8
Türkbilig. 2002/4: 117-124. ESKİ TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARININ SINIFLANDIRILMASINDA MORFOLOJİK ESASLAR Hayati DEVELİ* 13.-16. yüzyıllar arasında fonolojik, morfolojik ve sentaktik seviyede birleştirici özellikleri1 itibariyle diğer Türk yazı dillerinden ayırt edilebilen bir Oğuzcanın varlığı açıktır. Bu dilin bir yazı dili hâline ulaşması göreceli olarak gecikmişse de 13. yüzyıldan itibaren hızlı bir şekilde gelişerek olgun bir seviyeye ulaşmıştır. Oğuzca İran, Azerbaycan, Irak, Suriye, Anadolu ve Balkanlarda geniş bir sahaya yayılmış olduğu ve Oğuz unsurları her zaman aynı siyasî içinde bulunamadıkları için konuşma dilindeki diyalektlerin zamanla gelişerek nihayet 17. yüzyılın sonlarından itibaren birden fazla yazı dili şeklinde teşekkül ettiklerini tespit edebiliyoruz. Bunlar bugün için Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi ve Türkmen Türkçesi olarak adlandırılabilirler. Geriye doğru gidildiğinde bu ağızları belirleyen birleştirici özelliklerin ne zamandan itibaren ve hangi eserlerde teşekkül ettiğini tespit etmek, yani Oğuzcanın 14.-16. yüzyıllardaki ağızlarını ortaya koymak, Türk dili tarihi açısından halledilmesi gerekli bir iştir. Daha önceki bir bildirimizde Eski Türkiye Türkçesi ağızlarının tespiti üzerine bir deneme yapmış, bu tespitte fonolojik kriterlere dayanmıştık. Malzeme derlediğimiz kaynak metinlerdeki fonolojik verilerden bize göre diyalektolojik bir sınıflandırma için uygun olanlarını bir araya getirerek bunların düzenli dağılım gösterdiği kaynak metinleri tespit etmeye çalışmış ve elde ettiğimiz sonuçların bir sınıflandırma yapmamıza imkân sağlayıp sağlamadığını tartışmıştık. Bu ilk denemede kullandığımız kriterler ve ulaştığımız sonuçlar, bu çalışmanın sonuçlarını değerlendirmemize yardımcı olacağından burada kısaca verilecektir. Doç. Dr., İstanbul Kültür Üniversitesi. 1 Birleştirici özellikler : F. de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri isimli eserinde bir dil'in varlığını mümkün kılan dilsel etkeni “birleştirici güç (force unifiaııte)” olarak adlandırır. Bıınun zıddı, "ayırıcı güç (force paıticulariste)”dir. Ayırıcı güç, herhangi bir dil değişikliğinin oluşmasını ve yayılmasını sağlar. Birleştirici güç ise bir dili mümkün kılan özelliklerin değişmemesini sağlar, çeşitlenmelere karşı koyar. Bir ağız’ın doğuşunu sağlayan her ne kadar ayırıcı güç ise de o ağız grubunun kendi içinde tanımlanabilir bir dil topluluğu olmasını mümkün kılan da birleştirici güçtür. Dil değişiklikleri bir yere kadar yayılır ve sonra durur. İşte bu yayılım alanı bir diyalektin sınırlarını belirler. Artık bu sınırları belli alan için ayırıcı değil, birleştirici güç’ten bahsedilebilir (Saussure. 226-229). Saussure’iin birleştirici güç olarak ifade ettiği kavram, aslında bir dil’i (ağız da bir dil 'dir) tanımlamamızı sağlayan ortak özelliklerdir. Tarihî Türk dilleri için konuştuğumuzda meselâ Oğuzca ile Kıpçakça birçok ortak özellikler taşımalarına rağmen bunların birinde bulunmayıp diğerinde bulunan özellikler (çeşitli ses özellikleri, morfolojik biçimler, söz dizimi ve söz varlığı özellikleri), bizim bunlardan birini Oğuzca, diğerini Kıpçakça olarak tanımlamamızı mümkün kılıyorsa ve bu farklılıklar standart ise bunlara "birleştirici özellikler” diyebiliriz. * "Eski Türkiye Türkçesi Ağızlarının Sınıflandırılması", The Linguistic Heritage of the Seljuks, Sourees for the History of the South West Turkic Linguistic Varieties, University of Maiıız Iııstitııte of Oriental Studies, 25-27 Ocak 2002, Mainz - Almanya.

