4
söyleşi / Ayşe Birsel D ünyaca ünlü ve ödüllü Türk tasarımcı De-Re’nin kurucusu Ayşe Birsel, 20 yıldır NewYork’ta yaşıyor. ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünden birincilikle mezun olduktan sonra Fulbright bursu ile New York Pratt Institute’de master’ını yaptı. 2000 yılında insancıl tasarım yaklaşımı ve inovatif ürünleriyle ABD’de en yaratıcı bin kişinin arasına girdi. Birsel, aynı zamanda Brooklyn Müzesi Genç Tasarımcı Ödülü, Rhode Island School of Design’dan Mobilya Tasarım Mükemmellik Athena Ödülü’nün sahibi. 2011’de ODTÜ Takdir Ödülü’ne layık görülen Birsel’in tasarımları Museum of Modern Art, Cooper Hewitt Design Museum ve Philadelphia Design Museum koleksiyonlarına alındı. Hazırlayan: Özlem Aydın Ayvacı Ayşe Birsel, Türkiye’nin yetiştirdiği dünya çapında bir tasarımcı. 2000 yılında insancıl tasarım yaklaşımı ve inovatif ürünleriyle ABD’de en yaratıcı bin kişinin arasına girdi. New York School of Visual Arts’da inovasyon süreci dersi veren Birsel, Design Management Institute 2012, 99U 2014 ve Fast Company Innovation 2014 Konferansları da dahil olmak üzere çok önemli tasarım ve inovasyon konferanslarında konuşmacı. 2014 yılında ABD Endüstri Ürünleri Tasarım Derneği’nin (IDSA) eğitim başkan yardımcılığına seçildi. IDSA Eğitim Sempozyumunun ise başkanı. 3 çocuk annesi olan Birsel, New York ve İstanbul’da yaşıyor. Birsel, günümüzün ofis ortamında teknolojinin getirdiği sorunlara dikkat çekiyor ve “Teknoloji yeni olduğu için kural da yok. Kuralsız bir dönemdeyiz” diyor. Ayşe Birsel’in kurucusu olduğu New York bazlı tasarım inovasyon danışmanlık şirketi Birsel + Seck, 20 yılı aşkın süredir, yenilikçi düşünce yöntemi ve tasarımlarıyla, ABD’de GE, Harvard Business Review, Herman Miller, Hewlett Packard, Johnson&Johnson, Target ve Toyota gibi çok farklı sektörlerden gelen lider markaların başarılarını perçinliyor. Birsel geliştirmiş olduğu inovasyon yöntemi Deconstruction:Reconstruction™ (De:Re™) ile şimdi de Türkiye’de lider şirketlere inovasyon danışmanlığı veriyor. Tasarımın günümüzdeki en önemli isimlerinden biri olan Birsel’e göre bugün ofis ortamında teknolojinin getirdiği birçok sorun var. “Her e-postaya cevap vermek durumundayız. Görmezden gelmek mümkün değil” diyen Birsel, bazı şirketlerin arayış içinde olduğunu anlatıyor. “Teknolojiyi kullanmama gibi zaman poşetleri yaratabilir miyiz diye düşünüyorlar. Böylece insan zihnini, ruhunu dinlendirmek hedefleniyor. Teknoloji yeni olduğu için kural da yok. Kuralsız bir dönemdeyiz” diyor. Ünlü tasarımcı Ayşe Birsel ile ofis tasarımında son trendleri konuştuk. Dünyaca ünlü bir Türk tasarımcısınız. Kariyerinizin dönüm noktaları neler? Ben bir endüstriyel tasarımcı olarak eğitim gördüm. ODTÜ’nün Endüstriyel Ürünleri Tasarımı bölümünün ilk mezunlarındandım. Daha sonra da New York’ta Pratt Insitute’te tasarım master’ı yaptım. Bir endüstriyel tasarımcı olarak başladığım meslek yaşamımda odak noktam insan. Hümanist bakış açısıyla tasarladığım ürün ve hizmetlerle insanların yaşamını kolaylaştırmayı ve onları memnun etmeyi hedefledim. İYİ OFİSİN OLMAZSA OLMAZI “İŞYERİNDE KURALSIZ BİR DÖNEMDEYİZ” HIZLI İNTERNET Hızlı internet bağlantısı ve olumlu, yapıcı insan ilişkileri iyi ofisin olmazsa olmazları. İnsanlar neden ofise geliyor? Bugün teknolojiyle birlikte evden ya da başka mekanlardan da çalışabilirler. Bu nedenlerden bir tanesi insanların ofiste teknolojinin en güçlüsünü arıyor olmaları. TEKNOLOJİK DONANIM Madem ofisteler, onların başka bir ortamda alabileceklerinin çok ötesinde bir teknolojik donanım olmalı. Bunlardan en basiti internet ve bağlantı hızı. Diğeri de insanlar arası bağlantı. Ofise geliyorsanız diğer insanlardan öğrenecekleriniz, onlarla ilişkiniz, onların sizden öğrenecekleri olmalı. Bir elin nesi var iki elin sesi var. Ofiste iyi iletişim çok kritik. Via Ofis Dünyası 18 018_021_AYSE_BIRSEL.indd 2 3/27/15 12:50 PM

