12
tasavvuf ilmi ve akademik dergisi 25 [2010/1], s. 239-250 Mesnevi'si Tesirinde Bir Eser: Baba Rahim Mebde-i Nur Eseri* Nadirhan HASAN** Özet üzere dünyada birçok dile daha iyi an- için eserin etkisinde eserlerden biri de Baba Rahim "Mebde-i eseridir. Orta Asya, Afganistan ve Türkistan Türkleri Türkiye'de pek Bu makalemizde ve eseri haklanda daha çok "Mebde-i yönlere Anahtar kelimeler Mevlana, "Mesnevi", "Mebde-i Tesir, Tasavvuf, A Chagatai Work Written under the Influence of Rumi's Mathnawi: Baba Ra- him Mashrab's Work Titled "Mebde-i Niir" . Abstract We know that Mawlana Jalaleddin Rumi's ''Mathnawi" translated into many lan- guages. And to fully understand its many commentaries have been writ- ten up on it. One of the books written under the infiuence of Mathnawi is "Mabda-i Nur» of BabaRahim Mashrab, which was written in Chagatai. Even though Mashrab is known in Central Asia, Afghanistan and East Turkestan, it is not well known in Turkey. In this article we briefiy deal with Mashrab and his books, and we will touch upon the of Mathnawi upon "Mabda-i Nur" in detail. Keywords Mawlana, "Masnavi", Mashrab, "Mabda-i Nur", Commentary, Infiuence, Sufism, Love, Perfect Man. Mevlana Celaleddin dönemden bu yana sekiz geç- mesine "Mesnevi-i Ma'nevi'' bugün de ilim ve marifet ehlinin ilgi mer- * Bu makale, Kültür Mevlana Celaleddin-i Sempozyumu" 8-12 2007 tarihlerinde ve Konya'da düzenlenen sempozyumda sunulan gözden halidir. •• Dr., Fatih Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi ([email protected]).

tasavvuf - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02193/2010_XI_25/2010_XI_25_HASANN.pdf · tasavvuf ilmi ve akademik araştırma dergisi 25 [2010/1], s. 239-250 Mevlana'nın Mesnevi'si

  • Upload
    others

  • View
    11

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • tasavvuf ilmi ve akademik araştırma dergisi 25 [2010/1], s. 239-250

    Mevlana'nın Mesnevi'si Tesirinde Yazılan Çağatayca Bir Eser:

    Baba Rahim Meşreb'in Mebde-i Nur Adlı Eseri*

    Nadirhan HASAN**

    Özet

    Bilindiği üzere Mevlana'nın "Mesnevı~si dünyada birçok dile çevrilmiş, daha iyi an-laşılması için eserin şerhleri yapılmıştır. "Mesnevı~nin etkisinde yazılan Çağatayca eserlerden biri de Baba Rahim Meşreb'irı "Mebde-i Nıir" adlı eseridir. Meşreb, Orta Asya, Afganistan ve Doğu Türkistan Türkleri arasında meşhur olmasına rağmen Türkiye'de pek bilirımemektedir. Bu makalemizde Meşreb ve eseri haklanda kısaca duracağız, daha çok "Mebde-i Nıir"un "Mesnevı~den etkilendiği yönlere değineceğiz.

    Anahtar kelimeler

    Mevlana, "Mesnevi", Meşreb, "Mebde-i Nıir", Şerh, Tesir, Tasavvuf, Aşk, İnsan-ı Kanıil

    A Chagatai Work Written under the Influence of Rumi' s Mathnawi: Baba Ra-him Mashrab's Work Titled "Mebde-i Niir" .

    Abstract

    We know that Mawlana Jalaleddin Rumi' s ''Mathnawi" translated into many lan-guages. And to fully understand its meanirıg, many commentaries have been writ-ten up on it. One of the books written under the infiuence of Mathnawi is "Mabda-i Nur» of BabaRahim Mashrab, which was written in Chagatai. Even though Mashrab is known in Central Asia, Afghanistan and East Turkestan, it is not well known in Turkey. In this article we briefiy deal with Mashrab and his books, and we will touch upon the irıfiuence of Mathnawi upon "Mabda-i Nur" in detail.

    Keywords

    Mawlana, "Masnavi", Mashrab, "Mabda-i Nur", Commentary, Infiuence, Sufism, Love, Perfect Man.

    Mevlana Celaleddin Rılmi'nin yaşadığı dönemden bu yana sekiz asır geç-mesine rağmen "Mesnevi-i Ma' nevi'' bugün de ilim ve marifet ehlinin ilgi mer-

    * Bu makale, Kültür Bakanlığı tarafından "Banşın Bayrağı Uluslararası Mevlana Celaleddin-i Rılnıi Sempozyumu" adıyla 8-12 Mayıs 2007 tarihlerinde İstanbul ve Konya'da düzenlenen uluslararası sempozyumda sunulan tebliğin gözden geçirilmiş halidir.

    •• Dr., Fatih Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi ([email protected]).

