201

Risale-i Nur Külliyatı’ndan - WordPress.com · Senin gibi hem kıymettar, tesirli diliyle ve kuvvetli, letafetli kalemiyle Risaletü’n-Nur’a çok ehemmiyetli hizmet edenler

  • Upload
    others

  • View
    45

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Risale-iNurKülliyatı’ndan

YİRMİYEDİNCİMEKTUP’TAN

KastamonuLâhikasıBediüzzamanSaidNursi

Copyright©ŞahdamarYayınları,2011BueserintümyayınhaklarıIşıkYayıncılıkTicaretA.Ş.’neaittir.

Eserdeyeralanmetinveresimlerin,IşıkYayıncılıkTicaretA.Ş’ninöncedenyazılıizniolmaksızın,elektronik,mekanik,fotokopiyadaherhangibirkayıt

sistemiileçoğaltılması,yayımlanmasıvedepolanmasıyasaktır.

DİJİTALISBN978-605-4038-61-9

YayınNumarası68

ŞahdamarYayınlarıBulgurluMahallesiBağcılarCaddesiNo:1

34696Üsküdar/İSTANBULTel:(0216)5221144Faks:(0216)5221178

www.sahdamaryayinlari.com

KastamonuLâhikası

1

2

Aziz,sıddık,mübârekkardeşlerimvehizmet-iKur’âniyeveimaniyedeihlâslıvekuvvetliveşanlıarkadaşlarım,

Cenâb-ıHakk’ahadsiz şükürvehamdederimki İhtiyarlarRisalesi’ndekiümidimiveMüdafaatRisalesi’ndekiiddiamısizinletasdikettirdi.

Evet, 3 sizinle otuz bine mukabil gelen otuz Abdurrahman’ı,belki yüz otuz, belki bin yüz otuz Abdurrahman’ı Risaletü’n-Nur’a ihsan etti. Hemunutulmayan,hervakityanımdabulunankardeşlerim,Risale-iNur’asizingibipekciddîsahip vemuhafız ve vâris ve hakikatbîn ve kıymetşinas zâtların benimyerimdebendendahakuvvetli,ihlâslıolarakvazife-iKur’âniyeveimaniyedeçalıştıklarınıgördüğümden,kemâl-i ferah ve sürûr ve itminan ve istirahat-i kalb ile ecelimi vemevtimi ve kabrimikarşılıyorum,bekliyorum.

Ben,siziyazılarınızdavehatırımdançıkmayanhidemâtınızdagündemüteadditdefalargörüyorum. Ve size olan iştiyakımı tatmin ediyorum. Siz de bu bîçâre kardeşinizirisalelerde görüp sohbet edebilirsiniz. Ehl-i hakikatin sohbetine zaman, mekân mâniolmaz;mânevîradyohükmündebirişarkta,birigarpta,biridünyada,biriberzahtaolsadarâbıta-yıKur’âniyeveimaniyeonlarıbirbiriylekonuşturur.

Mâşallah, bârekâllah “Kerâmât-ı Aleviye”nin Risaletü’n-Nur’a imzasını bu zamandatam tasdik ettiren kerâmât-ı kalem-i Alevî (Ali) ve Kur’ân’a çok kıymettar hizmeti veMu’cizât-ı Ahmediye’nin (aleyhissalâtü vesselâm) harika bir kerametini gözlere gösteren veKur’ân’ınaltınbiranahtarıolankalem-iHüsrevî,değilyalnızbizleri,belkiruhânîlerivemelekleridesevindiriyorlar.

Budefa,elmaskalemlimübâreklertarafındanbirsuâlvar.Şimdilikcevapelimdedeğil.Eğerelimeverilse,sizegelir.HergünhatırımdabulunanRüştü,Refet,Süleyman,B.M.veH.K.veAbdullahvesâir isimlerinibeyanetmediğimkıymettarkardeşlerimlehususîkonuşmadığımdan gücenmesinler. Çünkü hizmetinizin azameti ve ehemmiyeti ve

muârızlarınkuvvetiveşeytanetinispetindeihtiyatavedikkatemecburuz.

Hâfız Ali ile Hüsrev’in birbirleriyle ciddî bir mahviyet içinde kardeşlik irtibatları,Risale-i İhlâs’ın tam sırrına mazhar olduğunuzu bana ihsas etti, ümitlerimi fevkalâdekuvvetlendirdi.

Bendahaziyadeyazacaktım, fakat şimdibirisipostahaneyegitmeküzereolduğu içinaceleettiğindenkısakestim.

Duanızamuhtaç

SaidNursî

5 4

6

Aziz,sıddıkkardeşlerimvehizmet-iKur’âniye’dekuvvetli,dirâyetliarkadaşlarım,

Buzamancemaatzamanıdır.Ehemmiyetvekıymet,şahs-ımânevîyegöreolur.Maddîveferdî ve fâni şahsın mahiyeti nazara alınmamalı. Hususan benim gibi bir bîçâreninkıymetinden bin derece ziyade ehemmiyet vermekle, bir batmanı kaldırmayan zayıfomuzunabinlerbatmanağırlığıyüklense,altındaezilir.

Lillâhilhamd,Risaletü’n-Nur,buasrı,belkigelen istikbali tenvir edebilir birmucize-iKur’âniyeolduğunuçoktecrübelervevâkıalarilekörleredegöstermiş.Onaaitmedhüsenânız tam yerindedir; fakat bana verdiğinizden, binden birine de kendimi lâyıkgöremem.Yalnız,pekbüyükbirnimetevemuvaffakiyetesizingibihakikatli talebeleriniştirakvesa’yugayretleriylemazhariyetimnoktasında,Risale-iNurhesabınaebedekadariftiharederim.

Nur iskele memuru Sabri kardeş! Sabri, Süleyman ve Hüsrev üçünüzün sohbetinde,benimdeikicihette,belkiüçcihetteiştirakimvar.

Nur fabrikası nam sahibi Hâfız Ali kardeş! Fevkalâde mektubun, ehemmiyetsizşahsiyetim hariç kalmak şartıyla, bana harika göründü. Senin hâlis ve yüksek dirâyetinterakkideolduğunugösterdi.Bana,“İşteçokAbdurrahman’larıtaşıyanbirAli!”dedirdi.

Mustafa’lar,KüçükAli,mübârekvemünevverkardeşler!MektubunuzBüyükAli’ninmektubugibiacîbbirhakikati ifadeeder.Ohakikat,Risale-iNurhakkındahaktır.Fakatbenimhaddimdeğilkiohududagireyim.

Evet, 7fermânetmiş.Gavs-ıÂzamŞâh-ıGeylânî,İmamGazâlî,İmamRabbânî gibi hem şahsen, hem vazifeten büyük ve harika zâtlar, bu hadîsi, kıymettarirşâdatlarıylaveeserleriyle fiilen tasdiketmişler.Ozamanlarbircihette ferdiyetzamanı

olduğundan, hikmet-i rabbâniyeonlar gibi feridleri vekudsî dâhileri ümmetin imdadınagöndermiş.

Şimdi ise, aynı vazifeye, fakatmüşkülâtlı ve dehşetli şerâit içinde, bir şahs-ımânevîhükmündebulunanRisaletü’n-Nur’uvesırr-ı tesânüd ilebir ferd-i feridmanasındaolanşakirtlerini bu cemaat zamanında omühim vazifeye koşturmuş.Bu sırra binaen, benimgibibirneferinağırlaşmışmüşiriyetmakamındaancakbirdümdarlıkvazifesivar.

Refet kardeş! Seninle hiç olmazsa her dört günde bir kere görüşmeye ihtiyaç veiştiyakım varken, dört sene sonra hususî görüşebildik. Senin gibi hem kıymettar, tesirlidiliyle ve kuvvetli, letafetli kalemiyleRisaletü’n-Nur’a çok ehemmiyetli hizmet edenlerher vakit hatırımdamânevîmuhataplarım ve hayalen yanımda hazır arkadaşlarımdırlar.Risaletü’n-Nur’unfevkalâdetesirliintişarınazar-ıdikkaticelbetmesinden,şimdilikziyadeihtiyat lâzımdır. İktisat Risalesi’yle Çocukların Tâziyenamesi risaleleri gönderilsemünasiptir.

Umumkardeşlerime,hususanhaslarınabirerbirerselâmveduaederim.Veomübârekvekıymettararkadaşlarımınhatırlarıiçinhemakrabalarını,hemkaryelerinikendiakrabamvekaryemiçinealıpöyleceduaederekmânevîkazançlarımateşrikediyorum.

Aziz,sıddık,fedakârvefâkârkardeşlerim,

Sizler ile muhabere edemediğimin sebebi, fevkalâde bir dikkat ve tazyik ve tecridaltındabulunduğumdur.Hâlık-ıRahîmimehadsiz şükürlerolsunkikuvvetlibir sabırvetahammülüihsanedereksû-ikasıtlarınıakîmbıraktı.Buradamüfarakatzamanımınherbirayıbirsenehaps-imünferidhükmündeeziciolduğuhâlde,dualarınızberakâtıyla,inâyet-iilâhiyehergünümübiraykadarmesûdânebirömreçevirdi.Benimistirahatimcihetindemeraketmeyiniz;rahmetiniltifatıdevamdadır.

Sabri kardeş! Sabırlı ol; ehemmiyetsiz ve zararsız olan vehmî ve asabî hastalığınaehemmiyetverme.Şifayaduaedilmekleberaber,zararsız,hatarsızdır.Çünküeğerhatarat,seyyieise,nasılkiaynadatemessüledenpislik,pisdeğil;veaynadakiyılansuretiısırmazveateşin timsaliyakmaz.Öyledekalbinvehayalinaynalarında rızasız, ihtiyarsızgelenpisveçirkinveküfrîhatıralarzararvermezler.Çünküilm-iusûldetasavvur-uküfür,küfürdeğil; ve tahayyül-ü şetm, şetm olmaz. Hasene ise, nuranî olduğundan, tasavvur vetahayyülüdahihasenedir.Çünküaynadanuranînintimsaliziyaverir,hâsiyetivar;kesifinmisali ölüdür, hayatsızdır, tesiri yoktur. Eğer sâir teellümât-ı ruhaniye ise, sabra,mücahedeye alıştırmak için rabbânî bir kamçıdır. Çünkü emn ve yeisin vartasınadüşmemekhikmetiyle,havfverecamüvazenesindesabırveşükürdebulunmakiçinkabz-basthâletlericelâlvecemâltecellîsindenintibahehlinegelmesi,ehl-ihakikatçemedâr-ıterakkibirdüstur-umeşhurdur.

Şamlı Tevfik’in ihtiyatını takdir etmekle beraber, eski kıymettar hizmetlerinin onun

defter-i a’mâline dâimî bir surette yazı yazmaları için, o dahi dâimî çalışması gerekti.Şükür yine, elmas kalemiyle vazifesine başlaması, ruhumu ümitler ve iştiyaklarlaneş’elendirdi,Barlahayatınıhasretlehatırlattı.

Sabri kardeş! İmamet vazifesindeRisaletü’n-Nur’a zarar yok; ruhsatla amel niyetiyleşimdilikçekilme.

Hüsrevkardeş!BeşinciŞuâ’nınkıymetini tambeyanve takdirinbeniçokmesruretti.İkincidefayaldızlıbirKur’ân’ıyazdığın,benifevkalâdemüferrahetti.Hem,benimiçinde yeni risaleleri mübârek kaleminle8(Hâşiye) istinsah ettiğin, beni minnettarlık hissindenmesrûrâneağlattı.

RüştüveRefet’insıhhatlerivekemâl-isadâkatvesebatlarıhazinendişelerimiizaleetti.Isparta talebeleri hatırları için, ben Isparta’yı kendi karyem (Nurs) ile beraber duamdadâhil ediyorum. Hatta emvâtına, Nurs emvâtı gibi dua ediyorum, hakikî vatanım vememleketimnazarıylaovilâyetebakıyorum.

MakinesikuvvetliAlikardeş!Sizlerinhâlisâneveciddîfaaliyetinizden,Risale-iNur’asizler gibi sarsılmaz çok talebeler zuhur ve devam ettiklerini ümit ederdim. BildiğimAbdullahgibivebilmediğimumumkardeşlerimeselâmımıvebütünmânevîkazançlarımaonları teşrik ettiğimi tebliğ ediniz. Muhaberemde isimlerini yazmadığım ve hatırımdayazdığımkıymettarkardeşlerimleçokalâkadarım.

Kardeşlerim! Çok ihtiyat ediniz, münafıklar çoktur. Mümkün oldukça risalelerinburadan irsal edildiğini söylemeyiniz; tâ Risale-i Nur hizmetine zarar gelmesin.Maatteessüf, ben burada bütün bütün yalnız kaldığım için, çok ehemmiyetli hakikatleryazılmadan, kaydedilmeden geldiler ve gittiler.Kuleönü’nün hâlis ve ciddî vemübârekçalışkanlarına ve İslâm köyünün sâdık ve gayretli ve kesretli talebelerine ve Barla’davefadar ve kıymetli dostlarıma ve bilhassa Eğirdir’de fedakâr ve vefadar Hakkı veMehmedgibikardeşlerimevesâirumumihvanımabinlerselâmvedualar.

Dualarınızakuvvetliitimatedenveçokmuhtaçbulunankardeşiniz

SaidNursî

Aziz, sıddık ve fedakâr ve vefâkâr kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniye ve imaniyedekuvvetlivekıymetliveçalışkanvemuktedirarkadaşlarım,

Budünyadabenimiçinmedâr-ıtesellisizlersinizvehakkınızdabüyükümitlerimidoğruçıkardınız.Cenâb-ıHaksizdenebedenrazıolsun,âmîn…

İrsâlâtınızvebilhassa“OnuncuSöz”burayaoderecefaydaverdikiherbirsayfasınamukabil,elimdengelseydi,büyükbirhediyeverirdim.Çoktanberigörmediğimiçin,benhangisiniokursam“Enbirincibudur.”derdim.Ötekinebakardım,“Bubirincidir.”Dahaöbürüsüne baktıkça hayret ederek kat’î kanaatim geldi ki Risaletü’n-Nur’un kitapları

birbirine tercihedilmez.Herbirinin kendimakamında riyâseti var.Vebu zamanı tenviredenbirmucize-imâneviye-iKur’âniye’dir.

Evet,buasrınehemmiyetlivemânevîveilmîbirmürşidiolanRisaletü’n-Nur’unheyet-imecmuası,sâirşahsîbüyükmürşidlergibikendinemuvâfıkvehakikat-iilmiyeyemünasipolarak, birkaç nevide ve bilhassa hakâik-i imaniyenin izharında, intişarında azîmkerametleriolduğugibi,üçkeramet-izâhiresibulunan“Mucizât-ıAhmediye”,“OnuncuSöz” ve “Yirmi Dokuzuncu Söz” ve “Âyetü’l-Kübrâ” gibi çok risaleleri dahi her birikendinemahsuskerametleribulunduğunuçokemârelervevâkıalarbanakat’îbirkanaatvermiş. Hatta sekeratta bulunan talebelerine imanını kurtarmak için bir mürşid gibiyetiştiğine,müteadditvâkıalarşüphebırakmıyor.

“Bir saat tefekkür, bir sene ibadet-i nâfile hükmünde…”9 Bir misali, Nurun Hizb-iEkberi’dirdiyemüşâhedeettimvekanaatgetirdim.10(Hâşiye)

SizlereRisaletü’n-Nur’unHizb-iEkber’ini veKur’ân’ınHizb-iÂzam’ını göndermekisterdim.FakatHizb-iÂzamçokuzunolduğundandahayazdıramadım.Hizb-iEkberise,tercüme etmek istedim, şimdilik vazgeçtim. Sizin gibi kardeşlerin tercümeye muhtaçolmadığınızıdüşünüp,yalnızArabîsuretinigöndereceğim,inşaallah.

Sizlere evvelce Âyetü’l-Kübrâ’nın Birinci Makamının hülâsası namıyla gönderdiğimparça,oHizbinesasıdır. İhtiyarsız,o esasaküçük fıkralarvebazıkayıtlar ilâveedildiğivakit, birden başka bir şekil aldı; inkişaf ve inbisat ederek Âyetü’l-Kübrâ’nın misal-imüsağğarıgibişehâdet-itevhidiyesiparladı;manalarıziyalandı,ruhuma,kalbime,fikrimebüyük bir inşirah vermeye başladı. Ben de en yorgunluk ve usanç zamanımda onumütefekkirâneokudum,büyükzevkveşevkhissettim.

Bir suâle cevap olarak yazdığım bir fıkrayı, size de faydası olur ihtimaliyle beyanediyorum:

Evliya divanlarını ve ulemânın kitaplarını çok mütalâa eden bir kısım zâtlartaraflarındansoruldu:“Risaletü’n-Nur’unverdiğizevkveşevkveimanveiz’ânonlardançokkuvvetliolmasınınsebebinedir?”

Elcevap:Eskimübârekzâtlarınekseridivanlarıveulemânınbirkısımrisaleleriimanınve mârifetin neticelerinden ve meyvelerinden ve feyizlerinden bahsederler. Onlarınzamanlarındaimanınesasatınaveköklerinehücumyoktuveerkân-ıimansarsılmıyordu.Şimdiiseköklerineveerkânınaşiddetlivecemaatlibirsurettetaarruzvar.Odivanlarverisalelerin çoğuhasmüminlereve fertlerehitap ederler; bu zamanındehşetli taarruzunudefedemiyorlar.

Risaletü’n-Nurise,Kur’ân’ınbirmânevîmucizesiolarakimanınesasatınıkurtarıyorvemevcut imandan istifade cihetine değil, belki çok deliller ve parlak burhanlarla imanınisbatına ve tahkikine ve muhafazasına ve şübehattan kurtarmasına hizmet ettiğinden,

herkese bu zamanda ekmek gibi, ilâç gibi lüzumu var olduğunu dikkatle bakanlarhükmediyorlar.

Odivanlarderlerki:“Velîol,gör;makamataçık,bak,nurları,feyizlerial.”

Risaletü’n-Nur ise der: “Her kim olursan ol; bak, gör. Yalnız gözünü aç, hakikatimüşâhedeet,saadet-iebediyeninanahtarıolanimanınıkurtar.”

HemRisaletü’n-Nur,enevveltercümanınınnefsiniiknaaçalışır,sonrabaşkalarabakar.Elbettenefs-iemmâresinitamiknaedenvevesvesesinitamamenizaleedenbirders,gayetkuvvetli ve hâlistir ki bu zamanda cemaat şekline girmiş dehşetli bir şahs-ı mânevî-idalâletkarşısındatekbaşıylagâlibânemukabeleeder.

HemRisaletü’n-Nur, sâir ulemânın eserleri gibi, yalnız aklın ayağı ve nazarıyla dersvermez; ve evliyamisillü yalnız kalbin keşif ve zevkiyle hareket etmiyor.Belki akıl vekalbin ittihad ve imtizacı ve ruh ve sâir letâifin teâvünü ayağıyla hareket ederek evc-iâlâya uçar. Taarruz eden felsefenin değil ayağı, belki gözü yetişmediği yerlere çıkar,hakâik-iimaniyeyikörgözünedegösterir.

Aziz,tamsıddıkkardeşlerim,

Benim,budünyadamedâr-ı tesellimvesürûrumsizlersiniz.Eğersizlerolmasaydınız,budörtseneazabadayanamazdım.Sizinsebatvemetanetiniz,banadakuvvetlibirsabırvetahammülüverdi.Birdenhatıragelendörtnokta:

Birincisi:Kardeşlerim,buzelzelebenim itikadımda“Şakk-ıkamer”gibibirmucize-iKur’ân’dır;enmütemerrididahitasdikemecburederbirvaziyetegirdi.

İkincisi: Eski zamandan beri hiçbir cemaat, Risale-i Nur’un şakirtleri kadar hak vehakikatmesleğindepekçokişgörmekleberaber,pekazzahmetlekurtulmamışlar.Bizimhizmetimizinondanbiriniyapanlar,zahmetimizinonmisliniçekmişler.Demekbiz,daima“Şükürveelhamdülillâh”dedirtenbirhâldeyiz.

Üçüncüsü: Ben gönderilen risaleleri mütalâa ettim. Bir kısım hakikatleri mükerrergördüm.Makammünasebetiyle tekrar edilmiş. Benim arzu ve belki ihtiyarım olmadanniçinböyleolmuş,kuvve-ihafızamagelennisyandansıkıldım.Birden,şiddetlibirihtarile“OnDokuzuncuSöz’ünâhirinebak!”denildi.Baktım,risalet-iAhmediye’nin (aleyhissalâtüvesselâm) mucize-i Kur’âniye’sinde tekraratının çok güzel hikmetleri, tam tefsiri olanRisaletü’n-Nur’da tamamıyla tezahür etmiş.O tekrarat, o hikmetler için tamyerindevemünasipvelâzımolmuş.

HemLütfü,hemAbdurrahman,hemHâfızAlihükmündeKüçükAlisizinnamınızadaYirmiDokuzuncuLem’a-yıArabiye’nintefsirvetercümesiniistemiş.Benimşimdionunlameşgulolmayanevaktimvarvenedehâlimmüsaadeeder.İnşaallahilerideRisaletü’n-Nur’unbaşkabirşakirdiovazifeyiyapacak.

HemYirminciMektupileOtuzİkinciSözbirdereceoLem’a’yı izahederler.HazretiAli(radiyallâhuanh)ikidefa 11sırrıyla,perdealtındagizliparlamasınaişareti,biziihtiyatasevkveemreder.

Birmeseleyegayetkısacıkbirremizlezekâvetinize,fehminizehavaleediyorum:

Suâl:“YerinkorkudantitremesivehiddetinedenRus’agelmiyorveyalnız…?”

Cevap:Çünkünesholuptahrifolmuşbirdinekarşıdinsizlikileihanetbaşka.Vehakveebedîbirdinekarşıihanetise,yerititretiyor,kızdırıyor.

Mukaddime-i haşriyenin makamatını istiyorsunuz. Şimdiki vaziyetim hiçbir vecihlemüsaadeetmediğigibi,haşredairyazılanhakikatler,burhanlarumumanispeten ihtiyacatamkâfiolduğundan,çabukyazmasınamânenicbaredilmiyorum.Birparçatehiredildivetâciledilmedi.Hembenburadakayıtlaraltındayım. 12

14 13

15

Aziz,sebatkâr,fedakâr,sıddıkkardeşlerim,

Evvelâ:Gelecekbayramınızıtebrikederim. 16kasem-iKur’ânîilefevkalâdekıymetleri tahakkuk eden o mübârek gecelerde ve seherlerde mübârek kardeşleriminmübârek duaları hem bana, hem ehl-i imana çok bereketli ve nurlu olmasını rahmet-iRahmân’danniyazederim.

Sâniyen: Size bir küçük sehvin büyük bir nükte-i gaybiyesiyle, karşı sayfadakihâşiyeyi,mevkilerindeyazmakiçingönderdim.

Sâlisen:Hulûsi’ninbirgailesivardiyehissediyorum.Meraketmesin,Risale-iNur’unşakirtlerineinâyetverahmet,nezaretvehimâyetederler.Dünyanınmeşakkatlerimademsevap verir, geçerler; o musibetlere karşı sabır içinde şükür ile, metanetle mukabeleedilmek gerektir. Hem o, hem sizler bütün dualarımda ve kazançlarımda benimleberabersiniz.

Râbian: Risaletü’n-Nur, kendi kendine Kur’ân’ın himâyeti ve hıfz-ı rabbânî altındaintişar ediyor. İmam Ali (radiyallâhu anh) iki defa 17 18 demesi işaret eder ki perdealtındadahaziyadefeyizvenurverir.Sizingibikardeşlerim,zamanınsarsıntılıhâdisâtınakarşı –şimdiye kadar gibi– yine tam mukavemet eder ümidindeyim. 19

düsturumuzolmalı.

Azizkardeşlerim,

Bilmukabelebayramınızıtebrikederim.

Sıhhatimi soruyorsunuz.Buranınçok şiddetli kışıveodamınçok soğuğuveüçhazingurbetintesiriveüçasabîhastalığınsıkıntısıvebütünbütünyalnızlıklakabil-itahammülolmayacak çok zahmetlere maruz olduğum hâlde, Hâlıkıma hadsiz şükrederim ki herderdinenkudsîdermanıolanimanıveiman-ıbilkaderden,kazâyarıza ilâcını imdadımagönderdi,tamsabıriçindeşükrettirdi.

Azizvesıddıkvehâliskardeşlerim,

Rabb-iRahîmimehadsizşükürolsunkisizingibileriRisaletü’n-Nur’asahipvenâşirvemuhafız halketmiş; benim gibi âciz bir bîçârenin zayıf omuzundaki ağır yükü çokhafifleştirmiş.

Kardeşlerim! Bu defa üç mektubunuzda birden üç Hulûsi, üç Sabri, üç Hakkı gibikıymettar dokuz kardeşi gördüm. Hapiste, Abdurrahman’ın pederi yerinde benimelbiselerimi yamalayan Hakkı’nın, ciddî ve hakikatli uhuvvetini ve talebeliğinitahminimdendahaileriterakkiettiğinibildim,çokmesruroldum.

Sabri kardeş!Beni saranvebağlayanağır kayıtlara ehemmiyetvermiyorsun.Hâlbukiburadakievhamlıehl-idünyabenimlepekfazlameşgulvealâkadardırlar.Hatta…hatta…hatta…Herneyse…

Hembenimhakkımda,binderecehaddimdenziyadehüsn-üzanilekıymetvemakamvermek, yalnız Risale-i Nur namına ve onun hizmeti ve Kur’ân elmaslarının dellâllığıhesabına kabul olabilir.Yoksa, hiç ender hiç olan şahsım itibarıyla kabule hakkım yok.Parlak ve çalışkan kalemiyle hem Risaletü’n-Nur’un, hem bizim hatıralarımızda çokehemmiyetli mevki tutan ve yerleşen Hâfız Tevfik’in yazdığı Âyetü’l-Kübrâ risalesinimünasip gördüğünüz zamanda gönderirsiniz. Dokuz sene yazılarıyla mesrûrâne ünsiyetedengözlerim,hasretleoyazılarıgörmekistiyor.

Kıymettar Hulûsi ve Hakkı gibi kardeşlerim! Hakkı’nın dediği gibi, Sabri’ninmektuplarınıaynenonlarınyerinekabulolmuş;ocihetteHulûsiilemuhaberekesilmemiş,devam ediyor. Hadsiz şükür ve hamd ü senâ olsun ki Risaletü’n-Nur gittikçe parlak,harikanefütuhat-ı imaniyeyapar.Kendikendine, inşaallahhergöreninkalbindeyerleşir,muannidleri susturur. Bir hıfz-ı gaybî altında düşmanları şaşırtmış, kör gözleri onugörmüyor. İzini bulamadığı hâlde, parlak faaliyetini müşâhede ediyorlar. Bu vakit pekziyadeihtiyatlâzım.

Aziz, sıddık, kıymettar kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniye’de metîn, ciddî, çalışkanarkadaşlarım,

Yeni birmedâr-ı keramet ve inâyet ve sürûr olanmektubunuzu aldım.VeRisaletü’n-Nur’aaitbirikramveinâyet-iilâhiyeyigösterdi.Şöyleki:

Bundan dört-beş gün evvel, şiddetli bir taharri ile menzilim teftiş edildi. Her tarafabaktıkları hâlde, hıfz-ı ilâhiyle, bizi mahzun edecek birşey bulamadılar. Yalnız İktisat,Hastalar,İstiâzegibialtı-yedirisaleyizararsızbuldular.SonradaHüsrev’inezanmeselesigibimüsaderekaidelerinetammuhalifolaraknoksansıziadeettiler.Benohâdisedensizeendişe edip, –dağdan dönerken– Abdülmecid, Sabri, Hüsrev, Hâfız Ali ile beraberkonuşmak,“Acabasizedebirtaarruzvarmı?”diyesormakistedim.Velisanlabağırdım,geldim.BirdenEminkapıyıaçtı,dördünüzünmübârekmektuplarınızıverdi.Herikimizbuikramvetaharrîdekikeramet-ihıfziyeyiveHüsrev’inhilâf-ıme’mulöylebiristida,öylebir netice vermesindeki inâyet-i rabbâniyeye aynı zamanda muvâfık gördük ve“Risaletü’n-Nurhervakitinâyetemazhardır.”diyeşükrettik.

Aziz kardeşlerim! Fihrist bakiyyesinin telifi size havale edilmişti. Taksimü’l-a’mâltarzındayapsanıziyiolur.

Mâşallah, bârekâllah, kalemlerinizin mükemmel çalışmaları devam etmekle berabertezâyüdetmelerivehususanSav’dabirdençoğalması…

Hacı Hâfız’a ve köyüne bin bârekâllah; bizi fevkalâde mesrûr etti. Ve Hüsrev’intevafuklu yazıları, hususan yaldızlı Mucizât-ı Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm) nüshası veBüyük ve Küçük Ali’lerin risaleleri buralarda tatlı, hem çok fütuhatı var. İnşaallah omübârekkalemlerindahaçokfütuhatıolacakvegöreceğiz.

Azizkıymettar,sâdıkvesebatkârkardeşlerim,

Fihristeyi, taksimü’l-a’mâl tarzındamütesânid heyetinizin şahs-ımânevîsine tevdiinizçokgüzeldir.Tamvedaimîbirüstadbuldunuz.Omânevîüstad,buâcizkardeşinizdençokyüksektir;dahabanaihtiyaçbırakmıyor.

Sabrikardeş!Seninrüyanmübârektirvemânidardır.İnşaallahzamanonutâbiredecek.

Kardeşlerim! Sizin hatırınız ve askerliğiniz endişesi için hâdisât-ı zamana baktım,kalbimeböylegeldi:

Menfî esasatabina edilenveKarungibi 20 deyip, ihsân-ı rabbânî olduğunubilmeyip şükretmeyen ve maddiyyûn fikriyle şirke düşen ve seyyiâtı hasenâtına galipgelen şumedeniyet-iAvrupaiyeöylebir semâvî tokatyedikiyüzer senelik terakkisininmahsulünüyaktı,tahripedipyangınaverdi.

Avrupazâlimhükûmetlerizulümleriyle,SevrMuahedesi’yleâlem-iİslâm’avemerkez-iHilâfeteettikleriihanetemukabilöylebirmağlûbiyettokadınıyedilerki;dünyadadahibircehennemegiripçıkamıyorlar,azaptaçırpınıyorlar.

Evet, bumağlûbiyet, aynenzelzelegibi, ihanetin cezasıdır.Buradaçokzâtlarkatiyenhükmediyorlar ki Risaletü’n-Nur’un iki merkez-i intişarı olan Isparta ve Kastamonuvilâyetleri sâir yerlere nispeten âfât-ı semâviyeden mahfuz kaldıklarının sebebi,

Risaletü’n-Nur’un verdiği iman-ı tahkikî ve kuvvet-i itikadiyedir. Çünkü böyle âfâtlar,zaaf-ı imandanneşetedenhatalarınneticesidir.Hadisçe,sadakabelâyıdefettiğigibi,21okuvve-iimaniyedahioâfâtakarşıderecesiylemukabeleediyor.

Azizvesıddıkvesâdıkvefedakârvevefadarkardeşlerim,

SizinbudefakimânevîvenurluhediyenizbenimnazarımdaCennetü’l-Firdevs’tenbirtestiâb-ıkevserhediyesi,âlem-ibekadanbizegelmişgibi ruhuminşirahladoldu;bütünduygularımsürûrlaşükrettiler.Sizeuzunbirmektupyazmakarzuediyorum,fakatzamanve hâlimmüsaade vemuvafakat etmediğinden, kısa kesmeyemecbur oldum. Yalnız, ohediyelerin hususî sahiplerine mâşallah, bârekâllah, veffakakümullah, es’adekümullahderim.

Bilhassa Yirmi YedinciMektub’un medresesinde mütehassirâne müştak bulunduğumkardeşlerimlemaziyegidiptekrargörüştümvemükerrerenayrıayrıgörüşüyorum.

Otuzbirinciâyetinbirincimukaddimesiolan 22cümlesi,binbeşyüzküsurolanmakam-ı cifrîsiyle, ehl-i dalâlet tarafından aşılananmânevî hastalıkların kısm-ı âzamı,Risaletü’n-Nur’un Kur’ânî ilâçlarıyla izale edilebilir diye işaret etmekle beraber;maatteessüfikiyüzsenekadardünyanınömrübâkikalmışsa,birfırka-yıdâlledahidevamedeceğineîmâediyor.

23 cümlesi, mana-yı işarîsinde, ikinci emârenin birinci noktasında harfiharfininaltındagizlenmesive görünmesininikisebebivar:

Birisi:Said,tamtoprakgibimahviyetveterk-ienâniyetvetevazu-umutlaktabulunmakşarttır;tâkiRisaletü’n-Nur’ubulandırmasın,tesirinikırmasın.

İkincisi:Şimdikibataklığavemânevîtâunasukutunsebebiise,terakkifikrindenneşetettiği cihetle, onların hatalarını gösterip, suud ve terakki, Müslüman için ancakİslâmiyet’teveimanlıolmaktaolduğunaişaretetmektir.

Kardeşlerim,

Bugünlerde biri Risaletü’n-Nur talebelerine, diğeri bana ait iki mesele ihtar edildi.Ehemmiyetinebinaenyazıyorum.

Birinci Mesele: Birinci Şuâ’da iki-üç âyetin işârâtında24, Risaletü’n-Nur’un sâdıktalebeleriimanlakabregideceklerineveehl-icennetolacaklarınadairkudsîbirmüjdevekuvvetli bir beşaret bulunduğu gösterilmiştir. Fakat bu pek büyük meseleye ve çokkıymettar işarete tam kuvvet verecek bir delil ister diye beklerdim, çoktan berimuntazırdım.Lillâhilhamd,ikiemârebirdenkalbimegeldi:

Birinci emâre: İman-ı tahkikî, ilmelyakînden hakkalyakîne yakınlaştıkça dahaselbedilmeyeceğineehl-ikeşifvetahkikhükmetmişlervedemişlerki:“Sekeratvaktinde

şeytan vesvesesiyle ancak akla şüpheler verip tereddüde düşürebilir.” Bu nevi iman-ıtahkikîiseyalnızakıldadurmuyor.Belkihemkalbe,hemruha,hemsırra,hemöyleletâifesirayetediyor,kökleşiyorkişeytanınelioyerlereyetişemiyor.Öylelerin imanızevaldenmahfuzkalıyor.

Buiman-ıtahkikîninvusulünevesileolanbiryolu,velâyet-ikâmile ilekeşifveşuhûdilehakikateyetişmektir.Buyolehass-ıhavassamahsustur,iman-ışuhûdîdir.

İkinci yol, iman-ı bilgayb cihetinde, sırr-ı vahyin feyziyle, burhanî ve Kur’ânî birtarzda,akılvekalbinimtizacıyla,hakkalyakînderecesindebirkuvvetlezaruretvebedâhetderecesinegelenbirilmelyakînlehakâik-iimaniyeyitasdiketmektir.

Bu ikinci yol, Risaletü’n-Nur’un esası, mayası, temeli, ruhu, hakikati olduğunu hastalebeleri görüyorlar. Başkalar dahi insafla baksa, Risaletü’n-Nur hakâik-i imaniyeyemuhalif olan yolları gayr-i mümkin ve muhal ve mümteni derecesinde gösterdiğinigörecekler.

İkinciemâre:Risaletü’n-Nur’un sâdık şakirtleri, hüsn-ü âkıbetlerineve iman-ı kâmilkazanmalarınaoderecekesretlivemakbulvesamimîdualaroluyorkioduaların içindehiçbirikabulolmamasınaakılimkânveremiyor.

Ezcümle:Risaletü’n-Nur’unbirhâdimivebirtekşakirdi,yirmidörtsaatte,Risaletü’n-Nur talebelerininhüsn-üâkıbetlerineve saadet-i ebediyeyemazharolmalarınayüzdefaRisaletü’n-Nur talebelerine ettiği duaları içinde hiç olmazsa yirmi otuz defa selâmet-iimanlarına ve hususî hüsn-ü âkıbetlerine ve imanla kabre girmelerine, aynı duayı, enziyadekabulemedarolanşerâitiçindeediyor.

HemRisaletü’n-Nur’untalebeleribuzamandahercihettenziyadehücumamâruzolaniman hususunda, birbirine selâmet-i iman hakkındaki samimî, mâsum lisanlarıyladualarının yekûnu öyle bir kuvvettedir ki rahmet ve hikmet onun reddine müsaadeetmezler.Faraza,mecmuuitibarıylareddedilse,tekbirtaneonlarıniçindekabulolunsa,yine her biri selâmet-i imanla kabre gireceğine kâfi geliyor.Çünkü her bir dua umumabakar.

İkinciMesele:YirmiseneevveltabedilenSünûhâtRisalesi’nde,hakikatlibirrüyada,âlem-i İslâm’ın mukadderatını meşveret eden ruhanî bir meclis tarafından bu asrınhesabınaEskiSaid’densorduklarısuâlekarşıverdiğicevabınbirparçasışimdiliktezahüretmiştir.Ozaman,omânevîmeclisdemişki:

“BuAlmanmağlûbiyetiyleneticelenenbuharpteOsmanlıDevleti’ninmağlubiyetininhikmetinedir?”

CevabenEskiSaiddemişki:

“Eğer galip olsaydık, medeniyet hatırı için çokmukaddesatı feda edecektik. Nasıl ki

yedisenesonraedildi.Vemedeniyetnamıylaâlem-iİslâm,hususanHaremeyn-iŞerifeyngibi mevâki-i mübârekeye, Anadolu’da tatbik edilen rejim kolaylıkla, cebren teşmil vetatbikedilecekti. İnâyet-i ilâhiyeyleonlarınmuhafazası içinkadermağlûbiyetimize fetvaverdi.”

Aynenbucevaptanyirmisenesonra,yinegecede:

“Bîtaraf kalıp, giden mülkünü geri almakla beraber, Mısır ve Hind’i de kurtararak,bizimle ittihada getirmek, siyaset-i âlemce en büyük muzafferiyet kazanmak varken,şüpheli, dağdağalı, faydasız bir düşmana (İngiliz) taraftarlık göstermekle muzaaf birsurettevezararlıbiryolu tercihetmek,böylezeki,belkidâhi insanlarınnazarında saklıkalmasınınhikmetinedir?”diyesuâlbendenoldu.

Gelencevap,mânevîcâniptengeldi.Banadenildiki:

“Sen, yirmi sene evvel mânevî suâle verdiğin cevap, senin bu suâline aynı cevaptır.Yani, eğer galip tarafı iltizam edilseydi, yine mimsiz medeniyet namına gâlibânemümanaatgörmeyecekbir tarzda,burejimiâlem-i İslâm’a,mevâki-imübârekeye teşmilvetatbikedilecekti.Üçyüzellimilyonİslâm’ınselâmetiiçinbuzâhiryanlışıgörmediler,körgibihareketettiler.”

26 25

Aziz,sıddık,mübârekkardeşlerim,

Sizlerinbubayrammânevîhediyeniz,bayramımıöylebirtebrikettikibinlerkederimolsaydı silerdi. Bin bârekâllah! Böyle bir zamanda böyle ihlâslı sadâkat, liveçhillâhuhuvvet ve fîsebîlillâh muâvenet, ancak âlî-himmet sıddîkînlerde bulunur. Hâlık-ıZülcelâl’e hadsiz hamd ve şükür olsun ki sizin gibileri, Kur’ân-ı Hakîm’e hâdim veRisale-iNur’aşakirteylemiş.

Hüsrev kardeş! Senin, umum kardeşlerin namına bayram tebriki hesabına, baştaKur’ân’ın baştaki çok şirin ve güzel cüzleri olarakMektubat’ın kısm-ı âzamını hediyeetmekliğiniz,bintebrikhükmündeoldu.BinBârekâllah!

KüçükAlikardeşim!Senin,büyükmânevîhediyenbeniciddenşaşırttı,çokmütehayyiretti. Omükemmel yazılar, BüyükAli’nin, yoksaKüçükAli’ninmi, bilemedim. Benimiçin yeniden dünyaya bir Abdurrahman, bir Lütfü gelmiş gibi, Büyük Hâfız Ali’ninsisteminde bir kahraman yardımcı ve iki mübârek ve hâlis ve kıymettar Mustafa’larınelinde bir elmas kılıç, buranın fethinde benim gibi bir âcizin muâvenetine koşuyorgördüm.Mâşallah, büyükHâfızAli’nin nurâni ve büyük fabrikasıKuleönü’nü de içinealmışgibi,aynıkalem,aynıtarz,aynıiktidargöstermişsin.Risale-iNur’untamkametineyakışacaknakışlar,murassâelbisegiydirmişsiniz.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Bayramınızı tebrik ve hizmetinizi takdir ve muvaffakiyetinize dua ederek Hâlık-ıRahîm’ehadsizşükrederimkisizlergibisebatkârvefedakârkardeşleriRisaletü’n-Nur’asahipvenâşiryapmış.Ben,sizleridüşündükçeruhuminşirahvekalbimferahlarladolar.Dahadünyadangitmekbenimiçinmedâr-ıteessüfolamaz.Sizlerkaldıkçabenyaşıyorumdiye, mevte, dostâne bakıyorum, ecelimi telâşsız bekliyorum. Allah sizden ebeden razıolsun,âmîn,âmîn,âmîn…

Kardeşlerim,

Size latîfbirhikâye:Birzaman,Barla’dabirzât,ağaçtanbirkutuda,cevizlibir tatlıbanagöndermişti.Mukabiliniverdiğimobirbuçukkilolokmalardanhergünaltışartanebenkendimyerdimvebazenokadarvedahaziyadebaşkalarateberrükolarakverirdim.Sıddık Süleyman bu hâdiseyi belki tahattur eder. Bir aydan ziyade devam etti. Sonra,merhumGalipBeyilehesapettik,onunbeş-altımislibereketiçindeolduğunakanaatimizgeldi.Benovakitdedim:“Buzâttaehemmiyetlibirbereket,birihlâsvar.”

ŞimditahminvetahatturediyorumkiozâtHacıHâfızimiş.Oacîbbereketinşimdisırrıçıkmış. 27

Nur fabrikasının sahibi Hâfız Ali’nin ve mübâreklerin köyleri ortasında, duada, Savköyümevkialmış.Tambirsenedirahyâyüzündenemvâtdahihissealıyorlar.

Risaletü’n-Nur’un hizmetinde ekser şakirtleri birer nevi keramet ve ikram-ı ilâhîhissettiklerigibi,buâcizkardeşinizçokmuhtaçolduğuiçin,çoknevileriniveçeşitlerinihissediyorum. Ve bu sıralarda bu havalideki şakirtleri, yeminle itiraf ediyoruz ki “BizNur’unhizmetindeçalıştıkçahemmaişetçe,hemistirahat-ikalbcebirgenişlik,bir ferahzâhirbirsurettehissediyoruz.”Benkendimceokadarhissediyorumkinefisveşeytanımdahiobedâhetekarşıhayretedereksustular.

Bilinizki bir seneden ziyadedir, benduada,Risaletü’n-Nur’un şakirtlerinin risalelerlealâkadar olan ezvaç ve evlât ve vâlideynlerini dahi dâhil ediyorum. Bunun bir sebebi,baştaSabriolarak,oradaburadabazızâtlar,çolukveçocuklarıyladaireyegirmeleridir.

Adalet-i ilâhiye, İslâmiyet’e ihanet eden mimsiz medeniyete öyle bir azab-ı mânevîvermiş ki bedevîliğin ve vahşîliğin derecesinden çok aşağıya düşürtmüş.Avrupa’nın veİngilizinyüzseneezvâk-ımedeniyesiniveterakkivetasallutvehâkimiyetinlezzetlerinihiçe indirenmütemâdîkorkuvedehşetve telâşvebuhranyağdıranbombalarıbaşlarınamusallatetmiş.

İşteböylebirzamandaenlüzumlu,enehemmiyetli,enbirincivazifeimanıkurtarmakolduğundan,buzamanavebuseneyebakanbeşâret-iKur’âniyeve 28 29

âyetlerin müjdesi en büyük bir fütuhat suretinde Risaletü’n-Nur’un mânevî fütuhat-ı

imaniyesinigösteriyor.

Evet,biradamınimanı,ebedîvedünyakadarbirmülk-übâkininanahtarıvenurudur.Öyleyse,imanıtehlikeyemâruzheradama,bütünküre-iarzınsaltanatındandahafaydalıbir saltanat, bir fütuhat kazandıran Risaletü’n-Nur, elbette bu âyetlerin, bu asırda, bubeşaretlerininkastîbirmedâr-ınazarlarıdır.

Nurvegülfabrikalarınınhademevesahipleri, insanınbaşındaikigözgibidir;zâhirenikidir, fakat bir görürler. Ahvel (şaşı) gözlü, iki görür. Lillâhilhamd, bu iki cereyan-ınuranîkemâl-iittihaddadırlar.

31 30

32

Aziz,mübârek,sıddık,sâdık,ruhum,canımkardeşlerim,

Sizin beni çok mesrur eden son mektubunuza Isparta yoluyla cevap vermediğiminsebebi,benim,Ispartamerkeziyleolanmünasebetimeburacaçokdikkatedilmesidir.Hem,ötekiyoldasizegelinceyekadarRisaletü’n-Nur’unmüteadditmerkezlerininistifadesidir.

Hüsrevkardeş!Sonmektubumdademişim:Hüsrev’lerinvâlidelerisebebiyetverdilerkibir seneden ziyade bir vakitten beri bütün talebelerin peder ve vâlideleri duaya dâhilolmuşlar. Sakın yanlış zannetmeyiniz. Senin vâliden gibi, on seneden beri Risaletü’n-Nur’un has şakirtlerinin dairesinde bulunan orada çok âhiret hemşirelerim var. Onlar,yenidenbaşkalarınınduayadâhilolmalarınasebepolmuşlardemektir.

SizeRisaletü’n-Nur’unkerametininbuhavalidezuhuredençoktereşşuhatındanbir-ikihâdisebeyanediyorum.

Birisi: Hatip Mehmed (rahmetullâhi aleyh) namında ciddî bir ihtiyar talebe, İhtiyarlarRisalesi’ni yazıyordu. Tâ On Birinci Rica’nın âhirlerinde ve merhum Abdurrahman’ınvefatınıntammukabilindekalemi, 33yazıpve lisanıdahi 34diyerekhüsn-ühâtimenin hâtemiyle sayfa-yı hayatını mühürleyip, Risaletü’n-Nur talebelerinin imanlakabre gireceklerine dair olan işarî beşaret-i Kur’âniye’yi vefatıyla imza etmiş.Rahmetullahialeyhirahmetenvâsiaten.

İkincisi:SizintelifinizolanFihriste’nintashihinde,birmüstensihinnoksanbıraktığıbirsayfayı, Tahsin’e dedim: “Yaz!” O da yazmaya başladı. Simsiyah bir mürekkepten vetemiz kalem ile birden yazdığınız ikinci cilt fihristenin makbuliyetine hüccet olarak osiyahmürekkep güzel bir kırmızı suretini aldı. Tâ yarım sayfa kadar bu garip hâdiseyetaaccüpedipbakarken,omürekkepsimsiyahadöndü.Sayfanınötekiyarısı, aynıkalem,aynı hokka tam siyah yazıldı. Bir zamanBarla’da, bağlardaki köşkte, Şamlı,Mesûd veSüleyman’ınmüşâhedesiyleaynıhâdiseyibaşkaşekildegördük.Şöyleki:

Ben, sevmediğim için siyah bir mürekkebi kısmen döktüm. Birden, mütebâkisi, çokbeğendiğimgüzelbirkırmızıya tahavvületti.Risaletü’n-Nur’unkâtiplerini şevklendirdi.Gözümüzesilsile-ikerametinbirucunuvebirtereşşuhunugösterdi.

Âhiretkardeşlerimemühimbirihtar

İkimaddedir.

Birincisi: Risale-i Nur’a intisap eden zâtın en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak veyazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan veya yazdıran, “Risale-i Nurtalebesi”unvanınıalır.Veounvanaltında,heryirmidörtsaattebenimlisanımlabelkiyüzdefa, bazen daha ziyade hayırlı dualarımda ve mânevî kazançlarımda hissedar olmaklaberaber, benim gibi dua eden kıymettar binler kardeşlerin ve Risale-i Nur talebelerinindualarınavekazançlarınadahihissedarolur.

Hem, dört vecihle dört nevi ibadet-i makbule hükmünde bulunan kitabetinde, hemimanınıkuvvetlendirmek,hembaşkalarınınimanlarınıtehlikedenkurtarmasınaçalışmak,hemhadisinhükmüyle,birsaat tefekkürbazenbirsenekadarbir ibadethükmünegeçentefekkür-ü imanîyi35 elde etmek ve ettirmek, hemhüsn-ü hattı olmayan ve vaziyeti çokağır bulunan Üstadına yardım etmekle hasenâtına iştirak etmek gibi çok faydaları eldeedebilir.Benkasemleteminederimkibirküçükrisaleyikendinebilerekyazanadam,banabüyükbirhediyehükmünegeçer;belkiherbirsayfasıbirokkaşekerkadarbenimemnuneder.

İkincimadde:Maatteessüf,Risale-iNur’un,imansızveemansızcinveinsdüşmanlarıonun çelik gibi metin kalelerine ve elmas kılıç gibi kuvvetli hüccetlerine mukabeleedemediklerinden çok gizli desiseler ve hafî vâsıtalar ile haberleri olmadan yazanlarınşevklerinikırmakvefüturvermekveyazıdanvazgeçirmekcihetindeşeytancasınahücumedipdarbevuruyorlar.Hususanburadaihtiyaçpekçokveyazıcılarçokazvedüşmanlarçokdikkatli,kısmentalebelermukavemetsizolduğundan,bumemleketioNur’lardanbirderecemahrumediyor.

Benimle hakikat meşrebinde sohbet etmek ve görüşmek isteyen adam hangi risaleyiaçsa,benimledeğil,hâdim-iKur’ânolanÜstadıylagörüşürvehakâik-iimaniyedenzevklebirdersalabilir.

Mânevîbirihtarilebir-ikiincemeseleyisizeyazıyorum.

Birincisi:GeçenRamazan-ıŞerif’te,Ehl-iSünnet’inselâmetvenecatıiçinedilenpekçokdualarınşimdilikâşikârekabullerigörünmemesinehususîikisebepihtaredildi.

Birincisi: Bu asrın acîb bir hâssasıdır.36(Hâşiye) Bu asırdaki ehl-i İslâm’ın fevkalâdesafderunluğu ve dehşetli cânileri de âlicenâbâne affetmesi; ve bir tek haseneyi, binlerseyyiâtıişleyenvebinlermânevîvemaddîhukuk-uibâdımahvedenadamdangörse,ona

bir nevi taraftar çıkmasıdır. Bu suretle, ekall-i kalîl olan ehl-i dalâlet ve tuğyan, safdiltaraftarla ekseriyet teşkil ederek, ekseriyetin hatasına terettüp eden musibet-i âmmenindevamına ve idamesine, belki teşdidine kader-i ilâhiyeye fetva verirler; “Biz bunamüstehakız.”derler.

Evet,elmasıbildiği(âhiretveimangibi)hâlde,yalnızzaruret-ikat’iyesuretindeşişeyi(dünyavemalgibi)onatercihetmekruhsat-ışer’iyevar.Yoksa,küçükbirihtiyaçlaveyahevesileveyatamâhvehafifbirkorkuylatercihedilse,eblehânebircehaletvehasârettir,tokatamüstehakeder.

Hem âlicenâbâne affetmek ise, yalnız kendine karşı cinayetini affedebilir. Kendihakkındanvazgeçsehakkıvar;yoksabaşkalarınınhukukunuçiğneyencânilereafüvkârânebakmayahakkıyoktur,zulmeşerikolur.

İkincisebep:Yazmayaizinolmadığındanyazılmadı.

İkinci Mesele: Kardeşlerim, Eskişehir Hapishânesi’nde, Âhirzaman’ın hâdisatıhakkındagelenrivayetlerin37te’villerimutabıkvedoğruçıktıklarıhâlde,ehl-iilimveehl-iimanonlarıbilmemelerininvegörmemelerininsırrınıvehikmetinibeyanetmekniyetiylebaşladım.Bir-ikisayfayazdım;perdekapandı,gerikaldı.

Bu beş senede, beş-altı defa aynımeseleyemüteveccih olupmuvaffak olamıyordum.Yalnızomeseleninteferruatındanbanaaitbirhâdiseyibeyanetmekihtaredildi.Şöyleki:

Hürriyetinbidayetinde,Risale-iNur’dançokevvel,kuvvetlibirümitveitikatileehl-iimanın me’yusiyetlerini izale için, “İstikbalde bir ışık var; bir nur görüyorum.” diyemüjdelerveriyordum.Hatta,Hürriyettenevveldetalebelerimebeşaretederdim.“Tarihçe-iHayat”ımda merhum Abdurrahman’ın yazdığı gibi, “Sünûhât” misillü risalelerde dahi“Ben bir ışık görüyorum” diye, dehşetli hâdisâta karşı o ümitle dayanıp mukabeleederdim.Bendeherkesgibioışığısiyasetâlemindevehayat-ıiçtimaiye-iİslâmiye’deveçokgenişbirdairede tasavvurederdim.Hâlbuki,hâdisât-ıâlembeniogaybî ihbardavebeşarettebirderecetekzipedipümidimikırardı.

Birdenbirihtar-ıgaybîilekat’îkanaatverecekbirsurettekalbimegeldi.Denildiki:

“Ciddîbiralâka ilesenineskidenberi tekrarettiğin‘Bir ışıkvar,birnurgöreceğiz.’diye müjdelerin te’vili ve tefsiri ve tâbiri, sizin hakkınızda belki iman cihetiyle, âlem-iİslâmhakkındadahienehemmiyetlisiRisale-iNur’dur.Buışıktır,senişiddetlealâkadaretmişti. Ve bu nurdur ki eskide de tahayyül ve tahminin ile geniş dairede, belki siyasetâleminde gelecek mesûdâne ve dindarâne hâletlerin ve vaziyetlerin mukaddimesi vemüjdecisi iken,bumuaccel ışığıomüeccelsaadet tasavvurederekeskizamandasiyasetkapısıylaonuarıyordun.

“Evet,otuzseneevvelbirhiss-ikablelvukuylahissettin.Fakatnasılkırmızıbirperdeylesiyah bir yere bakılsa karayı kırmızı görür. Sen dahi doğru gördün, fakat yanlış tatbik

ettin.Siyasetcazibesisenialdattı.”

39 38

40

Aziz,sıddıkkardeşlerimvehizmet-iKur’âniye’demuktedir,kuvvetliarkadaşlarım,

Budefame’mulümfevkindekikaleminizlemânevîhediyenizisbatettikiihtiyar,zayıf,âcizbirSaidyerinegenç,kavî,iktidarlıçokSaid’lersizlerdevardır.Aynıruh,aynıifade,aynı iman…Hadsiz şükür ve senâ olsun ki;Rabb-iRahîm sizleriRisale-iNur’a hâmi,nâşir, sahip, şakirt eylemiş. Bizlere pek çok ağır müşkülât içinde kudsî hizmetemuvaffakiyetihsanetmiş.Zamanvezemin,sizlerleçokmüştakolduğumuzunkonuşmayıhoş görmediği için, kısa kesip ruh u canımla her birinize binler selâm. Mâşallah,bârekâllahderim.

Bumübârekşuhûr-uselâsededuanızaçokmuhtaçkardeşiniz

SaidNursî

Âhirzamandanhaberverenmühimbirhadis;

41

Ramazan-ıŞerif’teonuncugününikincisaatindebirdenbuhadis-işerifhatırımageldi.Belki, Risale-i Nur şakirtlerinin tâifesi ne kadar devam edeceğini düşündüğüme binaenihtaredildi.

42:–Şeddesayılır,tenvinsayılmaz–fıkrasınınmakam-ıcifrîsi“binbeşyüzkırkiki”edereknihayetdevamınaimaeder.– 43–

44 :–Şeddesayılır– fıkrasıdahi,makam-ıcifrîsi“binbeşyüzaltı”edip,butarihe kadar zâhir ve âşikârâne, belki galibane, sonra tâ “kırk iki”ye kadar gizli vemağlûbiyetiçindevazife-itenviriyesinedevamedeceğineremzeyakınimaeder.–45 –

46:–Şeddesayılır–fıkrasıdahi,makam-ıcifrîsi“binbeşyüzkırkbeş”olupkâfirinbaşındakıyametkopmasınaimaeder.– –

Câ-yı dikkat ve hayrettir ki üç fıkra bilittifak bin beş yüz tarihini göstermeleriyle

beraber,tamtamınamânidar,mâkulvehikmetlibirsurette“binbeşyüzaltı”dantâ“kırkiki”ye, tâ “kırk beş”e kadar üç inkılâb-ı azîmin ayrı ayrı zamanlarına tetabuk vetevafuklarıdır.

Bu îmalar gerçi yalnız birer tevafuk olduğundan delil olmaz ve kuvvetli değil; fakatbirdenihtaredilmesibanakanaatverdi.Hemkıyametinvaktinikat’îtarzdakimsebilmez;fakat, böyle îmalar ile bir nevî kanaat, bir galib-i ihtimal gelebilir. Fâtiha’da sırat-ımüstakîmashabınıntâife-ikübrâsınıtarifeden 47fıkrası,şeddesiz“binbeşyüzaltı” veya “yedi” ederek, tam tamına fıkrasının makamına tevafuku vemanasına tetabuku ve şedde sayılsa fıkrasına üç mânidar farkla tammuvafakatı ve mânen mutabakatı, bu hadisin îmasını teyid edip remiz derecesineçıkarıyor. Ve müteaddit âyât-ı Kur’âniye’de kelimesi48, bir mana-yı remziyleRisaletü’n-Nur’amanaca ve cifirce ima etmesi remze yakın bir îma ile, Risaletü’n-Nurşakirtlerinin tâifesi, âhirzamandao tâife-i kübrâ-yı âzamın âhirlerindebir hizb-imakbulolacağınıişaretederdiyedef’atenbirdenihtaredildi. 49 50

Azizkardeşlerim,

BusaattebenKur’ânokurken,Risale-iNurileziyadealâkadarolanSûre-iİbrahim’debirâyetbenimeşgulederken,Emin,sizegöndereceğimektubugetirdivedarvaktimizdebugenişâyetindenizindenancakbirkatrecikbuparçayagirebildi.Birkaçdakikazarfındayazdık,vakitbulamadık,kusurabakmayınız.

51

52

Aziz,sıddık,vefadar,sebatkârkardeşlerim,

Cenâb-ı Hakk’a yüz binler şükür ve hamd olsun! Sizin gibi sâdık, ciddî, faal zâtlarıRisale-iNur’unetrafındatoplayıpbağlamış;imanveKur’ânhizmetindekuvvetlivenurlukalemleriniçalıştırtıyor.

Kardeşlerim! Bu defa irsâlâtınız o kadar beni memnun ve minnettar etti ki her birsayfası bir kıymettar hediye ve güzel bir mektup hükmünde göründü, hüzünlerimi,gamlarımı izale edip ve kalbimi sürûr ve sevinçle doldurdu. Cenâb-ı Erhamü’r-râhimînonlarınhuruflarıadedincesizerahmetetsinvesizdenrazıolsun!

HâfızAlikardeşim!BirzamanBarla’daCumagecesindeduaederken,senin“Âmin!”

sesini iki defa sarîhan işittim. Arkama baktım, dedim: “Hâfız Ali ne vakit gelmiş?”Dediler:“Oburadayoktur.”

Benşimdiovâkıadandiyebilirimkiüç-dörtsaatmesafedenduamaâmîn’iniişittirmesi,otuz günlük mesafeden buradaki zayıf davet ve duama kuvvetli ve tesirli bir âmînhükmündeolanyazılarınimdadımayetişmesiçokmânidarbirtevafuktur.

SıddıkSabri!Senincisminde (ayağında)kardeşliğiminsikkesinigördüğümzamanbirhiss-i kablelvukuyla kalbimegeldi:Bu zâtmühimbir vakitte bana çok ehemmiyetli birkardeşlikedecek.Vemuvaffakoldun,yaptın.Allahsendenebedenrazıolsun!

Abdülmecid’e, Beşinci Şuâ’yı haber vermiştim, cevap gelmedi. Belki ihtiyaten sükûtettiler,göndermedim.Siz,evvelcemuhabereediniz,sonragönderebilirsiniz.EğerHastalarRisâlesi’ni bana gönderirseniz, İhtiyarlar Risalesi de beraber olsa daha iyi olur.Mektubunuzdaselâmgönderenvefadarkardeşlerimebinlerselâm.

Bugünlerdemânevîbirmuhaveredebirsuâlvecevabıdinledim.Sizebirkısahülâsasınıbeyanedeyim.Biridedi:

Risale-i Nur’un iman ve tevhid için büyük tahşidatları ve küllî techizatları gittikçeçoğalıyor. Ve en muannid bir dinsizi susturmak için yüzde birisi kâfi iken, neden buderecedehararetledahayenitahşidatyapıyor?

Onacevabendediler:

Risale-iNur,yalnızbircüz’î tahribatı,bir küçükhaneyi tamiretmiyor;belki küllîbirtahribatıve İslâmiyet’i içinealandağlarbüyüklüğünde taşlarıbulunanbirmuhit kaleyitamir ediyor. Ve yalnız hususî bir kalbi ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor; belki binsenedenberitedarikveterakümedilenmüfsitâletlerledehşetlirahnelenenkalb-iumumîve efkâr-ı âmmeyi ve umumun, bâhusus avâm-ı müminînin istinadgâhları olan İslâmîesaslar ve cereyanlar ve şeâirler kırılmasıyla, bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumîyiKur’ân’ın i’câzıyla o geniş yaralarını, Kur’ân’ın ve imanın ilâçlarıyla tedavi etmeyeçalışıyor.

Elbetteböyleküllîvedehşetlirahnelereveyaralarahakkalyakînderecesindevedağlarkuvvetindehüccetler,cihazlarvebintiryakhâsiyetindemücerrepilâçlar,hadsizedviyelerbulunmak gerektir ki; bu zamanda, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın i’câz-ı mânevîsindençıkanRisale-iNur,ovazifeyigörmekleberaber, imanınhadsizmertebelerindeterakkiyatveinkişafatamedardır,diyerekuzunbirmükâlemecereyanetti.Bendetamamenişittim,hadsizşükrettim.Kısakesiyorum.

Buhâdisemünasebetiyleyinebugünlerdehatırımagelenbirvâkıayıbeyanediyorum:

Ben, namaz tesbihatının âhirinde otuz üç defa kelime-i tevhidi zikrederken, birdenkalbime geldi ki: Hadis-i şerifte, “Bazen bir saat tefekkür, bir sene ibadet hükmüne

geçer.”53 Risale-i Nur’da o saat var; çalış, o saati bul, ihtar edildi. Adetâ ihtiyarsız birsurette, Kur’ân’ın âyetü’l-kübrâsının iki tefsiri olan iki “Âyet-i Kübrâ” risalelerindenmülâhhas tefekkürî bir tekellüm, tam bir saat devam etti. Baktım, size gönderdiğim“Âyetü’l-Kübrâ” risalesinin Birinci Makamın hülâsasından müntehap güzel bir sırrınıhülâsayla, Yirmi Dokuzuncu Lem’a-yı Arabiye’den müstahreç nurlu, tatlı fıkralardanterekküpediyor.

Ben,kemâl-ilezzetle,hergüntefekkürleokumayabaşladım.Birkaçgünsonrahatırımageldi ki:Madem Risale-i Nur bu zamanın bir mürşididir, talebelerine bir vird-i ekberolabilirdiyekalemealdım.Vebütünrisalelerinhususîmenbaları,madenleriolanbindenziyadeâyât-ıKur’âniye’yi,kendiKur’ân’ımda,evvelceişaretlerkoyupbirHizb-iÂzam-ıKur’ânî yapmakniyet etmiştim. Şimdi buHizb-iÂzamvebuvird-i ekber,Risale-iNurmensuplarına bazı eyyam-ı mübârekede okunması için bir zaman size de göndermekhakkınızvar. İnşaallah,birzamansonrasizegönderilecek.Bazıkelimelerini tercümevebirkısımkayıtlarınıtefhimiçinvakitbulsam,gayetkısahâşiyegibibirşeyiyazacağım.

Umumkardeşlerimevehizmet-iKur’âniye’debütünarkadaşlarımahasretve iştiyaklabinlerselâm.

Dualarınızamuhtaç

SaidNursî

Azizkardeşlerim,

Sizlerehergünbireruzunmektupyazmakhakkınızvarken,maatteessüfüçsenedenberisizegöndermekiçinyazdığımbirmektupşimdiyekadarbekliyor,eskisakomuncebindeduruyor.DemekRisale-iNur, ehl-i dünyadinsizlerine çokdehşetvermişkidünyalarınakarışmadığım hâlde bu tazyikatı yapıyorlar. Her neyse… Hiç unutamadığım sebatkâr,ciddîkardeşlerime,hususanikincivatanımBarla’dakivefadarsıddıklarapekçokselâmveduaederim.Binlerhasretve iştiyakla sizleri düşünenveheryirmidört saattebelkiyüzdefaduaylatahatturedenveduanızamuhtaçolan,

SaidNursî

55 54

Eyfedakârkardeşlerim,

Sizinledört-beşkelimekonuşacağım.

Birincisi: Bu defaki mektubunuzun verdiği şevk ve sürûrla derim ki: Ben, hizmet-iKur’âniye’deki tam sadâkat ve gayret ve sebat vemetanetinizi gördükten sonra tambiristirahat-ikalblemevtiveecelikabuleder,arkamdasizvarsınızyeterdiyerekdünyadan

sürûrlavedayahazırım.

İkincisi: Burada, “Âyetü’l-Kübrâ”nın birinci tebyizi, aynen bir sene sonra, oradakibirinci tebyiz gibi, “Âyetü’l-Kübrâ”nın namına tevafuku var. İki tevafukun tetabukutesadüfe havalesi imkânsız bir keyfiyet olmakla, kalemi zülfikar-misal zâtın kalemiyle,otuzüçkelime-itevhidintevafukundakigaybîimzayıciddentenvirvetasdikeder.

Dördüncüsü: Ben, üç senedir burada her şeyden tecrit edildim.Tahammülsüz tazyikaltında bulunduğumdan, sizinle muhabere edemedim. Burada emsalsiz bir evhamhükmediyor.Mümkün olduğu kadar, “Eşrâtü’s-Sâat” buradan gönderildiğini demeyiniz;belki“Onunbireseridir,başkayerdenelimizegeçmiş.”deyiniz.

56

57

Azizvevefadarvefedakâr,sâdıkkardeşlerim,

Budefaçokkıymettarvefevkalme’mulmânevîhediyenizdenküçücüküç-dörtmeselehatırageldi.

Birincisi:Üçüncükeramet-iAleviye’de, “Risalelerdeyalnız iki zeyil vardır.” demesi,risale şekline girmiş olan zeyillere zeyil diyor. Sâir zeyiller ise; hâtimeler, ilâveler,hâşiyelerhükmündegörmüştür.

İkincisi: İki “Âyetü’l-Kübrâ”nın vird-i ekberinde hatırıma gelmediği hâlde,ehemmiyetlikısımlarınıYirminciMektup’laOtuzİkinciSöz,banaihtiyaçbırakmayacakderecede beyan ve tercüme ettiklerinden, niyet ve vaad ettiğim hâlde tercümesindeistihdamedilmedim.

Üçüncüsü: Risale-i Nur’un benden ayrılması ve ben de daire-i tenviriyesinden uzakdüştüğümden,buhavaliveEskişehirgibisâiryerlerideonunehemmiyetlivelüzumlubirkısımhakikatlerindenhissedaretmek için, inâyet-i ilâhiye,yeniyazılıyorgibi tekrarlaobir kısım hakikatlerin, fakat letâfetli başka tarzlarda izah edilmelerinde, adetâ ihtiyarımolmadanbeniistimâlettiğinibildim,çokşükrettim.

Bu defa hediyelerinizemukabil, elimden gelseydi yalnızmaddî fiyatına göre her birrisaleyeonliraveYirmiBeşinciSöz’e,yirmibeşaltın,belkielmasveYirmiDokuzuncuSöz’e,yirmidokuzyakutverirdim.Öyleyse,verilmişgibikabulediniz.

Evet, tevafuktamuvaffakiyetliolankalem-iAlevî,keramet-iAleviye’yegözegörünürgüzel bir delil göstermiş. Yüz bin mâşallah! Hüsrev’in çok şirin ve fevkalâde yazdığı“HastalarLem’ası”ile“Esmâ-yıSitteLem’ası”,benimnazarımdaelmaslayaldızlıyazılanveonlarkadaruzunikimektub-usadâkat-medârhükmündebanagöründü,Risale-iNur’a

çok ehemmiyetli hizmetlerini gözyaşıyla hatırlattı. Ve Firdevsî hediyenizdeki risalelerinharfleri adedince, Cenâb-ı Erhamürâhimîn sizlere rahmet, bereket, saadet ihsan eylesin,âmîn…

Yorulmaz, usanmaz, ciddî, samimî Hafız Ali kardeş! Tevafukta, muvaffakiyetlikaleminleyazılan İ’câz-ıKur’ân’ınâhirindeseninhakkında 58 olanduabudefaşüphemkalmadıkitamkabulolmuş.

Umumkardeşlerebirerbirerselâm.

SaidNursî

60 59

61

Aziz,sıddıkvesâdıkkardeşlerim,

BudefapekçokalâkadarolduğumzâtlarındörtadetmektuplarıbeniokadarmesrurettiveRisale-iNurhesabınaokadarmemnuneyledikigüyayenidenokahramanarkadaşlarıbuldumdiyesürûryaşlarıçokhüzünlerimisildi.

Evet,dörtmektubadörtcevapyazmakisterimvehakkınızdır;fakatsamimîittihadınızabinaenbirleiktifaedildi.Ayrıayrıbeş-altıküçükmeseleleribeyanediyorum:

Birincisi:Eskidenberi,“İmankurtarmakzamanıdır.”dediğimizve ihtiyarımolmadantekrarla erkân-ı imaniyeye dair burhanlardan tahşidat-ı azîmeyi yaptığımız çok haklı velüzumlu olduğunu zaman gösterdi. Size, bir ay evvel mânevî bir muhaverede Risale-iNur’un azîm tahşidatına dair gayptan gelen bir cevabı yazmıştım. Bazı zâtlar o fıkrayı“Âyetü’l-Kübrâ”risalesininâhirineilhakettiler.

İkincisi: Şamlı Tevfik kardeş! Senin mektubun beni derinden derine hemmüteessir,hemmüferraheyledi.Sendebirhayırlıtahavvülâtbulunduğunuihsasetti.

MerhumHâfızAhmed’inakrabasınabenimtarafımdantâziyeyleberaberdeki:Bir-ikiay evvel birdenbire dua ederken, en has akraba ve en hâlis talebelerin dairesine HâfızAhmed girdi, “Benim de bu dairede hakkım var.” dedi gibi hissettim.Onu o has daireiçinde her vakit mânevî kazançlarıma hissedar olmak için bıraktım ve öyle de kalacakinşaallah. Ve anladım ki ikiniz bidayeten, beraber Risale-i Nur’a hizmetiniz içindir.Barla’dabütündostlaraselâm!

Üçüncüsü:Sabrikardeş!KıymettarHulûsi’ninmektubu,hemHulûsi’nin,hemBeşinci

Şuâ’nın ehemmiyetini ve kıymetlerini gösterdiğinden çok beğendim.Evet,Beşinci Şuâ,umumunvebilhassaehl-iilminimanlarınıtashihedipkurtarıyor.

Hem sen, hem Hüsrev, Halil İbrahim’den bahsediyorsunuz. O zât, Risale-i Nur’unehemmiyetli bir talebesi ve iktidarlı bir nâşiridir, hemhaslardandır. Sâbık hâdisemizdentam bir ihtiyat ve ciddî bir alâkadarlık dersini aldığı kanaatindeyim. Selâmımı ona verüfekasınatebliğediniz.

Dördüncüsü:Hüsrevkardeş!Seninmektubunbenimmeraklarıma(Hasan,Mustafa’largibi) bir şifa ve arzularıma bir devâ (Mucizât-ı Ahmediye gibi) ve ümitlerime bir ziya(Refet,KonyalıSabrigibi)hükmünegeçti.

Hem,Risale-iNur’unmuhterembirtalebesivehasdairesindebulunanâhirethemşiremvâlidenizinhastalığıveihtiyarlığıseniIsparta’yacelbi,hayırdır.Elbettesenona,Hastalarve İhtiyarlar Risalelerini okumuşsun. O risaleler, benim bedelime onun keyfini soruptesellîversinler.

Ben,oradakitalebelerivedostlarıduaileçoktahatturediyorum.Onlarıunutamıyorum.

Umumkardeşlerimebirerbirerselâmveduaediyorum.

SaidNursî

63 62

64

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

HemmübârekRamazanınızı,heminşaallahhakkınızdabinaykadarmeyvedarLeyle-iKadrinizi,hemsaadetlibayramınızı,hemçokkıymettarhizmetinizibütünruhumlatebrikvetes’idederim.

Kardeşlerim!BudefakudsîkalemlehediyelerinizokadarbeniminnettarvemesrurettikigüyadünyayıışıklandıracakbirNurfabrikasıvemâziveistikbalirâyiha-yıtayyibesiylemuattar edecek bir gül fabrikası semâdan bizim imdadımıza gönderilmiş ve benimarkamda kuvvetü’z-zahr olarak duruyor ve mütemadiyen çalışıyorlar diye mesruroluyorum.Yüzbinlerelhamdülillâh!

Sabri kardeş! Senin fâsılalı ikimektubun, hizmetininmakbuliyetine iki şahid-i gaybîgösterdi. Senin tâbirinleNur fabrikasına ben de 65 ه derim. Sen ileSıddık Süleyman, benim nazarımda ve fikrimde ve duamda daima beraber

bulunduğunuzdan, senin ile konuştuğumvakit, omuz omuza ikinizi beraber görüyorum.Mâsumvemübârekçocuklarınızduadanhissedardırlar.

HâfızAlikardeş!Seninmektubundaki tevazuunve ihlâsınveHüsrev’eaitmedhinveRisale-i Nur talebeleri birtek vücut hükmündeki kanaatin, senin hakkında büyük birümidimi ve hüsn-ü zannımı tam kuvvetlendirdi. Risale-i Nur’un iki Lütfü’leri veMustafa’ları ve Hâfız Ali’leri, Küçük Sabri olan Nureddin ile beraber has talebelerdairesinde,Ramazan feyzine,mânevîkazançlara inşaallahhissedarkabul edildi.Herbirsayfalarınıbirerkıymettarhediyehükmündeolannüshalarınyüzünden,bensanaçok,hempekçokborçlukaldım.

Hüsrev kardeş, kasem ederim, benim elimden gelseydi, yalnız bu defa altın yaldızlayazdığınMucizât-ıAhmediye’yemukabilherbirsayfasına,yalnızmaddîbirücretolarakbireraltınhediyeedecektim.Hakikatenebedîbirgül fabrikasınakâtip tayinedildiğinizekanaatim kat’iyet kesbetti. Rabb-i Rahîm’e hadsiz hamd ü senâ olsun. TasavvurumdaHüsrev, Rüştü birtek isim gibi olmuş. İkinizi, Risale-i Nur’a ait her şeyde beraberbiliyorumvebuluyorum.

Size 66 âyetine ait ve birden hatıra gelen ve Sabri’nin iki mektubunun dahagelmedenmânevîtesiriyleyazılanbirtetimmeyigönderdim.Birderecemahremdir,hasveeminleremahsustur.ŞamlıTevfik,Âyetü’l-KübrâŞuâ’ını,HâfızAli’ninotuzüç 67

iletevafuklutarzdabanayazsaiyiolur.Kardeşlerimebirerbirerselâm.

Duanızamuhtaç

SaidNursî

Azizkardeşlerim,

Temadî eden tahribat-ı mâneviye karşısında, –lillâhilhamd– gittikçe Risale-i Nur’unmucizânemukavemetivesatvetivekıymetitezayütediyor.Dalâletintemeltaşıvenokta-yı istinadı olan tabiat tâgûtunu dağıtıp, Kur’ân elinde bir elmas kılıç olarak her taraftanurları saçar,zulümâtıdağıtır.Fakatdalâletlerinenvâıçoktur.Onispette risalelerindahiayrı ayrı meziyetleri, ehemmiyetleri var. Eğer kolay ise, Tabiat Lem’ası’nı da bizegönderiniz.

Emin’leFeyzi’ninsorduklarıbirsuâleÜstaddanaldıklarıcevap:

Suâl: Bize verdiğiniz cevapta diyorsunuz: Siyasî geniş dairelerimerakla takip eden,küçükdaireleriçindekivazifelerindezarareder.Bununizahınıistiyoruz.

Elcevap:Üstadımızdiyorki:“Evet, bu zamanda merak ile radyo vâsıtasıyla ciddî alâkadarâne küre-i arzdaki

boğuşmalara merak edip bakanlar, dikkat edenler, maddî ve mânevî pek çok zararları

vardır.Yaaklınıdağıtır,mânevîbirdivaneolur;yakalbinidağıtır,mânevîbirdinsizolur;yafikrinidağıtır,mânevîbirecnebîolur.

Evet,benkendimgördüm:Lüzumsuzbirmeraklamütedeyyinikenâmîbiradam,berideilme mensubiyeti varken, eskiden beri İslâm düşmanı olan bir kâfirin mağlûbiyetiyleağlamakderecesindebirmahzuniyetveÂl-iBeyt’tenseyyidlercemaatininbirkâfirekarşımağlûbiyetindenmesruriyetini gördüm.Böyle âmî bir adamın alâkası, bir geniş daire-isiyaset hatırı için böyle kâfir bir düşmanı, mücahit bir seyyide tercih etmek, acabadivaneliğinveaklıdağıtmaklığınenacîbbirmisalideğilmidir?

Evet,haricîsiyasetmemurlarıveerkân-ıharplervekumandanlarabirderecevazifecemünasebetibulunansiyasetingenişdairelerineaitmesâili,basitfikirliveidâre-iruhiyevedîniyesine ve şahsiyesine ve beytiyesine ve karyesine ait lüzumlu vazifesini geribıraktırmakla onları meraklandırıp ruhlarını serseri, akıllarını geveze ve kalblerini dehakâik-i imaniye ve İslâmiye’ye ait zevklerini, şevklerini kırıp havalandırmak ve okalbleriserserietmekvemânenöldürmekiledinsizliğeyerihzaretmektarzında,kemâl-imerak ile onlara göre mâlâyâni ve lüzumsuz mesâil-i siyasiyeyi radyoyla ders veripdinlettirmek,hayat-ıiçtimaiye-iİslâmiye’yeöylebirzarardırkiileridevereceğineticeleridüşündükçetüylerürperir.

Evet, her bir adam vatanıyla,milletiyle, hükûmetle alâkadardır. Fakat bu alâkadarlık,muvakkat cereyanlara kapılıp millet ve vatanı ve hükûmetin menfaatini bazı şahıslarınmuvakkatsiyasetlerinetâbietmek,belkiaynınıtelâkkietmekçokyanlışolmaklaberaber;ovatan-perverlik,millet-perverlikhissindenvevazifesindenherkesedüşenvazifebirise,kendikalbve ruhundan idare-i şahsiyevebeytiyevediniyevehâkeza..çokdairelerdenhakikî vazifedar olduğu hizmet ve alâka vemerak on, yirmi, belki yüzdür.Bu ciddî velüzumlubukadaralâkalarınzararınaolarak,obirteklüzumsuzveonagöremâlâyâniolansiyasetcereyanlarınafedaetmekdivanelikdeğildenedir?”

Üstadımızınbizegayet aceleyleverdiği cevabıbukadar.Bizdeoacele ifadeyi acelekaydettik;kusurabakmayınız.

Biz de bütün kuvvetimizle bunu tasdik ediyoruz. Çünkü bunu kendimizde vegördüğümüz dostlarımızda tecrübelerle müşâhede ettik. Hatta çokları meraklarından,cemaati,belkidenamazıterkederderecedeifratla,tamnamazvaktindekonuşanradyoyudinleyip, mimsiz medeniyetin sefahat ve dalâlet ve İslâm’a ettiği ihanet cezası olarakmütemadiyen başına gelen tokatlarına ve boğuşmalarına ve geniş siyaset dairelerinealâkadârâne dikkat etmekle ve nefesi zehirli ve başı sarhoş şahıslardan, radyodan dersalmak,kudsîvemühimvazifelerinedetamzararediyorlar.

Risale-iNurşakirtlerinden

Feyzi,Emin(rahmetullâhialeyhimâ)

(AhmedNazif’inbirfıkrasıdır.)

