3428
Askeri Terimler Sözlüğü 18 870 Başlıq

Sözlüğü - turuz.comturuz.com/...Terimler_Sozlugu_18_870_Bashliq-3427s.pdf · Askeri Terimler Sözlüğü ... Teknik bir tavsiyeye lüzum olmadan, uzun süre başka bir ürün

  • Upload
    others

  • View
    51

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • Askeri Terimler

    Sözlüğü

    18 870 Başlıq

  • "Q" CORRECTION "Q" DÜZELTMESİ: Enlemler alınırken, yüzey gök kutbuna

    nazaran yer değişikliğini karşılamak üzere, kutup yıldızı irtifa

    gözlemlerine uygulanan düzeltme.

    0-0 LINE GÖZETLEME HATTI: Kolordu veya topçu kuvvet komutanı

    tarafından tayin edilen ve ana gözetleme sorumluluğunu kolordu

    topçusu ile tümen topçusu arasında bölen, sahra topçu

    gözetlemesini koordine etmek için kullanılan bir hat.

    1. BAROMETRIC ALTIMETER BAROMETRİK ALTİMETRE: Belirli bir basınç

    verisinin üzerinde uçağın irtifaını gösteren bir cihaz. Veri, cihaz

    üzerindeki bir tali göstergedeki belirli bir basınca ayarlamak

    suretiyle değiştirilebilir.

    2. BAROMETRIC ALTIMETER, REVERSIONARY BAROMETRİK ALTİMETRE,

    TEKRAR İNTİKAL EDEN: Göstergesinin, normal olarak dış

    kaynaktan gelen veriden oluştuğu (merkezi hava bilgisayarı veya

    irtifa bilgisayarı), başarısızlık veya elle idarenin seçildiği

    durumlarda hava basıncıyla çalışan bir altimetre.

    3. CABIN PRESSURE ALTIMETER KABİN BASINCI ALTİMETRESİ: Bir hava

    aracı kabini içindeki basıncı ölçen ve seçilmiş standart atmosfere

    göre irtifa cinsinden bir değer veren bir cihazdır.

  • 4. RADAR ALTIMETER RADAR ALTİMETRESİ: Radyo altimetre ile aynıdır.

    5. RADIO ALTIMETER TELSİZ ALTİMETRESİ: Uçak ile yüzey arasındaki

    mesafeyi, yansıtılmış bir telsiz/radar iletimiyle belirlenen şekilde

    dikey olarak gösteren bir cihazdır.

    A AMOUNT OF CLOUDS, IN EIGHTS: : Bulutluluk oranı (sekizin

    kesirleri olarak belirtilir) .

    A FORTIORI ANALYSIS DESTEKLEYİCİ ANALİZ:

    A FRAME A VİNCİ: Araçları veya diğer ağır cisimleri kaldırmaya mahsus,

    genel olarak A harfi biçiminde, mekanik kaldırma tertibatı. Bu

    vinç, sabit bir kaide üzerinde bulunur veya bir araç üzerine tespit

    edilmiş olabilir.

    A PRIORI ÖNSEL:

    A TRAIN MUHAREBE AĞIRLIĞI, A AĞIRLIĞI: Bak. "Combat train" ve "unit

    train".

    A-HOUR: A- SAATÝ Müşterek Kurmay Başkanları Heyeti tarafından sevk ve idare

    edilen harekata ayrılmış saat.

  • ABAC SCALE ABAC ÖLÇEĞİ: Bir merkatör projeksiyonu üzerine büyük dairesel

    kerteriz noktalarını işaretlerken buna tekabül eden açıyı

    bulmakta kullanılan Monogram.

    ABANDON TERK ETMEK; VAZGEÇMEK; GEMİYİ TERK ETMEK: Askeri

    ağırlıkları, muhafazası veya gereken şekilde tertiplenmesi

    düşünülmeksizin muharebe meydanında bırakmak.

    ABANDONMENT TERK; TERK ETME; VAZGEÇME: Terim, aslında demiryolu

    nakliyat şirketinin, nakliyat işine, demiryolu şebekesinin belirli

    bir noktasında son vermesi halini ifade eder; bazen de, nakliyat

    sırasında değerini tamamen kaybedecek derecede hasar görmüş

    malı red ve bu hasardan nakliyeciyi sorumlu tutma halidir.

    ABATEMENT CEZA İNDİRİMİ: Bir mahkuma ait ceza süresinin, iyi halinden

    ötürü ve bazı hizmetlerde kullanılmak üzere ay ve gün itibariyle,

    azaltılması. Ayrıca bakınız: "extra good time", "good conduct" ve

    "good conduct time. "

    ABATIS AĞAÇ ENGELİ: Kesilmiş, devrilmiş veya küçük boy ağaçları ya da

    aşağıya doğru eğilmiş dalları, çok kez dikenli telle birbirine

    bağlayarak yapılan engel. Ayrıca bakınız: "dead abatis", "live

    abatis. "

  • ABEAM DİKLEMESİNE: Nispi olarak yaklaşık 090° veya 270°'lik kerteriz;

    bir aracın boy eksenine dik açıda olan; omurgaya dikey olarak;

    bordanın tam ortası hizasında.

    ABEAM REPLENISHMENT BORDADAN BÜTÜNLEME İKMALİ: Yan yana

    seyreden iki gemi arasında tesis edilen donanımla personel

    ve/veya ikmal maddelerinin nakli.

    ABILITY TEST KABİLİYET (YETENEK) TESTİ, SANAT TESTİ: Yeni celp eratının

    belirli bir meslekte bilgi ve hüner sahibi olup olmadıklarını tespit

    için yapılan test. Buna "trade test" de denir.

    ABLATING MATERIALS ERİYEN MADDELER: Bir uzay aracının sathı üzerinde

    bulunan ve Arz atmosferine girerken feda edilebilen (sıyrılıp

    dökülen veya buharlaşan) özel maddeler. Bu madde sayesinde

    kinetik enerji izale edilmiş ve uzay aracı esas bünyesinin aşırı

    ısınması önlenmiş olur.

    ABLATION ERİME: Uzay aracı veya diğer araçlar, hipersonik hızla Arz

    atmosferine girerken burun konisi maddelerinin erimesi hali.

    ABORT GÖREVİN AKİM KALMASI; YARIDA BIRAKMA (GÖREV); YARIM

    KALMA: Bir uçak veya füzenin düşman etkisi dışında bir nedenle

  • görevini yerine getirememesi. Bu hal, hareket noktası ile hedef

    noktası arasında herhangi bir noktada meydana gelebilir.

    ABORTIVE MISSION YARIM KALMIŞ GÖREV: Bak. "abort".

    ABOUT FACE GERİYE DÖN!: Geriye dönüş için verilen komut.

    ABRASION ÇİZİNTİ: Fotoğrafçılıkta duyar kart veya film tabanları üzerinde

    mekanik olarak meydana gelen çizik veya işaret; yıpranma;

    aşınma; yenme.

    ABSENCE RATE DEVAMSIZLIK ORANI: İş günlerine rastlayan devamsızlık oranı.

    ABSENT WITHOUT LEAVE İZİNSİZ VAZİFEDE BULUNMAMA, GAYBUBET,

    İZİNSİZ GÖREVDEN AYRILMA (TERK): Atanan görev yerinde veya

    emredilen zamanda bulunulması istenilen birlik, teşkil veya

    başka bir görev yerinde izinsiz bulunmama hali.

    ABSENTEE BULUNMAYAN, VAZİFEDE BULUNMAYAN GAİP, GÖREVİ

    BAŞINDA BULUNMAYAN; BAŞKA BİR ÜLKEDE İKAMET EDEN

    (MAL SAHİBİ): Firar kastı olmaksızın vazife yerinden izinsiz

    ayrılan kimse.

    ABSOLUTE MUTLAK; KATİ; KESİN; TAM:

  • ABSOLUTE ALTIMETER MUTLAK ALTİMETRE: Bir kara parçası üzerindeki bir

    hava aracının gerçek dikey yüksekliğini ölçmek üzere tasarlanmış

    telsiz veya benzeri cihaz.

    ABSOLUTE ALTITUDE MUTLAK YÜKSEKLİK; MUTLAK İRTİFA: Bir hava aracının

    üzerinde uçtuğu yüzeyden veya yeryüzünden yüksekliği. Ayrıca

    bakınız: "altitude".

    ABSOLUTE CEILING SON TAVAN, AZAMİ TAVAN, (EN YÜKSEK TAVAN): Bir

    tayyarenin, standart hava şartları altında düz uçuş yapabileceği,

    deniz seviyesinden en yüksek irtifa; azami yükseliş haddi.

    ABSOLUTE DEVIATION MUTLAK İNHİRAF, KESİN SAPMA: Hedefin ortasıyla

    merminin vurduğu veya patladığı nokta arasındaki en kısa

    mesafe.

    ABSOLUTE DUD PATLAMAYAN BOMBA: Bir hedefe atıldığında veya

    ulaştığında patlamayan nükleer silah.

    ABSOLUTE ERROR MUTLAK HATA: Bir grup halindeki atımların vuruş noktaları

    veya paralanma merkeziyle, bu grup içinden bir atımın vuruş

    noktası veya paralanma noktası arasındaki en kısa mesafe.

    ABSOLUTE FILTER MUTLAK FİLTRE: Belirtilen mikron büyüklüğünden daha

    büyük katı parçacıkları %100 tutan filtre.

  • ABSOLUTE QUARANTINE TAM KARANTİNA; MUTLAK TECRİT: Bulaşıcı bir hastalık

    taşıyan insan veya hayvanların tecrit edilmeleri veya bulaşıcı

    hastalığa tutulmuş şahısları ihtiva eden bir teşkilin, diğer birlik ve

    şahıslarla temas ettirilmemesi. Bu şekil tecritte bütün işler ve

    temaslar kesilir; kısmi tecritte ise, bazı işler, bazı sınırlamalar

    dahilinde devam eder. Ayrıca bakınız: "working quarantine".

    ABSOLUTE ZERO MUTLAK SIFIR: Her türlü termik etki veya sıcaklık etkisinin

    ortadan kalktığı teorik hava sıcaklığı; ortalama -273.16°C, -

    459.69°F, 0°K ve 0°R; ısıda mutlak sıfır noktası (-273°C) .

    ABSORBED DOSE EMİLEN DOZ: Nükleer (veya iyonlaştırıcı) ışınımla bir birim

    emici maddenin açığa çıkardığı enerji miktarı. Birimi rad'dır.

    ABSORPTION COSTING ALAŞIM MALİYETLER, TEK BİR MALİYETTE

    BİRLEŞTİRME:

    ABUTMENT SAHİL AYAĞI: Sahilde, köprüden gelen yükü taşıyan beton, çelik,

    kargir veya ağaç köprü ayağı; mesnet; köprünün karada olan

    ayağı; kemer veya kubbe ağırlığını destekleyen kısım.

    AC-130 Bakınız: "Hercules".

    ACCELERATION ERROR İVME HATASI: Bir uçağın ivmesindeki değişikliklerden

    dolayı uçağın dikey ekseninde meydana gelen sapmalar.

  • ACCELEROMETER AKSELEROMETRE, İVME ÖLÇME ALETİ: Bir araca ait ivme

    unsurlarından bir veya daha çoğunu ölçen bir alet.

    ACCEPT KABUL ETMEK; ONAYLAMAK; TASDİK ETMEK; RAZI OLMAK;

    İCABET ETMEK; ANLAMAK:

    ACCEPTABLE ALTERNATE PRODUCT ŞAYANI KABUL EDİLEBİLİR YEDEK MADDE:

    ACCEPTABLE PRODUCT KABUL EDİLEBİLİR MADDE; ŞAYANI KABUL ÜRÜN:

    Teknik bir tavsiyeye lüzum olmadan, uzun süre başka bir ürün

    yerine kullanılabilen madde. Ayrıca bakınız: "emergency

    substitute", ve "standardized product".

    ACCEPTABLE QUALITY LEVEL ASGARİ NİTELİK SEVİYESİ; KABUL OLUNABİLİR

    (MAKBUL) NİTELİK DÜZEYİ:

    ACCEPTANCE TASDİK VE İMZA OLUNMUŞ TAHVİL, POLİÇE:

    ACCEPTANCE TRIAL KABUL DENEMESİ: Kullanacak muhtemel birlik veya

    teşkillerin atadıkları temsilciler tarafından bir silah veya

    teçhizatın istenen performans ve özelliklere sahip olup

    olmadığını anlamak için yapılan denemeler.

    ACCEPTED FMS CASE KABUL EDİLMİŞ DIŞ ASKERİ SATIŞ MUKAVELESİ

    (CASE'İ):

  • ACCESS ERİŞİM, NÜFUZ, TEMAS, GİRİŞ, KULLANMA, ERİŞME VEYA GİRİŞ

    HAKKI YADA VASITASI:

    ACCESS AISLE ÖZEL ARA YOL: Merdiven, yangın söndürme tesisatı vesaire gibi

    sabit tesislere götüren veya malzemenin nakliyat ara yollarından

    götürülüp getirilmesi için kullanılan ara yollar. Buna, "fire aisle"

    de denir. Ayrıca bakınız: "aisle".

    ACCESS PROCEDURES Bak. "explosive ordnance disposal procedures".

    ACCESS TIME ERİŞME SÜRESİ: Otomatik bilgi işleminde; bilginin (a) kayıt için

    istendiği an ile verilmesinin tamamlandığı an arasında geçen

    süre, yani okuma süresi (read time); (b) kayda hazır olduğu an ile

    kayıt süresinin tamamlandığı an arasında geçen süre, yani yazma

    süresi (write time). Buna "latency time" da denir.

