32
Sayı: 2009/01 9 Ocak 2009 1 TL Sosyalizm İçin Siyonist cellatlar bir kez daha işbaşında!.. Filistin halkıyla enternasyonal dayanışmayı yükseltelim!

SİKB 2009 - 01

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak 2009 - 01 / Ocak 2009

Citation preview

Sayı: 2009/01 9 Ocak 2009 1 TL

Sosyalizm İçin

Siyonist cellatlar bir kez daha işbaşında!..

Filistin halkıyla enternasyonal dayanışmayı yükseltelim!

2 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak

İÇİNDEKİLERSiyonist vahşet, dinci ikiyüzlülük ve

devrimci sorumluluk . . . . . . . . . . . . . . . 3

Emperyalist-siyonist güçlerle suç

ortakları halkların direnme iradesini

kırmaya çalışıyor!... . . . . . . . . . . . . . . . . 4

Filistin halkıyla enternasyonal

dayanışmayı yükseltelim!. . . . . . . . . . . . 5

Sermayesi kan olan bir “stratejik

ortaklık” . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6

Ülkenin dört bir yanında siyonist katliam

lanetleniyor… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7-9

Binlerce emekçi kapitalizmin karanlığına

karşı yürüdü! . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10-11

2008 yılı eylem ve direnişlerle geçti12-13

İşçi ve emekçi hareketinden… . . . . 14-15

Emperyalist-siyonist vahşete karşı öfke

beş kıtaya yayıldı…. . . . . . . . . . . . 16-17

İnkarcı rejimin Kürtçe televizyon

manevrası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 18

Ünsa’da yeniden işgal

ve gözaltı!. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19

BDSP ve OSİM-DER’den direniş

ziyaretleri! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20

Sinter Metal direnişinin başarısı için!.. 21

2. Ümraniye İşçi Kurultayı Hazırlık

Komitesi sözcüsü ile konuştuk... . . . . . 22

Faşist devlet 2008’de cinayetlerine ara

vermedi! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23

Gençlik hareketinden… . . . . . . . . . 24-25

Ekim Gençliği’nin “Geçit Yok!”

kampanyası sona erdi… . . . . . . . . . . . . 26

Gençliğin Filistin’le dayanışma eylemleri

ve faaliyetlerinden... . . . . . . . . . . . . . . . 27

Siyonist saldırganlık dünyanın dört bir

yanında lanetlendi! . . . . . . . . . . . . . . . . 28

Gazze’de işgal ve vahşet…

M. Can Yüce . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29

Eylem ve etkinliklerden... . . . . . . . . . . 30

Mücadele postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31

Kızıl BayrakHaftalık Sosyalist Siyasal Gazete

Yönetim Adresi:Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd.

(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbulTel: 0 (212) 621 74 52Fax: 0 (212) 534 95 90

e-mail: [email protected]: http://www.kizilbayrak.org

http://www.kizilbayrak.net

Baskı: Gün MatbaacılıkBeşyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No. 23/A

İSTANBUL / Tel: 0 (212) 426 63 30

Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2009Fiyatı: 1 TL

Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİEKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.

Yayın türü: Süreli Yaygın

CMYK

Kızıl Bayrak’tanKızıl Bayrak’tan

Kızıl Bayrak’tan... Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

İsrail siyonizmi günlerdir Filistin halkına saldırıyor.Hastanelere, okullara, kadın ve çocukların sığındığıalanlara bomba yağdırıyor. Karadan ve havadansaldırarak Filistin kentlerini yerle bir ediyor. Saldırıyakarşı dünyanın birçok yerinde Filistin halkıyladayanışmak amacıyla eylem ve etkinliklergerçekleştiriliyor, protesto gösterileri düzenleniyor.Dünya halkları hep bir ağızdan İsrail’i lanetliyor,saldırıların bir an önce durmasını, İsrail’in Filistintopraklarından defolmasını haykırıyor.

Ülkemizde de günlerdir İsrail’in saldırıların protestoetmek, Filistin halkıyla dayanışmak amacıyla birçokeylem ve gösteri gerçekleştirilmeye devam ediyor.Filistin halkının sergilediği direniş sempati ilekarşılanıyor ve dünya halklarından destek görüyor.

Türkiye halkları İsrail siyonizmine tepki duyarken,İsrail ile tüm ilişkilerin kesilmesini isterken işbirlikçi veuşak takımı ikiyüzlü bir tutum içerisine girmektedir.Sermaye devletinin yöneticileri ve hükümeti yetkilileribir yandan İsrail Başbakanı Olmert’i ağırlamakta,askeri ve ekonomik ilişkilerini sürdürmekte, diğeryandan sözde İsrail’i kınamaktadırlar. İsrail’in hamisiABD ile ilişkilerini güçlendirmektedir.

Günlerdir yaşanan katliama ve vahşete karşı çeşitlieylem ve etkinliklerle tepkiler gösterilmektedir. Butepkilerin birçoğu kitlesel katılımlı eylemler şeklindegerçekleştiriliyor. Türkiye halklarının Filistin halkıylatarihsel ve kültürel yakınlığı her kesimden unsurunİsrail’e nefret duymasını, Filistin halkınınsahiplenmesini sağlamaktadır. Bu nedenlegerçekleştirilen her türden eyleme işçi ve emekçilerinkatılımı nispeten yoğun olmaktadır. En son emekörgütleri ve devrimci güçlerin 7 Ocak günü İstanbuldüzenlediği ve 2 bin kişinin katıldığı eylem buna somutörnektir.

Başta komünistler olmak üzere tüm ilerici vedevrimci güçlerin Filistin halkıyla dayanışmayıyükseltmek için eylemli destekleri açığa çıkaracaksüreçler örgütlemesi acil-güncel bir görev vesorumluluktur.

Ayrıca hem İsrail’i lanetlemek hem de işbirlikçi veuşak takımına katil İsraille tüm ilişkilerini kesmesinisağlamak için bu konunun sınıf kitlelerinin gündemine

taşınması önemli bir yerde durmaktadır. Filistinhalkıyla dayanışmak için sınıf cephesinden yükselecekeylemlerin ayrı bir anlamı ve önemi bulunmaktadır.Örneğin sendikalaştığı için işten atılan ya da ücretsizizne çıkarıldığı için eyleme geçen işçi kitlelerininFilistin için de bir gün eylem yapması, tüm ülkedeFilistin için bir günlük ya da birkaç saatlik iş durdurmaeylemlerinin gerçekleştirilmesi, yardım kampanyaları,mitingler vb. düzenlenmesi anlamlı olacaktır.

Bu konuda çaba göstermek tüm ilerici, devrimcigüçlerin ortak sorumluluğundadır.

Direnen halkların iradesini hiçbir gerici-emperyalistgüç yenemeyecektir. Kazanan daima direnen halklarolacaktır.

KKiittaappççıı vvee bbaayyii ii lleerrddee.. .. ..

Sosyalizm İçin

Kapak Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 3Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı saldırı devamediyor. Hava bombardımanıyla yakıp yıkıldıktan sonrakaradan işgal edilen Gazze’de tam bir vahşetsergileniyor. Silahlı-silahsız, kadın-erkek, yetişkin-çocuk ayrımı yapmadan Gazze’de her nokta İsrailordusunun hedefinde. Bundan dolayı her gün insanınkanını donduran bir vahşet tablosu ortaya çıkıyor. Butablo tüm dünyada halklar nezdinde büyük bir öfkeyeyol açıyor. Emekçiler sokaklara çıkarak İsrail’i protestoediyor, vahşetin durdurulmasını istiyorlar. Gösterilerinçapı büyürken, öfke giderek yoğunlaşıyor.

Bu öfkenin infial boyutlarına varmış olması,kuşkusuz sergilenen vahşetten dolayıdır. Ancakönemli olan, bu vahşetin gerisindeki amaçlarıgörebilmek, tepkinin yönünü doğru belirlemektir.Siyonist İsrail devletinin arkasında emperyalizm vardır.Bu gerçek apaçıktır. ABD ve AB emperyalizmi siyonistİsrail’in her bakımdan yanındadır. Ona tam destekvermektedir. Öyle ki, Bush ve çetesi yaptıkları heraçıklamayla bunu doğruluyorlar. BM GüvenlikKonseyi’nde İsrail’e saldırılara son verme çağrısıyapılması türünden göstermelik kararlara dahi engeloluyorlar.

Fakat, İsrail saldırganlığına destek politikasısadece Bush ve çetesine ait değildir. Bu politika ABDemperyalizminin politikasıdır. Bush ve çetesinin kendiüslubunca yürüttüğü politikayı, Obama ve çetesi deolduğu gibi sürdürecektir. Obama da sessizliğiylezaten bunu doğrulamıştır. Dolayısıyla siyonizmingerisinde duran ABD emperyalizmiylehesaplaşılmadan, en önemlisi Gazze saldırısınıngerisindeki emperyalist politikalar görülmeden busaldırıya karşı doğru bir tutum almak olanaksızlaşır.Sorun İslamcı akımların yapmaya çalıştığı biçimdeHristiyan-Yahudi ile müslümanın çatışması alanınasıkıştırılır. Bu durumda da halkların öfkesi yolundansaptırılmış olur.

Bu noktaya yeniden gelmek üzere Gazzesaldırısının gerisindeki hesaplara bakalım.

Filistin sorunu kapsamında bakıldığında Gazzesaldırısının nedenleri bellidir. Siyonist İsrail, kendiçıkarlarına uygun olarak Filistin sorununu çözmeyeçalışmaktadır. Bu çözüm, Filistin halkının olabildiğinceküçük toprak parçalarına yüksek duvarlar örülerekhapsedilmesinden başka bir şey değildir. Sadecedaha önceki toprak işgallerinin üzerine sünger çekmekdeğil, Filistin halkının şu an sıkıştırıldığı küçük toprakparçalarını da gaspetmek istemektedir. Bunun yolu daFilistin halkını teslim almaktan geçiyor. Batı Şeria’dakiişbirlikçi Mahmut Abbas yönetimi bu dayatmaya büyükölçüde boyun eğmektedir. Bunun için emperyalistlerinve siyonistlerin desteğini almaktadır. Gazze ise tersineHamas şahsında ifade edilen direnişi seçtiği,emperyalist ve siyonist dayatmaları kabul etmediğiölçüde böylesine azgın bir saldırının hedefi halinegelmiştir. Siyonist İsrail emperyalistlerin tamdesteğinde bu direnişi kırmaya çalışmaktadır. Budireniş kırıldığı ölçüde topraksız bir kukla Filistindevletinin yolu açılacak, İsrail de bölge üzerinde tambir egemenlik kuracaktır.

Gazze saldırısının Filistin sorunu çerçevesindekiamaçları böyledir.

Bu çerçevenin dışına bakıldığında ise daha ilerihedefler olduğu görülmektedir. Sözkonusu olansadece Gazze ya da bütün olarak Filistin değil,Ortadoğu’dur. Ortadoğu üzerindeki egemenliğinpekiştirilmesi ve önündeki engellerin temizlenmesidir.İran, Suriye ve Lübnan’da bu egemenliğin yolunuaçmaktır. Gazze’nin bir adım ötesinde İran vardır.Gazze’de elde edilecek başarı ABD emperyalizmini vesiyonist İsrail’i daha ileri hedeflere saldırmak içincesaretlendirecektir. 2006’da tam bir fiyaskoyla bitenLübnan saldırısıyla elde edemediklerini Gazze’yi yakıp

yıkarak elde etmek istemektedirler. Sonuç olarakGazze saldırısı bir bütün olarak bölge halklarınayönelik kapsamlı bir saldırının bir ilk halkasıdır.Dolayısıyla sadece vahşeti ölçüsünde değil aynızamanda bu gerici emelleri yönüyle de bölgenin ezilenemekçi halklarını ilgilendirmektedir.

Burada gözden kaçırılmaması gereken en önemlinoktalardan biri de, saldırının planlama ve uygulamamerkezinde ABD ve İsrail siyonizmi olmakla birlikte busuç ortaklığı onlardan ibaret değildir. Dönemsözcüsünün ağzından itiraf edildiği gibi AB de tamolarak İsrail’in yanındadır. AB’nin devleri olanAlmanya, Fransa ve İngiltere emperyalistleri desiyonist vahşeti “orantısız” olduğu gerekçesiyleeleştirmekle yetinerek suça ortak olmaktadır.Gürcistan konusunda ABD ve AB’ye kafa tutan Rusyada sesini çıkarmamaktadır. Bu tutum genel olarakdünyanın büyük emperyalist güçleri tarafındanbenimsenmektedir. Ama bu destek onlarla sınırlıdeğildir. En önemlisi Arap ülkelerinin Amerikanişbirlikçisi gerici rejimleri de saldırıya sesçıkarmayarak siyonizme arka çıkmaktadırlar. Mısır,Suudi Arabistan, Ürdün gibi ülkelerin gerici rejimlerininsergiledikleri tutum tam bir soysuzluk örneğidir.Sırtlarını Amerikan emperyalizmine ve siyonizmeyaslayan bu gerici rejimler ne kadar çürümüşolduklarını bir kez daha göstermektedirler.

Gerici Arap rejimlerinin alenen sergiledikleri busoysuz işbirlikçilik politikasının yanında Türkiyecephesinden hükümetin tutumu dikkat çekmektedir.Çünkü gerici Arap rejimlerinin aksine AKP hükümetioldukça “sert” tepkiler veriyor görünmektedir.Başbakan İsrail’i büyük bir vahşete imza atmaklasuçladı, yaptıklarının karşılıksız kalmayacağını söyledive halkı tepki göstermeye çağırdı. Çeşitli vesilelerlede sözlerini yinelemeye devam etti. Erdoğan’ın busözleri burjuva medyanın bazı kalemleri tarafındanduygusal tepkilerin yanlış olduğu, bu sözlerin Hamas’averilmiş bir destek olarak görülebileceği yönündekiuyarılarla dengelenmeye çalışıldı. Bu uyarılara karşılıkolarak Erdoğan’ın verdiği yanıt aslında onun vehükümetinin durduğu yere de ışık tutmaktaydı.Erdoğan tepkisinin normal olduğunugerekçelendirirken tepkisinin kaynağında İsrail’inkendisini, dolayısıyla Türk devletini bilgilendirmemesive muhatap almaması olduğunu açıkladı. ZatenGazze saldırısı başlamadan önce Ankara’ya gelenOlmert de saldırı hakkında kendilerini bilgilendirmeyegerek görmemişti. Bu aslında “bölge gücü”, “aktif dışpolitika” vb. iddialarının çöküşü demektir. Böyleolduğu için Erdoğan’ın ve hükümetinin verdiğitepkilerin ne denli ikiyüzlü olduğunu ortayakoymaktadır.

İkiyüzlülük, Türk sermaye devleti ve AKPhükümetinin Filistin ve İsrail konusundaki çizgisininözüdür. Çünkü Türk sermaye devleti İsrail’in bölgedekien önemli ortağı durumundadır. Siyasi, ekonomik veaskeri bir ortaklıktır bu. Hacimli ekonomik ilişkiler,büyük silah alımlarının yanı sıra ABD’nin merkezindedurduğu bir askeri işbirliği anlaşmasıyla birbirlerinebağlıdırlar. Bu askeri anlaşmaya dayanarak ortaktatbikatlar, askeri bilgi ve istihbarat paylaşımıyapılmaktadır. Bu ilişkiler köklü ve süreklidir. Geçmiştekalmış değildir, geçmişte atılan temeller üzerindenbugün çok daha kapsamlıdır ve bizzat AKP eliylesürdürülmektedir. Bugünlerde bazı burjuva gazetelertarafından gündeme getirildiği biçimiyle İsrail’inkurucusu siyonist Ben Gurion’a atfedilen şu sözler buikiyüzlülüğü anlatmaktadır: “Türkler bize metres gibidavranıyor ama ilişkimiz bir evlilik ilişkisidir.”

İkiyüzlülük sözkonusu olduğunda AKP’nin de dahilolduğu İslamcı akımların eline kimse su dökemez.Öyle ki, bugün Gazze’deki vahşet üzerine esip

gürleyen AKP hükümetinin, İsrail ile ilişkilerbakımından kendisinden önceki diğer hükümetlerdeneksiği yok fazlası vardır. Aynı şey demek olan ABD ileilişkiler bakımından da yine AKP’nin çizgisi ortadadır.Türkiye’nin burjuva siyaset tarihinde belki AKP kadarABD’ye hizmet eden, bunu AKP kadar uşakça birsadakat içinde yapan bir parti az bulunur.

Sadece bugünle de sınırlı değildir bu ikiyüzlülük.İslamcı akımların geçmişi Amerikancılıkla vedolayısıyla İsrail’e hizmetle yazılmış bir tarihtir.Sadece AKP de değil, Fetullahlar’ın iplerinin kiminelinde olduğu malumdur.

İyi bilinen bir gerçeği burada özellikle vurgulamakgerekir. Türkiye-İsrail-ABD askeri işbirliğianlaşmasının altında Erbakan’ın imzası vardır. İşte oErbakan’ın partisi Saadet bugün kalkmış müslümanlıkadına İsrail’i protesto eylemi düzenliyor. Yüzbinlerceinsanın katıldığı bu mitinglere öncülük ediyor. İşteikiyüzlülüğün ulaştığı en son nokta bu olmalı. Tariheİsrail’le kurulan askeri işbirliğinde imzası olan,dolayısıyla bugün yaşanan katliamlarda parmağıolanlar ellerinin kanıyla şimdi de halkın duyarlılığınıistismara çalışıyor.

AKP hükümeti de kendince aynı zamanda buduyarlılığı istismara çalışıyor, seçimler için malzemeolarak kullanıyor. Öyle ya, eğer tutumlarındasamimilerse, Gazze’deki vahşeti “dur” diyorlarsaöyleyse İsrail ile tüm siyasi, diplomatik ve askeriilişkileri kessinler bakalım. İsrail büyükelçisini sınır dışıetsinler, kendi elçilerini geri çeksinler. YaniVenezuella’nın yaptığını yapsınlar. Ama hayır,yapamazlar. Çünkü onların tepkileri sözde kalmayamahkum. Çünkü İsrail ile evlilik ilişkileri var ve builişkiyi bozacak kudretleri yok.

Bugün İsrail siyonizmine ve ABD emperyalizmineve Gazze’deki katliama dur demenin samimi yolu,İsrail siyonizmine olduğu kadar ABD emperyalizmineolduğu kadar, Türk sermaye devletine ve AKPhükümetine karşı durmaktan geçiyor. En başta İsrailve ABD ile yapılmış askeri-siyasi ve ekonomikanlaşmalara son verilmesini, tüm ilişkilerin kesilmesiniistemekten geçiyor. Filistin halkıyla dayanışmanınsamimiyet ölçüsü budur. Gerisi boşa atmaktan, gerçeksorumluluklardan imtina etmekten başka bir anlamtaşımaz.

Bu ülkede bu mücadeleyi hakkıyla verme çabasıiçinde olanlar devrimci güçlerdir. Devrimcihareketimizin Filistin halkıyla dayanışmadakisamimiyeti tarihiyle ortadadır. Bugün de ne kadar etkiliolduklarından bağımsız olarak yegane doğru tutumuonlar almaktadır. Belirtmek gerekir ki, bu çabanınbaşarısı onun sınıf ve emekçi hareketi tabanınayaslanması ölçüsünde mümkündür. Buradan eldeedilecek başarı ölçüsünde ise, gerici akımların emekçihalkın öfkesini sıkıştırmaya çalıştırdıklarıMüslümanlık-Yahudilik ekseni aşılacaktır.

İşçilerin ve emekçilerin yoğun öfkesi “İşçilerinbirliği, halkların kardeşliği!” şiarıyla emperyalizme,siyonizme ve yerli işbirlikçilerine karşı bir mücadeleekseninde örgütlemeliyiz. Bu mücadeleyiemperyalizme ve kapitalizme karşı büyüyen sınıfmücadelesi zeminine oturtmalıyız. Böyle yapıldığıtakdirde işçi ve emekçi kitlelerde birikmiş sosyal öfkeile siyasal duyarlılıklar birleştirilebilecek, politik bir sınıfve emekçi hareketinin ortaya çıkarılması da o kadarkolaylaşacaktır.

Unutmamak gerekir ki, emperyalistler veişbirlikçileri kriz karşısında savaşa ve saldırganlığadaha çok başvuracak, hegemonya ve paylaşımuğruna kavgaları artacaktır. Bugün yaşananlar dazaten bunun bir parçasıdır. Bundan dolayı krizinfaturasına karşı mücadele ile savaş politikalarına karşımücadeleyi birlikte örgütlemek zorundayız.

Siyonist vahşet, dinci ikiyüzlülük vedevrimci sorumluluk

Emperyalizm yenilecek!4 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Emperyalist-siyonist güçlerle suç ortakları halkların direnme iradesini kırmaya çalışıyor!...

Hiçbir güç direnen halklara diz çöktüremez!

İsrail savaş makinesinin Gazze Şeridi’ni hedef alanvahşi saldırısı sürüyor. Tel Aviv’deki siyonist cellattakımı, saldırıya son vermeye niyetli olmadığını,ateşkesin sağlanabilmesi için ise koşulların uygunolmadığını, bilinen fütursuz üsluplarıyla tekrarlayıpduruyor. “Uygun koşullar”dan kastedilen ise Hamasşahsında Filistin direnişinin İsrail’in tümdayatmalarını kabul etmesidir.

Irkçı-siyonistlerin vahşi saldırısı kısa sürededünyanın gündemine girdi. ABD, Rusya, BM, ABtarafından oluşturulan “Ortadoğu dörtlüsü”, ArapBirliği, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ), BM GüvenlikKonseyi, Ankara’daki Amerikancı iktidar… Bu gericigüçlerin tümü bir şekilde Gazze saldırısına dair sözlerettiler, ediyorlar. Ancak bu güçlerin hiçbiri Filistinhalkının işgale karşı meşru direnme hakkının sözünübile etmiyor. İsrail’i “orantısız güç” kullanmaklaeleştirenler ise, hem ırkçı-siyonistlerin Filistin halkışahsında insanlığa karşı işledikleri suçları hafifgöstermeye çalışıyor hem de Filistinli direnişçilerinİsrail saldırganlığına karşı direnişe son vermesinidayatıyorlar.

Gerici güçlerden direnişe karşı blok tutum

Ortadoğu’nun bağrına saplanan hançer işlevi görensiyonist İsrail’in, Washington’dan onay ve destekalmadan kapsamlı saldırılara girişmediği biliniyor.İsrail savaş makinesi Temmuz 2006’da Lübnan’asaldırdığında, “yeni bir Ortadoğu”nun doğuşunu“müjdeleyen” ABD Dışişleri Bakanı CondoleezzaRice olmuştu. Lübnan direnişinin İsrail savaşmakinesini utanç verici bir yenilgiye uğratması,Rice’ın müjdesini kabusa dönüştürmüştü. Göründüğükadarıyla Gazze saldırısı da hayal edilen “yeniOrtadoğu”ya ulaşmanın bir basamağı olarakplanlanmıştır.

Hazırlığı aylar öncesinden yapıldığı belirtilenGazze saldırısı, Washington’daki savaşkundakçılarının onay ve desteği ile başlatılmıştır.İsrail’in vahşi yıkım ve katliamları Washington’dantam destek görürken, Hamas şahsında Filistindirenişinin hedef tahtasına çakılması, emperyalistAmerikan rejiminin saldırıdaki rolü hakkında fikirvermektedir.

Siyonist barbarlara destek verenlerWashington’dakilerden ibaret değil. İngiltere,Almanya gibi emperyalist güç odakları da katliamatam destek vermektedirler. İnsan hakları, demokrasisöylemine gerekli gereksiz başvuran ABemperyalistlerinin “demokrasi”den ne anladıkları,İsrail’in kitle kıyımlarına verdikleri destekle bir kezdaha gözler önüne serilmiştir.

Direnişin kırılmasına pasif destek veren bir diğertaraf ise, gerici Arap rejimleridir. Özellikle Mısır,Suudi Arabistan, Ürdün gibi İsrail dostu Amerikancırejimleri utanç verici bir tutum içindedirler. Amerikanuşaklığının yanısıra, İsrail’le işbirliği de yapan burejimlerin tavrı, İsrail’e “orantısız güç kullanmaya sonvermesi” yönünde çağrı yapmaktan ibarettir. Ancak buaynı güçler, Arap Birliği’nin İsrail’e karşı herhangi birsomut karar almasının önündeki en büyük engelioluşturuyorlar. Nitekim saldırı öncesi siyonist

başbakan Olmert Ankara’da ağırlanırken, dışişleribakanı Tzipi Livni’nin Kahire’ye gitmesi bir rastlantıdeğil.

Saldırıdan bir hafta sonra toplanma kararı alan İKÖise, işlevinin “dinsel” değil “dünyevi” olduğunu gözlerönüne sermiştir. Zira katliamı bir hafta izleyenİKÖ’nün dinsel bir misyonu olsaydı, FilistinliMüslümanların kıyımdan geçirilmesine karşı tutumalırdı. Sessiz kalan bu örgüt fiilen emperyalist-siyonistgüçlere hizmet etmiştir.

Saldırının suç ortaklarından biri de BirleşmişMilletler’dir. Zira BM Güvenlik Konseyi’ne ArapBirliği adına Libya tarafından sunulan tasarınıngörüşülmesinden bir sonuç çıkmadı. BM’yi hiçbirzaman ciddiye almayan İsrail’i kınamaktan çekinenGüvenlik Konseyi, siyonist cellatlara “katliamlaradevam edin” mesajı vermiştir.

Filistin direnişinin kırılması için uğraşan bir diğertaraf ise Ankara’daki Amerikancı sermaye iktidarıdır.Saldırı öncesinde Türk ordusu İsrail silah şirketlerine150 milyon dolara yakın ihaleler verirken, Erdoğan-Gül ikilisi ile müritleri Ehud Olmert’i Ankara’daağırladılar.

Yerel seçimler öncesinde siyonist cellat takımınıngiriştiği katliama tepki gösteren dinci gerici güçlerinşefi Erdoğan, İsrail’den, “orantısız güç” kullanmaktanvazgeçmesini talep etmenin ötesine geçemiyor. ZiraABD emperyalizminin taşeronu olarak bölgede “etkilibir güç” olmaya heveslenen Ankara’dakiAmerikancılar, siyonist İsrail’le iyi geçinmekzorundadırlar. Dinci akımın kitle tabanınınhassasiyetlerine seslenen Tayyip Erdoğan, İsrail’ekarşı sert tutum almış görüntüsü vermek içinçırpınırken, Tel Aviv’deki dostlarıyla da arayıbozmamaya çalışıyor. Zira daha önce İsrail savaşmakinesinin icraatlarıyla ilgili ettiği bazı laflarıyutmak zorunda kalan Tayyip, Beyrut kasabı ArielŞaron’un önünde secdeye vararak arayı düzeltmişti.

Emperyalist-siyonist projede “ılımlı İslam” modeliolarak bölge halklarının önüne çıkarılan AKP hemdinci, hem Amerikancı, hem siyonizmle işbirliğiyapabilme yeteneği ile özel bir yerde durmaktadır.Tayyip Erdoğan, danışmanları ve bakanları ABD-İsrailikilisine boyun eğmeyen İran, Suriye, Hizbullah veHamas ile ilişkiler geliştirerek, emperyalist-siyonistgüçlere hizmet ediyorlar. Tehdit yolu ileWashington’dan aldıkları emirleri iletirken, “saldırıyamaruz kalmamak için boyun eğin” telkinlerindebulunan Erdoğan ile müritleri, işgale karşı direnengüçleri dinci-Amerikancı çizgiye çekebilmek içinuğraşıyorlar.

Vahşi saldırı direnişi güçlendiriyor!

Gazze Şeridi’ni cehenneme çeviren İsrail savaşmakinesinin saldırısı, ırkçı-siyonist rejimin bölgehalklarının güvenliği açısından ciddi bir tehlikeoluşturduğunu bu vesileyle de tüm dünyayagöstermiştir. Hiçbir kural ve yasa tanımayan siyonistcellat takımı, emperyalist güçlerden aldıkları icazet vedestek sayesinde ise gitgide pervasızlaşıyorlar. Busavaş baronlarının nükleer silah deposu üzerindeoturdukları göz önüne alındığına, siyonizm sökülüp

atılmadığı sürece Ortadoğu’da hiçbir halkın güvendeolması söz konusu bile olamaz.

Tepeden tırnağa militaristleşen siyonist rejiminpervasızlığı, gerici rejimleri korkutmayı başarabildi.Nitekim bölgedeki devletler eğer işbirliği içindedeğillerse, İsrail savaş makinesinin ağır suçlarınısessizce izlemekle yetiniyorlar. Gazze Şeridi iki yıldırsoykırımcı zihniyetle örülmüş bir abluka altındatutulurken, bu devletlerin sesini çıkarmaması,tablonun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Son altıaydır Refah sınır kapısını kapatan Mısır rejimininsiyonistlerle suç ortaklığına girmesi de kayda değer birtepkiye konu edilmedi.

Gerici rejimler, tıpkı Irak işgali sırasında olduğugibi teslim olabilirler. Ancak köleliği reddeden halklaronursuz teslimiyeti reddediyorlar. Gazze’de olsun BatıŞeria’da olsun, Filistin halkı emperyalist-siyonistzorbaların saldırıları karşısında boyun eğmemiştir.Arap halklarının Gazze saldırısına gösterdiği yaygın,kitlesel tepkiler de, vahşi saldırının halklarda korkudeğil öfke yarattığının somut kanıtıdır.

Sadece siyonist barbarlarla özel hamileri ABDemperyalizmini değil, pasif kalan gerici rejimleri dehedef alan yüzbinler, Arap halklarının teslimiyetedeğil direnişe verdiği desteği ortaya koymuştur.

Mısır’dan Irak’a, Suriye’den Tunus’a,Moritanya’dan Ürdün’e, Yemen’den Katar’a, Fas’tanKuveyt’e kadar Arap coğrafyasının dört bir yanındasokaklara dökülen yüzbinler, emperyalist-siyonistsaldırganlığa karşı biriken öfkenin boyutunugöstermiştir. Filistin başta olmak üzere bu direnmekararlılığı devrimci önderliğe kavuştuğunda,emperyalist-siyonist güçler ile suç ortaklarıylahesaplaşmasının günü gelmiş olacaktır.

Siyonizm yenilecek! Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 5Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Filistin halkına diz çöktürebilmek için iki yıldırGazze Şeridi’ni abluka altında tutan ırkçı-siyonistİsrail, bu iğrenç emellerine ulaşamayacağınıanlayınca, savaş makinesini, teslim olmayı reddedenFilistin halkının üzerine bir kez daha sürdü.

Günlerdir devam eden vahşi bombardımanlarda600’e yakın Filistinli katledilirken, yüzlerce kişi deyaralandı. Hamas yönetimine ait tüm kurumlarıbombalayan İsrail ordusu, cami, TV kanalı, okul gibibinaları da bombalıyor. Saldırının devam edeceğiniilan eden siyonist şefler, Gazze Şeridi’nin yenidenişgal edilebileceği tehdidini de savuruyorlar.

Gözü dönmüş cellatlar yönetimindeki İsrailordusunun vahşette sınır tanımadığını artık tüm dünyabilmektedir. Devşirdiği askerlerinin ezici çoğunluğunubirer ölüm makinesine dönüştüren siyonist ordu, savaşteknolojisinin son ürünü silahlarla bir kez dahabarbarca kıyımlara başlamıştır. F 16 savaş uçaklarıylayaptığı saldırılarda 100 tonu aşkın bombayıFilistinliler’in üstüne yağdırmıştır. Vahşi saldırıya“Dökme Kurşun” adını veren işgalci siyonist ordu,Gazze merkezi, Han Yunus, Beyt Lahya, Refah veBeyt Hanun’u bombaladı.

Ağırlıklı olarak sivilleri katleden, Filistin kentlerinicehenneme çeviren siyonist canilerin pervasızlığı,kapitalist-emperyalist düzenin aynasıdır. Zira dünyajandarması ile diğer emperyalist güç odaklarınınsınırsız desteğini arkasına alan ırkçı-siyonistler,barbarlık düzenine boyun eğmeyenlere reva görülecekmuameleyi icra etmektedirler. Saldırganlıktakifütursuzluk, halkların direnme kararlılığınatahammülsüzlüğün göstergesidir.

Demokrasi ihraç etmekten, insan haklarından,hukukun üstünlüğünden söz eden kapitalist-emperyalist düzenin efendileri ise, siyonist cellattakımının toplu yıkım ve katliamını destekliyorlar.Yaptıkları şey, taraflara “itidalli davranma” çağrısındabulunmaktan ibarettir. Bu tutum, Tel Aviv’deki savaşbaronlarına “vahşi kıyıma ‘itidalli bir şekilde’ devamedin!” mesajı vermekten başka bir anlamtaşımamaktadır. Çünkü onlar da, ezilen halklarındirenme kararlılığından rahatsızlar.

BM uğursuz rolüne devam ediyor!

Siyonist rejimin iki yıldır devam eden eşigörülmemiş Gazze ablukasını izlemekle yetinen BM,yarıya yakını çocuklardan oluşan 1.5 milyonFilistinli’nin ilaç ve temel gıda maddelerinden yoksunbırakılarak, soykırımcı bir zihniyetlecezalandırılmasına itiraz etmemiştir. Bu alçaltıcıtutum, ablukaya destek vermekle eşanlamlıdır. Tıpkıbir milyona yakın Iraklı çocuğun fiilen ölümemahkum edilmesine yol açan on yıllık vahşiambargoya geçmişte destek verilmesi gibi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon,İsrail saldırganlığı orta yerde dururken, dahası siyonistsavaş makinesi büyük bir kıyıma girişmek için yaptığıhazırlıkların sonuna gelmişken, Hamas’ın roketsaldırılarını kınayarak bir an önce durdurulmasınıistedi. Ban Ki-moon, İsrail saldırısının hemenöncesinde BM Genel Sekreterliği tarafından

yayınlanan açıklamasında, “Gazze’de artmakta olangerilimden endişeli olduğunu” söylüyor, “Tümtaraflara” çağrı yapan BM şefi, “taraflar” söylemi ileİsrail’in işgalci ve saldırgan konumunu göz ardıediyordu.

BM’nin bilinen bu uğursuz tutumu, emperyalist-siyonist saldırganlığın vahşetini örten “incir yaprağı”işlevini ısrarla sürdürdüğünü yeniden teyit etmiştir.

Ankara’daki dinci ve laik Amerikancılarsiyonizmin destekçileridir!

