26
39 Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008 ÂŞIK MÜSLİM KUMRU SEYRANÎ MINSTREL MÜSLİM KUMRU SEYRANÎ Ruhi KARA * ÖZET Bu makalede Erzincan’lı Âşık Müslim Kumru Seyranî’nin hayatı, sanatı ve şi- irlerinden örneklere yer verilmiştir. Günümüz âşıklarından olan Seyranî, âşık edebi- yatı tarzındaki şiirlerinin yanı sıra dinî, tasavvufî nasihat türü şiirleriyle sesini du- yurmuştur. Çalışmamızda âşığın, âşıklık geleneği içerisindeki yeri, üslûbunun özel- likleri ve şiirleri incelenerek örnekler verilmiştir. Anahtar kelimeler: Halk şiiri, âşıklık geleneği, Erzincan’lı âşık, Müslim Kumru Seyranî ABSTRACT This article focuses on the life, art of minstrel (âşık) Müslim Kumru Seyrani of Erzincan and presents some examples from his poetry. Being one of the minstrels alive today, Seyrani is well known both for his poems in the style of minstrel tradition and the poems that of following the mystical, religious and suggestive traditions of folk literature. In this study, the characteristics of his style, his place in the minstrel tradition and his poems were analysed and presented . Keywors: Folk poetry, minstrel tradition, minstrels of Erzincan, Müslim Kumru Seyrani 1. HAYATI Âşık Müslim Kumru Seyranî, 1938 yılında Erzincan’ın Merkez Günbağı köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Seyyid Gazi Oğullarında Meh- met, annesi Dervişoğlu kızlarından Fatma’dır. Babası Tunceli’nin Ovacık ilçesine bağlı Kedek köyünden 1917 yılında göç ederek, ailesi ile birlikte Erzincan’ın Günbağı köyüne gelip yerleşmiştir. Müslim Kumru, ailenin se- kiz çocuğundan dördüncüsüdür. İlkokulu köyünde bitirir. On dört yaşında babasını kaybeder, yoksulluk sebebi ile tahsiline devam edemez. Babasının ölümünden sonra çobanlık yapar, çiftçilikle uğraşır, yev- miyeciliğe gider. Geçim sıkıntısı onu çok yıpratır, daha çocuk yaşta iken yorgun düşer. Kendi halindedir. Bu olumsuzluklar onu içine kapanık yapar. * Yrd.Doç.Dr. , Erzincan Üniversitesi, Erzincan Eğitim Fakültesi, [email protected]

ÂŞIK MÜSLİM KUMRU SEYRANÎ MINSTREL ... - pegem.netpegem.net/dosyalar/dokuman/130907-20120402161915-39-64.pdf · tradition and the poems that of following the mystical, religious

Embed Size (px)

Citation preview

39

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

ÂŞIK MÜSLİM KUMRU SEYRANÎ

MINSTREL MÜSLİM KUMRU SEYRANÎ

Ruhi KARA*

ÖZET

Bu makalede Erzincan’lı Âşık Müslim Kumru Seyranî’nin hayatı, sanatı ve şi-irlerinden örneklere yer verilmiştir. Günümüz âşıklarından olan Seyranî, âşık edebi-yatı tarzındaki şiirlerinin yanı sıra dinî, tasavvufî nasihat türü şiirleriyle sesini du-yurmuştur. Çalışmamızda âşığın, âşıklık geleneği içerisindeki yeri, üslûbunun özel-likleri ve şiirleri incelenerek örnekler verilmiştir.

Anahtar kelimeler: Halk şiiri, âşıklık geleneği, Erzincan’lı âşık, MüslimKumru Seyranî

ABSTRACT

This article focuses on the life, art of minstrel (âşık) Müslim Kumru Seyraniof Erzincan and presents some examples from his poetry. Being one of the minstrelsalive today, Seyrani is well known both for his poems in the style of minstreltradition and the poems that of following the mystical, religious and suggestivetraditions of folk literature. In this study, the characteristics of his style, his place inthe minstrel tradition and his poems were analysed and presented .

Keywors: Folk poetry, minstrel tradition, minstrels of Erzincan, MüslimKumru Seyrani

1. HAYATI

Âşık Müslim Kumru Seyranî, 1938 yılında Erzincan’ın MerkezGünbağı köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Seyyid Gazi Oğullarında Meh-met, annesi Dervişoğlu kızlarından Fatma’dır. Babası Tunceli’nin Ovacıkilçesine bağlı Kedek köyünden 1917 yılında göç ederek, ailesi ile birlikteErzincan’ın Günbağı köyüne gelip yerleşmiştir. Müslim Kumru, ailenin se-kiz çocuğundan dördüncüsüdür. İlkokulu köyünde bitirir. On dört yaşındababasını kaybeder, yoksulluk sebebi ile tahsiline devam edemez.

Babasının ölümünden sonra çobanlık yapar, çiftçilikle uğraşır, yev-miyeciliğe gider. Geçim sıkıntısı onu çok yıpratır, daha çocuk yaşta ikenyorgun düşer. Kendi halindedir. Bu olumsuzluklar onu içine kapanık yapar.

* Yrd.Doç.Dr. , Erzincan Üniversitesi, Erzincan Eğitim Fakültesi, [email protected]

40

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Çocukluk yıllarında okumaya karşı büyük merakı vardır. Bu yönüyle köyün-deki diğer çocuklardan ayrılır. İlkokulda çalışkan bir öğrencidir. Başarılı birilkokul hayatı olur.

Çocukluk yıllarında başlayan geçim derdi, gençlik yıllarında da de-vam etmiştir. Çobanlık ve yevmiyecilikle kazandığı parayla barınması içinbir ev ve geçimini devam ettirebilmek için bir tarla satın alır. Köyünde veçevresinde ağırbaşlılığı, doğruluğu ve dürüstlüğü ile tanınan Müslim Kumru,genç yaşında ilim meclislerine sık sık gitmiş, orada bilgi ve görgüsünü ar-tırmıştır. Köyündeki Ağu İçenler Cemine katılmış; orada da manevi yöndenkendini yetiştirerek, ilham ve feyz almıştır.

Vatani görevini yapmak üzere 1959 yılında askere gider. Askerdesıhhiye çavuşu olmuş, kendisini bu meslekte yetiştirmiş, 1961 yılında daterhis olmuştur.

