Upload
arif-poege
View
838
Download
4
Embed Size (px)
Citation preview
Tavuk ve Hindi Hastalıkları27 Eylül 2009 Pazar 00:54
Önemli kanatlı hastalıkları, alınması gereken önlemler ve korunma yolları, Alınması gereken vitaminler.
Hastalıklar tavuk yetiştiricisinin korkulu rüyasıdır. Civcivlerin, piliçlerin, tavukların bakım ve
beslenmelerinin çok önemli olması yanında yetiştiriciler çok çeşitli hastalıklarla mücadele etmek
durumundadırlar. Fakat hastalıklar o kadar çeşitlidir ki...Her hastalık ayrı bir bilgi ister. Tedbirli
olursak, bilgili olursak, bilinçli olursak, bu hastalıklar kümesin kapısına uğrayamaz. Birazcık ihmal,
büyük zararlara davetiye çıkarmaktır. Hastalık çıktıktan sonra yapılacak işler hem azdır, hem zordur.
Önemli olan, hastalığı kümese yaklaştırmamak. Bu hem garantili, hem kolay, hem ucuz.
En belirgin özelliklerini ortaya koyarak bu hastalıkları tanımanıza yardımcı olmak istiyoruz.
HASTALIKLARIN SINIFLANDIRILMASI
Kanatlı hayvanların sağlığını ve dolayısıyla da verimlerini olumsuz yönde etkileyen bozuklukları ve
hastalıkları başlıca iki grupta toplayarak inceleyebiliriz:
A- Mikroorganizmalardan ileri gelen bulaşıcı hastalıklar: Kanatlı hayvanlar arasında
mikroorganizmaların sebep olduğu bulaşıcı karakterli hastalıklardır. Bulaşıcı olan hastalıklar
kendilerine uygun ortam bulduklarında hayvanlar arasında kolayca yayılarak salgınlar meydana
getirir ve büyük ekonomik kayıplara sebep olurlar. Bu hastalıkları dört grupta inceleyebiliriz:
1- Bakteriyel hastalıklar:
a) Kanatlı tifosu
b) Kronik Solunum Sistemi Hastalığı – CRD
c) Inf. Synovitis - Ms
d) Kolibasillozis
2- Viral hastalıklar:
a) Newcastle - ND
b) Marek- MD
c) Gumboro - IBD
d) Enfeksiyöz Bronşitis - IB
e) Egg Drop Syndrome – EDS/76
f) Çiçek
3- Mantar hastalıkları,
4- Paraziter hastalıklar:
a) Koksidiyoz
b) Tavuk askariyazisi
c) Histomoniasis
d) Dış parazitler
Hayvanları bulaşıcı hastalıklardan korumada aşılama, ilaçlama, dezenfeksiyon, sağlık koşullarının
düzeltilmesi ve koruyucu önlemlerin alınması,uygulanması ve titizlikle devam ettirilmesi gereklidir.
B- Mikroorganizmalardan ileri gelmeyen,bulaşıcı olmayan hastalıklar :
Bu hastalıkları üç grupta inceleyebiliriz:
a-Beslenme hastalıkları
b-Zehirlenmeler
c-Kalıtsal hastalıklar
Bulaşıcı olmayan hastalıklar mikroplardan kaynaklanmadığı için bir hayvandan diğerine bulaşmaz,
fakat bazı şartlar altında bulaşıcı hastalıklar kadar ekonomik kayıplara sebep olurlar.
1-Bu hastalıklar hayvanların yem karışımlarında bulunması gereken protein, aminoasit, mineral
madde ve vitaminlerin yeterince olmamasından veya yokluğundan kaynaklanır.
2-Kimyasal maddelerin veya bitkisel kaynaklı zehirlerin yemlerle belli miktardan fazla alınması
sonucu meydana gelir.
3-Bazı bozukluklar hayvan türleri arasında nesilden nesile aktarılırlar ve bazıları da civcivin yumurta
içinde gelişimi sırasındaki kuluçka hatalarından dolayı anomaliler oluşur.
1- Bakteriyel Hastalıklar :
a) Kanatlı Tifosu
Bütün kanatlılarda görülebilir. Bulaşıcıdır, öldürücüdür. Hayvanlara iki yoldan bulaşır.
1.Yumurta ile bulaşma: Tifolu tavukların yumurtası tifo mikrobu taşır. Bu yumurtalardan çıkan
civcivler hastalığı diğer civcivlere de bulaştırır.
2.Yatay bulaşma: Hasta tavuklardan diğerlerine doğrudan bulaşma şeklidir veya hastalık bulaşmış
yemlik, suluk, yem, kümes ekipmanları ile diğer tavuklara da hastalık bulaşabilir.
Hasta hayvanlar Hastalığın görülmesinden sonraki 10 gün içerisinde ölümlerde başlar. Ölüm oranı
yüzde 20-80 arasında değişir. Hayvanlar durgunlaşır. Tüyleri kabarır, ibik ve sakalları solgundur.
Yeşilimsi bir ishal görülür.
Teşhis Laboratuvara yeteri kadar hasta ve ölü hayvan götürülür. Bunlardan hastalığın teşhisi yapılır.