  • 240

    Nadirhan HASAN

    kezinde bulunmaktadır. Zira "Mesnevi'deki insan sevgisi konusu ve manevi-

    ahlaki değerlere dayalı fikirler değerini hiç kaybetmemiştir.

    Geçmişte yaşayan birçok meşhur mütefekkir Mesnevz hakkında birbirin-

    den değerli, birbirini tamamlayan güzel sözler söylemişlerdir. Fars-Tacik ede-

    biyatının büyük temsilcisi ve meşhur, mutasavvıf Abdurrahman Cfuni: "Ben

    bu ali-cenap zat hakkında ne diyebilirim ki, o peygamber değildir, ama onun

    kitabı vardır", demişti. Bundan daha güzel bir iltifat bulmak zordur.

    "Mesnevi-i Ma'nevi'' irfaru mahiyete sahip paha biçilmez bir eser olduğun

    dan onun daha iyi anlaşılması için şerhler yazılmıştır. Mesnevz tesirinde telif

    edilen eserler sayısı bu şerhlerden de çoktur. Bunlardan biri de meşhur Çağatay sufi şam BabaRahim Meşreb'e nisbet edilen "Mebde-i Nür"dur1• Bu eserin

    yirmiden fazla nüshası bugün Özbekistan Fenler Akademisi Biruni Şarkiyat

    Enstitüsü kütüphanesinde bulunmaktadır.

    Mebde-i Nur çeşitli senelerde istinsah edilmiş, matbu olarak da basılmıştır. Mebde-i Nur'un Meşreb'e ait başka bir eser olan Kimya ile beraber 1901 yılında

    İstanbul'da da neşredilmiş olması Mebde-i Nur'un Osmanlı-Türk okuyucuları

    tarafından da tanınmış olduğunu göstermektedir.

    Burada eserin müellifi hakkında kısaca malumat vermek istiyorum. Baba Rahim Meşreb 1640 (H.1050) senesinde Özbekistan'ın Nemengan şehrinde

    doğmuştur, 1 711'de Belh şehrinde hicivli şürleri yüzünden şehir valisi Mah-

    mud Han tarafından katledilmiştir. Kaşgarlı Nakşibencü şeyhi Afak Hoca'nın talebesi olan bu rind şair, Orta Asya'yı çok dolaşmış, gittiği yerlerde hep halkla

    beraber olmuştur. Bundan dolayı Meşreb'in coşkulu, cezbeli ve rindane şürleri

    Türk halkları a:~sında, özellikle, Orta Asya, Mganistan ve Doğu Türkistan'da ilgi ile okunmuştur. Onun:

    Eğer aşzklzğım eyitsem, küyüp can u dhan örter,

    Bu aşk szmn beyan etsem, taki ol han u man örter.

    (Açıklaması: Eğer aşıklığımı söylersem, aşkıının ateşi can ve cihanı yakıp kavurur. Bu aşk sırrını beyan edersem o da her tarafı karıştınr) gibi. cezbeli

    şürlerinde ilam aşkla mecazi aşkı birleştirmiştir.

    1 Bu eser hakkında Türkiye'de sadece İsmail Güleç tarafından bir makale yayınlandı (bk. İsmail Güleç, "Meşreb'in Kitıib-zMebde-iNür'u Mevlana'nınMesnevi'sinin şerhi midir?. "hmiAraştznnalar Dil ve Edebiyat İncelemeleri, sayı: 16,2003, s. 135-142) ve tarafımızdan bir bildiri sunuldu (bk. N. Khasanov, "Mevlana'nın Mesnevi'si ve Babarahim Meşreb'in Mebde-i Nur İsimli Eseri", illuslararası'Mevlana Celaleddin-i Rumi Sempozyumu, 8 Mayıs 2007, İstanbul). .

  • Baba Rabim Meşreb'in Mebde-i Nur Adlı Eseri

    Meşreb'in manzumeleri de aynen Ferideddin Attar, Celaleddin Rfuni, Alımed Yesevf ve Yunus Emre'de olduğu gibi tasavvufi haJk edebiyatma derinden·

    bağlıdır. Onun ifadesi akıcı, dili sadedir. Meşreb'in şiir kitapları birçok defa

    hasılınasına rağmen, Mebde-i Nur Orta Asya'mn bağımsızlığa kavuştuğu dö-neme kadar neşredilmemiştir. Bunun kendine göre bazı sebepleri vardır. Bi-

    rincisi, bu eser dini-tasavvufi bir içeriğe sahiptir. İkincisi, onun yazarımn kim olduğu meselesidir. Bazı bilim adamları "mezkür eser Baba Rahim Meşreb'e

    aittir", demekte, bazı araştırmacılar ise bu fikri reddetmektedir. Bununla bir-

    likte, Mebde-i Nur'un Mesnevf tesirinde yazılan mühim bir Çağatayca eser ol-

    duğu kabul edilmektedir. Zira onda Mevlana'mn görüşleri imkan ölçüsünde yeni bir tarzda ele alınmış ve okuyuculara Mesnevl'nin konuları ve hakikatleri

    yakından tanıtılınıştır.