    ACCESS TO CLASSIFIED INFORMATION GİZLİLİK DERECELİ BİLGİYE NÜFUZ

    ETMEK; SAHİP OLMAK (GÖRMEK): Gizlilik dereceli bilgiyi

    öğrenme kabiliyeti veya imkanı. Kişiler, eğer bu bilgiyi

    öğrenmeye yetkiliyseler veya böyle bir bilgiyi öğrenmelerini

    gerektiren bir yerdeyseler gizlilik dereceli bilgiye nüfuz

    edebilirler. Kişiler, eğer güvenlik tedbirleri onların bu bilgiyi

    öğrenmelerine izin vermiyorsa gizlilik dereceli bilgilerin

  • saklandığı yerde olsalar bile gizlilik dereceli bilgiye nüfuz

    edemezler.

    ACCESSIONS YÜKÜMLÜLER: Bak. "chargeable accessions"; İlaveler, ilave

    edilenler, artışlar, gelenler, iktisap edilenler, kütüphaneye yeni

    gelen şeyler.

    ACCESSORIAL AND ADMINISTRATIVE CHARGES İLAVE VE İDARİ MASRAFLAR:

    ACCESSORIAL CHARGES EK HİZMET MASRAFLARI: Ulaştırma ek hizmetleri için

    yapılan masraflar. Bak. "accessorial services".

    ACCESSORIAL SERVICES ULAŞTIRMA EK HİZMETLERİ: Nakliyat müteahhitleri

    veya başkaları tarafından nakliyattan ayrı olarak yapılan

    hizmetler. Bu hizmetler; depolama manevra, saptırma, mavna ile

    taşıma, iskele işleri, araba ile taşıma, fıçılama ve varilleme,

    demiryolu vagonlarına yükleme ve boşaltma iş ve işlemlerini

    içine alır.

    ACCESSORIES AVADANLIK: Özellikle silah ve araç gibi askeri malzemenin

    korunma, temizlenme, sökülme ve montajında kullanılan özel

    alet ve edevat.

  • ACCESSORY AKSESUAR, YARDIMCI DÜZEN (HV.): Bir komple malzemeyle

    birlikte kullanılan veya bir sistemin parçası olarak monte edilen

    tertibat veya cihaz.

    ACCESSORY FOOD LIST MÜTEFERRİK GIDA (YİYECEK) MALZEMELERİ LİSTESİ:

    Baharat, lezzet verici hülasalar, mutfak ve sofra salçaları, maya,

    suni maya vesaire gibi gıda maddeleri listesi.

    ACCIDENTAL ATTACK KAZA ESERİ YAPILAN TAARRUZ, KAZA TAARRUZU,

    KASITSIZ BAŞLATILMIŞ TAARRUZ: Mekanik bir arıza, bir şahsın

    hatası veya bir astın yetki dışı bir hareketi gibi rastgele bir olayın

    doğrudan sonucu olarak ve milli bir amaca dayanmadan

    başlatılmış taarruz.

    ACCIDENTAL ERROR ARIZİ HATA, TESADÜFİ HATA: Herhangi bir aletin

    kullanılışında, tahmin edilmeyen, tesadüfi bir hata. Arızi hatalar,

    çok defa top atışlarında veya bombardımanda mekanik, personel

    nedenler veya hava değişiklikleri etkisiyle vücuda gelir. Arızı

    hata, her defasında değişiktir. Ayrıca bakınız: "systematic error".

    ACCIDENTAL WAR KAZA HARBİ, KASITSIZ BAŞLATILMIŞ HARP, TESADÜFİ HARP:

    Bu terim kullanılmayacaktır. Bakınız: "accidental attack".

  • ACCOLADE ÖZEL TAKDİRNAME; MÜKAFAT; ÖVME: ABD Ordusunda

    muharebede yaralanan ve ölenlerin hizmetleri karşılığı

    Cumhurbaşkanı tarafından verilen yazılı belge.

    ACCOMMODATION UYUM, GÖZ UYUMU, MUTABAKAT, İNTİBAK,

    YERLEŞME, UZLAŞTIRMA, KALACAK YER, İBATE YERİ: Foto

    kıymetlendirmede; insan gözünün kendisini değişik

    mesafelerdeki eşyanın keskin şekillerini seçmeye alıştırması

    kabiliyeti. Stereoskopide; insan gözünün, stereoskopik görüş

    için, iki şekli birbiri üzerine oturtma kabiliyeti.

    ACCOMPANYING REFAKAT: Taarruz eden bir kuvvete bağlı bulunan ve birlikte

    hareket eden. Örneğin; refakat topçusu (accompanying artillery)

    gibi.

    ACCOMPANYING SUPPLIES KITA YÜKÜ, BİRLİK İKMAL MADDELERİ: Birlik

    tarafından hedef bölgesine götürülen her sınıf ikmal maddeleri.

    ACCOMPANYING SUPPLY PHASE KITA YÜKÜNDEN İKMAL SAFHASI: Hava

    indirme hücum kuvvetlerinin birlikte taşıdıkları maddelerden

    yapılan ikmal.

    ACCORDION ACTION AKORDEON HAREKETİ: Bak. "Accordion effect".

  • ACCORDION EFFECT AKORDEON TESİRİ: Hareket halinde bulunan bir

    koldaki araçların süratlerinde ve aralarındaki mesafelerde

    değişiklikler sonucu meydana gelen açılıp kapanmalar. Buna

    "accordion action" da denir.

    ACCOUNT HESAP VERMEK:

    ACCOUNT ANALYSIS MUHASEBE ANALİZİ, HESAP ANALİZİ:

    ACCOUNT CODE STOK KAYIT HESABI KODU: Stok durumlarını genel

    maksatlarla veya düşünülen kullanma maksadına göre ayırmak

    üzere, her hesaba tahsis edilen, numara ile ifade edilir bir

    tanıtma kodu.

    ACCOUNT CURRENT MALİ İCMAL RAPORU: Mutemetlerin hazineye ait

    paralar üzerindeki mali sorumluluklarıyla ilgili, miatlı ve

    müşterek, mali rapor.

    ACCOUNT PAYABLE ALACAKLILAR HESABI:

    ACCOUNT RECEIVABLE BORÇLULAR HESABI:

    ACCOUNTABILITY SAYMANLIK; SORUMLULUK: Bir subay veya başka bir şahsa

    mal veya parayla ilgili kayıtların sıhhatli bir şekilde tutulması için

    kanun, kanuni nitelikteki bir emir veya yönetmelikle yüklenmiş

  • sorumluluk. Söz konusu mal veya para bu sorumluluğu taşıyan

    kimsenin tasarrufunda bulunmayabilir. Saymanlık esas itibariyle

    kayıtlarla; sorumluluksa her şeyden önce tasarruf veya nezaret

    altında tutma bakım ve korumayla ilgilidir. Bakınız:

    "responsibility".

    ACCOUNTABLE SORUMLU: Hesap verme durumunda olan kimse.

    ACCOUNTABLE CRYPTOMATERIAL KONTROLE TABİ KRİPTO MALZEMESİ:

    Kontrol ve güvenlik nedeniyle, alındığı andan elden çıkarıldığı

    ana kadar, kayıt ve dağıtım bürosuna, periyodik hesap

    verilmesini gerektiren kripto malzemesi. Bütün özel kayıt

    numaralı dokümanlarla kontrole tabi olarak tanıtılmış bazı özel

    kayıt numarasız dokümanları içine alır. Ayrıca bakınız:

    "cryptomaterial".

    ACCOUNTABLE DEPOT SAYMANLIK ARŞİVİ: Saymanlık kayıtlarından onaylı

    birer nüshayı muhafaza eden bir depo.

    ACCOUNTABLE DISBURSING OFFICER MUTEMET, SORUMLU TEDİYE SUBAYI:

    Devlet parasını kendi adına ve kanunen belirtilmiş maksatlar için

    alan ve harcayan Kara Ordusu Subayı.

  • ACCOUNTABLE MAIL KIYMETLİ POSTA MADDESİ: Taahhütlü, numaralı,

    sigortalı ve makbuzlu posta maddeleri için kullanılan kısa bir

    terim.

    ACCOUNTABLE OFFICER SAYMAN, MAL SAYMANI: Tamamı veya yarısı devlete

    ait mal ve paranın, kayıt işleri de dahil, hesabını tutması istenen

    kimse. Mal veya para, saymanın tasarrufunda bulunmayabilir.

    ACCOUNTABLE PROPERTY OFFICE MAL SAYMANLIĞI: Yetkili mal

    murakıplarının veya genel müfettişlerin tetkikine tabi olmak

    üzere, mal saymanlık kayıtlarının tutulduğu daire, Tetkike tabi

    mal; kullanılma durumunda, bir müteahhidin tasarrufunda veya

    devletin başka bir dairesinde bulunabilir.

    ACCOUNTABLE PROPERTY OFFICER'S BOND MAL SAYMANI SENEDİ, MAL

    SAYMANI YETKİ KARTI: Devlet malının bakım ve muhafazasından,

    kayıtlarının tutulmasından sorumlu bir kimse tarafından

    doldurulup imzalanmış senet.

    ACCOUNTABLE WARRANT TAHSİSAT MÜZEKKERESİ, TEDİYE EMRİ: Bir

    tediye subayının hesabına resmi bir kredi sağlayan belge.

    ACCOUNTANT SAYMAN (MUHASİP):

    ACCOUNTING MUHASEBE, HESAP VERME, HESAP TUTMA:

  • ACCOUNTING CLASSIFICATION MALİ KOD SINIFLANDIRMASI: (a) Tahsisat

    remzini, (b) Tahsisat tertip numarasını, (c) Proje hesap

    numarasını, (d) Masraf sınıflandırma kodunu ve belirli fonları

    taahhüde bağlama yetkisi verilmiş tesisin, (e) Mali tesis

    numarasını, bu sıra dahilinde gösteren mali kod numarası.

    ACCOUNTING SYMBOL MALİ SORUMLULUK SEMBOLÜ: Bir yazıdan mali

    bakımdan sorumlu makam, hizmet veya faaliyet merkezini

    tanıtmak üzere, bu yazının başlığında kullanılan harfler grubu.

    ACCREDITATION SERVICE EHLİYET TANITMA HİZMETİ: Silahlı kuvvetlere

    mensup bir kimsenin askeri hizmet sırasında kazandığı eğitim ve

    bilginin -derecesi takdir olunmak ve kendisine gereken bilimsel

    değer verilmek üzere- belirli bir sivil okula veya koleje

    bildirilmesi.

    ACCREDITED CORRESPONDENT GÜVEN BELGELİ HARP MUHABİRİ,

    AKREDİTE MUHABİR: Bir harekat alanında vazife görmesine Kara

    Kuvvetleri Komutanlığı'nca izin verilmiş sivil muhabir. Üzerinde

    muhabir olduğunu belirtir bir işaret bulunur ve günlük subay

    elbisesi giyer. Ayrıca bakınız: "correspondent".

  • ACCREDITED OFFICER GÜVEN BELGELİ SUBAY, AKREDİTE SUBAY: Belirli

    yetkiler dahilinde direkt bilgi teatisi için ilgili makamlar ve sahra

    tesisleri ile temasta bulunmasına Kara Kuvvetleri

    Komutanlığı'nca izin verilmiş bir yabancı memleket temsilcisi. Bu

    şahıs, Kara Kuvvetleri Komutanlığı prensipleri dahilinde

    açıklanmasında mahzur görülmeyen gizli veya gizli olmayan

    askeri bilgi nevinden dokümanları görme, inceleme veya bir

    vesika olarak alma yetkisine sahiptir.

    ACCRUAL BASIS OLUŞUM TEMELİ (ÇIKIŞI) /TAHAKKUK ESASI:

    ACCRUED LEAVE TAHAKKUK ETMİŞ İZİN: Bir subaya herhangi bir zamanda

    verilen izinlerin toplam süresi. Bu süre, geçmiş senelerin birikmiş

    izin hakları ile, içinde bulunulan sene için tahakkuk etmiş izin

    hakkı toplamını ihtiva eder.

    ACCUMULATE BİRİKTİRMEK; YIĞMAK; TOPLAMAK; BİRİKMEK; ÇOĞALMAK;

    YIĞILMAK:

    ACCUMULATED LEAVE BİRİKMİŞ İZİN, KULLANILMAMIŞ İZİN: Bir subayın hak

    kazandığı fakat kullanamadığı, geçmiş yıllara ait izin.

    ACCUMULATOR AKÜMÜLATÖR (BİLGİSAYAR TERİMİ): Bir aritmetik veya

    mantıksal işlem sonucunun yazıldığı kayıt yeri.

  • ACCURACY LIFE NAMLU ÖMRÜ: Belirli bir silahın, namlusu cevaz verilen

    miktardan fazla aşınmış hale gelmeden atabileceği mermi

    miktarı tahmini ortalaması.

    ACCURACY OF FIRE ATIŞ SIHHATİ: Orta vuruş noktasının nişan alınan

    noktaya olan uzaklığı şeklinde ifade edilen, atışın nişan alınan

    noktadan sapma ölçüsü.

    ACCURACY OF INFORMATION BİLGİ (HABER) 'NİN DOĞRULUĞU VEYA

    DOĞRULUK DERECESİ: Ayrıca bakınız: "evaluation".

    ACCUSER SUÇLAYAN: Askeri hukukta; suçlama yazılarını imzalayıp yeminle

    teyit eden veya suçlama yazılarının bir başkası tarafından

    imzalanıp yeminle teyidini isteyen yada suçlu hakkında cezai

    takibat açılmasında menfaati olan herhangi bir kimse.

