364

TARİHİN BAŞLADIĞI ÖN-TÜRK UYGARLIĞI...Prof. Dr. Lale ORALOĞLU Doç Dr. Muhsin idikut KADIOĞLU Dr. Muzaffer MADEN ... üzere dil bilgisi, Orta Asya’yı ana kucağında tanımış

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • T A R İ H İ N B A Ş L A D I Ğ I

    ÖN-TÜRK UYGARLIĞI

    RESMÎ TARİHİN ÇÖKÜŞÜ

    HALÛK TARCAN

    toşlİDoııgılaıiiiı üsteli

  • Bu kitabın tüm yayın hakları

    Ön-Türk UygarlığıAraştırm aları M erkezi’ne aittir.

    Her türlü alıntılarda kaynak olarak adı belirtilmelidir

    &TÖRE YA Y IN GRUBU

    İmecesidir

    0212 2406555

    CRA 5179 20% 9FR. 19.02.2003 Paris

    ISBN. 975-92670-0

    Gen. Yay. Yönetmeni

    Son okuma

    Teknik hazırlık

    Baskı/cilt

    Kapak tasarım

    Grafik tasarım

    Koordinasyon

    Dizgi/Tashih

    Hukuk Danışmanı

    Dagıtını Koordinasyon

    S Kemal ERMETİN

    Halûk TARCAN

    Töre tasarım

    Çalış Ofset

    Ercüment Tarcan

    Nczahat İyidoğan

    Şenol Erdoğan

    Burcu Aybüke Ermelin

    Av Nevzat Çetin

    Av. Nccdcl Karatcpe

    Av. Başbuğ Pınarbaşı

    Şemsettin Ermelin

    Dr. Mehmet Kutlu TANK ve Aydoğan KEKEVİ'ye bu imecedeki büyük katkılarındandolayı teşekkürler.

    Kapak resmini Ercüment Tarcan, bir "Bitig Taş” olarak düşünmüştür Dipteki üçgen ED, üstündeki çizgi İS. Alev OZ damgası...¿D İZ OZ. yaratma

    gücünün şekil değiştirerek bütün dünyaya yayılması...Yazıyı bulmuş olan Ön-Türkkişileri halay çekmektedirler...

  • Yayın kurulu

    Prof. Dr. Ali Osman ÖZCAN Arkeolog Çığır ZORLU

    Dr. Demir ÖNGER Prof. Dr. Ergican SAYDAM

    Doç. Dr. Fatma AYHAN Prof. Dr. Ramazan ÖZEY Doç. Dr. Refika TARCAN Dr. Mehmet Kutlu TANK

    Dr. Tuncay SUPÇUN Prof. Dr. Musa YILDIZ

    Prof. Dr. Lale ORALOĞLU Doç Dr. Muhsin idikut KADIOĞLU

    Dr. Muzaffer MADEN Prof. Dr. Mustafa ERKAL

    Prof. Dr. Yıldız DAĞDELEN Dr. Yüksfel CAVLAK

    Bu imeceye destek verenler

    Bertan ONARAN - Yazar / çevirmen.Mustafa BAKAN - Yük.Mühendis.

    Servet ELBER * Araştırmacı / yazar.Olcay TUNÇ - Öğretmen.

    Abdullah TUNÇ - Mühendis / Kültür araştırmacısı. Hatice BOZTEPE - Öğretmen.

    Nükhet KOCAAÇAR - Öğretmen.Erdoğan ASLIYÜCE - Araştırmacı / yazar

    Osman KAR ATAY - Tarihçi.Turan İNANÇ - Ekonomist.

    Tamer BACINOĞLU - Doğu Bilimci / İlâhiyatçı. Aydoğan KEKEVİ - Sosyal-Danışman.Oylar SAGUNER -Yüksek Mühendis. Alpaslan OZAN - Araştırmacı / yazar.Ali Bilge ONUR - Y.Mühendis / yazar.

    Mustafa BOZKURT - Araştırmacı / yazar.. Jacqueline ALATUR - Öğretmen.

    Irge SEZER - Kompozitör Veysel DİNLER - Araştırmacı /yazar. Mustafa İZBERK - Yük. mimar/yazar.Ilhan ÇİLOĞLU - Em. Alb./Yazar:

    Necati ÇANKAYA - Em. Kurm. Alb./ Yazar. Bahir Mazhar ERURETEN - Hukukçu/yazar.

    Timuçin MERT - Yazar.Günseli BAŞAR - Araştırmacı /yazar.

    Fatma Uner İNAL - Avrupa. Kad. Biri. Tr. Delegesi. Gülen SEZER - Opera Sanatçısı

  • KurumlarTürk / Alman Dil ve Kültür Ensttltüsü

    Paris Anadolu Kültür Merkezi

    Fransa Atatürkçü Düşüncc Derneği

    Rccklinghausen Atatürkçü Düşünce Demeği

    Töre Türkçe Düşünenlerin Dergisi

    A .D.A Anti Deformation Association O f Yakut Turkish Americans

    K;?abı baskıdan önce ulaştırdığımız, yoğun çalışmalarından vakit ayırarak okuyan, yapıcı eleştirileri ve uyarılarından faydalandığımız;

    Doç. Dr. Şenol BAL.Prof. Çetin YETKİN,Prof. Acar SEVİM.

    Doç. Dr. Fatma AYHAN Prof. Ali Osman ÖZCAN,

    Metin AYDOĞAN Arkeolog Çığır ZORLU

    Bilimse! disiplinleri ve yapıcı uyarılarından doiayıTeşekkurlerimizı sunarız

    öıvTürk Uygarlığı Araştırmaları Merkezi

    Hacı Mansur sokak Nu. 41 kat 2

    Nişantaşı İstanbul

    212 2476370 / 2318035

    &

    Y A Y I N G R U B U

    0212 2406555

  • ANAM'A

    ZÜBEYDE ANA'

    TÜM ANALAR'A

  • İÇİNDEKİLER

    BÖLÜM I.Kitap Öncesi .............................................................................16Aydınlığı yaratan Ön-Türkler ....................................................... 21Ezilmişlik .....................................................................................23Ortaasya’da yazının icadı ......................................................... 25Şüphe edilen noktalar ...............................................................27Ateş kültü ve Ateş Evleri ......................................................... 30Tanzimat Döneminin Mirası .......................................................31Türk adının yok edilmesi . .................................................... 34Türk dememek için .................................................................... 36Batılılann yanılgıları .....................................................................41EYZİ'ler, Tarih öncesi dünyanın başkenti ....................................45Türkçe kaynak dil .......................................................................46Arap istilâsı ............................................................................... 51Batı nın geleneksel iftira kampanyasında devamı.Türklerin imha edilmeleri ............................................................56Ön-Türk Kültürüne hazırdan konmak ......................................... 59BÖLÜM II.KİTAP I ..................................................................................67Resmî tarihin çöküşü ................................................................. 70Mozaikçiler ..................................................................................75Bölüm III.Ön-Türk uygarlığı .......................................................................88hamlamayacak yanılgılar ............................................................ 91Budizm’in kökeni .......................................................................93Yöntem ..................................................................................100Yazının doğduğu üçgen .......................................................... 101Evrensel uygarlıkların kökenindeki Ön-Türk uygarlığının doğuşu .104

    Orta Asya kişisinden. Ön-Türk kişisine .................................... 105Yazıya doğru ilk adımlar . . . . * ........................................... 106Yazının doğuşu ....................................................................... 108Yazının doğduğu üçgen .......................................................... 111ASYA yazıtları / OT-OĞ Yazıtları...............................................115Bölüm IV.Uygarlıklar su kenarlarında doğarlar ......................................... 120Bilinmeyen adlarıyla iç denizler ............................................ 122Batının büyük yanılgısı ............................................................ 129Bölüm V.Kara Tau Kültürü .................................................................... 126Karatau kültürü Hindistan’da ' .................................................... 129Tarihteki ilk siyasal kuruluş: UŞUNUY ....................................130

    6

  • Bölüm VI.Evrensel kültürün başlangıcındakiÖn-Türk dil, yazı, kültür ve tarihi ............................................ 132Tarih Ön-Türklerle başlar ..........................................................133Bölüm VII.Kaya resimleri damgalar ..........................................................141Oğ Tamgaları ..........................................................................150Yazıtların içerikleri .....................................................................151Yazı okulları .............................................................................15?Ön-Türk ve evrensel uygarlıklar tarihinde ilk açılan okul . . . .153 Bölüm VIII.İnsan üstü kuvvet inancı ..........................................................155Kurganlar ve tümülüsler ..........................................................158Kutsama merasimi .................................................................... 159Kün-Ay Yakanlarının Anlamları .................................................. 161Yılan-Boğa Kültü ....................................................................... 163Hint-Avrupa dillerinde 7 sayısı * ..................................................164Demokrasinin çekirdeği ............................................................ 173Ateş Kültü / Ourgan Kültürü .................................................... 173Varoluş felsefesi ........................................................................176Ateşe urma" kuralları ............................................................... 177Uça Barma ............................................................................... 179Batı dillerinde Tanrı adlarının kaynağı .......................................180Bölüm IX.Ön-Türk siyasal kuruluşları, ÖDÜS (devlet)leri ......................... 182ON-UYUL, On notası, tarihteki ilk barış notası............................... 185TÜRÜK BİL, Türük egemenliği ..................................................192Orhun yazıtlarının yanlış tarihi ..................................................194Avrasya tarihi ..........................................................................196Rus Çarlığının tarih araştırmaları .............................................197Ötügen Ormanlanndaki barbar Tatarlar(!) ..................................198Resmî Türk tarihindeki inanılmaz yanlışlar ve yanlışlarda ısrar .198Uygur İmparatorluğu .................................................................. 199Bölüm IX.Orta Asya, Üst Asya, Avrasya, Ön-Türk yazıtlarında bilinmeyenya da bilinmeyen bilinmek istenmeyen kavramlar ......................200Bölüm X.Göçler .................................................................................... 213Doğu’dan gelen aydınlık, Talas’tan Gut-Yak’a ......................... 214İsi-Yir’den Güneye .................................................................... 215Doğu Anadolu kaya resimleri ve yazıtları ileTürklerin dördüncü anayurdudur ..............................................222Ahtamar Adasında Ön-Türkler ................................................ 228Karabağ Nogomi Karabağ .................................................... 230Cunni Mağarası......................................................................... 23016 bin yıllık kültür ve taşıdığı uygarlık .................................. 232

    7

  • Bölüm XI.Kuzey Anadolu’da Karadeniz kıyılarında Ön-Türk izleri ...........236Bölüm XII.UW-On'lar, Konstantinopolis Bizans, ASTAN-BOLIÛ,AASİTAANE İstanbul ...............................................................240UW-ON'lar.................................................................................. 241İstanbul yöresinde Ön-Türk kültürünün ilk delilleri.......................242Bölüm XIII.TROİA TROYA)..........................................................................255Beycesultan’da Ön-Türk yazısı ................................................. 258Batı Anadolu'da bir yazıt daha ................................................. 259Sagalassos, Batı Anadolu'da yeni bir yerleşim merkezi ..............260Antalya - ATTALEİA ...................................... ................. 264Bölüm XIV.Limni Adasında Ön-Türkler ve Kyme alfabesi ......................... 268KYME alfabesindeki harflerinÖN-TÜRK damgaları olan kökenleri ..........................................276Grekler Alaşyada ne ararlar ? -Kıbrıs Adasında Ön-Türkler . . .278Karia yazısı .............................................................................280Likya Lik / ya ........................................................................281Bölüm XV.Anadolu tarihi sorunu ............................................................... 284Hint-Avrupa Kuramsal Dilini 4.binde DoğuAnadolu’ya yerleştirme çabaları .............................................285Urartu ................... .. ................................................................. 286Hurrumi .....................................................................................289Hyrcanie, (İrkani) .................................................................... 290Bölüm XVII.Altın ustası İskitler ..................................................................305iskitler Rumanya'da ..................................................................306İskitlerde müzik kültürü ............................................................ 313Bölüm XVIII.Doğu Anadolu Ön-Türklerı. Özet .............................................315Mezopotamya'ya kısa bir bakış .............................................316Ön-Türkçe’nin etki alanı ..........................................................317Sami Alfabesinin doğuşu ..........................................................318Kitap sonrası .............................................................................325Halkımıza ilk sesleniş ............................................................... 325Bilimsel Mantık .............................................................. . .33012 Temmuz 2002 Ceviz Kabuğu .............................................3311970 den günümüze manzarayı umumiye ................................. 358Konferans serüvenleri ............................................................... 360Kaynakça ..................................................................................363

    8

  • Halûk T ara ın

    TANITIM

    Yayınımın amaçları şöyledir:

    Bilinmeyen ya da bilinmek istenmeyen Ön-Ata, Ön-Türk kültür ve uygarlığını• Halkımıza• Türk kitlesine ve• Bütün dünyaya tanıtmaktır.