    Mebde-i Nur'un müellifi Mesnevi'yi Çağatay Türkçe'sinde şerh etmek ve on-

    daki manaları geniş bir kitleye ulaştırmak amaayla bu kitabı yazdığım şöyle

    ifade eder:

    "Mesnevl'' meşhur boldı ve alem andın behre aldı. Ama çün bu keİl:ıine ... Molla Rahim Baba Divane-i Nemengaru el-meşhur mülakkab be-Meşreb ("Mesnevl''yi- N.H.) körüp mutalaa kıldım ki, Türki tilge onu şerh kılsam

    dib arzu kıldım. Ama işaret boldı, bi-vasıta hazret-i kutbu'l-a.rifin sultan-ul

    muhakkikin, burhan-ı müridin, siracü't-talibin, server-i Etrak, yani hazret-i

    sultanım HocaAlımed Yesevf (k.s)'dınicazetve ianet boldı. Ve şerh-iMesnevi'ge iftitah kılduk ve Türkiçe tilgebeyan ettük. Ta fehm-i has ve mefhı1m-i am bol-ğay ve talib-i sadık ve silik-i aşık işitib andın bahre alğay ve nuks-i uyübı tapsa avfkılğay ... Kitabın be-kavl-i "Mebde-i Nı1r" dib tamam kılduk"2•

    (Açıklaması: Mesnevf meşhur oldu ve alem ondan feyiz aldı. Bu fakir- Meş

    reb lakabıyla tanınan Molla Rahim Baba Divane-i Nemengani Mes_nevi'yi oku-yup mütalaa ettim ve içimde onu Türkçe şerh etmek arzusu uyandı. Ve hazret-i

    sultan Hoca Alımed Yesevf hazretlerinden işaret, icazet ve yardım yetişti. Ve

    Mesnevi'yi şerh etmeye başladık ve Türkçe şerhini beyan ettik. Ta ki has insan-ların da, sıradan halkın da anlamasına uygun olsun, hem de sadık talebeler ve

    aşık salikler işitip ondan feyiz alsırılar, eserin eksiklerini bulurlarsa, müellifi

    bağışlasırılar. Kitabın adım da "Mebde-i Nur" diye adlandırdık.)

    Mebde-i Nı1r'un hacmi 300 varaktan fazla olup, ondaki şiirlerin tamamı

    20.000 ınısradır. Üç defterden ibaret olan eser Mesnevi'nin ilk beyti ve onun

    2 Babarahim Meşreb, Mebde-i Nur, haz. Prof. Dr. Had İsmetullah Abdullah, Taşkent, 1994, s. 15. 241

  • 242

    Nadirhan HASAN

    Türkçe manzurn tercümesiyle başlar. Sonra da müellif Mesnevi'den aldığı bir-çok beyti, onlann anlamına uygun hikaye ve rivayetleri nakleder. Kendi fi-kirlerini zenginleştirrnek için konuyla ilgili çeşitli gazellere yer verir. Nihayet eser Mesnevi'nin son beytiyle biter.

    Mebde-i Nur tam bir Mesnevf şerhi değilse de, onda hem şeklen, hem manen Mesnevi'nin tesiri açıkça göze çarpmaktadır. Mesela, ondaki hikay~lerin birço-ğunda peygamberler, meşhur sufiler, alimler ve devlet adamları konu edilmek-tedir. Bunlann arasında Adem, Nuh, Yunus, Yakup, Yusuf, Süleyman, Eyyub, Musa, İsa ve Muhammed (a.s) gibi peygamberler; Zünnun-i Mısri, Bayezid Bistfuni, Rabiatü'l-Adeviyye, Cüneyd Bağdadi, Davud Tcü, Fudayl ibn Iyaz, Mansılr-i Hallac, İbrahim-i Edhem, AbdÜlkadir Geylam, Bahauddin Nakşbend, Hoca Ubeydullah Ahrar gibi sufiler; Feriduddin Attar, Necmeddin Kübra, İbn Arab1, Hafı.z Şiraz1, Hakam, Abdullah Ensari, Şems-i Tebriz! gibi tanınmış.Jnutasavvıf ve şairler; Asaf, Efrasiyab, Feridun, İskender, Zehhak, Keykavus, Nu-şirevan, Harun er-Reşid, Me'mun gibi emir ve hükümdarlar, Hızır, Lokman, Eflatun, İmam-ı Azam, Falır-i Razı gibi haklm ve alim zatlar vardır.

    Mebde-i Nur'daki hikayelerde ananeye göre insanı faziletler öne çıkarılmakta, kötü ahlak ve menfi illetler de kötülenmektedir. Özellikle, şeytam ve nefsanı çirkinlikler kınanmaktadır. Azazil, Firavun, Nemrud, Haman, Azer, Harut, Marut, Samiri gibi menfi tipierin yapmış oldukları kötü arnellerden ib-ret alınmaktadır. Şeytanın yoluna girenlerin, onun vesveselerine aldanarak kin ve hasede batanların sonuçta helak oldukları tekrar tekrar vurgulanmaktadır.

