13
1 Timaios Platon Platon – Eflatun (d. M.Ö. 427 - ö. M.Ö. 347) çok önemli bir Antik Yunan filozofu. Hayatını geçirdiği Atina’daki ünlü akademiyi kurdu. Asıl adı Aristokles'di. Geniş omuzları ve atletik yapısı nedeniyle, Yunanca Platon (geniş göğüslü) lakabı ile anıldı ve tanındı. Yirmi yaşından itibaren ölümüne kadar yanından ayrılmadığı Sokrates’in öğrencisi ve Aristoteles’in hocası olmuştur. Atina’da Akademi’nin kurucusudur. Eflatun’un felsefi görüşlerinin üzerinde hala tartışılmaktadır. Eflatun, batı felsefesinin başlangıç noktası ve ilk önemli filozofudur. Antik çağ yunan felsefesinde, Sokrates öncesi filozoflar (ilk filozoflar veya doğa filozofları) daha ziyade materyalist görüşler üretmişlerdir. Antik felsefenin maddeci öğretisi, atomcu Demokritos ile en yüksek seviyeye erişmiş, buna mukabil düşünceci (idealist) felsefe, Eflatun ile doruk noktasına ulaşmıştır. Eflatun bir sanatçı ve özellikle edebiyatçı olarak yetiştirilmiş olmasından büyük ölçüde istifade etmiş, kurguladığı düşünsel ürünleri, çok ustaca, ve şiirsel bir anlatımla süsleyerek, asırlar boyu insanları etkilemeyi başarmıştır. Modern filozoflardan Alfred North Whitehead’e göre Eflatun’dan sonraki bütün batı felsefesi onun eserine düşülmüş dipnotlardan başka bir şey değildir. Görüşleri İslam ve Hıristiyan felsefesine derin etkide bulunmuştur. Eflatun, eserlerini diyaloglar biçiminde yazmıştır. Diyaloglardaki baş aktör çoğunlukla Sokrates’tir. Sokrates insanlarla görüşlerini tartışır ve onların görüşlerindeki tutarsızlıkları ortaya koyar. Eflatun çoğunlukla görüşlerini Sokrates’in ağzından açıklamıştır. Eflatun, algıladığımız dış dünyanın esas gerçek olan idealar ya da formlar dünyasının kusurlu kopyaları olduğunu, gerçeğe ancak düşünce ve tahayyül yoluyla ulaşılabileceğini savunmuş, insan ruhunun ölümden sonra beden dışında kalıcı olan idealar dünyasına ulaşacağını söylemiştir. Görüşleri ortaçağda İslam filozofları tarafından korunmuş ve İslam düşünce dünyasındaki Yeni Eflatunculuk akımına neden olmuştur. Rönesans sonrasında Batı Avrupa'da Antik Yunanca’dan çevirileri yapılmıştır. NOTLAR 1. Timaios, bugünkü okuyucular için Platon'un en karanlık, anlaşılması en güç eseri olmakla beraber ilk ve ortaçağ düşünüşü üzerine en çok tesir eden eseri olmuştur. Platon'un ilk çömezleri bile Timaios'u üstadın en öneml i eseri saymışlardır. Yahudi, Arap ve Hıristiyan uleması, hemen hemen dinlerinin kutsal kitaplarından saydıkları bu esere birbirlerinden farksız bir önem vermişlerdir. Platon, ihtiyarlığında yazmış olduğu bu eserinde, mesela Phaidros'ta, Phaidon veya Symposion'da olduğu kadar, ifade mükemmelliğine sahip değildir. Bu eseri daha ziyade devamlı bir derse, bir ders özetine benzetebiliriz. Belki o zaman üstadın Akademia'da verdiği dersler de bundan farklı değildi. Tabiidir ki bu ders yeni talebelere verilen

Timaios - Platon.pdf

Embed Size (px)

Citation preview

  • 1

    TTiimmaaiiooss Platon

    Platon Eflatun (d. M.. 427 - . M.. 347) ok nemli bir Antik Yunan filozofu. Hayatn geirdii Atinadaki nl akademiyi kurdu. Asl ad Aristokles'di. Geni omuzlar ve atletik yaps nedeniyle, Yunanca Platon (geni gsl) lakab ile anld ve tannd. Yirmi yandan itibaren lmne kadar yanndan ayrlmad Sokratesin rencisi ve Aristotelesin hocas olmutur. Atinada Akademinin kurucusudur. Eflatunun felsefi grlerinin zerinde hala tartlmaktadr. Eflatun, bat felsefesinin balang noktas ve ilk nemli filozofudur. Antik a yunan felsefesinde, Sokrates ncesi filozoflar (ilk filozoflar veya doa filozoflar) daha ziyade materyalist grler retmilerdir. Antik felsefenin maddeci retisi, atomcu Demokritos ile en yksek seviyeye erimi, buna mukabil dnceci (idealist) felsefe, Eflatun ile doruk noktasna ulamtr. Eflatun bir sanat ve zellikle edebiyat olarak yetitirilmi olmasndan byk lde istifade etmi, kurgulad dnsel rnleri, ok ustaca, ve iirsel bir anlatmla ssleyerek, asrlar boyu insanlar etkilemeyi baarmtr. Modern filozoflardan Alfred North Whiteheade gre Eflatundan sonraki btn bat felsefesi onun eserine dlm dipnotlardan baka bir ey deildir. Grleri slam ve Hristiyan felsefesine derin etkide bulunmutur. Eflatun, eserlerini diyaloglar biiminde yazmtr. Diyaloglardaki ba aktr ounlukla Sokratestir. Sokrates insanlarla grlerini tartr ve onlarn grlerindeki tutarszlklar ortaya koyar. Eflatun ounlukla grlerini Sokratesin azndan aklamtr. Eflatun, algladmz d dnyann esas gerek olan idealar ya da formlar dnyasnn kusurlu kopyalar olduunu, geree ancak dnce ve tahayyl yoluyla ulalabileceini savunmu, insan ruhunun lmden sonra beden dnda kal c olan idealar dnyasna ulaacan sylemitir. Grleri ortaada slam filozoflar tarafndan korunmu ve slam dnce dnyasndaki Yeni Eflatunculuk akmna neden olmutur. Rnesans sonrasnda Bat Avrupa'da Antik Yunancadan evirileri yaplmtr.