KıymetliÜstadım,

Yüksek şahsiyetinizin aczi ve fakrı içinde inâyet-i rabbâniye ve rahmet-i ilâhiye ileKur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ıni’câzlarınıgüneşinparlakvekeskinşuâlarıgibikalblerimizenüfuzettirenvehakâik-idiniyeveimaniyenin,dalâleteyüztutanzayıfveâcizmüminlerinhalâsıve selâmetivehidayeteçıkarılmasınahâdimvekudsîRisale-iNur’un, elbettebirhâdi ve bu zamanınmuhtaç bulunduğu bir sahib-i zuhur namını taşıyacağı şüphesizdir.Binaenaleyh,hemKur’ân’ıntercümanıvedellâlıvehemdebuRisale-iNur’unmüellifvehâdim-i yegânesi bulunmanız, hem de âciz ve fakir bir nefer ikenmânevî hizmetinizlemüşiriyet derece-i âliyesine terfi ve tefeyyüze istihkak kesbetmiş bulunmanızdadır kiAlîm-iMutlak,Hakîm-iMutlak,Kadîr-iMutlakolanZülcelâlHazretleri,bukudsîvazife-iâliyeyi, kıymetsiz gördüğünüz, çok kıymetli ve faziletli ve feyizli ve âlî derecelerdeyüksekbirdellâlatevdivenasipvebilhassamemuretmiştir. 68

BizâcizveâsivegünahkârhizmetkârlarınızıdahilütufvekeremiyleirşadavehidayetesizÜstadımızırehbervemürşidvevâsıtabuyurmuşturkiebedîminnetveşükranlarımızıedadanâcizbulunuyoruz.

İşte,Üstadım,çokkıymetliarkadaşımızvehizmet-iKur’âniye’dekıymetlirefikimizveşerikimiz Küçük Hüsrev veMehmed Feyzi’nin mektubundan, başka yerde ve mahaldemevsimsiz olduğunu idrak ederek, bu hakikî kelimeyi ve mübârek ism-i şerifi Risale-iNur’adahihenüzzâhirentakmakhaddimdeğildirveistimâlindenhazerediyorum.ÇünküÜstadımınizinvemüsaadesiolmadıkçabugibilâkaplarınkıymetiolamaz.AncakRisale-iNur’dan aldığım ilham üzerine muhitimizde birinciliği ihraz eden bir kardeşimiz olanFeyzi’ninmektubundabahsedilmesi, sırfhüsn-üniyetve fart-ımerbutiyetve sadâkattenveihlâstandoğmuştur.

Buizharınhatasındanhâdisolanmeşguliyetinizesebebiyetverdiğimdençokmüteessiroldum,afbuyurunuz.İkazveirşadedicinimetvehimmet-iitabınızlaafbuyurulmasınıveRisale-iNur’unmânevîtokatlarındanmuhafazaedilmekliğimizikemâl-ihulûslaistirhameylerim.

Aziz ve kıymetli Üstadım! Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve keremiyle ve hadsiz ihsanıylaintisaben hizmet-i kudsiyesinde bulunduğumRisale-iNur’unmaddî vemânevî pek çokkerametlerini ve bereketlerini aynelyakîn görmüş ve lezzetini tatmış olan bu âcizhizmetkârınızınnoksanlarını,hüsn-üniyetevehulûs-ükalbinebağışlamanızıricaederken,bumübârekRisale-iNur’unpekçokkerametlerindenbirkaçınıarzediyorum.Şöyleki:

Risale-iNurtercümanıvemüellifvesahibibulunanzât,binüçyüzyirmidört(1324)veyirmi beş (25) Rumi senelerinde, İstanbul’da iştiharla, “Bediüzzaman” namı ve lâkabıaltında matbuatın sitayişle neşriyatından mütehassis olarak, o zaman on yedi yaşımdabulunduğum ve çok cahil ve çocukluk devresinde iken, bumübârek isim kalbimde yer

tutmuş. Ve bu kalbî muhabbet hürmeti için olacak ki bin üç yüz yirmi altı (1326)senesinde Hazreti Üstadın, Bediüzzaman Said-i Kürdî lâkabı altında Karadenizseyahatinde iki hizmetkârıyla İnebolu’yu ziyaret ederek, o zaman İnebolu’nun meşhurulemâsından Hacı Ziya ve diğer ulemâ arasında vapura teşyi edildiği sırada tesadüfençarşıda karşılaştığım ve çok derin muhabbet hissiyle bu mübârek zâta selâm durarakmütebessim ve nuranî simalarıyla ve keskin nazarlarıyla selâmlarına ve mânevînazarlarıyla iltifatlarınamazhar olduğum günden beri artanmuhabbet ve alâkamı, otuzsenelikhatırımdankatiyensilinmediğiniaynelyakîngörüyordum.

TahminenvetakribenaltıseneevvelbirgazetesütunundaIsparta’dahalkınfazlaalâkagöstermesinden, din ve iman telkin etmesinden ürken ehl-i dünya tarafından tevkifedildiğini teessürle okumuştum. Otuz senelik uzun bir zaman içinde bir defa böyle acıhaberaldığımhâlde,âkıbetindenkatiyenbaşkabirmâlûmatedinememiştim.OnsenedenberiCenâb-ıRabbü’l-âlemînHazretlerindenniyazımda,daimabeşvakitdualarımda,“YâRab, bana birmürşid-i kâmil ihsan buyur!” niyazında iken, bundan üç sene evvel, yanihicrî bin üç yüz elli yedi (1357) vemilâdî bin dokuz yüz otuz sekiz (1938) senesinde,İnebolu’da bir kahvede, Kastamonulu bir zavallı sarhoşun sitayişle bahsettiği bir zâtınKastamonu’damevcudiyetivemenfîolarakbulunduğunuişittim.

Dikkatettimve tahkikve tâmikettim.Anladımkiotuzsenedirkalbimdesaklıolaraktaşıdığım o zamanki Said-i Kürdî olduğunu hayretle öğrendim. Ve kalbimdeki sevgigünler geçtikçe ateşlendiğini hissettiğimden, her tehlikeyi göze alarak ziyaret edipmübârekelleriniöpmeklâzımveşartolduğunubildim.Veziyaretimde,EskiSaid’inism-imübârekleriBediüzzamanSaidNursîveRisale-iNur’unmüellifivesahibiolarakbuldum.Kemâl-i aşk ve ihlâs ile sarıldım. Ve benim yegâne mürşidim ve rehberim ve büyüküstadımoRisale-iNur’durdedim.VebanabuhadsizihsanatıhidayetveinâyetbuyuranCenâb-ı Hakk’a, Kur’ân-ı Hakîm’in harfleri adedince şükrederek, 69

dedim.70(Hâşiye)

Risale-i Nur’a intisap etmezden evvel, maddî ve dünyevî her işlerimizde veticarethanemizin kazançlarında ve şahsî ve hususî işlerimizde Risale-i Nur’a intisaptansonraki hârikulâde farkları ve bereketleri görmekle beraber, en büyük bir ticaret veyamesûdbir zenginin,müferrahve serbestliğindendaha fazla ferahve sürûrve serbestveyaşayış tarzında sıhhat ve âfiyetle –elhamdülillâh– mesûdâne imrar-ı hayat eylemekteolduğumuzu ve Risale-i Nur’un kudsî lütuf ve kerametlerine medyun bulunduğumuzuitirafvetasdikederiz.

ÜstadHazretlerininmezuniyet-ihususiyesiyle,Risale-iNurnamınaneşriyatvehakâik-iimaniye noktasında, bilhassa ibadet ve namaz hakkında şahsımın cahil ve âciz, nâkıs,iktidarsızvaziyetimlevâkiolanveolacakbulunan telkinat-ıdiniyedekikuvvetli iknavemüessir hitabelerin âsâr-ı fiiliyesini aynen müşâhede ettiğimi, Üstadım Risale-i Nurnamına kemâl-i fahirle, birçok namazsız Müslümanları –elhamdülillâh– namaza ve

camileredevamamuvaffakbulunmakgibikudsîhizmetlerinâsâr-ı fiiliyesinden,Risale-iNur’unbüyükharikakerametindentulûettiğiniveetmekteolduğunutasdikederiz.

Bu içindebulunduğumuzAlmanve İngiliz harbininbidayetindendevamımüddetincehadsizzındıkavemünafıklarınhiçyoktan,sebepsizolarak,şahsımabirisnadatolsuniçin,gerek münevver fikirli âlim ve gerekse cahil mülhid, hemen hemen birkaç dostlarımmüstesna, memleket halkı ve kudsî hizmetimden küstürmek için şeytan-ı aleyhimâyestehıkbütünmemlekethalkınıiğfalederekaleyhimetahriketmişolacaktırki“Nazif,muhalif bir siyasetle ittihad-ı İslâm’a taraftar eder, siyaset propagandası yapıyor.”zihniyetini şiddetle aleyhimde, memleket halkına ve erkân-ı hükûmete kadar sirayetettiriyorlar.Vebütünşeytanlarıntecessüsleritahrikedilmiş.Güyaaleyhtarlarımbendenbirintikam almak hasebiyle gıyabımda, hem müthiş cereyanı şiddetlendirmek içinkendilerincemenfur telâkki ettikleri “Almancı” namıyla hakaretleremaruz bırakmaktançekinmediler.Hâlbukiben,–lillâhilhamd–Risale-iNur’unirşadıyla,hakâik-iimaniyeveKur’âniye’yi bütün kâinatın fevkinde gördüğümden ve itikad ettiğimden, değil küre-iarzdakicereyanlara,belkibanaverilsedebütündünyasaltanatınadaâletedemem.Ben,yalnızhakikatçiveimancıveKur’ân’cıRisale-iNur’unbirhâdimiyim.Kaçsenedirbütünbuhücumlarıylaberaber,ikieser-iinâyetvar.

Birisi:Risale-iNur’un neşriyatındaki hizmetime zarar verilmediği gibi fevkalme’mulmuvaffakolduk.

İkincisi: Her ne vakit şiddetli hücum edileceği zaman Üstadımızdan dikkat emrinialıyorduk.Hem deRisale-iNur’un âşikâr bir kerametindendir ki bin üç yüz elli dokuz(1359)sene-ihicrîRamazan-ıŞerîfinonveyaonikincigünlerinde–Allahrahmetetsin–vefat eden kardeşlerimizden Hatip Mehmed namındaki zât, Yirmi Altıncı Lem’a olanİhtiyarlarRisalesi’niyazarkenhastaolarakyazmayakâdirolmadığından 71kelime-itevhidi yazarak bıraktığı, ziyaretine gelen diğer kardeşimiz ve faal arkadaşımız, FeyziMehmed Efendiye ikmalini rica ederek dünyaya veda ve ebedî hayatına, inşaallah bukelime-itayyibeilehayatınınsonunumühürleyerekimanlıolarakkabregirdiğiniizharveRisale-iNur’untalebelerineaçıkbirmüjdevetebşirattabulunmuştur.

İşârât-ıKur’âniye’nin,yirmialtıncıâyetinin 72sırrıyla,“Risale-iNurtalebeleriimanla kabre gireceklerdir.” tebşiratının sıdkını gösteren bu açık kerametin ve tebşirat-ıazîmeninbütünkardeşlerimize tâmimolunmasını,Risale-iNur’underece-iulviyetinivehâdimlerinin mükâfatlarının ne zaman ve ne suretle verilmekte olduğunu aynelyakînbilinmekvegörülmeküzereşuhakikatmuvâfıkiseİşârât-ıKur’âniyeRisalesi’netahşiyeolunmasınıricaederim,kıymetliÜstadım.

Risale-iNurşakirtlerinden

AhmedNazifÇelebi(rahmetullâhialeyh)

74 73

75

Azizkardeşlerim,

Âhirzamana işaret eden hadîsin76 âhirinde: 77 âyetine dair iki dakikaiçinde ve hadisin işaretini tashih ânında, âni olarak mücmelen hatıra gelen işaret-igaybiyeningayet acelelik ile tevafuk-ucifrîsinde, zararsızbirküçük sehivvukubulmuşidi.Ovakittenberidahaonadikkatetmemiştim.

Bu defa, cidden ve hakikaten mübârekler heyetinin cem’ ve telif ettikleri LâhikaRisalesi’ninoâyetedair fıkranınkitabetindebirkastîsehivgördüm.Oihtardârânekastîsehiv,benimkusurkârânesehvimibildirdi.Oçokmüdakkikveçokmübâreklerheyetinebeniçokminnettarvemesrureyledi.Şöyleki: makamı,biniki(1002)diyesehvenyazılmıştı. sayılmamış;doğrusubinonbirdir(1011).Risaletü’n-Nur’unmakamınaonüçfarklatevafuketmekleberaber,izafedentavsifegeçse olur.Bir ve ilâveolurveşedde gider, bir noksan olur. Fakat ’deki tenvin, bir derece vakıf olduğundansayılmazsa,tamtamınabirtekfarkilemeddesayılmazsa,farksızolaraktevafukeder.

Hem,manacihetiyle ikiâyet78, iki cereyana işaretlerivemünasebetlerive tetabuklarıçokkuvvetlibulunduğundan,nâkısbirtevafukvezayıfbiremâredahikâfidir.

Hemböylemakamlarda,böylebüyükyekûnlardabugibiküçük farklarzararvermez.Bentahminederim,busehiv,beşinciâyetinişaretindekisehivgibiehemmiyetlibirkısımişârât-ıgaybiyeninanahtarıolacak.Vebumuazzamâyet,otuzüçüncüâyetolmasınabirişaretidi.İnşaallah,istikbaldebirkardeşimizohazineyiaçacak…

Bugünlerde,tefsirinveOnuncuSöz’üntevafukatınabaktım.Kendikendimededimki:Buziyadetafsilatisraftır.Ehemmiyetlimeselelerçoktur,vakitzayiolmasın.

Birdenihtaredildiki:Otevafukaltındaçokehemmiyetlibirmeselevardır.Hemmademtevafuktabir inâyet-ihâssaveiltifat-ırahmanî,Risale-iNur’akarşı tezahüretmiş;oiltifatakarşıhiss-işükranvememnuniyetvemüteşekkirânesevinçnekadarifratkârânedeolsaisrafolamaz.Buihtarmücmeliniikicihetleizahedeceğim.

Birincisi: Her şeyde –ne kadar cüz’î de olsa– bir kast ve iradenin cilvesibulunmasıdır;tesadüf,hakikîolarakolmamasıdır.Evet,kesretinençokdağınıkveenziyade tesadüfe verilen kelimâttaki hurufatın vaziyetleridir. Hususan kitabette,madem hiç münasebeti olmayan ve ihtiyâr-ı beşerî karışmayan hurufatınvaziyetlerindebir tenâsüb,birnizambulunuyor;elbettebir irade-igaybiye tahtında

vaziyetlerveriliyor.

Hiçbir şey daire-i ilim ve kudretinden hariç olmadığı gibi, daire-i irade vemeşietindendahi hariç değildir ki böyle cüz’î vedağınık şeylerdedahi bir tenâsübgözetiliyor ve tanzim ediliyor. Ve o tanzim içinde ve irade-i âmme cilvesinde, birinâyet-ihâssa suretinde,Risale-iNur’abir imtiyaznev’indehususîbir teveccühveiltifat görülmüş. Ben, bu derin meseleyi görmek için İşârâtü’l-İ’câz tefsirinintevafukatınadikkatettim;kat’îbirkanaatileosırrıbildimvehissettim.

İkincicihet:Nasılkiçokmübârekvekudsî,büyükbirzât,gayetfakirvemuhtaçbiradama,ümitedilmediğibirtarzda,iltifatkârâne,birkapta,bazıkâğıtlarasarılıbirhediye ihsan etse, elbette o bîçare adam, o pek büyük zâta karşı hediyenin binlermislinden fazla teşekkür etmek ister. Ve bin o hediye kadar kıymetli bulunan ohediyeyle gösterilen iltifatına karşı ne kadar teşekkürde israf ve ifrat etse demakbuldür.Veoçokmübârekzâtınohediyesinesardığıkâğıtlarıdateberrükdeyipşekergibiyese,hattaohediye içindeki cevizlerin sertkabuklarınıda teberrükdiyeekmekgibiyutsaveohediyeninkabınımübârekbirkitapgibiöpsevebaşınakoysa,israfolmadığıgibi;aynenöyledeRisale-iNuryüzündeirade-iâmme,inâyet-ihâssa,iltifatını tevafuk zarfıyla ihsan edilmiş. Elbette tevafuka dair tafsilat, tasvirat, fiilîteşekküratın bir nev’idir ve sevincin ve minnettarlığın heyecanlı tereşşuhatıdır.Kusura bakılmaz. Evet, böyle bir zâtın iltifatını gösterenmaddî kırk para ihsanınakarşıkırkbinteşekküredilseisrafdeğil.

İkincimesele:Benhemkendimde,hembuyakındakiRisale-iNurtalebelerindeşuhûr-umuharremedensonrabiryorgunlukveşevktebirfüturgörüyordum.Sebebinivâzıhan bilmiyordum. Şimdi, eskide söylediğim tahminî sebep, hakikat olduğunugördüm.Şöyleki:

Nasılmaddî hava fena ise, fena tesir ediyor;mânevî hava da bozulsa, herkesinistidadına göre bir sarsıntı verir. Şuhûr-u selâse ve muharremede âlem-i İslâm’ınmânevîhavası,umumehl-i imanınâhiretkazancınave ticaretineciddî teveccühlerivehimmetlerivetenvirleriohavayısâfileştiriyor,güzelleştiriyor,müthişârızalaravefırtınalaramukabele ediyor.Herkes o sayede ve sayesinde derecesine göre istifadeeder.Fakatoşuhûr-umübârekegittiktensonra,adetâoâhiretticaretininmeşherivepazarı değiştiği gibi, dünya sergisi açılmaya başlıyor. Ekser himmetler, bir derecevaziyetideğişiyor.Havayı tesmimedenbuhârât-ımüzahrefeomânevîhavayıbozar.Herkesderecesinegöreondanzedelenir.

Bu havanın zararından kurtulmak çaresi, Risale-iNur’ungözüyle bakmak venekadar müşkülât ziyadeleşse, kudsî vazife itibarıyla daha ziyade ciddiyet ve şevklehareket etmektir. Çünkü başkaların füturu ve çekilmesi, ehl-i himmetin şevkini,gayretini ziyadeleştirmeye sebeptir. Zira, gidenlerin vazifelerini de bir derece

yapmayakendinimecburbilirvebilmelidirler.

80 79

81

Aziz,sıddık,âlicenapkardeşlerim,

Nur ve Gül fabrikalarının vaziyetlerinden, bu acîb zamanda ne tarzda olduğunuhabervermiyorsunuz.Hâlbukibudünyadaenziyadealâkadarolduğumonlardır.Herneyse…82(Hâşiye) Bu defa hakikatlerin yemişleri nev’inde ve Risale-i Nur talebelerininmedâr-ı teşvikiolanletâif-i tevafukiyedenbirisini,Feyzi’ninsebebiylevearzusuylasizegönderildi.Şöyleki:

Bir gün tashihat işim yoktu. İşârâtü’l-İ’câz’ın tevafuku hakkında yanlışım vesehvimhatırımageldi.Birkeffaretü’z-zünubaradım.Birden, lafzullahınbaşıolan ,Risale-iNur’unbirmuhtasarfihristesiveçekirdek-iaslîsiolanİşârâtü’l-İ’câz’daveresâil-isâiredekerametkârânevaziyetlergösterdiğinidüşündüm.Acabalafzullahınve harfleri dahi ne vaziyet gösterecek diye baştan aşağıya kadar bütün İşârâtü’l-İ’câz’ı, sayfalardaki satırbaşları ve nihayetlerini saydım. ve ’nın gibikerametkârâne vaziyetini gördüm. Belki inşaallah, tevafukta sehivden gelenkusurlarımaveyanlışlarımabudabirküçükkeffaretü’z-zünubolur.

Evvelki mektupta, İşârâtü’l-İ’câz’da, sâir hurufatın mecmuu başka bir tarzdaehemmiyetli bir vaziyet-i harikaları bulunduğuna bir işaret, bir uç, bir emâregördüğümüzü size yazmıştık. Fakat o geniş sırrı tamamen görmek çok zamanamuhtaç olduğundan, çok ehemmiyetli vazifeler şimdilik onunla iştigale müsaadeetmedi.

Azizkardeşlerim,

Busıkıntılızamandave tazyikataltındaakılvekalbieğlendirenvekeyiflendirenböyle tefekkühat-ı ilmiyeyi israf saymayınız. Hüsn-ü niyet öyle bir kimyadır kişişeleri elmasaçevirir, toprağı altınyapar. İnşallah,ohüsn-üniyetle, bu tefekkühatdahi hakikî bir gıda ambarına bir anahtar olur ve hizmette zaafa düşenlere kût vekuvveteyolaçar.

Lafzullahınâhirharfiseksenbeşdefaolafza-yıCelâl’inevvelkiharfioluyor.83 adedinemânidarbir tek farkla tevafuk lisanıyla der. bir adedi, seksenbeşdefahemenhemenumumiyetletevafukeder.Yalnız,bazenbirsayfafâsılaolur. ikiadedi,kırkikidefaekseriyet-imutlakailetevafukeder. üçadedi,yirmibeşdefadır,ekseri tevafuktadır.Hecede ikinci veKur’ân’da veBismillâh’ta birinci harf olan

yineseksenbeşdefabiroluyor. der. iki adedikırküçolup,bir farkla ’ninikisinetevafukeder. üçadediyirmiyediolup, ’ninüçüneikifarklatevafukeder.beşadediyirmiüçdefa ’ninüçadedineikifarklatevafukeder. altıadedionbeşdefa ’ındörtadedinetevafukeder. altıadediyirmialtıveyayirmiyedidefadır. ’ınbeşadediyirmibeşdefaolup,altıadedinebirveyaikifarklatevafukeder.altıadedi,sekizdefavebeşadedisekizdefabirbiriyletamtevafukeder.

Elhâsıl:Beş ile altı ism-imukaddesi oldukları için kerametkârânevaziyetlergösteriyorlar. Lafzullahın ortadaki harfi olan yetmiş beş defa evvelki harfi olanoluyor.Hemenhemenumumiyetletevafukile adedineüçfarklatevafuklisanıyla

okuyor. ’ınikiadedialtmışbeşdefaolup,ekseriyet-imutlakailetevafukederek,farksızveyaikifarkla adedine tevafuk lisanıyla der,zikreder.Ve ’ınüçadediekseribirbirinetevafukileotuzüçdefaolarak,otuzüçaded-imübârekinetevafuklave ’ınmakam-ıcifrîsineüçfarklatevafuketmekleberaberyalnızmânidarbirfarkla

adedinetevafuklisanıyla der,hükmeder. ’ındörtadedionsekizolup,adediolanondokuzunayalnızbirmânidar farkla, tevafuk lisanıyla der, tevhidiilâneder.Budörtadedi,ikiadetileberaber,yalnızikifarkla,tevafukdiliyle 84

okurlar.

İşteseksenbeş,yetmişbeş,altmışbeşolmasıvebiradediseksenbeşveikiadedionunyarısıolankırkaveüçüonunnısfı85(Hâşiye)yirmiyeinmesivebirbiriyletevafuklarıve lafza-yıCelâl’in ve kelime-i tevhidin lem’alarını ifade etmeleri gibi,muntazamniseb-i adediye vemânidarmünasebât-ı tevafukiye bize kanaat veriyor ki tesadüfîdeğil,belkialâmet-ikabulbirtevfiktir;birtanzimdir.

Kardeşiniz

SaidNursî

(Risale-iNur’aişaretedenOtuzÜçüncüÂyetinistihracınadairHâfızAli’ninbirfıkrasıdır.)

87 86

88

AzizÜstadımHazretleri,

DünakşamnamazınıkılarkenikincirekâttaFâtiha-yıŞerîfe’densonra

89

âyetini okurken, hiç düşünmediğim, akıl ve kalbimde birşey, taharrîye bir sebep

yokken, birden bire ruhun penceresine şu azîm âyet-i kerîmeninRisale-iNur’a vemüellifine bir münasebet-i mâneviye ile işareti gösterildi. Namazdan sonradüşündüm.Hakikatenkuvvetlibirmünasebet-imâneviyesivar.Şöyleki:

Bukâinatta,vahdâniyet-i ilâhiyeyicinve insveruhaniyatakarşıkat’îbirsurettegösteripisbateden;birinci,Kur’ân-ıAzîmüşşânolduğugibi,buasırdaikinci,üçüncüderecede kemâl-i adaletle ve sâdık ve musaddak hüccetlerle vahdâniyeti vâzıh vebâhirbirsurettekâinatsafahatındainsvecinninenzarınaarzedipisbatedenRisale-iNur,bütüntabakat-ıbeşerehemmedrese,hemmektep,hemkışla,hemhakîm,hemhâkimolarakenâmîavâmdanenehass-ıhavassakadardersverip tâlimve terbiyeetmesi bizce meşhud olmasıyla, bu âyet-i kerîmenin bir mevzuu, bir mâsadakı daRisale-iNurolmasınaşüphesizbirkanaatveriliyor.

İkincikelime-itevhiddensonra 90isimleriyleCenâb-ıHak(cellecelâlüh)zâtınıtavsif buyurup, ikinci derecede aynı isimlerin mazharı olan Risaletü’n-Nur şahs-ımânevîsine işaret etmesi, Kur’ân-ı Azîmüşşân’ın şe’nine yakışır bir keyfiyettir.Çünkü belki bütün dünyayamuhalif olarak fakr-ı hâliyle beraber izzet-i ilâhiye veizzet-i ilmiyeyi muhafaza için ölümden beter musibetlere karşı göğüs geren,tahammüledenRisale-iNurtercümanıolduğugibi,zemindevesemâvâttahikmetletasarrufatın muammasını açan yine Risale-i Nur olduğu sâdık ve musaddaktır. Bukuvvetlimünasebet-imâneviyeyiteyidedenbiremâresideşudurki: 91makam-ıcifrîsiikiyüzondörtolup,Risale-iNur’unbirismiolan 92’ın(şeddeli ,lâm-ıaslîsayılır)makamıolanikiyüzondördetamtamınatevafukuvemüellifininhakikîvedaimîismiolanMollaSaid’inmakamıolanikiyüzonbeşebirtekfarklatevafuku,elbettebukelime-ikudsiyeninherasrabaktığıgibi,buasradamedar-ınazarbirferdiResailü’n-Nurolduğunabiremâreolduğugibi, 93(okunmayanikincivavve hemze sayılmaz) makamı olan altı yüz bir adediyle, Risale-i Nur’un beş yüzdoksan dokuzmakamına; veResailü’n-Nurmakamına yalnız iki farkla, iki isminetevafuku dahi bir emâre olduğu ve 94 cümle-i tevhidiye-ikudsiyesininmakam-ı cifrîsi ve ebcedîsi olan bin üç yüz altmış adediyle,95(Hâşiye) tamtamınabuacîb isyan, tuğyan, temerrüdasrınınvegarip,küfranvegaleyanve ilhadzamanının bu senesine ve bulunduğumuz bu tarihe tevafuku ve tetabuku elbettekuvvetli bir emâredir ki bu pek büyük ve geniş ve âmm olan tevhid ve şehâdetinmedâr-ınazarehemmiyetli efradıvemâsadaklarıherzamandanziyadebuşehâdetemuhtaç bu asrın bu vaktinde bulunacaktır.Ve şimdilik o şehâdeti tesirli bir suretteisbatedenResailü’n-Nuroefraddanbirisivehususîmedar-ınazarolduğunapekçokemârelerveişaretlervebeşaretlervardır.

97 96

98

HâfızAli(rahmetullâhialeyh)

Birdenihtaredilenbirmesele:

Âhirzamanda bir şahsın hatiât ve günahlarının gayet dehşetli bir yekûn teşkilettiğinedairrivayetlervardır.Eskide,“Acabaâdibiradam,binleradamkadargünahişleyebilirmi?Veoâhirzamandabildiğimizgünahlardanbaşkahangigünahlardırkikâinatın heyet-imecmuasına dokunur, kıyametin kopmasına ve dünyaları başlarınaharap olmasına sebebiyet verir?” diye düşünürdüm. Şimdi bu zamanda müteadditesbabınıgördük.

Ezcümle:Müteaddit ovücuhundan radyom ile anlaşıldı ki obirtek adam,birtekkelimeyle bir milyon kebâiri birden işler. Ve milyonlarla insanı dinlettirmeklegünahlarasokar.

Evet,küre-ihavanınyüzbinlerkelimeleribirden söyleyenvebirdili olan radyounsuru, nev-i beşere öyle bir nimet-i ilâhiyyedir ki küre-i havayı bütün zerrâtıylaşükürvehamdüsenâyladoldurmaklâzımgelirken,dalâlettentevellüdedensefahet-ibeşeriyeoazîmnimetişükrünaksineistimâlettiğinden,elbettetokatyiyecek.

Nasılkihavârık-ımedeniyetnamıaltındakiihsanat-ıilâhiyyeyibumimsiz,gaddarmedeniyet hüsn-ü istimâl ile şükrünü eda edemeyerek tahribata sarfedip küfran-ınimetettiğiiçinöylebirtokatyedikibütünbütünsaadet-ihayatiyeyikaybettirdi.Veenmedenî tasavvur ettiği insanları, en bedevî ve vahşî derekesinden daha aşağıyaindirdi.Cehennemegitmedenevvel,cehennemazabınıtattırıyor.

Evet,radyonunküllînimetiyetcihetiküllîbirşüküriktizaeder;veoküllîşükürdeHâlık-ı arz ve semâvâtın kelâm-ı ezelîsinin şimdiki bütün muhataplarına birdenyetiştirmek için, küllî yüz bin dilli semâvî bir hâfız hükmünde, her vakit kâinattaKur’ân’ıokumalıdır,tâonimetinküllîşükrünüedâveonimetiidameetsin.

SaidNursî

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Sizin, yani Nur fabrikasının sahibi ve mübârek cemaatin imamının Atabey’dengelen mektupları bizi çok mesrur eyledi. Üç-dört ay zarfında, üç-dört köydeümmîlerden elli adet kalem Risale-i Nur’u yazmaya muvaffak olmaları, elbetteAli’lerin ve Mustafa’ların şüphesiz harika bir keramet-i sadâkatleridir.Kerametkârâne bu vâkıa, bu havalide Risale-i Nur şakirtlerini çok kuvvetleümitlendirdi,ziyadeşevkverdi.Sizedeveoümmîkâtipleredeyüzbinbârekâllah!

Nurfabrikasının,GülfabrikasınınRisale-iNur’aderece-ihizmetlerinimerakedip

sormuştum. Ümit ve tahminimin pek fevkinde olarak Hüsrev’in mektubundan binkalemleRisale-iNur’ahizmethaberinivebilhassasizindeyalnızümmîlerdenbirkaçköydeellikaleminimdadayetişmesi,bâkibirhazineninmüjdesikadarbizimemnunetti. Allah sizlerden ebedî razı olsun, âmîn.. ve sizi, hizmet-i imaniye veKur’âniye’de muvaffak eylesin, âmîn.. Büyük Hâfız Ali’nin Nazif’le tevafuku vetetabuku,yalnızbir-ikicihetledeğil,çokcihetlerlemâbeynlerindetevafukvar.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmederim.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Sizlerin ümidimin pek fevkinde gayret ve faaliyetiniz beni, âhir hayatıma kadarmesrur ve müteşekkir edecek bir mahiyettedir. Bu defa mektubunuzda, “Hıfz-ıKur’ân’açalışmakveRisale-iNur’uyazmak,buzamandahangisitakdimedilsedahaiyidir?”diye suâlinizincevabıbedihîdir.ÇünkübukâinattaveherasırdaenbüyükmakamKur’ân’ındır.Veherharfinde,ondantâbinlersevapbulunanKur’ân’ınhıfzıvekıraatiherhizmetemukaddemvemüreccahtır.Fakat,Risale-iNurdahioKur’ân-ıAzîmüşşân’ınhakâik-iimaniyesininburhanları,hüccetleriolduğundanveKur’ân’ınhıfzve kıraatine vâsıta ve vesile ve hakâikini tefsir ve izah olduğu cihetle,Kur’ânhıfzıylaberaberonaçalışmakdaelzemdir.

Nur fabrikası ve Gül fabrikası devâirinde, mübârekler heyetinde, Lütfü’lernumûnelerinde, Hacı Hâfız’lar cemaatinde, Sıddık Süleyman, Hakkı’nınmakamlarındabulunanherbirkardeşlerimize,hususanelli ümmîdençıkanRisale-iNurtalebelerinebirerbirerselâmveduaediyoruzvedualarınızıistiyoruz.

SaidNursî

100 99

101

SevgilivekıymetliÜstadım,faziletmeâbEfendimHazretleri,

Ebedî minnettarı ve hâdimi bulunduğum Risale-i Nur’un feyzinden lâyıkolmadığım pek çok eltâf-ı rabbâniyeye mazhariyetimi, gözlerimden sevinç yaşlarıakıtarak görmekte ve ne suretle şükranlarımla mukabele edeceğimden âcizbulunmaktayım.Dününmenfur-uumumîsiNazif, bugününparlakbir vatan-perveriveyahakikatçisibulunmaktadır. 102

SenelerdenberimüştâkıbulunduğumNurveGülfabrikalarımübâreklerheyetininveomukaddesfabrikanınmakinaveçarklarınınnurlusadalarınıkulaklarımlaişitmekve şu âciz ve kâsır ve cahil vaziyetimle o yüksek ve aşere-i mübeşşere-i

Kur’âniye’den olan, Ashab-ı Güzîn (rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn) Efendilerimizin bugünşahsiyet-i mâneviyelerini küçük bir mikyasta temsil eden sıddıklar, mücâhidler,fedakâr kahramanlar cemaatinin iki mühim uzvu bulunan aziz kardeşlerimizdenmübârekSabriveBüyükHâfızAli’ninhakkımdagösterdikleriâlicenâbânemuhabbetvemerbutiyet-i kalbiyevehâdiselerin aynen tevafuku, buyüksekvemuktedirNurderyasınınnurlurüzgârlarındanhasılolandalgalarınhışırtılarındansızanbirkeramet-igaybiyebulunduğundan,bizcepekkıymettarolanbumühimtevafukatın,günahkârvebütüngeçmişömrüisyanladolubuâdişahsımınoöyleyüksekvemukaddesbirheyetinmübârek iki uzvu tarafındanhüsn-ükabul görülerek iltifatlarınamazhar vekıymetli mesâi ve hizmet-i kudsiyelerine tevafukla, pek cüz’î ve değersizhizmetimize iştirakederekbenimsemekvekabuletmekyüksekliğindebulunmaları,Risale-i Nur’un kudsî kerametiyle Cenâb-ı Rabb-i İzzet’in nihayetsiz eltâf-ısübhâniyesinden büyük bir lütf-u rabbânî bulunduğunu şükranla arzeder ve bukıymetlikardeşlerimizinhizmet-ikudsiyelerinindenizdenbirkatremesabesindekiveçok hatalı ve kıymetsiz ve cüz’î olan hizmetimizin âsâr-ı fiiliyesi olarak bugünbendenizi lâyıkı bulunmadığım hâlde âciz ve cahil ve günahkâr şahsiyetim böyleyüksekveerişilmesimuhalolanashab-ıResûlillâh(rıdvânullâhialeyhimecmaîn)hazerâtınınşahsiyet-i mâneviyesinin küçük bir cilvesinin gölgesini temsil eden mübâreklerheyetinin iki âzâsının yüksek iltifatlarına mazhar etmiştir ki bendenizi bu kudsîmazhariyete eriştirenRisale-iNur delâletiyleKadîr-iMutlak veHâlık-ı Zülcelâl’e,Risale-iNur’unhurufatıvemevcudâtınmiktarıncahamdüsenâedervebugüzidevekıymettarmübârekler heyetinin her bir âzâlarına ve bütün kardeşlerimize ayrı ayrıihtiramlaminnetveşükranlarımıarzederim.

Talebenizvehizmetkârınız

AhmedNazif

Şefkatyüzündenesasat-ı İslâmiye’ninharicindekibid’atvedalâletyollarınasapanlarıçevirenbirhakikattir.

Şefkat-i insaniye, merhamet-i rabbâniyenin bir cilvesi olduğundan, elbetterahmetin derecesinden aşmamak veRahmeten li’l-âlemîn Zât’ın (aleyhissalâtü vesselâm)mertebe-i şefkatinden taşmamak gerektir. Eğer aşsa ve taşsa, o şefkat, elbettemerhametveşefkatdeğildir;belkidalâleteveilhadasirayetedenbirmaraz-ıruhîvebirsakam-ıkalbîdir.

Mesela, kâfir ve münafıkların cehennemde yanmalarını ve azap ve cihad gibihâdiseleri kendi şefkatine sığıştırmamak ve tevile sapmak, Kur’ân’ın ve edyân-ısemâviyeninbirkısm-ıazîminiinkârvetekzipolduğugibi,birzulm-üazîmvegayetderecedebirmerhametsizliktir.

Çünkümâsumhayvanlarıparçalayancanavarlarahimâyetkârâneşefkatetmek,obîçârehayvanlaraşeditbirgadrvevahşibirvicdansızlıktır.VebinlerMüslümanlarınhayat-ı ebediyelerini mahveden ve yüzer ehl-i imanın su-i âkıbetine ve müthişgünahlara sevkeden adamlara şefkatkârâne taraftar olmak ve merhametkârânecezadan kurtulmalarına dua etmek, elbette o mazlum ehl-i imana dehşetli birmerhametsizlikveşenîbirgadirdir.

Risale-iNur’dakat’iyetleisbatedilmişkiküfürvedalâlet,kâinatabüyükbirtahkirve mevcudâta bir zulm-ü azîmdir ve rahmetin ref’ine ve âfâtın nüzûlüne vesiledir.Hatta, deniz dibinde balıklar, cânilerden şekvâ ederler ki “İstirahatimizin selbinesebepoldular.”diyerivayet-isahihavardır.103

O hâlde kâfirin azap çekmesine acıyıp şefkat eden adam, şefkate lâyık hadsizmâsumlara acımıyor ve şefkat etmeyip ve hadsiz merhametsizlik ediyor demektir.Yalnız bu var ki müstehaklara âfât geldiği zaman mâsumlar da yanarlar; onlaraacımamakolmuyor.Fakat,cânilerincezalarındanzarargörenmazlumlarınhakkındagizlibirmerhametvar.

Birzaman,eskiHarb-iUmumî’de,düşmanlarınehl-iİslâm’avebilhassaçolukveçocuklara ettikleri katl ve zulümlerinden pek çokmüteellim oluyordum.Fıtratımdaşefkatverikkatziyadeolduğundan,tahammülümharicindeazapçekerdim.

Birdenkalbimegeldikiomaktulmasumlarşehîdolupveliolurlar;fânihayatları,bâkibirhayata tebdilediliyor.Vezâyiolanmallarısadakahükmündeolupbâkibirmal ilemübâdeleolur.Hattaomazlumlarkâfirdeolsa, âhirettekendilerinegöreodünyevî âfâttan çektikleri belâlara mukabil rahmet-i ilâhiyenin hazinesinden öylemükâfatları var ki eğer perde-i gayb açılsa, o mazlumlar haklarında büyük birtezahür-ü rahmet görüp, “Yâ Rabbi, şükür elhamdülillâh!” diyeceklerini bildim vekat’îbirsurettekanaatgetirdim.Veifrat-ışefkattengelenşiddetliteessürveelemdenkurtuldum.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Sizebudefaikiparçayıgönderiyorum.

Birisi:Evvelcebirkısmınısizegöndermiştim.Şimdibirihtar-ımânevîileoparçahem tekmil edildi, hem ehemmiyetli olduğu bildirildi. Eski Said’in siyasetlemünasebettar, eski eserlerini görenlere faydası var; fakat bir parça mahremcedir.Lâhikayagirmeli.

İkinciparça:MânevîbirihtarabinaenRisale-iNur’unhizmetinebilmeyerekzararverebilenbazıyenieserlerialanbirkardeşimizibir ikaz,bir ihtardırkisâirRisale-iNurtalebelerivazifelerinehalelvermemekiçinbirtenbihtir.BudaLâhikayagirsin.

Hulûsi-iSâlisimzasıylaehemmiyetlivebeniçokmesruredenveKüçükLütfü’nünbirvârisiolanbirzâtınRisale-iNur’akıymettarhizmetive tesahubunubeyanedenbirmektubunualdım.Ozâtkimdir?Bençokselâmveduaylaonutebrikediyorum.

GülveNurfabrikalarıvemübâreklerbaştaolarakumumkardeşlerimebirerbirerselâm ediyorum.Bumemleketi tenvir eden ve cennet kokularıyla rayihalandıran ofabrikalarıCenâb-ıHakmuvaffakvedâimeylesin,âmîn…Bizburadaonlarınparlaknurlarıylaveşiringüzelkokularıylaâlem-ibekanınrayihasınıistişmamediyoruz.

104

Risale-iNurtalebelerininhaslarıolansahipvevârislerivehaslarınınhaslarıolanerkânveesaslarıolankardeşlerimebugünlerdevukubulanbirhâdisemünasebetiylebeyanediyorumkiRisaletü’n-Nurhakâik-iİslâmiye’yedairihtiyaçlarakâfigeliyor,başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat’î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki imanıkurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolay yoluRisaletü’n-Nur’dadır.Evet,onbeşseneyerineonbeşhaftadaRisaletü’n-Nuroyolukestirir,iman-ıhakikîyeîsâleder.

Bu fakir kardeşiniz yirmi seneden evvel kesret-imütalâayla bazen bir günde birciltkitabıanlayarakmütalâaederken,yirmiseneyeyakındırkiKur’ânveKur’ân’dangelen Resailü’n-Nur bana kâfi geliyorlardı. Birtek kitaba muhtaç olmadım, başkakitapları yanımda bulundurmadım. Risaletü’n-Nur çok mütenevvi hakâike dairolduğuhâlde,telifizamanında,yirmisenedenberibenmuhtaçolmadım.Elbettesiz,yirmiderecedahaziyademuhtaçolmamaklâzımgelir.

Hemmadembensizlerekanaatettimveediyorum,başkalarabakmıyorum,meşgulolmuyorum; siz dahi Risaletü’n-Nur’a kanaat etmeniz lâzımdır, belki bu zamandaelzemdir.

Hemşimdilikbazıulemânınyenieserlerindemeslekvemeşrepayrıvebid’atlaramüsait gittiği için, Risaletü’n-Nur zındıkaya karşı hakâik-i imaniyeyi muhafazayaçalışmasıgibi,bid’atakarşıdahurufvehatt-ıKur’ân’ımuhafazaetmekbirvazifesiiken, has talebelerden birisi bilfiil huruf ve hatt-ı Kur’âniye’yi ders verdiği hâlde,sırrıbilinmezbirhevesle,hurufvehatt-ıKur’âniye’ye,ilm-idinperdesindetesirlibirsurettedarbevuranbazıhocalarındarbedeistimâlettiklerieserlerialmışlar.Haberimolmadan,dağda,şiddetlibirtarzdaohastalebelerekarşıbirgerginlikhissettim,sonraikazettim.Elhamdülillâh,ayıldılar.İnşallah,tamamenkurtuldular.

Eykardeşlerim!Mesleğimiz, tecavüzdeğil tedâfüdür.Hem tahripdeğil, tamirdir.Hemhâkimdeğiliz,mahkûmuz.Bizetecavüzedenhadsizdirler.Mesleklerinde,elbetteçok mühim ve bizim de malımız hakikatler var. O hakikatlerin intişarına bizeihtiyaçları yoktur. Binler o şeyleri okur, neşreder adamları var. Biz onların

yardımlarına koşmamızla, omuzumuzdaki çok ehemmiyetli vazife zedelenir vemuhafazası lâzım olan ve birer tâifeye mahsus bir kısım esaslar ve âli hakikatlerkaybolmasınavesileolur.

Mesela, hâdisât-ı zamaniye bahanesiyle Vehhâbîlik ve Melâmîliğin bir nev’inezemin ihzar etmek tarzında, bazı ruhsat-ı şer’iyeyi perde yapıp eserler yazılmış.Risaletü’n-Nur, gerçi umuma teşmil suretiyle değil, fakat herhalde hakikat-iİslâmiye’niniçindecereyanedipgelenesas-ıvelâyetveesas-ıtakvâveesas-ıazîmetveesâsât-ısünnet-iseniyyegibiince,fakatehemmiyetliesaslarımuhafazaetmekbirvazife-iasliyesidir.Sevk-izaruretle,hâdisâtınfetvalarıylaonlarterkedilmez.

105

Telifinden otuz dört sene sonra,Münâzarat namındaki esere baktım. Gördüm kiEskiSaid’inozamandakiinkılâptanveomuhittenvetesirat-ıhariciyedenneşetedenbirhâlet-iruhiyeileyazdığıbugibieserlerindehatîâtvar.Okusuratvehatîâtımdanbütün kuvvetimle istiğfar ediyorum ve o hatîâttan nedâmet ediyorum. Cenâb-ıHakk’ın rahmetinden niyazım odur ki ehl-i imanın me’yusiyetlerini izale niyetiyleettiğihatîâthüsn-üniyetinebağışlansın,affedilsin!

Eski Said’in bu gibi eserlerinde iki esas-ı mühim hükmediyor. O iki esasınhakikatlerivardır.Fakatehl-ivelâyetinkeşfiyâtıtevilâta;verüya-yısâdıkanıntevilemuhtaçolduklarıgibi,ohiss-ikablelvukuundahi,dahaincetâbirlerelüzumuvarken,Eski Said’in o hiss-i kablelvuku ile hissettiği o iki hakikatin tevilsiz, tâbirsiz birsurettebeyanı,kısmenkusurluvekısmenhilâfgörünüyor.

Birinci esas: Ehl-i imanın me’yusiyetine karşı, “İstikbalde bir nur var.” diyemüjde verdiğidir. Bir hiss-i kablelvuku ile Risale-i Nur’un istikbalde, dehşetli birzamandaçokehl-i imanınimanlarınıtakviyeedipkurtarmasınıhissedipoadese ileHürriyetinkılâbındakisiyasetdairelerinebakmış.Tâbirsiz, tevilsiz tatbikeçalışmış;siyasetvekuvvetvekemiyetnoktasındazannetmiş.Doğruhissetmiş,fakattamdoğrudiyememiş.

İkinciesas:Eski Said, bazı dâhi siyasî insanlar ve harika ediplerin hissettiklerigibi, çok dehşetli bir istibdadı hissedip ona karşı cephe almışlardı. O hiss-ikablelvuku tâbir ve tevilemuhtaç iken, bilmeyerek resmî, zayıf ve ismî bir istibdatgörüp ona karşı hücum gösteriyorlardı. Hâlbuki onlara dehşet veren, bir zamansonra gelecek olan istibdatların zayıf bir gölgesini asıl zannederek öyledavranmışlar,öylebeyanetmişler.Maksatdoğru,fakathedefhata.

İşteEskiSaiddeeskizamandaböyleacîbbir istibdadıhissetmiş.Bazıâsârında,onahücumilebeyanatıvar.Omüthişistibdâdât-ıacîbeyekarşımeşruta-yımeşruayıbirvâsıta-yınecat görüyordu. Ve hürriyet-i şer’iye,Kur’ân’ın ahkâmı dairesindeki

meşveretleomüthişmusibetidefederdiyedüşünüpöyleceçalışmış.

Evet,zamangösterdikihürriyet-pervernamınıalanbirdevletin,oistikbaldegelenistibdadın bir numûnesi olarak, üç yüz müstebit memurlarıyla, üç yüz milyonHindistan’ı, üçyüz senedenberi, üçyüz adamgibi kolaybağlayıpdeprenmeyecekderecede istibdat altına alarak, eşedd-i zulmü âzamî bir derecede, yani birisininhatasıylabinleradamı tecziyeetmekolankanun-umüstebidâneye, inzibatveadaletnamınıvermiş;dünyayıaldatmış,ateşevermiş.

Münâzarat namındaki eserde, bazı latîfe suretinde bazı kayıtlar, hâşiyeciklerbulunur.O eski zaman telifinde zarifü’t-tab’ talebelerine birmülâtafe nev’indendir.Çünküonlar,odağlardaberaberindeydiler.Onlaraders suretindebeyanediyormuş.Hem bu Münâzarat risalesinin ruhu ve esası hükmünde olan hâtimesindekiMedresetü’z-Zehrâhakikati ise, istikbaldeçıkacakolanRisale-iNur’abirbeşik,birzeminihzaretmekidikibilmediği, ihtiyarsızolarakonasevkolunuyordu.Birhiss-ikablelvukuileonuranîhakikatibirmaddîsurettearıyordu.Sonraohakikatinmaddîcihetidahivücudagelmeyebaşladı.

Sultan Reşad, 19 bin altın lirayı Van’da temeli atılan o Medresetü’z-Zehrâ’yaverdi,temelatıldı.FakatsâbıkHarb-iUmumîçıktı,gerikaldı.

Beş-altısenesonraAnkara’yagittim,yineohakikateçalıştım.İkiyüzmeb’ustan163meb’usun imzalarıyla, omedresemize 150 bin banknot iblâğ ederek o tahsisatkabul edildi. Fakat binler teessüf,medreseler kapandı, onlar ile uyuşamadım, yinegerikaldı.FakatCenâb-ıErhamü’r-râhimîn,omedreseninmânevîhüviyetiniIspartavilâyetindetesisetti.Risale-iNur’utecessümettirdi.İnşallah,istikbaldeRisale-iNurşakirtlerioâlihakikatinmaddîsuretinidetesisetmeyemuvaffakolacaklar.

EskiSaid’in İttihad-ıTerakkiKomitesi’ne şiddet-imuhalefetiyleberaber, onlarınhükûmetine ve bilhassa orduya karşı tarafgirâne yüksek takdiratı ve iltizamları ise,bir hiss-i kablelvuku ile, yağı içinde bulunan o cemaat-i askeriyede ve o cemiyet-imilliyede bir milyona yakın ve evliya mertebesinde olan şühedayı altı-yedi senesonra tezahür edeceğini hissetmiş, ihtiyarsız olarak,meşrebinemuhalif, onlara dörtsene tarafgir bulunmuş. SâbıkHarb-iUmumî çalkamasıyla omübârek yağı alındı,yağı alınmış bir ayrana döndü. Yeni Said dahi Eski Said’e muhalefet edipmücahedesinedöndü.

Âhirzamanda Hazreti İsa (aleyhisselâm) nüzûlüne106 ve Deccal’ı öldürmesine aitehâdîs-isahihanın107mana-yıhakikîlerianlaşılmadığından,birkısımzâhirulemâlar,orivayetvehadislerinzahirinebakıpşüpheyedüşmüşler;veyasıhhatini inkâredip,veya hurafevâri bir mana verip, adetâ muhal bir sureti bekler bir tarzda avâm-ımüslimîne zarar verirler.Mülhidler ise, bu gibi zâhirce akıldan çok uzak hadisleri

serrişte ederek hakâik-i İslâmiye’ye tezyifkârâne bakıp taarruz ediyorlar. Risale-iNur, bu gibi ehâdîs-i müteşâbihenin hakiki tevillerini Kur’ân feyziyle göstermiş.Şimdiliknumûneolarakbirtekmisalbeyanederiz.Şöyleki:

“Hazretiİsa(aleyhisselâm)Deccal ilemücadelesizamanında,Hazreti İsa (aleyhisselâm)onuöldüreceğivakitte,onarşınyukarıyaatlayıpsonrakılıcıonundizineyetiştirebilirderecesinde, vücutça o derece Deccal’ın heykeli Hazreti İsa’dan büyüktür.”108

meâlinderivayetvar.DemekDeccal,Hazretiİsa’dan(aleyhisselâm)on,belkiyirmimisliyüksekkametliolmaklâzımgelir.

Burivayetinzâhirîifadesisırr-ıteklifevesırr-ıimtihanamünafiolduğugibi,nev-ibeşerdecâriolanâdetullahamuvâfıkdüşmüyor.

Hâlbukiburivayeti,buhadisi,–hâşâ!–muhalvehurafezannedenzındıklarıiskât..ve o zâhiri, ayn-ı hakikat itikad eden ve o hadisin bir kısım hakikatlerini gözlerigördüklerihâlde,dahaintizaredenzâhirîhocalarıdahiikazetmekiçin,ohadisin,buzamandadaaynıhakikatvetammuvâfıkvemahz-ıhakmüteadditmanalarındanbirmanasıçıkmıştır.Şöyleki:

İsevîlik dini ve o dinden gelen âdât-ımüstemirresinimuhafaza hesabına çalışanbir hükûmet ile, resmî ilânıyla, zulmetli pis menfaati için dinsizliğe ve bolşevizmeyardım edip terviç eden diğer bir hükûmet ki yine hasis, pis, menfaati içinİslâmlar’da ve Asya’da dinsizliğin intişarına taraftar olan fitnekâr ve cebbârhükûmetlerle muharebe eden evvelki hükûmetin şahs-ı mânevîsi temessül etse vedinsizlik cereyanının bütün taraftarları da bir şahs-ı mânevîsi tecessüm eylese, üçcihetle bu müteaddit manaları bulunan hadisin bu zaman aynen bir manasınıgösteriyor. Eğer o galip hükûmet netice-i harbi kazansa, bu işârî mana dahi birmana-yı sarih derecesine çıkar. Eğer tam kazanmasa da yinemuvâfık birmana-yıişârîdir.

Birinci cihet: Din-i İsevî’nin hakikîsini esas tutan İsevî ruhanîlerin cemaati veonlara karşı dinsizliği tervice başlayan cemaat tecessüm etseler, bir minareyüksekliğindebirinsanınyanında,birçocukkadardaolamaz.

İkinci cihet: Resmî ilânıyla, “Allah’a istinad edip dinsizliği kaldıracağım,İslâmiyet’iveİslâmlar’ıhimâyeedeceğim.”diyenbirhükûmetyüzmilyonküsuriken,dörtyüzmilyonayakınnüfusahükmedenbirdiğerdevletevedörtyüzmilyonnüfusayakın ve onun müttefiki olan Çin’e ve Amerika’ya ve onlar ise zahîr ve müttefikoldukları olanbolşevikleregâlibâne, öldürücüdarbe vuranohükûmettekimuharipcemaatin şahs-ı mânevîsi ile, mücadele ettiği dinsizlerin ve taraftarların şahs-ımânevîleritecessümetse,yineminareboyundabirinsananispetenküçükbirinsanınnispetigibiolur.

Bir rivayette, “Deccal dünyayı zapteder.”109 manası, “ekseriyet-i mutlaka onataraftarolur.”demektir.Şimdideöyleoldu.

Üçüncü cihet: Eğer, küre-i arzın dört kıtaları içinde110(Hâşiye) en küçüğü olanAvrupa’nın ve bu kıtanın da dörtte biri olmayan bir hükûmetin memleketi, ekserAsya, Afrika, Amerika, Avustralya’ya karşı gâlibâne harp ederek, Hazreti İsa’nınvekâletini dâvâ eden bir devletle beraber dine istinat edip çok müstebidâne olandinsizlik cereyanlarına karşı semâvî paraşütlerle muharebe ve mücadele eden ohükûmetile,ötekilerinşahs-ımânevîleriinsansuretinegirse,cerîdelerineskidenberiyaptıkları gibi, devletlerin kuvvetlerini ve hükûmetlerin derecelerini göstermeknev’indenomânevîşahıslardahirûy-uzeminceridesinde,buasırsayfasındabirerinsansuretindetersimvetasvirlerigibitemessületseler,aynenvetamtamınahadis-işerifinmucizâneihbar-ıgaybinev’indenbeyanettiğihâdise-iâhirzamanınmüteadditmanalarındanbirmanasıçıkıyor.

Hatta,şahs-ıİsâ’nın(aleyhisselâm)semâvâttannüzûlü111işaretiylebirmana-yıişârîsiolarakHazretiİsâ’yı(aleyhisselâm)temsilederekvenamınahareketedenbirtâifedahi,şimdiye kadar işitilmemiş ve görülmemiş bir tarzda tayyarelerle, paraşütlerlesemâdan bir belâ-yı semâvî gibi nüzûl ettiriyor, düşmanların arkasına indiriyor.Hazretiİsâ’nınnüzûlününmaddetenbirmisalinigösteriyor.

Evet, hadis-i şerifin ifadesiyle Hazreti İsa’nın semâvî nüzûlü kat’î olmaklaberaber; mana-yı işârîsiyle başka hakikatleri ifade ettiği gibi, bu hakikate demucizâneişaretediyor.

Küçük Hüsrev olan Feyzi ve Emin’in suâli ve ilhahlarıyla bazı bîçârelerinimanlarını şübehattanmuhafaza niyetiyle bumeseleye dair yalnız bir, iki, üç satıryazmakniyetedipbaşlarken,ihtiyarımharicindeolarakuzunyazdırıldı.Hikmetinideanlamadık,belkibirhikmetivardiyeöylecebıraktık,kusurabakmayınız.Bufıkradatashihevedikkatevakitbulamadık,müşevveşkaldı.

113 112

114

Azizkardeşlerimvesıddıkarkadaşlarım,

Var olunuz, bahtiyar olunuz. Sizin pek ciddî sa’y u gayretiniz hemburada, hembaşka yerlerde şevk ve gayreti uyandırıyor. Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun kigittikçe Risale-i Nur’un fütuhatı ziyadeleşiyor. Ehl-i iman yaralarını hissedipilâçlarınıondanbuluyorlar.

HâfızAli’ninmektubundayazdığıikiâyetinişaretinedikkatettik.BizlerdahiNur

fabrikasının sahibi gibi çok mesrur ve müferrah olduk. Fakat Risale-i Nur’a birişaret-igaybiylehaberverenotuzüçadetâyet, âyetiyle115hitambulduğundan,buyeniikiâyetinmüstakilbirsuretteişaretlerinekapıaçılmadı.Hem,otuzüçâyettenhangisinin tetimmesi olacak şimdilik bilinmedi. Yalnız bu kadar anlaşıldı ki

116fıkrasıRisale-iNur’unnâşirvekâtiplerinemana-yıişârîilebakıyor.Hem, 117fıkrasıdahi,Risale-iNur’uneczalarınavesuhuflarınavekitaplarınamana-yıişârîilebakıyor.Fakatcifirhesabıilebinüçyüzaltmışküsurdansonrabuparlakvaziyetigöstereceklerdiyeicmâlenfehmettik.

Gülfabrikasınınbizlere,parlakbirgül-üMuhammedî(aleyhissalâtüvesselâm)bahçesinihediyeedecekti.Onubütünruhucanımızlabekliyoruz.

Bu zamanda, –lillâhilhamd– sünnet-i seniyye dairesinde kemâl-i imanı kazananRisale-iNurşakirtleri;evliyaların,mürşidlerinnazar-ıdikkatinicelbedecekvaziyetialdığından, her zamanda bulunan hakikî mürşidler, her hâlde bu zamanda Risale-iNurşakirtlerinemüşteriolurlar.Birisinieldeetse,yirmimüridkadarkıymetverirler.

Hem, zevkli ve cazibedar velâyet tereşşuhatı karşısında Risale-i Nur’unhizmetindeki meşakkat, mücahede, külfet bulunduğundan, Feyzi’ye hitaben beyanedilenhakikatotarafadafaydasıolurdiyeleffensizegönderildi.

Umumkardeşlerimebirerbirerselâmediyorum.

Feyzikardeşim,

Sen Isparta vilâyetindeki kahramanlara benzemek istiyorsan, tam onlar gibiolmalısın. Hapishanede –Allah rahmet eylesin– mühim bir şeyh ve mürşid vecazibedarbirNakşîevliyasındanbirzât,dörtaymütemadiyenRisale-iNur’unelli-altmış şakirtleri içinde celbkârâne sohbet ettiği hâlde, yalnız birtek şakirdimuvakkatenkendineçekebildi.Mütebâkisi,ocazibedarşeyhekarşımüstağnikaldılar.Risale-i Nur’un yüksek, kıymettar hizmet-i imaniyesi onlara kâfi olarak kanaatveriyordu.

Oşakirtleringayet keskin kalbvebasireti şöylebirhakikatianlamış ki:Risale-iNur’a hizmet ise, imanı kurtarıyor; tarîkat ve şeyhlik ise, velâyet mertebelerikazandırıyor. Bir adamın imanını kurtarmak ise, on mümini velâyet derecesineçıkarmaktan daha mühim ve daha sevaplıdır. Çünkü iman, saadet-i ebediyeyikazandırdığı için, bir mümine, küre-i arz kadar bir saltanat-ı bâkiyeyi temin eder.Velâyetise,müminincennetinigenişlettirir,parlattırır.Biradamısultanyapmak,onneferipaşayapmaktannekadaryüksekise,biradamınimanınıkurtarmak,onadamıvelîyapmaktandahasevaplıbirhizmettir.

İşte bu dakik sırrı, senin Ispartalı kardeşlerin bir kısmının akılları görmese de

umumunun keskin kalbleri görmüş ki benim gibi bîçâre günahkâr bir adamınarkadaşlığınıevliyalara,belkideeğerbulunsaydımüctehidleredahitercihettiler.

Bu hakikate binaen, bu şehre bir kutup, bir gavs-ı âzam gelse, “Seni on gündevelâyet derecesine çıkaracağım.” dese, sen Risale-i Nur’u bırakıp onun yanınagitsen,Ispartakahramanlarınaarkadaşolamazsın.

119 118

120

Azizvesıddıkkardeşlerimvefedakârvesâdıkarkadaşlarım,

Evvelâ: Sizin, bu mübârek şuhûr-u selâse ve içindeki kıymettar leyâli-imübârekeleri tebrik ediyoruz. Cenâb-ı Hak, her bir geceyi sizin hakkınızda birerleyle-iRegâibveleyle-iKadirkıymetindesizesevapversin,âmîn…

Sâniyen: Sizin bu defa nurlu hediyelerinizin her harfine mukabil Cenâb-ıErhamürrahimindefter-ia’mâlinizebinhaseneyazsınveÂsım’ınruhunabinrahmetversin,âmîn…

Sâlisen:Kur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ınveRisale-iNur’unhazinelerininkerametlive yaldızlı bir anahtarı olan kalem-i Hüsrevî, elhak, Mu’cizât-ı Ahmediye’nin(aleyhissalâtüvesselâm)gizligüzelliğinihergözegayetparlakvegüzelgösteriyor.Cenâb-ıHakbukalemi,buhizmettemuvaffakvedâimeylesin,âmîn…

MübârekheyetininbüyükbirkahramanıBüyükAli’ninsistemindeKüçükAli’ninMu’cizât-ı Kur’âniye’si, Mu’cizât-ı Ahmediye’nin tam mutabık bir bâki pırlantatarzındamevkialdı.Erhamü’r-râhimîn,herharfinemukabil,yazanaonsevap ihsaneylesin,âmîn…

Mehmed Tahirî; Küçük Lutfî’nin hayrü’l-halefi ve Atabey’in kahramanı, buhavaliye nurlu ve güzel hediyeleri çok kıymettardır. Rahmânür-Rahîm, hazine-irahmetinden ona ve pederine her hurufuna ve her kelimeyemukabil rahmet etsin,âmîn…

Aydınlı Hasan Ulvi’nin kuvvetli kalemi, inşaallah, merhum Âsım’ın noksanbıraktığı vazife-i nuriyeyi tekmil edecek ve o güzel kalemle Âsım’ın ve Lütfi’nin

ruhlarını şâd edecek. Onun küçük hediyesi, ilerideki kıymettar hizmetlerini ihsasederekbüyükbirmevkialdı.Allahondanrazıolsun,âmîn…

Risale-iNur’un erkân-ımühimmesinden ve resâil içinde suâlleriyle ehemmiyetlibir mevki tutan ve onunla beraber mânen yaşayan kardeşimiz Refet Bey’inmektubuyla ve Gül fabrikasının gül-ü Muhammedî (aleyhissalâtü vesselâm) bahçesiniyetiştiren Hüsrev’in mektubuna ayrı birer mektupla cevap yazmak isterdim. Fakatşimdilikvakitmüsaadeetmedi.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Sizinmektuplarınızdanokadarmesruroldumkitarifedemem.HususanHüsrev’inçokkıymettarikimektubunda,HacıHâfız’ınköyündeRisale-iNur’unpekfevkalâdebirsurettetevessüü,oikimektubunüshagibivebirhüccet-ikâtıagibisaklayıp,buhavalidekitalebelerebirtâziyâne-iteşvikolarakgösteriliyor.

Risale-iNur,Kur’ân’ın birmucize-imânevîsi olduğu gibi, Hüsrev’in kalemi deRisale-iNur’unpekkuvvetlibirkerametiolduğunuburacahergüntasdikediyoruz.Hüsrev’in mektubuna karşı uzun mektup yazmak istiyorduk, arzumuza muvaffakolamadık.

Mübârekler kahramanlarından Küçük Ali’nin mektubu da bana büyük bir ümitverdi. Merhum Abdurrahman’ın elhak tam bir halefi olan kıymettar ve mübârekbüyük kardeşi olan Mustafa Hulûsi’nin, Hâfız Ahmed isminde mübârek birmahdumu, peder ve amcaları sisteminde Risale-i Nur’a hizmet etmesi, yenidenAbdurrahmandünyayagelmişkadarbenimüferrahetti.

Aras Atabey’de, eskide, Lütfi, Zekâi gibi iki kıymettar şakirtlerin yerlerini boşbırakmayan, Aras kahramanları olan Tahir ve Abdullah Çavuş’un Risale-i Nur’ahizmetleri,Arashakkındaendişelerimitamamenizaleetti.

İsmailoğluHüseyin’inhastalığıbenimüteessiretti.İnşallah,tambirLütfiolacak,çokdahizmetedecek.

Sizlerin buraya gelenmektuplarınız, kısmen tensikleLâhikaya dercediliyor. Sizebudefamahremsırr-ı 121’da,istihrac-ıgaybîdekimücmelhakikatedairbirdenkalbe ihtar edilenbir fıkraylaTesettürRisalesi’nehâşiyegönderiyoruz.Bu şuhûr-uselâse, seksenküsur senebirömrükazandırıyor.Elbette sizlergibimücâhidleronukazanmaya çalışacaksınız. Cenâb-ı Hak her bir gecesini sizin hakkınızda leyle-iMiraçveleyle-iBeratveleyle-iKadirkadarkıymettareylesin,âmîn…

Ehemmiyetli,fakatbirderecemahremdir.Azizkardeşlerim,

Mahremsırr-ı 122’da,cifirle istihracımaynenMünâzaratRisalesi’nde,“Birnur çıkacak ve göreceğiz?” diye gaybî müjdeler gibi, ilhamî ve hak bir hakikatifikrimleolantatbikatımdabirkusurvardı.Okusurbenidüşündürüyordu.Münâzaratve Sünûhât gibi risalelerdeki müjde-i nuriyeyle Risale-i Nur’u tam halletti. Genişdaire-i siyasiyeyerine, yüksekbir daire-i nuriye ile okusuru izale ettiği gibi,sırr-ımahreminde,oniki,onüçsenesonra“İslâmiyet’edarbevuranlarınbaşlarındaöyle müthiş bir patlayış olacak ki kıyamete kadar unutulmayacak.” meâlindekiistihrac-ıcifrîçokgenişbirdairedeolduğuhâlde,nurmüjdesisırrınınaksineolarak,darbirdairedevehususîbirhükûmettetatbiketmeksuretiyle,fikrimogenişdaireyiihataedemeyerekohakikatinsuretinideğiştirmiş.Hâlbukioistihracıngösterdiğiaynıtarihte,o rejiminmüessisivebaşıdünyadangöçtü,darbesiniyedi.Veaynı senede,perde altında bilinmeyen ve küre-i arzın ekserini ve nev-i beşerin kısm-ı âzamınıistibdadı altına alan bir müthiş cereyanın düğümü ve düğmesi ve mânen binlerbaşındanbirbaşıveenmüthişiolanogöçüpgidenadamtokatyediğiaynızamanda,daha sene tamam olmadan, o müthiş cereyanın bütün başları ve taraftarları öylesemâvî müthiş tokatlara ve şiddetli fırtınalı musibetlere tutulmaya başladılar;kıyamete kadar azabını çekecekler ve çekiyorlar. Ve edyân-ı semâviyeye veİslâmiyet’e ettikleri cinayetlerin cezasını çok geniş bir dairede gördüler vegörüyorlar. Mimsiz medeniyetin pisliğiyle dünyayı mülevves ettikleri için, aynıistihracın gösterdiği tarihte, omimsizmedeniyetin başına da öyle bir semâvî tokatindikienkaranlıkvahşettendahaaşağıindirdi.

Elhâsıl: Sırr-ı ’da çok geniş bir daire, dar bir dairede tatbik edilmiş. Nurmüjdesi ise, dar ve mânevî, fakat yüksek bir daireyi geniş ve maddî bir dairesuretindetasviredilmişti.Cenâb-ıHakk’ayüzbin

şükürediyorumkibuikikusurumukuvvetlibirihtar-ımânevîileıslahetti;123sırrınamazhareyledi.

124

Azizkardeşlerim,

Sakın bu fıkranın vâsıtasıyla o sırr-ı mahremi fâş etmeyin ve o risaleyi dearaştırmayın.Yalnızbufıkrayızararsızgörsenizhaslaragösterebilirsiniz.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Bu defaki mektuplarınız gelmeden evvel, bir ihtar ile kendi cevabınıkerametkârâneyazdırmış.Demek,mektupsahiplerininfevkalâdesadâkatlerikerametderecesineçıkmış.

Kardeşlerim!Mektuplarınızdaçokyüksekdüşüncevetakdiratbindenbirhissedebenim olsa, hadsiz şükrederim. Belki Risale-i Nur’un mânevî şahsiyeti ve çokkesretli talebeleri içinde, bilmediğimiz gayet yüksek bir makam sahibi bir zâtıntesiratı ve kumandası hissediliyor, benim gibi bin derece uzak bir bîçâre tasavvurediliyor.Hakkımolmadanbanaverilenziyadeehemmiyetiniz, inşaallah, sizezararıolmaz; fakatRisale-iNur’un hüsn-ü cereyanına zarar ihtimali var. Siz bir hakikatihissediyorsunuz.Vefevkalâdesadâkatveihlâsınız,inşaallah,hakgörür,fakatsurettebazenaldanılır.Bizhizmetlemükellefiz.Neticelerivemuvaffakiyet,Cenâb-ıHakk’aaittir.

(Ehemmiyetlidir.)

Risale-iNurtalebelerindenbirkısımkardeşlerimin,benimhaddiminçokfevkindehüsn-üzanlarınıveifratlarınıtâdiletmekiçinihtaredilenbirmuhaveredir.

Bundankırk-elli sene evvel, büyükkardeşimMollaAbdullah (rahmetullâhi aleyh) ilebirmuhaveremihikâyeediyorum:

Omerhumkardeşim,evliya-yıazîmedenolanHazretiZiyaeddin’nin (kuddise sirruh)hasmüridi idi. Ehl-i tarîkatça,mürşidinin hakkındamüfritanemuhabbet ve hüsn-üzanetsedemakbulgördükleriiçin,omerhumkardeşimdediki:“HazretiZiyaeddinbütün ulûmu biliyor. Kâinatta, kutb-u âzam gibi her şeye ıttılâı var.” Beni onunlaraptetmekiçinçokharikamakamlarınıbeyanetti.

Ben de o kardeşime dedim ki: “Senmübalâğa ediyorsun. Ben onu görsem, çokmeselelerdeilzamedebilirim.Hemsenbenimkadaronuhakikîsevmiyorsun.Çünkükâinattaki ulûmları bilir bir kutb-u âzam suretinde tahayyül ettiğin bir Ziyaeddin’iseversin. Yani o unvanla bağlısın, muhabbet edersin. Eğer perde-i gayb açılsa,hakikatigörünse, seninmuhabbetinyazâilolurveyahutdörttenbirisine iner.Fakatben, o zât-ımübâreki senin gibi pek ciddî severim, takdir ederim. Çünkü sünnet-iseniyyedairesinde,hakikatmesleğinde,ehl-iimanahâlisvetesirliveehemmiyetlibirrehberdir. Şahsîmakamıneolursa olsun, buhizmeti için ruhumuona feda ederim.Perdeaçılsavehakikîmakamıgörünse,değilgeriçekilmek,vazgeçmek,muhabbettenoksan olmak, bilâkis daha ziyade hürmet ve takdirle bağlanacağım. Demek benhakikîbirZiyaeddin’i,sendehayalîbirZiyaeddin’iseversin.”125(Hâşiye)

Benim o kardeşim insaflı ve müdakkik bir âlim olduğu için, benim nokta-yınazarımıkabulediptakdiretti.

Ey Risale-i Nur’un kıymettar talebeleri ve benden daha bahtiyar ve fedakârkardeşlerim!

Şahsiyetim itibarıyla sizin ziyade hüsn-ü zannınız belki size zarar vermez; fakatsizin gibi hakikatbîn zâtlar vazifeye, hizmete bakıp, o noktada bakmalısınız. Perdeaçılsa, benim baştan aşağıya kadar kusuratla âlûde mahiyetim görünse, bana

acıyacaksınız. Sizi kardeşliğimden kaçırmamak, pişman etmemek için şahsiyetimekarşıhaddiminpekfevkindetasavvurettiğinizmakamlarairtibatınızıbağlamayınız.

Bensizenispetenkardeşim;mürşidlikhaddimdeğil.Üstaddadeğilim,belkidersarkadaşıyım. Ben sizin, kusuratıma karşı şefkatkârâne dua ve himmetlerinizemuhtacım.Bendenhimmetbeklemenizdeğil,banahimmetetmenizeistihkakımvar.Cenâb-ı Hakk’ın ihsan ve keremiyle sizlerle gayet kudsî ve gayet ehemmiyetli vegayetkıymettarveherehl-iimanamenfaatlibirhizmettetaksimü’l-mesâikaidesiyleiştirak etmişiz. Tesânüdümüzden hâsıl olan bir şahs-ı mânevînin fevkalâdeehemmiyetvekıymetiveüstadlığıveirşadıbizekâfidir.

Hemmadembuzamandaherşeyinfevkindehizmet-iimaniyeenehemmiyetlibirvazifedir.Hemkemiyetise,keyfiyetenispetenehemmiyetiazdır.Hemmuvakkatvemütehavvil siyaset âlemleri ebedî, daimî, sabit hidemât-ı imaniyeye nispetenehemmiyetsizdir, mikyas olamaz, medar da olamaz. Risale-i Nur’un talimatıdairesinde ve bizlere bahşettiği hizmet noktasında feyizli makamlara kanaatetmeliyiz. Haddinden fazla fevkalâde hüsn-ü zan ve müfritane âlî makam vermekyerine,fevkalâdesadâkatvesebatvemüfritaneirtibatveihlâslâzımdır.Ondaterakkietmeliyiz.

126

Kardeşiniz

SaidNursî

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Risale-i Nur’un kahramanı olan Hüsrev’in bu defaki iki hediye-i kudsiyesi vekerametkârâneoikisemâvîhediyeninmânevîi’câzınıgözleredegösterirbir tarzdabu şuhûr-u selâsede bizlere ve bu muhite hediye etmesi, Risale-i Nur nokta-yınazarındamucizânebirhizmettir.İnşallah,oGülfabrikasınınkalemi,buralarıdabirgülistana çevirecek. Cenâb-ı Hak, o kalem sahibine, yazdığı her harf-i Kur’ân’amukabil, leyle-iKadir’deki gibi otuz bin sevap ve rahmet ve hasene versin, âmîn,âmîn,âmîn…

Aziz kardeşlerim! Sadâkatinizden tereşşuh eden ve haddimin pek çok fevkindehüsn-ü zannınıza karşı bundan evvel verdiğim cevabın bir tetimmesi olarak, bugelecek fıkrayı iki gün evvel yazmıştık. Sizin fevkalâde sadâkat ve ulüvv-ühimmetinizden tereşşuh edenbir hafta evvelkimektubunuzakarşı hüsn-ü zannınızıbirderececerhedenbenimcevabımınhikmetişudurki:

Buzamandaöylefevkalâdehâkimcereyanlarvarkiherşeyikendihesabınaaldığıiçin,farazahakikîbeklenilenvebirasırsonragelecekozâtdahibuzamandagelse,

harekâtını o cereyanlara kaptırmamak için siyaset âlemindeki vaziyetten ferâgatedecekvehedefinideğiştirecekdiyetahminediyorum.

Hem üçmesele var: Biri hayat, biri şeriat, biri imandır.Hakikat noktasında enmühimmiveenâzamı,imanmeselesidir.

Fakat,şimdikiumumunnazarındavehâl-iâlemilcaatındaenmühimmeselehayatveşeriatgöründüğünden,ozâtşimdiolsadaüçmeseleyibirdenumumrûy-uzemindevaziyetlerini değiştirmek, nev-i beşerdeki câri olan âdetullaha muvâfıkgelmediğinden, her hâlde en âzam meseleyi esas yapıp, öteki meseleleri esasyapmayacak; tâ ki iman hizmeti safvetini umumun nazarında bozmasın ve avâmınçabukiğfalolunabilenakıllarında,ohizmetbaşkamaksatlaraâletolmadığıtahakkuketsin.

Hem, yirmi seneden beri tahripkârâne eşedd-i zulüm altında o derece ahlâkbozulmuş ve metanet ve sadâkat kaybolmuş ki ondan, belki de yirmiden birisineitimat edilmez.Bu acîb hâlâta karşı çok fevkalâde sebat vemetanet ve sadâkat vehamiyet-iİslâmiyelâzımdır;yoksaakîmkalır,zararverir.

DemekenhâlisveenselâmetliveenmühimveenmuvaffakiyetlihizmetRisale-iNurşakirtlerinindaireleri içindekikudsîhizmettir.Herneyse…Bumeseleşimdilikbukadaryeter.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmvebueyyam-ımübârekededuaederizvemakbuldualarını,gelecekeyyamveleyâli-imübârekedeistiyoruz.

Elhak, Tâhirî’nin de Lemeât hediyesini pek çok kıymettar gördük. İnşallah, buhavalideonaçoksevapkazandıracak.TambirLütfi’dir;Allahmuvaffakeylesin.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Evvelâ:Sizinleyle-iBerâtınızıvegelecekRamazanınızıtebrikedervebugelecekleyle-iKadrihakkınızdavehakkımızdabin aydandahahayırlı olmasınıvedefter-ia’mâlimize böyle geçmesiniCenâb-ıHak’tanniyaz ediyoruz.Veböylece, bayramakadar

127

duasınıetmeyeniyetettik.

Hem sizin iki mucizeli Kur’ân’ı bizlere bu mübârek aylarda göndermeniz,inşaallah, o derece medar-ı bereket ve sevap ve hasenât ve fütuhat olacak kihakkımızda bu Ramazan’ın her bir günü bir leyle-i Kadir hükmüne geçeceğinirahmet-iilâhiyedenümitederiz.

Şimdidenbiz tedbirettikki ikiKur’ân’ı,Risale-iNur’unburadakihas talebeleri,Ramazan-ı Şerif’te, her biri, her günde bir cüzünü sizinle beraber okumakla,Ramazan’ın her gününde bir hatme-i Kur’âniye olarak, mânevî ve çok geniş birmecliste, Isparta veKastamonu’yu ihata eden bir dairede halka tutan Risale-i Nurtalebelerinin ve o dairenin merkezinde sizler bulunmak cihetiyle Risale-i Nurşakirtlerinin etrafınızda olarak, Nakşî’de, “hatme-i hâcegân” tarzında, fakat çokbüyük bir mikyasta Risale-i Nur’un bütün şakirtleri mânen hazır ve o dairedebulunuyor niyetiyle tasavvuruyla okunmak, o kudsî hatmeyi yapmak Cenâb-ıHakk’ınrahmetindentevfikniyazederiz.

Sâniyen:HacıHâfız’ınSavköyününkahramantalebelerininfevkalâdehizmetleri,oralarda sebeb-i teşvik ve medar-ı gayret ve numûne-i imtisal olduğu gibi, buhavalide dahi onların o harikulâde sa’y u gayretleri, fevkalâde hüsn-ü misal venumûne-i gayret olarak ehemmiyetli bir intibah ve iştiyaka sebebiyet vermiş.Kahraman Hüsrev’in onlara dair mektupları, mübârek nüshalar gibi, tembellik,lâkaytlıkhastalıklarınamüptelâolanlaraşifaolur,ellerdegezer.

Salisen: Sizin buraya gelen kıymettar mektuplarınızı Lâhikaya yazmışız; fakatbazı kelimeleri tayyettik. Müfritane hüsn-ü zandan gelen cümleleri tâdil ettik,gücenmeyiniz.

Râbian:İslâmköyü,KuleönüortasındaolanveSıddıkSabriveLütfigibitalebeleriyetiştirenAtabey,Araskaryesi, çokdefahatırımageliyordu, “Acababuköynedengerikaldı,söndü?”diyedüşünüpmüteessiroluyordum.FakatCenâb-ıHakk’ahadsizşükürolsunkiTâhirveAbdullahÇavuşoendişemitamamıylaizaleettiler,büyükbirtesellî bana verdiler.HattaTahir’in bu defa bize hediye ettiğiLem’alar veYedinciŞuâ’yı bir cilt içinde cilt ettikten sonramütalâa ettim.OTâhirî’de, birHüsrev, birLütfi,birÂsımgördüm.Cenâb-ıHakondanvesizlerdenebediyenrazıolsun.Onunonüshası,buradaçokişgörecekinşaallah.

Kur’ân-ı Azîmüşşân ve Mu’cizü’l-Beyan’ın, Hizbü’l-Ekberi’l-Âzam namında,Resâilü’n-Nuriye’ninmenbalarıveesaslarıolanbeşyüzdenfazlaâyâtlarıyazdık,buRamazan’da size göndermeye muvaffak olamadık. İnşallah, bir vakit sizegönderilecek.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmveduaederiz.Vebumübârekeyyamdaveleyâlidedualarınıisteriz.