Hem dinci gericilik hem Amerikancı generallerırkçı-siyonistlerle yakın işbirliği içindedir. NATO’nunikinci büyük ordusu TSK neredeyse tüm yeni silahalım ihaleleri ile silah modernizasyon ihalelerini İsrailşirketlerine verirken, AKP hükümeti de ihalelere onayveriyor. Kısa süre önce yaklaşık 200 milyon dolaramal olan insansız casus uçakları ihalesini İsrail silahşirketine veren Amerikancı generaller, AKPhükümetinin onayını da almıştı. Bu arada siyonistordunun Gazze saldırısına hazırlandığı günlerde TSKhava ve uzay görüntülü istihbarat sistemi sağlayacakolan 141 milyon dolarlık ihale de iki İsrail şirketineverildi. Filistin halkı üzerine bomba yağdıran İsraillipilotların Konya Ovası’nda eğitim uçuşlarıyaptıklarını ise belirtmeye gerek yok.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile AKP hükümeti,Gazze Şeridi’ne düzenlenen saldırıdan sadece üç günönce İsrail Başbakanı Ehud Olmert’i Ankara’daağırlamıştır. Abdullah Gül’ün yanısıra Tayyip Erdoğanve bakanlarıyla görüşen siyonist şef, bir kez dahaAnkara’da yakın dostlarıyla görüşmenin memnuniyetiile Tel Aviv’e dönüp, yeni toplu kıyım planı üzerindegeneralleri ile birlikte çalışmaya başlamıştır.

Ankara-Tel Aviv trafiği bu kadar yoğunken, Filistinhalkının cellatlığını 60 yıldır sürdüren siyonist rejimeAnkara’dan verilen destek ortada iken, TayyipErdoğan ile müritlerinin Filistin’deki katliamagösterdikleri tepki, ancak timsah gözyaşları dökmekletanımlanabilir. Hem başbakanın hem DışişleriBakanlığı’nın açıklamasında dile getirilenler, AKP’nindini inançlarını sömürerek peşinden sürüklediğikesimlerin teskin edilmesini hedefleyen niteliktesöylemlerdir. İsrail’in katliamını kınayanaçıklamalarda zerre kadar samimiyet olsaydı, bununİsrail’le geliştirilen çok yönlü işbirliğine yansımasıolurdu. Oysa biliniyor ki, Beyrut kasabı Şaron’la bilekırmızı telefon hattı bağlayan Tayyip Erdoğan vemüritleri, siyonist İsrail’e hizmet etmeyi “kutsalvazife” addetmektedirler.

Arap Birliği utanç verici konumunuaşamıyor!

Arap Birliği Teşkilatı ile başkanı Amr Musa’nınİsrail zorbalığı karşısında süregelen pasif tutumlarıutanç vericidir. Zira 20 Arap devletinin üye olduğu buörgütün Gazze kuşatmasına karşı kayda değer biritirazı olmamıştır. Dahası bu örgütün en etkili üyesikabul edilen gerici Mısır devleti, Gazze’nin dünyayaaçılan tek kapısı olan Refah geçiş noktasını kapatarak,

abluka suçuna fiilen ortak olmuştur. En azından son 6aydır bu suçu işlemektedir. Bu sürede Mısır rejimi, biryandan İsrail-Hamas arasında arabuluculuk yaparken,öte yandan siyonistlerle suç ortaklığını sürdürmüştür.

İsrail savaş makinesinin bir kez daha vahşi yıkımve kitlesel katliama girişmesi üzerine harekete geçenAmr Musa, Arap Birliği üyelerini acil toplantıyaçağırdı. Toplantı, Arap halkları saflarında oluşanduyarlılığın basıncıyla gündeme gelmiştir ve somut birsonucun çıkmayacağı açıktır.

Arap rejimlerinin içinde bulunduğu acz, ulusal vedinsel aidiyet ortaklığı olsa bile, gerici sınıflar veonların siyasi temsilcilerinin ezilen halklara desteksunamayacaklarını Filistin davası üzerinden dekanıtlıyor. Yanı başlarındaki vahşeti onlarca yıldırkayda değer bir tepki göstermeden izleyen gericirejimlerin rezil tutumu, ancak sınıfsal nitelikleriyleaçıklanabilir.

Enternasyonal dayanışma tutarlıanti-kapitalist/anti-emperyalist güçlerin

görevidir!

Söylemde emperyalizme ve siyonizme tepkigösterenlerin çok olduğu Ortadoğu’da, pratik tutumalmak söz konusu olduğunda, çoğu zaman bu iddialarhavada kalmaktadır. Dönüp bakıldığında,emperyalizme ve siyonizme dil uzatanların çoğununşu veya bu emperyalist güçle işbirliği ya da dirsekteması içinde oldukları görülür.

Anti-kapitalist olunmadan anti-emperyalistolunmayacağı teorik tespitine, Ortadoğu’da anti-siyonist olunmadan anti-emperyalist olunmaz tespitinieklemek gerekiyor. Nasıl ki, emperyalizm, tekelcikapitalizmden başka bir şey değilse, siyonizm de,emperyalizmin Ortadoğu merkezli politikalarınıncisimleşmiş halinden başka bir şey değildir. Bu olgututarlı anti-siyonizmin sınırlarını da belirler.

Bu şartlarda direnişçi yiğit Filistin halkı ileenternasyonal dayanışmayı sonuna kadargötürebilmek ilerici-devrimci güçlerin temelsorumluluklarından biridir. Zira ancak devrimciolanlar kapitalizme, emperyalizme ve siyonizme karşımücadeleyi tutarlılıkla sonuna kadar götürebilirler.

Siyonist cellatlar bir kez daha işbaşında!..

Filistin halkıyla enternasyonaldayanışmayı yükseltelim!

Siyonizm ve stratejik ortakları...6 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Gazze siyonist İsrail tarafından bir kez dahayakılıp yıkılırken, Filistin bir kez daha başeğmemenin ve direncin sembollerinden biri olarakdünya halklarına örnek olurken, yüzlerce insanınhayatına mal olan bu insanlık suçu, sermayesi kanolan bir “stratejik ortaklığın” suç çetelesine eklendi.

Gazze’nin bombalanmasından önce İsrailBaşbakanı Olmert’in Türkiye’yi ziyaret etmesi ise,Erdoğan’a göre bir ortağın diğerine yapmış olduğusıradan bir ziyaretti. Fakat bu ‘tesadüfler zinciri’ yenideğildi. 2001 yılından bu yana 15 kez düzenlenenKonya Hava Üssü’ndeki Türkiye-İsrail-ABD ortakhava tatbikatları da öyle. Tatbikatların sonuncusu iseKonya Hava Üssü’nde 9 Eylül 2008 tarihinde yineİsrail’in “aktif katılımıyla” gerçekleşti. Hatırlanacağıüzere 3 Eylül 2007’de başlayan 14. tatbikatıngecesinde de İsrail uçakları Suriye’ye ufak çaplı birbombardıman düzenlemiş, İsrail uçaklarının KonyaHava Üssü’nden havalandıkları görgü tanıklarıncateyit edilmiş, öteki kanıtlar da bunu doğrulamıştı.

Kısacası İsrailli pilotlar, Gazze’ye yönelik havasaldırısı öncesinde Konya Ovası’nda eğitim uçuşlarıyapmıştı. Pilotların Konya‘daki eğitimi, 1996 yılındaimzalanan anlaşma kapsamında hala devam ediyor.

Keza aynı günlerde yani Gazze katliamından birgün önce, İsrail ve Türkiye arasında bir başkaanlaşma daha yapılmıştı. Hükümet sözcüsü CemilÇiçek’e, düzenlenen basın toplantısında bir gazeteci,İsrail ile yapılan yaklaşık 167 milyon dolarlık silahalımı anlaşmasının iptal edip edilmeyeceğinisormaktaydı. Çiçek ise soruya, İsrail’in Gazze’yeyönelik devam eden saldırıları ile bu konu arasındabir bağlantı kurulmaması gerektiği mealinde bir yanıtvermekle yetinmekteydi.

Bu anlaşmayı ortaya çıkaran ise, anlaşmayıimzalayan İsrailli firmaların, kendi basınlarınaTürkiye ile yaptıkları silah anlaşmasınıduyurmalarıydı.

Filistin’de kan akarken, İsrail’in “stratejik ortağı”olan işbirlikçi sermaye iktidarının Filistin halkınıarkadan hançerlemesi bu kadarla da sınırlı değildielbette. Envanterindeki 170 adet Amerikan M60 A1tanklarının yenilenmesini öngören yaklaşık 1 milyardolarlık tank anlaşması, yine İsrail’in Filistin halkınıkatliam saldırıları düzenlediği 2002 yılında yapılmıştı.

17 Temmuz 2008’de İsrail’le yapılan bir başkaanlaşma daha basına yansımaktaydı. Ankara’da biraraya gelen Enerji Bakanı Hilmi Güler ile İsrail UlusalAltyapı Bakanı Binyamin Ben Eliezer, Akdeniz BoruHattı için fizibilite yapılmasına karar verilen imzayıbirlikte atıyorlardı. Bu anlaşma için Güler, “Faaliyetlergiderek hız kazanıyor. Hat sadece ekonomik boyuttaşımıyor. Bölgenin istikrar ve barışına da önemlikatkılarda bulunacak” demekteydi.

Kuruculuğunu ve yöneticiliğini Amerikanemperyalizminin yaptığı bu “stratejik ortaklığın”geçmişi ise daha eskiye dayanmaktadır. 1948’dekurulan İsrail’i, 28 Mart 1949’da tanıyan Türkiye,İsrail’i tanıyan ilk “müslüman” ülke olmuştur.

İsmet İnönü, 1 Kasım 1949’da Meclis açılışkonuşmasında “İsrail’in bölgede bir barış ve istikrarunsuru olacağını” ifade ederek, Türkiye ve İsrailarasında 9 Mart 1950’de diplomatik ilişkilerinkurulmasının zeminini hazırlamıştır. Böylece İsrail’inWashington, Paris ve Londra’dan sonra dördüncüaskeri ataşesi de Ankara’da göreve başlamıştır. Aynıyıl 4 Temmuz’da iki ülke arasında imzalanan Ticaretve Ödeme Anlaşması ile de ekonomik ilişkilerin önüaçılmış, 5 Şubat 1951 tarihinde ise, İsrail’le HavaUlaştırma Anlaşması imzalanmıştır.

28 Ağustos 1958’de Ankara’ya İsrail BaşbakanıBen Gurion ve Dışişleri Bakanı Golda Meir’in gizlidengelişi ise ilginçtir. Dünya kamuoyuna bu ziyaret İsrail

Havayolları el-Al uçağında meydana gelen teknik birarıza şeklinde yansıtılır. Ben Gurion ve Menderes’ingerçekleştirdiği gizli görüşmeler sonucunda, Türkiyeile İsrail arasında Sovyetler Birliği’nin gelişen etkisineve Ortadoğu’daki ulusal kurtuluş hareketlerine karşıgizli bir ittifak anlaşması imzalanır. Anlaşmakapsamında gizli askerî ziyaretler, gizli askerîtatbikatlar, istihbarat paylaşımı ve silah sanayiiişbirliği olmak üzere çeşitli faaliyetler yürütülür.Böylece Türkiye, İsrail’in önerdiği Çevresel Pakt’aİran’la birlikte (Şah dönemi) dâhil olur. Üye ülkelerarasında Trident denen bir istihbarat ağı oluşturulur.1979’da Tahran’daki ABD Büyükelçiliği baskınındaortaya çıkan evraklardan biri de, Türk istihbaratteşkilatı MAH (MİT’in eski adı), İran istihbaratteşkilatı SAVAK ve İsrail istihbarat teşkilatı MOSSADarasında 1958 yılında ‘Trident’ adı verilen bir işbirliğianlaşmasının imzalandığını ortaya çıkaracaktır.

Türkiye ile askerî ilişkiler, İsrail’in o döneme kadarbir başka ülke ile kurduğu (ABD dışında) ilk ve tekaskerî ilişki olma özelliği taşımaktadır. O dönemeilişkin araştırmalarda Türk ve İsrail askerîyetkililerinin mümkünse Genelkurmay Başkanı’nın dakatıldığı toplantılarla yılda iki kez düzenli olarakgörüştükleri anlatılır. Dönemin İsrail GenelkurmayBaşkanı Yitzhak Rabin, Türkiye ile ilişkileri “özelilişkiler” olarak adlandırmaktadır.

1960-70’li yıllar ve sonrası ise dünya ölçeğindeyükselen ulusal kurtuluş hareketlerinin, toplumsalmuhalefetin ve ek olarak Filistin kurtuluş hareketininetkileri sonucu, İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkilerdegelgitlerin yaşanmasına neden olmuştur. BunaAmerikan emperyalizmin “yeşil kuşak” projesininTürkiye’ye yansıması da eklenebilir. Bir süre dahadevam eden bu kendi içindeki doğal gelgitler,Amerikan emperyalizminin yeniden müdahalesiyle‘90’lı yıllarda rayına oturur ve o meşhur “staratejikortaklık”, yani üçlü şer ittifakı programlı bir şekildehayata yeniden geçirilir.

Kasım 1994’te gerçekleşen ziyaret ile İsrail’egiden ilk Türk Başbakanı olan Tansu Çiller, istihbaratpaylaşımı ve terörizmle mücadele alanlarında İsrail’eişbirliği önermesiyle ilişkiler yeni bir boyut kazanır. İkiülke arasında birçok antlaşma yapılır. Bunlararasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Fantomuçaklarının, İsrail Havacılık Endüstrisi tarafındanmodernize edilmesini kapsayan antlaşma dabulunmaktadır.

31 Mart 1994 Güvenlik Gizlilik Anlaşması ile 23Şubat 1996’da imzalanan Askeri Eğitim ve İşbirliğiAnlaşması, iki ülke arasındaki ilişkilerin “stratejikittifak” düzeyine yükseldiğinin göstergesi olmuştur.“Stratejik ittifak”, 28 Ağustos 1996 Savunma Sanayiiİşbirliği Anlaşması ve 14 Mart 1996 Serbest TicaretAnlaşması ile teyit edilmiştir.

İsrail ile askeri anlamda çok önemli olanSavunma Sanayi İşbirliği Anlaşması 54. hükümetzamanında 28 Ağustos 1996’da imzalanmıştır.1996’da İsrailli şirketler, yarım milyar dolardeğerindeki Türk Hava Kuvvetleri’ne ait 54 F-4uçağının modernizasyonu ihalesini kazandı. İsrail ilesürdürülen ilişkiler çerçevesinde, İsrail Türkiye’yetank satacak, ortaklaşa füze üretiminin yanı sıra,Türkiye 48 F-5 savaş uçağının modernizasyonu işinide İsrail’e verecekti.

İki ülke arasında askeri ilişkilerindeki diğer önemliadım, 23 Şubat 1996 tarihinde imzalanan AskeriEğitim ve İşbirliği Antlaşması olmuştur. Buanlaşmanın kapsadığı işbirliği konuları şunlardır:

- Askeri eğitim alanında karşılıklı bilgi vedeneyimlerin değişimi,

- Askeri akademiler ve karargahlar arası karşılıklıziyaretlerin yapılması,

- Savaş gemilerinin karşılıklı ziyaretler yapması, - Askeri, sosyal ve kültürel alanlarda bilgi ve

personel değişimi ile askeri tarih, müze ve arşivkonularında işbirliği,

- Ortak eğitim yapılması, - İki ülke istihbarat birimlerinin işbirliği yapması, - İsrail ve Türk donanmalarının Akdeniz’de ortak

tatbikat düzenlemeleri, - İsrail uçaklarının eğitim amaçlı olarak Türk hava

sahasını kullanması.İsrail ile yapılan kirli antlaşmaların artışının dinci

gericilikleriyle nam salmış sermaye hükümetleridönemine gelmesi ise bir diğer dikkat çekici konuolmaktadır.

Refah Partisi’nin koalisyon hükümetleri bir öncekihükümetin imzaladığı 13 anlaşma rekorunu geçerek,bir yılda İsrail ile 20 farklı anlaşmaya imza atmıştır.

2002 yılında iktidara geldikten hemen sonraİsrail’le daha önceki hükümet döneminde yapılan700 milyon dolarlık tank modernizasyonu ihalesineyeşil ışık yakan AKP iktidarı, İsrail’den silah alımıkonusunda yıllık ortalama 400 milyon dolarlıktoplamla önceki hükümetleri de geride bıraktı. Buprojeler arasında en önemlisi ise 2004 yılında alımıyapılan Heron’lar yani “casus uçaklar”dı. AKP, İsrail’esadece Heron alımında 183 milyon dolar ödedi.

15 Temmuz 2004’te Türkiye ile İsrail arasındaEhud Olmert’le Ankara’da, tarımdan tohumculuğa,hayvancılıktan sulamaya, kimyadan enerjiye,telekomünikasyondan turizme, güvenlik ve çevreteknolojilerinden danışmanlığa kadar, oldukça genişbir alanda işbirliği ve ticaret geliştirilmesi anlaşmalarıimzalandı. Türkiye, 2007 yılında Kudüs’te İsrail ilebaşlayan ekonomik ilişkilerin geliştirilmesini kararabağladı. Ehud Barak, aynı dönemde, anlaşmaların“teröre karşı ortak mücadele” kapsamında olduğunusöylüyordu. İsrail’in “terörist örgütler listesi”ndeHamas, Hizbullah ve FHKC gibi örgütler varken, AKPhükümetiyse konuyu “PKK ile mücadele” şeklindesundu, anlaşmanın Türkiye’ye getirdiği yükümlülüklerise saklandı.

13 Kasım 2007’de İsrail Cumhurbaşkanı ŞimonPeres, Cumhurbaşkanı Gül’ün “davetlisi” sıfatıylaTürkiye’ye geldi ve TBMM kürsüsünde konuşmayaptı. Peres’in konuşması AKP’ye göre “barış için birkatkı” olacaktı, ancak İsrail Cumhurbaşkanı, barışmesajı vermek yerine İran’ı suçlamaktaydı.

Türkiye’nin İsrail’in çıkarına olan bir icraatı daLübnan’a asker göndermesiydi. 261 kişilik Türkİstihkâm İnşaat Bölüğü’nü İsrail’in, yani “stratejikortağının” hizmetine sunmakta bir sakınca görmedi.Gelişmeyi sevinçle karşılayan İsrail Başbakanı EhudOlmert, “Türkiye’nin Ortadoğu’da örnek ülke”olduğundan bahsetti. Oysa İsrail’i yenilgiye uğratanHizbullah “barış gücü” askerlerine sıcak bakmıyordu,çünkü bu birliklerin ilk görevi Lübnan hükümetidışındaki birlikleri, yani Hizbullah‘ısilahsızlandırmaktı. Eklemek gerekir ki 3 Ağustos2008’de Lübnan’da kalacak birliklerin görev süresişimdilik bir yıl daha uzatıldı.

Ve son olarak Türkiye’nin 2008 yılı itibariyle İsrailarasındaki ‘ticaret hacmi’ yaklaşık 2.6 milyar dolardır.Türkiye-İsrail arasındaki askeri ilişkinin parasalboyutu ise 1.8 milyar dolar civarındadır.

Tüm bunlar, Gazze’de akıtılan Filistin halkınınkanında hayat bulan “stratejik ortaklığın” sonuçlarınabirkaç örnektir sadece. Türkiye’nin işbirlikçi sermayeiktidarının ellerindeki kanı saklama çabası boşuna.Sözde barış girişimleri suç ortaklıklarını gizlemeyeyetmeyecek. Dünya halklarının hafızasında ABD,İsrail ve Türkiye’nin “stratejik ortaklığı” şeytan üçgeniolarak kalacak. Emperyalizm ve siyonizm yenilecek,direnen halklar kazanacak.

ABD, İsrail, Türkiye…

Sermayesi kan olan bir “stratejik ortaklık”

Siyonist katliam lanetleniyor... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 7Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Ülkenin dört bir yanında siyonist katliam lanetleniyor…

“Siyonizm yenilecek, direnen Filistin halkı kazanacak!”

İki bin işçi krize ve Filistin’dekikatliama karşı yürüdü!

Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu’nun çağrısıyla7 Ocak günü gerçekleşen eylemle siyonist vahşetprotesto edildi ve krizin faturasının ödenmeyeceği dilegetirildi.

Kitlenin Beyoğlu Tünel’de saat 12.00’detoplanmasının ardından“Krizin yükünüreddediyoruz!İsrail vahşetini lanetliyoruz/Türk-İş”pankartı arkasında Türk-İş’e bağlı sendikalar yer aldı.HSGGP bileşenleri de kendi pankart ve flamalarıylaeylemde yerlerini aldılar.

Kitlenin önü Fransız Konsolosluğu önünegelmeden kolluk güçleri tarafından panzer ve çevikkuvvetle kesildi. Kitle kolluk güçlerinin tutumuna,“Emekçiye değil, İsrail’e barikat!” sloganıyla tepkisinigösterdi. Yapılan görüşmeler sonrasında polis barikatıaçmak zorunda kaldı.

Kitlenin Taksim Tramvay durağına gelmesininardından ilk olarak Herkese Sağlık Güvenli GelecekPlatformu adına Osman Öztürk bir konuşmagerçekleştirdi. Ardından İstanbul Türk İş 1. BölgeTemsilcisi Faruk Büyükkucak tarafından basınaçıklaması okundu.

2 bin kişinin katıldığı eylemde, İsrail’in Gazzekatliamının protestosu ön plana çıktı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

“Ses ver dünya duysun, İsraildursun!”

DİSK, KESK, TMMOB, TTB, TÜRMOB,TÜDEF, Türk Eczacıları Birliği, Türk Diş HekimleriBirliği, Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu ve TürkiyeBarolar Birliği, 7 Ocak günü Taksim Hill Otel’dedüzenledikleri basın toplantısı ile Filistin’e ilişkineylem planlarını açıkladılar. Filistin’de yaşanankatliama karşı Türkiye genelinde “Filistin için katliamduruncaya kadar ses ver, dünya duysun! Ses ver İsraildursun!” şiarıyla eyleme çağrı yaptılar.

Taleplerin de sıralandığı açıklamanın ardından,katliam duruncaya kadar hergün saat 18.00’de 3dakika süreyle bağırarak, korna, siren, düdük çalarak,Filistin için ses verme çağrısı yapıldı.

Toplantının sonunda, 9 Ocak günü saat 18.00’deyapılacak olan eylemin, İstanbul’da Taksim’de,Ankara’da ise Kızılay’da gerçekleşeceği bilgisiverildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Eskişehir’de Filistin’e destekyürüyüşü!

Eskişehir’de 6 Ocak günü Filistin halkıyladayanışmak ve İsrail’in saldırılarını lanetlemekamacıyla DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’ninörgütlediği bir eylem gerçekleştirildi.

Yürüyüşün ardından Adalar Migros önünde yapılanaçıklamada, “Yıllardır Ortadoğu halklarına hayatıcehenneme çeviren savaş mantığına son verilmelidir.Bu nedenle İsrail’i gerçekleştirdiği katliamdan dolayıkınıyoruz ve saldırılardan vazgeçmeye çağırıyoruz.”denildi. Eyleme yaklaşık 300 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / Eskişehir

İşçiler Filistin için yürüyor!DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu

Yakası Bölge Başkanlığı 1 No’lu Şube üyesi Kartal veKadıköy Belediyesi işçileri “Filistin halkıyladayanışma” yürüyüşü gerçekleştirecek.

8 Ocak Perşembe günü saat 12.00’de KartalBelediyesi önünde toplanıp Kartal Meydanı’na doğruyürüyecek olan belediye işçileri, saat 12.30’da basınaçıklaması gerçekleştirecekler. Genel-İş Sendikasıİstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube’de örgütlü olanKadıköy Belediyesi işçileri ise, 9 Ocak Cuma günüKadıköy’de gerçekleştirecekleri yürüyüşle siyonistkatliamı lanetleyecekler.

HSGGP: “Filistin’de vahşetinsanlık suçudur!”

Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu(HSGGP) 4 Ocak günü binlerce kişinin katılımıylaTaksim Tramvay durağı’nda basın açıklamasıgerçekleştirdi. Eylemde “Filistin’deki vahşet insanlıksuçudur! İsrail’le tüm anlaşmalar iptal edisin!”pankartı açıldı.

Eylemde yapılan açıklamada İsrail’in sürdürdüğükatliamların emperyalizmin Ortadoğu’ya dönükplanlarının bir parçası olduğu belirtildi. Basınaçıklaması, siyonist İsrail ile yapılan tüm anlaşmalarıniptal edilmesi başta olmak üzere taleplerinsıralanmasıyla son buldu.

Basın açıklamasının sona ermesinin ardındandağılan kitle Tünel’e kadar fiili yürüyüş gerçekleştirdi.Tünel’de de İsrail saldırısında yaşamını yitirenleranısına saygı duruşunda bulunuldu. Burada yapılankonuşmalarda İsrail saldırıları lanetlenerekmücadelenin büyütülmesi gerektiği söylendi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Devrimci-ilerici kurumlardan protesto!

BDSP, DHF, Partizan, HKM, DTP, EMEP, SDP,ESP, EHP, SODAP, Kaldıraç, Halkevleri, Alınteri,FHDD, Devrimci Hareket ve Köz siyonist İsrail’inGazze’de gerçekleştirdiği katliamı protesto etmek için30 Aralık günü İsrail Konsolosluğu önüne flama vedövizlerle yürüyüş gerçekleştirdi. Konsolosluk önündeyapılan basın açıklamasında emperyalizme vesiyonizme karşı birleşik mücadeleyi büyütme çağrısıyapıldı. 200 kişinin katıldığı eylemde ABD ve İsrailbayrakları yakıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

ÇHD: “Anlaşmalar feshedilsin!”Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul

Şubesi 6 Ocak günü İsrail Konsolosluğu önünde basınaçıklaması yaptı. Kolluk güçlerinin kurduğu barikatınönünde basın açıklamasını gerçekleştiren ÇHDüyeleri, “Katliamcı İsrail Gazze’den defol /ÇHDİstanbul Şubesi” pankartı açtılar, dövizler taşıdılar.Açıklamada toprakları işgal edilmiş Filistin halkı içinher türlü direnişin doğal ve meşru bir hak olduğuvurgulandı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

6 Ocak 2009 / Ankara

Siyonist katliam lanetleniyor...8 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Avukatlar işgale karşı yürüdüİstanbul Barosu 6 Ocak günü Filistin’deki katliam

ile ilgili eylem gerçekleştirdi. İstanbul Baro BaşkanıAv. Muhammer Aydın’ın yaptığı açıklama İsrail’eyapılan “saldırıyı durdurma” çağrısıyla son buldu.İstanbul Barosu yönetici ve üyelerinden oluşan 600’üaşkın hukukçu basın açıklamasının ardından TaksimAnıtı’na kadar sloganlarla yürüyerek buradaFilistin’de yaşamını yitirenler anısına saygı duruşundabulundu.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Ankara’da BM önünde eylemFilistin Halkıyla Dayanışma Komitesi 5 Ocak günü

BM binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.Açıklama emperyalist hegemonya savaşının veişgalinin durdurulması, savaş suçlularınınyargılanması ve cezalandırılması, İsrail ile yapılanekonomik, askeri ve siyasal tüm anlaşmaların derhaliptal edilmesi taleplerinin sıralanmasıyla son buldu.Eylemde DTP Milletvekili Akın Birdal konuşma yaptı,Barış Meclisi adına da bir açıklama yapıldı.

BM binası önünde yapılan açıklamaların ardındanbina duvarına “Katliama sessiz kalan suç ortağıdır!”pankartı asıldı.

Kızıl Bayrak / Ankara

İzmir’de İsrail saldırısı lanetlendi!5 Ocak günü İzmir Birlikte Başarabiliriz Platformu

(İBBP), KESK Şubeler Platformu ve DİSK BirleşikMetal-İş üyeleri gerçekleştirdikleri eylemle İsrailsiyonizmini lanetlediler ve Filistin ile dayanışmaiçinde olduklarını belirttiler.

Konak Meydanı’na doğru yürüyüşe geçen kitleninönü bir süre sonra polis tarafından kesildi. Coşkulusloganlar eşliğinde devam eden yürüyüşün ardındankitlenin önü Konak Meydanı’nda yeniden kesildi.Barikatın sebebi İsraili protesto etmek için Meydan’datoplanan dinci gruptu. Barikatın kaldırılmasınınardından iki grup yanyana gelmiş oldu.

Meydana girilmesinin ardından eylem bileşenlerioturma eylemi gerçekleştirdi ve ardından basınaçıklaması gerçekleştirildi. Eylem sloganlarla sonbuldu.

Kızıl Bayrak / İzmir

Emekliler: “Gazze’de vurulandünya halklarıdır!”

3 Ocak günü “Gazze’de vurulan dünya haklarıdır!Katil İsrail hesap verecek / DİSK Emekli-Sen İstanbulŞubeleri” pankartını açarak Taksim TramvayDurağı’nda toplanan Emekli-Sen üyeleriemperyalistlerle işbirliği içinde olan AKP Hükümeti’nide uyardılar. Filistin için dökülen yaşların timsahgözyaşları olduğunu belirttiler.

Kartal’da İsrail protestosu!“Krize Karşı Kartal Emek ve Demokrasi

Platformu” 1 Ocak günü Kartal Meydanı’ndagerçekleştirdiği eylemle, İsrail’in Gazze katliamınılanetledi. Konuya ilişkin basın açıklamasıgerçekleştirdi. 300 kişinin katıldığı eylemdeBDSP’liler de dövizleriyle yer aldılar.

GOP’ta Filistin’le dayanışmaGaziosmanpaşa Emek Platformu’nun 3 Ocak günü

düzenlediği eylem Bağlarbaşı Caddesi’nde başladı.Yaklaşık 100 kişilik kitlenin GOP Meydan’agerçekleştirdiği yürüyüş meydanda yapılan basınaçıklamasıyla son buldu. Açıklamada Filistin halkınadönük saldırılar kınanarak işçi ve emekçileremperyalizm ve siyonizme karşı mücadeleye çağrıldı.

Küçükçekmece: “DirenenFilistin’in yanındayız!”

Küçükçekmece’deki ilerici ve devrimci kurumlar29 Aralık akşamı Küçükçekmece Belediyesi önündeortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi. BDSP,Birleşik İşçi Derneği, EMEP, ESP, SHP, SefaköyHalkevi ve TKP’nin katıldığı açıklamada yaklaşık 150kişi yeraldı.

FHDD: Katliamcı İsrail’e geçityok!

Filistin Halkıyla Dayanışma Derneği 28 Aralıkgünü Taksim Tramvay Durağı’nda bir oturma eylemigerçekleştirdi. “Geçemeyeceksiniz-No Passaran /FHDD” pankartının açıldığı eylem şu sözlerle sonaerdi:“Enternasyonel hareketin bu topraklardaki birkolu olarak Filistin özgürleşinceye kadar, sürgündekimülteciler geri dönene kadar, tutsaklar özgürlüğünekavuşuncaya kadar, katillerden hesap soruluncayakadar mücadelemize devam edeceğimizi belirtiyoruz.”

Sağlıkçılardan İsrail protestosuSağlık örgütleri, İsrail’in Gazze’ye yönelik

saldırılarını 30 Aralık günü Haydarpaşa NumuneHastanesi bahçesinde gerçekleştirdikleri basınaçıklamasıyla protesto etti. “Vahşeti kınıyoruz!”pankartının açıldığı eylemde katliamı anlatanfotoğraflar da taşındı. Gençay Gürsoy’unkonuşmasının ardından yapılan basın açıklamasında,İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerin oluşturduklarıtoplama kamplarında soykırıma maruz kalanlarıntorunlarının bugün Gazze’de soykırım yaptıklarısöylendi.

SES katliamı protesto etti!SES Aksaray Şubesi, siyonist İsrail’in Gazze’de

gerçekleştirdiği katliamı protesto etmek için 31 Aralıkgünü Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesibahçesinde bir eylem gerçekleştirdi. “SES AksarayŞube” pankartı ve dövizlerin açıldığı eylemdekatliama sessiz kalmama çağrısı yapıldı.

MBP: Filistin direnişi selamlandıMücadele Birliği Platformu, 4 Ocak günü

Galatasaray Lisesi önünde yaptığı eylemle siyonistİsrail’in Filistin halkını katletmesini protesto etti.

Galatasaray’dayapılan açıklamanın sonrasında İstiklalCaddesi’nde yürüyüş gerçekleştirildi.

ÖBKM: “Her yer Gazze!”Önder Babat Kültür Merkezi, siyonist İsrail’in

kıyıma giriştiği Filistin halkıyla dayanışmak amacıyla4 Ocak günü bir eylem gerçekleştirdi. GalatasarayLisesi’ne kadar yüründü, Filistin halkıyla dayanışmaçağrıları yapıldı. Yapılan açıklamanın ardından sanatçıSerhad Raşa bir şarkı seslendirdi. Hakan Yeşilyurt veHasan Sağlam da, Filistin halkının yanında olduklarınıbelirten birer konuşma yaptılar.

İHD’den İsrail protestosu!İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi 29 Aralık

günü İsrail Başkonsolosluğu önünde bir eylemgerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasında, “Türkiye,İsrail’le arasında bulunan askeri ve ekonomik hertürlü anlaşmayı iptal etmeli, diplomatik ilişkileriaskıya almalı ve acilen Filistin’e insani yardımdabulunmalıdır” denildi.

Halk Cephesi’nden Filistin’e destekHalk Cephesi, İsrail’in Filistin halkına yönelik

saldırılarını Taksim Tramvay Durağı’nda 29 Aralıkgünü gerçekleştirdiği basın açıklaması ile protesto etti.Gazze’de kuşatma altında direnen Gazze halkınıselamladı.

Küresel-BAK’tan İsrail protestosuKüresel Barış ve Adalet Koalisyonu, İsrail’in

Filistin’e yönelik saldırılarını 30 Aralık günüGalatasaray Lisesi önünde gerçekleştirdiği basınaçıklaması ve ardından Odakule’ye yaptığı yürüyüş ileprotesto etti. Açıklamada, yıllardır ambargo yüzünden

5 Ocak 2009 / İzmir

Siyonist katliam lanetleniyor... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 9Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

ekmeksiz, susuz, ışıksız ve ilaçsız bırakılan Gazzehalkının, dünyanın gözü önünde adeta bir soykırımauğratıldığı belirtildi.

OSB’li işçiler Filistin halkınınyanında

OSB-İMES İşçileri Derneği 30 Aralık günü yaptığıyazılı açıklama ile direnen Filistin halkıyladayanışmanın ertelenemez bir görev olduğunu ifadeetti. “OSB-İMES İşçileri Derneği olarak Filistinhalkının bu haklı mücadelesinde onların yanındaolduğumuzu ilan ediyoruz. Bu katliama verilecek tekgerçek yanıt ‘İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği!’şiarı olacaktır” denildi.

İsrail Ankara’da lanetlendiİsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliam 30

Aralık günü BDSP, DHF, ESP, Partizan, Köz, Tüm-İGD ve 78’liler Derneği tarafından lanetlendi. Saat18.00’de Yüksel Caddesi’nde bir basın açıklamasıyapıldı. Bu katliamda Türkiye Cumhuriyeti’nin de enaz ABD kadar sorumlu olduğu hatırlatıldı. Eylemebirçok demokratik kurum destekçi olarak katıldı.