söyleşi / Ayşe Birsel “İŞYERİNDE KURALSIZ BİR ...birselplusseck.com/IMG/pdf/018_021_ayse_birsel.pdfinovasyon süreci dersi veren Birsel, Design Management Institute 2012,

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: söyleşi / Ayşe Birsel “İŞYERİNDE KURALSIZ BİR ...birselplusseck.com/IMG/pdf/018_021_ayse_birsel.pdfinovasyon süreci dersi veren Birsel, Design Management Institute 2012,

söyleşi / Ayşe Birsel

Dünyaca ünlü ve ödüllü Türk tasarımcı De-Re’nin kurucusu Ayşe Birsel, 20 yıldır NewYork’ta yaşıyor. ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünden birincilikle mezun olduktan sonra

Fulbright bursu ile New York Pratt Institute’de master’ını yaptı. 2000 yılında insancıl tasarım yaklaşımı ve inovatif ürünleriyle ABD’de en yaratıcı bin kişinin arasına girdi. Birsel, aynı zamanda Brooklyn Müzesi Genç Tasarımcı Ödülü, Rhode Island School of Design’dan Mobilya Tasarım Mükemmellik Athena Ödülü’nün sahibi. 2011’de ODTÜ Takdir Ödülü’ne layık görülen Birsel’in tasarımları Museum of Modern Art, Cooper Hewitt Design Museum ve Philadelphia Design Museum koleksiyonlarına alındı.

Hazırlayan: Özlem Aydın Ayvacı

Ayşe Birsel, Türkiye’nin yetiştirdiği dünya çapında bir tasarımcı. 2000 yılında insancıl tasarım yaklaşımı ve inovatif ürünleriyle ABD’de en yaratıcı bin kişinin arasına girdi. New York School of Visual Arts’da inovasyon süreci dersi veren Birsel, Design Management Institute 2012, 99U 2014 ve Fast Company Innovation 2014 Konferansları da dahil olmak üzere çok önemli tasarım ve inovasyon konferanslarında konuşmacı. 2014 yılında ABD Endüstri Ürünleri Tasarım Derneği’nin (IDSA) eğitim başkan yardımcılığına seçildi. IDSA Eğitim Sempozyumunun ise başkanı. 3 çocuk annesi olan Birsel, New York ve İstanbul’da yaşıyor. Birsel, günümüzün ofis ortamında teknolojinin getirdiği sorunlara dikkat çekiyor ve “Teknoloji yeni olduğu için kural da yok. Kuralsız bir dönemdeyiz” diyor.