Askerlik görevini tamamladıktan sonra köyüne dönen Müslim Kum-ru, köyünde ve çevre köylerde karşılıksız sağlık hizmeti vererek, insanlarınsevgi ve saygısını kazanmıştır.1965 yılında evlenir. Evlilikleri altı ay olma-dan bozulur. Müslim Kumru ve eşi hastalanır. Kendisi Ankara’da, eşi deİstanbul’da tedavi görür. Hastalıkları evliliklerinin devamına müsaade etmezve sonunda ayrılırlar. Bu ayrılış Müslim Kumru’yu derinden yaralar. Çoküzülür, bir türlü kabullenmek istemez. Evinde inzivaya çekilir, derin düşün-celere dalar, bunalıma girer. Zaman zaman geçirdiği baygınlık nöbetleri budönemde başlar. Maddi bakımdan da sarsılır; yoksulluk bakımından eskigünlerine döner. Kendi kendini ne kadar teselli etse de, çalışsa da, başkaişlerle uğraşsa da, bu ayrılık ona iyice işler, derinden yaralar. İçinden geldiğigibi aşağıdaki şiiri söyler:

Fukara hanemde mahzun kalmışımHele böyle gelsin görsünler beniGönlümün içinde viran olmuşumMerhamet etmesin, vursunlar beni

Gönül yaralanmış çare bulmadımÖmrümün içinde mutlu olmadımTalihsiz kaderden nasip almadımGörünmez yerlere sürsünler beni

Eşinden bu şekilde ayrılış onu âşıklığa hazırlayan sebeplerin başındagelir. Müslim Kumru eşinden ayrıldıktan sonra bir daha evlenmez. Köyündekendi tarlasında, bahçesinde çalışarak geçimini sağlamaya çalışır. 1975 yı-lında annesini kaybeden Seyranî, iyice yalnız kalır. Zaman zaman bayram-

41

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

larda, belirli günlerde radyo ve televizyonlarda kendi şiirlerini sazı eşliğindeokuyarak programlar yapar. Son zamanlarda yaşlılıktan ve hastalıktan şikâ-yet eden Müslim Kumru Seyranî, köyünde tek başına hayatını devam ettir-mektedir.

2. SANATI

Âşık Müslim Kumru Seyranî, okumaya, yazmaya, ilim meclislerine,cem törenlerine küçük yaşta ilgi duymaya başlar. Çobanlık yaptığı zaman-larda, trenden atılan gazeteleri okuyarak, ilkokul öğretmeninin verdiği şiirkitaplarından şiirleri ezberleyerek, okuma merakını giderir. Saz ile tanışmasıda bu dönemde olur. Severek evlendiği eşinden kısa bir süre sonra hastalıkneticesinde ayrılması, hayatında yeni bir dönem noktası olmuştur. Bu durumSeyranî’yi âşıklığına zemin hazırlayan sebeplerin başında gelir. Duygusalanlamda ve âşıklığı ile ilgili şiirlerini bu dönemde görüyoruz. Kadere rızagösteren âşık, duygu ve düşüncelerini sazıyla şöyle dile getirir:

Vay seni bu kötü talihimTakdir bana vurdu viran eylediTa küçükken kötü geldi kaderimKalbimin tahtını kıran eyledi

Tüm hayat devrinde kendim bildim bileliHiç mutlu olmadım doğmuş geleliÖmrümün günleri gelmiş gideliNe garip hâllere saran eyledi

Âşıklık geleneğinde rüya görme ve bade içme olayının önemli biryeri vardır. Kumru Seyranî de bade olayı gerçekleşmemiştir. Rüyasında düzağaçlık, çiçekli ve yeşillikler içerisinde Hz. Muhammed’i görür. Hz. Mu-hammed ona aradığı şeyin yerini gösterir. Aradığı şeyin âşığın kendisindeolduğunu söyler. Rüyadan uyanır, ağlayarak şükranlarını dile getirir. Bu rü-yadan sonra manevi bir pencere açılır; dinî, tasavvufî, felsefî şiirler yazıpsöylemeye başlar. Bu rüya onu âşıklığına zemin hazırlayan ikinci sebep ol-muştur.

Seyranî, dinî - tasavvufî Türk halk şiiri geleneği içerisinde yer alansaz şairlerimizdendir. Hz. Ali, Hz. Hüseyin, Hz. Hasan, Ehlibeyt ve Kerbelaşehitlerine büyük sevgi ve saygısı vardır. Sık sık rüyasında Hz. Ali’yi görür.Hz. Ali ona bir deste gül verir.

42

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Eğer benim ahvalimi sorarsanEngin âlem türab yerden gelirimBu seyranda irşad ehli arasanHacı Bektaş Veli Pir’den gelirim

Ta ezelden talihsizlik peşimdeDüzensizlik hiç yapmadım işimdeResulullah ilham verdi düşümdeUlu yüce mümtaz erden gelirim

Kesmez oldum gerçeklerden dilimiRabbim bilir bu bîçare halimiGördüm gezer nice nice âlemiMusa kelam ile Tur’dan gelirim

Çok şükür ki doğruluktan şaşmadımTemiz kaptan pis yerlere taşmadımKaderime kahredip de küsmedimAh intizar olmuş zardan gelirim

Der Müslim Seyranî garip gülmezeDerdini âşikâr etme bilmezeNe mutlu müstesna yeter ölmezeHakikat ilmiyle yârdan gelirim

Âşık, en büyük arzusunun Hz. Hüseyin’in mezarını ziyaret etmekolduğunu söylemektedir:

Kerbela’nın faciyasını söylerkenŞah Hüseyn’e hasretimi yazsınlarŞimdi sağım herhangi gün ölürkenŞah Hüseyn’e hasretimi yazsınlar

Müslim Seyranî geldim bu yaşaNeler geldi geçti garip başımaBen ölünce böyle mezar taşımaŞah Hüseyn’e hasretimi yazsınlar

1989 yılında Hacı Bektaşi Veli’yi ziyarete giden Seyranî, rüyasındaHünkârı görür; ona büyük zatlar arasında yatacağı yeri gösterir.

43

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Çok şükür ki nasibimiHacı Bektaş Pir’den aldımManen efdal ilminiMücizatli erden aldım

Müslim Seyran tarikatıEvla olan hakikatıİç gönülden itikatıHak Mevlâmdan aldım

Âşık Müslim Kumru Seyranî, Kuran’ı Kerim’i, evliyayı, enbiyalarınhayatlarını okuyarak düşünce ve fikirlerini geliştirmiştir. Cem törenlerindezâkirlik yapmış, ayetler okumuş, öğütler vermiş, gülbank çekip ibadet yap-tırmıştır.

Seyranî’nin âşıklığına zemin hazırlayan sebeplerinden biri de küçükyaşta yetim kalması ve yoksul düşmesidir. Geçim sıkıntısı ve yalnızlık onudertli, gözü yaşlı bir âşık yapmıştır. Şiirlerinde sahipsizliğini, fakirliğini,çevreden ilgi ve itibar görmediğini sık sık dile getirmiştir. Bu kadar olum-suzlukların yanında; sık sık hastalanıp bazı garip haller yaşaması, zamanzaman bayılıp kendinden geçmesi onun içli ve derli bir şair olmasına sebepolmuştur.