    ACHIEVEMENT TEST BAŞARI TESTİ: Gösterilen eğitim sonucunu tespit için

    uygulanan test,

    ACID VAPOR CANISTER ASİT MASKE SÜZGECİ: Personeli asit buharından

    korumak için kullanılan ve içinde kimyasal bir dolgu bulunan

    dikdörtgen biçiminde, sarı renkte, özel maksatlı bir maske

    süzgeci; özel bir koruyucu maskenin ana parçası.

  • ACKNOWLEDGEMENT ALINDI ANLAŞILDI CEVABI: Bir yazının alındığı ve

    anlaşıldığı hakkında bunu gönderen kimseye, alan tarafından

    gönderilen mesaj.

    ACLINIC LINE Bakınız: "Magnetic Equator".

    ACOUSTIC CIRCUIT AKUSTİK DEVRE: Hedefin akustik alanıyla faaliyete

    geçen mayın ateşleyici devre. Bakınız, "mine".

    ACOUSTIC CORRECTION SES DÜZELTMESİ: Bir dinleme aletinden kaydedilen

    bilgilerde, hava durumu ve sesin kaynaktan dinleme aletine

    gelinceye kadar geçen süre için yapılan düzeltme.

    ACOUSTIC CORRECTOR AKUSTİK SES DÜZELTİCİ: Dinleme aletinin üzerinde

    bulunan ve sesin sürati, rüzgarın istikameti, havanın sıcaklığı gibi

    nedenlerden ileri gelen hataları düzelten cihaz. Bu cihaz,

    görünmeyen bir hava hedefinin yerini sıhhatle tayin hususunda,

    dinleme aletine hassasiyet temini için lüzumludur.

    ACOUSTIC JAMMING AKUSTİK KARIŞTIRMA: Düşman silah sistemlerini

    engellemek ve düşmanın almaya çalıştığı sinyalleri bozmayı veya

    anlaşılmaz hale getirmek amacıyla mekanik veya elektro-akustik

    sinyallerin kasıtlı olarak yayılması veya yeniden yayılması.

  • Bakınız: "barrage jamming", "electronic warfare", "jamming",

    "spot jamming".

    ACOUSTIC MINE AKUSTİK MAYIN, SES DÜZENLİ MAYIN: Hedefin akustik

    alanıyla veya taramayla faaliyete geçen ateşleyici bir devreye

    sahip mayın.

    ACOUSTIC MINEHUNTING AKUSTİK MAYIN ARAMA: Deniz yatağından çıkan

    veya üzerinde olan yada gömülü bulunan mayınların veya mayın

    benzeri cisimleri tespit etmek üzere sonar kullanılması.

    ACOUSTIC WARFARE AKUSTİK HARP: Düşmanın sualtı akustik tayfının

    kullanımını saptamak, bundan istifade etmek, bunu azaltmak

    veya önlemek için sualtı akustik enerjisinin kullanılmasını da

    içine alan, ve sualtı akustik tayfının dostça kullanılmasını

    sağlayan faaliyetlerdir. Akustik harbin üç bölümü vardır: a.

    Akustik harp destek tedbirleri. Akustik harbin su içinde yayılan

    akustik enerjiyi bu yayılmadan faydalanmak amacıyla

    araştırılması, önlenmesi, yerinin tespiti, kaydı ve analizi

    işlemlerini kapsayan yönüdür. Akustik harp destek tedbirlerinin

    kullanılmasında kasıtlı sualtı akustik yayım yapılmaz ve genellikle

    düşman tarafından tespit edilemez. b. Akustik harp karşı

    tedbirleri. Akustik harbin düşmanın sualtı akustik tayfını etkin bir

  • şekilde kullanmasını azaltmak veya önlemek amacıyla alınan

    tedbirleri kapsayan yönüdür. Akustik harp karşı tedbirleri

    aldatma ve karıştırma amacıyla yapıları kasıtlı sualtı akustik

    yayımını kapsar. c. Akustik harp karşı tedbirlere karşı tedbirler.

    Akustik harbin düşmanın sualtı akustik harp yapmasına rağmen

    sualtı akustik tayfın dost kuvvetler tarafından etkin bir şekilde

    kullanımını temin amacıyla alınan tedbirleri kapsayan yönüdür.

    Akustik harbin karşı tedbirlere karşı tedbirleri, antiakustik harp

    destek tedbirleri ve antiakustik harp karşı tedbirlerini kapsar ve

    sualtı akustik yayımı içine almayabilir.

    ACOUSTIC WARFARE COUNTER-COUNTERMEASURES AKUSTİK HARBE KARŞI

    TEDBİRLERE KARŞI TEDBİRLER: Bakınız: "acoustic warfare".

    ACOUSTIC WARFARE SUPPORT MEASURES AKUSTİK HARP DESTEK TEDBİRLERİ:

    Bakınız: "acoustic warfare".

    ACOUSTIC WIND AKUSTİK RÜZGAR: Gerçekte rastlanan çeşitli rüzgarlar gibi,

    bir ses dalgasına aynı etkiyi yaptığı tahmin edilen, sürati ve

    istikameti sabit, hesaplanmış rüzgar.

  • ACOUSTICAL INTELLIGENCE AKUSTİK İSTİHBARAT, SES İSTİHBARATI: Akustik

    dalga üreten yabancı kaynaklardan elde edilen teknik ve

    istihbarat bilgisi.

    ACOUSTICAL SURVEILLANCE AKUSTİK İZLEME, GÖZETLEME: Bilgi toplamak

    amacıyla, ses kayıt, ses alma veya gönderme cihazlarını da içine

    alan elektronik cihazların kullanılması.

    ACQUIRE SAPTAMAK: 1. Hedef saptama radarında, bir hedefin varlığını ve

    yerini tanınmasına imkan verecek ayrıntılarıyla meydana çıkarma

    işlemi. 2. Takip radarında; silahın etkili bir şekilde kullanılmasını

    temin etmek için radar hüzmesini, hedef bu hüzme içine girecek

    şekilde yönlendirme işlemi. Ayrıca bakınız: "target acquisition".

    3. Tedarik etmek, elde etmek, iktisap etmek, kazanmak.

    ACQUISITION Bakınız: "collection acquisition", "target acquisition".

    ACQUISITION VALUE (BİLGİSAYAR TERİMİ) TEMİN DEĞERİ; İKTİSAP DEĞERİ:

    ACTING VEKİL: Başka bir rütbe veya sıfatla geçici olarak iş gören; birinin

    yerine vekalet eden, bakan.

    ACTION TAARRUZ HAREKETİ; TAARRUZ, MUHAREBE: Karada ve denizde

    taarruz ve faal savunma fikrini ifade eden savaş.

  • ACTION ADDRESSEE GEREĞİ İÇİN ALACAK MAKAM: Kendisine, bir işin

    yapılması için yazı gönderen makam; işlem adresi; işlem yapacak

    adres.

    ACTION AGENT MUHAREBE CASUSU, AJANI: İstihbarat kullanımında hedefe

    nüfuzu olan ve hedefe karşı faaliyete girebilen kimse.

    ACTION DEFERRED ERTELENMİŞ TAARRUZ: Daha iyi bir taktik avantaj elde

    etmek için özel amacı olan bir taktik taarruzun ertelenmesi. Tüm

    silahlar hazır bulundurulur ancak uygulama askıda tutulur.

    ACTION FRONT (REAR) (RIGHT) (LEFT) İLERİYE (GERİYE) (SAĞA) (SOLA) TOP

    (TÜFEK) (HAVAN) İNDİR ! VEYA MEVZİ AL !: İleriye (geriye) (sağa)

    (sola) ateşe hazırlanmaları için küçük birliklere ve silah

    mürettebatına verilen komut.

    ACTION INFORMATION CENTER HAREKET BİLGİ MERKEZİ: Bakınız: "combat

    information center".

    ACTION LETTER- IG İŞLEM YAZISI, ACİL İŞLEM RAPORU (GENEL

    DENETLEYİCİ): Denetlenmekte olan bir birlik, tesis veya faaliyet

    merkezi komutanı tarafından düzeltilemeyen ve acele

    müdahaleyi gerektiren bir düzensizlik veya hatanın bir an önce

  • giderilmesini temin için yalnız Genel Denetleyici veya vekili

    tarafından kullanılan özel bir rapor formu.

    ACTION STATION HAVA ALARM MEVZİİ: Bir hava taarruzu halinde bir şahıs

    tarafından işgal edilmek üzere hazırlanmış mevzii.

    ACTIONS STRENGTH FİİLİ KUVVE: Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca yapılan

    işlemler (emir ve yönetmelikler, personel tahsis belgeleri

    vesaire) ile tespit edilen ve belirli birliklerdeki (teşkilat ve

    malzeme kadrosu) personel sayısı ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı

    prensip ve eğilimlerine istinat eden daimi kadro dışı personele

    ait kuruluş dışı birlik kadrolarını ihtiva eden kuvveler. Bu

    kuvveler, teşkil ve personelin yürürlükteki fiili kuvvesini gösterir

    ve teşkilat ve konuş şeması (troop program) ile birlik personel

    listesinde (troop list) tespit edilen işler için gerekli esasları içine

    alır.

    ACTIVATE FAAL HALE GETİRMEK, HİZMETE HAZIRLAMAK: Faal olmayan

    veya yedek durumunda bulunan bir gemi veya küçük deniz

    aracını faal hizmete hazırlamak.

    ACTIVATED CARBON AKTİF KARBON: Eriyiklerde renk ve koku yapan

    bileşikleri tutması ve yakalaması için, ısı ve rutubet etkisine

  • maruz bırakılan, çok ince toz halinde, siyah renkli organik bir

    madde.

    ACTIVATED CHARCOAL AKTİF KÖMÜR: Zehirli gazları emerek tesirlerini

    gidermek için, birçok gaz maskelerinin süzgeçlerinde kimyasal

    madde olarak kullanılan, özel işlem görmüş, çok gözenekli

    kömür.

    ACTIVATED MINE TUZAKLI MAYIN: Yerinden kımıldatıldığı veya başka şekilde

    bir müdahalede bulunulduğu zaman patlamasına yol açacak

    yardımcı bir fünyesi bulunan mayın. Bu tertibat; mayının

    kendisine, diğer bir mayına veya yanında ya da altında bulunan

    bir yardımcı imla hakkına bağlanabilir.

    ACTIVATION DETECTOR NÖTRON DETEKTÖRÜ: Nötronların alıkonmasıyla

    içinde oluşan radyoaktivite sayesinde nötron akımının veya

    yoğunluğunun belirlenmesinde kullanılan bir malzeme.

    ACTIVATOR BAKALİT KAPSÜL: Mayınların tuzaklanma işinde kullanılan

    birleşik kapsül ve adaptör.

    ACTIVE FAAL, AKTİF: Gözetlemede, tespit edilebilecek düzeyde enerji

    yayan hareket veya teçhizat için kullanılan bir sıfat.

  • ACTIVE AIR DEFENSE ETKİN HAVA SAVUNMASI (AMERİKA SAVUNMA

    BAKANLIĞI, AMERİKA SAVUNMA KURULU): Bir düşman hava

    taarruzunun etkisini yok etmek veya azaltmak amacıyla düşman

    uçağının veya roketinin imha edilmesi için girişilen doğrudan

    savunma hareketi. Bu, uçakların, önleme füzelerinin, hava

    savunma topçusunun, elektronik karşı önlemlerinin ve mukabil-

    karşı önlemlerinin ve hava savunma silahı olmayan silahların

    hava savunma rolünde kullanılması gibi önlemleri kapsar. Ayrıca

    bakınız: " air defense. "

    ACTIVE AIRCRAFT FAAL UÇAK: Doğrudan doğruya harekat birliklerine tahsis

    edilerek veya ikmal, bakım ve tadilat gibi lojistik işlemlerden

    herhangi biriyle bir tahsis veya yeniden tahsise hazırlanarak

    devamlı ve faal olarak desteklemek durumunda olan uçak.

    Ayrıca bakınız: " aircraft. "

    ACTIVE ARMY FAAL ORDU; AKTİF ORDU: Faal Ordu şunlardan meydana gelir:

    (1) Faal görevdeki Muvazzaf Ordu mensupları, (2) A. B. D Kara

    Ordusu Milli Muhafız Teşkilatı ile faal durumdaki Kara Ordusu

    Müşekkel İhtiyat Teşkilatı mensupları (eğitim için çağırılanlar

    hariç), (3) celp suretiyle A. B. D hizmetinde bulunan Kara Ordusu

    Milli Muhafız Teşkilatı mensupları ve (4) asli teşkiller dışında

  • Kara Ordusuna tayin, gönüllü veya celp suretiyle alınan bütün

    personel. Ayrıca bakınız, " regular army. "

    ACTIVE BALLISTIC MISSILE DEFENSE BALİSTİK FÜZELERE KARŞI AKTİF

    SAVUNMA: Bir düşman balistik füze taarruzunu önlemek ve

    etkisini yoketmek veya azaltmak için girişilen direkt savunma

    hareketi. Bu savunma; balistik karşı füzelerin, elektronik karşı

    tedbirlerin kullanılmasını içine alır; fakat, yalnız bunlara inhisar

    etmez.

    ACTIVE COMMUNICATIONS SATELLITE ETKİN HABERLEŞME UYDUSU; AKTİF

    MUHABERE UYDUSU: İstasyonlar arasında sinyalleri alan,

    yeniden oluşturan ve gönderen bir uydu. Ayrıca bakınız, "

    communications satellite. "

    ACTIVE DEFENSE AKTİF; ETKİN SAVUNMA: Bir muharebe sahasının veya

    mevziin düşman eline geçmesini önlemek için sınırlı ölçüde

    taarruz muharebesi veya karşı taarruzlar yapmak. Ayrıca bakınız,

    " passive defense. "

    ACTIVE DUTY FAAL HİZMET; FAAL GÖREV: A. B. D muvazzaf askerlik

    hizmetinde tam görev süresi. Yedek eğitimi faal görevi buna

  • dahil değildir. Buna " active service " de denir. Bu terimi, fiilen

    görevde oluş anlamına gelen " duty status " ile karıştırmamalıdır.