    NNOOTTLLAARR 1. Timaios, bugnk okuyucular iin Platon'un en karanl k, anlalmas en g eseri olmakla beraber ilk ve ortaa dn zerine en ok tesir eden eseri olmutur. Platon'un ilk mezleri bile Timaios'u stadn en neml i eseri saymlardr. Yahudi, Arap ve Hristiyan ulemas, hemen hemen dinlerinin kutsal kitaplarndan saydklar bu esere birbirlerinden farksz bir nem vermilerdir. Platon, ihtiyarlnda yazm olduu bu eserinde, mesela Phaidros'ta, Phaidon veya Symposion'da olduu kadar, ifade mkemmelliine sahip deildir. Bu eseri daha ziyade devaml bir derse, bir ders zetine benzetebiliriz. Belki o zaman stadn Akademia'da verdii dersler de bundan farkl deildi. Tabiidir ki bu ders yeni talebelere verilen

  • 2

    derslerden deil, epey zamandan beri kafalarn iletmeye, kapal anlatmlar abucak kavramaya alm, sekin bir dinleyici topluluuna verilen derslerdendi. Timaios ayn zamanda bize btn Platon bilgilerini birden sunan bir ders zeti gibi grnmektedir. ... Timaios sadece ilimlerden, hem de en ciddi ilimlerden bahsetmektedir. Bunun iindir ki bu eser btn bilgilerin genel bir sentezini meydana getirmek iin byk gayretler sarf etmi olan btn Ortaan bilim adamlar tarafndan bir rnek olarak ele alnmtr. Fakat rnek olarak ele aldklar bu eserin en nemli zelliklerinden biri zerinde pek az durmulardr: Platon Timaios'taki dncelerini kesin olarak deil, en akla yakn bir ihtimal olarak ileriye srmektedir. Onca, ancak bir tanr fizik dnyasn kesin olarak bilebilir, nk fizik dnyas durmadan deien bir dnyadr, durmadan deien bir dnyada da kesin gerekler deil ancak akla yakn ihtimaller vardr. yi bir metot bu ihtimalleri yksek bir gereklik derecesine vardrabilir, ama deimez idea bilgisi ile deien nesnelerin bilgisi arasnda her zaman bir uurum vardr. Bylece Timaios bir mitostur, fakat akla yakn bir mitos; en yksek hakikatleri, elimsiz insan akl nn erdii kadar ifade edebilen bir mitos. Timaios'u okurken lka insanlarnn tabiat karsndaki duyumlarn, tabiat karsndaki dncelerini gryormu, duyuyormu gibi oluruz. Bu bakmdan eser, insanlarn o zamandan beri tabiat grmek, onu anlamak iin hangi yollardan getiklerini bize en iyi gsteren bir kitap olarak da her zaman dikkatle okunmaya deer.

    KKoonnuuaannllaarr SSookkrraatteess TTiimmaaiiooss HHeemmookkrraatteess -- KKrriittiiaass

    Timaios Hi domad halde her zaman var olan nedir? Hep gelitii halde hi var olmayan nedir? Birincisi dnn yardmyla akl tarafndan sezilir. nk her zaman ayndr; ikincisine gelince onu kanaatle akla dayanmayan duyum tasarlar, nk o doar ve lr; ama hibir zaman . gerekten var deildir. Evrene dair soracamz bir soru daha var: Yapcs onu bu iki rnekten hangisine gre yapmtr, deitiren, her zaman ayn kalana gre mi, domu olana m? ... Evren bu ekilde yaplmsa aklla mana tarafndan sezilen, her zaman ayn kalan rnee gre yaplm demektir. Byle olunca evrenin mutlaka bir eyin kopyas olmas gerekir. O halde olula evreni yaratann onlar neden yarattn syleyelim. Yaratan iyi idi, iyi olanda da hibir eye kar hrs uyanmaz. Hrs duymadndan her eyin de elden geldii kadar kendine benzemesini istedi. ... Ama her eyden stn olann yarataca nesnenin, en gzel nesne olmamasna imkan yoktu ve yoktur. Biraz dnnce farkna vard ki gzle grnecek ekilde yaratlm eylerden, hibir zaman zekas olan bir btnden daha gzel, zekasz bir btn kamaz. Bundan baka hibir varlkta ruh olmaynca zeka bulunamayacan da anlad. Bu dncenin sonunda zekay ruha, ruhu da bedene koydu ve evrene z bakmndan mmkn olduu kadar iyi bir eser yaratrcasna ekil verdi.

  • 3

    Bu iyice anlaldktan sonra yaratann, evreni hangi canl varla benzeterek yarattn sylemeliyiz. Onun istekleri bakmndan birer btn deil de ancak birer para olan eylerden birine benzetilerek yaratldn sanmayal m; nk tam olmayan bir eye benzeyen herhangi bir ey hibir zaman gzel olamaz. Ama, birer para olarak teker teker, yahut da cins cins btn teki canl varlklar iine alan bir eye benzetildiini, evrenin her eyden ok byle bir eye benzediini ilke edinelim. ... Tanr dnyay mmkn olduu kadar kavranabilen varlklarn en gzeline ve her bakmdan en kusursuzuna benzetmek istediinden, zleri bakmndan btn canl varlklar iine alan, gzle grnr bir tek canl varlk yaratmtr. Madem ki rnee gre yaplmtr, bir tek gk var demektir. nk btn kavranabilen canllar iine alan rnek hibir zaman baka bir rnekle badaamaz, onun arkasndan gelemez, byle olmazsa, bu ikisinden baka bir de onlar birer para olarak iine alan bir nc canly kabul etmek gerekirdi. O zaman da hakl olarak, evrenimizin bu ikisine gre deil, onlar iine alan rnee gre yapld sylenebilirdi. Onun iin tanr bir btn olarak, o kusursuz canl varla benzesin diye evrenimizi ne ift, ne de saysz yapmtr; evren birdir. Baka bir evren de domayacaktr. Ama, var olmaya balam olan bir ey mutlaka cisimden, bylece de gzle grlr, elle tutulur bir ey olmaldr; yalnz bir ey ne ate olmadan gzle grlebilir, ne katl olmadan elle tutulabilir, ne de topraksz katlk olur. te bunun iindir ki tanr, evreni kurarken nce atele topraktan ie balad. Ama, elde yalnz iki nesne olunca, bir ncs olmadan onlar gzelce birletirilemez; nk ikisinin arasnda onlar birletiren bir ba lazmdr. Balarn en iyisi, hem kendisine hem de birletirdii nesnelere mmkn olduu kadar tam bir rnek verenidir; bu btn tam olarak gerekletirebilen de dizidir. Katlar da her zaman bir deil iki orta terimle birbirlerine balandklarndan tanr atele topran arasna suyla havay koymu, onlar birbirine mmkn olduu kadar ayn orant ile birletirmitir. ... te evrenin gvdesi bylece, bu drt eden yaratlmtr. ekle gelince, ona en uygun, kendisiyle en ok ilgili olan verdi. Btn canl lar iine alacak varla uygun ekil de ekillerin hepsini kendisinde toplayan ekildir. Bunun iin tanr evrene her yan, her yerde merkezden ayn uzakl kta olan kre eklini verdi, bu yuvarlak ekil hepsinin en kusursuzu, kendi kendine en ok benzeyenidir. ... Bundan baka btn d yzn birok sebeplerden yuvarlaklatrd, trpledi. Gerekten evrenin ne gzlere, ne de kulaklara ihtiyac vard; nk kendinden baka ne grlr, ne de iitilir bir ey kalmt. evresinde nefes almay gerekli klan bir hava da yoktu, yiyeceini iine alp yemek, yiyip zn emdikten sonra kalann darya atmak iin hibir organa de ihtiyac kalmyordu. nk, kendi dnda bir ey olmadndan, ona ne bir yerden bir ey giriyor ne de bir yerinden bir ey kyordu. Yapcs onu yle yapm ki kendi kendini besliyor, btn eylemleri kendiliinden, kendi iinde oluyor. nk yapcs onur baka eylere muhta olmaktansa kendi kendine yetmesinin daha iyi olacan dnmt. Hibir eyi ne tutmay, ne de itmeyi gerekl i klyordu. Onun iin ayaklar, yahut da yrmeye yarayan baka organlar gibi ona eller vermenin de lzumsuzluuna hkmetti. Ona bnyesine uygun bir hareket, yedi hareketten akla, zekaya en ok yaraan hareketi verdi. Bylece onu srekli olarak kendi zerinde, olduu yerde dndrd ve ona daire hareketi verdi; teki alt harekete gelince, kendini onlardan mahrum brakt ve o hareketlere