    Mebde-i Nur'un en dikkat çeken yönlerinden biri de, onda ibret verici hikaye ve rivayerlere geniş yer verilmesidir. Eserde 132 hikaye bulunmaktadır. Bu hikayeler esas en eğitimsel ve ahlaki karakterdedir. Bununla birlikte eserde dini kaideler, tasavvufi adab u erkan Mevlana üslubuyla ele alınmıştır.

    Biliniyor ki, "Mesnevi", Kuran-ı Kerim ayetlerinin manzurn şerhi olarak ka-bul edilmektedir. Kendisini "Ferzend-i Mevlana-i Rüml' (Mevlana'nın oğlu) olarak isimlendiren Çağatay süfi şairi Mevlana Harabati'nin yazdığına göre, Mevlana'nın kendisi bu doğrultuda şöyle demiştir:

    Men köterdim mağz-ı Kur'an manaszn,

    Taşladım bir pare post-ı tiresin3•

    3 Harabati, Mesnevi-i Harabati, Biruni Şarkiyyat Enstitüsü, yazma no 5938,.v. 98; Mesnevi-i MeJİana Harabati Ferzend-i Mevlana-i Rumi; matbu no 13816, s. 8.

  • Baba Rahiın Meşreb'in Mebde-i N tir Adlı Eseri

    (Açıklaması: Ben Kur'an'ın özünü, yani mealini açıkladım. Anlaşılınayan bir cüzünü bile bırakmadım.)

    Dolayısıyla Meşreb de Mesnevf'ye Kur'an-ı Kerim'in manzum anlamı olarak bakmakta, onu şeriat esasları derç edilen bir marifet tanesi diye anmaktadır:

    Ol sebeptİn karvan-ı Mevlevf,

    Mana-yz Kur'an'dın aldılar munı ... (s.92)

    Mesnevf'ni manası bir tanedur,

    Tane kadrini kökertirgen bilur. (s.116)

    (Açıklaması: Bu sebepten dolayı M evievi kervanı (Mevlana) Kur'an'dan bu anlamı aldılar ve Mesnevf'yi oluşturdular. Mesnevf'nin anlamı tane-tohum gi-bidir, tanenin değerini onu yetiştiren bilir.)

    Malum ki, aşk tasavvufta en önemli konulardandır. Bunun ana sebebi, alemin sevgiden dolayı yaratılması, aşkın gücüyle dünyanınabad (imar) olma-sıdır. Zira insan hayatındaki tüm hayırlı işlerin kaynağı da muhabbettir. Bun-dan dolayı ilahi aşkın mahiyeti ve hakikatleri Mebde-i Nur'un içeriğine de sin-miştir. Örneğin, onda aşkın güç ve kuvvetine dair şöyle tarifler okuyabiliriz:

    Aşk her serçeşmeni bahre kılur,

    Hahlasa bir katreni nehre kılur. (s.67)

    Aşk bir ilim ki bf-şekk u hilaf,

    Namzdın elbette titrer Kilh-i Kaf. (s.66)

    (Açıklaması: Aşk he;r pınarı denize dönüştürür, isterse bir katreyi nehre dönüştürür. Hiç kuşku ve ihtilaf yok ki, aşk bir ilimdir, onun adından hatta Kafdağı titrer.) ·

    Bununla birlikte, şairin yazdığına göre, "aşk, bakın altın yapan bir kimya" olup, o "zayıf sineği İskender' e dönüştürmek kabiliyetine sahip" tir. "Huş hal aşk ateş mizaçlı olup, her der de devadir". Ama aynı zamanda "aşk bir kimyadır ki nilkabile hayf, açsa güheri bu vakit cahile hayf". Yani, aşk nadan ve cahillere münasip değildir. Onun için aşk "Bazılarını nurlu menzilgaha ulaştırırsa, ba-zılannı da nara, cehenneme götürür.", diyor şair. Kısacası, Mebde-i Nilr'a göre aşkın olduğu yerde nur pariayıp her çeşit illet hertaraf olur". ~

    Mebde-i Nur'un birkaç yerinde şair, Mevlana'nın adını saygıyla söyle- j mektedir. Genellikle, Meşreb'in Mevlana'nın şahsı, marifeti ve faziletlerine ---

    243

  • 244

    Nadirhan HASAN

    olan ilitirarnı çok yüksektir. Söz gelimi, müellif bu eser vasıtasında Cenab-ı Hak'tan Mevlana'nın ruhunu şad etmesini istemekte, eserdeki eğitimsel hikayeleri söylerken, Mevlana "sinesini çak edip", sıdk-u ihlasla "defter-i aşkdan söz ettiğini" hatırlatmaktadır. Aynı zamanda o her vakitte ve her yerde

    Şems-i Tebriz! ve Mevlana gibi kamil insanlara ihtiyaç olduğunu ayrıca kay-detmektedir:

    Va deriğa, Şems-i Tabrizi kani?

