16

Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana
Page 2: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

Göktuğ Canbaba, Ankara’da doğdu. 2006’da Anadolu Üniversitesi Basın-Yayın Bölümü’nden mezun oldu. Li-sans öğrenimini, “Şarap ve İnsan” adlı belgesel fotoğraf projesiyle tamamladı. Tayland, Nepal, Hindistan gibi ülkeleri kapsayan uzun soluklu bir Uzakdoğu seyahati-ne çıktı ve kişisel fotoğraf projeleri üzerinde çalıştı. Bir öykü derlemesi olan Ayyaş Buda, 2016’da İthaki Yayın-ları tarafından yayımlandı. Diğer eserleri arasında Ku-zey Kıtalar Efsaneleri “Ozanın Şarkısı” (Ankira Yayınla-rı, 2007), İşeyen Atmaca (Marjinal Kitap, 2013), Fener Balığının Kayıp Işığı (Doğan Egmont, 2014), Valizdeki Kedi (Doğan Egmont, 2015), Arayış Ormanı (Doğan Eg-mont, 2015) Uzayda Sahibini Arayan Köpek (Doğan Eg-mont, 2016), Meraklı Gezginin Notları-Yaratıcı Yazma Kitabı (Doğan Egmont, 2017) ve sekiz kitaptan oluşan Değerler Serisi (Doğan Egmont, 2017) bulunuyor.

Page 3: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

Tılsım-ı KudretGöktuğ Canbaba

İthaki Yayınları - 1284Türkçe Edebiyat Dizisi - 11

Yayın Koordinatörü: Tuğçe Nida SevinEditör: Yankı EnkiKapak İllüstrasyonu ve Tasarımı: Hamdi AkçaySayfa Düzeni ve Baskıya Hazırlık: B. Elif Balkın1. Baskı, 2010, Laika Yayınlarıİthaki Yayınları’nda 1. Baskı, Aralık 2017, İstanbul

ISBN: 978-605-375-740-5

Sertifika No: 11407

© Göktuğ Canbaba, 2017© İthaki, 2017

Yayıncının yazılı izni olmaksızın alıntı yapılamaz.

İthakiTM Penguen Kitap-Kaset Bas. Yay. Paz. Tic. Ltd. Şti.’nin yan kuruluşudur.

Caferağa Mah. Neşe Sok. 1907 Apt. No: 31 Moda, Kadıköy-İstanbul

Tel: (0216) 348 36 97 Faks: (0216) 449 98 34

[email protected] – www.ithaki.com.tr – www.ilknokta.com

Kapak, İç Baskı: Deniz Ofset Matbaacılık

Gümüşsuyu Cad. Topkapı Center, Odin İş Merkezi No: 403/2 Topkapı-İstanbul

Tel: (0212) 613 30 06 - Faks: (0212) 613 51 97Sertifika No: 29652

Page 4: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

Tılsım-ı KudretGÖKTUĞ CANBABA

Page 5: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

.

Page 6: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

Anneme ve babama,Hep yanımda olduğunuz ve

güneş gibi parladığınız için...

Page 7: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

.

Page 8: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

9

Önsöz

Tılsım-ı Kudret eski bir dost, yazar olma yolunda attığım ikinci adım, on sene önce yarattığım karanlık dünyam...

Ona şimdi bakınca kabı solmuş, yer yer çizikler içerisinde bir vhs kasedinin içinde bekleyen, eski kuşak bir korku filmi görüyorum. Onu böyle görmek çok heyecan verici çünkü eski kuşak korku filmlerini hep çok sevmişimdir.

Tılsım-ı Kudret’i seneler önce grafik roman olması için ya-ratmıştım. Sevgili dostum Ertaç Altınöz’le çalışıyorduk. Roman için çok sağlam illüstrasyonlar çiziyordu. Bir ajansla da anlaş-mıştık ama işler düşündüğümüz gibi gitmedi ve proje iptal oldu. Benden yaşça büyük yazarların memleketimizde sürekli yaşadığı durumu ben yeni yeni tattığım için deyim yerindeyse yıkılmış-tım. Fakat tekrar ayağa kalkmam uzun sürmedi.

Proje için sadece Osmanlı’da ve günümüzde geçen bölümleri yazmıştım. Grafik roman için yeterli, normal bir roman için za-yıf bir dosyaydı. Sonra dostum Kayra Küpçü’yle tanıştım ve bu-nun bir roman olması gerektiği konusunda hemfikir olduk. Kay-ra ve Ertaç dosya konusunda çok heyecanlıydı, onların heyecanı beni motive etti ve kısa zamanda Kan Göğü’nde geçen bölümleri ekledim. Böylece roman son halini almış oldu.

