12
Sebze ağırlıklı beslenme tarzının benimsenmesi ve hayvansal gıda tüketiminin azaltıl- masının gerektiğinin altını çizen Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Gastroenteroloji Ana- bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Şen- türk, “Posalı gıda diye tabir ettiğimiz sebze ve meyveler, sindirim sistemi açısından koruyucu özelliktedir. Posalı Gıdalar Sindirim Sistemi Kanserlerini Önlüyor İstanbul, devlet üniversitelerinin yanı sıra özel ve vakıf üniversite- leri açısından da öğrenciler tarafın- dan öncelikli olarak tercih edilen illerin başında geliyor. Bir vakıf üniversitesi olan İstanbul Gedik Üniversitesi ise, yenilikçi ve ile- riye dönük bakış açısıyla ve güç- lü akademik alt yapısıyla, sadece mezun vermiyor aynı zamanda geleceğin profesyonellerini yetiş- tiriyor Güçlü Yarınlar için 2023 Eğitim Vizyonu. Mutlu Çocuklar Güçlü Türkiye, başlığıyla yayımlanan “2023 Eğitim Vizyonu”nun en önemli yönlerinden biri de eğiti- min felsefi temellerine vurguda bulunmasıdır. Eğitime katılan, kendisini eğitim dünyasının bir öznesi, hatta ayrıl- maz parçası olarak gören herkesin okuması ve değerlendirmesi gere- ken bir metin, kısa adıyla “2023 Eğitim Vizyonu”. Kariyer Planlama Basamakları: Bir üçgenin üç köşesi gibidir “Mes- lek Belirleme”, “Kariyer Planı” ve “İş Olanakları”ndan oluşur. Doğru karar için bu adımları iyi analiz edin. Dolayısıyla da “Kişinin Kendini Tanıması”, “Mesleki Araştırmalar”, “Karar Verme Süreci”ni oluşturan bu ikinci üçgenin ilkinin üzerine oturmasıyla başarıya ulaşılır. Her bir öğrencinin kariyer planlama süreci kendi deneyim, ilgi, yetenek ve değerlerine göre farklılık gösterir. Yıl 1992, kasım ayı, o zamanlar İstanbul Teknik Üni- versitesi, Gemi İnşaat Mühendisliği Bölümünde çi- çeği burnunda bir öğrenciyim. Okul açılalı yaklaşık bir buçuk ay olmuş ve biz yeni öğrencileri mesleği tanıtmak için teknik geziye götürmüşler. Tersanenin kapısındayız ve o an kendi içimde birkaç şeyi fark ettim. Bunların ilki; bir gemi inşaatı öğrencisi olarak daha önce bırak içine girmeyi, tersane görememiş bile olduğumdu... ULC Yurtdışı Danışmanlık Almanya’da eğitim görmek isteyen Türk öğrencilerine vize sürecin- den, doğru kurs seçimine, üniversite seçiminden, prosedürlere uygun başvuru işlemlerine kadar tüm aşamalarda en üst seviyede rehberlik görevini üstleniyor. Üniversiteli olmak için öğrenciler başka bir şehre göç etmeyi tercih ediyorlar. Yükseköğretim Kurumu (YÖK)’ün yayınlamış olduğu “İL VE BÖLGE BAZINDA 2018 YKS YERLEŞTİRME RAPORU” ula- şılabilen standart bilgilerden daha fazlasını sunuyor. 2019 YKS Maratonu Başlıyor Devamı Sayfa 2’de... Devamı Sayfa 3’te... Devamı Sayfa 4’de... Devamı Sayfa 6’da... Devamı Sayfa 10’da... Burak KILANÇ İstinye Üniversitesi Genel Sekreteri YURTDIŞI EĞİTİM’DE YENİ TREND ALMANYA’DA ÜNİVERSİTE Eğitim Ne İçin Var? DEĞERLERİN MESLEK SEÇİMİNE ETKİSİ Üniversite sınavı yaklaşırken sına- vın kendisi kadar stres kaynağı olan “Hangi mesleği seçme- liyim?” sorusu öğrenciler için öncelikli bir kaygı kaynağıdır. Bu sorunun cevabı maalesef ekonomik korkular etrafın- da şekillenmektedir. Bu noktada gencin kaygısı as- lında başkalarının sosyal ve ekonomik algıları ile şekillenmektedir. Türk Eğitim Rehberi EĞİTİM HABERLERİ GAZETESİ MART/NİSAN 2019 46 İSÜ Genel Sekreteri Burak Kılanç: “Kılavuzda geçen seneye kıyasla sis- temde hiçbir değişiklik olmadığını gö- rüyoruz. Sistem değişikliğinin olma- ması adaylar için büyük önem taşıyor. Sistem değişikliği nedeniyle geçen seneki sınav süreci zorlu geçmişti. Sis- temde, puan türlerinde, oturumlarda, soru sayılarında, testlerin puanlara etki oranlarında bir değişiklik yok.” Prof. Dr. Zafer Utlu İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN Maltepe Üniversitesi Rektör Yrd. Çocukların yüzde 40’ında görülen duruş bozukluğu onların bütün yaşamını etkileyecek sağlık problemlerine yol açmaktadır… Hareketsiz yaşam, çok fazla oturmak olarak tanımlanabilir. İster bilgisayar başında çalışmak, ister televizyon izlemek, isterse de okumak olsun; oturarak çok fazla vakit geçirmenin damar hastalık- ları, kalp hastalıkları, diyabet, kaygı ve depresyon vb. birçok olumsuz etkisi mevcuttur. Hareketsiz yaşam tarzı ile birlikte bireylerin sağlık yönünden çok etkilendiğinden bahsettik. Yaşantımız boyunca yaptığımız her eylemde postürün öneminin büyük olduğunu bilmemiz gerekiyor. Devamı Sayfa 5’te... Devamı Sayfa 11’de... Devamı Sayfa 4’te... Devamı Sayfa 10'da... Devamı Sayfa 9’da... Polat Doğru Eğitim Danışmanı Devamı Sayfa 6’da... İstanbul Gedik Üniversitesi Geleceğin Profesyonellerini Yetiştiriyor. Eğitimde Felsefenin Gör Dediği 2023 Eğitim Vizyonunun Felsefi Temelleri AB´DEN 2023 EĞİTİM VİZYONU´NA TAM DESTEK Avrupa Birliği, Avrupa Eğitim Vakfı ve UNICEF yetkilileri, Millî Eğitim Bakanlığınca hazırlanan 2023 Eğitim Vizyonu´nu çok olumlu ve önemli bulduklarını bildirdi. Meslek Seçiminde Kilometre Taşları: Liseden Üniversiteye, Üniversiteden Sektöre Adım Adım Kariyer Belirleme Türkiye’de bir ilk olan ÖĞRETMEN KARİYER FUARIAyrıntılı Bilgi İçin www.ogretmenkariyerfuari.com ÖĞRENCİLERİN YÜKSEKÖĞRETİMDE GÖÇÜ! ŞEHİRLERİN VE BÖLGELERİN TERCİH ANALİZİ Yavuz İlker Baldan İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Kurumları İlişkileri Koordinatörü A. Hakan Aktaş İTA Okulları Müdür Yardımcısı Ders Dışı Etkinlikler Koordinatörü Yakup Yücebudak ULC Yurtdışı Danışmanlık Firması Genel Müdürü Devamı Sayfa 8’de...

Prof. Dr. Zafer Utlu Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN …...üniversitesi olan İstanbul Gedik Üniversitesi ise, yenilikçi ve ile-riye dönük bakış açısıyla ve güç ... geleceğin

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Sebze ağırlıklı beslenme tarzının benimsenmesi ve hayvansal

gıda tüketiminin azaltıl-masının gerektiğinin altını çizen Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Gastroenteroloji Ana-bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Şen-türk, “Posalı gıda diye tabir ettiğimiz sebze ve meyveler, sindirim

sistemi açısından koruyucu özelliktedir.

Posalı Gıdalar Sindirim Sistemi Kanserlerini Önlüyor

İstanbul, devlet üniversitelerinin yanı sıra özel ve vakıf üniversite-leri açısından da öğrenciler tarafın-dan öncelikli olarak tercih edilen illerin başında geliyor. Bir vakıf üniversitesi olan İstanbul Gedik Üniversitesi ise, yenilikçi ve ile-riye dönük bakış açısıyla ve güç-lü akademik alt yapısıyla, sadece mezun vermiyor aynı zamanda geleceğin profesyonellerini yetiş-tiriyor

Güçlü Yarınlar için 2023 Eğitim Vizyonu. Mutlu Çocuklar Güçlü Türkiye, başlığıyla yayımlanan “2023 Eğitim Vizyonu”nun en önemli yönlerinden biri de eğiti-min felsefi temellerine vurguda bulunmasıdır. Eğitime katılan, kendisini eğitim dünyasının bir öznesi, hatta ayrıl-maz parçası olarak gören herkesin okuması ve değerlendirmesi gere-ken bir metin, kısa adıyla “2023 Eğitim Vizyonu”.

Kariyer Planlama Basamakları: Bir üçgenin üç köşesi gibidir “Mes-lek Belirleme”, “Kariyer Planı” ve “İş Olanakları”ndan oluşur.

Doğru karar için bu adımları iyi analiz edin. Dolayısıyla da

“Kişinin Kendini Tanıması”, “Mesleki Araştırmalar”, “Karar

Verme Süreci”ni oluşturan bu ikinci üçgenin ilkinin üzerine oturmasıyla başarıya ulaşılır.

Her bir öğrencinin kariyer planlama süreci kendi deneyim, ilgi, yetenek ve değerlerine göre

farklılık gösterir.

Yıl 1992, kasım ayı, o zamanlar İstanbul Teknik Üni-versitesi, Gemi İnşaat Mühendisliği Bölümünde çi-çeği burnunda bir öğrenciyim. Okul açılalı yaklaşık bir buçuk ay olmuş ve biz yeni öğrencileri mesleği tanıtmak için teknik geziye götürmüşler. Tersanenin kapısındayız ve o an kendi içimde birkaç şeyi fark ettim. Bunların ilki; bir gemi inşaatı öğrencisi olarak daha önce bırak içine girmeyi, tersane görememiş bile olduğumdu...

ULC Yurtdışı Danışmanlık Almanya’da eğitim görmek isteyen Türk öğrencilerine vize sürecin-den, doğru kurs seçimine, üniversite seçiminden, prosedürlere uygun başvuru işlemlerine kadar tüm aşamalarda en üst seviyede rehberlik görevini üstleniyor.

Üniversiteli olmak için öğrenciler başka bir şehre göç etmeyi tercih ediyorlar. Yükseköğretim Kurumu (YÖK)’ün yayınlamış olduğu “İL VE BÖLGE BAZINDA 2018 YKS YERLEŞTİRME RAPORU” ula-şılabilen standart bilgilerden daha fazlasını sunuyor.

2019 YKS Maratonu Başlıyor

Devamı Sayfa 2’de... Devamı Sayfa 3’te...

Devamı Sayfa 4’de...

Devamı Sayfa 6’da...

Devamı Sayfa 10’da...

Burak KILANÇİstinye Üniversitesi Genel Sekreteri

YURTDIŞI EĞİTİM’DE YENİ TREND ALMANYA’DA ÜNİVERSİTE

Eğitim Ne İçin Var?

DEĞERLERİNMESLEKSEÇİMİNE ETKİSİ

Üniversite sınavı yaklaşırken sına-vın kendisi kadar stres kaynağı olan “Hangi mesleği seçme-liyim?” sorusu öğrenciler için öncelikli bir kaygı kaynağıdır.

Bu sorunun cevabı maalesef ekonomik korkular etrafın-da şekillenmektedir. Bu noktada gencin kaygısı as-lında başkalarının sosyal ve ekonomik algıları ile şekillenmektedir.

Türk Eğitim RehberiE Ğ İ T İ M H A B E R L E R İ G A Z E T E S İ MART/NİSAN 2019 46

İSÜ Genel Sekreteri Burak Kılanç: “Kılavuzda geçen seneye kıyasla sis-temde hiçbir değişiklik olmadığını gö-rüyoruz. Sistem değişikliğinin olma-ması adaylar için büyük önem taşıyor. Sistem değişikliği nedeniyle geçen seneki sınav süreci zorlu geçmişti. Sis-temde, puan türlerinde, oturumlarda, soru sayılarında, testlerin puanlara etki oranlarında bir değişiklik yok.”

Prof. Dr. Zafer Utlu İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN

Maltepe Üniversitesi Rektör Yrd.

Çocukların yüzde 40’ında görülen duruş bozukluğu onların bütün yaşamını etkileyecek sağlık problemlerine yol açmaktadır…Hareketsiz yaşam, çok fazla oturmak olarak tanımlanabilir. İster bilgisayar başında çalışmak, ister televizyon izlemek, isterse de okumak olsun; oturarak çok fazla vakit geçirmenin damar hastalık-ları, kalp hastalıkları, diyabet, kaygı ve depresyon vb. birçok olumsuz etkisi mevcuttur. Hareketsiz yaşam tarzı ile birlikte bireylerin sağlık yönünden çok etkilendiğinden bahsettik. Yaşantımız boyunca yaptığımız her eylemde postürün öneminin büyük olduğunu bilmemiz gerekiyor.Devamı Sayfa 5’te...