  • 4

    uyarak bou bouna dolamasn menetti. Bu daire hareketi iin ayaa ihtiya olmadndan onu bacaksz ayaksz yapt. te btn bu sebeplerden dolay ilksiz tanr, bir gn doacak tanry dnerek, evreni dz, her yan bir, ortasndan ayn uzaklkta, tam, kusursuz cisimlerden birleik bir cisim yapt. Ortasna, bir ruh koydu; onu her yana yayd, hatta cismin dn bile onunla kaplad. Bylece daire eklinde, biricik, tek bana, fakat kusursuzluu sayesinde baka hibir kimseye ihtiyac olmadan kendi kendisiyle yaayabilen, bilgiden, dostluktan yana da kendi kendine yeten bir gk kurdu, ona bu vasflar vererek bahtiyar bir tanr yaratt. Ama bizim vcuttan sonra ele aldmz bu ruhu, tanr cisimden sonra yaratmad: nk onlar birletirirken daha ne yaratlann, daha sonra yaratlana boyun emesine msaade etmedi. Bizler, geni lde tesadfe balandmz iin, rasgele konumamz da tabiidir, ama tanr ruhu vcuttan nce, ya ve erdem bakmndan daha stn yaratmtr. nk ruh, hkmetmek, emretmek iin, vcut da boyun emek iin meydana getirilmitir. Ruhun kuruluu kurucusunun istedii gibi bitince, iine tene ait olan her eyi koydu ve ruhla teni orta yerlerinden birbirine balad. ... Bylece bir yandan gn gzle grnr vcudu, te yandan da gzle grnmeyen, fakat aklla ahenge bal olan, akl ve lmezlik sahibi varlklarn en stn tarafndan yaratlm eylerin en yetkini olan o ruh dodu. Bu evreni yaratan baba, ilksiz tanrlarn rneine gre kurduu evrenin hareket ettiini, yaadn grnce ok sevindi ve sevincinden, onu rnee daha ok benzetmeyi dnd. Bu rnek lmez bir canl varlk olduu iin, o da btn bu evreni, mmkn olduu kadar lmszletirmeye alt. Ama rnek olarak kulland lmsz canl varl, yaratlan evrene tamamyla uygun k lmak mmkn olmuyordu. Bunun zerine lmszln deiik bir taklidini yapmay dnd ve g kurarken bir yandan da hareketsiz, salt lmszlkten, belirli saylarn orantsna gre ilerleyen, lmszln zaman dediimiz o imgelemini kurdu. Gerekten gk domadan nce, gnler, aylar, yllar yoktu, bunlar g kurarken yaratmay dnd; onlar hep zamann birer parasdr, gemi ile gelecek de lmez tzden bahsederken cahilliimizden kullandmz, zaman eitleridir. Biz o tzn szn ederken vard, vardr, olacaktr diyoruz. Halbuki onun iin ancak vardr diyebiliriz. Vard, olacaktr gibi szler yalnz zaman iinde doan, gelien eylere yarar. nk onlar deiiklikten baka bir ey deildir. Ama ayn kalan, deimeyen ey zamanla ne ihtiyarlar, ne genleir, ne de onun iin hibir zaman vard, imdi olmaktadr veya gelecekte olacaktr denebilir. ... Olan oldu; olan oluyor; olacak olur yahut da yok olan yoktur gibi btn szler yanltr. Szn ksas, zamanla gk, yok olmalar gerekiyorsa, beraber yaratldklar gibi beraber yok olacaklardr. ... Gk btn zaman boyunca vard, vardr ve var olacaktr, rneiyse ilksizdir. te tanr bu dnceye dayanarak, zaman yaratmak istei ile gnei, ay ve zaman saysn ayrt etmek, korumak iin gezegenler denen teki be gk cismini yaratt. Her birinin vcuduna ekil verdikten sonra yedisini de teki zn dnd yedi yrngeye, yerletirdi. Tanr gerekten var olan canl varlkta zekann grd btn ekilleri, nasl ve ne kadar olurlarsa olsun, bu evrenin de olduu gibi, o sayda iine almas gerektiine hkmetti. Bu ekiller drt tanedir: Birincisi tanrlarn gksel soyu, ikincisi havalarda dolaan kanatl soy, ncs suda yaayan, drdncs de toprak stnde yryen trdr, Tanrlk soyu, grn mmkn olduu

  • 5

    kadar parlak, gzel olsun diye, hemen hemen batan baa ateten yaratt; evrene benzeterek ona tamamyla yuvarlak bir ekil verdi, hareketinde btn takip etmesi iin de onun zekasna yerletirdi. teki tanrlara gelince, onlarn yaratln bilmek, anlatmak bizim gcmz aan bir itir. Bu meselede bizden nce sz etmi olanlara inanal m. Onlar bu tanrlarn soyundan geldiklerini ileri srdklerine gre, herhalde atalar tanrlard. Her ne kadar szleri inanlacak, kesin delillere dayanmyorsa da tanr ocuklarndan phe etmek mmkn deildir. Ama anlatmak istedikleri ey kendi soylarnn tarihi olduu iin rnee uymak, onlara inanmak gerek. "Tanrlar, benim yarattm tanrlarn ocuklar, yaratcs ve babas olduum eserler, benden vcut bulduklar iin, ben raz olmadka paralanamazlar, gerekten, balanan bir ey her zaman zlebilir; ama iyice birletirilmi gzel bir eyi paralamak ancak kt bir kimsenin harcdr. Bylece yaratlm bir varlk olduunuza gre ne lmsz, ne de tamamyla paralanlmaz bir ey deilsiniz. ... Onlar kendim yaratp, onlara kendim can verseydim, tanrlara e olurlard. te onlarn lml varlklar olmas, bu evrenin de gerekten tam olmas iin bu canllar yaratlnza gre vcuda getirmeye alnz. Her biri kendisine uygun den zaman dilimi iine serpilmi olarak, tanrya en ok sayg gsteren bir canl varlk olacakt; ama insanlarn z ikiz olduundan stn cins sonradan erkek denecek cins olacakt. Ruhlar, aln yazs gereince, tenlere yerletirilince, bu tenlerin de baz ksmlar reyip, baz ksmlar yok olunca her eyden nce yle bir sona varlacakt; ruhlar kuvvetli izlenimler karsnda elbette ayn tabii hassasiyete, sonra haz ve ac ile kark sevgiye, bundan baka da korkuya, kzgnl a ve bunlara bal, yahut da tabii olarak bunlarn kart olan ihtiraslara sahip olacaklard. Bu ihtiraslara hakim olanlar doruluk, onlarn hkmne girenler de erilik iinde yaayacaklard; kendisine balanan zaman iyi kullanan bal olduu gk cisminde yaamaya dnecek, orada bahtl bir mr srecekti. Buna aykr hareket eden de ikinci douunda kadn olarak doacak, bu haliyle de kt olmakta devam ederse, ktln eidine gre, her yeni douta, yaayna en ok benzedii hayvann kal bn alacakt. Tanr, gelecekte ileyecekleri ktlklerden kendisini mesul tutmasnlar diye, btn bu yasalar ruhlara tantt, bazlarn arzn, bazlarn ayn, bazlarn da teki zaman aletlerinin zerine serpitirdi. Bu ii bitirdikten sonra lml tenlere ekil vermeyi, insan ruhuna katlmas gereken, onun iin lzumlu olup da hala eksik kalan her eyi katmay, sonra bu lml varl, kendi bahtszlna kendi sebep olmadka, elden geldii kadar bilgelikle, iyice yneltmeyi de gen tanrlara brakt. Btn bunlar dzenledikten sonra, tanr her zamanki yaayna dnd. O dinlenirken babalarnn isteini kavram olan ocuklar, onu yerine getirmeye altlar, lml varln lmszlk ilkesini babalarndan aldlar ve kendilerini yapan iiyi taklit ederek evrenden, bir gn yine ona geri verilecek olan, ate, toprak, su ve hava paalar aldlar. Bunlar kendilerini balayan balar gibi zlmez balarla deil, kklkleri yznden gzle grlemeyen bir sr kenetlerle birbirlerine eklediler. Bylece onlar bir araya getirerek btn bu paralardan herkes iin birer ten vcuda getirdiler; kabarma ve alalmalara urayan bu tene lmsz ruhun devirlerini yerletirdiler. Ama, bu byk aknt iine yerletirilen devirler ne onu hkmleri altna alabiliyorlar, ne de kendileri onun hkmne girebiliyorlard.

