Upload
others
View
2
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
rük, Terekeme. Tahtacı gibi inanç gruplarına ve topluluklara; Karadenizli. Kayserili, Kon yalı. Çe mişkezekli gibi yörelere; yahudi ve Rum gibi Anadolu azınlıklarına; Beh!QI-i Dana ve Karakuş! Kadısı gibi islam kültürü içinde yer alan kimselere bağlı olan fıkralar da vardır (bk. IATİFE). Halk edebiyatında m izah içeren diğer bir tür masaldır. Dinleyenlerin dikkatini çekmek amacıyla masalların. "Ewel zaman içinde. kalbur saman içinde. develer tella! iken. pireler berber iken. ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken" gibi başında; "Az gittik, uz gittik; dere tepe düz gittik; altı ay bir güz gittik; bir de ardımıza baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz" gibi ortasında ve, "Gökten üç elma düştü; biri anlatana, biri dinleyene, biri de başkasının yüzüne kara sürmeyenin başına" gibi sonunda söylenen tekerlernelerde mizah ön plandadır. Tekerlerneler dışında çeşitli mizah öğelerinin kullanıldığı Türk masallarının bu konuda en dikkate değer olanları Keloğlan masallarıdır. Bunlarda, özellikle Keloğlan ' ın şahsında
Türk halkının gülme ve güldürme anlayışı birçok yönüyle yansıtılmış bulunmaktadır. Saz şairlerinin şiirleri mizahın yer aldığı diğer halk edebiyatı ürünleridir. Atışmalarda rakibinin şairlik gücünü ölçen aşık zaman zaman onun çeşitli yönlerini mizahi bir anlayışla dile getirir. Kaygusuz Abdal. Kazak Abdal, Aşık Dertli, Aşık Şenlik ve günümüzden Aşık Reyhanl ile Aşık Murat Çobanoğlu ve saz şairi olmamakla birlikte hece vezniyle başarılı şiirler yazan Abdülvahap Kocaman ile Abdürrahim Karakoç mizah öğesini ustaca kullanan isimlerdir. Karagöz ve orta oyunu başta olmak üzere seyirlik halk oyunlarında da mizah temel öğelerden biridir. Bu oyunlarda ağırlık verilen eleştiri ve taşlamaların en önemli yönü gülünçleştirmedir. Temeli teşkil eden taklit ve tenkitte kafiyeli söyleşile r, jest ve m imikler. giyim kuşam ,
tavı r ve davranış, yanlış anlamalar, mantık ve gerçek dışı durumlar birbiri ardınca tekrarlanarak m izah öğesinden yararlanılmış. böylece oyunlar daha ilgi çekici hale getirilmiştir. Türk halk edebiyatında zengin ve köklü bir geleneği olan bilmeeelerin de çoğunun anlamında ve söylenişinde mizah öğesinden yararlanıldığı görülür. Anonim halk edebiyatı ürünlerinden deyim ve atasözlerinde tenkit yanında ince bir mizaha da yer verilmiştir :
"Tut kelin perçeminden"; "El elin eşeğini türkü çağırarak arar"; "Aç aç ile yatınca arada dilenci doğar"; "Körle yatan şaşı kalkar" gibi. Tekerlerneler de mizahi öğe-
!erin bulunduğu anonim halk edebiyatı ürünleridir. Daha çok sınama niteliğinde olan. ses yapısı bakımından söylenişinde güçlükler bulunan ve yanıldığı zaman söyleyeni gülünç duruma düşüren ibareler . mizahi unsurların ağır bastığı tekerlemelerdir. Bunlardan başka çocukların oyun esnasında söylediği tekerlemelerde de
. mizahi öğeler vardır. Bazı dini- tasawufi edebiyat ürünlerinde, bilhassa BektaşiAlevi şairlerin şathiyelerinde ve yergilerde de mizaha yer verilmiştir.
