52
Ahmet Ali Bahri; Alpay Raşit Adanır 2 013201 419715

Spor tarih

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Kıbrıs'ın ilk Spor Tarih Dergisi

Citation preview

Page 1: Spor tarih

Ahmet Ali Bahri;Alpay Raşit

Adanır

2 013201 419715

Page 2: Spor tarih
Page 3: Spor tarih
Page 4: Spor tarih

2

20 Ocak 1989... Kıbrıslı Türkleri futbol alanında Türkiye liglerin-de başarıyla temsil eden, Kıb-

rıslı futbolcumuz Mete Adanır’ın, Samsuns-por kafilesinin geçirdiği otobüs kazasında yitirmiş olmanın acısı her zaman içimizdedir. Babası Alpay Raşit Adanır tarafından 1989 yılında, Mete’mizi yaşatmak ve Kıbrıs Türk Sporu’na katkı sağlamak için kurduğu Mete Adanır Vakfı; gerek kitap yayınlarıyla, ge-rekse karınca kararınca sporumuza yaptığı maddi desteklerle bugüne kadar gelmiştir. Bundan sonraki yollarımızdan biri de; belge niteliği taşıyacak ve Kıbrıs Türk Sporu adı-na “bellek” oluşturmada “tarih” içerikli yayın yapmaktır. Mete’mizin aramazdan ayrılışının 25.yılında “SPOR TARİH” dergimizin ilk sayı-sıyla siz okurlara seslenmenin mutluluğunu

ve gururunu yaşıyoruz. Her yolun başlangıcı; devamlılığı kadar önem taşır. Bu anlamda; Limasol Türk Kooperatif Bankası’nın ilk sayı-mıza verdiği anlamlı büyük desteğin karşılı-ğı hiçbir zaman ödenemez. Bu vesileyle baş-ta banka yönetim kurulu başkanı sn.Hüseyin Kemaler beye ve tüm yönetim kurulu üyeleri-ne yürekten teşekkürü bir borç biliriz.

Bu yıl içerisinde 4 sayı ile seslenmeyi he-deflediğimiz SPOR TARİH dergimiz her sayısında kendisine bir “dosya” konusu be-lirlerken, ülkemiz spor araştırma ve yaşa-mında önemli isimler de yazı ailemizde yer alıyor. Belge niteliği taşıyacak ve sporumu-zun her alanını tarihsel açıdan kucaklayacak olan SPOR TARİH dergimizi zevkle okuyaca-ğınıza inanıyoruz.

Eralp ADANIR M.A.V.Bşk.

Başlarken...

Page 5: Spor tarih
Page 6: Spor tarih

4

Yazı İşleriEralp ADANIR

Katkıda bulunanlarOmaç BaşatYücel HatayBülent FevzioğluFevzi BeyarAhmet Ali BahriDr.Okan DağlıEralp Adanır

Grafik-TasarımProfil Reklam ve Danışmanlık [email protected]

Reklam Rezervasyon(0533) 847 95 01

Yayın Türü Süreli YayınKıbrıs’ın ilk spor-tarih DergisiBaskı Pelin Ofset

[email protected]

SPOR TARİH , Mete Adanır Vakfı'na aittir.Mete Adanır Vakfı, PK: 346 Girne/KKTC

“SPOR TARİH” Üç Ayda Bir Yayınlanır

25 Haziran 1936 yılında Lefkoşa’nın Yenicami bölgesinde doğdu. Lise kolej dönemlerin-de Lefkoşa’nın Çetinkaya Türk Spor Ku-

lübü’nde sol bek olarak oynamaya başladı. 19 yaşında Barclays Bank’a memur olarak alınarak ilk görev yeri olan Limasol’a tayin edildi. Burada Doğan Türk Birliği ta-kımında futbol yaşamına futbolcu olarak devam ettikten sonra, 1974 öncesi Türk Ocağı Limasol (TOL), Doğan Türk Birliği (DTB) ve Binatlı Kulübünde, 1974 sonrası ise Girne Halk Evi (GHE),Türk Ocağı Limasol (TOL) ve Düzkaya Spor Kulüplerinde antrenörlük yaptı. Adanır; Yenicami Spor Kulübü’nde kaptanlık yapmış olan Fevzi Adanır’ın ağabeyisi ve Türkiye liglerinde profesyonel fut-bolcu olarak Altay-Konyaspor ve Samsunspor’da top oy-namış merhum Mete Adanır’ın da babasıdır. Alpay Raşit Adanır bankacılık mesleğine başladığı Barclays Bank’ın ardından, Kıbrıs Vakıflar Bankası Güzelyurt Şube Müdür-lüğü, Lefkoşa Merkez Şube Müdürlüğü ve Vakıflar Ban-kası Genel Müdürlük görevlerinden, 52 yıllık bankacılık hizmeti sonrası emekli olmuştu. Adanır ayrıca Mete Ada-nır Vakfı’nın kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanıydı. 16 Eylül 2013 tarihinde ise, tedavi gördüğü Yakın Doğu Hastahanesi’nde 77 yaşında hayata veda etti.

“Alpay Raşit Adanır"

Ocak/Şubat/Mart 2014

Sayı:1

Mete Adanır14/11/1961 - 20/01/1989

DOSYAALPAY RAŞİT ADANIR

Page 7: Spor tarih

5 www.meteadanirvakfi.com

DÜZELTMELER:

--Künyeye Yazıişleri yanına Editör de ekleyelim mi? Yazıişleri/Editör Eralp

Sayfa 5: Foto altındaki foto-arşiv kişinin soyadına “ı” harfi ekleyeceğiz. Doğrusu EMİRKANI olacakYazıda düzeltme, 4. Satırda “anlamılı” yerine “anlamlı” olacak.Sağ blok 4. Satırda “Önder” isminin solundaki parantez kaldırılacak.

Sayfa 6:........ 7. Satırda “Atletizim” yerine “Atletizm” olacak.

Sayfa 7: Samsunspor başlık yazısının 5. Satırında “transefer” yerin “transfer”, “gerçekleştirişişti” yerine “gerçekleştirmişti” olacak.

Sayfa 8: sağ blok 2. Satırda “sayısı” yerine “sayısını” olacak. “ “ 6. Satırda “bugün” kelimesi öncesinden başlayarak şu yazılacak: “...günü bugüne, bugünü yarına taşımak...”

sayfa 11: fotoğraf yazısını şu şekilde tümden değiştiriyoruz: “Cirit Hisarı” olarak da bilinen Taksim Stadı Cirit sporunun son bulduğu 1936 yılı sonrasında da kutlamaların ve sporun merkezi olmuştu.

Sayfa 12: üst başlık 2. Satırında “AYMA”nın solunda tırnak işareti eksiktir eklensin lütfen.

Sayfa 46: üst başlık 4. Satırında “DERGİMİZİZN” yerine “dergimizin” olacak.

Not: son iki sayfadaki tekrarlanan Yenidüzen ve Tozlu Arşiv sayfalarını kalrımıştın değil mi?

Hade kolay gelsin

Bu köşemizde sizden gelecek olan fotoğrafl a-ra ve bilgilere yer vereceğiz. Elbette sadece spor tarihimizle ilgili fotoğrafl ar. Bir fotoğrafı

daha çok anlamlı kılan; fotoğraf bilgileridir. Bundan dolayıdır ki, yayınlayacağımız her fotoğrafın bilgi yoğunluğu ve detayları, o fotoğrafı daha bir kalıcı hale getirebilmektedir. İlk sayımızda sn.Mehmet Hacıarif beyin arşivinden, bilgilerinden yararlanarak sizlere buradan merhaba demek istedik. Bu bilgileri paylaşırken, arşivinden yararlanmamıza izin veren sn.Mehmet Hacıarif beye de yürekten teşekkürler...

Eskişehir’deki Kıbrıslı evliler futbol takımı 1968 yılında, Eskişehir’de, İktisadi ve Ticari İlimler Aka-demisi yurt müdürü Cuma Yaşar; evliler ve bekar-lar arasında bir futbol maçı tertiplemişti. Eskişehir Devlet Demiryolları sahasında oynanan maçta, ev-liler bekarları mağlup etmişti. Fotoğrafta görülen futbol takımı, bekarları mağlup eden, Kıbrıslı evliler futbol takımıdır. Takımın antrenörü de, Bostancı Ti-

caret Lisesi’nin eskiden müdürlüğünü yapmış olan Ferhat Soral’dı. Fotoğrafta şu kişiler yer almaktadır. Ayaktakiler (soldan – sağa): Osman Irgatoğlu (emekli polis müdürü), Önder Bobi (rahmetli), Mehmet Aşık (rahmetli), Mustafa Doğrusöz (gaze-teci), Aydoğan Erkanat (İskan Dairesi Genel Müdür-lüğü’nden emekli), Metin Gardiyanoğlu (rahmetli) Oturanlar (soldan – sağa): Ahmet Gazioğlu ( Safa İçkilerinin sahibi – Mağusa Gümrük eski Müdürü ), Mustafa Efe ( Başpınar Un Fabrikası Müdürü), Gazi Emirkanı (Kooperatif İşleri Dairesi eski Müdürü - Kooperatif İşleri Dairesi, İngiliz Valiliği zamanından beri var olan bir dairemizdir), Mehmet Musmul (Eskişehir’de ikamet ediyor) ve Ozanköylü Taşkent (Mütahitlik yapıyor)

Fotoğraf ve bilgilerinizi bizlerle paylaşın:Email adresimiz: [email protected]

M E T E A D A N I R V A K F I

SIZDEN GELEN

Foto-arşiv: Vadilili Gazi Emirkanı

Page 8: Spor tarih

6

14 Kasım 1961 tarihinde Li-masol'da doğan Mete, çocuk yaşlardan itiba-

ren, eski futbolcularla dolu olan aileden gelen futbol sevgisi içinde büyümüş, küçük yaşlardan itibaren Atletizm ve dededen gelme Futbol geleneği içerisinde olmuştu.

Futbolda dikkatleri üzerine ilk kez; İlkokul 5'inci sınıfta çekmişti. Lima-sol İngiliz Üsler Bölgesi'nin düzen-lediği, İngiliz ve Türk İlkokul Futbol Müsabakaları'nda Mete, Sedat Si-mavi ilkokulu takım kaptanı unva-nıyla, şampiyonada attığı gollerle İngilizlerin gönlünü kazanmış ve gol kıralı olmuştu. Sedat Simavi ta-kımı ise Şampiyonluğu kazanmıştı.

Yetişkinlik döneminde Lefkoşa

Türk Lisesi takımında futbol oynar-ken de başarılarını sürdürmüştü. Türkiye Liselerarası Futbol Birin-ciliği Müsabakalarında çok başa-rılı maçlara imza atmış ve bir çok

güzel gollerle Türkiye Liselerarası karşılaşmalarında, Türk Lisesi'nin şampiyon olmasında önemli rol oy-namıştı.

Lise döneminde lisanslı futbolcu olarak Kıbrıs 1'inci Liginde flaş isim olmuştu. Doğan Türk Birliği'nde he-nüz yeni lisansiye oluşuyla birlikte direkt olarak A-Takıma alındı. Kıb-rıs'ta en başarılı genç futbolcu unva-nını kazanan Mete, 1979 Eylül'ünde yüksek tahsil için İngiltere'ye git-mişti. Futbol'a olan tutkusu Lond-ra'da da devam etmiş ve yüzlerce İngiliz junior'ler arasından tek Kıb-rıslı Türk olarak, Orient takımının ju-nior kadrosuna seçilmişti. Yaklaşık 6 ay junior takımında başarılı futbol oynayan Mete, ardından A Takım

"METE ADANIR"Mete Adanır Vakfı

SAMSUN'DAN MALATYA DEPLASMANINA GIDERKEN 20 OCAK 1989 TARIHINDE HAVZA YAKINLARINDA

SAMSUNSPOR KAFILESINI TAŞIYAN OTOBÜSÜN GEÇIRDIĞI TRAFIK KAZASINDA METE HAYATINI KAYBETMIŞTI.

“Küçük Ada’nın Büyük Futbolcusu”

Mete Adanır

Page 9: Spor tarih

7 www.meteadanirvakfi.com

"Reserve" yedekler kadrosuna yükselmiş ve 1980 baharında Orient'le 2 yıllık profesyonellik anlaşması yaparak futboldaki kabiliyetini İngil-tere'de de kanıtlamıştı. 4 Lig maçında özel izinli olarak yer almış ve başarılı oyunlar çıkarmıştı. İngiltere Futbol Federasyonu'nun Kıbrıslı Mete için Rum kesiminden (KOP) (Clearence) "te-miz kağıdı" istemesi ve Rum tarafındaki Futbol Federasyonu'nun da "bizde böyle bir futbolcu yok, tanınmayan Türk tarafının futbolcusudur" demesi üzerine Mete'nin profesyonellik anlaş-ması iptal edilmiş ve futboldaki ilk ambargoyu yaşayan kişi olmuştu. .