Ankara’da sendika, oda ve ilerici muhalifkurumların oluşturduğu “Filistin Halkıyla DayanışmaKomitesi” ise ilk eylemini 30 Aralık günügerçekleştirdi. Saat 16.00’da Yüksel Caddesi’ndebuluşan kitle burada iki saatlik bir oturma eylemiyaptı. Ardından saat 18.00’de YKM önüne yürünerekburada bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

Komite ikinci eylemini ise 31 Aralık günügerçekleştirdi. Saat 12.30’da Yüksel Caddesi’ndebuluşularak buradan yürüyüşle ABD Büyükelçiliği’negidildi. Burada okunan metinde Filistin’deki direnişselamlandı.

Komite bileşenleri, 31 Aralık akşam saatlerindeYüksel Caddesi’nden Sakarya Caddesi’ne kadaryürüdü. Sakarya Caddesi’nde basın açıklamasıokundu.

“Filistin Halkı ile Dayanışma Komitesi” 3 Ocakgünü ise KESK Genel Merkezi önünde toplanarak enönde Filistin bayrağı ve arkasında “Siyonizmyenilecek, Filistin halkı kazanacak!” pankartını açarakİsrail Büyükelçiliği’ne yürüyüş gerçekleştirdi. Yapılanaçıklamanın ardından Sami Evren debir konuşma yaptı.

Kızıl Bayrak /Ankara

İzmir’denFilistin’e destek

KESK İzmir ŞubelerPlatformu 31 Aralık günüKemeraltı girişindeFilistin ile dayanışmaeylemi yaptı. “Filistinağlamasın!” pankartınınaçıldığı eylemde İsrailvahşetini gösteren resimlerve dövizler taşındı. Saygıduruşunun ardındanyapılan basınaçıklamasında İsrailsiyonizminin vahşetinedeğinildi ve AKP hükümetinin timsah gözyaşlarıdöktüğüne vurgu yapıldı. Türkiye-İsrail DostlukGrubu’nun dağıtılması istendi.

“Yaşasın halkların kardeşliği!”29 Aralık günü İzmir Birlikte Başaracağız

Platfomu Basmane’den Konak Meydanı’na kadar biryürüyüş gerçekleştirdi. Konak Meydanı’nda oturmaeylemi yapıldı. Yapılan açıklamada, İsrail’in Filistin’ekarşı son 20 yılın en kanlı saldırısını gerçekleştirdiği

vurgulandı. Filistinlilerin katledilmesinde başbakan veAKP’nin suça ortak olduğu söylendi. Eyleme 300 kişikatıldı.

BAK: Filistin’e özgürlük!BAK, 2 Ocak günü Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde

Filistin ile dayanışmak için yürüyüş gerçekleştirdi.Eylemde “Katil İsrail Ortadoğu’dan defol! / Özgür-Der” ve “Orantısızca şerefsizsin katil İsrail!”pankartları açıldı. Vahşetin son noktasına gelindiğininvurgulandığı açıklamada hükümete İsrail ile askerianlaşmaları iptal etme çağrısı yapıldı.

Kızıl Bayrak / İzmir

Adana’da İsrail protestosuAdana’da 27 Aralık günü biraraya gelen sol güçler,

5 Ocak Meydanı’nda “Ortadoğu’daki katliamlarason! Filistin halkı yalnız değildir/İnsan HaklarıDerneği” pankartı arkasında toplanarak İnönüParkı’na doğru yürüyüşe geçti. Kitlenin İnönüParkı’na gelmesinin ardından basın açıklaması

okundu, 5 dakikalık oturmaeylemi gerçekleştirildi.Eyleme yaklaşık 250 kişikatıldı.

Kızıl Bayrak / Adana

Bursa’daFilistin’ledayanışma

Bursa Halk Meclisiİsrail’in Filistin’e yöneliksaldırılarını 29 Aralık günüyaptığı basın açıklamasıylaprotesto etti. 5 Ocakakşamı ise OsmangaziMetro İstasyonu önündebiraraya gelen kurumlarİsrail’in Filistin’deyürüttüğü kirli savaşı

protesto etti. Kent Meydanı’nakadar yürüyen yaklaşık 200 kişi burada katliamılanetleyen bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Kızıl Bayrak / Bursa

Edirne’de İsrail protestosuİsrail’in Filistin halkı üzerinde estirdiği terör 31

Aralık günü Edirne’de gerçekleştirilen yürüyüşlelanetlendi. Tahmis Meydanı’nda gerçekleştirilen basınaçıklamasında emperyalistlerin Ortadoğu’ya dönükplanlarını İsrail üzerinden hayata geçirmekistediklerine dikkat çekildi, Özgür Filistin talebi

haykırıldı.Açıklamaya yaklaşık 100 kişi katıldı.

Edirne PTT önünde 6 Ocak günü gerçekleştirilenbasın açıklamasını KESK, DİSK, Türk TMMOB veEdirne Tabip Odası örgütledi. Açıklamada İsrail’inyaşattığı vahşet ve ABD’nin bu duruma seyirci kalarakdesteklemesi teşhir edildi. 60 kişinin katıldığı eylemedemokratik kitle örgütleri ve gençlik alanında çalışmayürüten güçler de katıldılar.

Kızıl Bayrak / Edirne

Eskişehir’de İsrail protestosuİsrail’in Filistin halkına dönük saldırıları 30 Aralık

günü Eskişehir’de gerçekleştirilen eylemle lanetlendi.Adalar Migros önünde yapılan basın açıklamasında“Filistin’deki katliamı durduralım!” ve “Filistin halkıyalnız değildir” yazılı iki pankart ile çeşitli dillerde“barış” yazan dövizler taşındı. Basın açıklamasındaİsrail’in Filistin üzerinde uyguladığı saldırılar teşhiredildi. Eyleme yaklaşık 150 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / Eskişehir

Manisa’da katliam protestosu31 Aralık günü Manolya Meydanı’nda

gerçekleştirilen eylemde “Filistin halkı yalnızdeğildir” pankartı açıldı. Yaklaşık 150 kişinin katıldığıeylemin örgütleyicileri arasında MİB-DER’in yanı sıraKESK (Eğitim-Sen, Tarım Orkam-Sen, SES), ManisaTabip Odası, Genç-Sen, Emekli-Sen, SGD, SAHHAD,ÖDP, EMEP, TKP, SHP ve HBAVK de yeraldı.

Samsun’da İsrail karşıtı eylem4 Ocak günü Samsun ‘78’liler Derneği ve Samsun

Barış Girişimi İsrail’in günlerdir sürdürdüğü katliamılanetlemek için basın açıklaması yaptı. Eyleme Genç-Sen’li öğrenciler de destek verdi. Yaklaşık 50 kişininkatıldığı basın açıklaması alkışlar ve sloganlareşliğinde sona erdi.

Ekim Gençliği / Samsun

31 Aralık 2008 / Manisa

6 Ocak 2009 / Levent

Krizin faturası kapitalistlere...10 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

DİSK, KESK, TTB ve TMMOB’nin çağrısıylaTürkiye’nin dört bir yanında yapılması kararlaştırılanmeşaleli eylemler 27 Aralık akşamı hayata geçirildi.Yapılan yürüyüşlerde “Krizin bedelini sermayeödesin!” sloganı öne çıktı.

İstanbul: “Krizin bedelini sermayeödesin!”

İstanbul’da Herkese Sağlık Güvenli GelecekPlatformu ve Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu’nunda ortaklaştığı meşaleli yürüyüş için binlerce emekçisaat 18.00’de Taksim Tramvay Durağı’ndatoplanmaya başladı. Krize karşı fabrika işgalleri,basın açıklamaları ve sokak eylemleri ile birikentepki İstanbul’da gerçekleştirilen eylemde de kendinigösterdi.

Meşalelerini yakarak toplanmaya başlayankitlenin önü polis panzerleri ve çevik kuvvetekipleriyle İstiklal Caddesi girişinde kesildi. Ancakbarikatı bir süre sonra açmak zorunda kaldılar.

En önde “Krizin bedelini sermaye ödesin! İştenatılmalar yasaklansın!” ortak pankartının yer aldığıyürüyüşe ÜNSA ve Sinter Metal işçileri de katıldı.

Coşkulu sloganlarla İstiklal Caddesi boyuncayürüyen binlerce emekçi “Zafer direnen emekçininolacak!”, “Krizin bedeli patronlara!”, “Direne direnekazanacağız!”, “İşten atmalar yasaklansın!”sloganlarını atarak Galatasaray Lisesi önünde basınaçıklaması gerçekleştirdi. Siyonist İsrail’in Filistinhalkının üzerine yağdırdığı bombalara karşı “Filistinhalkı yalnız değildir!” sloganını atan kitleemperyalist işgal ve katliamları lanetledi.

Devrimci kurumların, siyasi partilerin,demokratik kitle örgütlerinin de pankart, döviz veflamalarıyla katıldığı eylemde basın açıklamasınıKESK Genel Başkanı Sami Evren yaptı. Evren’inaçıklaması krize karşı mücadele taleplerininsıralanmasıyla son buldu.

Ankara: “Faturayı ödemeyeceğiz!”KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin krize ve

2009 yılı bütçesine karşı Ankara’da gerçekleştirdiğimeşaleli yürüyüşe yüzlerce emekçi katıldı. Saat17.00’de Yüksel Caddesi’nde başlayan meşaleliyürüyüş Sakarya Caddesi’nde son buldu.

Yürüyüş boyunca “AKP bütçeni al başına çal!”,“Savaşa değil emekçiye bütçe!”, “Krizin faturasıpatronlara!” sloganları atan kitle adına basınaçıklamasını TMMOB Başkanı Mehmet Soğancıgerçekleştirdi. Basın metni okunmadan önce Mersinve Niğde’deki meşaleli yürüyüşlere dönük polisablukası protesto edildi, “Faşizme karşı omuzomuza!” sloganı atıldı.

Açıklamada Başbakan’ın krizin “psikolojik”olduğunu söylemesi eleştirilerek, “Birçok ilde iştençıkarılanların sayısının 100 binleri aştığı, doğalgaz veelektriğe yüksek zamlar geldiği ifade edildi. Soğancıokuduğu açıklamayı “krize biz yol açmadık faturasınıda biz ödemeyeceğiz” sözleriyle bitirdi.

Eyleme Halkevleri, EHP, ESP, Marksist Bakış,Alınteri, Eğitim Emekçileri Derneği, SDP, DİPGirişimi, Tüm-İGD, Halk Cephesi ve BDSP destekverdi.

İzmir: “Kriz, kapitalizmin krizi!”KESK İzmir Şubeler Platformu ve TMMOB İzmir

İl Koordinasyonu Kurulu’nun çağrısıyla İzmir’deSelahattin Akçiçek Kültür Merkezi önünde toplananyaklaşık 300 işçi ve emekçi buradan tek sıra halinde,“Kapitalizmin krizi işsizlik, yoksulluk, açlıkdemektir!”, “Sermayeye değil eğitime, sağlığabütçe!” vb. yazılı her biri 14 metre uzunluğunda 3pankart ve meşalelerle yürüyüşünü gerçekleştirdi.Yoğun yağmur ve rüzgara rağmen coşkulusloganlarla yaklaşık yarım saat yürüyen emekçilerİzmir Büyükşehir Belediyesi (Konak) önündeaçıklama yaptılar.

Bursa: “Ümüğümüzüsıktırmayacağız!”

Bursa’da saat 16.30’da Timurtaş Paşa Parkı’ndatoplanan emekçiler buradan meşalelerle OrhangaziParkı’na kadar yürüdüler. “İş yoksa, aş yoksa,sağlık yoksa, okul yoksa neden vergi? Kime bütçe?Sermayeye değil halka bütçe!” pankartının açıldığıyürüyüşe siyasi partiler, devrimci ve demokratkurumlar da destek verdi.

Yaklaşık 300 kişilik kitle adına yapılanaçıklamada, 2009 bütçesinin faiz, dış borç ve sadakabütçesi olduğu söylenerek bütçenin emekçi düşmanıyönüne vurgu yapıldı. Eylem boyunca “Krizinfaturası patronlara!”, “Sermayeye değil halkabütçe!”, “Sağlık haktır satılamaz!” sloganları atıldı.

Yalova’da emekçiler sokakta!“Krizin faturası sermayeye” diyerek Yalova’da

sokağa çıkan işçi ve emekçiler meşaleli yürüyüşdüzenlediler. KESK’e bağlı sendikaların üyeleri veBirleşik Metal-İş Bursa Şube üyelerinin yanısıraYalovalı işçi ve emekçiler de eylemde yer aldı.

Doğalgaz zamları, IMF ile yapılan anlaşmalar vesefalet ücretlerinin protesto edildiği eylem coşkulubir havada gerçekleşti. Ücretsiz izne ayrılan AsilÇelik işçilerinin yer aldığı eylem boyunca, “Yaşasınsınıf dayanışması!”, “İşçi memur elele genel greve!”,“Yaşasın genel grev-genel direniş!” sloganları atıldı.

Samsun: “Faturayıödemeyeceğiz!”

Krizin faturasının emekçilere ödetilmesine karşıçıkmak ve 2009 bütçesini protesto etmek için saat16.15’te KESK, TTB, TMMOB Samsun şubeleribasın açıklaması düzenledi.

Küresel krizin faturasının işçi ve emekçilereödetilmeye çalışıldığını ifade eden SES Samsun ŞubeBaşkanı Süleyman Bal, “Krize biz yol açmadık,faturasını biz ödemeyeceğiz!” dedi. Hükümetin IMFgüdümlü politikalarını eleştirerek, başta hükümetolmak üzere Türkiye’deki egemen güçlerin,sermayedarların 29 Kasım’da Ankara’da yapılanmitingde işçi ve emekçilerin meydandaki kararlıtavrından ders çıkarmalarını söyledi.

Sivas: “Sadaka bütçesine hayır!”Sivas’ta gerçekleştirilen meşaleli yürüyüşe

KESK’e bağlı sendikalar öncülük etti. Basınaçıklamasını KESK Sivas Şubeler Platformu DönemSözcüsü Mustafa Çoban okudu. Açıklamada şunlarsöylendi: “2009 bütçesi ‘Mali disiplin’ adı altındabir faiz ve borç ödeme bütçesidir. 2009 bütçesi bir‘sadaka’ bütçesidir. 2009 bütçesi militer,

antidemokratikbir bütçedir. 2009 bütçesi emekçi düşmanı birbütçedir. 2009 bütçesi hayalperest bir bütçedir.“Piyasa dostu”, militer, emekçi düşmanı, hayalperestbütçeye hayır diyoruz.”

Eskişehir: “Krizin bedeliniödemeyeceğiz!”

Eskişehir’de 27 Aralık günü Yediler Parkı’ndatoplanan eylem bileşenleri, Adalar Migros önünekadar alkış, ıslık ve sloganlarla yürüdü. Yürüyüşgüzergahında “Ermenilerden özür dilemiyoruz”kampanyası çerçevesinde masa açmış bir grup ülkücüfaşistin kurt işareti ve ırkçı sloganlarıyla karşılaşankitle, slogan ve ıslıklarla faşistlere karşılık verdi.

Adalar Migros önüne gelindiğinde AKP’ninpolitikalarını, krizin faturasının emekçilerekesildiğini teşhir eden basın açıklaması okundu.Yürüyüşe yaklaşık 500 emekçi katıldı.

Adana: “Krizin faturasınıödemiyoruz!”

Adana’da sokağa çıkan emekçiler Adana HSGGPçatısı altında eylem yaptılar. 5 Ocak Meydanı’ndatoplanan kitle buradan sloganlarla İnönü Parkı’nadoğru yürüyüşe geçti. Meşaleler eşliğinde yapılanyürüyüşte yol tamamen trafiğe kapatıldı. Yol boyunca2009 bütçesine dönük sloganlar atıldı, Yunanistanhalkının direnişi selamlandı.

KESK, DİSK, TTB, siyasi partiler ve devrimcikurumların yeraldığı eyleme 300 kişi katıldı. Türk-İş’e bağlı sendikalar da eyleme temsili düzeydekatılım sağladılar.

Manisa’da meşaleli eylemManisa’da meşaleli yürüyüş KESK’in

öncülüğünde gerçekleştirildi. Eğitim-Sen ve BESşubeleri önünde toplanan emekçiler buradanmeşaleler ve sloganlarla yürüdükten sonra ManolyaMeydanı’na geldiler. TMMOB ve Emekli-Sen’inyanı sıra siyasi partilerinde destek verdiği eylemeManisa İşçi Birliği Derneği de katıldı ve ve HaklıDava gazetesinin dağıtımını yaptı. Eylemde KESKdönem sözcüsü olan BES Şube Başkanı Ali Göktarafından açıklama yapıldı.

Eyleme 150 kişi katıldı.

27 Aralık 2008 / Taksim

Binlerce emekçi kapitalizmin karanlığına karşı yürüdü!

“Krizin bedelini sermaye ödesin!”

Krizin faturası kapitalistlere... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 11Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

İstanbul: “Kriz bahane!”Hava-İş, Tüm Bel-Sen 1 No’lu Şube, Haber-İş

İstanbul 1 No’lu Şube, Belediye-İş 2 No’lu Şube, SESBakırköy Şube ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, krizinfaturasını ödememek için Bakırköy’de 30 Aralık günüortak bir eylem gerçekleştirdi.

Bakırköy Telekom Müdürlüğü önünde bir arayagelen sendikalar, “Kriz bahane! İşten çıkarmalara,yoksulluğa ve zamlara karşı yürüyoruz/ Hava-İş, TümBel-Sen 1 No’lu Şube, Haber-İş İstanbul 1 No’luŞube. Belediye-İş 2 No’lu Şube, SES Bakırköy Şube veEğitim-Sen 1 No’lu Şube” pankartı ve dövizleriniaçarak, yolu trafiğe kapatıp Bakırköy ÖzgürlükMeydanı’na kadar sloganlarla yürüdüler. Yürüyüşboyunca krize karşı sloganların dışında, siyonistİsrail’in katliamı da lanetlendi. Sloganlar coşkulu birşekilde haykırıldı. Çevredeki insanlar eylemealkışlarla destek verdiler.

Özgürlük Meydanı’na gelindiğinde basınaçıklamasını Belediye-İş 2 Nolu Şube Başkanı HasanGülüm gerçekleştirdi. Gülüm, kapitalist sistemin içinegirdiği krizden kurtulabilmek için işçi ve emekçilerebedel ödettiğini, diğer yandan da dünyada işgal vekatliamlarını arttırdığını söyledi. Başta sendikalkonfederasyonların ve bütün emek örgütlerinin, iştenatmalara, yoksulluk ve yolsuzluğa karşı yeteri kadartepki gösteremediğini belirten Gülüm, açıklamayapan kurumlar olarak yaşanan sorunlara karşı dahamücadeleci bir çizgi izlenmesi gerektiğini ifade etti.Sadece asgari ücret komisyonlarından çekilerek, iştenatmalara ve zamlara karşı basın açıklamaları yaparakgörev ve sorumlulukların yerine getirilemeyeceğinivurguladı.

150 kişinin katıldığı eyleme Topkapı İşçi Derneğide destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Çiğli’de krizin faturasına karşıeylem

Çiğli’de 29 Aralık günü “Krizin faturasınıpatronlar ödesin!” şiarı ile ortak bir eylemgerçekleştirildi. Çiğli İşçi Platformu, Alevi-Der, ÇiğliHalkevi, Ege ‘78’liler Derneği, ÖDP ve İşçiGazetesi’nin örgütlediği eylemde “Krizin faturasınıpatronlar ödesin!” pankartı açıldı.

Çiğli Belediyesi önünde toplanan kitle, buradanÇiğli AKP önüne yürüdü. AKP önünde yapılanaçıklamada, krizin tüm yakıcılığı ile kendisinihissettirdiği belirtildi. İşsiz sayısının 5 milyonubulduğu, patronların işsizlik sigortası fonuna gözdiktikleri dile getirildi.

Eylemde “Zamlara karşı çık, emeğine sahip çık!”,“Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber yahiçbirimiz!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” ,“Zam zulüm işkence, işte AKP!” sloganları coşkuylaatıldı. Taleplerin yazılı olduğu çeşitli dövizlerintaşındığı eyleme 50 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / İzmir

Mamak’ta krize karşı yürüyüşMamak’ta 28 Aralık günü kriz karşıtı ortak bir

eylem gerçekleştirildi. Mamak Halkevleri, AKA-DER, TKP, EMEP, ÖDP, DTP, PSAKD Mamak Şube,UİD-DER, Emekli-Sen, Cem Evi Derneği, MamakHalkı Kültür ve Dayanışma Derneği ve bölgedeki 6köy derneğinin, birlikte örgütlediği eyleme 300 kişi

katıldı.Tek Mezar Parkı’ndan yürüyüşle başlayan miting

Tuzluçayır yol ağzında sona erdi. “Zamlar gerialınsın, krizin faturasını patronlar ödesin / MamakHalkı” şiarlı ortak pankartın taşındığı eylemdekurumlar birer flama ile kendilerini ifade ettiler.Bunların dışında imzasız dövizler taşındı. Tuzluçayıryol ağzında basın açıklaması okundu. Eylemde AKPkarşıtı sloganlar ve “Krizin faturası patronlara!”,“İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” sloganlarıatıldı. Basın metninin dışında ulaşım, barınmasorunları ve siyonist saldırganlığa ilişkin konuşmalaryapıldı.

Kızıl Bayrak / Ankara

Zeytinburnu’nda kriz protestosuZeytinburnu Emek ve Demokrasi Platformu, krize,

işten atmalara ve zamlara karşı 28 Aralık günü bireylem gerçekleştirdi. Akşemsettin Tramvay Durağıönünde toplanan işçi ve emekçiler dövizler açarakZeytinburnu Adliye Meydanı’na kadar alkış vesloganlarla yürüdüler.

Adliye Meydanı’nda yapılan açıklamada, ABD’debaşlayan kriz dalgasının Türkiye’yi de etkisi altınaaldığı, krizin sorumlularının büyük sermaye veuluslararası şirketlerin aşırı kar hırsı olduğuvurgulandı. Krizin faturasının emekçilere ödetilmeyeçalışıldığı söylenerek, krizden çıkış için acil taleplersıralandı. İsrail’in gerçekleştirdiği katliam da protestoedildi.

Basın açıklamasının ardından KESK GenelBaşkanı Sami Evren, ÖDP İstanbul milletvekili UfukUras ve DTP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncelbirer konuşma yaptı. ÖDP, DTP, SHP, CHPZeytinburnu ilçe başkanları, Eğitim-Sen, Tüm Bel-Sen, BES, SES, Haber-İş, Hava-İş ve Deri-İş başkanve yöneticilerinin de yer aldığı eyleme 200 kişikatıldı. Eyleme Deri İşçileri Derneği de destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Krize karşı ortak açıklama25 Aralık günü Eskişehir Çalışma ve Bölge

Müdürlüğüönünde basın açıklaması yapan KESK,DİSK, TMMOB, TTB Temsilcilikleri ile T. Harb-İşve Kristal-İş Sendikaları işten atmalara karşı sessizkalınamayacağını belirttiler.

Basın açıklamasını DİSK Bölge Temsilciliği adınaİlker Köseoğlu okudu. AKP hükümetinin yerel seçimöncesinde verdiği vaatlerin sahte olduğununvurgulandığı açıklamada, yaşanan krizin sermayeninkrizi olduğu söylendi. Sermaye ve iktidarla beraberçalışan sözde işçi sendikalarının işten atmalara sessizkalmaları eleştirildi. Eskişehir’de son bir ayda 5 biniaşkın işçinin işine son verildiği bilgisi verildi.

Kızıl Bayrak / Eskişehir

Kartal’da krize karşı platformBMİS, Basın-İş, Çelik-İş, Eğitim-Sen, Emekli

Sen, Harb-İş, BES 3 No’lu Şube, DTP, EMEP, ÖDP,TKP, Halkevleri, ESP, Eldiğin Köyü Derneği bir basıntoplantısıyla “Kartal Krize Karşı Emek ve DemokrasiPlatformu” adında bir platform kurduklarını ilan etti.26 Aralık günü Kartal Eğitim Sen’de gerçekleştirilenbasın toplantısında birliğin temel amaçları ifadeedildi. 15 Ocak günü Hasan Ali Yücel KültürMerkezi’nde gerçekleştirilecek olan sempozyumunduyurusunun yapılmasının ardından toplantı sonaerdi.

Kızıl Bayrak / Kartal

Kriz karşıtı eylem ve etkinlikler…

“Krizin faturası patronlara!”

30 Aralık 2008 / Bakırköy

2008’in ardından...12 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Türkiye’de 2008 yılı sınıf hareketi açısından ciddikıpırdanmalara sahne oldu. Hava-İş Sendikası’nın2007 yılındaki toplu sözleşme süreciyle başlayan ve44 gün süren Telekom greviyle kendini gösterencanlılık 2008 yılında da devam etti.

İşçi hareketi sermayenin saldırılarıylakıyaslandığında aynı büyüklükte bir direnişsergileyemese de, farklı sanayi havzalarında birçokgrev ve direniş birbirini izledi. Grevler, direnişlerleberaber hareketlilik sınıfın pek çok kesimine yayıldı.

DESA’daki direniş geri adımattırıyor!

İstanbul Sefaköy’deki Desa Deri fabrikası önündetek başına 190 gündür direnen Emine Arslanmücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Direnişin gücüDesa patronuna zor günler yaşatıyor. Desa direnişininkazanımla sonuçlanacağına dair gelişmeler yaşanıyor.

Unilever işçisi kazandı!Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası

(TÜMTİS) İstanbul Şubesi’nin uluslararası birkozmetik tekeli olan Unilever’in depolarında Çipa veŞimşek isimli taşeron firmalarda başlattığı sendikalörgütlenme mücadelesi geçtiğimiz haftalardakazanımla sonuçlandı.

BURULAŞ kendini unutturmuyor!TÜMTİS Bursa Şubesi’nde örgütlenen,

BURULAŞ bünyesinde çalışan sarı otobüs şoförleriişten atma saldırısına karşı başlattıkları direnişlerinedevam ediyorlar. Her hafta Pazartesi günleri eylemyapan işçiler sendika hakkı için kararlılıklarınıduyuruyorlar.

E-Kart grevi sürüyor!Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde 15-16

Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin 38. yıldönümündebaşlayan E-Kart grevinde bekleyiş sürüyor.

Liman işçilerinin bekleyişisürüyor!

Yeni örgütlenme adımlarına pek fazlarastlanmayan liman iş kolundaki güvencesiz çalışmakoşulları Arkas Holding bünyesindeki Arser İşMakinaları A.Ş’de çalışan işçileri de 2008 yılı içindeharekete geçirdi. Türk-İş’e bağlı Liman-İşSendikası’na üye olan işçiler 15 Temmuz 2008tarihinden itibaren direnişlerine devam ediyorlar.

Sifaş-Nergis’te Pazar eylemleriBursa’da Cavit Çağlar’ın sahibi olduğu Sifaş ve

Nergis Tekstil fabrikalarında çalışan 1250 işçi iştençıkarıldı. Ücretlerini alamadan kapı önüne konanişçiler üyesi oldukları Teksif Sendikası’nınkendilerine sahip çıkmamasına rağmen her Pazargerçekleştirdikleri eylemlerle mücadele inatlarınıgösteriyorlar.

Yörsan’da işe iade kazanımıBalıkesir’in Susurluk ilçesindeki fabrikaları

önünde 5 Aralık 2007 tarihinde direnişe başlayan TekGıda-İş Sendikası üyesi Yörsan işçileri direnişin 352.gününde görülen işe iade davasından kazanımlaçıktılar.

UNO, Bell Karper ve Burgaz’dadireniş sona erdi

Tek Gıda-İş Sendikası’nın İstanbul’da UNO,Çorlu ve Kırklareli’nde bulunan Burgaz Rakı ve BellKarper işyerlerinde işten atma saldırısına karşıbaşlattığı direnişler de sona ermiş bulunuyor.

LGS SKY’da direniş sürüyor!Alman Lufthansa firması ile ortak olan LGS SKY

CHEFS şirketinde çalışan ve işten atılan işçilerindirenişi sürüyor. LGS SKY CHEFS HavacılıkHizmetlerinde Tek Gıda-İş’e üye oldukları için iştenatılan işçiler Antalya’daki direnişlerini sürdürüyorlar.

Denizli’de Menderes Tekstil işçileridireniyor!

Denizli’de 4 bini aşkın işçinin çalıştığı MenderesTekstil’de örgütlenme çalışması yürüten TeksifDenizli Şubesi 400 işçinin işten atılmasıyla karşılaştı.Sarayköy’de başlayan direniş devam ediyor.

IBM’de “Plaza eylemleri” sürüyor!Tez-Koop-İş Sendikası’nın IBM Türk’te

başlattığı sendikal örgütlenme çalışması IBM tekelitarafından işten atmalarla karşılandı. Tez-Koop-İşişyeri temsilcileri işten atılmalarının ardından herÇarşamba gerçekleştirdikleri “Plaza eylemleri” ilemücadeleye devam ediyorlar.

Neşe Plastik grevi 18 gün sürdü!Gebze-Şekerpınar, TOSB-TAYSAD Organize

Sanayi Bölgesi’nde kurulu bulunan Neşe Plastikfabrikasında 13 Mayıs günü toplu sözleşme

sürecindeki tıkanmayla başlayan grev 1 Haziran günüvarılan anlaşmayla sonlandırıldı.

Çapa işçilerinin kararlı mücadelesiBelediye-İş Sendikası İstanbul 5 No’lu Şube’de

örgütlenen Çapa Tıp Fakültesi’nde çalışan taşerontemizlik işçileri, şube yönetiminin direniş sürecinedönük ilgisizliğine ve işçilerin önüne çıkardığıengellere rağmen aylar boyunca direnerek sendikahakkını savundular.

KOÜ grevi sona erdiDİSK’e bağlı sendikalardan OLEYİS’in 31 Aralık

2007 tarihinde Kocaeli Üniversitesi’ne bağlı kantinve işletmelerde başlattığı grev Eylül ayınınortalarında sona erdi. Grev gözcüsü işçilerin sayısınınoldukça azaldığı grev 254 günlük bekleyişin ardındanson buldu.

Arçelik direnişi sona erdiTuzla Arçelik Fabrikası’nda Yıldıran A.Ş isimli

taşeron şirket bünyesinde çalışırken Arçelik’in baskısısonucu işten atılan Nakliyat-İş Sendikası üyeleri 2008yılının Ocak ayından itibaren başlattıkları direnişsürecinde birçok eylem yaptılar. İşçiler aylar boyuncasüren direnişlerini yasal sürece bırakaraksonlandırdılar.

Yemekhane işçilerinden güçlüeylemler

Ankara Üniversitesi’nde Tadal Yemek

2008 yılı eylem ve direnişlerle geçti!

Kapitalizmin krizine karşı emeğin onuruyla 2009’a!

2008’in ardından... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 13Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Şirketi’nde çalışan yemekhane işçilerinin işgüvencesi ve insanca yaşam için verdikleri mücadeleüniversite öğrencileriyle beraber örgütlenen güçlüboykotlara dönüştü. Yemekhaneye kapanan işçilerOLEYİS Sendikası’yla beraber yürüttüklerimücadelelerinde birçok baskı ve engellemeylekarşılaştılar.

Kadıköy ve Sarıyer’de grevler…15 Ağustos tarihinde kazanılmış haklarının geri

alınmasına karşı greve başlayan Genel-İş AvrupaYakası Bölge Başkanlığı’na bağlı 1 No’lu Şube üyesiSarıyer işçileri 7 gün süren grevlerinin ardındanbelediye yönetimi ile anlaşma sağladılar. Grevkazanılmış hakların korunmasıyla noktalandı.

Kadıköy Belediyesi’nde örgütlü Genel-İşSendikası İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube’nin17 Eylül sabahı başlattığı ve bir gün süren grev deanlaşmayla sonuçlanmıştı.

Metal işçilerinin 2008’i eylemlegeçti

2008 yılında grev ve direnişler konusunda enhareketli işkollarından biri de metal işkoluydu.Birleşik Metal-İş Sendikası Türkiye’nin çeşitliyerlerinde gerçekleştirdiği grev ve direnişlerlehareketli bir yıl geçirdi. Kapitalist krizin artanetkilerine karşı da çeşitli yerlerdeki fabrika işgallerive direnişler sürüyor.

TEGA grevi 1. yılına yaklaşıyor!DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın

örgütlendiği TEGA’da başlayan grev 11. ayını geridebırakmış bulunuyor.

SCT ve Acarer grevleri sona erdiEn uzun süren grevlerden biri de 742 gün süren

SCT Filtre grevi oldu. Mersin’de SCT Turbo Filtreişçilerinin kazanımla sonuçlanan grevleri işçi sınıfınamücadele yolunu gösteriyordu.

Gebze’de Tübitak Yolu üzerinde kurulu bulunanAcarer Döküm Fabrikası’nda 25 Aralık 2007tarihinde başlayan grev ise 26 Haziran 2008 tarihindesağlanan anlaşmayla son buldu.

İşten atma saldırıları yaşandıGebze Çayırova’da kurulu bulunan Şahin Motor

Yatakları A.Ş’de, Eskişehir Organize SanayiBölgesi’nde kurulu bulunan Entil ve Hapalki A.Ş’deçalışan metal işçileri Birleşik Metal-İş Sendikası’naüye olmalarının ardından işten atılmışlardı. Yaklaşıkbir haftalık direnişin ardından işçiler patrona geriadım attırdılar.

Yine 2008 yılı içinde yetki yenileme süresiöncesinde işçiler üzerindeki baskılarını Türk Metalçetesiyle elele vererek hayata geçirmeye çalışanBosal patronuna işçilerden tokat gibi yanıt geldi.Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlü BosalMimaysan işçileri Türk Metal çetesine ve Bosalpatronuna örgütlülüklerine sahip çıkarak yanıtverdiler.

Fabrika işgalleri, direnişlerle2009’a…

Kapitalist krizin etkilerinin yayılmasıyla berabermetal işkolundaki eylemler de sertleşti. ÖzellikleKocaeli Arslanbey Organize Sanayi Bölgesi’ndekurulu bulunan Tezcan Galvaniz, ÜmraniyeDudullu’da kurulu bulunan Sinter Metal ve Bursa’daAsil Çelik işçileri kriz bahane edilerek girişilensaldırılara militan eylemlerle cevap verdiler.Ümraniye’de Gürsaş işçileri de sendikalörgütlenmeye dönük saldırılara karşı direnişlerine

devam ediyorlar.22 Aralık 2008 tarihinde Birleşik Metal-İş

sendikası’na üye olarak çoğunluğu sağlayan Sinterişçileri toplu işten atmalara karşı fabrikayı işgalettiler. Sinter işçileri direnişlerine fabrikanın önündedevam ediyorlar.

Sinter işçilerinin hemen arkasından TezcanGalvaniz işçileri de örgütlülüklerine sahip çıkarakfabrikalarına kapandılar. İşten atmalara karşı şehirmerkezine kadar defalarca kez D-100 karayolunukapatarak protesto yürüyüşü düzenlediler.