129 128

130

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Gavs-ı Âzam’ın 131 teminkârâne fıkrası, şimdiye kadar Risale-iNur’un şakirtleri hakkında tamamen mutabık çıktı. İnşallah, Hüsrev, Rüştü, Refetgibi kardeşlerimizin, bilhassaHüsrevgibi çokmetinbir rüknünmüfarakati suretenelîmvezararlıgöründüğühâlde,gayethayırlıbirsuretalmasınırahmet-iilâhiyedenümitvârız.

Hatta hapsimiz musibeti, gerçi zâhirî bir azap idi, fakat hakikat noktasındahizmetimiz hakkında büyük bir inâyet ve rahmete çevrildi. Lillâhilhamd, sizleringayretinizleohavalideçokHüsrev’lervar;meydanaçıkmayabaşlamışlar.BelkiçokzamandanberimütemadiyençalışmaktanHüsrev’ebiristirahatverildi.Vekıymettarkalemiyerindemübâreklisanıvehâlisâneahvâliyinekudsîhizmetiniidameetmesiniinâyet-i ilâhiyeden ümitvârız. Nasıl ki Feyzi ve Selâhaddin’in askerliği de öylemübârekoldu.

Kardeşlerim! Bu hâdise münasebetiyle Risale-i Nur’un tam mutabık çıkan birihbar-ıgaybîsinibeyanediyorum.

HüsrevveHulûsiveRüştüveRefetgibiRisale-iNur’unçokşakirtleri,meslek-iaskeriye ve bu İkinci Harb-i Umumiye’ye münasebettar bir surette girmelerini veikincibirharb-iumumîolacağınıve iştirakimizi,yani talebelerin iştirakinialtı-yedisene evvel haber vermiş. Çünkü Yirmi Sekizinci Lem’a olan İkinci keramet-iAleviye’nin İkinci Emâre’de, 132 bahsinde 133 beraber olsa, bindokuz yüz kırk küsur oluyor. –Allahu a’lem– o tarihte bir harb-i umumîyeiştirakimizi,yanieskimüttefikledeğil,belkitaraftaraneonunhasmıylaiştirakeişaretediyor diye haber vermiş. İşte, şimdi aynı tarihtir ki Risale-i Nur’un erkân-ımühimmesiiştirakediyor.

Kardeşlerimizebirerbirerselâmederiz.Hilmi,Feyzi,Nazif,Eminsizlereselâmvearz-ıhürmetederler.

134

SaidNursî

136 135

137

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Evvelâ: Bütün ruh u canımla mübârek Ramazanınızı tebrik ederim… Ve o

mübârekşehirdeettiğinizduaların,Cenâb-ıHakyanındamakbulolmasınıErhamü’r-râhimîn’denniyazederim.

Sâniyen: Bu seneki Ramazan-ı Şerif hem âlem-i İslâm için, hem Risale-i Nurşakirtleriiçingayetehemmiyetli,pekçokkıymetlidir.

Risale-iNur şakirtlerinin iştirâk-i a’mâl-i uhreviye düstur-u esasiyeleri sırrınca,her birisinin kazandığı miktar, her bir kardeşlerine aynı miktar defter-i a’mâlinegeçmesi, o düsturun ve rahmet-i ilâhiyenin muktezası olmak haysiyetiyle, Risale-iNur dairesine sıdk ve ihlâsla girenlerin kazançları pek azîm ve küllîdir. Her biri,binler hisse alır. İnşaallah, emval-i dünyeviyenin iştirâki gibi inkısam ve tecezzîetmeden,herbirisine,aynıameldefterinegeçmesi,biradamıngetirdiğibir lâmba,binleraynalarınherbirisineaynılâmbainkısametmedengirmesigibidir.

Demek, Risale-i Nur’un sâdık şakirtlerinden birisi leyle-i Kadrin hakikatini veRamazan’ın yüksek mertebesini kazansa, umum hakikî sâdık şakirtler sahip vehissedarolmak,vüs’at-irahmet-iilâhiyedençokkuvvetliümitvârız.

Aziz,sıddık,mübârek,kahramankardeşlerim,

Evvelâ: Bu mübârek Ramazan’da, iştirâk-i a’mâl düstur-u esasî ile, her bir haskardeşimizinkırkbindili bulunanbirmelâike138 hükmünde, kırk bin dillerle, yanikardeşlerinadedincemânevîdilleriyleettikleriveedecekleridualar,rahmet-iilâhiyenezdindemakbulolmasını,olisanlaradedince,Cenâb-ıErhamü’r-râhimîn’denniyazediyoruz.BumahiyettekiRamazanınızıtebrikediyoruz.

Sâniyen:Budefakimüteaddit tesirli ve sürûrluvemüjdelimektuplarınızakarşı,bir kitap kadar cevap vermek lâyık iken, vaktin müsaadesizliğiyle en kısacevabımdan gücenmeyiniz. En başta, kahramanlar yatağı olan Sav köyününehemmiyetlibirtalebesiolanAhmed’inmektubundaöylebirmeselegördümkibenisürûr yaşlarıyla ağlattırdı. Cenâb-ıHakk’a yüz binler şükür olsun. Risale-iNur’untamam kıymetini, o köyün mübârek vâlideleri, hanımları tamam anlamışlar. Omübârek hanımların, kıymettar ve hâlis âhiret hemşirelerimin, Risale-i Nur’unintişarınagösterdiklerifedakârlık,benivebizikemâl-isürûrdanağlattırdı.

Zaten Risale-i Nur’un mesleğindeki en mühim bir esası şefkat olduğundan veşefkat madenleri de hanımlar olduğundan, çoktan beri beklerdim ki kadınlarâlemindeRisale-iNur’unmahiyetianlaşılsın.

Lillâhilhamd, bu havalide de bu yakında erkeklerden ziyade bir iştiyak vefaaliyetle buradaki hanımlar tam çalışıyorlar, Savlı mübâreklerin hemşireleriolduklarını gösteriyorlar. Bu iki tezahür bu zamanda bir fâl-i hayırdır ki o şefkatmadenlerindeRisale-iNurparlayacak,fütuhatyapacak.

Hem Sav köyünün bahadır çobanları torbalarında Risale-i Nur’u yazmak içintaşımaları, aynı oradaki hanımların fedakârlıkları gibi, bu havalide gayet tesirli birmedar-ı teşvik olacak.O hanımların ve o çobanların hususî isimlerini bilmek arzuediyoruz;tâhususîisimleriylehastalebeleriçinegirsinler.

Kâtip Osman’ın hakikatli rüyası, elhak, büyük bir hakikate işaret veriyor; çokmübârekvemüjdelidir.Rüşdü’nün rüyasında,Peygamberimiz’in (aleyhissalâtü vesselâm)emriyleHazreti Sıddık (radiyallâhu anh)minberdeYirmiDokuzuncu Söz’ü hutbesindegöstermesi gibi, o gökten inen hûrîye de lâhikayı hutbe olarak okuması, Risale-iNur’unmakbuliyetinegüzelbirişarettir.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Latîfvemânidarvebeşaretliikihâdiseyibeyanediyorum:

Birincisi:Me’yusânebirhâtıradanmüjdelibirihtar:

Bugünlerde hatırıma geldi ki hayat-ı içtimaiyeye giren hangi şeye temas etse,ekseriyetlegünahlaramâruzkalıyor.Hercihettegünahlarserbestçeinsanısarıyorlar.“Bukadargünahlarakarşıinsanınhususîibadetvetakvâsınasılmukabeleedebilir?”diyeme’yusânedüşündüm.

Hayat-ıiçtimaiyedekiRisale-iNurtalebelerininvaziyetlerinitahatturettim.Risale-iNurşakirtlerihakkındanecatlarınaveehl-isaadetolduklarınadairkuvvetliişaret-iKur’âniye’yi ve beşaret-i Aleviye’yi ve Gavsiye’yi düşündüm. Kalben dedim ki:“Herbiribinyerdengelengünahlarakarşıbirdillenasılmukabeleeder,galebeeder,necatbulur?”diyemütehayyirkaldım.Butahayyürümemukabilihtaredildiki:

Risale-i Nur’un hakikî ve sâdık şakirtlerinin mâbeynlerindeki düstur-u esasiyeolaniştirak-ia’mâl-iuhreviyekanunuylavesamimîvehâlistesânüdsırrıylaherbirhâlis, hakikî şakirt, bir dille değil, belki kardeşleri adedince dillerle ibadet edipistiğfar eder. Bin taraftan hücum eden günahlara, binler dillemukabele eder. Bazımelâikeninkırkbindililezikrettiklerigibi,hâlis,hakikî,müttakîbirşakirtdahikırkbinkardeşinindilleriyleibadeteder,necatamüstehakveinşaallahehl-isaadetolur.

Risale-iNurdairesindesadâkatvehizmetvetakvâveiçtinab-ıkebâirderecesiyleoulvî ve küllî ubûdiyete sahip olur. Elbette, bu büyük kazancı kaçırmamak için,takvâda,ihlâsta,sadâkatteçalışmakgerektir.

İkincisi: Eski zamanda, on dört yaşında iken icâzet almanın alâmeti olan üstadtarafından sarık sardırmak, bir cübbe bana giydirmek vaziyetine mâniler bulundu.Yaşımın küçüklüğüyle, memleketimizde büyük hocalara mahsus kisve giymekyakışmadığı…

Sâniyen:O zamanda büyük âlimler, bana karşı üstadlık vaziyeti değil, ya rakip

veyahut teslimiyet derecesine girdikleri için bana cübbe giydirecek ve üstadlıkvaziyetinialacakkendilerinegüvenenlerbulunmadı.Veevliya-yıazîmedendört-beşzâtın vefat etmeleri cihetiyle, elli altı senedir icazetin zâhir alâmeti olan cübbeyigiymekvebirüstadıneliniöpmek,üstadlığınıkabuletmekhakkımıbugünlerde,yüzsenelikbirmesafedeHazretiMevlânâZülcenâheynHâlidZiyâeddinkendicübbesini,ocübbeyesarılanbirsarıkile,pekgaripbirtarzdabanagiydirmekiçingönderdiğinibazı emârelerle bana kanaat geldi. Ben de o mübârek ve yüz yaşında cübbeyigiyiyorum.Cenâb-ıHakk’ayüzbinlerşükrediyorum.139(Hâşiye)

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

SizegönderdiğimizHizbü’l-Ekberi’l-Kur’ânî’ninbaşındayazılanunvaniçindebircümlenoksankalmış.Şöyleki:

“Mu’cizâtlıbirvirdokumakisteyenbunuokusun.”yerinde,“Mu’cizâtlıveherbirharfi on ve yüz ve beş yüz ve bin ve binler kadar sevap vemeyve veren bir virdiokumakisteyen,busemâvîvirdiokusun.”yazılacak.

Sâniyen: Bundan evvelmüjdeli hâtırada, “Herbir hâlis ve hakikimuttaki şakirt,kardeşleri adedince dillerle ibadet edip istiğfar eder.” fıkrasına, yine bir ihtarla bugelencümleilâveedilsin.Cümledebudur:

“Risale-iNurdairesine,sadâkatvehizmetvetakvâveiçtinab-ıkebâirderecesiyle,o ulvî ve küllî ubûdiyete sahip olur. Elbette bu büyük kazancı kaçırmamak içintakvâda,ihlâsta,sadâkatteçalışmakgerektir.”

Sâlisen:Leyle-iKadrinizi,hembugelenbayramınızıbütünruhucanımızlatebrikvetes’idediyoruz.

Aziz,sıddık,mübârekkardeşlerim,dünyadamedâr-ıtesellîlerimveberzahyolundanuranîyoldaşlarımvemahşerdeinşaallahşefaatçilerim,

Sizin, hem leyle-i Kadrinizi, hem bayramınızı bütün ruh u canımla tebrikediyorum,tes’idediyorum.

Sâniyen: Şimdiye kadar hiç görmediğim bir surette, dehşetli bir hastalıktanfevkalme’mul bir tarzda, Risale-i Nur’un hâlis talebelerinin şifa duasının neticesiolarak,mucizegibibirdenharikabirkerametleşifabulmamısizehaberveriyorum.Bu vâkıayı müşâhede eden Emin ile Feyzi’nin o harika hastalığa ait bu gelecekfıkrasınımedâr-ıibretiçinsizegönderiyorum.Bütünkardeşlerimizebirerbirerselâmveduaediyorum,Hüsrev’idemerakediyorum.

140

SaidNursî

Isparta’dakiazizkardeşlerimize,

Üstadımızın hastalığı hakkındaki meşhudâtımızı arz ve Üstadımızın kesb-iâfiyetinisizleremüjdeetmekistiyoruz.

Ramazan-ıŞerif’tebeşgünsavm-ıvisâl içinde,gıdaolarak,ekmeksizmuhallebiüçkaşıkvebeş-altıkaşıkdasoğukyoğurttan..üçüncügece,yarımkaşıkmuhallebivedördüncü gecesinde iftarda sulu şehriyeden beş kaşık ve beş kaşık sahurda, yine oşehriyedenveyoğurttanüç-dörtkaşıksusayılmamakşartıylaşehriyedenbeşdirhem,yoğurtsüzülseondirhem,muhallebisusuzaltı-yedidirhem,beşincigecede, tanesizgibigayethafifşehriyebeş-altıkaşık,sahurdaaltı-yedikaşıkpirinççorbası,mecmuuotuz dirhem (96 gram) gıda ile beş gün savm-ı visâli, teravih noksan olarak sâirvazifelerinyapılması,Risale-iNurşakirtleriniihataedeninâyetinharikalarındanbirkerametinigördük.

Üstadımızdan hiç görmediğimiz, ikimiz yani Emin, Feyzi; Barla ve IspartaSüleyman’ları gibi inceden inceye hastalık141(Hâşiye) hiddetlerini tahrik etmemek içinihtiyat edemediğimizden, şiddetli hiddetini gördük. Bu hastalıkta yine eser-irahmettir ki hiç hatır ve hayâle gelmeyen aşr-ı âhirin gayet mühim gecelerinde,Üstadımızın tam îfâ edemediği vazifesi yerinde, bu havalide her bir şakirt, kendihususîçalışmasındanbaşka,birsaatiÜstadıhesabınaRisale-iNur’unşakirtlerininmücahede-i mâneviyelerine iştirak ve onları hedef edip, onların defter-i a’mâlinegeçmeye,aynıüstadgibiçalışmayabaşladılar.

Demek üstad yerinde, onun birkaç saat çalışmasına bedel, pek çok saatler aynıvazifeyigörmeyebaşladılar.HattaÜstadımızdiyordu:“EhemmiyetsizliğimleberaberIsparta havalisinde kardeşlerimizin a’mâl-i uhreviyesine bir medar, bir müheyyiçhükmünde benim kusurlu çalışmam kâfi gelmiyordu. Cenâb-ı Hak, rahmetiyle, buhastalık vesilesiylebir şahs-ımânevî ve kuvvetli birmedarolacakbu tedbiri ihsanetti,cüz’iyettenkülliyeteçıkardı.”

Yine bu hastalığın letâifindendir ki Üstadımızın hiç sesi çıkmıyordu,konuşamıyordu. Hiç beklenilmeden, bir iftar vaktinde bir doktor geldi, elini tuttu.Üstadımız dedi ki: “Ben, hastalığımı muayene ettirmem, ben hekimlere muhtaçdeğilim; hekim, Cenâb-ı Hak’tır.” Birden canlandı, sesi çıkmaya başladı. Güyakendisi bir doktor şeklini aldı. Doktor ise, hasta vaziyetine girdi. Doktoraehemmiyetlibirmektupokudu.Doktorunderdinedevâolacakbirilâçoldu.Sonratopatıldı.

Doktoradediki:“Burada iftaret.”Doktordediki:“Bugünkusuretmişim,oruçtutamadım.” demesiyle, çok hayret ettiğimiz Üstadımızın vaziyeti, orucunu bozmuşbir doktorun tıp noktasında hâkimane vaziyetini kabul etmediği için o vaziyet onaverildiğinibildik.

Evet,Risale-iNur’unşahs-ımânevîsindengelenşifaduası,öyleyüzbindoktoramukabilgelirdiyebizdetasdikettik.Buhastalığınleyle-iKadir’deRisale-iNur’untalebeleri,hususanmâsumlarınettiklerişifadualarıöylebirdereceharikabirsurettetesirinigösterdikiÜstadımızasıhhathâlindendahaileribirsurettebirdenbirvaziyetverildi,leyle-iKadir’elâyıkbirtarzdaçalışmayabaşladı.Risale-iNurşakirtlerindengelen bu dua-yı şifa, harika birmucize gibi, bir keramet olduğunu biz gözümüzlegördük.

Orada bulunan kardeşlerimize birer birer selâm ve arz-ı hürmet eder dualarınıisteriz.

BuraRisale-iNurşakirtlerindenkardeşiniz

Emin,MehmedFeyzi

143 142

144

Aziz, sıddık, mübârek kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniye’de çalışkan ve kuvvetliarkadaşlarım ve tarik-i hakta ve berzah seyahatinde ve âhiret yolunda nuranîyoldaşlarım,

Sizinbayramınızı, leyle-iKadrinizi,Ramazan-ıŞerif’temakbuldualarınızıbütünruhucanımlatebrikvetes’idediyorum.Cenâb-ıHak,bubayramınsürûrunu,hakikîvegenişveumumîsürûramukaddimevevesileeylesin,âmîn…

Sâniyen: Sizin bumübârekbayramınhediyesi olarakgönderdiğiniz nurlu kalemhediyelerinizi o kadar kıymettar görüyorum ki tarif edemem. Cennetü’l-Firdevs’teâb-ıkevsertestilerigibi,kemâl-iiştiyâkveşükranlavesürûrlugözyaşıylakabuledipbaşımakoydum.BöyleelmaskılıçgibikalemlerivehakikatkahramanlarınıRisale-iNur’aihsanedenCenâb-ıHakk’ahadsizhamdüşükrederim.

Sizlere de o mübârek kitapların, yazıların her bir harfine mukabil Cenâb-ıErhamü’r-râhimînonhaseneihsaneylesindiyeniyazediyorum.

Hakikaten Hüsrev’in infikâki beni çok müteessir etmişti. Fakat Tâhirî o parlakkalemiyle benim o teessüratımı izale eyledi. O, bütün efrad-ı ailesiyle, peder vevâlidesiyleRisale-iNur’unhastalebeleriiçindehervakithissedarolacaklardır.

Hem buTahir’in yüzünden bugünden itibarenAtabey de, İslâmköyü, Sav köyü,Kuleönü karyeleri gibi Nurs karyesine arkadaş olup umum mânevî kazancımızahissedaroldu.

Isparta’nınHâfızAli’siKâtipOsman’ın,elhak,ikincibirHüsrevolduğunabenim

de kanaatim geldi. Cenâb-ı Hak, onu ve Mehmed Zühdü gibi çok fedakârları veRisale-iNur’unhakikisahipleriniIsparta’yaihsaneylesin,âmîn…

Mübâreklerin kahramanlarından Büyük Abdurrahman’ın, Küçük Ali’nin, HâfızMustafa’nınfaaliyetvegayretleriveHâfızMustafa’nınbudefakimektubundakibazınoktaları beni sürûr yaşıyla ağlattırdı. Yalnız bu kadar var ki bir zarf içindegönderilenyirmibeşbanknotbulundu,kiminzarfındanolduğunubilemedik.

Bilirsiniz ki bütün ömrümde kimseden hediyeleri kabul edemiyorum. HattaRüşdü’nünbudefakihediyesinireddediphatırınıkırdım,geriçevirdim.Cenâb-ıHakbenimuhtaçbırakmıyor.İnsanlaradamuhtaçetmiyor.Benimeraketmeyiniz.Fakat,mübârekler heyetinde öyle bir şahs-ı mânevî hissediyorum ki kaidemi ona karşımuhafaza edemiyorum. O şahs-ı mânevîyi kızdırmamak ve rencide etmemek için,yalnızoparadanborçolarakbeşlirayıbubayramumûr-uhayriyesinesarfetmekiçinkabul ettim. Yirmisini Sabri vâsıtasıyla ve namıyla geri gönderip iade ediyorum,gücenmeyiniz.Vebilhassa ( ) gayetmüstesna kalemiyle dört güzel hediyeleripek çok kıymettar göründü. İnşaallah, bu havalide çokları şevkle kitabetesevkedecek.BöylekuvvetlikalemleriRisale-iNur’aihsanedenCenâb-ıHakk’ayüzbinlerşükür.

Mübârekler heyetindeMehmed’inmektubu beni çok sevindirdi. Şimdi yazdığımvakitte yanımda bulunan memleketin eşrafına okudum. O eşraflar da mâşallah,bârekâllah dediler, hayretle alkışladılar. O mektubun ve ötekilerin birer kısmınıLâhikayakaydedeceğiz.

Abdurrahman’ın birinci vârisi ve Risale-i Nur’un birinci şakirdi, BüyükMustafa’nınkapıistikbalindearkadaşıolanHacıOsman’ınmektubuveomektuptakirüyalarımânidarveettiğitâbirdedoğrudur.

Azizkardeşlerim!Sizinlekonuştuğumbudakika iftarvaktineyarımsaatkalmış,bayramgecesidir,hastalıkşiddetlidir.Onuniçinfazlakonuşamıyorum.Bendebüyükve tehlikeli hastalıktan, Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsinin mucize gibi şifa duasıkerametiyleotehlikegeçti.Fakatöyleşiddetlibiröksürük,birheyecanvarkisizingibicanımdanziyadesevdiğimkardeşlerimlekonuşmayıkısakesiyorum.

Yalnız bu kadar var ki Isparta havalisinde yüzer genç Said’ler ve Hüsrev’leryetişmişler.BuihtiyarvezayıfSaiddünyadankemâl-iistirahat-ikalblevedaetmeyehazırdır.Vebilhassamühimbirmedrese-inuriyeolanSavköyününbaştaHacıHâfız,MustafaGülolarakAhmed’leri,Mehmed’leri,hattamuhteremhanımları(Tâhirî’ninrefîkası ve kerîmeleri gibi) vemâsum çocukları,Risale-iNur’lameşgul olmalarınıdüşündükçe bu dünyada cennet hayatının mânevî bir nev’ini zevk ediyorum,görüyorum. Oranın Ahmed’lerinin hediyesini umum o köy hesabına bir teberrükdeyipöpüpbaşımakoydum.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki gayet şiddetli, dehşetli hastalığım, gayetmerhametli ve çok sevaplı olarak âfiyete yerini bırakıp gitti. Çok büyük bir nimetiçindebulunduğunubenveburadakiarkadaşlarımtasdikettik.

HemCenâb-ıHakk’ahadsizşükürvehamdediyorumkisizlerinbudefakihediye-iRamazaniyeniz olan çok güzel nüshalarınız bu bayramımı çok bayramları birdentoplayan bir küllî bayram hükmüne geçti. Ve bilhassa ikinci Hüsrev olan BirinciTâhir’in gayet dikkat ve tevafuklu yazdığı risaleler, beni o derece minnettar vemesrur ediyor ki elimden gelseydi her bir nüshasına on altın lira verecektim. Buderece kuvvetli bir şakirt Risale-i Nur’a sahip çıkması ümitlerimizi çokkuvvetlendirdi.

Sav kahramanlarının vemübâreklerin karyelerine kendi karyesini, onların safınagetirdi. Atabey (Aras) onunla ve onun gibilerle iftihar etmeli. Onun nüshalarındayanlışlarçokazdır.Yalnız,oralardakinüshalardamanasıanlaşılmayanbazıkelimelervarmış ki istinsahta öylece kaydedilmiş. Benim tashihimden geçen nüshalarlamukabeleedilseiyiolur.Okuvvetlivefedakârkardeşimizinmâsumçocuklarınınverefikasının yazdıkları risaleleri güzelce bir cilt yaptık.Görenlere, hususanburadakiRisale-iNur’unkadınlardairesindekikızlarvehanımlaragayet tesirli ve cazibedarbirnumûne-iteşvikoldu.

AydınlıHasan’ınhakikatengayetmüstesnabirkalemivarveyazılarında tambirihlâsgörünür.BuzâtnevakittenberiRisale-iNur’agirdiğinivenehâldeolduğunumerakediyorum.

Bu defa Hulûsi’den uzun bir mektup, Abdülmecid vâsıtasıyla aldım. Elhak, okardeşimiz sebat ve metanet ve ihlâsta birinciliği muhafaza ediyor. Ben deAbdülmecid vâsıtasıyla ona yazdım ki: “Isparta’daki kardeşlerimize yazdığımmektuplarda sen dahi bir muhatabımsın; seninle muhabere kesilmemiş.” diyeyazdım…

Hüsrev,Refet,Rüşdü’nünvaziyetlerinidemerakediyorum.VebilhassaHüsrevnehâldedir?VeNur fabrikasının sahibi HâfızAli rahatmıdır?Umum kardeşlerimizebirerbirerselâmediyoruz…

Bugünlerde iki ince mesele kalbe geldi, vaktinde kaleme alamadım. O vakitgeçtiktensonraoehemmiyetlihakikatlerebirerişaretederiz.

Birincisi: Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsül göstermesinebinaendedim:

Namazdan sonraki tesbihatlar tarîkat-ı Muhammediye’dir (aleyhissalâtü vesselâm) ve

Velâyet-i Ahmediye’nin (aleyhissalâtü vesselâm) bir evrâdıdır. O noktadan ehemmiyetibüyüktür.Sonra,bukelimeninhakikatiböyleinkişafetti:

Nasıl ki risalete inkılâp eden velâyet-i Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm) bütünvelâyetlerinfevkindedir.Öyledeovelâyetin tarîkatıveovelâyet-ikübrânınevrâd-ımahsusasıolannamazınakabindekitesbihat,oderecesâirtarîkatlarınveevrâdlarınfevkindedir.Busırdahişöyleinkişafettiki:

Nasıl zikir dairesinde bir mecliste veyahut hatme-i Nakşiye’de bir mesciddebirbiriylealâkadarheyet-imecmuadanuranîbirvaziyethissediliyor.Kalbihüşyarbirzâtnamazdansonra 145deyiptesbihiçekerken,odaire-izikrinreisiolanZât-ı Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm)’ın müvacehesinde yüz milyon tesbih edenler,tesbih elinde çektiklerini mânen hisseder. O azamet ve ulviyetle der.Sonra o serzâkirin emr-i mânevîsiyle, ona ittibaen 146 dediği vakit, ohalka-yı zikrin ve o çok geniş dairesi bulunan hatme-i Ahmediye’nin (aleyhissalâtüvesselâm)dairesindeyüzmilyonmüridlerin ’larındantezahüredenazametlibir hamdi düşünüp içinde ile iştirak eder ve hâkeza 147 ve duadansonra 148 otuz üç defa o tarîkat-ı Ahmediye’nin (aleyhissalâtü vesselâm)halka-yızikrindevehatme-ikübrâsındaosâbıkmanaileoihvan-ıtarîkatınazaraalıpohalkanınserzâkiriolanZât-ıAhmediye’ye(aleyhissalâtüvesselâm)mütevecciholup

149

der,diyeanladımvehissettimvehayalengördüm.Demektesbihat-ısalâtiyeninçokehemmiyetivar.

İkincimesele: Otuz birinci âyetin işaretinin beyanında, 150 bahsindedenilmiş ki: Bu asrın bir hâssası şudur ki hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı bâkiyeyebilerektercihettiriyor.Yani,kırılacakbircamparçasınıbâkielmaslarabildiğihâldetercihetmekbirdüsturhükmünegeçmiş.

Benbundançokhayretediyordum.Bugünlerdeihtaredildikinasılbiruzv-uinsanîhastalansa,yaralansa,sâirâzâvazifelerinikısmenbırakıponunimdadınakoşar.Öylede hırs-ı hayat ve hıfzı; ve zevk-i hayat ve aşkı taşıyan ve fıtrat-ı insaniyededercedilenbircihaz-ıinsaniye,çokesbapileyaralanmış,sâirletâifikendiylemeşguledipsukutettirmeyebaşlamış;vazife-ihakikiyelerinionlaraunutturmayaçalışıyor.

Hem nasıl ki bir cazibedar sefihâne ve sarhoşane şâşaalı bir eğlence bulunsa,çocuklarveserserilergibi,büyükmakamlardabulunaninsanlarvemesturehanımlardahiocazibeyekapılıphakikîvazifelerini ta’tilederekiştirakediyorlar.Öyledebuasırda hayat-ı insaniye, hususan hayat-ı içtimaiyesi öyle dehşetli, fakat cazibeli veelîm,fakatmeraklıbirvaziyetalmışkiinsanınulvîlatîfelerinivekalbveaklınınefs-iemmâresininarkasınadüşürüppervanegibiofitneateşlerinedüşürttürüyor.

Evet, hayat-ı dünyeviyenin muhafazası için, zaruret derecesinde olmak şartıyla,bazı umûr-u uhreviyeye muvakkaten tercih edilmesine ruhsat-ı şer’iye var. Fakat,yalnızbirihtiyacabinaenhelâketesebebiyetvermeyenbirzararagöretercihedilmez,ruhsatyoktur.Hâlbukibuasır,odamar-ıinsanîyiodereceşırıngaetmişki;küçükbirihtiyaçveâdibirzarar-ıdünyevîyüzündenelmasgibiumûr-udiniyeyiterkeder.

Evet, insaniyetin yaşamak damarı ve hıfz-ı hayat cihazı, bu asırda israfat ile veiktisatsızlıkvekanaatsizlikvehırsyüzündenbereketinkalkmasıylavefakruzaruret-i maişet ziyadeleşmesiyle o derece o damar yaralanmış ve şerâit-i hayatınağırlaşmasıylaoderecezedelenmişvemütemadiyenehl-idalâletnazar-ıdikkati şuhayata celb ede edeoderecenazar-ı dikkati kendine celbetmişki; ednâbir hâcât-ıhayatiyeyibüyükbirmesele-idiniyeyetercihettiriyor.

Bu acîb asrınbu acîbhastalığınavedehşetlimarazınakarşıKur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ıntiryakmisâlilâçlarınınnâşiriolanRisale-iNurdayanabilir;veonunmetîn,sarsılmaz,sebatkâr,hâlis,sâdık,fedakârşakirtlerimukavemetedebilir.Öyleyse,herşeyden evvel onun dairesine girmeli, sadâkatle, tammetanet ve ciddî ihlâs ve tamitimadlaonayapışmaklâzımkioacîbhastalığıntesirindenkurtulsun.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmveduaediyoruz.

Aziz,sıddık,sebatkâr,metînkardeşlerim,

Sizin faaliyetiniz ve sebatkârâne çalışmanız, Risale-i Nur dairesinin zembereğihükmünde bizleri ve çok yerleri harekete getiriyorsunuz. Allah sizden ebeden razıolsun.Binâmîn,âmîn…

Size,Hizbü’l-Kur’ânî’denevvelgönderilenRisale-iNur’unvirdü’l-âzamınailhaketmek için bir parçayı yazdık; bir parçayı da, Yirmi Dokuzuncu Lem’a’da yerinigösterdik.Benimhususîtefekküratımonevidenolduğucihetlebanaihtaredildi,bendeyazdım.

Sâniyen:Birkaçgünevvel,sizegönderdiğimsonmektuptakihayat-ıdünyeviyeninhayat-ı diniyeye galebe etmesine dair ikinci meselesi münasebetiyle gayet ince vekaleme alınmaz bir mana kalbe zâhir oldu. Yalnız gayet kısa o manaya bir işaretedeceğim.Şöyleki:

Bu acîb asrın hayat-perest ehl-i dalâleti aldatan, sarhoş eden, fânilerden, surîaldıklarızevki,gayetacıveelîmolduğunuveehl-iimanınvehidayetinaynıyerdeveo fâniyattabâkiyâneveulvîbir zevkbulunduğunugördümvehissettim; fakat ifadeedemiyorum.

Risale-iNur’unmüteaddit yerindenasıl ispat etmişki ehl-idalâlet için, zaman-ıhazırdanmâadâherşeymâdumvefiraklarınelemleriyledoludur.Ehl-ihidayetiçin,

mâzi,müstakbel müştemilâtıyla mevcuttur, nurludur. Aynen öyle de fâniyatta, yanigeçmiş muvakkat vaziyetler, ehl-i dünya için, fenâ-yı mutlak karanlıklarındamâdumdur; ehl-i hidayet için mevcuttur diye gördüm. Çünkü eski zamanda çokalâkadarolduğumzevkliveyakıymetliveşereflimuvakkatvaziyetlerimütehassiranehatırladım,müştâkane arzuladım. “Neden bumübârek vaziyetlermâzide kalıp fâniolsun?” düşünürken, iman-ı billâh nuru ihtar etti ki o vaziyetler gerçi suretenfânidirler, birkaç cihette mevcutturlar. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ın bâki isimlerinincilveleriolanovaziyetler,daire-iilimdeveelvâh-ımahfuzadaveelvâh-ımisaliyedebâki oldukları gibi; nur-u imanın verdiği bâkiyâne münasebet noktasındafevkazzamanbirvaziyettemevcutturlar.Sen,ovaziyetleriçokcihetleveçokmânevîsinemalarlagörebilirvegirebilirsindiyeanladımvededim:“MademAllahvar,herşey var.” cümlesi, bu büyük hakikati de ifade eder. “Kimin için Allah varsa, yaniAllah’ıbilse,herşeymevcuttur;kimAllah’ıbilmezse,onaherşeymâdumdur.”diyedelâleteder.Demek,“Elemli,karanlıklı,tahassürlübirdirhemzevki,aynıyerdeyüzderece ziyadedaimî, elemsizbir zevke, sefahetle tercihedenler,aks-imaksutlarıylaaynızevkteelîmelemlerialır.”

152 151

153

Aziz,sıddık,mübârekkardeşlerim,

Hâfız Ali’nin bu defakimektubunda çokmübârek duaları beni ve bizi en derinruhumuzdanmesruredipşükresevketti.Vehermusibetzedeyevehüzünvekederleredüşenlere, mana-yı işârîsiyle medet-res ve halaskâr ve şifa ve medar-ı sürûr olan

154 ve 155 her musibetzedeye baktığı gibi, bu geçen hastalıkcihetiylebizedebaktığınıyazıyor.

Evet,HâfızAlionoktayı tamgörmüş.Bendetasdikenderimki:Eğerohastalıkyirmiderecetezâufetseydi,bizlerekazandırdığıneticeyenispetenyineucuzdüşerdiverahmetolurdu.FakatHâfızAli’ninkendiüstadıhakkında,benimhaddimdenpekçok ziyade isnad ettiği meziyet ve mâsumiyeti, onun mâsum lisanıyla hakkımdamediholarakdeğil,belkibirneviduaolaraktasavvurediyoruz.

Hem Hâfız Ali’nin, Sav gibi yerler, karyeler ve Isparta birer medrese-i nuriyehükmünegeçmesiveRisale-iNur’unsâdıkşakirtleriharikulâdeolarakgündengüneyükselmeleri ve tenevvür etmeleri, bizleri, belki Anadolu’yu, belki âlem-i İslâm’ı

mesrurvemüferrahedenbirhakikatlihabertelâkkiediyoruz.

Âhir fıkrasındaMuhbir-iSâdık’ınhaberverdiğigibi“Mânevî fütuhatyapmakvezulümâtı dağıtmak zaman ve zemini hemen hemen gelmektedir…” diyen fıkrasına,bütünruhucanımızlarahmet-iilâhiyedenduaileniyazediyoruz,temenniediyoruz.Fakat biz Risale-i Nur şakirtleri ise, vazifemiz hizmettir; vazife-i ilâhiyeyekarışmamakvehizmetimizionunvazifesinebinaetmeklebirnevitecrübeyapmamakolmaklaberaber,kemiyetedeğil,keyfiyetebakmak,hemçoktanberi sukut-uahlâkave hayat-ı dünyeviyeyi her cihetle hayat-ı uhreviyeye tercih ettirmeye sevkedendehşetli esbap altında Risale-i Nur’un şimdiye kadar fütuhatı ve zındıkların vedalâletlerin savletlerini kırması ve yüz binler bîçârelerin imanlarını kurtarması veher biri yüze ve binemukabil yüzer ve binler hakikîmümin talebeleri yetiştirmesi,Muhbir-i Sâdık’ın ihbarını aynen tasdik etmiş ve vukuat ile ispat etmiş ve ediyor,inşaallah daha edecek. Ve öyle kökleşmiş ki inşaallah hiçbir kuvvet Anadolu’nunsinesindenonuçıkaramaz.TâÂhirzaman’da,hayatıngenişdairesinde,asılsahipleri,yaniMehdî ve şakirtleri Cenâb-ı Hakk’ın izniyle gelir, o daireyi genişlettirir ve otohumlarsümbüllenir.BizlerdekabrimizdeseyredipAllah’aşükrederiz.

HâfızAli’ninkıymettarbirkardeşimizolanAydınlıHasanÂtıfhakkındamedhivetafsilibiziminnettaretti.Okardeşimizhaslariçindehersabahyanımızdadır.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Sizi tebrik ediyoruz; hakikaten müdakkik hâfızlarsınız. Hüsrev’in yazdığıKur’ân’da incecik sehivlerini bulmanız, hıfzınızın kuvvetine tam delâlet ediyor.Bizlersizeminnettaroldukveteşekkürediyoruz.Cenâb-ıHaksizlerdenebedenrazıolsun.Bumünasebetle,Risale-iNur’unbirkahramanıolanHüsrev,Risale-iNur’unhizmetinde gösterdiği harikaları numûne olmak için bir kısmını beyan edeceğiz.Şöyleki:

Buzât,dokuz-onsenezarfındadörtyüzrisalekadardikkatlive tevafukluolarakRisale-iNur’danyazdığıgibi,hâfızolmadığıhâldeyazdığıikimükemmelKur’ânileveüçüncüsünümüteferriksurette,gözlegörünürbirnevii’câz-ıKur’ân’ıgösterirbirtarzda üçKur’ân’ı yazmış, tammukabele edilmeden bize gelmiş, biz demukabeleetmeden size göndermiştik. Sizler de kemâl-i dikkatle, hareke ve harflerdegördüğünüzkırk-ellisehiv,Hüsrev’inkalemininnedereceharikaolduğunugösterir.ÇünküherKur’ân’ın300bin620harfindeokadarharekevesükûnlarındayalnızkırkellisehivbulunması,okaleminisabetteharikaolduğunugösterir.

LatîftirkiHüsrev’in sehvinibulanbir zât, ikiharftebir sehivetmiş,Hüsrevyüzbinharftebirsehivetmiş.Tashiheden,ikiharftenoktayıbırakıpsehivetmiş.Demekodikkatlihâfızınosehvi,Hüsrev’inosehviniaffettiriyor.

HembuHüsrev’inkalemigibifikri,kalbideonisbetteharikadiyebiliriz.Risale-iNur’a karşı irtibatı ve iştiyakı ve kanaati gittikçe terakki ve inkişaf ediyor. Hiçbirhâdiseonusarsmıyor,füturvermiyor.

Hemonunbirharikasıodurki:Risale-iNur’abeşseneyabanikaldığıhâlde,birdenintisapedipbirayzarfındaondörtrisaleyiRisale-iNur’danyazmış.

Hem Kur’ân’ın gözle görünen bir nevi lem’a-yı i’câziyeyi, beş-altı mushaftaişaretler yaptım, hatt-ı Arabî-i Kur’ânî’leri mükemmel olan kardeşlerime taksimettim. Bunların içinde hatt-ı Arabî-i Kur’ân’da Hüsrev onlara yetişemediği hâlde,birden umum o kâtiplere ve hatt-ı Arabî muallimine tefevvuk eyledi. Ve hatt-ıArabî’de,enmümtazkardeşlerimizdenonderecegeçti.Umumenonlar tasdikedip,“Evet, bizden geçti; biz ona yetişemiyoruz.” dediler. Demek Hüsrev’in kalemi,Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın ve Risale-i Nur’un mucizevâri kerametleri veharikalarıdır.

Kardeşiniz

SaidNursî

Evvelce,hayat-ıdünyeviyeyihayat-ıuhreviyeyetercihetmeyedairyazılanikiparçayatetimmedir.

Buacîbasrınhayat-ıdünyeviyeyiağırlaştırmasıveyaşamakşerâitiniağırlatmasıve çok etmesi ve hâcât-ı gayr-i zaruriyeyi görenekle, tiryaki ve müptelâ etmeklehâcât-ızaruriyederecesinegetirmesiylehayatıveyaşamayı,herkesinhervakitteenbüyükmaksat ve gayesi yapmıştır.Onunla hayat-ı diniye ve ebediye ve uhreviyeyekarşıya set çeker, veya ikinci, üçüncüderecedebırakır.Buhatasınıncezasıolaraköyledehşetlibirtokatyedikidünyayıbaşınacehennemeyledi.

İşte bu dehşetli musibette, ehl-i diyanet dahi büyük bir vartaya düşüyorlar vekısmenanlamıyorlar.Ezcümle:

Ben gördüm ki ehl-i diyanet, belki de ehl-i takvâ bir kısım zâtlar bizimle gayetciddîalâkadarlıkpeydaettiler.Obir-ikizâttagördümkidiyanetiisterveyapmasınısever,tâkihayat-ıdünyeviyesindemuvaffakolabilsin,işirastgelsin.Hattatarîkatı,keşifvekerametiçinister.Demekâhiretarzusunuvedinîvezâifinuhrevîmeyvelerinidünyahayatına bir dirsek, bir basamak gibi yapıyor.Bilmiyor ki saadet-i uhreviyegibi saadet-i dünyeviyeye dahimedar olan hakâik-i diniyenin fevâid-i dünyeviyesi,yalnız müreccih (tercih edici) ve teşvik edici derecesinde olabilir. Eğer illetderecesineçıksaveoamel-ihayrınyapmasınasebepofaydaolsa,oameliiptaleder;lâakalihlâsıkırılır,sevabıkaçar.

Buhastavegaddarvebedbahtasrınbelâvevebasındanvezulümvezulmetindenenmücerreb bir kurtarıcı, Risale-iNur’unmizanları vemuvazeneleriyle, neşrettiğinur olduğuna kırk bin şahit vardır. Demek Risale-i Nur’un dairesine yakınbulunanlariçinegirmezse,tehlikeihtimalikavîdir.

Evet 156 işaretiyle, bu asır hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ıuhreviyeye,ehl-iİslâm’adabilerek,severektercihettirdi.

Hem1334 tarihindenbaşlayıp,öylebir rejimehl-i İslâm içinede sokuldu.Evet157cifirveebcedhesabıyla(1333)veyadörtederek,aynıvakitte,eskiHarb-i

Umumî’de İslâmiyet düşmanları galebe çalmakla,muahede şartlarını, dünyayı dinetercihrejimimebdeinetevafukediyor.İkiüçsenesonrabilfiilneticelerigörüldü.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Bu şiddet-i soğukta sizden haber almadığım için merak eyliyorum. Size, busoğuğunbanaverdiğişefkatlibirendişedençıkanarkadakimeseleyigönderiyorum.Belkisizedefaydasıolur.

HemburacafaydasıgörülenhaşredairparçalarıOnuncuSöz’ünâhirindetoplayıp,bir lâhikası hükmüne gelmiştir. Birinci parça, Dokuzuncu Şuâ olan mukaddime-ihaşriye, Onuncu Söz’ün arkasında yazılacak ve bunun arkasında, o mukaddime-ihaşriyenin birinci makamının yerinde ve bedeline “Otuzuncu Lem’a’nın ism-iHayy’adairDördüncüRemzi”yazılacak.Bununarkasında, İkinciŞuâolanTevhidRisalesi’nin haşri ispatına dair hâtimesinin başından tâ “Bu haşrin dört meselesişimdilikyeter.Yinesadedimizedönüyoruz”cümlesinekadaryazılacak.Sonrabununarkasından İhtiyarlar Lem’ası’nın Beşinci Ricası’nın ortasından başlayan, “Evet,nass-ı hadis ile, nev-i beşerin en mümtaz şahsiyetleri olan yüz yirmi dört binenbiyanın158, ilâ âhir…” tâ Altıncı Rica’ya kadar yazılacak. Eğer haşre ait sâirrisalelerde bunlar gibi parçalar varsa, münasip görseniz ilâve edersiniz. Bunlarınheyet-imecmuasınıntesiribüyüktür.

(Gayetehemmiyetlidir.)

160 159

Şiddet-işefkatverikkatten,bukışınşiddetlisoğuğuylaberabermânevîveşiddetlibir soğukvemusibet-ibeşeriyedenbîçâreleregelen felâketler,helâketler, sefaletler,açlıklarşiddetlerikkatimedokundu.Birdenihtaredildiki:

Böylemusibetlerdekâfirdeolsahakkındabirnevimerhametvemükâfatvardırkio musibet ona nispeten çok ucuz düşer. Böyle musibet-i semâviye mâsumlarhakkındabirnevişehâdethükmünegeçiyor.

Üç-dört aydır ki dünyanın vaziyetinden ve harbinden hiçbir haberim yokken,Avrupa’da,Rusya’dakiçolukçocuğaacıyaraktahatturettim.Omânevîihtarınbeyanettiğitaksimatbuelîmşefkatebirmerhemoldu.Şöyleki:

O musibet-i semâviyeden ve beşerin zâlim kısmının cinayetinin neticesi olarakgelenfelâkettenvefatedenveperişanolanlar,eğeronbeşyaşınakadarolanlarise,ne dinde olursa olsun şehid hükmündedir. Müslümanlar gibi büyük mükâfat-ımâneviyeleri,omusibetihiçeindirir.

Onbeşindenyukarıolanlar,eğermâsumvemazlumise,mükâfatıbüyüktür,belkionucehennemdenkurtarır.Çünküâhirzamandamademfetretderecesindedinvedin-iMuhammedî’ye (aleyhissalâtü vesselâm) bir lâkaytlık perdesi gelmiş. Ve mademâhirzamanda Hazreti İsâ’nın (aleyhisselâm) din-i hakikîsi hükmedecek, İslâmiyet’leomuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazreti İsa’ya(aleyhisselâm) mensup Hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketler onlar hakkındabir nevi şehâdet denilebilir.Hususan ihtiyarlar vemusibetzedeler, fakir ve zayıflar,müstebit büyük zâlimlerin cebir ve şiddetleri altında musibet çekiyorlar. Elbette omusibet onlar hakkında medeniyetin sefahetinden ve küfranından ve felsefenindalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüz dereceonlara kârdır diye hakikatten haber aldım, Cenâb-ı Erhamürrâhîmin’e hadsizşükrettim.Veoelîmelemveşefkattentesellîbuldum.

Eğerofelâketigörenzâlimlerisevebeşerinperişaniyetiniihzaredengaddarlarvekendimenfaati için insan âlemine ateş veren hodgâm, alçak insî şeytanlar ise, tammüstehakvetamadalet-irabbâniyedir.

Eğerofelâketiçekenlermazlumlarınimdadınakoşanlarveistirahat-ibeşeriyeiçinve esasat-ı diniyeyi ve mukaddesat-ı semâviyeyi ve hukuk-u insaniyeyi muhafazaiçinmücadele edenler ise, elbette o fedakârlığınmânevî veuhrevî neticesi o kadarbüyüktürkiomusibetionlarhakkındamedar-ışerefyapar,sevdirir.

Kardeşlerim,

Bugünlerde Rumûzât-ı Semâniye’ye ait iki risaleyi ehemmiyetli talebelere, biryere,gönderdim;yolkapandı,gitmedi.O iki risaleyi tekrardikkatlemütalâaettim.Fikren dedim ki: “Bu zevkli, güzel,meraklı, şirin birmaksada giden bu tevafukluyoldaneiçinsevkedilmedenperdeindi,başkayoldasevkedildik,çalıştırıldık?”

Birden ihtar edildi ki: O gaybî esrarı açacak olan meslekten yüz derece dahaehemmiyetli ve kıymetli ve umumî ihtiyaca medar ve herkes bu zamanda onaşiddetlemuhtaçveİslâmiyet’intemeltaşlarıolanhakâik-iimaniyehazinesinehizmetetmeye ve istifadeye zarar gelecekti. En büyük ve en yüksekmaksat olan hakâik-iimaniyeyi,ikinciderecedebırakacaktı.Onuniçinidi.

Sûre-i 161 remzinde, esrar-ı gaybiye gösterildi, birden kapandı, perdeindi.

Hem bu sır içindir ki o yolda fazla istihdam edilmedik. Yalnız o meslek-itevafukiyenin tereşşuhatındanRisale-iNur’unhakkaniyetinebir imzave cezaletinebirzînetvehuruf-uKur’âniye’ninintizamındanvevaziyetlerindentezahüredenbirnevii’câzçıktı.Dahaoyoldaçalıştırılmadık.

UmumkardeşlerimizeveRisale-iNur’dadersarkadaşlarımabirerbirerselâmveduaederizvedualarınıricaederiz.

Aziz,sıddık,mübârek,mâsumkardeşlerim,

Sizin çokmübârek ve nazarımızda çok kıymettar ve benim nazarımda cennetin162 tarafındanebedîveFirdevsîbirhediye-ikudsiyegibigeçenvegeleniki

bayramıcennetinşekerlemelerivetatlılarıgibitatlılaştıranvezînetlerinvenakışlarınyetmiş tarzlarını giyen hurilerin hulleleri ve libasları gibi, mânevî meclisimizizînetlendirenkalemhediyenizialdık.Buhediye,Risale-iNurhizmetinoktasındannedereceehemmiyetliolduğunubugünlerdebaşımagelenverüyamagirenbirhâdiseyleanlayınız.Şöyleki:

Bu çok kıymettar mânevî hediyeyi almazdan üç gün evvel, aynen hediyenizKastamonu’ya geleceği anında rüyada görüyorum ki; terfi-i makam ve rütbe içinbizlerebirferman-ışâhânemânevîbircâniptengeliyor,kemâl-ihürmetleellerindentutup bize getiriyordular. Biz baktık ki o ferman-ı âli, Kur’ân-ı Azîmüşşân olarakçıktı.Ohâldebumanakalbegeldi:DemekKur’ânyüzündenRisale-iNur’unşahs-ımânevîsivebizşakirtleri,birterfiveterakkifermanınıâlem-igayptanalacağız.

Şimdi tâbiri ise, o fermanı temsil eden mâsumların kalemiyle mânevî tefsir-iKur’ân’ıaldığımızdır.Burüyanınşimdikitâbiriçıkmadanbir-ikisaatevvelFeyziileEmin’ingösterdikleritâbirdahihaktırveehemmiyetlidir.

Hembumedâr-ı sürûrve feraholanhediye-inuraniyeyibirhiss-ikablelvuku ilebenim ruhum tamhissetmiş, aklahabervermemiş idikiogelmeden ikigünevvel,Feyzi ve Emin’in fıkrasında beyan edilen, rüyayı gördüğüm gecenin gününde,sabahtan akşama kadar ve ikinci günü de kısmen hiç görmediğim bir tarzda birsevinç,birsürûrhissedipmütemadiyenbirbahaneyleferahımı izharedip,otuz-kırkdefatebessümlegüldüm.

Hem ben ve hem Feyzi, taaccüp ve hayret ettik. Otuz günde163(Hâşiye) bir defagülmeyen,bir gündeotuzdefagülmekbizleri hayrettebıraktı.Şimdi anlaşıldı ki osürûr, o sevinç mezkûr mânevî fermanı temsil eden mâsumların ve ümmîlerinkalemlerinin yazıları, nesl-i âtînin sahâif-i hayatlarına, âlem-i İslâm’ın sayfa-yımukadderatınaveehl-iimanistikbalinindefterlerineneşr-ienvâredeceklerininveo

mâsumlarınhâlisvesâfiamellerivehizmetleriylesayfa-yıa’mâlimizdehasenâtlarınıyazıp kaydetmesinin ve Risale-i Nur şakirtlerinin mukadderatını mesûdâneidamesinin haberini veren, o daha gelmeyen hediyeden geliyordu. Benim, o azîmyekûndanhissemedüşenbindenbircüzüruhenhissedilmiş,benimesrurâneheyecanagetirmişidi.

Evet, böyle yüzer mâsumların makbul amelleri ve reddedilmez duaları sâirkardeşlerimin defterlerine geçmesi misillü, benim gibi bir günahkârın sayfa-yıa’mâlinedahigirmesi,binler sürûrvesevinçverir.Böylekaranlıkbirzamanda,buağır şerâit altında böyle mâsumâne ve kahramanâne çalışmak için, biz, hem omâsumlarıveoümmîlerivemuallimlerini tebrik,hempedervevâlidelerini tebrik,hemköylerini tebrik,hemmemleketlerini,hemmilletlerini,hemAnadolu’yu tebrikederiz.

Mübârek mâsumların ve ümmîlerin her birisine birer hususî teşekkürnâme vetebriknâmeyazmakelimdengelseydiyazacaktım.Öyleysebuarzumubilfiilyazılmışgibikabuletsinler.Benonlarınisimlerinibirdairesuretindeyazacağım,duavaktindebakacağım. Hem onları Risale-i Nur’un has şakirtleri dairesine dâhil edip, bütünmânevîkazançlarımahissedaredeceğim.

Benim tarafımdan onların peder ve vâlidelerine veya akrabalarına ve üstadlarınaselâmlarımızı tebliğ ediniz. Cenâb-ı Hak, onları ve evlâtlarını dünyada ve âhirettemesuteylesin,âmîn…

UmumkardeşlerimizebirerbirerselâmveduaederizvedualarınıKur’ân’ınmedhü senâsınamazharolanbu leyâli-i aşrolanongecelerde ricaediyoruz.Emin’inveFeyzi’ninrüyayadairfıkralarınıdaleffengönderiyorum.

Isparta’dakikardeşlerimize,

Latîf bir rüyanın kadere ait birmeseleyi, şuhûd derecesinde bize kanaat verdiğigibi,olatîfrüyanınciddî ikinciparçasıbizleremânevîbirmüjdevebeşaretverdiğicihetle,sizkardeşlerimizebeyanediyoruz.Şöyleki:

İkigünevvelÜstadımızrüyadagörüyorki:Ben,yaniFeyzi ileberabergezmeyeçıkıyoruz. Giderken, birden ben Üstadıma söylüyorum ki: “Buradan ben ayınıntesbihini toplayacağım.” Üstadım da bakıyor ki beyaz ipler gibi dolaşmış birşeygörüyor.Buacîbgüldüreceksözümdenveayıyatesbihisnadetmekvaziyetimdençokşiddetli gülerek uyanmış. Uyandıktan sonra da gülmüş. Akşama kadar hiçgörülmemiş bir tarzda, yirmi otuz defa o hâdise-i nevmiyeyi gülerek benimlemülâtefeetti.Münasebetolmayanbazışeyleriletâbireçalıştıksadatâbiremünasebettutmadı.

Sonraikincigünâdet-imüstemirrede,kenditecrübesiylerüya-yısâdıkanınkısmen

aynı günde, kısmen ikinci günün aynı saatinde, bana benzeyenbir dost –ki rüyadaÜstadıma benim suretimde görünmüş–Üstadımızın yanına geldi. Dedi ki: “Ayınınyağını toplayanlardan alıp; ve müezzin ve tesbih yapan bir adamın tavsiyesiylemühimbiradama,hersabahhastalıkiçinyutmasınınasılgörüyorsun?”

Üstadımızdarüyadagüldüğügibiaynenöylegülmüş.Birdenrüyahatırınagelipbu acîb ve aynı aynına tâbiri kemâl-i taaccüp ve hayretle karşılayıp ona demiş:“Sakınistimâletmesin.”

YirmiSekizinciMektub’unrüyayaaitBirinciRisalesininAltıncıNüktesinderüya-yı sâdıka, kader-i ilâhinin her şeyi ihata ettiğine bir hüccet-i kâtıa hükmündeÜstadımız binler tecrübeyle gördüğü gibi; aynen bu vâkıa dahi bizlere şuhûdderecesinde kat’î ispat etti ki hâdisat, vücuda gelmeden evvel mukadderdir,mâlûmdur,muayyendir, kader-i ilâhininmizanıyla geliyor diye, bu rükn-ü imaniyebizegayetlatîfvekat’îbirnumûneoldu.

Hem aynı rüyanın ikinci tabakasında Üstadımız görüyor ki; Risale-i Nur’unheyetinebirfermangeliyor.Birdengeldi,okudsîfermanKur’ânçıktı.Bununtâbiri,aynı günün aynı tecrübe saatinde, Kur’ân’ın Hizbü’l-Ekber’i ümit edilmediği birvakitte,mâlûmÂsiyeHanım’ın hanesinde etrafı tezyin edilenHizbü’l-Ekber’i yüzsenelik bir güzel kap içinde, o kabın, üstünde sırmayla padişahların mühimfermanlarındatuğra-yışâhâneişlenmişolduğunugördük.

Üstadımızdedi ki:Fermangeldi diyeKur’ân çıktı.ŞimdideKur’ân’ınHizbü’l-Ekber’i geldi. Üstünde ferman tuğrası bulunduğundan, Risale-i Nur’un heyetinebeşaretli ve medâr-ı feyiz ve terakki bir ferman-ı rabbânî hükmüne geçeceğinirahmet-i ilâhiyeden bekliyoruz.Bu tâbirden sonra ikinci günü, sizin çok kıymettarhediyenizhakikîtâbirinigüneşgibimeydanaçıkardı.

Risale-iNurtalebelerindenvedaimîhizmetçilerinden

EminveKüçükHüsrevolanFeyzi

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Bütün ruh u canımla bayramınızı tebrik ederim. Ve bu bayramımı çokmübârekleştirenmübârekmâsumlarınvemuhteremümmîihtiyarlarınveüstadlarınınbudefagönderdiklerikıymettarrisaleleribeşciltolarakgüzelceciltlettirdik,tanzimettik.İnşaallah,onlardançokistifadeedilecek.Omübârekmâsumlarınvemuhteremümmîlerin mâsumane ve hâlisane yazdıkları risaleler, Risale-i Nur’un kerametine,yazılarıdabirkeramet ilâveettiğiniveengüzelyazılardanziyade tesirli olduğunuhissediyoruz.

HattaFeyzi’ningüzelceciltlettiğiçocuklarıntevafuklumecmuasınıgetirdiğivakit

kuluncum ziyade ağrıyordu. Dedim: “Aman kardeşim, benim kuluncumu tut, pekağrıyor.”Birdenomecmuayıaçtık;baktım,birdenöylebir şifaoldukikuluncumuunuttuk.Sonratahatturettik,hayretettik.

Hemorisaleleriyazanlarınisimlerini,hemyaşlarını,obeşmecmuanınbaşlarındamedâr-ıibretveonlaraduaettirmekiçindercedeceğiz.Onlarıvehususanüstadlarınıve peder ve vâlidelerini benim tarafımdan birer birer, hem bu hizmetlerini hembayramlarınıtebrikediniz.

HemIspartahakkındabenimbüyükümidimifiilenispatettikleriiçin,banabüyükbir teselli verdikleri için, ölünceye kadar minnettarlığımı onlara ve mübâreklerheyetinevemedrese-inuriyeveNurveGülfabrikasısahiplerinetebliğediniz.

Namaz tesbihatınınsırrınagöre,nasılkinamazdansonra tesbihvezikirve tehlilile bir hatme-i muazzama-yı Muhammediye (aleyhissalâtü vesselâm) ve zikir ve tesbihedenverûy-uzeminkadargenişbirhalka-yıtahmidat-ıAhmediye(aleyhissalâtüvesselâm)dairesine tasavvuranveniyetengirmekmedâr-ı füyuzat olduğugibi, benvebizdeRisale-iNur’ungenişdaire-idersindevehalka-yıenvârındadersalanveduaedenveçalışan binler mâsum lisanların ve mübârek ihtiyarların dualarına ve a’mâl-isalihalarınahissedarolmakvedualarınaâmîndemekhükmündeolarak,onlarlatayy-ımekân ederek, hayalen omuz omuza, diz dize bulunmak hayaliyle ve niyetiyle vetasavvuruyla kendimizi fevkalhad bahtiyar biliyoruz.Hususan âhir ömrümde böylekıymettar,mâsummânevîevlâtlarıveyüzerküçükAbdurrahman’larıbulmak,benimiçindünyadabircennethayatıhükmünegeçiyor.

Geçen Ramazan-ı Şerif’te, hastalığım münasebetiyle, her bir kardeşim benimhesabıma birer saat çalışmalarının pek büyük neticesini aynelyakîn ve hakkalyakîngördüğümden, böyle duaları reddedilmez mâsumların ve mübârek ihtiyarların vebahtiyar üstadlarının, benim hesabıma arasıra lisanen ve kalben duaları veçalışmaları, kalemleriyle yardımları, benim Risale-i Nur’a hizmetimin uhrevî birnetice-ibâkiyesinidünyadadahibanagösterdi. 164

(Çokehemmiyetlidir.)

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Bugünlerde, gayet sâdıkvedikkatli bir kardeşimizin ihtiyatsızlığındanküçükbirtokatyemesimünasebetiyle,hembudörtaymüddetçe,binleradamkadaralâkadarolduğum hâlde ahvâl-i âlemden, siyaset ve harpten katiyen bir haber almayıp veistemeyip ve merak etmez bir tarzda bulunmamdan, Feyzi ve Emin gibi haskardeşlerimin hayretleri ve istifsarları sebebiyle bir hakikatten, çok defa beyanettiğimgibiyinebirparçaondanbahsetmeklüzumoldu.Şöyleki:

Hakâik-i imaniye,her şeydenevvelbu zamandaenbirincimaksatolmakve sâir

şeyler ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalmak ve Risale-i Nur’la onlara hizmetetmek en birinci vazife ve medâr-ı merak ve maksud-u bizzat olmak lâzım iken,şimdikihâl-iâlemhayat-ıdünyeviyeyi,hususanhayat-ıiçtimaiyeyivebilhassahayat-ısiyasiyeyivebilhassamedeniyetinsefahetvedalâletinecezaolarakgelengadab-ıilâhininbircilvesiolanHarb-iUmumî’nintarafgirâne,damarlarıveâsâblarıtehyiçedip bâtın-ı kalbe kadar, hatta hakâik-i imaniyenin elmasları derecesine o zararlı,fâniarzularıyerleştirecekderecesindebumeş’umasıröyleşırıngaetmişveediyorveöyleaşılamışveaşılıyorkiRisale-iNurdairesiharicindebulunanulemâlar,belkidevelilerosiyasîveiçtimaîhayatınrâbıtalarısebebiyle,hakâik-iimaniyeninhükmünüikinci,üçüncüderecedebırakıp,ocereyanlarınhükmüne tâbiolarak,hemfikriolanmünafıkları sever.Kendinemuhalifolanehl-ihakikati,belki ehl-i velâyeti tenkit veadâveteder,hattahissiyat-ıdiniyeyiocereyanlaratâbiyaparlar.

İşte bu asrın bu acîb tehlikesine karşı, Risale-i Nur’un hizmet ve meşgalesi,şimdiki siyaseti ve cereyanlarını o derece nazarımdan ıskat etmiş ki bu Harb-iUmumî’yibudörtaydameraketmedim,sormadım.

Hem Risale-i Nur’un has talebeleri, bâki elmaslar hükmünde olan hakâik-iimaniyenin vazifesi içinde iken zâlimlerin satranç oyunlarına bakmakla vazife-ikudsiyelerinefüturvermemekvefikirlerinionlarlabulaştırmamakgerektir.

Cenâb-ı Hak, bize, nur ve nuranî vazifeyi vermiş, onlara da zulümlü zulümâtlıoyunları vermiş. Onlar bizden istiğna edip yardım etmedikleri ve elimizdeki kudsînurlara müşteri olmadıkları hâlde, biz onların karanlıklı oyunlarına vazifemizinzararına bakmaya tenezzül etmek hatadır. Bize ve merakımıza, dairemiz içindekiezvak-ımâneviyeveenvâr-ıimaniyekâfivevâfidir.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmvebayramlarınıtebrikederiz.165

KardeşinizSaidNursî

167 166

168

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Tekrar bayramlarınızı bu havalideki kardeşlerimiz ile beraber tebrik ediyoruz.Sizinbeş-altımektubunuzamukabilbeş-altımektupyazmakhakkınızdır;fakatbenimümmîliğimiçinkusurabakmazsınız.Birkısamektuplaiktifaediyorum.

Evvelâ: Hüsrev’in mektubu, Risale-i Nur’a hizmet edemediği için teessüfüne

mukabilonayazınızki:Hüsrev’incazibedaryazılarıvenüshalarıonunyerindepekparlak bir surette hizmet ediyorlar ve Hûlusi’nin Yirmi Yedinci Mektub’a girenmektupları dahi onun bedeline çalışıyorlar, vazifesini kısmen görüyorlar. Vemerhumevâlidesinemahsusduaedilecek.

Ve Aydınlı Hasan Atıf’ın, Hâfız Ali’nin mektubunun hâşiyesinde yazdığı misligörülmemişşudua,“YâRab,güldürSaid’i,tâgülmesindengülleraçılsın”diyepekgarip fıkrası, Risale-iNur’a onun sadâkat ve ihlâsının acîb bir kerametidir ki otuzgündebirdefagülmeyenobîçâreSaid,birgündeotuzdefagüldüğününyazılmasıvesizeomektubungönderilmesizamanınatamtamınatevafukediyor.

MarangozAhmed’inciddenbenisürûrlaağlattıranveçokmeraklarımıizaleedenRisale-i Nur’un mübârek şakirtlerinin kerametkârâne, bir gecede oraya gelenmektuplarılâzımgelenyerleregöndermekiçinyazmaları,benifevkalâdemesrurvemüteşekkiredenmektubu,birkitapkadarveonmektupyerindekabulettik.

MerhumvekıymettarveçokvefakârvefedakârvesekizsenebanahizmetedenbirkardeşimizMarangozMustafaÇavuşyerine,Cenâb-ıHak,rahmetiyle,kahramanMarangozAhmed’iverdi.

Nur fabrikasının sahibi Hâfız Ali’nin mektupları, çok ince ve çok yüksekhissiyatını ve kerametkârâne ihlâsının derecelerini gösterdiğinden, pek uzun birmukabele ister. Fakat şimdilik bu kadar deriz: O, umumun hesabına bizlerinbayramını tebrik ettiğine, biz de onu tevkil edip, umumumuz namına her birkardeşimizetebrikitekrarediyoruz.

Mübârekler, Tâhir ile beraber, Tâhirî’nin bize o kıymettar kalemiyle cennettaamlarıgibi çok tatlıvehuri libasıgibi çokgüzelyazıları,buradaherkesi lezzetlemütalâaya sevkediyor.Veonunmâsume ikimübârekkızlarınınyazdıklarınüshalar,buradakadınlar,kızlar âlemindegeziyor,görenleriRisale-iNur’acezbediyor.ÇokçalışkanvefedakârTâhirî’ninkesretlihediyeleri,bizleriçokborçaltındabıraktı.

Risale-iNur’unpostacısımübârekAbdullahnehâldeolduğunusoracaktım.HâfızAli’nin mektubunda, sormadan cevabımı aldım. Allah, ikisinden razı olsun. Omektubun âhirinde, mâzi ve müstakbel ve semâvât ehlini dahi mesrur edenmâsumlarınvemübârekümmîihtiyarlarınhediye-imâsumâneleribeyanındakifıkrasıgayetgüzeldüşmüş.

Hâfız Ali’nin mektubunda Tâhirî’nin yazdığı ve göndereceği sözleri dahaalamadık.Nur iskelesininnâzır-ıbînazîriSabri,basîret-ibasîrinhususîmektubundayazdığı mübârek bir hemşiremin Cevşenü’l-Kebîr’i ezber etmesi, eskiden beri ohemşire, Risale-i Nur talebeleri içinde bulunduğuna istihkakını gösteriyor. Onunnamıylaberaberduadanamı zikredilenveHazretiMevlânâHâlid’in cübbesini tammuhafaza edip bize yetiştiren Âsiye Hanım’ın birden lisanına gelen bir fıkra size

gönderilecek.

OKozcaHatibi,Risale-iNur’latamalâkadarsa,Sabribenimbedelimeonaselâmetsin. Bize gelen mâsum ve ümmîlerin ve üstadlarının risalelerini yedi cilt olarakgüzelcetasnifettik.Mâsumlarıntevafuklugüzelparçalarıbirciltveihtiyarlarıngüzelparçaları için de kahraman Şükrü’nün, Mu’cizât-ı Ahmediye güzel nüshası içindeolarakikincicilt,yedicildinherbirininbaşında,üçüncüsayfadagelenfıkra,medar-ıibretolarakyazılmıştır.Umumaselâm.

Risale-i Nur’un küçük vemâsum şakirtlerinin elli-altmış talebesinin ve kırk-elliümmî mübârek ihtiyarların ve kıymettar üstadlarının yazdıkları tevafuklu ve şirinnüshalarıbizegöndermişler.Oparçalarıyediciltiçindecemettik.

Bu mübârek ümmî ihtiyarların kırk sene sonra Risale-i Nur hatırı için her işetercihenyazıyabaşlamalarıvemâsumçocukların,Risale-iNur’dandersaldıklarıveyazdıklarırisalelerinbirkısmıdır.Onlarınbuzamandabuciddîçalışmalarıgösteriyorki Risale-i Nur’da öyle mânevî zevk ve cazibedar bir nur var ki mekteplerdeçocuklarıokumayaşevklesevketmekiçinicatettiklerihernevieğlenceveteşvikleregalebeedecekbirlezzet,birsürûr,birşevkRisale-iNurveriyorkiçocuklarveümmîihtiyarlarböylehareketediyorlar.

Hem bu hâl gösteriyor ki Risale-i Nur kökleşiyor. İnşaallah, onu hiçbir şeykoparamayacak,ensâl-iâtiyedededevamedipgidecek.

Aynenbumâsumküçükşakirtlergibi,Risale-iNur’uncazibedardairesinegirenbuümmîihtiyarların,kısmençobanlarınveyörükveefelerinbuzamanda,buacîbşerâitiçinde her şeye tercihen Risale-i Nur’a bu surette çalışmaları gösteriyor ki buzamanda Risale-i Nur’a ekmekten ziyade ihtiyaç var ki çiftçiler, çobanlar, yörükefeler,169(Hâşiye) hâcât-ı zaruriyeden ziyade bir hâcât-ı zaruriyeyi, Risale-i Nur’unhakâikinigörüyorlar.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Bu taraftayolkapandı,postagelmiyordu.Sizlerdengelecekbirmektupveyabirrisaleyibekliyordum.Şimdi, ruhumabir ihtarla,dahabeklemeyerek,buradahüsn-ütesirini gösteren üç parçayı gönderiyorum. Mâsumların ve ümmî mübâreklerin veihtiyarların ve kahraman Tâhirî’nin nüshaları daimî bir tarzda fütuhat yapıyorlar.Yalnızcüz’îbirkaçparçayıtashihederkenzahmetçektim.Fakatozahmet,banatatlıgeliyordu.Hemaynırahmetoldu.Benideomâsumvemübâreklerinkafilesinedâhilederek,benimhattımabenzedikleriiçin,kendimoparçalarıyazmışımgibitamsahipoldum.Eğerbenyazsaydım,aynenonlargibiolurdu.

Kastamonu’dakikardeşlerimizehitabenyazılanbirhakikattir.

Belkisizedefaydasıolurdiyegönderdim.

Risale-iNur, kendi sâdık ve sebatkâr şakirtlerine kazandırdığı çok büyük kâr vekazanç ve pek çok kıymettar neticeye mukabil fiyat olarak, o şakirtlerden tam vehâlis bir sadâkat ve dâimî ve sarsılmaz bir sebat ister. Evet, Risale-i Nur on beşsenedekazanılankuvvetli iman-ı tahkikîyionbeşhaftadavebazılaraonbeşgündekazandırdığını,yirmisenede,yirmibinzâttecrübeleriyleşehâdetederler.

Hem,iştirak-ia’mâl-iuhreviyedüsturuyla,herbirşakirdine,herbirgündebinlerhâlis lisanlarla edilen makbul duaları.. ve binler ehl-i salâhatin işledikleri a’mâl-isalihanın misil sevaplarını kazandırıp, her bir hakikî sâdık ve sebatkâr şakirdiniamelce binler adam hükmüne getirdiğini.. kerametkârâne ve takdirkârâne İmamAli’nin (radiyallâhu anh) üç ihbarı ve keramet-i gaybiye ve Gavs-ı Âzam’daki (kuddisesirruh)tahsinkârâneveteşvikkârânebeşareti..veKur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ınkuvvetliişaretiyle o hâlis şakirtler, ehl-i saadet ve ashab-ı cennet olacaklarınamüjdesi pekkat’îispatederler.Elbetteböylebirkazanç,öylebirfiyatister.

Mademhakikatbudur,Risale-iNurdairesininyakınındabulunanehl-iilimveehl-itarîkatvesofîmeşrepzâtlaronuncereyanınagirmekveilimvetarîkattangeleneskisermayeleriyle ona kuvvet vermek ve genişlemesine çalışmak ve şakirtlerini teşviketmekvebirbuzparçasıolanenâniyetini,tambirhavuzukazanmakiçinodairedekiâb-ı hayat havuzuna atıp eritmek gerektir ve elzemdir. Yoksa, Risale-i Nur’a karşırakîbâne başka bir çığır açmakla hem o zarar eder, hem bu müstakim ve metincadde-iKur’âniye’yebilmeyerekzararverir,zındıkayabirneviyardımolur.

Sakın sakın, dünya cereyanları, hususan siyaset cereyanları ve bilhassa haricebakancereyanlarsizitefrikayaatmasın.Karşınızdaittihadetmişdalâlet fırkalarınakarşı sizi perişan etmesin, 170 düstur-u rahmânî yerine (el-iyâzübillâh!) 171 düstur-u şeytanî hükmederek,melek gibi bir hakikatkardeşineadâvet;veel-hannâsgibibirsiyasetarkadaşınamuhabbetvetaraftarlıklazulmünerızagösteripcinayetinemânenşerikeylemesin.

Evet,buzamandasiyaset,kalbleriifsadederveasabîruhlarıazapiçindebırakır.Selâmet-ikalbveistirahat-iruhisteyenadam,siyasetibırakmalı.

Evet, şimdiküre-i arzdaherkesyakalben,ya ruhen,yaaklen,yabedenengelenmusibettenhissedardır,azapçekiyor,perişandır.Bilhassaehl-idalâletveehl-igaflet,rahmet-i umumiye-i ilâhiyeden ve hikmet-i tamme-i sübhâniyeden habersizolduğundan, nev-i beşere rikkat-i cinsiye, alâkadarlık cihetiyle, kendi elemindenbaşka nev-i beşerin şimdiki elîm ve dehşetli elemleriyle dahimüteellim olup azapçekiyor. Çünkü lüzumsuz ve mâlâyâni bir surette vazife-i hakikiyelerini ve elzemişlerinibırakıpâfâkîvesiyasîboğuşmalaravekâinatınhâdisâtınamerakladinleyerek,karışarak ruhlarını sersem ve akıllarını geveze etmişler ve bilerek kendi zararına

fiilen rıza göstermek cihetinde, “Zarara razı olana şefkat edilmez.” manasındaki172

kaide-i esasiyesiyle şefkat hakkını ve merhamet liyakatını kendilerindenselbetmişler. Onlara acınmayacak ve şefkat edilmez. Ve lüzumsuz başlarına belâgetirirler.

Ben tahmin ediyorum ki bütün küre-i arzın bu yangınında ve fırtınalarındaselâmet-ikalbiniveistirahat-iruhunumuhafazaedenvekurtaranyalnızhakikîehl-iimanveehl-i tevekkül ve rızadır.Bunların içindedeen ziyadekendini kurtaranlar,Risale-iNur’undairesinesadâkatilegirenlerdir.

Çünkü bunlar, Risale-i Nur’dan aldıkları iman-ı tahkikî derslerinin nuruyla vegözüyle,herşeyderahmet-iilâhiyeninizini,özünü,yüzünügörüpherşeydekemâl-ihikmetini, cemâl-i adaletini müşâhede ettiklerinden, kemâl-i teslimiyet ve rıza ilerubûbiyet-i ilâhiyenin icraatından olan musibetlere karşı teslimiyetle, gülerekkarşılıyorlar, rıza gösteriyorlar. Ve merhamet-i ilâhiyeden daha ileri şefkatlerinisürmüyorlarkielemveazapçeksinler.

İşte buna binaen, değil yalnız hayat-ı uhreviyenin, belki dünyadaki hayatın dahisaadet ve lezzetini isteyenler –hadsiz tecrübeleriyle– Risale-i Nur’un imanî veKur’ânîderslerindebulabilirlervebuluyorlar.

Bugünlerdeikihatıradanikiihtar:

Birincisi:BuşehirdeRisale-iNur’aintisapedenihtiyarhanımlarsebatettiklerinive başkalar gibi sarsılmadıklarını düşündüm. Birden bu hadis-i şerif ihtar edildi:

173 yani, “Âhirzamanda, kadınların samimî dinlerine ve kuvvetliitikadlarınatâbiolunuz.”

Evet, ihtiyar kadınlar fıtraten zaife ve hassas ve şefkatli olmalarından, herkestenziyade dindeki tesellî ve nura muhtaç olduğu gibi, herkesten ziyade fıtratlarındafedakârâne şefkat cihetiyle, dinde bulduğu nihayetsiz şefkat-perverâne bir nur-utesellî ve iltifat-ı merhamet-i Rahmân ve nokta-yı istinat ve nokta-yı istimdadaihtiyacı var. Tam sebat etmek, fıtratlarınınmuktezasıdır. Onun için, bu zamanda ohâcâtı tam yerine getiren Risale-i Nur, her şeyden ziyade onların ruhlarına hoşgeliyorvekalblerineyapışıyor.

İkincisi:Bugünlerdebenimyanımamüteadditayrıayrızâtlargeldiler.Benonlarıâhiretiçinzannettim.Hâlbukiyaticaretveyaişlerindebirkesatvemuvaffakiyetsizlikolduğundan, bize ve Risale-i Nur’a, muvaffakiyet için ve zarardan kurtulmakniyetiylemüracaatedip,duaveistişareistediklerinianladım.

“Ben,bunlaraneedeyimvenediyeyim?”diyetahatturettim.Birdenihtaredildi:“Ne sen divane ol ve ne de onları divanelikte bırakıp divanece konuşma. Çünkü

yılanlarzehirinekarşı tiryak tedarikiyleveonlarıkaçırmasıylameşgulvevazifedarbirtek adam, yılanlar içinde duran ve sineklerin ısırmasınamâruz olan ve sineklerikaçırmakiçinçokyardımcılarıbulunandiğerbiradama,yılanlarınısırmasınıbırakıp,ona, sinekler ısırmamasına yardım için koşan divanedir ve onu çağıran dahidivanedir.Osohbetdahidivanecebirkonuşmaktır.”

Evet, hadsiz hayat-ı uhreviyeye nispeten muvakkat ve fâni kısacık hayat-ıdünyeviyenin zararları, sineklerin ısırmasıgibidir.Hayat-ı ebediyenin zararları, onanispetenyılanlarınısırmasıdır.

ÇokmuhteremÜstadımızEfendimiz,

Bin üç yüz yirmi bir tarihinde, Mu’cizât-ı Ahmediye’yi (aleyhissalâtü vesselâm) veKeramet-i Gavsiye risalelerini âlem-i menamda görmüştüm. Bunun hikmetinişimdiyekadaranlayamamıştım.Gördüğümrüyaaynenşöyleidi:

Tarih-i mezkûrda, Ceziretü’l-Arab’ın Necid kıtasının bilâd-ı Kasîm’de, bir gecerüyamda,üçgüneşintulûetmişolduğunugördüm.Yanımdatanıyamadığımbirzâtasordum:“Buüçgüneşnasılolur?”dedim.

Yanımdakizât:“BugüneşinbirisiHazretiPeygamber’in(aleyhissalâtüvesselâm)güneşi,diğeriGavs-ıGeylânî’nin;üçüncüsüdediğerbirgüneştir.”

ÜçüncügüneşinRisale-iNurolduğunuşimdibildim.

174

âyet-i Kur’âniye, o rüya hakikatine işaret etmiş. Bu nuranî rüya, mezkûr âyet-inûrun175 on işaretle, on parmakla gösterdiği hakikati aynen gösteriyor, otuz sekizseneevvelhaberveriyor.

Evet,üçnur-uâzamolangüneşlerin–Allahuâlem–tâbirişuolmakgerektir.

Güneşlerin birincisi: Bu asırda Risale-i Nur’dur ve en parlak bir nuru daMu’cizât-ıAhmediye(aleyhissalâtüvesselâm)namındakiRisale-iharikadır.

İkincisi:Hazretiİsâ’nındin-ihakikîsindençıkannur-usemâvîgüneşidir.

Üçüncüsü: Tarîkatlar ruhunda ve tasavvuf menbaından çıkacak bir güneştir ki

şimdiŞeyh-iGeylânî timsaliyleomanagösterilmiş.Risale-iNur’a işaretedenotuzüçâyet-iKur’âniye’ninenbirinciâyetiolanâyetü’n-nur176onvecihleRisale-iNur’aişaretettiğiBirinciŞuârisalesindegözümlegördüm,isteyengörebilir.