Devamı Sayfa 11’de...

Devamı Sayfa 4’te...Devamı Sayfa 10'da... Devamı Sayfa 9’da... Polat Doğru

Eğitim Danışmanı

Devamı Sayfa 6’da...

İstanbul Gedik Üniversitesi Geleceğin Profesyonellerini Yetiştiriyor.

Eğitimde Felsefenin Gör Dediği2023 Eğitim Vizyonunun Felsefi Temelleri

AB´DEN 2023 EĞİTİM VİZYONU´NA TAM DESTEK

Avrupa Birliği, Avrupa Eğitim Vakfı ve UNICEF yetkilileri, Millî Eğitim Bakanlığınca hazırlanan 2023 Eğitim Vizyonu´nu çok olumlu ve önemli bulduklarını bildirdi.

Meslek Seçiminde Kilometre Taşları: Liseden Üniversiteye,

Üniversiteden Sektöre Adım Adım

Kariyer Belirleme

Türkiye’debir ilk olan“ÖĞRETMEN KARİYER FUARI”

Ayrıntılı Bilgi İçinwww.ogretmenkariyerfuari.com

ÖĞRENCİLERİN YÜKSEKÖĞRETİMDE GÖÇÜ! ŞEHİRLERİN VE BÖLGELERİN TERCİH ANALİZİ

Yavuz İlker Baldanİstanbul Kültür ÜniversitesiEğitim Kurumları İlişkileri Koordinatörü

A. Hakan AktaşİTA Okulları Müdür Yardımcısı Ders Dışı Etkinlikler Koordinatörü

Yakup YücebudakULC Yurtdışı Danışmanlık FirmasıGenel Müdürü

Devamı Sayfa 8’de...

2

Aylık Ticari GazeteTÜRK EĞİTİM REHBERİ GAZETESİ

İmtiyaz Sahibi: Ünal ÇELİKTAŞGenel Müdür: M. Uğur TOKS. Yazı İşleri Müdürü: Cengiz ORCANGenel Koordinatör: Nilgün TOKTasarım ve Mizampaj: Berfimsi Tasarımlar

Yönetim Adresi: Konaklar Mah.Selvili Sk.A13 Blok No:12/3 4.Levent-Beşiktaş / İstanbulTel: 0 212 280 60 25 Fax: 0 212 280 60 [email protected] www.eket.com.tr

Basım Yeri:Bilnet Matbaacılık ve Yayıncılık. A.Ş. Dudullu Organize Sanayi Sitesi 1.CaddeNo:16 Ümraniye-İstanbulTel.: 0 216 444 44 03

Gazetemiz Basın Meslek İlkeleri’ne uymayı taahüt eder. www.turkegitimrehberi.com

TİRAJ: 20.000 Adet

Dağıtım: Tüm Türkiye’deki Resmi ve Özel Ortaöğretim Kurumları ile Üniversitelere ücretsiz dağıtılmaktadır.

Kurumunuzda kaç fakülte ve lisans bö-lümü bulunuyor?

Üniversitemizde 6 fakültede 28 bölümde lisans eğitimi veriliyor. Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi, İktisadi, İdari ve Sos-yal Bilimler Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fa-kültesi ve Spor Bilimleri Fakültesi olmak üzere beş fakültemiz içerisinde bu sene açılan Hukuk Fakültemiz de dahil oldu. Ayrıca üç enstitü farklı alanlarda 5 Dok-tora 35 Yüksek Lisans programı, bir mes-lek yüksekokulumuzda Teknik, Sağlık ve Sosyal alanlarda 41 program, yabancı diller yüksekokulu ve on beş tane de uy-gulama ve araştırma merkezimiz var.

Öğrencilerin birçoğu başka illerde üni-versite eğitimini tamamlamak istiyor ancak kendi yaşadığı yerde de eğitimi-ni tamamlamak isteyenlerin sayısı az değil. Türkiye’de erişilebilir üniversite eğitimi ve verilen burslar arasında na-sıl bağlantı var? Burs konusunda vakıf üniversiteleri yeterli olabiliyor mu?

Türkiye’de üniversite eğitiminin erişile-bilir olmasında, özellikle son yıllarda her İl’e en az bir devlet üniversitesi kurulma-sının; devamında da vakıf üniversiteleri-nin sayısının ve imkânlarının artmasının büyük bir etkisi var. Vakıf üniversitelerine ilk zamanlar daha çekingen yaklaşıla-biliniyordu ancak toplumun orta ve alt tabakası üniversitelerin kendi ekonomik ve yaşam biçimlerine uygun imkanlar verdiğini gördüklerinde algıları önemli bir şekilde değişime uğradı. Daha ön-ceki yıllarda aileler vakıf üniversitelerinin bursları keseceği, burslu öğrencilere zor-luk çıkaracağı, burslu ve ücretli öğren-ciler arasında ciddi ayrımlar yapıldığı/yapılacağı konusunda tereddütleri vardı ve bu sebeplerden dolayı vakıf üniver-sitelerine daha mesafeli yaklaşıyordu. Ancak günümüzde üniversitelerin kendi arasında öğrenci alma rekabetiyle ortaya koyduğu çeşitli burs ve indirim olanakla-rı aileler nezdindeki algıyı da değiştirdi. Artık aileler ilk 3, ilk 5 tercihe yazıp tercih indirimi, kardeş, gazi, şehit, semt, holding, engelli, milli sporcu vb. sebeplerle indirim-ler alabiliyorlar, bu da toplumun her kesi-minden adayların vakıf üniversitelerini ter-cih etmesine yardımcı olabiliyor. Bundan 15-20 yıl önce daha yaygın olan “devleti kazanamamış, paralı okumuş” ifadelerinin ve algısının yerine “devlette de okusa aynı parayı verecekti” şeklindeki değerlendir-meler de daha çok yaygınlaştı.

Gedik Holding’in sanayi gücüyle Savunma Sanayi, Enerji Teknolojileri, Malzeme- Me-talurji Teknolojileri, Su Altı Teknolojileri, Robotik Teknolojileri ile Kaynak teknoloji-leri alanlarında geleceğin profesyonelleri yetişiyor.

Kurumunuzun verdiği burslar hakkın-da bilgi verir misiniz? Devletin vakıf üniversitelerine ayırdığı kaynak sizce yeterli mi? Bu konuda başka neler ya-pılabilir?

Üniversitemizde kontenjan bursları, ter-cih bursları, yatay ve dikey geçişle üni-versitemize tercih eden ve toplumun

farklı kesimlerinden gelen öğrencilere farklı oranlarda burs ve indirimler verili-yor. %100, %75, %50, %25 gibi konten-janlı bursların yanında ilk 3 tercihe %25, %35 gibi indirimler de verilerek, sınav so-nucu ile burs ve indirim kazanamayacak adaylara da kolaylık sağlanmaktadır. Bu-nunla birlikte lisansta ve ön lisansta nor-mal öğrenim süresinden sonra 1 yıl daha öğrencilerin burs ve indirimleri devam etmektedir. Ayrıca ülkemizde çok özel yere sahip olan şehit ve gazilerimizin birinci derece yakınlarına %100 indirim yapılıyor. Burs ve indirimler ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin de faydala-nabilmesi adına oldukça geniş kapsamlı. Tüm bunların yanında Yatay Geçiş ile bölüm/üniversite değiştirip gelen, DGS ile ön lisanstan lisansa tamamlayan öğ-rencilere yüksek oranda indirimler yapıl-maktadır. Tüm bu süreçlerde üniversite, devletten herhangi bir destek almıyor ve vakıf çatısı altında çalışmalarını yürütüyor.

Vakıf üniversiteleri arasında yaşanan rekabette fark yaratabilmek amacıyla ne gibi AR-GE çalışmaları yapıyorsunuz?

İstanbul Gedik Üniversitesi olarak stra-tejik alanlarda çıktı odaklı yüksek kat-ma değerli ürün ve hizmetlere yönelik AR-GE faaliyetleri sürdürüyoruz. Gedik Holding’in sanayi gücünü de yanımıza alarak uygulama ve araştırma merkezle-rinde, Savunma Sanayi, Enerji Teknolo-jileri, Malzeme- Metalurji Teknolojileri, Su Altı Teknolojileri, Robotik Teknolojileri ile Kaynak Teknolojileri alanlarında ülke-mizin dışa bağımlılığını ortadan kaldı-racak ve aynı zamanda stratejik rekabet avantajı sağlayacak AR-GE faaliyetlerine öncelik veriyor, üniversitenin hedef ve stratejilerini de bu misyon doğrultusun-da sürdürüyoruz.

Bize İstanbul Gedik Üniversitesi‘ni öne çıkaran faktörlerle ile ilgili bilgilendirir misiniz ?

Üniversitenizde öğrenciler için yeterli sosyal alanınız var mı? Yakın dönem-de bu konuda herhangi bir yatırımınız oldu mu?

Üniversitemiz Kartal yerleşkemizde öğ-rencilerimizden oluşan müzik grupları-nın konserler verip, keyifli müzik dinle-tilerinin gerçekleştiği kış bahçemiz ve çalışmalar yapabildikleri gerekli alt yapı-ya sahip müzik odamız var.

Pendik Yerleşkemizde bulunan Çamlık Spor Tesisleri, İstanbul Gedik Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nin ve üniversite öğrencilerinin kullanımına sunulmuştur. Bu tesiste kapalı basketbol salonu, kapalı voleybol salonu, halı saha (2 adet), tenis kortu (2 adet), açık basketbol sahası, açık voleybol sahası (2 adet), tartan zeminli atletizm pisti, çocuk Oyun Parkı ve kafe-terya ile 150 araçlık otopark bulunmak-tadır.

Üniversitemize Pendik Şeyhli’de her tür-lü eğitim, araştırma, sosyal, kültürel ve spor alt yapısına sahip olacak yeni kam-püs alanı tahsis edilmiştir. Burada Fakül-

teler, Enstitüler, Uygulama ve Araştırma Merkezleri ile AR-GE Laboratuvarları ve daha geniş sosyal alanlar yer alacaktır.

Mezuniyet sonrası gerekli istihdamın oluşturulması adına iş dünyası ile ye-terli entegrasyon sağlanabiliyor mu? Bu konuda devletten beklentileriniz nelerdir? Kitleselleşmiş yükseköğretim sistemlerinin karşılaştığı en büyük zor-luk, gelişmiş ve hızlı gelişen ekonomi-lerde çalışabilecek nitelikte mezunlar yetiştirebilmektir. Dünya üzerindeki işve-renlerin yarısı da nitelikli, yeni üniversite mezunlarını bulmakta zorlandıklarını söylemektedirler.

Ne yazık ki şuan için istihdam sağlamak yönünde iş dünyası ile yeterli entegras-yon sağlanamamakta. Ancak üniversi-teler son yıllarda bu problemin farkına varmaya başlamış gözüküyor. Öncelikli olarak nitelikli mezunlar vermeye yöne-lik ve iş dünyası ile entegre şekilde iler-lemek adına çalışmalara başlandı. Özel-likle de üniversite bünyesinde oluşumu sağlanan ve aktif olarak çalışan kariyer merkezleri bu konuda oldukça fazla kat-kı sağlayıcı rolü üstleniyor. Öğrenci, üni-versite ve iş dünyası ile bağlantılı şekilde süreci yöneterek, bu yönde gerekli ileti-şimi ve entegrasyonu sağlamaya çalışı-yor. Bu kapsamda kariyer merkezlerinin firmalarla staj ve iş imkânına yönelik ger-çekleştirdiği yüz yüze görüşmeler, firma temsilcilerinin üniversitelerde ders ver-mesi ve öğrenci derslerinin de belirli bir zamanını firmalarda uygulamaya yönelik gerçekleştirmesi için yaptığı çalışmalar, firma temsilcileri ile öğrencileri etkinlik-lerde bir araya getirmesi bu yolda önce-likli olarak atılmış adımlardır.

Bu noktada üniversitelere daha çok rol düştüğü gerçeğini göz ardı etmemek gerek. En başta müfredatlar üzerinde bir takım değişiklikler yapılmalı. Eğitimlerin uygulama odaklı verilmesi öğrencileri iş dünyasına daha erken hazırlayacak ve bu sayede firmaların tercih edeceği nite-likli mezunlar olarak sektöre girmelerini sağlayacaktır.

İstanbul Gedik Üniversitesi olarak iş dünyasıyla entegre olmanın öneminin bilincinde ve öğrencilerimizi iş bulabi-lecek düzeyde nitelikli mezunlar olarak hayata atılmalarını sağlama gayesinde-yiz. Bunun farkında ve gayretinde olan bir üniversite olarak öğrencilerimize henüz mezun olmadan mülakat yapa-bilme, staj ve iş imkanları hakkında bilgi sahibi olabilmeleri adına konferanslar ve etkinlikler düzenlemekteyiz. Bu bağlam-da Şubat ayı içerisinde TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ı ve ENOSAD (En-düstriyel Otomasyon Sanayicileri Der-neği) temsilcilerini Kartal yerleşkemizde ağırlayarak deneyim ve tecrübe aktarımı yanı sıra öğrenciler, sektörün önde gelen temsilcileriyle de tanışma ve kendilerini tanıtma fırsatına sahip oldular.