    Hay{ ömür ötti, Şeker-rizi kani? .. (s.253)

    Şems dek şeyh köptür nur etgan seni,

    Yolga kirgudek Celaluddin kani? (s.143)

    (Açıklaması: Eyvah, Şems-i Tebriz! nerede? Yazık ömür geçti, dilinde!! şeker saçan zat (Feridüddin Şekergenc?) nerede? Seni aydınlatan Şems gibi şeyh çoktur, yola girecek olan Celaleddin Rumi nerede?).

    Mebde-i Nur'da hikayelerin anlamına göre ayet-i celile ve hadls-i şeriflerden iktihaslar getirilmektedir. Mesela, müellif geçici dünyanın manası ve mahi-

    yeti, ona dalınanın akıbetierinden söz ederken, harislik ve dünya-perestliği kınayan hadislerden istifade eder. Nefis, şehvet ve hırs u hevaya dalınanın müthiş esaretlerle neticelenmesini şöyle ifade eder:

    Leşker-z şehvet belay-z can eken,

    Katre-i ab ateş-i sıJ.zan eken ... (s.190)

    (Açıklaması: Şehvet ordusu can belasıymış, bir katre suyu yakıcı ateşmiş.)

    "Mustaf~ Ümmeti için gam çekmiş" ve "nefis ölmeden, ruh dirilmez demişler" gibi beyitlerde ise şair Hazret-i Peygamber'in hadisi vasıtas~yla ruhi yük-sekliğe ulaşma yollarını göstermektedir. Genellikle, nefis, şehvet, ruh, pir ve mürid ilişkilerinde de Mesnevf ve Mebde-i Nur'da müşterek noktalan görmek müınkündur. Mesela, Mesnevzde nefs, "cümle putlann anası", "yılan", "ejder-ha", "nefs cehennem ve cehennem da bir ejderhadır" şeklinde ifade edilmiştir. Bunlar Mebde-i Nur'da da aşağıdaki tarzda dile getirilmiştir:

    Ecdehaying nefs, ruhungdur Musa,

    Cebrail işk u cefa kzlmas, vefa. (s.106)

    Nefs koşulsa ecdeha vu devge,

    Boldz meşğul mekr u reng u revge ... (s.40)

    ...

  • Baba Rahim Meşreb'in Mebde-i N ür Adlı Eseri

    (Açıklaması: Senin ejderhan nefis, Musa ise ruhundur. Cebrail aşk cefası etmez, vefa gösterir. Nefs ejderha ve şeytanla birleşirse, mekr, oyun ve hileyle meşgul olur.)

    Meşreb, eserinde tasavvufi konuları işlerken, özellikle, insanın manevi kemalatı, adab-ahlak, ruhi yükseliş, nefis terbiyesi meselelerine dikkat çeker. "Nefsini tanıyan Rabbini tanır." hadis-i şerili ve onun Mesnevf'deki yorumlarına dayanarak nefse dair özgün fikirlerini beyan eder. Mesela:

    Her kişi öz nefsige yoktur basir,

    Nefsni tanımay neçük Hak'nı tanır? ..

    Her kişi öz aybını bilmes mudam,

    Talib-ima'na emasdur, na-tamam ...

    Eydi peyğamber, oşal ser-i zamir,

    Kim ki nefsini tanıdı Hak'nı tanır. (s.59)

    (Açıklaması: Herkes kendi nefsini kemaliyle göremez, hal böyleyken, nefsi tanımadan nasıl Hakk'ı tanır? Herkes kendi suçunu hiç bilmez, mana talep eden kamil değildir. Gizli gönüllerin başı olan peygamber "Nefsini tanıyan

    · Rabbini tanır" deıniştir.)

    Meşreb'in fikrine göre, iç dünyasına nezaret edebilen ve nefsini eğiten kişi hiçbir zaman inkar yolunu tutmaz. Kalb gözü kör kişi ise benliğinden bihaber kalır, neticede Hakk'ı tanıyamaz. Sadece nefsi pak, kamil insanın ruhu agah,

    uyanık olur.

    Mevlana, insanın batını, fıtratı ve fiilini tetkik ve tahlil ederken, insanı haddini bilmeye, mağrur ve tekebbür olmamaya, insan denen ulu adı şere:B.endirmeye çağırır. Mevlana'nın mezkür fikirlerinden ilham alan Meşreb de ulu selefinin fikrini şöyle devam ettirmektedir:

    Sergertın eyler seni kibr u gurur,

    Gerçi munda bilmeseng, merg bildirur.

    (Açıklaması: Kibirle gurur senin başını döndürür. Gerçi dünyada bunun farkına varmayabilirsin; ama öldükten sonra bunu mutlaka görürsün.)

