Upload
others
View
10
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
2018
Dr.Güler BUĞDAYCI
SORULARLA MAKROBİYOTİK
BESLENME
1
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
SORULARLA MAKROBİYOTİK
BESLENME
1. Ne yediğimiz neden önemlidir?
İyi yaşamın anahtarı; sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, kaliteli bir uyku ve stres
yönetiminden geçer. Aslında bu dört ana maddenin en önemli maddesi şüphesiz
sağlıklı beslenmedir. Beslenmenin öneminin en güzel cevabını bize ‘Yedikleriniz
ilacınız, ilacınız yedikleriniz olsun.’ diyerek Hipokrat ( MÖ 460-377) vermiştir..
Şu konunun altını çizmek isterim, şu ana kadar uzun yaşam için geçerli bilimsel
kanıtı çok olan bilgi düşük kalorili beslenmedir. Bunun haricinde önerilen tüm
diyetlerin uzun vadede uygulamasında bazı sıkıntılar olabileceği açıktır. 2016
yılından itibaren açlıkla ( fasılalı açlık haftada iki gün veya gün aşırı düşük kalorili
beslenme protokolleri, 5 gün uzun açlık sonra normale dönüş, 5 gün çok düşük
kalorili beslenme sonr anormale dönüş) ilgili çalışmalar hız kazanmıştır.
Yıllar içinde bilim insanları yapılan beslenme çalışmalarında,
yiyeceklerin iyileştirici gücünün olası etkilerini anlamaktadır. Bu kitapçığın amacı,
Akdeniz Diyeti, düşük kalorili diyet, vegan diyeti gibi yaygın olarak bilinen sağlıklı
beslenme türlerinin aksine az bilinen makrobiyotik beslenmeyi her yönüyle
inceleyerek okuyucuya bilgi vermektir.
2. Neden makrobiyotik beslenme isimlendirmede seçilmiştir?
‘Doğunun Bilgisi Batının Bilimi’ kitabının yazarı Joseph Needham ( 1900-1995 )
Makrobiyotik isminin Hipokrat’ın ünlü sözlerinden birinden geldiğini sözlemiştir.
Hipokrat (Hippokrates) tarafından söylenmiş olan “Ars longa, vita brevis, occasio
praeceps, experimentum periculosum, iudicium difficile.”“Sanat uzun, hayat kısa,
fırsat kaçıcı, deneyim aldatıcı, karar zor ” .
2
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
Makrobiyotik Yunanca bir kelimedir, Hipokrat’ın hayatın kısa sanatın uzun olduğu
bir sözünden ileri gelir. Aslında makro=büyük, bios=hayat diye okunabilir. İngilizce
karşılığı ‘prolongevity=uzun ömürlülük’ kullanılabilir.
Makrobiyotik beslenmeyi ve felsefesini uzun ve mutlu yaşama sanatı olarak
çevirmemizin en doğrusu olduğu kanaatindeyim. Çünkü makrobiyotik beslenmeyi
Dünya’da yaygınlaştırmaya çalışan kişi ve enstitüler aynı zamanda iç barış ve dünya
barışı gibi daha kapsayıcı konuları da bu konunun içinde değerlendirmeyi tercih
etmişlerdir.
3. Makrobiyotik diyette yiyecekler yin ve yang diye ayrılır. Yin ve yang ne demektir?
Evrendeki karşıt kutupları ve bu kutupların birbiriyle olabilecek her türlü ilişkisini
ortaya koyan ve kökleri çok eskilere dayanan felsefi bir öğretidir. Yazılı olarak ilk kez,
Yi Çing MÖ 2800 Değişimler, Dönüşümler Yazması’nda bahsedilmiştir.
Tablo 1. Yin ve Yang özellikleri
YİN YANG
Yeryüzü
Karanlık
Pasif
Soğuk
Kış
Gece
Gökyüzü
Aydınlık
Aktif
Sıcak
Yaz
Gündüz
3
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
Çift
Ay
Dişi
Sessiz
Yavaş
Alıcı
Hüzünlü
Yumuşak
Tek
Güneş
Eril
Gürültülü
Hızlı
Verici
Mutlu
Sert
4. Makrobiyotik diyet Geleneksel Çin Tıbbında ilk ne zaman bahsi geçmiştir?
Huang Di MÖ 300 yılında Temel Sorular Geleneksel Çin Tıbbi Kitabında yin ve
yang ilişkisini aşağıdaki maddelerle özetlemiştir;
Her şey, iki kutupludur ve birbirine karşıttır
Kutuplar, karşıtını muhakkak kendi içinde barındırır
Kutuplar karşılıklı bağlılık ilişkisi içindedirler
Kutuplar karşılıklı olarak bir diğerine dönüşebilirler
Kutuplar karşılıklı olarak üreten-tüketen veya destekleyen-kısıtlayan ilişkisindedirler
Kutuplar kendi içlerinde de sonsuz alt kutupları barındırır
4
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
5. Çin Tıbbından köken alan Yin ve Yang terimleri 17.yüzyıldan itibaren hangi
Japon bilim adamlarınca makrobiyotik diyet ile gündeme gelmiştir? Japonya
dışında dünyada diğer ilgilenen kişiler kimlerdir?