Sizinefsindenziyadesevenâcizşakirdiniz

BinbaşıMuhyiddin

Aziz,sıddık,metin,sebatkârkardeşlerimize,

Biz,buhavalidekiRisale-iNurtalebelerinamınasizlerepekçokselâmileberaberarz-ı şükran ediyoruz. Ve sizlere ebeden minnettarız ki muktedir ve parlakkalemlerinizle bizleri hem uyandırdınız, hem yardım ettiniz. Bu vilâyeti, nuranîkalemlerinizle, inşaallah,Isparta’yabenzettireceksiniz.Vebilhassaçokehemmiyetlikardeşimiz kahraman Tahirî’nin parlak ve muvaffakkıyetli ve tevafuklu kalemi,kerametkârâne fütuhat yapıyor. Ve onun iki mâsumeleri ve mâsumların ve ümmîihtiyarlarınrengârenkçeşitçeşitmeziyetlerinigösterenyazılarıbizleri teshirediyor,herkesişevkleokumayasevkediyor.Cenâb-ıHak,sizlerdenebedenrazıolsunvesizimuvaffaketsin,âmîn…

ÇokmühimvemübârekkardeşimizHâfızMustafa’nınbizeverdikleriehemmiyetlihâdise-i taarruziye haberi bizi hayrete düşürdü. Ve Üstadımızın o zamandaendişelerinin ve heyecanının hikmetini anladık. Bir hiss-i kablelvuku ilemütemadiyenbizlereder idi:“Dikkatediniz,sebatediniz!Münafıklar, taarruzplânıçeviriyorlar.”diyebiziihtiyatasevkediyor,“Hembirhaltedemezler.”diyordu.

Evet,Ispartalıkardeşlerimizinbizehaberverdiklerigibi,buehemmiyetlihâdise-itaarruziyeyeteşebbüsvukuuzamanındamuhaberemizkesildiğihâlde,mütemadiyen,her vakit Üstadımız, aynı taarruza mâruz bulunuyoruz gibi bizi, yani Emin veFeyzi’yi ikazediyor, “Dikkatediniz,dört cihetlebize taarruzvar.Demirgibi sebatediniz.Birhaltedemezler.”Bizdebakıyordukkibizdebirşeyyok,hissetmiyorduk.

Hem,ogaybîhâdiseyibertarafetmekiçin,tammutabıkbirmektupbizeyazdırıpsizegöndermiştik.

Risale-iNurtalebelerinden

Nazif,Selâhaddin,Tevfik,Hilmi,Emin,Feyzi

178 177

179

Aziz,sıddıkkardeşlerimvehizmet-iKur’âniye’dekahramanarkadaşlarım,

Bundanevvelüçmektup,emaneti aldıktansonragöndermiştim.BudefakiHâfızAli’ninmektubundaonlardanbahsetmemiş,merakettim.NurfabrikasısahibiHâfızAli’ninhastalığıbenimüteessiretti,biziduayasevketti.Cenâb-ıHakkuvvetveşifaihsaneylesin,âmîn…

HâfızAli’ninmektubuylaRisale-iNur’un ehemmiyetli rükünlerinden olanHalilİbrahim’in sisteminde Ahmed Feyzi’nin mektupları, şahsıma ait haddimden yüzderecefazlahüsn-üzanlarıbir taraftakalsa–ondankat-ınazar–ohavalideRisale-iNur’unşahs-ımânevîsinekarşıHalil İbrahim’le,AhmedFeyzi’ninsarsılmaz,gayetkuvvetliirtibatlarınıgösterdiğinden,biziciddenmesrureyledi.

Evet, onların o şiddetli alâkadarlıkları, o havalide Risale-i Nur’u yerleştiriyor,idame ettiriyor. O ikisinin mektupları, suret-i zâhiriyede benim şahsıma atf-ıehemmiyetetmelerigerçimuvâfıkdeğil,mübalâğadır;fakatoyanlışsuretinaltındakihakikat, Risale-i Nur şakirtlerinin samimî tesânüdlerinden süzülen bir şahs-ımâneviye, Risale-i Nur’unKur’ân’dan gelen hakikatine karşı tammutabık ve hakolarak sarfedilecek. O mektuplardaki tâbirât, benim gibi, bir cüz’î bir ferde karşısarfedilmiş. Benim haddimden bin derece fazla olmakla beraber, o şahs-ı mânevînamına ve Risale-i Nur’un hakikati hesabına ve o ehemmiyetli ve çok muhtaçmemlekettefevkalâdebiralâkavefaaliyetealâmetolmakcihetiylekabulettim.

AhmedFeyzi’nindeinşaallahKastamonuFeyzi’sigibi,bütünkuvvetiyleRisale-iNur’a çalışacak bir azim ve karar suretinde mektubunu telâkki ediyoruz. Fakat,mahviyetivetevazuupekfazlaveistedikleridepekfazlavemektubundakidualarıdagüzelolduğundan,daimîduamızdaburanınFeyzi’siyleomuzomuzagirdi.

Halil İbrahim’in mektubu, belki her mektubu hem onun, hem İnce Mehmed’innamına kabul ediyorum. İkisine, Hüsrev’le Rüşdü gibi bir ruh, iki ceset nazarıylabakıyorum.Cenâb-ıHakonlarımuvaffaketsinveemsalinioralardaçoğaltsın.Veomektupta,Risale-iNur’untalebelerindenHâfızMehmedEminveMustafaÇavuşileberaber Siirtli Ahmed ve Salâhaddin ve İzzeddin gibi zâtlar da Risale-i Nur’laalâkadar olduklarını bildiriyor.Biz de onlara birer birer hem selâm, hem onları daRisale-iNurtalebeleriiçindeduadateşrikedeceğiz.

Hâfız Ali’nin mektubunda, eline geçen mektubumuzu güzelce takdir ve hülâsaetmiş. Risale-i Nur, saadet-i ebediye dükkânı ve bâki elmasları sattığından, “Fâni,kırıkcamparçalarıondanistenilmemeli…”tâbiriçokgüzeldüşmüş.

Hem Isparta, hem Manisa’daki bütün kardeşlerimize birer birer selâm ve duaediyoruz ve dualarını istiyoruz.Hapishanede,Risale-iNur’un son kâtibi kahramanŞefikacabasağmıdır?Nerededir?Merakediyorum.Halilİbrahim’densorunuz.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Şuhûr-umuharremedensonra,hususanbaharayakın,hayat-ıdünyeviyegafletibirderece fütur vermekle beraber, bazı sarsıntılar ve hastalıklar ve askerliğe gitmekcihetindeRisale-iNur’un hizmetine bir derece zaaf gelmiş diye endişe ediyordum.Cenâb-ı Hakk’a şükür ki mektuplarınız ve Âtıf Hasan’ın gelmesiyle o endişe zâiloldu.Omektubunuzda,çokehemmiyetlibirhâdise-inuriyedenbahisvarkiHizbü’l-Ekberi’l-Kur’ân’ıtabetmekteşebbüsüdür.

Evet, o Hizbü’l-Ekber’deki âyât, bütün Risale-i Nuriye’nin ruhu, esası, mâdeni,üstadı ve güneşidir. Onun tab’ından sonra, mümkünse, Risale-i Nur’un Hizbü’l-Ekberi namındaArabiyyü’l-ibare ve ikiÂyetü’l-Kübrâ vemünâcâtın hülâsası olanrisaleyi dahi tab etmek lâzımdır. Fakat elinizdeki nüsha, benim nüsham gibimükemmeldeğil.Bizburadayazıp,istersenizsize

gönderelim;isterseniz,İstanbul’damatbaadaolanvekilinizegönderelim.Adresinibildiriniz.

Kardeşimiz Hasan Âtıf, hakikaten Risale-i Nur’un hizmetine pek çok lâyık vemüstaittir.Müstesna hattıyla beraber ihlâsı, irtibatı, alâkadarlığı, ciddiyeti, sadâkatidahi mükemmeldir. Cenâb-ı Hak onun emsalini çoğaltsın. Bu kardeşimizi yirmimektupyerinde,sizecanlıbirmektupolarakgönderdik.

HâfızAli’ninburadakikardeşlerineçokyüksek,çoktesirliyazdığımektubakarşıbaştaFeyzi,EminolarakumumnamınaFeyzidiyorki:“Bizbumemlekettalebeleri,Isparta kahramanlarınınküçükkardeşleri, belki onların talebeleriyiz.Dersi, hizmetiveciddiyetionlardanalıyoruz.Herbirisi,bizim içinbirerüstaddır.Onlarınelindenöper,arz-ıhürmetederiz.Cenâb-ıHak,okahramanlardanebedenrazıolsun,âmîn…”diyorlar.

Risale-i Nur’un iskele nâzırı Sabri’nin birinci talebesi ve Risale-i Nur’unehemmiyetliküçükbirtalebesininküçücükmektubundakigüzelyazıbizimesruretti.Cenâb-ıHak,onuveonungibiRisale-iNur’açalışanmâsumlaratevfikveselâmetvesaadetihsaneylesin,âmîn…

Hâfız Mustafa’nın bizce pek çok ehemmiyetli olan mektubu, çoktan beribeklediğim bir hakikati gösterdi ki Risale-i Nur dairesindeki şakirtler, istişaresuretinde,tabetmekgibiçokehemmiyetliişlerigörmeyebaşlamalarıdır.

Aziz,sıddık,sâdık,hâlisvemuhliskardeşlerim,

Dört-beşkardeşlerimeaitbirerkısacıkkonuşacağım.

Birincisi: Medrese-i nuriyenin mürşidi, müessisi ve müdebbiri Hacı Hâfızkardeşimizin bu defa üçüncü olarak bir teberrükünü gördük.TâBarla’da iken tatlılokmaların kerametli, acîb bereketi ve Isparta’da İktisat Risalesi’ni tatlılaştıran iki

buçukokkabalınharikabirhâdiseyesebebiyetvermesi,180(Hâşiye)buüçüncüdefada,binmübârek ve mâsum hatırlarını ve iltifatlarını temsil eden ve parçalanmayan birhediyeyi göndermiş. Altmış senelik bir kaide-i hayatiyemi o bin hatırın hatırı içinkırdım.

İkincisi: Âtıf Hasan’ın hakikaten fevkalâde yazdığı tevafuklu Mu’cizât-ıKur’âniye’yi o gittikten sonra temâşâ ettim. Elimden gelseydi, her bir yaprağınamukabil bir lira verecektim. İnşaallah, o nüshayla binler adam istifade edip, onunhayat-ı bâkiyesine bir çeşme hükmünde varidat verecek. Hüsrev’in ve kahramanTâhirî’ninbirüçüncüsüoluyor.

Üçüncüsü:Risale-iNur’uneskiveehemmiyetliveçalışkanbirşakirdiolanKâtipOsman’ın sâdık ve hikmetli rüyası ve mutabık tâbiri onları müferrah ettiği gibi,bizleridemesrureyledi.VeomektubuylamerakettiğimşeyleriveHüsrevveRüşdü,HâfızAli,Zühdü,BedevîNuriveNurfabrikasısahibi,Tâhir’ler,mübâreklerheyeti,medrese-i nuriye ve ümmî ihtiyarlar ve mâsum çocuklar, umumlarının selâmlarınıyazıyor.Bizdeonlarabirerbirerselâmediyoruz,muvaffakiyetlerineveselâmetlerineduaediyoruz.

Buhavalidedahi,belkiçokyerlerde,sizinfaaliyetinizdenşevkegelipRisale-iNurziyade tevessü ettiğinden, ehl-i dünyayı düşündürüyor, nazar-ı dikkati celbettiriyor.Bazı ufak tefek ilişmek de ondan ileri geliyor. İhtiyat her vakit olduğu gibi yinelâzımdır.HazretiİmamAli(radiyallâhuanh)ikidefa 181demesi,Risale-iNurperdealtında tenevvür ve tenvir eder diye işaret ediyor. Mümkün olduğu kadar geçicirüzgârlaraehemmiyet vermeyiniz,bakmayınız.Zatenmâbeyninizde samimî tesânüdvemeşveret-işer’iye,siziöyleşeylerdenmuhafazaeder.İçinizdekişahs-ımânevininfikrini,omeşveretlebildirir.

Kardeşinizvesizinledünyada,berzahta,âhirettemüteşekkirâneiftiharedenveedecekhizmet-iKur’âniye’dearkadaşınız

SaidNursî

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Buyenihâdise-i taarruziyedenmüteessirolmayınız.Çünkümükerrer tecrübelerleRisale-iNurinâyetaltındadır.Hiçbirtâife,şimdiyekadarböyleehemmiyetlihizmettebizlerkadarazmeşakkatlekurtulanolmamış.

Hem geçen Ramazan’daki hastalığım ve Eskişehir’deki musibetimiz gibi çokvâkıalarla,zâhirî sıkıntılı,meşakkatlihâlâtaltındaRisale-iNur’un faydasınaolarakinkişâfâtı ve daha tesirli fütuhâtı görülmüş. İnşaallah, bu sıkıntılı hâdise dahi,münafıklarınaks-imaksuduyla,Risale-iNur’unfütuhatınıbaşkabirmecrâdateshilevesileolur.

BeşinciŞuâ,yirmibeşseneevvelmesâiliyazılan,yalnızbir-ikisayfatatbikatilâveedilipŞuâlar’agirenBeşinciŞuâellerinegeçmesiehemmiyetlidir.Fakatbundadabirhikmet var. Belki onlara, kendi mesleklerini bildirmek ve cehenneme gideninmahiyetinibilmek için fevkalâde iktidarharicindebirkazâ-yı ilâhidir,diyeCenâb-ıHakk’ınhikmetineveinâyetinevehıfzınaitimadedipmeraketmeyiniz.

Hem siz, hem onlar bilsinler ki sadaka belâyı defettiği gibi182, Risale-i NurAnadolu’dan, hususan Isparta,Kastamonu’dan âfât-ı semâviye ve arziyenin def veref’inevesiledir.Evet,Sabri’nin

183

âyetindenistihraçettiğimana,haktırvemutabıktır.

Evet, Risale-i Nur, sefine-i Nuh gibi Anadolu’yu Cebel-i Cûdî hükmüne getirip,küre-i arzın yangınından ve tufanından kurtulmasına bir sebeptir. Çünkü zaaf-ıimandan gelen tuğyan, ekseri musibet-i âmmeyi celbettiği gibi, imanı fevkalâdekuvvetlendiren Risale-i Nur, o musibet-i âmmeyi dairesinin haricine bırakmayarahmet-iilâhiyetarafındanvesileoldu.

Buehl-idünya,buAnadoluhalkıRisale-iNur’agirmeselerde ilişmesinler.Eğerilişseler, yakında bekleyen yangınlar, tufanlar, zelzeleler ve tâunların istilâsınauğrayacaklarını düşünsünler, akıllarını başlarına alsınlar. Madem biz onlarındünyalarına karışmıyoruz, onların da lüzumsuz bir hâlde bu derece âhiretimizekarışmalarındaonlarafelâketgetirmekihtimalikavîdir.

İşte bu sekiz aydır, hususan ve heyecan veren bu hâdisenizle beraber; şimdiyanımdakiFeyziileEminvebütünbanatemasedendostlarşahittirlerkibusekizayzarfında bir tek defa ne Harb-i Umumîyi, ne siyaseti sormamışım. Ve odamdanişitilen radyoyu da üç senedir dinlemedim. Hâlbuki benim, binler adam kadardünyayabakmakmünasebetvar.Demekbizeilişen,doğrudandoğruyaimanatecavüzeder.OnlarıCenâb-ıHakk’ahavaleediyoruz.

Hem ehl-i siyasete hiç münasebetimiz olmadığı hâlde, kat’î bilsinler ki; bumemlekette, bu asırda, milleti anarşilikten, tereddî ve tedennî-i mutlakadankurtaracak yegâne çaresi, Risale-i Nur’un esasatıdır. Bu hâdisede sıkıntı çekenmâsumlarveüstadlarıbilsinlerkiağırşerâitaltındabirsaatnöbet,birseneibadetvehakikî tefekkür-ü imaniye ilebirsaati,birsene tâathükmünegeçtiğigibi, inşaallahonlarınsıkıntılarıdaöylesevabamedarolur.Onlarda,merakveteessürledeğil,ferahvesürûrlakarşılamalı.FakatHazretiAli’nin (radiyallâhu anh) iki defa 184 185

demesine binaen, biz her vakit tam ihtiyat ve tam sakınmak vaziyetini muhafazaetmeklemükellefiz.

Risale-iNur’unmensupları, şuur ve ihtiyarları haricindebirbiriylemünasebettar,birbirininhâdiseleriylealâkadarolduğunabirdelildebugünlerdeoldu.Şöyleki:

Oradaki hâdisenin vukuundan bugüne kadar, buradaki muhtelif tabakalardakitalebelerin vaziyetleri ehemmiyetli bir hâdise yüzündendeğişmiş gibi çekinmekvemünafıkların nazarını kendilerine ve bizlere celbetmemek için bir tevakkuf devresigeçti.Bendehayretediyordum.

Hem, Nazif gibi bir kaç zâtın rüyalarının tâbirleri, sizin hâdiseniz olduğunuanladık.

Umum kardeşlerimize birer birer ve bilhassa musibetzedelere selâm ve duaediyoruz.Cenâb-ıHakonlarıçabukkurtarıpvazifelerininbaşınagöndersin,âmîn…

187 186

188

Aziz,sıddık,mübârekkardeşlerimvehizmet-iKur’âniye’dekuvvetli,faal,sebatkârarkadaşlarım,

Bugünlerde benimle altı adam, başta Marangoz Ahmed, âhirinde ben, mânevîihtarabinaenbirermeseleyemedarolmuşuz.

Birincisi: Faal, cidden çalışkan,Risale-iNur vemedrese-i nuriye talebelerindenMarangoz Ahmed’in mektubunda, Eşref namında on yaşında bir mâsum çocuğunköyünü,malınıterkedip,ikigünmesafedengelip,hiçyazıyazmadığıhâlde,ongünzarfında Risale-i Nur’u yazmaya muvaffak olması, Risale-i Nur’un bir kerametiolduğugibi,medrese-inuriyenindeharikabirçiçeğidirdeniliyor.

Evet,biz de deriz ki: Maddî bir kışta, güzel çiçeklerin açılmasıyla bir harikakudretolduğugibi,buasrınmânevîvedehşetlikışında,Savakaryesinin,yaniSavaşeceresibingüzelçiçeklervecennetmeyveleriaçmasıveIspartamemleketbahçesi,binlergül-üMuhammedî (aleyhissalâtüvesselâm)çiçekleriaçması,189(Hâşiye)elbetteharikabirmucize-irahmetvebumemleketeharikabirkeramet-iinâyet-irâbbaniyeveRisale-iNur talebelerine hârikulâde bir ikram-ı ilâhidir diye itikad edip, Cenâb-ı Hakk’ahadsizşükürederiz.

Marangoz Ahmed’in mektubunda Dârıviran köyünün eski zamanın çalışkantalebeleriniandıran fedakâr talebeler,biziveeskizaman talebelerini tahassürleyâd

edenmedresedenyetişmeRisale-iNur talebelerinederinbir sürûrverdi.Medrese-inuriyeninhanımlartalebeleri,evrâd-ıKur’âniye’yledualarıyla,evrâdlarıylaçalışkankalemleremânevîyardımlarıçokgüzeldir.Buhavalidekihanımlarada tambirdersolur.Cenâb-ıHak,onlardanveomedreseninumumtalebelerindenveüstadlarındanebedenrazıolsun.

Ahmed’in rüyası çok mübârek ve güzeldir. Hazreti İsâ’nın (aleyhisselâm) kuvvetlisadasını işitmek, İsevîlerden kuvvetli bir imdat Hizbü’l-Kur’ân’a iltihak etmeyeişaretolabilir.

İkinci adam ve meselesi: Risale-i Nur talebelerinden bir genç hâfız, pek çokadamların dedikleri gibi dedi: “Bende unutkanlık hastalığı tezayüt ediyor, neyapayım?”

Ben de dedim:Mümkün oldukça nâmahreme nazar etme. Çünkü rivayet var:İmamŞâfiî’nin(radiyallâhuanh)dediğigibi,haram-ınazar,nisyanverir.

Evet, ehl-i İslâm’da, nazar-ı haram ziyadeleştikçe, hevesât-ı nefsaniye heyecanagelip,vücudundasu-iistimâlâtlaisrafagirer.Haftadabirkaçdefaguslemecburolur.Ondan,tıbbenkuvve-ihâfızasınazaafgelir.

Evet, bu asırda açık saçıklık yüzünden, hususan bu memalik-i harrede o su-inazardan su-i istimâlât, umumî bir unutkanlık hastalığını netice vermeye başlıyor.Herkes, cüz’î, küllî o şekvâdadır. İşte, bu umumî hastalığın tezâyüdüyle, hadis-işerifin verdiği müthiş bir haberin tevili ucunda görünüyor. Ferman etmiş ki:“Âhirzaman’da,hâfızlarıngöğsündenKur’ânnez’ediliyor,çıkıyor,unutuluyor.”190

Demek bu hastalık dehşetlenecek, hıfz-ı Kur’ân’a bu sû-i nazarla bazılarda setçekilecek;ohadisintevilinigösterecek.–191ه للا الإ بیغلا ملعی –ال

Üçüncüadamvemeselesi: Bizlerle pek çok alâkadar bir zât, çok defa dehşetlişekvâ ediyor ki: “Ben adam olamıyorum, gittikçe fenalaşıyorum, mânevîhizmetleriminneticelerinigöremiyorum”diyemedetistiyor.

Onayazıyoruzki:Budünyadarü’l-hizmettir;ücretalmakyerideğildir.A’mâl-isalihanın ücretleri, meyveleri, nurları berzahta, âhirettedir. O bâki meyveleri budünyayaçekmekvebudünyadaonlarıistemek,âhiretidünyayatâbietmekdemektir.Oamel-isalihinihlâsıkırılır,nurugider.Evet,omeyveleristenilmez,niyetedilmez.Verilse,teşvikiçinverildiğinidüşünüpşükreder.

Evet, bu asırda, bir-ikimektuptabeyan edildiği gibi, oderecehayat-ı dünyeviyedamarınadokunmuşveyaralamışveheyecanagetirmişkimübârekveihtiyarvehocaveehl-isalâhatolanbirzâtdahi,dünyadabirnevihayat-ıuhreviyeezvâkınıistiyor;birinciderecede,zevk-ihayatondahükmediyor.

Dördüncüsü:Bizimle alâkadar bir zât, pek çokların şekvâ ettikleri gibi, eskidenşiddetlibir tarîkattaokuduğuevrâdındakizevkveşevkinikaybettiğinivesıkıntıveuykugalebeettiğinimüteessifâneşekvâetti.

Onadedik:Maddîhavabozulduğuvakitnasılkisıkıntıveriyor;asabîsinelerdeinkıbazhâlibaşlıyor.Öyledebazenmânevîhavabozuluyor.Hususanmâneviyattanyabanîleşmiş bu asırda ve bilhassa hevesât ve müştehiyat-ı nefsaniyeyi taammümetmişmemleketlerdevehususanşuhûr-umuharremeveşuhûr-umübârekedemânevîhavayı tasfiye eden âlem-i İslâm’ın intibah ve teveccüh-ü umumîsi, o mübârekşuhurun

gitmesiyle tevakkuf etmesinden fırsat bulup, havayı bozan dalâletlerin tesirlerizamanındavebilhassakıştazyikatıaltında,birderecehayat-ıdünyeviyevehevesât-ınefsaniyenin tasallutlarının noksaniyetinden, ehl-i İslâm ve ehl-i imanda, hayat-ıuhreviyeye çalışmak iştiyakı, baharın gelmesiyle hayat-ı dünyeviyenin ve hevesât-ınefsaniyenin inkişafıyla o iştiyak-ı uhreviyeyi gizlemesi ânında elbette böyle kudsîevrâdlarlazevk,şevkyerinde,esnemekvefüturgelir.

Fakat,madem 192 sırrıyla,meşakkatli, külfetli, zevksiz, sıkıntılı a’mâl-isalihaveumûr-uhayriyedahakıymetli,dahasevaplıdır.Osıkıntıda,omeşakkattekiziyadesevabıvemakbuliyetidüşünüp,sabıriçindemesrurâneşükretmekgerektir.

Beşincisi:Risale-iNur’unbir talebesi,Risale-iNur’açalışamadığınınbirsebebi,derd-imaişetinziyadeleşmesiolduğunusöyledi.

Biz de ona dedik: Risale-i Nur’a çalışmadığın için derd-i maişet sanaşiddetlendi.ÇünkübuhavalidehertalebeitirafediyorvebendeediyorumkiRisale-iNur’a çalıştıkça, yaşamakta kolaylık ve kalbde ferahlık ve maişette sühûletgörüyoruz.

Altıncısı:BubîçâreSaid’dir.Herkesinarzuettiğiveistediğiveferahlakabulettiğişahsına karşı hürmet ve muhabbet ve sohbet, fakat Risale-i Nur’a taallûk edennoktalarharicindebanaağırgeliyor,benisıkıyor,müteessirediyor.

Tahmin ediyorum ki Risale-i Nur’un yüksek hâsiyetleri ve şakirtlerinin şahs-ımânevîsininpekbüyükmeziyetleri,şahsımgibimeslek-iaczdefazla ilerigidenbirâciz ve bîçârenin zayıf omuzuna o dağ gibimanalar yüklense altında ezilir, sıkılırdiyeanladım.Buâhirkiikimeseledepekkısakesmeyekâğıtmecburetti.Nur,Gül,Lütfü’nün kahraman vârisleri mübârekler yüksek heyeti ve medrese-i nuriye vemâsumlarveümmîihtiyarlarınherbirisinebinlerselâmediyoruz.

Duanızamuhtaç,sizemüştakkardeşiniz

SaidNursî

Aziz,sıddık,sarsılmaz,yılmaz,sebatkâr,fedakârkardeşlerim,

Böyle şiddetli taarruzlara karşı sizi teşcie lüzum görmüyorum. Sizin kuvvetlimetanetinizveRisale-iNur’agelenherhâdise-ielîmeninaltındabirinâyetverahmetbulunduğuna itikadınız, teşciinize kâfidir, biliyoruz. Yalnız bir noktayı merakediyorum: Elde edilen bütün Risale-i Nur, yalnız bir takım mıdır, ve kimin imiş,anlamakistiyorum.Herkimisemeraketmesin.Dahaehemmiyetlimakamlardaonunhesabına fütuhat yaparlar, sevap kazandırır. Ona, bir takım Risale-i Nur tedarikedilebilir.Hemtevkifaltındakimsevarmı?Hemonahavaleedilenhocakimdir?

Sâniyen: Sabri ile Hâfız Ali’nin reyi ile teshil-i muhabere için verdiği kararlabazen,Atabeyyoluylamuhabereyionlargibibizdekabulettik.Lütfi’ninbirvârisiAbdullahÇavuşnamıyla,adresiylegönderilecek.

Sâlisen:Sabri’ninmektubunda,tevafukluyazdığıMu’cizât-ıKur’âniyeveRisale-iNur hakkındaki istihracı bizi fevkalâde mesrur eyledi. Hasan Âtıf’ın bize yazdığışâşaalıvecazibedarMu’cizât-ıKur’ân’ıesasyapıp,sâirrisalelerde,i’câz-ıKur’ân’ınnüktelerinedairmebâhisionazeyillerşeklindeilhakettik;güzelbirsuretegeldi.

Ezcümle:Âyetü’l-Kübrâ’nınKur’ân’a dairOnYedinciMertebesi,Yirminci SözveSûre-iFeth’inâhirkiâyetinmucizeolduğunadairYedinciLem’aveFihriste’ninRumûzât-ı Semaniye’ye dair mühim parçaları ve Kenzü’l-Arş’ın iki nüktesi gibiparçalarozeyilleregirmiş.Aynen,Mu’cizât-ıAhmediye’ninzeyillerigibiparlamış.Nur’larsantralıSabri,oyazdığıgüzelMu’cizât-ıKur’âniye’yiinşaallahonlarlatamgüzelleştirir.

Râbian:MerhumLütfi’ninhakikîvepekciddîbirvârisiolanAbdullahÇavuş’unmektubu, onun derece-i sadâkat ve ihlâsını ve irtibatını gösterdi. Her vakitİslâmköylüAbdullahileoAbdullahÇavuş’uduadaberaberyâdediyordum.Elhak,omakama lâyık olduğunu gösteriyor. İstediği Fihriste’nin musahhah son kısmıinşaallah ona gönderilecek. Fakat zannettiği gibi çok tashihat edilmemiş. Çünkütaksîmü’l-a’mâl suretiyle, o mübârek kardeşlerimin yazılarını mübârek yadigârgördümvedeğiştirmeyekıyamadım.

Hâmisen: Bugünlerde, o hâdisede, Risale-i Nur’un bir derece tevakkufuna vedünyayabakmayaveyirmisenedirkonuşmadığımadamlarlakonuşmayavehizmet-iKur’âniye noktasındamemnû olduğumuz siyasete temas etmeyemecbur olacağımdiye endişeden gelen şiddetli bir teessürden, zâhiren görülmez,mânen tehlikeli birhastalıkbanataarruzetti.Müstemirâdetimibitamamyerinegetiremediğimden,yineRamazan hastalığı gibi, ben kardeşlerimden, yine mânevî muâvenetlerini çok ricaediyorum. Fakat merak etmeyiniz, yatakta değilim. Yalnız fazla yazılan nüshalarıtashihedemiyorum.

Sâdisen:Risale-i Nur bir cephede tevakkuf etse de başka cephelerde fütuhatı o

tevakkufun yerini tutar. Hatta bu hâdise münasebetiyle burada bir derece ihtiyatabinaentevakkufaniyetedipterviçettiğimizhâlde,bilâkisIspartatevakkufunakarşı,buralardainkişafatiletezahüretti. 193–

Enziyadebizenezaretle,bizimlevesiyasetlealâkadarmühimbirmemuryanımageldi.Onadedimki:

Buonsekizsenedirsizleremüracaatetmedimvehiçbirgazeteokumadım;busekizaydır,birdefacihandaneoluyor,diyesormadım;üçsenedirburadaişitilenradyoyudinlemedimtâkikudsîhizmetimizemânevîzarargelmesin.Bununsebebişudurki:

İmanhizmeti,imanhakâiki,bukâinattaherşeyin fevkindedir,hiçbirşeye tâbiveâletolamaz. Fakat, bu zamanda, ehl-i gaflet ve dalâlet ve dinini dünyaya satan vebâki elmasları şişeye tebdil eden gafil insanlar nazarında o hizmet-i imaniyeyihariçteki kuvvetli cereyanlara tâbi veya âlet telâkki etmek ve yüksek kıymetleriniumumun nazarında tenzil etmek endişesiyle,Kur’ân-ıHakîm’in hizmeti, bize kat’îbirsurettesiyasetiyasaketmiş.

Sizler, ey ehl-i siyaset ve hükûmet, evham edip bizlerle uğraşmayınız. Bilâkisteshilâtgöstermenizlâzım.Çünkühizmetimiz,emniyetvehürmetvemerhametitesisilehemâsâyişi,heminzibatı,hemhayat-ıiçtimaiyeyianarşiliktenkurtarmayaçalışıp,sizinhakikîvazifenizintemeltaşlarınıtesbitediyor,takviyeveteyidediyor.

Sâbian:HâfızAli’ninmektubundabazılarahitabenyazdığımızbirmektupilevehâdise-i hazıra dair, hafif geçeceğine ait son mektup, bugünden bir hafta evvelpostayaverilmiş.HâfızAli,yoldakioikimektubuokumuşgibimektubunuyazması,sadâkatinin bir lem’a-yı kerameti olduğu gibi, aynı günde –hiç vukubulmamış–yanıma ehemmiyetli büyükbirmemur-u siyasî gelmesini,Nazif’in arkadaşlarındanKöroğluAhmedrüyadaaynengörüp,omemurdanüçsaatevvelrüyayıbizehikâyeediptâbiristedi;tâbiri,tevilsizçıktı.

Umumkardeşlerimizebirerbirer,hususanmusibetzedelereselâmveduaederiz.

Aziz, sıddık, mübârek kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniye ve imaniyede sebatkâr,sarsılmaz,yılmazarkadaşlarımvebumisafirhane-idünyadaşefkatkârvefedakârvevefâdaryoldaşlarım,

Bu defa Nur fabrikasının sahibiyle ve tam bir muâvini ve tam bir Hüsrev olankahraman Tâhir’in beşaretli mektupları ve medrese-i nuriyenin kahramanlarındanMarangoz Ahmed’in ikinci rüyası ve üçüncü rüyanın âhirinde, mâlûm musibetinakabinde sarsılmayan faal Hâfız Mehmed’in, çocuklara hatim duasını yapması veRisale-iNur’uokutması,üstümüzdendağgibimânevîağırlıklarıkaldırdılar.Cenâb-ıHak,sizleriveonlarıâfât-ımâneviyevemaddiyedenmuhafazaetsin,âmîn…

Marangoz Ahmed’in ikinci rüyası, Peygamberimiz (aleyhissalâtü vesselâm) ilealâkadarlık ve sürûrlu olduğu cihetinden rüya-yı sâdıka olduğuna, o medrese-inuriyenincivarlarındakikardeşlerinvehemşirelerinmaddîhizmetlericanlıveruhlubirsuretalıp,Peygamber(aleyhissalâtüvesselâm)’ınsünnet-iseniyyesininihyasınamedarolacağına işaret verdiği münasebetiyle, mektubunuzu almadan, iki gün evvelgördüğümbirrüyayıbeyanediyorum.Şöyleki:

Gördüm:Şimdiki reisveyaşimdiki reisler, tanıdığımehemmiyetlibir-ikihocaya,hilâfet rütbesini ve meselelerini tatbik etmeye ve hilâfet, o hocalara veya reislerehangisine verileceğini rüyada anladım.Ve o netice-i kararları bana göstermek için,banakarşı geldiklerinigördüm.Sonrauyandım.Sabahleyinkardeşlerime söyledim.Dedim:Allahuâlem,Ispartahavalesinde,Risale-iNur’unmaddîmağlûbiyetiiçindemânevî bir galibiyeti olmuş ki büyük makamat-ı resmiyede en mühim mesâil-iİslâmiyemedar-ı bahis olacak. Biz Isparta’da, omusibetin ne derece ileri gittiğinibilemediğimizden ve çoktan beri de ne hâl-i âlemden ve ne de resmî hâldenanlamayıpdinlemediğimizhâlde,burüyanın,rüya-yısâdıkaolduğunabiremâreolan,benibirgünbaktırdı.Oemâreşudurki:

Risale-i Nur’un ehemmiyetli bir talebesi Ankara’dan gelip, ben sormadan dedi:“ReisKur’ân’ayenibirtefsiryazmayıemretmiş;odayazıyormuş.”

Hemsöylemişki:DâhiliyeVekili,yirmisenelikbirâdetemuhalifolarak,“Dinsizbirmillet yaşayamaz…”diye din lehinde beyanatta bulunduğunu veMaârifNazırıda, âdâb-ı İslâmiye lehinde, eski prensiplerinemuhalif olarak beyanatta bulunduğugibi, ehemmiyetli bir değişikliği ihsas ettiğinden, kulağımı kapadığım sekiz aydansonra, bu rüyahatırı için, buhaberleri aldım.Bunun sebebini anlamakciddenarzuettim.Birdenihtaredildiki:

Ehl-idalâlet,memur-usiyasiyeyialdatıp,Risale-iNuraleyhindegenişçe,buradanorayakadarbirdaireiçindetaarruzedip,derece-ikuvvetianlamakistediler.Gördülerki sökülmeyecek, mağlûp edilmeyecek bir kuvvette gördüklerinden, ehemmiyetli,büyük makamat-ı resmiyede, mahiyetini medar-ı bahis ve dikkat ettiklerinden,bilmecburiye, bir nevi musalâhaya yol hazırlamak ve şimdiye kadar hakikat vehikmetemuhalif olarak, iyilikleri ölen reise; ve fenalıkları millete, orduya vermekyerinde,ohata-yıazîmeyebedel,bütünfenalıklarıöleneverip,kendilerinibirdereceodehşetlihatîâttankurtarmakçaresiniaramaya,birzeminteşkiletmeyeçalışmışkihem rüya, hem bu haberler haber veriyor. Birinci, ikinci Hulûsi’lerin müşterekmektupları, bu iki rükn-ü mühimmenin gayretleri, sadâkatleri çelikten daha metinolduğuherhâdiseylegösteriliyor.

SaidNursî

Aziz,sıddık,sebatkârkardeşlerimvehakikîvârislerim,

Bugünlerde, Risale-i Nur’a sû-i kast edenlerin ve sizlere sıkıntı verenlerinhaklarında, bana verdiği bir hiddet neticesinde bedduaya teşebbüs ettim. BirdenIsparta’ya kıyamadım. Kaç defadır niyet ettim, Isparta’daki iyilerin yüzünden sû-ikastçılar kurtuldular.Kıyamadım, beddua yerine “YâRab,madem Isparta,Risale-iNur’un birMedresetü’z-Zehrâ’sıdır, sen oradaki fenamemurları dahi ıslah eyle vehüsn-üâkıbetver”diyeduaeyledimveediyorum.

Sâniyen:BugünlerdeSalâhaddin’in İstanbul’dangetirdiğiHabbe,Katre,Şemme,Hubab gibi Arabî risalelere baktım, gördüm ki: Yeni Said’in doğrudan doğruyaharekât-ı kalbiyesinde müşâhede ettiği hakikatler, Risale-i Nur’un çekirdeklerihükmündedir.Zaten bunlar hemŞule veZühre,Risale-iNur’unArabî parçalarıdır.Onlar,doğrudandoğruyabenimnefsimindersiolduğu içinArabîvekısa ibarelerleifadeedilmiş;başkaadamlarnazaraalınmamış.

O zaman, başta Şeyhülislâm ve Dârü’l-Hikmet âzâları ve İstanbul’un büyükâlimleri, tahsin ve takdirle karşıladılar. Bunlar Yeni Said’in eserleri olduğundan,Risale-iNur’uneczalarıdırlar.EskiSaid’inise,Arabîrisalelerindenyalnızİşârâtü’l-İcâz,Risale-iNur’daenmühimbirmevkialmış.

HemherikiSaid’iniştirakiyle,birtekRamazan’daikihilâlortasındatelifedilenvekendi kendine ihtiyarımharicinde bir derecemanzum şeklini alan ve İşârâtü’l-İcâzkıtasında ve elli-altmış sayfa bulunanTürkçe olarak Lemeât namındaki risale dahiRisale-i Nur’a girebilir. Maatteessüf bir nüsha elde edemedim. Herkesin hoşunagittiğiiçin,matbunüshalarıkalmamış.

HemEskiSaid’in ilm-imantık noktasında bir şaheser hükmündebulunan gayr-imatbuTa’likat’tan süzülen i’câzlıbir îcâz-ıharikadamüdakkikulemâlarıhayretvetahsinledikkatesevkedenmatbu“KızılÎcâz”namındakiRisale-imantıkiyeRisale-iNur’la bağlanmasına ve şakirtlerinin, âlimler kısmının nazarına göstermek lâyıkgördüm; fakat çok derindir. Bugünlerde, Feyzi’ye bir parça ders verdim. Belki birzamanFeyzikendisi,başkasınındaanlamasıiçindersiniTürkçekalemealacak.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,sebatkârvehakikîvârislerim,

Bugünlerde,Risale-iNurtalebelerihesabınagayetehemmiyetli,endişelibirsuâl-imânevîkalbimeihtaredildi.SonraanladımkiekserRisale-iNurtalebelerininlisan-ıhâlleri bu suali soruyor ve soracaklar. Birden bir cevap hatıra geldi. Feyzi’yesöyledim.Dedi:“Hiçolmazsaicmâlenkaydedilsin.”

Endişeli suâl: Bu âhirzaman fitnesinde açlık ehemmiyetli bir rol oynayacak.Onunla ehl-i dalâlet, bîçâre aç ehl-i imanı, derd-i maişet içinde boğdurup,hissiyat-ıdiniyeyiyaunutturupyaikinci,üçüncüderecedebırakmayaçalışacak

diye,rivayetlerdenanlaşılıyor.Acaba,herşeydehattakahtazabındaehl-iimanve mâsumlar için bir veçh-i rahmet ve kader-i ilâhî cihetinde adalet olduğu,bundanetarzdaolur?Veehl-iiman,hususanRisale-iNurtalebeleribumusibetekarşı iman ve âhiret hesabına ne cihetle istifade edip nasıl davranacaklar vemukavemetedecekler?

Elcevap:Şumusibetin en ehemmiyetli sebebi, küfran-ı nimet ve şükürsüzlük venimet-iilâhiyeninkıymetinitakdiretmemekliktengelenbirisyanolduğundan,Âdil-iHakîm,nimetinin,hususangıdakısmının,hususanhayatnoktasındaenbüyüknimetolan ekmeğinhakikî lezzetini ve çok ehemmiyetli kıymetini ve nimetiyet noktasındafevkalâde derecesini göstermekle, hakikî şükre sevketmek hikmetiyle, Ramazan gibiriyâzet-idiniyeye riayet etmeyenşükürsüz insanlarabumusibeti verip, aynı hikmetiçinadaletetmiş.

Ehl-iiman,ehl-ihakikat,hususanRisale-iNurtalebelerininvazifesi,bumusibetliaçlığı,Ramazanriyâzet-idiniyesinin tarzındakiaçlıkgibivesile-i ilticavenedâmetveteslimiyetyapmayaçalışmaktır.Vezaruretbahanesiyledilenciliğevehırsızlığaveanarşiliğe yol açmasına meydan vermemektir. Ve aç fakirlere acımayan bir kısımzengin ve bazı ehl-i maaş dahi Risale-i Nur’u dinleyip, bu mecburî açlık hissiyleaçlaramerhametegelip,zekâtlayardımlarınakoşmaktır.Venefsinigüzelyemeklerleşımartan,serkeşedenvehevesât-ırezilevetuğyanlarasevkedipsarhoşedengençlerdahi, Risale-i Nur’un irşadıyla, bu hâdisedenmerdane istifade ederek, fuhşiyât vegünahlardan ellerini bir derece çektiği ve nefislerinin zevklerini ve pisliklere karşıgaleyanlarınıkırdığıvesilesiyletaatevehayratagirip,ohâdiseyikendialeyhlerindençıkarıplehlerindeistimâletmektir.

Ve ehl-i ibadet ve salâhat dahi, ekser insanların aç kaldığı bu zamanda ve çokkarışmış ve haram ve helâl fark edilmeyecek bir tarzda gelmiş ve şüpheli malhükmünde ve mânen müşterek olan erzak-ı umumiyeden helâl olmak için miktar-ızaruret derecesine kanaat ediyorum diye bu mecburî belâya bir riyâzet-i şer’iyenazarıylabakmaktır.Kader-iilâhiyekarşışekvayladeğil,rızaylakarşılamaktır.

Umum kardeşlerime, hususan musibetzedelere çok selâm ve selâmetlerine duaediyorum.

Sabrikardeşim,senitevkiledipselâmgönderenlere,bendesenitevkilediyorum.Onlarabirerbirerselâmediyorum.Seninbudefakimektubungerçigeçgeldi,fakatbirkaç noktada beni çokmemnun etti. Sabri’nin, elmas ve çelik gibimetanetini veisabet-i fikrini gösterdi.MademHâfızAli ile sizAtabey yoluylamuhabere etmeyimünasip görmüşsünüz; Atabey’de Abdullah Çavuş’un veya münasip gördüğünüzbirisininadresinibildiriniz.AbdullahÇavuş’un,sizinnamınızaistediğiOnuncuŞuânamındaki Fihriste’nin ikinci cildini yazdırdık ve Hizbü’l-Ekber-i Nuriye’yi Feyzi

yazdı.Yakındainşaallahgöndereceğiz.

SaidNursî

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Bu defa Sabri ve Hâfız Ali’nin mektupları, Risale-i Nur’un fevkalâde birkerametini ve harika kuvvetini gösteriyor. Medrese-i nuriyenin çalışkan ve gayûrtalebeleri birkaç gün zarfında, Hâfız Mehmed’in zâyi olan kitaplarına mukabilumumunun yazılmasını ve ona verilmesini taahhüt edinmelerine, bu havalidekişakirtlerifevkalâdemesrureyledi.HâfızAli’nintahkikatınagelenlerin,“Mağazalardakâğıt kalmadı. Risale-i Nur şakirtleri kâğıdı bitirdiler.” diye demeleri veMehmedZühdü’nün kitapları kendine iade edilmeleri, Risale-i Nur şakirtlerini müftehiraneteşciveteşvikedenbirhâdisedir.

Sabrimektubunda,“İkiüçsenedirRisale-iNur,telifcihetindetevakkufdevresinigeçiriyor.” diye hikmetini soruyor. Bunun cevabı uzundur. Hem telif, ihtiyarımızdairesindedeğil.Hem,Risale-iNur şakirtlerinin teliftenhisseleri kalmak için, bazıehemmiyetliesbabveârızalarmânioldu.

Burada başta Âsiye olarak Ulviye, Lütfiye gibi çok çalışkan hanım şakirtler,medrese-i nuriyedeki hemşirelerine ve selâm gönderen Sabri’nin refikasına, hemkardeşlerinearz-ıhürmetveselâmveduaederler.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmveduaederiz.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

KahramanTâhirî’ninveKâtipOsman’ınmektuplarıhakikatenbenimiçinbirilâçhükmüne geçti.Yarımmaddî, yarımmânevî endişe hastalığına bir tiryak hükmünegeçti.Cenâb-ıHak,onlardanvesizlerdenebedenrazıolsun.Evet,azimvesebatınızveihlâsveciddiyetiniz,ehl-idünyayımağlûpetmişveediyor.Yoksa,birtekTesettürRisalesi’yleyüzyirmi adamı tevkif edenleri, yüzotuz risaleylebirtek adamı tevkifedemediklerininsebebi,ihlâsınızvemetanetinizdir,hükmediyor.

Tâhirî’nin, Hizbü’l-Ekber ve Virdü’l-Âzam’ı tab için İstanbul’a gitmesini bütünruhumuzlaonutebrikvemuvaffakiyetineduaediyoruz.İstanbul’da,Şefik’tenbaşkaRisale-iNur’laciddîalâkadarlarçoktur;fakatadreslerinibilmiyorum.Yalnız,Barla’lıHacıBekirveİnebolu’lu,icradairesindebulunanHâfızEminveGönen’liMehmedEfendiyi de Şefik vâsıtasıyla bulabilir. İstanbul dostları münasebetiyle, meşhur birvâiz benimle görüşmek için gelmiş, görüşemeden gitmiş. Bir zâta yazılan birmektubunsuretisizegönderiliyor;belkioradakibazıadamlar,buadamgibiohitabamuhtaçtırlar.

İstanbul’a uğrayan Risale-i Nur şakirtleri senin gayret ve ciddiyetini ve tesirlivaazınıbizehaberverdiler.Seningibimetinvehâlisbirzâtı,Risale-iNurdairesindegörmekarzuediyorlar.BendeonlargibiciddenseniRisale-iNurdairesindegörmekistiyorum.

Bilirsinki iki“elif”ayrıayrıolsa ikikıymetivar;birçizgiüstündeomuzomuzaverse,onbirkıymetaldığıgibi;senintesirlinasihatinleihzarettiğinhizmet-iimaniyetekbaşıylakalsa,şimdikitehâcümat-ımüttehideyekarşıdayanmasıçokmüşkül.EğerRisale-i Nur’un hizmetine iltihak etse, o iki “elif” gibi, on bir, belki yüz on birkıymetinde ve kuvvetinde olacak ve karşıdaki ittifak etmiş dalâletlere karşıdayanacak.

Bu zaman, ehl-i hakikat için, şahsiyet ve enâniyet zamanı değil. Zaman, cemaatzamanıdır; cemaatten çıkan bir şahs-ımânevî hükmeder ve dayanabilir. Büyük birhavuza sahip olmak için, bir buz parçası hükmündeki enâniyet ve şahsiyetini ohavuzaatmaktırveeritmekgerektir.Yoksa,obuzparçasıerir,zayiolur;ohavuzdandaistifadeedilmez.

Hemmûcib-i taaccüp, hem medâr-ı teessüftür ki ehl-i hak ve hakikat ittifaktakifevkalâde kuvveti ihtilâfla zayi ettikleri hâlde; ehl-i nifak ve ehl-i dalâlet,meşreplerinezıtolduğuhâlde, ittifaktaki ehemmiyetli kuvveti eldeetmek için ittifakediyorlar.Yüzdeoniken,doksanehl-ihakikatimağlûpediyorlar.

Azizkardeşlerim,

Bu dakikada Hüsrev, Rüştü, Refet, Isparta’nın Hâfız Ali’si askerlikten ne vakitgeleceklerinimerakediyorum.HususanHüsrev’inkalemi,nevakitRisale-iNur’unfâtihâne intişarına kavuşacak diye bilmek istiyorum. Onlara da selâmımı tebliğediniz.

Şimdi, bundan on dakika evvel, cesurca, fakat kalemsiz iki adam, Risale-i Nurdairesinebiribirisinigetirdi.Onlaradedimki:“Budaireninverdiğibüyükneticeleremukabil,sarsılmazbirsadâkatvekırılmazbirmetanetister.Ispartakahramanlarınıngösterdikleri harikalar ve cihan-pesendâne hidemât-ı nuriyenin esası, harikasadâkatlerivefevkalâdemetanetleridir.Bumetanetinbirincisebebi,kuvvet-iimaniyeveihlâshasletidir.İkincisebebi,cesaret-ifıtriyedir.”

Onlara “Sizler cesaretle ve efelikle tanınmışsınız ve dünyaya ait ehemmiyetsizşeyler için fedakârlık gösterirsiniz. Elbette Risale-i Nur’un kudsî hizmetinde vecihanadeğeruhrevîneticelerinemukabil,merdânevefedakârânecesaretvemetanetgösteripsadâkatinizimuhafazaedersiniz.”dedim.Onlardatamkabulettiler.

Aziz,sıddıkkardeşlerimvehizmet-iKur’âniye’dekuvvetliarkadaşlarım,

BudefakahramanTâhir’iumumunuznamınagördümveonda,birLütfi,birHâfızAli, birHüsrevvebirSaid (fakatgençSaid)müşâhedeettim.Cenâb-ıHakk’a çokşükrettim. Bu defa onun kokusunu alıp, o daha gelmeden benim yanıma gelenkomiserve taharri adamlarımünasebetiyle, benden, talebeler tarafından sual edilenbirmesele,belkisizedebirfaydasıvardiyegönderildi.

DaimîhizmetindebulunanRisale-iNurşakirtleritarafındanedilenbirsualecevaptır.

Suâl: Bu kadar zaman hizmetinizde bulunuyoruz.Dünyaya, hayat-ı içtimaiyeyeve siyasete dair bir alâkanızı, merakınızı görmedik. Daima iman ve âhiretdersinden başka bir meşgalenizi görmüyoruz. Öyle anlamışız ki bu on sekizsenedir vaziyetiniz böyle imiş. Nedendir ki Isparta’da hiçbir şey yokkenmemleketiheyecanagetiripsizimahkemeyeverdiler?Veyüzarkadaşınızı,dörtaymahkeme tahkikatıneticesindedünyayla, siyaset ilealâkayadairhiçbir şeybulamadılar. Yalnız kendilerini ve mahkemelerini ebedî mahcup edecek birbahanebuldularveyüzden,yalnızbeş-onadamabeş-altıaycezaverdiler.

Hem burada altı seneden ziyade karakolun nezareti ve nazarı altında oturduğunodanın pencereleriyle daima senin her vaziyetin karakolca görüldüğü hâlde,bundan iki-üç ay evvele kadar her vakit gizli, âşikâre seni tarassut, kaç defataharri etmeleri, dostları sendenkaçırmak için tahkikatlarla sana enmühimvekarışık bir siyasetçi gibi bakmaları nedendir?Biz bundanhemmüteessir, hemmütehayyiriz. Ancak iki-üç aydır yanınıza serbest gelebiliyoruz. Evvel dekorkarak,gizligelebilirdik.Bumeseleyibizeizahet.

Elcevap: Ben de sizin gibi, belki sizden çok ziyade bu vaziyetten hem hayret,hem taaccüp ediyordum. Bu sualinizin izahlı cevabı, Yirmi Yedinci Lem’a olanmahkemeyekarşımüdafaatlem’asıyla,OnAltıncıMektuprisalesidir.Şimdilikkısacabir-ikiesasbeyanediyorum:

Birincisi:Âsâyişi teminve idarememurları, inzibatpolislerivekomiserleribizeve mesleğimize karşı değil tevehhümkârâne taarruz ve evhama düşmek, belkihimâyetkârâne teşvik ve teşci etmek, vazifelerinin muktezasıdır. Çünkü onlarınvazifelerinin temel taşı hürmet, merhamet, helâl-haramı bilmekle itaat düsturuylahayat-ıiçtimaiyeemniyetdairesindecereyanedebilir.

Risale-iNur,hayat-ıiçtimaiyeyebaktığıvakit,buesaslarıteminediyor.Neticesidebilfiil görülmüş. Risale-i Nur’un en mühim merkezi Isparta ve Kastamonuolduğundansâirmemleketenispeten,zabıtamemurlarıinsafladikkatetseler,Risale-iNur’unonlaraparlakyardımınıgörecekler.

Hem talebelerinde bu kadar kesret ve kuvvet ve hak ellerinde bulunduğu hâlde,âsâyişehiçbirzararıdokunmadığınıvetalebelerdenbinadam,onadamkadarhayat-ıiçtimaiyeye zarar vermediklerini, kalbi bozuk olmayan görür. Bu meselenin sırr-ıhikmetibudurki:

Âlem-i insaniyette ve İslâmiyet’te üç muazzam mesele olan, iman ve şeriat vehayattır. İçlerindeenmuazzamı imanhakikatleriolduğundan,buhakâik-i imaniye-iKur’âniyebaşkacereyanlara,başkakuvvetleretâbiveâletedilmemek..veelmasgibioKur’ân’ınhakikatleri,dinidünyayasatanveyaâletedenadamlarınnazarındacamparçalarına indirmemek.. ve en kudsî ve en büyük vazife olan imanı kurtarmakhizmetini tam yerine getirmek için, Risale-i Nur’un has ve sâdık talebeleri, gayetşiddet-inefretlesiyasettenkaçıyorlar.

Hatta sizinbukardeşiniz–sizdebilirsiniz–buon sekiz senedir,okadarmuhtaçolduğum hâlde siyasete, hayat-ı içtimaiyeye temas etmemek için hükûmete karşıbirtek müracaatım olmadığını.. ve bu sekiz-dokuz aydır, küre-i arzın bu herc ümercindebirtekdefanesualvenedemeraketmekvenedeanlamakvenedemedâr-ı sohbet etmediğimi.. hatta şimdi sulh olmuş mu, harp bitmiş mi, İngiliz veAlman’danbaşkakimlerharpediyor,bilmediğimibiliyorsunuz.

Hemherkesigevezevesersemedenveüçsenedenberiodamdanişitilenradyoyu,iki defadan başka ne dinlediğimi ve ne de sorduğumu, benimle beraber olan sizlerbiliyorsunuz.Buderecebuvaziyetlerekarşıalâkasızvelâkaytbiradamıntâkipettiğimesleğe taarruz eden ve evhama düşüp tarassutla sıkıntı veren, ne derece insaftanuzakdüştüğünüeninsafsızdatasdikeder.

İkinci esas: Ey kardeşlerim, sizler biliyorsunuz ki bizim mesleğimizde benlik,enâniyet, şan u şeref perdesi altında makam sahibi olmaktan, öldürücü zehir gibiondankaçıyoruz.Onuihsasedenhâlâttanşiddetleictinapediyoruz.Elbette,burada,altı-yedi sene gözünüzle ve yirmi seneden beri tahkikatınızla anlamışsınız ki benşahsıma karşı hürmet ve makam vermek istemiyorum. Sizleri o noktada şiddetletekdir etmişim. “Benim haddimden fazla mevki vermeyiniz.” diye sizdendarılıyorum. Yalnız, Kur’ân-ı Hakîm’in bu zamanda bir mucize-i mâneviyesi olanRisale-iNurhesabına,bendeonunbirşakirdiolmakhaysiyetiyle,onatasdikkârâneteslimiveirtibatı,şâkirânekabulediyorum.İştebudereceenâniyettenvebenlikten,şan u şeref namı altındaki riyâkârlıktan kaçmayı düstur-u hareket ittihaz edenadamlarakarşıehl-ihükûmetin,ehl-i idarevezabıtanınevhamadüşmelerinekadarmanasızvelüzumsuzolduğunudivanelerdeanlar.

SaidNursî

Aziz,sıddık,sebatkârkardeşlerim,

Musibetzedelerinmânevîgalebesi,beraati;değilyalnızsizlerivebizleri,belkibumemleketteki bütün ehl-i imanı sevindirir birmahiyettedir. ÇünküRisale-iNur’unhürriyetine meydan açtı. Şimdiye kadar, müsadere tevehhümüyle pek çok ihtiyatamecbur olmuştuk. Bu on sekiz senede ve bilhassa buradaki altı senede, risalelerigizlemekhususundapekçokzahmetçektimvedaimaendişeederekazapçekiyorduk.

Cenâb-ıHakk’a,Risale-iNur’unhurufatıadedincehamdüsenâveşükürolsunkibu defa mânevî galebesiyle o zâlimâne ve zulmetkârâne perdeyi parçaladı; az birzahmetlebüyükbirücretvegenişbirfütuhatazeminhazırladı.Vebuikiaytevakkufmüddeti, aynen hapsimiz hâdisesi gibi, başka bir tarzda, daha geniş bir dairedeRisale-iNur’unintişarınavesileoldu.SizlerivebilhassamusibetzedelerivehususanHâfızMehmed’itebrikediyoruzvegeçmişolsunderiz.

Bir Tesettür Risalesi ile yüz adamı yüz gün tevkif eden ve onun gibi yüzerrisalelerle birtek adamı, bir gün tevkif edemeyenbirmahkemeyehükmedip galebeçalan,sizlerinharikasadâkatinizvefevkalâde ihlâsınızvesarsılmazmetanetinizvekuvvetli tesânüdünüz olduğunu bizde kat’iyet kesbetti, şüphemiz kalmadı. Cenâb-ıHaksizdenebedenrazıolsun,âmîn…

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Evvelâ:Seksenküsursenebirömr-ümânevîyisizlerekazandıracakolanşuhûr-uselâse-i mübârekeyi ve bilhassa bu geceki leyle-i Regaib’i tebrik ediyoruz. Sizinberaatiniz ve mânen galebeniz zâlimleri şaşırttı. Cepheyi burada değiştirdiler.Düşmanâne taarruzdanvazgeçip, dostâne hulûl edip, has talebeleriRisale-iNur’unhizmetindengeribırakmakiçinmemuriyetgibibirmeşgalebuluyorlar,veyaterfianişiçokdiğerbirmemuriyeteveyadiğerbirmeşgaleyibuluyorlar.Burada,onevidençokvakıalarvar.Butaarruz,bircihettedahazararlıgörünüyor.

Sâniyen: Burada, lise mektebine tesirli bir nur girdi. O da Otuz İkinci Söz’ünBirinciMevkıfı,OtuzuncuLem’a’nınism-iAdlveHakemNükteleri,TabiatLem’asıhâtimesine kadar, Âyetü’l-Kübrâ’nın, “Evet, bu dünya memleketine vemisafirhanesine giren her bir misafir…” diye başlayan Birinci Makamın başındanilham, vahiymertebeleri hariç kalıp, tâOn SekizinciMertebe olan kâinatın hudûshakikati,tâimkânakadar,yenihurufla,birihtar-ımânevîileizinverdik.Daktilo(elmakinası) ile kendilerine yazdılar. Siz de bu dört parçayı birden cilt yapıp yenihuruflaehl-iinkâraonikiliktopgüllesigibiatabilirsiniz.

Ben, bu sene çok zayıf ve ihtiyar ve âciz bir hâlde bulunduğumdan, gençkardeşlerimdenmânevîmuâvenetlerinibumübârekşuhûr-uselâsedericaediyorum.Herbirisinebirerbirerselâmvedâreyndeselâmetlerineduaediyoruz.

SaidNursî

(Bumektupgayetehemmiyetlidir.)

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Bugünlerde,Kur’ân-ıHakîm’innazarında,imandansonraenziyadeesastutulantakvâ ve amel-i salih esaslarını düşündüm. Takvâ, menhiyattan ve günahlardaniçtinab etmek; ve amel-i salih, emir dairesindehareket ve hayrat kazanmaktır.Herzaman def-i şer, celb-i nef’a râcih olmakla beraber, bu tahribat ve sefahet vecazibedarhevesâtzamanındabutakvâolandef-imefasidveterk-ikebâirüssü’l-esasolup büyük bir rüçhaniyet kesbetmiş. Bu zamanda tahribat ve menfî cereyandehşetlendiği için, takvâ bu tahribata karşı en büyük esastır. Farzlarını yapan,kebîreleri işlemeyen, kurtulur. Böyle kebâir-i azîme içinde amel-i salihin ihlâslamuvaffakiyetipekazdır.

Hem,azbiramel-isalih,buağırşerâitiçindeçokhükmündedir.Hem,takvâiçindebirneviamel-i salih var.Çünkübirharamın terki vaciptir.Bir vacibi işlemek, çoksünnetlere mukabil sevabı var. Takvâ, böyle zamanlarda, binler günahıntehâcümünde bir tek içtinab, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vacipişlenmişoluyor.Buehemmiyetlinokta,niyetile,takvânamıylavegünahtankaçınmakkastıylamenfîibadettengelenehemmiyetlia’mâl-isalihadır.

Risale-i Nur şakirtlerinin, bu zamanda en mühim vazifeleri, tahribata vegünahlarakarşıtakvâyıesastutupdavranmakgerektir.Mademherdakikada,şimdikitarz-ıhayat-ıiçtimaiyedeyüzgünahinsanakarşıgeliyor;elbettetakvâileveniyet-iiçtinab ile yüzer amel-i salih işlenmiş hükmündedir. Mâlûmdur ki bir adamın birgünde harap ettiği bir sarayı, yirmi adam, yirmi günde yapamaz ve bir adamıntahribatına karşı yirmi adam çalışmak lâzım gelirken; şimdi, binler tahribatçıyamukabil, Risale-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti ve tesiratı pekharikadır. Eğer bu iki mütekabil kuvvetler bir seviyede olsaydı, onun tamirindemucizevârimuvaffakiyetvefütuhatgörülecekti.

Ezcümle:Hayat-ıiçtimaiyeyiidâreedenenmühimesasolanhürmetvemerhametgayet sarsılmış. Bazı yerlerde, gayet elîm ve bîçâre ihtiyarlar, peder ve vâlidelerhakkındadehşetlineticelerveriyor.

Cenâb-ıHakk’a şükür kiRisale-iNur, bumüthiş tahribata karşı girdiği yerlerdemukavemet ediyor, tamir ediyor. Sedd-i Zülkarneyn’in tahribiyle Ye’cüc veMe’cüc’lerindünyayıfesadavermesigibi,şeriat-ıMuhammediye(aleyhissalâtü vesselâm)olan sedd-iKur’ânî’nin tezelzülüyle veYe’cüc veMe’cüc’den dahamüthiş olarakahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesada ve ifsadabaşlıyor.

Risale-i Nur’un şakirtleri, böyle bir hâdisede mânevî mücahedeleri, inşaallah,

zaman-ısahâbedekigibi,azamelle,pekbüyüksevapvea’mâl-isalihayamedarolur.

Aziz kardeşlerim! İşte böyle bir zamanda, bu dehşetli hâdisâta karşı, ihlâskuvvetinden sonra bizim en büyük kuvvetimiz, iştirâk-i a’mâl-i uhrevî düsturuylabirbirimizekalemlerle,herbirinina’mâl-isalihadefterinehasenâtyazdırdıklarıgibi;lisanlarıyla,herbirinintakvâkalesinevesiperinekuvvetveimdatgöndermektir.Vebilhassafırtınalıtehâcümehedefolanbufakirveâcizkardeşinize,bumübârekşuhûr-uselâsedeveeyyâm-ımeşhuredeyardımakoşmak,sizingibikahramanvevefadarveşefkatkârlarınşe’nidir.Bütünruhumlabuimdad-ımânevîyisizdenricaediyorum.Vebendahi,imanvesadâkatşartıyla,Risale-iNurtalebelerinibütündualarıma

vemânevî kazançlarıma, yirmi dört saatte, iştirak-i a’mâl-i uhreviye düsturuyla,bazenyüzdefadanziyade“Risale-iNurtalebeleri”unvanıylahissedarediyorum.

SaidNursî

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Dün,Emin,buhavaliyegelenbirkolordumünasebetiyle, istemediğimveRus’unharbe devamını bilmediğim hâlde, Rusya’nınKafkas’la ittisali kesilmesini söyledi.Ben,onunsözünükesipsusturduğumhâlde,kalbimehemmiyetlebiralâkagösterdi.

Sonra,bugünnamazdavetesbihatındaiken,mânevîtarzdadenildiki:

Küre-iarzdaçarpışan,mücadeleedencereyanlardanherhâldebirisiİslâmiyet’eveKur’ân’a ve Risale-i Nur’a vemesleğimize taraftar olacak; bu noktadan ona karşıbakmakgerektir.Bakmamak içinbir-ikimektuptayazdığımsebepler çendankalbe,akla kâfidir; fakatmeraklı ve hevesli olan nefse kâfi gelmiyor diye kalbime geldi.Aynentesbihattaihtaredildiki:

Ehemmiyetlisebebiise:Bakmaktabirtarafatarafgirlikhissiuyanır;tarafgirnazarı,taraftarolduğutarafcereyanınkusurunugörmez,zulmünerızagösterir,belkialkışlar.Hâlbukiküfrerıza,küfürolduğugibi,zulmerazıolmakdahizulümdür.

Elbette zemin yüzünde bu dehşetli düelloda semâvâtı ağlatacak zulümler vetahribat oluyor. Çok mâsum ve mazlumların hukukları kayboluyor, mahvoluyor.Mimsiz, gaddarmedeniyetin zâlimâne düsturu olan, “Cemaat için fert feda edilir;milletin selâmeti için cüz’î hukuklara bakılmaz.” diye, öyle dehşetli bir zulümmeydanı açmış ki kurûn-u ûlâ vahşetlerinde de emsali vuku bulmamış. Kur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ınadalet-ihakikiyesi,birferdinhakkınıcemaatefedaetmez;“Hakhaktır;küçüğe,büyüğe,aza,çoğabakılmaz.”diyekanun-usemâvîvehakikîadaletnoktasında Risale-i Nur şakirtleri gibi hakikat-i Kur’âniye ile meşgul adamlar,zaruret olmadan, lüzumsuz, yalnız hevesli bir merak için, netice itibarıyla faydasıbulunanveneticedahagelmedenevvellüzumsuzbakmakvezâlimânetahribatlarını

alkışlamaksuretiyleİslâmiyetveKur’ânlehinehizmetedeceğiocereyanınharekâtınıfikrentakipetmeklemeşgulolmakmünasipolmadığıiçin,nefisdeakılvekalbe tâbiolupmerakınıbırakmışdiyeanladım.

İkincimesele:Risale-iNur’unIsparta’dakat’îgalebesi,zındıklarışaşırttı.Fakatbazımütemerridvemuannidveölenherifinruh-uhabîsihükmündebazızındıklar,omağlûbiyete karşı gelmek fikriyle, baştan aşağı kadar Kur’ân ve Peygamber(aleyhissalâtü vesselâm) aleyhinde, fakat perde altında, aynen münâzara-yı şeytaniyebahsinde, hizbü’ş-şeytanın Peygamber (aleyhissalâtü vesselâm) ve Kur’ân hakkındamesleklerincesöyledikleritâbirâtıbaşkabirtarzdaozındıkherifistimâletmiş.OnungibiYahudi,mütemerridvedinsizfilozoflarındanveAvrupanınzındıklarınıneskidenberiKur’ânvePeygamber’in(aleyhissalâtüvesselâm)hâlâtındanmedar-ıtenkitbulduklarınoktaları, bu İslâm ismi altındaki zındık, kurnazcasına, safdil Müslümanlara veRisale-iNur’ugörmeyenleredinlettirmekvegöstermekiçinöylebirtarzdagitmişveküfrünügizlemeyeçalışmışki şeytanette, şeytandan ilerigitmiş;beni çokmüteessiretti.

Kardeşimiz Sabri’nin mektubunda, muannid mülhidlerin, Risale-i Nur’uncereyanına karşı kurdukları çürük ve vâhi hud’aları, “örümcek ağı ve yuvası gibikuvvetsiz;veoşeytanetperdeleri,kıymetsizvemukavemetsizdir.Risale-iNur’akarşıyırtılırveyırtılacak.”dediğigibi,buzındıkvemuannidvemütemerridveölenherifinruh-uhabîsiolanzındığınyazdığıvezâhirenMüslümanlaraTürkçülüklehinde,fakathakikatte Kur’ân ve Peygamber’in (aleyhissalâtü vesselâm) azamet ve haşmet-imâneviyelerini kırmak ve hiçe indirmek ve âdileştirmek niyetiyle yazılan bumatbueserde, Mu’cizât-ı Kur’âniye ve Mu’cizât-ı Ahmediye’ye (aleyhissalâtü vesselâm) karşı,örümcek ağı da olamaz, parçalanır. Fakat binler teessüf ki Risale-i Nur’ugörmeyenlerekat’îzararverdiğigibi,Risale-iNur’ugörenlerdemerakedip,“Acabanevar?”demekle,sâfikalblerinibulandırır.Lâakal,vesveseveevhamverir.

Risale-iNur’unkahramanşakirtleriböyleşeylerekarşımüteyakkızdavranmakvefaaliyetleriniziyadeleştirmeklâzımgeliyor.Fenaşeylezihnenmeşgulolmakdafenaolduğu için kısa kesiyorum.Sakın ona ehemmiyet vermekle halklarımeraklandırıpbaktırılmasın.Belki ehemmiyetsiz, dinsizcesine,yalnız esmâ-yımübârekeve âyât-ımübârekeninbazımeâliiçindenhariçkalmakitibarıyla,ehemmiyetsizbirpaçavradırbilinsin. Bu herifin ne derece haddinden tecavüz ettiğini bu temsilden anlayınız:Mesela, çok uzak bir mecliste, mütehassıs ve müdakkik âlimlerin okudukları vetetkik ettikleri bir kitaba ve ders aldıkları bir zâta, pek uzak birmesafede bakmakisteyen ve görmeyen bir ebleh, o âlimlerin aksine hüküm verip onları tenkit eden,divanecehezeyaneder.

Cenâb-ıHak,ehl-iimanıveRisale-iNurşakirtleriniböylelerinşerrindenmuhafazaeylesin,âmîn…

SaidNursî

Azizkardeşlerim,

Sizin fevkalâdesebatve ihlâsınızıngalebesiveomusibetidef’indensonra,ehl-idünya cepheyi değiştirdi. Zındıkanın desiseleriyle, bu havalide bizlere karşı perdealtında maddî ve mânevî tahşidatı başlamış; gayet dikkatle ve şeytancasına,şakirtlerin hakikî kuvvetleri olan tesânüdü bozmaya çalışıyorlar. Sizlere risaleleriiadeettiklerihâlde,kurnazcasınadolaplarçevriliyor.Biz,sizinbirşubenizhükmündeolduğumuz hâlde, bizi asıl ve merkez telâkki ettiklerinden, daha ziyade desiseleribize karşı istimâl ediyorlar. Hâfız-ı Hakikî Cenâb-ı Haktır. İnşaallah hiçbir zararedemeyecekler.Fakatbuşuhûr-umübârekenineyyamveleyâli-imübârekesindehâlisdualarınız ile bize yardım ediniz. Birşey yok; fakat mümkün oldukça ihtiyatlı vedikkatli olunuz. Hazreti Ali (radiyallâhu anh) ve Gavs-ı Geylânî (kuddise sirruh) gibikahramanlarınmânevîteminatı 194ve 195hitapları,bizehervakitcesaretvekuvve-imânevîveriyor.

Kâtip Osman’ın mektubunda, kahraman Rüştü’nün bahadır biraderi Burhan’ın,risalelerin kurtulmasına çok hizmet ettiğini yazıyor. Zaten o cesur kardeşimizineskiden de bu çeşit hizmetleri vardı. Hem ona, hem Risale-i Nur’un kurtulmasınaçalışanlaravemedhalibulunanlara,hattamahkeme reisineve insaflı âzâlarınahemdua, hem teşekkür ediyoruz. Münasip görülse, mahkeme reisine hususîteşekkürümüzübeyanedersiniz.

197 196

198

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Evvelâ:Sizingeçmişleyle-iMiraçvegelecekleyle-iBerat’ınızıtebrikediyoruzvemakbuldualarınızıricaediyoruz.

Sâniyen: Yirmi Beşinci Söz olanMu’cizât-ı Kur’âniye’nin nısf-ı âhiri, acelelikbelâsıylagayetmücmelkalmasınabedel,sizeevvelceyazdığımgibi,bazılâhikalarıonunâhirindeilhaketmiştik.Şimdienmühimbirparça,yirmiseneevveltabedilenLemeât’tagördük.OnundaMu’cizât-ıKur’âniye zeyilleri içinederci pekmünasipgörüldü. Kahraman Tâhirî’nin bana getirdiği bir nüsha Lemeât’ı çok kıymettargördüm.Eğerbirnüshadahaohavalidevarsa,sizdeoparçayınüshalarınızınâhirineyazarsınız. Zaten Lemeât, kendisi de harikadır. Ramazan-ı Şerif’te, yirmi gün

zarfında,nesirbirsurette,tekellüfsüz,birdenyazılmış.Sonrabaktık,sehl-imümtenigibi bir nesr-imanzum ve bir nazm-ımensur suretini almış. İçinde bu parça dahaharikadır.Lemeât’taoparçanınserlevhası:“ÎcazİleBeyanİ’câz-ıKur’ân.”

“Birzamanrüyadagördümki:AğrıDağıaltındayım.Birdendağpatladı,dağgibitaşlarıâlemedağıttı,sarstıcihanı.”

Bundantâ,“Tarz-ınazarikidir.Birizulmettar,diğeriziyadar.”serlevhasınakadar.

EğerLemeâtsizinelinizegeçmemişse,oparçayıburadansizegöndereceğiz.

Sâlisen: Hem latîf, hem güzel, zarif bir hâdiseyi söyleyeceğim. Bu memleketteRisale-i Nur’a, erkeklerden ziyade fedakârâne yapışan ihtiyar hanımlar ve ihtiyarehükmündemâsumegençhanımlar,eskizamansırmalıveyaldızlıgelinlikcihâzâtınıniçinde kıymettar parçaları Risale-i Nur’un eczalarının ciltleri üstüne çekip, bütünrisaleler altın yaldızıyla ciltlenmiş gibi bir tarza girdi. Risale-i Nur’un mânengüzelliğine ve Hüsrev ve Tâhirî ve Alilerin ve Hasan Âtıf ve Âsım gibikardeşlerimizinyaldızlıyazılarınıncemâline,cildiüstündedeşirinbirgüzellikdahailâve ettiler. Hâfız Ali’nin mektubunda yazdığı Ümmühan ve Şâhide değerindeburada Risale-i Nur’a bütün kuvvetiyle çalışan çok hemşirelerimiz var. Mesela:Âsiye, Sâniye, Ulviye, Lütfiye, Âliye gibi Risale-i Nur’un şakirtleri, oradakihemşirelerinevekardeşlerineselâmveduaediyorlar.

200 199

201

Aziz,sıddık,mübârek,metinkardeşlerim,

Sizin leyle-i Beratınızı ve gelen leyâli-i Ramazan-ı Mübârekinizi tebrik ederiz.Cenâb-ıHakk’ayüzbinlerşükürolsunkiRisale-iNurkendikendinetevessüediyor.Hertaraftafütuhatıvar.Ehl-idalâletinhilelerionudurdurmuyor;bilâkisçokdinsizlerteslim-i silâh ediyorlar. Hâfız Ali’nin dediği gibi, korkuları pek ziyadedir. Şimdi,dinsizlik taassubuyladeğil, korkucihetiyle ilişiyorlar.Okorku,Risale-iNur lehinedönecekinşaallah.

Nur fabrikasının sahibi, bu defaki mektubundaki harika ve yüksek duası, onunfevkalâde ihlâs ve sadâkatinin bir tereşşuhatı nazarıyla baktığımızdan, bin derecehaddimden ziyade hüsn-ü zannını Risale-i Nur hesabına kabul edip, duasına âmînderiz.ONurfabrikasınınmektubuHasanÂtıf’ınmektubuylaleyle-iBeratakşamındaelimizegeçti.Ogecemize,bereketlivemübârekbirtebriknev’indetelâkkieyledik.

Azizkardeşlerim,

BumübârekRamazan’dadahi,geçenRamazangibi,buâcizvezayıfkardeşinize,mânevîveuhrevîsa’yveçalışmanızdanzekâtmiktarıncavermeniziveonunhesabınabirmiktar çalışmanızıve ziyadehüsn-üzannınızlaona tahmil ettiğiniz ağıryükeocihetteyardımınızıpekçokricaederim.

Derd-i maişet sersemliğiyle, ekser halk âhiret işlerine ikinci derecedebakmalarından, ehl-i dalâlet istifade edip onları avlıyorlar. Risale-i Nur şakirtlerikanaatveiktisatdüsturlarıylabumânevîhastalığadamukabeleederlerinşaallah.

Umumkardeşlerimizevehemşirelerimizebirerbirerselâmveduaederiz.

SaidNursî

203 202

204

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Sizinmübârek Ramazan-ı Şerif’inizi tebrik ediyoruz. Cenâb-ı Erhamü’r-râhimînbu Ramazan-ı Mübâreke’nin hürmetine, Rahmeten lil-âlemîn olan Resûl-i Ekrem(aleyhissalâtüvesselâm)’ınümmetinerahmetiyleimdateylesin,âmîn…Âsâr-ıgadab-ıilâhîolanâfâtvedalâletlerdenmuhafazaeylesin,âmîn…VeRisale-iNurşakirtlerinineşr-ienvâr-ıKur’âniye’demuvaffakeylesin,âmîn…

Hizbü’l-Âzam-ıKur’ânî’ningelmesiniiştiyaklabekliyoruz.

Sâniyen: Hâfız Ali’nin mektubunda, kahraman Süleyman Rüştü’nün gelmesinitebşir ediyoruz. Biz de ona, “Binler safalarla geldin” deyip ve üç cihetle onu vemâsumlarını tebrik ediyoruz. Ve Hasan Âtıf’ın, Demirci Mehmet namını verdiğibedevîkardeşimizeyazdığıuzunmektububuradakikardeşlerimize ihlâsnoktasındaehemmiyetli tesiri var. İhlâs Risalesi’nin sırrını ve düsturlarını yerleştirmeyeçalışması,biziçokmesrureyledi.Cenâb-ıHak,onungibihâliskardeşleriçoğaltsın.VeÂtıf’ın omektubundamedrese-i nuriyedeki kahramanlarından kıymettar bir-ikiyüksekihtiyarınRisale-iNur’aparlakirtibatlarıbizisürûryaşıylaağlattırdı.

Budefa,evvelcesizegönderilen“Gençlerikaznâmesininbirtetimmesi”olarakbuhavalideki tehlikeli vaziyette bulunan gençlere bir ihtarname namında bir fıkragönderiyoruz; tâkiRisale-iNur’ungenç şakirtleriningittikleri istikâmetve iffet veittiba-ı sünnet-i seniyye, gençlik noktasında ne kadar kıymettar bulunduğunu vehakikîvezevkligençlikiseotarzdakibahtiyarlarıngençlikleriolduğunubirkatdahaispatedip,hakikîgençTürklerkimlerolduğunugöstersin.

Umum kardeşlerimize ve hemşirelerimize selâm ve dua ederiz. Ve mübârekdualarını bumübârekRamazan-ıŞerif’te vebirebinkazancı kazandıran eyyamveleyâli-imübârekedericaediyoruz.

205

Kardeşiniz

SaidNursî

(Budefadanevvelcesizegönderilengençlerikaznamesininbirtetimmesi.)

BirkaçBîçâreGençlereVerilenBirTenbih,BirDers,Birİhtarnâmedir.

Birgünyanımaparlakbirkaçgençgeldiler.Hayatvegençlikvehevesâtcihetindengelen tehlikelerden sakınmak için tesirli bir ihtar almak istediler. Ben de eskidenRisale-iNur’danmedetisteyengençleredediğimgibi,onlaradedimki:

Sizdekigençlikkatiyengidecek.Eğersizdaire-imeşruadakalmazsanız,ogençlikzayiolup,başınıza hemdünyada, hemkabirde, hemâhirette, kendi lezzetinden çokziyade belâlar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiye ile o gençlik nimetinekarşıbirşükürolarakiffetvenamuslulukvetaattesarfetseniz,ogençlikmânenbâkikalacakveebedîbirgençlikkazanmasınasebepolacak.

Hayatise,eğerimanolmazsaveyahutisyanileoimantesiretmezse,hayat,zâhirîve kısacık bir zevk ve lezzetle beraber, binler derece o zevk ve lezzetten ziyadeelemler,hüzünler,kederlerverir.Çünkü insandaakılve fikirolduğu için,hayvanınaksine olarak, hazır zamanla beraber geçmiş ve gelecek zamanlarla da fıtratenalâkadardır.Ozamanlardandahihemelem,hemlezzetalabilir.

