173

SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ
Page 2: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 20182

Onkol ,

Sağlık Bilimleri ÜniversitesiAnkara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi

12

S-

16

i.r

Ar

eal

lık

i.2

G0-

18

I.

Kongresi.

SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ

Page 3: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 3

İdiopatik granülomatöz mastit: Antitüberküloz ilaçlar tedaviye katkıda bulunup tedavi gecikmesini engelliyor mu?

Dr. Çiğdem ÖzdilekcanSağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Hastanesi

Göğüs Hastalıkları Bölümü

Giriş ve Amaç: İdiopatik granülomatöz mastit(IGM) memenin etyolojisi bilinmeyen nadir benign enflamatuar hastalıklarından biridir. Klinik ve radyolojik olarak memenin inflamatuar kanserleriyle benzerlik gösterebilmektedir .Çoğu zaman da tanı ve tedavi gecikmesi ile karşımıza çıkabilmektedir.

Çalışmanın amacı IGM hastalarında demografik ve klinik özelliklerin araştırılması ve seçilen hastalara preemptif tüberküloz tedavisi uygulanarak sonuçların gözlemlenmesiydi.

Gereç ve Yöntem: Memeye ait yakınmalar (şişlik,ele gelen kitle, kızarıklık ve lenf nodlarında hassasiyet ile beraber kimi hastada memede sinüs formasyonu ) ile başvuran ve histopatolojik olarak ‘granülomatöz mastit ’ tanısı alan 48 hasta çalışmaya dahil edildi . Bu hastaların 20’ si klinik ve radyolojik özellikleri göz önüne alınarak antiinflamatuar ve antibiotik tedavisine rağmen memedeki lezyonları gerilemedi ve anti- tüberküloz tedaviye alındı.

Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların ortalama yaşı 34 idi. Hastaların semptomlarının başlamasından hastane başvurusuna kadar geçen süre ortalama118 gün (range 73-163) idi.Tanıdan tedaviye kadar geçen süre ise ortalama 1 ay idi.Hastaların %95 inde standart anti- tüberküloz tedavi yanıtı %95 idi ve yan etki profili oldukça düşük idi. Hastaların %95 inde tutulum tek taraflı, %5 inde iki taraflı tutulum vardı.%45 hastada radyolojik olarak inflamatuar meme karsinomu şüphesi bildirilmişti.Tedavide nonspesifik antibiotik tedavisini takiben cerrahi olarak geniş lokal eksizyon %95 hastaya uygulanmıştı.

Sonuç: IGM , hem belirtileri hem de olumsuz sonuçları nedeniyle hastalarda; tedavi ve tanı güçlükleriyle de klinisyenlerde önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır . Halen giderek artan insidans ve genç doğurgan çağda kadınları etkilemesi ve sık nüksleri nedeniyle anti-tüberküloz tedavi hastalığın hem tedavisi hem de destrüktif komplikasyonlarının önlenmesi amacıyla yerini alabilir .Anti-tüberküloz tedavi patolojik olarak granülomatöz mastit tanısı almış ve de ülkemiz gibi tüberkülozun öncelenebileceği coğrafyalarda; standart tedaviye yanıt vermeyen ve nüks eden olgularda güvenle kullanılabilecek bir tedavi seçeneği olarak düşünülebilir.

Page 4: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 20184

Türkiye’de akciğer kanserli hastalarda evde sağlık hizmetlerinin sunumu yeterli mi?

Tarkan ÖzdemirSağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Hastanesi

AmaçEvde Sağlık Hizmetleri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek yaygınlaşmaktadır. Ev

ortamında sunulan sağlık hizmetlerinin hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini arttırdığı bilinmekle birlikte finansal olarak da önemli avantajları bulunmaktadır. Nüfusun giderek yaşlanması bu tarz sağlık hizmetlerine olan ihtiyacı arttırmaktadır.

Akciğer kanseri tüm dünyada en sık görülen ikinci kanser ve en çok ölüme neden olan birinci kanserdir. Artan semptom yükü hem hasta hem de yakınları için destek gerektirir. Hastaların şikayetlerine yönelik verilen palyatif sağlık bakımı, şikayetleri ve anksiyeteyi azaltmasının yanı sıra hastalığa bağlı maliyetleri de düşürmektedir. Bu çalışmamızda hastane temelli evde sağlık hizmetleri birimlerince evlerinde ziyaret edilen akciğer kanserli hastaların Türkiye genelindeki dağılımları ve prevalansları incelenmiştir. Amaç bu gurupta yer alan hasta profiline yönelik hizmet sunumunun yeterliliğini değerlendirmektir.

YöntemVeriler Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü onayıyla temin edilmiştir. 81 ilde

bulunan evde sağlık hizmetleri birimleri tarafından doldurulan Türkiye Sağlık İstatistikleri Merkezi (TSİM) formlarına bağlı kalınarak hazırlanan tablolar kullanılmıştır. Tablo verileri excel dosyasına aktarılarak önce il sonra ise bölge verilerine ulaşılmıştır.

BulgularSadece akciğer kanserine spesifik olmayıp tüm ziyaretler değerlendirildiğinde hastaların %58’i bayan

ve %71’i 65 yaş üstüdür. Akciğer kanserli hastalarda toplam visit sayısı 2011 yılında 1346 iken 2017 yılında 9206’ya ulaşmıştır. En çok hasta ziyareti alan il sayısal olarak İstanbul (4953) İken prevalans olarak Artvin (0,0055) olmuştur. En az ziyaret yapılan il sayısal olarak Bayburt (48) iken prevalans olarak Kayseri (0,00011) olmuştur. Ziyaret sayılarının bölgesel dağılımı incelendiğinde ise prevalansı en yüksek bölge Karadeniz (0,00091) olup en düşük ise Güneydoğu Anadolu (0,00027) bölgesidir.

SonuçÖzellikle terminal dönem akciğer kanserli hastaların ev ortamında tıbbi gereksinimlerinin karşılanması

hem hasta konforu hem de tedavi maliyetlerinin azaltılması açısından önemlidir. 2011 yılında hayata geçen hastane temelli evde sağlık hizmetlerinde önemli mesafe katedilmiştir. Akciğer kanserli hastaların visit sayılarının 2011-2017 yılları arasında artış göstermiş olmasına rağmen il dağılımlarının homojen olmadığı görülmektedir. Bu durumun oluşmasında iller arasında hasta sayılarının değişken olması ya da hastaların bu hizmete olan ilgi farklılığından daha çok illerdeki sağlık hizmet sunucularının yaklaşımı veya lojistik (personel, araç vb) farklılıkların ön plana çıktığı düşünülmektedir.

Page 5: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 5

Ortopedik (Onkoloji ve Onkoloji dışı) aciller ve ameliyat sonrası hasta bakımında doktor ve hemşire işbirliğinin önemi

Güray ToğralSağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Hastanesi

Ortopedi ve Travmatoloji

AmaçDünya genelinde 14 - 24 yaş arası ölümlerin % 80 i travmaya bağlı gerçekleşmektedir. Hastaneye yatış

gerektiren ölümcül olan ya da olmayan yaralanmalarda en yüksek risk grubu 65 yaş bireylerdir. Uzmanlaşmış ortopedi hemşireleri, bilgi beceri ve deneyimlerini ağırlıklı olarak klinikte problem çözme, bakım sürecinde hasta ve ailesine yardımcı olmak amacıyla kullanmaktadır. Bu çalışmada amaç kliniğimizde karşılaştığımız ortopedik acil vakaları inceleyerek bu hastalara yaklaşım ve tedavi yolları hakkında hemşire arkadaşlarımızı bilgilendirmektir.

MetotHastanemiz Ortopedi kliniğinde 2017-2018 yılları arasında takip ve tedavisi yapılan 40 acil ortopedik

vaka retrospektif olarak incelendi. Hastaların yaş, cinsiyet, tanı, acil servise başvuru şikâyeti, ilk müdehale, cerrahi tedavi, komplikasyonlar kaydedildi. Hastalar minimum 1 yıl takip edildi.

BulgularHastalar incelendiğinde yaş 24-76 yıl (medyan 54) idi. 40 hastanın 26 sı erkek 14 ü bayandı. Hastalar

acil servise başvuru şikâyetleri incelendiğin de açık kırık (7 hasta), patolojik kırık (5 hasta), femur boyun kırığı (3 hasta), kompartman sendromu (3 hasta), unstabil pelvis kırığı (2 hasta), septik artrit (4 hasta), osteomyelit (3 hasta), multipl uzun kemik fraktürü (8 hasta), kalça çıkığı (2 hasta), vasküler yaralanma (3 hasta) idi. Açık kırk olan 7 hastadan 4 tanesine acil eksternal fiksatör 3 hastaya debritman ve elektif şartlarda cerrahi tedavi. Patolojik kırık olan 5 hastadan 3 tanesine femur proksimal tümör rezeksiyon protezi, 1 hastaya çimento ile intramedüller çivileme, 1 hastaya küretaj ve internal tespit yapıldı. Kompartman sendromu düşünülen 3 hastadan 2 tanesine fasiatomi, unsitabil pelvis kırığı olan bir hastaya acil pelvik fiksatör, multipl kırığı olan 4 hastaya acil eksternal fiksatör, kalça çıkığı olan 2 hastaya anestezi altında kapalı redüksiyon ve devamında cilt traksiyonu, vasküler yaralanma olan 3 hastaya acil şartlarda kalp damar cerrahisi ile primer onarım, septik artrit olan 3 hastadan 1 hastaya acil şartlarda eklem debritmanı ve femur boyun kırığı olan 3 hastaya ilk 8 saat içinde kanüle vida ile internal fiksasyon uygulandı. 6 hastada yara yeri komplikasyonları, 1 hastada kaynamama, 1 hastada femur başın da avasküler nekroz görüldü.

SonuçOrtopedik acil vakalarda ilk müdahale hasta için son derece önemlidir. Ortopedi vakalarında başarı

cerrahın teknik bilgi ve becerisinin yanı sıra hemşire, anestezist ve fizyoterapist tarafından sunulan ekip çalışmasının niteliğine bağlıdır. Hemşirenin temel görevi ise, hasta ya da sağlıklı bireyi gerekli güç, istek ve bilgiyle donanımlı bir duruma gelene kadar desteklemek ve bu yolla bireylerin mümkün olan en kısa sürede günlük hayata dönmelerine yardım etmektir.

Page 6: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 20186

Ankara Onkoloji Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği cyberknife uygulamaları

Vahide Işıl Uğur, Hasan Cem Mısırlıoğlu, TaciserDemirkasımoğlu, Bektaş KayaDr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Amaç: Tümöre yüksek doz verirken normal dokuları mümkün olduğunca korumak radyoterapide en önemli amaçlardandır. Cyberknife cihazı ile uygulanan stereotaktikradyoterapi bu amaca en uygun tedavi yöntemlerinden biridir. Cyberknife cihazı ile tedavi sırasında eş zamanlı olarak kemik yapılar, veya hastaya yerleştirilen markerlar takip edilerek tümöre radyoterapi uygulanır. Aynı zamanda solunum ile hareketli bölgelerde tedavi boyunca solunum hareketi ile uyumlu ışınlama yapılır. Hastanemizde cyberknife cihazı ile 2009 tarihinden beri tedavi uygulamaktayız. Bu çalışmada cyberknife cihazı ile ilgili kısaca bilgi ve tedavi ettiğimiz hastaların genel dökümü verilmiştir.

Page 7: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

Onkol ,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 7

Sağlık Bilimleri ÜniversitesiAnkara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12

S-

16

i.r

Ar

eal

lık

i.2

G0-

18

I.

K

ongresi.

CYBERKNIFE®

Robot ve Doğrusal Hızlandırıcı :– 6 MV X-band doğrusal hızlandırıcı– 600-800-1000 MU/dk yüksek doz hızı– Düzleştirici filtre yok– Kompak yapı– Her doğrultuda yüksek hassasiyette

robot hareketi (0.12 mm hassasiyet)– 6 akslı sanayi robotu– 65 - 100 cm SSD– 1525 kg ağırlık (doğrusal hızlandırıcı dahil)– 208-480 V, 54kW, 50/60 Hz– Çalışma sıcaklığı: 0-45 ºC relatif nem: < 75 %– Çalışma alanı: 400 cm x 490 cm– Uzayda tanımlı 200 noktadan 1200

yaklaşım olasılığı ve 6000 ayrı ışın doğrultusu

Yöntem: Hastanemiz Radyasyon Onkolojisi Bölümünde Mayıs 2009- Ekim 2018 tarihleri arasında

Page 8: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 8

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

cyberknife cihazı ile tedavi edilen hasta sayısı ve hastaların tanılarına göre dağılımı verilmiştir.Bulgular:Hastanemiz Radyasyon Onkolojisi kliniğindeMayıs 2009- Ekim 2018 tarihleri arasında

cyberknife cihazı ile toplam 2061 hasta tedavi edilmiş olup bunların tanılara göre dağılımı aşağıdaki gibidir.

• Beyin metastazı: 1462 hasta• Akciğer kanseri: 238 hasta• Primer beyin tümörü: 171 hasta• Uveal melanom: 48 hasta• Akustik nörinom: 15 hasta• Nüks Nazofarenks kanseri: 14• Prostat kanseri: 8.• Sürrenal metastazı: 15 hasta• Karaciğer metaztazı: 3 hasta• Kemik metastazı: 65 hasta• Diğer: 22 hasta

Page 9: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

RADYASYON ONKOLOJİSİ KLİNİĞİ CYBERKNİFE CİHAZINDA TEDAVİ EDİLEN HASTALARIN AYLIK VE YILLIK DAĞILIM VERİLERİ

YIL Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Toplam

2009 2 9 10 11 16 10 24 10 92

2010 27 16 31 27 20 28 22 21 11 10 13 21 247

2011 22 27 22 22 13 23 21 13 14 20 14 23 234

2012 11 24 31 24 26 18 22 18 10 18 15 15 232

2013 11 16 18 14 15 14 28 16 11 17 13 11 184

2014 22 22 15 17 16 21 7 12 24 23 22 6 207

2015 19 23 20 0 19 21 17 7 13 6 16 14 175

2016 14 19 16 16 17 15 13 16 15 13 19 17 190

2017 15 13 24 23 48 23 24 17 20 27 23 13 270

2018 33 19 43 37 29 36 33 230

Toplam 174 179 220 143 176 172 201 160 170 177 159 130 2061

Sonuç:Cyberknife ile stereotaktik radyoterapi beyin tümörleri ( primer ve metastatik), erken evre akciğer kanseri, ileri evre akciğer kanserinde diğer tedavilere ek olarak, spinal kord tümörleri, prostat kanseri, pankreas kanseri, sürrenal metastazı, karaciğer tümörleri, nüks tümörlerde reirradiasyon gibi endikasyonlarda güvenle ve başarı ile kullanılan bir tedavi şeklidir.

Page 10: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 1

Sincan Devlet Hastanesi Evde Sağlık Birimi tarafından takip edilen onkolojik hastaların analizi ve palyatif bakım hizmetleri ile entegrasyonu

Mustafa Hamidullah TürkkanıSincan Dr. Nafiz Körez Devlet Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Kliniği, Ankara

Amaç: Ülkemizde beklenen yaşam süresinin uzaması, nüfusun yaşlanması, kanser ve diğer bulaşıcı olmayan hastalıkların görülme sıklığının artması nedeniyle evde sağlık hizmetlerine ihtiyaç artmaktadır. Son dönem kanser hastaları başta olmak üzere yatağa bağımlı hastaların, evde sağlık hizmetleri uygulaması kapsamında yaşadıkları ev ortamlarında kaliteli, etkin, ulaşılabilir ve güvenli sağlık hizmeti alması hedeflenmiştir. Pek çok ihtiyacın evde kolaylıkla karşılanabileceği düşüncesi ile ülke genelinde yaygın olarak bu hizmetler yürütülmektedir. Kanser hastalarına yönelik evde sağlık hizmetleri uygulamalarımızı analiz etmek, kanser hastalarının genel özelliklerini belirlemek ve evde sağlık ile palyatif bakım hizmetlerinin entegrasyonunu araştırmak için bu çalışma planlanmıştır.

Yöntem: 1 Ocak 2017- 31 Ekim 2018 tarihleri arasında evde sağlık birimimize yeni kayıt edilen hastalar çalışmaya dahil edilmişlerdir. Evde sağlık biriminde Microsoft Excel’e kayıtlı hasta bilgileri analiz edilmiş, eksik bilgiler hasta dosyaları ve hastane bilgi yönetim sisteminden alınmıştır. Elde edilen yığma veriler Microsoft Excel’de işlenerek analiz edilmiştir.

Bulgular: Evde sağlık birimi, Ekim 2018 itibariyle toplamda 5.041 hastaya ulaşılmış olup aktif hasta sayısı 2.158’tir. 2017’de 804, 2018 ilk 10 ayında 1.107 yeni hastaya ulaşılmıştır. 2017 yılında 2.774, 2018 ilk 10 ayında 3.556 hasta ziyareti yapılmıştır. Hasta başına ziyaret sayısı 2017’de 1,8 iken 2018’de 1,7’dir. 2017 yılında 65, 2018 ilk 10 ayında 101 kanser hastasına evde sağlık hizmeti sunulmaya başlanmıştır. Kanser hastaların %65 (n:118) erkektir. Hastaların yaş ortalaması 69,71’dir. Erkeklerde en sık akciğer (n:24), kadınlarda meme (n:16) kanser hastası takip edilmiştir. Hastalarının kanser türü sıklığına göre ilk 5 dağılımı ise akciğer (n:27), kolon (n:26), beyin (n:22), prostat (n:17) ve meme (n:16)’dir. Hasta başına ziyaret sayısı 2,3 olarak bulunmuştur. Hastalarımızdan sadece 1’i takibi sırasında palyatif bakım kliniğimizde yatırılarak tedavi görmüştür. Ayrıca çalışmanın yürütüldüğü tarihleri arasında palyatif kliniğimizde 100 hasta tedavi edilmiştir. Hastaların %22’si (n:22) kanser hastasıydı. Hastalardan sadece 4’ü evde sağlık birimimiz kayıtlarında tespit edilmiştir.

Sonuç: Evde sağlık birimizde takip edilen kanser hastalarının sıklıkları ülke verileri ile benzerlik göstermektedir. Kanser hastası başına ziyaret sayısı daha yüksek bulunmuştur. Evde sağlık ve palyatif bakım hizmetlerinin entegrasyonu yetersiz bulunmuştur. Palyatif bakım ve evde sağlık hizmetleri bütünleşik hizmetlerdir ve bu disiplinlerin işbirliği gereklidir. Palyatif bakım kliniklerinde tedavisi tamamlanmış hastaların tıbbi, psikolojik ve sosyal ihtiyaçları doğrultusunda takiplerinin olabildiğince evlerinde evde sağlık birimleri tarafından verilmelidir. Takiplerde sorunlar yaşandığında hastalar tekrar palyatif bakım kliniklerine yönlendirilmelidir.

Page 11: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 1

Kolanjiosepsis gelişen bir pankreas kanseri: Olgu sunumu1Hemşire Nur BAŞAK

2Hemşire Gizem ARSLAN3Dr. Öğr. Üyesi Berna Nilgün ÖZGÜRSOY URAN

1İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü İç Hastalıkları Hemşireliği AD2İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi

3İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İç Hastalıkları Hemşireliği AD

GirişPankreas kanserinin yaşla birlikte görülme sıklığı artmaktadır ve genellikle 50-70 yaş arası görülür.

Etiyolojisinde sigara, endüstriyel kimyasallara maruz kalma, fazla miktarda yağ ve et tüketimi, diabet, pankreatit rol oynamaktadır. Kolanjit ise safra yollarının tıkanmasıyla koledok basıncının artması, ardından bakteriyel kolonizasyon gelişimi ve buna bağlı bakteriyemi ile sonuçlanan kritik bir tablodur. Karın ağrısı, ikter, yüksek ateş, hipotansiyon, bilinç bozukluğu belirtileri ile seyretmektedir.

OlguS.M, 82 yaşında, erkek, evli. KOAH (1995) ve HT (1997) tedavisi almaktadır. Kalp EKO sonucunda

atereskleroz geliştiği gözlenmiştir. 58 yıldır günde 1 paket sigara içen hasta hala sigara kullanamaya devam etmekte, 2 günde 1 paket tüketmektedir. İki ay önce pankreas kanseri tanısı almış ve stent takılmış; 10 gün önce halsizlik, şiddetli ağrı (9), yüksek ateş (40°C), bulantı, bilinç bulanıklığı ve ikterik görünüm şikayetleri ile acile başvurmuş ardından kolanjio sepsis nedeniyle gastroenteroloji kliniğine yatışı yapılmıştır.

Beden kitle indeksi 22 (normal)’dir. Yardımla yürüyebilmekte ve dispnesi (class 3) bulunmaktadır. (Solunum sayısı: 18/dk) İkterik görünüme sahip olan hastanın cildi kuru olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca işitme problemi saptanmıştır. İdrarında eser miktarda protein ve bilirubin, ++ seviyesinde de RBC saptanan hastanın Glasgow koma skalası 15’tir.

Abdomen USG sonuçlarına göre; safra kesesi transvers çapı normalden geniş ve safra lümeninde seviye veren çamur ekojeniteleri gözlenmiş. Safra yollarında hava ekojenitileri gözlenirken perihepatik minimal sıvama tarzı serbest sıvı saptanmış. EUS sonuçlarına göre plastik stent gözlenmiş ve stent dışarı alınmış. Koledoktan yoğun püy akışı gözlenmiş ve drenaj için koledağa plastik stent yerleştirilmiş.

Hasta beş gün TPN (IV) ile beslenmiş, altıncı günde oral beslenmeye başlanmıştır. Distal koledak darlığına bağlı kolanjit gelişmiş olan hastada sepsis belirtileri (bilinç bulanıklığı, Nabız: (97/dk), TA: 80/50 mmHg, Kan Şekeri 140 (mg/dl), INR: 1.77, ateş 40°C, ikterik görünüm, bulanık idrar, halsizlik) görülmüş ve buna uygun tedavi ve hemşirelik süreci planlanmıştır.

Page 12: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 1

Tablo 1: Laboratuar BulgularıTedavi planı:

Progas 40 mg flk 1x1 (IV)

Paracerol 10 mg flk 1x1 (IV)

Merosid 1000 mg flk 3x1 (IV)

Cardenor 4 mg amp 1x5 (IV)

Tantum Verde garg 3x1 (PO-Gargara)

Hemşirelik Yönetimi

Hastanın geliş şikayetleri ve mevcut olan sorunları göz önüne alındığında Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Modeli kapsamında hemşirelik süreci oluşturulmuş ve et- kisiz solunum örüntüsü, ağrı, bulantı, yorgunluk, beden imgesinde rahatsızlık, anksiyete, enfeksiyon bulaştırma riski, kanama riski, oral müköz mebranda bozulma riski ve düşme riski hemşirelik tanıları ile uygun hemşirelik girişimleri planlanmıştır (Tablo 2). Bunlara yönelik olarak planlanan eğitimlerle hastalığı ile ilgili bilgi düzeyi arttırılmış, hastanın en iyi optimal sağlığa ulaştırması ve sürdürülmesi, ilaçlarını düzenli kullanması, anksiyetesi- nin azaltılması ve kendi öz-bakımına katılması desteklenmiştir.

Tablo 2: Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Modeli’ne Göre Olgunun Durumuna Uygun Hemşirelik Tanıları

HEMŞİRELİK TANISI

TANIMLAYICI/ ETYOLOJİK FAKTÖRLER

HEMŞİRELİK GİRİŞİMLERİ

Page 13: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 1

ETKİSİZ SOLUNUM

ÖRÜNTÜSÜ

-Oral alımın yetersizliği-Bulantı-Dispne (class 3)-Yorgunluk (VAS 8)-Abdominal bölgede ağrı (VAS 9)

-Hastaya solunum ve etkili öksürme egzersizi öğretilecek.-Her gün solunum ve şikayetleri değerlendirilecek.-Pozisyon değişiminin önemi vurgulanacak.-Akciğer sesleri anormal sesler olup olmadığı yönünde değerlendirilecek.-Odanın belirli aralıklarla havalandırılması sağlanacak.-Enfeksiyon yayılması önlenerek solunumun rahatlatılması sağlanacak.-Hastanın anksiyete düzeyi değerlendirilerek, anksiyetesini azaltabilmesi için rahatlama teknikleri öğretilecek.( kitap okuma, tv izleme, müzik dinleme, olaylar karşısında sakinliğini koruma, hayal kurma…)-Yeterli hidrasyonu sağlanacak.-İlaçların düzenli kullanımı sağlanarak önemi hastaya açıklanacak.-Kişisel hijyenin enfeksiyon açısından önemi açıklanacak.

HEMŞİRELİK TANISI

TANIMLAYICI/ ETYOLOJİK FAKTÖRLER

HEMŞİRELİK GİRİŞİMLERİ

AĞRI -Abdominal bölgede ağrı olduğunu ifade etmesi (VAS:9)-Zonklayıcı ağrısının olduğunu ifade etmesi-Ajitasyon-Kan basıncında ve nabızda değişimler

-Ağrıya neden olan faktör/faktörler, ağrıyı arttıran /azaltan durumlar, pozisyonlar belirlenir.-Hastanın ağrıyı arttıran etkenler en aza indirilmelidir.-Ağrı sırasında bireyin dikkatini dağıtabileceği yöntemler öğretilir.-Ağrıyı rahatlatıcı (noninvazif) önlemler öğretilir (gevşeme, deri uyarımı vb.).-Yaşamsal bulgular takip edilir.-Reçete edilen analjeziklerle en üst düzeyde rahatlama sağlanır.-Analjezik kullanımından 30 dakika sonra hastanın ağrısının değerlendirilmesi yapılmalıdır.

Page 14: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 1

BULANTI -Karaciğer fonksiyonlarının bozulması-Bilirubin değerinde yükselme-Anksiyete

-Hastanın günlük ihtiyacı olan kalori gereksinimleri diyetisyenle görüşülerek belirlenir.-Yeterli beslenmenin önemi açıklanır.-Bireyin oral beslenebilme durumu değerlendirilir.-Mide bulantısını arttırıcı besinler belirlenir ve yiyecekler arasındasıvı alımı kısıtlanmalıdır.-Az az ve sık sık beslenme tavsiye edilir.-Protein değeri yüksek besinler tercih edilmesinin önemi açıklanır.- Hastanın sevdiği yiyecekler belirlenir ve hastanın yemesi için teşvik edilir-Günlük kilo takibi yapılarak BKİ hesaplanır.-Hasta gerekli günlük kaloriyi karşılayamadığında order edilen besin takviyelerini kullanmasının önemi açıklanmalıdır.

YORGUNLUK -Karaciğer fonksiyonlarının bozulması-dispne (class 3)-yaş (82)-Ağrı (VAS 9)-birden fazla kronik hastalık-Emosyenel durum (stres, anksiyete)-Yorgunluk (VAS 8)

-Hastanın aktiviteleri sabah saatlerinde planlanır.-Hastanın emosyonel durumunu düzenlemek amacıyla kendisine ve ailesine bilgi verilir.-Dispne ve solunum fonksiyonları değerlendirilir ve yakından takip edilir.-Hastanın yeterli ve dengeli beslenmesi sağlanır.-Ağrının giderilmesi için nonfarmakolojik ve farmakolojik yöntemler uygulanır.-Uykusu değerlendirilir, gün içinde de kısa sürelerle uyuması sağlanır.

HEMŞİRELİK TANISI

TANIMLAYICI/ ETYOLOJİK FAKTÖRLER

HEMŞİRELİK GİRİŞİMLERİ

BEDEN İMGESİNDE

RAHATSIZLIK

-İletişim kurmak istememesi-Hastaya sorulan sorulardan bilgi alınamaması-Yalnız olduğunu ifade etmesi-Kanser öyküsü-Cildinin sarı renkte görünmesi-Depresif durumda olması

-Hastayla göz teması kurmaya çalışılmalı ve düşüncelerini açıklaması için fırsat verilmelidir.-Hasta konuşması için teşvik edilmelidir.-Hastanın ailesi varsa destek sistemi güçlendirilmesinin önemi açıklanmalıdır.-Depresif duygularının azaltılmaya çalışılmalıdır.-Hastayla birlikte hoşlandığı şeyleri belirleyip onları günlük hayatına katarak planlamalar yapılmalıdır.

Page 15: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 1

ANKSİYETE -Bilgi eksikliği-Umutsuz düşünceler içerisinde olması-Ağrı (VAS 9)-İletişime geçmekte güçlük-Zaman zaman anksiyetesinin arttığını ifade etmesi-Yüzünde endişe, huzursuzluk-Ajitasyon-Anksiyeteye bağlı uykusuzluk

-Hastanın kendini ifade etmesine imkan sağlanır.-Hastanın duygularını ifade etmesi için cesaretlendirilir.-Yapılan işlemler açıklanır ve hastanın soru sormasına izin verilir.-Bilgi gereksinimi olduğu konular belirlenir, uygun zamanlarda bilgi verilir.-Hastanın anksiyete seviyesi belirlenmelidir.-Güven ortamı sağlanır.-İyi olduğu günler hatırlatılarak; hastalıkta iyileşme dönemlerinin de olduğu vurgulanır.-Ağrısı kontrol altına alınır.-Yaşam biçimi, hastalığına uygun olarak yeniden şekillendirilir.

ENFEKSİYON BULAŞTIRMA

RİSKİ

-WBC:12.84-CRP 15.75-Uzun süre hastanede kalış-Sepsis belirtileri

-Hastaya gereksiz işlemler ve invaziv girişimler en aza indirilmelidir.-Hastada antibiyotik kullanımının devamlılığı sağlanmalıdır ve zamanında yapılmalıdır.-Hastaya ve bakıcısına el yıkama tekniği öğretilmelidir.-Hastanede kalış süresi kısaltılmaya çalışılmalıdır.-Hasta diyetinde protein ve kalori alımının önemi açıklanmalıdır.-Ziyaretçi sayısı mümkün olduğunca az tutulmalıdır.-Hasta enfeksiyon belirtileri yönünden takip edilmelidir.-Hastanın stresi kontrol altına alınmalıdır.

HEMŞİRELİK TANISI

TANIMLAYICI/ ETYOLOJİK FAKTÖRLER

HEMŞİRELİK GİRİŞİMLERİ

ORAL MUKOZ MEMBRANDA

BOZULMA RİSKİ

-Ağızda kuruluk-İştahsızlık nedeniyle oral alımın azalması ve tat olmadığını ifade etmesi-Sepsis belirtileri

-Hastaya mukozit için istem yapılan ilaçların düzenli kullanımının önemi anlatılmalıdır.-Ağız bakımına önem verilmelidir.-Ağız kavitesi lezyonlar, ağrı, kanama yönünden gözlemlenmelidir.-Bazı ilaçların (Antibiyotik, analjezik, antidepresanlar gibi) ağız kuruluğuna yol açtığı anlatılmalıdır.-Hastanın diş fırçasının yumuşak olması gerektiği ağız kavitesine zara vermeden fırçalanmasının önemi açıklanmalıdır.-Fazla alkol içeren solüsyonlarla ağzı yıkamaktan, limon,

gliserin emdirilmiş bezler veya hidrojen peroksiti uzun süre kullanmaktan kaçınmasının gerektiği açıklanmıştır.-Hastanın yaşı ve hastalığı nedeniyle vitamin yetersizliğinin olabileceği ve bunun önemi açıklanmalıdır.

Page 16: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 1

DÜŞME/KANAMA

RİSKİ

-Desteksiz yürüyememesi-Hastanın 82 yaşında olması-İtaki formunun 15 puan olması

-Hastanın bulunduğu ve kullanacağı çevrenin fiziksel düzenlemesi yapılır.-Düşme riski oluşturacak faktörler belirlenir, gerekli önlemler alınır.-Düşme riski puanı belirlenip, düzenli olarak kontrol edilir.

-Uzun süre yatak istirahati-Kronik hastalık öyküsü (KOAH, HT, Pankreas kanseri)

-Yatak güvenliği sağlanır (frenler kapatılıp, kenarlıklar kaldırılır.)-Yardımcı araçların (yürüteç, baston vb.) kullanılması öğretilir.-Hasta ayağa kalkmak istediğinde yalnız bırakılmamalıdır.-Hasta ayağa kalktığında zarar verecek etkenler en aza indirilmelidir.-IV periferal katater takılırken dikkatli olunacak, turnike fazla sıkmayacak.-Hematemez, hematokezya, melena, hematüri, deri altı kanamaları dikkatli gözlenecek. Hastaya bilgilendirilmesi yapılacak.-Baş dönmesi, halsizlik, yorgunluk değerlendirilmesi yapılacak.-Kanama belirtileri hakkında hastanın bilgilenmesi sağlanacak.-Tansiyon, ateş, nabız takipleri yapılacak.-Yeterli sıvı alımı sağlanacak.

Page 17: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 1

Rektum kanseri bir bireyin hemşirelik bakımında Roy Adaptasyon Modeli’nin (RAM) kullanımı: Olgu Sunumu

*Gökhan Sezgin,*Gizem Arslan,**Elif Ünsal Avdal, **Berna Nilgün Özgürsoy Uran*İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

**İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

GirişKolan ve rektum kanserlerinin %95’i adenokarsinomadır. İyi huylu bir polip olarak başlayabilir ve

daha sonra kötü huylu hale gelebilir. İleri yaşta ailesinde kolorektal kanser bulunan, enflamatuar bağırsak hastalığı ve polipleri olanlarda insidansı artar. En önemli belirtisi bağırsak alışkanlığında değişiklik olmasıdır. Dışkıda kan görülmesi ise en sık ikinci belirtidir.

Kanserli hastanın bakımı geniş bir öykü sorgulaması ve özenli bir hemşirelik bakımını gerektirmektedir. Roy Adaptasyon Modeli (RAM); Fizyolojik, benlik kavramı, rol fonksiyonu ve karşılıklı bağlılık alanları olmak üzere dört uyum alanını içeren bu modelde insan, çevresinden sürekli etkilenen ve aynı zamanda etkileyen bir oluşum olarak tanımlanmaktadır.

Olgu30 yaşında erkek hasta, bekâr ve ailesi ile birlikte yaşıyor. Mesleği şoförlüktür. 2013 yılında bağırsak

alışkanlıklarında değişiklik ve dışkıda kan görmesi sonucu hekime başvurmuş. Yapılan tetkikler sonucu hastaya rektum ca tanısı konulmuş. Hastada aile öyküsü bulunmamaktadır. Neoadjuvan kemoterapi tedavisine başlanmış ve opere edilmiş. Hasta tedavisini tamamlamadan kendi isteği ile tedaviyi reddetmiş. Şubat 2017 yılında ileus ile doktora başvuran hastaya ince bağırsak rezeksiyonu yapılmış. Aralık 2017’de tekrar ileus perforasyonu nedeniyle opere edilen hastanın ileostomi, kolostomi ve nefrostomisi mevcuttur. Kliniğe kemoterapi tedavisi alması için yatan hastadan alınan bilgilerle Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Hemşirelik Bakım modelinden yararlanılarak hemşirelik bakımı yapılmıştır. Bu model doğrultusunda değerlendirelen hastaya; Kronik Ağrı, Yorgunluk, Uyku Örüntüsünde Rahatsızlık, Fiziksel Mobilitede Bozulma, Beden Gereksiniminden Az Beslenme, Rol Performansında Etkisizlik, Anksiyete, Enfeksiyon Riski ve Düşme Riski tanıları konulmuştur.

TartışmaBu olguda Roy ’un Adaptasyon modeline göre holistik hemşirelik yaklaşımı ile tartışma yapılmıştır.

Roy’ un Adaptasyon Modeli kavramların farklı ve çok çeşitli olması bakımından anlaşılabilirliği zor olan hemşirelik modellerinden biridir. Model hemşirenin bireyi çok geniş bir bakış açısı ile ele alarak değerlendirmesine olanak sağlamakla birlikte bakım verici hemşireye planlama ve uygulamadan önce vaka yöneticisi tarafından ayrıntılı bir şekilde eğitim verilmesi gerekmektedir. Uyum Roy’ un modelinin temelidir. Hemşirelik bakımı hastanın uyumuna odaklanmıştır.