    Tanzimat döneminde bütün acılığıyla ortaya çıkmış olan• Batı uygarlığı karşısındaki ezikliğimiz,• kökleşmiş olan kendimize güvensizliğimiz ve nihayet• bir tür yeni kimlik haline dönüşmüş olan• Türk kültüründen, kültür ve uygarlık sahibi olmuş olmaktan• Korkmamız, bu çok yönlü aşağılık duygusundan kurtaracak olan

    Ön-Ata kültürümüzdür.Bu kültür Zaman ve mekân içinde

    • Tarihin onunla başladığı• Kaybolduğu sanılan büyük uygarlık olarak ortaya çıkmıştır.

    Bu uygarlık,• tümüyle erime noktasına getirilmiş olduğundan, bu çıkış çok zor altında

    gerçekleşmiştir.Türk ve uygarlık dünyası bunu iki kişiye borçludur:

    Atatürk (vol gösterici) Türkçülük akımını,• ‘’kuvveden fiile” , teoriden gerçeğe dönüştürmüş,• devletin kültür politikasını,• Öz-kültürümüze dönüş, ulusal kimliğimizi arama olarak saptamış,

    Bunun için de gerekli olan ilk adımı atmış,• Türk Tarih Tetkik Cemiyeti’ni kurdurmuştur.

    Fakat, Türk Tarih cemiyeti, (sonradan Türk tarih Kurumu),• sistemi YÖNTEM yanlışlığı içinde, Türk tarihinin kökenlerini Ön-Türk

    Uygarlığını bulamamış ve onu,• yani “kendi kendini Red” yoluna girmiştir. Âdetâ kendi uygarlığının

    derin ve genişliğinden korkmuştur. Ama, hiç olmazsa,• Türk tarihinin Islâm Tarihinden ibaret olmadığı meydana çıkmış,• Türk kültür ve tarihinin, eksik resmî tarihin vermiş olduğu (- 220)de

    başladığı kabul edildiğinde, İslâmiyet’in doğuş tarihi olan (+632)den, 220 + 632 = 852 yıl önce başladığı varsayımını olsun desteklemiştir.

    Ön-Türkler incelendiğinde görülecek olan; “C 14 ile, Sovyet Bilim Akademisinin Türk olduğunu bilmeden tespit etmiş olduğu ilk tarihi, 14 bini alırsak, 14.000 + 632 = 14.632 yıl önce Türk kültürü tarihe ayağını basmıştır”.

    Bir öteki kişi ise, Kâzım Mirşan’dır. Köşesinde sessiz sedasız onlarca yıl çalışan ve çalışmakta olan Orta Asya çocuğu Kâzım MİRŞAN, bu uygarlığı,

    • Tarihin başlamasını sağlayan, kaybolduğu sanılan bu büyük uygarlığın, Ön-Türk uygarlığı olduğunu,

    •>

  • Halûk Ta ram

    • en emin yol olan dil ve onu görselleştiren yazılı belgelerle ortaya çıkarmıştır

    • Bu şeref, yalnızca ona aittir. Geniş ve derin, en başta Türkçe olmak üzere dil bilgisi, Orta Asya’yı ana kucağında tanımış olmanın verdiği budunsal ve toplumsal bilgiler onun

    • gerekli olan araştırma sistemi içinde• gerekli olan YÖNTEM içinde olduğunu göstermiştir. Bu konuda• Anadolu Türkçesi dışında başka Türkçe ya da Türk lehçesi bilmeyen• yerli, ya da, onu da bilmeyen yabancı -iyi niyet sahibi olsalar bile—

    öteki araştırmacılardan ayıran müspet ve gerekli yönleridir.• Bu da, Türk Tarih Kurumunun sistem YÖNTEM YANLIŞLIĞINI ortaya

    koymuştur:1- Türk tarihi, doğduğu dilde araştırılır. Bunun için de2- Geniş çapta Türk dilleri, ya da lehçeleri bilgisine sahip olmak gereklidir.. Yayınım prensip olarakZAMAN ve MEKÂNDA TÜM TÜRK KİTLESİNİ ELE ALIR

    Yayınımı iki kitap halinde planladım :Kitap 1 :

    • Yazının doğuşu, Yazının taşıdığı en yüksek seviyedeki fikirler,• Tek Tanrı kavramı,• ilk siyasal kuruluşlar,• Asya ve Anadolu’da DİP KÜLTÜRÜN Sahibi,ÖN-TÜRKLER

    Kitap 2:• Avrupa,• Mezopotamya,• Amerika’ya yayılmış ve DİP kültürü oluşturmuş olan Ön-Türk Kültürü...

    KİTAP 1 ’in organizasyonu şöyledir:- Kitap Öncesi- Kitap 1- Kitap Sonrası

    Kitap öncesi ...iki temel konuyu işler:A - VATİKAN ve BATI ÜLKELERİNİN TÜRKLERE KARŞI TUTUMU: (+ 5’nci) yüzyılda, cehalet, pislik ve yobazlık içinde sürünen Batıya,• 34 harfli alfabesi, Ön-Türk kültürü ve demirci körüğüyle bir ışık gibi girmiş

    olan Attilâ ve Hunlarm, halkın uyanmasına neden olması, dolayısıyla• Vatikan’ın eleştiri kabul etmez, mutlak otoritesini sarsması nedeniyle,• Barbar, yakıcı, yıkıcı ilân edilmesi ve Batıda Türklere karşı tarihi kinin

    başlangıcı ve tarihi ilk iftira;• Ostrogot kralı Totilâ’nın barbalığının Attilâ’ya mal edilmesi..

    1. Bu hislerle beşikten itibaren yetişen batılının• Türkleri Avrupa’dan, Anadolu’dan, Ortadoğu’dan silmenin Orta Asya’ya

    iti

  • Halûk Tartan

    gönderme geleneksel siyasetinin doğuşu ve uygulanması...Haçlıların püskürtülmesi ve Avrupa’ya yayılışının bu siyaseti körüklediğini de unutmamak gerekir

    • 1774 Osmanlı İmparatorluğunu parçalama kararında sabırla yürüyerek1920'de SEVR’e ulaşmak.

    2. Türkleri, uygarlıktan nasibini alamamış, kendine özgü bir kültürü olmayankötü kopyacı, şekilsiz bir kitle hattâ, bir sürü olarak gösterme azmi...Bunun için• Türk kelimesini ağza almamak, bunun yerine Müslüman, Mongoloid

    (Moğolumsu) deyimlerini kullanmak• Türk tarihin, çıkarlarına uygun gelen tarihlere göre kaleme almak :• Asya’da Tarihimizi (- 220)de başlatmak,• Anadolu’da Tarihimizi (+1071)de başlatmak,• Türk dilini yok saymak, bunun sonucu karşılarına çıkan bilmedikleri yazıları

    asla Türk dil ve kültüründe aramamak...Ve• Bilinmeyen ve ölü ırk a ait bir yazı ve dil kavramını yaratmak• Hazar’dan Çin’e kadar uzanan tek ülke• Türkistan’ı önce Batı ve doğu sonra da Türk budunlarını adlarına göre

    Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan vb...şeklinde parçalamak.

    3- İFTİRA, İNKÂR ve YALAN kampanyasının ULULARARASI SEVİYEYEÇIKARILMASI• 1821 Yunan ihtilâlindeki Türk katliamının, Yunan katliamı diye

    yutturulması• 1976 Çarlık Rusya’nın Bulgar Türkleri katliamından asla söz edilmemesi

    ve nihayet,• Osmanlı imparatorluğunu etniler politikasıyla,• kan ve ateş içinde bırakan Batılının, nihayet• Anadolu’ya da sahip olması için• Ermenileri suça teşvik edip• Türk katliamına sebep olmaları ve bu tarihi suçlarını saklamak için,• Ermeni Soykırımı iftirasını ileri sürmeleri, bunu en ufak bir şeklide

    vicdanları sızlamadan tekrarlamaları,• okullarda ders haline getirmeleriBununla da yetinmeyip, bütün tarih bilimine karşı çıkarak,• yerel meclislere ya da parlamentolara üye seçilmek ya da parti halinde oy

    kazanmak için,• bir milletin şeref, haysiyet ve tarihini hiçe sayarak• Parlamentolardan karar çıkarmaları,• TARİHTE GÖRÜLMEMİŞ BİR ALÇAKLIKTIR.

    Batı, bu genel çizgilerle 4 gurupta topladığımız geleneksel Türk karşıtı yada Türk fobisi programını başarıyla uygulamıştır. Fakat,• 1919-1923 Anadolu ihtilâli bu başarıya ilk darbeyi indirmiş durdurmuştur.

    11

  • Halûk Tartım

    KİTAP 1Asıl Ön-Türk dil, kültür ve uygarlığını, bunun doğuşunu, gelişimini ve

    yayılmasını açıklayan kitaptır.Başlangıç bölümü.1923'te başlar, Atatürk’ün ölümüyle1- Öz benliğimize dönüş çalışma ve çabaları ilk engellerde terk edilir.• Ülke, bu yolda yürüyemeyen• Ya da bu yolda yürümek istemeyen,• Fikir ve sistem üretemeyen,• Kişiler ve partilerin elinde• yönsüzlük içinde bocalama dönemine girer• En kolay ve en tehlikeli yol tercih edilir . DİN SÖMÜRÜSÜ...

    2- Atatürk’ün ölümü sonrası, bu durumu fırsat bilen Batı,• Sevr’ dosyasını açar.• Din sömürüsü yolunda sinsi bir şekilde yürüyerek bir taraftan• kökten dinciliği horlatır, öte yandan• Atatürk’ü değersizlendirme kampanyasına girişir.• Tanzimat’ta doğmuş ve fakat asla eksilmemiş olan aşağılık duygusunu

    işleyerek• Tarihte hiçbir şey yapmamış, uygarlığa hiçbir katkısı olmamış halk

    olduğumuz duygusunu körükler.• Anadolu’yu halklara böler, Anadolu Mozaiği fikrini bazı kafalara yerleştirir. Bundan sonrası, SEVR’İ sabırla işlemek,Anadolu’yu parçalamaktır. Artık uygulama başlamıştır...

    Ö N - T Ü RK U Y G A R L I Ğ I

    • TARİHİ BAŞLATAN• KAYBOLDUĞU SANILAN• BÜYÜK UYGARLIK• ÖN-TÜRK UYGARLIĞI’na girilir...Asıl kitap, Ön-Türk gerçeğinin

    açıklanması burada başlar.

    Adlandırma sorunu;Başlangıçları tarih öncesinin derinliklerinde ortaya çıkan atalarımızı

    adlandırmak pek kolay olmadı.• Önce İLK TÜRK adını düşündüm...ilk insanla karışacağından vazgeçtim,• sonra DİP TÜRK adını buldum...Hiç hoşuma gitmedi.Nihayet• ÖN-TÜRK adında karar kıldım...Bu adı, maket halinde kalmış olan ilk

    kitabımda 1993’te ilk kere kullandım...Sevildi, alışıldı ve tutundu.Bilimsel olarak PROTO-TÜRK denir. Fakat Proto deyimi yazının

    bulunuşundan öncesini gösterir.

    12

  • Halûk Tartan

    Halbuki yazıyı bulan ve tarihi bu bulguyla başlamış olan Ön-Atalarımız için bu deyim artık geçerli olamaz...Ön-Türk’ün karşılığını batı dillerinde de bulmalıyız, kullanmalıyız ve kullanmasını öğrenmeliler.

    Bir kitabın yazılması kadar zahmetli olan bir öteki iş, kitabı bastırmak için gerekli, maddî imkânı bulmaktır. Akurgal ekolünün etkisi altında çalışan çok değerli kültür kuruluşlarına başvurmanın - önceki tecrübelerimden ağzım yandığından - boş olduğunu kara kara düşünürken, Almanya’dan, internet aracılığı ile tanıdığım bir kişi, arkadaşıyla birlikte bu iki sayın kişi, Ön-Türkleri yayımlarından tanıyan iki dost, kendi imkânlarını önerdiler. .Âdetâ gökten bir mucize gibi inmiş gibi olan bu imkân beni çok mutlu kıldı. Dr. Mehmet Kutlu TANK ve Aydoğan KEKEVİ'ye bu imecedeki büyük katkılarından dolayı en samîmi teşekkürlerimi sunuyorum.

    Kitabım, bütün iyi niyetime rağmen farkında olmadan kullanmış olduğum bazı kelimeler ya da kavramlar nedeniyle kanun dışına sarkabilirdi. Bu tehlikeyi iki sayın avukat; Sayın Av. Necdet Karatepe ve sayın Av. Başbuğ Pınarbaşı'nın titiz ve özverili incelemeleri sayesinde aşabildim. Kendilerine teşekkürlerimi sunarım. Türk Kültürüne hizmet etmeyi aslî görevleri olarak niteleyen ve en yüce değer olarak sadece ve sadece "Türklüğe Hizmeti” alan bu iki dost sağolsunlar!..

    Türk Kültür araştırmalarına 1962’de başlamıştım.1984'de Kâzım Mirşan’ı ve tanıdım Ön-Türklerle ilk temasım bu tarihte

    oldu Şimdiye kadar yazmış olduğum her kitapta özellikle, büyük maddî imkanları olan kuruluşlara, Bir Ön-Türk Uygarlığını Araştırma Merkezi kurulması için yaptığım önerilere de hiçbir ses çıkmadı.