Japonya’da; Shyoeki Ando, Sontoku Ninomiya, Kenzo Futaki , Ekiken Kiabara
Sagen Ishizuka (1850-1910),Yukikazu Sakurazawa (1893-1966), George
Ohsawa
Michio Kushi (1926-..)
18.yüzyılda Alman doktor Christoph Hufeland ve daha sonra İngiliz sinolojist
Joseph Needham makrobiyotik beslenmeden basheden ilk kişilerdir.
6. İshizuka, Ohsawa, Kushi soldan sağa fotoğrafları aşağıda bulunmaktadır:
Makrobiyotik diyete katkılarını kısaca anlatınız.
Şekil 1. 20. Yüzyılda makrobiyotiğe katkıda bulunmuş üç önemli isim; sağdan sola; Ishızuka,
Ohsawa ve Kushi
Sagen Ishizuka (1850-1910), Japon ordusunda sağlık personelidir. 19.yy’ ın
ikinci yarısında kadim ve klasik metinlerden derlediği Shokuyodo ( Beslenme
Yolu ) adını verdiği bir diyet geliştirdi.
5
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
George Ohsawa (1393-1966) gerçek adı Yukikazu Sakurazawa, genç yaşta
yakalandığı hastalığı Shokuyodo’yu uygulamasıyla kurtulmasını ardından hem
Ishizuka hem başka kaynaklardan etkilenmiştir. Fransa ve Belçika’da
kuramlarını Üstün İlke ( Le principle unique) diye adlandırarak tanıtmaya çaba
gösterdi. Bu ve daha başka terimleri kullanan yin-yang ilkesini tıp ve
beslenmeye uygulamaya çalışan Ohsawa makrobiyotik sözcüğünü tercih etti.
1960’larda ise kuramlarını Zen Makrobiyotiği terimiyle geliştirdi. Ohsawa
disiplin olarak daha katı ve sıkı kuralları olan yorumlarda bulunmuştur.
Michio Kushi ( 1926.. ) Ohsawadan ilhan alan Kushi Üstün İlkenin adını önce Birlik
İlkesi sonra Evrensel İlke olarak değiştirdi. Zen sözcüğünü bıraktı. Makrobiyotiği
kullanmaya devam etti. 1951 yılında Japonya’dan Amerika Becket,
Massachusetts’de Kushi Enstitüsünü kurarak makrobiyotik beslenmenin bu kıta ve
dünyada tanınmasına öncülük etmiştir. Daha ayrıntılı bilgi için adresinden takip
edilebilir.
7. Kushi Enstitisünün bölgemiz içinde öne sürdüğü makrobiyotik beslenme günlük
alınması gereken yiyecek oranları ve günlük-haftalık-aylık alınması gereken
piramidi nasıldır?
6
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
Şekil.2. Günlük alınması gereken besinler ve oranları
(http://www.kushiinstitute.org/)
Şekil.3. Aylık, hastalık ve günlük alınması gereken besinlerle ilgili piramit
(http://www.kushiinstitute.org/)
7
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
Tablo 2. Makrobiyotik beslenmede dikkat edilecek temel kurallar
TAM TAHIL
ÜRÜNLERI
( % 40-60 )
Organik olarak yetiştirilen, çeşitli yollarla pişirilebilen tam tahıl
ürünleri tavsiye edilir.
Kahverengi pirinç, arpa, akdarı, yulaf, çavdar, buğday ve
karabuğday (arap darısı) bu tahıllar arasındadır. Tam tahıl ürünleri
önerilirken tahılın önerilen yüzdesinin küçük bir kısmı erişte veya
makarna, mayalanmamış tam tahıl ekmekler ve kısmen işlenmiş
diğer tam tahıllardan oluşabilir.