SonuçBu olgu örneğinde, kanserli bir kadın hastanın hemşirelik bakımı Roy’ un adaptasyon modeline göre

gerçekleştirildi. Oluşturulan hemşirelik süreci ile kronik bir hastalık olan kanserde hemşirelik bakımının başarısı hasta uyumu ile sağlandı.Anahtar Kelime: Roy Adaptasyon Modeli, Rektum Kanseri, Hemşirelik Bakımı

Page 18: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 1

Hematopoetik kök hücre nakli yapılan hastanın Gordon’ un Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Modeline göre hemşirelik bakımı: Olgu sunumu

Seher Çakmak1, Nesrin Nural1

1Karadeniz Teknik Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İç Hastalıkları Hemşireliği AD.

Amaç: Hematopoetik Kök Hücre Nakli yüksek doz kemoterapi ve/veya radoterapiyi içeren yoğun bir hazırlık rejiminin ardından uygulanan oldukça riskli bir tedavi sürecidir. Bu süreçte hastalar birçok semptom yaşamaktadır. Bu çalışma AML tanısı alan ve hematopoetik kök hücre nakli yapılan olguda hastanın gereksinimlerini Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri modeline göre değerlendirmek ve hemşirelik bakımını planlamak amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Yedi gün süresince FIGARO azaltılmış yoğunluklu allojenik nakil hazırlık protokolü uygulanan ve ardından periferik kök hücre nakli yapılan, akut miyeloid lösemi tanısı olan 61 yaşındaki kadın hasta ile birebir görüşme yöntemi kullanıldı. Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri modeline göre bakımı planlandı, uygulandı ve değerlendirildi.

Bulgular: Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri modeli doğrultusunda; hastada oral mukoz membranda bozulma, öz bakım eksikliği, beslenmede dengesizlik: beden gereksiniminden az, yutmada bozulma, konforda bozulma, kanama riski, enfeksiyon riski, uyku örüntüsünde değişim, bağırsak boşaltımında değişim: diyare, akut ağrı, yorgunluk, aktivite intoleransı, rol performansında etkisizlik, etkisiz bireysel baş etme, düşme riski hemşirelik tanıları belirlendi, uluslararası hemşirelik girişimleri rehberine göre uygun girişimler planlandı ve uygulandı. Bu model doğrultusunda uygulanan hemşirelik bakımı ile hastanın uyku örüntüsünde değişim, akut ağrı, yorgunluk, aktivite intoleransı, düşme riski, öz bakım eksikliği, beslenmede dengesizlik: beden gereksiniminden az, yutmada bozulma, konforda bozulma, rol performansında etkisizlik, etkisiz bireysel baş etme, sorunları kısmen, oral mukoz membranda bozulma, bağırsak boşaltımında değişim: diyare, kanama riski ve enfeksiyon riski tamamen giderildi.

Sonuç: Sonuç olarak, modele dayalı hemşirelik bakımının uygulanması hastanın bir bütün olarak değerlendirilmesini ve bakımın etkinliğini sağlar.

Page 19: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 1

Venöz tromboemboli (VTE) riski altındaki ortopedik onkolojik artroplasti hastalarında düşük molekül ağırlıklı heparin (DMAH) tedavisinin ve eğitimin

etkinliğiMesut Mısırlıoğlu

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği

Amaç: VTE sık görülmesi, tekrarlama riskinin yüksek olması, yaşam kalitesi ve sağkalım süresini kısaltması, tedavi maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunudur. En sık kadınlarda ve alt ekstremite derin venlerinde görülür, hayatı tehdit edebilir. Multifaktöriyel bir hastalık olup en sık karşılaşılan risk faktörleri obezite ve uzamış immobilizasyondur.

Kanserli olgularda ise VTE gelişme riskinin, kanseri olmayanlara kıyasla, hiperkoagülabilite nedeniyle 4-7 kat daha yüksek olduğu bilinmektedir. Kanserin en sık görülen komplikasyonlarından biri olan VTE, kanserli olguların yaklaşık % 4-20’sinde görülmektedir.

VTE tanısıyla hastaneye yatırılan kanser hastalarınında mortalite çok daha yüksektir.Büyük cerrahi operasyon geçiren ortopedik tümör hastalarında cerrahi ve hareketsizliğe bağlı VTE

riski daha da artmaktadır. Çalışmalar rutin proflaktik DMAH kullanımının muhtemel antitümöral etkinliği ile sağkalıma yararı olabileceğini göstermektedir. Bu çalışmamamızda alt ekstremitede malign kemik tümörü nedeniyle tümör rezeksiyon protezi (TRP) uyguladığımız hastalarda DMAH proflaksisi ve servis hemşirelerimizin de katkısıyla verdiğimiz eğitim ve bilinçlendirmenin sonuçlarını sizlerle paylaşmayı amaçladık.

Yöntem: Ocak- Aralık 2016 tarihleri arasında kliniğimizde TRP’i yapılan, kontrol kayıtlarına ulaşabildiğimiz 21 erişkin hasta çalışmaya dahil edildi. 12 bayan ve 9 erkek hastanın, yaş ortalaması 47 (19-70) idi. Hastalardan 9 tanesi metastaz, 12 tanesiyse primer kemik tümörüydü. Rutin DMAH uygulamamız, preoperatif 1. gün başlanarak yatış boyunca ve postoperatif 21. güne kadar proflaktik 4 ml/4000 İÜ enoksaparin şeklindeydi. Sonrasında yüksek riskli hastalara postoperatif 2. aya kadar Coraspin 100 mg ağızdan tablet tedavisi verildi. Yattığı sürece klinik hemşirelerimiz tarafından hasta ve yakınlarına DMAH’inin subkütan uygulanması, varis çorabı, korunma yolları ve eğsersizler konusunda sözlü ve yazılı olarak eğitim verilmiştir.

Bulgular: Erken dönemde 1 hasta pulmoner emboli tanısıyla kaybedildi. Kontrollerde özellikle baldırlarda şişlik ve ağrı şikayeti olan 9 hastadan d-dimer, renkli dopler ultrasonografi ve ileri tetkikler istendi. 4 hastaya VTE ön tanısıyla tedavi dozunda DMAH başlandı. Akciğer metastazları olan 1 hasta bu dönemde kaybedildi. 2 hastaysa VTE dışındaki nedenlerle kaybedildi. VTE gelişen hastalarımız çoğunlukla kitle hacmi büyük, proksimal femur TRP’i uyguladığımız hastalardı.

Sonuç: VTE kanserli hastalarda morbitide ve mortalitenin önemli sebepleri arasındadır. VTE’nin görülme sıklığı kanser hastalığının süresi, evresi, tanıdan sonraki akut dönem ve kanser tedavisi ile de ilişkilidir. VTE özellikle uzak metastazı olan tümör hastalarında daha yüksek oranda görülmektedir. Ortopedik onkolojik cerrahi gibi majör cerrahiler sonrasında uygulanması gereken DMAH’in süresi ve dozunun daha fazla olması gerektiği kanaatindeyiz.

Kanserli olgularda gelişen trombotik olaylar klinik seyri değiştirmekte, morbidite ve mortalite artışına neden olmaktadır. Bu nedenlerle kanser hastalarında VTE gelişiminin öngörülmesi, engellenmesi ve proflaktik tedavisi en az kanserin birincil tedavisi kadar önemlidir.

Page 20: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 2

Yurtta kalan erkek öğrencilerin testis kanseri konusundaki bilgi düzeyinin belirlenmesi

Mehmet Ay, Vahit Dalkızan, Hicran YıldızBursa Uludağ Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

Amaç: Testis kanseri, dünyada ve ülkemizde görülme sıklığı giderek artan kanser türlerinden biridir. Çalışma, yurtta kalan erkek öğrencilerin testis kanserine ilişkin farkındalık düzeyinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı nitelikteki araştırmanın evrenini 2018 yılında özel bir erkek öğrenci yurdunda kalan tüm öğrenciler, örneklemini ise bu bireyler arasından çalışmaya katılmayı kabul eden 93 birey oluşturmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından hazırlanan, sosyodemografik özellikler ile testis kanserine ilişkin bilgileri içeren bir anket formu aracılığı ile toplanmıştır. Veriler SPSS 22.0 programında, yüzdelikler ve ortalamalar kullanılarak değerlendirilmiştir.

Bulgular: Yaş ortalaması 21,47±2,20 olan öğrencilerin tamamı erkektir. Öğrencilerin %87’si bekardır. Öğrencilerin %32,3’ünün annesi, %32,3’ünün babası ilkokul mezunudur. %54.8’inin annesi ev hanımı,%14’ünün babası emeklidir. %62.4’ünün ailesinin ekonomik durumu gelir gidere denktir. %3.2’inin bilinen bir hastalığı vardır ve düzenli olarak ilaç kullanmaktadır. %22.6’sının ailesinde kronik hastalığı olan ve %11.8’inin ailesinde kronik hastalığı nedeniyle ölen birey bulunmaktadır. Öğrencilerin %10.8’inin ailesinde kanser olan, %26.9’unun ailesinde kanserden ölen birey bulunmaktadır. %34.4’ü sigara ve %11.8’i alkol kullanmaktadır. Öğrencilerin çoğu erkeklere en sık görülen kanser türünün prostat (%12.9) olduğunu ifade etmişlerdir. %59.1’i testis kanseri tanısını daha önce duymuştur. %2.2’si daha önce testis kanseri tanısı alan birey ile karşılaşmıştır. %14’ü kendi kendine testis muayenesinin (KKTM) nasıl yapıldığını bildiğini belirtmiştir. %14’ü KKTM’ni yapmayı internetten öğrendiğini ifade etmiştir. %9.4’ü testis kanseri belirtilerini bildiğini belirtmiştir. Öğrencilerin %4.3’ü testis kanseri olan bireylerin ileride bu hastalığa bağlı olarak en fazla kısırlık sorunu yaşayabileceğini belirtmiştir. %19.4’ü testis kanserinin tedavi başarı onanını%50 olarak tanımlamıştır. %4.3’ü yakınlarından biri testis kanseri olsa belirtilerini tanıyabileceğini ve%4.3’ü bu bireyi hemen doktora götüreceğini ifade etmiştir. Öğrencilerin %73.1’i testis kanseri konusunda bilgi almak istemektedir. %11.8‘i daha önce KKTM konusunda eğitim almıştır ve %64.5’i KKTM’nin düzenli olarak yapılması gerektiğini düşünmektedir. %47.3’ü KKTM’nin testis kanserinin erken tanısında çok etkili olduğunu belirtmiştir. %34.4’ü kendisinin, %29’u ailesinden birinin testis kanserine yakalanma riskini %50 olarak tanımlamıştır. Bireylerin %12.3’ü KKTM işlem basamaklarını doğru olarak bilmektedir.

Sonuç: Öğrencilerin testis kanseri konusundaki bilgi düzeyi çok düşük bulunmuştur. Öğrencilerin testis kanseri konusundaki bilgi düzeyinin arttırılması ve farkındalık oluşturulması için bu kanser türüne ve KKTM’ne ilişkin eğitimlerin yapılması önerilmiştir.Anahtar kelimeler: Testis kanseri, bilgi, kendi kendine muayene, öğrenci

Page 21: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 2

CIN2+ saptanan hastalarda HPV DNA sonuçlarıDr.Funda Atalay

SBÜ Dr.AY.Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi , Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Kliniği

Amaç: CIN2+ lezyon saptanan hastalarda HPV DNA pozitifliği ve HPV16-18 başta olmak üzere yüksek riskli HPV tiplerinin sıklığının araştırılması.

Materyal-metod: 2012-2018 yılları arasında SBÜ Dr.AY.Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Jinekoloji kliniğinde konizasyon yapılan olgular incelenmiş, servikal kanser ve servikal intraepitelyal neoplazi saptanan ve HPV testi yapılmış olan olgular çalışmaya alınmıştır. Olgular HPV pozitifliği ve tiplerine göre gruplandırılmıştır.

Bulgular: Çalışmada 69 olgu değerlendirilmiş , bunlardan HPV testi yapılmış olan 52 tanesi incelenmiştir. İncelenen 52 olgudan, 4(%7,7)olguda CIN1, 30 (%57,7) olguda CIN2-3, 1(%1.9) olguda insitu ca , 3(%5.8) olguda ise yassı epitel hücreli servikal kanser saptanmıştır. CIN2+ lezyon saptanan 34(%65,4) olgudan 33’ünde HPV DNA pozitif bulunmuştur. HPV tiplerine bakıldığında 21 olguda HPV16 , 2 olguda HPV 18, 2 olguda HPV16,16, geri kalan 8 olguda ise diğer yüksek riskli HPV pozitifliği saptanmıştır.

Sonuç: CIN2+ lezyon saptanan olguların %75,75’inde en azından HPV 16 veya 18’den bir tanesi pozitif saptanmıştır.

Anahtar kelimeler: servikal kanser, servikal intraepitelyal neoplazi , HPV

Page 22: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 2

Türkiye de Kanser: Onkolojik ilaç harcamalarına genel bir bakışSümeyye Hatice Kurt1

Nüfusların artışı, yaşlanması ve etiyolojik nedenlere daha çok maruz kalmak ile kanser insidansında sıçrama görülmüş buna bağlı olarak kanser ülke ekonomilerinde maliyet yükü olarak karşımıza çıkmıştır. Kanser yükünün bu hızlı artışı, dünya çapında halk sağlığı ve sağlık sistemleri için bir kriz teşkil etmektedir. Gelecekte kaynakları bol olan ülkeler de dahil olmak üzere birçok ülke için, tanı konacak çok sayıdaki kanser hastasının tümünün tedavisi ve bakımı (palyatif, destekleyici ve ölüm aşamasındaki) için yeterli ödenekleri temin etmek önemli bir sorun olacaktır. Bu çalışma Türkiye’de kanserde ilaç harcamalarına yönelik bir derleme niteliğindedir. Araştırma kapsamında güncel çeşitli makale, dergi, rapor ve analizlerden faydalanıldı. Bu derleme ile amaçlanan çağın sorunu olan kanser hastalığının genel ekonomik yüküne dikkat çekmek ve çözüm önerileri sunmaktır.

Giriş“Kanser maliyetlidir. Her şeyden önce, kanser teşhisinin getirdiği belirsizliği ve ıstırabı yaşayan insan

bedeli vardır.” Dr Christopher P. Wild (Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu Direktörü) (Sağlık Bakanlığı, 2015, s. 1)

Kanser hem dünyada hem de ülkemizde %22’lik oran ile kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci ölüm nedenidir. Kanser son yıllarda bir toplum sağlığı problemidir. Kanserde birincil ve ikincil korunma türleri hayat kurtarır ve birincil korunma ile önlenebilen en önemli kanser olan akciğer kanserleri ülkemizde ve dünyada birinci sırada yer alır (Sağlık Bakanlığı, 2009, s. 5). 2000’li yılların başında dünyada yılda 6 milyon insan kansere yakalanırken bu sayı önümüzdeki yirmi yıl içinde 12 milyona yaklaşacaktır. 2005 yılı içinde 12 milyon kişi kansere yakalanmış, 7 milyon insan kanser nedeni ile yaşamını yitirmiş, 25 milyon kişi kanserle yaşamaktadır. 2030 yılında ise 24 milyon insanın kansere yakalanacağı tahmin edilmektedir. 17 milyon insan aynı yıl yaşamını kanser nedeniyle yitirecektir. 2030 yılında 75 milyon insan kanserle yaşıyor olacaktır (Sağlık Bakanlığı, 2009, s. 5).Bu veriler göz önüne alındığında kanser ülke ekonomisinde üzerinde durulması gereken ciddi sağlık harcamalarını beraberinde getiren; yaşamı tehdit eden bir hastalık olmakla birlikte güncel bir ekonomik sorundur. Kanser insidansının artış beklentisi, sağlık hizmetlerinin finansmanı içerisinde kanser için yapılan harcamaların da artması beklentisini doğurmaktadır (Sağlık Bakanlığı, 2009, s. 65).

2018 yılında bütçemizden sağlığa yaklaşık 126,8 milyar TL kaynak ayrılmaktadır. 2002 yılında % 11,3 olan sağlık harcamalarının bütçe içerisindeki payı 2018 yılında % 16,6’ya çıkarılmaktadır. Bu kapsamda ilaç harcamaları için 29,2 milyar TL, tedavi harcamaları için 54,2 milyar TL, aile hekimliği için 6,9 milyar TL kaynak ayrılmaktadır (BÜMKO, 2018)Türkiye’de kanser harcamaları ve koruyucu sağlık politikalarının önemi ile ilgili çalışma sayısı sınırlıdır. Ancak maliyet etkin koruyucu sağlık politikalarının uygulanabilmesi yönünde çalışmalar yapılmaya devam edilmektedir (Torun & Kutlar, 2018, s. 89).

Ertan (2003) Türkiye’de kanser harcamaları ile ilgili olarak yapılan ilk çalışmadır. Hacettepe Üniversitesi Erişkin Hastanesi’nde yatan kanser hastalarını kapsayan bu çalışmada hastanede Akciğer Kanseri tanısı konan 50 hastanın kanser harcaması 2.22 Milyar TL’dir. Küçük hücreli akciğer kanseri için yapılan harcama 0.64 Milyar TL iken, küçük hücreli dışı akciğer kanseri için yapılan sağlık harcaması ortalama 2.53 Milyar TL’dir. 83 hastanın tanı ve tedavisi için yapılan toplam harcama miktarı 830.15 Milyar TL ve kişi başına tanı ve tedavi harcaması ortalama 11.36 Milyar TL’dir (Torun & Kutlar, 2018, s. 90).

İlaç harcamalarındaki yükseliş üzerinde toplumun sosyo-kültürel yapısı ve sağlık konusundaki bilgi ve davranış düzeyi yön verici bir etki yaratmaktadır. Bu çerçevede özellikle Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Avrupa ülkeleri için sağlık sonuçlarını belirleyen ve etkileyen faktörlerin tespit edilmesi önem

Page 23: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 2

BRAKİTERAPİYE GİRİŞ

Uzm. Dr. Kübra KILIÇ

Ankara Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği

A) Tarihçe

Brakiterapinin kullanımının 1895 yılında W. Rontgen’in x ışınlarını bulmasıyla başladığı söylenebilir. x ışınların keşfinden 2 ay sonra 1896'da Chicago'da bir lamba fabrikasında meme kanserli hastaya X ışınları ile radyoterapi uygulayan Emil Grubbe adlı tıp öğrencisinden günümüze kadar radyoterapide önemli buluşlar gerçekleşmiştir1.

Kanser tedavisinde bilinen ilk brakiterapi, 1903 yılında St. Petersburg’da 2 hastada cilt tümörüne radyum kaynağı kullanılarak yapılmıştır. Yayınlar ilk servikal brakiterapinin 1904'te cam radyum kapsülü, 1905'te ise metal brakiterapi aplikatörü kullanılarak yapıldığını anlatmaktadır2.

B) Anadoluda Radyoterapinin Tarihçesi

Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1896 yılında x ışınlarının icadını medikal bir Fransız dergiden öğrenen, Dr. Esat Fevzi ve Dr. Rıfat Osman, x ışını elde etmeyi başararak padişah Sultan Aziz'in izinleri ile röntgen aygıtını Yıldız Hamidiye Sultan İmparatorluk Hastanesi cerrahi kliniğine kurmuşlardır. 1897 yılında Osmanlı-Yunan savaşı sürerken Selanik, Edirne ve İstanbul hastanelerinde bu aygıtlar tanı amacıyla kullanılmakta idi3.

Dr. Sufyan Bey'in, diğer öncü hekimlerle birlikte, devlet hastanelerinde röntgen laboratuarları kurması yanında 1900 yılında bazı malign tömürlü hastaları tedavi ettiğini öğreniyoruz. 1903 senesinde daha gelişmiş bir röntgen aygıtının Yıldız Hamidiye Etfal Hastanesinde kurulmasından sonra Dr. Rasih Emin Beyin, Dr. Cemil Topuzlu Paşa ile 30 hastayı tedavi ettiği bilinmektedir.

1934 yılında Nazi Almanyası’ndan kaçan Prof. Friederich Dessauer’in beraberinde 100 mg radyum ve aplikatör takımını getirerek Türkiye’de brakiterapinin temellerini atmıştır. 1936 yılında “Radyoloji ve Biyofizik Enstitüsü”ne yataklı bölüm eklenmiş ve yanında getirdiği “Ernst Aplikatörü” ile jinekolojik tümörlerin intrakaviter tedavisine başlamıştır. Prof. Dessauer ile Prof. Tevfik Berkman ve Fizikçi Kurt Lion eşliğinde uygulamaları yapmışlar ve 1970 yılından sonra yerini uzaktan kumandalı sonradan yüklemeli uygulamalara bırakmıştır3.

C) Brakiterapi Nedir?

Aslen Yunanca bir kelime olan brakiterapi (BRT), radyoaktif kaynakların tedavi edilecek dokunun içine (interstisyel), vücut boşluklarına (intrakaviter) veya yakınına (yüzeysel) yerleştirilmesiyle yapılan bir radyoterapi yöntemidir. BRT ile tümöre yakın sağlıklı dokulardaki hızlı doz düşüşü sayesinde tümöre yüksek radyasyon dozu lokal olarak verilebilir.

Bu tedavi radyasyon kaynağının hastadan yaklaşık 80-100 cm uzakta olduğu eksternal tedavinin aksine yakın mesafeden yapılmaktadır4. Brakiterapi, radyoterapi kadar eskidir. Yıllar boyunca kullanılan kaynaklar, ekipman ve teknikler gelişerek değişmeye devam etmektedir.

Yüzey moldları ve plak tedavilerini, serviks ve endometrium kanseri için intrakaviter teknikler izledi. Birkaç yıl sonra, interstisyel radyum brakiterapi tekniği uygulandı. Zaman

Page 24: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 2

içerisinde kullanılan kaynaklar da değişmiştir. Radyum, kobalt-60, sezyum-137 ve 1960'lı yıllarda iridyum-192 brakiterapide en sık kullanılan kaynak olmuştur.

Bu gelişim sürecinde, uzaktan yüklemeli cihazlar üretilmiş, bilgisayar teknolojisi adapte edilmiş ve görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler brakiterapiye dahil edilmiştir.

1) Brakiterapi Kullanım Alanları

Jinekolojik tümörler

Prostat

Meme

Baş-boyun kanserleri

GIS, safra yolları

Akciğer kanserleri

Yumuşak doku sarkomları

Beyin tümörleri

2) Brakiterapi Uygulama Çeşitleri

İntrakaviter

İnterstisyel

İntraluminal

İntraoperatif

Yüzeyel

İntravasküler

a) İntrakaviter

Aplikatörler uterus veya rektum gibi vücut boşluklarına yerleştirilir. Serviks, endometrium, vajina gibi tümörlerde kullanılır.

b) İnterstisyel

İmplantlar doğrudan tümör yatağına yerleştirilir. Meme, baş-boyun tümörleri ve prostatbezi tümörlerinde uygulanır.

c) İntraluminal

Kateterler özofagus ve bronş gibi lümeni olan organlara yerleştirilir.

ç) İntraoperatif

İmplantlar operasyon sırasında tümör yatağına yerleştirilir.

d) Yüzeyel (Superficial)

Aplikatörler cilt yüzeyine yüzeyine yerleştirilir.

e) İntravasküler

Tek bir kaynak arter içerisine yerleştirilir.

Page 25: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 2

LOKAL İLERİ EVRE SERVİKS KANSERİNDE BRAKİTERAPİ

Dr. Ebru Atasever Akkaş

S.B.Ü. Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği

EPİDEMİYOLOJİ VE ETYOLOJİ

Tüm dünyada invaziv serviks kanseri en sık görülen jinekolojik malignite olup kadınlar

arasında meme ve kolorektal tümörlerden sonra 3. sırada gelir.(1)

İnsidans oranları gelişmişlik ve tarama programlarının kullanım sıklığına göre ülkeler

arasında değişmekle birlikte bu oran Asya, Afrika ve Güney Amerika ülkelerinde

artmaktadır (2).

Türkiye’de 2009 KETEM (Kanser erken teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi) verilerine göre

serviks kanseri bayanlarda görülen kanserler arasında 10.sırada olup %4.5 oranında

görülmektedir (3).

Serviks kanseri gelişimi için bilinen en önemli risk faktörü intraepitelyal prekürsör

hastalıktır. Cinsel ilişkiye genç yaşta başlama, multipl seksüel partner, seksüel yolla bulaşan

hastalık varlığı ve multiparite riski artıran faktörler arasında yer almaktadır (4).

Sigara ve oral kontraseptif kullanımıyla ilişkisi zayıf olmakla birlikte çalışma sonuçları

çelişkilidir Sigaranın skuamöz kanser ile ilişkili olduğu ancak adenokanser ile ilişkili

olmadığını gösteren yayınlar mevcuttur (5,6).

Genç yaşta serviks ve vajenin şeffaf hücreli karsinomu gelişimi ile prenatal dönemde DES

(Dietilstilbesterol) maruziyeti arasında ilişki bildirilmiştir (7).

Serviks kanserinde belirgin genetik geçiş bildirilmemiştir. Ancak serviks kanserinde yüksek

oranda sorumlu tutulan HPV persistan enfeksiyonuna neden olan sitokin üretimi, tümör

süpresyon yolakları ve sinyal ileti yolakları üzerindeki vücudun immun cevabını araştıran

çalışmalar devam etmektedir (8).

Kanser etyolojisinde en sık görülen tipler HPV 16- 18 olmakla birlikte (%70’in üzerinde)

HPV 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56 ve 58’in de serviks kanseri ile ilişkisi gösterilmiştir (9).

Page 26: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 2

ANATOMİ:

Serviks, alt uterin segmentin bir uzantısıdır. Hasta yaşına ve diğer servikal, uterin faktörlere

bağlı olmakla beraber ortalama 3-4 cm uzunluğundadır. Serviks, üst /supravaginal ve alt

/vaginal serviks olmak üzere iki bölüme ayrılır. Eksternal os, vajinal bölümün merkezindedir

ve endoservikal kanal, internal os ve endometrial kanala bağlanır.

Serviksin en baskın lenfatik drenaj yolu serviksin lateralinde olup, paraservikal ve

parametrial lenf nodlarına, sonrasında internal, eksternal ve ana iliak lenf nodlarına

doğrudur. Diğer lenfatik drenaj yolları ise inferior ve süperior gluteal lenf nodları, süperior

rektal, presakral ve paraaortik lenf nodlarınadır (10).

KLİNİK:

En sık başvuru semptomu; anormal vaginal kanama, akıntı, postkoital kanamadır. Erken

evre serviks kanseri genellikle asemptomatik olup rutin jinekolojik muayenede saptanır.

İleri evre hastalarda pelvis ve bel ağrısı olabilir. Disüri, inkontinans, hematüri veya pelvik

dolgunluk gibi barsak ve mesane semptomları ileri evre hastalığı işaret eder.

Öykü ve fizik muayeneye ek olarak pelvik muayene primer tümor ve uzanımlarını

spekulum, bimanual ve rektovajinal muayene ile değerlendirmelidir. Mesane ve rektum

invazyonu açısından klinik şüphe varlığında sistoskopi ve Proktoskopi yapılmalıdır. Uzak

metastaz değerlendirmesi için İnguinal ve supraklavikular lenf nodu muayenesi

yapılmalıdır. Çoğu jinekolojik kanserde MRG, tümör boyutu, stromal invazyon derinliği,

vaginal veya parametrial uzanım gibi lokal hastalık uzanımının değerlendirilmesinde

CT’ye, fizik muayene ve Ultrasona üstündür.

18F-florodeoksiglukoz (FDG)-PET/CT’nin serviks kanserinde lenf nodu metastazının

saptanması açısından BT ve MRG’ye üstün olduğu kabul edilmiştir. Paraaortik lenf nodu

metastazının saptanması ve eksternal radyoterapi alanlarının genişletilmesi, boost tedavi

alanlarının belirlenmesinde faydalıdır (11) .Görüntüleme yöntemlerinin uygunluk, spesifite,

sensitiviteleri tablo 1’de gösterilmektedir (12).

Page 27: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 2

TABLO: 1

Chou HH, 2016 , Follen M, Cancer, 2013

PATOLOJİ:

Dünya Sağlık Örgütü serviks kanserlerini üç ana histolojik tip altında toplamıştır. Bunlar

skuamöz kanserler, adenokarsinomlar ve diğerleri olarak sınıflandırılabilinir. Olguların

yaklaşık %70-80’i skuamoz kanserlerden oluşur. Dünya sağlık organizayonu 2014’ e göre:1-

skuamoz hücreli karsinoma(keratinize;non-keratinize;papiller, baziller, verrüköz,

skuamotransisyonel, lenfoepitelyoma benzeri)

2-Adenokarsinoma (endoservikal;musinöz, villoglandüler, endometrioid)

3-clear cell adenokarsinoma

4- Seroz karsinoma

5-Adenoskuamöz karsinoma

6-Glassy hücreli karsinoma

7-Adenoid kistik karsinoma

8-Adenoid bazal karsinoma

9-Small cell karsinoma

10- Undiferansiye karsinoma (13 )

Page 28: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 2

PROGNOSTİK FAKTÖRLER:

Genel sağkalıma etki eden sayı, boyut ve yerleşimle birlikte lenf nodu tutulumu sonuçları

etkileyen en önemli prediktörtür. Lenfovasküler invazyon varlığı lenf nodu tutulumundan

bağımsız olarak artmış yineleme riski ile ilişkilidir. Tümör boyutu en önemli prediktör

faktörlerden biridir. Anemi: tedavi öncesi veya radyoterapi sırasında düşük hemoglobin

seviyeleri kötü prognozla ilişkili bulunmuştur. Toplam tedavi süresi: radyoterapide uzamış

toplam tedavi sürelerinin sağkalımı anlamlı olarak düşürdüğü gösterilmiştir (11).

Amerikan Servikal Kolposkopi ve Patoloji Cemiyetinin Önerilerine göre;

21 yaşın altındaki kadınlara, cinsel aktivitenin başlangıç yaşı göz önüne alınmaksızın tarama

yapılmaz.

21-29 yaş arası kadınlar: 3 yılda bir pap smear ile tarama önerilir. Smear sitolojisi normalse,

HPV-DNA testi önerilmez. Tek başına HPV testi ile tarama önerilmez.

30-65 yaş arası kadınlar: Her 3 yılda bir Pap smear önerilir. Beş yılda bir Pap smear+ HPV

DNA testi önerilir. Son 10 yılda 3 ardışık pap smear (_) ise ve son 5 yılda HPV DNA testi

negatif ise tarama 65 yaşından sonra durdurulmalıdır. Yüksek dereceli skuamoz

intraepitelyal lezyon(HSIL) veya adenokarsinoma insitu öyküsü olan kadınlarda, spontan

regresyondan sonra 65 yaştan sonrada 20 yıl süreyle rutin taramaya devam edilmelidir.Daha

önce HSIL teşhisi veya daha şiddetli bir tanı için histerektomi yapılan kadınlara, taramaya 20

yıl devam etmelidir. Servikal patoloji ile ilgisi olmayan nedenlerle histerektomi yapılan

kadınların taranması gerekmez.

Tarama işlemi visual Inspection after aplication of Acetic acid (VIA testi) ile serviksin %3-5

asetik asit ile yıkanarak , çıplak gözle ve parlak ışıkla denetlenmesi ile yapılıyorsa , başka

tarama testi yapılmaz ve eğer VİA testi pozitif ise, Kriyoterapi ile hemen ablatif tedavi

yapılır (14).

EVRELEME

FIGO SERVİKS KANSERİ EVRELEMESİ 2018

Evre I: Tümör servikse sınırlı

Evre IA: Sadece biyopsi ile tanı konulmuş preklinik invaziv tümör

Evre IA1: Minimal mikroskopik tümör; stromal invazyon derinliği < 3 mm

Evre IA2: Stromal invazyon derinliği ≥ 3 mm ile < 5mm

Page 29: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 2

Evre IB: İnvazif karsinom ölçülen en derin invazyon ≥5 mm (Evre IA'dan büyük), serviks

uteri ile sınırlı lezyon

Evre IB1: İnvazif karsinom ≥5 mm stromal invazyon derinliği ve en büyük boyutta <2 cm

Evre IB2: En büyük boyutta ≥2 cm ve <4 cm invaziv karsinom

Evre IB3: En büyük boyutta invaziv karsinom ≥4 cm

Evre II: Serviks sınırlarını aşmış ancak pelvik duvara kadar ulaşmamış tümör veya vajen üst

2/3 invazyonu

Evre IIA: Vajen alt 2/3 üne ulaşmış ancak belirgin parametriyum tutulumu yok

Evre IIA1: Tümör < 4 cm

Evre IIA2: Tümör ≥ 4 cm

Evre IIB: Parametriyum tutulumu mevcut

Evre III: Pelvik duvara ulaşmış ve/veya vajen alt 2/3 ünü invaze etmiş ve/ veya

nonfonksiyone böbrek/hidronefroza neden olmuş tümör veya pelvik ve/veya paraaotik lenf

nodu tutlumu

Evre IIIA: Vajen alt 1/3ünü tutmuş ancak pelvik duvara ulaşmamış tümör

Evre IIIB: Pelvik duvara ulaşmış ve/veya nonfonksiyone böbrek/hidronefroza neden olmuş

tümör

Evre IIIC: Tümör boyutu ve kapsamı ne olursa olsun, pelvik ve / veya para-aortik lenf

nodlarının tutulumu

Evre IIIC1: Sadece pelvik lenf nodu metastazı

Evre IIIC2:Paraaortik lenf nodu metastazı

Page 30: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 3

Evre IV: Mesane ve/veya barsak mukozası tutulumu(biyopsi ile kanıtlanmıştır) veya gerçek

pelvis ötesinde uzanım

Evre IVA: Komşu organ tutulumu

Evre IVB: Uzak metastaz (15)

TEDAVİ:

Preinvaziv : Konizasyon, LEEP (loop elektrosurgical excisional procedure),

Laser,Kriyoterapi, basit histerektomi seçeneklerinden herhangi birisi

EVRE IA( Patolojik olarak yüksek riskler taşıyorsa 1B gibi tedavi edilir): Total Abdominal

Histerektomi (1A2’de tercihen), koni biyopsi, trakelektomi, fertilizasyonun korunması

istenirse, yakın izlem.

Alternatif : Tek başına brakiterapi (LDR:65-75Gy, HDR: 5-6X7Gy)

EVRE IB1: Radikal Histerektomi+ Pelvik lenf nodu diseksiyonu yada RT + Brakiterapi (RT

45 Gy tüm pelvise, brakiterapi HDR:5x6 Gy, 4x7Gy veya LDR: 2X15-20 Gy)

EVRE IB2, EVRE IIA: Eş zamanlı radyokemoterapi (cisplatin bazlı) (RT+Brakiterapi) (RT

45 Gy, tüm pelvise, brakiterapi HDR:5x6 Gy, 4x7Gy veya LDR: 2x15-20 Gy)

EVRE IIB: Eş zamanlı radyokemoterapi (cisplatin bazlı) (RT+Brakiterapi) (RT 45 Gy, tüm

pelvis+ 5,4 Gy nodal tutuluma yönelik, brakiterapi HDR:5x6 Gy, 4x7Gy veya LDR: 2x15-20

Gy)

EVRE IIIA: Eş zamanlı radyokemoterapi (cisplatin bazlı) (RT+Brakiterapi) (RT 45 Gy,

tüm pelvis+ 5,4 Gy nodal tutuluma yönelik+vajina, brakiterapi HDR:5x6 Gy, 4x7Gy veya

LDR: 2x17-20 Gy)

EVRE IIIB-IVA: : Eş zamanlı radyokemoterapi (cisplatin bazlı) (RT+Brakiterapi) (RT 45

Gy, tüm pelvis ± 10-15 Gy paraaortik LN boost) ,( brakiterapi HDR:5x6 Gy, 4x7Gy veya

LDR: 2X20 Gy). Eğer paraaortik LN tutulumu varsa paraaortik LN IMRT 45-60 Gy.