BİBLİYOGRAFYA :
M. Sunuilah Arısoy. Türk Hiciv ve Mizah Antolojisi, İstanbul ı 967; Orhan Şaik Gökyay, Dedem Korkudun Kitabı, İstanbul ı 973 , s . 3, 75-82; Aziz Nesin. Cumhuriyet Döneminde Türk Mizahı, İstanbul 1973; Mehmet Özbek. Falklor ve Türkülerimiz, İstanbul ı975, s. 333-345; Dursun Yıldırım. Türk Edebiyatında Bektaşi Tipine Bağlı Fıkralar, Ankara 1976, tür.yer.; Ferit Öngören, Cumhuriyet Dönemi Türk Mizahı ve Hicvi, Ankara ı 983; Şükrü Elçi n, Türkiye Türkçesinde Man i/er, Ankara ı 990, s. 97; Feyzi H alıcı. Aşıklık Geleneği ve Günümüz Halk Şairleri, Ankara ı 992 , s. 582-583; Müjgan Üçer. Atalar
Karagöz'ün 161. savıs ın ı n
ilk sayfas ı
• ..:~1--.)~ • $!..;.-
4-.r.l -.:-r. .. ~'I :J J ,.;.j }'( ••• , • ..c.,.,. --~
SJ·- 4.~' ~~
. ,...:.J""'l " ' '
M iZAH
Sözü Yerde Kalmaz: Sivas'ta Sözlü Gelenek, İstanbul ı 998, tür. yer.; Pertev Naili Boratav. Tekerleme, istanbul 2000, tür.yer.; a.mlf .. "Halk Dilinde Hiciv ve Mizah", Yurt ve Dünya, IV /25, Ankara ı 943, s. 28-3 ı; Nurettin Albayrak. Ansiklopedik Halk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü, İstanbul 2004, s. 39 ı -394; a.mlf .. "Hiciv", DİA, XVII, 452; Murat Uraz, "Halk Edebiyatında Mizah", TFA , 1/12 ı 1950). s. ı 78-ı79; a.mlf .. "Halk Edebiyatında Hiciv ve Mizah", a.e. , XV/ 298 1 1974). s. 6965-6966 ; Ali Rıza Önder. "Erzincanda Mizah" , a.e., Vl/125 1 ı959). s . 248; VI/ ı29 1 ı960), s. 2130-2ı31; M. Akif Işık. "Taşıt Sözleri" , HK, sy. ı 1 ı985). s. 49-57; Fikret Türkmen. "Doğu v e Batı Dünyasında Mizah Anlayışı" , TKA,XXXIV/1-2 11998) , s. ı73-185;a.mlf .. "Osmanlı Döneminde Türk Mizahı", Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, sy. 4, İzmir 2000, s . ı- 10; Kenan Akyüz. "Mizah" , TA, XXIV, 263; Mustafa Kutlu , "Mizah", TDEA, VI, 383-388; İbrahim Altunel. "Latife" , a.e., XXVII, ı 09- ı 1 O.
Iii NURETTiN ALBAYRAK
Yeni Türk Edebiyatı. Şinasi'nin Tasvir-i Efkôr'da istanbul sokaklarında çoğalan köpeklerin toplatılması hakkında kaleme aldığı yazısına karşı Edhem Pertev Pa-
r.r •:
.,r-l:.,r., • .i.rl <.:.:.-.f.
. JLilJI J,r.l J. .P:..
