3
1 Saniye Ezgi ERCAN Stella’nın Notaları Birazdan gözlerinizi kapamanızı ve minimalizm denince aklınıza gelen ilk şeyi gözünüzün önüne getirmenizi isteyeceğim. Durun, siz başlamadan ben birkaç tahminde bulunayım... Büyük olasılıkla kocaman, duvarları tek renge boyanmış bir oda düşleyeceksiniz. Yine büyük olasılıkla, bu odanın ortasında küçücük bir koltuk veya yalnız bırakılmış bir başka nesne olacak. Ne yazık ki günümüz toplumunda minimalizm algısı böyle abartılarak ezberlenmiş betimlemelerden ibaret... Frank Stella, minimalizmin babalarından sayılıyor. Baba dediğime bakmayın, sonraları evladını reddeder gibi minimalizmi de reddediyor. Kendisi Jackson Pollock’un ünlü soyut dışavurumculuğunu sadeleştirmeyi amaçlayarak minimalizmin temelini atıyor. Minimalizm algısı, zaman ilerledikçe abartılıp amacından sapınca Stella bu yeni algıya dayanamıyor. Kastura eseri, Stella’nın en sevdiğim çalışması. Uzun bir süredir, ara sıra fotoğraflarına inceleyerek üzerinde düşünmekten hoşlandığım bir medya. Kastura’yı ilk ne zaman gördüğümü anımsamaya çalışıyorum. Sanırım iki sene önce Chicago’dan aldığım bir kitapta rastlamıştım ona. O dönemde Uluslararası Bakalorya Diploma Programı kapsamında seçmeyi planladığım görsel sanatlar dersine hazırlanmak için yaz araştırması yapıyordum. Kastura’yı bulduğum kitabın adını hatırlıyorum hemen. The Art Book, birçok sanatçının ses getirmiş çalışmalarını bir araya toplayan, kalın bir görsel sanatlar seçkisiydi. Fotoğraf 1: Stella, Frank. Kastura. 1979. Niçin bu kadar ses getirmişti Kastura? Niçin The Art Book’ta Stella’nın bir başka eserine değil de Kastura’ya yer verilmişti? Bunun bir nedeninin Kastura’nın göze hitap etmesi olduğunu söyleyebilirim rahatlıkla. Farklı renklerin ve şekillerin birbiriyle harmanlandığı bu üç boyutlu kompozisyonun birçok sanat eleştirmeni tarafından beğenilmesini şaşırtıcı bulmak mümkün değil. Peki her şey görsellik mi? Herkesin kendince bir yanıtı olabilir bu soruya. Bence değil, hatta kendi önem

Saniye Ezgi ERCAN Stella’nın Notalarıweb2.bilkent.edu.tr/turkce-birimi/wp-content/uploads/...Microsoft Word - Birazdan gözlerinizi kapatmanızı ve minimalizm denince aklınıza

  • Upload
    ngotu

  • View
    237

  • Download
    5

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Saniye Ezgi ERCAN Stella’nın Notalarıweb2.bilkent.edu.tr/turkce-birimi/wp-content/uploads/...Microsoft Word - Birazdan gözlerinizi kapatmanızı ve minimalizm denince aklınıza

1  

Saniye Ezgi ERCAN

Stella’nın Notaları Birazdan gözlerinizi kapamanızı ve minimalizm denince aklınıza gelen ilk

şeyi gözünüzün önüne getirmenizi isteyeceğim. Durun, siz başlamadan ben birkaç tahminde bulunayım... Büyük olasılıkla kocaman, duvarları tek renge boyanmış bir oda düşleyeceksiniz. Yine büyük olasılıkla, bu odanın ortasında küçücük bir koltuk veya yalnız bırakılmış bir başka nesne olacak. Ne yazık ki günümüz toplumunda minimalizm algısı böyle abartılarak ezberlenmiş betimlemelerden ibaret...

Frank Stella, minimalizmin babalarından sayılıyor. Baba dediğime bakmayın,

sonraları evladını reddeder gibi minimalizmi de reddediyor. Kendisi Jackson Pollock’un ünlü soyut dışavurumculuğunu sadeleştirmeyi amaçlayarak minimalizmin temelini atıyor. Minimalizm algısı, zaman ilerledikçe abartılıp amacından sapınca Stella bu yeni algıya dayanamıyor. Kastura eseri, Stella’nın en sevdiğim çalışması. Uzun bir süredir, ara sıra fotoğraflarına inceleyerek üzerinde düşünmekten hoşlandığım bir medya. Kastura’yı ilk ne zaman gördüğümü anımsamaya çalışıyorum. Sanırım iki sene önce Chicago’dan aldığım bir kitapta rastlamıştım ona. O dönemde Uluslararası Bakalorya Diploma Programı kapsamında seçmeyi planladığım görsel sanatlar dersine hazırlanmak için yaz araştırması yapıyordum. Kastura’yı bulduğum kitabın adını hatırlıyorum hemen. The Art Book, birçok sanatçının ses getirmiş çalışmalarını bir araya toplayan, kalın bir görsel sanatlar seçkisiydi.

Fotoğraf 1: Stella, Frank. Kastura. 1979.