EVRE IVB: Kemoterapi (7)

Page 31: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 3

Erken Evre Serviks Kanserinde Adjuvan Tedavi için Risk Sınıflaması

Evre IA ve B1, erken evre serviks kanseri olarak tanımlanır

SEDLİS KRİTERLERİ:

● Herhangi tümör boyutunda LVSI ve derin 1/3 servikal stromal invazyon bulunması

● 2 cm’den büyük tümörlerde LVSI ve orta 1/3 servikal stromal invazyon bulunması

● 5cm’den büyük tümörlerde LVSI ve yüzeyel 1/3 servikal stromal invazyonu bulunması

● LVS yok ama derin orta 1/3 servikal stromal invazyon ve 4 cm’den büyük tm bulunması

Bu faktörlerin olması durumunda sadece cerrahi ile rekürrens ihtimali %30’lara kadar

çıkmaktadır (16).

PETER’S KRİTERLERİ

Patolojik değerlendirmede aşağıdakilerden herhangi birine sahip kadınlar yüksek riskli kabul

ediliyorlar:

● Cerrahi sınır pozitifliği

● Pelvik lenf nodu pozitifliği

● Mikroskobik parametrium invazyonu

Yüksek riske sahip bu kadınlarda sadece cerrahi ile rekürrens riski %40’lara ve mortalite

oranları da %50’lere kadar çıkıyor (17).

Evre IB ve seçilmiş IIA hastalarda, radikal histerektomi ve pelvik lenf nodu diseksiyonu ile

primer ekstenal radyoterapi ve brakiterapi kombinasyonu benzer sonuçlar vermektedir. (18)

Landoni ve arkadaşlarının randomize çalışmasında, evre IB-IIA hastalarda radikal

histerektomi primer radyoterapi ile karşılaştırılmıştır. Başlangıçta cerrahi uygulanan ve 4

cm’den büyük tümörü olanların %84 ‘üne postoperatif radyoterapi gerekmiş ve tek başına

primer radyoterapi uygulananlara kıyasla daha fazla komplikasyon görülmüştür.

Evre IB2 hastalarda, %90 lokal kontrol oranları ile primer radyoterapi etkin bir tedavidir

(16,18) .

Bazı onkolologlar bu hastalarda radikal histerektomiyi tercih etmektedir. Ancak sonrasında

bu hastaların çoğuna adjuvan radyoterapi ± kemoterapi gerekmektedir (18).

Gynecologic Oncology Group (GOG), bulky evre IB serviks kanserli hastalarda primer

radyoterapi sonrası ekstrafasial histerektominin faydasını gösterememiştir (19).

30 - 2018

Page 32: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 3

Anatomi: Uterus içi boş, gerçek pelvisde mesane ile rektum arasında yerleşmiş musküler bir organdır. Fundus, korpus ve serviks bölümleridir.

Uterus kavitesi , kolumnar epitel ve çeşitli tubuler glandlardan oluşan endometrium ile kaplıdır. Uterus duvarı düz kas liflerinden oluşan myometriumdan yapılmıştır. Uterus broad , round,uterosakral ve kardinal ligamentlerle desteklenmektedir. Uterin arter ile kanlanmaktadır. Lenfatik drenajı obturator, eksternal ve iliak lenfnodlarınadır. Fundus lenfatikleri ovarian arter ile birleşerek paraaortik lenf nodlarına drene olur. (1)

Epidemiyoloji ve Risk Faktörleri:

Endometial kanser kadınlarda en sık görülen jinekolojik kanserdir, ABD de kadınlarda en sık görülen dördüncü kanser, 2014 T. C Sağlık Bakanlığı istatistik verilerine göre de kadınlarda en sık görülen dördüncü kanserdir.

En sık postmenapozal dönemde görülmekle birlikte, olguların % 14’ ü premenapozal dönemde ve %5’ i 40 yaş altındadır(1, 2).

Gelişmiş ülkelerde insidansı daha yüksektir.

Etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte, en önemli risk faktörü karşılanmamış östrojen maruziyetidir(1) . Östrojen seviyesi yüksek progesteron seviyesi düşük kadınlarda endometriyum kanseri insidansının arttığı gösterilmiştir. Obezite, erken menarş, geç menapoz, nulliparitekarşılanmamış estrojene fazla miktarda maruziyete yol açan risk faktörleridir. İnsülin bağımlı olmayan diyabet ve hipertansiyon, ileri yaş (> 55 yaş) ve tamoksifen kullanımı da risk faktörleri arasında yer almaktadır.

HNPCC (Herediter Non Poliposis Colorectal Carcinoma) Aile Sendromu da kalıtımsal risk faktörlerindendir.

Klinik: Anormal vajinal kanama, pelvik ağrı, kötü kokulu akıntı en sık rastlanan semptomlardır.Kanama ile başvuran postmenapozal hastalarda endometrium kanseri olasılığı % 10 civarındadır.

Teşhis: En temel teşhis yöntemi endometriumdan alınan doku örneğinin histopatolojik incelemesidir.

Page 33: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 3

Teşhis için yardımcı yöntemler pelvik muayene, ultrasonografi, ve histeroskopidir.

Servikovajinal PAP smear testi endometrium kanseri olgularının %80’inde negatiftir dolayısıyla teşhis için yetersizdir ve endometrial kansere bağlı anormal kanamanın değerlendirilmesinde kullanılamaz.

Preoperatif dönemde hastalığın yaygınlığının tespiti için çeşitli radyolojik yöntemler kullanılır. Bu yöntemler pelvik bilgisayarlı tomograji, manyetik rezonas görüntüleme( MRI) ve Pozitron Emisyon Tomografi (PET)/CT dir. PET /BT’ nin bölgesel lenf nodu yayılımının gösterilmesinde sensitivitesi % 72 ve spesifitesi %94 olarak rapor edilmiştir.

PET BT’ in üstünlüğü uzak metastazların tespit edilmesindeki kesinliğidir.

Endometrium kanserlerinde CA-125( kanser antijen 125) seviyeside yükselmektedir. Kim ve arakadaşları bir derlemede 413 endometrium kanserli hastanın% 23, 9’ unda serum Ca 125 seviyesini>35 U/mL’ in üstünde bulmuşlardır(3).

Patolojik Sınıflandırma:

En sık görülen tip endometrioid adenokarsinomdur. Tüm endometrium kanserlerinin % 80’ iendometrioid adenokarsinomdur.

1) Endometrioid adenokarsinom2) Seröz karsinom3) Musinöz karsinom4) Clear cell karsinom5) Endometriumun yassı hücreli karsinomu6) Mixed karsinom7) Undiferansiye Karsinom

Evreleme:

Endometrium kanserinin evrelemesi cerrahidir. 2009 FİGO evreleme sistemine göre

Evre IA: Tümör endometriumda (rahim içinde her ay regl ile dökülen zar tabaka) sınırlı veya myometrial invazyon (rahimin kas tabakası) %50’yi geçmemiş

Evre IB: Tümörün myometrial invazyonu %50 veya daha fazla

Evre II: Serviks stromal tutulumu( endoservikal glandüler tutulum hariç)

Evre IIIA: Seroza ve /veya adnexe invaze tümör

Evre IIIB: Vajinal tutulum veya parametrial (rahim ağzı etrafındaki bağ doku) tutulum

Evre IIIC:

3C1: Pelvik lenf nodu metastazı

3C2: Paraaortik lenf nodu

metastazı

Evre IVA: Tümör mesane ve/veya barsak mukozasını invaze eder

Evre IVB: Intraabdominal ve/veya inguinal lenf nodlarınına uzak metastaz

Page 34: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 3

Prognostik Faktörler:

Page 35: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 3

Hastalığın seyrini ve tedavi seçimini belirleyen çeşitli klinikopatolojik faktörler vardır. Bu prognostik gruplara göre çeşitli risk grupları tanımlanmıştır. Ameliyat sonrası tedavi seçimi bu risk gruplarına göre yapılmaktadır.

Yaş: İleri yaş kötü bir prognostik faktördür.

Irk: Siyah ırkta endometrium kanseri riski beyaz ırka göre daha az olmakla birlikte yüksek risk faktörleri daha yüksektir.

Pelvik ve paraaortik lenf nodu tutulumu, cerrahi evre, grad, myometrial invazyon ve histopatolojik tip, alt uterin bölge tutulumu, servikal tutulum, adneks ve seoza tutulumu ve lenfovasküler invazyon prognozu belirleyen risk faktörlerindendir.

Myometrial invazyon derinliği ve histopatolojik tip pelvik ve paraaortik lenf nodu metastaz oranınıbelirlemektedir.

Bu risk faktörlerine göre, endometrium kanserinde risk grupları tanımlanmıştır.

Endometrium Kanserinde Risk Grupları:

Grad Myometrial İnvazyon Yok Yüzeysel 1/2 Derin 1/2 Servikal veya uterus dışı yayılım

Grade 1 Düşük Risk Düşük Risk Orta Risk Yüksek RiskGrade 2 Düşük Risk Düşük Risk Orta Risk Yüksek RiskGrade 3 Düşük Risk Orta Risk Yüksek Risk Yüksek Risk

Tedavi Seçenekleri:

Endometrium kanserinin temel tedavisi cerrahidir. Rahim, yumurtalıklar ve bölgesel lenf bezlerininçıkartılması Standard tedavidir. Cerrahinin uygulanamadığı olgularda radyoterapi, kemoterapi ve bazı durumlarda hedefe yönelik tedaviler tek başlarına veya diğer tedavilerle kombine olarak seçilmiş olgularda uygulanabilir.

Endometrium kanseri tedavi stratejileri son yıllarda değişiklikler göstermiştir. Modern tedavideözellikle erken evre endometrium kanserinde en önemli yer cerrahinindir. Radyoterapi daha çokcerrahi evreleme sonucu hastalığın gerçek dağılımı ortaya çıktıktan sonra prognostik faktörlere göre destekleyici tedavi olarak veya medikal olarak cerrahiye uygun olmayan hastalarda tercih edilmektedir.

Radyoterapi eksternal radyoterapi ve/veya brakiterapi uygulaması şeklinde olabilir.

NCCN 2019 Kılavuzuna Göre Endometrium Karsinomunda Tedavi Algoritmasına göre uterusa sınırlı hastalarda cerrahi tedaviye uygun olanlarda primer tedavi TAH+BSO+ PPLND dir. Cerrahiye uygun olmayanlar eksternal radyoterapi ve/veya brakiterapi ile tedavi edilir. Ameliyat sonrası evrelere göre radyoterapi seçenekleri belirlenmektedir.

Evre I ve II’ de Radyoterapinin Rolü:

Histerektomi ve lenf nodu diseksiyonu sonrası, cerrahi bulgulara göre gözlem, intravajinal brakiterapiveya pelvik RT uygulanabilir.

Çeşitli klinik çalışmalardan elde edilen verilere göre erken evre endometrium kanserinde cerrahi sonrası eksternal radyoterapi agresiv bir tedavidir.

Tek başına intravajinal RT , vajinadaki potansiyel mikroskobik yayılımı kontrol etmek için yeterlidir.

Page 36: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 3

Endometrioid tip Grad ı ve II minimal myometrial invazyonda , lenf nodu yayılımı az olduğu için nelenf nodu diseksiyonu ne de pelvik radyoterapi gereklidir.

Myometrial İnvazyon Görülmeyen Grad1 ve Grad 2:

Vajinal rekürrens oranı ihmal edilebilirdir. Bu hasta grubunda intavajinal brakiterapi(VBRT) rutinolarak önerilmemektedir.

Myometrial İnvazyon Görülmeyen Grad 3 Tümör;

Yani Evre IA , Grad 3 tümörlerde izole vajinal rekürrens gelişebilir. Bu hastalarda tek başına VBRTveya gözlem önerilebilir.

%50’ den az myometrial İnvazyon Görülen Grad1 ve Grad 2:

PORTEC 1(4) çalışmasında, %50’ den az myometrial İnvazyon göstern Grad 2 endometriumkarsinomunda izole vajinal rekürrens %5 tir.

Çalışmalara göre bu hastalarda da pelvik RT eklenmesi gereksizdir. VBRT kararı verilmesinde yaş ve lenfovasküler invazyon varlığı iki önemli faktördür. Yaşlı hastalarda ve LVI varlığında vajinal rekürrens oranı yüksek olduğundan, MSKCC 60 yaş ve üzeri veya LVI olan hastalarda VBRT önermektedir.

%50 myometrial İnvazyon, Grad 3

PORTEC 1(4) çalışmasına göre tek başına cerrahi ile bu hasta grubunda vajinal rekürrens oranı % 14’ken, pelvik RT alan grup da rekürrens görülmemiştir.

Lenf nodu diseksiyonu yapılmamış olsa bile MSKCC’ ye göre bu hasta grubuna VBRT önerilebilir.

%50 veya daha fazla Myometrial İnvazyon Görülen, Grad 1 ve Grad 2 :

PORTEC 1(4) çalışmasına göre, tek başına cerrahi ile bu hasta grubunda vajinal rekürrens oranı Grad 1 hastalarda %10 ve Grad 2 hastalarda % 13’ tür. MSKCC’ de bu hasta grubu hastaların çoğunda sentinel lenf nodu örneklemesi yapılmakta ve lenf nodu negatif ise bu hastalarda tek başına VBRT uygulanmaktadır.

%50 veya daha fazla Myometrial İnvazyon ve Grad 3:

GOG 210(5)’ a göre bu hasta grubunda pozitif lenf nodu bulunma riski %29, 4 tür. GOG 99( 6)çalışmasına göre , a) ileri yaş b) orta ve kötü diferansiyasyon c) LVI varlığı, d) dış 1/3 Myometrial invazyon varlığı gibi risk faktörlerine göre belirlenen orantısal hazard regresyon modeli kullanıldığında 5 yıllık rekürrens riski % 25 dir.

Bu çalışmanın sonuçlarına göre yüksek orta riskli bir alt grup tanımlanmıştır.

a) En az 70 yaşında bir risk faktörüne sahip, b) en az 50 yaşında iki risk faktörüne sahip c) diğer risk faktörleriyle birlikte bu üç risk faktörünün hepsinin olduğu herhangi bir yaştaki hasta grubu.

Bu HIR grubunda radyoterapi kolunda toplam ölüm oranı gözlem koluna göre daha düşüktür. MSKCCbu HIR ( derin myometrial invazyon Grad 3) grubundaki hastalara pelvik radyoterapi önermektedir.

HIR grubunda değillerse sadece yeterli cerrahi lenf nodu örneklemesi yapılan gruba tek başına VBRTuygulanabilir.

Servikal Tutulum( Evre II) :

Page 37: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 3

Gross servikal tutulum , serviks kanserinde olduğu gibi pelvik lenf nodlarına yayılım kadar parametrial yayılım riskinide artırmaktadır.

Endoservikal glandüler tutulum artık Figo 2009’ a göre Evre II grubunda değildir ve MKSCC’ de endoservikal glandüler tutulumlu hastalar sıklıkla sadece VBRT ile tedavi edilmektedir. Servikalstromal invazyonlu, yeterli lenf nodu diseksiyonu yapılan stromal invazyon derinliğinin %50 den az olduğu Grad 1 ve Grad 2 hastalarda VBRT önerilebilir.

Derin servikal stromal invazyonlu , Grad 3 stromal invazyonlu hastalara pelvik RT önerilmektedir. Buhastalara sistemik kemoterapi eklenmeside düşünülebilir.

Evre IIIA( adneks veya seroza tutulumu)

Bu hastalarda uzak metastaz relaps riski , pelvik radyoterapiye rağmen halen %26-% 33’ dür. Buda buhastalarda adjuvan sistemik kemoterapiyi endike kılmaktadır.

Evre IIIA, birden fazla bölgede tutulumu olan ve özellikle pozitif peritoneal sitoloji varlığı ve/veya agresif histolojisi olan grubta kemoterapiye ilave VBRT uygulanması daha iyi bir tedavi seçeneği olabilir(8,9).

Evre IIIC:

Bu hasta grubu MSKCC’ de eksternal pelvik radyoterapi ve eş zamanlı kemoterapiden ziyade sistemikkemoterapi ve VBRT ile tedavi edilmektedir.

Evre IVA ve Evre IVB:

Sistemik kemoterapi ve/veya eksternal RT ve/veya VBRT ile tedavi edilebilir.

Eksternal radyoterapi genellikle palyatif amaçlı kullanılmaktadır.

Sonuç olarak ;

VBRT Uygulanmaksızın Gözlem: Düşük Risk GrubuEvre1, grade 1veya 2 myometrial invazyon(MI)<%50, endometrioid histolojik tm, servikal stroma invazyonu ve lenfovaskuler tutulum olmayan hastalarda ve mutlak tekrarlama riski <%5’ ten azdır. Bu sonuçlara güre histerektomi sonrası düşük risk grubu hastalara myometrial invazyonu olmayan Grad 1,2 ve Grad ve Grad 3 hastalar, %50'den az myometrial invazyonu olan Grad 1ve Grad 2 hastalarda tedavi vermeden takip önerilmektedir.Hangi Endometrial Kanserli Hastalarda Vajinal Cuff Brakiterapisi Gereklidir?Adjuvan RT almamış erken evre endometral kanserli kadınlarda nüks etme yeri en fazla vajinalcuff’tır. Vajinal cuff BT’ si nüks riskini azaltır. Pelvik RT’ den daha az toksiktir. Yan etkileri hafif üriner sistem yan etkileridir. Lokal nüksü önleme bakımından 5Gyx6 ile 7Gyx3 fr (d=5 mm) arasında fark yoktur. Ancak; 7Gyx3 vajinal fibrozisi artırır. 6Gy x 5 fr ,5x5,5 Gy veya 4Gy x 6 frrejimleri; minimum toksite ve maksimum lokal kontrol icin ideal gözükmektedir.Orta risk grubunda %50 ve daha fazla myometrial invazyonlu Grad 1 ve 2 hastalar ile yüzeyel myometrial invazyon gösteren Grad 3 hastalar tek başına VBRT ile tedavi edilebilir.

Pelvik RT’ ye Vajinal Cuff Brakiterapi Eklenmesi

Yüksek risk grubu, derin myometrial invazyonlu Grad 3 hastalar ve Evre II hastalarda pelvik RT’ ye(IMRT) vajinal kuff brakiterapisi eklenebilir.

Page 38: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 3

Nöroonkoloji ve Metabolik Aciller

İsmail Ertürk

Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Kliniği

Onkolojik aciller kanser tanısı konduğu ilk aşamadan son döneme kadarki her hangi bir dönemde

karşımıza çıkabilir. Bu aciller hastalığa bağlı olabileceği gibi, hastalığın tedavisine sekonder de

gelişebilir. Onkolojik acil tanımı, ölüm ya da hayat kalitesinin bozulması gibi riskleri önlemek

amacıyla, acil tedavi gerektiren, kanser ya da kanser tedavisine bağlı olarak gelişen metabolik,

nörolojik kardiyovasküler, hematolojik ve/veya enfeksiyöz kaynaklı klinik tabloyu

kapsamaktadır.

Onkolojik metabolik aciller kabaca hiperkalsemi (en sık), uygunsuz ADH sendromu, tümör lizis

sendromudur. Nörolojik onkolojik aciller spinal kort kompresyonu, artmış intrakranial basınç,

nöbettir.

Metabolik aciller solid tümörlerden özellikle akciğer kanseri, mezotelyoma ve meme kanseri gibi

hastalıklarda olabilmektedir. Nörolojik acillerde en sık akciğer ve meme kanserinde

görülebilmekle beraber lenfoma ve multiple myelom gibi lenfoproliferatif hastalıklarda

görülebilmektedir.

Bu hastaların tedavileri acildir ve ani,hızlı ve doğru müdahale morbidite ve mortaliteyi

azaltmaktadır. Sunumumuzda nörolojik ve metabolik acilleri tanımlamak belli başlı tedavi

yöntemlerini anlatmak ve sağlık çalışanlarını nu konuda aydınlatmayı amaçladık.

Page 39: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 3

JİNEKOLOJİ DIŞI BRAKİTERAPİ UYGULAMALARI:

Dr. Ebru Atasever Akkaş

S.B .Ü. Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi

Kliniği 1.İNTRALUMİNAL BRAKİTERAPİ:

İntrakaviter Brakiterapinin alt grubudur.

Radyoaktif kaynakların bronkus, özofagus veya safra kanalının lümenine yerleştirilmesiyle yapılan tedavidir. Aplikator pozisyonu radyografik olarak kontrol edilir.

Doz hesaplamasının kritik önem taşıdığı daha büyük volümlerde birden fazla aplikatörkullanılır.

Kaynaktan 1 cm perifere 7,5 Gy’den 15 Gy’ye kadar tek dozlar kullanılabilir. Bazen tedavi haftada bir olmak üzere iki veya üç defa verilebilir. Genellikle palyatif tedavilerde kullanılır.

2.İNTRAVASKÜLER BRAKİTERAPİ:

Stent veya balondan sonra neointimal formasyonu baskılamak için beta ve gama kaynakları ile yapılan brakiterapi tedavi yöntemidir. Koroner uygulama için 2 tip cihaz vardır.

Kateter bazlı sistemler: Kaynak anjioplasti bölgesine kateter ile gönderilir.Uygulamadan sonra kaynak ve kateter çıkarılır.

Radyoaktif implantlar (stent): Kalıcı implanttır. RA (radyoaktif) kaynak bozuluncaya kadar arter içinde kalır.

Beta kaynaklarının kısa (<1cm) erişim mesafeleri vardır. Dokuda 2,5-4 dakikada hızlı enerji depolarlar. 1-2cm duvar kalınlıklı plastik benzeri zırha ihtiyaç vardır. Ekip uygulama boyunca tedavi odasında kalabilir. Gama kaynaklarının ise derin penetrasyonları vardır (normal dokuyu etkiler), 12-15 dakika kadar kalış süreleri (dwell time) vardır. Bu uygulamalarda zırhlı odaya ihtiyaç duyulur. Tedavi esnasında ekip odayı terk etmelidir. Gama kaynakları boyutları nedeniyle koroner arterler için uygun değildir.

Radyasyon (PTCA veya stent’e ilave olarak), restenozisi engeller. İntimal proliferasyonunu (dokunun aşırı çoğalması) azaltır. Damar remodeling’ine (veya daralmaya) pozitif etki yapar.

Geographic miss (GM)’e engel olmak için, girişimsel hasar uzunluğunun her iki ucunda 7 mm margin bırakılmalıdır. Stent segment stenozis oranı %63, analiz segment restenozis oranı ise% 45 azaltılmıştır. İntravasküler brakiterapi’nin restenozis oranını anlamlı şekilde azalttığı bulunmuştur.

1

Page 40: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 3

3.İNTERSTİSYEL BRAKİTERAPİSİ

Brakiterapi ışınlamalarında gradient değişimi eksternal demet tedavisine göre cok daha düzensiz, bundan dolayı İmplantta, kaynağa yakın doku dozları çok yüksektir.

Hedef hacmin yüzeyinde merkezden çok düşük dozlar olabilir. Planlamada hedef hacminin belirlenmesi için, kaynak sayıları, şiddet dağılımları parametrelerine bağlı olarak çeşitli sistemler geliştirilmiştir.

Geçici interstisyel implantlar:

Meme, baş boyun, yumuşak doku tümörlerinde uygulanır. Prostat dışındaki çoğu uygulama geçici implant şeklindedir.

Afterloading tekniğiyle manuel veya uzaktan kumandalı olarak yapılır.

Bu tekniklerde radyoaktif madde ihtiva etmeyen aplikatör ve klavuz tüplerle işlem yapılır. Tümör içine klavuz tüpler ya doğrudan yerleştirilir ya da yazı template’ler yardımıyla yerleştirilir.

Uygulama sonrası alınan radyografiler ile uygunluk saptandıktan sonra radyoaktifkaynaklar elle veya uzaktan kumandayla hastadaki aplikatörün içine gönderilir.

Geçici implantlar kalıcı implantlara göre daha iyi dozimetri ve doz dağılım kontrolü sağlar

Kalıcı interstisyel prostat implantları

Transrektal ultrasonografi (USG) klavuzluğunda yapılır. Seed’ler prostat içine implante edilir ve tamamen bozuluncaya kadar hedef volümü ışınlarlar. Kalıcı seed implantları LDR brakinin interstisyel formudur.

I-125 ve Pd-103 seed implantları kullanılır.

I-125’in düşük doz hızı (7,72cGy/h) hızlı büyüyen tümörlerde dezavantaj olabilir (yavaş büyüyen iyi differansiye tümörlerde avantajlıdır). Pd-103, I-125’e göre daha yüksek doz hızı verdiğinden (22cGy/h) hızlı büyüyen tümörlerde daha uygundur.

TG-143 dozimetri verileri doz hesaplamalarında kullanıldığı zaman I-125 için 160Gy yerine 145Gy uygulanması tavsiye edilmektedir. Pd-103’ün biyolojik olarak daha etkin olan yüksek doz hızı nedeniyle minumum periferal dozu 115 Gy’e düşürülür.

I-125 (27-35keV) ve Pd-103’ün (20-23keV) düşük enerjilerinden dolayı doku içindeki penetrasyon azdır. Birkaç mm’de hızlı doz düşüşü olur. Böylece rektum ve nörovasküler dozları düşüktür.

2

Page 41: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 4

Kalıcı seed implatında prostat bir grid template’de haritalanır. Gride göre hangi koordinatlara iğnelerin sokulacağı, iğnelerin için kaçar seed yerleştirileceğinin tayini için ön planlama yapılır.

Prostat implantlarında yükleme homojen, periferal (seed’ler prostatın çevresine yerleştirilir, base hariç glandın içi mümkün olduğunca korunur) veya modifiye periferal (homojen dağılımda üretra çevresindeki kaynakların azaltılması) olabilir.

Uygulamaya göre 50-120 seed kullanılır. Operasyon sırasında alınacak USG görüntülerinden ve seed yerleşiminden real-time planlama yapılabilir. Uygulamadan 4-6 hafta sonra alınacak CT görüntülerinden de post planlama yapılabilir.

PROSTAT BRAKİTERAPİSİ LDR:

1. Tedavi kararının verilmesi

2. Volüm çalışması (US veya CT)

3. Ön planlama (Preplanning)

4. Kaynakların hazırlanması ve implant

5. Post planlama (2 gün- 4 hafta)

Tedavi kararının verilmesi;

Tanı biyopsi ile doğrulanmış olmalıdır.

5 yıl sağkalım beklentisi olmalıdır.

PSA 20 ng/ml altında olmalıdır.

Gleason skoru 7 veya altında olmalıdır.

20 cc < prostat volümü < 50 cc olmalıdır.

T1 ve T2 evresi hastaları “monoterapi” için uygundur.

Eksternal RT ile birlikte boost tedavisi olarak uygulanabilir.

Uygulama öncesi TURP olmamalıdır.

Target Volüm, Riskli Organlar

Prostat; D90 ≤ %115 tanımlanan doz (PD)

Üretra; D30 ≤ %150 tanımlanan doz

Rektum; D100 ≤ %50 tanımlanan doz

3

Page 42: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 4

Rektum; V50 ≤ 4 cc olmalıdır.

NAZOFARENKS KANSERLERİNDE BRAKİTERAPİ

Çeşitli özel aplikatörler kullanılır

En iyi bilinen özel aplikatör Rotterdam ap. İki kanallı olup özelliği, kaynaklar nazofarenks mukozasına yakın olacak şekilde yapılmıştır

Töre aplikatörü: Üçgen şeklinde yerleştirilmiş üç kaynak kanalı vardır.

LDR ve HDR brakiterapi kullanılmaktadır. Son yıllarda daha çok HDR ( Ir-192 )kullanılmaktadır

Nazofarenks Doz Spesifikasyon Noktaları

Literatürde, radyoaktif kaynaklardan 1 cm uzaklıktaki nokta, yaygın olarak doz spesifikasyon noktası olarak alınmaktadır.

Ayrıca,kaynaklardan 0.75 – 2 cm arasında değişen uzaklıklar ve mukozanın 0.5 cm altı gibi değişik noktalarda kullanılmaktadır.

Literatürde farklı doz spesifikasyon noktaları kullanılması, brakiterapi ile elde edilenlokal kontrol ve komplikasyon oranlarının karşılaştırılmasını güçleştirmektedir.

KOROİDAL MELANOMDA BRAKİTERAPİ (GÖZ PLAKLARI)

Koroidal melanom, gözün koroidinden kaynaklanan nadir görülen bir tümörüdür.

TEDAVİ:

Cerrahi ;Enükleasyon ,

Radyoterapi ( + ), Radyoterapi ( - )

Brakiterapi ,proton tedavisi, Helyum tedavisi

Kullanılan Kaynaklar:İyot- 125, Palladyum- 103, Rutenyum- 106, Altın-198, Kobalt-60, İridyum- 192.

KOROİDAL BRAKİTERAPİDE DOZ-VOLÜM

Tümör orta boyutta olmalı; çap; 20 mm den küçük olmalı, yükseklik; 10mm den küçük olmalı

Tümör, optik sinir veya maküladan en az 1-2 mm uzakta olmalıdır

Karşı gözün görme kapasitesi yoksa, hasta enükleasyonu kabul etmiyorsa plak uygulanabilir.

Doz; tümör apeksinde 70-100 Gy ( I-125 için), 30-50 Gy (Ru-106 için)

Tümör bazalindeki doz (sklera) 200-500 Gy ( I-125 için) olmalıdır.

Page 43: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 4

MEDİKAL İNOPERABL ENDOMETRİUM KANSERİNDE BRAKİTERAPİ

Dr. Ebru Atasever Akkaş

S.B.Ü. Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği

Endometriyal karsinom gelişmiş ülkelerde en sık görülen jinekolojik malignitedir

( 1). Cerrahi, endometrial karsinom için ana tedavi olmasına rağmen ( 2 - 4 ), obezite,

kardiyopulmoner hastalık, diyabet ve ileri yaş dahil olmak üzere cerrahi endikasyonlarla ilgili

bazı risk faktörleri vardır (5, 6 ). Bu nedenle, endometriyal karsinomlu bazı hastalar

inoperabl olarak kabul edilir. Aslında, tıbbi komorbiditeler nedeniyle hastaların tahmini % 3-

10'u ameliyat için kontrendikedir (7 - 10 ). Brakiterapi dahil olmak üzere definitif

radyoterapi, tıbbi olarak inoperabl olan hastalar için tedavi edilebilir seçeneklerden

biridir ( 4, 11 - 15 ). Bununla birlikte, genel anestezi riski, bölgesel anestezi

uygulanamaması, dorsal litotomi pozisyonunun kötü toleransı veya brakiterapi

aplikatörlerinin yerleştirilmesini reddetmesi nedeniyle intrakaviter brakiterapi için zayıf aday

olan bir alt grup da vardır.

Medikal olarak ameliyat edilemeyen erken evre endometrial kanser, tek başına veya pelvik

eksternal RT tedavisi ile kombine olarak Y-aplikatör veya Heyman kapsülleri gibi bir cihaz

kullanılarak intrakaviter brakiterapi ile rutin olarak tedavi edilir (16). İntrakaviter

aplikatörlerin yerleştirilmesi, ameliyathanede veya özel brakiterapi alanında genel veya

bölgesel anestezi kullanımını gerektirebilir. Yayınlanmış raporlar, brakiterapinin, tıbbi olarak

inoperabl endometrial kanser için güvenli ve etkin bir şekilde verilebileceğini öne

sürmektedir (8-11), ancak bu hasta popülasyonu, tıbbi olarak inopererabl olarak

sınıflandırılması nedeniyle anestezi riski yüksek kabul edilir. Nguyen ve Petereit, tek başına,

yüksek doz oranlı (HDR) brakiterapi alan, tıbbi olarak inoperabl endometriyum kanseri olan

36 hastanın sonuçlarını bildirmişlerdir; tedaviden sonraki 30 gün içinde % 21 oranında

komplikasyon gelişmiş ve 2 hastanın akut kardiyovasküler olaylardan öldüğünü

bildirmişlerdir (17). eksternal radyasyon terapisi (EBRT) nin anestezi, aplikatör yerleştirme

ve immobilizasyon riskini önleyeceğinden, erken evre medikal olarak inoperabl endometriyal

kanserin definitif tedavisi için bir EBRT stratejisi bu hastalar için bazı avantajlar sağlayabilir.

Bununla birlikte, EBRT'nin bu tür tedavi için bazı genel sınırlamaları vardır. Brakiterapi

olmadan, EBRT tek başına, brakiterapi ile erişilebilen tümörlere nispeten yüksek dozlar

verilememektedir, bu nedenle düşük tümör lokal kontrolü riski vardır. Ek olarak, servikal

kanser için definitif RT sırasında interfraksiyon uterus hareketleri ile ilgili çalışmalar (18-19)

teorik olarak lokal olarak inoperabl

Page 44: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 4

1

Page 45: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 4

endometriyal kanser için EBRT'den lokal tümör kontrolünü ve normal doku toksisitesini daha

da karmaşıklaştırabilecek günlük hareketle ilgili endişeleri dile getirmektedir. Brakiterapi,

uterus hedef hacmine doğrudan yerleştirildiği için bu endişeyi önlemektedir.

Birçok vakada, vucut yapısı ya da medikal sorunlar tanı seçeneklerini sınırlar. Ancak

mümkünse hastalığın uterus icinde dağılımı hakkında bilgi sağlamak ve olası lenf nodu

tutulumunu değerlendirmek icin Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ya da 18F-flouro-

deoxyglucosehibiron emisyon tomografisi (PET) yapılmalıdır. Bilgisayarlı Tomografi (BT)

faydalı olabilir ancak intrauterin tumor uzanımını ölcmekte kullanımı sınırlıdır (20).

İnoperabl endometriyal kanser hastalarında, lenf nodlarını tanımlamak veya lenf nodu

tutulumunun olasılığını tahmin etmek önemlidir. BT, nodal metastazı tanımlamak için PET

veya MRG'a göre daha sınırlıdır (21).

Yakın zamandaki bir metaanalizde, endometrial kanserde pelvik ve para-aortik lenf nodu

metastazının saptanmasında PET / BT'nin duyarlılık ve özgüllük için sonuçlar sırasıyla% 63

ve % 95 olarak bulunmuştur (22). MRG için benzer sonuçlar yayınlanmıştır (21). MRG'de

derin miyometriyal invazyonun varlığı da biyopside tümör grade ile kombine edilebilir ve lenf

nodu tutulumunun olasılığını tahmin etmek için kullanılır (24).

Daha yakın zamanlarda Kang ve ark, serum CA-125 seviyeleri ve MRG verileri

kombinasyonu kullanılarak lenf nodu metastazı gelişme riski çok düşük olan endometriyal

kanser hastalarını tanımlamak için bir sistem geliştirmişlerdir (22).

Tedavi oncesi değerlendirme her zaman kapsamlı bir medikal değerlendirme icermelidir ve

definitif cerrahinin riskleri ve brakiterapi icin muhtemel sedasyon yontemlerine özellikle

dikkat edilmelidir. Tecrübeli ellerde bile brakiterapi dahil definitif radyoterapinin ardından

intrauterin nuks riski genellikle %8-10’dur, bu risk cerrahiye bağlı major morbidite ya da

mortalite riskleri dikkatlice tartılmalıdır. Günümüzde, spesifik olarak obezite sebebiyle

radyoterapiye sevk edilen hastalarda beden kitle indeksi 50 ya da üzerindedir. Bu hastaların

definitif tedavisi hem eksternal radyoterapide hem de brakiterapide özel teknik zorluklar

oluşturmaktadır (20).

EVRELERE GÖRE ALGORİTMA

2

Page 46: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 4

Medikal inoperabl erken evre iyi diferansiye endometrioid endometrial kanserli bazı

hastalarda, progestin tedavisinin kullanımı tedavide düşünülebilir (23).

Progestin tedavisi, doğurganlığın korunmasını isteyen genç kadınlarda (40 yaş) daha çok

kullanıldığını yapılan çalışmalardan tahmin edilmektedir. Bir Prospektif çalışma, erken evre

hastalığa sahip hastaların % 55'inde regresyon olduğunu göstermektedir (23).

Oral progestinlere ek olarak, levonorgestrol salıcı intrauterin cihazlar (LNGIUDs) fertilite

koruyucu rejimin bir parçası olarak kullanılmıştır. Hem prekanser hem de Grade 1 inoperabl

endometrial kanser hastalarının seçilmiş vakalarında kullanımı da düşünülebilir (23)

Hem da morbid obez hastalarda, LNG-IUD ve düşük doz oral progestin kombinasyonu, kilo

kaybı izleninceye ve cerrahi olarak değerlendirilinceye kadar geçici bir köprü oluşturabilir.

