de oyun taşı olarak kullanılabiliyor oluşudur. Oyun haricinde
kullanıldığı alanlarda oldukça ilginçtir.
Astragal olarak adlandırılan aşık kemiği Grekçe “ astragalos” ve Latince “talus”
kelimelerinden türemiştir29 Aşık kullanımında yaygın olarak sığır yerine koyun aşıkları
tercih edildiği görülmektedir.30 Ayrıca yukarıda söz ettğimiz gibi tabla ve kumar
oyunlarında sıklıkla zar olarak da tercih edilmiştir.31 Köşeli ve dikdörtgen formlu olan aşık
kemikleri dört yüze sahiptir. Oyunlarda sıklıkla kullanılan aşık kemikleri kullanımdan
dolayı yüzeylerinde aşınmalar oldukça fazladır.Hatta bazı örneklerde yan yüzelerinin
tamamen aşınıp dümdüz oldukları görülmüştür. Aşık kemiğinin bir oyun aracı olarak
kullanımı ilk çağlardan bu yana yaygın şekilde görülmektedir. Ayrıca yukarıda söz ettğimiz
gibi tabla ve kumar oyunlarında sıklıkla zar olarak da tercih edilmiştir. Çalışmadaki konu
bütünlüğü gereği biz ne kadar aşık kemiğinin oyun aracı olarak kullanımına odaklansak da
çok farklı ritüel amaçlara hizmet ettiği bir gerçektir. Antik Çağda aşık kemiklerinin adak,
kült, kehanet,ağırlık, fal, değiş-tokuş aracı, mezar hediyesi, amulet gibi amaçlar içinde
kullanıldığı bilinmektedir. Aşığın ilginç ve dikkat çeken bir kullanım alanıda fal ve kehanet
için olan kullanımıdır.Bu ilginç yöntem ile ilgili antik yazıtlarda bazı bilgilere
rastlanılmaktadır.32Aşık Kemiğinin bir kült eşyası olarak kullanımının en güzel örneği
şüphesiz Yunanistan’daki Parnasos Dağı ve Korkykeion Mağarasındaki kült alanlarına
bırakılan 16 bin adetlik aşık kemikleridir.33Aşık kemiğinin zar olarak kullanımı Antik
Dönemde oldukça popülerdir. Zar ile tek farkı ise zarın 6 yüzünde sayılar yer alırken aşıkta
sadece 4 yüzünde sayıların yer almasıdır. Kazılarda bulunan bazı aşık kemiklerinin
ortalarının delik olma sebebi ise oynamak isteyen kişinin aşıkları ipe geçirip yanında taşıyor
olabileceği düşüncesidir. Harput İç Kale kazılarında bulunan aşık kemiklerinin,Harput
coğrafyasında çok sık oynanan aşık oyunları ile ilişkilendirilmekteyiz. Kazılarda bulunan bir
çok aşık kemiğinde bu oyunların bir sonucu olarak aşınma izleri görülmektedir (Resim 9).
29 J.B.H,Bercero, “From to Barcino to Barcinona (1st to 7 th Centruies)”,The Archaological Remains of Plaça Del Rei İn
Barcelona, Barcelona,2002:146 30Kasım Oyarçin, Fatma Kızılyalçın, Halil Özkan, “Antikçağ Oyunlarında Kemiğin Kullanımı”, Tarih Okulu
Dergisi, Ağustos 2018 August 2018 Yıl 11, Sayı XXXV, ss. 207-225. 31 S.Selvi, Bener, Antikçağ’da Oyun ve Oyuncaklar, Kitap Yayınevi, 2. Baskı, İstanbul,2016,S:95. 32 Rabia,Aktaş, “Aşık Kemiğinin (Astragalos) Antik Dönemde Kullanımı”, Prof. Dr. Nuran Şahin'e Armağan Kitabı,
Ege Ünivesitesi Yayınları, Bornova/İzmir,2018, S:2 33 Rabia,Aktaş, “Aşık Kemiğinin (Astragalos) Antik Dönemde Kullanımı”, Prof. Dr. Nuran Şahin'e Armağan
Kitabı,Ege Ünivesitesi Yayınları, Bornova/İzmir,2018,S:3
Resim 9 Harput Kalesinde bulunan aşık kemiklerinden bir grup örnek
Elazığ Coğrafyasında Oyun Kavramına Genel Bir Bakış ve Harput İç Kale Kazılarında Bulunan
Oyuna Dair Küçük Buluntular
95
2.3 Zar
Zar, tabla oyunlarında sıkça kullanıla bir araç olup tarihi çok eski dönemlere
dayanmaktadır. Zar yunanca “kybos” latince “tessera” kelimelerine karşılık gelmektedir.