Tedavi Hastalık çıkınca hemen tedaviye başlanmalı. Antibiyotikler kullanılır. Ancak
her zaman kesin sonuç alınamaz. Tedavi gören hayvanların yumurtaları damızlık
olarak kullanılmaz.
Temizlik + Titizlik... Tifodan korunmak kolaydır. Kümesler iyi dezenfekte edilirse, kümeslere giriş-
çıkış kontrollü olursa, yumurtalar hastalık olmayan işletmelerden alınırsa, kümeste tavuk tifosu
testleri yaptırılırsa tifo kümese uğrayamaz.
b) Kronik Solunum Sistemi Hastalığı ( CRD : Si-ar-di )
Ülkemizde çok yaygın bir hastalık. Piliç, tavuk ve hindilerde görülüyor. Genç hayvanlar daha çok
yakalanıyorlar.
Bulaşma solunum yolundan olmaktadır. Hastalığı atlatan bir hayvan, uzun zaman
yumurtası ile hastalık üretir. Ayrıca bulaşık yem ve sular, toz-toprak hastalığı
nakleder. Hasta hayvanın soluğu daralır. Hastalar hırıltılı nefes alır. Zor soluduğu
için başını öne uzatır, ağzını açar, ötermiş gibi nefes alır. Burun akıntısı vardır.
Hindilerde burun ve göz akıntısı görülür. Hayvanın gözleri kapanır. Etçi sürülerde
hastalık 4-8 haftalık piliçlerde görülür. Yem tüketimi azalır, kilo kaybı olur.
Teşhis Öncekilerle aynı. Hasta ve ölü hayvanlar laboratuara götürülür, teşhis orada
konur.
Tedavi Yem ve sular ile antibiyotikler verilir. Yemlere protein, mineral madde ve vitamin ilaveleri
yapılır.
Korunma şart ...! Bu hastalık tavuk ve hindi yetiştirilen her yerde görülüyor.
Hastalığın yumurta ile geçtiğini unutmayalım. Onun için damızlık ve kuluçka
işlerinde yumurtaların kontrolü çok önemli. Kümesin ısısı, ışığı, nemi, havalandırılması
uygun olmalıdır. Kümes asla kalabalık olmamalı. Elbette temizlik ve dezenfeksiyon korunmanın ilk
şartıdır.
c) Enfeksiyöz Sinovitis
Hastalık genç hindilerde ve piliçlerde eklemlerin şişmesi ile belirir. Bulaşıcıdır.
Mikrobu taşıyan yumurtalardan geçer. Hayvandan hayvana da bulaşır. Hayvanın
ibiği solar, küçülür, tüyleri kabarır, bacak eklemleri şiştiği için hayvan zor hareket
eder. Hayvan gitgide zayıflar kurur.
Teşhis için laboratuvara hayvan götürülür. İlaçla tedavi yapılabilir. Antibiyotikler, vitaminler kullanılır.
Temizliğe önem verilir. Hasta olanlar ayrılır.
d) Kolibasillozis
Mikroptan ileri gelir. Ya tek başına hastalık yapar ya da başka bir hastalığa eşlik
eder. Dışkı ile kirli yumurtanın kabuğundan içeri sızan mikrop, içerideki civcivi hasta
eder veya öldürür. Günlük civcivlerin göbek deliğinden içeri girer, her türlü
yaralardan bulaşır Öldürücüdür. Bazen birden bire ölümler başlayıverir. Başlangıçta
hiçbir belirti görülmez . Belirti olduğunda bunlar diğer hastalıklarınkine benzer. Yani
durgunluk, iştahsızlık, tüylerin kabarması gibi belirtiler görülür. Mikrop, kirli
yumurtanın kabuğundan içeri girdiyse içerideki civciv yumurtadan çıksa bile çok
yaşamaz. Yaşayabilenler de işe yaramaz. Bunları hemen ayırmalıdır. Göbek
deliğinden mikrobu alan civcivlerde sarı kesesi yangını oluşur. Hayvan takatsizdir.
Karnı şişkindir. Göbek civarı yangılıdır. Hastalık eklemlere de yerleşebilir. Eklem
bölgeleri şişer. Sıcak ve ağrılı olur. Hayvan yürüyemez.
Teşhisi kolay değildir Başka hastalıklarla karışır. Hastalığın kendine ait belirtiler ortaya çıkmaz.
Doğru teşhis laboratuvarlarda olur. Hasta olan birkaç hayvan laboratuvara götürülür, orada teşhis
konur.
Tedavi için antibiyotik Durumu iyi görünen hastalara antibiyotik veya sülfonamid
grubu ilaçlar verilebilir. Bunlar yem suları ile veya şırınga ile verilebilir.
Önce yumurta temizliği Kirli yumurtalardan sakınmalıdır. Yumurta çok az kirliyse,
fırça ile kuru kuruya temizlenmelidir. En iyisi kuluçkaya alınacak yumurtaları
fumigasyondan geçirmek. Kuluçka makineleri de çok iyi dezenfekte edilmelidir. Diğer
kanatlı hastalıklarında olduğu gibi kolibasillozis de temizliğe dikkat ederek önlenebilir.