Ayşe Birsel’in kurucusu olduğu New York bazlı tasarım inovasyon danışmanlık şirketi Birsel + Seck, 20 yılı aşkın süredir, yenilikçi düşünce yöntemi ve tasarımlarıyla, ABD’de GE, Harvard Business Review, Herman Miller, Hewlett Packard, Johnson&Johnson, Target ve Toyota gibi çok farklı sektörlerden gelen lider markaların başarılarını perçinliyor. Birsel geliştirmiş olduğu inovasyon yöntemi Deconstruction:Reconstruction™ (De:Re™) ile şimdi de Türkiye’de lider şirketlere inovasyon danışmanlığı veriyor.Tasarımın günümüzdeki en önemli isimlerinden biri olan Birsel’e göre bugün ofis ortamında teknolojinin getirdiği birçok sorun var. “Her e-postaya cevap vermek durumundayız. Görmezden gelmek mümkün değil” diyen Birsel, bazı şirketlerin arayış içinde olduğunu anlatıyor. “Teknolojiyi kullanmama gibi zaman poşetleri yaratabilir miyiz diye düşünüyorlar. Böylece insan zihnini, ruhunu dinlendirmek hedefleniyor. Teknoloji yeni olduğu için kural da yok. Kuralsız bir dönemdeyiz” diyor.Ünlü tasarımcı Ayşe Birsel ile ofis tasarımında son trendleri konuştuk.

Dünyaca ünlü bir Türk tasarımcısınız. Kariyerinizin dönüm noktaları neler? Ben bir endüstriyel tasarımcı olarak eğitim gördüm. ODTÜ’nün Endüstriyel Ürünleri Tasarımı bölümünün ilk mezunlarındandım. Daha sonra da New York’ta Pratt Insitute’te tasarım master’ı yaptım. Bir endüstriyel tasarımcı olarak başladığım meslek yaşamımda odak noktam insan. Hümanist bakış açısıyla tasarladığım ürün ve hizmetlerle insanların yaşamını kolaylaştırmayı ve onları memnun etmeyi hedefledim.

İYİ OFİSİN OLMAZSA OLMAZI

“İŞYERİNDE KURALSIZ BİR DÖNEMDEYİZ”

HIZLI İNTERNET Hızlı internet bağlantısı ve olumlu, yapıcı insan ilişkileri iyi ofisin olmazsa olmazları. İnsanlar neden ofise geliyor? Bugün teknolojiyle birlikte evden ya da başka mekanlardan da çalışabilirler. Bu nedenlerden bir tanesi insanların ofiste teknolojinin en güçlüsünü arıyor olmaları.

TEKNOLOJİK DONANIM Madem ofisteler, onların başka bir ortamda alabileceklerinin çok ötesinde bir teknolojik donanım olmalı. Bunlardan en basiti internet ve bağlantı hızı. Diğeri de insanlar arası bağlantı. Ofise geliyorsanız diğer insanlardan öğrenecekleriniz, onlarla ilişkiniz, onların sizden öğrenecekleri olmalı. Bir elin nesi var iki elin sesi var. Ofiste iyi iletişim çok kritik.

Via Ofis Dünyası18

018_021_AYSE_BIRSEL.indd 2 3/27/15 12:50 PM

Page 2: söyleşi / Ayşe Birsel “İŞYERİNDE KURALSIZ BİR ...birselplusseck.com/IMG/pdf/018_021_ayse_birsel.pdfinovasyon süreci dersi veren Birsel, Design Management Institute 2012,

BİRSEL’İN ÇALIŞMA TARZIÇOK ERKEN KALKARIM Sabahları çok erken kalkıp zihnim tazeyken çalışırım. Günün en önemli işlerini sabah çok erken yaparım. Çalışma ortamı sadece ortam değil. Duygusal olduğu kadar entelektüel, ruhsal noktalara bakmak çok önemli. Tasarımlarım zıt bakış açılarının birleşimi olarak ifade ediliyor. İnsanlara dışarıdan biri olmak çok yardımcı oluyor.

YENİ FİKİRLERE AÇIĞIM Pek çok şeyi bilmediğimden bunları bana öğretebilecek kişilerle işbirliği yapmayı kolay buluyorum. Yeni fikirlere açıklığım tasarım dünyasında faydalı oluyor. Tasarımcıların ayrı olmaktan, önyargısız olarak dışarıdan gözlem yapabilmekten yararlandıklarını düşünüyorum. Değişimi kucaklayan kuruluşlarla çalışmaktan keyif alıyorum.