  • 6

    Ruh lml bir tene baland zaman, balangta olduu gibi, bugn de nce zekadan mahrum kal r. ... Buna iyi bir eitim yntemi eklenirse insan tam olur, tamamyla salam olur, hastalklarn en arndan kurtulur. Aksine olarak insan ruhunu ihmal ederse, eri,br bir mr srdkten sonra yarm, aklsz kalarak Hades'e dner. Ama bu ancak daha sonralar olur. ... Tenlerin para para, nasl meydana geldiini, bata gelen bu meseleyi ele alalm; ruhun ne yzden, hangi tanrsal iyilikle yaratldn grelim. Tanrlar, tanrya en yakn paramz olan, tekilere hkmeden, imdi ba dediimiz kre biimindeki bir tende iki sayl olan bu ulu devirleri, yuvarlak krenin ekline uydurarak yerletirdiler. Sonra, mmkn olabilecek btn hareketlerden pay alacaklarn bildiklerinden, btn gvdeyi bir araya getirerek, onun hizmetine verdiler. nili, kl olan dnya zerinde yuvarlanrken tepeleri amakla, ukurlar kmakta sknt ekmesin diye, yryn kolaylatrmak iin de bir tat olarak ona teni verdiler. te tenin bundan tr uzun bir boyu, ilerleyebilmesi iin de tanrnn verdii, uzayp bklebilen drt organ oldu. Bu organlarn kendisine verdii tutma, dayanma sayesinde, en yce, en kutsal eyimizin bulunduu yeri, en ykseimizde tutarak, her eit yerden geebilecek hale geldi. ... Sonra tanrlar, n tarafmzdan, arka tarafmzdan daha asil, emretmeye daha yetili olduuna hkmederek, bize gerisin geri deil de ileriye doru yrmek yetisini verdiler. Demek ki insan teninin n tarafnn arka tarafndan farkl olmas, ona benzememesi gerekiyordu. Bundan tr, ban kresi stne, n tarafa nce yz, yzn zerine de ruhun btn ilevlerine yarayan organlar yerletirdiler ve tabiatyla bedenin idaresinde n tarafta bulunan ksmn pay olmasna karar verdiler. Yarattklar ilk organlar k tayan gzler oldu. Paralar birbirine benzedii iin btnyle ayn duygulanma tabi olan bu ten, bir nesneye dokunur, yahut da bir nesne ona dokunursa o nesnenin hareketlerini btn tenden geirip ruha kadar gtrr ve bizi gryoruz dedirten o duyumu verir. Ama d ate geceleyin ekilince, i ate de ondan ayrlm olur; gzden karken z baka olan varlklara dt iin, deiir, sner, nk artk hi atei olmayan, etraftaki hava ile ayn zden deildir. O zaman artk grmez olur, bylece uyku getirir. Tanrlarn gr korumak iin icat ettikleri gz kapaklar kapannca, i atein kudretini durdurur. O da i hareketleri sakinletirir, yumuatr, bu sakinlik dinlenmeyi yaratr. Bu dinlenme derin olunca, hemen hemen ryasz bir uyku bizi kaplar; ama biraz kuvvetli hareketler kalrsa, bu hareketler zlerine, bulunduklar yere gre, iimizde, uyandmz zaman, d dnyada, hatrmza gelen ayn zden birok imgeler uyandrr. Aynann erilii yzn uzunluuna doru gelecek ekilde yerletirilerek dndrlrse nesneyi tamamyla ba aa gsterir, nk o zaman aada bulunan gr n yukar, yukardaki de aaya doru gnderir. Bence grme, bizim iin en byk nimettir, nk gk cisimleri, gnei, g grmemi olsaydk bugn evren hakknda ortaya atlan aklamalarn bir kelimesi bile azmzdan kamazd. Ama bize zaman bilgisini, btnn zn incelemek imkanlarn vermi olan sayy bulduran, gerekte, geceyle gndzn, aylarn, biteviye giden mevsim deiikliklerinin, gece-gn eitliinin, gn durumunun grlmesidir. Felsefeyi, insanolunun, tanrlarn cmertlii sayesinde kavutuu ve bir eine daha hibir zaman kavuamayaca o en deerli nimeti grmeye borluyuz. ... Tanr grmeyi, zekann gkteki devirlerini seyrederek onlar dzensiz olmakla beraber gn deimez