SEBZELER
(%20-30)
Yerel ve organik yetiştirilen sebzeler tavsiye edilir. Bu sebzelerin
çoğu çeşitli şekillerde [hafifçe buharlandırarak veya kaynatarak,
az miktarda sıvı yağla (işlem görmemiş ve soğukla preslenmiş)
soteleme gibi] pişirilebilen türlerden olmalıdır. Sebzelerin küçük
porsiyon taze salata olarak ve çok küçük hacimde turşu olarak
alınabilir.
Günlük tüketilmesi gereken sebzeler: Yeşil kabak, lahana, brokoli,
karnıbahar, lahana (göbeksiz bir tür yeşil lahana), kestane kabağı,
su teresi, Çin lahanası, Çin kabağı, karahindiba, hardal yaprağı,
japon (beyaz turp) yaprağı, taze soğan, soğan, kırmızı turp, turp,
dulavra otu, havuç, akceviz, sakız kabağı
- Haftada 2-3 defa salatalık, kereviz, marul, dereotu ve frenk soğanı
gibi otlar kullanılır. Patates, domates, patlıcan, biber, ıspanak,
pancar ve dolmalık kabağın ise kullanımı tavsiye edilmez.
TOHUMLAR VE
DENİZ SEBZELERİ
(%5-10)
Düzenli kullanım için en uygun baklalar azuki fasülyesi, nohut ve
mercimektir. Diğer baklalar ara sıra yenilebilir. UTofu, tempeh, ve
natto U gibi bakliyat ürünleri de yenilebilir. Vitamin ve mineral
kaynağı oldukları için, U Nori, wakame, kombu, hiziki, arame,
dulseU, ve agar-agar gibi deniz sebzeleri makrobiyotik diyet için
çok önemlidir.
ÇORBALAR
(%5-10)
Çorbalar sebze, deniz sebzesi, tahıl ve bakliyat ürünlerinden
yapılabilir. Baharat olarak miso, tamari ve shoyu (soya kaynağı)
ve deniz tuzu kullanılır.
İÇECEKLER
Kavrulmuş kukicha dal çayı, gövde (sap) çayı, kavrulmuş
kahverengi pirinç çayı, kavrulmuş arpa çayı, karahindiba kök çayı
ve tahıl toz kahve. Aromatik kokusu ve stimüle edici etkisi
olmayan herhangi bir geleneksel çay da kullanılabilir. Su içerken
kaynak veya altın nitelikte su tercih edilmeli ve buzsuz olmalı.
8
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
ARA SIRA
ALINACAK
GIDALAR
Tavsiye edilen balıklar : pisi balığı, dil balığı, morin balığı, sazan,
halibut (kalkana benzer yassı balık) ve alabalıktır.
Meyve veya meyve tatlıları (taze veya kurumuş meyvelerden
yapılmış tatlılar) haftada 2-3 defa alınabilir. Yerel ve organik
olarak yetiştirilen meyveler tercih edilmelidir. Eğer ılıman iklimli
bir bölgede yaşıyorsanız tropik ve yarı tropik meyvelerden
kaçınmalı ve elma, armut, şeftali, kayısı, böğürtlen ve kavun gibi
ılıman iklimde yetişen meyveler yenilmelir.
Hafifçe kavrulmuş fındık, susam, kabak ve ayçiçeği tohumları gibi
tohumlar tercih eilmelidir.
Yer fıstığı, ceviz ve pecan cevizi arasıra yenilebilir.
Pirinç şurubu, arpa, buğday, amasake ve mırın tatlandırıcı olarak
alınabilir.
Ekşi (mayhoş) içecekler için kahverengi(esmer) pirinç şarabı ve
umeboshi şarabı tercih edilebilir.
TAVSİYE EDİLEN
BAHARATLAR
Gomashio, toz haline getirilmiş yosunlar (kelp esmer su yosunu,
kombu deniz yosunu, wakame, ve diğer deniz sebzelerinden elde
edilmiş), susam , umeboshi plums, tekka, turşular, deniz tuzundan
yapılmış Alman usulü lahana turşusu, miso ve tamari/shoyu (soya
kaynağı ).
EK DİYET
ÖNERİLERİ
Sebzeler sadece sıvı yağla pişirilmeli. Orta miktarlarda susam ve
mısır yağı kullanılmalıdır.
Tuz denizden ve doğal yollarla elde edilmiş olmalıdır.
Ayrıca geleneksel ve non-kimyasal soya, tamari soya sosu ve
miso baharat olarak kullanılabilir.