Antik yazarlardan aldığımız bilgilere bakacak olursak Sophokles’e göre zar atma kavramı
Troya Kuşatmasında Palama-des adlı bir Yunan tarafından icat edilmiştir.34
Herodot’a göre ise zar, aşık oyun-ları, top oyunlarının hepsinin mucidi Lidyalılardır.35
Kral Atys döneminde çok ciddi bir kıtlık süreci yaşayan Lidyalılar sırf açlığı düşünmemek
adına bu tür oyunlar icat edip kendilerine meşguliyet kazandırdıkları söylenmektedir.36
Arkeolojik veriler değerlendirildiğinde ise bu bilgilerin hatalı olduğu göze çarpmaktadır.
Zira zarın eski Mısır ve Mezopotamya’da kullanıldığı bilinmektedir. Zar oyunları o kadar
çok kabul görmüş ve sevilerek oynanmıştır ki bu oyunlar için özel mekânlar
oluşturulmuştur. Bu mekanlara “Aleatorium” adı verilmiştir.37 Ayrıca bu çeşit oyunlar
sadece erkekler için düşünülmemelidir. Genel itibari ile erkekler arasında yaygın olsa da
kadınlarında zar oyunları oynadıkları bilinmektedir. Ovidius “Aşk Sanatı” adlı eserinde
kadınlara zar atmayı bilmelerini öğütlemiştir 38 Zar bilinen en eski kumar aracıdır. Zarla
oynanan oyunlarda zarlar ya elle atılır ya da hile yapılmasını önlemek için zar kutusu
kullanılır. Zar kutularına “fritillus” adı verilmektedir.39 Eski Yunan ve Roma’da iki çeşit zar
kullanıldığı bilinmektedir. Bunlardan ilki bir önceki bölümde söz ettiğimiz aşık kemikleri
diğeri ise günümüzde de kullanılan altı yüzlü kübik zarlardır.
Harput İç Kale Kazılarında 1 adet kemik, altı yüzlü yuvarlak zar ve Asya Kökenli bir
oyuna ait olduğunu düşündüğümüz zar olarak kullanılan ve literatürde “long dice” olarak
geçen 2 adet kemik eser değerlendirilecektir. İlk eserimiz 2016 yılında 5. Bölge F-2 açması
olarak tanımladığımız alanda bir tandırın içine atılmış vaziyette bulunan bu kemik zar, form
itibari ile benzer örneklerinden farklılık göstermektedir. Yuvarlak formda olup hiçbir şekilde
alışık oldu-ğumuz zarlar gibi kübik formlu değildir. Bunun zar tutma olarak bildiğimiz hile
olayının önüne geçmek için yapılmış olduğunu düşünmekteyiz. Zar üzerindeki sayılar tek
halka içine yapılan nokta bezeme ile gösterilmiştir. Yüzeyi perdahlı olan zarın üzerinde
yıpranmalar mevcuttur (Resim 10).
34 S.Selvi, Bener, age. S:82 35 Çev. Müntekim Ökmen, “Herodot Tarihi,” 3.bs., İstanbul, Remzi Kitabevi, 1991, i.94,s:56 36 Çev. Müntekim Ökmen, “Herodot Tarihi,” 3.bs., İstanbul, Remzi Kitabevi, 1991, i.94,s:57 37 S.Selvi, Bener, age. S:84 38 Ovidius:iii,359:100 39 S.Selvi, Bener, age. S:84
Resim 10 2016 yılında bulunan yuvarlak formlu kemik zar.