    Bilindiği üzere, Mesnevf'de tarikat, hakikat, manfet ve tasavvufun diğer mü- ~ him meselelerine ait fikir ve millahazalar kendine has biçimde ifade edilmiştir. ~ Bilhassa, Mevlana marifetle ilgili düşüncelerini çeşitli didaktik hikayeler ve __ _

    245

  • 246

    Nadirhan HASAN

    rivayetler vasıtasıyla ortaya koymuştur. Onlardan birinde susayan bir adam

    duvar üstünde oturarak duvardald tuğla parçalanın alıp aşağıdald nehre atar ve sudan çıkan seslerden kendine görelezzet alır. Mesnevf'den bazı bölilinleri şerh eden Osman Nuri Topbaş'ın açıklamasına göre, nehre ulaşınaya engel olan duvar, insanın nefsani arzuları ve haldkate ermeye mam olan bitmez tü-

    kenmez hayaller, hem de insandald benliktir. N ehir ise ilahi muhabbet ve ma-rifettir. Kalbi ilahi sevgiye susayan insanlar, ömür boyunca bu nehre yetişrnek iştiyakında olurlar. Bu muhabbet ve marifet deryasından gelen her türlü ses,

    aşıkları lezzete gark eder, Cenabı Hakk'ın yolculuğuna yöneltir4•

    Meşreb de Mevlana'nın marifetle ilgili mezkfu mülahazalarını geliştirerek, marifetin aslının Huda-yı Teala'nın nurınıdan kaynaklandığını, mağfirete erişmenin marifetin kemiliyle mümkün olduğunu, marifetten nasipsiz halde

    nefsi tanımanın imkansız olduğunu vurgulamaktadır. Ona göre:

    Manfetdur ol amellerge semer,

    Bi-semer bolsa, neçük bolğay şecer. (s. 128)

    (Açıklaması: Hayırlı arnelierin meyvesi marifettir. Zira meyvesiz ağaç ger-çek ağaç olamaz.)

    Malumdur ki, Mesnevzdekianakonu, insan-ıkamil yetiştirmektir. Mevlana'ya göre insan dünya ferzendi ise de, aslında o cihanın asıl kayınağıdır. Çünkü in-sanın batınında yedi sema mevcuttur ... Mevlana'nın nokta-i nazarından, kamil

    insan evvela velayet halindedir. Onun için şair, manevi ve ahlaki yönden pak ve ermiş olan veli, pir, şeyh gibi simaları arif zatlar olarak tanıtmaktadır. Veli tipini daha da geniş tutarak velilik hill ve sırları, velinin Hak ve halkla ilişkileri gibi mühim meselelere dair derin fikirlerini beyan etmektedir. Ona göre, veli, bir d-

    hetten güzel ahlakı, ibretli hayat tarzı, insanlara merhamete, şefkate, adalete ve iyiliğe çağıran hasJetleriyle insanlar arasında ermiş birey ise, ikinci taraftan da veli, Tann'nın sayesi, ilahi Hurşid (güneş)'in delili, Hakkudretinin simgesidir.

    Mevlana'nın algıladığı insan-ı kamille ilgili anlamlar Mebde-i Nur'da da çe-şitli renklerde ileri sürülmektedir. Örneğin, eserde: "Pir (yani, insan-i kamil)

    nur saçan dolunay gibidir. Onun batını Hazret-i Muhammed gibi rriusaffadır". "Beşerin doğru yolu bulması için gam çeken bu zatlar insanlık canına ziynet verirler.", "Pir her türlü gayrı uzaklaştırır, nuruyla talibin gönül hücresini mü-nevver eder." gibi tarif ve tavsifl.ere çokça yer verilıniştir. .. 4 Osman Nuri Topbaş, Mesnevi Bahçesinden Bir Testi Su, haz. Nadirhan Hasan, Taşkent, 2007, s. 124.

  • BabaRahim Meşreb'in Mebde-i Nür Adlı Eseri

    Mesnevznin belirli yerlerinde Mevlana olgun insanları beşeriyetın ilahi tabibi

    olarak telkin etmektedir. Onlar insan ruhunu tetkik ve tedavi eden karnil ve mü-kemmil hekimler olup, insanın dünyaya gelmesinden önce onun halini hisseder-

    ler. Bundan dolayı Mevlana, bu gibi "ilahi tabipiere yaklaşmayı, onlarla sohbet

    kurmayı, çukurlara düşmernek için onlara tabi olmayı" tavsiye etmektedir.