2009’un parolası: İşgal, grev,direniş!

2008 yılı sermaye sınıfının yoğun saldırılarıaltında geçti. Kazanılan grev ve direnişler sınıfhareketinin önümüzdeki dönem tablosu açısındansınıf bölüklerine sağladığı moralin yanında 2009yılının sert mücadelelere sahne olacağını gösteriyor.

Ücrette asgari, sefalette azami artış!Açlık sınırının 840 milyon olduğu bir dönemde asgari ücrete yapılan zam oranları açıklandı. 2009’un

birinci 6 ayında 16 yaş üstü çalışan işçilere yüzde 4.3, 2. dönem için yüzde 4.1 oranında zam yapılacak.Böylece 16 yaşından büyükler 1 Ocak 2009’dan itibaren brüt 666, net 527.13 TL, 16 yaşını doldurmamışişçiler ise brüt 567, net 456.21 TL alacak.

Yılın ikinci 6 ayında ise asgari ücret, 16 yaşından büyükler için yüzde 4.1 oranında arttırılacak. Böyleceasgari ücret, brüt 693 YTL, net 546.48 YTL olacak. 16 yaşını doldurmamış işçiler ise yüzde 4’lük artışla brüt589.50, net 472.32 TL alacak.

Kapitalist sistemin krizi nedeniyle yüzbinlerce işçi işsiz kalmışken, iş güvencesiz çalışan bir o kadarasgari ücretli de yapılan bu gülünç artışla ay sonunu getirmenin hesabını yapmak zorunda kalacak.

Sermayenin sözcüleri yaptıkları “sadaka” zamları ekmeğe, çaya, simite, makarnaya göre hesaplıyorlar.Ne de olsa işçi ve emekçiler onlar için “ayak takımından” ibarettir ve bir torba odun, bir torba kömür, birdilim ekmek gibi “asgari ücret” de sadakadan sayılır. Ancak unuttukları bir şey var: Biz hesabımızı çaya,simide, makarnaya göre yapmıyoruz. Çünkü emeğimizin gerçek karşılığının bunlar olmadığını biliyoruz.Onların gözü bizim soframızdaysa, bizim gözümüz de onların er-geç yıkacağımız saltanatlarındadır.

Asgari ücretin belirlendiği toplantılarda sermayenin gerçek niyeti de en yetkili ağızlardan ifadeedilmiştir. TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler şunları söylemiştir: “Türkiye’deki işsizlerin çoğunluğunu ilkdefa işe girecek gençler oluşturmaktadır. Asgari ücretle çalışan toplu iş sözleşmeli bir işçinin işyerinemaliyeti ortalama 1400 TL’ye yükselmiştir. Bu nedenle AB ülkelerinde olduğu gibi asgari ücret uygulayanişyerlerinde toplu sözleşmeliler sosyal taraflarca belirlenmeli ve toplu iş sözleşmesi uygulayan veuygulamayan işyerleri için farklılaştırma yapılmalıdır.” Yani haramilerin temsilcisi demek istiyor ki,sendikalı ve sendikasız işyerlerine göre asgari ücret ayrı ayrı belirlensin. Bölgesel asgari ücret talebindensonra, sermaye şimdi de sendikasız işçilere zaten kırıntı niyetine verilen asgari ücrete göz dikmiş bulunuyor.

Yine kamu emekçilerinin maaşlarına önümüzdeki yılın Ocak ayında yüzde 4, Temmuz ayında da yüzde4.5 olmak üzere kümülatif yüzde 8.7 oranında zam yapılacak. Böylece en düşük memur maaşı aile ve çocukyardımıyla birlikte Ocak’ta 45, Temmuz’da da 52 YTL olmak üzere yıllık toplam 97 YTL artacak. Yenizamlar, önümüzdeki yıl da en düşük ve en yüksek memur maaşı arasındaki 3.7 katlık farkı değiştirmeyecek.Bu arada emekli aylıkları da, 6 aylık enflasyon tahminine göre 2009 Ocak’ında yüzde 4.89 oranında artacak.Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, kamu emekçileri için ise yüzsüzce şu açıklamayı yapabiliyor: “Sendikaüyesi olan personele 5 TL tutarında ödenmekte olan sendika ödeneğinin ‘toplu görüşme primi’ adıylaödenmesi ve bu tutarın 10 TL’ye çıkarılması sağlanacaktır.” Örgütlü işçi ve emekçiden korkan sermayeninmaliye memuru, bu artışı bile sendika aidatı olarak değil, “toplu görüşme primi” olarak açıklıyor. EmeklininTemmuz zammı yüzde 3.76 olacak. Emekli maaşlarındaki yıllık zam oranı ise yüzde 8.83 olarak belirlendi.

Bu arada hatırlatmakta fayda var. Türk-İş, “önerilerinin dikkate alınmaması ve çağrılarının cevapsızbırakıldığı” gerekçesiyle Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan çekilmişti. İşçi sınıfını temsil sıfatıyla asgariücret görüşmelerine katılan Türk-İş, “oynanan oyunun içinde yer almayacağız” diyerek görüşme masasındankalktığını açıklamıştı. Önerileri dikkate alınmamış, çağrıları cevapsız bırakılmış! Peki, karşılığında neyapmış sendika ağaları? Bu sene aynı oyunun figüranlığını yapmak yerine seyirciliğini yapmayı daha uygunbulmuşlar sadece.

Otomobilden emlağa, pasaportlardan cep telefonuna, elektriğe kadar pek çok kalemde zammın 1 Ocak2009’dan itibaren yürürlüğe girdiği, sanayide kullanılan elektriğe yüzde 0.46 ile yüzde 1.57 arasında değişenoranlarda indirim yapılırken, konutlarda kullanılan elektrik fiyatlarının yüzde 1.18 oranında artırıldığı şugünlerde, sermaye sınıfı “2009 zor bir yıl olacak” diyor.

Maliye Bakanı Unakıtan, “kredi imkânlarının daralmasıyla borçlanma daha maliyetli hale gelebilir.Büyüme hızımızın düşmesiyle birlikte işsizlik artabilir” diyerek felaket tellallığı yapıyor.

İşçi ve emekçilerin yaşam koşulları ve alım gücü açısından 2009’un zor bir yıl olacağı doğrudur. Fakatbir başka gerçek de şudur ki, en büyük zorluğu 2009’da sermaye sınıfı ve devleti yaşayacaktır. Çünkü bu yılkarşılarında krizin faturasını kapitalistlere ödetme mücadelesi veren, fabrikaları işgal etmekte tereddütetmeyen işçi ve emekçileri bulacaklar.

Sınıfa karşı sınıf!14 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Vira-Kürşat’ta eylemler sürüyor!Vira ve Kürşat adlı taşeron firmalarda çalışan

işçiler, sözleşmelerinin yenilenmesi ve kadroluçalışma talepleriyle yürüttükleri eylemlerine 5 Ocakgünü İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde devamettiler. Sümerbank önünden İzmir BüyükşehirBelediyesi önüne yürüyen taşeron işçileri “Yaşasınörgütlü mücadelemiz!” pankartını açtılar.Taşeronlaşmanın kaldırılmasını istediler.

Yapılan basın açıklamasının ardından oturmaeylemine geçildi. Sloganların atıldığı oturma eylemisırasında işçi temsilcileri Park ve Bahçeler müdürüylegörüşmeye çıktı.

Vira-Kürşat taşeron işçileri taleplerininkarşılanmaması üzerine 7 Ocak günü, saat 12.00’deİzmir Büyükşehir Belediyesi önündegerçekleştirdikleri eylemle açlık grevine başladılar.“Yaşasın örgütlü mücadelemiz/Vira-Kürşat taşeronişçileri” pankartının açıldığı eylemde açlık grevi ileilgili dövizler taşıdılar. Açlık grevine 7 işçi katılacak.

İşçiler belediye önüne geldiklerinde Filistin halkıile dayanışma içinde olduklarını söylediler veölenlerin anısına saygı duruşunda bulundular. Kürşatfirması işçi temsilcisi Özkan Kılıç kararlı olduklarınıbelirten bir konuşma yaptı. İşçiler daha sonra belediyeönünde imza masası açtılar. Basın açıklamasınayaklaşık 40 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak / İzmir

Akan-Sel Nakliyat işçileri direnişte!Bir süredir Uluslararası Mersin Limanı’nın

yükleme, boşaltma ve nakliye işini yapan Akan-SelNakliyat’ta sendikal örgütlenme çalışması yürütenTÜMTİS işten atma saldırısıyla karşılaştı. İşyerindeüye çoğunluğunu sağlayarak 30 Aralık 2008’debakanlığa başvuran TÜMTİS üyeleri 6 Ocak günüişten atıldılar. 500’e yakın işçinin çalıştığı taşeronşirkette iş akitleri feshedilen 60 işçi 6 Ocak günügerçekleştirdikleri basın açıklamasıyla direnişebaşladılar.

İşten atılan Akan-Sel Nakliyat işçilerinin eş veçocuklarının da katıldığı eyleme Mersin’dekisendikalardan da destek geldi. Eylemde konuşanTÜMTİS Genel Başkanı, işten atılan üyelerininişlerine geri dönene ve TİS imzalayıncaya kadarmücadeleye devam edeceklerini söyledi.

Kızıl Bayrak / İzmir

Philips eylemle kapandıHollanda sermayeli Philips’in genel merkezi

tarafından 31 Aralık 2008 tarihinde kapatılacağıaçıklanan Türk Philips’in Gebze Organize SanayiBölgesi’ndeki fabrikası işçilerin gerçekleştirdiğieylemle kapandı. Philips işçileri 6 Ocak günü kısasüreli olarak fabrikalarına kapandılar, yaklaşık 3,5 saatkadar fabrika içinde kaldılar. Öğle saatlerinde fabrikagiriş kapısındaki güvenliği aşarak fabrika içine girenyaklaşık 60 işçi, Cumhuriyet Savcılığı’nın fabrikanınboşaltılması yönündeki kararı ile eylemlerine sonverdiler.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Plaza eylemleri sürüyorIBM önündeki plaza eylemlerinin beşincisi 7 Ocak

günü gerçekleştirildi.Eylemde, “IBM’de sendikal haklara saygı

istiyoruz! /Tez-Koop-İş Sendikası” ve “Güvenli birgelecek için sendika mücadelesinin yanındayız/TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu”pankartları ve taleplerin yeraldığı dövizler taşındı.

Eylemde, EMO İstanbul Şube Başkanı ErhanKaraçay bir konuşma yaptı. Filistin halkınınmücadelesini selamlayan Karaçay, IBM yöneticilerinikınadı. Ardından Tez-Koop İş Sendikası ve TMMOBİKK adına basın açıklamasını okuyan ElvanDemircioğlu, her çarşamba günü omuz omuza olmayadevam edeceklerini ifade etti. Eğitim EmekçileriDerneği adına yapılan konuşmayla açıklama sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Adana’da mitinge çağrıAdana’da sendika ve odaların 7 Ocak günü Türk-İş

Bölge Temsilciliği’nde gerçekleştirdikleri basıntoplantısı ile krizin faturasının işçi ve emekçilerekesilmesine izin verilmeyeceği belirtilerek, dair işçi veemekçilerin talepleri sıralandı. Türk-İş, DİSK, KESK,TMMOB, ATO, Adana Eczacılar Odası tarafındandüzenlenen basın toplantısı, 24 Ocak 2009 tarihindesaat 13.00’te Mimar Sinan Açıkhava Tiyatrosuönünden başlayarak yapılacak olan mitinge çağrıylasona erdi.

Kızıl Bayrak / Adana

Balcalı Üniversitesi’nde yemekboykotu sürüyor

Balcalı Üniversitesi sağlık çalışanlarınınınyemekhanelerinin ücretli olmasına karşı başlattıklarıyemek boykotu 7 Ocak günü 3. gününü geride kaldı.

İlk iki gün yoğun bir katılımla gerçekleşen yemekboykotunun üçüncü gününde SES Adana ŞubeBaşkanı Mehmet Antmen bir konuşma yaptı.Hastanede bir yandan boykot süreci işlerken diğeryandan çalışanların promosyon ücretlerinin ödenmesiüzerine bir süreç yaşanıyor. Antmen, Türk EğitimSen’in Rektörlük ve İş Bankası ile bir görüşmeyaptığını ve çalışanlara 350-400 TL arasındaki ücretin3 yıla bölünerek ödenmesi konusunda anlaştıklarınısöyledi.

Kızıl Bayrak / Adana

Fatura işçiye kesildiİşten atma saldırısının yaşandığı büyük

fabrikalardan biri de Tuzla’da kurulu bulunan Arçelikfabrikası oldu. Türk Metal çetesinin örgütlü olduğufabrikada 3 Ocak günü 175 işçinin işine son verilirkenTürk Metal Sendikası Pendik Şubesi’nden herhangi biraçıklama yapılmadı.

TEKİMSA Teknik Malzemeler İmalat Sanayi veTicaret Anonim Şirketi’nde ise 135 çalışanın işine sonverildi. Çelik-İş Sendikası Gebze Şubesi’nin örgütlüolduğu işyerinde tebligatlar 2 Ocak 2009 günündenitibaren yapılmaya başlandı. İşçiler fabrika önünde 5Ocak tarihinden itibaren beklemeye başladılar.

Bursa Orhangazi’de kurulu bulunan Finlandiyasermayeli Componenta Dökümcülük Ticaret ve SanayiA.Ş, sendika üyesi 425 işçinin iş akitlerinifeshedeceğini açıkladı. Kararın Türk MetalSendikası’yla “tam uyum” içinde alındığı bilgisiverildi.

Bursa’da yılgınlık yok!Bursa Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki

Burulaş’ta çalışırken sendikalı oldukları için çeşitlibaskılarla karşılaşan TÜMTİS üyesi sarı otobüsşoförlerinin sendika hakkı için sürdürdüğü direnişdevam ediyor. Otobüs şoförleri 5 Ocak günü deOrhangazi Parkı’nda toplanarak basın açıklaması

İşçi ve emekçi hareketinden…

5 Ocak 2009 / Taksim

Sınıfa karşı sınıf! Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 15Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

gerçekleştirdiler. İşçiler adına açıklama yapanTÜMTİS Bursa Şube Sekreteri Özdemir Arslan, Zorkoşullara rağmen 220 gündür süren direnişte sınıfdayanışmasının eksik kalmasını eleştirdi.

Kızıl Bayrak / Bursa

Sinema emekçileri yürüdüGeçtiğimiz günlerde “Setler Tuzla olmasın!”

şiarıyla eylem yapan sinema emekçileri 5 Ocak günüde Sine-Sen’in kuruluş yıldönümünde eylemdeydiler.Sine-Sen’in 31. kuruluş yıldönümü vesilesiyleyaptıkları yürüyüşle çalışma koşullarını protestoettiler.

Beyoğlu Tünel’de buluşan sinema emekçileriİstiklal Caddesi boyunca yürüyerek Taksim Tramvaydurağına geldiler ve burada bir basın açıklamasıgerçekleştirdiler. Eylemde sinema emekçilerinintaleplerini içeren sloganların yanısıra kriz ve siyonistsaldırganlık gündemli sloganlar da atıldı.

Bir sinema emekçisi ve DİSK Genel BaşkanıSüleyman Çelebi’nin ardından söz alan Sine-SenGenel Başkanı Yusuf Çetin, Sine-Sen’in sektördeki tekörgütlü sendika olduğunu vurguladı. Birkaç gün öncesetlerdeki çalışma koşullarından kaynaklı ikiarkadaşlarını kaybettiklerini söyleyen Çetin, sanata vesanatçıya saygı gösterilmesi gerektiğini belirtti.

Kızıl Bayrak / İstanbul

İTÜ’de işten çıkarmaTez-Koop İş Sendikası yaptığı yazılı açıklama ile

İTÜ’de hizmet veren ARGEM A.Ş.’de çalışan 8’isendikalı 10 işçiyi işten çıkardığını duyurdu.

Tez-Koop İş Sendikası İstanbul 2 No’lu ŞubeYönetim Kurulu adına konuyla ilgili yapılan yazılıaçıklamada, bu tutumun sendikaya yöneliktahammülsüzlük olduğu ifade edildi. 2008 süresinceyapılan görüşmelerde işçi çıkarılacağınınbelirtilmediği söylenerek, işçilerin geri alınması talepedildi.

TGS “Olay”da örgütlendiTürkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Bursa’da da

örgütlendi. Olay gazetesi ve Olay TV’de örgütlenensendika işyerinde çoğunluğu sağladı.

Olay televizyonunda çalışan 43 kişiden 31’inin,Olay gazetesinde çalışan 207 kişiden 115’inin TGSüyesi olduğu belirlendi.

4C’liler örgütleniyor!4C’li statüsüyle sözleşmeli olarak değişik kamu

kurum ve kuruluşlarında çalışan emekçiler 3 Ocakgünü Eğitim-Sen İzmir 1 No’lu Şube’de basıntoplantısı düzenleyerek sorunlarını dile getirdiler.

4C’liler adına konuşan bir emekçi, Tekel’inözelleştirme sürecinde kamu kurum ve kuruluşlarında4C’li statüsü ile sözleşmeli olarak göreve başlayançalışanların yaşadıkları sorunları aktardı, bundansonrası için neler yapacaklarına dair bir toplantıgerçekleştireceklerini dile getirdi.

KESK İzmir Şubeler Platformu dönem sözcüsü iseağırlıklı olarak Tekel işçileriyle başlattıkları bu sürecinyeni ve sözleşmeli olarak işe alınan kamuemekçilerinin ortak mücadelesiyle birlikteyürütüleceğini söyledi.

Kızıl Bayrak / İzmir

ASEMAT işçisi yeni yıla grevlegirdi!

Bursa Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi’nde(NOSAB) bulunan, Bursa Birleşik Metal-İş’in örgütlüolduğu ve MESS kapsamı dışında olan ASEMATfabrikasında işçiler 31 Aralık günü yaptıkları eylemlegreve çıktılar.

ASEMAT patronuna ait iki fabrikanın önündeyapılan basın açıklamalarına yaklaşık 100 kişi katıldı.Asil Çelik, Grammer, SCM ve Prysmian işçilerininkatıldığı, Petrol-İş ve Eğitim-Sen’in de destek verdiğibasın açıklamasında sık sık coşkulu sloganlar atıldı.

Kızıl Bayrak / Bursa

Eskişehir’de açlık greviDİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası Eskişehir

Şube Başkanı Bayram Kavak, Kristal-İş SendikasıEskişehir Şube Başkanı İsmail Ayer ve Eğitim-SenEskişehir Şube Başkanı Süleyman Solak, krizingetirdiği yıkımlara karşı 30 Aralık günü üç günlükaçlık grevine başlama nedenlerini anlatarak taleplerinişöyle sıraladılar: İşten atılmaların yasaklanması, iştenatılanların geri alınması, insanca yaşanabilir bir asgariücret, işsizlik fonunun sermayeye peşkeş çekilmemesi,krizin faturasının emekçilere ödetilmemesi.

Sendika yöneticileri 1 Ocak günü yapılan basınaçıklamasıyla açlık grevini sonlandırdılar.

Kızıl Bayrak / Eskişehir

DESA’da işçi kıyımı sürüyor!DESA patronu, Deri-İş Sendikası’nda örgütlenerek

hakları için mücadele eden DESA Deri işçilerininkıyımına devam ediyor. Deri-İş Sendikası, 5 üyesinindaha işten atılmasıyla karşı karşıya kaldı. Aynıişyerinde kriz bahane edilerek 15’i aşkın sendikasızişçinin de çıkarıldığını belirten Deri-İş Sendikası,Düzce’deki direnişinde 250’li günleri geride bıraktı.

Desa Direnişiyle Dayanışma İstanbul KadınPlatformu, 27 Aralık günü İstiklal Caddesi’ndebulunan DESA mağazası önünde bir eylemgerçekleştirdi. Platform adına yapılan basınaçıklamasında, 24 Aralık günü görülen mahkemeninEmine Arslan ve Düzce’de direnen 4 işçinin sendikalnedenle işten atıldıkları için işe iade edilmesine kararverdiği ifade edildi. Patronun ise mahkeme kararını 25Aralık günü 5 sendikalı işçiyi daha işten atarakyanıtladığı vurgulandı. DESA patronunun mahkemekararına uyması istendi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Tersanelerde ücret kazanımıTuzla tersaneler havzasında kölece çalışma

koşullarına karşı mücadele yürüten tersane işçileritersane patronlarının “kriz” bahanesiyle giriştiklerihak gasplarına karşı dişe diş mücadeleyi örgütlemeyedevam ediyorlar.

Tersane İşçileri Birliği Derneği (TİB-DER),derneğe iki aylık ücret alacakları için başvuran 30işçinin 50 bin TL tutarındaki ücret alacaklarını günlersüren ısrarlı çabalar sonucunda geri aldı. TİB-DER’inkazanımla sonuçlandırdığı sürece ilişkin açıklamadaşunlar söylendi: “Yıldırım Tersanesi Çelikler Metaltaşeronunda çalışan 30’a yakın tersane işçisi yaklaşıkiki ayı aşkın süredir alamadıkları ücretlerini alabilmekiçin 2 Ocak 2009 Cuma günü derneğimizebaşvurdular. Bu süre zarfında tersane tarafındantaşeronun işine son verilmiş, işçilere de ‘paranızıvereceğiz’ denilmişti. Tersane tarafından süreklioyalanan işçilerin başvurusu üzerine derneğimiz hakgaspına müdahale ederek tersane yetkilileriniaramıştır. İşçileri ve onların temsilciliğini yapankurumları oyalamaya ‘alışkın’ olan tersane yetkilileriilk etapta bizimle görüşmekten kaçmış ardındanmuhatap alınmamamız halinde tersane önündedirenişe geçeceğimizi iletmemiz sonucunda köşeyesıkışmışlardır.

Ücretleri gaspedilen işçilerin dernekyöneticilerimizle yaptığı görüşmelerin sonrasındabütün işçilerin 50 bin TL tutarındaki ücret alacaklarıeksiksiz olarak ödenmiştir. Tersane işçilerini türlübahanelerle oyalayarak tüm haklarını ellerindenalmaya çalışan patronlara ‘örgütlü işçiyi hiçbir gücünyenemeyeceği’ gösterilmiştir.”

Tezcan’da işgal sona erdiKocaeli’de Arslanbey Organize Sanayi

Bölgesi’nde kurulu bulunan Tezcan Galvaniz işyerindeBirleşik Metal-İş’in örgütlenme faaliyetleri üzerinepatron önce 39 işçinin ardından 83 kişinin iş akitlerinifeshetmişti. İşçiler bunun üzerine servislerebinmeyerek şehir merkezine yürümüşler, 20kilometrelik mesafe boyunca yer yer yolu kapatmışlarve polis barikatıyla karşılaşmışlardı.

29 Aralık günü de sabah vardiyası öncesi fabrikaönünde atılan işçiler ile buluşan çalışan işçiler birliktefabrikaya yöneldi. Güvenliğin oluşturduğu barikatıyüklenerek aşan işçiler birlikte içeri girdiler. İştençıkarılmış olan işçiler içeride yemekhaneye geçerekbeklemeye başlarken, çalışanlar da makinaların başınageçtiler ancak üretimi başlatmadılar.

30 Aralık gecesine kadar fabrika yemekhanesindebekleyen 83 işçi jandarma tarafından dışarı çıkartıldı.Birleşik Metal-İş Sendikası yöneticileriyle beraberaldıkları ortak kararla yemekhaneden çıkan işçilerdirenişlerine fabrika önünde devam edecekler.

Emperyalist-siyonist vahşete k16 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

CMYK

Emperyalist güçlerden siyonist canilere “dokunulmazlık” zırhı

27 Aralık’ta onlarca savaş uçağı ile Gazze Şeridi’nibombalamaya başlayan İsrail savaş makinesi, vahşiyıkım ve katliamın sekizinci gününde on bini aşkınaskerin katılımıyla fiili işgali başlattı. Havadan,karadan, denizden bombalayarak Gazze Şeridi’ni işgaletmeye girişen siyonist ordu, Filistinli örgütlerin kararlıdirenişiyle karşılaşıyor. Kara saldırısıyla kayıplarvermeye başlayan siyonistler giderek kudurganlaşıyor.

Medya tekellerinde konumlanan siyonist tetikçilerinyürüttüğü psikolojik savaş kampanyası, İsrailordusunun iğrenç saldırılarıyla boşa düşürülmüşbulunuyor. İsrail ordusunun sadece “Hamas hedeflerini”vurduğunu tekrarlayıp duran medya tetikçilerininiddialarının tiksindirici bir yalandan ibaret olduğu okul,ambulans, açık pazar, cami, alışveriş merkezi gibiyerlerin bombalanmasıyla dünyanın gözleri önüneserilmiştir.

Bu arada vahşi saldırının Filistinli direnişçilerinİsrail’e attığı ev yapımı grad füzelerinden kaynaklandığıiddiasının yalan olduğu da resmen itiraf edildi. İsrailordusu sözcüsü Avi Benayahu, İsrail devlettelevizyonuna yaptığı açıklamada, “1,5 yıldıraskerlerimiz Negev Çölü’ndeki Tsehilim üssünde inşaedilen küçük bir Gazze kenti modelinde eğitim gördü.Askerlerimiz hedeflerinin bulunduğu bütün sokaklarıbiliyor” dedi. Görüldüğü üzere Gazze’yi hedef alanbarbarca saldırıya 1.5 yıldan beri hazırlık yapılıyor. *

Savaş suçlarına hergün yenilerini ekleyen siyonistsavaş makinesinin salkım bombası ve uranyumlufüzeler kullandığı saptandı. Yaralıları tedavi edenNorveçli doktorlar, Filistinlilerin vücutlarında, uranyumparçacıklarına rastlandığını belirttiler. Hatırlanacağı gibiİsrail ordusu, Temmuz 2006’da Lübnan’a düzenlediğivahşi saldırıda da kullanımı yasak olan bu silahlarıLübnan halkı üzerine yağdırmıştı. Gözlemciler, İsrail’insaldırıda yeni silahlar denediğinden de şüphe ediyor.Nitekim İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak da yaptığıaçıklamada, Gazze`ye karşı başlatılan geniş çaplı karaoperasyonunun “sürprizlerle dolu” olacağını söylemişti.

Gazze’ye karadan, havadan, denizden ölümyağdıran siyonist canavarlar, emperyalist güçlerin özelhimayesi sayesinde soykırımcı planlarını fütursuzcauyguluyorlar. Kayıp vermeye başlaması ile daha dakudurganlaşan siyonist ordu toplu kıyımlarıyaygınlaştırmaya başladı. Su, elektrik, gaz, temel gıdamaddeleri, ilaç gibi hayati ihtiyaçların karşılanamadığıGazze’de sıkıştırılan 1.5 milyon Filistinliye, İsrail’invahşi saldırısıyla cehennem hayatı reva görülmüştür.Şimdiden katledilen Filistinli sayısı 600’e yaklaşırken,yaralıların sayısı üç bin civarındadır. Bu rakam sürekliartmaktadır.

Vahşi kapitalizm Gazze’deinsanlığa meydan okuyor!

İsrail’deki siyonist caniler eliyle Filistin halkışahsında insanlığa karşı işlenen canavarlık, kapitalist-emperyalist düzenin efendilerinin ikide bir sözünü

ettikleri bütün uluslararası sözleşmeleri paçavrayaçevirdiklerinin ilanıdır. Savaş teknolojisinin yenisilahlarını Filistin halkı üzerinde deneyen siyonistleretanınan ayrıcalık, emperyalist güçlerle yardakçılarınınhalkların direnme iradesini kırabilmek için her türcanavarlığı mübah saydıklarının kanıtıdır. Çürümüşgerici Arap rejimlerinin utanç verici bir tutum alaraksiyonist vahşete tavır almaktan geri durmaları, direnişiradesinin kırılması noktasında gerici güçlerinmutabakat sağladığını gösteriyor.

Filistin halkının Gazze’de maruz kaldığı vahşet,küresel kriz içinde debelenen kapitalizmin direnmekararlılığı gösteren ilerici-devrimci güçler ile ezilenhalklara karşı izleyeceği strateji hakkında fikir veriyor.Saldırıyı finanse eden ABD emperyalizminin yanısıraAB emperyalistleri, Birleşmiş Milletler, Arap Birliği,İslam Konferansı Örgütü, Ortadoğu dörtlüsü (ABD-ABD-Rusya-BM) ve diğer gerici devletlerinaralarındaki çıkar çatışmalarına rağmen siyonist vahşetekarşı çıkmama noktasında buluşması, “Barbarlık içindeçöküş ya da sosyalizm!” ikileminin sarsıcı birhatırlatmasıdır.

Halklar siyonist barbarlara karşı ayakta!

Gazze saldırısı karşısında birbirine zıt iki tutumbelirgindir. Bir tarafta İsrail barbarlığını savunankapitalist-emperyalist düzenin efendileri, gericidevletler ile bunların parlamentolar, medya tekelleri,üniversiteler vb. yerlerde mevzilenen tetikçileri…Bunlar, Filistin halkı şahsında kapitalist barbarlığa karşıdirenişin ne pahasına olursa olsun ezilmesinisavunuyorlar. Diğer tarafta ise yerkürenin dört biryanında sokakları dolduran yüzbinlerin, siyonistbarbarlık ve emperyalizme karşı direnişi savunan dünyahalklarının emekçi kesimleri ve ilerici-devrimcigüçleri... Bunlar, insanlığın kardeşçe yaşayabileceği birdünyanın kurulmasını istiyor, bu uğurda mücadeleediyorlar.

Gazze’de ölümüne direnen Filistin halkı baştaolmak üzere Ortadoğu’dan Avrupa’ya, Asya’danAmerika’ya, Avustralya’dan Afrika’ya kadar dünyanındört bir yanında ayağa kalkan halklar, barbarlık içindeçöküşü reddettiğini kanıtlamıştır. Eylemlerin talepleri,eylemlere katılanların bilinç ve örgütlülük düzeyi neolursa olsun, İsrail savaş makinesi eliyle insanlığameydan okuyan kapitalist-emperyalist düzene isyanetmişlerdir. Bu isyanı kapitalist küreselleşmeye, neo-liberal saldırganlığa, emperyalist savaş ve işgale karşıgelişen mücadelenin devamı saymak gerek. İsyanın budinamikleri anti-kapitalist/anti-emperyalist/anti-siyonisttemelde birleştirildiğinde, çok daha etkili sonuçlar eldeedilecektir.

Ankara’daki İsrail işbirlikçilerinin maskesi düşmüştür!

Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül, Gazzesaldırısından 5 gün önce Filistin halkının cellatlarındanİsrail Başbakanı Ehud Olmert’i Ankara’da ağırladılar.Oldukça samimi bir atmosferde gerçekleşen

görüşmelerde iki devlet arasındaki işbirliğini geliştirenmüzakereler yapıldığı açıklanmış, siyonist başbakanAnkara’dan memnun ayrılmıştı. Zira 141 milyondolarlık silah ihalesinin son pazarlığını başarıylatamamlamıştı.

Bu görüşmeden 5 gün sonra vahşi Gazze saldırısınınbaşlaması, dinci gericiliğin şeflerinin suçüstüyakalanmasına vesile oldu. AKP’nin peşindensürüklenen toplum kesimlerinin “dini hassasiyetleri”nihesaba katmak zorunda kalan Erdoğan-Gül ikilisi,saldırıyı “sert” ifadelerle eleştirdiler. Başbakan isezaman geçirmeden, danışmanlarını yanına katarak işeyaramayacağı belli olan Ortadoğu turuna çıktı.

Dinci gerici şeflerin performansı bazı çevrelerdetakdir toplarken, Arap kamuoyunda Erdoğan’ın Filistinhalkı için çaba harcadığı yönünde bir yanılsamaoluşmasını sağladı. Oysa bu çıkışlar Türkiye-İsrailarasındaki çok yönlü ilişkileri zerre kadar etkilemedi.Zira fevri çıkışlar yapan Amerikancı AKP hükümeti,siyonist rejimle arayı bozmamak için de özengöstermektedir.

Türk sermaye devleti 2002’de 700 milyon dolarlıktank modernizasyonu ihalesini İsrail silah şirketinevermişti. Yine siyonistlerin vahşi katliamları devamederken İsrail’e verilen şaibeli ihaleye karşı çıkanları,dönemin Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu, “Buihaleye karşı çıkanlar Yahudi düşmanı doğmuş” diyerekfaşizan bir üslupla azarlamıştı. O ihaleye karşıçıkanların ikisi şu an başbakan ve cumhurbaşkanıkoltuğunda oturuyorlar.

Tayyip Erdoğan, “Tank ihalesi askıya alınmalı.Dışarıdan gelen paranın adresi birileri tarafındanbelirleniyor, bu yüzden ihale İsrail’e veriliyor. İhaleaskıya alınmalı” derken, Abdullah Gül ise, “Tankmodernizasyonunun Türkiye’de yapılmaması büyükayıp. Böyle bir ortamda İsrail’e tank ihalesi verilemez.Bir an önce askıya alınmalı. Türkiye’nin bu ihaleyi iptaletmemesi ayıp. Bu, ülkemiz için kanayan bir yaradır.İsrail saldırganlığına onay vermek ve görmezliktengelmek anlamına gelir. Ayıptır, basiretsizliktir”açıklamasını yapmıştı.

Bu ikili, biri başbakan diğeri önce dışişleri bakanıardından cumhurbaşkanı olduktan sonra, siyonistrejimle yapılan anlaşmaları iptal etmek bir yana,bunlara yenilerini eklediler. Abdullah Gül Filistinhalkının celladı konuklarını bizzat evinde ağırlarken,Tayyip Erdoğan ise siyonist rejime yaptığı diğerhizmetlerin yanısıra Pakistan’la İsrail arasındailişkilerin alenen başlatılması için özel çaba harcayarakbununla övünmüştür. Gazze’de akan kan, İsrail’leilişkilerin devamı için özen gösteren bu “barışhavarileri”nin maskesini paramparça etmiştir.

Filistin halkının gerçek dostlarıilerici-devrimci güçlerdir!

Ülkemizde de siyonist vahşete ve İsrail’i himayeeden emperyalist güçlere karşı yaygın eylemlergerçekleştirilmektedir. Türk sermaye devleti ile AKPhükümetinin İsrail’le suç ortaklığı içinde olması, bumücadelenin önemini daha da arttırmaktadır. İlerici-

Emperyalist-siyonist vahşete karşı öfke beş kıtaya yayıldı…

Kapitalizme, emperyalizme, siyobirleşik mücadeleyi yükse

karşı öfke beş kıtaya yayıldı… Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 17

devrimci güçler, enternasyonal dayanışma eylemlerinigeliştirerek özelde Filistin halkına genelde Arap halklarınagerçek dostlarının kimler olduğunu göstermelidirler. Bu mesajıetkili bir şekilde vermek, Tayyip Erdoğan şahsında dincigericiliğin Arap halkları nezdinde yarattığı yanılsamanın etkisinisınırlayacaktır.