    ACTIVE DUTY FOR TRAINING EĞİTİM İÇİN FAAL GÖREV: Harp zamanında veya

    ülke içindeki acil durumlarda ya da milli güvenliğin gerektirdiği

    diğer durumlarda silahlı kuvvetlerin ihtiyacını karşılayacak

    eğitilmiş birlikler ve kalifiye personel sağlamak için kullanılan

    belirli bir süresi olan faal görev. Görev süresi, eğitim için faal

    görev dönemi sona erdiğinde faal olmayan bir göreve

    dönülmesini sağlayacak emirlere bağlıdır. Yıllık eğitim, eğitim için

    özel görev süreleri, okul dönemi, ustalık öncesi başlangıç dönemi

    de bunun içine girer.

    ACTIVE ELECTRONIC COUNTERMEASURES AKTİF ELEKTRONİK KARŞI

    TEDBİRLER: Elektronik karşı tedbirlerin, elektronik parazitleme

    (karıştırma) ve elektronik şaşırtma ile ilgili ana tali bölümü.

    ACTIVE EXERCISE FAAL AKTİF EGZERSİZ: Hastanın, lüzumlu hareketleri,

    başkasının yardımına muhtaç olmadan bizzat yapması suretiyle

    uygulanan tıbbi egzersiz. Ayrıca bakınız, " exercise. "

    ACTIVE FEDERAL SERVICE AKTİF FEDERAL HİZMET: A. B. D Silahlı

    Kuvvetlerinde faal gönüllü veya subaylık hizmeti. Eyalet

  • kontrolündeki Kara ordusu Milli Muhafız ve Hava Kuvvetleri Milli

    Muhafız teşkilatı mensubu olarak ifa edilen bir görev bu hizmete

    dahil değildir.

    ACTIVE HOMING GUIDANCE AKTİF HOMİNG GÜDÜM; AKTİF HEDEF

    GÜDÜMÜ: Gerek hedefi aydınlatan kaynağın gerekse hedefin

    aydınlatılmasıyla buradan yansıyan enerjiyi algılayan alıcının aynı

    füze içinde taşındığı bir yönlendirici güdüm sistemi. Ayrıca

    bakınız, "guidance".

    ACTIVE LAYER AKTİF TOPRAK TABAKASI: Her yıl don tutup çözülen tabaka;

    yazın çözülüp kışın tekrar don tutan toprak tabakası.

    ACTIVE LIST FİİLİ KADRO: Tam maaş alan ve askeri vazifelerini yapan ve bu

    vazifelerini yapmaya hazır bulunan subay ve erler.

    ACTIVE MATERIAL AKTİF MADDE: Zincirleme fizyon reaksiyonuna girebilme

    yeteneği olan plütonyum ve uranyumun belirli izotopları gibi

    maddeler.

    ACTIVE METHOD OF CONSTRUCTION FAAL İNŞAAT METODU: Bir inşaat usulü.

    Bu usulde; tiyal tabakasının (permafrost) buzları eritilir ve

    yapının bulunduğu mahal ile civarındaki kısımlar donmamış

    vaziyette bulundurulur. Tiyal tabakasının nispeten ince olduğu

  • ve toprağın, kum ve çakıl gibi, donmamış vaziyette tatminkar bir

    taşıma kuvvetini haiz bulunduğu bölgelerde inşaatın yapılması

    için gerekli esaslar, erimiş tiyale göre tespit edilir ve tiyal

    tabakasını erimiş bir halde bulunduracak sıcaklığı muhafaza için

    hiç bir gayret sarf edilmez.

    ACTIVE MINE AKTİF MAYIN: Mayından yayılan bir sinyalin bir hedeften geri

    yansımasıyla faaliyete geçen mayın.

    ACTIVE NATIONAL GUARD FAAL MİLLİ MUHAFIZ TEŞKİLATI: A. B. D. 'ni teşkil

    eden muhtelif eyaletler ile Puerto Rico ve Columbia eyaleti Milli

    Muhafız Teşkilatına mensup birlik ve şahıslar. Bunlar, kanunen

    Federal olarak tanınmış ve kendilerine, teçhizata sahip olma,

    Federal hizmet dışında, muntazam bir programa bağlı eğitim

    faaliyetlerine katılma yetkisi verilmiştir.

    ACTIVE SATELLITE DEFENSE AKTİF UYDU SAVUNMASI: Düşman uydu imkan

    ve kabiliyetlerinin yok edilmesi veya etkisinin azaltılması için

    girişilmiş aktif savunma hareketi. Karşı uydu füzeleri ve uyduları,

    elektronik karşı tedbirler ve aldatma (spoofing) gibi vasıtaları

    içine alır. Ayrıca bakınız, "passive satellite defense" ve " satellite

    defense".

  • ACTIVE SERVICE FAAL HİZMET: Bakınız, " active duty ".

    ACTIVE STATUS FAAL HİZMET DURUMU: İhtiyat asli teşkillerinin; Kara Ordusu

    gayrı faal Milli Muhafız teşkilatında, ikinci derecede hazır ihtiyat

    gayrı faal durumunda (Inactive Status List of the Standby

    Reserve) veya üçüncü derecede hazır ihtiyatlar (Retired Reserve)

    arasında bulunmayan bir mensubun durumu.

    ACTIVE ZONE AKTİF TOPRAK TABAKASI BÖLGESİ: Toprak don tabakasının yıllık

    kapladığı saha.

    ACTIVITY KURULUŞ: Belirli bir işlevi veya görevi yerine getiren bir birlik,

    teşkilat veya tesis. Ör., celp ve sevk merkezi, dağıtım merkezi,

    deniz üssü, tersane.

    ACTUAL GROUND ZERO GERÇEK YER SIFIR NOKTASI: Bir nükleer infilak

    merkezinin dikey olarak altına veya üzerine gelen yeryüzü

    noktası. AGZ olarak da bilinir. Ayrıca bakınız, " desired ground

    zero ", " ground zero ".

    ACTUAL KEY ASIL ANAHTAR (BİLG. TER. ): Bir donanım olarak kullanılabilir, ve

    bir toplu birikim (yan bellek) ortamındaki bir tutanağın yerini

    belirten unsur ismi.

  • ACTUAL OBLIGATED SPACE AYRILMIŞ SAHA; TAHSİS EDİLMİŞ DEPOLAMA

    SAHASI: Gönderme emri alınmış malzemenin depolanması için

    ayrılan boş saha. Ayrıca bakınız, "storage space".

    ACTUAL PLACEMENT FİİLİ SOMAJ HALİ: Bir vagonu belirli bir yükleme ve

    boşaltma sahasına yerleştirmekle ilgili bir terim. (Sürastorya

    kaideleri)

    ACTUAL TARGET ESAS HEDEF: Yeri bilinen ve ateş altına alınacak olan gerçek

    hedef. ACTUARIAL METHOD OF COMPUTING A REPLACEMENT

    FACTOR: BİR DEĞİŞTİRME FAKTÖRÜNÜ İSTATİSTİKLE

    HESAPLAMA USULÜ: Standart hizmette kalma eğrilerinden

    faydalanılarak madde ömrünün her yaş devresine ait hizmetten

    çekme oranını meydana çıkarma metodu. Sonra bu hizmetten

    çekme oranları, müstakbel bir devreye ait tartılı değiştirme

    faktörü elde edilmek üzere, yaş dağılımıyla tartılır. Her

    müstakbel devreye ait değiştirme faktörü müstakbel devrelerin

    her birinde kullanılacak malın yaş dağılımına göre değişir. Ayrıca

    bakınız, "supply replacement factors and consumption rate".

    ACTUATE FAALİYETE GEÇİRMEK; HAREKETE GETİRMEK; KUVVEDEN FİİLE

    ÇIKARMAK: Bir mayın ateşleme mekanizmasının, bir etki veya

  • etkiler dizisiyle mekanizmanın veya hedef sayım kaydı için tüm

    koşulların sağlanabileceği bir şekilde çalıştırılması.

    ACTUATED MINE FAALİYETE GEÇİRİLMİŞ MAYIN: Detektör unsuru faaliyete

    geçirilen ve faaliyet durumundaki bu detektör unsuru, ya bir

    kontrol istasyonuna elektrikle işaret veren veya mayının

    patlamasına sebep olan mayın çeşidi.

    ACTUATOR TETİK MEKANİZMASI: Bir kontrol yüzeyini veya kontrol unsurunu

    yerinden oynatmak için gerekli kuvveti sağlayan mekanizma.

    ACUTE RADIATION DOSE AKUT RADYASYON DOZU: Ani olarak ve biyolojik

    iyileşmenin mümkün olamayacağı kadar kısa bir sürede maruz

    kalınan toplam iyonlaştırıcı radyasyon dozu.

    ACV Bakınız, "air cushion vehicle".

    AD HOC COMMITTEE GEÇİCİ KURUL: Belirli bir maksat için kurulmuş özel

    heyet veya komite. Bu heyet işi bitince dağılır.

    AD HOC GROUP ÖZEL ÇALIŞMA GRUBU; ÖZEL MAKSATLA TERTİP EDİLEN

    VEYA KURULAN GRUP:

    ADAMSITE ADAMZİT GAZI: Kusma, aksırma, baş ağrısı, sinir yorgunluğu

    yapan ve sarı bir duman meydana getiren, tahriş edici, kokusuz

  • bir gaz. Buna "diphenylaminechlorarsine" de denir. Sembolü

    DM' dir.

    ADAPTABILITY TEST İNTİBAK DENEMESİ; UYARLAMA DENEMESİ: Standart

    bir malzeme kaleminin, belirli bir birlik veya teşkile uyarlığını

    incelemek için yapılan deneme. İntibak denemesi ile hizmete

    elverişlilik denemesi arasındaki fark, bu sonucun, malzemenin

    standardizasyonundan önce yapılması ve malzemenin hizmete

    elverişlilik derecesini denemesidir.

    ADAPTER AND BOOSTER BAŞLIK VE DETONATÖR; ARA VİDALI DETONATÖR;

    ADAPTÖR VE BUSTER (ORD.): Bak "adapter-booster".

    ADAPTER SKIRT FÜZE BAĞLANTI KENARI: Bir füze katı veya kısmında, bir

    başka kat veya kısmın kolaylıkla montajına imkan veren kenar

    veya ek parça.

    ADAPTER-BOOSTER BAŞLIK VE DETONATÖR (İS); İŞ'AL HAKKI (TOP); ARA

    VİDALI YEMLEME; ADAPTÖR VE BUSTER (ORD. ): Bir bomba veya

    mermi ile kullanılmak üzere bir bütün haline getirilmiş ara vida

    ve detonatör birleşimi. Bir mermi ile kullanıldığı zaman, genel

    olarak "adapter and booster" denir.

  • ADD UZAT; İLAVE ET; KALDIR: Topçu veya deniz topçu atışı sırasında

    belirli bir gözetleme hattı üzerindeki mesafede bir arttırma

    yapılması gerektiğini belirten gözetleyiciler tarafından kullanılan

    bir atış tanzim terimi.

    ADD ON EKLEME BİLGİ (HV.): Hava Kuvvetlerine ait sabit bir otomatik

    bilgi sisteminde bilgi tabanı (database) ek giren bilgiler veya

    genişletme unsurları (extensions) olarak kullanılan standart bilgi

    unsurları veya kodlar.

    ADDITIONAL CHARGES EK SUÇLAMALAR: Askeri hukukta; bir sanığa, önce

    yapılmış suçlamalardan sonra isnat olunan, yeni ve ayrı ithamlar.

    Bunlar, ilk suçlamalar yapıldığı zaman bilinmeyen veya

    yapıldıktan sonra işlenmiş suçlara ait ithamlar olabilir. Bu

    mahiyetteki suçlamalar ayrı bir muhakemeyi icap ettirmez.

    ADDITIONAL DUTY EK GÖREV: Bir şahsa, asıl görevine ek olarak verilen görev.

    ADDITIONAL TRAINING ASSEMBLIES EK EĞİTİM DÖNEMLERİ: Seçilmiş kişilerin

    özel eğitime veya bu eğitimi destekleyici programlara

    katılabilmesi için yetkiyle verilen faal olmayan eğitim dönemleri.

    ADDITIVE EK YAKIT; İLAVE YAKIT (HV.): Daha düzgün bir yanış oranı temin

    gibi bir maksat için yakıta eklenen bir madde.

  • ADDITIVE METHOD ANAHTAR METODU: Kod harflerine gizli rakamlar

    eklemek suretiyle bir şifreyi çözülmesi daha güç hale getirme

    usulü.

    ADDITIVE PROPERTY TOPLANIRLIK ÖRNEĞİ:

    ADDRESS ADRES (BİLG. ): Bir tutanak yeri, bellek yeri veya bir iletim

    çevrimi içindeki bir istasyonun yeri gibi diğer herhangi bir verinin

    kaynağının veya gideceği yerin bir isim, etiket veya numara ile

    gösterildiği bir tanıtım.

    ADDRESS CALL SIGN ADRES ÇAĞRI İŞARETİ: Bir telsiz istasyonunu tanımaya

    yarayan ve haberi gönderen ile alan kimseler birbirleriyle aynı

    devre üzerinden muhabere ettikleri zaman, haberde adres

    vazifesi gören bir harf veya rakam grubu veya ikisinin

    birleştirilmesiyle meydana gelmiş bir tertip.

    ADDRESS GENERATION ADRES ÜRETİMİ (BİLG. ): Bir seçmeli erişim

    kütüğündeki bir tutanağın yerini bulup çıkarma işlemi.