9
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
8. Yin ve Yang Besinlerin genel özellikleri nelerdir?
Tablo 3. Yin ve yang besinlerin ortak özellikleri
• YANG BESİNLER
• YİN BESİNLER
Küçük, yoğun
Sert
Kuru
Koyu kıvamlı, ağır
Tuzlu keskin
Sıkı yapılı
Potasyum düşük
Soğuk havada yetişir
Sodyumu yüksek
Büyük, yayılmış
Yumuşak
Nemli, sulu
Hafif
Tatlı, ekşi
Uzun, gevşek yapılı
Potasyumu yüksek
Sıcak havada yetişir
Sodyumu düşük
10
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
9. Makrobiyotik diyet yin ve yang dengesini esas alır. Ilımlı yin ve yang besinlerin
dengeli bir şekilde seçilmesi esas alınır. Bunlara örnek veriniz.
Tablo 4. Günlük tüketimde yer verilebilecek ılımlı besinlerin listesi
Balık ve Deniz
Ürünleri
Alabalık, dilbalığı, istiridye, karides, mezgit, sazan,
kırlangıç ve mersin balığı
Tahıl Arpa, buğday, darı, esmer pirinç, karabuğday, mısır,
çavdar, yulaf
Ekmek, erişte, kuskus, makarna, mısır unu, tatlı pirinç,
yulaf ezmesi, yarma, buğday
Tohum ve yemiş Ay çekirdeği, badem, bal kabağı çekirdeği, ceviz, fındık,
haşhaş tohumu, kabak çekirdeği, yerfıstığı
Fasulye ve sebze
proteini
Fasulye, barbunya, bezelye, nohut, soya fasulyesi, kuru
fasulye, tofu
Deniz bitkisi Yosun
Sebze KÖKLER/GÖVDELER: Balkabağı, kırmızı turp, havuç,
karnabahar, kırmızı turp, kış kabağı ( sakız kabağı,
kestane kabağı), Soğan, taze fasulye, şalgam, sarı kabağı
YEŞİL YAPRAKLI: Acımarul, bezelye, brokoli, brüksel
lahanası, frenk soğanı, pazı, karalahana, kereviz, kıvırcık
salata, lahana, maydanoz, pırasa, salatalık, yeşil soğan,
şalgam yaprağı
Meyva Ahududu, armut, çilek, elma, erik, karpuz, kayısı,
kestane, kiraz, kuru üzüm, şeftali, üzüm, kantalup
kavunu, yaban mersini
Tatlandırıcı Akçaağaç pekmez, arpa maltı, meyve suyu, pirinç
pekmezi
11
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
10. Aşırı yin ve yang gıdalar nelerdir?
Tablo 5. Aşırı Yang Besinler
Yumurtalar Et Kümes
hayvanları
Balık ve Deniz
ürünleri
Havyar
Tavuk
yumurtası
Dana
Kuzu
Sığır
Tavşan
Av hayvanları
Hindi
Kaz
Ördek
Sülün
Tavuk
Lüfer
Kılıç balığı
Somon
Ton
Tablo 6. Aşırı Yin Besinler
Uyarıcılar Tatlandırıcılar Süt Ürünler Tropikal
meyve ve
yemişler
Alkol
Baharat
Bal
Çikolata
Çay şekeri
Mısır üzüm
pekmezi
Sakkarin
Süt
Yoğurt
Tereyağ
Kaymak
Dondurma
Antep fıstığı
Fındık
Hindistan cevizi
Greyfurt
İncir
Muz
Kivi
Mango
Portakal
Papaya
12
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
11. Et-süt ürünleri -şeker ve tropikal meyveler makrobiyotik beslenmede kaçınılması
gereken besinlerle ilgili açıklamasını yapınız.
ET yeme alışkanlığının geniş bir açıdan bakınca kuzen yamyamlığı olarak ele
alınabilir. İnsanoğlunun daha fazla kava ve otoriteye ihtiyacı olmadığını düşünerek
aşırı yang besinler olan etten kaçınılmalıdır. Et yiyen ülkelerde kolektif düzeyde
incelenince siyasal bakımdan hükmetme, askeri bakımdan zapt etme, iktisadi
bakımdan sömürme eğiliminde olduğu gözlemlenebilir. Vahşice öldürülüp kesilen
bir hayvanı yediğinizde korku, dehşet ve buna eşlik eden hormonları yiyorsunuz
demektir.
Makrobiyotik beslenmede balıklara yer vardır. Suda yaşayan balıklar memeliler ve
kümes hayvanlarından daha az yangdır. Balıkları seçerken de ağır hareket eden ve
eti beyaz olanlar daha ılımlı iken hareketli ve eti kırmız olanlar daha yang kabul
edilir.