SINIFLANDIRILMASINDA MORFOLOJİK ESASLAR Hayati …turkbilig.com/pdf/200204-332.pdfBirleştirici özellikler : F. de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri isimli eserinde bir dil'in varlığını

  • Upload
    others

  • View
    36

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: SINIFLANDIRILMASINDA MORFOLOJİK ESASLAR Hayati …turkbilig.com/pdf/200204-332.pdfBirleştirici özellikler : F. de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri isimli eserinde bir dil'in varlığını

Türkbilig. 2002/4: 117-124.

ESKİ T Ü R K İY E T Ü R K Ç E S İ A Ğ IZ LA RI NI N S I N I F L A N D I R I L M A S I N D A M O R F O L O J İ K E S A S L A R

Hayat i DEVELİ*

13.-16. yüzyıllar arasında fonolojik, morfolojik ve sentaktik seviyede birleştirici öze l l ik le r i1 itibariyle diğer Türk yazı dillerinden ayırt edilebilen bir Oğuzcanın varlığı açıktır. Bu dilin bir yazı dili hâline ulaşması göreceli olarak gecikmişse de13. yüzyıldan itibaren hızlı bir şekilde gelişerek olgun bir seviyeye ulaşmıştır. Oğuzca İran, Azerbaycan, Irak, Suriye, Anadolu ve Balkanlarda geniş bir sahaya yayılmış olduğu ve Oğuz unsurları her zaman aynı siyasî içinde bulunamadıkları için konuşm a dilindeki diyalektlerin zamanla gelişerek nihayet 17. yüzyılın sonlarından itibaren birden fazla yazı dili şeklinde teşekkül ettiklerini tespit edebiliyoruz. Bunlar bugün için Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi ve Türkmen Türkçesi olarak adlandırılabilirler. Geriye doğru gidildiğinde bu ağızları belirleyen birleştirici özelliklerin ne zamandan itibaren ve hangi eserlerde teşekkül ettiğini tespit etmek, yani Oğuzcanın 14.-16. yüzyıllardaki ağızlarını ortaya koymak, Türk dili tarihi açısından halledilmesi gerekli bir iştir.

Daha önceki bir bildirimizde Eski Türkiye Türkçesi ağızlarının tespiti üzerine bir denem e yapmış, bu tespitte fonolojik kriterlere dayanmıştık . M alzem e derlediğimiz kaynak metinlerdeki fonolojik verilerden bize göre diyalektolojik bir sınıflandırma için uygun olanlarını bir araya getirerek bunların düzenli dağılım gösterdiği kaynak metinleri tespit etmeye çalışmış ve elde ettiğimiz sonuçların bir s ın ıflandırm a yapm am ıza imkân sağlayıp sağlam adığını tartışmıştık. Bu ilk denemede kullandığımız kriterler ve ulaştığımız sonuçlar, bu çalışmanın sonuçlarını değerlendirmemize yardımcı olacağından burada kısaca verilecektir.

Doç. Dr., İstanbul Kültür Üniversitesi.1

Birleştirici özellikler : F. de Saussure, G enel D ilb ilim D ersle ri isim li eserinde bir dil'in varlığını mümkün kılan d ilsel etkeni “birleştirici güç (force unifiaııte)” olarak adlandırır. Bıınun zıddı, "ayırıcı güç (force paıticulariste)”dir. A yırıcı güç, herhangi bir dil değişik liğin in oluşm asını ve yayılm asın ı sağlar. Birleştirici güç ise bir dili mümkün kılan özelliklerin değişm em esin i sağlar, çeşitlenm elere karşı koyar. Bir a ğ ız ’ın doğuşunu sağlayan her ne kadar ayırıcı güç ise de o ağız grubunun kendi içinde tanımlanabilir bir dil topluluğu olm asını mümkün kılan da birleştirici güçtür. Dil değişiklikleri bir yere kadar yayılır ve sonra durur. İşte bu yayılım alanı bir diyalektin sınırlarını belirler. Artık bu sınırları belli alan için ayırıcı değil, birleştirici gü ç’ten bahsedilebilir (Saussure. 226-229). Saussure’iin birleştirici güç olarak ifade ettiği kavram, aslında bir d il’i (ağız da bir dil 'dir) tanımlamam ızı sağlayan ortak özelliklerdir. Tarihî Türk dilleri için konuştuğum uzda m eselâ O ğuzca ile K ıpçakça birçok ortak özellik ler taşımalarına rağmen bunların birinde bulunm ayıp diğerinde bulunan özellikler (çeşitli ses özellikleri, morfolojik biçim ler, söz dizim i ve söz varlığı özellik leri), bizim bunlardan birini O ğuzca, diğerini K ıpçakça olarak tanım lam am ızı mümkün kılıyorsa ve bu farklılıklar standart ise bunlara "birleştirici özellik ler” diyebiliriz.*"Eski Türkiye Türkçesi A ğızlarının Sınıflandırılm ası", The L inguistic Heritage o f the Seljuks, Sourees for the History o f the South W est Turkic L inguistic Varieties, U niversity o f M aiıız Iııstitııte o f Oriental Studies, 25-27 Ocak 2002, M ainz - Almanya.

