Upload
hoangkhuong
View
219
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
TEK DUNYA ~OK iNAN~ DiYALOGA FARKLI YAKLA~IMLAR
Editorler:
Mahmut Aydin & Siileyman Turan
hitabevi
HiTABEVI YAYINIARI-6 ISBN 978-605-63667·&-5
© Hitabevi, Mayas 2013 Tek Dunya ~k I nan~ I Mahinut Aydm & Siileyman Turan
. Gene I Ya'jln Yiinetmenl Erda!~
Sayfa Duzeni Hitabevi
Kapak Tasanm• UgurPolat
Bas Ia Tarcan Matbaas1 Zubeyde Hamm Mahallesi, Samyeli Sokak No: 15 lskitler-Ankara Tel: 03123843435
Bas1m Tarihi May1s 2013
Hitabevi Bas1m YaYJn Oaglbm /Erda I ~ Baymd1~ Sk. No: 27/28 K1zilay-9mkaya -Ankara Tel: 0312 4355566 [email protected]
Hinduizm ve Diger Dinlerle Kar§Ila§ma *
Anantanand Rambachan s;ev. Mustafa Ahct
Hinduizm, hakikaten farkh bir gelenektir ve bu farkhhk bizzat
Hindistan'm kadim olu~unun bir gi:istergesi, kiiltiirel ve dilsel mirast
mn bir zenginligidir. "Hindu" kelimesi, i:igretileri bu gelenegin takips;i
leri tarafindan uyulan bir kurucu veya i:igreticinin adt degildir. Yine
bu kelime, merkezi bir i:igreti veya ritiieli de betimleyip tammlamaz.
Aksine "Hindu" keliinesi, Hint Avrupah milletlerin "Sindhu" dedikleri
bir trmagm iran dilindeki kar~thgt olup buna Grekler "Indos", ingiliz
ler ise "Indus" admt verirler. DolaylSlyla Indus nehrinin etrafindaki
verimli topraklarda ya~ayanlara Hindular adt verilir ki onlarm gele
neklerine de toptan Hinduizm denir.
Birs;ok Hindu, kendi gelenegini ifade ederken sanatana dharma
(ezeli-ebedi 6greti) adtm kullamr. Hindu gelenegi Hindistan alt ktta
smdaki cografik, kiiltiirel ve dile ait biiylileyici tiim s;e~itlilikleri yanst
tan inans;lar ve uygulamalar toplammt biinyesinde barmdmr. Hindu
izm'i daha s;ok bir aile, bir gelenek ismi olarak dii~iinmek daha uygun
olur; ~oyle ki bu gelenek, kadim, geni~ ve birs;ok kola ayrtlmt~ bir
aileden olu~makta olup sahip oldugu ortak bazt i:izellikleri vasttastyla
tanmabilir ve bireysel iiyelerine a it e~siz zenginlikleri saklayabilir.
Hinduizm'in diger diinya dinlerine bakt~m1 ve dinlerarast diya
logun bu gelenek iizerindeki miimkiin etkisini betimlemeden once bu
gelenegin gi:ize s;arpan bazt i:igretileri konusunda ktsa bir i:izet ver
mek, bu dine i:izgii farklthgt hattrda tutmayt kolayla~ttracakttr.
• Anantanand Rambachan, "Hinduism and the Encounter with Other Faiths", Global Dialogue, 2/1 (Winter 2000), ss. 65-73.
Hinduizm ve Diger Dinlerde Kar~tla~ma • 149
Hindu Ogretileri
<;:ok yaygm kanaatlerin aksine Hindu gelenegi, ne hayatt ne de
oteki diinya}'l ink~r eder. Bu gelenek maddi ihtiya~larm ifasm1 yani
bunlan hayatn~ en yiiksek ihtiyac1 olarak gormeyi ama~ edinmese de
·bu gibi ihtiya~larm insan hayat nizam1 i~indeki zaruretini ve anlamm1
kabul eder. Varhkh olu~ (artha) ve haz alma (kama), insanm var olu·
$Unun me$ru dort hedefi arasmdadtr. Bu iki hedef, gene de ii~iincii bir
hedef olan dharma ogretisinin gene! ~atlsl i~nde icra edilmelidir.
Dharma, ~ok boyutlu bir kavramdtr ve her $eyi kucaklar; hem ozel
hem de kamu alanlarmdaki uyumu besleyip katl<I saglar. Dharma'mn
hedefi, kendi bireysel ihtiya~lanmtzt kar$Ilamak i~in ~aba gosterirken
6tekilerin refahma dikkat etmemiz ve Tannya, ogretmenlere, atalara,
diger insanlara ve tabiata yonelik yiikiimliiliiklerimize siirekli olarak
sad1k kalmam1z gerektigidir.
Bununla birlikte ki$i, tecriibesi vasttastyla, sosyal yiikiimliiliikle
rin ifas1, varhk ve mutlulugun, iiziintiisiinii gideremedigi gibi_ bir an
lam verecegi canmm ~ok istedigi bir $eyi d~ tatmin edemedigini ke$
fettigi bir zaman gelir. Bir ki$i bu durumda diinyanm varhk ve hazzl
nm ge~iciliginden ve tarih i~indeki cemiyete yonelik yiikiimliiliigunii
ifadan daha onemli olan bir $eyin olup olmad1~m dii$iimeye ba$1ar.