1980'de İzmir'de Gerçekleştirilen 1'inci İslam Oyunları'nda KTFD A Milli Takımı kadrosunda yer alan Mete, İzmir'deki futbol karşılaşmala-rında çok başarılı bir oyun sergilemiş ve attığı gollerle özellikle Altay takımı yetkililerinin dik-katini çekmişti.

ALTAY sporMete, Altay Spor Kulübü'nden çok cazip teklif-

ler almış ve 1981 Haziran'ında Altay'la 2 yıllığına ve ardından da 1983 yılında ise 2'inci kez yine Altay'la 2 yıllık yeni bir anlaşma daha yaparak, 4 yıl boyunca Altay'da top koşturmuştu.

Mete'nin “tanınmamış” bir ülkenin sporcusu olmasından dolayı İngiltere'de yaşadığı olum-suzluklar, bu kez de Türkiye'de yabancı statü-sünde değerlendirilmesiyle aynı zorlukları ya-şamış, fakat yılmamış ve mücadelesine devam

etmişti. Altay'daki döneminde golcülüğüyle siv-rilen Mete, takımı için önemli bir yere sahipti.

KONYASPORGolcülüğüyle ün salan Mete, 1985 yılında

Konya Spor'a transfer olmuş, 2'inci Küme Şam-piyon'luğuna oynayan Konya Spor'da, hayatının en başarılı futbolunu oynamış ve 1985-1986 se-zonu Türkiye 2'inci Liginde 25 gol atarak Gol Kralı olmuştu. Bu başarısıyla birlikte ayrıca Kon-ya'da Yılın Sporcusu seçilmişti.

SAMSUNSPOR1987 yılında Tanju'nun Samsunspor'dan ayrıl-

ması ve golcü sıkıntısı içerisine giren Samsuns-por, Mete'nin başarısını farketmiş ve antrenör Metroviç'in de önemli girişimleriyle çok iyi bir transfer gerçekleştirilmişti. Mete artık yeniden birinci ligde ve bu kez Samsunspor'daydı.

Samsunspor'da başarılı 2 yıl geçiren Mete golcülüğünü sürdürmüş ve Samsunsporluların gönlünü fethetmişti. Özellikle Kasım 1987'de Galatasaray ile oynanan karşılaşmada 85'inci dakikada Mete'nin kaydettiği gol onu, sadece Samsun'da değil Türkiye'de de bir anda flaş isimler arasına sokmuştu. 1989-90 sezonu için büyük takımlarla ve özellikle Beşiktaş ve Gala-tasaray ile görüşmeler yapan Mete, ne yazık ki belki de kendisinin son transferi olacak bu ta-kımlara gidemeden, talihsiz bir kaza sonucun-da 27 yıllık hayatı son bulmuştu.

Page 10: Spor tarih

8

sayfa 11: fotoğraf yazısını şu şekilde tümden değiştiriyoruz: “Cirit Hisarı” olarak da bilinen Taksim Stadı Cirit sporunun son bulduğu 1936 yılı sonrasında da kutlamaların ve sporun merkezi olmuştu.

Sayfa 12: üst başlık 2. Satırında “AYMA”nın solunda tırnak işareti eksiktir eklensin lütfen.

Sayfa 46: üst başlık 4. Satırında “DERGİMİZİZN” yerine “dergimizin” olacak.

Not: son iki sayfadaki tekrarlanan Yenidüzen ve Tozlu Arşiv sayfalarını kalrımıştın değil mi?

Hade kolay gelsin

“"HÜSEYİN RECAİ TURAN"

Kıbrıs Tük Spor Tarihimiz içerisinde sayısız başarılı sporcularımız gelip geçmiştir. Kimilerinin izleri günümü-

ze kadar gelebilmiş, kimileri bazı dergi ve ga-zetelerin sararmış-tozlu sayfalarında kendini saklarken bir gün gelip gün yüzüne çıkmayı beklemiştir. Bu konuda zaman zaman değerli araştırmacılarımızın günümüze taşıdıkları ça-

lışmalar olmuştur.1977 yılında 2. sayısını yayımlayan KAYNAK

dergimizde, Çağatay Hasan ile Yücel Hatay, sporumuz adına çalışmalarıyla kendilerine derginin birkaç sayfasında yer edinmişlerdi. Bu güzel çalışmadan yararlanarak günü, bu-güne; bugünü, yarına taşımak için Spor Tarih dergimiz olarak kolları sıvıyoruz...

Eralp Adanır

CİRİT SPORU KIBRIS’TA 1936 YILINA KADAR OYNANMIŞTI. TAKSİM STADI OLARAK ANILAN SAHA ÇOK ESKİLERDEN “CİRİT HİSARI” OLARAK BİLİNİRDİ...

Kıbrıs Türk Sporu’ndan Portreler:

Page 11: Spor tarih

9 www.meteadanirvakfi.com

1 Ağustos 1894 tarihinde Baf Kasaba-sı’nda dünyaya gelen Turan, 1909 tarihin-de Lefkoşa’ya gelip Haydarpaşa Okulunu ve Lefkoşa İdadisi’ni bitirerek 1917 yılında mezun olmuştu. Gümrük Müdürlüğü’ne kadar uzanan mesleki yaşamı içerisin-de 1912-1932 yılları arasında Kıbrıs Türk Sporumuza da büyük emekleri geçmiştir. Tarihin süzgecinden geçen anlattıklarına kulak vermeye başlıyoruz:

TÜRKLER’DE CİRİT SPORUCirit; Türklerin Orta Asya’dan Anado-

lu’ya geldikleri dönemden beri oynadıkları savaş oyunu olarak bilinmektedir.Daha sonraki dönemlerde Anadolu ‘da oynanan ve atlı spor olarak da anılan Cirit , başlan-gıçtan beri nesilden nesile intikal ederek günümüzde Türkiye’nin bazı yörelerinde varlığını devam ettirmektedir.

Alparslan döneminde Anadolu ‘da oy-nanan bu spor dalı, özellikle Doğu ve İç Anadolu’nun farklı yörelerinde daha yay-gındır. Anadolu ‘da 11-16. yüzyıllarda bir savaş oyunu olarak oynanan Cirit, sonraki dönemlerde özellikle 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ülkesi ve sarayında en bü-

"Taksim Stadı"(Cirit Hisarı)

Page 12: Spor tarih

10

Page 13: Spor tarih

11 www.meteadanirvakfi.com

“Cirit Hisarı” olarak da bilinen Taksim Stadı Cirit sporunun son bulduğu 1936 yılı sonrasında da kutlamaların ve sporun merkezi olmuştu.

yük gösteri sporuydu. Müsabakalarda yaşanan hayati tehlike nedeniyle II. Mahmut döneminde bu oyunun oynanması yasaklanmış, daha sonra tekrar bir gösteri oyunu olarak Anadolu ‘da oynan-maya başlanmıştır.

KIBRIS’TA CİRİT SPORUÖzellikle Lefkoşa bölgesinde yaşayanlar gü-

nümüzde “Taksim Stadı” olarak anılan sahanın çok eskilerden “Cirit Hisarı” olarak bilindiği bir gerçek. “Ata Sporu” olarak anılan Cirit Sporu için Hüseyin Recai Turan Kıbrıs’taki bu sporumuz hak-kında şu bilgiyi veriyordu:

Cirit Sporu Kıbrıs’ta 1936 yılına kadar oynanmış-tı. Cirit; bu oyunu oynamaya müsait herhangi bir boş arazide oynanabilirdi. Genellikle bu oyun 8 ile 15 kişilik takımlar halinde millî ve dinî bayram günlerinde davul-zurna eşliğinde eğlence olarak oynanmaktaydı. Galip veya malup gelmenin mev-zu bahis olmadığı bu sporu, İngilizler de çok be-ğendiklerinden teşvik maksadıyla Polisler arasın-da müsabakalar tertip ederek oynamakta idiler.

Polisler ekseriyetle Cirit oyununu bugün Tak-sim Stadı diye bilinen Cirit Hisarı’nda oynardı. Bu oyunda yarışmacılar, at üzerinde binili ve ellerin-de tehlike arzetmeyen hurma dalları taşımakta idi-ler. Kıyafetler “potur” denilen dizden aşağıya kısa pantolon ile kısa çizmeden ibaretti.

CİRİT’in OYNANIŞ ŞEKLİYarışmacılar karşılıklı iki hat üzerinde sıralanır-

lardı. Hakemin “ÇIK” işareti üzerine rakibi istika-

metine geçen iki yarışmacı, 90 derecelik kavis çizerek karşı karşıya geldikleri anda, ellerinde bulunan ciridi birbirlerine isabet edecek şekilde fırlatırlar ve geriye kalan 90 derecelik kavisi ta-mamlayarak kendi takımlarının bulunduğu yere gelirlerdi. Takımda yer alan oyuncular bitene ka-dar oyun böyle sürüp giderdi. Halk bu oyunu bü-yük bir heyecan ve tezahürat içinde izlemekteydi. Kıbrısın en meşhur Ciritçileri ise; Lefkoşalı Refik Onbaşı, Baflı Arap Salih Onbaşı ve Baflı Derviş Arap’tı.

GÜREŞ SPORUMUZ:Kıbrıslı Türklerin spor geleneğinde özellikle ’74

öncesine kadar Güreş Sporumuzdaki etkinlikler çok daha yoğundu. Elbette günümüzde de bu spor dalımız çalışmalarını daha evrensel bir boyu-ta getirmiş durumunadır. Kıbrıs’ta en az Cirit spo-rumuz kadar Güreş sporumuz da yapılmaktaydı aynı dönemlerde. Hüseyin Recai Turan beyin ha-tırladıklarından yola çıkarsak; bu spor dalımız da özellikle dinî ve millî bayram günlerinde, büyük bir kalabalığın izlediği önceden tesbit edilen mey-danlarda genellikle, Türkiye’den gelen güreşçi-lerle Kıbrıslı Türk güreşçiler arasında ferdi olarak yapılmaktaydı. Bu müsabakalar daha ziyade gelir sağlamak için yapılıyordu. Ayrıca Kıbrıslı güreşçi-lerimiz de kazalar arasında güreş müsabakaları tertip etmekte idiler. Hüseyin beyin 1920’lerden hatırladığı güreşçilerimiz arasında; Halil Pehlivan, Ahmet Pehlivan ve Bekir Hoca Pehlivan bulun-maktadır.

“Kaynak Dergisi, Mart 1977, s:68-69-Kıbrıs” “www.tr.wikipedia.org/wiki/Cirit”

Page 14: Spor tarih

12

Omaç Başat

KOP’UN KURULUŞUNDA TÜRK VE RUM TAKIMLARININ YANI SIRA BİR DE ERMENİ TAKIMI "AYMA" BULUNUYORDU. GÜNÜMÜZDE KOP TAMAMEN RUM KULÜPLERİN OLUŞTURDUĞU BİR FEDERASYON OLARAK FAALİYET GÖSTERİYOR.

Bu sayfalarda sizlerle paylaşacağım birçok tarihi

fotoğraf, Kıbrıs Türk spor basınının ilk foto muhabiri,

babam Ahmet Osman (Başat) tarafı ndan çekilmişti r. İşte

babam, boynunda Rolleicord marka fotoğraf makinesi, Kıbrıs

futboluna hakem ve yöneti ci olarak hizmet eden Ömer Faik Müft üzade ile birlikte,

Lefk oşa’nın Rum kesmindeki (eski) GSP Stadında,

Çeti nkaya’ya verilecek kupayı şeref kürsüsüne taşıyor.

Kıbrıs Türk futbolunu gündeme taşırken, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun kuruluşuna dek yaşanan başarıları ve

olayları da gözden geçirmekte yarar var.Kıbrıs’ta futbol, İngilizlerin adaya gelişiy-

le başladı. Okullar arası çekişmeli maçlarla başlayan heyecana Türk ve Rum kulüpler de katıldı ve “Kıbrıs Futbol Federasyonu” (KOP),

Kıbrıs Türk takımı Çetinkaya’nın da aralarında bulunduğu kurucu üyeler tarafından, 1934 yı-lında kuruldu.

KOP’un kuruluşunda Türk ve Rum takımları-nın yanı sıra bir de Ermeni takımı (Ayma) bu-lunuyordu. Günümüzde KOP tamamen Rum kulüplerin oluşturduğu bir federasyon olarak faaliyet gösteriyor.

ALBÜMDEKİ ANILAR

NACİ ÖZKAYANAM-I DİĞERSARI NACİ

Page 15: Spor tarih

13 www.meteadanirvakfi.com

Kıbrıs futbol tarihine geçen bir fotoğraf… 1951-52 sezonu lig şampiyonu Çeti nkaya Türk Spor Birliği futbol takımı yöneti cileriyle stüdyoda. Stüdyo, fotoğraf ustası Fevzi Akarsu’ya ait, Saray Otel’in

karşısında bulunuyordu.