Page 2: SINIFLANDIRILMASINDA MORFOLOJİK ESASLAR Hayati …turkbilig.com/pdf/200204-332.pdfBirleştirici özellikler : F. de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri isimli eserinde bir dil'in varlığını

HAYATİ DEVELİ

1) Dil uyumu; 2) k> h, 3) b > m , 4) gibi ~ bigi ~ kimi , 5) b- > p- , 6) k > g .

İlk dört kriter ana ağız gruplarının, 5. ve 6. kriterler ise alt ağız gruplarının tespitinde kullanılmıştır. 4. kriter ayını zamanda hem ana ağız gruplarının hem de alt ağız gruplarının tespitinde kullanılmıştır. Kaynak metinlerden elde edilen malzemenin bu kriterlere göre değerlendirilmesi sonucunda üç ana ağız grubu ve bazı alt ağız grupları tespit ettik. Bunların genel bir tanımı şu şekildedirz:

I. Ağız grubu: Kelime içinde ve sonunda /k/ları koruması, dil uyumunun bozulmaması, ben zamiri ve gibi edatlarıyla karakteıize edilir. Anadolu’nun batısında yayılmıştır. Bu grubun en önemli alt ağız grubu Mukaddime.de temsil edilmektedir. Bu eser, kelime başında b- > p- tonsuzlaşması ve kelimenin her yerinde görülen bir öndakası İki > /g/ tonlulaşması ile karakterize edilen bir alt ağız grubunuu temsil eder. I. grubun içinde bir başka alt ağiz grubu dahi edatının fonolojik çeşitlenmesiyle ayırt edilir. Elvan Çelebi ve S uriye’de (H a m a’da) yazılmış olan N az m u ’l- Hilafiyyat’da dahi yerine dağı şekli standarttır.

II. Ağız grubu: Kelime içinde ve sonuda İk i > /h /, değişmesi ve dil uyum suzluğu temayülü ile karakterize edilir. Bu ağız grubuna ait metinlerin yazıldıkları coğrafyaya bakarak bu grubun Orta anadolu’dan Azerbaycan’a kadar uzanan bir sahada yayıldığını kabul edebiliriz, g ib i yerine bigi edatının kullanıldığı metinleri, bir alt ağız grubunu temsil ederler.

III. Ağız grubu: Kelime başında k> h, - değişmesi, bazı kelimelerde b- > m- (men, maiia, muna, min “b in” vs), g ib i yerine kim i veya tek e d a t l a r ı n ın kullanıiaması, bu ağız grubunu temsil eder. Bazı eklerde görülen dil uyumsuzluğu özelliğiyle ve kelime içindeki İki > /h/, değişmesiyle II.ağız grubuyla birleşir. Bu sonuçları aşağıdaki şekilde göstermeye çalıştık.

I. Ağız Grubu II. Ağız Grubu III. Ağız grubu

1 18

Page 3: SINIFLANDIRILMASINDA MORFOLOJİK ESASLAR Hayati …turkbilig.com/pdf/200204-332.pdfBirleştirici özellikler : F. de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri isimli eserinde bir dil'in varlığını

ESKİ TÜRK İYE TÜRKÇESİ AĞIZLARININ SINIFLANDIRILM ASINDA MORFOLOJİK ESASLAR

Fonolojik kriterlere dayanarak yaptığımız bu sınıflandırma denemesinden sonra, bu ça lışm ada 14.-16 yüzyıllar m etinlerindeki morfolojik hususiyetlere göre diyalektolojik ayrılma ve gelişmeleri tespit etmeye yarayacak kriterler üzerinde duracağız.