    ADDRESS GROUP ADRES GRUBU: Komutanlıkları, yetkili makamları, faaliyet

    merkezlerini, birlikleri veya coğrafi mevkileri göstermek üzere

    tahsis edilen ve, esas itibariyle, haberleşmelerde adres olarak

    kullanılan dört harflik bir grup.

  • ADDRESS INDICATING GROUP ADRES GÖSTERGE VEYA BİLDİRME GRUBU:

    Gereği ve bilgi için gönderilen belirli adresler grubu. Yazıyı

    gönderenin makam ismi de dahil edilebilir.

    ADDRESS REGISTER ADRES YAZICI, ADRESİN YAZILDIĞI ÖZEL BELLEK:

    ADDRESSEE GÖNDERİLEN YER, GÖNDERİLEN ŞAHIS: Alacak makam, Alacak

    olan kimse.

    ADIABATIC CHART ADYABATİK GRAFİK: Meteoroloji istasyonları tarafından

    kullanılan bir grafik. Bu grafiğin üzerindeki yukarı değer hatları

    basıncın 0.288'nci kuvvete ref'ine eşittir ve aşağıdan yukarı

    çıkıldıkça küçülür. Sağ değerler ise, sıcaklığı gösteren ve

    başlangıç noktasından itibaren sağa doğru büyüyen sayısal

    kıymetlerdir. Adyabatik grafiğin üzerinde, sabit potansiyel

    sıcaklık gösteren kuru adyabatlar (dry adiabats), doygun

    adyabatlar (saturated adiabats) ve meyilli hatlar da mevcuttur.

    ADIABATIC LAPSE RATE ADYABATİK SICAKLIK DÜŞÜŞ ORANI: Bir standart

    atmosferdeki sıcaklığın yüksekliğine göre değişme oranı olup,

    nispi rutubeti %100 den az olan hava şartlarına uygulanır. Bu

    oran 100 metrede 1 derecedir.

  • ADIABATS ADYABATLAR: Adyabatik grafik üzerinde bulunan sabit

    potansiyel sıcaklık çizgilerinin hepsine verilen ad.

    ADJUST TANZİM: Belirli bir hedefte, tanzimi başlatması için gözcüye

    verilen emir; mermilerin hedefe vurmalarını temin için silahın

    yan ve yüksekliğini düzeltmek; ayarlama (k); ayar etmek;

    düzeltmek; alıştırmak.

    ADJUST FIRE TANZİM ATIŞI: 1. Tanzimin başlatılması istemi veya emri. 2.

    Gözcünün tanzimi kontrol edeceğini belirtmek için yaptığı atış

    isteğinde iletilen bir kontrol yöntemi.

    ADJUSTABLE PITCH PROPELLER AYARLANABİLİR HATVELİ PERVANE: Palaları,

    dönmediği zaman arzu edilen hatveye göre ayarlanabilen

    pervane.

    ADJUSTABLE RIFLE CONTAINER AYARLANABİLİR TÜFEK MAHFAZASI: Paraşütle

    atlama sırasında, bir askerin tüfeğini veya otomatik yada

    makineli tüfeği taşımaya mahsus mahfaza.

    ADJUSTED ELEVATION UYGUN NİŞANGAH: Atış gözetlemesine dayanan, orta

    vuruş noktası hedef üzerine gelecek şekilde hesaplanmış

    nişangah açısı. Uygun nişangah, toprak açısı uygun yükseklikten

    çıkarılarak bulunur.

  • ADJUSTED RANGE AYARLANMIŞ MESAFE (MENZİL):

    ADJUSTING POINT TANZİM NOKTASI: Gözetleyicinin ateşi oturtmak istediği

    bölgenin merkezinde veya merkez civarında bulunan bariz bir

    arazi arızası veya hedefin bir parçası.

    ADJUSTING RING TANZİM HALKASI: Patlayıcı mermilerin tapasını takmaya ve

    tanzime yarayan tapa tanzim aletinin bir parçası. Bütün mermiyi

    tanzim bileziği döndürür.

    ADJUSTMENT ATIŞ TANZİMİ: Orta vuruş noktasını hedef üzerine oturtmak için

    gözetlemeli atış yapılması.

    ADJUSTMENT CHART ATIŞ TANZİM PLANI: Atış tanzimi veya düzeltmesi için

    gerekli bilgilere ait kayıtlar; atışın tanziminde kullanılan cetvel.

    Bu terim halen kullanılmamaktadır.

    ADJUSTMENT CORRECTION TANZİM DÜZELTMESİ: Bak. "arbitrary

    correction".

    ADJUSTMENT OF ANGLES AÇI HATLARININ DÜZELTİLMESİ: Açıların

    denkleştirilmesi; kapanma hatasını gidermek için, bu hatayı,

    geometrik bir şekil dahilinde veya kapalı bir travers üzerinde

    bulunan ölçülmüş veya hesaplanmış açılar arasında, eşit şekilde

    bölüştürme işlemi.

  • ADJUSTMENT OF FIRE ATIŞIN TANZİM EDİLMESİ: Topçu ve deniz topçu

    atışında gözetlemeli atış yapılırken doğru açı, mesafe ve

    (paralanma) / patlama yüksekliğinin (eğer ihtiraklı tapa

    kullanılıyorsa) elde edilmesi için kullanılan yöntemler. Ayrıca

    bak; "Fire of adjustment" ve "spot" .

    ADJUTANT EMİR SUBAYI, MERKEZ KISMI AMİRİ, SI: Bir birlikte, muharebe

    emirleri hariç, bütün resmi yazışmalardan, personel kayıtları ile

    diğer kayıtlardan, emirlerin dağıtımından veya diğer idari

    görevlerden sorumlu subay. Merkez kısmı teşkilatı bulunmayan

    birliklerde, bu vazifeyi emir subayı yapar. Buna kısaca "SI" de

    denir.

    ADJUTANT GENERAL MERKEZ ŞUBESİ MÜDÜRÜ: Genel karargahı bulunan

    her birlikte (Tümen ve daha yukarı birlik ve eşit teşkiller) merkez

    şubesi veya kısmı amiri.

    ADJUTANT GENERAL'S CORPS MERKEZ DAİRESİ TEŞKİLATI; PERSONEL DAİRESİ

    TEŞKİLATI; PERSONEL SINIFI: Kara Ordusu'nun Merkez veya

    Personel Dairesi Başkanı emrinde bulunan idari bir şubesi.

    ADJUTANT GENERAL'S CORPS CASUALS MERKEZ DAİRESİ EMRİNDE TAYİN

    BEKLEYENLER: Sürekli yer değişimi durumunda denizaşırı

  • bölgelerden dönen ve kendileri için anayurda ayak bastıkları

    tarihte başlayacak yeni bir garnizon veya teşkile tayinleri

    kararlaştırılmamış olan askeri personel (normal olarak subaylar),

    yeni tayin emirlerini beklemek üzere (el altında bulunmalarını

    temin ve belirli idari maksatlarla) daimi kadro dışı personel

    olarak merkez dairesi emrine verilirler.

    ADJUTANT GENERAL'S OFFICE MERKEZ DAİRESİ; MERKEZ ŞUBESİ; PERSONEL

    DAİRESİ; PERSONEL ŞUBESİ:

    ADJUTANT GENERAL'S SCHOOLPERSONEL OKULU: Merkez dairesi teşkilatında

    hizmet görecek personelin, subay olarak yetiştirilmeleri, ehliyet

    kazanmaları ve aynı zamanda, bu işlerde uzman erat

    yetiştirilmesi için idari metotların ve tatbikatının eğitimini

    sağlayan bir sınıf okulu.

    ADJUTANT GENERAL, THE- MERKEZ DAİRESİ BAŞKANI; PERSONEL DAİRESİ

    BAŞKANI: Merkez veya personel dairesi teşkilatının genel şefi,

    kara kuvvetleri komutanı adına, kanunun belirttiği veya

    kendisine Kara Kuvvetleri Komutanı ya da Kurmay Başkanı

    tarafından verilen idari vazifeleri yapar.

  • ADJUTANT'S CALL MERASİM BORUSU: Muhafız kıtası, tabur veya alayın, emir

    subayı tarafından bir merasim için tertipleneceğini haber veren

    boru işareti.

    ADM-20 Bakınız: "Quail". ADMINISTRATION (AMERİKAN SAVUNMA

    BAKANLIĞI): İDARE: Strateji ve taktikle ilgisi olmayan tüm askeri

    konuların idaresi ve yürütülmesi. ADMINISTRATION (AMERİKAN

    SAVUNMA BAKANLIĞI): İÇ YÖNETİM: Birliklerin iç yönetimi.

    ADMINISTRATION (NATO) İÇ YÖNETİM: Birliklerin iç yönetimi.

    ADMINISTRATION ACTION İDARİ İŞLEM (HV): Randıman veya ekonomi ile

    ilgili bir konu üzerinde, idari bir üstün yetkisi dahilinde, genel

    olarak, bir belgeye istinaden fakat asgari bir resmiyetle yerine

    getirilen işlem.

    ADMINISTRATION SEGREGATION İDARİ TECRİT: Ayrıca bakınız: "close

    continement" ve "disciplinary segregation".

    ADMINISTRATIVE ACCEPTEE İDARİ KARARLA HİZMETE ALINAN KİMSE: Zeka

    testi için tespit edilmiş notu elde edememiş olmasına rağmen,

    asgari not için gerekli kapasiteye sahip olduğu hususunda idari

    bir kararla hizmete alınan şahıs.

  • ADMINISTRATIVE AIRLIFT SERVICE HAVA ULAŞTIRMA VE İKMAL İDARİ

    HİZMETİ: İç idari işler için teşkilat veya komutanlıklara tahsis

    edilmiş, normal olarak özel tanıtıcı işareti olan, uçaklarla

    sağlanan hava ulaştırma ve ikmal hizmeti.

    ADMINISTRATIVE AREA UNIT İDARİ BÖLGE BİRLİĞİ: ADMINISTRATIVE

    ASSISTANT TO THE SECRETARY OF THE ARMY: KARA KUVVETLERİ

    KOMUTANI İDARİ YARDIMCISI:

    ADMINISTRATIVE CHAIN OF COMMAND İDARİ KOMUTA ZİNCİRİ: Ayrıca

    bakınız: "chain of command"; "operational chain of command".

    ADMINISTRATIVE CONTROL İDARİ KONTROL: Personel idaresi, ikmal hizmet

    gibi ve diğer teşkilatların harekat görevlerine dahil olmayan

    diğer konularla ilgili olarak ast ve diğer teşkilatlar üzerinde idare

    ve yetki kullanılması. Ayrıca bakınız: "control"; "operational

    command"; "operational control".

    ADMINISTRATIVE CRYPTO ACCOUNT İDARİ KRİPTO HESABI, İDARİ KRİPTO

    LİSTESİ: Elinde kripto dokümanı bulunanlar için tesis edilmiş bir

    hesap sistemi. Yalnız referans maksatlarıyla kullanılır;

    çalışmalarla ilgili bir maksat taşımaz.

    ADMINISTRATIVE EQUIPMENT İDARİ TEÇHİZAT: İdari işlerde kullanılan teçhizat.

  • ADMINISTRATIVE ESCORT İDARİ REFAKAT GEMİSİ: Harekat kontrol makamı

    ve kıyı konvoyu arasında az zamanlı haberleşme sağlamak için

    bir platform olarak hizmet gören, bir konvoy komutanı, ve

    mürettebatını taşıyan donanma kontrolü altında bulunan bir

    savaş gemisi veya ticari gemi.

    ADMINISTRATIVE ESTIMATE İDARİ DURUM MUHAKEMESİ: Bir komutan veya

    erkanı tarafından ikmal, ulaştırma, tahliye ve diğer idari

    konuların gerekli şekilde düzenlenmesi için yapılan inceleme.

    İdari durum muhakemesinden, idari plan için bir esas olarak

    faydalanılır.

    ADMINISTRATIVE INSPECTION İDARİ DENETLEME: Bir birliğe ait idari kayıt ve

    işlemlerin, belirli zamanlarda denetlenip incelenmesi.

    ADMINISTRATIVE INSTRUCTIONS İDARİ YÖNETMELİK/TALİMAT: İdari

    faaliyetlerin kontrolünde kullanılan bütün günlük emirler ve

    muharebe emirleri.

    ADMINISTRATIVE LANDING İDARİ İNDİRME: İdari olarak yüklenmiş

    araçlardan yapılan boşaltmayla ilgili harekat.

  • ADMINISTRATIVE LEAD TIME İDARİ TEDARİK İŞLEM SÜRESİ: Tedarik

    işlemlerinin başlamasıyla sözleşmenin veya siparişin yapılması

    arasında geçen zaman. Ayrıca bak: "procurement lead time".

    ADMINISTRATIVE LOADING İDARİ YÜKLEME: Taktik değerlendirmelere bağlı

    kalmaksızın öncelikle, asker ve yük kapasitesinden azami

    düzeyde faydalanmaya önem veren yükleme sistemi. Ayrıca bak:

    "commercial loading" and "loading".

    ADMINISTRATIVE MAP LOJİSTİK DURUM İDARİ HARİTASI: Üzerinde ikmal ve

    tahliye tesisleri, personel tesisleri, tıbbi tesisler, döküntü ve

    savaş esirleri toplama noktaları, ikmal ve destek ordugahları,

    hizmet ve bakım bölgeleri, ana ikmal yolları, trafik akışı, sınırlar

    gibi idari konuların ve idari durumu göstermek için gerekli olan

    diğer ayrıntıların grafik şeklinde gösterildiği harita.

    ADMINISTRATIVE MARCH İDARİ YÜRÜYÜŞ: Ayrıca bak; "administrative

    movement".