Aromataz inhibitörlerinin rekürren endometriyal kanserlerin tedavisinde bazı başarıları vardır,

fakat klinik çalışmalarda erken inoperabl endometriyal kanserlerli hastalarda yanıt

görülmemiştir (23).

EVRE I: MRI da yüzeyel myometrial invazyon , Grade 1-2: sadece İntrakaviter brakiterapi

MRI da derin myometrial invazyon veya MRI yapılmamış ise:Tümor direk EBRT uterus,

serviks, üst vajina, pelvik lenf nodları, ve diğer tutulu alanlar (45-50.4 Gy)+brakiterapi boost

EVRE II: EBRT 45-50.4 Gy+brakiterapi boost uterus ve servikse

EVRE III: EBRT (Ekstrauterin hastalığa 65 Gy’e dek IMRT)+ brakiterapi boost (24)

Tandem ve oval aplikatör, sıklıkla kullanılsa da, uterus fundusunu homojen olarak

ışınlamamaktadır bu nedenle, kavisli bir tandem kullanılmaktadır. Y şeklinde bir aplikatör,

fundus'u eşit olarak ışınlamaktadır. Diğer seçenekler arasında modifiye Heyman kapsülleri

veya çoklu tandemler bulunur. Tedavi planlaması için BT veya MRG mevcut değilse, doz

genellikle kaynaktan 2 cm olarak belirlenir. Bununla birlikte, American Brachytherapy

Society (ABS), tüm miyometriuma daha homojen bir doz sağlamak için en çok tercih edilen

ile CT veya MRG tabanlı tedavi planlaması kullanımını önermektedir. T2 MR sekanslarında

GTV volüm bazlı yaklaşımla konturlanması önerilir. CTV de tüm uterus, serviks ve vajinanın

1-2 cm üstü ve risk altındaki organlar çizilmelidir.

Bazı klinik durumlarla ilgili olarak, ABS, tek başına brakiterapinin, MRG'de görüldüğü gibi

minimal myometrial invazyon ile evre I grade 1 veya 2 endometriyal kanseri olan hastalar için

kullanılabileceğini belirtmektedir. Aynı hastalarda ancak derin miyometriyal invazyonla

3

Page 47: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 4

birlikte, EBRT ve brakiterapi kombinasyonu önerilmektedir. MRG olmadığında veya evre II

veya III hastalığı olan hastalarda EBRT ve brakiterapi kombinasyonu da önerilmektedir.

Fraksiyon başına doz 5 ila 8.5 Gy arasında değişmiştir ve üç ila altı fraksiyon yaygın olarak

kullanılmaktadır. EBRT eklenirse doz ve / veya fraksiyon başına doz azaltılır (23).

Yaşam beklentisi cok kısa olan ya da konvansiyonel eksternal radyoterapi ya da brakiterapiyi

tolere edemeyen hastalar icin semptomları kontrol etmek amacıyla hipofraksiyone eksternal

radyoterapi endike olabilir (20).

Evre I hastalık için 5 yıllık genel sağkalım değişkendir; bununla birlikte, bazı raporlar% 80

gibi yüksek oranlar ortaya koymuştur, bu oran ameliyatla elde edilen orandan biraz daha

düşüktür (25).

Coon ve ark., 1997 ve 2007 yılları arasında EBRT olmaksızın beş fraksiyonda 35 Gy HDR ve

beş fraksiyonda 20 Gy HDR EBRT ile tedavi edilen hastalar için 3yıllık genel sağkalımı %

83 olarak bildirmişlerdir. Bu hastaların bazıları ileri evre hastalığa sahipti.

2007 ve 2013 yılları arasında aynı merkezli 3D görüntü tabanlı konformal tedaviyi kullanan

daha sonraki bir kohort,% 94.4'lük 2 yıllık genel sağkalım ile sonuçlanmıştır (25).

APLİKASYON VE UYGULAMA TEKNİKLERİ:

Hastalar önce dorsal litotomi pozisyonuna yatırılır ve anestezi altında bir muayene yapılır.

Rahim ve serviksin pozisyonunu ve vajinanın kapasitesi değerlendirir.

Servikal ve vajinal tutulum ve uterusun antevert, retrovert veya orta düzlemli olup olmadığı

belirlenir.

Aplikatör yerleştirme sırasında ağrı kontrolü, hem işlem sırasında hem de sonrasında hasta

konforu için önemlidir; Bu ayrıca, aplikatörün yerleştirilmesi sırasında ve sonrasında kan

basıncında, nabızda ve oksijenasyonda büyük değişikliklerin önlenmesine yardımcı olabilir.

Çoğunlukla, bu hastalarda daha geleneksel genel veya bölgesel anestezi ile ilgili riskler

nedeniyle bilinçli sedasyon veya paraservikal blok gibi düşük riskli sedasyon seçenekleri

kullanılır.

Spinal veya epidural anestezi, kan basıncında daha dramatik düşüşler ile ilişkili olabilir ve bu

da kardiyovasküler hastalıkların ortaya çıkmasında zorluk yaratabilir. Ek olarak, kanama

bozukluğu olan hastalar bu müdahaleler için aday olmayabilir. İşlem boyunca hastanın

yanında özel bir anestezi uzmanı veya hemşire olması önerilir.

4

Page 48: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 4

Ultrason rehberliği, endoservikal kanalın genişlemesini yönlendirmeye yardımcı olmak ve

uterus aplikatörlerinin yerleşimini değerlendirmek için brakiterapi sırasında kullanılabilir.

Foley sonda ile mesanenin doldurulması, uterusun en iyi US görüntülemesi ile yardımcı olur.

HDR, LDR veya pulsed-dose rate teknikleri ile tedavi edilen hastalar için uterus brakiterapisi

için çeşitli aplikatörler mevcuttur.

Bunlar, ovoidler veya vajinal silindir ile tek bir tandem içerebilir. Vajinal silindiri olan veya

çift ve üçlü tandem aplikatörler de mevcuttur. Tipik olarak, her bir kornu için bir tandem

olması tek tendem ile karşılaştırıldığında daha iyi bir endometrial yüzey dozunu sağlar.

. Serviksin, 2 tandemi alabilmesi için ardışık servikal dilatörlerle 14 mm'ye genişletilmesi

gerekecektir.

İki 15 derece tandem, 30-45 lateral olarak döndürülebilir ve uterus boşluğuna yerleştirilir,

böylece uterus boynuna şekilde yerleştirilmiş olunur.

Endometriyum kanseri olan hastalarda, tüm endometriyal yüzeyin tedavi edilmesini sağlamak

için tandemin uterus fundusuna uzanması önemlidir. Uzak afterloading ve plastik kateterlerle

birlikte kullanılan modifiye Heyman kapsülleri de uterus içinde bir şemsiye veya "parapluie"

’konfigürasyonunda kullanılabilir. Mevcut tandem ve halka aplikatörler, uterin fundusun

ucuna uzanmayacak sabit uzunlukta tandemlere sahiptir.

Yapılan araştırmalarda en yaygın kullanılan aplikatör, 1-2 tandem ve vajinal silindirin

birleşimidir.

Bazı Radyasyon onkolologları tek bir tandem, SimoneHeyman kapsülü ve / veya tümör

geometrisine bağlı olarak vajinal ovoidler ile tandem tercih etmişlerdir.

Farklı aplikatör için avantaj ve dezavantajlar sistemler, en uygun aplikatörün bireysel hasta ve

tümör anatomisine dayalı olarak seçilmesini gerektirir

Aplikatör, bir perineal çubuk, dış taban plakası ve kelepçe, dikişler veya alternatif bir

sabitleme cihazı ile sabit bir pozisyonda sabitlenebilir.

BT veya MRG tabanlı brakiterapi için görüntüleme teknikleri yapılmalıdır. CT ve MRG ile,

doz spesifikasyonuna yardımcı olmak için bir CTV tanımlanabilir.

Her bir brakiterapi veya her fraksiyon için, hastanın fraksiyonlar arasında en az 6 saat, ya da

hastanın birden fazla insersiyonu varsa, haftada bir ya da birden fazla fraksiyona sahip olup

olmadığına bağlı olarak fraksiyon başına BT yapılabilir. BT tedavi planlamasına yardımcı

olmak için çekilen MRG ile füzyon yapılır. CT görüntüleme, tandemin uterusu perfore etmesi

veya yeniden konumlandırma veya planlamanın yeniden gözden geçirilmesi için

gerçekleştirilir.

5

Page 49: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 4

İnop Serviks Kanserinde Brakiterapi Uygulamaları

Dr Fatma Alioğlu

S.B.Ü. Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği

Brakiterapi : Yakın mesafeli tedavi anlamına gelmektedir.İntrakaviter uygulamalar: Radyoaktif kaynakların vücut boşluklarına yerleştirilmesiyle yapılan tedavi şeklidir.

Giriş:İntrakaviter brakiterapi lokal ileri serviks kanserinin definitif tedavisinin önemli bir parçasıdır. Brakiterapi ile rekürrens oranlarında azalma ve sağkalım oranlarında artış saptanmaktadır.Brakiterapi özellikle, Evre Ib2-Evre IVA lokal ileri serviks kanserinde eksternal pelvikradyoterapi sonrasında endikedir. Evre IA1 ve Evre IB1 çok erken evre serviks kanserinde de tek başına uygulanabilir.HDR( yüksek doz oranlı) ve LDR ( düşük doz oranlı) brakiterapi uygulamalarındaki sonuçlar eşdeğerdir. Ancak HDR brakiterapi ayaktan hasta tedavisini mümkün kılar, personelin radyasyon maruziyetini önler, kaynaklarda dwell zamanların stoplanmasıyla doz optimizasyonunu mümkün kılar. HDR Brakiterapi uygulamaları dünyada büyük ölçüde artmaktadır.Uzman ve yetenekli radyasyon onkologları tarafından yapılan uygun aplikasyonlarla tedavi sonuçlarında iyileşme görülmektedir. Uygun olmayan aplikasyonlarda lokal rekürrens oranları artmaktadır.İntakt serviksin tedavisinde deneyimi olmayan merkezler hastalarını deneyimli merkezlereyönlendirilmelidir.

Tedavi Öncesi Değerlendirme

Evreleme : Eksternal radyoterapi ve brakiterapi öncesi hastalığın yayılımı jinekolojik muayeneve görüntüleme yöntemleri ile değerlendirilmeli ve kayıt altına alınmalıdır.ABS( American Brachtheraphy Society) nin de önerilerinde olduğu gibi hastalararın evrelemesinde revize edilen FİGO 2009 evreleme sistemi kullanılmaktadır.

Görüntüleme:Hastaların eksternal radyoterapi öncesi görüntülemesinde tümör boyut, volüm ve yaygınlığının değerlendirilmesinde MRI veya BT önerilmektedir. Klinik muayene ile karşılaştırıldığında tümör boyutu ve parametrial yayılımın saptanmasında MRI en sensitiv yöntemdir.

A)Pelvik MRI' da servikste kitleB)Tandem ve ring ile intrakaviter brakiterapi uygulamasında tümör boyutlarında dramatik küçülme

Page 50: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 4

MRI uterin kanal ve serviksin brakiterapi planlamasında da , uterus ve serviks anatomisinin detaylı görüntülerini sağlar. Ancak BT daha yaygın ve ulaşılabilirdir. Kliniğimizde de BT tabanlı brakiterapi planlaması yapılmaktadır.Pelvik ve paraaortik nodal metastazların saptanmasında ve klinik evrelemede PET BT standarttır. PET BT ile nodal evreleme rekürrens ve sağkalımda da önemli bir prognostik faktördür.

BT smülasyonda , PET BT ile füzyon

Definitif kemoradyoterapi öncesi intraabdominal yayılımın tespiti ve pelvik ve paraaortik lenf nodlarının diseksiyonu ile cerrahi evrelendirmede yapılabilir.Kliniğimizde her hasta definitif kemoradyoterapi öncesi PET BT ve MRI ile evrelendirilmektedir.

TedaviEksternal Radyoterapi:Pelvise sınırlı hastalıkta tüm pelvise 45 Gy eksternal radyoterapi uygulanır. Nodal tutulumu olan hastalarda yüksek kommon iliak veya paraaortik lenf nodlarınıda içeren genişletilmiş alanlarla tedavi edilmektedir.

Tedavide tutulu lenf nodları ve parametriuma BOOST uygulanır( brakiterapi günleri dışında). ABS, genişlemiş lenf nodlarında dozun 60-70 Gy' e kadar çıkarılmasını önermektedir.

Eş zamanlı KemoterapiNCCN kılavuzlarına göre lokal ileri serviks kanserinde primer tedavi seçeneği definitif radyoterapi ile eş zamanlı sisplatin bazlı kemoterapidir. Sisplatine, 5 FU eklenebilir.Eş zamanlı sisplatin verilmesi ile lokal rekürrens oranları azalır ve sağkalım oranları artar

Tedavi Süresi:

Serviks kanserinin definitif radyoterapisinde, eksternal ve brakiterapi toplam süresi 8 haftayı aşmamalıdır. Tedavi süresindeki uzama lokal kontrol ve sağkalımı her bir gün başına yaklaşık%1 azaltmaktadır.

Brakiterapi

Serviks kanserinde brakiterapi uygulamaları HDR( yüksek doz oranlı), LDR( düşük doz oranlı) ya da PDR( pulse doz oranlı radyoterapi ) şeklinde olabilir.ABD’ deki merkezlerin % 85’ inde HDR brakiterapi uygulamaları yapılmaktadır ve dünyada giderek artan sayıda kullanılmaktadır.

HDR Brakiterapide Doz Önerileri

Doz tanımlamaları 2B radyolojik görüntülemenin yapıldığı ICRU 38’ de Manchester sisteminde tanımlanan Point A noktası ya da HR-CTV’ ye yapılmaktadır.ABD’ de en sık kullanılan tedavi rejimi 45 Gy pelvik EBRT’ yi takiben 5,5 Gy*5 fraksiyon ( tam yanıt veya 4 cm den küçük rezidüsü olanlar) ya da 6Gy*5 fraksiyon( EBRT sonrası rezidüsü 4 cm üstünde olanlar)

ABD’ de Tandem Ovoid veya Ring Brakiterapi uygulamalarında Kullanılan Doz Rejimleri

EBRT Dozu ( ICRU52 noktası veyaIMRT

Point AnoktasınaFraksiyonasyon

Tümördeki EQD2(Gy) dozu(

Hedef Volümün%90’ ındaki

Hedef Volümün%70’ indeki

Page 51: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 5

uygulananlardamedian doz

point a α/β= 10Gy

EQD2(Gy)(OARα/β= 3 Gy

EQD2(Gy)(OARα/β= 3 Gy

25*1,8 Gy 4*7 Gy 83.9 90.1 74.225*1,8 Gy 4*6 Gy 84.3 88.6 73.425*1,8 Gy 6*5 Gy 81.8 83.7 70.525*1,8 Gy 5*5,5 Gy 79.8 82.6 69.6

HDR brakiterapi genellikle 45 Gy EBRT sonrası haftada iki fraksiyon halinde uygulanmaktadır. Art ardatedaviler önerilmez.

Tedavi Öncesi Hasta Değerlendirmesiİlk brakiterapi uygulaması öncesi kalan tümörün belirlenmesi, anatominin tespiti ve hastaya en uygun aplikatör seçimi için jinekolojik muayene yapılmalıdır.Hasta rahatı ve güvenliği için işlem genel veya spinal anestezi altında uygulanmaktadır. İşlem öncesi gerekli tıbbi tetkikler ( biyokimya ve hemogram, EKG, PA AC Grafi ve antikoagülasyon testleri) istenmeli, anestezi hazırlığı yapılmalıdır.İşlem esnasında barsakların boş olması istendiğinden bir gece öncesinden Libalaks lavman yapılarak barsakların boşaltılması sağlanmalıdır.Absolü nötrofil sayısı 500 altında ise aplikasyon yapılmamalı ve tedavi kan değerleri düzenlenenekadar ertelenmelidir.Growth faktör verilerek kemik iliğinin stümüle edilmesiyle tedavinin gecikmesi önlenebilir. Anesteziiçin risk oluşturabilecek gastointestinal toksisite, diayere bağlı sıvı elektrolit kaybı, kanhücrelerindeki depresyon gerekli tıbbi tedavilerle düzeltilmeli ve tedavi gecikmesi önlenmelidir.

Aplikatör Seçimi

Hasta için en uygun aplikatörün seçimi tümörün en iyi şekilde kapsanmasını sağlar. Eksternalradyoterapi esnasında yapılan düzenli jinekolojik muayene tümör yanıtının monitörize edilmesi ve enuygun aplikatör seçimi için gereklidir.İntakt uterusta tandem kullanılır, daha önce subtotal histerektomi uygulanan vakalarda kısa tandemseçilebilir.Yaygın servikal tümörlerde tandem+ interstisiyel kateterler kullanılarak, serviksin üst kısmı ve uterin korpusa yeterli doz verilmesi sağlanabilir.

Uterovajinal brakiterapi için kullanılan çeşitli aplikatörler vardır.

1) Fletcher Aplikatör( Tandem+ Ovoid)2) Tandem ve ring3) Tandem ve silindir4) İnterstisiyel kateterlere kılavuzluk eden tandemlerHekim aplikatörlere alışkın olmalı ve her aplikatörün uygun olarak yerleştirildiğinden emin olmalıdır.

Page 52: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

Onkol ,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 4

Sağlık Bilimleri ÜniversitesiAnkara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12

S-

16

i.r

Ar

eal

lık

i.2

G0-

18

I.

K

ongresi.

Page 53: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 5

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

Page 54: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 5

Anestezi:

İyi ve optimal bir aplikasyon için uyumlu ve rahat bir hasta pozisyonu önemlidir. Dünyadaaplikasyonların %46’ sı genel, %27’ si spinal anestezi ile, % 28’ i intravenöz ve %14’ ü oral sedasyonla tedaviye alınmaktadır.Aplikatörün Yerleştirilmesi:

İlk olarak hasta dorsal litotomi pozisyonunda yatırılır. Bimanüel jinekolojik muayene ile kalan tümör, serviks boyutu ve fornikslerin genişliği not edilmelidir.

Rektal tüp ile havanın çıkarılması ve baryum kontrast verilmesi rektum ve sigmoidin anterior duvarının görüntülenmesine yardımcı olur.Hastanın genital bölgesi hemşire tarafından uygun şekilde temizlenir ve sterilize edilir. Mesaneye Foley sonda yerleştirilir ve mesane ICRU önerilerine göre dilüe edilmiş kontrast materyal ile doldurulur.

Page 55: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 5

Aplikasyonun ultrason rehberliğinde yapılması uterusa tandemin uygun şekilde yerleştirilmesi ve böylece perforasyon riskinin minimalize edilmesini sağlar.

Aplikatörler eksternal fiksasyon araçları ile immobilize edilir. Görüntüleme için transfer esnasındahasta az hareket ettirilmelidir.

Görüntüleme:

ABS önerilerine göre röntgen, BT ya da MRI ile görüntüleme yapılır.2B planlamada röntgen görüntüleri üzerinde referans noktalar işaretlenerek planlama yapılır.

Page 56: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 5

Volümetrik Görüntüleme:

3B görüntüleme ile tümör, serviks, uterus ve rektum, sigmoid ve mesane gibi normal dokular dahadoğru bir şekilde görüntülenebilmektedir.MRI bu yapıların ve tümör regresyonunun görüntülenmesinde en ideal yöntemdir. BT de yaygın olarak kullanılmaktadır.

Page 57: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 5

Radyolojik Görüntüleme3 boyutlu görüntülemenin mümkün olmadığı durumlarda iki boyutlu radyografikgörüntülerden yararlanılabilir.

Konturlama :Aplikasyonların üç boyutlu görüntülenmesindeki gelişmeler ile GEC-ESTRO (The Groupe Européen de Curiethérapie (GEC) ve Avrupa Radyoterapi & Onkoloji Derneği ) 3 boyutlu konturlama kılavuzları geliştirilmiştir. yla sonuçlanmıştır.Aplikasyonların yerleştirilmesi ve görüntülemeden sonra hedef volümler ve normal dokular planlama bilgisayarında tanımlamalara göre konturlanır.MRI tabanlı planlamada HR-CTV: serviks ve brakiterapi esnasındaki tümör IR-CTV: serviks+ tedavi öncesi tümörOAR: Rektum, mesane, sigmoidBT tabanlı planlamada HR-CTV: Serviks ve parametrial uzantılar

Tedavinin Reçetelendirilmesi:Radyasyon onkologları tarafından oluşturulan tedavi planı şu parametreleri içermelidir.

1) Hedef, hedef dozu, fraksiyon başına doz ve fraksiyon planı2) Tedavinin verilmesinde kullanılan kaynak ve izotop tipi3) Tedavi planı

a. Hedef volümdeki doz dağılımıb. Kritik organlar ve doz limitleri

Tedavi Planı:Her aplikasyondan sonra , hedef ve OAR( risk altındaki organlar) dozlara ulaşmak için tedavi planı ve dozimetri yapılmalıdır.

3 Boyutlu Planlamada Hedef DozlarGEC-ESTRO kılavuzlarına göre reçete edilen doz HR-CTV’ nin %90’ ını kapsamalıdır.

HDR Brakiterapi (12 Gy/h üzerinde doz oranlı) Tam yanıt veya 4 cm den küçük rezidü tümörlü hastalarda EQD2 D90 ≥80 Gy ve 4 cm den büyük rezidüsü olanlarda D90 : 85-90 Gy olmalıdır. OAR (risk altındaki organlar) doz limitleri için ise D2cc tanımlaması kullanılmaktadır. (normal doku volümünün en çok RT alan 2 cm3’lük kısmı için)D2cc için EQD2 limitleri; Rektum-sigmoid≤ 70-75 Gy Mesane ≤ 90 Gy

Radyografik Görüntülemede Hedef Doz Tanımlamaları

Hedef volüm tanımlamak mümkün olmadığında doz Manchester Sisteminde tanımlandığı şekilde Point A noktasına tanımlanmalıdır .ICRU 38 raporlarında Point A, Point B; mesane, rektum, lenfatik doz noktaları tanımlanmıştır.

Page 58: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 5

Volümetrik Görüntülemede OAR Özellikleri

3B görüntülemede ; DVH’ da OAR doz dağılımlarını tanımlamada, toksisitelerin değerlendirilmesi ve doz planlaması için D2 cc dozlarından yararlanılır. D0.1 cc ve D5 cc dozları da raporlanmalıdır.

Raporlama ÖnerileriABS, ICRT (intrakaviter RT) uygulamalarında aşağıdaki parametrelerin raporlanmasını önermektedir.

1) Kullanılan aplikatörler2) Her fraksiyonda ve toplamda tanımlanan doz( HR-CTV, Point A)3) Point A dozu4) Total referans air kerma5) Dwell patern ve dwell zamanları6) Görüntüleme bazlı planlama sistemlerinde HR-CTV için D90, D100, V1007) ICRU 38 raporuna göre tanımlanmış mesane ve rektum dozları, volüm bazlı

dozimetri yapıldığında OAR, D0.1 cc, D2 cc ve D5 cc dozlar8) İzodoz dağılımları

a. Tandemi kapsayan sagittal planlardab. Point A ve vajinal kaynakların orta noktası boyunca oblik frontal ve koronalc. Vajinal kaynaklar boyunca aksiyel plandaki izodoz dağılımları

9) Lateral vajinal mukoza ve vajinal yüzeyin 0,5 cm altındaki doz

HDR Brakiterapi İçin Kalite Yönetimi:

HDR brakiterapi, yüksek fraksiyon dozları kullanıldığından potansiyel toksisiteler ve yanlış uygulamaları önlemek için dikkatli bir izlem ve kalite yönetimi gerektirir. Merkezler uygulamaları, normal doku dozlarını da içeren tedavi parametrelerini, tedavi ve takiplerini dökümante etmelidir. Her tedavi planı, planlamaya katılmayan bir brakiterapi fizikçisi tarafından doğrulanmalıdır.

Tedavi Öncesi Verifikasyon

Her tedavi verilmesinden önce tedavi öncesi veriler uzman bir radyasyon fizikçisi tarafından doğrulanmalıdır.

1) Tedavi cihazına doğru hasta bilgileri girilmiş mi2) Her fraksiyon dozu reçetede ki ile uyumlumu3) Dwell zaman, dwell pozisyonları ve dwell stop boyutları plandaki ile uyumlu mu4) Transfer tüpleri ile aplikatörlere bağlanan kanal numaraları, plandaki kanal numaraları ile

uyumlu muServiks brakiterapi uygulamalarında çalışacak doktor ve fizikçiler öncesinde eğitim almalıdır.

Page 59: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 5

EKSTRAVAZASYON: YÖNETİMİ VE KANSER TEDAVİ SÜRECİNE ETKİSİProf. Dr. Belgüzar KARAYüksek İhtisas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü

Ekstravazasyon, bir likitin (sıvı veya ilaç) damardan çevre dokulara kazara sızma sürecidir. Kanser tedavisi açısından ekstravazasyon, sistemik antikanser tedavilerin uygulama yeri çevresindeki subkutan veya subdermal dokuya istemeden infiltrasyonu şeklinde tanımlanmaktadır. Ekstravazasyon insidansı ile ilgili veriler sınırlı olup, insidansın%0.01 ile %7 aralığında olduğu tahmin edilmektedir. Genel olarak sistemik antikanser tedavilerin ekstravazasyon riski az olmasına karşın, gelişen komplikasyonların morbidite ve sağlık harcamaları açısından önemi büyüktür.

Sitotoksik ajanlar ekstravazasyondan sonra lokal hasar yapma durumuna göre vezikant, irritant ve nonvesikant şeklinde sınıflandırılmaktadır. Vezikant ilaçlar ise doku hasarına neden olan mekanizmaya göre DNA’ya bağlanan ve DNA’ya bağlanmayan ajanlar şeklinde sınıflandırılmaktadır. Ekstravazasyon vesikant ilaçlarla meydana geldiğinde, süreç doku hasarı ve nekrozla sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle kalıcı doku hasarını önlemek için etkin ekstravazasyon yönetimi gereklidir. Hasarın büyüklüğünü etkileyen başlıca faktörler; ekstravaze olan ilacın tipi, ilacın dokudaki miktarı ve konsantrasyonu, ekstravazasyonun lokalizasyonu, eşlik eden hastalıklar ve hastayla ilişkili diğer faktörlerdir. Ekstravazasyon için aşağıdaki risk faktörleri tanımlanmalıdır:

Hasta faktörü: Yaş (yaşlılar, çocuklar), bilinci kapalı, sedatize, konfüze hastalar, eşlik eden hastalıklar (diyabet, periferal vasküler hastalık, serebral vasküler olay, Raynaud sendromu), obezite, ilaç tedavileri, küçük ve frajil venlerdir. Kanserli hastalar birden fazla kanülasyon, lenfödem, önceki tedaviler (mastektomi gibi), tedavi yan etkileri (periferik nöropati gibi), önceki ekstravazasyon hasar yeri, tanısal testler ve vena kava obstrüksiyonu nedeniyle ilave risk taşırlar.

Kanülasyon ve infüzyon prosedürü faktörü: Eğitimsiz ve deneyimsiz personel, kanülasyon yeri (el üstü, ayak üstü, antekübital fossa, eklem çevresi), zor veya birden fazla kanülasyon, metal kanül, kanülün büyüklüğü, önceden mevcut kanülün kullanımı, kemoterapi ilacının sınıflaması, yüksek akım basıncı, bolus enjeksiyonlar.

Teçhizat faktörü: Kateter güvenliğinin sağlanmaması (kanülün kötü sabitlenmesi), kötü implante santral venöz erişim araçları.

Tedavi (ilaç) faktörü: Kemoterapötik ajanın tipi (DNA’ya bağlanan ajanlar), vaskülerdilatasyona neden olan ilaçlar, pH, osmolalite, dilüe eden maddenin özellikleri.

Ekstravazasyondan korunmada standart güvenlik prosedürleri veya protokoller uygulanmalıdır. Kanülün tipi ve damar erişim yolu dikkate alınarak risk tespiti yapılmalıdır. Tedavi öncesi salin solüsyonu ile damar yolu açıklığı ve bütünlüğü kontrol edilmeli (başlangıçta asla kemoterapi ilacı verilmemeli), farklı ilaçların infüzyonları arasında ve tedavi bitiminde salin solüsyonu ile damar yolu yıkanmalıdır. Vesikantların veriliş sırası, hızı ve uygulanma yeri önem taşımaktadır.

Hastanın bildirdiği semptomlara ve görsel değerlendirmeye ilaveten; İV ilaçları verirken direnç artışı, yavaş veya zor infüzyon, infüzyon hızında değişiklik, kanın

1

Page 60: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 5

kanülasyondan geri dönüşünün olmaması ve kanül yerinden çevreye sızıntı ekstravazasyon tanısını desteklemektedir. Bu nedenle vasküler erişim aracı ile ilişkili uyarı işaretleri, ekstravazasyon belirti ve bulguları izlenmeli ve hastaya bu konuda eğitim verilmelidir. Ekstravazasyonda; kanülasyon yerinde yanma, ağrı ve damar boyunca hassasiyet gibi subjektif; kızarıklık, şişlik, lokal sıcaklık, kontrolde kanın geriye dönüşünün olmaması, ven boyunca kızarıklık, hiperpigmentasyon, nekroz, skar, ülserasyon gibi objektif belirti ve bulgular takip edilmelidir. Ekstravazasyonda erken girişim için müdahale çantası hazır bulundurulmalıdır. Sağlık ekibi; ekstravazasyon risk faktörleri, önleme stratejileri ve tedaviye yönelik eğitim almalıdır.

Ekstravazasyon yönetiminde, ilişkili faktörler dikkate alınmalıdır. Tedavinin erken başlaması doku hasarı ve nekrozu önlediği için ekstravazasyon yönetiminde çok kritiktir. Ekstravazasyon, onkolojik bir acildir ve tedavi ekstravazasyondan şüphelenildiği anda başlamalıdır. Kanülasyon yerinde ödem, ağrı, kızarıklık kontrol edilmelidir. Ekstravazasyon varsa infüzyon durdurulduktan sonra kanül çekilmeden, damar dışına sızan sıvı mümkün olduğunca aspire edilmeli, alan bir kalemle işaretlenerek mümkünse dijital olarak görüntülenmeli, lokal güvenlik protokolü doğrultusunda kanül uzaklaştırılmalı, multidisipliner ekip (kemoterapi hemşiresi, hematoloji ve onkoloji ekibi, cerrah) bilgilendirilerek mümkün olan en kısa zamanda spesifik girişimlere başlanmalıdır. DNA’ya bağlanan ajanlar için “lokalize ve nötralize et”, DNA’ya bağlanmayan ajanlar için “dağıt ve dilüe et” ilkesi doğrultusunda girişimler yapılmalıdır. Ekstravaze olan kemoterapi ilacına bağlı olarak soğuk ya da sıcak uygulamalar 1-2 gün, günde 4 kez 20 dakika kuru kompresler şeklinde uygulanmalı, uygun antidotlar verilmeli ve ekstremite elevasyona alınmalıdır.

Ekstravazasyon yönetiminde hasta kontrollere çağrılmalı, 24 saat içerisinde kızarıklık ve flebit varsa cerrahi konsültasyon istenmeli, tedavi günü, 1. gün ve 1 hafta sonra bölgenin fotoğrafları çekilip kayıt altına alınmalı, gerekirse topikal veya sistemik analjezik uygulanmalı, hasta ve ailesi evde yapılacaklar ile ilgili bilgilendirilmelidir.

Elde edilen klinik kanıtlar, insanlarda kemoterapi ekstravazasyonuna yönelik farklı yöntemlerin etkinliğini değerlendiren randomize kontrollü bir çalışmanın mevcut olmadığını ortaya koymaktadır. Güçlü klinik kanıtların yetersizliği etkin bir ekstravazasyon yönetim programı geliştirmeyi zorlaştırmaktadır. Kemoterapi ekstravazasyonuna yönelik klinik kanıtların varlığı; koruma, erken tanı ve tedaviyi içeren yönetim stratejilerinin geliştirilerek istenen sağlık sonuçlarına ulaşılmasını mümkün kılacaktır.

Page 61: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 5

Hemşiresi gözüyle brakiterapi

Brakiterapi nedir

Hemşire Yeter Soylu

S.B .Ü. Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği

Jinekolojik tümörlerin tedavisinde Brakiterapi (BRT) çok önemli bir role sahiptir.

Hedeflenmiş radyasyonun normal dokuları en iyi koruyacak şekilde vücudun içinden ve

genellikle doğal boşluklar kullanılarak verilmesi yöntemidir. Özellikle endometrium ve

serviks kanserlerinde, dışarıdan tedaviye ek olarak ya da tek başına yapılan vazgeçilmez

bir yöntemdir.

Brakiterapi uygulama yöntemleri

• DÜŞÜK DOZ HIZLI (LDR) BRAKİTERAPİ 0 , 4 – 2 Gy/saat

• ORTA DOZ HIZLI (MDR) BRAKİTERAPİ 2-12 Gy/saat

• YÜKSEK DOZ HIZLI (HDR) BRAKİTERAPİ: Brakiterapinin farklı doz hızlarında

uygulanabilirliği HDR ile sağlanmıştır. HDR’de genellikle 192-Ir ve 60-Co

kaynaklarından yaralanılır ve doz hızı 12 Gy/saat üzerindedir.

• 3B BRAKİTERAPİ

Yüksek doz hızlı (HDR) brakiterapi

Jinekolojik kanserlerde daha çok HDR brakiterapi tercih edilmektedir. HDR ve LDR’yi

karşılaştıran çok sayıda prospektif çalışmalar bulunmaktadır. Sonuçta lokal kontrol, sağ

kalım ve morbidite açısından anlamlı fark yoktur. Hatta bazı çalışmalarda rektal toksisite

açısından HDR brakiterapi daha üstün bulunmuştur. Genel anestezi alamayan hastaların

tedavisi mümkündür. Aplikasyon süresi ortalama 15-20 dk olup, tedavi planlaması da göz

önünde bulundurulduğunda günlük 4-7 hasta tedaviye alınabilir. Hospitalizasyon

gerektirmeden ayaktan uygulanabilen bir tedavi modalitesidir. Hospitalizasyon

gerektirmemesi tedavi maliyetini azaltmaktadır. Yeni geliştirilen aplikatörlerle Serviks

bölgesine uygulama daha kolay bir hale gelmiştir.

Brakiterapi uygulama öncesi

Page 62: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 5

Hasta brakiterapi randevusuna geldiğinde kendisine doktor ve hemşire tarafından işlem

hakkında

bilgi verilir. Psikolojik destek sağlanır. Hazırlık tetkikleri yapılır. Brakiterapi, küçük

cerrahi prosedür olarak kabul edilmekte ve anestezi altında yapılması önerilmektedir.

Girişim öncesi doktor ve hemşire aseptik kurallarına uygun şekilde hazırlanır. Setler

hemşire tarafından kullanıma hazır hale getirilir, aplikasyon masası düzenlenir. Hastaya

jinekoloji pozisyonu verilerek, perine temizliği

yapılır. Hastaya aplikasyon odasında, uygunluk durumuna göre SPİNAL VEYA GENEL

ANESTEZİ UYGULANIR.

Brakiterapi’de aplikatörlerin hastaya uygulanması

Mesaneye foley kateter konarak, kateter balonu 7cc kadar SF ile şişirilir. 100cc SF

içerisine 3cc opak madde konularak mesane doldurularak klemplenir. Doktor hastayı

muayene edip durumuna göre, uygun aplikatörleri seçerek hemşirenin de yardımıyla

hastaya yerleştirir. Her hasta için kendi anatomisine uygun aplikatör seçilmesi çok

önemlidir. Çünkü aplikatör seçimine göre tümörün tedavi başarısı değişebilmektedir.

Brakiterapi’de uygulama sonrası erken ve geç yan etkiler

Kanama, idrar yolu enfeksiyonları, beslenme, ciltte değişiklikler, cinsellik (Kadın cinsel

işlev bozukluğu)

Brakiterapi sonrası dilatör uygulaması

Vajinal dilatasyon radyoterapi sonrasında vajinada meydana gelen vajinal açıklığı

korumak, fibroz liflerin

ve adezyonun oluşmasını önlemek için ve değişiklikleri minimuma indirmek için

kullanılması önerilir. Vajinal daralmayı önler, vajinanın daha elastik kalmasını sağlar,

muayeneye daha uygun hale getirir, cinsel birleşmede daha az rahatsızlık duyulmasını

sağlar. Yaşı ve medeni durumu ne olursa olsun tüm hastalara,

kayganlaştırıcı ve prezervatif ile birlikte haftada en az 3 kez günde 10 dak. vajinal

dilatasyon yapması ve buna 6 ay devam etmesi tavsiye edilmektedir.