    İlk Ön-Türk makalemi 1988’de yazdım.O günden, bundan iki yıl öncesine kadar, yapayalnızdım. Kimse yanımda

    yer almadı. Zaten beklemiyordum...Fakat bu kişi beni hayretlerde bırakacak kadar heyecan ve mutluluk içinde yanımda yer aldı...Töre Dergisine yapjlan saldırı sonucunda çok ağır iki ameliyat geçirip aylarca hastahanelerde yatması sonucu oluşan fizikî engeli kendisine bazı kısıtlamalar getirmesine rağmen heyecanı ve mücadele azmi asla eksilmedi...Ön-Türklerin tanınması için elinden geleni esirgemeyen bu kişi sonunda beni de geçti, bugün, yıllardır özlemini çektiğimiz,• ÖN-TÜRK UYGARLIĞI ARAŞTIRMALARI MERKEZİ’ni kurdu...• Bu merkez için çok önemli olan adımlarından ilkini attı.• Ön-Türk Uygarlığı araştırmalarını destekleyen kişilerin varlığını ortaya

    çıkarmak için bir anket yaptı.• Tabiî benim kitabımın basılması için sağa sola koştu durdu.• İşte bu kişi, Kemâl Ermetin’dir...Bilmiyorum, yaptığı, başardığı işler için

    teşekkür ederim demek yeterli olacak mıdır ?Teşekkür etmek, ona maddi manevî hiçbir imkâna sahip değilken, “sıfır

    bütçeyle” ama türk olmanın gururunu rant amacıyla değil, Türk Ulusuna hizmet amacıyla taşıyan Töre Dergisi ve Töre Yayın Grubu'nun görünmeyen ama inancını ve gücünü her fırsatta hissettiğim gölgedeki destekçilerinin

    13

  • Halûk l'arcan

    imecesiyle kurmuş olduğu merkezi yönetmek görevi vermek, daha doğrusu, bu görevi kabul etmesini rica etmek şeklinde olacaktır.

    Bu merkezin doğal VE ONURSAL başkanı Kâzım Mirşan’dır.Merkez üyelerinin bilgi ve arzu derecelerine göre yapacakları

    araştırmalar, -Mirşan'ın kurmuş olduğu sistemde * geçerli 39 Türk lehçesi ya da dilinde kıyaslamalı olarak yapacağı inceleme süzgecinden geçtikten sonra yayımlanacaktır.

    Ben 1984’te yayınlarıyla tanımış olduğum Mirşan’ın dil bilgisinin genişliğine her geçen gün daha hayran olarak inandım

    Kendisine Ön-Türk kültürüne ait olabilir şüphesiyle, bulduğum ve gönderdiğim belgelerin pek çoğunu çok kısa zamanda çözerek yollamıştır. Gerekli olan zamanın çoğunu postada geçen zaman almıştır diyebilirim,

    Bu arada, İlk maket halinde kalmış olan kitabımda önermiş olduğum ÖN- TÜRK deyiminin tutmuş olduğunu da mutlulukla görmekteyim. Önce İlk- Türk deyimini kullanmak istemiştim. Fakat, İlk insanla karışacağından vazgeçtim. Sonraları DİP TÜRK demek istedim...O da olmadı. Ön-Türk’te karar kıldım ve tutuldu.

    Bir noktayı daha açığa çıkarmak istedim: Ön-Türk gerçeğini eleştirmeye dayanamayanlar benim Mirşan’ın bilgilerini halk deyimiyle yürüttüğümü hattâ daha da ileri giderek "hırsız” olduğumu ileri sürmekteler. Açıklayayım:

    Ben bütün gücümle Almanya, Avusturya, İsviçre ve Paris’te verdiğim konferanslar, yazdığım makalelerde daima HABERCİ olduğumu ve Ön-Türklerı ortaya çıkarma şerefinin yalnızca ve yalnızca Mirşan'a ait olduğunu ifade etmişimdir.

    Tanıtmak için ise, işte Mirşan budur demem için elbette ki kitaplarından bazı belge ve bulguları almam gerekmektedir. Nasıl ki, bir bestecinin tanıtılması için o bestecinin eseri alınır, çalışılır ve icra edilir...Başka çıkar yol var mıdır ?

    Ön-Türklerin tanınması üç büyük sorunu çözümleyecektir;• Gerçek yönleriyle ve kat’i çizgileriyle ortaya çıkmış olan, bir türlü

    bilinemeyen TÜRK KİMLİĞİ öğrenilecektir.• Batı karşısındaki eziklik ve kendimize güvensizlik sonucu esas

    kültürümüzü öğrenme ve kabul etme korkusu ortadan kalkacaktırVE DEBatının 1774’ten beri hayâl ettiği, Türkleri yok etme arzuları ve bu arzularını gerçekleştirme yolundaki planları ve ilk adımlarını attıkları SEVR parçalanacaktır. Ama ne yazık ki bu ilhamı veren, bu hedefi işaret eden Atatürk hayatta değil...

    14

  • Kitap Öncesi

    Bölüm I.

  • Haliık Tartan

    KİTAP ÖNCESİBu seri halindeki makaleler, şimdilik iki ayrı ve birbirini tamamlayacak

    şekilde tasarladığım iki kitabın girişidir. Amacım, Türk kitlesinin,• öteki ülkeler ve kültürlerle, zaman ve mekândaki çok kere aleyhine olmuş,

    ya da yaratılmış olan ilişkilerini• Batıdan tercüme ,onun çıkarlarına göre düzenlenmiş, yanlış, eksik,

    kökensiz bırakılmış Türk tarihine, Resmî tarihe inanmış, ona alışmış olan vatandaşlarımıza,

    • Tarihin kökeninde olan, tarihi başlatan, bilinmeyen, bilinmek istenmeyen, Ön-Türk uygarlığının varlığını tanıtmağa çalışacağım

    Aralarında, uluslararası seviyede tanınmış, dış ülkelerde kürsü sahibi olmuş, çok sayıda konferans vermiş, çalışkan, sevilen, sayılan Akademisyenlerimizden (profesör, doçent, asistan) gerekli olanı da eleştirecek ve yanılgılarına dikkatlerini çekeceğim. Elbette ki bu eleştirilerle onları asla küçültmek ya da cehaletle itham etmek gibi bir amacım asla yoktur ve olamaz. Bu eleştirilerde hareket noktam,• Bilim yanılarak ilerler prensibidir.• Buna mecburum:• Çünkü, ülkeye dışardan bakan bir araştırmacı olarak,• ülkemiz üzerinde oynanan geleneksel• Batılı oyunlarının içinde yaşadığımdan, bu oyunları çok yönlü olarak• ortaya çıkarabilecek ve ona karşı• kültürümüzü,• uygarlığımızı ileri sürerek mücadele edebilecek olan araştırmacılarımıza• büyük görevlerin düştüğünü kanısındayım.• Ancak bu görevlerini, yanlış yolda yürümekte olduklarını kabullendikleri

    anda yerine getirebileceklerdir...• Ülke tehlikededir...Kaybedecek zamanımız yoktur. Yeniden ateş çemberi,

    ikinci bir kurtuluş savaşı şartları içindeyiz . Bu kere silâhımız• kalemdir, bilimdir.Genel çizgiler: Çok çetin olan konu, her iki kitapta geniş bir şekilde ve ayrıntılarıyla işleneceğinden ve gerekli kaynaklar tümüyle verileceğinden, bu başlık altında ancak, bazı gerekli olan paragrafları verebiliyorum.Tekrarlar: Anlatı olarak, konferans sistemini kullandım; Aynı kavramları, bulguları, bilgileri, yerlerine göre, değişik bölümlerde tekrarlamaktan çekinmedim. Amacım, okurun dikkatinin, öteki sayfalara gönderilerek dağılmamasıdır. Bunun için her bölümü, gerekli olan bu tekrarlarla bağımsız bir bütün olarak takdim etme yolunu tuttum.

    Yazı için; dikey sistem kullandım, paragraflarda esas fikirleri görsel hale getirmek amacıyla, onları satır başlarına yerleştirdim. Bu teknik, zamanı az olan kişilere diyagonal okuma imânını vermektedir

    16

  • Halûk Tarcan

    BİZ TÜRKLER, kendimizi• resmî tarihin öğrettiği gibi,• Uygarlıktan nasibini alamamış bir göçebe sürüsü olarak görürüz ; Dahası

    da var,• Kimliğimizi bilmeyiz...Araştırılmamıştır.• Araştırdıklarını varsayanlar, kimliğimizi ortaya çıkarmak için değil,• Kimliğimizin olmadığı ön-fikriyle çalışırlar...çalışmışlardır. Çünkü,• Batıdan tercüme tarihimiz bizi daima çıkmazlara sürükler...Bilimsel

    gerçeklerin dışına iter.

    ETNO / MÜZİKOLOJİBenim de inandığım, benimsediğim ve ıstırabını çektiğim bu seviyesizlik

    içinde, bana, Centre National de la Recheche Scientifique’e(Bilimsel Ulusal Araştırma Merkezi - Paris), gerekli olan yarışmayı kazanarak girdiğimde Türk olmam nedeniyle, etnolog ve müzikçi sıfatıyla,• Anadolu, Türk Halk Geleneksel öyunları ve müziğinin,• Aksak denen tartılarının kökenini aramam görevi verildi

    İddia edildiğine göre bu köken. Antik Yunan uygarlığında bulunuyordu. Bu büyük Uygarlıkta çalışma fırsatını ele geçirmiş olmanın mutluluğuyla araştırma lara başladım. Fakat, kısa sürede kökenin başka ülkelerde aranması gerektiği kanısına vardım...• Balkanlar, İsviçre, İtalya, Fransa, Portekiz... Atlantiği aştım,• Güney , Orta, Kuzey Amerika...Kızılderililerin izini sürdüm,• İlk sağlam şüpheler ya da bulgular, Alaska Eskimolarında karşıma çıktı• Aksak tartılarla oynuyorlardı.. .ilk öğeyi bulmuştum.• Bering yoluyla Kamçatka yarımadasına vardım...Baş şamanı, 5/4 lük ağır

    aksak tartıyla oynadıkları• geleneksel oyunlarıyla, havaya fırlatıyorlardı...Aradığım üç öğeden ikisini

    bulmuştum.• Yıllar sonra budunbilimci olarak Ön-Türkleri incelediğimde halk oyunlarının• Tinsel değerini ve baş şamanın havaya fırlatılmasının,• Ölümden sonra Tanrıya eriştirme kavramı olduğunun farkına varacak,

    halkımızın bu'oyunlarla, çok sayıda binlerce yıllık bir büyük geleneği, dolayısıyla,

    • Ön-atalarımızdaki Varoluş Felsefesini yaşattıklarını keşfedecektim. Kamçatka’dan sonra araştırmalarıma devam ettim. Yakutistan’da, kapkara

    parlayan uzun saçlı, tunç tenli bir Yakut güzelinin, “diphonie" yanı gırtlaktan iki sesi birden çıkararak söylediği bir türkü ile ilk kere karşılaşıyordum... Karşımda bilmediğimiz bir uygarlık vardı!..

    Alaşka (yerli halk böyle diyor), Kamçatka, Yakutistan...Her üçü de kuzeyde buzlar arasında, dış ülkelerle çok az ilişkisi olan, binlerce yıllık olabilecek kültürleri, âdatâ buz dolabında saklı kalmış yöreler...Yakutça'nın, Türk dili için başvurulan en eski ve ilk kaynağını oluşturduğu düşündüğümde, Kuzey doğu

    17

  • Haluk Tartan

    Asya’nın, Türk kültürü bakımından büyük önemi olması gerektiği sonucunavardım.• Aradığım üçüncü öğe,• tek heceli dil idi. Burada takıldım kaldım.• Çince, bilindiği gibi tek heceli idi ama, halk oyunlarının yapısının Aksak

    tartılarla hiçbir ilgisi yoktu...Üstelik, sonradan Çin Uygarlığından önce bir Ön-Türk uygarlığının varlığını öğrenecektim.

    0 yıllarda• en eski Türkçe sandığım Orhun Türkçe’sine başvurdum, dilin tek hece ile

    hiçbir ilgisi yoktu.• 1964'ten 1984’e kadar 20 yıl çıkmazlarda dolaştım. Ancak 1984’te adını

    hiç duymadığımız,• Kâzım MİRŞAN adlı bir araştırmacımızın, Cumhuriyet gazetesindeki bir

    yazım nedeniyle bana göndermiş olduğu kitaplardan• ALTI YARIO TIGİN’de, aradığım tek heceli,• TEK ÇEKİRDEKLİ TÜRK DİLİNİ, ÖN-TÜRK DİLİ ni buldum...Öyleyse,

    geleneksel Türk Halk müziği ve oyunlarının kökeni Orta Asya’da,• tek heceli bir dil konuşan,• çok, pek çok eski bir uygarlığa ait olmalıydı.Türkistan(Orta Asya) çocuğu olan Mirşan,• tümü yazılı belgelere dayanarak,Türklerin Orta Asya'da binlerce yıl önce

    den yola çıkan, büyük bir uygarlığa sahip olduğunu ortaya çıkarmıştıBu uygarlık• yazıyı icat etmişti,• evrensel uygarlıkların kökeninde bulunuyordu,• tarih onunla başlıyordu.