Hayvan ise, fikri olmadığı için, hazır lezzetini, geçmişten gelen hüzünler vegelecektengelenkorkular,endişelerbozmuyor.

İnsan ise, eğer dalâlet ve gaflete düşmüşse, hazır lezzetine, geçmişten gelenhüzünlervegelecektengelenendişeler,ocüz’î lezzeticiddenacılaştırıyor,bozuyor.Hususangayr-imeşruise,bütünbütünzehirlibirbalhükmündedir.

Demek hayvandan yüz derece lezzet-i hayat noktasında aşağı düşer. Belki ehl-idalâletin ve gafletin hayatı, belki vücudu, belki kâinatı; bulunduğu gündür. Bütüngeçmiş zaman ve kâinatlar, onun dalâleti noktasında mâdumdur, ölmüştür. Akılalâkadarlığıylaonazulümâtlar,karanlıklarveriyor.Gelecekzamanlarise,itikadsızlığıcihetiyle yine mâdumdur. Ve ademle hasıl olan ebedî firaklar, mütemadiyen onunfikiryoluylahayatınazulümâtlarveriyor.Eğerimanhayatahayatolsa,ovakithemgeçmiş,hemgelecekzamanlarimanınnuruylaışıklanırvevücutbulur;zaman-ıhazır

gibi, ruh ve kalbine iman noktasında ulvî ve mânevî ezvâkı ve envâr-ı vücudiyeyiveriyor. Bu hakikatin, İhtiyar Risalesi’nde, Yedinci Rica’da izahı var; onabakmalısınız.

İşte hayat böyledir. Hayatın lezzetini, zevkini isterseniz, hayatınızı imanlahayatlandırınız ve ferâizle zînetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafazaediniz.Hergünveheryerdevehervakitvefiyatlarıngösterdikleridehşetlihakikat-imevtise,size–başkagençleresöylediğimgibi–birtemsililebeyanediyorum:

Mesela,burada,gözünüzönündebirdarağacıdikilmiş.Onunyanındabirpiyangofakat pek büyük bir ikramiye biletleri veren dairesi var. Biz, buradaki on kişi,alâküllihâl, ister istemez, hiç başka çare yok, oraya davet edileceğiz, biziçağıracaklar.Veçağırmazamanıgizliolmasından,herdakikaya“Gel,idambiletinial,darağacınaçık!”veyahut“Gel,milyonlaraltınkazandıranbirikramiyebiletisanaçıkmış.Gel,al!”demelerinibeklerken,birdenkapıyaikiadamgeldi.Biriyarıçıplak,güzel ve aldatıcı bir kadın, elinde zâhiren gayet tatlı, fakat zehirli bir helva getiripyedirmekistiyor.

Diğer biri de aldatmaz ve aldanmaz, ciddî bir adam, o kadının arkasından girdi.Dediki:“Sizebirtılsım,birdersgetirdim.Bunuokursanız,ohelvayıyemezseniz,sizodarağacındankurtulursunuz.Butılsımlaoemsalsizikramiyebiletinialırsınız.İşte,bakınız bu darağacını da, zaten gözünüzle görüyorsunuz ki bal yiyenler orayagiriyorlar ve oraya girinceye kadar da o helvanın zehirinden dehşetli karın sancısıçekiyorlar. Ve o büyük ikramiye biletini alanlar çendan görünmüyorlar ve zâhirenonlar da o darağacına çıkıyorlar; fakat onlar asılmadıklarını, belki oradan kolaycaikramiyedairesinegirmekiçinbasamakyaptıklarını,milyonlar,milyarlarşahitlervar,haberveriyorlar.İşte,pencerelerdenbakınız.Enbüyükmemurlarvebuişlealâkadarbüyük zâtlar yüksek sesle ilân ediyorlar, haber veriyorlar ki o darağacına gidenleriaynelyakingözünüzlegördüğünüzgibi,buikramiyebiletinitılsımcılaraldıklarınıhiçşekveşüphegetirmez,görürgibi,gündüzgibikat’îbiliniz.”dedi.

İşte,butemsilgibi,zehirlibirbalhükmündeolangayr-imeşrudairedekigençliğinsefahetkârânezevkleri,hazine-iebediyeninvesaadet-isermediyeninbiletivevesikasıolan imanı kaybettiği için, darağacı hükmünde olan ölüm ve ebedî zulümât kapısıolan kabrin musibetine, aynen zâhiren göründüğü gibi düşer. Ve ecel gizli olduğuiçin,gençihtiyarfarketmeyerek,hervakitecelcellâdıbaşınıkesmekiçingelebilir.

Eğer o zehirli bal hükmünde olan hevesât-ı gayr-i meşruayı terk edip, tılsım-ıKur’ânî olan iman ve ferâizi elde etmekle ve fevkalâde mukadderat-ı beşerpiyangosundançıkansaadet-iebediyehazinesibiletinialacağına,yüzyirmidörtbinenbiya206 (aleyhimüsselâm) ile beraber had ve hesaba gelmeyen ehl-i velâyet ve ehl-ihakikatveehl-itahkikmüttefikanhaberveriyorlarveâsârınıgösteriyorlar.

Elhâsıl:Gençlik gidecek. Sefahette gitmişse, hem dünyada, hem âhirette binlerbelâveelemlerneticeverdiğiniveöylegençlerekseriyetlesû-iistimâlile,israfatilegelen evhamlı hastalıkla hastahanelere; veya taşkınlıklarıyla hapishanelere veyasefalethanelere;veyamânevîelemlerdengelensıkıntılarlameyhaneleredüşeceklerinianlamakisterseniz,hastahanelerdenvehapishanelerdenvekabristanlardansorunuz.

Elbettehastahanelerinekseriyetlelisan-ıhâlinden,gençliksâikasıylaisrafatvesû-iistimâlden gelen hastalıktan “eninler”, “eyvahlar” cevabını işittiğiniz gibi,hapishanelerdendahi,ekseriyetlegençliksâikasıylagayr-imeşrudairedekiharekâtıntokatlarını yiyen bedbaht gençlerin teessüfâtını işiteceksiniz. Ve kabristanda vemütemadiyen oraya girenler için kapıları açılıp kapanan o âlem-i berzahta, ehl-ikeşfü’l-kuburunmüşâhedesiylevebütünehl-ihakikatintasdikiyleveşehâdetleriyle,ekserazaplar,gençliksû-iistîmalatınınneticesiolduğunubileceksiniz.

Hem nev-i insanın ekseriyetini teşkil eden ihtiyarlardan ve hastalardan sorunuz.Elbette, ekseriyet-imutlaka ile esefler, hasretlerle “Eyvah, gençliğimizi bâd-i hevâ,belki zararlı zayi ettik. Sakın bizim gibi yapmayınız!” diyecekler. Çünkü beş-onsenelik gençliğin gayr-i meşru zevki için, dünyada çok seneler gam ve keder veberzahta azap ve zarar ve âhirette cehennem ve sakar207 belâsını çeken adam, enacınacak bir hâlde olduğu hâlde, 208 sırrıyla, hiç acınmaya müstehakolamaz.Çünküzarararızasıylagirenemerhametedilmezvelâyıkdeğildir.

Cenâb-ıHakbizivesizibuzamanıncazibedarfitnesindenkurtarsınvemuhafazaeylesin,âmîn…

Aziz,sıddıkRisale-iNurşakirtlerikardeşlerim,

Risale-iNurşakirtlerininzayıfkısımlarınazararveren,hatıragelmeyen,ihtiyarbirzâttarafındanbiritirazmünasebetiyleveogibiitirazlarınesasınıkesecekbirhakikatibeyanetmeyemecburoldum.Evvelcebirisinedediğimgibibunutekrarediyorum.

Hem mucib-i taaccüp, hem medar-ı teessüftür ki; ehl-i hakikat, ittifaktakifevkalâde kuvveti zayi ettikleri ve ziya’ ilemağlûp oldukları hâlde, ehl-i nifak vedalâlet,meşrebine zıt olduğu hâlde ittifaktaki ehemmiyetli kuvveti elde etmek içinittifakediyorlar.Yüzdeoniken,doksanehl-ihakikatimağlûpediyorlar.Veenziyademedar-ıtaaccüpvemedar-ıhayretşudurki:

Enziyademuâvenetveteşvikbeklediğimizveonlarda,oyardımaİslâmiyet’çevemeslekçe ve vazifeten mükellef oldukları bize yardımı yapmayıp, bilâkis, yanlışanlamasınabinaen,Risale-iNur’unhizmetinefüturverecek,mevki-iiçtimaiyelerininehemmiyetineistinadenitirazetmişler.Birhakikatedairbeyanataitirazetmişler.

Ben bilmiyorum, hangimeseledir, hangi âyete dairdir. Olsa olsa, gayetmahremkısmından olan Birinci Şuâ namında, İşârât-ı Kur’âniye’den bir meseleye dair

olacaktır.

Bu âciz kardeşiniz, hem o eski dost zâta, hem ehl-i dikkate ve sizlere beyanediyorumki:

Kur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ınfeyziyle,YeniSaid,hakâik-iimaniyeyedairoderecemantıkça ve hakikatçe burhanlar zikrediyor ki; değil Müslüman ulemâsı, belki enmuannidAvrupafilozoflarınıdateslimemecburediyorveetmektedir.

Amma,Risale-iNur’unkıymetveehemmiyetineişarîveremzîbirtarzda,HazretiAli (radiyallâhu anh) ve Gavs-ı Âzam’ın (kuddise sirruh) ihbârâtı nev’inden, Kur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ın dahi bu zamanda bir mucize-i mânevîsi olan Risale-i Nur’anazar-ıdikkaticelbetmesinemana-yıişârîtabakasındanrumûzveimaları, i’câzınınşe’nindendirveolisan-ıgaybın,belâgat-ımucizekârânesininmuktezasıdır.

Evet,EskişehirHapishanesinde,dehşetlibirzamandavekudsîbirteselliyepekçokmuhtaçolduğumuzhengâmda,mânevîbirihtarla,“Risale-i

Nur’unmakbuliyetinedaireskievliyalardanşahitgetiriyorsun.Hâlbuki209sırrıylaenziyadebumeseledesözsahibiKur’ândır.Acaba,

Risale-iNur’u,Kur’ânkabuledermi?Onanenazarlabakıyor?”denildi.Oacibsuâlkarşısındabulundum.

Ben de Kur’ân’dan istimdat eyledim. Birden, otuz üç âyetin mana-yı sarîhininteferruatı nev’indeki tabakattan mana-yı işârî tabakasında ve o mana-yı işârîkülliyetindedâhilbirferdiRisale-iNurolduğunuveduhulüne,medâr-ıimtiyazınabirkuvvetlikarînebulunmasını,birsaatzarfındahissettimvebirkısmıbirderece izahve bir kısmını mücmelen gördüm. Kanaatimde hiçbir şek ve şüphe ve vehim vevesvesekalmadı.Bendeehl-iimanınimanını,Risale-iNur’lamuhafazaniyetiyleokat’îkanaatimiyazdımvehaskardeşlerimemahremtutulmakşartıylaverdim.

Ve o risalede, biz demiyoruzki “âyetinmana-yı sarîhi budur;” tâ hocalar 210

desin.Hemdememişizki“Mânâ-yıişârîninkülliyetibudur.”

Belki diyoruzkimana-yı sarîhinin tahtındamüteaddit tabakalar var; bir tabakasıda,mana-yıişârîveremzîdir.Veomana-yıişârîdebirküllîdir;herasırdacüz’iyatlarıvar.Risale-iNurdahibuasırdaomana-yı işârî tabakasınınkülliyetindenbir ferttir.Veoferdinkastenbirmedar-ınazarolduğunaveehemmiyetlibirvazifegöreceğine,eskiden beri ulemâ beyninde câri bir düstur-u cifrî ve riyâzî ile karîneler, belkihüccetler gösterilmişken, Kur’ân’ın âyetine veya sarahatine değil incitmek, belkii’câz ve belâgatına hizmet ediyor.Bu nevi işârât-ı gaybiyeye itiraz edilmez. Ehl-ihakikatin,nihayetsizişârât-ıKur’âniye’denhadvehesabagelmeyenistihracâtlarınıinkâredemeyen,bunudainkâretmemeliveedemez…

Amma,benimgibiehemmiyetsizbiradamınelindeböyleehemmiyetlibireserinzuhuretmesiniistiğrabveistib’adedipitirazedenzât,eğerbuğdaytanesikadarçamçekirdeğindendağgibiçamağacınıhalkeylemekazametvekudret-iilâhiyeyedelilolduğunudüşünse,elbettebizimgibiacz-imutlak,fakr-ımutlaktaveböyleihtiyac-ışedit zamanında böyle bir eserin zuhuru, “vüs’at-i rahmet-i ilâhiyeye delildir”demeyemecburolur.

Ben,sizivemuterizleriRisale-iNur’unşerefvehaysiyetiyleteminediyorumki;buişaretler ve evliyanın imalı haberleri, remizleri beni daima şükre ve hamde vekusurlarımdan istiğfara sevketmiş. Hiçbir vakitte, hiçbir dakika, nefs-i emmârememedar-ıfahirvegururolacakbirenâniyetvebenlikvermediğini,sizebuyirmisenehayatımıngözönündetereşşuhatıylaispatediyorum.

Evet, bu hakikatle beraber, insan kusurlardan, nisyandan, sehivden hâli değil.Benimbilmediğimçokkusurlarımvar.Belkidefikrimkarışmış,risalelerdehatalardaolmuş. Fakat, Kur’ân’ın hurufât-ı kudsiyesinin yerine, beşerin tercümesini ikâmeperdesi altında, noksan huruflarla, yeni hat altında, tahrifkârâne, ehl-i dalâletinte’vilât-ıfâsideleriâyâtınsarâhatiniincitmelerinebakmıyorgibi;bîçâre,mazlumbiradamın,kardeşlerininimanınıkuvvetleştirmekiçin,birnükte-ii’câziyeyibeyanettiğiiçin, hizmet-i imaniyesine fütur verecek derecede itiraz, elbette değil öyle zâtlar,belkizerremiktarıinsafıbulunanitirazedemez.

Benimşahsımiçinmucib-ihayrettirkioitirazedenzât,benimsilsile-iilimdeenmühim üstadım olan Şeyh Fehim’in (kuddise sirruh) bir tilmizi ve en ziyade merbutolduğumİmamRabbânî’nin(radiyallâhuanh)birtalebesiolduğuhâlde,herkestenziyadekusurlarıma, eski karışık hayatlarıma, taşkınlıklarımabakmayarak bütün kuvvetiyleimdadımakoşmaklâzımiken,maatteessüf,ondantereşşuhedenbiritiraz,bazızayıfarkadaşlarımıza fütur ve ehl-i dalâlete bir senet hükmüne geçtiğini çok teessüfleişittik.Oihtiyarzâttan,çabukbusû-itefehhümüizaleetmekiçintamireçalışmasını,hemduasıyla,hemtesirlinasihatiyleyardımınıbekleriz.

Bunu da ilâveten beyan ediyorum: Bu zamanda, gayet kuvvetli ve hakikatlimilyonlar fedakârları bulunan meşrepler, meslekler bu dehşetli dalâlet hücumunakarşı zâhiren mağlûbiyete düştükleri hâlde, benim gibi yarım ümmî ve kimsesiz,mütemadiyen tarassut altında, karakol karşısında ve müthiş, müteaddit cihetlerlealeyhimde propagandalar ve herkesi benden tenfir etmek vaziyetinde bulunan biradam, elbette dalâlete karşı galibanemukavemet eden vemilyonlar efradı bulunanmesleklerdendahaileri,dahakuvvetlidayananRisale-iNur’asahipdeğildir.Oeser,onun hüneri olamaz ve onunla iftihar edemez. Belki, doğrudan doğruya Kur’ân-ıHakîm’in bu zamanda bir mucize-i maneviyesi, rahmet-i ilâhiye tarafından ihsanedilmiştir.O adam, binler arkadaşıyla beraber o hediye-i Kur’âniye’ye el atmışlar.Hernasılsabirincitercümanlıkvazifesionadüşmüş.Onunfikriveilmivezekâsının

eseriolmadığınadelil,Risale-iNur’unöyleparçalarıvarkibazıaltısaatte,bazı ikisaatte, bazı bir saatte, bazı on dakikada yazılan risaleler var. Ben yeminle teminediyorumki:EskiSaid’in(radiyallâhuanh)211(Hâşiye)kuvve-ihafızasıberaberolmakşartıyla,o on dakikalık işi, on saatte fikrimle yapamıyorum. O bir saatlik risaleyi, iki günistidadımla,zihnimleyapamıyorum.VeoaltısaatlikrisaleolanOtuzuncuSöz’ü,neben, ne de en müdakkik dindar filozoflar, altı günde o tahkikatı yapamaz. Vehâkeza…

Demek, biz müflis olduğumuz hâlde, gayet zengin bir mücevherat dükkânınındellâlı ve birer hizmetçisi olmuşuz. Cenâb-ı Hak, fazl ve keremiyle, bu hizmettehâlisâne,muhlisâne bizi ve umumRisale-i Nur şakirtlerini daimmuvaffak eylesin,âmîn…

SaidNursî

1Öylebirzâtınadıylaki,“Yedikatgök,dünyaveonlarıniçindeolanherkesAllah’ıtakdisvetenziheder.HattahiçbirşeyyokturkiO’nahamdiletenzihetmesin.”(İsrâsûresi,17/42-44)

2Yazılan, okunan ve kıyamet gününe kadar havadaki ses dalgaları şeklinde varlık sahnesine çıkmış ve çıkacak olanRisale-iNur’larınharfleriadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketisizinüzerinizeolsun.

3EzeldenebedebütünzerrelersayısıncaAllah’ahamdolsun.

4HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

5“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

6AyrılıkgünlerindekidakikalarınâşireleriadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

7 “Ümmetimin alimleri, İsrailoğullarının peygamberleri gibidir.” (el-Münâvî, Feyzu’l-kadîr 4/384; Aliyyülkârî, el-Masnû’s.123;el-Aclûnî,Keşfü’l-hafâ2/83)

8 (Hâşiye)Medâr-ıhayretbir lütf-ubereket:GülfabrikasınınkâtipliğiyleRisaletü’n-Nur’aintisapedenHüsrev, ikibuçuksene evvel bir küçük şişe gülyağı göndermişti. Mütemadiyen istimâl ettiğim hâlde daha bitmedi, devam eder.KardeşinizEminyanımdadır.Bubereketeşehâdeteder,hemsizeselâmeder.

9el-Gazâlî,İhyâuulûmi’d-dîn 4/423; el-Kurtubî,el-Câmi’ li ahkâmi’l-Kur’ân 4/314;Aliyyülkârî, el-Masnû’ s.82; el-Aclûnî,Keşfü’l-hafâ1/370.

10 (Hâşiye) Âyetü’l-Kübrâ’nın üçüncü menzilinin başında, Ahmed-i Fârûkî Risale-i Nur hakkında demiş ki:“Mütekellimîndenbirigelecek,bütünhakâik-iimaniyeyikemâl-ivuzuhilebeyanveisbatedecek.”Zamanisbatettikio adam, adam değil, belki Risale-i Nur’dur. Ehl-i keşif, Risale-i Nur’u ehemmiyetsiz olan tercümanı suretindekeşiflerindemüşâhedeetmişler,“biradam”demişler.

11“Nurunkandiligizlice(sırlışekilde)yakılır.”(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.509)

12“Sabır,kurtuluşunvesevincinanahtarıdır.”(Bkz.:el-Meydânî,Mecmeu’l-emsâl1/418;el-Kalkaşendî,Subhu’l-a’şâ2/289.Ayrıcabkz.:ed-Deylemî,el-Müsned2/415;es-Sehâvî,el-Makâsıdü’l-hasenes.260)

13HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

14“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

15Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

16“(Yeminolsun)Fecreveoongeceye!..”(Fecrsûresi,89/1-2)

17“Gizliolaraknurlanır.”(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.509)

18“Gizliaynızamandaaçık”(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.509)

19“Kadereimaneden,gamvehüzündeneminolur.”Bkz.:el-Kudâî,Müsnedü’ş-Şihâb1/187;ed-Deylemî,el-Müsned1/113;el-Münâvî,Feyzu’l-kadîr3/187.

20“Ben,bilgivebecerimsayesindebuservetieldeettim.”(Kasassûresi,28/78;Zümersûresi,39/49)

21Bkz.:Hatîbel-Bağdâdî,TârîhuBağdâd8/207;el-Münâvî,Feyzu’l-kadîr4/236;el-Aclûnî,Keşfü’l-hafâ2/30.

22“Eğerhastaolupda(sukullanmaksizezararverecekse)…”(Mâidesûresi,5/6)

23“…temiztoprağayönelipteyemmümedin.”(Mâidesûresi,5/6)

24Bkz.:En’âmsûresi,6/122;Hûdsûresi,11/108;Bürûcsûresi,85/10.

25HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

26“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

27Allah’ahamdolsun;buRabbiminihsanıdır.

28“…pekbüyükbirlütfuihsan)”(Ahzâbsûresi,33/47)

29“…Allah’ınöylebirlutfudurki,onudilediğineverir.”(Mâidesûresi,5/54)

30HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

31“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

32AyrılıkdakikalarınınadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

33“Allah,ohakMabuddurkikendisindenbaşkahiçbirilâhyoktur.”(Bakarasûresi,2/163,255;Âl-iİmransûresi,3/2,6,18;Nisâsûresi,4/87;…)

34“Allah’tanbaşkailâhyoktur.”(Sâffâtsûresi,37/35;Muhammedsûresi,47/19)

35el-Gazâlî,İhyâuulûmi’d-dîn4/423;el-Kurtubî,el-Câmi’liahkâmi’l-Kur’ân4/314;Aliyyülkârî,el-Masnû’ s.82;el-Aclûnî,Keşfü’l-hafâ1/370.

36(Hâşiye)Yani,elmasıelmasbildiğihâlde,camıonaterciheder.

37Bkz.:Şuâlar,BeşinciŞuâ.

38HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

39“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

40DünyaveâhirethayatınızdakidakikalarınâşireleriadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

41 “Ümmetimden bir topluluk Allah’ın emri gelinceye kadar (yani kıyametin kopmasına kadar) hak üzerinde galipolacaktır.”Buhârî,menâkıb28,i’tisam10,tevhîd29;Müslim,imâre171;Tirmizî,fiten51.

42“Ümmetimdenbirtopluluk…”

43Hiçkimsegaybıbilemez,gaybıyalnızAllahbilir.

44“…haküzerindegalipolacaktır.”

45GerçekbilgiAllahkatındadır.

46“[Ümmetimdenbir topluluk]Allah’ınemrigelinceyekadar (yanikıyametinkopmasınakadar) [haküzerindegalipolacaktır].”Buhârî,menâkıb28,i’tisam10,tevhîd29;Müslim,imâre171;Tirmizî,fiten51.

47“Nimetvelutfunamazharettiklerininyolunailet.”(Fâtihasûresi,1/7)

48Fâtihasûresi,1/6;Bakarasûresi,2/142,213;Âl-iİmransûresi,3/51,101;Mâidesûresi,5/16;En’âmsûresi,6/39,87,161;Yûnussûresi,10/25;Hûdsûresi,11/56;…

49GerçekbilgiAllahkatındadır.

50Hiçkimsegaybıbilemez,gaybıyalnızAllahbilir.

51Öylebirzâtınadıylaki,“Yedikatgök,dünyaveonlarıniçindeolanherkesAllah’ıtakdisvetenziheder.HattahiçbirşeyyokturkiO’nahamdiletenzihetmesin.”(İsrâsûresi,17/42-44)

52AyrılıkgünlerindekidakikalarınâşireleriadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

53el-Gazâlî,İhyâuulûmi’d-dîn4/423;el-Kurtubî,el-Câmi’liahkâmi’l-Kur’ân4/314;Aliyyülkârî,el-Masnû’ s.82;el-Aclûnî,Keşfü’l-hafâ1/370.

54HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

55Allah’ınselâmıüzerinizeolsun.

56Öylebirzâtınadıylaki,“Yedikatgök,dünyaveonlarıniçindeolanherkesAllah’ıtakdisvetenziheder.HattahiçbirşeyyokturkiO’nahamdiletenzihetmesin.”(İsrâsûresi,17/42-44)

57Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

58Allah’ım,imanveKur’ânhizmetindeonumuvaffakeyle.

59HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

60“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

61Risale-iNur’larınharflerivekıyametgününekadarhavadavezihinlerdetemessüledenmânâlarıadedince,Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

62HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

63“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

64 Ramazan dakikalarındaki âşirelerin, yazmış olduğunuz Risale-i Nur’ların harfleriyle çarpımı adedince Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

65Allahnegüzeldilemişveyapmış..Milyonkeremâşâallah..Allahbereketiniartırsın..Allahsenimuvaffakkılsın.

66 “(Mânen ölü iken imanla kendisini dirilttiğimiz ve kendisi için onunla insanlar arasında yolunu hiç şaşırmadanrahatçahareketettiğibirışıkvarettiğimizkimse),içindebulunduğudurumitibarıylakaranlıklaragömülmüşveartıkçıkıpkurtulmasımümkünbulunmayanbirigibiolurmu?”(En’âmsûresi,6/122)

67“Allah’tanbaşkailâhyoktur.”(Sâffâtsûresi,37/35;Muhammedsûresi,47/19)

68“Bu,Rabbiminbirlütfudur…”(Nemlsûresi,27/40)

69Allah’ahamdolsun;buRabbiminihsanıdır.

70(Hâşiye)Evet,bazıehl-ivelâyetinileridetalebesiolacakzâtlar,dahadünyayagelmeden,hiss-ikablelvukuuninkişafıylakerametkârâne keşfettikleri gibi,Risale-iNur’un talebelerininmühimlerindenbirkaç zât dahi, çok zaman evvel, birhiss-ikablelvukuileilerideSaidilealâkadarbirsurettebirNur’ahizmetedeceğinihissetmişler.İşte,onlarınbirisideNazif’tir.

71“Allah,ohakMabuddurkikendisindenbaşkahiçbirilâhyoktur.”(Bakarasûresi,2/163,255;Âl-iİmransûresi,3/2,6,18;Nisâsûresi,4/87;…)

72“Cennetteebedîkalacaklardır.”(Hûdsûresi,11/108)

73HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

74“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

75BizegönderdiklerinizinharfleriadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketisizinüzerinizeolsun.

76 “Ümmetimden bir topluluk Allah’ın emri gelinceye kadar (yani kıyametin kopmasına kadar) hak üzerinde galipolacaktır.”Buhârî,menâkıb28,i’tisam10,tevhîd29;Müslim,imâre171;Tirmizî,fiten51.

77“Güzel söz, (köküyerin derinliklerinde sabit, dalları ise göğe doğru yükselmiş) bir ağaç gibidir.” (İbrahim sûresi,14/24)

78Bkz.:Hûdsûresi,11/106;Safsûresi,61/8.

79HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

80“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

81KâinatkitabındakikelimelerinveokelimelerinharflerinintevafukatıadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

82 (Hâşiye)Huruf-uKur’âniye’yitercümeiletahrif,tebdil, tağyiretmek;mülhidlerindehşetlicinayetlerinemukabilcihadedenSaid,ifratkârânevemüsrifânetevafuktaçoktedkikatılüzumsuzdeğil,manasızolmaz.

83Allah,birdir(Vâhid-iEhad’dir).

84“Allah,ohakMabuddurkikendisindenbaşkahiçbirilâhyoktur.”(Bakarasûresi,2/163,255;Âl-iİmransûresi,3/2,6,18;Nisâsûresi,4/87;…)

85(Hâşiye)Seksendördüncüsayfanınikincihâşiyesinde ahiri dir.(Arabîİşârâtü’l-İ’câz’ınilktab’ınınseksendördüncüsayfası.)

86HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

87“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

88Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

89 “Allah’tan başka tanrı bulunmadığına şahit bizzat Allah’tır. Bütün melekler, hak ve adaletten ayrılmayan ilimadamlarıdabugerçeğe,azizvehakîm(mutlakgalip,tamhükümvehikmetsahibi)Allah’tanbaşkatanrıolmadığınaşahittirler.”(Âl-iİmransûresi,3/18).

90Azîz(izzetveululuksahibi,herişteüstünvemutlakgalip),Hakîm(herhükümveişindepekçokhikmetlerbulunan)

91Kendilerineilimverilmişolanlar…

92Asrınharikası.

93Kendilerineilimverilmişolanlartambirdoğruluk,adaletvehakkaniyetiçinde…

94Allahşahittirki,başkailâhyok,ancakOvardır;bütünmeleklervekendilerineilimverilmişolanlarda,(aynıgerçeğeşahittirler.)

95(Hâşiye)Okunmayanikihemzesayılmaz.

96GerçekbilgiAllahkatındadır.

97AllahTeâlâ,herşeyinendoğrusunuenmükemmelşekildebilir.

98 “Sübhansın yâ Rab! Senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki?Her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetleyapansensin.”(Bakarasûresi,2/32)

99HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

100“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

101Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

102Allah’ahamdolsun;buRabbiminihsanıdır.

103Bkz.:et-Taberî,Câmiu’l-beyân2/55;el-Beğavî,Meâlimü’t-tenzîl1/134.

104HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

105HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

106Bkz.:Buhârî,büyû102,mezâlim31,enbiyâ49;Müslim,îmân242,243.

107Bkz.:Müslim,fiten110;Tirmizî,fiten59;EbûDâvûd,melâhim14;İbniMâce,fiten33.

108Bkz.: İbniEbîŞeybe,el-Musannef7/496;et-Taberânî,el-Mu‘cemü’l-kebîr11/313;ed-Deylemî,el-Müsned 2/237;NuaymİbniHammâd,el-Fiten2/543.

109Bkz.:Ahmedb.Hanbel,el-Müsned5/434,435;Abdullahb.Ahmedb.Hanbel,es-Sünne2/452;İbnEbîŞeybe,el-Musannef7/495.

110(Hâşiye)Avustralyanazaraalınmamış.

111Bkz.:Buhârî,büyû102,mezâlim31,enbiyâ49;Müslim,îmân242,243.

112HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

113“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

114Kur’ânharflerininadedince,Allah’ınselâmı,rahmetivebereketisizinüzerinizeolsun.

115“Allahşahittirki…”(Âl-iİmransûresi,3/18)

116“(Oâyetler)…iyiliktimsaliçokdeğerlikâtiplerinelleriyleyazılıdır.”(Abesesûresi,80/15-16)

117“(Maddî-manevîkirlerdentemizlenmişolanlardanbaşkasınındokunamayacağıvehertürlübâtıldanuzak)tertemizsahifeleriokuyuptebliğdebulunanveAllahtarafındangönderilmişbirrasûl(geldiktensonra).Osahifelerde(imanvehayatlailgili)herbakımdanmükemmelöğretilervehükümlervardır.”(Beyyinesûresi,98/2-3)

118HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

119“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

120BizegönderdiğinizRisale-iNur’lardakiharflerin–çokkazandıranRegâib,Miraç,BerâtveKadirgecelerindekiherbirenküçükzamandiliminde–çarpımıadedinceAllah’ınselâmı, rahmetivebereketiüzerinizeolsun,Cenâb-ıHaksizebirokadardasevapvehaseneihsanetsin,âmîn…

121“Hiçşüphesiz(sanabolvekesilmezhayır)verdik.”(Kevsersûresi,108/1)

122“Hiçşüphesiz(sanabolvekesilmezhayır)verdik.”(Kevsersûresi,108/1)

123“Allahonlarınkötülükleriniiyiliklere,günahlarınısevaplaraçevirir.”(Furkansûresi,25/70).

124Kâinatınzerreleriadedince,Allah’ahamdolsun.

125(Hâşiye)Çünküsen,muhabbetinionapekpahalısatıyorsun.Verdiğinfiyatınyüzdefaziyadebirmukabildüşünüyorsun.Hâlbukionunhakikîmakamınınfiyatınaenbüyükmuhabbetdeucuzdur.

126KendindenbaşkaherşeyinfâniolduğugerçekBâkî,Allah’tır.

127Allah’ım!BuRamazan’daLeyle-iKadrimizibizevesâdıkRisale-iNurtalebelerinebinaydandahahayırlıkıl.

128HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

129“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

130Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

131 Muhakkak ki sen, inâyet gözüyle gözetilip korunmaktasın. Bkz.: el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb (Evrâd-ıŞâzelî)s.562.

132“Ey(kadriyüce)ismitaşıyan!”(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.527)

133“Savaş,korkma..!”(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.527)

134KendindenbaşkaherşeyinfâniolduğugerçekBâkî,Allah’tır.

135HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

136“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

137Kadirgecesindekidakikalarınâşirelerinin,Kur’ânharfleriyleçarpımıadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

138Bkz.: et-Taberî,Câmiu’l-beyân 15/156;Ebu’ş-Şeyh, el-Azame 2/547, 740, 742, 747, 3/868; İbniKesîr,Tefsîru’l-Kur’ân3/62.

139 (Hâşiye)Bumübârek emanetiRisale-iNur talebelerinden ve âhiret hemşirelerimizdenÂsiye namında birmuhteremhanımıneliylealdım.

140KendindenbaşkaherşeyinfâniolduğugerçekBâkî,Allah’tır.

141(Hâşiye)Hastalıkokadarşiddetliidikidörtgecedehemenbirsaatkadaruykugeldi.

142HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

143“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

144Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

145Allah’ıbütüneksikliklerdentenzihederim.

146Bütünhamdler,övgülerAllah’adır.

147Sadecebüyüklüktedeğilhiçbirkonudaeşivebenzeriolmayan,başkabirşeyKendisiylekıyasbileedilemeyecekyegânebüyük,Allah’tır.

148“Allah’tanbaşkailâhyoktur.”(Sâffâtsûresi,37/35;Muhammedsûresi,47/19)

149SanamilyonlarsalâtvemilyonlarselâmolsunYâResûlallah.

150“(Vayonlaraki,âhireteinanmalarınarağmen,bilebile)dünyayıâhiretetercihederler.”(İbrahimsûresi,14/3)

151HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

152“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

153Ramazan’daokumayıniyetettiğimizşekildeokuduğunuzKur’ânharflerininkıraatininsevaplarıadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

154“Biz,sanabirrahmetvenimetolarakgöksünüaçıpgenişletmedikmi?”(İnşirâhsûresi,94/1)

155“Gerçekte,hergüçlükleberaberbirkolaylıkvardır.”(İnşirâhsûresi,94/6)

156“Bilebiledünyayı(âhirete)tercihederler.”(İbrahimsûresi,14/3).

157“Âhirete(tercihederler)”

158124binNebî,315(veya313)rasûlolduğunadairbkz.:AhmedİbniHanbel,el-Müsned5/265;İbniHibbân,es-Sahîh2/77;et-Taberânî,el-Mu’cemü’l-kebîr8/217.

159HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

160“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

161“Allah’ınyardımıgeldiğizaman..”(Nasrsûresi,110/1)

162“Ebedîliğeermişçocuklar”(Vâkıasûresi,56/17;Dehrsûresi,76/19)

163(Hâşiye)Evet,hiçbirvakitÜstadımızıbukadarneş’eligörmemiştik.Sebebinibilmediğimizdenhayretediyorduk.

Emin,Feyzi

164Allah’ahamdolsun;buRabbiminihsanıdır.

165KendindenbaşkaherşeyinfâniolduğugerçekBâkî,Allah’tır.

166HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

167“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

168Karıntaneleriadedince,Allah’ınselâmı,rahmetivebereketisizinüzerinizeolsun.

169 (Hâşiye) Bilhassa Risale-i Nur kahramanlarından Şükrü Efe ve bilhassa dağ kumandanı Çoban Veli’nin ve yörükaşiretlerindenBahadırSüleyman’ınveemsaliningayretlerineişarettir.

170“İçteduyulacaksevgivenefretAllahiçinolmalıdır.”‘Allahiçinsevmevenefretetme’bazıhadislerdeamellerinenfaziletlisisayılmış;*1bazıhadislerdedeimanınengüçlübirbağıolduğunadikkatçekilmiştir.*2

*1EbûDâvûd,sünnet2;AhmedİbniHanbel,el-Müsned5/146;el-Bezzâr,el-Müsned9/461.*2et-Tayâlisî,el-Müsneds.101;İbniEbîŞeybe,el-Musannef6/170,172,7/80.

171Siyasetiçinsevmek,siyasetiçinbuğzetmek.

172Bkz.:İmamRabbânî,el-Mektûbât2/83(49.Mektup).

173el-Gazâlî,İhyâuulûmi’d-dîn 3/78; es-Sehâvî, el-Makâsıdü’l-hasene s.290; es-Suyûtî,ed-Düreru’l-müntesira s.14;Aliyyülkârî,el-Esrâru’l-merfûas.124;el-Aclûnî,Keşfü’l-hafâ2/92.

174“Allahgöklerinveyerinnurudur.O’nunnurununmisali,tıpkıiçindelâmbabulunanbirkandillikgibidir.Lâmbabirsırça(cam)içinde,osırçadasankiparlayanincimsibiryıldız!Bulâmba,doğuyaveyabatıyamensupolmayankutlu,pek bereketli bir zeytin ağacından tutuşturulur.Buöyle bereketli bir ağaç ki, neredeyse ateş değmedende yağ ışıkverir.Işığıpırılpırıldır.Allahdilediğikimseyinurunailetir.”(Nûrsûresi,24/35).

175Nûrsûresi,24/35.

176Nûrsûresi,24/35

177HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

178“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

179Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

180(Hâşiye)Şimdibentahminediyorum,obaldaonunimiş.Fakattamtahatturedemiyorum.

181“Gizliolaraknurlanır.”(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.509)

182Bkz.:Hatîbel-Bağdâdî,TârîhuBağdâd8/207;el-Münâvî,Feyzu’l-kadîr4/236;el-Aclûnî,Keşfü’l-hafâ2/30.

183 “(Kâfirler boğulduktan sonra yerle göğe:) ‘Ey yeryüzü! Vazifen bitti; suyunu yut. Ey semâ! İhtiyaç kalmadı;yağmurukes’diyeemirbuyuruldu.Suçekildi, işbitirildivegemiCudiüzerindeyerleştive‘Kahrolsunozâlimler!’denildi.”(Hûdsûresi,11/44).

184“Gizliaynızamandaaçık”(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.509)

185“Gizliolaraknurlanır.”(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.509)

186HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

187“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

188Kur’ân’ınkelimeleriveharfleriadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

189(Hâşiye)Veherbiri“sadberk”,olarak,yaniherbirçiçekteyüzparçayaprak.

190Bkz.:Abdurrezzak,el-Musannef3/362;et-Taberânî,el-Mu‘cemü’l-kebîr9/141;ed-Deylemî,el-Müsned5/488;el-Mizzî,Tehzîbü’l-Kemâl12/403.

191Hiçkimsegaybıbilemez,gaybıyalnızAllahbilir.

192“İşlerinenhayırlısı,zorluolanıdır.”Bkz.:Aliyyülkârî,el-Masnû’1/57;el-Aclûnî,Keşfü’l-hafâ1/175.

193Allah’ahamdolsun;buRabbiminihsanıdır.

194“Korkma,sözlerinisöyle..!”el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.562)

195“..korkma..!”(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.527)

196HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

197“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

198Kutluzamandilimiüçaylardakidakikalarınâşirelerisayısınca,Allah’ınselâm,rahmetvebereketiüzerinizeolsun.

199HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

200“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

201ŞâbanveRamazanaylarınındakikalarınınâşireleriadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

202HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

203“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

204Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

205KendindenbaşkaherşeyinfâniolduğugerçekBâkî,Allah’tır.

206124binnebî,315(veya313)rasûlolduğunadairbkz.:AhmedİbniHanbel,el-Müsned5/265;İbniHibbân,es-Sahîh2/77;et-Taberânî,el-Mu’cemü’l-kebîr8/217.

207Bkz.:Kamersûresi,54/48;Müddessirsûresi,74/26,27,42.

208Bkz.:İmamRabbânî,el-Mektûbât2/83(49.Mektup).

209“Yaşvekuruhiçbirşeyyokturkiaçık,netbirkitaptabulunmasın.”(En’âmsûresi,6/59)

210Mülâhazadairesiaçık(Herkesinkabulettiğibirgörüşdeğil;tartışılır..)

211 (Hâşiye) Bazı müstensihler, bu bîçare Said hakkında “radiyallâhü anh” kelimesini bir dua niyetiyle yazmışlar. Benbozmakistedim,hatırageldiki:“Allahrazıolsun”manasındabirduadır,ilişme.Bendebozmadım.

(Lemeât’tan)

Fâtiha’nınÂhirindeİşaretOlunanÜçYolunBeyanı212

Eybirader-ipüremel!Hayalinieleal,benimleberabergel.İştebirzemindeyiz,etrafınabakarız;kimsedegörmezbizi.

Çadır direkleri hükmünde yüksek dağlar üstünde karanlıklı bir bulut tabakası atılmış,hemodahikaplatmışzeminimizinyüzü.

Müncemit bir sakf olmuş, fakat altı yüzü açıkmış, o yüz güneş görürmüş. İşte bulutaltındayız,sıkıyorzulmetbizi.

Sıkıntı da boğuyor; havasızlık öldürür. Şimdi bize üç yol var:Bir âlem-i ziyadâr, birkerreseyrettimdibuzemin-imecazî.

Evet bir kere buraya da gelmişim, üçünde ayrı ayrı gitmişim. •Birinci yolu budur:Ekseriburdangider;odadevr-iâlemdir,seyahateçekerbizi.

İştebizdeyoldayız,böyleyayangideriz.Bakşusahranınkumderyalarına,nasılhiddetsaçıyor,tehditediyorbizi!

Bak şuderyanındağ-varî emvâcına!Odabizekızıyor. İşte elhamdülillâh,ötekiyüzeçıktık;görürüzgüneşyüzü.

Fakat çektiğimiz zahmeti ancak da biz biliriz. Of! tekrar buraya döndük şu zemin-ivahşet-zâr,bulutdamızulmettar.Bizelâzım;revnakdârederkalbdekigözü

Bir âlem-i ziyadâr.Fevkalâde eğerbir cesâretinvar; girerizdeberaber, buyol-upür-hatarkâr.•İkinciyolumuzu:

Tabiat-ıarzıdeleriz,otarafageçeriz.Yafıtrîbirtüneldentitreyerekgideriz.Birvakittebuyoldaseyrettimdegeçtimbî-nâzvepür-niyazî.

Fakat o zaman tabiatın zemini eritecek, yırtacak bir madde var idi elimde. Üçüncüyolun,odelil-imu’cizi

Kur’ânonubanavermişti.Kardeşim,arkamıdabırakma,hiçdekorkma!Bakhâşuradatünel-vârîmağaralar,tahte’l-arzakıntılarbeklerlerikimizi.

Bizigeçirecekler.Tabiatda şumüdhişcümudiyeleride senihiçkorkutmasın.Zirabuabusçehresialtındamerhametlisahibinintebessümlüyüzü.

Radyum-vârîomadde-iKur’ânîışığıylasezmiştim.İşte,gözüneaydın!Ziyadârâlemeçıktık,bakşuzemin-ipür-nâzî

Bufezâ-yılatîf,şirin.Yahubaşınıkaldır!Baksemâvâtaserçekmiş,bulutlarıdayırtmış,aşağıdabırakmış.Davetediyorbizi.

Şuşecere-itûbâ,meğeroKur’ânimiş.Dallarıhertarafauzanmış.Tedelliedenbudalabizdeasılmalıyız,orayaalsınbizi.

Oşecere-isemâvî;birtimsalizemindeolmuşşer’-ienveri.Demekzahmetçekmedenoyolileçıkardıkbuâlem-iziyaya,sıkmadanzahmetbizi.

Mademyanlışetmişiz;eskiyeredöneriz,doğruyolubuluruz.Bak,•üçüncüyolumuz;şudağlarüstündedurmuşolanşehbazi

Hemdebütüncihanaokuyorbir ezanı.Bakmüezzin-i âzama,Muhammedü’l-Hâşimî(aleyhissalâtüvesselâm)davetederinsanıâlem-inur-uenvere.İlzamederniyazilenamazı.

Bulutlarıdayırtmış,bakbuhüdâdağlarına.Semâvâtaserçekmiş,bakşeriatcibaline.Nasılmüzeyyenetmişzeminimizinyüzü-gözü.

İşteçıkmalıyızburadanhimmettayyaresiyle.Ziya,nesimorada,nurucemâlorada.İşteburadadırUhud-uTevhid,ocebel-iazizi.

İşte şuradadır Cûdi-i İslâmiyet, o cebel-i selâmet. İşte Cebelü’l-kamer olan Kur’ân-ıEzher,zülâl-iNîlakıyoromuhteşemmenbadan.İçoâb-ılezizi!..

213

214

Eyarkadaş!Şimdihayalibaştançıkar,aklıkafayageçir!Evvelkiikiyolunmağdûbvedâllînyolu;hatarlarıpekçoktur,kıştırdaimgüz,yazı…

Yüzde biri kurtulur; Eflâtun, Sokrat gibi. Üçüncü yol; sehildir, hem karîb-imüstakîmdir.Zayıf,kavîmüsavi.Herkesoyoldangider.Enrahatıbudurki:Şehidolmakyagazi.

İşte neticeye gireriz. Evet dehâ-yı fennî; evvelki iki yoldur ona meslek ve mezhep.Fakathüdâ-yıKur’ânî;üçüncüyoldur,onunsırat-ımüstakîmiîsâlederobizi.

215

(Lemeât’tan)

HakikîBütünElemDalâlette,BütünLezzetİmandadırHayalLibasınıGiymişMuazzamBirHakikat

Eyyoldaş-ıhüşdar!Sırat-ımüstakîminomeslek-inuranî,mağdûbvedâllîninotarîk-i

zulmanî,tamfarklarınıgörmekeğeristerseneyaziz!

Gel vehmini ele al, hayal üstüne de bin, şimdi seninle gideriz zulümât-ı ademe. Omezar-ıekberi,oşehr-ipür-emvâtıbirziyaretederiz.

Bir Kadîr-i Ezelî, kendi dest-i kudretle bu zulümât-ı kıtadan bizi tuttu çıkardı, buvücudabindirdi,gönderdişudünyaya;şuşehr-ibî-lezâiz.

İşteşimdibizgeldikşuâlem-ivücuda,osahra-yıhâile.Gözümüzdeaçıldı,şeşcihettebizbaktık;evvelistîtafkârâneönümüzebakarız.

Lâkin beliyyeler, elemler önümüzde düşmanlar gibi tehacüm eder. Ondan korktuk,çekindik.Sağasola,anâsır-ıtabâyiabakarız,ondanmedetbekleriz.

Lâkinbizgörüyoruzkionlarınkalblerikâsiye,merhametsiz.Dişlerinibilerler,hiddetlidebakarlar;nenâzdinler,neniyaz!

Muztaradamlargibime’yusânenazarıyukarıyakaldırdık.Hemistimdadkârâneecrâm-ıulviyeyebakarız;pekdehşetlitehdidkârdagörürüz.

Güyabirergüllebombaolmuşlar,yuvalardançıkmışlar,hemetraf-ıfezâdapeksür’atligeçerler,hernasılsakionlarbirbirinedokunmaz.

Ger birisi yolunu kazara bir şaşırtsa, –el-iyâzü billâh!– şu âlem-i şehâdet ödü depatlayacak.Tesadüfebağlıdır;bundandahihayırgelmez.

Me’yusânenazarıocihettençevirdik,elîmhayretedüştük.Başımızdaeğildi,sinemizdesaklandık,nefsimizebakarız.Mütalâaederiz.

İşte işitiyoruz: Zavallı nefsimizden binlerle hâcetlerin sayhaları geliyor. Binlerlefâkatlerinenînleriçıkıyor.Teselliyibeklerkentevahhuşediyoruz.

Ondandahayırgelmedi.Pekilticakârânevicdanımızagirdik;içinebakıyoruz,birçareyibekleriz.Eyvah!Yinebulmayız;bizmedetvermeliyiz.

Zira onda görünür binlerle emelleri, galeyanlı arzular, heyecanlı hissiyat, kâinatauzanmış.Herbirindentitreriz,hiçyardımedemeyiz.

O âmâl sıkışmışlar vücûd-u adem içinde; bir tarafı ezele, bir tarafı ebede uzanıpgidiyorlar.Öylevüs’atlarıvar;gerdünyayıyutarsaovicdandatokolmaz.

İştebuelîmyoldanereyebirbaşvurduk,ondabirbelâbulduk.Ziramağdûbvedâllînyollarıböyleolur.Tesadüfvedalâlet,oyoldanazar-endaz.

Onazarıbiztaktık,buhâleböyledüştük.Şimdidahihâlimizkimebdevemeâdi,hemSâni’vehemhaşrimuvakkatunutmuşuz.

Cehennemdenbeterdir,ondandahamuhriktir, ruhumuzueziyor.Ziraoşeşcihettenkionlarabaşvurduk.Öylehâletalmışız.

Ki yapılmış o hâlet, hem havf ile dehşetten, hem acz ile ra’şetten, hem kalak vevahşetten,hemyütmvehemyeistenmürekkepvicdan-sûz.

Şimdi her cihete mukabil bir cepheyi alırız, def’ine çalışırız. •Evvel, kudretimizemüracaatederiz,vâesefâgörürüz.

Ki âcize zaîfe. •Sâniyen: Nefiste olan hâcâtın susmasına teveccüh ediyoruz.Vâesefâdurmayıpbağırırlargörürüz.

Sâlisen:İstimdadkârâne,birhalaskârıiçinbağırır,çağırırız,nekimseişitiyor,necevabıveriyor.Bizdezannediyoruz:

Herbirşeybizedüşman,herbirşeybizdengarib.Hiçbirşeykalbimizebirtesellivermiyor;hiçemniyetbahşetmez,hakikîzevkivermez.

Râbian:Bizecrâm-ıulviyeyebaktıkça,onlarnazaraverirbirhavf iledehşeti.Hemvicdanınmüz’icibirtevahhuşgeliyor:Akıl-sûz,evham-sâz!

İşteeybirâder!Budalâletinyolu,mahiyetişöyledir.Küfürdekizulmeti,buyoldatamamgördük.Şimdidegelkardeşim,oademedöneriz.

Tekrar yine geliriz. Bu kere tarîkımız sırat-ı müstakîmdir, hem imanın yoludur.Delilveimamımız,inâyetveKur’ân’dır,şehbaz-ıedvâr-pervaz.

İşteSultan-ıEzel’inrahmetveinâyeti,vaktâbiziistedi,kudretbiziçıkardı,lutfenbizibindirdikanun-umeşiete:Etvarüstündeperdaz.

Şimdi bizi getirdi, şefkat ile giydirdi şu hil’at-i vücudu, emanet rütbesini bizetevciheyledi.Nişanıniyazvenamaz.

Şuedvârveetvarın,buuzunyolumuzdabirermenzil-inazdır.Yolumuzdateshilâtiçindirkikaderdenbiremirnâmevermiş,sayfadacephemiz.

Hernereyegeliriz,herhangi tâifeyemisafiroluyoruz,pekuhuvvetkârâne istikbalgörüyoruz.Malımızdanveririz,mallarındanalırız.

Ticaretmuhabbeti,onlarbizibeslerler,hediyelerlesüslerler,hemdeteşyîederler.Gelegeleiştegeldik,dünyakapısındayızişitiyoruzâvâz.

Bak girdik şu zemine; ayağımızı bastık şehâdet âlemine: Şehr-âyîne-i Rahmân,gürültühâne-iinsan.Hiçbirşeybilmeyiz,delilveimamımız,

Meşiet-i Rahmân’dır. Vekil-i delilimiz, nâzenin gözlerimiz. Gözlerimizi açtık,dünyaiçinesaldık.Hatırınagelirmievvelkigelişimiz?

Garib, yetim olmuştuk; düşmanlarımız çoktu, bilmezdik hâmimizi. Şimdi nur-uimanlaodüşmanlarakarşıbirrükn-ümetînimiz

İstinadî noktamız, hemhimayetkârımız defeder düşmanları.O iman-ı billâhtır ki

ziyâ-yıruhumuz,hemnur-uhayatımız,hemderuh-uruhumuz.

İşte kalbimiz rahat, düşmanları aldırmaz, belki düşman tanımaz. Evvelkiyolumuzda,vaktavicdanagirdik;işittikondanbinlerleferyadufîzarveâvâz.

Ondanbelâyadüştük.Ziraâmâl,arzular,istîdadvehissiyat;daimebediister.Onunyolunubilmezdik,bizdenyolbilmemezlik,ondafîzarveniyaz.

Fakat elhamdülillâh, şimdi gelişimizde bulduk nokta-yı istimdad, ki daim hayatveriroistîdad,âmâle;tâebedü’l-âbâdaonlarıederpervaz.

Onlarayolgösterir,onoktadanistîdadhemistimdadediyor,hemâb-ıhayatıiçer,hemkemâlinekoşuyor;onokta-yıistimdad,oşevk-engizremzünâz.

İkinci kutb-u iman ki: Tasdik-i haşirdir, saadet-i ebedî; o sadefin cevheri iman,burhanıKur’ân.Vicdan,insanîbirrâz.

Şimdibaşınıkaldır,şukâinatabirbak,onunilebirkonuş.Evvelkiyolumuzdapekmüdhiş görünürdü. Şimdi de mütebessim her tarafa gülüyor, nâzenînâne niyaz veâvâz.

Görmezmisin:Gözümüzarı-misâlolmuştur;hertarafauçuyor.Kâinatbostanıdır,hertaraftaçiçekler,herçiçekdeveriyoronabirâb-ıleziz.

Hem ünsiyet, teselli, tahabbübü veriyor. O da alır getirir; şehd-i şehâdet yapar.Baldabirbalakıtır,oesrâr-engizşehbaz.

Harekât-ı ecrâma, ya nücûm, ya şümûsa nazarımız kondukça, ellerine verirlerHâlık’ınhikmetini.Hemmâye-iibreti,hemcilve-irahmetialırediyorpervaz.

Güya şu güneş bizlerle konuşuyor: Der: “Ey kardeşlerimiz! Tevahhuşlasıkılmayınız,ehlensehlenmerhaba,hoşteşrifettiniz.Menzilsizin;benbirmumdâr-ışehnaz.

Ben de sizin gibiyim; fakat sâfi isyansız, mutî bir hizmetkârım. O Zât-ı Ehad-iSamed ki mahz-ı rahmetiyle hizmetinize beni müsahhar-ı pür-nur etmiş. Bendenhararet,ziya;sizdennamazveniyaz.”

Yahu,bakınkamere!Yıldızlarladenizlerherbiridekendinemahsusbirerlisanla:“Ehlensehlenmerhaba!”derler.“Hoşgeldiniz,bizitanımazmısınız?”

Sırr-ı teâvünle bak, remz-i nizamla dinle. Her birisi söylüyor: “Biz de birerhizmetkâr, rahmet-i Zülcelâl’in birer aynadarıyız; hiç de üzülmeyiniz, bizdensıkılmayınız.”

Zelzelenâraları,hâdisatsayhalarısizihiçkorkutmasın,vesvesedevermesin.Ziraonlariçindebirzemzeme-iezkâr,birdemdeme-itesbih,velvele-inâzuniyaz.

SizibizegönderenoZât-ıZülcelâl,ellerindetutmuşturbunlarındizginlerini.İman

gözüokuyoryüzlerindeâyet-irahmet,herbiribirerâvâz.

Eymümin-ikalbihüşyâr!Şimdigözlerimizbirparçadinlensinler,onlarınbedelinehassaskulağımızıimanınmübârekelineteslimederiz,dünyayagöndeririz.Dinlesinlezizbirsâz.

Evvelki yolumuzda bir matem-i umumî, hem vaveylâ-yı mevtî zannolunan osesler,şimdiyolumuzdabirernevazunamaz,birerâvâzuniyaz,birertesbiheâğâz.

Dinle,havadakidemdeme..kuşlardakicivcive..yağmurdakizemzeme..denizdekigamgama..ra’dlardakirakraka..taşlardakitıktıka..birermânidârnevaz…

Terennümat-ı hava, naarat-ı ra’diye, nağamât-ı emvâc, birer zikr-i azamet.Yağmurunhezecatı,kuşlarınseceâtıbirertesbih-irahmet,hakikatebirmecâz.

Eşyada olan asvat, birer savt-ı vücûddur: Ben de varım derler. O kâinat-ı sâkit,birdensözebaşlıyor:“Bizicâmidzannetme,eyinsan-ıboşboğaz!”

Tuyûrlarısöylettiriryabirlezzet-inimet,yabirnüzûl-ürahmet.Ayrıayrıseslerle,küçükâğâzlarıylarahmetialkışlarlar,nimetüstündeiner,şükürileederpervaz.

Remzen onlar derler: “Ey kâinat kardeşler! Ne güzeldir hâlimiz: Şefkatleperverdeyiz,Hâlimizdenmemnunuz.Sivridimdikleriylefezâyasaçıyorlarbirerâvâz-ıpür-nâz.

Güya bütün kâinat ulvî bir musikîdir, iman nuru işitir ezkâr ve tesbihleri. Zirahikmetreddedertesadüfvücûdunu,nizamisetardederittifak-ıevham-sâz.

Ey yoldaş! Şimdi şu âlem-i misâlîden çıkarız, hayalî vehimden ineriz, akılmeydanındadururuz,mizanaçekeriz,ederizyollarıber-endaz.

Evvelki elîm yolumuz mağdûb ve dâllîn yolu, o yol verir vicdana, tâ en derinyerine hem bir hiss-i elîmi, hem bir şedid elemi. Şuûr onu gösterir. Şuûra zıdolmuşuz.

Hemkurtulmakiçindemuztarvehemmuhtacız;yao teskinedilsin,ya ihsasdaolmasın;yoksadayanamayız,feryadufîzardinlenmez.

Hüdâ ise şifadır;hevâ, ibtal-ihistir.Buda teselli ister,buda tegâfül ister,budameşgaleister,budaeğlenceister.Hevesât-ısihirbaz.

Tâvicdanıaldatsın,ruhutenvimedilsin,tâelemhissolmasın.Yoksaoelem-ielîm,vicdanıihrakeder;fîzaradayanılmaz,elem-iyeisçekilmez.

Demeksırat-ımüstakîmdennekadaruzakdüşse,oderecenisbetenşuhâlet tesireder,vicdanıbağırttırır.Herlezzetiniçindeelemivar,bireriz.

Demek heves, hevâ, eğlence, sefâhetten memzuç olan şâşaa-yı medenî, budalâlettengelenşumüdhişsıkıntıyabiryalancımerhem,uyutucuzehir-baz.

Eyazizarkadaşım!İkinciyolumuzda,onuranîtarîktebirhâletihissettik;ohâletleoluyorhayat,maden-ilezzet.Âlâm,olurlezâiz.

Onunlabunubildikkimütefavitderecede,kuvvet-iimannispetinderuhabirhâletverir.Cesetruhlamültezdir,ruhvicdanlamütelezziz.

Bir saadet-i âcile, vicdanda münderiçtir; bir firdevs-i mânevî, kalbindemündemiçtir.Düşünmeksedeşmektir;şuûrise,şiâr-ırâz.

Şimdi ne kadar kalb ikaz edilirse, vicdan tahrik edilse, ruha ihsas verilse; lezzetziyadeolur,hemdedönerateşinur,şitasıyaz.

Vicdandafirdevslerinkapılarıaçılır,dünyaolurbircennet.İçinderuhlarımız,ederpervazuperdaz,olurşehbazuşehnaz,yelpeznamazuniyaz.

Eyazizyoldaşım!ŞimdiAllah’aısmarladık.Gel,beraberbirduaederiz,sonradabuluşmaküzereayrılırız…

216

(Lemeât’tan)

ÎcâzileBeyanİ’câz-ıKur’ânBirzamanrüyadagördümki:Ağrıdağıaltındayım.Birdenodağpatladı,dağgibi

taşlarıâlemedağıttı,sarstıcihanı.

Füc’etenbiradamyanımdapeydaoldu.Dediki:“Îcâzilebeyanet,icmâlileîcâzet,bildiğinenvâ-ıi’câz-ıKur’ân’ı!”

Daharüyadaikentâbirinidüşündüm,dedim:Şuradakiinfilâk,beşerdebirinkılâbamisal.İnkılâbdaiseelbethüdâ-yıFurkanî,

Hertaraftayükseliphemdehâkimolacak.İ’câzınınbeyanı,zamanıdagelecek!Osâilecevabendedim:İ’câz-ıKur’ânî,

Yedi menâbi-i külliyeden tecelli, hem yedi anâsırdan terekküp eder: •BirinciMenba:Lafzınfesâhatındanselâset-ilisanı;

Nazmıncezâletinden,mânâbelâgatından,mefhumlarınbedâatından,mazmunlarınberâatinden,üslûplarıngarabetindenbirdentevellüdedenbârika-yıbeyanı.

Onlarlaoldumümteziç,mizac-ı i’câzındaacîbbirnakş-ıbeyan,garibbir sanat-ılisânî.Tekrarıhiçbirzamanusandırmazinsanı.

İkinciUnsur ise: Umûr-u kevniyede gaybî olan esâsât, ilâhî hakâikten gaybîolanesrardan,gaybî-yiâsumânî.

Mâzidekaybolangaybîolanumûrdan,müstakbeldemüstetirkalmışolanahvâlden

birdentazammunedenbirilmü’l-guyubhızânı,

Âlemü’l-guyublisanı,şehâdetâlemiylekonuşuyorerkânı,rumûzilebeyanı,hedefnev-iinsanî,i’câzınbirlem’a-yınuranî…

ÜçüncüMenbaise:Beşcihetlehârikabircâmiiyetvardır.Lafzında,manasında,ahkâmda,hemilminde,makâsıdınmîzânı.

Lafzı tazammuneder:Pekvâsi’ ihtimalât;hemvücuh-ukesîrekiherbirinazar-ıbelâgattamüstahsen,Arabiyecesahih,sırr-ıteşriîlâyıkgörüyorânı.

Manasında: Meşârib-i evliya, ezvak-ı ârifîni, mezahib-i sâlikîn, turuk-umütekellimîn,menahic-ihükemâ,oi’câz-ıbeyanı

Birden ihata etmiş, hem de tazammun etmiş. Delâletinde vüs’at, mânâsındagenişlik.Bupencereilebaksan,görürsünnegeniştirmeydanı!

Ahkâmdaki istiab:Şuhârikaşeriatondanolmuş istinbat, saadet-idâreyninbütündesâtirini,bütünesbab-ıemni.

İçtimâîhayatınbütünrevâbıtını,vesail-iterbiye,hakâik-iahvâlibirdentazammunetmişonuntarz-ıbeyanı…

İlmindekiistiğrak:Hemulûm-ukevniye,hemulûm-uilâhî,ondamerâtib-idelâlât,rumûzileişârât,sûrelersurlarındacemetmiştircinânı.

Makâsıdvegayâtta:Müvâzenet,ıttırad,fıtratdesâtirinemutabakat,ittihad;tamammürâatetmiş,hıfzeylemişmizanı.

İşte lafzın ihatasında,mananınvüs’atinde,hükmün istiabında, ilmin istiğrakında,müvâzene-igayâttacâmiiyet-ipür-şânı!..

Dördüncü Unsur ise: Her asrın derece-i fehmine, edebî rütbesine, hem herasırdaki tabakata, derece-i istîdad, rütbe-i kabiliyet nisbetinde ediyor bir ifâza-yınuranî.

Herasra,herasırdakihertabakayakapısıküşâde.Güyaherdemde,heryerdetazenâziloluyoroKelâm-ıRahmânî.

İhtiyarlandıkçazaman,Kur’ândagençleşiyor.Rumûzuhemtavazzuheder,tabiatveesbabınperdesinideyırtarohitâb-ıYezdânî.

Nur-u tevhidi, her dem her âyetten fışkırır. Şehâdet perdesini gayb üstündenkaldırır.Ulviyet-ihitâbıdikkatedâveteder,onazar-ıinsanı.

Kio lisan-ı gayptır; şehâdet âlemiylebizzâtodurkonuşur.Şuunsurdanbu çıkarhârikatazeliğibirihata-yıummanî!

Te’nis-i ezhân için akl-ı beşere karşı ilâhî tenezzülât. Tenzil’in üslûbunda

tenevvüü,mûnisliğidirmahbub-uinsücânı.

Beşinci Menba ise: Nakil ve hikâyatında, ihbar-ı sâdıkada esasî noktalardanhazırmüşahidgibibirüslûb-ubedi-ipür-maânî

Naklederek,beşerionunlaikazeder.Menkulâtışunlardır:İhbar-ıevvelîni,ahvâl-iâhirîni,esrar-ıcehennemvecinânı.

Hakâik-i gaybiye, hem esrar-ı şehâdet, serâir-i ilâhî, revâbıt-ı kevniye dairhikâyatıdırhikâyet-iayânî

Kinevâki’reddeylemiş,nemantıktekzipetmiş.Mantıkkabuletmezsereddebileedemez.Semâvîkitaplarınkimatmah-ıcihanî.

İttifakî noktalarda musaddıkâne nakleder. İhtilâfî yerlerinde musahhihânebahseder.Böylenaklîumûrlarbir“Ümmî”densudûruhârika-yızamanî.

Altıncı Unsur ise: Mutazammın ve müessis olmuş Din-i İslâm’a. İslâmiyetmislinenemâzimuktedirdir,nemüstakbelmuktedir;araştırsanzamanilemekânı!..

Arzımızı senevî, yevmî dairesinde şu hayt-ı semâvîdir; tutmuş da döndürüyor.Küreyeağırbasmış,hemdahionabinmiş.Bırakmıyorisyanı.

YedinciMenba ise: Şu altımenbadan çıkan envâr-ı sitte, birden eder imtizac.Ondançıkarbirhüsün,bundangelirbirhads,vâsıta-yınuranî.

Şundançıkanbirzevktir;zevk-ii’câzbilinir,tâbirinelisanımızyetişmez.Fikirdahikâsırdır,görünürdetutulmazonücûm-uâsumânî.

On üç asır müddette meylü’t-tahaddî varmış Kur’ân’ın âdâsında, şevk-i takliduyanmışKur’ân’ınahbabında.İştei’câzınbirbürhânı…

Şuikimeyl-işedidleyazılmıştırmeydanda,milyonlarlakütüb-üArabiye,gelmiştirkütüphâne-ivücûda.Onlariletenzilidüşersebirmîzânı

Müvâzene edilse, değil dânâ-yı bî-müdânî, hatta en âmî adam, göz kulakladiyecek:Bunlariseinsanî,şuiseâsumânî!

Hem de hükmedecek: Şu bunlara benzemez, rütbesinde olamaz. Öyle ise yaumumdanaşağı;buise,bilbedâhemâlûmolmuşbutlanı.

Öyle ise umumun fevkindedir. Mazmunları o kadar zamanda, kapı açık, beşerevakfedilmiş;kendinedavetetmişervâhıylaezhânı!

Beşer onda tasarruf, kendine de maletmiş. Onun mazmunları ile yine Kur’ân’akarşıçıkmamış,hiçbirzamançıkamaz;geçtizaman-ıimtihanı.

Sâir kitaplara benzemez, onlara makîs olmaz; zira yirmi sene zarfındamüneccemenhâcetlerenispetennüzûlü;müteferrikmütekatı’,birhikmet-irabbânî.

Esbab-ı nüzûlü muhtelif, mütebayin. Bir maddede es’ile mütekerrir, mütefavit.Hâdisat-ıahkâmımüteaddid,mütegayir.Muhtelif,mütefariknüzûlününezmanı.

Hâlât-ı telâkkisimütenevvi’,mütehalif.Aksam-ımuhatabımüteaddid,mütebaid.Gayât-ıirşâdındamütederric,mütefavit.Şuesaslaramüstenidbinâî,hembeyânî,

Cevabî, hem hitabî. Bununla da beraber selâset ve selâmet, tenasüb ve tesanüd,kemâlinigöstermiş;işteonunşâhidi:Fenn-iBeyanMaânî.

Kur’ân’da bir hâssa var; başka kelâmda yoktur. Bir kelâmı işitsen, asıl sahib-ikelâmıarkasındagörürsün,yaiçindebulursun.Üslûb:Ayna-yıinsanî.

Ey sâil-i misalî! Sen ki îcâz istedin, ben de işaret ettim. Eğer tafsil istersen,haddiminharicinde!..Sinekseyretmezâsumânı.

Zira o kırk envâ-ı i’câzından yalnız bir tekini ki cezâlet-i nazmıdır; İşârâtü’l-İ’câz’dasıkışmadıtibyanı.

Yüz sayfa tefsirim ona kâfi gelmedi. Senin gibi ruhânî ilhamları ziyade. Benistiyorumsendentafsililebeyanı!

217

Kâmilîn insanların zevk-i maâlîsini hoşnut eden bir hâlet, çocukça bir hevese,sefihçebirtabiatsahibinehoşgelmez,

Onları eğlendirmez. Bu hikmete binaen, bir zevk-i süflî, sefih, hem nefsî veşehvanîiçindetambeslenmiş,zevk-iruhîyibilmez.

Avrupa’dan tereşşuh etmiş şu hazır edebiyat roman-vârî nazarla,Kur’ân’da olanletâif-iulviyet,mezâyâ-yıhaşmetigöremez,hemtadamaz.

Kendindekimihekionaayaredemez.Edebiyattavardırüçmeydan-ıcevelân;onlariçindegezer,haricineçıkamaz:

Yaaşklahüsündür,yahamasetveşehamet,yatasvir-ihakikat.İşteyabaniedepsehamasetnoktasındahakperestliğietmez.

Belki zâlim nev-i beşerin gaddarlıklarını alkışlamakla kuvvet-perestlik hissinitelkineder.Hüsünveaşknoktasında,aşk-ıhakikîbilmez.

Şehvet-engizbirzevkinefisleredezerkeder.Tasvir-ihakikatmaddesinde,kâinatasanat-ıilâhîsuretindebakmaz,

Bir sıbğa-yı rahmanî suretinde göremez. Belki tabiat noktasında tutar, tasvirediyor,hemondandaçıkamaz.

Onuniçintelkiniaşk-ıtabiatolur.Madde-perestlikhissi,kalbedeyerleştirir,ondanucuzcakendinikurtaramaz.

Yineondangelen,dalâlettenneşet eden ruhun ızdırabatınaoedepsizlenmişedep(müsekkinhemmünevvim);hakikîfaydavermez.

Tekbirilâcıbulmuş,odaromanlarıymış.Kitapgibibirhayy-ımeyyit,sinemagibibirmüteharrikemvât!Meyyithayatveremez.

Hemtiyatrogibitenasüh-vârî,mâzidenilengenişkabrinhortlaklarıgibişuüçneviromanlarıylahiçdeutanmaz.

Beşerinağzınayalancıbirdilkoymuş,hem insanınyüzüne fâsıkbirgöz takmış,dünyayabirâlûftefistanınıgiydirmiş,hüsn-ümücerrettanımaz.

Güneşigösterirse,sarısaçlıgüzelbiraktrisikarieihtareder.Zâhirender:“Sefahetfenadır,insanlarayakışmaz.”

Netice-imuzırrayıgösterir.Hâlbukisefaheteöylemüşevvikânebirtasviriyaparkiağızsuyuakıtır,akılhâkimkalamaz.

İştihayı kabartır, hevesi tehyiç eder, his daha söz dinlemez. Kur’ân’daki edepsehevâyıkarıştırmaz.

Hakperestlik hissi, hüsn-ümücerret aşkı, cemâl-perestlik zevki, hakikat-perestlikşevkiverir;hemdealdatmaz.

Kâinata tabiat cihetinde bakmıyor; belki bir sanat-ı ilâhî, bir sıbğa-yı rahmanînoktasındabahseder,akıllarışaşırtmaz.

Mârifet-iSâni’innurunu telkineder.Her şeydeâyetinigösterir.Her ikisi rikkatlibirerhüzündeveriyor,fakatbirbirinebenzemez.

Avrupazâde edepse fakdü’l-ahbaptan, sahipsizlikten neşet eden gamlı bir hüznüveriyor,ulvîhüznüveremez.

Zira sağır tabiat, hem de bir kör kuvvetten mülhemâne aldığı bir hiss-i hüzn-ügamdâr.Âlemibirvahşet-zârtanır,başkaçeşitgöstermez.

Osurettegösterir,hemdemahzunututar,sahipsizdeolarakyabanîleriçindekoyar,hiçbirümitbırakmaz.

Kendine verdiği şu hissî heyecanla git gide ilhada kadar gider, ta’tile kadar yolverir,dönmesimüşkülolur,belkidahadönemez.

Kur’ân’ınedebiise:Öylebirhüznüverirkiâşıkânehüzündür,yetimânedeğildir.Firaku’l-ahbaptangelir,fakdü’l-ahbaptangelmez.

Kâinattanazarı,körtabiatyerineşuûrlu,hemrahmetlibirsanat-ıilâhîonunmedâr-

ıbahsi,tabiattanbahsetmez.

Körkuvvetinyerineinâyetli,hikmetlibirkudret-i ilâhîonamedâr-ıbeyan.Onuniçinkâinat,vahşet-zârsuretgiymez.

Belki muhatab-ı mahzunun nazarında oluyor bir cemiyet-i ahbap. Her taraftatecâvüb,hercaniptetahabbüp;onasıkıntıvermez.

Herköşedeistînas,ocemiyetiçindemahzunuvaz’ediyorbirhüzn-imüştakâne,birhiss-iulvîverir,gamlıbirhüznüvermez.

İkisibirerşevkideverir:Oyabanîedebinverdiğibirşevkilenefisdüşerheyecana,hevesolurmünbasit;ruhaferahveremez.

Kur’ân’ınşevki ise:Ruhdüşerheyecana,şevk-imaâlîverir. İştebusırrabinaen,Şeriat-ıAhmediye(aleyhissalâtüvesselâm)lehviyâtıistemez.

Bâzı âlât-ı lehvi tahrim edip, bir kısmı helâl diye izin verip… Demek hüzn-üKur’ânîveyaşevk-itenzilîverenâlet,zararvermez…

Eğerhüzn-üyetimîveyaşevk-inefsânîverse,âletharamdır.Değişireşhasagöre,herkesbirbirinebenzemez…

(Lemeât’tan)

218

TevhidinİkiBurhan-ıMuazzamıveSûre-iİhlâsınBirNükte-iİ’câziyesi

Şukâinattamamıylabirburhan-ımuazzamdır.Lisan-ıgayb,şehâdetlemüsebbihtir,muvahhiddir.Evettevhid-iRahmân’la,büyükbirseslezâkirdirki:

LâİlâheİllâHû…219

Bütün zerrât hüceyrâtı, bütün erkânve âzâsı birer lisan-ı zâkirdir; o büyük sesleberaberderki:

LâİlâheİllâHû…

Odillerdetenevvüvar,oseslerdemerâtibvar.Fakatbirnoktadatoplar,onunzikri,onunsavtıki:

LâİlâheİllâHû…

Bu bir insan-ı ekberdir, büyük sesle eder zikri; bütün eczası, zerrâtı, küçücük

sesleriyle,obülendsesleberaberderki:

LâİlâheİllâHû…

Şu âlemhalka-yı zikri içinde okuyor aşrı, şuKur’ânmaşrık-ı nuru.Bütün zîruhederfikriki:

LâİlâheİllâHû…

BuFurkan-ıCelilü’ş-Şân,o tevhidenâtıkbürhân,bütünâyât sâdık lisan.Şuâât-ıbârika-yıiman.Beraberderki:

LâİlâheİllâHû…

Kulağıgeryapıştırsan, şuFurkan’ın sînesine,derinden tâderine, sarîhan işitirsinsemâvîbirsadâderki:

LâİlâheİllâHû…

Osestirgayetenulvî,nihayetderececiddî,hakikîpeksamimî,hemnihayetmûnisvemuknîvebürhânlamücehhezdir.Mükerrerderki:

LâİlâheİllâHû…

Şu bürhân-ı münevverde, cihât-ı sittesi şeffaf ki üstünde münakkaştır müzehhersikke-ii’câz.İçindeparlayannur-uhidayetderki:

LâİlâheİllâHû…

Evet, altında nescolmuş mühefhef mantık ve bürhân, sağında aklı istintak;mürefrefhertaraf,ezhân“sadakte”derki:

LâİlâheİllâHû…

Yemînolanşimalinde,edervicdanıistişhad.Emâmındahüsn-ühayırdır,hedefindesaadettir.Onunmiftahıdırherdemki:

LâİlâheİllâHû…

Emâmolanverâsındaonamesnedsemâvîdirkivahy-imahz-ırabbânî.Buşeşcihetziyadârdır;bürûcundatecellidârki:

LâİlâheİllâHû…

Evetvesvese-isârık,bâvehimşüphe-itârık,nehaddivarkiomârık,girebilsinbubârıkkasra.Hemşârıkkisursûrelerşâhik,herkelimebirmelek-inâtıkki:

LâİlâheİllâHû…

OKur’ân-ıAzîmüşşânnasıl bir bahr-i tevhiddir.Bir tekkatre,misal içinbir tekSûre-i İhlâs.. fakat kısa bir tek remzi, nihayetsiz rumûzundan. Bütün envâ-ı şirkireddeder, hem de yedi envâ-ı tevhidi eder isbat; üçü menfî, üçü müsbet şu altı

cümledebirden:

Birincicümle: 220karînesizişarettir.Demekıtlaklatâyindir.Otâyindetaayyünvar.Ey

LâHüveİllâHû…221

Şutevhid-işuhûdabirişarettir:Hakikat-bînnazartevhidemüstağrakolursaderki:

LâMeşhûdeİllâHû…222

İkincicümle: 223’dirkitevhid-iulûhiyetetasrihtir.Hakikat,haklisanıderki:

LâMa’bûdeİllâHû…224

Üçüncücümle: 225 ’dir.İkicevher-i tevhidesadeftir.Birincidürrü:Tevhid-irubûbiyet.Evetnizam-ıkevnlisanıderki:

LâHâlıkaİllâHû…226

İkinci dürrü:Tevhid-iKayyûmiyet.Evet serâser kâinatta, vücûd ve hembekada,müessireihtiyaçlisanıderki:

LâKayyûmeİllâHû…227

Dördüncü: 228 ’dir.Bir tevhid-icelâlîmüstetirdir;envâ-ışirki reddeder,küfrükeserbîiştibah.

Yâni tagayyür, ya tenasül, ya tecezzi eden elbet; ne hâlıktır, ne kayyûmdur, neilâh…

Veledfikri,tevellüdküfrünü reddeder,birdenkeseratar.Şuşirktendirkiolmuşturbeşerekserisigümrâh…

KiÎsâ(aleyhisselâm),yaÜzeyr’in,yamelâik,yaukûlüntevellüdşirkimeydanalıyornev-ibeşerdegâhbâ-gâh…

Beşincisi: 229 Bir tevhid-i sermedî işareti şöyledir: Vâcib, Kadîm, Ezelîolmazsa,olmazilâh…

Yani:Yamüddetenhâdisise,yamaddedentevellüd,yabirasıldanmünfasılolsa,elbetteolmazşukâinatapenah…

Esbap-perestî,nücûm-perestlik,sanem-perestî,tabiat-perestlikşirkinbirernev’idir;dalâlettebirerçâh…

Altıncı: 230 Bir tevhid-i câmi’dir. Ne zâtında nazîri, ne ef’âlinde şeriki, nesıfâtındaşebihi lafzınanazargâh…

Şualtıcümlemânenbirbirinenetice,hembirbirininbürhânı,müselseldirberâhin,

müretteptirnetâiçşusûredekarargâh…

DemekşuSûre-iİhlâs’ta,kendimikdar-ıkametindemüselsel,hemmürettepotuzsûremünderiç;bubunlarasehergâh…

231

212 Bkz.: “Bizi doğru yola, Sana doğru varan yola ilet. Nimet ve lutfuna mazhar ettiklerinin yoluna ilet. Gazabauğrayanlarınvesapkınlarınkinedeğil.(Fâtihasûresi,1/6-7)

213“İştebakdaAllah’ınnemükemmelYaratanolduğunubirdüşün!”(Mü’minûnsûresi,23/14)

214“Onlarınduaları‘HamdâlemlerinRabbiAllah’amahsustur.’diyesonaerer.”(Yûnussûresi,10/10)

215 Allahım! “Bizi doğru yola, Sana doğru varan yola ilet. Nimet ve lütfuna nail ettiklerinin yoluna ilet. Gazabauğrayanlarınvesapkınlarınkinedeğil.(Fâtihasûresi,1/6-7)”âmîn!

216Allahım!“Bizidoğruyola,Sanadoğruvaranyolailet.”(Fâtihasûresi,1/6)âmîn!

217Batınınhevâvehevesedayalıdehasındankaynaklananedebiyatı,Kur’ân’ınsonsuzaışıkveşifasaçanhidayetediciedebkurallarınaulaşmaz.

218ÂlemlerinRabbi,RahmanveRahîmAllah’a,üzerimizdekihaddühesabagelmezlütuflarıadedincehamdüsenâ..bütün insanlığa rahmetvekurtuluşvesilesiolarakgönderdiğihabibiHazretiMuhammed(aleyhissalâtüvesselâm)’a,nezihailefertlerineveseçkinashabınasalâtüselamolsun.