Fani olu$un s1mrlanm ke$fetmek ve sonsuz olan1 istemek, Hindu
izm'de ki$iyi dordiincii ve en yiiksek be$eri hedefin yani mok$a'mn
icrasma gotiiriir. Ozgiirliik ara}'l$tndaki bir Hindu, genellikle bir og
retmenin (guru) 6grencisi olur .
. Mof<$a, kurtulu$ ve 6~giirliik anlamma gelir. Ancak bu ozgiirliik,
6ncelikli anlam olarak cehaletten azade olmak ( avidya) $eklinde bir
genelle$tirmeyi kapsamaz. Ortak bir Hindu gelenegi g6rii$ii olarak
insan benliginin dogasma (atman), nihai ger~eklige (Brahman) ve
diinyaya cahil kalmak, bu act ve elemin temel nedenidir. Kurtulu$,
ancak hakikat konusunda dogru bir bilgiye ula$makla elde edilir.
Hinduizm'deki geleneklerden ii~ii (dualizm, yan dualizm ve du
alizm i~ermeyen) i~in benlik, fiziksel bedene veya degi$en zihne denk
150 • Anantanand R_ambachan
gelmez. Benlik, kendi asli dogas1 geregi, ·ezelifebedi ve yarat:Ilmami~
tir. S1radan dualist olmayan bir Hindu, benligi mutlaktan nihai olarak
farks1z olan bir varhk olarak anlarken, yan dualist onu biitiiniin bir.
pan;as1 olarak yani mutlak varhkla ili~kili ve ona bag.mh anlar. Dua
list ise onu inutlaktan tamamen farkh goriir. Bu ii~ gelenek i~in benlik
ve mutlakla ilgili dogru bilgi gene de kurtulu~ i~in zaruridir.
Benligin dogasma cahil kalmak, ben-merkezli arzu ve eylemleri
dogurur. Bu arzu ve eylemler, onlarm heinen ortaya ~1kan sonu~lan
na ilave olarak, ya bu diinya hayatmda ya dailerdeki bir hayatta ol
mak iizere gelecekte anti ahnmaz sonu~lar da doguracaktlr. Bu, karma kanunuyla ilgili temel Hindu inanc1 olup aym zamanda her istemli
iradenin, icra eden ki~iye uygun bir miistakbel sonu~ doguracag.m ve
bu sonucu tecriibe edecek bir ihtiyacm belki de yeniden dogu~u ge
rektirecegini anlanr. Bu baklmdan bir ki~inin girdigi ~oklu dogumlar
dongiisiine samsara ad1 verilmektedir. Mo~a, cehaleti, ben-merkezli
arzulan, eylemleri ve yeniden dogu~ dongiisiinii sona erdirir. Pek ~ok
Hindu gelehegi, dindar, bu hayatta bedeni i~inde ya~arken kurtulu~un
elde edilme imkanma vurgu yapar. Bu kurtulu~u ya~ama ideali yani
bir jivanmukti durumudur.
Farkhhk ve «;ogulculuk
Harvard Universitesi'nden Diana Eck, dini farkhhk ile dinsel ~o
gulculuk arasmda katkl saglayiCl bir ayinm yaparl. Eck'e gore dini
farkl1hk, farkh geleneklerin yan yana bir arada bulunmasidir. Farkli
hk gene de aym cemiyet i~inde soyutlanmacihkla veya gormezlikten
gelmeyle veya korkuyla ortii~ebilir. Farkl1 geleneklere mensup insan
lar, birbirlerine kar~I kayitsiz kalabilir veya birbirinden kopuk bulu
nabilir. Halbuki ~ogulculuk, kayitsiz kalmanm antitezidir. Dolayisiyla
o, bir ki~iden bir ba~ka imana sahip bir kom~usunu bilmeye, onla
yaklnla~maya ve ili~kiler in~a etmeye giri~mesini ister.
1 ilgili ki~inin Encounterin9 God: A Spiritual journey from Bozeman to Banaras ( Boston: Beacon Press 1993) adh eserine baklmz
Hinduizm ve Diger Dinlerde Kar~Jia~ma • 151
Farkhhktan ~ogulculuga yonelmek, Tann'nm, ait oldugumuz dini
topluluklarm s1mrlarmm da otesinde bilinebilecegini ve sadece bizim
normatif teolojik i(ldialanmizla sm1rlandmlamaya-cagim ke§fetmekle
klsm~n olsa da desteklenir. ingiliz Metodist yazar Kenneth Cracknell,
_misyoner olarak gittigi Nijerya ile ilgili konuyu ortaya ~1karan bir
hikaye anlatlr. 0, Tann'YI kafirlere gotiirmek iizere en karanhk Afri
ka'ya gittigini samyordu. Cracknell, lgbo halkl arasmda ya§arnaya ve
lgbo dilini ogrenmeye ba§ladi. Aradan ~ok ge~medi ki onun teolojisi
nin Tann hakkmdaki hakikati anlatmak i~in yetersiz oldugunu ke§fet
ti; ~iinkii lgbo dili "zaten Tann haklonda bilgiyle doluydu." Cracknell
bir kabile iiyesine sordu: "senin adm nedir?" 0 da; "Chinyere". Tekrar
sordu: "Chinyere ne demek? Kabile adam1: Tann'nm liitfu, Tann'nm
hediyesi2". Diger geleneklerin insanlanyla ciddi bir kar§lla§ma, bizim
en ho$nut oldugumuz teolojik faraziyelere ve Tann hakkmdaki bilin
cimize bile meydan okunmasma bizi gotiirebilecektir. 1990 Yilmda
bir grup H1ristiyan teologun isvi~re'nin Baar kentinde yaptl~ bir
toplantlda §U husus altl ~izilerek ifade edilmi$tir. Tann'mn her $eyin
yaratlcisi oldugu fikrinin, dinlerin ~ogulculugunda zaten mevcut ve
faal olduguna kani olmak, Tann'nm kurtanc1 faaliyetinin hi~bir klta
ya, kiiltiire veya bir _halk grupla simrlandmlamayacagim tarifi
imkans1z bir §ekilde bize g6stermi§tir.3
Eger dint farkhhktan dinsel ~ogulculuga dogru giden bir hareket,
Tann'nm tek bir gelenek tarafmdan tekelde tutulan bir e§ya veya bir
obje olmadigi anlaYI$Ina hakim olursa veya Tann'mn yani mutlak
varhgin tiim be§eri tammlama ve tasvirlerin de otesinde olduguna
inamrsa, o zaman bu hare~et i~in yani dinsel ~ogulculuk i~in Hindu
izm gelenegi, zengin bir kaynaktlr. Hinduizm, kesinlikle §U g6Iii$e kok
salmi$tir; evren, Upani$adlann, brahman (smrrs1z) diye isim verdik
leri nihai varhgin i~inde kendi kaynak ve mevcudiyetine sahiptir.