    ETNOLOJİK / BUDUNBİLİMSEL çalışmalar.Mirşan’ın ortaya çıkardığı ve şimdiye kadar kimsenin bilmediği, belge ve

    bilgiler karşısında, çalışmalarımı tümüyle• budunbilim(etnoloji) alanına kaydırdjm .Mirşan'ın bütün yapıtlarını 4 yıl süreyle inceledim,1 O tarihte sayısı 360 olan Ön-Türkçe belgelerin teker teker Transkripsiyon

    larını yaptım,2. Anadolu Türkçe’sinde karşılıklarını aradım3. On-Türkçe belgelerin, analiz sonucu, içeriklerinin, uygarlık ve insanlık tarihi

    açısından büyük önem taşıdıklarını, budunbilim bakımından inanılmaz değerde olduklarını hayretle gördüm: Onları sistemleştirmeğe çalıştım.

    4. Batılı büyük isimlerin yapıtlarıyla karşılaştırdım, yanlış, eksik aradım, sonuçta batı kaynaklarındaki bir türlü açıklanamayan çok büyük boşlukları, bilinmeyenleri doldurduğunu gördüm.

    5. Bilinmeyen, ölü bir ırk ve bu ırkın bilinmeyen, okunamayan yazısının Ön- Türklere, Ön-atalarımıza ait olduklarını öğrendim.

    6. Ön-Atalarımızın tarihin karanlıklarında ‘Tek Tanrı" inancına sahip,

    ıs

  • Halı'ık Tamın

    7. ileri seviyede his ve düşünce sahibi olarak, Tanrı inançlarını görsel hale getirerek, yazıya ilk adımlarını attıklarını, yazıyı icat ettiklerini gördüm.

    Bu seviyeyle,8. ilk aşiret birliklerini, ilk siyasal birlikleri oluşturduklarını yazılı belgelerinden

    öğrendim.9. Budunbilimsel öğelerin varlığını keşfettim:• Ateş ve Güneş kültleri, alt kültler (boğa /yılan, it-kurt, yolbars, keçi)• Getirdikleri felsefî / tinsel seviyedeki fikirler• Alevî / Bektaşi’lerin, Mevlevîlerin Ön-Türk kültürüyle köken ilişkilerini,• halk oyun ve halk müziğimizin, aksak tartıların kökenlerini• Ön-Türk resim / heykel sanatını, halı / kilim / dişlerindeki tamgalar ve

    Rönesans sanatına etkilerini meydana çıkarmağa çalıştım.Vardığım sonuçları;• 1988’de Prof. Ekrem Akurgal’ın önce Cumhuriyette ve sonra da Hürriyette tekrarladığım bir makaleyle bilgisine sundum. Bu konuyu ele almasının, tanınmış, sevilen bir büyük hoca olarak. Ön-Türk kültürünün kısa sürede tanınmasını sağlayacağına dikkatini çektim. Hiçbir sonuç elde edemedim.• 1984’ten 1993’e kadar, heyecanımı tutarak sessiz sedasız çalıştım• 1993'te, Mirşan ve Ön-Türkleri tanıtmak için maket halinde kalmış olan, ilk kitabımı hazırladım. İlgi duyabilecek kişi ve kuruluşlara gönderdim. Ses seda çıkmadı...• 1998'de, Ön-Türk Uygarlıkları kitabım, maalesef, - Kaynak yayınevinin tek taraflı kararıyla, değişikliklerden haberim olmadan- "Ön-Türk Tarihi’’ adıyla ve "kaynakçasız” olarak çıktı. Bugüne kadar araştırmalarım, Mirşan’ın yayınları ve Batıdaki yayınlarla daha genişledi ve derinleşti.Yalnız bilgimin artması değil,Ülkemizin içinde bulunduğu zor durumda 1. Batının bize biçtiği2 Yanlış ve eksik kökü budanmış Türk tarihine dayanarak3. Türk kültürünü, Türkleri etkisiz hâle getirme ve4. Ülkeyi içinden çökertme siyaseti ile,5. SEVR’İ gerçekleştirme yolunda attıkları adımlarının sıklaşması üzerine,

    Ön-Türk uygarlığı konusunda daha geniş bir yayın yapmağa karar verdim. Koskoca bir Türk ulusu, zaman ve mekânda, kültür ve tarih yönünden

    büyük haksızlığa uğramış...uğratılmış,• Bilgi, kültür, uygarlık ve daha da ileri gidilerek• Tarih ve İnsanlık dışına itilmişti!?..• Kimliği yoktu, olamazdı...ilkel bir göçebe sürüsü idi !..Bu nedenlerle kat’i olarak ifade etmek isterim ki, amacım;• yüzeysel, ya da yapay olarak, büyük bir Türk uygarlığı yaratmak değildir.• Türklere karşı, inanılmaz derecede bir adaletsizliği ifade eden bu korkunç,

    itham, yalan ve saptırmalar önünde isyan etmekteyim!..• Ve bu davranışım, benim doğal, İnsanî ve ulusal hakkımdır!..Türkler, Sadece, yakan, yıkan, barbarlıkları sayesinde gittikleri her yere,

    l ‘>

  • Halûk Turtan

    • hemen egemen olan, fakat kısa sürede işgal ettikleri topraklarda eriyen,

    • Uygarlıktan nasibini alamamış bir göçebe sürüsü diye horlanmıştı !..Ona• sen gözünü, Orta Asya çöllerinde açtın, bu çöllerde• göçebe olarak sürüklendin,• koyun çobanısın, evrensel uygarlıkta seviyen ve yerin budur.• Ona, hiçbir katkın olmamıştır demişlerdi.VE DE bu önyargılar;• Resmî Tarihimizin de temelini oluşturuyordu.• Türk Tarihi böyle biliniyordu ve böyle okutuluyordu. Okutulmaktadır.• Bu tarihe dayanarak her an,• herhangi bir komşu ülke, topraklarımızda hak iddia edebilirdi...• Edilmeğe - Batının yol göstermesiyle -başlanmıştır bile. Aslında,• Zamanın karanlıklarından yola çıkmış,• Binlerce ve binlerce yıllık tarihi içinde,• İşlenmiş kültürü, zaman ve mekânda,• İlkleri söylemiş ve yaratmış olduğu uygarlığıyla• Evrensel kültürün kökeninde yer almış olduğu kısacası• Tarihi başlattığı• Bilinmemiş ya da ve daha çok, bilinmek istenmemişti.Fakat, Çok geniş bir toprağa, kültürleriyle• İlk siyasal kuruluşlar halinde ya da• Göçmen (göçebe değil) olarak yayıldıklarından,• Her tür Kan ve ırkla karışmışlardı.Bu nedenle, iki kitap halinde tasarladığım yayınımın• Kan ve ırkla hiçbir ilgisi yoktur.• Antropoloji, bu bilinmeyen ya da bilinmek istenmeyen büyük Ön-Türk

    uygarlığını incelemekte, asla ölçü olarak alınmamıştır• Türk Kitlesini, birleştiren öğe• Türk Dil ve Kültürüdür. J.P.Roux’a karşı, tarihin başladığı Ön-Türk

    Uygarlığı kültürünün dilidir.• Eğer kan ve ırka başvurursanız, Türk Kitlesi parçalanır ve kültürü de silinir. Bu nedenle ben,• kafanın İçini ve onun zaman ve mekândaki• ürünlerini, bu ürünleri görsel hâle getiren,• günümüze kadar yaşatan,

    Yazıyı esas aldım, onunla çalışmalara başladım• Araştırdım, inceledim, incelemeğe devam etmekteyim.

    Halûk TARCAN Bilimsel araştırmacı etnolog(Centre National de la Recherche Scientifique - Paris / Sorbonne Vl’ncı section)dan Kekova, 5 Temmuz / Paris.10 kasım 2001

    2

  • Haliık Tartan

    AYDINLIĞI YARATAN ÖN-TÜRKLER

    ÖZÜ - ÖGÜZ (Dinyeper)den 8ÜKLİ ÇÖL (Gobi) ile Moğolistan’a varan geniş sahayı kaplayan beş büyük iç denizin yarattığı tropikal iklimde YERLEŞİK KÜLTÜRLE (göçebe değil) tarihe ilk adımlarının atmış olan İLERİ SEVİYEDE DÜŞÜNCE sahibi ÖN-TÜRKLER1. Orta Asya kişilerinin (henüz Türk değil),seksen binlerde varmış oldukları• İNSAN ÜSTÜ KUDRET İnancım, (Doss.d'Archeo n:198 / 1994)• TEK TANRI KAVRAMI olarak algılamışlar ve onu,• TEK TANRI - KİŞİ OĞLU ilişkisini açıklama çabasıyla• SÖYLENCE BİLİM olarak tarihte ilk defa (**)• DİN FELSEFESİ haline getirmişler, bu bilgileri tarihte ilk kez kurulmuş olan• IB-İS BOLlO'larda, "düzenli düşünce siteleri”nde öğretmişler,• İSİZ OYIBIZ QUL” ların, "rahiplerin’’ (-1517’den -512)ye kadar kaydettikleri

    bilgiler, ilk din/felsefe/tarih kitabı(*‘ )• ALTI YARIO TİGİN adını almış,(**)2 Tek Tanrı inancından doğan kavram, düşünce ve bilgileri• GÖRSELLEŞTİRME ihtiyacıyla, bunları• TAMGA adı verilen• SEMBOLVŞEKİL ler halinde• TAŞ’A URMUŞLAR ve• YAZIYI İCAT ETMİŞLER,• İcat edilen yazıyı öğretmek için de, tarihte ilk kere

    OKULLAR açmışlardır.(**)3. TANRIDAN GELİŞ/TANRIYA DÖNÜŞ kavramları esas olmak üzere• TANRI TARAFINDAN - cins /ırk ayırımı olmadan - EŞ YARATILMIŞ

    oldukları inancına sahip olmuşlar• ATEŞ ve GÜNEŞ KÜLTLERİ ve devamında,• Boöa/vılan/it-kurt/volbars . alt-kültleri oluşmuş,

    4. TEK TANRI - GÖKYÜZÜ ilişkilerini açıklama iradesiyle,• ASTRO/FİZİK biliminin çekirdeği meydana gelmiştir..(**)

    5 ATALAR RUHUnu temsil etmek için, halkın bir araya gelerek oluşturdukları

    • KURULTAYlarda, tarihte ilk kere• SEÇİM ile• AT-ATAnın (başkan, lider, önder) seçilmesi fikrini uygulamışlar ve bu

    sayedef*)• DEMOKRASİ nin temeli atmışlar,

    Tarihin ilk dönemlerinde aşiretlerini,

    21

  • Halûk Tartan

    6. DEVLET OTORİTESİ DİSİPLİNİYLE (Daniel Riba / Virgillio Correo) yönetme niteliğine eriştiklerinden, sonraları büyük alanları egemenlikleri altına aldıklarında

    • KONFEDERASYONLAR kurmakta güçlük çekmemişler(**)

    7. GÖÇMEN (göçebe değil) olarak yayıldıkları bu geniş topraklarda, her yerde ve her kıtada

    • TARİHTEKİ İLK ADLARI vermişler,• YAZIYI ÖĞRETMİŞLER• TARİHTE İLK KERE OKULLAR AÇMIŞLAR• YAZILARIN İÇERDİKLERİ,• DİL. DÜŞÜNCE VE BİLGİLERLE (**) DİP KÜLTÜRÜ OLUŞTURMUŞLAR• KAFALARI BU IŞIKLA DONATMIŞLAR,• ONLARI

    AYDINLIĞA ÇIKARMIŞLARDIR...Adları, Evrensel Uygarlıklarda altın harflerle yazılı olan ülkeler ise,

    ‘’zaman ve mekânda” ancak• bir kere devlet olabilmişler, Evrensel uygarlıkların• kökeninde değil, sonradan bu uygarlıkların gelişiminde yer almışıardır.Lâtinler, Etrüsklerin getirdikleri büyük uygarlıktan esinlenerek, geldikleri yönü değerlendirmiş ve Ex Oriente lux, IŞIK DOĞUDAN GELİR demişlerdi; İşte o ışık, bu aydınlığın ışığı, ÖN-TÜRKLERİN YAKTIĞI IŞIKTIR.

    Bu ışık sayesinde,• Kaybolduğu sanılan• Tarihi başlatan büyük uygarlığın• Ön-Türk uygarlığı olduğu meydana çıkmıştır.

    İşte, TÜRK KİTLESİNİN KİMLİĞİ.

    Eğer,• “’Korkunç” diye tanınan "İvan" adlı bir kral,• işgal etmekte olduğu topraklardaki tarihi yok etmek için, 1552’de• Oazan kitaplığını yakmamış olsaydı,(**)• bu aydınlığın öyküsünü tümüyle bilecek, zaman ve mekânda, çok sayıda

    binlerce yılı deşmek gereğinde kalmayacaktık...• Birkaç kitabı gerektirecek olan seri, bu amaçla kaleme alınmıştır.