İsmail AYTAÇ
96
Harput Kalesinde kemik objeleri genel olarak değerlendirdiğimizde dikkatimizi çeken
iki adet farklı eser ile karşılaşılmıştır. Genel olarak uzun formlu olarak yapılmış söz konusu
bu eserler dört yüzlü olup her iki yüzünde değişen sayılarda konsantrik daireler
görülmüştür. Eserlerin oyun ile ilgili bir amaca hizmet ettiği düşünülerek genel bir literatür
çalışması yapılmıştır. Bu araştırma sonucunda kökeni Asya’ya dayanan ve tüm dünyada
farklı isimler ile oynanan bir oyuna ait olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Pachisi, Hint asıllı
bir oyun olmakla birlikte dünyanın farklı yerlerinde farklı isimler ile anılmaktadır. Oyun
ismini Hintçe 25 anlamına gelen “pachis” kelimesinden almaktadır. Bazı kaynaklarda oyuna
“Hint Tavlası” adı verilmektedir. Oyun Hindistan’da Pachisi ve Chaupar denilirken
İngiltere’de Ludo, Amerika’da Parcheesi olarak günümüzde hala bir strateji oyunu olarak
kullanılmaktadır. Oyun 19 yy. batıda tescil ettirilerek ticari bir meta haline getirilmiş ve oyun
evrensel bir değer kazanmıştır. Oyun tüm dünyada farklı isimler ile günümüzde oynanmaya
devam etmektedir. Anadolu coğrafyasına ise oyun “Peçiç” adı ile yansımıştır. Anadolu’da
Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta oynanmaktadır. Peçiç oyunu, artı şeklinde dikilmiş, özel
işlemelerin olduğu ve genellikle siyah renk kumaş üzerine beyaz işlemelerin yer aldığı dört
kollu bir bezin yere serilmesi ile oynanan strateji oyunudur. Oyunun kökeni daha öncede
beirttiğimiz gibi Hindistan olup dünyanın farklı yerlerine dağılmış ve Anadolu coğrafyasına
yansımasıda “peçiç” şeklinde olmuştur. Gaziantep ve Kahramanmaraş geleneksel bir oyun
olan peçiç toplamda 8 adet oyun taşı ile oynanmaktadır.Her oyuncu 4 adet taşa sahiptir.
Peçiçde zar olarak 6 tane deniz kabuğu kullanılmaktadır. Yöresel olarak bu deniz
kabuklarına it boncuğu da denilmektedir. Hindistan kökenli bu oyunu Anadolu yasıması
olan Peçiç’den ayıran temel nokta zar kullanımıdır. Oyunun temel kuralları aynı olup
kültürlere farklı yansıdığı yönler olmuştur.
Harput İç Kale 2017 restorasyon kazılarında bulunan kemik objede sözünü ettiğimiz bu
oyuna ait uzun zarlardandır (Resim 11). Batı Sur Duvarı restorasyonu sırasında bulunan
eserin mevcut uzunluğu 9 cm olup kırık ve eksiktir. Aşırı deforme olmuş olup kırık
kısmında dağılmalar başlamıştır. Dört yüzü vardır. Kalın bir çubuk formundadır. Üzerinde
çok fazla metal korozyon ve yeşil oksit izlerini taşımaktadır. Ön yüz olarak belirlenen ilk
yüzde görülebilen net dört iç içe konsantrik daire motifi varken alta doğru korozyonun
artmasından ve kopmadan dolayı seçilebilen iki, ortada iki, aşağıda toplam dört tane daha
konsantrik daire motifi görülür. Her iki yan yüzde ikişer adet olmak üzere toplam dört, arka
yüzde ise dört adet daha konsantrik daire vardır. Eser perdahlı olup aşırı kullanımdan
dolayı matlaşmış durumdadır. Oyun sırasında eserin bir diğer eşi ile birlikte zar olarak yere
atılıp gelen yüzdeki konsatrik daire sayısı toplamı kadar ilerleme hakkı kazanıldığı
bilinmektedir. Günümüzde hala bu tarz strateji oyunları sıklıkla oynanmaktadır.