  • 7

    devirleriyle ayn soydan olan kendi z dncemizin devirlerine uydural m diye icat edip bize verdi. Sesle iitme hakknda da ayn eyi syleyebiliriz: Tanrlar onlar da bize ayn eyleri dnerek, ayn sebeplerden tr vermilerdir. Diyelim ki bir sanat altnla her eitten ekiller yapmakta, yapt her ekle btn teki ekillerin kalbn vermektedir. Ona bu ekillerden biri gsterilerek ne o1duu sorulursa, en doru cevap, gereklik bakmndan, olsa olsa u olacaktr: Bu altndr. ... Btn cisimleri iine alan z iin de ayn eyi sylemeliyiz: Ona da her zaman ayn ad vermek lazmdr; nk o hibir zaman kendi z niteliinden kaybetmez. Btn trleri iine alacak olan, btn ekillerin dnda bir nesne olmaldr. ... Baz yumuak nesnelere ekiller vermek iin de onlarda gzle grlebilen hibir ekil braklmaz, aksine dzletirilir ve elden geldii kadar perdahlanr. Btn ilksiz ekilleri sk sk, iyi artlarla, batan baa almas gereken nesneler iinde bu byledir; onun da z bakmndan btn ekillerin dnda kalmas lazmdr. Bunun iindir ki gzle grlr, u veya bu ekilde duyulur olarak doan her eyin yata ve anas, topraktr, havadr, atetir, yahut da sudur, yahut da onlardan meydana gelmi veya onlar meydana getirmi bir nesnedir, demek doru olamaz; ama, bu, her eyi iine alan ve kavranabilenle belirsiz, anlalmas zor bir ilgisi olan gzle grnmez, ekilsiz bir trdr, dersek yalan sylemi olmayz. z ate olan mutlak bir varlk var mdr? Mutlak bir varlklar olduunu durmadan tekrarladmz eylerin gerekten mutlak bir varlklar var mdr? ... Kavramla kanaat birbirinden farkl iki nesne ise bu idealarn mutlak bir varl vardr: onlar duygularmzla deil, ancak zekamzla kavradmz ekillerdir. Ama bunun aksine olarak bazlarnn kabul ettii gibi, gerek kanaat hibir ekilde kavramadan farkl deilse tenimizle kavradmz eylerin varlklar, en emin nesnelerdir; fakat unu da teslim etmek gerektir ki bunlar, asllar ayr, birbirlerine benzemeyen eyler olduklarndan, baka baka nesnelerdir. nk birincisi, yani kavram bizde retimle, teki, yani kanaat inandrma ile meydana gelir; birincisi gerek ispatlara baldr, tekisi de ispata lzum gstermez. Biri inandrma ile sarslmaz; teki sendeler. unu da syleyelim ki btn insanlarn kanaate paylar vardr, ama kavram, tanrlar ile pek az kiiye nasip olan bir eydir. Byle olunca her eyden nce, domam ve yok olmayacak, iine hibir yabanc nesne kabul etmeyen, kendi de baka hibir eyin iine girmeyen, gzle grlmeyen, btn duygularla duyulamayan, yalnz kavram tarafndan grlebilen deimez ekli kabul etmek lazmdr. Bylece meydana gelen ekil; taban eit kenarl alt drtgenden ibaret bir kptr. Geriye bir beinci birleme kalmtr. Onu da tanr evrene son ekli verirken kulland. Btn bunlar dnerek insan gerekten kendi kendine yle sorabilir: Saysz dnyalar m var, yoksa saylar belli dnyalar m? Saysz dnyalar olduuna inanmak, diyebiliriz ki, ancak bilinmesi gereken eyleri bilmeyen bir kimsenin dncesi olabilir. ... Biz tanrnn iaretine bakarak bir tek dnya olmasn daha akla yakn buluyoruz, ama baka dnceleri dikkate alarak baka trl dnmek de mmkndr.

  • 8

    Hareketle hareketsizlie gelince, onlar nasl, hangi artlar altnda meydana geliyorlar? Bu mesele zerinde anlamazsak bundan sonraki dnmzde birok zorluklarla karlarz. ... nk hareket ettirici olmadan hareket eden bir nesne, yahut da hareket eden bir nesne olmadan hareket ettirenin bulunmas zor, daha dorusu imkansz bir eydir. Bu ikisi olmadan hareket olamaz. Onlarn ayn cinsten olmasna hibir zaman imkan yoktur. Bunun iin hareketsizlii hep bir cinsten, hareketi de baka baka cinsten olana verelim. Doan nesnelerin en gzel ve en iyisinin yapcs, nce, zorunlulukla bu ekilde kurulan btn bu eyleri kendi kendine yeten, en yetkin olan tanry, evreni, yaratt zaman kullanmtr. Kendisi doan her eye iyilik katarken bu eit nedenliklerden yardmc olarak faydalanmtr. Bunun iindir ki, biri zorunlu, teki tanrlk iki eit nedenlii ayrt etmek gerektir. Yaradlmz mmkn kld kadar bahtl bir yaaya kavumak iin her yanda o tanrlk nedenlii aramalyz. Zorunlu nedenlie gelince onu sadece tanrlk nedenlie varmak iin aratrmal yz; onsuz incelediimiz nesneleri ne ayr ayr kavramaya, ne anlamaya, ne de onlardan pay almaya imkan vardr. Balangta sylendii gibi tanr her nesneye gerek kendi kendilerine, gerek birbirlerine gre oran ve simetri bakmndan kabul ettii btn llere uygun olarak bir oran koyduu zaman her ey dzensizlik iindeydi. nk o zamana kadar her nesnenin ancak tesadf eseri olarak oran vard, bugn adlar olan nesneler arasnda ate, su veya buna benzer baka nesneler gibi sz edilmeye deer, bir ad olan hibir nesne yoktu. Ama nce btn bunlar dzene sokan, sonra da onlarla evreni lml, lmsz btn yaratklar iine alan bu canly yaratan tanr olmutur. Kutsal canllar yaratan da o olmutur; ama lml canllar yaratmak iini kendi z ocuklarna brakmtr. Onlar tanry rnek aldlar, ruhun lmsz ilkesini alnca da ruhun etrafnda sonradan lml bir ten vcuda getirdiler, onu tasn diye de btn vcudu verdiler. Sonra bu vcuda, ayrca baka bir ruh, kendisinde korkun, kanlmaz tutkular tayan lml bir ruh daha vcuda getirdiler: nce ktln en byk ekici kuvveti olan hazz, sonra, bizi iyilikten uzaklatran aclar, daha sonra iki kt nasihati olan ataklkla korkuyu, ondan sonra da zor yattrlan fkeyi, nihayet bizi abucak aldatan midi. te btn bunlar dncesiz duyumla ve her eyi gze alan akla kartrp zorunluluk yasasna uygun olarak lml ruhlarn soyunu meydana getirdiler. Bununla beraber tanrlk ilkeyi kirletmekten korktuklar iin tam bir zorunluluk olmadka lml ilkeyi, tanrlk ilkeden ayr, vcudun baka bir tarafna, yerletirdiler. Bunun iin bala gs arasnda bir kstak, bir snr kurdular ve birbirlerini ayr tutmak iin aralarna boyunu yerletirdiler. Ruhun lmlsn gsn iine baladlar. Ruhun bir ksm z bakmndan daha iyi, bir ksm da daha kt olacandan gs kavuunu, kadnlarla erkeklerin dairelerini ayrdklar gibi, iki oturma yeri halinde ayrarak aralarna bir blme eken deriyi koydular. Akl dinlesin, isteklerin oyma akl n kalesinden gnderdii emirleri canla bala yerine getirmedii zaman aklla beraber onu zorla yola getirsin diye ruhun cesareti, sava isteini paylaan, zaferi arzulayan ksmn baa daha yakn bir yere, bu deri ile boynun arasna yerletirdiler. Damarlarn dm yeri, btn elerde kuvvetle dolaan kann kayna olan kalbe gelince onu, cesaretli ksm, organlarn ya dardan gelen, ya i isteklerin dourduu bir ktle uradn aklla haber alp fkeye kapld zaman, her duyu organn akln emirleriyle tehditlerini btn damarlarn ince geitlerinden kolayca alabilmesi, onlara tamamyla boyun eip bylece en asil ksmn hepsine birden emretmesini mmkn klmas iin, nbet yerine koydular.