219“O’ndanbaşkahiçbirilâhyoktur.”(Bakarasûresi,2/163,255;Âl-iİmransûresi,3/2,6,18;Nisâsûresi,4/87;En’âmsûresi,6/102,106;A’râfsûresi,7/158Tevbesûresi,9/31…)

220“Deki:O’dur.”(İhlâssûresi,112/1)

221“O’ndanbaşkaoyok.”

222“O’ndanbaşkameşhudyok.”

223“AllahMutlakBir’dir.”(İhlâssûresi,112/1)

224“O’ndanbaşkamabudyok.”

225“Allah,Samed(Kendisihiçbirşeyemuhtaçolmayan,fakatezeldeveebeddehervarlığınKendisinemuhtaçolup,KendisinesığındığıZât)tır.”(İhlâssûresi,112/2)

226“O’ndanbaşkayaratıcıyok.”

227 “O’ndan başka Kayyûm (bizatihi var olup başkasına muhtaç olmayan ve her şeyin varlık ve bekası kendisinemuhtaçolan)yok.”

228“Nedoğurdu…”(İhlâssûresi,112/3)

229“…nededoğuruldu.”(İhlâssûresi,112/3)

230“(O’nadenk,O’nunlamukayeseedilebilecek)hiçbirşeyyoktur.”(İhlâssûresi,112/4)

231Hiçkimsegaybıbilemez,gaybıyalnızAllahbilir.

232

233

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Bu parça hem Lâhikaya, hem İ’câz-ı Kur’ân’ın âhirine yazılacak. Birkaç gün sonra,ehemmiyetlibirparçayıdagöndereceğiz.

Mübârek Ramazan’ın Leyle-i Kadir sırrıyla, seksen üç sene bir ömr-ü mânevîkazandırmasısırr-ıhikmetiyleveRisale-iNur’unşakirtlerindekisırr-ıihlâsla,tesânüdveiştirâk-ia’mâl-iuhrevîdüsturuyla,herbir sâdıkşakirt,o fevkalâdemânevîkazancıeldeedeceğinegayetkuvvetlibirdelilibudurki:

Budaireiçindekırkbin,belkiyüzbinhâlis,hakikîmüminleriniçindehakikat-ileyle-iKadrieldeedecekbir-iki,on-yirmideğil,belkiyüzlerineldeetmesiihtimalikavîdir.

Sırr-ı ihlâsla ve iştirâk-i a’mâl-i uhrevî düsturunun sırrıyla biz ve siz bu hakikatemüteveccihen,buRamazan-ıŞerif’teherbirimizumumunhesabınaveumumarkadaşlarıiçindekendinifarzedip,“nun-umütekellim-imaalgayr”ıyanidaima

234

gibikelimelerde( )içindeumumkardeşlerininiyetetmektir.Vebilhassa,enzayıfolanbukardeşinize,ağırvazifesinde,ohususîniyetleyardımetmektir.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Hemsizi,hembizi,hemRisale-iNurdairesinivehususankahramanTâhir’i,buvirdü’l-âzam-ıKur’ânî’ninbutarzdazuhuragelmesiyletebrikediyoruz.Evet,bununtab’ındaikiemr-iazîmvar.

Birisi:Mu’cizâtlıKur’ân-ıHakîm’invekerametliRisale-iNur’untab’larınamatbaadagörülmemişbirçığıraçtı.

İkincisi: Tâhir’e ve Hâfız Ali’ye ve arkadaşlarına kazandırdığı fevkalâde bir sevapnoktasıdırkibusırradelil-izâhir,emsalimatbaada, tab’dagörülmemişbir tarzda,aynenTâhir’in hattı fotoğrafla alınmış gibi, kim bakıyorsa, “Bu Tâhir’in yazısıdır, matbudeğildir.”der.

Hemkâğıt,hemvakitdarolduğundan,bâkiumumaselâm.

Kardeşiniz

SaidNursî

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Bu Ramazan-ı Şerif’te âfâka bakmamak ve dünyayı unutmaya çokmuhtaç olduğumhâlde,maattessüf,dünyayaarasırabakmayabizimecburediyorlar.İnşaallah,bubakmaktaniyetimizhizmet-iimaniyeolduğundan,odabirneviibadetsayılır.

Evet,sizeiliştiklerigibi,bizedeayrıayrısuretlerdetecavüzleriniihsasediyorlar.Fakat,Cenâb-ı Hakk’a şükür ki onların tecavüzleri, aksülâmel nev’inde, Risale-i Nur’unfütuhatına yardım ediyor. İstanbul’daki ihtiyar adamın itirazı münasebetiyle kahramanNazifyazıyorkioitiraz,Risale-iNur’unİstanbul’dafütuhatyapmayaveparlamayavesileoldu. Ve bize karşı başka cihetlerde küçücük tecavüzler de öyle netice veriyor. Fakatşimdi, bîçâre bazı hocaları ve sofuları Risale-i Nur’a karşı bir çekinmek, bir soğuklukvermekiçinhiçhatıragelmeyenbirvesileyibulmuşlar.Şöyleki:

Diyorlar:“Saidyanındabaşkakitaplarıbulundurmuyor;demekonlarıbeğenmiyor.VeİmamGazâlî’yi(radiyallâhuanh)detambeğenmiyorkieserleriniyanınagetirmiyor.”

İştebuacîb,manasızsözlerlebirbulantıveriyorlar.Bunevihileleriyapan,perdealtındaehl-izındıkadır;fakat,safdilhocalarıvebazısofularıvâsıtayapıyorlar.

Buna karşı deriz ki:Hâşâ, yüz defa hâşâ! Risale-i Nur ve şakirtlerinin bir üstadıolan Hüccetü’l-İslâm İmam Gazalî ve beni Hazreti Ali ile bağlayan yegâne üstadımıbeğenmemek değil, belki bütün kuvvetleriyle onların takip ettiği mesleği ehl-i dalâletinhücumundankurtarmakvemuhafazaetmektir.

Fakat,onlarınzamanındabudehşetlizındıkahücumu,erkân-ıimaniyeyisarsmıyordu.O muhakkik ve allâme ve müçtehid zâtların asırlarına göre münâzara-yı ilmiyede vediniyedeistimâlettiklerisilâhlarhemgeçeldeedilir,hembuzamandüşmanlarınabirdengalebe edemediğinden, Risale-i Nur Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’dan hem çabuk, hemkeskin,hemtamdüşmanlarınbaşınıdağıtacaksilâhlarıbulduğuiçin,omübârekvekudsîzâtların tezgâhlarınamüracaatetmiyor.Çünküumumonlarınmercileri vemenbâları veüstadlarıolanKur’ân,Risale-iNur’atammükemmelbirüstadolmuştur.Vehemvakitdar,hembizlerazolduğumuziçinvakitbulamıyoruzkionuranîeserlerdendeistifadeetsek.

HemRisale-iNurşakirtlerininyüzmislindenziyadezâtlar,okitaplarlameşguldürlerveovazifeyiyapıyorlar.Bizdeovazifeyionlarabırakmışız.Yoksa–hâşâvekellâ!–okudsîüstadlarımızınmübârek eserlerini ruh u canımız kadar severiz. Fakat her birimizin birkafası,birereli,birerdilivar;karşımızdadabinlermütecavizvar;vaktimizdar.Ensonsilâh,mitralyozgibiRisale-iNurburhanlarınıgördüğümüzden,mecburiyetleonasarılıpiktifaediyoruz.

Latîfbirtevafuk:

Bu mektubu, başta 235 deyip, müteaddit işler meydana geldi, dahayazmadık; tâ, mübârek Âtıf’ın mübârek mektubu geldi, başındakelimeleri mektubumuzun başına tevafuk etmek için bizi beklettirdi. O kerametkârkalemiyle bumemlekete evvelce gönderdiği parlak yazıları Risale-iNur’u, bu havalideparlamasına yaldızlatılmış. Şimdi müstesna kalemiyle bazı nüshaları, bu havaliyeimdadımıza göndermek niyeti, pek büyük bir hizmet-i nuriye olarak, bir fedakârlıktır;fakatkendinedeçoklâzımdır.

Şimdiden,buradakiRisale-iNurşakirtlerinamınaonabinlerteşekkürveohizmetteonutebrikediyoruz.Veonunkerametlikalemi,cazibedaresrar-ıtevafukiyedenyüzünüçeviripdoğrudandoğruyaRisale-iNur’unneşrinesarılması,biziçokminnettarvemesrureyledi.Cenâb-ıHak,onungibihâlis,muhlistalebeleriçoğaltsın,âmîn…

Mektuplarınızda arasıra Sıddık Süleyman’ın, eski zamanda hararetli sadâkati vealâkadarlığı ve kuvvetli şakirtliğiyle bahsi geçiyor. O zât, ben ölünceye kadar onunsadâkativeselâmet-ikalbinivebanaveRisale-iNur’ahâlisânehizmetiniunutamıyorum.

Aziz, sıddık, hâlis, muhlis kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniye’de ciddî, hakikîarkadaşlarım,

Buyakındahem Isparta’da,hembuhavalideRisale-iNur’un İhlâsLem’aları intişarabaşladığı münasebetiyle ve bir-iki küçük hâdise cihetiyle şiddetli bir ihtar kalbe geldi.RiyâyadairÜçNoktayazılacak:

Birincisi:Farzvevaciplerdeveşeâir-iİslâmiye’devesünnet-iseniyyeninittibâındaveharamlarınterkinderiyâgiremez;izharı,riyâolamaz.Meğer,gayetzaaf-ıimanlaberaber,fıtratenriyâkârola.Belki,şeâir-iİslâmiye’yetemasedenibadetlerinizharları,ihfâsındançokderecedahasevaplıolduğunu,Hüccetü’l-İslâmİmamGazâlî(radiyallâhuanh)gibizâtlarbeyan ediyorlar.236 Sâir nevafilin ihfası çok sevaplı olduğu hâlde, şeâire temas eden,hususan böyle bid’alar zamanında ittibâ-ı sünnetin şerafetini gösteren ve böyle büyükkebâir içinde, haramların terkinde takvâyı izhar etmek, değil riyâ, belki ihfâsından pekçokderecedahasevaplıvehâlistir.

İkincinokta:Riyâyainsanlarısevkedenesbabın:

Birincisi: Zaaf-ı imandır. Allah’ı düşünmeyen, esbaba perestiş eder, halklarahodfuruşlukla riyâkârâne vaziyet alır. Risale-iNur şakirtleri,Risale-iNur’dan aldıklarıkuvvetli iman-ı tahkikî dersiyle esbaba ve nâsa ubûdiyet noktasında bir kıymet, birehemmiyetvermiyorkiubûdiyetlerindeonlaragösterişleriyâetsinler.

İkinci sebep:Hırs ve tamah, zaaf-ı fakr noktasında teveccüh-ü nâsı celbine medarriyâkârânevaziyetalmayasevkediyor.

Risale-iNur’unşakirtleri, iktisatvekanaatvetevekkülvekısmetinerızagibi,Risale-i

Nur’undersindenaldıklarıizzet-iimaniye,inşaallah,onlarıriyâdanvedünyamenfaatleriiçinhodfuruşluktanmeneder.

Üçüncüsebep:Hırs-ışöhret,hubb-ucah,makamsahibiolmak,emsalinetefevvuketmekgibihislerveinsanlaraiyigörünmek,tasannukârâne(haddindenfazlakendineehemmiyetverdirmek) ve tekellüfkârâne (lâyık olmadığı yüksek makamlarda görünmek) tarzınıtakınmakileriyâeder.

Risale-i Nur şakirtleri, “ene”yi, “nahnü”ye tebdil ettikleri, yani enâniyeti bırakıp,Risale-i Nur dairesinin şahs-ı mânevisinin hesabına çalışması, “ben” yerine “biz”demeleri;veehl-itarîkatınfenâfi’ş-şeyh,fenâfi’r-resûlvenefs-iemmâreyiöldürmekgibiriyâdan kurtaran vâsıtaların bu zamanda birisi de “fenâ fi’l-ihvan”, yani şahsiyetinikardeşlerinin şahs-ı mâneviyesi içinde eritip öyle davrandığı için, inşaallah, ehl-ihakikatinriyâdankurtulmalarıgibi,busırlaonlardakurtulurlar.

Üçüncünokta:Vazife-idiniyeitibarıylanâsahüsn-ükabulettirmek,omakamıniktizaettiğiyüksektavırlarvevaziyetler,hodfuruşlukveriyâsayılmazvesayılmamalı.Meğeroadam,ovazifeyi,kendienâniyetinetâbiedipistimâlede.

Evet,birimam,imametvazifesindetesbihatlarıizhareder,ismâeder;hiçbircihetteriyâolamaz.Fakatvazifeharicindeotesbihatlarıâşikârehalklaraişittirmeyeriyâgirebildiğiiçin,gizlisidahasevaplıdır.

Risale-i Nur’un hakikî şakirtleri, neşriyat-ı diniyelerinde ve ittibâ-ı sünnettekiibadetlerinde ve içtinab-ı kebâirdeki takvâlarında,Kur’ân hesabına vazifedar sayılırlar.İnşaallahriyâolmaz.MeğerkiRisale-iNur’a,başkabirmaksad-ıdünyeviyeiçingirmişola.Dahayazılacaktı,fakatbirtevakkufhâlikesti.

KüçükHüsrevFeyzi’ninbiristihracıdır.

OtuzüçüncüâyettenHâfızAli’ninistihracınınbirzeylivelâhikasıdır.

Sûre-i Zümer’de 237 âyet-i azîmenin mana-yı sarihindenbaşka,birmana-yıişârîtabakasınınkülliyetindedâhilbirferdiRisale-iNurvetercümanıolduğunakuvvetlibirdelilbuldum.Çünkü 238cümlesi,hesab-ıcifrîveebcedîveriyâzîilebinüçyüzyirmidokuzveyasekizeder.Demek 239külliyetindeve240işaretindedâhilvemedar-ınazarbirfert,inşirah-ısadır241(Hâşiye)nuruylabaşkabirhâletegirip eski sıkıntıdan kurtulup nuranî bir mesleğe giren bir şahsı, eski ve yeni Harb-iUmumî’ningelmeyehazırlanmalarıolanodehşetli tariheveo ferdinvaziyetine remzenbakar.

242’deki 243kelimesi,Risale-iNurisminevemanasınahemcifri,hemsureti,hemmanasıtevafukettiğigibi, 244cümlesinindemakam-ıcifrîsigösterdiği tarihte Risale-i Nur’un tercümanı olan Üstadımın –tahkikatımla– aynen

vaziyetinetevafukediyor.

ÇünküozamandaHarb-iUmumî’ninmebdelerindeÜstadım,eskiâdetinivesâirulûm-ufelsefeyiveulûm-uâliyeyibırakıp tambir inşirah-ısadırlaRisale-iNur’unfâtihasıvebirinci mertebesi olan İşârâtü’l-İ’câz tefsirine başlayıp, bütün himmetini, efkârınıKur’ân’asarfetmeyebaşladığınatevafukukavîbiremâredirkibuasırdaoküllîmana-yıişârîdemedar-ınazarbirfert,Risale-iNur’untercümanıveşakirtlerininşahs-ımânevîsinitemsiledenmümessilidir.

Evet,mademKur’ân-ıMu’cizü’l-Beyanherasırdaherferdehitapederbirilm-imuhitvebirirade-işâmileyleherşeyebakabilir.

Ve madem ulemâ-yı İslâm’ın ittifakıyla, âyetlerin mana-yı sarîhinden başka işarî veremzîvezımnîmüteaddittabakalarındamanalarıvardır.

Ve madem 245 gibi hitaplarda, her asır gibi, bu asırdaki ehl-i iman, Asr-ıSaadet’tekimüminlergibidâhildir.

Vemadem İslâmiyet noktasında bu asır, gayet ehemmiyetli ve dehşetlidir.Kur’ân veHadis,ihbar-ıgaybîyle,ehl-iimanıonunfitnesindensakınmakiçinşiddetlehabervermiş.

Ve madem hesab-ı cifrî ve ebcedî ve riyâzî eskiden beri sağlam bir düsturdur vekuvvetlibiremâreolabilir.

VemademRisale-iNurvetercümanıveşakirtleriimanveKur’ânhizmetindeparlakvetesirlivazifelerigayetehemmiyetkesbetmiştir.

Vemadembubüyükâyet,hesab-ıcifirlebuasrave ikiHarb-iUmumî’yebakar;eskiharbinpatlamasınaveRisale-iNur’unzuhurunatevafukettiğigibimânendegösterir.

Elbettemezkûr hakikatlere ve kuvvetli karînelere binaen, bilâ-tereddüt hükmederiz kiRisale-i Nur’un şahs-ı mânevîsi ve tercümanı, bu âyet-i azîmenin mana-yı işârîtabakasınınkülliyetindedâhilvemedar-ınazarbirferdidirvebuâyetonaişaretedervemana-yıremziyleondandahaberverirve ihbar-ıgaybnev’indenbir lem’a-yı i’câziyeyigösterirdenilebilirvederiz.

Tahlil:Bir ,iki yediyüz; ikiyüz; yüz; yüz;ism-iCelâlaltmışyedi;ikialtmış; 246doksanbir; 247’deikiveyaüç ikiveyaüç; sekiz; 248–“Risale-iNur”..herikisinde 249var.Risalede 250 ’deki ’yamukabildir.Eğer ’deki tenvinsayılsa 251’dadahişeddeli sayılıryineittihadederler. ’danbaşka 252doksanyediederekRisale-iNur’dakalan iki dahidoksanyediederektamtevâfukeder.TürkçetelaffuzdaRisale-iNurhemzeyleokunmasızararvermez.

Sûre-i Mâide’nin on beşinci ve on altıncı âyeti ه253 Sûre-iNisâ’nınâhirinde 254âyetigibi,Risale-iNur’a–manave

cifircihetiyle–mana-yıişârîefradındanolduğunakuvvetlibirkarînebuldum.

İkinci âyet olan Sûre-i Nisâ âyeti, Birinci Şuâ olan İşârât-ı Kur’âniye’de, Üstadımişaretini beyan etmiş. Birinci âyet olan Sûre-i Mâide’nin on beşinci âyeti hem bununişaretiniteyidediyor,hemde 255âyetininişaretinitasdikediyor.

Evet, bu asırdamana-yı işârî tabakasından tam bu âyetin kudsî mefhumuna bir fert,Risale-iNurolduğuna,kiminsaflabaksatasdikedecek.

MademRisale-iNurbirferdiolduğunamânevîmünasebetkavîdir.

Madem bu âyetin makam-ı cifrîsi bin üç yüz altmış altıdır; eğer meddeler veokunmayanhemzelersayılmazsaaltmışikidir.

VemademRisale-iNur,Kur’ân-ıMübîn’in nurunuve hidayetini neşredenbir kitab-ımübîndir.

Vemademzâhirenondandahaileriovazifeyiağırşerâitaltındayapanlarıgörmüyoruz.

Vemademâyetler,sâirkelamlargibicüz’îbirmanayamünhasırolamaz.

Vemademdelâlet-izımnîveişârîylekaidetenmefhum-ukelâmdadâhiloluyor.

VemademNecmeddin-iKübrâveMuhyiddin-iArabî(radiyallâhuanhumâ)gibipekçokehl-ivelâyetmana-yızâhirîdenbaşkabâtınîveişârîmanalarlaekserâyâtıtefsiretmişler;hattatefsirlerinde “Mûsâ (aleyhisselâm) ve Firavundan murad, kalb ve nefistir” dedikleri hâlde,ümmetonlarailişmemiş;büyükulemâdançoklarıonlarıtasdiketmişler.

Elbette, âyetin delâlet-i zımniyeyleRisale-iNur’a kuvvetli karînelerle işareti kat’îdir;şüpheedilmemekgerektir.

Tahlil: 256yüzaltmışdokuz, 257yüzelliyedi, tenvinileberaberüçyüzaltı258tenvinlerleberaberaltıyüzotuzbir; 259yüzüç;yekûnubinüçyüzaltmış

altı,eğermeddelerveokunmayanhemzelersayılmazlarsa,busenekiMuharremtarihine,yanibinüçyüzaltmışikiyetamamtevafukeder.Eğer 260’dekitenvindevakfedilse,binüçyüzonaltıdırkihemRisale-iNur’unmukaddematına,hemtenviniletekemmülüneveBirinci Şuâ’da beyan edildiği gibi, çok âyâtın ehemmiyetle gösterdikleri aynı meşhurtarihetevafukeder.

(EhemmiyetlibirhocanınÜstadhakkındaziyadehüsn-üzannınıtâdiletmekmünasebetiyleyazılmış.Belkisizedefaydasıolurdiyegönderildi.)

262 261

263

Aziz,sâdık,muhteremkardeşimizHocaHaşmet,

Senin, müceddit hakkındaki mektubunu hayretle okuduk ve Üstadımıza da söyledik.Üstadımızdiyorki:

“Evet,buzamanhemimanvediniçin,hemhayat-ıiçtimaîveşeriatiçin,hemhukuk-uâmme ve siyaset-i İslâmiye için gayet ehemmiyetli birer müceddit ister. Fakat enehemmiyetlisi,hakâik-i imaniyeyimuhafazanoktasında tecdidvazifesi,enmukaddesveenbüyüğüdür.Şeriatvehayat-ıiçtimaiyevesiyasiyedairelerionanispetenikinci,üçüncü,dördüncüderecedekalıyor.Rivâyât-ıhadisiyede,tecdid-idinhakkındaziyadeehemmiyetise264,imanîhakâiktekitecdiditibarıyladır.Fakatefkâr-ıâmmede,hayat-perestinsanlarınnazarında zâhiren geniş ve hâkimiyet noktasında cazibedar olan hayat-ı içtimaiye-iİslâmiyevesiyaset-idiniyecihetleridahaziyadeehemmiyetligöründüğüiçin,oadeseile,onokta-yınazardanbakıyorlar,manaveriyorlar.

Hem bu üç vezâifi birden bir şahısta, yahut cemaatte bu zamanda bulunması vemükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi pek uzak, adetâ kabil görülmüyor.Âhirzamanda,Âl-iBeyt-iNebevî’nin(aleyhissalâtüvesselâm)

cemaat-inuraniyesini temsil edenHazretiMehdî’devecemaatindeki şahs-ımânevideancak içtima edebilir.Bu asırda,Cenâb-ıHakk’a hadsiz şükür olsun kiRisale-iNur’unhakikatine ve şakirtlerinin şahs-ı mânevîsine, hakâik-i imaniye muhafazasında tecdidvazifesini yaptırmış; yirmi seneden beri o vazife-i kudsiyede tesirli ve fatihâne neşriylegayet dehşetli ve kuvvetli zındıka ve dalâlet hücumuna karşı tam mukabele edip, yüzbinlerehl-iimanınimanlarınıkurtardığınıkırkbinleradamşehâdeteder.

Amma,benimgibiâcizvezayıfbirbîçârenin,böylebinlerderecehaddimdenfazlabiryüküyüklemektarzındaşahsı,medar-ınazaretmemeli.”diyor.Vesizeselâmediyor.BizdezâtınızaveoradakiRisale-iNur’laalâkadarolanlaraselâmediyoruz.

Risale-iNurşakirtlerinden

Emin,Feyzi,Kâmil

265

Kardeşlerim,

Kur’ân’ınbirtek âyetininbirtek işareti, ihbar-ı gaybnev’indenbir lem’a-yı i’câziyeyitevafuksuretiylegösterdiğinimânevîbirihtarlagördüm.

266buâyet-ikerîmeninmakam-ıcifrîsi,şeddevetenvinsayılmazsa,binüçyüzellibir; 267’inaslı 268olmasındanbinüçyüzaltmışbirederek;butarihte,umûr-u azîmeden bir dehşetli gıybeti, bu âyetinmana-yı işârî külliyetinde dâhil ediyor.Umûr-uazîmedenböylebiracîbgıybetaynıtarihte,aynısenedevukuageldi.Şöyleki:

On sekiz sene müddetinde sünnet-i seniyyeyi muhafaza için başına şapkakoymadığından,on sekiz senedirhaps-imünferit hükmünde ihtilâttanmenveyalnızbirodada hayatını geçirmeye mecbur edilen ve hususî ibadetgâhında ezan-ı Muhammedîokuyup 269 dediğinden ve 270 hakikatini güneş gibi gösterdiğinden, yüzarkadaşıyla taht-ı tevkifealınanvemahkûmedilenbiradamı,yüzeremârevekarînelereistinadeninâyet-iilâhiyedengeldiğinekat’îbirkanaatleişârât-ıKur’âniye’denbirmüjdeyihem kendine, hemmusibetzede arkadaşlarına bir teselli niyetiyle beyan ettiği için, onugıybet ve galiz tâbirâtla teşhir etmek ve onun dersleriyle imanlarını kurtaran, mâsumşakirtleriniondantenfiredipşüphelervermek;güyaortalıktamedar-ıinkârhiçbirşeyyokvehiçbirmünkeratı ve cinayeti görmüyorgibi, yalnız o bîçâreninmevhumbir hatasını,sekizsenedeseksenmüdakkiklerinnazarındasaklananvesathîveinâdînazarınagöre,biriçtihadî yanlışını görüyor zannıyla galiz tâbirler ile zemmetmek, elbette bu asırda, bumemlekette Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın kasten işaretine medar olabilir azîm birhâdisedir.Bence,Kur’ân’ın, nasıl ki her sûrevebazenbir âyet vebazenbir kelimebirmucize olur; öyle de bu âyetin tek bir işareti, ihbar-ı gayb nev’inden bir lem’a-yıi’câziyedir.Buâyetinbu işareti, buasırda,Risale-iNur şakirtlerininhakkındakigıybetebaktığınaüçemârevar.

Birincisi:BirinciŞuâolanİşârât-ıKur’âniyerisalesinde,Risale-iNur’avetercümanınadaişaretedenbeşinciâyetolan

271

gayet kuvvetli karînelerle 272 kelime-i kudsiyesi cifir ve ebced hesabıyla ve üç cihetmanasıylaSaidNursî’yetevafuketmesidir.

İkinciemâre: 273âyetinmakam-ıcifrîsiveriyâzîsibinüçyüzaltmışbiretmesidirkiaynıtarihteoacîbhâdiseoldu.

Üçüncü emâre: İhtiyarım haricinde, beş vecihle zemmi zemmeden ve mu’cizane,gıybetten altı cihetle zecreden âyeti karşımda kendini gösteriptemessüleyledi.Mânen“Banabak!”dedi.Bendebaktım,birdentesbihatiçindegördümkibinüçyüzellibirden,tâbinüçyüzaltmışbirtarihinigösterdi.Hâlimizebaktım;perdealtında elli birden, tâ altmış bire kadar Risale-i Nurmedet beklediği İstanbul âfâkında,perdealtındabirnevitaarruzbulunmuşvealtmışbirdebirdenpatlamasıdır.

Tahlil: bin, yüz, yüz,üçüncü yüz, otuz,dördüncü on,beşbir ileberaberon,âhirdeki“tenvin”vakfen“elif”olduğuiçin,yekûnubinüçyüzellibir.aslı“yâ-yımüşeddede”olduğundan,binüçyüzaltmışbireder.274(Hâşiye)

276 275

277

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

SizeÜçNoktayıbeyanetmeyekalbdebirihtiyaçoldu:

Birincisi: “Bir hâdisede hem insan eli, hem kader müdahalesi olduğundan, insan,zâhirî sebebebakıp,bazenhaksızhükmedipzulmeder.Kader,omusibetingizli sebebinebaktığıiçinadaleteder.”diye,Risale-iNur’dabirkaide-iesasiyedir.

Hem,şimdiyekadarRisale-iNur’unbaşınagelenhâdiselerdebirdest-iinâyet,birveçh-irahmetbulunduğutecrübelerlesabittir.

Bu iki cihette kalbden bir suâl çıktı. “Acaba Nur hakkındaki bu yeni İstanbulhâdisesindeveçh-iadaletverahmetnedir?”

Hatıraböylebircevapgeldiki:

Risale-iNur’a,ehl-iilimveehl-idikkaticiddiyetlebakmayavetetkiketmeyesevketti.Elbette Risale-i Nur’u tetkik eden bir âlim, insafı varsa taraftar olur. Ve Risale-i Nur,ulemâdairesindeveİstanbulâfâkındatezahüredecek.İşteveçh-irahmetveinâyet.

Amma,kader-iilâhininveçh-iadaletişudurki:

Risale-iNur’unhakikatiyleveşakirtlerininşahs-ımânevîsiyle tezahüreden fevkalâdeimanîhizmetlerinehemmiyetlibirkısmınıbîçâre tercümanınavermekveehl-idünyaveehl-i siyaset ve avâmın nazarında birinci derece; ve hakikat nazarında, imana nispetenancak onuncu derecede bulunan siyaset-i İslâmiye ve hayat-ı içtimaiye-i ümmete dairhizmeti, kâinatta en büyük mesele ve vazife ve hizmet olan hakâik-i imaniyeninçalışmasına râcih gördüklerinden, o tercümana karşı arkadaşlarının pek ziyade hüsn-üzanları ehl-i siyasete, inkılâpçı bir siyaset-i İslâmiye fikrini vermek cihetinde, Risale-iNur’a karşı hayat-ı içtimaiye noktasında cephe almak ve fütuhatına mâni olmak pekkuvvetliihtimalivardı.Bundahemhata,hemzararbüyüktür.

Kader-i ilâhî, bu yanlışı tashih etmek ve o ihtimali izale etmek ve öyle ümitbesleyenlerin ümitlerini tâdil etmek için, en ziyade öyle cihetlerde yardım ve iltihakakoşacak olan ulemâdan ve sâdâttan vemeşayihten ve ahbaptan ve hemşehriden birisinimuarızçıkardı,oifratıtâdiledipadaletetti.“Size,kâinatınenbüyükmeselesiolanimanhizmeti yeter.” diye, bizi merhametkârâne o hâdiseye mahkûm eyledi. Sonra, –lillâhilhamd–omuarızı susturdu, o ateşi söndürdü.Fakatmünafıklar söndürmemek içinçalışıyorlar.

İkincinokta:Bu dehşetli ihtikârdan çıkan kaht ve galâ ve açlık ve zaruret, yaşamakdamarını şiddetiyle yaralandırıyor. Bu yara, hissiyat-ı ulviye-i diniyeyi bir derecesusturmayavesileolup,ehl-idalâleteyardımediyor.Herkesmidesinidüşünmeyebaşlıyor.

Kalb, hakikatten ziyade ekmeği düşünüp hayata, yaşamaya, yardıma koşup vazife-ihakikiyesini ikinci derecede bırakır. Buna karşı Risale-i Nur’un şakirtleri bir uzunRamazan nazarıyla bakıp, keffaretü’z-zünûb ve bir riyâzet-i şer’iyeye çevirebilirler.Alenen nakz-ı sıyamla Ramazan’ın hürmetini kıran bedbahtlara gelen o musibet,mâsumları da incitir. Fakat Risale-i Nur şakirtleri ve mâsumları, o musibeti lehlerinedöndürüp,hayırlıbirriyâzetekalbederler,kanaatveiktisatlakarşılarlar.

Üçüncünokta:İkiMeseledir.

Birincisi:Müdakkik Hoca Sabri, Feyzi’nin istihracına dair Feyzi’ye yazdığı mektup,güzeldir.Lâhikayagirdiktensonra,hocalar 278dememekiçinbazıkelimâtıtâdiledildi.

İkincimesele:İstanbululemâsınınenbüyüğüveenmüdakkikiveçokzamanmüftiü’l-enamolaneskifetvâemini,meşhurAliRızaEfendi,(rahmetullâhialeyh)BirinciŞuâ,İşârât-ıKur’âniyyeveÂyetü’l-Kübrâgibirisalelerigördüktensonra,Risale-iNur’unmühimbirtalebesiolanHâfızEmin’edemişki:

“Bediüzzaman,şuzamanda,din-iİslâm’aenbüyükhizmeteylediğiniveeserlerinintamdoğru olduğunu ve böyle bir zamanda, mahrumiyet içinde, ferâgat-ı nefis edip, yanidünyayı terk edipböyle bir esermeydanagetirmekhiç kimseyemüyesser olmadığınıvehersuretleşâyân-ıtebrikolduğunuveRisale-iNur,müceddid-idinolduğunuveCenâb-ıHak, onu muvaffakun bi’l-hayr eylesin, âmîn…” diyerek bazılarının sakalbırakmamaklığınaitirazlarımünasebetiyle,MevlânâCelâleddin-iRumî’ninpederleriolanSultanü’l-ulemâ’nınbirkıssasıileonumüdafaaedip,demiş:

“Bumisillü,Bediüzzaman’ındahielbettebir içtihadıvardır. İtirazedenlerhaksızdır.”demiş.VeHocaMustafa’yaemretmiş,söylediğimiyaz:“Bediüzzaman’akemâl-ihürmetleselâmederim.Telifatınızınikmalinehırz-ıcan(yani,ruhanüshaolacakkadarkıymettar)ile dua etmekteyim. Bazı ulemâü’s-sû’un tenkidine uğradığına müteessir olma. Zira‘Yemişli ağaç taşlanır’.279(Hâşiye) kaziyyesi meşhurdur. Mücahedatınıza devam buyurun.Cenâb-ı Hak ve Feyyâz-ı Mutlak âcilen murad ve matlubunuza muvaffakün bi’l-hayreylesin.BâkiHakk’ınbirliğineemanetolunuz.”

EskiFetvaEmini

AliRıza

İşte böylemüdakkik ve ilimve şeriat veKur’ân cihetinde bu zamanda söz sahibi enbüyükâlimböylehükmetmiş.Risale-iNur’untalebeleri,bumeseleyiihtiyatenyabanilereonunisminivermekleteşhiretmemekgerektirvedualarınaonudâhiletmeklâzımdır.

Umumkardeşlerimizeselâm.

281 280

282

Aziz,sıddık,müstakimkardeşlerim,

Gayetciddîbirihtarlabirhakikatibeyanetmeyelüzumvar.Şöyleki:283 sırrıyla, ehl-i velâyet, gaybî olan şeyleri, bildirilmezse bilmezler. En

büyük bir veli dahi, hasmının hakikî hâlini bilmedikleri için, haksız olarak mübarezeetmesiniaşere-imübeşşereninmâbeynindekimuharebegösteriyor.Demek,ikiveli,ikiehl-ihakikatbirbiriniinkâretmeklemakamlarındansukutetmezler.Meğer,bütünbütünzâhir-işeriatemuhalifvehatasızâhirbiriçtihadlahareketedilmişola.

Busırrabinaen 284’dekiulüvv-ücenâbdüsturunaittibaenveavâm-ımüminînin şeyhlerine karşı hüsn-ü zanlarını kırmamakla, imanlarını sarsılmadanmuhafazaetmekveRisale-iNur’unerkânlarınınhaksızitirazlarakarşıhaklı,fakatzararlıhiddetlerinden kurtarmak lüzumuna binaen; ve ehl-i ilhadın iki tâife-i ehl-i hakkınmâbeynindekihusumetten istifadeederek,birinin silâhıyla, itirazıylaötekini cerhedip veötekinin delilleriyle berikini çürütüp ikisini de yere vurmak ve çürütmekten içtinaben,Risale-iNurşakirtleri,bumezkûrdörtesasabinaen,muarızlarahiddetvetehevvürilevemukabele-i bilmisil ile karşılamamalı. Yalnız kendilerinimüdafaa içinmusalahakârâne,medar-ıitiraznoktalarıizahetmekvecevapvermekgerektir.

Çünkübuzamandaenâniyetçokilerigitmiş.Herkes,kametimiktarındabirbuzparçasıolanenâniyetinieritmeyipbozmuyor,kendinimâzurbiliyor;ondannizâçıkıyor.Ehl-ihakzarareder;ehl-idalâletistifadeediyor.

İstanbul’da mâlûm itiraz hâdisesi îma ediyor ki ileride, meşrebini çok beğenen bazızâtlarvehodgâmbazısofi-meşreplervenefs-iemmâresinitamöldürmeyenvehubb-ucahvartasındankurtulmayanbazıehl-i

irşad ve ehl-i hak, Risale-i Nur’a ve şakirtlerine karşı kendi meşreplerini vemesleklerinin revacını ve etbâlarının hüsn-ü teveccühlerini muhafaza niyetiyle itirazedecekler;belkidehşetlimukabeleetmekihtimalivar.Böylehâdiselerinvukuunda,bizlere,itidâl-i dem ve sarsılmamak ve adâvete girmemek ve o muarız tâifenin de rüesalarınıçürütmemekgerektir.

Fâşetmekhatırımagelmeyenbirsırrı,fâşetmeyemecburoldum.Şöyleki:

Risale-iNur’unşahs-ımânevîsiveoşahs-ımânevîyitemsiledenhasşakirtlerininşahs-ımânevîsi“Ferid”makamınamazharoldukları için,değilhususîbirmemleketinkutbu,belki –ekseriyet-i mutlakayla– Hicaz’da bulunan kutb-u âzamın tasarrufundan hariçolduğunu..veonunhükmüaltınagirmeyemecburdeğil.Herzamandabulunaniki imamgibi, onu tanımaya mecbur olmuyor. Ben, eskide, Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsini, oimamlardan birisini zannediyordum. Şimdi anlıyorum ki Gavs-ı Âzam’da, kutbiyet ve

gavsiyetle beraber, “Ferdiyet” dahi bulunduğundan, âhirzamanda, şakirtlerininbağlandığıRisale-iNur,o“Ferdiyet”makamınınmazharıdır.Bugizlenmeyelâyıkolanbusırr-ı azîme binaenMekke-iMükerreme’de dahi –farz-ı muhal olarak– Risale-i Nur’unaleyhinde bir itiraz kutb-u âzamdan dahi gelse, Risale-i Nur şakirtleri sarsılmayıp, omübârek kutb-u âzamın itirazını iltifat ve selâm suretinde telâkki edip, teveccühünü dekazanmak için, medar-ı itiraz noktaları o büyük üstadlarına karşı izah etmek, elleriniöpmektir.

Evet, kardeşlerim, bu zamanda öyle dehşetli cereyanlar ve hayatı ve cihanı sarsacakhâdiseler içinde hadsiz birmetanet ve itidal-i dem ve nihayetsiz bir fedakârlık taşımakgerektir.

285 âyetinin sırr-ı işarîsiyle, âhireti bildikleri ve iman ettikleri hâldedünyayı âhirete severek tercih etmek ve kırılacak şişeyi bâki bir elmasa bilerek rıza vesevinçle tercih etmek ve âkıbeti görmeyen kör hissiyatın hükmüyle, hazır bir dirhemzehirlilezzeti,ileridebirbatmansâfilezzetetercihetmek,buzamanındehşetlibirmarazı,bir musibetidir. O musibet sırrıyla, hakikî müminler dahi bazen ehl-i dalâlete taraftarolmak gibi dehşetli hatada bulunuyorlar. Cenâb-ı Hak, ehl-i imanı ve Risale-i Nurşakirtlerinibumusibetlerinşerrindenmuhafazaeylesin,âmîn…

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Risale-iNur’un intişarınave fütuhatınakarşı gelenbiri semâvî, biri arzî ikimusibetemukabeleedecekayrıbirinâyet-iilâhiyecilvesigörülmeyebaşladı.

Arzî ve insanî olanmusibet: Isparta’da ve İstanbul’da olduğu gibi, Kastamonu’nunhavalisindedeehl-idalâlet,Risale-iNur’unintişarınasetçekmekiçin,hastalebelerinveciddîçalışanlarınşevklerinikırmakveonlarafüturvermekiçin,ayrıayrıtarzlarda,umumîbir plân dâhilinde taarruz ediliyor. Hâlislere fütur veremediklerinden, başka meşgalelerbulmaklaçalışmalarınazararveriyorlar.

Semâvî musibet ise: İhtikâr neticesinde, hayat ve yaşama hissi, hissiyat-ı diniyeyegalebeçalıp,eksernâsmidesini,maişetinidaimadüşünüyor.Hattaekserfukarakısmındanolan Risale-i Nur talebeleri, bumusibete karşı çabalamakmecburiyeti ile hakiki ve enmühimvazifesiolanneşirhizmetinibırakmayamecburoluyor.

Heminsanlarınzihinleri,fikirlerikastenvebizzathakâik-iimaniyeyekarşıbuyüzdenbirderecelâkaytlıkbirvaziyetialmasından,birtevakkufdevrigelmesinemukabil,Cenâb-ı Hakk’ın inâyet ve rahmetiyle başka bir tarzda Risale-i Nur’un intişar ve fütuhatınameydanaçmış.

Ezcümle, İstanbul âfâkından yüksek ulemânın eski fetva Emini Ali Rıza, AhmedŞirvanî ve parlak vaizlerden Şemsi gibi zâtlar, Risale-i Nur’la ciddî ve takdirkârânemünasebettarolmayabaşlamalarıdır.

Hem,hatırımızdaolmadığıhâldeyenihuruflatabetmeküzerebaştaÂyetü’l-Kübrâ’nınenmühimparçasıyediparça,birmecmuadatabetmekvegençleriuyandıranüç-dörtparçaayrıbirrisalede,HâfızMustafaileberabertabetmekiçinmatbaayagönderdik.

Hem, mühim bir zât teşebbüs ediyor ki mühim parçalardan bir kısmını Ankara’da,büyük rütbeli birisinin muâvenetiyle tab etmek niyeti var. Ben şimdilik muvafakatetmedim.

Velhâsıl,birkapıkapansa, inâyet-i ilâhiyedahaparlakkapılarıRisale-iNuryüzündenaçıyor, yol veriyor. Risale-i Nur’un mektup ve melfuz hurufatı adedince Cenâb-ıErhamü’r-râhimînehamdüsenâveşükürolsun.

286. Buna binaen, bu tevakkuf vemuvakkaten füturamerak etmeyiniz.Zaten şimdiye kadar çalışmalar, tohumlar nev’inde istikbalde kâfi sümbüller verebilir.Farz-ımuhalolarak,hiççalışılmasadayinekifayeteder.KatiyentakarruretmişkiRisale-iNur hakikatlerine gıdaya ihtiyaç gibi bu zamanda ihtiyaç var. Bu ihtiyaç ise onutevakkuftabırakmaz,işlettirecekinşaallah.

HâfızMustafaileumumunuzabedelgörüştük,fakatpekazbirzamandaCenâb-ıHak,onuveTâhirî’yitabmeselesindemuvaffakeylesin,âmîn…

Hâfız Ali’nin mektubunda, medrese-i nuriyenin üstadı olan Hacı Hâfız ile gayetsamimâneveuhuvvetkârânegörüşmelerivemeşveretleribizleriçokmesrureyledi.

SaidNursî

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Nur fabrikasının sahibi, Birinci Şuâ’nın dördüncü âyeti287 bahsinde, hakikat-iİslâmiye’nin yedi esasını parlak bir surette ispat edildiği cümlesine dair soruyor ki:“Erkân-ı İslâmiye’yi beş biliyoruz.288 Hem vücub-u zekât rüknü, risalelerde ne suretleizahedildiğini”soruyor.

Elcevap: İslâm’ın rükünleri başkadır; hakikat-i İslâmiyet’in289(Hâşiye) esasları yinebaşkadır. Hakikat-i İslâmiye’nin esasları, altı erkân-ı imaniye ile ve esas-ı ubûdiyet kiİslâm’ınbeşrüknüolansavm,salât,hac,zekât,kelime-işehâdet,mecmuununhülâsasıdır.Risale-iNur, altı rükn-ü imaniye ile bu esas-ı ubûdiyeti ispat edip 290 cilvesinemazhariyetimuraddır.

Vücub-u zekâtın izahından murad ise, zekâtın teferruat tafsilatı değil, belki zekâtınhayat-ıiçtimaiyedederece-ilüzumuveehemmiyetlikıymetiispatedilmişdemektir.Evet,Risale-i Nur’dan evvel yazdığımız risalelerde, hem de Risale-i Nur’un müteaddityerlerinde,vücub-uzekâtınhayat-ıiçtiamiyedenedereceehemmiyetliolduğukatiyenvevâzıhanispatedilmişdemektir.

Isparta’da, Risale-i Nur’un ders ve neşrine iki köşkünü bir zaman tahsis edenkardeşimizŞükrüEfendinin ikigençevlâdınınvefatıbenimüteessir etti.Çünkübeş-altıyaşında iken, mâsume kerîmesi yanıma geldikçe, her defa “Adın nedir?” soruyordum.Mâsumâne,kemâl-ifahirle,“Hayrunnisâ”derdi;benişefkatlegüldürüyordu.Cenâb-ıHak,o mübârek mâsumeyi birden cennetine aldı, şu dünya cehenneminden kurtardı. Vemerhum mahdumu Hayati ise, hastalık, inşaallah, onu da Hayrünnisa gibi günahsız,mâsum yaptı. Beraber cennet tarafına gittiler. Bu nokta-yı nazardan, ben o iki çocuğutebrikediyorum.Vepedervevâlidelerinidehemtâziye,hemmânentebrikediyorumkioikievlâtları 291 sırrınamazharoldular.Ben,o ikisini,Risale-iNur’unvefatedenşakirtleriiçindedualarımızadâhilettik.

RüştüEfendibenimtarafımdan,ŞükrüEfendiye,çocuktâziyenamesiolanOnYedinciMektub’ubenimyerimdeokusun.

Risale-i Nur’un kaptanı Sabri, Nis adasındaki bir kardeşimiz ve Onuncu Sözüntab’ından sonra tehlikeden muhafaza için kaç ay hanesinde saklayan ve peder vevâlidesiyle, bizimle ciddî alâkadar bulunan Veli Efendinin peder ve vâlidesinin vefathaberleriniyazıyor.Cenâb-ıHakonlararahmeteylesin.Ben, inşaallahçokzamanonlarımânevîkazançlarımaşerikedeceğim.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Buzamanda,hususanbusıralarda,Risale-iNur’unşakirtleritambirmetanetvetesânüdvedikkatetmeyemuhtaçtırlar.Lillâhilhamd, Ispartavehavalisikahramanlarıdemirgibibirmetanetgöstermesiyle,başkayerleredehüsn-ümisaloldu.

EyHüsrev!Tesirlivegüzelmektubunualdım.Vazifeninbaşınageçmenbizifevkalâdemesruretti.Binlersafalarlageldin.Sen,bubirbuçuksenemaddîkaleminişlemediğindenmeraketme.SeninyerinevekerametlikalemininyâdigârıolanMu’cizât-ıAhmediye’ninbiri vilâyât-ı şarkiyede faalâne geziyor.Diğer son yazdığın nüsha da, İstanbul’da, seninyerinde çalışıp, inşaallah, fütuhat yapar. Senin yazdığın mucizeli iki Kur’ân-ıAzîmüşşân’ınbuhavalide,hususanRamazan-ıŞerif’tesanakazandırdıklarısevaplarıvetahsinve tebriklerini, inşaallah, yakında tab’agirmesiyle âlem-i İslâm’dan senin ruhunayağacakrahmetdualarınıdüşün,Allah’aşükret.

Hâfız Ali’nin mektubunda, İslâmköyü’ndeki hocalara muhabbete ve dostluğa kararvermesi bizi memnun eyledi. Evet, İslâmköyü, nasıl ki Risale-i Nur’a pek ziyadealâkadarlıkta imtiyazvesebkatkazanmış;öyledebenorada iken,sâirhocalaranispetenİslâmköyü hocaları dahi daha ziyade insaflı ve Risale-i Nur’u takdir ettiklerinigördüğümden, bu havalideki hocaların lâkaytlıklarına karşı onları hüsn-ü misalgösteriyorum. İnşaallah onlardan zarar gelmez. Ben İslâmköyü’nü, Nurs köyü gibibiliyorum;ohocalaradaakrabamnazarıylabakıyorum,onlaradaselâmediyorum.Evet,

onların insafı ve Risale-i Nur’a karşı dostluklarıyla, Nur fabrikası o köyde dağdağasızteessüsettitahminediyorum.

EySabrikardeş!Başınsağolsun.Cenâb-ıHak,ovâlidemizimağfireteylesin,âmîn…Benim, karâbet-i nesebiyeyi ihsas eden parmaklarındaki nişan ve bu yedi-sekiz seneAbdülmecid’den daha hararetli faalâne kardeşlik vazifesini yaptığınızdan, elbette seninmerhumevâlidenbenimdevâlidemdir.Onuda,vâlidemyanınamânevîkazançlarımavedualarıma hissedar ediyorum.Cenâb-ıHak sana, sabr-ı cemîl ihsan ve omerhumeyi degarîk-irahmeteylesin,âmîn…

Kardeşiniz

SaidNursî

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Ben,pekkat’îbirsurettevebineyakıntecrübelerimneticesindekat’îkanaatimgelmişve ekser günlerde hissediyorum ki Risale-i Nur’un hizmetinde bulunduğum günde, ohizmetin derecesine göre kalbimde, bedenimde, dimağımda, maişetimde bir inkişaf,inbisat, ferahlık, bereket görüyorum. Hem orada iken, hem burada çok kardeşlerimdenaynıhâletihissettimveediyorum.Veçoklarıitirafediyorki“Bizdehissediyoruz.”derler.Hatta, sizegeçenseneyazdığımgibi,benimpekazgıda ileyaşadığımınsırrı,obereketimiş.

Hem,İmamŞâfiî’den (radiyallâhu anh) rivayetvarki: “Hâlis talebe-iulûmun rızkınabenkefaletedebilirim.”292demiş.Çünkürızıklarındavüs’atvebereketolur.

Mademhakikatbudurvemademhâlistalebe-iulûmunvanınaRisale-iNurşakirtleribuzamanda tam liyakat göstermişler. Elbette, şimdiki açlık ve kahtamukabil Risale-iNurhizmetinibırakmakvezaruret-imaişetözrüylemaişetpeşinekoşmakyerineen iyiçare,şükürvekanaatveRisale-iNurtalebeliğinetamsarılmaktır.

Evet, her tarafta bu derd-imaişet herkesi sarsıyor. Ehl-i dalâlet bundan istifade eder.Ehl-idiyanetdekendinimâzurbilir,“Zarurettir,neyapalım.”der.

Demek ki Risale-i Nur şakirtleri, bu açlık ve zaruret musibetine karşı yine Nurlamukabele etmeli. Her şakirdin vazifesi, yalnız kendi imanını kurtarmak değil; belkibaşkasınınimanlarınıdamuhafazaetmeyemükelleftir.Odahizmeteciddîdevamlaolur.

Sizeyazmıştıkkimuarızlaraadâvetlemukabeleetmeyiniz.Mümkünolduğukadar,ehl-itakvâ,ehl-i ilmekarşıdostanevaziyetalınız.Fakatbunoktayadikkatedinizki:Risale-iNur’unzararınaveşakirtlerininsalâbetvemetanetlerineilişecekbirtarzdadaireniziçinesokmayınız. Öyleler, niyet-i hâliseyle girmezse, belki fütur verirler. Eğer enâniyetli vehodfuruşise,Risale-iNurşakirtlerininmetanetlerinikırarlar,nazarlarınıRisale-iNur’unharicineçekipdağıtırlar.Şimdiçokdikkatvemetanetlâzımdır.

Bu havalide, hakikaten ümidimin fevkinde, Risale-i Nur talebelerinden iki kahramanyetiştiler:Baba-oğulAhmedNazif,Salâhaddin.BuikizâtRisale-iNur’unneşrindeikiyüzadamkadarçalıştıklarınıgörüyoruz.Ezcümlebirisi,yanioğluKars’taduruphemVan’a,hem Erzurum’a, hem Konya’ya, hem buralara –size leffen gönderdiğim mektup gibi–muhaberelerletesirlibirsuretteçalışıyor;tambirAbdurrahman’dır.

Kardeşiniz

SaidNursî

Risale-iNur,tarîkatdeğilhakikattir.Âyât-ıKur’âniye’dentereşşuhedenbirnurdur.Neşarkınulûmundanvenedegarbınfünunundanalınmışdeğil.Kur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ınbuzamanamahsusbir i’câz-ımânevîsidir.Menfaat-işahsiyeyoktur.Risale-iNur’unhiçolmazsaSözveMektuplarınıtamamıylaokuyuncabirçokhakikatlertezahüredeceğinden,bugünküdüşüncenizden,yaniRisale-iNur’uyazmaktançekinmekveçekilmektenderhalteberriedeceksiniz.

Muhteremdeğerlikardeşim,

Derhal yazmaya başlayınız, korkmayınız. Hizmet-i Kur’ân, inşaallah, muhafazaedecektir. Diğer efendiyi ziyarete gidenlere ve Risale-i Nur’u yazan o havalidekikardeşlerimize geçmiş olsun.293(Hâşiye) Hafîz-ı Hakikî, inşaallah, muhafaza edecektir. İmamAli’nin(radiyallâhuanh)

294

emrine inkıyad etmek icap ettiğinden, Risale-i Nur’u gizli okumak, gizli yazmak, gizlineşretmeklâzımdı.Okardeşlerimizinbuemreriayetetmemesindenilerigeldiğinden,hafifşefkattokatıyediklerinden,tekrargeçmişolsun.

Hiçmerak etmesinler, hiçbir şey yapılmaz ve yapamaz ve göremezler. Bu hâdisedenmüteessir olup çekinmeyiniz; bilâkis çalışmanızı ziyadeleştirin ki tecrübe-i meydan-ıimtihanda muvaffak olasınız. Risale-i Nur’a sık sık ilişirler, fakat bir halt edemezler.ÇünküGavs-ıÂzam (kuddise sirruh) ve İmamAli (radiyallâhu anh) gibi zâtların himâyeleri vedualarıberekâtına,Hafîz-ıHakikîhıfzeder. 295.Ruhanî inkıbaz, inşaallah,geçecektir.

Risale-iNur 296sırrınamazhardır.Ondanistimdatet.Risale-iNurtalebeleribirbirininibadetindenhissedarolduklarından,daimîvirdleriolanbuâyet-iazîmesizedeşifaverir.Risale-iNur’uyazınız,ihtiyatariayetediniz.

Bütün kardeşlerime selâm ve hürmetler. Risale-i Nur’a çalışmanızı tekrar tavsiyeederim,kardeşlerim.

Kardeşiniz

Salâhaddin

297

Azizkardeşlerim,

Budefamektupyerindebumeyveyigönderiyoruz.

Karadağ’ınBirMeyvesiBirâyetinmana-yıişarîsininkülliyetindenbirferdi,Hürriyettenbuanakadar,Teşrin-i

Sâniotuzuncugün,binüçyüzellisekizde,Karadağbaşınayalnızçıkıyordum.“İnsanların,hususanMüslümanlarınbuteselsüledenhelâketlerivehasaretlerinevakittenbaşladı,nevakte kadar devam eder?” hatıra geldi. Birden, her müşkülümü halleden Kur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan,Sûre-i 298’yikarşımaçıkardı.Dedi:“Bak.”Baktım.Herasrahitapettiği gibi, bu asrımıza daha ziyade bakan 299 âyetindeki

(şedde ve tenvin sayılır)makam-ı cifrîsi bin üç yüz yirmi dört edip (1324),Hürriyetinkılâbıylabaşlayantebeddül-üsaltanatveBalkanveİtalyanharpleriveBirinciHarb-iUmumîmağlûbiyetlerivedehşetlimuahedeleriveşeâir-iİslâmiye’ninsarsılmalarıve bumemleketin zelzeleleri ve yangınları ve İkinciHarb-iUmumî’nin zemin yüzündefırtınaları gibi, semâvî ve arzîmusibetlerle hasâret-i insaniyeyle âyetininbuasradahibirhakikati,maddetenaynı tarihiylegösterip,bir lem’a-yı i’câzınıgösteriyor.

300âhirdeki sayılır.

Şedde sayılır ise, makam-ı cifrîsi bin üç yüz elli sekiz olan bu senenin ve geleceksenenin aynı tarihini göstermekle o hasâretlerden, bâhusus mânevî hasâretlerdenkurtulmanınçare-iyegânesiimanvea’mâl-isalihaolduğugibivemefhum-umuhalifiyle,o hasâretin de sebeb-i yegânesi küfür ve küfran, şükürsüzlük, yani imansızlık, fısk vesefahet olduğunu gösterdi. Sûre-i 301’nin azametini ve kudsiyetini ve kısalığıylaberaber gayet geniş ve uzun hakâikin hazinesi olduğunu tasdik ederek Cenâb-ı Hakk’aşükrettik.

Evet, âlem-i İslâm’ın, bu asrın en büyük hasâreti olan bu dehşetli İkinci Harb-iUmumî’denkurtulmasınınsebebi,Kur’ân’dangelen imanvea’mâl-i salihaolduğugibi;fakirlere gelen acı, açlık ve kahtın sebebi dahi, orucun tatlı açlığını çekmedikleri vezenginlere gelen hasâret ve zayiatın sebebi de zekât yerinde ihtikâr etmeleridir. VeAnadolu’nun bir meydan-ı harp olmamasının sebebi, 302 kelime-i kudsiyesininhakikatini fevkalâde bir surette yüz bin insanın kalblerine tahkikî bir tarzda ders verenRisale-iNurolduğunu,pekçokemârelerveşakirtlerindenbinlerehl-ihakikatvedikkatinkanaatleriispateder.

Ezcümle:Emârelerdenbiri,Risale-iNur’asıkıntıveren,veyahuthizmetindençekilen

pekçokadamlarıntokatyemelerigibi,busene,bumemleketinetrafındaumumîbirtarzdaRisale-iNur’unintişarınasıkıntıveripşimdikibirnevitevakkufdevresivermekhatasıyla,şimdikiumumîsıkıntınınbirsebebiolduğunugöstermesidir.

Sûre-i 303’ındağmeyvesinamındakinüktesinebirhâşiyedir.304 ’deki ( ) âhirdeki “tâ”lar, ekseriyetçe vakfa rast gelmesiyle, cifirce ( )

sayılabilir.Bunoktada 305beraberdir. (1358)buzamanımızıgösterir.Ve telâffuzca( )okunmadığından( )kalabilir.Bunoktadanşeddelersayılmazsave beraberdeğilikiyüzküsur sene zamana kadar iman ve amel-i salihle beraber bir tâife-i azîme, hasârât-ıazîmeyekarşımücahedeyedevamedeceğineişaretedip,Fâtiha’nınâhirinde306binbeşyüzkırkyediveyabinbeşyüzyetmişyedigösterdiğizamana;hem

307

308309

birinci cümle, bin beş yüz makamıyla âhirzamanda bir tâife-i mücâhidînin sonzamanlarına;veikincicümle,binbeşyüzaltımakamıyla,galibanemücahedenintarihine;veüçüncücümle,binbeşyüzkırkbeşmakamıyla,pekazbirfarklahemFâtiha’nın,hemVe’l-Asrisûresi’ninikicümlesiningaybîişaretlerineişaretedip,tevafukeder.Demek,buhadis-i şerifin üç cümlesinden her birisi, bin beş yüz tarihine vemücahedenin ne kadardevam edeceğine dair işaretlerine, aynen bu 310 –şedde sayılmazsa– binbeşyüzaltmışbirmakamıyla…

Hem 311 –şedde sayılır fakat 312 ’da lâmdır– bin beş yüz altmışmakamıylaiştirakedip,otâife-iazîmeninmücahedatlarınekadardevamedeceğinimana-yı işarî ve cifrî ile gösterirler. Ve Fâtiha ve hadisin irâe ettikleri tarihe, makam-ıebcedleriyletakarrüpedip,farklıbirderecetevafukederlervemanalarıyladatamtetabukederek,parlakbirlem’a-yıi’câziye-igaybiyeyigösteriyorlar.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

EskiSaidçokzamanMedresetü’z-Zehra’yıgaye-ihayalederekçalışmış.Cenâb-ıHakkemâl-imerhametinden, Isparta’yı oMedresetü’z-Zehrahükmünegetirdi.VenahiyemizolanküçücükIsparta’nınmahdutakrabaveahbapyerinemübârekIspartavilâyetiniveripbinler kardeşi ihsan eyledi. Belki muhtemeldir ki o küçük Isparta’nın aslı, bu büyükIsparta’dangitmiş.Benimvatan-iaslim,oIspartaolmakcaizdir.HattaIspartalıkimolursaolsun, başkalara nispeten benimle ve Risale-i Nur’la fazla alâkadar görüyorum. Hattaburadaki bütün zâbitan içinde biri müstesna, en ziyade bize ve Risale-i Nur’a ciddîalâkadar, bu hâmil-i mektup Ispartalı Hilmi Beyi gördüm. Onu Risale-i Nur’un has

şakirtleriiçindekabuleyledik.

Isparta’daveSava’daki taarruzbirdereceumumîdir.Risale-iNur’un intişarettiğihertarafta bu sıralarda, şimdiye kadar bir plân dâhilinde Risale-i Nur’un fütuhatına karşıtecavüz var. Bir derece şevk ve neşeye zarar verdi, bir devre-i tevakkuf açtı. Şimdikikahtlığa o tevakkuf sebebiyet veriyor. Fakat, Cenâb-ı Hakk’a şükür, Isparta ve havalisikahramanlarıçelikgibibirmetanetgöstermeleri, sâiryerlerindekuvve-imâneviyelerinitakviye ediyorlar. Bazı ihtiyatsız ve dikkatsizlerin yüzünden cüz’î zararlar olduğundan,ihtiyatvedikkathervakitlâzımdır.

Barla’da, Risale-i Nur’un muvakkat tatili sebebiyle yağmursuzluk başladığı gibi veRisale-iNur’unmüdahelesiileyağmurunBarlaetrafındakidaireyemahsusolarakgelmesiveIsparta’nın,Risale-iNur’akarşıiştiyaklarıile,Hüsrev’indediğigibiyağmurfevkalâdebirsuretteimdadagelmesigibi,pekçokemârelerleveburadaRisale-iNurmünasebetiilevücuda gelen yüzer hâdiselerin delâleti ile deriz ki: Bu Anadolu’ya aynı rahmet olanRisale-iNur’akarşı,buacîbzamandaböyleumumîvegenişbirtaarruzlavebazıyerlerdetatilemecburolması,bukahtugalâyıvebuacîbihtikârıvebereketsizlikveaçlığıneticeverdiğine bize kanaat verdi. Şimdi yanımdaki Emin ve Feyzi gibi sâir arkadaşlarım daaynıkanaattedirler.

SaidNursî

Risale-iNurşakirtleritarafındansorulansuâlecevaptır.

Suâl: Geçen sene sizden sormuştuk ki elli gündür merak edip dünya cereyanlarınabakmadınızvesormadınız,ozamanbizebircevapverdiniz.Gerçiocevaphakikattirvekâfidir; fakatRisale-iNur’un intişarıvehizmetiveâlem-i İslâmiyet’inmenfaatinoktasındabirderecebakmanızlâzımiken,şimdi,onüçayoluyor,aynıhâldevamediyor.Merakediphiçsormuyorsunuz.

Elcevap: 313 âyetine en âzam bir tarzda şimdiki boğuşan insanlar mazharolmalarından, onlara değil taraftar olmak veya merakla o cereyanları takip etmek veonların yalan, aldatıcı propagandalarını dinlemek ve müteessirane mücadeleleriniseyretmek, belki o acîb zulümlere bakmak da caiz değil. Çünkü zulme rıza zulümdür;taraftarolsa,zâlimolur.Meyletse 314âyetinemazharolur.

Evet,hakvehakikatvedinveadalethesabınaolmadığınavebelki inatveasabiyet-imilliye ve menfaat-i cinsiye ve nefsin enâniyetine dayanan, dünyada emsali vukubulmayan gaddarâne bir zulüm hesabına olduğuna kat’î bir delil şudur ki: Bin mâsumçoluk-çocuk,ihtiyar,hastabulunanbiryerde,bir-ikidüşmanaskeribulunmakbahanesiylebombalarla onları mahvetmek; ve tabakat-ı beşer cereyanları içinde, burjuvaların endehşetli müstebitleri ve sosyalistlerin ve bolşeviklerin en müfritleri olan anarşistler ileittifak etmek;vebinler,milyonlarmâsumlarınkanlarını heder etmekvebütün insanlara

zararolanbuharbiidâmevesulhureddetmektir.

İşteböylehiçbirkanun-uadaleteve insaniyetevehiçbirdüstur-uhakikatevehukukamuvâfık gelmeyen boğuşmalardan, elbette âlem-i İslâm ve Kur’ân teberrî eder.Yardımcılıklarınatenezzülediptezellületmez.Çünküonlardaöyledehşetlibirfiravunluk,bir hodgâmlık hükmediyor; değil Kur’ân’a, İslâm’a yardım, belki kendine tâbi ve âletetmekleeliniuzatır.Öylezâlimlerinkılıçlarınadayanmak,hakkaniyet-iKur’âniyeelbettetenezzületmez.

Ve milyonlarla mâsumların kanıyla yoğrulmuş bir kuvvet yerine, Hâlık-ı kâinat’ınkudretverahmetinedayanmak,ehl-iKur’ân’afarzvevaciptir.Gerçizındıkavedinsizlikoboğuşanlarınbirisinedayanıpehl-idiyaneti ezer.Ozındıkanın tazyikindenkurtulmak,onun aksi cereyanına taraftar olmak bir çaredir. Fakat şimdiye kadar o taraftarlık birmenfaatvermeyerekçokzararlarıdokunmuş.

Hemzındıka,nifakhasiyetiylehertarafadöner.Senindostunukendinedostedipsanadüşman eder. Senin taraftarlık cihetiyle kazandığın günahlar, faydasız boynunda kalır.Risale-iNurşakirtlerininvazifeleriimanolduğundan,hayatmeselelerionlarıçokalâkadaretmezvemeraklabaktırmaz.İştebuhakikatebinaen,değilonüçay,belkionüçsene315(Hâşiye)

dahi bakmasam hakkım var. Sizler baktınız, günahlardan başka ne kazandınız? Benbakmadım,nekaybettim?

İkincisuâl:İşârât-ıKur’âniyerisalesindeFâtiha’nınâhirindesırat-ımüstakimashabıki 316âyetiyletarifedilentâifeiçinde,hem 317

hadisininâhirzamandagösterdiklerimücâhidleriçindevehem 318sûresinin319 ’den başlayan üç cümlenin mana-yı işarîsinde hususî bir surette bir ferdi, Risale-iNur’unhasşakirtleriolduğunasebepnedirveveçh-itahsisinedir?

Elcevap: Sebebi ise, Risale-i Nur, yüze yakın din tılsımlarını ve hakâik-iKur’âniye’ninmuammâlarınıhalvekeşfetmiştirkiherbirtılsımınbilinmemesinden,çokinsanlar şübehata ve şükûke düşüp, tereddütlerden kurtulamayıp, bazen imanınıkaybederdi. Şimdi, bütün dinsizler toplansalar, o tılsımların keşfinden sonra galebeedemezler. Yirmi Sekizinci Mektup’taki İnâyât-ı Seb’a’da bir kısmına işaret edilmiş.İnşaallah,birzamanotılsımlarmüstakilbirrisaledecemedilecek.

321 320

322

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

KahramanTahirîveHâfızMustafa’nınyaptıklarıhizmetçokgüzeldir.Onlarıntedbirleri

isabetlidir,haktır.Nurfabrikasınındivanındaverdiğinizkararlar,neolursakabulümüzdür.İşârât-ıKur’âniye tevâbîleriyleberaberçokgüzel.Yalnız,SeyyidŞefik’egidenmektup,şahsına ait kısmı girmeyecekti. Lâhikadan aldığınız parçalar da çok güzel. Büyük Alisisteminde, küçük ve ikinci Ali’nin mânidar fıkrası iyidir, fakat muhtasardır. En evvelgençlere ait üç-dört dersini –ki HâfızMustafa’ya vermiştik– elmakinesiylemümkünseeskihurufla,değilse,yenihurufla323(Hâşiye)Nurfabrikasınındivanındakiheyetmünasipgörsevehâlmüsaadeetse,yazılsın,bizedebazınüshalargönderilsin.Mübâreklerin İşârâtü’l-İ’câz’larına bedel bir nüshamı postayla gönderdik.Cuma gününe rast gelen bu bayram,çokkıymettarolanhaccü’l-ekber

olduğundan, hacca bu sene gidenler çok kazanmışlar. Cenâb-ı Hak bizi de onlarınhayırlıdualarınahissedareylesin,âmîn…

TekrarbetekrarobayramınızıveumumRisale-iNurşakirtlerininbayramlarınıveNurveGülfabrikalarınınheyetlerinivemedrese-inuriyeşakirtlerininveüstadlarınınveBarlasıddıklarınınvemâsumlarınveümmîihtiyarların,ricâlenvenisâenumumununbirerbirerbayramlarınıtebrikediyoruz.

SaidNursî

325 324

326

Aziz,sıddık,muktedir,müteyakkızkardeşlerim,

Sizin mübârek leyâli-i aşerenizi ve Kurban Bayramınızı tebrik ederiz. Nur fabrikasısahibiHâfızAli’nin haşr-i cismanî hakkındaki hatırına gelenmesele ehemmiyetlidir vemektubunâhirindekitemsili,gayetgüzelvemânidardır.Ohatırayla,DokuzuncuŞuâ’nınmukaddime-i haşriyeden sonraki dokuz burhan-ı haşriyeyi istiyor diye anladım. Fakat,maatteessüf,bir-iki senedir telifvazifesi tevakkufetmiş.Risale-iNur’unmesâili, ilimle,fikirle,niyetlevekastîbirihtiyarladeğil;ekseriyet-imutlakaylasünûhât,zuhurat,ihtârâtileoluyor.Budokuzberâhineşimdiihtiyac-ıhakikîkalmamışkitelifesevkolunmuyoruz.

Evet, erkân-ı imaniye içinde iman-ı billâh ve iman-ı bi’l-yevmi’l-âhir âlem-iİslâmiyet’inikikutbuveikigüneşidir.

Birincisi:Risale-iNur,tamamıylaburhanlarınıizahetmiş.

İkincikutup ise:KısmenmüstakilolarakOnuncuSöz,YirmiDokuzuncuSöz,YirmiSekizinci Söz, hususan cismanî lezzetlerin ispatında ve mukaddime-i haşriye gibirisalelerdegayetkuvvetlihaşr-icismanîyiispatetmiş,muannitleridesusturmuş.Veiman-ı

billâh gibi, bu dünyadaki mevcudât, zâhir bir surette onu göstermediğinden, kısm-ıekserîsiise,sâirerkân-ıimaniyeiçindehaşri,kuvvetlibirsuretteispateder.

Ezcümle: Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın hakkaniyetini ispat eden bütün hüccetleri,ikinci derecede haşr-i cismanîyi, binler âyât-ıKur’âniye’nin tasvir ve izahatlarıyla ispatediyor.Acaba,Kur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ınmucizânecennetin lezâiz-icismaniyesindenbahisleriveizahlarıderecesinden,dahabaşkabirizahalüzumkalırmı?

HemResûl-i Ekrem’in (aleyhissalâtü vesselâm) hakkaniyetini ispat eden bütünmucizeleri,hüccetleri ikinci derecede haşr-i cismanîyi ve cennet ve cehennemin lezâiz ve âlâm-ıcismanîsiniharikabelâgatiyletasvirveizahediyor.Veoizahtansonra,dahaizahaihtiyaçkalırmı?

Hem Cenâb-ı Hakk’ın vücub-u vücudunu ve rahîmiyet ve hakîmiyetini ve ilim vekudretini ve âdiliyet ve hafîziyetini ve sıfât-ı kudsiyesini ispat eden bütün burhanlar,hüccetler, bir cihette haşri ispat ettiği gibi; rubûbiyetin muktezası olan irsal-i rusül veinzâl-i kütüp cihetiyle, hem risalet-iMuhammediye’yi (aleyhissalâtü vesselâm) istilzam; hemKur’ân, onun konuşması ve kelâmı olmadığını ve kelâmullah olduğunu ispat etmekle,haşr-icismanîyitafsilatıylabuikinoktadanyineispatediyor.

Elhâsıl:Risale-iNur’daiman-ıbillâhveiman-ıbi’l-yevmi’l-âhirolanikikutb-uimanî,tam birbirine müsavi gelecek bir derecede ispat edilmiş. Yalnız bu kadar var ki haşr-icismanîkısmensarîhanvekısmenzımnîvetebeîispatedilmiş.Çünkübuâlem-işehâdet,Sâni’inigayetsarihvezâhirgösteriyorvehaşri,zımnîveperdelihaberverir.İnşaallah,birzaman, Risale-i Nur’un şakirtlerinden birisi veya birkaç tanesi, o dokuz makamı veberahinitelifedecekvemukaddime-ihaşriyeninbaşındakiâyât-ıâzamındokuzfıkrasınınhazinelerini, Risale-i Nur’da münteşir haşr-i cismanî berahiniyle ve kalblerine gelensünûhât ve ilhamat ile açıp, Dokuzuncu Şuâ’yı Onuncu Söz’den daha parlak, dahakuvvetlibirtarzdatekmiledecek.

Bütünkardeşlerimizebirerbirerselâmvebayramlarınızıtebrikediyoruz.

SaidNursî

Aziz,sıddıkkardeşlerim,327 sırrıyla çok tecrübelerin neticesinde, çok defa zâhirî

muvaffakiyetsizlik,hakkımızdabirerinâyetperdesiolduğunabiremâresi,belkibirdelilide bu sene biz, her tarafta bir nevi taarruz, o taarruzdan bir nevi cüz’î tevakkuf, hemmatbaalarınkapılarışimdilikRisale-iNur’a–hattayenihurufladahi–kapanmasıhayırdır,birkaçcihetteinâyettirvehimâyettir.

Evvelâ:Bu sene–perde altında– insanlar, eşedd-i zulümle rızıkhakkındabir dehşetliameliyat ve kader-i ilâhî, hakîmâne bir adaletle, çoktan beri teraküm eden zekâtları ve

cizyeleri almak ve hadden çok ziyade tecavüz eden hırsı ve ihtikârı tokatlamak için,umumîbirameliyat-ıcerrahiyehengâmında,elbetteyalnız,imanaveâhiretehasr-ınazaredenvevazifenoktasındanhayat-ıiçtimaiyeyeçokbakmayanveihlâs-ıtâmmıkazanmakiçinhiçbirmaksadaâletvehiçbirdünyevîcereyanatâbiolmayanRisale-iNur’unparlakve kuvvetli hizmeti, tesettür perdesi altından çıkıp âşikâr bir tarzda olsaydı, her hâldebirinci ameliyat-ı insaniye ona ilişecekti. Ve ikinci ameliyat-ı kaderiye rızık ve mideüzerine olması cihetiyle, ya insanların nazarlarını o hizmetten çevirecekti, mideleriylemeşgul edecekti, veyahutohizmetin ihlâsını bir derecekırıpmaişet derdininbir hissesiondabulunacaktı.

Sâniyen:Yazılmasınaşimdiliklüzumyok…

Sâlisen: İzharına bu zamanda izin yok…Fakat,madem şakirtlerin gayret ve şevkvehimmetleri şimdiye kadarmatbaalara ihtiyaç bırakmamışlar, inşaallah, o kudsî hizmettedevamedip,oelmaskalemlerleneşr-ienvâredecekler.Madembütünbütünmesleğimizemuhalifolanyenihurufubir-ikirisaleiçinkabulettiğimizhâldematbaacılarçekindiler,ohayr-ıazîmikaybettiler.Siz,oikirisaleyi,bizimhesabımıza,kahramankardeşlerimizdenyirmi-otuz zâta tevzi ederek, yirmi-otuz nüshayı eski hurufla yazdırınız. Yazan kalemsahiplerinedaimîhasenâtkazandıranopekbüyükhayrısizkazanınız.Eğeryenihurufla,elmakinesiyleoikirisaledenyazılmışnüshalarvarsa,bizebazınüshalargönderiniz.

İşârât-ıKur’âniyeveüçkeramet-iAleviyevekeramet-iGavsiye

hakkındakiSikke-iGaybiyerisalesinebirtenbihveihtardır.Bugayetmahremrisaleler,nasılsa,muannitbirnâmahreminelineburisalelerdenbirisi

geçmiş. Gayet sathî ve inat nazarıyla bir-iki yerine haksız bir itirazla ehemmiyetli birhâdiseyesebebiyetverdiğinden,bumecmua,Risale-iNur’unhastalebelerine,belkiehass-ıhavassamahsusolduğuhâldevebenimvefatımdansonra intişarınamüsaadeolmasıylaberaber, şimdi mezkûr hâdisenin sebebiyle herkese değil, belki ehl-i insaf ve Risale-iNur’la alâkadar ve talebelerinden bulunanlara haslardan bir kaç şakirdin tensibiylegösterilebilirfikriyleyazdık.

İkinci nokta: Bu risale Sikke-i Gaybiye baştan aşağıya kadar birtek neticeye bakar.Bine yakın emârelerle, Risale-i Nur’un makbuliyetine gaybî bir imza basıldığını ispatediyor.Böylebirtekdâvâyabuderecekesretliveayrı ayrı cihetlerdebinleremârelerveimalaronugöstermesiilmelyakîndeğil,belkiaynelyakîn,belkihakkalyakînderecesindeodâvâyıispateder.

Üçüncü nokta: Bu risaleyi mütalâa eden zâtlar, inceden inceye, hususan cifrîhesabatına meşgul olmaya lüzum yok. Hem bir kısmı anlaşılmasa da zararı yok. Hem

umumunu okumak da lâzım değil. Hem keramet-i Gavsiye’nin âhirinde, iki yüz yirmidördüncü sayfada, Şamlı Hâfız Tevfik’in fıkrasından başlayıp âhire kadar mütalâadansonravebaştakimukaddimeyideokuduktansonraistediğiparçayıokusun.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

HemKâtipOsman’ın,hemmübâreklerdenİbrahim’in,hemNurfabrikasahibinin,hemHulûsi-iSâni’ninmektuplarıbir-ikigündegeldiler.Meraklamahzunkalbimizimüferraheylediler. Kâtip Osman’ın mektubunda, hususî selâmlarını gönderdiği zâtların, hususankahraman Rüştü, Zühtü, Bedevî ve Nuri kardeşlerimize hâssaten ve umuma selâm veselâmetlerineduaveHüsrev’inyakındagelmesinin tebşiri, onunhakkındakimerakımızıizaleetti.

Mâşallah, Kâtip Osman da Hüsrev gibi mucib-i merak noktaları yazıyor. Onunmektubunu getiren halıcı İbrahim demiş ki: “Sıddık Süleyman, Rüştü buraya gelmekihtimali var.”O kahraman kardeşim yakînen bilsin ki ben ondan ziyade onamüştakım.Fakat o her gün, has dairesinin birinci safında mânen yanımızda bulunuyor, mânevîkazançlarımızadahissedaroluyor.Bizimmesleğimizdesohbet-isuriyeehemmiyetiazdır.

Hembudehşetliameliyat-ıdâhiliyehengâmındaveyolmasrafıçokziyadeolduğundan,gelmekmünasipolmuyor.Vevehhamehl-i dünya, burada, ziyadebizedikkat ediyorlar.Hattabubayramdakapımıziyaretçilerekapadık.

HâfızAli’ninmektubunda,Rüştü’nünbir teşebbüsüvarkigençlereaitdört-beşparçaders ki Hâfız Mustafa’ya vermiştim ki tab etsin. Cenâb-ı Hakk’a şükür, sizin kesretlikalemlerinizmatbaayaihtiyaçbırakmıyor.Eğerkolayca,ucuzcamümkünolsa,eskiveyayenihuruflayaparsınız.

HâfızAli’ninmektubunda,Risale-iNur’a karşı kemâl-imahviyetle kemâl-i ihlâsı veirtibatı,onuneskidenberitakdirettiğimbirhâsiyet-imümtaziyesinigöstermekleberaber,benimgibibirbîçâreyideşefaatçiyapıp,bendeonunkemâl-isamimiyetinişefaatçiyapıpduasınaâmînderim.

Mübârekköyünden,mübâreklercemaatinden,mübârekİbrahim’inbereketlimektubunuokudum. Beni memnun eden çok sözler var içinde. Ve bilhassa benim başıma yağanyağmurdanrüyadaiçmesivebiraderzadesiOsman’ınilerideRisale-iNur’atalebeolması,kendini okutması bizimesrur eyledi. Cenâb-ı Hak öylemübârekleri o köyde çoğaltsın,âmîn…

Azizkardeşlerim,

Risale-iNur’unhakkaniyetineveehemmiyetinedairbirimza-yıgaybîhükmündeolanyazdığınızmecmua-yı işârâta, Lâhika’dan intihap ettiğinizden ikimisli daha ilâve ettik.Eğer siz de kendinize öyle bir mecmua yazmışsanız, ilâve ettiğimiz miktarı size de

göndereceğiz.BumecmuanıngösterdiğikıymetRisale-iNur’dabulunduğunu,buzamanındehşetlifırtınalarıispatediyor.

Evetkardeşlerim;Hazreti İsâ (aleyhisselâm), İncil-iŞeriftedemişki: “Bengidiyorum, tâsize tesellici gelsin. –Yani Ahmed (aleyhissalâtü vesselâm) gelsin.–”328 demesiyle Kur’ân’ınbeşeregayetbüyükbirneticesi,birgayesi,birhediyesi,tesellisidir.