2-Viral Hastalıklar :
a) Newcastle (Nevkastıl ) Hastalığı
İşte çok bulaşıcı ve öldürücü bir hastalık Newcastle...! Diğer adı Yalancı Tavuk
Vebası. Yurdumuzun her yerinde ve dünyada da çok yaygın bir hastalık.
Bulaşmayolları solunum ve sindirim sistemleri. Hastalık mikrobu ile bulaşmış yem, su, malzemeler
ve ekipmanlar ile hayvandan hayvana geçer.
En sevdiği şey pislik... Hastalık pis ve bakımsız kümeslerde kolayca çıkar.
Hayvanlarda stres varsa, kümes sıkışık ise hastalığın çıkışı daha çok görülür. % 90'
a varan ölümlere yol açar. Aniden ölümler başlar. Sürüde birden bire ölümler
başlayıverir. Hayvanlar bitkindir, hızlı ve hırıltılı solurlar, öksürük görülür. Kanat
bacak, boyun felçleri meydana gelir. Genç hayvanlar daha şiddetli hastalanır. Yem
yiyemezler, yumurta verimi düşer, kalitesiz, kabuksuz yumurtalar atar.
Teşhis Buna benzer başka hastalıklarda var. Acaba hangi hastalık diye, laboratuvara hasta ve ölü
hayvan yollanır. Orada teşhis konur.
Bu hastalığı kümese sokmayalım Çok bulaşıcı. Çok öldürücü. Bu hastalığı kümesimize
uğratmamak lazım. Ne yapalım?
Önce temiz bir kümes:Temizlik ve dezenfeksiyon hakkınca yapılmalı. Sürüye
dışarıdan olur- olmaz hayvan getirip katmamalı. Dışarıdan gelen viyolleri, çuvalları
kümese sokmamalı. Her isteyen kümesimize girmemeli. Yumurta ve civciv alınacak
işletmeler iyi tanınmalı, rasgele yerlerden alınmamalıdır.
Her önlemin başı : AŞI Aşı hastalığın en önemli tedbiridir. Bütün bir sürüde
hastalığa karşı bağışıklık sağlar. Kullandığımız iki aşı var. HB1 ve Lasota . HB1 aşısı
30 günlüğe kadar hayvanlara iki defa yapılır. Lasota aşısı 24 günlükten büyük
hayvanlara ikinci veya daha sonraki aşılarda içme suyu, sprey veya adaleden olarak
uygulama yapılır. Aşı temiz şartlarda yapılmalıdır. Tarifine göre uygulanmalıdır. Aşılamadan 15
gün sonra kan muayenesi yaptırılarak bağışıklık durumu kontrol edilmelidir.
b) Marek Hastalığı
Hayvanların iç organlarında tümörler meydana gelir. Bulaşıcıdır, öldürücüdür. Kümesin tozlu
havasına karışan mikrop (virüs) hayvanları hasta eder. Virüs bulaşmış ekipman, yem, su, altlık da
hastalığı nakleder.
İki şekilde görülür:
1.Kronik şekil: 10-15 haftalık tavuklarda görülür. Hastalık hafiftir. Ölüm azdır.
Hayvan durgun, iştahsız, ibik ve sakalları solgundur, zayıflar. Bacaklarda ve
kanatlarda felç meydana gelir. Bu yüzden bacağın biri ileriye, biri geriye doğru
uzanır. Kanat düşer, yerine dönemez. Parmaklar bükülür. Boyun çarpılır. Göz
donuklaşır, körlük olabilir.
1. Akut şekil: Hastalık hızlı gelişir. Ölüm fazladır. Hastalığın belirtileri aynıdır.
Felçler vardır.
Teşhis için laboratuvara ölü ve hasta hayvan götürülür. Böylece Marek’e benzeyen
başka hastalıklardan ayırt edilir.
Tedavisi yok İlaçla tedavi mümkün değil. Hastaları ayırmalı, yok etmeli. Kümes güzelce dezenfekte
edilmelidir.
Aşılanmamış civciv almayalım…! Civcivler bir günlük iken Marek aşısı yapılmalıdır. Aşılanmamış
civcivleri kümese sokmamak lazımdır. Aşı hastalığı yüzde yüz önlemez. Ancak hastalık çıksa da
ölüm pek az olur, hastalık hafif geçer. Civciv aşısından sonra 3-4 haftalık olunca bir aşı daha
yapmakta yarar vardır.
c) Gumboro Hastalığı Bulaşıcı öldürücü bir hastalık daha! Hem de hayvanların
yüzde 80-90’ı yakalanabiliyor. Yüzde 10-15 kadar olan ölüm oranı genç
hayvanlarda, stres de varsa , yüzde 30’ lara çıkabilir. Genellikle 4-12 haftalık
hayvanlarda görülür.
Nasıl bir hastalık? Tavukların hastalığı. Tavuklarda titreme halsizlik, zayıflama ve
ishal olur. Hasta piliçler gelişemezler. Bir kümeste hastalık varsa, buraya konan
bütün tavuklarda hastalık çıkar. Bulaşma ağız yolundan olur. Dışarıdan getirilen
hasta hayvanlar, hastalığı kümese sokar. Hastalık taşıyan araç, gereç, yem
hastalığı kümese taşır. Etçi tavuklar hastalıktan çok etkilenirler. Hasta hayvanlar
daha fazla yem tüketirler, maliyet yükselir.