Herman Miller’la olan çalışmalarım bir endüstriyel tasarımcı olarak benim için bir dönüm noktası oldu. Miller, iş yaşamı ve tasarımı konusuna son derece entelektüel yaklaşan, çok üst düzeyde ekipleri olan bir şirket. Onlarla 15 yılı aşkın bir süredir devam eden işbirliğim profesyonel hayatımda bana yepyeni yollar açtı. Design the Life You Love benim için ikinci bir dönüm noktası. Tasarım yöntemim olan Deconstruction:Reconstruction, yani kısa adıyla DE:RE™ (Boz:Yap) hayata uyguladığım bir projem. Hayatımın en önemli projem olduğu düşüncesinden yola çıkarak, tasarımdan gelen düşünce sistemimi herkesle paylaştığım ve yaratıcı bir şekilde düşünmeyi birebir öğrettiğim bir atölye çalışması. Benim için neredeyse bir deney olarak başlayıp, katlanarak büyüdü. Design the Life You Love deneyimi bu bakış açısını benim için berraklaştırdı. Daha görünür bir hale getirdi. Temelde yapmak istediğim değişmiyor, ben kendi rolümü tasarımlarımı kullanan

Via Ofis Dünyası 19

018_021_AYSE_BIRSEL.indd 3 3/27/15 12:50 PM

Page 3: söyleşi / Ayşe Birsel “İŞYERİNDE KURALSIZ BİR ...birselplusseck.com/IMG/pdf/018_021_ayse_birsel.pdfinovasyon süreci dersi veren Birsel, Design Management Institute 2012,

bakış açısı getiriyorum. Sürekli öğrenmeye devam ediyorum, onların çok iyi bildikleri konuları da bilmiyorum. Dolayısıyla sormadıkları soruları sorabiliyorum. Bir sünger gibi yeni bilgiyi hazmedip bambaşka bir yorum getiriyorum ve bunları tasarım yöntemim olan DE:RE™

(Boz:Yap) ile onlara anlatabilmem beni bu noktaya getirdi.

Ofis tasarımında en kritik konular, öncelikleriniz neler oluyor?Ergonomi, hava ısısı ve gürültü. Bu fiziksel gereklerin dışında çalışanların kendilerini iyi hissedecekleri bir ortam yaratmak istiyorum. Masanın doğru yükseklikte olması, sandalyenin insan anatomisine uygun olması standart gibi görülüyor ama asla unutulmamalı.

Masa yüksekliğinde olması gereken ölçü nedir?70 cm.

Gürültü açık ofislerde çok önemli bir sorun. Çoğu ofis çalışanı bu sorunu kulaklık takarak aşmaya çalışıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?Gürültü ofislerin en büyük sorunlarından biri. Herkes açık ofislere ve takım çalışmasına doğru gidiyor. Ama aynı zamanda her şey ekip çalışması demek değil. İnsanların bireysel de çalışmaları gerekiyor. Birbirlerinin konuşmalarından ya da telefon konuşmalarından rahatsız olabiliyorlar. Çözümü çok zor çünkü ses su gibi her delikten geçiyor. O yüzden bu sorunu daha hiç kimse gerektiği gibi çözemedi. Çözüm herkesin kendi odasının olması ama o da günümüz şartlarına ve çalışmalarına uymuyor. O yüzden buradaki en esnek çözüm yine kulaklık takmak ve bir de tabii ofiste yalnız olmadığınızı unutmamak.

insanların bir büyükelçisi, onların isteklerinin, ihtiyaçlarının bir tercümanı olarak görüyorum. Hala da böyle. Şimdi Design the Life’i herkese açık, herkes tarafından anlaşılabilir ve ulaşılabilir hale getirmemle beraber bu süreci yaşıyoruz. Hedefimiz iş hayatı ve günlük hayatta tasarımcı gibi düşünmeleri ve mevcut koşullarını gelecekte daha iyi koşullarla değiştirmeleri için herkese yardımcı olmak.Design the Life You Love düşünce sistemi benim için bir misyon haline geldi. Özellikle de bu süreci ve metodu kullanan insanların aldığı olumlu ve etkili sonuçları gördükten sonra, değişen dünyada bu tür bir yaratıcı sermayenin son derece gerekli olduğunu düşünüyorum.