Evet, bu dehşetli kâinatın fırtınaları ve zeval ve tahribatları içinde ve bu boşluknihayetsizfezadaherşeylealâkadarolaninsaniçinhakikî teselliyiveistinatveistimdatnoktalarınıyalnızKur’ânveriyor.Enziyadeoteselliyemuhtaç,buzamanda,buasırdaenziyadekuvvetlibirsuretteoteselliyiispateden,gösterenRisale-iNur’dur.Çünküzulümâtveevhamınmenbaıolantabiatı,odelmişgeçmiş,hakikatnurunagirmiş.

OnAltıncıSözgibiekserparçalarında,hakâik-i imaniyeninyüzertılsımlarınıkeşifveizah edip, aklı inkârdan ve tereddütlerden kurtarmış. İşte bu hakikat içindir ki bu çokusandırıcı ve dehşetli zamanda, usandırmayacak bir tarzda, çok tekrar ile beraber, aklıbaşında olanları Risale-i Nur’la meşgul ediyor. Refet Bey’in mektubunda dediği gibi,“Risale-iNur’unenbârizhâsiyeti,usandırmamak.Yüzdefaokunsa,yüzbirincidefayinezevkle okunabilir.” Pek doğru demiş. Risale-i Nur’un tercümanı, hakikî vazifesininharicindedünyadakiistikbaliyataarasırabakması,birderecezâhirîbirmüşevveşiyetverir.Mesela, bundan otuz-kırk sene evvel diyordu: “Bir nur gelecek, bir nuranî âlemigöreceğiz.”deyip,omanagenişbirdairedevesiyasettetasavvuredilmiş.

Hembundanondört-onbeş seneevvel, “Dinsizliği çevirenlermüthiş semâvî tokatlaryiyecekler.” diye büyük, geniş, küre-i arz dairesindeki bu dehşetli hâdiseyi, dar birmemlekettevemahdutinsanlardatasavvuretmiş.Hâlbukiistikbal,oikiihbar-ıgaybiyeyitasavvurununpekfevkindetefsirvetâbireyledi.

Evet,eskiSaid’in“Birnurâlemigöreceğiz.”demesi,Risale-iNurdairesininmanasınıhissetmiş,genişbirdaire-isiyasiyetasavvurettiğigibi;

sırrı 329’nın remziyle, on üç-on dört sene sonra, “Dinsizliği, zındıklığıneşredenler,pekmüthiştokatyiyecekler.”deyipohakikatidarbirdairedetasavvuretmiş.Şimdizaman,oikihakikatitamtâbirvetefsiretti.

Evet, başta Isparta vilâyeti olarak Risale-i Nur dairesi birinci hakikati pek parlak vegüzel bir surette gösterdiği gibi; ikinci hakikati de medeniyet-i sefihenin tuğyanını vemaddiyyûnluk330(Hâşiye)tâunununaşılamasınıçevirenveidareedenervah-ıhabîseninbaşlarınagelen bu dehşetli semâvî tokatlar, geniş bir dairede, o sırr-ı ’nın hakikatini tamtamınaispatetmiş.

Risale-iNur,kat’îburhanlara istinadenhükümleri, sâirhakâikte,aynıaynına, tevilsiz,tâbirsiz hakikat çıkması ve yalnız işârât-ı tevafukiye ve sünûhât-ı kalbiyeye itimadenbeyanatı, böyle dünyevî olanmesâil-i istikbaliyede neden bazen tâbir ve tevilemuhtaç

oluyordiyehatırımageldi.

Böylebircevapihtaredildiki:Gaybîistikbal-idünyevîdevedünyaişlerinde,başagelen hâdisâtı bildirmemekte Cenâb-ı Erhamü’r-râhimîn’in çok büyük bir rahmetisaklandığını ve gaybı gizlemekte çok ehemmiyetli bir hikmeti bulunduğu cihetle, gaybîşeylerihabervermektenyasakedip,yalnızmüphemvemücmelbirsurette,yailhamveyaihtarla, bir emâreyi vesile ederek, keşfiyâtta ve rüya-yı sâdıkada, bir kısım gaybîhakikatleriihsaseder.Ohakikatlerinhususisuretlerivukuundansonrabilinir.

Kardeşlerim, bu defa Hilmi Beyle gelen Refet ve Rüştü’nün mektupları bizi çoksevindirdi. Zaten Hüsrev, Refet, Rüştü Risale-i Nur’a intisapta eskiden beri beraberbulunmalarından, ben birisini tahattur etsem, üçü birden hatıra geliyor. Cenâb-ıHakk’ahadsizşükürkibudehşetlifırtınalar,onlarıvesizlerisarsmadı.Mâşallah,Refet,şimdideeski sadâkatini ve tam alâkasını tamamıyla muhafaza ettiğini anladık. Bir-iki senedirondan hiçbir mektup ve hizmet-i Kur’âniye’deki vaziyetinden bir haber alamamıştım,merakediyordum.Budefamektubunda“Nevakitbirarayagelsek,Sözler’denbiriniaçıpokuyoruz, tatlı tatlı istifade edip, Üstadımızla görüşüyoruz.” demesi, bizi sürûrla şükresevketti.SadâkattenâmdarRüştü’nünmektubundamerakettiğimnoktalarıbeyanetmesivehizmet-inuriyetevakkufetmemesivesizleresıkıntıolmaması,biziçokmesrureyledi.

Latîfbir tevafuk:AhmedNazif’inbudefaçokmeşgaleler içindeyazdığı,yalnızOnDokuzuncu Mektup’ta (Mu’cizât-ı Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm)) tevafukatın mecmuu,dokuz bin sekiz yüz otuz üç adede bâliğ olduğunu gördük. O mektuptaki mu’cizât-ıAhmediye’nin(aleyhissalâtüvesselâm)birkerametidirdiyehükmettik.

(Risale-iNurşakirtlerindenEminveFeyzi’ninbirfıkrasıdır.)

Hem, Risale-i Nur’un kasabalara ve cemaatlere berekete medar olması ve ona zararedenlere tokat gelmesi gibi, şahıslara da pek zâhir bir surette, hem bereket ve hüsn-ümaişetonaçalışanlaravegaybîtokatlar,onunaleyhindeçalışanlaragelmesi,buhavalideçok hâdiseleri var. Biz, kendi nefsimizde; çalıştığımız zaman, pek zâhir bir surette birhüsn-ü maişet, bir inâyet gördüğümüz gibi, Risale-i Nur veya şakirtleri aleyhineçalışanlara,şiddetlitokatlargeldiğinigörüyoruz.

Ezcümle:Risale-iNur’un erkânından birisi, kat’î bir surette haber veriyor ki üç-dörtadam, dünya servetinin hatırı için toplanıpmünâfıkane tedbir kurdukları hengâmda, üçgünsonraoüç-dörtadamınhanelerivebirinindükkânıyanıp,herbiribinlerlirazayiatlatokatyediler.

Hembirdessâscasusadam,Risale-iNurşakirtlerialeyhindeçalışıyordukionlarıhapseattırsın.Birgün,serbestolarak“Ben,biripucubulamadımkibunlarıhapsesoksam.Eğerbir ipucu bulsam onları hapse sokacağım.” diye ilân ettiği vakitten iki gün sonra bir işyapıp,Risale-iNurşakirtleriyerindeoadamikisenehapsegirdi.

Hembedbaht,muannid bir adam,Risale-iNur aleyhinde, hem şakirtlerinin bir rüknüaleyhindemütecavizanebulunduğuhengâmda,bir-ikigünsonrameyhaneyegidipiçeiçeçatlamış,oradaölmüş.Bunevidençokhâdiselervar.DemekRisale-iNur,dostlaratiryakolduğugibi,düşmanlaradasâikaoluyor.

(Risale-iNurşakirtlerindenHâfızTevfik,MehmedFeyzi,

Emin,Hilmi,Kâmil’inbirfıkrasıdır.)

Gavs-ı Âzam’ın, Üstadımız hakkında 331 fıkrasıyla, inâyet ve teshilemazhar olduğuna ve tevafuk,Risale-iNur’un kerametinin birmadeni bulunduğuna pekçok emârelerden, bu bir-iki gün zarfında, küçük ve latîf, fakat kat’î kanaat veren cüz’îhâdiselerin tevafukunda gözümüzle gördüğümüz inâyet-i rabbâniyenin numûnelerindenbeş-altısınıbeyanediyoruzkionlar,buikigünzarfındaberabervukubulmuş.

Birincisi:Dün,Üstadımıza,Risale-iNur’aaitüçhizmetlâzımgeldi.Kimsedeyok.Bizdeuzaktayız.Merdivendeninip,birçocuğubulup,bizleregöndermekniyetiylekapıyıaçtı.Risale-iNur’unohizmetinigörecek fevkalâdebir tarzda,dakikasıyla,üç şakirdikapıyageldiler.

İkincisi: İki seneden ziyade Risale-i Nur’un mühim parçaları, Risale-i Nur’unberekâtıylahanesiyangındankurtulanHâfızAhmedkendineyazdırıp,başkabirkazavenahiyedebulunanbir-ikizât,onlarıistinsahiçinaldılar.İkisenedenberiellerindenkaçırıp,mahcubiyetlerinden haber vermedikleri için hem biz, hem Hâfız Ahmed, merak, hemhiddet ediyorduk.Okitaplar, bugüngeldiği aynıvakit, dünaynı saatte,Üstadımıza,beşseneden beri, her birkaç gün zarfında kolaylık için bir parça yemek pişirmekle hatırınısoruyordu.İkisenedenberioâdetiterketmişti.

Hemkomşuluktandabaşkayerenakletmesiyle,ikisenediroâdetterkedilmişken,yinedün, o aynı saatte, iki sene evvelki aynı âdetiyle, o zâtın hanesinden, aynen eskisi gibi,küçücükbir hatır sormaknev’indeoğlugetirdi.Üstadımızdedi: “İki sene evvelki âdetelüzum kalmamış; siz de komşuluktan gitmişsiniz.” dedi. Bugün aynı vakitte, o HâfızAhmed’in yazdırdığı kaybolan kitaplar, mükemmel bir surette istinsahla beraber geldi.Bizde şüphe bırakmadı ki bu latîf tevafuk da, Risale-i Nur hakkındaki inâyetin bircilvesidir.

Üçüncüsü: Üstadımız, aynı yine bugün Emin’e dedi: “Üç-dört aydır her haftakaryesinden buraya gelen hane sahibesi gelmedi, kirasını dört aydır almadı. Her hâldecevapgönderin gelsin, alsın.” dediği aynı dakikada, dört aydan beri yanına gelmeyenohanesahibesikapıyıvurdu,geldi.Beşaylıkkirasınıaldı.Üstadımız,buhâdise-iinâyettenmemnuniyeti için, uzak bir nahiyeden gelen, yuvarlak, hiç görmediğimiz ve buradabulunmayan bir küçük ekmeği o hane sahibesine verdi. Aynı vakitte, yirmi dakikazarfında, burada bulunmayan aynı ekmekten, iki sene Risale-i Nur’un iki kitabını alıpmütalâasının mânevî ücretinden binde bir ücret olarak geldi. Ve bir parçacık aşure

çorbasını dahi yine o ev sahibesine verdi. Aynen, o aşurenin on misli kadar, latîf üçekmek, yine iki sene iki kitabın okunmasına binde bir ücreti diye geldi. Gözümüzlegördük.

HemyineÜstadımız,bugünohanesahibesine,yedisenediradınıbilmediğiiçin“İsminnedir?”diyesormuş.Odademiş:“Hayriye’dir.”Hayriyeismindeolmaktevafukuyla,ikisaatsonra,HayrinamındaRisale-iNur’unbirşakirdi,haberimizyokkenİstanbul’agitmiş.Hem ticaret münasebetiyle iki mühim şakirtler dahi gidip geç kaldılar. Maddî, mânevîfırtınalar münasebetiyle Üstadımız onları, hem oradaki mühim bir şakirdi çok merakediyordu.BugünoHayri,ikisaatHayriye’densonrageldi;oüçşakirthakkındakimerakıizaleettiktensonradörtaydanberidevameden“tefarik”namındaÜstadımızınbirkokusubugünbitmiştiHayri’ninelindebirküçükşişe…Dedi:“Sizetefarikgetirdim.”Bizdebuküçük,latîftefariktekitevafuka“Barekâllah!”dedik.

Bu ikigünzarfındabuküçücüknumûnelergibi,Üstadımız,Mu’cizât-ıAhmediye’nintashihatıyla meşgul olduğu için, bunlardan başka çok numûneleri görmüş. Madem ikigünde böyle inâyetin cilvelerini görüyoruz; Risale-i Nur dairesi içinde dikkat edilse,herkeskendinefsindehizmetiderecesindeböylenumûnelerigörebilir.

Risale-iNurşakirtlerinden:

HafızTevfik Hilmi Kâmil Hayri MehmedFeyzi Emin

Evet Evet Evet Evet Evet Evet

Gözümüzlegördük.

Evet;bendetasdikediyorum.

SaidNursî

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Buşiddetlikıştavemânevî,dehşetli,ayrıtarzbirkıştavenev-ibeşerictimaîhayatındamüthiş kanlı diğer tarz bir kışta, çırpınan bîçârelere rikkat-i cinsiye ve şefkat-i nev’iyecihetindengayetderecedebirhüzünveelemhissettim.Çokyerlerdebeyanettiğimgibi,yine Erhamü’r-râhimîn ve Ahkemülhâkimîn olan onların Hâlık-ı Kerîm ve Rahîm’inhikmetverahmeti,benimkalbiminimdadınayetişti.Mânendenildiki:

“Seninbuşiddet-iteessürün,oHakîmveRahîm’inhikmetini,rahmetinibirnevitenkithükmüne geçer. Rahmet-i ilâhiyeden ileri şefkat olunmaz. Hikmet-i rabbâniyeden dahaekmel hikmet, daire-i imkânda olamaz. Âsiler, cezalarını; mâsumlar, mazlumlar,zahmetlerinden on derece ziyade mükâfatlarını alacaklarını düşün. Senin daire-iiktidarının haricinde olan hâdisâta,O’nunmerhamet ve hikmet ve adaleti ve rubûbiyetinoktasındabakmalısın.”Bendeolüzumsuzşiddetlielem-işefkattenkurtuldum.

Otuz sene evvel aşâirlerde gezerken, böyle suâl ettiler: “Acaba şu zaman vedehrin şikâyetindeki –hatta büyük zâtlar ve evliyalar dahi felekten ve zamandanşikâyetediyorlar–ondan,Sâni-iZülcelâl’insanat-ıbedîineitirazçıkmazmı?

Cevap:Hayırveasla!Belkimanasışudur:Güyaşikâyetçiderki:“İstediğimemirvearzu ettiğim şey ve teşehhî ettiğim hâl, hikmet-i ezeliyenin düsturuyla tanzim olunanâleminmahiyetimüstaitdeğilveinâyet-iezeliyeninpergeliylenakşolunanfeleğinkanunumüsaitdeğilvemeşiet-iezeliyeninmatbaasındatabolunanzamanıntabiatımuvâfıkdeğilve mesâlih-i umumiyeyi tesis eden hikmet-i ilâhiye razı değildir ki şu âlem-i imkân,Feyyaz-ıMutlakın yed-i kudretinden, şu ukûlümüzün hendesesiyle ve tehevvüsümüzüniştahıylaistediğimizherbirsemeratıkoparsın.Versedetutamaz,düşsedekaldıramaz.”

Evet, bir şahsın tehevvüsü için büyük bir daire-i muhita hareket-i mühimmesindendurmaz.

İşte, otuz sene evvelki cevaba,Risale-iNur dahi zelzeleler bahsinde böyle küçük birhâşiye ilhakediyorkiherbirunsurun,maddîvemânevîkışve zelzelegibihâdiselerin,yüzer hayırlı neticeleri ve gayeleri varken, şerli ve zararlı birtek neticesi için onuvazifesindendurdurmak,oyüzerhayırlıneticeleriterketmekle,yüzerşeryapmak,tâbirtekşergelmesingibi,hikmete,hakikate, rubûbiyetemünafiolur.Fakat,küllîkanunlarıntazyikinden feryat eden fertlere, inâyât-ı hâssa ve imdâdât-ı hususiye ile ve ihsânât-ımahsusa ile Rahmânürrahîm, her bîçârenin imdadına yetişebilir. Dertlerine, dermanyetiştirir.Fakatoferdinhevesiiledeğil,hakikîmenfaatiyleyardımeder.Bazen,dünyadaistediğibircamamukabil,âhirettebirelmasverir.

Üstadımızın ve Risale-i Nur’un ciddî hakâikleri içinde en tatlı bir fâkihesi tevafukolduğuiçin,kardeşlerimize,yinebuikigünzarfındaküçükbir-ikitevafuku,sizebundanevvelkitevafukahâşiyeolarakyazıyoruz.

Evet,nasılkikelimâttavekelimât-ımektubedetevafuk,birkast,birinâyet-ihususiyeyigösteriyor.Bazenharikaolupkerametderecesineçıkıyor.Bazen latîfbirzarafetveriyor.Aynen öyle de Risale-i Nur’a ait ve Üstadımıza ait hadisatta da aynen, kastî veinâyetkârânetevafuku,akvaldekioef’âldedahigörüyoruz.

Ezcümle: Size yazılan, dört ay gelmeyen hane sahibesi için Emin kardeşimize dedi:“Habergönder.”tekellümünde,onunkapıçalmasıtevafukettiğigibi;aynıcümle,ikidefaokunduğuzaman,“Emin’edediği”kelimesiokunduğuânında,aşağıdakikapıyıEminaçtı.Gelmek zamanı gelmeden geldi. İkinci gün, yine başka bir adama okunduğu vakit,“Emin’e dediği” kelimesini okuduğu vakit, aynı anda yukarı kapıyı Emin açtı, gelmekâdetinemuhalifolarakgeldi,girdi.Buikitevafuk,hanesahibesinintevafukunatevafukugösteriyorki;encüz’îişlerimizdetesadüfdeğil,kastîtevafuktur.

Hem,dörtayevvelbizebirparça tarhanagetirenRisale-iNurşakirtlerindenFuad’ın,

İstanbul’agidip,otuzgüntehirinden,geçkalmasındanendişeettiğimizaynıgünde,onuntarhanasıbittiğiaynıgündegelmesitevafuketti.

Hem aynı günde, bir parça tereyağı –biz ve Üstadımız da bunun bereketinihissediyorduk–bittiğidakikadaonunmiktarınatevafukedip,zannımızcaaynıyerde,aynımiktar,aynızamandageldiğigibi;hemburalarda,köylerde,küliçindeyapılanbirçörek,Üstadımızınhoşunagittiğiiçinsabah-akşamondanyiyipveonbeşgündevamedip,bittiğiaynıgünde,aynıçörekten,onunakrabasındanbirisigetirdi.Butevafukunhatırı içingeriçevirmedi,kabuletti.Mukabilindebirteberrükverdi.Gözümüzlebulatîftevafukdakişirininâyet-iilâhiyyenincüz’îcilvelerinigördük;veanladıkkikörtesadüfişimizekarışmıyor.

Mânidar tevafuk, Risale-i Nur’un kelimâtında ve hurufatında olduğu gibi, ona temasedenharekâtveef’âldedeöylemânidartevafuklarvar.İnayetetemasettiğiiçin,encüz’îbirşeydeolsakıymetibüyüktür.Böyleuzunyazmakveziyadeehemmiyetvermek israfolmaz.Çünkümanasıolaninâyetveiltifat-ırahmetmuraddır.Veobahisdahimânevîbirşükürdür.

Risale-iNurşakirtlerinden

Emin,Feyzi

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

NurfabrikasınınsahibiylekahramanTâhirîbizigayetmesruredenmüjdelerveriyorlar,hem bazımeseleleri soruyorlar. Sizlerdeki erkânın verdikleri karar vemünasip gördüğütarzlar,benimreyiminfevkinde,inşaallah,isabetederler.Madembenimreyimidealmakistiyorlar.Şimdilik,evvelcenazlananmatbaacılaralüzumyok.Hemmesleğimizemuhalifyenihurufa,Risale-iNur’unbirnevimüsaadesihükmünegeçtiğiiçin,lâzımdeğil.Sizler,elmakinesiyleyazdığınızmiktaryeter.ZatenNazifdeelmakinasıylabirdereceçalışıyor.Tashihine çok dikkat etmek lâzım. Eski hurufla elmas kalemli kardeşlerim matbaayaihtiyaçbırakmıyor.Bizeyardımetsinler.

Sorduğunuz ikinci cihet ise, HâfızMustafa’ya verdiğim yeni hurufla iki risale, çoğuayrı ayrı olsun; bazı da beraber olsun. Gençlere ait risaleciğin başında isim olarak“Sirâcü’l-Gafilin”veyahut“GençlikRehberi”namı; tevhideait risaleye“Hüccetüllahi’l-Bâliğa” namını; veyahut “Misbahü’l-İman”; keramet mecmuasının ismi ise, “Sikke-iTasdîk-iGaybî”veya“Tasdik-iGaybîninHâtemi”namınıbaşındayazarsınız.

Arabî“Virdü’l-Ekber-iNuriye”tabedilmişse,ArabîbilmeyenRisale-iNurşakirtlerinebirteshilâtolmakiçinYedinciŞuâ,Âyetü’l-KübrâveYirminciMektup’taizahvetercümeedilen sayfalarının numaralarınıVirdü’l-Ekber’in kenarlarına rakamla bir hâşiyecik gibiyazılsaiyiolur.Yani“BuArabîmakam,filânrisalede,filânsayfadaizahıvar.”diyeişaretedilse ve elmas kalemli kardeşlerimiz bunu tevzi edip, her biri bazı nüshaları böyleişaretlerlekaydetsevehemelmakinesiyleyaptığınızveyamatbaadangelen risalelerden

numûneiçinbir-ikinüshasınıbizegönderseniziyiolur.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Bu şiddetli maddî ve mânevî kıştaki galâ ve varlık içinde kaht ve derd-i maişetfukaralara ağır basması cihetinde, ekseri fakirü’l-hâl olan Risale-i Nur şakirtlerinin budehşetli hâle karşı sarsılmaları ve tesânüdleri bozulması ihtimaliyle ziyade endişeediyordum. Sizler her zamandan ziyade bu fırtınada tesânüdünüzü ve ittihadınızı vebirbirinin kusuruna bakmaması, birbirini tenkit etmemesi, Risale-i Nur’un vazife-ikudsiye-iimaniyesihesabınamükellefvemuhtaçsınız.

Sakınbirbirinizdengücenmeyinizvetenkitetmeyiniz.Yoksaazbirzaafgösterseniz,ehl-inifakistifadeedipsizlerebüyükzararverebilirler.Derd-imaişetzaruretinekarşı,iktisatve kanaatlemukabele etmeye zaruret var.Menfaat-i dünyeviye, çok ehl-i hakikati, ehl-itarîkatıdahibirnevirekabetesevkettiğiiçinendişeederim.Risale-iNurşakirtleriiçindeşimdiye kadar bu cihet onları zedelememiş. İnşaallah yine zedelemez. Fakat herkes birahlâkta olamaz. Bazıları meşru dairede rahatını istese de itiraz edilmemeli. Zaruretedüşen bir şakirt zekâtı kabul edebilir. Risale-i Nur’un hizmetine hasr-ı vakit edenrükünlereveçalışanlarazekâtlayardımetmekdeRisale-iNur’abirnevihizmettir.

Hemyardımedilmeli.Fakathırsvetamahvelisan-ıhâl ile istemekolmamalı.Yoksa,ehl-i dalâlet ki hırs ve tamahyolundadinini feda etmiş; onlar nazarındakıyas-ı binnefscihetiyle, “Risale-iNur’un bir kısım şakirtleri dahi, dinini dünyaya âlet ediyorlar.” diyeçirkinbirithamlataarruzlarınameydanaçar.

Sizler, arasıra, İhlâs ve İktisat Lem’alarını ve bazen Hücumât-ı Sitte risalesinimâbeyninizde beraber okumalısınız. Sizin şimdiye kadar fevkalâde sebat ve metanet vetesânüd ve ittifakınız, bu memlekete medar-ı iftihar olacak ve istikbalini kurtaracakderecededir.Dikkatediniz,buyenifırtınasizintesânüdünüzübozmasın.

Arabî Virdü’l-Ekber-i Nuriye’ye dair müjdeniz ve kahraman Tâhir’lerin vemübâreklerin sâri ve dehşetli hastalıklara tiryaklar ve ilâçlar yetiştirmeleri vemütemadiyen çalışmaları bizi, belki ruhanîleri ve ricâlü’l-gayp zâtları dahi sevindiriyor.Hulûsi’nin, “ve’l-Asri” nükte-i i’câziyesine karşı tam takdiri ve tasdiki ve Konya’yatahvili, hizmet-i nuriye noktasında benimemnun eyledi.Evet,Risale-iNur şakirtlerininbirincilerindenfaalbirisi,oehemmiyetlişehregitmesilâzımidi.

Kardeşlerim,

Lem’a-yıMüdafaatta,“Ispartamuhbirleri”unvanıylabizihapsesevkedenAnkara’dakizâlimler iradeedilmiş;mecburiyet tahtındaöyledemişiz.Şimdi, Isparta,benimmübârekbir vatanım ve çok kıymettar kardeşlerimin dahi sevgili vatanları olduğundan, “Ispartamuhbirleri” kelimesini o makamlardan kaldırdım, onların yerlerine “mülhid zâlimler”yazdım.Sizdeöyleyazınız.

Hem, kahraman Tâhir’in bana yazdığı Müdafaat Risalesi’nde, İhtiyar Lem’ası’nda,Ankara’yaaitbahsinde,SekizinciRicayazmış.HâlbukiYedinciRica’dır.Onuda tashihediniz.Tâhirî gibi kahramanbirmahduma sahip olan ve hanesindeRisale-iNur’un altışakirdibulunankardeşimizHüsnüEfendiyebilmukabeleselâmvetebrikederiz.

333 332

Azizkardeşlerim,

Kur’ân’a ait en cüz’î, en küçük bir nüktenin de kıymeti büyük olduğundan, İşârât-ıKur’âniye’ninbuzamanımızatemasedenküçükbirşuâı,bugün,Sûre-i 334nükte-ii’câziyesi münasebetiyle, Sûre-i Fîl’den, mana-yı işârî tabakasından, tevafuk düsturunaistinadenbirnüktesinibeyanetmemihtaredildi.Şöyleki:

Sûre-i 335 meşhur ve tarihî bir hâdise-i cüz’iyeyi beyanla küllî ve her asırdaefradıbulunanogibiveonabenzeyenhâdiseleriihtarvetabakat-ıişariyedenhertabakayagöre bir manayı ifade etmek, umum asırlarda, umum nev-i beşerle konuşan Kur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ın belâgatının muktezası olmasından, bu kudsî sûre, bu asrımıza dabakıyor, ders veriyor. Fenaları tokatlıyor. Mana-yı işârî tabakasında bu asrın en büyükhâdisesini haber vermekle beraber, dünyayı her cihetle dine tercih etmek ve dalâlettegitmenincezasıolarak–cifirvehesab-ıebcedile–“üçcümle”si,aynıhâdiseninzamanınatetabukedipişaretediyor.

Birincicümlesi:Kâbe-iMuazzama’yahücumedenEbreheaskerlerininbaşlarınaebâbiltayyareleriylesemâvîbombalaryağdırmasınıifadeeden 336cümle-ikudsiyesi,binüç yüz elli dokuz edip, dünyayı dine tercih eden ve nev-i beşeri yoldan çıkaranmedeniyetçilerin başlarına semâvî bombalar ve taşları yağdırmasına tevafukla işaretediyor.

İkincicümle: 337kelime-ikudsiyesi,eskizamanhâdisesindekiKâbe’ninnurunu söndürmek için, hilelerle hücumedenlerin kendileri yokluk, zulümât dalâletindeaksü’l-amelle aleyhlerine dönmesiyle tokat yedikleri gibi; bu asrın aynen hilelerle,desiselerle, zulümlerle edyân-ı semâviye kâbesini, kıblegâhını dalâlet hesabına tahribeçalışan cebbâr; mağrur ehl-i dalâletin tadlil ve idlâllerine semâvî bombalar tokadıylacezalanmasına,aynıtarihî 338kelime-ikudsiyesibinüçyüzaltmışmakam-ıcifrîsiyletevafukedipişaretediyor.

Üçüncüsü: 339 cümle-i kudsiyesi, Resûl-i Ekrem’e (aleyhissalâtü

vesselâm) hitaben, “Seninmübârek vatanın ve kıblegâhın olanMekke-iMükerreme’yi veKâbe-iMuazzama’yıhârikulâdebir

surette düşmanlarından kurtarmasını ve o düşmanların nasıl bir tokat yediklerini

görmüyor musun?” diye mana-yı sarîhiyle ifade ettiği gibi; bu asra dahi hitap eden ocümle-ikudsiye,mana-yı işârîsiylederki:“Senindininve İslâmiyet’inveKur’ân’ınveehl-i hak ve hakikatin cebbâr düşmanları olan dünya-perest ve dünyanın menfaati içinmukaddesatıçiğneyenoashab-ıdünyayaSeninRabbinnasıltokatlarlacezalarınıverdiğinigörmüyormusun?Gör,bak!”diyemana-yı işârîsiylebucümleaynenmakam-ıcifrîsiyletambinüçyüzellidokuz(1359)tarihiyle,aynenâfât-ısemâvînev’indesemâvîtokatlarla,“İslâmiyet’e ihanet cezası olarak…” diye mana-yı işârî ifade ediyor. Yalnız 340

yerinde 341gelir.Filkalkar,dünyagelir.342(Hâşiye)

Tahlil: 343 : İki ( )sekizyüz; iki ( )dörtyüz, iki ( )bir ( )bir ( ) bir ( ) yüz;tenvinvakıfolmadığından( )’dur,elli;bir( )bir( )bir(meddeelif)dokuz;mecmuubinüçyüzellidokuz.

( ) sekizyüz,( )seksen,( )dörtyüz,iki( )yirmi,iki( )altmış,tenvinvakfarastgelmiş,sayılmaz;yekûnubinüçyüzaltmış.

344:İki( )bir( )sekizyüz;iki( )iki( )ikiyüz;iki( )bir( )yüz;bir( )bir( )yüzaltmış;dört( )üç()bir( )bir( )yirmidokuz; 345yerinegelen 346

’dakiiki( )bir()dokuz;bir( )elli;bir( )on,bir()bir.Buyekûnbinüçyüzellidokuz,eğerokunmayan()sayılmazsabinüçyüzellisekizeder.HemArabî,hemRumîtarihiylebu semâvî tokatların ayrı ayrı çeşitlerinin zamanlarına tevafuk ile parmak basıyor.347(Hâşiye)

Umumkardeşlerimebirerbirerselâmvedualareylerim.

Kardeşiniz

SaidNursî

Aziz,sıddık,mübârekkardeşlerim,

Sabri’nin tâbiriyle, Risale-i Nur’un Zülfikar’ı olan Hizbü’l-Ekber-i Nurî, elhak,me’mulümüzünfevkindegayetparlakvegüzelvedikkatlivesıhhatliveyanlışlarıpekazbirtarzdaCenâb-ıHakk’ıninâyetiylevücudagelmiş.HâfızAli,Tâhirî,HâfızMustafabuvazifedeelhaktamçalışmışlar.Risale-iNur’unelinebirelmaskılıçverdiler.

Kardeşlerim, Bu kudsî hediyeniz bu şehre girdiği aynı zamanda, daha biz haberalmadan memleketimizde talebeler bir kitaba başladığı zaman, Kürtçe “meftihâne”nâmındabir ziyafet verdiklerine tambirmisal olarak,Risale-iNur’unbeş talebesi, ayrıayrı köylerde, ne biz, ne onlar postadan haberimiz yokken, güya bu kudsî kitabınmeftihânesi olarak her biri, ayrı ayrı taamdan mürekkep bir küçük ziyafet nev’indegetirdikleri, hiçbir sebep yokken, bütün bütün âdete muhalif bir tarzda o beşlerin bunoktadaittifakıvetevafukları,beşimiz,ben,Emin,Feyzi,Hilmi,Tevfikmüttefikankararverdikki tesadüfkatiyen imkânıyok.Demek,buradakimedrese-inuriyeninmeftihânesiolarak,rahmet-iilâhiyetarafındanbirkeramet-inuriyedir.

Hem otuz günden beri ve İnebolu’dan her hafta bir-iki defa geldikleri hâlde, hiçbirigelmeden, birden, sebepsiz, bir has talebe, üç günde yayan olarak, Hizbü’l-Ekber ileberaber geldi. İkinci gün, güya onun için gönderilmiş gibi; matbu Hizbü’l-Ekber-iNuriye’ninbirkısmınıaldı,götürdü.

Azizkardeşlerim,

BuHizb-iNuriye benim şahsıma ait pek büyük bir keramet-imâneviyesi var. Şimdibeyanetmekzamanıgeldi.

Yirmiüçseneevvel,EskiSaid,YeniSaid’einkılâpettiğizaman, tefekkürmesleğindegittiğiiçin 348sırrınıaradım.Herbir-ikisenedeosır,yaArabî,yaTürkçebir risaleyi netice verip suret değişiyordu. Arabî Katre Risalesinden, tâ Âyetü’l-Kübrârisalesine kadar, o hakikat devam edip suretler değiştirerek, tâ Hizbü’l-Ekber-i Nuriyesuret-i daimesine girdi. Yirmi üç seneden beridir ki ne vakit sıkılsam ve fikir ve kalbeyorgunlukveusançgelse,buhizbinbirkısmınımütefekkirâneokumuşsam,osıkıntıyıveusanç ve yorgunluğu izale ediyordu. Hatta, bilâ-istisna, her gece sabaha yakın dört-beşsaatmeşguliyettengelenusançveyorgunluk,ohizbinaltısındanbirisiniokumasıylahiçbireserikalmadığıbindefatekerrüretmiş.Mühimbirhakikatibuhakikatmünasebetiylebuzamandaehl-imedreseyevehocalarataallukedenbirmeseleyibeyanediyorum.Şöyleki:

Eskizamandanberiekseryerlerdemedresetâifesitekkelertâifesineserfürûetmiş,yaniinkıyat gösterip onlara velâyet semereleri içinmüracaat etmişler.Onların dükkânlarındaezvâk-ı imaniyeyi ve envâr-ı hakikati aramışlar. Hatta medresenin büyük bir âlimi,tekkeninküçükbir veli şeyhinin elini öper, tâbi olurdu.Oâb-ı hayat çeşmesini tekkedearamışlar.Hâlbukimedreseiçindedahakısabiryolhakikatinenvârınagittiğiniveulûm-uimaniyededahasâfivedahahâlisbirâb-ıhayatçeşmesibulunduğunuveamelveubûdiyetvetarîkattandahayüksekvedahatatlıvedahakuvvetlibirtarîk-ivelâyetilimde,hakâik-iimaniyede ve Ehl-i Sünnet’in ilm-i kelâmında bulunmasını, Risale-i Nur, Kur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ınmucize-imâneviyesiyleaçmış,göstermiş;meydandadır.

İşte,Risale-iNur’aherkestenziyadekemâl-işevkletaraftarânevemüftehirânemedresetâifesinden olan ulemâların koşmaları lâzım ve elzem iken, maatteessüf, daha medreseehlinin ekseri, kendimedresesindençıkanbu âb-ı hayat çeşmesinivebukıymettar bâkihazinesini tanımıyor, aramıyor, muhafaza edemiyor. Lillâhilhamd, şimdi tam tamınabaşladılar.Sözlermecmuası,hemhocaları,hemmuallimleriNur’laraçekti.

Hizb-i Nuriye başındaki Türkçe parçasının “tamArabî bilen” kelimesinden sonra buyazılsın: “Veyahut, Âyetü’l-Kübrâ ve Münâcât ve Yirminci Mektup risaleleri yanındabulunanveokuyan.”

Hemdördüncüsayfanınnihayetindenikincisatırınbaşındaki 349’deki tekaddümetmiş, 350yazılsın, 351’uncem’idir.

Hem yirmi ikinci sayfanın dördüncü satırında cümlesinde,kelimesindensonraHâfızAliveTâhirîveHâfızMustafaveNazif ilâveedilecek. 352

kelimeside 353yazılacak.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Cenâb-ıHakk’ahadsizşükürolsunkiIspartavilâyetini,eskidenberibirgaye-ihayalimolanbirMedresetü’z-Zehra,birCâmiü’l-Ezheryapmış.Sizinkalemleriniz,Risale-iNur’umatbaayamuhtaç etmeyeceğini, böyle kısa bir zamanda bu kadarmükemmel tevafuklunüshaları teksir etmesi, bugün sabahleyin söylediğimbir dâvâya, öğleneyakın, sizin bucennetbahçelerininmeyvelerigibitatlıvegüzelhediyeniziEmingetirdi;sabahtakidâvâyıtamispatetti.Dâvâdabudur,demiştim:

Risale-i Nur’un hizmet ettiği hakâik-i imaniye her şeyin fevkinde olduğu gibi, buzamanda her şeyden ziyade onlara ihtiyaç var. Fakat kalbini öldürmüş, nefsi hevesâtlaşımarmış mülhidler, imandaki hakikatin derece-i ihtiyacını inkâr ettiklerinden, “Ehl-idiyanet ve ehl-i ilmi sevkeden, tahrik edenmakasıd-ı dünyeviye ve ihtiyacatıdır.” diyeittiham ediyorlar. O ittihama göre de pek insafsızcasına onlara ilişiyorlar. Bu bedbahtmülhidleri kat’î bir surette iskât etmek, bilfiil –maddeten– öyle fedakârlar lâzım kidünyanın en mühim meşgaleleri, belki büyük zararları onların hakâik-i imaniyeihtiyaçlarınısusturmuyor.“Acabaöylelerivarmı?”diyehatırlarınageldi.Evet,vardır:İşteIspartavilâyetivehavalisi.İşte,Sandıklıtarafındanüç-dörtayzarfındaRisale-iNur’uherşeye tercih eden efeleri vemücâhidleri diye dâvâ etmiştim. İki saat sonra, hiçme’muletmediğimizbir tarzda,RahmetullahnamınıalanEmin, ikisandıklaodâvâya ikihüccetgösterdi.

Kardeşimiz Kâtip Osman’ın mektubu, ayrı ayrı çok meraklarıma bir merhem oldu.Cenâb-ıHak, onun gibiRisale-iNur’a binler şakirtleri omedrese-i nuranîde yetiştirsin,âmîn…

Âtıf’ındaSandıklıtarafınagitmesi,muvaffakiyetkazanması,değilbizleri,melâikeleride sevindirdi. Karye-i İrfan namı, inşaallah, bir medrese-i nuriye olur. Zaten Âtıf’takiihlâs,öyleneticevereceğinihissediyordum.

Gül, Nur, Mübârek, Medrese-i Nuriye, Mâsum, İhtiyarlar heyetine binler selâm veselâmetlerineduaediyoruz.

OnüçseneevvelBarla’da,beşmislibereketlekerametderecesineçıkantatlılokmalarıveolokmalarıhediyeeden,çokmübârekHacıHâfız’ısürûrlahatırımızagetirenbuyenigelen tatlı lokmaları, beş çeşit tatlı geldi.Her bir tanesine sizlereCenâb-ıHak cennettebinlercennettatlılarıversin,âmîn…

AzizkardeşimHüsrev,

Cenâb-ı Hak, merhumeyi mağfiret eylesin. Ve sana ve onun evlâtlarına sabr-ı cemilihsan eylesin. Ben de mateminize cidden hissedarım. Senin ağlamana ve ağlayanmektubunaiştirakettim.

Evet,sendebenimgibi,dünyayla ikicihetlealâkankesiliyor.Hemöyle lâzım.SeningibiRisale-iNur’unbirfedaisi,alâkasıolmamalıvealâkapeydaetmemeli.Alâkalıolsa,fevkalâde bir sebat, bir ihlâsın lüzum ile beraber, bazı ârızalar içinde sarsılır, tamfedakârlıkedemez.

O havalinin kahramanları elhak müstesnadırlar. Alâkalar onları sarsmıyor. Fakatbazıları,Hüsrevgibi,SaidgibiveÂtıfveemsaligibibütünbütünalâkasızdabulunmaklâzım.Omerhumeşimdiyekadar,Risale-iNur’unhastalebeleriiçindedaima,hergünyüzdefaya yakın ve hususî ismiyle de bir defa fecirde, mânevî kazançlarımıza on senedirhissedardır. Şimdi vefatından sonra ismiyle her gün çok defa hususî dualarda hissedarolduğuzamangibi,yineyüzdefahissedaroluyor.

Aziz kardeşimHüsrev! Seninle çok konuşmak istiyorum. Fakat bu dakikada o kadarvaktimdardırkiziyaretegelendostdört-beşadamakarşı“Benimeşguletmeyiniz.”diyelüzumsuz hiddet ettim.Her neyse…Oradaki kardeşlerimize hasret ve iştiyakla pek çokselâm ve selâmetlerine dua ediyorum. Buradaki kardeşleriniz de sizi tâziye ve oradakikardeşlerinearz-ıhürmetleselâmediyorlar.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Hizb-i Nurî’de, hem 354 sırrı, hem küllî bir ubûdiyet bulunduğundan; şimdi buvakitte,kuvvetlibiremâreyimüşâhedeettim.BugünRisale-iNur’unHizb-iNurî’sindenbirkısmınıveCevşenü’l-Kebîr’dendahibirkısmınıokurkengördümkikâinatınenvaınıve âlemlerini Yirmi Dokuzuncu Mektub’un âhir kısmı ve 355 âyetininbeyanında,seyahat-ikalbiyeyle,herbirism-iilâhibukâinattakibirâleminurlandırdığınıvezulümâtıdağıttığınıgördüğümgibi;aynenvedahabaşkabirşekilde,Cevşenü’l-Kebîrve Risale-i Nur ve Hizb-i Nurî dahi kâinatı baştan başa nurlandırıyor, zulümâtkaranlıklarını dağıtıyor, gafletleri, tabiatları parça parça ediyor; ehl-i gaflet ve ehl-idalâletinaltındasaklanmak istedikleriperdeleriyırtıyorgördüm,kâinatıenvâıylapamukgibihallaçediyor,taraklarlatarıyormüşâhedeettim.Ehl-idalâletinboğulduğuensonveengenişkâinatperdelerininarkasındaenvâr-ıtevhidigösteriyor.

Ezcümle: İki gün evvel, ism-iHakem nüktesini okuyan bir Nakşî dervişi, güneşin vemanzumesininbahsini,Risale-iNurmesleğineveçh-itatbikinianlamamış.Demiş:“Budaehl-i fen ve kozmoğrafyacılar gibi bahseder.” tevehhüm etmiş. Yanımda ona okundu,ayıldı.“Bubütünbütünbaşkadır.”dedi.Demekkozmoğrafyacılargibi,ehl-ifenninensonve geniş nokta-yı istinatları ve medar-ı gafletleri olan perdelerde nur-u ehadiyetigösteriyor.Oradadadüşmanlarınıtakipediyor,enuzaktahassungâhlarınıbozuyor.Her

yerde,huzurabiryolgösteriyor.Eğergüneşekaçsa,onader:“Obirsoba,birlâmbadır.Odununu,gazyağınıverenkimdir?Bil,ayıl!”Başınavurur.

Hemkâinatıbaştanbaşaaynalarhükmünde tecellîyat-ı esmâyamazhariyetlerini öylegösteriyor ki gafletin imkânı olmuyor.Hiçbir şey huzuramâni olmuyor.Ehl-i tarîkat vehakikatgibihuzur-udaimîkazanmakiçinkâinatıyanefyetmekveyaunutmakdahahatıragetirmemekdeğil,belkikâinatkadargenişbirmertebe-ihuzurukazandırdığınıvegenişveküllîvedaimîkâinatvüs’atindebirubûdiyetdairesiniaçtığınıgördüm.

Dahavar;fakatşimdibukadaryazdırıldı.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Bu defa Hâfız Ali’nin ve Halil İbrahim’in ve Lütfü’nün bir vârisi Abdullah’ın,ehemmiyetli üç mektuplarını aldım. Hâfız Ali’nin Hizb-i Kur’ânî ve Hizb-i Nurî’dekiyanlışlardan teessürünü bildiriyor. Katiyen o bilsin ki o ve Tâhirî veHâfızMustafa vearkadaşlarının gayretleriyle tab edilen o iki Hizb, bu zamanda, bu şerâit içinde gayetparlak bir muzafferiyet-i nuriyedir. Onların defter-i a’mâline, her tarafta hasenâtlarıgeçirilir.Kimokusa,onlarınhissesivar.Yanlışları,tahminimizdençokazdır.Lillâhilhamd,kolaycatashihettik.Lâyıkelleregirmiş.

Halil İbrahim’in, Risale-i Nur hakkında gayet tatlı ve güzel ve mutabık temsili vetavsifi, içinde samimî ihlâsından ve kanaatından geldiği cihetle, bizce gayet parlak veedîbâne düşmüş. Risale-i Nur’a ait kısmını Lâhikaya yazacağız. Hakikaten, Risale-iNur’un mühim ve sebatkâr ve daimî bir rüknü olduğuna şüphe kalmamış. Ona verüfekâsına her gün hususî dualarımıza, kazançlarımıza, hususan İnceMehmed hissedarolmalarınıveselâmımızıtebliğedersiniz.

Merhum Lütfü’nün ciddî ve hakikî bir vârisi olan Abdullah’ın mektubunda, Risale-iNur’la alâkadar olanbaştaTâhirî vebabası veAli veVehbi,Şükrü,Mustafa,Mehmed,Hüseyin, Mehmed, Hakkı ve bilhassa eskiden Risale-i Nur’da mevkii bulunan BüyükZühtü gibi kardeşlerimizin selâmları beni çok ziyade mesrur eyledi. Ben de okardeşlerimize hem selâm hem dua, hem istid’â ediyorum.Onunmektubundaki suâllerise,şimdibudakikadaisezihnimbaşkayerlemeşgul;onlarıncevabınabakamıyor.

Üçüncü mesele: Bir kardeşimiz, kusurunu görmediği münasebetiyle, onu ikaz içinyazılmışincebirmeseledir.Belkisizefaydasıolur,diyeyazdık.

Bir zaman, evliya-yı azîmeden, nefs-i emmâresinden kurtulanlardan birkaç zâttan,şiddetli mücahede-i nefsiyeler ve nefs-i emmâreden şekvâlarını gördüm. Çok hayretediyordum.Haylizamansonra,nefs-iemmâreninkendidesaisindenbaşka,dahaşiddetlive daha ziyade söz dinlemez ve daha ziyade ahlâk-ı seyyieyi idame eden ve heves vedamarveâsâb,tabiatvehissiyathalitasındançıkanvenefs-iemmâreninsontahassungâhıbulunan ve nefs-i emmâreyi tezkiyeden sonra onun eski vazife-i seyyiesini gören ve

mücahedeyi âhir ömre kadar devam ettiren bir mânevî nefs-i emmâreyi gördüm. Veanladım ki o mübârek zâtlar, hakikî nefs-i emmâreden değil, belki mecazî bir nefs-iemmâreden şekvâ etmişler. Sonra gördüm ki İmam Rabbânî dahi bu mecazî nefs-iemmâredenhaberveriyor.

Buikincinefs-iemmâredeşuursuzkörhissiyatbulunduğuiçin,akılvekalbinsözlerinianlamıyor ve dinlemiyor ki onlarla ıslah olsun ve kusurunu anlasın. Yalnız tokatlar veelemlerlenefretedip,veyatambirfedailiğeherhissinimaksadınafedaetsin.VeRisale-iNur’unerkânlarıgibi,herşeyini,enâniyetinibıraksın.Buacîbasırdadehşetlibiraşılamakve şırıngaylahemhakikî, hemmecazî iki nefs-i emmâre ittifak edipöyle seyyiâta, öylegünahlara severek giriyor. Kâinatı hiddete getiriyor. Hatta kendim, bir dakika zarfında,yirmiparalıkbirsıkıntıyla,altmışliralıkbirhaseneyetercihetmeyeçalıştım.

Hemondakikazarfında,büyükbirmücahede-imânevîde,benimcephemde,kırkikilikbir top gibi düşmanlarıma atıp yol açtığı hâlde, o iki nefs-i emmârenin, muvakkat birgafletfırsatında,hodgâmlıkvemeyl-i tefevvukgibigayetzulümlüvezulümâtlıhissiyle,büyük bir şükür ve teşekkür yerine, “Niçin ben atmadım?” diye, en çirkin bir riyâ verekabet damarını hissettim.Cenâb-ıHakk’a yüz bin şükür ediyorum kiRisale-iNur vebilhassaİhlâsRisaleleri,oikinefsinbütündesâisiniizaleveonlarınaçtığıyaralarıtedaviettiğigibi,obirdakikaveondakikadakihâletleribirdenizaleetti.Vemânevîbiristiğfarolan kusurumu bildim. O hatanın muaccel cezası olan içindeki elemden ve azaptankurtuldum.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmederiz.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Birdenruhumagelmişbirendişeyibeyanediyorum.

Ehl-i dalâlet,Risale-iNur’unelmas kılıçlarınamukabele edemedikleri için, şakirtleriiçinde,derd-imaişetcihetindenvebaharmevsimigafletindenistifadeederek–meşreplerveya hissiyatları muhalefetinden zayıf damarları bulup– şakirtleri içindeki tesânüdüsarsmakistediklerinihissettimveanladım.Sakın,çokdikkatediniz,içinizebirmübayenetdüşmesin.İnsanhatadanhâliolamaz;fakattevbekapısıaçıktır.

Nefisve şeytan, sizi, kardeşinize karşı itiraza ve haklı olarak tenkide sevkettiği vakit,deyiniz ki: “Biz, değil böyle cüz’î hukukumuzu, belki hayatımızı ve haysiyetimizi vedünyevî saadetimizi Risale-i Nur’un en kuvvetli râbıtası olan tesânüde feda etmeyemükellefiz.Obizekazandırdığıneticeitibarıyladünyaya,enâniyeteaitherşeyifedaetmekvazifemizdir.”deyipnefsinizisusturunuz.Medar-ınizâbirmeselevarsameşveretediniz.Çok sıkı tutmayınız; herkes bir meşrepte olmaz. Müsamahayla birbirine bakmak şimdielzemdir.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmederiz.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Cenâb-ıHakk’ahadsizşükürolsunkibugafletmevsimiolanbahardavederd-imaişetbelâsında,Risale-iNurfütuhatındadevamediyor.İstanbul’danyazıyorlarkiorayagiden,baştaHüsrev’inMu’cizât-ıAhmediye’si olarak, risaleleri herkimgörmüşveokumuşsa,baştaFetvaEminiAliRızaolarakherkeshayretveistihsanile,“Butarz-ıifadeveispatvebeyan, hiçbir kitapta bulmamışız. Bu şerâit içinde böyle eserler hiç kimseye müyesserolmamış.” deyip, kemâl-i iştiyakla karşılıyorlar. Ve Ankara’da, dünyaca yüksekmakamlarda, askeriye heyetinde, kemâl-i iştiyak ve takdirle Risale-i Nur’u yazıpokutturuyorlar. BaştaMiralayMehmedYümnü olarak,mühim askerî paşaları, “Risale-iNurimankurtarıcıdır.”diyetakdirkârânetamteslimiyetleokuyupistifadeediyorlar.HattaburadadapekçokayrıayrıtarzdaRisale-iNuraleyhindeyaptıklarıdesiselervetedbirlerveşakirtlerisoğutmakvesarsmakplânları,hususanderd-imaişetbelâları,Risale-iNur’uninkişafınıdurdurmuyor,gündengünetevessüediyor.Hattaenziyadehücumedenlerdahi,perdealtındaistifadeyeçalışıyorlar.Cenâb-ıHakk’ahadsizşükürolsunkiinâyet-iilâhiyeve himâyet-i rabbaniye devam ediyor. Fakat, yalnız ehemmiyetli bir plânla, ayrı bircephede,mütemerridmünafıklartarafındanbirhücumvar.Çokihtiyatvedikkatvesebatve tesânüd lâzımdır ki tâ onların buplânı da akîmkalsın.Plânda budur: “Risale-iNurtalebeleriiçindetesânüdübozmak.”

On sekiz seneden beri hakkımızda programları, has talebeleri bizden kaçırmak,soğutmak idi. Bu plânları akîm kaldı. Şimdi tesânüdü bozmak ve bazı menfaat-perest,fakatehl-iilimveehl-idinden,Risale-iNur’uncereyanınakarşırakipçıkarmaksuretiyleintişarınazararvermeyeçalışıyorlar.

HemRamazanRisalesi’ninâhirindenefs-iemmâreyi,herneviazaptanziyade,açlıklatemerrüdünüterkettiğigibi;şimdikiehl-inifakınmütemerridanesefahetinincezasıolarak,umumavemâsumlaradagelenbuaçlıkvederd-imaişetbelâsındanehl-idalâletistifadeedip, Risale-i Nur’un fakir şakirtlerinin aleyhine istimâl etmek ihtimali var. Mademşimdiye kadar ekseriyet-imutlaka ileRisale-iNur şakirtleri, Risale-iNur hizmetini herbelâya, her derde bir çare, bir ilâç bulmuşlar; biz her gün hizmet derecesinde,maişettekolaylık,kalbte ferahlık, sıkıntılaragenişlikhissediyoruz,görüyoruz.Elbette budehşetliyeni belâlara, musibetlere karşı da, yine Risale-i Nur’un hizmetiyle mukabele etmemizlâzımdır.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmediyoruz.

Aziz,sıddık,mübârek,Kur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ınbirveçh-ii’câzınıharikakalemiylegösterenvemütemadiyendefter-ihasenâtına,oyazdığıKur’ân’larıokuyanlarınsevaplarıyazılankıymettarHüsrev,

Banagönderdiğin ikimübâreknüshadanbirincisini size,HilmiBeyle gönderdim.Bir

hiss-i kablelvuku ile, sen; “Isparta’dan ayrılacaksınız.” diye ikisini birden bizegöndermiştin.Çokda iyioldu.Şimdi Isparta,Medresetü’z-Zehrâ-yıEkberveMedrese-iNuriye-iKübrâolduğundan,bukudsîeser,orada,hususanşuhûr-uselâsegelmeküzerebirzamandalâzımdır.İnşaallah,oradada,bizimgibicüzleriyletaksimlehatmelerokunacak.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Budefa,HâfızAli’ninmektubundabüyükbirbeşarethissettikkiKur’ân-ıMu’cizü’l-Beyan’ımızıtabedilecekesbapvar,mânileryok.MademmübârekHüsrevgeldi;enbirincihak, bu meselede onundur. Ve madem iki Ali ile Tâhirî, Hâfız Mustafa, harikatesânüdleriyleveşimdiyekadarbütünRisale-iNurtalebelerinisevindirenveehl-i imanımemnunveminnettaredenmeydandakihizmetleriylevekahramanRüştü’nünlâyetezelzelsadâkati ile, Hüsrev ile beraber bu büyük ve ağır ve kıymettar hizmet-i Kur’âniye’yekemâl-itesânüdleçalışmaklâzımdır.

Sakın!Dikkatediniz,ihtilâf-ımeşrebinizdenvezayıfdamarlarınızdanvederd-imaişetzaruretinizdenehl-idalâlet istifadeedip,birbirinizi tenkit ettirmeyemeydanvermeyiniz.Meşveret-i şer’iyye ile reylerinizi teşettütten muhafaza ediniz. İhlâs Risalesi’nindüsturlarınıhervakitgözönünüzdebulundurunuz.Yoksa,azbirihtilâfbuvakitteRisale-iNur’a büyük bir zarar verebilir. Hatta sizden saklamam, işte şimdi Feyzi de Emin debiliyorlarkimâbeyninizdegayetehemmiyetsizbir tenkit,bizeburadazararveriyorgibi,size, hiç bilmediğim hâlde, bu noktaya dair iki mektup yazdım ve ruhen çok endişeediyordum.“Acabayenibirtaarruzmuvar?”diyemuztaripidim.

Hem,ozarardandırkimübârekHüsrev’ingelmesiyleyenibirşevkvesüratlebizeHizb-i Nurî’nin arkasına ilhak edilenmünâcât parçası on beş gün tehire uğradı. On beş günevvel bize geleceğini tahmin ediyordum. İnsan kusursuz olmaz ve rakipsiz de olmaz.Risale-i Nur’un kahraman şakirtleri her müşkülâta galebe ettikleri gibi; inşaallah, buehemmiyetli ve dehşetli mevsimde yine galebe ederler. Safvet ve ihlâslarınıbozmayacaklarvehizmetlerinefüturgetirmeyecekler.Siz,tedbir-imaddiyeyibendendahaiyibilirsiniz;fakatmademHüsrevileRüştü,Risale-iNur’daçokehemmiyetlirükünlerdir.Hem etraflarında,Risale-iNur’un çok ehemmiyetli şakirtleri var.VemademHâfızAli,Tâhirî, Hâfız Mustafa, Küçük Ali Risale-i Nur hizmetinde muvaffakiyetleri ile tammakbul oldukları tahakkuk etmiş; bu iki cereyan baştaki iki göz gibi olmalı. Tam birtesânüdlâzımkibuağırdefineyeomuzlarıdayanabilsin.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmederiz.

Sava medrese-i nuriyenin kıymettar bir talebesi Marangoz Ahmed’in güzel ve halismanzumesibizimemnunedip,Lâhika’yagirdi.HususanRisale-iNur’unsandalyesindenmâsumlarıinmediklerive“Onurlusandalyedeoturan;yangınlar,tuğyanlardankurtulur.”diyesözleri,güya,tamMedresetü’z-Zehrâ’nınhakikîbirtalebesi,istikbaldenzamanımıza

gelmişbizeteselliveriyorvemâsumtalebelerinçoğalmasınımüjdeveriyor.

Risale-iNur’untelifibaşındabaşkâtipŞamlıHâfızTevfik’inharemimerhumeZehra,ben Barla’da iken, Şamlı Hâfız Risale-i Nur’u yazmasına çalışmak için, o merhume,Hâfız’ınbedelinebelindeoduntaşımaklaodungetiriyorduveHâfız’ınişlerinigörüyordu,tâNur’larıyazsın.Bizdeomerhumeyi,oiyiliğinemukabil,Risale-iNur’unvefatetmişhastalebeleriiçindeovakittenberiduamızdaşerikediyoruz,hemduaedeceğiz.

357 356

358

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Budefabeniçokmesruredenveşükreteşvikedenvebusıralardahâsılolanendişemiizale eden ve Isparta vilâyeti mânevîMedresetü’z-Zehrâ olduğunu ve Isparta şakirtlerisebatındave sadâkatte her yere fâik olduklarını gösterenRisale-iNur erkânlarındanüç-dörtmektupveomektuptaisimleribulunanhaskardeşlerimin,Risale-iNur’ahizmetvekalemleri ile yardım cihetinde bize gösterdikleri fedakârâne ulüvv-ü cenâb, böyle birzamandaveböylebirmevsimdegayetparlakbirinâyet-irabbâniyeolduğunakanaatimizvar.

Nur fabrikasındaki Ali’ler ve Tâhirî’nin istedikleri mucizeli Kur’ân’ımızla i’câz-ıKur’ân, zeyilleri ile beraber, İstanbul’da Hâfız Emin’in yanındadır; okutturuyorlar veyazdırıyorlar.İstersenizbenimnüshamıHâfızEmin’denalınız,onunyerinegüzelcezeyillinüshanızdanbirisiniveriniz,yanındakalsın.

Kur’ân’ın son yazılan nüshasını da lüzum olduğu ve bilfiil İstanbul’a tab etmek içingeldiğiniz zaman göndereceğim. Hüsrev’in uzun ve tesirli ve kıymettar mektubu vehâşiyesinde kahraman Rüştü’nün küçücük mektubu ve pek çok alâkadar olduğuehemmiyetli kardeşlerimizin kalemleriyle bize yardımları veRisale-iNur’la iştigali herşeyetercihetmeleriveHüsrev’indemütemadiyengelelidenberiçalışmasıispatediyorkiIsparta tamamıyla Risale-i Nur’a sahip olmuş ve bir Said yerinde bin Said’i bulmuş.Cenâb-ıHakk’anihayetsizşükür,senâvehamdolsun.MucizeliKur’ân’ımızınmatbaaveteclidmasrafı otuz bin liraya çıkması cihetiyle; bu azîmmesele şimdilik tehir etmesinemecburiyetvar.RefetBey’inbizihayretedüşürenhayretlivegaripmektubununbaştakikısmı, Lâhika’ya,medar-ı ibret olarak yazıyoruz.Ve bilhassa “Ene ve Zerre namındakiOtuzuncu Söz’ü her müminin ezber etmesi zarurîdir.” demesi; ve o eserin kıraatindensonra Barla’da Abdurrahim namını kazanan ve “Yâ Rahîm, yâ Rahîm!” zikrini bizeişittirenmübârekkedininbirkardeşiolarakdiğermübârekbirkedi,ezan-ıMuhammedî’yi(aleyhissalâtü vesselâm)müştâkane, insan gibi dinlemesi, bize de sizin kadar hayret ve sürûrverdi. Ve ezan-ıMuhammedî’yi (aleyhissalâtü vesselâm) tam zuhuruna işaretmüjdesi telâkki

ettik.VeKâtipOsmanveMehmedZühtügibihizmet-iKur’âniye’deeskiveehemmiyetlivekıymettarTenekeciMehmed’inderüyasıehemmiyetlidir.Allahhayretsin.Ispartaiçinçokhayırlıdır;onuniçindeehemmiyetlibirmüjdevar.

Refet kardeşimizin mektubu dört cihetle beni memnun etmiş. Zaten eskiden beriHüsrev, Refet, Rüştü, hayalimde, tasavvurumda birleşmişler. Cenâb-ı Hakk’a şükür kionlardanümitettiğimkemâl-isadâkatvesebatdevamediyor.

HemHüsrev’inveHâfızAli’ninmektuplarındaisimleribulunansebatkârkardeşlerimeveKâtipOsmanveMehmedZühtüveIspartaHâfızAli’siveSavakahramanlarınabirerbirerselâmveduaediyoruz.Şimdibumektubuyazarken,Risale-iNursantralıSabri’ninmektubunuEmingetirdi.Açtık,yağmursuzlukbahsinedairRisale-iMünâcât’ınkesretleyazılması bereketiyle yağmurun gelmesi ve rahmet-i ilâhiyenin fakir fukaraya imdatedilmesiniyazdığınıgördük.Benimiçinehemmiyetlibirmeseleyihalletti.

Buradadayağmuraşedit ihtiyaçvardı.Yağmurgelecekhiçbiralâmethissetmiyorduk.Bu kaht zamanında yağmursuzluk, fakir fukaraya çok ağır gelmişti. Ben üç defa,namazdansonra,mâsumfukaralarıveaçkalanhayvanlarıveRisale-iNur’uşefaatçiyapıpduaettik.Birden,aynıgece,me’mulümüzünfevkinde,duanıntamkabulünügördük.Benhayretle,bucüz’îduamız,buküllîmeseleyenederecedahliolduğunubilemedim.Dedim:“Herhâldeçokmühimdualara,duamızda,bindenbirhissesiolmuş.”Şimditahakkukettiki; Ispartanuranîleri, nurlumânevîduaları, bizideo rahmettenhissedar eyledi.Hattaoduama arkamdan âmîn diyenlerden Feyzi’ye, bu manayı, bu hayretimi de ona şimdisöyledim. Evvelce söyleseydim, onun hüsn-ü zannını tâdil edemeyecektim. Çünkü o,Üstadınaenbüyükhisseveriyor.

Sabri’nin mektubunda, Sıddık Süleyman ve Barla’daki kardeşlerimizin selâmları veeskialâkalarınıtammuhafazaeylemeleri,Barla’dakihayatımıtahassürlehatırlattırdı.Bendeonlaraçokselâmederim.

Mübârek Hüsrev, mektubunda, has kardeşlerimizden Refet, Rüştü, Kâtip Osman,OsmanNuri,ÂtıfveFeyzi’ninbiryâdigâr-ıtahatturolarak,birernüshayazılarınıbizlerehediye edilmelerini yazıyor. Cenâb-ı Hak, onlara, yazdıkları her bir harfe mukabil binhaseneversin,âmîn…

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Her vakit ihtiyat iyidir. ZatenHazreti İmamAli (radiyallâhu anh) de kerametkârane bizeihtiyatı tavsiye ediyor. Şimdi, Şark tarafında yeni bir hâdise:Bir şeyh tarafından, kendimüridleri ve halifeleri vâsıtasıyla din lehinde, eskiden berimeşhur olmuş ŞeyhAhmednamında türbedâr-ı nebevî tarafından vasiyetname-i Peygamberî (aleyhissalâtü vesselâm)

namındabireser;ohavalidegezmiş,intişaretmiş.OralardaçalışankahramanSelâhaddin’ibirderece ihtiyata sevkedip,bütünsiyasetlerin fevkindeve siyasetlere tenezzületmeyen

Risale-iNurcereyanı,öylesiyasetetemasedebilencereyanlarlaiştirakigörünmemekiçin,dahaziyade ihtiyatve tevakkufamecburolmuş.Bugün,beşay,Ankara’yabirvazifeylegitmekiçinburayageldi.Birhafiyeonu takipedipodaarkasındangirdi.Benocasusa,Selâhaddinkalktıktansonra,dedimki:

Risale-iNurveondantamdersalanbizşakirtleri,değildünyasiyasetlerine,belkibütündünyayakarşıdaRisale-iNur’uâlet edemeyizve şimdiyekadardaetmemişiz.Bizehl-idünyanındünyalarınakarışmıyoruz.Bizdenzarartevehhümetmekdivaneliktir.

Evvelâ:Kur’ânbizi siyasettenmenetmiş, tâki elmasgibihakikatleri, ehl-idünyanınnazarındacamparçalarınainmesin.

Sâniyen: Şefkat, vicdan, hakikat bizi siyasetten men ediyor. Çünkü tokata müstehakdinsizmünafıklar onda iki ise, onlarlamüteallik yedi-sekizmâsum bîçâre, çoluk-çocuk,zayıf,hasta,ihtiyarlarvar.Belâvemusibetgelse,osekizmâsumlarobelâyadüşecekler.Belki o iki münafık dinsiz, daha az zarar görecek. Onun için, siyaset yoluyla, idare veâsâyişi ihlâl tarzında,neticeninhusulüdemeşkûkolduğuhâldegirmek,Risale-iNur’unmahiyetindekişefkat,merhamet,hak,hakikatşakirtlerinimenetmiş.

Sâlisen:Bu vatan, bumillet ve bu vatandaki ehl-i hükûmet, ne şekilde olursa olsun,Risale-i Nur’a eşedd-i ihtiyaçla muhtaçtırlar. Değil korkmak veyahut adâvet etmek, endinsizlerideonundindârâne,hakperestânedüsturlarınataraftarolmakgerektir.Meğerkibütünbütünmillete,vatana,hâkimiyet-iİslâmiye’yehıyanetola.

Çünkü bumillet ve vatan, hayat-ı içtimaiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak vebüyüktehlikelerdenhalâsolmakiçin,beşesaslâzımvezarurîdir:

Birincisi:Merhamet.

İkincisi:Hürmet.

Üçüncüsü:Emniyet.

Dördüncüsü:Haramvehelâlıbilipharamdançekilmek.

Beşincisi:Serseriliğibırakıpitaatetmelidir.

İşteRisale-iNur,hayat-ıiçtimaiyeyebaktığıvakitbubeşesasıteminedip,hemâsâyişintemel taşını tesbit ve temin eder. Risale-i Nur’a ilişenler katiyen bilsinler ki onlarınilişmesi,anarşilikhesabına,vatanvemilleteveâsâyişedüşmanlıktır.İştebununhülâsasınıocasusasöyledim.Dedimki:

“Senigönderenlereböylesöyle.Hemdeki:Onsekiz senedirbirdefakendi istirahatiiçinhükûmetemüracaatetmeyenveyirmibiraydırdünyayıhercümerçedenharplerdenhiçbir haber almayan ve çok mühim makamlarda çok mühim adamların dostânetemaslarını istiğna edip kabul etmeyen bir adama, ondan korkup, tevehhüm edip,dünyanızakarışmakihtimaliileevhamadüşüptarassutlarlasıkıntıvermektehangimana

var? Hangi maslahat var? Hangi kanun var? Divaneler de bilirler ki ona ilişmekdivaneliktir.”dedik.Ocasusdakalktıgitti.

Umumkardeşlerimize, hususan erkânlara vematbaacılara, hususanHizb-iNuriye’ninnâşirleri olan Hâfız Ali, kahraman Tâhirî ve Hâfız Mustafa ve rüfekalarına birer birerselâmediyoruz.

Aziz,sıddık,mübârekkardeşlerim,

Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükrediyorum ki bu acîb zamanda, sizin gibi hâlis, muhlis,mahviyetli,fedakârkardeşleribizeihsaneylemiş.

BudefaHüsrev’in,HâfızAli’nin,HâfızMustafa’nın,KüçükAli’ninbirbirinehitabenyazdıkları dörtmektuplarını okudum.Enderinkalbimdebir sürûr, bir hiss-i şükran, birmemnuniyet hissettim.Bu çokkıymettar kardeşleriminne derece âli himmet ve yüksekruhlu, Risale-i Nur hizmetinde ne derece fedakâr olduklarını anladım. Ve Risale-i Nurböyle kuvvetli ve hâlis ellere tevdi edildiğinden, bize kat’î kanaat verdi ki Risale-i Nurmağlûpolmayacak.Bukuvvetlitesânüdonudaimayaşattırıpparlattıracak.

Evet, kardeşlerim, sizler, ihlâs sırrını tam muhafaza ediyorsunuz. Bu kadar esbab-ıtefrika içinde vahdetinizi muhafaza, hakikaten bir harikadır. Hâfız Ali’nin hakikatenmüstesna bir mahviyet ve tevazu içinde ihlâsı ve fenâ fi’l-ihvan düsturunu muhafazaetmesi..veHüsrev’inhakikatentedbircebanaihtiyaçbırakmayacakbirderecedetedbirvedirâyeti ve Hâfız Ali gibi yüksek ihlâsı ve mahviyeti.. Hâfız Mustafa’nın hizmet-inuriyede büyük iktidarı içinde kuvvetli bir sadâkati ve fedakârâne teslimiyeti.. ve hemAbdurrahman,hemLütfü,hemHâfızAlimanasınıtaşıyanbüyükruhluKüçükAli;Risale-iNurhizmetinidünyadaherşeyetercihenhayatınınenbüyükmaksadıyapmasıvesebeb-iihtilâfakarşıkuvvetlimukavemetibulunduğunubudörtmektubunuzbanabildirdi.

Aynı sistemde,meselede alâkadarkahramanTâhirî vekahramanRüştü’nündahi aynıhakikatte ve aynı ahlâkta bulunduklarını hiç şüphe etmiyoruz. Bu altı rüknün, bumuvakkatsarsıntıdan,hakikîbirtesânüdlebirbirineelele,omuzomuza,başbaşavermesi,altı yüz, belki altı bin kıymet-i mâneviyeyi alıyor diye, Cenâb-ı Hakk’a Risale-i Nurhesabına hadsiz şükür ediyoruz ve sizi de tebrik ediyoruz. Isparta içindeki has ve hâliskardeşlerimizden, bu âhir mektuplarda, Mehmed Zühtü, Isparta Hâfız Ali’sinden haberalamadığımdanmerakettim.Rahatsızdeğillermi?

Sandıklı tarafından, kemâl-i şevkle ve ciddiyetle faaliyette bulunan Hasan Âtıfkardeşimizinbirmektubundananladımkiorada,perdealtındafaaliyetinidurdurmakiçinbazı hocalar, bir kısım tarîkata mensup adamları vâsıta edip fütur veriyorlar. Hâlbukimesleğimiz, müsbet hareket etmektir. Değil mübareze, belki başkaları düşünmeye demesleğimizmüsaadeetmiyor.

Hem, müşterileri de aramaya mecbur değiliz. Müşteriler yalvarmalı. O kardeşimiz,

hakikaten hâlis ve tam sâdık; kalemi gibi kalbi, ruhu da güzel; fakat birden her şeyimükemmel ister, onun içinbıraz sıkıntı çeker.Mümkünolduğukadarhem ihtiyat etsin,hemmübtedihocalaramübarezekapısınıaçmasın.İnşaallah,Cenâb-ıHakonumuvaffakeder.Omıntıkadakendigibihâlisrükünleribulur;belkidebulmuş.

Biz,baştaonuveonunetrafındakiRisale-iNurşakirtlerinitebrikediyoruz.Onlarınazhizmetlerine çok nazarıyla bakıyoruz. Ben buradan onlarla muhabere ve müşavereedemediğimden, sizler benim bedelime, o kardeşlerimize hem selâmımızı, hemmânevîkazançlarımıza, haslar dairesinde, Âtıf’ın sâdık rüfekası unvanı altında dâhildirler. Hersabahyanımızdamânenbulunuyorlar.

Aziz,sıddık,müteyakkız,samimî,müttehid,mübârekkardeşlerim,

Ben de sizi tebrik ediyorum ki şeytan-ı cinnî ve insînin desiselerini akîm bıraktınız.Cenâb-ıHaksizibuhizmet-inuriyededaimamuvaffakeylesin,âmîn…Vesizdenebedenrazıolsun,âmîn…

Eskide, bir zaman Barla’da, bütün tarîkatların şecere-i külliyesini tanzim ve istinsahetmekiçinHâfızAliileHüsrevovakitoiştebulundular,çalıştılar.Tâovakittebuikizât,ilerideRisale-iNur’aehemmiyetlihizmettebulunacaklarınıvebaştaikigözgibi,ikibakarbirgörürdiyekuvvetlibirtemenniyleümitetmiştim.Cenâb-ıHakk’ahadsizşükürolsunkioümidimozamandanberitahakkukettiveediyorveşimditamoldu.

Kardeşlerim,sizdevukubulanküçücükkusurlarıçoki’zametmeyiniz.Yalnızbendeğil,belkizannediyorumkihakikatemuttaliolanherkestasdikederkiIspartavehavalisindekiRisale-i Nur şakirtlerinde fevkalâde bir sadâkat ve sebat ve uhuvvet ve ihlâs vekahramanlık var ki bu acîb zamanda binler esbab-ı fesat ve ifsat içinde vahdetlerini veittifaklarınıvehizmetteciddiyetlerinimuhafazaediyorlar.

BukadarfırtınalıhâdiseleriçindeRisale-iNur’umuattalbırakmadınız,söndürmediniz;belki öyle parlattırdınız ki bizi de ışıklandırıp gayrete getirdiniz. Ve bilhassa baharmevsiminde,umumîgaflettevederd-imaişetinverdiğidehşetlibelâiçindeböylekemâl-işevkvegayretleRisale-iNur’a çalışmak, hakikatenbir inâyet-i ilâhiyedir.Sizleri bütünruhumuzlatebrikediyoruz.Vekalemlerinibizimhesabımızaçalıştırmayakararverenaltımüttehid kahraman; bir ruh, altı ceset ve altı yeni Said yerinde ve yirmi bir kardeşimi,yirmi bir Abdurrahman ve Abdülmecid yerinde kabul ediyorum. Cenâb-ı Hak, okalemlerinsiyahnurolanmürekkeplerini,hadis-isahihinnassıyla,herbirdirhemini,yüzdirhemşehidkanıkıymetindeyevm-ihaşirvemizandadefter-ihasenâtlarınailâveeylesin,âmîn…

NakkaşMehmedveÂsım’ınvârisiBabacan,hemhayatta,hemRisale-iNurhizmetindebulunmalarıbenimesrureyledi.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Merhum Mehmed Zühtü’nün vefatı, hakikaten Risale-i Nur cihetinde büyük birzayiattır. Fakat, Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki o mübârek zât, az bir zamandaRisale-iNur’apekçokhizmeteylemiş.Kırk-ellisenevazife-inuriyesini,sekiz-onsenedetamamıyla yapmış. Ve mânen içimizde, dairemizde, o fevkalâde hizmetiyle, parlak birsuretteyaşıyor.Hasenâtcihetindeölmemiş;daimadefter-ia’mâline,dahakesretlihasenâtyazılıyor.

Hattabendeeskide,sarihismiylebirkaçdefa,“Risale-iNurtalebesi”unvanıylayüzerdefaonuveonuRisale-iNur’averenmerhumpederinimânevîkazançlarımaşerikettiğimgibi; şimdi sarih ismiylebazıgünellidefayayakınhissedaroluyor.Demek,onunhayatkazancıziyadeleşmiş.Cenâb-ıHak,onunakâribinesabr-ıcemilveonamağfiret-ikâmileihsaneylesin,âmîn…

Omübârek,kaleminibizevermişti;bendeonu,hemAbdurrahman,hemAbdülmecidyerinde kabul etmiştim. Onu vefat etmemiş gibi, daima kalemi işler hükmünde kabulediyoruz. İki yüze yakınmâsumları hanesinde,Kur’ân’ı veRisale-iNur’u ders veren omübârekzât,aynenAbdurrahmangibi,azbirzamandauzunbirömrünvazifesiniçabukgörmüş,bitirmiş,gitmiş.KardeşimizKâtipOsman’ınonunhakkındayazdığıparlakfıkraLâhikayagirdi.Hakikatenozât,ofıkrayalâyıktır.İnşaallahIsparta’daosistemdeçoklardaha çıkacak, bu acıyı unutturacak. Benim tarafımdan onun vâlidesini ve çocuklarınıtâziyeediniz.

Risale-i Nur’un gayet ehemmiyetli bir şakirdi olan Hulûsi Bey’in ehemmiyetli birmektubunu gördüm.Elhak, o kardeşimiz, birinciliğini daimamuhafaza ediyor.Ben onudaimakalemelinde,Risale-iNur’unişibaşındabiliyorum.Hembütünmuhaberelerimdebirinci safta muhataptır. Onun suâllerine yazılan Mektubat risaleleri ve onun yazdığısamimîmektupları, onun yerinde pek çok insanları Risale-i Nur dairesine celbetmiş veediyor.O,dediğigibi,bizdenuzakdeğil.Hergünçokdefaberaberiz.Muhaberemizhiçkesilmemiş. Sizlerle konuştuğum vakit Hulûsi’yi içinde buluyorum. Sabri, nasıl onunhesabıylabenimlekonuşuyor;benimbedelimedeonunlakonuşsun.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmederiz.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Sizin çok mübârek ve çok faydalı olan nuranî hediyelerinizi ve elmas kalemlerinyadigârlarınıaldık.Cenâb-ıHak,onlarıyazanokalemsahiplerine,herbirharfinemukabilonrahmeteylesin,âmîn…BunurluİhtiyarRisaleleri’ninbirnevikerametişudurki:

Emanetkapıyagelirken,sekizsenedenberiyalnızikidefayanımagelenburanınihtiyarmüftüsü, belediye reisiyle hilâf-ı memûl bir surette gelmeleri ânında, Emin de emanetikapıya getirmesi; hem aynı günde, İhtiyarlar emaneti geldiği vakit, bu şehirde, Risale-i

Nur’unümmîihtiyarlarınbaşındaikigayetihtiyarzât,ayrıayrıyerden,herikisiellerindebirer parça yoğurt teberrük getirmeleri; ve aynı günde Isparta kahramanlarının birmümessili ve yanımıza yalnız üç defa gelenHilmiBey, bir günlükmesafeden gelirken,hilâf-ı me’mul olarak, emanet ellerimizde iken, güya hediyenin seyrine gelmiş gibigirmesi; hem aynı vakitte, bir-iki keramet-i nuriyeyemedarHayri isminde bir şakirt veRisale-iNur’un ehemmiyetli bir şakirdi veDaday kasabasından gelen Fuad ile berabergirmeleriyle; elimizdeki emanetlerden, İstanbul’da okutmak için üç nüshayı Fuad’ınalması,elbettetesadüfîveittifakîdeğil,belkibuİhtiyarlaremanetinebirhüsn-üistikbaldirvebuhavalidehüsn-ütesirinebirişarettir.

Kardeşlerim!Erkân-ısittedenikiAli ileTâhirîveHâfızMustafa,buiki-üçsenedevebilhassa bu havalide bana yardımları ve fütuhatları, ya fevkalâde ihlâslarından veyayüksek iktidar ve faaliyetlerinden o derecededir ki bu vilâyetteRisale-iNur şakirtleriniebedenminnettaredip,Risale-iNur’udahiburalardaebedenyerleştirdiler.Cenâb-ıHak,onlardanvesizlerdenebedenrazıolsun,âmîn…

Kalemlerini ümmîliğime yardım veren medrese-i nuriyenin üstadı Hacı Hâfız vemahdumuveikikardeşMustafaveSalihveikikardeşAhmedveSüleymanvebeşkardeşberabertalebeolup,üçübizeyardımetmeleriveBabacanda,Âsım’ınruhunuşâdedip,osistemdeyardımımızakoşmasıveZekâideLütfü’nünruhunumesruredip,eskiZekâigibivazifesinesarılmasıveMarangozAhmedveKâtipOsmanveMehmedZühtü (afallâhu)veNuri ve Tenekeci Mehmed gibi, eski kıymettar hizmetleriyle Isparta’yı nurlandırandiğerleri gibi, Kastamonu’nun tenvirine de koşmaları ve şimdi tanıdığım Mustafa veMustafaveMustafaveEyyüb,kalemleriyle,eskidostgibi

ümmîliğime yardım etmeleri, elbette, şüphesiz 359 müjdesini tam tasdikederler.