Eserin bir diğer benzeri ise yine 2017 yılı restorasyon kazılarında bulunmuştur. Bu eser
farklılıklar içermekte olsa da kullanım amacı yine bir oyuna hizmet etmektedir. Eser tüm
halde olup kaliteli bir perdah ve işçilik göstermektetir (Resim 12). Sık kullanıma bağlı olarak
yüzey aşırı aşınmış ve renk farklılıkları oluşmaya başlamıştır. Silindir formlu eserin içi boş
bir boru gibi tasarlanmıştır. Uç kısımlarına doğru orta kısımda genişleme söz konusudur.
Toplamda dört yüzü vardır. Ön yüz olarak belirlenen yüz, konsantrik dairelerin en çok
bulunduğu yüzdür. Toplamda 46 daire vardır. Yan yüzlerin birinde 21, diğerinde 8 daire yer
alırken, arka yüz daha farklı olarak tasarlanmıştır. Arka yüzde stilize olarak yapılmış baş,
uzun boyun, gövde kollar ayakları andıran bir varlık söz konusudur. Arka yüzdeki bu
stillize varlık 17 daireden oluşur. Eserde toplamda 92 konsatrik daire vardır. Eser İçi bos
tüptür. Oyun için kullanılabileceği düşüncesi yüksek olup eser Bizans dönemine
tarihlendirilmektedir. Kemik objeler için ana kaynaklardan biri olarak Kabul gören Etan
Elazığ Coğrafyasında Oyun Kavramına Genel Bir Bakış ve Harput İç Kale Kazılarında Bulunan
Oyuna Dair Küçük Buluntular
97
Ayalon’un “The Assemblage of Bone and Ivory Artifacts from Caesarea Maritima, Israel 1st –
13th Centuries” adlı eserinde eserin çok yakın benzeri değerlendirilmiş ve Bizans Dönemine
tarihlendirilmiştir40.
Harput’un tarihçe kısmında detaylı olarak belirttiğimiz üzere iki farklı dönemde Bizans
hakimiyeti gördüğü bilinmekte olması, Bizans günlük hayatına ait objelere kale içinde
rastlanması, en önemliside bulunduğu plankaredeki baskın Bizans buluntuları bu noktayı
netleştirmektedir (Resim 13).
40 Etan, Ayalon, “The Assemblage of Bone and Ivory Artifacts fromCaesarea Maritima, Israel 1st – 13th Centuries CE”,
Archaeopress, Oxford, 2005,s:259
Resim 12 Harput İç Kale kazılarında bulunan zar örneği
Resim 11 Harput İç Kale Kazılarında bulunan zar örneği
İsmail AYTAÇ
98
3. Oyun Tablası
Düz bir yüzey üzerine çizilerek oyun sahası içinde oynanan oyunların genel adı tabla
oyunları olarak adlandırılmaktadır. Tabla oyunları temel mantık olarak ikiye ayrılır. Strateji
oyunları ve Yarış oyunlarıdır. Oyun tablalarında oynanan, strateji oyunlarında zar
kullanılmaz amaç oyun pullları ile rakibin pullarını devre dışı bırakmaktır. Yarış
oyunlarında ise zar temel oyun aracı olup zar atılarak oyun pullarının ilerlemesi sağlanır.