  • 9

    Kalbin zerine cierin dokusunu gerdiler. ... Bylece kalbi soutur, kalp snnca da ona serinlik, sakinlik verir. te bunun iindir ki tanrlar soluk borusunun kanallarn cierin ortasndan geirdiler, cierin kendisini de bir ilte gibi kalbin etrafna serdiler. te, fke, kalpte son haddine varnca kalbin kendine kar koymayan bir nesneye arpmas ve serinlemesi bundan ileri gelir. Bylece kalp daha az yorulur, fke ilkesiyle beraber akl n daha ok iine yarar. Ruhun yemeye, imeye ve vcudun tabii olarak ihtiya gsterdii btn eylere itah duyan ksmna gelince, tanrlar onu gbekle orada bulunan bir deri arasnda uzanan yere koymular, btn bu yerde vcudun beslenmesi iin bir yemlik kurmulardr. ... Onun akldan anlamayacan, u veya bu ekilde biraz sezse bile, nedenleri aratracak yaratlta olmadndan, daha ok gece gndz hayallere, hayaletlere kaplacan bildikleri iin, buna are olarak, karacieri vcuda getirdiler, bulunduu yere koydular. ... Zeka, itah duyan ruhu bylece korkutur. ou zaman, bu i iin karacierin acln kullanarak ona korkun hayaller gsterir; btn karaciere ustalkla burukluk verir; orada d renginde renkler meydana karr, yahut da onu sktrr, tamamyla buruuk, prtk bir hale getirir. Gerekten tamamyla akl banda olar hibir insan tam manasyla doru, gelecei tam grr bir bilince varamaz. Bunu ancak akln kudretini balayan uykudayken, yahut da akl, hastalk veya cokunluktan, yolunu armken baarabilir. Ryada veya uyankken, bilme kudretiyle, cokunlukla sylenmi szleri hatrlayp, onlar zerinde dnmek, grlm btn hayalleri aklla denemek, onlarn ileride olacak veya olmu bir ktlk veya iyilii nasl, kime haber verdiklerini aratrmak insanoluna der. Ama bir insan sayklama halindeyken, akl bana gelmeden ne grd ne de syledii eyler hakknda bir hkm verebilir; kendi iini kendi grmenin, kendi kendini bilmenin ancak bilge kimselere vergi olduunu syleyen atasz ok dorudur. te bunun iindir ki yasa, tanrlarn ilham ettii bilmeye dair hkm yrtmek iin peygamberler soyunu ortaya karm. Onlara bazen bilen diyorlar: Bu onlarn kranlk grnmlerle szlerin tercman olduklarn, bir bilen olmadklarn tamamyla anlamamak demektir. Bunun iin onlara bilen deil, bilmenin tercman demek daha doru olur. Trmz yaratanlar yiyip imeye kar dayanamayacamz, oburluumuzdan haddinden, ihtiyacmzdan fazla yiyip ieceimizi nceden tahmin etmilerdi. leriyi gren tanrlar lmller soyunun hastalktan yok olmasn, kemale erimeden, hemen sn p gitmesini nlemek iin fazladan yiyip itiimiz eyleri iine alsn diye karn yarattlar. Aldmz gdalarn barsaklardan abucak geip, vcudumuzdan tekrar baka gdalar istemesine, doymak bilmez bir hal almasna, bu yzden btn insan soyunun felsefe ile sanatla uramaktan, iimizdeki en tanrlk ksma boyun emem geri kalmasna mani olmak iin barsaklar st ste oraya doladlar. Kemiklere, ete, bu eitten btn teki tzlere gelince; onlar iin de durum yle olmutur. Onlarn hepsi de kemik iliinden gelmektedir; nk, ruh tene bal olduundan, hayat balar kemik iliinde birletirilmi, lml soyu oradan kk salmtr; ama kemik iliinin kendisi baka tzlerden meydana gelmitir. Fakat bizi yaratan sanatlar kendi kendilerine daha uzun, ama daha kt hayat olan bir insan soyu meydana getirmek mi, yoksa daha ksa, ama iyi hayat olan bir soy yaratmak m gerektiini sordular. Ksa ama daha iyi bir hayatn, uzun ama daha kt bir hayata, herkes iin, her bakmdan tercih edilmeye deer olduuna karar verdiler. Bylece ba, eklemi olmadndan etle, kirile deil, ince bir kemik tabakasyla rttler. Btn bu sebeplerden trdr ki insan

  • 10

    vcuduna eklenen ba, vcudun btn teki ksmlarndan ok daha duygulu, daha zeki, ama daha zayftr. Fakat ba, kemikten kutusu iinde rlplak mevsimlerin scana, souuna maruz brakmak mmkn olmad gibi onu duygusuz, aptal edecek bir et ktlesiyle de rtmek kabil deildi. Etin tz kurumadndan, etrafnda kendi bykln geen, kendinden ayr bir zar meydana geldi: Bugn buna deri diyoruz: Bu deri, beynin ya olmasndan byd ve btn kafay kaplayacak ekilde kendi zerine kapand. Kafa kemiklerinin birleme yerlerinden szan yalk bu deriyi slatt, onu bir eit dm halinde ban tepesinde kapatt. Tanr bu deriyi ban her yanndan ate yanklaryla bld; bu deri delinip, btn rutubet arasndan sznca saf sv yla, saf s kp gitti; ama derinin kendisini de meydana getiren organla vcuda gelmi olan ey, bu hareketle ykselerek ine kadar ince teller halinde darya uzand; fakat hareketin arl yznden kendisini evreleyen d havann basks altnda tekrar derinin altna girerek orada kk sald. te tabiat deri iindeki salar byle yaratt: Salar deri ile bir zden, tel eklindeki tzlerdir; ama deriden ayrlan her sa souyup younlat zaman, bu soumann tesiriyle meydana gelen skma yznden, daha sert ve daha youndur. te tanr bu sylediimiz nedenl ikten faydalanarak bamz salarla rtt. Et yerine salarn beynimizi korumak iin daha hafif bir rt olacan dnd. Salar duyarlmz iin ne bir engel ne de bir rahatszlk halini almadan bamza yazn glge, knda bir snak vazifesi greceklerdi. Bizi yaratanlar bir gn kadnlarla baka hayvanlarn insandan doacan biliyorlard; asl bu yaratklardan ounun, trl trl eyler iin, birer peneye ihtiyalar olacan da dnmlerdi. Onun iin insanlara daha doarken trnak vermilerdir. ... nsan zne yakn bir z, baka ekiller, baka duyularla kartrarak baka eit bir canl yarattlar. Bunlar, bugn ziraatla ehliletirilmi, eitilmi ve bizimle artk dost olmu aalarla bitkiler ve tanelerdir. Hayata karan her nesne hakl olarak canl adna layktr; bizim imdi szn ettiimiz tr de yerini deri ile gbek arasnda gsterdiimiz, nc eit ruhlardandr. Bu ruhun kanaatle, aklla, zeka ile bir ilgisi yoktur. Onun yalnz ho ve ho olmayan duyumlar, istekleri vardr. Gerekten bitki her zaman edilgindir, onun dn kendisine, kendi iinde, kendi zerinde dnmeye, d harekete kar koyup kendi hareketinden faydalanmaya, kendisini ilgilendiren herhangi bir ey zerinde dnmeye onun ne olduunu sezmeye imkan vermez. Demek oluyor ki bir hayvan gibi yaamaktadr, ama topraa baldr, hareketsiz ve kk salm bir durumdadr, nk kendi kendine hareket etmek kudretinden mahkumdur. Bizden stn olanlar btn bu eitleri biz kullarna gda olsun diye yarattlar. Her canlda kan saran i ksmlar ve damarlar, kendilerinde bir ate kayna varm gibi, en scak olan ksmlardr. te merkez ksmn boylu boyunca ateten, iimizdeki btn teki ksmlarn da havadan rldn sylediimiz zaman, bu blgeyi bunun iin kafesimizin rgsne benzetiyorduk. Bu scakln darya, ayn zden olan d atee tabii ekilde meylettiini kabul etmek lazmdr. Ama darya kmak iin iki yol vardr: Biri btn vcuttan, br de azla burun deliklerinden geen yol. Ate yediklerimizi bler, iimizde solukla beraber, ayn hareketle ykselir ve onunla beraber ykselirken karnmzda blnm olan yiyecek paralarn alr, damarlara boaltarak onlar doldurur. te btn bu canl vcutlarnn her yannda bylece bir yiyecek aknts dolar. ... Ama