Ayrıca Sağlık Bilimleri Fakültemiz ve Mes-lek Yüksek Okulu Sağlık Programlarımı-zın alt yapısını desteklemek amacı ile bu

dönem beş farklı laboratuvar (Anestezi, İlk Yardım, Anatomi, Fizik-Tedavi, Tıbbi Görüntüleme Lab) kurulumu gerçekleş-tirdik. Bu alanlarda ilgili sağlık kuruluşları ve sektör ile entegre olarak uygulamalı eğitim veriyoruz.

Devletten beklenti yönünde ise, geçtiği-miz sene geliştirilen 7+1 modeli, öğren-cilerin eğitim süreçlerinde ve sektörün içerisinde yer almaya hazır olmalarını sağlamada oldukça etkili nitelikte bir sistem. Bunun benzeri şekilde model-lerin geliştirilmesi konusunda devletin üniversitelere yönelik teşvik ve desteği oldukça önemlidir.

“Sanayi devrimini yakalayabilmesi mü-hendislik alanında mekatronik sistemlere hakim olmasıyla mümkün olacaktır.”

Devletin vakıf üniversiteleriyle olan ilişkisini değerlendirir misiniz?

Bu noktada devletin iyi üniversite ile kötü üniversite ayrımını yapabilmesi ve özellikle de denetlemesi oldukça önemli. Çünkü ne yazık ki bu ayrım henüz doğru bir şekilde yapılamamakta ve iyi üniver-siteler de bu sebeple hak ettiği teşvik ve desteği devletten alamamaktalar. Örne-ğin, geliştirilen 7+1 modeli için devlet üniversitelerine maddi destek sağlanır-ken vakıf üniversiteleri için sağlanmıyor. Halbuki iyi vakıf üniversiteleri bu yönde destek alarak ilerlerse eğitim ve iş sektör-lerine çok daha hızlı şekilde katkı verme-ye başlayabilecektir.

Geleceğin meslekleri konusunda her-hangi bir öngörünüz veya yapılan bir çalışmanız var mı?

Dördüncü Endüstri Devrimi veya En-düstri 4.0 olarak bilinen yeni sanayi dev-riminin en temel unsurları olan akıllı fab-rikalar ve dijitalleşme, üniversitelerin de bölüm ve programlarını bu doğrultuda revize etmesine neden oldu. Geleceğin mesleklerinin günümüz mesleklerinin revizyonu ile oluşacağını düşünürsek, üniversitelerin bu yönde kendilerini ge-liştirmeleri şart olmuştur. Bu doğrultuda üniversitemiz Mühendislik öğrencileri-nin kurmuş olduğu Robot Merkezi de uygulama ve deneyimleme fırsatı yara-tarak öğrencileri iş hayatına hazırlamak-tadır. Ülkemizin yeni sanayi devrimini yakalayabilmesi mühendislik alanında mekatronik sistemlere hakim olmasıyla mümkün olacaktır. Bu sistemler katmanlı imalat, ileri robotik sistemler, otomasyon ve kontrol sistemleridir. Geleceğin mes-leklerinin de bu doğrultuda şekillenebi-leceğini söyleyebiliriz. Bu durum diğer fakültelerimiz için de geçerlidir. Örneğin yapay zeka ve bilişim teknolojilerinin gelişimi ve günümüz yaşam koşullarına uyarlanmasının tasarım alanlarına etkile-rinin nasıl olacağı, bu alanda sağlanacak olan istihdamın nasıl etkileneceği ve ge-leceğe dair yaklaşımların neler olabilece-ği hususunda öğrenciler için gerekli alt yapının sağlanması yine Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültemizin önceliklerin-den biridir.

İstanbul, devlet üniversitelerinin yanı sıra özel ve vakıf üniversiteleri açısından da öğrenciler tarafından öncelikli olarak tercih edilen illerin başında geliyor. Bir vakıf üniversitesi olan İstanbul Gedik Üniversitesi ise, yenilikçi ve ileriye dönük bakış açısıyla ve güçlü akademik alt yapısıyla, sadece mezun vermiyor aynı zamanda geleceğin profesyonellerini yetiştiriyor. Üniversitenin son dönem faaliyetlerini, aile ve öğrencilerin tercihlerindeki dinamikleri, İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Utlu anlatıyor.

İstanbul, devlet üniversitelerinin yanı sıra özel ve vakıf üniversiteleri açısından da öğrenciler tarafından öncelikli olarak tercih edilen illerin başında geliyor. Bir vakıf üniversitesi olan İstanbul Gedik Üniversitesi ise, yenilikçi ve ileriye dönük bakış açısıyla ve güçlü akademik alt yapısıyla, sadece mezun vermiyor aynı zamanda geleceğin profesyonellerini yetiştiriyor. Üniversitenin son dönem faaliyetlerini, aile ve öğrencilerin tercihlerindeki dinamikleri, İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Utlu anlatıyor.

Gençler ile iletişiminiz nasıl? Okuldaki demokratik yapı hakkında neler söy-lersiniz?

Gençlerle iletişimi artırmak açısından tüm fakültelerle toplantı yapılmaktadır. Öğrenci ve kulüp topluluklarıyla her dönem birer defa toplantı gerçekleş-tirmekte ve bu talepler doğrultusunda isteklerinin verilmesi için sürekli olarak görüşülmektedir. Özellikle öğrenci ku-lüpleri yapılan faaliyetler sürekli destek-lenmekte ve destek kapsamında öğren-cilerimizin kendilerini ifade edebilmeleri ve bir arada çalışma yeterlilikleri ve so-rumlulukları geliştirilmektedir.

Her öğrencinin kendisini rahatlıkla ifade edebilmesi ve sorunlarını dile getirebil-mesi için Öğretim Üyesinden başlayarak, Rektöre kadar olan tüm kademeler açık tutulmaktadır.

Özellikle teknik açıdan çok yoğun bö-lümleriniz var. Öğrencilerinize moral vermek için neler yapıyorsunuz?

Üniversitemizin kuruluş felsefesi doğ-rultusunda mühendislik ve teknik konu-larda bölümlerimizin çoğunluğu dikkat çekmektedir. Öğrencilerimizin iyi bir mü-hendis, iyi bir tekniker geliştirmek ama-cıyla, üniversiteye başladıkları andan itibaren proje gruplarına dahil ederek, onların sadece teorik bilgiyle sınırlı kal-mayıp, bilgilerini uygulamaya dönüştür-me konusunda ciddi destek sunmakta-yız. Öğrenci proje gruplarında projelerini yapmaya yönelik her türlü ihtiyaç üni-versite yönetimi tarafından karşılanmak-tadır. Proje gruplarımızın, multidisipliner çalışma becerilerini geliştirebilmeleri için farklı bölüm ve fakülte öğrencilerinden oluşmasına dikkat edilmektedir. Ayrıca her grupta en az %40 kız öğrenci olması talep edilmektedir.

Yapılmış olan bu çalışmalar doğrultu-sunda Robotik, Model Uydu, Alternatif Enerjili Araçlar, İnsansız Kara araçlar ve Roket Takımlarımızdan oluşan proje gruplarımız kendi alanındaki yarışma-larda derecelere girmektedir. Bunun en somut örneği 23 – 25 Kasım tarihlerin-de düzenlenen ve ödül töreni 28 Aralık Cuma günü Ankara’da gerçekleştirilen Savunma Sanayi Başkanlığı tarafından düzenlenen İnsansız Su Altı Prototip Yarışması’nda Türkiye İkincisi olmuştur.

Diğer taraftan, sosyal sorumluluk proje-lerinde de öğrencilerimizi aktif rol alması için her türlü destek verilmektedir. Özel-likle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki ilk ve orta öğretim kurumlarının kardeş okul seçilerek onlara bilgisayar, kitap ve kıyafet desteği verilmektedir.

Sadece Eğitim-Öğretim ortamındaki etkinliğimiz ile değil aynı zamanda ye-niden yayın hayatına başlayan Radyo Gedik ve devam etmekte olan sanat fa-aliyetleriyle öğrencilerimiz moral açısın-dan da desteklenmektedir.

İstanbul Gedik Üniversitesi Geleceğin Profesyonellerini Yetiştiriyor.

Prof. Dr. Zafer Utlu İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü

Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN Maltepe Üniversitesi RektörYrd.

Güçlü Yarınlar için 2023 Eğitim Vizyonu. Mutlu Çocuklar Güçlü Türkiye, başlığıyla yayımlanan "2023 Eğitim Vizyonu"nun en önemli yönlerinden biri de eğitimin felsefi temellerine vurguda bulunmasıdır.

Eğitime katılan, kendisini eğitim dünya­sının bir öznesi, hatta ayrılmaz parçası olarak gören herkesin okuması ve değer­lendirmesi gereken bir metin, kısa adıyla "2023 Eğitim Vizyonu". Metinde de dikkat çekildiği gibi, buradaki en özgün yön, eğitimle felsefe arasındaki bağın farkına varılmış olmasıdır. Gerçekten de eğitim­felsefe ilişkisi fark edilmeli ve ayrıntılı ola­rak ele alınmalıdır. Bu bağlamda o kadar çok birikimi var ki insanlığın! Daha şimdi­den şu kadarını söyleyebilirim: Eğitim bir "form kazanma'; "formasyon kazanma'; "formasyon kazanılması"na yardımcı olma ya da "formasyon kazandırma" et­kinliğidir ve bu durumuyla eğitim, yapısı gereği formlarla işi olan bir insan etkinli­ğidir ve yapısı gereği, sadece bu nedenle felsefidir. Bu saptamaya yönelik olarak metinde şöyle bir ifade yer alıyor: "Tam da bu noktada kadim çağlardan mo­dernleşmeye, sanayi devriminden dijital çağa, teknolojik gelişmelerin vardığı son nokta olan siber-fiziksel sistemlerin her

Matematik: Öğrencilerin sınavda hata yapmalarına neden olan temel etken o soruya ait konunun iyi öğrenilip kavranıl­mamasıdır. Özellikle soru; analiz sentez düzeyinde ise ne yapacağını bilemeyen öğrenci heyecanlanarak hata yapmaya başlar ve sonra gelen sorularda bu du­rum devam eder. Bu durumu aşmanın en optimum yolu konulara hakim olmaktır bu da öğrenciye güven verir. Ancak faz­la güvenin nasılsa yaparıma kaymaması gerekir çünkü dikkat eksikliği doğurabi­lir. Onun için her soru ciddiye alınmalıdır. Bunun dışındaki bazı hatalar aritmetiksel işlem hatalarıdır. Bu da genellikle hızlı çözme isteğinden kaynaklanır.

Geometri: Geometri dersi bilgi sahibi olmanın yanında görmeyi de gerektiren bir derstir. Bu özelliği kazanmanın yolu ise daha çok soru çözerek farklı bakış açı­ları geliştirmekle mümkündür. Soruyu çok çabuk ve anlamadan oku­mak hatta okumayı üstün körü yapıp çözmeye geçmek Geometri testinde hata yapmaya neden olur. Dolayısıyla

alanda konuşulmaya başlandığı günü­müze uzanan bu devamlılıkta, eğitim ve felsefe arasındaki bağın irdelenmesi çok daha önemli bir hal almıştır'.' Bu gerçeğin kamusal alanın öznelerince, karar verici­lerce fark edilerek yazıya dökülmesi, so­nuçta hepimizle paylaşılması son derece değerli.

Eğitim-felsefe ortaklığı nerede daha an­laşılır kılınır? Eğitim-felsefe ortaklığının nabzı eğitimde benimsenen insan kavra­yışında atar. Başka bir anlatımla, nasıl bir insan kavrayışınız varsa, eğitimi de öyle biçimlendirirsiniz. "2023 Eğitim Vizyonu" bu noktanın da altını çiziyor ve biz fel­sefecilerin, özellikle eğitimde felsefenin gör dediğine dikkat çeken felsefecilerin ya da filozofların üzerinde durduğu gibi, "insanın bütünlüğü"nü temele alıyor.

Hepimizin bildiği gibi eğitim bir tür in­san karşılaşması ve bu karşılaşmada eğitim alanlar ve eğitim verenler belli amaçlar çerçevesinde, önceden belirle­nen amaçlara uygun olarak hazırlanmış olan ortamlarda bir araya gelmekteler. 29 Ocak-Ol Şubat 2019 günleri arasında Türkiye Özel Okullar Derneğince XVlll.si düzenlenen "Eğitim ve Etik" ana konulu geleneksel sempozyumda yaptığım ko­nuşmada da dile getirdiğim gibi: "Eği­timin dayandığı insan kavrayışı, eğitim bağlamında kendini gösteren eylemle­rin ve ilişkilerin ardındaki istemenin da­yandığı ilkeler ve değerler eğitimi doğ­rudan doğruya etkilerler. Öyleyse en çok üzerinde durulması gereken konulardan

soru gerekli şekilde okunmalıdır. Sınav taktik ve stratejisi oluşturulmalı örneğin bir soruda gereğinden fazla zaman har­canmamalı, takılıp kalınmamalı geçilme-li ve sonraya bırakılmalıdır.