Bu dünyada bir önemli meseleÇaresiz dert gibi fakirlik ne zorİçine düş de iycemen gör heleÇaresiz dert gibi fakirlik ne zor

Sefaletin yorganına bürünürYoksulluğun nedeniyle sürünürBilmezler ki bir de hakir görünürÇaresiz dert gibi fakirlik ne zor

Müslim Kumru, usta-çırak ilişkisi içerisinde yetişmemiştir. Saz çal-mayı kendi çabasıyla öğrenmiştir. Bu hususta bir ustası olmamıştır. Çırak dayetiştirmemiştir. Âşık, deyişleriyle çevresindekilerin dikkatini çekmiş veonları zaman zaman şaşırtmıştır. “Tahsilin var mı?” diyenlere şöyle cevapvermiştir:

44

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Dediler yüksek tahsilin var mıBöyle soru sual sordular banaÜstatsız, pirsiz insan olur muTa evvelden devam ettim irfana

Tarlaya giderim kitap koynumdaKalemim elimde kürek yanımdaOkurum yazarım boş zamanımdaTavsiyem böyledir dünya halkına

Erzincan’da doğup büyüyen Müslim Kumru, Yunus Emre, KaygusuzAbdal, Şah Hatayî, Seyyit Nesimî, Kul Himmet, Pir Sultan Abdal ve ÂşıkVeysel gibi mutasavvıf ve halk şairlerinin eserlerini okuduğunu ve çok etki-lendiğini belirtmektedir. Âşık, Ankara’da bir gençle karşılaşmasını şiir diliy-le şöyle anlatır:

“Fukara Yunus Emre gibi, işimizi bitirdi mi bu sefer de defter kale-mimizi alır, biraz da halkın içine gideriz. Divaneler gibi söyler akıllılar gibidinleriz. Alana veririz, almayana ne deriz, meraklı olanlara beyitlerimizisöyleriz. Başkent Ankara’da denk geldik bir gence, o da meraklı imiş bu bi-lince, dedi sen Yunus Emre gibi derviş misin, aynı onun gibi der söyler mi-sin. Ben onun hayranıyım, bana ilet bir ilham alayım. Dedim âlim olsam,bilgin olsam her ne olsam, hele Yunus Emre gibi ruhu temiz, canı temizHakka âşık olsam, hiçbir madde nesne ile değişmem, tabii bundan iyi muradolmaz, bu dünya bir fani kimseye kalmaz. Ben bir derviş değilim, olmuşummücrimi fakir, kendimi görerim herkesten hakir, ben Yunus derviş olamamki evet olurum belki olursam tabi öyle, mantık alıyor işte böyle:

Sen zamanın Yunus’usunDedim Yunus olamam kiDedi beytin var olursunDedim Emre olamam ki

Yunus Hakk’a âşık olmuşPir hünkâra nasip olmuşKararında sabit kalmışDerviş Yunus olamam ki

45

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Hizmet etti ve Taptuk’aOndan da ilham almağaÖzün verdi hep Allah’aÖyle Yunus olamam ki

Ağzım tutsa uçan kuşuElim yapsa her bir işiMarifetten olsam kişiFakir Yunus olamam ki

Hayran olsam has bileneBin bir kelâmı edeneHakikattan ve geleneGelen Yunus olamam ki

3. MAHLASI

Âşık mahlası alması ile ilgili şunları söylemektedir: “Geçmiş tarih-lerde bir takım halk şairleri, halk ozanları herhangi bir sebep dolayısıylakendilerine takma ad, mahlas vermişlerdir. Mesela; Fuzûlî’nin adı MehmetSüleyman, Pir Sutan’ın adı Haydar, Dertli’nin adı İbrahim, Viranî, Harabî,Seyranî vesaire gibi bir çok takma adlar kullanılmıştır. Ne var ki bir ad bin-lerce kişi de olabiliyor. Biz de meşum bir akibete düştüğümüzde garip birhazinlik duydum birkaç büyük mübarek zatları rüyamda gördüm, hemensonra tek bu dörtlüğü yazdım:

Ne gezersin bu âlemi viraniDevri daim seyraniyim seyraniHak olmayan akıbeti hüsraniŞühedanın hayraniyim hayrani

Artık bundan sonra şiir çıkarmaya kitap yazmaya başladım. 1965 ve1966 yıllarında Seyranî mahlasını tercih ettim. Şiirlerim diğerSeyranî’lerinkine karışmasın diye ismimle beraber Seyran ve Seyranî olaraktavsif eyledim. İsimlerin niceliğine göre birkaç vecize veriyorum:

Adların iyi niceliği vardır fakat önemli olan herkesin maddi ahvale

manevi haslete sahip olmasıdır.

Bir çok ünvanlar herhangi bir ad ile anılır bilinir. Ne var ki iyi

olanların adı kötüye çıkmaya.”

46

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Âşık Müslim Kumru Seyranî, incelediğimiz yedi yüz yetmişe yakın şii-rinde mahlas kullanmıştır. En çok “Müslim Seyranî”, “Müslim Seyran”mahlaslarını tapşırmıştır. Çok az da olsa bazı şiirlerinde “Seyranî Kumru”,“Müslimî” , “Seyranî” , “Müslim Kumru Seyranî” mahlaslarını da kullandı-ğı görülür.

4. ŞİİRLERİ

Âşık Müslim Kumru Seyranî, şiirlerini hece ölçüsüyle yazmıştır.Şiirlerinin hemen hemen hepsinde başlık kullanmıştır. Başlıklar çoğunluklaşiirin redif kelimelerinden ibarettir. Âşık, bazı şiirlerine başlık yazdıktansonra, düz yazı şeklinde açıklama yapmış, ardından şiiririni söylemiştir. Ba-zı şiirlerini de yazdıktan sonra, ayet, hadis, vecize ve menkıbelerle açıkla-mıştır. Yine şiirlerinin arasına düz yazı şeklinde çeşitli konularda nasihatler-de bulunmuştur.

Seyranî, âşık tarzı şiir geleneğine uyarak bütün şiirlerinde mahlasınısöylemiştir.

Şiirlerinde açık ve sade bir dil kullanmış, bazı kelimeleri yanlış söy-lemiştir. Mahallî kelimeleri ve ağız özelliklerini şiirlerinde görmek müm-kündür. (Halbuysa, cırnak, diya, kimikende, iyicemen vb.)

Âşık tarzı şiir geleneğinin genel özelliğine uygun olarak yarım kafi-yeye ağırlık verilmiştir. Tam ve zengin kafiyeyi kullandığı da olmuştur. Şiir-lerinde az da olsa vezin ve kafiye bozuklukları görülmektedir.

Müslim Kumru, şiirlerini hecenin değişik kalıplarını kullanarakyazmıştır. Biçim bakımından çeşitlilik göze çarpmaktadır. Hecenin en çoksekizli ve on birli kalıbını kullanmıştır.

Şiirlerinin çoğunluğunu abab, cccb, dddb kafiye örgüsünde, koşmanazım şeklinde yazmıştır. Destan tarzında yazılmış birkaç şiire de rastlamakmümkündür.

Âşığın üslubunun oluşmasında yetiştiği çevrenin, karakter özellikle-rinin ve kültürünün etkileri olduğunu görüyoruz.

Şiirlerinde dinî, tasavvufî ve Alevi - Bektaşi kültürünü yansıtan te-rim ve kavramlara da yer verdiğini görüyoruz. ( Hacı Bektaşi Veli, yol erkâ-nı, erenler, cem, dede, seyyid, mürit, ehlibeyt vb. )

Seyranî’nin şiirleri genellikle; 3, 5, 6, 7, 8, 10 dörtlükten oluşur. Ençok 5, 6, 7 dörtlükten oluşan şiirler ağırlıktadır.