Kıbrıs Türkleri’nin en güçlü kulübü olarak Rum takımlarına karşı başarıyla mücadele eden Çetinkaya, kupa şampiyon-luklarının yanı sıra, 1951-52 sezonunda lig şampiyonu da oldu.

Kıbrıs Türk futboluna hayat verenler arasında, Türk fut-bolunun efsane isimlerinden, ismi Galatasaray’la özdeş-leşmiş, milli futbolcu Naci Özkaya (Sarı Naci) da ilkler arasında yer alır. Galatasaray’da futbolu bıraktıktan sonra, 1954 yılında Kıbrıs’a gelen Naci Özkaya, antrenör – futbol-cu olarak Çetinkaya’da yeni yıldızların yetişmesinde büyük hizmetler sağlar.

Naci Özkaya, Çetinkaya’daki gö-revinden sonra Galatasaray’a dön-dü ve Fatih Terim’i Galatasaray’a kazandıran menejer olarak tarihe geçer.

Özkaya, Kıbrıs’ta bulunduğu dö-nemde de, Kıbrıs Türk futbolunda birçok yıldızın yetişmesinde önemli katkılarda bulundu.

İlk kez, 23 Nisan 1948’de, Türki-ye’nin Yunanistan’ı 3-1 mağlup ettiği maçta, Milli formayla tanışan Naci

Özkaya, aktif sporu bırakana dek 16 kez daha giyer ay-yıl-dızlı formayı…

Naci Özkaya, Kıbrıs’a ‘döner kebabı’ tanıtan kişidir aynı zamanda. Lefkoşa’da, Girne Kapısı’ndan girişte, şimdi Zi-raat Bankası olarak kullanılan binada bir lokanta açarak, Türkiye’den bir dönerci ustası getirir ve Kıbrıs’a döner ke-babını tanıtır. Türkiye’den getirdiği usta, Naci Özkaya Tür-kiye’ye döndükten sonra, kendi lokantasını açarak, “Eniş-te” olarak ün salar.

7 Mart 2007 tarihinde vefat eden Naci Özkaya’yı huzure-vinde kalırken son ziyaret edenler arasında Çetinkaya Ku-

lübü yöneticileri de vardı.

Naci Özkaya’nın vefatından önce hazırlanan, Galatasaray Kulü-bü’nün resmi internet sitesinde ise Naci Özkaya ile ilgili yazılanlardan bir alıntı yapıyoruz:

Galatasaray’a Adanmış Bir Ömür!

Sarı NaciBu cümle kimilerine klişe gelebi-

lir. Ama Naci Özkaya ya da diğer adıyla “Sarı Naci” gerçekten de

Kıbrıs Türk spor basınının ilk foto muhabiri, babam Ahmet Osman’a

(Başat) Enformasyon Dairesi tarafı ndan verilen basın kartı

Page 16: Spor tarih

14

Naci Özkaya, 1954 yılında düzenlenen turnuvaya, takviyeli Çetinkaya (ilk Kıbrıs Türk Genç Milli Takımı) olarak katılan karmanın da antrenörlüğünü yaptı. Karmada Fikret Kürşad, Özer Komando, Salih Ruso,

Ayhan Mullahasan gibi birçok yıldız futbolcumuz oynadı. İşte o karma maç öncesi GSP Stadı’nda.

Çetinkaya’da Naci Özkaya’nın ardından Kıbrıs Türk futbolunda Selahattin Tetik (MTG), Basri Dirimlili (Lefke), Recep Adanır (Baba Recep) (GB), Bülent Giz (GG) ve Halil Özyazıcı (Çetinkaya) gibi ünlü isimler de antrenör olarak görev yaptı.

hayatını, birçoğunu bir daha asla yaşa-yamayacağı özel anlarını Galatasaray uğruna hiçe saymış bir futbol adamı... 1923 yılında, Trabzon’da dünyaya gelen Naci Özkaya, futbola 22 yaşında Ankara Demirspor’da başlar. 1945-46 sezonun-da o takımda Gündüz Kılıç’la birlikte for-ma giyen Özkaya, önce Ankaragücü’ne oradan da “Sarı Naci” olarak nam sala-cağı Galatasaray’a transfer olur. Gala-tasaray’da geçirdiği altı yılın ardından, 1954’te yine sarı kırmızı formayla futbola veda eder. Ama bu veda bir son değil; antrenörlük ve idarecilik günlerinin baş-langıcı olur.

Kıbrıs Günleri31 yaşında, futbolu bıraktığında daha

da oynayabilecek gücü ve kuvveti vardır. Ama farklı bir hayata yelken açar.

Kıbrıs’ta sadece futbolla da ilgilenmez

Sarı Naci. En büyük keyfi yemek olan Özkaya, bir de lokanta açar orada. Ak-deniz’in ortasında geçirdiği altı yılın ar-dından, kader yeniden birleştirir yollarını Galatasaray’la Sarı Naci’nin.

Rollerin Değiştiği ZamanKıbrıs dönüşü bir süre Galatasaray’da

görev yaptıktan sonra, yurdun dört bir yanındaki farklı takımlarda antrenörlük yapar. Tabii Galatasaray’la olan bağını asla koparmaz…

Galatasaraylı futbolcuların askerlik, sağlık ya da transferleriyle bizzat ilgile-nir. Çünkü Futbol Takımı’nın idari mene-jeri olmuştur. Fatih Terim’in Adana’dan getirilmesinden tutun da, basında “yılan hikayesine döndü” diye başlıklar atılan Metin Yıldız’ın transfer anlaşmasının im-zalanmasında da her zaman o vardı.

Naci ÖZKAYA

Page 17: Spor tarih
Page 18: Spor tarih

"YAKIN MARKAJ ÜSTÜNLÜĞÜ VARDI"

"YAKIN MARKAJ SEVİM EBEOĞLU;

16

Page 19: Spor tarih

17 www.meteadanirvakfi.com

Ahmet Ali Bahri

"İSTANBUL’DAKİ FENERBAHÇE-DOĞAN TÜRK BİRLİĞİ MAÇINDA KADRODA BİRLİKTE YER ALMIŞTIK. O MAÇTA AYAKTA DURAN BİR O, BİR ÖNDER NATIK BİR DE BEN VARDIK. ZATEN FENERBAHÇE BİZİ TANIYANA KADAR KENDİLERİNE 2 GOL ATMIŞTIK."

A lpay; Doğan’da (DTB) top oynamaya başladığında ben de AEL’den

Doğan’a gelmiştim. Kendisiyle aynı takımda beraber oynadık,

Doğan’ın sol bek’i oydu. 2 kez de birlikte Do-ğan’ın şampiyonluğunu görmüş ben de iki defa gol kralı olmuştum.

Alpay; şen bir arkadaşımızdı hiçbir zaman ak-lından kötü birşey geçirmezdi. Zaten Limasollu Nesrin hanımla evlendi ki biraz da ben aracı olmuştum bu işte, çünkü kendisini tanıdığım için o aileye yakışırdı diye düşünmüştüm. Daha fazla yakınlaşmamız bu sebeple de olmuştu.

Alpay, çok iyi bir futbolcuydu. Sol bek mev-kiinde oynuyordu. Sol ayağını biraz fazla kulla-nırdı, solak denilecek nitelikte. Ama yakın bir markaj üstünlüğü vardı. Antrenörü tarafından söyleneni yerine getiren bir futbolcuydu. Vefa-tına kadar aramızda hiçbir zaman ne soğukluk ne de kırgınlık olmadı.

İstanbul’daki Fenerbahçe-Doğan Türk Birliği maçında kadroda birlikte yer almıştık. O maçta ayakta duran bir O, bir Önder Natık bir de ben vardık. Zaten Fenerbahçe bizi tanıyana kadar kendilerine 2 gol atmıştık. Ondan sonra da 4-2 mağlup olarak sahadan ayrılmıştık. Dediğim gibi sahada ayakta Önder Natık ve Alpay kal-

mıştı neredeyse. Diğerleri “aman bana pas verme” diye söyleniyorlardı. Olur mu öyle şey. “ne yapıyorsunuz” diye kızmıştım diğerlerine. Allah rahmet eylesin Hasan çekingen birisiydi. Zaten tribünlerde de aşağı yukarı elli bin kişi yer alıyordu. Çünkü o gün de Fenerbahçe’nin Ameriko takımıyla maçı vardı diye saha doluy-du.

Alpay çok uyumlu biriydi, biz de takımda za-ten bir uyumluluk isterdik. Disiplin bakımından da mükemmeldi tek kelimeyle. Antrenörlü-ğünde diploması olmamasına rağmen futbol-da bildiğini göstererek başarılı maçlara imza atmıştır. 1974 sonrası yeniden Ocak’a (TOL) antrenörlük yapmıştı. Zaten disiplinli bir spor geçmişiniz varsa nereye gitseniz yine başarılı işlere imza atarsınız.

Saha içerisindeki birlikteliğimiz saha dışında da sürmekte, tüm futbolcular aileleriyle birlikte yer içerdik. Bundan dolayı Alpay ve ailesiyle her zaman birlikteydik.

1963 olaylarından sonra Sancaktarlıkların öncülüğünde bölük takımları kurulmuş maç-lar yapılıyordu. 1967’ye kadar böyle sürdü ve Alpay da Limasol’daki bölük takımlarından birinde oynarken ben artık hakemlik yapmaya başlamıştım.

"YAKIN MARKAJ ÜSTÜNLÜĞÜ VARDI"

Page 20: Spor tarih

18

Alpay’la birlikte oynadığımız ve hiç aklımdan çıkmayan maçlardan biri; Lefkoşa Taksim sahasında yer alan Çetin-kaya-DTB maçıydı, yıl 1958. O maçı 3-2 almıştık. Bu maçı Rum tarafından gelen Lanedes isimli bir genç tümünü ka-meraya almıştı. Sonra da ben rica etmiştim kulüpte göster-mek için, verdiler ve böylece o film bende kalmıştı. Takımı-mız şöyleydi: kalede Osman Kurra (Uçaner), sol bek Alpay Raşit, sağ bek Ruso, sağ half Erdoğan, sol half Akkanat, sağ

açık Erdoğan (Motoragi), sağ iç Hasan, senterfor ben (Se-vim), sol ve sağ açıkları hatırlamıyorum. Alpay da o gün çok güzel bir oyun çıkarmıştı ve Çetinkaya’nın sağ açığına ken-di ceza sahamıza girmesine hiç izin vermemişti. Onlar 1-0 galip iken, 1-1- olduk, 2-1 öne geçtiler sonra 2-2 ve ardından da 3. Golü ben atarak 3-2 galip gelmiş, kupayı kazanmıştık. Şimdi o videoyu izlerken kaç kişinin bu hayattan göç ettiğini görür, yüreğim hüzün bağlar. Alpay da bunlardan biridir.

ÖnderKonuloğlu

Aydın AygınAhmetHilmiErdoğan

Motoragi

Osman Uçaner(Kurra)

Akkanat

İlkay

Page 21: Spor tarih

19 www.meteadanirvakfi.com

Alpay Raşit Adanır / Ziya Rızkı

AlpayRaşit Adanır

Ünal

Sevim EbeoğluKüçük Aksel

Page 22: Spor tarih

20

"ARŞİVİMDEN"Yücel Hatay;

Page 23: Spor tarih

21 www.meteadanirvakfi.com

Yücel Hatay

TÜRKİYE’NİN ÜÇ BÜYÜK FUTBOL TAKIMI FENERBAHÇE, GALATASARAY VE BEŞİKTAŞ’TAN SONRA KENDİNİ DÖRDÜNCÜ BÜYÜK OLARAK KANITLAMIŞ TRABZONSPOR’U, KIBRIS TÜRKÜ İLK OLARAK 1975 YILINDA TANIDI.

TRABZON'DA KIBRIS BARIŞ KUPASI

Türkiye Süper Futbol Ligi’nin dördüncü büyü-ğü durumundaki Trabzonspor’un müzesin-de Kıbrıs Barış Kupası, en değerli kupalar

arasında sergilenmektedir.Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’tan sonra

Trabzonspor’un da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriye-ti’nde hatırı sayılır taraftarı var. Bu taraftarların ço-ğunluğu Karadeniz kökenli. Ancak bir taraftar var ki Karadeniz’le hiç ilgisi yok, ama bordo mavililerin hayranı. Bu hayran, gazeteci arkadaşımız Hüseyin Ekmekçi. Trabzonspor, Kıbrıs Barış Kupası’nı ka-zandığı 1975 yılı ocak ayında daha o doğmamıştı. Hüseyin Ekmekçi yıllar sonra gittiği Trabzon’da Kıb-rıs Barış Kupası’nı görerek yanında fotoğraf çektirdi.

Barış Turnuvası maçları

Türkiye’nin üç büyük futbol takımı Fenerbah-çe, Galatasaray ve Be-şiktaş’tan sonra kendini dördüncü büyük olarak

kanıtlamış Trabzonspor’u, Kıbrıs Türkü ilk olarak 1975 yılında tanıdı.