Hastaların durumu Önce durgunluk vardır. Kıç etrafındaki tüyler dışkı ve toprakla kirlenmiştir. Beyaz
ve sulu bir ishal görülür. Bitkinlik, titreme, tüylerin kabarması ve oturma isteği ortaya çıkar.
Teşhis Başka hastalıklara benzediği için, onlarla karıştırılabilir. En iyisi laboratuvara materyal
götürerek kesin teşhisi yaptırmaktır.
Maalesef tedavisi yok Hiçbir ilaç hastalığı tedavi edemez. Hastalar ayrılır, bulaşmadan şüpheli
olanlar yok edilir. Yemlere vitamin ve mineral takviyesi yaptırılır.
Dezenfeksiyon nasıl olmalı Kümeslerde çok iyi bir dezenfeksiyon yapmalıdır. Hastalık etkeni dış
şartlara çok dayanıklı olduğu için mücadelede en kritik nokta çok etkin ve dikkatli bir devre arası
temizlik ve dezenfeksiyonun yapılması gerekir.
Aşı uygulamalarını nasıl yapacağız ? Gumboro hastalığı ile mücadele diğer önlemlerin yanında
etkin bir aşılama ile olmaktadır. Ancak bu hastalığa karşı tek bir aşılama programı önermek mümkün
değildir. Aşılama programları düzenlenirken çevredeki hastalık riski, civcivlerdeki anadan geçme
koruyucu maddelerin durumu, hayvanların yetiştirme yönü, aşılanacak hayvanların sağlıklı olmaları,
kümesin temizlik durumu dikkate alınmalıdır.
d) Enfeksiyöz Bronşitis Hastalığı
Çok bulaşıcı bir akciğer hastalığıdır. Yumurtayı bozar, verimi düşürür, ölüme yol
açar. Nedeni bir virüstür. Bulaşma solunum yolundan olur. Kümesin tozlu
havasına karışan mikroplar hastalığı bulaştırır. Üzerinde virüs taşıyan her canlı ve
cansız bulaşmaya neden olur. Öksürük, aksırık, hırıltı…! Burun akıntısı, öksürük,
aksırma ve tıksırma görülür. Hayvan hırıltılı nefes alır. Gece ve sabahları bu sesler
çok belirgindir. Bazen virüs böbreklere de sıçrar. O zaman idrar kana karışır,
hayvanın ibiği morarır, tüyleri karmakarışık olur. Hayvan bol su içer, dışkısı sulanır,
altlık ıslanır. Hastalığın 6'ıncı gününde ölümler başlayabilir. Bir hafta süren ölümlü
dönemde hayvanların yüzde 5' i ölebilir. Civcivler hastalığa daha az dayanabilir.
Hastalık yumurta kanallarını zedeler. Onun için yumurtaların içinde , kabuğunda değişiklikler olur.
Yumuşak kabuklu, şekilsiz yumurtalar görülür. Hastalığı atlatan hayvanların yumurtaları da hep
bozuk şekilde çıkar.
Teşhislaboratuara götürülen ölü veya hastalıklı hayvanlara bakılarak konur.
İki çeşit aşısı var Ülkemizde H52 ve H120 adında iki aşı kullanılmaktadır. H120 ile birinci günden
başlayarak burun-göz damlası şeklinde aşılama yapılır. Püskürtme de yapılabilir. Hastalık yaygın
görülmüyorsa, üçüncü haftada aşılama yapılır; 8 inci, 9 uncu haftalarda tekrarlanır.
Yumurtaya geçmeden önce son bir aşılama yapılır. Ama aşılama yapılmadan, ilkin bir kan
muayenesi yaptırılmalıdır. Son aşılama H52 ile yapılacaksa , 15-17. haftalarda içme suyu ile
yapılmalıdır. Ayrıca kümes hijyenine dikkat etmeli, hasta hayvanlar ayrılmalı, yemlerdeki protein
azaltılıp, vitamin ve mineraller çoğaltılmalı, stres önlenmelidir.
e) Eds Hastalığı (Egg Drop Syndrome = EDS/76)
Yumurta kanallarını tahrip eder. Bu yüzden yumurtaların kalitesi bozulur. Bazen yüzde 1-3 kadar
ölüme de yol açabilir. Hastalığın nedeni virüstür. Hasta hayvanın dışkısından diğerlerine bulaşır. Kirli
yumurtalardan civcivlere geçer. Hastalık yumurtanın bozulmasından anlaşıldığı için yumurtlamayan
tavuğun hasta olduğu anlaşılamaz.
Yumurta verimi düşer Hastalıklı sürüde yumurta verimi düşer. Yüzde 10-15
oranında verim düşüklüğü meydana gelir. Yumurtalar küçülür. Üstleri pürüzlenir.
İnce kabuklu olabilir, kabuksuz çıkabilir. Yumurta akı sulanmıştır. Bazı hayvanlarda hafif
solunum güçlüğü görülebilir. İshal de olabilir. Ama bunlar 8-10 günde geçer. Seyrek olarak ölüm
olayları görülür.
Teşhisiçin laboratuvara yeteri kadar hayvan götürmelidir.Hastalara antibiyotikler, sülfonamidler
verilirse, başka hastalıkların da gelmesi önlenmiş olur. Yemlere protein, vitamin, mineral takviyesi
yapmalıdır.