    ADMINISTRATIVE MOTOR POOL BİRLİK MOTORLU ARAÇ PARKI: Bak;

    "motor pool".

    ADMINISTRATIVE MOVEMENT İDARİ İNTİKAL: Birlik ve araçların hareketini

    çabuklaştırmak, zaman ve enerjiden kazanmak amacıyla

  • düzenlenen ve hava hariç hiçbir düşman müdahalesinin

    beklenmediği bir intikal. Buna "administrative march-idari

    yürüyüş" de denir.

    ADMINISTRATIVE NET İDARİ MUHABERE ÇEVRİMİ: Çeşitli karargah ve

    birliklerle idari haberleşme trafiği için kullanılan telsiz, telli ve

    birleştirilmiş telli-telsiz haberleşme sistemi.

    ADMINISTRATIVE ORDER İDARİ EMİR: İkmal akışı, bakım, tahliye, personel

    ve diğer idari ayrıntıları kapsayan emir.

    ADMINISTRATIVE PLAN İDARİ PLAN: Bir birlik harekatının trafik, ikmal, tahliye

    ve diğer idari teferruatının yönetimi için teklif edilmiş plan. Bu

    plan; idari durum muhakemesi denilen bir incelemeye

    dayanmalıdır. İdari emirle uygulanmasına geçilir.

    ADMINISTRATIVE RESTRICTIONGÖZ HAPSİ: Bir komutanın, kendi yetkisini

    kullanarak, suçlu bir şahsı tevkif etmeksizin, bir garnizon içindeki

    hareketini, idari bakımdan sınırlaması. Böyle bir sınırlamaya tabi

    tutulan kimse, bu süre içinde, mensup olduğu birliğin bütün

    askeri görev ve faaliyetlerine katılır. Bu gibi göz hapis cezalarının

    ihlali, disiplin cezalarının ihlalinde olduğu gibi, suç teşkil eder.

  • ADMINISTRATIVE SEGREGATION İDARİ TECRİT: Mahpusların; kontrol,

    koruma, başka mahpuslara veya şahıslara zarar vermelerini

    önleme veya diğer idari maksatlarla, esas mahpus grubundan

    ayrılmaları, hücre hapsine alınmaları. Ayrıca bak; "close

    confinement" ve "disciplinary segregation".

    ADMINISTRATIVE SERVICES İDARİ SINIFLAR; İDARİ HİZMETLER: Bak "service".

    ADMINISTRATIVE SHIPPING İDARİ DENİZ NAKLİYATI/ULAŞTIRMASI: Yükleme

    noktasından varış noktasına birlik ve yük taşıyabilen, ancak

    kuruluşunda bulunmayan personel ve/veya teçhizat (örnek:

    yükleme ve boşaltma müteahhidi, vinçler, şatlar, tekneler).

    olmadan yükleme ve boşaltma yapılamayan; ve destek

    gemileriyle yapılan nakliye. Ayrıca bakınız: "administrative

    loading", "administrative movement".

    ADMINISTRATIVE UNIT İDARİ HİZMET BİRLİĞİ: İdari maksatlarla kurulan ve

    kullanılan birlik.

    ADMINISTRATIVE USE İDARİ KULLANMA, İDARİ MAKSATLA KULLANMA:

    Muharebe ve hizmet hareketleriyle veya kıtaların taktik harekat

    için eğitimleriyle doğrudan doğruya ilgili olmayan bir kullanış.

  • ADMINISTRATIVE VEHICLE HİZMET ARACI: Birlik ve müesseselerde,

    personel ve malzemenin nakli ile ilgili günlük işlerde

    kullanılmaya elverişli araç.

    ADMIRAL AMİRAL: Deniz kuvvetlerinde; Ordu'daki general rütbesine

    tekabül eden rütbe sahibi subay.

    ADMISSION RATE HASTA KABUL ORANI: Sağlık tesislerine belirli bir süre içinde

    doğrudan doğruya kabul edilen hasta adedinin, bu tesislerin

    hizmetinde bulundukları teşkillerin kuvve ortalamasına oranı.

    Genellikle, yıllık kuvve ortalamasının bindesi olarak ifade edilir.

    ADMIT HASTANEYE KABUL: Bir şahsı, hasta olarak tedavi maksadıyla

    kabul için, bir hastane tarafından girişilen idari işlem.

    ADOBE SHOOTING DIŞ İMLA HAKKI İLE TAHRİP: Bak. "mudcapping".

    ADOPTED ITEMS OF MATERIAL ORDU TİPİ MALZEME KALEMLERİ:

    Kullanılacakları askeri maksada elverişli malzeme kalemleri; tip

    bakımından ordu tipi olarak sınıflandırılmış; malzeme; malzeme

    kadro cetvellerine dahil edilmeleri uygun görülen malzeme; bu

    gibi malzemenin resmi katalog kaynağını ve tip sınıflandırma

    durumunu göstermek üzere yayınlanmış ordu tipi malzeme

    listelerinde belirtilmiş malzeme kalemleri.

  • ADOPTED TYPES ORDU TİPLERİ: Orduda kullanılmaları uygun görülmüş

    teçhizat tipleri.

    ADOPTION KIT HARP BAŞLIĞI TAKMA AVADANLIĞI: Harp başlığı ile taşıyıcının

    birbirine uydurulmasına imkan verecek bir harp başlığı düzeni

    meydana getirmek üzere harp başlığı ile beraber kullanılan

    parçalar.

    ADVANCE UZUN: Gözcünün aydınlatma atışının bunu takip eden yüksek

    patlama güçlü mermilere göre daha önce patlamasını istediğini

    belirten sözcük.

    ADVANCE AIRDROME İLERİ HAVA MEYDANI: Cephe yakınında bulunan geçici

    hava meydanı.

    ADVANCE BASE İLERİ ÜS: Bak. "Advanced base".

    ADVANCE BY BOUNDS SIÇRAYARAK İLERLEME: Genel olarak, örtüden örtüye

    veya bir gözetleme noktasından diğerine, münferit sıçramalarla

    yapılan ilerleme hareketi.

    ADVANCE BY ECHELON KADEMELİ İLERLEME: Bir komutanlığın, ayrı ayrı

    zamanlarda hareket eden münferit unsurlarla ilerlemesi.

  • ADVANCE COMMAND POST TAKTİK KOMUTA YERİ, İLERİ KOMUTA YERİ:

    Normal komuta yerinin ilerisinde bulunan ve, genel olarak,

    komutanın birliğini yakından sevk ve idaresini temin için

    kullanılan, bir komutan ve bir küçük karargah ile muhabere

    personelinden mürekkep küçük tesis.

    ADVANCE COVERING POST İLERİ ÖRTME KUVVETİ: Bak. "covering force".

    ADVANCE DISCONTINUANCE OF ALLOTMENT Tertibin vaktinden önce iptali,

    tahsisatın vaktinden önce tenkisi.

    ADVANCE FORCE (AMPHIBIOUS) AMFİBİ ÖN KUVVET; ÖNCÜ KUVVET

    (AMERİKAN SAVUNMA KURULU): Hedef bölgesine ilerlerken asıl

    kuvvetin önünde giden, amfibi görev kuvvetinin içinde yer alan

    geçici bir teşkilat. Faaliyetleri; Keşif, destek noktalarının ele

    geçirilmesi, mayın tarama, hazırlık bombardımanı, sualtı tahribi

    ve hava desteği gibi harekatlar yaparak hedefin asıl taarruza

    hazırlanmasına katkıda bulunmaktır.

    ADVANCE GUARD ZIRHLI BİRLİKLERDE, BÜYÜK KISMIN İLERİSİNDE GİDEN

    UNSUR: Zırhlı bir kuvvet, temsili veya gerçek taktik şartlar

    altında, kol halinde hareket ettiği zaman çıkarılır.

  • ADVANCE GUARD ACTION ÖNCÜ MUHAREBESİ: Düşmanı oyalayıp

    aldatarak büyük kısmın ilerlemesini ve yayılmasını korumak,

    mevziye girmesine ve hazırlanmasına fırsat vermek maksadıyla,

    öncü taraftan yapılan muharebe.

    ADVANCE GUARD POINT ÖNCÜ UCU: Bir öncü ileri kısmının önünde giden

    emniyet ve keşif birliği.

    ADVANCE GUARD RESERVE BİR ÖNCÜ BİRLİĞİNİN İKİ ANA KISMINDAN

    İKİNCİSİ: Diğeri öncü öncüsüdür. Asıl kuvveti korur ve öncü

    öncüsü tarafından korunur. Küçük öncü birliklerinin öncü ihtiyatı

    yoktur.

    ADVANCE GUARD SUPPORT ÖNCÜ ÖNCÜSÜ: Bir öncü birliğinin iki ana

    kısmından ikincisi; diğeri öncü ihtiyatıdır. 3 küçük unsurdan

    oluşur: İleriden geriye doğru ileri öncü noktası, ileri öncü kısmı

    ve asıl öncü öncüsü. Asıl öncü öncüsü öncü ihtiyatını korur.

    ADVANCE LANDING FIELD İLERİ İNİŞ MEYDANI: Bak. "advanced landing

    field".

    ADVANCE LANDING GROUND İLERİ İNİŞ YERİ: Bak. "advanced landing field".

    ADVANCE LOGISTICAL COMMAND MENZİL ÖN BÖLGESİ LOJİSTİK

    KOMUTANLIĞI: Normal olarak bir harekat alanı menzil sahası ön

  • bölgesinde bulunan ve muharebe sahasındaki kuvvetlere, emir

    verildikçe, idari destek (personel değiştirme, sivil işler ve

    bölgeler arası hizmet hariç) sağlayan komutanlık.

    ADVANCE MESSAGE CENTER İLERİ HABER MERKEZİ: Bir komutanlığın büyük

    kısmı ile cephe ve yanlardaki en uzak kısımları arasında haber

    alıp vermede kullanılan bir haber merkezi.

    ADVANCE OFFICER YÜRÜYÜŞ KOLU KILAVUZ SUBAYI, KOL KILAVUZ

    SUBAYI: Yürüyüş kolunun yeteri kadar ilerisinden gidip yürüyüş

    kolunu keşfetmek; gerekirse yedek ve dolambaçlı yollar seçmek;

    münasip noktalara kılavuzlar, yol işaretleri dikmek ve bu

    kılavuzlara talimat vermek; ilgili makamları kolun

    yaklaşmasından haberdar etmek, yol trafik düzenleme

    noktalarında yeni talimat veya eski talimatlara ait değişiklikleri

    almak üzere, komutan tarafından tayin edilmiş subay. Bu subay,

    ön heyetin komutanı da olabilir.

    ADVANCE ON SALARY (WAGES) MAAŞA (ÜCRETE) MAHSUBEN AVANS:

    ADVANCE PARTY UÇ BÖLÜĞÜ, ÖNCÜ İLERİ KISMI: Bir öncü kuvvetin emniyet

    unsuru. Öncü öncüsünden ileride yürür. İlerisine uç çıkarır, ve bu

    uç tarafından korunur.

  • ADVANCE PAYMENT AVANS ÖDEME: İlerideki alacağa mahsuben önceden

    ödenen para.

    ADVANCE POST İLERİ GÖZETLEME YERİ: Kuvvetlerin büyük kısmının oldukça

    ilerisinde bulunan gözetleme yeri. Buradan gözetleme, dinleme

    veya bilgi temini için faydalanılır ve seri bir muhabere sistemi ile

    karargahla irtibat halinde bulunulur.

    ADVANCE SECTION MENZİL ÖN BÖLGESİ: Bir menzil sahasının önde

    bulunan tali kısmı. Ayrıca bakınız: "Base Section".

    ADVANCE SHIPMENT ÖNCEDEN GÖNDERME: Kıtalara veya birliklere tahsis

    edilen ikmal maddelerinin, bu kıta veya birliklerden önce bir

    harekat alanında bulunacak şekilde gönderilmesi.

    ADVANCE TO CONTACT DÜŞMANA YAKLAŞMA: Bak. "Movement to contact".

    ADVANCED AMBULANCE LOADING POST İLERİ AMBULANS BİNDİRME YERİ:

    Bak. "ambulance loading post".

    ADVANCED BASE İLERİ ÜS: Başlıca görevi askeri harekatı desteklemek olan ve

    harekat alanında veya yakınında bulunan üs.

  • ADVANCED DEPOT İLERİ DEPO: Bir harekat alanı menzil sahasının ileri

    kısmında, menzil ara bölge ve üs depolarının ilerisinde bulunan

    bir ikmal noktası.

    ADVANCED DETACHMENT KEŞİF UCU: Emniyet ucundan daha ileride giden

    ve öncüden çıkarılan keşif ve emniyet ucu.

    ADVANCED DEVELOPMENT İLERİ GELİŞTİRME, TEKAMÜL GELİŞTİRMESİ

    (HV.): Test veya deneme cihazları (mesela X-15) imali yolunda

    sarf edilen gayretler.

    ADVANCED DEVELOPMENT OBJECTIVE İLERİ GELİŞTİRME HEDEFİ (HV.):

    Aşağıdaki hususların temini yolunda yapılacak çalışmaların genel

    niteliklerini gösterir; (a) Mevcut teknolojik imkanlar ötesinde

    yapılması düşünülen uzun vadeli bir harekat ihtiyacını yerine

    getirmek, (b) Mümkün olan askeri bir uygulama ile önemli

    teknolojik ilerleme kaydetmek.

    ADVANCED FLEET ANCHORAGE FİLO İLERİ DEMİRLEME YERİ: Bir harekat

    alanı içinde veya yakınında bulunan, çok sayıda deniz araçları,

    seyyar destek birlikleri ve yardımcı araçlar için emin bir

    demirleme yeri.

