253

TESLA VLADIMIR PISTALO - Turuz · 2019. 7. 20. · vladimir pistalo "tesla: maskelerle Çevrİlİ bİr hayat, gunter grass'in teneke trampet’İnİ ve gabriel garcia maroueztn yÜzyillik

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • TESLAMASKELERLEÇEVRİLİBİRHAYAT

    VLADIMIRPISTALO

  • "TESLA:MASKELERLEÇEVRİLİBİRHAYAT,GUNTERGRASS'INTENEKETRAMPET’İNİVEGABRIEL GARCIA MAROUEZTN YÜZYILLIK YALNIZLIK’INI ARATMAYACAK DENLİ DOLUDOLU,EĞLENCELİVEOZGUNBİRROMAN

    CHARLESSIMIC

  • 1.BÖLÜM

    GENÇLİKBABA

    GÜZELBİRHADİSE

    Budünyanedir?

    Pekiyavaroluşunamacı?

    BugibisorularMilutinTesla’nınkafasınıniçindekediyavrulangibioynaşırken,oson,korkunçsorudakalakaldı:“Ne”nedir?Tamdabunoktadarahibindüşüncelerisustuvebaşıdönmeyebaşladı.

    İnsanbeynipragmatiktir;birnevimakineesasında,diyekararkıldıMilutin.Yayıalıpenstrümangibiçalabilirsinfakataynışeyitestereyleyapamazsın.Testereağaçkesmekiçindir.

    Öğrencilerinetereddütetmeyibırakıpkararvermelerigerektiğinisöyledi."Meselaben,askeriokulutamdamezunolmaküzereykenbıraktımverahipoldum,”dedi.

    Milutin’in ilk kilise cemaati, çoğu Sırp destanında bahsi geçen rüzgârlı şehir Senj’in sakinleriydi.Oradakikilisecemaatine,“Sizdenricamkibusizinhayrınızadır:Görgüfukarasıolmayın.Siz,kendilerinesağduyubahşedilmişbirkavimsiniz.Bunedenle,ilerlemeruhunu,insanlıkruhunukucaklayın.Özgürlüğe,eşitliğevekardeşliğeodaklanın,”deyipdurdu.

    Cemaat, rahiplerinin kendilerini aydınlatma çabasını göz ardı etti.Onun iç bayıltıcı ve bizatihi gülünçolduğukonusundasızlanıpdurdular.Rahibin rahatsızlıklarındankendisinin sommluolduğugerekçesiyleonu kovmak istediler. O da onlar gibi insanlarla muhatap olmanın herkesi hasta edeceğini söyleyerekcevapverdi.

    Milutin Tesla iğneleyici bir şekilde, “Sizce burada olmanın bana bir getirisi var mı?” diye sorduonlara.“Besarabya’ya1taşınsamdahakötüdurumdaolmazdım!"dedi.

    Fakat Besarabya yerine Lika’daki Smiljan köyüne tayin edildi Peder Milutin. Buradaki görevisüresince,ölümdöşeğindekileresonayiniyerinegetirmekiçinatmaatlayıpgitmektenhiçbirzamangerikalmadı; kurtların gözleriyle aydınlanan kış gecelerinde dahi. .. Uzun bir yolculuktan sonra vizonmantasununüzerindebirikenkarlansilkelemişvehastaadamınkulübesinegirmişti.Yatağayaklaşıpölümdöşeğindeki adama eğilerek, alçak bir sesle, “Şimdi kalbini bana açabilir ve omuzlarındaki yükün neolduğunufısıldayabilirsin,ziraTanrıençokfısıltılarakulakverir,"derdi.Külhanbeylerideonakalpleriniaçar ve daha önce kimseye anlatmadıklan hayat hikayelerini anlatırlardı. Rahip, duyduklarının çoğunuunutmayaçalışırdıamanefayda.

    KarlaraltındagömülüevindezamanınınçoğunuokuyarakgeçirirdiMilutinTesla.Demiryollan,KınmSavaşıveLondra’dayeniinşaedilencamdansarayhakkındayazılanlanokurdu.Smiljanrahibi,yerelbirgazete için,"masanınüzerindekayanyağmisali”Dalmaçya’danLika’yayayılankoleraüzerinebiryazıyazmıştı. Aynca yılmaz bir halk eğitimi savunucusunun Karlofça Piskoposluk Bölgesi’nin geri kalmışkısımlarındakarşılaştığı“sayısızengeller”üzerinedeyazmıştı.GünaydınSırbistangazetesiiçin,tamdaAziz PetrusGünü'nde, atmosfer ışığından cereyan eden "güzel bir hadise" raporlamıştı.Milutin Tesla,bunuhemuzaktahemdeuzansadakunacakkadaryakındameydanagelenbirkıvılcımşelalesi şeklindetasviretmişti.Buışık,birtepeninardındakaybolurkengeridemaviizlerbırakmıştı.Tümbunlarolurken,devasa bir kule yeryüzüne devrilmiş gibi büyük bir gümbürtü koptu. Ses, Velebit’in2 güney yamaçlanboyuncauzuncabirmüddet

  • 1BugünküMoldova’nıntarihtekiadıdır.2 Hırvatistan’ın en yüksek dağıdır. yankılandı. Tanrı’nın küçük mucizesinin yanında “yıldızlar sönükkaldı”. Bu hadise sıradan insanlara konuşacak malzeme çıkartadursun, öte yandan daha düşünceli birgözlemci(bukişiiseMilutinTesla’nıntakendisiydi),gözaçıpkapayıncayakadarbitenTanrı’nınbudoğaşöleniniçinbirazdahasürmedidiyeüzülüyordu.

    Tüm bunlar olmadan evvel, hava bunaltıcıydı. Sonrasında yağmur yağdı ama akşamında bulutlardağıldı: Hava soğuktu, gökyüzü gülümsüyor ve yıldızlar her zamankinden daha canlı parlıyordu amabirdendoğudanbirışıkbelirdi-sankiüçyüzmeşalebirdenalevlendirilmişgibi-,buışıkboyluboyuncabatıyadoğruuzanıyordu.Yıldızlargeriçekildivetümdoğahareketsizkalmışgibigöründü...

    DÜNYAPARLAMENTOSU

    Babalarınındönüşümsüreciçocuklanherdaimkorkuturdu.Milutin,pazarvaazlanüzerindeçalışırkenodasına ailesinin girmesini yasaklamıştı. Kilitli kapının ardından aniden gelen sinirli sesi derindenyankılanır, peşi sıra rahatlatıcı bir kadın sesi gelir ve ardından manasız bağnşmalar duyulurdu.Bağnşmalandinleyenbirisi,içeridebirdenfazlakişiolduğunayeminederdi.Birtiyatroyduayin.KilitliodadasesinideğiştirerekkendisiylekavgaedenMilutin’iduyanDjukaTeslaveoğullankorkardı.Kızlardahi kapıyı açmaya cesaret edemezdi. Babalarını ne idüğü belirsiz bir halde bulmaktan korkarlardı.Sıradankapınınardındaki,birdenbiregizemlerebürünenrahipAlmancafısıldar,Sırpçabağınr,Macarcatıslar,Latincehırıldardıveosıradaarkaplanda,birisiEskiKiliseSlavcasıhomurdanırdı.

    İçerideneleroluyordu?Buda izahgerektirenbirbaşka "güzelhadise”miydiyoksa?SmiljanhAzizAnthony aslındakendini baştan çıkartan şeylerlemi konuşuyordu?Kendini yalnızmı hissediyordu?Buinzivayaçekilmişçokdilliadam,kendisiniDünyaParlamentosumusanıyordu?Vaazını,hemtrajikhemdegülünesibirkahramanrolünebüründüğübirtiyatrooyunuşeklindevermekonusunda-tıpkıkilisekorosugibiöncedenalıştırmayapmışmıydı?

    11ArınE

    BİRÇAKMAKTAŞIKIVILCIMI

    Arınelerini dinleyen Nikola ve Dane’nin gözleri fal taşı gibi açıldı. Bilmece sorarken arınelerininkucağındansıskabirtavukbaşısarkıyordu:

    “Ormandanhışırtısız,sudanşıpırtısızgeçer."

    “Gölge!"dediDane.DaimaNikola’danhızlıydı.

    “Suyuhiçmihiçsevmez,"diyesorduarıneleri.

    “Kedilervesaatler!"

    “AdaletveAdaletsizlik”,“İyiNumarasıYapanŞeytanınPlanı"ve“EfsuncununÇırağı",küçükoğlanNikola’nın en sevdiği halk hikâyeleriydi. Son hikayede şeytan, çırağına bir şey öğrenip öğrenmediğinisoruyordu. "Hayır, hatta şimdiye dek ne öğrendirnse unuttum,” diyordu çırak. Nikola bu hikâyeleriseviyordu,çünkübuhikayelerdeaptallarveküçükerkekkardeşlergerçektenönemliydi.Djuka,onuvekızkardeşiMarica’yımasalanlatarakuyuturdu:

    “Diyar diyar dilenci kılığındadolananAzizSava, bir gün çok ama çok zenginbir baronunköşkünegelmiş..."

  • Nikola’nıngözlerindenuykuakıyordu,daldıdalacaktı.

    “DahasonraAzizSavaasasıylaıstavrozçıkarmışvebaronunköşkügöledönüşmüş..."

    Rüyamıgörüyordu?"Rivayetleregöre,herseneogüngölündibindenhorozötüyormuşçasınabirsesgelilmiş...”

    Arınesi âmâ olduğundan ailesinin evini çekip çevirmeye erken yaşta başlamıştı Djuka Mand®Arınesinden dinlediği masallan saymazsak hiç çocuk olmamıştı. Bütün evin ipini eğirir ve küçükkardeşleriyleilgilenirdi.DiğeryandanLika’da"masanınüzerindekayanyağmisali”yayılmayabaşlayankolera,herşeyidahadazorasokuyordu.Babasısonduasınıederken,yankomşularıhastalıkyüzündencanvermişti.Beşinincenazesinidekızkendikendineyıkayıpkefenlemişti.

    Evlendiğinde,Djuka’nın omuzlarına bir başka evin sorumluluğudahabindi.BazıYunan filozoflarıntavsiyesine uyanMilutin Tesla, "Bir yerde rahip çapayı eline almışsa, ilerleme fikri orada ölmüştür,”düşüncesindeısrarediyordu.

    Halböyleolunca,kilisetoprağınışaşıhizmetkârMane'ylebirlikteDjukasürdü.

    "Baktığınyerideğil,kırmakistediğinyerihedefal,”dediMane'yeodunkırarken.

    ArınesiNikola’ya,kraliçeveerkekarınıngökyüzünde,yükseklerdebiryerlerdeçiftleştiğiniveeğerkraliçeankırlangıçlarayakalanmazsabirsürüanlarıolacağınıanlatıyordu."Anlarındüşmanıkırlangıçlarvekirpilerdir.”

    Bir defasında Nikola düşüp alnını sandalyeye çarpmıştı. Arınesi iyileşsin diye oval kafasını öpüpokşamışvegülerek,"Birdarbe,kıvılcımıçakmaktaşındanazateder,aksihaldekıvılcımumutsuzcasönergider,”demişti.Karnıağrıdığındaelinigöbeğinekoyar,usulcaşöylemınldanmayabaşlardı:

    YüceTanrım,nemuhteşembirhadiseydi,

    SancaktarMiliç’inevlendiğigün...

    Bulamamıştıyakışıklılığınadenkbirkadın

    Okiyiğitbirkahraman,bulurduhersevgilidebirkusur

    Veazkalsınvazgeçmeküzereydievlenmekten...

    Ağrıyokolurgider,oğlankendiniçokgüvendehissederdi.

    Djuka’nın başında gün boyu eşarp olurdu. Her sabah evdekilerden iki saat önce kalkardı. Mutfaksobasınınkapağınıaçıpönüneotururdu.Nikolauyanıparınesininsaçlarınıtarayışınıgizliceseyrederdi.Ateşin han sobanın kapağından ve çatlaklarından sızardı. O ise gözetlerdi. .. Arınesi ateşin hanylabronzlaşırdı.Bambaşkabiriolurdu.O,gizliceseyrederdi.

    Arınesininhayatı,derinbirmeseleydi.

    Arınesininhayatısuskundu;ormandabirağaçdevriliyorgibiydisanki,kimseduymadan.

    AĞAÇLAR

    BogdaniçTepesi'ndekiormanadöndü:“Duyabiliyormusun?"

    “Neyi?"dediNikola.

    “Bogdanic’tekiağaçlarınbirbirleriylekonuştuğunuduyabiliyormusun?”

  • “Nediyorlar?"

    “Huşağaçlaniççekiyor:Baharnezamangelecek?Bubuzluprangalardannezamankurtulacağız?Gürsesli çamlar öğüt veriyor: Sabırlı olun. Üç aya kadar üzerimizden bu buzlu zırhlan atacağız. Derelerçağlayacakvesizhuşağaçlarındanyeniyapraklarfilizlenecek."

    “Dahabaşkanediyorlar?”diyesorduNikola.

    “Huşağaçlanmınldanıyor:Seheryıldızıgüneşinkapısınıaralayacak,jarilo3gelecekveTabiatAna’ylakonuşacak:AhsulakTabiat, sevbeni,biriciğimolveben,güneşTanrısı, seni zümrüttengöllerle, altınkumsallarla kaplayayım; sana yeşil çimenler, atik dereler, kuşlar, meyveler, kırmızı ve mavi çiçeklervereyim.Ah!Bir sürü çocuk doğur bana.Huş ağaçlan yeni yapraklanyla bahar güneşinin ışıklarını veçağlayanırmaklanselamlasınlar."

    MerakladinleyenNikolagüldü.“Hadioradan,uyduruyorsun.”

    Arınesimasalyerinebitkihikayelerianlatırdı.Bitkileritanırveçoğununruhuolduğundaısrarederdi.Karaağaç,köknarveakçaağaçperiliağaçlardı.

    “Perilerneredengelir?"

    "Acı çiğdemden çıkarlar,” diye cevap verdi arınesi, “Bu ı Slavmitolojisinde güneş, bahar ve berekettanrısıdır.yüzdengençadamlaraslabubitkiyebasmamalıdır.Sananasılbirbitkiolduğunugöstereyimkisakınbasma.”

    "Perilerneredeyaşarlar?”

    "Hangi ağaçlara yuvalandıklarını zaten söyledim. Porsuk ağacı da bu perili ağaçlardan. Yalnız eldeğmemişyerlerdeolurlar,”diyecevapverdiDjuka.