2 Kenneth Cracknell," A Response from Another Contex", Ministerial Formation in a Mutlifaith Milieu, ed. S. Amirtham, S. Wesley Ariarajah, World Council of Churches, Geneva 1986,37.
3 "Theological Perspectives on Plurality", Current Dialogue, 18 Oune 1990).
152 • Anantanand Rambachan
DolayiSiyla brahmamn dogasi, bu diinyanm hirer objesi oldugumuz
i~in bizim tiim tammlama ve betimlemelerimizin iistiindedir. Be§er
dilleri, bizim fani obje ve tecriibelerimizi temsil etmek i~in vard1r ama·
sonsuz varhk her tiirlii laf kalababgmdan a§kindir. Taittiriya Upani
§ad, Brahman'dan bahsederken onu "kelimelerden, zihinlerden, kav
ramaktan aciz olarak geri doniilen varhk" olarak anlatlr (2.9.1). Kena
Upani§ad ise sonsuz varh~ kavramanm imkans1zh~m, onun dilsel
paradokstan kaynaklanan bir zihin objesi oldugunu ifade ederek an
latlr:
Bilinmeyenler ona bilinen olur. Birine bilinen ~eyi bilmez. ~ok iyi bilen biri is;in 0, Bilinmez oland1r ve bilmeyenlere ise Bilinen (Ke· na Upani~ad 2.3). ·
H~ndu ogretmen Ramakri§na (1836-1902), Brahman hakklnda
ilim tahsil etmek i~in babalan tarafindan okumaya gonderilen iki
oglun hikayesini anlatmayi ~ok severdi; birka~ yil sonra, ogretmenle
rinin evlerinden geri donen ogullar babalarmm oniinde tazimle ba§
lanm egerler. Ne kadar §ey ogrendiklerinden emin olmak isteyen
babalan, en biiyiik ogluna sorar; "evlad1m! biitiin kutsal metinleri
tahsil ettiniz. $imdi soyle bakahm, Brahman'm dogasi nedir?" Ogul,
mutlak varh~n dogasm1 Vedalardan muhtelif pasajlar okuyarak a~Ik
lamaya giri§ir. Daha gen~ olan ise, ayn1 soruya muhatap olunca gozle
rini diker ve bir kelime bile etmeden bir miiddet sessiz kahr. Babas1
memnun kahr ve ona donerek; oglum sen Brahman hakklnda biraz da
olsa bir §eyler anlami§sm; bu da onun kelimelerle ifade edilemeyecek
olmas1d1r" der.
Bu gibi hikaye ve metinlerin ana temas1 be§er dilini kii~iik dii
§iirmek veya onun degerini inkar etmek degil, onun s1mrlannm ve
bi~im simrlanmizm Tannyla ilgili oldugunda a§ikar olan boyutuna
i§aret etmektir. Temel Hindu kanaati §Udur: Bizim kelimelerimiz en
temel haliyle bizim tammlayabilme ve fani zihnimizle dii§iiniip anla
yabilmemiz i~in yeterli degildir. Dogas1 ve ozii insan zihninin s1mrlan
i~inde anla§Ilan bir Tann kesinlikle Hindu gelenegi dahilinde mutlak
bir ilah olamaz. insanm fitratlna ait limitlerin tam bir Tann bilgisini
Hinduizm ve Diger Dinlerde Kar~1la~ma o 153
formiile edecegini kabul ~tmek, hi~bir entelektiiel, teolojik veya iko
nik temsilin tam olarak veya nihai olarak yapllamayacagim kavramak
demektir. Her bir temsil, nihai olarak izah edilemez olam kavramaya
ve ifade etmeye ~abalar ve her bir ~ba, kiiltiirel ve tarihsel §artlar
tarafindan tesir altmda bulunmaktad1r.
