27
EKEV DERGiSi 6 13 (Güz 2002) ----- 125 TABERi BAGLAMIN VE Mesut Özet: Bu tefsir tarihi rivayet tefsir hareketinin öncü- lerinden biri olan lbn Cerir et-Taberi'nin tefsirinin genel özellikleri ve tefsirde olgusuna önem üZerinde durduk. Dönemine kadar ![elen rivayet malzemesini koyduçu metodo/ojik ilkeler çerçevesinde bir de- gerlendirmeye tabi tutan konusuna önem ve bunu tefsirine Et-Taberi, lfletlerin hangi manaya tespit et- me, yorumlar göre en tercih etme, nahiv çözme, zamirieri belirleme, muhtelif en uygun seçme, bir ayet veya ayetler grubunda yahut ayet/erin belli bölümlerin- de kimlerin ve neyin ortaya koyma ![ibi bir çok konuda ölçüt olarak esas ve tercihlerinin gerekçelendirmeye Anahtar Kelin:zeler: Et-Taberi, Camiu'I-Beyan, Tefsir, Rivayet Tefsiri. THE ROLE AND IMPORTANCE OF CONTEXT AT AL-TABARI'S COMMENTARY Abstract: M. Ibn Cerir al-Tabari, born in Amu/ in 2241838 or 2251839 and diedin Baghdad in 310/923, is one of the most intportant Muslim commenta- tors. He had many works on the Qur'anic sciences. In this paper, we studied al-Tabari's commentary methodology on the traditions; his context (siyak) usage as a key for selecting the most reasonable one. The main fields in which he used the context as a key are to establish the true meanings of the words, to decide on the most suitable approach from the. different com- mentaries, to so/ve the syntactic disagreements between the Basra and Kufic school, to determine references of the pronouns, to prefer the most proper reading from the various readings and so forth. Key Words: Al-Tabari, Camiu'l Beyan, Exegesis, Traditional Commentary. Muhammed Cerir et-Taberi, genelde özelde tarih ve tefsir ilimlerinde çok önemli yeri olan büyük ilim adamlanndan birisidir. Bu incelememizde rivayet tefsir en büyük temsilcilerinden biri olan bu müfessirin, Camiu '/ Beyan eserinde konusuna yönelik tefsir boyunca anlama ve yorumlama faaliyetine son derece önemli bir yeri olan konusuna önem verip rivayetler tercihlerde Yrd. Doç. Dr., Gazi Üniversitesi Çorum ilahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Üye- si. [email protected] \' ' /.

TABERi TEFSİRİ'NDE BAGLAMIN VE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01777/2002_13/2002_13_OKUMUSM.pdf · D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 67 (1, 2) EKEV AKADEMİ DERGiSi

  • Upload
    others

  • View
    9

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 67 (1, 2)

    EKEV AKADEMİ DERGiSi Yıl: 6 Sayı: 13 (Güz 2002) ----- 125

    TABERi TEFSİRİ'NDE BAGLAMIN YERİ VE ÖNEMİ

    Mesut OKUMUş

    Özet: Bu çalışnıadq tefsir tarihi geleneğinde rivayet tefsir hareketinin öncü-lerinden biri olan lbn Cerir et-Taberi'nin hayatı, tefsirinin genel özellikleri ve tefsirde bağlam olgusuna verdiği önem üZerinde durduk. Dönemine kadar ![elen rivayet malzemesini koyduçu metodo/ojik ilkeler çerçevesinde bir de-gerlendirmeye tabi tutan müfessır bağlam konusuna önem vermiş ve bunu tefsirine uygulamıştır. Et-Taberi, lfletlerin hangi manaya geldiğini tespit et-me, {arklı yorumlar arasında kendıne göre en doğru olanı tercih etme, nahiv ihtilaflarını çözme, zamirieri belirleme, muhtelif kıraatler arasında en uygun olanı seçme, bir ayet veya ayetler grubunda yahut ayet/erin belli bölümlerin-de kimlerin ve neyin kastedildiğini ortaya koyma ![ibi bir çok konuda ölçüt olarak bağlamı esas almış ve tercihlerinin doğrulugunu bağlama uygunluğa dayandırarak gerekçelendirmeye çalışmıştır. Anahtar Kelin:zeler: Et-Taberi, Camiu'I-Beyan, Tefsir, Rivayet Tefsiri.

    THE ROLE AND IMPORTANCE OF CONTEXT AT AL-TABARI'S COMMENTARY

    Abstract: M. Ibn Cerir al-Tabari, born in Amu/ in 2241838 or 2251839 and diedin Baghdad in 310/923, is one of the most intportant Muslim commenta-tors. He had many works on the Qur'anic sciences. In this paper, we studied al-Tabari's commentary methodology on the traditions; especıally his context (siyak) usage as a key for selecting the most reasonable one. The main fields in which he used the context as a key are to establish the true meanings of the words, to decide on the most suitable approach from the. different com-mentaries, to so/ve the syntactic disagreements between the Basra and Kufic school, to determine references of the pronouns, to prefer the most proper reading from the various readings and so forth. Key Words: Al-Tabari, Camiu'l Beyan, Exegesis, Traditional Commentary.

    LGiriş

    Muhammed İbn Cerir et-Taberi, genelde İslam düşüncesi özelde tarih ve tefsir ilimlerinde çok önemli yeri olan büyük ilim adamlanndan birisidir. Bu incelememizde rivayet tefsir geleneğinin en büyük temsilcilerinden biri olan bu müfessirin, Camiu '/ Beyan adlı eserinde bağlam/siyak konusuna yönelik bakıŞım, tefsir boyunca anlama ve yorumlama faaliyetine son derece önemli bir yeri olan bağlam konusuna önem verip vermediğini, rivayetler arasında tercihlerde

    ı·ı Yrd. Doç. Dr., Gazi Üniversitesi Çorum ilahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üye-si. E-mı;ıil: [email protected]

    \'

    ' /.

    ---ı-

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 68 (1, 1)

    1261 Mesut OKUMUŞ -------- EKEV AKADEMİ DERGİSİ

    bulunurken bağlamı referans çerçevesi olarak kullanıldığı alanlan belideyip bunlan belli başlı başlıklar altında örneklerle açıklamaya çalışacağız. ·

    2. Taberi'nin Hayatı

    Doğum tarihi bazı kaynaklarda 224/838, bazılannda 225/839 olarak verilen et-Taberi, Taberistan'ın Amul şehrinde doğup 310/923 tarihinde Bağdat'ta ve-fat etmiştir. Tarih, fıkıh, lugat, kıraat ve tefsir gibi daha bir çok ilim dalında son derece yetkin bir alim olan et-Taberi, bu ilimierin yanı sıra şiir, lugat, sarf, na-hiv, ahlak, mantık, cebr ve mukabele, hatta riyaziye ve tıp ilmi ile de meşgul olmuştur.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 68 (1, 2)

    TABERİ TEFSİRİ'NDE BAGLAM/N YERİ VE ÖNEMİ------127

    zikretmemiştir. Sebebi sorulunca da onun bir fakih değil muhaddis olduğunu söylemiştir. Bundan dolayı da gerek sağlığında ve gerekse vefatından sonra Hanbelilerce aleyhinde. pek çok dedikodu yapılmış, evi taşlanmış, bu durum o dereceye kadar varmıştır ki, Hanbeliler ilim elde etmek isteyen öğrencilerin dahi onun derslerine katılmalarını, onunla görüşme ve ziyarete engel olmuşlar, hatta onu Rafızilikle ithama kalkışmışlardır.(7) Kışkırtılan mutaassıp avam ta-bakasının kızgınlığı sonucunda et-Taberi evine kapanmaya mecbur kalmış ve ancak kuvvetli bir emniyet birliğinin müdahalesi sayesinde kendisine doku-nulmamıştır. Düşmanları devlete, onu -şüphesiz haksız olarak- Rafizi temayül-lere sahip olmakla suçlayan bir itharnname vermek suretiyle hukuki yoldan da zarara uğratmaya çalışmışlardır. İbnu'l Cevzi, Ebu Bekir İbn Ebi Davud'un, et-Taberi'yi cehmiyeye meylettiği, 'Allah'ın iki eli geniştir' ayetini 'nimetleri' şeklinde tevil ettiği ve hadis uydurduğu şeklinde ithamlarla, Nasr el-Hacib'e şikayet ettiğini ancak et-Taberi'nin bunları inkar ettiğini ifade ederek onun bu tür şeyler yapmasım muhal görmekte ve Rafızilikle itharn edilmesinin ayaklara meslıi caiz görmesinden kaynaklandığını belirtmektedir. Ez-Zehebi ise Ahmed b. Ali Süleyman'ın onu kötülediğini ve Rafıziler için hadis uydurmakta itharn ettiğini belirterek bu iddiaların doğru olmadığım söylemekte; et-Taberi'nin hatadan masum olmadığım ancak buna rağmen yine de onun büyük bir imam olduğunu kabul ederek, alimlerin birbiri hakkındaki sözleri konusun-da teenni ile hareket etmek gerektiğini vurgulamaktadır.ııo) .