    Nikola oyuna devam etti. "Ne kadar süre yaşarlar?” Arınesi omuz silkti. "Sanmsak tohumlanylabeslenirlervehayattansıkılanakadaryaşarlar.Sıkıldıklarında iseyemektenkesilirlerveacıçekmedenölürler.”

    ArınesininbukadarçokşeybilmesiNikola’yıgururlandınyordu,sankibirzamanlararınesideperiydi.Babasının, ışıl ışıl ruhlarla dolu, bitkilerin de tıpkı insanlar gibi olduğu bu hikayeleri neden hoşkarşılamadığınıbir türlü anlayamazdı.OzamanlarNikola, buhikayelerinyalnızcaperiler vebitkilerleilgilideğil,aynızamandaTanrı’danyaşlıTanrılarladaalakalıolduğunuanlamıyordu.

    Arıneleri, "Etrafta kilise yoksa bir köknar veya ıhlamur ağacının altında dua edebilirsiniz,” dediDane’yleNikola’ya.

    Arıneleridünyayıyaratmış,ardındanbabalangelipkitaplarayerleştirmiştisanki.Babalan,arınelerininhikayelerine burun kıvınrdı. Bu tarz efsanelerin papazlarla dolu bir ailede ne kadar yaşayabileceğinimerakediyordu.

    "Boş ver,” diye söylendi Milutin, "kov şeytanlan, iyiye sanl. illeti, sefaleti bırak gitsin. İyi ol.”KARTOPU

    SırpOrtodoksNoeli'nin ikincigünündeNikola,kendindenyaşçabüyükkuzenleriVinkoveNenad’labirliktearınebabalarınıngözlerininönündenkaybolupSmiljansırtlarındakiormanınderinliklerinegitti.

    Nikolagüldü."Kargerçektenharika!”

  • "Güzelfalanamagözlerimekaçıyor,”dediVinko.

    Nenad,aynıküçükbirköpekgibi,ağzıylakartanelerinikapmayaçalışıyordu.

    Ayaklarına baktılar. Tırmandıktan sonra aralarından hangisinin daha çok nefes nefese kaldığınısöylemekgüçtü.

    Buz saçaklanyla kaplı büyük kaya parçalan canavarlan andınyordu.Çam ağaçlan arasında derin birsessizlikhükümsürüyordu.Ağaç tepelerindeuğuldayan rüzgârladallardanaraarabüyükbeyazkütlelerdüşüyordu.Sankiormannefesalıyordu.

    Çocuklarkaragiderekdahaçokgömülmüş,ayaklansınlsıklamolmuştu.Yokuşudaharahatçıkabilmekiçinelleriyledizlerinebastırdılar.Birvadininortayerinde, tepesinde rüzgârın savrulankar taneleriyleoyunlaroynadığıbüyükbirkayayatırmandılar.

    "Gecekaranlığıçökmedenevevarmakistiyorsakdahafazlauzaklaşmamalıyız,”dediNikola.Oğlanlarellerinibellerinekoyupderinderinnefesaldılar.Vadininortasındakikayada,birbirindençokfarklı ikikuzeniNikola'nınikiyanınageçmiş,kollarınıonunomuzlarınakoymuşlardı.Vinko,gözaltıtorbalanolan,sessiz,nanemollabirçocuktu.Birkeresindekaybolmuştu;arınebabasıtümgünonuaramıştı.Ensonundakilisedebiryerebüzüşüpoturmuşhaldebulmuşlardı.Nikola'nınailesindekierkeklergenellikledinadamıveya asker olurdu. Öyle görünüyordu ki sessiz mizacı ve göz altı torbalarıyla Vinko seçimini çoktanyapmıştı.

    KardeşiNenad'ınbirsubayyadapapazolmasıçokzordu.Birdefasındakafasınınüzerinekaldırdığıbüyük bir kayayla gelip, kayayı var gücüyle bir kaplumbağanın üzerine fırlatmıştı. Tesla’nın kedisiyavruladığında yavrulan bir kovada boğmuştu. Nikola haziranböcekleriyle çalışan bir rüzgârgülü icatetmiş,Nenadisehaziranböceklerinihabireyemişti.

    Ormandakisessizlikgiderekarttı.Üçoğlandatıknefesti.Acıhava,burundelikleriniyakıyordu.

    Nikola derin düşüncelere daldı. Kolunu Nikola’nın omzundan çeken Vinko, vadiyi seyrediyordu.ŞakağındabirdamarınattığınıhissediyorduNikola.“Buormandabiryerdeşuanbirayıuyuyor.Farelerve porsuklar yuvalarında, böcekler ise donmuş köklerin altında uyuyorlar. Tüm bunların altındakeşfedilmemişbirgüçyatıyor,”dediVinko.

    NenaddakolunuNikola’nınomzundançektiveboğukbirsesle,"Buormanda...Buorınandabirkurtolmakisterdim,”dedi.

    Kafasınıgeriyeatıpboynunuuzatarakuludu:

    “Auuuuuu!”

    KuzenleriçekilinceNikolakendiniüşümüşveçıplakhissetti.

    "Haditepedenaşağıkartopufırlatalım,”dedisabırsızca,“bakalımkiminkienuzağagidecek.”

    "Olur."

    Kanavuçlarınınarasındasıkıştırdı.Kuzenlerininaksineeldiventakmamıştı.Kartopuyapıptepedenaşağıatmaktan parmaklarını hissedemez hale gelmişti. Kartoplan yokuş aşağı yuvarlanırken kar biriktirerekbüyüyorfakatçoğu,fazlaağırlaştığıiçinçokgeçmedenduruyordu.

    "Benimkinebakın,”diyeciyakladıNenad."Enileride!”

  • Vinkobağırdı:"Saçmalık!Benimkinebakın!”

    "Seninkidedurdu!”

    “Evet,durdu;birkütüğetosladı.”

    Soğuktan Nikola'nın elleri sızlıyordu. Avuç içlerindeki etler kemikten ayrılmış gibi hissediyordu;karlan perçinlenmiş, donmuş kemiklerle tutuyordu sanki. Ellerini ısıtmak için koltuk altlarına soktu.Sonundaellerinipantolonununiçine,hayalarınınaltınatıkıştırdı.

    “Kartopumabakın!”diyeciyakladıNenad.

    Vinkobağırdı:"Asılbenimkinebakın!”

    Nikolabakmadı.Üşüyenelleriniuyluklarınınarasındançıkardı.Sessizcebirkartopuyaptıvezaratargibi fırlattı.Kartopu,yokuşaşağıkarbiriktirerekyuvarlandı.Hızlıhızlıdönerekbirdenkocamanoldu.Tıslayaraksürüklenendevasabirkartopunadönüştü.Birsüresonratıslamayıbırakıpkükreyerekvadiyedoğruhücumageçti.

    Canavanmsıbirhal alanhızlıkartopu,yüzey toprağınıdakendinekatmayabaşlayınca,oğlanlar işinciddiyetininfarkınavardılar.

    "AhTanrım,amanTanrım,"diyeacıacıfısıldadıVinko.“Çığadönüşüyor!”

    Kartopubirdoğalafetedönüşmüştü.Ardındaçentikçentiktahribatizleribırakmış,yokuşunsonunabirsıra huş ağacı ve çam sürüklemişti hiç zorlanmadan.Gümbürdüyor, yolunun üzerindeki her şeyi önünekatarakköyedoğruilerliyordu,sonradagözdenkayboldu.Kocadağ,şiddetindensarsıldı.

    OsıradaNikola’nınkuzenlerindenbiribesbellikorkmuştu;diğeriisehayatındanmemnundu.

    "Yaşasın!”diyesevinçtenbağınyorduyokediciNenad;korku,bünyesinemutlulukveriyordusanki.

    BastıklarıtopraksarsılırkenVinkoağlayarakyalvarmayabaşladı:“Tanrım,biziyokuşunyukansındangelebilecekbaşkabirçığdankoru...Tanrım,lütfendüşenbuçığaşağıdakiköyezararvermesin!”Nikolakendindengeçmişbirvaziyetteduruyordu.Tahribatonudamestetmişti.Budoğalgüçsalınımıkarşısındakendindengeçmişti.

    Kendielleriyleyokuşaşağıyuvarladığıküçükbeyazşey,devasakayalarınpestiliniçıkarmış,çamlankibritçöpügibisüpürmüştü.Maddelerihareketettiripöncübirgüçaçığaçıkarmıştı.Yokuşutamolarakoözelaçıylainmeyebaşlayankartopunuhiçbirşeydurduramazdı.ÜrkmüşVinkovehevesliNenadarasındaduranNikola’nıntüyleridikendikenoldu.

    Korkuylakanşıkbirşaşkınlıklafısıldadı:“Kader..."

    19KIŞLAR

    Tanrı hâlâ Smiljan alemiyle meşguldü. Köylüler devler kadar uzundu. Kelimeler henüz ölmemişti,canlıydılar.Tabiatilkeldi.Buzunkokusuilahibirselamlamaydı.

    O zamanki kışlar, gelecek kışlardan daha soğuktu. Balkanlar'da değil de Rusya'da ya daFinlandiya'dalardı sanki. Köylülerin yürürken karda bıraktığı izler, Nikola'nın gözüne ışıl ışılgörünüyordu. Ağaca çarpan kartopu, bir ışık patlamasına dönüşmüştü. Bir akşam, Nikola’nın kucağınaalıpuğraşmayısevdiğierkekkediyetuhafbirşeyoldu.Mumlanyakmayagiderkenkediyiokşadıveavuçiçlerindekıvılcımların çıtırdadığınıhissetti.Elini çevirerek etraflıcabaktı.Kedinin sırtıylaparmakları

  • arasındaışıkpanltılanvardı.BudaTanrı'nınbirbaşka"güzelhadise”siydi.

    “Şunabakarmısın!”diyebağırdıDjuka.

    Milutin, istisnasız herkesin tanık olduğu bu şeyin elektrik olduğunu anladı. Bu tuhaflığı elindengeldiğinceaçıklamayaçalıştı.

    Nikola,Tabiat’ındabirtürdevasakediolduğunudüşündüilkkez.Merakediyordu:Pekiyaonukimokşuyordu?

    Milutin,"Aydınlıkbirdünyadayaşıyoruz,”diyefısıldadıkansıylaoğluna.

    Djukafısıltıylasordu:“Aydınlıknedemek?”

    "İçeridengelenışık.”

    20BANTLAR

    I$ığayaklaştıkçagözlerikamt âcakveşuangördüğügerçekliklerinhiçbirinigöremeyecek.

    Platon,Devlet,7.Kitap

    KüçükNikola,“Hiçbiryerdengeldiğiyok!”diyeitirazettiarınebabasına.

    Gözlerinikapadıveışıkgirdabınadaldı.Tümdünyasıvıbiraleviçerisindeeriyipgitmişti.

    “Kayboluyorum. Işık beni yutuyor,” diye fısıldadı. Günlük hayatın kıymetli dünyasına dönmeyeçabalıyordu.

    "Buşeyinkendiiradesivar!”diyebağırdı.

    "Gözlerinkapalıykenyüzünügüneşedönersinyahani,öylemioluyor?”diyesorduarınesi.

    "Bir nevi.Gözlerim açıkken altından bir bant düşüyor üzerlerine.Bir ışıltı beliriyor ve ışık içindeyüzüyorum.”Milutin’inaklınatakıldı:Epilepsiolmasınsakın?

    DoğuKilisesi’ndeki4 Tabor5 Işığı gibi bir şeye dönüşmüş4 Doğu Ortodoks Kilisesi olarak da bilinir.Hıristiyanlıkta monofizit görüşü benimsemelerinden dolayı 451 yılında Ortodoks ve Katolikkiliselerindenayrılmıştır.

    5TaborDağı:TurDağıolarakdabilinen,Hz.Musa'yaTevrat'ınindirildiğidağdır.tü.Nikola’nıngözünetekbirdüşüşteevrenintümkanunlarınıyerlebiredenbir ışık.Çocuğunyüzünebakınca,derininaltındabeliren, altın bir yanın küre görünüyordu. Fiziksel dünyaya baskın gelip hayatın temellerini sarsan buaydınlık,PederMilutin'ikorkutmuştu.

    Oan,Dane’nin,kendisindensekizyaşküçükkardeşindentarafolduğuilkandı.

    “Hayır.Nikola'nınbahsettiğişeybanadaoluyor.”

    Arınebabalanrahatladı.Prenslerininbaşınagelenbuşeykötüolmasagerekti.

    “Işıkpanltılanylabirlikteşekillerdegörüyormusun?”diyesorduDanekardeşine.

    Nikolabaşınısalladı.

    "Korkmaonlardan,”dediDane,"bırakkendini.”

    Nikolayaşlıgözleriniağabeyinedikerekbağırdı:"Amaenkorkuncudabuzaten!”

  • 22AĞABEY

    Misafirler,DaneTesla’yagülümseyerek,“Kimbuyakışıklı?”diyesordular.

    DahasonraNikola'yadönüp“Pekiyabu?”diyeeklediler.

    İkikardeşbirbirlerinebenziyorduamakimsenindikkatiniçekmezdi.Yabandomuzlangibikınkdişleriolan Deva Teyze, Dane’yi üstün tutardı. Zaman zaman silahını çocuklara doğrultup onlan öldürmekletehdit eden kırmızı suratlı avcı LukaBogic de öyle.Gülerken burnundan horultular çıkaran kır sakallıPederAlagicdeDane'yidahaçokseverdi.

    Milutin,misafirlerinönündeDane'ninzekasınıövmektenhiçbirzamangeridurmazdı.

    “Arıneninsoyağacındakaçtanepapazgiysisiasılı?”diyesordusabırsızca.

    “Otuzaltı.”

    “İlkikim?”

    “TomoMandic.”

    “İştebenimakıllıoğlum!”

    Okulabaşladığında,Dane'ninbirsayfayıhiçikikereokumasıgerekmemişti.Neredenesöyleyeceğinibiliyordu.

    Akrabalanona,“Prens!”derdi.

    “Patrikmiolacak?”diyesorducingözLukaBogic.

    “Ne isterse olabilir,” dediMilutin Tesla aklı başında bir tavırla, “İyi bir insan olsun da...” Dane,ergenlik çağına geldiğinde dahi, babasının arkadaşlan önünde yapılan bu gösterilerden sıkılmışabenzemiyordu.NezamanseçkinDaniloTrbojevic,birokadarkıymetliDaniloPopovicyadaçalışkanDamjanCuckovicziyaretegelseSchiller’in"UnterDenLinden”,"DieIdeale”yada“DasLiedvonderGlocke”gibişiirleriniAlmancaokurdu.