    Not. (2.VII. 1552’de Qazan kcnlinı kitaplığıyla yakmış olan Korkunç jvan, halkını kılıçlan

    geçirmiş, kadınları askerlerine vermişıir...Gütniızde de Bosna’daki üsmanlı Kitaplığı

    yakılmıştır)

    22

  • Halûk Turcntı

    EZİLMİŞLİK

    Bu ilk sayfaları okuyanlar, refleks halinde hemen,• Dünyayı Türk yaptık diyeceklerdir.Çünkü Batı karşısındaki eziklik• ya da Batının devamlı propagandasıyla• biz, hiçbir şeyiz...Bizden adam çıkmaz...Uygar dünyada yerimiz

    yoktur... diyecek hale gelmişiz... Getirilmişiz.Buna,• Batının zaferi de diyebiliriz ...Kendimize güvenimiz kalmamış ;Sanılacağı gibi, Reaksiyon olarak, ilkel hislerden, yobaz bir milliyetçilikten, inatla yola çıkarak,• dünyayı Türk yapmak diye bir• isteğimiz, maksatlı bir tutumumuz yoktur.Ancak, araştırmaların ortaya çıkardıkları• Bulgular vardır...Bu nedenle• İSTEMEK ve BULMAK kavramları birbirine karıştırmamaya büyük

    dikkat göstermek gerekmektedir...Bilimsel mantık bunu emretmektedir; Sorun ve gerçek buradadır!.. Biz ,

    • İSTEMEK peşinde koşmadık, sadece• ARADIK ve• BULDUK.

    İşte, dünyayı Türk yapmadığımızın ispatı;Aradık ve Ingiliz işgalinden önceki döneme ait bir

    • İrlanda haritasında karşımıza hemen adı Türkçe bir dağ çıktı;• AK DAGH...AKDAĞ

    İrlanda'nın, Atlas okyanusu kıyılarına baktık :• ARAN adası daha güneyde, ARAN adaları.

    Dublin kentinin ilk adı İrlanda dilinde de yazılmış :• Baile ATHA eli ATH...Ön-Türk kültüründen iki sözcük ATA ve AT...

    Atayı içeren başka kent adları :• Beal in ATHA, Beal ATHA en Sluıgh. Baile ATHA iuaın, Droichead ATHA

    çok sayıda (GH) halinde (Ğ)içeren adlar, BAİLE = BUY - UYULU (Bir karar, hüküm etrafında toplanma, şehir)

    . OULAGH, YOULAGH vb...ULAĞ, YULAĞİrlanda dili nedir diye sorduk. Keltçe / Gaelik’çe dediler İrlanda ne demektir dedik ?..

    • EİR kökeninden gelir, anlamını Gaelikçede aramak gerekir dediler.Çok sevindik .GAEL’ler,(**) üst Asya’da Ulu-kem vadilerinde KIZIL MACALIK

    yöresinden, şiddetli soğuklar yüzünde göç etmişlerdir.

    23

  • Halıık Turun

    • GAEL, Ön-Türkçe'de ÖG A EL” in sıkışmasından doğmuştur,"Yüksek düşünce sahibi halk” demektir.EIR ise, Ön-Türkçe’de• EİRİN halinde bulunur, ‘’mükemmeller” demektir(**). Halen kadınlara

    konur, dışı addır...EİR, sonuna ülke ekini alarak• EİR / land, İRLAND olmuş, (not: Piyanist ve Orkestra yöneticisi İrlanda

    kökenli arkadaşım John Mc Cauley’in kız kardeşinin adı EİRİN ‘dir)

    İncelemelerimize devam ettik: kökeni Kelt’çe olduğu sanılan bu ARDAGH özcüğünün, "Paris, İrlanda Evinde bana yardım eden M. Faivre'in internet’te yaptığı araştırma sonucu 20 ayrı yerde kullanıldığı ortaya çıktı:• Philip ARDAGH, ARDAGH hotel, ARDAGH Holiday Village... ARDAGH

    pommade (merhem)...

    Dünyayı Türk yaptığımızı iddia edenlere soruyorum :• Bu adları ben mi uydurdum yoksa, sözcüklerin Ön-Türkçe anlamlarını

    veren Kâzım Mirşan mı?..Arzu edenler internet Google sitesinde (ardagh ya da, ardagh) olarak

    arayabilirler.ÖZET

    Ön-Türkleri kabul etmekte zorluk çekenlerin ilk itirazları şudur:• belge yok ki, neye dayanıyorsunuz?...• Ya da, ‘’literatürde böyle şeyler yok” !?Karşımıza daima basma kalıp olarak çıkarılan ve de ancak itiraz edenlerin zafiyetini gösteren bu "Literatür yokluğu” iddiasını ileri bırakalım, biz önce belge sorununa eğilelim.

    BU BİLGİ VE BULGULAR...(özet)C*)

    Bunların resmî diye adlandıracağımız bir bölümü, batının bize biçmiş olduğu resmî tarihimizde - bilinmeyen ya da bilinmek istenmeyen, ( - 879 ile + 580) yılları arasında, Balkanlar ile Çin arasında egemen olmuş olan• TÜRÜK BİL, Türük Egemenliği, döneminde yaşamış,1/ Resmî tarihçiler,2/ Ön-Türk rahiplerinin,3/ tarih yazdıran kumandanların bıraktıkları belgelere dayanırlarbunlar:YOLUĞ TİGİN’ler• Oağan nezdindeki YOLUĞ TİGİN’lerin, “’olay yazarların - vak’a nüvis’ler,

    kronikörlerin - Bol-Boriarı(tarihleri)...• HOYTI TAMİR GÜNLÜKLERİ...(- 800 ile 500) arası, Urqun (Orhun) Nehri

    vadilerinin birinde bulunan bu adı taşıyan kayalıklara kaydedilen önemli güncel olaylar...

    • ilk açık hava gazetesi, ya da müzesi,

    24

  • Ilalıık Tarcun

    KUMANDANLARIN,• BİLGE ATUN UQUQ(Türük Bil mareşali)( - 572...535)• ÖNRE BİNABAŞI(Türük Bİ'l mareşali)( - 530/493)• ISUB URA BİLGE, ÖKÜLİ ÇUR (Isub Ura Bil, yani Kafkas orduları

    başkomutanı ÖKÜLİ ÇUR'un temsilcisi ÇUR TIGİN),• ALPERİN (...322)

    Çok geniş olan Türük Bil topraklarını, "teşkilât, teftiş ya da savaşlar nedeni ile" çok iyi bilmeleri sonucu, gördüklerini, yaşadıklarını ya da, doğrudan "Türktarihini”ni tespit etmek amacıyla, genelde "taşa ur/durmuş oldukları” belgeler...BUĞUN TUR’lar(rahipler meclisinin)• ALTI YARIQ TİGİN, (Altın çiçek Doktrini - Budizm'in kökenini verir).(-1517/512) arası,• 1000 yıl süreyle kaydedilmiş BUĞUN TURlar, rahipler kurulu tarafından

    kaydedilmiş• BOLTI’ları, dinsel kaideleri, dolayısıyla, felsefî seviyede düşünceleri,

    söylence bilimi,• Tarihî olayları içerir.Öteki bölümünü, sayıları binleri geçen ve 460 kadarı okunmuş olan• PETROGLİFLER (Yazı öğeleri içeren kaya resimleri),• SIN-TAŞLARI• YAZITLAR,• TAMGALAR(damgalar) oluştururlar.

    Yalnız başına, 460 yazılı,görsel belgenin yani, yüzlerce satırınyüzlerce cümlenin, bilimsel değerinin itiraza yer vermeyeceğini tekrarlamayagerek yoktur sanırız.Yazı söz konusu olduğuna göre kısaca yazını icadını görelim :

    ORTA ASYA’DA YAZININ İCADI( **)

    • 30 binlerdeki kaya resimlerinden gelişerek,• yaklaşık 18-12 binlerden başlayarak,• ’TAMGA” adı verilen sembol / şekillerden, en geç 8 /7 binlerde• TAMGALI SAY’I + TALAŞ VADİSİ + ISSIO KÖL’Ü ÜÇGENİNDE YAZI bütün mükemmelliğiyle ortaya çıkmıştır.Onun sayesinde ve onun yer aldığı• Mağaralarda, Yüksek yaylâlarda, kaya altı, kaya üstü resimlerinde.• Kemikler, taş, ağaç kabukları, tahta çubuklar, tahta panolar,demir,• bakır vb..madenî ve cam eşya, deri, giyim eşyası, süs eşyası, çuha,• koşum takımı, bir tür kâğıt, kilim, halılarda,• Dikilitaşlar, anıtlar, lâhitler, kül kapları, amforalar, paralarda,bazı• kiliseler, genelde Doğu Roma kiliselerindeki panolarda görselleşmiş .olan

  • Halûk Tartan

    • binlerce ve binlerce belgenin içeriğiyle,• Tarihin başlangıcını, bu başlangıcı doğuran• Ön-Türk dil, kültür ve uygarlığını öğreniyoruz.

    Ön-Türklerin bir bölümü,• Asya’daki topraklarından ayrılmamışken, öteki bölümleri• Kore ve Çin’den, İspanyaya, kısacası Büyük Okyanustan Atlas

    Okyanusuna,• Sibirya’dan, Sina Yarımadasına, Suudi Arabistan'a,• Amerika kıtasına, kadar çok geniş alana, yayılmışlar,• Ön-Türk Dil ve Kültürü gittikleri yerlerin “Dip Kültürü”nü oluşturmuş

    tur. Kâzım MİRŞAN, Batılılarca, Ölü bir ırka ait ölü bir dili yazısı sanılan yazıların Ön-Türkçe olduğunu çözerek,

    • Türük Bil dönemi metinlerini,• damgaları, petroglifleri yazıtları okuyarak• Tarihin başladığı• kaybolduğu sanılan büyük uygarlığın• Ön-Türk Uygarlığı olduğunu ortaya çıkarmıştır.Bu konuda tek ve ilk otoritedir.

    RÜN denen harfler ve URQUN.

    Resmî tarihine gelince o, yalnız• Urqun (Orhun) yazıtlarını bilir ve bu yazıtlardaki harflerin• RÜN harfleri olduğunu ve İskandinav ülkelerinden bize geçmiş olduğunu

    varsayar...Aslında,• Ön-Türk damgaları olan bu Rün harflerini bu ülkelere götüren Ön-Ataları-

    mızdır. RÜN yazısının kökeninin, İskandinavya'da olmadığını bildikleri için İsveçli araştırmacılar onu,

    • İskandinavya’nın dışında aramışlarda. Örneğin isveçli araştırmacı E.N.Tigerstadt:

    • "...Çok zor ve şu anda bile çözüme ulaşılamayan sorun, Run yazılarının nasıl oluştuğu sorunudur. Bu yazı biçimi

    • ALP geçitlerinde mi,• DON Irmağı çevresinde mi ortaya çıktı yoksa• KUZEY ülkelerinde mi?...’’ (*)Don nehri, tarihteki ilk ve Ön-Türkçe adıyla OQ -ARA OY nehri bölgesin- deBİR -OY konfederasyonu egemendir. İtalyan Alplerinde KAMUNLAR Vadisi’ne(Val Camonica) Ön-Türkler yazılarıyla göç etmiş ve yerleşmişler- dir. KUZEYden maksat, ORAL’lar ise orada da - Başkurdistan’da şimdilik!4 (ondört) ve 12 (on iki) binlerde ilk Ön-Türk damgaları tespit edilmiştir.__________i'KE.N.Tigcrstedl, Svvenska Litteratıır histofia. s.11, Solna. 1971 • Alı Rıza Ergüven)*

    26

  • Halûk Tartıın

    Bir öteki isveçli araştırmacı, Türk dili doçenti İsveçli GUNNAR JARRING’in Svenska Dagbladet gazetesinde 22.08.1985’te çıkan makalesinde Hazarlarla Iskandinavların uzaktan ilişkisi üzerinde durarak -abartmış olduğu korkusunu da ileri sürerek- runik yazının kökenini Hazarlarda aramakta olduğunu görüyoruz. (‘ )• Aslında kökenin, Orta Asya’da Tamgalı/Talas/lssıq Kol üçgeninde bulun

    duğunu henüz bilmemektedirler.Önder Otçu, Sosyal Antropolog / Edebiyat eleştirmeni, Norveç Oslo

    Üniversitesinde Sosyal Antropoloji yüksek lisansı yapmış. Norveç Bilimler Akademisinden SHELL ARTUN’un Üniversite gazetesinde 12 ekim 1994 tarihli, "Doğudan gelen Runik yazılar” başlıklı makalesinde “...Runik yazılar• Orta Asya’dan geliyor,• Alman kökenli değil, Türk kökenlidir,• bilinen ve zannedilenden 2000 yıl daha eskidir.1’ diye yazmış.• Akademisyenler onun tedaviye ihtiyacı olduğuna karar vermişler (**)(Not : Artun adının Türkçe olduğunu gözden kaçırmayalım)

    İsveççe'ye gelelim. Artikl’ler yani "belirtici son ekler Türkçe’de olduğu gibi sona

    gelir.. kapı = dörr ...kapı /

  • Halıık Tartan

    YÖNTEM ve ŞARTLARI1-YER :Türk Kültür ve tarihi;• Doğduğu yerde, Orta Asya, Üst Asya ve Avrasya’da,• Göçmen olarak yerleştiği ülkede, öteki bölgeler ve kıtalarda tespit edilir.2- TÜRKÇE BİLME ve3- TÜRKÇEYİ KULLANABİLME GEREĞİBu alelade mantığın kabul ettiği gerçekler yanında, Türk Kültür ve Tarihi• Doğduğu dilde araştırılır• eskiliği ve• yayıldığı geniş yerler gereği olarak, evrensel kültürün• kökenini oluşturmuş olduğundan,• Türkçe bilmek şarttır.