SÜT ÜRÜNLERİNİ tüketmek bize çok doğal gelse de aslında doğal düzene aykırı
olduğu anlaşılabilir. Çünkü hiçbir hayvan kendi yavrusuna bir başka türün sütünü
vermez. Çok süt tüketen çocukların ağır hareketleri olan, donuk yüze dikkati
çekebiliriz. Üstelik diğer tüm emeliler bebeklik çağı geçince sütü keser oysa biz
yetişkinler olarak emzirilmeye devam ediyoruz. Büyüdükçe laktozu sindirmek için
kullanılan barsak enzimi laktazın eksildiğinde bilgilerimiz arasındadır.
Süt ürünleri ciddi biçimde bağımlılık yapar, o yüzden badem sütü, tofu peyniri,
fındık kaymağı, soya sütü ile bunun yerine koyabiliriz.
ŞEKER dişleri çürütür, saçı donuklaşır, sivilceler neden olur, kemikler zayıflar.
Ambalajlı ürün ve işlenmiş ürüne sızmıştır. Artık yalnızca kurabiye, pasta içinde
değil ekmekler, çorba, sebzelerde, soslarda şeker vardır. Şeker aşırı yin olup çok
tüketimi bağımlılık yapar. Depresyon, zihin karışıklığı, karamsarlık ile akıl
13
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
sağlığımızı olumsuz etkilediğini söylenebilir. Uyuşturucu ve alkol dışında alışkanlık
sonucu tüketilen hiçbir madde bir ulusun sağlığını şeker kadar bozamaz. Şekerli tat
elde etmek için saha sağlıklı tatlandırıcılar olan arpa maltı, akçaağaç pekmezi, pirinç
pekmezi, meyve suları ve meyve konsantreleri ile elde edilebilir.
TROPİKAL MEYVELER: Sulu yumuşak etli kısımları kolayca ezilip çürüyen bu
aşırı yin meyveler de kendi özelliklerini onları yiyenlere aktarırlar. Aşırı yin
beslenme bedenlerimizde zamanla aşırı yin koşullara neden olur.
12. Makrobiyotik beslenme ile hangi besinlerden kaçınılmalıdır?
Et, alkol, tatlı tüketiminden kaçınılarak sebze ve tahıl tüketimine yönelmelidir.
Besinler pişirirken aşırı çeşnilendirilmemelidir.
Tüm etler, kırmızı etli veya mavi pullu balıklar tüketilmemelidir.
Beyaz ekmek, beyaz pirinç gibi rafine tahıllardan elde edilen ürünler önerilmez.
Patates, domates, patlıcan ve başka tropikal kökenli sebzeler potasyum içeriği
aşığrı yin özelliklerinden dolayı önerilmez.
Aşırı tuzlu peynirler ve eski peynirlerden kaçınılmalıdır.
Margarin tüketilmesi önerilmiyor.
Meşrubatlar, şekerlemeler, hamur tatlandırıcılar önerilmiyor.
Et, hayvan yağı, yumurta, kümes hayvanlerı, süt ürünleri (yağ, yoğurt,
dondurma, süt ve peynir), rafine şekerler, çikolata, vanilya, melaz ve bal
Tropikal ve yarı tropikal meyve ve meyve suları, soda, yapay içecekler, kahve,
renklendirilmiş çaylar ve aromatik uyarıcı çaylar (nane ve nane şekerli)
Bütün yapay olarak renklendirilmiş, korunmuş, püskürtülmüş ve kimyasal işlem
görmüş bütün gıdalar. Rafine edilmiş ve parlatılmış tahıl, un ve bunların
14
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
türevleri, seri üretimle üretilmiş sanayi gıdaları (kutulanmış,
dondurulmuş,radyasyona maruz bırakılmış gıdalar)
Acı baharalar, aromatik uyarıcı gıdalar, şarap ve sert alkollü içkiler.
13. Makrobiyotik beslenmede kullanılan yiyeceklerle ilgili örnek tarifler verilebilir
mi?
Şekil 4. Sağdan sola darı pilavı, esmer pirinç pilavı ve ayvalı buğday nohut aşı
1. Darı Pilavı: Darı az zeytinyağda çevrilir, 1-2 oranda sıcak su eklenir ve ardından
kısık ateşte pişirilir.
2. Darı unundan çorba: Darı bir orta boy soğan ve zeytinyağı ile çevrilir, 3 kaşık un
hafif pembeleştikten sonra orta ısıda su eklenir. Daha sonra karşı kısık ateşte pişirilir
kaynamayı takiben beş dakika kaynatılır.
3. Karabuğday çorbası: Bir orta boy soğan, iki diş sarımsak, bir havuç rendelenir
zeytinyağında çevrilir, bir çay bardağı karabuğdaya, iki çorba kaşığı kırmızı
mercimek ve sonra sıcak su eklenir, Ürünler pişince altı kapatılır.