    ADVANCED FLYING SCHOOL TEKAMÜL UÇUŞ OKULU: Bak. "flying school".

  • ADVANCED GUARD ÖNCÜ (NATO): İlerleyen bir kuvvetin önden giden

    unsuru. Başlıca vazifesi asıl kuvvetin aksaksız ilerlemesini

    sağlamaktır. Şu işlevleri vardır: (a) Düşmanın savunma

    sistemindeki boşlukları bulmak ve bunlardan yararlanmak. (b)

    İlerleyen asıl kuvvetin yanlışlıkla düşman direnişiyle karşı karşıya

    kalmasını önlemek; ve (c) Küçük direnişleri temizlemek ve eğer

    büyük bir direnişle karşılaşılırsa asıl kuvvetin ilerleyişini koruma

    altına almak. Ayrıca bakınız: "main guard" ve "vanguard".

    ADVANCED INDIVIDUAL TRAINING TEK ER TEKAMÜL EĞİTİMİ: Erlere, temel

    eğitiminin tamamlanmasını müteakip gösterilen ve bir askeri

    meslek ihtisası niteliği kazandırmayı hedef tutan eğitim.

    ADVANCED LANDING FIELD İLERİ UÇUŞ ALANI: Bir hedef bölgesi içinde veya

    yakınında bulunan ve genellikle asgari düzeyde tesisi olan hava

    alanı.

    ADVANCED RECONDITIONING TRAINING TEDAVİ SONU EĞİTİMİ: Bazı

    hastanelerle nekahethanelerdeki belirli hastalara, hastane veya

    nekahethaneden çıkınca doğrudan doğruya bir fiili görev

    durumuna dönmelerini temin maksadıyla gösterilen, bütün

    sınıflarda müşterek, askeri tazeleme eğitimi.

  • ADVANCED SHUTTLE MEKİK USULÜ YARALI TAHLİYESİ: Bir ileri ambulans

    bindirme yeri ile bir hasta ve yaralı ayırma istasyonu arasında

    tatbik edilen mekik usulü.

    ADVANCED UNIT TRAINING BİRLİK TEKAMÜL EĞİTİMİ: Bir ana kadro birliği

    (alay, tabur v. s.) kuruluşundaki küçük (bölük çapında) kadro

    birliklerinin vazifesini ifada kendilerine düşen görevi prova için

    toplanıp birlikte eğitildikleri veya müstakil bölük veya daha

    küçük teşkillerin müşterek silah ve yardımcı sınıflarla eğitime

    katıldıkları zaman uygulanan tatbiki eğitim.

    ADVANCING FIRE İLERLERKEN ATEŞ; HÜCUM ATEŞİ: Bak. "Assault Fire".

    ADVENT ADVENT UYDUSU: 24 saatlik bir ekvator yörüngesinde uydu

    repetörlerden faydalanarak ani mikrodalga haberleşme imkanı

    sağlayan bir muhabere uydusu.

    ADVERSE WEATHER KÖTÜ HAVA KOŞULLARI: Askeri harekatın genellikle

    sınırlanmasına veya engellenmesine neden olan hava koşulları.

    Ayrıca bakınız: "Marginal Weather".

    ADVICE OF AVAILABILITY MALZEME TEDARİK ŞEKLİ TALİMATI: Bir tedarik

    kaynağından alınmış olan bir noksan malzeme raporunda

    mevcut her kalem malzeme için yapılması gereken işi veya

  • başvurulacak ikmal kaynağını gösteren ve teknik sınıf stok

    kontrol noktası tarafından hazırlanan rapor. Buna; "Domestic

    advice of availability" de denir.

    ADVICE OF SHORTAGE NOKSAN MALZEME İSTEK BİLDİRİMİ: Bir stok kontrol

    noktasında hazırlanan ve denizaşırı veya yurtiçi noksan malzeme

    raporuna dahil edilmiş bir veya birkaç kalem malzemenin tedarik

    edilmesini isteyen döküman.

    ADVISOR YOL GÖSTERİCİ; DANIŞMAN:

    ADVISORY AREA HAVA TRAFİK DANIŞMA SAHASI: Uçuş bilgi alanı içinde hava

    trafik danışma hizmeti verilen belirli bir saha.

    ADVISORY CONTROL UÇUŞ KOMUTANI KONTROLÜ: Verilen görevi başarmak

    için uçuş hızını, yüksekliği ve yönü uçak komutanının seçtiği bir

    kontrol şekli. Hava trafik kontrol unsuru o andaki taktik durum

    hakkında uçağa bilgi verir ve uçağın güvenliğini etkileyecek

    tehlikelerle ilgili yeterli uyarılarda bulunur.

    ADVISORY GROUP DANIŞMA GRUBU/İSTİŞARİ GRUP:

    ADVISORY SIGNALS UYARMA İŞARETLERİ: Esas teçhizatın biçimini, hal veya

    performansını, çalışmasını göstermeye veya mutat işler üzerine

    dikkati çekmeye yarayan işaretler.

  • AEGIS Su üstü gemilerine bir savunma şemsiyesi sağlamak amacıyla

    bilgisayarların, radarların ve güdümlü mermilerin bir araya

    getirildiği bir birleşik gemi silah sistemi. Bu sistem havadan,

    denizden ve karadan atılan silahları otomatik olarak tespit etme,

    izleme ve imha etme yeteneğine sahiptir.

    AERIAL BOMBARDIER BOMBARDIMANCI: Bak. "Bombardier".

    AERIAL BURST FUSE İHTİRAKLI TAPA: Tayyareden salınan veya bir silah ya

    da rampadan atılan bir bomba veya mermiyi belirli bir irtifada

    veya zamanda patlatmak için, çalışmaya başlayacağı an önceden

    tespit edilen tapa.

    AERIAL CAMERA HAVA FOTOĞRAF MAKİNASI: Havadan fotoğraf almak için

    kullanılan makine.

    AERIAL DELIVERY HAVADAN ATMA SEVKİYATI: İkmal maddeleri ve teçhizatın

    havadan sevki. Bu madde ve teçhizatın uçan bir tayyareden

    boşaltılması paraşütle veya paraşütsüz yapılır.

    AERIAL DELIVERY CONTAINER HAVADAN ATMA AMBALAJI, KONTEYNER'İ:

    İkmal maddeleri ve teçhizatın, uçuş halindeki bir tayyareden

    atılmasında kullanılan özel kap, askı ve paketler. Buna;

    "Equipment bundle" da denir.

  • AERIAL GUNNER HAVA ATICISI: Tayyareden top ve makinalı tüfeklerle atış

    yapan, tayyare mürettebatına dahil kimse.

    AERIAL GUNNERY HAVA NİŞANCILIĞI: Tayyarelerden top veya makinalı

    tüfeklerle yapılan atışlara ait nazariyat ve tatbikat.

    AERIAL GUNNERY SCHOOL HAVA ATIŞ OKULU: Hava kuvvetlerinin taktik ve

    teknik okulu. Bu okul; sabit ve seyyar silahların yapısı ve

    çalışması, çeşitli tip mermilerin tanınması ve kullanılması,

    silahların muharebede kullanışları konusunda eğitim sağlar.

    AERIAL MINE HAVA MAYINI: Hava araçlarından paraşütlü veya paraşütsüz

    atılan mayın. Bu mayınlar su hedefleri için yapılmış olmakla

    beraber, bazen de kara hedeflerine karşı kullanılır. Buna daha

    çok "air dropped mine" denir.

    AERIAL MOSAIC HAVA FOTO MOZAİKİ: Bak. "mosaic".

    AERIAL NAVIGATION MAP HAVA SEYRÜSEFER HARİTASI: Tayyarelerde

    seyrüsefer ile meşgul şahısların kullandıkları harita.

    AERIAL OBSERVATION POST HAVA GÖZETLEME YERİ: Bir hava aracındaki

    gözetleme yeri.

  • AERIAL OBSERVER HAVADAN GÖZETLEYİCİ, RASIT: Asıl görevi topçu ateşinin

    tanzimi ve askeri bilgi elde etmek için hava aracından gözetleme

    yapmak veya fotoğraf çekmek olan bir şahıs. Buna "air observer"

    da denir.

    AERIAL PHOTOGRAPH HAVA FOTOĞRAFI: Bir hava aracından çekilen fotoğraf

    veya film. Hava fotoğraflarından, harita ve kroki yapmada ve

    istihbaratta faydalanılır. Buna "air photo" da denir.

    AERIAL PHOTOGRAPH IDENTIFICATION Hava fotoğraflarını teşhis için, hava

    fotoğrafları üzerindeki topoğrafik teferruatın incelenmesi.

    AERIAL PHOTOGRAPH INTERPRETATION HAVA FOTOĞRAFLARI

    YORUMLAMASI: Gözle görünür arazi engebelerinin tanınması ve

    bu engebelerle ilgili olayların anlaşılması maksadıyla hava

    fotoğraflarının incelenmesi.

    AERIAL PHOTOGRAPHER HAVA FOTOĞRAFÇISI: Bak. "air photographer".

    AERIAL PICKETS HAVA KARAKOLLARI: Bak. "Air pickets".

    AERIAL PLATFORM HAVA PLATFORMU: Arz sathı yukarısında, havada,

    kendi gücüyle seyrüsefere muktedir olan ve ağırlık taşıyabilen

    herhangi bir araç.

  • AERIAL PORT HAVA LİMANI: Sürekli personel ve malzeme nakliyesi yapılmak

    üzere tayin edilmiş ve bulunduğu ülkeye girişler ve çıkışlar için

    yetkili kılınmış (giriş çıkış gümrüğü bulunan) hava limanı. Ayrıca

    bakınız: "Army Terminals", "Port of debarkation" ve "Port of

    embarkation".

    AERIAL PORT SQUADRON HAVA LİMAN TEŞKİLATI: Personel ve kargo

    işlemleri, havadan indirme için ambalajlama, paraşüt katlama,

    malzeme yükleme, hava kargo ve yükleme planlarının

    hazırlanması. Uçağın yüklenmesi ve emniyete alınması, uçuş

    anında dağıtım için kargonun atılması ve uçak yükleme ve

    boşaltma harekatlarında görevli personelin denetlenmesi gibi

    hava limanlarına verilmiş işlevleri yerine getiren ve sağlayan

    hava kuvvetlerine bağlı bir teşkilat.

    AERIAL RECONNAISSANCE Bakınız: "air reconnaissance".

    AERIAL REVIEW HAVA GEÇİT RESMİ, HAVA MERASİMİ: ABD Hava

    Kuvvetlerine mensup ve bir filodan (squadron) küçük olmayan

    bir birlik tarafından yapılan merasim; Bir hava filosu ve

    mürettebatanın iştirakiyle yapılır ve birliğin takdim ve taltifi,

    merasim denetlemesi ve hava araçlarının geçit resmini içine alır.

  • AERIAL SOUND RANGING HAVA SES KESTİRMESİ: Bir tayyarenin çıkardığı

    seslerden mesafe ve istikametinin tayini.

    AERIAL SUPPLY HAVADAN İKMAL: İkmal maddelerinin, karadaki birliklere,

    havadan atma suretiyle sevki. Bu çeşit ikmal; kara ulaştırma

    şebekesi veya tayyare iniş meydanları bulunmadığı yada yeterli

    veya ekonomik olmadığı zaman yapılır.

    AERIAL TORPEDO HAVA TORPİDOSU: Sabit veya yüzen hedeflere karşı

    genellikle tayyareden atılan, infilak maddesiyle doldurulmuş

    büyük torpido. Hava torpidosu kendi motoruyla hareket eder,

    AERO NAUTICAL BROADCAST STATION METEOROLOJİ HAVA TELSİZ

    İSTASYONU: Meteoroloji haberleri yayınlayan ve havacıları ikaz

    eden bir meteoroloji istasyonu.

    AEROBALLISTIC MISSILE AEROBALİSTİK FÜZE: Arz atmosferi içinde hipersonik

    hızlarda uçuş için emme basınçlı süzülüş ve devamlı tono

    tekniğinden faydalanan kanatsız bir araç. Uçuş yolu, tepe

    noktasında balistiktir. Bundan sonra araç, (10 derece: 20

    derecelik) bir taarruz açısına geçer. Kısmen balistik, kısmen

    aerodinamik kaldırıcı kuvvetle 6.000 fite kadar iner ve yüzeye

    balistik bir dalış yapar. Sürtünme ısısının araç dış yüzeyine eşit

  • şekilde dağılması ve bünye bütünlüğünün muhafazası için,

    uçuşun aerodinamik kısmında, kanatsız araca ağır ve devamlı bir

    tono uygulanır.

    AEROBALLISTICS AEROBALİSTİK BİLİMİ: Aerodinamik ve balistik bilimlerden

    alınan ve güdümlü roket nevinden, uçuş yolu çeşitli kısımlarında

    hem aerodinamik hem balistik bilim prensipleri uygulanan

    cisimlerin hareketiyle ilgili bilim.

    AEROBATICS HAVA AKROBASİSİ: Hava araçlarının normal uçuşlarında esas

    olmayan ve belirli bir maksatla yapılan hava cambazlığı,

    akrobasisi.

    AEROCARTOGRAPH AEROKARTOGRAF: Hava fotoğraflarından harita

    yapmak için kullanılan stereoskopik alet.

    AERODESY AERODEZİ: Merih gezegeni yüzeyindeki noktaların, şekillerin ve

    geniş bölgelerin gerçek yerini veya Merih gezegeninin biçim ve

    çapını gözlem ve ölçme ile tayin ve tespit eden matematik kolu.

    AERODETIC AERODETİK: Aerodezi ile ilgili veya aerodezi ile tespit edilmiş.