Fizik: Fizik soruları genel olarak lise müf ­redatını tam anlamıyla kapsayan bilgi sorularından oluşur. Dolayısı ile hangi bilgiyi unuttuğunuzu bulup çıkarmanız gerekmekte. Hata yapma riskinizi en aza indirmek için: sınav anında soruları çok dikkatli okumalısınız, soru ve şekil arasındaki bağlantıyı soruyu okurken kurarak hem zaman kazanmalı hem de istenen bilgiye nasıl ulaşabileceğinizi düşünmelisiniz. Sorularda altı çizili sözcüklere dikkat et­melisiniz. Bazı sorular gerçekten çok ko­lay olacaktır. Bu sorularda bir bit yeniği aramayınız.

Kimya: Sınav şartları içinde öğrencinin hata yaptığı soru türü değişse de, bilgiyi yorumlama ve bilgi transferi yapma ko­nusunda hata oranı artmaktadır. Ayrıca soruyu doğru okumamaktan kay-

biri, düzenlenen, verilen ya da alınan eği­timin ardında nasıl bir insan kavrayışının olduğudur. Böyle bir araştırma ya da bu çerçevede yapılan bir çalışma, eğitim ortamına katılan insanların, başka bir deyişle eğitim ortamına birbirinden çok farklı işlevlerle katılan öznelerin her bi­rinin insan kavrayışının ve eylemlerinin, ilişkilerin ardındaki istemenin dayandığı ilkelerden ve değerlerden ne anladıkları, hangi ilke ve değerleri benimsedikleri konusundaki çözümlemeyi bekler. Eği­time katılan her özne özellikle bu konu üzerinde durmalı, eğitim etkinliğinin her aşamasında var olan eylemler ve ilişkiler üzerinde düşünmelidir. Bu düşünüş, in­san kavrayışında, insandan neyin/kimin anlaşıldığında belki de en açık anlatımını bulur.(. . . ) Eğitimcinin insanı bütünlüğü içinde olanaklar varlığı olarak görmesi önemli bir kalkış noktasıdır'.' İşte "2023 Eğitim Vizyon"unda da bu noktaya dik ­kat çekilmektedir: "Eğitim mekanik değil insani bir sistemdir. Eğitimin merkezinde 'insan' yer alır. Bu bakımdan eğitimden önce 'insan'ı konuşmaya ihtiyaç vardır'.' İnsan doğasındaki ya da insanın varolu­şundaki bütünlüğü keşfetmek, bilgideki bütünlüğü keşfetmek, felsefece görmey­le yakından bağlantılıdır. "Ayıran, dışla­yan ve indirgeyen bir anlayış yerine ayırt eden ve birleştiren bir felsefeye uygun bütünsel bir insan tasavvurunun beyin fonksiyonları, hedeflenen eğitim için dik ­kate alınması zaruri bir başlıktır'.'

Ülkemizde Takiyettin Mengüşoğlu'nun bir filozof olarak önderliğini yaptığı insan

naklanan hatalar çoğunlukta. Soruyu yarısına kadar okumak yapılan hatalardan bir diğeri. Öğrenci soruyu okuduktan sonra 1-2 saniye durmalı ve işlemi sakin yapmalı. Çabuk olmalıyım, hızlı çözmeliyim dediğinde hata yapma oranı artmaktadır. Her ders, her konu, her soru kendi için­de dikkat gerektirir. Soruyu küçümse­memek gerektiği gibi büyütmemek de gerekir. Dikkat edilmediğinde en basit konunun en basit sorusunda hata ya­pılabilir. Sakin olmak, kendine güven­mek, değerinin farkında olmak, soruyu okuduğunda çözmeye başlamadan 1-2 saniye soruyu özümsemek, soruyu kü­çümsememek ya da çok büyütmemek, soruyla zıtlaşmamak da istenilen başarı­ya ulaşmak için çok önemlidir.

Biyoloji: Öğrencilerin hata yaptığı soru­lar değişkenlik gösterebilir. Fakat bilginin yorumlandığı sorular, birden fazla konu­ya ait bilgiyi içeren sorular ve

felsefesi çalışmaları, söz konusu bütünlü­ğü en kapsamlı biçimde temellendiren çalışmalar olarak görülebilir. İnsanı bü­tünlüğünde kavrama geleneği daha ileri boyutlarda sürmektedir. İnsana, insanın varlıksal bütünlüğüne dayalı varlık felse­fesi, insan-ontolojisi ya da antropontoloji bu kavrayışı daha ileri noktalara taşımak­tadır.

Bu ileri sürüşün uygulamada, yaşama dünyasındaki karşılığı nasıl özetlenebi­lir? Bir tür özneler arası "karşılaşma" ve "karşılama" ortamı olan eğitimde, eğitim durumlarına, eğitim ortamlarına, kısaca eğitim etkinliğine katılan her öznenin, her kişinin karşısındakini bütünlüğü ve olanakları çerçenesinde ve farklı bilgi türleri bağlamında karşılaması son dere­ce önemlidir. Üzerinde durulan "bütün­lük'; kişinin biyolojik, psişik ve toplumsal varlık oluşunda daha da somut kılına­bilir. Kişi, özne olarak insan, daha felsefi

� ��

bir deyişle, bir beden varlığı, düşünsel ve dilsel varlık olarak; toplumsal-tarihsel­kültürel bir varlık olarak varoluşunu, ken­disi gibi olanlarla ve/veya olmayanlarla, diğer varolanlarla olan ilişkilerinde ve ey­lemlerinde somutlaştırır. Eğitim de insan dünyasının en önemli görünümlerinden biri olarak, eylem ve ilişki dünyasıdır; kendi doğallığı içinde her insan bu ey­lem ve ilişki ağlarına bütünlüğü içinde ve olanakları dahilinde katılır. Önemli olan bu bütünlüğü dikkate alarak, insanı böl­meden, parçalamadan eğitim etkinliğini yapılandırmaktır. Örneğin, örgün eğitim ortamında öğrenci-aile-okul üçlüsünün ya da öğrenci-ebeveyn-öğretmen-reh­ber-yönetici, kısacası eğitime katılan tüm öznelerin çoklu karşılaşmalarının oluşturduğu eylemler ve ilişkiler ağında insanın bütünlüğünü, en kısa anlatımıy­la, bedensel-entellektüel-sosyal bütün­lüğünü gözden kaçırmanın maliyetinin ne denli ağır olabileceğini kestirmek zor olmasa gerek.

"2023 Eğitim Vizyonu"nun böyle bir te­mele, insanın bütünlüğü temeline yer­leştirilmesi çok umut verici. Hepimize düşen sorumluluk, ödev bu umudu ya­şama dünyasına geçirmek olmalı.

�00, 000

grafik yo­rumlama soruları genellikle hata yapılan soru türleridir. Biyolojinin her konusundan üniversite sınavında soru gelebilir. Bu nedenle öğrenciler tüm biyoloji ko­nularındaki önemli ayrıntıları sınava gir­meden son kez tekrar etmeliler. Öğrencilerin sınavda hata yapmamak için öncelikle soruları dikkatli okumaları gerekir. Dikkatli okumadan, doğru yo­rumlamadan soruları çözmeye başlama­larının hataları da beraberinde getirece­ğini unutmamaları gerekir.

Başarıyı yükseltmek için ne yapılabilir? Üniversite adaylarının başarılı olabilme­leri için; okuyan, okuduklarından zevk alan, yorum yapabilen öğrenci olmaları gerekmekte. Okuma ve dolayısıyla yo­rumlama alışkanlığı olmayan bir öğren­cinin bu sistemde başarılı olması oldukça zor gözüküyor.

Adaylar sınava hazırlıkla ilgili hangi ya­yınları takip etmeleri gerektiği ile ilgili bilgiyi kurs ya da okul öğretmenlerinden mutlaka almalılar. Çözecekleri soruların 2018 TYT ve AYT'de çıkan sorulara ben­zer olması çok ama çok önem taşıyor.

Gerek TYT gerekse AYT soruları çok daha uzun ve düşündürücü sorulduğu için; öğrencilerin konuları iyi öğrenmesi ve üst düzey düşünme becerisi kazanma­ları gerekiyor. Konuya iyi hakim olan, bol pratik yapan öğrenciler başarılı olacaktır. TYT 'de her sorunun puan değeri aynı. Üniversite adayları, ders ayırt etmeden tüm derslere aynı önemi vermeliler ve konuları tam olarak öğrenmeye çalışma-lılar. Geçen yıl öğrencilerin çoğu zamanı ye­tiştirememekten şikayetçiydi. Bu yıl da benzer bir durum yaşanacaktır. Aday­ların zamanı iyi yönetmek için bol bol deneme sınavına girmelerinde yarar var.

4

“Posalı gıda kategorisinde yer alan sebze ve meyveler, fiber hacmi yüksek gıdalar-dır. Fiberli besinler, bağırsaklarda kitle teşkil eden, emilmeyen gıda grubudur. Gıdada fiber hacminin yüksek olması, bağırsağın çalışma hızının ve bağırsakta-ki bakteri çeşitliliğinin artması demektir. Dolayısıyla doğal beslenmede, posalı gıdalar oldukça önemli bir yere sahiptir” diyen Prof. Dr. Hakan Şentürk, sözlerine şöyle devam etti:

“Sindirim sistemi hastalıkları ile ilgili ya-pılan araştırmalara göre, posalı gıda ile beslenenlerde mide hastalıkları, şeker hastalığı gibi sindirim sistemini bozabi-len metabolik hastalıklar, bağırsaktaki sindirim kanalı çeperini geçen mukoza fıtığına bağlı komplikasyonlar ve bağır-sak kanserine daha az rastlandığı gö-rülmüştür. Fiber, büyük ölçüde sebze ve meyve gibi yeşil gıdalarda bulunduğu için hayvansal ürünlerden ziyade, sindi-rim sistemini koruyan posalı gıda dedi-ğimiz sebze-meyve tüketimini artırmak gerekir. Ne kadar az hayvansal gıda tüke-tirsek, bağırsaklarımız ve midemiz bize daha az sorun çıkarır. Çünkü hayvansal gıdalar sindirim sistemini yoruyor ve sis-temden uzaklaşması zaman alıyor. Seb-ze ve meyve ise etin aksine sindirim sis-temini kolay terk ediyor. Yani mideden,

ince bağırsaklardan kolay geçiyor, dışkı-lamayı kolaylaştırdığı için de bağırsaklar-dan -posa içerdiği için- kolay atılıyor.”

Sindirim Sistemi Hastalıklarının Tedavi-sinde Son Gelişmeler

Teknolojideki gelişmelerin erken tanı noktasında çok ciddi avantajlar sağla-dığını söyleyen Prof. Dr. Hakan Şentürk, “Örneğin gastroskop-koloskop dediği-miz cihazların küçük lezyonları sapta-yabilme ve ayırt edebilme gücü arttı. Bunlara ilave olarak, geçmişte sindirim sisteminin iç yüzeyini görebilirken, son 15 yıldır endosonografi dediğimiz gö-rüntüleme cihazı sayesinde, sindirim sisteminin dış kısmını hatta karaciğeri, pankreası, böbrekleri, çeşitli organları da görmek mümkün hale geldi” diye ko-nuştu.

İleri evreye ulaşmış sindirim sistemi kan-serleri için de tedavi yöntemleri oldu-ğunu açıklayan Prof. Dr. Hakan Şentürk, “Yayılım türüne göre 2 çeşit kanserden söz edebiliriz. Biri lokal, yani bulunduğu bölgede büyüyerek o bölgede bulunan bazı hayati yapıları çevreleyen türe denir. Bir de başlangıçta metastatik olan türü var. Teşhis konulduğunda farklı organlar-da da metastazlar oluşmuştur. Fakat bi-zim esas amacımız, hastalığı, ileri lokal ya da metastaz dediğimiz evrelerde değil,

Üniversite sınavı yaklaşırken sınavın kendisi kadar stres kaynağı olan “Hangi mesleği seçmeliyim?” sorusu öğrenci-ler için öncelikli bir kaygı kaynağıdır. Bu sorunun cevabı maalesef ekonomik korkular etrafında şekillenmektedir. Bu noktada gencin kaygısı aslında başka-larının sosyal ve ekonomik algıları ile şekillenmektedir. Başka bir gerçek ise eğitimciler ve ebeveynler tarafından sık-lıkla dile getirilen “Bu gençler bizler gibi değil” cümlelerinin bu gençleri tanımla-mak için kullanılmasına karşılık, onlardan beklentiler hep klasik yaklaşımlar içinde şekillenmektedir. Bu beklentiler “Saygın bir işi olsun”, “Maaş garantisi olsun”, “Her olasılıkta çalışacağı bir işi olsun” kısaca “İşsiz kalmasın” başlığı altında toplana-bilir. Oysaki eğitim sektöründe herkesin aşina olduğu bu yaklaşımlar, mevcut gençlerin kaygıların azaltmak bir yana kaygılarını daha da artırmaktadır. Aslın-da onları başka bir dünyanın beklediği açıktır. Onların hem en iyi eğitimleri al-malarını beliyoruz, hem de aldıkları bu eğitimleri onlara dikilen kalıplar içinde

organ hastalığı evresinde teşhis etmek” dedi.