  • 11

    suyu blen ve ona damgasn vuran krmz renk hepsine hakimdir. te bunun iin vcutta akan nesnenin rengi bu anlattmz renktir. ... Ama genlerin kkleri, birok dmanlara kar uzun zaman devam ettirdikleri savalarda geveyince artk dardan gelen besleyici genleri bulup hazmedemezler; bu sefer dardan gelenler onlar kolayca bler. O zaman savata yenilen btn canl, yava yava ker ve bu hale yallk denir. Nihayet, kemik iliinin genlerini bir arada tutan balar yorgunluktan geveyip dayankllklarn kaybedince, ruhun balarn da gevetirler, o da yaratlna uygun olarak kurtulur, sevinerek uup gider; nk, tabiata aykr olan her ey insana nasl ac verirse, tabiata uygun olarak meydana gelen her ey de zevk verir. Vcuttaki hastaln balca sebebi fazla ateten ileri gelince, ate iltihaplar, devaml nbetler yapar. Halbuki fazla hava gnlk nbetlere, fazla su da gnde bir gelen nbetlere sebep olur, nk su havadan da ateten de yavatr. Toprak fazlalna gelince, toprak drt eden en yava olduundan temizlenmek iin onun drt misli zamana ihtiyac vardr, onun iin o drt gnde bir gelen nbetlere sebep olur, bu nbetleri geitirmek kolay deildir. te vcut hastalklar byle meydana gelir. imdi de vcudumuzun yaratlna gre, ruh hastalklarnn nasl meydana geldiini grelim. Balca ruh hastalnn akl noksanl olduunu kabul etmek lazmdr. Fakat akl noksanl iki trl olur: Biri delilikten, br cahillikten. Bu bakmdan birine veya brne sebep olan eye, hastalk adn vermek, haddinden fazla hazlarla aclarn da ruh iin en tehlikeli hastalklar olduunu kabul etmek gerekir. nk, insan neeli yahut da aksine olarak son derece kederli olursa, zevki tatmaya yahut da kederi bir yana brakmaya vakitsiz bir gayet gsterir ve hibir eyi ne doru iitmeye ne de doru grmeye imkan bulur; adeta bir deliye benzer, akln bana alacak hali kalmaz. nsann kemik iliinde, meyvesi bol bir aa gibi, fazla sperma bulunursa, istekleri ve bu isteklerin neticeleri onun her eyi de saysz aclar, saysz hazlar duymasna sebep olur. ... Ruhu, vcudunun yznden hastadr, lgndr; ona bir hasta gzyle deil, bile bile ahlakszlk eden biri gzyle baklr. Hakikat udur ki cinsi arzularn taknl aslnda kemiklerin gzenekl i olmas sayesinde onlardan geerek btn vcudu slatan bir tek zn vasflarndan ileri gelen bir ruh hastaldr. Sanki insanlar bile bile ktlk ediyormu gibi hazlardaki lszle ykletilen hemen hemen btn kabahatler haksz ithamlardr, nk hi kimseye isteyerek ktlk etmez. Ktler vcutlar kt yaratld, kt eitildikleri iin kt olurlar; bu iki ey herkesin cann skar ve kendi isteimize ramen olur. Aclar iin de bu byledir: Ruhun ektii byk aclarn sebebi de yine vcuttur. ... Bundan baka yaratltaki bu bozukluklar kt kurallarla, ehirlerde zel veya genel yerlerde duyum szlerle byd zaman, daha kk yatan itibaren hastal giderebilecek bir retim grmemisek, iimizdeki btn ktler kendi ellerinde olmayan iki sebepten tr kt olurlar. Bunun kabahatini her zaman ocuklardan ziyade babalarda, talebelerden ok retmenlerde aramak lazmdr. Ama insan btn gcyle, tahsil ve terbiyesiyle, yaayyla, ktlkten kamaya, onun zdd olan erdeme varmaya almaldr. yi olan her ey gzeldir, gzel de hibir zaman orantsz olmaz. O halde esas olarak unu dnmek gerektir: Bir canl gzel olabilmek iin tam orant iinde bulunmaldr. Ama biz de orantlar ancak kk eylerde sezip, onlarda hesaba katyoruz; en nemli, en byk eylerde ise farkna bile varmyoruz. Mesela, shhatle hastalklar, erdemle ktlk iin ruhla vcut arasndaki orant veya orantszlklardan daha neml isi yoktur. ... Dnmeyiz ki kuvvetli ve her bakmdan byk bir ruh ok zayf, ok kk bir tende bulunursa, yahut da durum bunun tamamyla aksi olursa, canl bir btn olarak gzel olamaz, nk orantszdr, orant ise her eyin banda gelir. ... Mesela bir vcudun bacaklar ok uzun, yahut baka bir organ orantsz olursa