    Hanbelilerle arasındaki ihtilafın bir diğer sebebi de evvelce Şafıi mezhebine mensup olan ve on yıl bu mezhebe göre fetva veren et-Taberi'nin daha sonra bir müctelıid gibi içtihada kalkışarak bağımsız bir fıkıh mezhebi kurmasıdır. Bu

    <6> Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya ve Tevarihi Hulef.a, Bedir Yayınlan, İstanbul, 1977, II,

    s.l31-132; Muhammed Kürd Ali, Künuzu'l Ecdad, lbn Cerir et-Taberi, s.390; Jafarian, a.g.e., s.129

    (?) El-Hamevi, bir cuma günü Hanbelilerin kendisine camide Ahmed b. Hanbel ve Allah'ın arşı istivası konusunda sorular sorduklannı onun da Ahmed b. Hanbel'in güvenilir olmadığını söyleyip istivanın da zahiri anlamda alınmasının imkansız olduğunu belirttiğini, bunun üzeri-ne oradaki insaniann kendisine saldırdıklannı ve tekmelediklerini, daha sonra evini taşladıklannı toplanan kalabalığa ancak çok sayıda emniyet kuvvetinin engel olabildiğini nakletmek-tedir. Bkz. El-Hamevi, a.g.e., VI, s.2450; Cafarian, a.g.e., s.129-130.

    (S) lşıltan, a.g.e., s.595; Jafarian, a.g.e., s.129. Caferian, ei-Hamevi'nin 'et-Taberi halktan kor-kulduğu için geceleyin defnedildi çünkü şiilikle itharn edilmekteydi' ifadesi, ez-Zehebi'nin 'onda biraz şiilik vardı' sözü ve ehl-i beytİn faziletine dair bir eser yazması, yine Gadirhum hadisinin sahihliği konusunda bir kitap yazmasından hareketle, tarihi ve tefsiri gibi temel e-serleri hariç diğer eserlerine bakıldığında onda tam amlamıyla bir imami şiilik olmasa da ha-yatının sonlanna doğru Şii _eğilimler bulunduğunu ispata çalışmaktadır. Bkz. Jafarian, a.g.e., s.135-137.

    <9> Ebu'J Ferec İbnu'l Cevzi, el- Muntazam, Tahkik: Süheyl Zükkar, Daru'J Fikr, Beyrut, 1995,

    VIII, s.40-41.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 69 (1, 1)

    1281 Mesut OKUMUŞ-------- _EKEV AKAJ)EMİ DERGİSİ

    da aleyhtarlan için aynca bir dedikodu ve sataşma vesilesi olmuştur. Taklidi_ esas alan ve fıkirlerin belirli mezheplere bağlı kalmasım isteyenler, et-Taberi'-nin bir müçtehit gibi ortaya atılmasım hoş görmemişlerdir. Salikierinin baba-sımn adına nispetle Ceririyye olarak adlandirdıklan bu mezhep esasta Şafii mezhebinin bir devamı mahiyetinde olup ondan yalmzca tatbiki hususlarda ay-nlmış, nispeten kısa bir zaman sonra da unutulmuştur. Ancak yine de belirli bir süre çok sayıda alim ve hadisçi onun düşüncelerini izlemiş ve konu hakkında eserler yazmışlardır. Bazı kaynaklar hicri dördüncü asırdan sonra artık bu mezhe]Jin tabilerinin kalmadığım belirtmektedirler.

    Et-Taberi hicri 310'da Bağdat'ta vefat etmiştir. Bazı kaynaklarda vefat ettiği zaman Hanbeliletin zarar vermelerinden endişe edildiği için cenazesinin çok az bir cemaat tarafından geceleyin gizlice kendi evinin içine defnedildiğinden bahsedilmektedir.(IS) Buna mukabil bir kısım kaynaklarda da kuşluk vakti def-nedildiği ve mezan başında gece giindüz aylarca cenaze namazımn kılındığı . şeklinde bilgiler de yer almaktadır. Kaynaklarda seksen altı yıllık ömrüne çok sayıda eser sığdırdığı belirtilen, yazdığı eserler ömrüne taksim edildiğinde her gününe on dört varağın düştüğü vurgulanan

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 69 (1, 2)

    TABERİ TEFSİRİ'NDE BAGLAM/N YERİ VE ÖNEMİ------129

    dönemine kadar ulaşan geniş rivayet malzemesinin bir derlernesi şeklinde değil dikkate değer bir kavrayış ve mehakeme sonucunda oluşturmuştur. Daha ilk sayfalardan itibaren onun Kur'an tefsiri konusunda metodotojik sorunların bi-lincinde olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim eser bir çok tefsir sorununu ele alarak bunların tartışmasım yapan oldukça geniş bir girişle başlamaktadır. Et-Taberi, yerine göre İbadiye, Sebeiye, Kaderiye, Cehmiye gibi bidat ehli olan mezhepler

    üzerinde durarak bunlann görüşlerine de değinmektc ve onlan reddetmeye çalışmaktadır. Bkz. et-Ta beri, a.g.e., lll, s. I 8 I; VI, s.252.

    (ıoı El-Haı.nevi, a.g.e., VI, s.2454. \'

    ' 1-

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 70 (1, 1)

    1301 Mesut OKUMUŞ -------- EKEV AKADEMİ DERGİSİ

    Ahfeş, Ebi Ali Kutrub ve daha b~kalanndan yerine göre bazen isim vererek, . bazen vermeden yararlanmaktadır.< t) ·

    Bütün bunlar diğer müfessirler gibi et-Tabı;:ri'nin de şahsiyetinin izlerini tef-sirine nakşettiğini gösteren özellikler olarak dikkati çekmektedir. Mısırlı araştırmacı Emin el-Huli, ister rivayet isterse dirayete ağırlık versinler müfessirle-rin kişisel özellikleri ile yazdıklan tefsir eserleri arasındaki ilişkiyi şu sözleriyle dile getirmektedir.

    "H6r zaman ve her asırda nakli veya akli hangi tefsir metoduyla olursa ol-sun, Kur'an'ı tefsir etmeye teşebbüs edenlerin şahsiyetlerinin izleriDi yazdıklan tefsire nakşettiklerini görürüz. Bu şahsi izler nakli tefsirde ilk anda belki açıkça görülmeyebilir. Fakat dikkat edilirse bu metodu kullananların bile tefsirde yal-mz kendi şahsi eğilimleri doğrultusunda ele aldıklan ayete yönelik veya onunla ilgili gördükleri rivayetleri topladıklan açık bir şekilde farkedilir."(ZZ>

    Et-Taberi'nin Camiu '/ Beyan'ı, bir yandan kendinden önce yazılmış olan tefsir sahifelerini bir araya toplayarak sonraki kuşaklara aktaran bir ansiklopedi özelliği taşırken diğer yandan da müellif derlediği rivayetlerin yalmzca kuru bir nakilcisi olarak kalmayıp bunlar üzerinde değerlendirmeler yapmak suretiyle eserine dirayet tcfsir hareketinin öncüsü olma gibi önemli ve ayncalıklı bir ö-zellik de kazandırmıştır. Başka bir deyişle et-Taberi, rivayetteki meslekleri bir araya toplamada selefe, anlayış ve dirayette de halefe öncülük etmiştir. Bu nedenle olsa gerek, kendisi de büyük bir müfessir olan olan Suyuti, onun tefsi-rini rivayet ve dirayeti cemetmede en değerli tefsir olarak saymakta, ne önce ne de sonrakilerden kimsenin onunla bu payeyi paylaşamadığını ifade etmekte-dir. Kısacası et-Taberi bu eseriyle rivayet kadar dirayet tefsirlerinin de öncü-sü olmuştur.

    Yaşadığı asn ve hanbelileri e olan anlaşmazlıklanm dikkate alırsak Taberi tefsirinin rivayet ve dirayet tefsiri arasında kısmen eklektik bir yapı arzeden bu duruşunun oldukça önemli olduğu açığa çıkar. Zira onun yaşadığı devirde nakli

    121 l El-Hamevi, a.g.e., VI, s.2454. 122) Emin el Huli, Tefsirde Yeni Bir Metod, Çeviren: Mevlüt Güngör, Kur'an Kitaplığı, Ankara,

    1995, s.58. 123) En-Nevavi, a.g.e., s.461. 124) Suyuti, Tabakatu'l Müfessirin, Daru'l Kütübü'l İlmiyye, Beyrut, tsz., s.82-83; Kürd Ali,

    a.g.e., s.389. Suyuti, Allah'ın kendisine bu tefsiri inceleme ve yararlanmayı Iutfettiğini kulla-nım kolaylığı sağlamak için onu ihtisar etmeyi umduğunu da belirtmektedir. Bkz. Suyuti, a.g.e., s.83.