2010’da Mehmet Gözüpek dosyayı okuyup onay verdi ve Tılsım-ı Kudret, uzun bir isim bulma aşamasından sonra, –aslında ben ismini başta “Kefenyırtan” koymuştum– Laika Yayınları’ndan çıkmış oldu.

Page 9: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

10

Seneler geçti. Yaşım ilerledi, okuduğum kitaplar değişti ama yazma isteğim hiç eksilmedi. Hatta her geçen gün artarak devam etti. Yeni romanlar ve öykü kitapları yazdım. Birçok şey yaşadım, uzaklara gittim ama bir şekilde hep eve geri döndüm. Birçok arkadaşımı kaybettim ve yenileriyle tanıştım; harika olanlarıyla hem de ve Tılsım-ı Kudret’i bir süre sonra unuttum. Sanırım o da beni unuttu. Bir süre birbirimizden hiç bahsetmedik. Ta ki, o yeni tanıştığım harika arkadaşlardan biri bana heyecan verici bir fikirle gelinceye kadar.

Sevgili editörüm, dostum Yankı Enki, Tılsım-ı Kudret’i hort-latmak isteyip istemediğimi sorduğunda açıkçası biraz düşün-düm. Heyecanlandığımı kabul etmeliyim ama biraz da korkmuş-tum çünkü yıllar içerisinde yazım tarzım ve yarattığım dünyalar epey değişmişti. O dünyaya geri dönebilir miydim bilmiyordum ama Tılsım’ın da bir şekilde yok olmasına içim el vermiyordu. En sonunda tamam dedim. Hadi hortlatalım şu kitabı! Ve ça-lışmaya başladık. Birçok şey düzelttik, sildik, yenilerini ekledik ama onun ruhundan bir şey çalmadık. Bu yola çıkarkenki ilk düşüncemiz buydu. Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da.

Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana bakıyor. Şehirler yıkılsa, bombalar patlasa, çirkin binalar iskeletlerimi-zin üzerine inşa edilmeye devam etse de bir şekilde birbirimize gülümsemeyi başarıyoruz. Uzun süredir görmediğim eski dos-tumla tekrar sahneye çıkıyoruz.

Işıklar yandığı sürece orada olmayı umut ediyoruz.

Göktuğ Canbabaİstanbul, 2017

Page 10: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

BİRİNCİ KİTAP

Page 11: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

.

Page 12: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

13

İstanbul 2010

“Bir bardak daha lütfen,” dedi Mösyö Frederic. Nam-ı di-ğer Fransız.

“Bu akşam biraz fazla içmediniz mi efendim?”İri yarı barmen kendinden beklenmeyecek bir kibarlık-

la konuşuyordu Fransız’la. Gece boyunca üzerine sinen si-gara dumanı ve türlü alkolün kokusu beyninde dolanırken bakışları Mösyö Frederic’in şişmiş, yer yer morarmış ve o anda çok uzaklarda olan gözlerindeydi.

“Hadi ama son bir içki daha. Bir skoç daha ver. Bu elim-den kaçırdığım kayıp İskoçyalı’nın hazinesi için olsun,” dedi adam ve elinde tuttuğu boş viski bardağını havaya kaldırdı. Edinburgh’da yaşlı bir adamdan öğrendiği, eski-den yasaklanmış olan bir şarkıyı mırıldanmaya başladı.

“Tamam Fransız, son bir içki daha dolduracağım ama artık şu İskoçyalı muhabbetini kapatman mümkün mü? Yani şu haline baksana...”

Sabahın ilk ışıkları barın pencerelerinden içeri sızmaya başladığında Fransız içkisini fondiplemiş ve barmene ak-şam görüşürüz der gibi bir bakış atarak barı terk etmişti.

Mösyö Frederic 1940’larda namı tüm dünyaya yayılmış ünlü hazine avcısı ve arkeolog Ed Krelunberg’in torunuy-du. Bu bile aslında kendi camiasında sözünün geçmesine yeter de artardı ama Fransız sadece boş sözler sarf eden veya gösteriş peşinde koşan biri olmamıştı hiç. Yaşlı Ed

Page 13: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

14

ortadan kaybolduğunda söylentiler eğer sadece dediko-dudan ibaret değilse; yaşlı adamın Beş Mühürlü Kristal Tapınağı’nı ararken öldüğüne işaret ediyordu. Hayli ilginç bir hikâyeye sahip olan bu tapınağın efsanevi Atlantis’ten kaldığı rivayet edilirdi.