Sindirim Sistemi Kanserlerinin Belirti-leri

“Sindirim sistemi kanserlerinde, alarm belirtiler denilen belirtiler var” diyen Prof. Dr. Hakan Şentürk, “Bu belirtiler ol-duğunda ciddi bir durumla karşılaşmak mümkün hale geliyor. Bu belirtiler; kus-ma ve kilo kaybının yanı sıra her hangi bir sindirim sistemi sorununun, yani kabızlık, ishal gibi belirtilerin 40 yaşın-dan sonra ortaya çıkması… Saydığımız bu belirtiler, detaylı tetkikler yapmayı gerektirir. Düşük risk içeren evrede ise önemsenmesi ve araştırılması gereken bir takım şikâyetler olabilir. Mesela 40 yaş altı hastalarda reflü, gece yattığın-da öksürme, yediği yemeği sindirmede sıkıntı yaşama, dışkılamada zorlanma gibi durumlar önemsenmeli ve sorunu saptamaya yönelik tarama testleri yapıl-malıdır. Genel şikâyetler diye tabir edilen halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi gibi şikâyetlerin temelinde de bir sindirim sistemi hastalığı olabileceği unutulma-malıdır” dedi.

POSALI GIDALAR SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNİ ÖNLÜYOR

Sebze ağırlıklı beslenme tarzının benimsenmesi ve hayvansal gıda tüketiminin azaltılmasının gerektiğinin altını çizen Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Gastroenteroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Şentürk, “Posalı gıda diye tabir ettiğimiz sebze ve meyveler, sindirim sistemi açısından koruyucu özelliktedir. Yapılan araştırmalarda görülmüştür ki, sebze ağırlıklı beslenenlerde sindirim sistemi kanserlerinin görülme riski oldukça düşüktür” dedi.

DEĞERLERİNMESLEKSEÇİMİNE ETKİSİ

çok envanterin onların sorunlarını çok da çözmediği ortadadır. Çünkü birçok alan bu envanterlerle onlara sunulurken, on-ların içinden de bir seçim yapmaları ge-rekmektedir. O zaman bu seçim sistemi daraltabilmek adına başka bir enstrüma-na daha ihtiyaçları vardır. Bu enstrüma-nın ismi ise “değerlerdir”. Yapılan birçok tanımlamada değer; karar verirken bi-reyin seçenekler arasından hangisine yöneleceğine, davranışları ve olayları önem sırasına koymasına yardım eden kavramlar olarak tanımlanmıştır. Genel olarak işe ait değerlerin neler olabilece-ğine baktığımızda ise, farklı yaklaşımlar olmakla birlikte yeteneği kullanabilme ve geliştirme, yaratıcılık, ilgileri geliştir-me, işlerin çeşitli olması, kazanç, düzenli ve kararlı bir yaşam sürme, sosyal gü-vence, ilerleme, ün-şöhret sahibi olma, risk alma, liderlik, bağımsızlık, işbirliği, toplumsal saygınlık ve yarışma yer al-maktadır.

Bu noktada artık üniversitelere düşen görevlerden birisi, bu tercih karmaşası-na bir ölçüde yardımcı olabilmek adına programların mesleki değerleri ile ilgili çalışmalara daha ağırlık vermektir. Bu-nunla beraber hem araştırma alanları,

hem de öğrencilere yapılan danışman-lıklarda öncelikle yetenek, ilgi ve kişilik özelliklerine önem verilirken, değerler konusu biraz daha göz ardı edilmekte-dir. Oysaki sistemin bu anlamda tıkan-dığı ve gençlere kariyerleri ile ilgili seçim yaptırırken ya da yapmaları ile ilgili yol gösterirken karmaşanın çözülemediği ortadadır. Bu noktada, temelde öğrenci-lere, sadece kendi özellikleri üzerine de-ğil mesleklerin de sahip olduğu değerler üzerinde düşünmelerini tavsiye ederim.

Dr. Sevgi Kesim

Boğaziçi Üniversitesi Sosyolog

Davranış Bilimleri Uzmanı

yerleştirmelerini bekliyoruz. Sonuçta son ana kadar “Acaba ben hangi mes-leği seçersem mutlu olurum?” sorusu ile dolaşan gençlerden bilinçli tercih yapmalarını bekliyoruz. Üniversiteler ve sektörler bu işte bir hata olduğunun çok farkındalar. Öğrenciler için “kendini tanıma” ve “kendine uygun meslek seçi-mi“ ise her geçen gün zorlaşmaktadır. Bu zorlaşmanın nedenleri arasında, günü-müzde uzmanlaşmanın ortaya çıkması ve teknolojinin ilerlemesiyle meslek sayı-sında yaşanan önemli artış ve farklılaşma bulunmaktadır. Öğrenciler tercihlerini geleneksel yaklaşımlarla yaparken dün-ya hızlı bir şekilde başka bir yöne doğru evrilmektedir. Bu evrilmenin en önemli yansıması ise, artık iş yapma biçimleri-nin ve algısının değişmesi yanında, işini tutku ile yapmayanların sistemden elen-mesidir. Aslında birçok öğrenci bunun farkında. Bu yüzden de “Ben ne iş yapar-sam mutlu olurum olurum?” sorusunu ümitsizce sorgulamaktalar. Bu soruyu yanıtlarken temelde bakılan, yetenek ve ilgi envanterleridir. Burada kullanılan bir-

Her meslek grubunun işe ait değerleri farklılaşmakla birlikte, kişilerin kendileri için bunların ne kadar ihtiyaç olduğunu belirlemesi önemlidir. Örneğin; çalışacağı alanda insanları yardım etmek ve empati geliştirmek onu o alan-da başarılı kılmak için gerekli ise ve kişi-nin önceliği ekonomi ve güç ise seçtiği alanda çok da verimli olamayacağı açık-tır. Ya da bağımsızlık genç için en önemli değer iken, seçeceği alan bağımsızlığa izin vermiyorsa, ne kadar zeki olursanız olun ya da ne kadar iletişimi kuvvetli biri olursanız olun bu işten çabuk sıkılacağı-nız ve savrulacağınız açıktır. Bu yüzden öğrencilerin tercih yapmadan önce şu soruyu kendilerine sormaları ya da hayal etmeleri gerekir: İleride çalışacağım iş için gerekli olan mesleki değerler neler ve ben bu değerlere sahip miyim? Bu sorunun cevabı kendilerinin yetenek, ilgi ve zekâları ile ilgili olarak yaptıkları tanımlamalar kadar değerlidir.

5

YURTDIŞI EĞİTİM’DE YENİ TRENDALMANYA’DA ÜNİVERSİTE

ULC Yurtdışı Danışmanlık Almanya’da eğitim görmek isteyen Türk öğrencilerine vize sürecinden, doğru kurs seçimine, üniversite seçiminden, prosedürlere uygun başvuru işlemlerine kadar tüm aşamalarda en üst seviyede rehberlik etmek görevini üstleniyor. ULC Yurtdışı Danışmanlık Firması Genel Müdürü Yakup Yücebudak “Alman eğitim sistemi akademik eğitim ve bilimsel araştırmaları iç içe barındırmasından dolayı öğrencilere bilimde ulaşılan en son gelişmelerden en önce haberdar olma fırsatını vererek eğitimlerini daha verimli tamamlama avantajını yaşatmaktadır. Bu özelliğiyle birçok gelişmiş ülkelerden her zaman bir adım önde olan Almanya sadece Türkiye’den değil, Dünyanın dört bir yanından kendine daha çok öğrenci çekiyor” dedi.

- ULC Yurtdışı Eğitim Firması Ne ZamanKuruldu Misyonu Ve Vizyonu Hakkında Kısaca Bilgi Verir Misiniz?

İlk olarak 2007 yılında İstanbul Kadıköy’de faaliyete başladığımızda henüz Almanya’dan Türkiye’ye yeni yer-leşmiş bir dönemde olup bireysel firma olarak danışmanlık hayatına ilk adımı attık. 2011 yılında ise ULC Yurtdışı Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri Ticaret Ltd. Şti. resmi unvanıyla Beşiktaş’taki yeni adre-simizde kurumsal kimliğimizi marka un-vanımızla bütünleştirerek aynı zamanda danışman ekibimizi de genişleterek daha çok öğrenciye en azami kalitede hizmet vermeye devam ettik.

Kadromuz Almanya’da büyümüş, eğiti-mini Alman üniversitelerinde almış, fir-mamız aracılığıyla Almanya’da okumak isteyen yüzlerce öğrenciye uzun soluklu süreçte danışmanlık verip üniversite yerleştirmesini başarıyla yürütmüş dene-yimli ve uzman bir ekipten oluşmaktadır.

Almanya’nın eğitim sisteminin kendine has kalitesi, uluslararası vizyon ve prestij farkı, ekonomik yönü gibi avantajlarıyla ilgili farkındalık yaratmak, bu amaçla ka-riyer yolculuğuna çıkmış Türk öğrencile-rinin vize sürecinden doğru kurs seçimi-ne, üniversite seçiminden prosedürlere uygun başvuru işlemlerine kadar tüm aşamalarda öğrencilere en üst seviyede rehberlik etmek ana misyonumuzu oluş-turmaktadır.

Vizyonumuz ülkemiz insanının global dünya standartlarına adapte olmuş ni-telikte yerini almasına bir nebze ön ayak olabilmektir.

- ULC Yurtdışı Eğitimin Sağladığı Hiz-metler Nelerdir?

Uzun soluklu danışmanlık sürecimizde öğrenci vizesi başvurusu, vize amaçlı gereken tüm kriterlerin sağlanması, baş-langıç seviyesinden itibaren olmak üzere Almanya’da dil okuluna kayıt ve dil oku-lu organizasyonuyla konaklama yerinin ayarlanması, dil kursu bitiminde edinilen akademik seviyede dil yeterlilik sertifi-kası öğrenci tarafından alınınca da nihai üniversite başvurularının öğrenci adına yürütülmesi sağladığımız hizmetlerden-dir. Ortalama 1 yıl süren ve dil eğitimi programının sonuna kadar Almanya’da geçirdiği dönemi kapsayan danışmanlık sürecinde Almanya’da bir üniversiteye yerleştirilme aşamasına kadar öğrencinin yanındayız.

Bu süreçte öğrencinin bizden ek olarak destek almak istediği ikamet yerleşim kaydı, telefon hattı alma, banka işlemle-ri, resmi diğer tüm yazışmalar ve sigorta gibi ihtiyaç duyulan konularda da reh-berlik kapsamında öğrenciyle birlikteliği-miz devam etmektedir.

- Öğrenciler Neden Danışmanlık Hiz-meti Almalı?

Kısmen açıkladığım şekilde Almanya’da öğrenci tarafından ihtiyaç duyulan alan-

larda doğru bilgilendirme ve yönlendir-me alınması gerekir. Bunlar Almanya’ya ilk kez giden ya da yerleşik düzene ilk kez adapte olan kişiler için çoğu kez başta bilinmeyen ya da tahmin edilmeyen ko-nular olabilmektedir.

Daha önemlisi, Almanya’da eğitim almayı hayal eden, bu uğurda gerekli masrafla-rı hazırlamış ve kısmen harcamalarını gerçekleştirmiş bir adayın vize alamama ihtimalini göz ardı etmemek gerekir. Almanya’da üniversite okuyabilecek bir profile sahipken böyle bir sonuçla karşı-laşmayı elbette kimse arzu etmez. Başa-rılı bir vize başvurusunda, prosedürlere tam riayet etmenin yanı sıra öğrenci ada-yının profilini güçlendirici bir sunum da etkili olabilmektedir.

Öte yandan üniversite seçimi sırasında gerek hedeflenen programa öğrencinin öğrenim geçmişinin uygunluğunun tes-pitine ve tercihlerin doğru yapılmasına rehberlik edilmesi, gerekse başvuru pro-sedürlerine uygun şekilde Alman eğitim bürokrasisine vakıf bir danışman tarafın-dan sürecin yönetilmesi başarılı bir sonuç için keza çok önemli rol oynamaktadır.

Nitekim Almanya, yaşam düzeninin ve bürokratik sisteminin çoğu ülkelerden farklı olmasıyla dikkat çekmekte ve eği-tim sistemine adaptasyon için böyle bir profesyonel desteği gerekli kılmakta. ULC Danışmanlık olarak bu konuda fa-aliyet amacımıza uygun şekilde göster-diğimiz özen ve uzun yılların birikimi

sayesinde öğrencilerimize sonuç odaklı hizmet vermenin sevincini ve gururunu yaşıyoruz.

- Yurtdışında Eğitim Almayı ÖğrencilerNeden Tercih Etmeli?

Hızla gelişen ve büyüyen iletişim çağında dünya piyasalarına yön veren bilimle-rin kaynağından alınması, teknolojiden psikolojiye, nitelikli mesleklerin ulusla-rarası kabul gören prestijli ve modern yükseköğrenim kurumlarından edinil-mesi yurtdışında alınacak eğitimin temel hedefini oluşturur. Bu kapsamda eğitim için seçilen ülkenin ekonomik seviyesi ile üretim ve sanayideki gelişmişliği dikkate alınması gereken önemli kriterlerdir.

Alman eğitim sistemi akademik eğitim ve bilimsel araştırmaları iç içe barındır-masından dolayı öğrencilere bilimde ulaşılan en son gelişmelerden en önce haberdar olma fırsatını vererek eğitimle-rini daha verimli tamamlama avantajını yaşatmaktadır. Bu özelliğiyle birçok geliş-miş ülkelerden her zaman bir adım önde olan Almanya sadece Türkiye’den değil, Dünyanın dört bir yanından kendine daha çok öğrenci çekiyor.