    “Herbirsatınanladığıbelli,”diyeöverdiCuckovic.

    "Hemanlıyorhemdehissediyor,”derdikendisidebirşairolanPopovic.

    Fakat asıl zihinsel egzersizleri Milutin oğluyla yalnızken yapılıyordu. Çocuktan metinleriezberlemesini,belagatyeteneğinigeliştirmesiniveinsanlarınzihinleriniokumasınıistiyordu.Teslaaskeriokuldaöğrenciyken,birCizvit6olanhocasınınöğrencilereemredişinigözlemlerdi:"Aristoteles'içürüt!”AynıyöntemiDane’ninüzerindedener,emeklimemuredasıylaemrederdi:“Descartes'ıçürüt!”

    BıyıklanyeniyeniçıkmayabaşlayanDanepenceredenbaktıvelafabaşladı:“Descartes,görünürherşeyinhainşeytanınetrafınayerleştirdiğidekorlardan ibaretolduğundankuşkulanarak,kendivarlığındanşüpheduyar.”

    Konuşmasınakastenaraverdiktensonratekrarsesiniyükseltti:“Buevrenselşüphesindenazapduyanfilozof, kuşkusuzluğun peşindedir. Heyecanla, belki de bir o kadar cüretkarca, şumeşhur cümleyi sarfeder:‘Düşünüyorum,öyleysevanm.”’Danegülümsedivedevametti:"Descartes’aazapverensorunyenibirmeseledeğildiraslında. JeandeMirecourt7ondördüncüyüzyılda şöyle demiştir: ‘Kendi varlığımıinkar ederyadaondan şüpheduyarsamkendimle çelişmişolurum.Varlığını tamolarakkabul etmemişbirinin varlığından şüphe etmesi mümkün müdür?’ Aziz Augustinus, ‘Yanılıyorsam, vanın!' derken,

  • Descartes'ınikileminiöngörmüştür.”

    DaneTesla,boğayıhaklayanmatadoredasıylakolunukaldınpdevametti:“SonuçolarakDescartesbirdüşünürdüve

    ‘Cizvitler:RomaKatolikKilisesi'nebağlı,Türkiye'deİsa'nınAskerleriolarakbilinen,eğitimkurumlarıaçarakmisyonerlikfaaliyetleriyürütenHıristiyantarikatıdır.7JeandeMirecourt:Ondördüncüyüzyılskolastikfilozoflarındandır.MonachusAlbusolarakdabilinir.bir düşünürün varoluş kaynağının düşünce olmasından daha olağan bir şey yok. Bir bahçıvan olsaydı,varlığınıkanıtlamanınyolunubahçesindearardı.Müzisyenolsaydı,‘Çalıyorum,öyleysevanm,'derdi.”

    “Fena değil,” diye homurdandı Milutin ama yüzünden okunan başkaydı. “İşte bu muhteşem, evlat!Fevkaladeninfevkinde!”

    Yakapıarkasındanbabasıvezekiabisinigözetleyenkepçekulaklı,üçgenkafalıçocukkimdi?

    Niko olarak anılmaktan hazzetmezdi Nikola. Sırpçada “var olmayan kimse hiç kimse” anlamınageliyorduçünkü.Hafif aralıkkapınınardından,gençbir adamadönüşenağabeyini seyrediyordu.Dane,Genç Yusuf kadar yakışıklıydı. Bir insana nasıl bunca güzellik bahşedilebilirdi? Sunlan veren kimdi?Gençliğin verdiği giz sağ olsun, esrarlı bir havası vardı Dane’nin. Damarlarında gezinen kanın deliaktığınınfarkındaydı.Kulaklarınıkendinefesindekisesleriduymayazorluyor,kendineşaşınyordu.Nikolaüçseferdedeabisinesorduğusorununcevabınıalamadı.Sonundaomuzlarınısilkipgitmeyeyeltendi.

    Daneseslendi:“Nereyegidiyorsun?”

    “Birşeyleryiyeceğim.”

    “Neden?Sonundatekraracıkacaksın.”

    Nikola güldü. Ağabeyi ciddiyetini koruyordu. Dane sonunda gülümsedi; Nikola o an kendisini dekıskançlığınıdaunuttu.Birdahahayatındaböylebirzarafetlekarşılaşmayacaktı.

    Ağabeyininolmadığıbirdünyanasıl birdünyaolurdu?Güneşyineböyleparlarmıydı?BudüşünceNikola’yıçokdefayoklamıştı.

    BuheyecanvericidünyadabelkideNikola’nınönemlibiryeriolurdu?BelkideDane’ninyokluğundabukorkunçdünyadaparlayacakolankendisiydi?

    25KORKU

    Yüksekçe bir yerden merdiven boşluğuna düşen Dane, o sırada mahzendeki konyakla ilgilenenhizmetkârlanMane’yeseslendi.Nikola,ağabeyinitutmakiçinkoştufakatDane’nindüşmesiyleokorkunçkınlmasesininduyulmasıbiroldu.MerdivenboşluğundasırtüstüyatanDane’ninparmağıNikola’yıişaretediyordu.

    Nezamanoandanbahsedecekolsa,kollarınıikiyanaaçaraktitrekbirsesle,“Amabudoğrudeğildi!”diyefısıldardıNikola.

    Merdivenleri yıkarcasına inip gelen arıne, dudaklarını yavaşça oğlunun şakağından çekip kocasınabaktı.

    Nikola’nınetrafı,suçlayanbakışlarlasanlmıştı.

    Birseskulaklarınafısıldadı:Korku!

  • Karanlıklariçindenbiruğultugeldi:Korku!

    Kafasınıniçindebirçığlıkkoptu:Korku!

    Haber komşu evlere yayıldı. İnsanlar kapıyı yumruklamaya başladı. Genç Yusuf, emsalsiz DaniloTesla,öldüğündeonbeşindeydi.Evidolduranziyaretçilertaziyedebulundular.

    "Prens!”diyerektabutununbaşındagözyaşıdöktüler.

    Tanrı'ya, “Baktığın yere değil, kırmak istediğin yeri hedef al,” diyemediler. Mane, gözü yaşlıakrabalaraiçecekikrametti.

    Mezuniyetinde giyeceği elbise, kefeni olmuştu. Djuka, oğlunun naaşını yıkarken yanında duran yankomşuAndjaAlagicsordu:"Bununasılyapabiliyorsun?”

    Djuka,"Bunuyapamayacakolanlaranalarınınkarnındançıkmasın,”diyerekkadınakötübirbakışattı.

    26BIRAKGİDEYİM!

    Cenaze Nikola'nın odasının orta yerinde duruyordu. Açık tabut yatağının yanı başındaydı, içindeağabeyi yatıyordu.Yüzümum rengiydi.Gerçek gibi görünüyorduve yedi yaşındakiNikola, ağabeyininalnınadokunmakiçineliniuzattı.EliDane’ninyüzündegezindiamasuretikaybolmadı.Nikolaağlamayabaşladı.

    “Bırak gideyim,” diye fısıldadı ağabeyinin kulağına. Dane çekip gitmeyi reddetti. "Lütfen, bırakgideyim.”

    Arınesihepsöylemezmiydi,çiviçiviyisöker,diye?Dahaöncedeolmuştu;biribirkelimesöylerdivefiziksel objenin görüntüsü gözünün önüne gelirdi. Farkındaydı, gördüğü büyüden ibaretti, bu nedenlekendinihayalgücüylekorumayaçalışıyordu.

    Zihninde, ölen ağabeyinin yüzününüzerine arınesinin yüzünükoymaya çalışıyordu.Odada arınesinintemizruhubelirinceçokrahatladı.Görüntübirsüreoradaöylecekaldıveyokoldu.Tabuttayatankorkunçsuret arınesininkinin yerini aldı.Nikola,Arıne kelimesini tekrarlamaya devam etti ve arınesinin suretitekrarbelirdiamabudefadahasolgundu.

    Baba dedi ve gözlüklü, uzun adam itaatkar biçimde odasında belirdi. Sonra kayboldu ama tekrarçağınldı.BabakaybolduğuanNikola’mnkorktuğusuretbeliriveriyordu.

    Kötüydü ve işler kötüleştiğinde çanlar yalnızca insanın kendisi için çalardı. O kadar korkunçtu kikorkusuyla yüzleşmeye cesaret edemiyordu. Her gece aynı kabusu görüyor; hayalet, gün içinde dahiNikola'yaişkenceediyordu.Butakıntıhayatıonadaretmişti.Nikoladirendikçetakıntısıdadireniyordu.Oisedahaçokdirenmekzorundakalıyordu.

    O göıüntünün üzerine başka görüntüler koymaya çalıştı. İğrendiği Deva Teyze’si ve en azındanDane’nin cenazesi kadarkorkunçolmayan tehditkarLukaBogicdahil, bildiği tüm suretleri çağırdı.Ensonundaküçükdünyasındayardımaçağıracakkimsekalmadı,sıraağabeyiyleyüzleşmeyegeldi.

    Cenaze sahnesi tekrar tekrar belirmeyedevametti.Tümaileyle cenaze arabasının ardındanyürüyenPeder Alagic de geri geldi, siyah atların ayak direttiği çamurlu yer de ... Nikola’nın baş dönmeleriDane’nin mezarını her gece biraz daha derinleştiriyordu. Ağabeyi tabutunda gözleri açık vaziyetteyatıyordu.

    “Bırakgideyim!”diyeyalvanyorduNikola.“Neolurbırak,gideyim!”

  • 28UÇMAKTANZİYADE

    Belirli bir şekilde nefes alıp verirsem, ayaklarım yerden kesilmeye başlıyor. Bacadan havalanıyor,odamıveürperticiağabeyimigeridebırakıyorum.Ardımdabıraktığımbedenimimeraketmedenmünferitbiryıldızainiyorum.

    Hindistan derim, Ganj'ı ve Varanasi'nin kutsal maymunlarını görürüm. Bir başka zaman, Burmagöllerinde ayaklarıyla pedal çeviren kayıkçılar görürüm. Sonra, Japonya kaplıcalarındaki karmaymunlarını...SonraoradanbirceylanabinipDoğuTürkistan’dakuşlarveleylaklararasındagezinirim.

    Dünya imgelerle ve ışıkla bezeli. Sarı ışıkla çevrili ve huşuyla dolu ormanlar üzerinden, dağlarınzirvelerinden geçer, mor denizleri aşanm. Aşağıda yanıp söner şehirler. Ufacık insanlar görürüm.Gözlerimi kıstığımda daha da net görürüm.Bir kuş gibi yere iner, çoğuyla arkadaşlık kurarımve uzunuzadıyasohbetederiz.

    Bazenyıldızlanaşar,herdaimsabaholan,gümüşteninsanlarınyaşadığıoyeregiderim.Bazendeevreninışıklanarasındanmavinebulayayadaparlakrenklibalıklarlaokyanusunderinliklerinedalanm.Geceninbiryarısı,gündüzügörmeyecanatarvegörürüm.Günsoluma,gecesağımadüşerbazen.Tayflanfethedenİskender’im ben. Şimdi kendi düşüncelerimi seçebilir, onlan, Helios’un arabasını8 sürdüğü gibisürebilirim.Hayalettiğimşeylerigörebilir,onlanistediğimkadargözleriminönündetutabilirim.Kendimikorumayıöğrendim.Ölümgibibüyükbirhadiseylebaşaçıkmayıöğrendim.9Helios:Yunanmitolojisinde güneş tanrısı olanHelios, görme yetisini de temsil eder.Kanatlı atlarınçektiğiarabasıylagünboyugöktegezindiğirivayetedilir.10

    İLKŞEHİR

    Dane'nin öldüğü evde yaşamaya katlanamayanMilutin, Srniljan’daki cemaatiniMile Ilic’e devretti;halefiylekucaklaşıpvedalaştıktansonraailesiyleGospic'eyerleşti.KasabanındevasaevlerinebakarkengözüdalanNikola,babasınınelinitutarakfısıldadı:“Neçokpencerevar!”

    Yerli kostümler, sivil kıyafetler ve üniformalar sokaklarda birbirine sürtünüyordu. Pazar günlerimeydandabirbandotakımıçalardı.Atarabalarınıngürültüsüsağırediciydi.Emekliaskerlerberberlerdeİtalya’daki savaş hakkında konuşuyordu. Kahvehanelerin kapılan bir açılıp, bir kapanıyordu. Barıntekindekibirbilardomasasınınetrafındagençlertoplanıyordu.Eskidorninocularisebaşkabirtavernadaoturuyordu.Bozukparamisalişıngırdayankemikyığınındanibaretgövdeleriyle,oturmuş"KanlıPazar”ılanetliyorlardı.

    Lika Nehri Nikola’nın gözüne çok yeşil göründü. Gospic ise devasa ... Milutin’in yeni kilisesindegerek ölüler gerekse diriler için sayınakla bitmeyecek kadar mum yanıyordu. Tatil günleri Milutin,civardakiRomaKatalikkilisesiniziyaretegiderdi.

    AyinbittiktensonrakilisebahçesindeKatolikrahipKostrencic’leelsıkıştılar.

    "Neçokpencerevar!”diyefısıldadıçocuk.Nikolataşındıklarındanberisokaklarınnabzını,gürültülüveboğukseslerinidinliyordu:

    “AlettakımımıgeriverirseTomo’ylakonuşacağım.”“Rahmetlikardeşimleaynıokulagitmişti.”

    "Dün bütün gün hastaydım. Pek alışkın değilim hasta olmaya. Bu yüzden Mila’dan bir tas çorbaistedim."

    “Biraderbaksana,oyunabirkişidahalazım.”

  • “Çocukdabardağımıdoldurdukçadoldurdu.Müziğidebangırbangırçalarlarorada,bilirsin...”

    "...dörttasçorbaiçmişim.”

    "Sendençocuklaragözkulakolmanıistedim,ayyaşarkadaşlarınlameyhaneyegidebilesindiyeetraftauğurböceklerigibiuçuşmalarınaizinvermenideğil.”

    Nikola’ya öyle geliyordu ki insanlar konuşurken birbirlerini dinlemiyorlar, birbirlerini esgeçiyorlardı.