ETT ağızlarını sınıflamada kullanacağımız morfolojik kriterleri tespit ederken eserlerdeki düzenli farklılıklar üzerinde durulması gerekir. Herhangi bir eser zamandaşlarından farklı bir eki düzenli olarak kullanıyorsa bu durum söz konusu eserin herhangi bir ağız sınıfını temsil ettiğini gösterir. Düzenlilik kavramı üzerinde tartışılabilir. Bununla kastettiğimiz herhangi bir morfemin herhangi bir eserde tesadüfî o lamayacak bir sıklıkta kullanılmasıdır. Sözgelimi ünlüyle biten isim tabanlarına getirilen +nl yükleme hâli ekinin bir eserde defalarca kullanılması o eserin ait olduğu ağız grubunu belirlememize yardım ederken, birkaç defa geçen bir morfem veya fonolojik özellik aynı emniyetle ağız tespitine yardımcı olmaz. Bu dönemde muhtelif Türk bölgeleri arasında hem nüfus göçü hem de bilgi akışının yoğunluğu dolayısıyla dilsel etkileşim de güçlüdür. Bu yüzden herhangi bir Anadolu metninde Doğu Türkçesi özellikleri seyrek olarak bulunuyorsa bunu moda, özenme, tesir altında kalma gibi sebeplerle izah etmeliyiz. Söz konusu etkilerin yoğun olarak bulunduğu ve “ karışık dill i” olarak adlandırılan kimi metinler zaten bir ağız sınıflandırmasının konusu olamaz. Bundan dolayı kimi metinlerde karşımıza çıkan bol-, -GAy. -Urmen vs. gibi O ğuzca’ya uymayan verileri değerlendirme dışı bırakmak zorunludur.

Aşağıda ele aldığımız morfolojik kriterlere göre ortaya çıkan dağılımın sonucu14.-16. yüzyıllar metinlerinin esas olarak iki ana ağız grubuna ayrılabileceğini göstermektedir. Bunlar bugünkü Türkiye Türkçesi ve Azerbaycan Tüıkçesinin temelini o luşturan ağızlardır. Bunlardan birincisine Türkiye ağzı, diğerine Azerbaycan ağzı diyebiliriz. Yazı dilinin her zaman standartlaşma temayülünde olması, yazı ile uğraşan okumuş yazmış kimselerin kendi yöresel özelliklerinde ziyade merkezde oluşan standart yazı dilinin özelliklerine uyma gayretleri, bugünkü anlamda çok alt ağızlara inebilen bir diyalektoloji çalışmasına imkân vermemektedir. İlk dönem Oğuzca metinler içinde başat olan Türkiye diyalekti diyebileceğimiz ağızdır; zira yüksek kültür bilhassa A nado lu 'da gelişmiş. A nado lu ’nun tesiri Memluk ve Azerbaycan sahalarını da etkisi altına almıştır. Azerbaycan diyalektinin ilk temsilcilerinden sayılabilecek N esim î’nin dilinin bile esasen Türkiye ağzı unsurlarıyla oluşmuş olması bu kültürel etkinin doğal bir sonucudur. Azerbaycan ağzı asıl bağ ım sız gelişmesini ayrı bir siyasi teşekkül oluşturduktan sonra sağlayabilmiştir. Bu da yaklaşık olarak Akkoyunlu, Karakoyunlu vc sonra Salcvi dönemlerine tekabül ediyor. Bu devirlerde bile etkileşim tamamiyle ortadan kalkmış değildir. Türkmenceyi ise tam olarak teşhis etmek çok kolay değildir. Çağataycanın ve Batı Oğuzcasının tesirleri Türkmen diyalektine ait ağırlıklı unsurlar taşıyan metinlerin ortaya çıkmasını hayli geciktirmiştir.

14.-16. yüzyıl metinlerinin morfolojik esaslara göre tasnifinde belirgin sonuçlar üretebilecek başlıca morfolojik unsurlar şunlar olabilir:

+ııl Yükleınc hâli eki: Oğuzca metinlerde bu dönem için yükleme hâli eki yaygın olarak +(y)l, 3. teklik şahıs iyelik ekinden sonra +n'dir. Kimi metinlerde

Page 4: SINIFLANDIRILMASINDA MORFOLOJİK ESASLAR Hayati …turkbilig.com/pdf/200204-332.pdfBirleştirici özellikler : F. de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri isimli eserinde bir dil'in varlığını

HAYATİ DEVELİ

ünlülerden sonra +nl şeklinin kullanıldığını görmekteyiz . Bu morfem Azerbaycan ağzının karakteristik özellikleri arasındadır:

d ivâne+ni, pâre+ni (Kişverî); m âcerâ+nı (Hayali-i Gülşeni); kam u+nı, Y a'kûb+nı, M ustafâ+nı, cânum+nı, A lî+ n i , zülfün+ni, bularnı (Şah İsmâil); Mûsâ+nı, peri+ni, Leylî+ni (Fuzulî) vs.