Dünya sıralamalarında ilk 300 üniversite içinde Almanya her yıl ortalama 20 üni-versite barındırmakta, uyguladığı staj programlarının akademik niteliklere kat-kısı ve ekonomik öğrenim ücretleriyle de ülkede eğitim görmeyi daha cazip hale getiriyor.

- Yurtdışında Bütçesel Ve Kişisel Gerek-sinime Uygun Programlar BulunuyorMu?

Almanya Vakıf üniversiteleri devlet tara-fından finanse edildiği için öğrenim harç ücretleri çok asgari rakamlarla öğrenciye yansıtılmaktadır. Dönemlik (sömestr) ücretler en az 50 € en çok 500 € olarak üniversiteden üniversiteye değişen ta-rifelerle uygulanmaktadır. 16 eyaletten oluşan Almanya’da yalnızca Baden-Würt-temberg eyaletinde 2017/18 öğretim yılı itibariyle 1.500 €’luk ücret uygulanmak-tadır. Onun dışında diğer tüm eyaletler-deki üniversitelerde harç ücretleri orta-lama 270 €’dur. Yaşam giderleri için aylık 720 – 800 € bütçe planlaması yapılmalı, ayrıca kurs giderleri kapsamında ilk yıl için bir defaya mahsus ödenen ortalama 4.000 € seviyesinde dil okulu maliyeti he-saplanmalıdır.

- Son Olarak Yurtdışında Öğrenim Gör-mek İsteyen Öğrencilere Neler TavsiyeEdersiniz?

Ülke seçiminde çok bilinçli olunmasını, hedef oluştururken dağılmamayı en başta öneririz. Yalnızca nitelik değil, aynı zamanda yabancı bir dil ve kültürün bize katacağı avantajları hesaplarken, tüm bunların modern dünya ile entegre bo-yutunda ve uluslararası sahalarda kabul görürlük ve tercih edilirlik yönleri de iyi bir kariyer için mutlaka dikkate alınma-lıdır.

Yakup YücebudakULC Yurtdışı Danışmanlık FirmasıGenel Müdürü

6

Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) başvuru sürecini ve 2019 YKS Kılavuzu’nu değerlendiren İstinye Üniversitesi Genel Sekreteri Burak Kılanç, geçen seneye oranla kılavuzda değişiklik yapılmadı-ğının altını çizerek, kılavuzda öğrenci dostu bir yaklaşım sergilendiğini söyledi. Başvuruların 6 Mart 2019 tarihine kadar devam edeceğini belirten Kılanç, siste-min adaylara sağladığı avantajları anlattı.

Sistemde Değişiklik Yok Sistem değişikliği nedeniyle geçen sene-ki sınav sürecinin zor geçtiğini belirten Burak Kılanç, ‘’Kılavuzda geçen seneye kıyasla sistemde hiçbir değişiklik olmadı-ğını görüyoruz. Sistem değişikliğinin ol-maması adaylar için büyük önem taşıyor. Sistemde; puan türlerinde, oturumlarda,

soru sayılarında, testlerin puanlara etki oranlarında bir değişiklik yok.” sözleriyle, bu sene yapılacak sınavın adaylar için daha rahat geçeceğine vurgu yaptı.

Ödemelere Dikkat Lise son sınıf öğrencilerinin başvuru süreçlerinin, sınava tekrar girecek öğ-rencilere kıyasla daha kolay olduğunu sözlerine ekleyen Kılanç, başvuruların geçerliliği için ödemelerin muhakkak yapılması gerektiğini belirtti. Üniversite sınavına başvurmak için iki aşamalı bir iş-lem yapılması gerektiğini vurgulayan Kı-lanç, “Öncelikle ÖSYM’nin Aday İşlemleri Sistemi’nden hangi oturumlara katılmak istediğinizi belirtiyorsunuz. Nerede sına-va girmek istediklerinizle ilgili yer seçe-neklerini belirliyorsunuz. Bu başvurunun

geçerli olması için de, sınav ücretini ya-tırmış olmak gerekiyor. Adaylar, ödeme işlemlerini 7 Mart’a kadar yapabilirler.” dedi.

Başvurularını Tamamlayamayan Aday-lara İkinci Şans Adayların; TYT, AYT, YDT sınavlarının her biri için 50 TL ödeyeceklerini belir-ten İSÜ Genel Sekreteri Burak Kılanç, başvuruda bulunup, paralarını yatır-madıkları için başvurularını tamamla-yamayan adayların ise,19 Mart günü, 75 TL ödeme yapabileceğini hatırlattı. 2018-TYT puanını,2019-YKS Yerleştirme-de kullanmak isteyenler için, 2019-YKS başvuru ücretinin 20 TL olacağını söyle-yen Kılanç,2018’deki sınavda TYT puanı 200’ün üzerinde olan adayların puanları-

nın bu sene de geçerli kabul edeceğinin altını çizdi.

Öğrenciye Büyük FırsatAdayların 15 Haziran’daki sınava girme-den de geçen seneki puanını kullanabi-leceğini söyleyen Kılanç, ‘’Böylece geçen sene 200 ile 500 puan arasındaki puanı, alan kitle içerisindeki yüzdelik dilimi bu seneki yüzdelik dilimle eşleştirilerek puan dönüştürülmesi yapılacak.” sözle-riyle sistem hakkında bilgi verdi. Öğren-cinin geçen seneden TYT’ye girecek pua-nı, bu senekine oranla yüksek ise, geçerli olacağını söyleyen Kılanç, bu yaklaşımın adaylar için iyi bir fırsat olduğunu söyle-di. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2019 YKS’de soruların çıkacağı konuları ve yeterli-likleri de ilan ettiğini sözlerine ekleyen

İSÜ Genel Sekreteri Burak Kılanç: “Kılavuzda geçen seneye kıyasla sistemde hiçbir değişiklik olmadığını görüyoruz. Sistem deği-şikliğinin olmaması adaylar için büyük önem taşıyor. Sistem değişikliği nedeniyle geçen seneki sınav süreci zorlu geçmişti. Sis-temde, puan türlerinde, oturumlarda, soru sayılarında, testlerin puanlara etki oranlarında bir değişiklik yok.”

Hareketsiz yaşam, çok fazla oturmak olarak tanımlanabilir. İster bilgisayar başında çalışmak, ister televizyon izle-mek, isterse de okumak olsun; oturarak çok fazla vakit geçirmenin damar has-talıkları, kalp hastalıkları, diyabet, kaygı ve depresyon vb. birçok olumsuz etkisi mevcuttur. Hareketsiz yaşam tarzı ile birlikte bireyleri sağlık yönünden çok etkilendiğinden bahsettik. Yaşantımız boyunca yaptığımız her eylemde postü-rün öneminin büyük olduğunu bilmemiz gerekiyor. Vücudumuzun her bölümünü bir miktar kullanıyoruz ve özellikle postü-rümüzde bir probleminiz var ise bu işleri uygularken birçok problem ile karşılaşa-biliriz.

Duruş bozukluklarında genel faktörler, yapısal bozukluklar ve belirli alışkanlıklar önemli etkenler olabilmektedir. Normal duruşa sahip bir bireye yandan baktığı-mız zaman hafif bir kamburluk durumu görürüz buna kifoz denir; belde ise hafif çukur bir görünüm olur buna da lordoz denir. İnsan vücudununda ki bu eğrilerin artması veya azalması durumda duruş bozukluğu ve duruş bozukluğunun ya-rattığı birçok sağlık sorunlarıyla karşıla-şabiliyoruz.

Diğer bir duruş bozukluğu da skalyoz ise omurgada görülen yana 10 derecenin üzerindeki eğilmedir. Normal ve sağlıklı omurgada, omurlar arkadan bakıldı-ğında yukardan aşağıya boyun, sırt ve bel bölgelerinde düz bir hat şeklinde

Burak KILANÇ

İstinye Üniversitesi Genel Sekreteri

2019 YKSMARATONU BAŞLIYOR

Burak Kılanç, adaylara MEB’in Talim Ter-biye Kurulu’nun sayfasına girerek 2019 YKS’deki kazanımlarla ilgili açıklamaları incelemelerini tavsiye etti.

Yerleşme Oranları Artış GösterebilirGeçen sene 2 milyon 381 bin kişinin YKS’ye başvurduğunu ve 857 bin kişinin üniversiteli olduğunu söyleyen Burak KILANÇ, “Geçen sene YKS’ye başvuran her 100 kişiden 36’sı üniversiteli oldu. Bu sene de yerleşme oranları biraz daha yükselebilir ya da benzer bir tabloyla kar-şılaşabiliriz.” şeklinde; 2019 yılında yer-leşme oranlarının artabileceğine dikkat çekerek, geçen sene ilan edilen taban başarı sırası şartlarının bu sene de geçerli olduğunu vurguladı.

görülen duruş bozuklukları, ergenlik dönemindeki kızlarda büyüme hızına da bağlı olarak 3-5 kat daha fazla görül-mektedir. Gelişim dönemlerinin uzun bir zamanını okullarda geçiren çocuklarımı-zın duruş bozuklukları önlemek ve sağ-lıklı gelişimleri sağlamak adına yapılacak şeyler aslında basit ve uygulanabilinir.

Sürekli oturmak ve hareket etmeme du-rumu birçok duruş bozukluğuna yol aça-bildiğinden bahsetmiştik. Böyle durum-lardan kaçınabilmek adına çocuklarımızı derslerde 15 dakikada bir ayağa kaldırıp dersin içeriğiyle bağlantılı basit egzersiz-ler uygulayabiliriz. Disiplinler arası öğre-timin burada önemi artmaktadır. Sınıf ve branş öğretmenlerimizin muhakkak Beden Eğitimi dersi öğretmenleriyle ile-tişim içinde olmaları gerekmektedir.

Çocuklara doğru oturma tekniği ile il-gili derslerde ara sıra bilgiler verebiliriz. Oturma yüksekliği kolların mümkün olduğu kadar az gergin ve yatay olma-sı sağlanmalıdır. Belin normal eğriliğini korumaya çalışılmalıdır. Vücut ağırlığının her iki kalçaya eşit dağıtılmalı, göz se-viyesi tahtanın tam ortasında olmalıdır (Sıra yükseklikleri çocukların yaşına göre olmalı ve tahtaların yeri ve yüksekliği öğrenci sıralarına göre ayarlanmalıdır.), ayaklar tam olarak yere basmalıdır, dir-sekler 90 derece açıda ve eller rahat ol-malıdır. Baldırın iç yüzeyine gelen basıncı azaltmak için de ayakların zemine var ise ayak altlığına yeterince oturmasına dik-kat edilmelidir. Dik oturma, omurgaya yaklaşık yüzde 25 daha az yük binmesi-ni sağlar ve birçok sırt problemini önle-mektedir.

Duruş ve diğer sağlık bozukluklarını ön-

lemede büyük etkisi olan sporun okullar-da son 20 yıldır önemi artmakla birlikte istenilen seviyeye maalesef ulaşmış de-ğildir. Günümüzde hızla gelişen tekno-loji, insan gücüne duyulan gereksinimi giderek azaltmış ve bunun sonucu ola-rak insanın doğal yapısına uymayan bir yaşam biçimi ortaya çıkartmıştır. Karın ve sırt kasları zayıf olan çocuklarımızın da duruş bozukluğu ortaya çıkmaktadır. So-kaklarda oynayan çocuk sayısının azal-ması, basketbolu sokakta veya sahada oynamak yerine oyun konsollarında oy-namayı tercih eden bir nesil olması kas-ların da gelişimini olumsuz etkilemek-tedir. Bilgisayar, tablet, telefon başında geçirilen süre ile doğru orantılı olarak çocuklarda durul bozukluğu görülme sıklığı artmıştır. Spor, akademik yaşamın getirdiği streslerden uzak bir ortam ya-ratarak her yaştan öğrencinin sağlıklı bir yaşam biçimi kazandırmakta önemli bir rol oynamaktadır. Gelişmiş ülkelerde spora büyük önem verilmekte ve erken yaşlardan başlayarak çocukların spor ve beden eğitimi programlarına katılmaları teşvik edilmektedir.

Beden Eğitimi derslerinin başında ve sonunda muhakkak esneme egzersiz-lerine yer verilmelidir. Son zamanlarda zayıflamak için yapılan popüler bir spor olan pilatesin esas amacı vücuda esnek-lik katmaktır bu spora küçük yaşlardan itibaren çocuklarımızı yönlendirebiliriz. Çocuk yaşta yapılabilecek diğer bir spor dalı yüzmedir. Aslında çocuk ne kadar hareketli olursa olsun da ne yaparsa yap-sın; iskelet sistemine yük binmektedir. İskelet sistemine yük binmeden kasları çalıştıran ve esneten en iyi spor dalı yüz-medir. Okul öncesi dönem de 4 yaşından

sonra çocuklarınızı yüzmeye yönlendire-bilirsiniz. Jimnastik de yine omurgamızın esnek olmasını sağlayan diğer bir spor dalıdır. Çocuklarımızın belirttiğimiz bu spor dallarına merakları yok ise ne olursa olsun yeter ki bir sporla ilgilenmelerini istiyoruz. Sonuçta çoğu spor dalı omur-ganın çalışmasını ve güçlenmesini sağla-mayacaktır.