15
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
4. Badem sütü: 1 bardak badem bir gece suda bekletilir. Sonra 4 barda su ile smothie
olarak hazırlanır. Tülbentte süzülür. Süzülen kısım 4 gün buzdolabı rafında ( 4
derece ) saklanarak süt olarak kullanılabilir. Bu süt ısıtılıp tarçın ve bal ile
sunulabilir. Tülbentin üstünde kalan kısım badem peyniri olarak az zeytinyağı
ekleyip kahvaltıda tüketilebilir.
5. Lahana Turşusu: Lahanalar ince kıyılır, 1 kg lahana için 1,5 çorba kaşığı tuzla
ovulup sulanması için iki saat beklenir. Daha sonra temiz bir cam kavanoza
sıkıştırılarak basılır. Oda sıcaklığında 10 gün içinde kullanılmadan beklenir.
Açıldıktan sonra buzdolabında saklanarak tüketilir.
6. Buğday-nohut çorbası: Bir gün suda bekletilen buğday ve nohut, ertesi gün düdüklü
tencerede kaynadıktan sonra yarım saat pişirilir. Bakliyat suda beklerken için peynir
altı suyu veya kefir konabilir. 24 saat bekletilecekse iki kere suyu değişebilir. Yaz ise
buzdolabında bu süre geçirilir.
7. Çatalaşı çorbası: Birebir oranda bulgur ve yeşil mercimek kaynatılır, kaynadıktan
sonra üzerine yağ nane eklenir.
16. Makrobiyotik yaşam tarzı önerilerine neleri ekleyebiliriz?
Yemeklere şükrederek başlanmalı, iyi postürde oturulmalı, iyice çiğnenmesi
tavsiye edilir.
Acıktıkça yenmeli ve öğün sayısı 2 maksimum 3 olabilir.
Masadan memnun şekilde ayrılmak en iyisi fakat tok bir şekilde kalkılmamalı
(masadan kalkarken tam tok kalmamak en iyisidir.
Sadece susadığında su içilmesi tavsiye edilir. ( orta miktarda)
Derin ve en dinlendirici uyku için gece yarısından önce yatılmalı ve uyumadan en
az 2-3 saat önce yemek yeme bırakılmalıdır.
16
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
İhtiyaç halinde yıkan fakat uzun süreli ve sıcak suyla banyo veya duş
yapılmamalıdır. Çünkü bu şekilde yıkanmak vücut minerallerini azalttığı
düşünülür.
Doğal ve toksik olmayan kozmetikleri ve temizlik ürünlerini kullanılmalı, kimyasal
parfümlerden uzak durulmalı, dişlerini doğal diş macunlarıyla fırçalanmalıdır.
Mümkün olduğu kadar giysiler (özellikle iç çamaşırları) pamuklu olmalı, sentetik
ve yünlü giysilerin direk deriye temasından kaçınılmalı, aşırı aksesuar
takılmamalıdır.
Eğer dinçsen zamanını açık havada geçirilmesi, hergün en az 1.5 saat yeşilalanda,
plajda veya arazide yürünmesi tavsiye edilir.
Düzenli egzersiz; yürüme, yoga, dans ve dövüş sporu gibi aktiviteler yapılması
tavsiye edilir.
Evde bazı geniş yapraklı bitkiler yetiştirilmelidir. Çünkü bunlar havanın oksijen
içeriğini ve ferahlığını sağlar.
Günlük olarak (soğuk havalarda bile) pencereleri açılmalı ve havalandırma
yapılmalıdır.
Dolaşımı artırmak ve toksinleri atmak için hergün sabah veya akşam nemli bir
havluyla tüm vücut temizlenmeli, eğer bu mümkün değilse en azından eller,
parmaklar ve ayak parmakları temizlenmelidir.
Yemek pişirme sırasında elektrikli cihazları (fırın vb) ve mikrodalga fırınlarını
kullanmaktan kaçınılmalı, gaz veya odun sobaları tercih edilmelidir.
Teflon-kaplı veya alüminyum tencerelerden ziyade çömlek, dökme demir,
paslanmaz çelikten yapılmış pişirme kapları kullanılması tavsiye edilir.
17
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
TV ve bilgisayar kullanımını azaltılmalıdır. Bilgisayar kullanırken ekran üzerinde
koruyucu ekran kullanarak veya diğer güvenli aygıtları kullan ve bu şekilde kendini
manyetik alandan korunması tavsiye edilir.