    125) Hüseyin Abdulmecid Haşim, Ebu Cafer et-Taben", Mecelletu'I-Ezher, c.35; Kahire, 1964, s.842.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 70 (1, 2)

    TABERİ TEFSİRİ'NDE BAGLAMIN YERİ VE ÖNEMİ------131

    tefsirlerle akli tefsirlerin birbiriyle müsabaka halinde olduğu bilinmektedir. İşte bu rekabet ortamında et-Taberi, dengeli bir yaklaşım sergileyerek bir çok ayetin tefsirine önce açıklayıcı mahiyette bir yorumla başlamakta, daha sonra farklı rivayetleri sıralamakta ve bunlar üzerine değerlendirmeler yaparak tercih-lerde bulunmaktadır.

    İbn Cerir et-Taberi, tefsirinin mukaddimesinde İbri Abbas'tan nakledilen bir görüşten ilham alarak Kur'an'ın tarnannın tefsir açısından üç temel kategoriye ayırmaktadır.

    1-Tevilini yalnızca Allah'ın bildiği ve diğer bütün insanlardan gizlediği do-layısıyla kendinden başka kimsenin ulaşamayacağı vecihler. Kıyametin vakti, Hz. İsa'mn ne zaman ineceği, Güneş'in batıdan ne zaman doğacağı ve Sur'a ne zaman üfleneceği gibi.

    2-Allah'ın tevilini yalnızca Hz. Peygambere bildirip onun ümmetine bildir-mediği tefsirler. Bu tür yorumlar da ancak Hz. Peygamber'in açıklamalarıyla bilinebilir. Bunu bilmenin yolu da sahih nakillerdir.

    3- Kur'an'ın inzal edildiği dili bilen herkesin bilebileceği teviller. Bu da o-nun dilini ve irabını bilme konusundaki tevildir.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 71 (1, 1)

    1321 Mesut OKUMUŞ -------- EKEV AKADEMİ DERGİSİ

    Et-Taberi'nin hayatı ve tefsirinin genel özelliklerine dair bu açıklamalardan sonra bağlarnın mahiyeti, anlama ve yorumlama faaliyetindeki önemi üzerinde durmak yararlı olacaktır.

    4. Bağlam 'ın Mahiyeti ve Önemi

    Türkçe sözlükte bağlam her hangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler ör-güsü veya bağlantısı olarak açıklanmaktadır. Yine aynı sözlükte bağlam, bir dil biriı:pini çevreleyen, ondan önce veya sonra gelen, bir çok durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamım, değerini belirleyen birim veya birimler bütünü (kontekst) olarak tanımlanmaktadır.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 71 (1, 2)

    TABERİ TEFSİRİ'NDE BAGLAMIN YERİ VE ÖNEMİ------ 133

    Eğer bir bağlamdaki ifadeler özel amaçlara hizmet eden ve her birinin oynadığı rol bakımından anlaşılabildiği bir yapıda birbiriyle ilişkili ise bu bağlam da işlevsel olarak tanımlanmaktadır. Bir bağlam zamanda varlığım sürdüren bir tek konu ya da şeyin ifadelerinden ibaret ise varoluşsal olarak tanımlamr. Yaptığı bu tanımiara açıklayıcı bazı yorumlar eklemek gerektiğini de belirten H. P. Rickman, bağlamların birbirini dışlamadığım da vurgulamaktadır. Sözgelişi bir kitap cümlelerinin ve bölümlerinin düzeni söz konusu olduğunda işlevsel bir bağlam, belli bir konuda yazılmış olması bakımından ise konusal bir bağlamdır.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 72 (1, 1)

    1341 Mesut OKUMUŞ -------- EKEV AKADEMİ DERGİSİ

    mm ortadan kaldırması, garip lafızlann anlaşılınasım sağlaması, metnin kastet-tiği asıl manayı ortaya çıkarması, çokanlamlı bazı kelimelerin hangi alılarnda kullamldığım belirlemesi gibi daha bir çok yaran bulunmaktadır.

    Mevcut Kur'an'ın metin tertibinin ne tematik, ne de kronolojik olmadığı bi-linmektedir. Ancak her ne kadar konulanna göre tertip edilmiş bir kitap değilse de onun bazı durumlarda ayın konuya dair ayetleri peş peşe sıraladığı görül-mektedir. İşte anlama ve yorumlama faaliyetinde bu noktaya dikkat edilmeli ve muradı ilahinin ne olduğıınu anlamak için ifadeleri bulunduklan ayet grupla-nyla 6irlikte düşünerek anlamaya çalışmalıdır. Aksi tavırlar indi ve keyfi yo-rumlann ortaya çıkmasina sebep olacaktır. Nitekim kendi doğrulanm Kur'an'a

    -onayiatmaya çalışaniann ifadeleri çoğıınlukla siyak-sibak bütünlüğünden so-yutlayarak anlamaya çalıştıklan bir vakıadır. Araştırmacılar gerek tefsir kitap-lannda gerekse kelam ve İslam hukukuna dair eserlerde bu tür değerlendirmelerin çokça yer alabildiğini ifade etmektedirler.

    Bağlam olgusunun Kur'an'ın bütünlüğü ile olan ilişkisine dair bu kısa de-ğerlendirmelerden sonra et-Taberi'nin tefsirinde bu konunun nasıl ele alındığım incelemeye geçebiliriz.

    5. Taberi Tefsirinde Bağlamla İlgili ifadeler

    Et-Taberi'nin tefsirinde bağlamla ilgili genellikle 'siyak', 'siyaku 'l ayat' yahut 'siyaku'l-kelam' gibi ifadeler tercih edilmektedir. Et-Taberi tefsirinde si-bak sözcüğü hemen hiç kullamlmamıştır. Onun yerine 'ma kab/el ayet' ifadesi-nin tercih edildiğini görmekteyiz. Yine bağlaını isim olarak değil de işlev ola-rak karşılamak için siyak sözcüğünü zikretmeden de onun işlevini yerine geti-recek şekilde 'ma kab/e'! ay(eld)ti ve ma ba'daha' veya buna benzer ifadeler kullandığı yahut hiç bunlara benzer ifadeler kullanmadan da onun işlevini yeri-ne getirecek tarzda yorumlar yapıp muhtelif görüşler arasında tercihlerde bu-lunduğu da görülmektedir.

    6. Taberi'nin Bağlam Konusuna Verdiği Önem

    Rivayet tefsir geleneğinde et-Taberi'ye gelinceye kadar bağlam konusuna pek önem verildiğini söyleyemeyiz. Ancak bu Kur'an yorumculannın bağlam konusunu ihmal ettiği anlamına gelmemektedir. Zira Kur'an ilimleri alamnda gerek el-vücuh ve en-nezair konusunda yazılan eserler, gerekse garibul Kur'an konusunda yapılan çalışmalar özellikle Kur'an'ın çokanlamlı kelimelerinin me-

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 72 (1, 2)

    TABERİ TEFSİRİ'NDE BAGLAM/N YERİ VE ÖNEMİ------135

    tin içinde hangi anlama geldiğini belirlemede bağlarm ·dikkate alan çalışmalar olarak dikkati çekmektedirler. Örneğin el-vücuh ven-nezair konusunda yazılan eserler, günümüzde 'Hz. Muhammed'in peygamber olduğuna inananiann tü-mü' şeklinde tanımlanan ve bir çok ayette zikredilen 'ümmet' sözcüğünün, as-lında Kur'an'da dokuz farklı anlamda kullanılabildiğini belirtmektedirler. Bütün bu farklı anlamlan da sözcüğün zikredildiği değişik sure ve ayetlerdeki bağlarnından hareketle ortaya koymaktadırlar. Aynı yaklaşımın söz konusu e-serlerde yüzlerce kelime için geçerli olduğunu görüyoruz. Bu tür eserler gerek çokanlamlı/sesteş (eşbah) gerekse eşanlamlı (nezair) sözcüklerin anlamlannın tespitinde bağlarm dikkate almaktadırlar. Başlangıçta sınırlı sayıda kelimeyi i-çeren bu tür çalışmalar zamanla daha da gelişmiş ve mevcutlara yeni kelimeler eklenmek suretiyle sayı artarak devam etmiştir.