EDS aşısı
Yumurta dönemine girmeden önce EDS aşısı yapılır. Aşıdan 15-20 gün sonra kan muayenesi yapılır,
hastalığa karşı bağışıklığın olup olmadığı öğrenilmiş olur.
f) Çiçek Hastalığı Nedeni bir virüsdür. Bu virüsler sıyrık veya yaradan deriye girer,
bir kabarcık yapar, içi su toplar, iltihaplanır. Zamanla kurur, kabuklaşır. Kabuklar
deriden ayrılıp düşer. Ama bu parçaların içi virüslerle doludur. Onlar tekrar başka
hayvanlara geçip, onlarda da çiçek yapar. Bu virüs sıcağa, soğuğa, güneşe,
dezenfektan ilaçlara da çok dayanıklıdır. Virüs ayrıca ağız boşluğunda, dilde, yutakta da
bozukluklar yapar. Çiçek ölümlere yol açar. Kümesler kalabalık, rutubetli, kirli ve soğuk ise
ölenlerin sayısı fazla olur.
Çiçek iki şekilde ortaya çıkar :
1-Deri Çiçeği Şeklinde Sakal, ibik, yüz, ağız ve göz kenarları ile tüysüz deride
küçük kabarcıklar yapar. Gaga kenarlarında da görülür. Hayvan ağzını açamaz,
beslenemez, verimi düşer. Bu şekilde çiçekte ölüm olayı nadirdir.
2-Difteri Şeklinde Ağız boşluğu, dil, yutak, yemek ve soluk borusunda üstü gri-sarı
renkli zarlar oluşur. Bunlar bütün bölgeyi kaplayabilir. Tutulup kaldırılırsa altı kanar.
Kötü kümeslerde yüzde 50’ ye varan ölümler görülür. Teşhis laboratuvar incelemeleri ile
kesinleşir. Bunun için laboratuvara yeter sayıda hayvan götürmelidir.
Tedavi Özel bir ilacı yok. Hastalar hemen ayrılır. Kabarcıkların ve zarların üzerine gliserin iyode
sürülür. Ağız boşluğundaki zarlar pens ile dikkatlice kaldırılır, yerine gliserin iyode sürülür.
Aşı yapılabilir Hastalık çıkan kümeslerde güvercin çiçek aşısı uygulanır. Sağlam
kümeslerde 1,5 – 2 aylık iken tavuk çiçeği aşıları uygulanır. Çiçek aşıları
hayvanların bacak derisine fırça ile sürülerek yapılır veya kanat zarına iğne
batırılarak da yapılabilir. Aşılamadan sonra üç hafta içinde bağışıklık başlar ve 1 yıl sürer.
Güvercin çiçek aşılarının verdiği bağışıklık 3-4 ay sürer.
Kümes Hayvanlarında Aşı Uygulamaları
Aşı bir ilaç değildir. Hayvanları çeşitli hastalıklardan korumak üzere hazırlanmış biyolojik bir
maddedir. Kümes hayvanlarında ortaya çıkan bir çok hastalığın ilaçla tedavisi yoktur. Bu hastalıklara
karşı hayvanlar ancak aşılama yolu ile korunabilir. Fakat aşı uygulamalarından istenilen faydayı
temin edebilmek ayrıca aşıların bir takım olumsuz etkilere yol açmaması için bazı hususlara dikkat
etmek gerekmektedir. Bunlar maddeler halinde kısaca sıralanacak olursa :
Aşının kullanma talimatlarına uyulmalı , aşıyı uygulayacak olanlar uygulamadan
önce kullanma talimatlarını dikkatle okumalıdırlar. Günü geçmiş, kaçak, etiketsiz,
soğukta muhafaza edilmemiş aşılar kullanılmamalıdır Aşılar güneş ışınlarından , ani
ısı değişikliklerinden korunmalı, buzdolabında +40C’ de muhafaza edilmelidirler.
Aşıları uygulayacak olan şahıslar temiz tulum, başlık, eldiven giymeli ve sprey
aşılamalarında ağız burun maskesi kullanmalıdırlar. Sprey aşılamalarında
kullanılacak aletlerin amacına uygun olarak çalışıp çalışmadığı dikkatli bir şekilde
kontrol edilmelidir. İçme suyu yolu ile uygulanacak aşılarda kullanılacak su klorsuz
olmalı ayrıca dezenfektan, deterjan, sabun içermemelidir. Aşılar sadece sağlıklı
hayvanlara uygulanır. Kümeslerde bir hastalık durumu söz konusu ise veya kümes
şartlarında bir problem varsa asla aşı uygulaması yapılmamalıdır. Aşılama sırasında
hayvanları hırpalayacak hareketlerden kaçınılmalı, acele edilmemelidir Aşıların
hayvanların hepsi tarafından ve yeterli miktarda alınması sağlanmalıdır. Yarım
kalmış sulandırıldıktan sonra 3-4 saat geçmiş aşılar kullanılmamalı, canlı aşılar
sulandırıldıktan sonra en fazla 2 saat içerisinde kullanılmalıdır. Boş aşı şişeleri
etrafa atılmamalı bir yerde toplanmalıdır. Aşılar, burun-göz, gaga daldırma, sprey,
içme suyu, kanat zarına batırma, enjeksiyon tarzında uygulanabilirler. Gerek
uygulama yolları gerekse aşılama programları için Veteriner Hekimlere
danışılmalıdır. Aşılama türüne göre değişmek kaydıyla aşılamadan yaklaşık 15-20
gün sonra yeterince hayvandan kan alınarak bağışıklık durumunu kontrol etmek
amacıyla bir laboratuvara gönderilmelidir. Eğer yeterli bir bağışıklık durumu tespit
edilmemiş ise uygun bir süre sonra aşı uygulanması tekrarlanmalıdır. Aşılama
öncesinde ve sonrasında hayvanlara vitamin-mineral madde uygulaması yapılabilir.