Mutluluk veren, huzur veren şarkılar söylemek ve dinlememesi.
17. Kanser ve diğer bazı hastalıkları makrobiyotik beslenmenin etkisi ile ilgili
bilimsel ilişki mevcut mudur?
Lawrence H. Kushi ve arkadaşlarının yaptığı bir derlemede, özellikle düşük
fitoestrojen alımı ve içerdikleri lifin fazla olması nedeniyle östrojen ilişkili
kanserler (meme, endometrium) de azalma olabileceği ile ilgili çarpıcı bulgular
paylaşılmıştır. Bunun yanı sıra kan kolesterol düzeyini azalttığı, kan basıncını
düşürmesi, antioksidanların artışı, vücut ağırlığını azalttığı yönünde onlarca yayına
atıfta bulunmuşlardır.
Goldin ve arkadaşlarının kanda östrojen hormonları hemen hemen benzer olan
omnivorlar ve makrobiyotik beslenenleri karşılaştırdıkları bir çalışmalarında
idrarda estriol atılımı ve gaitada E2,E3 atılımının istatistiksel olarak farklı çıkması
makrobiyotik beslenenlerin östrojen atılımını daha fazla olduğu gösterilmiştir. Bu
sonuç östrojene maruziyeti azaltan makrobiyotik beslenme ile östrojen bağımlı
kanserleri azaltacağı şekilde yorumlanmıştır.
18
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
Bununla birlikte aksi çalışmalar da mevcuttur. Örneğin Caccialanza ve
arkadaşlarının yaptıkları bir derlemede, kanser derneği ve beslenme
derneğinin ortaklaşa yayınladıkları raporda kanser hastalarında protein
kalori malnutrisyonu yaratabileceği ve beslenme eksikliklerine yol
açabileceği için hem makrobiyotik hem vegan diyet önerilmemektedir.
18. Tip 2 Diabetes mellitus(DM) ile makrobiyotik beslenme ile ilgili bilimsel
çalışmalarla açıklayınız.
Soare ve arkadaşlarının, vücut kitle indeksleri 25-47 kg/m P
2P arası olan yaşları
40-75 arası değişen 51 Tip 2 DM hastada makrobiyotik beslenme ve standart
kontrol diyeti ile karşılaştırdıklarında altı aylık takibin sonunda HbA1C’de
anlamlı farklılık elde etmişlerdir. Kan yağlarında vücut kitle indekslerinde
iki diyet arasında istatistiksel anlamlı farklılık olmamıştır. Yine aynı
araştırıcının farklı bir çalışmasında, insülin direnci ve inflamasyon
belirteçlerinin azalmasıdır. Özellikle insülin growth factor-1 (IGF-1)
19
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
makrobiyotik beslenmede belirgin azalması çalışmanın öne çıkan
sonuçlarındandır.
19. Tip 2 DM’da makrobiyotik beslenme ile gut mikrobiatası değişmiş midir?
Makrobiyotik beslenme sağlık üzerinde olumlu etkilerini barsak mikrobiyotasını
değiştirerek yaptığı ile ilgili literatürde çalışmaları Fallucca ve arkadaşları
derlemiştir. İntestinal mikrobiyotada dengesizlik disbiosis diye isimlendirilir.
Disbiosisle ilgili hastalıklar aşağıda şekilde verilmiştir.
Tip 2 DM’de önerilen diyetler; Akdeniz diyeti, düşük kalorili diyet, vegan diyet ve
makrobiyotik diyettir. Bu diyet çeşitlerinin içinde en hızlı metabolik düzelme
makrobiyotik diyetle mümkün olmaktadır. Aşağıda Tip 2 DM ile 3-6 hafta sonunda
hastaların değişen verileri paylaşılmıştır. Burada bahsi geçen Ma Pi diyeti İtalyan
doktor olan Mario Pianesi olup bu diyeti Japon filozof Ohsawa’dan esinlenerek
oluşturmuştur. Günlük enerji alımı 1700-2200 kalori ile sınırlı olan bu diyette,
enerjisinin % 70 kadarı karbonhidratlardan, %12 proteinlerden, % 18’i yağlardan
20
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
gelmektedir. Yağ ortalaması % 18 doymuş, % 36 poliansatüre, % 46 monoansature
yağlardan gelip, trans yağ içermemektedir. N-6:n-3 oranı 5:1 hedeflenmiştir. Bu
diyette yumurta, süt, şeker bulunmamaktadır. Geleneksel diyet 1000 kilokaloride
20 gram lif içerirken makrobiyotik diet 1000 kilokaloride 29 gram lif içerir.