    Muhammed İbn Cerir et-Taberi'nin tefsirde bağlam ve bütünlük konusuna çok önem verdiğini görmekteyiz. Et-Taberi'ye göre kelamda, başka bir deyişle Kur' an metninde asıl olan bütünlüktür. Kur' an ayetleri söz konusu olduğunda mümkün mertebe konu bütünlüğünün korunması, kelamdaki olağan akışın ke-sintiye uğrarnaması gerekir. Onun bunu temel bir ilke olarak benimsediği anlaşılmaktadır. Kelamda süregiden olağan akışın kesintiye uğraması veya başka bir konuya atıanılması anzi bir durumdur. Bu yola ancak belirli ihtiyaçlar sonucunda başvurulabilir. Dolayısıyla o, Kur'an ifadelerinin bağlamdan kopanlarak bağımsız ve mücerret birer bütün şeklinde değerlendirilmesine meydan verınemeye çalışmaktadır. Bu kanaatini de genellikle şu ifadelerle dile getirmektedir: "Mümkün mertebe kelamın anlamlannın birbirine bağlanması daha evladır."

    Et-Taberi'ye göre doğal seyrini sürdürmekte olan bir ayet grubunda konu-nun değiştiğini veya bağlarnın dışına çıkılarak başka bir konuya atianelığını id-dia etmede keyfiliğe yer yoktur. Böyle bir iddia ancak akli bir delil veya delil yerine geçebilecek düzeyde sağlam bir haberin bulunması durumunda geçerli olabilir. Başka bir deyişle et-Taberi'ye göre ilahi hitaptaki ifadelerin, bulundu-

    Yahya b. Sallam, Et-Tasarif Tefsiru'l Kur'ani Mimma İştebehet Esmauhu ve Tasa"afat Meanih, Tahkik: Hind Şelebi, Eş Şirketu't Tunusiyye, Tunus, 1979, s.lS0-153; Ed-Dame-gani, Ebu Abdullah, Kamusu'l Kur'an/el Vücuh ve'n Nezair, Daru'I Ilm Iii Melayin, Beyrut, tsz., s.42-43.

    ı4sı Vücuh konusunda mevcut en eski kaynakla_rdan btri olan Mukatil.b. Süleyman'ın EI-Vücuh ve'n-Nezair'in de 185 (Hazırlayan: Ali Ozek, Ilmi Neşriyat, Istanbul, 1993) Yahya b. Sallam'ın Et-Tasarifinde 115 (Bu eserin bir kısmı günümüze ulaşmiJ.mıştır. Bkz. Şelebi, a.g.e., s.59) Ed-Damegani'nin El Vücuh ve'n Nezair'inde 502 (Daru'l Ilm Iii Melayin, Bey-rut, tsz.) Ebu'! Ferec Ibnu'I-Cevzi'nin 'Nüzhetu'l A 'yuni'n Nevazir ft ilmi'/ Vücuh ve'n-Nezair' inde ise 322 kelime ele alınmaktadır. (Müessesetü 'r-Risale, Beyrut, I 984)

    146> 'Ktine vas/u matini '1-keltimi ba 'dehu biba 'din evlti mti vucide il ey hi sebflun.' Et-Taberi, a.g.e., V~ s.303.

    ı

    / .

    . ı

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 73 (1, 1)

    1361 Mesut OKUMUŞ -------- .EKEV AKADEMi DERGİSİ

    ğu bağlamdan koparılarak başka bir bağlama taşınması caiz değildir. Aşağıdaki ifadeler onun bu konuya verdiği önemi göstermektedir: · · .

    "Kelamın bulunduğu bağlamdan başka noktaya nakli caiz değildir. Bu, an-cak inzal edilen valıyin zahirinde kabulünü gerektirecek bir delilin veya Allalı resulünden hüccet yerine geçecek bir haberin bulunması durumunda caiz olabi-lir."(47)

    Bizce bu, oldukça önemli bir yaklaşımdır. Zira ona göre kelamın olağan seyrini değiştirdiğini iddia etme ilk olarak ilahi hitabın, ikinci olarak da Allalı resulünün hakkıdır. Bunun anlamı bağlamda kesinti hakkının kitap ve sünnetle sınıriandıniması demektir. Bu anlayışın doğal sonucu da et-Ta beri' de, salıabe, tabiun veya daha sonra gelenlerin içtihadıyla bağlarnın ihmal ya da ihlal edil-mesine izin verilmemesi, -şayet rivayetlerde bu tür yaklaşımlar varsa- onların en doğru yaklaşım olarak tercih edilmemesi olacaktır.

    Et-Taberi'nin bağlam konusuna verdiği önemi ve bu konudaki temel teorik yaklaşımını tespit ettikten sonra bunun tefsirdeki yansırnalarına geçebiliriz.

    7. Taberi Tefsirinde Bağiamın Dikkate Alındığı Alanlar 7.1. Mananın Tespitinde Bağlaının Dikkate Alınışı

    Et-Taberi ayetlerde zikredilen çok anlamlı sözcüklerin hangi anlamda kulla-nıldıklarını tespitte bağlaını dikkate almakta ve anlamı bağlamdan çıkarmaya çalışan rivayetleri tercih etmektedir. Tefsirinde buna dair çok sayıda örnek bu-lunmaktadır. Biz bunlardan yalnızca bir kaçma değinmenin yeterli olacağı ka-naatindeyiz.

    "Kim size saldırır/savaş açarsa siz de ona size yapılanın misli ile karşılık verin." (Bakara, 2: 194)

    Arapça ibaresi "Femeni'teda aleykum fe'tedu aleyhi .. " şeklinde olan ayette-ki 'i'teda ala' ifadesi, 'zulmetmek, aşın gitmek, haksızlık etmek, saldırmak, baskın düzenlemek' gibi anlamlara gelmektedir. Et-Taberi bu ayetin anlamian-dıniması konusunda iki farklı görüşün bulunduğunu belirtmektedir.

    I-Bazıları bu ve buna benzer ayetterin Mekke'de nazil olduklarını söylemişlerdir. Bu görüşü kabul edenler ayetin Müslümanlara sayıları azken kendilerine yapılan sövme, eziyet ve benzeri haksızlıklara karşı ya sabretme, ya misli ile "karşılık verme", yalıutta affetme şeklinde üç farklı seçenek sunan Allalı'ın 'zulme karşılık verme' konusundaki emirlerinden biri olduğunu söylemişlerdir.

    147> 'Ve gayru caizun sarfii '1-kelami amma huve fi siyakıhi ila gayrin illa bihuccetin yecibu 't-teslimu lehti min deltileti zahiri 't-tenzi/i ev haberin anir 'resıi.li yekıi.mu bihi hucceten.' Et-Taberi, a.g.e., VI, s.23.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 73 (1, 2)

    TABERİ TEFSİRİ'NDE BAGLAM/N YERİ VE ÖNEMİ------137

    Medine'ye hicret gerçekleşince de Allah Teala Müslümanlardan artık kafirlerin zulümlerine son vermelerini istemiştir. Bu görüş İbn Abbas 'tan nakledilmiştir.

    2-Bazıları da bu ayetin Medine'de Umretu'l-Kaza'dan sonranazil olduğunu . ve anlaınımn da 'Ey mürninler müşriklerden kim sizinle savaşırsa siz de onlara karşı savaşın' şeklinde olduğunu söylemişlerdir. Bu görüş de Mücahid'den ri-vayet edilmiştir.

    Et-Taberi, bu iki görüşten ayetin zahirine en uygun olamn Mücahid'den nakledilen ikinci görüş olduğunu söylemektedir. Gerekçesi de bağlamdır. Ona göre bu ayetten önceki ve sonraki ayetlerde "Size savaş açanlara karşı siz de Allah yolunda savaşın" (Bakara, 2: 190) şeklinde müminlere düşmaniara karşı kıtal emredilmiştir. Sözkonusu ayetin sonrasında gelen ayetler de aym şekilde savaştan bahsetmektedir. Dolayısıyla bu 'femen i'teda' ayetide savaş ve ciha-dın emredildiği diğer ayetlerle aym bağlamdadır. Ayrıca Allah Teala savaşı hicretten sonra farz kılmıştır. Böyle olunca bu ayetinde de medeni olup mekki olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü müşriklere karşı savaş Mekke'de farz kılınmaınıştır. Dolayısıyla bu ayet, içinde 've.katilulsavaşın' ifadesi bulunan diğer ayetterin naziridir ve anlamı 'Kim sizinle savaşırsa siz de onlarla savaşın' şeklindedir.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 74 (1, 1)

    1381 Mesut OKUMUŞ -------- _EKEV AKADEMi DERGİSİ

    "Bu görüş daha doğrudur diyoruz, zira bu ayeti Cenabı-ı Hak'ın, Hz. Pey-gamber' e müşriklerle konuşma ve tartışmayı bildiren ayeti izlemektedir. 'De ki; ortaklarınızı çağınn, sonra bana karşı düzen kurun, ancak sonuç alınayacaksımz.' buyurulmakta devamında da 'Onların kardeşleri onların tuğyanım artırır' denmektedir. Bütün bunların Hz. Peygamber'in onlarla geçinme ve terbiyesine yönelik olması Müslümanlardan sadakaizekat alması şeklinde emir olmasından daha evladır." .