Page 63: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 6

İmmunoterapi yan etki yönetimi

Gülnihal TUFAN, SBÜ Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tıbbi Onkoloji,Ankara

İmmunoterapi giderek artan endikasyonda standart olmaktadır. İmmün-ilişkili yan etkiler herhangi bir organ veya dokuda görülebilir. Bu yan etkilerin sık görüldüğü organlar cilt, kolon, endokrin organlar, karaciğer ve akciğerdir. Diğerleri daha nadir ancak ciddi, hatta ölümcül olabilmektedir. İmmün-ilişkili yan etkiler tedavi başlangıcından itibaren haftalar ile 3 ay içinde oluşur. Tedaviye başlanılmadan önce hastalar immün-ilişkili yan etki geliştirmeye yatkınlık açısından değerlendirilmelidir.

İmmün-ilişkili cilt toksisitesi: Cilt yan etkileri sıktır ve erken dönemde görülür. Ciddi yan etkiler nadir olur ve genellikle tedavi kesilmesi ve doz azaltılması gerekli olmaz. En sık görülen cilt yan etkileri; raş, pruritus ve vitiligodur. Tedavide toksisitenin dercesine göre topikal veya sistemik steroid uygulanır.

İmmün-ilişkili tiroidit: Tiroid bezi bozuklukları immunoterapi, IL-2 ve IFN tedavileri ile sık görülür. Hipotiroidizm daha fazla oranda görülür. Nadiren > grad 2 yan etki görülür. Çoğu hastada rutin kan testi ile tespit edilir, her infüzyon öncesi FT4 ve TSH görülmelidir. Tedavide hipotiroidizmde tiroid hormon replasmanı yapılır, semptomatik hastalarda özellikle hipertiroidizmde B-bloker (propranolol veya atenolol) uygulanır, nadiren karbimazol veya steroid ihtiyacı olur. Bu hastalarda semptomlar düzelinceye kadar ICPi tedavisine ara verilir. Hormon replasman tedavisi genellikle uzun süreli olur.

İmmün-ilişkili-hipofizit: İpilimumab tedavisi ile daha sık görülür. Sıklıkla düşük TSH, ACTH, FSH, LH düzeyleri hipofizit tanısına işaret eder. Tanı konulduktan sonra ≥ grad 2 hipofizit olduğunda ICPi tedavisi kesilir ve HRT başlanır. Başağrısı ve diğer nörolojik problemlerde yüksek doz steroid verilmelidir.

İmmün-ilişkili hepatit: İpilimumab, nivolumab ve pembrolizumab ile %5-10 oranında görülür. Genellikle asemptomatiktir, rutin kan tetkikleri ile fark edilir. Grad 2 transaminaz veya bilirubin yükselmesinde ICPi tedavisine ara verilir ve haftada 2 kez düzey ölçülür. Grad 3-4 yüksekliklerde ICPi tedavisi kalıcı olarak kesilir, steroid 1-2mg/kg/gün başlanır. 2-3 gün içinde steroid tedavisine cevap alınmazsa mikofenolat mofetil 1000mg günde 2 kez eklenmelidir.

İmmün-ilişkili gastrointestinal toksisite: Gastrointestinal toksisite (GI), CTLA4 antikorları ile daha sık görülür. En sık semptom diyaredir. Şiddetli diyare; Grad 3-4 diyare ve dehidratasyon, ateş, taşikardi ve hematokezya ile birlikte olan grad 1-2 diyaredir. Şiddetli olmayan diyare, anti-diyareik ilaçlar, sıvı-elektrolit replasmanı ile tedavi edilir. Persistan grad 2 diyare veya şiddetli diyarede anti-CTLA4 tedavisi kesilir, steroid 1-2 mg/kg/gün başlanır. 3-5 gün içinde steroide yanıt vermeyen hastalarda kontraendike değilse infliksimab tedavisine geçilmelidir.

İmmün-ilişkili pnömonit: Pnömonit daha çok anti-PD-1 ve PD-L1 ile görülür. Kombinasyon tedavisinde daha sıktır. İmmün-ilişkili pnömonit dokumente edildiğinde immünsupresif tedavi hemen başlanmalıdır. Grad 1- 2 pnömonitte prednizon 1 mg/kg uygulanır. Grad 3-4 pnömonitte hospitalize edilir, metilprednizolon 2-4mg/kg başlanır, immunoterapi kalıcı olarak kesilir. 2 gün sonra hastanın durumunda düzelme olmazsa ek immünsupresif stratejiler uygulanmalıdır. İnfliksimab, MMF veya siklofosfamid kullanılan immünsupresif ajanlardır.

Page 64: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 6

JİNEKOLOJİK BRAKİTERAPİ VE EKSTERNAL RADYOTERAPİ YAN ETKİLERİNE YAKLAŞIM

Uzm. Dr. Kübra KILIÇ

Ankara Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği

I. GİRİŞ

Radyobiyolojik ilkeler ve klinik veriler, tedavinin geciktirilmesinin sağ kalan hücrelerin çoğalmasına izin vereceği ve bu sebeple lokal nüks riskini artıracağına işaret etmektedir. Herhangi bir yan etkiden dolayı radyoterapiye ara vermek, total tedavi süresini uzatacağından olması istenmeyen bir şeydir. Bu sebeple hastada tedaviye bağlı gelişen yan etkilerle iyi başedebilmek gerekir.

Aşağıdaki öneriler çoğu gecikmeyi ortadan kaldırabilir:

Tedavinin başlangıcında hastayla tedavileri atlamamanın önemi hakkında konuşmak.

Hastaya ulaşım, ilgili bakım ve önerilen takvime uymakla ilgili diğer zorluklarısormak.

Tedaviyle ilişkili oluşabilecek yan etkiler için önlem alınıp, yan etki oluştuğundahemen tedavi etmek.

Birlikte verilen kemoradyoterapi kan hücre sayılarında azalmaya sebep olursakemoterapi kesilse bile RT’ye devam etmek.

Tatiller veya başka sebeplerden dolayı hasta tedaviye 2 günden fazla girmezse girilmeyen tedavilerin bazıları ya da hepsini yerine koymak için b.i.d tedaviler (genellikle 6 saatlik aralıkta takvim yapılır) ayarlanmaya çalışılmak.

II. AKUT YAN ETKİLER VE TEDAVİSİ

Jinekolojik kanserler için RT alan çoğu hastada tümör veya tedaviye bağlı yan etkilergörülür.

1) Tedavi Yerine Göre RT’nin Yan Etkileri

RT’nin akut yan etkileri tedavi edilen bölgeyle doğrudan ilişkilidir.

a) Pelvis

Pelvik RT’nin en sık yan etkisi ishaldir ve genellikle tedavi seyri sırasında kademeli olarak kötüleşir. Genellikle idrar yolu enfeksiyonuyla ilişkili olan dizüri daha nadirdir. Yüksek doz bölgesine cilt katlantıları veya vulvanın dahil edildiği hastalarda cilt reaksiyonları görülebilir. Gros servikal, vajinal veya vulvar tümör nedeniyle tedavi edilen hastalar tümör RT’ye yanıt verirken kötü kokulu bir akıntı yaşayabilir. Tedavi pelvise sınırlı ise ve eş zamanlı kemoterapi verilmiyorsa mide bulantısı nadir görülür.

b) Paraaortik Bölge

Paraaortik bölgeye eksternal radyoterapi uygulamasının en sık yan etkisi mide bulantısıdır ve buna bazen göğüste yanma ve geğirme eşlik eder. Radyoterapiyle ilişkili mide

1

Page 65: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 6

bulantısı aniden başlayabilir ve RT’den tipik olarak 30-60 dakika sonra başlar. İshal nadirdir ve paraaortik bölgeye sınırlı ise genellikle hafiftir.

c) Vajen ve Vulva

Vajen ve vulva radyoterapisi sırasında en sık görülen belirtiler eritem ve deskuamasyonla ilişkili kaşıntı ve ağrıdır. Vulvovajinit defekasyon sırasında dizüri veya ağrıya sebep olabilir. Lokal bakım (bölgeyi kuru tut, doktorun önermediği krem-merhem kullanma!) ve enfeksiyon kontrolü ile lokal belirtilerin şiddeti anlamlı olarak azaltılabilir.

ç) İshal

Pelvik RT alan hastaların çoğu genellikle tedavinin 3. veya 4. haftasında başlayan hafif ishal yaşarlar. Şiddetli ishali olan vakalarda her gün sekiz veya daha fazla sulu ishal görülür. Bu belirtiler elektrolit bozukluklarına ve hatta dehidrasyona sebep olabilir. İshalle birlikte abdominal kramp tarzında ağrı görülür.

Eş zamanlı kemoterapi alan hastalarda tek başına radyoterapi tedavisi alan hastalara kıyasla daha şiddetli ishal olması muhtemeldir. Çok şiddetli ishali olan hastalar, özellikle tedavi seyrinin erken döneminde bir başka katkı yapan faktör olan Clostridium difficile enfeksiyonunu dışlamak için değerlendirilmelidir. Yakın zamanda hastanede intravenöz antibiyotik alan hastalar difficile enfeksiyonu için özellikle artmış risk altındadır. Bazı vakalarda kültürler sonucu beklenirken metronidazol ile ön tedavi gerekebilir. Belirtileri devam eden hastalar için diyet tedavisi ve antidiareik ilaçların dikkatlice verilmesi belirtileri kontrol edebilir.

aa) Tedavi Öncesi

Tedavi öncesinde hastalara barsak alışkanlıkları ve besin duyarlılıklarını sorun ve hastalara ishale sebep olabilecek besinlerden uzak durmasını tavsiye edin. Laktoz intoleransı RT sırasında daha şiddetli olabilir ya da ilk kez RT sırasında ortaya çıkabilir. Bu sebeple, laktoz intoleransı öyküsü olan hastalara tedavi sırasında süt ürünlerinden uzak durması tavsiye edilmelidir. Kabızlığı olan hastalara laksatif rejimlere lüzumu halinde devam etmelerini tavsiye edin ancak tedavi ilerledikçe ilaçlarının modifiye edilmesi gerekebileceğini anlatın. Hastalara barsak alışkanlıkları değişmeye başladığında kılavuzluk talep etmelerini ve ishal aniden gelişirse diye lopermidi ellerinde bulundurmalarını söyleyin.

bb) Tedavi Sırasında

Hastalara her değerlendirmede barsak alışkanlıklarını sorun. Semptom şiddetini tahmin etmenin iyi bir yolu aşağıdaki soruları sormaktır “Dün kaç kez dışkılama oldu, kıvamı neydi ve dün kaç tane lopermid ya da difenoksilat ve atropin (Lomotil) aldınız?”.

Lüzumu halinde antidiyareiklerin kullanımını arttırması için doktora yönlendirin. Hastanın diyetini iyi yönetin. Hastalar diyette lif alımını veya geçmişte ishale sebep olan her türlü besinin alımını azaltmalıdır. İshali sıklıkla artıran besinler çiğ meyveler, salataya konan yeşillikler, soğan, fasulye ve baharatlı ya da yağlı yiyeceklerdir. Bazı vakalarda kafeinli içecekler ishali uyarabilir. Hastalarda kilo kaybını takip edin. Vücut ağırlığının %3-4’ünden fazlasının ani kaybı genellikle bir dehidratasyon bulgusudur. Hastalarda ortostatik belirtiler, azalmış deri turgoru ve kuru mukoz membranları inceleyin.

cc) Tedavinin Sonunda

Hastalara ishalin tedaviden sonraki 4-6 hafta içinde tamamıyla düzeleceğine dair bilgiverilmelidir. Ancak bazı hastalar bu dönemden sonra da ishal epizodları yaşamaya devam

2

Page 66: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 6

edebilir. Daha önce uzak durulan besinler hastanın diyetine kademeli olarak eklenebilir.Lopermid lüzumu halinde alınabilir.

d) Mide Bulantısı, Kusma ve İştahsızlık

Kemoterapi almayan sadece pelvik RT alan hastalarda nadiren mide bulantısı görülür. Ancak mide veya duodenumu içeren radyoterapi sıklıkla mide bulantısına sebep olur. Tipik olarak mide bulantısı tedavi sonrasında 30-60 dakika içinde oluşur ve tedaviden 20-30 dakika önce verilecek bir antiemetik ile bundan kaçınılabilir. Paraaortik RT sırasında ve sonrasındaki birkaç ay boyunca proton pompa inhibitörlerinin (PPİ) verilmesi mide ve duodenumda asit düzeylerini azaltarak hastalara faydalı olabilir. PPI özellikle duodenumun 45 Gy’den fazla doz aldığı hastalar için önerilir. Böyle hastalarda PPI’ler spesifik olarak çalışılmamış olsa da başka sebeplerden kaynaklanan duodenitin iyileşmesinde yardımcı oldukları kanıtlanmıştır ve muhtemelen akut RT ile uyarılan duodenitin iyileşmesinde etkili olurlar.

Antiasitler de standart antiemetiklere dirençli mide bulantısı olan hastalarda, özellikle de göğüste yanma belirtileri varsa yardımcı olabilir.

e) İdrar Yolu Belirtileri

Pelvik RT alan hastalar dizüri, sık idrara çıkma, idrara sıkışma, hematüri, mesane spazmı, suprapubik ağrı, inkontinans, atoni ya da retansiyon gibi mesane ile ilişkili belirtiler yaşayabilirler.

İdrar yolu belirtileri çok sayıda farklı sebepten kaynaklanabilir:

Tumor İnvazyonuyla İlişkili Belirtiler

Histerektomi Sonrası Belirtiler

Periuretral İritasyon

İYE ile İlişkili Belirtiler

Steril Dizuri (Kafein, acı ve turunçgilleden uzak dur)

f) Vajinit

g) Kandidal Vajinit

Kandidal vajinit pelvik RT yapılan hastalarda oluşabilir. Belirtiler arasında dizüri, deşarj ve yoğun kaşıntı yer alır. Genellikle 7 günlük tedavi önerilir. Belirtiler topikal tedaviye yanıt vermezse ya da hasta intravajinal tedaviyi tolere edemezse, eğer medikal kontraendikasyon yoksa 7 günlük oral flukonazol oldukça etkilidir.

ğ) Bakteriyel Vajinoz

Bakteriyel vajinoz jinekolojik kanseri olan hastalarda oluşabilir. İnfiltratif tümörü olan hastalarda sıklıkla serviks veya vajeni tutan üzerine eklenen enfeksiyon da vardır ve bu, tedavi sırasında artan kötü kokulu bir akıntıya sebep olabilir. Alışıldık tedavi oral metronidazoldür.

h) Radyasyon Dermatiti

Vulva, uyluk ya da cilt katlantılarına terapötik dozlarda radyoterapi alan çoğu hastatedavi edilen bölgede inflamatuar cilt değişiklikleri yaşar.

3

Page 67: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 6

3) GEÇ YAN ETKİLER

a) Cinsel Fonksiyon Bozukluğu ve Menopoz Semptomları

b) Radyasyon Proktiti

c) Radyasyon

Enteropatisi ç)

Radyasyon Sistiti

d) Üreter Stenozu

e) Pelvik Yetersizlik Kırıkları

f) Yumuşak Doku Etkileri

III. CİNSEL FONKSİYON BOZUKLUĞU İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ

Tümör ve tedavisi ile ilgili semptomlar, tedavi süresince normal cinsel aktiviteyi engellemektedir. Tedavi sonrası dönemde ise, herhangi bir fiziksel problem olmasa bile, depresyon ve anksiyete, yorgunluk, değişen vücut görüntüsü, fertilite kaybının yarattığı üzüntü ve kanseri partnerine cinsel yolla bulaştırma korkusu normal cinsel fonksiyona dönüşü engelleyebilir. Ooferektomi veya pelvik radyoterapi sonrası oluşan hipoöstrojenizm sıcak basması, duygularda dalgalanma, azalmış libido ve vajinal kuruluk ve atrofiye yol açabilir. Tümörün küçülmesi, cerrahiye ve RT’ye bağlı gelişen skar oluşumu ve vajen kısalması; disparoniye yol açıp cinsel tatmini azaltabilir.

IV. VAJİNAL DİLATÖR TEDAVİSİ

Pek çok klinisyen, pelvik RT alan hastalarda, vajinal dilatörlerin sık kullanımının vajinal kapasiteyi ve cinsel fonksiyonu iyileştirdiğine inanmaktadır. Bu sebeple bizde kliniğimizde brakiterapi sonrası taburcu ettiğimiz hastalarımıza küçük bir eğitim veriyoruz.

Cinsel ilişki– BT’den 2 hafta sonra

Dilatör- 10 dk

Parmak egzersizi!!

4

Page 68: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 6

Onkolojide Palyatif Bakım Hemşireliği: Kapsamlı Kanser Merkezi Örneği

Şerife KaracaSağlık Bilimleri ÜniversitesiDr. A. Y. Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Palyatif Bakım Merkezi

Kanser tanısı ile başlayan ve zorlu tedavi sürecinde devam eden stres, hastalık progresyonu ile artan semptom yükü ve fonksiyonel kapasitedeki sınırlanma kanser hastalarında yoğun bir desteği gerektirmektedir. Yaşam kalitesini en çok etkileyen semptomlardan biri olan ağrı, kanser hastalarında tanı anında %25, ilerleyen dönemlerde %90’a varan oranlarda bildirilmiştir (1). Kanser hastalarında palyatif bakım standart onkolojik tedaviyle birlikte tanı anından itibaren başlamalıdır (2). Hastanemiz Palyatif Bakım Hemşireliği için model oluşturabileceği düşünülerek deneyimlerimiz anlatıldı. Hemşirelikte kanıta dayalı uygulamalarının kanıta dayalı olması; bakım kalitesini ve bakım sonuçlarını iyileştirmek, klinik uygulamalarda ve hasta bakım sonuçlarında fark yaratmak, bakımı standardize etmek, hasta ve hemşire memnuniyeti için gereklidir. Bakım bilimsel bilgiye dayalı olmalıdır ve akıl, deneyim ve yargı ile birlikte her hasta için, hastaya özgü olarak gerçekleştirilmelidir. Bilimsel bilgi ve karar verme arasındaki ilişki, hemşireliğin profesyonelleşmesinde belirleyici bir unsurdur.(3)

Palyatif bakımda hastalar sıklıkla kontrolü güç çok sayıda semptomu bir arada yaşamaktadır. Hastalık sürecinde görülen semptomlarda etyopatogenez etkili olurken, yaşam sonunda hastalıkta bağımsız semptomlar görülmektedir. Palyatif bakımda rutin pratikte sık kullanılan Edmonton Semptom Değerlendirme Ölçeğinde [Edmonton Symptom Assessment Scale (ESAS)] ağrı, aktivite, bulantı, depresyon, anksiyete, uyku hali, iştahsızlık, kendini iyi hissetme, nefes darlığı 10 cm VAS kullanılarak ölçülmektedir. Memorial Semptom Değerlendirme Ölçeğinde [Memorial Symptom Assesment Scale (MSAS)] ise 32 semptomun sıklığı, şiddeti ve hastada yarattığı sıkıntı değerlendirilmektedir. Yaşam sonunda ölüm nedeni kalp yetmezliği olan hastalarda en sık görülen semptomlar dispne, yorgunluk ve konstipasyon, kanser hastalarında ise ağrı, yorgunluk, bilişsel fonksiyonlarda bozulma olduğu saptanmıştır.

Total ağrı kavramı içinde fiziksel, psikososyal ve manevi bileşenleri ile ağrı yönetiminde multimodal yaklaşım kullanılmaktadır. Hasta ve bakım verenlerin doğru bilgilendirilmesi, bakım yükünün hafifletilmesi için toplantılar düzenlenmekte, gereksinime göre hasta ve yakınlarına psikolojik, sosyal ve manevi destek sağlanmaktadır. Ekibimiz ulusal/uluslararası eğitim programlarında eğitimci olarak da yer almaya devam etmektedir

Hastanemizde, Palyatif Bakım Servisi 01 Temmuz 2007 tarihinden bugüne kadar Anestezi ve Reanimasyon Kliniği’ne bağlı olarak hizmet vermektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nün ülkemizde verdiği eğitim sırasında hastanemizi ziyareti sonrası 2009 yılı yıllık raporunda, Sağlık Bakanlığı’na bağlı ilk Palyatif Bakım Ünitesi olarak yer almıştır. Palyatif Bakım Merkezi, 13 yatakla 04.02.2015 tarihinde ülkemizde tescillenen ilk merkez olmuştur. Ağrı Polikliniği ve Palyatif Bakım Ekibi'nde; 3 algolog, 1 anestezi uzmanı, 11 hemşire, psikiyatrist, psikolog, diyetisyen, fizyoterapist, sosyal hizmet uzmanı, manevi bakım uzmanı görev yapmaktadır. Servise hasta kabulü Ağrı / Palyatif Bakım Polikliniği, Acil Servis, diğer klinikler veya hastanelerden başvuru ile olmaktadır. Diğer servis ve polikliniklerden yönlendirilen hastalar için konsültasyon ile palyatif destek sağlanmaktadır.

Hemşirelik en stresli meslek grupları içerisinde üçüncü sıradadır.(3)Diğer sağlık alanlarından farklı olarak hastanın işlevselliğinin artırılması ve fizyolojik işlevlerinin sürdürülmesine odaklanmak yerine, hemşireler ölmekte olan hastalarının ve ailelerinin ihtiyaçlarını tanılamaya ve karşılamaya odaklanmaktadır. Palyatif bakımda çalışan hemşireler sıklıkla ölüm ve ölümle ilgili varoluşsal sorunlar, psikolojik zorluklar ve yaşamın sonuna yaklaşan hastalarda ortaya çıkan duygusal sıkıntılar ile karşılaşmaktadırlar. Hastalık evresi, fonksiyonel kapasite, beklenen yaşam süresi hasta ve ailenin gereksinimleri geçerli ve güvenilir ölçeklerle değerlendirilip, bilgilendirme sonrası tercihler göz önünde bulundurularak palyatif destek planı yapılmaktadır.

Palyatif bakım bir insanlık hakkıdır. Temel düzeyde palyatif bakım her sağlık biriminde hastalar için ulaşılabilir olmalı, daha üst düzeyde destek tedavisi için uzmanlaşmış palyatif bakım merkezlerine başvurulmalıdır. Ülkemizde palyatif bakımın sağlık sistemine entegrasyonunda çok önemli adımlar atılmıştır. Zaman içinde kanser hastaları için olduğu gibi hasta ve hastalık özelinde bakım organizasyonlarının çeşitlendirilmesi hedefe ulaşılmasını kolaylaştıracaktır. Bakım standartlarının oluşturulması, bakımın sürekliliğinin hastane dışında da sağlanması, etkin ağrı kontrolü ve opioid kullanımı için tüm sağlık profesyonellerinin katılımı ile farkındalık ve eğitim çalışmalarına gereksinim devam etmektedir.

Page 69: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 6

HEMATOLOJİK ACİLLER

Uzman Hemşire Zeynep YURDAKUL

Hematolojik aciller, kanser hastalarında tedavi öncesinde veya tedavi sırasında sıklıkla

karşılaşılan bir durumdur. Hematolojik acillerin çoğu kemik iliğinin baskılanması

sonucunda dolaşımdaki kan hücrelerinin sayısının (eritrosit, lökosit ve trombosit)

azalmasıyla karakterize bir durum olan miyelosupresyon sonucunda ortaya çıkmaktadır.

Kemik iliği baskılanmasının yanı sıra tedavi öncesi ve tedavi sırasında gelişebilen venöz

tromboembolizm , hiperviskozite sendromu , akut hemoraji ve transfüzyon reaksiyonları da

hematolojik aciller arasında yer almaktadır.

Hematolojik aciller, tedavi dozunun azaltılmasına veya tedavinin ertelenmesine neden

olabilmektedir. Oldukça riskli olan bu dönemde hasta, onkoloji hemşiresi tarafından sıklıkla

gözlemlenmeli ve trombositopeni, anemi, nötropeni, venöz tromboembolizm , hiperviskozite

sendromu, akut hemoraji ve transfüzyon reaksiyonları belirti bulguları yönünden

değerlendirilmelidir. Hemşirelerin sağlık personelleri arasında hasta ile en fazla zaman

geçiren meslek grubu olması nedeniyle hematolojik acillerin ilk bulgularını saptayabilemleri

gerekli yaklaşımları sergileyebilmeleri gerekmektedir.

Page 70: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 6

kazanmaktadır. İlaç harcamalarının miktarı tek başına sağlık sonuçları üzerinde belirleyici bir faktör olmamakla birlikte önde gelen faktörlerden birisidir (Çınaroğlu, 2017, s. 25).

Ülkemizde kanser kayıtçılığının gelişmesi ve daha sağlıklı verilere ulaşma ile, kanser sıklığının daha önceki dönemde kabul edilen rakamlardan daha fazla olduğu anlaşılmış bulunmaktadır. Ülkemizde kanser sıklığı 2009 verilerine göre erkeklerde 100 binde 270, kadınlarda ise 100 binde 173 olup toplam nüfusta 100 binde 222’dir. Bu değerlerin dünya ortalaması üstünde ve gelişmiş ülkelere daha yakın olduğu ifade edilebilir. Ölüm nedenleri arasında ise dünya genelinde olduğu gibi %20 sıklıkla kalp-damar hastalıkları sonrası ikinci sıradadır. Türkiye’de 2013 yılı IMS verilerine göre kanser ilaçları toplam ilaç pazarının%9,4’ünü oluşturup ilaç grupları arasında 2. sırada yer almaktadır. 2009-2013 yıları arasında kanser ilaç harcamaları tüm ilaçlara uygulanan fiyatlandırma politikalarına rağmen %8,8’den %9,4’e yükselerek büyüyen bir pazar olmuştur (TÜBA, 2014, s. 51). Son 5 yılda onkoloji ilaçları değerde pay artırmaya devam ederek ilk 11,2 ile ilk sırada yer aldığı görülmektedir (İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası, Nisan 2015, s. 15).

Kaynak: (İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası, Nisan 2015)

Türkiye’de 2009-2013 yılları ilaç gruplarına göre pazar payları

Kaynak: (TÜBA, 2014)

Sonuç ve Önerilerİlerleyen yıllarda kanserin devlet ekonomileri üzerinde sarsıcı boyutta maliyetlere ulaşması

beklenmektedir. Günümüzde kanserin %30-50’si önlenebilir. Bu, risk faktörlerinden kaçınma ve mevcut kanıt dayalı önleme stratejilerini uygulama yoluyla başarılabilir. Birçok kanserin iyileşme olasılığı, erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi edilmişse yüksektir (Sağlık Bakanlığı, 2015, s. 1). Dünya Sağlık Örgütü

Page 71: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 6

hem emek stokunu aşındırıcı etkilere sahip olması hem de kaynak dağılımını bozucu etkiler yaratacak şekilde yüksek maliyetlere yol açması nedeniyle ülkeleri koruyucu sağlık politikaları uygulamaya davet etmektedir (Torun & Kutlar, 2018, s. 98). Kanser hem diğer sektörlere yatırım olanaklarını hem de iş gücü verimliliğini azaltarak gelir düzeyini azaltması bakımından ekonomik kalkınmayı negatif etkilemektedir (Torun & Kutlar, 2018, s. 98). Sektörlere ve meslek gruplarına ve bölgelere göre kanser insidansları ve kanser harcamaları istatistiklerine ulaşılabildiğinde anlamlı sonuçlar elde etmek mümkün olacaktır. Bu nedenle maliyet kalemlerine harcama istatistiklerinin elde edilmesine ve koruyucu sağlık politikalarının etkilerinin araştırılmasına ve maliyet/fayda analizlerinin yapılmasına olanak sağlayan mekanizmalar geliştirilmelidir (Torun & Kutlar, 2018, s. 99). İktisadi bakımdan etkinlikten söz edebilmek için koruyucu sağlık önlemlerinin sadece maliyetleri değil, politikalardan elde edilecek fayda düzeyinin de belirlenebilmesi gerekmektedir. Günümüzde uygulanan tedavi yöntemlerinin başarısı tartışmaya açıktır. Türkiye’de hem kanser tedavisi için yüksek maliyetlere katlanılmakta, hem de kanser vakalarının çoğu ölümle sonuçlanmaktadır (Torun & Kutlar, 2018, s. 99). Politikalar ve tedavi yöntemleri seçilirken daha düşük maliyetlerle daha etkili tedavi ve teşhis yöntemleri kullanılmalı, geliştirilmeli ve kansere yol açan faktörler doğru tespit edilmelidir.

Son yıllarda hızlı yaygınlaşan Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezleri’nin (KETEM) faaliyetleri aracılığı ile daha çok sayıda kanser vakası daha erken aşamada teşhis edilebilecektir. Bu noktada Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından kullanılan MEDULA sisteminden de söz etmek gerekmektedir. Şu anda herhangi bir hastalık ile ilgili harcamalara ilişkin en kapsamlı ve güvenilir bilgiyi bu sistemden elde etmek mümkündür. SGK’da politika belirleyicilerin bu sistemden gelen verileri önemli ölçüde kullandıkları bilinmektedir. Ancak bu verilerin sadece kurum içinde kalması ve yayınlanmaması ve hastaların gizlilik hakkını gözeterek akademik çevrelerin kullanımına açılmaması bu çok önemli kaynağın gerçekte sağlayabileceği faydalardan daha az fayda ile kullanılması anlamına gelmektedir (Sağlık Bakanlığı, 2009, s. 68).

Ülkemizde özellikle biyoteknolojik ilaçlar olmak üzere tüm kanser ilaçlarının üretimini cazip hale getirecek teşvik ve destek paketleri oluşturulmalıdır (TÜBA, 2014, s. 52). Ülke genelinde onkolojik hastalıklar ve ilaç teknolojisi üzerine Ar-Ge’ye ayrılan kaynak artırılmalıdır. Rasyonel bir ilaç bütçesi hazırlanmalı ve fiyatlandırma politikaları gözden geçirilmelidir (TÜBA, 2014, s. 52).

Page 72: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 6

Ankara Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesinde radyoterapi uygulanan hastaların 2015-2018 yılları arası cihaz bazlı retrospektif değerlendirmesi

Fatih GökselS.B.Ü. Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji E.A.H. Radyasyon Onkolojisi Kliniği Ankara

Amaç: Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre kanser yükü geçtiğimiz 30 yılda iki kat artmıştır. Yeni kanser tanısı alan hastaların; tüm tedavi ve bakımları süresince yaklaşık % 55-60’i en az bir kez radyoterapi alır. İkinci seri radyoterapilerde dikkate alındığında yeni kanser tanısı alan hastaların yaklaşık %70’nin radyoterapi alacağı öngörülmektedir. Merkezimizde radyoterapi alan hastaların sayısal artışı, demografik yapısı ve tedavi cihazlarına dağılımının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Merkezimizde bulunan 2 üst düzey LINAC, 1 Tomoterapi, 1 orta düzey LINAC, 1 Cyberknife, 1 IORT ve 1 Brakiterapi tedavi cihazlarında 2015-2018 yıllarında radyoterapi için başvuran hastaların tedavi cihazlarına göre dağılımları yıl bazlı değerlendirmeye alınmıştır. Bu kapsamda Ankara Onkoloji Hastanesinde radyoterapi alan hastaların profilleri cihazlara göre dağılımı, yaş, cinsiyet ve tanılarına ait özellikleri retrospektif olarak değerlendirilmiştir.

Bulgular: Cyberknife ve üst düzey LINAC tedavi cihazları ile tedavi oranlarının zamanla giderek arttığı bulunmuştur (RapidArc, Tomoterapi). Orta düzey LINAC cihazlarıyla tedavi oranlarında zamanla bariz düşüş tespit edilmiştir. Son 4 yılda radyoterapi uygulanan en sık 5 kanser tanısında cinsiyet ve yıl bazlı değişiklik görülmemiştir.

Hastaların cihazlara göre dağılımı2015 2016 2017 2018

Üst Düzey LINAC (RapidArc) 1176 1326 1461 1618Tomoterapi 362 306 360 386Orta Düzey LINAC 931 732 585 470Cyberknife 175 190 270 396Brakiterapi 306 259 276 290IORT 26 35 8 8Hastaların E/K Oranı % 44/56 44/56 44/56 46/54Kadın Yaş Ort. 56 56 55 54Erkek Yaş Ort. 62 62 60 60Toplam 2976 2848 2960 3168

Hastaların yıllara göre yaş dağılımı2015 2016 2017 2018

18 yaş ve altı 1.5 1.3 1.6 1.618-40 yaş aralığı 7.5 7.4 9.6 6.740-60 yaş aralığı 42.7 43.4 40.2 45.860 yaş üstü 48.3 47.9 48.6 45.9

Page 73: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 7

En sık radyoterapi uygulanan kanserlerSıralama Erkek Kadın

1 Akciğer Meme2 Prostat Serviks3 Rektum Rektum4 Larink Akciğer5 Mide Mide

Sonuç: Hastaların özellikli tedavi uygulaması yapan tedavi cihazları ile tedavi oranlarının zamanla giderek artması IGRT, IMRT, TBI, SRS vb. gibi hassas ve etkili tedavi yöntemlerinin hastanemizde rahatlıkla uygulanabildiği ve hastalarımızın bu tedavi yöntemlerine ulaşabildiğini göstermektedir. Orta düzey LINAC cihazlarıyla tedavi oranlarında zamanla bariz bir şekilde düşmesi bu cihazların daha çok palyatif amaçlı radyoterapiler için kullanıldığı, özellikli tedavilerin üst düzey gelişmiş diğer cihazlarla yapıldığı anlaşılmaktadır. Ülkemiz genelinde radyoterapi merkezlerinin sayısı artmaktadır. Hastaların bölgelerin ulaşabilecekleri merkez olmasına rağmen hastanemizde tedavi olan hasta sayılarının artması özellikli tedavilerin yapıldığı merkezimizin tercih edildiğini gösterir. Yaşlanmakta olan nüfusumuz düşünüldüğünde radyoterapi hizmetleri gelecekte çok daha önemli bir yere sahip olacaktır.

Page 74: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

Onkol ,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 7

Sağlık Bilimleri ÜniversitesiAnkara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi

12

S-

16

i.r

Ar

eal

lık

i.2

G0-

18

I.

Kongresi.

POSTER BİLDİRİ ÖZETLERİ

Page 75: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 7

Meme kanseri hastalarında radyoterapi sırasında gelişen yorgunluğun yönetimi

Uzm. Hem. Fatma GündogduAnkara Özel Güven Hastanesi

Meme kanserinde radyoterapi sırasında görülen semptomlar yorgunluk, dermatit ve özefajittir. Radyoterapiye bağlı yorgunluk, sık görülen bir yan etki olup, hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Yorgunluk radyoterapi süresince sürekli olarak artarak tedavinin üçüncü ve dördüncü haftalarında en yüksek düzeye ulaşarak tedavi sonrası üç ay içinde düzelmekle birlikte, radyoterapi sonrası aylar yıllar boyunca devam edebilmektedir (Sharma 2005, Jane 2005, Knobf 2005).

Meme kanserinde radyoterapi sırasında yorgunluğun yönetimi için rehberler oluşturulmalı ve radyoterapi ile birlikte rehber doğrultusunda yorgunluğun önlenmesine yönelik girişimlerde bulunulmalıdır. Yorgunluğun yönetiminde (günlük yaşam aktivitelerinin düzenlenmesi, hidrasyon ve beslenmenin düzenlenmesi, ko-morbit durumların anemi vb. gibi durumların tedavisi) ve yorgunluk gelişimini önleyecek ya da azaltacak non-farmakolojik yaklaşımların belirlenmesinde (gevşeme egsersizleri, masaj, bilişsel farkındalık egsersizleri, aromaterapi, yoga, meditasyon, nefes egsersizi, aerobik ve direnç egsersizleri) en uygun yaklaşım, hasta ve ailesi ile birlikte hastaya özgü olarak planlanmalıdır. Yorgunluk belli aralıklarla (tedavi süresince en az haftada bir) değerlendirilmeli, hastaya özgü planlanan girişimlere, hastanın uyumu değerlendirilmeli ve uyumu arttırmaya yönelik yaklaşımlarda bulunulmalıdır (Jane 2005, Hilfiker and others 2018, Hsiao 2016, Özkan 2017).