Niçin bu kadar ses getirmişti Kastura? Niçin The Art Book’ta Stella’nın bir

başka eserine değil de Kastura’ya yer verilmişti? Bunun bir nedeninin Kastura’nın göze hitap etmesi olduğunu söyleyebilirim rahatlıkla. Farklı renklerin ve şekillerin birbiriyle harmanlandığı bu üç boyutlu kompozisyonun birçok sanat eleştirmeni tarafından beğenilmesini şaşırtıcı bulmak mümkün değil. Peki her şey görsellik mi? Herkesin kendince bir yanıtı olabilir bu soruya. Bence değil, hatta kendi önem

Page 2: Saniye Ezgi ERCAN Stella’nın Notalarıweb2.bilkent.edu.tr/turkce-birimi/wp-content/uploads/...Microsoft Word - Birazdan gözlerinizi kapatmanızı ve minimalizm denince aklınıza

2  

hiyerarşimde görselliği ikinci plana itebilirim. Bir sanat eserine baktığımda güzel bir kompozisyondan fazlasını görmek isterim – bir amaç, bir anlam görmek isterim. Daha ileri gidecek olursam, bir sanat eserine baktığımda kendimi görmek isterim. Bu şekilde aynı eserden farklı anlamlar çıkartmayı başarmış diğer insanlarla tartışarak kendimi geliştirebileceğime inanırım. Çoğu modern sanat eseri gibi Kastura da altında farklı anlamlar arayarak kendi öznel düşüncelerimi yaratmama izin veren bir çalışma.

Kastura’ya her baktığımda farklı bir şey görüyorum. Şekillerin soyutluğu

sayesinde o anki ruh halime göre farklı yorumlarda bulunabiliyorum. Bugün onu tekrar inceledim, uzun zamandır görüşmemiştik. Bu sefer onda gördüğüm şey, kısıtlanmış bir melodiydi. Belki de dün gece piyano çalıştığım için sol üst köşede yer alan kırmızı figürü müzikteki diyez işaretine benzettim. İnce, uzun figürlerse bana notaları anımsattı. Renklerin şöleni, seslerin şölenine dönüştü aklımda. Peki niçin bu melodinin kısıtlanmış olduğunu düşündüm? Rengârenk notalarımın birbirine geçerek karmakarışık bir hal aldığını, sağ üst köşede yer alan girilmez işaretiyle dikdörtgen bir kompozisyon formuna sokulduğunu hissettim. Bu serbest çağrışımın sonucunda, minimalist bir müzisyen olan Michael Nyman’ın The Heart Asks Pleasure First bestesi çalmaya başladı aklımın derinliklerinde.

Evet, Kastura’ya bakınca minimal müziği hissettim. Belki de minimal müzikle

Kastura’nın temelinde aynı felsefe yattığı için böyle hissetmişimdir. Stella’nın, minimalizmi kullanarak Pollock’un soyut dışavurumculuğunu sadeleştirmek istediğine değinmiştim sanıyorum. Soyut dışavurumcu çalışmaları minimalist çalışmalar kadar beğenmiyorum. Bu tür çalışmalara o kadar çok anlam yakıştırmak mümkün ki, bir noktadan sonra benim için ne görsellik ne de anlam ifade eden bir hal alıyorlar. Pollock’un Number 1a eseri, Stella’nın neyi sadeleştirmek istediğini açıkça gösteriyor bence. Aynısını müzik için de söyleyebilirim. Bazı melodiler bana o kadar karışık geliyor ki, kendimi bestenin kulağıma hitap etmediğini ve bende uyandırması gereken hisleri uyandırmadığını düşünürken buluyorum. Bu da ister istemez minimal müziğe yönlenmeme yol açıyor, Yann Tiersen ve Ludovico Einaudi’nin besteleri, barok dönemi bestelerinden daha fazla zevk veriyor bana. Minimalizmi müziğe de yakıştırıyorum. Stella’nın Kastura’sında etkilendiğim akım, sanatın bir başka dalı olan müzikte de beni etkilemeyi başarıyor...

Fotoğraf 2: Pollock, Jackson. Number 1a. 1948.

Page 3: Saniye Ezgi ERCAN Stella’nın Notalarıweb2.bilkent.edu.tr/turkce-birimi/wp-content/uploads/...Microsoft Word - Birazdan gözlerinizi kapatmanızı ve minimalizm denince aklınıza

3  

Düşünüyorum... Stella, Kastura kompozisyonunda minimal müziğe mi atıf yaptı? Hiç sanmıyorum, bunun yanıtını bilmek pek de olası değil. Aynı eser pek tabii başkalarında farklı hisler uyandırabilir, farklı çağrışımlara yol açabilirdi. Peki Stella’nın tam olarak ne anlatmak istediği gerçekten önemli mi? Çalışmasının temelinde yatan düşünceyi kavradıktan sonra kalanın pek de önemli olduğunu düşünmüyorum. Sanatçı, kendi düşüncelerini dikte etmeye çalışmamalı bence. Sanatçı sunacağını sunmalı ve toplum kendi kabını doldurmalı... Belirtmeliyim ki, Stella gibi ben de minimalizmin abartılmamış halinden yanayım. Tabii, toplum gelecekte minimalizmi nasıl algılamayı tercih eder bilemiyorum... Kaynakça: Butler, Adam, Claire Van Cleave, and Susan Stirling. The Art Book. London:

Phaidon, 1994. Print. Stella, Frank. Kastura. 1979. Alüminyum üzerine yağlıboya ve tutkal. Museum of

Modern Art, New York. Pollock, Jackson. Number 1a. 1948. Tuval üzerine yağlıboya ve mine. Museum of

Modern Art, New York.