    "Onlara istedikleri bir mucizeyi getirmediğin zaman ötekiler gibi onu da toplasaydınluydursaydın ya' derler. Deki ben ancak rabbimden bana vahyedi-lene uyarım. Bunlar rabbinizden gelen besairdir, inanan bir kavim için hfdayet ve rahme/tir." (Araf, 7: 203)

    Bu ayetteki 'levla ictebeyteha' ifadesinin hangi manaya geldiği konusunda tevil ehli arasında ihtilaf edildiğini belirten et-Taberi, ifadeye müfessirlerin verdikleri farklı manaları şu şekilde nakletmektedir.

    1-"Kendin yapıp uydursaydın ya!" derler. Bu anlam Katade, Mücahid, İbn Zeyd, İbn Abbas ve Süddi'den nakledilmiştir.

    2-'Niçin rabbinden alamadın? Rabbinden alsaydın ya!' derler. Bu görüş de İbn Abbas, Katade ve Dalıhak'ten na.kledilmiştir.

    Et-Taberi burada bağlaını dikkate alarak ifadenin devamındaki 'Deki ben ancak bana vahyedilene uyarım' cümlesinin delaletiyle iki manadan daha doğru olamn 'Kendiliğinden ihdas etseydin, uydursaydın ya!" şeklindeki anlamlan-dırma olduğunu belirtmektedir. Böylece Cenab-ı Hak nebisine kendi nefsinin ancak Allah'ın kendisine inzal ve vahyettiğine uyacağı, yalmzca ondan haber verebileceğini belirtmesini emretıniştir. Yoksa kendiliğinden bir şey ihdas ve inşa edip insanları ona çağırınayı değil!(SO)

    7.2 Farklı Yaklaşımlar Arası Tercihte Bağiamın Dikkate Alınışı

    Et-Taberi muhtevası farklı şekilde yorumlamaya müsait olan ve bu nedenle de hakkında çeşitli yorumların yapıldığı bazı ayetlerin doğru yorumunun iıe o-labileceğini tespite çaba göstererek kendi tercini bağlama uygun olanlar arasından yapmaya çalışmıştır. Bu konuda bir kaç örnek yeterli olacaktır.

    Kur'an'ın en uzun ayeti olan ve müdayene ayeti olarak da bilinen Bakara suresi 282. ayette müıninlere borçlanma konusunda uymaları gereken kurallar bildirilmekte ve yapılan borçlanmaların kayda geçirilmesi ve bu esnada iki şahit bulundurulması gibi bir takım ilkeleri dikkate alınaları emredilmektedir. Et-Taberi bu ayetteki "Vefa yudarre katibun vefa şehid" (Bakara, 2: 282) cümle-

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 74 (1, 2)

    TABERİ TEFSİRİ'NDE BAGLAM/N YERİ VE ÖNEMİ------139

    siyle ilgili farklı yorumlar yapıldığım ve ehli tevilin bu konuda ihtilaf ederek değişik görüşler ileri sürdüğünü belirtmektedir.

    1-Katip ve şahid (taraflar arasında adil olup) kimseye zarar vermesin. Katip kendisine yazdmimak istenenin aksini yazmak, şahid de gördüğü veya işittiğinin aksine tamklıkta bulumnak suretiyle kimseye zarar vermesinler. Bu görüş Tavus, Hasan ve Katade'den nakledilmiştir.

    2-Katib yazmaya, şahit de tamklığa çağrıldığında bundan kaçmarak veya bildiklerini ortaya koymaktan imtina ederek kendilerini çağıranlara zarar ver-mesinler. Bu görüş Ata, İbn Abbas, Mücahid ve başkalarından rivayet edilmiştir.

    2-Katip ve şahit talebinde bulunanlar katibi ve şahidi kitabete ve tamklığa zorlamasınlar. Kimseye zorla katiplik veya tamldık yaptırmasınlar demektir. Bu görüş de İkrime, İbn Abbas ve başkalarından nakledilmiştir.

    Et-Taberi bu yorumlar arasında üçüncü görüşü tercih etmektedir. Gerekçesi de bağlamdır.·Ona göre ayet baştan sona genelde muhataplara yönelik 'yapma-yımz' şeklinde emirler içermektedir. Aym üslupla cümlenin devamında da "şayet böyle yaparsanız bu sizin için günahtır'' denmektedir. Dolayısıyla burada muhataplar kastedilmektedir. Katip ve şahit kastedilmiş olSaydı cümledeki fiil 've in yefelani' şeklinde tesniye gelerek 'onların ikisi için günahtır' şeklinde olurdu. Zira Katip ve şahit tesniye olup muhatap değillerdir diyen müfessirimiz açıklamalarım şu cümleyle noktalamaktadır. "Sonuç olarak kelamı (bu cümle-yi) ayetin bağlamına tevcih etmek ondan vazgeçerek başka şekle tevcih etmek-ten daha evladır."(St) ·

    "Allah 'a iftira eden veya onun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır? Onların kitaptan nasipleri kendilerine erişecektir ... " (Araf, 7: 37)

    Et-Taberi bu ayetteki 'ülllike yenaluhum nasibuhum minel kitap/kitaptan nasipleri onlara ulaşır' cümlesinin yorumlanınası konusunda ortaya çıkan farklı görüşleri şu şekilde sıralamaktadır.

    1-Allah'ın küfür ehli için hazırladığı azabın onlara ulaşması. Bu görüş Ebu Salih, Süddi ve Hasen'den nakledilmiştir.

    2-0nların daha önce yazılan saadet ve şekavetten nasiplerinin kendilerine ulaşması. Bu görüş Said, Mücahid ve İbn Abbas'tan nakledilmiştir.

    3-Kıyamet günü dünyada yaptıkları hayır ve şerrin yazılı olduğu leh ve a-leyhlerindeki kitaplarımn kendilerine ulaşması. Bu yorum da İbn Abbas, Mücahid, Katade, Übeyy ve Dalıhak'tan nakledilmişi tr.

    ısıı Et-Taberi, a.g.e., III, s.I37. i'

    /.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 75 (1, 1)

    1401 Mesut OKUMUŞ -------- .EKEV AKADEMİ DERGİSİ

    4-Kitapta va'd olunduklan hayır ve şerre dair nasiplerinin kendilerine ulaşması. İbn Abbas ve Mücahid'den nakledilmişitr.

    5-Allah'a iftiralannın yazılmış olduiu kitabın kendilerine ulaşması. İbn Abbas 'tan nakledilmiştir.

    6-Kendileri için yazılanitakdir edilen nzk, ömür, arnelden nasiplerinin onla-ra ulaşması. Rebi b. Enes, M. Ka'b el-Kurezi ve İbn Zeyd'den nakledilmiştir.

    Et-Taberi yukanda zikredilen farklı yorumlar arasındaki kendi tecihini bağlama dayandırarak yapmakta ve bunu şu sözlerle açıklamaktadır.

    "Bana göre bu görüşler içinde en doğrusu ayetin yorumunun 'Kendileri için : dünyada yazılan nzk, amel, ecelden nasipleri onlara ulaşır' diyenlerinkidir. Böyledir, zira cümleyi Cenab-ı Hakkın 'Öldürmek, canlanın almak için elçile-rimiz onlara geldiğinde Allah'tan başka yakardıklannız nerede?' kavli izlemek-tedir. "(SZ)

    7.3. Ayetlerde Kim(ler)in ve Neyin Kastedildiğini Tespitte Bağiamın Dikkate Alınışı

    Et-Taberi bir çok durumda bir ayet veya ayet grubunda kimlerin ve neyin kastedildiği konusunda ortaya atılan değişik görüşler arasında da kendi tercihi-ni bağlaını dikkate alanlar arasından yapmaktadır. Tefsirinde bu konuda da bolca örnek bulunmakla birlikte bunlardan yalnızca bir kaçını zikretınekle yeti-niyorıız.

    " ... Sayılı günlerde oruç. Sizden kim hasta veya sejerde olursa başka gün-lerde kaza eder ... " (Bakara, 2: 1 84) Et-Taberi, ayette zikredilen "sayılı günler-de oruç"la neyin kastedildiği konusunda tevil ehli arasında ihtilaf bulunduğunu belirtmektedir.

    1-Bazılan 'sayılı günlerde oruç'la her ayın üç günü tutulması gereken oru-cun kastedildiğini, bu uygulamanın ramazan orucunun farz kılınmasından önce yapıldığını, ramazan orucu farz kılınınca önceki uygulamanın neshedildiğini söylemişlerdir. Bu görüş Ata, İbn Abbas, Muaz b. Cebel ve Katade'den rivayet edilmiştir.