Zarın oldugu her oyunda şans faktörü ön plandadır41. Strateji ve yarış oyunlarının her ikisi
de tablalar ile oynanmaktadır. Çoğu zaman antik şehirlerde stoalar ve agoralarda giriş
merdivenleri üzerine kazınarak yapılmış oyun tablalarına rastlanmıştır. Aphrodisias, Perge
ve Efes gibi antik kentlerde bu örneklere sıklıkla rastlanılmaktadır. Eski Yunan’da oyun
tablaları ve tabla oyunları ile ilgili detaylı bilgi aldığımız en önemli kaynak M.S 1-2 yy
yaşamış Romalı tarihçi Suetanius’un “Yunan oyunları Üzerine” adlı eseridir. Aphrodisias,
Perge ve Efes gibi antik kentlerde bu örneklere sıklıkla rastlanılmaktadır. Roland G. Austin
“Greek Board Games” adlı eserinde Yunan’da oynanan genel olarak tüm tabla oyunları için
“Pettetia” kelimesini kullanarak oyun termonolojisine yeni bir kavram kazandırmıştır.42
Harput İç Kale kazılarında da bulunan tek bir örnek ile bu grup temsil edilmektedir.
2017 yılında Artuklu Saray Önü D-5 açmasında bulunmuştur. Eser kırık ve eksiktir. 3
bölüme ayrılmış ızgara formunda çizgiler yer almaktadır. Söz konusu bölünmüş kareler çok
net olmamakla birlikte bir kısmı seçilebilmektedir.
41 S. Selvi, Bener, age. S:15. 42 Roland G., Austin,“Greek Board Games,” Antiquity, C.XIV, 1940, s. 260.
Resim 14 Harput İç Kalede bulunan oyun tablası
Resim 13 Harput İç Kale Restorasyon Kazılarında bulunan Bizans tabakasından bir görüntü
Elazığ Coğrafyasında Oyun Kavramına Genel Bir Bakış ve Harput İç Kale Kazılarında Bulunan
Oyuna Dair Küçük Buluntular
99
4. Pişmiş Toprak Oyun Düdükleri
Eski Yunan ve Roma’da çocuklar için çok tercih edilen bir oyuncak da şüphesiz
düdüklerdir. Genel olarak kazılarda çok sık rastlanan düdükler, at, horoz, kuş vs., hayvan
formlu olarak yapılmaktadır.43 Farklı açıdan bakıldığında sadece ses cıkarmak eğlenmek için
değil aynı zamanda ritüel amaçla da çalınıyor olması muhtemeldir.Düdüklerin en erken
örneklerie M.Ö 6 binlerde Çin’de rastlanırken İnka, Maya ve Aztek kültüründe erken
örnekleri görülmektedir. Pişmiş toprak düdüklerin iki örneğine de Harput İç Kale
Kazılarında rastlanmıştır. Bunlardan biri kuş formlu iken diğeri boru formuna uygundur. İlk
örneğimiz 2017 yılı kazılarında 2. bölge E-13 açmasında bulunmuştur (Resim 15). Eser kuş
formundadır. Baş, gövde ve kuyruk kısmı olarak üç bölümden oluşur. Bir diğer örnek ise
2017 yılında Batı Sur duvarları restorasyonu sırasında bulunmuştur (Resim 16). BSD 14
plankaresinde bulunan bu örnek genel sınıflandırma içinde boru tipi düdükler içinde
sayılabilinir.
SONUÇ
Oyun kavramının kültürden daha eski olduğunu söylenebilir. Oyun insanlardan önce
hayvanlarda da iç güdüsel olarak vardı. İnsanlar oyunların tamamında kazanma hırsı
duyarlar. Nasıl öğrenme arzusundaki hırs duygusu olumlu bir algı yaratıyorsa, uygun
seviyede gösterilecek hırs oyun için de olumlu görülmelidir. Oyunlar zaman içinde
ciddiyetsizlik ve boş zaman aktivitesi olarak da görülmüştür. Oyunun ortaya çıkışı ise
tamamen bu tarz düşüncelerden uzaktır. Günümüze ulaşan arkeolojik eserler ise döneminin
malzeme ve üretim tekniği ile sosyal yaşımı hakkında bilgi edinmemizi sağlamaktadır.