47

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Müslim Kumru Seyranî şiirlerinde maddi aşka çok az yer vermiştir.İlahî aşk ve topluma öğretici mahiyetteki nasihatler geniş yer tutmaktadır.

Üslubunun diğer belirleyici özellikleri ise; şiirlerinin yanında, fıkra-lara, atasözlerine ve vecizelere yer vererek, okuyucuya nasihatlerde bulun-masıdır. Kendi söylediği vecizeler de vardır.

Vecizeleri: Temiz kalp, sağlam itikatla Hakk’a gidenler saygı ve itaatle halka

gidenler en bahtiyar kimselerdir.

Her kimseyi iyi ve kötüye götüren kendi ahlakıdır.

En iyi dost Cenabı Haktır. Yeter ki ona has bir kul olasın.

İnsanlara her an için en büyük en yakın bir düşman vardır. O da her-

kesin kötü nefsidir.

Hadisler: Ben ahlak güzelliği için bahşolundum, gönderildim. İnsanların en

iyisi ahlakı, güzel olandır.

Yol bilmeyenle yol bahsine, din bilmeyenle din bahsine girme. Ya

hep faydalı, hayırlı konuşunuz, ya da susunuz.

Benim en çok sevdiğim bana yakın olanlar; ahlakı güzel olanlardır.

Nefsini bilen Rabb’ini bilir.

Hz. Ali’ye ait güzel sözler: Güzel huy en kıymetli ganimettir.

Hakikat yolunda yürümeyenler hep geri kalırlar.

İlimi başkasına öğretmeyen alim, akan suyun önünü kesen taşa ben-

zer.

Hacı Bektaşi Veli’den güzel sözler: İncinsen de incitme.

Tanrı dostlarına inanmak imandır. Çünkü Tanrı dostları Allah’ın

teslimiyetini kabul ettiler.

Düşünce karanlığına ışık tutana ne mutlu.

48

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Atatürk’ten güzel sözler: Yalnız bir şeye ihtiyacımız var. Çalışkan olmak…

Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.

Bağımsızlık, uğrumda uğrunda ölmesini bilen toplumların hakkıdır.

Atasözleri:Şiirlerde geçen atasözlerinin dışında âşık, “Gül Bahçesi İşte Güle-

rimiz İşte Bülbüllerimiz” adlı eserinde müstakil olarak 234 atasözüne yervermiştir.

Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.

Büyük lokma ye, büyük söz söyleme.

Eşek dağda ölür, ziyanı kapıya gelir.

Deyimler: Aslı bozuk olan hiç adam olmaz

Tut kelin perçeminden

Desinlere gitmek

Beni can evimden vurdun dağlar.

5. ŞİİRLERİNİN KONUSU

Âşık Müslim Kumru Seyranî şiirlerinde din, tasavvuf, toplumsalyergi, sosyal-kültürel hayattaki bozukluklar, yoksulluk, zamandan şikâyet,vatan millet, Allah, Hz. Muhammed, Hz. Ali, ehlibeyt, Atatürk, Yunus Em-re, Hacı-Bektaşi Veli, gençlik, ihtiyarlık konularını işlemiştir.

Âşık edebiyatı sahasına giren şiirlerinde kendi istek ve sıkıntıların-dan, çevrenin ilgisizliğinden, zamanın ve ahlakın bozulmasından, tabiat veçevre güzelliklerinden bahsetmiş, insanlara şiir ve düz yazı şeklinde didaktiköğütler vermiştir.

Alevi- Bektaşi geleneği içerisinde yer alan şiirlerinde; Allah, Hz.Muhammed, Hz. Ali, Hacı Bektaşi Veli, ehlibeyt sevgisinden bahsetmiştir.Şiirlerini Kur’an’dan aldığı ayetlerle açıklamaya çalışmıştır. Bu tür şiirle-rinde; Allah aşkı, Hak yolu, insan sevgisi ve güzel ahlak düsturlarından bah-setmektedir.

Eşinden altı ay içerisinde ayrılan, Müslim Kumru kaderine küser,şöyle bir dörtlükte dile getirir ağlamaya başlar:

49

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Seni gidi acı kaderBizi böyle türap ettinGamlı gönlüm dolu kederNiye böyle harap ettin

Bahtım böyle kara geldiVurdu oku bağrım deldiGözüm yaşı dostlar sildiNasıl bana hitap ettin

Müslim Seyran asıl soyumMazlum Allah’ın kuluyumSanki bir deli doluyumVurdun beni harap ettin

Şiirlerini yazmadaki en büyük ilhamının Kur’an’ı Kerim olduğunugörüyoruz. Son dönemde yazdığı şiirlerinin çoğunu Kur’an’dan bir ayetedayandırarak yazmıştır. Kur’an’ın ayetleri, Hz. Muhammed’in hadisleri,evliyaların menkıbeleri ve buyrukları, onu önemli derecede etkilemiş ve di-nî- tasavvufî konularda şiirler yazmaya sevk etmiştir.

Var muhiblerin ya Cenab-ı Mevla’mRahman kullarından edesin biziMuhabbet şevkinle hayranın olamCenneti âlâna güdesin bizi

Müslim Seyrani’nin dileği budurMüminlere senin rahmetin boldurKalbimizi manevi sevginle doldurMazlum masumlarla sevesin bizi

Müslim Kumru, çok okuyan, yazan bir şairimizdir. Okuma yazmayabüyük merakı vardır. Tahsiline devam edememenin hâlâ üzüntüsünü yaşa-maktadır. Kitapla ilgili şunları söylemektedir:

Vatandaşlar sizlere bir sözüm varNe olur biraz da kitap okuyunİlime kültüre budur istikrarSizlere bir ricam kitap okuyun

50

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Okuma zevki her şeyden hoşturOğlunu kızını ilime koşturCahilin günleri vallahi boşturBoş verme günlerin kitap okuyun

Âşığın en büyük düşmanı cahilliktir. Şiirlerinde en çok işlediği ko-nudur. Gençlere zaman zaman uyarı ve nasihatlerde bulunur:

Bir çok çeşit kötülükler olursaÇıkar olursa çoğu her bir cahildenZalim olur bir çok zulüm yaparsaÇok zulümler çoğu çıkar cahilden

Gezer bu dünyayı boşu boşunaHiçbir not verilmez işlevine işineÇoğu gider kötü şeyler peşineÇok kötülük olur çoğu cahilden

Bir marifet bilmez izhar edesinİlim icad bilmez nere güdesinBir vasiyet almaz olur veresinDerler kıyamet kopar hep cahilden

İlim görüp bu illetten kurtulsaOkuyup da cahilliği atarsaMüslim Seyran der bilinçli olursaO zaman sayılmaz hiçbir cahilden

Âşık Müslim Kumru Seyranî, toplumun ilgisizliğinden yakınır, dertyanar. Zaman zaman ciddiye alınmadığından ve itibar edilmediğinden şikâ-yet eder; uzun yıllar yazdığı şiir kitabını bastıramaz:

Biraz olsun ve dolandımAmacımı sormadılarYorulmadım usanmadımKitap yazdım basmadılar.