    2-Bazılan da Allah resulünün ramazan orucu farz kılınınadan önce tuttuğu her aydaki üç günlük oruç uygulamasının farz değil nafile olup, bu ayette farz kılınan 'sayılı günlerde oruç' ifadesiyle ramazan ayındaki sayılı günlerin kasterdildiğini söylemişlerdir. Bu görüş de Amr b. Mürre ve İbn Ebi Leyla' dan rivayet edilmiştir. Et-Taberi bu iki görüş arasında kendi tercihini şu ifadelerle yapmaktadır:

    (Sı) Et-Tabeıi, a.g.e., VIII, s.l71-172; İlave örnek için bkz. et-Tabeıi, a.g.e., III, s.344.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 75 (1, 2)

    TABERİ TEFSİRİ'NDE BAGLAM/N YERİ VE ÖNEMİ------141

    "Bana göre doğruya en yakın olan 'sayılı günlerde' ifadesiyle ramazan ayının kastedildiğini söyleyenlerinkidir. Zira ramazan dışında müminlere orucun farz olduğunu ve bu uygulamanın ramazan orucunun farz kılınmasıyla neshe-dildiği hususunda delil sayılabilecek sahih bir haber yoktur. Allah Teala ayetin bağlamında 'Ramazan öyle bir aydır ki ... ' diye buyurarak bize farz kıldığı oru-cun başka vakitlerdeki oruç değil ramazan orucu olduğunu açıklamıştır."(53)

    "Etti/derine sevinen, yapmadıkları ile övülmeyi sevenlerin azaptan kurtula-caklarını sanmal Onlar için elem/i bir azap vardır." (Ali İmran, 3: 188) ayeti-nin tefsirinde tevil ehlinin ihtilaf ettiğini belirten et-Taberi bu konuda şu görüşleri nakletmektedir.

    1-Ayette kastedilen bir grup nifak ehlidir. Bu görüş Ebu Said el-Hudri ve İbn Zeyd' den rivayet edilmiştir

    2-Yahudi din bilginleri kastedilmiştir. İnsanları saptınp bir de buna sevin-dikleri için bu ayetle tehdit edilmişledir. Bu da Said b. Cübey ve İkrime'den ri-vayet edilmişti~.

    3-Yahudilerden bir grup kastedilmiştir. Dalıhak b. Muzahim, Süddi, Said b Cübeyr ve İbn Abbas'tan nakledilmiştir.

    4-Kitaplarını tahrif edip buna rağmen kendilerinin övülmelerini seven Ya-hudiler kastedilmiştir. Mücahid'den rivayet edilmiştir.

    5-Allah'ın Hz. İbrahim ailesine verdikleriyle övünen Yahudiler kastedilmiştir. Said b. Cübeyr'den nakledilmiştir.

    6-Hz. Peygamber kendilerine bir şey sorduğunda bunu gizleyen ve gizledik-lerine sevinen Yahudiler kastedilmiştir. İbn Abbas'tan nakledilmiştir.

    7-Hz. Perygamber'e karşı iki yüzlü davranan Yahudiler kastedilmiştir. Katade, Ebu Ubeyde'den rivayet edilmiştir.

    Et-Taberi'ye göre bu görüşler içinde doğruya en yakın olanı ayetle kastedi-lenin Hz. Peygamber'in emrini insanlara açıklamak, bu konuda her hangi bir şeyi gizlernemeye dair kendilerinden misak alınan ehli kitap olduğunu söyle-yenlerinkidir. Bir önceki ayette ehli kitaptan herhangi bir şeyi gizlerneme ve in-sanlara açıklama konusunda misak aldığından bahsedilmektedir. Bu ayetin bağlaını da onlardan haber vermektedir ve böylece onlar kastedilmektedir.

    "Musa kavmine:Al/ah ;ın size olan nimetini sizden ne bil er ve me/i/der çıkarmasını hatırlayın. Size alemlerden kimseye vermediklerini verdi. " (Maide,

    (SJ) Et-Taberi, a.g.e., Il, s.132. Et-Tabçri, a.g.e., IV, s.205-208.

    ı' ' /.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 76 (1, 1)

    1421 Mesut OKUMUŞ-------- EKEV AKADEMİ DERGİSİ

    5: 20) Et-Taberi, ayette yer alan 'Size alemlerden kimseye vermediğini-verdi' cümlesiyle kimlerin kastedildiği konusunda tevil ehlinin ihtilaf ettiğini söyle- · m ektedir.

    1-Bu cümleyle Muhammed ümmeti kastedilmiştir. Bu görüş Süddi, Ebi Ma-lik ve Said b. Cübeyr'den nakledilmiştir.

    2-Hz. Musa'nın kavmi kastedilmiştir. Bu da Mücahid'den nakledilmiştir.

    O, bu görüşler arasında kendi tercihini şu cümlelerle yapmaktadır.

    "Bana göre bu iki yorumdan daha doğru olanı cümlenin Ben-i İsraile yönelik hitap olduğunu söyleyenlerinkidir. Zira son cümle' Allah'ın size olan nimetini hatırlayın" kavliyle aynı bağlamda gelmiş ve ona atfedil-miştir. 'Size alemlerden kimseye vermediğini verdi' cümlesinde ayetin başlangıcındaki Ben-i İsraile yapılan hitaptan vazgeçildiğini gösteren bir delil yoktur. Böyle olunca hitabın onlara yönelik olması İsrail oğullarmdan vazgeçilerek başkasına yani ümmeti Muhammed'e dönüldü denme-sinden daha evladır."

    7.4. Nahiv İhtilaflannm Çözümünde Bağlarnın Dild

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 76 (1, 2)

    TABERİ TEFSİRİ'NDE BAGLAMIN YERİ VE ÖNEMİ------143

    lanlardan bu ifadenin 'li yudillu an sebilike' ifadesine atfen mansup olduğu da aktanlmıştır.

    Küfe nahivcileri ise 'fe la yuminu' ifadesinin Hz. Musa 'nın bedduasına bi-naen cezm konumunda olduğunu söylemişlerdir. Bu durumda anlam 'fela amenu/iman etmediler' şeklinde olur. Bazı Küfe nahivcileri ifadenin beddua şeklinde sanki 'Allahumme fela yu'minu' takdirinde olduğunu söylemişler ve 'şayet istersen bunu onun isteğine cevap kılabilirsin', zira ayetteki istek ağızdan emir siygasıyla çıkmıştır dolayısıyla fela yuminu ifadesini cevap kılarak mansup koiıumda kabul edersin demişlerdir. Ancak bu pek kolay değildir. Zira beddua cümlesinde cevap kolay değildir çünkü beddua cümlesi şart cümlesi değildir.

    Et-Taberi, Basra ve Küfe nahivcilerinin bu görüşlerini aktardıktan sonra doğru olan görüşün bedduaya göre cezm konumunda olduğunu söyleyerek ma-namn da 'fela amenu' şeklinde olduğunu söylemektedir. Bu görüşü tercih et-mesinin de cümlenin öncesininlma kablinin beddua şeklinde olmasına dayan-dırmaktadır. 'Allahım, onların mailarım yok et, kalplerini sık!' cümlesi 'fela yuminu' cümlesiyle bitişik olduğu içinbumana daha uygun ve daha evladır.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 77 (1, 1)

    1441 Mesut OKUMUŞ-------- EKEV AKADEMİ DERGİSİ

    ni bilemeyeceğini, içierinin ona gizli kalacağım samrlardı. Bu da Mücahid, Hasen ve Ebi Rezin'in görüşüdür.

    3-Allah'ın kelamım işitınemek için böyle yaparlardı. Bu görüş Katade'deye aittir.

    Et-Taberi zamirin mercii konusunda kendi kanaatini şu şeklide yapmaktadır: " ... 'Liyestehfu minhu' ifadesi 'liyestahfu minellahi' manasınadır. 'Minhu' i-fadesindeki 'hu' zamiri Allah ismi şerifıne racidir. Öncesinde ona ait olduğunu gereldirecek şekilde Hz. Muhammed'in adı zikredilmemiştir. Dolayısıyla ayet Hz. Peygamberden değil Allah'tan haber verme bağlamındadır. Böyle olunca da Allah'ın zikri ile ilgili olması daha evladır."

    "Onda insanlar için şifa vardır ... " (Nahl, 140) Et-Taberi, ayette yer alan 'fihi şifaun' ifadesindeki zamitinneye raci olduğu konusunda tevil ehli arasında farklı görüşler bulunduğunu belirterek önce buna dair rivayetleri nakletmek-te sonra kendi tercihini yapmaktadır.

    I-Buradaki zamir Kur'an'a racidir ve zamirle Kur'an kastedilmiştir. Dolayısıyla Kur'an'da insanlar için şifa vardır. Bu görüş Mücahid'den nakledilmiştir.

    2-Zamirle bal kastedilmiştir. Bu görüş de İbn Abbas ve Katade'den nakle-dilmiştir.

    Et-Taberi'ye göre ayetteki zamirle ilgili olarak Katade'den nakledilen görüş daha doğrudur. Zira bu ifadelerden önceki ve sonraki ayetler arılardan ve onla-nn bal yapmalarından bahsetmektedir. Öncesi ve sonrasıyla bağlam baldan bahsettiği için cümledeki zamirin de bal yerine zikredilmiş olması başkasına raci olmasından daha evladır.