43 S. Selvi, Bener, Antikçağ’da Oyun ve Oyuncaklar, Kitap Yayınevi, 2. Baskı, İstanbul, 2016, S:95
Resim 15 2017 yılında bulunan kuş formlu pişmiş toprak düdük örneği
Resim 16 2017 yılı Restorasyon kazısında bulunan dirsek formlu pişmiş toprak düdük
örneği
İsmail AYTAÇ
100
Harput İç Kale Kazılarında, hammaddesi kemik, taş, pişmiş toprak olan oyuna dair; 1
adet kemik zar, 6 adet kemik oyun pulu, 2 adet oyun ile ilişkilendirilen kemik obje, 1 adet taş
oyun tablası, 2 adet pişmiş toprak oyun pulları, 2 adet pişmiş toprak düdük ve bir grup aşık
kemiğinden örnekler bulunmuştur. Bu örnekleri Bizans-Osmanlı gibi farklı dönemlere
tarihlendirmekteyiz.
Yukarıda değerlendirilen 8 adet oyun taşından 6 adeti kemik, geriye kalan 2 adet ise
pişmiş topraktan yapılmıştır. Kemik olanların “pul”, pişmiş toprak olanların ise “taş “olarak
tanımlanmıştır. Harput Kale kazılarında çok sayıda rastladığımız pişmiş toprak oyun taşı
bulunmuştur. Bunların tıpa veya farklı amaçlar için kullanıldığı belirtilse de oyun taşı olarak
kabul eden kaynaklar daha yaygındır.
Harput Kalesi kazısında çıkan kemik objelerine bakıldığında diğerlerinden farklı iki
adet eser dikkat çekmektedir. Uzun formlu olarak yapılmış söz konusu bu eserler dört yüzlü
olup her iki yüzünde değişen sayılarda konsantrik daireler bulunmaktadır. Kökeni Asya’ya
dayanan ve tüm dünyada farklı isimler ile oynanan peçiç oyununa ait olduğu
anlaşılmaktadır. Günümüzde hala bu tarz strateji oyunları sıklıkla oynanmaktadır. Harput’ta
bulunan uzun kemik zarlar aslında Asya –Hindistan kökenli bir oyunun Anadoluya nasıl
yansıdığını göstermesi açısından önemli olmuştur. Aşık kemiklerini hem zar hem de oyun
taşı olarak kullanılmıştır. Aşık oyunu Türkiye’de taşrada hâlâ oynanmaktadır. Zarın olduğu
her oyunda şans faktörü ön plandadır. Strateji ve yarış oyunlarının her ikisi de tablalar ile
oynanmaktadır. Harput İç Kale kazılarında bir oyun tablası bulunmuştur.
Harput İç Kale Kazılarında pişmiş toprak düdüklerin iki örneğine rastlanmıştır.
Bunlardan biri kuş formlu iken diğeri boru formuna uygundur. Günümüzde hammaddesi
çok çeşitli olan düdükler çocukların en sevdiği oyun aletlerinden birisidir.
Değerlendirilen toplam eser sayısı 14’dür. Bunlardan kemik pulları, zar, uzun çubuk
zarlar Bizans Dönemine tarihlendirilirken, Pişmiş toprak düdükler 12. yy, da Pişmiş toprak
oyun taşları ise Osmanlı Dönemine tarihlendirmenin doğru olacağı yapılan araştırmalar ile
kabul görmüştür.
İnsanın olduğu her alanda oyun kavramı var olmuştur. Her ne kadar oyun bir boş
zaman uğraşı olarak düşünülse de aslında toplumlara kazanımı çok olumlu olmuştur.
İnsanlar oyunlar sayesinde sosyalleşmiştir. Kültürler arasında ortak bir paylaşımın belki de
en güzel gösterimi oyunlar olmuştur. Tarihsel süreç içinde insan oyun oynama tarafından
uzaklaşarak üretime ve endüstrileşmeye yönelmek zorunda kalmıştır. Oyunlar toplumlar
hakkında en çok bilgi veren kaynaklardandır. Bir toplumda, oynanan oyunlara bakarak o
toplumda bulunan kişilerin statüsü, gelişmişlik seviyeleri gibi önemli bilgilere
ulaşılabilmektedir.