Çün uğraşmam hiçe boşaYalan değil vallah haşaGittim bazı kuruluşaHiç içeri koymadılar

51

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Yok boynumda kıravatımHerhal budur benim haltımBaşka yoktur kabahatımBenimle konuşmadılar

Seyranî küçük yaşta yetim kalmış, yoksul düşmüştür. Çobanlıkyapmış, yevmiyeciliğe gitmiştir. Yoksulluk onu çaresiz bırakmış, kimseyemuhtaç olmadan hayatını sürdürmeye çalışmıştır.

Bilmem var mı bundan başka zor nesneAh ocağın bata seni yoksullukİbret olup adam olup bileneKahrolasın seni gidi yoksulluk

Sen bir kanser misin yoksa verem miFakire verirsin ızdırap elemiNar olur yakasın dünya âlemiYurduna baykuş öte yoksulluk

Müslim Kumru’nun üslubun en belirgin özelliği, gerek nazım gerek-se düz yazı şeklinde nasihatlerde bulunmasıdır:

“Biz halkımızın bağrından çıkmış milletimizin ve bütün insanlarındert ve davalarını, hal ve ahvalini müşahede eden bir halk adamıyım. Ta-bandan başa genellikle ünsiyetim olmuştur. Bir çok önemli şeylerden konu-şup anlatırken en çok manevi duygusu olanlar sözlerimizin ilham verici ir-şat edici niteliğini takdir ve tercih etmektedir. Ne yazık ki halkın büyük ço-ğunluğu insani, ahlaki ve manevi bakımından ilim hikmetini niceliğini bil-memektedirler. Elbet ki insanlar ilimle yetişip kendine ve herkese hayırlı,olgun bir insan olacaktır. Herkes maddi mesleğinin ilmi kadar manevi ilmede sahip olacaktır. Manevi ilim maddi menfaate isnat olmaz. İnsanlar ancakbu ilimle iyiye, güzele yönelecektir. Kara cahillik bütün insanları kötüye,hüsrana götüren bir beladır. Cahil olanlardan da ta evvelden ebede kadarinsanoğluna ve hiçbir şeye iyilik gelmez. Bunun hal çaresi ve ilk fırsattamesleki ilimi kadar da manevi ilme çalışıp güzel insanlık vasfına sahip ol-maktır. İlimsiz bilgisiz toplumlarda hiçbir zaman dirlik, birlik olmaz. Düzen,nizam gelmez. Olaylar olur. Dövüş, kavga bitmez. Cahil güruhların adamla-rı hem de ahlaksız olur. Ahlaksız insanlardan da kötülük gelir. Bunun halçaresi iyi bir ilimle bilinçlenmek.”

Aşk ve âşıklık hakkında şunları söylemektedir: “Ta evvelden berigüzellik hasretini herkes dillerde çok söylemekte, gönüllerde yaşatmaktadır.Ne var ki en çok insanların şahsi şemail güzelliği söz konusu edilmekte ve

52

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

tutulmaktadır. Halbuki şahsi şemaili güzelliği için ne Allah’ın bir ayeti nede Peygamber’in bir hadisi var. Fakat ben bu ahlak güzelliği için gönderil-dim diye buyurmuştur. Sevgi ve âşıklığın da çeşitleri vardır. Meşru yâr âşık-lığı da haktır. Ama Hak âşıklığı evlâdır.”

Âşıklığın vardır bir çok türlüsüHakk’ın âşıkları evla güzeldirVardır daim dillerinde övgüsüSöyler nazik dili nasıl güzeldir

Her eline saz alıp şiir söyleyenlerin, insanlığın esrarını bilmeyenle-rin âşık olarak gezdiklerinden şikâyet etmektedir. Söyledikleri sözlerin hiç-bir manası olmadığı hâlde halkın çoğunun saz ve müzik ahengine özen gös-terdiklerini ve rağbet ettiklerini söylemektedir. Gerçek âşıkların kimler ol-duğunu soruyor :

Siz halkıma vardır bir sualimBir saz çalan âşık olur muHep beraber meşveret edelimGerçek âşık kimdir herkes bilir mi

Çoğu hasretini çekmiş parayaHer şeyini koymuş meşhur olmayaŞarkı türkü ile birçok çalgıyaBunların âşığı âşık olur mu

Seyranî, maddi aşkı fazla yaşamamıştır. Çocukluk yaşından itibarenyoksulluk, hastalık ve yalnızlık onu küçük yaşta hayatın içine atmıştır. Şiir-lerini incelediğimizde bu konunun fazla işlendiğini gördük. Eşinden altı ayiçerisinde ayrılmak da onu olumsuz yönden etkilemiş; dinî ve tasavvufî ko-nularda yazmaya yöneltmiştir. Çevresinde âşık olan gençlerin durumu onuçok etkilemiş, onlar için sevgiyle aşk şiirleri yazmıştır:

Garip gönül n’edem senin elindenBu aşk bizi harap viran ediyorKurtulmadık el alemin dilindenHerkes bir yol tutturmuş gidiyor

Yâr aşkın yakıyor garip gönlümüBir gılman gibi yürür gidersinMevla’m bize iletmeden ölümüBenim bu derdimi sormaz gidersin.

53

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Müslim Kumru, âşık olmakta ve şiir yazmaktaki gayesini, toplumüzerinde görevleri ve sorumlulukları için şöyle demektedir:

İnsanlara nasıl faydalı olmakAklımda fikrimde düşüncem budurGerçeği ne ise arayıp bulmakAklımda fikrimde düşüncem budur

Kader darbe vurdu tek yalnız başımÖmrüm zorlukla geçti haylice yaşımHerkese faydalı olsun her işimAklımda fikrimde düşüncem budur.

Halka hizmetin yap Hak için olurManevi dostundan nicelik bulurÖlünce yanına ancak bu kalırAklımda fikrimde düşüncem budur

Âşık Müslim Kumru Seyranî, yaşadığı bütün sıkıntılardan Allah’aşükrederek kurtuluyor:

Dünyada kaderim iyi gelmediSabır şükür oldu benim sermayemBen söyledim duygusuzlar bilmediSabır şükür oldu benim sermayem

Felek bana vurdu tarumar ettiYurt yuvam hâliyle yıkıldı gittiBu garip başıma ne hâller geldiSabır şükür oldu benim sermayem

Millî, dinî, tarihî ve edebî kişiler, vatan, millet, Atatürk, cumhuriyetgibi konuları şiirlerinde sıkça görüyoruz.

Müslim Kumru’nun şiirlerinin büyük bir bölümünde şikâyet söz ko-nusudur. Zamandan, zenginlerden, idare edenlerden, çevresinden, ilgisizlik-ten, cahillikten, felekten yakınır. Bu konudaki isteklerini nasihat tarzındadile getirir.