Candela ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmadan 56 Tip 2 DM’u olan kilolu
hastada 21 günlük makrobiyotik beslenme sonrası Collinsella ve Streptoccoccus
gibi proinflamatuar gut ekosisteminde artış olduğu gösterilmiştir.
20. Bu beslenme ile geleneksel beslenme yönünden bileşenler ve anti
inflamatuar potansiyeli hakkında bilgi veriniz.
21
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
Harmon ve arkadaşlarının yaptıkları bir derlemede, Recommended Dietary
Allowances (RDA) ve National Health and Nutrition Examination Survey
(NHANES) ile makrobiyotik beslenme ile karşılaştırdıklarında;
Makrobiyotik beslenme grubunda 28 mikronutrient incelendiğinde, vitamin D,
B12, kalsiyumda RDA’nın çok altında kaldığı gösterilmiştir.
NHANES ile makrobiyotik beslenme fosfor, demir, çinko, sodyum ve potasyum
açısından yüksek olması ise dietin inflamatuar indeksi düşük bulunmuştur.
Aşağıda bu çalışmada sunulan tablolar eklenmiştir.
22
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
Makrobiyotik Beslenme ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalarla ilgili;
SONUÇ(17-20 sorular): Yapılan çalışmalarda Tip 2 DM kontrolünde yaygın
bilinen Akdeniz Tipi diyet, düşük kalorili diyet ve vegan diyete göre daha iyi
ve daha hızlı metabolik kontrolü sağladığı açıktır. Kilo verme, tansiyon
kontrolü, kan yağları düşürdüğü ile ilgili çalışmalar çoğunluktadır. Tip 2
DM’da metabolik kontrolü barsak mikrobiotasında oluşan disbiosisi
düzelterek yaptığı ile ilgili çalışmalar artarak devam etmektedir. Kanserde
yapılan çeşitli çalışmalarda ise muhtemel aşırı lif içermesi nedeniyle
fitoöstrojen atılımını sağlayarak östrojen pozitif kanserleri azaltabileceğini
düşündürmüştür. UBununla birlikte serumda Vit D, Kalsiyum, Vitamin B 12
azaltması ve ağır kanser hastalarında protein kalori malnutrisyonu yapması
bu diyetin kanser önlemede rolü olsa bile ağır hastalarca uygulanması
tartışmalıdır ve önerilmemektedir. Makrobiyotik beslenme ile ilgili
pubmedde Eylül 2018’de 118 esere ulaşılmaktadır. Bu sayı bize bu alanda
daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç olduğunu düşündürmektedir.
23
SO
RU
LA
RL
A M
AK
RO
BİY
OT
İK B
ES
LE
NM
E |
20
18
KAYNAKLAR
1- Carolyn Heindenry, Makrobiyotik beslenmeye giriş, Okyanus Yayıncılık, 2004
2- 39TUhttp://www.kushiinstitute.org/ U39T
3- Gülenay Pema, YogANA Eğitmenliği Programı Eğitmen El Kitabı 1.bölüm
4- 39Thttp://www.alkalinedietexposed.com/my-10-day-oshawa-diet-experiment/ 39T
5- 39Thttp://www.ohsawamacrobiotics.com/macrobiotics/sample-recipes
6- 39Thttp://www.avelinepeacepark.org/ 39T
7- Kushi LH ve ark. The macrobiotic diet in cancer. American Society for Nutritional
Science, 22, 3055S-3064S, 2001
8- Caccialanza R ve ark. Nutritional support in cancer patients: a position paper from the
Italian Society of Medical Oncology and the Italian Society of Artificial Nutrition and
Metabolism. Journal of Cancer, 7,131-135, 2016
9- Soare A ve ark. A 6-month follow-up study of the randomized controlled Ma-Pi
macrobiotic dieatary intervention in type 2 diabetes. Nutrition Diabetes, e222, 2016
10- Soare A ve ark. The effect of macrobiotic Ma-Pi 2 diet on systemic inflammation in
patients with type 2 diabetes: a post hoc analysis of the MADIAB trial. BMJ, e79, 2015
11- Falluca F ve ark. Gut microbiota and Ma-Pi macrobiotic diet in the treatment of type 2
diabetes. WJD, 403-413, 2015
12- Candela M ve ark. Modulation of gut microbiota dysbioses in type 2 diabetes patients
by macrobiotic Ma-Pi diet. British Journal of Nutrition, 116, 80-93, 2016.
13- Harmon BE ve ark. Nutrient composition and anti-inflammatory potential of a
prescribed macrobiotic diet. Nutr Cancer,67, 933-940, 2015