    Bu ne demektir ?Sovyet Bilim Akademisi eski üyelerinden Türk kökenli, Başkakov, yerinde

    yapmış olduğu araştırmalarla Türk dilinin,• 2 gurup, 8 dal ve 41 lehçeden oluşmuş olduğunu ortaya çıkarmıştır. (*)

    Bu gruptan bizim konuştuğumuz Anadolu Türkçe’si, Selçuklar ve OsmanlIlar döneminde dilimize gereğinden çok girmiş olan Arapça ve Acemce sözcük ve kavramlar nedeniyle, Türk kültür ve tarihini aramak için yetersiz hale gelmişlerdir.• Hele sadece Türkçe tümcesi kalmış olan Osmanlıca hiç bir şekilde işe

    yaramaz. Bu nedenle Türk dil, kültür, tarihi, kısacası Türk Uygarlığı konusunda araştırma yapmak için ilk seviyede zorunlu olan geriye kalmış 39 Türk lehçesidir'’ (bazıları için 39 “Türkçe” dir. Bu tartışmayı dilcilere bırakıyoruz)

    Batı, 1500 yıldır beslemiş olduğu Türk kiniyle, tarihin karanlıklarından gelen bu 39 lehçenin ne büyük bir• kültür hâzinesi olduğunu ve bilimsel araştırmalar için ne kadar• önemli bilgileri taşıdığının farkında olarak onu,• yok saymış, tarih ve bilim dışına atmıştır, işte Türk akademisyenler de Batı

    sistemi yani bu Batı kültürü içinde yetiştiklerinden Türkçe yerine yabancı dil öğrenmişler, bu büyük kültür hâzinesinden faydalanamamışlar, hattâ inkâr ya da reddetme yoluna bile girmişlerdir.

    BATIDAKİ YANILGIYakın geçmişe bakarsak, Antik Grek kültür ve tarihinin keşfiyle, Antik

    Grekçe ve uygarlığının Evrensel kültürün kökeninin bulunduğu sanılıyordu. Fakat, kısa bir süre sonra, ortaya çıkan çok çeşitli yazıların - her ne kadar onların Pre-Grekçe olduğu iddia edilmişse de .asla Pre-Grekçe ile okuna maması- ilk seviyede sorunlar yaratmıştır..

    • 1780’lerde Etrüsklerin bulunması, fakat dilinin çözülememesi, yazısının okunamaması,Mısır hiyerogliflerindeki kartuşların tümünün çözülememesi,

    ı*l (K.Rossi. le civilta dcllonente, Calini, 1957. Roma)

  • Halûk Tartan

    m

    • Asya ve Avrupa’da yeni yazıların keşfedilmesi ve bu yazıların kökeninin ortaya çıkarılamaması, araştırmacılarda,

    • 5lü bir ırkın, artık bilinemeyecek dili ve yazısı kavramını doğurmuştur...Ve de asla, Türk dili düşünülmemiştir.

    Gerçekten bu noktada.Batılı araştırmacılar büyük bir yanılgı içine düştüklerinin farkında olamamış

    lardır -ya da bazıları olmamayı tercih etmişlerdir-. Çünkü, okuyamadıkları yazıların dilini, Türkçe dışında bütün dillerde aramışlar ve bir çıkmazdan ötekine sapmışlardır. Ya da, bu okuyamadıkları yazıları• Antik Grek yazısını başta olarak, Sanskritçe. Lâtince, okumak istemişler

    ve ancak yakıştırma seviyesinde kalmışlardır ; Bu dillerin, yakın zaman tarihine ait olduğunu düşünmek istemeden... Ve daha önemlisi

    • kökende Ön-Türkçe olduğunu bilmeden, bilmek istemeden...İşte bir örnek.USUÇUN UÇUZUT(**)Yukarda soldaki baykuş resmi, Isa’dan önce 520 /510 arasında Atina’da basılmış bir drahminin arka yüzünde bulunmaktadır. Ön yüzünde Atena’nın kasklı resmi vardır.(le petit Larousse, 1996, s. 1370) Buyüz için, köşesinde Zeytin dalı sarkan yüz demişlerdir.

    Çok tanınmış olan bu drahminin bir eşi, Elmalı hâzinesinden de çıkmıştır. Eğlenceli olan ve bütün batı araştırmacıların Türk dilini yok saymakla ne büyük yanılgılar içinde, hattâ ne gülünç olduklarını ortaya koyan bu baykuştu yüzdür.• Baykuşun sağında aşağıya sarkmış olan harflerin• A..O..E’nin, Ön-Türkçe birer damga olduklarını görmemiş ya da görmek

    istememişlerdir.• A = AT, egemen.., 0,ortasında noktası ile, ON (ong), başarı, E =

    lider...EGEMEN, BAŞARI (lı) LİDER:..Vardığımız bir ikinci, Evrensel değerde sonuç,

    • Isa'dan 600 yıl önce Yunan Yarımadasında Ön-Türk kültürünün olduğudur.Çünkü, Yunanistan'da bulunan Ön-Türkler PELASG lardır. Mirşan 100 Pelasg yazıtını Ön-Türkçe çözmüştür.

    Sağdaki baykuş ise bu geleneğin kökeninin Etrüsklerde olduğunu göstermektedir; Baykuşun sağındaki yazı USUÇUN UÇUZUT DİYE OKUNMAKTA ve Hanlar katında Tanrılaşma demektir. (**).'

    Bu örneklere çok kullanılan ve Grekçe sanılan birad daha katalım; BAZİLEUS = OKUT OZUS ULUÇ

    US...Tanrıya geçiş anındaki yücelik sembolü. Fransız dilci André Martinet, bukelime-için kökeni bilinmiyor kaydını koy- muştur (des Steppes aux Océans)

    UÇ.

  • Haluk Tartan

    Köken, Pelasg'lara aittir. Mirşan tarafından okunan 120 Pelasg metni arasında bulunmaktadır. İleriki sayfalarda geniş olarak göreceğimiz gibi,• Türkçe bilmenin gerekli olduğu gerçeği - şimdilik kabul edilsin, edilmesin -

    ortaya çıkmaktadır.ATEŞ KÜLTÜ ve ATEŞ EVLERİ(**)

    Tek Tanrı İnancı, büyük çoğunlukta Ön-Türkçe yazıtların içeriğini oluşturur. Bu inanç ve Tanrıya erişme gereksinimden Ateş Kültü ve Ateş evleri doğmuştur. Fakat, hemen söyleyelim ki. Ateş kültü, Ateşe tapmak değil, Ateşi Tanrıya erişmek için bir araç olarak kullanmak demektir.

    Ön-Türkler tanrıdan eş olarak doğduklarını kabul ederler. Toplanıp aralarından birini Buğ (bey-ced) seçerler. Bu kişi, halkına• kul-köle gibi hizmetle yükümlüdür. Ölümünde, yeniden toplanan halk,

    Buğ'a - eğer halkına iyi hizmet etmişse, bu konuda başarılı ise• vücudunun ateşe verilmesi hakkı tanınır.• Ateş evinde yapılan özel merasimle,• Buğ’un vücudu yakılır, can’ı uçar ve Tanrıya erişir.

    Vücudunun külleri ya da, yarı yanık kemikleri toprak kaplarda saklanır. Ateş evleri ve toprak kaplar Ön-Türklerin varlığını gösteren en büyük elemanlardır.

    Bu, ateş kültü merasimleri pek çok sayıda• Bitig Taşların içeriğini oluştururlar.(“ ) Bu kült,• Hint, ya da Antik Grek kökenli sanılır, tarih ona göre yazılır ve çıkmazlara

    sapılır; Çeşitli ortamlarda yaptığımız tartışmalarda, özellikle arkeologlar, '’ölü yakma” geleneğini Ön-Türklere başladığını bilmediklerinde hemen bu kavrama sarılır ve bizi şiddetle(l) eleştirirler.

    OURGAN(kurgan)Batılılar, Qurgan sözcüğünü KURGAN diye yazarlar,

    • ATAMAN ve YAZIK sözcükleri ile bunların• Rusça olduğunu sanırlar VE DE araştırmalarını - Rusça’nın da içinde

    bulunduğu - ‘’kuramsal” Hint-Avrupa diline göre yaparlar...Örneğin;• Hıtitler Kurgan halkıdırlar, Kurgan sözcüğü de. Rusça yani Hint-Avrupa

    dilinden (*) olduğuna göre, Hititler AvrupalIdırlar!.. (*) Ya da,AvrupalInın - özellikle Almanların - Hitit kökenli olduğu iddia edilir. (**)Bilimsel gerçek şudur ki, (**) -şimdilik-1- öurgan sözcüğü OQ ve URUOUN’un sıkışmasından oluşmuştur.OQ, bir bölüm Ön-Türk halkının kendine verdiği addır.Öteki bölüm kendini ON (Hun) olarak adlandırır.• URUOUN ise, mezar demektir,• Oq-Uruqun yani QURGAN, Oq(kişisi) mezarı anlamını vermektedir.2- Ourgan sözü doğduğunda tarihte başlayarak, Rusların ortaya çıkması için

    En az 8 bin, (sekiz bin) yıl geçmesi gerekir.Bir kere daha Türkçe bilmenin mutlak bir şart olduğu ortadadır.

    (*) (Ord. Prof. E. Akurgal, Anadolu Kültür Tarihi. Tûbitak, 1998, Ankara)(“ )(Almanlar Kökenlerini Auadolu'da arıyor. Töre Dergisi Sayı 2000/1 İsi.) (*) (Hint-Avrupa Dil gurubu KURAMSAL'dır,)

    30

  • Haluk Tartan

    TANZİMAT DÖNEMİNİN MİRAS!Genel çizgilerle• Allah’ın verdiği en büyük lütuf un “akıl ve akılcılıksın farkında bile olmadan

    “kadercılik”e saplanmış,• “Hikmetinden sual olunmaz” diyerek -felsefesinden uzaklaşmış- günahlar

    / sevaplar listesi haline dönüştürülmüş, yozlaştırılmış dinin,• 708'de, Orta Asya'nın Arap istilâsından, 1923’e kadar derin etkisinde kültür

    ve tarihini kaybetme sınırına gelmiş olan Türk kitlesi,• Sömürgecilikle aşırı zengin olmuş• Buharın keşfi, Elektriğin icadı sonucu büyük adımlarla ilerlemiş olan Batı

    karşısında geri- lemiş olan Osmanlı imparatorluğunda, bu gen kalmışlığın verdiği eziklikten,

    • Tanzimat döneminde “Avrupa karşısında aşağılık kompleksi” doğmuş, kendimize olan güven yok olmuştur.

    • Batıyı yakalamak için onu taklit yoluna girilmiş, Batıda her şeyin, en güzel, en doğru olduğu fikri kökleşmiş, 'sonuçta

    • kafalarımızın içini Batı ambargosuna teslim etmişiz.Bunun içindir ki, Kâzım Mirşan’ın• 1970’de ‘Proto-Türkçe Yazıtlar adlı kitabıyla başlayıp bugüne kadar

    yapmış olduğu - Evrensel uygarlığın kökenindeki Ön-Türk kültürünü ortaya çıkaran - sayısı 40’a varan yayınları,

    benim bu konuda• 1988'den beri Batı yayınlarında aradığım paralellikler sonucu yapmış

    olduğum çeşitli yayınlar, makale, kitap, konferans,• Kültür Bakanlığı, Milî Eğitim Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu ve• İlgili araştırmacılar tarafından ilgisizlikle karşılanmışlardır;Aslında beklenilen. Batının son sözü söylemesidir. Bu durumda, bizdeki veBatıdaki büyük yanılgıları sergilememiz gereği ortaya çıkmaktadır.

    ARAŞTIRMACILARIMIZIN YANILGILARI _________

    Yukarda gördüğümüz gibi, ilk yanılgı: Türk tarihi1 / doğduğu yer ve göç edilen ülkede ve2 / doğduğu dilde araştırılır. Araştırmacılarımızın 39 Türk lehçesinin birkaçınıbile gereği kadar bilmedikleri bir gerçek. Üzerinde çalıştıkları metinler genelde,• Batılılar tarafından tespit edilmiş olan metinler, Batılılar tarafından

    yorumlanmış Batı kaynaklarıdır.• Türkçe, dil kaidelerinin tümünün çok iyi bilindiği iddia edilse bile, ancak• gramer bilgisi seviyesinde ve yetersiz kalacağından, Türkçe”yı• ’ana dili" gibi, her şeyin üstünde hissederek bilmek,• bunun yanında, sözlü edebiyatı tanımak,• Asya budun bilimini, Asya etnolojisini (gelenekler, töreler, merasimler,

    geleneksel müzik ve oyunlar vb...) gereğince bilmek en başta gelen şartları oluştururlar.