    Djuka,"İnsanlarkör,”dedioğluna,“hiçbirşeygörmüyorlar.Hiçbirşeydenanladıklanyok.Enazındançoğuöyle...”NikolaSmiljan’dakihayatıözlüyordu.

    Köylerinde, bir cep saatini parçalarına ayırmanın birleştirmekten daha kolay olduğunu anlayan ilkçocuk olmadığı gibi, şemsiyeyle uçmayı deneyen son çocuk da değildi. Toprağa sürekli bir şeylergömerdi. Cevizleri kurusunlar diye tavan arasına sererdi. Koça bindiği gibi erkek kaza da binmeyeçalışırdı.KazındonuktimsahgözlerivardıveNikola’nınkarnınıısırmıştı.KargalarınMahsullereVerdiğiZararlarbaşlıklıkonuşmanınverdiğişevklekuşlanyoketmeyekalkmışamagagalandığıylakalmıştı.

    Smiljan’dakitarlalarındaDjuka,yüzünüyıkamasıiçinMilutin'esudökerdi,böylecemanaylabitkilerdesulanmışolurdu.Balıardaçiçeklenenağaçlarbulutlanandınrdı.Geceleriysehayaletleri...Yazınanlarvızıldar, insanlar akşamlan evlerinin önünde oturup yumruklanyla karpuz kırardı. Bir toz kokusuylaberaber,karanlıklariçindenbirhaziranböceğigelipNikola'nınalnınıntamortasınaçarpmıştı.

    BuHomerosvaridünyada,arınesi,PredragveNenadikizleriyle ilgilidestansışarkıyısöyler,babasınınarkadaşlanMenelaos9veHektor10gibigörünürlerdi.

    Hepsideğiltabiiki.

    "Eliniver,”diyeçıkıştıPederAlagic.

    LukaBogiccevapverdi:"Birşartla,gerialınınonagöre."

    Yeşilgözlerinidikmiş,Nikola'yayanyanbakıyordubozsuratlıavcı.Bubakışlarakatlanamayançocukbaşını eğdi. Bogic dizlerine kadar gelen sabah sisinin içinde yürüyor, bir yerlere sinmiş olanbıldırcınlarınneredenhavalanacaklarınıtahminedebiliyordu.Dolunaykarşısındabelirensiluettenkayıntavuğunu tanımıştı. Avcı, çocukların gözü önünde bir sineği kaptığı gibi yedi. Çocuklar bağrıştılar:“İğrenç!”

    Sineğibireliylekaptığınıamaöbüreliniağzınagötürdüğünüfarkedememişlerdi.

    Nikola'nın yastığının altından tekboynuz sürüsü geçiyordu. Yazın alacakaranlığında ateş böcekleriyanıp sönüyor, yaşlı adamlar yeniayı gözlüyordu. Tek ayak üstünde kulaklarını tutup bağırdılar: "Senyaşlısın,bengencim!”

    Öğleden sonraGospic’teki binalar, uzun sokaklar boyunca, tıpkı salyangozların antenlerini uzatmasıgibi uzatmıştı gölgelerini. Sağlı sollu ağaçların eşlik ettiği patikalar kumrumınltısından geçilmiyordu:“Gugukguk,Yusufçuk/Neredesin?Buradayım."

    Favorili delikanlılar, uzun, geniş ceket ve melon şapkalanyla parke taşlı sokaklarda yürüyorlardı.Ağabeylerini taklit edenyumurcaklar,geçerkendudakbükmeyidebiliyorlardı.Nikolabualaycıdudakbükmelerdennasibinialmamakiçinevdenpekçıkmıyordu.Buyeniçevrede"yalnızadam”ıoynuyor,bolbolokuyordu.

  • "Bırakartık!"dedibabası.

    "Neden?”

    "Gözlerinbozulacak.”

    Gece olunca anahtar deliğini ve kapının altındaki boşluğu kenevir lifleriyle doldurup kendi yaptığımumlarınışığındakitapokurdu.Birdefasındaalevokadarkıpırtısızdıkibir ışıkdamlasıgibigöründügözüne;hemenparmağıylaalevidürt

    9Agamemnon'unkardeşiveSpartakralıdır.10 Truva prensidir. Truva Savaşı'ndaki kahramanlıklarıyla meşhurdur tü. Bir başka zamansa fitildenkurtulmak istiyormuşçasına tir tir titriyordu. Gölgesi duvarda devleşirken, çocuk, halinden memnun,kelimeleri bir çırpıda yalayıp yuttu. Kucağında tuttuğu kitap, okurundan büyüktü. Babası geliyormuşhissinekapıldığındakorkudantitreyerekmumusöndürürdü.

    Kaçakgöçekokumaktanyorulduve sonundaGospicKütüphanesi’neüyeoldu.Ayyaşkütüphanecininmüsaadesiyle raflarda toz içinde kalmış kitaplan temizledi. Kurutulmuş meyve gibi kokan deri kaplıkitaplarıntozunualdı.Kitapyazaninsanlaraçokmüteşekkirdi,çokTekbirarkadaşınındahiolmadığıbuşehirdeonaarkadaşlıkediyorlardı.

    Kütüphaneci,“Buçocukdakütüphanedençıkmıyor,”diyeyakındıkansına.

    Kadınbiryandanişaretparmağıylaalnındakisivilcelerisıkarak,"Delirmişherhalde,”dedi.

    Böyledüşünenbaşkalandavardı.

    Okulkoridorundadaimabiryığınkitaplagezdi.Birkeresindetıknaz,başbelasıbirçocukolanMojoMedic,Nikola'nınönünedikildi.

    "Şışşt,sen,kepçekulak!Kitaptanbaşkabirşeybilmezmisin?”

    NikolaSmiljan'da,Mojo'nunGospic’tegeçirdiğindendahatehlikelibirçocuklukgeçirdiğinisöyledi.

    "Hadibe!”

    "Kaçdefaölümdendöndüm.”

    "Yokcanım!”

    "İlkindebebektim.Sobanınüzerinde, içindearıneminçamaşıryıkadığıkocamanbir teknevardı.Bendemasadaemekliyordum.Ayağakalkmayaçalıştım,yalpaladımvetekneniniçinedüştüm.”

    Ağzındandökülenlerekendideşaşırmıştıamadevam

    etti.

    "Ağabeyimbirkeresindebenisenedeyalnızcabirdefaaçılanbirdağşapelinekilitledi."

    Mojoinanmamışgibikaşlarınıkaldırdı.

    "KaderbeniölümüneşiğinebırakıpsonandakurTanrıayıseviyorsanki.”Mojoşaşkınbirifadeyle,“İyibiryalancısınsen,”dedi.“Aslayalansöylemem,”diyeterslediNikola.

    Mojogülerkenyanaklangözlerininetrafını iyicesanyordu.“Bencesenyalansöyleyebildiğinin farkındadeğilsin.”11

  • GİZLİVEKUTSİ

    KimderdikiNikolaveçapıhergeçengüngenişleyenMojoMedicokuldaaynısırayasığışacaklarvekankardeşiolacaklar?Kıyısızokyanuslargibiuzayanyazgünlerindebirlikteoynadılar,arıneleriakşamyemeğiiçinsesleninceyekadarevegirmediler:

    "Nikolaaaaaa!”

    Birsüresonra:

    "Moooo-joooooo!”

    "Beşdakikacıkdaha!”diyebağnştıikiarkadaş.

    Dokuzyaşındakibirçocuğunhayatındademirparalarınönemlibiryerivardı.AdamSmith’inacımasızekonomik ilkeleri para ticaretinevergi yükümlülüğügetirenekadar, bir büyük sikkedört küçük sikkeyebedeldi. Sonrasında piyasa ekonomisinin görünmez eli bir büyük sikkenin değerini beş küçük sikkeyeeşdeğer kıldı. Pavle Amca'sının verdiği bir kreuzer11 vardı. Bir yüzünde kalın bir çelenk içinde "lA,1859”yazılıydı,diğeryüzündeysepençeleriniaçmışçiftbaşlıbirkanalvardı.Nikola’nındünyasındabirkreuzerdörtbüyüksikkeyebedeldi.

    11Kreuzer:AlmanBirliği'ninkurulmasındanöncegüneyAlmanyaeyaletleriveAvusturya'dakullanılangümüşsikkedirDiğerinsanlarınevleriNikola’ya,bambaşkaatmosferleresahipbambaşkagezegenlergibigeliyordu.Akrabalandahibaşkabirırkamensuptusanki.Tenlerivekokulanyabancıydı.

    Maddelerin iç sesleri onaher şeyin canlıolduğunu fısıldıyordu.Dışdünyanınbirparçasıydıvedışdünyayla bir bütündü.Kendine bir dünya kurmuştu.Battaniyesinin altına girdiğinde dizleri, üzerlerindeminyatüraskerleringezindiğidağlaradönüşüyordu.Budağımsıdizler,onunsahnesiydi.Tavanınküflüveçatlak kısımlarında her daim insan suretleri bulurdu; gözler, burunlar, ağızlar. .. Kilimdeki desensüslemelerinedaldığındaysagörüntübulanıklaşırdı.

    Ruhuonudışdünyayaçağırır,akarsuyuncanlılığıveberraklığıylabüyülenirdi.Suyunelleri,ayaklanbuzadönüşürdü.Uğuldayanağaçlardantatlıbirnağmegelirdikulaklarına.Ağaç tepelerindekikımıltılaronukendindengeçirir,ağaçlarkendietraflarındadöndükçeNikola'yıiçineçekerlerdi.

    MojoveNikola,VinkoveNenadadlıCukickardeşlerlearkadaşlıkederlerdi.EvlerininönündeoturuptoprakkaşıklayanBjelobaba'yapekyaklaşmazlardı.

    “Şugerzeğebakın,”dediMojo,“yaşayıpyaşamadığınınfarkındabiledeğil.”

    Nikola'yla Mojo böğürtlen lekeli elleriyle tokalaştı. Eşekansı iğnesi adlı bir oyun oynadılar fakatNenadAlagiceliyerineayağınıkullanarakvurduğuiçinpekeğlenmediler.Kendilerinetahtadankılıçlaryonttular ama kılıçlara el koruyucusu lazımdı; batan bir tırnak aylarca siyah kalıyordu. Oklan, görüşmesafesinden kaybolmadan, havada vurup yere inmelerini seyrettiler. Kışlan, kızaklan yerli midilliyedönüştü.NikomidillisineHatatitladerdi;Hatatitla,Apaçidilindeyıldınmdemekti.

    Bir dizi kahramanlık destanı yazarak dünyayı fethettiler. Opaca adında bir çocuk ve çetesiylesavaştılar.Taşlar,vızıltıylakulaklarını sıyınpgeçiyordu.BirdefasındaNikolakendinedoğrugelenbirtaşıngiderekbüyüyüşünetanıkolduvetaşıalnınayediktensonrayereyığıldı.

    Bahar gelince çelik çomak oynadılar; bu oyunu oynarken evden uzaklaşırlardı. Ellerinde çubuklarlayerdenaldıklanküçükparçalanelçabukluğuylayukankaldınrlardı.Nikolabirkeresindefırlattığıtaşlaoan sıçrayan bir alabalığı vurarak öldürdü. Sumak yığınlarından oluşan harabe bir çatı katı keşfettiler.

  • Ağaçlaratırmandılar,bulutlangözledilervekendiuydurduklandildekonuştular.

    Yarasalarınuçuşmayabaşladığıyazakşamlarındasaklambaçoynadılar.

    “Fiyuuv,fiyuuv,eğlenmiyoruz,MariaTheresatümsilahlarımızıtoplattı.”

    Sonrasında kozalarına geri çekilen kelebekler gibi gizlenerek bu dünyadan kayboldular, körebe heryerdeonlanaradı.

    Majo'ylaNikolamistik,delimsirekbirçocuklukgeçirmişlerdibirlikte.

    Hepsibirritüeldi.

    Tamamengizlivekutsi.

    Bademsibirtadıolankayısıçekirdeklerinitaşlarlakırdılar.Evdenpatatesarakladılar,közledilerveyançiğ halde yediler. Közleme işinin bile bir ritüeli vardı. Patatesler olurken bir yandan o an içindebulunduklandünyadanbaşkadünyalar,hayvanlarvedoğaüstüşeylerdenkonuştular.Kasabasırtlarındakimezarlıktabirayı,bireşeğiöldürmüştü.İngilizlerHindistan’da,gizlibiryeminlisuikastçılartarikatıolanThuggee’lerlehesaplaşıyorlardı.KuzeyKutbu’ndabirçölvardıvegizlibirdünya...Mumyalaryalnızcabelirlişartlaraltındacanlanabilirdi.ManeCukic’inkaçıkteyzesinibirejderhaziyaretetmişti.Beyazlariçindebirkadın,VinkoAlagic’inbüyükarınesine,Gospickentinin,yüzeyinmetrelercealtındakalacakbiryeraltıgölünedönüşeceğinisöylemişti.12

    TANRIBİLİMCİLER

    Gospic’te bir yaz,Milutin sınavlara hazırlanan iki teoloji öğrencisine ders vermeyi kabul etti.Biriyıllar önceNikola’yı vaftiz eden PederTomoOklobdzija’nın yakını olan tıknaz oğlanOklobdzija’ydı.Milutin delikanlılarla oturdu, kendi öğrencilik zamanında Psikopos Jovanovic gözetiminde yapılansınavlardanbahsetti.Dogmatik,münakaşalı,ahlaki teolojidenvepapazlık teolojisinden, tarih,Slavdiligrameri,belagatve...nedeniyordu?Ha,evet, ilahi tipihonlardan12veöğretimmetodolojisindensınavatabi tutuluyorlardı.Hâlâaynıolupolmadığını sordu.Aldığı cevaptanmemnun,başını salladıktan sonrapratikvedogmatikteolojiyedairkonularınharmanlanmasınıniyiolacağınıbelirtti.İyihuylubirifadeylegüldüveekledi:“Busayedeçokyönlüadamlarolacaksınız.”

    MilutinönceDoğuKilisesi'ndeki ikonoklastlarve ikonofi.llerle13 ilgilikısabirbilgiverdi.Kendinikaptırmış bir halde üç tekTanrılı dinin üçünde de insan şeklinin temsilinin ya da çıkanınının ne denlitemelbirmevzuolduğundanbahsederken,Oklobdzijaesnemesinibastırmayaçalıştı.Korica’ysaaçıkaçıkesnedi.12Tipikon:DoğuOrtodoksKilisesi'ndeçeşitliamaçlarlakullanılanbirtürandaç.