Günümüzde oyunların çoğu bilgisayar ile oynanır olmuştur. Vücudun uzun süre sabit
halde kalması aşırı şişmanlık, kemik ve kaslarla ilgili sağlık sorunlarına sebep olmaktadır.
Ayrıca bu bilgisayar oyunları, asosyal bir neslin yetişmesini etki yapmaktadır. Sonuç olarak,
bazı oyunlar bedeni ve beyni, bazı oyunlar da beyni aktif tutarak zamanı doğru kullanma,
strateji geliştirme, çocukların motor ve zeka gelişimine, yaşlılarda unutkanlığın
geciktirilmesine katkı sağlamaktadır.
Teşekkür;
Harput İç Kale kazılarına maddi desteklerinden ötürü Kültür ve Turizm Bakanlığına,
DÖSİMM’e, Elazığ Valiliğine, Elazığ İl Özel İdaresine, Fırat Üniversitesine teşekkürü bir borç
bilirim. Yayının hazırlanmasında, literatür araştırması kısmında yardımlarından dolayı
Arkeolog Gözde YADİGAR URAL’A ve ayrıca 2014-2019 kazı sezonlarında ekipte yer alan
Elazığ Coğrafyasında Oyun Kavramına Genel Bir Bakış ve Harput İç Kale Kazılarında Bulunan
Oyuna Dair Küçük Buluntular
101
uzman Sanat Tarihçi, Arkeolog, Antropolog, Mimari Restoratör, usta ve işçi ekibimize
katkılarından ve özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederim.
KAYNAKÇA -And, Metin, Oyun ve Bügü: Türk Kültüründe Oyun Kavramı, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 2003.
-Aktaş,R., “Aşık Kemiğinin (Astragalos) Antik Dönemde Kullanımı”, Prof. Dr. Nuran Şahin'e
Armağan Kitabı,Ege Ünivesitesi Yayınları, Bornova/İzmir,2018,S:3
-Ardıçoğlu, Nureddin, Harput Hükümdarı Belek Gazi, Ajans-Türk Matbaası, Ankara,1966.
-Ardıçoğlu, Nureddin, Harput Tarihi, Yükseköğretim Kurulu Matbaası, Ankara,1997.
-Arslan,A., “Roma Halkının Sevdiği Bir Oyun: Duodecim Scripta”, Selçuk Üniversitesi Edebiyat
Dergisi, 2007,Konya, sayı:17.
-Ataoğlu, R.,“Harput’ta Artuklu İdaresi”. (Editör: Namık Açıkgöz), Tarih İçinde Harput. Elazığ:
Fırat Üniversitesi Fırat Havzası Araştırma Merkezi.
-Ayalon,E., “The Assemblage of Bone and Ivory Artifacts fromCaesarea Maritima, Israel 1st – 13th
Centuries CE”, Archaeopress, Oxford, 2005.
-Aytaç, İsmail, “Harput İç Kalesi Kazıları 2015 Yılı Çalışmaları”, 38. Kazı Sonuçları Toplantısı, 3.
(Yayına Hazırlayan Adil Özme), Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara:
(2017a), 563-579.
-Aytaç, İsmail, “Harput İç Kalesi Kazısı 2014 Yılı Arkeolojik Buluntuları,” Turkish Studies,
(2017b),12(1), 191-210.
-Aytaç, İsmail, “Harput İç Kale Kazılarında 2014-2015 Sezonunda Bulunan Bizans Dönemi
Sikkeleri”, NWSA Journal Social Sciences, (2017c), 12(3), 140-153.
-Aytaç, İsmail (2018a). “Harput İç Kale Kazıların Bulunan Artuklu Dönemi Sikkeleri”, Fırat
Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi, 5(1), 29-55.