Siyonist vahşete karşı mücadele kapitalist-emperyalistdüzeni de hedef almalı, İsrail saldırganlığının özelde ABD’ningenelde emperyalist güçlerin Ortadoğu politikasının cisimleşmişhali olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu çerçevede Türksermaye devleti ile AKP hükümetinin suç ortaklığı teşhiredilmeli, İsrail’le yapılan tüm anlaşmaların iptali, silahihalelerinin geçersiz sayılması, ekonomik, ticari ve diplomatikilişkilerin kesilmesi, buna bağlı olarak ABD ve NATO üslerininkapatılması talep edilmelidir. Sermaye iktidarının bu taleplerigüçlü bir toplumsal muhalefet basıncı olmadan karşılamayacağıaçıktır. Bu ise Amerikancı rejim ile dinci gericiliği işçi sınıfı veemekçiler nezdinde daha etkili bir şekilde teşhir etmeyikolaylaştıracaktır.

Mücadele güncel planda Filistin direnişi ve Gazze halkıyladayanışmayı temel almalı, genel planda ise siyonist rejimyıkılana kadar, İsrail’de yaşayan Yahudiler dahil Ortadoğuhalklarının güven içinde olmayacağı vurgulanmalıdır. Siyonistsavaş makinesinin nükleer silah deposuna sahip olması, işgaledilmiş Filistin toprakları üzerinde kurulan İsrail’de yaşayan veyazık ki bilinci siyonist ideoloji ile zehirlenen Yahudiemekçilerin de bu mücadeleye kazanılmasının önemini gözönünde bulundurmayı gerektirmektedir.

İlerici-devrimci güçler ile sendika ve kitle örgütleriningüçlerini birleştirip ortak eylemler yapmaları yönünde çabaharcanmalı, oluşan birliktelikler yaygınlaştırılmalıdır. Sınıfdevrimcileri birleşik mücadeleye azami önem vermeli, bununmümkün olmadığı yerde de mücadeleyi örgütleme sorumluluğuile hareket etmelidir.

* Maketler üzerinde saldırı hazırlığı yapma, bize Türksermaye devletinin devrimci tutsakları F tipine kapatmak için 19Aralık’ta düzenlediği vahşi katliam sonrasında yapılanaçıklamayı hatırlatıyor. Dönemin içişleri bakanı işkenceci katilSadettin Tantan, kolluk kuvvetlerinin bir yıldır cezaevlerimaketleri üzerinde operasyon hazırlığı yaptığını açıklamıştı.

onizme karşıltelim!

Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu turu…

Sahte gözyaşları siyonistcellatlarla suç ortaklığının

üstünü örtemez!İsrail savaş makinesinin 27 Aralık 2008 tarihinde Filistin halkına karşı başlattığı vahşi saldırıdan beş

gün önce, yolsuzluk çukurunda debelenen İsrail Başbakanı Ehud Olmert Ankara’daydı. Erdoğan,görüşmenin ardından İsrail savaş uçaklarının Gazze Şeridi’ni bombalamasına “sert” tepki gösterdi.Filistinli çocukların bedenleri Konya ovasında eğitilen siyonist pilotların attığı bombalarlaparçalanırken, kendilerine saygısızlık yapıldığını öne süren AKP şefi, belli ki suçüstü yakalanmanıntelaşı içindeydi.

Zira siyonist ordu Gazze’ye ölüm saçarken, Türk ordusuna hava ve uzay görüntülü istihbaratsağlayacak sistemin ihalesinin iki İsrail şirketine verildiği açıklandı. 141 milyon dolarlık ihaleyipaylaşan özel şirket Elbit System ile devlet şirketi İsrail Havacılık Sanayi (IAI) temsilcileri, Türkiye’yepazarladıkları mallarının reklamını yaptılar. İhale sonucunun açıklandığı tarih, son pazarlığın 22Aralık’ta Ankara’da gerçekleşen siyonist şef-Tayyip Erdoğan’ın görüşmesinde tamamlandığına işaretetmektedir.

Suçüstü yakalanan Erdoğan, açıklamalarla yetinmeyip, Suriye, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan turunaçıkarak, “Filistin halkı için çaba harcıyor” görüntüsü vermeye çalıştı. Ortadoğu turundan bir sonuççıkmadı elbet, zaten çıkması da beklenmiyordu. Ancak hızla içi boş diplomatik girişimler başlatanAmerikancı Tayyip, Arap kamuoyunda epey takdir toplamış görünüyor. Arap kamuoyunda oluşan buyanılsama, Tayyip’in becerisinden çok, gerici Arap rejimlerinin utanç verici bir suskunluk içindebulunmalarından kaynaklanıyor.

Hatırlanacağı üzere , Erdoğan AKP şefi ve Başbakan sıfatıyla daha önce de İsrail’i “sert” ifadelerleeleştirmişti. Ancak sarf ettiği sözleri yutan Tayyip, her zaman Filistin halkının siyonist cellatlarıylayakın dost olduğunu kanıtlamayı başardı. Hem dinci gericiliğin başı hem “Müslüman” Filistin halkınıncellatlarının dostu olabilen Tayyip, eski şefi Necmettin Erbakan’ın açtığı yoldan ilerliyor.

Türk burjuvazisi ve onun devletinin siyonist savaş aygıtıyla ilişkileri eskiye dayanıyor. İsrail’i ilktanıyan devletlerden biri Türkiye olmuştu. Bir dönem gizli yürütülen, sonrasında açıktan sürdürülenilişkiler, ‘90’lı yıllarda büyük bir ivme kazandı. Esas olarak iki devletin militarist aygıtları arasındakurulan Türkiye-İsrail ilişkileri bu dönemde ekonomik, ticari, diplomatik, siyasi alanları kapsayacakşekilde genişlemiştir. Ancak savaş aygıtları arasındaki işbirliği halen belirleyicidir.

İki Amerikancı rejim arasındaki ilişkilerin gelişiminde ciddi bir sıçramaya denk düşen 23 Şubat1996 tarihli “Askeri İşbirliği Anlaşması” imzalandığında, Tayyip Erdoğan’ın yerinde NecmettinErbakan oturuyordu. O zamanlar Erbakan’ın eteklerinde dolaşan bir mürit olan Erdoğan, Washington-Tel Aviv-Yahudi lobisi üçlüsünün açık desteği ile başbakanlık koltuğuna oturabildi. Bu süreç, Tayyip’inneden ırkçı-siyonist rejime hizmet etmek için uğraştığını da gösteriyor.

Elbette siyonist İsrail’le ilişkiler, baştaki hükümetlerin icraatlarından ibaret değil. ABD-İsrail-Türkiye üçlü “şer ekseni”nin kurulması ilişkilerin boyutunu gözler önüne sermektedir. Bununla birliktesiyonist rejimle kurulan çok yönlü ilişkileri eleştiren bir hükümet ya da düzen partisi de olmamıştır.

İki devlet arasındaki ilişkilerde savaş sanayinin önemi, son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin(TSK) neredeyse tüm silah ihalelerini İsrail şirketlerine vermesinden de anlaşılmaktadır. İsrailşirketlerine verilen ihaleler işbaşındaki hükümetler tarafından da tereddütsüz imzalanmıştır. Üstelik buihalelerin bazıları için ortalamanın üstünde fiyatlar ödenmiştir. İsrail’in savaş araçları üreten devletşirketi IAI iflasın eşiğine gelmişken, TSK’nin verdiği 700 milyon dolarlık tank modernizasyonuihalesiyle kurtarıldığı da sermaye medyasında dile getirilmişti.

Son yıllarda İsrail silah şirketlerine verilen ihalelerin toplamına bakıldığında, Filistin halkınıncellatlarına akıtılan paranın 2.5 milyar doları aştığı görülmektedir.

“Hayalet” denilen F-4 savaş uçaklarından 54 tanesi 700 milyon dolara yenilendi. İkinci partide 48adet F-4 uçağının yenilenmesi için İsrail önce 550 milyon istemiş, ancak ardından fiyatı 360 milyondolara indirmişti.

M-60 tanklarının modernizasyonu için siyonistlere 687.5 milyon dolar ödendi. Yerden havaya atılan“Popoye-1” füzesinden alınan 110 adet için ödenen toplam rakam ise 500 milyon doları buldu. Ayrıcaaraçlardan atılabilen “Harpy” füzelerinden 100 adet alınırken, “Ok” füzelerinin ortak yapımı konusundada anlaşmaya varılmıştı.

Washington’dan icazet alındıktan sonra başlatılan sınır ötesi saldırıda TSK, önce “Heron (balıkçıl)”insansız keşif uçakları kiralamış, ardından 183 milyon dolar karşılığında 10 adet uçak siparişi vermişti.141 milyon dolarlık silah alışverişi ise, Tayyip’in suçüstü yakalanmasını sağlayan son ihale oldu.

Görüldüğü üzere, Türk sermaye devletinin siyonistlerle suç ortaklığı, bir başbakanın sarf edeceğibirkaç sözle örtülebilecek cinsten değildir. Nitekim hem Ecevit hem Tayyip daha önce İsrail’i “soykırımyapmak” ve “devlet terörü uygulamak”la suçlamışlardı. Ancak her iki hükümetin siyonistlerle suçortaklığı aynen devam etmiştir. Nitekim siyonist şefler de, bu tür açıklamalardan rahatsız olsalar bile, bufevri çıkışların iki Amerikancı rejim arasındaki işbirliğini zedeleyecek etkiden yoksun olduğunubiliyorlar. Bu nedenle pek ciddiye almıyorlar.

Irkçı-siyonist rejimin Filistin halkı şahsında işlediği ağır suçlar, barbarlığı temsil eden kapitalist-emperyalist düzenin suçlarıdır aynı zamanda. ABD ile batılı emperyalistler İsrail devletini finanse edipkorumaya alırken, Ankara’daki işbirlikçiler ise, siyonist cellatlarla suç ortaklığı yapıyorlar. Dolayısıyla,anti-emperyalist/anti-siyonist mücadele, İsrail’in Ankara’daki suç ortaklarını da hedef alacakperspektifle örülmek durumundadır.

CMYK

Kürtçe televizyon üzerine...18 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Kürt halkının özgürlük mücadelesinin önünükesmek ve temel ulusal istemlerini hak kırıntılarıylabloke etmek için sermaye rejiminin attığı sonadımlardan biri de, Kürtçe televizyon kanalınındevreye sokulması oldu.

Bir yandan Kürt dili üzerinde yoğun bir baskıyaşanırken öte yandan Kürtçe televizyon kanalınındevreye sokulması tam bir ikiyüzlülük örneğioluşturuyor.

Kürtçe Meclis’te hala “bilinmeyen bir dil” olaraktutanaklara geçerken, “TRT Şeş (6)” adlı yeni devletkanalı bu dilde yayına başladı.

Bugüne kadar üç yasaklı harfi (x, w, q) içerençocuk isimleri bile kabul edilmiyordu. Oysa şimdidevletin yeni kanalı bu yasaklı harfleri kullanarakyayınını sürdürüyor. Böylece yeni bir tutarsızlık veikiyüzlülük örneği sergilenmiş oluyor. Devlet istersebu dili istediği gibi konuşur, ama Kürtler değil!İçişleri Bakanlığı’nın bu harflerin kullanılmasına gözyumulmamasına ilişkin olarak valiliklere gönderdiğigenelge bunun bir kanıtı. Yine TRT Şeş’te kentlerinsonradan değiştirilen “resmi” isimleri yerine“Kürtçe” isimleri yazıldı. Siirt’e “Sêrt” denilebildi.Öte yandan, TRT 1 Haber bültenlerinde yeni kanalınyayına başladığı duyurulurken, “çok dilli kanal”denilerek “Kürtçe” kelimesi bile kullanılmadı.

Bir başka dikkat çeken nokta ise şu: RTÜK özelkanallara Kürtçe yayında “alt yazı” zorunluluğugetirirken, TRT 6 için bu zorunluluk sözkonusu değil.Yine özel kanallar için toplam 4 saatten fazla Kürtçeyayın yapmak yasak. Ancak TRT’nin yeni kanalı 24saat yayın yapacak. Ayrıca TRT’nin haberbültenlerinin Kürtçe sunulması ve Türk filmlerininKürtçe dublajla gösterilmesi planlanıyor.

Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM), KürtEnstitüsü, Kurdî Der gibi Kürt kurumları ve Kürtdilbilimcileri ve Kürt sanatçıları TRT’nin teklifinekapılarını kapattılar. Kürt kurum ve sanatçıları,TBMM’de bile Kürtçe’nin ‘bilinmeyen bir dil’şeklinde tutanaklara geçtiğini ve hâlâ “W, Q, X”harflerinin yasaklı olduğu Türkiye’de AKP’nin buadımını “yerel seçim öncesi siyasi bir girişim” olarakdeğerlendirdiler.

Kurdî Der Genel Başkanı Haydar Şık, Kürtçealfabede yer alan “W, Q ve X” harflerini yasaklayandevletin Kürtçe televizyon kanalı açmasının birçelişki olduğunu belirterek, “Biz bu televizyonuonaylamıyoruz” dedi.

MKM Yöneticisi Mehmet Akyüz ise şunlarısöyledi: “Bizim bu çalışmaya olan yaklaşımımıznettir. Bir bakıma sistemin Kürtçe kanalı kendianlayışıyla yapacak olması niyetlerini ortayakoyuyor. Ocak ayından itibaren yayına girecekolması, AKP, ordu ve medyanın amaçlarının neolduğunu ortaya koyuyor. Daha önceki pratiklerindede olduğu gibi bazı şeyler kâğıt üzerinde kalacak.Açıktır ki bu siyasi bir çalışmadır. Kürt kültürü veyaşamını devletin resmi penceresinden dile getirmekKürtler’e bir yarar getirmeyecektir. Devletin Kürtmodeli AKP eliyle yapılmaya çalışılıyor.”

Kürtler’in kendi dilleriyle eğitim görmeleri veKürtçe’nin devlet işlerinde, kurumlarında tanınmasıhala yasakken, Kürtler’in varlığı ve dilinin kabulü

açısından bir “yeni adım”la karşı karşıyayız. İnkarcısermaye devleti, çeşitli resmi tutanaklara hala“bilinmeyen bir dil” olarak geçirilen Kürtçe’detelevizyon yayını başlatırken, amacının Kürt yayınkuruluşlarına “resmi alternatif yaratmak” ve bundangereğince yararlanarak Kürtler’i kazanmak olduğunugizlemiyor da. Amacın bu tür adımlarla Kürtler’in hiçdeğilse bir kesimini yedeklemek olduğu açıktır.

Güney Kürdistan yönetimine yaklaşıp KuzeyKürtleri’ni etkisizleştirmek şeklindeki yeni devletstratejisinin nasıl zerre kadar bir demokratik içeriğiyoksa, bu stratejinin gerektirdiği Kürtçe televizyonvb. gibi “açılımlar”ın da demokratik açılımlayakından uzaktan bir ilgisi yoktur. Amaç Kürthalkının özgürlük ve eşitlik mücadelesini blokeetmek, ulusal istemlerinin içini boşaltmak, böyleceKürt hareketini etkisizleştirmek ve zaman içindetasfiye etmektir. Sözkonusu olan inkarcı Türk burjuvagericiliğinin yeni bir manevrasıdır.

Ama öte yandan bu “yeni durum”, Türk sermayedevletinin geleneksel inkâr ve asimilasyonpolitikalarının iflasının da yeni bir göstergesi oluyor.Mücadelenin basıncı altında “nereden nereyegelindiğini” de göz önüne seriyor.

Bugün Kürt dili üzerindeki baskı çok yönlü olaraksürüyor. Bu ülkede anadilini konuştuğu için insanlarhalen sokakta dayak yiyor, yargılanıyor, cezaevinegiriyorlar. Diyarbakır Büyükşehir Belediye BaşkanıOsman Baydemir belediye internet sitesinde Kürtçekullanıyor diye yargılanabildi. Kürtçe’nin kullanımı okadar çok yasak ve cezaya neden oldu ki, bunun enson ve en tipik örneklerinden birisi Danıştay 8.Dairesi’nin kararıdır. 2007’de çok dilli belediyecilikkararı alan Diyarbakır’ın Sur Beldesi BelediyeBaşkanı Abdullah Demirbaş, Danıştay kararıylabaşkanlıktan düşürüldü ve bu kararı onaylayanbelediye meclisi feshedildi. Öte yandan SiyasiPartiler Yasası, partilerin propaganda faaliyetlerindeKürtçe kullanmayı yasaklıyor. Bu yasak da hazırlananafiş ve pankartlarda bu üç harfin kullanılmasınıengelliyor. Genelkurmay, Nisan 2008’de hazırladığıafişlerle ‘W, Q ve X’ harflerinin üzerini çizdi.

Şu traji-komik örnek Kürt dili üzerindeki baskı veyasağın hangi boyuta ulaştığını gözler önüne seriyor.Babası siyasi mülteci olan Alman vatandaşı Welat,annesiyle Türkiye’ye girerken isminde ‘W’ harfiolduğu için girişine izin verilmedi. İçişleri BakanlığıWelat’ın vize sorunu nedeniyle giremediğini iddiaetti, ama vize sorununun da isimden kaynaklandığıanlaşıldı.

Son Kürtçe televizyon “açılımı”, bugüne kadarkitüm diğer “açılımlar” gibi, Kürt halkının haklı vemeşru istemleri karşısında sergilenen gerçek birikiyüzlülük ve aldatma örneğidir. Tüm bu sözümona“açılımlar”ın amacı, Kürt halkının ulusal özgürlük veeşitlik istemlerini karşılamak değil, tam tersine, buistemlerin içini boşaltmak ve bu temelde geliştirilenmücadeleyi etkisizleştirmektir. Daha dünDiyarbakır’da yaptığı görüşmede kendisine anadildeeğitim ve üniversitelerde Kürdoloji bölümleriaçılması önerisinde bulunan Sezgin Tanrıkulu’naBaşbakanın yanıtı, “Bekâra karı boşamak kolay”olmuştu. Diyarbakır Barosu’nun DicleÜniversitesi’ne Kürdoloji bölümü açılması başvurusukarşısında savcılığın soruşturma açması, aynıikiyüzlülüğün ve samimiyetsizliğin bir başkaörneğidir.

Yine hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz Eylül-Ekimaylarında anadilde eğitim ve üniversitelerde Kürt Dilive Edebiyatı bölümlerinin açılması için yapılaneylemler nedeniyle onlarca öğrenci gözaltına alınıptutuklanmıştı.

Bütün bunlar temelde inkarcı zihniyetinsürdüğünü göstermektedir. Yapılan açılımlar daözünde bu aynı zihniyete hizmet etmektedir. “Kürtçetelevizyon açılımı” da bunun bir parçasıdır.

Zorunlu resmi dil uygulamasına son verilmedikçe,tüm dillerin hak eşitliği tanınmadıkça, Kürtçeninbaşta kamusal alan olmak üzere toplumsal-siyasalyaşamın her alanında özgürce kullanılabilmesininönündeki tüm engeller kaldırılmadıkça, “Kürtçe”nintanınması ve kullanılmasına ilişkin tüm iddialarsıradan gerici manevralar ve aldatmacalar olmanınötesine geçemeyecektir.

Tüm dillerin tam hak eşitliği! Zorunlu devlet dili kaldırılsın! Herkese kendi anadilinde eğitim hakkı!

İnkarcı rejimin Kürtçe televizyonmanevrası

Sınıfa karşı sınıf! Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 19Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Kartal Samandıra’da kurulu bulunan ÜnsaAmbalaj’da iki haftadır devam eden direniş 31Aralık günü öğleden sonra fabrika işgalinedönüştü. Ünsa bünyesinde faaliyet gösteren DoğaTekstil isimli taşeronun kapatılması gerekçesiyleişlerinden olan 85 işçi fabrikayı işgal ettiler.

DİSK Yönetim Kurulu üyesi Nakliyat-İşSendikası Genel Başkanı Ali RızaKüçükosmanoğlu da fabrikada işçilerle beraberyer aldı. Taşeron işçilerin işgal ettiği fabrikanınana taşeronunda örgütlü olan DİSK TekstilSendikası kapıya “işyerindeki eylemle ilişkisiolmadığını” belirten yazı asarak, işçilerinmücadelesine dönük patron yanlısı tutumunugösterdi.

Saat 17.00 sularında fabrika içine giren birgrup çevik kuvvet, fabrika kapısında Ünsaişçilerine destek için bekleyenleri gözaltına aldı.Aralarında OSB-İMES İşçileri Derneği üyelerininde olduğu 20-25 kişi jandarma tarafındanSamandıra Karakolu’na götürüldü.

Fabrikaya gelen DİSK Yönetim Kurulu üyesi

Birleşik Metal-İş Sendikası Genel EğitimSekreteri Celalettin Aykanat ve Nakliyat-İşSendikası Gebze Şube Başkanı Erdal Kopal dagözaltına alındılar.

Saat 18.00’de fabrika içine giren jandarmaiçeride bekleyen 60-65 kişilik kitleyi gözaltınaaldı. İşçileri zorla otobüslere bindiren jandarmayakarşı işçiler sloganlarla direndiler. Gözaltınaalınanlar gece serbest bırakıldılar.

Ünsa’da yeniden fabrika işgali...

31 Aralık günü gerçekleştirilen işgal sonrasıpatronun işçilere verdiği vaatleri yerinegetirmemesi sonucu kapı önünde bekleyen işçilerve Nakliyat-İş Sendikası yöneticileri 7 Ocak’tasaat 12.00 civarında yine işyerini işgal ettiler. İşgalsonrası fabrikaya gelen jandarma, işçiler vesendika yöneticilerinin oluşturduğu 55 kişiyi apar-topar gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar gece geçsaatte serbest bırakıldı.

Kızıl Bayrak / Ümraniye

Ünsa’da yeniden işgal ve gözaltı!

ÜNSA’da bildiri dağıtımına engelleme

25 Aralık günü direnişçi ÜNSA işçilerinin Taksim’de eylemde olduğu sırada ÜNSA’nın anafabrikasında dayanışma bildirisini dağıtan OSİM-DER’li işçiler, önce fabrika güvenliğinin, ardındanise jandarmanın engelleme girişimi ile karşılaştı.

OSİM-DER’li işçilerin kararlı tutumunu gören patron uşakları, bu kez de işçileri engellemeyeçalışarak bildirilerle içeri girilmemesi tehdidinde bulundular. Bu durumun ajitasyon konuşmaları ileteşhir edilmesinin ardından ÜNSA işçileri bildirileri ceplerine koyarak fabrikaya girdiler.

Fabrika önüne gelen jandarma da dağıtımı engellemeye çalıştı. Bu sırada işbaşı yapmaya gelenişçiler hızla içeriye sokulurken, paydos yapan işçilere de hızla servise binme baskısı yapıldı.Jandarma OSİM-DER’li işçileri gözaltına alarak servisler gidene kadar arabada bekletti.

Bu sırada Taksim’deki basın açıklamasından dönen işçilerin, Nakliyat-İş yöneticilerinin veçevrede oturan halkın olaya tepki göstermesi ve gözaltına alınan işçilerin kararlı tutumu nedeniyleişçiler serbest bırakıldı.

Kızıl Bayrak / Ümraniye

“Silikozis hastası kot işçileriyle dayanışma gecesi” 26Aralık akşamı başarıyla gerçekleştirildi. Kot İşçileriBirliği’nin düzenlediği geceye farklı işkolundaki birçokfabrikadan destek gelirken, çeşitli kurumlar da mesajlarlaselamladılar, kot işçilerinin mücadelesinin yanındaolduklarını belirttiler.

Etkinlik, Kot İşçileri Birliği Sözcüsü Gazi Polat’ın işcinayetlerinde yaşamını yitirenler anısına yaptığı saygıduruşu çağrısıyla başladı. Polat yaptığı açılış konuşmasında,kot işçileri olarak “neden yürüdüklerini” anlattı. Silikozishastalığına yakalanarak yaşamını yitiren kot işçilerininhikayelerini aktardı. Silikozis hastası kot işçileriyledayanışmayı yükseltmek, kot işçilerinin yaşadığı temelsorunlara dikkat çekmek amacıyla etkinlikgerçekleştirdiklerini söyledi.

Dayanışma gecesi, kot işçilerinin çalışma ve yaşamkoşullarını anlatan görüntülerden oluşan sinevizyongösterimiyle devam etti. Etkinlik programında NurettinGüleç, Hasan Ali Sezer, Raber, İlkay Akkaya ve HasanSağlam sahne aldılar.

Gecede “Kot işçisi yalnız değildir!”, “Yaşasın Kot İşçileriBirliği!” sloganları atıldı.

İstanbul Ahali, Belediye-İş Sendikası 2 No’lu Şube,DDSB, Partizan, Halkevi, Ekim Gençliği, BDSP, Topkapıİşçi Derneği, Tersane İşçileri Birliği Derneği (TİB-DER),Haber-Sen 8 No’lu Şube, İşçi Gazetesi, Refhan Tümer LisesiÖğrencileri, Volkan Yaraşır ve daha birçok kurum, silikozishastası kot işçilerinin yürüttüğü mücadelenin yanındaolacaklarını gönderdikleri mesajlarla dile getirdiler.

Gecede söz alan Tersane İşçileri Birliği Derneği (TİB-DER) Başkanı Zeynel Nihadioğlu, Tuzla tersanelerhavzasında yaşanan iş cinayetleri ve tersane işçilerininyakalandığı meslek hastalıklarının kot işçilerinin durumuylaolan benzerliğine dikkat çekti. Yaşadıkları tüm sorunlarıkaynağında kapitalizmin olduğunu sözlerine ekledi.Kapitalist patronların saldırılarına karşı ortak mücadeleyürütülmesi gerektiğine işaret etti.

Dayanışma gecesi, çekilen halayların ardından Kotİşçileriyle Dayanışma Platformu Sözcüsü’nün yaptığıkapanış konuşmasıyla son buldu. Kapanış konuşmasında kotişçilerini ölüme terkeden patronlardan hesap sorma kararlılığıifade edildi. Etkinliğe destek veren tüm kişi ve kurumlarateşekkür edildi.

Yaklaşık 250 kişinin katıldığı dayanışma gecesisloganlarla son buldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Kot işçileriyle dayanışma gecesigerçekleştirildi!

“İşçilerin birliğipatronları yenecek!”

Direnişlerle dayanışmaya...20 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Sinter direnişidayanışmayla

sürüyor!24 Aralık sabahından itibaren direnişlerini

fabrika önüne taşıyan Birleşik Metal-İş Sendikasıüyesi Sinter işçilerin dayanışma ziyaretlerisürüyor.

* Gün boyu fabrika önünde halaylar çekerekbekleyişlerini sürdüren işçilere 25 Aralık günüTürk-İş İstanbul Şubeler Platformu bileşenisendikalar destek ziyaretinde bulundu. Türk-İşİstanbul Şubeler Platformu adına LeventDokuyucu konuşma yaptı. Deri-İş SendikasıGenel Başkanı Musa Servi de Sinter işçilerinekararlılıklarını koruma çağrısı yaptı.

* 26 Aralık günü G-U işçileri direniş yerinin100 metre yukarısında servislerinden inerek vefabrika pankartlarını açarak Sinter Metal önüneyürüdüler. “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Sinterişçisi yalnız değildir!”, “İşçilerin birliğisermayeyi yenecek!” sloganları ile yürüyen G-Uişçilerini Sinter Metal işçileri de coşkulusloganlar ve alkışlarla karşıladılar.

* 26 Aralık günü Makine Mühendisleri Odasıİstanbul Şubesi Ümraniye Temsilciliği veTürkiye Yazarlar Sendikası temsilcileri de Sinterişçilerini ziyaret ettiler.

* Türkiye Yazarlar Sendikası da birçok aydın,sanatçı ve yazar ile birlikte Sinter Metalişçilerinin yanındaydı. Aydınlar Sinter Metalişçilerine şiir ve şarkılarıyla eşlik ettiler.Ardından Gürsaş işyeri önünde direnişlerinisürdüren Birleşik Metal-İş üyelerini ziyaretettiler.

* DİSK Genel-İş Sendikası Anadolu YakasıBölge Başkanlığı’na bağlı 1 No’lu Şube üyesiKartal Belediyesi işçileri, 29 Aralık günü Sinterişçileriyle Gürsaş işçilerine destek ziyaretigerçekleştirdiler. Hazırladıkları 230 kişilikyemeği sınıf kardeşleriyle paylaştılar.

* Genel-İş üyelerinin ardından Nakliyat-İşSendikası üyeleri de Sinter işçilerine destekziyaretinde bulundular.

* Direnişçi işçilere 30 Aralık günü de birçoksendika, siyasi parti ve kurum destek ziyaretindebulundu. Yurtsever Cephe İşçi Birliği, Halkevleriüyeleri Sinter işçileriyle sınıf dayanışmasıgösterdi.

* DİSK Genel-İş Sendikası’nda örgütlüKadıköy Belediyesi işçileri de 30 Aralık günüöğlen saatlerinde getirdikleri erzaklarladayanışmalarını sergilediler. Genel-İş SendikasıAnadolu Yakası Bölge Başkanı Veysel Demir ve1 No’lu Şube Sekreteri Kemal İkisivri’nin de yeraldığı ziyaretler sırasında sloganlar atıldı.

* 2 Ocak günü Sinter işçilerini ziyaret edenTürk-İş Genel Sekreteri Tek Gıda-İş SendikasıGenel Başkanı Mustafa Türkel “Yalnızdeğilsiniz!” mesajı verdi. Birleşik Metal-İşSendikası Gebze Şube Başkanı Erdoğan Özer,Bosal Mimaysan İşyeri Temsilcileri de işçileriziyaret ederek destek verdi.

* 5 Ocak günü ziyaret gerçekleştiren ÖDPGenel Başkanı ve İstanbul Milletvekili UfukUras, son zamanlarda krizi bahane edenfırsatçıların ortaya çıktığını, Sinter Metalpatronunun da bu bahaneye sarılarak en temelinsan hakkı olan çalışma hakkına saldırdığınısöyledi.

Kızıl Bayrak / Ümraniye

Sinter işçilerinin başlattıkları direniş devam ederken,işçilerle sınıf dayanışması da her geçen gün artıyor. 31Aralık günü BDSP ve OSB-İMES İşçileri Derneği(OSİM-DER) üyeleri Sinter işçilerine dayanışma ziyaretigerçekleştirirken, öğle saatlerinde ise Birleşik Metal İşSendikası fabrika önünde basın açıklaması yaptı.

Yoğun kar yağışına rağmen coşkulu sloganlarla ve“Sinter, Gürsaş, Ünsa… Yaşasın sınıf dayanışması /BDSP” ve “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek / OSİM-DER” pankartları açarak gelinen direniş yerinde Sinterişçileri de sınıf dostlarını sloganlarla karşıladı.

Ziyaret sırasında fabrika önünde direnişçilere ilkolarak seslenen BDSP temsilcisi şunları söyledi: “Çeşitlifabrikalarda çalışan işçiler ve üniversite öğrencileriolarak yanınızdayız. Dünyanın her köşesinde kriz var. 2aydır insanlar ömürlerinde çekmedikleri acılarçekiyorlar. Bursa’da 55 bin işçi işten çıkartıldı. Ülkeçapında bu sayının 2.5 milyon olduğu söyleniyor. Saldırıbüyük, açlık derin. Arkadaşlar; direnmekten, işgalden,mücadeleden başka yol yok…”

BDSP temsilcisi konuşmasının devamında işçisınıfının gücünün örgütlülükten geldiğini, Sinter işçisininde kararlı bir şekilde davrandığında mutlakakazanacağını ifade etti. BDSP olarak sonuna kadar Sinterişçilerinin yanında olacakları bir kez daha vurguladı.

BDSP temsilcisinin ardından söz alan, aynı zamandaeski bir Sinter işçisi olan OSİM-DER temsilcisi ise,Sinter işçilerinin işten atılmasının sadece Sinterişçilerinin değil, tüm işçilerin sorunu olduğunu söyledi vebirleşik mücadelenin önemine değindi.

Ardından söz alan BMİS Örgütlenme UzmanıAlpaslan Savaş ise, “BDSP’li ve OSİM-DER’liarkadaşlar gerek verdikleri emekleriyle gerekse dedirenişimiz boyunca sürekli yanımızda yeradılar. Bugünde tekrar geldikleri için bir kez daha teşekkür ediyoruz”dedi.

Yapılan konuşmaların ardından direniş yerindesohbetler gerçekleştirildi.

Saat 13.00’e doğru DİSK ve BMİS yöneticileridireniş yerine geldiler. Coşkulu bir şekilde atılansloganların ardından BMİS Genel Başkanı AdnanSerdaroğlu kitleye seslendi. Serdaroğlu, Sinter’de,Gürsaş’ta, Tezcan’da, Dostel’de, Asil Çelik’te,Arfesan’da direnen işçilere başarılar diledi. Sermayenin

organize sanayi bölgelerinde organize bir şekildesaldırdığını, bu saldırılara da organize bir şekildedirenerek yanıt vermek gerektiğini söyledi.

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, DİSK YKÜİsmail Yurtseven, DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Ali RızaKüçükosmanoğlu, BMİS yöneticileri, DİSK / Genel-İşSendikası İstanbul Anadolu Yakası Bölge Başkanı VeyselDemir ve 1 No’lu Şube yöneticilerinin yanısıra işyeritemsilcileri de basın açıklamasına katıldılar.

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası temsilcileri,Makine Mühendisleri Odası temsilcileri, KartalMalatyalılar Derneği, CHP Ümraniye ilçe yöneticileri debasın açıklaması sırasında Sinter işçilerine desteksundular.

Öğle arasında kitlesel bir şekilde ziyaretgerçekleştiren Mert Akışkan Gücü işçileri de sınıfdayanışmasının anlamlı bir örneğini sergilediler.

Sinter Metal işçileri sloganları ve kendilerinin ürettiğimarşlarla Sinter Metal patronuna direnmeye kararlıolduklarını gösterdiler. İşçiler “Ne yağmur ne kar,Sinter’de direniş var!”, “Sinter’e işçiler sendikaylagirecek!”, “İşgal, grev direniş!”, “İşçilerin birliğisermayeyi yenecek!”, “Patron bizi arama, adres sendika!”vb. sloganlar atıldı.

Basın açıklamasının ardından BDSP ve OSİM-DERüyeleri Sinter işçilerine başarılar dileyerek direnişyerinden ayrıldılar.

BDSP ve OSİMDER üyeleri, Sinter Metal işçilerininardından Gürsaş işçilerini ziyaret ettiler. “Gürsaş işçisiyalnız değildir!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “İşgalgrev direniş!” sloganlarına Gürsaş direnişçileri “Neyağmur ne kar Gürsaş’ta direniş var!”, “Yılmadık,yılmayız her gün burdayız!” sloganlarıyla yanıt verdiler.BDSP adına yapılan konuşmada, böylesi bir dönemdedirenmenin öneminden bahsedildi. Sınıf dayanışmasınınbüyütülmesi ve kararlı bir mücadele ile kazanımınsağlanacağına vurgu yapıldı.