    'Mkonoklastlar, ^onofiller: (Sırasıyla)DoğuOrtodoksKilisesi'ndedini tasvirekarşı olanlar vedinitasvir yanlısı olanlardır. İkinci derse başladıklarında Milutin Tesla peygamber sabn denen şeyin neolduğunuanlamıştı.BupeygambersabndahioikikalınkafalıyaOrtaçağnominalistleriyleBatıKilisesirealistleriarasındakiçatışmayıanlatmayayetmemişti.Dersinbaşında,birazdananlatacağıfelsefiihtilafınomeşhur“tavukmuyumurtadançıkaryoksayumurtamıtavuktan”ikileminebenzerbirmevzuolduğunualçakgönüllülükle kabullenmişti. On ikinci yüzyıl teologlarından olan Roscelinus, her soyut kavramınyalnızcabasitbirsözden,isimdenibaretolduğunu({latusvocis)iddiaediyordu.

    Realistlerindurumundanbahsetmedenöncedramatikbirbiçimdedurakladı.Çoğunluklanaifrealistlerolarakbilinen realistler, genel kavramların nesnel bir şekildegerçekte var olduklan iddiasını sürdüren

  • Ortaçağdüşünürleriydi.

    "Anlaşıldımı?"diyesorduMilutintemkinle.

    Genç Oklobdzija cevap vermek yerine tavanı seyretmeye başladı. Arkadaşının tavanla yakındanilgilendiğinigörenKorica'ysadikkatiniyereverdi.SessizliklekarşıkarşıyakalanMilutinçareyitartışmakonusunuüç temelsorualtında toparlamaktabuldu:Genelkavramlarsözcükolarakmı,mantıkîönermeolarakmıyoksainsanzihninindışındakigerçekdünyanınbirparçasıolarakmıvaroluyorlardı?

    Bönbönbakanöğrenciler,giderekşişedizilmişkuzulargibigörünüyordugözüne.

    Milutinyılmadandevametti, “BilgeAbelardderki, ‘Evrensel insanolgusuçetrefillibirmeseledir,tanıştığımçeşitçeşitinsanınimgesindentüremiştir.”’

    “Bir başka yerde,” diye eklediMilutin, "evrensel olgularınmantıkî kalıplar halinde var olduklarınıbelirtir.”

    Milutinbudikkat çekicinoktada lafınaaraverdiveöğrencilerine sorgulayıcıbirbakış attı. “Yabusoruyanedemeli:İnsandabuşekilde,gerçekte,zihnimizdenbağımsızvarolabilirmi?”Buzekicesorukarşısında Korica bilerek kendisini olayın dışında bırakırken, Oklobdzija'ysa sanki kendisini temsiledecekolanoymuşçasınaduvarabakıyordu.

    Nomenestomen14diyegeçirdiiçindenMilutin,hayatımda

    "(Lat.)‘İsimkaderdir”;İsminkadereetkiedeceğinisöyleyensöz.Konca15kadarkalınkafalı,Oklobdzijakadarbilgiyekarşıkalıcızırhkuşanmışbirinigörmedim.

    “Bugenelgeçerkelimeleringerçektedebirkarşılıklanvar,”diyearayagirdiDjukaTesla.

    KimseunabulanmışelleriylekapıdakonuşmalandinleyenDjuka’yıfarketmemişti.

    Kocası,“Nasılyani?”dergibibirbakışfırlattı.

    Djukakullanmayaalışkınolmadığıkelimelerleboğuşuyordu.

    "Kötü insanlan ele alalım; hepsini aynı kefeye koyup tek bir kelimeyle tanımlarsın, oysaki her birifarklıbirbireyolarakvarlığınısürdü êktedir.”

    Milutin alkışlayarak, utana sıkıla duran Oklobdzija’yla Korica’ya döndü. “Buyurun bakalım bilgeadamlar.Cahilkanmsizialtetti!”

    Kansınıişaretederek,“Nikola,arınenebak!Adamlardandahaadam.”

    BusözlerkarşısındaDjuka’nınboğazıdüğümlendi.Oğlununcenazesindeağlamayankadın,şimdiokulagitmediğiiçinağlıyordu.15SırpçadaKorica,kabuk;Oklobdzija,zırhanlamınagelir13

    HAYATINACEMİLERİ

    Kiminaklınagelirdi?

    KimderdikiyıllarsonraNikola’ylaMojobirlikteönemlibirtrenyolculuğunaçıkacaklar?

    Nikola, Dane liseye başlayacakken alman ayakkabılan giymişti. Babasının peronda el sallayangörüntüsübuharbulutlanarasındakayboldu.

  • Babası, oğlunun duyamayacağı bir sesle, "Niko’m," diye mırıldandı, “çocuk olmayı daha yeniöğrenmişken, şimdi genç bir adam oluyorsun. Genç bir adam olmanın ne anlama geldiğiniöğrendiğindeyseyetişkinolacakveanlayacaksın;daimabuhayatmacemisiolacağız."

    "Hadibakalım,”dediMojo.Arınebabasınınpeşinden,kompartımanlarınasaçlanözenlekesilmişbirçocuk geldi. Yeni gelen aile kıvılcım ve isten korunmak için pencereyi kaldırdı. Nikola’nm omuzlançökmüştü. Mojo'yla birlikte birer yetişkindiler artık. Sıkıntıdan Nikola'mn dilini damağına yapıştıranciddi meselelerden konuşmalıydılar. Fakat adam olmak zorundaydı. l866'da Dalmaçya’daki savaştanLika'yadönenaskerlerihatırladıveMojo'yaAvusturyakralınınosavaşıkazanıpkazanmadığınısordu.

    Yıldızlı pekiyilik öğrenci Mojo hemen, "Evet, kazandı,” diye cevapladı. “Vis’te ve Custoza'da dakazandı.”"Peki,öyleyseniçinİtalya'datoprakkaybediyor?"

    Kazandakibuhar,tekerleklerinacımasızgürültüsünüdahadagüçlendiriyordu:

    Çufçufçufçuf

    Çufçuf-çufçufÇufçuf-çufçuf,

    LiseyebaşlamaküzereKarlovac’adoğruyolalıyorlardı.Nikola'nınkalbi tekerleklerlebiratıyordu.Genişleyenmekanalgısıylakendindengeçiyor,dünyagenişledikçenefesalmasıkolaylaşıyordu.Ejderhamisali kükreyen tren, kuyruğunu kıvınp hızla devasa dünyaya daldı. Raylar yok gibiydi ama işte birşekildelokomotifinönündeuzanıyorlardıyinede.

    Kompartımandaki büyümüş de küçülmüş çocuk, kafasını arınesinin kucağına koymuş heyecanlaanlatıyordu: "Rüyamda ne gördüm biliyor musun? Yürüyüşe çıkmışız, birdenbire ejderhalar etrafımızısarıyor...Porsuknedemek?"

    "Birhayvan,”diyecevapladıbabası,“bukadardişleri

    var.”

    "Horozdandamıbüyük?"

    “Horozneki!”

    Nikola’ylaMojomanzarayıkaçırmamakiçinadetacamayapışmışlardı.

    "Şuküçükevigördünmü?”

    "İstasyonbekçisioradayaşıyor.”

    Küçükevin,çitlerebağlıatınvebahçedegezinentavuklarınyerinibaşkasahneleralıyordu.

    “Buralarhakikatensisliymiş.”

    "Şukaleyebak!”

    İnsanlaristasyonlardainiyorlardı.

    “Kompartımanlardaboşyerlervar.Birbirimizekarşıanlayışlıolmalıyız,yaniolmakzorundayız,”diyegeveledikoridordaayaktakalanbirkadın.

    İstasyonbinasıönündensarkansardunyasaksılanmeltemesintisiylesallandı.Demiryoluişçileriuzunsaplı çekiçlerlevagon tekerleklerini dövüyor, çıkanmetal şangırtısını dinliyorlardı.Üniformalı hareketmemurlantrenlerinkalkışınıgöstermekiçinişaretverdi.Islıklarınınsesigriöğledensonrasınıdelipgeçti.

  • Tren ce’ee der gibi tünellere girip çıktı. Lokomotif alacakaranlıkta ardında kıvılcımdan zikzak izleribırakarakcanavanmsıbirkumrugibiuğuldadı.Nikola,birboşluğuandıranbelirsizgeleceğinebaktıkçaçaresizhissetti.

    “Tepelerbitti,”dedi.

    Hayatlarında ilk defa düzlük görmüşlerdi. Evler, dağlık Lika’daki evlere nazaran daha zenginduruyordu.

    “Toprağınbirbokabenzemediğiyerlerde insanlardahazenginoluyorlar sanınm,”diyerek lafınıbitirdiMojo.14

    METAMORFOZ

    Brankovicamcası,Nikola'yıKarlovac'takarşılayıponyedikapınumaralı ikikatlıbarakbirbinayagötürdü. Kaja yengesi, kocasının önünde çocuğa Lika'nın en çokOrtodoks papaz çıkartan ailelerindenolan Gracaclı Mandicleri anlattırdı ve tabii meşhur Medaklı Trbojevicler, Mogoricli Milojevicler,VrebaclıBogdanoviclervePociteljliDosensleride.

    Sonraçocuğunağzınaparmağınıkondurarak,“Aklındabulunsun,çokyemekhastaeder,”dedi.

    Babacan amcası, Nikola’nın tabağına ne zaman bir tavuk budu koysa yengesi hemen, "Niki! ” diyebağınr ve budu el çabukluğuyla yok ederdi. Dinî yiyeceklerin dünya nimetleri yerine geçeceğinidüşünüyorduherhalde.NikolayemektensonratombulaşçıMara’nıneteğiniçekiştirirdi.

    "Birdilimekmeğedomuzyağısürermisin?”

    Mara,"Hanımefendiyekarşıgelmeyecesaretedemem,”derdiasıkbirsuratla.

    Yetersizbeslenmesine rağmenvücududeğişiyordu.DiğerçocuklardışandaoynarkenNikolaodasınaçekildi ve gözlerden ırak yetişti. Boyu uzadıkça, omuzlan düşük bir vücut yapısına kavuşuyordu.BrankovicAmca’sıanidensırtınabirşaplakindirip,“Dikdur!”demeyihuyedinmişti.

    Buarkadaşcanlısı jest cesaretvericiydi.Brankovickendine soru sorulmasındanhoşlanıyor,Nikoladaonaayakuyduruyordu.

    ‘‘Karlovackaraylaçevriliolmasınarağmennedenarmasındaikisirenveikiçapavar?”

    "Karlovacgerçekbirnehirlerkentidir,”dedibinbaşı tekkaşınıkaldırarak.“YalnızKupaveKorananehirleri arasında olmakla kalmayıp, aynı zamanda Dobra ve Mreznica'ya da ev sahipliği yapar.Posavina'dan kereste ve tahıl taşıyan salapuryalar geçim kaynağıdır. Gelen ürünler buradan Adriyatiklimanlarınavarmaküzereyolaçıkar.”

    BoğazınıtemizleyipdevamettiBrankovic,“ZagrebveRijekaarasındakidemiryoluinşaedilenekadardabuböyledevamedecek.”

    Evet, Karlovac'ta suyun önemli bir yeri vardı. Nikola, yengesinin pencerelerinden, bir haftadıraralıksızyağanyağmuruseyrediyordu.

    "Dinecekgaliba,”diyegeçirdiiçinden.

    "Tekbirdamlayadahiyerkalmadı,”dediyengesi.

    Yağmurçekildiktensonrakilerfareistilasınauğradı.

  • AşçıMara,"Herşeyiyemişler,ipedizilikurutulmuşbiberleribile!”diyerekodayadaldı.

    Likalı küçük kurt, düz arazilere "fareli arazi” diyordu. Bu düşman kemirgenleri sapanla nasılöldüreceğini öğrenmişti. Fare avcısı mahzun gözlerle yağmuru seyrediyor, evini özlüyordu. Lika’dabahardı,oradaolsayengesininevindeyapılansoğukfümekoyun,lahanavemısırunulapasıyerinekuzuetivekocamanpatatesyerdi.KülleregömülüFelemenkusulüfırınıdaözlemişti,yuvarlakLikapeyniriveekmeğinide.İnatçırüzgânvetarlagelinciklerinebenzeyengelenekselLikaşapkalarını...

    KızkardeşleriMarica,MilkaveAngelina’yı...

    Mektuplarında,"Karlovac'taherşeyyolundamı?”diyesoruyorlardı.

    "İdareediyorum,”diyordu.

    Karlovac’tayabancıdilöğrenmeyeçalıştı,Brankovicamcasıylatarihkonuştu.

    BrankoviconaBenvenutoCellini,Lorenzo ilMagnifico,çeşitliprensler,papalar, condottieri,16 SistinaŞapeliveMichelangelo’nunDavutheykeliüzerinekitaplarverdi.AmcasınınevindesürenüçyıllıkperhizsonrasındaNikola,hayatınınsonunadeksürecekbiraçlıklabirsanatseverolupçıkmıştı.

    BinbaşıViyana’daantikacılıkyapanJehudaAltarac’lauzunzamanöncearkadaşolmuştu.Brankovic'inküçüksanatkoleksiyonu,uzunyıllarsüregelenpazarlıklarınürünüydü.Binbaşı,Nikola’yaÇekkristalinive insan gözü imgeleriyle bezeli Alman broşlarını gösterdi. Koleksiyonunda beyhude, fani hayatınsimgeseltemsiliolantablolarvardı.Yüzününsoltarafındaelmayanaklı,gençtenbirgülümsemevarken,sağtarafıpişmişkellegibisıntanbirkurukafayaaitolançifte-insantemsilivardı.ButablolarNikola’nın“sanatgizlidengizliyeaçlığıtemsilediyor”fikrinionaylamaktanbaşkabirişeyaramıyordu.

    EskiarkadaşıMojoMedic,“Obiryılan,”derdiNikola'nınsolukgözlüyengesiiçin.

    Kadın, bir tavsiyemektubu dahi vermeden tombulMara'yı işten çıkanp yerine ondan da yaşlı olanRuzica'yıalmıştı.

    “Balığınpiştiğinigözlerindenanlarsın,gözlerpatladıysapişmiştir,”diyeanlatmayabaşladıRuzica'ya.BirdefasındaoyaşlıkadınıNikola’nıngözüönündetokatladı.

    “Birdilimekmeğedomuzyağısürermisin?”diyericaettiNikola.

    Ruzicaburnundanhamurdanarakcevapverdi:"Hanımefendiyekarşıgelmeyecesaretedemem.”