Kıbrıs Türkü, 1974 yılında Barış Harekatı’yla ken-di özgür ve egemen bölgesinde yeniden hayat bu-lurken, Güney Kıbrıs’tan göç nedeniyle 1974-1975 sezonunda futbol ligleri oynanamadı. Buna karşılık Türkiye’den gelen futbol takımlarıyla düzenlenen turnuvalarla futboldan uzak kalınmadı.

1975 yılının ilk günlerinde Barış Turnuvası adıyla tarihi bir futbol turnuvası düzenlendi. Hayatspor’un düzenlediği turnuvaya Türkiye’nin büyük takımların-dan Galatasaray ve Beşiktaş katıldı. İki büyük takıma ilaveten, Türkiye İkinci Ligi’nde 1973-1974 sezonu şampiyonu olarak Türkiye Birinci Ligi’nde ilk sezo-

nunu oynayan Trabzons-por da dahil edildi.

Galatasaray’ı ve Beşik-taş’ı sporseverler çok iyi tanıyordu. Trabzonspor ise pek bilinmiyordu, kapalı bir kutuydu Kıbrıs Türkleri için.

Trabzonspor

Page 24: Spor tarih

22

Trabzonspor: 2 – Galatasaray: 1 1974-1975 futbol sezonunda Tür-

kiye Birinci Ligi’nin ilk devresini lider olarak kapatan Galatasaray, turnuvanın ilk maçında karşısında Trabzonspor’u buldu.

21 Ocak 1975 Salı günü Girne’de oynanan bu maçta herkes Galata-saray’ın rahat galip geleceğini tah-min ediyordu.

Sarı kırmızılılar Nihat, Ekrem, Şevki, Tuncay, Enver, Ali, Me-tin, Mustafa, Gökmen, Fatih, En-gin’den kurulu ilk 11’iyle sahaya çıktı. Trabzonspor’un kadrosu Mustafa, Şener, Necati, Kadir, Ce-mil, Tuncay, Bekir, Bülent, Ali Ke-mal, Hüseyin, Mehmet Cemil’den kuruluydu.

Maçın orta hakemi Türkiye’nin ünlü futbol hakemlerinden Doğan Babacan’dı. Yan hakem olarak ise Erol Türker ve Göral Mustafa gö-rev aldı.

Tribünlerdeki yerini alan futbolse-verler heyecanla maçın başlaması-nı bekliyordu. Birden stadyumun üzerinde bir helikopter göründü. Helikopter acaba sahaya mı iniyor-

du, yoksa oradan geçiyor muydu? Az sonra bu merak giderildi ve helikopter sahanın tam orta yerine, oyunun başlama yuvarlağına konu-verdi. Alkışlar arasında Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korge-neral Bedreddin Demirel helikop-terden inip tribünlerdeki yerini aldı.

Maçın ilk devresinde takımlar birbirlerini yoklarken gol atmayı başaramadı.

İkinci devrede Gökmen’in golüy-le Galatasaray öne geçerken arka-sından Mehmet Cemil skoru eşit-ledi. Bu arada sakatlanan hakem Doğan Babacan oyunu durdurarak tedavisini yaptırdı, arkasından da görevini yan hakem Göral Musta-fa’ya devretti. Göral Mustafa’nın yerine ise Ahmet Attila (Topaloğlu) yan hakemliğe geçti.

Son dakikalarda Hüseyin’in kafa golüyle Trabzonspor karşılaşmayı 2-1 kazanırken, Galatasaray, taraf-tarlarını hüsrana uğrattı.

Maçtan sonra iki takımın antre-nörleri değerlendirmelerini yaptı.

Galatasaray Antrenörü Metin Ok-tay, Trabzsonpor’un daha üstün oy-

nadığını kabul etti. “Trabzon bizden daha üstündü.

Daha iyi oynadılar ve iki tane şık gol attılar. Trabzonluları tebrik ederim. Bir de bunun yanında Yavruvatan’a geldiğimiz için çok memnunum. Bu sevgiyi yakından görmüş olduk ve memleketimize dönerken bu sevgiyi içimize saklayıp memleke-timize götüreceğiz. Bunun için çok memnunum. Bugün kapasite ola-rak vasatın altında bir oyun oynadı takımımız. Bugün vazifesini pek yapan yoktu. Bu bir hususi maçtı, takımın çoğunluğu yorgun vaziyet-te idi. Bu bizim için bir ölçü değil.”

Trabzonspor Antrenörü Ahmet Suat Özyazıcı ise galibiyeti hak et-tiklerini söyledi:

“Galatasaray’la oynadığımız maç, muhakkak ki iyi bir maç oldu. Fakat bundan çok daha iyi oyna-mamız mümkündü. Malumunuz Cumartesi, Pazar günü bir dörtlü turnuvadan çıktık. Yorgun yorgun geldik. Her iki taraf da centilmence mücadele yaptı. Gole en çok biz yakındık ve attığımız gollerle gali-biyeti hak ettik.

Page 25: Spor tarih

23 www.meteadanirvakfi.com

Bence oyunun sonucu daha farklı bizim leyhimize olmalıydı. Trabzons-por daha farklı kazanmalıydı.”

Beşiktaş: 3 – Lefkoşa Karması: 1Turnuvanın ikinci maçı ertesi gün

(22 Ocak 1975 Çarşamba) Mağu-sa Canbulat Stadı’nda Beşiktaş ile Takviyeli Lefkoşa Karması arasında oynandı.

Türkiye’nin bir başka ünlü hakemi Ertuğrul Dilek’in orta hakemliğinde yan hakemlerimiz Babür Nihat, Ah-met Attila (Topaloğlu) da görev aldı.

Mustafa (Mete), Ahmet I, Kahraman, Suat, Turgut, Mus-tafa, Sinan, Vedat, Tezcan, Ahmet II (Sanlı), Tuğrul’dan kurulu Beşiktaş kar-şısında Takviyeli Lefkoşa Karması’nın kadrosunda Ertuğ-rul (Mustafa), Ha-san, İlker, Raif, Ali, Enver Sedat (İsmet), (Şükrü), Metin, Üs-

tün (Eren), Erbay, Enver (İsmail), M.Şenol (Kamuran) (Zihni) vardı.

İki takım ve hakemler, şanlı Türk bayrağını birlikte taşıyarak sahaya girdi.

Karşılaşma başlar başlamaz Beşik-taş’ın akınını keserek karşı akına ge-çen Karma, ikinci dakika dolmadan Erbay’ın sol köşeyi bulan düzgün vuruşuyla öne geçti.

Beklenmedik anda golü yiyen Be-şiktaş karşı ataklara geçti ve Tez-can’ın golüyle beraberliği yakaladı. İlk devre 1-1 sona erdi.

İkinci devrede siyah beyazlı konuk takım üstünlüğü tamamen ele geçir-di. Top, önce Tezcan’ın vuruşunda Raif’in ayağına çarparak, daha sonra Tuğrul’un atağında bu defa Hasan Tanışık’ın ters vuruşunda iki kez daha Karma ağlarını buldu.

Karşılaşmayı 3-1 kazanan Beşiktaş, finalde Trabzonspor’un rakibi oldu.

Trabzonspor: 1 – Beşiktaş: 0Barış Turnuvası’nın finali, Beşiktaş

ile Trabzonspor arasında 23 Ocak 1975 Perşembe günü Gönyeli Ali

Naci Karacan Sta-dı’nda oynandı. Ha-kem yine Ertuğrul Dilek’ti.

Yan hakem olarak bu kez Özcan Meh-met (Özcanhan) ve Yıltan Muslu görev aldı.

Şenol’u kaleye alan Trabzonspor, sahaya Şener, Necati, Kadir, Cemil, Bekir, Tun-cay, Bülent, Ali Ke-

Trabzonsporkafilesi

Page 26: Spor tarih

24

mal, Hüseyin, Mehmet Cemil’le çıktı.Beşiktaş, sahaya Mustafa (Mete),

Suat, Vedat, Turgut, Kahraman, Ah-met II, Sanlı, Sinan, Muzaffer, Tez-can, Tuğrul’la dizildi.

İlk devre golsüz kapandı. Final maçının devre arasında Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu Başkanı Ahmet Sami, konuk takım temsilcilerine bi-rer flama ve plaket armağan etti.

İkinci devrede Trabzonspor, sık sık Beşiktaş kalesini yokladı. Bir köşe vuruşunda savunmadan dönen topu, Tuncay gerilerden gelerek şutladı. Top üstten filelerle buluşurken Trab-zonspor 1-0 öne geçti. Beraberlik için çabalayan Beşiktaş’ta forvet etkisiz kalınca karşılaşma Trabzonspor’un 1-0 galibiyetiyle sona erdi.

Üç gün süren ve seyircilere unutul-maz anlar yaşatan Barış Futbol Tur-nuvası, ünlü Galatasaray ve Beşiktaş takımlarını dize getiren Trabzons-por’un birinciliğiyle tamamlandı.

Maçtan sonra Trabzonspor’a şilt ve kupa, Beşiktaş’a ikincilik kupası ve-rildi. Seyirciler Trabzonspor’a büyük

sevgi gösterisinde bulundu.Barış Turnuvası’nda elde edilen ba-

şarı artık bu takıma dikkat edilmesi gerektiğini ortaya koydu. Trabzons-por, Türkiye Birinci Ligi’ndeki ilk sezonu olan 1974-1975 sezonunu 30 puanla dokuzuncu sırada tamamla-dı. Ertesi sezon ise fırtına gibi esen bordo mavililer, 43 puan toplayarak üç büyük takım Fenerbahçe, Galata-saray ve Beşiktaş’ı geride bırakarak şampiyon oldu.

Kıbrıs Türkü’nün hasretliğiKıbrıs Türk futbolseverleri, Türki-

ye’nin böylesine üç büyük futbol takı-mının katıldığı bir turnuvanın benze-rini bir kere daha izleyemedi. Hatta Türkiye takımlarının birinin bile yolu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne düşmüyor.

Kıbrıs Barış Kupası sahibi Trab-zonspor’u artık ülkemiz yerine, Rum statlarında görebiliyoruz.

Barış Turnuvası’ndan 30 yıl sonra Trabzonspor futbol takımı Kıbrıs’a geldi. Ama Türk tarafına değil, Rum

tarafına. Bordo mavililer, Avrupa Şampiyonlar Ligi ikinci ön eleme turu için Kıbrıs Rum futbol takımı Anortho-sis ile Güney Lefkoşa’da 26 Temmuz 2005 Salı günü karşı karşıya geldi. Trabzonspor maça iyi başlayamadı ve Anorthosis 1-0 öne geçti. Bordo mavililer şoku atlatarak beraberliği yakaladı, ama uzun sürmedi. Sonuç-ta Trabzonspor 3-1 yenildi. Büyük sevinç ve istekle stada giden Kıbrıs Türk seyircisi sonuçtan büyük üzüntü duydu, ama görevini yapmanın haz-zıyla centilmenliğini de göstererek Trabzonspor’u ve galip Rum takımı Anorthosis’i alkışladı.

Trabzonspor futbol takımı, 10 Ağus-tos 2006’da Güney Kıbrıs’a ikinci kez geldi ve UEFA Kupası’nda Apoel’le 1-1 berabere kaldı.

Trabzonspor 2013 yılında üçüncü kez Güney Kıbrıs’taydı. Türk takımı bu kez UEFA Avrupa Ligi J Grubu maçında 19 Eylül 2013’te Kıbrıs Rum futbol takımı Apollon Limasol’u, Lef-koşa Rum Kesimi GSP Stadı’nda 2-1 yenme başarısını gösterdi.

Trabzonspor kafilesi

Page 27: Spor tarih

25 www.meteadanirvakfi.com

“Kıbrıs Karması”

Mayıs 1954’de İsrail’e giden Kıbrıs Karm

ası, İsrail takımıyla karşılaşm

ıştı. Kıbrıs Karması’nın kadrosunda yer alanlar şöyleydi:

Ayaktakiler (soldan sağa): Şandri (APO

EL); Erol(ÇTSK), Aram(EBA), Psillo(O

MO

NİA), Lello(APO

EL), Daki(Bezoporikos),

Defteralı(ÇTSK), M

ancallo(Anortosis), Anastasiades(APOEL), Kam

uran(AEL)O

turanlar (soldan sağa): Sevim(AEL), N

ikui(APOEL), Erdoğan(ÇTSK), Koço(Anortosis), Şado(Anortosis), Sarkis(AYM

A)(foto arşiv:Sevim

Ebeoğlu)

FOTOANI

M E T E A D A N I R V A K F I

Page 28: Spor tarih

26

Şinasi Konuloğlubilinmiyor

Hasan Hilmi

Erol

Alpay Raşit Adanır

Page 29: Spor tarih

27 www.meteadanirvakfi.com

Öner Berkalp

(Kara)Mehmet Manavoğlu

ErdoğanBüyükAksel Yusuf

Önder Natık KüçükAksel

Doğan Türk Birliği

Page 30: Spor tarih

28

"ONUGÖREMEMIŞTIM"

Ahmet Ali Bahri

"EN FAZLA ÜZÜLDÜĞÜM HUSUS; MAALESEF CENAZE TÖRENINDE BULUNAMAMIŞ OLMAMDIR. ONU GÖREMEMIŞTIM. O ÖYLE BIR ÜZÜNTÜ OLARAK BENDE KALDI."