    AERODROME HAVA ALANI: Uçakların inişi, kalkışı, ve devamlı olarak

    kalabilmesi için bina, tesis ve teçhizat ihtiva etmek üzere

    hazırlanmış saha. Bakınız: "Airfield".

  • AERODROME TRAFFIC HAVA MEYDANI TRAFİĞİ: Bir hava manevra sahası

    üzerindeki trafik ile bir hava meydanı çevresinde uçan hava

    araçları trafiği.

    AERODYNAMIC HEATING AERODİNAMİK ISINMA (HV.): Yüksek hızda hava

    sürtünmesinin, bir füze cidarı hararetinde meydana getirdiği

    artış. Füze ana parçalarının ısınmasıyla daha da artan

    aerodinamik ısınma, ayrıca füze için hararetin aşırı derecede

    artmasına yol açar ve ana parçaların çalışmasını etkiler. Ayrıca

    bakınız: "re-entry".

    AERODYNAMIC MISSILE AERODİNAMİK GÜDÜMLÜ FÜZE, MERMİ: Genellikle

    tepkimeyle hareket eden, uçuş yolunu muhafaza etmek için

    aerodinamik kuvvetleri kullanan bir füze. Ayrıca bakınız: "ballistic

    missile" ve "guided missile".

    AERODYNAMIC WEAPON SYSTEM AERODİNAMİK SİLAH SİSTEMİ: Silah aracı

    tamamen atmosfer içinde uçan ve hedefe giderken aerodinamik

    güdüm ve kontrola tabi tutulan bir silah sistemi.

    AEROEMBOLISM HAVA EMBOLİSİ: Basınç elbisesi veya basınçlı kabinden

    faydalanmadan yapılan yüksek irtifa uçuşlarında olduğu gibi,

    alçak irtifa basıncına maruz kaldıktan sonra vücut dokusunda,

  • kanda ve omurilikte gaz (özellikle azot) kabarcıklarının teşekkülü.

    Bu hal; isilik -veya ciltte başka bir tahriş duygusu-, mafsallarda,

    göğüste ağrı veya sinir iltihaplarıyla kendini belli eder. Aynı hal,

    suya dalışlarda ve cerrahi ameliyatlarda da görülebilir. Buna

    genel olarak, "bends" denir.

    AEROGRAM AEROGRAM: Bir adyabatik grafik. Bu grafik üzerindeki sağa ve

    yukarı değerler, sıcaklık ve basıncın logaritmik fonksiyonlarına

    dayanır.

    AEROLOGICAL SOUNDING AEOROLOJİK SONDAJ: Atmosferin yukarı

    tabakalarındaki hava sıcaklığının, basınç ve rutubetin, çeşitli tip

    meteorograflar vasıtasıyla ölçülmesi.

    AEROLOGICAL STATION AEROLOJİ İSTASYONU: Atmosferin yukarı

    tabakalarındaki hava sıcaklığı, basınç ve rutubeti ölçmek

    maksadıyla balon ve tayyareler havalandıran gözlem istasyonu.

    AEROMEDICAL EVACUATION HAVADAN TIBBİ TAHLİYE (NATO): Hastaların

    tıbbi tedavi tesislerine ve bu tesisler arasında havadan nakli.

    AEROMEDICAL EVACUATION CONTROL CENTER HAVADAN TIBBİ TAHLİYE

    KONTROL MERKEZİ: Bir hava ulaştırma tümeni, hava kuvveti

    veya hava komutanlığı tarafından kurulmuş bir kontrol tesisi.

  • Komutanlık hareket kontrol merkeziyle birlikte çalışır ve genel

    tıbbi ihtiyaçların havadan nakliyesini koordine eder.

    AEROMEDICAL EVACUATION CONTROL OFFICER HAVADAN TIBBİ TAHLİYE

    KONTROL SUBAYI: Havadan hasta naklini kontrol eden hava

    ulaştırma kuvveti veya hava komutanlığı subayı.

    AEROMEDICAL EVACUATION COORDINATING OFFICER HAVADAN TIBBİ

    TAHLİYE KOORDİNASYON SUBAYI: Sevkiyatı yapan, tıbbi tesiste

    veya hastaların gönderildikleri tıbbi tesis/kurumlarda,

    tesisin/kurumun havadan tahliye faaliyetlerini koordine eden

    subay.

    AEROMEDICAL EVACUATION OPERATIONS OFFICER HAVADAN TIBBİ

    TAHLİYE HAREKAT SUBAYI: Hava nakil kuvveti veya komutanlığın

    havadan tahliye harekatlarının planlanması ve yönetimiyle ilgili

    faaliyetlerden, ilgili tıbbi havadan nakliye faaliyetleriyle irtibatın

    sürdürülmesinden, havadan tıbbi tahliye kontrol merkezinin

    işleyişinden ve uçak ve hasta hareketlerinin koordinasyonundan

    sorumlu subayı.

    AEROMEDICAL EVACUATION SYSTEM HAVADAN TIBBİ TAHLİYE SİSTEMİ

    (AMERİKA SAVUNMA BAKANLIĞI, AMERİKAN SAVUNMA

  • KURULU): a. Hava ulaştırmasıyla hasta sevkinin kontrolünü; b.

    Uçuş anında tıbbi bakım için uzman personel ve teçhizatı; c.

    Tahliye sistemine giren, sistem içinde bulunan ve çıkan sevk

    halindeki hastaların sınırlı bakımı için küçük hava alanları ve hava

    üslerinde veya bunların yakınında bulunan tesisleri; d. Hastaların

    havadan sevkiyle ilgili olarak çıkış noktasındaki, yol üzerindeki ve

    gidilecek noktadaki tıbbi tesislerle haberleşmeyi sağlayan

    sistemdir.

    AEROMEDICAL EVACUATION UNIT HAVADAN TIBBİ TAHLİYE BİRLİĞİ: Bir

    havadan tahliye sistemiyle veya sistem kademesiyle sevk

    edilmekte olan hastaların öncelikle idare ve kontrolünü icra

    eden tıbbi teşkilat/sağlık teşkilatı.

    AEROMEDICAL STAGING UNIT TIBBİ HAVA KADEME BİRLİĞİ: Havadan tıbbi

    tahliye sistemine giren veya çıkan hastaların kabulünü, idaresini,

    işlemlerini, karadan naklini, beslenmelerini ve sınırlı tıbbi

    bakımını sağlayan indirme veya bindirme yapılan hava üsleri

    veya küçük hava alanları içinde veya yakınında bulunan geçici

    hasta yatakları işleten tıbbi birlik.

    AEROMETEOROGRAPH AEROMETEOĞRAF: Havanın sıcaklık, basınç ve rutubet

    derecesiyle rüzgarın hızını kaydeden bir alet. Kaydettiği bilgileri

  • bir balondan telsizle veren aerometeografa "radio

    aerometeograph" denir.

    AERONAUTICAL CHART HAVA HARİTASI (NATO): Özellikle hava seyrüseferinin

    gereksinimlerini karşılamak üzere tasarlanmış, yerkürenin bir

    kısmını gösteren harita.

    AERONAUTICAL DATA HAVA TRAFİK ESASLARI: İzogon hatları, rüzgar gülü,

    saat açısı, hava limanı, radyofar cihazı ve telsiz istikamet bulucu,

    büyük telsiz istasyonu, mecburi iniş meydanı v. s. gibi hava trafik

    yardımcıları. Bu tafsilat, genel olarak, hava haritalarında ve

    bazen de diğer çeşit haritalarda bulunur.

    AERONAUTICAL DESIGNATION PİLOTLUĞA ATANMA, PİLOTLUK ATANMASI: Bir

    kara ordusu subayına, yetkili makam tarafından emir verildiği

    zaman bir kara kuvvetleri uçağını kullanma izni veren atama.

    AERONAUTICAL INFORMATION OVERPRINT HAVA HARİTASI EK BİLGİLERİ:

    Seyrüsefer için özel amaçlı harita veya şemalar üzerine basılmış

    veya işaretlenmiş ek bilgiler.

    AERONAUTICAL MILE HAVA MİLİ: Bak. "air mile".

    AERONAUTICAL STATION HAVACILIK TELEKOMÜNİKASYON İSTASYONU:

    Hava araçları istasyonları (aircraft stations) ile birlikte hizmet

  • gören, havacılık seyyar telekomünikasyon servisi dahilindeki bir

    kara veya su üstü telekomünikasyon istasyonu.

    AERONAUTICAL TOPOGRAPHIC CHART TOPOĞRAFİK HAVA HARİTASI:

    Özellikle görerek ve radarla seyrüsefere yardımcı olmak üzere

    tasarlanmış, yerkürenin seçilmiş arazi, tarım ve hidrografik

    özellikleri ve ek hava bilgilerini gösteren, yerküre yüzeyinin

    özelliklerini temsil eden harita.

    AEROPAUSE AEROPOZ: Atmosferin insan ve uçak üzerindeki fiili etkilerinin

    ortadan kalktığı bölge.

    AEROSPACE HAVA-UZAY: Dünyayı çevreleyen atmosfer ve bunun üzerindeki

    uzay; Arz yüzeyi ötesindeki toplam sahayı içine alan, harekat

    bakımından bölünmez ortam. Evrendeki, gök cisimleri

    çevreleyen (muhtemelen sınırsız) uzayın kesin şekilde tespiti

    mümkün değildir. Uzayın "atmosfer": teşkil eden gaz tanecikleri,

    arz yakınında birbirlerine çok yakındır. Arzın yer çekimi o

    nispette kuvvetlidir. Uzayın diğer kısımlarında başka kuvvetlerin

    veya başka şartların mevcut bulunduğu başka ortamlar vardır.

    Ortamlar, güneş sistemimizin diğer gezegenlerinde ve evrendeki

    diğer sistemlerde ayrı ayrıdır. Arzda; genel olarak "uzay" diye

    kabul edilen çevrenin, inceleme veya yapılan işin mahiyetine

  • göre, arzın yüzeyinden değişik mesafelerde olduğu görülür.

    Bunun için, Arzdan itibaren "Hava"nın nerede bittiği ve "uzay" ın

    nerede başladığı kesin olarak ifade edilemez. Hava ve uzay,

    birbirlerinin devamı olan ve en iyi şekilde "Hava-Uzay" terimi ile

    ifade edilen, bölünmez bir faaliyet ortamı meydana getirirler. X-

    15 veya Dyna Soar yada başka bir hava-uzay aracının arzettiği

    askeri tehlike, bunun, belirli bir yükseklik üstünde veya altında

    oluşuyla, kolay kolay azaltılamaz. Ayrıca bakınız: "aeropause",

    "aerothermodynamic border", "chemosphere", "cislunar space",

    "effective atmosphere", "exosphere", "galaxy", "gravisphere",

    "hydrosphere", "hypo acousfic zone", "intergalactic space",

    "interplanetary space", "interstellar space", "ionosphere",

    "isothermal region", "lunar space", "mechanical border",

    "mesosphere", "ozone layer", "ozonosphere", "photosphere",

    "sensible atmosphere", "stratosphere", "translunar space",

    "upper air", "Van Allen radiation belts".

    AEROSPACE CONTROL OPERATIONS HAVA-UZAY KONTROL HAREKATLARI: Çok

    önemli hava uzay bölgelerinde askeri amaçları gerçekleştirmek

    için kara ve deniz kuvvetleri tarafından desteklenen hava

    kuvvetlerinin gerektiği şekilde kullanılması, Bu harekatlar

  • düşmanın hava-uzay ve karadan havaya kuvvetlerinin imhasını,

    düşman hava uzay harekatlarının engellenmesini, önemli

    ulaştırma hatlarının korunmasını ve hava harekat alanlarında

    yerel hava üstünlüğünün sağlanmasını içine alır.

    AEROSPACE DEFENCE HAVA-UZAY SAVUNMASI: 1. Taarruz halindeki düşman

    uçak, füze ve uzay araçlarının dünya yüzeyinden kalktıktan sonra

    imha edilmesi veya taarruzların etkisini azaltmak üzere

    tasarlanmış tüm savunma önlemleri. 2. Hava savunmasını ve

    uzay savunmasını içine alan kapsamlı bir terim.

    AEROSPACE FORCES HAVA-UZAY KUVVETLERİ: Hava uzay sahası içinde

    askeri maksatlarla faaliyette bulunan bütün araçları, bu araçlara

    ait teçhizatı ve icabında, silah ve mürettebatı içine alan kuvvetler

    tayyare, füze, hava-uzay araçları ve uzay araçlarını ihtiva eder.

    Ayrıca bakınız: "aerospace vehicle".

    AEROSPACE GROUND EQUIPMENT HAVA-UZAY SAHASI YER TEÇHİZATI: Bir

    silah sistemi, destek sistemi, ileri hedef, alt sistem veya teçhizat

    nihai maddesini kararlaştırılmış kendi ortamı içinde faal kılmak

    için yerde bulunması gerekli bütün teçhizat. Bu teçhizat; sistemi,

    alt sistemi, nihai maddeyi veya ana parçayı monte etmek,

    fırlatmak, durdurmak, güdümlemek, kontrol etmek, idare etmek,

  • muayene etmek, teste tabi tutmak, tanzim etmek, kalibre

    etmek, kıymetlendirmek, ölçmek, takmak, sökmek, yüklemek ve

    boşaltmak, nakletmek, korumak, depolamak, faaliyete geçirmek,

    hizmete hazırlamak, onarmak, revizyondan geçirmek, bakımı

    yapmak veya işletmek için gerekli bütün teçhizatı içine alır.

    Terim; geliştirme, fonlama ve tedarik usullerine bakılmaksızın,

    bütün teçhizata uygulanır (Hava-uzay sahası yer teçhizatı;

    gördükleri iş bakımından, sadece işletme yer teçhizatı ve bakım

    ver teçhizatı bölümlerine ayrılır. İşletm