    "Deki ona ister inanın isterseniz inanmayın. Daha önce kendilerine ilim ve-rilen/ere okunduğunda secdeye kapanır ve Rabbimizi tenzih ederiz, kuşkusuz rabbimizin vadi haktır derlerdi." (İsra, 107-108) Et-Taberi, ayette zikredilen 'kendileri ilim verilenler' ile 'onlara okunduğunda' ifadesindeki 'onlar'la kim-lerin kastedildiği konusunda ihtilaf edildiğini belirterek zamirierin mercii husu-sunda şu farklı görüşleri nakletmektedir.

    1-Hz. Peygamber'e inditileni duyunca ehli kitabın bir kısmı 'rabbimizi ten-zih ederiz' demişlerdir. Bu görüş Mücahid'den nakledilmiştir.

    2-Hz. Peygamber'den önceki kavimlere rableri katından bir şey indirildi-ğinde secdeye kapanarak böyle söylemişlerdir. Bu da İbn Zeyd'den nakledil-miştir.

    1s9ı Et-Taberi, a.g.e., XI, s.l83. 160> Et-Taberi, a.g.e., XfV, s.l41.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 77 (1, 2)

    TABERİ TEFSİRİ'NDE BAGLAM/N YERİ VE ÖNEMİ----,....--145

    3-Burada 'kendisine ilim verilenler' ile kastedilen Hz. Muhammed'dir. On-lara okuduğunda demek 'kitaplan onlara okunduğunda' demektir. Bu görüş İbn Cüreyc' den nakledilmiştir.

    4-'0nlara okunduğunda' demek aslında 'Allah katından onlara bir şey indi-tildiğinde' demektir. Bu da İbn Yezid'den nakledilmiştir.

    Et-Taberi'ye göre 'onlara okunduğunda' ifadesiyle kastedilen Kur'an'ın on-lara okunmasıdır. Zira bağlam Kur'an'dan bahsetmektedir. Daha önceki ayet-lerde kelamın kendisine tevcihini gerektirecek şekilde önceki kitaplara dair her-hangi bir bahis de geçmemiştir. 'Min kablihi' deki 'ha' zamiri de Kur'an'a racidir. Zira kelam öncesinde de ondan bahsetmektedir. Dolayısıyla 've Kur'anen faraknahu' ayetinden sonra bu ayetekadar konu hep Kur'an'dan ha-ber verme bağlamındadır diyen et~ Taberi, tahlilini şu cümleyle tamamlamakta-dır: "Kabulünü gerektirecek şekilde başka bir delil de gelmediğine göre bizim görüşümüzün daha doğru olması gerekir"

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 78 (1, 1)

    1461 Mesut OKUMUŞ -~------ _EKEV AKADEMi DERGİSİ

    yuğalle ' tarzında iki farklı şekilde okunduğundan söz eder. (6J) "Ona göre bu iki okuyuştan doğru olanı 'en yegulle' kıraatidir. Burada 've ma kane linebiyyin en yegulle' ifadesiyle aldatmanın peygamberlerin niteliklerinden olmadığı anlamı kastedilmiştir. Çünkü bu ifadeden sonra Allah aldatanları tehdit etmektedir. Al-lah'ın aldatanlara yönelik va'idi onun aldatmayı yasakladığının açık delilidir. Eğer Allah 've makane linebiyyin en yeğu/le' ifadesiyle peygamberin arkadaşlarım Allah resulünü aldatınakla itharn etmekten menetseydi bu ifadeden sonra mücerret olarak aldatma fiiline karşılık bir tehdit yerine onların, Allah resulüne yönelik töhmet ve su-i zanlarına mukabil bir tehditte bulunurdu. ·Şu halde Al-lah 'ın 've makane li nebiyyin en yeğulle' ifadesinin arkasından mücerret olarak aldatma fiiline karşılık bir vaidde bulunmuş olması bu ifadeden aldatınanın peygamberlerin sıfatı olmadığım anlamamızı gerektirmektedir."

    "Allah 'ı hakkıyla takdir edemedi/er. Çünkü Allah hiç bir beşere bir şey in-dirmemiştir dediler. De ki Musa 'nın insanlara nur ve hidayet olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Onu kağıtlara yazıp açıklıyor, çoğunu da giz/iyorlar. " (En'am, 6: 91)

    Et-Taberi, bu ayetin kimler hakkındanazil olduğıı, Allah'ı hakkıyla takdir edemediler ifadesiyle kimlerin kastedildiği ve ayetin devamında yer alan 'te c' elunehu karatise tubduneha' cümlesinin kıraatinin nasıl olması gerektiği konusunda şu görüşleri nakletmektedir.

    1-Yahudilerden 'Allah hiç bir beşere kitap indirmedi' sözünü söyleyen biri hakkında nazil olmuştur. Allah hiç bir beşere bir şey indirmemiştir sözünü söy-leyen de Malik b. Sayf, bazılarına göre de Fenhas el-Yahudi'dir. Bu görüş, Said b. Cübeyr, İkrime ve Süddi'den nakledilmiştir. ·

    2-Ayetle Hz. Muhammed'den Hz. Musa'mn mucizeleri gibi mucizeler iste-yen bir Yahudi cemaati kastedilmiştir. Bu görüş Muhammed b. K.a'b el-Kurezi, Katade ve İbn Abbas'tan rivayet edilmiştir.

    3-Bu ayet Cenabı Hakkın 'Allah hiç bir beşere bir şey inzal etmemiştir' di-yen Kureyş müşriklerine dair bir haberidir. Bu görüş de İbn Abbas ve Müca-hid'den rivayet edilmiştir.

    Et~ Taberi rivayetleri aktardıktan sonra kendi açıklamalarım ve bunlar ara-sında kıraate dair kendi tercihini şu ifadelerle yapmaktadır:

    "Bu görüşler içinde en doğru olanı 'Allah'ı hakkıyla takdir edemediler' cümlesiyle Kureyş müşriklerinin kastedildiğini söyleyenlerinkidir. Zira burada

    (6J) Et-Taberi, a.g.e., IV, s.l54-155; Ayeti Cabir İbn Zeyd, Ebu Amr, İbn Kesirve Asım 'en yeguile', ötekiler de 'en yugaile' şeklinde okumuşlardır. Bkz. Ateş, Süleyman, Yüce Kur'-an 'ın Çağdaş Teftiri, II, s. 132

    !641 Al bayrak, a.g.e., s. I 26.

    --··----·--· ··-·· - ----------

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 78 (1, 2)

    TABERi TEFSİRİ'NDE BAGLAMIN YERİ VE ÖNEMİ------147

    bağlam öncelikle onlardan haber verme şeklindedir. Bu haberin de müşriklere dair olması Yalındilerden haber verme şeklinde olmasından daha uygundur. Al-lah Teala bu ayette Yahudilerin 'Allah hiç bir beşere bir şey indirmedi' şeklinde bir inkarları olduğunu belirtmiyor, dahası Yahudilikte böyle bir şey olmadığı da biliniyor. Üstelik Yahudilerin Hz İbrahim ve Hz. Musa'nın suhuflarını, Hz. Davud'un Zebur'unu kabul ettikleri bilinmektedir. Yahudilerden her hangi birinin böyle bir şeyi söylediğine dair senedi muttasıl sahih bir haber de olma-dığına, ehli tevil arasında böyle olduğuna dair bir icma bulunmadığına, surenin başından buraya kadar da konu hep puta tapan müşrikler olduğuna göre 'Al-lah'ı hakkıyla takdir edemediler' cümlesi de bu bağlamla bütünlük içindedir, ondan aynlamaz. Dolayısıyla bizim cümlenin bağlamdan ayrıldığım söyleme-miz de caiz değildir. Böyle olması için kabulü gerekli olan bir haber veya akli bir delil bulunmalıdır. Bu ayetin Yalındilerden haber verdiğini söyleyenler öyle sanıyorum ki 'tecalune karatise' ifadesine dayanıyorlar. Böylece bunun tevilini Tevrat ebiine yöneltiyorlar. Ayeti muhatap siygasıyla okuyorlar. Ancak bu tevil ve kıraat açıkladığım vasıfta tenzile uymuyor ... Evla olan haberin müşriklere dair olmasıdır. Dolayısıyla 'yec'alfinehu karatise yubdfineba ve yuh:ffuıe kesira/ Onu kağıtlara yazıyor, bir kısmını açıklayıp çoğunu da gizliyorlar' şeklinde Mücahid'in gaip siygasıyla okuduğu kıraat daha doğrudur, te ile olan okuma değil. Sonuç olarak Mücahid'in dediği gibi. 'kul men enzele' ile kastedilen

    .. "ki di "(65) muşn er r.