)#~ J- J IJJ I ti """ .~.~ ~.Ç-1..:..1;
.,_~-.,_. • J\ ~1 J1.,...,: To\
-J~J.ı;f
Adınlııi !l ro1lotı •
RucıEıı lı._i -l.;ıpı\6 , 38
.. -::":·:f .. _,_, ... ,-.sı .. ) ...... , __ .iJp~- ı,.~ ... ,.:. •• ~~,.. .. :...p --.. ,f .,.;- f .; .. - .. ;:w~ ı:"..,.:. .. . .. J' • • ~J ;.-J' _
209
M iZAH
şa'nın Mecmı1a-i Fünı1n'da yayımladığı,
köpeklerin savunması niteliğini taşıyan ve bir filozofla bir sokak köpeğinin esprili diyalog undan meydana gelen "Av'ave"si, Batılılaşma döneminde Türk mizahının geleneksel çizgiden ayrılan ilk örneği olarak kabul edilir. Ziya Paşa'nın Zafername Şerhive Namık Kemal'in "Hirrename" adlı manzumesi de bu devrin satir denilen mizah yoluyla hiciv türündeki ilk örnekleridir. İlk mizahi süreli yayın Terakki gazetesinin 1869'da vermeye başladığı ek ve ilk mizah gazetesi de ertesi yıl Teodor Kasab'ın çıkardığı, yazılarının çoğunu Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik ve Ali Bey'in yazdığı Diyojen'dir. Ali Bey, Lehcetü'l-hakayık adlı mizahi sözlükle bir çeşit insanlık eleştirisi sayılabilecek Seyyareler adlı fantastik masalı yayımlamıştır. Bu tarihten itibaren sayıları artan mizah yayınlarındaki (Çapanoğlu, s. 7-26) eleştirici tutum iktidarın tepkisine yol açmış ve bazı dergiler kapatılırken siyasal olaylara ve sorunlara yönelik mizaha önce kısmi sansür. ardından neşir yasağı getirilmiştir ( 1876-1908). Yanlış Batılılaşma'nın eleşti
risi, Ahmed Midhat, Hüseyin Rahmi, Recaizade Mahmud Ekrem'in romanlarındaki Felatun Bey, Şöhret Bey ve Bihruz Bey tipleri yer yer karikatürize edilerek mizah duygusu uyandıracak şekilde verilmiştir. Müftüoğlu Ahmed Hikmet'in "Yeğenim" adlı hikayesinde bu tip aynı özelliklerle bir kere daha ortaya çıkmıştır. Yasaklı yıllarda siyaset dışı kalarak mizahı Hüseyin Rahmi (Gürpınar) . roman ve hikayelerinde Ahmed Rasim "Şehir Mektupları" başlıklı yazılarında sürdürmüş, Şair Eşref ise şiirlerinde hicvin yanında bu türden de yararlanmıştır. Yasağı sona erdiren ll. Meşrutiyet'in ilanı üzerine mizah yayıncılığında patlama meydana gelmiş ve daha çok siyasi karakterli seviyesiz bir mizah anlayışıyla çoğu kısa ömürlü çeşitli dergiler yayımlanmıştır (a.g.e., s. 27-138) . Ancak bunların içinde Kalem ve Cem gibi Batı ayarında olanlarla uzun süre yaşayan Karagöz de bulunmaktadır.
ll. Meşrutiyet'ten sonra Cenab Şahabeddin "Dahhak-i Mazlum". Hüseyin Suat "Gave-i Zalim", Refik Halit (Karay) "Kirpi" ve Ömer Seyfeddin "Şit" imzalarıyla mizahi manzume, yazı ve hikayeler ortaya koymuşlardır. Ömer Seyfeddin özellikle Efruz Bey tiplemesiyle devrinin bazı aydınlarını mizah yoluyla hicvetmiştir. Fazı! Ahmet (Aykaç) ve Halil Nihat (Boztepe). divan şiiri formlarını kullanarak tanınmış
210
yazar ve şairlerin üsiOplarını ve meşhur eserlerini taklitle mizahi manzumeler. Hakkı Naşir ismiyle Celal Sahir (Erozan), Hüseyin Rifat (lş ı l) ve Abdülbaki Fevzi (Ulu boy) divan tarzı söyleyişle günün olaylarını karikatürize eden manzumeler yayımlamışlardır. Roman ve hikayelerinin en duygulu yerlerinde dahi zarif ve ince mizah öğeleriyle okuyucusunu gülümsetmeyi başaran Reşat Nuri (Güntekin), mizahi magazin dergilerinde Hayreddin Rüşdü. Cemil Nimet, Yıldız Böceği, Ateş Böceği gibi takma isimlerle yazılar yazmış ve Kelebek adlı mizah gazetesini çıkarmıştır (1923). Ercümend Ekrem (Talu) . karşılıklı konuşmalara dayalı hikaye tarzındaki mizahi çalışmaları yanında Evliya Çelebi'den esinlenerek "Evliya-i Cedld" tipini ortaya koymuş. ayrıca "Meşhedl Cafer" ve "Torik Necmi" tiplerinin maceralarından oluşan mizahi halk romanları kaleme almıştır. Orhan Seyfi Orhon "Fiske" ve Yusuf Ziya Ortaç "Çimdik" takma ad-
ları ve kendi isimleriyle çeşitli eserler yazmış ve Akbaba, Papağan gibi dergileri yayımlamışlardır. İbrahim Alaeddin (Gövsa) "Kıvılcım", Faruk Nafiz Çamlıbel "Çamdeviren" ve "Deli Ozan" imzalarıyla bazı mizahi eserler telif etmişlerdir. Fahri Celaleddin (Göktulga) ve Memduh Şevket Esendal ile onu yakından izleyen Muhtar Körükçü de yazıları m izah çeşnisi taşıyan müelliflerdir. Ahmet Harndi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanına ve Haldun Taner'in eserlerine ince bir ironi hakimdir. Burhan Felek de mizahi hikaye ve fıkralarıyla dikkat çeker. Namdar Rahmi Karatay, temeline atasözü ve tekerlerneleri koyduğu mizahi şiirleriyle tanınmış ve bunların çoğu darbımesel gibi dillerde dolaşmıştır.