    M

  • Halûk Tarcan

    SORUYORUMBu geniş bilgiye acaba kaç akademisyenimiz sahiptirler?Bu bilgilerle donatılmadan Ön-Tü.rk kültürünü nasıl reddedebilmektedirler?.

    Yanılgıların bu ilk kaynağından sonra İkincisi, Batı araştırma sistemidir. Batılılar pek çok hallerde sübjektif hareket ederek,• kendi dünya görüşlerini esas almışlar,• araştırmalarında her şeyden önce kendi kökenlerinin izini sürmüşler,• Sınıflandırma ve tarihlendirmeyi de bu esasa göre yapmışlardır. Genel

    de, siyasal etkiler altında da kalarak• “Türk kültür ve uygarlığı olasılığfnı, yukarda gördüğümüz gibi, en başta

    ‘Türk dili” olmak üzere kenara itmişlerdir.Bu çerçeve içinde özel olarak Türk dili araştırmaları için kurulan sistemi

    incelersek yanılgıların ne kadar derin olduğunu görürüz:1/ Türk dilinin varlığı, Prof. Sertkaya’nın ifade ettiğine göre (+696) dan başlamaktadır...(*)2/ Fonetik sistem, günümüzde konuşulan Türkçe’ye göre tertiplenmiştir.3/ Zaman ve mekânda geç kalmış olan, eksik sesli Batı dillerinden yola çıkılmış,4/ Batının kulak ve gırtlağına göre tertip etmiş oldukları sistem örnek alınmıştır. Bu sistemin, yani,• Ön-Türkçe’nin eskiliği ve ses zenginliği karşısında yetersizliğinden söz

    etmek gereksizdir. Zaten dilcilerimiz,• eski Türk dili diye Orhun dilini, yani tamamen yanlış olarak (+8)nci yüz yıl

    Türkçesini bilmektedirler.Bilimsel gerçek şudur ki, - şimdilik -1/ Şölgen taş mağarasında (- 14) binlerde doğmuş olan Türkçe 2İ (-Sbin)lerde Kırgısiztan’daki Açıktaş Oququ-pultu'nda (okuma işaretleri) 36 damga 36 sesle ifade edilmektedir. Buna karşın Attilâ döneminde (-500) lerde, 3/ İngilizce 22, Fransızca 21 kadar sesi içerirler.

    Bu, -bilerek ya da bilmeyerek- yapılan yanlış, eksik ya da maksatlı yayınlarda, Türk Kültür ve tarihini konusunda'çalışan araştırmacılarımız da aynı yanılgıları tekrarlamışlar ve bunları, üniversitelerimiz, okullarımız ve kitaplarımızda öğretmişlerdir, ısrarla öğretmektedirler..

    TARİHE İLK ADIM ve GÖÇMEN TÜRKLERÖrnek: Türk tarihinin başlangıç noktası, tamamen kasıtlı olarak, (- 220) olarak kabul edilmiştir.

    Tarihi ve bilimsel gerçek şudur ki, Türkler, "yazı öğeleri içeren kaya resimleriyle, Sovyet Bilim Akademisinin C14’le tespit ettiğine göre ŞİMDİLİK,• (14-on dört) binde, AŞ damgası ve• (12-on iki) binde Kozmos, anlamını taşıyan ON damgasıyla tarihe ilk

    adımlarını atmışlardır. Ve de bu tarihten itibaren,

    (*) (ATV, Ceviz Kabuğu açık oturumu, 26 Haziran 2002 ).

  • Haluk Tartan

    • Buzul dönemi sonu su baskınları Kuraklık vb...nedenlerle büyük ve sürekli göçler olmasına rağmen, Türk kitlesinin büyük bir bölümü doğdukları bu topraklardan ayrılmamışlardır. Bu büyük gerçek, görülmemiş, gözden kaçmış, kaçırılmıştır

    GÖÇMEN TÜRKLER, GÖÇEBE TÜRKLERGöç eden Türk kitleleri, daima ısrar ve inatla,• Göçebeler diye tanımlanmıştır. Halbuki bu göç eden kitleler,• İlk topraklarını terk eden, yerleşmek amacı ile yeni bir yurt, bir ülke

    arayan.• YAZI sahibi, bunun sonucu ileri seviyede kültürlü olan GÖÇMEN kitleleridir• Asya’dan, Talaş Vadisinden, bugünkü Kırgızistan’dan yola çıkıp, İsviçre

    Alplerıne yerleşen, orasını kendisine vatan, yurt eden Ön-Türkler göçebe değil göçmendirler.

    • Günümüzde Avrupa’ya gidip yerleşen vatandaşlarımız da göçmendirler, göçebe değildirler.

    Göçebe ise,1- Konar /göçerler yani dönüp dolaşıp gene aynı, geçici olarak terk ettiği yere

    geri dönenlerdir, çobanlıkla geçinenler, ya da yakın yörelerde iş arayanlardır. Örneğin, pamuk toplamak için Adana ovasına inip sonradan gene eski yerlerine dönenler gibi...

    • Göçebelik bir yaşam tarzıdır. Arabalar ve çadırlarda yaşarlar. Belirli bir bölgede geçici olarak yerleşir, değişen şartlara göre başka bir yer ararlar.. Yaşam tarzları hiç değişmez, değerler hiçbir zaman reddedilemez.

    • Batılılar, Türklerin göçmen olduklarını kanıtlamak için, Asya'da, yaylâlarda birkaç çadırdan oluşan obaların resimlerini çekerler ve de çadırları, bilmedikleri Türkçe ile YURT diye adlandırarak, işte!..demek isterler ‘Türkler göçebedirler” ...

    • Altay dağlarında otlak peşinde yer değiştiren, daimi yer değiştirme yaşamını sürdüren, ama belirli bir yöre içinde dönüp dolaşanlar,

    • Konar / Göçerler göçebedirler.Soruyoruz .• Asya'daki ilk şehirleri kuranlar ve bu şehirlere tarihteki ilk adlarının verenler

    kimlerdir?• Bunlar şehirleri kurduktan sonra, yaylâlara göç edip, çadırlara mı

    yerleşmişlerdir?• Ya da çobanlar, yaylâklarda bina mi inşa etmişlerdir? Son zamanlarda

    bizde de düşünmeden ve bilmeden kullanılan bu yurt sözcüğüne gelelim:• yurt, bu çadırların kapladığı yere, toprağa verilen addır, yurt, çadır,

    çobanın içinde yaşadığı "keçeden inşa edilmiş bina” demek değildir. Onun adı, Asya'da ÜV yani evdir. Ana dilimizi de artık batıdan öğrenmeyelim...

    33

  • Halûk Tartan

    • Batılının sübjektif tutumu ise, Türkistan (Orta Asya) Türk kültürünü yok etmek, Türk tarihini, kenara itip, tarihi kendisiyle başlatmak üstünlük kompleksi halinde ortaya çıkar

    Batının bu davranışı bilim dünyasında gerçekten büyük başarı sağlamıştır.

    ŞARKİYATÇILARIN(Doğucular) BECERİSİ,Hazar’dan Çin’e kadar tek bir ülke olan• TÜRKİSTAN’I önce Doğu ve Batı Türkistan diye ikiye bölmüşler, sonra da

    çıkarları için, "Etni” ler yaratmışlar, Bu da Tüm Türkistan’ın , Çarlık Rusya ile Çin tarafından işgalini kolaylaştırmıştır.

    TÜRK ADININ YOK EDİLMESİNDE İLK ADIM,

    TÜRKİSTAN adının yok edilişi - ORTA ASYA DEYİMİ- Çarlık döneminde, işgal ettikleri Türkistan’ın batı bölümünü, ya da, "Batı

    Türkistan” ı belleklerden silmek, dolayısıyla Türk Dil, Kültür ve tarihini yok etmek için bu adın yerine,• ORTA ASYA deyimini kullanmış, başta bizler olmak üzere bu, bütün

    dünyaca kabul edilmiştir. (*)• Türkistan adının yok edilişi ile artık Türkistan denmediğinden Türk kelimesi

    ağızlara alınmadığından Türk dil, kültür ve tarihinin, inkâr ve yok edilişi çok kolaylaşmıştır.Bu kolaylık nedeniyle, Batılı kaynaklara dayanan Türk tarihi de Türkistan’la

    beraber yok olmuş, Tarihimizin (-3ncü) yüzyıllara atılması hiç bir zorluk göstermemiştir....Artık, Türkistan denen ülkede Türk yoktur denilmez diye itiraz etmek tümüyle imkânsızdır...DOĞU TÜRKİSTANKısa sürede• Doğu Türkistan adı Çinlilerce, önce Çin Türkistan'ına, sonra da• Sin-Kiang’a (yeni sınır demek), Sin-can’a (not.Ankara yakınındaki ‘ ’Sincan'la

    ilgisi...dilcilere?) dönüştürülmüştür. Bu da başta tarihçilerimiz olmak üzere, hiçbir itiraz edilmeden kabul edilmiş ve kitaplarımıza bu şekilde geçmiştir.

    ÇİN YÖNETİMİNİN STRATEJİSİ• Günümüzde, Uygur devletinin bu geniş topraklarında varolan Türk

    Kültür ve tarihinin şahidi ve kanıtı olan yapıtlar sistemli bir şekilde yok edilmektedirler ??.. (*)

    • Amaçları, bu Ön-Türk topraklarında tarihin,• Çin uygarlığıyla başladığını kabul ettirmektir.ÇİN’de PİRAMİTLER

    Bu çabalarına, bir de Şensi eyaletindeki Mısır ve Meksika piramitlerinin babası sayılan BEYAZ PİRAMİT’ ve etrafındaki(not: moda olan ve denn bir anlamı olduğu sanılan bu etm sözcüğü, halk. bud. budun demektir, başka fevkâlade bir anlamı yoktur) (*)(K.Jetmar, I’Art des Steppes. Payot 1956, Paris)

    34

  • • 100'e yakın piramidin bilinmemesi için konulmuş olan yasakları da katmamız gerekecek. Tesellimiz şudur ki bu piramidin, ikinci Dünya Savaşında, uçaktan resmi çekilmiş ve bu resim 1957’de Life dergisinde yayınlanmıştır. (*)Acaba tarihçilerimiz, Kültür Bakanlığı, UNESCO, İnsan Hakları

    kuruluşları, bu konuda ne düşünmektedirler!?..YERLEŞİLMEMİŞ TOPRAKLAR !!??...Rus ve Çin işgalinden önce• Türkistan’da (Orta Asya'da) tarih, Batılı araştırmacıların lütufları ve ilgili

    Proflar ve TTK’nin kabulleri (!??) ile ancak,• (-220)de Türklerle başlatıldığı için, tarihten yok edilmiş olan Türkistan,• Yerleşilmemiş topraklar diye kabul edilmiştir. (**)Sovyet Rusya’nın yıkılmasından sonra, Batılılar birbirleri ile yarış halinde• Türkistan’da (Orta Asya’da) araştırma merkezleri açmışlardır.• ‘’Uygarlıkların beşiğinin Türkistan .ve Türkistan'ın sahibinin 'Türkler” oldu

    ğunu bilen, fakat bu gerçeği bir türlü üstünlük duygularına ve gururlarına yediremeyen Batılılar Orta Asya’ya yerleşmek için çok yönlü

    • "yakıştırma imkânlar” ı aramaktadırlar.• Ruslar, Ön-Türk Kültür ve tarihini, başta iskitler olmak üzere şiddetle

    reddetmektedirler. Batılının her yazdığına inanan bazı araştırmacılarımız ise, rahatların kaçıran Ön-Türk uygarlığını reddetmek için bu, kökeni olmayan iddiaları benimsemektedirler.

    • Bu, Rus iddiaları o kadar bilim dışıdır ki, bunların bugünkü Rusya topraklarına gelişi

    ISA’DAN SONRA DOKUZUNCU YILDADIR.• Kiril alfabesinin kökeni Ön-Türkçe’ye dayanır. Dip Kültürde Ön-Türk

    Kültürü ve tarihi vardır.• Bu gerçeği yok etmek için, Ruslar TÜRK / RUS etnisi icat etmişlerdir??.