Kanser hastalarında hem kansere hem tedavilerine bağlı gelişebilen ve meme kanserinde radyoterapi alan hastaların oldukça sıkıntı yaşadığı yorgunluğun yönetimine yönelik çalışmalar yapılması önemlidir. Kanser hastalarında semptom kontrolünde önemli bir yere sahip olan onkoloji hemşirelerinin yorgunluğa yönelik daha fazla çalışma yapmaları önerilmektedir.

Page 76: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 7

Olgu Sunumu: Gebelik ve Kronik Miyeloid LösemiYıldız H1, Karacan Y1, Ali R2.

Uludağ Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Bursa1

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı, Bursa2

GirişKronik miyeloid lösemi (KML) kemik iliğindeki hematopoietik kök hücrelerin monoklonal çoğalması

ve kemik iliğinde artmış hipersellülarite ile karakterize myeloproliferatif bir hastalıktır. Gebelikte KML oldukça nadir görülür, tahmin edilen yıllık insidansı 100.000 gebelikte 1’dir. KML gebelikte görülen lösemilerin %10’undan azını oluşturur. Gebelikte löseminin tedavi ve bakım süreci, anne ve bebek sağlığı açısından son derece önemlidir. Bu çalışma, gebelik sırasında lösemi tanısı almış gebe bir olgunun hemşirelik bakımının önemine dikkat çekmek ve daha etkin bir hemşirelik bakımına ilişkin farkındalık oluşturmak amacı ile hazırlanmıştır.

Olgu: 27 y, K, evli, 5 aylık gebe, Eylül 2007 de lökositoz ile hematolojiye başvurdu. Periferik yaymada ise KML kronik faz ile uyumlu görüldü. Tedavi hidroksiüri başlanarak lökositozu kontrol altına alındı, ilaç azaltılarak kesildi ve imatinib tedavisine geçildi. 39. hafta vajinal doğumla 2740 gr, 6-8 apgar skorlu, sağlıklı erkek bebeğin doğumu gerçekleştirildi. Pospartum 3. gün komplikasyon gelişmeyen vitalleri stabil izlenen olgu önerilerle taburcu edildi. 3 aylık emzirme süresi planlayıp imatinib tedavisi emzirme dönemi sonrası tekrar başlandı. Olgu halen imatinib tedavisi altında ve 6 aylık kontroller yapılmaktadır.

Hemşirelik Tanıları: Doğum sürecini geliştirme isteği, umutsuzluk, anksiyete, etkisiz başetme, bilgi eksikliği, başarısız doğum süreci riski, ani bebek ölüm sendromu riski, ölüm anksiyetesi, doğumsal anomali gelişme kaygısı, beslenmede değişiklik, uyku örüntüsünde bozulma, etkisiz cinsellik örüntüsü, bakım verici rolünde zorlanma riski, bağlanmada bozulma riski, etkisiz emzirme riski, düşme riski, sıvı volüm dengesizliği riski, kanama riski, enfeksiyon riski.

Sonuç ve Öneriler:Kronik myeloid lösemili gebe olgularda hemşirelik bakımı, anne ve fetüs sağlığı açısından önemlidir.

Gebelik sırasında KML tanısı konulan ve imatinib tedavisi altında gebeliğini sürdüren hastalarda, kadın doğum, hematoloji, pediatri, psikiyatri alanlarında çalışan hekim ve hemşirelerin yer aldığı multidispliner bir ekip çalışması ile başarılı sonuçlar alınabilir. Bu hasta grubunda, multidisispliner ekip çalışmasının yanı sıra kapsamlı bir hemşirelik bakımının uygulanması önerilmektedir.Anahtar Kelimeler: lösemi, gebelik, hemşirelik bakımı

Page 77: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 7

Olgu Sunumu: Kronik Myeloid Lösemi Tedavisi Altında Gebelik Sürecinin Yönetimi

Karacan Y1, Yıldız H1, Ali R2.

Uludağ Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Bursa1

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı, Bursa2

Kronik myeloid lösemi(KML) anormal hemopoetik kök hücreden kaynaklanıp miyeloid, eritroid, monositer, megakaryositer serileri etkileyen klonal myeloproliferatif bir hastalıktır. Philadelphia (Ph) kromozomu KML hücrelerinde bulunan kazanılmış sitogenetik anormalliktir ve kronik faz KML’nin patogenezinde merkezi rolü üstlenmektedir. Hidroxiüri, İFN ve allegeneik kemik iliği tedavisi yapılan KML olguları günümüzde trozinkinaz inhibitörlerinin kullanımı ile daha etkin tedavi edilebilmektedir. KML tedavisinde birinci basamak tedavi olarak imatinib mesilat kullanılmaktadır. Genç kadın hastalarda hemetolojik yanıt ve tam sitogenetik yanıt elde edildiğinde gebelik isteği varsa, multidisipliner değerlendirme sonucunda gebeliğe izin verilebilir. İmitanibin teratojenik potansiyeli nedeni ile ilacın kullanımı aşamasında kontrasepsiyon gerekmektedir. Planlı gebeliklerde mensturasyonun ilk günü tedaviye son verilir. Gebelikle birlikte löseminin tedavi ve bakım süreci, anne ve bebek sağlığı açısından son derece önemlidir. Bu çalışma, lösemili gebe olguların hemşirelik bakımının önemine dikkat çekmek ve daha etkin bir hemşirelik bakımı konusunda farkındalık oluşturmak amacı ile hazırlanmıştır.

Olgu: 24 yaşında, Kadın, evli, Ocak 2004 tarihinde halsizlik, yorgunluk ve splenomegali ile hematoloji polikliniğine başvurdu. Yapılan biyokimyasal ve moleküler testlerde KML tanısı aldı. İmatinib tedavisi ile tam sitogenetik yanıt sağlandı. Tanıdan 3 yıl sonra gebelik planlandı ve tedavisiz izlendi. 31.12.2008 tarihinde sağlıklı kız bebeğin doğumu gerçekleşti. Sitogenetik yanıt kaybı görülünce 40 gün emzirdi ve tekrar imatinib tedavisi altına alındı.

Hemşirelik Tanıları: Doğum sürecini geliştirme isteği, umutsuzluk, anksiyete, etkisiz başetme, bilgi eksikliği, başarısız doğum süreci riski, ani bebek ölüm sendromu riski, ölüm anksiyetesi, doğumsal anomali gelişme kaygısı, beslenmede değişiklik, uyku örüntüsünde bozulma, etkisiz cinsellik örüntüsü, bakım verici rolünde zorlanma riski, bağlanmada bozulma riski, etkisiz emzirme riski, düşme riski, sıvı volüm dengesizliği riski, kanama riski, enfeksiyon riski.

Sonuç ve Öneriler: Kronik myeloid lösemili gebe olgularda hemşirelik bakımı, anne ve fetüs sağlığı açısından önemlidir. Bu hasta grubunda hem gebelik hem de KML tedavi ve bakım sürecine ilişkin kapsamlı bir hemşirelik bakımının uygulanması önerilmektedir.Anahtar Kelimeler: lösemi, gebelik, hemşirelik bakımı

Page 78: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 7

Giresun Prof. Dr. A. İlhan Özdemir EAH sağlık çalışanlarının ulusal kanser tarama programı hakkındaki bilgi,tutum ve davranışlarının analizi

Sevda Erdem, Hülya Turgut, Ayşe Aktaş, İpek Yılmaz, İpek Elifoğlu, Ahmet ÖzverenGiresun Prof.Dr.A.İlhan Özdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi

AmaçKanser ölüm nedenleri arasında 2.sırada yer almaktadır. Kanser taramaları ülkemizde hedeflenen seviyenin

çok altında kalmaktadır. Tarama düzeyinin arttırılmasında sağlık çalışanlarının faaliyetleri büyük önem arz eder. Hastanemiz sağlık çalışanlarının bu konudaki bilgi düzeyini, tutum ve davranışlarını değerlendirerek sunmayı amaçladık.

Yöntem ve bulgularHastanemizde çalışan 200 sağlık personeline Ulusal Kanser Tarama Programı(UKTP) göz önünde

bulundurularak derlenen 23 sorudan oluşan anket uygulandı.SPSS 22.0 veri tabanında analiz edildi.Demografik veriler tablo-1’de verilmiştir.Katılımcılara 10 kanser türünden (akciğer, meme, kolorektal,prostat, cilt, over, mide, pankreas, kemik, serviks)

hangilerinin UKTP olduğu soruldu. Meme,kolorektal ve serviks kanserlerinin tümünü bilen katılımcı oranı %22(44) iken, %39,5(79) üç kanserden en az birini eksik olarak yanıtladı. %38,5(77) oranında yanlış cevap verildi.

Katılımcılara 11 testyönteminden (akciğer röntgeni,kolonoskopi,gaitada gizli kan,PAPsmear,HPVDNA,PSA,diğer tümör belirteçleri,endoskopi,mamografi,meme muayenesi,tomografi) hangilerinin UKTP listesinde olduğu soruldu. Katılımcıların %88,5’unun(177) testleri eksik veya yanlış bildiği görüldü.

“Meme kanserinin UKTP olduğunu biliyormuydunuz?” sorusuna %88,5(177) evet cevabı verilmişken, “Siz ve/ veya birinci derece yakınlarınıza 2 yılda bir mamografi yaptırıyor musunuz?” sorusuna %63(126) hayır yanıtı verdi. “Taramanızı düzenli yaptırmıyorsanız nedenini belirtiniz” sorusuna % 35(70) “yeterli vakit bulamadığım için”,%26,5 “düzenli olarak yaptırıyorum”, %8(16) “mamografi zararlı olduğu için”yanıtını verdi.

“Servikskanserinin UKTPolduğunu biliyormuydunuz?” sorusuna %75,5(151) evetyanıtıverilmişken,“Sizve/veya

birinci derece yakınlarınıza serviks kanseri taramanızı yaptırıyormusunuz?” sorusuna %63(126) hayır yanıtı alındı.“Taramanızı düzenli yaptırmıyorsanız nedenini belirtiniz” sorusunda %27(54) “taramamı düzgün yaptırıyorum”,%22(44) “vakit bulamadığım için” yanıtı alındı. %20(40) lik kesimin utandığı için taramasını yaptırmadığı görüldü.

“Kolorektal kanserin UKTP olduğunu biliyormuydunuz?” sorusuna %51(102) evet yanıtı verilmişken, “Siz ve/ veya birinci derece yakınlarınıza kolorektal kanser taramanızı yaptırıyor musunuz?” sorusuna % 76,5(153) hayır yanıtı verildi. “Taramanızı düzenli yaptırmıyorsanız nedenini belirtiniz” sorusunda en fazla verilen yanıt %27(54) ile “vakit bulamadığım için” oldu. Bu cevabı %26,5 “tarama kapsamında yapıldığını bilmiyordum” yanıtı takip etti.

“Hastanemiz bünyesinde kanser tarama polikliniği kurulsa taramalar konusunda daha dikkatli olurmuydunuz?” sorusuna % 64,5(129) evet denildi.

“Çevrenizi kanser taramasına yönlendirme konusunda teşvik ediyormusunuz?” sorusuna % 55(110) hayır,%32(64) evet, %13(26) “böyle bir sorumluluğum olduğunu düşünmüyorum” yanıtı alındı.

“UKTP konusunda hizmet içi eğitim aldınızmı?” sorusuna %58,5(117) hayır denildi. “UKTP konusunda hizmet içi eğitim yapılsa yararlı olurmuydu?” sorusuna %83(166) evet denildi.

Tartışma ve sonuçÜlkemizde UKTP kapsamında kolorektal, meme ve serviks kanseri taramaları ücretsiz olarak yapılmaktadır.

Ancak hedeflenen oranın çok altında tarama gerçekleştirilmektedir.Sağlık çalışanlarının bu konuda yeterli düzeyde bilgiye sahip olması ve gayreti ile tarama düzeyleri arttırılabilir. Hastanemiz çalışanlarının bu konuda yeterli

Page 79: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 7

bilgiye sahip olmadıkları, hizmet içi eğitime ihtiyaç duydukları, hastane bünyelerinde açılacak kanser tarama polikliniklerinin tarama oranlarını arttıracağı düşünülmektedir.

Page 80: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 7

Tablo-1 Demografik verilerTanımlayıcılar sayı yüzde %

CinsiyetKadın 155 77,5Erkek 45 22,5

Toplam 200 100Meslek

Doktor 19 9,5Ebe 18 9

Hemşire 103 51,5Laborant 10 5Diğer # 50 25Toplam 200 100

Yaş<35 73 39

>=35 127 61Toplam 200 100

1.Derece akrabada kanserVar 46 23Yok 154 77

Toplam 200 100Diğer akrabalarda kanser

Var 107 53,5Yok 93 46,5

Toplam 200 100Sigara kullanımı

Var 76 38Yok 124 62

Toplam 200 100Alkol kullanımı

Var 30 15Yok 170 85

Toplam 200 100

Page 81: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 7

Kök hücre nakli ve tütün bağımlılığı: Bir olgu eşliğinde*Handan Demiroğlu, *Serap Torun, **Buket Doğan***Musab Biliktu

* Başkent Üniversitesi Adana Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kemik İliği Nakil Merkezi

** Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

Giriş: Bir dizi tedavi edilebilir ya da kötü prognozlu hematolojik hastalık ve kemik iliği yetmezlik sendromlarını iyileştirmek için kullanılan, hastanın veya donörün kemik iliğinden veya periferik kanından toplanan kök hücrelerin intravenöz infüzyonla hastaya nakledildiği sürece Hematopoetik kök hücre nakli denmekte olup özellikle allojenik nakillerin, yüksek mortalite ve morbiditeye yol açtığı bilinmektedir.Bu süreçte komplikasyonlar ile karşılaşmalarını önlemek amacı ile hastaların hepafiltreli, özel havalandırılmış ortamlarından çıkmalarına birkaç hafta izin verilmemektedir. Nakil endikasyonu konulan hastaya ve yakın aile üyelerine bu tedavi yönteminin olası risk ve faydaları, tedavinin şekli ve süreçleri, alternatif tedavi seçenekleri, hastalığın tedaviye yanıt oranları, hastadan kaynaklanan ve sonucu etkileyebilecek olaylar, bu tedavinin getireceği maddi, sosyal ve psikolojik etkiler, ayrıntılı ve tarafsız şekilde anlatılmalıdır.

Amaç: Bu olgu eşliğinde sigara ve madde bağımlılığının nakile engel oluşturduğu, nakil adaylarının nakilden önce yeterli bir arınma dönemi geçirmiş ve bağımlılıktan kurtulmuş olmaları gerekliliğini vurgulamak amaçlanmıştır.

Olgu: 62 yaşında, Myelodisplastik sendrom tanısı ile tedavi gören diyabeti ve HCV (+)’liği olan hasta, derin anemi (Hemoglobin 4 g/dl ) nedeniyle transfüzyon yapılmak üzere kliniğe yatırılmış, transfüzyon yapılmıştır. Bu aşamada allojenik kök hücre nakli planlanan hasta için akraba dışı tarama yapılmış ve yurt dışı bağlantılı tam uyumlu verici bulunmuştur. Nakil öncesi yapılan taramalarda yoğun sigara bağımlısı(100 paket / yıl)olan hasta sigara bırakma polikliniğine yönlendirilmiş, ilgili bölüm tarafından hastaya tedavi planlanmış ve psikotik bozuklukları gerekçesi ile de psikiyatri bölümüne konsülte edilmiş olup hastanın karar verme yeterliliğine sahip olduğu saptanmıştır. Tüm bu gelişmeler ışığında hematoloji konseyinde tartışılan akraba dışı allojenik kök hücre nakli planlanan olgunun: öncelikle sigarayı bırakması, psikolojik yönden stabilleşmesi ve sigara bağımlılığı aşıldığı zaman nakil sürecine alınmasının uygun olacağı kararı alınmıştır. Ancak olgu özelinde yaşamsal süre sınırlaması nedeniyle hastanın bağımlılıktan kurtulmasına yönelik yeterli zaman sağlanamamış olup yarar ve zarar ilkesi çatışmalarında hasta yararı ve yaşamı öncelenmiştir. Hasta nakil amaçlı merkeze başvurmuş, hazırlık tedavisi sonrası hastaya kök hücre nakli hiçbir sorun yaşanmadan infüze edilmiştir. Nakilden 16 gün sonra engrafman olan hasta yatışının29. gününde tüm eğitimler hasta ve hasta yakınına anlatılarak taburcu edilmiştir. Hastanın tüm bakım ve girişimleri aseptik kurallara titizlikle uyularak yapılmıştır. Ancak hasta tüm uyarılara rağmen nakil süreci boyunca odasında kalma konusunda ve sigara içmemesi konusunda uyumsuzluk göstermiştir.

Sonuç: Erişkinlerden Kök Hücre elde edilmesi ve bu hücrelerin hastaya infüze edilmesi ile engrafman olma süreci aşamasında etik açıdan sorun içermediği düşünülebilir. Tıbbı alanda yapılan tüm uygulamalarda olduğu gibi bu konuda da aydınlatılmış onam en önemli koşuldur. Bu nedenle klinik direktör tarafından düzenlenen hasta görüşmesinde hasta bilgilendirilmiş ve yazılı onamı alınmıştır. Bu olgu özelinde; hastanın onam vermesinin kısıtlamalara uyacağı anlamı taşımadığı gerçeğini ortaya koymuştur. Tıp bilimi sihirli değneği olan bir alan değildir. Hastalarında tedavi olmayı istemeleri yanında iyileşmelerine destek olacak engellemelere rıza göstermeleri ve gayret etmeleri gerekmektedir. Sınırlı bir kaynak olan kemik iliğinin potansiyel gönüllülerin arttırılması istenmekle birlikte nakil yapılan hastalarında bu sınırlı kaynağın önemini bilmesi ve kendisine önerilenler doğrultusunda tedavi planına uyması beklenmektedir. Hastanın takibi devam etmektedir.

Page 82: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 7

Hemşirelikte palyatif bakım: Yalnız değilsiniz*Handan Demiroğlu, **Tuğba yılmaz ***Mehmet Can Aktepe

* Başkent Üniversitesi Adana Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kemik İliği Nakil Merkezi

Bakımın sözlük anlamı: bakma işi, bir şeyin iyi durumda kalması için gösterilen özen; birinin beslenme, giyinme gibi gereksinimlerini üstlenme ve sağlama işi olarak tanımlanmaktadır. Bakım sözcüğü günlük hayatımızda çoğu kez kavramsal içeriğini hiç düşünmeden herhangi bir şeyi adlandırmak ya da nitelendirmek üzere de sıkça kullanılabilmektedir.

Palyatif bakım kavramı ise ilk olarak 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. 1967 yılında Dame Cicely Saunders tarafından hospis; terminal dönemde olan hastaların bakım verildiği kurumlar kurulmuştur. Hospis (Latince’de hopes= “misafir”, “misafirperverlik”,”yabancı” ve “otelci”) hospitium (“misafirperverlik”, “iyi ağırlama”, “misafirhane”) sözcüğünden gelmektedir. Saunders hospisi bugünkü anlamda “yaşamının son dönemini yaşayan hastaların bakımı ve bu hastalara eşlik etme” olarak tanımlamaktadır. Ölüm sürecinde olan hastaların bir birey olarak algılanmalarının, yaşama bağlı kalarak yeterli bakım ve tedavi ihtiyaçlarının karşılanmasının gerekliliğini vurgulayan Saunders (1918-2005) St. Christopher’s Hospisce adı altında Londra’da ilk modern hospisi kurarak günümüzdeki hospis düşüncesinin temel prensiplerini tanımlamış olmaktadır.

Amerika ve diğer batı ülkeleri hemen hospis bakımını geçekleştirmeye başlamışlardır. 1980 ortalarına kadar palyatif bakım kavramı hospis bakımının yerine kullanılmıştır. Zamanla palyatif bakım anlayışı değişmiş ve 1990 yıllarının başında ‘palyatif bakım’ kavramı Amerika’da kanserden ölmekte olan bireylerin bakımı için kullanılmıştır. Çünkü palyatif bakım programlarının büyük çoğunluğu kanser hastaları için başlatılmıştır. Oysa kalp yetmezliği ve akciğer hastalığı gibi diğer kronik hastalığı olan bireyler de palyatif bakımdan büyük yarar görmeye başlamışlardır. Palyatif bakım 1990 yılının ortalarında ise özel bir alan olarak gelişmeye başlamış ve günümüzde kronik hastalığı olan hastaların bakımını da kapsamaktadır. Ancak az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler için palyatif bakım kavramı henüz tam olarak anlaşılmamaktadır.Anahtar Kelimeler: Palyatif Bakım, Palyatif Bakım Hemşireliği

Page 83: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 7

Üroloji hastalarında deliryum ve deliryumlu hastalara yaklaşımda hemşirelik yönetimi

Hem. Yasemin Güzel*, Dr. Emin Taha Keskin*, Dr. Halil Başar*, Sorumlu Hem. Aysel Şahin Sevindik*SBÜ ANKARA DR. ABDURRAHMAN YURTASLAN ONKOLOJİ EAH, ÜROLOJİ KLİNİĞİ

GirişDeliryum günler ve saatler içerisinde gelişip zamanla dalgalanmalar gösteren, bilişsel ve algısal

bozuklukların eşlik ettiği, dikkat eksikliği ile seyreden bilinç bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Deliryumun çeşitli nedenleri mevcut olup, özellikle altta yatan risk faktörleri olan hastalarda sıklıkla izlenebilecek bir tablodur. Özellikle üroloji hastaları deliryuma yatkınlıkları yüksek olduğu için üroloji hemşirelerinin hastanın kliniğe yatışından itibaren risk altındaki hasta grubunu tanımlaması, deliryumu önlemesi ve yönetmesi önemlidir. Profesyonel bir hemşirelik bakımı deliryumun önlenmesi ve tedavi sürecinin en önemli parçası olduğu unutulmamalıdır.

OlguSeksen beş yaşında erkek hasta, üroloji kliniği tarafından metastatik prostat kanseri tanısı ile palyatif TUR-

P (transüretral rezeksiyon –prostat) amacıyla operasyona alındı. Post-operatif serviste takip esnasında 18. saat yoğun huzursuzluk, uykusuzluk, ajitasyon ve görsel hallusinasyonlar gelişen hastaya nöroloji konsültasyonu yapıldı, deliryum tanısı konuldu. Hastaya kranial bilgisayarlı tomografi (BT) çekildi. Kranial BT’de yaşa bağlı atrofi dışında patoloji saptanmadı. Hastaya 2x1 mg haloperidol damla oral başlandı. Deliryum belirtilerinin düzeltilmesi deliryumun seyrini kısalmasına yönelik hemşirelik önlemleri alındı. 48 saat sonra semptomları gerileyen hasta 7 günlük servis takibi sonrası tam iyilik hali ile taburcu edildi.

TartışmaDeliryum, yaşlı cerrahi hastalarda en sık görülen nörolojik komplikasyondur. Deliryum hastanede yatan

hastaların % 9-41’in de görülse de, yaşa bağlı olarak ve cerrahi operasyon geçiren hastalarda sıklığı ve seyri artabilmektedir. Cerrahi hastalarda, yaş, alkol kullanımı, düşük bazal bilişsel durum, ağır metabolik bozukluk, hipoksi, hipotansiyon ve cerrahi tipi gibi faktörler post-operatif deliryuma katkıda bulunmaktadır. Özellikle ürolojik hasta grubu bu risk faktörlerinin bir çoğuna sahip oldukları için deliryuma girme riski diğer hastalardan daha yüksektir. Bu durum hastaların yaşam kalitelerini bozmaktadır. Hastane yatış gün sayısı artmakta, mortalite ve morbititeyi artırarak hastane sağlık hizmetlerini ve maliyetlerini arttırabilmektedir. Hemşireler, deliryum tanınması ve yönetiminden sorumludur. Hemşirenin deliryumlu hastayı fark etmesi en önemli basamak olup, problemi tanımlamak, etiyolojik bilgi ve sebebini tanımlamak oldukça önemlidir. Liderlik ve bakımın sürekliliği kanıta dayalı önleme stratejileri kullanarak; doğru tanı ve tedavi uygulamasında hemşirelerin önemli rolleri vardır. Hemşirelik bakımı kapsamında hastanın kişi, yer ve zamana yeniden oryantasyonu sağlanmalıdır. Ayrıca deliryumda belirli bir düşüncenin tekrarlanması ajitasyona yol açarak tabloyu ağırlaştıracağı için, dikkatin başka yöne çekilmesi yöntemi uygulanabilir. Deliryumdaki hastaların dikkat süresi kısa olduğu için, ilginin ajitasyona neden olan düşünceden başka bir uyarana çekilmesi (görsel ve müzik gibi işitsel uyaran olabilir) ajite davranışları azaltabilir. Özellikle akşam verilen uyaranların en aza indirilip çevre koşullarının düzenlenerek hastanın uyku döngüsünün desteklenmesi yüksek kanıt düzeyinde önerilmektedir. Ayrıca deliryumun yönetiminde hastanın sevdiği bir ya da iki yakınının sürece dahil edilerek, hastanın elinden tutması ya da yanında bulunması, tabloyu olumlu şekilde etkileyebilmektedir. Hasta yakınları yapılan tüm girişimler ve süreçle ilgili bilgilendirilmelidir. Deliryumdaki hastaya bakım verme ve hastanın yıkıcı davranışlarını yönetme zaman ve ilgi isteyen bir süreçtir. Bu nedenle hemşire zamanının çoğunu deliryumdaki hastanın bakım uygulamalarına ayırmalıdır. Deliryumda altta yatan neden devam ederse yavaş yavaş demansa ve hatta kronikleşerek koma durumuna kadar ilerleyebilir. Deliryumun kronikleşmesi bitkisel hayat veya ölüm ile sonuçlanabilir. Bu nedenle hemşirelik takiplerinde hastada deliryum geliştiğinin erken farkedilerek zamanında hemşirelik bakımı yapılması tanı ve tedavinin en önemli basamağı olup, hemşireli bakımı hastalığın kronikleşmeden tedavi edilmesinde en önemli prognostik faktördür.

SonuçSonuç olarak, deliryum reversibl bilişsel bozukluklar olarak tanımlanan klinik bir sendrom türüdür.

Bozukluğa neden olan riskler devam ederse hastanın kliniği ve agresif davranışlar gittikçe artar. Hemşirenin deliryumlu hastayı fark etmesi en önemli basamak olup, liderlik ve bakımın sürekliliği kanıta dayalı önleme stratejileri kullanarak; doğru tanı ve tedavi uygulamasında hemşirelerin önemli rolleri vardır.

Page 84: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 8

Radyoterapi tedavisi alanAKC CAtanılı olgunun özefagit semptom kontrolünde hemşirelik bakımının önemiMeryem Aras, Döne Selvi,.Yasemin Altuntaş,Filiz Özkan,Özhan Özaslan,Mutlu Hayta,İlknur

DemirdağSağlık Bilimleri Üniversitesi Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Hastanesi Radyasyon Onkoloji Kliniği

Kimlik bilgileri; C.Ö. 51 yaşında erkek, evli ve tır şöförü, ortaokul mezunu, Afyon’da yaşıyor. Özgeçmişi; 35 P/Y sigara, nadir olarak alkol alımı, 1 yıl önce KOAH tanısı almış bilinen ek hastalık yok, bilinen allerji öyküsü yok, Soygeçmiş; Özellik yok

Aralık 2013’te öksürük ve nefes darlığı şikayeti ile Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları polikliniğinde KOAH tanısı almış. 3 ayda bir rutin kontrollere devam ederken Ağustos 2014’te PA AG’de şüpheli kitle görünümü nedeniyle Ağustos 2014 Toraks-Dinamik BT: Sağ tarafta ana bronş alt loba giden dalı çevreleyen ve bronşu oblitere eden 57x42 mm boyutta kitle lezyonu Sağ alt lob posterobazalsegmentkollabe görünümde. Sol AC alt lob posterobazalsegmentte ise buzlu cam görünümünün eşlik ettiği 7 mm çapta parenkimalnodül Eylül 2014 PET-BT: ağ AC hiler yerleşimli 5,5x4 cm çapında hipermetabolik kitlesel lezyon (primertm?) Sol AC alt lobda retikülonodülerdansite artışları öncelikle enf/enfeksiyon değişikliklere sekonder olduğu düşünülmüştür; ancak metastaz ekarte edilemez. 14/10/2014 FOB Sekonder karinadan başlayarak ana bronş endobronşial üzeri nekrozlu lezyon ile tam olarak tıkalı. PATOLOJİ: Skumöz Hücreli Karsinom; bronkoskopik biyopsi. 22/10/2014 te KRT planıyla AOH’ ye hasta yönlendirilmiş. Hasta T4N0M0 , Evre III A KHDAK olarak değerlendirilip KRT programına alındı. 22/10/2014 tarihinde A.Y Ankara onkoloji eğitim ve arastırma hastanesi radyasyon onkoloji servisine yatışı yapıldı .27/10/2014 – 08/12/2014 tarihleri arasında primer kitleye 200x33= 6600 cGy RT ve eş zamanlı Karboplatin+Paklitaksel kemoterapisi (5 kür) uygulandı.

Klinik izlem; Hastamız günlük ağrı, mukozit , beslenme, düşme riski ve haftalık kan takibi, akut yan etki kontrolleri yapılmış olup kontrollerde Yatışın 5. gününde ve KRT nin ilk gününde sırt ağrısı şikayeti nedeniyle1. basamak NSAİİ tedavisi başlandı.11. günde inhaler tedavisine bağlı taşikardisi olan hastanın Göğüs Hastalıkları tarafından tedavisi düzenlendi. Yatışın 12. gününde özellikle üst ekstremitelerde belirgin olan follikülit benzeri püstüler lezyonlar Dermatoloji kons: Acnemix jel 1x1 başlandı.Yatışın 19. gününde öksürük şikayeti nedeniyle Göğüs Hastalıkları Kons: Naproksensodyum+Kodein içeren preparat ile tedavi 2x1. Yatışın28. gününde burun kanaması şikayeti KBB Kons: Oksitetrasiklinhidroklorür , Polimiksin B sülfat tedavisi 2x1 Yatışın 29. gününde öksürük, nefes darlığı şikayeti Göğüs Hast. Kons: Pulmicortnebul 0,5 2x1 KRT’nin 20. gününde (Yatışın 34. günü) Gr 1 özefajit gelişimi NütriyonKons: -Oral tüketim kaydı takibi Resource Glutamin 3x2, Yumuşak diyet, Sukralfat + Lidokain tedavisi 3x1, Lansoprazol 1x1, Yatışın 42. gününde uzun dönem yatışa bağlı tahammülsüzlük ve aşırı stres PsikiatriKons: Essitalopram 10 mg 1x1,Haloperidol damla 1x5 gutt, Hastanın haftalık yapılan rutin değerlendirmelerinde yatışının son haftasına kadar Gr 1 özefajit izlenirken son haftada Gr2 ye yükseldiği izlendi.Hastaya toplamda 5 kür paklitaksel+carboplatin ve 66 Gy / 33 frk tedavi uygulandı. 08/12/2014 tarihinde KRT tedavisi biten hastanın taburculuk eğitimi, Gr 2 özefajit ilaçları proton pompa inhibitörler ve Sukralfat + Lidokain tedavisi 3x1, kullandığı diğer ilaçlarıyla tedavisi düzenlenip 2 ay sonra poliklinik randevüsü verilerek taburcu edildi. Ulaşabileceği iletişim Numaraları ve herhangi bir sorun olduğunda kontrol gününü beklemeden gelmesi gerektiği bilgisi hastaya ve yakınına anlatıldı.

Takip: 22.02.2015 tarihinde hastamız kotrole geldi. Yapılan kontrollerde Özefağitgread 0. Hastada sadece öksürük ve dispne mevcut olduğu gözlendi.

Page 85: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 8

Kemoterapi alan kanser hastalarında nötropeni gelişme riskine karşı hasta eğitiminin önemiAyla DEMİRTAŞ

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Hemşirelik Fakültesi

Kemoterapi, kanserli hücreleri yok etmek veya bu hücrelerin büyümesini kontrol altına almak için kullanılan antikanser ilaç tedavisidir. Normal bir vücutta sağlıklı hücrelerin gelişimi ve ölümü bir düzen içerisinde olur. Ancak kanser hücrelerinin gelişimi ya da ölümü bu sürecin dışındadır ve bu hücreler kontrolsüz çoğalmaya başlar. Kemoterapi ilaçlarının hemen hepsi kan yoluyla vücuda dağılıp kontrolsüz çoğalan kanser hücrelerine etki eder ve kontrolsüz çoğalmasına engel olur. Kemoterapik ajanlar bir yandan kontrolsüz çoğalmaya engel olurken bir yandan da vücuttaki normal hücrelere etki ederek bir takım yan etkilerin ortaya çıkmasına neden olur(1,4). Özellikle kemik iliği gibi hücre bölünmesi hızlı olan dokularda kemoterapiye bağlı yan etkiler sık görülmektedir. Kemik iliği baskılanması kemoterapinin en sık görülen ve en ölümcül olan yan etkisidir. Kemik iliği baskılanmasının en önemli sonuçları anemi, trombositopeni, lökopenidir. Lökositlerin %70’ini oluşturan nötrofillerin görevleri mikroorganizmaları fagosite etme, sindirme ve öldürmedir. Nötropeni, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre mutlak nötrofil sayısının 2.000/mm3‘ün altında olmasıdır.

Kemoterapi uygulanan hastalarda yaygın ölüm nedenlerinden biri azalan nötrofil sayısı nedeniyle hastanın enfeksiyonlara açık hale gelmesidir. Nötropeni , mortalite oranı yüksek ve acil müdahale gerektiren bir durumdur. Hastanın yaşam kalitesini düşürür, maliyeti ve hastanede kalış süresini arttırır. Yani sağlık sistemi üzerine önemli bir yük getirir(2,3). Hastanın enfeksiyon riskini azaltmak için yaşamına koruyucu önlemler alması, vücudunda fark ettiği enfeksiyon belirti ve bulgularını bildirmesi, tedaviye bağlı komplikasyonların oluşumunu azaltıcı öz bakım girişimlerini tanımlaması çok önemlidir. Bunlardan bazıları, çevrenin düzenlenmesi, cilt bütünlüğünün korunması, ağız bakımının sağlanması, yeterli ve dengeli beslenmesinin sağlanmasıdır(3,4). Ayrıca vücudun herhangi bir yerinde kızarıklık, ateşin yükselmesi, titreme, boğazda ağrı ve şişlik, öksürme, dışkılamada değişikliğin olması, idrar yaparken yanma, karında ağrı ve mental durumda değişiklikler konusunda hastanın dikkatli olması söylenmeli ve derhal doktoruna başvurması öğretilmelidir(4).

Page 86: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 8

ATG'ye bağlı gelişen serum hastalığı ve hemşirelik yaklaşımıEsra Atakul

Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kemik İliği Nakil Ünitesi, Ankara

GirişATG (antitimosit globülin) immünsupresif bir ilaç olup; hematolojik malignitesi olan yetişkinlerde

uyumlu akraba dışı donörlerden yapılan kök hücre transplantasyon sürecinde, siklosporin A/ metotreksat profiklasisi ile kombine olarak Graft Versus Host Hastalığının (GVHD) önlenmesinde kullanılır. ATG’nin istenmeyen yan etkileri olarak hipersensivite (aşırı duyayrlılık) reaksiyonları görülebilir. Tip III hipersensivite grubunda yer alan ve sistemik immün kompleks hastalığı olan serum hastalığı nadir görülen yan etki olmakla birlikte kliniğimizde de ilk defa görülmesi nedeni ile olgu sunumu olarak sunulacaktır.