1945'ten sonra, çalışmalarında mizaha da yer ayıran veya eserlerinde mizahi bir dil kullanan edip ve şairlerden farklı olarak kendini yalnız eleştirici mizaha adayan ve roman, hikaye, sahne oyunu.
... :..ı ...... ~ .._<' .;<_!.ı .. '· , .. ,ı,ı JJ, ı ./u ~.-'" _. ,..,,jô ._.:.-·~~
.:J.l..._..:;:.• ·...t.,:-JI}:..i>!:<"T.,_;. J..:,ı..;ı-'Sl • .,hJ .; . /ılj.J.I _ • .,.,.
:;;-}J"'''J . .:: .• flli' • • i.ıı(' •. ,.:..;_ td-Jo.-.;.ı,t"ıi -
.. t ~~ti•i• .. ı .J.,f"•.,,....:;• ·~'·r.r-:--1- ...... ~· >J•:•' ~·,..'ıl '-h'ılcl"ı•' •• ,:,,_,,ı
' .-~ ·1 r.._ .. J,'-'.Ji \'• ..ı~• . --:.J• C"~.- J'.;i - ~ ,f t•;ı r .i-!':.~·...ı..,ıs.ı:.J:u!.!l-ı':.: d..IL • • ır.·>:..- •• ~ }"ı ._~, J1ı
.-:--:'. ..... , --, ~~~ •J • .;.; • .:.-:\:
.... . ,..jJ/.:ır--- ·-,."'~ .. .... ~ ı•J: <1:--' •r- ·'- J :-·ıı J.l11.,:.L :-.'":. d.'•- ( .).c.ı : 3,
!.d-.ı.J......,.r:- .!•J•I$, ~•\~J\• <Jj-•t:;....t~lt5_<.J.')~ .,~:.u .•. _, ~: ... ıoJı:~,..
ı<:.t.,-... .;f .;..- __ , __ . ,,·, ı_,o..:..-
' .:ı..; ... ,/· ~ı C~" .. J/' _,., .. ı tct., ... ,r,.._ı,~ı,,r; .f.ı_,, ı.:ı,.:.ı. •• 1r"'-..r-f 1 ·-ı 1 h
~:~\ ·:~:~·~':~:~~~ ~~~.::::1, .:.:<•t:.--':;.;>,:. •• _...ıJ,ı , jı,..,..~iı' .. t/1 ol~·ı_.J(ı_'·,....;~~.!.~" . .S;u'ı' i'J
..;)J.-i • .JJ.t .. .<';.......: d.{~th.l' ,ı.ı. • .;...:.,. ':" .•• : ·ı~ ..... ,.!.~~ ·-•\ ).::..,; •• , .. . oti.-ı...,J ıiJ .... ~p_ı
Jı. .... !_.-,,,._..:;.Ç <J • .S.ı,: :., .. _;;;\ ..:f",ı,.-.ı_.. ... -:o.:ı,...,_,,. J·'- ..... ,ı
~ ) "'='\.. .)IJt )11.1 .:!"':1 ,,,
...;..ı ,ı -~~.. ..ı..l :.1;. :~_:.. .ı~
..... ,~ • ...!.C J:· .::.;,!' . .ı.:.ı.. ~ .... ,..i.J 11JWI.S'":-:iJ1 jl,_..,,&;--
.....-t .ı ..,.~ ,rCı...:.. ~'<./' '1.Uı1 j.J,I..)\..• .:-ıl J,(;.<' _j;.,. •:l:
.;._,ı. J:'• ,.......:.ı,ı; .. ı;.;_ı .... , ,..i.J 1 ı,:,ı....ı.r 1 :,.ı, ~ın•':'J"':I;I
! J,..•,ı ~·. ;t-O:
:_F.ı,....'";J.!I>J&l·;..