3- Mantar Hastalıkları :
Başta, ibiklerde, sakal ve yanaklarda yayılan kellikler meydana getiren
hastalıklardır. Mantar dediğimiz etken, bir hastalık sebebidir. Mantarlar deride ve iç
organlarda yerleşip bozukluklar yaparlar. Deride kepeklenme ve kabuklanma olur.
Kıllar dökülür, ibikler kalınlaşır, morarır, parçalanır. Hayvanlarda pis bir koku
oluşur. Hayvan halsizleşir, zayıflar, verimi azalır. İç organlara yerleşenler, akciğer ve
beyinde bozukluk yaparlar: Hızlı solunum, güç nefes alma, titreme, felç, kendi
etrafında dönme, ishal gibi belirtiler oluşur. Ergin hayvanlar ölmezde, iyide olmaz.
Ama verimleri düşer. Bazı mantarlar tozlu hava ile, nefes alırken vücuda girer.
Bazıları da yumurtanın kabuğundaki delikçiklerden içeri girer.
Teşhis laboratuvarda yapılır. Tedavi zordur, ucuz değildir. En iyisi hastalığın çıkışını
önlemektir. Onun içinde temizlik ve dezenfeksiyon başta gelir. Kümeste hava cereyanı olmamalıdır.
Hasta olanlar derhal kümesten ayrılmalıdır.
4- Paraziter Hastalıklar
a) Koksidiyoz (Kanlı ishal)
Kanatlıların barsaklarında yerleşen bir parazit var. Bunlara Eimeria denir (aymerya).
İşte hastalığı bu Eimerialar yapıyor. Koksidiyoz, bir kümese girdiğinde hayvanları
kırar geçirir. Korkunç bir salgın yapar, çok sayıda ölüme yol açar. Genç hayvanlar
daha hassastır. 4-6 haftalık olanlar bu hastalıktan çok etkilenirler.
Bulaşma ağızdan olur Hasta hayvanların dışkısı ile çıkan parazit yumurtası (oosit)
başka hayvanların ağzından girer, bağırsağına ulaşır. Bu yumurtaları kümesten
kümese , insanlar da ayakkabı, elbise, malzeme ile taşırlar. Hatta böcekler ve kuşlar
da bu oositleri taşıyabilirler. Hastalıklı bir hayvanın dışkısı ile çıkan her oosit hastalık
yapmaz. Bunun için sporlanma dediğimiz bir döneme girmesi gerekir. Sporlanma
olabilmesi de ısı ve rutubete bağlıdır. Uygun ısı ve uygun nem yoksa, sporlanma
olmaz. O zamanda oosit hastalık yapacak güce erişemez.
Islak altlık zararlıdır Bir kümeste altlık kuru ise, koksidiyoz yapan oosit
sporlanamadığı için, ölür gider. Hastalık kolayca çıkamaz. Tavuklar sık değilse ,
kümeste sıkışıklık yoksa, hastalık ihtimali azalır. Kalabalık kümeslerde bulaşma
kolay olur. Hasta hayvanların dışkısı suludur. İçinde kan lekeleri vardır. Bazen
portakal renkli sümüksü bir dışkı görülür. Kanatlar düşer, hayvan kambur durur,
tüyleri kabarır. Hayvanlar oturur şekildedir. Birbirlerine sokulup kümeleşirler.
Teşhis laboratuvarlarda olur.
Uzmanlar dışkıda oosit ararlar, bağırsakları mikroskopta incelerler.
Hemen tedaviye geçmelidir. Çeşitli ilaçlar kullanılarak tedavi edilebilir. Veteriner hekimler uygun
ilaçları tavsiye eder. Yem ve su ile verilen ilaçlar etkili olur.
Önceden, antikoksidiyal ilaçlar kullanalım mı ? Koksidiyozu önleyici ilaçlar,
hastalık çıkmadan da kullanılabilir veya bunlar yalnızca hastalık çıktıktan sonra
kullanılır. Hayvanlar koksidiyoza karşı aşılanarak bağışıklık sağlanabilir. stenirse bir
yandan antikoksidiyal ilaçlar, bir yandan da antibiyotikler verilebilir
Tekrar edelim ki, kümeslerde rutubet önlenmelidir. Tavuklar sıkışık olmamalıdır, kümes havası temiz,
altlık kuru olmalıdır.
b) Tavuk Askariyazisi (Solucan Hastalığı ) Sarımsı-beyaz renkli, 5-12 santim
uzunluğunda solucanlardır. Tavukların, hindi ve kazların ince bağırsaklarında yaşar.