Otekilerden Ogrenmek
Eger dinimizin s1mrlan i~inde smirSIZhgi kavramak veya onu bi
zim teolojimizin tiim smtrh soylemleriyla tam olarak tammlamak
imkans1z ise, kendi anlaJI§ melekemizi, ilahi olan varhgin ~ok olgulu
ve bitip tiikenmez tabiatma tam olarak a~mak i~in digerlerinin bakl§
a~Ilanna kendimizi yonlendirmeliyiz. Geleneklerimizdeki mutlak
varhgin merkezi olu§U ve insan anlaJI§Imn s1mrlan hakkmdaki ka
bullerimiz, al~akgoniilliiliik ve saygi ~er~evesinde otekilerle kar§I
la§maJI veya gii~lii bir ~ogulcu bakl§ a~Isma sahip olmaJI gerektirir.
Eger teolojilerimiz simrstz olmaJI smtrlandtramtyorsa, otekilerin
mutlak varhgi tecriibe ettikleri ve kavrad1klan yollar vasitasiyla zen
ginle§ebilir veya bu yollardan pek ~ok §ey ogrenebiliriz. Dint kibir bir
ki§inin mutlak varhk konusunda imtiyazh bir ili§ki veya anla)7l§a sa
hip oldugu dii§iincesinin bir sonucudur. Bu yakla§Im, aym zamanda
mutlak varhgin sadece tek bir topluluga ait oldugu, tek bir kutsal
metnin sayfalanna veya tek bir ibadethanenin duvarlarma ait oldugu
dii§iincesinin bir sonucudur. Ger~ekte biz mutlak varhgi SJmrlandt
ramayacagimiz i~in, biz de smtrlanmtzi bilgimize ve tecriibemize
zorla kabul ettirmek zorundaytz. Hinduizm Tann hakkmdaki bilgi
veya vahiy iddia eden oteki gelenekler meselesi konusunda kavga
etmek niyetinde tarih boyurtca asia olmamt§tir.
Bir Hindu olarak benim dint hayatlm, diger din mensuplanyla
kar§IIa§mam neticesinde genel olarak zenginle§-mi§tir. Ben kendimi,
aym yonde giden diger seyyahlarla ~epe~evre ku§atlldi~m ke§feden
ve onlarla beraber geni§ bir caddede seyahat etmek zorunda alan biri
olarak di.i§i.iniiyorum. Bu seyyahlar, benimle payla§acaklan pek ~ok
derin tecri.ibeye, pe§in hiiki.im i~ermeyen bakl§lara veya dopdolu
154 • Anantanand Rambachan
hilanetlere sahip hikayelerle donatllmi~lardir. Ben bu kutsal yolun
yolculany}a konu~ma Ve kar§Ihkli ili§ki i~inde olma firsatlndan ol~ii
lemez derecede istifade etmeye devam ediyorum ve biliyorum ki'
benim ruhani fakirligim, oteki &eleneklerin insanlarmdan ve onlarm
Tann hakkindaki tecriibelerinden elde ettigim zenginlik olmasa daha
da artacaktir.
Bizim mutlak varhk hakklndaki anlaYI§Imiz ozellikle kabilesel,
etnik ve ulusal olmad1~ siirece bu bilgiyi temel kaynak ve tiim varhk
lar i~in ana destek ve bir tiir kader kabul edebiliriz. Mutlak varhga
Tann ismi verildigi yerlerde, Tann biitiin varhklann yaratlciSI olarak
bilinirken Ozel bir grubun ismi olmaktan ~1kar. Bhagavatgita .9.17'de
ise Kri~na, Tanndan soz ederken, onu evrenin babas1 ve annesi hatta
biiyiik anne ve babas1 olarak niteler. Bizim mutlak varhkla ilgili anla
YI~Imiz oyle bir bi~ime sahiptir ki, hazen tek bir §ey anla§Ilamayacak
kadar tezat te~kil edebilir. Eger biz iki veya daha fazla mutlak varhk
ger~ekligini kabul ediyorsak, kendimizi politeist kabul etmeliyiz.
Hinduizm ise a~Ik bir §ekilde dtinya dinlerindeki ara~tlrma konusu
olan mutlak varhk ile ona ibadet meseiesinin ayni olduguna inamr ve
ayn1 ger~eklik konusunda farkl1 farkl1 hatta tezat olacak §ekilde ko
nu§tugumuza kanidir. Bu ~ok berrak bir §ekilde ~ok s1k ba~vurulan
Rig Veda metninin (1.64.46) temel temasidir. "Mutlak Ger~ek (sat),
tektir, bilgeler Ona ~e~itli isiniler verirler". ibadetin farkl1h~ bagla
mmda ise Bhagavatgita' da ~ok iinlii bir metin bulunur;
insanlar Bana nas1l yakla~Irlarsa yakla~smlar, Ben onlan ho~ kar~IIanm. ~iinkii se~tigi/gittigi her yol Benimdir.
Hindu baki§ a~Isiyla yazarsak, Tann a~Ik bir ~ekilde bizim Tan
nmizdir. TannmiZI bir~ok isimle ~agirabildigimizi ve farkl1 formlarda
tai:tayyiil edebildigimizi kabul etmemiz s1rasmda tek bir isim se~ebili
riz ve onu hayatlmizm merkezine yerle§tirebiliriz. Bu duruma Sansk
rit~e, i~tadeva yani bir ki~inin tercihindeki Tann ogretisi ad1 verilir.
i~tadeva ogretisi, ~ok Sik iddia edildigi iizere, Hinduizm'in ilahlarm
~ogulculugu inancma sahip oldugu anlamma gelmez. Tann'nm tekligi,
ayn1 zamanda Tann'nm isimleri, formlan ve ifadelerinin ~ogullugu-
Hinduizm ve Diger Dinlerde Kar~lla~ma • 155
nun yam s1ra Hindu bakJ.~ a91smda 90k kesin olarak yer edinmi~tir.