Alpay Adanır benim çok sevdiğim bir ağabeyimdi. Çetin-kaya’da oynadığı zaman babamla birlikte Rum tarafına

gider Rum takımlarla yaptıkları lig maçlarını izlerdik. O zamanlar ağabeyim 19, ben ise 12 yaşlarındaydım. Takımdaki gö-revi sol bekti ve çok süratli, girgin bir futbol oynuyordu. Çocukluk dönemlerimde pek fazla görüşemiyorduk çünkü o sürekli antre-manlardaydı.

Ben 14 yaşıma geldiğimde Yenicami takımında lisansiyeli top oy-namaya başladım. Ağabeyim ise o yıl, 21 yaşlarında filandı, banka-cılık mesleği icabı Limasol’a tayin edilince Limasol’a gitmiş, orada Doğan Türk Birliği(DTB) takımına girmişti.

Ağabeyimle sahada karşı karşıya geldiğimiz bir Yenicami-DTB maçı vardı. O maçta ağabeyim DTB’de sol bek ben de Yenica-mi’de sağ bek oynuyordum. Bu esnada saha içerisinde öyle bir çarpışmamız oldu ki top ortada kaldı. Ben daha çocuktum ama çok girgindim. Bunun üzerine rahmetlik Turgut dayım tribünler-den ağabeyime bağırmıştı; “çocuğa vurma” diye.

1962 yılı filandı sanırım. Bir akşam Lefkoşa’nın Zafer sinemasın-da film izlerken ağabeyimin arkadaşları; DTB’li Şinasi Konuloğlu ve Kuset yanıma gelerek beni dışarıya davet ettiler. Baktım araba-

Alpay Adanır 14 yaşında.

Fevzi Adanır(Kardeşi):

Page 31: Spor tarih

29 www.meteadanirvakfi.com

Fevzi Adanır YAK kaptanlığında kupayı alırken.

da ağabeyim beni bekliyor. Arabaya binip ne olduğunu anlamadan eve gittik, oradan daha önce annem tarafından hazırlanan eşyaları-mı alıp beni Limasol’a götürdüler. Böylece Yenicami’den DTB’ye geçmiş oldum ama cezalı olarak bir ay top oynayamadım. İkinci devrede ağabeyimle birlikte DTB’de oyna-maya başladık. Hatta o dönem Yenicami’ye dört tane gol atmıştım ki Yenicami de başa oynayan bir takımdı.

1963 olaylarından sonra ligler durdu yerine bölük takımları oluşturuldu. Ağabeyim Beyaz Şimşekler’de, ben Kahramanlar’da oynuyor-dum. Sahada bir pozisyon olmuş karşı karşı-ya gelmiş ve top ikimizin ayağında sıkışmıştı. Rahmetli Osman Öztürk hakemdi ve maçı durdurdu. Ağabeyimin aleyhine faul verince

ağabeyim de itiraz etti. Bunun üzerine kırmızı kart görerek oyun dışı bırakıl-dı. Halbuki kırmızı kartlık bir pozisyon yoktu. Bunu gören Beyaz Şimşekler takımı da sahadan çekilmiş, maç ta-mamlanamamıştı. İnsanlar “iki kardeş bir oldu maçı yarıda kestiler” demiş-lerdi.

Ligler açılınca DTB’de yine oyna-

maya başlamıştım bir yıl kadar. Sonra Lefkoşa’dan Yenicamililer geldi bana Lefkoşa’ya becayiş edilebileceğimi ve Yenicami’nin kaptanlığını vereceklerini söylediler. Kabul ettim ve böylece tekrar Yenicami takımına geri döndüm.

Ağabeyim; herkesi sevip sayan ailesi-ne bağlı bir insandı. Geçmiş acıdır ama gerek ağabeyimi gerekse yengem Nes-rin hanımı kaybedişimizde, Mete’nin (Adanır) zamansız ölümü büyük rol oy-namıştı. Bütün hayatlarını altüst etmiş, üzüntüleri her an her gün sürmüştü. Mete; tıpkı babamız Raşit hoca gibiydi. Babam da top oynadığı dönemde sağ açıktı ve gayet iyi bir futbolcuydu. Onun sürati Mete’ye geçmişti. Babamız da 100 metre 200 metre yarışlarına katılıp madalyalar almış bir atletti aynı zaman-da. Mete de madalyaları olan bir atletti.

En fazla üzüldüğüm husus; abimin

ölmek üzere olduğu bir zamanda ben evimde düşüp hastahaneye kaldırıldım ve maalesef cenaze töreninde buluna-mamış olmamdır. Onu görememiştim. O öyle bir üzüntü olarak bende kaldı.

Alpay

Page 32: Spor tarih

30

“HISARALTINA HOŞ GELDINIZ...“

Dr.Okan Dağlı

“SPOR TARIH” DERGIMIZDE YAYIMLANACAK YAZILARIMDA SIZLERLE MAĞUSA’DAN “GEÇMIŞE YOLCULUK” YAPARKEN, FUTBOLA TARAFTAR GÖZÜ ILE BAKIP, GEÇMIŞTEN BUGÜNE FUTBOLU AMA BIRAZ DAHA AĞIRLIKLI MAĞUSA FUTBOLUNU IRDELEYECEĞIZ.

Mağusa Türk Gücü

Page 33: Spor tarih

31 www.meteadanirvakfi.com

Mağusalılar; ‘Türk Gücü’, Kıbrıs’ın diğer böl-gelerindeki futbolseverler ise “Mağusa” di-yor MTG takımına.

Mağusa Türk Gücü; üç kelime ve bir bütün olarak an-cak gazete sayfalarında yazılır. Geçmiş yıllarda takıma “gargacılar” diye laf atılan deplasmanlarda artık bunu duymaz olduk.

Çünkü artık “garga” bizim taraftar gru-bumuzun adı olurken İngilizce olarak UltraCrows’un da kullanıldığını be-lirtelim.

Böylece rakiplerimizin geçmişte küfür yerine kullandıkları “garga-cılar” söylemi unutulmuş gibi.

Gençlerimiz; hisarlara “Well Come to Republic of Garga” pan-kartları dahi asabiliyor artık.

Maçlarımız yaklaşık yirmi yıl aradan sonra tekrar Canbulat Stadı’nda oynanma-ya başladığı gün olan 17 Mart 2012 tarihinde, MTG; 67. yaşını kutluyordu.

Yirmi yıllık bu arada Türk Gücü taraftarları, Maraş’ın Dr.Fazıl Küçük Stadı olarak bilinen Nea Salamina’nın stadyumunda oynanan maçlara fazla ilgi göstermiyor-du. Sadece MTG, şampiyonluğu yıllar sonra yeniden

Mağusa’ya getirdiği 2006 yılında stat dolmuştu. Sonunda Mağusa’da futbol, evine geri dönmüştü.

Maçlar yine Mağusa Canbulat Stadı’nda yani hisaral-tında oynanıyor.

Yeni yapılan stadyumlarda bir kimlik bulmanız müm-kün değildir. Doğallık yoktur. Betonarme, ruhsuz tri-

bünler ve boş bir sahadan ibarettir yeni stad-yumlar.

Kısacası “kimliksiz”.Halbuki Canbulat Stadı’nın kendi-ne özgü bir kimliği ve ruhu vardır. Hisarlarla çevrili iki yanı oraya cid-di bir ambiyans veriyor. Diğer iki yanındaki tribünler de bu yapıyı tamamlıyor.Hisarlardan yankılanan tezahürat-

lar uygun havalarda Mağusa’nın her tarafında duyulmaktadır.

Ara verdiğimiz yirmi yıla yakın süre bir kayıp olsa da, yapılan sentetik zeminde günde

24 saat, haftada 7 gün hizmet veren stadyuma tekrar-dan kavuştuk. Aynen geçmişteki toprak sahamızdaki gibi oradan her geçişinizde sürekli oynanan maçları ve antremanları izleyebilirsiniz.

Page 34: Spor tarih

Burası ‘60’lardan günümüze yaklaşık ya-rım asırdır unutulmaz maçlara sahne ol-muştur. ‘70’lerden bu yana orada izlediğim maçlar arasında unutamadıklarım vardır. Bunlardan biri; Kıbrıs Türk Futbolu’nun da düzeyini göstermesi açısından 1982 yılın-da, 15 Şubat günü oynanan Mağusa Türk Gücü – Zonguldakspor maçıdır.

Hazırlık dönemini devre arası Kıbrıs’a gelen Zonguldakspor, Türkiye Ligi’ni o yıl kasıp kavuran en gözde Anadolu takımıy-dı. Burada hazırlık maçı yaptığı takımları-mızı gol yağmuruna tutup sürklase etmiş-tir. Zonguldakspor; Turgut, Vehbi, Volkanlı kadrosu ile son maçını Mağusa’da oy-nayıp, Mağusa-Mersin Feribot hattından memleketinin yolunu tutacaktı. MTG ise arka arkaya şampiyonluklar kazanan efsa-ne kadrosu; Kaleci Mustafa, Mulla, Kemal, Savaş, Arap Ali, Mehmet Bulli, Gürsel, Ri-fat, Nail, Erdinç ve Halil’li kadrosu ile sa-hadadır.

Tüm takımların korkulu deplasman yeri olan hısaraltının Canbulat Stadı’ndaki maç, Pazartesi oynandığı halde hısar üstleri dahi futbolseverlerle dolmuştu. Güneşli ama soğuk bir kış günüydü. Toprak ve hafif çakıllı bir zeminde Zonguldakspor ile dişe diş bir mücadele, zaman zaman futbolcu-lar arasındaki kavga ile havada uçuşan sarı ve kırmızı kartlarla geçen maç, hâlâ daha Mağusalıların hafızasından silinmemiştir.

Sonuç; Zonguldakspor için kabul edil-mezdi. Kıbrıs’ın bir takımı kendileri ile başa baş oynamış ve yenilmemişti. O yıl-ların Türkiye Super Ligi’nin başa gürüşen takımı Mağusa’da ecel teri dökmekteydi. Maçı 2-2 berabere bitmiş olmasıyla birlikte maç sonrası futbolcuların el sıkıştığını ha-tırlamıyorum. 1974 ile 1988 yıllar arası şim-diki Süper Lig sayılan en üst ligde aralıksız 14 yıl oynayan Zonguldakspor, ertesi hafta başlayan Türkiye Ligi ikinci yarı maçların-da ilk hafta Trabzonspor’u Trabzon’da 3 golle devirmiş ve 1981-82 sezonunda ligi 4. olarak tamamlamıştı. Kıbrıs Türk futbol takımları, bundan 30 yıl önce Türkiye’nin en üst lig takımları ile işte böylesine başa baş oynuyordu.

32

Page 35: Spor tarih

50

HAPOEL—EPA İle Karşılaşmak İstiyor. Aldığımız malûmata göre KOP son toplantı-sında geçen sene EPA takımıyle İsrail takımı HAPOEL’in buraya ge-lerek bu timle (takımla st.) karşılaşması için muhaberatta bulun-masını tasvip etmiştir. Yine alınan malûmata göre HAPOEL’in Lima-sol’un AEL kulübünün teklifini reddetmesinin başlıca sebeplerinden biri de EPA’ya bu timi (takımı st.) buraya davet ederek burada onunla maçlar yapması için kendisine fırsat vermektir.

M E T E A D A N I R V A K F I

TOZLUARŞİV

Halkın Sesi, 21 Nisan 1951, s:3“FUTBOLLAR”‘Bugün öğleden sonra saat 3.45’ te Lefkoşa stadında ikinci devre lig maçları için AEL-Olimbi-akos karşılaşacaktır.Bugün öğleden sonra saat 3’te YAK “C”leri, Ararat “B” leri arasında bir kupa maçı.Bunu müteakip de YAK “B” ekibi ile Sönmezspor “A” takımı arasında bir dostluk maçı yapıla-caktır.Pazar gün sabah saat 9’da YAK “A” takımı ile Frends of Armeniano “A” takımları karşılaşacaktır.