Dişi solucanın yumurtası dışkı ile çıkar, başka tavukların ağzından girdiğinde ince
bağırsağa gidip yerleşir. Askarit dediğimiz bu parazit bağırsakta çoğalınca ince
bağırsağı tıkar. Bazen ishale yol açar. Çok fazla parazit hayvanı öldürür. Askaritli
hayvanlar zayıflar, yumurta verimi azalır.
Teşhis, dışkının ve ölen hayvanın bağırsaklarının laboratuvarda incelenmesiyle
olur.
Ne yapılmalı ? Temizlik kurallarına uyalım, genç hayvanlarla yaşlıları bir arada tutmayalım, Veteriner
Hekimin tedavi ve tavsiyelerini yerine getirelim.
c) Histomoniasis ( Karabaş Hastalığı )
Tavuk ve hindilerde çok görülür. Hindiler için en tehlikeli hastalıklardandır. Fazlaca ölüme neden olur.
Hindi yetiştiricilerini bunaltan bir hastalıktır. Hastalığa parazitler yol açar. Bu parazitler ya karaciğere
yerleşir ya da bağırsaklara yerleşirler.
Bulaşma üç şekilde olur
Birincisi, parazitin yumurtası dışkı ile çıkar, oradan diğer hindilerin vücuduna geçer.
İkincisi, parazitin kendisi dışkı ile çıkar, taze dışkı içindeki bu paraziti alan hayvanlara geçer. Yetişkin
hindilerin midesinde ve taşlığında eritildiği için, bu şekildeki bulaşmada yetişkin hindiler hastalanmaz.
Genç hindiler hastalanır. Hem de şiddetli bir salgın şeklinde hastalık çıkabilir.
Üçüncüsü ise bildiğimiz solucanlar yardımıyladır. Parazitler solucanın içine yerleşir.
Hindi bu solucanı yiyince onun vücuduna girmiş olur. Ölüm oranı çok yüksektir Çok
öldürücü bir hastalıktır.3-12 haftalık hayvanlarda yüksek oranda ölümlere yol açar. Hastalık belirtisi
görüldükten 2-3 gün sonra ölümler başlar. Yüzde 50-100 oranında öldürür. Yaşlı hindiler daha şanslı.
Onlar hastalığı atlatabilirler.
Hastalığın belirtileri Hayvanlar düşkündür, dermansızdır, uyuşuktur. Tüyleri
kabarmış, kanatları sarkmış, kuyrukları düşmüştür. Başları öne eğik vaziyette ayakta
dururlar. İshal vardır. Dışkının rengi sarı, kükürt rengidir. Anüs ıslak ve kirlidir. İbik
morarmış, hayvanın başı siyah bir renk almıştır (karabaş). Ölen hayvanların kör
barsağında kanamalar, yaralar göze çarpar. Karaciğerin üzerinde sarı-yeşil renkli bozulmalar vardır.
Teşhis için Hasta ve ölü hindiler laboratuara ulaştırılmalıdır. Orada kesin teşhis
konulacaktır. Teşhisten sonra Veteriner Hekimin önerisine göre tedavi uygulanmalıdır.
Koruma önlemlerinden en önemlisi tavuklarla hindilerin ayrı tutulmasıdır.
Tavuklar hastalığı taşırlar. Hindi palazları yaşlı hindilerden ayrı tutulmalıdır. Tavuk
bakıcıları hindilerin yanına gitmemelidir. Onlar da hastalığı taşırlar. Hindi
kümeslerinde altlıklar sık sık temizlenmeli, çıkan altlık yakılmalıdır. Histomonas
parazitini taşıyan diğer parazitlerle ve solucanlarla mücadele etmelidir.
d)Kanatlıların Dış Parazitleri Tavukların dış parazitlerinden en önemlileri bitler, pireler ve uyuz
böcekleridir. Hayvanlara rahatsızlık verirler, zayıf düşürürler.
Bitler Baş biti, vücut biti, kanat biti diye yaşadığı bölgeye göre ayırıyoruz.
Baş biti, çoğaldığı zaman hayvanı öğle rahatsız eder ki hayvan yem yiyemez, uyuyamaz.
Düşkünleşir verimi azalır.
Kanat Biti çok küçüktür. İnce tüyleri yerler. Sarı renkli esmer yeşilimsidir. Fazla
rahatsızlık vermezler. En yaygın ve en önemli olanı kırmızı tavuk biti denenidir.
Kümeslerde güvercinlerde çok bol görülür. Armut biçiminde, kırmızımtırak siyah-
kırmızı renktedir. Genç hayvanları çok severler. Hayvanı müthiş rahatsız ederler.
Kaşındırırlar. Hem de bolca kan emerler. Eğer çok sayıda olurlarsa , genç kanatlıları
8-10 günde öldürürler.
Pireler
Bunlar da kanatlılara rahatsızlık verirler. Sayıları çoğaldıysa, mücadele etmek gerekir.