.. t ~r~ .. ·~- .;.J\:-
, , ..S::.-._1 ~)\.)'ô ..:.- IJJ•>ı--'1'
•·4ıljl,;~.ı;._JL>, •• <-t".;!; ı ...G~·! J'41 "'".( d...ı~ 1 ":-.; ı ~L;ı .• • ..ı,:~ "r .r ı'-! ' ,ı,
, ,._,_ı ._.:.-1,;7 ,_;_.~, .),,ıı,ı 1-ı-( J~'- ~~~~ ·•-~· .... ı~"' _._ J.t ,ı
. ..r?! ı:.ı! ..)ııı... 4;1 - ·
-~ 1t,,..,..ı,.. ı'r$_ .y:,~UJ
,S::ı..J.J,J,P,joi.:~·~·..Y-/ J;~ı).Ü\.j~., ı ml1 -r .. ı,4ıı. Jl,~ ...... r.ııt,r- ,ı,•:ir.~ '_,;:_.;. ~ı..':: J:,lo • .ı~.;i ~~ .!1._, s~~ .,,;..i,;-,__ •.. .;.ı ... ı
Akbaba dergisinin ilk sayının
birinci sayfası
":':'H'-· •• .. l'"ı J~· ~ J..· ....., • ..,, ..;.1,1 ;ı<-: .~-ı, .u:ıı,_.ı...;~ <:.r .ı.W JA .,.:....:..," . ,::f· •· ~~-.., • .ı;i'ı_. J{ ıl.ill ~~ ............... ....ı....A...ı.. .... 4•+······~~
--":'-';ıS).;- · &)[_.i~\.) s:- ı Jı:, ~J.~~:;J~~ ~;\-, .JI:t. JU.. ...r;!.. < ~~ J. .. ~ıf'Y~
~~~J:~J~;r ~~{~J~. 1\J\: :J,,ı .~.Kt .. ~ . ,~ı.~. J$·--~ ~,·.~ '::.:~ JJ;t r .1-'
! ,..J?'i,.Jı, • • ,ıl..:..l_, .. :..•- 5.ır. ~1 • 1\ .;1
:.,r.:. (~J·";\ t.;ı!.J. •• .r
:,;l.joJ...l;·,• t ~'}oJ ·
ıı.;r .• ._,ı -: ~\..j.f.J.·.•
: • .t:. •~ı r.[ .;,.: •J• .. :,._ , .j_ı.r ,~ ••. ı,..:._;~ .'"' ·"'· Jl:• "·-
.. ı,;.- ,., 1
· ........ .:ı .... , . ·:.J• -·:: , /ı;i J ;y.ı ._.: '.;.l!'i,. ,,_,<_(',_ .. _, ı'(." .;1' ...
J·~ J. ~!. :~:~~~t~~ .. ~-~:ı .::.)..._~ , \. )_,_,1\ .., i .. !'•ı•.~~ ... ,.\i . ,. .ııt:..ı, ı>Ll ,. •. T •'.J\L:\ .,_, .. : J.t'tl .r:l ... ..ııııl ,:il.!!)<';;- ••• ~1.1
1:!~ Jf
şiir dallarında ürün veren Aziz Nesin'in ortaya çıkmasıyla Türk mizahı dünya genelinde tanınmış ve hemen bütün kitapları çeşitli dillere çevrilmiştir. Adnan Veli. H. Hüseyin Korkmazgil. Muzaffer izgü, Suavi Sualp. Vedat Saygel, Sulhi Dölek de mizahi roman ve hikayeleriyle tanınmış diğer isimlerdir. Asıl çalışmaları dışında Dilaver Cebeci "Seyyah-ı Fakir", N abi Avcı "Molla Kasım", HakanAlbayrak "Werner Hugo". Hilmi Yavuz "i rf an Külyutmaz" ve Ahmet Turan Alkan "Recai Güllaptan" imzasıyla gazete ve dergilerdeki mizahi yazılarıyla dikkat çekmiş yazarlardır.