    Kaja Brankovic elbette, tabii gibi kelimeler kullanırdı ama o utangaç maskesinin altında kimseyleortaknoktadabuluşamayacakbirmizaçbarındırıyordu.Sohbet esnasında sık sıkyaşananduraksamalaryeğeniyle arasına epey mesafe koysa da, her şeye rağmen onunla ilgileniyordu. Kaja Brankovic’inKarlovac’taki salonu beyaz bir piyanoyu andınyordu. Civardaki eczacı ve feci budala kansının uğrakmekanıydı.GezginJakobSaseldegelirgiderdi.ArasıraOrtodoksrahipAnastasijevicikigüzelkızıyladamlardı.Hizmetli,burnundankonuşa16 (it.) Condottieri: Ortaçağ ve Rönesans boyunca kalyan şehir devletlerinde çalıştırılan paralı askerkurumlandır. rakkonuklanmasayadavetederdi.BinbaşıakşamyemeğindeSolferinoSavaşı'ndabindiğiatın nasıl vurulduğunu ve tam zamanında emekli olarak Prusyalılara açılan savaştan nasıl yırttığınıanlattığı hikayeleriyle konuklan bunaltırdı. Masanın üzerindeki avizelerden biri tısladı. Misafirlerinellerindeki gümüş takımlar şangırdadı. Eczacının kansı Sasel'e, “Solferino kahramanı şimdi karısınınkorkusuylayaşıyor,”diyefısıldadı.

  • Sonrasında iğne oyasıyla örtülü sandalyelere çekildiler. Bayan Anastasijevic'in parmaklan tuştakımlarınıtürbülansdalgalarınaçevirdi.

    AlmanoperakumpanyasıKarlovac'ageldiğindehepbirlikteSihirliFlüt’egittiler.Amcası,Nikola’nında gelmesi hususunda eşini ikna etti. Operada, Sarastro rüzgarlı bir gecede yddının eşliğindeaydınlanırkensihirlibirflütyontuyordu.DiğerkarakterlerPapageno'yaSarastro'nunerdeminpeşindemiolduğunusoruyordu.

    “Hayır!”dediPapageno.“Yiyecek,içecekveiyibirgeceuykusuişinigörecektir.”

    Bir miktar yiyecek içecek Nikola'nın da işini görecekti, azıcık olsa dahi ... O yıllardakifotoğraflarında,sonralanTarzan’ımeşhuredecekosaçstiliyledağınıkbirgencebenziyordu.Yengesiningözüherdaimüzerindeydi.

    “Çizimdersininiçinveremedin?”

    “Sevmiyorumçünkü.”

    “Okuldakimlerletakılıyorsun?”

    Nikola,lisedekiarkadaşlarınınbirkargasürüsükadargürültücüolduğunukabulediyordu.Kurduklarıher cümlenin sonunabir ünlem işareti gerekiyordu: “O timsahla nekonuşayımya!” “Hop, sert çocuk!”“Çılgınsın!”Mezunolmayıbekleyemedenkeplerinihavayafırlatıpbeyinlerinikapatmışlardı.

    Kimlerletakılsındı?

    Birsüretereddütettiktensonracevapladı,“NikolaPricaveMojoMedic'letakılıyorum.”

    “Hımm,şuşişmanolan.”Majo’yuhatırlamıştı.

    PricaveMajo’ylaherşeydenkonuşabiliyordu.Yanihemenhemenherşeyden.Nikolanezamanfelsefibirkonuaçsayüzleridüşüyordu.“Netürbirsaçmalıkbu?”diyesöylenirlerdi.

    Nikola’nın önemli bulduğu her şey, arınanda kimseler duymadan devrilen ağaç gibiydi. Yine dekendindeki gücü fark ettikçe, şişen bir balon gibi kabanyordu göğsü.Bazen kendini bir tüy kadar hafifhisseder, her nefestepervasızcadünyayı kucaklardı. İç huzuruveneşesiyledışandayaşadığı felç edicişüpheciliği arasında büyük bir uçurum vardı. Tıpkı bir somon balığı gibi ters akıntıya karşı yüzüyargibiydi.EtrafıkendisinihorgörüpalayedeninsanlarladoluolanNikola’nıntektesellisişuydu,“Onlar,şuankidüşünceleriniunutacaklaramaben,kendiminkileriunutmayacağım."

    Çokokuyançocuk,Ovidius’unbir sözünühatırladı: "İçimizdebirTanrı var; bizi uyandırdığı zamangönlümüzısınır,onunverdiğigüçleilhamtohumlanekilir.”

    Fark etti ki, içindebulunduğudünyada insanlar, insanların var olmasına ses etmiyor fakat “bir şey”olmasınaizinvermiyorlardı,birinin“birşey”olmasıonlanrahatsızediyordu.

    Veevet,Nikoladeğişiyordu...

    Gözlegörülürbirşekilde,apaçık...Karlovac’aiçinekapanıkbirkasabaçocuğuolarakgelenNikola,sondereceyamanbirdelikanlıyadönüşüyordu.Amcasınınani,düzeltmeniyetlimüdahalelerisayesindekambur duruşundan da kurtulmuştu. Almancanın yanında biraz İngilizce ve Fransızcası da olmuştu.Fransızcadakidüzensizfiilleriçekerkensesiolgunbiradamsesinedönüşüyordu.Amadahadaönemlisi,ruhundaki değişimdi. Bir noktada, hayatın kendisi için başladığını hissediyordu. Tıpkı daha önceDane’nin yaptığı gibi, şaşkın bir vaziyette sesindeki değişikliği kontrol ediyordu. Başı dönüyor,

  • gökyüzündenürperiyordu.Etrafınısarandünyagenişliyor,ruhunaaynatutuyordu.

    “Öyleuzunsüreaynayabakarsaniçindencinçıkar,”diyeazarladıKajaBrankovic.

    Her gün aynada etraflıca yüzünü kontrol etti. Ruhunda, masanın üzerinde kayan yağ misali, bir şeylergeziniyordu.Aynanınötekitarafındatanımadığıbiriortayaçıkıyordu.Buşey,ağırağır,korkunçbirşeyedönüşüyordu.PeydaolanbuhayaletölmüşağabeyindendahadakorkunçolduğundaNikolaufakbirçığlıkatıpgeriledi.15

    VALSKRALI

    MojoMedic'leNikola,Karlovac’ınmerkezindeki hisarda bir gezintiye çıktı.Çatılardangöğedoğrudumanlaryükseliyordu.Buzdakaymamakiçinbinalarayakınyürümeyeçalıştılar.

    "Yerlerbukadarkaygankendışançıkmamalıydık,”dediNikolamantıklıbirşekilde.

    Mojocevapvermekyerinekolundankavrayıpgözlerininiçinebaktı.“Okulharicindeyalnızkilisedegörebiliyorumseni,"dediboğukbirsesle.“Neleroluyor?”

    Yan heyecanlı, yan ızdırap çeken bir hali vardı Nikola’nın. Birçok kez, birçok şeye aşık oldu:Arınesinin saçlarına, babasının kütüphanesine, ağabeyinin ününe, gece uçuşlarına, dünyanın giderekgenişlediği hissine. Yine aşık olmuştu, ama kara gözlü Karlovac güzellerinden birine değil. Türkünündediğigibi,“Hergüzeldebirkusurbulurbuyiğit".Nikola’nınelektriğeolanaşkıdiğergençlikaşklanylakıyasdahiedilemezdi.

    GençTesla,AzizAugustinus’unbirsözünühatırladı:“Sırrınözünerededir?Nerede?”Tesla’yagöresırrınözü,BayMartinSekulic'inokuldakilaboratuvarındasessizcedansedenbirtopkılığındaydı.

    Sekulic’inicatettiğibudeneytopuincefolyotabakalanylakaplıydı.Statikjeneratörebağlandığındahızla,sessizce dönen bir topa dönüşüyordu. Adeta, “İşte geldim buradayım,” cevabını alana kadar gecekelebeklerininaklınıçelmeyeçalışanışıkgibiçağırdıNikola'yı.Topungörünürkıldığıenerjiyetapmakistiyordu.Bupedagojikoyuncaksadecebirdeneymalzemesiyse,deneyyapmak istiyor;bilimdediklerişey buysa, bilim insanı olmak istiyordu. Bu tarifi imkansız heyecanın bir parçası olmak istiyordu.Mezuniyet tarihi yaklaştıkça bu alanda ilerleyip, uçup yükselmek istediğinden giderek daha da eminoluyordu.Arkadaşınaitimadıtamdı.

    Mojokaşlarınıkaldırarak,"Birmucitmi?”dedi.

    “Evet!”diyerekdoğruladıNikola."Dünyanıngözlerindekibağıçözecekolankişibirmucittenbaşkasıdeğildir.”

    “Peki,bubağınasılçözeceğinidüşünüyorsun?”diyerekonutiyealdıMojo.

    “Diyelimkiekvatorunetrafında,yerdenbağımsızbir şekildeeylemsizlikvehavadirenciylehavadaasılıdurabilenbirçemberoluşturdukYerküreetrafındakibuhususirotayıkullanarakbirgündebinlercekilometreseyahatedebiliriz.”

    “Hangiparaylayapılacakpekibunlar?”diyehomurdandıMojo.“KendinegelNikola.”

    Nikolahiçbukadarkendindeolmamıştı.OönemliyıldaSekulic'inasistanıoldu.

    Sekulic,"Kıvrakzekalıbirmahlük,Tanrı’nıntazısıgibi,”diyerekNikola’yıherkesinönündeöverdi.

    Zekisözcüğü ilkdefa,ölmüşağabeyiDane içindeğilkendisi içinkullanılmıştı. ilmikuru,akademik

  • bilgidenibaretdeğildi.Doğrusuonlar ilimsayılmazdı.GeceleriuzakşehirleryerineSekulic'in topunundönüşünücanlandırdıgözünde.Düşünceleritoplabirliktedansetti.

    Mezuniyettensonrateolojiokumayıreddetti.

    “Babamınarzusubu,benimdeğil.”

    Mojokolundanyakaladı.

    “Dikkatet!”

    İnsanlarabartılıhareketlerleoynanankomedioyunlarındadüşergibidüşüyordubuzüstünde.İkiarkadaşKarlovac'ın parke taşlı sokaklarını yürüyerek değil adeta kayarak geçti. Kırmızı burunlu polis PavoPetrovic, Miller'in meyhanesinin önünde kayıp düştü ve geri kalktı. Çabuk çabuk ceketini silkelerkengüzelüniformasındanbirdüğmekoptu.

    “Hiçşaşmaz!”

    "İyiişti!”diyeyuhaladıetraftakiaylaklar.

    Pavogürledi:“Orospuçocuklan!”

    Oğlanlar silah ustası ve ressam Jakob Sasel’i selamlamak için şapkalarını çıkardı. Nikola'nınamcasının arkadaşı olan bu adam civarda ünlüydü. Mısır, Nubya ve Sudan seyahatlerini anlatan gezigünlüğü,Zagreb’dekibir sergideövgüalmıştı. Jakobdaoğlanların selamını almak içinelini şapkasınagötürdü.Buufak jest dengesini yitirmesineyetmişti.Düşünce eczaneden aldığı ilaç şişesi kınldı, nazarçıktı.Oğlanlarınyardımteklifinealdırmayanseyyah,arabageçitlerindenbirindegözdenkayboldu.

    "Gidelimmi?”

    "Korkma,”dediMojo."Dizlerinikırarakyürü,birdeelleriniceplerindençıkar.Buhaldeykendüşsenbilebiryerinkınlmaz."

    BuğdayPazarıMeydanı’ndayürürken,Mojo arkadaşının etrafını bir aynksılık ve yalnızlık halesininsardığı hissine kapılıp ona acıdı. katlardan daha ilgi çekici bir konu açmaya çalıştı. Pişmiş kelle gibisıntarakortayaNikola’nın işitmek istemediğiçoğulbirkelimeattı:Kadınlar!Sütbeyazı tenlikadınlar!Saçlarından hoş kokular yayılan kadınlar! Ahu gözlü kadınlar! Kadınlar! Kadınlarla vals yapmak,Nikola’nınbilimveinsanlıktemalıvaazlarıkadarbanaldeğildi.

    MojoMedicbumutsuz,hastalıklı arkadaşınabirkızın tekbakışıyla iliklerinekadar titrediğininasılanlatsındı?Mojo’nunkulaklarındamilyontanegoncagülaçarkenNikolahayatıniçgıdıklayıcıfısıltısınakulaklarını kapatıyordu. ilham alma sırasıMojo'daydı, Nikola'ysa arkadaşının hayatın gerçek sırlarınagözünükapadığınıdüşünüyordu.

    Mojo nefes almadan, JovanBijelic,Nikola Prica, JulieBartakovic veDjuroArnsel’le birlikte PietroSignorelli’den dans dersleri aldığını anlatıyordu Nikola’ya. Mojo Medic’i Gospic günlerinden bilenherhangibiri,buyenidansmerakınıoldukçailginçbulurdu.GospicyumurcaklarındanolanayıcıkMajo,kaygılı, tombik, badi badi yürüyen bir çocuk olarak hatırlanırdı. Rakovac'ta lisede okurken uzadı,zayıfladıvedahadüzgünyürümeyebaşladı.KayıtsızarkadaşıNikola'yavalsdersivermeküzeregiyinipkuşandı.

    Dansderslerindesadece"Morgenblatter”ve“AnderschönenblauenDonau”gibieskivalslerideğildeyenivalsleriöğrendiklerindenbahsetti.BaySignorellijoharınStrauss’unoyılçıkaracağınıduyurduğu

  • sonbestesi“WienerBlut”uedineceğinesözvermişti.JovanBijelic'leyaptıklan,StrausssadecebıyıkmıbırakmışyoksaİmparatorFranzJosephgibifavorileridevarmıtartışmasınıanlatırkenMojokıkırkıkırgüldü.KayıtsızarkadaşınışaşırtmayakararlıbirşekildeonabütünAvmpa'yıbastonununucundaçevirenValsKralı’nın,dansetmeyibilmediğiniitirafettiğinianlattı.

    “Obilmiyor amabenbiliyorum!”dediMojoneşe saçarak. “Valsbasit bir dans.Bir-iki-üç, parmakuçlarında,bir-iki-üç!”

    "Birazaptalcadeğilmi?”diyesorduNikola.

    "Belki,amaeğlencelide.Bir-iki-üç,parmakuçlarında,bir-iki-üç!”