Keneler
Aslında güvercinlere ait olan bir kene cinsi tavuklarda da görülür. Yassıdırlar. Geceleri tavuklardan
kan emerler. Bir defa kan emdi mi, 4-5 sene kan emmeden yaşayabilirler
Tavukların tüy dökmeleri, tüy değişimi, yeni tüylerin çıkması yılda bir defa sonbaharın ilk yarısında gerçekleşir. Bu sürede iyi beslenmeleri gerekiyor. Tüy dökme zamanının sonbaharda olması genel bir şeydir. Bazı hastalıklar, geçici veya kalıcı hormonal düzensizlikler ve beslendikleri yerdeki ışık düzensizlikleri de tüy değişimine sebep olabilir.
Tüy dökümü zamanında tavuklar genelde yumurtadan kesilirler veya yumurtlamalarında büyük azalma görülür. Çünkü bütün bedende tüy ve deri yenilenmesi yaşanmakta olup hayvanların aldıkları gıdanın büyük kısmı yeni yapılanma için kullanılacaktır. Tüy değiştirme dönemi geçiren tavuğunuzu ne kadar faydalı gıdalarla beslerseniz o derecede kaliteli tüylere sahip olurlar, ayrıca yenilenme hızlı olur.
Bir soru: Tavukların kırılan veya makasla kesilen uzun kanat tüyleri sonra tekrar çıkar mı?Uçmasın diye kesmişseniz, yenilerinin çıkması tüy dökme zamanında sonbaharda olur. Yolunanlar ise kısa sürede yenilenir, tüysüz kalmamaları doğalarının gereğidir.
Bahçelerinde tavuk besleyen insanlarımızın yüzde doksan dokuzu hâlâ öğrenemedi: Tavukların hasta olmamaları için aşılar var. Alıp tavukları aşılamanız lazım. Sonra hasta olur ölürler üzülürsünüz. Kiminiz öyle üzülüyor ki bir daha tavuk beslememeye yemin ediyor.
Aşı nasıl yapılır?Tavuk aşıları genelde çocuklara yapılan aşı gibi değil, yani iğne ile yapılmıyor. İğneyle yapılan aşılar, göz damlası olarak yapılan aşılar var ama tavuk aşılarının çoğu suya karıştırılan cinstendir. Tavukların içtikleri suya katılıyor, tavuklar o suyu içiyor. Böylece tavuklarınızı aşılamış oluyorsunuz.
Tavuk aşıları nelerdir ve niçin gereklidir?Aşıların neler olduğu hakkında herhangi bir şey söyleyemiyorum çünkü uzun yıllardır eskisi gibi tavuk beslemeye uygun bahçeli bir ev imkânım yok. İlerde olur inşallah. Aşılar hakkında bilgisi olanlar aşağıya yazarsa iyi olur. Ben şimdilik şu kadarını söyleyebilirim:
Bölgeden bölgeye veya ülkeden ülkeye değişen tavuk hastalıkları olabiliyor. Ayrıca bütün dünyada veya mesela Avrupa gibi, kuzey Amerika gibi sadece belirli bir kıtada ya da bir kıtanın bir bölgesinde baş gösteren salgın hastalıklar çıkabiliyor. Bu hastalıklara karşı tavukları koruyucu aşılar geliştirilmiştir. Belirli bir hastalığa göre aşı olduğu gibi birkaç hastalığa karşı karma aşılar da vardır.
Kısaca, yılda bir defa, altı ayda bir defa yapılması kesinlikle gereken çeşitli aşılar vardır. Süresi dolunca tekrarlanmalıdır. Bölgenizde kesin gerekli olan aşılar, zamana göre ortaya çıkan hastalıklar için gereken aşılar nelerse öğrenmelisiniz, onları edinip tavuklarınızı aşılamalısınız. Aşılardan başka bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçlar, vitaminler de var onlar da lazım.
Niçin lazım tekrar yazayım: Tavuklarınızın hastalanmamaları, ölmemeleri için lazım. Çin atasözünde denildiği gibi, doktora gitmek hasta olduğun zaman değil sağlıklıyken lazım ki hastalanmayasın! Ama siz ne yapıyorsunuz? Tavuk ölürken ilaç arıyorsunuz. İş işten geçtikten sonra neye yarar ki?
Peki nereden öğreneceğiz? Nereden alacağız?Araştıracaksınız. Aşağıdaki yolları deneyin.1- Çevrenizdeki tavuklardan ve kuşlardan anlayan veterinerlere danışabilirsiniz.2- Bulunduğunuz bölgedeki ziraat ofislerine danışabilirsiniz.3- Yakınlarınızda bir tavuk çiftliği varsa onların beraber çalıştığı veteriner vardır, onlara danışmalısınız.4- Uzun yıllardır tavuk yetiştiren, ilaçlar aşılar hakkında bilgili olan tanıdıklarınızdan yardım alabilirsiniz.5- Hayvanlar için ilaç satan eczacılara danışabilirsiniz.
Tavuk besliyorsanız aşılamaya mecbursunuz. Siz onları aşılamazsanız hastalık kaparlar telef olurlar. İhmal etmeyin. Hemen şimdi araştırmaya başlayın ilaçları bugün bulun bugün tavuklarınızı aşılayın. Bugünün işini yarına bırakmayın. Siz bekleyebilirsiniz ama hastalıklar mikroplar virüsler ölümler hiç beklemez!