Ed’in oğlu yani Fransız’ın babası da kendi babasının izinden gitmiş ve Eski Türk imparatorlarından birinin ka-yıp odalı mezarlarını bulduğunda hem büyük bir servete hem de haklı bir üne kavuşmuş, ona olan vazifesini fazla-sıyla yerine getirmişti. O zamanlarda yani servetini bitir-meye çalışırken Melis adlı bir Türk’le tanışmış ve hemen evlenmişti. İşte Fransız da bu vesileyle dünyaya gelmişti.

Fransız otuzlu yaşlarının başındaydı ama henüz ne tarihe geçebilecek bir keşif yapabilmiş ne de ailesi kadar büyük bir servete konabilmişti. Adam yıllardır bir İskoç hazinesinin peşinden koşmuş, Edinburgh’un küf kokulu zindanlarında dolanmış, Ness’in lanetli hikâyelerine ta-nık olmuş, hatta İskoçya sınırını aşıp hazinenin peşinde dünyayı dolaşmış ama sonunda aradığı izi kaybetmişti. Bu arayış hem ailesinden kalan servetin oldukça azalmasına hem de itibarının ayaklar altına alınmasına sebep olmuştu. Antikacı görünümündeki hazine iz sürücüleri bile onunla iş yapmaya çekiniyordu artık.

Fransız, hazine avcıları camiasında tanınan biriydi kuş-kusuz ama bu ünün günden güne azalmakta olduğunun ve hükümetlerden gizli bir yapıya sahip olan A.B.T. (An-tik Bilgi Toplayıcıları) topluluğunda da istenmeyen adam konumuna yaklaştığının farkındaydı. A.B.T.; yetenekli ve yararlı hazine avcılarına ki hiçbirisi kendine hazine avcısı demez; bilgi toplayıcıları, iz sürücüler ya da daha çok ar-

Page 14: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

15

keolog derlerdi, yardım etmesiyle meşhur bir topluluktu. Tabii ki bu yardımları hayrına da yapmıyorlardı. Hazine avcıları ya da arkeologlar buldukları eski ve değerli me-tinleri, bilgileri, önemli eserleri topluluğa teslim ediyor karşılığında da kurumdan hayli yüklü ödemeler alıyorlar-dı. A.B.T. kuşkusuz ki yasadışı bir topluluktu ve gizliliğini tehlikeye atacak herhangi bir olay, kişinin başına hayal bile edemeyeceği sorunlar açabilirdi. A.B.T.’nin ne zaman ve ne için kurulduğunu önemli yöneticilerden başka kimse bilmiyordu. Ama kabul gören gerçek, bu teşkilatın İsa’nın doğumundan bile önce var olduğu ve amacının dünyanın eski ve çok önemli gizli bilgilerine ulaşmak için binyıllar-dır bilgi topladığıydı. Her araştırma, her arayış, üyelerinin bulduğu her metin topluluğu daha da güçlendiriyor ve ni-hai amaçlarına bir adım daha yaklaştırıyordu; dünyanın kalbinin bilgisine. Arayıcılar A.B.T. topluluğunun gizli kalması üzerine yeminler ederek ve günlerce devam eden bir tören eşliğinde topluluğa katılırlardı. Şüphesiz ki bu topluluk gizemli ve kimsenin hayal bile edemeyeceği güce sahip kişilerden oluşuyordu. Üst düzey bürokratlar, önemli yazarlar hatta bazı devlet başkanları bile zamanında A.B.T. çatısı altında toplanmıştı. Topluluğun ayrıca çeşitli birlik-ler ve gizemli localarla da ilişkisinin olduğunu inkâr etmek büyük bir yalan olurdu. Topluluğun varlığını tehlikeye dü-şürecek herhangi bir adım, üyenin ölümüyle sonuçlanırdı; bunu geçen yıllarda birkaç defa görmüşlerdi.