BİBLİYOGRAFYA :
Münir Süleyman Çapanoğlu, Basın Tarihimizde Mizah Dergi/eri, istanbul 1970; Aziz Nesin. Cumhuriyet Döneminde Türk M izahı , istanbul 1973; Kenan Akyüz. Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri 1860-1923, Ankara 1979, s. 63-66, 113-114, 153, 188-189; a.mlf .. "Türkler", iA, Xll/2, s. 575, 593-594, 624-626; Ferit Öngören. Cumhuriyet Dönemi Türk Mizah ve Hicvi, Ankara 1983; "Mizah " , TDEA , VI, 385-388; Orhan Okay, "Hiciv", DİA, XVII, 447, 452-454.
r
L
r
L
~ ALiM KAHRAMAN
MİZALLE
(bk. ÇETR).
MİZAN (.,) f_Y.:AI' )
Mükelleflerin iman ve arnellerinin kıyamet gününde değerlendirilmesini sağlayan şey anlamında Kur'an terimi.
_j
ı
_j
Sözlükte "bir şeyin ağırlığını tahmin etmek, ölçüye vurmak. tartmak" anlamındaki vezn (zine) kökünden türemiş bir isim olan mizan "tartı aleti. tartmada kullanılan ağırlık: adalet" manalarma gelir (Ragıb el-isfahanl. el-f\1üfredat, "vzn" md.; Lisanü 'I-'Arab, "vzn" md.). Mizanın ayet ve hadislerde kullanılışı çerçevesinde terimleşen muhtevası ise ahiret hallerinin belli bir merhalesinde mükelleflerin, sorguya çekilmelerinin tamamlayıcı bir işlemi olarak ceza veya mükafatı gerektiren arnellerinin kemiyet açısından değerlendirilmesi şeklinde belirginleş
miştir.
Vezn (vezin) kavramı Kur'an-ı Kerim'de yirmi dört yerde geçmektedir. Bunların bir kısmında Allah'ın kainatı yaratıp yönetmesindeki ölçü ve ahenge temas edilmekte, on kadar ayette insanların ölçü ve tartılarda, ayrıca hak ve hukukla ilgili dav-
ranışiarında dürüst ve adil davranmalarına vurgu yapılmaktadır. Bir ayette ahirette veznin m utlaka gerçekleşeceği (e 1-A'raf 7/8). diğer bir ayette de kıyamet gününde adil terazilerin kurulacağı ve kimseye haksızlıkyapılmayacağı (el-Enbiya 21/4 7) bildirilmektedir. Kur'an'ın üç süresinde peş peşe yer alan ikişer ayetin her birinde mizanın çoğul u olan mevazin geçmekte. bunların ilkinde mizanları ağır gelenlerin kurtuluşa ereceği. ikincisinde mizanları hafif gelenlerin hüsrana uğrayıp cehenneme gideceği ifade edilmektedir (M. F. Abdülbaki, el-f\1u'cem, "vzn" md.). Mizanın mevcudiyeti çeşitli hadis rivayetleriyle de desteklenmiştir. Onun şekline dair nitelemeler Buharive Müslim'in eserlerinde yer almamaktaysa da daha çok Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde, ayrıca ibn Mace, Ebu DavQd ve Tirmizi'de görülmektedir (Wensinck, el-f\1u'cem,
"vzn" md.).