-Aytaç, İsmail (2018b). “Harput İç Kale Kazılarında 2015-2017 Sezonlarında Bulunan Bir Grup
Kemik Esere İlişkin Ön Değerlendirme,” Assos Journal The Journal Of Academic Social Science, (76), 1-23.
-Aytaç, İsmail (2018c). “Harput İç Kalesi Kazıları 2016 Yılı Çalışmaları.” (Yayına Hazırlayan: Adil
Özme). 39. Kazı Sonuçları Toplantısı, 1. Ankara: Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü
Yayınları, 317-328).
-Bener,S. Selvi, Antikçağ’da Oyun ve Oyuncaklar, Kitap Yayınevi, 2. Baskı, İstanbul,2016,S:72.
-Bercero, J.B.H, “From to Barcino to Barcinona (1st to 7 th Centruies)”,The Archaological Remains of
Plaça Del Rei İn Barcelona, Barcelona,2002.
-Bezer, G. Öney, “Harput’ta Bir Türkmen Beyliği Çubukoğulları,” Belleten, 1997,61,230, 67-92.
-Bilgi, Önder, “İkiztepe’de Bulunan Çıngıraklar”, Aktüel Arkeoloji ,2018,S:65,s.s26-27
-Danık, Ertuğrul, Orta Çağ’da Harput, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 2001.
-Darga,A. Muhibbe, “Hitit Sanatı”, 1992, İstanbul
-Demir, Bülent, Abay, Eşref ve Sevin, Veli, “Harput Kabartması Anadolu Uygarlıklarına Yeni Bir
Katkı”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, 2016, (153), 7-16.
-Ebu Bekr-i Tihrani , “Kitab-ı Diyarbekriyye”, (Çeviren: Mürsel Öztürk), Kültür Bakanlığı
Yayınları,2001, Ankara,S:239.
-Fındık, N.Özkul ,“Anadolu Arkeolojisinde Bazı Seramik Oyuncaklar (XII-XV yy.)”, Milli Folklor
Uluslararası Kültür Araştırmaları Dergisi, sayı 101
-J.Huizinga, “Homo Ludens: Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme”, Çev. Mehmet Ali
Kılıçbay, 2. bs., Ayrıntı Yayınları, İstanbul,2006,s:8
-Ersoy,A.,“Antik Dönem Smyrna Agorası’nda Bulunan Roma Dönemi Ludus Latrunculorum Ve
Mankala Oyun Tablaları Üzerine İnceleme “, Prof.Dr.Ömer Özyiğit’e Armağan Kitabı, 2015 Ege
Yayınları, İstanbul,s.s:154-156.
-Purcell, N.,(2007.02.16). "Literate games: Roman urban society and the game of area"
http://www.findarticles.com/p/articles/mi m2279/is n147/ai 18253697
İsmail AYTAÇ
102
-Oyarçin,K.,Kızılyalçın,F.,Özkan,H.,“Antikçağ Oyunlarında Kemiğin Kullanımı”,Tarih Okulu
Dergisi, Ağustos 2018 August 2018 Yıl 11, Sayı XXXV, ss. 207-225.
-Sevin, V., Sevin, Necla Arslan ve Kalsen, Haydar, Harput Kale Mahallesinde Osmanlı Yaşamı,
İstanbul: Ege Yayınları,2011.
-Tatar,E., “Çağlar Boyunca Yaşamımızın Vazgeçilmez Unsuru Oyun”, Aktüel Arkeoloji
,2018,S:65,s.s:28-35
-Uhri, Ahmet, “Yoksa Bunlar Oyuncak Mı?”, Aktüel Arkeoloji ,2018,S:65.
-Ünal, M.Ali ,XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518-1566),Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara:1989, S:33.
-Yılmaz,Sıdıka, “Oyun ve Kültür”, Aktüel Arkeoloji ,2018,S:65,s.s:36-43
-Yinanç, R.,“Dulkadir Beyliği”,Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,1989.
https://www.eyupoyuncakcisi.com/tr/eyup-oyuncakciliginin-tarihi