    Meşreb de kamil insanlar tarifinde Mevlana'nın fikirlerinin etkisiyle kalem

    yürütmektedir. O, Allah dostlarını: "iyilerin zahiri birposttur (deridir), hiç kim bilmez Huda'ya dosttur" diye medheder. Cenab-ı Hakk'ın onlara ezelden nur ilisan ettiğini, onların neyistandan, yani Hakk'ın huzurundan geldiğini hatır

    latmaktadır. Şair, ulu selefi gibi okuyucuları "ehl-i huş ve tai.fe-i cevher-furı1ş"

    olan velileri tanımaya, onların "eteğini tutmaya" davet eder. Çünkü onlar:

    Nfkler şahbii.z-z daru'llahdurlar,

    Pashan. u hadim-i dergahdurlar. (s.185)

    (Açıklaması: İyi insanlar Allah'ın dergahının yiğitleridir ve bu dergahın

    hizmetçisi ve bekçisidirler)

    Bilindiği üzere, mutasavvıf şairlerin eserlerindeki başkahraman çoğu za-

    man ariftir. Ahmed Yesevi, Celaleddin Rı1mi, Ali Ş ir Nevili gibi mü tefekkir zat-lar eserlerinde arif ve ariflik konusuna geniş yer vermişlerdir. Ahmed Yesevi

    hikmetlerinden birinde:

    Çünkü tüştüm meydanğa, meydannz tola kördüm,

    Yüz ming arifni kördüm, barça cevlan içinde.

    (Açıklaması: Marifet meydanına düştünı, ama meydanı dolu buldum, yüz

    bin arifi gördüm, tünıü cevelan içindeydi, dolaşıyordu.) derken, marifet mey-danında gayret eden arifleri kastetmiştir.

    Tasavvuf kitaplannda sık-sık dile getirilen arif kimdir ve onun mesleği

    olan ariflik nedir? Bunlar hakkında muayyen fikir ve tasavvur sahibi olmadan Mevlana ve Meşreb'in şiirlerinin esas mahiyeti anlaşılamaz. Arif, marifetullah derecesine yükselen, yani Allah' ı bilen, tanıyan, marifetli bilgedir. Arif-i kamil

    ise insan-ı kamildir. Tasavvuf büyüklerinden İmam-ı Rabhani'nin yazdığına göre, arif, aslım geçerek, aslın aslı ile bir olmuştur. Asılların aslında nefsini

    fena (yok) etmiştir. Dolayısıyla arifi sevmek Sübhan olan Hakk'ın muhabbe-tiyle neticelenir ... 5

    S İmam Rabbani, Mektubat, İstanbul, 1977, Mektub 491, II, s. 522. 247

  • 248

    Nadirhan HASAN

    Meşreb de arif ve ariflik konusu üzerinde yoğun durmaktadır. Söz gelişi, bir beyitte fuifl.er Muhammed (a.s.) gibi vefakar olup, onlann mekanının fena

    deryası olduğunu ifade etmektedir. Başka bir beyitte ise arilin gönlün ün:

    Sfne-i arif muhft-i aszman,

    Keşfbolsa anga esrar-i nihiin (s.69).-

    (Açıklaması: Arifin göğsü semaların okyanusudur, çünkü o gizli sırlann keşfedicisidir) olduğunu belirtmektedir. Ona göre, fuifl.erin sadece gönlü de-ğil, belki "ruhu da gayrdan azat", aklı ise "nakilden bigane"dir. Bu sebepten,

    onlann aklı akl-ı külldir. Şair, arifleri çeşitli sıfatlarla dile getirmektedir. Örne-ğin, bazı yerlerde "kamil", ''kamil-i salar", "agah", "mert", "pasban" demekte, diğer yerlerde "akl-ı kamil", "can-ı sadık", "arif-i cennet", "İbn vakt", "sahib-nefes", "sahib-i esrar", "merd-i bill", "hassan" gibi ad ve sıfatlar kullanmakta-

    dır. Meşreb, arifin dilinden yine şöyle demektedir:

    Vaszlem men, kamilem men, akılem,

    Müjde bahş-ıArş'men, derya dilem.

    Sabzre·m men, nazırem men, hazzrem,

    Tahirem men, baliğem men, şakirem.

    Kudretu'llah mendedur, zahir beşer,

    Himmetim bançaArş'nı küydürer.

    Safi-yi safem, kemalimğe ne kem,

    Kzblemen, girdimdedüryüz Ka'be hem. (s.250)

    (Açıklam~s~: Vuslata eren de benim, kamil olan de benim, akıllı olan da benim. Arştan müjde veren de benim, deryanın kalbi, anahtarı da benim. Sabreden de benim, hizmet eden de benim, hazır olan da benim. Temiz olan

    da benim, belagate eren de benim, şükreden de benim. Zahiren beşer görün-meme rağmen ilahi kudret bendedir, himmetim hatta arşı yakar, saf sufiyim, kemalimde eksiklik yok, etrafımda yüzlerce Kabe dönen kıbleyim.)

    Tabü ki, şairimiz bazen vecde kapılarak yukarıdaki gibi şathiye tarzı şiirler de söyleyebilmektedir. Genellikle, Mebde-i Nur müellifi manzumelerinde· çoğu zaman Mevlana'nın sufiyane remizlerini açıklamaya çalışır ki, bu husus Ab-durrauf Fıtrat'ın de dikkat çektiği gibi Mebde-i Nur'da Mevlana'daki sı1fiyane his ve heyecanıngüçlü olduğunu göstermektedir.6 .. 6 AbdurraufFitrat, Seçme eserler, Taşkent, 2000, s. 98.