Ayrıca uykunun vücudunun yenilenmesi açısından önemi çok büyük olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Uyku düzeni bozulduğu zaman vücut gergin ve bitkin durumda olabilir, bu da duruş bozuklu-ğuna yol açabilir. Diğer bir önemli, bir konuda beslenmedir. Beslenme de ço-cukların postürünü etkilemektedir. Kötü beslenme ile gelen fazla kilo ve obezite probleminden dolayı ayaklara çok yük binecektir ve ayak basış problemleri yaşanacaktır. Ayak basış problemleri de vücudun kendi dengesini bozulacaktır. Vücut dengeyi koruyabilmek için farklı duruş stratejileri geliştirecektir. Düz ta-banı olan çocuklarda duruş bozukluğu daha fazladır.

Çocuklarımızın hayatları boyunca bel, sırt, boyun ağrılarını çekmelerini ve önemli ortopedik rahatsızlık çekmele-rini istemiyorsak, fiziksel yapısına bağlı olarak onları muhakkak spora yönlendi-relim Ayrıca duruş bozukluğu yaşayan çocuklarımızın zamanla özgüvenini kay-bettiğini bilmemiz büyük önem taşımak-tadır.

Doğru hareket, dengeli beslenme ve iyi dinlenme ile çocuklarımızın hem sağ-lıklı büyümelerini sağlamış oluruz hem de duruş bozukluklarının büyük oranda önüne geçmiş oluruz.

uzanır. Skolyozda ise omurlar sağa veya sola doğru yer değiştirir ve aynı zaman-da kendi eksenleri etrafında döner. Bu nedenle üç boyutlu bir deformite (şekil bozukluğu) olarak tanımlanır. Görülme sıklığı %0,2- 6 arasında değişmektedir. Bilinen en eski omurga deformitesidir. Travma, doğumsal gelişim bozuklukları gibi çok çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebildiği gibi, skolyoz olgularının %80’inin nedeni bilinmemektedir. Ge-nellikle gelişme çağının başlangıcında, çocukta omuz asimetrisi, sırtın bir bö-lümünde kabarıklık, kalçaların aynı se-viyede durmaması gibi bulgularla anne ve baba tarafından fark edilir. Gelişme çağındaki çocuklarda bu durum, gelişen ve büyüyen omurgada anormal yüklen-meye ve bunun sonucu olarak da omur-larda deformelere neden olur.

Duruş bozuklukları okul sıralarında baş-lamaktadır. Öğrencilerin, okul sıraların-da doğru pozisyonda oturamamaları ve ağır sırt çantaları taşımaları ileri yaşlarda duruş bozukluklarına sebep olabilmek-tedir. Boya uygun olmayan sıralarda oturmak ya da bilgisayar başında uzun vakit geçirmek de çocuklarda uzun va-dede duruş bozukluklarına ve anlık sırt ağrılarına yol açabiliyor. Hızla gelişen bir omurga yapısına sahip olan çocukların doğru oturma tekniklerini uygulayabil-mesi için en büyük görevse önce ailelere sonra okullara düşmektedir.

Okul öncesi dönemde erkeklerde sıkça

A. Hakan AktaşİTA Okulları Müdür Yardımcısı Ders Dışı Etkinlikler Koordinatörü

Çocukların yüzde 40’ında görülen duruş bozukluğu onların bütün yaşamını etkileyecek sağlık problemlerine yol açmaktadır…

7

8

Üniversiteli olmak için öğrenciler başka bir şehre göç etmeyi tercih ediyorlar. Yükseköğretim Kurumu (YÖK)’ün yayınlamış olduğu “İL VE BÖLGE BAZINDA 2018 YKS YER-LEŞTİRME RAPORU” ulaşılabilen standart bilgilerden daha fazlasını sunuyor. Raporda kendi şehrinde üniversite okumak isteyen öğrencilerin oranı %38,32 iken ikamet ettiği şehri bırakıp başka bir şehirde üniversite eğitimi almayı seçenlerin oranı ise %61,68 oldu.

Öğrenciler 2 yıllık bir ön lisans programı okumak için evlerinden uzaklaşmayı göze alabiliyorlar. Ön lisans tercihi yapan 316 bin 37 öğrencinin %56,4’ü kendi şehrinden ayrılma kararı aldığını görüyoruz.

Yükseköğretimin büyük çoğunluğu Marmara bölgesinde gerçekleşiyor. Bu yıl üniversitelere yerleşen öğrencilerin %30,86’sı Marmara bölgesinde bir üniversitede okumayı tercih ettiler. Öğrencilerin diğer ço-ğunluğu ise %23,13 ile İç Anadolu bölgesini, %13,05’i ise Ege bölgesinde öğrenim görmeyi seçmişler.

Durumun böyle olması çok da şaşırtıcı değil. Şehir bazında bir inceleme yapıldığında öğrencilerin %19,4’ünün sadece İstanbul üniversitelerine yerleştiklerini görüyoruz. İstanbul’u %6,68 ile Ankara, %4,44 ile İzmir takip ediyor. Bu 3 büyük şehri sırasıyla Konya, Antalya, Kocaeli, Bursa, Isparta, Sakarya ve Eskişehir takip ediyor.

Üniversite sayılarının ve doğal olarak kontenjanların bu 3 büyük bölgeye yoğunlaşması bu durumun kaçınılmaz so-nucudur. Günümüzde İstanbul’da 61, Ankara’da 21, İzmir’de 9 üniversite mevcuttur. 2018’de ülkemizdeki lisans ve ön lisans programlarının toplam kontenjanlarının (Açıköğretim hariç) %25’i bu üç şehirde toplanmıştır. İstanbul üniversi-teleri ise toplam kontenjanın %19’una sahip!

Bilindiği üzere üniversite kadar şehir tercihi de önemli. Bu önem, öğrenci tarafında geleceği şekillendirecek karşısına birçok farklı imkân çıkaracak bir ortama sahip olmakla ilgili iken diğer tarafta şehrin de öğrenci kaynaklı kazançları yadsınamaz. Üniversite öğrencileri, gittikleri şehre hem ekonomik hem de sosyal açıdan büyük katkı sağlıyor. Bunun farkında olan şehirlerde bir öğrenci cazibe merkezi olabilmek adına kendilerini sürekli geliştiriyorlar.

Sonuç olarak öğrenciler için farklı bir şehirde okuma kararı her zaman güçlü bir alternatif tercih olarak konumlanacaktır. “İyi Üniversite”, “İş imkânı”, “büyük şehir” gibi bilinen mottoların sahibi olan ve cazibe merkezi haline gelen şehirler öğrenciler için her daim tercih edilecek şehirlerden olmaya devam edecektir.

Kontenjan yoğunluğunun ve dolayısıyla öğrenci rağbetinin buluştuğu Marmara bölge-sindeki sınav başarısı da beklenildiği gibi. 2018 YKS sonuçlarına göre ilk 100’e girerek bir İstanbul üniversitesine yerleşenlerin sayısı 68 iken, ilk 5000’e girenlerin sayısı 2427, ilk 50.000 içerisinde olanların sayısı ise 16.545 kişidir.

Bunların yanı sıra 2018 yerleştirme sonuçlarına göre öğrencisi en çok göç eden şehirler Osmaniye, Ordu ve Şırnak iken öğrencisini en fazla şehrinde tutan 3 şehir ise İstanbul, Erzurum ve Sivas oldu.

TOPLAM

133.834 33,89 138.605 43,85 272.439 38,32

261.103 66,11 177.432 56,14 438.535 61,68

394.937 100,00 316.037 100,00 710.974 100,00

Sayı % Sayı % Sayı %

Lisans Önlisans Toplam

43,8656,14

33,8966,11

394.937

121.876

91.361

51.527

44.366

33.847

28.698

16.849

5.833

580

100,00

30,86

23,13

13,05

11,23

8,57

7,27

4,27

1,48

0,15

316,037

97.017

45.919

41.514

46.817

39.113

24.900

18.332

2.345

80

100,00

30,70

14,53

13,14

14,81

12,38

7,88

5,80

0,74

0,03

710,974

218.893

137.280

93.041

91.183

72.960

53.598

35.181

8.178

660

100,00

30,79

19,31

13,09

12,83

10,26

7,54

4,95

1,15

0,09

TOPLAM

Sayı % Sayı % Sayı %

Lisans Önlisans Toplam

KKTC

G.ANADOLU

EGE

MARMARA

0 50.000 100.00 150.00 200.00 250.00

394.937

79.042

37.734

21.022

14.729

9.046

7.473

7.519

5.641

7.238

8.788

100,00

20,01

9,55

5,32

3,73

2,29

1,89

1,90

1,43

1,83

2,23

316,037

56.357

9.736

10.566

8.266

9.647

6.974

6.357

7.623

5.472

2.806

100,00

17,83

3,08

3,34

2,62

3,05

2,21

2,01

2,41

1,73

0,89

710,974

135.399

47.470

31.588

22.995

18.693

14.447

13.876

13.264

12.710

11.594

100,00

19,04

6,68

4,44

3,23

2,63

2,03

1,95

1,87

1,79

1,63

TOPLAM

Sayı % Sayı % Sayı %

Lisans Önlisans Toplam

%73759.024

%19194.563

%550.487

%333.518

Ankara

İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Kurumları İlişkileri Koordinatörü

Öğrencilerin Yükseköğretimde Göçü! Şehirlerin ve Bölgelerin Tercih Analizi

Yıl 1992, kasım ayı, o zamanlar İstanbul Teknik Üniversitesi, Gemi İnşaat Mü­hendisliği Bölümünde çiçeği burnunda bir öğrenciyim. Okul açılalı yaklaşık bir buçuk ay olmuş ve biz yeni öğrencile­ri mesleği tanıtmak için teknik geziye götürmüşler. Tersanenin kapısındayız ve o an kendi içimde birkaç şeyi fark ettim. Bunların ilki; bir gemi inşaatı öğrencisi olarak daha önce bırak içi­ne girmeyi, tersane görememiş bile olduğumdu. Bir başka farkındalık ise önümüzdeki 40 yılı burada veya buna benzer bir yerde geçireceğim gerçe­ği ile ilgili idi. İşte o an o soru kafama çakıldı ve doğrusu uzaklaştırmadım da "Oğlum önümüzdeki 40 yıl buradasın. İstiyor musun?''. O an, orada fark ettim ki hiç istemiyorum. Ondan sonrası da benim hayatımın macerası oldu. Öğrencisi olduğum üniversite, Türkiye'nin en iyi mühendislik eğitimi veren köklü üniversitelerinden biri idi. Girdiğim bölüm oranın iyi bölümlerin­den biri, yüzde 1-2 bandından öğrenci alan bir yerdi. İngilizce destekli eğitim

alıyordum. Türkiye'nin çok iyı taokulundan ve çok iyi bir lisesinden mezundum. İzmir'de büyüdüm. İyi bir dershanenin iyi öğrencileri arasında üniversite sınavına hazırlandım. Üni­versiteye geldiğimde çok iyi düzeyde İngilizce ve iyi düzeyde Almanca bili­yordum. Sınavı 64 türkçe sorusundan 62 net, 52 matematik sorusundan, 49,S netle bitirdim. Ben yazayım diye etrafımdaki herkes isterken (şimdi an­lıyorum ki biraz da onların inadına) tıp tercihi hiç yapmadım. Matematik öğ­retmenimin önerisi ile"öğrenci iken ça­lışmaya başlamak ve iyi para kazanmak motivasyonu" ile bu bölümü yazdım ve kazandım. Üniversiteye geldiğimin ikinci ayında ise bu bölümün bana göre olmadığını anladım ancak bölümü bırakacak ce­sareti de gösteremedim. Bu kısmı biraz daha açmak istiyorum. Okulun kendi­sini bırakmakta bir sorun yok, burada temel mesele ailemi ikna etmekti. Ai­lem başta itiraz etse de eninde sonun­da isteğimi kabul ederdi ancak bir de

soru sorarlardı; "Burayı istemiyorsun. Peki tamam. O zaman ne istiyorsun?''. İşte asıl sorun benim bu soruya cevap vermeyişim idi. Okumuş, bilgili, ilgili bir aile ve Türkiye'de iyi eğitim denilen şey her ne ise onu almış birisi olarak ne yazık ki bu soruya cevap veremiyordum. Ben bunu gencin ve öğrencinin dramı olarak görüyorum. Benden müthiş bir soru çözme, sınav başarısı elde etme makinası üretilmiş ama en temel so­ruya yanıt verecek donanım ise hiç verilmemiş, gelişmesine destek olun­mamış, hatta yokluğu bile kimsenin dikkatini çekmemiş. Bugün işimi yaparken kurumlara ver­diğim eğitimler sırasında tanımlanan en önemli sorun motivasyon eksikliği oluyor. İnsan gönlünde yatan aslanı keşfedemeyince ne yazık ki motivas­yon üretmek çok zorlaşmaya başlıyor. Bu çerçeveden baktığım zaman, bir bireyin en temel meselesini kendini ta­nımak olarak tanımlayabiliyorum. "Ben kimim?" sorusuna verilen cevap yaşa-

mın aslında başlangıç noktası. İkinci temel konu ise"kim olmak istiyorum?''. Bu da kişinin hedefini, geleceğini ta­nımlıyor. Bu iki soruyu kendine sorup kendi cevap veremeyen bireylerin ise ne yazık ki yaşamı esen rüzgarlara bağ­lı bir biçimde gelişiyor. Benim hikayeme geri dönersek bu so­ruyu kendine sormuş ama yanıtının olmadığını fark etmiş birisi olarak ya­şamımın kalanını kendi cevaplarımın peşinde koşturarak geçirdim. Hiç kolay olmadı, çok emek vermem gerekti, bir sürü başarısızlık dönemlerim, vaz­geçmek istediğim anlar oldu, kabul de etmeliyim birçok yerde de şansım yaver gitti ve bugün "iyi ki" dediğim bir hayatı keyif alarak yaşayabildiğim noktadayım. Fakat bana benzer örnek­lerin tümü aynı sona ulaşamayabiliyor. Benim hikayem de bu kadar zorluk içermek durumunda değildi. Şimdi bu alanda hizmet veren bir eğiti­men/danışman ve bir baba olarak aile ve kurumların en temel meselesinin bu soruları sorup kendi içinden yanıtları

verebilecek genceler yetiştirmek ol­duğunu biliyorum. Hangi sorudan kaç tane yapıldığı, kaç net çıkarıldığı kesin­likle önemli. Bugün yaşadığımız ülkede sistem daha ileri eğitim için bunların hesabını tutmaktadır. Ancak bu çözü-len sorular ile alınan notlar ve puanlar ile gidilmeye çalışılan bir liman yok ise aile ve kurum şapkayı önüne koyup dü-şünmelidir. Yaşamda seçimlerini, kendini tanıya­rak ve anlayarak yapan çocuklar için verilen her emeğe her sabır zerresine değer. Kendi tanıyan, kendi olabilen, kendini inşa eden çocuklar yetiştirebilmek di­leği ile. Selamlar, sevgiler