    8. Konu Bütünlüğünü Dikkate Alarak Yaptığı Tercihler

    Et-Taberi farklı görüşler arasında tercih te bulunurken zaman zaman da si-yak ifadesini kullanmadan konu bütünlüğünü dikkate alarak tercihler yapmak-tadır. Metin içinde zikrettiği gerekçeli açıklamalar tercihini yaparken hem bir grup oluşturan ayetlerin bağlamını hem de aynı konuya dair diğer surelerde zikredilen ayetlerin muhtevasını başka bir deyişle konu bütünlüğünü dikkate aldığını göstermektedir.

    Saffat suresi 83-113 arası ayetlerde Hz. İbrahim'den bahsedilmektedir. 101-102. Ayetlerde daha önce vadettiği için Allah'ın ~g::ı.riyle oğullarından birini kurban etmesi istenmekte, onun bu durumu oğluna açınca eviadının da kendisi-ne emrolunduğu şeyi yapmasını söylediği ve ayetlerin devamında da bu emri

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 79 (1, 1)

    1481 Mesut OKUMUŞ -------- EKEV AKADEMİ DERGİSİ

    uygulamsı esnasında Cenab-ı Hakkın ona büyük bir kurban balışettiği anlatılmaktadır.

    "Rabbim bana salihlerden olacak bir evlat ver dedi. Biz de onu uslu bir o-ğul müjdeledik ... Ona fidye/ödül olarak büyük bir kurban bahşettik" (Saffat, 37: 101-107)

    Hz. İbrahim' e balışedilen oğul ve onun kurban edilmesi olayından bahseden ve kınhan edilecek çocuğun ismi zikredilmeyen bu ayetterin tefsirinde kimin kurban edildiği konusunda farklı görÜşler olduğunu belirten et-Tabeıi, ihtilafın iki isim üzerinde odaklandığım belirtmektedir.

    I-Birinci görüşe göre burada kast~dilen ve kurban edilmek istenen kişi Hz. İshak'tır. Bu görüş Abbas b. Abdulmuttalip, İkrime rivayetine göre İbn Abbas, Ka'b, Mesruk ve başkalarından nakledilmiştir.yine sahabeden Hz. Ömer, Hz. Ali, İbn Mes'ud, İbn Abbas; tabiin ve onları izleyenlerden de Ka'bul Ahbar, Said b. Cübeyr, Katade, Mesruk, İkrime, Ata, Mukatil, Zühri ve Süddi'nin de bu görüşte oldukları rivayet edilmektedir.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 79 (1, 2)

    TABERİ TEFSİRİ'NDE BAGLAMIN YERİ VE ÖNEMİ------149

    kişi de hiç kuşkusuz İshak'tır. Dolayısıyla fidye olarak gelen koç da kendisiyle müjdelendiği (oğlu) içindir. "(70>

    Sonuç olarak et-Taberi gerek buradaki ayetlerin bağlaını gerekse Kur'an'ın diğer surelerinde zikredilen aynı konuya dair ayetlerin muhtevasından hareketle Hz. İbrahim'in oğlu Hz. İsmail'i değil Hz. İshak'ı kurban etmek istediği kanaa-tini tercih etmektedir. Nitekim daha sonra gelen bazı müfessirler kurban edil-mesi istenen çocuğun İshak olduğu görüşünde olanların bunu Kur'an'dan çı-kardıklarım belirtmektedirler. ·

    Ancak et-Taberi'nin bu kanaatini paylaşmayan ve bu anlayışından dolayı onu eleştiriye tabi tutan müfessirler de vardır. örneğin yine bir rivayet müfessi-ri olan İbn Kesir, Hz. İbrahim'in ilk tebşir edildiği çocuğun İsmail olduğunu ve İsmail'in ehl-i kitap ve müslümanların ittifakıyla İshak'tan daha büyük olduğunun bilindiğini ve Tevrat'a göre İsmail'in Hz. İbrahim 86 yaşındayken Hz. İshak'ın ise 99 yaşındayken dünrıaya geldiğini, onlara göre de Allah'ın Hz. İbrahim'den 'biricik oğlunu alıp'

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 80 (1, 1)

    1501 Mesut OKUMUŞ -------- EKEV AKADEMİ DERGİSİ

    9. Bağiarnı Dikkate Alarak Tercih Yapmadığı Yerler

    Et-Taberi tefsirinde bağlam konusuna önem vermekle beraber bunu ihmal ettiği ve tercih yapması gereken bazı yerlerde tercihte bulunmadığı da dikkati çekmektedir. Buna dair bir örnek Ahzab suresinde bulunmaktadır. Mesela o, "Evlerinizde oturun, eski cahiliyyede olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin, Allah 'a ve peygamberine itaat edin. Ey ehli beyt! Şüphesiz Al-lah sizden pisliği giderip sizi tertemiz yapmak ister. " (Ahzab, 33) ayetindeki "ehl-i· beyt" ile kimlerin kastedildiği konusunda iki görüş bulunduğıınu belirte-rek bunlardan birinin, Hz. Peygamber'in bir gün kızı Hz. Fatıma, eniştesi Hz. Ali, torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i ahası altına alarak 'Bunlar benim eb-li beytimdir' rivayetine dayanarak ehl-i aba denilen yakınları, diğerinin de mü-barek zevceleri olduğunu ifade etmektedir. Ehl-i beytin kimlerden oluştuğıınu ortaya koymak için ehl-i ahaya dair bir çok rivayet aktardıktan sonra ayetteki ehl-i beyt ile Allah resulünün mübarek zevcelerinin kastedildiğini belirten bir tek rivayet aktarınakta ve bunlar arasında herhangi bir tercih te yapmamaktadır. Ahzab yirmi sekizinci ayetten itibaren bu ayete kadar konu tamamen Hz. Pey-gamber'in mübarek zevceleridir. Dolayısıyla et-Taberi'nin diğer ayetlerde uy-guladığı kurala dayanarak burada da en azından peygamber eşlerinin de ayette sözkonusu edilen ehl-i beyte dahil olduğunu belirten bir tercihte bulunması ge-rekirdi. Ancak bu manada herhangi bir tercih yapmamıştır.

  • D01777c6s13y2002.pdf 24.02.2010 11:47:31 Page 80 (1, 2)

    TABERi TEFSİRİ'NDE BAGLAM/N YERİ VE ÖNEMİ------151

    Kur'an yorum geleneğinde son derece önemli bir yere sahiptir. Kur'an ayetle-rinin anlaşılması ve yorumlanması konusunda Hz. Peygamber' den gelen sahih haberler dışında aklı da ikinci bir kaynak olarak kabul eden et-Taberi'nin tefsi-rinde Arap dili ve lisanının özelliklerini bilmek de gerekli görülen temel kay-naklardandır.

    Bağlanı konusunda belli başlıklar altında zikrettiğimiz sınırlı sayıdaki ör-neklerden de anlaşılacağı üzere et-Taberi'ye gelinceye kadar Kur'an ayetlerinin yorumlanması anıeliyesinde tefsir sahasının önde gelen sahabe, tabiun ve onları izleyen müfessirleri arasında bit ayetin belirli bir ifadesi veya kısmı ile ilgili çok sayıda görüşün ortaya çıkabildiği veya bir ayet grubunda konu ve bağlanı dikkate alınmadan reye dayalı tefsirlerin de yapılabildiği görülmektedir. Bu du-rum bir anlamda et-Taberi'nin seletlerinin Kur'an metninin anlaşılması ve yo-rumlanınası konusunda yer yer bağlaını dikkate almadıklarını göstermektedir. Et-Taberi kendisine kadar gelen bu çok sayıdaki rivayet malzemesini koymuş olduğu yorum ilkeleri çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutarak en elverişli olanlarını belideyip onları tercih etmeye çalışmıştır. Farklı görüşler arasında eleme ve tercih yaparken kullandığı temel kaynaklar arasında salıili haber ve aklın yanısıra bağlam da önemli bir yer tutmaktadır. Bütünlük ve bağlam konu-sunda onu en fazla ilgilendiren şey ise ayet ve surelerde doğru bir Arapça ve anlam uygunluğunu sağlayacak mantıklı ve ahenkli bir söz dizimidir.

    Et-Taberi, ayetterin hangi manaya geldiğini tespit etme, farklı yorumlar ara-sında kendine göre en doğru olanı tercih etme, nahiv ihtilaflarını çözıİıe, zamir-Ierin merciini belirleme, muhtelif kıraatler arasında en uygun olanı seçme, bir ayet veya ayetler grubunda yahut ayetlerin belli bölümlerinde kimlerin ve neyin kastedildiğini ortaya koyma gibi bir çok konuda ölçüt olarak bağlaını esas al-mış ve tercihlerinin doğruluğunu bağlama dayanarak gerekçelendirmeye çalışmıştır.

    -~ı -