    Bir zamanların sakar Mojo’sunu Karlovac’ın Arnavutkaldınmlı sokaklarında parmak uçlarındadönerken seyretmek Nikola’yı şaşırtmıştı. Lise son öğrencisi Majo Medic, yalnız bedeniyle değildüşünceleriylededansediyordu.Fısıltılarvevaatlerledolukocadünyanınüzerinde,romantikaşığımız,çağınınPuşkin’iveByron’ıMojoMedicsalınıyordu.

    "Bir-iki-üç, parmak uçlarında, bir-iki-üç!” Korkusuzca fınldak gibi dönerken dengesini kaybedipdüştü.Başınınarkasınıbuzaçarpmamakiçinçenesinibüktü.

    "Mojo!” Nikola surat asmayı bırakıp gerçekten arkadaşıyla ilgilenmeye gitti. Yardıma koşarkenkendisi kaydı, buza çarpmanın verdiği acıyla neredeyse felç olmuştu. Acısını hafifletmek için kabaetleriniovuyordu.

    YenibiracıdalgasıNikola’yıöksürttü.Yüzünüekşitti.Mojoyanaklarınışişirerekarkadaşınabirbakışattı.Nikolabakışıayneniadeedipbirkahkahapatlattı.

    Kahkahasıbulaşıcıydı.ValsKralıgürültülügençlikkahkahasıylakıvranaraksırtını tekrarkarlaraverdi.16

    NEFSİNİNPEŞİNDENGİTMEK

    Genç bir adam, özellikle üniversite eğitimine yıllarını vermiş genç bir adam, kuvvetle muhtemelpapazlığıncesaretisteyenyolunabaşkoymayayeltenmeyecektir.

    MilutinTesla’nınSenjşehiryönetiminemektubundan,1852

    İnsan zihni her soruya cevap bularnasa da, Milutin Tesla hâlâ bir yerlerde Paskalya için yumurtaboyayaninsanıarınvarlığınainanıyordu.BirpapazınKoruyucuAzizlerGünüiçinpişirilmişbirekmeği,başlarında taçlamasanınetrafınıüçdefadolanangelinvedamadıkutsayacağıdamalumdu.Bir ikilemüzerine kafa yarmanın insanı hemen gerçeğe götüremeyeceğini biliyordu. Gerçek olana, zihindekihuzursuzluğa kesin olarak son vermek üzere bir çaba harcayarak; nedir, ne değildir ortaya koyarakulaşılacağınainanıyordu.

    “Baba!Dinlelütfen!”diyeyalvardıNikolaboşyere.

    Milutinoğlunungözlerindekiışığıgörmeyekatlanamıyordu.

    "Lütfen anla beni,” dedi oğlu sesini yükselterek, “papaz olmanın düşüncesi bile beni korkutuyor.Kediyi suya itmekgibibir şeybu,bunuyapamam.Yapamam,çünkübenböyleyim,benneysemoyum.”“Bendeneyinnesi?”Bukelimeyiilkkezduyuyorgibibakıyorduoğluna.“Bizlerinpapazaihtiyacıvar.Bizler, fakirliğin vurduğu bu ülkede iki yakamızı zar zor bir araya getiriyoruz. Bizlerin insanlanmızınzihninivekalbiniaçacakadamlaraihtiyacıvar.”

  • Milutingözlükleriniburnunaindirdi.

    “Öğrenmek için can attığın bilim fani.Beyhude, nefsinin peşine düşmek. .. Egonu tatmin etmek içinbuhurdanlıktankaçmakçocukça.”

    Nikola'nınkanıdondu.Karşıkoyamayacaktıbelliki.“Baba,anlatıyorumamadinlemiyorsun.”

    “Dinlemek zorunda değilim,” diyerek üste çıktıMilutin. “Her söylenene kulak verilmesi gerektiğinisöyleyenbiryasayok.”

    DUYURU

    Hanımefendiler,beyefendiler,kıymetlidostlar,

    Nikola Tesla’nın papaz olmayı reddetmesinden sonra babası elinden geleni ardına koymadı. Baskıaltında,yaşamaisteğiniyitirenNikolakolerayayenikdüştü.Yakalanılanilkgündedahiinsanıgötürebilenbu hastalık yüzünden kusmalı ishale tutuldu. Tırnaklan mora çaldı. Gözleri, etrafındaki derin, siyahhalkalarıniçinegöçmüşgibiydi.Spazmlardandolayıüşümenöbetlerigeçiriyor,içorganlanburuluyor,biryanıyarbirdonuyordu.Sesigiderekkısıldı,kalpatışlanyokdenecekkadarazaldı.

    HUMMARULETİ

    Odaateştenbirgirdabadönüştü.

    Nikoladünyadankopmuştu.Duvarlarındabüyükbüyükdedelerininportrelerinin asılı olduğudarbirkoridordaydı. Solda kahrolası papazlar, sağda lanet olası askerler. Dedeleri sağlı sollu, boş gözlerleNikola’yabakıyorlardı.

    Ayakucundababası,başucundaşeytan...

    Şeytan,rahibefısıldadı:“Öldüreceğimonu,anladınmı?”

    “Mümkündeğil,atalanınınhepsirahip,soyumdaöyledevamedecek.”ŞeytanınyeşilgözleriMilutin'inkafasınımatkapladelergibideliyordu:“Anlamadıngaliba,çocuksabahasağçıkmayacak”

    Milutin'inbağrındanbirhıçkınkkoptu."Bütünümidim...”

    "Aklınıbaşınaalrahip,yoksaçocukölecek.”

    “O benim tek oğlum.” Rahip, bir kadın gibi ileri geri sallanmaya başladı. "Dane’m öldü. Gerikalanlarınhepsikız.Ailegeleneğinisürdürebilecektekçocuğumo.”

    Şeytantekraretti:“Öldüreceğimonu.”

    GençTesla'nınalnındaboncukboncukterbirikmişti.

    “Bırakonu,”diyeyalvardırahip.

    “Ölecek.”

    BurundelikleridaralanNikolaterlibaşınıyastığagömdü.

    “Tanrıaşkınabırakonu,”diyehaykıracakkenyalnızca"Bırak,”diyefısıldayabildiMilutin.

    “Öldüreceğim.”

    Öylegüçlübirsesle,"Nikola,oğlum,”dedikiyatağındiğerucundakişeytankaybolupgitti."Kendinegeloğlum,senyeterkiiyiol,politekniğegitmenemüsaadeedeceğim.Graz'agitveneistiyorsanonuoku.

  • Yeterkiiyileş.”

    “Sahidenmibaba?”Çatlamışdudaklarınızarzoraraladı.

    “Sendebırakıpgitmebeni.İstediğinyerde,istediğinşeyioku.”

    Nikolaosaniyegözleriniaçtı.

    Hummaruletidönmeyibıraktı.

    Derken,odadakinesneleryavaşçaherzamankiyerlerinekondular.17

    STEIERMARKLIGRANDÜKLERŞEHRİNDE

    Nikolaüniversitebinasınaadımınıattığıanda,dışandakiseslerkapınındışındakaldı.Ortaavlutıpkıbirdenizkabuğugibiuğulduyor,öğrencilerneşeiçindemerınerzeminüzerindepatenkayıyordu.TektükSırpça,MacarcaveLehçeduyulsadaçoğunluklaAlmancakonuşuluyordu.

    “Şimdibamb^kabirdünyada,birkaledeyim,"diyegeçirdiiçindenLikalıgençadam.

    Nikola,SteiermarklıGrandüklerşehrindedaharahatnefesalıyordu.Hayatındailkdefakenditercihiniyaşıyordu.AttemsSokağı’nda tuttuğu soğukodayı bile sevmişti.Ufakbir oda arkadaşı problemi vardıamaolsun.Birkeresindeodasındakendisinibekleyenelmalarıntadınıhayaledeedeeveyürümüş,evdearkadaşınıelmalanyerkenbulmuştu.

    "Elmalanmıniçinyiyorsun?"diyebağırmıştıkapıdan.

    OdaarkadaşıKostaKulisicgevişgetiregetirecevapvermişti:"Buradaduruyorlardı,yedim."

    FarenjitiiçintuzlusuylagargarayapanNikola’ya,“Yılanyutanbirkuşabenziyorsun,"derdiKulisic.

    SabahlanNikolatamyüzünükurulayacakkendonakalırdı."Niçinbenimhavlumukullandın?"

    Kulisic soğukkanlılıkla, “Seninki temizdi, onu kullandım," derdi. Tartışmaktansa gülüp geçiyorduNikola.Kınkburunlu, ayıcıkgözlüKulisic,memleketiTrebinjeyakınlarındayapılankatliamdandolayıçok acı çekiyordu. Arkadaşı ne zaman ciddi bir tavır takınsa, içine akıttığı gözyaşlarını taşımaktazorlandığınıdüşünürdüNikola.Graz’daPazargünleriokadarsessizolurdukietraftauşaklardanbaşkakimsekalmazdı.İkiarkadaşyataktavakitöldürürdü.Pencerelerinekırağıçalar,nefeslerininbuhangözlegörülürolurdu.RüzgarodalarınızangırdatırkenKosta’yauçanmakinesindenbahsederdi.

    “Ceherınemneredesence?"diyesorduNikolabirden.

    “Bilmem,amadüşündüğümüzdenyakındaolmalı.”

    Kosta,Nikola’nın anlattığı şeylerin çoğunukaçınyordu.Ayrıca oda arkadaşının soğukgünlerde dahiniçinbukadarerkenkalkmakzorundaolduğunudaanlamıyordu.

    “Havahalakaranlıkkennasılkalkabiliyorsun?”diyesöylenmişti.“Tanrıdünyayıdahayaratmadıbile.”

    "Okadarkıymetlihocalarki,tekbirdersidahikaçırmakayıpolur.”

    Nikola’ya göre üniversitedeki en zeki hoca integral ve diferansiyel sorularında uzman olanDoktorAlle’ydi.HocanıngözüherdersinsonundaNikola’yıarar,“Gidelimmi?”diyesorardı.

    TambirsaatboyuncaNikola’yaözel,problemlerçözdürürdü.

    “Brava!”diyebağınrdı.

  • Bumatematikderslerindensonrabinadanbirlikteçıkarlardı.Nikolahocasınıbirsoruylaşaşırtmıştı:“Grazsokaklarındakişuatarabalarınıgörüyormusunuz?”

    Hocası,gözlükcamlarınındevleştirdiğigözkapaklarımonaylarcasmakırpıştırdı.

    “Çoğuyaylarüzerinebindirilmiş.Döşemelerideondokuzuncuyüzyılekolünden.”

    “Ee?”

    “Fakattemelde,HomerosveEskiAhit’tebahsigeçenarabalarlaaynı.”

    “Yani?”

    Nikolaçantasınıaçtıveelektrikleçalışanbiruçuşmakinesinintaslağınıçıkardı.“İnsanlariçinuçmavaktigelmedimi?"

    İlk yılında Politeknik Okulu’nun kütüphanesi ve amfisi dışında bir dünya yoktu Nikola için. Nebölgenin ılıman iklimiyle, ne Tobelbad’daki kaplıcalarla ne de on altıncı yüzyıldan kalma gözetlemekulesiyle ilgileniyordu. Ne Mora, ne köpriiler, ne biracılar ... Şapkacılan ve gözlükçüleriyle meşhurşehirdeyalnızcaelektrikmühendisliğiylevekitaplarlailgileniyordu.

    Şehirdekihayattanveakılsırerdiremediğiadetlerindenetkilenmemişgibibirhalivardı.Dantelönlüktakan kadınlar, paltolarını çenelerinin hemen altından bağlayıp ayaklı çadır gibi gezen adamlar...Schubert'in “Graz Valsleri” eşliğinde edilen danslar ... Danteller ve siyah takımlar içinde, avizelerinaltındadönedönedansedenkadınveerkekler...OçevrelerdePlaton’unanimusveanimasının17 iç içegeçişine tanık oldu. Memurlar yanın ağız bir gülümsemeyle reveranslarını yumuşatırdı. İnsanlarHersek'teki ayaklanmadan, son günlerde baş gösteren ekonomik krizden, Çek mutfağından ve resimdeFransızempresyonizminekarşılıkakademikekolünavantajlarındankonuşurdu.

    YaNikola?

    Nikola özgürdü. Yakın zamana kadar varlığını hayali bir karakter olarak sürdüren genç, gerçektenyaşamaya daha yeni başlıyordu. Her gün, sırasıyla Türkleri ve Napoleon’u bozguna uğratan aşılmazSchlossberg Kalesi’nin tepesine kadar yüıiyüş yapıyordu. Söylentilere göre, mekanın elektriğiniseviyordu.Gelzamangitzaman,TerziMurko’yafaizliborçyazdınpbir takımelbisevebirkaçgömlekdiktirdi.OzamanakadarNikolaolarakanılangenç,artıkTesla,BayTeslaolarakanılmayabaşlamıştı.

    Her akşam kütüphanedeydi. Hegel, duvarda asılı olduğu yerden, donuk bakışlanyla Nikola’yabakıyordu.Kanat çırpanBarokmeleklerin olduğu tavan sayesinde, ortamonyedinci yüzyıl kokuyordu.BabasıkafasınıniçindevızıldayıpNikola’nınkararınagölgedüşürmeyedevamediyordu.“Görüyo17Animus/Anima:(Sırasıyla)ErkekbilinçaltındayatankadınbenlikveKadınbilinçaltındayatanerkekbenliktir. rum da, artık seninTanrın İlerleme olmuş,” diyordu babası oğlunun kafasında, “İlerleme varolsadaherhangibirşeydekararkılınıyorki.Herşeyibesleyebilir,kötülükdebunadahil.Homohominiîupus'u18besleyebilir.”

    Nikola’nınmorali bozulur, budüşüncelerikovardı.Kendisinibabasınakarşı savunmak içinVoltairedevreyegirerdi.Voltaire'in“Eniyi,iyinindüşmanıdır”sözüneiknaolmuştu.Bununüzerinegündeonsekizsaatçalışmayabaşladı.

    Sadece ikidersvermesiyeterken ilkyılındadokuzdersverdi.Dekan,Gospic’teki rahibe,“Oğlunuzfevkalade bir öğrenci,” diye yazdı.Milutin oğlunun başansıyla pek ilgilenmezken sağlığından oldukça

  • endişeduyuyordu.Nikola,babasınınkaygılarını, "Bilgi, esaslıolduğu takdirdenefeskesicidir.Yaşamaeylemindençokdahaheyecanvericidir”gibibayağısözlerlesavuşturuyordu.