Âşık edebiyatı geleneği içerisinde yer alan hikâyeciliği yoktur. Yanihikâye musannifi değildir. Yalnız düz yazıya dayalı, halk romanı tarzındanasihatler yazmıştır. Kendisi bazı hikâyeler yazdığını, tiyatro eserlerini ka-leme aldığını söylemektedir. Bu eserler şimdiye kadar yayımlanmamıştır.

54

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Seyranî, zaman zaman şenlik ve törenlere katılarak, şiirlerini sazıylaçalıp söylemiştir. Radyo ve televizyon programına katılan âşığın; çeşitli der-gi ve gazetelerde şiirleri yayımlanmıştır.

Âşık Müslim Kumru Seyranî, saz çalıp şiir söylemenin yanında, düzyazı ile nasihat tarzında yazılan ve veciz söz söylemekte başarılıdır. Şiirebaşlarken veya sonunda, ayet, hadis ve veciz sözle açıklama yapmak onunüslubunun özelliklerindendir. Âşıklık geleneklerinden “atışma” “lebdeğ-mez” “muamma” gibi türleri kullanmamıştır. Şiirlerinde dinî ve tasavvufîkonulara yer vermiş; sade bir dil ve didaktik bir üslup kullanmıştır.

Yurt dışına çıkmamıştır. Hacı Bektaşi Veli’yi anma törenlerine git-miş, orada programlara katılmıştır.

6. ESERLERİ VE ÂŞIK HAKKINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR

Âşık, kendi imkânlarıyla üç kitap yayımlamıştır.

1. Âşık Müslim Kumru Seyranî (1987). Gerçeğe Doğru, Ankara,

Ekber Matbaası.

2. Âşık Müslim Kumru Seyranî (1997). Gül Bahçesi İşte Güllerimiz

İşte Bülbüllerimiz, Erzincan, Özsöz Matbaası.

3. Âşık Müslim Kumru Seyranî (2007). Gülistan-Saz ve Şiirleriyle

Maddi- Manevi Bilgiler, Erzincan, Özsöz Matbaası.

1. Gerçeğe Doğru: Âşık bu eserinin sunuş bölümünde; hangi konu-lara yer verdiğini ve nerelerden ilham aldığından söz etmektedir. Eserde düzyazı ve şiirler yer almaktadır. Düz yazılar nasihat niteliğindedir. Şiirler ge-nellikle dinî, sosyal problemler, nasihat, fakirlik konularını içermektedir.Kitapta ayrıca, kendine has güzel sözler, fıkralar, atasözleri ve hayat hikâye-si de bulunmaktadır. Kitapta 220 şiire yer verilmiştir.

Kitabın sonunda; eserin ikinci cildini de hazırlayacağını, tiyatro ese-ri, çocuk hikâyeleri, halk hikâyeleri ve kahramanlık hikâyeleri de yazacağın-dan bahsetmektedir.

2. Gül Bahçesi İşte Güllerimiz İşte Bülbüllerimiz: Âşık, kitabasunuş şiiriyle başlamış, kitabı yazış sebebinden ve şiirlerin konularındanbahsetmiştir. Eser de 188 şiir bulunmaktadır.

3. Gülistan: Âşık, yine diğer iki eserinde olduğu gibi “sunuş” adlıbir şiirle başlamıştır. Nasihat tarzında düz yazılara ve şiirler yer vermiştir.

55

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

Şiirlerin sonunda Kur’an’dan aldığı ayetlerin açıklamasını yapmıştır. Kita-bın sonunda hayat hikayesi ve kendine has özlü sözler de vardır. Eserde 361şiir bulunmaktadır.

Âşıkla ilgili bazı dergilerde yazılan yazılar da şunlardır:

1. Duygulu, M. (1994). Âşık Müslim Kumru Seyranî, Cem Dergisi,

44-45.

2. Altınova, B. (2000). Erzincan’lı Yaşayan Ozan Âşık Müslim Kum-

ru Seyranî , Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi. Sayı: 13, 193-197.

3. Çınar, A. (1994). Âşık Müslim Kumru ve Güzel Ahlak Düsturları,

Halk Ozanlarının Sesi Dergisi, 35-3.

56

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

7. ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER

HER NE ARAR İSEN KENDİNDEARA

Yükseklerde uçma ey deli gönülHer ne arar isen kendinde araBu hasreti bilen sen veli gönülHer ne arar isen kendinde ara

Engin yerde bahar olur kış olmazRenkli çiçekleri sararıp solmazMuhteşem devranı kimseye kalmazHer ne arar isen kendinde ara

Yükseklerde uçan konar engineGöçünü yükletir kendi dengineKibirlik getirme kendi dengineHer ne arar isen kendinde ara

Temiz olmayanı hiç alıp gitmeKâmilleri dinle gayrına itmeHer kim olursa olsun kötülük etmeHer ne arar isen kendinde ara

Doğruluk ne ise hakikat öyleDil ile değil gönlünde eyleİnsanlık gereği icabı böyleHer ne arar isen kendinde ara

Müslim Kumru Seyranî heygidi heyBir ağa paşa olsun veyahut beyTüm sizlere diyorum sizlere tek birşeyHer ne arar isen kendinde ara

HELAL KAZAN RAHAT YE

Haram kazanana sakın hiç bakmaDoğru çalış helal kazan rahat yeBaşını ihtiras derdine sokmaDoğru çalış helâl kazan rahat ye

Ne haksız kazançla bir zengin olanYediği haramdır sözleri yalanKimsenin malını hiç etme talanDoğru çalış helâl kazan rahat ye

İşiniz zor diye moralin kırmaVicdansız haksızın yanına varmaOlumsuz şeylere hiç taraf olmaDoğru çalış helâl kazan rahat ye

Huzursuz olup da tamaha düşmeNefsine uyup da yolundan şaşmaOlura olmaza derdini açmaDoğru çalış helâl kazan rahat ye

Ben Müslim Seyranî amacım böyleAşk ile şevk ile bir çalış öyleSen de bunu öğren herkese söyleDoğru çalış helâl kazan rahat ye

57

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

BAŞKALARI SÖYLESİN

İnsanlara her ne iyilik ettinseSen söyleme başkaları söylesinÇalışıp da bir yenilik ettinseSen söyleme başkaları söylesin

Hakkı sahibine yetirdin isenAdaletli düzen getirdin isenBu zavallı canlar kurtardın isenSen söyleme başkaları söylesin

Aslın neslin hayır seven aydınsaBu şeylere bir mutluluk duydunsaİnsanlara iyi eser koydunsaSen söyleme başkaları söylesin

İçindeki şerri tutup attınsaMazlum olup bir huzurla yattınsaHayırına böyle sevap kattınsaSen söyleme başkaları söylesin

Hastaların hallerini sordun muKimisinin perişandır durumuFakirlere ettin isen yardımıSen söyleme başkaları söylesin

Müslim Seyranî bir nasip aldınsaİnsanlığın düsturunda kaldınsaNe vicdanlı bir mert cömert oldunsaSen söyleme başkaları söylesin

DOĞRU DÜRÜST OLMALI

Sözle varılamaz Hakk’a ey gafilİçtihatın doğru dürüst olmalıKendini âleme gösterme sefilFi’liyatın doğru dürüst olmalı