  • Baba Rahlın Meşreb'in Me bd e-i N ür Adlı Eseri

    Malumdur ki, Mevlana Mesnevf'sindeki: "Yere mensup olanlarda, yüce gök ehliyle gönülleri bir, kıbleleri bir, huylan bir olsunlar! Aynlık kalksın, şirk ve ikilik kalmasın! Zaten manevi varlıkta ancak birlik vardır!" gibi birçok beyitle insanlığı birlik beraberlik ve banşa davet etmektedir:

    Meşreb de Mevlana'nın izini takip ederek insanlığı birliğe, banşa ve ada-lete çağırmaktadır. Aynı zamanda Mebde-i Nur'da Mesnevf etkisinde kaleme alınan merhamet, şefkat, hayr-u sehavet, dostluk ve muhabbet gibi insani de-ğerler terennüm edilen çok beyitler yer almıştır.

    Raşid Cumayev'in kaydettiğine göre, XVII. yüz yılda Kaşgar'da faaliyet yürüten Meşreb'in hocası meşhur şeyh Mak Hoca müridierine Mesnevf'yi şerhetmek gibi büyük ve sorumlu bir vazifeyi yükleıniş. Bunun neticesinde Mesnevf'deki tasavvufi ha.I ve makamlan, reıniz ve ıstılahlan, mana ve mahiye-tini anladıklanndan dolayı müridierin ruhani eğitimi tekamülleşmiş, manevi derecelere ermelerindeki tecrübe ve maharetleri yükselıniştir7 • Zira Meşreb, Mebde-i Nur, yani "nur kaynağı" olan Mesnevf'den feyiz aldığı ha.Ide Mebde-i Nur'u mürşidi Mak Hoca'nın yardıınıyla kaleme aldığını aşağıdaki gibi ifade eder:

    Yetuşti Meşreb oş al Mebde-i Nur'ga,

    Veli-yi HocaAfak Şah'ni hürmetidindur. (s.14)

    (Açıklaması: Hoca Mak Şah'ın hürmeti yüzünden Meşreb Mebde-i Nur ese-rini yazmaya muvaffak oldu.)

    Özetle söyleyecek olursak, Mevlana'nın manevi, ahlaki, içtima.l, dini ve tasavvufi görüşleri daima ilim ve kalem ehlinin dikkatini çekıniştir. Bu yüz-den Mevlana Celaleddin Rumi'nin ecdadının yurdu olan Türkistan diyarında da Mesnevi'ye her vakit ilgi gösterilmiş, Mesnevf'yi şerh etmek ya da on-

    dan feyz alarak yeni eserler meydana getirmek bir gelenek ha.Iini alınıştır. Sufiler camiasında, özellikle Mak Hoca'nın talebelen arasında Mesnevf'yi Çağatayca'da şerh etmeye ayn bir önem verilmiştir. Meczüb-i Nemengaru Tezkiretü'l-evliya'sında, Mak Hoca'nın Kaşgarlı talebesi Maksud Hoca'nın Mesnevf'yi Çağatayca'da şerh ettiğini kaydetmesi de bunun bir kanıtıdır. De-mek ki Mesnevf'yi şerh etmek geleneği diğer Doğu halklannda olduğu gibi Orta Asya edipleri arasında da maharetle sürdürülınüştü. Mebde-i Nur da bunların

    en göze çarpan bir numunesidir.

    7 Raşid Cumayev, Rumi ve Meşreb-Mumtaz Edebiyat Meseleleri, Taşkent, 2006, s. 78. 249

  • 250

    Nadirhan HASAN

    Kaynakça

    Abdurrauf Fıtrat, Seçme Eserler, Taşkent, 2000.

    Babarahim Meşreb, Mebde-i Nur, haz. Hacı İsmetullah Abdullah, Taşkent, 1994.

    Harabati, Mesnevi-i Harahati, Taşkent, Biruni Şarkiyyat Enstitüsü Ktp., yazma no: 5938.

    Harabati, Mesnevi-i Mevlana Harahati, Taşkent, Biruni Şarkiyat Ens. Ktp., matbu no: 13816.

    İmam-ı Rabbani, Mektubat, İstanbul 1977.

    İsmail Güleç, "Meşreb'in Kitab-ı Mebde-i Nıir'u Mevlana'nın Mesnevi'sinin Şerhi midir?" İlmiAraştzrmalar Dil ve Edebiyat İncelemeleri, sayı: 16, Güz 2003, s. 135-142.

    Mahmut Fidancı, Şah Meşreb Menfıkıh-namesi (İnceleme-Metin-Sözlük), İstanbul Üniver-sitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmarnış Doktora Tezi) İstanbul, 1994.

    Osman Nuri Topbaş, Mesnevi Bahçesinden Bir Testi Su, haz. Nadirhan Hasan, TaŞ1tent, 2007.

    Raşid Cumayev, "Rumi ve Meşreb", Mumtaz Edebiyat Meseleleri, Taşkent, 2006 .

    ...