Gürsaş direnişçileri adına yapılan konuşmada isedireniş süreci özetlendi, dayanışmanın önemine işaretedildi. Gürsaş işçileri, sonuna kadar direneceklerini,kararlı olduklarını söylediler.

BDSP ve OSİM-DER üyesi işçiler Gürsaş işçileritarafından alkış ve sloganlarla uğurlandılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul

BDSP ve OSİM-DER’den direniş ziyaretleri!

“Sinter, Gürsaş, Ünsa… Yaşasın sınıf dayanışması!”

Sinter Metal’de 18-19 Aralık 2008 tarihindesendikal çalışmalar yaptığımız için 37 işçi iştenatıldık. Fabrika müdürü, 19 Aralık 2008 tarihindebizlerin kriz nedeniyle çıkarılmadığımızı, işlerinyolunda gittiğini ve yeni projelerin olduğunu,çıkışların durdurulduğunu ve bundan sonra işçiçıkarılmayacağını belirten bir açıklama yaptı.

19 Aralık 2008 Cuma günü işçiler olarak, İşKanunu’nda belirtilen yasal haklarımız olan sendikalhaklarımızı kullanmak için kendi kararımızla BirleşikMetal-İş Sendikası merkez binasına gelerek sendikayatoplu olarak üye olduk. 22 Aralık 2008 Pazartesi günüişyerine geldiğimizde, fabrikanın kapısına zincir vekilit vurulmuştu. Derken içeriden, 341 kişinin ismidaha okunarak “iş akitleri feshedilmiştir” açıklamasıyapıldı. Patron, bildirimsiz ve hukuk dışı biruygulamayla yasaları çiğneyip yasadışı lokavtuygulamıştı.Kısa bir şaşkınlıktan sonra ne olup bittiğini anlamak

ve öğrenmek için hepimiz demir kapıların üzerindenatlayıp fabrikaya girdik. Patronla anlaşma çabalarımızsonuçsuz kaldı. Sinter Metal işçilerinin haklı ve onurlu direnişi hâlâdevam etmektedir.

Bizler Sinter Metal işçileri, bu direnişi sadecekendi adımıza yapmıyoruz. Direnişimiz, aynızamanda Türkiye’deki işçilerin direnişidir. Bunedenle bütün sınıf kardeşlerimizin desteklerinibekliyoruz. Haklı ve onurlu mücadelemize destekvermesi için herkesi davet ediyoruz.

Sinter Metal işçileri

Sinter Metal işçileri dayanışma hesap no:Ziraat Bankası Dudullu Organize Sanayi Şb.Şube Kodu: 1794Hesap No: 51641433-5001Ümit Aydın-Hasan Binek

Direnen Sinter Metal işçilerinden çağrı...

Sinter direnişine dair... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 21Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Sermaye devletinin saldırıları gün geçtikçe artıyor,sermaye sınıfının yaşadığı kriz bir kez daha işçi veemekçilere fatura ediliyor. Son birkaç ay içerisindekriz gerekçesiyle yüzbinlerce işçi işten atıldı.Birleşik-Metal İşçileri Sendikası’nın yaptığı biraraştırmaya göre, Ekim ayında ve sadece metalsektöründe işsiz kalan işçi sayısı 71 bin civarında.

Sermaye sınıfı, örgütsüzlüğünden güç alarak, işçisınıfının çalışma ve yaşam hakkını gasp etmektehiçbir tereddüt göstermiyor. Aynı zamanda budurumu, sınıfın zaten sınırlı bir kesimini ifade edensendikalarda örgütlü kesimini dağıtmanın bir fırsatınaçeviriyor. Sadece Birleşik Metal’de örgütlü 10’ayakın fabrikada krizi fırsat bilen patronlar,örgütlülüğü dağıtmak için saldırıyor ve bunun sonucuolarak direnişler yaşanıyor.

Sinter Metal’de işgal ve direniş

Bu gelişmelerin yaşandığı bir evrede bir işgal vedireniş de Birleşik-Metal İşçileri Sendikası’nınörgütlü olduğu Sinter Metal’de başladı.

Sosyal hakların yavaş yavaş tırpanlandığı veçalışma koşullarının ağırlaştırıldığı Sinter Metal’deişçilerin biriken öfkesi en sonunda patladı ve SinterMetal işçileri sendikalaşma yolunu tuttular.

En meşru haklarını kullanan Sinter Metalişçilerine patronun yanıtı ise önce 38 işçiyi iştençıkarmak oldu. Sendikalaşmayı engelleyemeyince defabrika kapısı işçilere kapatıldı. 22 Aralık 2008 günüsendika üyesi olarak fabrikaya gelen Sinter Metalişçilerinin patrona yanıtı ise fabrikayı işgal etmekoldu. İki günlük işgalin ardından direniş fabrikakapısında sürüyor.

Sinter Metal işçilerinin belki de hiçbiri 22 Aralıksabahına kadar bir fabrika işgaline katılacaklarını,fabrika önünde direnişe geçeceklerini, patronasloganlarla sesleneceklerini düşünmemişlerdi. Amakapitalist düzenin ve onun bir parçası olan SinterMetal patronu Olgun Tanberk’in aşırı kâr hırsı onları,işçi sınıfının bu onurlu mücadelesinin bir parçasıhaline getirdi.

Sinter işçileri Türkiye işçi sınıfının öfkesinin hergeçen gün daha da arttığı şu günlerde tüm sınıfaörnek oldular, moral verdiler. Şimdi tüm sınıfın gözüonların üzerinde. Sinter Metal işçilerinin elde edeceğikazanım işçi sınıfı içerisindeki umutsuzluğuparçalayarak yeni mücadelelerin yolunu açabilecektir.İşte bu nedenle Sinter Metal işçileri artık sadecekendi işleri ve ekmekleri için değil tüm işçi sınıfınıngeleceği için direniyorlar.

Direniş yeni başlıyor!

Üç haftayı geride bırakan Sinter direnişi aslındadaha yeni başlıyor. Sinter Metal işçilerinin çoğu ilkkez bir direniş deneyimi yaşıyor ve direnişin neanlama geldiğini yeni yeni öğreniyor. Buna rağmenyıllardır biriktirdikleri öfke direnişin kazanımı içinönemli bir olanak. Ancak ilk defa bir direniş deneyimiyaşıyor olmalarının dezavantajları da yok değil.Sinter Metal işçileri bu olumsuzlukları da alt ederekdirenişi kazanımla sonuçlandırmak için geçmişdeneyimlerden dersler çıkarmalı, daha zorlu birmücadele dönemine hazırlanmalıdır.

Direniş bir okuldur!

Hem örgütlenme sürecinin yeniliği hem deişçilerin büyük çoğunluğunun ilk defa bir direnişdeneyimi yaşıyor olmaları eğitim sorununu yakıcıhale getiriyor. Sinter Metal işçileri ekmeklerini birdilim büyütebilmek için sendikalaşmak istemişlerdi.Ama dün makinelerin bir dakika boş kalmasınatahammül edemeyen Sinter Metal patronu, bugünhaftalardır makinelerin boş kalmasına katlanaraksınıfsal bir tutum alıyor. Sermayenin hemen tümkurumları da onun yanında saf tutuyor, bekçilikyapıyor. Bunların niçin böyle yaşandığını öğrenmekdirenişin geleceği açısından büyük bir önem taşıyor.Bu aynı zamanda kapıda niye beklenmesigerektiğinin de kavranacağı bir süreç olacaktır.Bugüne kadar yaşamı hep başkalarının iki dudağıarasında şekillenen Sinter Metal işçileri ancak ozaman geleceklerini kendi ellerine alabileceklerdir.

Bu tutumun sınıfsal anlamını kavradıkları vekararların bir parçası oldukları ölçüde kararlılıklarınıve direnişi sürdürebilirler. Tersi durumda, bugün deparça parça yaşandığı üzere, direniş yerine gelmeyenişçilerin sayısı gün geçtikçe artacak, bu durum direnişyerindeki işçilerde de umutsuzluğa yolaçacaktır. Tümbunları aşmanın yolu “Her grev bir okuldur!” sözünüakıldan çıkarmadan Sinter Metal’deki direniş okulunuen verimli şekilde değerlendirebilmektir. Ancak buyapılabildiği koşullarda öfke diri tutulabilir ve işçileralınan kararların bir parçası oldukları ölçüde direnişdaha da güçlenir.

Örgütlenme sürecine önderlik eden ve direnişinyükünü omuzlayan işçilerden oluşan/oluşacak olanişyeri/direniş komitesinin etkin ve verimli bir çalışmatemposu sergileyebilmesi büyük bir önemtaşımaktadır. Günlük olarak gelişmeler ortak birşekilde değerlendirilmeli, işçilerle tartışarak alınankararların hayata geçirilmesi çabası içindeolunmalıdır.

Bir diğer önemli nokta ise, direniş alanınıncanlılığı ve eylemli bir sürecin örülebilmesidir.Direniş alanında düzenlenecek etkinliklerin (müzik,tiyatro, seminer, film gösterimleri...) yanısıra, SinterMetal işçilerinin havzadaki diğer fabrikalarınkapılarına giderek buralardaki işçilere direnişlerinianlatmaları, gerçekleşen eylem ve etkinliklerekatılımı, işçilerin canlılığını korumasının ve kendikaderlerini diğer işçilerin kaderiyle birleştirmesinintemel koşullarından biridir. Aksi takdirde, kapı önüne“gidip-gelmek” birçok işçi için anlamını yitirecek,anlamsızlaştığı ölçüde de direnişin zayıflamasıkaçınılmaz olacaktır.

Sınıf dayanışmasının belirleyici önemi

En önemli noktalardan bir diğeri ise, Sinter Metalişçilerinin kendi aralarında ve işçi sınıfının diğerbölükleriyle kurulacak dayanışma ağıdır.

Grev ve direnişler sermayenin tahammüledemediği eylemlerdir. Bundan dolayı hemen karşısaldırıya geçerler. Kimi işçilere yüksek maaşvaadederek grevi bırakmasını teklif eder, böylecegeriye kalanları da etkileyebileceklerini düşünürler.Tehditler yağdırılır, eğer bu da işe yaramıyorsa, kurttekrar kuzu postuna bürünür. Evlere gönderilen

mektuplarla ikna yolu denenir. Bunun da sökmediğiyerde grev kırıcı işçiler devreye sokulur.

Sinter Metal patronunun bu girişimleri parça parçabaşlamıştır. Bu girişimin önümüzdeki günlerde dahada hız kazanacağı unutulmamalı, işçiler birbirinekenetlenmelidir. Sinter patronu bu direnişe boyuneğmek zorunda kalsa bile, direnişin en kararlıbölüğünü dışarıda bırakmayı hedefleyecektir.Patronun masaya oturmak zorunda kaldığı evrede, birtek işçinin bile dışarıda kalmadan tüm işçilerin gerialınmasını sağlamak, ancak ve ancak, bugün örülecekgüçlü bir kenetlenme ve sınıf birliği ile mümkünolacaktır.

Sinter Metal direnişi, işçi sınıfının diğer bölükleriile kurulacak dayanışma ağı bakımından son yıllarınen şanslı direnişi durumundadır. İşgalle birlikte tümyüzlerin buraya dönmesi, hızla dayanışmanınörülmesini sağladı. İlk günden beri direniş yerindeziyaretçiler neredeyse hiç eksik olmadı.

Bu dayanışma daha da güçlendirilereksürdürülmeli, bunun için çaba harcanmalıdır. SinterMetal direnişi anlamlı bir örnek olarak tüm sınıfbölüklerine taşınabilmeli, “Sinter Metal İşçileri ileDayanışma Komiteleri” kurulabilmelidir. Tümfabrikalardaki öncü-bilinçli işçiler Sinter Metalişçilerinin sesini kendi fabrikalarına taşımalı,direnişle dayanışmayı örmelidir. Sinter Metal işçileride, başta yanı başlarında bulunan Gürsaş ve aynıhavzada yer alan Ünsa direnişleri olmak üzere işçisınıfının tüm direnişleri ile bağlarını güçlendirmeli,kaderini ortaklaştırmalıdır.

Eğer Sinter işçileri işgale daha örgütlü birhazırlıkla girebilmiş olsalardı ya da işgalde geçen ikigün içeride birliğin ve bilincin pekiştirildiği bir sürecedönüşebilseydi, dışarıda işçilerin aileleri, çevrefabrikalardan işçiler ve diğer sınıf dostları tarafındangüçlü bir barikat örülebilseydi, direnişin kazanılmasısüreci kısalmış olacak ya da direniş o gündenkazanılabilecekti.

Şimdi görev Sinter Metal direnişinin kazanmasıiçin seferber olmak, buradan alınacak güçle işçisınıfının yeni mücadele ve direnişlerinin yolunuaçmaktır. Biz bu havzada çalışan ve işçi sınıfınınkurtuluşu için mücadele eden, yıllardır tüm bölgeişçilerinin olduğu gibi Sinter Metal işçilerinin deörgütlenmesi için emek harcayan ve bu uğurdabedeller ödeyen sınıf bilinçli işçiler olarak her türlüçaba ve fedakarlığı göstereceğiz. Direnişin başarısı,başta Sinter Metal işçileri olmak üzere, BirleşikMetal-İş, sınıf devrimcileri ve tüm sınıf dostlarınınsergileyeceği çabaya bağlıdır.

Ümraniye’den sınıf bilinçli işçiler

Sinter Metal direnişinin başarısı için!..

Ümraniye’de kurultaya doğru...22 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

- 2. Ümraniye İşçi Kurultayı düşüncesi nasıloluştu?

- Dudullu Organize Sanayi Bölgesi ve İMES’tenSarıgazi, Samandıra, Sultanbeyli ve Taşdelen’e kadaruzanan fabrikalar ve atölyeler bölgesinde yüzbineyakın işçi çalışıyor. Tüm Türkiye’de olduğu gibibölgemizde de işçiler, ağır çalışma koşullarında, fazlamesai ve esnek üretim dayatmaları altında çalışmayazorlanıyorlar. İş kazalarının kurbanı oluyorlar. Sosyalhak gaspları başta olmak üzere işçi sınıfına yönelentüm saldırıların hedefi durumundalar. Bugün butabloya kriz bahanesi ile gerçekleştirilen işten çıkarmave ücretsiz izin saldırılarını da eklemek gerekiyor.

Bildiğimiz gibi, 2008 yılı Türkiye’de işçi veemekçilere yönelik saldırıların yanısıra “sağlıktayıkım yasası”nın meclisten geçirildiği yıl oldu. Ayrıcabölgemizde pek çok fabrikada, hak ve ücret gaspları,fazla mesai ve esnek üretim dayatması, sigortasızçalıştırma, iş güvenliği olmayan şartlarda çalıştırma veiş kazaları yaşandı. Bölge işçileri ne bölge özgülündeyaşanan ne de tüm işçi sınıfını hedef alan saldırılarakarşı gereken cevabı verebildi. Bu saldırılar karşısındayaşadığı huzursuzluk ve öfke örgütlü bir mücadeleyedönüşemedi. Sınıfa yönelik saldırılara bölgedeverilebilen cevap, belirli sayıda örgütlü işçinineylemleri ile sınırlı kaldı. Bu durum bugün degeçerliliğini sürdürüyor. Kriz bahanesiyle ardı arkasıkesilmeyen saldırılara karşı da pek çok fabrikadaherhangi bir mücadele verilemiyor.

Bölge işçisi, kendisine dayatılan ağır çalışmakoşullarına, hak gasplarına, her gün bir yenisi eklenensaldırılara karşı savunmasız, çünkü örgütsüz. Havzaişçileri, işçi sınıfının tek ve en büyük gücü olanörgütlülükten yoksun. Bölgede çalışan işçilerin sadece%5’i sendikalı. Bu sendikalı işyerlerinde de ne kadargüçlü bir örgütlülük olduğu tartışmalı.

Böyle bir tablo içerisinde örgütlenmeningerekliliğini vurgulamak tek başına yeterli olmuyor.Aynı zamanda işçi sınıfının bu örgütsüzlüğününnedenlerini de ortaya koyabilmek ve bunlara karşı birmücadele örgütlemek gerekiyor. İşte 2. Ümraniye İşçiKurultayı düşüncesi bu ihtiyaçtan doğdu. Bugünyaşanan kriz atmosferinde işçi sınıfınınörgütsüzlüğünün bedelini ödediğini düşünürsek, buihtiyacın daha da yakıcı bir hal aldığını söyleyebiliriz.

Kurultay fikrinin ilk ortaya çıkışı ise OSB-İMESİşçileri Derneği’nin gerçekleştirdiği 3. Olağan GenelKurulu’nda oldu. OSİM-DER 3. Genel Kurulu, bölgeişçisinin örgütsüzlüğünü, örgütsüzlüğü nedeni ilesaldırılara açık ve savunmasız durumunu tespit ederek,örgütlenmenin önündeki engellerin tartışılacağı 2.Ümraniye İşçi Kurultayı’nın çağrısının yapılmasınakarar verdi. 1. Ümraniye İşçi Kurultayı ise 2005Aralık’ında ortak sorunlarımıza ortak çözümler çağrısıile gerçekleştirilmişti.

- 2. Ümraniye İşçi Kurultayı’nın hedefleri nedir?- Kurultayımızın temel hedefi, bölge işçisinin

örgütlenmesinin, örgütlü bir güç olarak mücadeleedebilmesinin önündeki engelleri derinlemesinetartışabilmek, fabrika ve atölyelerde komitelere dayalıtaban örgütlülüklerini oluşturabilmektir. Bu temelhedefle bütün oluşturan kurultay hedeflerini şöylesıralayabiliriz:

- İşçilerin sorunlarını dile getireceği, tartışacağı veçözüm yollarını da kendilerinin belirleyeceği bir

platform oluşturmak. - Bölgedeki farklı fabrikalarda çalışan ve aynı

sorunları yaşayan işçilerin bir araya gelerek ortak birinisiyatif ve iradenin oluşmasına olanak sağlamak.

- Bölge işçisi için örgütlü mücadele ihtiyacınınaciliyeti konusunda bilinç açıklığı yaratmak.

- Bölgemizde örgütlenmenin önündeki engelleriaşacak bir mücadele sürecini başlatabilmek.

- Kapitalizmin krizi ve bu krizi bahane ederek işçive emekçilere yönelen saldırılara karşı işçilerin yanıtverebilmesini sağlamak.

- Bölgemizde son dönemde yaşanan sendikalörgütlenme, işgal ve direniş deneyimlerini tartışmakve sonuçlar çıkartmak.

- Bölgede kurultay çağrısı nasıl yapıldı?- Kurultay kararı OSİM-DER 3. Olağan Genel

Kurulu’nda alınmıştı. Kurultay çağrısı ise Eylül2008’de ilk olarak OSİM-DER üyesi işçiler tarafındanyapıldı. Önce kurultay çağrımızı içeren bildiriyekonunun tartışılacağı toplantı çağrısını da ekleyerekyaygın bir dağıtımını yaptık. OSB-İMES İşçileriBülteni’mizde kurultay ve toplantı çağrımıza yervererek, bölgedeki fabrika ve atölyelerde dağıtımınıyaptık. Bölgedeki sendika temsilciliklerini,demokratik kitle ve emek örgütlerini, bildiri vebültenlerimizle birlikte ziyaret ederek kurultayıntartışılacağı toplantıya davet ettik. Kurultay çağrımızüzerine ilk toplantıya katılan işçi arkadaşlarımız ile “2.Ümraniye işçi Kurultayı Hazırlık Komitesi”nioluşturduk. Toplantıya katılan her işçinin, kurultayhazırlık komitesinin bir üyesi olduğu ve daha sonrayapılacak komite toplantılarına katılacak işçilerin dekomitenin doğal üyesi olacakları yönünde kararı aldık.Komite üyeleri arasından Kurultay Hazırlık Komitesiyürütme organını gönüllülük esası ile oluşturduk.Böylece 2. Ümraniye İşçi Kurultayı ön hazırlık sürecibaşlamış oldu.

- Kurultay Hazırlık Komitesi’nin bu süreçiçindeki çalışmalarını anlatabilir misiniz?

- Komitenin ilk toplantıda tartıştığı ve öncelikliolarak önüne koyduğu hedef, fabrikalarda tabanörgütlülükleri oluşturabilmek, 2. Ümraniye İşçiKurultayı’na farklı fabrika ve atölyelerde oluşan tabanörgütlülüklerinin katılımını gerçekleştirmektir.Hazırlık komitesindeki tüm işçiler, bu süreçteçalıştıkları fabrikalara kurultay gündemini taşıdılar.Ayrıca Hazırlık Komitesi, bildiri ve ozalitler ile tümbölge işçisine ulaşarak kurultay çağrısını süreklitekrarladı. Kurultay ön hazırlık sürecinde fabrikalardave çeşitli işçi semtlerinde bölgesel toplantılar yapıldıve yapılmaya devam ediyor. Ayrıca “Kapitalizm, krizve işçi sınıfı” başlıklı bir panel ile “Fabrika komitelerive taban örgütlülüğü” konulu bir seminergerçekleştirdik. Panel ve seminerimiz canlı biratmosferde geçti. Bilindiği gibi son bir aydabölgemizde üç ayrı fabrikada direniş ve işgallergerçekleşti. Sinter, Ünsa ve Gürsaş işçisi ile kurultayhazırlık komitesi olarak dayanışma içinde olduk vebölge işçisini direnişler ile sınıf dayanışmasınıyükseltmeye ve direnişleri büyütmeye çağırdık.

- Bölgede işçilerinin %95’inin sendikasızolduğunu belirtmiştiniz. Aynı bölgede ardı ardınayaşanan üç direnişi nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Sinter ve Gürsaş direnişleri, sendikalörgütlenmenin patronlar tarafından işten çıkarma

saldırısı ile engellenmeye çalışılması sonucu meydanageldi. Gürsaş’da sendika çalışması yapan 8 işçi iştençıkarıldı. Sinter’de de önce sendika çalışması yapan35 işçi, ardından da sendikalı olan 400 işçi iştençıkarıldı. Bu saldırıya işçiler örgütlülükten gelengüçleri ile cevap verdiler. Örgütlülük işçiler için öylemuazzam bir güç ki, daha düne kadar fabrikadaki hertürlü haksız uygulama ve baskıya boyun eğen vesessiz kalan işçiler, bugün örgütlülüklerine yöneltilensaldırıya karşı fabrikayı işgal ederek yanıt verdiler.İşgale ve ardından direnişe katılan işçiler, bu eylemleriçinde nasıl hızla değiştiklerini gördüler. Mücadele vesınıf dayanışmasının hayati önemini bilince çıkarttılar.

Sinter, Gürsaş ve Ünsa direnişindeki işçiler dünekadar örgütlü değillerdi. Bugün örgütlü bir güç olarakmücadele ediyorlar ve bölge işçilerine yolgösteriyorlar. Elbette, bölge işçisinin örgütsüz, dağınıkve savunmasız durumu böyle sürgit devam etmeyecek.Bu karanlık aşılacak. Kapitalistlerin kendi krizlerininfaturasını işçi ve emekçilere ödetmeye çalıştıklarıbugünlerde, bu durumun aşılması acil bir ihtiyaçtır. Budüzen tüm varlığımıza amansızca saldırıyor. Yaşamahakkımıza, ekmeğimize, çocuklarımızın geleceğine veonurumuza... Bu saldırılara “dur” diyebilmemiz veinsanca bir yaşam ancak ve ancak örgütlü birmücadele ile olanaklı olacaktır.

- Bugüne kadar sürdürülen kurultay hazırlıksürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Kurultay ön hazırlık çalışmaları güçlenerekdevam ediyor. Bu çalışma içinde pek çok toplantıyapmak, işçilerle tartışmak ve direnişlerde yan yanaolmak imkanı bulduk. Bölgemizde kurultaya yönelikbir ilgi oluştu. Ayrıca, bölgede direnişlerin sağladığıbir hareketlilik de var. Direnişteki işçilere diğerfabrikalardan dayanışma ziyaretleri yapıldı,direnişlerle dayanışma ve direnişleri büyütme çağrısıyapan bildirilerimiz ilgiyle karşılandı. 17 Ocak’tagerçekleştireceğimiz “Direnişçi işçiler anlatıyor”başlıklı etkinliğimizde de, örgütlenme ve direnişdeneyimlerini paylaşacak ve tartışacağız.

Önümüzdeki günlerde kurultay çağrımızıtoplantılar, bildiri, davetiye ve ozalit gibi çeşitli araçlarve etkinliklerle en güçlü şekilde yapacağız.

1 Şubat 2009’da yapılacak 2. Ümraniye İşçiKurultayı’nın güçlü ve etkin bir şekilde gerçekleşmesiiçin var gücümüzle çalışıyoruz. Böyle bir kurultayınbölge işçilerinin önümüzdeki dönem büyüteceğimücadelede yol açıcı bir rol oynayacağına inanıyoruz.

Kızlı Bayrak / Ümraniye

2. Ümraniye İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi sözcüsü ile konuştuk...

“Kurultayımızın bölgemizde yol açıcı bir rol oynayacağına inanıyoruz!”

Katil devlet... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 23Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

2008 yılı geride kalırken, krizler ve hak ihlalleri iledolu bir 365 günün ağırlığı 2009 yılına taşındı.Geçtiğimiz yılın son aylarında patlak veren globalekonomik kriz ile birlikte neoliberal iktisatçı takımınınbile 2008’in tarihe geçecek bir yıl olduğu yolunda birdizi açıklamasına şahit olduk.

Kriz içinde debelenen kapitalizm, gürültülüçöküşünü baskı, şiddet ve zorbalıktan oluşan bir sisperdesiyle örtmek istiyor.

Geçtiğimiz yıl da gerek Türkiye’de gerekse dünyaçapında gericiliğin güç kazandığı, burjuva devletinbaskısının ve terörünün gözle görünür bir şekildearttığı bir yıl oldu. Üç yıl önce 55 binlerde olanhapisteki insan sayısı yüzbinin üzerine çıktı. Yargısızinfazlar artarak devam etti. Çocuklar büyüklerle aynımahkemelerde yargılandılar. İşkence yapan memurlar2008’de de tutuklanmazken, taş attığı gerekçesiyleçocuklar cezaevlerine gönderildiler. Başbakanlık İnsanHakları Başkanlığı’na 2007 yılında 1171 kişi insanhakları ihlali iddiasıyla başvururken, bu rakam 2008yılının sadece ilk 6 ayında 2 bin 356 kişi olmuştu bile.

Geçtiğimiz yıl boyunca polis onlarca yargısız infazgerçekleştirirken, copunu ve gazını da emekçilerinüzerinden eksik etmedi. Faşist devlet, kolluk güçlerinikorudukça, onları yasalarla destekledikçe polis daha daazgınlaştı. Son olarak polis kılığında barı basan üç-beşserserinin onlarca insanın arasında bir kadını saçındansürüyerek götürüp tecavüz etmesi ile toplumungözünde polisin ne anlama geldiği açığa çıktı.

Yeni düzenlemelerle baştan aşağı sermayedevletinin yasal tetikçisi haline getirilen polis aynızamanda bir yargıç ve cellat haline dönüştü. “Durihtarı” yüzünden kaygısızca ateş eden polis birçokkişiyi sorgusuz-sualsiz öldürdü. 2007’de “polisin elisoğutuluyor” diye değiştirilen Polis Vazife veSalahiyetleri Kanunu 2008 yılında meyvesini verdi vepolis kurşunuyla tam 36 kişi öldü.

İstanbul 2008 1 Mayıs’ı polisin pervasızlığını veazgınlaşan devlet terörünü belgelemişti. Taksim vecivarında olağanüstü hal ilan eden sermaye devleti, işçisınıfının karşısına elindeki tüm güçle saldırmıştı.Toplanan her gruba şiddetli bir şekilde müdahaleedilirken, hemen her sokakta bir panzer ve yüzlerceçevik kuvvet polisi işçi ve emekçilerin üstüne salınmış,DİSK binası tarumar edilmiş, bina içine atılan gazbombaları ile neredeyse insanlar öldürülmeyeçalışılmıştı. Bu “ölçüsüz şiddet”ten hemen herkesnasibini almıştı. Şişli Etfal Hastanesi’nin içine bile gazbombaları atılmıştı.

Ancak 2007’nin rövanşını almaya çalışan devletyine yenilmiş, binlerin 1 Mayıs kararlılığını kırmayıbaşaramamıştı. Devletin “işkenceye sıfır tolerans”nutuklarının kulaklardaki hoş tınısı daha geçmemişken,tüm Türkiye AKP’nin de “aynı” olduğu gerçeğiyle2008’de en açık şekliyle karşılaştı. 2008’in sonlarınayaklaşırken devletin 1 Mayıs terörünün yine devlettarafından aklandığını gördük. 2008 Newroz’unda ve 1Mayıs’ındaki polis şiddeti aslında alışılmışın birtekrarıydı.

Sokak ortasında polisin, jandarmanın ve hattazabıtanın saldırısına uğrayan insanlara alışıldık işkenceolayları da eklenince, AKP hükümetinin yalancıdemokrasi ve insan hakları makyajı da döküldü. EnginÇeber’in karakoldan cezaevine kadar süren işkenceseansıyla katledilmesi, devletin devrimcilere öfkesinin

hala nasıl harlı olduğunu göstermişti. TİHV’inraporuna göre, 2008’in ilk 9 ayında gözaltında vecezaevlerinde gerçekleşen ölüm olaylarının sayısının29 olduğu açıklandı.

Kamuoyuna yansıyan bazı vakalar şöyle:- Antalya L Tipi: 18 Şubat 2008’de Nazmi Nejat

Arıbaş ve adı belirtilmeyen 16 yaşında bir hükümlününintihar ettiği belirtildi. Arıbaş’ın çevresindekilereyaşamının tehlikede olduğunu dile getirdiği ilerisürüldü.

- 27 Mart 2008’de İsmail Hakkı Kaya yatağında ölübulundu. Ailesi Kaya’nın vücudunda izler tespit etti.

- Tekirdağ E Tipi: Abdullah Ekinci`nin Tekirdağ ETipi Cezaevi’nden tutukluluğunun 6. haftasındakaldırıldığı İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir HastalıklarıHastanesi’nde 2 Ağustos 2008’de intihar ettiği önesürüldü. Baba Mustafa Ekinci ise, oğlunun kendisine“beni öldürecekler” dediğini savunarak, oğlununvücudunda darp izlerinin bulunduğuna dikkat çekti.

- Mardin Cezaevi: 21 Ağustos 2008’de, AbdülazizEkinci adlı hükümlü gardiyanların dayağı sonucu öldü.Ailesi suç duyurusunda bulunurken, savcılıkkovuşturmaya gerek görmedi.

Benzer bir tablo ile başbakanın Kürdistan gezisisırasında karşılaştık. Polisin silah kullandığıeylemlerde korucuların da sahne aldığına tanık olduk.Diyarbakır, Adana, Mardin, Hakkari, Dersim, Ağrı,Mardin, Antep, Batman’da yapılan gösterilerde polisinşiddeti ölümlere neden olurken, onlarca kişi yaralandı.Kürt halkının karşısına bir kez daha silahla çıkan TC veonun kolluk güçleri, Ağrı’nın Doğubeyazıt İlçesi’ndetoplanan kitlenin üzerine ateş açarak Ahmet Özer’ikatletti.

Kürt halkına dönük saldırı hız kesmeden devametti. Bir yandan TSK sürekli bir şekilde kapsamlıoperasyonlar düzenlerken, anlarca köy bombalanarakneredeyse haritadan silindi. TSK’nın büyük kayıplarıile kapanan yıl, çatışmaların dışında Kürtlere dönükgeniş tutuklama, gözaltı ve asimilasyon furyası iledoluydu.

İHD verilerine göre Kürdistan’da 2008 yılının ilk10 ayında 32 bin 115 hak ihlali yaşandı. Kürtleredönük saldırılar devam ederken, devletin kışkırttığışovenist kudurganlık da etkisini gösterdi. Bir dizi ildemevsimlik çalışan veya inşaat işçisi Kürt, faşistlerinsaldırısına uğradı. Ayrıca polisin keyfi saldırılarının

hedefinde de yine Kürtler vardı. Aydın’ın Didimİlçesi’nde Necmettin Elveren, Davut Elveren ve EkremÖztaş isimli Kürt işçilere ve Azadiya Welat Gazetesidağıtımcısı Sefa Görgün’e sokak ortasında polislersaldırdı ve dövdü. Şırnak’taki Berxbir Festivali askerlertarafından keyfi bir şekilde basıldı. Hakkari’dekiNewroz kutlamalarında ise 14 yaşındaki CüneytErtuş’un kolu, kameraların önünde sivil polislercekırıldı. Ertuş, olayın ardından tutuklandı.

2008 yılında cinsel taciz ve tecavüz vakaları daönemli bir yer tuttu. Ülkenin her yerinden gelenhaberlerde kadınlara, çocuklara yapılanlar toplumsalçürümenin göstergelerinden biri oldu. Ancakaralarından biri devlet himayesiyle yapılmış olmasıyladiğerlerinden çok farklı bir yerde duruyor. Eskininfaşist tetikçisi, bugünün İslamcı yazarı 14 yaşında birkızı taciz etmiş ve İslamcı medyanın “bravo” alkışlarıarasında cezaevine girmişti. Tacizciyi cezaevindençıkaran ise Adli Tıp Kurumu ve onun raporu oldu.Tacize verilen mukaddesatçı onay Kürt çocuklarını“terörden” korumak üzere şefkatli kollarını açandevletin çocuk sevgisini anlatıyordu.

2008 yılı polis şiddetinin arttığı, sermaye devletinintüm muhalefete dönük gerek psikolojik gerekse defiziki geniş bir tahkimat yaptığı bir yıl oldu. TayyipErdoğan, konuşan eleştiren kim varsa kabadayı misalimeydan okurken, ağzına geleni söyleyerek medyaaracılığıyla hedef gösterdi. Eski dostlarının bazılarınıbile defterden silen başbakan kimini “sevdi”, kiminiboykot etti ve etmeye çağırdı.

Yılın son günleri İsrail’in vahşetine sahne olsa da,kriz ile anılacak bir yılı geride bırakıyoruz. Elbette2008’in hem krizin başlangıç yılı olması hem de devletterörünün dünya çapında yükseldiği bir yıl olmasıtesadüf değil. Burjuvazi bir yandan kapitalist sisteminçözümsüzlüğüne çözüm bulmaya çalışırken, diğeryandan da baskıyı kurumsallaştırarak geniş yığınlaraboyun eğdirmeyi amaçlıyor.

Ancak Yunanistan’ı bir anda yangın yerine çevirenkıvılcımı ve bu yangını yaratanları incelediğimizde,burjuvazinin geçmişi arayacağını söylemek zorolmayacaktır. Yunanistan’da polis kurşunuylaöldürülen Alexis’in adını tüm dünyaya ezberletenküresel ekonomik krizin mağdurları olmuştur. Bugünyaşanan kapitalist terörü durduracak tek güç de yineişçi sınıfı ve emekçiler olacaktır.