İftihar olmaz ki mezar taşınaHaram katma ekmeğine aşınaEttiğin ne ise gelir başınaŞeriatın doğru dürüst olmalı

Gerçekler sırrına erip bilmeliİş odur ki adam doğru gitmeliŞerden çekinip iyilik etmeliHareketin doğru dürüst olmalı

Menzile götürmez kuşkuyla gümanO kötü nefsine hiç verme amanİsteğine uyma her gün, her zamanMarifetin doğru dürüst olmalı

Seyranî, her arzun gelir erineGönül ilminde dalarsan derineHak, rahmeti dökülür ellerineSadakatin doğru dürüst olmalı

58

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

NEYİM KALIR Kİ

İnancım, düşüncem vallahi böyleİyilikten başka neyim kalır kiManasız mantıksız söylemem öyleİyilikten başka neyim kalır ki

Ölürsem mezara mal, para gitmezAhrette bana bir fayda etmezİnsanlık olmazsa hiç bir kâr etmezİyilikten başka neyim kalır ki

Doğruluk evladır hâlinde kalsamPaslanmaz bir külçe altını bulsamDünyanın en zengin adamı olsamİyilikten başka neyim kalır ki

Dünyada sefalı başım olsa daHükümdar makamlı işim olsa daEn güzel, en meşhur işim olsa daİyilikten başka neyim kalır ki

Ömrümde en mutlu günleri görsemHer şeyin tam tekmil sırrına ersemEn zevkli, sefalı günleri sürsemİyilikten başka neyim kalır ki

Fırsatım var iken kötüye düşmemPak temiz kabında bir yere taşmamBu sevda başımda ölsem de geçmemİyilikten başka neyim kalır ki

Bu Müslim Seyranî söyler ne hazinKendine getirir garip bir hüzünBu dünya âlemi ibretle gezinİyilikten başka neyim kalır ki

YETER BANA

Fukara hanemde yalnız kalmışımHak dostun sevgisi yeterli banaGönlümün içinde mahzun olmuşumErenler sevgisi yeterli bana

Talihsiz kaderim benim peşimdeTek yalnız çalışırım işimdeMuhammed Ali’yi gördüm düşümdeBunların sevgisi yeterli bana

Felek bana vurdu tarumar oldumKalbimin içinde ahu zar oldumZalim kaderimle bile tur oldumİnsanlık sevgisi yeterli bana

Günümü geçirdim ilimleHasbihâl oldum türlü âlimleNe zorluk çektim naçar hâlimleDostların sevgisi yeterli bana

İncinsem de hiç incinmek istememDoğuşumdan beri böyle felsefemSizler gelin hepi bile söylesemGençlerin sevgisi yeterli bana

Müslim Seyranî’yim böyle bilmişimGâh ağlamış gâh gülmüşümMuhabbet aşkımla böyle demişimMilletin sevgisi yeterli bana

59

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

ATATÜRK

Yiğit kahraman methini ederizÇok işler başardı bildi AtatürkMinnet saygı ile her an söylerizKara düşünceyi sildi Atatürk

Vatanın çok yeri hep işgal olmuşTüm millet huzursuz şaşırmış kalmışGönlüne kederli çok dertler dolmuşO zaman Samsun’a geldi Atatürk

Kongreler yapıp hitap eylediAnlamlı sözünü böyle söylediYa İstiklal dedi ya ölüm dediKararında sabit durdu Atatürk

Çarçabuk meclisi hemen topladıİttifak hâlinde plan yapıldıO zaman mecliste karar alındıOrduya komutan oldu Atatürk

O mümtaz komutan işe giriştiAmansız bir çeşit harba tutuştuDüşman askerine bir bozgun düştüMareşal ünvanın aldı Atatürk

Bütün zorluklarla kurtardı yurduCepheden cepheye düşmana vurduDevrimler getirdi cumhuriyet kurduİlk cumhurbaşkanı oldu Atatürk

Cahiller bilmezler sen inkâr etmeBilinçsiz haksızın ardında gitmeGerici fikri gündeme getme

Aydın düşünceyi saldı Atatürk

Gerçeği söylüyor Müslim SeyranîEy Türk gençleri seviniz Ata’nıLaik müstakil o getti devranıÖlmez eseriyle kaldı Atatürk

BİR KONUŞALIM

Irk ve mezhep ayrımı yapanlarCem olsun gelsinler bir konuşalımHam bakıra altın diyip satanlarYalan demeyelim er konuşalım

Bir fesat olmuşsun acaba nedenGerçeği bilmeden söyleme dildenNe malum gelmedin haram nesildenMesele ne ise sor konuşalım

Asılsız, mesnetsiz deme sözünüBir kâmil adam ol deme tanı özünüEğer ki bildin isen iç yüzünüBir dürüst olalım yâr konuşalım

İşlevi kötüler has iyi olmazBir öğüt versen de dinlemez, almazHerkesin ettiği yanına kalmazSıvışıp gitmeyin dur konuşalım

Safsata sözleri gündeme almaİlimsiz, kültürsüz bir cahil olmaBir tembel olup da geride kalmaHedeften doğruca var konuşalım

Ben Müslim Seyranî hiç tembel yat-mam

Zararlı şeyleri kimseye satmamOlumlu işlerle ihtilaf katmamYalancı kim ise vur konuşalım

60

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

ULAŞMAZ

Yayda okta muntazamlık olmazsaMermi gidip hedefine ulaşmazİnsanoğlu has kararda kalmazsaGerçek ile hiç bir zaman bağdaşmaz

Vardır bir çok türlü nice meseleHakikat ne işe bağlanıp geleİş odur ki herkes kendini bileİnsan olanlara kemlik yaraşmaz

Yetiştir bahçende gonca gülleriHiç koyma koparsın kirli elleriŞana ilham verir dostun gibileriCahil güruhuna zatlar karışmaz

Bülbül figan eder nergis gülüneAşıklar hayran olur dilineBir hasretlik gelir garip gönlüneDuygusuzdan iyi bir aşk oluşmaz

Müşahit olmuş bu Müslim SeyranîBir takdir et sana ilham vereniGönülleri yıkıp etme viraniİyi insan gıybet yalan konuşmaz

BÖYLE

Fukara hanemde yalnız kalmışımBir kendi kendime bakarım böyleBiçare hâlime mahzun olmuşumÇalışır geç vakit yatarım böyle

Ne kahveye gider ne de bir hanaİşimden ilimden gelirim yanaManevi aşkı ilham geliyor banaKitaplar yazarım okurum böyle

Çalışma için giderim tarlamaMaliyet geçimim oldu tarımaHiç haram katmam helal aşımaHelaldan kazanır satarım böyle

Gelirim evime yemek yaparımKendi çamaşırım kendim yıkarımBoş vakit buldumsa kitap okurumDüşüme bir haşret katarım böyle

Ben Müslim Seyranî böyle kaderimDuyarsız olana demem kederimİşte böyle geldim böyle giderimFaydalı her öğüt tutarım böyle

GARİP BÜLBÜL

Ne ötersin garip bülbülBütün dertler sende midirBağ bahçede ötüp gezdinGam gasevet sende midir