Halkın Sesi, 21 Nisan 1951, s:3Ülkü Yurdu- 3 – L.T.S.K.- 3Baf, Limasol, Lârnaka ve Mağusa Türk Spor kulüpleri arasında tertip edilen Kupa Knock Out maçlarının ilki Baf Ülkü Yurdu ile Limasol Türk Spor Kulübü ara-sında geçen Pazar günü öe.(öğlenden evvel st.) 11 de Limasol Stadyumunda yapılmıştır. İlk devrede 2 golle L.T.S.K. galip iken ikinci devrede Ülkücüler iki gol atarak be-raberliği temin etmişlerdir. Knock-Out maçı olduğun-dan 15’er dakikalık iki devre daha maç uzatıldığı halde her iki taraf da ancak birer gol kaydederek yine bera-bere kalınmıştır. Beş dakika daha oynandığı halde bu netice değişmeden maç berabere sona ermiştir.Her iki taraf da iyi ve temiz bir oyun çıkarmaya çalıştı-ğından maç çok heyecanlı olmuştur. Bu maç yakında tekrar edileceğinden iki kardeş takımın oyuncularına Türk sporu namına başarılar dileriz.

50

HAPOEL—EPA İle

Karşılaşmak İstiyor.

Aldığımız malûmata

göre KOP son toplantı-

sında geçen sene EPA

takımıyle İsrail takımı

HAPOEL’in buraya ge-

lerek bu timle (takımla

st.) karşılaşması için

muhaberatta bulun-

masını tasvip etmiştir.

Yine alınan malûmata

göre HAPOEL’in Lima-

sol’un AEL kulübünün

teklifini reddetmesinin

başlıca sebeplerinden

biri de EPA’ya bu timi

(takımı st.) buraya

davet ederek burada

onunla maçlar yapması

için kendisine fırsat

vermektir.

M E T E A D A N I R V A K F I

TOZLUARŞİV

Halkın Sesi, 21 Nisan 1951, s:3

“FUTBOLLAR”

‘Bugün öğleden sonra

saat 3.45’ te Lefkoşa

stadında ikinci devre lig

maçları için AEL-Olimbi-

akos karşılaşacaktır.

Bugün öğleden sonra

saat 3’te YAK “C”leri,

Ararat “B” leri arasında

bir kupa maçı.

Bunu müteakip de YAK

“B” ekibi ile Sönmezspor

“A” takımı arasında bir

dostluk maçı yapıla-

caktır.Pazar gün sabah saat

9’da YAK “A” takımı ile

Frends of Armeniano “A”

takımları karşılaşacaktır.

Halkın Sesi, 21 Nisan

1951, s:3Ülkü Yurdu- 3 – L.T.S.K.-

3Baf, Limasol, Lârnaka ve

Mağusa Türk Spor kulüpleri

arasında tertip edilen Kupa

Knock Out maçlarının ilki

Baf Ülkü Yurdu ile Limasol

Türk Spor Kulübü ara-

sında geçen Pazar günü

öe.(öğlenden evvel st.) 11

de Limasol Stadyumunda

yapılmıştır. İlk devrede 2 golle L.T.S.K.

galip iken ikinci devrede

Ülkücüler iki gol atarak be-

raberliği temin etmişlerdir.

Knock-Out maçı olduğun-

dan 15’er dakikalık iki devre

daha maç uzatıldığı halde

her iki taraf da ancak birer

gol kaydederek yine bera-

bere kalınmıştır. Beş dakika

daha oynandığı halde bu

netice değişmeden maç

berabere sona ermiştir.

Her iki taraf da iyi ve temiz

bir oyun çıkarmaya çalıştı-

ğından maç çok heyecanlı

olmuştur. Bu maç yakında tekrar

edileceğinden iki kardeş

takımın oyuncularına Türk

sporu namına başarılar

dileriz.

50

HAPOEL—EPA İle Karşılaşmak İstiyor. Aldığımız malûmata göre KOP son toplantı-sında geçen sene EPA takımıyle İsrail takımı HAPOEL’in buraya ge-lerek bu timle (takımla st.) karşılaşması için muhaberatta bulun-masını tasvip etmiştir. Yine alınan malûmata göre HAPOEL’in Lima-sol’un AEL kulübünün teklifini reddetmesinin başlıca sebeplerinden biri de EPA’ya bu timi (takımı st.) buraya davet ederek burada onunla maçlar yapması için kendisine fırsat vermektir.

M E T E A D A N I R V A K F I

TOZLUARŞİV

Halkın Sesi, 21 Nisan 1951, s:3“FUTBOLLAR”‘Bugün öğleden sonra saat 3.45’ te Lefkoşa stadında ikinci devre lig maçları için AEL-Olimbi-akos karşılaşacaktır.Bugün öğleden sonra saat 3’te YAK “C”leri, Ararat “B” leri arasında bir kupa maçı.Bunu müteakip de YAK “B” ekibi ile Sönmezspor “A” takımı arasında bir dostluk maçı yapıla-caktır.Pazar gün sabah saat 9’da YAK “A” takımı ile Frends of Armeniano “A” takımları karşılaşacaktır.

Halkın Sesi, 21 Nisan 1951, s:3Ülkü Yurdu- 3 – L.T.S.K.- 3Baf, Limasol, Lârnaka ve Mağusa Türk Spor kulüpleri arasında tertip edilen Kupa Knock Out maçlarının ilki Baf Ülkü Yurdu ile Limasol Türk Spor Kulübü ara-sında geçen Pazar günü öe.(öğlenden evvel st.) 11 de Limasol Stadyumunda yapılmıştır. İlk devrede 2 golle L.T.S.K. galip iken ikinci devrede Ülkücüler iki gol atarak be-raberliği temin etmişlerdir. Knock-Out maçı olduğun-dan 15’er dakikalık iki devre daha maç uzatıldığı halde her iki taraf da ancak birer gol kaydederek yine bera-bere kalınmıştır. Beş dakika daha oynandığı halde bu netice değişmeden maç berabere sona ermiştir.Her iki taraf da iyi ve temiz bir oyun çıkarmaya çalıştı-ğından maç çok heyecanlı olmuştur. Bu maç yakında tekrar edileceğinden iki kardeş takımın oyuncularına Türk sporu namına başarılar dileriz.

Halkın Sesi, 21 Nisan 1951, s:3“FUTBOLLAR”‘Bugün öğleden sonra saat 3.45’ te Lefkoşa stadında ikinci devre lig maçları için AEL-Olimbiakos karşılaşacaktır.Bugün öğleden sonra saat 3’te YAK “C”leri, Ararat “B” leri arasında bir kupa maçı.Bunu müteakip de YAK “B” ekibi ile Sönmezspor “A” takımı arasında bir dostluk maçı yapılacaktır.Pazar gün sabah saat 9’da YAK “A” takımı ile Frends of Armeniano “A” takımları karşılaşacaktır.

HAPOEL—EPA İle Karşılaşmak İstiyor Aldığımız malûmata göre KOP son toplantısında geçen sene EPA takımıyle İsrail takımı HAPOEL’in buraya gelerek bu timle (takımla st.) karşılaşması için muhaberatta bulunmasını tasvip etmiştir. Yine alınan malûmata göre HAPOEL’in Limasol’un AEL kulübünün teklifini reddetmesinin başlıca sebeplerinden biri de EPA’ya bu timi (takımı st.) buraya davet ederek burada onunla maçlar yapması için kendisine fırsat vermektir.

TOZLU ARŞİV

Halkın Sesi, 21 Nisan 1951, s:3Ülkü Yurdu- 3 – L.T.S.K.- 3Baf, Limasol, Lârnaka ve Mağusa Türk Spor kulüpleri arasında tertip edilen Kupa Knock Out maçlarının ilki Baf Ülkü Yurdu ile Limasol Türk Spor Kulübü arasında geçen Pazar günü öe.(öğlenden evvel st.) 11 de Limasol Stadyumunda yapılmıştır. İlk devrede 2 golle L.T.S.K. galip iken ikinci devrede Ülkücüler iki gol atarak beraberliği temin etmişlerdir. Knock-Out maçı olduğundan 15’er dakikalık iki devre daha maç uzatıldığı halde her iki taraf da ancak birer gol kaydederek yine berabere kalınmıştır. Beş dakika daha oynandığı halde bu netice değişmeden maç berabere sona ermiştir.Her iki taraf da iyi ve temiz bir oyun çıkarmaya çalıştığından maç çok heyecanlı olmuştur. Bu maç yakında tekrar edileceğinden iki kardeş takımın oyuncularına Türk sporu namına başarılar dileriz.

M E T E A D A N I R V A K F I33 www.meteadanirvakfi.com

Page 36: Spor tarih

34

"HEM AĞABEYİMİZ HEM HOCAMIZDI"

Ahmet Ali Bahri

"ALPAY AĞABEY BİZLERE HOCALIK DEĞİL, TEKNİK DİREKTÖRLÜK DEĞİL, BİR AĞABEYLİK YAPMAKTAYDI. BİZ DE ONU ÇOK SEVİYOR SAYGI DUYUYORDUK. BAZAN BENİ VE İSMAİL’İ EVİNE ÇAĞIRIR NASİHAT EDER, ÖĞLEN YEMEĞİNDE DE BİZİ BIRAKMAZDI. İŞTE O ZAMAN NE KADAR İYİ KALPLİ BİR İNSAN AİLESİNİN DE NE KADAR İYİ KALPLİ SEVECEN İNSANLAR OLDUKLARINI BİR KEZ DAHA ANLARDI İNSAN."

REMZİ MİNCİ (TOL);

Page 37: Spor tarih

35 www.meteadanirvakfi.com

Alpay Raşit hocam bizim hem ağabeyimiz hem hocamızdı. Ben Türk Ocağı’nda (TOL)

sağ bek oynuyordum. Alpay hocamız Türk Ocağı’nı çalıştırmaya başladığı zamanlarda birgün, Mağusa Türk Gücü maçında ben sağ bek, Özkan ağabey center half oynuyorduk. Devre arası olunca bana dedi ki “Minci sen center half’a geç”, Özkan ağabeyi de sağ bek’e aldı. Bu durumu pek anlayamamıştım. O maçta Mağusa Türk Gücü ile berabere kalmıştık. Limasol’a geldiğimizde Alpay hocamız beni artık center-half’ta çalıştır-maya başladı. Limasol’da Gençlik Gücü ile bir maçımız vardı, ben center-half gö-revindeydim ve maçı 2-1 almıştık. Ondan sonra Lefkoşa’ya gidecektik Çetinkaya ile maçımız vardı, Alpay hocam beni center-half’ta oynatmaya devam etti. Bu maçta bana şöyle dedi: “bak Minci, be-nim için, kulüp için oynayacaksın, seni center-half’a koyuyorum ve beni untan-dırma”. Sahaya çıktık ilk 10. dakikaya kadar 2-0 mağlup durumdayız. Sonra Al-pay hocamızın “beni utandırmayın” sözü aklımıza geldi ve öyle bir hırslandık ki, önce İsmail kafayla bir gol attı, ardından Özkan’la 2-2 olduk ve Ayhan Nazım’ın attığı 3 golle maçı 5-2 aldık.

Federasyon Karması, yani o zaman-lar Kıbrıs Türk Milli Takımı’na futbolcu seçimi olacaktı ve Türk Ocağı sekiz futbolcusunu da Milli Takıma vermeyi başarmıştı. Bu bir rekordu o zamanlar. Dolayısıyla öyle bir havaya girmiştik ki her takımı mağlup etmeye başlamıştık. Alpay ağabey bizlere hocalık değil, tek-

nik direktörlük değil, bir ağbeylik yap-maktaydı. Biz de onu çok seviyor saygı duyuyorduk. Bazan beni ve İsmail’i evi-ne çağırır nasihat eder, öğlen yemeğin-de de bizi bırakmazdı. İşte o zaman ne kadar iyi kalpli bir insan ailesinin de ne kadar iyi kalpli sevecen insanlar oldukla-rını bir kez daha anlardı insan.

Defans’a önem veren bir hocaydı. Bi-zim zamanımızda sol-half, sağ-half gö-revleri vardı. Onları düzelteyim der baş-ka bir şey istemezdi. Zaten önde İsmail, Ayhan Nazım vardı ki bunlar Kıbrıs’ın golcü adamları arasında yer almaktaydı. Ben center-half’lığa geçince, değişmez

eleman olmuştum, devamlı sürede Milli Takıma çağrılıyor ve Kıbrıs Türkü’nü bu konuda temsil etme bahtiyarlığını yaşı-yordum.

Kırk sene sanki Türk Ocağı’nda oy-namış gibi bize davranır, sahip çıkardı. Halbuki onun ilk futbola başladığı Çetin-kaya takımı vardı, sonra Doğan’a (DTB) geldi, Doğan’da şampiyonluklar gördü. Çok bilgili bir hocamızdı. Anteremanla-rımızda daima kondüsyona önem verir, süratli oyun çıkarmamızı isterdi.

Bir maçımız vardı, Baf Ülkü Yurdu ile oynuyorduk, birinci golü kalemizde gör-dükten sonra bizlere bir koşma hevesi geldi. Baf Ülkü Yurdu bir hafta önce Ye-nicami’yi 1-0 mağlup etmişti, bize ise 7-1 mağlup olmuştu. Piskobu ile oynadık 9 gol atmıştık. Dolayısıyla öyle bir kondüs-yon kazanmıştı takım ki size anlatamam.