Dini 90gukuluk, insanlardaki farkh ~artlarm getirdigi kas;mllmaz bir
sonu9Wr. I~tadeva . ogretisine gore Tek Olan'm isimleri, formlan ve
tecellileri arasmdan, dindar bir ki~i. bir tanesini 9eker ve onunla ha
yatmi aydmlatarak dini ara}'l~I i9in odak noktas1 yapar. Onun bu ter
cihinde 90k onemli bir nokta daha bulunmaktad1r; diger insanlar da
farkh ~ekillerde tercihte bulunabilirler ve Tann bu se9ilen farkJI isim
ler ve formlar altinda onurlandmhp kutsanabilir. ilahi varhgi tek bir
isim ve form .altmda kutsamak, diger isim ve formlar altmdaki kut
sanmalan di§layamaz. l9tadeva kavram1, bize hanrlanr ki bizim Tann
haklondaki sayg~h fikirlerimizde kiiltiirel bir baglam bulunur ve bi
zim, Tann haklondaki fikirlerimiz ile bu fikirlerin sembolize ve i§aret
ettigi a§km ger9eklik arasmda 90k keskin bir aymmm varhg.. konu
sunda bilin9lenmeye daima ihtiyacimiz bulunur.
I~tadeva ogretisi aym zamanda insan olarak farkhhgimlZl ve bu
nun dini hayanmtzdaki anlammm oneminin hanrlatir durur. Bir ki~i
nin hayannm diger boyutlarmda oldugu gibi dint hayannm tam mer
kezinde, kendisini be§er olarak a}'lran temel tabiat ger9ekligi (svab
hava) bulunmaktad1r. Be§eri farkhhk ve dini hayanm1zdaki 9e§itlilik
diger geleneklerde tasdik edilir. Hindu gelenegi de be§eri farkhhgt,
as;1k bir §ekilde margalarda yani kabul gormii§ kurtulu~ yollar dokt
rininde kabul ve tasdik eder. Bir marga, oncelikli ama imtiyazh bir
durum degildir. Marga yoluyla ruhani hayat kam91lamr ve ifade edi
lir; insanlarm farkl1 yonlerine cevap veren dort temel marga bulunur.
Dii§iinceyi yansitiCI olan i9in ]anana marga vard1r ki dii~iinme ve
i9bakJ.§a vurgu yapar. Bhakti marga, miza9 a91smdan zahitlik yollanm
ifade eden ki§iyken, karma marga ise 9ah~ma yollanm kovalayan
eylemci bir ki§idir. Son olarakyoga marga bulunur ki tefekkiir yolunu
uygulayan dii§iinceli ki~idir.
FarkJI margalarm bulundugu fikri pek 90k Hindu'ya diinyadaki
dinlerin birbirlerini tamamladigtnt, birbirlerini di§la}'lCI yollar olma
diklanm dii~iinmeye yard1m etmi§tir. Farkl1 margalar arasmdaki
156 e Anantanand Rambachan
sohbetler birbirlerinin ozel vurgulanm geni~letici ve zenginle~tirici
ozelliklere sahiptir. Tarihsel a~tdan soz geli~i Htristiyanhk ile kar~l
Ia~ma pek ~ok Hindu'nun sosyo-dini boyutlarma dab~ yakm ilgi gos
termesini te~vik etmi~ken bunun kar~thgmda Hinduizm ile kar~lla~an
bir Htristiyan'a ise Htristiyanhgtn tefekkiire ve tezkiyeye dayah gele
neklerine yonelmesini ilham verilmi~tir. Dinlerarast ili~kilere dalan
bizim gibi insanlar oteki dinlere mensup insanlara kendilerini a~arak
nastl zenginle~eceklerini ve kendi dini geleneklerini anlamada nastl
meydan okumalara.maruz kalabileceklerini ogrenebilirler.
Hinduizm Hakkmdaki Ele~tiriler
Hindu geleneginde dinse ~ogulculuk ve oteki din mensuplanyla
ili~kileri yapilandmc1 ve yonlendirici gen;ekten ~ok miikemmel kay
naklar mevcuttur. Hindular oteki dinlerdeki dt~lamact teolojik iddia
larm varhgtm ve bunu ilan etmeyi bemen hemen hi~ anlamazlar.
<;iinkii bu gibi iddialar onlara gore, Hindularm ~ogulculukla ilgili go
rii~lerine tezat te~kil eder. Hindularm dinsel ~ogulculuga yakla~Imi,
gene de kendileri a~Ismdan sorunsuz degildir. Hindu yakla~Imi ~ok
s1k olarak vahiyleri birbirinden tam olarak aytrt edememesi veya
hakhbklan konusundaki ba~ans1zhgt kon~sunda tenkit edilmektedir.
Bu yakla~Im da ~ogu kez fark11hklan onemsememek gibi bir egilime
ve bu farkhhklar1 dogalan balammdan semantik ve dinin temel un
surlan olarak gormeme gibi bir anlayt~a gotiirmektedir. Farklihklara
bu lot bala~, Hindularla diyaloga girenler i~in genelde bayallankligt
meydana getirebilmektedir.