Bu yalınlık ve bunca farklı insanla birebir çalışma fırsatı ne gibi avantajlar doğurdu?Bu bizim için beklenmedik bir avantaj doğurdu. Bu avantajı özellikle kurumsal çalışmalarımızla birleştirdiğimizdeyse, tasarladığımız ürünler ve hizmetler aracılığıyla insanlara daha iyi yaşamlar sunuyoruz. İnovasyonun aslında daha iyi yaşamlar tasarlamaktan ibaret olduğunu fark ettik.

Bugün ulaştığınız noktaya nasıl geldiniz?Farklı düşünmem ve sürekli öğrenmeye açık olmam sayesinde diyebilirim. Bunda New Yorklu bir Türk olmam, bir Türk olarak eski/yeni, doğu/batı, geçmiş/gelecek gibi zıt kavramlarla baş edebilmem etkili. Erkeklerin çoğunlukta olduğu endüstrilere kadın gözüyle bakıyorum. Çalıştığımız şirketlerin bilmediği şeyleri biliyorum ve dışarıdan bir

söyleşi / Ayşe Birsel

Ayşe Birsel’in ofis tasarımlarında insan psikolojisini olumlu etkileyecek çizgiler

ve renkler göze çarpıyor.

Via Ofis Dünyası20

018_021_AYSE_BIRSEL.indd 4 3/27/15 12:50 PM

Page 4: söyleşi / Ayşe Birsel “İŞYERİNDE KURALSIZ BİR ...birselplusseck.com/IMG/pdf/018_021_ayse_birsel.pdfinovasyon süreci dersi veren Birsel, Design Management Institute 2012,

Kulaklık takanlar da kendilerini iletişime kapatıyor…Şu anda tüm dünyada açık ofisi ve ofis tasarımlarını en çok zorlayan konulardan bir tanesi bu. Hem açık ofiste birlikte çalışmak istiyoruz hem sürekli birbirimizi duymak istemiyoruz. İkinci önemli sorun ofislerin ısısı. Biri için sıcak olan diğer çalışan için soğuk olabiliyor. Ortak mekanlarda çalıştığımız için ısıyı kendimize göre ayarlayamıyoruz. Bu da herkeste olan belki de gelecekte teknolojinin çözebileceği bir problem. Şu an çözümü yok.

Isıyla ilgili ofisin sıcaklığı şu derece olmalı diye bir optimum nokta var mı?Bu yaşanılan şehre ve kültüre göre değişiyor. NewYork’ta ofis çok soğuktur. Isı genelde ofise takım elbiseyle gelen erkek çalışanlara göre ayarlanır. Kadınlar donar. NewYorklu kadınlar ofislerine yazın bile kış gibi süveter ve kaşkolle gelir. Amerika klimayı çok seviyor belki de bu nedenle buradaki ortamlar daha soğuk. Avrupa’da ofisler daha sıcak olabilir. Bireysel çalışmayla ekip çalışmasının çatıştığı noktalar bunlar.

Günümüzde ofis tasarımlarının en çarpıcı noktaları neler?Ortak çalışma düzenleri, ekip ortamları, şirketlerin markalarını ofis ortamına yaratıcı şekilde taşımaları, sloganlar, posterler, pastane, kafe, kuru temizleme gibi şirket çalışanlarının ihtiyaçlarını giderecek servisler.

Y kuşağı kendi cihazlarını ofise getiriyor. Bu ofisleri nasıl etkiliyor?Çok yaygın bir durum bu. Teknolojik bir patlama var. Ofisin size verdiği bir bilgisayar var. Onun yanında siz tabletinizi, akıllı telefonunuzu getiriyorsunuz. İnsanlar aynı anda pek çok araçla ilgileniyor. Yapılan araştırmalara göre çok cihaz kullanma kapasitemiz iyi değil. Yani çok cihaz kullanarak tek cihazla yapabileceğimiz işin de daha azını yapıyoruz. Bu durum verimsizlik ve stres doğuruyor. Sürekli hangi ekrana bakacağımızı şaşırmış durumda çalışıyoruz. Zamanımızı dakikalara böle böle yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz teknolojinin patlama halinde olduğu bu dönemin yan etkisini böyle yaşıyoruz. Teknolojiyi daha içselleştirdiğimizde bu sorunu da aşacağımızı düşünüyorum. Eskiden ofise gelip bir faks ya da mektup yazan insanlar, şu anda 3-4 teknolojik aleti ve onun içindeki 20-25 programı bir anda götürmeye çalışıyor. Her e-postaya cevap vermek durumundayız. Görmezden gelmek mümkün değil. O zaman da insan beyni böyle tetiklenmeye alışıyor ve sürekli tetiklenme bekliyoruz. Facebook, Instagram, Twitter da sürekli tetikliyor ve bu tetiklenmeler de işimizi yapmamızı engelliyor.