-Up Ö ğrenilen geçm iş zam an e k i : Öğrenilen geçmiş zaman esasen - m l ş morfemiyle teşkil edilmekle birlikte kimi metinlerde - U p zarffiil eki + şahıs eki yapısı da bu zamanı teşkil etmekte kullanılmıştır. Üçüncü şahıs için -U p d U r yapısının öğrenilen geçmiş zaman teşkilinde kullanılması daha yaygın olup bütün Oğuz grubu ağızlarında değişen sıklıklarda kullanıldığı görülür. Ancak birinci ve ikinci şah ıs la rın kullanım ı bazı eserlerde yoğun laşm akta , böylece bu ek sınıflandırma için elverişli bir kriter hâlini gelmektedir:

-UbAm: kalubam, olubam (Kişveri); olubam garka-i girdâb-ı cünûn, m a’mur edübem, tahkîk edübem işüm hatâdur, m a ’lum edübem, hâr olubem (Fuzulî)

-UpsAn: geyüpsen, yâd edüpsen, dermeyipsen (Kişveri); görüpsen (Şah İsmâil); sehv edüpsen, karâr edüpsen, ihtiyâr edüpsen, iftihar edüpsen, şiâr edüpsen. âşinâ olupsen, mübtelâ olupsen (Fuzulî); dönübem (Gülşeni).

-U pdU r: kuyulupdur (Şeyyad), şâd olupdur, vâlih ü hayrân olupdur, kurbân olupdur (Nesimî); benzedipdür (Kadı Burhaneddin); ulaşupdur, gelüpdururlar (Fütuhuşşam); hidmet-i merdân kılupdur, unudupdur, ölüpdür (Kişveri); bitüpdür, viıüpdür (Şah İsmâil); gark-âb olupdur (Hakiki); tûtî olupdurur (Karamanlı Aynî); bulupdur (Fuzulî) vs.

-UpdUr şekli diyalektolojik tasnif için karakteristik değildir. Türkiye diyalekti metinlerinde de karşımıza çıkabilmektedir. -U b A m ve -U psen şekilleri ise Azerî diyalektinin karakteristikleri arasındadır. Nesimî’de -U b A m v e -U p s A n şekillerini tespit edemedik. Ancak bütün bu metinlerde -m lş morfemi de kullanılmaktadır.

H. Mirzazade, Azerbaycan D ilinin Tarihi M orfologiyası (Baku 1962) isimli eserinde öğrenilen geçmiş zaman ekinin tarihi yapısını ve günümüz Azerbaycan Tüıkçesindeki durumunu şöyle bir tablo ile karşılaştırmaktadır:

X V . - X V I . yy. Çağdaş Azerbaycan TürkçesiKonuşma dili Yazı dili

1. tkl. durubem durmuşam durmuşam2. tkl. durubsan durupsan durmu(ş)san3. tkl. duıub durupdur durmuşdur1. çkl. - durmuşug durmuşug2. çkl. durubsuz durubsuz durmu(ş)suz3. çkl. durublar durublar durmuşlar

-An Sıfatfiil eki: Bu morfem bir şimdiki zaman, geniş zaman ve bazen de

120

Page 5: SINIFLANDIRILMASINDA MORFOLOJİK ESASLAR Hayati …turkbilig.com/pdf/200204-332.pdfBirleştirici özellikler : F. de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri isimli eserinde bir dil'in varlığını

ESKİ TÜRK İYE TÜRKÇESİ AĞIZLARININ SINIFLANDIRILM ASINDA MORFOLOJİK ESASLAR

gelecek zaman sıfatfiili teşkilinde kullanılırken bilhassa Fuzûlî’de zaman zamangeçmiş zaman sıfatfiili fonksiyonunu da taşımaktadır. Ekin bu fonkksiyonunutaradığımız diğer metinlerde tespit edemedik. Bu da söz konusu gelişmenin nispeten yavaş ve geç gerçekleştiğini gösterir:

Rahm et ey şeh dil-i derviş çeken âhlaraKi gedâ âhı eser eyler olur şahlara (Fuzulî, Divan)

Fıtrat rakamın çeken zamandaHakka ki bu emr- künfekânda (Fuzulî, Leylâ ve Mecnûn)

Diğer metinlerde - A n morfeminin bu fonksiyonunu tespit edemedim. Ancak sonraki yüzyıllarda bu kullanımın gitgide Azerbaycan Türkçesi yazı dilinde karakteristik olduğu malumdur.