    DNA TESTİ ?...Kan’dan, GEN’lere inişKan ve Irka karşı olan Batılılar, bu kere daha da derine giderek DNA

    testine başvurmaktadırlar. Şimdiye kadar -ön yargılara dayanan- kendilerini Türkistan’da görmek için sarf ettikleri bu çabalar genelde büyük fiyaskoyla sonuçlanmış olmasına rağmen, bir an için Orta Asya’nın ilk halkının• AvrupalIlar olduğu kabul edilse bile, biz• Kültürü, Ön-Türk Kültürünü esas aldığımızdan, bizim için sonuç• Hiç bir şekil ve şartta değişmez.• Üstelik, bizi Anadolu’dan DNA testiyle silmek isteyen Batı, büyük hayal kırıklığına uğrayarak bu testin lehimize sonuç verdiğini hayretle görmekte. Batı Anadolu'da Grekleri aramak için yapılan testler sonucu buranın, buradaki yerli ahaliye ait olduğu ortaya çıkmıştır. Son olarak Van Muradiye İlçesi/İtalya tecrübesi gibi!..C)(Levent Alaybeyoğlu)(*’)( J P Loubes - Archeologie et urbanisme de Turfan, l’Harmattan 1998 Pans)

  • Halıık Tarcan

    TÜRK DEMEMEK İÇİN

    Türk dememek için Batı,• ’Türkik" der. Bu adlandırmayı "Türkümsü” anlamına getirme dolayısıyla,

    Anadolu ve Asya Türklerini parçalamak gayesi güder...Sinsi ve kurnazdır.Tarihin başlangıcından beri topraklarından kımıldamamış, Türk dil ve töreleriniçok iyi korumuş olan Asya Türklerini,• Türkümsü yapar da. biz Anadolu'da, kültürünü, dilim, törelerini, gelenek

    lerini şaşırmış, dilini, hele Hilâfetten sonra, Osmanlıca’da ve Osmanlı kültüründe kaybetme tehlikesini en son noktasına kadar yaşamış, kaynaklardan uzaklaşmış,

    • yozlaşmaya yüz tutmuşlara Türk der...Bu maksatlı, yapay sınıflandırma kitaplara geçer.

    Türk kitlesini paralayan bir öteki ad ise• TÜRKÎ sözcüğüdür. Günümüzde Anadolulu için TÜRK, Asyalı için TÜRKİ

    kullanılmaktadır.Başka bir ad.• AZYANİK(asianıc)dır...Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bu ad,• Nerede ne zaman olduğu bilinmeyen Asyalı anlamını verir.• Osmanlıca'sı 'Ne idüğü belirsiz” ...Bir ulus için bundan daha büyük bir

    hakaret olamaz...Amaç, Türkleri yalnız zaman içine değil, i’mekân”da da belirsiz bir coğrafya içinde kaybetmektir. Yalnız burada farkında olunmadan,

    • Türklerle Sümerler birbirine bağlanmıştır. Sümerler için de Azyanik derler!..• Anadolu Türküne , "Orta Asya’dan geldin, oraya dön der, kovar...Sanki,Anadolu’nun tapusu kendine aitmiş gibi...Bunun paralelinde,• Anadolu Türküne ait bir sanat ürünün göstermek gereğinde kalırsa,

    örneğin, 18'nci Yüzyıl Çini tabakları, için etiket şudur:• 18nci yüzyıl Asie Mineure (Küçük Asya)...Anadolu’da da Türkleri yok

    saymıştır..Orta Asya’ya bakarsınız, bir toprak kap resmi altında şu kayıt vardır:• -ll’nci bin Orta Asya...Orada da Türk’ü bulamazsınız,• İran'ın kuzey göçebeleri vardır,• Çin’in kuzey komşuları vardır, bozkırlarda sürüklenen Moğol ve

    Tunguzlarla karışan bazı göçebelerden söz edilir.• Semerkant, Turfan, Yarkent’te ise Müslümanlar oturur. Evet Türk

    dememek için bu kere "Müslüman” der,• Orta Asya Müslüman’ı,• Bulgar Müslüman’ı,• Grek Müslüman’ı der...Pekiyi,• Hıristiyan Türkler, Musevî Türkler, Budist Türkler, Manihaist Türkler ne

    olacaklardır.?Yakutlar, bir bölümü zorla Hıristiyanlaştırılmış Türklerdir ve bugün Türk

    dilinin ilk ve en saf kaynakları Yakutçada bulunur.

    36

  • Ualı'ık Tartan

    Türk dilinin ikinci saf kaynağı Kırgızca’dır, yani, Batlılara göre, Kırgız "Müslüman” Cumhuriyetinin dilidir. Ya da "Müslüman lehçeli bir dildir”??...

    Bu ülkeler Türk sayılmaz da, en ince, en süzülmüş, buna karşın incelmiş fakat, kaynaklardan uzaklaşmış Türkçe’yi konuşan• sadece Anadolu Türkleri Türk diye anılır ?.

    Batı gene kurnaz ve sinsi hareket etmektedir: Müslüman Cumhuriyeti demekle, Türk kültür ve kimliğini "İslâm kültüründe eritme siyaseti” güder. Kendilerine gelince, devlet adlarını dine göre sınıflandırmaz:• Ege Ortodoks Krallığı = Yunanistan,• Akdeniz Katolik Cumhuriyeti = İtalya• Orta Avrupa Protestan Cumhuriyeti = Almanya..demez...

    Türk kitlesini parçalamak için, boy adlarını kullanır ki, bu boy adlarının hemen tümü yakıştırmadan ibarettir. Doğru olduklarını farz edelim:• Asya Türkleri için,• Kazak der, Kırgız der, Uygur, Uztfek, Çuvaş, Yakut...der, ama, bize gelince• Oğuz demez Türk de r: Türk dünyası, Türk kitlesi parçalanmıştır.GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ

    Batı, istediği kadar ‘inkâr” siyasetini kullansın, bir büyük Türk kitlesinin varlığını kabul etmek gereğindedir. Aksi, bilimsel ve tarihi bir gerçeği değiştiremez.

    Unesco, 1951'de -Sovyetlerin eksik verdiği bilgilere rağmen- 100 milyonluk bir kitlenin varlığını kabul ediyordu...Günümüzde bu sayıyı 250 milyona yüksel tenler vardır. Gerçek sayının 180 /200 civarında olduğunu tahmin ediyoruz. Orta Asya’da yazıyla ifade ettikleri;• Türk dil ve düşüncesinin birbirine bağladığı aşiretler, kendilerini• OQ USUZ ÖKÜK TÜRÜK DİYE adlandırılan; Bu, "OO’lar dan sembol

    Türk" demek olduğuna göre, (**) Türkier,• 0 0 ırkındandırlar. Fakat, bu, başlangıçta ancak doğdukları bölgede

    nispeten kısıtlı sayıda yaşayan Türkier,• yazı sahibi, yani ileri seviyedeki düşüncenin verdiği üstünlükle, zaman ve

    mekân içinde büyük bir sahaya yayılmışlar ve egemenlikleri altına aldıkları halklarla karışmışlardır. Bu şartlarda

    • Irk teorilerine göre hareket edilirse. Antropolojiye başvurulursa,• Türk Kitlesi parçalanır ve Kültür birliğini kaybeder. Fakat bütün bu dağılma

    ve parçalanmaya rağmen onları birbirine bağlayan öğe, Türk dil ve düşüncesi olmuştur, günümüzde, değişik dillerde ve değişik yörelerde,

    • Dip Kültür halinde ortaya çıkmıştır daha da çıkacaktır.Bu arada şu noktaya dikkati çekmek isteriz: Hıristiyan Türklerin eski

    Sovyetler Birliği olarak bilmen Orta Asya’daki sayısı 22 milyonu bulur. Ayrıca Hazar Türklerinin Museviliği kabul etmiş olduklarını, ve Ural devletinin ve dünyaya yayılmış olan Yahudilerin kökenlerinde bulunduklarını gözden kaçırmamak gereklidir. Kitabın sonunda Prof. Musa Yıldız’ın çalışmasından alınan biF haritada Türklerin Orta Asya’daki yerleşimleri görülmektedir.

    37

  • Haluk Tarei>n

    GÜNÜMÜZDE DURUMBugün Türk dememek için bu kere• TÜRKÇE KONUŞANLAR denmektedir. Bundan amaç, Batının, Türkleri

    haritadan silmek için uyguladıkları GELENEKSEL ETNİLER POLİTİKASIDIR.Bununla;

    1- Türk dilinin kökenindeki Ön-Türk kültürünün zenginliğinden - bilerek ya da bilmeyerek- söz edilmemiştir. Çünkü onlar için,

    2- Afrika’da, dünyanın pek çok yerlerinde konuşulan diller vardır. Türkçe de bu türden bir dildir. Fakat Türklerin istilaları ile birlikte bu dil de pek çok yere yayılmıştır ama kültür değeri yoktur.

    3- Türkçe konuşulan her yerde bu, Türk kültürünün varlığı ya da Türk halkının varlığı demek değildir. Artık,

    • Orta Asya haritasında Türkler yoktur. Sadece Türkçe konuşanlar, yani sadece TURCOPHONE’ler vardır...Dipteki, Türk kültürü yok edilmiştir. Profesör Jean Paul Roux Türkleri böyle tanıtır...Ya Fransa'da? (*)

    • Basq’lar, Bröton'lar, KorsikalIlar...Büyük Okyanusta Kanak'lar Fransızca konuşurlar ama Fransız kökenli midirler?

    • Öyleyse, Fransa da FRANCOPHONE bir ülkedir.bu durumda, bu mantığa göre Fransa parçalanmalı ve bir federasyon olmalıdır...

    Yakıştırma boy adlarından birkaçı (**)Uygur’lardan başlayalım :• Şarkiyatçılar Moğolistan’da Oara Balgasun’da bulunmuş bir bitig taş

    üzerinde,• TENRİDE QUT BULMUŞ TENRİ UYUĞUR OAĞAN, cümlesindeki,

    UYUĞUR sözcüğünü bir Türk boyu, etnisi sanmışlar, bu sözcük zamanla UYGUR halini almış, bizim dilcilerimiz de bundan UYGAR sözcüğünü uydurmuşlar...Çünkü gerekli olan Asya Türkçelerini bilmemektedirler.

    • Cümle, “’tanrıya uyan Oağan” ‘Tanrının varlığını kabul eden demektir.Bu konuda ısrar edilerek, ortaya bir de uydurma Uygur tarihi çıkarılmıştır.

    Sonunda bu halk da kendine Uygur, demeğe başlamıştır. Yani koskoca Türkistan’ın doğusunda yaşan Türklere önce ’Doğu Türkistanlf’denmiş o da paralanarak ondan da yapay kimlikli bir Uygur halkı yaratılmıştır.Bu örnek, bir kere daha Türkçe bilme zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır.Türkçe bilme zorunluluğunda ısrar etmekte haklı mıyız, değil miyiz?..Bir öteki ad, ÖZBEKlere aittir,• ÖZBEK diye ayrı bir Türk boyu yoktur.• Kendilerine bugün Özbek diyenlerin tarihi karıştırılmış, çok eskiden

    yaşamış olan bir ÖZBEK HAN adı bulunmuş ve onlar da Özbek Han’dan geldiklerini kabullenmişlerdir..Bu kere

    • Batı Türkistan da kendi içinde bölünmüştür.Yukarda gördüğümüz gibi, Hazar’dan Çin Hududuna kadar uzanan TEK ÜLKE TÜRKİSTAN,(")( Fransız Türkoloji Profesörlerinden J.P.Roux TürWerin Tarihi adlı kitabında )

    38

  • llaluk 1 arcan

    Önce;• Doğu, Batı diye bölünmüş ,• Ondan sonra da,• Şarkiyatçıların becerileri ile,• Türkler, siyasal, ekonomik, toplumsal ve kişisel ihtirasları nedenleriyle

    kendi aralarında parçalanmışlar ve sonunda, Çin ve Rus işgallerine karşı koyamayarak bu ülkelerin egemenliklerine boyun eğmişler, ezilmişlerdir.

    Bugün yok edilen,• Türkistan adını savunmak, yeniden yaşatmak, bunun için de gerekli olan

    her yere kaydetmek, okullarda okutmak, ulusal bilimsel görevimiz ve hakkımızdır...Fransa’nın, Kanada’yı - Fransızca'yfesas alarak - Fransa’ya bağlama çabaları içinde olduğunu hatırdan çıkarmayalım

    TÜRK DEMEMEK İÇİN BU KEZ DE;

    Mongol(Moğol), mongoloid yani* Moğolumsu ve çok mecbur olursa Türko- Mongol der. Dili, bir türlü Türk demeyi kabul edemez.Yalnız bu kadarla da kalmaz.Türkleri barbalıkla küçültmek söz konusu olunca

    • Attilâ ve Hunlar Türk türler, fakat, Hun sanatı söz konusu olunca• Hunlar Moğol oluverir!?.ANADOLU

    Doğu Anadolu’da -derinlemesine ve genişlemesine- tarih araştırmaları yapmamışlar, bu bölgeyi boş, âdeta tarihsiz bırakmışlardır. (*)

    Amaç, gereğinde Batılının geleneksel etniler politikasını uygulamak için YAPAY DEVLETLER kurması. Bu amaca hizmet için örneğin;• Rus Çarlığı 1828’de Erivan yöresinde, AHIRKELEK kasabasına, 20 bin

    Osmanlı ve 20 bin Rus Ermenisi yerleştirmiştir: Çar, kendim Ermenistan kralı ve tüm Ermenileri de Rus ilân etmiştir. (**)

    • Bu yapay Ermenistan kuruluşuyla Çarlık,Anadolu Türkleri ile Asya Türklerinin arasını kesmiştir...Batı bu çok arzu ettiği amacına erişmiştir. Günümüzde ise Karabağ’ın başına Nagorni ilâve edip bu toprakların tarihî sahibi AzerbaycanlIdan toprak çalmak yolundadır. Doğu A