Olgu27 yaşında erkek hasta, aplastik anemi tanısı ile merkezimize sevk edilmiş olan hasta, 16 ağustos

tarihinde kemik iliği transplantasyon konseyine ağır aplastik anemi tanı ile allojenik kök hücre nakli (AKHN) yapılması amacıyla sunuldu. Hastanın tam uyumlu ablasından AKHN-harvesting yapılması kararı alındı. Hasta kan grubu A Rh(+) ve donör 0 Rh(+)’dir. Nakil hazırlık rejimi olarak Flu-ATG-CY ve TBI protokolü uygulandı. (ATG Tavşan KG / 3.75 MGR olacak şekilde toplamda 4 gün uygulandı).20 Eylül tarihinde harvesting ile AKHN yapıldı, toplamda 2.1x106 kg cd34 hücre verildi. Uygulama esnasında komplikasyon gelişmedi. Hasta protokolünde olan metil prednisoplon 1mgr/kg 14 gün verilip, 14. Günden itibaren azaltılarak kesildi.27 eylül tarihinde nakilin +7. Günüde nötropenik ve trombositopenik olan hastada sağ bacak lateralinde tendinit gelişti. Daha sonra sol kalçada ağrısı başladı. Almakta olduğu kinolon stoplandı. Birinci FEN atağı gelişen hastaya Sulperazon 3x2 gr ve vankomisin 2x1 gr başlandı. Kateterde E.coli üremesi tespit edilen hastanın antibıyogramına göre sulperazon meropenem ile değiştirildi. Hastanın sağ ayak bileğindeki kızarıklık, şişlik, ağrı ve sol kalça ekleminde ileri derecede ağrı gelişerek devam etti. Bacak ağrılarının başladığı günden itibaren ıv analjezik (parasetemol veya contramal amp) uygulanan hastanın ağrılarının devam etmesi üzerine hastaya Durogesic 25mcg başlandı. Hasta için sol kalça MR, sağ bacak Doppler ve yüzeyel doku USG randevuları alındı. Hastanın MR sonucunda sol kalça ekleminde bursit, sağ ayak bileği ve sağ-sol tüm kasların tendonları çevresi ile siyatik sinir etrafında ileri derece ödem tespit edildi. Hastanın sağ ayak bileğindeki inflamatuar durum nedeniyle hastaya enfeksiyon hastalıkları tarafından daptomycın günlük tek doz başlandı. Meropenem dozu tamamlanıp levofloksasin ile devam edilmesi planlanan hastaya gastrokinemius tendonu etrafında ödemi olduğundan levofloksasin de stoplandı. Ortopedi-FTR ve dermatoloji konsültasyonları yaptırılıp, prednol 60 mgr/gün olarak başlandı. Hastanın ATG’ye sekonder serum hastalığının geliştiği kanısına varılarak 29.10.2018 tarihi dahil olmak üzere prednol 60mgr/gün tek doz olarak uygulandı. 30 ekimden itibaren 48 mgr/gün olacak şekilde doz modifiye edildi. Haftalık 8 mgr olacak şekilde doz modifiye edilerek kesilmesi planlandı.

TartışmaSerum hastalığı, Tip III hipersensivite grubunda yer alan sistemik immün kompleks hastalığıdır. Tip

III hipersensivite reaksiyonu; immün komplekslerin çeşitli dokularda birikerek, immün sistemde doku hasarına yol açan daha ileri reaksiyonları uyarmasıyla, serum hastalığı ve alerjik alveolitis gibi hastalıklara neden olan hipersensivite reaksiyon tipidir. Hastalık belirtileri; antikorlar, yabancı proteinlere karşı birleşip sirkülasyon halindeki antijenler ile beraber immün komplekslerini oluşturduğu zaman; yani antijenle karşılaşmadan sonraki 7 ila 10 gün içinde ortaya çıkmaktadır. Bununla beraber, bu etkileri geçicidir ve antijenler temizlendikçe sorun çözümlenmiş olur. Klinik özellikler; üşüme, ateş, döküntü, ürtiker, artrit, glomerulonefrit gibi belirtilerden oluşur. Hastamıza uyguladığımız uzun süreli streoid tedavisi, 14 günlük daptomycın ve hemşirelik tedavi–bakım uygulaması ile bulgular gerilemiştir. Hemşirelik uygulamaları ise steroid tedavisine bağlı komlplikasyonların takibi, streoide ve serum hastalığının belirtilerinden olan ödeme yönelik aldığı çıkardığı sıvı izlemi ve kilo takibi, endike koşullarda hekim istemi ile diüretik uygulanması, sağ ayak bileğini elevasyona alma, kalça bölgesine basıyı önlemek amaçlı destek uygulama, steriode bağlı kan şekeri takibi, kızarıklık, şişlik ve hassasiyet açısından günlük cilt değerlendirmesi ve günlük ağrı sakalası ile ağrı değerlendirmesi ve hekim istemi ile analjezik uygulanması ve aralıklı ağrıyı gidermek ve ödemi azaltmak amaçlı soğuk uygulama yapılmıştır.

Page 87: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 8

Anahtar kelimeler : serum hastalığı, ATG (antitimosit globülin), Allojenik kök hücre nakli, Hemşirelik bakımı.

Page 88: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 8

Çocuk hematoloji-onkoloji kliniğinde yatarak tedavi gören hastalarda ağrının değerlendirilmesi ve yaşam kalitesine etkisi

Funda Palalı1 , Nurseven Karaman1, Seda Şahin1 ,Neriman Sarı1, İnci Ergürhan İlhan1

1SBU, Dr AY Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Pediatrik Hematoloji-Onkoloji Kliniği, Ankara, Türkiye

AmaçUluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği’ne göre; Ağrı vücudun belli bir bölgesinden kaynaklanan,

doku harabiyetine bağlı olan veya olmayan, kişinin geçmişteki deneyimleri ile ilgili olan, hoş olmayan emosyonel bir durum ve davranış şeklidir. Bu çalışma Çocuk Hematoloji-Onkoloji kliniğinde yatarak tedavi gören hastalarda ağrının görülme sıklığını ve yönetimini değerlendirmek ve bunun ağrının yaşam kalitesini ne ölçüde etkilediğini araştırmak amacıyla yapılmıştır.

Hastalar ve YöntemEylül 2017-Şubat 2017 tarihleri arasında yatarak tedavi gören 34 çocuk hastanın ağrısı anket

uygulanarak sorgulanmıştır. Bu amaçla Hasta Bilgi Formu, Ağrı Skalası (WONG BAKER) , Semptom Sıkıntı ve Oyun Performans Skalası kullanıldı. Veriler SPSS programında değerlendirilmiştir.

Wong-Baker Ağrı Ölçeği çocuklar ve aileleri tarafından ağrı şiddetini bildirmede kullanılan ve tercih edilen bir ölçektir. Diğer bir ağrı ölçeği olan VAS (Görsel Analog Skala) ile de uyum gösterir. Yapılan çalışmalarda çocukların yüz ifadelerini derecelendirme ölçeğinden hoşlandıkları ve en doğru ağrı ölçümün sağlandığı bildirilmiştir.1

BulgularÇalışmaya alınan çocuk hastaların ortanca yaşı 9 yıl (2,5-17 yıl), tanı süresi 6,5 ay (0,4-24 ay) %62’si

erkek,%38 ‘i kız çocuklardır. Hastaların %44’ü ALL, % 12’si osteosarkom, %44’ü diğer tanılardan oluşmaktaydı. Bu çocukların %97’si okula devam etmiyordu. Çalışma sırasında çocukların %85’i kemoterapi alırken %6’sının radyoterapi, %21’nin cerrahi tedavi gördüğü tespit edildi. Hastaneye yatırılmadan önce %97’ sinin şikayeti vardı ve bu nedenle %88’i sağlık kuruluşuna başvurmak durumunda kalmıştı. Hastaneye yattıktan sonraki dönemde çocukların %38’i girişimsel işlemlere bağlı (kemik iliği biyopsi ve aspirasyonu, lomber ponksiyon, port takılması gibi) ,% 35’i tedaviye bağlı bazı nedenlerle (oral mukozit, vezikant ilaçlar, karın ağrısı gibi) ağrı deneyimi yaşarken, % 27 ‘sinin hastalığa bağlı ağrısının olduğu belirlendi. Ağrı tedavisi öncesi hastaların ağrısı WONG BAKER skalasına göre 5 (dayanılmaz) olarak görüldü. Ağrının niteliği %61 hastada ani, keskin, batıcı olarak tariflemiştir. Ağrıyı azaltan faktörleri ise; % 97 ilaçlar, %35 dikkat değiştirme ve % 27 masaj olarak tarif etmiştir. Ağrı tedavisinde kullanılan ilaçların % 65 ‘i parasetamol , % 44’ü tremadol % 27 ibufen olduğu görüldü. Ağrı tedavisi sonrası ağrı ölçekle tekrar değerlendirildiğinde, bunun şiddetinin, ortanca 2(orta şiddetli) olduğu görüldü.Tedavi öncesi ve sonrası ağrı skorları arasındaki fark anlamlıydı.(p<0,001) .Ağrının analjezik alımından sonra ne kadar sürede geçtiği sorgulandığında % 71 ‘i 0-1 saat ,%21 hasta ise 1-2 saat olarak ifade etmişlerdir. Ağrının günlük yaşam aktiviteleri üzerindeki etkilerine bakıldığında % 77 uykusuzluk problemi , % 77 öfke ağlama nöbetleri ,% 65 iştahsız olduğunu, % 59 hastada ise fiziksel aktivitesinde düşme, % 53 hasta irritabilite,

Page 89: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 8

%27 hasta konsantrasyon güçlüğü yaşadıklarını ifade etmişlerdir.. Farmakolojik olmayan yöntemler sorgulandığında dikkatini başka yöne çekme (%74) , % 68’i pozisyon verme ,%18 oranında ise sosyal aktivitelerle rahatladıklarını söylemiştir. Ağrı tedavisi öncesi oyun performans skala sonuçlarına göre ortanca 1 (1-10) %44 yataktan hiç çıkmadığını ifade ederken tedavisi sonrasında %24 hasta, ortanca 4(1-10) çoğunlukla yatakta oldukça hafif aktivitede bulunduğunu belirtmiştir.

TartışmaYapılan çalışmalarda ailelerin özellikle akut ağrı durumunu algılama ve bildirmede yetersiz kaldığı

gösterilmiş olup aynı zamanda çocukların cinsiyet ve yaşının da ağrıyı algılamada etkili olduğu saptanmıştır. Ağrının kanser gibi yaşamı tehdit eden hastalıklardan kaynaklanması durumunda ailelerin yaşam kalitesini etkilediği ve tedavinin komplikasyonsuz tamamlanması ile ağrının gerilediği gözlenmiştir.2

Sonuçlar ve ÖnerilerAğrı hastaların yaşam kalitesi üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğu için yönetimi oldukça önemli

olup multidisipliner bir ekip yaklaşımı gerektirir. Bu nedenle çocukluk çağı kanserlerinin takip ve tedavisinde görev alan hemşirelerin çocuk hastaların farmakolojik veya farmakolojik olmayan girişimlere ihtiyacını belirlemek üzere hasta kliniğe kabul edildikten sonra ; ağrılı girişim veya, her tedavi sonrası ve ağrı ile ilgili olası her sorunda en az sekiz saatte bir ağrı değerlendirmesi yapması ve takip etmesi çok önemlidir.

Page 90: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 8

Malign Plevral Mezotelyoma tanılı hastada fonksiyonel sağlık örüntülerine göre hemşirelik yönetimi: Olgu sunumu

Gizem ARSLAN1, Gökhan SEZGİN1,Berna Nilgün ÖZGÜRSOY URAN2, Elif ÜNSAL AVDAL2, Yasemin TOKEM2

1İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü İç Hastalıkları Hemşireliği Yüksek Lisans2İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İç Hastalıkları Hemşireliği AD

GirişMalign plevral mezotelyoma (MPM); prognozu oldukça kötü olan, mezotel hücre kökenli plevranın

tümörüdür ve maligndir. Sık görülmez ve günümüzde standart olarak bir tedavisi yoktur.Türkiye’de etyolojisinde genel olarak çevresel maruziyet (asbest, eritonit vb.) minerallerin teması yer almaktadır. Genellikle lokal invazyon yapar fakat bazı olgularda uzak organ metastazları görülmektedir. Cinsiyete göre görülme oranı erkek/kadın 1.36’dır. Hastaların büyük çoğunluğunun sağ kalım süresi 1 yıldır. Sadece az sayıda hastada 5 yıllık bir sağkalım görülmektedir. (1,2)

Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri; insanın fonksiyonel özelliklerini temsil ettiği için geniş bir kapsamda hastanın evinde veya yattığı klinikte uygulanabilmektedir. İnsanı bütün olarak ele alan bu modelde bir örüntü diğer tüm örüntüler göz önünde bulundurularak değerlendirilmektedir. Bir örüntüdeki problem, bir diğer örüntüdeki problem nedeniyle olabilir. (3,4)

Olgu60 yaşında hasta bekar ve inşaat işçisidir. Hipertansiyon(HT) ve Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı

(KOAH) tanıları mevcut olup, inşatta çalışırken düşme öyküsüyle Şubat 2018’de acil servise başvurmuş. Yapılan tetkikler sonucunda hastaya ‘Malign Plevral Mezotelyoma’ (MPM) tanısı konulmuştur. Evre IV MPM tanısı olan hastaya kemoterapi (KT) ve radyoterapi (RT) başlanmıştır. 2 ay sonra hastada hemoptizi, nefes darlığı, disfaji, iştahsızlık, kilo kaybı, konstipasyon ve ağrı nedeniyle tekrar hastaneye başvurmuş çekilen bilgisayarlı tomografi sonucunda hastanın özefagus invazyonu olup, distalinde dilatasyon proksimalinde tam tıkanma görülmüştür. Hasta tedavi amacıyla tıbbi onkoloji-palyatif servisine yatırılmıştır. Serviste tuvalette serebrovasküler olay (SVO) geçiren hasta immobil hale gelmiştir.

İmmobil hale gelen ve özefagus invazyonu yüzünden beslenemeye, KOAH ve MPM tanıları sonucunda nefesdarlığıvehemoptizigörülenhastanınyönetimindehemşireyebüyük sorumluluklar düşmektedir. Kanser hastalarında da bütüncül bakımı desteklemek, hastayı güçlendirmek ve etkinleştirmek amacıyla FSÖ modelinin kullanımı uygun olmaktadır. Bu kapsamda ele alınan bu olguda; tüm örüntülere odaklanılması; hemşirelik yönetiminin ilkelerine yer verilmesi düşünülmektedir.

Kliniğe KT, RT ve beslenme tedavisi alması için yatan hastadan alınan bilgilerle Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Hemşirelik Bakım modelinden yararlanılarak hemşirelik bakımı yapılmıştır. Bu model doğrultusunda değerlendirelen hastaya; Beden Gereksiniminden Az Beslenme, Konstipasyon, Solunum Örüntüsünde Bozulma, Fiziksel Mobilitede Bozulma, Ağrı, Yorgunluk, Uyku Örüntüsünde Rahatsızlık, Anksiyete, Enfeksiyon Riski ve Düşme Riski tanıları konulmuştur.

SonuçBu çalışmada ele alınan olguda FSÖ modeline uygun hemşirelik tanıları ile bakım planı

oluşturulmuştur. Bakım planı doğrultusunda hastaya hemşirelik girişimleri yapılarak; hastanın en iyi yaşam kalitesinin arttırılması ve sürdürülmesi, anksiyetesinin azaltılması, beslenme düzenine uyumu ve kendi öz-bakımına katılması desteklenmiştir.Anahtar Kelime: Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri, Malign Plevral Mezotelyoma, Hemşirelik Bakımı

Page 91: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 8

Radyoterapi uygulanan jinekolojik kanserli hastalarda cinsel yaşamın değerlendirilmesi

Neşe Uysal1, Filiz Ünal Toprak2, Yeter Soylu3, Bektaş Kaya3

1Amasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, İç Hastalıkları Hemşireliği ABD, Amasya2Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Bolu Sağlık Yüksekokulu, Doğum-Kadın Sağlığı ve Hastalıkları

Hemşireliği ABD, Bolu3Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği, Ankara

Giriş: Jinekolojik kanserlerdünyaçapındaen sık görülenmalignitelerarasındayeralmaktadır. Jinekolojik kanserli hastaların tedavisinde sık kullanılan yöntemlerden biri olan pelvik radyoterapi hastalarda ciddi yan etki ve komplikasyonlara neden olabilmektedir. Jinekolojik kanser nedeniyle radyoterapi almış kadınların ortalama %50 ile %88’inde cinsel sorunlar yaşanmaktadır.

Amaç: Bu araştırma, radyoterapi uygulanan jinekolojik kanserli hastalarda cinsel yaşamın kalitesinin ve etkileyen faktörlerin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.

Yöntem: Kesitsel tipteki araştırma, Ağustos 2018 - Ekim 2018 tarihleri arasında jinekolojik kanser tanısı ile bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniğinde radyoterapi tedavisi alan 28 hastaile yürütülmüştür. Jinekolojik kanserli hastalarda radyoterapitedavinin son haftası ve tedaviden3 ay sonra yapılan değerlendirmelerde veri toplama formları (tanıtıcı bilgi formu, cinsel yaşam kalitesi ölçeği, edmonton semptom tanılama ölçeği) uygulanmıştır.

Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 58.82±10.85; %53.6’sı ilkokul mezunu, %71.6’sının kronik hastalığı bulunmaktadır. Hastaların % 57.1’inin tanı zamanı 4-7 ay önce; % 42.9’unun tanı zamanı 0-3 ay öncedir. Hastaların en sık yaşadığı semptomlar sık idrara gitme (%96.4), yorgunluk (%75), ağrı (%50), endişeli olma (%50) olarak bildirilmiştir. Deneyimlenen semptom şiddetleri değerlendirildiğinde, sık idrara gitme (5.53±3.17), yorgunluk(3.17±2.95),endişeli olma (2.14±2.94) olarak bildirilmiştir. Hastaların cinsel yaşam kalitesi ölçeğinden aldıkları puanların ortalaması 70.94±2.76’dır. Demografik özellikler ile cinsel yaşam kalitesi arasındaki ilişki incelendiğinde eğitim durumunun cinsel yaşam kalitesini etkilediği saptanmıştır. Tedavi sürecinde hastaların cinsel yaşamlarına ilişkin görüşleri değerlendirildiğinde; cinsel ilişki boyutunda etkilenmelerin olduğu, cinsel yaşamdaki sorunların eş desteği ile sıkıntı yaratmadığı, eşlerle olan ilişkinin olumlu etkilendiği (düşünceli davranma, duygusallık, bağlılıkta artış olması) yönünde görüşler bildirilmiştir. Tedavi bitiminden 3 ay sonra değerlendirme formları hastalara tekrar uygulanacaktır.

Sonuç: Jinekolojik kanserli hastalarda cinsel yaşam kalitesinin artırılmasıve cinsel sağlık eğitimi onkoloji hemşirelerinin bakım uygulamaları kapsamında yer almalıdır.

Page 92: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 8

Kanser hastalarında oral mukozit yönetiminde sodyum bikarbonat ve serum fizyolojik

Eda Ünal1, Canan Yaranoğlu2, Fatma İlknur Çınar3

1 Aksaray Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Aksaray2 Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tıbbi Onkoloji Kliniği, Ankara

3 Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Gülhane Hemşirelik Fakültesi, Ankara

Oral mukozit, ağız mukozasının ülseratif lezyonları ile karakterize olan ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, kanser tedavisinin en ciddi komplikasyonlarından biridir. Ağız ve boğazdaki primer mukozal bariyerde bozulma, eritem, ödem, epitel hücrelerde zayıflama, kanama, sık ülserasyonlar ile karakterize olan oral mukozit; kanser hastalarında konuşmada zorlanma, ses kısıklığı, çiğneme ve yutma problemlerine neden olmaktadır. Düzenli olarak uygulanan ağız bakım protokolleri arasında yer alan, kanser tedavisine başlamadan önce ve kanser tedavisi sırasında uygulanan diş bakımı, normal salin (serum fizyolojik, %0.9’luk NaCl) veya sodyum bikarbonat gibi hafif gargaralardan oluşan temel ağız bakımı, bilinen aktif biyolojik özelliklere sahip olmamasına rağmen kanser tedavisi alan hastalarda oral hijyenin temeli olarak kabul edilmiştir. Temel ağız bakımında amaç; yumuşak dokuda infeksiyon gelişimini önlemek, oral mikrobiyal florayı korumak ve kanama veya oral ağrı gibi tedaviye ilişkin semptomları azaltmak ya da hafifletmektir.

Salin (Serum fizyolojik, %0.9’luk NaCl): Bir gargara olarak kullanılan izotonik salin, fizyolojik pH’dadır, tükrük pH’ını değiştirmez ve oral kaviteye zarar vermez. Güvenli ve ekonomik olmasının yanı sıra, granülasyon dokusunun oluşumu ve iyileşmenin desteklenmesi üzerine olumlu etkisi vardır ve mukoza iltihabı şiddetini azaltmaya yardımcıdır.

Sodyum bikarbonat: Ağız içerisinde alkali bir ortam oluşturan sodyum bikarbonat; irritan ve dehidrate edici olmayan özelliğinden dolayı klinikte tercih edilen bir farmakolojik ajandır. Sodyum bikarbonat oral mukozit riski en az olan vakalarda tercih edilmelidir. 2012 yılında yapılan bir çalışmanın sonucunda oral mukozit için sodyum bikarbonat solüsyonu kullanan hastalarda, sodyum bikarbonatın anestezik bir etkisinin olmamasından dolayı boğaz ağrısı yaşayan hasta sayısında artış olduğu görülmüştür.

Salin ve sodyum bikarbonat kombinasyonu: Bu kombinasyon oral pH’ı yükseltir ve asitürik bakterilerin aşırı çoğalmasını önler. Sodyum bikarbonatın hoş olmayan tadından dolayı, sodyum bikarbonata salin eklenmesi bu tadı daha hoş bir hale dönüştürür. Bu da hastaların tedaviye uyumunu artırabilir. Serum fizyolojik veya serum fizyolojik ve sodyum bikarbonat karışımı, oral mukozit gelişim riskinin en az olduğu vakalarda tercih edilmektedir. Oral mukozit fazlarına göre bir ağız bakımı uygulaması yaklaşımına bağlı olarak, oral mukozit riski fazla olan gruplarda farklı kombinasyonlar tercih edilmektedir. Salin ve sodyum bikarbonat kombinasyonun tercih edilmesinin sebeplerinden birisi de alkol içeren gargaraların, ağız mukozasında tahrişe ve aşırı duyarlılığa neden olma potansiyelidir.

Oral mukozitin önlenmesi ve tedavisine ilişkin birçok çalışma yapılmasına rağmen, kesin bir yaklaşım tanımlanmamıştır. Mukozit riski taşıyan kanser hastalarının sürekli değerlendirilmesi ve izlenmesi, oral mukozitin etkili yönetimi için gereklidir. Bu derleme çalışması, ilgili literatür doğrultusunda oral mukozit yönetiminde salin, sodyum bikarbonat ve bu iki ajanın uygulanabilirliğine dikkat çekmek ve etkililiği açısından güncel kanıta gerek duyulduğu konusunda duyarlılığı artırmak amacıyla ele alınmıştır.

Page 93: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 8

Serviks Kanseri olgu sunumuEbru Atasever Akkaş Yeter Soylu Fadime Menteş Nesrin Çkır DÖNAY Aydınlık Derya

Harman Neşe Uysal Meryem Uludağ Züleyha TunaGirişServiks kanseri , jinekolojik maligniteler arasında gelişmiş ülkelerde üçüncü, gelişmekte olan

ülkelerde ise ikinci sıklıkta görülen jinekolojik kanser olarak karşımıza çıkmaktadır. Olguların yaklaşık%20’sinde herhangi bir klinik bulgu ve semptom yoktur ancak serviks kanserine ilişkin belirti bulgular arasında genellikle anormal vajinal kanama, akıntı, cinsel ilişki sonrası kanama, pelvik ağrı, yorgunluk yer almaktadır. Bu olgu sunumunda serviks kanserine ilişkin belirti bulgular olmaksızın meme kanseri taramaları sırasında ortaya çıkan ve skuamoz hücreli serviks kanseri tanısı alan bir olgu tartışılacaktır.

Olgu38 yaşında bayan hasta, 5 yıllık evli ve çocuğu bulunmamaktadır. Sol memede ele gelen kitle

nedeniyle doktora başvuran hastada yapılan tetkikler sonucunda sol meme alt içi kadranda areola kenarında 50x35 mm boyutunda düzensiz konturlu içerisinde kalsifikasyon içeren solid kitle ve sol aksiler bölgede 15x6 mm boyutunda kortikal kalınlaşma izlenen lenfadenopati tespit edilmiştir. Yapılan tru-cut biyopsi sonucu; invaziv meme karsinomu, grade 3, östrojen ve progesteron reseptörü negatif, c-erb B2 üç pozitif, Ki 67 proliferasyon indeksi %80, sol aksiler lenf nodu metastatik olarak gelen hasta lokal ileri evre meme ca olarak kabul edilmiştir. Pozitron emisyon tomografi (PET)’si istenen hastada serviks uteri-vajen forniksi sol lateralinde ve sol labium majus komşuluğunda artmış fluorodeoksiglukoz (FDG) tutulumları enfektif kistik lezyonlar veya malignite ile uyumlu olarak gelmiştir. Abdomen magnetik resonance imaging (MRI) ile de sol adneksiyel 39x36 mm, sağ adneksiyel 30x24 mm boyutunda heterojen-hipodens kistik lezyonlar tespit edilmiştir. Human papilloma virüs (HPV) tip 16 sonucu pozitif olarak gelen hastanın smear sonucu ASC- US, HSIL? olarak gelmiştir. Konizasyon yapılan hastanın patolojisi skuamoz hücreli karsinom, keratinize tip, orta diferansiye olarak gelmiştir. Dört kür Adriamisin (60mg/m²), siklofosfamid (600 mg/ m²),

3kür transtuzumab (2 mg/kg/gün), paklitaksel (80 mg/ m²) kemoterapi protokolü alan hasta ortak karar sonucunda serviks kanseri tedavisine yönelik tedavi planı verilmiştir.

Hastaya tüm pelvis 180 cGy fraksiyon dozu ile 25 fraksiyonda total toz: 4500 cGy, tutulu lenf nodu ve adneksiyel alana ek doz 540 cGy total doz: 5040 cGy, eş zamanlı haftalık cisplatin 40 mg/ m² kemoterapi ile Intensitiy modulated Radiotherapy (IMRT) tekniği ile Eksternal Beam Radyoterapi (EBRT) tedavisi verilmiş sonrasında da brakiterapi tedavisi genel anestezi altında haftada 2 gün 700cGy 4 fraksiyonda komplikasyonsuz tamamlanıp, meme kanseri tedavisi için Tıbbi Onkoloji kliniğine yönlendirilmiştir.

SonuçLokal ileri evre serviks kanserinin günümüzde kabul gören tedavi modalitesi eksternal pelvik

radoterapi ile eş zamalı kemoterapiyi takiben brakiterapi’dir. Üç boyutlu brakiterapi planlamalarının giderek yaygınlaşması ile yüksek kür şansı elde edilebilmektedir.

Page 94: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

Jinekolojik kanserlerin ve kanser ile ilişkili tedavilerin kadın yaşamına etkileri

Gamze Acavut1, İlknur Yeşilçınar2, Meltem Uğurlu3, Gözde Yalçınkaya4

1Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hast. ve Doğum Ana Bilim Dalı, Ankara2Batman Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü, Batman

3Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ebelik Bölümü, Ankara4LÖSANTE Çocuk ve Yetişkin Hastanesi, Dahiliye Servisi, Ankara

Amaç: Jinekolojik kanserlervebukanserlereilişkintedavilerkadınlaraçısındantravmatikolabilmektedir. Kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedaviler kadınların beden imajını olumsuz etkilemekte ve yaşam kalitelerini düşürmektedir. Ayrıca tedavi süreci kadınların cinsel rollerini ve emosyonel iyilik hallerini de olumsuz etkilemektedir. Jinekolojik kanser tanısı almış hastaların tıbbi tedavilerinin yanı sıra sosyal, ruhsal ve fiziksel iyilik hallerinin değerlendirilmesi önemlidir. Bu çalışmada jinekolojik kanser tanısı alan ve tedavi gören kadınların yaşadığı sorunların değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: 2008-2018 yılları arasında yayınlanan, “jinekolojik kanser, kanser tedavisi, yaşam kalitesi, psiko-sosyal durum,” anahtar kelimelerini içeren literatür örnekleri incelenmiştir.

Bulgular: Jinekolojik kanser tanısı almış olmak ve bununla ilişkili tedaviler kadınların psikolojik sorunlar yaşamasına yol açabilmektedir. Özellikle cerrahi tedavilere bağlı organ kayıplarının ruhsal travmalar yaşanmasına neden olabildiği belirtilmektedir. Bu durum kadının cinsel işlevselliğini yitirdiği algısına sebep olurken, beden algısını olumsuz etkilemektedir. Ayrıca kanser tedavisine bağlı olarak kadının üreme yeteneğini kaybetmesi eşleri ile olan ilişkilerinin yanı sıra toplumsal ilişkilerini de etkilendiği görülmektedir. Kadının sosyal ve ruhsal rollerindeki bu değişim yaşam kalitesindeki değişiklikler ile ilişkilidir. Ayrıca kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinin istenmeyen etkilerinin ortaya çıkması yaşam kalitesini etkilemektedir. Yorgunluk, gastrointestinal fonksiyonlara ilişkin sorunlar, uyku problemleri ve ağrı gibi semptomplara bağlı olarak kadınların yaşam kaliteleri düşmektedir. Tedavinin etkili olmayacağı, kanserin nüks edeceği düşüncesi ve ölüm korkusu hastaların yaşadığı diğer sorunlardandır. Bunun yanı sıra kanser türünün,tedavi şeklinin ve süresinin, dini inanışların ve sosyo-kültürel tutumların; kadınların kansere ve etkilerine ilişkin algılarını etkilediği ifade edilmektedir.

Sonuç: Jinekolojik kanser tanısı almış hastaların tıbbi süreçle birlikte ruhsal, sosyal ve fiziksel iyilik halleri değerlendirilmeli ve tanı-tedavi süreci her yönüyle ele alınmalıdır.Anahtar Kelimeler: Jinekolojik kanser, kanser tedavisi, yaşam kalitesi, psiko-sosyal durum.

Page 95: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

Jinekolojik kanserlerde tamamlayıcı ve alternatif tedavinin kullanımıEda Kiracılar*

*Çorum Hitit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik ABD Yüksek Lisans Öğrencisi

Kanser dünyada ve ülkemizde sağlık sorunları içinde görülme sıklığı gittikçe artan ve kalp hastalıklarından sonra ölüme neden olan ikinci hastalık türüdür. Jinekolojik kanserler ise kadınlarda meme kanserinden sonra mortalite ve morbiditenin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Batı ülkelerinde jinekolojik kanser sıklığı, endometrium, over, serviks kanseri olarak sıralanırken ülkemizde bu sıklık over, endometrium ve serviks kanseri şeklindedir.

Tıbbi tedaviye destek amacıyla medikal tedavilerle birlikte uygulanan yöntemler tamamlayıcı tedavi olarak bilinirken, alternatif yöntemler tıbbi tedavilerin yerine kullanılan ama bilimsel temeli olmayan yöntemler olarak bilinmektedir. Dünya genelinde TAT (tamamlayıcı ve alternatif tedavi) kullanımı her geçen gün artmaktadır. Kanser hastaları arasında TAT en çok merak edilen yöntemler arasındadır. Literatürde en çok kadınların TAT kullandığı ve daha sık jinekolojik kanser tedavisindeki kadınların kullanımından yararlandığı belirtilmektedir. TAT kullanım nedenleri, kemoterapiye destek olmak ve yan etkilerini azaltmak, bağışıklığı güçlendirmek, uygulanan tedavi ve hastalığın meydana getirdiği semptomları hafifletmek, yaşam kalitesini yükseltmek, psikolojik rahatlık sağlamak ve kanserin tekrar oluşmasını engel olmak sıralanabilir.

ABD Ulusal Tamamlayıcı ve İntegratif Sağlık Merkezi(NCCIH) güncel bildirisinde TAT kullanımını beden ve zihin tedavileri(meditasyon, yoga, refleksoloji, homeopati, derin nefes egzersizleri, akupuntur ve müzik tedavisi) ve doğal ürünler olarak 2 başlıkta sınıflandırmıştır (ginseng, kantaron otu, zencefil, ısırgan otu, sarımak, vitamin ve mineraller). Konuyla ilgili çalışmalarda, Dikmen ve Terzioğlu (2018) jinekolojik kanser tanılı kadınlara refleksoloji ve progresif gevşeme yöntemlerinin kemoterapiye bağlı ağrı hissini azalttığını aynı zamanda yaşam kalitesini arttırdığını belirlemiştir. Bradt ve ark. (2011) müzik terapinin kanser hastalarında anksiyeteyi azalttığını belirlemiştir. Amerikan İntegratif Onkoloji Derneği(SIO) (2017), kemoterapiye bağlı bulantı ve kusmalarda antiemetik tedavilere ek olarak akupuntur uygulamasını önermektedir. Isırgan otu yaşam kalitesini arttırdığı ve antioksidan etkisiyle immün sistemi güçlendirici etkisiyle, zencefil ise antiemetik etkisiyle kemoterapiye bağlı gelişen bulantı kusma semptomlarını azaltmak için kullanılan bitkisel bir üründür. Bu olumlu kullanım alanlarının yanında olumsuz etkileri olan bitkisel ürünlerde vardır. Ben Arye ve ark. (2016) sarımsağın bazı kemoterapik ilaçların etkinliğinin azalttığını, sarı kantaronun pıhtılaşma eğilimini arttırdığını ortaya koymuştur.

TAT kullanan kadınlar sağlık personelinden yeterli bilgi alamadığı için sosyal medya, internet, arkadaş önerisiyle bu yöntemleri kullandığını belirtmiştir. Bilinçsiz kullanım yanlış yönlendirmelere ve tedavi sürecinin olumsuz etkilenmesine neden olabilir. Sağlık personelleri tedavi sürecinde hastalarına bireysel danışmanlık yapmak konusunda hassas davranmalıdır. Sağlık personelinin TAT kullanımı konusunda bilgi eksikliği olduğu görülmektedir. Sağlık personeline yönelik verilecek eğitimlerin TAT kullanımını içermesi gereklidir. Böylece sağlık personelinin TAT kullanım avantajları, dezavantajları konusunda bilgi sahibi olması sağlanarak hastaya daha yararlı olunabilir. Sağlık personelinin konuya olan ilgisini arttırmak ve literatüre katkı sağlayacak çalışmaların arttırılması önemlidir.Anahtar Kelimeler: Jinekoloji, Onkoloji, TAT

Page 96: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

Jinekolojik Kanserli Hastalarda DepresyonFeyza Çalışır*

*Çorum Hitit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik ABD Yüksek Lisans Öğrencisi

Kanser, yaşamı ciddi anlamda etkileyen ve yaşam kalitesini düşüren bir hastalıktır. Jinekolojik kanserler, tüm kadın kanserlerinin yaklaşık 1/5’ini oluşturmaktadır. Bunlardan da en sık görüleni serviks kanseridir. Sağlık Bakanlığı’nın 2015 yılında yayınladığı rapora göre jinekolojik kanserlerin görülme oranı 100.000’de%22.6 olarak bulunmuştur. Kanser tanısı, birey için yaşam tehdidi, ürkütücü bir olay olarak algılanır, bireyin psikolojik dengesini bozar ve hastalıkla baş edebilme yeteneğinde zorluk yaşamasına neden olur. Sadece yaşamı tehdit etmekle kalmayıp, bireyi ve ailesini fiziksel, psikolojik, sosyal yönden olumsuz etkilemekte ve hastalar tanı sürecinde birtakım tepkiler gösterebilmektedir. Watson ve arkadaşlarına göre kanser tanısı alan bireylerin tepkileri 5 başlık altında toplanmıştır; mücadeleci ruh, çaresizlik, endişeli bekleyiş, kadercilik, inkar ve kaçınma. Tedavi aşamasında ise kanserin yol açtığı bulantı-kusma, saç dökülmeleri gibi fiziksel sorunlar ve aynı zamandakemoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedaviler sonucu beden imajında meydana gelen değişiklikler, cinsel aktivitede azalmanın olması, üreme yeteneğinin kaybedilme korkusu, sosyal izolasyon gibi durumlar hasta ve ailesini psikolojik açıdan olumsuz yönde etkileyebilmekte, dolayısıyla hastaların etkin baş edebilme yeteneğini azaltmaktadır. Çünkü jinekolojik kanserler bireylerin doğrudan veya dolaylı yollarla üreme organlarını ve işlevlerini, beden algısını, bireysel rol ve sorumluluklarını, cinselliği tehdit etmesi yönüyle diğer kanser türlerinden farklılık göstermektedir. Yapılan çalışmalarda kadınlara göre cinselliğin, dış görüntüsünü, çocuk doğurma yeteneğini sürdürebilmeyi ve cinselliği yaşayabilme yeteneğini ifade ettiği saptanmıştır. Hastaların, kendilerinin artık karşı cins tarafından beğenilmeyeceği, kadınlık/ebeveynlik görevlerini yerine getiremeyecekleri düşüncelerinin olduğu, böylece bireyin beden algısı, cinsel rolü, cinsiyet rolüyle ilgili sorunlar yaşadıkları görülmüştür. Birçok araştırmada kanserin neden olduğu emosyonel karmaşanın bireyde şok, güvensizlik ve depresyona neden olduğu ortaya koyulmuştur. Hastaların, tedaviden en iyi yararı elde etmelerinde ve hastalık sürecinde ortaya çıkan olumsuz sonuçlarla baş edebilmelerinde psikososyal desteğin yeri çok önemlidir. %17’sinde depresif sorunların olduğu belirlenmiş jinekolojik kanser tanısı alan kadınlarla yapılan bir çalışmada, yeterli destek grubu olan bireylerin daha az antidepresan kullandığı, yetersiz psikososyal desteği olanların ise depresyon görülme sıklığının arttığı görülmüştür. Kanser hastasının korku ve endişelerinin giderilmesi için duygusal destek ve psikososyal uyumu sağlamaya yönelik girişimleri içinde barındıran bütüncül bir yaklaşıma gereksinimi vardır. Burada da hemşirelere büyük sorumluluk düşmektedir. Hemşirelere düşen görev, hasta ve ailesinin bilgi gereksinimlerini karşılamalı, hastalığa yüklediği anlamı bilmeli, kullanılan baş etme yöntemlerini belirlemeli, etkili baş etme yöntemleri geliştirebilmesi için hasta ve ailesini desteklemeli, korku ve duygularını dile getirmesi için aileyi cesaretlendirmeli, ailenin destek kaynaklarını belirlemelidir. Bu derlemede; jinekolojik kanser hastalarında depresyon, depresyonun etkileri ve bu depresyonla başa çıkmada uygun hemşirelik yaklaşımları ele alınacaktır.Anahtar Kelimeler: Jinekolojik Kanser, Depresyon, Psikososyal Bakım, Hemşire.