-AndA Z a r ffii l eki: Bu zarffiil ek ine A ze rbaycan ağzı m e tin le r inde rastlanmaktadır. Türkiye ağzı metinlerinde bu morfeme rastlanmamaktadır.

düşende (Nesimî), derâb idende, görende, berâber olanda (Şah İsmâil); görende, yazanda (Hakiki) bîdâr olanda, olanda cüda, uyananda, yorulanda (Fuzulî)

-GAç Zarffiil eki: Oğuzcada seyrek kullanılan bu ek kimi 16. yüzyıl Azerbaycan ağzı metinlerinde görülmektedir. Türkiye ağzı metinlerinde bu ek yerine -IncA veya -IcAK zarffiil ekleri kullanılır. Tabii, -IncA ve -IcAK ekleri Azerbaycan ağzı metinleri için de karakteristiktir. Seyrek olarak kullanılan -GAç eki, Azerbaycan Türkçesi için 19. yüzyıldan itibaren arkaikleşmiş ve bunun yerini -cAK zarffiil eki almıştır (Mirzazade, 294-295).

Neyleyem görgeç yüzün çüıı ihtiyar elden gider (Şah İsmail)

Ruhun görgeç olur sûz-ı derûna derd-i dil hâsılBahar eyyamı sıçrar berk-i rahşende sehâb oynar (Fuzulî, Divan)

Hicran gecesin görgeç dûzah elemin bildimKim rûz-ı kıyâmetdir yârin şeb-i hicranı (Fuzulî. Divan)

Geniş zamanın olumsuzu:

Geniş zamanın olumsuzu için - m A z morfeminin kullanılması Oğuzca için standarttır. Ancak zamanla Azerbaycan ağızlarında 1. teklik şahısta -mAn - -mAnAm şekli ayırıcı bir özellik hâline gelmiştir. N esim î’nin şiirlerinde seyrek olarak örneklerini görmeye başladığımız bu morfem, Kişverî, Şah İsmail, Fuzulî, Hayalî-i Gülşenî gibi şairlerin şiirlerinde -m A z ile birlikte ve giderek artan sıklıkta kullanılmaya başlar.

-nıAzAm: sığmazam, vermezem, fâş eylemezem, dönmezem, ölmezem (Nesimî); bilmezem (Kişveri); bilmezem (Hakiki); terk eylemezem, idrâk etmezem, bilmezem (Fuzulî)

-ınAn - -mAnAm: diyebilmen (Nesimî); bilmen, olabilmen, sarabilmen. tapman (Kişveri); olman, demenem, demen (Fuzulî); bilmenem, bahmanam, dimenem (Hakiki), istemen, dinlemen, gitmen, kabûl itmen, terk eylemen (Şah İsmâil); sığınman, bilmen (Hayalî-i Gülşenî)

Page 6: SINIFLANDIRILMASINDA MORFOLOJİK ESASLAR Hayati …turkbilig.com/pdf/200204-332.pdfBirleştirici özellikler : F. de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri isimli eserinde bir dil'in varlığını

HAYATİ DEVELİ

Bunların dışında metinlerde tesadüf olunan ve bir diyalektolojik farklılığa işaret ettiği açık olan şekiller vardır. A ncak bunlar belli bir kullanım sıklığına ulaşmadıklar için emniyetli bir şekilde ağız grubu tayinine imkân vermemektedirler.

S on uç :

Ele aldığımız morfolojik kriterlere göre Eski Türkiye Türkçesi metinlerinin iki ağız grubuna ayrılabileceği görülmektedir. Bunlardan biri Azerbaycan ağzı, diğeri ise Türkiye ağzıdır. Bu sonuç, fonolojik kriterlere göre yapılan değerlendirmeyle de esasen örtüşmektedir. Fonolojik kriterlere göre I. ve II. ağız grubu olarak ayrılabilen ağızlar, morfolojik kriterler açısından birleştirici özellikleri itibariyle tek bir ağız olarak karşımıza çıkmaktadırlar. III. ağız grubu morfolojik esaslara göre de ayrı bir grup teşkil etmektedir.

Kısa l tmalar :Cerrahiyye. : C errah iyyetü ’l-Haniyye.Çatlı. : Çarhname, Ahmed Fakih.Elferec. : Elferecü b a 'd e ’ş-şidde.Elvan Çelebi. : Menâkıbu'l-Kudsiyye, Elvan Çelebi.Fiil âlı. : Fütuhu 'ş-Şam Tercümesi, Erzurumlu Kadı Darir.Gtıııya. : Kitab-ı Gunya.G ülis tan . : Gülistan Tercümesi, Manyaslı Kadı MahmudHurşid. : Hurşidname. Şeyhoğlu Mustafaİbn Kesir. : Taıih-i Ibn Kesir Tercümesi, Şirvanlı Mahmud.Kadı Bıırhaneddin. : Kadı Burhaneddin DivanıKaramanlı. : Karamanlı Ayni Divanı.Kemaliyye. : Kemaliyye. Şirvanlı Mahmud.Kur'an Tercümesi. : XV.Yüzyıl Başında Yapılmış Bir Kur 'an Tercümesi.M a r / . : Maızubanname Tercümesi, Şeyhoğlu Sadrüddin.M iftah . : Miftaluı’l-Cenne, Ahmed-i Dai.Mukaddime : Kitfıbu Mukaddimeti İT l lm i’l-lbâdât, Kutbeddin İznikîM üntahab . : Müntahab-ı Şifa. Hacı Paşa.Na/ırı. : N azm u’l-Hilalivyat Tercümesi.Süheyl. : Süheyl u Nevbahar.SVTM : Sulian Veled 'in Türkçe Manzumeleri.Şeyh î . : Şeyhi Divanı.Şevyad. : Yusul u Zeliha. Şevyad Ilıım/a.TS : Tarama Sözlüğü.Varka. : Varka ve Gülşalı.Yusul-ı Meddah.