Kur'an ve Sünnet'in açık beyanları. vezin ve mizanın ahiret hallerinden veya orada gerçekleştirilecek işlemlerden biri olduğunu göstermektedir. Esasen mükelleflerin ceza veya mükafat gerektiren hareketlerinin kayıt altına alındığı ve ahirette bunun muhasebesinin yapılacağı sabit olunca (b k. AMEL DEFTERi; HESAP)
sözü edilen davranışların değerlendirilmesi anlamına gelen mizanın hakikati de ortaya çıkar. Sem'iyyat bahisleri içinde yer alan mizanın nasıl gerçekleşeceği hususunda nasların zahiri manalarıyla yetinmeyi esas alan Selef alimlerinin yanı sıra konuya dünyadaki tecrübelerin ışığı altında yaklaşmak isteyen. ayrıca bu meseledeki hükmü Allah'a havale eden alimler de mevcuttur. N asiarda terazi (mlzan, mevazln) kelimesinin yer alması ve hadis rivayetlerinde "terazinin gözleri, çevrilen sayfalar" gibi ifadelerin geçmesinden hareket eden bazı alimler, mizanın dünya hayatında kullanılanlarda görüldüğü gibi iki gözü ve ortada dili bulunan bir alet olduğunu kabul etmişlerdir (f\1üsned, ll, 221-
222; VI. 110; Muvaffakuddin ibn Kudame, s. 35-36; ibn Keslr, ll , 90-108). Din terminolojisinde "amel" diye isimlendirilen iyi veya kötü davranışlar maddi değil manevi varlıklar grubuna girdiğinden (a'raz) maddi anlamdaki ölçü ve tartının sınırları dışında kalır. Bu sebeple arnelierin değil onların yazılı bulunduğu sayfaların (amel
1 defteri) veya bu davranışları ortaya koyan kişinin kendisinin tartılabileceği düşünülmüştür (Ebü'I-MuTn en-Nesefl, s. 42-
43; Teftazanl. Şerf:ıu '1-ma/:caşıd, ll, 164; Süyütl. S. 320)
MIZAN
Mu'tezile ekolüne mensup bazı alimler bir taraftan arnelierin vezne müsait olmayan arazlar konumunda olduğunu, diğer taraftan mizan kelimesinin "adalet" manasında da kullanıldığını göz önüne alarak kıyamet günündeki mizanın "adalet ve hakkaniyet" anlamına geldiğini söylemişlerdir (Muhamm ed b. Ahmed el-Kurtubi, et-Te;;;kire, ll , 16; Teftazani, Şerf:ıu'l-mal:caşıd, ll, 164; Seffarini, ll, 187) . Kadi Abdülcebbar, bazı alimierin Kur'an'daki bir kısım kullanılışiarını dikkate alıp mizanı "adi" manasma yorumladıklarını belirttikten sonra zaruret olmadıkça bu tür mecazi yorumlara başvurmanın doğru olmayacağını kaydetmekle beraber araziardan ibaret bulunan amelIerin tartılma şekline açıklık getirirken taatin nur, masiyetin zulmet özelliğine büründürülerek terazinin gözlerine konulabileceğini söylemek suretiyle kendisi de mecaz yöntemine başvurmuştur ( Şerf:ıu '1-Uşuli'l-l).amse, s. 735-736) . Mizan "tartılan şey" (mevzQn) manasma da geldiğinden arnelierin nur veya zulmet özelliğine bürünüp değerlendirilebileceği de düşünülmüştür (Seffarlnl, ll, 187) . Mizan konusunda benimsenen bir görüş de onun arnelierin miktarını tesbite yarayan bir şeyden ibaret olup niteliğinin bilinemeyeceği ve dünya terazileriyle mukayese edilerneyeceği şeklindedir. Bu hususu irdelemeyip mahiyetini Allah'a havaleetmek en isabetli yöntemdir (NQreddin es-Sabun!, vr. 92'-b; Teftazanl, Şerf:ıu '1-'AI:ca'id,
s. 137; krş. Matürldl, vr. 242b-243').
Kur'an-ı Kerim'de ahiret hayatının dünyadakinden farklı arz ve semalardan oluşan bir alemde kurulacağı ifade edilmektedir (ibrahlm 14/48 ; et-Tekvlr 81/1-14 ).
Buna bağlı olarak kıyametle ilgili nesne, olay ve işlemleri dünyadaki kavramlarla aynı saymak isabetli bir yöntem değildir.
Ancak ilahi beyanları benimsernek için onların içeriğine dünya tecrübeleri ve mantığı ile bir yer bulma zarureti de mevcuttur. Bu açıdan bakıldığında mecazı öne alan ikinci anlayışı veya -dünyadaki nesne ve olaylarla özdeşleştirmemek şartıylateslimiyet yöntemini tercihe şayan görmek mümkündür.
Kıyameti tasvir eden ayetler de herkesin hesaba çekileceğini bildiren ifadeler içerir. Bunun yanında Buhar! ve Müslim başta olmak üzere Kütüb-i Sitte'nin çoğu ile Ahmed b. Hanbel'in el-Müsned'inde vb. eserlerde yetmiş binli ifadeler kullanılarak hesaba ve dolayısıyla mizana tabi tutulmadan cennete gireceklerden söz
211