Bana o kadar daha güvendi, hatta beni Leymosun Karması’nda (Limasol) takım kaptanı çıkarmıştı Happy Valley’de İngi-liz Kraliyet Hava Gücü’ne karşı. Bu maç-tan sonra bana öyle bir güven gelmişti ki inanılmaz. O maçta da İngilizleri 4-2 mağlup etmiştik.

İşte Alpay hocamız ileriyi ve bizlerin ne-ler yapabileceğini görebilecek bir insan olduğundan bizi çok yoğun bir tempoda çalıştırıyordu. Bize her zaman “topu koş-turtacaksınız, yürüyerek top oynanmaz. Topun gözü yoktur gelsin ve desin işte Minci buradadır gideyim üstüne. Topu siz bulacaksınız. Ama nasıl bulacaksınız, koşarak. Toplu ve topsuz koşacaksınız” derdi. Dolayısıyla Alpay ağabey hakika-ten Kıbrıs Türkü için büyük bir kayıptır.

Alpay R. Adanır, TOL'u 1974 öncesi çalıştı rdığı dönemde. (Ayakta soldan ikinci)

Remzi Minci (TOL)

Page 38: Spor tarih

36 36

ÖLÜMÜNÜN 25.YILINDA

METE'Yİ ANIYORUZ

Page 39: Spor tarih

37 www.meteadanirvakfi.com

Eralp Adanır

SAMSUNSPOR’UN ESKI KALECILERINDEN VE 20 OCAK 1989 TARIHINDE KAZA GEÇIRDIKLERI OTOBÜSTE YER ALAN FATIH URAZ, 2007 YILINDA CNN TÜRK’DE YER ALAN “ORADAYDIM” ISIMLI PROGRAMDA, KAZA ANINI VE SONRASINI ANLATMIŞTI. BUNU SIZLERLE PAYLAŞIYORUZ.

Tarih 20 Ocak 1989, yer; Havza-Sam-sun. Ligde fırıtına gibi esen Sam-sunspor kafilesi ligin ikinci yarısının

ilk maçı olan Malatyaspor deplasmanına giderken büyük bir trafik kazası geçiriyor. Bu kazada; 1981 yılından bu yana Türkiye liglerinde Kıbrıs Türkü’nü temsil eden, o yılların tek Kıbrıslı futbolcusu Mete Adanır da hayatını kaybediyor. Türk Futbolunun acısının katmerlisini, Kıbrıs Türk Toplumu yüreklerinde duyuyordu. Mete’nin aramız-dan ayrılışının ardından tam 25 yıl geçmiş. Ve kaza anı hâlâ belleklerde yaşamaya de-vam ediyor.

Bu yazımızda Mete’yi bir kez daha anar-ken, Samsunspor’un eski kalecilerinden ve 20 Ocak 1989 tarihinde kaza geçirdikleri otobüste yer alan Fatih Uraz, 2007 yılında CNN Türk’de yer alan “Oradaydım” isimli programda, kaza anını ve sonrasını anlat-mıştı. Bunu sizlerle paylaşıyoruz.

“Malatya maçı öncesi kamp yaptığımız

yerde sabah kahvaltısına kalktığımda, Kıb-rıslı oyuncumuz Mete bana “Fatih abi sana birşey soracağım dün bir rüya gördüm”, “hayırdır inşallah” dedim. “Sen ve ben ölü-mü bekliyoruz, ben ‘la havle vela kuvvet’ gibi birşey söylüyorum, sen kurtuluyorsun ama ben ölüyorum” dedi. Bunu söyleyince dedim ki “Mete bu dua; herşey tüm kuvvet-ler Allah’a aittir anlamındadır ve önemli bir duadır ama böyle bir duanın geçtiği bir rüya çok anlamlı olabilir” dedim ve on beş gün-lük kampın bitiminde gidip bunu ilim sahibi büyük birine sorduğumda, bana “Fatih bu bir çağrıdır. Bu bir ölüm çağrısıdır” dedi.

Malatya deplasmanına otobüsümüzle gi-derken, grubumuz neşeliydi. Hava, saba-hın erken saatleri olmasına rağmen sanki geceyarısı gibiydi. Şoförümüz hiç zincir takmazdı fakat o gün taktığını hatırlıyorum. Kazayı yaptığımız Havza bölgesi yaklaşık 85 kilometre idi buna rağmen 2 saatte gitmiş-tik. Çok kar yağıyordu.

Page 40: Spor tarih

38

Nuri hocamız önde oturuyor, iki Türk asıllı Yugos-lav futbolcumuz Burhanettin, Nasır, kazadan sonra beş ay beş gün komada kalıp rahmetli olan Tomiç, benle beraber Mete, Uğur, Muzaffer vardı. Kapta-nımız Emin, genç Kasım ve diğer arkadaşlar.

İki saate yakın uyudum ve Mete’nin “vuruyoruz!” bağırtısıya gözlerimi açtı. Kamyonla burun buruna gelmişiz. Şoförümüz, kamyondan kurtulmak için otobüsü şarampole sürmesine rağmen, hatalı sol-lama yapan karşıdaki kamyonun şiddetli şekilde bize çarptığını hatırlıyorum. Şoförümüz yolun dışı-na kaçmaya çalıştı ama yandan ve karşıdan çar-pışma oldu. Birkaç kişinin çığlığı vardı ama kim-den geldiğini bilemiyorum. Muzaffer en arka beşli koltuğun önündeki ikili koltukta otururken kapı boşluğuna düşmüş, boynu kırılmış. Kaptanımız Emin en arkada ortada oturuyordu, ordan benim

yanıma kadar uçmuş. O vurmanın şiddetini düşü-nün. Bayılmışım fakat kısa aralıklarla uyanıyordum. Baktım iki koltuk arasına sıkışmışım. Onları açma-ya çalıştım olmadı tekrar bayılmışım. Kaza sonrası şansımız, Çarşambaspor kulüp otobüsünün arka-mızdan geliyor oluşuydu. Yaralı sporcularımızı otobüslerine taşıdıklarını hatırlıyorum. Sonra gö-zümü Havza hastahanesinde açtım. Haberi duyan Samsun seferber oldu, ambulanslar, otobüsler gelerek bizi alıp devlet hastahanesine kaldırdılar oradan da 19 Mayıs Üniversite hastahanesine.

Mete çok kibar beyefendi bir insandı. Kamyonun üzerimize gelişindeki kaçınılmaz anı görünce o heycanla “vuruyoruz” deyip ayağa kalkmış, başını tavana çarpmıştı. Vücudunda en ufak bir iz olma-masına rağmen, doğru bir adamın rüyası doğru çıktı ve yaklaşık beş ay sonra rüyası tecelli etti...”

Mete'nin Galatasaray' attığı ve Samsunspor'u 1-0 galip getirdiği golü. (1988)

Page 41: Spor tarih
Page 42: Spor tarih

40

"BİZE BABALIK YAPTI"�BABALIK

İSMAİL BALIKÇIOĞLU

(TOL);

Page 43: Spor tarih

41 www.meteadanirvakfi.com

Ahmet Ali Bahri

BÖLÜK MAÇLARI YAPILIRDI ‘60’LI YILLARIN ORTALARINDA. BİZİM AYANDON (LİMASOL’DA) BÖLGEMİZDE "DENİZ GÜCÜ" İSİMLİ BİR TAKIMIMIZ VAR ORADA OYNUYORDUM. ALPAY AĞABEY DAİMA, (O DA RAHMETLİ OLDU) NAMIK AĞABEYLE BERABER GELİP MAÇLARIMIZI İZLERKEN ŞÖYLE DEMİŞ: “BU BEHİÇ’İN OĞLU ÇOK İYİ BİR FUTBOLCU OLACAK.” VE SONRA BENİ TAKIMINA ALDI.

1968’de Türk Ocağı Limasol (TOL) ta-kımında Alpay ağa-

beyi antrenör olarak buldum. İki kez genç takımda oynadıktan sonra beni A-Takıma aldı. Alpay ağabeyim benim için bir “baba” gibiydi. Futbol hayatımı yüzde yüz ona borç-luyum. Bir aile gibiydik, bizim hem antrenö-rümüz hem de babamız yerindeydi.

Yenicami maçında birgün beni yedek bı-rakmıştı. Böyle olacağını bana daha önce söylemesine rağmen yine de canım sıkıl-mıştı. O zamanlar 18-19 yaşlarımdaydım. Maçın son yirminci dakikasında beni saha-ya koydu, skor 2-2 berabereydi. Maç çok çetin geçmekteydi, 3-3- olduk ve son golü de ben atmıştım. Koştum elini öptüm. İşte o günden sonra da takımın ilk 11’ine girme-ye başlamıştım. Uzun yıllar onun sayesinde takımda yer alırken Limasol Karması’na gir-miş, Milli Takım’a da çağrılmıştım. Ama her nasihatini dinleyerek bugünlere gelmiştim.

Bir gün Kaymaklı ile maçımız var, ben de kendi mahallemde çocuklarla para maçı yapıyorduk. Alpay ağabeyimden ilk tokatı o zaman yemiştim.

Beni şöyle keşfetmişti. Bölük maçları yapılırdı ‘60’lı yılların ortala-

rında. Bizim Ayandon (Limasol’da) bölge-mizde Deniz Gücü isimli bir takımımız var orada oynuyordum. Alpay ağabey daima, (o da rahmetli oldu) Namık ağabeyle beraber gelip maçlarımızı izlerken şöyle demiş: “bu Behiç’in oğlu çok iyi bir futbolcı olacak.” Ve sonra beni takımına aldı.

Anılarımda bir DTB-TOL maçı var. Tabii Alpay ağabey yıllarca DTB’de top oynamış birisiydi ama bunu hiç göz önünde bulun-durmadan takımı gayet güzel çıkarmış ve o maçta benim golümle 1-0 galip gelmiştik. Maçtan sonra İsmet Hamza’nın restoranın-da bir yemek vermişler o gece ben yine gi-dip elini öpmüştüm.

Page 44: Spor tarih

42

Alpay ağabeyinin ailesi de biz futbolculara sahip çıkmıştır. Deplasmana gideceğimizde yemek yapar bizleri yedirirlerdi. Yani Alpay ağabeyin ailesinin de Türk Ocağı’na büyük geçmi-şi olmuştur. Hanımı Nesrin ablamız da nur içinde yatsın, oğlu rahmetli Mete’yi de yetiştim ve Doğan Türk Birliği’nde altı-yedi maç aynı takımda top oynama mutluluğunu yaşamıştım.

Antremanlarda bizi çalıştırırken kızdığını hiç hatırlamam. Sadece çift kale maç yaptığımızda şayet topu ayağımızda fazla tutuyorsak bizi yanına çağırır ve kızardı. Topu uzun süre ayağımızda tutmamızı istemezdi oyunu hızlandırmak için. Ve bundan dolayıdır ki bizim antremanlarımız kavgasız bir şe-kilde geçerdi. Hatta hatırladığım kadarıyla, kondüsiyon için sahadan çıkıp, o bisikletin üzerinde, bizler de koşarak kiremit fabrikasına kadar gider gelirdik.

Bir Lefke maçımız vardı. Bir pozisyon gelişti, kaleciyi de ge-çip kalenin içerisinde beklemiştim. Bana “at sana golü” demiş ben de “daha acelesi yok hocam” diye cevap vermiştim. Biraz bekledikten sonra golü atmıştım. İlk yarı olunca bana böylesi hareketler yapmamamı söyledi ve ince bir tokatçık atmıştı. Di-sipline saha içinde de çok önem verirdi

Kısacası; bütün futbol kariyerimi Alpay ağabeyime borçlu-yum, çünkü hem bizi çalıştırdı hem de babalık yaptı. Alpay Raşit Adanır

Page 45: Spor tarih

TRENDDoğaltaş Granit ve Seramik

Karaoğlanoğlu Sanayi BölgesiKaraoğlanoğlu/GİRNE/KKTC

Tel: +90 392 8222 909Fax: +90 392 8222 910

GSM: +90 533 869 33 [email protected]

[email protected]

Page 46: Spor tarih

44

“KIBRIS TÜRK BASINI’NDA SPORLA İLGİLİ İLK MAKALELERİN YAZILIP YAYINLANMASINA BÜYÜK ÇABALAR HARCAYAN KİŞİLER ARASINDA MEHMET NAZIM (1918), DR. FİKRET RASIM (1930), KEMAL ŞEMİLER (1935), ALİ ŞAKİR (1937), KEMAL NİDAİ (1939), AHMET SAMİ TOPCAN (1941) VE AHMET NECAT MANER (1950), BULUNMAKTADIR.”