K a y n a k la rAK KUŞ. Mu/alTer |Ha/.. | (1995 )Kitâb-ı Gıınya, Ankara: T DK Yay.A U TU N . Nesrin (1996) “ Erzuınlıı Darîr ' in F ü tû h u ş -Ş â ın T ercü m esi , G i r i ş -M e t i ı ı -

Açıklamalı Dizin, Doktora T c / i" , İstanbul: Marmara Üni„ .A Y A N . H ü sey in |H az .J (1979) Şeyhoğlu Mustafa, Hurşîd-nûme (IJurşîd ii

Ferahjiâd), İnceleme-Met iti-S özliik-Komi Dizini. E rzurum : A ta türk Üni. Yay.

B A N G ü ÜĞLUL T a h s in (1 9 3 8 ) Altosmıınische Sprachstudien zu Siiheyl-ii Nevbahar. B re s lau .

Page 7: SINIFLANDIRILMASINDA MORFOLOJİK ESASLAR Hayati …turkbilig.com/pdf/200204-332.pdfBirleştirici özellikler : F. de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri isimli eserinde bir dil'in varlığını

ESKİ TÜRK İYE TÜRKÇESİ AĞIZLARININ SINIFLANDIRILM ASINDA MORFOLOJİK ESASLAR

BİLGİN. Azmi [Haz.] (1996) N a zn ıu ' l -H i lû fy y a t Tercüm esi , Ankara: T D K Yay.C E M İ L O Ğ L U . İsm e t (1 9 9 4 ) 14. Y ü zy ı la A i t B i r K ısa s - ı E n b iy â N ü s h a s ı

Ü z e r in d e S e n ta k s İ n c e l e m e s i , Ankara: T D K Yay.Ç IN A R .T ü rk ân Alvan [Haz.] (1998) Hayâlî-i Gülşenî Dîvânı. Yüksek L isans Tezi,

İstanbul: İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.D İL Ç İN , Cem [Haz.] (1991) M e s 'û d h in A h m e d , S ü h e y l ü N e v -B a h â r , İnceleme-

Metin-Sözlük, Ankara.DİLÇİN, Dehri [Deri ] (1946) Ş e y y â d Harnza Y û s u f ve Ze liha . İstanbul: T D K Yay.ER GİN. M uharrem (1951) “ Kadı Burhanettin Divanı Üzerinde Bir G ram er Denem esi” ,

İ.Ü. TDED. III: 287-327.G A N D J E İ . T o u r k h a n (1 9 5 9 ) II C a n zo n ie re di Ş â h I s m â ’î l H a ( â ' J . N a p o l i :

İnstituto Universitaıio Orientale: 54+163.G Ü LSEV İN , Gürer [Haz.] (1989) Ahmed-i D a ’î, Miftâhü'l -Cenne (Dil Özellikleri-Metin-

Söz Dizimi), Doktora Tezi, Malatya: İnönü Üni. Sosyal Bilimler Enstitüsü.K A R A H A N , Ley la (1996) A n a d o lu A ğ ız la r ın ın S ın ı f l a n d ır ı lm a s ı , A nkara : T D K

Yay.K A R A H A N , L ey lâ [Haz.] (1994) E r z u r u m l u Darîr , K ıssa - i Y û s u f - Y û s u f u

Zii ley l ıa . Ankara: T DK Yay.KOÇ, Mustafa [Haz.] (1998) Elferecü Ba'de'ş-Şidde, 1. Cilt (Dil İncelemesi-Metin), 2. cilt

(Sözlük), Doktora Tezi, İstanbul: İ. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.K O R K M A Z , Z e y n e p [ H a z ] (1 9 7 3 ) S a d r ü d d i ı ı Ş e y h o ğ l u , M a r z u b â n - n â m e

T e r c ü m e s i , İ n c e l e m e - M e t i n - S ö z l ü k - T ı p k ı b a s ı m , A n k a ra : A. Ü. DTCF Yay.