Fransız’ın dedesi Ed, gizemli bir şekilde ortadan kay-bolduğunda kurumun ileri gelen yöneticilerinden biriydi. Babası ise üst düzey toplayıcı olarak görev yapmayı sür-dürüyordu. Fakat Fransız yetkili olmak bir yana neredey-

Page 15: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

16

se topluluktan atılma noktasına gelmişti. Topluluğa üye olduğundan beri sadece birkaç değersiz parşömen ve bir-kaç eski Yunan şairine ait dörtlükler dışında hiçbir katkı sağlayamamıştı. Belki de o zamana kadarki en önemli keş-fi I. İbrahim’e ait olan delilik sikkesini bulmasıydı. Kayıp İskoçyalı’nın hazinesi ona ün ve itibar kazandıracaktı ama artık o şansı da kaybetmişti.

Fransız ara sokaklardan birinde son sigarasını içerek ilerlerken telefonu çalmaya başladı. Hayli sarhoş olan adam, telefonunun çaldığını epey geç fark etti. Pardösü-sünün cebinde oynaşan şeyin ne olduğunu anlaması biraz vaktini almıştı.

“Ben muhteşem hazine arayıcısı Mösyö Frederic; nam-ı diğer Fransız. Eğer siz de paranızı ve itibarınızı kaybetmek istiyorsanız doğru kişiyi aradınız,” dedi ve telefonu kapattı. Karşıda kimin olduğuyla ilgilenmeyecek kadar sarhoş ve umutsuzdu. Sigarasından derin bir nefes çekti ve yeni yeni aydınlanmaya çalışan şehrin kalbinde ilerleyişine devam etti. Fakat telefonun ardındaki kişi ısrarla aramayı sürdü-rüyordu.

“Ne var!” dedi bu sefer sertçe.“Kendine acımayı bıraktığın an seni tekrar arayacağım.

Elimde ilgileneceğin şeyler var,” dedi karşıdaki ses ve he-men sonra telefonu kapattı. Arayan eski bir antika dükkânı sahibiydi. Normal insanlar Yusuf ’un antika dükkânına gelir ve şanslılarsa birkaç Osmanlı kandili ya da eski bir mermi gibi tuhaf şeylere epey para verdikten sonra çıkıp giderlerdi. Kimsenin ciddiye almadığı ve hatta gençlerin dükkânın önünden geçerken, bu adam da yıllardır burada nasıl para kazanıyor hayret, gibi yorumlarına maruz kalan

Page 16: Tılsım-ı Kudret€¦ · Tılsım eskisi gibi kalacak, sadece biraz daha yakışıklı olacaktı. Sanırım bunu başardık da. Tılsım-ı Kudret şimdi karşımda duruyor ve bana

17

Yusuf, nam-ı diğer Tilki, aslında önemli bir iz sürücüydü. Değerli şeylerin kokusunu çok uzaktan alır, takip eder, on-lara bir şekilde sahip olur ve hazine avcılarına daha büyük paralara satardı. A.B.T. tarafından birçok kez ödüllendiril-miş bu kişi oldukça genç ama bir o kadar da yetenekliydi.

Tilki ve Fransız’ın dostluğu birkaç sene öncesine daya-nıyordu. Bir bar kavgasını sonlandırmaya çalışırken tartış-maya başlamışlar, daha sonra kimliklerini fark edince bu tatsız karşılaşma dostluğa dönüşmüştü. Tilki, Fransız’ın babasına ve dedesine hayranlık duyan bir antikacıydı. Ço-cukluğunda onların hikâyeleriyle büyümüş ve A.B.T.’ye hiçbir şekilde girme şansı olmadığını fark edince antikacı-lığa merak salmıştı.

“Telefonu yine suratıma kapattı puşt!” diye bağırdı Fransız. Aslında hayli sakin ve huzurlu bir mizaca sahip olan Fransız son günlerde bir kurtadam gibi değişim halin-deydi. Dolunayda köpek dişleri uzamıyor ya da pençeleri çıkmıyordu ama içindeki başarısızlık ve öfke ruhunu ka-ranlık bir forma sokmaya çalışıyordu sanki. Cihangir’deki evine varmasıyla kendini yatağına atması bir oldu. Düzen-siz soluk alıp verişleri rahatsız bir uykunun habercisiydi.

Uyandığında korkunç bir baş ağrısı ve mide sancısı onu karşılamıştı.

“Tam hatırlamıyorum ama beni aramış olabilir misin? Bir sorun falan yok değil mi?” dedi alkolden ve sigaradan başkalaşım geçirmiş ses tonuyla.

“Dükkâna gel. Çabuk ol ve mümkünse içmemiş ol!”“Tamam, tamam sakinleş. Derin bir nefes al, her şey yo-

lunda,” dedi kendi kendine sırıtarak.