Soz geli~i zikrettigimiz iinlii Rig Veda metnini ele alahm "Mutlak
Ger~ek (sat), tektir, bilgeler Ona ~e~itli isimler verirler''. Bu metin
~ogu kez biitiin dini ogretisel farklihklann semantik boyutta oldugu
~eklinde anla~Ilmaktadir. Ancak bu metin, mutlak varhktan bahseden
fark11 yollarm onemsiz olduklan gibi bir anlam1 ta~1yor mu? Bu metin
mutlak varhkla ilgili konu~an birini onemsememek anlam1 ta~Iyor
mu? Metin mutlak varhk hakklnda konu~an tiim yollann e~it derece
de dogru ve ge~erli oldugunu mu ima ediyor? Metin, mutlak bakklnda
. Hinduizm ve Diger Dinlerde Kar~1la~ma o 157
konu~an bir yolun, his; sorun te~kil etmeyecegini mi soyliiyor? Ger
s;ekte mutlak varhk hakkmda dii~iiniip konu~tugumuz yollar sadece
mutlak varhg-tn tabiatiyla ilgili anlayi~ImiZl if~a etmekle kalmaz, aym
zamanda bizim dint hayatumz dedigimiz ~ey is;in de temeller haz1rlar.
Dolayisiyla mutlak hakklnda dii~iindiigumiiz yollar, aym zamanda . .
. bizim hayatl. nasd ya~adigtmtzi da belirler. Eger mutlak varhg-tn inti-
kam ahcl oldugunu dii$iiniiyorsak muhteruelen biz de ofkeli ve inti
kam sahibi olmayi hakh go~ecegi.z demektir. Eger sevgi ve ~efkatin
mutlak varhg-tl'! en onemli s1fatlarmdan oldugurta inamyorsak, o za
man biz de muhtemelen otekilerle ili~kimizde bu degerleri ya~amak
isteyecegiz.
Hindulann diger dinlerle diyaloglarmda s;ok fazla vurgulanan bir
konu olmasma ragmen, soz konusu Rig Veda metninin temel kalkl~
noktas1, dinlerdeki ogretisel farkl1hklara 1~1k tutmak degildir. Bu te
mel adak aym zamanda dinsel s;ogwculuk adma s;ok zengin baki~
as;dan sunar. Met:ln belki de mutlak varhkla ili§kili biitiin be§er dille
rinin s1mrh ve sonlu olu~una dair teolojik bir yorum ~eklinde algda
nabilir. Tasvir edilemez olan1 tasvir etmeye s;abalarken mutlak varhk
tiim betimlemelerin de otesinde oldugu is;in biitiin be~er dillerinin bir
araya gelmesi gerecektir. Ogreti ve soylemler olmas1 gerekenden s;ok
ve farld1hklar da onemsiz degildir. Gene de biz insanlar als;akgoniillii
bir ~ekilde ilahi varhkla ilgili mutlak bir soylem is;ine girmekten ka
s;mmah ve dil sembollerini, i§aret ettikleri mutlak gers;eklik sanma
mahyiz. Bu gibi hikmetler ancak kar~Ihkl1 diyaloglanmiZ is;in gers;ek
ten degerli olurlar.
Dinsel s;ogulculuk otekilerle aktif olarak me§gul olmayt te~vik
ederken, otekilerin mutlak e~sizlik iddialan ciddi bir §ekilde dikkate
almmah ve giiven ili~kisi kar§Ihkh soru sormaya ve hemfikir alma
maya izin verebilmelidir. Farkhhklann bir realite oldugu yerlerde,
eger bu farklillklar asgariye indirilmek ve rolleri koreltilmek istenir
se, hatta muhtemelen daha fazla ~iddete, travmaya donii~en karga~a
ya pirim verilirse, buralarda boyle farkliliklar s;ok daha goze batacak-
158 • Anantanand Rambachan
or. Bu gibi cemiyetler, bu tiir farkhhk .ger~ekligiyle aniden kar$1 kar
§Iya gelmezler ve otekine yonelik husumet i~in temel dayanak olarak
farkhhklar az ~ok zikre deger hale gelir. ·
Bir vahyi digerinden aYirt etmeyen Hindu ~ogulcular olmas.ma
ragmen, biitiin geleneklerin mutlak varhga i§aret etmesine ragmen,
humin biitiin geleneklerin dogru oldugu · veya bu farkld1gtn tabiat
a~1smdan semantik oldugunu ima etmeyecegini ileri siiren ba§Ka
Hindular da bulunmaktad1r. Bu tavrm en 6nemli ~agda§ temsilcisi
olan Mahatma Gandi dint geleneklerin yani ~e§itliligin gerekli olu_§U
nu tezkiye eden ama 6zgiin 6gretileri ve uygulamalan tenkit eden
biridir. Hi~bir tekil dinin tiim hakikati ku§atamayacag-tm ve her bir
gelenegin be§er durumuyla ilgili hatalan ve kmlganhklan yans1tt1gtm
dii§iiniir. Hindu gelenegi zaYiflik, kusursuz olu§ ve giinahlardan azade
degildir. Hatanm imkanma yoneUk bu kabul, degi§im ve geli§ime a~1k
olmaYI gerektirecektir ve otekilerle kar§Ila§ma boyle bir degi§ime
dogru onemli bir te~vik olabilecektir:
Dua dolu ara}'l~. ara~tlrma ve kar$11a~abildigim pek ~ok insanla yaptl~m tartl~malardan sonra uzun zaman once bir neticeye vardirn. Butiin dinler dogrudur ve yine hepsi kendi i~inde hatalar ta~lrnakta olup ben kendi gelenegime sahip pkarken otekileri de en az Hinduizm kadar sevgili buluyorum. Eger biz Hindu isek biz sadece dua edebiliriz ki bir H1ristiyan Hindu olabilsin veya eger Musluman isek bir Hindu veya H1ristiyan'm Miisliiman olmasm1 istemeyebiliriz veya bir H1ristiyan'm bir Miisliiman olmak zorunda olmad1~m bilebiliriz. Aynca biz gizli olarak bile olsa birinin hidayet bulmasm1 istememeliyiz a rna bizim en samimi duam1z bir Hindu'nun daha iyi bir Hindu bir Miislliman'm daha iyi Miisliiman, bir Htristiyan'm daha iyi Htristiyan olmasma yonelik olmahdtr. Ben kendi Hinduizm anla}'l~lmt oteki dinleri en az benimki kadar sevecek kadar geni~ tutuyorum.•