Faşist devlet 2008’de cinayetlerineara vermedi!

Gençlik gelecek...24 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

“Faşizme geçit vermeyeceğiz!”30 Aralık günü Anadolu Üniversitesi’nde yapılan

basın açıklamasıyla faşist saldırılar lanetlendi.Eylemde, yemekhane önünde “Rektörlük-ÖzelGüvenlik-Polis-Faşist İşbirliğine Son! Faşistsaldırılara geçit vermeyeceğiz!” yazılı ÜniversiteÖğrencileri imzalı pankart açıldı.

Basın açıklamasında, faşist çetelerin rektörlük,polis ve özel güvenlikle işbirliği içerisinde olduğu vesaldırıların belirli bir hedefe, devrimci, demokrat,yurtsever öğrencilere yöneldiği vurgulandı.Eskişehir’de de geçtiğimiz hafta faşistlerin birarkadaşımıza Kürt olduğu için saldırdığı belirtildi.

Ekim Gençliği, DGH, DÖB, ODAK/GençDirenişçi, SDG, EHP Gençliği ve ÖGD’ninörgütlediği basın açıklamasına DPG, SGD ve TKP’liöğrenciler de katılarak destek verdi.

Ekim Gençliği / Eskişehir

EÜ’de krize karşı eylem25 Aralık günü öğle arası Ege Üniversitesi Yabancı

Diller Fakültesi önünde öğrenci ve direnişte olan 1No’lu yemekhane işçilerinden oluşan yaklaşık 200 kişikrize karşı yürüyüş ve eylem gerçekleştirdi. ÖğrenciKolektifleri, YC Öğrenci Birliği, Genç-Sen, DGH’ınörgütleyicileri olduğu eylemde “Krizin faturasını bizödemeyeceğiz/ Üniversitelilerin talepleri var!”pankartı açıldı.

Saat 14.00 sularında tekrar rektörlüğe yürüyenöğrenci ve işçiler, rektör yardımcısı ile görüşerekyemekhanedeki süreci anlattılar, işçilerin ücretleri veiş güvencesi ile ilgili taleplerini ilettiler. Ardından saat17.00 sularında işçilerin Kasım ayı alacaklarıödenmeye başlandı. Teker teker Mediko’ya çağırılanişçilere ücretleri teslim edildi.

Ege Üniversitesi Ekim Gençliği

Öğrenciler açlık grevinde!SSGSS yasasının yürürlüğe girmesiyle işlerine son

verilen ve bir aylık maaşları da ödenmeyenüniversiteli asistan öğrenciler 25 Aralık günüBeyazıt’ta bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesiöğrencileri işten çıkarılan öğrencilerin geri alınması vebir buçuk aylık alacaklarının ödenmesi talebiyle açlıkgrevine başladılar.

29 Aralık günü Çapa Tıp Fakültesi kantini önündebir araya gelen öğrenciler, “İşten atılan öğrencileraçlık grevinde! / Genç-Sen” pankartı ve dövizleriniaçarak hastane bahçesinde sloganlarla yürüyüşgerçekleştirdiler. Yapılan basın açıklamasında,ödenmemiş maaşların ödenmesi, işe geri dönebilmekiçin gerekli düzenlemelerin yapılması, belediyelerinburs vermesi için gerekli çalışmaların başlatılmasıtalepleri dile getirildi.

Açıklamanın ardından İTO Yönetim Kurulu ÜyesiZeynep Solakoğlu bir konuşma yaptı. Ardından DTPİstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel söz aldı. Çapatemizlik işçileri adına da öğrencilerin yanlarındaolacaklarını belirten bir konuşma yapıldı.

Eyleme 200’e yakın öğrencinin yanı sıra SESüyeleri de destek verdi. Basın açıklamasının ardındanöğrenciler halaylarla açlık grevine başladı.

Açlık grevinin 5. gününde görüştüğümüz Çapa TıpFakültesi öğrencileri imza toplayarak, bildiridağıtarak, kantinde ve okul içerisinde ajitasyonkonuşmaları yaparak eylemlerine devam ediyorlar.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Genç-Sen’den burs eylemiGenç-Sen, “Burslarımızı geri istiyoruz!” şiarıyla

başlattığı kampanya kapsamında 26 Aralık günüBeyazıt Meydanı’ndan İstanbul Büyükşehir Belediyesiönüne yürüdü. Genç-Senliler’in önü EdebiyatFakültesi’ne giderken polis tarafından kesildi fakatöğrencilerin kararlılığı ile barikat açıldı.

Belediye önüne yürüyen öğrenciler burada yinepolis barikatıyla karşılaştılar. Genç-Sen üyeleri,belediye ile görüşmeden buradan gitmeyeceklerinisöylediler ve üç kişilik bir heyetle görüşmegerçekleştirdi.

Görüşmenin ardından yapılan açıklamadaBakanlık’ın yaptığının soygun olduğu belirtildi,belediyenin de soyguna ortak olduğu dile getirildi.Genç-Sen üyeleri, bunun bir uyarı eylemi olduğunu,Hüseyin Çelik’in bu sorunu çözmek zorunda olduğunusöylediler. Eyleme yaklaşık 150 öğrenci katıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Kocaeli’de baskınlar23 Aralık günü Kocaeli Üniversitesi’nde okuyan

Yurtsever Öğrenciler’e yönelik ev ve yurt baskınlarıgerçekleştirilmiş, öğrenciler gözaltına alınmışlardı. Buolaylarla eş zamanlı olarak Köseköy Meslek YüksekOkulu’nda okuyan bir yurtsever öğrenci, Kürtkimliğinden kaynaklı faşist bir güruhun saldırısınauğramıştı.

Yurtsever Öğrenciler’e karşı estirilen bu faşist terör26 Aralık’ta gerçekleştirilen basın açıklamasıylaprotesto edildi. Kocaeli Üniversitesi Öğrencileri adınaokunan basın açıklamasında gerçekleştirilen saldırılaranlatıldı. Basın açıklamasına 50 kişi katıldı.

Ekim Gençliği / Kocaeli

İTÜ’de soruşturma terörü!İTÜ’de yaklaşık iki hafta süren ÖGB, sivil polis ve

çevik kuvvet baskısının ardından, İTÜ öğrencileri afişasma ve masa açmayı fiili ve meşru bir mücadelevererek kazandılar. Ancak rektörlük İTÜ’deki yaklaşık

20ilerici, demokrat, devrimci öğrencihakkında, bu yasağa uymama, kamu malına zararverme (açılan masaları kırma), eğitim ve öğretimiengelleme gerekçesiyle soruşturma açtı.

Kültür-sanat kulüpleri ise soruşturma, afiş ve masaaçma yasağına karşı yaptıkları faaliyetlerle anlamlı bircevap verdiler. 23-29 Aralık tarihleri arasında “Şiddeteve baskıya karşı sanat şenliği” başlığıyla kulüplertarafından bir çalışma yürütüldü.

İTÜ öğrencileri 30 Aralık günü yaklaşık 100 kişilikbir eylem yaptı. Eylemde 75. Yıl ÖğrenciYemekhanesi’nin önünden rektörlük binasına yürüyüşgerçekleştirildi. Daha sonra öğrenci kulüpleri 31Aralık günü, bu yasağa karşı topladığı imzalarırektörlüğe iletti ve rektörlükle bir görüşme yaptı.

Rektörlükle yapılan görüşme esnasında İTÜ’deatılması gereken belli sayıda öğrencinin olduğu vesoruşturmalarda bu öğrencilere cezalar verileceğininsöylenmesi, yönetiminin ilerici, devrimci, demokratöğrencilerin üniversitede faaliyet yapmasından nekadar korktuğunun göstergesidir.

İTÜ Ekim Gençliği

ÖKM yasakları sürüyorİstanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezi’nde

Felsefe ve Edebiyat Kulübü’nün düzenleyeceği “Polisdevletinde kadın olmak” başlıklı panel ÖKM yönetimitarafından yasaklandı. Bu, dönem boyunca yasaklanan5. panel oldu.

Gençlik hareketinden…

29 Aralık 2008 / Çapa

Geçmiştekilerin aksine hiçbir gerekçe sunulmadanyasaklanan panel, polis baskısı altında ÖKM önündegerçekleştirildi. İlk olarak tüm ÖKM Kulüpleri adınabasın açıklaması okundu. Açıklamada polis devletindeve erkek egemen sistemde kadın olmanın zorluklarına,günümüzde sıkça yaşanan namus cinayetlerinedeğinildi. Ardından panele katılamayan ErenKeskin’in mesajı okundu.

150 kişinin katıldığı, Yutsever Demokratik GençlikMeclisi Kadın Komitesi temsilcisinin ve SebahatTuncel’in söz aldığı panel halaylarla son buldu.

İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği

Serkan Eroğlu İzmir’de anıldıBundan 11 yıl önce polis tarafından katledilen

devrimci öğrenci Ali Serkan Eroğlu, 26 Aralık günüEge Üniversitesi’nde gerçekleştirilen eylemle anıldı.

“Yeni Serkan’lar ölmesin! Polis-idare işbirliğineson!” şiarlarının yeraldığı pankart açılıp yürüyüşegeçildi. Edebiyat Fakültesi önünde yapılan anma tümdevrim şehitleri ve polis terörüyle katledilen insanlariçin yapılan saygı duruşuyla devam etti.

Basın açıklamasının okunmasının ardından AliSerkan Eroğlu’nu, artan polis terörünü veYunanistan’da yaşananları konu alan konuşmalaryapıldı. Şiir dinletisinin ardından Duvara Karşı TiyatroTopluluğu’nun oynadığı “Umut Kimde” adlı oyunsahnelendi. Tiyatronun ardından anma sona erdi.

Yürüyüş sırasında atılan sloganların yanı sıra CiaoBella ve Gündoğdu marşları söylendi. Ekim Gençliği,DGH, SGD, SDG, Emek Gençliği, ÖğrenciKolektifleri, İzmir Öğrenci Muhalefeti, ÖGD,Kaldıraç ve YDG tarafından düzenlenen anmayayaklaşık 150 kişi katıldı.

Ege Üniversitesi Ekim Gençliği

YTÜ’de ulusalcı faşist çetelere geçityok!

YTÜ’de İP, TGB çetesinin yönlendirmesi ilehareket eden “Öğrenci Temsilcilikleri-ÖğrenciKonseyi” 30 Aralık günü “Özür dilemiyoruz çünkü...”başlıklı bir panel gerçekleştirdi.

YTÜ’lü devrimci, demokrat, yurtsever öğrencilerolarak bu panele ve YTÜ Öğrenci Konseyi’ne karşıçalışma yürüttük. YTÜ Öğrenci Konseyi’ni yaptığımızkonuşmalarla teşhir ettik.

Aynı zamanda panelin konusu dahilinde “Özürdiliyorum” kampanyasının neye tekabül ettiğine, özürdilemeyen ulusalcı, faşist grubun kimler olduğunadeğindik. Bu içerikteki duvar gazetelerini yoğun birbiçimde kullanarak, ajitasyon konuşmaları eşliğindebildiri dağıtımları gerçekleştik. Panelin başlama saatiolan 16.00’da gerçekleştireceğimiz basınaçıklamasının çağrısını yaptık.

Tonoz kantinde yapılan konuşma ile başlayanyürüyüşün ardından basın açıklaması gerçekleştirildi.Eylemde “Türk, Kürt, Ermeni, yaşasın halklarınkardeşliği!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”, “YÖKkalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimleözgürleşecek!”, “Söz, yetki, karar istiyoruz!”sloganları atıldı.

YTÜ Ekim Gençliği

Trabzon’da Genç-Sen paneliTrabzon Genç-Sen olarak 28 Aralık günü, yaklaşık

iki haftalık bir ön çalışma ile hazırlandığımızpanelimizi İnsan Hakları Derneği Trabzon Şubesi’ndegerçekleştirdik.

Panelin birinci bölümünde “Türkiye ve dünyadakigençlik hareketleri, FKF süreci, dünyada öğrencigençlik sendikalarının durumu” başlıklı bir sunumgerçekleştirildi. Daha sonra “Nasıl bir sendika?”başlıklı sunum yapıldı.

Panelin 2. bölümünde “Ticari eğitim, işsizlik vegeleceksizlik, gerici-militarist eğitim sistemi”

sunumları gerçekleştirildi. Tartışmalardan yola çıkılarak, Genç-Sen’in ezberci

eğitim sistemi ve bütünleme sınavları-ders geçmesistemine karşı bir kampanya örgütlemesine kararverildi. Bu dönemin sonunda kampanya kapsamındabir şenlik düzenleme kararı alındı.

Trabzon Ekim Gençliği

Kapınızı yıktık sıra düzeninizde!Yaklaşık iki senedir Tuzluçayır Lisesi’nde sözde

öğrencilerin “güvenliğini sağlamak” için süreklikapatılan okul kapısı 26 Aralık günü öğle arasındaokuldan dışarı çıkmak isteyen öğrenciler tarafındankırıldı.

Baskıyla yol alamayacağını bilen okul yönetimiticari zekâsını kullanarak 5 TL karşılığında okuldançıkış için kartlar satmaya başladı. 5 TL’yi verenöğrenciler okula istedikleri gibi girip çıkabilmeyebaşladı. Uzun zamandır yaşanan sorun, öğrencilerinkendi özgürlüklerine yöneltilen baskılara karşı kapıyıkırması ile sonuçlandı. Okul yönetimine, kameralarla,kapılarla, güvenliklerle kendilerini teslimalamayacaklarını göstermiş oldular.

Tuzluçayır Lisesi’nden Liselilerin Sesi okurları

Lise öğrencilerinden eylem2 Ocak günü Hatice Bayraktar Lisesi okul

yönetiminin estirdiği terörü protesto etmek ve okuldanatılan arkadaşımızın yalnız olmadığını haykırmak içinÖB (Öğrenci Birliği) ve İLGP (İstanbul Liseli GençlikPlatformu) olarak birlikte bir basın açıklaması

örgütledik.Saat 15.00’te okul çıkışında

arkadaşlarımız okuldan sloganlarla çıkıp diğerliselerden desteğe gelenlerle ve yine destek için ordabulunan Eğitim-Sen’li Sosyalist Kamu Emekçileri’ylebuluştular.

“Hak aramak suç değildir! Eğitim haktırengellenemez! / Hatice Bayraktar Lisesi Öğrencilerive Aileleri” ozalitini açtığımız eylemde sloganlarıduyan pekçok öğrenci de eyleme katıldı. Eylemsırasında yol trafiğe kapatıldı.

Basın metnini okuldan atılan arkadaşımızın annesiokudu. Eğitimin ticarileştiğine ve liselilerin doğalolarak eğitim haklarını savunduğuna değinilenaçıklamada, keyfi uygulamalarla öğrencilerinsindirilmeye çalışıldığı vurgulandı. Hatice BayraktarLisesi öğretmenlerinin eyleme destek vermemişolması da eleştirildi.

“Eğitim haktır engellenemez!”, “Müşteri değilöğrenciyiz!”, “Soruşturmalara hayır!” sloganlarınınatıldığı eyleme öğrencilerin de ilgisi yoğun oldu.

Kartal İLGP

Gelecek sosyalizm! Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 25Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Mopak EML’de Erdal Eren anıldı!Bir süredir yaptığımız toplantılar sonucunda 6 Ocak günü İzmir’de Mopak Endüstri Meslek Lisesi’nde

Erdal Eren anması gerçekleştirdik. Öğle arasında okuldaki sınıflardan birinde gerçekleştirdiğimiz etkinlikdevrim ve sosyalizm şehitleri anısına saygı duruşuyla başladı. Etkinlikte geçmişten bugüne devrimcideğerlerle gençliğin gelecek sorununu birarada işledik.

Programda, ‘68 devrimci hareketiyle birlikte Erdal Eren’in mücadelesini anlatan belgesel gösterimiyapıldı. İlgiyle izlenen belgeselin ardından bir arkadaşımız Erdal Eren’in savunmasını okudu.

Daha sonra İzmir Liseli Gençlik Platformu adına bir konuşma yapıldı. Liselerde yaşanan sorunlara, paralıeğitime, özellikle staj sömürüsüne değinildi. Devrimci mücadeleyi büyütme çağrısı yapıldı. Erdal Eren’inuğruna ölümü göze aldığı davayı büyütebilmenin yolunun gençliğin örgütlü mücadelesinden geçtiği ifadeedildi. Liselerdeki saldırılara karşı mücadeleden başka bir seçeneğin olmadığı, kazanılacak savaşsız vesömürüsüz bir dünya olduğu vurgulandı. Yunanistan ve Fransa’daki liseli mücadelesine değinildi, okulişgalleri anlatıldı. Eylem ve etkinliklerin süreceği vurgusuyla etkinlik sonlandırıldı. 40 liselinin katıldığıetkinliğin sonunda Liselilerin Sesi’nin satışı gerçekleştirildi.

MOPAK EML’den İLGP’liler

26 Aralık 2008 / İzmir

“Geçit Yok!” kampanyası sona erdi…26 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Etkinliğimiz 27 Aralık günü Alman Kültür Merkezi’ndegerçekleşti. Program, devrim ve sosyalizm mücadelesindeyitirdiklerimiz için saygı duruşuyla başladı. Ardından İstanbulÜniversitesi Psikoloji Oyuncuları’nın sergilediği kısa bir oyunsergilendi.

“Geçit Yok!” isimli sinevizyon gösteriminin ardından“Kapitalizmin krizi, sosyalizm ve gençlik mücadelesi” başlıklıpanele geçildi.

İlk olarak Ekim Gençliği adına yapılan konuşmadakampanyamızın kapsamı ve yürütülen çalışmalar anlatıldı.Saldırılara karşı gerçek çözümün adresinin sosyalizm olduğuvurgulandı.

İlk sözü alan Volkan Yaraşır, yaşanan krizin kapitalizmin kriziolduğunu vurguladı. Dünyanın nasıl bir fabrikaya dönüşmüşolduğunu anlattı, Ortadoğu’daki gelişmelere değindi.

Bilginin metalaşması ve beyin işgücünün satılmasıyla birliktegençliğin potansiyel proleter olduğunu söyleyen Yaraşır, sözlerini,Sinterler’e, Brisalar’a giderek yüreklerimizin işçi sınıfıyla birlikteatması ve işçi sınıfının yıkıcı gücünü eylem alanlarında görmeçağrısıyla bitirdi.

Kapitalizm olduğu sürece krizlerin kaçınılmaz olduğunusöyleyerek konuşmasına başlayan Haluk Gerger, kapitalizmin krizdönemlerinde aynı zamanda saldırganlaştığına dikkat çekti. Böylesibir dönemin kazanımlarının da bedellerinin de olabileceği bilinciylehareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Bu sistemin her türlüsaldırısına hazır olmak, yaşanan güncel gelişmeler üzerinden hayalkırıklığı yaşamak yerine neden örgütlü olmak ve mücadeleniniçinde olmak gerektiğini anlatarak konuşmasını bitirdi.

Kurtar Tanyılmaz ise konuşmasına piyasa süreçlerinin rekabetingiderek şiddetlenmesi anlamına geldiğini, bunun eğitime deyansımasıyla birlikte ilkokul sıralarından itibaren rekabetçiinsanların yetiştirildiğini anlatarak başladı. Üniversitelerdeyansımasının ise öğrencilerin müşterileşmesi, üniversite sermayeişbirliği, öğrencilerin hayatın çırakları konumuna getirilmesi vb.şekillerde ortaya çıktığını söyledi. İşçilerle öğrencilerin yan yana,omuz omuza, mücadelenin birlikte yürütülmesi gerektiği vurgusuile konuşmasını bitirdi.

Panelin soru-cevap bölümünde canlı tartışmalar yaşandı.Etkinliğin ilk bölümüne 70’i aşkın kişi katıldı.

İkinci bölümde İÜ Psikoloji Oyuncuları’nın hazırladığı savaşsonrası insan psikolojisi, faili meçhul cinayetler ve kadın-erkekilişkisi üzerinden üç kısa oyun sergilendi. Ardından Grup Keopsezgileriyle bizimleydi. Etkinliğin ön sürecinden beri büyük biremek harcayan Keops, Ermenice ve Türkçe parçalarını bizlerlepaylaştı.

İstanbul Ekim Gençliği

Ekim Gençliği’nin “Geçit Yok!” kampanyası sona erdi…

“Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!”etkinliği gerçekleştirildi!

Ankara’da “kriz” tartışıldıAnkara Ekim Gençliği olarak

yürüttüğümüz “Geçit Yok” kampanyasıçerçevesinde 27 Aralık günü krizi ve krizingençlik üzerinde yarattığı işsizlik vegeleceksizlik sorununu ele aldığımız biretkinlik gerçekleştirdik. Etkinlikte “Krizinnedenleri ve krize yönelik devrimcimüdahale” ve “Kriz ve gençlik” konularınıele alan iki ayrı sunum yapıldı.

İlk sunumda ABD’de patlayan krizinekonomik yanına kısaca değinilerek krizinTürkiye’ye olan yansımalarına vurgu yapıldı.Böyle bir dönemde yapılması gerekeninkapitalistlere yöntem sunmak değil, sosyalizmyolunu göstermek olduğu belirtildi.

İkinci sunumda ise krizin uzun vaadedegençliğe olan etkisi ve işsizlik tehlikesineişaret edildi. Kapitalizme karşı mücadeleningerekliliği üzerinde duruldu.

Sunumların ardından “Ne yapmalı?”sorusu üzerine ortak bir tartışma yürütüldü.Yapılan tartışmada sonuç olarak, “herüniversite kendi özgün sorunlarına karşı,bunun da ötesinde tüm üniversitelileriilgilendiren eğitimin ticarileştirilmesine karşıetkili faaliyetler yürütebilmeli ve bufaaliyetler gençlik içerisinden düzene karşıbir cephe yaratabilme perspektifiyleörülmelidir” denildi. Bu süreçte krizin tekalternatifinin sosyalizm olduğunu her türlüaraçla anlatmak gerektiğinin önemi bir kezdaha vurgulandı. Artan işçi direnişlerinedestek verme, dayanışmayı büyütme çağrısıyapıldı.

Ankara Ekim Gençliği

Bursa’da gençlik forumuYaklaşık bir buçuk aydır sürdürdüğümüz

“Geçit Yok!” başlıklı kampanyamız 27 Aralıkgünü düzenlediğimiz forumla sona erdi.Forumun tartışma konuları “Siyasal gündemve gençlik”, “Neo-liberal saldırılar veticarileşen eğitim”, “Sorunlar ve çözümyolları” olmak üzere üç başlık üzerindenbelirlenmişti.

Kısa bir müzik dinletisiyle başlayanetkinlik programı siyasal gündem üzerindengelen önerilerle belirlendi.

Birinci başlıkta, Kürt sorunu, kriz veErgenekon üzerine oldukça canlı tartışmalaryürütüldü.

İlk tartışma Kürt sorunu üzerine yaşandı.Rejimin Kürt halkını yok saydığı, Kürt

halkının imha ve inkar edildiği dile getirildi.Tarihi krizler ve bunalımlar tarihi olan

kapitalizmin sorun üretmeye devam edeceğisöylendi. Gençliğin içinde bulunduğugeleceksizlik ortamında geleceğin işçisiolduğu söylenerek düzenin saldırılarına karşıörgütlü olmanın gerekliliğine işaret edildi.

Forum, “Ergenekon” gündemlitartışmalarla devam etti.

Forumun ikinci oturumunda ise ticarileşeneğitim üzerine anlamlı tartışmalar yapıldı.

Oldukça verimli geçen tartışmalarınsonucunda Uludağ Üniversitesi’nin özgünsorunlarının işlendiği bir yerel yayın organıçıkarma kararı alındı ve forum sona erdi.

Bursa Ekim Gençliği

İzmir’de Ekim Gençliği’ndenaçıklama…

İzmir’de yaklaşık olarak 1,5 aydırfaaliyetlerini yürüttüğümüz merkezi “GeçitYok!” kampanyamızı 25 Aralık günü DokuzEylül Üniversitesi’nde gerçekleştirdiğimizbasın açıklaması ile sonlandırdık. Hemkampanya kapsamında planlanan hem deYunanistan gençliğinin ve emekçilerininisyanını selamlayan basın açıklamamızın önçalışmalarını güçlü bir tarza örgütledik. Haftabaşından itibaren Ege ve Dokuz EylülÜniversitesi’nde “Düzene karşı ayağa kalkanYunanistan gençliği ve emekçilerininyanındayız” şiarlı afişlerimizi yaygın olarakkullandık.

Eylem günü ise her iki üniversitebileşenleri, DEÜ Yabancı Diller Yüksekokuluönündeki kafede toplanmaya başladı.Ajitasyon konuşmalarıyla ve alkışlarla girişkapısına doğru yöneldik. “Yunanistan gençliğidüzene karşı ayağa kalktı / Kapitalizm işsizlikve geleceksizliktir / Bu düzenin tek alternatifisosyalizmdir” yazılı pankartımızın arkasındadövizlerimizi açarak yerimizi aldık. Ardından“İsyan haktır, kavganız kavgamızdır” başlıklıbasın metninin okunmasına geçildi.

Metinde kapitalizmin yarattığı krizinfaturasının dünya ölçeğinde, işçilere,emekçilere ve gençlere ödettirilmeyeçalışıldığına ve buna karşı yükseltilenmücadeleye değinildi. Emperyalist-kapitalistsistemin aslında büyük bir açmazda olduğu,artık işçi, emekçi ve gençlerin bu düzeni dahafazla sorguladığı ve başka bir dünya özlemiiçerisinde oldukları vurgulandı.

İzmir Ekim Gençliği

Ekim Gençliği’nin kampanyafaaliyetlerinden…

İÜ: Katil İsrail Filistin’den defol!”30 Aralık günü İstanbul Üniversitesi öğrencileri

İsrail’in Filistin’e yaptığı saldırıyı protesto etmekamacıyla Beyazıt Meydanı’nda bir basın açıklamasıgerçekleştirdi.

“Katliamlar son bulsun! / Filistin halkı yalnızdeğildir!” pankartının açıldığı eylemde “Katil İsrailFilistin’den defol!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!” ,“Filistin halkı yalnız değildir!” dövizleri taşındı. Basınmetninin okunmasından önce kısa bir konuşma yapıldıve bir dakikalık alkışlı protesto eylemi gerçekleştirildi.

Şiirlerin okunmasının ardından basın açıklamasısona erdi.

İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği

EÜ: “Filistin halkı yalnız değildir!”İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği katliam

30 Aralık günü Ege Üniversitesi öğrencileri tarafındanlanetlendi. Yabancı Diller Fakültesi Hazırlık binasıönünde toplanan öğrenciler buradan “İsrail Gazze’yi,Türkiye Kandili vuruyor. Yaşasın halklarınkardeşliği!/Ege Üniversitesi öğrencileri” pankartıaçarak kampüs içinde yürüyüşe geçti. Yürüyüşünardından okunan basın açıklamasında Gazze’deyaşanan vahşi katliam anlatılarak bütün silahanlaşmalarının iptal edilmesi istendi.

150 kişiye yakın katılımın olduğu eylem EdebiyatFakültesinin önünde sonlandı. Eylem Ekim Gençliği,SGD, SDG, DGH, Emek Gençliği, İzmir GençlikMuhalefeti, Yurtsever Gençlik tarafından örgütlendi.

Ege Üniversitesi Ekim Gençliği

ODTÜ’den Filistin’e destek30 Aralık Salı akşamı saat 16.00’da Fizik önünde

buluşan ODTÜ öğrencileri siyonist saldırıyı protestoettiler.

Fizik önünde toplanan öğrenciler önce yemekhaneönüne yürüdüler. Ardından Rektörlük kavşağındanAna giriş kapısına bir yürüyüş gerçekleştirildi.Yaklaşık birbuçuk kilometrelik yürüyüş, kar yağışı veayaza rağmen 200 ODTÜ öğrencisinin katılımı vecoşkusuyla gerçekleşti. Kapıda çevik kuvvettinbulunması, “Polis defol üniversiteler bizimdir” sloganıile protesto edildi. Basın açıklamasında, yıllardır sürendirenişe destek verilmesi gerektiği, Türkegemenlerinin de ABD ve İsrail’in yanında suça ortakolduğundan ve dayanışmanın ve direnişin büyütülmesigerektiğinden bahsedildi. Filistinli bir öğrenci dekonuşarak siyonizmin saldırılarına direnişle karşıkoymanın öneminden bahsetti.

Ardından İsrail ve ABD bayrakları yakılarakkatliam lanetlendi, direniş selamlandı. Türkburjuvazisinin İsrail ile yaptığı silah antlaşmalarınakarşı çıkılarak, ASELSAN tarafından yapılan silah vb.ihale ve antlaşmalarını protesto etmek için ASELSANafişleri yakıldı.

Eylemin ardından Kızılay’a ortak eyleme destekverilmeye gidildi. Kızılay’da otobüsten inildiktensonra YKM önüne kadar yol kapatılarak yüründü.Atılan sloganlar etraftaki emekçiler tarafından yer yeralkışlarla desteklendi.

ODTÜ Ekim Gençliği

Bursa’da İsrail protestosuSiyonist saldırıyı protesto etmek için 2 Ocak günü

Ekim Gençliği, DGH, SGD, SDG, Genç Kurtuluş,

Geleceğimizi İstiyoruz, ÖDP ve Öğrenci Kolektifi’ninörgütleyicisi olduğu bir yürüyüş gerçekleştirildi.Kızılay Kan Merkezi önünde toplanan kitle“Filistin’de, Türkiye’de, Yunanistan’da direnenhalklar kazanacak!/Anti-Emperyalist Gençler”pankartı ve Filistin bayrağı açarak yürüyüşe geçti.

Polis barikat kurarak yürüyüşe engel olmak istedi.Öğrenciler buna, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Polisdefol bu sokaklar bizimdir!” sloganlarıyla karşılıkverdi. Daha sonra kortej oluşturarak yürüyüşebaşlandı. Yürüyüş Bursa Büyükşehir Belediye önündeson buldu. Polisin provokatif tavrı basın açıklamasısırasında da sürdü. Filistin halkıyla dayanışma çağrısıile son bulan açıklama metni Filistinli bir kişitarafından Arapça olarak da okundu.

150 kişinin katıldığı açıklama slogan ve marşlarlason buldu.

Bursa Ekim Gençliği

ÇÜ’de İsrail protestosuİsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği ve hala devam

eden katliama karşı 6 Ocak günü ÇukurovaÜniversitesi’nde Yurtsever Demokratik Gençlik’inörgütlediği bir eylem gerçekleştirildi. Öğlenyemekhane önünde başlayan eylemde “Komkujiyeraedi bese! Yaşasın Filistin ve Kürt halkının onurludirenişi!” pankartı açıldı. Yemekhane önünde okunanbasın metninin ardından R1 çimliklerine doğrusloganlarla yürüyüşe geçildi. “Katil İsrail Filistin’dendefol!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Edi bese!”,“Berxwedan jiyane!”, “Ortadoğu faşizme mezarolacak!”, “Savaş bitecek barış gelecek!” sloganlarınınatıldığı eyleme yaklaşık 200 kişi katıldı.

Ekim Gençliği, Genç Kurtuluş, SGD veÇÖDER’in de içinde olduğu birçok kurum eylemedestek verdi.

Çukurova Üniversitesi Ekim Gençliği

İÜ: “Filistin halkı yalnız değildir!”Siyonist katliamı teşhir etmek için 29 Aralık günü

İstanbul Üniversitesi’nde çeşitli araçlarla öğrencilereseslendik. İlk olarak Yabancı Diller Bölümü’nde“Direnen Filistin halkı kazanacak!” başlıklı duvargazetemizi astık. Saldırının resimlerinin yer aldığıgazete birçok öğrenci tarafından ilgiyle incelendi.Ardından Edebiyat Fakültesi’nde aynı gazeteyi

kullandık. “Direnen Filistin kazanacak!” başlıklıbildirilerimizi Edebiyat Fakültesi ve MerkezKampüs’te dağıttık. Dağıtım sırasında tartışmalaryaptık. Birçok öğrencinin bildirilere ilgisi yoğundu.

İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği

Ege Filistinli kardeşlerininyanında!

Siyonist İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiğikatliamlara tepki her geçen gün çığ gibi büyürken,öğrenci gençlik de çeşitli yerellerde gerçekleştirdiğibasın açıklamaları ve eylemlerle toplumsal muhalefetiçindeki yerini almış bulunuyor.

EÜ’de önce 30 Aralık’ta Filistin halkıyladayanışma eylemi gerçekleştirilmişti.

Ege Üniversitesi Ekim Gençliği olarak bu siyonistvahşeti teşhir etmek üzere çıkardığımız “Katliamılanetliyor, direnişi selamlıyoruz! Halkların kurtuluşusosyalizmde!” afişlerimizi bu hafta kullanmayabaşladık. Hazırlık binası, edebiyat, fen ve ziraatfakültesi, öğrenci çarşısına kullandığımız afişleroldukça dikkat çekti.

Ayrıca üniversite öğrencileri olarak E-cafe önündeFilistin’de intifadayı anlatan bir belgesel gösterildi.Filistin’de tanka ve mermiye karşı “taş generaller”indirenişini anlatan filmin teması “geçemeyeceksiniz”idi.

Ege Üniversitesi Ekim Gençliği

DEÜ: “Halkların kurtuluşusosyalizmde!”

Katliamcı kimliğini bir kez daha gözler önüneseren siyonist İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısınınardı arkası kesilmiyor. Üniversitelerden yükselttiğimizsesle İsrail’in bu katliamcı yüzünü teşhir ediyor,Filistin’deki direnişi ise selamlıyoruz. Dokuz EylülÜniversitesi Çeşmeler Yerleşkesi’nde “Katliamılanetliyor, direnişi selamlıyoruz! Halkların kurtuluşusosyalizmde!/Ekim Gençliği” imzalı afişlerimizikullanıyoruz.

Ayrıca önümüzdeki günlerde gerçekleştirmeyiplanladığımız “Emperyalist Savaş Karşıtı ÖğrenciPlatformu” çalışmamız ile faaliyetimiziyoğunlaştırmayı hedefliyoruz.

DEÜ / Ekim Gençliği

Gençlik’ten Filistin ile dayanışma... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 27Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Gençliğin Filistin’le dayanışma eylemleri ve faaliyetlerinden...

“Filistin halkı yalnız değildir!”

Siyonist katliam lanetleniyor...28 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Siyonist İsrail’in saldırılarına karşı Yunanistan,ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, Hollanda,Avusturya, Kuzey Kıbrıs, İspanya, Endonezya, İsveçve daha birçok ülkede sokaklara çıkan onbinlerce kişiFilistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu gösterdi.