Aziz,sıddık,mücâhidkardeşlerimHasanÂtıfvesâdıkrüfekası,

Evvelâ: Bu şuhûr-u selâse-i mübârekenizi tebrik ediyoruz. Sizin kalemlerinizinyadigârlarıveRisale-iNur’danayrılmamakvesebatetmeksenetleriolanyazılarınızı..vedininizi dünyanın çok fevkinde tutmanıza işaret veren dünya sureti üstündekiçizgilerinizi.. ve iman hizmetinde daima sebat etmenize vesikalar hükmündekiimzalarınızı.. kemâl-i memnuniyetle aldık; kabul ettik. Cenâb-ı Hak sizlere, hazine-irahmetindenonlarınhurufatıadedincedefter-ia’mâlinizehaseneleryazsın,âmîn…

Aziz kardeşlerim! Bu defa yazılarınızda İhlâs Risalelerini gördüğüm için, sizi o gibirisalelerin dersine havale edip, ziyade bir derse ihtiyaç görmedim. Yalnız bunu ihtarediyorum ki mesleğimiz, sırr-ı ihlâsa dayanıp, hakâik-i imaniye olduğu için, hayat-ıdünyaya,hayat-ı içtimaiyeyemecburolmadankarışmamakve rekabet ve tarafgirliğe vemübarezeye sevkeden hâlâttan tecerrüt etmeye mesleğimiz itibarıyla mecburuz. Binler

teessüf ki şimdi müthiş yılanların hücumuna mâruz bîçâre ehl-i ilim ve ehl-i diyanet,sineklerinısırmasıgibicüz’îkusuratıbahaneederek,birbirinitenkitle,yılanlarınvezındıkmünafıklarıntahribatlarınavekendilerinionlarıneliyleöldürmesineyardımediyorlar.

GayetmuhliskardeşimizHasanÂtıf’ınmektubunda,bir ihtiyarâlimvevaiz,Risale-iNur’a zarar verecek bir vaziyette bulunmuş. Benim gibi binler kusurları bulunan birbîçârenin,ehemmiyetli ikimazeretinebinaenbirsünneti (sakal) terkettiğimbahanesiyleşahsımıçürütüp,Risale-iNur’ailişmekistemiş.

Evvelâ:Hemozât,hemsizlerbilinizki:Ben,Risale-iNur’unbirhizmetkârıyımveodükkânın bir dellâlıyım. O ise (Risale-i Nur), Arş-ı Âzam’la bağlı olan Kur’ân-ıAzîmüşşân’la bağlanmış bir hakikî tefsiridir. Benim şahsımdaki kusurat, ona sirayetedemez.Benimyırtıkdellâllıkelbisem,onunbâkielmaslarınınkıymetinitenziledemez.

Sâniyen:Ovâizveâlimzâtabenimtarafımdanselâmsöyleyiniz.Benimşahsımaolantenkidini, itirazını, başım üstüne kabul ediyorum. Sizler de o zâtı ve onun gibilerimünakaşavemünâzarayasevketmeyiniz.Hattatecavüzedilsedebedduailedemukabeleetmeyiniz.Kimolursaolsun,mademimanıvar,onoktadakardeşimizdir.Bizedüşmanlıkdaetse,mesleğimizcemukabeleedemeyiz.Çünküdahamüthişdüşmanveyılanlarvar.

Hemelimizdenurvar,topuzyok.Nurkimseyiincitmez,ışığıylaokşar.Vebilhassaehl-iilim olsa, ilimden gelen enâniyeti de varsa, enâniyetlerini tahrik etmeyiniz. Mümkünolduğukadar, 360düsturunurehberedininiz.

Hem,HasanAvniismindekizât,mademevvelceRisale-iNur’agirmişveyazısıyladaiştiraketmiş,odaireiçindedir.Onunfikrenbiryanlışıvarsadaaffediniz.Biz,değilonlargibiehl-idiyanetvetarîkatamensupMüslümanlar;şimdibuacîbzamanda,imanıbulunanvehattafırak-ıdâlledenbileolsaonlarlauğraşmamakveAllah’ıtanıyanveâhiretitasdikeden Hıristiyan bile olsa, onlarla medar-ı nizâ noktaları medar-ı münakaşa etmemeyi;hembuacîbzaman,hemmesleğimiz,hemkudsîhizmetimiziktizaediyor.

Ve Risale-i Nur’un âlem-i İslâm’da intişarına karşı hayat-ı içtimaiye ve siyasiyecihetindemânilerçıkmamakiçin,Risale-iNurşakirtlerimusalâhakârânevaziyetialmayamükelleftirler.

SakınhocalarınCumavecemaatlerineilişmeyiniz.İştiraketmesenizdeiştirakedenleritenkit etmeyiniz. Gerçi, İmam Rabbânî demiş ki: “Bid’a olan yerlere girmeyiniz.”Maksadı, “Sevabı olmaz.” demektir; yoksa, namaz battal olur değil. Çünkü Selef-iSalihîn’den bir kısmı, Yezid ve Velid gibi şahısların arkasında namaz kılmışlar. Eğermescidegidipgelmektekebâiremâruzkalırsa,halvethanesindebulunmasılâzımdır.

Sâlisen:HasanÂtıf’ınmektubunda,cesurvesebatkârzâtlardan-ki“efeler”tâbirediyor-bahis var. Biz, o cesur, sebatkâr yeni kardeşlerimizi ruh u canla kabul ediyoruz. FakatRisale-i Nur dairesine girenler, şahsî cesaretlerini kıymetleştirmek için, sarsılmaz bir

sebatvemetaneteve ihvanlarının tesânüdüneciddençalışmayasarfedip,ocamparçasıhükmündeşahsîcesaretini,hakikat-perestliksıddıkiyetindekifedakârlıkelmasınaçevirmekgerektir.

Evet,mesleğimizde, ihlâs-ı tâmmeden sonra en büyük esas, sebat vemetanettir. Ve ometanetcihetiyleşimdiyekadarçokvukuatvarkiöyleler,herbiriyüzemukabilbuhizmet-i nuriyede muvaffak olmuş âdi bir adam ve yirmi otuz yaşında iken, altmış-yetmişyaşındakivelileretefevvuketmişlervar.

Hembiradam,kendibaşınacesaretigüzeldeolsa,bircemaat-imütesânideyegirdiktensonra, onların istirahatini ve sarsılmamalarını muhafaza etmek için, o şahsî cesaretiistimâledemez.

361 hadis-i şerifinin sırrıyla hareket etmek, hem şimdilik, bu müşevveşvaziyetlerde çok zararlı, hem hocaları, hem ehl-i siyaseti Risale-i Nur’a karşı cephealmayavetecavüzetmeyesebebiyetverenşapkaveezanmeseleleriveDeccalveSüfyanunvanları, Risale-i Nur şakirtleri yabanîlere karşı lüzumsuz medar-ı bahis ve münazaaedilmemeklâzımdırveihtiyatetmekelzemdirve itidal-idemmimuhafazaetmekvaciptir.Hatta,sizdecüz’îbirihtiyatsızlık,burayakadarbizetesirediyor.

Risale-iNur,birdairedeğil;mütedâhildairelergibitabakatıvar.Erkânlarvesahiplervehaslar venâşirler ve talebeler ve taraftarlar gibi tabakatları var.Erkândairesine liyakatıolmayanRisale-iNur’amuhalifcereyanataraftarolmamakşartıyla;daireharicineatılmaz.Haslarınhâsiyeti, zıt birmesleğegirmemek şartıyla talebeolabilir.Bid’a ile amel eden,kalben taraftarolmamakşartıyladostolabilir.Onun için, azbirkusurladüşmansınıfınailtihak etmemek için, dışarıya atmayınız. Fakat Risale-i Nur’un erkânlarında vehaslarındakiesrarlarvenaziktedbirlereonlarıteşriketmemekgerektir.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Buikigündeikiküçükhâdiseler,dört-beşmeseleleritahatturettirdi.

Birincisi: Salâhaddin Ankara’dan yazıyor ki tarîkat aleyhinde tecavüze başlamışlar.Hem Ankara’da, hem şarkta o meselede tevkifat varmış. Risale-i Nur şakirtleri, –hertarafta–inâyet-irabbâniyealtındamahfuzkalıyorlar.Onlarınkuvvetliihlâsıvetesânüdleriveihtiyatları,oinâyeti,haklarındadevamettiriyor.

İkincisi: Bugünlerde herkes sıkıntıdan şekvâ ediyor. Âdeta mânevî havanınbozukluğundan, maddî ve umumî bir sıkıntı hastalığını vermiş. Hatta bana da bir günsirayet etti. Bizim her derdimize ilâç olan Risale-i Nur ile meşgul olanlarda, o sıkıntıhastalığıyayokveyapekazdır.

Üçüncüsü:MerhumMehmedZühtü’nünvefatı,Risale-iNur’unhizmetinoktasındabiziçok müteessir etti. Fakat birden, geçen sene, HâfızMehmed’in bütün müsadere edilen

risalelerini, on gün zarfında, köyündeki Risale-i Nur şakirtleri tarafından yazıp onavermek,çokmerdânetaahhütlerihatırımageldiveanladımkiarslanlaryatağıolanIspartave havalisi, Mehmet Zühtü’nün hizmetini muzaaf bir surette yapacaklar ve o boşluğudolduracaklar.

Dördüncüsü: Lâhikaya giren Ispartalı kardeşlerimizin mektuplarının bazılarında,Üstadları hakkında ifratla tavsifat gördüm.Kendime de baktım, o vasıflardan zekâtı dabanadüşmüyor,benimhakkımdeğil.Dedim:“Acababuhakikat-perestkardeşlerim,çokîkazatımla beraber, bu hüsn-ü zan ifratında, hem devamlarında faydaları nedir?” Kalbeihtaredildiki:OnlarvememleketleriveIspartahavalisi,onlarınenbüyükhüsn-üzanlarıderecesinde hüsn-ü zanlarının yümnünü gördükleri için, Beşkazalı Osman-ı Halidî veTopalŞükrügibiehl-ivelâyeteiktidaen,onokta-yınazardanifratetmemişler,birhakikatgörmüşler.Fakat,nasılkeşfiyâttevileverüyalartâbiremuhtaçtır;hususîhükümlertâmimedilse, bir cihette hata görünür. Öyle de onlar, Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsininkendilerinevememleketlerineettiği faydayı,oşahs-ımânevîninmümessillerindenbirisiolan, “Üstad” dedikleri bu kardeşlerine verip, omemleket hâdisesini umumî bir hâdisenazarıylabakıptâmimederek,müfritanebirhüsn-üzansuretindegöründü.

Beşincisi:HatırageldikiRisale-iNur’uneczalarıçoktur.Herkes,muhtaçolduğuhâlde,bütününüeldeedemez.Birden,Hüccetullahi’l-Bâliğamecmuası,hatıracevapolarakgeldi.

Evet,Risale-iNur’dankesretlimecmualarçıkarkiherbiriküçük,fakatkuvvetliRisale-iNurolur.Hermuhtacınelinegeçebilir.Bumünasebetle,YirmiBeşinciSöz’ünzeyillerinidüşündüm.Şimdibenimyanımdadört-beşnüshavar,zeyilsizdirler.MübâreklerinbudefagönderdiklerinüshanınzeylindeRumûzât-ıSemaniyefihristesindennoksanalınmışSûre-i

362ve 363’takionüç“”,parmakileFâtiha’daonüçelileişaretlerive364işaretigibiehemmiyetliparçalaryoktur.

Dünkü gün 365 âyetine dairYirmiDokuzuncuMektub’un âhirinde, seyahat-ihayaliye ve seyr-i kalbî risaleciğini okudum.VeBirinci Şuâ’da bu âyet, Risale-iNur’aişaretini tahattur ettim.Dedim: Bu iki nükte-i nuriye ve 366 hüccet, nükte vehâşiyesiyle beraber Mucize-i Kur’âniye zeyilleri içine girse münasip olur. Siz dahimünasip görseniz yazılsın. İ’câz-ı Kur’ân nüktelerine ait mühim parça bulsanız ilâveedebilirsiniz.

Altıncısı: Seksen küsur sene mânevî ve bâki bir ömrü kazandırmak sırrını taşıyanşuhûr-uselâseniziveleyle-iRegaibinizibütünruhumlatebrikediyorum.

İkiüçgünevvel,YirmiİkinciSöztashihedilirkendinledim.Gördümkiiçindehemküllîzikir,hemgenişfikir,hemkesretlitehlil,hemkuvvetliimandersi,hemgafletsizhuzur,hemkudsî hikmet, hem yüksek bir ibadet-i tefekküriye gibi nurlar var. Bir kısım şakirtlerinibadet niyetiyle risaleleri, ya yazmak veya okumak veya dinlemekliğin hikmetini bildim.Bârekâllahdedim,hakverdim.

Bu mektuptaki beş-altı meseleyi yazarken, Nur fabrikası sahibi Hâfız Ali’ninmektubuyla,ihlâstaveçalışmaktaveincedüşünmektemümtazHasanÂtıf’ınmektubunualdık.HâfızAli’ninmektubunda,Risale-iNurşakirtlerindesırr-ıihlâsınnedereceyüksekbir terk-i enâniyet ve hazz-ı nefsîden teberri etmek gibi, ihlâsın en yüksek seciyeleriRisale-iNurşakirtlerindetezahürediyordiyebirdeliloldu.

Ezcümle: Hâfız Ali diyor ki: Hüsrev kardeşimiz kendi kalemiyle yazılan mu’cizâtlıKur’ân’ıfotoğraflatab’ınataraftarolmamasıvedemirharflerlemüsaadeoluncayakadarbeklemeye taraftar olması, onun fevkalâde ihlâsına ve nefsin huzûzâtından teberrisinekat’î delildir. Çünkü fotoğrafla tab edilse, onun kendi hattı olduğu için, binler Kur’ânnüshalarını kendi eliyle yazmış gibi âlem-i İslâm’ınmânevî nazarında ve uhrevî sevapcihetindebüyükvemâsumânevezararsızbirmakamıterkedip,ihlâsınsırrıiçin,hazzınıunutarak,demirharfleretaraftarolmuş.Vegösterdiğiyanlışlardüşmeksebebiise,demirharflerdeüçdefatab’agirmeknoktasındadahioyanlışlarbulunabilir.

Elhâsıl:HâfızAli’nin ihlâsındangelen ifadesiveHüsrev’i fevkalâde ihlâsnoktasındatakdiretmesiveHüsrevdegayetbüyükvebâkibirhissesinibırakıp,benimeskidenberitekrarettiğimbirdâvâmki:Risale-iNur’unhakikîşakirtleri,hizmet-iimaniyeyiherşeyinfevkindegörür;kutbiyetdeverilseihlâsiçinhizmetkârlığıterciheder.Beniodâvâdabilfiiltasdiketmesicihetinden,bütünkuvvetimizlebugibikardeşlerimizitebrikediyoruz.

Kardeşimiz Hasan Âtıf’ın mektubundan anladık ki hakikaten tam çalışıyor. Kenditâbiriyle, Risale-i Nur’un mücâhidlerinin ve efelerinin kalem yadigârlarını bize hediyeolarakirsalettiğinemukabilderiz:Cenâb-ıHak,ebedenonlardanrazıolsun.Vedahaçokmânidar yazdığı cümleler içinde, bir parça ehl-i bid’aya şiddet gördüm. Zaman, zemin,Risale-iNur’unmüsbetmesleği, ehl-i bid’a ile değil fiilen, belki fikren ve zihnen dahimeşgul olmaya müsaade etmez. İhtiyat her vakit lâzım. O hâlis kardeşimiz, inşaallah,oralardakendigibiçokhâlisşakirtleriyetiştirecek.Bizburadakiduamızda,Âtıf’laberaberoradakibütünrüfekalarınıteşrikediyoruz.Benbizzatonlarlamuhabereetmekistiyorum.FakatmademIspartaovazifeyidahamükemmelyapıyor;ovazifeyionlarabırakıyorum.

Hâfız Ali’nin mektubunun âhirinde, medrese-i nuriye kahramanlarından ve HüsrevsistemindeAhmed ve kardeşi Süleyman hakkında takdiratı bizimesrur eyledi. Zaten o,medrese-i nuriye şakirtleri, benim nazarımda, eskiden beri bir gaye-i hayalim olanMedresetü’z-Zehrâ’nın talebeleri suretinde düşünüyordum. Ve derdim: “Onlar, bunlaroldu.Veyabunlar,onlarındümdarlarıdır.”

368 367

369

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

SizinMiracınızıtebrikveMiraçSahibi’nin(aleyhissalâtüvesselâm)sünnet-iseniyyesinesizivebizitammuvaffakeylemesinerahmet-iilâhiyedenniyazediyoruz.Size,bubir-ikigünzarfında,nazar-ıdikkaticelbedenbir-ikiküçükmeseleyiyazıyorum.

Evvelâ: Risale-i Nur şakirtlerinin bir kısmı bekâr kalmaklığın çok sebeplerinden birsebebinigösterenbirhâdise:Bugünlerde,gençlikdarbesiniyiyenvebekârkalanvetesellibulmak için Risale-i Nur’la alâkadarlığa çalışan ve mühim bir mektepte ders almayameşgul ve ehemmiyetli bir adamın kerîmesi bulunan hanıma icmâlen bir hakikatsöyledim.Belkiohavalidebazılarafaydasıvardiyeyazıyorum.

Dedim ki:Madem gençlik darbesini yedin, bir vazife-i fıtriye olan tenasül kanununadahagirme.Çünküovazifeninmukabilindeücretolarakerkeğinaldığımuvakkatlezzetvekeyif bir derecebidayette kâfi geliyor.Fakat, bîçârekadın, ovazife-i fıtriyede, bir seneağır yükü çekmeye ve bir-iki sene veledin meşakkatine, beslemesine ve açık saçıklıksebebiylekocasınınnazarındasadâkatsizlikittihamıvekocasınındagözüdışarıdaolmakihtimaliveonasamimîmerhametetmemesicihetiyle,daimîsıkıntılaravevicdanîazaplaramukabil,izdivaçtaaldığımuvakkatbirkeyifvelezzet,bubozukzamanda,ona,ovazifeyemukabil yüzden birisine mukabil gelemiyor. Ve bilhassa, “küfüvv-ü şer’î” tâbir edilen,birbirineseciyetenveyadiyanetenliyakatbulunmadığından,dahaziyadeazapçektirir.Vebilhassa terbiye-i İslâmiye haricinde, Müslüman namı altında olanlar, imandan gelenhürmet vemerhamet-imütekabileyi bulamadıklarından, bütün bütün saadet-i hayatiyeyimahvediyor,cehennemazabınıçektiriyor.

Hem peder, hem vâlide, tenasül kanunundaki vazifede çektikleri çok meşakkat vegördükleri çok hizmete mukabil, yalnız veledin dünyada, kemâl-i hürmet ve itaatleşefkatlerinevehizmetlerinebedel,hâlisbirhürmetvesâdıkanebiritaatvevefatlarındansonra,salâhatiylevehayratıylavedualarıylaonlarındefter-ia’mâlinehasenâtyazdırmakveonbeşsenedenevvelmâsumenölmüşseonlarakıyametteşefaatçiolmakvecennette,onlarınkucağındasevimlibirçocukolmaktır.

Şimdiise,terbiye-iİslâmiyeyerinemimsizmedeniyetterbiyesiyüzünden,ondan,belkiyirmiden,belkikırktanbirçocukancakpedervevâlidesininçokehemmiyetlihizmetveşefkatlerine mukabil mezkûr vaziyet-i ferzendâneyi gösterir. Mütebâkisi, endişelerle,şefkatlerini daima rencide ederek, o hakikî ve sâdık dostlar olan peder ve vâlidesinevicdanazabıçektirir.Veâhirettededâvâcıolur:“Nedenbeniimanlaterbiyeettirmediniz?”Şefaatyerinde,şekvâcıolur.

İkincimesele:Dünkügün,beştevafuk-ulatîfedenkat’îbirkanaatbizegeldikiencüz’îveehemmiyetsizişlerimizdedeinâyetkârânebirdikkataltındayız.

Birincisi: Ben kapıya çıktığım vakit,me’mulün hilâfında, Risale-i Nur şakirtlerindendört tane Ahmed’ler, bana alâkadar birer maksadı yapacak; birden, beraber kapıyageldiler:ikitaneköylerden,ikisideburadaayrıayrımahallelerden.

Hem yine, Risale-i Nur’unmühim bir talebesi, KöroğluAhmed’e birmiktar yoğurt,hem teberrük, hem tayin olarak verdik. Daha elinde yoğurdu tutarken, Risale-i Nur’unmâsum talebelerinden Hilmi’nin mahdumu Ahmed, elinde, öteki Ahmed’e verdiğimmiktaryoğurtlakapıyıaçtı.Risale-iNur talebelerindenaltıAhmed’inbirgündebuçeşittevafukatı,tesadüfebenzemez;belkioAhmed’lerenazar-ıdikkaticelbedenbirişarettir.

İkincisi:Muhacir,fakirbirkadınbendenbirteberrükistedi.Bendebirgömlekverdim.Beşdakikasonra,aynıisimdebirkadın,birgömleğibanakabulettirmekiçinmühimbirvâsıtayıbulupgönderdi.Tevafukhatırıiçinkabulettim.

Hemaynıgün,bazımüstahakzâtlarayarıyağımıverirkenkapfazlaalmış,pekazıbanakaldı.Aynen,onlardahaoyağı almadan–benimniyetimde–banakalacakmiktarkadaruzakbirköydenkitaplarımıokumakmukabilinegeldi.Onudaotevafukhatırıiçinkabulettim.

Üçüncüsü:Aynıgündeben,atüzerindeseyahate(gezmeye)giderken,arkamdabiratlısüratle geliyor. İndi, ayağıma, üzengiye sarıldı: tanımadığım bir adam. Dedim: “Senkimsin, bu kadar dostluk gösteriyorsun?” Dedi: “Ben Kuzca hatibiyim.” HâlbukiKastamonu’da hiç bu namda bir karye bulunduğunu bilmiyordum. Sonra geldim. İkiIspartalıaskeryanımageldiler.Birisidedi:“BenKuzcahatibindensanamektupgetirdim.”

Bu acîb tevafuk bana, bu iki ayrı ayrı vilâyette, hemböyle tevafuk etmeleri,Risale-iNurhizmetindesadâkatleçalışmalarınabirişarettir.

Bu münasebetle Sabri, Kuzca hatibine, benim tarafımdan çok selâm etsin. Onu hastalebeler içinde mânevî kazançlarıma şerik ediyoruz. Hususî mektup yazmak âdetimizolmadığından, ona ayrıca mektup yazamadığımızdan gücenmesin. Tatlı bir tevafukunmeyvesini,aynıgündahaşirinbirtarzdagördüm.Şöyleki:

İkiasker,kemâl-isevinçle,gayetdostâne,“SenIspartalısın,bizimhemşehrimizsin.”

Bendededim: “Maaliftihar, her cihetle Ispartalıyım. Isparta taşıyla, toprağıylabenimnazarımdamübârektir,benimvatanımdırveherbiriyüzemukabil,yüzervebinlerhakikîkardeşleriminmeskat-ıre’sleridir.”

Evet,buhavaliyegelenIspartalılaraskerolsun,başkalarolsun,ekseriyet-imutlakaylabenihemşehribiliyorlar.Hangisibenimlegörüşüyor,“SenIspartalımısın?”

Ben de diyorum: “Maa’l-iftihar, ben Ispartalıyım.” Ve Isparta’da o kadar hakikîkardeşlerimveakâriblerimvarkimeskat-ıre’simolanNurskaryesinepekçokcihetlerletercihediyorum.VebüyükIsparta’nınbirküçükevlâdıhükmündeolanIsparitnahiyemize,büyükIsparta’nınbirtekköyünütercihediyorum.Okadarhâlis,kahramankardeşleribanaverenIsparta,taşıdatoprağıdabanavebelkiAnadolu’yamübârekolmuş.İnşaallah,hemAnadolu’ya hem âlem-i İslâm’a neşrettikleri Nur tohumları birer rahmete mazhar olur,sümbül verir. Hem gıda, hem ziya, hem devâ olup mânevî galâ ve veba ve zulmü ve

zulmetidağıtır.

Dördüncüsü: Sâbık üç tevafuku yazdıktan sonra, büyük Hâfız Ali’nin gayet güzelmektubuyla, Hulûsi-i Sâlis Abdullah Çavuş’un mânidar mektubu ve Hulûsi Bey’in veKâtipOsman’ınkıymetlimektuplarınıaldım.HâfızAli’ninmektubundayazdığışufıkra,KonyaâlimlerininRisale-iNur’uyazmaktavetakdiretmekteolduklarınıvetefsirsahibiHocaVehbi’nin (rahmetullâhi aleyh) Risale-i İhlâs karşısında mağlûbiyetle beraber, Risale-iNur’akarşıhayranvetakdirkârolmasımünasebetiyle,HâfızAlidemiş:

“Risale-iNur’unbirkerametidir,öküzeetvearslanaotatmaz.Öküzeotverir,arslanaetverir.OarslanHocanınenevvelİhlâsRisalelerielinegeçmiş.”

İşte,HâfızAli’ninbumektubunualdığımdanyaaltı,yayedigünevvel,Karadağ’daninerken,birdendiyordum:“Yahu,ataet,arslanaotatma;arslanaet,ataotver.”

Bukelimeyibeş-altıdefahoşumagitmiş,tekrarediyordum.YaHâfızAlibendenevvelyazmış, bana da söylettirdi; veyahut ben evvel söylemişim, ona yazdırılmış. Yalnız bugariptevafuktabirfarkımızvar.O,“öküzeot”demiş,ben“ataot”demişim.

Aziz,sıddıkkardeşlerimvehizmet-iimaniyedekuvvetli,metin,ciddî,sarsılmaz,fedakârarkadaşlarımveseyahat-iberzahiyeveuhreviyedenuranîyoldaşlarım,

Sizin, her bir dirhemi yüz dirhem şüheda kanı kadar kıymettar siyah nuru akıtanmübârek kalemlerinizin bu defaki kudsî hediyelerin her bir harfine mukabil, Cenâb-ıErhamü’r-râhimînsizlerebinrahmeteylesin,âmîn…

Bugafletvesıkıntılıveusançlımevsimdevedünyameşgaleleri içindebufedakârânegayretinizvesa’yiniz,hakikatenbir inâyet-ihâssadırvebirkeramet-inuriyedir.Cenâb-ıHaksizlerdenebedenrazıolsun,âmîn…

Elmas kalemlerini, bize yardım için, yirmi birAbdurrahman veAbdülmecid’lerin bukadar çabuk nüshaları yetiştirmeleri ve kabri pürnur olanMehmedZühtü’nün, berzahtadahikaleminibizimhesabımızaistimâletmesihükmünde,onunmetrukatındannüshalarıngönderilmesi,biziderindenderinesürûrlaşükresevketti.

Eskitalebeliğimzamanındamevsukzâtlardan,onlardamühimimamlardannaklederekişittimki:“Ciddî,müştak,hâlistalebe-iulûm,tahsildeikenvefatettiklerizaman,berzahtaaynı tahsil misali ve bir medrese-i mâneviyede bulunuyor gibi, o âleme muvâfık birvaziyet ihsan ediliyor.” diye, o zaman talebe-i ulûm içinde çok defa medar-ı bahisoluyordu. Şimdi bu vakitte, talebe-i ulûmun en hâlisleri Risale-i Nur talebeleriolduğundan,elbettemerhumMehmedZühtü,ÂsımveLütfügibizâtlarınvazifeleridevamediyor. Defter-i a’mâllerine hasenât yazmak için, mânevî kalemleri inşaallah işliyorlar.Cenâb-ıHakk’ahadsizşükürediyoruzkisizdekifevkalâdegayretveçalışmak

matbaayaihtiyaçbırakmıyor.Budefagönderdiğinizrisalelerçokgüzel,çokmükemmel,

çok da lüzumlu. Fakat ben sehvetmiştim. “On Birinci Lem’a” ile “Telvihat-ı Tis’a”yıyazmadığımızhâlde,yazmışımzannediyordum.

Minhâcü’s-Sünnebizdevar.OnbirnüktedenibaretolanOnBirinciLem’a,Mirkatü’s-Sünne veTelvihat-ı Tis’a ile ve ona zeyl olarak dört hatveden ibaret,Risale-iKader’inzeyli iken, OnYedinci Söz’ün zeyline giren parça dahi, Telvihat’a zeyil olarak yazılsamünasipolur.

370âyetinintecellisinebakanbirseyahat-ikalbiye-ihayaliyeyedairiki-üçsayfalık Yirmi Dokuzuncu Mektub’un âhir kısımlarındaki parça dahi içlerinde bulunsagüzel olur. Şimdi size,musibet yüzünden bir inâyet-i hâssayı fazla dua etmenize vesileolmakiçinyazıyorum.

Bugün,dörtsaatevvelben,yalnız,Karadağ’ınhâlîormanlarıiçindeidim.Gayettitizbiratabinmiştim.Benbinerken,birdendizginkayışıkoptu.Odafenaürktü,ma’reketakıldı.Beniöylefenabirtarzdaçiftelerleyeredüşürdü.Benohâldesağelim,solayağımkırılmışgibi ihtimal verdiğim gibi, vaziyet de öyle gösteriyordu.At da başkasınınmalı. O hâlîormaniçinedaldı.Etraftahiçkimseyokkiimdadayetişsin.Cenâb-ıHakk’ahadsizşükürediyordum; el, ayağım kırılmamış, çok ziyade incitmiş iken, yine şemsiyeyleyürüyebildim. O titiz at da ormana dalıp, yolsuz bir istikâmete, benim yürüyüşümleyürüyerek,onbeşdakikalıkbirmesafeyebir saatteyetiştik.At su içmekte iken,Nuriyeismindebirkadıngeldi.Elindeekmek,birparçaekmeğiataverip,tutuldu.BendeCenâb-ıHakk’a şükür, o vakit binebildim, odaya geldim. Birden öyle bir tufanlı yağmur oldu;hücremin önünde bir sel olarak gördük. Eğer o su, oNuriye’ye rast gelmeseydi, o hâlîyerde,oyağmuraltında,atdabaşkasınınmalı,kaybolmakgibiçokmusibetlerdenCenâb-ıHakmuhafazaeyledi.

Bu küçük musibette dokuz cihette nimet olduğunu tasdik ettik. Ve bu nevi hıfz vehimâyet, sizlerin samimî dualarınızın bir neticesi olduğu kanaatindeyiz. Ve bu dokuzcihetle medar-ı şükran hâdise dün aldığımız hediye-i nuriyenin çok faydalı olduğunaişarettir. Çünkü darb-ı meselde meşhurdur ki: “Birşeyde zahmet, meşakkat, alâmet-imakbûliyettir.”

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmveduavedualarınıistiyoruz.

Aziz,sıddık,mübârekkardeşlerim,

Bu mübârek eyyâm ve leyâlî-i şerifede mübârek dualarınıza daha ziyade ihtiyacımıgöstermek için,bundanevvelkimektupta, titizatınyüzündengelenmusibetgerçiondandokuzunimeteinkılâpetti.Ondanbirisi:

Eskidenberibendebulunankulunçilletineveromatizmahastalığınailtihakedip,beniyatağa düşürdü. Fakat merak etmeyiniz, ben kalkıyorum, geziyorum. Katiyen, bugüngönderdiğiniz risaleleri tashih ederken kanaatim geldi ki; omusibetin bâki kalan ondan

birisi,onderecebirnimethükmündeoldu.Veonadettenziyadefaydalarındanbirfaydasışudurki:

Bentashihattagerçiusanmıyordum;fakathertashihteyinedersalıpistifadeetmekbirâdetimdi. Bazı çok zevk alıyordum. Bu mevsimde dağlarda, bağlardaki güzel sanat-ıilâhiyeyi temâşâ zevki, o tashihteki zevkime galebe ediyordu. Bu yeni musibettekimütemadiyen kendini ihsas eden hastalık, kemâl-i zevk ve şevkle, Hazreti Eyyub(aleyhisselâm)’ın Lem’ası’yla, Hastalık Lem’ası’nı her nüshada yeniden görüyorum gibiokuyup tashih ediyorum. Katiyen şüphem kalmadı ki o zahmetli hastalık, o lezzetli,rahmetli vazife-i nuriye için verilmiş. Gerçi harekâtımızda namaz ve abdestte sıkıntıveriyor; fakat hastalıkla ubûdiyet muzaaf sevabı olduğu gibi, bu tashihat-ı vazife-inuriyedekizevk,osıkıntılarıhiçeindirdi.– 371–

Sâniyen:Sizinnüshalarınızdabazenbiryanlış,birkaçnüshadaaynenbulunur.Demekmanaiyianlaşılmamış,öylekalmış.Mesela,İktisadınâhirlerinde,Hüsrev’inhâşiyesinde,beşincisatırında,“Ulemâise,masraflarından,mallarınınkıymetinibilmedikleri”cümlesiyanlıştır. Sahihi ise, “Ulemâ ise, marifetlerinden, mallarının kıymetini bildikleri için.”Hembusatırınarkasındaki“arkasında”kelimesiyanlış,sahihi,“arasında”dır.

Aziz,sıddık,mübârek,fedakârkardeşlerim,

Dün,altıehemmiyetlimektuplarınızıaldım.Hermektubunuzauzunbirmektupyazmakcidden arzu ederdim.Hem de hakkınızdır; fakat bu hurufatı yazan Feyzi şahittir ki altıgecediraltısaatyatamadım.Yalnızbualtıncıgece,birbuçuksaatkadaryatabildim.Onuniçin,buehemmiyetlimektuplarakısacıkbirercümleyleiktifaediyorum.

Evvelâ:Risale-iNursantralıveHulûsi,Hakkı,Süleyman’ıtemsiledenSabrikardeşim,

Öşür,şer’îzekâttır.Zekâtise,müstehaklaradır.

Sâniyen:GülfabrikasıgülistanlarınıvemerhumbedevîbülbüllerinikonuşturanHüsrevkardeş,

Risale-i Nur, Isparta’yı, âfât-ı semâviye ve arziyeden muhafazasına sebep olduğunu,çok hadisatla beraber, bu yeni zelzele hâdisesi ve muarız hocanın dolularla başınıntokatlanması, yeni bir hücceti oluyor. Ve Mucizât-ı Kur’âniye lâhikasını, sizin isabetlifikrinizehavaleediyoruz.Hemsiz,yazdığınızmiktarıgönderiniz.Bizburadatekmileder,sizedesonrahaberveririz.

Sâlisen:NurfabrikasınınsahibiHâfızAlikardeş,

Senin Risale-i Nur’a karşı harika ihlâs ve irtibat ve itikadın, inşaallah o Nur’ları ohavalide daima parlattıracak. Senin, o büyük zelzelenin gürültüsünü işitmemen vezelzeleyi hissetmemen, tokatını yiyen hoca gibi, Risale-i Nur’un bir nevi kerametidir.Demek, değil şakirtlere zarar vermek, belki inâyetkârâne, vücudunu da bazı haslara

bildirmiyor,korkutmuyor.

Râbian:Bizi ve Kastamonu şakirtlerini kıyamete kadar minnettar eden ve müstesnakalemiyle Risale-i Nur’un hemen umumunu bu havaliye yetiştiren ve evlât ve peder vevâlideleriverefikasıylaRisale-iNur’ahizmetedenkahramanTâhirîkardeşim,

Cenâb-ıHak,hanenizdekihemşireme,hembanaşifaihsaneylesin.Hastalığımaaitbirparça size geliyor. Peder ve vâlidenize de benim tarafımdan deyiniz ki: “Tâhirî gibikahraman bir şakirdi Risale-i Nur’a yetiştiren ve o vâsıtayla defter-i a’mâllerine daimahasenâtyazdıranbirşakirdibizekardeşverenomübârekzâtlar,inşaallahbusaadetidaimaidame ettirecekler. Dünyanın cam parçalarını, o elmaslara tercih etmeyecekler. Onlar,hususîduamızdadâhildirler.”

Hâmisen:Mücâhidlerin üstadı ve efelerin hakikî bir nâsihi ve Risale-i Nur’un hâlismuhlisbirşakirdiolanHasanÂtıfkardeşim,

Seninuzunvetesirliveehemmiyetlimektubuniçindekiedîbâne,gayetincehissiyatınve sanamahsus latîf tâbirâtın hoşumagitti.Kardeşim,müptedîlerin ve hodfuruşların vemülhidlerin ilişmelerinden teessüratın beni, senin hesabına müteessir etti. Evvelce sizeyazdığımmektup,inşaallahoteessüratıizaleeder.Risale-iNur’unmesleğiise,vazifesiniyapar, Cenâb-ı Hakk’ın vazifesine karışmaz. Vazifesi tebliğdir; kabul ettirmek, Cenâb-ıHakk’ınvazifesidir.

Hem, kemiyete ehemmiyet verilmez. Sen o havalideki bir tek Âtıf’ı bulsan, yüzübulmuşgibidir.Meraketme.Hem,mümkünolduğukadarhariçtengelenküçükilişmelereehemmiyet verme. Fakat ihtiyatla, bu atâletmevsimi ve gaflet zamanı ve derd-imaişetiptilâsı zamanında cüz’î bir iştigal de ehemmiyetlidir. Tevakkuf değil, muvaffakiyetsizmağlûbiyetyok!Risale-iNur’unhertaraftagalibânefütuhatıvar.

Sâdisen:EskidostvekardeşveRisale-iNur’unozamandaciddîbirtalebesiveIspartahayatımda bana hüsn-ü hizmetle samimî bir arkadaş ve himmeti uzun, eli kısa, azizkardeşimMehmedCelâl,

Seni, o zamandan beri unutmadım. Çok zaman Risale-i Nur dairesinde kalemiyleçalışanlariçindeisminlehissedaroluyordun.Seninyüksekistidadınıveulüvv-ühimmetiniRisale-iNur’da istimâletmekarzuluyordum.Demek,derd-imaişet, sizibirderecekayıtaltınaaldı.Baştamübârekbaban,hanenizdebulunanlarabilmukabeleselâmediyorum.VebilhassaMehmedSeyraniHayyat’açokselâmlaberaber,eğerbenimoradaikentanıdığımve Hüsrev sisteminde telâkki ettiğimMehmed Seyrani ise, onun bin selâmına selâmlamukabele edip, oSeyrani, o zamandanberiRisale-iNur’unbir cüzünebahsi girdiği vesilinmediği gibi, hatırımda da silinmemiş. Çok defa bekliyordum ki Seyrani, Hüsrev’inarkasındakoşupçalışsın.Demek,onudaderd-imaişetbağlamış.

Sâbian: Risale-i Nur’un erkân-ı mühimmesinden Halil İbrahim’in on dört yaşındaki

evlâd-ı mânevîsi, Risale-i Nur dairesindeki mâsum şakirtlerin dairesinde inşaallahehemmiyetlimevkiialacakveoküçükşahsiyetteparlak,büyükbirşakirtruhugörünüyor.Mektubunda çocukça konuşmamış; gayet müdakkikâne büyük bir âlim gibi konuşmasıbiziçoksevindirdi.Mâşallah,bârekâllahdedirtti.

Sâminen: Evvelce haber aldığınız hastalığıma dair bir noksan parça, dualarınıza vegeçen Ramazan gibi mânen yardımlarınıza vesile olmak için, o hastalık münasebetiyleyanımızagelenbazızâtlarasöylediğimvenoksankalmışbirfıkrayıyazıyorum.Şöyleki:

Halimi soranlara dedimki:Hemnazar, hemervah-ı gayr-i tayyibe cihetindenbaşımagelenbumusibet,rahmet-iilâhiyeyle,onadettenbireindi,dokuzunimetoldu.Bâkikalanbirisidedokuzmenfaatioldu.

Birincimenfaati:Hastalıktahersaatibadeti,dokuzsaatibadethükmünegetirdi.

İkinci faydası: On beş hasta risalesini, tam zevkle tashih etmek ve bu hastalıkzamanında,hastalaravemuhtaçolanlaraçabukyetiştirmeyesebepoldu.

Üçüncü faydası: Eski Said’i, Yeni Said’e kalb eden eski bir hastalık gibi, şimdi deRisale-i Nur’un parlak bir tarzda intişarı, Yeni Said’i de dünyayla bir derece alâkadarettiğicihetle,ohâlinzararındankurtulmayasebepoldu.

Dördüncüsü: Bu mübârek aylarda, pek çok iştiyak ve ihtiyaçla fazla a’mâl-iuhreviyede bulunmak arzusuyla beraber, mevsim ve bazı esbap cihetiyle muvaffakolamayarakfazlamüteessir idim.Buhastalık, tambuaylara lâyıkbir tarzda,hastalıktangelen ihlâs ve kesret-i sevap cihetiyle azîm bir menfaati oldu. Beni gündüzde dağ vebağları gezmekten men ettiği gibi, gece uyku ve gafletten kurtarıp, kemâl-i tazarru veniyazlageceleriihyayasebepoldu.

Beşincisi:GeçenkiRamazan’dakihastalıkgibi,buhastalıkdahi,fedakârkardeşleriminşefkatlerini heyecana getirip, benim hesabıma a’mâl-i uhreviyelerinin bir nevi zekâtınıvermek; nâkıs, kusurlu sermayemi, birden ona, belki yüze ve bine çıkarmaya sebepolmasıdır.

Altıncıfaydası:Hastalara,yirmibeşdevâ-yı imanîverenrisalenin ilâçlarınınefsimdetatbik ederek ayn-ı hakikat olduğunu tasdik edip, âsâb ve sinirden gelen ziyadehassasiyetimden kıymetsiz, fâni işleri lüzumsuz ve endişeli meraktan ve faydasız vezararlıalâkadanbirderecekurtulmayasebepolmasıdır.

Umumkardeşlervehemşirelerimizebirerbirerselâmveselâmetlerineduavedualarınıricaedenkardeşiniz,

SaidNursî

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Size, hastalığın dokuz faydasından bâki kalan üçünü yazıyorum ki o hastalığın birmeyvesisâbıkArabîfıkradır.

Yedinci faydası: Risale-iNur’un ehemmiyetli bir şakirdinin ehemmiyetli bir hatasınıtamiretmesidir.Şimdilikbuehemmiyetlifaydayıizahetmekmünasipdeğil.

Sekizinci faydası: Gayet incedir, izah edilmez; yalnız kısa bir işaret ederiz.Nasıl kiHüsrev,yazdığıKur’ân’ı, fotoğrafla tab’ınıkabuletmeyerekbinlercazibedarKur’ân’larkendihattıyla âlem-i İslâm’da intişarıyla,kutbiyetderecesindebirmertebe-iulviyeyiveyüksek bir şeref-i imtiyazı bırakıp, Risale-i Nur dairesindeki sırr-ı ihlâsı muhafaza vehazz-ınefistenteberrîetmiştir.AynenöyledeohastalıkruhumdaöylebirinkılâpyaptıkiRisale-i Nur’un parlak fütuhatını müteşekkirâne temâşâ etmek ve sevapdârâne,mücâhidâne,birnevikumandanhizmetindebulunmaktangelenuhrevîzevkiveşerefivedünyadauhrevîmeyvesinigösterenhizmet-iimaniyeninşahsımaaitlezzetiveimtiyazı,osırr-ı ihlâs için bırakmak ve kardeşlerime havale etmek ve onların şeref ve zevkleriyleiktifa etmeye nefs-i emmârem dahi muvafakat ederek, dünyanın bu uhrevî ve güzelyüzündegözünükapamakveecelivemevtiferahlakarşılamayatamkabuletmesidir.

Dokuzuncufaydası:Çoktanberibenimhususîbirvirdimvehiçkalemealınmayanvemesleğimizin dört esasından en büyük esası olan şükrün en geniş ve en yüksekmertebesini ihata eden ve bende çok defamaddî vemânevî hastalıkların bir nevi şifasıolanveİsm-iÂzamveBesmeleiledokuzâyât-ıuzmâyıiçinealanveondokuzdefaşükürvehamdiâzamîbirtarzdaifadeyle,tahmidâtınadetleriyleoeşyanınlisan-ıhâliyleettiklerihamd ü senâyı niyet ederek, o hadsiz hamdlerin yekûnunu kendi hamdleri içine alarakazametli ve geniş bir tahmidnâme ve teşekkürnâme bulunan ve Sekîne’deki esmâ-yısitteninmuazzamyenibirdersiniizharetmeyesebepolmasıdır.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmveduaveberaetlerinitebrikederiz.

(Medar-ıibretvehayretbirhâdisedir.)

Risale-iNur’unerkân-ımühimmesindenbirzâtyazıyorki:“Adapazarızelzelesininaynıgününde,zelzeledenbirkaçsaatevvel,umumîveherkesegöstermekiçin,birbüyüktiyatroteşekkülüyleveoyuncukızlardandörtgüzeliniçırılçıplakolarakâlâyişleçarşıvepazardagezdirerek,ocazibedarlarakapılantiyatrobinasındatoplananbinkişidenfazlaseyirciler,oyun başlarken, birdenbire arz, kemâl-i hiddet ve gayz ile onların hayasız yüzlerinidehşetlitokatladı,mahvedipzîruzeberetti.Veobinayıhâkileyeksaneyledi.”

Ben, dünyanın bu nevi hâdiselerinden iki senedir hiç haberim yoktu, bakmıyordum.Fakat bugünlerde hemHüsrev ve hem kahraman Çelebi zelzeleden haber vermeleri veHüsrevverüfekasınınkanaatiile,Isparta’nıngürültülüzelzelesikarşısındaRisale-iNur’ukuvvetli bir kalkan bulmasıyla hiçbir zarar vermemesi ve Risale-i Nur’a muarız birhocanınbütünhâsılatınımahvedendolu,omuarızahaskalması,başkasınailişmemesibir

derece kanaat verir ki ekser vilâyetlere giren ve Adapazar’a girmeyen Risale-i Nur’unehemmiyetlibiresasıolantesettürşiârınıbudereceaçıkihanetiyle,Risale-iNur,onlarınyardımlarınakoşmamışdiye,yalnızbuhâdiseyebaktım.

Aziz,sıddıkkardeşlerim,

Risale-i Nur dünya işlerine âlet olamaz, dünya işlerine siper edilmez. Çünküehemmiyetli bir ibadet-i tefekküriye olduğu cihetle, dünyevî maksatlar onunla kastenistenilmez. İstenilse, ihlâs kırılır, o ehemmiyetli ibadet şekli değişir. Yani, çocuklar gibi,dövüştüklerivakitKur’ân’ıbaşınasipereder.BaşınagelenzararKur’ân’ageldiği gibi,Risale-iNur,böylemuannidhasımlarakarşısiperistimâledilmemeli.

Evet,Risale-iNur’ailişenlertokatlaryerler;yüzervukuatşahittir.FakatRisale-iNur,tokatlardaistimâledilmezveniyetvekastiletokatlargelmez.Çünküsırr-ıihlâsvesırr-ıubûdiyete münafidir. Bizler, bize zulmedenleri, bizi himâye eden ve Risale-i Nur’daistihdamedenRabbimizehavaleediyoruz.

Evet, dünyaya ait harika neticeler, bazı evrâd-ı mühimme gibi, Risale-i Nur’a çokçaterettüp ediyor. Fakat onlar istenilmez, belki veriliyor; illet olamaz, bir fayda olabilir.Eğeristemekleolsa,illetolur,ihlâsıkırar,oibadetikısmeniptaleder.Çabukbuhâdiseyiteskinediniz.Yoksamünafıklaristifadeedecekler;belkionlarınparmağıvar.

Evet,Risale-iNur’un o kadar dehşetlimuannidlere karşı galibânemukavemeti, sırr-ıihlâstan ve hiçbir şeye âlet edilmemesinden ve doğrudan doğruya saadet-i ebediyeyebakmasındanvehizmet-i imaniyedenbaşkabirmaksat takipetmemesindenvebazıehl-itarîkatın ehemmiyet verdikleri keşif ve kerâmât-ı şahsiyeye ehemmiyet vermemekten vevelâyet-i kübrâ sahipleri olan sahabîler gibi, verâset-i nübüvvet sırrıyla, yalnız imannurlarınıneşretmekveehl-iimanınimanlarınıkurtarmaktır.

Evet,Risale-iNur’unbudehşetlizamandakikazandırdığıikinetice-imuhakkikasıherşeyinfevkindedir;başkaşeylerevemakamlaraihtiyaçbırakmıyor.

Birinci neticesi: Sadâkat ve kanaat ile Risale-i Nur dairesine giren, imanla kabregireceğinegayetkuvvetlisenetlervar.

İkinci neticesi: Risale-i Nur dairesinde, ihtiyarımız olmadan, haberimiz yokkentakarrur ve tahakkuk eden şirket-i maneviye-i uhreviye cihetiyle, her bir hakikî sâdıkşakirdibinlerdillerile,kalblerileduaetmek,istiğfaretmek,ibadetetmekvebazımelâikegibikırkbin lisanla tesbihetmektir.VeRamazan-ıŞerif’tekihakikat-i leyle-iKadirgibi,kudsîveulvîhakikatleri,yüzbinelilearamaktır.

İşte,bugibineticeiçindirkiRisale-iNurşakirtleri,hizmet-inuriyeyivelâyetmakamınaterciheder;keşifvekerâmâtıaramazveâhiretmeyvelerinidünyadakoparmayaçalışmazvevazife-i ilâhiyeolanmuvaffakiyet vehalka kabul ettirmek ve revaç vermek vegalebe

ettirmekvemüstahakolduklarışanuşerefveezvakveinâyetleremazharetmekgibi,kendivazifelerinin haricinde bulunan şeylere karışmaz ve harekâtını onlara bina etmezler.Hâlisen,muhlisençalışırlar,“Vazifemizhizmettir,oyeter.”derler.

Vesâniyen:SeksenküsursenekıymetindebulunanveRamazan-ıŞerif’inmecmuundagizlenen hakikat-i leyle-i Kadri kazanmak için, Risale-i Nur şakirtlerinin şirket-imâneviye-i uhreviyelerimuktezasınca, herbiri,mütekellimimaalgayr sîgası olan 372

373 374gibitâbirâtta,“biz”dediklerivakit,Risale-iNur’unsâdıkşakirtlerininiyetetmekgerektir.Tâherbirşakirtumumunnamınamünâcâtedipçalışsın.Vebubîçâreveazçalışabilenvehaddindençokfazlahizmetondanbeklenenbukardeşinize,ohüsn-üzanlarıyanlışçıkarmamakiçin,geçenRamazangibiyardımınızıricaediyorum.

(Birdenhatıragelenbirmeseledir.)

Her şeyde, her musibette, hususan beşer eliyle gelen zulümlü musibetlerde, Risale-iKader’debeyanedildiğigibi,ikisebepvar.

Biri:Zâhirenesbababakanbeşerdir.

Diğeri:Kader-iilâhîdir.

Beşer, zâhirî esbababakar; bazenyanlış eder, zulmeder. Fakat kader, başka noktalarabakar,adaleteder.İşte,bugünlerdeelîmbirendişeyleRisale-iNurdairesinetemasedenüçmesele,adalet-ikaderiyenoktasındamânevîsuâlecevabenihtaredildi.

Birincisuâl:Nedenfedakâr,yüksekbirşefkatitaşıyanvâlide,buzamanda,veledininmalındanirsiyetalmasındanmahrumedildi,kadermüsaadeeyledi?

Gelen cevap şu: Vâlideler bu asırda, bir aşılama suretinde şefkatlerini yanlış birtarzda sarfetmeleridir ki “Evlâdım şan ve şeref rütbesinde memuriyet kazansın.” diye,bütünkuvvetleriyle,evlâtlarınıdünyaya,mektepleresevkediyorlar.Hatta,mütedeyyindeolsa, Kur’ânî ilimlerin okumasından çekip dünya ile bağlarlar. İşte bu şefkatin buyanlışından,kaderbumahrumiyetemahkûmetti.

İkinci suâl: Risale-i Nur’la münasebettar bazı zâtlara acıdım. “Neden pederininmalından hakkı iki sülüs iken, o haktan kısmen mahrumiyete kader-i ilâhî nedenmüsaadeetti?”

Gelen cevap: Şu asırda, öyle acîb bir aşılamakla, ebeveynine hürmet ve peder vevâlidesinin şefkatlerine mukabil, bilâ-kayd ü şart kemâl-i hürmet ve itaat lâzım iken,ekseriyetleohakikîhürmetve itaatbozulduğundan, iki sülüs almaktanzulmenmahrumedildiler.Kader,onlarınkusurunabinaenmüsaadeetti.Kızlar ise,gerçibaşkacihetlerdekusurları çok, fakat zafiyetlerine binaen himâyetkâr ve şefkatkâr ellere ziyade muhtaçbulunduklarından, hürmetlerini peder ve vâlidelerine karşı ihtiyaçlarını hassasiyetle bircihette ziyadeleştirdiklerinden, beşerin zâlim eliyle, kardeşlerinin kısmen haklarını,

muvakkatenonlaravermeyemüsaadeetti.

Üçüncüsuâl:Bazımütedeyyinzâtların,dünyadârharemleriyüzündenziyadesıkıntıçekmelerinedendir?Buhavalideonevihâdiselerçoktur.

Gelencevap:Omütedeyyinzâtlar,diyanetlerinmuktezasıböyleserbestiyet-inisvanzamanında öyle serbest kadınların vâsıtasıyla dünyaya girişmeleri hatalarından, okadınlarıneliyletokatyemelerinekadermüsaadeetti.

Mütebâkisi,birmübârekhanımınşuursuzmüdahalesiylegerikaldı.

Evvelâ: Bu mübârek Ramazan-ı Şerif’teki dualar, ihlâsı bulmak şartıyla, inşaallah,makbuldür.Fakatmaatteessüf, ekseriyetçeRisale-iNur şakirtlerininnazarlarınıdünyayaçevirmekvehuzur-ukalbibozmak için,bazı taarruzlaryüzündeno ihlâs,ohuzur-u tambir derece zedelenir. Merak etmeyiniz, her şeyi Cenâb-ı Hakk’a havale edip öyletaarruzlaraehemmiyetvermeyin.Âtıf’adayazınız,meraketmesinvemüteessirolmasın.Odabirkaza-yıilâhîdir.İnşaallah,SavaHâfızMehmed’inhâdisesigibi,Risale-iNur’unlehinedönecektir.375(Hâşiye-1)

Hem Âtıf’ın parlak hizmeti tevakkufa uğraması376(Hâşiye-2) ve gerilemesi ve merhumMehmedZühtüBedevî’nin,yüksekvegenişhizmetininperdelenmesini,düşünmesibeniziyademahzunettiğihengâmda,elimebirmektupverildi.Omektup,oendişemiizaleetti.Risale-i Nur hizmetinde bir kapı kapansa, daha mühim kapılar açılır diye kaide, yinehükmünüicraettikiSabrigibiRisale-iNur’ungayetbüyükbirrüknününbüyükamcasıve Risale-i Nur’un bir kahramanı olan Tâhirî’nin eniştesi ve Risale-i Nur’un saff-ıevvelindeveşakirtlerininbaşındabirzamannâzırlıkvazifesinigörenveşimdiyekadardaRisale-iNurhakkındakalbinibozmayanbüyükHâfızZühtü’nünsamimîkemâl-isadâkatveihlâsıgösterenmektubuyla,veHulûsi-isâlisAbdullahÇavuş’unhâşiyesindetasdikle,bueskiveyenigayyûrkardeşimizBüyükZühtü,resmiyetebakmayarak,Risale-iNur’unmühim vazifelerinden olan mâsumlara Kur’ân dersini vermekle gösterildi ki merhumZühtü Bedevî yerine bu Büyük Zühtü’yü yeni veriyor. VeÂtıf’ın tevakkufu yerine, bumüdakkik vemuktedir ve hatipBüyükHâfızZühtü’yü faaliyet getirdi.Cenâb-ıHakk’aşükrediyoruz.Bugündenitibaren,Risale-iNur’unhasşakirtleriiçindeşirket-imâneviye-inuriyedenhissedarolmasınıveismiyleduayagirdiğiniselâmımlaberabertebliğediniz.

377

Risale-i Nur’un silsile-i kerâmâtından Mu’cizât-ı Ahmediye ve kerametli YirmiDokuzuncu Söz ve İşârâtü’l-İ’câz’ın himâyetkârâne ve mucizâne yeni bir kerametlerişudurki:

BuRamazan-ıŞerif’inbaşındadoktorunihbarıylavekuvvetliemârelerindelâletiylevebirden hararet kırk dereceden geçmesiyle tebeyyün eden, zehirlemekten gelen şiddetlihastalık hengâmında, kardeşimiz Âtıf’ın habbe gibi hâdisesini, hariç valiler kubbeyaparak, buranın hem adliye, hem zabıta, hem vilâyete şifrelerle Risale-i Nur aleyhinesevkedildiği aynı zamanda, iki saat evvel, Mu’cizât-ı Ahmediye İstanbul’dan koşupimdada gelmiş.Masada iken,YirmiDokuzuncu Söz ve kerametli İşârâtü’l-İ’câz, Tosyakasabasındanimdadagelmişgibi,aynıvakitteyaldızlıciltleriylemasaüzerindedururken,onların müsadere endişesi ve elliden ziyade sâir risalelerin de namazsız ellerin zaptınageçmekihtimaliveşiddetlihastalığınkonuşturmamakvaziyetiyleberaber,Risale-iNur’uno üç kerametli risaleleri, öyle harika bir himâyet ve muhafazaya vesile ve ozehirlendirmeye panzehir ve tiryak oldu ki bu hâle muttali olan bizler, şimdi dehayretteyiz. Güya hiçbir hastalık yokmuş gibi, gayet kuvvetli, hem şiddetli tokatlarvurarak,odüşmanlıkvaziyetidostluğaçevrildi.

Hemadliyeninbüyükmemurlarıvetaharrikomiserleri,şiddetlitaharrivemüsadereiçingeldikleri hâlde, elliden ziyade kitaplardan hiçbirine el uzatmadan, yalnız o risalelerinkerametlerinikısmendinleyerekonlarınmânevîhimâyetialtındamuhafazaedildi.YalnızMüdâfaatveOnAltıncıMektupveRamazaniyeRisalesi’nimütalâaetmekiçinbizverdik.

Üçüncü günde, daha şiddetli arama ve taharri etmek, zabıtanın siyasî komiseri birtaharri komiseriyle geldiği vakitten iki-üç saat evvel, üç kerametli risalelerinkumandasında bütün risaleler, kendilerini ellere vermemek için ortada görünmediler.Bütün iki saat o taharri neticesinde, Ankara’dan gelen bir Ramazan tebrikiyle, birRamazaniyeRisalesi’nieldeettiler.Mütalâadansonraiadeetmekvaadiylealdılar.Bütünbu hâlât, yüksekte duran Mu’cizâtlı Kur’ân-ı Azîmüşşân’la beraber, i’câzlı Hizb-iKur’ânî’ninnüshalarıveHizb-iNurî’ninrisaleleri,buharikavaziyetigösterdiler.

Cenâb-ıHakk’a,onlarınhurufatıadedinceveşehr-iRamazan’ındakikalarınınâşirelerisayısıncahamdüsenâediyoruz. 378

Hem hastalıktan gelen teessür ve Âtıf hâdisesiyle kalbime gelen teellüm ve onlaraacımakveIsparta’yasirayetetmekendişesindenneşetedensıkıntıvebumübârekşehirdeRisale-iNur’un 379perdesialtınagirmesiveüçüncügünde,o iki taharridensonra,akşama kadar gelen ve gidenlerinmütemadiyen tarassut edilmesi ve Emin’in hanesi debirşeybulunmadantaharriedilmesicihetiyleziyademuztaripvemüteellimiken,Cenâb-ıErhamü’r-râhimîn’in rahmetiyle, şimdiyekadardevameden inâyet-i ilâhiyehimâyetiverıza, teslim, tevekkül ve ihlâsın verdikleri teselli, bütün o müz’iç şeyleri akîm bıraktı.Kemâl-iferahveistirahatile“GörelimMevlâneyler,neylersegüzeleyler.”deyip,kemâl-iteslimiyetlemüsteriholduk.Sizdeöyleolunuz,füturgetirmeyiniz.

Umumkardeşlerimizebirerbirerselâmveduaederiz.

Hastalıkdevamediyor,fakat tahammülharicindedeğil.OmusibetdeRisale-iNur’un

parlakneşriyatınatevakkufvermemekiçindi.

380

Kardeşiniz

SaidNursî

232HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

233Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

234Bizisiyânetinlekoru,bizemerhametet,bizibağışla,bizemuvaffakiyet ihsanetvebizidoğruyoldanayırma.Buleyle-iKadri,hakkımızdabinaydanhayırlıkıl.

235Ramazanayınındakikalarınınâşireleriadedince.

236Bkz.:el-Gazâlî,İhyâuulûmi’d-dîn2/319.

237“Allah’ın,göğsünüİslâm’aaçmasısebebiyle,Rabbitarafındannûrakavuşankimse…”(Zümersûresi,39/22)

238“Allah’ın,göğsünüİslâm’aaçmasısebebiyle,(Rabbitarafındannûrakavuşan)kimse…”

239“Okimse”

240“VeO…”

241(Hâşiye)Buşerh-isadramünasebettarbirtevafukturkiÜstadımdananladım.Yirmibeşsenedirdaimaveenmühimbirduası “Allah’ım,göğsümüîmânaveİslâmaaç..”münâcâtıolmuş.

242“Rabbitarafındannûrakavuşankimse…”

243“Rabbitarafındanbirnûr.”

244“Allah’ın,göğsünüİslâm’aaçmasısebebiyle,(Rabbitarafındannûrakavuşan)kimse…”

245 “Ey iman edenler!” (Bakara sûresi, 2/104, 153, 172, 178, 183, 208, 254, 264, 267, 278, 282;Âl-i İmran sûresi,3/100,102,118,130,149,156,200;Nisâsûresi,4/19,29,43,59,71,94,135,136,144;…)

246“VeO..”

247“İslam’a..”

248“Rabbitarafındanbirnûr.”

249“Nur.”

250“OnunRabbi..”

251“Nur.”

252“Rabbitarafından.”

253“Evet,hiçşüphesizsizeAllah’tanbirNurvekendisiapaçıkolduğugibi,hergerçeğideaçıklayanbirKitap(Kur’ân)gelmişbulunuyor.Allah,oNurveKitapvâsıtasıyla, (rızasını talepedenve rızası istikâmetindedavrananlarıhuzur,kurtuluşveemniyetyollarına)iletir.”(Mâidesûresi,5/15-16)

254“Eyinsanlar!HiçşüphesizRabbinizdensizekesinbirDelilgeldivesizeherşeyiolduğugibiapaydınlıkgösterenveyolunuzuaydınlatanparlakbirNurindirdik.”(Nisâsûresi,4/174)

255“Allah’ın,göğsünüİslâm’aaçmasısebebiyle,(Rabbitarafındannûrakavuşan)kimse…”(Zümersûresi,39/22)

256“Evet,hiçşüphesizsize(Allah’tanbirNurvekendisiapaçıkolduğugibi,hergerçeğideaçıklayanbirKitap)gelmişbulunuyor.”

257“Allah’tan.”

258“Kendisiapaçıkolduğugibi,hergerçeğideaçıklayanbirKitap(Kur’ân).”

259“ONur veKitap vâsıtasıyla, (rızasını talep eden ve rızası istikâmetinde davrananları huzur, kurtuluş ve emniyetyollarına)iletir.”

260“Apaçıkolduğugibi,hergerçeğideaçıklayan.”

261HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

262“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

263RamazanayınındakikalarınınâşireleriadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

264“Bkz.: “Her yüz senenin başında ümmet-iMuhammed (s.a.s.)’e dinini tecdid edecek bir insanı,Allah gönderir.”(EbûDavud,melâhim1;et-Taberânî,el-Mu’cemü’l-evsat6/324;el-Hâkim,el-Müstedrek4/567,568).”

265HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

266“Hiçsizdenbirinizölmüşkardeşinincesedinidişlemektenhoşlanırmı?”(Hucurâtsûresi,49/12).

267“Ölü.”

268“Ölü.”

269Sadecebüyüklüktedeğilhiçbirkonudaeşivebenzeriolmayan,başkabirşeyKendisiylekıyasbileedilemeyecekyegânebüyük,Allah’tır.

270“Allah’tanbaşkailâhyoktur.”(Sâffâtsûresi,37/35;Muhammedsûresi,47/19)

271“(Mânen)ölü iken(imanla)kendisinidirilttiğimizvekendisi içinonunla insanlararasındayolunuhiçşaşırmadanrahatçahareketettiğibirışıkvarettiğimizkimse…”(En’âmsûresi,6/122)

272“Ölü.”

273“Hiçsizdenbirinizölmüşkardeşinincesedinidişlemektenhoşlanırmı?”(Hucurâtsûresi,49/12).

274 (Hâşiye)Buâyet,bizişiddetlegıybettenmenettiğinden,bizigıybetedenleriunutmalıyız,medâr-ıgıybetetmemeliyiz.İnşaallah,dahatekerrüretmeyecek…

275HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

276“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

277OkunanveyazılanRisale-iNurharfleriadedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

278Mülâhazadairesiaçık(Herkesinkabulettiğibirgörüşdeğil;tartışılır..)

279(Hâşiye)Yani,mübârek,tatlımeyveleribulunanağaçlarataşatanlar,akıllarıvarsatatsınlarveyesinler.Çürütmeyelâyıkvekabildeğiller,demektir.

Feyzi

280HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

281“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

282Allah’ınselâmı,rahmetivebereketi;sonsuzakadarsürekliüzerinizeolsun.

283Hiçkimsegaybıbilemez,gaybıyalnızAllahbilir.

284“Omuttakîlerkikızdıklarındaöfkeleriniyutar,insanlarınkusurlarınıaffederler.”(Âl-iİmransûresi,3/134)

285“Bilebiledünyayı(âhirete)tercihederler.”(İbrahimsûresi,14/3).

286Allah’ahamdolsun;buRabbiminihsanıdır.

287Hicrsûresi,15/87.

288Bkz.:Buhârî,îmân1;Müslim,îmân21.

289(Hâşiye)“Beraber”kelimesiŞuâ’danoksanolduğuiçinşüpheedilmiş.

290“İkişerliyedi(âyetlisûre)”(Hicrsûresi,15/87)

291“Ebedîliğeermişçocuklar”(Vâkıasûresi,56/17;Dehrsûresi,76/19)

292el-Kudâî,Müsnedü’ş-Şihâb1/244;el-Kannûcî,Ebcedü’l-ulûm1/98;el-Münâvî,Feyzu’l-kadîr6/175.

293 (Hâşiye)KardeşimizSalâhaddinburada,Isparta’daolduğugibi,bunlaradaRisale-iNur’uaramakiçinevlerinitaharriedipsıkıştırdıklarızaman,hıfz-ıilâhîilebirşeybulamadıklarızamankihâdiseyeişaretediyor.

Feyzi

294Nurunkandiligizlicefakataynızamandadaaçıkbirşekildeyakılır.Kandillerkandiligizliolaraknurlanır.(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.509-510)

295Allah’ahamdolsun;buRabbiminihsanıdır.

296“O(Kur’ân),imanedenleriçinhidayetveşifadır.”(Fussiletsûresi,41/44).

297HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

298“Yeminolsunasra(hadiselerleyüklüzamana,bilhassaonunsonparçasına)…”(Asrsûresi,103/1)

299“Yeminolsunasra(hadiselerleyüklüzamana,bilhassaonunsonparçasına):Şurasıbirgerçekki,hüsrandadırinsan.”(Asrsûresi,103/1-2)

300“Ancakimanedip,imanlarıistikâmetindesağlam,yerinde,doğruveıslahayönelikişleryapanlarmüstesna.”(Asrsûresi,103/3)

301“Yeminolsunasra(hadiselerleyüklüzamana,bilhassaonunsonparçasına)…”(Asrsûresi,103/1)

302“Ancakimanedip,(imanlarıistikâmetindesağlam,yerinde,doğruveıslahayönelikişleryapanlar)müstesna”

303“Yeminolsunasra(hadiselerleyüklüzamana,bilhassaonunsonparçasına)…”(Asrsûresi,103/1)

304“Sağlam,yerinde,doğruveıslahayönelikişler”

305“Ancak”

306“Nimetvelütfunamazharettiklerininyolunailet.”(Fâtihasûresi,1/7)

307“Ümmetimdenbirtopluluk…”

308“…haküzerindegalipolacaktır.”

309“[Ümmetimdenbirtopluluk]Allah’ınemrigelinceyekadar(yanikıyametinkopmasınakadar)[haküzerindegalipolacaktır].”Buhârî,menâkıb28,i’tisam10,tevhîd29;Müslim,imâre171;Tirmizî,fiten51.

310“İmanedip,imanlarıistikâmetindesağlam,yerinde,doğruveıslahayönelikişleryapanlar.”

311“Birbirlerinehakkıvesabrıtavsiyeedenler…”(Asrsûresi,103/3)

312“Sabrı(tavsiyeedenler).”

313“Şurasıbirgerçekkiinsan,ciddençokzalimdir.”(İbrahimsûresi,14/34)

314“Birdesakınzulmedenleremeyletmeyin,sempatiduymayın.Yoksasizeateşdokunur.”(Hûdsûresi,11/113).

315(Hâşiye)Hemtamyedisenediraynıhâldevametti.Nemerakettivenedesorduvenedebildi.

316“Nimetvelutfunamazharettiklerininyolunailet.”(Fâtihasûresi,1/7)

317 “Ümmetimden bir toplulukAllah’ın emri gelinceye kadar (yani kıyametin kopmasına kadar) hak üzerinde galipolacaktır.”Buhârî,menâkıb28,i’tisam10,tevhîd29;Müslim,imâre171;Tirmizî,fiten51.

318“Yeminolsunasra(hadiselerleyüklüzamana,bilhassaonunsonparçasına)…”(Asrsûresi,103/1)

319“Ancakimanedip,(imanlarıistikâmetindesağlam,yerinde,doğruveıslahayönelikişleryapanlar)müstesna.”(Asrsûresi,103/3)

320HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

321“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

322Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

323 (Hâşiye) Risale-i Nur’un bir vazifesi huruf-u Kur’âniye’yi muhafaza olduğundan yeni hurufa zaruret derecesinde,inşaallah,müsaadeolur.

324HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

325“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

326YazdığınızvebastığınızşeyleradedinceAllah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

327“Olurkihoşlanmadığınızbirşeysiziniçinhayırlıolur.”(Bakarasûresi,2/216)

328Bkz.:İbniKayyimel-Cevziyye,Hidayetü’l-hıyârâ1/55,85,157,5/284;Kitab-ıMukaddes(Türkçeterceme),YeniAhit,Yuhanna,bâb:16,cümle:7-8.

329“Hiçşüphesiz(sanabolvekesilmezhayır)verdik.”(Kevsersûresi,108/1)

330(Hâşiye)Evet,maddiyyûnluktâunununhastalığınev-ibeşerebudehşetlisıtmayıveküre-iarzabutitremeyivermiştir.

331 Muhakkak ki sen, inâyet gözüyle gözetilip korunmaktasın. Bkz.: el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb (Evrâd-ıŞâzelî)s.562.

332HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

333“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

334“Yeminolsunasra(hadiselerleyüklüzamana,bilhassaonunsonparçasına)…”(Asrsûresi,103/1)

335“(Gözünle)görmüşgibibilmezmisin,(Rabbinfillerlegelenoorduya)nasıldavrandı?”(Filsûresi,105/1)

336“Onlarıtaşlarlavuruyorlardı.”(Filsûresi,105/4)

337“Boşaçıkarmadımıonlarınhilevedüzenlerini?”(Filsûresi,105/2)

338“Boşa(çıkarmadımı)?”

339“(Gözünle)görmüşgibibilmezmisin,Rabbinfillerlegelenoorduyanasıldavrandı?”(Filsûresi,105/1)

340“Fillerlegelenoordu.”

341Dünyaordusu.

342(Hâşiye)Bu“Fil”lafzıkalkmasınınsırrı,eskizamanda,dehşetlifil-iMahmudîazametine,heybetinedayanmış,hücumetmişler.Şimdiise,dünyaservetinevemalınaveoservetlefilolarteşkiledip,hatta,kırkmilyonbirmillet,ofilgibifilolarla dört yüz milyonu esaret altına almış. Ve Avrupa medeniyetçileri, medeniyetin mehasiniyle, iyilikleriyle,menfaatleriyledeğil,belkimedeniyetinseyyiâtıylavesefahetiylevedinsizliğiyleüçyüzellimilyonMüslümanlarınher tarafta hâkimiyetlerini imha edip, istibdadına serfüru etmiş ve bu musibet-i semâviyeye sebebiyet vermiş. Vedünya-perest, gaddar zâlimler, zulümlerine cezaolarak tokatlargelmeye;ve fakirvemâsumlarvemazlumlara, fânimallarını ve hayatlarını âhiretlerine çevirmek ve kıymettar eylemek ve dünyadaki günahlarına keffaretü’z-zünûbetmeye kader-i ilâhîye fetva verdiler. Ben, bir buçuk senedir dünya-perestlerin bu musibette vaziyetlerini vesafahâtlarını ve Harb-i Umumî sahifelerini kat’iyen bilmiyorum. Fakat iki sene evvelki vaziyetleri, bu sûre-ikudsiyeninmânâ-yı işarî tabakasındangelen tokatlar tam tamınaonlarınbaşlarına iniyorlar.Ve sûreninbirmâna-yıişarîsinitamtefsirediyor.

343“Onlarıtaşlarlavuruyorlardı.”

344“(Gözünle)görmüşgibibilmezmisin,Rabbinfillerlegelenoorduyanasıldavrandı?”

345“Fil.”

346“Dünya.”

347(Hâşiye)Evet,butokattan,pürşerbeşerşirktenşükregirmezseveKur’ân’atarziyevermezse,melâikeelleriyledeahcâr-ısemâviyebaşlarınayağacağınıbusûrebirmâna-yıişarîiletehditediyor.

348“Bir saat tefekkür, bir sene (nafile) ibadettendahahayırlıdır.” el-Gazâlî, İhyâuulûmi’d-dîn 4/423; el-Kurtubî, el-Câmi’liahkâmi’l-Kur’ân4/314;Aliyyülkârî,el-Masnû’s.82;el-Aclûnî,Keşfü’l-hafâ1/370.

349…vakitler

350…rızıklar

351rızık

352..veonungibiler

353..veonlargibiler

354“Bir saat tefekkür, (bir senenafile ibadettendahahayırlıdır.)” el-Gazâlî, İhyâuulûmi’d-dîn 4/423; el-Kurtubî, el-Câmi’liahkâmi’l-Kur’ân4/314;Aliyyülkârî,el-Masnû’s.82;el-Aclûnî,Keşfü’l-hafâ1/370.

355“Allahgöklerinveyerinnûrudur.”(Nûrsûresi,24/35)

356HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

357“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

358Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

359 Muhakkak ki sen, inâyet gözüyle gözetilip korunmaktasın. Bkz.: el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb (Evrâd-ıŞâzelî)s.562.

360“Okullar,boşsözveişlererastladıklarındavakarlaoradangeçipgiderler.”(Furkansûresi,25/72).

361“Sizdenenzayıfolanlarındurumunagörehareketediniz.”es-Sehâvî,el-Makâsıdü’l-hasenes.246;Aliyyülkârî,el-Masnû‘s.112;el-Aclûnî,Keşfü’l-hafâ1/563.

362“Hiçşüphesiz(sanabolvekesilmezhayır)verdik.”(Kevsersûresi,108/1)

363“Allah’ınyardımıgeldiğizaman..”(Nasrsûresi,110/1)

364“Biz indirdik.” (Nisâ sûresi, 4/105;Yûsuf sûresi, 12/2;Zümer sûresi, 39/2,41;Duhân sûresi, 44/3;Kadir sûresi,97/1)

365“Allahgöklerin(veyerin)nurudur.”(Nûrsûresi,24/35)

366“(NihayetBatıyaulaştığında),güneşiâdetakarabirbalçıktabatarvaziyette(buldu).”(Kehfsûresi,18/86)

367HertürlünoksansıfatlardanuzakolanAllah’ınadıyla.

368“Hiçbirşeyyokturki,O’nuhamdileberabertesbih(tenzih)ediyorbulunmasın.”(İsrâsûresi,17/44)

369Allah’ınselâmı,rahmetivebereketiüzerinizeolsun.

370“Allahgöklerinveyerinnûrudur.”(Nûrsûresi,24/35)

371“BizeuygungördüğüherhâlimizdenötürühamdolsunRabbimize..yeterkiküfürvedalâletedüşüpdecehennemlikolmayalım..”Bkz.:Tirmizî,deavât128;EbûDâvûd,edeb97,98;İbniMâce,edeb55,duâ2;AhmedİbniHanbel,el-Müsned2/117.

372Bizisıyanetinlekoru.

373Bizemerhametinlemuameleet.

374Bizeacıvemağfiretet.

375 (Hâşiye-1)Âtıf’amuârazaedenvehücumedentarîkatçımüftüvetaassupluvâizvehocaveehl-i tarîkat,ehemmiyetliehl-i ilimve tarîkat,bumuârazada,ensonperdesini rejimhesabınave tarafgirliğinevehimâyesinedayanıp,Âtıf’ınmüdafaa ettiği sünnet-i seniyyemesleğine taarruz suretine girdiğini; ve Risale-i Nur’amuâraza eden, bilerek veyabilmeyerekzındıkayayardımettiğinebirdelil,budefaadliyecebendensordularki:“KürtÂtıfrejimaleyhineçalışıyor.Demekonunmuârızlarırejimedayandılar.”Bendededim:Rejimireddetmeknevazifemizdir,nedekuvvetimizvar.VenededüşünüyoruzvenedeRisale-iNurizinveriyor.Fakatbizkabuletmiyoruz,ameletmiyoruz,istemiyoruz.Redbaşka, kabul etmemek başkadır, amel etmemek daha başkadır.HazretiÖmer’in (radiyallâhu anh) taht-ı hükmünde,kanun-uadalet-işer’iyesini reddetmeyenve ilişmeyenYahudilere,Nasârâya ilişmiyordular.Demek,kabuletmemek,tasdiketmemek,idarecebircünha,birsuçteşkiletmiyorkioçeşitmuhaliflervemünkirler,enkuvvetlipadişahlarınidaresi ve siyaseti altında bulunmuşlar. İşte, bu nokta-yı nazardan, Risale-i Nur’un şakirtlerinden en müthiş birmuhalif, rejimmüessesesini tel’in de etse, bilfiil idareye ilişmese, onunmefkûresine kanunen ilişilmez. Hürriyet-ivicdanvehürriyet-ifikir,onlarıtebrieeder.

376 (Hâşiye-2)Şimdialdığımızhaber:DenizliValisi ehemmiyetlibir şifre ile,buravalisine,Âtıfmeselesini i’zamederekşifreyazmış.Hâfız-ıHakikî’ninhıfzınadayanıptelâşetmeyiniz.Fakatihtiyatediniz.HapsolanÂtıfvearkadaşlarınateselliverinizvemeraketmesinler.AllahKerîm’dirveRahîm’dir.

377RahmânveRahîmolanAllah’ınadıyla.BütünnimetleriihsanedenAllah’ahamdolsun.

378“BizeuygungördüğüherhâlimizdenötürühamdolsunRabbimize..”Bkz.:Tirmizî,deavât128;EbûDâvûd,edeb97,98;İbniMâce,edeb55,duâ2;AhmedİbniHanbel,el-Müsned2/117.

379“Gizliolaraknurlanır.”(Bkz.:el-Gümüşhânevî,Mecmûatü’l-ahzâb(Evrâd-ıŞâzelî)s.509)

380KendindenbaşkaherşeyinfâniolduğugerçekBâkî,Allah’tır.

381

İsm-i âzamın hakkına ve Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın hürmetine ve Resûl-i Ekrem(aleyhissalâtü vesselâm)’ın şerefine, bu mecmuayı bastıranları ve mübârek yardımcılarını veRisale-iNurtalebeleriniCennetü’l-Firdevs’tesaadet-iebediyeyemazhareyle,âmîn…

Vehizmet-iimaniyeveKur’âniye’dedaimamuvaffakeyle,âmîn…

Vedefter-i hasenâtlarınaKastamonuLâhikası’nınher bir harfinemukabil, bin haseneyazdır,âmîn…

VeNur’larınneşrindesebatvedevamveihlâsihsaneyle,âmîn…

YâErhamerrâhimîn!..UmumRisale-iNurşâkirtleriniikicihandamesûdeyle,âmîn…

İnsîvecinnîşeytanlarınşerlerindenmuhafazaeyle,âmîn…

VebuâcizvebîçâreSaid’inkusurâtınıaffeyle,âmîn…

UmumNurŞâkirtleriNâmına

SaidNursî

381YaAllah,yâRahmân:EyZât’ıitibarıylamerhametliolan!yâRahim:Eyrahmetiylemahlûkâtınamerhameteden!yâFerd: Ey eşi ve benzeri olmayan! yâHayy: Ey her zaman var olan, diri olan, ezelî ve ebedî hayat sahibi olan! yâKayyûm:EykendiZât’ıilevarolup,zevalbulmayanvebütünvarlıklarıvarlıktatutuponlarıyöneten!yâHakem:EyhükmügeçersizkılınmayanHâkim!yâAdl:Eytamadaletsahibi!yâKuddûs:EyherşeyitertemizyapanvekendisibütüneksiklerdenuzakveyüceZât!