K Ö K T E K İ N .K â z ım [H az .] (2 0 0 1 ) Y û s u f - ı M ed d â lı , V a rk a ve G ü lş a h (G iriş- G r a m e r İ n c e l e m e s i - M e t i n - D i z i n ) , Erzurum : Ata türk Üni. Fen-E debiya t Fakültesi Yay.

K u tb e d d in M u h a m m e d İzn ik î , K i ta b ı ı M u k a d d i m e t i f i - İ l m i ’l - İ b â d â t ,Yazm a, İstanbul: İ. Ü. Edebiyat Fakültesi T ürk Dili ve Edebiyatı Bölümü Sem iner Kütüphanesi.

M A C İT , M u h s in (2 0 0 2 ) K c ır a k o y u n l ı ı H ü k ü m d a r ı C i h a n ş a h ve T ü r k ç e Ş i ir le r i . Ankara: G ıa f ike r Yay.

M A N S U R O Ğ L U , M ecdut (1958) S u l ta n Veled ' iı ı T ü r k ç e M a n z u m e le r i , İstanbul: İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Yay.

M A N S U R O Ğ L U . M ecdu t [Haz.] (1956) A h m e d Fakî l ı , Ç a r l ın a m e , İstanbul: İ.Ü. Edebiyat Fak. Yay.

M E R M E R , A hm et [Haz.] (1997) K a ra m a n lı A y n î ve D ivan ı , Ankara: Akçağ Yay.M İR Z A Z A D E , H. (1962) A z e r b a y c a n D i l in in T a r ih i M o r fo lo g iy a s ı , B a k u .Ö N L E R . Z afe r [Haz.] (1999) C ela lü d d i ı ı H ı z ı r (H ac ı Paşa), M i i ı ı ta h a b - ı Ş i fa ,

I I , S ö z lü k , İstanbul: Simurg.Ö Z K A N , M usta fa [Haz.] (1993) Malımud b. Kâdî-i M anyas, G ü l i s tâ n T e rc ü m e s i ,

G i r i ş - İ n c e l e m e - M e t i n - S ö z l ü k , Ankara: T D K Yay.S A U SS U R E , F, (19&5)Geneldilbili ın Dersleri , (Çeviren: Berke Vardar), Ankara.T a ra m a S ö z lü ğ ü V I I , Ankara: T DK Yay.T İM U R T A Ş , F. Kadri (1977) E s k i T ü r k i y e T ü r k ç e s i , X V . Y ü zy ı l , Grarner-

M e t i n - S ö z l ü k , İstanbul: İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Yay.

123

Page 8: SINIFLANDIRILMASINDA MORFOLOJİK ESASLAR Hayati …turkbilig.com/pdf/200204-332.pdfBirleştirici özellikler : F. de Saussure, Genel Dilbilim Dersleri isimli eserinde bir dil'in varlığını

HAYATİ DEVELİ

T İ M U R T A Ş , F. Kadri (1980) Ş e y h î ve H i is r e v ü Ş îr î ı ı ' i , İ n e e l e m e - M e t in , İstanbul: İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Yay.

T O P A L O Ğ L U , A h m e t [H az . ] (1 9 7 8 ) M u h a m m e d i b in H a m z a , X V . Y ü z y ı l B a ş l a r ı n d a Y a p ı lm ış K u r ' a n T e r c ü m e s i , 2. Cilt (Söz lük ) , İstanbul: Kültür Bakanlığı Yay.

T U L U M , M e r to l ( 2 0 0 0 ) T a r i h î M e t i n Ç a l ı ş m a l a r ı n d a U s u l , M e n â k ı b u ' l - K u d s iy y e Ü zer in d e B i r D e n e m e , İstanbul: D en iz Yay.

Y E L T E N , M u h a m m e t [H az . ] (1 9 9 3 ) Ş i r v a n l ı M a h m u d , K e m â l i y y e (G ir iş , İ n c e l e m e , C i im le b i lg is i , M e t in , S ö z l ü k ) , İs tanbu l: İ.Ü. E d eb iy a t Fak. Yay.

Y E L T E N , M u h a m m e t [H az.] (1 9 9 8 ) Ş i r v a n l ı M a h m u d , T â r ih - i İb n - i K e s ir T e r c ü m e s i (Giriş , İ n c e l e m e , M e t in , S ö z lü k ) , A nkara: T D K Yay.