Modern ~agtmiz, diinya dinleri arasmda yeni bir hayatiyet ve
canlanmaya §ahitlik etmektedir. Bu durum dogrudan somiirgeciligin
biti§iyle baglantihdir. Bu donemde siyah derili, esmer derili, san deri
li halk kitleleri genel olarak pagan, hurafeye inanan ve putperest ola
rak gtiriiliiyordu. Somiirgeci imparatorluklar, kendilerinin "medeni-
4 The Essential Gandhi, ed. Louis Fischer, New York 1962,212.
Hinduizm ve Diger Dinlerde Kar~1la~ma • 159
yetle§tirici misyonlar" ve "kafirleri hakikate s:eken" ki§iler olarak
goriiyor ve boyle soyleyerek somuriilerini ahlaken temize pkarmak
istiyorlardi. Dunya qinleri, yenilenmi§ bir amas: ve evrensel bir bag
lama uygun olma du§uncesinden hareketle somurgeci zihniyetten
h~reketle kendi fikirlerini geli§tirdiler. Onlar daima dikkatli ve dun-
. yanm §ekillenmesine yard1m etmeye hazirdirlar.
Radikal apdan ve benlik bilinci as:1smdan s:ogulcu bir dunyada
ya§amaktaYIZ ve gorebildigimiz kadanyla boyle }{almaya mahkUmuz.
Bat1h cemiyetler gos;ler yoluyla h1zhca dini s:ogulcu toplumlar haline
geliyorlar. Dinleraras1 kar§lla§malar daha dune kadar homojen imana
sahip olan birs:ok cemiyet is;inde meydana gelmektedir. Boyle kar§I
la§malar ve ileti§imdeki radikal degi§imler yoluyla kendimizi daha
fazla kar§Ihkh ili§ki is;ine girmi§ hissetmekteyiz ve buradan ortaya
pkan temel sorunlann ancak butiin eski s1mrlann ortadan kaldml
masmi saglayan yeni i§birliks:i ili§kiler yoluyla s:oziilebilecegini sa
vunmaktaJlz. Gezegenimize yapdan tehditler ges:en donemlerden
daha fazla birbirimize bagtmh olu§umuzu ve birbirimize ihtiya~ duy
dugumuzu ke§fetmemize yard1m etmektedir. Sorunlanm1z arttk ko
layca Asyah, Latin Amerikah, Avrupal1 veya Kuzey Amerikah olarak
tlrnak is;ine almmamaktadir. Aksine onlar kiiresel bir karaktere bu
runmu§ ve anca~ kuresel bir i§birligi sonucu s:ozulebilecek nitelikte
dir. Yeni siyasi ve ekonomik yapdar geli§mekte ve geli§ecektir. Fakat
onlarm ba§ansi, birlikte s;ali§acak ve ya§ayacak farkh dini arka plan
lara sahip insanlarm kabiliyetlerine bagh olacaktlr. Adil ve ban~ dolu
bir dunya is;in ta§Idigtmiz tiim umutlanmlz, sadece kar§Ihkh olrnakla
bireysel davranmamakla ger9.ege donu§ebilir.
Hinduizm ve Gelecek
Temelde s:ogulcu balo§ as:1sma sahip olan Hinduizm, bu yonuyle
rahat bir ya§ama sahip olarak dinen farkl1 cemiyetlerde kolayca ya
§amaJl ba§armi§ olurken, aym zamanda bu gelenek degi§ik yollarla
modern s:ag is;inde dinleraras1 kar§Ila§malarm yogunluguyla da tehdit
edilebilmektedir. Bu tiir kar§Ila§malarm Hinduizme nasll tesir ettigini
160 e Anantanand Rambachan
kestirmek gii¢ir ve biz ancak baz1 egilimlerden I:Gsaca bahsedebili
riz.
Ogreqye dayah meseleler as1rlar boyunca Hindu ogretmen ve fi
lozoflar tarafmdan dinamik bir ~ekilde tartl§Ihrken, temelde vurgula
rm dogru bir eylem bulmaya yani orthopraxis anlaJl§ma ula§maya
yonelik oldugunu soylemek dogru olur. Ogreti ve inan~larm tamm~
lanmas1 ve a~ddanmas1 bir Hindu i~in s1radan bir talep veya ilgi de
gildir. Ortodoks anlaJl§lara ~ok biiyiik vurgular yapan Hiristiyanhk
gibi inan~larla kar§Ila§masi esnasmda Hinduizm, tiim ihtimaller dahi
linde kendisini ogretisel a~1dan daha a~1k ve sistematik olmak yolun
da tehdit altmda hissedebilir. Boylece o, kendi diinya gorii§iine yone
lik benlik bilinci yansimasmi yeniden ele almaya davet edilecektir.