  • 12

    bu vcut sadece irkin olmakla kalmaz, ayn zamanda bu organ baka organlarla bir i gryorsa, vcut ok yorulur, birok gergin hareketlere urar, dzgn yryemez, der ve kendi kendine bin trl aclar verir. Bunun canl dediimiz ruhla vcut bileimi iinde, byle olduundan emin olalm. Canldaki ruh vcuttan daha kuvvetli olur, ayn zamanda da karklk iinde yzerse btn vcudu iinden sarsar, onu hastalkla doldurur; kendini tamamyla baz incelemelere, aratrmalara verirse onu harap eder; bakalarna bir eyler retmeye kalkr, genel veya zel yerlerde hararetli mnakaalara girerse onu bu mnakaalarn dourduu kavgalarla, rekabetle sarsar, alevlendirir; onu nezlelere yakalatr. ... Aksine olarak vcut kk ve zekas clz birruhla birlemi olursa, insanda tabii olarak biri yiyecee ait olan vcudun tekisi de bilgelie ait olan iimizdeki tanrlk ksmn istei olmak zere iki istek bulunduuna gre, en kuvvetli ksmn hareketleri en zayf ksmn hareketlerine stn gelir, kendi tesir alanlarn artrr, zor renen, kolayca unutuveren ruhu aptallatrr, bylece onda hastalklarn en an olan cahillie sebep olur. Bu iki hastala kar yalnz bir ila vardr: Ne vcudu ruhsuz ne de ruhu vcutsuz harekete geirmemek, ta ki birbirine kar kendilerini koruyarak ikisi de dengelerini kursunlar ve salklarn korusunlar. Demek oluyor ki matematikle uraan, yahut kendilerini herhangi bir kafa iine balayanlar vcutlarn da idmanla iletmelidirler, te yandan vcuduna dikkatle bakan kimse, musiki ile felsefenin btn konaryla uraarak ruhunu da altrmaldr; ancak bu artla onlarn ikisi de iyi ve gzel adna hak kazanrlar. Vcudu temizleyip onu rahatlatmak iin en iyi are idman hareketleridir. Hastalklar iin de byledir: Onlar da hkmn srmeden ilalarla sona erdirilirse, kk hastalklarn byk hastalklara yol at, saylarnn oald grlr. te bundan tr her hastala mmkn olduu kadar yoluyla bakmal , azgn hastalklar ilalarla bsbtn azdrmamaldr. Fakat iin en nemli, en beklemeye tahamml olmayan taraf, idare etmek iin yaratlm olan ksm, bu ama iin elden geldii kadar gzelletirmeye, iyi bir hale sokmaya var kuvvetimizle almaktr. ... Bizde ayr ayr yere yerletirilmi eit ruh bulunduunu, her birinin de ayr ayr hareketlere sahip olduunu sk sk tekrarlamtk imdi de mmkn olduu kadar ksaca, bunlardan birinin tembellik ,edip kendine den hareketleri yerine getirmedii zaman, pek tabii olarak ok zayf deceini, aksine olarak alan ruhun da ok kuvvetleneceini sylemeliyiz. ... Biz topran deil; gn bitkisiyiz, bunu aka syleyebiliriz. Tanr bamzla kkmz, ruhun nce meydana getirildii yere asm, bylece btn vcudumuzu ge doru ykseltmitir. Onun iin, bir insan kendini tamamyla tutkularna, isteklerine verir, btn gcyle onlar doyurmaya urarsa btn dnceleri ister istemez lml olur, kendisinde, mmkn olduu kadar, lml taraftan baka bir ey kalmaz, nk yalnz o tarafn gelitirmitir. Ama bir insan kendini srf bilgi uruna, gerek bilgelie verir, yetileri arasnda en ok, lmsz, yce eyleri dnmek yetisini ilerletir, hakikate ermeye muvaffak olursa, insanolunun zmszle karmasna imkan olduu lde, kendisinin de bu lmszle ermesine hibir engel kalmaz; bu insan her zaman kendisindeki yce taraf dikkatle koruyup iindeki daimonu iyi bir halde bulundurduundan stn bir bahtlla kavuacaktr. Zaten herhangi bir eyi dikkatle korumann bir tek yolu vardr. O da onu kendisine has olan gdalarla, hareketlerle beslemektir. Dnyaya gelen insanlar arasnda korkaklk gsterenler, hayatlarn ktlk etmekle geirenler, dnyaya ikinci gelilerinde kadn olarak dodular. Bundan tr, tanrlar o zaman bizde cinsi temas isteini uyandrdlar; bizde baka bir can, kadnlarda da baka eit bir can meydana

  • 13

    getirdiler; her ikisini de u ekilde yarattlar. Cierleri getikten sonra, havann basks ile darya atlmak zere, bbreklerin alma giren ikilerin vcudumuza akt yolun banda, tanrlar, batan balayarak boyundan ve bel kemiinden aaya inen koyu ilik kemiinde, bundan nceki szlerimizde tohum adn verdiimiz kemik iliinde, bir delik amlardr. Bu kemik ilii canl olduu ve kendine bir yol bulduu iin bu yolun bulunduu ksmda kuvvetli bir karma istei yaratm, bylece dnyaya ocuk getirme sevgisini dourmutur. Bunun iindir ki erkeklerin cinsel organlar, tpk akldan yana sar olan hayvanlar gibi, tabii olarak serketir ve hkmetmeyi sever; kendini azgn itahlara kaptrarak her yanda hkmn geirmek ister. Kadnlardaki rahim, ayn sebeplerden dolay, onlarda ocuk yapmak arzusuyla yaayan bir canldr. ... Bunlar rahmin iinde beslenir, byr, sonra dnyaya gelerek canllarn meydana gelmesini tamamlar. Kadnlarn ve btn dii cinsinin asl budur. Sa yerine tyleri olan kularn soyuna gelince onlar kk bir deime ile ktl olmayan hafif, gkyzyle megul, fakat saflklar yznden gzle grdkleri eylerin yaratanlar olduuna inanan ekil deitirmi insanlardr. Karada yaayan hayvanlar ile yrtc hayvanlarn soyu da kafada meydana gelen hareketleri kullanmadklar, kendilerini sadece gslerine yerletirilmi olan ruh ksmlarnn eline braktklar iin hi felsefe ile uramayan ve gk cisimlerinin hibirinin zne dikkat etmeyen kimselerden meydana gelmitir. ... Tanr en budalalarna, topraa daha ok bal kalsnlar diye, daha ok ayak vermitir. lerinde en ahmak olanlarna, ayaklar hibir ilerine yaramad iin, vcutlarn boylu boyunca topraa uzatanlara gelince, tanr onlar ayaksz, topran stnde srnr yaratmtr. Nihayet drdnc tr, suda yaayanlar, insanlarn en aptallarndan, en bilgisizlerinden meydana gelmitir. Onlara bu ekli veren yce yapclar tam manasyla soluk almalarna bile izin vermemilerdir, nk ruhlar iledikleri gnahlar yznden, ktlkle doluydu. ... Bugn de canl varlklar, zeka veya budalalklarnn azalp oalmasna gre, birbirlerinin klna girmekte, ekil deitirmektedirler.

    NNOOTTLLAARR 37. Tefsircilerin ouna gre varlk ile olutan baka nc gerek, yerdir. Aristo'ya gre Timaios'ta madde ile yer ayn eydir. 49. Grlyor ki Platon damarlara sinirlerin ilevlerini vermekte ve atardamarlar toplardamarlardan ayrt etmemektedir. 50. Platon genellikle bilicilie inanmakta, hele tanrlara kurban edilen hayvanlarn karacierleriyle yaplan gelecee ait keiflere nem vermektedir. Bu inanladr ki karacierin rolne dair olan bu garip izahlar tasarlamaktadr. 51. Platon'a gre deri adeta etin bir kabuudur. Bu kabuk etin yze gelen taraflarnn ksmen kurumasndan meydana gelmitir. Etsiz kafatasnn zerinde de deri bulunmasn, vcuttaki derinin beynin rutubeti sayesinde ve bir nevi gelime ve kuruma ile oralara kadar uzanm olduunu ileriye srerek izah etmektedir. 60. Burada Platon 'un szn ettii kutsal hastalk da saradr. Eskiler bu hastaln tanrlar tarafndan gnderildiine inandklar iin ona bu ad vermilerdi.