Page 97: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

Jinekolojik kanserli hastalarda cinsel sorunlarNeslihan İlgen*

*Çorum Hitit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik ABD Yüksek Lisans Öğrencisi

Cinsellik; biyolojik, psikolojik, kültürel faktörler gibi pek çok boyutta ele alınan bir kavramdır. DSÖ’ne göre cinsellik kavramı ; ‘’cinsel yaşamın bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal açıdan bir bütün olarak ele alınması yoluyla kişilik, iletişim ve sevginin olumlu yönde zenginleşmesi ve güçlenmesi olarak tanımlanmaktadır’’. Geçmişten günümüze kadar dünyada ve ülkemizde kanser görülme vakalarının artışı yadsınamaz bir gerçektir. Kanserin içinde olan jinekolojik kanserlerinde artışı her geçen yıl değişmektedir. Jinekolojik kanser prevalansını baktığımızda 2015 sağlık bakanlığı kanser raporlamasına göre kadın genital organ kanserleri 100.000 kişide %22. 6 olarak belirlenmiştir ve birinci sırayı alan serviks kanseridir. Jinekolojik kanser tanısı alanve sonucunda tedavigörenbirkadınıncinselliğiolumsuzyöndeetkilenmektedir. Jinekolojik kanserlere yakalanma oranlarının artmasıyla birlikte gelen sorunlar kadının cinselliği üzerinde olumsuz etkiler doğurmaktadır. Bu etkiler kanserin evresine, çeşidine, alınan tedaviye, tedavinin içinde yer alan vulvektomi, histeroktomi, radyoterapi ve kemoterapiye göre farklılık gösterir. Jinekolojik kanserli hastaların yaşadığı cinsel sorunların içine; anksiyete, bilinmezlik korkusu, cinsel istek kaybı, hormonların azalmasına bağlı gerçekleşen vajinanın kayganlığında azalma, vajinal kuruluk, disperoni, orgazm olamama girmektedir. Bununla ilgili yapılan bir araştırmada; en büyük cinsel sorunun ağrılı cinsel ilişki olduğu saptanılmıştır. Buna ek olarak; %70 oranında vajinal elastikiyetin azalmasına bağlı disperoni, yorgunluğa bağlı cinsel aktivitede azalma, cinsel uyarı ve orgazm olamama diğer cinsellik sorunları arasındadır.(Izcki D, Wozniak K, İzycka N, 2016). Buna benzer başka bir çalışmada; jinekolojik kanser olan 243 kişi arasından 160(%65) kişi tanıdan sonraki 4 yıl içerisinde cinsel olarak aktif olmadıklarını, bununda sebebi olarak cinsel istek kaybı yaşadıklarını bildirmişlerdir.(Bradford A and ark. 2015). Kadınların cinsel sorunlar yaşamalarına rağmen sorunlarını dile getirmek istememeleri ve bilgi eksikliği sonucunda sorunlarının daha da artmasına sebep olmaktadır. Bu da baş etme de yalnız kalmalarını doğurmaktadır. Cinsel sorunlarla karşı karşıya kalan hastalara yardımcı olacak kişiler ise sağlık bakım personelleri özelliklede hasta eğitiminden primer sorumlu olan hemşirelerdir. Hemşireler hastanın sorununu ifade edebilmeleri için onları cesaretlendirmeli, onların kaygılarını anlayabilmeleri bunun için sessiz, sakin bir ortam sağlayabilmedir. Cinsel sorunlarına çözüm ararken kültürel ve dini inanışlarınıda unutmamalıdırlar. Gerekirse hemşireler sadece kadının değil eşlerin birlikte eğitime katılımını sağlayarak etkili bir çözüm bulabilmelidir. Böylece eşlerin fikirlerini karşılıklı dile getirerek nasıl bir cinsel sorun yaşadıklarını ortak karar verebilirler. Bu derlemede jinekolojik kanserli hastaların teşhis ve tedavisi esnasında yaşadıkları cinsel sorunlar ve bu sorunlar karşısında hemşirelik yaklaşımlarından bahsedilmiştir.Anahtar Kelimeler: Jinekolojik kanser, Cinsellik, Cinsel Sorunlar, hemşirelik Yaklaşımı

Page 98: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

Neuman açık sistemler modeline göre akut myeloid lösemi: Olgu sunumuGökşen Polat *, Elif Ünsal Avdal**, Berna Nilgün Özgürsoy Uran**

*İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

** İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

Giriş: Akut miyeloid lösemi (AML), normal hücrelere göre proliferasyon hızı artmış, spontan apoptosisi azalmış hücrelerin kontrolsüz ve klonal proliferasyonu ile ortaya çıkan ve hızla artan bu hücrelerin kemik iliğini işgali ile seyreden bir malign hastalıklar grubudur.

Amaç: Bu olgu sunumunun amacı; Akut Myeloid Lösemi olgusunun, Neuman Sistemler Modeli’ne göre temellendirilerek holistik bir bakışla hemşirelik bakımının sağlanmasını ve modelin kullanılabilirliğini göstermektir.

Olgu: Bu olgu hematoloji kliniğinde yatmakta olan kırk iki yaşında kronik myeloid lösemi tanılı erkek hasta “Neuman” açık sistemler modelinden yararlanarak incelenmiştir. Bu kuramcının teorisine göre farklı düzeyde çalışan sistemin parçaları birbiri ile ilişkilidir. Bu sistemin parçaları insan, çevre ve sağlıktır. Bu nedenle olguda bütüncül yaklaşımla hemşirelik girişimleri uygulanmıştır. Hemotoloji ve onkoloji hastalarında semptom yönetimi ve yaşam kalitesinin artırılması hemşirelik girişimlerinin başında yer almaktadır. Bir yıl önce anemi tanısı alan hasta halsizlik, nefes darlığı, yutma güçlüğü ile tekrar hastaneye başvurmuş ve yapılan ileri tahliller sonucu tanısı konmuştur. Olgunun fizik muayenesi sonucunda ise; azalmış akciğer sesleri, hepatomegali, splenomegali mevcut olup cilt ve mukozalar solgundur. Ayrıca hastada servikal, aksiller ve inguinal çok sayıda sert, ağrısız lenfadenomegalileri mevcuttu. Vital bulguları 92/67 mmHg, nabız hızı düzenli dakikada 98 ve solunum sayı 24 , ateşi 39 olarak belirlenmiştir. Laboratuvar değerleri PLT:80.000/ml, Hgb:7.5 g/dl, WBC:20.000 mm3.

Sonuç: Sistemler teorisine göre farklı düzeyde çalışan sistemin parçaları birbiri ile ilişkilidir.Bu olgu sunumunda Neuman Sistemler Modeline göre Akut Myeloid Lösemi hastalığında modelin kullanımının uygun bir yol gösterici olduğu sonucuna varılmıştır.Anahtar Kelimeler: Neuman Sistemler Modeli, Akut Myeloid Lösemi, Hemşirelik, Olgu Sunumu

Page 99: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

Pankreas kanserli bir olgunun standart hemşirelik bakımının planlanmasında bir model: “Fonksiyonel sağlık örüntüleri’’

*Gökhan Sezgin,*Gizem Arslan,**Elif Ünsal Avdal,**Berna Nilgün Özgürsoy Uran*İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

**İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

Giriş: Pankreas kanseri dünyada en sık görülen 12. malignitedir. Kötü prognoza sahip olması nedeniyle malignitelere bağlı ölümlerde ise 7. en sık nedendir. İnsidansı 12.3/100.000 olarak bildirilmektedir. Yaşla birlikte artar ve en çok 50-70’li yaşlar arasında ortaya çıkar.

Kanserli hastanın bakımı geniş bir anamnez alma, fizik tanılama, dikkatli ve özenli bir hemşirelik bakımını gerektirir. Bu olguda Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Hemşirelik Bakım modelinden yararlanılarak bütüncül bir hemşirelik bakımı yapılmıştır.

Olgu59 yaşında erkek hasta, evli ve emeklidir. 2015 yılında Tip 2 diyabet tanısı almıştır. OAD kullanan

hasta 2017 Ocak ayında karın ağrısı şikâyeti ile doktora başvurmuş. Yapılan tetkikler sonucu hastaya pankreas kanseri tanısı konulmuş ve kemoterapiye başlanılmış. Hastanın annesi de şuan akciğer kanseri tedavisi görmektedir. Kemoterapi tedavisi devam ederken karaciğer metastazı gelişen hasta bulantı kusma, karında şişlik sebebiyle kliniğimize yatışı yapılmıştır.

Hastanın fiziksel değerlendirmesinde; 52 kg, 160 cm olduğu, BKİ’sinin 20,2 kg/m2 (normal), son bir yılda 15 kg kilo kaybı yaşadığı, KB’ının 105/60mmHg, nabzının 90/dk ve vücut ısısının 36’C olduğu belirlendi. Laboratuvar bulgularında WBC 14,82 10^3 u/L, RBC 3,08 10^6 u/L, PLT 369 10^6 u/L, Hb 10,1 g/dL olduğu görülmüştür.

Hastadan alınan bilgiler doğrultusunda Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri Hemşirelik Bakım modelinden yararlanılarak hemşirelik bakımı yapılmıştır. Bu model doğrultusunda değerlendirilen hastaya; enfeksiyon riski, kanama riski, kronik ağrı, bulantı, uyku örüntüsünde rahatsızlık, yorgunluk, fiziksel mobilitede bozulma, sıvı elektrolit dengesizliği riski, anksiyete tanıları konulmuştur.

TartışmaBu olguda bütüncül bir hemşirelik yaklaşımı ile tartışma yapılmıştır. Bu çalışmada gastrointestinal

sistemin tümörlerinden olan pankreas kanseri bir olgunun yaşadığı ve yaşama riski yüksek olan sorunların çözümüne yönelik Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri modeline göre hazırlanmış bakım planı ele alınmıştır.

SonuçBu olgu örneğinde kanserli bir hastanın bütüncül bir hemşirelik yaklaşımı ile bakımı sağlandı.

Bu tür olgularda bu modelin kullanılmasının her bir örüntüye ilişkin ayrıntılı veri toplamaya, bireyin gereksinimlerinin daha sistematik bir şekilde belirlenmesine ve bu gereksinimlere uygun daha nitelikli bir hemşirelik bakımı sunulmasına yardımcı olduğu ve klinikte uygulanabileceği sonucuna varılmıştır.Anahtar Kelimeler: Pankreas Kanseri, Hemşirelik bakımı, Fonksiyonel Sağlık Örüntüsü Modeli

Page 100: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

Oral kavite kanseri tanılı hastada hemşirelik yönetimi: Fonksiyonel sağlık örüntüleri modeli

Gizem ARSLAN1 , Gökhan SEZGİN1, Berna Nilgün ÖZGÜRSOY URAN 2, Elif ÜNSAL AVDAL2, Yasemin TOKEM2

1 İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü İç Hastalıkları Hemşireliği Yüksek Lisans

2 İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İç Hastalıkları Hemşireliği AD

GirişBir çok karsinojen maddenin ilk giriş yeri olan oral kavite; sindirim ve solunum yolu kanserleri için

önemli bir bölgedir. Larenks kanserlerinden sonra en sık rastalanan 2. baş-boyun bölgesi kanserleridir. Oral kavite kanserlerinde prognozu etkileyen en önemli faktör boyunda görülen lenf nodu metastazlarıdır. Bu metastaz oranı %40 olarak görülmektedir. Oral kavite kanseri tedavisinde hastalıksız sağ kalım amaçlanmaktadır. Bu nedenle bu kanserlerde erken dönemde tanılama yapılması ve lenf nodu metastazlarının değerlendirilerek uygun tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. (1)

Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri; insanın fonksiyonel özelliklerini temsil ettiği için geniş bir kapsamda hastanın evinde veya yattığı klinikte uygulanabilmektedir. İnsanı bütün olarak ele alan bu modelde bir örüntü diğer tüm örüntüler göz önünde bulundurularak değerlendirilmektedir. Bir örüntüdeki problem, bir diğer örüntüdeki problem nedeniyle olabilir (2, 3).

Olgu68 yaşında ev hanımı (N.B) ve yalnız yaşıyor. 2017 yılında düşme öyküsü yaşamış ve kalça fraktürü

meydana gelmiş. Kalça fraktürü için opere olan hasta operasyondan 9 ay sonra tekrar düşme öyküsü yaşayarak immobil hale geliyor. Hasta bu süre içinde üst dudakta yara bulunduğunu, ilaç kullanmasına rağmen geçmediğini ifade ediyor. 3 ay önce hastaneye gelen hasta Kulak Burun Boğaz (KBB) polikliniğine lezyonu için muayene olmaya gidiyor ve yapılan tetkik sonuçlarında hastaya oral kavite kanseri tanısı konuluyor. Bu tümör boyun bölgesinde lenf nodu metastazı yaparak boyunda bir kitle oluşumuna sebep oluyor ve özefagus tutulumu gerçekleşerek hastanın oral besin alımı tamamen kesiliyor. Hasta ileri tedavi (Kemoterapi-Radyoterapi) ve Perkutan Endoskopik Gastrostomi (PEG) açılması amacıyla tıbbi onkoloji- palyatif bakım servisine yatırılmıştır.

İmmobil olan ve özefagus metastazı yüzünden beslenemeyen hastanın yönetiminde hemşireye büyük sorumluluklar düşmektedir. Kanser hastalarında da bütüncül bakımı desteklemek, hastayı güçlendirmek ve etkinleştirmek amacıyla FSÖ modelinin kullanımı uygun olmaktadır. Bu kapsamda ele alınan bu olguda; tüm örüntülere odaklanılması; hemşirelik yönetiminin ilkelerine yer verilmesi düşünülmektedir.

Bu çalışmada ele alınan olguda FSÖ modeline uygun hemşirelik tanıları ile bakım planı oluşturulmuştur. Bunlara yönelik olarak yapılan eğitimlerle hastalığı ile ilgili bilgi düzeyi arttırılmış ve bakım planı doğrultusunda kendi öz-bakımına katılması desteklenmiştir.

Page 101: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

. 12-1

.OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

ANCAK

Pediatrik Palyatif Bakım İlkeleri ve Hemşirelik Bakım Temelleri

Çocuğun Fiziksel Semptomlarının Yönetimi

Çocuk ve Ailesinin Bilgi İhtiyacı Çocuk ve Ailenin

Bireysel Değerlendirme Gereksinimi

Çocuğun Davranışlarını İfade Etmesine Fırsat Verilmesi

Yaşam Kalitesinin Güçlendirilmesi Ailenin Desteklenmesi Ölüm ve Yas Anındaki Bakım

2017 yılında, yaşları 0-19 arasında değişen toplam 15.270 çocuk ve ergenin kansere yakalandığı ve 1.790 çocuğun kanser nedeniylee öldüğü bildirilmiştir (NCI, 2018).

Palyatif bakımla ilgiki hasta-ebeveyn tutumlarında önemli farklılıklar olduğu, kanserli çocukların (%40,3) ebeveynlerine (%17,8) göre daha fazla, erken dönem palyatif bakım entegrasyonunun yararlı olabileceğini düşündükleri belirtilmiştir (Levine ve ark., 2018). Kansere yönelik tedavinin yararlı olmasının yanı sıra ağır yüklerinin de olması, tedavi süresince ebeveynlerin önceliklerinin değiştirmektedir (Feraco ve ark., 2018).

DSÖ (2018) tanımına göre pediatrik palyatif bakım ilkeleri;

Çocuğun bedeni, zihni ve ruhunun bütüncül bakımıdır ve aileye destek verilmesini de içerir.

Hastalık teşhis edildiğinde başlar ve çocuğun hastalığa yönelik tedaviyi alıp almadığına bakılmaksızın devam eder.

Sağlık personeli; çocuğun fiziksel, psikolojik ve sosyal sıkıntısını değerlendirmeli ve hafifletmelidir.

Etkili palyatif bakım, aileyi içeren ve mevcut toplum kaynaklarını kullanan çok disiplinli bir yaklaşım gerektirir.

Bu bakım hastanede, toplum sağlık merkezlerinde ve evlerinde sağlanabilir.

Pediatrik onkoloji hastalarının palyatif merkezlerine yönlendirilmeleri durumunda ailelere; ölümü sağlık

personeliyle konuşma, çocuğuna ölümle ilgili danışmanlık yapabilme ve kardeş desteği verilebildiği

sonucunaulaşılmıştır

ERKEN ENTEGRASYON

Pediatrik onkolojide erken entegrasyonunu

n semptomyönetiminde,

çocuğun, ailesinin ve çocuğun

sosyal çevresinin ihtiyaçlarının

karşılanarak bakım

2007-2014 yılları arasında 615 çocuğun dahil edildiği çalışmada yaşam kalitesi servisinde oluşturulan palyatif bakım anlayışıyla birlikte hasta sayısının giderek arttığı

belirtilmiştir. 2007’de 58 olan hasta sayısı 2014’te 1297’ye, yaşam kalitesi servisine ilk konsültasyondan sonra yaşam süresi 2008’de 52 gün iken 2014’te 223 güne yükselmiştir.Hastane genelinde ölüm öncesi bilgisayar desteği ile

Pediatrik palyatif bakımın onkolojiyle bütünleştirilmesi

semptomların daha iyi yönetilmesini ve yaşam kalitesini arttırmasınısağlayabilmektedir

(Wolfe ve ark., 2017).

DSÖ pediatrik palyatif bakımı; ‘‘çocuğun vücudunun, aklının ve spritüel yönünün bütün aktif bakımıdır, ayrıca aileye destek vermeyi içerir’’ olarak tanımlamıştır (DSÖ, 2018).

Kronik hastalıkların başında gelen kanser süreci de palyatif bakıma dahil olmaktadır.

PEDİATRİK ONKOLOJİK PALYATİF BAKIM ANLAYIŞI

Page 102: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

12-16 Aralık

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

Sağlık Bilimleri Üniversitesi . . . -. .

OnkolojiHeMS,ireliGIKongresi

ONKOLOJİ HASTANESİNDE PALYATİF BAKIM HEMŞİRELİĞİ DENEYİMİŞerife KARACA, Zeynep YURDAKUL, Gülçin ŞENEL, Gonca OĞUZ, Nesteren KOÇAK,

H.Asya AKIN, Zeynep KARA, Emine YENER

SBÜ, Dr. A.Y. Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Total ağrı kavramı içinde fiziksel, psikososyal

ve manevi bileşenleri ile ağrı yönetiminde

multimodal yaklaşım kullanılmaktadır. Hasta ve

bakım verenlerin doğru bilgilendirilmesi, bakım

yükünün hafifletilmesi için toplantılar

düzenlenmekte, gereksinime göre hasta ve

yakınlarına psikolojik, sosyal ve manevi destek

sağlanmaktadır. Ekibimiz ulusal/uluslararası

eğitim programlarında eğitimci olarak da yer

almaya devam etmektedir.

Değerlendirme ölçeklerimiz: Palyatif bakımda hastalar sıklıkla kontrolü güç çok sayıda semptomu bir arada yaşamaktadır. Hastalık sürecinde görülen semptomlarda etyopatogenez etkili olurken, yaşam sonunda hastalık bağımsız semptomlar görülmektedir. Palyatif bakımda rutin pratikte sık kullanılan Edmonton Semptom Değerlendirme Ölçeğinde [Edmonton Symptom Assessment Scale (ESAS)] ağrı, aktivite, bulantı, depresyon, anksiyete, uyku hali, iştahsızlık, kendini iyi hissetme, nefes darlığı 10 cm VAS kullanılarak ölçülmektedir. Memorial Semptom Değerlendirme Ölçeğinde [Memorial Symptom Assesment Scale (MSAS)] ise 32 semptomun sıklığı, şiddeti ve hastada yarattığı sıkıntı değerlendirilmektedir. Yaşam sonunda en sık görülen semptomların ölüm nedeni kalp yetmezliği olan hastalarda dispne, yorgunluk ve konstipasyon, kanser hastalarında ise ağrı, yorgunluk, bilişsel fonksiyonlarda bozulma olduğu saptanmıştır.

Tartışma ve Sonuçlar: Palyatif bakım bir insanlık hakkıdır. Zaman içinde kanser hastaları için olduğu gibi hasta ve hastalık özelinde bakım organizasyonlarının

çeşitlendirilmesi hedefe ulaşılmasını kolaylaştıracaktır. Bakım standartlarının oluşturulması, bakımın sürekliliğinin hastane dışında da sağlanması, etkin ağrı

kontrolü ve opioid kullanımı için tüm sağlık profesyonellerinin katılımı ile farkındalık ve eğitim çalışmalarına gereksinim devam etmektedir.

Kaynaklar:1. National Comprehensive Cancer Network. Clinical Practice Guidelines in Oncology for Adult Cancer Pain. V.1.2010. Fort Washington, PA: National Comprehensive Cancer Network; 20102. Smith TJ, Temin S, Alesi ER, et al. American Society of Clinical Oncology provisional clinical opinion: The integration of palliative care into standard oncology care. J Clin Oncol 2012;30(8):880-8873. Can G. Kanser Hastasında Kanıta Dayalı Palyatif Bakım. İstanbul,.Nobel Tıp Kitabevi ,2018,p.v

Hemşirelik en stresli meslek grupları içerisinde

üçüncü sıradadır.(3) Diğer sağlık alanlarından

farklı olarak hastanın işlevselliğinin artırılması

ve fizyolojik işlevlerinin sürdürülmesine

odaklanmak yerine, hemşireler ölmekte olan

hastalarının ve ailelerinin ihtiyaçlarını

tanılamaya ve karşılamaya odaklanmaktadır.

Palyatif bakımda çalışan hemşireler sıklıkla

ölüm ve ölümle ilgili varoluşsal sorunlar,

psikolojik zorluklar ve yaşamın sonuna

yaklaşan hastalarda ortaya çıkan duygusal

sıkıntılar ile karşılaşmaktadırlar. Hastalık

evresi, fonksiyonel kapasite, beklenen yaşam

süresi hasta ve ailenin gereksinimleri geçerli

ve güvenilir ölçeklerle değerlendirilip,

bilgilendirme sonrası tercihler göz önünde

bulundurularak palyatif destek planı

Sunum: Hastanemizde, Palyatif Bakım Servisi 01

Temmuz 2007 tarihinden bugüne kadar Anestezi ve

Reanimasyon Kliniği’ne bağlı olarak hizmet

vermektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nün ülkemizde

verdiği eğitim sırasında hastanemizi ziyareti sonrası

2009 yılı yıllık raporunda, Sağlık Bakanlığı’na bağlı

ilk Palyatif Bakım Ünitesi olarak yer almıştır. Palyatif

Bakım Merkezi, 13 yatakla 04.02.2015 tarihinde

ülkemizde tescillenen ilk merkez olmuştur. Ağrı

Polikliniği ve Palyatif Bakım Ekibi'nde; 3 algolog, 1

anestezi uzmanı, 11 hemşire, psikiyatrist, psikolog,

diyetisyen, fizyoterapist, sosyal hizmet uzmanı,

manevi bakım uzmanı görev yapmaktadır. Servise

hasta kabulü Ağrı / Palyatif Bakım Polikliniği, Acil

Servis, diğer klinikler veya hastanelerden başvuru

ile olmaktadır. Diğer servis ve polikliniklerden

yönlendirilen hastalar için konsültasyon ile palyatif

destek sağlanmaktadır.

Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma

Page 103: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

Onkol

,

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

Sağlık Bilimleri Üniversitesi . . . . .Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi

12

S-

16

irAr

eal

lık

i2

G0-

1

8

IKongre

si

GİRİŞ:

IORT ( İntraoperatif Radyoterapi ) Kliniğimizde Mobetron cihazı ile Ameliyat sırasında Tümör yatağını ya da kalan tümörü doğrudan tedavi etmek için tek doz elektron enerjileri kullanılarak yapılan bir tür kanser tedavisidir.

Yüzeysel penetrasyonlu elektron demetleri kullanılır ve aplikatörlerle uygulanır. IORT yöntemi geleneksel radyoterapi’de olduğu gibi lineer hızlandırıcı ile yapılır.Bu Yöntem her hasta için uygun değildir. Hangi hasta için uygun olduğuna radyasyon onkoloğu, cerrah ve pataloğun birlikte karar vermesi gerekiyor. Bu kararda hastanın yaşı, tümörün büyüklüğü ve tümörün diğer patolojik özellikleri belirleyici faktörlerdir.

APLİKATÖR A BOL LAZER

MATERYAL METOT:

Kliniğimizde mobetron IORT cihazında 2012-2017 yılı arasında toplam 111 meme ca hastasına IORT uygulanmış olup 33 hastaya parsiyel meme ışınlaması 21 Gy, 78 hastaya 10 Gy Boost dozu olarak tedavi uygulanmıştır.

Cihazda; 4-6-9 ve 12 MeV elektron enerjileri, gantry ±45° açı aralığı, tedavi kafası ± 30° ve 30 cm lik bir aralıkta dikey hareket özelliği vardır.Ameliyatı gerçekleştiren cerrahi ekip tarafından tümör çıkarılır. Yüzey dozunu arttırmak ve akciğer dozunu düşürmek amacıyla tümör yatağı tabanına bolus yerleştirilir. Tümör boyutuna göre ve yerleşim yerine göre 5 veya 10 mm kalınlıktaki 0-15 veya 30 derecelik boluslardan uygun olanı yerleştirilir. 3-10 cm çap aralığındaki 0-15 veya 30 derecelik dairesel aplikatörden uygun olanı sabitlenir. Radyoterapi Teknikeri tarafından aplikatör üzerine yerleştirilen ayna ve lazerler yardımıyla linac gantry ile aplikatör arasında yumuşak kenetlenme işlemi yapılır. gantry üzerinde gantry açışı, tilt açısı, yükseklik ve gantry yatay düzlem hareketlerini gösteren led ekranda operatöre klavuzluk eder.

Medikal fizik mühendisi tarafından aplikatör seçimine ve % 90 lık izodoz eğrisinin geçtiği derinliğe göre enerji seçimi

SONUÇ:

IORT’de Seçilmiş hastalarda 6-8 hafta sürecek olan tedavi süreci 2-3 dakika gibi kısa bir sürede sonlandı. Tedavi tümörün çıkartıldığı bölgeye doğrudan uygulandığı içinışınlanan tümör yatağının tespiti daha doğru oldu. Sağlam dokular rahatlıkla korundu. Hastanın uzun tedavi sürecinde oluşacak cilt reaksiyonları yan etkileri

MEME KANSERİNDE İNTRAOPERATİF RADYOTERAPİ UYGULAMALARI TEK KLİNİK

DENEYİMİ

Page 104: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırm.a Hastanesi 12-16.Aralık.20-

18. .,

SBÜ ANKARA ONKOLOJİ EAH UYGULAMALARI 2018

HASTANENİN TANITIMI1956 Türk Kanser Araştırma Kurumu, 1962 Sağlık Bakanlığı’na geçiş, 1967 Etimesgut MKE

binası, 1989 Modern hastane, 2007 Urankent ek bina, 2015 Sağlık Bilimleri Üniversitesi ve SUAM bağlanmıştır. 500 yatak kapasiteli hastanemiz, 1898 çalışanı ile hizmet vermektedir.

SBÜ ANKARA ONKOLOJİ EAH UYGULAMALARIKlinik Araştırmalar, kapsamında hastanemizde Faz 2, 3 ve 4’te devam eden çalışmalar

vardır. Faz 1 ise açılma aşamasındadır.İyi Klinik Uygulamaları, merkezimizde eğitimler yapılmaktadır.Ameliyathane, 15 masa ile hizmet vermekte olup yıllık 68.280 ameliyat yapılmıştır. Yoğun Bakım, anestezi, cerrahi ve dahiliye yoğun bakım üniteleri bulunmaktadır.Palyatif Bakım, Hematoloji, KİT, Cerrahi Onkoloji, Radyasyon Onkolojisi, Medikal

Onkoloji, Çocuk Onkoloji ve diğer branş klinikler bulunmaktadır.Klinik Eczacılık, İlaç Danışma Merkezi, Gündüz Tedavi Ünitesi, Robotik Kemoterapi

Hazırlama Merkezi (Yıllık ortalama 35.000 hastaya, 49.000 torba kemoterapi hazırlanmıştır), Onkolojik Rehabilitasyon Merkezi, Psikoonkoloji Merkezi, Sürekli Eğitim Merkezi, Klinik Eğitim Hemşireliği, Meme Hastalıkları Eğitim Hemşireliği, Nütrisyon Hemşireliği, Diyabet Hasta Okulu, Kanser Hasta Okulu (Haftanın 5 günü eğitim verilmektedir), Onkolojik Sosyal Hizmet Birimi (4780 hasta ile görüşme ve sosyal hizmet uygulamaları yürütülmüştür), Uğraş Terapileri Merkezi (3512 hasta katılmıştır), Şefkat Eli Hediye Mağazası (200 hastaya malzeme ve yardım yapılmıştır) ve Şefkat Evi Çocuk Eğlence Merkezi (54 hasta çocuğuna hizmet verilmiştir) bulunmaktadır.

Hastanemizde 2 kongre,7 sempozyum, 3 kurs, 6 eğitim günleri ve 6 sertifika programı yapılmıştır.

Halise ELÇİGenel Cerrahi Kliniği Birim Sorumlusu

Page 105: SÖZLÜ BİLDİRİ ÖZETLERİ · Web viewOnkoloji.HeMSağlık Bilimleri Üniversitesi,Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi 12S-16i.rAreallıki.2G0-18I. Kongresi. SÖZLÜ

OnkolojiHeMSir

Sağlık Bilimleri

1. Ankara Onkoloji Hemşireliği Kongresi - 9

Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırm.a Hastanesi 12-16.Aralık.20-

18. .,

HEMATOLOJİK KANSERLİ HASTALARIN STRES DÜZEYLERİHayriye Işıkay

Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji E.A.H

GirişKanser tanısı aldıktan sonra kanserin varlığı, kanser tedavisinin zorluğu,bilinmezliği, yan etkileri, hastalığın nüks etme olasılığı ve ölüm korkusu kişinin psikolojik sıkıntılar yaşamasına neden olur.“Distres” terimi NCCN (Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı) tarafından tanımlanmış bir terimdir(NCCN, 2016). Distres, kanserle baş etme yetisini engelleyen, hoş olmayan hisleri ve duyguları, bunların fiziksel belirtilerini ve ele alınış şeklini tanımlamak için kullanılmaktadır.(Bultz ve Carlson 2005) Kanser süreci boyunca hastaların distres açısından taranması gerektiği kaçınılmaz bir gerçektir. 2005’de Kanada Kanser Kontrol Stratejisi, distres ölçümünü nabız, tansiyon, solunum gibi rutin olarak ölçülmesi gereken bir vital bulgu olarak tanımlamıştır (Bultz ve Holland 2005).

Hematoloji servisinde yatmakta olan hematolojik kanser tanısı almış 20 bireye kişisel bilgi formu ve distres termometresi (DT) uygulandı.Distres seviyesi termometre analojisi ile 0-10 arasında derecelendirildi. 0 puanda birey hiç distres yaşamazken, 10 puan ise en üst sınırda distres yaşadığını gösterdi. Hastalar problem listesinde olan sorunlardan hangisinin ya da hangilerinin, geçen bir hafta içinde kendisine sıkıntı yaşattığını işaretledi. Listedeki sorunlar 5 ayrı grupta toplandı. Birinci grup günlük yaşam sorunlarından; barınma, sosyal güvence, iş/okul, ulaşım, çocuk bakımı olarak sıralandı. İkinci grupta ailevi sorunlardan eş ve çocuklar bu grubu oluşturdu. Üçüncü grup duygusal sorunlardan; üzüntü, hüzün, depresyon ve sinirlilikten oluştu. Dördüncü grupta inançla ilgili sorunlara yer verildi ve inançsal sorunlar ele alındı. Beşinci ve son grup ise bedensel sorunlardan oluştu. Bedensel sorunlar içinde yer alan durumlar ise; ağrı, bulantı, yorgunluk, uyku, gezinti, banyo yapma/giyinme, nefes darlığı, ağız yaraları, yemek yeme, hazımsızlık, kabızlık/ishal, idrar sorunları, ateş, ciltte kuruma/kaşıntı, burun tıkanıklığı, el/ayakta karıncalanma, şişkinlik hissi ve cinsel sorunlardı.

Bu çalışmada hematolojik kanser tanısı almış,hematoloji servisinde tedavi alan 20 hastanın stres düzeylerinin ve strese sebep olan faktörlerin belirlenmesi amaçlandı.

Bulgular20 hastada yapılan çalışmada hastaların 10 tanesi ilkokul mezunu,3 tanesi ortaokul,7 tanesi ise lise mezunudur. 20 hastanın ortalama stres düzeyi 5 çıkmıştır. Hastalardan 2 si 0 (sıfır) ı işaretlemiştir. Strese en sık neden olan faktörler ateş, bulantı, yemek yeme ve ciltte kuruma/kaşıntı olarak saptandı.

Yapılan çalışmanın sonucunda stres düzeyi 4 ve üzeri çıkan hastalar belirlendi ve ileri değerlendirme için psikologla görüşmeleri sağlandı

1.Özalp E, Cankurtaran E S, Soygür H. Geyik Özdemir P, Jacobsen P B, Screeningforpsychologicaldistress in Turkishcancerpatients. Psycho-Oncology 2007; 16(4): 304

2. Bultz B D.,Carlson E L., (2006)EmotıonalDıstress:TheSıxthVıtalSıgnFutureDırectıonsInCancerCare. PsychoOncology 15: 93–95.

3. Bultz B D, Holland J C. (2006) Emotionaldistress in patientswithcancer: Thesixthvitalsign. CommunıtyOncology; 3 (5) 311-314.

Ama

Sonuç

Kaynak

Gereç-yöntem