Hindular kiirtaj, homoseksiiellilk, otenazi ve ~evre gibi meselelerle
ilgili yogun tartl§malarm diger inan~lara mensup kom§ular arasmda
ortaya ~Iktigina ve s1k olarak bir Hindu bakl§l ve cevab1 sunmak iize
re artan bir §ekilde ~agnlmakta olduldarma §ahit olurlar. Bger Hindu
gelenegi bu olu§umlar diinyasmdaki hayata uygun kalmak istiyorsa,
kendisini zamanimiZm temel etik meselelerine bagh olarak kendisini
tammlamaktan ka~mamaz. .
Boyle bir meydan okuma kar§Ihg.nda pek ~ok olumlu ozelligi de
ortaya ~1karabilecektir, ama Hindu gelenegi gene! olarak bu duruma
haz1r degildir ve yap1sal degi§iklikler meydana gelir. Hindu gelenegin
geli§tigi Hindistan baglammda felsefe, din ve kiiltiir birbirinden ay
nlmaz bir durumdad1r ve dinsel ~ogulculuk, bir problem olu§turma
maktadir. Dine ~evirme gayretleriyle dinler hakkmda gerilim ve endi
§eler yaratma onemli goriilmez. Hinduizmin, kendi hayatiyetini ve
devamhhg.m temin etmek i~in merkezile§tirilmi§ yapdar geli§tirme
ye ihtiyac1 yoktur. Din ve kiiltiir birligini par~alayan hayatm gittik~e
sekiilerle§mesi gibi siire~lere ilave olarak kurumsal dinlerle ili§ki
i~ine girme ihtiyac1 Hinduizm i~inde ~ok daha biiyiik yap1sal geli§im
leri ve daha merkezi kurum ve yapllarm geli§tirilmesini gerektirecek
tir. Bunlar, Hinduizm adma soylenebilecek dogru temel ~abalard1r.
Hinduizm ve Diger Dinlerde Kar~1la~ma • 161
Bu tiir kurumlann bir ornegi Vi~wa Hindu Pari~ad ( Diinya Hin
du Konseyi) olup, pek ~ok diinya te~kilatma iiye olmu~ ve Hindulan
etkileyen meseJelerde yamtlar bulmaya ~abalayan bir yap1d1r. Hindu
izm Papa gibi gelenek adma otoriter bir ~ekilde konu~an tek bir bire
ye hi~bir zaman sahip olmad1 yine o, Katolik Kilisesine benzer bir
kurumsal form hi~ geli~tirmedi. Kendi i~kin farkhhk ve ~ogulculuguna
sahip bir gelenek olarak kendi kurumsal formlarmm diger dinlerinki
leri takip etmesi ondan beklenemez. ~agda~ diinyada etkili bir ses
~1karacak bir YilPISal form olu~turmas1 arayt~l s1rasmda ve yine kendi
diinya gorii~iinii ortaya koyarken kar~1la~tigt meydan okumalara
kar~1 Hinduizm bizzat kendi onemsedigi i~kin farkllhgtyla yiiz yiize
kalmaya ve onunla miicadele etmeye zorlanacaktir. 0 sonunda kabul
edecektir ki pek ~ok onemli konuda tek ve ortak bir ses ~lkartamaya
caktir. i~kin farkl1hklar kolayhkla olumsuz goriilebilecek veya seman
tik farklihklara indirgenebilecektir.
Sekiiler bir diinyada hem Hindistan'da hem de Hindistan d1~mda
oteki din mensuplarma kendisini anlatma gorevi ve yine kendisini
yeni geli~en nesillere aktarma gibi bir gorev, Hindu gelenegini kendi
hitap ettigi alanlara daha evrensel bir tarzda insan olgusunu yorum
lama yollanm ara~tirmaya zorlayacaktir. Ozgiin tarihsel ve kiiltiirel
baglamlardan aynlamayan bu gibi inan~ ve uygulamalar ~ok daha az
onemli hale gelecektir. Kendi diinya gorii$iine bagh olan bu unsurla
rm tespit ve tammlanmas1, Hinduizmin kendi cazibeli boyutunun tiim
etnik sm1rlarm otesine ta~masm1 gerektirecek ve nihayette bu gele
nek koken olarak Hindistan alt kltasma ait olmayan insanlar i~in bile
bir tercih haline gelebilecektir.
Hinduizm, kendisini yeni meydan okumalara ve degi~en $artlara
uyarlayabilen esneklikte ve doygun kaynaklara sahip bir gelenek
olarak goren kadim bir inan~ sistemidir. Eger o, dinleraras1 kar~Ila~
malann meydan okumalarma yaratic1 ve hikmetli bir $ekilde yamtlar
bulabilirse, kendi diinya gorii$iindeki aytr edici unsurlara apk vurgu
lar yapabilecek hatta bu gorii~iin temel unsurlan konusunda ve anzi
162 e Anantanand Rambachan
olarak ortaya ~1kan meseleler konusunda daha iyi per~pektiflere sa
hip olabilecektir. Yine o, kendi vizyonunu insan $artina uygun terim
Ierle ortaya koyabilecek ve siireldi olarak otokritik yapabilecek bir
yap1ya sahiptir. Son olarak bu gelenek diger dinlerlerle birlikte ada
let, ban$ ve mutluluk dolu cemiyetlerin in$aSI yolunda diyalogun ve
i$birliklerinin ~ok din~ ve heyecanh bir tarafi olabilecektir.