Şirketlerin bu duruma yaklaşımı nedir?Bazı şirketler arayış içinde. Teknolojiyi kullanmama gibi zaman poşetleri yaratabilir miyiz diye düşünüyorlar. Ya da insanlar haftasonları e-postalarına cevap vermese, “black out” dediğimiz teknolojiyle uğraşmadığımız zaman aralıkları yaratılabilir mi diye düşünüyorlar. Böylece insan zihnini, ruhunu dinlendirmek hedefleniyor. Çünkü buna gerçekten ihtiyaç var. Teknoloji yeni olduğu için kural da yok. Kuralsız bir dönemdeyiz. Yapılan çok araştırma var. Onlar muhteşem bir zenginlik. İnsan nasıl öğreniyor, nasıl verimli olabilir, nasıl dinleniyor? Beynin nasıl çalıştığı konusunda muhteşem bir zenginlik var. Bunlara bakılınca ofiste yaptığımız pek çok şeyin zararlı olduğunu görüyoruz. İnsan kalemle yazarak not aldığında o bilgi beynin öğrenme kısmına gidiyormuş. Teknolojik olarak not aldığında başka bir yere gidiyormuş. Demek ki defter ve kalemin bazı avantajları var diyoruz. TV izleyerek çalışmak da verimli değil. Demek ki iki şeyi karıştırmamak gerekiyor. İnsanların nasıl çalışması gerektiğinin yanıtını daha verebilmiş değiliz. Araştırmaları izliyoruz.

Şirketler ofislerinin tasarımına ne kadar önem veriyor? Ergonomi artık olmazsa olmaz bir kriter ama kurumsal kimlik çok önemli. n

“AYAKTA ÇALIŞ YÜRÜYEREK TOPLAN”YÜRÜYÜŞ BANTLI MASA Ofiste hangi ihtiyaçlar hangi yeni trendleri, yeni ürünleri yarattı dediğimiz zaman yürüyüş bantlı veya ayakta durarak çalışmaya elverişli masaları görüyoruz. Bunlar günde 8-10 saat oturmanın sağlığa olan zararlarına önlem olarak ortaya çıktı. Son yapılan tıbbi araştırmaların hepsi oturmanın sağlığa ne kadar kötü etki ettiğinden bahsediyor. Bu nedenle özellikle genç kuşak ayakta çalışmayı, yürüyerek toplantı yapmayı tercih ediyor.

STEVE JOBS TARZI Yürüyüş bantlı masalar tabii çok pahalı. Bunu her şirketin hayata geçirmesi mümkün değil ama kullanan şirketler var. Geleceği gösteren fikirler bunlar. Yürüyerek toplantı Steve Jobs’ın tarzıydı. İnsanların toplantı odasında oturarak konuşmaktansa yürüyerek bir parkta konuşarak toplantı yapmasının yaratıcılığı ve sağlığı daha olumlu etkilediğini düşünüyordu. İnsanlar daha aktif bir çalışma hayatı yaşamak istiyor. Bilgisayarlardan sonra insanlar hayatlarının büyük çoğunluğunu oturarak geçiriyor. Bu sağlık için çok sakıncalı.

TEKNOLOJİ ÇÖZECEK Yürüyüş bantlı masa projem olmadı ama her şirket bu tarzı araştırıyor. Bu yeni yaklaşımlar beraberinde daha komplike sistemler ve pahalı ürünler de getiriyor. İnsanlar var olan masalarını ve bilgisayarlarını yükseltiyor ve ayakta çalışıyor. Bunun nereye gideceğini göreceğiz. Teknoloji buna da çözüm üretecektir.

Via Ofis Dünyası 21

018_021_AYSE_BIRSEL.indd 5 3/27/15 12:50 PM