Gül dalına konup ötmekDerdin devan güle gitmekÇırpınırsın hâle yetmekİyi hâller sende midir

Ne yazıktır o hâlineHem yanarsın kaderineBir de dön bak mahalineYuvasızlık sende midir

Dertli dertli ne ötersinBize hazinlik verirsinBizden ayrılır gidersinBu ayrılık sende midir

Müslim Seyran hasretimleGözüm gelir pek yaş ileMuhit dostlar çok dert ileDeva eden sende midir

61

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

ERZİNCAN

Anadolu üstünde has bir ilimizVardır güzelliğin gören ErzincanDestan eder, her dem söyler dilimizDüşmanın gözünü geren Erzincan

Etrafında Keşiş, Munzur DağlarıFışkıran gözeler akan sularıOvasında bahçeleri, bağlarıGüllerini olur deren Erzincan

Engin akıyor Karasu üstündeHarap oldu felaketin elindeO acı kaderin dünya dilindeO tarihte oldu viran Erzincan

Bir cennet andırır baharı yazıÇok bolluk oluyor sonbahar, güzüAl yeşil süslenir tabiat yüzüNiceleri olur eren Erzincan

Yüzeyinde sıralanmış köyleriÇevresinde çiçekleri gülleriVatana değdirmez düşman elleriDüşmanı yerlere seren Erzincan

Tarihe geçmiş böylece bu ünüKurtuluş aşkına açılmış önüDüşmandan arındı bu şubat günüBirçok ölü, şehit veren Erzincan

Dilhun oldu söyler Müslim SeyranîVatanını mukaddes bileniVakıf olup bilincinden geleniBir hayranı olduk yeren Erzincan

KÖYÜMÜZ

Erzincan ilinin merkez GünbağıDağ önünde kurulmuştur köyümüzHayli geniş sulu yaylası dağıÖzlem duyar gelip giden soyumuz

Tarlalara sulu ekin ekerlerÇok çeşitli meyva ağaç dikerlerSığır keçi en çok koyun beslerlerFakir değil iyi maliyetimiz

Yaylasında binbir göze kaynıyorHep birleşip Mercan Çayı oluyorBu sulardan bir içen kanmıyorAbıhayat gibi akar suyumuz

Çok türlüdür bitki sebze meyvasıNe iyidir toprak suyu havasıTulum peyniri kuru fasulyasıTartılınca anlaşılır hasımız

İlk baharda ne çok öter kuşlarıBir Cennet’i andırır güzel yazlarıYalnız ağaçsızdır bütün dağlarıTa evvelden beri çıplak dağımız

Müslim Seyran ne seversin köyünüŞirin dünya alır koymaz biriniKim var dese oğlum kızım geliniSıra ile gideceğiz hepimiz

62

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

BANA NE

Söyleye söyleye daha yoruldumBir duygulu olmaz isen bana neKimi davalara düştüm soruldumBir bilgili olmaz isen bana ne

Manen cevher olur temiz özlerdeTamam dedik şiirlerde sözlerdeVebal kaldımı ki daha bizlerdeBir görgülü olmaz isen bana ne

Adem düsturunda sabit kalasınİlim deryasına gide dalasınİnsanlara bir sevgili olasınBir sevgili olmaz isen bana neNe önemli bu ömrün her günü

Bilgilerin tarihe geçer her ünüNe için yaparlar senin övgünüBir övgülü olmaz isen bana ne

Müslim Seyranî’yim bunu bilirimNaci guruhundan olur gelirimEcel gelir bir gün ben de ölürümBir ilgili olmaz isen bana ne

HUZURLU OLURUM

Allah’ın emrine uyup gidersemBir neşeli bir huzurlu olurumHak Mevla’mı Ehli Beyti seversemBir huzurlu ve neşeli olurum

Bu arzum gönlümde riyasız söyleİnsanlığı yitirmeden ve öyleEğer ki iyilik ettimse böyleBir neşeli bir huzurlu olurum

Amelimin kazancını alırsamOlgun insan vasfında kalırsamKalbi temiz bir günahsız olursamBir neşeli bir huzurlu olurum

Nefse uyup bataklığa dalmazsamHaksızların saflarında kalmazsamNankör namertlere muhtaç olmazsamBir neşeli bir huzurlu olurum

Âdem olup kendi kendim bilirsemDoğru olup hak yolunda gelirsemDer Müslim Seyranî temiz ölürsemBir neşeli bir huzurlu olurum

KALSIN SİZE

Bir gün olur kor giderimŞiirlerim kalsın sizeBi ölmeden bunu derimEserlerim kalsın size

Bana yoldaş oldu derdimİlime kendimi verdimBilim deryasına girdimKitaplarım kalsın size

Eremedim Hak sırrınaAma vardım esrarınaİnsanların tüm kârınaFikirlerim kalsın size

Çok çalıştım gayret ettimHayli günler işe gittimTarla aldım ağaç diktimBağım bahçem kalsın size

Müslim Seyranî der bilimBeni mutlu etti ilimBir gün olur gelir ölümMalım mülküm kalsın size

63

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

O DA ÖLDÜ

Ahmet oğlu Mehmet olsunBir gün derler o da öldüDursun Ağa ibret alsınBir gün derler o da öldü

Allah emri başlar tacıHoca olsun ya da hacıAyşe teyze Fatma bacıBir gün derler o da öldü

Fatih amca kral iseDöner kebap bal yağ yeseHep bu dünya benim deseBir gün derler o da öldü

Saltanatı devir görseZevk sefalı ömür sürseDebdebeli yaşa girseBir gün derler o da öldü

Ol kimdir ki doğdu ölmezBaşka yere gider gelmezBaki kardeş hiç sır bilmezBir gün derler o da öldü

Dertli dertli söylemeliBu nesneyi neylemeliAğabey de tam bilmeliBir gün derler o da öldü

Nedir bunun aslı yanıKonan göçen kalmaz haniBiçare Müslim SeyranîBir gün derler o da öldü

Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt-Sayı: 10-1 Yıl: 2008

64

8. KAYNAKLAR

Âşık Müslim Kumru Seyranî (1987). Gerçeğe Doğru, Ankara, Ekber Matbaası.

Âşık Müslim Kumru Seyranî (1997). Gül Bahçesi İşte Güllerimiz İşte Bülbüllerimiz,

Erzincan, Özsöz Matbaası.

Âşık Müslim Kumru Seyranî (2007). Gülistan-Saz ve Şiirleriyle Maddi- Manevi Bil-

giler, Erzincan, Özsöz Matbaası.

Duygulu, M. (1994). Âşık Müslim Kumru Seyranî, Cem Dergisi, 44-45.

Altınova, B. (2000). Erzincan’lı Yaşayan Ozan Âşık Müslim Kumru Seyranî, Hacı

Bektaş Veli Araştırma Dergisi. Sayı: 13, 193-197.

Çınar, A.(1994). Âşık Müslim Kumru ve Güzel Ahlak Düsturları, Halk Ozanlarının

Sesi Dergisi, 35-36.

* * *