Kıbrıs Türk Spor Tarihimiz, tıp-kı diğer tarihsel alanlarımız gibi araştırılmayı bekleyen

bakir alanlarımızdan biridir. Kuşku-suz günümüzde bu alanda araştırma yapan araştırmacılarımızın yayınla-rına rastlamaktayız. Dergimizin mis-yonu gereği, her sayımızda bizlerin de bu araştırmalara bir katkı koyma niyetiyle kaleme sarılıyor ve Spor Ta-rih’imize doğru yolculuğumuzu baş-latıyoruz.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; ‘30’lu yıllardan önce Kıbrıs’ta spor’a pek az insan ilgi duyuyordu. 1930 yılından itibaren ise sporun önem-senmesiyle birlikte, yaygınlaşıp kalıcı hale döndüğünü görüyoruz. Sporu-muz üzerine önemli kaynak teşkil edecek olan, araştırmacı yazar sn. Servet Sami Dedeçay yayınları, bu yolda yürümemizi kolaylaştırmakta-dır.

“Kıbrıs’ta spor’un önemsenerek

yaygınlaşıp kökleşmesinde en büyük rolü Lârnaka Amerikan Akademisi, Lefkoşa İngiliz Okulu, Lefkoşa Türk Lisesi ve Rum Jimnaz’ları oynar; özel-likle Lârnaka Amerikan Akademi-si’nin Kıbrıs sporuna yaptığı hizmetin değeri biçilmez. ABD’deki kolejlerin spor programlarının aynen uygulan-masına özen gösteren bu Amerikan okulunun kız öğrencileri bile, oku-lun kurulduğu 1911 yılından itibaren volleyball, tennis, pingpong (masa

tenisi) gibi oyunları oynuyor ve atle-tizm müsabakalarına katılıyorlardı. Adada, hiç kimse daha bu oyunları oynamıyordu. Erkek öğrencilerin tümü ise football, hockey, basketball, volleyball, tennis, baseball, handball, pingpong gibi oyunları oynuyor ve atletizmin her çeşidine katılıyorlardı.

Önceleri okul bünyesinde düzen-lenen bu müsabakalar, daha sonra, Lefkoşa İngiliz Okulu ile yıl sonu müsabakaları halinde düzenlenmeye başlar. İşte bu iki okulun sportif ve at-letizm müsabakaları sayesindedir ki, halkın da spora özellikle football’a ve atletizme merak uyandırması sağla-nır. Bu iki okuldan mezun olan spora meraklı kişiler ise, Kıbrıs’ta kurulan spor kulüplerinin gelişip örgütlen-mesinde en büyük rolü oynarlar ve spor ile ilgili hazırladıkları makalele-rin gazetelerde yayınlanmasına çaba gösterirler.

Lârnaka’daki Amerikan Akademi

SPOR BASINIMIZIN İLK ÖRNEKLERİ

Mehmet Nazım

Bülent Fevzioğlu

Page 47: Spor tarih

45 www.meteadanirvakfi.com

okulundan mezun olup da Kıbrıs Türk halkı arasında sporun ve atletizm mü-sabakalarının yaygınlaşmasına öncü-lük eden, spor kulüplerinin kurulup yücelmesine önemli katkılar sağla-yan, Kıbrıs Türk Basını’nda sporla il-gili ilk makalelerin yazılıp yayınlanma-sına büyük çabalar harcayan kişiler arasında Mehmet Nazım (1918), Dr. Fikret Rasım (1930), Kemal Şemiler (1935), Ali Şakir (1937), Kemal Nidai (1939), Ahmet Sami Topcan (1941) ve Ahmet Necat Maner (1950), bu-lunmaktadır. Aynı şekilde Kıbrıs Türk Basını’nda spor haberlerinin, özellikle football haberlerinin önemsenmesi, 1950’lerden itibaren Çetinkaya Spor Kulübü’nün futbolda Kıbrıs şampiyo-

nu oluşu, 1956’da Rum kulüplerinin Türklerle futbol oynamama kararının alınışı, 1957’de TMT’nin Çetinkaya Kulübü içinde örgütlenişi ile başlar ve spor sayfalarında sporcuların boy boy resimlerine yer verilir.”

Spor alanımızın ilk duayenlerinden sayılan Mehmet Nazım bey ile ilgili bilgi aktararak dergimizdeki “Spor Basınımızın İlk Örnekleri” başlıklı yazı dizimize gelecek sayıya kadar nokta-mızı koyalım.

Mehmet NAZIM : 16 Mart 1898, Larnâka doğumlu

olan Mehmet Nazım Bey, American Academy’den mezun olduktan sonra ticaret hayatına başlar. Gazeteciliğe, şairliğe ve yazarlığa olan ilgisi ne-

deniyle Orundalızade’nin çıkardığı “İRŞAD” dergisinde başyazarlık yap-tı. 1942-1954 yılları arasında İngiliz hükümetinin çeşitli dairelerinde gö-revlerde bulunduktan sonra emekli olur. 1955 yılında politikaya atılır ve Larnaka Belediyesi’ne üye seçilir. 1957 yılında Türk - Rum belediyeleri ayrılınca, Lârnaka Türk Belediyesi Başkanlığına seçilir. 2 Nisan 1959’da kurulan “Geçici Kıbrıs Hükümeti’’nde maliye bakan Vekili olarak görev aldı.

Kaynakça: Dr. Servet Sami Dede-çay, “Kıbrıs’ta Enformasyon Veya Yazılı Ve Sözlü Basın”, Cilt 1, Lefkoşa Özel Türk Üniversitesi Yayınları : 6, Ortam Ofset, Lefkoşa 1989, s. 26-27.

Fotoğrafl ar, Lefk oşa English School'dan

Page 48: Spor tarih

46

GENÇLERE MIRAS BIRAKMAK ADINA, SPOR TARIHIMIZDEN KESITLER SUNMAK AMACIYLA YAYIN HAYATINA BAŞLAYAN ‘KIBRIS TÜRK SPOR TARIH”DERGIMIZIN YAZIN AILESINDE YER ALMANIN BANA GURUR VERDIĞINI ÖNCELIKLE BELIRTMEK ISTERIM.

KIBRIS TÜRK HAKEMLİĞİ h a k k ı n d a k i

bilgi ve değerlendir-meleri tarihin akışı içerisinde şu sözlerle özetleyebilirim: Dergi-nin ruhuna göre hare-ket ederek Kıbrıs Türk Hakemliğiyle ilgili ko-numuzu irdelerken, bu süreçte, büyüklerimin söz konusu yıllarda yaşadıkları tarihi olay ve ge-lişmelerden de söz ederek tarihin akışı içerisin-de özetlemeye çalışacağım.

Futbolculuk, hakemlik, spor yazarlığım bir yana 7 yıllık Kıbrıs Türk Futbol Hakemler Derne-ği başkanlığım ile 12 yıllık Merkez Hakem Kurulu (MHK) başkanlığım süresince birçok şey görüp şahit olmuşumdur. Sevinç, hüzün, mutluluk, ve-

fasızlık, ihanet ve gu-rurlandığım olayları da sizlerle paylaşacağım.

KOP - KTFF Bu sayıdaki yazıma;

Kıbrıs’ta kurulan futbol federasyonlarıyla baş-lamak istiyorum. Bu-gün adamızda futbolu yöneten kuruluşlardan Kıbrıs Futbol Federas-yonu (KOP-CFA) 1934

yılında, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu (KTFF) ise 1955 yılında kurulup adamızdaki futbolu or-ganize etmeye başladılar. Organizeli futbol ada-mızda söz konusu yıllarda başlamasına karşın ülkemizde bu organizasyonlara bağlı olarak fut-bol hakemliği, çok önceden işlevini bireysel ola-rak başlatmıştı. 1 Türk, 7 Rum futbol takımından

KIBRIS TÜRK FUTBOL HAKEMLIĞI

Fevzi Beyar

Ali Sıtkı

Page 49: Spor tarih

47 www.meteadanirvakfi.com

olaşan KOP-CFA yani; Kıbrıs Futbol Fede-rasyonu, 1948 yılında FIFA’ya üye olduktan sonra zamanın en iyi hakemlerinden olan FAİK MÜFTÜZADE, FIFA kokardına sahip tek Türk hakemiydi.

Kıbrıs 1. Liginde KOP’ta 8 takımlı lig oyna-nırken daha sonraları 6 kazamızdan oluşan takımlarımız da 2’nci ligde mücadele etme-ye başladılar. Bunlar Mağusa Türk Gücü, Gençlik Gücü, Larnaka Demirspor ve Ley-mosun Türk Spor Kulübü bugünkü adıyla Doğan Türk Birliği(DTB) idi.

OKASKıbrıs’ta spor etkinlikleri artarken spor

tarihimizin önemli isimlerden biri olan sn. Rifat Şener’in girişimleriyle OKAS adında bir başka organizasyon (Federasyon) daha ortaya çıktı.

Ovgoroz (Ergazi) K.Kaymaklı, Abohor (Ci-hangir) Sinde (İnonü) köylerinin baş harfleri alınarak OKAS adıyla futbol karşılaşmaları yapılmaya başlandı. Bu oluşum, Kıbrıs Tür-kü’nün ayrı bir yapılanma arzusunu kamçı-layan bir olguydu aslında.

Rumlar da aynı olguyu içlerinde taşıyorlar-

Ahmet Sami Topcan

Page 50: Spor tarih

48

dı. Şöyle ki KOP, bazı kulüpleri organizasyonuna dahil etme-yerek (özellikle solcuları - o zamanki mantıkla komünistle-ri) ayrımcılık yapıyor iddiasıy-la, dışlananlar BAOK, (Kıbrıs Futbol ve Spor Federasyonu) ismi altında ayrı bir federasyon oluşturdular.

Bu kuruluşa Rum takımklara ek olarak Çetinkaya –ki Lef-koşa Türk Spor Kulübü olarak KOP’a üye tek Türk takımıy-dı- LTSK ismini değiştirerek Çetinkaya Türk Spor Kulübü olmasından sonra KOP’ta mü-cadele etme hakkını elde etti. Mağusa Türk Gücü, ve Larna-ka Türk Spor Kulübü LTSK, Ah-met Sami Topcan’ın futbolcu olarak görev yaptığı Larnaka Kültür Ocağı, (bu takım Devlet memurlarının oluşturduğu bir Kulüptü) Diğer yandan Adanın diğer bölgeleri (Leymosun – Lefke gibi bölgelerinde de bu tür dostluk karşılaşmaları yapı-lıyordu. Bu organizasyon, 1948 yılına, Sağcıların solcu takım-lara da sahalarını açmasına kadar sürdü. Örneğin 1956da Çetinkaya’nın KOP’tan ayrıl-ması sonrası KOP’un 1. Ligine alınan Mağusa’nın NEA SALA-MİNA kulübü, 1948’de KOP’a üye olup 2. Ligde mücadele etme hakkına kavuşturulmuş-tu. Şunu da eklemekte fayda vardır, BAOK hukuken mevcut olmakla birlikte organizeli ve

sürekli lig düzenleyemedi. Ta-kımlar kendince hazır oldukları zaman karşılıklı müsabakalar yapıyorlardı.

Bu yıllarda Lefkoşa Türk Spor Kulübü, Kıbrıs Futbol Federas-yonu (KOP) çatısı altında maç-lar yaparken, Larnaka Demirs-por Kulübü, LTSK’ın (Lefkoşa Türk Spor Kulübü) Türklerin gücünü bölmemek mantığıyla karşı çıkmasına rağmen, Kıbrıs Futbol Federasyonu KOP’a alı-nan 2’nci Türk takımı oldu!

LTSK’dan söz ederken şu bil-giyi de sizlerle paylaşalım: O yıllarda 4 LTSK vardı. Lefko-şa Türk Spor Kulübü, Larnaka Türk Spor Kulübü, Leymosun Türk Spor Kulübü ve Lefke Türk Spor Kulübü. Bu kulüp-lerimiz daha sonraları değişik isimlere bürünerek bugünkü isimlerini kullanır oldular. Çe-tinkaya, Larnaka Demispor-Gençler Birliği, Doğan Türk Birliği ve Türk Ocağı Limasol gibi. Sözünü ettiğimiz yıllar-da görev alan Türk hakemler; Mehmet Fikri (Katipoğlu), Der-viş Mahmut (Şekerci), Ali Sıtkı, Fikri Karayel, Karatay, Rehavi Piskobulu ve Ziya Rıskı gibi spor adamlarıydı. Faik Müftü-zade ile Ahmet Sami(Topcan) daha çok KOP 1. Liginde gö-rev almışlardı. Bunun yanında dönemin futbolcuları, kendi takımlarının dışındaki maçlar-da görev alıp hakemlik de ya-pıyorlardı.

Fikri Karayel

Ziya Rızkı

Page 51: Spor tarih

Tel: 0 392 227 3101 - 227 7543 Fax: 0 392 228 2686Şht. Nizamettin Aydın Sokak No: 3 Ortaköy - Lefkoşa

Page 52: Spor tarih