    Sıcakvesoğuksevgi,içdünyasındaçatışmahalindeydi.Sıcaksevgiinsanlarabeslediğisevgi,soğuksevgi ise babasının Tanrı dediği (Milutin'in kendisinin sıcak sevgi beslediği) şeye duyduğu sevgiydi.Nikola'nınsoğuksevgisi,birşeylericatetmeninhiddetli,ateşligücüüzerindeyoğunlaşmıştı.Sıcaksevgi,soğuk sevginin yanında devede kulak kalırdı. Nikola için kütüphane, babasının hiç tecrübe etmediğikesinlik (kuşkusuzluk)mekanıydı.Diğer öğrenciler bilimi, gelecekte tecrübe edecekleri bir şiirmisaliezberliyor,mekanikbirşekildeözümsüyorlardı.AmaNikolabiliminherzerresiyleilgileniyordu.Fiziğinyanında,ciltciltklasikvefelsefieseribirçırpıdayalayıpyutmuştu.

    Okuyor, dünyası genişliyordu. Her şeyden öte, bir mucit olmak istiyordu. Bir şeyler icat etmek dedünyanın genişlemesi demek olmuyor muydu zaten? Kütüphane kapanmadan hemen önce dışan çıkar,Kant’ınyıldızlıgecesini19seyrederdi.Yanıpsönenyıldızlarınaltındabüyür,birsüresonrasivrikulaklanşehrinkuleleriyleaynıhizayagelirdi.Yasonra?Galaksilersaçlarınınarasınakanşırdı.

    Yadahadahasonra?18(Lat.)“İnsaninsanınkurdudur".19 ImmanuelKant'ın sözüne göndermedir: 'iki şey var ki, rnhumu hep yeni, hep artan bir hayranlık vemüthişbirsaygıyladolduruyor:IJzerimdekiyıldızlıgökyüzüvevicdanımdakiahlakyasası.”18

    BURUNRİSALESİ

    NIKOLATESLA'NIN3ARALIK1875’TEGENÇSlRPLARDERNEĞİ’NDEYAPTIĞIKONUŞMA

    Kıymetliarkadaşlar,burnumuzolmasaneredeolurduk?

    inanın,hiçbiryerdeolamazdık

    Burnumuz, bize gözlerimizle algılayamadığımız dünyadan haberler getirir. Neyin sağlıklı, neyinsağlıksızolduğundan,yatağıntemizliğinden,çorbanınsıcaklığındanhaberverir.Bizleresabahınkokusunubahşeden,yaklaşanfırtınadanhaberveren,bizidoğaylabirkılanburundur.

    Bitkilerle kıyaslanması bu yüzdendir.Mutlaka kulak aşinalığınız vardır;mesela kiraz burun,meselapatatesburun.

    İnsanburnu,insanlarvehayvanlaralemiarasındabirköprügörevigörür.Gagaburunlu,domuzburunluveya köpek burunlu gibi benzetmeleri duymuşsunuzdur. Çoğu bahtsız adama tukan, tekboynuz ya dagergedanyakıştırasıyapılır.

    Öteyandanmevsimlereadapteolmamızıdasağlar.Şubattabuz,haziranda ıhlamurçiçeklerinin ıtırlıkokusugelirburnumuza.Kızarmışbiberkokusuağustosumüjdeler.

    Birtüralettirburun.Böylesöyleyince,kazmaküreklekanştınpkonserveaçacağıolarakkullanılabilirmi diye merak edenler de oluyor tabii. Burun da tıpkı trompet, fagot, trombon gibi bir enstrümandır.Horlama söz konusu olduğunda, oda arkadaşlan arasında sevilmeyen bir “kötü ses üretmemakinesine"dönüşür.

    Sesin tınısını belirleyen odur. Lütufta bulunduğu kişi ses sanatçısı olur, lanetledikleri burnundankonuşur.

    İnsanlarbirbirlerinintoplumsalstatüsüneiççekeryadaburunkıvınr;ilki“parakokusu”,ikincisiise

  • “sefaletkokusu"sözkonusuolduğunda.

    Burun,ToprakAna’yaaynatutar.Haşmetlidağlarınzirvelerinden,dipsizkuyularındanhaberlergetirir.

    Işığın ve havanın içinden geçip boğazın derinliklerine doğru yol aldığı bir labirenttir burun.İnsanoğlunuhayattatutar.Bizehoşkokularbahşetmedenhemenöncenefesvermiştir,birdüşünelim.

    Düşünürlerherdaimetkilenmiştirburunmeselesinden.Pascal’agöre,Kleopatra’nınburnu,olduğundanazdahakısaolsaydıdünyanınkaderideğişirdi.Heine,“Bir insannekadarhıçkınrsahıçkırsın sonundaburnunuçekecektir,"diyerekkonuyu tiyealmıştır.Voltairederki,“İnsanoğludünyayaonparmakvebirburunlagelmiştir,Tanrı'nınvarlığındanhaberdarolarakdeğil.”

    Burunkanştırmakinsanoğlununhamurundakiçiğliğinhabercisidir,kibarlıkmaskelerinidüşürüverir.

    TychoBrahe’ninaltınburnuvardı.

    Tıpkıkulakgibiburundahalkaylasüslenebiliyor.

    Hepimiz görmüşüzdür; sahibi, yol kenarında kalmış köpeği, koku hikayelerini koklamayı bitirmedenkımıldatamaz,hayvanıçekiştirirdurur.

    Burunhikayeleranlatır.

    Güçlübir“anıuyancısı”dır.Babaevindekiçatının,kilerinkokusuburundaherdaimsaklıdır.

    Kelebekgözlüklerinintahtıdır.

    Parisli,Kölnlüparfümüreticileriinsanruhunundostudur.

    Bizlerereyhan,kahvevelimonkabuğununkokusunubahşedenburundur.

    Yunanlar, İsrailoğullan ve diğer eski kavimler, Tanrıların da tıpkı insanlar gibi barbekü kokusundanhoşlandığım düşü nürlerdi. Eski çağ Tanrılan, güzelliğinden şüphe duyulmayan o burunlanyla yanıkkurbanlaralırdı.

    Bir lokma ekmeğin hayalini kuran dilenciler, han kapılarında durup çorba, yahni ve kızarmış etkokularınıiçlerineçekerlerendişeyle.

    Eskimolarburunlanylaöpüşür.

    Burunkınlgandır,hassastır.Oğlançocuklanbayılırbukıymetlişeyiyumruklamaya.

    “Burnunaçalış,burnuna!”diyebağınrlar.“Gözlerinekanotursundagelernesinkendine.”

    Efsaneye göre Napoleon’un nişancılarından biri, sırf burnu fazla mükemmel olduğu için Sfenks’inburnunuhavayauçurınuştur.

    Burnundan memnun olmayan çoktur. Hayalperestler burun takas etmenin ya da Doğu HindistanKumpanyasıkontrolündeçalışanLondraveAmsterdammerkezlibirburunborsasıkurmayıhayaleder.

    Üzerindeburunolanheryüzgüzeldir,derdibüyükbabam.

    Atlariçingeçerliolaninsanlariçindegeçerli;iyiatınbintürlükusuruoluramahastaveyaşlıatıntekbirkusuruvardır:İyiolmaması.

    Pekkıymetliarkadaşlar,bununuzunpeşindengidin!

    Tesla,şaşaalıkapanışcümlesindensonraçenesinikaldırarakdinleyiciyiselamladı.

  • Ön sırada oturan koca burunluKulisic, konuşmanın kime ithaf edildiğini anyormuşçasına papağan gibikafasınıyançeviripbakınmayabaşladı.19

    ÖPÜŞMELERVEVOLTAIRE

    Barok girişin karanlığında genç bir çift sarmaş dolaş ... Kapıdaki sarmaş dolaş bedenler veöpücüklerlegiderekbüyüyengölge.Gençkızparınaklanmsevgilisininkilerlebirdahakenetlemeküzereçözdü.Göğüslerikavuşmuş,yanakyanağalar.Oldukçaheyecanverici...Ertesigündünyanınsongünüolsaveya genç adam savaşa gidecek olsa ancak bu denli tutkulu öpüşürlerdi. Genç adam dudaklanm kızındudaklan,yanaklanvegözleriüzerindegezdirdi.Kızparmaklanmsevgilisinindudağınakoydu.

    “Gitmemlazım."

    "Dur,”dedigençadamaklıhavada,"birazdaha.”

    Kızadamıitmeyeçalıştı.

    “Birtanecikdaha.”

    Mıknatıslıdudaklanaynldığındakızalmmtutarakfısıldadı:“Gerçektengitmemlazım.”

    O saniye, yukan kattan bir pencere gürültüyle açıldı. Sert bir ses, "Ulrike, seni küçük orospu! Giriçeri!”diyebağırdı.

    Utancındankaskatıkesilenkızkorkarak,“Evsahibemçağınyor,”diyefısıldadı.

    “Seniutanmaz,arlanmaz!”diyegürledipenceredekises.

    Gençkız,adamadehşetiçindebaktı.Kendinigeriçektiktensonrasevgilisineöpücükkondurmakiçingeridöndüvesonragiriştegözdenkayboldu.Adamüstünebaşınaçekidüzenverdi.Gözleriniyukankaldırdıveevlerintepelerindekibacaveçatılarınyamukdurduğunufarketti.Yalnızcaaydüzgünduruyordu.Huzursuzbacak sendromu başladı. Kendi kendine, “Nerede olduğum hakkında en ufak bir fikrim yok,” diyesöylenerekgülümsedi.

    Kendikendinemınldanangençadamgözleriniyıldızlardançektivegececilerdenbirinigördü.Sivriburunlu, uzun boylu bir adamdı. Kapı önlerinde cilveleşen çiftlere kayıtsız kalan sıska herif, yolundakararlılıklailerliyordu.Hangişehirdeolduğunu,tarihi,kimolduğunubildiğindenşüpheyoktu.Birisorsahemencecik“Graz,1876,”derdi.Sonrakapıönündekigençadamsıskaherifitanıdıvebağırdı:

    “Şışt,Tesla!”

    Kafasımeşgulyabancıdönüpbaktı,gülümsedi,yüzüaydınlandı.“Szigety!”

    GececiaşıkTesla’yayetişti.“Nerelerdeydin?”

    Szigety,Tesla’nınyüzhatlarınınköşeliamaalışıldık türdenolduğunufarketti.Burnu,aceleyle takipettiği bir trafik işareti gibiydi. Bombeli alnı, gözlerinin arasında tümseğe dönüşüyordu. Rahatsız ediciderecede alçak bir sesle konuşuyordu. “Geç vakte kadar çalıştım, zihnim bulandı. Kendimi gezintiyeçıkardım,sankiköpekmişimgibi.”

    Koltuğunun altında, söylentilere göre okumaya ant içtiği yüzlerce cilt kitaptan biri olan, Voltaire’inFelsefeSözlüğüvardı.

    “Ben de sevgilimi evine kadar bıraktım.” Szigety sesindeki zafer edasını bastırmaya çalışıyordu.“Beniboşver,sendedurumlarnasıl?Anlarsınya?”

  • “Nasıl?”

    “Nenasıl?Sevgilinvarmı,onudiyorum?”

    Szigety'yle aynı dilden konuşmuyorlardı. Acı çekercesine kaşlarını büzüştürdü. Cevap vermedi.SessizlikrahatsızedicibirhalalıncaSzigetykollarınıkaldırdı:“Hadiama!Lafolsundiyesordum.”

    “Sorunyok,”dediTeslakibarca.

    Bukonulardasöyleyecekbirşeyiyoktu.Karlovac’daykenMojoMedic,kızgörüncevebalıgörmüşgibikaçtığı içinazar lardıonu.Graz'dabumeselelerdendahadauzaklaştı.Szigety, akranınındünyadaki enheyecan verici şeyin bahsine verdiği bu tepkiye şaşırmıştı. İlk köşeden sola dönüp şu tuhaf adamıVoltaire'iyle yalnız bırakayım diye düşündü. Köşeye gelince omuhteşem dişleriyle smtarak, başka birtaraftan gideceğini işaret etti.Bu ani yön değiştirme işini telafi etmek niyetiyle, yanın ağızla, “Bir araAlexander’ınyerindekalıvaltıedelim,”deyiverdi.

    “Harikaolur!”dediTesla.“Yarındokuznasıl?”

    Szigetyçalışkansınıfarkadaşınınteklifinigeriçevireceğindenokadaremindiki,kabuledincebirdenbocaladıve“Dur,dur,birdakika,”diyetepkiverdi.

    “Neoldu?”

    Szigetycepsaatiniçıkardı.Biribeşgeçiyordu.

    "Pazartesioluvermişbile.”Szigetyarkadaşınıbilgilendirdi.“Kaçsaatuyuyorsun?”

    Nikola’nın yabani kestane kabuğu rengindeki tuhaf gözleri çakmak çakmak parlıyordu. “Günde dörtsaatuyurum.”

    UykucuSzigetyiçindensaydırarak,“Pekiozaman,dokuzdaAlexander'ınyerinde,”dedi.

    Evlere dağıldılar. Szigety, Ulrike'nin dokunuşlarının verdiği saadet içinde uykuya dalarken, Nikolauzunsaatlerçalışarakgeceyedaldı.BirsüresonraTesla’nınışıklandasöndü.İnsanlarevlerininçatılanaltındahorulhoruluyurkengeceakıpgidiyordu.Çivitmavisigökyüzüsoldu.Güneşdünyayıuyandırmayabaşlarkençatılar, şafağıngülpembe rengineboyandı.ÖnceAvusturya-Macaristan İmparatorluğu, sonraGraz. Antal Szigety ve Nikola Tesla kalkıp giyindiler ve sözleştikleri üzere, Alexander’ın yerindebuluşmayagittiler.

    Mekansahibisabahınilkmüşterilerinikarşıladı:“Buyurun,geçinlütfen.”BüyükveKüçükElsa’lartıpatıpaynı yaka ve önlükler içinde süslenmiş, güler yüzleriyle hizmete hazırlardı. Kırkındaki Büyük Elsakızından daha çekiciydi. Szigety’nin gözlerine gerektiğinden biraz uzunca baktı. Nikola ve arkadaşıpencere kenarında birmasaya geçtiler. Ekose desenlimasa örtüsüne güneş vuruyordu.Küçük Elsa’n