...ıı= Ts�ANBUL ı Doğru Tercih, İstanbul Kültür Üniversitesi'nin 2001 yılından bu yana başarı ile yürüttüğü bir

"l!!!!I ısü�TÜR. . sosyal sorumluluk projesidir. UNIVERSITESI

Türkiye'nin En Büyük .. " .

Ogrencı Paylaşım Platformu! Türkiye'nin en büyük öğrenci paylaşım platformu Doğru Tercih'e sende katıl. Sınavlara gir, düşüncelerini paylaş, gruplara katıl ve diğer öğrencilerle tanış. Geleceğe daha iyi hazırlan ...

10

AB´DEN 2023 EĞİTİM VİZYONU´NA TAM DESTEK

Kariyer Planlama Basamakları: Bir üçge-nin üç köşesi gibidir “Meslek Belirleme”, “Kariyer Planı” ve “İş Olanakları”ndan olu-şur. Doğru karar için bu adımları iyi analiz edin. Dolayısıyla da “Kişinin Kendini Tanı-ması”, “Mesleki Araştırmalar”, “Karar Ver-me Süreci”ni oluşturan bu ikinci üçgenin ilkinin üzerine oturmasıyla başarıya ula-şılır. Her bir öğrencinin kariyer planlama süreci kendi deneyim, ilgi, yetenek ve değerlerine göre farklılık gösterir. Kari-yer planlama yapmadan önce kendinizi tanıyın, tanımlayın, anlayın kısacası öz farkındalığınızı arttırın: İlgi alanlarınızı, yeteneklerinizi, kişilik tarzınızı, becerile-rinizi ve değer yargılarınızı birlikte analiz edin.

• Kariyer planlama sürecinde yapacağınız ilk iş, kendiniz hakkında mümkün oldu-ğunca çok şey öğrenmektir. Kendinizikeşfetmeniz gerekir,Her şeyi bildiğimizisanmak büyük yanılgıdır, sizi yanlış yön-lere sürükler,

• Ayrıca kendinizi keşfetmenin en etkilive başarılı yolu bir kariyer ya da mesle-ki gelişim danışmanı ile görüşmenizdir.Burada önemli olan sizin kendinize enuygun kariyer yolculuğuna çıkmanızdır.

• Seçmek istediğiniz meslek dalına aitsektörü tanıyın, iş olanaklarını değer-

lendirin en önemlisi siz bütün bunlara uygun musunuz ona karar verin

Mesleğinizi tanıyın:

• Öz değerlendirme doğru kariyer planla-ma için çok önemli bir başlangıçtır ve bu süreçteki son adımdır.

• Tercihlerinize uygun seçenekleri araştı-rın. Bazıları sizin için mükemmel olabilir,ancak bazıları çok yanlış görünebilir. Hat-ta kişiliğiniz, ilgi alanlarınız, değerlerinizve özellikleriniz için doğru görünebilirlerama başka konularda doğru olmayabi-lirler.

• Örneğin, işin getirdiği sorumluluklarilginizi çekmeyebilir, sevmeyebilirsiniz,sıkıcı, sevimsiz görünebilir belki de oalanda hiç çalışmak ve eğitimini de al-mak istemeyebilirsiniz.

• Bir sonraki adımı atana kadar bunu bile-mek aslında pekte mümkün değildir.

• Aklınızda yer alan meslekleri tanımanıntek yolu bilinçli karar vermektir.

• Yaptığınız işte iyi olmak için, ne yaptığı-nızı biliyor olmanız gerekir.

• ‘Konumlandırma’ kim olduğunuz, ken-dinizi nerede görmek istediğiniz, beceri-leriniz, sektöre ve firmaya ne kadar uy-

gun olup olmadığını tanımlar, sıra bunu iyi belirlemeden geçer.

Hareket Planınızı hazırlayın:

• Önümüzdeki bir iki sene içinde ne yap-mak istediğinize karar vermeli, ona göretaktik geliştirmelisiniz.

• Araştırmalar yapın, sektördeki uzman-larla konuşun ve yapmayı istediğiniz işalanında başarılı olmuş olan insanlarıinceleyin.

• Öncelikle ilgili sektör ve belli başlı firma-lar ile ilgili detaylı bilgi edinin.

• Kısaca: Yaşam boyu her daim, kariyerharitanızı gözden geçirin. Günün koşul-larını değerlendirin, hızla küreselleşendünyamızda öne çıkan, yükselen değer-leri de göz önüne alarak, önümüzdeki ikiyıl içerisinde neler yapılması gerekliliği-ne karar verin. Ne istediğiniz geleceği-nizi etkileyecektir, ancak unutulmamasıgereken günün koşulları ve imkânlarınedir? değerlendirin. Stratejiniz bu ikiarasında olmalıdır. Bireysel kariyer plan-lama kişinin yaşamı boyunca çalışacağıiş ve pozisyonları, hedefleri ve gelecekplanlarını, sorumluluklarını göz önünealarak vereceği kararlar toplamıdır. Eğerbu yolculuğa henüz çıkıyor ve planla-maya yeni başlıyorsanız, o zaman sürekli

kariyer planınızı, hedeflerinizi gözden geçirmenizi öneririz. Sonuç olarak bilgi boyutunda kişinin kendini, piyasaları, sektörü ve pozisyonları tanıması, strateji ve planlama boyutunda ise bireysel kari-yer hareket planının oluşturması gerek-mektedir. Başarılar dilerim.

AB Türkiye Delegasyonu Birinci Müsteşa-rı ve Ekonomik-Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı Angel Gutierrez Hidalgo, Bir-leşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Eğitim Bölümü Başkanı Brenda Haiplik ve Avrupa Eğitim Vakfı (ETF) Mü-dürü Cesare Onestini, Milli Eğitim Bakan-lığı ile AB Türkiye Delegasyonunun iş bir-liğiyle düzenlenen 2023 Eğitim Vizyonu Çalıştayı’nı değerlendirdi.

Hidalgo, 2023 Eğitim Vizyonu´na ilişkin soru üzerine, “Türkiye´nin 2023 Eğitim Vizyonu hem Türkiye açısından hem de bizim açımızdan çok hayati bir anda gündeme geldi. Şu süreçte AB´nin de eğitimin bütüncül planlanmasına yö-nelik çabaları var. 2023 Eğitim Vizyonu da bu çabalarla oldukça güzel bir uyum içerisinde. AB olarak Türkiye´nin kendi eğitim sisteminde gerçekleştirmekte olduğu reformu çok olumlu buluyoruz. Bütün bu reformların AB stratejileriyle de uyumlu olduğunu belirtmek istiyo-

ruz.” değerlendirmesinde bulundu. 2023 Eğitim Vizyonu´nda yer alan ilkelerin, büyük ölçüde AB stratejileri çerçevesin-de hazırlandığını ve ortak bazı hedeflere hizmet ettiğini aktaran Hidalgo, bunların arasında eğitim kalitesinin artırılmasının ve eğitimin diğer boyutlarının geliştiril-mesinin bulunduğunu belirtti. Hidalgo, özellikle vizyondaki yaşam boyu öğre-nim konusundaki ilkelere dikkati çeke-rek, “2023 Eğitim Vizyonu aynı zamanda bize AB olarak da iş birliği yapacağımız alanlarda bir hat, yörünge sunmuş olu-yor. Zira finansal yardım ve diğer yardım-lar açısından bu tür belgeler son derece önemli.” ifadelerini kullandı.

“Türkiye mesleki eğitim alanında bü-yük çabalar harcamakta”

Hidalgo, “2023 Eğitim Vizyonu´nda, ana-okulunun zorunlu eğitim kapsamına alınması, mesleki eğitimin geliştirilmesi” gibi hedeflerin yer aldığının anımsatıl-ması üzerine, “Yaşam boyu eğitim strate-

jisi açısından çocukların erken yaşlardan itibaren eğitim sistemine dahil olmaları gerçekten çok önemli. Böylece yaşam boyu eğitimi daha fazla hizmet veren, daha kapsamlı bir sisteme geçilmiş ola-cak.” diye konuştu. Eğitimin amacının aynı zamanda beceriler kazandırmak olduğuna işaret eden Hidalgo, “Türkiye mesleki eğitim alanında büyük çabalar harcamakta. AB olarak da bu çabaları destekliyoruz.” açıklamasında bulundu. Hidalgo, mesleki eğitimin geliştirilmesi konusunda Türkiye ile daha fazla iş birliği yöntemlerini aramaya devam ettikleri-nin altını çizdi.

“Oldukça kapsamlı bir vizyon belgesiy-le karşı karşıyayız”

ETF Müdürü Cesare Onestini, eğitim öğ-retim alanında karşılaşan zorlukların bir-birine çok benzediğine dikkati çekerek, “Gerek Türkiye gerekse AB eğitim öğre-timde karşılaşılan zorlukları aşmak üzere çalışmalarını sürdürüyorlar. Türkiye´nin

Avrupa Birliği, Avrupa Eğitim Vakfı ve UNICEF yetkilileri, Millî Eğitim Bakanlığınca hazırlanan 2023 Eğitim Vizyonu´nu çok olumlu ve önemli bulduklarını bildirdi.

2023 Eğitim Vizyonu eğitim öğretim ala-nında yaşanan bu zorluklarla mücadele açısından özellikle önemli. Bunu çok olumlu karşılıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

Onestini, ETF´nin hem Avrupa´nın genel eğitim politikasının bir parçası olduğunu hem de 2000 yılından bu yana Türkiye ile iş birliği içerisinde hareket ettiklerini belirterek, şunları kaydetti: “Millî Eğitim Bakanlığının oldukça kapsamlı bir vizyon belgesiyle karşı karşıyayız. İlkokul, okul öncesi eğitim aynı zamanda bunun içe-risinde ailenin dahil edilmesi ve teknik eğitim de var. Dolayısıyla önemli bir re-form sürecinden bahsediyoruz. Bu gerek öğretmen becerilerinin kazandırılması gerekse okul sisteminin genel olarak değiştirilmesi ve reforme edilmesi açı-sından önemli. Bu aynı zamanda Avrupa Birliği´nin eğitime yönelik gelecekteki yaklaşımı ve bakış açısıyla da uyum içeri-sinde. Avrupa Eğitim Vakfı olarak mesleki

eğitim alanında Türkiye ile uzun süredir mükemmel iş birliği ve destek örnekleri gerçekleştirdik. Bunu devam ettireceğiz ve bu açıdan bazı hususlar önemli. Bun-lardan biri kazandırılacak becerilere iliş-kin. Teknoloji, dijital ekonomi, endüstri 4.0 alanında kazandırılması gereken pek çok yeni beceri var.”

“Türkiye´nin güzel uygulamalar ger-çekleştireceğini düşünüyoruz”

UNICEF Eğitim Bölümü Başkanı Brenda Haiplik ise çalıştayda yer almaktan duy-dukları mutluluğu dile getirerek, “Millî Eğitim Bakanlığını Türkiye´nin her bir ya-nından, her seviyeden eğitimle ilgili bü-tün ortakları bir araya getirmelerinden dolayı tebrik ediyoruz. Bu toplantı vesile-siyle de Türkiye´nin 2023 Eğitim Vizyonu kapsamında güzel stratejiler ve uygula-malar gerçekleştireceğini düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Meslek Seçiminde Kilometre Taşları: Liseden Üniversiteye, Üniversiteden Sektöre Adım Adım Kariyer Belirleme