Yunanistan’da İsrail bayrağı yakıldıSelanik’te kent merkezinde toplanan, çoğunluğunu

Selanik’te yaşayan Filistinlilerin oluşturduğu ve ABDBaşkonsolosluğu önünde son bulan bir protestoyürüyüşü gerçekleşti. Gösteride İsrail bayrağı ateşeverildi.

Atina’da Yunanistan Parlamentosu’nun dabulunduğu Sindagma Meydanı’nda toplanan kitlesaldırıları protesto eden sloganlar attı. EylemeYunanistan Kamu Çalışanları Konfederasyonu ile İşçiSendikaları Federasyonu, Yunanistan-Filistin DostlukDerneği, Yunanistan Müslüman Birliği, “ÖzgürGazze” Hareketi, sol ve devrimci örgütler katıldı.Gazze’deki şiddetin ve İsrail işgalinin bir an önce sonbulması talepleri yinelendi.

Yunan Sosyal Forumu tarafından SindagmaMeydanı’nda gerçekleştirilen bir diğer protestogösterisi ise İsrail’in Atina Büyükelçiliği önünde sonbuldu.

ABD’de İsrail Büyükelçiliği’neyürüyüş

Washington’da İsrail Büyükelçiliği önündetoplanan yüzlerce kişi, saldırılara son verilmesiniistedi. Eylemciler İsrail’i soykırımla suçladı ve “ÖzgürFilistin” sloganları attı.

Daha sonra Mısır Büyükelçiliği’ne yürüyen grup,Mısır yönetimini de Gazze’ye yardımda bulunmadığıgerekçesiyle protesto etti.

Fransa’da onbinler yürüdüParis’te 25 bin kişinin katıldığı bir miting

gerçekleşti. Mitingde katliam protesto edilirken,İsrail’e yaptırım uygulanması istendi. Gösteri Paris’tesol partiler ve sendikaları çatısı altında birleştiren“Filistinliler ile İsrailliler arasında adil barış için ulusalkolektif” adlı girişim tarafından düzenlendi.

Marsilya ve Toulouse’da da protesto gösterilerigerçekleşirken, Lyon’daki gösteriye 15 bin kişi katıldı.

İngiltere: “Filistin’e özgürlük!”Londra’da yürüyüşe katılan 10 bini aşkın gösterici

Filistin bayrakları açtı. Kadın ve çocukların yoğunolarak katıldığı protesto gösterisinde İsrail, ABD veFilistin’deki duruma seyirci kalmakla suçladıklarıdiğer batılı ülkelerin hükümetleri aleyhinde sloganlarile “Filistin’e bağımsızlık” sloganı atıldı.

Yürüyüşe çağrıyı “Savaşa Hayır Koalisyonu” baştaolmak üzere pek çok demokratik kurum ve kuruluşyaptı. Konuşmacılar, İsrail’in saldırgan tutumunueleştirirken, bu tutuma hemen son verilmesi vekoşulsuz olarak ateşkes yapılması çağrısında bulundu.

Almanya: “Gazze’deki katliamıdurdurun!”

Başkent Berlin’de 4 bin kişinin katıldığı protestoyürüyüşüne Filistinlilerin ve Arapların yanısıra çoksayıda Türkiyeli destek verdi.

Filistin Cemaati tarafından organize edilen ve

yaklaşık 7 bin kişinin katıldığı bildirilen gösteriye ise,saldırılarda ölen çocukların fotoğraflarını taşıyan çoksayıda kadın ve çocuk katıldı. Göstericiler ellerinde“Bayan Merkel, bay Steinmeier, bunun nedeniişgaldir” ve “Gazze’deki katliamı durdurun!“ yazılıpankartlar taşıdı. Bazı Almanlar da, İsrail’e verilendesteği eleştirerek, “Merkel utan!” yazılı pankarttaşıdı. Yapılan konuşmalarda İsrail protesto edilerek,saldırıya bir an önce son verilmesi istendi.

Frankfurt’ta düzenlenen yürüyüşe yaklaşık 10 bin,Karlsruhe’de düzenlenen diğer yürüyüşe yaklaşık binkişinin katıldığı bildirildi.

Hollanda: “İsrail suç işliyor!”İsrail saldırganlığı Hollanda’nın başkenti

Amsterdam’da düzenlenen bir gösteriyle protestoedildi. Hollanda Filistin Komitesi’nin yanında 25dolayında örgütün desteklediği gösteride, İsrail’inGazze’de savaş suçu işlediği belirtilerek saldırılarınbir an önce durdurulması istendi. Hollandahükümetinin sessiz kalarak İsrail’in saldırılarınadestek verdiği vurgulandı. Filistin’e özgürlük talebidile getirildi ve Gazze’ye uygulanan ekonomikambargo ve ablukanın kaldırılması istendi. Gösteriye10 bin kişi katıldı. Ağırlıklı olarak, ABD ve İsrail’iprotesto eden pankartlar taşındı.

Avusturya’da binler yürüdüAvusturya’nın Salzburg kentinde İsrail saldırılarına

karşı 2300 kişinin katıldığı bir gösteri düzenlendi.Avusturya’nın başkenti Viyana’da faaliyet gösteren 85dernek, 2 Ocak günü de İsrail’in Filistin’e karşıgiriştiği insanlık dışı saldırıları protesto etmişti.

Güney Kıbrıs’taki protestoda arbede Lefkoşa’nın Rum kesiminde gerçekleşen eylemde

İsrail Büyükelçiliği binası yakınlarında, Kıbrıslı Rum,Kıbrıslı Türk, Arap ve Filistinli gençler ile Rum polisiarasında arbede çıktı. Filistin bayrakları taşıyan veArapça sloganlar atan protestocular polise taş veportakal attı. Gösteride, saldırılarını derhaldurdurması, Filistin’e özgürlük, Gazze’ye saldırılarınısürdürdüğü sürece İsrail’le ilişki kurulmaması,Larnaka-Gazze yardım hattının açılması, derhal insaniyardım gönderilmesi ve Filistinli göçmenlere yönelikablukanın kaldırılması talepleri dile getirildi. İsrail veABD bayraklarını yakan protestocular, hükümetinİsrail’le yapılan anlaşmaları derhal iptal etmesini talepetti.

Kuzey Kıbrıs: “Filistin halkı yalnızdeğildir!”

Kuzey Kıbrıs’ta Gazze’ye saldırı protesto edildi.Mitingde konuşmalar devam ederken, İsrail bayrağınıyakma girişimi iki kez sağduyulu olmak adınaengellenmeye çalışıldıysa da, bir Filistinli öğrenciyüksek bir yapının üzerine çıkarak, İsrail bayrağınıayaklarının altına alıp çiğnedi. Mitingde Gazze’dekibir Filistinli ile canlı bağlantı kuruldu ve konuşmahoparlörlerden dinletildi. Hattaki Filistinli, İsrail’inGazze’de uçaklardan bildiri atarak, FilistinlilereGazze’yi terk etme çağrısı yaptığını belirtti ve“direneceklerini, Gazze’yi terketmeyeceklerini”bildirdi.

Endonezya, Lübnan, İsveç’in Uppsala, İspanya’nınMadrid kentlerinde de protestolar düzenlendi. İsrail’inkuzeyindeki Sahnin kentinde çoğunluğu İsrailliAraplardan oluşan onbinlerce kişi Gazze’yi karşısürdürülen saldırıları protesto ettiler.

Siyonist saldırganlık dünyanın dört bir yanında lanetlendi!

“Filistin halkına özgürlük!”

Düsseldorf’ta kitlesel protesto3 Ocak’ta Düsseldorf’ta kitlesel bir eylemle siyonist saldırganlık protesto edildi. Ezici çoğunluğunu Arap

kökenlilerin oluşturduğu, Ortadoğulu, Filistinli, Alman, Türkiyeli vb. emekçi, ilerici, anti-faşist vedevrimcilerin tam bir enternasyonal kardeşlik ruhu ile bir araya geldikleri yürüyüş ve mitinge onbine yakın birkitle katıldı.

Yürüyüş sırasında, siyonist vahşeti teşhir eden ve Filistin halkına özgürlük talep eden sloganların yazılıolduğu çok sayıda döviz, Filistin bayrakları ve pankartlar taşındı. Katliamı teşhir ve protesto içerikli yazılımateryaller dağıtıldı. Özellikle Ortadoğulu ve Filistinli kitle oldukça öfke yüklüydü ve yol boyunca sloganlarhiç susmadı. Miting alanında siyonist İsrail devletini ve katliamı protesto ve teşhir içerikli konuşmalar yapıldı.

Bir-Kar olarak yürüyüşte “Filistin halkına özgürlük!” yazılı pankart taşıdık. Yaygın biçimde “Filistinhalkıyla eylemli aktif dayanışmaya!” Bir-Kar imzalı bildiri dağıttık.

Bir-Kar / NRW

Siyonist katliam lanetleniyor... Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak � 29Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Dünyamızın anayasası, Güç Yasasıdır!Uluslararası hukuk, bunu meşrulaştırmaktan başka birşey ifade etmiyor! Moral değerler, ahlak ve daha nicekavramın bu yasa karşısında herhangi bir hükmü yok!

Her gün bu, doğrulanıyor ve kanıtlanıyor.Bir ülke işgal ediliyor, o ülkede yaşayanlar zorla

kovuluyor, sürgüne gönderiliyor; geride kalanlar isetopraklarıyla birlikte her gün bombalanıyor,öldürülüyor, açlığa, yoksulluğa, hastalığa,umutsuzluğa mahkûm ediliyor…

Kuşkusuz İsrail’den, onun on yıllardır Filistinhalkına uyguladığı vahşi katliam ve imhahareketlerinden söz ediyoruz.

Başka bir ülkenin işgali ve gaspı, o ülke halkınınkırımı, bu yapılamıyorsa iradesinin kırılarak teslimalınması üzerine kurulu bir devlet, bunumeşrulaştıran ideoloji ve hukuk sistemi, meşruolabilir mi? Kendi varlığını başkalarının imhasıüzerine kuran ve bunu şiddet dışında sürdürmeolanağını düşünmeyen bir devletin meşruiyeti vegeleceği olabilir mi?

Bu gerçekliği en iyi kendileri biliyor, bu bilinç,onların korkularını besliyor ve bu, sürekli şişen birmilitarist aygıta dönüşüyor. Neden her İsrailli “asker”olmak zorundadır sorusunun yanıtı, bu haksız, gerici,gayrı meşru ve vahşi korkudan kaynaklanıyor!

Son on günde 500’den fazla Filistinli öldürüldü,binlercesi yaralandı. Gazze’de yaşam olanakları yerlebir edildi. Şimdi de devam ediyor… Ama neredeysedünyanın kılı bile kıpırdamıyor. 500’den fazla ölü,sadece rakamdan öte onlar için bir anlam ifadeetmiyor… Neden? Hani insan hakları, yaşam, vicdan,adalet duygularına, daha doğrusu söylevlerine neoldu? Bu “çifte standart” neden?

Nedeni çok basit: İsrail, özel olarak ABD’nin, genel olarak

emperyalist sistemin, Ortadoğu’daki mızrak başıdırda ondan; İsrail, onların gayrı meşru çocuğudur daondan?

ABD’nin Ortadoğu stratejisinde İsrail önemli vedeğişmez bir halkadır, o nedenle onun varlığı ve“güvenliği” bu stratejinin değişmezlerindendir! Bunugizlemiyorlar: 1996’da yenilgiye uğrayan Lübnansaldırısında ve şimdi Gazze işgal ve vahşetinde bugerçekliği dile getirmekten geri durmuyorlar. Tek tükyükselen “Ateşkes” çağrılarını reddederlerken bunuitiraf etmekten gizli, gayri insani bir haz duyuyorlar...

ABD’ye bağımlı Arap devletleri de bu saldırıya

onay vermiş, en azından bunu sessiz kalarakgöstermiş bulunuyorlar.

Bu konuda TC’nin durumu ise tam anlamıylaikiyüzlücedir. Bir yüzü iç kamuoyunu tatmin etmeyeyönelikken, gerçeklikteki yüzü ise stratejik destekbiçiminde sırıtmaktadır. Askeri stratejik anlaşmalar,yapılan ortak askeri tatbikatlar, Konya’dagerçekleştirilen eğitim uçuşları ve daha başkaları, bustratejik desteğin somut örnekleridir. Ortak askeritatbikat ve hava uçuşlarında edinilen deneyim vebirikim, bugün, Gazze’de Filistinlilerin tepesine ölümve vahşet kusuyor! Gerçeklik böyle olmasına rağmenTC Başbakanı, ortaya çıkıp İsrail’e atıp tutmaktangeri durmuyor! Oysa bu atıp tutmaların, yüksekperdeden savurmaların hiçbir politik değeri yok, halkıkandırmaktan, gözlere çekilen mili daha daderinleştirmekten başka…

Açık ki, Gazze’de kusulan ölüm ve vahşetin biramacı var: Filistin halkını tümden ve sürekli olarakteslim almak, direniş silahlarını yok etmek, kendine,direnişine ve geleceğine güven duygularını, gelecekumudunu kırmak! Bunu tek bir hareketle ve belli birsüre ile sınırlı bir saldırıyla değil, sürekli bir stratejikçizgi olarak uyguluyorlar! FKÖ ile yapılan “Barış”ında amacı buydu, bu stratejik çizgiye oturuyordu!Filistinlilerin parçalanmışlığı ve iç düşmanlıkları dabu stratejiye güç veriyor, büyük olanaklar sunuyor…Bunu aşmadıkları sürece Filistin halkının başarı şansızayıflıyor, acıları zamana yayılarak daha daderinleşiyor…

Kuşkusuz emperyalist sistemin, Arap ve bölgegericiliğinin, TC’nin desteğini arkasına almış İsrail’inpervasızlığı, uzun vadede kendisinin varlığınıdinamitleyecek dinamikleri tetikliyor ve çoğaltıyor…

Bugün ölüm kalım savaşı veren Filistin halkı zorgünler yaşıyor, kendisine uzanan dost eller belki desınırlı ve etkisizdir; öyle de olsa bunların önemliolduğunu vurgulamak ve bu dost elleri bir seledönüştürmek gerekiyor…

Filistin halkını, en iyi on yıllardır aynı acıyı vezulmü yaşayan, hemen hemen aynı kaderi paylaşanKürdistan halkının anladığına inanıyoruz. Bu acılarason vermek, ancak aynı kaderi paylaşan halklarımızıngerçekten dostlukla kurulacak mücadelebirliklerinden geçer… Bunun nesnel koşulları sonderece olgun, ama aynı şeyi öznel koşulların varlığıiçin söylemek son derece güç, ne yazık!

5 Ocak 2009

Gazze’de işgal ve vahşet…M. Can Yüce

Gazze’ye varamamışbir babanın kızına

vasiyetiYüksel Akkaya

Güzel kızım, Asminim, Ankara’yı sarmış “karbeyazlığı” içimin karartısını dindiremiyor. Kara kanyağıyor… Kızıla kesiyor her yan… Evet, kızılsevdiğimiz bir renk: özgürlüğün, eşitliğin,bağımsızlığın, refahın, ne kadar güzel şey varsaonların bir simgesi olarak… Ama kara karışan bukan, bu kızıllık o değil…

Güzel kızım, Asminim, Gazze’de her ölü beden,her ölü çocuk bana seni çağrıştırıyor… Her an birkızım, bir Asminim öldürülüyor… Her an bir babaAsminsiz kalıyor, her an bir ananın Asminsiz kalançığlığı dağı, göğü deliyor, denizi yarıyor, ama, amakimseye duyuramıyor sesini… Ölüm değil, amaölümden beter bu sessizlik yıkıyor beni…

Güzel kızım, Asminim, orada, o Gazzecehenneminde soruyor çocuklar “baba, anne, yok mubu dünyada başka çocukların annesi, babası?”…Seslerini duyuyorum… Seslerine bir cevapverememenin alçaklığı ile küçülüp duruyorum hergün. Her gün sorup duruyorum hayatın anlamı nedirki?

Güzel kızım, Asminim, bir kez daha anladım ki,bu dünyada kapitalizmin kökünü kazımadıkça buacılara son vermek de zor.

Güzel kızım, Asminim, bir kez daha anladım ki,dinin o korkunç taassubundan kurtulmadıkçainsanlığa hayır yoktur.

Ben, Gazze’ye varıp, kapitalizmin, dinintemellerine patlayamamış bir intihar bombacısıolamadığım için senden özür diliyorum. Beni bağışlagüzel kızım, Asminim de diyemeyeceğim. Sakın benibağışlama: “Baba, Gazze’de Asminler öldürülürkenne yaptın?” diye sor… En azından “Bu memlekettekibu zalimlerin temsilcileri ve işbirlikçilerine ElZeyid’in o muhteşem pabucunu atamadın mı?” diyesor… Sor ve beni hayatım boyunca utandır…

Güzel kızım, Asminim, biliyorum bu işin teksorumlusu benim. Zira bir cesaret o papucu kapıporaya buraya atamadım. Gazzeli çocukların,kapitalizm, emperyalizm ve dinsel taassub olandüşmanları üzerine bir intihar eylemcisi olarakpatlayamadım.

Güzel kızım, Asmnim, bütün bunları babanınutancı olarak tarihe not et ve hep sorgula… Sana tekvasiyetim budur…

Gazze’de ölen her çocuk sendin… Gazze’de ölenher çocuğun babası bendim… Güzel kızım, ne sanane kendime sahip çıktım… Beni bağışlama… BeniGazze’de emperyalizmin, kapitalizmin, dinseltaassubun öldürdüğü her çocuk için, o zalimlere karşıbir şey yapmadığım için hiç ama hiç bağışlama…

Eylem ve etkinliklerden...30 � Sosyalizm İçin Kızıl Bayrak Sayı: 2009/01 � 9 Ocak 2008

Kartal’da kriz etkinliği“İşten atmalara, zamlara, ücretsiz izinlere, güvencesiz ve esnek çalışmaya karşı bıçak kemikte” başlıklı

etkinliğimizi 28 Aralık günü gerçekleştirdik.Etkinlik salonuna “İşgal, grev, direniş! Krizin faturasını kapitalistlere ödetelim / BDSP” ve “Desa’da,

Unilever’de, Novamed’de, Yörsan’da işçiler kazandı” yazan ozalitleri astık.Hasan Hüseyin’in “Bıçak Kemikte” adlı şiiriyle açılan etkinliğimizde ilk olarak kısa bir sinevizyon

gösterimi sunuldu. Ardından Kartal İşçi Kültür Evi’nin şiir topluluğu sahneye çıktı. Sonra sıra bir haftadıryoğun bir emekle çocuklar tarafından hazırlanan tiyatro gösterimine geldi. Tiyatro oyunundan sonra çocuklar,5 yıl önce akciğer kanseri sonucu yaşamını yitiren bir işçinin yazmış olduğu “Çırak Osman’ın Türküsü” adlışiiri sundular.

Etkinliğin ikinci bölümünde, yaşanan kriz, yansımaları ve bu saldırılar karşısındaki mücadeleyöntemlerinin tartışılacağı söyleşi başladı. Bir yoldaşımız krizin sonucunda 2,5 milyon kişinin işsiz kaldığınıanlattı ve işçilerin bu süreçte gerçekleştirdiği eylem ve direnişlerden bahsetti. Söyleşide söz alan işçiler deartık savunma safhasından çıkılması gerektiğini, işçilerin ancak kendi fabrikasında sorun yaşandığında tepkiverdiğini belirttiler. İşten atma saldırılarına karşı işgale geçmeyenlerin sorunu çözme şansının olmadığıvurgulandı.

Sendikalı ve sendikasız işçilerin durumları da farklı başlıklar altında tartışıldı. Etkinlik “İşçi sınıfıörgütlüyse her şey demektir, değilse hiçbir şey” denilerek, taban örgütlülüklerine ve eylemli hatta mücadeleçağrısıyla sona erdi.

Kartal BDSP

Esenyurt’ta iş sağlığı ve güvenliği semineriEsenyurt Tekstil İşçileri Komisyonu olarak 28 Aralık günü “İş Sağlığı ve Güvenliği” konulu bir seminer

düzenledik. Ön çalışmasında seminere davet eden bildirilerimizi işçilerin servislere bindikleri duraklardadağıttık.

Seminerde fabrikalarda ve atölyelerde işçilerin sağlıksız ortamlarda çalıştırıldığı ve bu nedenle binlerceişçinin meslek hastalıklarına yakalandığı vurgulandı.

Seminerimize Kot İşçileri Birliği’nden arkadaşlar da katılarak deneyimlerini paylaştılar. Patronların kârhırsları için gerekli önlemleri almadıklarını, işçileri ölüme sürüklediklerini ifade ettiler. Kendilerinin de bunubizzat yaşadığını ve buna karşı örgütlü bir mücadele edilmesi gerektiğini vurguladılar.

Esenyurt Tekstil İşçileri Komisyonu adına yapılan konuşmada, kapitalist sistemin insanlığı yıkımasürüklediği, işçilere yaşamı dar ettiği, buna karşı insanca bir yaşam mücadelesinin verilmesi gerektiği ifadeedildi. Canlı tartışmaların olduğu seminere 40 kişi katıldı.

Esenyurt İşçi Platformu Tekstil İşçileri Komisyonu

Buca’da kriz karşıtı faaliyet…Krizi gündemleştirmek ve krizin faturasını

ödememe çağrısını işçi ve emekçilere taşımakamacıyla, “İşten atmalar yasaklansın”, “İnsancayaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret!”,“Zamlar geri çekilsin!” taleplerinin yer aldığı“Krizin faturasını kapitalistler ödesin!” başlıklı birimza kampanyası başlattık.

28 Aralık günü öğlen saatlerinde Şirinyer Tansaşönünde masa açtık. Ajitasyon konuşmaları eşliğindepanelin duyurusunu yapmak amacıyla çıkardığımızel ilanlarını dağıttık. Gün boyu krizin sonuçlarıylailgili sohbetler gerçekleştirdik. Yaklaşık bir buçuksaat sürdürdüğümüz faaliyetimizde 200 kadar imzatopladık.

İzmir Tekstil İşçileri Bülteni

Kartal’da devrimci faaliyet…BDSP imzalı, işçi ve emekçilere mücadele

çağrısı yapan bildirilerimizin bir kısmını Kartalmerkezinde ajitasyon konuşmaları eşliğindedağıtırken, binlercesini de dört ayrı emekçisemtinde işçi ve emekçilere ulaştırdık. Sonsüreçteki işten çıkarmaları, zamları teşhir edenafişlerimizle de fabrika çevrelerini, Kartalmerkezini, Karlıktepe Mahallesi’ni donattık.

Sermayenin, devrimcilere dönük saldırılarınıarttırdığı şu süreçte, ardı ardına kapatmalarla karşıkarşıya bırakılan Kızıl Bayrak gazetesinin dahayaygın ve daha etkin kullanımı için bölgemizde dedağıtımlarımızı yaygınlaştırmış bulunuyoruz.Emekçi semtlerinin kimi yerlerinde ön taramaanketleriyle, kimi yerlerinde de doğrudan KızılBayrak satışlarıyla işçi ve emekçilerin gazetesininyaygın kullanımını hedeflemiş bulunuyoruz.

Kartal BDSP

Manisa’da imza kampanyası sonaerdi...

Manisa İşçi Birliği Derneği olarak “Krizinfaturasını patronlar ödesin” şiarıyla düzenlediğimizimza kampanyası sona erdi. 4 Ocak günü işçilerlebirlikte yaptığımız değerlendirme toplantısındakampanyanın yeterli olgunluğa ulaştığına kararvererek kampanyayı sonlandırdık. 25 Aralıktarihinden itibaren topladığımız 1650 imzayımeclise gönderdik.

Manisa İşçi Birliği çalışanları

Tekstil işçileri olarak çalışma yürüttüğümüz Bucabölgesindeki Begos, MTK ve Gıda Çarşısı’ndaözellikle krizle birlikte ücretsiz izinler, işten atmalar,düşük ücret dayatmaları oldukça yoğun bir şekildegündeme gelmeye başladı. Hemen her gün yeni birgelişme ile yüz yüze kaldık.

Tüm bu yaşananlar sonucunda Tekstil İşçileriBülteni çalışanları olarak bunları gündemimize aldık.Her hafta tekstil işçileri olarak toplantılar yaptık. Butoplantılar sonucunda, “Krizin faturasını kapitalistlerödesin” şiarının güçlendirilmesi ve çalışmayürüttüğümüz bölgedeki işçilerde bu çalışmanın birtarafı yapmak üzere toplantılar, imza kampanyası vepanel gerçekleştirme kararı aldık.

İlk olarak, çıkardığımız imza föylerini fabrikalaraulaştırdık ve Buca’da merkezi bir noktada imzamasası açarak panelin duyurusunu yaptık. Panelöncesindeki hafta ise paneli güçlendirmek üzerindenfaaliyetler yürüttük. Bu çalışmaların sonucunda 4Ocak günü “Kriz ve Tekstil İşçileri” başlıklı panelgerçekleştirdik.

Panel öncesinde salona “Köle değil işçiyiz,örgütlüysek güçlüyüz!”, “Krizin faturasıkapitalistlere!” pankartlarının yanısıra acil mücadeletaleplerimizin yazılı olduğu ozalitlerimizi astık.

Panel, Tekstil İşçileri Bülteni çalışanı birarkadaşımızın açılış konuşması ile başladı. Panelde ilksözü ÇHD üyesi bir avukat söz aldı. İşten atmalar,ücretsiz izinler, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı,

fazla mesailer üzerine hukuksal bilgilendirme vemücadele yöntemleri üzerinde duran ÇHD üyesi,sadece hukuksal mücadele vermenin yeterliolmayacağını, asıl olanın işçilerin fiili meşrumücadeleleri ile haklarını kazanmak olduğunuvurguladı.

Ardından Tekstil İşçileri Bülteni adına bir sunumgerçekleştirildi. Bülten çalışmasının nasıl başladığı vegeliştiği üzerine yapılan konuşmanın ardından krizindünyada ve ülkemizdeki etkilerinin yanısıra özelolarak tekstil sektörüne yansımaları üzerinde duruldu.

Çalışma yürüttüğümüz bölgedeki tekstilfabrikalarında krizin yarattığı sorunlar örneklendi.Krizin faturasını ödememenin yolunun fiili-meşrumücadeleden geçtiği, bunun örneklerinin ise Sinter,Ünsa gibi fabrikalarda yaşanan süreçler olduğubelirtildi. Krizin faturasını ödememek için tabanörgütleri oluşturarak mücadele etmenin öneminedeğinildi. Konuşma, mücadeleyi ortaklaştırma vebüyütme çağrısı ile sona erdi.

Soru cevap bölümünde canlı tartışmalarınyaşandığı panel bir hafta sonra Buca Forbes girişindekrizle ve MTK tekstilciler çarşısında yaşanan saldırıile ilgili yapılacak basın açıklamasına ve aynı günyapılacak tekstil işçileri toplantısına katılım çağrısı ilesonlandırıldı.

Panele 40 kişi katıldı.MTK, Gıda Çarşısı ve Begos’tan Tekstil İşçileri

İzmir’de “Kriz ve tekstil işçileri” paneli

Göppingen’de kriz semineriDünyayı sarsan kapitalist krize karşı BİR-KAR olarak

başlattığımız kampanya çerçevesinde Göppingen Alevi KültürMerkezi’nde 28 Aralık’ta “Kriz ve siyasal sonuçları” üzerinebir seminer gerçekleştirdik.

Seminerin birinci bölümünde Almanya ve Türkiye’deyaşanabilecek gelişmeler üzerinde canlı bir sunum yapıldı.Kriz karşısında başta devrimciler olmak üzere, krizde yıkımgörecek Kürt, Türk, Alevi, yerli ve yabancı uluslardan işçilerinsonuç alıcı bir mücadele çizgisinde birleşmelerinin hayatiönemine vurgu yapıldı.

İkinci bölümde, konu üzerine bildirilen görüşler ve gelensorularla beraber toparlayıcı bir konuşma daha gerçekleştirildi.Türkiye’nin toplam devrimci birikimine dikkat çekilerek,geleceği kazanmanın bu birikimi devrimci bir tarzda ele alarakmümkün olduğu belirtildi. Bu devrimci tarz, işçi sınıfıdevrimciliği olarak tanımlandı. Kürtlerin, Alevilerin, işçi veemekçi kitlelerin taleplerine kulak asmayan sermayeiktidarının ancak bu şekilde geriletebileceği söylendi.

Yaklaşık 4 saat süren seminer ilgiyle dinlendi. İlk olarak bukentte gerçekleştirdiğimiz seminer, katılımcı kitlede belli bir iz

bıraktı. Seminere yaklaşık 80 kişi katıldı.BİR-KAR / Göppingen

CMYK

MücadelePostası

Hacı Ali Bey Mah., Çelikel Sok., Sakarya İş Hanı Kat: 5No: 58 ESKİŞEHİR

Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 232 29 10

Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSATel: 0 (224) 220 84 92

EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!Adı : ........................................................................Soyadı :........................................................................Adresi : ........................................................................

.........................................................................Tel : ........................................................................

6 Aylık Yurt içi 30.000 000 TL Yurt dışı 100 Euro 1 Yıllık Yurt içi 60.000 000 TL Yurt dışı 200 Euro

Gülcan Ceyran adına,* TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.

Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 19 94

853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23

3 Ocak günü “Krizin faturasını ödememek içinmücadele barikatlarını kuralım, genel direnişiyükseltelim” şiarlı BDSP bildirilerini GOP’lu işçive emekçilere ulaştıran BDSP çalışanları, önce sivilardından da resmi polislerin tacizleriyle karşılaştılar.

Bağlarbaşı Caddesi üzerinde emekçilere “krizinfaturasını ödememe” çağrısı yapan BDSP’lilerindağıtımını fotoğraflayan gazetemiz Kızıl Bayrak’ınmuhabirine sivil polisler tarafından tacizdebulunuldu. “Sen kimsin, niye çekiyorsun” diyerekmuhabirimizin haber takip etmesi engellenmekistendi.

BDSP’liler sivil polislerin bu tutumuna karşıçıktılar. Muhabirimizin fotoğraf makinesinivermemesi üzerine “silahını göstererek” baskı altına

almaya çalışan polislerle yaşanan gerginlik bir süredaha devam etti. Takviye ekip isteyen sivil polislerbildiri dağıtımını sürdüren BDSP’lileri vemuhabirimizi takip ettiler.

Dağıtım bitiminde iki BDSP’li polislertarafından GBT kontrolünden geçirilerek gözaltınaalınmak istenince, diğer BDSP’liler de olay yerinegeldiler. Bu sırada çevreden de gelen desteklekalabalık artmış ve bunun üzerine polis geri adımatmak zorunda kalmıştır.

Gerginlik boyunca polisin tavrı çevredekiemekçilere sesli olarak teşhir edildi. Polis taciziboşa düşürüldü.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Gaziosmanpaşa’da polis terörü

Kapitalist krizin sonuçlarının işçi sınıfı ve emekçileriyıkıma götürdüğü süreçte, farklı illerde sınıf hareketinintablosunu masaya yatıran, sürece devrimci müdahaleninolanaklarını işçi ve emekçilerle tartışmaya açan BDSP,11 Ocak günü Ankara’da gerçekleştireceği panelinhazırlıklarını sürdürüyor.

11 Ocak 2009 Pazar günü Ankara’da TAK-SAV’dagerçekleştirilecek olan “Kriz, sınıf hareketi vedevrimci alternatif” başlıklı panele Tez-Koop-İşSendikası Genel Eğitim Danışmanı Volkan Yaraşır, Prof.Dr. Yüksel Akkaya’nın yanısıra krizin etkilerinin enfazla görüldüğü çalışma alanlarından biri olan Tuzlatersanelerinden Tersane İşçileri Birliği Derneği (TİB-DER) Başkanı Zeynel Nihadioğlu konuşmacı olarakkatılacaklar.

Kriz ve emperyalist işgalle beraber içerisine girilenyeni dönemin değerlendirileceği, kriz sürecinde alınmasıgereken devrimci tutumun tartışılacağı panele evsahipliği yapacak olan BDSP adına da bir konuşmacı yeralacak.

Ankara’da işçi ve emekçileri krize karşı mücadeleyeçağıran BDSP çalışanları, sermayenin kolluk güçlerininhedefi durumuna geliyorlar.

25 Aralık günü “Mücadele barikatlarını kuralım,genel direnişi yükseltelim!” başlıklı bildiriler BatıkentMetro çıkışında dağıtılırken, bildirinin yasal olupolmadığını bahane eden polis BDSP çalışanlarınakimlik gösterme dayatmasında bulundu. Polis kimlikgösterilmemesini bahane ederek bir BDSP’liyigözaltına almaya çalıştı. Gözaltı saldırısına karşıgösterilen direnişi hazmedemeyen kolluk güçleri bibergazı ve coplarla terör estirmeye devam ettiler.BDSP’liler saldırı sırasında çevrede bulunan emekçilerepolis terörünü teşhir eden konuşmalar yaptılar. Saldırısırasında bir BDSP çalışanı gözaltına alınarak BatıkentPolis Karakolu’na götürüldü. Kesilen “para cezası”nınardından serbest bırakıldı.

Kızıl Bayrak / Ankara

“Kriz, sınıf hareketi vedevrimci alternatif” paneli...

Ankara’da Erdal Eren anmasıErdal Eren’in faşist sermaye düzeni tarafından katledilişinin 28. yıldönümünde Liselilerin Sesi 25

Aralık günü Mamak İşçi Kültür Evi’nde bir anma etkinliği gerçekleştirdi. Etkinlik Erdal Eren şahsında devrim ve sosyalizm şehitleri için yapılan saygı duruşu ile başladı.

Ardından “İdam sehpasında bir çocuk” isimli şiir okundu.Etkinlik Erdal Eren’i anmanın ne anlama geldiği ve onu mücadelede yaşatmanın önemine dair

gerçekleştirilen konuşma ile sürdü. Erdal Eren’in işlediği ya da işlemediği bir suçtan ötürü değil dünyayıdeğiştirme özleminden dolayı idam edildiği vurgulandı.

Konuşmanın ardından Erdal Eren’in düzenin mahkemelerini yargılayan savunması, ailesine yazdığı sonmektup ve “Zulmün çocuklarıydı onlar” şiiri okundu. “Büyü” şarkısı hep bir ağızdan söylendi.

Etkinlik liselilerin güncel sorunlarının tartışıldığı bir toplantı ile son buldu. Hemen herkesin kısa da olsakonuştuğu tartışma, hem yaşamını devrim ve sosyalizm mücadelesine adamış Erdal Yoldaş’ınanlaşılmasına, hem de liselilerin sorunlarından bahsetmesine vesile oldu. Okullardaki birçok sorun ilebunları yaratan düzen ve ideolojisi üzerine tartışma yapıldı. Etkinliğin büyük bir kısmının tartışmalarlageçmesi anlamlı ve verimli oldu.

Liselilerin Sesi / Ankara

Batıkent’te polis terörü!

İşgal ve direnişlerin

kazanması için

mücadeleyi büyütelim!